PERŞEMBE 13
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CAÖALOGLU   No.   32
TELEFON: 24136 TELCRAT: VATAN İst
BAŞMUHARRİRİ
TEMİN YALİ
^
i
Kanunlarımız Hakkında
Umumî Bir Tenkit Yazan: Ahmet Emin Yalman
forgün 3 üncü sayfamızda
F iyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETES
Yıl: 1 — Sayı: 174
Franko'nun seyahati münasebetile ismi geçenler: Fra nk0> Mussolini, Hitler
BALKAN
Ufuklarındaki istidatlar
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
ulgaristan tekzipler neşretmeğe devam    ediyor.
Alman tayyareleri gelmemiş, tayyare meydanlarında Almanlar çalışmıyormuş....
Bütün mesele şuraya varıyor: Çocuk doğdu mu, yoksa doğmak üzere mi? Gebelik muhakkak olduğuna göre, tekziplerin ancak zaman itibarile bir manası olabilir.
Yarın soracağımız sual şu olacak: Bugün Romanya deyince ancak kuru bir isim anladığımız gibi, acaba Bulgaristan isminin aynı yolda bir mana ifade edeceği dakika ne zaman gelecektir?
Aklı başında Bulgarların, Bulgar Kralının, Bulgar hükümetinin
bir kısrm erkânının bir Alman işgalini katıyyen    istemedıkierine
şüphemiz yoktur. Yalnız acaba Bulgaristanda bir işgal teşebbüsüne karşı filî bir mukavemet yaratacak derecede şuurlu bir istik- j lâl askı var mıdır? Bundan şüphe etimek için her sebep vardır. Zaten Bulgar ordusunu Neuilly muahedesinden sonra Almanlar gizliden gizliye yaratmışlardır. Bu ordu üzerinde adeta bir tasarruf hakkı iddia eder gibi bir tavır almağı tabiî buluyorlar.
Mihverin Beşinci Kolu Bulgaristanda adaimakıllı işlemiştir. Bulgar hükümeti buna karşı durmak cüretini göstermemiş, belki de buna ihtiyaç 'ta duymamıştır. ÇoktanbeTİ söylendiğine göre, ecnebi parası kabul etmeği Bulgar gazeteleri tabiî saymışlardır. Hattâ mihver mümessilleri tarafından gönderilen bir makalenin, bir klişenin bedeli neden ibaret olduğu adeta bir tarife şeklini almıştır.
Gazetelerinin biri, ikisi olsun, yabancılara satılan ve buna karsı hassasiyet gösiermiyen bir memlekette millî ruba en berbat bir mikrop musallat olabilfmiş demektir. Bu yolda neşriyattan maksat hâdiselerin, millî mukadderat bakımından değil,    ecnebi
menfaatleri bakımından karşılanmasına yol açmaktadır. Bulgar topraklarında yakın bir istikbalde ne gibi hâdiseler göreceğiz? Alman askerî hareketleri başlayacak olursa Londradan selen bir haberde söylendiği gibi ingilizler bu toplantılar üzerine hava hücumları açacaklar mı? Bu hücumlar Rumen topraklarına ve Rumen petrol kuyularına teşmil
edilecek mi?
Bugünlerde bütün dünyanın gözleri Balkanlara dikili kalacak ve bu suallere cevap beklenecekti* .< i™-    , :
S. Sunııer
Berline Gidiyor
Londra, 12 (A. A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Daily Telegraph gazetesinin Liz-bondaki muhabirinin kaydettiği bir şayiaya göre, B. Sunner Berline gitmektedir. General Franco iae B. Mussolini ile görülecektir.
Keza, müzakerelerin şimal Afrika-sındaki İngiliz muzafferiyetlerinin akislerine de taallûk edeceği zannedilmektedir. Fakat General Franco ve B. Sunner'in yeni Alman veya italyan talepleri dinlemekten ziyade İspanyanın Mihver karşısındaki vaziyetini müzakere için hareket ettikleri bildiriliyor.
Müstakil Fransız ajansına göre Alman askerleri Bulgarîstana girerse Bulgaristan münakale yollarını bombardıman edecek   olan
İngiliz pike bombardıman tayyareleri
Mütareke mi İngilterenin Cebelitarık mı?
Haberleri İhtiyatla Telâkki Lâzımdır
Londra, 12 (A.A.) — General Franco'nun İtalya seyahati hakkında türlü türlü tahminler vardır.
İtalya ile İngiltere arasında akdi mutasavver bir mütareke projesinden bahsedildiği gibi Mihver devletlerinin Cebelüttarık'a taarruzları projesinden de bahsolunmaktadrr.
Radio Colombia'nm Vichy muhabiri bu akşam Mareşal Petain'in tavassutu ile bir mütareke imza edileceğini ve Mareşal ile Generalin İngiliz ve İtalyan murahhasları ile Fransa'nın cenubunda görüşmüş olduklarını iddia etmektedir.
Nevyork Times gazetesi ise, General franco ile Mussolini, Avrupa harbinde tavassut için vazedilmiş olan şartlar hakkında görüşeceklerini haber vermektedir.
Bu gazete muhabirinin telgrafında şöyle denilmektedir:
Sulh taarruzuna o suretle girişilmiştir ki, bundan ya muhasematın umumî olarak tatili, veyahut hiç değilse Akdenlzde muhasematın bırakılması neticesi çıkacaktır.
Londrada Amerikadan gelen bu haberleri teyit edecek bir gûna malûmat yoktur ve hayali olan bu haberlerin ihtiyatla telâkki edilmesi lâzım olduğu söylenmektedir.
Fransa İle İtalyanın Arasını
Bulabilecek mi?
. Berlin, 12   (A.A.) — Bir hususi
muhabir bildiriyor: Aldığımız malûmata göre, Gene-(Devamı Sa. 5, SU. 6 da)
ihtarını
Bulgar Gazeteleri Nasıl Karşıladı?
Sofya, 12 (A.A.) — D- N. B. ajansından:
Zora gazetesi yazıyor:
İngiliz başvekili, Haile Selâsic sempatisini ifade için hararetli sözler bulmuştur. Fakat Bulgaristan hakkında izahı imkânsız bir lisan kullanmıştır. B. Churchill geçmişte yapılan zararın tamirini vadedecek yerde, tehditler savurmaktadır. B. Churchill'in nasihatlerine göre, hareket etmek Balkanlarda bir cephe teşekkülü ve memleketin harap olmasını tazammun edecektir.' Bulgaristan ise bitaraftır ve evvelce de resmen bildirildiği veçhile topraklarında yabancı kıtalar yoktur. Kendisinden Almanyaya karşı bir cephe üzerinde yer almasını istemek, memleketin intihar etmesini istemek demektir.
Utro gazetesi, Churchill'in Bulga-rlstanı Almanyaya karşı harbe sürüklemek teşebbüsünü reddetmekte ve memleketin hiçbir kimse tarafından tehdit edilmekte olmadığını bildirmektedir.
Sofya, 12 (A.A.) — Havas: Amerika radyosuna nazaran, Bulgaristanda Balkan buhranımn müsait bir surette istihale etmekte olduğu zannedilmektedir. B. Churchill'in beyanatı tekzip edildiginden-beri Sofya'da hava sarih bir salâh göstermiştir.
(Devamı: S. 5. SU. 1 te)    —
İaşe Teşkilâtında Uç Umum Müdürlük
Vazifeleri: 1 - İaşe. 2 - Petrol.
3- Ticarî işler
Yazısı 5 inci sayfamızda
Romanya ve Bulgaristanda]
Neler Oluyor?
Eğer Bulgarîstana Girerlerse İngilizler Münakale Yollarını Bombalayacak
«BULGARİSTANIN TÜRKİYE İLE SIKI BİR DOSTLUK TESlS ETMEMESİ HAVSALAYA SİGAR ŞEY DEĞİLDİR
Londra, 12 (A.A.) — Müstakil Fran&uz ajansı bildiriyor:
İngiltere İle Romanya arasında diplomatik münasebetlerin kesilmesi ve Bulgarlstanın yakında Almanlar tarafından işgal edilmesi İhtimali matbuatın ele aldığı başlıca mevzulardır. Gazeteler Romanyadakl İngiliz elçisinin geri çekilmesinin önüne geçilemez Mr hareket olduğuna işaret ediyorlar. Zira Romen hükümetinin muvafakatlledlr kl Alman kurmayı Romanyayı harekât Uhhü İttihaz etmiştir. Binaenaleyh Romanyayı düşman işgali altında bulunan bir memleket addederek lâzım gelen askerî tedbirlerin alınması İngiltere için bir zaruret olmuştur. Gazeteler, Romanyadaki elçinin, B. Churchill'in nutkunda Almanyanm Bulgarîstana askeri bir hulul yaptığını söylemesi üzerine çekildiğini tebarüz ettirerek bu hareketin Bulgaristana karşı da bir İhtar mahiyetinde olduğunu yazıyorlar.
Balkanlarda Bir Nümayiş mi? J
Times gazetesinin   diplomatik
muharriri diyor kl:
Almanyanm Vunanistanı tazyik etmek için Balkanlarda şiddetli bir Mk«ıî-nfenaylş yansv-cagına dair bir çok alâmetler vardır. Bazılarına göre Almanya Sofya dahil olmak üzere Yunan hududuna kadar Bulgarlstanın bir kısmını İşgal edecek ve Yunana tandan ltalyaya bazı tavizlerde bulunmasını ve bilâhare ayni şekilde bir tazyiki Türkiye üzerine yapmak ümldlle Yuna-nlstanın harbe nihayet vermesini Istiyecektir. Bu kabil bir harekete Intrzaren İngilterenin Bük-reştekl elçisini geri çektiğine şüphe etmemelidir. Romanyadaki İngiliz elçiliğinin orada bırakılmasına İmkân yoktu. Çünkü Romanya hükümeti, Roman yanın Almanlar tarafından harekât üssü olarak kollanılmasın! kabul etmiştir.
(Devamı: S a. 5, SU. S te) =
De Gaulle
Ve Vichy'de Yapılan Değişiklik
HÜR FRANSIZ  KUMANDANI DA   BALKANLARDAN BAHSEDİYOR
Londra, 12 (A.A.) — Reu-ter: Vichy hükümetinde yapılan değişikliği dün aksam radyoda tahlil eden hür Fransızlar reisi General de Gaulle eecümle şunları söylemiştir:
Berlinden idare edilen Vichy kombin ezonla r ı bütün Fransay i tiksindirmekte ve nefret uyandırmaktadır. Fransız kıtalarının yardımına mazhar olan İngiliz kuvvetleri italyanları Bingaziden tardederek her taraftan Habeşis-tana girerken Çad gölü mıntaka-sırvdaki kıtalar da Trablusgarpta ınuzafferanc harekât yapmaktadır. Diğer taraftan İngiliz filosu istediği gibi Cenovayı bombardıman etmektedir. Bu harekâta karşı düşman da Lâtin denizinin her iki ucunda mukabeleye hazırlanmaktadır.
Balkanlarda düşman askerleri yerleşmekle ve hücum tayyareleri sark yolunu açmağa hazırlanmaktadır. Düşman Fransız Suriyenin oynıyubileceği esaslı rolü takdir | ediyor. Bu sebeple burasını istilâ etmeden evvel zararsız bir hale sokmağa çalışıyor.
Şimalî Fransız Afrrkaaında da düşman nüfuzumu arttırmak maksadı ile kuvvetlerimizi zarar ver-
miyecek bir hale koymak için me-(Devamı: Ha. 5, 8Ü. % de) X
Türk Ordusuna
I
YAZAN:
Nizameddin
NAiir
Tepedelenlioğlu
İngiliz Başvekili diyor ki; «— Alman ordusunun Bulgaristan yolu ile harekette bulunması için hazırlıklar yapılmıştır.» Ve ilâve ediyor ki; 4— Türkiyede hazır bekliyen kuvvetleri ahetmek için, Almanların, çok daha fazla hazırlanmaları lâzımdır.»
Yer yüzünde ne kadar hakikat varsa ve tarih ne kadar hakikat tanımışsa hepsini şahit tutar ve derim ki;
«— Hangi kuşun nereden, ne zaman havalanacağını ve nereye kaç kanat sallıyarak ulaşacağını belki İntelicens servisi muhfibrmiz İngiltereye haber verebilir. Ve bu İngiltere, Alman ordusunun Bulgaristan yolu ile harekette bulunması için hazırlıklar yapıldığını söylerse buna inanılabilır. Fakat ne gözün ne zekânın ulaştığı u-fuklarda, ne de maveralarda, ne dost ne düşman hiç bir iz'an Tür-kiyede hazır bekliyen kuvvetleri altetmek için kimin hangi hazırlanışı az ve kimin hangi hazırlanırı yetkindir? Kestiremez. Kestirilemez bu! Ve hiç kimseye sormadan, benden üstün birine baş vurup danışmadan, hiç bir vatandaştan bir salâhiyet aramadan ve hiç kimse tarafından yalanlanmıya-' cağıma emin olarak ilâve ve ilân ! ederim ki;
«— Türkiyede hazır bekliyen kuvvetleri, hiç bir suretle altetmek mümkün değildir. Zira Sal-çuk Türklerinden Osmanlı Türklerinin imparatorluk tesellüm ettikleri günden beri dünya, ilk defa bir Türkiye görüyor ki harp, mukadderse şayet, ona bir sürpriz olmıyacaıktır. Hâdiselerin hiç bir
tecellisi önünde, en kötü şartlar (Devamı S a. 3, SU. 5de) =
¦
nsızların
Amerika Ayanı da
'ardım Lâyihasını Kabul Etti
Vaşington, 12 (A.A.) — Haber alındığına göre, ayan hariciye encümeni de harp malzemesi kiralanması hakkındaki kanunda mebusan meclisinin yaptığı dört tadili kabul etjmiştir. Bu tadiller
şunlardır:
1 — Kanunun    müddeti    30
haziran 1943 te n-ihayet bulacaktır. ,x *     r   '
2 — Parlamento, mebusan ve ayan meclislerinin ekserLyetiârâ ile verecekleri bir kararla kanunu îl-ga edebilecektir. Bu ilga kararı verildiği takdirde Reisicumhurun vetosuna tâbi olmıyacaktır.
3 — Kanunda hiç bir hüküm, vapur kafilelerine harp gemilerinin refakat etmesine müsait bir tarzda tefsir oluremıyacaktır.
4 — Mevcut askerî malzemenin başka bir devlete devrinden evvel Reisicumhurun ordu ve donanma reislerile istişarede bulunması lâzımdır.
