SALI 11
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CAGALOGLU   No.   32
TELEFON: 24136 TELCRA.": VATAN İst.
BAŞMUHARRİRİ
r EMÎN YALI
^
İSTANBUL SULARI
Kimyager Hakkı Nalçacı İle Bir Görüşme
Bugün Üçüncü £
Fiyatı: 5 Kuruş
Çörçilin Lisanı Değişiyor
Yazan: Ahmet Emin YALMAN ay Çörç-Tin son nutkunun
SİY AS İ" SABAH   GAZE T ES İ
tam mânasını kavramak için İngiltere başvekilinin geçen mayıstanberi söylediği nutukları eırasile akıldan geçirmek faydalı olur. Çörçil, Alman yıldırım taarruzundan sonraki nutkunda hezameti örtmiye çalışmamış, aksine olarak bunun zannedildiğin-den de korkunç olduğunu ileri •ürmüştür. Ondan sonraki nutuklarında da, İngiliz adalarının büyük tehiikeleT karşısında olduğunu söylemekten çekinmemiştir.
İngiltere haricinde demokrasiye ümit bağlryanlar arasında bu nutuklara kızanlar ve İngiliz başvekilinin kendi milletinin maneviyatını körkörüne sarstığını ve düşmana ümit verdiğini söyliyen-ler ek«k değildi. Çörçil bu gibi tarizlere hiç aldırmıyordu, çünkü kendi milletinin ruhunu tanıyor, tehlikeyi gizlemenin fena netice vereceğini, bütün dehşetile bunu ortaya koymanın ise İngilizleri gayrete getireceğini pek iyi biliyordu.
İngilizlerin harp talihi dönmiye başladığı zaman da B. Çörçil Sidi Baranı den başlryan zaferleri hiç bir zaman büyük göstermedi.
Netice olarak, bütün dünya İn» giliz başvekilinin nutuklarını hakikatin tam bir ifadesi diye kar-çılamıya alışmıştır. lş*e bunun için Çörçilin son nutkundaki metîn lisan ve kati zafer güveni, her tarafta dikkati davet edecektir.
B. Çörçil, umumî surette nikbinlik göstermekle beraber Balkanları tehdit eden taamız ihtimallerine de göz yummuyor. Mihverin yakın bir zamanda harekete geleceğini, hattâ belki de gelmiş olduğunu söylüyor. Ingıl-terenın Romanya ile diploması münasebetlerini kesmesi ve İngiliz sefaret heyetinin Romanyadan ayrıtmıya hazırlanması da gösteriyor ki İngilizler Romanyanın bir taarruz üssü haline getirildiğine kanı bulunmaktadırlar.
İngiltere başvekili Bulgaristanı topun ağzında görüyor ve Bulgarlara son dostane ihtarlarda bulunuyor. Bu ihtarların mânası şuraya varryar ki, eğer Bulgaristan kendi topraklarından geçit verecek olursa harpten sonra In-giltereden de, Almer ikadan da düşman muamelesi görmeyi beklemelidir.
Bulgar hükümeti bu dakikada
istiklâl ve istikbali hakkında pek mühim kararlar vermek zaruretindedir. Yegâne kurtuluş ümidi, haricî taarruza bütün kuvvetile mukavemet etim ektedir. Böyle yapmamakla millî davasını korkunç bir şekilde kaybedecektir. Eğer İngiltere tarafı harbi kazanırsa, geçen harpte olduğu gibi ağır cezalar görecektir. Almanya tarafının harbi kazandığını bir saniye için farzedersek, Bulgaristanlı hali büsbütün berbattır. Balkanlara hâkim bir Almanyanın yeni nizamı içinde istiklâl şöyle dursun bir Bulgar muhtariyetine bile yar yoktur.
Bize gelince biz, Balkanlarda bir taarruz tehlike6İ ihtimalini iptidadan hesaba koyduk ve ona göre kendimizi hazırladık. Vakaların inkişafını her vakitki sükûn ve azmimizle bekliyoruz,
Fransa vaziyeti
I
İngiliz filosu ağır toplariU bombardıman ediyor [ön planda görülen zırhlı, Cenovayı bombardıman eden gemilerin başlıcası olan Renovvn'dur]
Londra. 10 (AA.) — Geno-
va'yı bombardıman eden büyük  ağır zırhlıdır. 375 lik 6 topu var-
Renovvn   32.000   tonilâtoluk
harp cemilen hakkında aşağıdaki tafsilât verilmektedir.
dır.
Malaya 31.000 tonilâtoluk bir
zırhlıdır. 8 375 lik topu vardır.
Roma radyosu geçen ay Mala. ya'nın hava kuvvetlerinin istira-kile yapılan bir deniz muharebe-
sinde hasara uğradığını ve şimdi havuza çekilmiş bulunduğunu bildirmişti.
Sheffield 150 lik toplarla mü-
Navlun
Şilepler Tek Elden İdare Edilecek
Fakat Bunlar Satın Alınmıgacah, Sahipleri Tarafından
İşletilecek, Dönüşte Her Türlü Yük Alacaklarından Armatörler Daha Fazla Kazanacak
Gerek kendi sularımızda, gerek yabancı denizlerde çalışan Türk bandıralı şileplerin seyrüsefer işlerini tanzim için Münakalât Vekâleti/ide toplanan komisyon mesaisini bugün bitirmiştir. Varılan netice ve verilen kararların hulâsası şudur:
Türk bandıralı şilepler tek elden idare edilecektir. Bunun mânası inhisar değildir. Yani armatörlerin faaliyetlerine hüsnü niyetle devam etmeleri münasip görüldüğünden şilepler satın almmıyacaktrr. Ancak bu işlerin   intizama   sokulması za-
rureti karşısında tek elden İdaresi kabul edilmiştir. Münakalât Vekâleti şilep seferlerini sıraya koyacak, her vapur sefer yapmak için sırasını bekliyecektir. Bu növbet usulü sayesinde nakliyat armatörler arasında taksim edilmiş olacak, herkes vapurunun tonajına ve adedine göre. normal bir kazanç elde edecektir.
Henüz tatbik edilmekte olan eski nakliyat tarzı yüksek bir navlun tarifesi kabulü zaruretini ortaya koymuştur. Meselâ bir limana eşya götüren vapur avdette boş döneceğini
hesap ederek yüksek navlun almaktadır Buna mâni olmak için verilen karar gerek armatörler, gerek tacirlerin menfaati bakımından £ok e-hemmiyetlidir. Bu karara göre. şilepler avdette boş dönmiyccekler, Mü nakalât Vekâleti tarafından Denizyolları idaresi namına kiralanarak iskelelerde Denizyollarının vapurlarını bckliyen her türlü eşyayı nakledeceklerdir. Bu suretle bu gibi eşyaların iskelelerde beklemesinin de ö-
nüne geçilecektir. Ayni zamanda kö-(Devamı: Sa. 5, Sü. 2 de) X
Ali Şir Nevaî İçin
Dün Üniversitede Bir Tören Yapıldı
Ingilterede Nasıl Görülüyor
Londra, 10 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Laval'i yine hariçte bırakan kabine değişikliği umumiyet itibarile memnuniyet verici telâkki edUmek-lc beraber kati mütalâa sordetmek hususunda ihtiyatkâr davranılmukta ve hâdiselerin inkişafı ılc mütemmim malûmata İntizar edilmektedir.
Times gazetesinin Fransız hududundaki muhabiri, bir kaç haftadun-beri Almanların İtalyaya asker nak-liyutı için Mont Cenis tünelinden ve Vintımilie'den geçen demiryollarını kullanmakta olduklarını ve bu hattaki münakalelerinin sekteye uğramamasını arzu ettiklerini bildirmektedir. Bu endişe ile general Vcygan-dzn hiçbir Afrika limanının Almanlara teslim edılmiyeceğine dair beyanatı nazan dikkate alınacak olursa Vichy'dekl tebeddülü Almanların neden dolayı kabul ettikleri az çok anlaşılır, j
Büyük Türk şair ve mütefekkiri
Alı Şır Nevaî'nin 500 üncü yıldönümü münasebetile dün saat beşte Üniversitede bir tören yapılmıştır. Törene, Üniversite Rektörü Cemil Bılselin bir nutku ile başlanmıştır.
Rektör, büyük Türk şair ve mütefekkirinin hatırasını hürmetle anmak İçin taplanıldığını ve Türklüğe hizmet etmiş büyüklerimizin hatıralarını anmanın bir kadirşinaslık olduğunu söylemiştir.
Adliye Vekilinin Tetkikleri
Vekil, Adliye Dairelerini Gezdi. Davaları
Takip Etti, Gazetecilere Muhtelif Adli Meseleler Hakkında Malûmat Verdi
\
\
Adliye Vekilimiz
Adlîye erkânil* görüşüyor
.(Yazısı 5 inci aayiaroftzdadır)
Rektörden sonra profesörlerden Ali Nihat Tarlan, Cafer oğlu Ahmet, Zeki Velldi söz söylemiştir.
Dr. Ali Nihat Tarlan
c— Hâdlsatın garip tecellileri vardır: Bundan bir ay kadar evvel bir gün arkadaşlarımla otururken (Neva!) den bahsedilmişti. Ben eskiden-beri edindiğim bir kanaati o mecliste tekrar ettim ve bence Neval, Fu-zuliden bUyük bir şairdir, diyerek kanaatimi izah ettim. Tesadüfen mecliste hazır bulunan bir gazeteci arkadaş bu fikrimi (Vatan) gazetesinde: «Edebiyat âleminde yeni bir iddia*» serlevhasile neşretti.
Aradan çok bir zaman gelmemişti ki. Maarit Vekâleti bu muazzam Türkün doğumunun 50 üncü yılı münasebetile bir ihtifal yapılmasını emretmek kadirşinaslığında bulundu.
Nevaî'yl evvelâ büyük bir insan olurak tcbrıl eder ve ırkımızın bu kemal binini ferdlle iftihar ederim. Bence Neval, sanat, şiir, ilim vadisinde muazzam muvaffakiyetler göstermiş olmasına rağmen, onu, evvelâ bîr insan olarak taziz etmelidir.»
Doktor Ali Nihat Tarlan, büyük şairi sanat bakımından tetkik ederek, onu Fuzuli ile mukayese etmiş, Fuzulinin Ali Şir Neval'den mülhem (Devamı Sa. 3, Sü. % de) x
Büyük Britanya, Romanya Siyasî Münasebetleri Kesildi
Bölere* 10 (A.A.) — Havas a-Jansı bildiriyor:
lngilterenin Bükreş elçtal Slr Rcglnald Hoare bugün öğle üzeri General Antonesco'ya resmi bir nota vererek Büyük Brltanyanın Romanya İle siyasi münasebetleri kesik addettiğini bildirmiştir.
Slr Reglnald'ın bugün- Köstence yolu ile istanbul a hareket etmesi muhtemeldir. Elçiye elli kadar İngiliz tebaası refakat edecektir.       '    /•
_j
Hopkins Dçnüyor
B. ROOSEVELT'E İNGİLTERE HAKKINDA EN MAHREM NOKTALARA VARINCIYA KADAR   İZAHAT VEREBİLECEK
Londra, 10 (A.A.) — Bir aydan-beri Ingilterede bulunan ve Amcri-kaya dönmek üzere burasını terke-den Hopkins, lngilterenin harp gayretleri hakkında bir çok şeyler öğrenmiştir. Hopkins vazifesini gürültüsüz bir şekilde yapmıştır. Roose-velt'ln mümessili îngiltereye geldiği zaman vazifesinin Churchill ile diğer hükümet azası ile görüşmek olduğunu bizzat söylemişti. Hopkins, vazifesini alayişsiz ve sessiz bir surette yapmıya muvaffak olmuş ve buradaki ikameti esnasında İngiliz hükümdarları ile yemek yemiş, Lord Hali-faks İle görüşmüş ve Churchill ile beraber Glasgov'a gitmiştir.
Churchill kendisini Douvres'a götürmüş ve buradaki müdafaa tertibatını beraberce teftiş etmişlerdir. Kezallk. ftopkins Port.smouth tezgâh larını da İngiliz Başvekilinin refakatinde gezmiştir.
Bundan başka Hopkins, İngiliz Baş vekâletinde bazı gizli müzakerelerde bulunmuştur. Gazete sahipleri kendisini yemeğe davet ettikleri gibi Lon- . dra sığınaklarını da müteaddit defa j gezdırmlşlerdir. Hopkins, şimdi ken-1 dişini temsil   ettiği   Roosevelt'e en j mahrem noktalara varıncıya kadar lngilterenin vaziyeti hakkında izahat verecek bir mevkide bulunmaktadır.
o
Almanlar Danimarka Torpidolarına Vazıyed Ettiler
Stokholm. 10 (A.A.) — Geçen hafta Almanların Danimarka denizaltılarile torpidolarına vazıyet ettikleri hakkında bir şayia dolaşmakta idi.
Bugün Dagens Nyheter'in verdiği bir habere göre çarşambadan itibaren bu torpidolar Alman bayrağını çekmekte ve Alman mürettebatın elinde bulunmaktadır. Bu torpidolar talim gemisi olarak ve Baltık denizindeki harekâtta kullanılacaklardır.
cehhez 9 bin tonilatoluk kruvazör dür. Ark Royal, battığı Mihver tarafından birkaç defa bildirilen bir tayyare gemisidir.
Veygand Müsterih Olsun!
ChurchUl, Cenova'nın bombardıman edilmesinin sebebini şu şekilde izah etmiştir: Bu bombardıman Alman askerlerinin Cenova limanından vapura bindirilmesile Şimalî Afrika-ya, Fransa müstemlekelerine gelmek imkânının önüne geçmek için yapılmıştır.
Churchill, bu sözü ile General Veygand, Şimali Afrikada müsterih olsun, demek istiyor. AJidoniz memleketlerine cesaret veriyor. Bu hal, Veygand üzerinde müessir olacaktır.
Fiiliyata dayanan hareketler Veygand ve Vlchy'nin maneviyatını takviye edecektir. Bingazinln işgali İtalyan efkârı umumiyesüıi tahrik etmiştir.
— Radyo Gazetesi — o-¦
Son Nutkun
Akisleri
İNGlLTERENİN AMERİKADA-Kl   VAZİYETİ   ŞİMDİYE
KADAR OLDUĞUNDAN
ÇOK MÜSAİTTİR
Vaşington, 10 (A.A.) — B. Churchill'in nutku, açıklığı, mah-viyetkârlığı ve kati azümkârlığı ile Amerika'da derin bir tesir yapmıştır. Bu nutuk, İngiliz başvekilinin Amerikadaki şöhretini muhakkak surette daha ziyade yükseltmiştir.  .
B.   Churchill'in   tasavvurunca (Devamı: Sa. 5, Sü. 3 te) +
Sayı: 172
Bulgar Milleti
Hata Etmemeli
B. ' hur. hlll'ln İrat ettiği   nutkun
tamamım dün hulâsa olarak vermiştik.   ;
Nutkun Balkanlara vc lngilterenin istilâsına alt olarak Anadolu a-ı        tarafmdan dün verilen ikinci kısmını ehemmiyetine binaen aşağıya veriyoruz:
Londra, 10 (A.A.) — Vlnston t hur ¦ inilin nutkunun devamı:
Geçen mayısta Holandada olanlun gördük. İyi ümitlerde bulundukları için, bitaraflıklarına sarıldıkları için, Holandalılar ağır surette hayal inki-I sarına uğradılar, ezildiler, tâlân e--I idiler ve o zamandanberi de aç bulunuyorlar.
Belçika kralının geç kalmış âcil talebi üzerine kendisinin imdadına gittiğimiz zaman Fransızların ve bizim nasıl ıstırap çekmiş olduğumuzu biliyoruz.
Bittabi, eğer bütün Balkan milletleri, birlik olurlarsa ve İngiltere, Türkiye tarafından yardım görerek birlikte hareket ederlerse, Avnıpa-nrn cenubu şarkisinde bunları yen-miye kâfi miktardı Alman ordu ve hava kuvvetleri toplanabilinciye kadar bir çok aylar geçecek ve bu aylar zarfında bir çok şeyler olabilecek tir. Amerikan yardımı müessir oldukça, hava kuvvetlerimiz fazlalaştıkça, bizler iyi silâhlanmış bir millet oldukça ve şarktaki ordularımızın kuvveti büyüdükçe, muhakkak ki, bir çok şey olacaktır.
Eğer cenubu şarki memleketleri, *        (Devamı: Sa. 5, 80. 4 te) —
Ayasofya Kilisesi
Selâniğin Bu Tarihî Binasını İtalyanlar Bombalarla Tahrip Ettiler
Atina, 10 (A.A.) — Atina ajansından:
italyanlar taarruzlarındaki ananelere tevfikan dünkü pazar gü nü, Selânikteki Ayasofya kilisesini bombardıman etmişlerdir. Bu yüzden bütün Yunanistanda hasıl olan infial, çok büyüktür. Bunun sebebi, bir kilisenin bombardı man edilmiş olması değildir. Çünkü, İtalyanlar kiliseleri ve hasta haneleri bombardıman etmey: âdet edinmişlerdir. Teessüre sebep, Selânikte Ayasofya kilisesinin çok büyük bir tarihi kıymeti haiz olmasıdır. Besinci asırda inşa edilmiş olduğundan istanbul-daki Ayasofya kadar eskidir.
Atılan bombalardan birisi, kubbeye isabet ederek şimal tarafını tahrip etmiştir. İkinci bir bomba çan kulesinde patlamıştır. Üçüncü   bomba da  kilisenin  ön
methalinin    önündeki    dehlizde (Devamı: Sa. 5, Sü. 1 de) *
— Haberin var mı, İngilizler İtalyanlardan iki bin beş yüz esir daha almışlar..
Ya— müthî;.. tam üç tramvay dolusu adam d ese m I
Büyük Tarihî Roman
YAZAN: M.SAMİ TEZİ*
"Niçin Susuyorsunuz Ağa, Yoksa Muradınız Ona Kıymak mıdır ? „
55
E£er Hızır çevik bir hareketle atılıp destek ol'mamış olsa idi i-  de ona anlatmış oluyordu. Hızır halıların üstüne yığılıp kala-  saray dilile konuşan karşısındaki
kadının doiambat.li iradesinden belki de bir şey anlamazdı fakat seven bir kadının dile gelmiş sitemini o kadar iyi anlıyor ve yüreğinde bunun ezasını o kadar derinden hissediyordu ki başını eğerek:
— Bilmiyerek bir suç işlemişim. Ne talihsiz bir başım varmış ki bana canımı bağışlıyan bir kadına üzüntü salmışız. Bunu ö-demek, ödemeden ölmemek mu-radımızdır. Sız de Allahtan bana yardım niyaz edin.
Diye cevap verdi ve bir mücrim gibi kalbinde eza duya duya saraydan uzaklaştı.
Dursun ve Veli Efendilerinin sararmış bir çehre ve bezgin bir inaan hal ile yanlarına geldiğini görünce birer kenara çekilip yol verdiler ve sonra sendeleye sen-deleye yürüyen delikanlının ardına takılıp gölgelettiler.
Sandala bindikleri ve Istanbu-la doğru yol aldrkları zaman arlık tanyeri ağarmış ve yüksek kurşun kaplı kubbelerin üstünü kaplıyan sis yavaş yavaş dağılmağa başlamıştı, I
VIII
Bu suretle kalbinin sitemlerim
pcıc r.ctktı.
t 11
fi
KAS
mm
»W»;
m®*
>¦¦İv
barını saate yakın bir zaman peçtıği halde ne Mahınev ve ne de Hızır b*r tek söz söylenmemişlerdi. , Yaflı kadın sessiz sessiz ağlıyor, hızır. büyük brr kabahat işlemişlerin iztirabı içinde basını eğmiş.
suluyordu.
