Başmuharriri:
AWt   Emîn   YALMAN
\ ATA NEVİ — Cağaloğlu, Molla Fenari S. 32 Telefon: 241S6 —   Telgraf VATAN îst.
12 MART   1941 Ç
4
Fiyatı: S Kuruş
SİYASI  SABAH  GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 200
Taksim Meydanının
Ecinnisi
Yazan: Faruk FENİK
Bugün   3 üncü sayfamızda
Kıt'alar
arpışıyor
Dünyanın dört kıtasında demokrasi tarafı hâkim bulunuyor. Mihver tarafı yalnız Avrupanın yarı kıs-mında, o da ancak maddî kuvvetle hüküm sürüyor.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
uharebenin şiddeti bu-* günlük diplomasi sahnesine geçmiştir. İki tarat ta elinden gelen hamleleri yapıyor. Yalnız şurası dikkate lâyiKtır ki demokrasi tarafı kıtalarla oynuyor, mihver tarafı küçük memlekeüer-
le uğraşıyor.
Mihverin üç ayağı var. Bunlardan ltaiyanın rolü Afrıkayı tutmak ve brıtanya imparatorluğunun can damarını keserek İngiliz deniz kuvvetini Akdenızden atmaktı. İtalya, bu rolünde muvaffak olamamıştır. İtalyan askerinin müşkül şartlar içinde iyi dövüşmesine, her taratta son hadde kadar mukavemete çalışmasına rağmen İngilizler Afrikada büyü* bir üstünlük göstermişlerdir. Bugün Afrıkaya demokrasi tarafı hâkimdir. Bu hâkimiyeti kırmak için sartedilecek her gayret. Alman kuvvetlerinin ikiye ayrılmasından başka netice veremiye-cektir. Britanya İmparatorluğu emin deniz yollarından Şimalî Afrıkaya büyük kuvvetler yığmıştır ve yığıyor. Bunların Almanlarla dövüşe tutuşması, böylece de İngiltere üzerine olan tazyikin dağılması ve azalması İngilizlerin canına minnettir.
Mihverin Asya ayağı Afrika ayağından daha iyi bir halde değildir. Amerika işe karışmasaydı bile Japonyanın tehdit ve tecavüz kudreti kalmamıştır. Çin ej-derile senelerdenberi devam eden boğuşma, Japonyanın malzeme, insan, para kuvvetlerini çok sarsmıştır. Hele Amerikanın Büyük Okyanusta Japon deniz kuvvetlerine meydan okuması, Çini açıktan açığa yardım programına sokması ve Sovyet Rusyanın dostluğa hiç benzemiyen esrarlı vaziyetini muhafaza etmesi üzerine Japonya, kımıldanmak istidadını gösteremez. Geçenlerde Berlinin tazyiki altında kılıcını biraz şakırdatmağa kalkışmış, fakat Amerikan yardım lâyihasının müzakeresini hızlaştırmaktan başka bir netice alamamıştı.
1 İngilterenin Amerika kıtasındaki zaferi büyüktür. Amerikanın lyavaş hareket ettiğinden şikâyet .edenler olmuştur. Halbuki Ame-rıkayı bu kadar kısa bir zamanda İbu kıvama getirebilmek ve harp taliine tam bir ortak yapmak hiç umulmaz ve beklenmez bir muvaffakiyettir. Binlerce mil genişliğinde denizlerle harp sahalarından ayrılan ve kendilerini emniyette gören Amerikalılara tehdit altında bulundukları hissini vermek ve kendilerini bu şekilde harekete getirmek çok zor bir işti.
Okyanusya da hesaba katılırsa Anglo Sakson - Çin mücadele cephesi dört kıt'aya ve bu kıt'a-ların maddî ve manevî kuvvetlerine hâkim bulunmaktadır.
Mihverin tek bir sağlam ve kuvvetli rüknü bulunan Almanya yalnız Avrupada hüküm sürüyor, o da yalnız maddî kuvvete dayanarak... Alman gazetelerinin Avrupalılıktan, Avrupa te-sanüdünden, Avrupa nizamından bahsetmelerine rağmen Avrupada bu tesanüde candan iştirak eden millet yoktur. Avrupanın büyük bir kısmına sahip olan Ru"-" ise küskün ve çekingen halini muhafaza ediyor ve herhalde emniyet hissi duymuyor.
Bütün bu vaziyete bakılırsa devam edip giden bu devler mücadelesinin tabiî ve zaruri neticesini ufukta artık açık gözle bile görmek mümkündür. Yalnız kendi kendilerini aldatmakta ısrar edenler bunu biraz geç göreceklerdir.
Ahmet Emin YALMAN
P er a palastaki bomba   hâdisesi: İki tarafta, Perapalas misafir salonunun infilâktan sonraki hali. Ortada, yaralılardan biri hastanede
İngilterenin Sofya Sefiri Dün
Şehrimize Geldi
Sefir Seyahatinden ve Türkiyede Gördüğü Hüsnü Kabulden Memnun
Perapalasta Bir Bomba Hâdisesi
nfilâk Hâdisesi, Dün Şehrimize Gelen İngiltere Sofya Elçisinin Ofele Girişinden On Dakika Sonra Oldu, Fakat Memnuniyete Şayandır ki Kendisine Birşey Olmadı
r
\ İl. 'j
5
Dün şehrimize gelen ingilterenin   Sofya elçisi vagonun penceresinde
ingilterenin Sofya elçisi B. Rendeli dün akşam saat 9,10 geçe kendisini hudutta bekliyen hususî trenle şehrimize gelmiştir. Sefirle beraber Sofyada bulunan İngilterenin bütün elçilik ve konsolosluk erkânı da gelmiştir.
Sefir Sirkeci garmda kendisini karşılıyanlarm ayn ayn ellerini sıkarak her birine kendisine hâs centilmenliği ile iltifatta bulunmuş, ecnebi ve Türk matbuat mümessillerinin sordukları suallere ayrı ayrı cevap vermiştir.
Dün akşam kendisini karşılamak üzere gara giden arkadaşımıza sefir intibalarıni şu şekilde anlatmıştır:
— Memleketinizde huduttanberi gördüğüm hüsnü kabulden çok mem-
r
Yardım
Lâyihası
Mümessiller Meclisi
71 Reye Karşı 317 Rey İle Kabul Etti
Vaşington, 11 (A.A.)
— Mümessiller meclisi, demokrasilere yardım kanunu projesini, ayanın tadilleri île beraber, 7 I reye karşı 317 rey ile tasvip etmiştir.
Vaşington, I I (A.A.)
— B. Roosevelt, bu akşam, demokrasilere yardım kanunu projesini imzalamıştır.
nunum ve mütehassisim.
Sofyadan ayrılıp hududa gellnciye kadar Bulgarlar çok iyi davrandılar. Yolda daima yardım ettiler. Hiç bir müşkülât çıkarmadılar. Hattâ bizzat kral kendi hususî vagonunu bana tahsis ederek hududa kadar rahatça gelmemi temin etti.
Amerika sefiri beni hududa kadar getirdi.
Bundan sonra arkadaşımızın sorduğu suallere kısa kısa cevap veren ve siyasi beyanattan istinkâf eden sefir:
— Sizinle beraber bütün İngilizler de geldi mi sualine, hayır, cevabını vermiş ve ilâve ederek demiştir ki: Orada yalnız iki İngiliz kaldı.
— Filofla son mülakatınız?
— Siz de biliyorsunuz, dedi. O sizin bildiğiniz son mülakatımdan sonra Filofla bir daha görüşemedim.
— Hangisi?
— Alman zaferinden eminim dediği zaman, Mussolinl de sizin ka-
(Dcvamı Sa. 5, SU 4 dc) + * +
Meclis Açı
\
Başvekilimiz, Haricî Hâdisat Hakkında İzahatta Bulundu
Ankara, 11 (A.A.) — C. H. Partisi meclis grupu bugün «11/ S/1941» sah gftnü saat 15 de reis vekili Trabzon mebusu Hasan Saka'nın reisliğinde toplanmıştır. Celse açılır açılmaz İlk defa söz alan muhterem Başvekilimiz Dr. Refik Saydam Büyük Millet Meclisinin kıs tatiline karar verdiği tarltytenberl geçen iki aydan fazla müddet zarfında memleketi alakadar eden bütün harici hâdisat ve mesailo dair mufassal izahatta bulunmuştur.
V
Başvekili müteakip söz alan bir çok hatipler tarafından bu hâdisat ve mesalle dair serdedl-len fikirler ve bu İzahat arasında hükümete tevcih ettikleri suallere alâkadar vekiller ve bizzat Başvekil tarafından İcap eden cevaplar verilmiş ve mütemmim izahatta bulunulmuştur.
Ruznamcde   başka   müzakere edilecek    madde    olmadığından Başvekilimizin İzahatı tasvip olunarak saat 10 zu 10 geçe celseye nihayet verilmiştir.
B. Çörçil
Darlan9 a CevapVerecek
Londra, 1 t' (A.A.) — Fransa, ya gidecek iaşe vapurlarına İngiliz ablukasını yara'bilmeleri için Fransız harp gemilerinin refakat edeceği hakkında Amiral Darlan tarafından yapılan tehdide B. Churchill'in Avam kamarasının ilk    akdedeceği   celsede   cevap
vermesi muhtemeldir. Londrada-(Devamı: Sa. 5, SU. 4 te) |
Harp Vaziyeti
Bulgar Ordusu Ne Yapacak ?
Yazan:
İhsan BORAN
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün  En
Mühim  Hâdiseleri
Büyük Millet Meclisi açıldı. Başvekil dış siyaset hakkında İzahatta bulundu.
Pcrapalasta bir bomba patladı. Bir kaç ölü ve bir kaç yaralı vardır. Tahkikat yapılmaktadır.
Amerika mümessiller meclisi yardım layihasını ezici bir ekseriyetle kabul elti.
In^ılf' r< nln Sofya sefiri tstanbııla Reldl.
İDDİA  İLE  BÜYÜYEN   BALON!
Harp — İki taraf ta son nefese kadar dayanacaklarım söylüyorlar, bakalım hangisi solumaya bnslnvacak!
Bulgar harbiye nazın (Daska-lof), Alman ordusunun Bulgar topraklarına girdiği gün mecliste, Bulgar ordusunun Bulgar milli menfaatlerini müdafaa edecek kudrette olduğunu söyledi; ve bu fikir alkışlarla tasvip edildi.
Tarihin her devrinde gördüğümüz mühim bir nokta vardır: Siyaset adamlarının yaptıkları hatâları, askerler telâfi edemezler. Bulgarlstanın gül bahçeleri, siyaset adamlarının hatâları yüzünden, Alman ordusunun istilâ yolo üzerine serilmiştir. Vatanı istilâya uğramış olan Bulgar ordusu, simden sonra ne yapacak? Madem, ki Bulgaristan hürriyet ve İstiklâlini kaybetmiştir; Bulgar ordusu ne iş görürse görsün, yabancı emirlerle başaracağı vazifelerin hiç birisi şerefli olmıyacaktır. Dünya durdukça bu böyledir: Ordunun İlk vazifesi, hürriyet ve İstiklâlini muhafaza etmek, vatanı çiğnetmemek, milletini esir yaşut-mamaktır. Bunları feda eden bir ordu için ortada başka milli menfaatler kalır mı?
Bulgar ordusu sefer ve harp hayatına girmiştir. Bir ordunun, memleketi istilâ edildikten sonra seferber olması, millî menfaatlerin müdafaası İle telif edilemez. Bunu ancak şöyle İzah edebiliriz:
Bulgar siyaseti, toprak hırslle hasta İdi; bu sebeple Bulgar devleti BulUanlurda ordu bozan olarak yaşadı. Bu hastalık, Bulgar ordusunu da sirayet etti; o kadar, ki komşularından bir kurış toprak almak İçin, yabancı bir ordunun Bulgaristana girişini sükûn ve ihtiramla karşıladı.
Bundan sonra Bulgar ordusunun yapacağı vazife hiç de şerefli değildir: (Dedcağaç) a inmek İçin Alman ordusunun peşine takılu-cak. Fakat (Sofya) sını kaybeden Bulgur ordusunun Dobrucası, Ma-kedoııvıısı olur mu?
İstanbul, 1 I (A.A.) — Bugün 21,45 te Istanbulda Perapalas otelinde bir iniilâk olmuştur. Zabıtaca tahkikat yapılmaktadır.
?
Dün akşam saat 9,45 te Perapalas otelinde bir infilâk hâdises» olmuş, 3 kişinin ölümüne ve sekiz on kişinin ağır surette yaralanmasına sebebn/et vermiş ve o-telin alt kısmı ile üst kat pencereleri harap olmuştur.
Memnuniyetle öğrendiğimize göre,  dün  Bulgaristandan  şehri-
mize gelen İngiliz sefiri Rendeli ile refikaları yukarı katta bulunduklarından bir kazaya uğramamışlardır. Hâdise sefirin otele silmesinden on dakika sonra vukua gelmiştir.
O sırada otelin önünden geçmekte olan Cağaloğlu Sıhhat Yurdu sahibi operatör doktor Orhan Abdi yaralılardan üç kişiyi alarak hastanesine getirmiştir.
Bir    muharririmiz    Cağaloğlu
Sıhhat Yurduna ciderek yaralıla-(Devamı Sa. 6, Stt 5)  /-f-/
Başvekilimiz
Ifhalât Tüccarlarıyle Neler Konuşlu?
Dr. Refik Saydam'm Bir Sözü:
"Alâyişi, Fanteziyi Bir Tarafa Bırakalım, Evvelâ Lüzumlu Şeyler Tedarik Edilsin,,
Başvekilimiz iktisadî işlerimizi yerinde tetkik ediyor
Başvekil doktor Refik Saydamın daveti üzerine ithalât işlerini konuşmak üzere Ankaraya gitmiş olan tüccarımızdan bir kısmı İstanbula dönmüşlerdir, bir kıamı da Ankarada Ticaret Ve-kâletile temaslara ve tetkiklere devam etmektedir.
Şehrimize dönen tüccarla konuştuk. Başvekilin gösterdiği ala* kadan ve ortaya koyduğu iş birliği ruhundan hayranlık ve minnetle bahsediyorlar.
İçlerinden biri bir muharririmize demiştir ki:
(Devamı: Sa. 5, Stt. 1 de) —
GÜNÜN SESİ
Günün Vazifesi
Yazan: REŞAT NURİ
Bir muharrir arkadaş bir kaç gün evvel gazetesinde edebiyatçıların politika yazılan yazmalarından şikâyet ediyordu. Esas İtibarilo haklıdır. Fakat mahallede yangın varken kim kendi köşesinde, kendi ¦ mi.- meşgul olabilir; hangi boyacı boyasını boyamrya, hangi utçu gönül rahatllo utunu çalmıya muktedirdir? Boya ve ut gibi edebiyat da sakin ve emniyetli günlerin bir lüksüdür. Mahallede yangın varken, ateşin her şeyi yakması tehlikesi her an mevcutken kimseye niçin yerinde olmadığı sorulamaz. Tehlike günlerine mahsus fevkalade müdafaa kadrosunda, boyacı, utçu veya edebiyatçı, herkes yerini alacak ve kendine düsen vazifeyi yapacaktır.
Galiba Uayyamda tesadüf etmiş-
tim: Bir ördek ile bir balık günün birinde bir tavanın içinde birleşir-ler. (ördek ile balığı, ayni tavada birleştirecek zamanın nasıl bir zaman olacağını tasavvur etmeli!) Tava ağır ağır kızarken ördek balrğa sorar: «Arkadaş! Senin fik-rince dünya kadim midir, hadis midir?»
Taş yağıp kıyamet koparken ruh tahlili, manzara tasviri ile meşgul olmak ördeğin tava arkadaşına
sorduğu ilmi kelâm suali kadar acayip olmaz mı?
Helo edebiyatçı yaşını başını almış bir adam olursa bunun insan ıstırabına karşı bir hürmetsizlik gibi görünmemesine ve hafif bir şenaat kokusu vermemesine imkân yok gibidir.
Sonra şimdiye kadar yer yüzünde oynanmış dramların mnhakkak kl en büyüğü karşısındayız. Denizler ve havaların görülmemiş ateşlerle tutuşurken zihin ve kalbi banlardan ayırarak sakin Fildişi Kule d Uşünceler I ne vakfe t m İye maddeten imkân var mıdır t
VATAN
12 - 3 - 941
Anlatan : Nuri ( Paşa )
27 Şubat 1912 Tarihli Maragab Muharebesinin Birinci Günü
14
«Bu mücahit bedevi,    anlaşı-an bana yardım için, orada kendiliğinden kalmıştı. Filvaki    bu-Junduğum    mevkiden    çekilmek pek müşküldü. Fakat bedevi bir düziye bana uzaktan işaret ediyor, düşmanın sol gerimize sarktığını elile gösteriyor ve (taal! = gel!)  diyordu. Nihayet    sürüne-lek geride, ateşten mahfuz    bir yere çekildim. Susuzluktan tama-miıe mecalsiz bir halde idim.
«Düşman bulunduğumuz yerin köşesine düşmüştü. Yerlilerin «3u rişe» yani «Tüylü adam» dedikleri Bersagliyeri İtalyan asker, lerinin mavi elbiselerini arkamızda seçebiliyorduk. Vaziyet çok tehlikeli idi. Çekilebileceğimiz yol, hem Margab tepeeinin yan ve hem de gerimize düşenlerin arka ateşlerine maruz bulunuyordu. Geri gideceğimiz istikamet sürülmüş bir vadi idi. Burada 20 - 30 adım aralıklı zeytin ağaçları da vardı. Üstelik, bunların diplerinde, yağmur sularının toplanması için derince büyük çukurlar açılmıştı. İşte bizi o gün kurtaran bunlar olmuştu.
