Pazartesi 13
2. ci Kânun
1 £ 4 1
VATAN EVİ
CAÖALOOLU    No.   82
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN   İst.
D AŞ MUHAKKİKİ:
AHMET EMİN   YAL
^
^
GAZETEMİZ HER GÜN
SAYFADIR
Fi vatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETESİ
Yıl: 1 — Sayı: 143
Bir Felâketin
içyüzü
mm
Şahıs ve yâranlık gayreti gözleri karartırsa ve De-mokrasi boş bir lâf haline inerse bir milletin halı ne olur?
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
ransadaki büyük faciaya dair meşhur Fransız muharriri «Maurois» nin yazdıklarını ok.yor musunuz? Bu acıklı hikâyeyi takip etmemişseniz yazık... Çünkü Fransanın geçirdiği felâketin içyüzünü öğrenmek her birimiz için lâzımdır. Bu felâketten her millet, her zaman için örnek almıya muhtacdır.
Facianın bir perdesini ben pek yakından gördüm. 1940 ilkbaharında Pariste bulunuyordum. Günün birinde mebusan meclisinde çiddetli münakaşalar oldu. Neticede Daladier kabinesi düştü, Paul Reynaud başvekil oldu.
Fransız, ecnebi herkes hayretler içinde idi Herkes birbirine soruyordu:
_ Bu değişikliğin sebebi ne>
Bunun sırası mı? Almanların bir yıkJırrm taarruzuna geçmesi her saniye beklenirken onlara böyle bir iç ihtilâf manzaralı göstermek ve cesaret vermek doğru mu?
Hele bu hâdbedeu birkaç hafta sonra Alman taarruzu gelip çatınca ve zavallı Fransa ilk hamlede yerlere serilince, Pariste iken gördüğüm politika oyununun mânasına bütün bütüne merak ettim.
Şimdi Maurois, merakımı hallediyor: Meğer politika manevra, larile Fransanın dizginlerini ellerine geçiren iki devlet adammın birer güzel dostu varmış, birinin zarif bir Markiz, diğerinin âfet gibi bir Kontes... Bu iki kadın birbirini çekemiyormuş, bu yüzden iki adamın arasına nefret girmiş-Ayni harp kabinesinde baş rolleri işgal ettikleri halde Almanları falan unutmuşlar, birbirlerile konuşmaz hale gelmişler, varsa yoksa güzel metreslerinin keyfi ve bu yüzden çıkan şiddetli şahsî rekabet.
En büyük millî felâket tehdidi karşısında vatanî vazifelerini unutanlar ve şahsî rekabet duygularına kendilerini verenler yalnız j sivil politikacılar olsa ne ise ne... Fakat askerler arasında da ayni hikâye... Ordunun başında bulunan General Gamlin ile General Georges güya Almanlara karşı değil, birbirlerine karşı harp ilân etmişler gibi, gece gündüz bütün düşünceleri birbirlerini ezmek ve küçük düşürmek... Rakip bildikleri taraf muvaffak olmasın da, isterse Almanlar kazansın... Bun. ların haricinde Weygand taraftarları var, Nogues taraftarları var. Fakat türlü türlü menfaatlere, nüfuz hesaplarına, politika oyunlarına kadın parmaklarına, yâranlık gayretlerine dayanan bu gidiş içinde Fransız taraftarlığı kaybolmuş gitmiş.
Maksada kâfi bir ordu, bir hava kuvveti kurmak için Fransız milletinin verdiği milyarlar bu hay ve huy içinde israflara uğramış, güya demokrasi adı ve perdesi altında rezalet rezaleti takip etmiş, millî bünyenin millî muka. vemet vasıfları böylece sarsılınca her türlü beşinci kollar meydanı serbest bulmuşlar, Fransız milletinin başına çorag üzerine çorap örmüşler.
Netice olarak da dün pojitika oyunlarına sahne olan Burbon sarayında, yani parlamento binasında bugün Alman Nazi partisinin Pariste kurduğu teşkilât, toplantılarını yapmakla meşguldür!..
Bir taraftan politika rezaletleri, bir taraftan kırtasiyeciliğin mesuliyetten kaçmak ve bunu sahipsiz bir hale koymak esasına dayanan kötü ruhu Fransayı işte bu gördü, ğümüz hale düşürmüştür.
«Reynaud* ya, «Daladier» ye «Gamlin?» e ayrı ayrı sorsanız Fransız vatanını sevmekte ikinci olmayı hiç biri kabul etmez. Fakat lâfta kalan ve milletlerinin felâketi  karşısında    şahsî  rekabet
du; 5 arını, metreslerinin nüfuz ve tesirini yenemiyen neviden bir sevgiden bir memleketin ne istifadesi olabilir?
Fransanın bu acı ve perişan halinden her millet ne gibi dersler almalı ? Bunu araştırmayı diğer bir makaleye bırakıyorum.
Millî Kütüpanemiz Büyük
ır
Ka
anıyor
Libyada tngifizlerm işgal ettikleri sahayı gösterir harita
İki ingiliz istihkâm mütehassısı, bîr düşman obüsünün açtığı çukurdan, uzaklardaki kar*
mayinlerini patlatıyor
İngiliz Bataryaları
TOBRUK
Etrafında Faaliyete Başladı
Graziani Ordusu, Tobruk'u Müdafaa Etmiyecek
Kahire, 12 (A.A.) — öğrenildiğine göre, yeni ingiliz top bataryaları Tobruk etrafında faaliyete başlamıştır. Hali hazırda faaliyet, karşılıklı top ateşine inhisar etmektedir.
Dün Kahir ede neşredilen İngiliz hava kuvvetlerinin tebliğinde, İngiliz avcı tayyarelerinin pek mukavemet görmeksizin Tobruk üzerinde devriye uçuşları yaptıkları büdrnl-m ektedir.
Graziani Tobruğu Müdafaa
Etrrüyecek
Kahire, 12 (A.A., — Libyanm gar
binde halihazırda Grazianinin ku -mandası altmda büyük bir ordunun bulunduğa öğrenilmiş ise de gayri resmi haberlere göre bu ordu Tobru-ku müdafaa etmiyecektir.
Alınan Esirler ve Ele geçirilen
Ganimetler
Kahire, 12 (A.A.) — Bardiada mü
him miktarda yiyecek bulunduğu öğ renilmektedîr.
Ayrıca garp gölündeki harekât baş lıyalıdanberi alınan esirlerin miktarı 80,000 e baliğ: olduğu bildirilmekte -dir. Bardiada alınan harp ganaimi a-rasında 600 top, 300,000 obüs, 600 mitralyöz, 11 milyon kurşun vardır.
Alman Tayyareleri
Akdenizde
Faaliyete Başladı
İngilizler de Torino,
Vilhelmshaven ve Breşti Bombaladılar
Başvekil Filof
BulgarBaşvekili Dedi ki:
Bulgaristan Semere lerini Veren Siyasete Devam Edecek
Berlin, 12 (A.A.) — Resmî tebliğ:
Alman hava kuvvetleri, dün, muharebe keşif uçuşları yapmışlar ve İngiliz limanlarına mayn dökmüşlerdir, ingilterenin cenubu şarkisinde bulunan bir tayyare meydanına bombalar isabet etmiştir.
Akdenizde bir İngiliz filosuna karşı yapılan yeni bir hava hücumu esnasında bir kruvazör ve diğer müteaddit harp gemilerine ağır bombalar isabet etmiştir.
Dün gece muharebe tayyarelerimizden mürekkep kuvvetli filolar Londra'da askerî hedeflere hücum etmişlerdir. Çıkan yangınlar hareketin muvaffak olduğunu göstermektedir.
Bugün sabahın ilk saatlerinde düşman, şimalî Almanya üzerine , infilâklı bombalarla yangın bombaları atmıştır. Bir ev ağır hasara uğramış, üç kişi ölmüş, üç kişi de yaralanmıştın
İtalyan Tebliği İtalyada bir mahal, 12 (A.A.) İtalyan orduları umutmî karargâhının 219 numaralı tebliği:
Orta Akdenizde Alman hava kuvvetlerine mensup cüzütamlar, dün başlıyan parlak faaliyetlerine devam ederek İngiliz teşekküllerine karşı keşif ve taaruz hareket, lerinde bulunmuşlardır. İki mühim gemi gmpuna taarruz edil-(Devarru: Sa. fi, SU. 4 te)
ARNAVUTLUKTA
isyan Hareketi Gittikçe Büyüyor
Cephenin Şimal Kısmında Büyük Bir MuharebeBaşladı
Atina, 12 (A.A.) — Şayanı itimat membalardan gelen haberlere göre, Arnavutlukta İtalyanlara karşı isyan hareketi gittikçe büyümektedir. Dağlara çekilmiş olan âsiler mühim bir kuvvet teşkil etmektedir. İsyanın mühim sebeplerinden birinin açlık olduğu söylenmektedir. Filhakika son zamanlarda İtalyanlar Arnavut askerlerinin iaşesine dikkat etme-miye başlamışlardır.
Atina, 12 (A.A.) — Cepheden gelen son haberlere göre, cephenin şimal kısmında büyük bir muharebe başlamıştır.
Klisura mıntakasında Yunanlılar ahiren zaptetmiş oldukları mevzileri tahkim etmekle meşgul, dür. Dün İtalyan hava kuvvetleri Yunan mevzilerinin gerisinde faaliyet göstermişlerdir.
-o-
General Veygand
Amerika Sefaret Müsteşarı İle Görüştü
Cenevre, 12 (A.A.) — D. N. B. A-jansınm hususî muhabiri bildiriyor:
Vichy'den itimad edilir bir menba dan öğrenildiğine göre, Fransız hükümetinin Afrika için umumî mü -messlli olan General VVeygand garbi Fransız Afrikasında bulunan Ame -rika büyük elçiliği müsteşarı B. Murphy ile görüşmüştür.
Haftanın Spor Hareketleri
Bu Semerelere Yenilerini ilâve Etmek Ümidindedir
Sofya, 12 (A.A.) — Stefani: Başvekil FUof Rusçukta, irat etügi nutukta, beynelmilel vazıyetin bu -günkü çerçevesi dahilinde revizyo -| nist bir memleket olan Bulgar İs ta -run vaziyetini büyük bir sarahatle tebarüz ettirmiştir.
Başvekil, B. Roosevcltin son beyanatının, harbi bütün dünyaya yay -mak tehdidini ihtiva eylediğini kay-(Devamı: Sa. 6, 8ü. 6 da)
İNÖNÜ Ansiklopedisini Hazırlıyacak Heyef Hüseyin Cahit Yalçının Reisliğinde Toplandı
Maarif Vekâletinin İnönü Ansiklopedisi namı altında bastır-mıya karar verdiği ansiklopedinin neşri için lâzımgelen tahsisat ve diğer tedbirlerin alınabilmesi hususunun Vekiller heyetince kararlaştırılmak üzere olduğunu dünkü nüshamızda yazmıştık.
Ansiklopediyi hazırlıyacak olan heyet bazı esasları tesbit için Hüseyin Cahit Yalçının reisliğinde ihzarı bir toplantı yapmıştır.
Heyet reisi Hüseyin Cahit Yalçın dün kemdisile görüşen bir mu. harrirrmdze İnönü Ansiklopedisi hakkmda şu izahatı vermiştir:
— Maarif Vekâletinin bastır-mıya karar vermiş olduğu İnönü Ansiklopedisi ileride bastırılacak
Hüseyin Cahit Yalçın
olan büyük ansiklopedinin temeli olacaktır.
Ansiklopediye Fransıziların Larousse du 20 eme Siecle'i esas alınmıştır. Yalnız bu eser Fransızlar için yazılmış olduğundan ta-büdir ki içinde Fransaya ve Fransızlara büyük bir yer ayrılmıştır. Biz bu eserden milletlerarası olan kimselerle ilmî bahisleri tercüme ederek alacağız. Buna sebep de bir defa bizim ansiklopedimiz on cilt içersine sığışmak mecburiyetinde olduğundan, biz de Fransız ansiklopedisindeki rrisbeti muhafaza etmek mecburiyetindeyiz. Ansiklopedi<te Şarka ve bilhassa
Türkryeye; büyük yer verilecek-3»= (Devamı: 8a. 5, SİL 5 te)
ngı
Askerî Heyeti Ankarada
Heyet, Bir Hava Mareşali, Bir Gene-al ve Bir Amiralde: Mürekkeptir
Londra, 12 (A.A.) — Reuter A-jansı bildiriyor:
Orta şarktaki İngiliz başka -mandacılığının mümessilleri ofeuı General MarshaH Cornwall ile hava Vto mareşali Elraborst, İngiliz -Türk muahedesinin imzasından -beri vukubulmakta olan mutat noktal nazar teatisi için yarın An karaya muvasalat edeceklerdir. Akdeniz filosu başkumandanlığının hususi mümessili olan amiral Slr Howard Kelly görüşmelerde hazır bulunacaktır.
Bu konferans» Fransa muharip vaziyetinden çıktığından beri ilk toplantı müstesna olmak üzere, hususi hiçbir mahiyeti haiz değildir. Bununla beraber o tarihte fiberi, Türk subaylarının İngiliz as -kerl müesseselerini görmek İçin yaptıkları ziyaret esnasında gayri resmî noktainazar taattsine vesile zuhur etmiştir.
ALMANYA
Unutulmıya-cak Bir Ders Hazırlıyor
Karpatlara Doğru Mühim Miktarda Asker Sevkediyor
Madrid, 12 (A-A.) — A. B. C. gazetesinin Berlin muhabirinin bildirdiğine göre, B. Göbbels ecnebi gazetecilerinin bir toplantısında gazete muhbirlerine gelecek Alman taarruzunu şu sözlerle haber vermiş -
tir:
Ne Kaman, ne de tarih zikretmi -yorum. Fakat şunu kan olarak söy 1 iyeyim ki, Almanya yeni btr taarrvz dersi ve Alman kuvvetlerinin yeni bir tezahürünü hazırlıyor, öyle bir ders ki, bunu hiç kimse mratamıya-caktır.
Alman hududu, 12 (A-A.) — AH: Bohemya himaye idaresi topraklan dahilinde asker ve malzeme sev klyatının kesafet peyda ettiği öğ; -ren ilmektedir.
Münih - Prağ - Llnz, Slovakya hududu - Münih - Prag hatlarile Rarpatlara doğru Bohemyanm şlma ünden geçen hat hemen kamilen askeri nakliyata tahsis edilmiştir.
Bursanın İmar Plânını Nafıa Vekâleti Tasdik Etti
I
Bursa Valisi Diyor ki:
Uludağ, Öyle Bir Yerdir ki Buraya Yorgun Gelenler Dinç, ihtiyar Gelenler Genç Döner
Borsa valisinin istanbul gazeteci]e
Btr müddetten beri şehrim iade bu-hman Dahiliye Vekili üe temas etmek teere. Bursa valisi Refik Koral-tan dün sabah şehrimize gelmiştir.
Aynı vapurla, bayramda Uludağ'da yanşran takip etmek toere Bursa dagcrhk klübü tarafından davet olunan İstanbul gazetecileri de şehrimize dörrmüalerdlr.
Gazetecilerin hareketinden evvel Çeiikpalasta Bursa belediyesi tarafından verilen ziyafette Vali Refik Koral tanda hazır bulunmuş ve gazetecilerle uzun uzadrya görüşerek Bur
rine ziyafet verdiği Çelik Palas
sanın hah hazardaki vaziyeti hak -kmda izahat vermiştir.
Ziyafette belediye reisi muavini B. Fahri, parti idare heyeti azaları, şehrin taranmış kimseleri.   Merinos
fabrikası müdürü, rpekçüer ve Bursa dag-crlık klübü idare heyetinden Bay Faxd, Bey Xfusa Ateş hazır bu-Kmmuşlardrr.
Kayak yarışlarını takip etmek ü-zere Utadaga çıkan arkadaşımıza vali aşağıdaki izahatı vermiştir:
(Devamı: âa. 2, Stt. 4 te) *
Eminönü Halkevinin kır koşusundan bir am
[ Yazısı spor kısmımızdadır]
Hint Ordusu
500,000 Kişi Olacak
Yeni Delhi, 12 (A.A.) — Hlnd ordusu umumi karargahının yüksek rütbeli subaylarından biri dün radyoda beyanatta bulunarak 1941 senesi zarfında Hlnd ordusunun yetişmiş ve tam teçhizatlı 500.000 kişilik mevcudu olacağını söylemiştir.
Ustactgım, ne düşünüyorsun?
İçler kesat gidiyor, mağazaya yeni bir ad anyonun.
5
4
VATAN
İR
Büyük Tarihî Roman
I)///
Sevgi Her Zaman Zalim, Her Zaman Bîâman Değildir.
26
ve
Şehir
Memleket Haberleri
İHTİKÂR NASIL ÖNLENİR?
Altın renkli saçları dalga dalga savrularak Mahiırevin kollarının arasına yığıldı ve ateşler gibi yanan alnı Mahinevin endişe ile çırpman göğsünün üstünde karat kıldı.
Mahinev kollarını açtı ve onu tıpkı eskiden olduğu gibi, küçük bir yavru gibi bağrına bastı. Ve küçükken söylediği ninni gibi bir mırıltı halinde onun kulağına eğilerek:
— Sevda; o öyle ferman dinlemez bir tacidardır ki, her girdiği yürekte bilâftttar yer alır v* her baş onun önümle mutlak eğilir.
Sen ki bir seJıinşahı dbanm kıymetli evlâdı ve o sehhışahro kudretli vezirinin radik esisin.
Öyle olduğu halde görüyorum ki bugünedek sana sokulamryan o zatim kudret, rribayet »eni de tahtı hükmüne olmaya çabalar.
Bana sevdayı soruyorsun, işte seni ağJatan fakat içinde a-cıya, eleme, ıstıraba, endişeye ve her seye rağmen tatlı bir r&şe yaratan kudret, aevdanra tâ kendisidir.
Sen bu derin maknuriyeti baiai zillet ve hacalet görüyor ve ağlıyorsun. Fakat ağ buna, ona esir olmakla küçülmüş olmuyorsun; çünkü sevdanın senin tçibi karşısında eğilen yüz binlerce Suttam var. ı
Hem agı bep nel.
Sevgi her
ak$kfiı. On
an o
kadar ÜâhS
kiı oran bir lab-
ar
ağlama diyorana yevrazn ve yakut
bol bol
şında da yalssaasiftode-osduğo dar derin bir zevk vardu.
Fatma Sakaa Mah*ne-nn holla-nmn arsamda küçük bsr bebek r-ken ^l^ifr talk uraealbınn hazzını ona
— Üzüntülerin bunlardan ö-türü ise Paşayı yola getirmek bir fermanına   bağlı  elmasım.
Fatma Sultan güzel bacını gururla kaldırdı. Semanın tatlı maviliğini andıran gözlerinde şimşekler peyda olmuş ve güzel gözlere denizin yeşili andıran tehlikeli girdaplarının maviliğine bürünmüştü.
Dudaklarını istihfafla buruşturdu.
— Yok Mahinev, bunu düşün-mek dahi bennn için bir tenezzüldür.
Zaten erimin parmaklarına yü-attk takıp güzlerine sürme, sakalına kokular sürdüğün gördüğüm
andanbari ondan tiksinip dururdum.
Onun bu saydığım hallerile ilgilenmek, mezbelede eşinen bir îtle ilgilenmek demek olmaz mı dadı.
fi un un için ağlamıyorum. Bugüne kadar şanıma yakışan bir şekilde yaşadım. Hattâ artık bir daha geri gelmryeoek oJan gençliğim uçup gitmekte olduğundan dahi eaefe düşmüş değilim.