Az ilerde müzeyyen yatağında Fatma Sultan yatıyor, biraz evvel sap sarı görünen yüzü yavaş yavaş pembelcşerek tabiî hayata avdet ediyordu.
Çok geçmedi ve gözleri açıldı. Evvelâ yatağının yanında ağ-lıyan MrSınevi ve sonra başını ö-nüne eğmiş bir halde duran Hızın gördü. Başındaki örtüyü biraz daha kapadı ve biraz doğ-1
rularak :
_  Ne  oldu  bana  bayıldım-
mı. Sen neye ağlıyordun dadı. Yoksa şevketlû babamdan ötürü  kötü  bir haber  mi  duydun.
— Hayır Sultanım seni meraklandım, bu ağa yetişip iut-masaydı düşüyordun, çok şükür Allaha ki tez savuşturdun. Şevketlû Hünkârdan yana tasalanmayın.
Fatma Sultan Hızıra  döndü :
— öyle mi ağa. Babam için merak etmiyeyim, ona bir zarar erişmiyecek öyle mi?
Hızır    susuyordu.    Bu sükûn Fatma Sukanı  telâşlandırdı.
Beledîycde:
Eğlence Yerlerinin Tarifeleri Yeniden Hazırlanacak
Belediye İktisat müdürlüğü eğlence yerleri için yeni tarifeler hazırlamaktadır. Bu tarifelere göre, bir miktar zum kabul edilmektedir. LH-ledlye, bundan evvel bu gibi eğlence yerlerini Uç sınıfa ayırarak ona göre tnrlfe yapmıştı. Bunlardan yazın çalışıp ta kışın kapanan ve senelik kira bedellerini ve vergilerini vermek mecburiyetinde bulunanların bu tarifelerle çalışmaları imkansız görül-mekte. mesela Sarayburnu parkı gibi üçüncü sınıfa ayrılan mevsimlik gazinoların İkinci sınıfa alınmaları, düşünülmektedir. Bu suretle sınıflar da da yeniden tadilat yapılacaktır.
G zi Köprüsünün Tesellümü Nadan G cikmiş ?
Gazi köprüsünün kabulü katisi i-çln müteahhit İle belediye arasındaki İhtilaf halledilmiş gibidir.
Köprünün altındaki su içinde bulunan dubaların şartnamede gösterilen boya İle boyanması İcap e-derken, son vaziyetler dolayıslle hu boyanın bulunmasına imkAn görülememektedir.'
Müteahhit belediyeye yeni bir boya numunesi vermiştir. Esas itibarl-le bu kabul edilecek evsafta görülmektedir. Boya işi bu suretle halledildikten
üyük Ölçüde
Benzin İhtikârı
8 Vagon Benzin Teneke Başına Kırk Kuruş Kârla Satılıyormuş
Motorin Buhranı Neden İleri Deliyor
Haber aldığımıza göre, Petrol  gemiaire motorin getirmeyi kabul
la hâkim olduklarını hissediyorlardı. Çünkü saray aczini anlamış ve kendilerile müzakereye gi-
\ cm susuyorsun ağa, yok- rişmek için Haseki Ağayı gönder-
sa muradınız ona kıymak mıdır. Bu nice istir söylesene.
— Sustuğum sol sebeptendir-ki siz beyhude kuruntulanırsı-nız. Himkâra dokunmak kimin haddidtr.
Bu söz onu tatmin etmiş değildi. Yatağında biraz daha doğruldu, ona biraz daha yaklaştı ve gözlerini gözüne dikerek :
— Beni tamdın değil mi Hızır. Ben sana parmağındaki yüzüğü veren kadın m.
— Evet tanıdım, oenim ha* yatımı kurtaran kadınsın sulta-nrm.
— O haJde ununtmamışındır-ki bana bir can   borcun   var,
Hızır Hiç sarsılmadan ve bir lâhza düşünmeden cevap verdi.
— Doğratır.
— Bu borcunu şimdi ödemek dilesem sözünü yerine getirebilir misin.
— Elbet Erlik sözünü tutmakla olur. Muradın bir can değil mi onu fedada pervamız y oktur.
— Buna inanırım ve o canı senden istiyorum Hızır.
— öyle ise cellâda ferman et onu alsın. Borcumu ödersem u-marım ki hafifliyeceğrim sultanım.
— Hayır öyle değil ben senden bir can babamın canın: dile-yorum. Onu kurtaracaksın, onun kılına hata gelmiyecektir, söz veriyor musun ağa?
Hızır düşündü, istanbul sokaklarında her brri birer grükre-miş aralan heybeliyle haykırıp gezen binrerce msan dolaşıyor ve her biri başka başka arzularla yanıp tutuşuyordu. O görme*-m:şti amma, işitmişti ki hep bu kabil ayaklanmaların sonunda kelleler uçar, ocaiclar söner, han-manlar söndürülürdü ve şimdi de lâle seyranları bahasına aç bırakılmış hark, çektiği mihnetin acısını neleri yrkrç> devirmekle çıkarmağa kalkışacaktı. Fakat çok tereddüt etmeden başını kaldırdı.
— Bu can tende baki kaldıkça şevketlû hünkâra kimse doku-namıyacaktır. Eğer bize de emri hak vaki olursa ol zaman siz de bize mağfiret niyaz ve bizi borcumuzdan azad edensiniz. Söze Mahınev de karıştı.
— Sultanım destur verin de Ağa vakit fevt etmeyip asitane canibine geçsin. Zaten size şefaat niyazına gelen kulunuzu da Hızır için şefaat iltimasile şevketlû babanıza iletmiştiniz. Bu sebepten sarayı korumak ağaya iki başlı vacip o'muştur.
Fatma Sultan Mahınevin bir dolap çevirdiğini sezdi ve sevdiği adama yalan söylemenin hica-bile ezilerek istemıye istem iye onu tasdik etti.
Ayrılırken Fatma Sultan Hızı-
ra:
— Hızır dedi borcunu unutma. Yüreğime elinle bir yara açmıştın, dikkat eyle ki ikinci bir yarayla bizi büsbütün öldürmeye.
sin, Allah sonra seni affetmez.
Orta camide   toplanan   isyan
sergerdeleri artık bütün Istanbu- 80nra köPrUnU" »"«si yapı-
lacaktır.
Umumî Meclis Toplanıyor
Belediye umumi meclisi bugün öğleden sonra şubat devresi üçüncü toplantısmı yapacaktır. Bu toplantıda esas olarak bütçe meseleleri U-zerinde görüşülecektir.
Tepebaşında Modern Bir Çocuk Bahçesi Açılıyor
Tepebaşında Şehir tiyatrosunun ön
mıştı.
Uçsuz bucaksız ülkelerin hükümdarı, onun ihtişamlı vezirleri, koca saray ve nihayet bütün Osmanlı imparatorluğu onların kudret ve kuvveti karşısında dize gelmiş aman diliyordu.
Daha dün bir emrile kelleleri uçuran, bir işaretile orduları harekete getiren geniş bir imparatorluğun lâtüsel hükümdarı, onların karşısında can kaygusuna düşmüştü.
(Arkası var)
Soruyorlar?
Kadıköyde oturan bir okuyucumuz soruyor ve diyor ki:
Biz senelerdir bu havalide oturuyoruz. Vapur tarifeleri artık kafamızda klişelestl. Fakat bu güzel yerlere senede birkaç defa gezmek, akrabalarını, dostlarını ziyaret etmek İçin gelenler bu tarifeyi eebere bilmezler.
Köprüden asıl tarifeye bakarlar ve: ı
Şu, şu saat ve dakikalarda Ka-dıköyüne, Haydarpaşaya vapur varmış diyerek beklerler. Halbuki, .mi mı, bekledlg-l o müddet zarfında Köprünün Ada İskelesinden bir vapur kalkarak, ya Haydarpaşaya ya Kadıköyüne yahut da Modaya uğrar ondan sonra Ada yolunu tutar.-
Ayni h&dlse Kadıköyünden veya Hayriarpaşadan tstanbula geçecek yolcular İçin de varittir.
Deniz Yollan İdaresi bunun bir kolayını bulup da yolcuları beyhude yere İskelelerde bekletmekten kurtaramaz mı?
Limit ed şirketine büyük mikyasta bir benzin ihtikârı ihbar edilmiştir.
Şark vilâyetlerine gönderilmek üzere şirketten şimdiye kadar satın alınmış olan 8 vagon benzin şark vilâyetlerine gönderilmemekte ve IstanbuIda tenekelere doldurularak teneke başında kırk kuruş kârla satılmaktadır. Bu satış bilhassa fazla benzin sarfeden kimselere yapılmaktadır. Petrol Limited şirketi tetkikata başlamıştır.
Malûmatına müracaat ettiğimiz salâhiyettar bir zat şark vilâyetine gönderilen benzinlerin vü-rudunda o vilâyet makamları tarafından malın geldiği bildirildiğini böyle bir ihtikârın imkânsız görünmesine rağmen sahte vesaik ibraz etmenin mümkün olduğunu tahkikata başlanacağını söylemiştir. Bundan sonra şark vilâyetlerine gönderilecek benzinler için daha siki bir kontrol korvnası düşünülmektedir.
Muhtekirlerin nelere tevessül edeceklerini anlatmak için bundan daha iyi bir misal olamaz.
ivıotor.n L>uh.a a
Son günlerde bir motorin buhranı belirmiştir.
öğrendiğimize göre, Roman-yadan fazıa miktarda motorin getirtmek mümkün    olduğu halde
etmiş olduklarından yakında motorinin ihtiyaca kâfi miktarda ithaline başlanacaktır.
İrak Petrollerinden
tarafı İle İki yanında bahçelerin tan- bunların ithali gemi bulunmadığı
için müşkülleşmektedir. Son zamana kadar Rumenlerin yolcu vapurlan motorin getiriyorlardı. Fakat bugünlerde yolcu adedinin artması yüzünden Rumenler yeni vapurlarile motorin taşımak istememektedirler. Çünkü motorin temiz bir madde değildir.
Bir hafta kadar evvel gümrüğe gelmiş olan motorin gümrükle Petrol Lrmted şirketi arasında bir teknik ihtilâf çıkması yüzünden gümrükten çrkartılamamaktadır.
Petrol Limited şirketinin teşebbüsü üzerine Rumenler bir sarnıç
zimlne devam edilmektedir, istanbul belediyesi, eski Garden barın bulunduğu alaturka kısmının bir çocuk bahçesi haline getirilmesine karar vermiştir. Asfalt yolla tramvay
caddesini birleştiren mermer merdivenlerin Perapalas köşesinden merdivenler arasından bahçeye çocuk a-
rabalannın geçebilmesi için helezo-ni yollar yapılacaktır. Burada yazlık sahne de kaldırılacak, ve bu kısım bu sena kiraya vcrllmlyecektlr.
Diğer taraftan alafranga kısmı da tanzim olunacaktır. Asri sinemanın bahçeye bakan kısmı önünde bllyük bir sahne yapılacak, bahçe modern bir şekle sokulacaktır.
Taksim Meydanı Genişliyor
Eski Taksim stadı sahasındaki I-nönü gezisinin inşaatına devam olun maktadır. Meydan en yakın bir zamanda bitirilecek ve Taksim bahçesine kadar açılacak gezideki yol kısımları da yoz sonuna kadar ikmal edilmiş olacaktır.
Stadın, âbideye bakan köşesindeki kulenin yıkılması işi dün 2500 liraya ihale edilmiştir.
* Çocuk tiyatrosunun gördüğü rag beti gözönünde tutan istanbul belediyesi, bu tiyatronun müstakil bütçeli olarak daha esaslı bir şekle konulmasını düşünmektedir.
Diğer taraftan Şehir tiyatrosu artistlerine elde edilen fazla hasılattan bir miktar ikramiye verilmesi de bir tasavvur halindedir.
ade
Motorin buhranı üzerine yakında benzin buhranı olacağını da iddia edenler vardır*
öğrendiğimize göre, Türkiye hiç/bir vakit benzin buhranına maruz bulunmamaktadır. Rumenlerin benzine tahdidat koymaları üzerine çıkan bu dedikodular tamamen asılsızdır.
Şark vilâyetlerinin ihtiyacını karşılamak üzere İraktaki benzin şirketleri ile temaslara girişilmiştir. Mevsimin fena olusu Iraktan benzin ithaline müsait olmadığından yaz mevsiminde şark vilâyet, lerimizin ihtiyacı olan benzinin Irak petrollerinden temini düşünülmektedir.
-o
7 Muhtekir Daha Adliyeye
Verildi
Dün toplanan Fiyat Murakabe ko mayonu bir çok muhtekirlerin adliyeye verilmelerine karar vermiştir.
Nikola Daskalos 2,5 kilo çiviyi 360 kuruşa sattığından. Tahtakalede A-ron Levi, îzak Levi karartma kağıtlarını konulan fiyattan fazlaya sattıklarından, Tahtakalede Nesim Ko-hen elindeki malı fazla fiyata sattığından ve yanlış fatura ibrazından; Tahtakalede 24 - 26 numarada Mu-
Piyasa Haberleri:
INGİLıZLER
Üzümlerimizi Yüzde Otuz Beş Fazlasiyle Almayı Kabul httihr
İzmrrde üzüm fiyatlarının düşmedi üzerine ingilizler alacakları üzümlerin fiyatlarını arttırmak maksadile eski fiyatlardan yüzde otuz beş fazlasile mübayaatta bulunacaklardır.
tILr.nde Lif veya Tel
Halat Bulunduranlar Beyanname Verecaklar
Evvelce armatörler birliği lif ve tel halatlara fiyat konması için Fiyat murakabe komisyonuna müracaat etmişti.
Bu müracaat üzerine elinde lif veya tel halat bulunan tüccarların birer beyanname ile mıntaka ticaret müdürlüsüne ellerindeki malı bildirmeleri kararlaştırılmıştır.
Kuru Fasulyı için Bey nır.me V>ri«ecek
Yunanietana gönderilecek 1500 ton kuru rasuıyenın temini için Vekâlet, elinde fasulye bulunanların bu akşama kadar beyanname vcrmcıcrmı kararlaştırmıştır. Ayrıca elinde hububat, zahire, ve yağlı tohumlar bulunan tüccarlar bundan sonra her çarşamba günü bir beyanname ile hububat birliğine bildireceklerdir. Bu beyannameler Ticaret Vekâletine gönderilecek. Vekâlet de bu beyannamelere istinaden 'kontenjan tanzim edecektir.
Manifaturacılar Toplandı
Dün .manifaturacılar ithalâtçı, lar birliği seneıik toplantısı yapılmış ve yeni bir heyeti idare intihap cdiımı^tir.
Otomobil   Lâstiklerinin   Yüzde
Kâr Hadleri Tesbit Edildi
Memleketimize ithal edilen 3700 otomobil ve kamyon lâstiğinin fiyattan murakabe komisyonu taralından tesbit edilmiştir.
kavva Limited şirketi karartma kantlarım kırtasiye olarak satıp faz- Kom^yon   |93ö 9cn05İ liMuc fj.
la kAr aldığından; Tahtakalede Ra- yat|arına yüzde on beş ilâvesini fael Alo, mürekkep   fiyatında ihtikâr yaptığından, Sultanahmette A-lemdar caddesinde bakkal   Mehm*t Ali ihtikâr yaptığından müddeiumumiliğe gönderilmişlerdir.
Kalay Kaçırırlarken Yakalandılar
îkl Bulgar, ellerinde lisans olmadı- mı az gören tüccarlar komisyona
kararlaştırmıştır. İthal edilmiş olan lâstikler Dünlop ve Ferwton markalanan
Diğer taraftan getirtilecek olan Good Year lâstiklerine evvelce konulmuş yüzde yirmi beş zam-
gı halde Kabataş önlerinde bulunan bir ecnebi vapura kalay kaçırırlarken yakalanmış ve adliyeye teslim olunmuşlardır.
Bir Facia önlenildi
Patlıyan Havagazı Borusundan Zehirlenmek Üzere Bulunan İki Ev Halkı Bir Tesadüf Eseri Olarak Kurtuldular
Evvelki  gece   Süleymaniyede 1 nin vukuuna meydan ventne-mîş*
yine bir havagazı borusu patla mış. Fakat feci bir kazanın meydana gelmesinden evvel tehlike önlenilmiştir. Süleymaniyede Taş-tekneler sokağında 25/2 numaralı evde oturan Karamürsel mensucat fabrikası memurlarından Calip, gece uyanarak fena bir koku ile kendisini kayfeetmiye başladığını hissetmiş ve bütün ev halkını uyandırarak feci bir tchlike-
tır. Bütün pencereler açılarak eve hava aldırılmış, komşulara da ha. ber verilmiştir.
Yapılan tetkrkat neticesinde evin önünden geçen havagazı borusunun ek yerlerinin iyi yapıl* mamasından, gazın oradan sızdığı anlaşılmıştır.
Hâdise polis ve şirkete bildirilmiş ve derhal boruların tamirine başlanılmıştır.
müracaat ederek bu zammın yüzde otuz beşe çıkarılmasını istemişlerdir. Komisyon müracaatı tetkik etmektedir. Yakında müs-bet veya menfi bir karar verecek-
tir. |
Meğer Sütçüler de Memnun Değ dermiş!...
Şehrimizdeki sütçüler, Fiyat murakabe komisyonuna müracaat ederek süt fiyatlarının arttırılmasını İstemişlerdir. Komisyon perşembe günü yapacağı toplantıda bu meseleyi görüşecektir.
Anadolu Yakasma Araba
Vapuru İşliyecek
Deniz yollan eski HaJep vapurunu tadtl ederek araba vapuru şekline koymuştur. Şimdi Deniz yollan da otomobil ve arabaları nakle başlayacaktır. Denizyolları iç hatlarının kar şı yaka İskelelerine bir araba iskelesi yapılıncaya kadar bu vapurun Üsküdar iskelesine kadar sefer yapması muhtemeldir.
— Mlsls Danvers odanızı görmek ister misiniz diye soruyor. Madam?
Maksim başmı kaldırarak:
— Garp tarafındaki odaları tamir ettiler mi? ?
— Evet MUsyö.. Çok güzel oldu. Yeni eşyalar da geldi. Siz gelmeden evvel bitsin diye çok hayret etti. Şatonun bu tarafı şark tarafından daha şendir. Memnun kalacağınızı Umlt od er km.
— Çok mu derişiklik yapıldı? Diye sordum.
— Biraz boya yapıldı ve yeni eşyalar geldi. O kadar. Eskiden şatonun bu tarafında misafir odaları vardı.
Ben şu mektupları bitireyim hemen gelirim. Haydi sen git MM* Danvers ile tanış...
Yerimden Istemlyerek kalktım. Şatoyu onunla beraber gezmeyi tercih ederdim.
Mlsls Danvers ile karşı karşıya gelmek beni Ürkütüyordu.
Taı> doneli sofalardan yürürken adımların gürültüsü bir şekilde aksediyordu. Halbuki Frlth hiç patırtı etmeden yürüyordu.
— Ne kadar büyük şato.. Diye sdze başladım.
— Evet Madam Manderley çok vasidir. Burada büyük salonda eskiden ziyafetler verilirdi. Şatonun salon kısmını halk haftada bir gün gelir gezer.
Merdivenin başında çukur gözlü, siyah elbiseli bir hayalet gibi kadın beni bekliyor-
du. Frith'ln yanımdan ayrılmamasını arzu ediyordum. Fakat o bizi yalnız bırakarak uzaklaştı.
Mlsls Danvers Ue yalnız kaldım.
Beni bekliyordu. Yüzüne bakrp tebessüm etmeğe çalışarak merdivenleri çıktım. Fakat o sanki benim gülümsememi görmemiş gibi ters bir çehre ile bana hâlâ bakıyordu.
— Sizi bekletmedim ya,.. Dedim.
— Sizi beklemek vazifemdir madam diye cevap verdi ve önümden yürümeğe başladı.