«Bulunduğumuz yerde, bir da, kika daha fazla kalamazdık. Fakat benim yürümeğe takatim yoktu; susuzluktan dermanım o kadar çok kesilmişti.. Bedevi taşımak için, benden tüfeği istedi. Fakat hiç tanımadığım bir adam olduğu için emniyet ederek veremezdim. Onun için son kuvvet ve gayretlerimi sarfederek ilk zeytin ağacının çukuruna koşabildim. Bundan sonra çukurdan çukura bir kaç sıçrama daha yapabildim. Her sıçramada düşmanın şiddetli ateşine tutulmaklığı-ınız tabiî idi. İtalyanlar yan ve arkamızdan çok kurşun attılar. Tehlike artıyordu. Çukurlarda fazla dinlenmek için vakit yoktu. Ben ise artık koşamıyordum. Nihayet tüfeğimi elime alarak yürüdüm. Biraz gittikten sonra bir kocakarının, elinde kirli bir testi ile kenarda beklediğini gördüm. Bana bir çanak dolusu su verdi. Bunu içtikten sonra kendime geldim.
«Bu sırada amcam Kalil Beye benim vurulduğumu haber vermişler. Bunun üzerine beni aramak için adamlar çıkarmış, bulana para vadetmiş. Bu suretle beni aramağa gelen 'bir kaç bedevinin yardımile, amcamın bulunduğu zeytinliğe kadar geleb'l-dim. Orada biraz yedikten ve su da  içtikten  sonra    mücahitlerle
birlikte tekrar ileri gittim.
«Yeniden muharebeler başladı ve ateş yatsı vaktinden sonraya kadar devam etti. Ondan sonra muharebe mayna oldu. Biz de karargâha döndük. Bu suretle 2 7 şubat 1912 tarihli Margab muharebesinin birinci gününün vukuatı nihayete erdi.
«Ertesi sabah düşman, Halil Beyin karargâhını topçu ile dövmeğe başladığından karargâh 4 -5 Km. geriye nakledildi. Dünkü muharebede 200 e yakın yaralı ve 30 da şehidimiz olmuştu. Bugün de düşman topçu ateşinden şehitler oldu.» I
İşte Nurinin anlatışına göre, Margab muharebesi bu suretle olmuş ve neticede düşman harbin sonuna kadar üzerinde kaldığı Margab tepesini zaptetmiştL
Bu muharebenin sebebi, İtalyanların Homs liman ve şehrini, zapt ve işgal ettikleri 18 binci-teşrin 1911 denberi bulundukları sıkışık ve tehlikeli vaziyette, sağdan, soldan ve önden sürekli taarruzlara ve baskınlara uğramasıdır. Bundan başka İtalyanlar, Aziziyeden Margaba gönderildiğini evvelce bildirdiğimiz iki dağ topu vasıtasile de rahatsız ediliyorlardı. 200 metre rakımlı olan Margab tepesinin Homs kasaha-sile bütün sahile tam bir nezaret ve hakimiyeti olduğundan, burasını zaptetmeden, İtalyanların sahilde, bulunduklan mahdut mevkide barınmaları pek müşkül, tehlikeli ve telefath oluyordu. Bu sebeplerle Margab tepesini zaptetmek onlara farzolmuştu,
Bütün mıntakadaki Halil Beyin kuvvetleri, 30 - 40 kadar Türk çavuşile birlikte nihayet 1 500 eski tip tüfekten ibaretti. Bu tüfeklerin nekadar az fişekleri bulunduğunu yukarılarda geçen tafsilâttan anlamıştık. Mevcut iki dağ topu da âdi ateşli eski model Krupp mamulâtı olduktan başka geldikleri vakit yalnız 40 ar atım c«paneleri vardı.
Sayıca, silâhça ve malzemece
bu derece zayıf olan milis bir kuvvete taarruz için, italyanlar bir fırkalık kuvvet toplamak ihtiyacını duymuşlar ve Margab tepeciğini almak maksadile Homsa ilk gelmiş olan 8 iıîci Bersagliyeri alayını 9 piyade taburile 7,5 luk iki sahra, bir dağ ve bir de 149 milimetrelik ağır bataryaya (takriben on bin kişi ve 20 topa) iblâğ etmişlerdi. Sahilde daima ateş etmeğe hazır duran harp gemilerinin topları da ayrı bir kuvvetti.
Homs komutanı General Reiso li, ilk kuvvetlerini bu suretle bir kaç misline çıkardıktan sonra, taarruzdan bir gün evvel, yani 26 şubat 1912 de, Homs mevkiinin 35 Km. kadar şarkında, Zlı-tın sahillerine, iki gemi göndererek, asker ihracına teşebbüs eder gibi göründü. Bu gösteriş hareketi, sahil kısmındaki mücahitlerin bir kısmını doğuya, Zlıtın cihetine, çekebilmişti. Ayni zaman İtalyanlar, uçakla yaptıkları keşif neticesinde, Margab etrafındaki Türk - yerli kuvvetlerinin vaziyetlerini tesbit edebilmişlerdi*
Neticede, General Reisoli geceleyin, Margab tepeciğine doğru üç kol ile hareket etti. Merkez kolu doğruca tepeye gidecekti. Diğer kollar merkez kolunun yan. larını koruyorlardı, italyanlar bu tertibat sayesinde sabaha karşı Margab tepesini baskınla alabilmişler ve burasını derhal tahkim etmek suretile, mücahitlerin mukabil taarruzlarına karşı, harbin sonuna kadar muhafaza edebilmişlerdi.
(Arkası var) Piyasa Hareketleri:
Almanlar Mal Almak
İstiyorlar
Dün 236 bin liralık ihracat için muamele yapılmıştır. Bu muameleler daha ziyade Mısır ve Filisti-ne ve Romanya yolile yapılacak ihracata aittir.
Pirinç fiyatları 35 - 38,5 kuruş arasında fakat gevşektir. Tüccar stok yapmak istemediği için en iyi Tosya pirinçleri bile satıl-mamıştır. Hububat ve zahire satışları üzerinde yeni bir değişiklik olmamıştır. Kitre ve keçi kılı öze. rinde Alman ticaret müesseseleri mümessili ile tüccarlar arasında görüşmeler devam etmektedir. Almanyaya verilecek elli bin kilo keçi kılı ile otuz bin liralık kitre için verilmekte olan fiyatları tüccarlarımız kabul etmemektedir. Almanlar da vaziyetten istifade etmek için fiyatları kırmakta ısrar etmektedirler. Deriler üzerinde yeni hareketler başlamıştır. Bugünlerde ihracata müsaade edileceği anlaşılıyor.
İpek kozalarına İsviçre taliptir. Kilosu 330 kuruştur. Ham ipek satışları normal olarak devam ediyor. Stok yapanlar ipeği 18,5 -19 lira arasında topluyorlar.
PEYNİR  YAPILMASI  İÇİN HAZIRLIKLAR
Buzhanelerde bulunan peynirlerin bir kısmı daha piyasaya çıkarılmıştır. Edirne ve civarındaki kasabalarda beyaz peynir kalma, mış gibidir. Esasen geçen sene süt istihsalâtı az olduğu için peynir imalâtı da o nisbette az olmuştur. Peynirlerin hemen hepsi İstanbul buzhanelerine gönderilmiştir. Doğ rudan doğruya mandıracılık ve sütçülük yapan bir iki kişide mevcut olan peynirler kendi dükkânlarında perakende olarak satılmaktadır*
Yeni peynir imalâtı mevsimi gelmiştir. Fakat bu sene de imalâtın geçen seneden fazla olmiya-cağı anlaşılmaktadır. Yeni imalât için hazırlıklara başlanmıştır.
TAKVİM
12 MART 941
ÇARŞAMBA AY: 3 - GÜN: 71 - Kasım: 125 RUMİ: 1356 — ŞUBAT:      27 HİCRÎ; 1360 — SEFER:       13
VAKİT ZAVAJLİ   EZAM
GÜNEŞ:
ÖĞLE:
tKİNDÎ:
AKŞAM:
YATSI:
İMSAK:
7,19 13,24 16,42
19,11 20.41
5,40
12,08 6,13 9,31
12,00 1,30
10,29
Belediye Haberleri:
Vali Dün Şehirde İnşaatı
Tetkik Etti
Talebelerin Oturdukları Medreselerin Tamiri
Vali vc Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdar dün öğleden evvel şehrin muhtelif yerlerinde yol inşaatı teftişlerinde bulunmuştur.
Evvelâ Fatihte fakir talebeye tahsis edilecek medreseleri gezmiş, ve tamiratı ile medresenin etrafının da tanzimi için direktifler vermiştir.
Ferah sinemasının yangın yerinde de bazı tetkiklerde bulunan Vali ve Belediye Reisi bu binanın arkasında çocuk bahçesini de görmüştür.
Vali bundan sonra da Taksim-deki inşaatı tetkik ederek bazı direktifler vermiş ve Tepebaşına da gelerek Şehir tiyatrosunun ya-nındaki inşaatı da gözden geçirmiştir.
Kaldırılan Tramvay Durakları
Yeniden Konulacak
Elektrik, Tramvay, Tünel U-mum Müdürlüğü tramvay seferlerinde sürati temin içitı bazı durak yerlerini kaldırmıştı. Halbuki, bunun tatbikında çok güçlük çekilmekte ve halk zorluklara uğramaktadır. Bunun için durakların yine yerlerinde bırakılarak tramvayların işledikleri hatlara göre bazı duraklarda durmamaları daha doğru olacağı düşünülmektedir. Meselâ bir Fatih - Har, biye tramvayının Sirkeciye kadar bütün duraklarda durması Sirkeciden sonra da Galatasaraya kadar yalnız mecburî yerlerde durması. Sirkeci - Taksim tramvaylarının da bütün duraklarda tevakkufu daha muvafık görülmek, tedir. Bunun için yeniden tetkikler yapılacaktır.
Ekmek  Çeşnisi   Daha iyileştirilecek
istanbul Belediyesi ekmek çeşnisi üzerinde yeniden bir tecrübe daha yapacaktır. Çünkü bundan evvel yapılan tecrübede alınan 94,5 luk randımanın doksan altıya çıkması icap etmektedir. Tecrübe bu bir iki gün zarfında yapılacaktır.
Fena Ekmek Yapanlar Cezalandırılıyor
Yeni ekmek tipinin piyasaya çıktığı günden düne kadar Belediyeye 901 numune alınmış ve bunlardan 334 numune tahlU edilerek 28 ekmek hamur görülmüş ve sahipleri cezalandırılmışlardır.
Ağaçların Muhafazası   İçin Yeni   Tedbirler
Vilâyet Ziraat müdürlüğü Is-tanbuldaki ağaçların bakımı için bazı tertibat alacaktır. Bu suretle ağaçların bakımsızlık yüzünden kurumasının önüne geçilmiş olacaktır. Bu iş için yol faslından 3900 liralık bir tahsisat ayrılmıştır. -    -
Paraşütçülere Karşı Korunma Tedbirleri
Bu Pazar Sarıyerde Bir Pasif Korunma Tecrübesi Yapılacak
Geçen pasif korunmadan bir sahne: Beyazıt   meydanı
patlamamış   mefruz  iki  bomba
ve
İstanbulda yapılan umumî hava denemesinden sonra bu gibi tecrübelerin bazı mın takalarda ayn ayrı yapılmasına da karar verilmişti. Pazar günü Sarıyer ka_ zası dahilinde pasif korunma tec-
rübesi yapılacak ve ayrıca paraşütçülere karşı teşkil edilen ekipler de faaliyete geçeceklerdir.
Bundan sonra da sırasile bütün kazalarda tecrübelere devam edilecektir.
Şehzade Yangını
İtfaiyenin Kırk Dakika Geç Gelmesindeki Sebep Ne?
Ferah sineması yanığını hakkında Adliye ve zabıtaca tahkikata devam edilmektedir. Her neka* dar ilk anda yangının kontaktan çıktığı zannedilmişse de yangın esnasında elektriklerin yanmakta olduğu tesbit edildiğinden bu tahmin de boşa çıkmıştır. Yangının ya mangal, ya sigara, ya soba borusundan çıktığı ileri sürülmek, tedir. Soba borusu bütün salonu dolaştığından tepedeki kaplamaları tutuşturduğu söylenmektedir. Yalnız şurası muhakkaktır ki yangın gişeden çıkmıştır. Müddeiumumi muavini Orhan Küm bu hususta tahkikatına devam etmektedir. Şimdiye kadar yapılan
tahkikat;^ yangında hiç bir kasıt olmadığı anlaşılmıştır. Hiç bir kimse zan altında tutulmamıştır. Yangın sabaha karşı saat üç buçukta çıkmış ve sinema sahibinin söylediği gibi bu saatte kendisine haber verilmiştir. Diğer taraftan haber aldığımıza göre saat üç buçukta müteaddit defa itfaiyeye haber verilmiş fakat itfaiye neden olduğu henüz anlaşılamayan bir sebepten ancak kulenin saat 4 ü on geçe haber vermesi üzerine 40 dakika geç yangın mahalline gelmiştir. Bu hususta tahkikat derin. leştirilmekte ve müsebbipler a-ranmaktadır. Tahkikatın yakında ikmal edileceği tahmin ediliyor.
Bisküi Fabrikaları Un istiyor
Şehrimizde bisküvit yapan 9 fabrika ellerindeki un stoku bittiğinden günlük ihtiyaçları için un verilmek üzere Mıntaka Ticaret müdürlüğü ile Belediye İktisat müdürlüğüne müracaatta bulunmuşlardır.
Belediye İktisat müdürlüğü, ihtiyaç listelerini hazırlayacak ve verilecek resolarla Ofisten un alacaklardır.
Terfi Edecek İlk Okul
Asrî Mezarlığın   Etrafına
Duvar Çekilecek
Belediye Reis muavini Lûtfi Aksoy dün Kabataş iskelesinin karşısındaki bahçeleri gezmiş vc oradan Şişlideki Asrî mezarlığın etrafına yapılacak duvarların inşaatı için bazı tetkiklerde bulunmuştur.
Duvarın inşası 1 I bin liraya müteahhide ihale edilmiştir. Mezarlığın önüne de iki yüz ağaç dikilecektir.
Terfie hak kazanmış ilkmektep muallimlerinin zamları verilecektir. Bunun için bütçeye 137,500 liralık bir tahsisat konmuş ve Belediye meclisince de kabul edilmiştir.
Kıdem kazanıp terfi etmesi lâzım gelen 1088 ilkmektep mualliminden 723 kişi şimdiki halde terfi edebilecektir. Geri kalanlar da herhangi bir münhal vukuunda derhal terfi ettirilecekler, dir. Istanibul Maarif müdürlüğü terfi edecek olanların cetvellerini
hazırlamıştır.
—-o-
Vilâyet Masraf Bütçesi
Kabul EdUdi
Belediye Umumî meclisi dün öğleden sonra Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdarın başkanlığı altında toplanarak bazı meselelerle birlikte vilâyet masraf bütçesini de ımüzakere etmiş ve kabul etmiştir.
Piyasa Haberleri:
749 Çuval Kahve
Yar
m
Tevzi
Edilecek
Portsaitte Bulunan Kah-velarinLhali Pvk Yakındır
Gümrükte bulunan Cenubî Afrika mahsulünden 749 çuval kahve yarın gümrükten çıkarılarak tüccara tevzi edilecektir. Tevziat listesi yapılmıştır. Bu kahvelerin 100 çuvalı Ankaraya, 349 çuvalı Anadolu şehirlerine ve 300 çu-ve.ı da şehrimize tahsis edilmiştir. Portsaitte beklemekte olan r^ühim bir parti kahvenin memleketimiz» sevkı beklenmektedir.
Almanlar Tiftik Alıyorlar
Yapağı ve Tiftik Birliği Almanyaya satılacak 1,199,580 liralık 520 ton tiftik için tüccarlara tevziat yapmıştır. Tiftik ihracı için müsaade gelmiştir. Kastamonu, Konya Ova, Yağlı, Çengelli, Boz cinslerini Almanlar alacaklardır. Fiyatlar teebit- edilmiştir. Birlik bu işi idare edecektir. Ma-carlarla yapılmasına başlanılmış olan ticarî anlaşma görüşmeleri müsbet bir "netice vermemiştir. Macarlar dahi Almanlar gibi mallarımıza az fiyat vermektedirler.
YAPAGILI  DERİLERİN İHRACI
Üzerinde yapağı bulunan koyun derilerinin ihracı için müsaade beklenmektedir. Gerçi bu gibi derilerle her sene 1 . 2 milyon kilo kadar yapağı dahi harice gitmekte ise de bu senelik bu derilerin olduğu şekilde ihracına müsaade edileceği söyleniyor. Fakat bundan böyle kasaplık ve ölmüş koyunların yapağıları kırkılmadan ihracına meydan veril-miyecektîr. Mevcut stokların müsaade gelir gelmez tedricen azalacağı ümit edilmektedir.
İTHALÂTÇILARA AKREDİTİF
AÇILACAK
Ankaraya gitmiş olan ithalât tacirlerinden iki kişi henüz dönmemiştir. Diğerleri kendi mesleklerine ait işleri tamam olarak hazırlamış ve ithalât için hükümetimizin ne gibi kolaylıklar yapacağını öğrenmişlerdir. Haber verildiğine göre hükümet, lüks olmayan ve zarurî ihtiyaç maddelerinden bulunan bütün ithalât eşya ve mevaddı için tüccarlara akreditif açmağı kabul etmiştir. Tüccarlar nekadar fazla stok yapa-bilirlerse yapsınlar kendilerine akreditif verilecektir.
