r
PAZAR VATAN EVİ
2 CAÖALOCLU No. 32
TELEFON: 24136
ŞUBAT TELGRAF: VATAN İst.
BAŞMUHARRİRİ
19 4 1 AHMET EMİN YALMAN ,
^
i
BUGÜNKO SAYIMIZDA:
2 tarl Sayfada Şebtr t« MamleJret t » General Nortrttn fabrikasmds - îngtttm-
ntn küçük seûrlerl - Ankarada 50 liraya Spor - HakDd btr cinaetîn romam. İtalyanlarla Sünusilelertn nrOcadelesL
I
5
Fiyatı: 5 Kuruş
siyasî sabah gazetesi
Yıl: 1
s* yi: 163
Amerika ile
Emel Ve Gaye Beraberliğimiz
Albay Donahan, Ankara-
daki etmasları neticesinde şunu anlıyacaktır ki harp ve sulh gayelerinde Türkiye He Amerika arasında tam bir görüş birliği vardır
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Amerikanın hususi mümessili albay Donanan Ankaraya
gekmiş bulunuyor. Orada devlet adamlarımda görülecek, dünya
kendüerüe beraber
en
Bu görüşmelerin Amerika ile Türiaye araamdaki tam görüş birliğini bir defa daha ortaya koyacağına şüp^e etmiyoruz. Vaşing-torvla Ankara araeında binlerce kilometre mesafe olabilir. Fakat iki devlet merkezi arasında emel ve gaye bakamından en küçük bir fark yok.tur.
Türkiye ve Amerika, emperyalizmin bir nimet değil, bir yük olduğunu dünya yüzünde keşfeden ilk imemlöketlerdir.
Biz milli siyasetimizi her vakit için milli bir misak şeklinde ifade ederken, bütün bir imparatorluktan kendi isteğimizle vazgeçtik, başka dil ve kültürde insanlar üzerine zabıta memurluğu etmeğe arzu duymadık. Kendi öz yurdumuzun inkişafüe meşgul olmağı iş edindik ve menfaatlerimizi bütün insanlığın tabii menfaatler ;c
bir hizaya getirmenin yolunu bulduk.. Amerika da aynı yolu tuttu. İspanya ile olan harbi neticesinde elde ettiği topraklan öz yurduna katacak yerde onları adım adım istiklâle hazırladı. Bugün Fil ipinde şu garip manzarayı görüyoruz ki bir vakitler istiklâl diye gürültü eden Filipinliler, Amerikalıların çekilip gidecekleri gün yaklaştıkça korku duyuyorlar. Aradaki bağlantının devam etmesine • A-merikada taraftar olanlar azalırken Filipindeki taraftarlar gittikçe çoğalıyor.
Amerika ile Türflciyenin harp gayeleri hakkındaki görüşleri de birbirinin aynıdır. Her iki mem-leket bu harbin en son neticesi o-larak filân tarafın zaferini değil, insanlığın nihayet tam bir emniyet, barış ve iş beraberliğine kavuşmasını, verilen bir söze güven bağlamak mümkün olmasını, yarının hesap kabul eder bir hale gelmesini istiyor.
İnsanların gözleri ne zaman yakın ufuklar üzerinde üzüntü ile bağlanıp kalmışsa ilim için, medeniyet içn ideallere bağlanmak, fedakâr bir ruhla çalışmak imkânları kapanmış, iyi ve güzel kıymet sahalarına ait verimler sıfıra yaklaşmıştır. Böyle devirler hep nemelazımcı, anaforcu, maddi zevklere düşkün tipte sathî ve basit insanlar yaratmıştır. Ciddî ar lâkaların, idealizmin, fedakârlığın dünya yüzünde yeniden moda haline gelebilmesi; mutlaka ve mutlaka her tarafta emniyetli, rahat ve ferahlı bir hava esmesine ve karşılıklı sevgi ve saygı esaslarının kurulmasına bağlıdır.
Amerika, 1918 de de harbi son harp yapmak, dünya yüzünde hakkın zaferini kurmak endi-şesUe harbe karışmıştı. Vilson pıensipleri bu emelin bir ifadesidir. Vilson; kendi prensiplerini müdafaa için Parise geline^, köyden şehre ilk gelen bir acemi gibi i aldatılmış, geride intikamcı, si- ; lâhlanjma çılgını bir Avrupa bira- J karak boş elle Amerikaya dön- : müştür. j
Amerikalılar bunun üzerine i Avrupaya küsmüşler ve Avrupa- j lıların adam olmıyacağına kendilerince karar vermelerdir. Bu defa mütecavizlere karşı mücadeleye atılmak hususundaki! tereddütr leri de, geçirdikleri fena tecrübelerin neticesidir.
Bugün Amerrkayı da, demokrasiye ve hakiki barışa inanan diğer milletleri de iki vazife bekliyor: Milletlerin emniyet ve istiklâline karşı yapılan tecavüzlere elbirliğile karşı durmak, bir daha tekrar edilmemesi için tedbir almak ve sonra hiç bir dar intikam hissine kapılmayarak insanca prensipler üzerine yepyeni bir dünya kurmak...
Albay Donahan memleketi, mızden Amerikaya şu haberi götürebilir ki Türk milleti her iki gayede Amerikan milletile devamlı bir iş birliğine girişmeğe hazır bulunmak tadır.
Cümhurreisimîzin Elenler
Kralını Taziyeleri
Kralı Teşekkürlerini Bildirdiler
Elenl
Ankara, 1 (A. A.) — Reisicumhur İsmet İnönü ile Yunan Kralı ikinci Jorj arasında aşağıdaki telgraflar teati olunmuştur.
Majeste İkinci Jorj
^Elenler Kralı i
Atina
Büyük devlet adamı Me-taksas'ın ölümü ile dost ve müttefik Elen milletinin uğradığı acı yası en derin bir teessürle haber aldım. Derin taziyelerimin ifadesini kabul buyurmanızı ve majestelerile mil-
letinin bu münasebetle duyduğu acıya bütün Türk milletinin iştirak etmekte olduğuna itimat buyurulmasını rica ederim.
İsmet İnönü
Ekselans İsmet İnönü
Tünkiye Reisicumhuru
Ankara
Mümtaz iş arkadaşım, hükümet reisi Jan Metaksas'ın şahsında Yunama tanın uğradığı elîm zıya münasebetle muhabbetle dolu sözlerinizden son derece müteheyyiç olarak
zatı devletinize teşekkür ederim. Büyük acrmıza zatı devletinizle dost ve müttefik, asil Türk mıLIetinin gösterdiği şiddetli alâka gerek beni gerek milletimi pek derin bir surette mütehassis e*mekte ve iki memleketimizi srkı sıkı birleştiren dostluğun kuvvetini bir kere daha teyit eylemektedir.
.w.u.lf^. ikinci Jorj
*
Ankara. 1 (A.A.) —Reisicumhur İsmet İnönü Bayan Metaksas'a bir taziye telgrafı
çekmiştir.
Ankara, 1 (A.A.) — B. Metaksas'ın ölümü münasebetile Başvekil Dr. Refik Saydamla Yunan Başvekili B. Korizis aşağıdaki telgrafları teati etmişlerdir:
Ekselans B. Korizis t
Başvekil
; Atina
Dost ve müttefik asîl Yunan milletinin acı yas haberi Cumhuriyet hükümetini ve beni fevkalâde anikeellim etti. En samimî ve müteheyyiç taziyelerimizin kabulünü ve Kraliyet hükümetine iblâğını zatı âlinizden rica ederim.
Dr. Refik Saydam
Ekselans Dr. Refik Saydam
Başvekil
Ankara
Büyük şefinin şahsında Yuna-n İstan m uğradığı muazzam zıya münasebetile gerek şahsınız gerek Cumhuriyet hükümeti namına vaki muhabbetkâr sözlerden son derece müteheyyiç olarak Elen
1 milletinin uğradığı son derece acı yasa dost ve müttefik asîl Türk milletinin iştirakinden dolayı en derin şükranlarrmrzın ifadesini kabul buyunmanrzı Kraliyet hükümeti ve kendi namıma zatı âlinizden rica ederim.
Majeste Kralın itimadile ça-ğuıldığrm ağır vazifçyi üze^ne alırken size şunu temin etmek isterim ki, Jan Metaksas'a rehber
olmuş olan yüksek prensiplerden mülhem olmaktan fariğ olmryaca-ğım. Ve iki memleketimizi sıkı sıkı birleştiren çözülmez dostluğa aynı imanı besleyerek bütün gayretlerimi onun eserinin idamesine hasredeceğim.
A. Korizis
Ankara, 1 (A.A.) — Hariciye Ve-l kili Şükrü Saraçoğlu ile Yunan Baş-| vekili ve hariciye nazm B. Korizis aşağıdaki telgrafları taati etmişler-
dir: . tfMu
(Devamı Sa, 5, Sü. 1 de) ^
Metaksasın
Cenaze Merasiminde
Hükümetimizi
Büyük Elçimiz Temsil Etti
Atina, 1 (A.A.) — Atina ajansı tebliğ" ediyor:
Türk hükümeti, metaksas'ın cenaze merasimine iştirak etmek üzere, hususi bir heyet göndermek arzusunu izhar etmiştir. Fakat vaktin mü-saadesizltgi dolayıslyle Türk hükümetini temeller* Cumhur er i üe hükümet namına çelenk vaz'ına Atinadaki Türkiye büyük elçisini memur etmiştir.
Diğer taraftan Yugoslav büyük elçisi naip prens Pol ve başvekil (Devamı Sa. 5, Stt. 5 de)
HAKİKÎ BİR CİNAYET ROMANI İZLERİNDE
Zabıtamız Altı Yıllık Cinayeti
Ortaya Çıkardı
KURBAN, TRAMVAY BİLETÇiSl CEMALİN ESKİ
KARISI NADİDEDİR. KATİL ZEKİ ve SUÇ OR TA ĞI MÜNİRE VEREMDEN ÖLMÜŞLERDİR
Evde Oturan Sekiz Kişi Suç ve Sır Ortağı Sıfatıyle Altı Sene Helecan ve Azap İçinde Güne Gün Katmışlardır
Kasımpaşada cinaye tin işlendiği ev
Kemiklerin çıkarıldığı bahçenin k?zılan köşesi
Kasımpaşada Bahriye caddesinde altı yıl evvel bir cinayet işlenmiştir. Fatma Nadide adında genç, güzel bir kadın boğulmuş, evin kümesi yanında kazılan bir çukura atılmış, orada altı senedir kemikleri çürümüştür.
Bir, iki gün evvel zabıtamızın eline geçen bir ipucu sayesinde bütün cinayet meydana çıkmış, mesuller anlaşılmış, adalet yerini bulmuştur.
Bu gibi hâdiseler bazan zabıta haberleri arasında bir kaç satırla geçirilir, bazan bîr romancının eline geçer, hayattan alınmış bütün bir roman halinde işlenir.
Biz, izleri meydana çıkarılan cinayet içinde meraklı bir içtimaî roman sezdik. Düşündük ki cinayet doğuran içtimaî çöküntülerinin önüne geçmenin en iyi yolu, bu gibi hâdiseleri ortaya sermek, acı taraflarını yakından göstermektir. Bu düşünce ile dün arkadaşlarımızı seferber haline koy-duk. Getirdikleri malûmatı bir a-raya getirerek size hakikî bir hi-kâye şeklinde anlatıyoruz.
Bir Kocadan Ayrılışın Neticeleri
Fatma Nadide 20, 2 I yaşların-da güzel bir kadındır. Babası Konyalı merhum Abdullah adın-' da biridir. Cemal isminde bir »ramvay biletçisi ile evlenjmiştir. Bu izdivaç ahenk ve saadet yaratamamıştır- Aradaki geçimsiz-(üevaım 8a, i, Sü 3 de) XX
B. Vilkie
Amerikaya Çağırıldı
Londra, 1 (A.A.) — Bay Vilkie Hariciye Nazırı CordeJl Hull-den bir telgraf ajmıştrr. Hariciye Nazırı bu telgrafında Bay Vilkie-den. Ayan meciiei Hariciye encümeni huzurunda, İngiltereye yardan projesi hakkındaki düşüncelerini izah etmesini rica etmektedir.
Bu sebeple Bay Vilkie îskoçya ve İrlandada yapacağı ziyaretleri iptal mecburiyetinde kalarak A-
merrkaya dönecektir.
¦o-
İzlanda d
İngiliz!
a
Ankaraya muvasalat eden ve şerefine dün akşam Hariciye Umumî Kâtibi Numan Menemene! oğlu tarafından Ankarapalasta bir ziyafet verilen Roosevelfin şahsî mümessili
tayyareden indikten sonra
İngilizler
erin
Türkiye ve Yunanistan
Başvekiller ile Hariciye Vekil ve Nazırları Arasında Taziye
ve Teşekkür Telgrafları Teati Edildi
TAHŞIDATI
80,000 İNGİLİZ VE KANADALI ASKERLERİN MERKEZDE TOPLANDIĞI BİLDİRİLİYOR
Nevyork, 1 (A.A.) — Tass ajansı bildiriyor: Bir Norveç ga-zeteainin bildirdiğine göre İzlan-dada seksen bin İngiliz ve Kanadalı asker toplanmış bulunmaktadır. Bunların büyük 'bir kısmı
Reykavik'te toplanmıştır.
—-o-
Hitlerin Tehdidi
Londra. 1 (A.A.) — Nevyork Tay-mis muhabiri yazıyor: Hitlerin Birleşik Amerika devletlerine karşı söylediği tehditkar sözler ingiltereye yardıma aleyhtar olanlar arasında bile itirazlar doğurmuştur.
Bombardımanına
Çare Buldular
Ottava, 1 (A.A.) —Yeni Zelanda umumî valisi hava Mareşali CyriL, vazifesi başına girmek üzere buradan geçerken demiştir ki:
«Gece bombardıman tayyarelerine karşı muvaffakiyetle mücadele etmek imkanın* veren bir u-sul bulunmuş gibidir. Daha şimdiden kullandığımız bu usul. Alman tayyarelerinin geceleyin memleketimiz üzerine yaptıkları ziyaretlerde, keyiflerini kaçıracak bir mahiyet almış bulunuyor.
Eğer Hitler, bir istilâ tecrübesinde bulunursa geçen sene olduğu gibi bu sene de mağlûp edilecektir- . - »
Roosevelt'in Müm
ılı
ANKARADA
MÜMESSİL ŞEREFİNE NUMAN MEN EMEN Cİ-
OGLU BİR ZİYAFET VERDİ
Ankara, 1 (Hoaml Muhabirimizden) — Amerika cttmharrel-sl Rooseveltin nata*i mümessili albay Do no han bugün Ankaraya gelmiş ve İstasyonda Hariciye Vekâleti ve Amerikan büyük elçiliği erkanı tarafından karşda-narak doğruca Amerikan sefarethanesine gitmiştir. Albay Do-nohan öğleden sonra resmî zlya-retlerlnl yapmış ve bu aksam da kendisine Hariciye umumi kâtibi Numan Menemenciogra tarafından Ankara Palas salonlarında brr ziyafet verilmiştir, .
m
1900 metre yükseklikte yeni mevziler zaptettikleri bildiri
dağ lık ve müşkül arazide ilerleyiş leri
İTALYA
Genel Kurmayı
Yunanistan Harbinin Tehlikelerini Musso liniye İzah Etmişler
Generaller Mussolini'yi itham
Ediyorlarmış.
Londra. 1 (A.A.) —Taymis muhabiri şunları yazıyor: İtalyan kabinem azasından bir çok nazırların gönüllü olarak askere gitmesi, Roma diplomatik mahfil- I lerinde bir taraftan ordu ile faşistler arasındaki ciddî ihtilâflara, diğer taraftan da İtalyan milletinin Yunan meselesi karşısında duydu, ğu acıya atfedilmektedir. İtalyan Genelkurmaymm Muasolini'ye, Yu | nan harbinin tehlikelerini izah e-derek bu işe girişmemesini tavsiye ettiği ifşa edilmektedir. Arnavutluktaki muvaffakryeteizlikler teval i ettikçe bu ihtilâf gittikçe derinleşmiş ve İtalyan generalleri Muaaolini'yi Birlere mtrtavaatle
itham etmişlerdir.
Bugün pek az mütehassıs Al-manyanın bu harbi kazanacağına in aram akt ad ı r la r.
LİBYADA
Beş Yol Ağzında
Sahil yolunu takiple ileri hareketlerine devam eden İngiliz motorlu kıtalarının Demeden 1 70 kilometre uzakrtaki Barsede italyan kuvvetlerile muharebeye giriştikleri bildirilmektedir. Barse beş mühim şosenin telâki ettiği oldukça (mühim bir yerdir. Ayrıca buraya B:ngaziden bir demiryolu da gelmektedir.
Şimalden ve cenuptan harekâtta bulunan kuvvetlerin bugünlerde Bingazi önünde birleşme-(Devamı Sa, 5, Sü. 3 de) =*=
TEPEDELEN
Yunanlıların Elinde
Associated Press'in Belgrattan verdiği bir haberde Tepedelenin İtalyanlar tarafından tahliye edildiği ve Yunanlıların eline geçtiği bildirilmektedir.
«Radyo gazetesi»
Yunanlılar
Mühim Mevzileri Aldılar
Atma, 1 (A.A.) — Yunan
Başkumandanlığı tarafından dün
aksam neşredilen 97 numaralı
resmî tebliğ:
(Devamı Sa, 5, Sü. 2 de) **
Lord Halifaks
" Hitler Artık Bekliyemez „ Diyor
Vaşington, 1 (A.A.) — B.B. C: İngilterenin Vaşington büyük elçiai Lort Halifaks Ingiltereyi istilâya teşebbüs ihtimalinden bahsederek ezcümle demiştir ki:
4— Hitler artıjk bekliyemez. Zira Italyadaki, Balkanlardaki ve Almanya dahilindeki vaziyeti günden güne müşkjüllesmektedir.*
<4
fi
İTALYA YAVAŞ Sinyor siniyor!
YAVAŞ KABUĞUNA ÇEKİLİYOR
¦
- 2
VATAN
2 - 2 - 941
Çok Geçmeden iki Lenger Yoğurtlu Kebap ve Bir Koca Desti de Su Geldi
Şehir
ve
Piyango
46
— Allhü ekber Allhü ekfer. Fakat artık hayal nthayetlen-
•nisti ve hakikat Ümit verici bir güneş ışığı gibi beyninin içine süzülüp giriyordu.
Paslı demir kapının bir anahtarla açılmalına benziyen bir gıcırtı mahzenin içine bir ümit ışı-g\ dolduruyor ve boğuk bir ses onun âdını haykırıyordu.
— Htzır! Bre Hızır neredesin! Ses ver...
Hızır ümidin verdimi kuvvetle ayağa kalkıyor, ciğerlerini dol-dura doldura nefes aldıktan sonra: \ £4. \-- '
— Buradayım. Dursun burada yrm, diye gürlemeğe çalışıyordu.' v '
Nihayet demir kapı açılıyor ve dışarda, kapının önünde yanan bir meş'alenin vşığı korkunç m alizeni aydınlatıyor, bu aydınlığın delâletile gürültüden birer kenara sinmiş iri farelerin ve birçok haşeratın duvar kovuklarına doğru ^açı?tığı görülüyor, bu manzara Hızıra içinde haltının en »tıraplı günlerini yaşadığı mahzenin dehşetini gösteriyordu.
Kapının açılmasını müteakip önde elinde »bir meşale taşıyan Dursun ve ankasında ellerinde birer ı>ala bulunan birkaç isyancı içeri dakülar ve derhal Hızın ve Voliyi eırdayaffak dıçarı çıkardılar.