Gönlümü AlJaha çevirdim, hülyalarımı parmaklarımın ucunda canlandırıp ipek tellerde bezedim. Oyalaadı&rrn oyalara bak; ben on lan şiirden de musikiden de hattâ çiçeklerden de çok severim. Çünkü omlar benim gönlümde a-çan çiçeklerdir ve musikinin    a-
hetajmv sürm   heyecanını    taşır, kar. t ^
Fakata    1
Mahnsev. Fatma Su i taran kalbini bir bira ve bir hiddet bürüdü-$anâ anlıyordu. Onun  k
Memleketimizde, halkın gıda maddelerinde, giyim eşyasında ve daha doğrusu bütün eşya üzerinde bir fiyat yüksekliği vardır. Bunun, fırsatı ganimet bilen bir kısım tüccarlar tarafından yapıldığı da iddia edilmektedir. Başvekilimiz Dr. Refik Saydam. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kış tatiline başlıyacağı gün Meclisteki be-yanatile de bu hâdiseyi teyit etmiştir.
İhtikarın, bühaasa ithalât eşyası üzerinde yapıldığı ileri sürüldüğü için Başvekilimiz de en ziyade ı bu mevzua temas buyurmuşlardır. İhtikâr nasıl yapıiryor ve ithalât eşyası memlekete devlet eliyle ithal edilirse bu işin önüne geçilebilir mi ve devlet bu işte ne dereceye kadar muvaffak olur?
Bu mühim  meseleler üzerinde
BirTüccara Göre: İthalât Birlikleri
Vazifelerinde Tamamiyle Muvaffak Olamamışlardır
Başka Bir Tüccarda İhtikârın Ne Tandı Yap İlığını Anlatıyor
olarak önliyebilir. fakat, esas meseleyi katiyen halletmez. Bu işin yegâne hal çaresi, bol miktarda mal getirtmektir. Hükümet, eşya fiyatlarını murakabe edebilmek ve hariçten ihtiyaca kâfi mal getirtmek için «İthalât birliklerini» teşkil ettirmiştir. Başvekilimizin bir muhurririmiz piyasadaki tüc- Meclisteki beyanatından anladığı-
evam
sözleri dinlryordu.
Biraz sonra yanına oturtarak güzel basan» Mahinevin onmana dayadı.
— içimi yakan ateşi bdrnecsin dadı. Ben ki dört dun ve on üçünde drd ¦ ussksa
İlk evMÇira bîr â İkinci aaiUigmsi saçı sakalı at—maş Mr
zir dikildi ve onu affrrsıı u bdâuV tiyar fflajeı İradan amaW akta ( V l~ O ram an sen bana erin ÛS riyan oL rp«y DeÜstanlıkçm hoyrat demlerini atlatan kâmil btr er körpe vücutların kadir ve kıyafetini btfir» demiş ve beni avutmağa kalkışmıştın.
Fakat gençliğinde bir iyice kâm. alamamış er Ur hndus kesp gibi dişleri driktilraaş da aiaa salıp dururlar, g&k» btr
ne ve hattâ onları büyük bir st-tihrafla hasırlamasına o kadar a-aamajtı ki. bssgfirdfea faulaıııi an-drran sdıJeıin arkasından gelecek aad saikı merak edip bekliyordu.
Fatma Sssitan fakat, deyip sus-Mehinev bir şey sormaca ad amaden bekledi öteki başmal Mahirusvin omuz undan kal-dnpdk. Başsm basma dayadı ve du-4kkUn»ı ksjsajıua yaksaştnmrak:
— BugOn sabehianberi içimde bir başka halet ajUjuamıt YWe-p» baJeae hşaşı ıısshns) btr koş gibi çsrparap dmaym m
önünde hep bir hayal
ati
carlarla    konuşmalarına ederek fikirlerini almıştır.
İthalat BirBdari Bsr Kukladır Karacabey Şirketi müdürü Eşraf, bu meseledeki fikirlerini şöyle hulasa etmektedir:
— Hükümet, ihtikâra mâni olmak için fiyat murakabe teşkilâtını bir merkeze raptetmek ve kontrolü esaslı bir şekilde yaptırmak istiyor. Bu tedbir, ihtikârı btr dereceye kadar ve muvakkat
miza göre, bu birlikler vazifelerinde tamamile muvaffak olamamışlardır.
Bu vaziyet karşısında iki nokta ileri sürülebilir:
1 — İthalât birliklerine dahil tüccarlar ya beceriksizdirler, vazifelerini yapamıyorlar,
2 — Yahut da bunlar sermayelerini tehlikeye koymaktan çekindikleri için mal getirtmiyorlar.
Bence, ithalât birlikleri kendi-
lerine tahmil edilmiş olan vazifeleri yapmış olsalardı bugünkü vaziyet hasıl olmazdı.
Bir ticaret adamı sıfatfle Başvekilimizin söylediklerine hak veriyorum. Birlikler bundan sonra da vazifelerini yapmamakta devam ederler ve fazla olarak bir kısan tüccar ellerine geçen fırsatı ganimet bilirlerse devletin ithalât işine el koyması zaruri olur.
Devlet Ticaret Yapabilir mi?
Abdülkerim    Dilman    ticaret
Bir alıcı bir tüccara müracaat ederek mal istediği zaman, derhal bir şart ileri sürülüyor. Bu malın, fiyatı hükümetçe tesbit edilmiştir. Fakat, biz bu malı tayin edilen fiyatla veremiyeceğiz. Eğer, size vereceğimiz fatura haricinde muayyen bir para vermeyi kabul ederseniz malı veririz deniyor ve işte bu şekilde cereyan ediyor. Bunu önlemek için devlet, evvelâ, birçok eşyanın imalinde esas olan maddeler üzerinde kontrolü teksif etmelidir. Bu gibi maddelerin fiyat Un art tırıl madiği takdirde bu maddelere bağlı eşya fiyatları da artmaz. Halbuki, buna mâni olunamıyor ve ihtikâr mevzuu ortaya çıkıyor.
Devletin ithalât eşyasını kendi vasıtalarile Hhal etmesi keyfiyeti, ne gelince: İthalât ticareti ticaretin bir nevidir; teknik terfian olduğu gibi, mânevi tarafları da mevcuttur. Hükümet, bu işin teknik tarafında bir dereceye kadar muvaffak olsa bile, mânevi tarafta muvaffak olması ihtimali çok
müessesesinden Mustafa özden, ihtikâr meselesi, devletin ithalât zayıftır. Binaenaleyh evvelce de yapması hakkında şunları söyle. Eylediğim gibi, birçok eşya ima-mektedir:
— Bir defa. ihtikâr var mıdır) Buna hiç şüphe edilmesin. Nasıl yapılıyor ve buna nasıl mâni olunabilir?
İzmir Zelzelesinin Tafsilâtı
Ufak Tefek Zararlara Mukabil Hiçbir Tarafta Zayiat Olmaması Memnuniyete Şayandır
B4r
bep ba
ftç aaalı »jae
üzftBftt, ba
İzmir, 12 (A.A.) — Perşembeyi cumaya bağ Uy an gece İzmir vilâyetinin her tarafında hissedilen oldukça şiddetli zelzele hakkında alınan tafsilâta nazaran sarsıntı bilhassa Karaburun ve Foça sah illeriyle, Kn ısında daha Şiddetli hiaaedilZLi.t ve borada sabaha kadar fasılalı ve hafif olarak devam etmiştir. Kuş adasında en şiddetli sademe 23.13 de vuku-bttbıaeftar. Burada ve Selçuk'ta bir binanın duvarları yıkılmıştır. Seferihisar'da zelzele şarktan garba doğru aç dört saniye kadar devasa etmiştir.
Zelzele De^irmendere nahiyesinde şiddetle hıseediimaj ve muhtelif faedelaria döken serana kay. dedtknişttr. İlk ok»l binam kamilen çatlamış ve müteakip sarsmtı-t&rfa    yanrmrştrr.    Yeai yapılan
bfr oSrven ile 24 evin davarları    çarlausM. bir
hayvan damı tamamen, I 1 hay- I daki okul binasında ve 40 evin van damı ile 9 ev kısmen yıkıl- muhtelif   yerlerinde   çatlaklıklar
lâtmda cAna madde» vaziyetini gören eşya üzerinde sıkı bir murakabe üç iktifa etmek daha tabiî orur.>
Bütün Bir Ev Halkı Zehirlendi
Havıgazı Kurbanları H. stahanede
mistir.
Prasaca köyünde 10 baca Tıkılmış, Yeniköyde 29 evde hafif
hasıl olmuştur.
Dikiliden alman bir telgrafta zelzelenin orada 21,12 de hi:
çatlaklıklar olmuş, 20 baca ve bir dildiğî    ve altı saniye    sürdüğü.
ahırın duvarları yıkılmıştır.
Karacadağ    köyünde bir dam
Çandarlıda biraz daha şiddetli duyulduğu, fakat haşarat olmadv-
ve bir ev kapısı yıkılnuş, bir keçi, ğı bildirilmektedir.
ölmüş. Sancaklı köyünde 6 ev »cinde oturulmryacak bir hale geldiği gibi diğer altı evde de çatlaklıklar hasıl olmuştur.
Cumaovasının Bulgurca köyün, de 40 baca yıkılmış, iki dam ve bir evin duvarı çökmüştür. Bura-
ödemişte zelzele 2 3,1 0 da hissedilmiş ve on saniye sürmüştür.
Subaşı köyünde bu- evde çatlaklıklar olmuştuT.
Zelzele dün Torbahda birkaç defa tekrarlamıştır. Hiçbir tarafta nüfusça zayiat yoktur.
bas
tryor. Sana bazdan niçin aolaAyo. sava» çünkü ondan bahsetmekken bas abyusrum.   Masal   dinlerken.
S*
düm ki, yaşr allnaıp bayii geçkin olduğu halde Feaamtz hâlâ avrat peşinde koşup yata. Saıayhılı i cariyelere sırnaşıklık etse yAregîm gam yemez. İlle seyran yerlerinde bir toy hovarda gibi rakkaselerin alnına para yaptatrnp durur
(2).
Daha birkaç gün evvel bir na-raehrem nü ehejn saraya kadar celp edep gotssa eğlendirmeğe kalkıştığın sen benden ^rrledin amma, ben ondan da habetdamn. Hünkâr babam damadının bu densizliklerin alkışlayıp durur. Gönlüm kırgın, kalbim üzgün, bir avareye döndüm.
akitğun haz   gibi
Ve işte bep söylemek    îatryo-
E&er ba sevda be, gönlümü peaçeafae kapfardrğana ¦fcHJpnııııu Çtrratü bu rriüya ile a-vumrp giderim. Artık benim de rüyalarımı sftsiiyaoek btr hayal vax« benim de boş TtımaararımH n a naradan bir mahbubum var.
Yalnız çok biçareyim Mahtnevl Yüreğimi pençesine    kaptırdığım ara lan m adrm sanını bümiyo-nrm.
(Arkası var)
[1. Z)
Batls ve <tarwwh( Abmet
Bursanın İmar Planı
(Başı 1 rnoftee) * — Bir şehrin ve bahusus bayie tu-ehemmiyeti olan btr şehrin plajımı tesbft etmek her şeyden evvel Mr program işidir. Prosta hazır-tattığının imar planları Nafıa Ve-kâtetinca taadlk edfimlştir. Evvefce hazn-lattz^ımrz bu pUurra çtrrdi 4aha küçük bir rolkyaata olanını Proet yakmda belediyeye teatim edecektir.
Böttrjı bu programlı çalışmaları -miatla göaeteceglmla aaaJ nokta ytlh-sek evsafta sıcak sıüarlio cok güael ve nrakrmmel bir w şehri olan Bur-aansn su tşlrn ^^m**" etmektir. 6Ö0 Mn Oraya kadar mal olacak yeni inşaat, şeartn bu mühim ve hayati roe salaHın tamamen halledecektir. Bu proje Nata ve Srhhat Vekaletleri tarafında» da tasdik oronnraştur.
Uhıda^m en fûsel suyu 14 fcüometre momfedesd atatarak şehre getirilecektir.
tkînoi olarak aa2MUlmeal Hana ge lan iş turistik faaliyeti
t;
2i
Bn vakadan
«alil ona
nüyüz, aç ve asalak kalmaktan
<L Haga4
aauılıısTî alarak tecelli etmişti
Oertye ge-
VJs
tuzmek aaM
sjbııdi hayat mm bu btrbirtee dn-eİTlemTrrs aezklı ısılssıiıııtııl dAşOnnp-
hftçMr b>
ve hatta aş j aşerUhsaıı aunra bir daSr
torna maiavato bademe elanb Şlr flrnn lııgıefclal daha geriye, uç dftrc dL Faka* am mmĞ* ona aek aflır
O İşi «i bsnatoj ve islsBüssl|aaı Ilım ılrts asatlsı.....olan tn gO
dfiaaa flsjrtiı...... ve
tflhUkoaV fşatlfisiT ve pak vsattoİM   Blltftn   bunlar vttsad&ntt    cok İşi ds tazakmayı btr
çjk defalar attataaınştû. Vakat ken-yuz tevicaa astte artsk gfr
yan bîr hayal vardı. Onu bûf& yor, hunini   dutma   nmldanryerda.
gitmemiş.
sinde ve kulak larmda yerleşip kal-avştL tgt&e, butttn buaüilae siaea bu
atetfyafaan». ^P^g'"*^' srrakU.
T$tam   fajtne knyetdu    fakat ne hulyorda. Kalbi Öyle btr lıssıatlıı a teştle
W, ba
btr sar-
Bursanın tufistflc inkişafı îstanbulun da inkişafını temin edecektir. Çünkü Bursanın kapru la tombulda -drr. Bursa tstanbuhzn adeta btr kenar nmhallesidir.  Pirine  verOen  e-
raca^nnL
Onus hftrekatrju takip eden s başı yanma yaaJaanuşte. Ilaflfce umu tutarak:
— Ne oldun Saffet Efendi* dedL Seni cok müteessir glMyoııını nedir derdin
Sefiet bu sOclerle tamamfle hakikate dft SİMİ ve
edemedL BMert-bire j m halı ıı fnrtryarak yumrakla-ena sıktı, haşnn havaya kaldBPdju HrMrtoe kMeamlş dlşleriBi gaeiuk-ts sxwıak haykırdı:
— Ah marnaL. Oft» git artık; ka-
Benl rahat bı-
Ve kirpikleri araarndaa İki damla yaş solak yanakln sından yuvarlanır-sosanl yavaşlatarak ilave etti:
«  Çddı-
ksp yarada.
e, btrkae adımda g^P
of-
İsraf. Hana ba sasil btr baha tUo Moruyorum...
Saffet onu hiddette sazda. Kindar Mr gHIOete:
— Btr baha srf atOe de benden r>-dip direkt*re şikayet ediyorsun de-ftn an? dedL
— Senden, btraa şikayet etthn amma,   bu şikâyeti   hak etmiştin-
simdi teeeaorüno   görerek aeırhıiL, Söyle bana derdin nedir T-
bir
hem m iye t ayrn zamanda diğerine de verilmiş sayılabilir.
Üçüncü mesele Uludagm şimdiye kadar Bunal olunan ehemmiyeti meselesidir. Uludagı methetmek deffl, onu yalni3 oldu&u gibi göstermek böe bizim için çok ehemmiyetli bir İştir. Senede 50-60 M ne varan Uludağ ziyaretçilerini 500,000 ne çıkarmak için çareler düşürtüyoruz.
Uludağ öyle bir yerdir ki, buraya yorgun gelenler dinç, İhtiyar gelenler genç, kederli gelenler sevinç ve neşe içerisinde dönerler.
Bundan sonra yapaca^rmet Islar arasmda ehemmiyetli olarak halledü meal icap eden meselelerden birt de hastane lştdfr. Nüfuramus mülhakat İr beraber 500.000 dlr LAaksJ 000 yataklı bir hastane mfryaenrrrs var. Bunlarm projesi de muayyen form Ülker dahilinde Sıhhat Vekaletince ha-ttriandı. İnşaat programı araşma a-lman hastane işine do olmuş nazari-le bakabilir la
Bursa hükümet konağ mm projesi ikmal olunmuştur. Maliye Vekaletince kabul edilen bu projenin mevkii tatbike konulması İçin İcap eden tahsisat ta haatrlandsfmdan bunların ds tnaşaatma yakmda baslauucak
—- Dernek söylemek İstemiyorsun., pek alaL Fakat sonu sana İhtar edeyim ki, İşinden başka hiçbir şey zihnini İşgal etmesini Vaatte dalgmlık olmaz L.
— Bu da kimseyi mez— İşimi laydüle ra duşancelertroe dH senİB salahiyeti yoktur.
— Bassam   dogrusana   gidersen
kanda
Dün Beyoğhında bütün bir halkının zehirlenmesi ve bir kan kocanın da bu yüzden öimümıyle neticelenen hâdise olmuştur.
Beyoğlu Tarlabaşında Fınn sokağında    oturanlar    bu sokakta Mari isminde yaşlı bir kadma ait 24 numaralı evden fena ve boğucu bir kokunun sızmakta olduğunu hissederek polise haber vermişlerdir.   Bu  ihbar üzerine   eve giren    memurlar fena    havagazı kokusu e karşılaşmışlar ve ev sahibesi Takfor kızı 70 yaşlarmde Mari ile üst katta oturan kiracısı Margarit   ile Osman   baygm bir halde yerlerde yatmakta olduklarım görmüşlerdir. Bu evin orta karonda Mrgrrdıç isminde biri aile. sile oturmaktadır.    Oda kapılan kSrtîi olduğundan burada oturanların evde olmadıkları kanaatine varmışlar ve baygm halde bulunanları can kurtaran otomobilile hastaneye  kaldırmışlardır.  Komşuların    sabahtarvberi bu    evden kimsenin çıkmadığını söylemeleri ürerine kapılan çilingir vasıtasi-le açtırarak içeri giren memurlar Mıgırdıç ile karısı Haroknozu ölü olarak yataklarında yatmakta olduklarım   görmüşlerdir.   Yapılan muayene neticesinde bütün bu ev halkının havagazından   zehirlendikleri   anlaşılmıştır.    Hastaneye kaldırılanların vazıyetleri de ümıt-
m
o
A dlitjede:
geoide gML İte yspaoajıın mlyen   İnsanin ra mshsısı   şaşar karnrsn Mr bati vardı. Geratfln nfhsv yettne   gaHnes geniş   Mr methal olan k&cak kasayı aşsa,
rada Od bnyfık penosra vaeek ki
lak bir avtnya bakıyordu- Ba
ralordsa birinin önüne gefcsek
Dısanda   İnce bsr yağmur ya^ryor,
ruha kasvet veren   ba loş sonbahar
gte yaşlarfle
(Arkası var)
İstanbul Tevkifasesinde
İstanbul Tevkifhanesi mevkuf, lann sıhhi durumlarile çok yakından alâkadar olmaktadır. Her hafta mahkûmların hamam ysp* maları temin edilmiştir. Cumartesi günü de mahkûmlara hamam yaptırılmışta- Aynca kovuşların dezenfekte edilmesine, mahkûmların brtlerimemelerine çok dikkat edilmektedir. Bugünkü imkânlara göre de bütün mevkuf ve mahkûmlara iş ve ders gösterilmekti dir.
Meyhaneden Karakola
Sultanahffnet sulh birinci za hâkimi, Nuri isminde bir genci para ceza ama mahkûm etti Nuri sarhoşluktan saçla idL Şahit polis diyordu kî:
— Nuri çok sarhoştu. Gazinonun masalarının öşrüne çıkmış ve masadan masaya atlamıya başladığı için gazinodaki!erin hepsini heyecana vermiştir. Onun delirdiğini söyÜyOTİer de vardı.