Ticaret Vekili, tüccarlarımızın ve müstahsilin bütün ihtiyaç ve dertlerine çok yakından alâka göstermekle -beraber her türlü ko. laylıkların da yapılacağını heyet azasına vadetmiştir.
TENEKE TEVZİATI BAŞLADI
Gelen tenekelerden petrol şir-ketlerile devlet fabrikalarına tevziat yapılmıştır. Hususî fabrikalarla teneke tüccarlarına tevziat için bu müesseselerin son üç sene içinde teneke ithallerine dair Ticaret Odası veya İktisat müdürlüğünden birer vesika getirmeleri veya satışlarını tevsik etmeleri icap etmektedir. Bu suretle teneke işile meşgul olmıyanlar anlaşılacak ve onlara teneke verilmi-yecektir.
GdNDÎEN
e IÛ NIE
Sebebi Anlaşıldı
Son aylarda, İtalyanların Lib. yadan başlıyarak Arrıkanın muh telif yerlerinde Büyük Britanya kuvvetleri önünde bir hayli ter döktükleri herkesin malûmudur.
Londradan gelen bir telgrafa göre, bir bitaraf yolcu, faşistlerin bir hatası yüzünden levazım idaresinin Arnavutiuktaki İtalyan kıtalarına Hattustıva memleketlerindeki İtalyan garnizonlarına ait teçhizatı gönderdiğini söylüyor.
Eğer İtalyan levazım idaresi, ayni şekilde bir hata yaparak Arnavutluktaki kıtalara ait teçhizatı meselâ kalın elbiseleri ve kürklü kaputları çöllerdeki askerlerine gondermişse İtalyanla. rın neden buram buram ter dök. tükleri kolaylıkla anlaşılır.
Bu İsme Can Dayanır mı?
Bir Vaşington telgrafına göre, Amerikalılar Alman deniz-altı harbine karşı koymak üzere tngiltereye «Bisküit gemisi» adı verilen seri gemilerden mühim miktarda göndereceklermiş.
Bu gemilerin Alman denizcilerinin hakkından gelecek kudrette olup olmadıklarını bilmiyoruz ama «bisküit» adının mühim bir rol oynaması beklenebilir.
Beklîyen Hangimiz?
Memleketimize gelecek on bin çuval kahve Portsaitte bek-liyormuş...
O bekliyor da, biz beklemiyor muyuz!...
Yardım Bahsi
Bir Marsilyalı Pariste bir kaç boks maçı seyrettikten sonra Marsilyaya dönmüş.
Hemşerileri kendisinden Paris boks hayatı hakkında malûmat istemişler.
— Pariste bir taşralının maç kazanmasına imkân yok!
— Neden?
— Çünkü, Parisli herhangi bir yumrukla yere yuvarlanırsa hakem birden ona kadar ağır ağır sayıyor, etrafla konuşuyor, o zamana kadar da Parisli ayılıyor. Eğer yere düşen taşralı ise, hakem bir, iki, üç, dört, beş... Beş daha on diyor, işi bîtiriveriyor.
Amerikanın İngîltereye resmen yardımı başlayınca bu fıkrayı hatırladık.
Marsilyalı gibi:
Amerikanın yardım ettiği tarafın mağlûp olmasına imkan yok! diyeceğiz.
— Neden?
— Çünkü İngilizlere yardım bahsine gelince Amerika daha şimdiden yüzleri, binleri, milyonları atlayarak milyarlara geçti!       } ;T
Hayat Pahalı!
Edirnekapıda bir genç otuz kuruş alacağını istediği dakikada veremedikleri için iki kardeşi kama ile yaralamış.
Hayatları belki de tehlikede olan kardeşlerin beheri on beş kuruşa geliyor.
Bir de «hayat pahalı!» diye feryat ediyoruz!
Kör Kadı
— Yeni Misls de Vinter hiç de eskini gibi değil, öteki her şeye yetişirdi. Bu bir defa bile ortalarda görünmedi. Rebekanın da hail başka idi. Bu hizmetçi bozuntusu kızı da de Vinter nereden bulmuş. İliç de İyi ge-çlnemlyorlarmış...
Bütün bu lûflan kuJağrmla işitmiş gibi İdim. Bunlar kafamın içinde tokmak gibi tekrarlanıyordu.
Bir taraftan da mavi elbiseyi dolaptan çıkarıyor giymeğe hazırlanıyordum.. Saçlarımı tararken, yUzümU dUzeltlrken hep aşağıya nasıl İneceğimi dUşünUyordum. Nihayet hazırlandım, oda kapısını yavaşça açarak ayaklarımın urana basa basa koridordan geçtim. Etrafta ses seda yoktu. Sadece uzaktan gelen tabak ve çatal seslerlle insanların mırıltı halinde gelen konuşmalarını işitiyordum. Karolln de Vlnter'ln beyaz elbisesi! e resmi gözUme İlişti.
Bunu görünce ürperdim. Akşnmdanberl basıma gelenler tekrar hatırıma geldi. Hafif bir rüzgâr omuzlarımı üşüttü. Şatonun kapalı duran tarafından bir kapı açılmış o-lacak, hava ceryanı oradan geliyordu. Her taraf karanlıktı. Fakat acaba karanlıkta birisi ml vardı? Bana öyle geldi. Merdivenlerden yavaş yavaş İnmeğe başladım. Misafirler sofradan kalkmışlardı. Aralarına karıştım.
Mandcrleydeki bu ilk ve son balomu hatırladıkça hâlâ tüylerim ürperir. O akşam
orada kimler vardı? Ne yüzlerini ne elbiselerini no de sözlerini hatırlamıyorum. Her şey bir sisli tabaka İle örtülmüş gibi. Müzik çalıyordu. Herkes dans ediyordu. Ben de onların arasında dolaşıyordum. Fakat san kl yüzümde sahte bir tebessümle herkese bakan kadın ben değUdim. Etten ve kemikten yapılmış, kalbi kanayan hassas bir insan değil de bir taş bebek gibi idim. Yanımda duran ve misafirleri ağırlayan adanı da cansız gibi idi. Yüzüne mütebesslm bir maske takılmış gibi duran, fakat gözleri ulev saçan Maksim...
Bu gözler bu sert yüz benim tanıdığım ve sevdiğim adanun değildi. Kederime, ıstırabıma yabancı ve boş bir gözle bakıyor, hiç bir şey anlamıyor gibiydi. Bir kere olsun benimle konuşmadı. Bana temas etmedi. Yan yana Manderleyln ev sahipleri gibi duruyorduk fakat beraber değildik.
Nazik bir hali vardı. Fakat bu nezaket sözlerini ve hareketlerini basma kalıp bir şekilde söylüyor ve yapıyordu. Adeta bir ti-
yatro sahnesinde rol yapan aktörler gibi idi. Tanımadığını ve belki de bir daha göremiye-ceğim bu İnsanlara karşı bu sefil komediyi oynamaya niçin mecbur oluyordum?
Bir aralık birkaç kişi elbisemin yetişemediğinden terzinin bunu vaktinde göndereme-diğlnden bahsettiler. Anladığıma göre Be-atrls böyle bir sebep göstermişti.
Saat kaçtı, bilmiyorum. Havai flşenklerl atılmağa başlandı. Gök yüzüne kızıl ve altın oklar gibi yüksellyorlardı. Manderley bir rüya ve saadet yuvası gibi prrıl pırıl yanıyordu. Karanlık ağaçlıklar arasında parlı-
yan bir saadet yuvası..
Nihayet misafirler birer birer gitmeğe başladılar. Herkes bize veda ve teşekkür e-dlyordu.
— Ne mükemmel bir akşam geçirdik.
— Ne harikulade bir gece... Teşekkür e-derlz.
Gibi basma kalıp nezaketli sözleri dinlemeğe artık meealüıı yoktu. Şafak söküyordu. Maksim Frank üe beraber son gidenle-
ri uğurluyordu, Beatrls yamma yaklaşarak:
— Çok yorgunum. Hiç bir dansı kaçırmadım. Çok İyi vakit geçirdim. Diyordu.
Ben ne cavap vereceğimi bilemiyordum:
— Haydi gidip yatınız, bitap bir haliniz var. Ayakta duranııyacak kadar yorgunsunuz.    - '' "
— Hakkınız var, Beatrls, çok yorgunum.
— Mavi elbisenizle pek güzeldiniz. Hiç künse bir şeyin farkına varmadı. Merak e-dlp üzülmeyiniz. Her şey yoluna girer.
— öyle mi?
— Tabiî... öyledir. Yarın öğleye kadar u-yur vo dinlenirsiniz. Haydi çıkıp yatınız. Ben Maksime yukarı çıktığınızı söylerim.
Beni öptü. Biraz daha teselli etmek için yanağımı da okşadı. Odama çıktığım zaman şafak tamamlle sokmuştu. Kurşuni sabah renkleri odayı yavaş yavaş dolduruyor-du.
Yatağıma girdiğim zaman bacaklarımda arkamda müthiş bir yorgunluk hissediyordum. Temiz ve serin çarşaflarımın arasında biraz sükûnet buldum. Maksini hâlâ gelmiyordu. Yanımdaki yatak kapalı duruyordu. Nerede ise sabah olacaktı. Kuş sesleri yavaş yavaş yükselmeğe başlıyordu. Güneş perdelerin arasından sızıyordu. Baş ucumda-kl saat tıkır tıkr dakikaları kemirlyordu.
(Arkası var)
503919
---   ı2 • 3 . »41  -
VATAN
Meydanının Ecinnisi
----        ı _ - r
Her Gece Saat Birde Taksim Meydanında Garip Kıyafetli Bir Adam Peyda Olur
Gece Yarısından Sonra Bisikletle Sayısız Turlar Yapar
S
aat gece yarısını bir hayli geçmişti. Taksim meydanında âbidenin yanından kıvrılıp, Ayaspaşaya doğru Bap tim. Birden yanımdan bisiklet le  bir adam sıyrılıp  geçti:
— Bu saatte, dedim, bisiklet ve bir adam, ne münasebet?
Olura, belki bir işçidir diyerek, tekrar voluma devama koyuldum. Ortalıkta bu bisikletten başka kimse yoktu. Küçük-den 6-7 yakındanken hastası ol du&um bisikleti görünce dayanamadım, durarak seyrettim.
Kısa pantalonlu, yarışçılara mahsus kazakiı. oldukça yaşh bir adam, gezintilere mahsus bir bisiklette, yeni vapıl^n asfalt yolda mütemadiyen tur e-diyordu..^
— Acain. dedim. Her halde Velodrom yarışçısı olacak.» (Yani bisikletlere mahsus sahada yarış eden adam)
Durarak d ak Ut al a rc a *«yr e t-tim. Burnundan ve alnından damlayan terleri kollarile siliyor» durmadan dönüyordu...
Saydım... Bir, iki, üç... on beş... Yirmi bej,.. Ve nihayet sayıları şaşırdım.
Böylece bir hayli vakit geçmişti, merakla dakikalarca seyrettiğimi görünce, yanımdan ge
çerken güldü;
— Merhaba, dedim. Acaip bir lisanla:
— cMerhaba»  diye    cevap
verdL
Merakım büsbütün artmıştı: Kimdi bu adam? Gece yansından sonra inlerin cinlerin top oy nadığı bu Taksim meydanında, saatlerce tur eden, ibu ecnebi kimdi?
— Alman olacak, böyle şeyleri Almanlardan başka kimse yapmaz, diye düşündüm ve yanaştım.
Türkçe bilmiyordu, Fransızca konuşmaya başladık.
Yanıldığımı derhal anladım, flkönce Alman sandıjım bu a-dam, meğer cenubî Amerikalı imiş. Bir firmanın mümessili o-larak lstanbula gelmiş, birkaç se nedir şehrimizde kalıyormuş.
— Sporu çok severim, dedi. Yaşım 45. Gösteriyor muyum? Hayatımın yansı dağlarda geçti. Esasında dağ sporcusu yum. Fakat burada da sporu bırakma mak lâzmı. Vücudun her tarafını işletebilecek spor şubeleri yüzmek, aletirm ve bisiklettir. Kışın yüzemiyorum. Atletizme gelince nerede çalışayım? Bisiklet... İşte hastalığımın yegâne lâcı... Her gece saat birden sonra bir saat kadar burada bisikletle tur yaparım.
— Peki ama, neden bu saati tercih ediyorsunuz? Dedim.
Güldü....
— Yollar, fena, dedi Buradan Harbiyeye gidinceye kadar insanın içi dışına çıkıyor. Gündüz burası çok kalabalık, Ge* çeleri rahat rahat sporumu yapıyor, sonra eve giderek bir de
Yazan:
Faruk FENİK
mükemmel duş... Değme keyfine...
— Silinle beraber spor yapacak  arkadaşlarınız yok mu?
Dedim.
— Çok, dedi. Fakat, yalnız
yaşamayı tercih ediyorum. Yazları Büyükadada kendi    kendi me bir kamp kurmuştum.    Ne
güzeldi. Öyle eğlendim, öyle eğlendim ki...
B
irden hatıralarım canlan di. Yaz...    BüyUkada... Yörük Ali...
Evet dedim. Hatırladım: — «Bir gün Büyükadaya gitmiştim. Mehtapsız bir gece Lu-na Parka doğru birkaç arkadaş yürümeğe başlamıştık. On on beş metre önümüzde, kısa pantalonlu, sırtında bir fener bağlı adam,  tepelere doğru tırmanı-
yordu. Adanın, yazlık yerlilerin den olan arkadaşım anlatmaya koyuldu t
— Çok garip tipte bir adam. Spora, Allah gibi tapıyor. Fakat orijinal tarafları da yok değil. İşte böylece her gece sırtına bir fener bağlar, caddelerde sabahlara kadar dolaşır.
— Peki ama bu fener neden?
Dedim.
— Arabalar belki kendisini görmez de çiğner diye korkuyor muş, ondan dediler....»
Cenubî Amerikalı güldü...
— İşin acaip tarafı var mı? Dedi.
Ben de güldüm...
— Dua edin ki dedim. Siz A-dada Yürük Aliye    ve Beyoğ-
lunda Taksim meydanına düşmüşsünüz.
Ya Kadıköyünde bizim Kızıl toprağa düşmüş olsaydınız? Oranın o acarı, yaramaz afacanları» geceleri uykusuz kalır, si-/. - neler ederlerdi, neler....
Faruk FENİK
Çocuk Arabaları
Herkülanum'da bulanan cerrahi a-letlerdeu sonra Pompelde yapılan a-raştrrmalarda kalorifer tesisatı mey dana çıkarıldı. Ahiren Ur şehrinde küçük bir çocuk arabası bulunmuş-tur. Bu en aşağı 5000 senelik arabanın, bugünkü arabalardan şekil İtİba-rile hiç bir farla yok gibi... Yalruz tekerlekleri Bilindir şeklinde. Arabayı itmek için kullanılan bronz pal-gne bugünkü arabaların Chrome pai-gnelerinin ayni...
Singapur
Uzak şarkın Cebciitank'ı ve anahtarıdır. Burayı tahkim için on bin amele senelerce çalışmıştır. Halihazırda 50 bin asker, 1200 tayyare vardır. Singapur sahilleri 400 İlik muazzam toplarla tahkim edilmiştir.
Boğazın nihayetinde saklı bahri üs ve tersanelerinde en büyük harp gemileri tamir edilecektir. Sayl doklar 50.000 tonilâtoluk gemileri alabilecek kabiliyettedir. Bu dok, tngil-terede yapılmış ve Slngapura kadar çekilerek gfttürUlmüştttr. Adanm merkezinde ve yer altında, filonun altı aylık ihtiyacını temin edecek petrol ve benzin mahzenleri vardır.
Bu müthiş İstihkâmın bir de tabii müdafaası vardır ki oda bataklıktır. Slngapura hücum edecek düşman Malacca yarımadasından inmek ve İngiliz toplarından daha korkunç olan bataklığı geçmek mecburiyetin dedir.
Amerika Ordusunda 5 Zenci Zabit Var
Amerika ordusunda 4,719 zenci nefer vardır. Bunlar Jkl süvari ve iki piyade alayına taksim edilmişlerdir. 5 de zenci zabit vardır.
Bunlardan biri, B. O. Davis'dlr Es
ki bir miralayın oğludur. Ahiren generalliğe terfi edilmiştir. 1936 da harbiye mektebinden diploma almış ve orduya dahil olmuştur. Şlmdlv Nevyorkta, Tnskege enstitüsünde muallimdir.
Tek Bîr Nüsha Çıkarılan
Gazete
Meşhur Amerikan futbol oyuncusu James Patrlck Byrne karşı büyük bir cemile gösterilmiş. Amerikanın en çok takdir edilen ve sevilen bu şampiyonu ölüm halinde bulunuyordu. Bana rağmen klUbünün per-formance'Ierlni takip ediyordu.
Şehrinin en büyük gazetesi olan «Times Chat tan o og a» gazetesi huşu -> bir nü&ha bastırmış ve bu nüshada Byrne klübünün 0 a karşı 5 ile galip geldiğini ii.-in etmiş. Hakikatte İse klüp 6 ya karşı 5 ile mağlûp olmuştu.
Byrne, klübünün bu muvaffakiyetini büyük bir memnuniyet ve sevinç le okuduktan sonra gözlerini hayata kapamıştır.
Hesap Makineleri Ne Zaman İcat Olundu?
Hesap ameliyatında makine kullanılması pek eskidir. Eski Yunanlıların, Romalıların «Abaque» lerl, Çinlilerin «Cadran» lan, orta çağında «Boullers» lerl var.