Üç iğimden beri aç ve susuz kalmış olmalarına rağmen dışarı çıkarılan iki mahpus, temiz hava ile ciğerlerini doldurunca gözlerini açtılar. Yüzlerine eerpüen su ayni zamanda kuruyan dudaklarını da ıslatmış olduğu için, çekmekte oldukları susuzluk ıstırabını anlatabildiler.
iki saatten beri Dursun isyan sergerdelerinin yanı başında yer almış ve zaman zaman onlara a-kıl hocalığı etmiş ve hele ağa kapısını 300 kişilik bir isyancı müfreze ile basıp kimsenin burnunu kanatmadan mahpusları ıtlak ve yeniçeri müfrezelerini kendilerine iltihaka icbar etmiş olduğu için. sahibi kudret ve nüfuz şahsiyetler meyanına geçmişi.
Ağası Hızır ile yoldaşı Velinin yakalandıkları günden beri aç ve bi ilaç bırakılmış olduklarını ve ölümle yüz yüze gelmiş olduklarını öğrenince köpürdü ve etrafını çeviren avenelerine emir verdi.
— Koman, tez bir testi su ve bîr lenger yoğurtlu kebap teda-rfle edin ve sonra da ağa kapısı zindancılarını ve zindan muhafızlarını çal yaka edip içeri trkın!. Üstlerine kilit vurun. Teresler bir eyyam ettiklerinin aynını çeksinler.
Çok geçmeden iki bakır lenger yoğurtlu kebap ve koca bir testi de su geldi fakat Hızırla Veli o kadar bitap kalmışlardı ki, birer maşrapa su içip birkaç lokma kebap yiye bildiler.
Dursun onların bir müddet rahatlığa ermeden kendilerine gelemeyeceğini anladı ve ikisini birer ata yükleyip beygirlerin yularını isyancı müfrezeden seçtiği iki cebeciye tutuşturarak:
— Ağaları sarsmadan Zeyreğe doğru yollanın, ben de az sonra arkanızdan erişirim, dedi.
Ağa .kapısından salverilen ve her bireri cünha ve cinayet işlemiş bulunan mecuslar, artık hür ve serbest bulunduklarını görünce kemdiler ini kurtaran isyancıların arasına katılmış ve bağırıp çağırmakta olanlarla müsabakaya koyulmuşlardı. Şehrin dört bir yanına dağılan isyancılar Cebeha-ne kışlalarını sarrp beşinci bölüğün kazanını da çıkartmışlar Si-pah ve Bat pazarlarındaki dükkânlarda işlerine yariyan silâh, elbise, çadır ve buna benzer levazımı yağma etmişler *"e saraçhane çarşısını da kapatarak Is-tanbulun yarısına yakın bir kısmını filen işgal ve buraların sekenesini ve esnafını Etmey-danı ve Ağakapısında müteferrik bir halde bulunan Yeniçeri, Sipah, Cebeci, Azap, Levent, Serden geçti ve Silâhtar gibi muhtelif sınıfa mensup askerleri kendilerine iltihak ettirmişlerdi.
İsyan gittikçe genişliyor, isyancılar arttıkça artıyor ve şehrin bütün sokakları mahşerî bir kala. balık arzediyordu. Bu kalabalık o kadar çoğalmış ve o derece her
yanı kaplamıştı ki, Hızırla Veliyi götüren kafilenin önüne Dursun geçip de halikı ite kaka ıkı yana savurmadıkça bu yolculuk devam edemez olmuştu. Dursun Hızırla Veliyi doğru Hasan Ağanın evine götürmüştü, loyanın patlamış vc isyancıların gittikçe şehre hâkim olmağa başlamış olduğunu öğn\.n Hasan Ağa, derin bir endişe içindeydi Bu endişe Hızır-dan henüz bir haber alamayışından ve Hızıra şefaat için Fatma Sultan sarayına giden Safinazla hizmetçinin henüz geri dönmemiş olmasından ileri geliyordu.
Dursun eve yaklaşınca önden koştu ve kapının tokmağını şiddetle vurdu. Hizmetçilerden evvel kapıya koşan Hasan Ağa Dur su mı görünce:
— Bre ağa meraktan çatlıya-caktifti, ne hal, ne haber, diye sormaktan kendini alamadı. Dursun birkaç kelime ile vaziyeti anlattı. Uşakların yardımile hâlâ lâyıkiyle kendilerine gelememiş olan Hızırla Veliyi selâmlıktaki odalardan birine götürdüler ve büyük bir dikkat ve ihtimam ile
(Arkası var)
HaHcevinde Çekilecek
Milli Piyangonun beşinci tertip plânının birinci çekilişi bu ayın yedisinde, saat 17 de Emiııöntl Halkevi temsil salonunda yapılacaktır. Çekilişi takip arzusunda bulunan halka giriş için kartlar tevzi olunacaktır.
Memleket Haberleri
Eyüb'ün
man
Hazırlanan Projeye Göre İstanbulun Bu Tarihî Semti Cüzel Bir Şekil Alacak
Piyasa Haberleri:
I
Amerikadan
Turfanda Kuzu, Bol Süt
Silivri (Hususi) — Kaza dahilinde bulunan agıllurda kuzu do£umu işi tamam 11 e bitmiştir. Bir aylık kuzular ayrı mandıralara alındılı İçin -sütler de bollaşmış, yoğurt imaline hipleri süt salısına pek rağbet etme-başlanılmıştır. Bu sene, hayvan sa-mekte, daha ziyade kerema istihsalini tercih eylemektedirler. Beyoğlu süthanelerine ait olduğu söylenilen birkaç krema makinesi civar köylerdeki mandıralarda şimdiden faaliyete geçirilmiştir. Krema makine sahipleri, yoğurt imalâthanelerini endişeye düşürecek bir tarzda, sütlere talip olmakta ve fiyat arttırmaktadırlar, bu sebeple zaten kapsızlık yüzünden çırpınmakta olan yoğurtçuların endişeleri artmaktadır.
Soruyorlar?
Bir okuyucumuz telefonla soruyor ve diyor dl:
Hükümet, benzinden Azami surette İstifade İçin huslısl otomobillerin kaldıntmasım ve taksi otomobillerin de tek ve çift olarak çalışmalarını kabul edorek tatbikata geçmiştir. Fakat Belediye eskisi gibi Şişli, Maçka, Kurtuluş otobüslerinin Dolma-bahçe yolile çıkmalarını tebdil etmemiştir.
Bp yol Şişhane yolundan 2 kilometre uzundur. O ünde bu yoldan elli sefer yapılsa yüz kilometrelik fazla yol İçin o nls-bette farla benzin sarfedUryor demektir. Bu hesap belki biraz fazla veya noksandır amma, hakikatte hatırı sayılır derecede fazla benzin yakıldığı meydandadır. Lâstiklerin eskimesi ve ara-baların bozulması da caba V. A-oaba bu yolu deriştirmek şartUe benzinden her gün 4-5 teneke tasarruf -etmek kabil değil midir? B , . 1
Ustası Yetiştirilecek
Bursa (Vatan) — Geniş arazisi ve mebzul vesaiti bulunan bazı çiftçiler, tütüncülüğün ova köylerinde daha ziyade taam m Um ve inkişafını temin İçin, Istanbulda bulunan lakece ve Kavala muhacirlerinden bir kaç tecrübeli tütüncünün mütehassıs srfatile celbi ve diğer taraftan da, ilk tahsilini bitirmiş köy gençlerinden onunun, Kartal ile Maltepe arasındaki tütün enstitüsüne tahsile gönderilmeleri için anlaşmışlardır. Getirtilecek ustaların maaşları, gerekse tahsile gönderilecek gençlerin masrafları aralarında emece suretlle ödenecektir.
o
Çamlıca Tepelerinin Ağaçlanması
İstanbul Belediyesi büyük ve küçük Çamlıca tepelerinin ağaçlandırılmasına karar vermişti.
Belediye bahçeler ve parklar müdürlüğü büyük ve küçük Çamlıca tepelerine yeniden 1000 fidan dikmiştir. En krsa bir zamanda bu tepelerin ağaçlandırılma işi tamamlanacaktır.
Talebeye Tramvaylarda Kolaylık
Aksam üzeri mekteplerden çıkan orta mektep ve lise talebesinin tramvaylarda sıkışık ve rahatsız bir halde getirmemelert için bazı kararlar alınmıştır. Bu karara göre, kız talebeler mektepten beş dakika evvel, erkek talebeler de beş dakika sonra çıkacaklardır. Bu suretle izdihamın önü alınmış olacaktır.
Üniversite Rektörünün Çayı
üniversite ReOti
Üniversite Rektörü Cemil Bil-sel. Üniversite son sınıf talebeleri-le, fakültelerde sınıflarını pek iyi veya iyi derece Uc geçen talebelere mutat veda ve tanışma çay-
Bilselin dünkü çayında
larmı vermeğe başlamıştır. Rektör mezun olacak talebelere hayatta muvaffakiyet temenni etmiştir.
Belediyece Eyübün imarına karar verilmiş ve bunun için de bütçeye 300 bin liralık brr tahsisat konmuştur. Hazırlanan projeye göre, iskelemin karşısındaki Tabakhane meydanı istimlâk edilerek buraya büyük bir hükümet mahallesi kurulacaktır. Burada bir de Halkevi binası yapılmasına karar verilmiştir.
Şimdiki kaymakamlık binası da istimlâk o\naxak yerinde yeniden bir kaymuikamlık binası inşa edilecektir.
Eyüp iskelesinden Onaltı Mart
Şehitliklerine kadar bir cadde a-çılaraık asfaltlanacaktır. Aynı zamanda ikinci bir cadde de Bahariye Ue Kâğtfhaneyi birleştirecektir.
Tarihî kıymeti haiz Eyüp camimin etrafı da genişletilecek ve yeşillendirilecektir. Comün karşısındaki ada kamilen Esrimlâk edilerek burada bar park yapılacaktır.
Düğtmeciler mevkiinde de E-yüp gençliği için ufak mikyasta bir spor sahası yapılmasına karar verilmiştir.
De
mır
Gelecek
TEK VE ÇİFT TAKSİLER
Belediyenin Raporu Üzerine Eskisi Gibi İşlemelerine Müsaade Edileceği Umuluyor
Benzin sarfiyatını azaltmak ga- ger taraftan da benzin sarfiyatını
yeşile hususî otomobillerin tama. men kaldırılarak, taksilerin de bir gün tek, bir gün çitt olmak sure-tile çalıştırılma kararı vesaiti nakliye buhranının haçlıca amillerinden biri olmuştur.
İstanbul Belediyesi bundan evvel de yaptığı tetkiklerde bu tahdidin benzin sarfiyatında bir fayda temin etmediği neticesine varmıştı. Çünkü bu kararla tek ve çift çalışan otomobiller daha fazla iş yapmakta ve sarfiyat yine
aynı nisbette olmaktadır.
Bir taraftan malzemesizlik yüzünden tramvayların tahdidi, di-
azaltmak gayesile hususî otomobillerin kamilen kaldırılarak taksilerin günlere taksrmi vesaiti nakliye işlerinde güçlüğü arttırmıştır.
İstanbul Belediyesi bu ış üzerinde daha esaslı tetkikler yaparak tahdidin benzin sarfiyatında hiç bir fayda temin etmediğine dair bir rapor hazırlamıştır.
Raporda otomobillerin normal bir şekilde çalışmalarına izin verilmesi için Dahiliye Vekâletinden müsaa< jfs istenmiştir. Bu müsaadenin verileceği de ümit edilmektedir.
Paraşüt Kulesi Karşılığı
Mektepler tarafından teberru edilen para ile alınacak Kültür tayyaresinin lstanbulda yetişecek paraşütçüler İçin talim tayyaresi olarak kullanılması takarrür etmiştir. Bu tayyarenin önümüzdeki bahar ayları içinde almması muhtemeldir.
Prost tarafmdan -tesbit edilen paraşüt kulesi inşaatına sarfedllccek olan para nakil vasıtalarına yapılacak on paralık zamla temin edilecektir. Bu husustaki ırmuml meclis karan vilâyetin tasdlkma iktiran etmiş ve Dahiliye Vekaletine gönderilmiştir.
—n—
â Meselesi Tetkik Ediliyor
îmalesiz yazı, Türk telâffuzunu bozduğu için, imlâ meselesi üzerine esaslı tetkikat başlamıştır. Dilimizi,
tam fonetik bir hole sokmak için bir takım kararlar alınmak üzeredir. Bundan başka, ecnebi kelimeler, yazıldığı gibi alınacaktrr.
İlmî eserlerin tercümesinde kullanılmak üzere bazı transcaiption şekilleri tesbit edilmiştir. Bu suretle bazı arapça harflerin tefriki ve s adalarının verilmesi mümkün olacaktır.
Sinemalarda Hava cılık Konferansları
Halkın gösterdiği alâkayı gözö-nünde tutan İstanbul Türk Hava Kurumu bu alâkayı arttırmak gaye-sile Türkkuşu talebelerile birlikte halka da konferanslar verilmesini kararlaştırmıştır.
Sinema binaları sahiplcrile anlasan Kurum idaresi sinema seyircilerine verilecek hava konferansları hazırlamıştır.
İlk konferans Celâl Güney tarafından şubatın üçüncü günü Kadıköy Süreyya ve Opera sinemalarında verilecektir.
Amerikadan çok yakında 800 bin dolarük demir getirtilmek için akreditif temin edilmiştir. Bunun 600 bin dolarlık kısmı lstanbuldaki madeni eşya birliğine mütebaki kısmı ise tzmırdeki madeni cajya birligruıe tahsis edüecektir.
Kahve Gelmeğe Başladı
Memlekette kahve azlığı mevcut bulunduğu şu günlerde gümrüğe birkaç parti kahve geldiği haber alınmıştır.
Haber aldığrmıza göre son olarak gümrüğe gelen kahve 2270 çuvaldır Ayrıca 1400 çuval kahvenin de gümrüğe geldiği söylenmektedir.
Bu vaziyete göre, kahve tiryakileri artık müsterih olabilirler, çünkü fındık kabuğu karıştırılmış kahve İçmekten kurtulacaklardır.
Dünkü İhracat
Dün muhtelif memleketlere yüz küsur bin liralık ihracat yapılmıştır. Bu arada îsveçe deri, Almanyaya halı, İsviçre ve Yugoslavyaya tiftik, Yunanistan, Bulgaristan ve Roman-yaya balık gonderümiştir.
İtalyadan Akreditifli İthalât
İtalya ile aramızdaki klering anlaşmasının feshinden sonra İtalyadan mal ithal edilemiyordu.
Öğrendiğimize göre bundan böyle akreditifli muameleler için ithalât müsaadesi verilecektir.
Diğer taraftan klering anlaşmasının hitamından evvel bedeli Merkez bankasına tevdi edilen malların ithaline de müsaade edilmiştir. Bu gibi mallar gümrüklerden derhal ithal edilecektir.
Giknrük Varidatı Arttı
İstanbul gümrüklerinin varidatı
geçen aya göre artmıştır. Bu ay
gümrük kasasına 2.600.000 lira girmiştir, öğrendiğimize göre bu paranın 500 bin lirasmr Basra yolile gelen ithalat eşyası temin etmiştir.
İngiliz Takas Muameleleri
Öğrendiğimize göre İngiltere İle yapılacak bilûmum takas muameleleri neşrolunan bir kararname İle bundan böyle Türkiye cumhuriyeti Merkez bankasına bırakılmıştır.
ERCÜMENDÎN RESİM SERGİSÎ
*******
1AKVİM
•> tu ŞUBAT 1011
P AZAR
YIL: 1941 — AY: 2 — Güu: 33
RUMİ: 13Ö6 — 2 n. a .inini 20
HİCRİ: 1359 — Muharrem: 5
VAKİT ZEVALİ EZANI
GÜNEŞ: 8.11 1.46
ÖĞLE: 13.28 7,02
İKİNDİ: 16,09 9,43
AKŞAM: 18,26 12,00
YATSI: 19,68 1,34
İMSAK: 6,30 12.01
1 tT^t'C*
Ressam Ercüment teshir c dilen tablo
onunde
istanbul Güzel Sanatlar Aka. demişinden mezun olduktan sonra Fransaya giderek Andre Lothe'un yanında etüt ve staj yapm>9 olan ressam Ercüment Kalımık'ın eserlerini ihtiva eden resim sergisi dün Eminönü Halk-evinde, Ev reisi doçent doktor Yavuz Albadan'ın bir nutku ile a-çıimıçtır. Açılış töreninde İstanbul Valisi Lûtfi Kırdar, Örfi idare Kumandan* Ali Rıza Artunlkal,
mebus Salâh Crmcoz, bir çok ressamlar, muharrirler ve diğer bir çok zevat bulunmuşlardır. Sergideki eserlerden çok iyi intiba alınmıştır. Desende renklerin kıymetlerini takdirde bariz bir tekâmül göze çarpmaktadır. Bazı ressamlarımız, Ercümendin bu yeni eserlerinde, evvelki eserlerine nazaran yüzde yüz elli bir fark olduğu fikrindedirler.
Akmaca hazırlanan göz yadlarımı artık zaptedemezim Yanaklarımdan a^agı dökülmeğe haşladı.
Yüz Ura şişiyor, gözlerim kızanyordu. O-kuduğrum romanlardakl güzel kadınları, göz yaşları güzeli eştirir. Halbuki beni ne hale getiriyordu!
Bu nabahki gezintimiz pek hazin bir şekilde bitecekti. Simdi önümde kocaman bir gün vardı, öğle yemeğini MNls Van Hopper İn odacında yemeğe mecburdum. Hasta bakıcı İzinli İdi. Yemekten aonra yorulmak bUmeyen Mİ» Is Ue birçok bezik oynamak,, Konra akşam üzeri gelecek olan misafirlere İkram etmek lâzımdı...
Bütün bu İşleri görmek bana ne kadar güç gelecekti! Ben bir tarafta bu angarya işleri yaparken öbür tarafta gezmeğe yalnız gidecek, güzel denizi, gök yüzünü seyredecek, eski gedmiş senelerin hazin hatıralarına dalacak, beni unutacaktı...
Birdenbire sanki sabırsızlanmış gibi:
— Artık kâfi, dedi.
Bir elile otomobili kullanarak öbür elini omuzlarıma doladı. Sonra söze devam etti:
— Benlin kızan olacak kadar gençsiniz. Bilmen) ki size nasıl muamele etmeli!
Tine yolan bir dönüm noktasında idik. Virajı dönerken om azlarımda sardı olan kolunu çekecek sandım. Fakat o beni sun sıla tutuyor, bir taraftan da sözüne devam ediyordu:
—I Size bu sabah söyledik!erimi unutunuz, DİMİ unutulmuştur. Artık onu düıjünmüyo-1 Hin. Bütün aile efradım beni küçük I»mimle Maksim diye çağırır. Sizin de öyle çağırmanızı İsterim. Aramızda fazla reauılyct yar. Bu böyle devam edemez.
Btı^rmdakl şapkayı çıkardı. Otomobilin arka tarafına fırlattı. Babımı kendisine doğru çekerek saçlarımdan öptü. Ve gülerek dedi
kl:
— 'Sakın siyah elbise giymeyiniz size hiç yakrşrmyacaktır. Bana bana vadedlnlz, olmaz ıhı?
GüliW*edlaı. Benim halime kahkahalarla
gülüyordu. Güne? yeniden parlak bir şekil al misti..
Mlsls Van Hopper'l ve öğleden sonra geçecek olan sıkıntılı saatleri artık düşünmüyordum. Gün çabuk geçecek ve ertesi sabah çabuk gelecekti.
İlk günden beri o beni küçük İsmimle çağırmıştı. Şimdi de benim öyle yapmamı istiyordu. Sonra beni öperken o kadar tabu ve sade bir hail vardı kl.. Sanki her zaman bunu yapHU) ve yapacakmış gibi.. Ara mızdakl uçurum dolmuş gibi İdi. Mademki bundan sonra onu küçük ismlle çağıracaktım, artık BlisLs Van Iloppor Ue gedecek gün bana daha az ağır gelecekti.