Birkaç adımlık bir koridordan geçtikten sonra bir oda kapını açtı. Burası İki odadan İbaret bir daire İdi. Odaların birisi yatak odası, diğeri ise yazıhanell rahat koltuk, ve mlnderll güzel döşenmiş bir oturma odasıydı. Hemen pencereye koşarak dışarı baktım.
— Deniz görünmüyor dedim.
— Hayır Madam şatonun hu kısmından deniz görünmez ve deniz gürültüsü de duyulmaz.
— Yazık... Denizi çok severim. Fakat zararı yok oda pek güzel.. Yeni döşenmiş değil ml? Eeklden nasıldı?
— Perdeleri de eşyaları da başka MI. Misafirlere mahsus yatak odası İdi.
MUsyö dö Vinter kendisine yatak odası olarak hazırlamamızı yazdı. Biz de emirlerini İfa ettik.
— Demek eskiden burada yatmazdı?
— Hayır Madam Şatonun öteki tarafın-da yatarlardı.
— Ya,...
Tuvalet masadına yaklaştım. Eşyaları açmışlar. Maksimin bana hediye ettlgT tarak ve fırçalan hemen oraya dizmişlerdi,
— AIIn eşyalarınızı açtı. Şimdilik hizmetinize o bakacak. Yeni oda hizmetçisi birkaç güne kadar gelecektir.
—. Başka oda hizmetçisine lüzum %'ar mı? Alin pek âla İşimi görebilir. Yine bana ayni İstihfaftı bakışla baktı ve:
— Sizin seviyenizde birisi İçin mutlaka ayrıea bir oda hizmetçisi l&zrnıdrr. Alls aşağıda hizmet gören bir kızdır, tkl İşi bir-
den yapamaz. Kızardım ve:
— Madem kl mutlaka 1 azmidir. Hizmetçi
gelsin dedim.
Aramızda yine bir sükûnet oldu. Yan gözle baktım ayni hain ve müteceasls gözlerUe bana bakıyordu. Lâf değişsin diye sordum:
— Çoktan beri ml buradasınız. Her halde buranın en emektarı sizsiniz?
— Hayır Frlth bizden eskidir. O Müsyö dö VinterMn çocukluğundan beri burada ça-Irşrr.
— Ya... Siz daha sonra rai geldiniz ? evvel borada İmiş. Mister (Makstm'l çocukken tanıyor..
Bu sözleri söylerken yüzü büsbütün başka bir İfade almıştı. Beni beğenmediğini, mevki-İme lâyık olmadığımı o kadar hlssetttrtyor-Benl çekemediğini bana garez olduğunu da du kl.. Fakat bu sade bir İstihfaf değildi, hissediyordum.
Bir şey söylemek lazımdı. Bir düzüye saclarımı tarıyamazdım ya.. Kendisinden korktuğumu, çekindiğimi hissettirmemen İdim.
— Mlsls Donvers. dedim. Ümit ederim kl sizinle anlaşacağız: Sabırlı ve anlayışlı olmanız lazım. Çünkü ben bu tarzda bir hayaları alışık değilim. Muvaffak olmak ve hele kocamı mesut etmek İsterim. Evin Idareelle siz meşgul olacakmışsınız. Maksim böyle memnun kalırsınız. Eskiden beri bu evi ben söyledi.
(Arkası nr)
GÖNDEN_
____GIÜNİE
ÇÖRÇİL
Konuşurken
Yazan: ÜÇ YILDIZ
n ngilizceyi pek az anlarım. 11 Fakat radyoda çeşit çeşit hırıltılar, uğultular, inceli kalınlı düdüklerıle parazitler de araya girince bu anlayışım hemen hemen sıfıra müsavi olur. Buna rağmen evvelsi gece Churchill'i başından sonuna kadar dinledim. Ses yerine göre ruhu kelimelerden iyi ifade eden bir vasıtadır. ChurohilTi dinlerken hissediyorsunuz ki karşınızda vekar ve samimiyetle konuşan efendiden bir devlet adamı İkide birde prova edilmiş acemi facia aktörleri yaygarasile sizi ürkütmiye çalışmıyor; zaman zaman mrkrofon karşısında iöterrk kadın çığlıkları ve ihti-lâçiarile sinirlerinizi bozmıya» zihninizi altüst etim iye ugraşmı-
ChurchilTin sesi için şimdiden b'r devlet adamı sesi dedim. Fakat ona dürüst düşünceli, asîl emelli bir insan ve baba adam sesi demek belki daha doğru olacaktır.
Bu ceste bir madenî boru parlaklığı ve yırtıcı bir mitral-yöz kurşunu keskinliği yoktur. Zaman zaman belli belirsiz bîr merhamet ve teessür yahut hafif bir istihza ile perdelenen biraz kısık ve pürüzlü bir sestir. Fakat daima aydınlıktır. Ne düşündüğünü, ne yapacağını bilen muvazeneli bir kafanın, pürüzsüz bir mantığın sesidir. Bu ses dünyayı bir ebedî kuvve* ve vahşet sahnesi gibi göetere-rek size insanlığınızdan ümit kestirmiyor, medenî şehir sokaklarında büyük küçük bütün insanlara temin edilmiş can, mal, ırz ve hürriyet emniyetine benzer bir emniyetin büyük ve küçük milletler dünyasına da teşmil edilebileceği ümidini uyandırıyor.
Churchill'in    evvelsi   geceki nutkunda senelerin kanlı tecrübelerce  öğrendiklerimize  ilâve 1   edilecek yeni bir şey yok gibi-, dir. O bütün nutuklarında söylediğini bir kere daha teyit ederek  anlatmıştır ki tehlike hâlâ berdevamdır; fakat Totaliterle-I  rin korkunç tasavvur ve hamle-günden güne   kuvvetlenmekte-lerine   karcı alınmış   tedbirler dir ve bunlardan biri şimdiden unmaz bir yara ile sırt üstü gel-I   miş  ve  Fransanın yanı  başına uzanmak üzere bulunmuştur.
Kelimelerinin mânasile meşgul olmadan Ghurchnl'i dinlerken bana gelen fikirlerden biri de şu olmuştur ki davasına inanan ve 'beyhude tehditlerle kimseyi aldatmrya, yıldırmıya niyeti olmryan adam başka türlü konuşuyor ve davasını biraz da söyleyişindeki mantık ve sükûn ile kazanı/on
Totaliterlere dünya karşısında davalarım kayfbettiren sark bir parça da bu davayı müda faa tarzları ve âlemi yalnız sopadan anlryacak bir eşekler ve uşaklar sürüsü şeklinde görmeleri olmuçtu.
Churchill'in sesinde, sözünde, konuşma tarzında da hesap yok mu dersiniz? Mümkün mü olmasın? Fakat kütün incelik ve sanat onu bu eşkle sokmaktadır.
İnönü Ansiklopedisi için Hazırlıklara Başlandı
Tertibi kararlaştırılan inönü Ansiklopedisi için profesör Şerafettin ile Mehmet Ali Ayni müşavir aza o-larak seçilmişler ve bunlar da ansiklopedide iş alacak Alimlerin bir listesini hazrrlryarak Maarif Vekâletine bildirmişlerdir, tş alan âlimlere ayrıca mektupla müracaat edilerek yazacakları mevzular sorulmuştur. Vekâlet bu iş için îstanbulda müstakil bir büro tesis edecektir.
"k AKVİM
11 ŞUBAT 1911
SALI
YIL: 1041 — AY: 2 — GÜN: 12
RUMÎ: 1356 — 1 nclkânun:   20
HİCRİ: 1360 — Muharrem:   14
VAKİT ZEVALİ   EZANİ
GÜNEŞ: 7.02          1.25
ÖĞLE: 13,28          7.52
İKİNDİ: 16,18          9,41
AKŞAM: 18.37        12.00
YATSI 20,08          1.33
İMSAK: 6,21        11,44
TT-2-941
VATA W
fi YA
İCMAL
Bugünkü Vaziyette Almanya
Yazan: Vahdet GÜLTEKİN
arpta bir galibiyetin, harekâtın   ondan   sonraki
safhaları için haiz bulunduğu ehemmiyet ne kadar büyük olsa, yine mahduttur; bir mağlûbiyet ise bazan süratli bir şekilde inhizamın yolunu açar ve harbin bütün gelecek safhalarını akamete uğratır.
Bugünkü harpte buna birinci misali Almanya, ikmci misali İtalya verdi.
Almanya, Fransa üzerindeki galebesinden sonra, - bu galibi-yetin tesiri aitında - nühız ve hâkimiyetini biraz daha etrafa genişletmeye muvafiak oldu. Fakat, maddî bir kırvvete da-yaamıyan bu muvaffakiyetler bir noktada kesildi ve Alman siyaseti ile beraber harekâtı da bir hududa gelip duraladı.
İtalya da, İngiltereden ve Yunanistan'dan yedkg» ağır darbe-lerle, bir mağlûbiyetin neticelerine güzel bir misal oldu: Bu mağlûbiyet kendisinin askerî harekâtım birdenbire ve katı bir şeküde durdurduğu gibi, siyasî sahadaki nühız ve hâkimiyeti için bir inhızam teşkil etti.
ltalyanm hezkmeti kendisi kadar, askerî ve siyasî müttefiki üzerinde de tesir göstermiş bulunuyor. Halbuki Aknanyanın bir kalyan mağlûbiyetinden, kendi lehine istifadeler temin etmeei bekleniyor ve derhal gerek ona yardım, gerek kendi siyasetini taitvtye maksadı ile faaliyete geçeceği ümit ediliyordu. Fakat, İtalyan hezimetinin bu kadar ânî oluşu ona, bir taraftan hazırlık zamanı diğer taraftan vaziyeti kavrayış imkânı bırakmıyarak, bütün kapıları kapamış bulunuyor.
Şu muhakkaktır ki, Almanya,   I her  ne bahasına   olur*a  olsun,   j Mihverin    hayatını    kurtarmak   ; için, İtalyaya yardıma karar vermiş olsaydı bugüne kadar harekete geçmesi lâzımdı. Zira Almanya, siyaset ve askerî hareketlerinde sürate ve ânî tjşeib-büse misai oimuştur. Bugün rse, ataleti o mabette büyük görünüyor.
Almanyanın bu seri siyaset ve harekât devresinin sonu gelmiş olduğuna diğer bir misali, Fransa ile olan temaslarında görüyoruz. Aylardanberi bir mesele üzerinde uğraşıp mütemadiyen yerinde saymak ve bir neticeye varamamak Nazi siyasetinde ilk defa görülen bir hâdisedir ve ftk zahirî galebelerine dehşetli görünen bu siyasetin devrini savdığını göstermekte d ir.
Manifaturacıların Hava
Kurumuna teberrüü
Manifatura tüccarlarından: Nağli-yan Lutfiyan, Ş.7440, Rafael Kazes, Samuel Kazes 2000, Armine Mihael Papazyan 1850,Mıgırdıç Osepyan.Ha yık Mistekyan, Polat Limited 1500 er lira, Ali İhsan Necipoğlu, Nahmiyas Pessah 1250 şer lira, Ahmet Tatari, Kiryako Pamukoğlu, îstepan Cüm-büşyan 1000 er lira, Jak Ovadya, D. N. Kohen 750 şer lira, Nasi Acrnıan 550, Arşa bir ve Anidis biraderler, Menelaos ve Yanilambo, Dokumacılık ve Şerit Ş., Karabet Balyan 500 er lira, Sakalakçıoğlu Yani ve Niko 400 lira, Yorgi Arapoğlu 300 lira ver mislerdir.
Ankara Hayatından
Krokiler
Zeynebin Fil Dişi Taraklı Sevgilisi
ŞUNDAN
BUNDAN
Bu ayın dördüncü günü akşam üzeri Adliye Sarayımızın koridorlarını tiz ve acı bir feryat inim inim inletti:
— Uy anam. Başım!
Feryat, adliyenin ağır ceza koridorundan geliyordu. Herkes o tarafa doğru koşuştu.
Yere, up uzun uzanmış, siyah çarşaflı genç bir kız, bu taraftan ağüyarak feryat edryor, diğer tar raftan da feryadında ki şikâyetin
mevzuu olan baş mı ellerıie uyuşturuyordu..
Bu, yere uzanma, feryat etime ve baş uğuştunma hâdisesini iyice anhyabumek için beş altı ay geriye grtmek lâzımdır.
Ankaramıza, yedi, sekiz saat mesafede küçük, cana yakın, tipik bir köyceğiz ve bu köyceğizin de Zeynep adında ve henüz on dört yaşında, fakat, vaktinden evvel geuşnuş, kırmızı yanaklı, simsiyah ve iri giöziü, penbe beyaz, bıngıl bıngıl, hakpkaten güzel bir kızcağızı vardır.
Zeynep, köyündeki bütün bekâr delikanlıların gönlünü peşinden sürüklemekte ve her yerde onun lâkırdısı edilmektedir.
Kıza, birçok delikanlı taliptir. Fakat, babası,
— Kızım, henüz küçük, eve-remem.
Dryerek bütün talipleri reddetmektedir.
Bu taliplerin arasında Zeyne-be, kara sevda denilen illetle bağ lı, Mustafa oğlu Mustafa isminde biri vardır ki, kızın ailesi, bu yüzden Zeynebi, yalnız başına sokağa bile çıkaramamaktadır.'
Mustafa oğıu Mustafa, her gün Zeynöbdn evi önünden birkaç defa geçmekte ve meşhuru âlem o-lan şu türküyü avaz avaz tekrarlamaktadır:
«Zeynebe yaptırdım fil dişi tarak»
«Tara da kâküllerini bîr yana
bırak»
Bir taraftan türküyü söylemekte, ve bir taraftan da hakikaten yaptırdığı fil dişi 'bir tarağı, kalbinin üzerindeki cebriden çıkararak evin pencerelerine doğru uzatırı aktad ır.
Kızın balbası, en ziyade bu hale içerlemeJcte Mustafa oğlu Muşta fanın üzerine hücum edip hem fil dişi tarağı, hem de onun kafa-
sını kırmamak için kendisini güç belâ zaptedebilmektedir. Birkaç defa jandarma ve nahiye müdürüne de şikâyette bulunmuştur. Haütâ, bu yüzden, Mustafa oğlu Morsta fayı mahkemeye vermışse de şahit bulamadığından dolayı j onu mahkûm ettirememiştir. Gün ler, bu minval üzere geçerken, Zeynepçık de bir gün nasılsa, tek başına sokağa çıkmış, az ötedeki bir arkadaşının evine misafirliğe gitonek istemiştir.
İşte, tam bu sırada, kalbinin ü-zerindeki cefoınde, Zeynebin saçları için hi dışı bir tarak saklıyan Mustafa oğlu Mustafa meydana çıkmış, Zeynebi, bağırıp çağırmasına rağmen sırtlamış, beygirin terkisine vurarak dumanlı dağlara doğru, dolu dizgin yol a-lmağa başlamıştır.
Onlar, yol ala dursun, köy de, allak bullak olmuştur. Jandarmalar beygirlerine atlamışlar, kara sevdalı Mustafa oğlu Mustafanın takıfbine düşmüşlerdir. Az gitmişler, uz gitmişler ve nihayet, Mustafa oğlu Mustafanm ifadesine nazaran, kalıbının üzerindeki cebinde saklanan fil dışı tarakla, bir defacık olsun, Zeynebm siyah ve gür saçları taranmadan ele geçmişlerdir. Ondan sonrası malûm. Mustafa oğlu Mustafa An-karaya getirilmiş, müddeiumumilik tarafından kesilen bir tevkif müzekkeremle hapishanenin yolunu tutmuştur.
Mahkeme aylarca sürmüş ve nihayet bu ayın dördüncü günü kara sevdalı ve fil dişi taraklı Mustafa oğlu Mustafa bir sene üç ay hapse mahkûm olmuştur.
Bu karar üzerine aklı başından gideyazan kara sevdalı kalbinin üzerindeki cebinde taşıdığı fil dişi tarağı unutmuş ve »mahkeme salonunun kapısından çıkarken, yanından geçen Zeynebin başına okkalı bir yumruk indirmiştir.
Zeynep yere yıkılmakla beraber feryadı da bastırmıştır:
— Uy anam, başım!
Bu suretle Mustafa oğlu Mustafa da hapishaneye gideceği yerde cürmü meşhut müddeiumumîliğine getirilerek Zeynebe reva gördüğü bu yumruğun hesabını vermek için sıra beklemeğe baş-lamışUr.
Ertugnıl ŞEVKET
Ali Şîr Nevaî
Büyük Türk Şair ve Mütefekkirinin
Beşyüzüncü Yıl Dönümü Münasebetiyle Üniversitede Dünkü Tören
(Başı 1 incide) X
olduğunu ve hattâ onun tarzında yaz dıfını söylemiştir.
Profesör Caferoğlu Ahmet
«— 9 şubat 1941 tarihi, Türk dünyasının büyük kültür bayramlarından biridir. Çünkü, Mir Ali Şir Nevaî, Orta Asya edebiyatının banisi ve Türk dili mücadelesinin hâmisi olmuştur. Ali Şir'in tesiri altında bütün Türk ve Şark ülkelerinde Türk Çağatay diline ait muhtelif dillerde bir çok gramerler ve lügatler vücu-de getirilmiştir.
Ali Şir'in son eseri olan Muhake-metüllûguteyn ölümünden bir sene evvel yazılmıştır. Bu eserin temelini Türk düinin fars dilinden zengin olduğ-u teşkil eylemektedir. Ali Şlr, bu eserinde bir çok kelime teşekküllerini ve iştikaklarını nazarı dikkate alarak bu bakrmdan Türk dilinin fars diline üstün olduğ-unu isbat etmektedir.>
Profesör Zeki Velidİ
c— Ali Şir Neval'nin mensup ol-
KA TIL KIM?
Ömer göz alabildiğine uzanan tütün tarlalarının aracındaki dar yoldan kızgın güneşin altında saatlerden beri ilerliyordu. Daha ne gölgesine sığınacak bir ağaca ne de hararetini söndürecek bir suya rastgelmemişti. Zaten bunları pek fazla da arzuladığı yoktu. O bütün kuvvetini bacaklarına vererek bir an evvel köye koşmak, daha dün pazara götürdüğü mallarınım karşılığı olan po-ralan Emineye göstermek istiyordu.. Elini ihtiyari bir hareketle göğsüne götürdü. Parmaklarına temas eden kesenin verdiği saadetle iüJümfifidj, Ah iJâia, De-
rede olsa her şeyin başında geliyordu.. Ömer Gazi köye seferberlikten aşağı yukarı bir sene sonra gelmişti. Harbin ilk saflarında düşmanla göğüs göğüse çar pışan ve temiz kanını o uğurda seve seve harcıyan bir şehit çocuğu idi. Babasını kaybettikten sonra emmisi Muharrem ağanın Gazi köydeki çiftliğine yerleşmiş, orada yarı bir akraba çocuğu yarı da bir sığıntı muaimelesi görerek büyümüştü. Ömer en sıkıntılı en fena günlerini aklı erdikten sonra yaşamağa başladı.
Oldukça çalışkan ve elinden -b-Çj ja gelir bir genç olmuştu. Ye-
dugu kabile Uygur kabilesidir. Bunlar, ilk Moğollarla beraber şarki Tür kistandan garbî Türkistana gelmişlerdir. Ecdadı Timurun ecdadı    ve
oğulları nezdinde memuriyetlerde bulunmuştur.
Ali Şir, ttirkçe bir çok eserler vü-cude getirmiştir. Farsça bir divanı da vardır. Fakat, ©serlerinin ekserisini türkçe yazmıştır. Bununla beraber kendisi ressamlık ve musiki 1-le de meşgul olmuş ve bazr besteler de yapmıştır.