«Pascal», 1642 de Satsalye Segu-ier'e arzettlği cem ûletl hakiki bir hesap makinesidir. Bunun bir modeli «Sanat ve mülk» müzecinde hıfzo-lunmaktadır. Zarp ve taksim yapan makineler, meşhur İngiliz riyazilerinden Babbage tarafından 1820 de yapılmıştır.
Kim Kimle Evlenmeli?
[Müsabakamızın Nasıl Yapılacağını ve Vereceğimiz
150 Hediyenin Listesini Altıncı Sayfamızda Okuyunuz
Bayan Makbule İçli
26 yaşındadır. Orta boylu esmercedir. Fakir bir • 'Ih ıı i m kızıdır. Adliyede kâtiptir. Hoppalığı ve yaramazlığı yoktur. Hassas ve içil bir kızdır. Bir evin imiii kendi kendine başaracak kadar hamarattır. Bir anne«l ve bir de tahsilde kardeşi vardır.
Bay Feridun İşletir
49 yanında uzun boyla, mütenasip vücutlu, kır saçlıdır. Fabrika sahibidir. Büyük taahhüt işlerlle meşguldür. Maamaflh eğlencelerinden hiç geri kalmaz. Hayli parası vardır. Şimdiye kadar evlenmemiştir.
Şarkî Afrikada
İngiliz
Muhasara Çemberi
Yazan: İhsan Boran
Şarkî Afrikada harbeden İtalyan ordusunun miktarı (200) bin kişi tahmin edilmektedir; bu ordu denizden ve karadan muhasara çemberi içine alınmıştır, ingiliz hava kuvvetleri Afrikada hâkimiyeti ele aldıktan sonra, bu ordunun Libya üzerinden İtalya ile olan hava irtibatı da kesilmiş bulunuyor.
Haritaya bakılınca, Aden körfezine ve Kızıldenlze doğru sürülen İtalyan ordusunun akıbeti, ta-mamlle anlaşılıyor. Bu ordu» çember daraldıkça denize sürülecek; ve oradan Hindistandaki üsera kamplarına gönderilecektir.
Tabiye ve sevk ve idarece üttün olan İngiliz kuvvetleri, İtalyan ordusundan ziyade, yolsuz olan bu dağlık ve geniş mıntaka-da arazi müşkülâtını yenmek mecburiyetinde bulunuyorlar. 1-talyan ordusu derli toplu bulunsaydı, İngiliz ordusu büyük bir meydan muharebesile aldığı vazifeyi daha çobuk bitirir, Ve Kalyanın Şarki Afrika İmparatorluğu çoktan tarihe karışmış olurdu.
Bu yolsuz ve dağlık arazide, müdafaa kolay, taarruz güçtür. Fakat İtalyan ordusu, müdafaayı da beceremiyecek kadar sarsılmış, maneviyatı bozulmuştur.
İngiliz muhasara ççmberini meydana getiren kolların vaziyeti haritada görülmektedir. Bir kol (Eritre) ye taarruz ederken diğer bir kol İtalyan Somalilinde, motor süratinden istifade ederek olanca hizile ilerliyor; bu koldan bir kısım kuvvet (Adisababa) istikametini tutmuştur.
Şimalde Ertre ve cenupta Somali taarruz kollarından başka üç büyük kol, Adisbaba istikametinde ileri harekete devam etmektedir. Bu kollar şunlardır:
1) Galabattan hareket eden kol, Tana gölü şimalinde Gondar mıntakasma girmiştir; Tana gölü 15 metre derinliğindedir. Mavi-nil nehrinin meydana gelmesinde
büyük bir rolü yoktur; fakat gölün etrafı, Habeşistanın en mümbit arazisile çevrilmiştir.
2) Ortada ikinci kol; bu kolda intikam hissile yanan Habeş vatanperverleri vardır. Bu kol, Mavinilin Sobat isimli ayağı boyunca (Adisbaba) ya doğru ilerlemektedir. Habeş İmparatoru da bu koldadır. Sobat suyu seyrüsefere müsaittir. Şimdiki halde (Adisababa) ya en çok yaklaşan bu kol, Mavinil kaynaklarının meydana getirdiği dağ geçitlerine doğru yürümektedir, italyanlar, bu dağ geçitlerini müdafaa edemezlerse, Adisababa az zamanda Habeş vatanperverleri tarafından işgal edilecek ve Habeş İmparatoru beyaz bir ata binerek merasimle şehre girecektir.
3) Kenyadan hareket eden kol,.göller mıntakasından (Adisababa) ya yürümektedir; fakat (Adisababa) ya 600   kilometre
mesafe vardır. Göller mıntakası, çok taşlı bir arazidir; Heri hareket
güçtür. Yalnız İtalyan Somalisin-den garba (Adisababa) ya teveccüh eden kol ilerledikçe, cenup kolu karşısında daha az mukavemet bulacaktır.
Haritada gorülmîyen bir cephe daha vardır: Dahilî cephe.    Ha-
beş kabilelerinin çıkaracağı dahilî isyan, bu İngiliz taarruzlarndan daha müthiştir. Taarruz kolları (Adisababa )ya yaklaştıkça, bu isyan kuvvet bulacak, Haberliler, kötü sömürgeci tanınmış olan 1-talyanlardan dehşetli intikam ala. caklardır.
Acalba Şarkî Afrlkanın tama-mile işgali, ne zaman 'bitecek? Benim kanaatime göre, İngiliz taarruzları ayni süratle devam ettiği takdirde belki bahar sonunu bulmaz. Habeş vatanperverleri (A-disaubaba) ya 200 kilometre yaklaşmışlardır; (Adisababa) işgal edilince, İtalyan mukavemeti çok
zayıflar ve her yerde Habeşlilerin hücumlarile karşılaşarak çabuk teslim olurlar.
Hatıra şöyle bir sual geliyor: Habeşistana üç koldan taarruz edileceğine, meselâ Mavinil boyunca Adisababa istikametinde bir sıklet merkezi yaparak kuvvetli bir kol ile taarruz edilse daha iyi olmaz mıydı? (Adisababa) bir an evvel el© geçirilseydi, diğer cephelerde bulunan İtalyan ordusunun yan ve gerileri kesileceğinden mukavemeti daha çabuk kırılmaz mıydı?
Bunun yapılamamasının sebep lerini, ancak harpten sonra    öğrenmek mümkün olacaktır.
Zabıta Haberleri:
Azılı Aşık
Duvardan Atlayarak Kıza Saldırmış
Kumkapıda oturan 15 yaşlarındaki Saadet bir müddettenberi Enver adında birisi tarafından mütemadiyen rahatsız edilmekte ve Enver her gördüğü yerde kıza musallat olmaktadır.
Saadet dün boharm güzelliğinden istifade ederek bahçede çamadır yıkarken bu sırada oradan geçen Enver bahçe duvarmdan atlamış ve kızın üzerine saldırmıştır.
Saadetin feryadı üzerine etraftan yetişenler bu azılı adamın elinden kızı kurtarmışlardır.
Enver yakalanarak Müddeiumumiliğe sevkedllmiştlr".
Kapının   Altında   Kalarak Yaralandı
Aşırefendi hanının kapısmı tamir etmefete olan Flllpos, demir kapıyı yerine takmıya çalışırken kapı elinden kurtularak yanındaki işçilerden Ahmet oğlu Recep ile Hacı oğlu Bayramın üzerlerine düşmüştür. Kapı al-tmda kalan ameleler etraftan yetişenler tarafından kurtarılmış ve teda vl altına alınmıştır. Suçlu yakalanmıştır.
Bu Yaşta Arkadaş Bıçaklamasını
Biliyormuş
Samatyada Ağahamammda caddede oynryan Nevzat İle Pavli bir aralık kavgaya tutuşmuşlardır. Nevzat cebinden çıkardığı çakısı ile Pav-liyl kaşı üzerinden yaralamıştır. Nevzat yakalanmış, Pavli tedavi altına alınmıştır.
Bir Mütekait Evinde ölü Olarak
Bulundu
Karagümrükte Salmatomrukta o-turan mütekait Şükrünün on gün-donberl evinden çıkmadığına dikkat eden komşuları polise haber vermişlerdir. Polis evin kapısmı kırarak içeri girdiği zaman ŞUkrüyü kanepede oturmuş vaziyette ölü olarak bulmuştur, ölüm şüpheli görüldüğünden ceset Morga kaldırılmış ise de ölümün kulp sektesinden olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli   Bir Yangın
Dün Beyoğlundu Tarlaboşmda Ho-
rnsancıyan hanının altmoı katında çamaşırlıktan yangın çıkmıştır. Yangın büyümesino meydan verilmeden söndürülmüştür.
Bu han Anadolu Sigorta Şirketine sigortalıdır. Zabıta yangını şüpheli gördüğünden Jale kızr Lüsl. hizmetçi Eleni, mal sahibi Horaaancıyan hakkında tahkikata başlamışta*.
Adliyede:
Türkçe Sinyal
Albüm Yerine Sinyal Mecmuasını Çıkaranlar Mahkemede
Dün asliye altmcı cezada Sinyal adrnda bir harp mecmua^ ruhsatiyesini çıkararak bunun içinde siyasi fikir ve karikatürler neşrettikleri İçin, matbuat kanununun 6 ncı ve 18 inci maddelerine aykırı hareket etmiş oldukları istanbul vilâyetinin Istanb'-.l Cumhuriyet Müddeiumumiliğine ya»dığı bir tezkere ile bildirilen Politika gazetesi sahibi Enis Fahri ile Kültür matbaası sahibi Takforun duruşmasına başlandı.
iddia makamı suçlulorm Sinyal adında harp albümü namı altında çıkardıkları albüme 1 inci harp albümü demeleri bunun devam edeceğini ve devam edince de mecmua olacağını iddia etmiştir.
Bunun çıkarılması ancak ruhsatiye almakla kabildir. Bunların ruhsatiyeleri olmadığından matbuat kanununun 6 ncı ve 18 inci maddelerine göre cezalandırılmalarını istemiştir.
Suçlulardan Enis Fahri mahkemeye gelmediğinden Takforun isticvabına başlandı. Reisin bu mecmuayı
fuhaatiyefllz neden bastın? demesi üzerine Takfor:
— Bana albüm basacaksın dediler, ben de ruhsatiye sormadım, dedi.
Reis — Sen mecmua 11e albüm arasmdakl farkı bilmiyor musun?
Takfor — Hayır efendim. Bana bu İşi ressam Ömer getirdi. Ben Enis Fahriyi tanımam, pazarlık ettik, ben de bastım, diye cevap verdi.
Muhakeme diğer suçlu Enis Fahriye tebligat yapılması için 11 nisana brrakıldı.
Kâğıdı   Topüe   Aşırmışlar
Ebüssuut caddesinde Artının kâğıt deposunda çalışmakta olan Kadri ve thsan depodan bir top kâğıt çalmışlar, thsan bu kâğıdı satarken cür-mü meşhut halinde yakalanmış, Kadri kaçmıştır. Tapılan duruşmada İhsan:
— Kâğıdı Kadri çaldı, ben kapı önünde bekliyordum, bana uzattı, dedi.
Muhakeme   şahitlerin   dinlenmesi
için talik edildi.
U L M A C A
Soldan sağa: 1 — Renkli mermer -Para 2 — Büyük bir deniz hayvanı
3 — Sır - Kavga i — Ziya - Beygir 5 _ Kokusu olan 6 — Edat - Şimali Afrikada bir yor 7 — Kaşmdırıcı ot Gizli şey 8 — Tuzak 9 — Bir Yunan adası 10 — Sonraki gün - Erkek ismi 11 — Nota - iki defa söylenince küçük.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Babına
sarrk saran - Cemi edatı 2 — İğne
dantoll - Başkaları 3 — Oyunda hile
yapan - Ortasına (A) gelince parlak
değil 1 — Su - Şairce 5 — Erkek
değil - Şart edatı 6 — Ne soğuk ne
sıcak - Çiçeğin bir kremi 7 — Başına (s) gollnco gizli - Mat 8 — Hafif değil - ikinci 0 — Tüy - Gökyüzü 10 — Şekerli - Ut çalan adam 11 — Abide - İranlı.
EVVELKİ BULMACANIN IIALLt
Soldan sağa: 1 — Rekabet - Şak
2 — Amerika - Ye 3 — Sah - isal
' **  'S   ¥   f
4 — Ar - Çeyrek 5 — Tekrar - My 6 — Siyam 7 — Avuç - Akaju 8 — Ubeyd - Lut 9 — Nun - Ma 10 — Rezene 11 — Ova - Irza.
Yakarıdan aşağıya; 1 — Rasathane - Nota 2 —- Eni a re - Ev S — Kel - Kavun 4 — Arı - Ubur 5 — Bi - Çal çene 6 — Ekber-- Zc 7 — Ta - Sadme 8 — irmik - Ani 0 — Seyyal - Er 10 — Ayak - Ajur 11 — Kel - Amut - Fa.
SİYASÎ İCMAL
Açlık Ferman Dinlemiyor
ransızlar diyorlar ki: «A-çiz, açlık ferman dinlemez. Bize gelecek yiyeceğin yolunu keserseniz ticaret gemilerimizi donanmamızın himayesi al. tına vereceğiz.»
Bu açıktan açığa bir harp tehdididir, rııç şuptıe yok ki Fransızlar usta diplomatlardır. îngil-tereyi ve Amerikayı sıkıştırmak için en nazik dakikayı seçmişler, dir. Tam ilkbahar kasırgasının arifesinde; ablukayı korumak emelile Fransız donanmasile kavgaya tutuşmak, İngiltere için hoş bir ihtimal sayılmaz. Ellerindeki bütün vasıtaları ya düşmana taarruz için veya kendi ticaret gemilerini denizaltı ablukasından kurtarmak için kullanmak zaruretindedirler. üstelik Fransız donanmasile tutuşmağı, hele bu sırada elbette hoş göremezler.
Fransanın eski müttefikini ve yoldaşını arkadan tehdit ederek müşterek bir düşmanla netice itibarile iş beraberliği yapması, çirkin bir harekettir. Bununla beraber Fransanın açlık gibi bir mazereti vardır. Vişi Fransası cidden açtır. Parisin 1870 muharebesindeki muhasara haline benzer bir haldedir. Açlığa karşı her tedbiri almış, hattâ ahalisine günde bir saat fazla uyumağı, böylece vücudun bir kısım gıda ihtiyacını uyku ile tamamlamağı bile tavsiye etmiştir.
İngiltere ve Amerika için evet demek te, hayır demek te zordur. Abluka en tesirli bir harp silâhıdır. Hür Fransa arazîsine giren yiyeceklerden Alman askerinin veya Alman halkının istifade etmemesini temin etmek kolay sayılmaz.
Bununla beraber ikisi ortası bîr yol bulmak, Amerikalıların Belçikada yaptığı gibi sıkı bir kontrol kurmak suretile günü gününe erzak göndermek, sızıntı görülürse kesmek en pratik bir gidiş gibi görünmektedir.
Hattâ bîr parçacık gizli sızıntı tehlikesi bile olsa Fransanın küskünlüğünü azaltmak ve diğer tarafın tazyikına karşı mukavemetini yükseltmek; bu mahzuru fazlasile karşılayacak bir faydadır. _M. H. ZAL
Müteferrik:
Edirnekapı Haricindeki Bir Değirmen   Kapatılıyor
Edirnekapı haricinde bir değir, menin yakınından geçen bir lâğa-mın buraya sızdığı gözönünde tutularak esasen* son zamanlarda yalnız hayvanlara mahsus kırma yapan değirmenin tamamen kapanması için, tetkiki hususunda Sıhhat müdürlüğüne ka£*i    emür
verilmiştir.
Değirmen tamamen kapanacaktır.
Anadolu Seferleri   Başlayacak
Denizyolları idaresi» Anadolu hattı seferlerine ilkbahar tarifesi-le beraber tekrar başlayacaktır. O zamana kadar da iskeleler esaslı bir surette tamir edilecektir.
Yoksul Çocuklara   Yardım
öksüz çocukları 23 nisan Çocuk bayramında sevindirmek için, Yoksul Çocukları Koruma Birliği geniş bir yardtm programı hazırlamış ve bir çok çocuk eşyası a-rasında bilhassa 1400 takım kostüm ıam^rlamıştır.
Tıbbiyeliler Bayramı
Her sene olduğu gibi, bu sene de martın on dördüncü cuma günü saat on dörtte Üniversite konferans salonunda Tıbbiyeliler bay ramı büyük bir törenle kutlanacaktır. Bu münasebetle Rektörün riyaseti altında toplanan bir heyet törenin programını hazırlamıştır. _
— ~
Halkevlerinde:
Eminönü Halkevinden:
13/3/1941   Perşembe   günü   saati (17.30) da Evimiz salonunda Ünİver-' site iktisat Fakültesi doçentlerinden' Refi Şükrü tarafından (Harp iktisadiyatı) mevzuunda bir konferans ve-rüecektir. Herkes gelebilir.
Beyoğlu Halkevinden:
13/3/941 perşembe günü saat 18 do Evimizin Tepebaşındaki merkez binasında muharrir Refik Ahmet Scvengü tarafından «Edebiyat tarihimizde bir gezinti» mevzuunda mühim bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
-   4---
VATAN"
O
1
İnce yünlü kumaştan öğlenden sonra giyinmek için zarif bir rop
Elmadan Mükemmel Krem
Siz de benim gibi. falan hanımın güzelliğinden bahsedilirken, çok işitmişsinizdir:
«Tabiî güzel olacak.. O güzel olmasın da kim olsun?.. Yalnız tuvaleti için dünya kadar para harccdiyor.. Bütün kremlerini, pudralarını ta Amerıka-dan getirtiyor..»