Nitekim dc öyle oldu. Hiç sıkılmadım. Akşam üzeri briçten sonra IskambU kâğıtlarını toplarken Mlsls Van Hopper bana kayıtsız bir tavırla şunu sordu:
— Maks dö Vinter halâ otelde mi?
Bir an tereddüt ettikten sonra cevap verdim:
— Galiba. Daha burada.. Yemek salonunda bazan görüyorum.
Mutlaka birisi ona benim sabah gezintilerimi anlatmış olacak, dedim. Fakat sonra baktmı kl İsrar etmedi ve sözlerine şu şekilde devam etti: ,
— Ne kadar sevimli bir insan, değil ml? Fakat kolay ahpap olmuyor. Beni Mander-ley şatosuna davet etmesini pek İsterdim. Geçen gün az kalsın bunu yapacaktı, ama ben aksi gtbl hastalandım.
Ses çıkarmadım. Cevap vermedim kadın devam etti:
— Karısının pek güzel olduğunu söylüyorlar. Ben tanımıyorum ama Çek bahsini işittim. Her cihetle mükemmel bir İnsanmış. Güzel, sevimli, tahsilli ve kibar... Man-derleyde birçok davetler verlrlermlş. Maks karışma çok asık imi*. Ani ve feci bir şekilde ona kaybettikten sonra deli gibi olmuş. Şu pudra kutuma veriniz de biraz yüzümü düzelteyim. Bengim pek sarı.. Bu hastalık beni epey sarstı.
(Arkası var)
O ÜNDEN'.
GIÛNİE
DÜNYA
Boyunduruk İstemiyor
Ya7*n: ÜC YILDIZ
ührer'in »on nutku nedense fazla gurultu yapmadı ve akisler «âdet yerini bulsun» kabilinden bazı tefsir ve mutalealar derecesini geçemedi. Halbukj hem manası, hem radyolarda heybetli bir alkış korosunun refakat ettiği yırtıcı tonu itibarıle eskilerinden katıyyen öksiğı olmayan bir nutuktu.
Hakikat şu ki her şeye alışılıyor ve her şeyden usanılıyor. Sonra artık öğrenilecek bir şey de kalmamıştır. Herkes biliyor kî tatlı da konuşulsa, acı da konuşulsa netice birdir ve Alman ya daha fazla gecrktınmeder elinden ne geliyorsa yapacaktır Nutkun «ölümlerden olum be» ğen^> vecizesile hulâsa edilebilecek tarafı bir yana bırakılır? akademik diyebileceğimiz tarafı bir ufak hukuku esas, dersine benzer.
Führer bu kraımda İngiliz sömürgeciliğinin üç yüz senelik bir tarihçesini yapıyor, tahaşşüt' kampı gibi zulüm ve işkence a-letlerinin Ing-iliz icadı olduğunw öğretiyor.
Nutuk eğer dünyaya hitap e den bir nutuk olsaydı şöyle devamı lâzım gelirdi: «İşte biz bu zulme son vermek, esir memleketleri kurtarmak içindir ki, ki* lıcımızı çekmLşizdir. Dileriz k? Tanrı ve insanlık bu halis niyetimizde bizimle beraber olsun.».
Lâakal kendi milleti derecesinde kıdem Ve asaleti olan bir çok Avrupa milletlerini bir mey. va hevengi halinde baş başa bağlar ve geri kalanlar hakkındaki halis niyetini gizlemeğe lüzum görmezken bu neviden bir teminata ne dereceye kadar inanılırdı bilinemez. Fakat dediğimiz gibi hitap dünyaya olsaydı bu netice mantıkan mutlaka lâzımdı. 1
Führer buna lüzum görmüyor. Çünkü totaliterler ve Amerika haricindeki dünya onun göründe eti yenip. rJ«*ri«; r^yi1<»-*4e ehlî hayvan sürülerile dolu çiftliklerdir. Brr çiftliğin tasarruf hakkı mevzuu bahsolduğu zaman bu elbette onun içindeki sürülerle konuşulmaz.
Onun için nutkun bu kısmı daha ziyade İngiliz rakiplerine karşı söylenmişe benzer: «Üç yüz sene siz yediniz. Bırakın da sizinkUere nisbetle çok dana tekemmül ettirdiğimiz tahaşşüt kamplarımız ve sair aletlerimizle bir parça da biz yiyelim.»
Führer dünyanın bir kararda durmadığını, ferdî kölelik devrinden sonra cemaat halinde kölelik devrinin de filen değilse bile hükmen geçtiğini bir türlü anlamak istemiyor. Harekete getirdiği korkunç istilâ makinesini günden güne ağarlaştıran ve bir gün büsıbütün durduracak o-lan pasif mukavemetin yalnız İngilizlerden geldiğini zannedL yor, bazan tayininden âciz kaldığımız bir karanlık şuurla kalkınan bir çift öküzünün bile boyunduruğuna mukavemet ettiğini ve bunların toplana toplana dünyanın büyük bir kuvvetini meydana getirdiğini görmüyor.
Ne Almanya, ne İtalya ve Japonya bugünkü davalarında niçin kimsenin kendüerini tutmadığını ve bütün sempatinin öte tarafa aktığını anlamayacaklardır.
Onların kendi kendilerine ve dünyaya hayretle sordukları sual şudur:
— Peki fakat İngiltere başka türlü mü yaptı? Dünyanın en büyük kısmı bugün onun elinde değil midir?
Cevap: — Evet, fakat İngiliz idaresinde asırlardanken barometre fenadan az, çok iyiye doğ ru gitmiştir.
lngilterenin bazı memleketlerde bugünkü vaziyetinden şikâyet varsa bile bu vaziyet za-tmanla daKa tahammülü kabil şe. killer ala ala son tasfiyeye kadar g*frc ektir.
Dünya bugün her türlü boyunduruğu reddetmek için ayaktadır.
Talebeye Seyahat Vesikası Verilecek
Devlet DemiryoUarile, Deniz yollarında tenzilatlı biletle seyahat edecek bütün tulebelor için bir örnek seyahat vesikası verilecektir. Tenzilâttan, Maarif Vekâleti tarafından tasdikli hususi mektep talebeleri de, istifade edecektir.
^1
l I VA
2 - 2 - w41
VATAN
BSfe r
YASî MAL
Şarka mı, Garba mı ?
Yazan: Vahdet GÜLTEKTN
ig^ lmanya ne yapacak?»
* * euald zihinleri işgalde devam ediyor. Bu suali bugün ha-rictekrlerin değil, bizzat dahilde Almanların da sorduğu muhakkaktır. Hareket etmesi lâzun geldiği anlarda Almanyamn bundan evvelki hâdiselerde gösterdiği süret malûm olduğuna göre, bugünkü tereddüdü, hiç bir kararını tatbik için henüz imkân bulamadığına delil sayılabilir. ^
Mihverin italya tarafında uğradığı mağlûbiyet üzerine Al-manyanm bir harekete geçmesi en aşağı İki aydanberi beklenilmektedir. Fakat bunu endişe ile bekleyenler az olduğu halde, m ihvere bel bağlamış kalabalık bir kütle ve bilhassa Mya sabırsızlıkla gözlüyor. Halbuki I-talyayı mağlûbiyete sürükleyen amiller Aknanyayı da derhal hareket edemryecek bir hale getirmiştir.
Bugün, Almanyamn bir harekete geçeceği mevzuu baheoldu-ğu takdirde «şarka rtU. garba mı?» sualleri de ortaya çıkıyor. Herr Hitler, 30 kânunusani nutkunda bu btikameti katî bir şekilde göstermedi Torpillerinin Amerikayı da tehdit edebileceğini söylerken, «In^ilterenin Balkanlara bel bağladığını, halbuki İngiltere nereye el atarsa Almanyamn orada onun karşısına çıkacağını» işaret ediyordu.
Almanyanm geniş bir harp hareketine geçmek isteyeceği üçüncü bir iotikatmet varsa o da İtalya yolu ile Afrikadır ki. Alman devlet reisinin bu mevzuu hatırlatacak bir kelime earfet-memiş olması da şüpheyi bu tarafa toplayabilir. Zira, Almanyanm, haröket plânlarını saklamak ve nazarları başka tarafa çeviri mek »ki usulüdür.
Diğer taraftan, Almanya İn-gütereya istilâ teşebbüsünü tecrübe etmiş ve muvaffak olamı-yacağmı görmüştür. Binaenaleyh ikinci bir teşebbüsten fayda çık-mıyacağma pekâlâ biliyor. Balkanların çiğnenme»i güç bir toprak olduğu da Almanyanm malûmudur. Bunun için, eğer Ingil-^ tereye karşı başka topraklarda bir mücadeleye girişmek isliyorsa, bunun içki İtalya yolunu tercih etmesi kendisi için daha müsaittir. Çünlkü, hiç olmazsa, asker geçireceği topraklar dost bir memlekettir ve İtalyanlar kenr . dilerine yardama gelen bu müt-tefik askerlere silâhla mukabele e tm iyec ek 1 e rd i r.
Fakat Almanyanm Sictryada
Italyadan, Tunusta Fransadan
üsler alarak Afrikya ayak aıtrp
Aikdenizi ikiye ayırmak plânında da geç kaldığını görüyoruz. Zira İngiliz Yakın Şark ordulan-nın Kahiredeki karargâhı Afri-kada hergün bir İtalyan mevkiinin düştüğünü haber veriyor.
uı nidam
Elîm Bir Kayıp
Teessürle öğrendiğimize göre inhisarlar Umum Müdürlüğü nakliyat şubesi müdürü Bedl Büktaş, bir kalb sektesi neticesinde vefat etmiştir.
Bedl Büktaş, es bak Maliye nazırı ve ayan reisi Rıfat Menemencloğlu-nan damadı, Hariciye nmumJ katibi Numan Menemencloğlu ile Anadolu Ajansı umum müdürü Muvaffak Menemene loğlunun enişteleri İdi,
Askerlikten yetişerek geçen dünya harbinde memlekete mühim hizmetlerde bulunmuş, daha sonra askerlikten istifa ederek intisap ettiği İnhisar İdaresinde muntazam mesaisi, iktidarı ve dürüstlüğü Ue kendisini bütün âmir ve memurlara sevdirmişti.
Merhuma Mevladan rahmet diler, kederdide ailesine samimi taziyelerimizi sunarız.
Merhumun cena-Aesl bugün saat 13 de Taksimde Flnızafcada Belediyenin Beyoğlu hastahanesinden kaldırılarak EdlrnekapiMindakl Şehitlikte aUesi makberesine defnedilecektir.
Tarih Fakültesinin Çayı
İstanbul Üniversitesi Tarih Fakültesi talebeleri dün Parkotel salonlarında bir çay tertip etmişlerdir.
Çayda şehrimizin tan/mış simaları, Üniversite dekan ve profesörleri hazır bulunmuşlardır.
Amenkada kendilerine tahsis edi len şatoda «muhacir sefirler» den
bir grup yatak oda lanna çekilmek üzere
Amerikalılar, Ingiltereyi, düşman hücumuna uğramış müstahkem bir kaleye benzet^ orlar. Tayyare, bomba, yangın felâketinden çocukları olsun kurtarmayı Amerikalılara düşen insanî bir vazife diye telâkki ediyorlar. Bu suretle İngiltereye ya pılab ilecek yardım
Ingi terenin Amerikaya
Yoll
1
aaıgı
Küçük
Sefirler
Çocukları kabul eflmeğe hazır a-ileler içtimaî vaziyetlerini, dinî akidelerini, mesleklerini gösteren ve yemin mahiyetini haiz olan diğer bir vesika ve taahhütname daha im 2?a etmeğe mecburdurlar.
Bütün bu taah hüt evrakı İngil-
meselesine | tereye gönderiliyor- Çocuklarını de, siyasî kanaati ne olursa olsun Amerikaya göndermek isteyen
hiç bir Amerikalı, hiç bir suretle itiraz edemiyor.
İngiliz aileleri de bu Amerikalı talipler arasında çocuklarına harp
Her işbe olduğu gibi bu «çocuk müddetince cana ve baba» seçi-lan kurta/ma» meselesinde de A- [ yorlar. Bu işle en son sözü söyle-cnerikalılar «teşkilât> tan işe baş- mek ve hükmü vermek salâhiye-lamışlar ve merkezi Nevyork'da . ti İngilteredeki Amerikan konso-
olmalk üzere «Avrupa çocuklarına bakma komitead» namında bir teşekkül vücude getirmişlerdir. Telefonla, telgrafla, mektupla ve muhtelif suretlerle bu Jcomrteye yapılan müracaatlar Amerikada Avrupa çocuklarını bakmağı üstüne aknak ötiyen 6,000,000 dan fazla çocuksuz aile bulunduğa anlaşılmıştır. Yakın vakte kadar bu komiteye günde 500 den fazla müracaat yapılmakta idi.
Faka,t, bir. iki veya daha fazla çocuğa bakmak arzusu ile komiteye müracaat etmek kâfi değildir. Harp devam ettiği müddetçe bu çocuklara en iyi bir şekilde bakmağı taahhüt etmek ve bu taahhüd için kefalet vermek lâzımdır.
Bunun için banka mektubu, vergi dairesinden (Amerikaya mahsus bir umıl.) iktidar maliyi ispat eden resmî vesika, aile reisi bir yerde memur ise çalıştığı müessese ve daireden de ayrıca diğer bir vesika ibıaz ©ttmek şart-trr. İş 'bu kadarla da bitmiyor.
loşlarına verilmiştir.
Fakat engellerin en büyüğü ve en mühimi çocukları Amerikaya nakledecek kâfi derecede vapur bulunamamasıdır. İngiltere, daha geçen temmuz ayında muhacir çocuk nakliyatım bir müddet tehir edeceğini bildirmiştir. Buna da sebep çocuk dolusu yolcu vapurlarını himaye etmek için harp gemisi aynlamamasKİır.
Amerikanın Iragiltereye yardımı, bu çocuk muhacereti meselesinden başlamıştır, denebilir. Acaba bu «minimini İngiliz sefirler» Amerika hissiyatını ve efkarı umumiyesini İngiltere lehine katanmak ve kazandırmak hususunda büyük bir rol oynamamışlar mıdır?
lngilterede, Amerikaya nakledilmeği bekKycn böyle daha 8,000.000 küçük sefir vardır, deniliyor. Nakliye imkânı bulunur da bunlar da nakledilebilirse her gün artan Amerikadaki «Ingilte-reye yardrm etmek» cereyanının daha çok büyük niabetler alması ihtimali ve imkânı vardır.
ANKARA HAYATINDAN
Krokiler
Otuz Liraya Bir Ev
Te
rcümanın Cevabı Filmin Stüdyo
Evet, otuz liraya. Penceresi, ' kapısı, odası, mutfağı, ve arsası otuz liraya bir ev. Hele, mevkiine diyecek yok. Bütün Ankara-ya hâkim bir tepe. Çarşısı, pazarı, otobüs durağı burnunun dibinde. Yapılan ev ve apartmanların bedeli on binlerle lira ile ölçülen ve yalnız arsasının bir metresine bazı yerl-erde ebli, altmış lira istenen böyle bir memlekette, a-mele yevmiyesile beraber otuz liraya bir ev temin edebilmek, insana, bir bakjşta, pek de aklın alacağı bir iş gibi gelmiyor. Fakat, söylediğim, yüzde yüz doğrudur.
Bakın anlatayım:
Hani Ankaranın meşhur bir kalesi vardır. İşte, bu kalenin sur lan haricinde de bir takım mahalleler ve bu mahallelerde de beyaz badanalı, cana yakın, minnacık evler vardır. Bu evlerin ya-pıllma ve bu mahallelerin ortaya çakması zorlu bir macera netice-sindedir.
Vâkıâ, himmetürrical taklftül-cîbal diye bir söz vardır ama, bu evler ve mahalleler ricalin hrimmotile değil, ev kiralarının değme babayiğit tarafından veril em iyec ek bir dereceyi bulması yüzünden ortaya çıkmıştır.
İçersinde küçük memurlar ve ufak esnaflar oturan bu evler, ta-mamile ahşaptır. Ve hummalı bir Faaliyet neticesinde ve yalnız bir tek gece rçânde yapılı verir.
Surların etrafındaki bu arsalar kimsenin malı olmadığı gibi, evi yaptıracak zat da arsayı satın almak için tapuya gitmeğe ve para vermeğe mecbur delildir. Yaptıracağı evin plânını imar müdür-
"?ey> Çevrilecek 'inal arı.....
tasdik yoktur, elleri-
lüğüne göstermeğe ve eı t irmeğe de ihtiyaç Şöyle, günün birinde, ni arkaya baglryarak pes perdeden olmak şartile bir de şarkı miTvldanmağa cevaz vardır -tıpış tıpış yokuşu tırmanmak, mahalle aralarında dolaşmak ve boş bir arsayı göze kestirmek meseleyi halleder. Bu kş oldu mu, doğru amele kahvelerinin yolu tutulur. Orada şahadetnamesiz ama, işinin ehli, pişkin bir hayli çarık -b mimar vardır. Kaç odalı ev yap tırmak isteniyorsa onlara anlatılır. Ortaya hesaplar konur, vur aşağı, tut yukarı, bir de bakılır ki, en kabadayı bir kâşane otuz liraya mail olacaktır.
Pazarlıkta mutabık kaitnir, kalınmaz, doğru keresteciye gidilir. Hava kararmadan evvel, bir ev için ne lâzımea, çivi, kereste ve taş, boş amanın ortasına yığılır.
Havanın kararmağa başlama-sıle beraber, arsanın ortasına dikilmiş olan direğin ucundaki lüUcs lâmbası yafkılır, keaerler işler, ameleler çalışır, şafak atmağa baş ladığı zaman bir de görürsünüz kû evin damı örtülmüş ve kapısı yerine takılmıştır. Ondan sonra, sana, gel keyfim gel. Size, kimsenin a&rmı açıp, gözünüzün üstünde kaşınız var demeğe kimsenin hakkı kalmaz. Çünkü, Belediye talimatnamesine nazaran, bir gece içersinde yapılan ve damı örtülmüş, kapısı takrlmış bulunan bir evi yrtkmağa, hiç brr kolun hakkı yoktur. Marifet, bir gece içersinde bu işi başarabilmektedir.
Geçenlerde, bir tercümanla, bir IrvgHriz seyvahı arasında, bu
uunxd]®ın)
400 Balına Balığı Denizde Balıkçıları Bekliyor
Harp balinalara yaradı. Bahkçıla-nn şerrinden kurtuldular. Denizlerde mekik atmaya başladılar. Balina avlannmaması yüzünden birçok bayanlar rujdan (dudağa sürülen kırmızı boya) mahrum kaldılar.
Fakat merak etmesinler. Ele geçen 4llfi bii!imt*un ihtiyaçların lllıı f07.1a ruj yufiıfataka Bakınız bu balinalar n.'Mİ tutu.du
ı'¦•(!'¦> ı .-,,.liı bir balıkçı grup»» Groenland sahillerinde yaptıkları bir keşiften dönerken bir petrol gemisi etrafında buzlar arasında 40 balinanın yüzdüğünü görmüşlerdir.
Petrol gemisi, bir raaylne çarpıp batmış. Denize dökülen neftler, yn-kmda bulanan 400 balinayı bayıltarak öldürmüş. Buzlar da don lurtnuş. Balıkçılar, bunları nakle başlamışlar.