Ali Şir'in edebî ve medeni faaliyeti, yalnız yazdığı eserlerle değil, yarattığı ve yahut kendi idaresi altında vücude gelmesine sebep olduğu diğer sanat eserleri, resim ve minyatür ve tezhip gibi işleri de nazarı dik kate alarak tetkik olunmalıdır.
Ali Şir, bundan sonra artık Üniversitede tetkikat mevzuu olmalıdır.»
Tören esnasında, davetlilere ve talebeye, büyük şair ve mütefekkirin bir minyatürü hediye edilmiştir.
tişmiş bir erkek çocuğu olmıyan I Muharrem ağa yavaş yavaş   bü-tün işleri ömerin üzerine bırakı- i yor, kendi köyün ufak meydanına bakan kahvede nargile tok ur- | dalmakla günlerini öldürüyordu. Fakat bu vaziyet ayni şekilde devam  edip  gidemezdi  Ömer de boğaz tokluğuna bütün gün emmisine çalınacak değildi ya.  İşte Muharrem ağa buna da münasip bir çare buldu. Ve bir gün onu yanına çağırarak:
— Bana bak Ömer dedi. Artık büyüdün, bende senin yarı baban sanılırım. Seni evereyım gayrı..    Ömer   beklemediği    bu
mevzu karşısında önce biraz sıkıldı.
Sonra emmisinin ısrarlı sözleri ve bakışları altında söylemeğe karar verdi, öyle ya fırsat bu fırsattı. Mademki errümisı onu eve-recekti oda Ali Çavuşun Em ine-yi sevdiğini onun da ömerı istediğini söyliyebilirdi.. Fakat vazi-
Tokyo Radyosu
Muhtelif lisanlarla neşriyat yapmak rekoru Tokyo radyosunda. Bu radyo, her gün 60 lisanla 15 neşriyat yapryor- Avrupa ve Amerika radyolarında en çoğu 32 lisanla neşriyat yapılmaktadır.
Mirditler Prensi İntikamını Aldı V3 Öldü!
Mirditler prensi, eski komitacı Rok Doda, Arnavut kabadayıları gibi öldü.
Mir di ta, Arnavutluğun kanun ta-nımryan, bir bölgesidir ve kegalarla meskûndur. Dlrina şimalinde bulunan bu dağlık yere alt efsaneler pek çoktur. Mlrdit kabilesi, bir kaç bin kişiden mürekkeptir. 400 senedenbe-ri ne Osmanlıların, ne de Yunanlıların nüfuz ve İdaresi altına girmiştir.
Bunlar, kendi ananelerinden başka bir kanun tanımazlar. Bu ananeye göre, şefleri San Poolo yaylasında ve en cesur Mirditler arasından seçilir.
Fakat, yeni şef, eskisinin ölümünden sonra İntihap olunur. Eğer bu reis, harp meydanında ölmüş veya bir suikaste uğramış İse intihap intikamı alınıncaya kadar tehir olunur.
Bok Doda, çok   cesur bir adamdı. 1912 denberi bir çok   muharebelere İştirak etmiş ve kabilenin şefi    olmuştu. Yunan - İtalyan İhtilâfına ka dar, sadık bir bendesi olduğu kral Zo RTonuıı Ncrfuchz çiftliğinde yaşıyordu. Rok Doda'nın kral Ue arası açıl-j d    Z'»ço, aleyhinde bulunmıya başladı. Avenesini aleyhine ayaklandır-! di. Fakat, en çok İtimat ettiği bir arkadaşının İhanetine uğradı.    Ha-j yatmı, hemen dağa çekilmekle   kurtarabildi.
Yunan - İtalyan muharebesi, Bok Doda'ya bu ihanetin İntikamını almak fırsatını verdi. İJtekl arkadaşının Avlonya cephesinde bir müfreze kumandanı olduğunu haber aldı. A-j (lamlarını topladı. Baklblnl aramaya başladı. Nihayet bir gün karşılaştılar. Mücadele pek şiddetli oldu. İki taraf göğüs göğüse, boğaz boğaza I geldiler, ön safta bulunan Bok Doda, hasmının bir ktırşunile ağır surette yaralandı. Buna rağmen, eline geçirdiği bir bombayı H**«f"mın üzerine atacak kuvveti buldu. Bomba, patlayınca kasnımın vücudu parça, parça havaya fırladı. Bok Doda mem nunlyetle gözlerini kapadı. İntikamını almıştı.
Avlonya önünde harp edenler, D rinanın en yüksek bir tepesinde ateş yandığını ve buna diğer tepelerden de, ayni suretle cevap verildiğini gör düler.
Mirdltlerin bir ananaeslne göre, şefin vefatı ve yenisinin intihabı bu suretle İlân olunur.
Siyah bir kocuğa bürünmüş, yakası, yüzleri görünraiyecek derece kaldırılmış Mirditler, yeni şefi İntihap İçin San Paola yaylasına gelirler. Bok Doda'nın yerine oğlu seçilmiştir. Arnavutlukta harp devam ediyor.
Moskov?. Halkını Heye-ena Veren Bir Tiki
Moskova halkı, caddelerde tilki a-vrna çıkmış, bir çiftlikten kaçıp kurtulan bir tilki, selâmet çaresini şehre ilticada bulmuş. Aylardanberi o-rada yakıyor, bütün gayretlere rağmen ele gtçlrllemlyor.
Bir kaç kereler görülmüş ise de yakalanamamıştır. Tilki, gündüzleri, damlarda saklanıyor, gece karanlık basıp ol ve ayak çekilince aşağı iniyor. Çöp tenekelerinde bulduğu şeylerle karnını doyuruyor, sonra yine dama çıkıyor.
Tilkiyi diri veya ölü ele geçirmek için Moskovadu bir çok sürek avları tertip edilmiştir.
yet hiç te umduğu şekilde çıkmadı. Muharrem Ağa geniş yer minderine biraz daha gömüldü, takkesini parmağının ucile birkaç kere oynattı. Sonra:
— Hele hele dedi. Emmede nazlı imişsin?. Zati sen dımesen de ben kızımı sana vermeğe karar verdim.. Ömer tıkanır gibi..
— Ayşeyi mi diye atıldı.. Ah yarabbi ondan sonra ne sıkıntılı anlar yaşamıştı., Ömer yine elini kalbinin üstüne bastırdı. Kendi kendine:
— Gönül bu dedi. Sanki Ayşeyi sevivereydi ne olurdu... Yine dar patikadan ağır a»ğır ilerlemeğe başladı.
Emine şimdi Ömeri bekliye-cek ve akşam sular karardıktan sonra onun atının terkisinde güneşin battığı tarafa doğru kaçacaklardı. Ömer yediği ekmeği inkâr etmemişti ki, emmisine belki daha çok onun hakkı geçmişti. Senelerce onun hayalile  avunan
Kimyager Musfafa Hakkı Nalçacı İle Bir Görüşme
Istanbulun Suları
"Senelerce Yapılan Tahlillerde Terkos
Sularında Hiç Bir Bakteri ve Kolibasil Görülmemiştir„
«Terkosv suyu ötedenberi   zaman zaman mevzu bahsedilir. O içilebilir bir su mudur? Temizlik derecesi ölçülür, diğer sularla arasındaki faidc I ve zarar nisbeti   hakkında   fikirler' .leri sürülür.
Bu hususta salâhiyetle söz söyli-ya bilecek kimyagerlerimizden Mus-.afa Hakkı Nalçacıya çittim. Esasen kendisinden bu konuşma için Beyoğ-undaki lâboratuvarında randevu almıştım.
Eski Darülfünun emini olan kıymetli müderris sözleşmiş olduğumuz saatte orada buldum. Karşılıklı oturarak ona meseleyi açtım.
— Terkos suyunun diğer sulara nazaran uzvumuza daha faidell olduğu söyleniyor. Halbuki buna mukabil bizim, iyi su> ctatlı su» dediğimiz meşhur menba suları insanı sulandırıyormuş dedim.
O kürsüde ders veren profesör ha-lile söze başladı:
— Eviâ sualinizi izah etmeden evvel size yalnız sulardan birkaç sa-trr söyliyeyim dedim.
Suların hayat üzerindeki çok eski zamandan beri görülmüş, daima her zihayatın sudan yapıldığı kanaati ileri sürülmüştür.   Biz zi hayat
dediğimiz zaman hemen canlı olan şeyler hatmmıza gelir. Fakat taşın toprağın da hayatiyeti vardır. Bu güne kadar bu hakikati nakzeden bir faraziye kurulmadı.
Görüyoruz ki issiz bir sahra halinde bulunan yerlerin birçoğunda yapılan tetkikat neticesinde buraların da vaktile mamure olduklarını anlıyoruz. Sonraları suların çekilme-sile veya menbaların kurumasile sakinler susuz yaşamak imkânsızlığı karşısında göç etmişlerdir. Kendilerine sulak başka yurtlar aramak gayesile çekilmişlerdir.
Gelelim İstanbul sularına...
İstanbul su bakımından arazisi çok enteresan ve muhtelif havasta birçok su menbalannı sinesinde cem etmiş bir teşekküldür.
Meselâ Boğazın bir tarafında 1-2 mikyasn masında pek çok menba suları bulunduğu halde diğer tarafında 4-5 mikyası masında sular olduğu gibi bu suların pek de uzak olmıyan civarında 19 - 20 mikyası masında sular mevcuttur.
Suların mikyası masınm insanlar üzerine tesiri az ehemmiyetli değildir. Bu sebeple mikyasrma cihetin-
DUYUNU UMUMİYE
(AMERiKA
4ft.000
AMERİKAN DOLARI
19. «8*
28.700
AMERİKAN BUDÇE5Î
VAR» O M"
AMERİKAN DOLARI
Amerika silâhlanması 35 milyar dolar   (72 mUyar
Türk lirası)   tahmin   ediliyor. Bu m Ut hiç para nereden ve nasıl bulunacak ? Hazinenin     iki
Amerikanın
Malî Vaziyeti
sine meydan ver-mly ecelini   söyle-mfcu AMERİKANIN
SERVET KAYNAKLARI
Biri »Jk Amerikanın mali kaynaklan nedir? Bu
varidat kaynağı var: istikraz, vergi, akla hayret verecek derecededir:
Eşhasa alt varidatın   yekûnu se-
YENt VERGtLER
Yeni vergiler İhdası zaruri.   Zira, Hİmdlkl vergiler normal masrafı korumuyor. Bu sebeple ticari ve sanayi . ı, 11 m   vergilerinin tezyidi dUştlnü-üyor. B.   Roosevelt,   silâhlanmanın s,ı veya b*ı kimseyi   zengin   etmi-
Ayşe de elbet bir gün unutup gidecekti. Birden bire bir silâh se-sile olduğu yere mıhlandı. Sonra sesin geldiği tarafa doğru koşmağa başladı. Bir sıçrayışta yolun sol kenarındaki hendeği atladı, çitlerin arasrndan yavaşça geçti. Fakat karşısına çıkan manzaranın deh$etile bir adım atmağa takati kalmamıştı. Yerde toprakların üstünde bacından yazması düşmüş, belini mce yollu peşte-malile sıkmış emine yatıyor, gül-l senin sol tarafından küçük bir I musluk halinde mütemadiyen kan sızıyordu. Gözleri yarı açık, ağzı bir şey söyliyecek gibi aralıktı. Ömer yavaşça yere çöktü. Genç kızın sararmış elim avuçlarile sıktı sonra birkaç kere:
— Emine, Emine diye seslendi. Fakat birden bire uzaktan gelen ayaJc eeslerile kendine geldi. Ne yapacağını şaşırmıştı. Şahitsiz iapaLsız bir cinayetle karşı karşıya    bulunuyordu.    Kendini
nede 74 milyar dolara baliğ olmaktadır. 1941 de, işlerin açılması do-Iaytslyle bunun 81 milyara çıkacağı tahmin olunuyor-
Hükümet, istikraz veya vergi sure ti 1 o para bulmakta mttşkUât çek-mlyecektlr.
müdafaa etmesine imkân yoktu. Telâşla yerinden doğruldu. Genç kızın yarı açık ağzı artık kilitlenmiş, gözleri büsbütün araJanarak bir noktaya saplanmıştı. Ömer o-na boş nazarlarla baktı. Sonra yandaki çitin arkasına geçerek sağa kıvrılan yolda koşmağa başladı. Arkasından gittikçe yaklaşan ayak seslerini farketmiyor.
— Tutun, kaçıyor, bırakmayın diye bağıran köylülerin haykırışlarını işitmiyordu.
Güneş tepenin öteye düşen ya macında yavaş yavaş alçalıyor, uzaktan derin ve acı çakal bağırtıları geliyordu. Gazi köyün kasabaya giden yolunu süngülü iki jandarmanın ortasında elleri kelepçeli başı göğsüne düşmüş bir
adam ağır ağır döndü. Arkalarından büyük bir sürü halinde yalınayak köy çocukları geliyor, a-ra sıra hep bir ağızdan garip bir
den fen kitapları sulan içilebilir, şüpheli, içilemez diye sınıflara ayırırlar. Birçok müellifler hafif yani mikyasımi derecesi - ağırlık derecesi - düşük suları tavsiye ederler. Mikyası ması yüksek suların istihlak edilmesinden tevakki edilmesini tavsiye ederler.
Kabın şürp suların mikyası maUrı nın azlığı veya çokluğu terklplerin-deki ağır madenlere imlahmm mikta rina tâbidir.
Bunlardan yani ağır madenlerden, sular da en çok rol oynryan kal yum madeni lmlâhıdır ki bunlar ya sair karbonitkalsiyum veyahut sülfat do kalsiyum halindedirler.
Karun mühim unsurlarından birini de «Kalsiyum emlâhı teşkil ettiğinden, kan kalsiyum emlâhı zayiatı nın mühim bir kısmını sudan telâfi eder. îşte bu sebeple sudaki kalsiyumun kana hizmeti inkâr kabul et m ez bir hakikattir.
Bu sebeple eğer suyun mikyası ması yalnız bikarbonat dö kalsiyum dan teşekkül etmiş ise ağırlık dere cesl 15-25 mikyası masmdaki su-larm içilmesinde sıhhî hiç bir mahzur yoktur. 14 mikyası masmda o-lan Berat, 18,5 mikyası masmda o-lan Şam, 22 mikyası masmda olan Halep, şehirleri halkı asırlardan beri bu derecedeki sulan içtikleri halde hiç bir zarar görmemişlerdir.
Yalnız sularm mikyası maşım yükselten kalsiyum mürekkebatmdan kibrit kalsiyum fazlaca olursa mide de hazımsızlığı barsak lar dır tak ab-buzu mucip olur ki, şüphesiz bu nevi sularm istimali zararlıdır.
İstanbul civarmda menba sular-nndan 40 kadarını sureti mahsusa-da aldırarak yaptığımız tahliller neticesinde ağırlık derecelerini bulduk. Tomruk Ağa 0,8 - 1,5, Taşdelen 1,5 - 1, Karakulak 1,5'- 2,5, Çubuklu 1,5 - 3, Kayışdag* 2-3, Keçe suyu 3 - 5, Çrrçır5 - 7,5 Hamidiye 4-6 Elmalı suyu 4,5 - 5,6 bu ayni zaman da Kadıköy terkosudur. Istanbulur terkosunda ağırlık derecesi ise 11,5-13 dür.
Bu söylediğim sularm   terkipleri ne sülfat dö kalsiyum hemen hemen, yoktur, yalnız <Terkos> suyunda bu madde çok az ve zararsız eser halindedir.
Esasen sularda her şeyden evvel ve mühim olan Patojen mikropların bulunmaması matlûptur. Bu noktayı da Bakteriyoloji tayin eder. Menba sularında hastalık yapan mikrop lar yok denilebilir...
İstanbul ve Kadıköy Terkos suları gibi. Bunlar da ancak asılları dere ve göl olduğundan dolayı bu evsafa maliktirler. Şu muhakkaktır ki senelerce yapılan bakteriyolojik analizlerde Terkos   sularında hiç    bir { bakteri ve kalrbasil   görülmemiştir | Bu çok şayanı takdir ve   istanbul j halkı için bulunmaz vaziyettir, j   Mikroplardan   ari   bulunanlardan çok fakir, mikyası ması mutavassıt (4 - 15) sularm içilmesi sıhhatli o-1 anlar için tavsiye edilebilir.   Ama çok hafif sularm istimalinin de yeri vardır.   Bunlar   mideleri   bozuk kimselere hastalara faidelidir.
Fakat hali tabiîde sıhhatli insanların hali tabiideki kanlarının tenkis etmesine binaen devamlı içilmesi pek fazla sıhhi bir şey değildir. Neşvünema halinde bulunanlara terkos suyu her bakrmdan faide verir.
Su bahsi hayat bahsidir ince kimya, bakteriyoloji bahsidir.
Muhterem kimyaker burada susmuştu benim kendisinden istediğim şeyleri izah etmişti. Daha fazla lüzumsuz sualler sorup onu yormamak için ben de su bahsini burada
kestim. _
Neriman HtKMET
maJcam tutturaraık bağrışıyorlardı. Kafile Muharrem ağanın evinin önünden geçerken birden bire büyük baiıçe kapısı açıldı, kırmızı peştamalını om uzuna atmış, yazmasını başına alelacele dolamış olan Ayşe sokağa fırladı, ve jandarmaların ortasında sakin sa kin ilerliyen genç adama doğru atılarak:
Ömer, Ömer diye bağırdı. Se ni mi yakaladılar, neden seni tuttular.. Ömer başını ağır ağır yukarı kaldırdı, Bütün etrafındakiler! ilk defa görüyormuş gibi yabancı yabancı bakındı. Sonra tekrar önüne eğdi. Genç kız bütün kuvvetile:
— Bırakın onu, o katil değildir diye deli gibi çırpınarak dört
tarafa koşuyor, köy sokakları akşamın alaca rengine bulanmış, uzaktan ağıllara dönen sürülerin çıngırakları işitiliyordu..
Necla MARAŞ
999
VATAtf
TT- 2-941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Mekteplerde İmtihan Şekillerini
Beğenmiyorlar
Mekteplerde imtihan şekillerini beğenmiyorlar.
Geçen sene, An karada toplanan «Maarif şurası» nın kararlarından ve özerinde durdukları meselelerden biri de, liselerde ve orta mekteplerde yeni imtihan .nekll idi. Güzel bir İş!
Fakat yazık ki korm^nhan ve kararlaştırılan fikirler boşa çıktı. Maarif VekAleti de bilir ki, 9St) -940 ders yılrada alınan netice çok dÜHİtktttr-
VekAlet ve yahut her hangi bir ptrndeMk gazete imtihan çeki İleriye elde edilen neticeler hakkında
bir anket arsalar vo bu   ankete
memleketin ileri gelen fikir adam lan ve hatla bu için mütehıısHis-
larına sorsalar, alacakları cevap, muhakkak, yeni imtihan şekillerinin ezici olduğunu ve imtihan işlerinin her şeyden evvel Islâha muhtaç olduğunu soylıyeceklercHr.
Her h? gibi maarif ferini de bert rmtiem ek hayırlı bir N olar kanaati ndcyiz.
Yeni İmtihan akillerinde «Maarif »Orası» nm durması bir za-mrettir.
M* K.
Adliyede:
Nafıa İs
Imrallı, Karabük ve Zonguldakta Çalıştırılanlar Fazlalaştırılıyor
Hapishaneler umum müdürü Baha Ankan, dün tstanbula gelmiştir. Bir kaç gün kaldıktan sonra tekrar Ankaraya dönecektir. Hapishaneler Umum müdürlümü Türkiyedeki hapishaneler ve mahkûmlar hakkında esaslı tetkiklere dayanan bir broşür hazırlamıştır. Türkiyede 36 bin kadar mahkûm vardır. Nafıa islerinde çalıştırılacak mahkûmların sayısı 7 bini asmamaktadır. Nafıa işlerinde çalışabilecek mahkûmlar ayrılmaktadır. İmralıda, Zonguldakta, Kara-bükte çalıştırılan mahkûmların sayılarının arttırılması için de totkikat yapılmaktadır.