Halbuki güzelliğinden bu ka. dar bahsedilen hanımı ben tanıdım. Hiç de öyle söylendiği kadar para harcetmez. Hele Ame-rikadan. kremler, pudralar getirtmesi, tamamile şayiadan iba-Vt. Teninin güzelliğini yalnız bir yarım elmaya borçludur der sem inanır oıusınız?. Bakın size anlatayım, bir kere de siz tecrü. be edin. Bana hak vereceğinize
eminim.
Bir elmacın yarısını ufak u-fak doğrayınız.. Krem haline gelinceye kadar biraz süt içinde kaynatınız.. Sonra bu patı yüzünüze sürünüz, beş dakika sonra gülsuyu ile oğarak çıkarınız. Cıl dinizin güzelliğine siz de hayran olacaksınız. Yüzünüzdeki buruşuklukların da yok olduğunu go rr peksiniz.
Dişlerin parlaklığına gelince, oda biraz ekmek içi ile elde edilir.
Bayat ekmek içini iyice ufalayınız ve elde edeceğiniz toz ile dişlerinizi fırçalayın.
Bazan çok güç elde edildiğini sandığımız neticelere bu kadar basit vasıtalarla varıldığını görerek şaşacaksınız.
PRATİK EV İŞLERİ
Krepsaten   Blüzü   Meliha
Nasıl Temizler?
Neclâmn krep satenden güzel bir blüzü var. Kızcağızın bu bluzle başı derttedir. Üç günde bir kirlenir., götürür, temlzlenılye verir. Üç gün sonra bir daha kirlenir. Bir gün baktı hakti temlzletmlye para yetişir gibi değil, tuttu, soktu leğene yıkadı, bluz temizlenmesine temizlendi, fakat bu sefer de parlaklığını kaybetti. Necla doğrusu epey keder etmişti. Bereket Meliha İmdadına yetişti. Meliha neler bilir neler., mefer buna da bir çare blliyormoş:
Blüzü bir havlu üzerine yaytı.. sirkeli soya batırdığı bir bezle İyice sildi., daha nemli iken tersinden ütü-
ledl. Fakat kumaşla ütü araşma bir İpek kağıt (veya İnce bir ütü bezi) koymayı ihmal etmedi.
Bluz iyice kuroyunca doğru»" Necla da ben de şaşa kaldık. Krep saten eski parlaklığını bulmuştu.
Korniş Halkalarını Temizlemek
İçin
— Ne yaptisem şu korniş halkalarım temizliyemedlm. öyle kararmışlar ki- âdeta gelen misafirlerden utanıyorum.
Acaba bir bezi güzelce amonyaktı
suda, sabunlryarak, onunla da kornişlerinizi uğdunuz mu., evinizde yaldızlanmış bakırdan ne varsa hepsini bu şekilde temizlIyebOirsinlz.
Kaktüs Çiçekleri Nasıl Bakılmalı?
Atlas çiçekleri adiyle tanınan ve memleketimizde moda halini alan KaktüVlerin bakılması çok kolaydır. Fakat meraklılar bu fidanları da di-fcer çiçek ve salon fidanları gibi bakılacak zannUe bol bol suluyorlar. Katüb fidanlarının en büyük düşmanı sudur! Zira bu fidanların suya ihtiyacı pek azdır. Bunların gövdelerinde daima yedek su bulunur. Bundan ötürü Kaktüsleri kışın sıcak veya kaloriferli salonlarda bulundurmakla beraber bunları ancak on ümide bir defa suJamalisiniz. Sular-
ken de gövdelerini ıslatmaymız. Ya-/ııı ise fidanları güneşte tutarsanız haftada bir defa, gölgede tutarsanız on beş günde bir defa sulamak kâfidir. Kaktüs fidanlarınızın saksılarını değiştirme zamanı marttan hazirana kadardır. Bunlara gübrell topraklardan harç yapmayınız. Katüs İçin toprak harcı: Bir lasnn bahçe toprağı, bir kısrm ince dere kumu, bir kısım iyice çürütülmüş yaprak çürüğüdür. Bu harca yarım kısrm dövülmüş tuğla kırıntıları ilâve edebilirsiniz. Kaktüslerin bine yakın çeşitleri vardır. Bunların arasına enli yapraklı ve gövdeli bir çok fidanlar daha girer. Hepsinin bakımı hemen aynıdır.
Senenin en nefis ve şahane filmi
DOĞARKEN
JEANETTE MAC DON A LD
NELSON E D D Y
LEK
sinemasında gördüğü
büyük rağbet üzerine daha bir kaç gün temdit edilmiştir.
Bir Nişan Merasimi, Türklerin Meşhur Güzel Gözleri, Sürme Meselesi Ve Saire...
— Alo, Lcylâcıftım, »iz mininiz? Bak bu sahalı telefonu ben açıyorum. Dun beni aramışsınız evdo yoktum, a'ahu geçtıı haftadan u-nutulmuş modaya dair bazı sualler nıl \ar diye merak ettlnı.
— Alay etmeyin, dünkü telefonum modaya dair değildi*
— Peki, o halde ne İçindi?
— Dün kocam bir ecnehl arkadaşını çaya getirmişti. Sizin, Paris cehenneminden nasıl kurtulduğunuzu kendi Usanma tercüme ettirip merakla takip ediyormuş buna dnlr sizden bazı şeyler sormak istiyordu.
— Yazık, ben diin erkenden Bos tanrıya gitmiştim. Eski dostlardan birinin kızmın nişan merasiminde bulunmak için—
— Nişanlı güzel miydi? Malûm ya ilk sual budur?
— Hem de çok güzel, Türklerin butun âlemde meşhur gözlerine nü munc olacak kadar güzel gözleri var.
— Ne iyi, (Moris Bedel) bile Zülfü ismindeki karlkatürümsü romanında bunu itiraf etmişti.
— Evet hatırlıyorum, zannedersem. Mum v .ınn en güzel gözlerine Türklerde tesadUf edilir» demişti.
— Fakat dikkat ettiniz mi, bilmem? Şimdi kızlarımızın gözlerinin güzelliği daha ziyade meydana çıktı. Çünkü yeni nesil gözlerine sürme çekmiyor.
— Dikkat etmez olur muyum? Hele şükür, gözlerin etrafında o kara seride benziyen sürmelerden bayanlarımızın bir çoğu kurtulmuş. Arabistan çöllerinin kavurucu sıcağından mikroplu sineklerinden güya, korunmak İçin icat ettikleri bu sürme modası zaten bizim için yabancıdır. Fakat, bilirsiniz ya, Avrupada şark denildiği za man Türkler kasdedillr.
Bir gün Pariste bir küçük konferans salonunda şarktan ve Türklerden bahsedilirken be.ş altı tane kadın konferansçının doğrudan doğ rüya Türk kadınlarının sürmelerin den acı bir İstihza İle bahsetmeleri sinirime dokunmuştu. îstanbu-la gelir gelmez gözüme çarpan en iyi manzaralardan birisi de bu milli güzelliğin yabancı çerçevelerden kurtuluşunu görmek oldu.
— Zaten, hakiki göz güzelliği çerçevede değil, gözlerin derin ba-
kışlarında canlılığında ve parlaklığında aranır.
— Şüphe mi var? Şimdiki çehre güzelliği m.ısımn da daima boyalardan uzak ve tabii olmasının sebebi de budur. Yüzdeki hafif bir pudra ve dudaklardaki kırmızılık kâfi değil mi?
— Nişan merasimi kalabalık I-çlndo ml yapıldı?
— Altmış, yetmiş kişi kadar vardık. Pek çok çiçekler gelmişti. Çiçeklerin arasında bir çok da resimler çekildi. Zengin bir büfede çaylar İçildi. Hava da pek güzeldi. Neşeli bir gün geçti.
— Nişanlılar birbirlerine uygun muydular?
— Çok uygun görünüyorlar. Nişan gününde uygun olmryan nişanlılara ben daha rast gelmedim.
— Gelinin cihazını kime yaptıracaklar ?
— Beyoğlu Akşam Kız Sanat o-kuluna... Geçen hafta okulun sergisini pek beğenmişler. Sarf edilecek paranın milli müesseselere git
meslul  İstiyorlar.
— Pek tabii vo pek güzel bl fikir... Kardeşim şu geçen haft. bahsettiğiniz Rohcr Plge'nin esva bını bana tarif eder misiniz? BcT kl verdiğiniz çizgi Üzerine ben T onu okula yaptırabilirim.
— Elbette yaptırabilirsiniz. Ge. ç« benim elbise çizgilerim köylünir mektubuna benzer, benden başka pek okuyamaz. Fakat siz elbise ısmarlryacağınrz vakit beraber p deriz, ben atelye sefine tarif ede rim. Resmi   ne   kadar   seversem resim yapmakta da o kadar kah! Ilyetim yok, ne yapayım».
— Ben çizgiler fena da oî«*a esası biraz anlıyorum. Bu dedl^mlz elbisede zannedersem verev kesilmiş değil ml?
— Evet, elbise yünlü jarseden, etek aşağıları geniş olarak verev kesilmiş, İki yanlarda dikiş var Bluz da verevel-n yapılmış. Göğsür altında ve İki tarafındaki kesik lerden, huzmeler çıkmış. Yaka kıs mı da aynen, önü sivri kesilmiş ve yukardan kalan parçalar büzülerek yakaya o şekil vermiştir.
— Bu ön parçası evvela nasıl bir şekilde kesiliyor?
— Tıpkı dört köşe gayet büyük bir mendilin yarısı gibi... Köşcniı büyüğü yaka kısmına getirilerek mankenin üzerinde, çizgideki şeki. veriliyor. Bel kısmına gelen genişlikte belden yukarı çıkan çizgilerde gördüğünüz gibi birer dikişle da raltılıyor. Kalan kısmı bozularak sivri kesilen yerlerin içine dikiliyor.
— Teşekkür ederim. Ben bunu yaptıracağım. Hele siz de atelye şefine tarif ederseniz, mükemmel olur. Fakat sakm beni sonradan Alman politikası kullanıyor diye suçlu çıkarmayın.
— Nasıl Leylfıcığon, anlryama-dım?
— Canım, ben de Almanlar gibi önce azdan başlryarak sonra her şeyi birden İstiyorum da ondan.»
— Yok, Leyiâciğim merak etmeyin, bizim de ona göre ölçülerimiz vardır. İsteklerin derecesi ölçüyü aşarsa biz de lstop deriz!
— Bana mı, onlara mı?
— Onu da sizin zekânıza bırakıyorum.
Rebla T. Başokçu
Güzellikle san'at kudretini bir araya toplayan şaheser
Yarın akşam
LALE
ye şeref verecek
Macaristanın   güzellik   kraliçesi: Milli  Tiyatronun büyük  yıldızı
SZELECZKY ZİTA - MARGİT MAKAYın
Macar çigan orkestraslle Göz kamaştıran bir ihtişam İçinde yarattıkları
HUSAR AŞKI
Macar musikisinin nağmelerinden... Rüya dolu serenatlarından korkun* yarışların heyecanından neş'e ve hayat toplayan hakiki bir Aşk
romanıdır.
Kanuni Süleyman Devri
Avrupa ortasında Türk medeniyet devri adalet ve saadet devri. Ta-rihde aşk ve füsun devri bu devirleri yaşatan, baştan aşağı tarihi vo klasik ruhnüvaz Türk musikisini terennüm ve teganni ©den
Aşk ve Azamet Fil
BEKLEYİNİZ
Bu şaheser Türk sinemacılığının en son muvaffakiyetidir
Pek yakında Beyoğlunda iki büyük sinemada
ŞEHİR   TİYATROSU  TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA      c_*STİKlAL CADDESİNDE
DRAM   KISMI
BU AKŞAM Saat 20,30 da MEŞALELER
KOMEDİ KISMI
Bugün saat 14 te Çocuk oyunu Akşam 20.30 da PAŞA HAZRETLERİ
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet vardır. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundu.
BVaUNKU  PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.18 Hafif program (Pl.) 8.30 Konuşma 8.35 Müzik programının devamı (Pl.) 8.45/9 Ev kadını - Yemek listesi
12.30 Program 12.33 Köy türküleri 12.50 Ajans haberleri 13.05 Hafif Şarkılar 13.20/14 Radyo salon orkestrası
18 Program 18.03 Müzik bir kon-çerti (Pl.) 18.30 Konuşma 18.45 Çocuk saati 19.15 Çocuklar için 19.30 Ajans haberleri 19.45 Radyo küme
sazı (Saz eserleri) 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Radyo fasü heyeti 21.10 Konuşma 21.45 Unutulmuş şarkılar (Pl.) 21.45 Rlyaseticümhur bandosu 22.30 Ajans haberleri 22.45 Caz-band (Pl.) 23.25/23.30 Kapanış
DAVET
Türkiye Kızılay Cemiyeti Eminönü kaza İdare heyetinden:
Türkiye Kızılay Cemiyeti Eminönü kazasınm senelik umumi meclisi 15/Mart/1941 tarihine rastlıyan cumartesi günü saat 14,30 da Bahçe-kapıda Dördüncü Vakıf hanmda Ticaret ve sanayi odası salonunda toplanacaktır.
Kaza m m tak asında Kızılaya kayıtlı olan azanın toplantıya teşrifleri rica olunur.
ÖLÜM
Mülga Ankara mevlevj şeyhi Mustafa Nurettin tren müptelâ bulunduğu hastalıktan kurtulamıyarak 7 mart 1941 perşembe günü hayata gözlerini kapamış, namazı Eyüpsul-tan camiinde kılındıktan sonra E-yüpsultan kabristanına defnedilmiş tir. Merhuma Allahtan mağfiret diler, aüesine taziyelerimizi sunarız.
İKİ Paris
12-3-941
Fransız Parisi
Alman Parisi
Parise Para Kolay Girer, Girdiği
Kadar da Kolay Erir
Hiç kimse işine yavaş yavaş bir angaryaya gider gibi değil, bir heyecan, bir sevgi ile koşar, bütün simalar mütebessim, bütün gözlerde bir sevinç, bütün a-gızlarda neşeli sözler vardır. Fab-ı ikalarda, Uzinlerdo, atölyelerde, büyük bir ciddiyetle çalışılır.
Küçükler mekteplere, büyükler liselere, üniversitelere ayni sevinçle giderler, tekmil bürolar, müesseseler dolmuş, bir makine intizamı 1-çlnde çalınmaktadır.
Magaza,!ar, moda evleri, her türlü ticaret kaynağı yerler, bütün gün bir insan seli altında dolar boşalır.
Parise para pek kolay girer, Fakat getirenlerin kesesinden çok daha hafiflikle erir gider, öğleye yaklaşırken yüzlerce halk arabalarla, atlarla yahut yaya o-larak Bolonya ormanmın ağ-açlan arasında dolaşırlar. Saat dört buçuktan itibaren çay salonlarında geçecek yer bulunmam. Yazın büyük otellerin bahçelerinde çiçekler acısında hazırlanmış çay masaları, en zarif tuvaletli kadınlar ve en tanınmış şahsiyetlerle dolar.
At yarışlarında heyecanlanan yü reklcrlni serinlendirmek için de bir çok hususi arabalar, çay lçUen bah çelere koşar, diğer tarafta konferans salonları, üniversitelerin serbest dersleri, müzelerin daireleri, resim ve iş sergileri yine hep hep doludur.
Halk, yerli ve yabancı, bir taraftan eğlenirken, diğer taraftan da büyük bir susamışlıkla irfan ve kül tür peşinde koşar. Aparitif zamanlar, bütün gazino ve kahvelerde ayni kalabalık mevcut, herkes neşe içinde gevezelik eder.
Fransızlar iyi yeyip içmeyi pek severler. En nefis yemekler orada yenir.
Avrupa saraylarının ekserisinin aJıçıları, sofracıları Fransızdır. Yemek saatleri Fransızlarda bir ibadet zamanından daha mukaddestir.
Ancak yemek zamanlarında birbirlerini serbest bulurlar, ve güzel cümleler yapmak ve güzel söz söylemek sanatindeki maharetlerini ispat ederler. Zira güzel söz söylemek itiyadı onlara on sekizin ci asrm salon hayatından miras kalmış bir şeydir.
En küçükten en büyüğüne kadar bulvarların ve şanzelizelerin iki taraflarındaki lokantaların içi ve teraslan sabah ve akşam yemekleri için hınca hınç doludur.
Sıcak yaz akşamlarında Bolonya ormanının ağaçları araşma sak lanmış lüks lokantalarda yer bulabilmek için sabahleyin erkenden masa tutmak mecburiyeti vardır.
Şanzelizenin nihayetsiz geniş cad desinde gezenler akşamın o saatlerinde Bolonya ormanına giden binlerce otomobillerin geçit resmini seyrederler.
Ormandaki lokantalar cidden güzeldir. Asrrlaşmış ağaçların dalları araşma büyük bir cömertlikle elektrikler gizlenmiş, bu ziyalar birbirine karışan yeşil yapraklarm arasında süzülerek oralara zümrütlerden bir yeşü kubbe tesiri yaratmış. Bu yeşil yapraklardan kubbelerin altmda dünya milletlerinin en zenginleri toplanrr, en güzel elbiseleri giyen en güzel kadınlar, mağrur bakışlı erkeklerinin yanında, müziklerin, çiçeklerin ve fişeklerin arasmda yerler içerler. Eğlenirler. Bazan bu çiçeklerin vo müziklerin arasında, Paris moda evlerinin en güzel elbiseleri-
SORUNUZ
ni giyen vc Kartiyenin yahut Van Glifin emsalsiz pırlantalarını takan canlı mankenler, almak istinasını arttıracak bir eda ile dola-şular.