Otomatik G
Azimli Türk Gençleri için Canlı Bir Örnek
General Nuri, On Sene Evvel Bir Parasız, Bir Tek Tezgâhla İşe Başlamıştır. Bugün Fabrikalarında 400 Tezgâh, 500 İşçi Vardır
Fabrika Kendi Yaptığı Tezgâhlarda
Tabanca imalâtına Girişiyor
r. jlar
Benzin yoksuzluğu bisiklete olan rağbeti arttırdı. Parlste ve diğer işgal altında bulunan yerlerde zengin ve fakir herkes bisiklet kullanıyor.
Fakat, bunun bir mahzuru var: Geceleri muhafaza etmek...
Akıllının biri buna bir çare bulmuş: Otomatik garaj...
Bu garajda bekçi falan yok. Her Istiyen, duvardaki küçük bir kutuya 50 santim atıyor. Küçük bir anahtar düşüyor. Bisikleti, duvara bağlı bir zincire bağlıyor, kilidini de bu anahtarla kilitliyor, anahtarı da cebine atıyor.
Bisikletin sahibi, makinesini almak İstedi rol, kUldl açıyor, fakat anahtarı kilitten çıkaramıyor. Olduğu gibi brrakmak mecburiyetinde kalıyor. Bu otomatik garaj çok rağbet görmüş ve birçok yerlerde sobeler açılmıştır.
Karga Yenir mi?
Neden yenmesin! Muhasara altında bulunan yerlerde kargaya varm-crya kadar yenildiğini dedelerimizden Ljltratslzrilr.
Fransa, bugün yiyecek sılan tısı İçinde bulunuyor. Ehil hayvanlar, tavuk, ördek, hindi ve kaz gibi kümes hayvanları Almanyanm yolunu tutunca Fransızlar karga yem iye bağlamışlar. Paris ve Llyon tavukçu
Bir gün matbaada otururken açık gözlülüğüm tuttu. Kendi kendime dedim ki:
— Gideyim Enver Paşanın kardeşi General Nurtyl bulayım. Trablus Garp harbine iştirak etmiştir, Umumi harp zamanında da gizlice Trab-lusa çıkarak teşkilât yapmıştır. Trab lus işinin günün meselesi olduğu bir sırada elbette meraklı şeyler söyliye-bülr.
Kalktım, Nuri (Paşa) nm fabrLka-sma gittim. Beni bir odaya aldılar. Her tarafta numuneler, resimler, imalâtı ait turlu türlü parçalar vardı. Biraz sonra tara bir işçi kryafe-tile General Nuri karşıma çıktı. Ko nuşmağa başladık. Derhal anladım ki otuz sene evvelki Trablus Garp hatıraları kendisi İçin uzak mazide gömülmüş bir şeydir. Zihni tamamile bugünle ve yar mi a meşguldür.
Gen. Nuri 1911 de eski İzmir Valisi B. Rahmi ile beraber Trablus Garba gitmiştir. B. Rahmi orada bir müddet mebusan meclisinin mümessili srfatile bulunmuştur, Gen. Nuri asker srfatile kalmış. Umumi harp zamanmda Mısıra karşı sefer hazır lcjıırken de bir Yunan balıkçı gemi-sile Trablus Garp sahiline gizlice çıkarak Mısrr garp hududunda iç teşkilât yapmıştır. Sonra da Kafkas tarafında kumandan olarak bulunmuştur.
Bana şunları anlattı:
— Kafkas tan ayrılrrken askerlikten istifamı verdim. Memleketin istikbalini sanayide görüyordum. Kendimi bu sahaya vakfetmeğe karar verdim. On yedi senedir uğraşryorum. Bilhassa top tapalarma ve tabancalara merak ettim. Tapalara namlu
emniyetini arttıracak tadiller yaptım Vücude getirdiğim tabanca tipinde de emniyet bakımından tekemmüller vardrr. Türkiyeden aldığım İhtira patentelerlnln yekûnu yirmidir. Ec-
m
General Nuri, fabrikası ndaki çalışma odasında
dükkânlarında çifti 95 - 100 kuru.,a nebl memleketlerden patentelerim
vardır.
iptidaları benim gibi sanayi saha-
sında alaylı olan birinin iddialarını
ciddiye almadılar. Fakat yese düş-mlyerek uğraşmağa devam ettim. Bu fabrikada bir tek torna tezgâhı ile başladım. Bugün iki fabrikada dört
Doktor Diyor ki:
satılıyormuş. Çok da rağbet görüyormuş.
Piyer MI Ö'dii
Meşhur romancı Plyer Mil Parlste ölmüştür.
Plyer Mil, 1861 de, Cholsy-le-Rlo-da doğmuştur.
İlk evvel mUstemlckat nezaretinde kâtip İdi. Sonra gazeteciliğe atıldı.
Parisln Temps, Paris-Soir, gibi büyük ve okuyucusu çok gazetelerinde makaleler, hikâyeler yazdı.
Elliye yakın romanı vardır. Bir çoğu lisanımıza çevrilmiştir. Plyer MU, seyahati çok severdi. Hemen hemen bütün dünyayı dolaşmıştır. Vefata gazetecilik âlemi için büyük
bir ziyadır.
Yazan: M. ff. ZAL
yüz kadar tezgâhımız vardır. Dört, beş yüz amele çalıştırryoruz. Fabrikalardan biri demir eşya fabrikası adını taşıyor.
Bütün bunlardan övünme yolile bahsetmiyorum. Gazeteye adımı yazmanıza da taraftar değilim. Maksadım kendimden değü, gayri şahsî surette Türk sanayi kabülyetinden bah
setmektir. Buraya çırak diye aldığımız görgüsüz çocukların az zamanda ne kadar olgun ve faydalı bir hale geldiğine hayret edersiniz.
Usta basılarımızdan bir çoğu dünkü çrraklarımızdır.
Ben buna hayret etmedim. Çünkü bunu tabii bir şey diye zaten bekliyordum. Türkler, sanat kabiliyetinin hiç bir sahasında hiç bir miletten ge
ri kalmazlar. Dün-san'atte en büyük kabiliyetler gösteren Türklerin bugünkü çocukları da ayni seviyeye var mak için ancak ortaya çıkardıkları eserlerin rağbet görebilmesini beklerler.»
KAR YAĞARKEN
Kar yakıyor. Çttnkü çimdi tam I şüphe yoktur İd bu hal gayrltablî addolunurda. Çünkü her şeyin bir za-
mevslmlndeyl». Bakilerin (Kara kış) tablrUe soğukların şiddetini anlatmak istedikleri şu günlerde havalar sıcak ve güneşli girmiş olsalardı
BİR ÇİFT GÖZ
Enis yatağından doğruldu, sıcaktan yan açık bıraktığı pencereye doğru baktı. Tki tane iri göz odayı tarassut ediyordu. îliklerine kadar ürperdi. Biri muhakkak onun parasını çalmağa gelmişti. Fakat o, bir soneden beri yaz tatilini geçirmek için biriktirdiği parayı hırsıza mı kap-trracaktı. Yalnız ya hırsız zorba çu kar da onu öldürürse!...
Enis tekrar ürperdi. O anda aklına pUVJda yüzen gençler, arkadaşları bronz rengindeki sevgilisi geldi. Onu bir daha görmiyecek mi idi. Hırsi7 öldürmese de parasını çalsa onu tekrar görmesine yine imkân yoktu.
Çünkü parasız kalırsa onun gittiği yerlere gidemiyecek. Ona hediyeler alamıyacak, gezmeğe götüremi-yecektl.
Demek artık çok sevdiği mehtap gezintilerine bile veda edecekti.
Ah nereden pencereyi açık brrak-mıştı!.. Neden şeytana uyup da o gece eve gelmişti. Şimdi arkadaşları mehtapta akordiyonun ahengine uya-
evler hakkında şöyle bir muhavere geçtiğini anlattılar:
Seyyah, kalenin etrafım saran bu acaip mahalleyi, parmağının ucile tercümana göstermiş ve:
— Bunları, ne, demiş,
, işin doğrusunu nefsine yedİTe-m'yen terciimancık de *bir yalan krvırrv ermiş:
— Şey, ddmiş. Eski Ankaraya
ait bir film çevriliyor da, bu iş için hazırlanan stüdyo binalarıdır. Ertugral ŞEVKET
rak şarkı söylüyorlar, eğleniyorlardı.
Ne yapsa da bu hırsızdan kurtul-saydı!.. Yarımda ne süâh, ne de kendini müdafaa edecek her hangi bir şey yoktu. VâkıA çok kuvvetli idi. Kak at ya hırsızda bir bıçak varsa.
Bıçagm altına yattığını hisseder gibi oldu.
Hırsa içeri girince ona paralarını teslim etmeğe karar verdi.
Yok!.. Bunu yapamazdı. Çünkü ertesi gün yine Şehr em ininin Uzun Hasan Mahallesinin Uzun Yusuf sokağına dönecek, her sabah işine gidip gelecekti. Uzun senelerden beri biriktirmiş olduğu paraları bu hırsıza çaldırmak için mi saklamıştı?
tçine kaynar sıılarm döküldüğünü hissetti. Ne çare ki hayatmı kurtarmak için paraları vermek lazımdı. Para hayatından kıymetli değüdi
ya...
Tekrar pencereye baktı. Gözler san ki daha çok büyümüşlerdi.
Titreye titreyo yatağmdan kalktı. Gözlerin dehşetini üzerinde taşryor-muş gibi sarsak sarsak yürüdü. Yastığının altından paralan çıkardı. Pencereye doğru Derledi.
Ay ne de güzel parlıyordu. Artık bu güzel akşamlara elveda demek İcap ediyordu.
Yürürken ayagma bir sandalye ta^ laldı. Sandalyeyi doğrulturken birdenbire aklma geldi. Onu bütün kuv-
vetile pencereye fırlattı, evvela gecenin sessizliğini bozan bîr gürültü, bu ntı müteakip de tiz bir ses duyuldu. _ Miyavvvv.... Mithat PEKİN
manı ve bir mevsimi var: Yağmurun da, karm da, soğuk ve sıcağın da...
Karm yağışı, herhalde, yağmurun yağışından daha güzeldir. Gökleri kaplıyan kesif bulutların hasıl ettiği karanlık bir hava İçinde, durmadan, dökülen sinsi bir yağmurun, İnsanın içine büyük bir gam ve hüzün vermesine mukabil, adeta aydınlık hissini veren bir havada, gökten, lapa lapa, düşen kar tanelerinin sağa sola uçuşması daha çok zevklidir. O-nun İçindir İd sıcak bir odanın penceresinden bu manzarayı seyreden şairler arasında, kar tanelerini beyaz kelebeklere benzetenler bile olmuş-
M
f ¦¦¦
ıııı ¦
Halk arasında bir telûkkl vardır: (Kar yağmca hastalık azalır) derler. Hcktmllk bakrmmdan bu telakkiye, az çok, hak vermek İcap eder. Karsız geçen kış günlerinin sabah, akşam şiddetli değişiklikler gösteren ru tnbetll havası, İnsan vticudüne pek ziyade dokunur. Her vücud bu süratli tahavvüllere, kolay kolay, uygunluk gösteremez ve çabucak hastalanır. Halbuki kar yağmıya başladığı zaman, artık hava iyice soğumuş ve süratli değişiklikler ortadan kalkarak istikrar peyda etmiştir. Böyle sabit bir hal alan havadan İse, \ ılevki soğuk bile olsa, İnsanların vücutee pek ziyade müteessir olmaları İmkanı yoktur.
Herkes, soğuğu görünce elbisesini,
paltosunu ona göre giyer, vücudunu
muhafaza eder. Bu suretle, hava
şartlan süratle değişen, aldatıcı günlere nazaran hastalıklar daha ziyade
azalmış olur.
Bundun başka, karlı vo soğuk mevsimlerde, hava İçindeki mikropların azaldığım ve soğuk teslrUe mikropların, ölmeseler bfle, üremelerinin tevakkuf edeceğini düşünecek olursak, kışın, karlı havaların sıhhate daha faydalı olduğunu kabul etmek lazrmgclir.
Dr. Nuri Ergene
Gen. Nuri, eski Türklerin sanat kabüiyetlne ait iddialarına delil diye ortaya üç yüz sene evvel yapılmış birkaç ok çıkardı:
— Bunun şekline bakınız, dedi, hiç bir Avrupa müzesinde bu vasıflarda bir ok göremezsiniz.
Bugün tayyarelerde ve en ileri mermi imalâtında kullanılan aero dinamik prensipleri Uç yüz sene evvelki Türk oklarmda tamamüe tatbik sahası bulmuştur. Ortası kalmcadır. Hava mukavemetini azaltmak ve menzili arttırmak için iki uca doğ ru tedrici surette incelmektedir. Elle sarılan tele bakınız. Makine ile yapılmış kadar muntazamdrr.
Okun üzerine imzasını atmış olan okçu, tam bir sevgi ve zevkle çalış mıştrr. Bütün teferruatta itina vardır. Ağaç o kadar iyi kurutulmuş tur ki Uç yüz sene içinde şekilde en küçük bir değişiklik olmamıştır. Eskiden bir sanat mektebimizde ho ca olan bir Fransız mütehassısı şimdi benim yanrmdadır. Bu Türk okla-mı görünce hayran kalmıştır.»
Acemi bir göz bile, hele bu iz.-. hatten sonra, bir sanat eseri karşısında olduğunu derhal farkediyordu.
Gen. Nuri, sözüne devam etti:
— Bu okları yapan Türklerin ço cukları, dünyada hiç hrmseden teknik kabüiyet bakımından geri değildir. ;
Kendimizi bu sahada hor görmek en büyük hastalıktır.»
Gen. Nuri, tam bir idealisttir. Kurduğu işlerde otuz kadar eski silâh arkadaşına, yüzlerce Türk gencine faaliyet imkânı vermiştir. Kendi de bunlarm arasmda sabahtan akşama kadar bir işçi olarak çahşrr. Fab rikalarmdakl otuz türlü İmalât saye sinde temin ettiği kâr, tamamile fabrikanın büyümesine sarfedüir. Meselâ en son olarak Türkiyede tabanca imali için lftzrnı gelen tezgahlar doğrudan doğruya bu fabrikada yapıl-mrştrr. Fabrika bir aya kadar kendi yaptığı tezgahlarda Nuri tipi tabancaları seri surette imale başlıya-cak ve Uk hamlede günde elli tabanca çıkaracaktır.
Bir tek tezgâhtan başlıyarak dört yüz tezgâhlık iki fabrika kuran İdealist adamm, ayda kendi için sarfet-tiği para yüz lirayı geçmez. Çünkü Gen. Nuri zevkini, fabrikanın büyümesinde, fazla adam çalışmasında bu lur.
Sâyl sayesinde temin edebileceği parayı maddi zevk ve alâyiş için kullanmağı prensibine uygun bulmaz.
Bugün başlrca İki yeni fikri vardrr. Birincisi, tuğla ve kiremit yapmak için seri halinde ucuz makineler çıkarmak... Bu kısım sanayiin memleketin her tarafında inkişafı sayesinde hem binlerce teşebbüs sahibinin ve işçinin geçineceğine, hem de meskenlerin İnşa tarzının iyileşeceğine kanidir.
Meselâ Erzincandakl evlerin damı toprak değil, kiremit olsaydı tahribatın bu kadar büyük olmıyacağını söylüyor.
İkinci fikir, Türk çiftçüiğini eski zamanlardaki yüksek seviyeye çıkarmaktır. Bu maksatla her taraftan toprak numuneleri toplnnmıştrr. Fabrikanm bir tecrübe lâboratuvarı eski çiniler üzerine tetkiklere devam etmektedir.
Gen. Nurinin fabrlkasma büsbütün başka bir maksatla gitmiştim. Fakat eli boş dönmedim. Türk kabiliyetine İman eden bir azim sahibi Türkün bir parasız ne gibi bir eser yaratabildiglnl gördüm.
Gen. Nuri kendisinden bahsedilmesini istemiyor, fakat eserinden; azimli Türk gençleri için canlı bir örnek diye bahsetmeyi bir gazeteci sıfatile çok tabu bir vazife sayıyorum.
VATAN
2-2-941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
MATEMATİK DERSLERİNİN KUVVETLENDİRİLMESİ İSTENİYOR
Mekteplerimizde matematik dersi iyi okutulmuyor mu, yoksa ders saatleri az mı, nedir bilmiyorum. Yalnız talebelerimizin bir copunun matematik bilgisi bakımından zayıf oldukları görülmektedir. Bunu Maarif Vekâleti de biliyor; çünkü yatılı mekteplere parasız talebe ka>dı müsabakasında yapdan imtihanlarda, talebelerin pek azı matematikten muvaffak olmuştur.,
Bu vaziyeti gözönUnde bulunduran Maarif Vekâletinin matematik
için yardımeı talebe kitapları çıkaracağı söyleniyor. Fakat bu kâfi değildir. Mekteplerdekl matematik ders saatini arttırmak ve ayrıca matematik tedrisatı üzerinde daha fazla teftişler yaptırmak da akla gelebilir. Bu suretle hem muallim, hem talebe daha fazla ve daha verimli çalışmak imkânlarını bulmuş
olur. Maarif Vekâletinin İşi bir de bu tarafından tetkik etmesi temenniye sayandır.
Maçka: İbrahim Taner
Muvazzaf ve İhtiyat Erlerle Subaylar
Kİ
Hareketlerine İştirak Edemiyecekler
Genelkurmay Başkanlığının Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğüne gönderdiği bir emirle bilûmum ordu mensuplarile silâh altında bulunan muvazzaf ve ihtiyat erlerle, yedek subayların her ne suretle olursa olsun sivil klüplerde müsabakalara iştirakten menedilmeleri bildirilmiştir.
Bu kararla bugünden itibaren hizmeti askeriyesini yapanlarla, yedek sııbaylar da kendi klüpleri namına müsabakalara iştirak edeni iy ecele terdir.
İstanbul Bölgesi direktörlüğü, bu emri telgraflarla bütün klüplere tebliğ etmiştir.
Bu haber dün akşamüstü spor efkârı umumîyesinde büyük bir tesir yapmış ve klüp idarecilerini şaşırtmıştır. Bir çok klüplerimiz bu vaziyet dahilinde büyük zararlar görmekte, hattâ bazıları da takım çrkaramıyacak bir hale düşmektedir.
Şimdiki halde birinci takım
l kadrosundan cn az zarar gören klübümüz Fenerbahçedir. Yalnız müdafi Leb ip oynayamamadadır. Galatasaraydan da, Gündüz, Cemil ve Arif bu karar çerçevesi içine girmektedir. Şampiyonanın başında giden Beşiktaşlılar ise en ' mühim oyuncuları olan Şerefle müdafi İbrahimi kaybetmektedir-Bu karar en ziyade mühim bir maç arifesinde Vefalıları müteessir etmektedir. Merkez muhacim Hakkı, muavin Necdet, Lûtfi, hü-i cum hattından Fikret gibi en mü-| him oyuncularından mahrum bu-1 lunmaktadırlar. Buna mukabil ls-| tanbulsporlular yalnız Enveri oyna tam ryacaklardır.
Genelkurmay Başkanlığınca böyle bir Sararın verilmesine sebep olarak, son zamanlarda spor sahalarımızda vukua gelen hâdise Ier ileri sürülmektedir. Maamafih bu emrin daha on birinci ayda Genel Direktörlüğe gönderildiği ! fakat Genel Direktörlüğün şimdi tebliğ ettiği söylenmektedir.
Dün Geceki Boks Maçları
istanbul Bölgesi Futbol Ajan-ığı tarafından tertip edilen boks maçları dün akşam Beyoğlu Halkevi salonlarında yapıldı. B*L yük bir alâka toplayan bu karşılaşmalar oldukça heyecanlı geçti.
İlk karşılanma Deniz lisesinden Şevki ile Alemdar klübünden Recep arasında idi. Güzel bir müsa-saba-ka yapan Şevlki »ayı hesabile galip geldi.