Erkekliğin şanındanrruf!.. Hırsız,
Kabahatini İtiraf etti
Nazmı Yet, Galata, Beyoğlu ve İstanbul taraflarında on iki yerde hırsızlık yaptığından yakalanmış ve I dün Sultanahmet sulh birinci ceaa hâkiminin önüne çıkartmıştır. Nazmı Yet, diyor ki: |
— Bay hakim yemin edeyim de inaıımız. Beyoğlu tarafındaki hırsızlıkların hepsini ben yaptım. İtiraf ediyorum. Brkekligin şanı böyledir. Fakat Galatadaki   ve   Istaırbutoaki
hırsızlıklar! ben yapmadım.
Hâkim, bu müdafaayı kabul etmedi ve kendisini tevkif etti.
Dindaşlarını Bile Dolandırmaktan Çekinmemişler
Polis dün müddeiumumiliğe Avram ve Ropen isminde iki sabıkalı genç verdi. Bunların tam iki düzüne dindaşlarını dolandırdıkları iddia ediliyordu.
Sultanahmet sulh birinci ceza hâkimi sorgularını yaptı ve ikisini de tevkif etti.
Paltoyu Çaldığı Zaman Meğer
Şarhoşmuş!..
Sultanahmet sulh birinci ceza hâkimi, dün çok garip bir davayı tetkik etti. Suçlu Mahmut Yeşil isminde bir hamaldı. Bir kaç gün evvel tüccardan Ziyanın paltosunu çaldığı için hâkimin huzuruna çıkarılıyordu. Mahmut Yeşil, kendisini şöyle müdafaa etmek istiyordu:
— Bay hâkim, ben çok namuslu bir adamım. Sabıkam da yok. ömrümde haram yemedim. Tek bir kusurum ayyaşım. Sarhoş olduğum zaman şuuruma hâkim değilim, işte, böyle bîr zamanda kulübeme bir palto götürmüşüm. Ayıldıgım zaman, bunu kapının arkasında buldum. Nedamet ettim. Sahibine götürmek için karar da verdim. Kararımı tatbik etmek üzere iken elime bir şişe rakı geçti, yine şuurumu kaybettim. îşte bu sırada kendi kendime:
— Bu palto, kulübede ne duruyor. Belki çalarlar, dedim ve götürdüm, altı liraya satarken yakalandım. Beni affediniz.
Hâkim, Mahmut Yeşüi tevkif etti.
Beşiktaşta oturan Sevim isminde iki yaşında bir çocuk, bahçenin havuzuna düşerek boğulmuş ve ölmüştür. Tabîbıadli Enver Karan dün cesedi görmüş ve gömülmesine izin ver mistir.
Kastmpaşada oturan Sara isminde altı yaşında bir çocuk ta yanarak yaralandığı için Şişli Çocuk hasta-hanesine kaldırılmıştı. Dün ölmüştür.
Müddeiumumilik her iki ölüm hâdisesi hakkmda tahkikat yapmrya lüzum görmüştür.
* Uzunköprü icra memuru Kâmil
Doğan 160 lira zimmetine geçirdikten sonda ortadan kaybolmuştu. Polis dün Kâmil Doğanı îstanbuida yakalamış ve müddeiumumiliğe vermiştir. Sultanahmet sulh birinci ceza hâkimi sorgusunu yaptı ve tevkif e-derek Uzunköprüye gönderilmesine karar verdi.
Cumhuriyet Gazetesi Aleyhine Açılan Dava Neticelendi
Bir müddet evvel, Afrodit meselesi münasebeti ile Cumhuriyet gazetesinde çıkan ve İstanbul Cumhuriyet müddeiumumisini halkm husume tine maruz bırakacak mahiyette olduğu iddia edilen neşriyattan dolayı mezkûr gazetenin neşriyat müdürü Hikmet Münif Ülgen, Asliye Altıncı ceza mahkemesince yedi ay hapse mahkûm edilmişti. Temyiz bu kararı nakzettiğinden ayni mahkemede devam edilen muhakeme bu defa Hik met MÜnifin bcraetl ile neticelenmiştir.
İhtikâr Suçluları Adliyeye Verildi
Müddeiumumilik ihtikâr suçlularının derhal cezalarını görmeleri için asliye mahkemelerinden birisi ni yalnız hu suçlara tahsis etmişti. O vakktenberi Müddeiumumiliğe yüz elli kadar suç intikal etmiştir. Bunlardan bir çoklarının dosyaları da mahkemeye intikal etti. Evvelki gün tevkrf edilen Yako, Baroh, Manol, Mustafa Sıtkı ve Mustafa Sabrının dosyadan da dün mahkemeye verilmiştir. Yakında bunların duruşmalarına .da başlanacaktır.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.18 Hafif parçalar (Pl.) 8.15 9 Ev kadını - Yemek listesi
12.30 Program 12.33 Türkçe plâklar 12.50 Ajans haberleri 13.05 Plâk larla şarkılar, program m devamı 13.20 14 Karışık program (Pl.)
18 Program 18.03 Cazband (Pl.) 18.30 Konuşma 18.45 Müzik Çiftçinin saati - Zeybek oyunları 19 Müzik tspanyada yarım saat (Pl.) 19.30 Ajans haberleri 19.45 Radyo fasıl heyeti 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Müzik radyo küme heyeti - Klâsik program. 21.30 Konuşma 21.45 Radyo salon orkestrası
22.30 Memleket saat ayarı, Ajans haberleri 22.45 Radyo salon orkestrası program m m devamı 23 Müzik: Dans müziği (Pl.) *23.25 23.30 Yarınki program, Kapanış
Eminönü Halkevinden:
(İstiklâl Savaşı hakkmda konferans ve film)
13 şubat 1941 perşembe günü saat 18 de evimiz salonunda istiklâl Savaşı) mevzuunda bir konferans verilecek ve (İstiklâl savaşı) filmi gösterilecektir. Gelmek arzu edenlerin giriş kartlarını büromuzdan almaları rica olunur.
Bu Akşam
SÜMER
Si
unda
Esrarengiz Memleket...   Vasi ve büyük memleket... Gece ve sokaklarında bütün ihtirasların kaynattığı memleket...
PARİS
ALBERT PREJEAN ve GİNETTE LECLERC
en güzel Fransız yıLduçlarının iştirakile canlandırdıkları
METROPOLİTEN
(Hayat Güzeldir.)
Bütün hakikatlar filmini, büyük   Fransız   şaheserini
Bu akşam   SÜMER   Sinem asında
Mutlaka gidip görünüz.
ADİ/ELER
YAZIK!...
Meğer Aralarında Görüş
Fark
ı
Yo km uş
Tasviri Efkârın başmakalesin-deki peynir tenekelerinden bahseden yazımız, Türk köylüsünün ve Türk işçisinin geçim şartları hakkında Naci Sadullatıın Velit Eibüzziyadan farklı bir kanaate safup olmadığım da ispat imkânını bize vermiş bulunuyor. Evet... Tan gazetesinin 8/2/941 tarihli nüshasında ikinci sayfanın yedinci sütununda yer bulan ve «Karşılıklı Demagoji* ballığını taşıyan yakısı ile dostumuz Naci Sadullab, müdafaa ettiğimiz esasları red vc cerh edecek delillerden ma'hrUm bulunduğunu izah ettiği derecede bir sarahatle Ebüzziyazadenin yaru başında mevki almaktan çekinmediğini de ilân eylemiş bulunuyor.
Tasviri Efkâr baş sütununun bir zahire antreposu haline sokulduğu sun, Ebüzziy azaden in peynir tenekeleri üstüne çıkarak Türkiye efkârı umumiyesıne:
— Ey ahali! «Kendimizi bildik bileli, memleketin ekseriyetini temsil eden sınıfın başlıca gıdasını ekmekten sonra peynir teşkil ederi»
Diye haykırmasını biz cevap-srz bırakacak olanlar arasında görülemezdik. Türk milletine ait bir    millî hakikatin,    ne derece
cür'etkârarfce olursa olsun, bir mugalata darbesile ortadan kaldırılabileceğini mümkün sayanlar arasına bizi de katıştırunak hangi yiğitin kârı olabilirdi? Ve tabiî, hakikati, değiçmiyen, mevcut   olan ve daha iyiye,    daima
çok daha iyiye doğru bir istihale seyri takip etmesi mukadder bulunan hakikati uluorta yazmıştık.
Naci Sadullahın sütununda, Taaviri E6kânn bu iddiası söyle bir teşhis buluyor:
«... Bu cümleler, gizli bir istihza maskesi altında sırıtan aşikâr bir demagojinin maİMulü-dür..-/ j
Acaba vatandaş ne demek istiyor? Ebüzziy azadenin iddiasını certı mi etmek niyetindedir?       j
İlk bakışta hatıra gelen budur, j Fakat   Türk köylü   ve işçisinin
geçim seviyesi   etrafında ortaya attığımız   «.düpedüz  hakikat»   in ] tetkiki  akabüvda  Tan muharriri derhal  sahadaki mevkiini teebit ediyor;
«— İnsana Türk köylüsünün oir saray kilerimde yaşadığı hissini veren ve Türk işçisinin fakir gündeliğini br tüccar kazancının tavikinde gösteren bu cümleleri aolduran mübalâğa, ayni derecede aşikâr bir deimagojinin mahsulü değil rnidrr?»    '
Diyor.   Yani  Bbüzziyazadenin
onbaşılık    iddia ettiği    mevihum
efkârı umumiye    mangasının ilk
malûm neferi halini alıyor.
Ne yazık I Eğer, Türk milletinin zekâsına itimat edişinden alcı ıgı bir ilham ile:
«— ... Farkında olsalardı, bilirlerdi ki demagoji Türk köylüsünün ve Türk işçisinin hiç yemediği şeydir.»
Diyebilen bir Naci Sadullah Türk köylerini dolaşmış, Türk köylerinin damları altında bizim | grbi yıllar geçirmiş olsaydı ve ne o 1 u rd u end üst r i Türk iyesin in böyle hayret edilecek derecede gafil ve bigânesi olmasaydı.
YAZAN:
Nlzameddl
NAZİF
ABDÜLÂZİZE DAİR
Gazetelerde insana bıkkınlık veren bir eskicilik var... Amma bu birkaç gündenberi beliren bir matbuat illeti değildir. En az on beş yıldanberi bu böyledir. Bir mevzu tutmrya görsün, hemen her gazete derhal ona sarılır. Her orijinali bir taklit, her taklidi bir kalp ve her kalpı daha fazla tiksinti veren bir diğeri takip eder.
Bir müddettenberL gazetelerden biri bir eski mevzuu tekrar ele almış bulunuyor:
Abdülâziz...
Bu Osman oğlu kadar talihsiz bir adama toprağımızın üstünde ve altında rastlamak imkansızlaştı doğrusu... Bir zaman «İntihar mı etti? Katil mi edildi?» dediler ve yıllarca cevap aradılar. Bunu «katledildi» şeklinde sarih bir iddia takrp etti. Derken bir başkası ortaya çıktı, «intihar etti» diye aylarca tirtir tepindi.
İmdi yine katledildiği iddia olunuyor. Bir müddet evvel, bu hâdise Anık arada Ulus'un bü sütununda bir itiraz ile karşılaşmıştı. Dün de «En Son Dakika» nın ikinci sayfasında mmi mini bü çerçeve içinde şöyle bir itiraz görüldü:
«Abdülâziz intihar mı etti, katil mi edildi bilemiyoruz amma herhalde muharrir onu yaza yaza öldü r ecektir.»
En Son Dakika, adı üstünde,
en son dakikada çıkan bir gazetedir. Yani düşünmiye, aklını başına toplamrya vakti vardır. Boy. le bir gazetenin, bu iddiada bulunduğu gün ilk sayfasında koskoca bü çerçeve içende Abdülâ-zize ait bü tefrika ilân etmekte olmasını neye hamledelim:
EKişünmrye, aklını başına top-lamıya vakit bulamamış oDması-na mı?
Ortada açık bir hakikat varsa o da şu bedbaht hükümdara es-
ki müverrihlerin taktridarı «Cen-nebmekân» lığın her gün bir parça daha yaldızlarını kaybetmekte bulunmasıdır. Bu nasıl cennetme-kân? Cehenneme girdikleri sanılanların hat ıralan bile en deliksiz uykulara dalmış bulunurken nedir bu bedbahtm çektikleri?
?      %      ' \
GECİKEN  VE  ŞEKLİ TESBİT EDİLEMjYLN BİR HAREKET...
Arnavutluk kralı Ahmet Zogo nun Yunan ordusuna    yazılmak
¦¦/usunu göster.
ği haber veri-:yor.
Bunda bir yan şiık olacak her aide. Zogo bir raidir.  Eğer bu laber doğru ise onun   krallıktan vaz (geçtiğini kabul etmek icap eder. Zira bir kral kendi düşmanı ile harp eden bir kuvvet ile ancak ittifak edebilir. Onun bir başjka bayrak    altında | çarpışmayı kabul etmesi    anoak bayraksız katması ile    mümkündür.
Zogo'nun Arnavutluk tacını kendi rızasile terk edebileceğini akul alamıyacağtna göre bu haber belki şundan galattır:
1 «Kral, Arnavutlukta harp halinde bulunan Yunan ordusu yanında İtalyanlarla çarpışmak arzusunu göstermiştir, bu takdirde i«e söylenecek şey şudur:
«Geç... Çok geç,.. Bugüne kadar aklı nerede idi?»
*
AÇIK MUHABERE
Büyükadada Bay   Süleyman Nuri
öz:       <fc'.^<irtas>ı   ****
Münevver dlkKatiaiz beni pek mütehassis etmiştir. Sevgilerimi kabul *dlniz.
Hekimhan Sakarya Okulu öğretmenlerinden Şerafeitin Lebleblcloğ-
lu: " ^7 ,   -
Arzu ettiğiniz yazıyı göndermek üzereyim. Dikkatiniz beni pek mütehassis etmiştir.
Ermenileri Kimler
NİÇİN
ve Nasıl Aldattılar ?
Siyaset Faciasının Becerikli Artisti
Kâh Hamilere Gülüyor, Kâh Mahmîleri Eziyordu
Anlatan: Pantlkyan — Yazan: M. Sıiır
[Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur]
Yine ilâveye lüzum yok kl, Kafkas Ermenilerlne yapılacağı sanılan mu-aveneler için giden paralar da İstanbul ve Anadolu Ermenilerinin kasalarından, keselerinden çıkıyordu
Sözün kısası, başta îzmirliyan olmak üzere Hmçaklar da, Trroşaklar da el birliği Ue Türkiye Ermenilerlni «oyuyorlardı. Bu soygunculuk, hiç ara verilmemek şartile tâ meşrutiyet inkılâbma kadar dovam etmiş Türkiye Ermeniliğinin yalnız kanlan değil, iliklerine varıncaya kadar emilmiş ve eritilmiştir.
bir düşman ve zalim gibi telâkki e-dilmek istenüen Abdülhamit Ue Türk milletinin bu siyaset oyunundaki rolleri ancak yurtlar mı müdafaa ve asayişlerini muhafazadan ibaret olduğu pek aşikâr olarak anlaşılır. Hiç şüphesiz ki, kökten kahraman olan Türklerden kendüerlne savrulan kılıçlara, palalara boyun uzatmaları beklenemezdi. O zamanki başı dönük lerden bir çoğu Türkler tarafmdan imha ve itlaf edilmiş ise, kabahat hiç bir zaman yurdunu, huzurunu müdafaa eden Türklerde değil, bilâ-
Çarük Rusya bu hale bıyık altm- kis toprağı hor görerek, e-
dan gülüyor, sinsi siyasetini arzusu j ,indcki         nimeti yere atıp tekme-
liyerek vatandaşlarına saldıran yaradılışta soysuz, bazı   geçimsiz ve
huysuz Ermenilerde idi. Yahut da o Ermenileri hüküm ve tesiri altında bu gibi badirelere sevkeden gaflet ve cehalette idi. Ermeniler, kendi idraksizlik ve izansrzlıklan yüzün
gibi devam ettiriyordu. Ermenileri tngiliz nüfuzuna kaptırmamak için Abdülhamidi bütün kuvvetile körük-Mh'or.İngilizlere karşı sarayı kendine siper ediniyordu. Bu siyaseti İngilizler de anlamıyor, bilmiyor değillerdi hani. Fakat, onlarm da siyasetleri, Ruslarm rollerini, entrikalarını anla-
mrvor gibi görünmelerini icap ettiri-  den Rusya Ue IngUterenin birer si-
yordu.
yaset baziçesi    mevkiine girmişler
Bu siyaset faciasmm en becerikli ve bunun cezalarım zaman zaman artisti Abdülhamit idi. O,    Ermeni  bütün acılığı İle çekmişlerdir.
meselesinin kendine   karşı kullanılmakta olan silâh dMl'* ' büiyor. mı;'   bü -•¦-asetlnl hakikaten dahiyane denilecek bir şekilde idare
MEŞBÜTÎYETÎN İLANINDAN SONBA ERMENİ KOMİTEL
Meşrutiyetin ilânmı   takip   edeı,
ediyordu, tcabma göre Rusların yü- DÜtUn Türkiyede ve bilha.
züne gülüyor, eline geçirdiği   frrsat oo t .    .  ,. ile Ermenileri ezivo * Sa J*™*** yepyeni bir hava
pıc dostluk ferttin! bu defa da în- yori* **** Ve Terakkl cem*eL1-Stlizlere çeviriyor,   yine   Ermenilik V°   f^"   Türkiyedeki
yere seriyordu. Arada bir, geni, b5 ?T   k ^ w şümul'
rekabet sahnesi kuruyor, t.-.gdlere ,c . 1U "ff^,        bir ve mU
Rusyay, bu sahnede   kar,,   karsıya *"* 6amlml blr Pro"
brrakryordu. Onlar birbirlerile   nota; f ort»y» atılmış,   o   günlere
teatisi, siyaset mücadelesi yaparlar- ^ *ddetü* dwam
karşılıklı buğz ve adavetler hep unutulmuştu. Herkes, Türk. Ermeni, Yahudi, Bulgar, Sırp, Ulah hüftsa mtU
_ B 1ün ve gayri mUslim bütün ahali bü;
Birçok Ermeni komitacıları Abdül- | ve o]mnşt^ İ3tanbulda ^
ken  Abdülhamit, eline ç^Çen fırsatı ihmal etmiyor, Ermeniliğin    kanmı 1 iliğini yine kurutuyordu.
hamidin Ermenileri hiç sevmediğini,
kes zevkli bir heyecan İçinde çrrp.
her srrası geldikçe söyîemlş ve yaz- nryor, çarpmıyor, koşuyor ve gülü mrşlardrr. Fakat, ciddi bir kanaate ı yordu- Her tarafta nutuklar söyl
U L M A C A
Soldan 8aga: 1 — Balalayka 2 — Katı - Si 3 — Aş - Talk 4 — Riyazi
- Denk 5 — Aman - İra 6 — Hata -Ekrem 7 — îlk - İman 8 — Aram 9 — Avniye 10 — Re - Razı - Ruh 11 — Çile - Sıra
Yakandan Anafcrya: 1 — Karahi-sar 2 — Şimal - Ve 3 — Av - Yat-km 4 — Rana - tri 6 — Ak - Hayal 6 — Lâtife - Reze 7 t- Ata 8 — Yıldırım 9 — Kerem - Arı 10 — As - Namaz - Ur 11 — îlk Nefha
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ Soldan Saga: 1 — Nasp   etmek
- Dördüncü ay 2 — Kadın ismi -Bayramdan evvelki gün 3 — Durgun - Güzel, sevimli 4 — Nida - Terazinin gözü 5 — Garez - Kışın yağan - Temas 6 — Yamak 7 — Şeffaf blr madde - Sabunlanmak için kullanılan bez - Yazm esen bir rüzgâr 8 — Ezilmiş - Siyah 9 — Namazın aksamından - Talik eder 10
- Toprak - Bazan 11 — Son - Sükûnet Bul.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Tarama





âleti - Ortadaki harf iki defa okununca operatör 2 — En fazla - A-zerbeycanlı 3 — ikinci harfin nok-tasmı kaldrrmca su il o temizlen -Muayyen vakit 4 — Müsaade - Kader 5 — Parlak görünen - Tüy -Fotbol takımı 6 — Şık 7 — Atm a-yağma geçirilen demir - Bulma -At yavrusu 8 — Komşu bir memleket - Siyah 9 — Serzeniş - Sağlam değil 10 — Kadm ismi - bulmağa ça lıştı 11 — Ciğerlerimize giren hava - Bir şark vilâyeti
Sinemanın en güzel kadım
H E D Y  L A M A R R
Sinemanın en büyük artisti
S P E N Ç E R   i R A CY
Hatırasını ebediyen  unutamayacağınız derecede  nefis ve
şahane bir Film yarattılar
BU KADIN BENİMDİR
Orijinal nüslhası
MEL
ve esasa müstenit olmryan bu sözler, hiç te hakikat ifade etmezler. Benim bu husustaki kanaatlerim şudur:
Abdülhamidin Ermenilere karşı, hiç de düşmanlığı yoktu. O, Ermenileri diğer gayri müsliro unsurlardan ayırmazdı. Hattâ, diye bilirim ki. Yahudi ve Rumlardan daha ziyade Ermenilere itimat ederdi. Devlet hizmetlerinde, hattâ büyük vazifeler de E*"menilerin kullanılmasını bilhassa polis ve dedektif işlerinde, hele zatma mahsus ola \ hazine! hassada «ay:MZ denilecek kadar Ermeni memur bulundurmasını, bu kanaatimin kuvvetli bir delüi olarak gösterebilirim.