Parisln en güzel mevsimi bu haziran aylarıdır. Yer yüzünde konuşulan bütün lisanlar orada işitilir. Bu mevsimde oteller ağzından taşar. Parisi yılankavi krvrıntıla-rilc ikiye kesen Sen nehrinin sağ tarafı böyle eğlenirken, sol tarafta, bütün dünya gençliğinin, yani talebe hayatının bir cennetidir. Orada da talebe bütçelerine sığacak her şey düşünülmüş; ne bir konfor, ne de bir eğlenceden mahrum bı-rakılmamıştrr.
Yine orada götürecekleri ilim ve irfan kültürü ile üeride memleketlerinin saadet ve istikbalini ellerinde tutacak bütün dünya genç leri birbirlerini tanımak, ve ken-dilerini, dolayısüe de kendi milletlerini birbirlerine sevdirmek fırsatını elde etmiş olurlar. Nihayet temmuz on beşe doğru hayran karları Parisi terkederler. Yüz binlerce turistler, kısa haftalar geçiren seyyahlar, tıka basa doldurdukları valizleri gibi kalpleri de güzel hatıralarla dolu içlerini çekerek, gözlerinde Parisin, daha ayrılmadan başlryan tahassür ile trene binerken, diğer bir kısmı da köy hayatlarına, dağlara, banyolara, şatolara, yahut plâjlardaki lüks otellere koşarlar.
Pariste yaptırdıkları müstesna tuvaletleri, harikulade elmasları geceleri palasların mükellef yemek salonlarında ve gazinoların oyun masalarında bir elde milyonlarca frankları deste deste kayıtsız, ve kaygusuz bakara masalarına attıkları sırada teşhir ederler, ler.
Fransanm şîmallndeki (Tuke) den cenuptaki Montekarlonun Spor Ung Detesine kadar bütün plâjlardaki bu son zümreyi Fransızlardan ziyade zengin Amerikalılar, faxat asıl ekseriyeti de ingiliz zengin a-ileleri, Lortları ve zevceleri teşkil eder.
Birbiri üzerine yığılan asırlardan toplanan milyonlardan ve düşüncelerden çıkmış bu medeni ve cenneti köşeler yalnız Fransanm değil bütün dünyanın da malikânesi-dir. Bu kütle arasmda tahtını kaybetmiş krallar, Hindll mihraceler, veliahtlar, prensler ve prensesler de görülür.
Bu aylarda Paris boşalmış, son baharın sarışın yaprakları ağaçlardan dökülünceye kadar sükûnet ve istirahate dalmıştır.
Fakat eylülün sonlarına doğru bütün sevgilileri ona tekrar koşarlar. Herkes Parise kavuşmaktan duyduğu sevinci birbirine ilân eder. Dünyanın en çok sevilen bu bahtiyar şehri, yeniden bütün kuvveti, şaşaası, canlılığı, neşesi ile kışlık hayatının çalışmalarına başlar. Bu, Fransız Parisidir.
Alman Paris
îşte bu sanşm Paris, daha dün bütün - hayat kaynaklannm men-baı, güzel, ve mağrur!
Bugün 11 haziran 1940 salı günü boş bir vazo gibi bir tarafa a-tılmış, içindeküer canlarının derdinden onu bırakmışlar, kaçmışlar.
Dükkânların kepenkleri kapanmış, evlerin demir panjurları sim sıkı örtülmüş, sokaklar bomboş. Gök yüzü bile cansız, kurşuni binalar m rengi gibi kararmış.
(Arkası var)
OYUr YELİM
Elektrik, Tramvay ve Tünel Memurlarının Maaşları
Fatihte Burhan Alp soruyor;
Tramvay, elektrik ve tünelde ça b$an memur ve müstahdemlerin devlet memurları gibi maaşlarının her ayın birinci günü verilmesi için yapılan teşebbüs belediyece kabul edilmiş midir?
Cevap — Bu hususta hazırlanmış olan lâyiha daimî encümenden geçirilerek bütçe encümenine verilmiştir. Bütçe encümeninde bundan 6onra kavanin encümenine gidecek ve oradan   umumi   meclise
arzedildikten sonra kabul edilmiş olacaktır. Teklifin kabul edileceğine şüphe yoktur.
?
Fatihte Hasan Hanefi mahallelinde Nihat Ardalı soruyor?   Olmuş hikâyelerinizden birinciliği ve ya İkinciliği kazanan kimlerdir?
Cevap — Olmuş hikâyeleri tasnif eden komisyon bunların arasın da birinci derecede hikâye bulama mistir, ikincisinin mükâfatı esasen yoktu.
mm
lî - 3 -
VATATr
Ankaraya Giden Idhalâtçitar
Ticaret Vekâletince Davet Edildi
Tacirler, Başvekilimize, Düşündüklerini ve Yapılmasını
İstedikleri Şeyleri Arzettiler
Ankara,    1 I    (Telefonla) —
Bazı gazetelerde ithalât birliğine mensup olmayan tacirlerin Ankaraya gittiklerinden şikâyet edilmekte ve seçimin iyi yapılmamış olması ileri sürülerek birliğe mensup tüccarların düekleri iyi anlaşılmadığı tebarüz ettirilmek-»tedir.
Bu hueusta gerek Ticaret Vekâleti gerek alâkadar makamlarda yaptığım tahkikata nazaran •Ankaraya gelmiş olan tüccarlar, Imutlaka birlik mensuplarından seçilmiş değildir.
Başvekilimiz doktor Refik Saydamın Büyük   Millet   Meclisinin
bundan evvelki celselerde söylediği nutukta işaret ettiği gibi bu toplantı birlikler mensubu toplantısı mahiyetinde olmamış, mütalâasına müracaat edilmesi lüzumlu görülen ithalâtçılar bizzaf Ticaret Vekâleti tarafından Ankaraya davet edilmişlerdir.
Başvekilimizin riyaseti altında toplanan bu ithalâtçılara toplantı mevzuu izah edilerek ithalâtımızı genişletmek ve kolaylaştırmak bakımından kendilerinden beklenen hizmetler sorulmuş ve uzun müddet söz alan muhtelif ithalât gruplarına mensup tacirler düşündüklerini ve yapılması    lâ-
zım çelen işleri Başvekile bildirmişlerdir.
Bu hususta Ticaret Vekâletinin temas ettiğim teknik servisleri toplantıdan çok memnun olduklarını ve yapılacak işler bakımından çok istifade ettiklerini söylemektedirler. İthalât bundan sonra Ticaret Odasında Ticaret Ve*-kâletınin alâkadar daire müdür-lerile konuşmalarını tesbit eder bir rapor hazırlamağa başlamışlardır.
Bu toplantıdan alınmış güzel neticeleri küçük göstermeğe matuf bir ruh taşıyan neşriyat Anka-rada çok fena karşılanmıştır.
iaşe Umum Müdürlüğüne Ahmet Cemil Con Tayin Edildi
İaşe müsteşarlığının iaşe umum müdürlüğüne eski Ticaret dairesi reislerinden Ahmet Cemil Con tayin edilmiştir.
İaşe teşkilâtının Petrol Ofisi reisi Talha Sabuncu îstanbulda yaptığı tetkikat ve teşkilât işleri etrafında iaşe müsteşarlığına icap eden izahatı vermiştir.
Talha   Sabuncu   iki güne   kadar
tekrar îstanbula dönecektir. Petrol Ofisligi teşkilâtında münhal memuriyet kalmadığı İçin Petrol Limited şirketinde bir mukavele ile bugünden itibaren Ofis emrinde vazifeye başlaması münasebetile bu teşkilâtın memur kadrosunun genişletilmesi lüzumlu görülmüştür. Bu itibarla önümüzdeki haziranda yeni bir kadro tesbit edilecektir.
Başvekilimiz ve İdhalâtçıîar
(Başı 1 İncide) —
— Atatürkün Büyük Millet Meclisinde okuduğu son nutukta (millî tüccar) diye bir tabir vardı. Tüccardan Türk cemiyeti ficinde hususî menfaatuıdan evvel lumumî menfaat için vazife gör-rmesi lâzım gelen bir vatandaş hc jyeti diye bahsediyordu.
i Menfaatini bilen hakikî tüccar, tiktısadî rolünü cidden de ancak 'bu manada anlar.
Başvekil doktor Saydamla konuşurken kendimi ve arkadaşları-Imı (mHlî tüccar) mevkiinde gör-'düm ve bu mevkiin mesuliyetini
duydum. Hükümetle ticaret erbabı arasında bu yolda bir itimat ve ;ş beraberliği kurulması, vurguncu nevi ticarete karşı en tesirli bir siperdir.  *• J
— Toplantıya kimler gitti?
— İzmir ve Istanbuldan yirmi kadar ithalât tüccarı vardı. Çuval,
'jüt, kahve, lâstik, otomobil ve kamyon, manifatura ve kâğıt ithalât birliğinin mümessilleri bu arada idi.
ı Istanbuldan Birlikler Umumî Kâtibi Salih, lzmirden ora birlikleri umumî kâtibi Atıf gelmişti
Bizi kabul ettiği sırada Başvekilin beraberinde Ticaret Vekili, 'Müsteşarı, İç Ticaret Umum Müdürü, müdür muavini ve Ticaret Vekâleti Hususî Kalem müdürü bulunuyordu.
Başvekil, bizi kabul tarzile çok samimî bir hava yarattı ve içimizde ne varsa ortaya koymak cesaretini hepimize verdi.
Doktor Refik Saydamın bizden şikâyetleri vardı. Birer birer söy-;ledi. Fakat müşkülâtı bildiğini, hükümetin bize yardım ettiğini ve edeceğini de ilâve etti. Sonra bizim şikâyetlerimizi sordu.
Söze Ankara Ticaret Odası re. |bi Vehbi Koç başladı. İlk safta giden ithalât tüccarının vazifesini 'yaptığını, ihtikâr yok denemiye-'ceğini, fakat bunun birinci el tüccar değil, ikinci, üçüncü eller tarafından yapıldığını ileri sürdü.
Sonra döviz meselelerinden ,ve Navisert muamelelerindeki te-ahhurlardan bahis açıldı. Başvekil her söylenen sözü dikkatU dinliyor, notlar alıyordu.
Bir nevi ithalât eşyası hakkın da hükümet iki defa döviz müsa adesi verdiği halde bir defasında
mal getirilememesi tenkide uğradı.
Manifatura tüccarı fantezi eş-'yamn gelmesinden bahsettiği sırada Başvekil dedi ki:
— Fanteziyi, alâyişi bir tarafa bırakmak lâzımdır. Herkesin gi-/inmesine yarayacak sade eşyayı
her şeyden evvel düşünmek icap eder. Fantezi hiç gelmesin demiyorum, fakat lüzumlu şeyler temin edildikten sonra...
Kahve ve çay bahsi açıldığı zaman Başvekil şu mütalâada bulunmuştur:
— Kahveyi ben de   severim.
Yorgun zamanımda hoşuma gider. Fakat kahve bulunmazsa bunu bir mahrumiyet saymam. Çay bulmazsam yerine başka bir şey ikame ederim. Bu gibi keyif vasıtalarını ele geçiromemek bir fedakârlık sayılmaz.
Tüccardan biri, ticaretin bugün kü müşkülâtı karşısında kâr nis-betlerinin biraz yükseltümesini istemiştir.
Başvekil şu mukabelede bulunmuştur: "   "~    *:"
— Köylü, buğdayını bugün üç yerine sekiz kuruşa satıyor diye beş kuruşunu elinden almağı düşünmeyiniz. Köylü elinde kalacak fazlaca bir para ile maişet ve refah seviyesini yükseltmek imkânını    bulmalıdır.    Kazancınızı
arttırmak için başka çareler düşününüz.
Başvekilin bundan evvel yaptığı bu gibi toplantılar gibi bu de-faki candan dertleşme de çok ve. rimli bir iş birliği havası yaratmıştır. x
Başvekil, Ticaret Vekilinin hazır bulunanları yemeğe davet ettiğini, kendisinin işleri dolayısile bulunamayacağını söyliyerek toplantıya nihayet vermiştir.
öğleyin yemekte, sonra Anka. ra Ticaret Odasının verdiği çayda konuşmalar devam etmiş ve cumartesi akşamı gece on bire kadar Ticaret Vekâletinde komite halinde çalışılmıştır.
Bir kısım arkadaşlar hâlâ An-karada çalışmalara ve tetkiklere devam ediyorlar.»
Asılsız Bir Haber
Ankara, 11 (Telefonla) — Pamuklu İthalâtın bir elden idaresi için Ticaret Vekâletinin tensibi ile bir müessese kurulduğa hakkrndaki neş-riyatm tamamen asılsız bulunduğu Ticaret Vekâleti tarafından bildirilmektedir.
Mesele bir kısım pamuklu ithalâtçılar tarafından kendi aralarında bulunan husus! bir şirketten başka bir şey değildir.
Müessisleri arasmda Remzi Avunduk da bulunan bu şirket herhangi bir imtiyazı haiz değildir. Bunun aksini iddia eden neşriyat istihdaf edilen maksatlar dolayısile resmi makamlarımız tarafından nazarı dikkati celbetmiş bulunmaktadır.
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
Biz Türklerin bilhassa iki şeyimiz ötedenberi Avrupada meşhurdur: Alaturka kahve ve alaturka hamam.
AJaturka hamam.. Hakikaten İnsan ayağına nalınları getirip, beline peştemalı sarıp ta hamamın tatlı sıcaklığı İçine atıldı mı ve çöbek tabına sırtüstü uzandı mı, İçinde alkol, zehir, yağ - affedersiniz - kir gibi cin/ur ne varsa dışarı çıkar ve vücut rahat eder. Ben böyle bir göbektaşı safası sürerken şöyle düşündüm:
Kabil olsa mihveri göbektaşına yatırsak, İçinde ne varsa çıksa... O da rahat etse, kâinat ta...
Fakat, Mihvere göre göbek tasını nerede bulmalı?..
Türk Bayrağını Taşıyacak Vapurlar
Ankara, 11 (Telefonla) — Türk bayrağı altına girecek vapurlar hakkındaki kararnamenin üçüncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
Memleket içinde ve dışrnda harp, seferberlik, seferberliğe hazırlık ve iktisadi buhranlar gibi fevkalâde hallerde vapurlar için tayin edilen yaş haddinde vapur alınması müşkül bulunduğu takdirde elde mevcut vapurların yaş haddine bakılmryarak seyrüsefere kabiliyeti olduğu muayene neticesinde öğrenilince Münakalât Vekâletinin tensibi 11e satın alınabilmesi Vekiller Heyetince kararlaştırılmıştır.
Ücretli Memur Tekaüdiyeleri
Ankra, l I (Telefonla) — Ve-kâletlerarası kurulan bir komisyon iktisadî devlet teşekküllerine ait her nevi müesseselerde çalışan ücretli memurların tekaütlükleri için bir proje hazırlamıştır. Bu projeye nazaran banka ve sair yerlerde çalışan memurlardan muayyen bir para kesilmek sure-tile onların istikballeri tahtı emniyete alınacak ve muayyen yaş hadlerini buldukları takdirde kendilerine ikramiye verilmekle beraber son aldıkları maaş nazarı dikkatte tutularak bir tekaüt maaşı da bağlanacaktır.
Hazırlanan bu proje bugünlerde Başvekâlete verilecek, herhangi bir mahzur görülmediği takdirde kanuniyet keabetmek üzere Meclise sevkedilecektir. Diğer taraftan devlet dairelerinde ücretli memurlar için de devlet me. murları ve iktisadî teşekküllerde çalışan memurlara benzeyen bir tekaütlük hakkı kanun projesinin Maliye Vekâletince hazırlanmakta olduğu öğrenilmiştir.
Bundan sonra herhangi bir devlet teşekkülünde çalışan memurların ihtiyarlıklarında sefalete mahkûm edilmemeleri esbabı ta-mamile temin edilmiş olacaktır.
o
Tay mis'in Başmakalesi
Londra, 1 I (A-A.) — Tay-mis gazetesi başmakalesinde, Yugoslavya vaziyetinin ne Yunanistan ve ne de Türkiyenin vaziyetine benzemediğini, çünkü bu iki memleketin Büyük Britanya ile telif edilmiş plânları tahakkuk ettirebildiğini kaydettikten sonra şöyle diyor:
«Hitler, Türkiye ile Yunanista. nın mukavemetini tecrübe etmek istediği takdirde, şimdiye kadar Balkanlarda tesadüf ettiği vaziyetten büsbütün başka bir vaziyet karşısında bulunacaktır.»
Taymis, müdafaa vaziyetinde kalmanın Hitler'in istediğini yapmak olacağı fikrindedir. Buna binaen, İngiltere elindeki teşebbüs avantajlarını bırakarak düşmanın, sanki elinde bütün kozlara malik -miş gibi ilk hareketi yapmasını beklemiyecektir.
İngiltere, Akdenizin doğu sularında ve bu deniz üzerindeki havalarda fiilen hâkim ve fazla olarak ta Yunan arazisinde iyi tesis ve iyi tahkim edilmiş üslere malik bulunmaktadır.
Bu avantajlar, Hitler'in keşmekeş halinde bulunan bir Romanya ile ancak yarı yarıya muvafakat etmiş bir Bulgaristanın jşgalile elde ettikleri avantajların pek ziyade fevkindedir.