Fra Mukavemeti Artıyor
Londra, 12 (A.A.) — Daily Telegraph gazetesine Nevyork yolu ile Tunus'tan ve Vichy'den gelen haberler Alman şantaj ve entrikaları karşısında Fransız mukavemetinin gittikçe daha bariz bir hale geldiğini göstermektedir. Fransanın sabık Akdeniz donanması başkumandanı ve şimdi Tunus umumî valisi olan Amiral Jean Esteva, herhangi bir mütecavize karşı ilk ihtarda bulunmuştur. Amirala gazete muhabirlerinden biri bazı şayiaların ne dereceye kadar doğru olduğunu sormuş ve bu şayiaların 20 ikincikânunda askerin kışlalarda silâh başı edildiği zaman en mübalâğalı şeklini almış bulunduğunu tasrih etmiştir. General VVeygand'ın mezkûr tarihten dört gün sonra ansızın tayyare ile Tu-nu6a gelmesi ve ayni gün öğleden sonra avdet etmesi üzerine bu şayialar bir kere daha ısrarla tekrar edilmiştir. Amiral bu suale General VVey-< Devamı Sa. 5, Sü. 1 de) XX
Avîonyaya 11 Kiîometro Kaldı
Nevyork, 12 (A.A.) — United Press ajansına gelen bir telgraf, Arnavutlukta sahil mınta-kasında ilerliyen Yunan kuvvetlerinin Avîonyaya I 1 kilometre mesafede olduklarını bildirmektedir.
Diğer taraftan Tcpedelen -Avlonya istikametinde ilerliyen Yunan cüzütamları Avîonyaya 24 kilometre mesafededirler.
Cenerai  VVavel
Yunan Ordusunu Takdir Ediyor
Londra, 12 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının Atinadaki muhabiri yazıyor:
Vradini gazetesi, General Wa-vell'in Yunan ordusunu takdir ve tazimle yadeden bir beyanatını neşretmistir.
General ezcümle diyor ki:
Kahraman  müttefikimiz    Yunanlıların Arnavutluktaki    güzel (Devamı Sa. 6, Sü. 3 de)
Romanyaya Verilen Notanın Metni
«ALTI  AYDANBERİ ALMANYAYA TÂBlSlNİZ»
Londra, 12 (A.A.) — Avam Kamarasında   Romanyaya dair sualler
sorulmuştur.
Hariciye nazın B. Eden yeni beyanatta bulunmaktan imtina etmiş, fakat verdiği talimat üzerine Bük-reşteki İngiliz elçisinin Romen hükümeti reisine tevdi ettiği aşağıdaki notayı okumuştur:
«Altı aydanberl sizin idareniz altında bulunan bu memleket hükümetinin tomamılc Almanyaya tâbi bulunduğu pek aşikâr bir hal almıştır. Yalnız vak'alar değil bizzat sizin alenon yaptığınız bir çok beyanat (Devamı: Sa. 5, Sü. 3 te) +
ayıp
Kolay gele ustacığım, bu hazırlık ne?
Benim usulüm böyledir. Yeni bir yere gideceğim zaman, 4masın diye bu kumaştan elbise giyer öyle yola çıkarım!
Eüyük Tarihî Roman
YAZAN: /A.SAMi TEZtf
Hızır, " Can Kaygusuna Düşerek
Bileği Titriyecek Kimse Varsa Saftan Çıksın!,, Diye Haykırdı.
Belediyede:
m
ezzının
57
Sazin  sesi  mümin- | laşmak olduğunu anladı.
İcri ibadete davet ederken geceyi bin bir endişe içinde uykusuz geçirmiş sararmış çehrelı bostancılar odasında namazı kılarak Allahtan günahlarının affını ve canlarının korunmasını ağlıya ağlıya nryaz ettiler. Bu sırada Şey-hıslâmın   teessürü büsbütün
Fakat Hızırın yüreği kabarmamış, vuruşmayı arzulamamızı.
Dövüşen tarafların ıkısı de aynı kanı taşıyordu, her iki taraftan da vurulan yere yıkılırken: — Yandım anam! Diye haykırıyordu. Ve ağır bir yara alıp da gözle-
artmıs ve   Zülâli ile Epiri   Zade  rini hayata kapıyan her iki tarafın adamlarının da son sözü:
y c •
Namusu ulemayı kurtarın, âhiri ömrümde şu beyaz libasım kızıl kanımla boyanmasun, diye yalvarmağa başlamıştı.
Can kaygusuna düşen müftü onu kurtarmak emelile daha ileri
giderek:
— Esasen    erbabı    cemiyetin
muratları aşikârdır. Padişahı hal
— Allah... Oluyordu. Nrçin... Gerçi haklı taraf, haksız taraf diye dövüşenleri ikiye ayırmak pek de mümkündü vc hattâ Hızırın kalbinde davalarının doğruluğundan yana zen< kadar tereddüt uyanmamıştı. Fa-
Vali
ımız
kat asıl kanı akanların bu işteki
Boğazın Sahil Yolu Üzerinde Tetkiklerda
Bu undu
Vali ve Belediye Reisi Dr. Lûtfi Kırdar dün Bebek - îstinye yolu üzerinde tetkiklerde bulunmuştur.
istanbul belediyesi bu sene bütçesinden bu yolu genişleterek esaslı bir şekle sokmıya karar vermiştir. Boğazın bu sahil yolu inşaatı yaza kadar ikmal edilmiş nlbcaktır.
Keresteciler - Eyüp Otobüslerinin Yolu Değiştiriliyor
Keresteciler - Eyüp otobüsleri sahil boyunu    takiben jrıdip gelmekte
İCRA İŞLERİNDE SÜRAT
Ellerinde Kuvvetli Delil Ve
Vesikası Olmayanlar Fuzulî Dava Açamıyacaklar
Piyasa Haberleri:
Adliye ecilcrc v<
Vekili Feth
rolleri sadece emre itaatten ileri
idiler. İstanbul   belediyesi, son ver-
diği bir kararla bu yolda bir tadilat yapmıştır. «
Otobüsler, bundan sonra Eminönü, Fatih, Çarşamba, Balat yolu İle sahile İnerek Eyübe gidecekler ve ayni yolla döneceklerdir. Eminönün-den Balata kadar olun sahil boyundaki münakale de Haliç vapurlarile
ederek halkı ıstıraptan halâs e- geliyordu ve davanın kazanılma-delrm. Ben dahi münasip görü- sında da, kaybedilmesinde de len yerde mazulen ikamet ede- ^ kazançları yine bir hiçten rbaret rjm.> ; olup kalacaktı.
Diye Lpiri Zade ve Zülâlinin İbrahim Paşanın kazanması bile ifşasından korktukları sırrı halinde şu ölüp gidenlerin lâşele-ortaya attı. \rı boğazlattıkları hasrmlarile bir-
İmparatorlugun ileri gelen ri- l&te bir çukura doldurulup unu-| temin ednece^,.. Bu suretle" bu hat-cali bu sözleri hayret ve dehşetle dinlemelerdi. O sırada kapı açıldı ve Damat İbrahim Paşa kapıda göründü. Eakiden huzuru kalplere şevk ve şadi içinde geçecek günJerin zevkini müjdeleyen bu vezir, şimdi korku vc ıstırap veriyordu.
Ve titreyen bir sesle: — Ben ölüm eri olmuşumdur. Ancak velinimetimizin    halâsına çare tedarik edelim diyebildi. Maamafih ibrahim Paşa henüz
UmıSinıl kcsîTlcmL?tI1*.    .... v        kuklan taraf kazanırsa şu kumla- kabe komisyonunun   kovduğu et ti Nitekim b„ „..ÜJ AW, K.P-        „ d ^   ^
11 v 5 cjan a^an ^anı boynundan çıkardığı çevresini bağlıyarak dindirmeğe çalışan ve ömrü boyunca çolak kalacak adamın hissesi ne olacaktı.
Beyni uğulduyor, içi sızlıyordu. O, artık kan akmasına tahammül
edemiyordu.
tulmıyacak mıydı ve sağ kalanların alacakları da üç beş akçe atiye olmıyacak mıydı.
L&le sefasının ve helva sohbetinin devamından onlara düşecek hisse neydi ve ne olabilirdi. Olsa olsa zevkten nasipleri saray bahçelerinde lâle tarhları arasında koşuşarak şeker kapışarak, gülü-
tan on otobüs kazanılacak ve diğer hatlara verilecektir.
Kasaplar C?miy3tinin Senelik Kongresi
Yeni İdare Heyeti İntihabı
Yapıldı
Kasaplar   dün senelik kongreleri-
ıı Okyar ga-,i beyanatında ta-dilli icra kanunundan sonra icra işlerinde memnuniyete değer bir sürat hasıl olduğunu söylemişti. Dün bir muharririmiz bu hususta telûikat yapmıştır. TadiHi yeni icra kanunu 10 eylül 940 tarihin-denberi /meriyete girmiş bulunuyor. Bu kanun tatbik edıldıku n sonra da başka mahkemelere ait bir çok işler istanbul icra merciine verilmiştir. Vekâlet bundan sonra da icra kadrosunu takviye etmiştir. Baş-k.» mahkemelere ait işlerin icraya verilmesi bunların daha süratle intacına sebep olmuştur, istihkak davaları, tetkiki ticaret mahkemelerine ait olan itirazların kaldırılma talepleri, tetkiki sulh mahkemelerine ait olan tahliye işleri ve bilhassa imza ve mühür tatbiki ve istıktab meseleleri tamamen icra mercilerine verilmiştir. Eskiden elinde bir dosya bulunan icra mercii işi netice-
lendirmek için aynı davaya ait başka içlerin ba^ka mahkemelerde yapılacak tetkikatın da buraya gelmesi icap etmekte idi. Halbuki Mmdı butun bu işler icrfl merciine verilmiştir. Hâkim bir davaya ait bütün delilleri kendisi tetkik ve teshil ettiği için iş çok kolaylaşmakta ve netice de çabuk alınmaktadır. Eskiden bu gibi işler başka başka mahkemelerde görüldüğü için vakit kazanmak maksadile bir çok davalar açılırdı. Şimdi elinde kuvvetli delilleri
ve vesikaları olmayanlar fuzulî dava açamadıkları için dava a-detleri de azalmaktadır. 9 39 senesinde yalnız icra merciine gelen hukuk işleri 4500 kadardı. 940 senesi eylülünden bugüne kadar bu miktar beş bini bulmuştur. Gerçi 3,5 ay içinde beş yüz kadar bir fazlalık vardır. Fakat diğer bir çok mahkemelerin işleri de yarı yarıya azalmıştır.
Bakerin Dosyası Ankaraya Gönderildi
sen ve haykırrsan güzel cariyelerin kıvrak seslerini uzaictan duy- nl- Sütlücedeki cemiyet merkezinde mak olabilecekti. yapmışlardır. Senelik rapor okunup
Ya berikiler! Eğer kendi    tut- ( kabul edildikten sonra, fiyat müra-
tan adındaki cesur rarak:
— Bak Abdi, görürsün ki söz ayağa düşer, mertlik darda kalanlara müşkül zamanlarda el u-zattnakla olur. Şevketlû hünkâr seni kaptan paşalığa yücelendi. Derhal tersaneye varup leventleri başına topla ve şerirleri dağıt; olzaman hünkârın sonsuz teveccühlerine ve in* ara ve ihsanına gark olursun.
Diye onu teşvike başladı.
Abdi Kaptan kubbe vezirliği-1 ne srfıriyet ve iltimasın kuvveti-le yükselmiş değildi. Akdenizde, I KızıldenızKİe,  Adriyatikte  fırtına ve kasırgalarla mücadele ede ede ( ve her çeşit düşmanla dövüşe dövüşe nam salıp, mevki almıştı.
Leventleri toplamak içuı kayıklar getirtti ve yanma saraydaki leventlerden elli kadarını alarak Saray'burnuna doğru ilerledi.
Yeni Kaptanı deryanın bu hareketini isyancılar derhal haber almışlardı. Kendi de eski bir levent olan Patrona Halil, eğer tersaneden kapı yoldaşları bu yana geçerse ve Padişah tarafını tutarsa işin bir hayli sarpa saracağını biliyordu. Yanma çerden çöp ten insanlar almıyarak muntazam askerlerden bir orta düzerek Sa-rayburnuna doğru koştu ve giderken Hızın da görüp: |
— Ağa şimdiye kadar bir zorlu çatışma olmamıştı. Yeni Kaptan Paşa sarayın öbür yanından çıkıp Tersaneye geçmek muradında imiş, yanında bir hayli levent var ve binlercesini de kandırmağa gider. Ben onunla kar- j şılaşmağa giderim ama, ardımızdan saraydan da çevrilmek var, | güvenim sensin, benimle bile gel diye yalvardı.
Hızır da işin ciddiyetini anlamıştı. Hemen adamlarını topladı ve zorlu bir Çatışmaya girmeden evvel hepsinin silâhını teker teker muayene ederek:
— Görelim bakalım nice yi-gidermişiniz, eğer içinizde çarpışırken yosma nişanlısını düşünerek yüreği, can kaygusuna düşerek bileği titreyecek kimse varsa
saftan çıksın.
Diye haykırdı ve sonra bir tek adamın kılını bile kıpırdatmadığını görerek önlerine düşüp Salkım söğüde doğru yollandı. Hızırın adamları Sarayburnuna varıncaya kadar Patrona ile Abdi Kaptanın levemtleri vuruşmağa çoktan başlamışlardı. Boğazın mavi suları burada sahili yalıyarak hızla akıyor, kenardaki beş on kayığın arasına devrilmiş yiğitlerin yaralarından akan kanlar suları bulandırıyordu.
Abdinin leventlerinden otuz, Patronanın leventlerinden elli kadarı yere serilmistû
Hızır bir lâhza yerde yatanları süzdü ve sonra Kaptan Paşanın çevirmek istediği manevranın bir an evvel sahüe varıp kayıklara atlayarak karşı sahile  u-
Kasaplar, bundan evvel komisyona
on beş günlük bir fiyat konmasını
toklıf etmişse de kabul edilmemişti.
Kasaplar cemiyeti bunun için Vekâlete de müracaatte bulunmuştur. Kasaplar bir sene zarfında Tayya-
Meşhur Eroin Kaçakçısı Ziya
öldürüldü mü?
Ziyanın Üzerindeki 3000 Liada
Meydanda Yok
Tarlabasmda Çatıkkaş sokağında 35 numarada oturan sabıkalı eroin kaçakçılarından Ziyanın eroin balonunun patlamasile bazı yerlerinden yaralanmak ve yanmak suretile öldüğünü yazmıştık. Zabıtaca yapılan tahkikat neticesinde Ziyanın eroin yapmak İçin gaz ocağını yaktığı sırada ocağın patlamasile yaralandığı anlaşılmıştır. Ziyanın babası Hilmi Müddeiumumiliğe müracaatle, oğlu Ziyanın bir kaza neticesinde ölmedi-
re   cemiyetine 76400 Ura   teberrüde ğini, Ziyanın arkadaşı   Kenan tara-(Arkası var)   | bulunmuştur.  Esnaf    hastahanesine j fından öldürülmüş   olduğunu ve bu
Soruyorlar?
Bir yardımcı   muallim telefonla soruyor ve diyor ki:
«Yardımcı öğretmen olarak çalıştığımız mektebin bütün eea« öğretmenleri ayın banında maaşlarını alınırlardır. Bizim gribi öğretmenlikten başka bir geçinecek geliri olmryanlann hâla Udnclkâ-11un ücretleri verilmemiştir. Borç ödeyemez, geçinecek harç aJamı-yacak vaziyette kalan bir öğretmenin talim ve tedris vazifelini hakklle ve düşünce*! sağlam bir kafa İle başarması mümkün müdür? Öğretmenlik gibi en mühim bir vazifenin geri kalmaması İçin nakliye vasıtalarına yetişmek ve İstanbul gibi bir semtten diğerine gitmek için bir hayli nakliye masrafı vermiye mecbur olan bizler bu masrafı nereden temin edebiliriz? Bu vaziyet karşısında vazife görmek imkânları gittikçe azalacaktır.»