Ermenilerin düşmanı ne Abdülhamit ve ne de o zamanki Türkler de-ğüdi. Bilâkis kendileri idi. Dimağlarını tstiklâl sevdasma kaptıran, bu sevda uğruna Rus ve İngilizlere u-şaklık yapan Ermeni zümreleri Ue bu zümrelere katılan cahil ve gafil Ermenilerdi. Bunun için buracıkta ayrıca deliller göstermiye hiç te lüzum görmüyorum. Yakın tarihte geçen hâdiseleri hatrrlryanlar, bu hâdiseleri tam bir bitaraflıkla akıl ve mantık terazisinde tartanlar bu fikrime iştirakte, hiç de tereddüt etmezler. Abdülhamidi ve Türkleri Er menilere karşı düşman gibi hareket ettiren hâdiseler, sebepler ayrı ayn ve insaf ile tetkik edildiği takdirde
niyor, meydanlarda yaşasın hürriy^ yaşasm uhuvet, yaşasın müsavat o vazeleri top gibi gürlüyordu.   Hoc lar, despotlar, hahamlar,   papazla sevinç yaşlan döküyor ve öpüşüyor lardı.
Bu kalabalık arasmda siyah şakaları, siyah fiyanko boyun bağlan, Kafkas ve Rus lehçeleri Ue görüştükleri Ermeniceleri ile Hmçaklar ve Taşnaksağanlar da bulunuyor, on lar da birer hürriyet kahramanı gibi kuruluyorlardı. Meşrutiyet üânı-nm haftasında Avrupada bulunan Ermeni komitacıları, kaçakçılar, sür günler ve serseriler hep îstanbula dolmuşlardı. Hepsi de vaziyetten memnun görünüyor, Meşrutiyete can dan taraftar bulunuyorlardı. Onlar da yapılan nümayişlere, tezahürlere iştirak ediyor, nutuklar söylüyorlardı. •      *
Hmçaklar, Uk ve büyük toplantılarını Beyoğlunda (Sürp Yeror Tot-yon) klişesinde yapmışlardı, O sırada komitenin reisliğinde bulunan Kafkas ErmenUerinden Sabah Gül-yanla sayılı ele basılardan Halepli (Ditrat Srvaciyan), Adanalı (Mika-el Pehlivanyan) meşrutiyeti takdis ve tebcü yollu nutuklar söylemiş ve bu toplantıda bulunan ittihatçıları can ve gönülden tebrik eylemişlerdi, (Sabah Gülyan) alkışlarla karşılanan nutkuna:
SORUNUZ
OYLÎYELÎM
Fennî Gübre İstiyorlar
i
Yarın akşam
TÜRKÇE SÖZLÜ   NÜSHASI   PERŞEMBE
AKŞAMI
İPE*€
Sinemasında
»I. ^
W
Bu filmi görmemek sinemaya hiç gitmemiş olmakla birdir. DİKKAT: Yvin gece için MELEK'te loca kalmairhıştır. Numaralı koltuklar bugün sabahtan   itibaren    aldırılması
rictı olunur. Telefon: 40868
Adana çiftçilerinden Kemal O* zan soruyor:
Geçen sene bin müşkülât Ue blr miktar kimyevi gübre bulabilmiştik. Biz bu gübrenin çok faydasını gördük. Nerede aramış isek bu fenni gübreden tedarik etmek mümkün olamadı. Acaba tstanbulda veya lzmirde bu gübrelerden satanlar var mıdır? Eger varsa bize adreslerini gönderirseniz çok memnun -olacağız. Lütfen bizi cevapsız brrakmaymız.
CEVAP — Bahsettiğiniz fennî gübreler Şili, ingiltere, Almanya, Fransa ve Yunanıstandan getirtil-mekte idi. Harp dolayısile buralardan bu nevi   gübrelerden getirt-
mek mümkün olamryor. Geçen sene Sovyet Rusyadan blr miktar azotlu gübre getirdilmiş İdi. Bu sene için ne îstanbulda ne de tzmir-den Anadoluya bu gübrelerden gönderilecek kadar stok yoktur. . Şayet yalnız azotlu gübre ile ik- | tifa edebilirseniz şimdiden Ziraat müdüriyeti delâletüe Karabük fabrikasına müracaat ediniz. Ka-rabükte amonyak sülfatı olarak azotlu bir kimyevi gübre yapılmasına başlanmıştır. Fakat Ada-naya kadar nakliyesini de hesap ederek ona, göre işinize elverirse sipariş verirsiniz.
Diğer potaslı ve fosforlu gübrelerden bulmak kabil değildir.
991540
19
16
11 . 2.941
VATAN
Vekâletlerin Memur ve Müstahdemleri Gençlik Klüplerine Girecekler
Boden terbiyesi kanunu hükümlerinden olarak 15 - 20 arasındaki genç İcrln bulundukları semtlerdekl gençlik klüplerine girmeleri İcap etmektedir. Vekâletlerde çalışan memur ve müstahdemlerin şimdiye kadar hiç bir klübe müracaat etmedikleri görülmüştür.
Bunun üzerine 20 yaşına kadar o-lan bütün memur ve müstahdemlere tebligat yapılmıya başlanmış, bunlar semtlerine yakın klüplere müracaata mecbur tutulmuşlardır. Klüpte çalışma zamanı mesai saatine tesadüf ettiği takdirde bunlara izin verüccek-tir.
Adliye Vekilinin Tetkikleri
Adliye Vekili Fethi Okyar dün saat on beşte yanında kalemi mahsus müdürü Şakir olduğu haU de istanbul Adliyesi gelmiş ve doğruca Müddeiumumi Hikmet Onatıa dairesine çıkmıştır. Vekil burada Müddeiumumi Hikmet Onat ve İcra reisi Hajndi ile bir müddet konuştuktan sonra avukat Etem Ruhi Balkanın ziyaretini kafbul etmiştir. Vekü bundan sonra yanında Müddeiumumi vc kalemi mahsus (müdürü olduğu halde İcra reisliğine gitmiş, sonra da birinci ticaret, sekizinci, altıncı, üçüncü, ikinci ve birinci ceza, 4 üncü asliye ticaret mahkemelerinde bazı davaları dinlemiş ve adliye müfettişlerinin odaaınu da girmiştir. Vekil ceza mahkemeleri koridorundan geçerken bir kaçakçılıktan mahkûm olan Salih elinde kelepçe olduğu halde vekili seıamlamış ve:
— Bay Vekil, lütfen bir de hapishaneyi teftiş ediniz, demiştir.
Vekil bundan sonra Müddeiumumilikte gazetecileri kabul etmiş ve sorulan muhtelif suallere karşı şu beyanatta bulunmuştur:
— Mahkemelerin işleri nasıl çıkardığını görmek için mahkeme, ieri birer birer gezdik. Ayrıca mahkemelerin bir sene zarfında çıkardığı işfcere   dair istatistikleri
gözden geçirdim. İcra ve iflâs işlerinin memnuniyete şayan bir şekilde kolay çıkmakta olduğunu gördüm. Mahkemelerin de geçen
940 senesi zarfında gördüğü işler bundan evvelki senelere nazaran daha fazladır. Daha çok iş çıkmıştır. Gayemiz adaletin lüzumsuz sekte ve tevakkufa uğramak-sızın cereyanını takip etmesidir. Hâkimler de bu gayeyi mevkii icraya koymak ve tahakkuk ettir, mek için çalışmaktadırlar.
istinaf teşkilâtı kanun lâyihası Büyük Millet Meclisi Adliye en-cümenindedir. Kanun çıkmadan evvel istinaf teşkilâtının nerelerde iş göreceği söylenemez. Temyiz işleri de eskisine nazaran daha süratle yürümektedir. Bu mahkemeler daha çok iş çıkarıyorlar. Mahkûmların nafıa işlerinde çalıştırılmaları için hazırlığımız vardır. (6UÜ) kadar mahxûm nafıa işlerinde çalıştırılabilecektir. Daha şimdiden Karabükte 200 kadar mahkûm çalışmaktadır. Zonguldak madenlerinde de çalıştırılan /mahkûmlar vardır.
Kürtaj yapan doktorlar hakkında ne yapılacağım soruyorsunuz. İstanbul müddeiumumiliğinde tahkik edilmekte olan iki hâdise bulunduğunu öğrendim. Ceza kanunlarımızda kürtaj yapanlar ve yaptıranlar hakkında cezaî müeyyideler vardır ve bu hükümler kâfidir. Cezaların teşdidi için yeni tedbirler almıya lüzum yoktur.
Vekil bugün de bazı Adliye dairelerini teftiş edecektir.
Başvekilimiz
Hava Kurumuna Direktifler Verdi
Ankara, 10 (A.A.) — Başvekilimiz Doktor Refik Snydanı, bugün Türk Hava Kurumu Genel merkezine giderek bir buçuk saat kadar tetkiklerde bulunmuş, ve Kimimin» daha fazla İnkişaf ettirilmek Irnp eden mesaisi hak kında Kurum Başkam Erzurum mebusu Şükrü Koçak'a emir ve direktifler vermiştir.
Zelzele
İstanbul, 10 (A.A.) rasathanesinden:
—   KandUll
Dün yaz saattle saat 12 yi 23 da klka 39 saniye geçe merkez üstü Is-tanbuldan 190 kilometre   mesafede tahmin edilen kuvvetlice bir zelzele kaydedilmiştir.
Ayasofya Kilisesi Navlun Ucuzluyor
(Başı 1 İncide) *
patlamıştır. Bir düzine miktarında olan diğer bombalar da kilisenin Avlusunda ve civar sokaklarda patlıyarak kliniklerin bulunduğu bir bina ile diğer bazı binaları tahrip etmiş ve münhasıran sivil ahali arasında telefata sebebiyet
vermiştir.
Mutaamzlann bir suitefehhiim-den veya bir yanlışlıktan bahsetmelerine imkân yoktur. Çünkü Ayaeofya kilisesi, Selanik şehrinin merkezinde ayni namdaki meydanda münferit vaziyettedir.
Binaenaleyh askeri bir hedef addedilmesi mümkün değil idi. Ecnebi konsolosları ile beynelmilel kızılhaç mümessilleri, felâket mahalline gelerek İtalyan taarruzunun neticelerini t^dbit «ianelerdir.
Cephelerde
Vaziyet
Atina, 10 (A.A.) — Atina radyosunun bildirdiğine göre, Yunan devriyeleri Arnavutlukta cephenin merkez bölgesinin anahtarı mesabesinde olan Klisura şehrinin şimaline doğru ileri hareketlerine devam etmişlerdir. İtalyan siyah gömleklileri iki gün evvel bu bölgede muharebenin kendileri için en felâketli neticesini veren bir mukabil taarruz yaparak muharebe meydanında 1000 ölü bırakmışlardır.
Spiker, şunları ilâve etmiştir: İtalyan yaralıların adedi de o nis-bette yüksektir. Hücum 15 bin siyah gömlekli tarafından yapılmış ve Yunanlılar tarafından tamamile kırılmıştır.
Şimdi Yunanlılar müteaddit şiddetli hücum yaparak Küsura cephesinde mühim yeni noktalar ele geçirmişlerdir. Bu mıntakadaki temizleme kareketlnde iki İtalyan tankı ig-tinam edilmiştir.
Daha garpta italyanlara karşı yapılan taarruz hareketleri esnasında Yunanlılar hedeflerine varmışlar, düş mana ağır zayiat verdirerek külliyetli silâh igtlnam etmişlerdir.
Arnavutluk merkez cephesi üzerinde Yunan avcı tayyareleri ile î-talyan bombardrman tayyareleri a-rasında yarım saatlik bir hava muha rebeal vuku bulmuştur. Yunn pilotları iki İtalyan tayyarecinin muhakkak, bir üçüncüsünün de muhtemel surette cephe gerisine düşürüldüğünü zannediyorlar.
Yunan tayyarelerinin hepsi üslerine dönmüşlerdir.
Bir çok İtalyanlar firar etmektedir. Cephede hüküm süren fena havaya rağmen muvaffakiyetli harekete devam olunmaktadır.
Cavallero Nereye Getirilecek?
Atina, 10 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Cephede bulunan hususi muhabir-
(Başı 1 İncide) X mür, çimento ve emsali gibi maddeler müstesna her türlü eşya nakli devlet inhisarında olmasına rağmen şileplerin dönüş seferlerinde vekâlet tarafından kiralanması suretlle bu gibi inhisar eşyalarını da nakletmelerine müsaade edilmiş olmaktadır. Şileplerin seyrüsefer işleri bu suretle tanzim edilince buna muvazi olarak bir navlun tarifesi hazırlanmıştır.
Bu tarife eskisine nazaran çok u-cuzdur. Meselâ eski tarifede 6 lira olan navlun 3 liraya, 5 liralık navlun da 2,5 liraya indirUmiştlr. Boş avdet etmlyceklerine göre armatörlerin herhangi bir zararları olmrya-cak, bilâkis kâr edeceklerdir,
Eşya sahiplerinin kârları da meydandadır.
Münakalât vekâletinin bu kararına uymak istemlyen armatörler ister ekalliyeti, ister ekseriyeti teşkil etsin, o zaman yapılacak iş bunların ellerindeki vapurları satın almaktır. Münakalât Vekâleti şileplerin tek elden İdaresine İstanbul Liman reisliğini memur etmiştir. Alınan bu karar yarın Başvekâlete arze dilccektlr.
SPOR
Kız Liseleri Arasında Voleybol Müsabakaları
Kız mektepleri arasındaki voleybol maçlarına dün   öğleden    sonra. Eminönü halkevi salonunda devam edilmiştir.
İlk maç, Şişli Terakki ilo Cumhuriyet Kız lisesi arasında oynanmış, bu maçı 15 - 7, 10 - 15, 15 - 6 Cumhuriyet lisesi kazanmıştır.
İkinci oyun İnönü kız lisesi ile İstanbul kız lisesi arasında olmuş, bu müsabakada 15 - 5. 15 - 4, 15 - i, İnönü galip gelmiştir.
lerln yazdıklarına göre, kralın cepheyi ziyareti münasebetile gösterilen coşkun tezahüratı kelimelerle i? fadc etmek mümkün değildir.
Şimdi gazeteler ordunun şerefine ne kadar ba£Iı olduğunu gösteren yazılar neşrediyorlar. Bu yazılardan yalnız şunu zlkriie iktifa edeceğiz.
, Madalyası göğsüne takılan ve kral tarafından kucaklanan bir er şöyle bağırmıştır:
Beni dinle kralım, Cavallero'yu yakaladığımız zaman onu bizzat sara yn.a kadar ben getireceğim.
Erlerin alkışına cevap veren kral,
gayet müteheyyiç olarak demiştir ki:
Evet yiğitlerim, hakikî başkumandanımız olan Hazret! Meryemin ü>a-•yetilc onları denize dökeceksiniz.
Şehirden:
Valinin Dünkü Çalışması
Vali ve Belediye Reisi Dr. Lût-fi Kırdar dün öğleden sonra Belediye daimî encümeninde tetkik
edilmekte olan bütçe işlerile meşgul olmuştur.
Reşat Mimaroğlu Ankaradan
Geldi
Bundan birkaç gün evvel bazı temaslarda bulunmak üzere An-karaya giden Vilâyet Parti idare heyeti reisi İzmir mebusu Reşat Mimaroğlu dün Istarrbula gelmiş-
tir.. -   ,v      . .;
Dolmabahçedeki inşaat
Dolmabahçedeki şehir stadının ihale şartlarına göre 365 günlük bir müddet zarfında inşaatının ikmal edilmesine malzemesizi ik do-layısile imkân görülememektedir.
Stadın şimdiki halde yalnız tesviyesi yapılmaktadır. Diğer taraftan sahanın çıkış tarafına, Mete caddesinden de bir yol açılmaktadır. Bu yol. Dağcılık kulübünün yanındaki yolla birleştirilecektir. k       t    ,
Nulkıın Akisleri
(Başı i incide) +
İngil t erenin insanca Amerikadan yardıma ihtiyacı olmıyacağı hakkındaki beyanatı ödünç verme ve kiralama kanun projesinin ayan meclisinden geçmesini kolaylaştıracaktın
Ingilterenin Amerikadaki vaziyetti şimdiye kadar olmadığından çok müsaittir. "
Bulgaristana Son İhtar
Londra, 10 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Salahiyetli mahfiller başvekil B. Churchill'in dün halihazırla yakın bir istikbale ait İngiliz endişelerini ve ümitlerini doğru bir surette hulâsa ettiği fikrindedirler. Balkanlar hakkındaki sözleri ile Alman hazırlıkları etrafındaki şüpheleri izale eden B. Churchill Bulgaristana sert fakat dostane mahiyette son bir ihtarda bulunarak 1915 deki hatâsının neye mal olduğunu hatırlatmış ve eğer 30 senede üçüncü defa olmak üzere ihtiraslarını tahakkuk ettirmek için silâha sarılacak olursa yine ayni derecede şiddetle cezalandırılacağını söylemiştir.
Ayni mahfiller, Akdenizdeki askerî harekâtın siyasî cephesi üzerinde ısrar ederek B. Churchill'in Fransız Afrikası ile Ceno-va bombardımanı arasındaki münasebeti açıkça tdbarüz ettirdiğini beyan etmektedirler. Böyle bir hareketin Fransız hariciye nezaretine bir amiralin tayın edildiği sırada yapılması çok yerinde olmuştur.
KANADADA
Ottava, 10 (A.A.) — Bu harbin büyük ordular harbi olmadığı hakkında B. Churchill tarafından yapılan beyanatın, gayretlerini harp malzemesi imali etrafında toplryacak olan Kanada için hususî bir mânâs» /ardır.