Deniz lisesinden Sermetle A-lemdardan Sotiri arasındaki ikinci müsabaka da güzel geçti. Bu müsabakada nazarı dikkati celbeden taraf şu idi: Sermet hasmına nazaran kuvvetçe ve teknik iti-barile daha faik olduğa halde hiç atak yapm^ror ve atağı daima rakibinden bekliyordu. Bunun içindir ki ortaya o kadar hareketli bir müsabaka çıkmıyordu. Neticede Sermet sayı hesabile galip sayıldı.
Üçüncü müsabaka Beşiktaştan Nihatla Galatasaraydan Nusret a-rasında oldu. Ve dört devreli bir karşılaşmadan sonra berabere
ilân edildi.
'Galatasaraydan Semihle Beyoğlu Halkevinden Pari arasındaki müsabaka bir spor heyecanı doğurmaktan ziyade, seyircilere gü-lünçlü dakikalar yaşatan fcir komedi halinde cereyan etti. Bu kör döğüşünde de Galatasaraydan Semih sayı hesabile galip geldi
Alemdardan Şerif Beyoğlu Halkevinden Beni müsabakası çok hareketli geçti. Fakat her iki boksör de acemi idi. Bu bir müsabaka değil bir sokak döğüşü oldu. Neticede gözü daha pek o-lan Şerif sayı hesabile galip sayıldı.
Deniz lisesinden Seyfi ile Güneşten Cevdet arasında yapılan dördüncü müsabaka gecenin en güzel karşılaşması oldu.
Kuvvet faikiyeti Seyfide, teknik üstünlük te Cevdette idi. Cevdet dünkü müsabalkasile acı bir
kuvvet karşıcında teknikin ne büyük bir rol oynadığını gösterdi. Ve tmÜMvi bir müsabaka yaptı. Hattâ rakibine güzel oyunlar tatbik ettiği zamanlar büe oldu. Ne. ticede de müsabaka berabere ilân edildi.
Cevdet istikbal için büyük ü-mitler vadetmektedir. Ve bugün için kilosunun en teknfle ve en iyi
boksörü olduğunda şüphe yoktur. ^
Seyfiye gelince; Seyfi de hiç a-tak yapmıyor. Deniz lisesinden Şevki gjbi hücumu hasandan bekliyor. Eğer Seyfinin teknik kabiliyeti bir parça arttırılacak olunsa muhakkak ki, ringin en iyi boksörlerinden birisi olacaktır.
Muzaffer - Hüseyin karşılaşmasında da Muzaffer dördüncü ravundda abandone etti ve Hüseyin hükmen galip sayıldı.
Galatasaraydan Abdi ile Güreşten Hasan müsabakası da beklendiği gibi olmadı. Ve neticede de Abdi sayı hesabile galip geldi.
*
Mektepliler Futbol
Maçl
arı
Liseler arasındaki futbol şampiyonasına dün öğleden sonra Şeref stadında devam edilmiştir.
maç Haydarpaşa - Boğaziçi liseleri arasında oynanmış ve birinci devreyi 3 - 1 Haydarpaşa galip olarak bitirmiştir, ikinci dev rede iki gol daha kaydeden Hay-darpaşalılar sahadan 5 - I galip olarak ayrılmışlardın
Vefa - Boğaziçi arasında yapılan ikinci müsabaka çok zevkli fa kat bir parça sert cereyan etmiştir. Hakem, Vefadan bir oyuncuyu da çıkarmak mecburiyetinde kalmıştır. Neticede 2-0 Boğaziçi galip gelmiştir.
Cinayet Romanı
ZABITAMIZ ALTI YIL EVVELKİ BİR CİNAYETİ MEYDANA ÇIKARDI
(Başı 1 incide) XX
lik o dereceye varmıştır ki mahkeme ışni yürümiyeceğine kanı olmuş, karı ile kocayı ayırmıştır.
Nadide hürriyete kavuşunca saadet bulacağını sanmıştır. Daha ilk adımda aldandığını anlamış, pişmanlık duymuştur. Kocasından ayrılınca Kasımpaşada Bahriye caddesinde 14 numarada Tekir-dağlı Eminenin evine kiracı olmuş, alt katta yerleşmiştir.
Aynı sokakta Zeki isminde çapkın bir bakkal vardır. Annesi ve büyük kardeşinin ailesi ile beraber hep bir arada 225 numaralı evde oturuyor. Bakkal Zeki, kendi sök aklarına yalnız başına yaşayan genç ve gürel bir kadın geldiğini görünce kendisile tanışmak fırsatını hazırlıyor. Ev sahibi Emine, kiracısına erkek misafir gelmesini hoş görmüyor. Derhal evinden çıkmasını istiyor. Nadide eşyasını alarak Zekinin evine taşınıyor ve orada yerleşiyor.
Nadide Bataklıktan Kurtulmağa
Uğraşıyor
Fatma Nadide hayatına böyle | bir şekil verir vermez pişman oluyor. Geçimsizlik içinde geçen eski evlilik hayatı gözünde saadetin üst perdesi diye tütmeğe başlıyor. Eski görümcesini arayor, buluyor:
— Kardeşim, diyor, ben oır çocukluktur ettim. Anlayorum ki bu gidişle fena bir kadm olacağım. Beni kurtar, kocamla barıştır.
— Pek geç kaldrn. Evli olmadığın bir adamın evine taşınmakla sen şimdiden fena kadın sayılırsın. Kardeşim artık seni alamaz.
Nadidede «fena kadın olmak» korkusu o kadar şiddetlidir ki işi bu kadarla bırakmıyor. Eski kocasını arayor, buluyor. Ona da yalvarıyor, fakat Cemal eski karısını affedemiyor.
Eve Yeni bir Ortak Geliyor
içtimaî bir düşkünlüğün derecesine bakınız / Zeki, annesinin, büyük kardeş t ft« hemşirelerinin, yeğenlerinin hep beraber oturduğu baba ocağına bir metres getirmekle de kalmıyor. Kâğıthanede Münire adında bir kızcağızı iğfal ederek onu da eve götürüyor. Zeki bu yeni kızı seviyor. Nadideyi ihmale başlıyor. Ev içinde kavgadan, gürültüden durulmuyor.
Zekinin büyük kardeşi ihsan, bir gün kardeşini çağırıyor, diyor ki:
— Evde yetişkin kızlar var. Bu rezalet devam edomez. Kadınları defetrnelisin.
Bu münakaşa üzerine iki kardeşin arası açılıyor. Bir gün aralarındaki bir münakaşa o kadar kızışıyor ki Zeki eline bir çamaşır ipi alarak yıikarı kata fırlayor. İkinci kat sofasında Nadide ile karşılaşıyor:
— Al, şu takvime bak, diyor.
Nadide takvime bakarken arkadan çamaşır ipini hemen kadının boynuna geçiriyor, zavalbyı boğuyor.
Sonra aşağıya iniyor. Orada a-nası Safinaz, kardeşi ihsan, eniştesi Tayyar, Tayyarın kızları Nezihe, Coüle, kız kardeşleri Nevzat ve Nuriye ile karşılaşıyor. Hepsinin önünde İhsana diyor ki:
— Ağabey, muradın yerine geldi. Dediğini yaptım.
Hepsi Zekinin halimden ne demek istediğini anlayor. Annesi Safinaz döğünerek şöyle bağırıyor:
— Eyvah, şimdiye kadar şehit anası idim. Şimdi katil anası mı oldum?
»Gürültü üzerine İhsanın karısı Şerife Servet odaya koşuyor ve
soruyor:
— Ne var, ihsan Efendi?
— Ne olacak. Yukarı çık ta bak...
«Söylersen Fena Yaparız»
Şerife Servet yukarı çAıyor. Nadidenin saçları dimdik, yüzü siyah, boynunda bir çamaşır ipi. boğulmuş, ölü yattığını görüyor.
Heyecanla aşağı koşarak hah anlatıyor ve itiraz yollu sözler söy-KiyoTw İçeridekiler üstüne yürüyerek şu tehditte bulunuyorlar:
— Bak, gözünü aç. Bir şey söylersen fena ederiz.
Kadın Sükût Ediyor
Bu sırada odadakilerden enişte Tayyar:
— Bu böyle olmayacak... diyor. Evde bir ölü var. Bunu yok edelim, gömelim.
Ölüyü bir sandık içine koyuyorlar. İhsanla Tayyar zabıtaya giderek Nadidenin evden çıkıp gittiğini ve ortadan kaybolduğunu haber veriyorlar.
Zabıta şüpheleniyor. Eve baskın yapıyor. Bu sırada Zeki evde değil, odası kilitli... Zabıta kapıyı kırıyor. Her tarafa bakıyor. Bu arada ölünün bulunduğu sandığı açıyor, pöstekiyı kaldırıyor, fakat bunun altındaki çuvalde bir ölü bulunduğunu farkedemiyor. Sandığı tekrar kapayor. Kapının dışında yakalandık diye helecanlar geçiren ev halkı, işin farkına varılmamış olmasına seviniyor. |
Kümes Yanındaki Mezar
Tayyarla Zeki bir olarak bahçede kümesin yanında bir çukur kazmağa başlıyorlar. Hergün ortalık kararınca işe sarılıyorlar. Fa kat kazdrkları yerde su çıkıyor. Gündüzleri bu sulan boşaltıyorlar. Nihayet cinayetin altıncı günü çukur tamam oluyor, ölüyü bir çuval içinde buraya basıp gömüyorlar. Zeki ev halkının toplu
bir halde bulunduğu odaya dönünce:
— Korkmayın, diyor. İş meydana çıkmaz. Çukur çökmesin diye içine teneke de koydum.
Aradan bir buçuk sene geçiyor. Ev bir matemhane halindedir. Zekinin iğfal ettiği Münire bu hayata tahammül edemiyerek ölüyor. Katil Zeki verem oluyor, bundan altı ay sonra nedamet i-çinde eriyip ölüyor.
Ev halkı ketum davranıyor. Cinayetin sırrını hepsi saklıyor ve bunun azabını çoluk çocuk çekiyor.
Kümes Yanındaki Kuluçka
İlki sene evvel katilin anası Sa-J finazla eniştesi Tayyar kavgaya tutuşuyorlar. Safinazın kolu kınlıyor. Pencereyi açıp sesi olduğu kadar bağırıyor:
— Komşular, halime bakınız. Damat beni dövdü.
Tayyar da aynı şekilde pencereye koşuyor. O da ölünün kümes yanmda gömülü olduğunu kasde-derek şöyle haykırıyor:
— Komşular, bahçenin köşesindeki tavuk kuluçka çıkaracak.
Bundan kimse bir şey anlamıyor. Fakat Safinaz pek iyi anladığı için sesini kesiyor. Cinayet hakkında o zaman bir ihbar yapılmıyor.
İki Gün Evvelki İhbar
Ondan sonra gene evdeki bir geçimsizlik yüzünden aile efradından biri, işi zabıtaya ihbar e-diyor. Müddeiumumi muavinlerinden Kemal özçoban, Emniyet ikinci şube müdürü Bürhanettin ve Cinayet masası şefi komiser Alişan işi ele alıyor. Cinayetin izleri aranıyor, mezar bulunuyor, ölünün altı sene toprakta kalan kemikleri bulunuyor. Katil Zeki ve kendisini teşvik ettiği sanılan Münire ölmüş olduğu için diğer mesuller taklanda tahkikat genişletiliyor.
İçte bir kadının aile geçimsizliğine tahamlmül edememesi ve hürriyetin daha tatlı olduğunu
sanması yüzünden bütün bu cinayet ve felâketler oluyor, iki kişi veremden ölüyor, aralarında genç kız bulunan sekiz kişi sır meydana çakacak diye altı senedir helecan ve azap içinde, ömür sürüp duruyorlar.
MEVKUFLAR
Vakada alâkalılardan Zekinin kız kardeşi Nuriye, kardeşi İhsan, eniştesi mezbahada kesici Tayyar mevkuFtur.
Meçimi Kahramanlar Serisinden: 11
Bombacı Ragıp
Durmadan Düşmana Tırpan Atıyordu
BUGÜNKÜ PROGRAM
9 Program, 9.3 Ajans haberleri 9.18 Marşlar ve hafif parçalar (Pl.) 9.45 10 Ev kadını - Yemek listesi
12.30 Program 12.33 Kadın sesleri: Beraber şarkı ve türküler 12.50 Ajans haberleri 13.05 Saz eserleri ve oyun havalan 14.30 Radyo salon orkestrası
18 Program 18.03 Radyo caz orkestrası 18.50 Çifte fasü 19.30 A-jans haberleri 19.45 Çifte fasıl programının devamı. 20.15 Rina Kettv plâkları 20.30 maurice Chevalier plâkları 20.45 Solo şarkılar ve taksimler 21.15 Konuşma 21.30 Hansel ve Gretel operasından hülâsa (Pl.) ; 22.30 Ajans haberleri 22.50 Dans müziği (Pl) 23.30 Kapanış.
Bugün
SARAY
Sinemasında
EMtL YANNÎNGS'in bütün eserlerini gölgede bırakan
ELVEDA GENÇLİK
Fransızca sözlü müstesna film bağlıyor.
ROBERT DONAT » «*- GREER GARSON
Bütün bir hayat bir filmde... 30 senelik aşk.- Hatırası sllinraiye
cek fevkalâde bir aşk filmL
İlâveten: FOKS JURNAL son dünya harp haberleri. Bugün saat
10.30 da tenzilâtlı matine
-BtNG^J 0 A N A M İ S H A CB0SBT 9 BLONDELL W AUEB
Bütün elem ve kederlerinizi
KÜÇÜK MELEK
Bu Sah Ahşamı
Fransızca sözlü şahesetindo unutturacaklardır.
SÜMER Sinemasında
TAKSİM Bir Tiirke Gönü! Verdim
Sinemasında
Türkçe Sözlü - Müzikli - Danslı Film
Görülmemi.'/ bir muvaftakryotlo devam ediyor.
AYRICA: AFRİKA harbine alt en yeni Yakın Şark dünya haberleri - Türkçe: İngilizlerin mim BAR-RANTyi işgalleri, İngiliz tayyarelerinin MUSAVVA'yı bom bardım a nlan, KAPÜÇO kalealnln oukuru, BARDlA'nın kara, deniz ve havadan çevrilerek bombardımanı ve işgali, LtBYADA alınan sayısız
esirler ve ganaimi. Seanslar: 11 - 12,15 - 2,30 - 1,15 - 6 - 7,15 vc 0,10 do
Okyanusların dalgalarına şeref dağıtan... Sahillerin derin güzelliklerini aşka getiren*.. Memleketlerin tarihine zaferler yazan... Bahriyeliler hayatından alınan büyük film
BAHRİYELİLER ŞARKISI
DİCK POVVEL'in
En büyük muvaffakiyeti. Sinema dünyasının en parlak güne§î,
haftanın zevk ve heyecan kasırgasıdır.
Bu şaheseri bugün
L A
e gorunuz,
Ragıp, o gecenin de kahramanı oMu. Zafer perisi onun babına hakikaten parlak bir muvaffakiyetin ye ni bir eklilini koydu. Alaşehir istikametinden son süratle gelen uzun bir tren tam köprünün üzerinde iken İnfilâk vuku bulmuştu. İçinde bulun duğu bilâhare haber alınan binden fazla asker telef olmuş, yaralanmış dört adet de on beşlik top bir daha kullanılamıyacak bir hal almıştı. Miralay Şefik Beyin yüreği gurur ve sürurla yine çarptı. Kahraman Ra-gıbın göğsü iftiharla yine kabardı. | Kumandan, bu büyük muvaffakiyeti vesile ittihaz ederek, Ragıbm mülâ-zrmlıga terifii hakkında evvelce ya pılan ve fakat, bir türlü kabul ve İs af olunmıyan inhayı bir daha tekrar Iadı.
Ragrp, artık bir yerlerde durup o-turamryor, tıpkı Azrail gibi, durup dinlenmeden boyuna düşmana tırpa atıyordu. Türkün varlığını, acarlığı nı, yamanlıg-ını düşmanlarına doyura doyura tattırıyordu. Sözün kısası, ortalığa duman attırıyor, ölüm dağıtıyordu.
Bu hâdiseden az bir zaman sonra Ragıbı Alaşehir - Salihli arasında buluyor, düşmana yine dört başı mamur bir tuzak kurmakla meşgul olduğunu görüyoruz. Fakat, düşman eski gafletini bırakmış, gözünü dört açmıştı. Bütün hat boyunu, kısa aralıklarla yerleştirdiği postalarla emniyet ve nezaret altına almıştı. Ra-nn, bu mmtakada günlerce dolaştı. Ne yazık Vi, aradığı fırsatı bir türMi bulamadı. Fakat, hiç de ümitsizlik-kapılmadı. Faaliyetine başka bir sah ne aramak üzere bir gece müfrezesini topladı ve oradan uzaklaştı. Ra-e">. fikri elbi cephesini de değiştirmiş Salihli ile Kasaba arasındaki hat üzerinde çalışmak kararmı vermişti, ödemiş ile Salihli arasındaki dağ yol larmda uzun ve gerçekten yorucu gece yürüyüşleri yapıyor, gündüzlerini bazan dağ: köylerinde, bazan da kaya kovuklarında gizlenerek geçiriyor. İcabında aç, susuz geziyor ve o havalide bulunduğunu sezdirmemek için ber türlü hileye tevessül ediyor. Gayesine erişmek için çokilmiyecek mihnet ve meşakkatlere, ancak Türk lüge has bir metinltkle göğüs veriyor, yürüyüşlerine devam ediyordu.
Fakat, işgalcilerde bir Türk müfrezesinin o havalide dolaştığını, kim bilir hangi bir gevşek ağızlıdan, haber almış olacaklardı ki, ödemişin şimal cihetinde bulunan dağlardaki yollan, geçitleri tutmuş, müteaddit pusular kurmuşlardı. Ayrıca da, çıkardıkları takip kolları ile, şüphelendikleri araziyi araştırmağa koyulmuşlardı. Ragrp, kafi bir ihtiyaç karşısında kalmadıkça köylere üğ*
Kerr.aîpaşada Yağmurdan Mezruat Zarar Gördü
Bursa (Vatan) — Son yağışlardan Kemalpasadaki dereler takmıştır. Azakh, Petecfk, Voyvoda, Kadıköy, Onköy, Göymi, Çeltikçi köylerinde mezruat kamilen denilecek kadar harap olmuştur. Bu köylerde fazla su vardır.
Karacabeyde tahribat fazla değildir. Karadere bazı yerlerde ta-şarak mezruat a zarar vermiştir. Gebekîlîse mer'asını da su basmıştır.
Uluâlbat - Karacabey şosesinin iki tarafı göl halindedir. Gelen su geçen d e faik i sudan daha azdır.
Dün akşamdarfberi sular Kara. caköy ener'asından çekilmeğe başlamıştır. Fakat, şosenin iki tarafı da bir göl manzarası arzet-m ektedir.
Muvasala kesilmemiştir. İnsan ve hayvan zayiatı yoktur. Suların artması tehlikesi kalmamıştır.
ramadığı İçin, düşmanm bu tertibatını, tabiidir ki, haber alamamıştı.
Bir gün, müfreze körpe fidanlar ve yüksek fundalıklarla örtülü sarp bir arazinin dolambaç bir yolundan açık aralıkla, tek kolda yanlarile ilersini gözliyerek ilerliyordu. Her vakit müfrezesinin başında yürümeği âdet edinen Ragıp, o esnada bir tesadüf eseri olarak çok geride bulunuyordu. Müfreze, ansızın bir pusuya uğramış, şiddetli bir ateş çemberi içinde kalmıştı. Erler, bu ateş baskını karşısında çok tehlikeli bir vaziyette ve hele başsız kalınca, mü sademeye devam edememiş ve birbirleri ile olan irtibatlarını kaybederek her biri birer yana çekilip gitmişlerdi. Söylemeğe lüzum yok kl. üzerlerinde bulunan dinamitleri birlikte gö türmüşlerdi.