Suçlu kendisini müdafaa ederken lı ısar ıı şunları söyledi*
— O gün meyhaneye gittiğimi ve bu sabah da karakolda uykudan uyandığrmı hatırlıyorum. O kadar. Başka bir şey bilmiyorum.
Hâkim bu müdafaayı kabul etmediği için kendisine ceza vermiştir.
13 . 1 - 941
e un iden
GÜNE
Bir Belediye
R
eısıne
Açık Mektup
Yazan: ÜÇ YILDIZ,
ayın vatandaş, j
Bağlı bulunduğunuz vilâ-l yetin gazetesinde sizin için bit-| kaç güzel satır okudum: Bir ten-; bel ocağı demek olan kahvelere karsı şiddetli bir mücadele açmış siniz. İskambil kâğıtları ve tavla; pullan   üzerindeki   mikroplarını hemşerilerınizi   hasta   etmesine mâni olmak için oyunu yasak etmişsiniz.
Gazetede ayrıca münevveT ve çalışk an bir genç olduğunuza dair medih ve senalar da var.
izin verirseniz bu tebriklere ben de iştirak edeceğim. Kahveleri kapamağa başlamanız gösteriyor ki kasabanızda her sınıf halkın günde birkaç saat toplanmaları, konulma veya eğlenme ihtiyaçlarını temin etmek için lâzım gelen içtima yerleri temin edikniştir. Yine icraatınızdan is. tidlâl edildiğine göre memleketinizde umumî sıhhat davaları halledilmiştir. Mikroplu su yoktur. Çarşıda satılan yiyecek maddeleri tamamen temizdir. Hamam, lâğım, süpriintü, salhane vesaire meseleleri yolundadır ve kasabanız Anadolu kasabaları arasında bir istisnadır.
Yalnız bu böyle değil de say. dığrm iyi şeylere kahvelerden ve oyun âletlerinin mikrobundan ba.şladınızsa birden bire lisanımı değiştirecek ve *rrinl» çok acı konuşacağım arkadaş!
Kahveler, AnadoLuda asırların kurduğu halk müesseseleridir, işinden çıkan yahut işi olmıyan insanlar orada toplanırlar, rahat iki nefes alırlar. İşlerini orada konuşurlar: dünyada ve memlekette olup biteni orada öğrenirler; çok bilenin az bilenle teması neticesinde seviyeler orada yükselir, zekâlar orada bilenir. Birçok kimseler eğlence ihtiyaçlarını orada tatmin ederler. Uzun zaman erkek için onun haricinde içtimai hayat olmamıştır.
Şimdi size soracağım arkadaş! Kasabada halk için dinlenme, ko nuşmak ve eğlenmek ihtiyacını tatmin edecek yerler temin miş midir? Halkın   istediği man parasile girebüeceği yerleri soruyorum tabü.   Muayyen zamanlarda kırk elli kişiyi ala bile. cek resmi yahut yarım resmî topj lanü yerini değiL Şayet   bunlar yoksa, ve hattâ en tabii insanlık haklarım hiçe sayarak vaktinden evvel evine yahut han   odasına sürmek ceberutunu size kim ver mistir} Tembellikle mücadelenin tenbelî. daha doğrusu işsiz oturduğu yerden kışlamaktan ibaret olduğuna inanacak kadar basit, kahvede   oyunu     kaldırmakla memleketin ahlâk terbiyesine hız met edeceğinizi zannedecek kadar geri ve iptidai iseniz sizi bir kasabanın belediyesine baş   yapan    tesadüfe   hayıflanmaktan başka yapacak iş kalmaz.
Başka bir noktaya da dikkatinizi çekmek isterim. Sulardan, açık lâğımlardan hani hani mikrop akar, bozuk yiyecek maddelerinden buram buram mikrop tüter, havada kara veya sivri sinek şeklinde mikrop bulutlan vızıldarken belediyenizin doktoruna oyun kâğıtlarının mikrobun dan bahseden bir rapor yaptırmıştanız ve bunu idarî bir marifet ve beceriklilik zannediyorsanız daha yazık!
Her memleketin büyük politikasında memleketin büyük menfaatleri için esbabı sıhhiyeye roebni istifalar vesaire olur. Fakat küçük idarecilerin doktor raporunu ve esbabı sıhhiyeyi küçük işlere oyuncak ve âlet etmeleri doğru değildir; şer'î hue de. diğimiz eski iğrenç illeti mezarında yeni bir şekil altında hortlatmak ve cumhuriyete mal etmek demektir.
takvim
İS tKÎNÖKANITN 1941 PAZARTESİ
yrj^: r»41 — AT: 1 —GÜN: İS
RUMİ : ISfle — 1 hırlkAnan: Sİ
HtCRİ: 1SA9 — ZtLJIÎCCK : 10 VAKİT V.vAl'] SZAMİ
GCNEŞ : ÖCLB : İKÎNDt: AKŞAM:
YATSI : İMSAK :
*\34
13^2
15,48 18,02 19,38 6.3S
7,21 9,46 12,00
1,37 12,38
HAFTALIK
Siyasî İcma
Roos
evelt'in
Proj-
esi
Yazan: Vahdet GÜLTEKİN
ecen haftanın başlıca siyasî hâdisesini Amerika-
da İngiltereye yardım projesinin Cümhurreisi Roosevelt tarafından izahı ve bunun Mümessiller meclisine verilerek münakaşasına geçilmesi teşkil etti.
Mr. Roosevelt, projeyi takdim ederken söylediği nutukta, dünyanın bugünkü hali karşısında Amerika Birleşik Devletlerinin alması lâzımgelen vaziyeti bilhassa şu iki noktada hulâsa etmiş bulunuyordu:
|   _ Amerika,    mütecavize
karşı çarpışan bütün demokrat devletlere yardım edecektir.
2 _ Mihvercilerin dünyaya
kabul ettirmek istedikleri sulh şartlarına Amerika boyun eğmi-vecek ve bu tarzda bir sulhu asla kabul etmiyecektir.
Bu iki noktadan birincisinde Amerikanın harp eden demokrat devletler (yani İngiltere, Yunanistan ve Çin) ile beraber olduğu, ikincisinde ise bu devletlerin zaferi için çalışacağı bildirilmiş oluyor. Bu suretle Amerika, bilfiil Mihver devletlerine karşı vaziyet almış bulunuyor.
Mr. Roosevelt'in, İngiltereye yardım projesi Amerikan parlâmentosunda müzakere edilmektedir. Mümessiller (mebusan) meclisinden sonra ayan meclisinde de projenin müzakeresine devam olunacaktır. Projenin bu hafta içinde meclislerden çıkıp tatbikına geçileceği umulmaktadır.
AMERİKANIN YAPTIĞI SON İKİ ANLAŞMA
Amerika, İngiltereye yardım plânından ayrı olarak, gerek İngiltere ile işbirliği, gerek kendi müdafaası bakımından ehemmiyetli olarak diğer iki anlaşma yaptı. Dün ilân edilen bu anlaşmalar:
1 — Kanadada yeni deniz ve
hava üsleri,
2 — İngiltere ile evvelce kararlaştırılan deniz ve hava üsleri hakkındadır.
Amerika, Kanada hükümeti ile yaptığı anlaşmada şimal - şarkî sahillerinden Alaakaya kadar olan geniş bir sahada kendisine birçok deniz ve hava üssü temin etmiştir. Atlas Okyanusundaki İngiliz adalarında aldığı deniz ve hava üsleri hususunda da Büyük Britanya hükümeti ile tam ve nihaî anlaşmıya varılmıştır. Bundan sonra Amerika, bir taraftan İngiltereye yardım plânını tatbik mevkiin© koyarken, diğer taraftan da kendi müdafaası için, mevzuu bahs üsleri inşa ve takv:yeye çalışacaktır.
AKDENİZDE ALMAN -İTALYAN İŞ BİRLİĞİ
Mr. Roosevelt'in, İngiltereye yardım plânını ilân ettiği nutkundan sonra telâşa düşen Mihver devletleri, bu plânın tatbikına geçmek üzere olduğunu görerek, buna mukabil bir hareket hazırlamaya çalışmaktadırlar. Filhakika, Almanyanın Italyaya gönderdiği tayyare kuvvetlerinin, İtalyanlarla beraber, İngiliz hedeflerine harekâtta bulunduğu bildirilirken dün, gerek Berlin, ş;erek Roma, bunu, Akdenizde ingiltereye karşı Alman - İtalyan iş birliğinin başlangıcı olarak ilân ediyorlardı.
Diğer taraftan, önümüzdeki altı ayın ingiliz zaferinin tahakkukuna yarıyacağı hakkında, meşhur İngiliz gazetecilerinden Mr. Ward-Price'ın bir yazışma cevaben, atananca Frankfurter Zeitung gazetesi, bir makalesinde, bilâkis bu altı ay içinde Alman zaferinin tahakkuk edeceği-
Eski Beşinci Kollar ve Türk Sanat Zevki
Bayan Melek Celâlin Tek Başına Bir Mücadelesi
"Macaristana Kadar Giden Türk Orduları
Geri Geldiler. Fakat Türk Sanatı Her Tarafta Yerleşti, Kaldı, Yalnız Bizde Söndü,,
cşinci kol diye bu   harpte  bir
lâf icat adildi Bu belki de bV:tün dünya için yeni bir şey... Fakat Osmanlı İmparatorluğu için hiç te yeni değ.!,.. Nesillerce burada ecnebi beşinci kollan, yerli kozmopolitlerle el ele vermişler, müli şahsiyetimizi öldhrmek için, kendimize karşı say. ğlı ¦-^i ve güvenimizi boğmak için, bizi kendi sanat ve zevkimize karşı ya -bancı, hattâ düşman bir hale koymak için uğraşmışlardır. O kadar muvaffak olmuşlardır ki, sanat ve zevk vadisinde hâlâ gaflet uykusundan u-yanmış değiliz.
Bu beşinci kolun nesillerdenberi devam eden tahriplerine karşı bugün muayyen bir sanat sahasında bir fek Türk kadmı, tek başına mücadeleye atılmış bulunuyor. Bu muhterem kadın, Bayan Melek Celâldir.
Bayan Melek, bir, iki hafta evvel Türk işlemeciliğine dair Beyoğlu Hal kevinde bir konferans verdi. Bütün arzuma rağmen hazır bulunup din -liyemedim. Fakat konferansa dair kulağıma gelen malûmat bana şu ka naati verdi ki, burada zengin bir yazı mevzuu ve ıır gazetenin benimsemesi lâzımgelen esaslı bir dava var.
Buna dair daha iyi aydınlanmak is tedim, Bayan Melek Celâli görmiye gittim, tyi bir tesadüf eseri olarak Akademi dekorasyon hocası dünyaca meşhur profesör Sue de hazır bulunuyordu.
Bayan Melek, Suadiyede tam eski Türk stilinde olarak yaptıracağı bir yalının iç dekorasyona ait meselelerini profesörle münakaşa ediyordu.
Bayan Melek, yetmişten fazla seçme Türk işlemesinden ibaret koleksiyonunu bize gösterdi. Bu parçalar senelerdenberi birer birer Türk köylerinden, bedestenden müzayedeler -den, antikacılardan toplanmış, hep dışarrya akıp giden Türk sanat eserleri arasından yangından kaçırılır gi bi kurtarılmıştır.
Hele on altrncr, on yedinci asra ait işlemeler karşısında hayran kaldım. Her biri canlı bir şiir... O ne sanat, ne iş, ne zevk, ne renk ahengi!., işin can alacak noktası şu ki, bu işlemeler daha ziyade köy sanati ha -ünde inkişaf etmiş. Demek ki, kerpiç evde oturan Türk köylü kızı, pazarda satmak için değil, göstermek için değil, sırf kendi zevki İçin aylarca göz nuru dökmüş, böyle bedialar yaratmış... Ya bugün?
Profesör Sue dedi ki:
— Türk işlemecüik sanatinin dik-
ni söylüyor ve bunun «delili» olarak da, İngiltereye Amerikan yardımının ancak altı aya kadar tam şeklini alabileceği gösterili-
Alman gazetesi belki bu hesapta  yanılmıyor.   Zira,   bizzat
Amerikalılar, İngiltereye yetiştirecekleri tayyarelerle, Britanya hava kuvvetlerinin ancak 1942 de Mihver devletlerinin tayyare adedini geçeceğini söylemektedirler. Fakat, bir buçuk seneye yakın bir zamandanberi harpte Almanyaya karşı mukavemet ve üstünlüğü temin etmiş olan İngil-terenin, Amerikanın tam yardımı gelinciye kadar, altı ay daha dayanamryacağmı düşünmek her halde yanlış bir hesap olacaktır.
Verilmiyen Hak; Alınır
929 da idi. Gazi Antepte, o kahramanlık ve kahramanlar ülkesinde bulunuyordum, tş hayatını itiyat edinmiş bir adam için mecburî tatilin sebebiyet verdiği ataletin ne kadar can sıkıcı olduğunu, ilk defa olarak bu sene bütün üzüntülerile tadıyordum.
Sabahları, terkedemediğim mihaniki bir alışkanlıkla Maarif bah. çesindeki salkım söğütlerin, koyu lekelerine kendimi atıyor, bir kaç saatlik bir hasretin iştiyakile
arkadaşlara kavuşuyor ve bir saat sonra da onları büyük bir gıpta ve hasetle vazifelerinin başına uğurladıktan sonra, bütün bir gün; yalnızlığın elemlerile başbaşa kal-mıya mahkûm bulunuyordum.
Yine böyle yalnız kaldığım sıcak bir ağustos günü idi. Meşhur "/Camlı kahve» nin caddeye bakan pencerelerinden birinin önüne oturmuş, baştan nihayetine kadar tekrar tekrar okuduğum | gazeteleri   bir tarafa iterek yeni
On altıncı asır Türkü zevk sahibi bir adamdı. Kollandığı kitap mendil bu şekilde elle İşlenmişti.
kati çeken tarafı şudur ki, tabiatı kopya etmiye kalkışmamıştır. Ağacı, çiçeği, eşyayı, rengi, bunların imtizacını ve ahengini kendine mahsus bir tarzda görmüş ve orijinal bir zevkle ifade etmiştir. Bu memleketteki sanat kabiliyetinin hayranıyım. Hâlâ bugün talebemden bir maket istediğim zaman Paristeki talebemden bekliyemiyeceğim kadar itinalı ve güzel bir eser hazırlıyorlar. Ne çare ki, zevk bozulmuştur. Türk sanat zevkinin an'anelerile olan bütün bağlar kopmuş, Türk sanat kabiliyeti köksüz ve renksiz kalmıştır.
Bu sözler Bayan Meleğin derdini tazeledi. Dedi ki:
— Ordularımız Balkanları, Maca-rlstanı işgal ettikleri zaman oraya yalnız Türk siyasi idaresini götürme diler. Arkalarından derhal Türk sana ti ve Türk kültürü sokuldu. Bütün bu milletler nesillerce Türk işlemelerini kullandılar ve Türk sanatkârlarından ders aldılar. Günün birinde Türk orduları geri çekildi. Fakat Türk sanati orada kaldr. O milletler Türk işlemeciliğini müll bir sanat diye ilerlettiler ve mahallî tarzlar yarattılar. Biz kendi zevkimizi ve sana trmızı yabancı taklitçiliği yüzünden o kadar unuttuk ve inkâr ettik ki, bugün bile işleme diye kendi motiflerimizden istifade edemiyoruz. Yakın memleketlerin vaktile bizden a-lıp kendilerine uydurdukları motifleri körkörüne kopye ediyoruz. Köylerimizde de eski sanat kabiliyeti hâlâ var, fakat eski sanat zevki ta-m amil e bozulmuştur.
Bayan Melek Celâl. Türk tezyini sanatları hakkında her ecnebi lisanda türlü türlü eserler varken kendi dilimizde bunun ihmal edilmesine tahammül edememiş, kendi kesesinden masraf ederek, biri Türk işlemeciliğine, diğeri Reisülhattatüı Kâmil Akdikin yazı numunelerine dair iki güzel eser neşretmiştir. Türk tezhip sanatine ve Türk ciltçiliğine dair de eserler hazırlamıştır.
Bayan Meleğin bütün bir mücadele programı var. Şunları istiyor:
1 — Türk tezyini sanatlarını iş işten geçmeden canlandırıp sönmekten kurtarmak.
2 — Dünyanın her tarafındaki rağ bet karşısında Türk el işlerinin imalâtını, Türk köylüsü ve şehirlerin fakir halkı için bir geçim vasıtası haline koymak* maişet seviyesini böy lece yükseltmek.
3 — Buraya gelen bir yabancının bedii zevk ifade eder yolda Türk el işleri bulmasını temin etmek, böylece Türk sanat eserlerini birer Türk kültür propagandacısı diye dünyanın dört taraf m a yaymak.
4 — Kendi   muhitlerimizi   Türk
sulanan caddeden gelen serinliğin ferahlığile dalgın dalgın düşünüyordum.
Pencerenin önündeki yaya kaldırımının üzerine bir seyyar satıcı evvelâ sehbasını yerleştirerek, bunun üzerine de itina ile başından indirdiği kara sineklerle bulutlanan tablasını koydu.
Bu; kirli kasketinin altında, ensesine kadar «kel» i görünen genç bir Arap idi. Saatlerdenberi ayni yerde ve vaziyette yalnızca oturmaktan uyuşan asabım, ö-nümdeki dekorun bu suretle de-ğişmesile canlandı* Kendime bir meşgale bulmuş olmanın sevinci ile tablayı tetkik ettim: Bu tabla iki bölmeye ayrılmış, bir kısmına | uzunca tulumba tatlıları, öteki tarafına da ufak lokmalar konulmuştu.
Peşinde
Kestirme Çare
Hararetli hararetli konuşuyor-lardr. Konuştukları da et işi İdi. İçlerinden biri dedi ki:
— Bunu yeni bir iş »anmayın. Belki dünya harp vaziyeti bunu biraz daha günün üzüntülü işleri arasına sokmuştur amma bu mesele az çok tâ Münih anlaşmasından evvel de mevcuttu. Çok iyi hatırlarım, o zaman da şark vilâyetlerinden, Karadcnizin uzak kıyılarından canlı hayvan getirmek güçlükleri, buna mâni olmak İçin softuk hava mahzenll nakil vasıtaları tedariki, mezbaha masrafları, celeplere kesiciler ve kesicilerle kasaplar ihtilâfı, fiyatların kontrolü vesaire vesaire söylenir, dururdu.
Daha UzUntüsllz günlerde kolay kolay çareel bulunmryan böyle girintili çıkıntılı bir İçin simdi İki günde halledillvermesine imkân var mıdır?
Çok genç biri tasdik etti:
— Söyledikleriniz herhalde doğru olacak. Hemen her gUn gazetelerde buna dair haberler okuyo -rum ve buyurduğunuz noktaların hepsi, hattâ şimdi fazla olarak misil, emsal gibi şeyler de söylen! -yor. Peki amma, buna kestirme bir çare bulunamaz mı?
Hayli yaslı bir zat buna cevap verdi:
— Dünyada her şeyin çaresi bu Ilınabilir evlât. Bunun da en kestirme çaresi, benim gibi yası seksene, tansiyonu yirmi beşe yaklaştırmaktır. Bakın o zaman doktorun katî emrile, et diye bir mesele kalır mı?
zevkini okşıyan eşya ile doldurarak renksizlikten ve zevksizlikten kurtulmak, sanat benliğimizi duymak ve sevmek...