Bu mütalâaya İlâve edilecek tek söz yoktur. Maarif Vekâletinin dikkat nazarını celbederlz.
_J
1100, fakir esnafa da 1100 lira vermişlerdir, i Yeni idare heyetine, Rıdvan, Şe-hap, Kemal, Rıfat, Hüseyin Avnl, Ah Rıza, Yunus seçilmişlerdir.
Cadde ve Meydanlar
Yeşillendirilecek
Şehircilik mütehassısı mimar Pros-tun plânında yeşillenecek sahalar plânlı bir şekilde değildi. Vali ve Belediye Reisi Dr. Lûtfi Kırdar dün imar müdürlüğüne verdiği bir emirle cadde ve maydanların da yeşillen-dirilmesinln tatbikat plftnma konulması kabil olup olmadığının tetkikini istemiştir.
-o
Matbuat Balosu Şubatın 22 sinde
Bu sene Matbuat balosu şubatın 22 sinde Taksim Belediye gazinosunda verilecektir.
Bu seneki baloda Avrupadan getirilen artistler fevkalâde bir revü tertip edeceklerdir.
Davetlilere verilmek üzere zengin hediye ve kotıyonlar temin edilmiştir.
O geceye mahsus olmak üzere saat 12 de neşredilecek olan Balo gazetesi en tanınmış muharrirlerle karikatüristlerimizin eserlerini ihtiva edecektir.
işte Ziyanın karıaj Anna'nm da parmağı olduğunu İhbar etmiş ve Ziyanın üzerinde bulunan üç bin liraya yakın paranın da meydanda olmadığını ilâve etmiştir.
Hu husustaki polis raporu şudur:
Tarlabaşı caddesi Çatıkkaş sokak 35 numaralı evde gaz ocağı patladığından dolayı yaralanıp beyoglu hastahanesinde ölen sabıkalılardan Ziyanın bu evde eroin İmaline çalışırken cezanın imali sırasında ateş almasile yanıp öldüğü tesblt edilmiş,
ev dahilinde yapılan aramada asit kokulan ile kireçler görülmekle beraber eroin bulaşıklı kaplar ve boş amonyak şişeleri bulunmuş, Ziyanın karısı Anna ile sabıkalılardan Şişli Mecldiyeköy ikinci Taşocak sokağın-oturan Kenan Çalganm beraber çalıştıkları anlaşılarak yakalanmışlar, tahkikata başlanmıştır.
Ticaret Müdürü Ankaraya   Gitti
Mıntaka Ticaret Müdürü Vekâlet tarafından Ankaraya davet edilmiştir. Bay Sait Rauf Sarper bugün Ankaraya hareketle Vekâlete gelen lâstiklerin tevzii hakkında malûmat verecektir.
Kundura Fiyatlarında IhıikârVarmı, Yokmu
Bundan bir müddet evvel kundura fiyatlarında ihtikâr yaptığından dolayı Fiyat Murakabe | komisyonu tarafından tetkik edilmekte olan Baker mağazasının işi'henüz halledilmemiştir.
Baker, sattığı ayafckapların fiyatlarındaki fazlalığı kabul etmekle beraber, bunların modaya tâbi ayakkaplar olduğunu ve modası geçtikten sonra fiyatların dörtte üç nısbetinde tenezzül edeceğini söyliyerek kendisini müdafaaya çalışmıştı.
Bir kaç haftadanberı bu iş lazerinde çalışan Fiyat Murakabe komisyonu kararını almakla beraber Vekâletle de temasa geçmek üzere Fiyat Murakabe bürosu şefi Ticaret Vekâleti müfettişlerinden Bay Muhsin Baçı göndermiştir.
Yakında  Baker işi    hakkında
kati karar alınacaktır.
Bulgaristana Pik Demir ihraç Ettik
Dünkü İhracat 330,000 Lira
Dün muhıteiıf memleketlere 330.0UO liralık ihracat kaydedilmiştir. Bu arada Bulgaristana 8O.O00  liralık pik demir    ihraç
edilmiştir.
Diğer taraftan Amerikaya 92 bin liralık yaprak tütün, Slovak-yaya deri, Homanyaya, Fılıstıne balık, Finlandıyaya tütün, Macaristan a kusDe gönderilmiştir.
Mdouoat .çın
2,800,000 Lralık kontanjan
sa-to-
1939 Tütün Rekoltesi
9 şubat 1941 tarihli nüshamızda Türkiyede istihsal edilen tütünlerin miktarını gösterirken sene yanlışlıkla 1940 olarak çık-ruçUr   Halbuki bu miktar   1939
rek
oltesidir.
0

% 1
¦r;1
Son günlerde Almanyaya tılması kararlaştırılan yağlı hum ve hububat için ayrılan 2.800.000 liralık kontenjan İzmir, Mersin, İstanbul birlikleri a* rasında taksim edilmiştir.
İki İhtikâr Suçlusu Adliyeye
Verildi
Fiyat Müraakbe bürosu memurları son günlerde şehrimizde
ihtikâr yapan bir çok muhtekirleri yakalamaktadır. Dün Üsküdarda Haklmiyetimilliye   caddesi    188
numarada Nurettin oğlu Hüseyin iriş 47,5 kuruşa satması icap e-den sabunları 50 kuruşa satarken yakalanarak Adliyeye verilmiştir.
Bundan başka Pangaltıda Ha-lâskârgazi caddesinde 161 numarada Sava oğlu Vasıl 48 kuruşa sattığı kokulu beyaz sabunların (maliyet fiyatını gösterir fatura ibraz edemediğinden milli korunma kanunu hükümlerinden olmak lazere Adliyeye teslim edilmiştir.
Senelik kongrelerini Sütlücedeki merkezlerinde   yapan   Kasaplar
cemiyeti azalan
Talebe Birliği Yakında Faaliyete
Geçecek
Yeniden teşekkül edecek Talebe Birliğinin tahkikatının bir an evvel bitirilerek müsaadesinin verilmesi için alâkadarlara emir verilmiştir.
Vilâyetçe müsaadesi verildikten sonra Birlik derhal faaliyete geçecektir.
Tekrar açağı indim ve kütüphane odasına geldim. Ocak ha/.ırlanmıs, fakat yanmamıştı. Kendim yakmak İstedim, kibrit bulamadım.
Yatak odasında kibrit vardı, fakat tekrar odaya çıkrruya ve hizmetçilere görün-mlye cesaretim yoktu. Usulca yemek odasından alayım, dedim. Frlth'ln oradan çekilmesini bekledim. Belki o da benim halimi tenkit eder diye korkuyordum.
Yavaşça yemek odasına girdim. Ortada bir kibrit kutusu duruyordu. Hemen alıp cebime atacaktım.
Frlth odaya girdi.
— Birisini mi aradınız? Diye sorunca:
— Kibrit istiyordum, dedim.
Hemen bana sigara   kutusunu   uzattı ve kibrit yakmağa hazırlandı. Kabahatli bir tavurla:
— Hayır, dedtm. Kütüphane odasında ocağı yakmak İstiyordum.
— Sabahları kütüphane odasının orağını yakmak âdet değildir, tik Mlsls dö Vinter sabahları küçük salonda otururdu. Ama emrederseniz orasını da yakayım. Dedi.
Ben ürkerek:
— Hayır hayır, ben de küçük salona giderim- Diye oradan uzaklaşırken o, arkamdan İzah ediyordu:
— Küçük salondaki masada mektup kâğıdı ve mürekkep var. tik Mlsls dö Vlnteı orada oturur mektup yazar, telefon ederdi
Dahili telefon da oradadır.
Belki Mlsls Danvers'e bazı emirler ver» hm ı. isterseniz...
— Teşekkür ederrm, Frlth-
Deyip hemen oradan kaçtım. Küçük salonun nerede olduğunu bilmiyordum. Ve bilmediğimi de söylemeğe utanıyordum.
Sanki blllyormuşum gibi soldaki bir kapıya doğru yürüdüm. Frlth arkamdan bakıyordu. Gözlerinde bir İstihza gölgesi sezmekten korkuyordum. Çok terbiyeli bir tavurla:
— Küçük salonun kapısı o değildir, efendim.
Karşısındakldir demesin mi?
Utancımdan yerlere gcçrim. Hemen ö-ııum ı< duran kapıyı açıp İçeri daldım. Orada ocak yanıyordu. Köpekler de ocağın ö-nüııde uzanmışlardı. Küçük Jasper bana doğru koştu. Gözleri İyi görmlyen annesi basını kaldırdı. Kokladı, beklediği kadın olmadığımı hlssedlnre homurdanarak başını çevirdi ve yattığı yerde kaldı.
Küçült salon zevkli ve zarif bir kadıu ta-
rafından tanzim edilmişti. Her eşya ayrı ayrı birbirine uydurulmuş, manzarası da pek (tatildi. Bahçeye bakıyordu. Orada kızıl bir sardunya çayın baltan başa uzanıyordu.
Bunların renkleri odayı adetâ bir kızıl nlev filbl sarıyordu.
Yazı masasının basına oturdu. Çekmeleri açtım. Her şey muntazam ve tertipli »dl. Dosyaların İçinde revap verilecek veya cevap verilmiş mektuplar ayrı İdi. Mander-ley'e muhtelif tarihlerde davet edilenlerin listeci vardı. Davetlerde yenilen > emeklerin listeleri vesaire gibi eve alt kâğıtlar tasnif edilmişti. Bir şiir kitabının kabında gördüğüm sivri ve hırçın yazı İle bütün bunlar yazılmıştı. Başka birisine alt bir çekmeceyi açmış da suç esnasında yakalanaeakmışınt gibi bir heyecan hissediyordum.
Mektup kâğıtlarının kenarında Mander-ley yazılı idi. Kart vizitler üzerinde ise Mlsls dö Vinter İsmini gördüm. Bütün bunlar hana alt değildi.
Tam o sırada telefon çaldı.
Kalbim çarpmağa Inuşladı.    Titreyen bir
elle telefonu açtım. Uzaktan kadm mı, erkek mi kime ait olduğu belli olmıyan yabancı bir ses konuşuyordu:
— Kim konuşuyor, kimi İstiyorsunuz? Diye sordum. Uzaktan cevap verdiler:
— Mlsls dö Vinter..,
— Yanlış.. Mlsls dö Vinter burada yok. Bir sene evvel öldü.
Telefonu kapadım. Şaşkın bir halde İdim. Biran sonra yüzüme kan hücum etti ne mü-nasebetslzceslne cevap vermiştim. Telefon tekrar çaldı. Bu defa ses daha açıktı. Mlsls Danvers olduğunu ve dahili telefonda beni aradığını hemen anladım. Bu derece budalalık olamazdı. Fakat ben bunu yapmıştım. Şimdi hatamı tamir için anlatıyordum:
— Telefonda sesinizi alamadım. Danvers şaşırdım. Beni aradığınızı ve dahili telefon olduğunu anlıyamadım. Zannettim kl...
— Sizi rahatsız ettiğim için affedersiniz, efendim. Yemek listesini oraya masanın ü-zerlne bırakmıştım. Münasip mi diye soracaktım.
Hemen masanın üzerindeki kâğıda baktım: «Istakoz, dana kızartması. Kuş konmaz. Buzlu çikolatalı tatlı...» Mükemmeldi. Ne itiraz edebilirdim?
— iyi, her şey İyi ve güzel, Misis Danvers... Diyebildim.
Tekrar ayni soğuk seslle sordu: t
— Dana kızartması İle ne salça istersiniz ?, ,   | ...
(Devamı var)
GÖNDEN
G İÜ N E
Tarih Bir Tekerrürdür
Yazan: ÜC YILDI2
ir Vichy telgrafında Du-Çeyi görmeğe giden General Franko'nun «-bir mutavassıt olduğunu vc ingiltere ile İtalya arasında münferit sulh müzakerelerine başlanması muh temel»   bulunduğunu    okuduk.
Ikı gün evvel de bir başka ajans kalyada bir idare değişikliği orması ve Mareşal Badoglio^ nun diktatör yapılması lehinde bir cereyandan bahsetmekteydi.
Bunlar belki de bir takım tahminlerdir: İtiraf etmeli ki vakaların hakikatine gayet iyi uyan tahminler.
Fakat öte tarafta tahmin olmayan bir hakikat vardır ki İ-taiyanın Afrika ve Arnavutluk müstemlekelerinde uğradığı, ken di tabirleri veçhile, topyekûn bozgundur.
Bu hakikati öteki tahminler ve ihtimallerle bir araya getirirsek «tarih ezelî bir tekerrürdür» hikmetinin en parlak misalini verecek şu manzara ile karşılaşırız:
Fransa haziranda ne vaziyette idiyse italya da bugün o vazıyettedir. Şu farkla ki Fransa anavatan toprağında, kalbe daha yakın bir yerinden vurulmuştur. Halbuki kalyanın unmaz yarası Arnavutluk ve Afrika ile kendisi için yine bir nevi anavatan toprağı demek olan İtalyan denizlerindedir. O kadar ki Veygand biraz kinci olsa ve Tu-nusla hafifçe kımıldansa Rey-no'nun meşhur cbizi yaralı zamanımızda vuruyorlar» feryadını ona aynen tekrar ettirebilir.
— italya ana toprağında hemen hemen ilişilmemiş bir halde dururken ve yanıbaşında Almanya gibi bir müttefiki varken münferit sulh istiyebilir mi?
— Fransanın da karada verdiği bozguna mukabil sapsağlam bir donanması, ilişilmemiş müstemlekeleri ve İngiltere gibi bir müttefiki vardı, f-akat bunların hiç biri onun suıh istemesine mâni olmamıştı.
Evet Fransada sekiz ay evvel oynanan aynı dramın bazı şahıs değışıicıtkıerıie yarın kalyada da oynanmasına hiç bir mâni yoktur.
Fransız - Alman mütarekesine tavassut eden h'ranko, rolüne alışmış bir aktör vazıyetile ortada ve kalya yoıunaadır.
İtalyada sulh cereyanı hakikaten kuvvetlendıyse iki dramın birbirine en çok benzeyen bir sahnesi de Mareşal badogüo-nun devlet reısuğıne geumesı o-lacaktır. Peten branşa için ne ise Badoglıo da ltaıya ıçınodur: Ehtân umumıyenın temiz mazisine, tecrübesine, akıl muvazenesine ve yaşma hürmet ettığ* sempatik bir mtıyar asker.
Gecenin birinde ateşli Roma radyosu spikeri biraz yana çekilerek mikrofon başında Mare-şala yer verdiği ve o, kaderin amansız hükmüne karşı koymak mümkün olmadığını, düşmana memleketin şerelme uygun bir
sulh teklif ettiğini anlattığı zaman ettkârı umumiye ağlayacak fakat isyan etmıyecektir. Sonra da yolunu nasılsa şaşıran ve başından büyük maceralara kanat açan çalışkan, zeki, artist ve iyi kalpli kalyan milletinin tekraı mukaddes toprağına ve kitara-sının teselli eden ilâhî nağmelerine dönerek yaralarını tedavi etmesine dair bir tirad, hemen hemen Peten'in meşhur tiradinin aynı.