Balkanlara yapılan îfıtar zannedildiğine göre, Almanlar tarafından çok yakında yapılacak bir akını evvelinden haber vermektedir. K        ;
İtalyanların Afrtkada uğradığı hezimet. İngiliz imparatorluğunun müdafaada kalmakla beraber artık ayni zamanda taarruza da geçtiğini Knada'lılara göstermiştir.
Bulgar Milleti
Hatâ Etmemeli
(Bası 1 İncide) —
kendilerinin teker teker parçalanmasına müsaade ederlerse, bu memleketlerin Danlmarkanın, Hollandalın vc Belçikanın akıbetine uğrıya-cakları muhakkaktır ve o vakit hiç kimse, kurtuluş saatinin çalmasına kadar ne kadar zaman geçeceğini söyliyemez.
Bizim karşılaştığımız güçlüklenin, birisi, Avrupadakl bu bitaraf memleketlerden bir kaçım harbi bizim kazanacağımıza inandırmaktır Bunların bunu bizim gördüğümüz kadar sarih surette göremiyecek kadar mahdut görüşlU olmalarının şayanı hayret olduğu fikrindeyiz.
BULGARİSTAN
Pek İyi hatırlıyorum: Geçen harp esnasında 1915 temmuzunda İdi. O zaman Bulgarlstanıo fena yola sapmakta olduğunu görmlye basladrk. O zaman Loyd Corç, Bonar Lav, Slrfe Smlth ve ben Bulgar elçisini yemeğe davet ederek Bulgar kralı, Ferdlnand'ın kaybedecek tarafa geçmekle ne im\ mu delilik yaptığını ken dişine İzah ettik. Bu, bir şeye yaramadı. Zavallı adam bize İnanmadı, ve yahut buna hükümetini İnandıramadı. Bunun Üzerine, Bulgaristan, köylU halkının arzuları vc hütUn menfaatleri hilafına olarak Kalser'ln tarafına geçti ve zafer kazanıldığı zaman, bazı ak sam mı kaybetti ve cezasını çekti. Bulgarlstanın ayni hatayı yapmıyacağını ümit ederim. E-ğer ayni hatayı yaparsa 30 senede UçüncU defa olarak Bulgar milleti, lüzumsuz ve felâketli bir harbe sürüklenmiş olacaktır.
QUtSLİNG'LER
Mussollni tesmiye edilen «İtalyan Qulsling» i ve umumiyetle adına La-val denen (Fransız Qulsling)l, her i-klsl de, nazi gestaposu vasıtasile vatandaşları üzerinde hâkimiyetlerini İcra edebilmek Ümidi ile başka, başka tarzlarda vatandaşlarını Hitlerln ve onun yeni nizamının köleleri haline getirmeğe çalışıyorlar. Bu işlerin nasıl vukua geleceği hakkında sizlere bir şey söyliyecek vaziyette değilim. Fakat merkezi Akdenizde mücadele için elimizden geleni yapacağız.
MALTA
Bundan sonra B. Churchill, Alman pike tayyarelerinin yaralı Illustrious tayyare gemisini hırpalamak için Maltaya çok şiddetli akınlar yaptıklarını ve 150 pike tayyaresinden 90 nmı kaybettiklerini, buna mukabü tayyare gemisine bir şey yapmrya muvaffak olamadıklarını, geminin ilk tamiratı Maltada yapıldıktan son ra kendi vasıtasile ve 23 mil süratle emniyet altında lskenderiyeye gittiğini anlatmış ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
Bu hâdiseyi merkezi Akdenizdeki tehlikeyi bertaraf ettiği için, fakat diğer taraflarda olduğu gibi orada da vazifemizi yapmak niyetinde bulunduğumuzu size göstermek İçin, tebarüz ettiriyorum.
Fakat, nihayet bu harbin neticesi, Okyanuslarda, havalarda ve bilhassa ingiltere adasında olup biteceklerle alınacaktır.
İHTİYAÇ NEYEDİR?
Amerika Birleşik devletleri hükümetinin ve milletinin bize zafer için lüzumlu her şeyi vermek niyetinde olduğu şimdi muhakkak gibidir. Geçen harpte, Amerika Birleşik devletleri, Atlantik ötesinden iki milyon insan göndermişti. Fakat bu seferki harp, bir geniş ord'ilar harbi değildir. Amerika birliğinin her tarafında vücut bulmakta olan şeci ordulara ihtiyacımız yoktur. Bu ordulara bu sene ihtiyacımız yoktur. Bunlara gelecek sene ve tahminlerime göre hiçbir sene ihtiyacımız ol-mıyacaktır. Fakat her nevi harp mal zemcslnln vc teknik vasıtalarının mu azzam miktarlarda ve devamlı bir surette verilmesine en âcil ihtiyacımız vardır. Bunlara burada ihtiyacımız vardır ve bunları buraya getirmeliyiz.
Eğer garpta vo şarkta harp gayretimizi idame edecek ve genişletecek isek. 1942 de. bizzat kendimizin inşa edebileceğimizden çok daha fazla, büyük miktarda ticarot gemisine ihtiyacımız, olacaktır.
B. Churchill, düşmanın bu vaziyeti bildiğini ve pençesini İngiltere etrafında Okyanusa uzattığını, fakat, kendisinin donanmaya tam itimadı
olduğunu söylemiştir.
İSTİLÂ MESELESİ
En büyük meseleyi en sonu bıraktım. Dün beş ııskorl müşavirimiz imparatorluk genel kurmay başkanı Pir John Dttl-I dinlediniz. General, size haber verdi ki, Hitler, kendisini Avrupadakl stratejik, ekonomik ve politik ecrglnllk yüzünden yakın bir
Vilkie Diyorkî
IngilizMilletininBirliği Karşısında Derin Bir Heyecan Duyuyorum
Nevyork, 10 (A.A.) — B. Willkie İngiltereye ve Mandaya yaptığı seyahatinden avdetinde, gazetecileri kabul ederek, İngiliz milletinin birliği karşısında derin
bir heyecan duyduğunu söylemiştir.
İngil tereye yardım hakkında B. Willkie demiştir ki:
İşin nasıl yapılması lâzım geleceği hakkındaki mütalâam İngil-terede gördüklerimin neticesi olarak değişmiştir. Fakat ayan hariciye encümeninde salı günü yap-maklığım muhtemel olan beyanattan evvel bu hususta tafsilât ve-remeim.
B. Willkie Avrupaya yaptığı seyahatin hususi mahiyetini bir kere daha kaydetmiş ve şimdilik B. Roosevelt'le yapacağı mülakatı olmadığı gibi verecek bir raporu da bulunmadığını bildirmiş, tir.
istikbalde Britanya adalarını istilâya teşebbüs etmek mecburiyetinde görebilir. Bu, hiç kimsenin gafil, olmaması icap eden bir ihtardır. FUha-kika, gece gündüz çalışıyoruz. Her şeyimiz hazırdır. Filhakika, evvelce hiç bir zaman olmadığımız kadar, geçen temmuzda, ağustosta ve eylüldeki ile kıyas kabul etmiyecek derecede daha kuvvetliyiz. Donanmamız daha kuvvetlidir. FilotUIalarımız
daha çoktur. Havalarda, Britanya a-daları üzerinde, gerek haddi zatında, gerek avcı tayyare kuvvetlerimizin geçen sonbahardaki nazi hücumunu püskürttüğü ve mağlûp ettiği zamana nlsbetle çok daha kuvvetli bulunuyoruz. Ordumuz, temmuz ve
eylûldekinden çok daha büyük, daha seyyal, daha iyi mücehhez ve daha iyi talim görmüş bir vaziyettedir. Başkumandanımız Brooke'e ve onun kumandasında memleketimizin muhtelif m in takaların r idare eden kudret ve kabiliyetleri müsellem generallere en büyük itimadım vardırJTa-kat bunların hepsinden daha mühim olarak, imanrm, ellerinde kullanmak için mükemmel silâhlar bulunan dört
milyon kadar İngllizin galip gelmek veya ölmek hakkındaki kati azmine dayanmaktadır. İngiltere gibi bir a-dayr, denizlerde ve havalarda hâkimiyet elinde olmadan işgal etmek, ve o zaman müstevliyi burada bekli-yen şeylere karşı koymak, kolay bir askeri hareket değildir.
Fakat size bîr ihtarda bulunmam lâzımdır: Cebinlikten ve hıyanetten sonra cinayetlerin en büyüğü teseyyübe ve tembelliğe götüren fartı 1-timattır.
B. Churchill, geçen sene muvaffak olamryan istilâ teşebbüsünün kış aylarında yapılan büyük hazırlıklarla
tekrarlanacağını söyliyerek şöyle devam etmiştir:
HİTLERİN MUKADDERATI
General Dill'in dediği ve benim geçen sene kaydettiğim noktayı bir kere daha tebarüz ettirmeliyim: Hitlerln harbi kazanması İçin İngUtcre-yi mahvetmesi lâzımdır.
Hitler, Balkan devletlerine tahripler açabilir, Rusyadan büyük eyaletler koparabilir. Hattâ Hindistan kapılarına kadar gidebilir, naletlnl Avrupa ve Asyada daha uzaklara her yere saçabilir. Fakat bütün bunlarla mukadderatının önüne geçemiyecek-tlr. Her geçen ay, cebir kuvveti ile ve alçak entrikalarla hükmü altına aldığı asil ve vaktile mesut bir çok memleket, nazizmin hain boyunduruğundan, şimdiye kadar hiç bir şeyin insanlar arasmda bu derece kuvvetle ve bu derece haklı olarak nefret edilmediği derecede nefret etmeği öğreniyorlar. Ve dalma denizlere ve havalara hâkim Britanya İmparatorluğu, daha doğrusu ingiliz dili konuşan bütün dünya, elinde adaletin kılıcı olduğu halde, onu arkasmdan takip edecektir.
B. Churchill, B. Roosevelt'in kendisine gönderdiği mektuptan bahsettikten sonra nutkunu şöyle bitirmiştir:
Reis Rooscvelt'e vereceğim cevap şudur:
Bizo itimat ediniz. Bize imanınız olsun, bizim için dua ediniz ve Allanın inayeti ile her şey iyi gidecektir. Hiçbir kusur yapmıyacağız ve tereddüt etmiyecegiz. Zayıflamıyaea-gız ve yorulmıyacağız, ne muharebenin birdenbire gelecek darbesi, ne de uzun teyakkuz ve gayret İmtihanları bizi bltlrmiyecek, bizo âletler veriniz, biz İşi tam bir neticeye eriştireceğiz.
Trablusu Tazyik
İtalyanların Geri Kalan Beş Fırkası Artık Bir Kuvvet Değil
Londra, 10 (A.A.) — Reuter ajansının askeri muharriri Sir Hubert Gough şunları yazmaktadır:
Trablusta Sirte körfezinde kâin el Agheila'ya kadar uzanan ingiliz yürüyüşü geniş mikyasta ve seri bir hareket olmuştur.
Bu İleri hareket kati bir karar a-lındığına ve Vavel ordusunun Trablus garp şehrine doğru süratli bir tazyik yapacağına delâlet etmektedir.
Hava kuvvetleri için çok büyük bir kıymeti haizdir. Bu mevkiin işgali Alman plânlan üzerinde çok kuvvetli bir tesir yapacak ve mütereddit bulunan hükümetleri kararlarında takviye edecektir.
Sicllyaya gönderilmiş olan Alman hava kuvvetlerinin, uğradıkları büyük zayiat dolayıslle daha şimdiden zayıfladığı tahmin edilebilir. Filhakika ingiliz filosu Cenovayı bombardıman ettiği ve diğer Akdeniz mın-takalannı tarayıp temizlediği halde Alman tayyarelerinin herhangi bir müdahalesile karşılaşmamıştır.
Eı itrede
İki yer daha alındı
Kahire, 10 (A.A.) — ingiliz umumi karargâhının tebliği:
Libyada, EI-Agella'ya kadar uzanan bölge dahilindeki temizleme hareketi memnuniyet verici bir şekilde devam etmektedir.
Eritrede şimalden ilerllyen kıtalarımız Marsa - Taklai ile Karorayı zaptetmelerdir. Bu arada, Keren etrafındaki düşman mevzilerini tazyike devam ediyoruz.
Habeşistanda, cenup Afrikası kıtaları şimdi cenubi Habeşistanda Hopo bölgesi dahilinde 80 kilometre-derinliğinde düşman topraklan İçine nüfuz ederek bir çok harp malzemesi ele geçirmişlerdir.
İtalyan Somalisinde devriyelerimizin faaliyeti devam etmektedir.
Kahire, 10 (A.A.) — Her ne kadar harekâtın ne suretle inkişaf e-deceğl evvelden kcstirilemezse de general Vavel kuvvetlerinin Trablus garba doğru ilerlemekte olması muhtemeldir. Grazianl ordusunun maneviyatı zayıflamış olan bakiyesinin in hilâl etmesi gerektir.
Bakiye kalan ve tankları ve mlt-ralyözlerl azalmış bulunan 5 fırka, artık muharebe kabiliyeti olan bir kuvvet teşkil etmemektedir.
Avustralya Başvekili
Garp Çölünde
Kahire, 10 (A.A.) — Avustralya
Başvekili Menzies, şimdiki halde A-vustralya kuvvetlerinin garp çöllü*-deki ileri mevzilerini gezmekle meşguldür. Kendisine deniz aşm Avustralya kuvvetleri kumandanı general Blamey refakat etmektedir.
Menzies, bundan evvel Akdenizdeki ingiliz filosunun başkumandanı Sir Andrev Cunnungham ile birlikte İskenderiye limanında bulunan A-vustralya deniz cUztltamlarını gezmiş ve dün akşam da general Vavel tarafından şerefine tertip edilen resmi kabulde hazır bulunmuştur. Mısır Başvekili Hüseyin Sırrı Paşa, ingiliz büyük elçisi Sir Milcs Lampson hür Fransızlar reisi general de Gaul-le'Un orta şarktaki mümessili general Cantrouks bu resmi kabulde bulunmuşlardır.
*
Kahire, 10 (A.A.) — Avustralya Başvekili Menzies, Bardia bölgesinde yaptığı 36 saatlik bir ziyaretten dönmüştür. Başvekil, bu ziyaretini A-vustralya deniz aşırı kuvvetleri kumandanı general Blamey İle birlikte yapmıştır. Her ikisi de bir İngiliz tayyaresine binerek muharebe böl gesl üzerinden alçaktan geçmişler, vo bu suretle Başvekil parlak muharebe safahatını tetkik imkânını bulmuştur.
Rodos Adasına
Havadan Hücum
Kahire, 10 (A.A.) — Orta Şark İngiliz hava kuvvetleri karargâhının tebliği:
8/9 şubat gecesi, Rodos adasındaki Kaiato ve Markza hava meydanları ingiliz bombardıman tayyareleri tarafından bombardıman edilmiştir. Kalatoda yerde dağınık bir halde bulunan tayyareler üzerine 'bombalar atılmış şiddetli bir infilâk ve rki büyük yangın çrkarıltnıştır. Bu taarruz düşman tayyareleri üzerine açılan bir mitralyöz at e şile tamamlanmıştır.
Ayni gece, filoya mensup tayyareler Trablu^garp üzerine muvaffakiyetle tetevvüç eden bir baskın yapmışlardır. Deniz tayyaresi istasyonuna bombalar düşmüş, bir hangar ateşe verilîmiştir.
İtalyan doğu Afrrkaaında, tayyarelerimiz ordunun taarruz hareketine müzaheret etmekte berdevamdır. Keren bir çok defalar bomfbardıman edilmiş ve iaşe de-polarıile motorlu kollara büyük hasarlar verilmiştir.
Asmarada cenup A f/t ikası avcıları bir miktar düşman tayyare-sine tesadüf ederek birini düşürmüş ve diğer bir kaçını ağır hasa. ra uğratmışlardır.
Bu arada İngiliz bombardıman tayyareleri §ehri bombardıman dinişlerdir.
Düşman tayyareleri Agordat-da işgal edilen hava meydanına taarruz etmişlerdir. Hava dah bataryaları Cr. 42 tipinde bir düş man tayyaresi düşürmüşlerdir.
Daha cenupta cenup Afrikası-nın bombardıman tayyareleri faaliyet göstererek Badana, Afma-du ve Todenirrg kalesini bombardıman etmişlerdir.
Arnavutlukta, küçük bir İngiliz avcı gnıpu dün Klisura Jböige-sinde devriye gezerken bir çok düşman avcılarına tesadüf etmiş* Ierdir. Vukub<ılan muharebede Fit Cr. 42 tipinden Jört düşman tayyaresi düşürülmüş ve diğer bazı tayyareler o derece hasara uğramışlardır ki üslerine dönmüş olmaları ihtimal dahilinde değildir. Pilotlarımızdan biri tayyaresini terke medbur kalmış, paraşütle inerek salimen fiiosunur üssüne dönmıyc muvaffak olmuş tur.
8/9 şubat gecesi muazzam bı düşman filosu Maltaya akın yap mıştır. Huauaî evlerde nasar vu-kubulmuş ve bir kaç sivil yaralanmıştır. Bu 88 tipinden iki tayyare düşürülmüştür. Diğer bazı tayyarelerin hasara uğratıldığı zannedilmektedir.
Bütün bu harekâttan dört tayyaremiz dönmemişse de pilotlardan biri sag ve salimdir.
Kabartma Film
Yeni Icatv Büyük Muvaffakiyet
Kazandı
Tasa ajan
Kanadanın tik Pilot Kafilesi lngilterede
Glaagov, 10 (A.A.) — Kanadaya talim görmek üzere gitmş olan İngiliz tayyarecilerinden bir kafile dün İnglltereye dönmüş ve Skoçyanın bir limanında karaya çıkmıştır. Bunlar, pilotluk diplomalarını almışlardır. In glllz pilotlarının yanında, talimlerini bitiren Avustralyalı ve Kanadalı pilotlar da vardır.
Muntazam fasılalarla başka tayyareci kafüelerl de gelecektir. Bunlar anavatan İngilizlcrinden başka, Avustralya, Seylan. Malezya ve imparatorluğun dıger kısımlarından gi den tayyarecilerden mürekkeptir.
Bunlar harbin daha ilk anında İngiliz hava kuvvetlerine gönüllü kaydedilerek stajlarını bitirmişlerdir. Bundan bir kaç ay evvel Kanadaya gitmeden evvel talimlerini yerde yup
mışlardı.
Moskova, 10 (A.A.) -sı bildiriyor:
Hususi türbinler kullanılmasına lüzum kalmadan dünyada ilk defa o-larak burada gösterilen kabartma film halk nezdinde büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. Altı günde 30 bin kişi bu filmi seyretmiştir. Gazeteler seyirciler tarafından gönderilen takdirkâr mektupları neşretmektedir
ler. !
Akademi   azasından   Akerbrç bu
hususta şunları yazmaktadır:
Kabartma sinema geniş bir tatbik sahası bulmağa namzettir ve insan üzerinde büyük bir tesir yapmaktadır.
Profesör Akulof ta şunları söylemiştir:
İvanofun icadı sinema sanatlne geniş ufuklar açmaktadır.
Gazetelere yaptığı bir mülakatta mucit İvanof şunları söylemiştir:
— İlk neticelerden    memnunum. Halkta hasıl olan tesire bakarak tec rübelerimln tam bir muvaffakiyetle tetevvüç ettiğine hükmediyorum.
-o-
Meğer Messerschmîtt 110 Ne İmiş ?
Londra, 10 (A.A.) A. F. I.: Serbest Fransız orduları zabil lerinden biri, Almanyanin cMeft sersehmitt 1 10» tipindeki en mükemmel     tayyaresinin     plânlan harpten evvel bir Fransız fabrikasından çalınmış    olan  «Potez 63» Fransız    tayyaresi, numune ittihaz edilmek üzere inşa edilmiş/ olduğunu söylemiştir. ,
- \
VATAN
11 .2.941
İzmitte Köylüye Bedava Sinema
İzmit, (Hususi Muhabirimizden) — Milli Şefimiz İsmet İnönü. İstanbul-da halkla temas ederken, İstanbul sinemacılarına:
— KöylUye de sinema gösteriyor musunuz? >
Demişlerdi.