Bayan Melek Celâl, işi yalnız kitap yazmak, konferans vermek, hükümete vakit vakit muhtıralar yağdırmakla bırakmamıstrr. Beyoğlu sanat mektebinde talebeye Türk motiflerini tanıtmak için fahrî olarak uğraşmaktadır. Bu kıymetli iş birliğinin neticesi olarak hazırlanan Türk stilinde sofra takımları herkesi hayran brrakmıştır.
Hükümet Uç, dört sene evvel An-karada bir elişleri sergisi yaparak bu işi canlandırmak istemftti. Fakat bu maksatla hazırlanan kanun lâyihası senelerdenberi daire dosyalarında ve meclisin encümenlerinde uyuyor.
Bayan Melek Celâli, bu kadar faydalı bir mül! gayeye kendini bu kadar şevk ve imanla, bu kadar bilgi ve anlayışla vakfetmesinden dolayı tebrik ettim. Şu mukabelede bulundu:
— Beni hiç tebrik etmeyiniz. Ben bunları yapmakla ancak kendi zevkimi ve merakımı yerine getirmiş oluyorum. Ben kâğıt oyunu nedir bil mem. Bütün eğlencem bu işlerle uğraşmaktan ibarettir.
Bunu duyunca kendi kendime dedim ki:
— Ah, merakları ve eğlenceleri Türk sanatini ve Türk zevkini yükseltmek şeklinde olan ve bu merakı lâfta bırakmıyarak bunun için enerji ile, bilgi ile mücadele etmiye hazır bulunan tipte vatandaşlarımız çoga-labilse... O zaman umumî hayatımıza ne kadar manevî zenginlik girerdi, ortalıkta ne kadar sevimli ve hUzli bir hava yaratılmış olurdu.
A. E. Y. [Bu yazıda mühim bir davanın ancak ana çizgilerine şöyle bir doku-nulmuştur. Bayan Melek Celâl, İşin esaslarını ve gayelerini gazetemize yazacağı yazılarla ortaya koymayı vâdetm içtir.]
"Bebalık,, Arkadaşımız
Konyada çıkmakta olan «Babalık* arkadaşımız otuz birinci intişar yılını idrâk etmiştir. Gazatelerimizin on kıdemlilerinden biri olan ve senelerce yurdumuza kıymetli hizmetlerde bulunan arkadaşımızı tebrik e-der ve daha çok uzun başarı senelerini idrâk etmesini dileriz.
ilk müşteri olarak bizim kahvenin garsonu sehpaya yaklaştı, gümüş bir kırk paralık uzatarak bir tulumba tatlısı ile bir tane de lokma aldı, ve bunları hemen oracıkta atıştırarak yaladığı parmaklarında bakiye kalan tatlılı ıslaklığı peştemalına sildikten sonra, tekrar kahveye girdi.
Biraz sonra, kızı sekiz, erkeği altı yaşlarında, milliyetleri, renklerinde ve yüzlerindeki çillerde okunan iki Musevi çocuğu gelerek, ellerindeki gümüş kırklığı tatlıcıya uzattılar. Külhanbeyi tavırlı garsona karşı miskin bir satıcı vaziyeti göstermiş olan tatlıcı bu iki çocuğa mağrur bir tavırla yalnız bir tulumba tatlısı verdi, lokmalardan vermemişti. Her iki gocuk yalvarır tarzda ve birbirlerini teg-
Büyük Facianın
Hikâyesi
iki Kumandan da Birbirleriyle Kavga/}
YAZAN:
Meşhur Fransız Muharriri
ANDRE MAURÜİS
eynaud mecliste   ittifakla
rey aldığının ertesi günü
beni yanına çağırdı. Hariciye ne-zaretindeki bürosunda bulunuyordu. İşlerin iç yüzünü bütün deh-setile bana anlattı:
— Fransanın tankları yalnız kâğıt üzerinde mevcuttur. İntizamsızlık o derecededir ki şiddet, le muhtaç olduğumuz toplar ve mitralyözler silâh depolarının köşelerinde unutulmuş, kalmıştır. Almanların en az iki yüz en çok iki yüz kırk tümenle gelecekleri söyleniyor. Bizim bütün mevcudumuz yüz fırkadan ibarettir. Da-ladier ordudaki her türlü canlanma hareketlerini tenbelliği yüzünden akamete uğratmıştır. Fransanın zaferini o da elbette ister, fakat bu arzularını harekete çevire-memesi yüzünden Fransa hezimete uğrayacaktır.
Bu sözler hem halimizin berbat-lığını, hem de en baştaki iki devlet adamımızın arasını açan uçurumu ortaya koyuyordu.
Bu mülakattan sonra Başvekili bir daha mayısın altısında gördüm. Çok meyus ve sinirli idi.
Masası üzerinde üç telefon âleti vardı. Birisi nezaretlerle, biri herkesle, üçüncüsü de yalnız met-resile konuşmağa mahsustu. Son telefon bir düzüye işliyordu.
Başvekil birkaç defa açtı. Her defasında şu yolda sözler söylüyordu:
— Peki, peki, elbette, yalnız şurası var ki... Yalnız beni biraz bırak da çalışayım.
Dördüncü defa telefondan sonra benden sıkılmış olacak ki bu telefon âletinin bir düzüye çalmasına hiç aldırmamağa başladı.
Norveç teşebbüsünün akıbeti en nikbinleri bile yese düşürmüştü Almanlar her şeyi iptidadan hazırladıkları Jjalde bizim taraf körkörüne sergüzeşte atılmıştı. Rey-naud bunun mesuliyetini dc Da-ladier'ye yüklemek istiyordu.
İki devlet adamı dünyayı unutmuşlardı. Araları git gide o ka: dar açılmıştı ki Cümhurreisi Leb-run aralarına girmeye lüzum görmüştü. Mayısın onuncu günü sabahı mezuniyetini geçirmek üzere köylere gitmeğe karar venmiş-ti. Bir de radyolar Almanların Ho landa ve Belçikaya girdiklerini haber verdi. Derhal bütün mezuniyetler geri alındı. Ben de vazifemin başına koştum.
Almanların    Sedan  civarında
cepheyi yarmaları, Pariste korkunç bir tesir yaptı. Kimse böyle bir ihtimale hazırlanmamıştı.
17 mayısta Baş Kumandan Gamlen motorlu bir Alman kolunun Laon'a doğru ilerlediğini ve Parisin emniyetini ancak ertesi akşama kadar garanti edeceğini bildirdi.
Ertesi sabah Almanların taarruz istikametini Manşa doğru çevirdikleri ve Parisin daha iki gün rahat edebileceği duyuldu.
Bu felâket karşısında Reynaud çoktan beri tasarladığı bir işi yaptı. Gamleni Baş Kumandanlıktan Daladier'yi Harbiyeden çıkar*.
Başvekilin eski arzusu Baş Kumandanlığa General Gorj'u getir, mekti, fakat onunla Gamlen arasındaki düşmanlık kendlsile Da-ladier arasındaki nefret derecesinde olduğu için buna cesaret edememişti.
Bir İngiliz generali bu mesele hakkında bir gün bana şu sözle-
vik ederek arapça bir şeyler söy-lemiye başladılar. Tatlıcı bunlara cevap vermiye bile tenezzül etmi-yerek, başını öbür tarafa çevirmişti. •
Nihayet bunların yalvarışlarına ve kızın çrmciklemesile bir ağlama tutturan oğlan çocuğunun sızıltılarına dayanamamış olacak ki; azametle tabladan bir lokma alarak sadaka verircesine bunlara uzatırken; «Alleben» caddesinden, yedi yaşlarında, tombalak, tunç renkli, kara ve yuvarlak gözleri zekâ ve cüret kıvılcımla-rile parıldıyan, yalın ayak, başı kabak bir çocuk belirdi. Sıkı sıkı kapamış olduğu avucundaki gümüş kırklığı tatlıcıya uzattı.
Bu belli ki; Gazi Antebin, tarihe şehamet destanları kaydettiren kahraman   nesline   mensup   bir
Yazıda bahsî geçen General Weygand Majîno istihkâmlarını
teftiş ettiği sırada
ri söylemişti:
malî Afrikadaki muvaffakryetle-
Iki Fransız    generali    bir- , rile tanınan General   Nogues idi.
birlerile boğuşmakla meşgul oldukları için Almanlarla harp etmeği düşünmeğe vakit bulamıyorlar.
Fakat bu general Almanların eline esir düşünce namzetler listesin, den silindi. Bunun üzerine Vey-
gandı Baş Kumandan    yapmağa
Bir kısım Fransız generallerinin > karar verdiler ve Suriyeden tay-Baş Kumandanlık için namzeti şi- | yare ile getirtildi.
Radyum 30 Yaşma Giriyor
Bu Emsalsiz Cevherin İstihsal Ve Muhafazası Dünyanın En Güç işidir
Radyum; 1941 sensi şubat ayında 30 yaşma girecek...
Radyum; insaniyete hizmet edenler arasında en şerefli mevkilerden birini işgal eden Küri ve arkadaşlarının, 1911 de elde ettikleri ilk 16 miligram radyum cevherinden çok daha evvel keşfedilmişti.
Radyumun keşfine dair olan ilk not, Pier Küri ve G. Bemon imzalarile 1898 senesi ilkkânu-nunda fen akademisine verilmişti. Ayni senenin temmuzunda, Küri ve zevcesi Mari Küri, tecrit edilmiş ilk «Radyo aktif» cisim olan «Polonium» u elde etmiş bulunuyorlardı.
«Radyo aktivite» nin bütün fizik esaslarını altüst eden keşfi de yine 1898 dedir.
Radyum kâşiflerinin, haddi zatında çok şerefli olan çalışmalarını bir kat daha şereflendiren nokta, Küri ile zevcesinin pek fena şartlar içinde çalışmak mecburiyetinde kalmalarıdır.
isimlerini, beşeriyet tarihinin en şanlı sayfalarına yazan bu kan koca,  fen âlemine    harikalı  bir
eser hediye etmiye çabşırken, lâ-boratuvarlarında, ısınmak için yakacak kömür bulamıyorlardı.
Pariste, «Radyum enstitüsü»-nün yer altı katında saklı duran 1 6 miligram radyum cevheri, taş. tan bir sandık içindedir. Sandığın içinde bir şişe, şişenin içersinde de bu 16 miligram asıl cevher ihtiva eden 1 gram radyum unsuru vardır.
Cevherin mütemadiyen saçtığı Aktif şuleler, şişe koyu renkli olduğu için, radyum istihsalini temin eden tertibatını gözle görmek kabil değildir.
Cidarları 30 santimetre kalınlığında taş ve kurşundan yapılmış olan sandığın yanıbaşında bir ampul ve boru tertibatı vardır ki, radyumu ihtiva eden şişenin ağzı bu tertibata bağlı bulunmaktadır. Cevherden intişar eden radyo aktif şulesi, bu borulardan geçe rek kıl kadar ince tüplere toplanır.
Bu şişeler, muazzam radyo aktif kuvvetler saklıyabilirler.
Radyum şişesinden başlayıp bin türlü ivicaçlara, muhtelif isti kametlere dağılıp giden inceli ka-lınh boruların, tüplerin, ampullerin vazifesi, şişeden intişar eden radyo aktif zerrelerin, cevherin radyo aktif hararetile tebahhur eden suyun dumanına karışarak ziyan olmamasını temin etmektir.
Doktor Diyor ki:
KÖMÜR ÇARPMASI
Kış mevsiminde en ziyade rastlanan arızalardan biri kömür çarpmalarıdır. Kömür çarpmasını ufak bir hâdise zannedip ehemmiyetsiz görmeyiniz. Çünkü kömür çarpması neticesinde ölen insanlar pek çoktur.
Kömür yandığı zaman, ondan çıkan karbon gazları, gayet tehlikeli cisimlerdir. Bunların, çok defa, kokusuz olması tehlikenin büyümesine sebep olur. Eğer bariz kokulan olsaydı onları başlangıçta hissetmek ve fenalığı önlemek mümkün olurdu.
Kömür çarpmaları, en ziyade, mangallar içindeki kömürlerin iyice yanmadan meskenler içine alınmasından ileri gelir. Esasen mangallar ateşin bütün yanma mahsullerini odaların içine yaydıkları için sıhhate muzırdır lar. Bir taraftan da bu ateş İyice yan madan içeriye alınırsa artık husule gelecek zararın büyüklüğünü siz takdir ediniz.
Pencereleri kapalı, kârglr ve muhafazalı meskenlerde kömür çarpmaları, daha çok olur. Kömür çarpmasına uğnyan İnsan, baştan, vücudünde
Türk çocuğu idi. Seyyar tatlıcı, tıpkı Musevi çocuklarına yaptığı gibi buna da yalnız bir tulumba tatlısı uzattı, çocuk bunu aldıktan sonra, hakkı noksan verilen bir alacaklı parmağtle lokmaları gösterdi. Fakat satıcı yine cevaba tenezzül etmiyerek, başını sokak tarafına çevirmişti.
Türk çocuğu, ötekiler gibi uzun uzadıya yalyarmadı, ağlamadı, fakat kara gözlerinde hiddet ve cüret şimşekleri çakıyordu. Bir müddet böylece durdu, zihninde bir karar vermekle meşgul olduğu anlaşılıyordu.
Tam bu sırada karşımızdaki Maarif bahçesinde oynıyan tiyatronun çığırtkanı elindeki çıngırağı sallıyarak «Suborcu» caddesinden   doğru  gelmiye ve çatlak
tuhaf bir kırıklık ve halsizlik hisseder. Bütün vücudu gittikçe uyuşur. Nihayet bu derin takatsizlik tatlı bir uykuya tebeddül eder. Bu uykunun başlangıcı ne kadar tatlı İse sonu 'i.ı. ölüm gibi fena bir akıbetle neticelenmesi itibarüe, o kadar acıdır.
Yatak odalarına  mangal koymak, hele bu mangalların dibine iyice yan-, mamış elleme kömür parçalan gömmek hayat ve sıhhat için gayet zararlıdır. ;
Akşam, neşe ve sıhhat içinde, ra-j hat rahat uyumak İçin, yatağına uzanan bir insanın, ufak bir ihmal yü-j zünden, gece uykusu içinde, haberi olmadan, kömürden çıkan gazlerle,. zehirlenmesi pek feci bir hâdise t< -
kil eder. Bu facianın husulünde ihmal kadar cehaletin de tesiri olduğunda hiç şüphe yoktur. Homur çarpmasına uğriyan bir insanın derhal imdadına yetişmek ve onu boğulmaktan kurtarmak lâzımdır. Böyle tehlikeli bir anda no yapılması lâzım geldiğini de ayrıca bildireceğiz.
Dr. Nuri Ergene
sesile de haydi ağalar, haydi beyler! Bu gece dehşetli ve müthiş piyaslar (piyes) kantolar, duettolar var. «Karanlıklar içinde bir buse» bu gece oynuyor. Görmi-yen pişman I Haydi buyrun! diye bağırmıya başlamıştı. Tatlıcı bu sese ve bunu takip eden çocuk alayına bakamk için iki adım ile-rilemişti.
Birdenbire önümde yıldırım çarpmış gibi bir hareket oldu, Türk çocuğu, üzerine yetişemediği tablayı bir tepme ile devirdikten sonra, sokağa serpilen tatlıların arasından - bir avuç değil -bir tane, evet hakkı olan yalnız
bir tanecik lokmayı almış, gürültüye koşan tatlıcının kendini toplamasına vakit bulmadan oradan uzaklaşmıştı.
Ş. F.
4311
OKUYUCU -MEKTUPLARI
İskelelerde İnzibatın Temini İsteniyor
r
tsküıİAiIı hh okuvurunu/um Vazifem icabı, İstanbuİA .sabahları dalma erken vapurla İnerim. Bu vesile ıi< her «abalı gözüme batan ve benliğimi hırpalıyan bir hadiseden bahs ve alakadar makamın dikkat nazarını celbetmek İsterim.
Hûdrs" şudnr:
Mpktoplerlne vaktinde yetişmek içi:: daim oıtalk ağrmadan Üskü-dar iskelesinde, birçok kızlarımız iskelede toplanıp vapur beklemektedir. Orada bunlara hemen her gün birkaç muzır mahlûk musallat olmakta, gerek İskelede ve gerekle vapurda yavrularımızın huzur ve rahatlarım kaçırmaktadır. Daima İskele ürerinde bulunan vazifesi vapurlardan atJıyanlara nezaretten İbaret olduğu sanılan polis noktasının biraz da bekleme salonlarında bu gibi haşerat İle meşgul edilmelinin teminini «Vatan» ımızdan beklerim.
Emekli subaylardan M. R.
Teşrîî Masuniyetin Asıl Hikmeti
¡e Tatbikatı Teşrii   masuniyet   hakkındaki
başmakalenizi de, bu mevzua dair Şevket oğlu Raf et adlı bir mahkûm tarafından yazılan mektubu da okudum. Raf et mevzuun esasına girmemiş, bunu vesile ederek dert dökmüş. Fakat söylediği »özler pek doğru ve haklıdır. Elin -den nasılsa kaza çıkan, şunrlu, belki de dürüst ruhlu bir mahkûm, cemiyete nisbetle bir kasta demektir. Rafetin dediği gibi, bir hasta, kendi derdini bacan bir doktordan daha iyi »»uyabilir. Ceza kanunlarımız keadl ihtiyaçlarımıza göre yeniden yapılırken hapishanelerde tetkikler yapılma-
lı, aklı başında mahkûmlara söz fırsatı verilmelidir.
Teşrii masuniyet meselesine ge-llnce çoktanberl bu kadar can a-lacak bir yazı okumadım. Meselenin cidden en esaslı noktalarını bulup ortaya koymuşsunuz. Teşrii masuniyetten maksat, mebuslara bir İmtiyaz vermek ve şahsi bir takım suçların hesabını muallakta bırakmak değildir, ancak bir mebusun milletini temsil vazifesini İyi bir surette görmesine İmkan hazırlamaktır.
Teşkilâtı esasiye kanunumuz, mahkûmiyeti mebusluğa mani sayıyor. Halbuki aleyhinde mebusluğundan evvel veya mebusluğu esnasında bir dava açılan bir mebusun halini göz önüne alalım, dava neticesinde ya zandan kurtulacak veya mahkûm olacaktır.
Adaleti, kanunun kastettiği gayeye aykırı olarak masuniyet adı altında fasılaya uğraması, hem belki masam bir adamın zandan kurtulmasını geriye bırakıyor, hem de m ahkam olmayı icap ettiren bir suçu İşlemiş bulunan mebusu yine kanunun ruhuna aykırı olarak mahkûmiyetten kurtarıyor.
Bu koruma yalnız dört senelik bir zamana İnhisar etse yine İyi.. Fakat dediğiniz gibi hazan on, on beş sene muallâkta karan davalar var kl bir taraftan bir suçluya karsı kanunun İnfaz edUmeslne diğer taraftan da Türk vatandaşlarına ait hakların ihkak edilmesine mani oluyor.
Bu meselenin esaslı bir surette tetkiki ve Teşkilatı Esasiye Kanununun ruhuna uygun bir yol tutulması umumi hayatımızdaki ahengin bir kat daha kuvvetlenmesine medar olacaktır.
Size derin saygılar
Avukat M. Ş. A.