Ağaçlar Rasgele Budanmayacak
istanbul belediyesi ağaçların budanması hakkında bir talimatname hazırlamaktadır. Bu talimatname de bugünlerde mevkii tatbika konacaktır.
T A K V İ
13 ŞUBAT 1941 PERŞEMBE AY: 2 - GÜN: 44 - Kasım:   93 RUMİ: 1S56 — 8 nelkanun: 31 HİCRİ: 1360 — Muharrem: 16
VAKİT
GÜNEŞ:
OGLE:
İKİNDİ:
AKŞAM:
YATSI:
İMSAK:
zevali  ezani
7,59 13.28 16.20 18,40
20,11 6,19
1,20 7.49 9,40 12,00 1,32 1,40
I
13 - 2 - 941
VATAN
CIMİAL
anunıarımız
İtalyanın Korktuğu Bir Kuvvet
azan:
Vahdet GÜLTEKİN
eneral Franco'nun Ro-madaki temasları arasında bilhassa şimalî Afrikaya ait bir meselenin görüşüleceği ileri sürülüyor. İspanya ile mihver devletleri arasındaki bu temasların mevzuu hakkında yapılan diğer tahminleri bırakarak bu noktayı tetkik etmek istiyoruz.
Yapılan bu tahmine göre, l-talya Afrîkada, İngiliz kuvvetlerinin kazandığı galebeden sonra, Tunustan da General Wey-gand kuvvetlerinin Trablusgarba bir taarruzundan korkmaktadır. Zalim olan korkak olur dedikleri gibi, Kalyanın, Fransaya karşı yaptığı hareketin kendisine iade edilmesinden endişe duymakta hakkı vardır diyebiliriz. Filhakika İtalya, Fransanın ta-mamile çöktüğünü ve Almanya ile kendi arasında paylaşılacağını zannederek, onu arkasından vururcasına harbe girişini Fransa unutmuş değildir ve bir gün, istiklâl ateşile canlanacak olan Fransız kuvvetlerinin kalyaya bu darbeyi iade etmeleri pek meşru haklan sayılır.
Fransız şimali Afrikası (Tunus, Cezair ve Fas) ta. General Weyıgand'm kumandası altında bulunan Fransız askerî kuvvetlerinin miktarı hakkında pek kati bir rakam bilmiyoruz. Bu kuvvetlerin yaran milyon kadar olduğu söylenmişti Fakat hakikatte bu kadar değilse bile pek te az değildir. Hakikate en yakın rakamlar §u şekilde verilmektedir: lunusta 180 bin, Cezairde 70 bin, Faşta da 50 bin olmak üzere, şimalî Afrikadaki Fransız kuvvetleri 300 bin kişilik bir ordu teşkil etmekte* dir. Bu, adet itıbarüe büyük bir yekûndur. Fakat bu ordunun en son sistem teçhiz edilmiş olduğunu düşünürken General Wey-gand orau.drmın mühim bir harp ıkuvveti sakladıklarını anlarız. Filhakika, sunan Afrika hransız kuvvetleri, bilhassa tank ve ağır top cihetinden çok zengindir. Zira, harp kokulan daha ük duyulmaya »başladığı genlerde Fransa, şimali Afrika topraklarının müdafaasına büyük bir ehemmiyet vermiş ve esasen kuvvetli olan bu ordularını daha ziyade takviye ve teçhiz etmişti.
Fransanm, yerlilerden müteşekkil Legion Etrangere alayının da şimali Afrika kuvvetleri a-rasında bulunduğunu ve bu alayın bilhassa yükick dövüş kabi-lıyetıle meşhur olduğunu unutmamak lâzımdır.
Şimalî Afrika limanları olan Casa'bıanca, Oran, Bızerte    ve
Gabes'te bir miktar Fransız deniz kuvveti de bulunmaktadır. Bu kuvvetin 5U bin olarak tahmin edilen tonilâtosu pek mühim olmamakla beraber, yine bir kuvvet sayılabilir ve bu limanların askerî ehemmiyeti o-ralarda halen bulunan gemilerden daha fazladır.
Hava kuvvetleri bakımından da Fransız şimalî Afrvkası ihmal edilir bir kıymet değildir. Mütareke esnasında Tunus, Cezair, Fas hava üslerinde 700 tayyare bulunuyordu ki bunun 100 kadarı son sistem ağır bombardıman tayyareleridir.
Hulâsa,    şimalî    Afrikadaki
Weygand ordusunu kendisi için
tehlikeli bir kuvvet    görmekte kalyanın hakkı yok değildir.
Hakkında Umumî
Bir Tenkid
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
İlk hareket noktası, halkın ve memleketin ihtiyacı olmak şartile asıl maksatlara uygun az kanun,     utmumî
hayata     düzen,
berraklık,    istik-
1924 ve 1940 adlî teşkilât kanunlarının mucip sebep lâyihalarını gözden geçirince anlıyoruz ki, bugün beyaz dediğimiz şeyin yarın kara olduğunu isbat etmek için mükemmel sebepler bulmak mümkündür. 1
rar verir,   emniyet yaratır, fanalığı yalnız tamir etmekle kalmaz, iptidadan önüne geçer.
Ortalıktaki hakikî ihtiyaçları arattırmak zahmetini bir tarafa bırakınız, masa başına geçiniz. Mantığınızı nazarî şekilde işletiniz, başka memleketlerdeki misallerden o saniyedeki görüşünüze göre devşirmeler yapınız. Göreceksiniz ki bu usullerle vücude getireceğiniz bol bol kanunlar or- hasında kusur bulmak    değildir.
ni söylemekle be raber tek hâkim usulüne   taraftar
olduğunu gizlemiyor, yani öteki ueulün iyiliğini «ispata muhtaç olmıyan be-
dihi iş» diye karşılamıyor. Adliye teşkilâtımız 1870 senesinden beri daima gayet mükemmel sebepler dolayrsile tadiller geçirip duruyor. Yarın bir üçüncü heyetin 1924 ve 1940 da gösterilen sebepler haricinde mükemmel ve mantıkî sebepler göstermek suretile yeni tadillere lüzum göstermiyeceğine nasıl e-min olalım?
Maksadrmrz »on  teşkilât lâyi-
OKTOR lyor kl;
tahğa düzen vermez, emniyet, berraklık ve istikrar hasıl etmez. Yarın hakikî ihtiyaç    karşısında
ekler yapa yapa kanun yamalı bir hale gelir, kimse işin içinden çrkamaz.
ancak kanun yapmak ve tadil etmek için tutulan yollara itirazdır. Umumiyetle kanun yapılırken mevcut vaziyet tetkik edilmiyor, asıl işin içinde olanlardan fikir sorulmuyor. Gayeler berrak
Yarın bir bankası çvkar eldeki bir surette teslbit edilmiyor. Man-
tık münakaşalarile ve şu veya bu devletin kanunundan şurası, diğer bir kanundan burası' alınjmak suretile rengârenk bir hazır elbise gibi bir kanun hazırlanıyor. Üzerimize geçirdiğimiz zaman uymuyor. Haydi tâdiller, ekler, yamalar başlıyor.
Baş ihtiyacımız şu: Bizde mevcut şartlan ve kendimize ait gayeleri hareket noktası yaparak kendi vücudumuza uygun, sade, dayanıklı kanunlar...
a'bık Romanya Kralı Ka-rol, gözdesi Madam Lupescu ile Sevil'de Andulucia Palasta bir inziva hayatı yaşryor* Dışarı çıkmadığı gibi yemek salonuna bile inmiyor. Daha doğrusu inmesine müsaade oluncnu-
Bir misal diye istinaf mahke- yor. melerini ve toplu ve tek   hâkim      Kral Karol, Bükreşte   hemen meselesini ele alalım: j hergün lüks Chrysler otomobili-
29 Mart 1924 tarihli mahke-1nin solanına oturur, Eiena   Lu-rne teşkilâtı kanununun on ikin- ( Pescu *u yanına alır, şehri dola-ci maddesi: «Bütün istinaf mah- ! 5ır^*' kefneleri ve vazifeleri mülgadır» | 132 Sandık
diyor. Kanunun mucip sebepler Madam Lupeecunım tamam lâyihası bunun hikmetini şöyle | 32 ündük eşyası var. Ne bir ek-anlatıyor: efe, ne de  bir  fazla...  Bu   132
^Kendilerinden beklenen hu- j sandık içimde neler yok... Aıtın kukî faideleri filen temin edeme-1 ve gümüş yemek takımları, kıy-
kanunu beğenmez, mantık ölçü-sile yine mükemmel sebepler göstererek değiştirir, yeni bir kanun yapar. Bu istikrarsızlık ise umumî hayatı bir düzüye sarsar ve asıl maksat ve ihtiyaçların göz-ocn uzak düşmesine sebep olur.
Yapılan her kanunu icap ettiren sebepler bir lâyiha halinde gösteriliyor. Mükemmel bir usul..
Hiç bir lâyiha yoktur ki yapılan en son iş için yaman sebepler göstererek sizi ikna etmesin. Fakat günün birinde topunu birden yekûna vurursanız rahatsızlık duyarsınız, çünkü sizi ikna için vakit vakit göeterilen sebepler birbirine zıttır. Ayni mesele için bugün beyaza, yarın karaya: «pek âlâ» dediğinizin farkında olursunuz.
Kızamıktan Nasıl Korunmalı
Bulaşma bakımından kızamık, tıpkı grip hastalığına benzer. Hastalık, bilhassa İlk nezle devrinde, çok şiddetli olarak saridir.
Bu devrede hastalar öksürür, aktırır ve söz söylerken ağız ve boğazlarından fırlayan küçücük tükürük damlacıkları etrafa yayılırlar. Birçok hin uıi ır, çocukluk çağında kızandı geçirmiş oldukl.Vndan dolayı, mikrop alsalar bile, bir daha hastalığa tutulmazlar. Ekseriyetle bu böyledir. Fakat hiç kızamık geçirmemi? olanlar, kızamıklının havaya dağılan tükürük damlacıklarına maruz kalırlarsa, hastalığı alırlar.
Kızamıktan korunmak İçin, kızamık çıkarmamış, olanları hastalarla kat'lyyen temas ettirmemek ve hat-tA uzaktan bile görüştürmemek lâzımdır.
Bir zamanlar kızamıklı hastaya bir baş cibinliği tatbik ederek onun ağzından, burnundan fırlıyacak ifraz damlacıklarının etrafa yayılmasına mani olmak usulleri bile düşünülmüş ve tatbik olunmuştur.
Kızamıklı hastaların bütün eşya ve yatak takımları, mendü ve çamaşırları bulanmada vasıta olabileceğinden bunlar dikkatle dezenfekte edilmelidir.
Bereket versin kl kızamık virüsü çok naziktir. Açık havaya, ziyaya, güneşe ve kuruluğa karsı mukavemeti pek azdır. Hariçte bu tesirlere maruz kalınca derhal telef olur. O-nun İçin kızamıklının odasını sık sık havalandırmak, eşyasını güneşe çıkarmak hastalığın etrafa yayılmasına, az çok, mani olacak tedbirlerdendir.
Kızamığın henüz koruyucu bir a-şısı yoktur. Fakat kızamıklı İle yakından temas etmiş İstidatlı bir İnsana, eskiden kızamık geçirmiş bir insanın kan seromundan bir miktar şırınga etmek suretile, onu, on beç yirmi gün kadar, hastalıktan korumak, pek ala, mümkündür.
Dr. Nuri ERGENE
Türk Ordusuna
(Başı 1 İncide)
içinde iken bile, boyun eğmemiş olan ebedî milleti, hiç bir zaman bir düşman 'bugünkü çevikliği ile görmemiştir. Asırlar ortasında, emeli daima insanca boy venmek olduğu için, hiçbir zaman düşman aramamış, düşmanı daima düşmanlığına başladıktan sonra düşman edinmiş ve ne kadar boş avlanmış olursa ol' sun mutlaka yenmiş ve tepelemiş bir milletin çocuğu, bîr yabancının «bu millet bir harbe hazırdır» dediği gün «bu milleti yenecek kudret tahayyül edilemez» derse buna inanmayan, en göze çarpan hakikatin mürtedj olur.»
Evet... Çünkü her milletin harbe hazırlrk derecesi herkes tarafından kestirilebilir ve bir nis'bet kurulabilir ama, Türkün bİT düşmanlığı nasıl göğüsliyeceğini bir Türkten başkası kestiremez.
Türk, bir harp ovasını kaplayışının derecesi, başka milletler gübi, taburlarla alaylarla, tümlerle kolordularla ordularla ölçülebilir bir millet değildir.
Türkün harbe hazırlanışını anlamanın ölçüsünü, 7,5 luk sahralarının, 15 hk obüslerinin, yirmi birlik, kırk ikilik kala toplarının, D. C. A 1 arının sayısında ve bölüklerinin ateş kudretinde aramak hatadır. Zira çeliğin ve ateşin çocuğu olan Türkün harp 'kudreti harbe hazırlanışile değil harbe karar verip vermeyişı ile ölçülür. Bunun için değil midir ki muhare. beyi güzel san'at ve harbi din ulviyetine yükseltmiş olan Tür'kün, evrensel şöhretli büyük ve asıl muharibi İnönü» pek haklı olarak şöyle der:
— Türk bir harbe başlamaya görsün, bu harbin ne zaman biteceğini   kimse   kestiremez.
YAZAN:
Nîzameddin
NAZİF
Tepedelenlloğln
Başladığımız bîr harbin, zafere ulaştığımız gün bitebileceğin! sanmak, en nikbin ihtimal olarak beHri gösterilebilir.
Evet... Türk bir kere harbe karar vermeye görsün, bir kere «Yassah!;» demeye görsün, bunun sonu ne zaman gelir... Bu cihet tarafımızdan hesap edilemez.
Yassah 1
Tarihin seyrini eayılamıyacak derecede çok kereler değiştirmiş ve dünyaya evvelden hesap edi-lemiyecek derecede (mucizelerle dolu seyirler vermiş olan bu kelimede, işte bu kelimede, muharip Türkün bütün zafer tılısımını bulmak mürrvkündür. Asırların hesaplanışına çok takaddüm eden ve bitmesine imkân ve ihtimal tasavvur edilemryen tarihi ile Türk işte bu tek kelimenin içindedir:
Yassah!
Mehmet ağa bir kere:
— Yassah!
Demeye görsün... Belki yıldız* lar hep birden sönebilir. belki dünya dönmeyip durabilir, belki bütün ölüler dirilebilir, belki bütün karalar deniz ve denizler kara olabilir. Fakat Türkün;
— Yassah!
Dediği yerden geçilemez. Meh-medin ağzından bu «Yassah», sanmayınız ki kasırgalar gibi u-ğuldıyarak, volkanlar gibi lâvlar saçarak veya bin bir bataryanın birden trampet ateşine geçişi gibi gümbür gümbür    öterek
Tarihe Mal Edilen Bir Kral
KAROL
mekle beraiber adaletin süratle tevdiine mâni olduğu anlaşılan istinaf derece ve mahkemeleri tüğvolunmuştur. Böylece mahkemeleri halka yaklaştırmak suretile, adliyeye karşı ileri sürülen en mühim ve haklı şikâyetler ortadan kalkmıştır.»