Dağ başında tek basma kalan Ragıp. mukadderatın reva gördüğü bu bahtsızlık karşısında, hiç de metinlisini, cesaretini kaybetmedi. Geceyi geçirmek için zabit vekili elblsesile girdiği köyden, ertesi sabah bir yö-rük köylüsü kıyafeti ile çıktı, tki gür sonra da, tıpkı bir köylü saflık ve serbestliği İle ödemişe girdi. Doğruca, bir sene evvel tanıştığı, ödemi* 11 Molla Mustafanm hanma gitti. Başından geçenleri hikâye etti.
Birkaç gün. Molla Mustafanm nez dinde kalan Ragrp, bir hayli düşündükten sonra fikrini yine değiştirdi ve yeni kararmı verdi. Hancıdan eski bir cübbe, kirli bir beyaz sarık, soluk bir fes ile havi dökük elifi bir şalvar istedi, ttina ile giyindi, ke'M felli bir medrese çömezi kıyafetine girdi. Hemen tabanları yağladı. Iz-mire doğru yollandı.
Bir müddet sonra, Ragıbı tzmirdp Ekmekçi Başı hanmda, 1336 yılmda ki Konya isyanınm ele başılığını yapan ve nihayet îzmire kaçmak mecburiyetinde kalan meşhur Dellbac Mehmedin yanında buluyor ve bu hain zorbaerya yoldaşlık ederek sırlarını öğrenmekle meşgul olduğunu görüyoruz.
Ragrp, harp sahasında bomhacılıkta ve baskmcıhktaki becerikliliğini burada gösteriyor. Delibaş Mehmede milli mücadeleye alevhdar bir ha' gibi - görünüyor. Bir kedi sırnaşıklığı ile sürünüyor, sürtünüyor. kazandığı emniyet ve itimadını kuvvetlendiriyor, nihayet bir gün bu kan lı habisin dilindeki bağı gevşetiyor ve çözüyor. Ondan şu sözleri işitiyor-— Pek yakmda işgalciler taarruza geçecekler. Beni de büyük bir su-vari kuvvetli e Konya üzerine gönderecekler. O vakit ben o kulumllici-lere (1) Hanyayı Konyayı göstereceğim.
Ragıp, Delibaştan bu malûma*' sızdırdıktan sonra, bir taraftan b» hain ile olan temas ve münasebeti-' sıklaştrrryor. diğer taraftan da öt**-ye beriye baş vuruyor ve millî kır' vetlerle alâkadar bir adam araştırıyor, bulduğu bir adamla Mira1a*# Şefik Beye bir mektup uçuruvc Mektubunda, Delibaştan edindiği hn srrn, Izmirdeki işgalciler hakkınd-topladığı birçok malûmatı ve bu arıda başmdan geçenleri bütün tafsilA*"' ile bildiriyor. Mektubun sonunda d~ yeni tasavvur ve teşebbüsleri hakki" da malûmat veriyor. «Delibaş Kon-yava gitmek üzere îzmirden hareke* edeceği zaman onun maiyetine gönüllü olarak gireceğim ve bütün tasavvur ve teşebbüsleri hakkmda fırsat buldukça size daha iyi haberler göndereceğim..»
Diyor ve Delibaşı bir tuzağa düşürmek, hiyanetinin cezasmı havatı ile ödetmek için tertip ettiği plânlar hakkmda da uzun uzun malûmat veriyordu.
(1) Cahil Delibaş, dili dönmedi» İçin kuvayi milllyeollere KulumlHcl-
ler dermiş.
SORUNUZ
Ayrıca: En son dünya haberleri yeni PARAMUNT JURNALDA;
Bugün baat 1 I de tenzilâtlı matine
SÖYLİYELIM
Felâket Gören Bir Kız Hakkında
S. C. İmzaslle: «Bir kız seviyorum, kendisi bundan evvel nişanlanmış Nişanlısı Âdi bir adammış. Kızı bir tuzağa düşürerek felâketine sebep olmuş. Kızla ayni dairede çalışıyoruz. İzdivaç teklifimi reddederek ısrar üzerine sebebini anlattı ve şu sözleri söyledi:
«Ben artık izdivaç hayatının icap ettirdiği saygıyı kimseden bekliye mera- Felâkete uğradım. Bu felâketi ömrümün sonuna kadar sürük Iİveceğim. Yazı İki bir krzm hayatını bir dakikalık zevki İçin zehlr-llyen adamlar, katiller gibi ceza
görmüyor.» Ben bu krzm dürüst bir ruhu olduğuna ve ancak bir se filin sülkastlne uğradığına kailim
Kendisile evlenmem hatalı bir hareket mi olur?.»
Cevap — Ruhunun dürüstlüğüne tamamile itimadınız varsa bir sefil tarafından felâkete uğratılması yüzünden kızı mahkûm etmeye sebep yoktur. Sevginize mukabele
ediyorsa evleniniz ve ruhundaki a-çılan yarayı tedavi ederek kendisine yeniden yaşamak arzu vc hazzını vermeğe çalışınız.
*
2-2-941
VATAN
eçmış ünlerde
General Graziani bilhassa Su-nusileri mağlûp ebmek hususunda pek çok müşkilâıt çekmiştir. Mem ' leketirt iç taraflarında müstahkem kalelere benzeyen vahalarda ı yaşıyan Sünusiler İtalyanların ta-I arruzuna uğradrklan zaman hiç I bir iz bırakmıyaralk çöle çekilip j kaybolurlar ve İtalyanlar uzaklaşınca tekrar meydana çıkarlardı. Sunusi tarikatının müessisi Seyit Mehmet İbrıi AKyyüssünusidir. 1787 de Cezairde doğmuş olan bu zat Kırvan ve Faşta tahsilini ikmal ettikten sonra Kahiredeki
• Elevher medresesine devam etmiş, fakat hür fikirli olması dola-
ı yısile bu medreseden kovulmuş-
• tur.
Bunun üzerine Faslı bir kaç 1 arkadaşı ile birlikte Mekke-' ye gitmiş ve orada İslâm dininde ıslahat yapmak rnaksa-•dıyle yeni bir tarikat kurmuştur. •Fakat Mekkede de liberal fikirle-jri ve inkılâpçılığı ile cahil softa-Marın gazabına uğramış ve burası, 'nı dahi terke mecbur olmuştur. ,Nihayet Berkaya gelerek orada tavattun etmiş ve tarikatinin esaslarını neşretmeğe başlamış, bu sıralarda Siyna ve Caluda, Ucalu ve Ceraibubda zaviyeler (tarikat merkezleri) tesis etmiştir.
Tarikatinin esas umdeleri şu iki kelime ile hulasa edilebilir:«İnsan lar arasında sulh ve salâhın teessüsü ve hüsnüniyetin hâkim olması». Seyid Mehmet tbni Aliyyüssü nusi Berkaya geldiği zaman çöl ticaretini felce uğramış bir halde buldu. Bunun sebebi göçebe Arap lar arasında hüküm süren devamlı gazvelerdi. Seyid Mehmet İbni Aliyyüssünusi göçebeleri cebir ve kuvvet istimalile değil, fakat vaiz ve nasihatlerle yola getirdi. Çölde emniyet ve asayişi temin etti. Hat tâ Kofrenin cengâver aşiretleri Seyid Sünusinin tavattun edebilmeli ve tarkkatine merkez yapması için verimli vahaları onun emrine âlmade kıldıkları gibi tar-lalarile hurmalıklarının da üçte birini kendisine verdiler. Oğlu Seyid Mehdiyüssünusi zamanında (1856 _ 1902) Sünusi tarikati Libyanm hemen her tarafına yayılmış, hattâ Afrika içreilerine kadar nüfuz etmişti. Ticaret yavaş yavaş cenubu şarkî istikametini değiştirerek Sünusilerin emniyet ve asayişi, sulh ve sükûnu temin ve muhafaza ettikleri çöller* ve "vahalardan geçmeğe başladı. Sünusiler yeni mer'alar bulmak ve kuyular kazmak maksa- 1 dile her tarafa adamlar yolladılar. 1 880 yıllarında haftada 200 . 1 300 deve cenuptan gelir ve
Sünusilerle
İtalyanlar
Arasında Çarpışmalar
Yazan:
Niyr.zi ERENBİLGE
Calu vahasından geçerdi.
Fakat yirminci asrın başlarında Avrupalılar hemen her taraftan sınır altma almağa başladılar. Fransızlar Cad gölünün etrafına yerleştiler. Şarkta ingilizler Mısıra ve Sudana hâkim oldular. 1-talyanlar şimali garbiden içerilere sokulmak istediler. Fakat ne 1912 harbinde ne de Cihan Harbi esnasında buna muvaffak olamadılar. Harpten sonra İtalyanların karşısına dikilen en büyük düşman Sünusilerden Olmer Muhtar olmuştur, i İtalyanlar büyük mücahidin üzerine tayyareler, motorlu kıtalar, rnaJcinelttüfekler ve bombalarla yürüdüler. Seksen yaşındaki Seyid Ömer Muhtarı şehit ettiler.
Nihayet 1 930 yılında Kofre vahasını zaptetmede için hazırlıklar başladı. Burası şimaldeki Calu ! vahasından ve garpta Vaharül'ke-
birden 500 kilometre uzaktadır.
•
İtalyanlar Kofreye üç koldan *¦ lerlediler: Develerden ve zırhlı otomobillerden mürekkep birinci kol Cidabiye - Calu, ikinci kol Vahatüllkebir - Taiserbo istikame-
( tinde, sırf motorlu kıtalardan mü.
¦ teşekkil üçüncü kol ise cenuba, yani Zallabuhaşişe - Taiserboya doğru yürüdü, italyanların bu seferi kuvveti bir kaç bin askerden, 225 zırhlı otomobil ve tanktan, 15 tayyare ve 5000 deveden iba. retti. Son merhale olan Taiserbo-
dan itibaren 200 kilometrelik bir mesafe develerle katolurvdu. Kofrenin haricinde vuku bulan kısa bir muharebeden sonra Kofre zaptolundu.
Vaha halkının bir kısmı italyanlara mutavaat ettiler. Fakat ötedenberi vatanları uğurunda cansiparane harbeden Sünusiler çöle kaçtılar ve Mısıra iltica etmek üzere susuz ve çorak bir sahada 500 . 700 kilometre yol aldılar. Bir çoğu öldü. Nihayet 1931 yılı maytsmda Taymis ga-
zetesi bu kahraman mücahitlerden bazılarının kurtulduğuna dair şu haberi verdi:
«Üç adam Ovenat («eyrek ve çiliz nebatlarla örtülü, fakat sudan mahrum bir dağ kütlesi) tan ayrıldıktan üç gün sonra fevkalâde bitkin ve perişan bir halde Dakla köyünün şaşkındaki Tene-de karakoluna geldi. Bundan bir kaç sene evvel Dakla ve Kerga arasında otomobil servisleri için elverişli bir yol bulmak maksa-dıyle - bugünkü yolun intihabından evvel - muhtelif yollar tecrübe olunmuştu. Araplar Daklaya gelirken çok şarka düşmüşler ve Ovenatın gayet yakınındaki vahanın tmerkezi olan Mut mevkiini bulamamışlar, yukarıda zikri geçen otomobil izlerinden ibaret o-lan yollardan birini boylamışlar ve kenarı boyunca beşer kilomet-1 re fasıla ile demirden kilometre 1 kazıkları dikilmiş ana caddeye i varıncaya kadar bu yolu takip et-m işlerd ir. Taka fcta n d üşüp bitap bir hale gelenlerden bazıları orada kalıyor, henüz kuvvetleri yerinde olanlar ise garba doğru yollarına devaım ederek 30 kilometre Ötede vaki T en edeye varıyorlar.»
«Bunlar Tenedeye varınca hemen deve, merkep ve sonra su ve erzak dolu bir kamyon tedarik ederek Kergaya döndüler, geri kalanları alıp getirdiler. Ertesi gün hayatta kalanları en kısa yoldan alıp getirmek üzere Muttan bir kaç otomobil ve deve kervanı daha gönderildi Şüphesiz Mısır hükümetinin teşebbüsile mücahitlerin bir çoğu hayatlarını kurtardılar, fakat buna rağmen yine 40 m 100 kişi yollarda açlıktan I ve susuzluktan öldü. Bir imdat otomobili 26 cenazeye rasladı, bunların vaziyetleri ve yüzlerinin ifadesi nasıl öldüklerini belli ediyordu. Bir Arap karısile küçücük kızını Dakladan bir gün ötede bırakmıştı. Onları kurtarmak için yanına bir miktar su alarak yola çıktı. Keza Araplardan bazıları da bu kadar azîm m e şak ve me-zahime rağmen, canlarını kurtardıktan üç gün sonra 120 kilometre uzakta bırakmış oldukları eşyalarını alıp getirmek üzere tekrar çöle açıldılar.*
«Daklaya varan Arapların sayısı takriben 300 kadardı. İlk
gelenler güneşin kızgın alevleri altında yanıp kavrulan çölde tam 800 kilometrelik bir mesafeyi susuz olarak katetmişlerdi. Bu, çöl I tarihinde bir misline daha raslan-
l mayan çok azimkârane bir başa-, rıdır.»
Dö Gol Diyor ki:
Fransa Mukadderatı
enıze
Akd Bağlıdır
Londra, 1 (A.A.) — Radyoda Fransız milletine hitaben bir nutuk irat eden General De Gaulle ezcümle şunları söylemiştir:
italyan İmparatorluğu, Fransız kıtalarının da yardımı ile İngiliz müttefiklerimiz tarafından indirilen darbeler altında yıkılmaktadır. Birleşik Amerika devletleri de muazzam membalarını harekete getirmiş bulunmaktadır. Fransa ve Fransız imparatorluğa artık yeisden kurtulmuş bulunuyorlar. Akdenizdeki büyük muharebenin, bir barut deposuna ateş verilmesi kabilinden birdenbire genişliyeceğini herkes anlamış bulunuyor. Fransanrn mukadderatı, doğrudan dogTuya Akdenizdeki büyük harbin neticesine bağlıdır. Eğer bu harp kaybedilecek olursa Fransa, uzun zamanlar için istiklâlini kaybedeceği gibi imparatorluğa da veda etmek mecburiyetinde kalacaktır. Fakat bu harp kazanıldığı takdirde düşmanların mukadderatı katî surette taayyün etmiş olacaktır. Çünkü zafer, Avrupaya ve Fransaya doğru havalanabilmek zaruretindedir. Akdeniz harbinde, hür Fransız kuvvetleri de kendüerlne düşen hisseyi Fransanrn istlhlâsı uğrunda sarfet-
mektedirler.
Fransız Afrikasmdaki general, subay ve er arkadaşlarım,
Fransanrn ve Fransız imparatorluğunun mukadderatı silâhlarınızın yanı başmda taayyün ederken, siz silâh elde fakat ümitsiz ve haysiyeti kırılmış bir halde seyirci mi kalacaksınız? Hep beraber hareket edelim ve harplerin en âdilini, yani şeref ve hürriyet harbini birlikte kazanalım.
ÇÖRÇİl
Türkiye-Yunanistan
(Başı 1 İncide) ^
Ekselans B. Korizis
Başvekil ve Hariciye Nazın
Atina
General Metaksasm ölümü ile dost ve müttefik asil Yunan milletinin uğradığı büyük kayıp haberi beni fevkalâde müteellim etmiştir. Husu-sile ki büyük vatanperver ve devlet adamını temayüz ettiren yüksek vasıflarını müteaddit defalar şahsen takdir etmek ve hayran kalmak fırsatını bulmuştum.
Çok samimi teessürlerimin ifadesine itimad buyurmanızı zatıâlinizden rica ederim.
Şükrü Saraçoğlu Ekselans Şükrü Saraçoğlu Hariciye Vekili
Ankara
Büyük şefinin şahsında Yunanista-nm uğradığı büyük kayıp dolayısile dost ve müttefik asil Türk milletinin de duygularına terceman olarak gösterdiğiniz muhabbet nişanesi beni fevkalâde mütehassis etmiştir. Jan Metaksasm bütün kuvvetini hasr ve tahsis ettiği ağır vazifeye majeste kralın itimadile çağrıldığım şu anda, Türkiyeyi Yunantetana bağlıyan çok sıkı dostluk hakkında ayni imanı besliyerek onun eserini idame ettirmek yolunda hiçbir gayreti ihmal et-miyeceğimi zatıâllnlze temin etmek isterim.
A. Korizis
Amerika Buğdayları
Nevyork, 1 (A.A.) — Ziraat Nezaretinin tahminlerine göre dünya buğday istihealâtı fazlası, geçen senenin stokları da dahil olduğu halde, 500 milyon kiledir. Bu senenin fazlası 68 milyon kile olacaktır, istihsal bilhassa Avustralya, Birleşik Amerika ve Brezilyada çok fazla olmuc^tur. Şunu kaydetmek lâzımdır ki bütün bunlar müttefik devletlerin emrindedir. Bilâkis Almanya başkalarından alabileceği ile geçinmek mecburiyetindedir.
o
İzmir Fuarına Müracaatlar
îzmir (Husus) — önümüzdeki sene açılacak olan Fuvara iştirak için, birçok firmalar daha şimdiden müracaat ve tekliflerde bulunmaktadır.
T:p?delen
Çöktü,
(Başı 1 incide) **
KıtaJanfenız bugün 1900 metre irtifaında dağlik 'bir mıntakada muvaffakiyetle neticelenen muharebeler yapmışlardır. Düşman elindeki mühim bazı mevzileri zaptettik ve 150 esir aldık.
Cephenin diğer bir noktasında
düşmanın tanklarla yaptığı bir
hücum daha başlangıçta kırılmıştır.
?
Atina, 1 (A.A.) — B. B. C:
Radyonun haber verdiğine göre italyanların mukabil taarruzları neticesi olarak yeni mevzilere çekilmeleri muhtemeldir.
Cephenin merkezinde, fena ha, valar Yunanlıları müşkülât karşısında bıraki.nışsa da gece olunca Yunan topçuları, toplarını yeni
mevzilere nakle muvaffak olmuşlardır.
Arnavutlukta Bir
16 Kişi Öldü
Atina, I (A.A.) — Dün akşam Umumî Emniyet Nezareti tarafından neşredilen resmî tebliğ:
Memleket dahilinde sükûn vardır. Krtalarımız tarafından işgal edilmiş bulunan arazide düşman tayyareler inin bombardımanı neticesinde, sığınak olarak kullanılan bir Arnavut evi yıkılmıştır. Enkaz altından 4 erkek, 3 kadın, 6.12 yaşlarında 9 kız ve bir meme çocuğunun cesetleri çıkarılmıştır. '
Tütün Tohumundan Yağ Çıkarılıyor
Bursa (Vatan) — Mehmet Sabit Tütüner isminde bir tüccar, tütün tohumlarından yağ çıkarmak üzere bir fabrika açmıştır. Bu sene Bursa mın-takasından 70 bin kilo tütün tohumu alarak faaliyete başjıyan yağ fabrikası tarafından çıkarılan yağ 35 kuruş fiyatla istanbul tüccarlarına satılmıştır.
Bu yağların ÎRtanbulda tuvalet sabunları imalinde kullanıldığı, hattâ fllitre edilmiş susam yağları yerine de satıldığı haber alınmıştır.
LİBYA
(Başı 1 İncide) =*=
leri ve Bingazi üzerine harekete geçmeleri muhtemeldir.
Bingazi de Derne gibi yalnız denize karşı müdafaa edilmiştir. Çünkü italyanlar Libyanın bir istilâya maruz kalacağını asla düşünmüyorlardı.