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
General Veygand Cezayire Döndü
Cezayir, 11 (A.A.) — Fransız hükümetinin umumî murahhası General Weygand Vichy'den Cezayire dönmüştür.
ingiliz Hava Nazırı Diyor ki:
On Ay İçinde 4,250 Alman, 1100 İtalyan
Tayyaresi
Tahrip Ettik,,
Londra, 11 (A.A.) — Hava Nazırı B. Sinclair, Avam kamarasında, havacılık bütçesinin müzakeresi münasebetile bir nutuk söylemiş ve geçen senp içinde İngiliz hava kuvvetlerinin faaliyet1 hakkında tafsilât verdikten son-ra, önümüzdeki senenin ihtimal ve jımkânlarını bahis mevzuu ederek demiştir ki:
«— Biz, bir değil fakat iki hava kuvvetile çarpıştık ve hâlâ da çarpışıyoruz. Bence, harp daha feci safihaya girmek üzeredir. Nazi Almanyasını yenmek kolay bir iş olmayacaktır. Fakat bu mümkündür. Bunu yapmak lâzımdır.   Bu
yapılacaktır (alkışlar).
«Son on ay içinde 4,250 Al-man ve 1,100 İtalyan tayyaresi tahrip edilmiştir (uzun alkışlar). Bizim kayıbtmız ise 1,800 tayyaredir. Bombardıman tayyarelerimiz, deniz tayyareleri üslerine 280, limanlara ve vapurlara 300, demiryolları ve münakale hatlarına 470, sanayi hedeflerine 630 hücum yapılmıştır. Bu müddet içinde, sahil muhafaza servisine mensup tayyarelerimiz, 25 milyon kilometre uçuş yapmışlardır.
Sefiri
Sofy
(Başı 1 İncide)       +
dar Alman zaferinden emindi, demiştim.
işte ondan sonra bir daha görüşemedim.
— îstanbulda kaç gün kalacaksınız?
— Ikl gün îstanbulda kaldıktan sonra Ankaraya giderek dostum ve meslektaşım İngiliz seflrüe görüşecek ve hükümetimin emirlerini bek-liyeceglm, demiştir.
*.....      L .
istanbul, 1 I (A.A.) — İngilterenin Sofya elçisi B. Rendeli, a-rlesi, İngüterenin Sofya elçiliği erkânı ile 70 kişiden mürekkep İngiliz tebaası bu akşam saat 2 I de Îstanbula muvasalat etmişlerdir.
İngiliz elçisi Sirkeci istasyonunda İngiliz büyük elçiliğinin Îstanbulda bulunan erkâgı ile İngiliz tebaası ve Belçikanın Sofya elçisi olup bir gün evvel Îstanbula gelmiş olan B. Andre Motte tarafından istikbal edilmiştir.
B. Rendeli seyahatinin tabiî bir şekilde cereyan etmiş olduğunu söylemiş, Bulgar memurlarının kendisine karşı gayet nazik davrandıklarını ve Kral Boris'in Bulgar hududuna kadar kendi hususî vagonunu İngiliz elçisine tahsis etmiş olduğunu ilâve etmiştir.
B. Rendeli gazeteciler tarafından kendisine tevcih edilen suallere cevap vermekten imtina etmiş ve fakat Bulgaristanın bilfiil Almanlar tarafından işgal edilmiş olmasından dolayı İngilterenin siyasî münasebatını katetmek mecburiyetinde kaldığını söyliyerek Bulgaristana gelen Alman askerlerinin cenuba doğru ilerlemekte olduklarını ilâve etmiştir.
İngiliz elçisi Sofyada yaptığı mülakat esnasında söyliyebileceğj şeylerin hepsini söylemiş olduğunu ve buna başka bir şey ilâve edemiyeceğini beyan ettikten sonra İngiliz menafiinin Sofyada A-merika elçisi tarafından muhafaza edileceğini ve Amerika elçisinin kendilerile beraber Bulgar hududuna kadar geldiğini ilâve etmiştir.
B. Rendeli îstanbulda iki gün kalacaktır. Bundan sonra hükümetinden alacağı talimata intizar etımek üzere Ankaraya gidecektir.
-o--
Çörcil Darlan'a C?r,n Verdi
*.ışı 1 İncide) +
ki kanaate göre Almanlar Amiral Darlan'ı böyle bir harekete teşvik' etmişlerdir. Almanya Fransız donanmasına el koyamadığı için onu İngiliz donanması ile çarpıştırmak arzusundadır. Böyle bir hâdisenin Almanlar için başka faydası da olacaktır: Bu suretle Almanları Afrikadaki Fransız müstemlekesine götürecek yol üzerindeki manialardan biri de ortadan kalkmış bulunacaktır.
Fransa-Siyam IBalkan Vaziyeti
İhtilâfı Sona Erdi
Tokyo, 1 1 (A.A.) — D.N.B.:
Japonya, Fransa ve Siyam tarafından neşredilen müşterek bir tebliğde, Fransız Hindiçinîsi ile Siyam arasındaki hudut ihtilâfının halli için Japonyanın mutavassıt olarak yaptığı teklifin kabul ve imza edildiği bildirilmektedir.
Japonya, bu anlaşmanın kati mahiyette olduğunu garanti etmektedir. Fransa ve Siyam da, Japonyanın sarf ettiği gayretleri teslim etmektedir. Japon İmparatoru    Matsuoka'yı
Kabul Etti
Tokyo, 1 I (A.A.) — Hariciye Nazırı Matsuoka, bugün, İmparator ve İmparatoriçe tarafından kabul edilmiştir. Bu kabul, bugün imzalanan Hindicini - Siyam muahedesi ve Matsuoka nın Berlin seyahatile alâkadardır.
Japon Hariciye Nazırı, Berline gitmek üzere 1 7 martta MançuJi istasyonunda Siberya ekspresine binecek ve Moskovadan geçecektir.
Domei ajansı, Matsuoka'nın Berlin ve Rom a d an başka Mos-kovayı da ziyaret edeceğini bildiriyor.
Matsuoka Bu Akşam   Berline Hareket Ediyor
Tokyo, I I (A.A.) — D.N.B.
ajansı bildiriyor:
Japon Hariciye Nazırı Matsuoka, gazeteciler toplantısında bildirdiği veçhile Mançuto ve Moskova yolile Berline gitmek üzere yann akşam Tokyo'dan hareket edecektir.
Bomba Hâdisesi
(Başı 1 İncide)   /-}- /
rı görmüş ve kendilerile de göt rüküştür.
Armstrong ailesine mensup 23 - 24 yaşlarında bir genç kızın iki avağı kesilmiş ve bir kolu sakatlanmışım
Muharririmiz İngiliz olduğunu söyleyen, cebinde bulunan İngiliz pasaportuna göre Mançester doğumlu bulunan ve 6/2/94! tarihinde Îstanbula gelerek Kontinantal oteline inen yaralının elindeki ikamet tezkeresine ve sözlerine rağmen milliyet nciliz oldu
itibar ne
t>     1 •
u şüphelidir.
Diğer taraftan bombanın huduttaki Bulgar gümrüğünde yapılan eşya muayenesinden sonra bavulla sokulduğu ve bilâhare Sofyadan gelen sefaret heyetinin bavulları arasına karıştırıldığı ve saatli bomba olduğundan otelde patladığı da zennedilmektedir.
İngiliz General Konsolosu Pi-zen Viskonsolos Peyç, İngiltere Sofya sefareti başkâtibi Lamberg, Sofya sefareti ataşe kâtibi Mis Nellis kazaya uğrayanlar arasındadır.
İnfilâk esnasında geçmekte o-lan bir tramvayın camları da kırılarak bir kaç kişinin yaralanmasına sebebiyet vermiştir.
Cağaloğlu Sıhhat Yurdundaki yaralılardan cebinde bulunan ikamet tezkeresine göre Mançister doğumlu Salamon Altabefin sol kolu kırıktır. Operatör Orhan Ab. di vasıtasile alınan ifadesinde İngiliz heyetile birlikte Perapalasın önünde beklerken bu hâdisenin olduğunu söylemiştir.
Diğer yaralı Ewa Zerezo İs-koçyada Armstrong ailesine mensup ve yirmi yaşlarında bir genç kızdır. İfadesinde; Iskoçyalı olduğunu ve dün İngiliz heyetile birlikte geldiğini bildirmiştir. İki ayağı parçalandığından hastanede dizkapaklarından    kesilmiştir.
Bu hastanedeki üçüncü yaralı şoför Şükrü Saferdir. Başından ağır surette yaralıdır. İfade verecek vaziyette değildir.
Vali ve Belediye Reisi, Emniyet müdürü hâdise mahalline kadar gelerek hâdise tahkikatile bizzat meşgul olmuşlardır.
Hâdise tahkikatını Müddeiumumi muavinlerinden Orhan yapmaktadır.
Cağaloğlu Sıhhat Yurdu operatörü doktor Orhan Abdi ile arkadaşı bulunan Rifat Pekiş bir kaç yaralının hayatını kurtarmak için büyük fedakârlıklar göstermişlerdir. Ve bilâhare de kadın doktorlarımızda^ doktor Suat yetişmiştir.
Hemşirelerden Belkis, Faika ve Ebe mektebi talebelerinden Belkis Dışsoyıın yaralıların  tedavisi
hususunda takdirle kaydedilecek yardımları dokunmuştur.
Almanlar Tazyika Devamda
Londra, 1 1 (A.A.) -— Tay-mis gazetesinin diplomatik muhabiri. Balkanlar vaziyeti hakkında şunları yazmaktadır:
«Hafta sonunda alınan haberler, beklendiği gibi, Almanların Balkanlardaki plânlarını  tatbika
devam ettiklerini isbat etmektedir.
cBîr taraftan Alman askerleri vaziyetlerini takviye ederken, düğer taraftan nazi diplomasisi, Bulgaristana komşu memleketlerde entrikalar çevirmektedir. Bu entrikalar, Türkleri okşamak ve Yunanlıların azmini kırmak için bir takım şayialar çıkarmak su-retile yapılıyor. Yugoslavya üzerinde de bir tazyik yapıldığı muhakkaktır.
«Büyük Yugoslav gazetelerin* den «Politika», vaziyetin fevkalâde huzursuz olduğunu kabul etmekte, fakat Yugoslavyanın sulh siyasetine sadık kalarak harbe iştirak etmiyeceğini tebarüz ettirmektedir....»
Yugoslavya Hakkında Ümitler
Londra, 1 1 (A.A.) —Balkanlardaki vaziyet, İngiliz basınının dikkat nazarlarını çekmekte berdevamdır. Tayın is diyor ki:
«Yugoslavyanın şerefine, ordusunun cesaretine ve inatçılık şöhretine sıkı bir surette bağlı kalacağını ve Yunanistana hücum etmek maksadile Almanlar tarafından Yugoslavyanın bitaraflığına karşı yapılacak herhangi bir tecavüz hareketine mukavemet edeceğini gösteren bir çok alâmetler vardır.
Yugoslavya, mukavemet husu. sunda ki azmini muhafaza eder ve bunu, şüphe götürmiyecek bir tarzda izhar ederse, bu tecavüz teşebbüsünün yapamaması muhtemeldir.»
General Katru Diyor ki:
TUNUS HUDUDUNA KADAR GİDEREK VEYGAND'IN KUMANDASINDAKİ ASKERLERİN ELLERİNİ SIKACAĞIMIZI ÜMİT EDİYORUM
Londra, 11 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının   Kahire muhabiri
yazıyor -
HUr Fransız kıtalarının Tunus hududuna kadar giderek General Wey-gand'ın kumandası altmdaki askerlerin ellerini sıkacaklarını ümit ediyorum.
Bu sözleri Yakm Şarktaki hür Fransız kuvvetleri kumandanı General Catroux Mısırda çıkan Arap gazetelerinden ELbellağ gazetesi muharririne söylemiştir.
General beyanatı arasında Eritre-de Keren mmtakasında hür Fransız kıtalarının 400 esir aldıklarını da söylemiştir.
Muruz ve Kufra vahalarının hür Fransız kuvvetlerinin işgalile neticelenen cüretkâr hücumlar hakkında General şöyle demiştir:
Bu vahaların işgali büyük bir ehemmiyeti haizdir. Çünkü buraları Trablustan Habeşistana, İtalyan So-malisine ve Eritreye giden İtalyan tayyareleri için birer merhale teşkil ediyorlardı. Buralara karşı yapılan hücumlar büyük bir muvaffakiyetle neticelenmiş ve Habeşistan umumî valisi Dük D'Aoste'un emrindeki 300 bombardıman tayyaresini 100 e indirmiştir.
Japon talepleri karşısında Vichy hükümetinin vaziyetinden bahseden general Catrux ezcümle demiştir ki:
Vichy tehlikeli bir yokuşta kaymak üzere bulunuyor. Vichy'nin takip ettiği politika beni Hindi Çini umumî valiliğinden istifaya mecbur etmiştir.
Japonya bize karşı Siam'ı tahrik etti. Maksadı müdahale fırsatı elde ederek bunun bedelini bize ödetmekti. Bu bedel iktisadi menfaatlerle ilerideki harekâtta kullanılacak deniz ve hava üslerinden ibarettir.
italyanlar Püskürtüldü
Londra Gazetele rinin Tavsiyesi
Londra, II (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Balkan meselesini bütün dikkatle takip eden gazeteler, Yu-nanistanın cesurane hareketini tebarüz ettirmektedirler.
Ne.ws Chronicle gazetesi, İngiliz tayyarelerinin Almanların işgali altında bulunan Bulgaristan ve Romanyayı neden dolayı bombardıman etmediklerini merakla sormaktadır. Petrol sahalarına, Türk ve Yunan hudutlarına doğru yürüyen Alman makineli kollarına yapılacak bir akının, Balkanlarda manevî bir tesiri olacaktır.
Büyük Faşist Meclisi Azasından Pellegri-ni de Yeni Alınan Esirler Arasında
Atina, 11 (A.A.) — E. B. C: Dün gece, Yunan başkumandanlığı tarafından neşredilen tebliğ, son günlerdeki Yunan muvaffakiyetleri hakkında tafsilât vermektedir. Tebliğde şöyle denilmektedir: «Dün, şiddetli bir muharebeden sonra kuvvetli düşman mevzilerini işgal ettik. İtalyanlar, taarruzlarım her cephede genişleterek pek şiddetli mukabil hücumlarda bulunmuşlarsa da hiçbir muvaffakiyet elde edememişler ve ağır zayiat vermişlerdir. Bir kaç subay dahil olduğu halde 300 kadar esir alınmıştır.
Düşmanın bir tank hücumu püs-kUrtUlmUştür. Bir İtalyan tankı tahrip edilmiştir.
Bu harekât esnasında tayyarelerimiz, düşman kıtalarını ve mevzilerini bombardıman etmek ve mitralyöz ateşine tutmak suretile kara kuvvetlerimize büyük yardımda bulunmuşlardır. Tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüşlerdir.
?
Atina, 11 (A.A.) — B. B. C: Yunan hükümetinin sözcüsü dün radyoda, Yunan ordusunun muvaffakiyetleri hakkında   daha fazla malûmat
vermiştir:
«Yunanlılar, düşman m bütün mukabil hücumlarını muvaffakiyetle püskürtmüşler ve düşmana çok ağır zayiat verdirmişlerdir.
«Yunanlıların taarruz ve Uerileme-leri devam etmektedir. Taarruzun başladığı iki dağ silsilesinde şimdi hemen hemen hiçbir İtalyan askeri kalmamıştır. Düşman, bu dağlarda iyice gizlenmiş mevzilerinden çekil-mlye ve pek çok miktarda harp malzemesi ile sıhhi malzeme terketmiye mecbur kalmıştır.
«Yunanlılar tarafından igtinam edilen harp malzemesi arasında bir çok havan ve hava dafi toplan var-drr. Yeniden büyük tehlike karşısında bulunan Yunanlıların, eski muvaffakiyetlerine daha parlaklarmı ilâve ettiklerini bütün dünya takdir edecektir...»
?
Atina, 11 (A.A.) — B. B. C: Büyük Faşist meclisi âzasından Pelleg-rlni'nin, Arnavutluk cephesinde esir almdığı dün resmen bildirilmiştir.
Triyeste  Hastaneleri   Dolu
Londra, 11 (A.A.) — Şimali İtal-yada Uç ay kalmış olan bitaraf memleket vatandaşı, Triyeste hasta-hanelerinin, Arnavutluktan gelen hasta askerlerle dolu olduğunu söylemiştir. Buna sebep, sıcak tutacak elbise yokluğudur. Levazım dairesi, Arnavutluktaki italyan askerlerine, sıcak memleketlerdeki garnizonlara ait elbiseler göndermiştir.
italyan Askerleri Harp İstemiyor
Atina, 11 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Resmen tahakkuk eden haberlere göre İtalyan ordusu harp istememektedir. Askerler, harbin yakında bitmesini temenni etmekte ve islerine, güçlerine dönmeyi düşünmektedirler. İtalyan ordusu başkumandanlığı,, takviye kıtaatına mensup efrat ile cephede bulunanlar arasmda temasa mâni olmıya çalışmaktadır. Bu tedbire rağmen! memnuniyetsizlik devam etmekte ve cesaretsizlik her tarafa sirayet eylemektedir.
Cephede bulunan İtalyan ordusunun iaşe vaziyeti de pek kötüdür. Askerlere Uç günde bir bisküvi ile küçük bir kutu et konservesi verilmektedir. Askerler bunu bir günde yemekte ve diğer iki gün aç kalmaktadır. Açlık disiplinsizlik doğurmakta ve zabitler şiddetle hareket etmek mecburiyetinde kalmaktadır. -o-
Paktın İmzası Cumartesiye Kalmış
Nevyork, 11 (A.A.) — «Afi»: Belgraddan Nevyork Times gazetesine bildirildiğine göre Almanya ile Yugoslavya arasında paktın imzası cumartesi gününe talik edilmiştir.