Halbuki 10 ilk kânun 1940 tarihinde Büyük Millet Meclisine verilen adlî teşkilât kanununun mucip sebepler lâyihasından anlıyoruz ki cdünyanın her yerinde adalet iki derecelidir. Asrın telâkkilerine göre bu iki derece adliyenin zaruri bir cüzüdür. Adlî teşkilâtımızı muasır memleketlere benzetmek ve vatandaşlara ikinci teminat vermek üzere istinaf mahkemeleri lâzımdır.»
Şimdi diğer bir misale bakalım: 1924 tarihli teşkilât kanunu toplu hâkim esasına taraftardır. Çünkü «Toplu hâkim usulünün bek hâkimden ziyade hakkın ih-kakına ve adaletin tevziine muvaffak olacağı ispate muhtaç olmıyan bedihi işlerdendir.»
Büyük Millet Meclisinde tetkik edilmek üzere olan son lâyiha ise,
bu mesele hakkında    nazarî bir
münakaşaya girişmek istemediği-
tnotli taibıoiar, Bizans kitapları, misli ender bir pul Koiıeksjyonu...
Madam Lupescu'nun, 10 milyon frank (4UU bin Türk lirası), değerindeki t[maşlarından başka dört te köpeği var: ikisi Pekuvoıs, ikisi de siyah Sttere...
Kral Karol, Komanyanın en zengin adamıdır. Mıca altın madenleri sahibidir. 1 ransilvanya silâh fabrikaları hisselerinin çoğu
Transilvanya için Macaristana karşı koymağa karar vermişti. Rumen ordusvınun, mağlûp olsa bile, petrol kuyularını tahrip ettikten sonra meşhur «Karol hattı» na çekileceğini, mukavemet edeceğini düşünüyordu.
Bu düşünce ile hareket ediyordu. Fakat, muhalifleri günden güne artıyordu. Romanyada kalması güçleşiyordu.
Bu sebeple, sadık dostu ve nedimi Mrderianu ile firar plânlarını hazırlamayı muvahk buldu. Dük do Windsor dan satın aldığı Luzea Ferul yatı, Köstence Umanında harekete hazır duruyordu. Fa-kat, Bdkreşten Köstenceye gidebilmek bir mesele idi. Başka bir çare düşünmek lâzımdı. Tayyare ile kaçmak! En kolayı bu idi. Mart ayındanberi, Romanya-nın en maruf pilotlarından ikisi, Bükreşten ayrılmamak emrini almışlardı. w
Madam Lupescu, saraydan u-onda bulunuyordu. Bütün bunlar |    fc ^ ^park R|ıpesko,
müsadere olundu. ^ fe; ,kath ve mütevazı bir köşk-
Fakat, yine   milyonları   var. I u ikamet ediyordu. Karol, ekse-
şeikilde olmadı. Köstenceye gitmek kabil değildi. Tayyareden de istifade mümkün olmadı. Bununla beraber, hâdise pek sade bir surette geçti. Sarayın arka kapısından çıkan büyük kamyonlar, Kralın hususî eşyasını, gümüş takımlarını, kıymetli kolieksıyonla-rı şimal istasyonuna götürdü. Bunlar 24 vagona yerleştrrildi. Karol, sivil kıyafetle istasyona geldi. Az sonra, ıViadam Lupescu da kendisine iltihak etti. İstasyon şefi; şapkasını çıkardı, sabuk hükümdarını selâmladı ve hareket işaretini verdi.
Demmmuıhafızların, I numaralı düşmanları Karol'un firarına nasıl müsaade ettikleri henüz anlaşılamamışta. Malûm olan şudur: General Antoneako, K;3İın ölümünü istememiş, firarını kolay-laşirrrruş...
Nereye   Gitmeli?
Karol'un kaçtığını pek geç haber alan Uemırmuhatıziar, Yugoslavya hududunda trene yetiş-
Soylendığrne göre, Amerika bankalarında 80U.000 doları bulunduğu gibi annesi, Kraliçe Meriden kalan bâr .buçuk milyon İngiliz lirası, Londra bankalarında o.'duğu gibi duruyor. Şu halde Kral Karol ile Madam Lupeecu-nun, hür ve serbest bir memlekette «şahane» bir ömür sürmeleri mümkün... Madam Lorentz'in   Pasaportu
Kral Karol'un, geçen eylülde Bükreşten uzaklaşmaya nasıl muvaffak olduğu nihayet anlaşıldı.
Karol,  Madam    Lupescu'nun
tiler, fakat pek geç... Yataklı variyetle buraya geliyor, dinieni- I P« yağdırdıkları kurşunlar, bir yordu. Bu sade köçkün salonları, | kaç camı kırdı. İşte o kadar... odaları milyonlar değerinde tablolar, ipek halılar ve mobilyalarla
süslenmişti.
Gözdenin hasımları, kullandığı bir kalıp tuvalet sabununun 5UU0 frank olduğunu iddia ediyorlardı.
Madam Lupescu'nun, Lorentz namına, bir kaç sene evvel hazır.
Tren hududu geçti, gözden uzaklaştı. Karol ve gözdesi kurtulmuştu.
Yolculmk devam ettiğri müddetçe Karol bir şey söylemiyor, mütemadiyen düşünüyordu.. Madam Lupescu ise, Mrderianu ile siyasî meseleler hakkında münakaşa ediyordu. Şimdilik isviçre-
lanımış, vizeleri alınmış bir pasa- \ nin Lugano şehrine gdiyorlardı. portu vardı. Kö*k, gizli brr tele-   Mada/m Lupesko, kısa bir müddet
fon hattile saraya bağlı idi. Tehlike işareti bu hat vasıtasile veri-
tavsiyesi    üzerine    Besarabyayı  lecektı. Bu işaret, 6 eylül sabahı Sovye.t Rusyaya, Dobrucayı Bul-garistana terke razı olmuş; fakat,
verildi.
Fakat  firar,  tasavvur edildiği
ikametten sonra Londraya gitmek için ısrar ediyordu.
Karol, taştan bir heykel imiş gibi bir şey söylemiyor, yalnız dinliyordu. Nihayet    Londradan
sonra Brezilyaya gitmek kararlaştırıldı.
Bir kaç gün sonra Lugano'dan ayrıldılar. Portekiz yolile Brezilyaya gideceklerdi. Tren, Barselon istasyonuna vâsıl olunca İspanyol hükümeti, trenin yoluna devam etmesine mâni oldu.
"•Bir kar ^un sonra bu yeis ve kederi bir kat daha arttı, Roman-I ya hükümet^ Mraderianu ile Madam Lupescu'nun hudut harici e-1 dilmesini İspanya hükümetinden talep etmişti.
Gözdesinden ayrılmak korkusu, Karol'un aidini bacından aldı. Nihayet, Madam Lupescu ile, on sene evvel, Londrada evlendiğini meydana vurdu. Buna inananlar pek azdı. Fakat, lepanya hükümeti resmi vesikaları görünce Madam Lupescu'nun hudut harici edilmesi talebini reddebti. Kralın nedimini Madrit'e gönderdi, nezaret altına aldı.
Karol'a gelince, günden güne
düşüyor, sabahtan aksama kadar
odasında geziniyor, ve durmadan
sigara içiyor. Saatlerce pencerenin
önünde uruklara bakıyor, düşünüyor.
B. Roosevelt'e   müracaat
Kral Karol, uzun tereddütlerden sonra    B.    Roosevelt'e bir
mektup yazdı, Amerikada ikametine müsaade istedi Mektup, Madrit'teki Amerikan sefiri tarafından şifreli telgrafla Vaşing-ton'a gönderildi ve Kordel Hull-den muvafakat cevabı geldi. Sefir, Karol'la Madam Lupescu'nun hareketine müsaade olunması için İspanya hükümeti nezdînde teşebbüste bulundu.
Fakat, henüz muvafık bir cevap alamadı. Karol, bazan hiddetinden deli gibi oluyor. Hovarda bir kral, vefalı bir âşık olan Karol bujrün zavallı,bir adamdan, düşmüş bir kraldan ba§»ka bir şey değildir.
çğUktmm
Hayır!
Yağız yüzünün tek çizgisi değinmeden, bek tüyü kıpırdamadan, Möhmedin mor dudakları hafifçe açıhr. İki sıra bembeyaz dişin arariklandığı görülür ve bir nefes alıyormuş gibi, soluyormuş gibi Mehmet gelene, geçmesini istemediğine bir;
— Yassah!
Byitler... O kadar. Bundan sonra ne kadar top patlarsa patlasın; ne kadar mitralyöz takır darsa takırdasın, motor gürültüleri göğü ve tank gövdeleri ovayı ne mertebe kaplarsa kaplasın işin sonu Mehmedin didüğüne varır.
Geçmek ietiyen ya kaçar... Yahut, ufuklarda «Yassah!» hattından geçmek istiyen belürmez ve yahut belirür ve kaçmaz da... Yedi kat yerin dibini boylar.
Siz, nöbet bekliyen bir Meh-medi, hiç görmemiş olamazsınız. Zira boylu boyunca ve ba$lı başına tarih, Mehmedin nöbet bekleyişinin hikâyesidir. Bu Mehmet, nerede nöbet beklememiştir, nerede cYassah!» dememiştir ve hangi geçit, hangi köprü başı, hangi ova Mehmedin aşinası değildir?
Afrikanın, Asyanın ve Avru-panın hangi köşesini bir karış kazdığı anda Mehmet, size cYassah» inin dehşetinden dünyayı inandıracak bin vesika göstermez } .
Ne Lıbyanın, Ceziretülarabın çöllerinde. Sudanda, Cezair ve 1 unusta, ne Tınıanın, Savanın boylarında ne şu ovalarda, ne de bu dağlarda bir karış toprak gösterilebilir ki Mehimedm c Yassah* ı oradan dehşetim arttıran bir a-lev almasın!
Termopil'in Apaminondası her milletten her nesle bir kahramanlık numunesi olarak göeterrle bv lir. Kartacada her milletin her nesli bir kahramanlık numunesi bulabilir. Yer yüzünde tek millet vardır ki, Annibalın vatanına son veren müdafaayı ve Apamınon-das'm vatanına şeref veren Ter-mopili hoş bir masal gibi gülün, siyerek dinler, fakat kahramanlığın her çeşidinden numuneyi yalnız kendi tarihinden alır. fiu tarihm de yalnız son altı asrını kafi görür. Ondan ötesini saymak için yorulmaz, onu insanlığa bir şeref hamulesi olarak yüklemek büyüklüğünü gösterir.
Niğbohıdan başlar, Karatavuk ovasından dolanır, Mohaçı Viya-nayı hatırlar, Kanijanın Tiryakisi ni, Pırot'un «Baltacı» sını, Tuna boylarının Pehlivan Ağasını, Plev nenin Osman Paşasını düşünür. Trablusta çarpışanları düşünür, bunlara Çanakkaleyi, inönü ve Sakaryayı katar. Ve bilir ki Niğbohıdan Dumlupmara gelinceye kadar hatırhyaımadrklarmın yüzde biri bir başka üniformanın eri için aranıp bulunamıyacak b v şeref, bir asalet kaynağı olabüir.
İşte Mehmet harbe girince böy le girer, «Yassah!» deyince böyle der ve bu derece engin bir zafer tarihinin çocuğu olduğu içindir ki;
«Geçilmez» dediği yer geçit vermez.
Kırk Yılda Bir
Haldun Sekip sigarasını derin nefeslerle çekerken bakışlarını, hiç ses çıkartmadan kendisini dinleyen arkadaşlarında gezdirdi ve yavaş yavaş konuşmağa başladı.
— Ayın yedisini niçin uğursuz
bulduğumu    merak mı    ettiniz?
Anlatayım. Yaşayışımın sükûn içinde geçtiği hepinizce malûmdur. Hayatımın hiç bir sahifesin-de kadın yer almamıştı. Esasen sevgi,  aşk hakkındaki kanaatle-
rim duyulmıyacak kadar silik olduğundan çok defa mevcudiyetlerinden şüpheye düşerdim. Yalnız bu hal Muazzez ile karşılaştığım zaman değişti. İçimde o anc kadar hiç bir kadın karşısında duyımadığım hislerin kaynaştığını gördüm. Çünkü: Uzun saçlarının geniş dalgalarla omuzlarına öyle bir dökülüşü, iri siyah gözlerinin öyte tatlı bakışları vardı ki; Gönül vermemek elde değildi Hele böyle güzel bir kadı-
nın kocasındap ayrı yaşayışı insanı ne kadar ümitlendireceğini tasavvur ediniz... (9te bu yüzdendir ki kısa bir zamanda içimdeki arzular alevlendi ve ben kendimi bu ateş çemberinden kurtaramadım. Ne yazıktı ki düşüncelerimi söyliyecek zaman bulamadığımdan çok üzülüyordum. Nihayet bir gün... Bir fırsatını buldum: Kendisine nasıl bağlandığımı, yal varırcasına anlattım bulunduğum
ıstıraplara son vermesi için bir gün benimle buluşmasını rica ettim, eğer reddedecek olursa çok bedbaht    olacağımı    söyledim...
Bütün bu sözlerimin sonunda kah kabalarla güldü ve;
— Yaramaz çocuk: İstediğini
yapacağım. Cuma günü (.....) de
beklersin saat tam on birde orada olurum. Dedi.
Aradaki günleri hülyalarla ge-
çirdim sevinçten içim içime sığmıyordu. Nihayet kararlaştırılan gün geldiği zaman birçok ümitlerle sokağa çıktım, kavuşacağım saadetin tatlı düşüncelerile yürümeğe başladım. Böyle dalgın vaziyette iken bir aralifk çağrıldığımı işittim... Baktım ki bizim Hay-ri. Bana doğru âdeta koşuyordu;
— Haldun seni kardeşim Allah çıkarttı. Şu dakikada o kadar şaşırmış vaziyetteyim ki nereden
başlıyacağımı, ne yapacağımı biliniyorum.
Dedi. Saate baktım daha erkendi   Muazzezle   buluşmamıza
yarım saatten fazla vakit vardı.
— Suadıycden geliyorum diye başladı. Orada güzel bir arsa gör. düm sahubı Beyoğlunda oturu-yormuş. Ucuza alırım ümidindeyim. Birader kirada dolaşmaktan artık usandığımız için şöyle be*
I on bin liraya çfkacak ufak bir viHâ yaptırmak hevesine düştük. Fakat münasip bir yer bulamıyordum ne ise dostlar sağlık verdiler de bu deröten kurtuldum. Sonra şehre inmek için bir spor otomobil almak mecburiyetindeyiz. Eğer bu işlerden fırsat bulabilirsek birkaç ay için seyahate de çıkmak istiyoruz. Bilhassa Laman çok arzu ediyor onu darıltırsam rahatım bozulur. Ma-lumyal Evlendiğimiz zaman bütçemiz müsait değildi. Şimdi sen bana bir akıl ver, ben hangisinden başlıyacağımı gaşudıml?