«Radyo gazetesi»
Harekât Ağırlaşacak mı?
Londra, 1 (A.A.) — Derne zaferi Libyadaki ingiliz hareketinde mühim bir adımdır. Fakat İngilz askerî mütehassısları Bin-gazidc İtalyanların elinde bulunan toprakların coğrafî vaziyeti dolayısile Nil ordusunun bugüne kadar elde ettiği süralti ileri hare. ketine müşabrh bir ileri hareket beklcmcmeJk lâzım geldiğini kaydetmektedirler.
| Demode bol su vardır. Fakat
I bu limana ancak orta hacimdeki
gemiler girebilir.
Tazyik ŞiddetlenJi
Kahire, 1 (A.A,) — ingiliz umumi karargâhı tebliği: Trablusta Demenin garbinde düşmanla temas idame edilmektedir. Eritrede Agordat ve Barentu mıntakalarındaki İtalyan kuvvetleri üzerindeki tazyik şiddetlenmiştir. Diğer cephelerde vaziyette bir değişiklik yoktur.
İtalyan Esirleri Bomb;y;la
Bombay, 1 (A.A.) — Bugün İtalyan esirlerinden 3000 kişilik yeni bir kafile daha Bombaya gelmiştir. Bunların arasında dört general 1200 subay vardır.
«Galip Geleceğiz» Diyor
Sutampton, 1 (A.A.) — B.B. C: Çörçil, dün şehri ziyaret ettiği zamarrhalk tarafından pek hararetli surette alkışlanmıştır.
İngiliz Başvekili, Alman hava hücumlarına bu kadar parlak bir surette mukavemet ettiğinden dolayı hükümet namına halka teşekkür etmiş, kendisine refakat etmekle olan Hopkine'i alkışlamağa davet etmiş ve demiştir ki:
«— Libya ve Yunanistan hâdiseleri, İtalya hakkında faşist ve nazi rejimlerinin zaferini göstermişlerdir. Faşistler, Kahire ile A-tinaya muzafferane yürüyeceklerine nazilerden yardım ve kendilerini idare etmelerini istemişlerdir. Bu hal, bizi bekliyen uzun ve çetin imtihanları karşılamağa cesaret veriyor. Galip geleceğiz. Ne zaman ve nerede galip geleceğimizi söylryemem. Fakat göreceklerdir ~ki galip geleceğiz.»
Dancada Er Ailelerine Yardım
Darıca (Vatan) — Asker ailoleri-ne yardım işi ile belediye reisi Hakkı Biriciksan bizzat meşgul olmaktadır. A.nkcr ailelerine her ay müntnzaman yardım edilmektedir. 941 senesi iptidasından itibaren tahakkuk eden yardım parasının ilmühaberleri halka tavzi edilmiştir.
Nvyork İnşaat Tezgâhları
Nevyork, 1 (A.A.) — Nevyork Taymis gazetesinin istihbarına göre Nevyork belediye reisi beyanatta bulunarak Bahriye Nezaretinin Nevyor*k bahrî inşaat tezgâhlarının randımanını iki misline çıkarmağı tasavvur ettiğini söylemiştir. Bu tezgâhların genişletilmesi için 1 5 milyon dolar tahsis edilecektir.
—o-
ZECRİ TEDBİRLERE MAHKÛM EDİLEN AMERİKALI GAZETECİLER
Amerika Sefiri Lehlerine
Teşebbüste Bulundu
Belgrad. 1 (A.A.) — Reuter:
ltalyanın şimalinde karışıklıklar olduğu haberlerini ilk verenlerin onlar olduğu İddlasile cezalandırılan iki Amerikalı gazeteciler İtalyan elçiliğinin talebi ve Almanyanın da müdahalesi üzerine cezalandırılmışlardır.
Bu iki gazeteciye telefon kullanmaları bir hnftn müddetle ve bunlardan birine de teiniz telefon kullanması müddetsiz olarak yasak edilmiştir.
Berlinde beyan olunduğuna göre ltalyanın şimalinde karışıklıklar çıktığı hakkındaki haberi bu İki gazeteci telefonla Nevyorka vermişlerdir.
Şunu müşahede etmek gerektir ki, alınan Transoceon nlnnsı, İsmi geçen bu iki muhabirin Yugoslnvyndnn ihraç eri İldiklerini bildirmiştir.
Belpraddakl Amerikan elcisi, bu iki frazeterinin mesleklerinin İfasında verilen bu cezanın kaldırılmanı tein büyük bir gayret sarfotmektcdtr.
İAŞE TEŞKİLATI
Projesi Başvekâlets Arzedildi
Ankara, 1 (Husus! Muhabirimizden) — Üzerlerinde tetkikat yapılmakta olan iaşe vo fiyat murakabe teşkilatına ait esas kadro ve projeler Başvekalete arzedUmlştir. öğrendl-mize göre, teşkilât iaşe, fiyat murakabe, toprak mahsulleri, gıda, giyecek ve yakacak maddelcrile petrol ve müştaklarına ait bütün husunat ile iştigal edecek ve proje üzerinde en son yapılan tadilâta göre iki umum müdürlükten müteşekkil bir müsteşarlık halinde idare edilecektir.
Alâkadarların söylediklerine göre, bu müsteşarlığın Ticaret Vekâletine bağlı olup olmıyacağı henüz belli değildir. İşlerin daha süratli yürümesini temin etmek üzere bu müsteşarlığın Başvekâlete bağlı olarak vazifeye başlamaaı da ihtimal dahilinde görülmektedir.
Metaksasm Cenaze
Merasimi
(Başı 1 incide) *=*
Svetkoviç namlarına çelenkler koymuştur.
Kral, veliahd, kral ailesi erkânı, Yunan ve yabancı hükümetler tarafından gönderilen çelenklerden başka çelenk kabul edilmemiştir. Muhtelif teşekküller ve müesseseler ve birçok hususi şahıslar çelenk yerine muhariplere yardım cemiyetine, harp yaralıları kurumuna, hava taamızla-rmm sivil kurbanları ailelerine mühim meblâğlar teberru etmişlerdir.
Bu suretle 20/30 milyon drahmi toplanmıştır.
Cenaze alayı, Atina sokaklarından geçerken Yunanistan ve yabancı memleketlerdeki Yunan klişelerinde ve bütün Arnavutluk cephesi Üzerinde âyinler yapılmıştır.
Hariciye Veküirmzm Taziyesi
Ankara, 1 (A.A.) — Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu Bayan Metak-sasa bir taziye telgrafı çekmiştir.
Cenaze Merasiminin
Ticaret Vekâletinde tş Takibi
Ankara, 1 (Hususî Muhabirimizden) — Ticaret Vekâleti ashabı me-sallhin ticaret dairelerinde iş takip etmelerini ve Vekâlet memurlarının da bu karara uyarak, birbirlerine mü racaat etmelerini menetmişti.
Bu karardan alman neticeler tatbikatta birçok müşkülleri doğurmuştur. Tüccarlara tayin edilmiş olan beş günlük müddet zarfında cevap verilmemiş ve bu suretle de birçok haklı şikâyetler alınmıştır. Diğer taraftan bu karar yüzünden gerek ithalât gerekse ihracat işlerimiz sekteye uğradığından Vekâlet bu usulü kaldırarak yerine daha pratik, memurları mesuliyetten kurtaracak bir usulün konması için tetkiklerine başlamıştır.
İrak Kabinesi
İkinci Safha
Olarak Amerikanın
Abîokaya
İştirak Etmesi İleri
Tafsilâtı
İstifa Etti
Atina, 1 (A.A.) — Atina ajansı tebliğ ediyor:
Kederini güçlükle saklayan fakat heyecanını gizleyemiyen Yunanistan baştan başa, büyük evlâdı, zafer babası ve Yunan mili! birliğini temin eden Jean Metaksas'm cenaze merasimini takip etmiştir. Bu merasime ait malûmat radyo ile neşredildlği için Yunan millet ve ordusu Atina Katedralin'de manen hazır buluna-bilmişlerdlr. Dün saat 15,30 da kral, veliaht prens ve prensesler, başvekil, nazırlar, Sen-Sinod azaları, askerî ve Siyasi yüksek memurlar yabancı sefaretler erkânı, İngiliz orduları murahhas heyeti klişeye gelmişlerdir. Merasime Atina başpiskoposu riyaset etmiştir. Bu merasim yapılırken mübalâğasız bütün Yunanistan ağlamakta idi. Kral prens ve prensesler bayan Metaksas ve büyük ölünün ailesi efradı ve merasimde hazır bulunanlar diz çökmüşlerdi.
Cenazenin geçtiği yollar boyunca biriken Atina halkı ebediyete giren büyük şefin cenazesi geçerken yaşlı gözlerle son ihtiram vazifesini yapmışlardır.
Dinî Âyinde Korizis'in Nutku
Atina, 1 (A.A.) — Atina ajansı
bildiriyor:
Atina'nın büyük kilisesinde Jean Metaksas için yapılan dinî Ayin sonunda başvekil Korizisin söylemiş 6J duğu nutkun başlıca fıkraları, şunlardır:
Sevgili şef, artık ah ve eninin yeri olmıyan yere gidiyorsun ve ölümünle bütün Yunanlstanı ah ve enin içinde, keder içinde bırakıyorsun. Sen, diğer başvekillerden sonra gelen olc lûde bir başvekil olmadığın gibi Renden sonra gelecek olan başvekiller gibi bir başvekil değilsin. Sen büyük, ziyası parlak ve gözleri kamaştıran bir semavi hâdise idin, yalnız çok teessüf olunur ki bunun devamı müddeti pek kısa oldu. Seni aramızda görebileceğimle ve senin tekrar bize hitap edeceğini, bize ilhamda bulunacağını, bize rehberlik edeceğini tahayyül edebileceğimiz şu son dakikada, şef, müsaade et, maziye bir kerre bakmamıza ve senin hayatmı ve eserlerini tahattur etmomlze müsaade et.»
B. Korizis, bundan sonra, gayet krsa olarak, çok heyecanlı bir ifade ile, genç Jean Metaksas'm 1012 Balkon harbinden i ağustos 1936 tarihine karlar geçen müddet zarfındaki hayatından bahsederek başardığı İşlerden dolayı kendisine beslenen minnettarlığı tebarüz ettirmiş, 28 teşrinievvelde bütün dünyayı hayrete cfnrkotmiş olan tarihî «hayır* keli-mofiinl do mevzuu bahsederek sözlerini ı.'ivio 1» i t İrmiktir t
Cenabıhnkkm lradei ezellyesile sarsılmaz olarak, iman ve şecaatle kalp-
Bağdat, 1 (AA) — B.B.C:
Raşit Ali kabinesi istifa etmiştir.
Nazırlar, yem kabine teşekkül e-
dinceye kadar vazifelerine devam
edecdklerdir.
İstifaya Parlamentonun
Muhalefeti Sebep
Londra. I (A.A.) — B.B.C: Bağdattan gelen haberlere göre Irak kabinesi, parlamentoda karşılaştığı muhalefet yüzünden, istifaya mecbur olmuştur. Derne Plân Mucibince Tahliye
Edilmiş!
Londra, I (A.A.) — B.B.C: Roma radyosu İngiliz muzafferi-yetlerini küçültmeğe uğraşmış ve aynen demiştir ki: '
«Kuvvetlerimiz, evvelden I-taryan baştkumandanlığınca tetfbit edilen plân mucibince Derneyi tahliye etmişlerdir. Bu hareketin neticesi yakında görülecektir.»
Müteakiben spiker, Mareşal Grazrianinin garp çölünde ve Lib-yada üç fırka feda ettiğim ve bu suretle İtalyanların düşmana daha büyük bir mukavemet göstermeğe muvaffak olduklarını söylemiş ve Gazetta del Popok) gazetecinden şu cümleyi nakletmiştir: «İtalya, bütün- müstemlekelerini t erk etse bile hattı hareketiniN değişiri rmiyecektir.* ingiliz Tayyarelerinin
Kahire, 1 (A.A.) — hava kuvvetleri tebliği:
Tayyarelerimiz, dün tayyare meydanına bir çok defa taarruz etmişlerdir. Bu taarruzlar muvaffak olmuş, yangınlar müşahede edilmiştir.
Bir düşman tayyaresi avcılarımızdan birisi tarafından düşürül-müşicür.
Şarki Afrikada, Meg - Megalli yolu üzerinde bir köprüye pike hücumu yapılmıştır.
İtalyan piyade mevzileri üzerine iniilâk ve yangın bombaları a-tırmıştır.
Bir avcı tayyaresi yerde duran düşman tayyaresini mkraryöz a-t eşi ne tutmuştur.
İngiliz
Bal
ço
" Hitler Bizde Eksik Olanı Verdi „
MüşterekrGaye
Londra, 1 (A.A.) — Daily Herald yazıyor:
«Hitler, birkaç noktada muvaffak oldu ve bir mucize yarattı. Bu mucize neden ibarettir? Amerikalılarla biz dalma ayni ideallerin peşinde idik. Fakat bu ideallerin tahakkuku için ayrı yollar takip ediyorduk, Hitler, bize söz birliğini bahşetti, biz de eksik olanı verdi: Müşterek g*aye.»
Daily Mail yazıyor:
«Hitler, ilkbaharda denizaltı harbine daha büyük bir şiddetle devam edeceğini söyledi. Yeni vapurlar, daha seri vapurlar inşası suretilo, denizaltı gemilerini batırmak için binlerce tayyare imali suretile ve toplara cephane yetiştirmek surotile Hitlerin plânına taarruz edebiliriz.» -o--
Darıca Yolu
Darıca (Vatan) — Belediye meclisi, reis Hakkı Biriciksan'm başkanlığı altında toplanarak Darıca istasyon şosesinin biran evvel yapılması İçin icap eden tahsisatı kabul etmişti.
Icrimiz dolu olduğu hakle şeref yolunda yürüyoruz... O yolu bize sen göstermiştin.
Şef, uyu., bu yol Yunanlstanı zafere İsal edecektir. Tâ ki ondan sonra senin eserinin mevlûdu olan şerefin gibi edebi olsun. Nasıl ki senin adın, bütün müstakbel Yunan nesillerinin hafızasında ve milletin tarihinde ebedi olarak kalacaktır.
Londra, 1 (A.A.) — Burada şimdi münakaşa edilen en mühim njokta, artric katî surette temin e-dilrniş bulunan Amerikan yardımı değildir. Fakat Amerikanın mihvere karşı tatbik edilen ablukada tngihereye nasıl iltihak edeceğini bilmek meselesidir.
Nevyork Time© gazetesinin askerî muharriri binbaşı Filding Eliot, yazdığı bir makalede bombardıman ve afbrukanm Alman muhasarasına dahil unsurlardan bulunduğu ve bunun için İngilte-renin tayyare vereceğini kaydetmekte, Alman silâh fabrikalarına karşı bombardımanların artacağını ve Armarryanın mağlûbiyeti gününe kadar Avrupa haricinde devam edecek olan ticarî işlerde İngiliz'lerle Amerikalılar tarfaın-dan tatbiki elzem iş birliği plânını münakaşa etmektedir. Londranın rvoktai nazarına göre bu hususta Amerikanın yapacağı şey Alman, yanın seVkedeceğinden şüphe e-deceği bir millete her türlü ihracatı reddetîmektir. Bilhassa bazı ihracatın katî surette men'i Almanyanın bunlardan istifadesini men edecek en emin garantidir. Uzak Şark piyasalar» çı£t ablukaya tâbi tutulacaktır. Bugünkü İngiliz - Amerikan münasebetleri muharebe başındaki vaziyetlerine göre baş döndürücü bir ileri hareketi kaydetmekte ve Almanya için dünya hâkimiyeti sahasında tam bir inhitat ifade etmektedir. Şrmdi Almanya dünyanın diğer kasımlarına nüfuz etmeğe çalışan etrafı daima mahsur bir millet hainde görülmektedir.
VİLKİE
Douvers'i Gezdi
Douver, 1 (A.A.) — B. Willkie, dün, Ingilterenin cenubu şarki sahilini ziyaret etmiş ve bu münasebetle ne için Douver'e «cehennem köşesi* adının verildiğini anlamıştır.
Su seri gezintisi^ esnasında B. VVillkie Alman akıncılarına karşı kara bataryalarının iki defa faaliyete geçtiğini görmüştür. B. Willkie, Fransada işgal edilen sahilden tam 20 mil mesafede bulunan Dower limanının şark kolu müntehasında bulunduğu bir sırada düşmanm bir Dornier tayyaresi liman üzerinden uçmuştur.
B. Willkie, Dower şatosunu gezmiş ve öğle yemeğini şatoda yemiştir.
Yemekten sonra, istilâya karşı yerleştirilmiş olan topları seyretmiştir. Bu topların nasıl işlediği kendisine gösterilmiş ve birkaç obüs atılmıştır. Kendisini bilhassa başvekilin emri üzerine orya konulan v© başvekile izafeten VVinnie adı verilen muazzam top gösterilmiştir.
B. Wendell Willkienin pazar günü öğleden sonra Birmingham ve Co-ventriyyede bombardıman edilmiş mahalleleri gezeceği bildirilmektedir.
TARABLUS
Şiddetle Bombalandı
Gemiler ve Tayyareler Hasara
Uğratıldı
Kahire, I (A.A.) — İngiliz hava kuvvetleri umumî karargâhının tebliği: Dün gece İngiliz ha-vfe kuvvetleri bombardunan tayyareleri Trablustaki doklara şiddetli bir hücumda bulunmuştur. Tonlarca bomba limanda bulunan germilerin ve deniz tayyarelerinin arasına atıLmıştır.
8000 tonluk bir ticaret gemisine bomba isabet ermiştir. Gemiye ateş verilmiştir.
4000 tonluk bir gemiye de tam bir isabet olmuştur. 8000 ton hacminde bir gemi ile limanda bulunan üç tayyare hasara uğramış, bir tayyare de tahrip edilmiştir.
Sovyetler Dahilî Emniyet Umumî Komiseri
Moskova, 1 (A.A.) — Reuter: Dahiliye Komiseri Beriaya neşredilen bir emirname ile Dahilî Emniyet Umumî Komiser unvanı verilmhjtir. g
1934 te ihdas edıilmiş olan bu unvan bir müddet evvel terkedilmişti. Şmdi yeniden ihdas edilmektedir, iki senedenberi DahilU ye Komiserliğini yapmakta olan Boria Gürcüdür, eski bir gazetecidir ve Stalin'in çok eskj dostla* nadandır.
Otobüs Sahiplerinin İstekleri
Bartın (Vatan) — Kasabamız halkı ve rcnçberlerimiz mahkeme isleri vc maden ocakları ile demir, çelik fabrikalarında çalışmak üzere vilâyetimiz olan Zonguldak vc Karabüke hemen hergün çok miktarda yolcu gider. Aynı miktarda da gelir. Fakat kazamızın istasyona 28 kilometre arası olmasından^ yolcular otobüslerle gidip gelirler.
Bartın - Kokaksu otobüs ücreti 75 kuruşken benzin ve saire gibi sebeplerden ötürü 100 kuruşa çıkarılmıştır. Otobüs sahipleri bu fiyatın da kıs mevsimi dolayısile azlığından bahisle mezkûr ücretin 150 kuruşa çıkarılması istenmiş-.
tir. Alâkadar daire bu dileğin kabul edilip edilmiyeceğini vilâyetten sorulmuş, henüz cevap gelme miştir.Halbuki yolcuları ekseri günler vc bilhassa ay basları bir kaç otobüs taşır. Otobüs sahipleri nin bu teşebbüsü müşterileri o-lan Bartınlılar arasında şimdiden ademimemnuniyet uyandırmıştır.