Gazetenin Vaşingtondan öğrendiğine nazaran, Almanya İtalyanların Yunanlıları kendi topraklarına püs-k'Mmelerini temin için Arnavutluğa tm^* kuvvetleri ve en modern malzeme göndermiye hazırlanmaktadır.
Nevyork Herald Tribüne gazetesinin Beigraddaki muhabiri, Romanya-ya taze kuvvetler gelmekte ve şimdi Alman kuvvetleri yekûnunun 30 fırkaya baliğ olmakta bulunduğunu yn-
TTVOT.
1204
6
Müsabakamız Nasıl Yapılacak?
Otuz ÇiftBirbirlerile Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip Olup Olmadığı Nasıl Ölçülecek ?
Müsabakamızın birincisine hediye edeceğimiz radyo, bu resimde
üzere Philips acentasının Voyvoda caddesindeki   mağazasının vitrininde teşhir edilmektedir.
Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen soruyorlar: Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalım; Bir defa hergiın gazetede namzetler çıktıkça kepeceksiniz. Kuponla beraber saklıyacak* emiz.
Otuz erkek ve otuz kadrodan ibaret seri tamam olanca banları bir araya getirerek mevcut İçinde her erkeğe en uygun kadını seçerek otuz çifti kendi takdirinize göre teçkil edeceksiniz. Mesela beş numaralı erkeğe 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla otuz numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste halinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevapları Noter Galip Bingöle tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından isteyenler de
haar bulunduğu halde bir tasnif yapılacak. Meselâ bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlenmesi hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için tam numara alacaksınız. Her çift baklanda bu tasnif ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birinci ikramiyeyi, yani 275 Ura kıymetinde ki Fiîi>- > radyosunu
kazanacaktır. Diğerleri İsabet sıra-6İle *fer yoz elli hediyeyi alacaklardır.
276 liralık radyo. Gala tada FOlps müessesesinin camekûnında teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Müsabakamızın 150 Hediyesi
Birinciliği kazanana: Bir lüks radyo. •
İkinciliği kazanan iki kişiye: Birer çay takımı.
Üçüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer kol saati.
Dördüncülüğü kazanan iki kişiye: Birer evrak çantası.
Beşinciliği kazanan iki kişiye: Birer kadın el çantası.
Altmcılığı kazanan Uç kişiye: Birer likör takanı.
Yedinclliği kazanan beş kişiye: Birer vazo.
Sekizinciligi kazanan beş kişiye: Beyoğlu sinemaları İçin altışar bilet
Dokuzunculuğu kazanan beş kişiye: Birer mürekkepli kalem.
Onunculuğu kazanan altı kişiye: Birer kravat.
On birinciliği kazanan yedi kişiye: Birer ipek çorap.
On ikinciliği kazanan on kişiye: İkişer İyi cins mendü.
On üçüncüden yüzüncüye kadar kazanacak olanlara aşağıdaki teselli hediyeleri verilecektir.
TESELLİ HEDİYELER/ :
Kazananlardan on dördüncüden İtibaren verilecek teselli hediyelerinin adedi yüz tanedir. Bunlardan on kişiye birer liralık Tayyare bileti, on kişiye tanınmış romancılarımızın birer eseri, on kişiye (Ramiz) İn birer karikatür albümü, on kişiye Gül Bahçesi kitabı, on kişiye Salon Çiçekleri kitabı, on kişiye (Yedigün) mecmuasının İstanbul albümü, on kişiye Ömer Seyfettinin hikâyeleri, on kişiye birer para çantası. Birinciliği kazanacak okuyucumuza vereceğimiz (Lüks Badyo) Gala tada Bankalar caddesinde (Filps) mağazasının vitrininde teşhir edilmiştir.
doktor "™\ H0RH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehanesinde her gün hastalan kabul eder.
Tel. 24131
11 MART 941
Kapanış
HALİS KAHVE
bulunmuyor. Fakat üzülmeyin,
VERAL
Mağazasrndakl nefis şeyleri misafirlere İkram ediniz. İstiklâl caddesi 64-Parmakkapı
Sterlin
Dolar
1 LİRA
İDRAR TAM TAHLİLÎ
Beyoğlunda Ağacamii karşısın* Bursa sokak No. 1. yeni   açılan] kimya laboratuarında halka kolaylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) günleri BİR LİRA ücretle idrar tam tahlili yapılmak-]
tadır.
İsviçre Frac Drahmi Leva Peçete Dinar Yen
İsveç Krona
İM
129,20 29,98
0,9975
1,6225
12,9375
3,175 »1,1875 51,005
Eflham ve Tahvilât
BURSADA
Tütün Piyasası
Bursa, (Hususî) — TUttkı satıj-harı başlamıştır. Satışların ağustosa kadar devam edeceği tahmin edilmektedir. Tütün işler» İle alâkadar bulunan yedi muhtelif firma, müstahsile geniş miktarlarda avans ver mek suretilc dört buçuk milyon kilo tütünün satışını emniyet altma almışiardu\ İnhisar idaresi de ayrıca bu sene geçen seneden daha fazla mübayaatta bulunacaktrr. Fiyatların geçen seneye nazaran biraz daha yüksek olması, tedricen yükseleceğine bir delil addedilmekte ve bu da, müstahsilleri sevindirmektedir.
-o-
İzmitte tütün satışları başladı
İzm i t ( Fhı s us! m »hobi r im iz. den) Kocaelin>de tütün piyasası açılmış bulunmaktadır. Bu sene umum mıntakada 6 milyon kilo tütün vardır. Nefsi rzmitte ise b.r buçuk milyon kiloyu bulmaktadır. Yeni yıl tütün mahsuHi güzel bir hususiyet tanımaktadır. İnhisarlar idaresi mıntakamızın pek karışık olan tütün tohumu cinslerini mütecanis bir hale ifrağ etmiştir. Bu sene bütün mahsul bu yeni tohumdan istihsal edilen tütünlerdir. Bu yeknasak tohum, alıcıları memnun edecek bir vasıf taşımaktadır. İnhisarlar Kocaeli baş müdürü Reşad Köprülü, piyasa vaziyeti ile çok yakından alâkadar olmakta ve zürraa her türly. kolaylıkları göstermek için tedbirler almış bulunmaktadır.
İlk hamlede 5 bin kilo tütün satılmıştır. Fiyatlar 35 ile 65 ku ruş arasındadır. Kocaelinde, Hen
dekte, Düzcede tütün piyasasının hararetleneceği ümit olunmaktadır.
İzmitte hayvan mezarlığı yapıldı
izmit, (Hususî) — Şehrimizin Baytar Müdürü Bay Ziya Tan kendi mesleğinde çok temayüz et miş bir idare adamıdır. Muhterem Veteriner müdürümüz Tür-kiyede ilk olarak hayvanlara mezarlık tesis ve zehirli gaz maskesi almağı teklif eden zattır. Vilâyet dahilinde hayvan mezarlığı ya/pılmışsa da, zehirli gaz maskesi kabul edilmemiştir.
1940 senesi zarfında Kocaeli Veteriner idaresi I 13 köyde, şarbon, şap, çiçek, kıl kurdu, kuduz, gurum gibi hayvan hastalıkları ile mücadele etmiş, bunlardan 2705 1 hayvan muayene ve 22720 hayvan aşı ve serum tatbik edilmiştir. Bunlardan 69 hay van telef edilmiştir.
Bulaşık hayvan hastalığı ile de yapılan mücadele 544 köyün 2803 atı, 1418 kısrağı, 32 katırı, 30554 sığırı, 4217 mandası, 28252 koyunu ve 15246 keçisi muayene edilerek aşılanmıştır.
Dalak hastalığı ile de mücadele edilmiş, 16869, manda ve sığır, 43493 koyun, 10077 keçi 520 beygir aşılanmıştır.
Kocaelinde veteriner faaliyeti memnuniyet verici mahiyettedir.
Aitm (Reşat) 24(T5
Altın (Hamit) 22t*
Türk borcu 1923 18,#>
Dahili istikraz 1918 21,5ü îkramiyeli dahili İstikraz 938   19,70
îkramiyeli Ergani 1933 20,00
Srvae - Erzurum 1938 19,22
Sivas - Erzurum 19,40
Anadolu Demiryolları 41,30
Mümessil Senet 38,20
İsLnbııi  Komutanlığı Satınalma Komisyonu İlânları
Lüzum olan parçalar verilmek şartile pazarlıkla bir miktar kamyon tamir ettirilecektir. Bu işi yapabileceklerin tafsilât almak üzere her gün Fındıklıda satın alma komisyonuna gelmeleri. (1731)
?
11 kalem muhtelif inşa malzemesi 14/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Hepsinin keşif bedeli 854 lira otuz sekiz kuruştur. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri.   ^ (1910)
368 liralık vazelin yağı 17/3/941 günü saat 10 da pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1909)
Beherine 50 lira fiyat tahmin edilen 100 adet tevhit semeri 21/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 5000 Ura olup kafi temmatı 750 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri- (1908)
Müteahhidi nam ve hesabına 432 ton kuru ot 29/3/941 günü saat 11 de açık eksiltme ile satın alınacaktır. Muhammen bedeli 25488 lira İlk teminatı 1911 lira 60 kuruştur. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1804)
ba$.« DİŞ/
NEZLE/V
1
S
I
Baş, Diş Ağrıları, Nezle, Kırg n!ık ve Üşütmekten MUtevellid BütUn Istırapların Başlamasile Beraber
Aklınıza Gelen İlk İsin Olmalıdır.
MİDEYİ BOZMADAN, KALB VE BÖBREKLERE DOKUNMADAN
En Seri Tes'r, En Kat'! Net ce
Lüzumunda günde S aded alınır. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde pullu kutuları ısrarla İsteyiniz.
um
Yerli Mallar
Pazarları
Müessesesi Müdürlüğünden:
İstanbul Trikotaj ve Dokuma Fabrikalarmdan Mart İplik kontenjanım henüz almıyanların derhal Sümer Bank Yerli Mallar Pazarları Pamuklu Satış servisine müracaatları lâzımdır.
Ayın 15 inden sonra tevziata nihayet verilecek ve müracaatlar kabul edilmiyerek sahipleri tarafından alınmıyan kontenjanlar iptal edilecektir.
Maliye Vekâletinden:
Dantelsiz Bir Kuruşlukların Tedavülden
Kaldırılması Hakkında İlân
Dantelsiz bir kuruşlukların yerine dantelli bir kuruşluklar darp re piyasaya kafi miktarda çıkarılmış olduğundan dantelsiz bir kuruşlukların 31 Mart 941 tarihinden sonra tedavülden kaldırılması kararla?-tırılmıştn".
Dantelsiz bir kuruşluklar 1 Nisan 941 tarihinden İtibaren artık ' davul etmiyecek ve bu tarihten itibaren ancak bir sene müddetle yalnız mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cumhuriyet Merkez Bankası şubesi bulunmayan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kabııl edüebilecektir.
Elinde dantelsiz bir kuruşluk bulunanların bunları mal sandıklan ila Cumhuriyet Merkez ve Ziraat Bankaları şubelerine tebdil ettirmeleri ilân olunur. (9035)   (12523)
İnhisarlar Umum Müdürlüğünden
1 — Şartname ve numunesi mucibince cl0.000> adet bira sandığı kapalı zarfla ihale olunamadıgından pazarlık usulüe eksiltmeye konmuştur.
2 — Pazarlık 24,3.941 pazartesi günü saat 14 te Kabataş ta leva-zrm ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartname levazım şubesinden İzmir ve Ankara başmüdürlüklerinden parasız alınabilir.
4 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte teklif edecekleri fiyat üzerinden yüzde 7.5 güvenme paralarile birlikte mezkûr komisyona müracaatları. (1689)
Teknik Okulu Satınalma Komisyonu
Başkanlığından:
Yıldızda okul ihtiyacı olan masa, kapı, pencere, dolap, lambri, fayans, su tesisatı, banko ve saire kl ceman 12 kalem eşyanın açık eksiltmesi bir şartnamede ve Gümüşsuyunda Yüksek Mühendis mektebi muhasebesinde 24/3/941 tarihinde toplanacak olan komisyonumuzda saat 14 de yapılacaktır.
Tahmin bedelleri 1285 lira 43 kuruştur. İlk teminat 96 lira 41 kuruştur. İsteklilerin şartnameyi görmek ve İlk teminat yatırmak üz*-re eksiltmeden iki gün evveline kadar okulumuza ve eksiltme günü de şartnamede yazılı belgelerüe Yüksek Mühendis mektebine- gelmeleri.
(1T42)
istanbul Belediyesi İlânları
Beyoğlu, Eminönü, Fatih, Beşiktaş, Üsküdar ve Kadıköy Belediye hudutları dahilindeki yollarda ve tertuarlarda açılacak bacaların kapatılması ve üst kaldırım ve revetmanlarmm inşası açık eksütmeyc konulmuştur. Keşif bedeli (7500) lira ve Uk teminatı 562 lira 50 kuruştur. Keşif ve şartname Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kalemindo görülebilir. İhale 19/3/911 çarşamba günü saat 14 de daimi Encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektupları, ihale tarihinden 8 gün evvel Belediye Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla alacakları fenni ehliyet ve 941 yılma ait Ticaret odası vesikalarile ihale günü muayyen saatte daimî encümende bulunmaları- (1665)
DOKTOR-KÎMYAGER
CEVAD TAHflN
İDRAR - KAN - KAZURAT
vesalrenln tahlillerini yapar. Dİ vanyolu ortasında Tel. 23334
ZAYİ
938 senesi Gelenbevl orta okulundan aldığım diplomamı zayi ettim. Yenisini alacağımdan hükmü yoktur.
Zckâl Ça&atay
en uzak BıP KÖYLE EN BU-YuK ŞEHıR ARASINDA HıC
BiR FARK KALMADI,BüTüN
DÜNYANIN HADıSELERıNı VE
neşriyatlarını aynı san.-yede Dinlemek kabil oldu
AGA i a°
BRTARYHU RADYO ıDfcAl BıR AHıZ£0i(( flSGARı DERECEDE CERYHN SBRFıYflTl 3 DfUĞA ulERiNDfc
FEVKALADE ALIŞI VflRDlft
Perakende sati} yeri: ODEON mağazası, İstanbul, Beyoğlu, İsi CaddceL No. 48/L Toptan satış yeri: Sultanhamaın Hajmlibey
Geçidi No. 48/56
C evle t Demiryolları İlânları
J
Muhammen bedeli 13000 (on üç bin) ura olan dört kalem sür*at kontrol saat bandı 28 Nisan 1941 pazartesi günü saat İd de kapalı zanf usulü ile An karada İdare binasında satın alınacak Ur.
Bu işe girmek isteyenlerin 975 (dokuz yüz yetmiş beş) liralık muvakkat teminat İle kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14 e kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lazımdır.
Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme Haimgirvi*^ Haydar paşada Tesellüm ve Sevk Şefliğinden dağıtılacaktır. İ1825)
Muhammen bedeli (9598) lira olan 1000 metre kaynak aparesl tçîn bezli lâstik karpit borusu, 800 metre muhtelif eb'atta havayi t m »ray-yik aletleri için bezli lâstik hortum ve 50 adet beheri on metre boyunda yangın tulumbası İçin bezli lâstik hortum (27/3/1941) perşembe günü saat (15,30) on beş buçukta Haydarpaşada Gar binası rifthinnHMri komisyon tarafından kapalı zarf usul 11 e satın almacktır.
Bu işe girmek isteyenlerin (719) lira (85) kuruşluk muvakkat, teminat, kanunun tayin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarım ayni gün saat (14,30) on dört otuza kadar kpmisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Bu işe alt şartnameler komisyondan parasız olarak dagrOmalc-tadrr. (1307)
Deniz L:v:z:m Salınalma Komisyon ilinim
500 kilo aspestos bez cnümunesl gibi>
200 adet siyah cam «10X10 s/m X3 m/m on santim murabbaı ve üg milimetre kalmlıg-ında>
Yukarda yazılı iki kalem malzemenin 13/3/941 perşembe günü saat 15 te Kasrmpaşada bulunan Deniz Levazım satmalına komisyonunda pazarlığı yapılacaktır.
İsteklileri belli gün ve saatte mezkûr komisyona müracaatları Dâ» olunur. * (1895)
İstanbul Üniversitesi A.EP. Komisyonundan
Edebiyat Fakültesi binasının 1041.96 lira keşifll tamir işi 27/3/941 perşembe günü saat 15 de rektörlükte açık eksiltme Ue ihale edilecektir. İsteklilerin 79 liralık muvaltkat teminat makbuzları ve bu gibi işler yaptıklarına dair İstanbul vilâyetinden 1000 liralık vesika almaları ve 941 yılma ait Ticaret odası kâğıtlarını göstermeleri lâzımdır. Keşif, şartname, mukavele projesi her gün rektörlükte görülür. (1877)
Türkiye Cutirariyatl
Zira
Bankası
Türk Ur»
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,
Şube ve ajans adedi: 285. Zirai ve ticari her nevi banka muamelekrt. Para biriktirenlere 28,000 lira ikramiye verlya*
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecek kur'a ue aşağıdaki plâna göre İkramiye dağıtılacaktır. 4 adet 1,000 liralık 4.000 Ura i » 500 » 2.000 » 4»      250    >      1.000   »
40   »      100     »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığa takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 eylül, 1 blrinctkftnun, 1 mart ve 1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
100 adet   50   liralık 5,000 Ura 120   »        40     »      4,800   » 160   >        20     »      3,200   »
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: .\1D1L1 J&.HLN KALMAM Bftffllflı&ı Yer: YATAK MATBAAM