LÜLMACA
<    >     1    S   6
Soldan Sağa: 1 — içine sigara konur - Gök 2 — Esirlik - Aşağıya gelir 3 — Yarım 4 — Göz rengi - Rüzgârın yaptığını yapalım 5 — Yasak eden 6 — Müezzin okur - Kaçan 7 — Büyükler - Nota 8 — Birbirine benzi yen - Sonuna (Z) harfi konursa Yalnız) olur 9 — Kalabalık - Ermenice • evet) 10 — Dantelâ - Bir batında doğan iki çocuk 11 — Torba - Kız ismi.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — İçine ek-eriya çöp konur - Yaylan atılır 2 —
0 a hiçi - Kız ismi 3 — Merdivenin her )ir parçası - İplen öldür 4 — Bal yapar - Sersem 5 — ölü buna sarılır -Kafa 6 — Bir ehil hayvan - Viktor HUgonun en meşhur romanı 7 — Trakyada bir vilâyetimiz 8 — Nota -Cemi edatı - Bir batında doğan iki çocuk 9 — Bir sebze - Rabıt edatı 10 — (Meme) nin yarısı - Nota - Piş m em iş 11 — Arka - içki ile yenir
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ:
Soldan Sağa: 1 — Nemelâzım 2 — Edevat - Rakı 3 — Dam - Harabat
1 — Ana - Ukul 5 — Mithat - Dar
6 — Eyleme 7 — Tarakki - Ih 8 — Belâ - Riaşa 9 — Havuz - Mar 10 — înad - Pirine 11 — Sine - Et
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Neda -
met - His 2 — Edani - Abani 3 — Memat - Revan 4 — Ev - Alude 5 — Lahza - Kaz 6 — Ata - Tek - Po 7 — Hu - Yirmi 8 — Irak - tare 9 — Mabude - Ari 10 — Kalamış - Ne 11 — Kıt - Rehavet.
Maarif Haberleri:
Üniversitenin Onuncu Yıldönümü
Üniversitenin onuncu yıldönümü münasebetile büyük bir tören yapılması takarrür etmiştir. Üniversitenin on yıl zarfındaki faaJiyeti hakkında şimdiden bir kitap hazırlanmıya başlanmıştır. Matematik  Hakkında Konferans
Profesör  Sadrettin Celâl,  bu ayın  virmi  ikisinde,  ilk  mektep muallimlerine    matematik tedrisatı hakkında bir konferans   verecektir.
Hususî Liselerin Teftişi
Maarif Vekâleti, alâkadarlara, hususi liselerin bu sene daha e-saslı bir şekilde teftişini bildirmiştir. Türkçe, tarih ve coğrafya muallimlerine maaş vermiyen ve ders âletlerini bir türlü tamamla-mıyan muvaffakıyetsiz hususî liselerin Hse kısımları lâğvedilecek tir.
Profesör Olacak Doçentler
Üniversite heyeti, profesörlüğe terfi etmeleri    kararlaştırılan doçentlerin bir çoğunun    profesörlükleri henüz tasdik  edilmemiştir.
Bunlar ancak önümüzdeki haziranda profesör olabileceklerdir. Açılacak tik Mektepler
Bundan evvel, istanbul şehrin de elli ilk mektep açılacağını yazmıştık. Bu mektepler, Koska, Ak saray. Vefa, Küçükpazar, Feriköy Ayaspaşa, Harbiye, Nişantaşı, Beşiktaş Rumeli Kavağında açılacaktır. Mektep binası istimlâkine başlanmıştır.
Yüksek Ticaret Mektebinin
Balosu
Yüksek iktisat ve Ticaret mektebinin 5 inci yıldönümü münasebetile bu ayın on altıncı perşem be günü mektebin konferans salonunda bir tören yapılacaktır. Törenden sonra, Taksim Beledi-ve gazinosunda bir çay ziyafeti verilecektir. Ayni gece saat 22 de ve ayni gazinoda büyük bir balo verilecektir. Şehrimizin mümtaz simalar, bu baloya davet edilmişlerdir.
BUGÜN
SİNEMA LARINDA
İPE'< ve SARAY
TÜRK FİLMCİLİĞİNİN ZAFER TACI
15 senedenberi memleketimizde yapılan Filmlerin en güzel,
En muhteşemi.
Kahveci Güzeli
R2Jİ:    ERTUĞRUL    MUHSİN
Baş Rollerde:  .
HA7IM — BEH3AT ve MÜNİR NUREDDİN
TALÂT - MEZİYET - NEVİN - PERİHAN - SABAHAT -HADİ - AVNİ . KADRİ - KÂNİ . YAŞAR NECİP HAKKI - MÜMTAZ. Zengin ve muhteşem sahneler . Büyük Saz hey*eti - Yeni şarkılar
Müzik: SADETTİN KAYNAK
Seanslar: 12,45 - 2.30 - 6.30 ve 9 da ¦¦^¦^¦¦¦1 Bugün saat I I de tenzilâtlı matine
Dünkü Futbol Lig Maçları
İstanbulspor Perayı 3-2, Fenerbahçe Süleymaniyeyi 6-0, Beşiktaş Beykozu 3-0, Galatasaray Topkapıyi 8-0, Vefa da Kasımpaşayı 3-2 Mağlûp Ettiler
Birinci küme lig maçlarına dün Fenerbahçe ve Şeref stadlarında devam edildi. Maçlar sürprizsiz olarak beklenen neticelerle bitti.
Fenerbahçe stadından başlıya-rak maçların tafsilâtını sırasile veriyoruz:
Pera - İstanbulspor
Fenerbahçenin ilk karşılaşması Pera ile İstanbulspor arasında oldu. Bu müsabaka bu sene millî kümeye girecek Istanbulun dördüncü takımını tayin noktasından
çok mühimdi.
Hüsnü Savmanın idaresindeki oyuna her iki takım tam kadrola-rile çıktılar.
Oyunun ilk dakikaları müteva-zin bir şekilde geçti. Çamurlu sahada her iki takım da topu sürüklemek için güçlük çekiyorlardı.
Nihayet yedinci dakikada bir Pera hücumunda Culâfi takımına ilk golü kazandırdı. Bu gol Istan-bulsporluları daha ziyade canlan, dırdı. Ve Pera kalesini sıkıştırmu ya başladılar. Fakat bu tazyik bir semere vermedi.
12 inci dakikada bir hücumda Pera lehine bir frikik cezası verildi. Bu atışı Koço, kale önünde yakalıyarak kafa ile gole çevirdi. 2 - 0 galip vaziyete geçen Peralı-lar bundan sonra bir jarça tedafüi bir oyun tutturur gibi oldular. Fakat bir hücum kornerle neticelendi. Kornerden gelen top, Pera kalesi önünde ayaktan ayağa dolaştıktan sonra Tarığın ayağile ağlara takıldı, ist. sporlular mağlûbiyetten kurtulmak için canla başla çaılşıyorlardı. Fakat netice değişmeden devre 2 - 1 Pera lehine kapandı.
İstanbulsporlular ikinci devreye çok canlı başladılar. Ve oyun daha ilk dakikadan Pera nısıf saha-
SORUYORUZ
Hafta içinde İstanbul bölgesi koridorlarında çok '.Irkin bir hadise olduğunu haber uldık. Kavga ve dövüşlerin bölge koridorlarına kadar İntikal ettiğini gösteren bu hâdise şöyle cereyan etmiştir:
İstanbulspor İdarecisi klüplerine İntisap eden bir oyuncunun tescili ni yaptırmak üzere bölgeye gitmiştir. Fakat bölge kâtibi, kendisine müracaat eden idareciye Pe-rahlann bu oyuncuya tesir ettiklerini ve îstanbulspora değil Pe-raya girmek üzere olduğunu bildirmiştir.
Bir müddet sonra da Pera klübü idarecisi Nike da bölgeye gelmiştir. Ve İki İdareci arasında cereyan eden münakaşa çok çirkin bir şekil almış ve tokatlaşmıya başlamışlardır.
Beden terbiyesi teşkilâtının dev reler geçiren mazisinde böyle bir hâdiseye tesadüf edilmemiştir. Sporcular sahada döğtâşartor ve hadiseler eksik olmazken İdarecilerin de resmi teşkilat binası İçinde birbirini dövmlye kalkmaları ve birbirlerine küfretmeleri ne kadar acıdır.
Düne kadar teşkilat tek odada çalıştığı ve sporcular kendi yağ-larile kavrulduğu günlerde bile sporcular böyle çirkin bir hareket yapmak cesaretini göstermemiş -lerdl. Aradaki münakaşaların da
bir hududu vardı ve bunu hiçbir suretle geçmezdi. İdarecilerin böyle bölge koridorlarında kavgaya kadar işi vardırmaları otorite sizliğin açık bir ifadesi değil midir?
Bölge direktörü bina dahilinde cereyan eden bu hadiseden haberdar olmuş ve Türk sporu için çok acı dan bu hareketin »eden doğduğunu ve ne yapmak lazrmgel-diğlni sormak lüzumunu hissetmiş midir?
Bunu kendimizde hak görerek soruyoruz?
sına intikal etti. Hücumlar biribi-I İkinci devrede Kasımpaşalılar rini takip ediyordu. I I inci daki- çok canJı bir oyun çıkarmışlardır kada sağdan açılan bir İstanbul- ve nitekim daha birinci dakika-
spor hücumunda top ortaya geldi. Yerinden bir ok gibi fırlayan sol açık, beraberliği temin eden ikin. ci golü yaptı.
Galip vaziyetten beraberliğe düşen Peralılar hücuma geçtiler. Hakemin bir hatası az kalsın rs-tanbulsporlulara bir gole mal oluyordu. Ofsayd vaziyetindeki Pe-ralı bu görmemezliğe rağmen topu avuta attı. On dakika süren mü tevazin bir oyundan sonra İstanbulsporlular tekrar hâkimiyeti ele aldılar. Ve Pera kalesini tazyike başladılar.
Devre ortalarında sağdan bir hücum yapan lstanbujsporl Jlar, Pera kalecisinin hatalı bir çıkışından istifade ederek üçüncü galibiyet golünü de kaydetmiye muvaffak oldular. Ve maç ta 3 - 2 İstanbulspor  lehine neticelendi.
Fenarb^hçs -Süleymaniye
Fenerbahçe stadında günün son karşılaşması Süleymaniye ile Fenerbahçe arasında idi. San lacivertliler sahaya Cihat ve küçük Fikretten mahrum olarak çıktılar: "£r
Buna mukabil Süleymaniydiler, Fenerbahçeden bir anlaşma ile aldıkları Alâaddin ve Semih-ten mahrum bulunuyorlardı.
Daha ilk dakikadan hâkimiyeti ele alan sarı lacivertliler, Süley maniye nısıf sahasına yerleştiler. Fena bir hücum hattında Naım güzel idaresile göze çarpıyor ve eski merkez muhacim Zekiyi andıracak güzel bir oyun çıkarıyordu.
Dördüncü dakikada bir Fener hücumunda Naim topu havalandırarak Niyaziye geçirdi ve | bir kafa vuruşjle ilk Fener golü. kaydedildi, ı
Bunu yine Nailden aldığı pas la Yaşarı* yaptığı ikinci gol ta*r kip etti.
Devre sonlarına doğru yine bir hücumda Naim topu gayet mü- j sait vaziyette gördüğü Yaşara geçirdi. Çıkış yapan kaleciyi de ı çalımla geçen Yaşar, üçüncü Fener golünü de yaptı ve devre de 3-0 Fenerbahçe lehine bitti.
İkinci devrede Fenerbahçenin gol adedini arttıracağı tahmin e-diliyordu. Ortadan bir hücumda Naim topu Naciye geçirdi.
Naci de kalenin içine kadar topla girerek dördüncü Fener golünü yaptı. Bundan sonra \ aşar vasıtasile iki gol daha yapan Fenerbahçeliler sahadan 6-0 galip olarak ayrıldılar.
Fenerbahçe hücum hattında dün Naim yukarda da işaret ettiğimiz gibi çok güzel bir oyun oynadı. Bilhassa gol yapmaktan ziyade gol yaptırmak için oynadı ve bu suretle Zekiden sonra ideal bir merkez muhacim olarak gözüktü. Niyazi şanssız bir gününde olmamış o-lsa idi gol adedi daha çok artabilirdi.
ŞEREF STADINDA:
Vefa - Kasımpaşa
Şeref stadında günün ilk müsabakası Vefa ile Kasımpaşa a-rasında olmuştur. Yeni sicil talimatnamesinin verdiği kolaylıklardan istifade ederek her hafta yeni oyuncularla sahaya çıkan Vefalılar, genç Kasımpaşa takımını 3-2 güçlükle mağlûp edebilmişlerdir.
Şazi Tezcanın idaresindeki bu oyuna her iki takım tam kadro-larile çıkmışlardır. Karşılıklı hücumlarla geçen oyunun ilk dakikalarında her iki taraf ta canla, başla çalışmışlardır. Fakat çok geçmeden üstünlüğü ele alan Vefalılar 15 inci dakikada merkez muhacim Hakkının ayağile ilk gollerini kazanmışlardır. Ve dev re de I - 0 Vefa lehine neticelenmiştir.
da Vefa müdafii Vahidin bir ıskasından istifade ederek beraber, lik golünü kaydetmişlerdir. Bu gol. Vefalıları canlandırmış, ancak 15 inci dakikada Vefalılar Lâtif vasıtasile ikinci gollerini kazanmışlardır. Bunu Hakkının yaptığı üçüncü Vefa golü takip etmiştir.
44 üncü dakikada Vefa kalecisinin hatasından istifade eden Kasımpaşalılar bir gol daha yaparak rhaç 3 . 2 Vefa lehine neticelenmiştir.
Galatasaray - Topkapı
Şeref stadında ikinci karşılama Galatasaray Tapkapı arasında olmuştur. Her iki tarafın tam kadrolarını muhafaza ettikleri bu oyun da hakem Şekibin idaresinde oynanmıştır.
Bir hafta zarfında üçüncü mü sabakasını yapan Galatasaraylılar, ilk dakikalarda yorgun olduk lan ve cansızlıkla göze çarpmıştır. Ve nitekim tam yarım saat Topkapılılar Galatasaraya gol fırsatı vermemişlerdir. Fakat 31 inci dakikada Salim bir frikik a-tışından birinci, bunu takiben Sa-lâhaddin sıkı bir sütle ikinci Galatasaray golünü kaydetmişlerdir ve devre de 2 - 0 Galatasaray le_ hine neticelenmiştir.
İkinci devrede baştan nihayete kadar hâkim olan sarı kırmızılılar, 7 inci dakikada Salim vasıtasile üçüncü, biraz sonra da Arifin ayağile dördüncü ve beşinci gollerini yapmışlardır. Bir müddet gevşiyen Galatasaray hücumları 25 inci dakikadan sonra (Devamı >a. o, ı>u> •> ^e>
Meçhul Kahramanlar Serisinden: 5
Kahraman Avni
Feragat ve Fedakârlık Timsali
SORUYORLAR
Şeref stadı ndakl maçları seyreden bir okuyucumuz dün akşam matbaamıza kadar gelerek bazı hâdiseler dolayısUe teessürlerini şöyle İfade etti:
Beşiktaş - Topkapı maçında hakem Sekip Galatasaray lehine bir penaltı cezası verdi. Benim gibi birçok kimselerin haksız gördüğü bu kararı Topkapılılar kabul etmek istemediler. Ve hakem ısrar edince kalecilerini kaleden çıkardılar.
Penaltı her İki takım oyuncuları ceza sahası İçinde iken çekildi. Fakat Gündüz bunu taca attı.
1 — Penaltı atılırken kalecinin dışarıya çıkarılması hakeme karşı gelmek değü midir? Sonra bu kaleci oyun sahasının dışına çıktığı cihetle tekrar oyuna nasıl alm -mistir. Hakemden İzinsiz olarak oyundan çıkan bir oyuncu nizamname maddelerine göre oyuna tekrar alınabilir ml T
Diğer nokta: Beykoz - Beşiktaş maçında hakem Feridun Kili.- gayri kasdf bir hareketi penaltı cezaslle tecziye etti. Hakkının çektiği şut Beykoz müdafilnin gayri kasdi olarak koluna çarp -mıştı. Bu karara bizim gibi Beşiktaşlılar bile şaştılar.
İkinci devrenin otuzuncu dakikasına kadar bu penaltıdan yapılan tek golle devam eden oyunun bu sıralarında bir hücumunu durduran Beykozlu oyuncuya kızan Hakkı bu oyuncunun üzerine yürüyerek vurmak İstedi. Beykozlu-lar araya girdiler. Fakat hakem bu açık harekete seyirci kaldı.
Ve bundan sonra da oyun devanı ederken yere düşen Beşlk-taşın sol açığını sahadan çıkar -mak üzere İdareciler sahaya girdiler. Hariçten birkaç kişinin o-yun sahasına glrmesile musaba -kanıt durdurulması İcap ederken hakem kesmedi.
Bu hareketler, bu hadiseler Türk futbolunun nereye gittiğini gösteriyor. Bu acı değil midir?
Izmirin işgali ve Aydında işgal endişesile kıvrandığı sıralarda idL Şehrin öz evlâtları, elli yedinci fırka kumandanı Miralay Şefik Beyin alelacele kurduğu millî birliğe girmişler, şehrin müdafaası i-çin bir yer hazırlamağa girişmişlerdi. Fakat, başta kumandan olmak üzere bütün mücahitler, o günkü kuvvetlerüe, işgalcilerin o havaliden kovulacağım, Aydının işgal beliyeeinden kurtarılacağını hiç de ümit etmiyorlardı. Çünkü, istilâcılara karşı duracak erler ve fertler ne kadar vatan sever, ne derece cengâver olursa olsun askerî bir disipline, zorlu bir inzibata tâbi olmadıkça, hele, emir ve kumandaya körü körüne itaatli tabiye cüzleri halinde birleşik bir kıta şeklinde bulunmadıkça, muntazam ve muallim düşman kıt alan karşısında her an ve zaman için, muvaffakiyetsizliğe mâruz kalınacağını, içlerinde takdir et-miyen hemen hemen yok gibi idi. Bununla beraber, birer miskin gibi tevekküle el ve bel bağlamak, vaziyeti talihin lûtfuna bırakmak da istemiyorlardı. Ancak, işgalcileri mümkün olduğu kadar hırpalamak, zarara uğratmak, süratle ilerlemelerine mani olmak için, elde mevcut imkân ve vasıtalardan o g^in için istifade etmeğe uğraşıyor ve bu suretle Türklüğün ananevi yiğitliğinden küçük, fakat, yaman bir numune göstermeğe çalışıyorlardı.
Üstün kuvvetler karşısında mu vakkat bir müddet için Menderes köprüsü başına kadar çekilmeği göze almakla beraber az bir zaman sonra düşmanı haklamağı, güzel Aydına tekrar kavuşmayı hiç de imkânsız    görmüyorlardı.
Bilâkis, talihin lûtfundan daha ziyade asıl varlıklarına, eşsiz kahramanlıklarına güveniyor ve bunu başaracaklarını kuvvetle ümit ediyorlardı.
Günlerce çalışılmış. Aydında ve civarında birçok hazırlıklar ya pılmıştı. Gizli ve gerekli tedbir-jjer alınmıştı. Bu arada. Aydınla Menderes köprüsü başı, gizli bir telgraf hattı ile biribirierine bağlanmıştı. Bu telin bir ucu, fırkanın atiyen karargâh edineceği mahalde, diğer ucu da muhacir mahallesinde bulunuyordu.
Nihayet, beklenilen musibetli gün gelip çatmıştı. Salgıncı kuvvetler, kudurtmuş dalgalar halinde. Aydını müdafaa eden kahramanlarımızın mevzilerine bir kasırga uğultusile gerile gerile çarpmağa başlamışlardı. Her çarptıkça kırılıyor, dağılıyor, erij'orlardı. Eriyenlerin yerine taze küvetler geliyor, bir türlü bitip tükenemi-yorlardı.