Hayatın bu sıkıntılı gününde.. Arsa satın almak, on bin liraya villâ yaptırmak, spor otomobil, bir iki aylık seyahat... Olur şey değildi. Bunlar bir hayli paraya mütevakkıftı. Halbuki bizim Hay-ri, aldığı maaşla ayın sonunu zor
bulduğunu her vakit söyler dururdu. Düşünmeğe başladığımı görünce:
— Ne o Haldun bizim işlerin yorgunluğu sana mı düştü?
— Hayır seni dinliyordum. Dedim.... O zaman:
— Sen de yazlan bize gelir bir iki ay kafanı dinlenirsin cehrin gürültüsü, tozu çekilmiyor azizim. Dedi,
— Peki ama HayrL. Define mi buldun yoksa?
— Yok canoru
— Ha: Anladım... Galiba zengin bir akrabanın mirasına kondun.
— Hayır efendim hayır, bugün ayın yedisi değil mi?
— Evet..
— öyle ise mesele kalmadı. Birden kan beynime hücum et.
Tabanların, senin tarihinden şeref almamış ne kadar muharip varsa, onların en asillerine baş eğdirecek bir mihraptır. Mehmetl Selâm sana Mehmetl Selâm sana ey «Yasa^ mızın oğlu, ey en ilâhi destan olan «Yassah!» ın şa. iril .1
ti asabiyetten her yanım titremeğe bağladı. Benimle alay mı ediyordu?
— Bu yaptıracağın işlerle ayır yedisinde ne münasebet var diye bağırdım. O, benim bu halime kahkahalarla güldü...
— Yahu sende amma kalın kafalı imişsin. Bunda şaşacak nr var? Büyük ikramiyeyi unutuyorsun galiba, dedi!
Onun bu hülyalarına gülmeğe başlamıştım. Fakat bir de saati rne bakınca dona kaldım. Neşem bir lâstik balon gibi sönüverdi.
Çünkü saat on biri    geçmişti.
Acele ile kalktım bir taksiye at-
lıyarak randevuma koştum.
Fakat geç kalmışım. Muazzezi bekliyeceğim yerde çocuklar lik çomak ojTiuyorlardı.
Vehbî Gürgüner
VATAN
T3 - 2 - 941
OKUYUCU
mektuplari) Gece Hayatından Çizgiler
___ı__  on -   _x rj!i:____      I ^ M   ¦   ¦   ¦   ¦   M
Van Postalarından Şikâyet Ediliyor
Geçenlerde do gn/.ctrııl/.c- yazmıştım. Siz do birkaç natırla bizim isteğimizi yazdınız. Fakat hcniız postalarımızda muntazam servisler başlamamı*! ir. Van ÜC Bitlis arasındaki postalar çok fiowı.........; .....ı,( Tostalar yollarına devam etmiyerek birikiyor mu, yoksa hepsi toplansın da ondan sonra mı pötürürUz diyorlar bilmem! Beş altı po«ta birden geliyor. Gazeteler gelmiyor. Bayiler gec    gelen gazeteleri   satamıyor.
Zaten    geçmiş günlerin    bu gibi
gazetelerini kimse almıyor. Bir vilayet merkezinde gazetelerin satılmaması feci şeydir. Bu hal bütün gazeteler için aynidir. Halbuki Bitlis- İle Van aracında postaların haftalarca gecikmesine sebep ne olabilir. Pusta demek, bulun dünya İle muvasala ve İrtibat demektir. Bizi bu muvasala ve İrtibattan mahrum bırakmamaları İçin alâkadar makamların ehemmiyetle dikkat nazarlarını cclbct-menlzl rica ederiz.
K. S.
j
Siyaset ve Edebiyat
Gönül Harareti Sönmez Şarabı Kevserle...
İnsanlar üzerine adeta tabiat kadar müessir olan siyasetin, -sanat faaliyetlerine tesir etmemesine imkân yoktur. O, binim şekilde tecelli eden, mania, teşvik ve müsamahalarile heyecanlar, mevzular, hattâ sakiller yaratır. Padişah huzuruna çıkan bir vezirin, Kıyafetinde, tavrında, sesinde, sözünde ne türlü değişiklikler olacağı kolayca tasavvur olunabilir; bu bir kompozisyondur ve sanata çok yakındır. Nedim bir nevi aktör ve sanatkâr olmağa mecburdu. Belki ilk edebiyat, bir kabile reisine söylenmesi icap eden kelimelerden doğmuştur. Ve diğer sanatların menşei olan me-
Mahmut II ilk defa o, hükümetin yaptığı işleri halkın günü gününe bilmesini istedi, buna cesaret et-.
ti. j I
Şinasi, kasidesini padişaha de-' ğil, Reişt Pahaya yazmakla mühim bir inkılâp yapmıştır. Namık Kemal, hürriyet kasidesinde, padişahı, veziri, sarayı ortadan kaldırdı. 4 Havas için yazı yazmak kadar abes bir şey yoktur» diyen ve bu prensipe bütün eserlerile sadık kalan odur. Bizde lisan değişmesi, nazariyelerin* şahısların eseri olmaktan ziyade siyasetin neticesidir. Cemiyetimiz demok-ratlaştıkça dilimiz de sadeleşmiş- | tir. Tanzj/mat edebiyatı için    bir
asimler, evvelâ hükümdara kar-j şey dana söylemek lâzım: Burada şı yapıldı. İmanlar Allahtan önce ,' konuşan halk    değildi,    inkılâp
ve reel olarak, kendilerini idare edenlerden korlütular, onların hoşuna gitmek »tediler, onları tebcil ettiler. Allah tasavvurlarında daima bir hükümdar çehresi vardır. Tarihin ilk devirlerinde, hükümdarla Allahın aynı şahıs olması, adeta, dinlerin siyasetten doğduğu n*azariye»ine vücut verebilir.
Deatan, kaaide, mersiye, hicvi-ye nevilerirun teşekkülünde siyasetin büyük rol oynadığı aşikârdır. Bunlara harp ve zafer şarkılarını da ilâve etmek lâzımdır. Siyasetin aşk ve ölüm kadar ilham kaynağı olduğu ve bundan
yüksek tabakadan çrkmıştı. Bunlar alıştıkları dili kolay, kolay bırakamazlardı. Bunun için dilleri karışıktır.
Mevzuumuz oJan siyasetle edebiyat münasebetinin mükemmel örneklerinden biri de Namık Kemaldir. Hamide yazdığı mektuplardan birinde o, bunu bizzat itiraf eder. O hislerine, fikirlerine, 1 üslûbuna kadar siyasidir. Edebiyatının esası olan kahraman kültü geniş bir siyasettir. İstibdadı yenecek, vatanı kurtaracak a-damlar lâzımdı; Kemal böyle tipler yarattı.
Edebiyatımızda siyaaetin tesiri
içimde sebepsiz bir sıkıntı var. Birkaç dakika olsun bu sebepsiz sıkıntıyı içimden atmak ve avunmak istiyorum.
Bir his beni gayri ihtiyari Faksım meydanında kışlık bir çiçek bahçesini andıran sazlı gazinoya doğru sürükledi.
Öğrendim kı burada sanatkâr Muallâ okuyor, EKalyadan tanıdığımız kemanı Sadi ona refakat ediyormuş.
Bir köşeye iliştim. Genç, ihtiyar yüzlerce insan ya keyifleri için, yahut da benim gibi dertlerini avuJmak için burada toplanmış bulunuyorlar.
^öyle etrafa bir göz gezdirdim. En ondc altmışı a^kın, kelli l^'li bir zat masasının üstüne döktüğü fıstıkları neşe ile yerken, bîr tarafları okuyucu bayanlarla şa-kalasıp duruyor. Öğrendim ki! I anınmış bir tüccarmış. Her aksam aynı masada oturur, sazını dinler, bir evlât gözüe baktığı okuyucu kızlarla sakalasır, vak<t geçrrirmiş. Velhasıl kendi kendine eğlencesini bilen bir ehli keyif... .
Okuyucu bayanlar sahnede ön
safı tutmuşlar, arkalarında da saz heyeti yer almış. Nihayet her bm teker teker, ayrı ayrı jestlerle şarkılarını okudular.
Yanımdaki masada iki genç kafayı bir parça fazla tütsülenmişler, birisi garsonu çağırarak âmi-rane bir tavurla isteğini söylüyor.
— Bana bak. $ımdi söyle, vGönül harareti sönmez şarabı kevserle» okusunlar.
— Baş üstüne bayım. Garson gidiyor,    kendisinden
şarkı istenen bayana    bir    kâğıt
veriliyor.
Bayan bir gurur içinde etrafı
gözden geçiriyor, ve nihayet arzu yerine getiriliyor.
İki genç arasındaki muhavere şu şekilde devam ediyor.
— Okuyor azizim okuyor.
— Aldırma canım sendeI Sen asıl baştaki kıza bak, okusun da dinle için açılsın, bir alıcı gözıle bak da gözlerin nurlansın.
Diğer bir bayan kalkıyor, davudi bir ses, bu hayatta eskiyen bir kadın tavrıle, dorvmuş kafaları daha çok donduruyor.
Nihayet salonu tiz bir »es dolduruyor.
Yanımda ıkı üç kişi münakaşa ediyorlar. Münakaşa mevzuu bu bayanın sesinin radyoda daha iyi geldiğidir. Fakat içlerinden yalnız birisi bu iddiayı kabul etmiyor...' , * - *
Bayanlar teker teker sıralarını savdılar. Sahne boşaldı. Herkeste bir sabırsızlık, bayan IVluallâ-yı bekliyorlar.
Şimdi sahnede Bayan Muallâ-yı görüyoruz. Alkışlar birkaç dakika devam ediyor. O da bu alkışlara gülerek selâm vermekle muıtabeledc bulunuyor.
Koskoca salonu dolduranları kâh sert, kâh mütebesaim gözden geçiriyor.
Dertlilere dertlerini unutturan.
Fakat yine öğnemyonjm ki; bu
hayatta kazanılan paranın hiç kıy meti yokmuş.
Bir gecede otuz lira kazanmasına, on seneden fazla bir zaman bu kazancı temin etmesine rağmen, ancak geçen sene küçük bir apartman sahibi olabilmiş...
Bunları etraftan duyuyor, etraftan dinliyordum. Kendismden sormağı düşündüm. Kemani Sadi ile beraber arkada oturuyordu. Derhal yanlarına sokuldum. Bir gazeteci olduğumu söyleyince büyük bir nezaketle yer gösterdiler.
Sanatkâr bana, düşüncelerini ve hayatını kısaca şöyle anlattı:
Musikiye olan bağlılığı onu bu hayata atmış, sevdiği eserleri o-kurken en heyecanlı ve en tatlı daxiKalarını yaşıyonmuş. Kazancı ancak kendisine muntazam bir hayat temin edebiliyormuş.
Lski ve yeni aaruıtkânardan, bestekârIardan hangilerini daha çok takdir ettiğim sordum.
Lskı bestekârların hiç birisini birbirinden ayırmamakla beraber yalnız büyük Lmail Dedenin hayranı olduğunu söylüyor.
Bugünün bestekârların arasında da bir tercih yapmıyor. Oxuyu-culanmız arasında Münir Nured-dinan başta geldiğini, diğer c*ku-
Ermenileri Kimler
NİÇİN
ve Nasıl Aldattılar?
Komitacıların Ümit Ve Hedefleri
Ustalaşmışları Bırakıp Acemileri Ele Geçirmek
kafası dumanlıları coşturan dört yucu|arm da omın    mertebesine
beş şarkı okuyor. Herkese diğerlerinden ayrılığının ve sahnede tek görünüşünün neden ileri geldiğim anlatıyor.
Önümde iki kişi konuşuyor, kuiak misafiri oldum. Öğrendim ki; şöyle böyle bir maaş alan bir memurun 30 günde kazandığını bir gecede yarım saat içinde söylediği azami beş altı şarkı ile ka-zanıyormuş..
yükselmesi için bahislerde bulunuyor. Fazla sıkmak doğru de-ğudu Teşekkür ederek yanından ayrıldım.
Ben oraya birkaç dakika olsun avunmak için girmiştim. Saatlerce vaKrt geçirdim.
«Musiki ruhun gıdasıdır» derler ben de ruhumu doyurarak buradan ayrıldım.
K. O.
at sanat içindir» nazariyesini güden Serveti Fünun edebiyatı dahi, AbdüuSamit istibdadı artında sinmiş, arzularını rüyada ve ailede tatmin eden bir edebiyattır. O zaman siyaset, bir çok ihtiras-
güzel eseTİer doğabileceği anlaşı- | adım adim takip olunabî'ur. «San-lıyor. Misaller pek çoktur. Kendi edebiyatımıza bakalım: Oğuz Ka. gan destanı, en eski Türk hüküm, darlarınadn birinin hayat ve maceralarından ibaret değil midir? Divan edebiyatını dolduran şehnameler, kasideler. ruhjiyeler, nameler, kasideler. mersiyeler, hicviyeler, siyasetle edebiyatın yakın münasebetini göstermez mi?
tski edebiyatımız hakkında hep mücerrettir, cemiyetle alâkası yoktur der dururuz. Bilâkis; o tam devrinin ifadesi sayılmalıdır. Divan edebiyatı. Yeniçeri teşkilâ-
Zabıta Haberleri:
Bir Aile
ti kadar Osmanlı İmparatorluğunun bünyesine dahildir.    Divaı\ yaset, hayırhah bir hareketle, ce-edebiyatı, en küçük kelimesine ka  miyetin dertlerini iyi etmeği biz-
Faciası
Bir Adam, Ekmek b.çağıyie Kaynanasını Yara.ad.
. . -i     Dün Kasımpaşada bir aile faci-
lar, mevzular^ hatta kelimeler, olmu? ^ adam kayınvaUde-yasak efenizi. Tevf.k Fıkretın ıç>- | ^ kan|m| blçaJda deşmıştu.
Kasımpa>ada Lmınçeşme soka. ğında IU numaralı evde oturan Halil Yaiçıner adında biri dün öğieüzeri öledertberi bir türlü ge-
. ,        .     ,    .      ,. .      . ..çinemiyen kayınvalide*» Esma ile
tdare altmda. kendin, ve her şey,, ka tutuşmuştur.  Kayınvalı-
ifade edebilmek imkanını bulur. Dışarının kanunlarına değil, kendi kanunlarına uyar. O zaman si-
ne kapanan bedbinliğinde, memlekete çöken «kâbusu âzamin» çok tesiri vardır.