Bu suale, müsbet bir cevap verilememişti.
Şehrimizde halk sinemasını işleten halkevi idare heyetinden Naznü O-fcuz ismindeki duygulu bir vatan çocuğu Milli Şefin bu emir ve direktiflerine karşı alâkalanmış ve TUr-kıyede ilk defa olarak parasız olarak Türk kovlilsünc sinema gostermiye başlamıştı*. Bu sinema her ^fta lz-mıtin pazarı olan    perşembe   günü
gösterilecektir. İlk sinema bu haftaki pazar günü gösterilmiş vc sine ma hıncahınç köylü kadın ve erkek-lerile dolup taşmıştır.
Sinema dünya havadislerinde Yunan tayyare ve harp gemilerini gören köylüler:
— Yaşasın Yunanistan!
Diye bağırmışlar ve alkışlamışlardır.
* İzmit. (Vatan) — Bu son günlerde, şehrimizde tatlı bir bahar havası vardır. Ilık bir güneş hüküm sürmektedir. Bademler çiçek açmıştır.
* İzmit. (Hususi) — Vilayet umumi meclisi 12 şubatta, içtimaa davet edilmiştir.
Bosna Köyünün Yeri
Değiştirilecek
Edirne, (Hususi) — Her sene su tuğyanlarından zarar gören Meri-çin saft sabilindeki Bosna köyümüzün su istilacından masun bir yere
nakli kararlaştırılmış bulunmaktadır, görülmektedir.
Yapılan tetkikler neticesinde bu köyün karşısında Meriç nehrinin sol sahilinde Bbceti ailesine ait bulunan Tayakadın çiftliğinin istimlâki ile buraya nakli muvafık görülmüştür. İstimlak içi yapıldıktan sonra Bosna köyü hükümetin yardımı ile tamamen buraya naklolunacaktrr. Tayakadın çiftliği Bosna köyünün tama-mile karşısına düştüğünden köylü Meriçin sağ sahilindeki arazisini de işliyebllmek imk&mnı bulacaktır. Bu nun için de Meriç nehrinin iki sahili arasında işletilecek olan sal muvasalayı muntazam bir şekilde temin edecektir.
-o-
Aşk Yüzünden Bir Facia
İzmit (Huıuei) — Kandıranın Hacımazlı köyünden Dursu-nun oğlu Hüaeyin, ayni köyden Mustafa oğru Hüseyin Açıkgöz iarafından öldürülmüştür. Vakaya bîr aşk hadisesi sebep ofcıuş-tur. Maktul Hüseyin, katilin kızına göz koymuş ve kızın peşini bırakmamıya başlamıştır. Bu yüzden çıkan kavga üzerine namuslu bir baba katil olmuştu*.
İZMİT GENÇLERİNİN FAALİYETİ
İzmit. (VATAN)   —   İzmit
Halkevi, mevcut Halkevleri arasında iyi çalışanlardandır. Bu evin her şubesinde birer güzel faaliyet
Belediye Meclisinin İçtimai
Edirne (Hususî) — Belediye meclisi şubat devresi mutad içti-maına bugün  15 de başladı.   15 gün devam edecek olan bu dev-   köylerdeki çiftçilere tevzi ve tohum-re tçtımalarına ait ruzname hazır- | ların ekimi keyfiyeti de tarif edile-lanmış ve meclis azasına gönde-   çektir, rilmiştir. --o-
Müze ve sergi şubesi, içtimaî yardım ve köycülük ve spor şubeleri daha fazla temayüz etmektedirler.
içtimaî yardım şubesinin polikliniğinde şehrin fakir hastalan muayene edilmekte ve ilâçları da temin olunmaktadır.
Müze ve sergi şubesi son aylar da bilhassa mühim enerji göstermiş ve bir çok konferanslar tertip etmiş, sergiler açhuştır.
Spor şubesinin faaliyeti de büyük. Bu şubenin reisliğinde bulunan Ağır Ceza mahkemesi reisi Nail Töre mejnleket gençliğini ye tiçtirmek için çalışmaktadır.
Köycülük şubesinde sık sık köy gezileri tertip ederek köylü vatan daşlarla kaynaşmakta ve onlara faydalı hizmetler görmek için did inmektedir.
Bıgada Pamuk    Yetiştirilecek
Bi^a (Hususi) — Kasabamız ve havalisinde, bu sene rutubetli yerlere mahsus pamuk tohumu ile bir pamuk ekimi tecrübesi yapılması kararlaştırılmıştır. (Eceabat) pamuk kontrol memuru, bu tohumların Biga ve havalisinde tam amile neşvünema bulacağnu söylemesi bu tecrübelerin yapılması İçin pek hayırlı bir çığır açmıştır. Pek yakında Adanadan getirtilecek tohumlar  kasaba ve civar
Zabıta Haberleri: Eroinciler YakalancL
Zabıta Küçükpazar ve Süley-rnanıyede Rıfat, Ferdi, ismail, Hakkı ve Ruşen adında 5 sabıkalıyı eroin satarken suç üstünde yakalamıştır. Kaçakçılar dün Adliyeye teslim edilmiştir.
Dün Kuınkapıda Tavşan t a-sı Kuyuluhaünam sokağında 7 nu. maralı Zıya Tamircinin evinden Galatada keresteci Fadıl sokağında Albertin cam deposundan ve Feriköyde Lalaşahin sokağında 91 numaralı Sadullahın evinden yangın çıkmış ise de her üç yangın da sirayete meydan verilmeden söndürülmüştür.
^ Emniyet altıncı şube memurları dün belediye nizamname, sine aykırı harekette bulunan 20 şoförü tecziye etmiştir.
^ Kumkapıda oturan Agop adında ÖÜ yaşında bir ihtiyar Ye. nıkapıda tramvaydan atlarken düşmüş ve başından ağır surette yaralanmıştır. Yaralı hastahane-ye kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
^ Tophanede Karabaş mahallesinde Kaşıkçı sokağında 5 numarada oturan Melâhatin eteklen sobadan çrkan ateşle tutuşmuştur. Etraftan yetişenlerin Melâ-hati muhtelif yerlerinden yanmıç bir halde kurtararak hastahaneyc kaldırmışlardır.
-^
VATAN Gazetesi
İLAN R VATLARI Kuruş
Başlık makta olarak 7M
1 Lscl Sayfa Saatimi 6*0
2   a      >• a »o
S   »      s a 300
4   »      » a 1*0
5   »      » a 75
J     9          » s 60
SORSA
10 ŞUBAT 1941
Sterim 5.22
Dolar 129.20
İsviçre Frac. 29.9810
Drahmi 0.9950
Leva               * 1.6150
Peçeta 12.89
Dinar                      ı 3,1625
Yen 31.0175
İsveç Kronu 30.8875
Esham ¡* T aJıvii..ı
Ergani 20.—
Srvas - Erzururn 2 19.65
SÖKEDE DEVE GÜREŞLERİ
Kozan  ( Vatan) — Halkevi     Söke. (Vatan) — Her yıl ol-
teımil komitesi şubat ayı «onun- düğ" «ne de Türk Hava
da bir temsil vermek için hazır- | Kurumu menfaatine Sökede deve
İrklara başlamıştır. Halkevi idare güreşleri tertip edilmiştir.   Civar
heyetinin ve komitelerin yokluk köylerden birçok develer güreşe
içersinde bugünlerdeki  hummalı İ9*""ak etimi» ve havanın hafif yağ
şekilde çalışması gözden kaçma- murlu ve soğuk olmasına rağmen  ÎJ^^^Jj™
maktadır. kalabalık bir halk kütlesi tarafın-
Kaymakam Rifat Erdal; Hal- heyeoanla takip    edilmiştir.
Kazanan develere Hava Kurumu
tarafından Hediyeler dağıtılmış Sökeliler neşeli bir gün geçirmişlerdir.
-o-
kevine âzami müzahereti esırge-me/mekte ve her işlerinde kıymetli yardımlar ve direktiflerde bulunmaktadır.
Yeni Neşriyat: Sessiz Kadın Meyhanesi
Meşhur İngiliz polis hafiyesi Seks ton Bleykin maceralarından olan bu eseri Haldun Ya^aroğlu tercüme etmiştir. Çok heyecanlı ve meraklıdır. Ahmet Halit kitabevi basmıştır.
EV KADINI BİLGİLERİ
Muallim Ahmet Halit kitabevi tarafından çıkarılan bu eserin içerisinde 500 resim vardır. Ev kadınını kendi sıhhatine bakımı, çocuk bakımı, misafir kabulü,   sofra tanzimi,
ev kadınının hesap tutması gibi en mühim bahisleri top lıyan bu kitabı Cevat Yücesoy yazmıştır.
Beden Terbiyesi Mükellefleri
Çalışıyor
Kozan (Vatan) — Beden terbiyesi teşkilâtı diğer kazalara çok üstün şekilde çalışmasına devam etmektedir. Mükellefler haftanın cumartesi ve çarşamba günleri Hüsameddin Yurdaer tarafından muntazam şekilde talimlerine devaım ediyoTİar.
Sayısı    yüzleri   aşan    gençler
Veterinerler Toplanacak
Edirne (Husuaı) — Trakya hayvancılığının inkişaf ve ıslahı ve hayvan •haatalıklan işlerini görüşerek programlaştırmak üzere Trakya bölgesinde vazife görmekte olan Veterinerlerin iştira-krle Tekirdagında tm toplantı yapılmıştır.
o-
Kışlık Ekim Bitti
Edirne    (Hususî) — Bu    yıl
mevsimin bilhassa ekin nokt ı m-meşru mazeretleri olmadıkça ta-  dan mÜ0ak gitme8İ çjftçjnin tar-
hm günleri millî vazifelerine coş- lasında istediği gibi çalışıp uğraş-kun bir arzu ve sevinç içmde ko-  masına vermiştir. Havala-
şuyorlar. Gençlerin talimlerdeki olgunlukları ve başarıları takdir edilir bir keyfiyettir.
İtişare heyeti reisi kayımakam Rifat Erdal, talim günleri sık sık ve büyük bir alâka ile gençleri tef tiş etmektedir. Haber aldığımıza göre mükelleflere yeknasak bir şekilde elbise yaptırılacaktır.
^ Kozan belediye meclisi şubat içtimalarını reis Şerif Akgü-nün riyasetinde yapmakta ve ruznamedeki işleri samimî şekilde kararlara bağlamaktadır.
^ Kozan — Asker aHelerine maaşları dün belediye encümeni huzurunda ve reis Şerif Akgün tarafından verildi. Asker aileleri maaşlarını aldıkları zaman derecesiz fnemnun oldukları yüzlerinden bdlı idi.
*jt Kozan (Vatan) — Bu se-noki hukuk mezunlarından Bayan Nakiye Kurdoğlu Kozan mahkemesi stajyerliğine tayin edilerek yeni vazifesi başına gelmiştir.
rın müsaadesinden hakkile istifade eden çiftçi kışlık tohumlarım sorrbaiharda hazırladığı nadaslara atmıştır. Kışlık zeriyat sona ermek üzered'rr. Havaların yağışlı srtdişi toprağa istenen ve beklemen tavı temin etmiştir.
Şimdiki halde Trakyanın hemen her tarafında mezruatın çıkış vaziyeti gayet mükemmeldir. Ziraat miktarınm geçen yıllardan çok fazla olduğu kuvvetle tahmin ed tlmdktcdır.
ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMI BU AKŞAM KMIMA<. \ I.OTTİ
Son Hafta
Her gün gişede çocuk temsilleri Icin bilet verilir.
Muafiyeti Olan
Smrî Müesseselere:
İŞ CETVELİ
Satış yeri: Muallim Fuad'ın (Anadolu Türk Kitap Deposu). Yeni Postane karşısında Meydancık hanmda No. 10, 11, 12 de
Abone ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik    6 aylık S aylık Ayhk
1400       750 400 160 Kr.
Hariç memleketler:
Senelik    * aylık 5 aylık Aylık
£700        1410 800 Kr. yoktur
Askerî Fabrikalar Satınalma Komisyonu İlânları
300 metre mikanı karaağaç kalası alınacak
Tahmin edilen bedeli 18000 lira olan 300 metre mikâbı karaağaç kalası askeri fabrikalar umum müdürlüğü* merkez satm alma komisyonunca 12/2/941 çarşamba günü saat 14,30 da pazarlıkla ihale edüe-cekttr. Şartname parasızdır. Muvakkat teminat «1350/ liradır.   «870>
117 kalem muhtelif zımpara takları alınacak
Tahmin edilen bedeli 18.000 lira olan 117 kalem muhtelif zımpara tablan Askeri fabrikalar umum müdürlüğü merkez satın alma komisyonunca 13/2/941 perşembe günü saat 15,30 da pazarlıkla İhale edilecektir. Şartname parasızdır. Muvakkat teminat 1350 liradır.      «871#
er:
100 Kuruş 100    „ 50    „
Bahçe ve Çiçek
Bahçelerini   tanzim,   çiçeklerini yetiştirmek, fidanlarına bakmak için mütehassısı tarafından yazılmış eserleri okumalıdırlar Bu eserler arasında en ziyade   tavsiye
Gül Bahçesi Salon Çiçekleri Karanfil Yetiştirmek Yurdumuz ÇiçeklerininTarihi 75
Park ve Bahçe Plânları Tanzim Olunur.
Matbaamıza Müracaat    w^mf
Maliye Vekâletinden :
Dantelsiz Bir Kuruşlukların Tedavülden
Kaldırılması Hakkında İlân
Dantelsiz bir kuruşlukların yerine dantelli bir kuruşluklar darp ve piyasaya kâfi miktarda çıkarılmış olduğundan dantelsiz bir kuruşlukların 31 Mart 941 tarihinden sonra toduvülden kaldırılması kararlaştırılmıştır.
Dantelsiz bir kuruşluklar 1 Nisan 941 tarihinden itlburen artık tedavül ctmtyccck ve bu tarihten itibaren ancak bir sene müddetle yaJıuz mal sandıkları Ue Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cumhuriyet Merkez B .nkası şubesi bulunmıyan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabul edebilecektir.
Elinde dantelsiz bir kuruşluk bulunanların bunları mal sandıldan Uo Cumhuriyet Merkez ve Ziraat Bankaları şubelerine tebdil ettirmeleri Dİn olunur. (9035)  (12523)
Türkiye Cu
illi
riyett
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28,800 Ura İkramiye veriyor.
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 60 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kura ile aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura
4 4 40
y>
»
100 adet 50 liralık 5,000 Ura 120   »40       »    4,800   » 160   »   20       »    3,200   »
500     »      2,000 250     »       1,000 »     160     »      4.000
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlastle verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 eylül, 1 blrlncikânun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
Beher kilosuna 69 kuruş fiyat tahmin edüen 10 ton zeytin yağı 12.2.941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen bedeli 6900 Ura olup kati teminatı 1035 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebüir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satınalma komisyonuna gelmeleri. (822)
?
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı iaşe maddeleri 13.2.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. 923 Cinsi Miktarı      Muh. Be.      Kati Te. Pazarlık saati
Kilo        Lira Kr.      Lira Kr. Saat    Dakika
Pirinç 9000
tturu fasulye 11000
Bulgur 9500
Makarna 3500
3600.00 2640.00 2185.00 1015.00
450.00 396.00 327.75 152.25
10 10 11 11
30
30
Askeri ihtiyaç için 14/2/941 günü aşağıda cinsleri gösterilen ip ve sicimler hizalarında gösterilen saatlerde pazarlıkla satın almaç ak tır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri.
c — r—v-.¦        - t> \ İ <89i>
Kafi teminatı
liralık 308   70
Cinsi
1 santimlik ip 2mUimetrelik İngiliz sicimi
1 santimlik ip
2 milimetrelik ingıhz sicimi
Miktarı
2058
Pazarlık Sa.
10
3087 800
1200
> >
463
120
180
05
10 10
30
10   30
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı ikt kalem iaşe maddeleri 19.2.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satm a-lınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fmdıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. (1020)
Oiml      Miktarı    Muhammen Be   Kat'I Te. Pazarlık S.
Kilo Lira Krş.      Lira Kr. Saat   D.
Kuru üzüm 20'000 Pirinç 30.000
680.00 12000.00
1020.00 1800.00
10 11
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı iaşe maddeleri 17.2.941 günü bizarlarına yazılı saatlerde pazarlıkla satm alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri.
(1019)
Cinai      Miktarı    Muhammen Be.   Kafi To. Pazarlık S.
Kilo Lira Kr*,       Lira Kr. Saat   D.
Yoğurt Süt
Koyun eti
8000 8000 10000
2720.00 1600.00 6500.00
408.00 240.00 975.00
10 11 15
30
Sahibi ve  Neşriyat Müdürü:   AHMET   I .11 s   YALMAN
ı«.js.ı,iıK. Yer; VATAN MATBAASİ
baş«
Tercih Edilmesindeki Sebep
GRİPİN
Bütün ağrılara, h stalık başlangıçlarına karşı va hiç zararsız en kuvvetli
müsekkindir.
butun
I
I
l
GRîPiN
Nezle, soğuk algmlığı, grip rahatsızlıklarında baş, di*, mafsal, romatizma, asap ve adale ağrılarında lüzumunda günde 3 adet alınır. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde pullu kutu-lan ısrarla isteyiniz.
İstanbul Belediyesi İlânları
Tahmin      tik Bedeli   teminat
167,00
3645
75,00
12,52 Fatih yangın yerinde Hasanhalife Mah- Ocaklı sokağında 99 cu adada 22 No. ve 37,88 metre murabbaı sahalı arsa.
2,71   Fatih yangın yerinde Hasanhalife Mah. Akdeniz sokağında 141 ci adada 103/1 No. ve 12,05 metre murabbaı sahalı arsa. 5,63   Fatih yangın yerinde Hasanhalife Mah.   Ocakl# So. 117 ci adada 55 No. ve 25,05 metre murabbaı sahalı
190,00      14,25   Cihangir yangın yerinde   Defter   yokuşunda 4 di.
adada 12,65 metre murabbaı sahalı arsa. 330,32      23,77   Fatih yangın yerinde Hasanhalife   Mah.   Akdeniz
sokağında 115 inci adada 65 No. ve 82,58 metre murabbaı sahalı arsa. Tahmin bedelleri Ue Uk teminat miktarları yukarda yazılı 5 parça arsa satılmak üzere ayn ayn açık arttırmaya konulmuştur. Şartnameleri zabıt ve muamel&t müdürlüğü kaleminde görülebüir. İhale 26.2.941 çarşamba günü saat 14 te daimi encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektuplarile ihale günü muayyen saatte daimi encümende bulunmaları. (1031)
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
1 — Tahmin edilen bedeli cl6.165> lira olan on altı kalemde cem'an 200.000 kilo muhtelif cins yaş sebzenin 21/Şubat/941 cuma glinü saat 14 de kapalı zarfla eksütmesi yapılacaktır.
2 — îlk teminatı <1212> lira 38 kuruş olup şartnamesi her komisyondan alınabilir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunda yanlı vesikaları muhtevi tanzim edecekleri kapalı zarflarını belli gün ve saatten bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri.     (728)
AyW« GECTİKÇeH
1S41 İKRAMİYELERİ
T. İş Bankası
1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
1 adet 2000 Liralık = 2
S 2
4 8
35
> > > > >
80 > ,00   >
1000 750 500 250 100 50 20
>
>
> >
um
ııı
= 3 = 15
= 2 = 2000
= 3500
= 4000
= 6000
^
— Lira
- >
— >
— >
— >
— >
Kerideler ; 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Agus tos, 3 ikinetteşrin   tarihlerinde ya*