Evvelce de söylediğimiz gibi, kumandan elindeki cüz'î kuvvetle işgalcilerle kat'î bir harbe girmek. Aydını muhafaza etmek fik rinde değildi. O, bir taraftan işgalcileri dilediği gibi hırpalamış, diğer taraftan da, şehirde bulunan fazla silâh ve cephaneyi, diğer askerî malzemeyi Menderes köprüsü başına kaçırttırmıştı. Kumandanın o günkü vaziyetteki hakiki karan şu idi. Aydını ansızın
bırakmak suretile düşmanı aldatmak, ovaya çekildikten sonra da güzel bir sille atmak.
Kumandanın bu plânı, çok güzel tatbik edilmigti. Gerçi şehir terk edilmişse de işgalciler ovaya indirilmişti. Artık iki taraf ta hum malı bir tarzda çlışıyoriardı. İşgalciler, şehrin ova ve Menderese nazır olan sırtlarını tahkim ediyor, toplar yerleştiriyor, yer yer manialar yapıyor, hendekler kazıyorlardı. Mücahitleri bir daha Aydına ayak attırmamak için her türlü çarelere baş vuruyorlardı. Kahraman mücahitler de, Menderes köprüsü başındaki karargâhta bulunuyor ve yapılacak kanlı taarruzun plânlarını hazırlıyorlardı.
Fakat, asıl faaliyet muhacir ma hallesindeki gizli evde idi. Mücahitler, Aydından çekilirlerken telgraf memuru Avni Bey feragat ve fedakarlığını göstermişti. Yurdun selâmeti uğruna nezrettiğj canını koltuğuna almış ve şehirde kalmıştı. Her gün geziyor, gördüklerini ve işittiklerini gizli ma-kinesile Menderes köprüsü başındaki karargâha bildiriyordu. Çok kurnaz davranıyor, faaliyetin i j kimselere sezdirmiyordu. Fakat, I çok üzülüyor ve eziliyordu. Çünkü, mücahitlere iltihak ile köprü başına çekilen arkadaşlarından ay rıldığı Aydında kaldığı için birçok yurttaşlan tarafından horlanıyor, düşman taraftarlığı ile yurda ihanet ve ihanet ile sırçlandırılıyor-du. Kahraman adam, gördüğü bütün bu haksız hakaretleri hazmetmek, acı tarizlere boyun eğmek mecburiyetinde kalıyordu.
Avni Bey, bu azap ve ıstırap dolu hayatı günlerce yaşadı, öyle anlar oldu ki, makinesi başm-ı da ağladı, ağladı. Fakat, millî va-( zifesini yapmaktan bir an bile hâli kalmadı. Aydınlılann kara yürekli sandığı bu ak yüzlü adam* işgalcilerin yaptıkları tahkrmatı.j yerlerile koydukları toplan cinsle-rile bildirmiş, düşmanın kuvvetleri, tasavvur ve teşebbüsleri hakkında her gün kumandana adeta askerce raporlar vermişti. Ve nihayet bir gün muradına da ermişti.
Mücahitler, birkaç gün süren kanlı bir savaşla işgalcileri yüz geri ettirmiş, Aydına girmişlerdi. Avni Beyin, maskesini bir tarafa atmışlar, onu kucaklıyarak öpmüş ve koklamışlardı. Fakat alkış ve alâyişten hoşlanmıyan bu kahraman mücahitlere kazandırdığı o büyük zaferin manevî zev-küe kalmış o güne kadar sakladığı sırrını ifşaya kıyamamıştı. Ne gurura kapılmış, ne tavazuu elden bırakmıştı. O günkü millî varlığın yine fedakâr bir hadimi kalmıştı.
*
Gençlerimize yurt severliğin, feragat ve faziletin bütün manâsi-le bir sembolü olarak takdim ettiğim bu zat. Aydının tekrar işgali sırasında, yerli nankörler tarafından Germencikte pusuya dü-zızy 'JfiSıuırtpa jıu^S »a snuıjrunS
ismini hürmetle anar ve mübarek ruhuna fatihalar sunarım.
SORUNUZ
S OYU YELİM
yarın akşam   S U
sinema si
ÎMPERlO
nın rakibi
.T^ESTRELİTA CASTRO
J   nun altın ve Billur sesi
(LE BVRBİER de SEVİLLE)
Şen, Neşeli, Müzikli ve Lüks dekorlu büyük opera filminde bütün seyircileri    gaşyedecektir.    Yerlerinizi
evvelden aldırmız. Telefon: 42851
Patates Yetiştirmek Istiyenler Var
Çarafrcada Sala Akdoğan soruyor?: tki dönüm hık bir bahçem vardır. Bahçenin içinde ağaç yoktur. Burada patates yetiştirmek istiyorum. Acaba mümkün mü?
C. — Patates yetiştirmek için her şeyden evvel bahçen izdeki toprağm kumlu olması lâzrmdlr. Eğer bahçenizde evvelce sebze yetiştirilmiş ve toprak kirizma edilerek gübrelenmiş ise bahçenizde patates yetiştirebilirsin iz. Patates gevşek, yani kumlu, gübreli topraktan hoşlanır. Killi ve sıkı toprakta güç yetişir. Çamlıca topraklan biraz sıkıdır. Patates ocaklarına bir miktar dere kumu karıştırmak suretile toprağı hafifletmek mümkündür. Dikim zamanı nisandan sonradır. Mamafi nisanın bidayetinden itibaren dikilebilir. Adapazarı cinsi Çamlıca-da iyi olmaz, tneboludan küçük ve tohumluk patates getirtmeksiniz. Patates çapa isüyen bir mahsuldür. Bu itibarla yetiştirilmesi İçin emek sarfı lâznngelir.
*
;İR ŞİŞMAN TRAMVAYDAN ŞİKÂYETÇİ!
Fatihte   Mehmet   Kerim soru-
yor?: Şişmanım. Tramvaya biner ve inerken dalma kapının yanında durmayı itiyat edinmiş kimseler benim gibi binip inmekte olanların serbestçe hareket etmelerine ve vakit kaybedilmesine sebep oluyorlar. Bunun önüne geçilemez mi?
C — Mütalâanız doğrudur. Vatmanm yanında veya arka sahanlıkta parmaklıklı kapının yanında durmayı itiyat edinenler çoktur. Bu gibilerin durumları hakkmda tramvay idaresinin tedbir alması mümkündür. Meselâ arabalara arka taraftan binmek ve ön taraftan inmek usulü tatbik edilebilir. Ancak tramvay arabalarının azalması ve halkın tramvaylara hücumu karşısında hiçbir tedbirin    fayda vereceğine
kani değiliz. Yalnız tramvay arabalarındaki basamak tarafında kimsenin durmaması için vatmanın bu gibi yolcuları ikaz etmesi ve   arabaların   bu kısmına birer
levha talik edilerek (burada durulmaz) ihtarının yapılması halkımızı bu maksadın husulüne ted-ricl bir surette alrştırabilir.
^       13-1-94
VATAN
j^njj arp tarihleri Libya çölünde cereyan etmekle olan harekâtı «İngiliz Başkumandanlığının tasavvur edilemiyecek derecede az kuvvetlerle dUşmanı parça parça yakalayıp ezme hususunda gösterdiği şaheser» diye tavsif edeceklerdir. Buna karşılık İtalyan Başkumandanlığı ise, tıp* kı korkunç bîr kâbusa tutulmuş tgibi ne kıtalarını ve kuvvetlerini bir yere toplayabilmiş ve ne de haiz olduğu kuvvetleri düşman karşısında gösterebilmiştir. Bu harekâtın tafsilâtını kısaca gözden geçirelim:
Şimdi anlıyoruz ki; İtalyanların hazırlanmış Sidi Barani med-halinde bulunan üç tümenile bunun gerisinde bulunan iki ihtiyat ttimeninden mürekkep bir kuvvete, yani beş İtalyan tümenine kar şı İngilizler ilk taarruzu bir buçuk bindirilmiş tümenle bir veya bir buçuk zırhlı tümenden ibaret bir kuvvetle yapmışlardı. Yani beşe karşı iki buçuk veya üç tümeni ilk saldırıcı yapmıştı. Muharebelerde daima bunun aksi vakidir. Yani mevzie girmiş iki veya üç tümene karşı saldıran kuvveKn en az beş tümen olması esas tütülür1.
Şimalî Afrika
Harekâtından Dersler
TAZAN:
M. Şevki Yazman
Tobruğun   muhasarasını   ihzar eden harekâtın şeması
kem mevkiinde yalnız düşmanı birkaç gün oyalayacak ufak bir kuvvet bırakır, diğerlerini süratle geriye, büyük kuvvetlerinin yanına çekerdi.
Görüyoruz ki İtalyan Baş Kumandanı ne bunu, ne de Ötekisini yaptı. Evvelâ Bardiadakllerl ke?n-di hali Ü2ere bıraktı, bunlar muhasara olundular Ve mukadder olduğu üzere esir alındılar.
Şimdi de Tobruk'a karşı ayni tabiyenin tatbik edildiğini, yani İngilizlerin büyük kısmı Tobruk'a yaklaşırken ingiliz zırhlı kıtalarının bu şehrin garbına geçerek mu hasara altına aldıklarını görüyoruz. O halde burası için de ilk akla gelen sev er veya geç Bardia* nın akit m I uğramasıdır. Amma bu de.u Garp çölünde İtalyanların büyük kıtaları kalmtyacağıd. dan Blngazlye kadar olan sahanın ingilizler tarafından    süratle
işgali beklenebilir. Bu mıntaka-nın İşgali İse yalnız Mısır seferi hülyalarını ebediyen    gömmekle
kalmaz, fakat Trablusgarpteki ve hattâ Afrikadaki italyan hakimiyetini de tamamen tehlikeye koyar. Bundan dolayı telâş bizfc düşmez. BİZ yalnız bu çeşit harp harekâtı hakkında   hayretlerimizi
izhar ile iktifa eder ve dersler çıkarırız.
Alman Tayyareleri Akdenizde
— * —(Başı 1 İncide)
mistir. Birmingham tipinde bir kruvazöre muhakkak olarak büyük çapta bir bomba isabet etmiştir.
Bingazi'de topçu ve keşif kolları faaliyeti olmuştur»
11/12 ikincikânun gecesi isviçre göklerinden gelen düşman tayyareleri Torino ve Savtgliano şehirlerine akın ederek bombalar ve yangın bombaları atmışlardır.
Torinoda ikametgâhlara isabet* ler olmuştur. 3 ölü, 4 yaralı vardır.
Torino, VVilhmshaven Bombardıman Edildi
Londra. 12 (A.A.) — Verilen malûmata göre, İngiliz bombardıman tayyareleri bü gece Torino ile Wilhelmshaven,deki hedefleri bombardıman etmişlerdir.
Londra, 12 (A.A.) — Reuter: ingiliz bombardıman tayyarelerinin düşmanın Brest'te işgal ettiği üsse taarruz ettikleri öğrenilmektedir.
Bern, 12 (A.A.) — Dün gece Cenevre şehrinde beş defa hava tehlike işareti Verilmiştin Hüviyeti meçhul tayyareler kafile halinde garp istikametinde uçmuşlardır.
Sidi Barrani mevziinin düşmesini ve beş İtalyan tümeninin esaretini ihzar eden harekâtın şeması
Dağ Havası Her Şeyi Tatlılaştırır Dediler
Bunda Çok Haklı İmişler.  Bembeyaz Kar ve Hattâ Soğuk Bile Burada Nekadar Tatlı
Saldıranın bidayette vereceği zayiatın telâfisi için bu esas kabul edilir. Halbuki burada aksine o-larak saldıran az, müdafi çok idi. Fakat İngilizler kuvvetlerinin azlığını süratlerinin çokluğu ile telâfi ederek iki buçuk veya üç tümenle beş İtalyan tümenini kuşattılar, hemen kamilen esir aldılar.
Bu harekât için İtalyan Baş Ku mandanlığına belki bir kusur bulunamaz. Kabahat daha ziyade tâbiya âahasındadır denebilir, ön deki kıtalar gafil avlandılar, İtalyan hava kuvvetleri keşiflerini yapamadılar, kıtalar muharebede büyük mukavemet gösteremediler vesaire vesaire. Fakat bundan sonra gelen harekât safhasına ne buyurulur? Sidi Barani hezimetin, den sonra Garp çölü mıntakasın-da Grazyaninin elinde en az beş tümen kalmıştı İkisi Bardiada esir olan tümen, üçü de bugün Tob-rukta muhasara edilen tümen. 1-talyan Baş Kumandanlığı ya bu kuvvetleri ile Bardia hizasında ve. ya Tobruk hattında bir muharebe vermeği düşünebilirdi. Eğer meydân muharebesini Bardiada verecek idise elindeki bütün kuvvetleri buraya yığarak ve sol yanını müstahkem mevkie dayıyarak düşmanı karşılayabilirdi.
AK DENİZ
i
V
r.
I r •
"thmi
rf/m
Bardianın sukutunu hazırhyan harekâtın şeması
Bunun için elinde zaman ve imkân yok idise, o halde müstah-
Bindigimiz kaptıkaçtı sislerin Ve bulutların arasında gittikçe yükseliyor. Ayaklarımızın altına serilmiş koca Bursa şimdi, ufacık bir şehit maketini hatırlatıyor.
Yükseldikçe üşürsünüz" demişlerdi. Adam akıllı giyinmiştik. Fakat de * diklerinin aksine yükseldikçe soyunu* yorum. Süveterler çok gelmiye ba$* ladı. 1500 metredeyiz dediler... Artık sisten tamamen kurtulmuştuk. Bir.12 evvel üstümüzü kapıyan, yürümemize imkân vermiyen sis şimdi tyakla fimizin altında, bizden çok aşağılarda. Kendimi âdeta tayyarede hissedl yorum. Bulutların üzerinde uçan bir tayyarede. Karabelen. Bindirimiz kaptıkaçtı kardan yürüyemiyor. İndik. Bir jandarma karakolu...
Karsız bir diyardan çıktıktan sonra karşılaştığımız ilk karlı kulüb*.
Mehmetçikler selâmladılar... 'çeri daldık. Mütecessls adamlar gibi etrafı araştırdık, sorduk soruşturduk.
Tipiye, fırtınaya yakalananlar1 için sığınaklar varmış gezdik ve ürkerek seyrettik... Saat 12, gidebiliriz dediler; yola koyulduk. Kar gittikçe derinleşiyor ve derinleştikçe de yürü -memlz İmkânı aralıyor. Kayakları taktık. Yanımızda emektar fotoğrafçı Namık ta var. Şimdiye kadar U-ludağın hiç resmini çekmemiş.
— Mecburum, diyor. Oraya gidip resim almıya mecburum vazifem bu nu icapettiriyor.
Kendisinde vazife uğurunda ölü • mü göze ajanların hali var. Vücudunun ve sıhhatinin müsait olmamasına rağmen vazifesini yapmak İçin yürüyor, tırmanıyor, terliyor ve gene yürüyor. ;
Ayaklarımdaki kayaklar ağirlaş-mıya başladı. Gittikçe yoruluyorum. Ne ise yorgunluk çok sürmedi. İste
şu gördüğünüz Kirazlı yayla, ilk 0-
tellmls dediler... i
Koşarak içeri daldık. Isviçreden gelen mecmualarda kartlarda görml-ye alıştığımız yatık datftiı bir dağ
oteli...
öğle yemeğimizi burada yedik. Fasulye, pilâv ve komposto. Hani şu mektep sıralarındanberl yediğimiz mahut yemek. Fakat burada ne gü-
Kayak sporcularımızdan Ekrem ve Uludağdan manzaralar
> r
iafcıta ve Aşk Romanı
Yazan; Martin Porlobe
¦ Çeviren: Rezzan A. E. Yalrtan 32 -
— Beni rahat bırakınız. Bitirdikten sonra bakarsınız, diyordu.
Üst dudağım, kaşlarım, al-fıım o acaip mayi ile ıslandı. Sonra üzerlerine bir şeyler yapıştırdı.
— işte şimdi bitti. Şimdi artık kimse sizi tanıyamaz, diyerek ellerini uguşturuyordu.
Bir de aynaya bakayım ki saçlarım mUrekkep gibi siyah olmuştu. Kalın kaşlarım bir de İtalyan opera tenorlarının bıyıklarına benzeyen acaip bıyıklarım vardı.
— Eyvah, ne hale geldim! diye tekrar haykırdım.
XVIII
Odanın ortasında ikimiz de a-yakta duruyorduk. Alrait bira, ben ise sodalı viski içiyordum. Adam buna bakarken adeta eserini seyreden bir sanatkâr gurura duyuyordu.
— itiraf ediniz ki iyi Kr is çıkardım, diyordu.
Üzerime bol gelen muşamma, kravatın büzdüğü Kol yakalı göm lek, siyah kıvırcık saçlarım ve a-caip bıyığımla cidden beni kimseler tanıyamıyacaktı. Hatta beni yakalamış olan polis memurlarının önür»:ir dahi dolassam benim
zel ve ne tatlılaşmış olarak karşımıza çıktı.
Dağ havası her şeyi tatlılastırır de diler, Bunda Çok haklı imişler. Bembeyaz kar, ve hattâ soğuk bile burada ne kadar tatlı... Kahvelerimizi İçtikten sonra tekrar yola koyuluyo- * fuz. Kafilede b!2e refakat edenler arasında Dağcılık Klübünün faal â-zalarmdan gazeteci B. Musa Ataç ve Bursa Ziraat Bankası müdürü B. Ha lûk ta var. İstediğimiz ve Istenllebl-lecek bütün izahatı veriyorlar. Ve biz böyleece bir zamanlar keşişlerin inzivaya çekildiği bu zirveye genç sporcularla beraber cirit atmak İçin tırmanıyoruz. Hava ile beraber örf ve Adet de değişti. Merhaba diyen yok. Rastladığımız kimseler blsfit kayak aydın diye karşılıyorlar.
Blrblrlle tanışmak için uzun boylu takdim merasimine de hacet yok. Bu rada herkes arkadaştır, herkes birbirini selâmlıyablllr ve herkes birblrile
hiç sıkılmadan, tereddüt etmeden konuşabilir... Üstünlük, madunluk, ma-fevklik gibi rütbe, ve imtiyaza yer veren hususiyetler de burada beyaz karla silinmiştir... Herkeste bir golf pantalon ve herkeste bir kayak...
ben olduğumu farkedemezlerdi.
*— Evet Alrait çok muvaffak oldunuz. Bu muhakkak. Fakat bbyle insanları tebdili kıyafet ettirmesini nereden öğrendiniz?
O hâlâ bana şaheseri imiş gibi iftiharla bakıyordu. Cevap verdi:
— Orasını söyliyemem. Fakat pek ısrar ederseniz bir zamanlar acemi bir tiyatro kumpanyasında makiyajcı olarak çalıştığımı itiraf ederim.
Ben bunun alay mı ciddi mi olarak söylendiğini pek farketme. dim. Israr da etmedim. Sadece sordum:
— Şimdi beni bu kıyafete soktuktan sonra nereye götüreceksiniz?
— Evvelâ viski bardağınızı bo. şaltacaksınız, sonra gidip Frans'ın amcası Mister Edvard Armitagc'a bir ziyaret yapacağız.
Ben hayretle yüzüne baktım, cevap veremedim:
— Evet Miater Kraven, iki dakikaya kadar hareket etmemiz lâzım... Yapmış olduğum plânı on-
2000 metredeyiz. Sisin içerisinde 5 metre yüksekteki çamı göremlyecek vaziyetteyim. Kafileden bir hayli a-çılmıştık. Bir krlstiana İle yanımda karları hallaç pamuğu gibi savuran genç kıza otele daha çok var mı diye sordum güldü:
— 3 metre daha yürüyünüz.