Hakiki edebiyatın siyaseti demokrasidir.  Sanatkâr,     ancak o
Adliyede:
Doktorun ve Polisin Üzerine Azgın Köpeği Saidırtmış
__^m İMİ I    ¦ ~-  I     —
Hasta Olduğu İç n Iv.ahkemeye G^lemi-
yeceğ.ni Bildiren ^uçlunun Ev!ne Giderken Ne »le Karşılaştılar?
pan 80 yaşında İranlı Abbas Ti-murhan 3 kilo kesme şekeri 120 kuruşa  satacakken   I 30    kuruşa
dar Osmanlı İmparatorluğudur. ~isan, şahane, tumturaklı; padi-<ıh, vezir derecesinde halka ya-oancıdır! Fikir ve realiteden ziyade süs ve debdebe ifade eder. Sarayın binbir renkli elbiselerine benzer. Muhteva bakımından tam bir hamiyetsizlik, resmiyet. Mustafa Fazıl Pa^a, Abdülâzize gönderdiği meşhur mektubunda: «Saraylara en geç giren şey doğru »özdür» diyor. Hakikaten, padişahın karşısında serbest serbest, açıkça kim konuşabilirdi? Kelime üzerinde düşünme, süse ve mecaza karşı ifrat bundan doğar.
Divan şairi, saray alışkınlığile, Allahın huzuruna da aynı debdebe, nezaket ve resmiyetle çıkar. Buna karşılık, Türkmen kocası Yunus Ermem Tanpsile, tarla ba, >ında konuşur gibi senli benli olmaktan hiç çekinmez.
Siyaset derişince edeb'yat ta oeğişir. Tanzimat edebiyatı bunun güzel bir mısa'idir. Tanzimat, umumiyetle, yüksek tabakanın halka teveccühüdür. Daha Mahmut II saray dilile yazan Takvimi Vakayı muharririne: «Sözlerini açık yaz, diyor, seni ben okuyacak değilim,    halk    okuyacak».
zat üzerine alarak, sanatkârı bu ağır yüklerden kurtarır; onu san-atile baş başa bırakır. Birisinin dediği üzere, Kızılay teşkilâtı bizi göz yaşartıcı şiirlerden kurtardı. Serveti Fünunun merhamet şiir-lerini artık lüzumsuz buluyoruz. Demokrat idare altında edebiyat, fertçiliğe doğru gider, insanın ha-yatile alâkadar olur. Ve edebiyatın asıl vatanı da budur.
M. KAPLAN
'desİnin hallerinden bizar olan Halil kavganın büyümesini ıMe-miyerek sokağa çıkmak istemiştir. Tam sokağa çıkacağı »ırada temanın savurduğu çok ağır sözlerden gözleri kararan Halil hemen gen dönmüş ve eline geçirdiği büyük ekmek bıçağını kaynanasının karnına saptamıştır. Yaralı Ernna Beyoğlu hastanesine kaldırılmış, Halil yakalanarak tahkikata başlanmıştır.
+ YenLşehirde oturan İsmail oğlu Ali evvelki akşam sarhoş bir halde evme gelmiş ve merdivenleri çıkarken düşerek başından a-ğır surette yaralanmıştır.
Polis ve Müddeiumumilik dün belediye doktorunun ve polisin üstüne köpeklerini hücum ettiren bir aile hakkında tahkikata bağlamıştır.
Eşine şimdiye kadar hiç ras-lanmıyan bu hâdise şöyle olmuştur:    1 v
Fatihte Kıztaşında oturan Münevver Behice isminde bir kadın sıhhatte olduğu halde bir ceza mahkemesine gelmıyormuş. Davacı tarat kadının hasta olmadığını ve sokakta gezdiği halde mahkemeye gelmemekte inat ettiğini ilen sürmüş ve muayene etti
satmak suretile    ihtikâr    yaptığı için dün Müddeiumumiliğe verilmiştir. Müddeiumumilik tahkikat) yapmaktadır.  Sirkecide  Hamidi-ye türbesi karsısı    36 numarada ticaret yapan Bayan Sabite Felek kendisinde bulunduğu halde   bir j müşterisine fotograi camı olmadığını söylerjıek suretile millî ko- j ruama kanununa muhalif hareket ettiği için dün Müddeiumumiliğe
verilmiştir.
Kavgayı Ayırayım   Derken Kendi   Yaralandı
rıLmesini istemiştir. I
İşte bundan sonra doktor Be- ı Vefada Kâmil, Ahmet ve Hay. hicenin evine gıtmıçtir. Evvelâ dar bir arpa satışı yüzünden kav-evdekiler kapıyı açmamakta ıs- ga ediyorlarmış. Hüseyin bunları rar etmeler,  polis gerdiği halde  ayırmak için araya girmiş. Hay-
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8 Program 8.03 Ajans haberleri 8.18 Hafif parçalar 8.45 9 Ev kadını konuçma
12.30 Program 12.33 Küçük fasıl 12.50 Ajans haberleri 13.05 Küçük programının devamı 13.20 14 Karışık program (Pl.)
18 Program 18.03 Radyo caz orkestrası 18.40 Nakıs beste, Nakış semai ve saz semaileri 19.15 Konuşma 19.30 Ajans haberleri 19.45 Radyo ince saz heyeti 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Müzik amatör saati - Nu-reddin Şazi (Keman).
bile bu ısrarlarında devam etmişler, öonra kapıyı açmışlar fakat evde bulunan bağlı köpekleri de salıvermeler ve doktorla memurlara   saldırtmışlardır.     Behicenin
*  Bcyoğlun-da    Nalıncıyoku-; de evde oi,madlğ,    fcrfajllmifttf.
Komşular bu kadında akıl hastalığı bulunduğunu da iddia etmişlerdir. Tahkikat vaziyeti aydınlatacaktır.
İhtikâr Yaptığı İçin Bir Kerastecinin Dükkânı 15 Gün Kapatıldı
Asliye ikinci ceza mahkemesi kereste ihtikârı yaptığı iddiasile 48 gün evvel tevkif edilen Miha-lın duruşmasını dün öğleden evvel bitirmiştir. Mahkeme Mlhalın suçunu sabit gördüğü için kendisine 50 lira para, I 5 gün hapis ve 15 gün de dükkânının kapatılma
şunda 88 numaralı evde oturan YufUİ ayağı kayarak düşmüş ve başından ağır suretle yaralanmıştır.
Üsküdarda Çavuşdere caddesinde 73 numarada oturan Kâmil Yıldırım çamaşır asmak için dama çıkarken merdivenden düşerek muhtelif yerlerinden yaralanmış. Numune haetanesine kaldırılmıştır.
Tahtakalede Bozkurt hanında oturan Konyalı Hasan oğlu Ali Korsan dün Sirkecide telgraf direklerini taşırken ayağının üzerine düşmüş ve ayağı kırılmıştır. Ali Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
Senenin   En   Nefis   Filmi
dar bundan müteessir olduğu için tabancasını çıkarmış ve Hüseyıni yaralamıştır. Sultanahmet sulh birinci ceza hâkimi dün Haydarı tevkif etti.
İki Sene Evvel Tramvay Altında Kalarak ölen Çocuğun Muhakemesine Dün Devam Edildi
Asliye ikinci ceza   mahkemeli
dün bir adam öldürme davasını tetkik etti. Davanın suçluları Tramvay idaresinin Beşiktaş a-telye şefi OamanJa amele şefi Mehmetıti. Davacı da aşçı Kâzım-dı. İddia §u idi:
Kâzımın 12 yaşındaki oğlu Muzaffer iki sene evvel Ak sarayda bir tramvay arabası altında kalarak yaralanmış ve 8 gün son-ra da ölmüştür. Çocuk kırk, elli metre kadar sürüklendük/ten sonra arabanın tahta siperleri altında kalmış ve çekarılması için derhal
cezas.ni vermiştir. Suçlu 48 gün- |efi Ota»^ amelobaşlarÜç
denberi mevkuf olduğu için hükümden sonra derhal tahliye edilmiştir.
Baharatçı Yuda, Sıtkı ve Cemalin duruşmalarına da devam edildi. Mahkeme Fiyat Murakabe komisyonundan bazı şeylerin sorulması için davayı talik etti ve suçluların kefaletle tahliyelerini kararlaştırdı.
Muhtekirler Adliyeye   Verildiler
Lâlelide Ordu caddesinde, Tay yare apartımanının altındaki bir numaralı dükkânda bakkallık ya.
beraber kaza yerine gelmiş ve kriko kullanmak suretile arabayı kaldırarak çocuğu kurtarmak istemiştir. İddiaya göre de araba kaldırıldıktan sonra kriko düşerek çocuğu ezmiştir.
Dün suçluların avukatları iki tramvay modeli ve kriko yaptırarak mahkemeye getirmişler vo k'ıkı vw bilfiil izahat vermişlerdir. Mahkeme masasının üstünde bu arabalar yürütülmüş ve kazanın naml yapıldığı    izah    edilmiştir.
Muhakeme karar için talik edilmiştir.
Aradan çok geçmedi. T aş n ak, Hrn-çak vc Ramgadarlar anlaştı ve kaynaştılar. Fakat, kurnaz hareket e-dlyor, birleştiklerini ittihat ve terakkiden maharetle gizliyorlardı. Menfi faaliyetleri yine başladı. Komitacılar kiliselere, mekteplere, mahallelere kol attılar. Hedef ve mefkure yine istiklâl İdi. tstanbulda, taşrada, hattâ, bazı köylere varıncaya kadar gizli kütüphaneler, klüpler açtılar. Bu klUplerc vc kütüphanelere intikam, yıldırım, haçın gibi kin uyandıracak ve eski ihtilâllere ait eserleri ve hareketleri ile eski Ermeniler arasında birer aziz addedilen adamları hatırlatacak İsimler taktılar. Me selâ, Kafkasyalı (Raf1.). (Aharon-yan). (Şişmanyan), 1905 yılında Yıldızda AbdUlhamide karşı bir cuma günü yapılan sulkasdi telmihan (Ma şln Enfernal) bunlardan birer seçilmiş numunelerdir.
Komitacıların o sırada bütün ü-mit vc hedefleri Ermeni gençlisini ele geçirmekti. Çünkü, eskiler senelerden beri altatıla aldatıla kurnaz-lanmış, soyulmaktan akıllanmış, artık istiklâl dolabına koşulamryacak derecede kaşarlanmış ve lâgrrlanmış-lardı. Yapılan yeni vaitlere. tekliflere pek o kadar kulak asmıyorlar ve komitaların o günler için tethiş hareketlerine cüret edem iyec eki erin i bUdikleri için de pek korkmuyorlar-dı. Bu sebeplerledir W; fesat sahasına yeni çıkan elemanlar gençliği hedef ittihaz edinmişler, bir kısmı papazlarla mektep muallimlerini ilk hamlede kendilerine bend eylemişlerdi. Kütüphaneler ve klüpler gibi mektepler de birer fesat bucağı olmuş, bir taraftan komitacılar, diğer taraftan papazlar ve hocalar cl bir» İlgi Ue gence yakın orta yaşlıları, gençleri ve çocukları zehirlemeğe ko vurmuşlardı. Gizli vaizler, konferans lar gırla gidiyor, fesat kitapları elden ele geziyordu.
Biraz acı olacak ama, şunu da söyliyeyim ki, bütün bu menfi faaliyetlere karşı, ittihat ve terakki cemiyeti lüzumundan çok fazla müsaade ve müsamaha gösteriyor, bu
başı dönüklerle bir hâdise çıkarmak istemiyordu. Komitacılar, bu hareketi bir merhamet ve şefkatten daha ziyade aciz ve zaaf eseri olarak telâkki ediyor ve fesat faaliyetlerini o nisbette genişletiyorlardı. O derece şimarmış. o kadar cüretleri artmıştı ki, hükümeti ve milleti tahkir ve tezyif yollu Rusyada ve Rus pa-rafiile yazdırılıp bastırılmış olan (Zin dandan zindana), (Sosyalizm nedir), (Kan yolu üzerinde), (îtiraz), -(U-nutulmuş kahramanlar), (Yıldız bombası). (Ermeniler için). (İhtilâl) gibi her birisi birer fesat ve ihanet vesikası olan kitapları, klüplerinde Ermeni gençlerine açıktan açığa o-kutmakta bir beis görmemeğe başlamışlardı. Klüplere birer Ermeni arması bile asmışlardı. Ermen is tanın mazisi, Ermenistan tarihi, Ermenistan kahramanları gibi kitaplar ve eski Ermenistan haritaları ile Şark vilâyetlerinde en dehşetli me-zaltml irtikâp etmiş Rus ve Ermeni çetelerinin büyük kıtadaki tablolarını, Sason, Erzurum ve Zeytun ihtilâllerinin birer kahraman addettikle-
ri mürettlp ve idarecilerinin resmilerini havi kartpostallarını sokaklarda sattırmak cüretini büe gösteriyorlardı. Bunlardan binlercesini Ermenilerle meskûn olan şehirlere, kasabalara, hattâ köylere büe gönderi-yorlardı. TabU bedava değil, mukabillerinde Ermenilerden müthiş pa-a çekiyorlar, ortalığı yine soyup soğana çeviriyorlardı.
Mektepleri de ellerine atmışlardı. Ta^nak, Hm çak, Ramgavar fırkalarının en ateşli ve azılı elemanlarından hocalar intihap etmişlerdi. Mektepleri, çocukların fikirlerini zehir-liyecek, onları kendileri gibi birer fesatçı yetiştirecek kitaplarla doldurmuşlardı. Bu suretle de para çekmek yolunu bulmuşlardı. Tahmin e-derslnlz ki, bu kitapları da bedava vermiyorlardı.
Çalrşanlar yalnız komitacılar değildi. Ermeni edip ve muharrirleri de maskelerini yüzlerinden atmışlar, fesat bezirgânlığma bağlamışlardı. Ne mevzular buluyorlar, neler yazıyorlardı buseniz. Bunlardan birkaçını en sinirlerime dokunanlarını bu günkü genç Ermeni neslinin ibret ve dikkatlerine sermek, komitacı denilen mazarratiı mahlûkların iğrenç iç yüzlerini onlara da göstermek isterim.
Kapamacı yan ailesinden galiba ismi (Setrak) olacak, servet ve şöhret düşkünü bir edip (!) hatırrmda kaldığına göre, şarkta küçük seyyah, adrnda bir kitap yazmıştı. Eserinde, Ermeni çocuklarını Ermenistanda se yahat ettiriyor, Ermeni tarihüıl öğretiyor, Ermeni medeniyetini * • esatirini göstenyor, krallarla görüştürüyordu. Erzurum, Sivas, Havput, Zeytun gibi yerlerin Ermeniler na-zarmdaki mevküerine, o rai arda yapılan İhtilallere dair malûmat veriyor, milli Ermeni muharrirlerini, ihtilâl reislerini tanıtıyordu. Sanki, yav rucuklarm zihinlerine damla damla zehir akıtıyordu.
Diğer bir kitapta Avadis   Panos-
yan admda bir serserinin Ermeni güneyi diye yazdığı bir manzume bulunuyor, bu başı dönük de bakınız çocuklara ne diye hitap ediyordu:
— Ey Ermenistanm sevgili güneşi!. Vatanm yeşü ovalarına nurlarını ser. îşte mavi semanm lâtif akisleri altında hayat bağrşlıyacak feyizli baharını ver. Ermenilerin ak yüzlerine mukaddes ümit ve iman şulelerini saç...>
Daha neler neler.™
iptidai mekteplerinde, coğrafya ve tarih dersleri, çocuklara münhasıran ihtilâl fikirleri telkin etmek maksadı Ue okutuluyor, kitaplar eski prens ve krallarm uydurma resimleri ile süsleniyordu. Haritalarda Van, Erzurum, Diyarbakır şehirleri (Vaspora-gan), (Garin), Dlkranakürt gibi i-slmlerle gösteriliyordu.