Diğer taraftan herkeste memnuniyet uyandıran bir habere göre, Safranboludan Bay Hacı bir kaç otobüsü Bartın - Kokaksu yolunda çalıştıracağı vc beher kişiden 50 kuruş ücret alacağı söylenmekte ve bu iyi teşebbüs bütün Bartınlılar tarafından sabırsızlıkla beklenmektedir.
Kahraman Askerlerimize Kışlık
Bartın (Vatan) — Kazamızda yiğit askerlerimize kışlık hediye olarak 1670 çift yün çorap. 5 38 pamuklu mintan, 2 38 çift yün eldiven, 19 yün kazak, 5 yün fanila ve 607 sair eşya ki cem'an 2776 parça eşya toplanmıştır. Aynı oıaksada sarfediSmek üzere 844 lira 60 kuruş teberru vukubul-muştur. Teberruat elan devam etmektedir.
^ Halkevimiz beş yüz lira sarfederek mikrofon oparlör ve ampul fikatör satın almıştır. Merasim ve konferanslarda bu aletlerden istifade edilmektedir.
^ Halkevi reisimiz olan Cemal Çağlayan uzun zamandanberi yerinde sarfettiği gayretler neticesi olarak rençberlerimize dağıtılmak üzere dokuma tezgâhları gönderileceği İktisat Vekâletinden alâ- i
kadarlara bildirilmiştir.
İC Kazamızda halkın bedava olarak sinetma görmelerini temin için Halkevi reisimiz Ankaradakı alâkadarlarla muhabere cereyan etmekte olduğu Ankara Umumi Halkevi Bankasından para yardımı yapıldığı takdirde bu teşebbüsün hakikileseceği öğrenilmiştir.
Kazamızda evvelce inşası tamamlanan asrî hapisane kazamız Müddeiumumiliği tarafından teslim alınmıştır.
-JC İneboludan Amasraya gitmekte olan direk yüklü motor müthiş bir dalgaya raslayarak
yükünü atmağa mecbur olmuş ve vahşi dalgalar arasında motor işini idare eden Bartınlı Mustafa kaybolmuştur.
Zeytin Alıcıları Köyleri Dolaşıyor
Armutlu (Hususî) — Istanbul-dan gelen bir kaç alıcı körfez köylerini dolaşmakta ve büyük miktarlarda zeytin mubayaası rçm müstahsillerle anlaşmağa çalışmaktadırlar. Bunlarla yerli altcı-lar arasında şimdiden rekabet başlamıştır. Yerli alıcılar, bu sene zeytinin fazla para edeceğini beyanla müstahsilin gözünü aç-
maktadır. Hariç alıcılar da alınacak zeytin bedelinden maada a-vans itası vaadi ile köylüleri avlamağa uğraşmaktadır. Zeytin fiyatları hakkında krtanbuldan alınan haberlerle, gelen bu alıcrla-nn teklif ettikleri fiyat arasındaki fart müstahsilleri şaşırtacak de-reced büyüktür. Bu sebeple müstahsiller tereddüt içindedir.
Gangstervari Hırsızlık
9
Dün gece Yakacıkta bir hırsız- j lık vakası olmuştur, öğrendiği- I mize göre B. Enverih evine giren hırsızlar köşkün damındaki kiremitleri kaldırıp çatıyı ela testere île keeerek içeri girmişler ve evvelâ köşkün bütün oda kapılarını sıkı srkıya bağlayarak evin içinde yükte hafif pahada ağır ne varsa 'coplamaya başlamışlardır.
Patırdıdan uyanan ev sahipleri dışarı çıkmak istedikleri vakit kapıların dışarıdan bağlı olduğunu görmüşler ve kapıları kırarak hır. sızların peşine düşmüşlerdir.
Fakat bu kargaşalıktan istifade jden hırsızlar çaldıkları eşyalarla
birlikte kaçmışlardır.
-o-
Beşiktaş . Taksim
Tnunvay idaresi tarafından Beşiktaş - Taksim arasında işliyen otobüslerin hemen hemen hepsi hurda bir hale girmiştir. Esasen bunlardan temin edüen varidat ta masraflarını korumamaktadır.
1941 bütçesine de bu fasıl için sekiz bin lira zarar konmuştur. Tramvay, Tünel ve Elektrik idaresi nezdindeki murakıplar bu o-tooüsler yerine Dizel otobüsleri gfctirilmesini teklif etmişler ve teşebbüsata da geçilmiştir.
Liman Reisi Ankaraya Gitti
Vapurlarımızın yapacakları seferler ve navlun ücretlerinin yeni bir tarifesi yapılmasına dair hazırlanmakta olan kararname hakkında temaslar yapmak üzere İstanbul mın-taka liman reisi Ankaraya gitmiştir.
Münakalât Vekâleti sık sık tadilâta uğrryan deniz müesseseleri hakkında esaslı bir teşkilât kurmak için tetkiklere başlamıştır.
-o-
Radyofar Aletleri Getirildi
Karadenizden İstanbul boğazına girecek olan gemilere boğaz önlerindeki hava vaziyetlerini bildirmek üzere yeni bir Radyolar merkezi tesisine karar verilmiş ve son sistem aletler yabancı memleketlerden getirtilmiştir.
Yakında Radyofar merkezinin inşasına ve aletlerin kurulmasına başlanacaktır.
-o
o-
Eğitmen ve Hava Kursları
istanbul ilk mektep müfettişleri dün Maarif müdürü Tevfik Kutun riyaseti altında bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda köylerde açılacak eğitmen kursları Ue, mekteplerde normal tedrisatı takıp edemiyen çocuklar için açılacak açık hava dershaneleri üzerinde görüşülmüştür. Bu meseleler üzerinde hazırlıklarda bulunmak üzere maarif ve sıhhat müfettişlerinden mürekkep iki komisyon teşkil edilmiştir. Eğitmen kurslarının yerlerini tesbit etmek için köy maarif müfctti.şlerile temas edilecektir. Açık hava dershanesi şimdilik tecrübe mahiyetinde olmak üzere yalnız bir mıntakada açılacaktır. Açık hava dershanesinden başka bin Floryada, diğeri Küçük SUadiyede olmak üzere iki kamp açılacaktır.
İzmitte Rıhtım İnşaatı İlerliyor
Şehrimiz belediyesi tarafından yaptırılmakta olan rıhtımın tesviyesine devam olunmaktadır, bu civarı doldurmuş olan binalar istimlâk edilmekte ve yıkılmaktadır. Rıhtım sahası İzmitin en mutena mevkilerinden biri haline gelmektedir.
Erenköy Sanatoryomuna İlâve
Erenköy sanatoryomuna yeniden bir paviyon ilâvesine karar verilmiştir. Verem Mücadele cemiyeti inşaat masraflarını karşılamak için 7 şubatta Taksim Belediye gazinocunda bir balo verecek ve hasılat tamamen bu işe
sarf edilecektir.
-o-
Verem Mücadele Pullan
Sinema ve tiyatro gibi temaşa yerlerinde büetlere birer kuruşluk Verem Mücadele cemiyeti pulları
yapıştırılmakta idi. Fakat bazı müesseselerin karşılığını aldıkları halde pul yapıştırmadıkları şikâyetleri mucip olmuştur. Bilhassa cumartesi ve pazar günleri kalabalık seanslarda bu hal daha ziyade vaki olmaktadır. Cemiyet, bu yolsuzlukları tesbit etmek ü-zere derhal faaliyete geçmiştir. Bu meyanda Beyoğlundaki sinemalardan birisinin gf^e /.ıemuru
dinlenmiştir.
-o--—
Çöp Arabaları Alınacak
İstanbul Belediyesi Temizlik İş. leri müdürlüğü mahallelerde çöp toplayan arabaları yeni bir şekle sokmağa karar vermiştir.
Modern tipte 400 çöp arabası alınacak ve derhal bu arabalarla çöpler toplanmağa ba
Peynirlere Zam Yapılması İstenildi
İstanbul fiyat murakabe heyeti beyaz peynirin toptan vc perakende satış fiyatını tesbit etmiş olmakla beraber buzhanelerde bulunan peynirlere vazıyet etmediği için bu peynirler sahipleri tarafından azar azar buzhanelerden çıkarılarak narhtan üstün fiyatla satılmıştır. Buzhaneler-deki peynirler satıla, satıla mevcut 7 - 8 bin tenekeye düşmüştür.
Peynir tüccarları murakabe heyetine verdikleri izahatta, peynire yeni bir narh konmadığı takdirde peynir ticareti ile iştigalden vazgeçeceklerini bildirmişler ve peynirin mahallindeki fiyatı üzerine rakkamlar vermişlerdir.
Murakabe komisyonu işi tekrar tetkikten sonra, fiyata tenekede bir buçuk lira zam yapılmasının muvafık olup olmıyacagım Vekaletten sormuştur. Bu teklif kabul edildiği takdirde peynir fiyatı bir miktar yükselecektir.
-o- ¦
Kır Koşusu
tN*küdar Halkevinden: 2 Şubat 19-11 pazar günü 2 kilometrelik kır koşusu yapılacaktır. Bu koşuya iştirak etmek İsteyenlerin vaktinden evvel Evimiz salonunda hazır bulunmaları rica olunur.
BULMACA
Soldan Sa£a: 1— lstanbulun bir semti 2 — İsyan eden - yapma - sonuna (R) gelince ateş 3 — Yıldızlara ve havaya bakılan yer 4 — Nakliye vasıtası - Nota - yüz 5 — Mağlûp eder - Keçi yavrusu 6 — Yaratan 7 — Büyük - İdrak 8 — Bir cins üzüm - İle 9 — Bir nehir - Tababette kullanılan bir kök 10 — İyi etme
- Sislenme 11 — Yemin - Atın ayağına takılan
Yukarıdan Aşa&ıya: 1 — lstanbulun bir semti 2 — Meyvelerin suyu • Melun 3 — Dü - Uyuş 4 — Nafile
5 — Kumaşın altına konulan bez
- Bıçak 6 — Bir peygamber • Çalan
7 — Yurdumuzun büyük bir kısmı
8 _ Çok kurnaz 9 — Cem edatı -Garez 10 — ilave - Yol - Başka 11 — Ayağın bir kısmı - Nida -
emir
DÜNKÜ BULMACAMIZIN HALLİ
Soldan Safra: 1 — Ayvansaray 2 — Raic - Asabi 3 — Diri - Si 4 — Araz - Tafran 5 — Dolak 6 — A-man - Amir 7 — Süne - Bak 8 — Sağlam 9 — Irk - Dain 10 Ku - U-sanmak 11 — Hodan - Mak
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Arka daşlık 2 — Ya - Rami - Ruh 3 Vidalanmak 4 — Acizane - Ud 5 — Sa
6 — Sait - Abadan 7 — As - Armağan 8 — Rarf - İklim 9 — Ab - Ler
- Anam 10 — Ytea - Em - Ka 11 — iniş
ZAYÎ
Kartal kazasından almış okluğum nüfus tezkeremi kaybettim. Yenisini çıkartacağımdan eskisini- hükmü
yoktur. £t .
İslâm Şerif kızı . v İ Hürmet
ZAYİ — Balıkesir ikinci kolordu sevkiyatmdan 148 numara Ue almış olduğum tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan hükmü yoktur.
İstanbul Zindankapıda 14 de Zülfikar oğlu Hüseyin Yılmaz
İstanbul Afiliye Altıncı Hukuk
mahkemesinden:
Müddet: Sami Sevilgen, MUddeia-lcyh: Şükrüye Özkan, Topöane Boğazkesen 1 ci Sedçıkmaz sokak 20 - 22 No. da, MUddel: Sami tarafından müddeialeyh Şukrüye Özkan aleyhine açılan Boşanma davasına ait arzuhal sureti mücMeialeyhe tebliğ edilmek üzere yazılı adresine gönderilmlşse de mumaileyhin mezkûr ikametgâhım terk İle semti meçhule gittiğinin beyanile İade kılınması üzerine Hukuk usulü muhakemeleri kanununun 141, 142, 143 ve 183 üncü maddelerine tevfikan iade kılınan dava arzuhali ile tahkikat gününü gösterir davetiye varakasının mahkeme divanhanesine asılmasına vc 941 - 25 numarada kayıtlı işbu davaya müddeialeyhin (15) gün içinde cevap vermesine karar verilmiş ve bermucibl karar arzuhal ile davetiye varakası mahkeme divanhanesine asılmış olmakla mumaileyh Şükriye Özkan yukarıda yazılı müddet zarfında davaya cevap vererek tahkikat için tayin kılman 27/2/941 perşembe günü saat (14) de mahkememizde hazır bulunması veya kanuni bir vekil göndermesi lüzumu t*wı* terine geçmek üzere ilân olunur.
varken ıstırap çekilir mi?
Baş, Diş, Nezle, Grip
ve üşütmekten mütevellit bütün ağrı, sızı, sancılarla
romatizma ya karşı:
TAKSİM BELEDİYE GAZİNOSU
Gazinomuzun denize nazrr taraşı çamla sarılarak güzel bir KIŞ BAHÇESİNE çevrilmiştir. Sabah kahvesi, öğle yemeği, çay, aperltlv ve akşam yemekleri İçin hergün sabahtan gece yarışma kadar sayın müşterilerimize açıktır. ÇİGAN MÜZtKASINI dinleyerek, kış ortasında, Bn£azlcinl ve etrafının güzelliğini seyrederek vakit geçirmek için lstanbulun biricik yeridir.
ŞEHİR TİYATROSU TEMSİLLERİ
TEPEBAŞJNDA DRAM KIS M Bugün saat 15,30 da Akşam 20,30 da EMÎLİAGALOTTİ
Her gün gişede çocun
İSTİKLAL. CADDESİNDE KOMEDİ KISMI Gündüz saat 15,30 da Akşam 20,30 da KİRALIK ODALAR
mailleri için bilet verİMr.
Rami Tümen SatınalmaKomisyonundan
1 — Muhtelif garnizonlar için 100, 100, 100, 50, 50 tonluk partiler halinde arpa ayrı ayrı olarak pazarlıkla satm alınacaktır.
2 — Pazarlık 7 - 2 - 941 cuma günü saat 15 de Ramide Tümen Satmalına komisyonunda yapılacaktır.
3 — Teminat pazarlık neticesi .okarrür edecek fiyat Üzerinden ah-nocaktır. «720>
k
1 — Muhtelif garnizonlar için 100, 100. 100, 50, 50 tonluk partiler halinde ot saman ayrı ayn pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 7 - 2 - 941 cuma günü saat 14 d; Ramide Tümen sa-tınalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — 'teminat tekarrür edecek f.yat üzerinden alınacaktır. (721)
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı işletme malzemesi 8 - 2 - 941 günü hizalarında gösterilen saatlerde pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. (681) Cinsi l Miktarı Muhammen bd. Kat! T. Pazarlık
liralık L. k. I* K. saat D.
Benzin Mazot Benzin
inini
31
4660 45000
30000 00 4660 00 45000 00
4500.00 897.50 6750.00
11 de 11 < 11 30 da
Zayi Makbuz
3. No. lu hastahanenin anbar vwmtna tanzim ettiği 1T00 kilo yulafa alt 12 - 12 - »40 ve 8 - £74 - 368124 say ıh ayniyat teaeütira makbuzu zayi olduğundan hükmü k-ı'madığı iLin okutur. (725)
Bahçe ve Çiçek
Bahçelerini tanzim, çiçeklerini yetiştirmek, fidanlarına bakmak için mütehassısı tarafından yazılmış eserleri okumalıdırlar. Bu eserler arasında en ziyade tavsiye donabilecekler:
Gül Bahçesi 100 Kuruş
Salon Çiçekleri 100
Karanfil Yetiştirmek 50
Yurdumuz ÇiçeklerininTarihi 75 „
Park ve Bahçe Plânları Tanzim Olunur.
Matbaamıza Müracaat
t»
Maliye Vekâletinden:
Dantelsiz Bir Kuruşlukların Tedavülden
Kaldırılması Hakkında tlân
Dantolsiz bir kuruşlukların yerine dantelli bir kuruşluklar darp ve piyasaya kafi miktarda çıkarılmış olduğundan dantelsiz bir kuruşlukların 31 Mart 941 tarihinden sonra tedavülden kaldırılması karar!aş-txnlm ıştır.
Dantelsiz bir kuruşluklar 1 Nisan 941 tarihinden itibaren artık tedavül etmlyecek ve bu tarihten itibaren ancak bir sene müddetle yalnız mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cumhuriyet Merkez Bankası şubesi bulunmryan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabul edilebilecektir.
Elinde dantelsiz bir kuruşluk bulunanların bunları mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez ve Ziraat Bankaları şubelerine tobdü ettirmeleri üân olunur. (9035) (12523)
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
GUZELLEŞTi
Bu genç kız 8 gün zarfında bu derece cazip bir tarzda güze 11 eşti. O-nun buna nasıl muvaffak olduğunu ve her kadınrn nasıl muvaffak olabileceğini izah eden su mektubunu okuyunuz:
€8 - 10 gün evvel çektirdiğim bir fotografrmla bugün çektirdiğim fotoğrafım arasındaki şayanı hayret derişikliği görünce inanamıyorum, alnrmda, gözlerimin ve ag;zımxn etrafında buruşukluklar ve çizgilerim vardı. Tenim sert ve çirkin idi. Bu gün ise cildim kadife gibi yumuşamış ve buruşukluklarım tamamen zail olmuştur. Adeta dostlarım gıpta nazari ar Ü e bakryorlar. Hepsine cilt unsuru olan pembe renkteki TOKA-LON kremini gece ve beyaz renkteki TOKALON kremini de gündüz kullanmalarını tavsiye ettim. Onlardan bir çokları evvelâ bu sözlerimle alay ettiler. Fakat tecrübesini yapıp mem-nuniyetbahş semeresini görünce onlar da benim gibi şaşakaldılar.»
Cilt unsuru olan pembe renkteki TOKALOtf kreminde Viyana Üniversitesinin meşhur bir profesörü tarafından keşfedilen ve kıymetli
gençlik cevheri olan «BlOSEL> vardır.
Akşamlan bu pembe renkteki TOKALON kremini tatbik ediniz. Geceleri siz uyurken o, tesirini yapar ve cildinizi besliyerek gençleştirir ve buruşukluklardan kurtarır. Gündüzleri de beyaz renkteki TOKALON kremini kullanınız. Cildiniz yumuşa-yıp tazeleşecek ve siyah noktalan temizliyecektir.
PARAYI İADE GARANTİSİ Bu basit usulü - Günde 8 dakika tatbik eden her kadın, bir genç ka cildi gibi yumuşak, taze ve nermin bir cilde malik olur. Binlerce vakada görülen memnunlyetbahş semere sayesinde bu kremin tesiri hakkmda bizi garanti vermiye kadar sevkedi-
yor. x
Hemen bugün her Od kremden birer tüp veya birer vazo satm alıcız ve on gün kadar muntazaman kullanınız.
Şayet neticesinden memnun kalmamış iseniz, aldığınız yere İade ediniz ve parayı geri alınız.
Muhammen bedeli (4166) lira (50) kuruş olan 50000 adet (takriben 2777 kilo) İspermeçet mumu (10/2/1941) Pazartesi günü saat (11) on birde Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından açık eksiltme usulü e satm alınacaktır.
Bu İşe girmek isteyenlerin (312) lira (49) kuruşluk muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu İşe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (494)
Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi; 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Fan birik tireafteve 28,800 Ura ikramiye veriyor.
. -
Ziraat Bamrasmaa Kum Daran ve İh baran tasarruf heaapıarmaa
en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur1 a üe aşağıdaki plana göre ikramiye dağıtılacaktır:
adet l,ı
•> IıTı
u
ij
adet 50 liralık 5.000 lira » t.» » 4,800 » » 20 » 3.SO0 »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir we içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlero ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlaJile verilecektir Kuralar »enede 4 defa» 1 eylül, 1 blrinclkAnun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekil erektir.