Alay ediyor zannettim. İnanma -mistim. înanmıyacaksınız. 5 metre önümde, koca otel....
Gece, çalışan dinamonun parıldattığı lâmbaların altında içiyor ve eğ-leniyoruzı
2000 metrede her şey mubah....
Koşar, oynar, İçer ve eğlenebilirsiniz. Buraya herkes eğlenmek için geliyor. Gençlik ve spor yatağr...
Fatin     tepe     ile    otel     arası
kayakla beş dakikalık mesafe. Sabahleyin saatlerce tepeleri tır -
manıyoruz bin bir teşkilat sırf bu beş dakikayı kayakla inebilmek için.
İkinci bir tırmanış öğleyi buluyor. Ve bir zevk içinde, kayarak geçirmek istediğimiz günümüzü yokuş tırmanmukla öldürüyoruz. Tıpkı bir zerrecik tat için kilolarca keçi boynuzu yemek gibi bir şey...
Bursadan yolcuları havai hatlar 0-
dan evvel size anlatayım: Ben kendisine bu civarda oturan bir gazeteci olduğumu söyliyeceğim. Sizi de beni ziyarete gelmiş bîr gazete muhbiri olarak tanıtaca-> ğım. İsminiz Frantor olacak. Lâfa karısmıyaCaksınız. Sadece ben sual sorarsam bana cevap vere-I çeksiniz. Zeki olduğunuzu anlar gibi oldum. Yanılmamış olduğumu bana ispat etmelisiniz... Fazla bir şey söylemiyeceğim, Kraven... Haydi, şimdi iş başına...
Başka bir şey söylemeden kapıya doğru ilerledi. Bir müddet evvelki gibi derbeder giyinmiş değildi. Arkasında mükemmel İngiliz kumaşından, en iyi terzinin elinden çıkmış olduğu belli güzel bir kostüm vardı. Kendi kendime sordum: Bu acayip adam da kim?
Fakat    bu sualimin    cevabını kendi kendime bile veremedim. Yolda beni evvelce Peter Kra-I ven iken gören birçok  insanlara rast geldik. Frantor'a bakmadılar bile...
Antakyada Yağmur
Felâket Halini Aldı
nsan ve Hayvanca Telefat ve Maddî Zarar Büyüktür
Antakya, 12 (A.A.) — Bir haftadanberi fasılasız bir surette şiddetle yağan yağmurlar bir felâket halini almış. Defne selâle-
lerindeki şehir suyu deposunu tahrip etmiş, değirmenleri yıkarak ağaçları söküp götürmüştür. Bu ydzden şehir   dündenberî susuz*
dur. Bundan başka Antakya • Yayladağ şosesini de sular basmış, köprüler yıkılmış, münakalât durmuştur. Asi nehri, Demirköp.
rii civarında yatağından çıkarak birçok ekilmiş tarlaları istilâ etmiştir. İnsan ve hayvanca telefat ve maddî zarar büyüktür. Yağmur devam etmektedir.
Millî KUtlipanemize Yeni Bir Eser
*r=(Başı 1 İncide)
tir. Şarka ve Türkiyeye ait kısımlar Türk mütehassıslar tarafından yazılacaktır.
Bir de .Fransızlar tabiidir ki kendi eserlerinde kendilerinden fazlaca bahsetmişlerdir. Bu yüzden Fransaya ait olan kısımların ingiliz, italyan ve diğer memleketlerin ansiklopedilerinden alın. masına karar verdik. Bu suretle yine ansiklopedi nisbetini muhafaza edeceğiz.
Müsbtft ilimlerin de tercüme edilmesine karar Vermiş olmamız yine bu nisbet meselesinden yani cazının uzUn olmamasını temin etmek gayesinden ileri gelmiştir.
Vekiller Heyeti lâyihayı tasvip ettikten sonra heyet faaliyete bağlıyacaktır. Eserin hazırlanma devresinin iki sene kadar sürmesi muhtemeldir. İşe evvelâ ansiklopediye girecek olan maddelerin tesbitile başlanacaktır. Harflerin ihtiva edeceği maddeler hazırlandıktan sonra eser umumî bir tetkikten geçirilecek ve bundan sonra ansiklopedinin basılmasına başlanacaktır.
Yukarıda söylediğim gibi inönü Ansiklopedisi ileride neşrftdtfrhesi mukarrer olan büyük ansiklopediye bir temel vazifesini görecek ve bu ansiklopedide Türkiye ve Şarka ait kısımlara Avrupa ansiklopedilerinden daha geniş ölçüde bir yer verilecektir» demiştir.
tele nakletme meselesini bertaraf e-
din otelle Fatin tepesi ve yahut hlg olmazsa Cennetkaya arası bir Tele-Sky yapılsa da kayanlar tellere takılarak yokuşu tırmanmaktan kur-tulsalar....
— Bir gün gelecek hepsi yapıla -cak ümidiniz kırılmasın dedim...
Ümidimiz neden kırılacak dediler ve birer kuş gibi iki cllerile iki bastonu iki yana sallıyarak yanımdan kayıp geçtiler...
Kayakçılardan biri yarışa iştirak etmek Üzere kayaklarının altına sür düğü Vaksı ütülerken anlatıyor.
— Turist bir vahşi kuştur. Ona her türlü konforu göstermelisiniz ki gelsin. Bursadan otele kadar yapılması dUşünülen havaî hat temin edildiği ve burada beş otel daha yapıldığı takdirde burası Türkiyenin cenneti olacaktır.
Güael bir güneş altında parlıyan kar.. Saatte 70 kilometre süratle kayan, uçan, atlıyan... Sonra yuvarlanıp bembeyaz kesilen Sporcular...
Uludaf... Türkiyenin cenneti. Orada geçirdiğim günleri hasretle arıyorum.
Alrait'in eski model bir otomobili vardı. Bununla biraz sonra Monk Chas'a, yani Ned amcanın evine vardık. Bana o zamana kadar Frans'dan bahatf*rnernişti. Ben de bir şeyler sormak istiyor, fakat cesaret edemiyordum. Nihayet o söze başladı:
— Biliyorsunuz ki Mis Frans'ın bulunduğu vaziyet çok parlak de. ğil. Biraz evvel polis müfettişi Brovvn İle konuştuğumu görmüştünüz, değil mi? O anlattı: Genç kızın katil olduğuna inanmıyan hemen hemen yokmuş gibi., h'z bunun böyle olmadığını bildiğimiz için asıl katili bulmıya çalışa, cağız değil mi, Mister Kraven? Fakat niç n bu kadar heyecanlısı, nız? Sakin olmanız daha faydalı olacaktır, buna emin olunuz.
Dün akşam sizinle konuşurken şu neticeye varmıştık değil mi? Bu cinayeti ancak mirasla alâkam olabilecek yakın bir akraba veya akrabalar yamış olabilir. Bu kanaatimi bu sabahki bazı hâdiseler
'Arkav var)
Sovyet-Alman Anlaşması
1942 Senesine Kadar Devam Edecek
Berlin, 12 (A.A.) —Yarı resmî bir tebliğde deniliyor ki:
Berlin'in salahiyetli makamları, evvelsi gün aktedilen Alman » Sovyet iktisat anlaşmasını şu suretle mütalâa ediyorlar:
Her iki hükümet, şubat 1940 tarihli anlaşmayı genişletmek ve uzatmayı uzun zamandanberi kararlaştırmışlardı.
Yeni anlaşmanın esasını bu 1940 şubat anlaşması teşkil eder. Bu da gösterir ki, her İki hükümet, iktisadî münasebetlerinin inkişafından çok memnundur. Ümit. ler tamamile   tahakkuk etmiştir.
Yeni anlaşma ilk anlaşmanın tecrübelerine dayanmaktadır. Yeni anlaşmanın tahakkuku her iki tarafça kolay olacaktır. Çünkü iki memleketin alâkadar makamları ve teşkilâtları ile Alman firmaları ve nakliyat müesseseleri vazifelerinin ne olduğunu öğrenmiş bulunuyorlar. Yeni anlaşma 1 ağustos 1942 senesine kadar devam edecektir.
Sovyet Rus yanın Haricî Siyaseti
Moskova, 12 (A.A.) —Izves. tia gazetesi «Sovyet - Afrnan dostluk münasebetlerinin inkişafı» başlığı altında yazdığı bir makalede diyor ki:
Sovyetler Birliğinin haricî siyasetini 1935 martında Sovyetler Birliğinin 18 inci Comarti kongresinde B. Stalin söylediği bir nutukta güzelce tarif etmiştir. O zaman B. Stalin şunları söylemişti:
«Biz sulh taraftarıyız ve bütün memleketlerle iş münasebetlerimizin takviyesini arzu ediyoruz. Bu memleketlerin Sovyetler Birli, ği karşısında ayni vaziyeti muhafaza ettikleri müddetçe bu siyasete devam edeceğiz. Bu memleketler, memleketimizin menfaatlerine zarar iras etmedikçe bizden emin olabilirler.
Sovyetler Birliği ile hemhudut olan bütün memleketlerle iyi komşuluk ve sulhçuluk münasebetlerini daha ziyade kuvvetlendirmek emelimizdir. Bu memleketler bize karşı ayni hissiyatla meşbu olarak hareket ederler ve Sovyetler Birliği devletinin hudutlarını doğrudan doğruya veya bilvasıta ihlâle teşebbüs etmezlerse biz bu siyasetimizde devam
edeceğiz.»
-o-¦->
Bulgar Başvekili Dedi ki:
=*(Başı 1 İncide) dettikten sonra, bugünkü harbin 1914 harbinden tamamen farklı ol -dugunu, bu harbin yalnız ne yeni a-razi fethini, ne hayat sahaları teminini, ne de yeni pazarlar ele geçirilmesini istihdaf eylemedlğinl bildir -mlş: «Şimdiki harp, hayat memat mücadelesine girmiş İki dünya arasında ideolojik bir harptir* demiştir.
Başvekil sözlerine şöyle devam eylemiştir:        »
«İli/ de zuhur edebilecek İhtimalleri ve yeni esaslara İstinat eden yeni dUnyamn değişikliklerini düşUn -nıek mecburiyetindeyiz. j
«Bulgar hükümeti evvelce takip et 11 > ve semerelerini vermiş olan siyaseti ayni sebatla İnkişaf ettlrralye devam edecektir. Hllkûmet bu seme relere yenilerini İlâve etmek liml -dindedir. Bulgar milleti İstikbalde de an'aneslnc sadık kalarak hayati men faatlarının müdafaası İçin Icabeden bütün gayretleri yapacaktır.»
Başvekil Bulgar dış siyasetinin revizyonist olduğunu ve böyle kalacağını kayıt ve İşaret ettikten sonra R»*ı#rnr milletinin NeuMlv mınbcrt**'
îngiltereye
Yard
ım
p
roj esi
Meclisten Kolayca, Ayandan Müşkülâta Maruz Kalmadan Geçeceği Şüphesiz
Vaşlngton, 12 (A.A.) — İnfiratçılar, harp malzemesinin kiralanması veya ödünç olarak verilmedi haklün-da hazırlanan kanun projeâlle mücadeleye hazırlanıyorlar. İnfiratçılar, Îngiltereye yardım edilmesi pren * slblnt değil Reisicumhura fevkalâde salâhiyetler verilmesini münakaşa mevzuu yapacaklardır. Maamafih, sa lâhiyetlt siyasi müşahitler projenin meclisten kolayca. Ayandan da büyük müşkllftta maruz kalmadan geçeceğinde şüphe etmiyorlar. ,
Amerika Avrupaya Bir Sefer
Heyeti Gönderecek mi?
Nevyork, 12 (A.A.) — Harici siyaset tetkikleri cemiyeti âzasından B. Davit Popper demiştir ki:
¦Amerika Birleşik devletlerinin hi*
mayesi, ordunun lüzumu takdirinde Avrupaya bir sefer heyeti göndere -cek vaziyette bulunmasını icabeyte-
mektedir. Bugün Amerika için bahis mevzuu olan şey, yola çtkmaktâ gösterdiğimiz teahhürü ortadan kaldırabilecek kuvvetli ve ateşli bir birlik vücuda getirmek üzere uykudan üya-nabilmemizdir.
Hitlerin İmparatorluğu Çabuk
Yıkılacak
Nevyork, 12 (A.A.) — Sabık Nevyork umumi Valisi ve demokrat partisinin sabık Reisicumhur namzedi B. Al Smith, radyo ile neşredilen bir nutuk söylemiş ve ezcümle demiştir ki;
Bence, harp. bir çoklarının sandığından çok daha kısa olacaktır. Eğer Amerika Birleşik devletleri Îngiltereye mümkün olan bütün yardımı yaparsa. Hitlerin imparatorluğu, tesis edildiği kadar süratle yıkılacaktır. Böyle yıkılmanın al&metleri şim diden mevcuttur. Her hakiki Amerikalının Roosevelfln Îngiltereye yardım siyasetine müzaheret edeceği mu haklîâlfür.
Ayan Âzalarının Mütalâaları
Vaşingtoh, 12 (A.A.) —Senato a-zastnm Îngiltereye yardım kanunu hakkında izhar ettikleri mütalaalar başka başkadır.
Senatör Johnson, kanun lâyihası -nm müthiş bir şey olduğunu söyle -mistir,
Senatör Mekellar, Îngiltereye Roo-sevelt ve Kongre tarafından lüzumlu addedilen her türlü yardımın yapılmasına az veya çok mâni olabilecek bütün kanunların iptalini teklif etmektedir.
Senatör Taet, kongrenin böyle bir lâyihayı kabul etmemesi icap edeceği fikrindedir.
Senatör Conally, demokrasilerin yaşaması için taarruza karşı mücadele eden milletlere silâh ve mühimmat verilmesi lüzumunu kaydeyle *
mistir.
Senatör Chandler de:
«Reisicumhuru serbest bırakalım« demiştir. Chandler, kaybedUecek vakit olmadıkı kanaatindedir.
Kongre şefleri arasında B. Mc. Cormack (Demokrat) şöyle demiştir:
B. Roosevelt Amerika İntihap dairesi bütün memleket olan yegâne a-damdır.
Senatör Thomas demiştir ki: Kanun lâyihası dünya hâdiselerinin istilaam ettiği şümulü haia değildir.
Reisicumhurun malzeme dolu Amerikan gemilerini muharebe bölgelerine gönderebilmesi İcabeder.
Ademi müdahale taraftan Hamil-ton Fish, kanun lâyihasının Reisi -cumhura lüzumundan fazla Salâhi -yet vermekte olduğunu söylemiş Ve şunları ilâve etmiştir:
Böyle giderse, Amerlkada Nazizmi ve Faşizmi kabul edeceğimiz, başımıza bir de FUhrer koyacağımı» anlaşılıyor.
haksızlıklarım hiçbir zaman anlıya-mıyacagını ve unutamıyacağını söylemiş, Bulgar revizyonlzminih Dob-ruca meselesini İtalya Ve Almanya-nin yardımı ve Romnnyanın anlayışı sayeslnse hnl İmkânı olduğunu is-bat eylemiş olduğunu kâydeylemlş, Bulgarlstanın komşu ve dlger dev -
letlerle ölnn münasebetlerinde son aylar zarfında bir değişiklik kaydedilmediğini İlâve etmiştir.
Dahiliye, Maliye ve münakalât nazırları da dlger şehirlerde nutuklar aöyllyerak beynelmilel vaziyetin bugünkü safhasında Bulgarlstanın ha kiki menfaatlerinin neler olduğunu Midirmiıicrdli'.
MEMLEKET HABERLERİ
Hatay'da
Sivas'da
Parti Başkanlığı
Sivas (Vatan) — Vilâyet Cumhuriyet Halk Partisi yeni devre idare heyeti yaptığı bir toplantıda parti idare heyeti reisliğine tekrar ittifak la Şakir Ummazı seçmiştir. Memleket ve parti işleri üzerinde çok yakından büyük alâka ve çalışma gösteren Şakir Ummazı tebrik eder ve muvaffakiyetler dileriz.
* Ticaret odası seçimi — Şehrimiz ticaret ve sanayi odasın m yeni devre oda meclisi intihabı için şimdiden icap eden hazırlıklara başlanmıştır.
Fakir Ailelere Kömür
S iv a.s (Vatan) — Bu yıl Halkevi sosyal yardım şubesi delâleti ile fakir ve kimsesiz 600 muhtaç aileye 200 ton kömür tevzi etmek üzere teşekkül eden komite faaliyete geçe -rek hamiyetli harkımızdan bu kö -roürlerin parasını teberru sureti ile temin etmiştir. Her memleket işinde büyük bir üstünlük gösteren halkı -mız bunda da üzerine düşen vazifeyi
başarmıştır.
* Kahraman ve yiğit askerlerimize kışlık hediye olmak üzere orta o-kul kız talebeleri tarafmdan 84 parça eldiven, çorap hazırlanmıştır, çalışmalara devam olunuyor.
Dokuma Tezgâhlan
Sivas, (Vatan) — İktisat Vekâletince şehrimizde anılmasına karar verilen dokumacılık kursuna ait dokuma tezgâhları He çıkrıklar ve yar dımcı malzemelerden büyük b*r kısmı daha hafta içinde şehrimize gelmiş ve ticaret ve sanayi odasmca teslim alınmıştır. Kars içm vekâlet tarafmdan gönderilecek muaHimler geldikten sonra birçok köylerimizde kurslar açılarak köyrttmttze dokumacılık işleri öğretilecektir.
Avcılar Kulübü
Şehrimiz teşekkülleri arasında mevsimle beraber büyük cakama ve faaliyet gösteren kuranlardan berisi de ayalar krübttdür. Klttbün etrafında toplanan gençler her hafta Sivas ve çevresinde büyük bir neşenin içlerini saran zevkin ateşi ve heyecanı içerisinde dağ, tepe.. Yamaç de-miyerek kar, kıs soğuk altında sarsılmaz inanla sporlarına devam etmektedirler.
¦-o
Antakya
Millet Mektepleri
Antakya (Vatan) — Vilâyet dahilinde ve köylerde açılan 171 millet mektebi bu feyizli işine âzami faaliyetle devam etmektedir. Bu 171 okula devam eden kadın erkek talebe miktarı 6369 dur.
Mektepleri tamamen ilkokul öğ -retmenleri idare etmektedir. Her şey de feragatkâr ve hamiyet örneği olan ilkokul öğretmenlerini takdir ederiz.
Uludağda Kayakevi
UIiidağda Kayak
Müsabakaları
Yarışlar ilerisi için Çok
Ümit Verici Bir Güzellikte OlduAlâkatle Takip Edildi
Bursa dağcılık kulübünün her sene olduğu gibi bu sene de tertip ettiği kayak teşvik müsabakaları büyük brr seyirci kütlesi önünde yapılmıştır. Muvaffakiyetle başarılan bu müsabakalara memleketin dört bucağından gelen kayakçılar iştirak etmiştir.
Kadınlar ve erkekler arasında yapılan mukavemet, sürat ve teknik rttbarile çok güç olan Slallom gibi yarışlarda hiç ümit edilmedik neticeler alınmıştır. Erkekler arasında yapılan yarışlarda takım itibarile Bursa birinciliği İstanbul ikinci ve üçüncülüğü alrmştır.
Türk kayakçılar güzide ecnebi kayakçılar arasında temayüz etmiş ve yarışların Ası denilebilecek Avusturyalı Hans müsabakayı kaybetmiştir.
Yarışçılar arasımla yer alan birçok yaşlı kayakçılar burada bir kayakçının söylediği gibi gençliğin yaş la ölçülemeyeceğini isbat etmişlerdir.
Bu sene Balkan oyunlarında yü -zümüzü güldüren atletlerimiz dc burada Rıza Maksut, Gören, Muzaffer atletizmde olduğu gibi kayakta da üstat.. Kadınlar arasında yapılan yarışı İstanbullular kazandı. İki genç kayakçımız iki kardeş Jale ve Hale birinci vc ikinciliği kimseye vermediler. Üçüncülüğü Bursa aldı. Bayan Meliha.
öğleden sonra yapılan ve uzun çalışmalardan sonra öğrenilebilecek Slallom yarısını da Bursa kazandı.
Yarışın sonunda merasimle kaza -nanlara mükâfatlan tevzi edildi.
Yarışları takip etmek üzere Ulu-dağa gelmiş bulunan dağcılık federasyonu reisi Lâtif Osman genç kayakçılarımızı ayrı ayrı tebrik ederek ilerde çalışmaları İçin hepsini teşci eder mahiyette nasihatler verdi.
Akşam bütün sporcular Bursa dağ cılık klübünün misafiri olarak hazırlanan büfelerde izaz olundular.
Edirnenin Peynir İstihsali
Yeni istihsal Mevsimi Yaklaşmış Bulunuyor
Tek Tip Ekmek
Antakya (Vatan) — Vali Sök men Süer'in reisliğinde toplanan komisyon Hatayda ekmek buhranına meydan vermemek için mü nün kararlar ittihaz etmiştir. Bu a-yın on ikinci pazar gününden itibaren Hatayda ekmeğin kilosu on iki kuruştan satılacaktır. Bu ekmek senelerden beri muhtelif şehirlerde düşünülüp, tecrübeleri ya pılan fakat henüz tatbikat sahası-na isal edilmemiş olan (Tek ekmek tipi) dir. Komisyon Hatayda tecrübe ve tetkiklere müstenid olarak tek ekmek sistemini kabul ederek imalâtına da başlatılmıştır. Bu tip ekmek ilk defa olarak Hatayda tatbik ve kabul edilmiş olunuyor. Francalaya yakın bir ne fasette olan (Tek tip) ekmek bütün Hatayda büyük bir sevinçle karşılanmıştır.
Zeytin Fabrikalar Teftiş Ediliyor
ı
İzmir (Hususi) — Zeytincilik kanunu mucibince zeytinyağı fabrikalarının temiz tutulması, zeytinyağı istihsalinde temizliğe fevkalâde riayet olunması lâzımdır.
Mıntaka zeytincilik mütehassısı B. Nazım Kılıç Akhisar, Kırkağaç, Soma, Bergama ve Dikili kazaları dahilindeki zeytinyağı fabrikalarını tetkik ettikten sonra Tire kazası dahilindeki bütün fabrikaları da do -laşmış, şehrimize dönmüştür. Kanuni kontrolde görülen bazı noksanların süratle ikmal ettirilmesi için tedbirler alınmıştır. Zeytincilik kanununda yazılı hükümlerin tatbiki sayesinde bu yıl istihsal edilecek zeytinyağları daha temiz, fakat ayni zamanda kalite itibarile de daha yüksek olacak/ tır.
Ziraat Vekilinin tzmirde
Tetkikleri
İzmir, (Vatan) — Ziraat Vekili Bay Muhlis Er km en refrkaslle beraber An karadan şehrimize gelmiştir. Vekil bayramı tzmirde geçirecektir.
B. Muhlis Erkmen vilâyette Vali Fuat Tuksalın reisliğinde toplanan Hayvanatı ıslah komisyonunun müzakerelerine iştirak etmiş ve hasfi-hallerde bulunmuştur.
Komisyonun ruznamesinde vilâyetimiz dahilinde sığır neslinin ıslahı için yapılacak teşkilât, üretme çiftlikleri ve şimdiye kadar yapılmış o-lan faydalı İşler vardır.
Bu müzakereler esnasında Ziraat Veküimiz kıymetli mütalâalarda bulunarak faydalı direktifler vermitir.
Bu mey anda   çiftçilere   tohumluk
tevzii meselesi de bahis mevzuu ol -
muştur. . .
-o-
Edirne Ticaret Odası
Edirne (Vatan) — Vilâyet sanayi ve ticaret odası meclis aza. sının yeniden intihabı yapılmıştır.
Yeni teşekkül eden meclis a-zalarından yeni reis de seçilmiştir. Reisliğe, eski reis Rifat Riza Vardarlı ipka edilmiştir.
Edirne (Vatan) — Peynir istihsal memleketi olan şehrimizde de peynir birdenbire piyasadan kayboluverdi. Son günlerde bakkallara müracaat edenler hemen ekseriyetle cYok, kalmadı» ceva-bile karşılaşmaktadır.
Bu seneki peynir istihsal miktarının geçen yıllarda olduğu gibi piyasanın ihtiyacına kâfi gelecek miktardan hiç te az bulunmadığına ve esasen peynirimiz bir ihracat maddesi olmadığına göre, gerek Istanbuldaki, gerekse Edirne, deki peynir yokluğu hayretle karşılanmıştır.
Edirnedeki peynir buhranının İstanbulun peynirlerimize yüksek fiyat vermesinden ve peynir tüccarlarının buna tamaen mallarını Istanbula satmak istemelerinden ileri geldiği tahmin olunmaktadır.
Maamafih mevsim sonu yaklaşmış ve yeni istihsal mevsimine pek az kalmış bulunduğuna göre, bu buhranın uzun sürmryerek tüccarın şimdilik satışında nazlı davrandığı peyniri piyasaya fazlasile arzedeceği ümit olunabilir.
Edirne Elektrik Fabrikası
Edirne (Vatan) — Elektrik fabrikası motor ve dinamolarının kurutulup temizlenerek tekrar faaliyete getirilmesi için geceli gündüzlü çalışmalara devam edilmek te olduğunu bildirmiştim. Temiz, leme ve kurutma ameliyesi bitirilen bir motorlu dinamonun montajı yapılmış ve bir iki gündür tecrübelerine başlanmıştır. Bugüne kadar yapılan tecrübeler müsbet neticeler vermiştir. Bugün yapılacak olan son bir tecrübe dahi müs bet netice verirse bugün ve yahut yarın şehre kısmî şekilde ceryan verilecek ve bu kısmî ceryan işi yavaş yavaş bütün şehre teşmil o-lunacaktır.
Ayni zamanda fabrikanın müteakip su feyezanlarından masun kalabilmesi için binada tahkim du varları inşa edilmekte ve diğer bazı esaslı tedbirler alınmaktadır.
Edirne 941 Bütçesi
Edirne (Vatan) —Vilâyetimizin 1941 yılı bütçesi hazırlıklarına alâkadar dairelerce başlanmıştır. Vilâyet Umumî Meclisinin müzakere ve tasdikine arzedilecek olan yeni yıl bütçesinin 1940 büt. çesinden farklı olmıyacağı tahmin edilmektedir. Bununla beraber 1941 yılı bütçesinde yol inşaat ve tamiratına ait faslın ehemmiyetli miktarda artırılacağı anlaşılmaktadır.
Edirnede Et Fiyatları
Edirne (Vatan) — Son günlerde şehrimizde et fiyatlarında bir yükselme vardır. Bir müddet evveline kadar 40 - 45 kuruş a-rasında satılan kıvırcık eti bugün 50 kuruştan aşağı satılmamaktadır,       i
Sığır eti de 35 - 40 kuruş arasındadır. Hayvanların yavrulama zamanı olması dolayısile kasaplıklar azaldığından bu yükseliş tabiî görülmektedir.
Edirnede Neş'eli Bayram
Edirne (Vatan) — Havanın müsait gitmesinden bayram şehrimizde iyi ve neşeli geçmiştir.
Bir seneyi mütecaviz zamandır devam eden Avrupa harbi içinde ikinci defa olarak kurban bayramını harp harici vaziyette ve sulhu selâmet içerisinde tesit ediyoruz. Fakat, bu öyle tes'rt ediştir ki, bunun amil ve saiki yalnız. Cumhuriyet hükümetinin başında bulunan kıymetli büyüklerimizle Millî beraberliğimizde ve kahraman ordumuzun yüksek kuvvet ve kudretinde aramak lâzım gelir.
Edirnede Ekmek Fiyatı
Edirne (Vatan) — Belediyenin un stoku yarın biteceğine göre, Toprak Ofisten alınacak buğdayların yeni mübayaat bedeli göz önünde bulundurularak ekmek narhının yeniden tesbiti lâzım geldiği söylenmektedir.
Evvelce bildirdiğim üzere Top. rak Ofisi şehir ihtiyacı için Belediye emrine 300 ton buğday tahsis etmiştir.
Yeni ekmek narhı henüz tesbit edilmemiş olmakla beraber 14 ku ruştan aşağı düşmiyeceğini söyli-yenler de vardır.
Edirnenin Erlerimize Hediyesi
Edirne (Vatan) — Kahraman askerlerimize bir şükran cemilesi olmak üzere memleketin her yerinde vuku bulan giyecek eşya te-berruatına Edirnemiz halkı da bü yük bir şevkle iştirak etmiş bulunmaktadır. Bu işe her hayırlı işte olduğu gibi yine Kızılay kurumu ön ayak olmuştur.
Edirne halkının bugüne kadar Kızılay Kurumu şubesi vasıtasile olan pamuklu mintan, çorap, eldi ven, kazak v* funilâ gibi muhte lif eşya ^berruatı 3788 parça\* bulmuştur. Bundan başka 330 par r; eşya Et bank Bakır şirbetinden gönderilmiş  bulıınmaktadn.
Zabıta Haberleri:
Katillerin İzinde
Beşiktaşta Köyiçinde oturan Tevfik adında birinin boğazından
kesilmek suretile öldürülmüş olarak bulunduğunu dün yazmıştık. Katillerin hüviyetleri zabıtaca tesbit edilmiş yakalanmaları bir saat n.eselesidir.
Dikkatsiz Hamal
Sirkeci vapur iskelesi hamallarından 5406 numaralı Bekir oğlu Osman Frat'ın sırtından attığı bir denk iskelede dolaşmakta olan Yaşo oğlu Jak'ın üzerine düşerek sağ ayağını kırmıştır. Jak Şişli çocuk hastahanesine kaldırılarak tedavi altına alınmış, hamal Osman yaklanarak tahkikata başlan, mıştır.
Küçükpazarda Yangın
Dün sabaha karşı Küçükpazarda Mektep sokağında çıkan yangın neticesinde iki ev tamamile bir ev de kısmen yanmıştır. Tamamile yanan evler Hasana ait I 6 numaralı ve Mustafaya ait I 2 numaralı evler, kısmen yanan da Ahmedp ait 14 numaralı evdir. Yangının neden çıktığı henüz tesbit edilememiştir. Tahkikata devam edilmektedir. Bundan başka Pangaltıda Dere sokağında Luizin evinden de yangın çıkmış ise de söndürülmüştür.
Araba Çarptı
Arabacı Mehmedin idaresindeki yük arabası Eminönünde Ömer oğlu Ali Kabakulağa çarparak muhtelif yerlerinden yaralamıştır.
Alacak Yüzünden
Meşrutiyet mahallesinde oturan Niyazi Yılmaz, bir alacak yüzünden çıkan kavga neticesinde ayni semtte oturan Nazım Ars-lanı bıçakla başından yaralamıştır.
Direği Görmemiş
Şoför Salâhaddinin idaresindeki 1874 numaralı otomobil Tepe-başında bir elektrik direğine çarparak hasara uğramıştır.
ŞEHtR TİYATROSU
İstiklâl Caddesinde KOMEDİ KISMI BU AKŞAM Saat 20,30 da PAŞA HAZRETLERİ
1 KAŞE
BAŞ vc DİŞ
NEZLES
GRîPiN
Sizi günlerce ıstırab çekmekten
kurtarır.
En şiddetli baş, diş, adale ağrılarını, Üşütmekten mütevellit bütün sancı ve sızıları keser. Nezleye, romatizmaya, kırıklığa karşı müessirdir.
Mideyi bozmaz. Kalbi ve böbrekleri yormaz.
Lüzumunda günde 3 adet alınır. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde pullu kutuları   ısrarla isteyiniz.
Dünkü Futbol Lig Maçları
(Başı 4 üncüde-) ^
tekrar başlamış ve 26 ıncı dakikada Salâhaddin altıncı, 28 ıncı dakikada da Arif 7 inci Galatasaray gollerini kaydetmişlerdir.
Bu sırada da teessüfle kaydedilecek bir hâdise olmuştur:
38 inci dakikada hakem bir penaltı cezası vermiş ve Topka-pılılar itirazda bulunmuşlardır. Protesto makamında da kaleciyi kaleden çıkarmışlardır. Galatasaray merkez muhacimi Gündüz de topu taca atmak suretile bu protestoya iştirak etmiştir. Devrenin son dakikalarına doğru Salâhaddin vasıtasile bir gol daha yapan Galatasaryalılar, maçı 8 -0 kazanmışlardır.
Beşiktaş - Bsykoz
Şeref stadında günün son maçını, şampiyonanın başında giden Beşiktaşla Beykoz arasında oynanmıştır,
Feridun Kılıcın    idaresindeki oyunun  ilk  dakikasında  yapılan .Beykoz hücumu, Beşiktaş müdafaasında kesilmiş ve Beşiktaşlılar mukabil bir hücumda Beykoz kalesine  kadar  inmişlerdir.   Fakat  Necminin  güzel  bir  blokesi Beykozu bir golden kurtarmıştır.
Oyunda tam bir hakimiyet kuran Beşiktaşlılar birıbirini takip eden hücumlarına Beykozlular, güçlükle karşı koyabilmişlerdir. Çok zevkli geçen oyunun 35 inci dakikasında bir Beşiktaş hücumunda. Hakkının sıkı bir sütü, Beykoz müdafiinin koluna çarpmıştır. Hakem berabere giden oyunda bu hareketi penaltı ce-zasile tecziye etmek garabetini göstermiştir ve bu suretle Beşiktaşlılar ilk gollerini kazanmışlardır.
Devre 1 - 0 Beşiktaş lehine neticelenmiştir.
İkinci devreye siyah beyazlılar çok canlı başlamışlardır ve bu arada her iki taraf ta birer gol tehlikesi atlatmışlardır. Beşiktaşlıların hakimiyeti tam şekilde devam etmesine rağmen devre 30 uncu dakikaya kadar golsüz geçmiştir.
Bu arada Beşiktaştan Hakkının bir hücumu Beykoz müdafileri tarafından durdurulmuş ve Hakkı da rakibinin üstüne hücum etmiştir. Beykozlular araya girmiş ler, fakat hakem bu harekete de seyirci kalmıştır.
31 inci dakikada soldan açılan bir Beşiktaş hücumunda Hakkı, bir kafa vuruşile ikinci golü de yapmış ve oyun, bundan sonra bir parça sertleşmiştir.
Biraz sonra da sağdan sola geçen topu Şeref, Beykoz ağlanna takarak takımına üçüncü golü de kazandırmıştır ve maç ta 3 . 0 Beşiktaş  lehine  neticelenmiştir.
Sokak Koşusu
Eminönü Halkevi tarafından tertip edilen sokak koşusu, kalk-evi ile Gülhane parkı arasında 3000 metrelik mesafe    üzerinde
yapılmıştır.
600 atletin iştirak ettiği bu müsabakada Fenerbahçeden Hü şeyin Albayraktar 6.59.4 dakika He birinci, Robert Kollejden Kos-tandinidis iknci. Sanat mektebinden Ahmet Hataylı üçüncü olmuştur.
Müsabakaya Kuleli lisesile Sanat okulu en fazla atletle iştirak ettiklerinden birer kupa almışlardır.
İkinci Küm3 Maçları
Jkinci küme maçları, dün Ka-ragümrük ve Anadoluhisar saha- | larında oynanmıştır. Karagümrük sahasında Şişli - Galata Gençlere 6-1, Anadoluhisarında da Beylerbeyi - Rumelihisara hükmen, Anadoluhisar - Alemdar 2 - 1, Hilâl - Anadoluya 2.0 galip gelmişlerdir.
B Takım Maçları
B. Takımları arasında tertip edilen lig maçlarına Şeref ve Fenerbahçe statlarında devam edilmiş, Fenerbahçe Istanbulspora, Beşiktaş Galatasaray hükmen galip gelmişlerdir.
-o---—
Esnaf Hastanesi Müşkül
Vaziyette
Esnaf cemiyetleri senelik kongrelerini ayın on beşinden sonra yapacaklardır. Cemiyet reisleri pazartesi gününden sonra bir toplantı yaparak kongre gününü tesbit edecektir.
Cemiyetin yıllık varidatı bu sene azalmış ve bu suretle cemiyet bazı güçlükler karşısında kalmıştır. Bu meyanda da Esnaf hastalıaneslnln idaresi müşkül bir vaziyet almıştır. Yeni kongrede varidat menbaları a-ranmak üzere kararlar verilecektir.
Yolunda Giden Çocuk....
PiRiNC MbttTMElCBEZELY&YUL AFBAIATES KDRNFLAVER İRMİK
VE   > A 9 II     II U U ü D 4|    UNLAR I
Tercih sizi aldatmryacak en dogTu hakikat işaretidir Israrla bakkalınızdan
ÇAPAMÂRKA Müstahzaratım İsteyiniz.
Büyük   bakkaliye   mağazalarında bulunur.
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (4000) lira olan 10000 adet küçük ve 20000 adet de büyük hasır süpürge (23/1/1941) Perşembe günü saat (10,45) onu kırk beşte Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından pazarlık usuMle satın alınacakta-.
Bu İşe girmek isteyenleri» (600) liralık kafi teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte pazarlık günü saatine kadar komisyona müracaatları lâzımdır.
Bu işe art şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.      (126)
o-
Kız Lisesinde Bir Toplantı
İstanbul lise vc orta mektep müdürleri yarın istanbul Kız lisesinde toplanarak, orta mektep ve lise talebelerinin daha verimli bir şekilde çalıştırılması meselesi üzerinde görüşecektir.
Engftnkfl Program
8 Program, 8,03 Ajans haberleri, 8,18 Hafif program (Pl.), 8,45 Ev kadını - Konuşma.
12,30 Program, 12.33 Şarkılar, 12,50 Aane haberleri, 13,05 Şarkı ve türküler. 13,20 Karışık program (Pl.)
18 Program, 18,03 Radyo caz orkestrası, 18,40 Radyo ince saz heyeti 19,15 Piyanist Virtüozlar (Pl.), 19,30 Ajans haberleri, 19,45 Kadınlardan fasıl şarkıları, 20,15 Radyo gazetesi. 20,45 Müzik 21 Dinleyici İstekleri, 21,30 Konuşma, 21,45 Radyo orkestrası. 22,30 Ajans haberleri, 22,-15 Cazbant (Pl.), 23,25 Kapanış,
Sunıbi ve Neşriyat Müdürü: Alımcı Emin YALMAN - Basıldığı yer; VATAN MATBAASI
ÎLAN FİYATLARI Kuruş
Başlık makta olarak 759
1 inci Sayfa Santimi 500
2   »      »        » 350
S   »      >         » 300
4   »      »          » 100
5    v       »           » 75
6   »      »          » 50
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik    6 aylık    S aylık    Aylık
1400        750 Marn; memleketler:
400
150 Kr.
Senelik    6 aylık    S aylık    Aylık
2700
1410
800 Kr.   yoktuı
8