Komitaya mensup muallimler, Rus yadan getirilen konferansçılar Osmanlı devletinden ve Osmanlılardan bahsederken, Türklerin Anadolu vilâyetlerini Ermenilerden zaptettiklerini söylüyor ve cetlerinin yerlerini Türk boyunduruğundan kurtarmanın her Ermeni İçin müll bir vazife olduğunu telkin ve tenbih ediyorlardı.
sorunuz
oyu velim
Dublâjlar Nerede Yapılıyor?
Süadlyede StneklJ bakkal da Lamla Erin soruyor: Son günlerde sinemalarda gösterilen fil imlerin hemen hepsinin dublâj olduğuna görüyoruz. Bunların dublâjları Is-tanbulda mı yapılıyor T
CEVAP — Türkçe olanların hepsi bittabi Istanbulda yapılmaktadır. Fakat ecnebi lisanlardan yine ecnebi lisanlara yapılan dublâjlar Avrupa ve Amerika stüdyolarında hazırlanarak filimler! getirilmektedir.
Erenköyde Taşlıtarlada Kemal Akalın soruyor: Meyva ağaçlarını no vakit budamak muvafıktır, güllerin açılanmadı İçin hangi mevsim daha elverişlidir?
CEVAP — Meyva ağaçlarmm budanmasmı şubatın on beşinden sonra yapmız. Fakat budanmış makta yerlerini mutlaka çamurla srvaymrz. Eğer ağaç macunu bulursanız bu macunu tercih ediniz. Gülleri aşılamak için en müsait zaman ağustos ortalan veya mayıstır. Eğer ağustos ortalarında durgun göz aşısı yapamamış İseniz mayısta sürgün göz asisi yapınız. Mayıs   aşısında   gülleriniz
yeni aşı sürgününden çiçek bile açabilir. Fakat bu çiçeği henüz küçücük goncası ile sapından ko-parrrsaruz  yapmış olduğunuz aşı
kuvvetli büyür ve daha kolaylıkla dallanır,   ertesi   sene de   gonca
ve çiçek açar.
TT - 2" -
'- VA T A 17
iaşe Teşkilâtında Uç Umum Müdürlük
Vazifeleri: 1 - İaşe. 2 - Petrol.
3 - Ticarî işler.
Ankara, 12 (Hususî Muhabirimizden) — İaşe teşkilûtı hakkındaki proje ve statüler üzerindeki tetki-kat hitama ermiş, Başvekâlet müsteşarı Vehbi Demirdin riyasetindeki komisyon kurulacak, bu teşkilâtın Ticaret Vekâletine bagU bir müsteşarlık olmasmı karar altına almış bulunmaktadır.
Bu müsteşarlık 3 umum müdürlükle bir müşavere heyetinden ibaret olacaktır. Bu umum müdürlüklerden biri iaşe işlerine bakacak, diğeri ticari   vaziyetimizi organize   edecek,
diğeri do münhasıran petrol işlerile uğraşacaktır. Bu hususta Ticaret Vekâleti tarafından hazırlanmış olan ve komisyonda görüşülmüş bulunan projeler Vekiller Heyetinin tasvibine arzedilmck üaerc Başvekâlete takdim edilmiştir. Kati bir neticeye varmış olan bu komisyonun da kararından anlaşılacağı veçhile Ticaret ve İktisat Vekâletlerile iaşe vekâleti bir İdare olarak toplanacağı hakkında bazı gazetelerde çıkmış olan tahminî haberler kendiliğinden tekzip edilmektedir.    .
Maarif Haberleri:
Talebeye Jimnastik Notu Ne Şekilde Verilecek
Beden terbiyesi dersleri için verilmesi icap eden notlar şu esaslara göre teafcit edilecektir:
1 — Birinci ve ikinci kanaat notları devresi içindeki notlar talebenin derste veya ders dışında her nevi beden terbiyesi ve spor faaliyetlerinde istenileni yapmak hususundaki gayreti, disipline riayeti ve temizliğe dikkat gözö-nünde tutularak takdir edilir.
2 — Üçüncü kanaat rrotu devresinde her talebe en az üç defa yoklanarak her defasında kendisine gruplardan bir kaç hareket yaptırılır ve bu gruplarda gösterilen asgarî hadler muvaffakiyet için esas tutularak her (grup için ayrı birer not verilir. Bu üç notun ortalaması talebenin kanaat notunu teşkil eder.
3 — İmtihanlarda talebeye her #üç gruptan bir veya bir kaç hareket yaptırdır ve her grup için ayrı bir not verilir. Bu üç notun ortalaması imtihan notudur.
^ Maarif Vekâletinin mekteplere gönderdiği bir tamime göre bazı müessese, teşekküllerin gösterdikleri maddî menfaatler mukabilinde ve^ra sırf bü müesseselere hizmet düşünceeile bir kısım okul idarelerile öğretmenlerinin talebeye kitap ve mecmua satışına tavassut ettikleri görülmüş ve bir çok idarî ve inzibatî mahzurlar doğuran bu işlerin müdür, başöğretmen ve öğretmenleri ta. rafından yaprtması   menedümi§-
Tayinler
Ankara, 12 (Hususi Muhabirimizden) -^'Açrk olan İstanbul ticaret
mahkemesi âzalığına Demirdag eski müddeiumumisi Fethi tayin edilmiştir.
*
Ankara, 12 (Hususi Muhabirimizden) — Tapu ve Kadastro müfettişliğine Kadıköy Kadastro müdürü Sıtkmm naklen   tayini tasvip edü-
Fransızların Mukavemeti Artıyor
(Başı 1 İncide) XX
gand'm ziyaretinin mutad bir ziyaret olduğunu söylemek suretile cevap vermiş ve şunları İlâve etmiştir:
Buralara ansızın girmek istiyenler memleketin   herhangi   bir harekete: karşı nasıl müdafaa edileceğini ne kadar iyi bilirlerse Tunusun müdafaası o nisbette kolaylaşmış olur.
Cenubî Afrikada
Nairobi, 12 (A.A.) — Dün akşam neşredilen resmî tebliğ:
Cenubî Afrika kıtalarının ileri kolları bir babkçı köyü olan To-denyang ile ileri bir İtalyan karakolu olan Naımaraput mevkiini zaptetm işi erdir. Bu iki noktada Radolf gölünün şimalinde bulunmaktadır. Namaraput Turkana mmtakasının şimal müntehasında kâindir. Burada Kenya. Habeşistan ve Sudan hudutları birleşmek.
De Gaulle
tedi
ır.
Kesmî Tebliğ
Kahire, 12 (A.A.) — İngiliz umumi karargâhının tebliği:
Lıbyada kayda değer bu şey yoKtur.
trıtrede, şimalden ilerliyen kuvvetlerimiz El-Gena'yı işgal etmiş, esir ve ganimet almışlardır. İıcn hareketi devam etmektedir.
Keren civarındaki harekât iyi inkişaf etmektedir. Daha cenupta faaliyette bulunan kolumuz düşman arazisinde daha ilerlere nüfuz etmiştir. Bu cephede şimdiye kadar 00 top zapt ve tahrip edil-' mistir.
Diğer cephelerde: Vaziyette hiç bir değişiklik olmamıştır.
İngilizlerin Akını
Londra, 12 (A.A.) — Lon-drada öğrenildiğine göre, salıyı çarşambaya bağlıyan fyece, İngiliz hava kuvvetlerine mensup bombardıman tayyareleri Almanyanm şimali garbisindeki he. deflere hücumlar yapmışlardır.
(Bası 1 İncide) X
sai sarfetmektedir. Burada da a-sıl gayesi, yerleştikten sonra bir galip ağzı ile konuşmaktadır.
Denizde de düşmanın maksadı Fransız filosunu âtıl bırakarak bugün bu filonun karsısına çıkan ve kazanacağı muhakkak olan büyük deniz harbi imkânına mâni olmaktır. Düşman filomuzu ve imparatorluğu bu öldürücü atalete Vichy hüKÛmeti vasıtasile sev-ketmektedir. Fransız - Alman teşriki mesaisinin ve Vichy millî inkılâbının şaşmaz bir şey olduğu hakkındaki iddia ile tevlit e-dilen korkunç şüphe, tereddüt, ikilik ve kararsızlık vaziyeti Fran-saya harbin kazanılmasına intizu-ren Akdeniz muharebesini kazanmak imkânım verecek olan vasıtaları düşman hesabına felce uğratmaktadır. Ortadaki şahısların kıymets»zliğine ve adiliklerine rağmen Vıchy'de yapılan münakaşalar, entrikalar ve değişiklikler feci neticeler doğurmaktadır. Çünkü bunlarda düşmanın da parmağı vardır. İşte bundan dolayıdır ki Vichynin mutiane hattı hareketi memleket için çok muzır olmaktadır. Çünkü Akdeniz muharebelerinin en canlı safhasında Akdenizdeki Fransız silâhlarını hareketsiz bırakmaktadır.
Hür Fransızlar bırgün gayretlerini azaımi haddine çıkarmışlardır. Bu gayretlerin gayesi Fransa-nın da zafer kazanabilmesi    için
ihtiyacı olduğu şeyleri kendisine vermektir.
Şu dakikada hava kuvvetlerimiz tarafından müzaheret gören kıtalarımızın İtalyan trablusunda. ki Koufra vahalarının ta kalbgâ-hında muzafferane çarpılmakta oidukılarıNı iftiharla söyUyebıU-rim. Bu kıtalar bugün ilk hareket noktaları olan Çad hudutlarından tam 800 kilometre mesafede bulunuyorlar.
I tir.
Maarif Vekâletince okullara tavsiye edilmiş bulunan kitap ve mecmuaların mekteplerdeki kooperatifler tarafından kooperatif azalarına satılması yasak değildir. .
İ{ Anadolunun muhtelif vilâyetlerinde Cumhuriyet Halk fırkası namına konferans verecek i profesör ve doçentlerden bazılarının nerelerde konferans vereceğini evvelce yazmıştrk. Profesör ve doçentlerden Cafer oğlu Ahmet Samsunda, profesör Ragıp Özden Mersinde, doçent Mazhar Şevket Kırklarelinde, doçent Vehbi Eralp Malatyada konferans verecektir.
-jç Türk Tarih kurumu bugünlerde bir toplantı yaparak hakla» rında ihtifal yapılacak Türk büyüklerinin isimlerini tes*bit edecektir. Haklarında rhtif.il yapılacak büyüklerin isimleri Maarif Vekâletine de bildirilecektir.
İngilterenin İhları
(Başı 1 İncide) =
Sovyet - Bulgar Paktına Mâni
Olan Kim? Dlplomutlk muharrir,   Itulga-
rlstanla Sovyetler Birliği arasında bu kıs aktedllecok bir tedafüi pakt İmzasından İngilterenin Bulgaristanı sarftnazar ettirmiş oldu£u hakkındaki Sovyet İddiasını tekzip etmekte ve «B. So-bolerin M teşrinisanide Spfyayı ziyareti sananında bu pakt hakkında narin tekliflerde bulunduğu muhakkak değildir» demektedir, Sovyet diplomasisinin aldıftı vaziyet Almanlara karşı gösterecekleri mukavemette Bulgarlara yardım ermemek İçin mazeret aradığı şüphesini uyandırmak tadır.
Geçen sonbaharda Romanya Almanyanm hayati sahasına girerken Bulgarlstanın Yunanistan vs Türkiye Us sıkı bir dostluk tesis etmekte menfaat görmemesi havsalaya sigar bir şey değildir. Bu suretle Bulgaristan askeri zaafını da tevzin etmiş olacaktı.
Bulgaristan* Gelen Akman
Askerleri
Daily EKpress gazetesi bUyUk bir baslık altında neşrettiği bir yazıda binlerce Alman askerinin sivil kıyafette Romanyadan geçerek Bulgarîstana girdiğini teyit ediyor.
Daily Express'ln Alman hududunda bulanan muhabiri İngiliz-Romen münasebetlerinin kesilmesi üzerinden bir kaç saat geçtikten sonra dün gece binlerce sivil giymiş Alman subay ve erini hâmil bulunan zırhlı trenler Romanyadan Sofyaya akın etmişlerdir. Bunlara bir kaç gün evvel Berlin'deki Bulgar elçiliğinden kendilerini gümrük kontrolündün muaf tutan hususi pasaportlar verildiği söylenmektedir. Pasaportlarda dülger oldukları yazılı İse de banların garp cephesinde muharebelere İştirak etmiş tecrübeli bir hücum kıtasına mensup oldukları anlaşılmaktadır. Hepsi hücum kıtaları erlerinin yaşında yani 28 İle 26 yaş arasındadır. Bundan başka Romanyaya glrmiys hazır bir vaziyette Macar hududunda 500 bin kişilik bir Alman kuvvetinin de tahşlt edildiği söyleniyor.
İngilterenin Bulgarîstana Bir
İhtarı
Daily Mal) dün Sofya'da yayılan brr haberden bahsetmektedir. Bu habere göre İngiltere, Alman askeri Bulgar hududunu geçtiği takdirde Bulgar münakale yollarının bombardıman edileceğini şimdiden Bulgar hükümetine bildirmiştir.
Daily Telegraph gazetesi Almanlar Balkanlara taarruz ettiği takdirde orta şarkta bulunan İngiliz kara, deniz vs Hava kuvvetlerinin bunu Almanlara pahalıya ödeteceklerine İşaret etmektedir.
Romanyaya Not)
(Başı 1 İncide) -f-bunu teyit eder. Bundan birkaç ay evvel, Romanya ordusunu yeni harp usullerine alıştırmak İçin küçük mikdarda Alman kıtalarının geldiğini ve Romen ordusunun teslihi İçin de icap eden teçhizatın yine Alman-yadan geleceğini bana bildirmiştiniz. Romen ordusunun kısmen talim ve terbiye gördüğü muhakkaktır. Fakat esas inkişaf Alman başkumandanlığının Romanyada bir sefer heyetinin bütün unsurlarını yerleştirdiği ve sevkulceyş noktalara fevkalâde mühim iaşe maddeleri, cephane ve mayi mahruk yağdırdığıdır.
Bu suretle Almanya, kendi harplarının tatbiki için Romen topraklarını askeri bir üs olarak kullanmaktadır. Bu tedbirler sizin tarafınızdan hiç redde maruz kalmaksızın alınmaktadır.
Bu şartlar altında hükümetim, beni, siyasi heyeti vo idarem altındaki konsolosluk memurlarını geri çağır-mıya karar vermiştir.»
B. Eden'in Beyanatı
Londra, 12 (A.A.) — Avam Kamarasında, müttefikler arasında müşterek bir konsey teşkili meselesinin tetkik edilip edilmediği sorulmuştur.
Hariciye nazırı B. Eden cevaben demiştir ki:
Hükümet şu kanaattedir kl, muhtelif müttefik hükümetlerle ve müttefik teşkilatlarla mevcut işbirliği usulleri ortaya çıkan ve müşterek menfaatleri alakadar eden bütün meselelerin   görüşülmesine    müsaittir.
ilerisi için b|r şey söyleyemem.
-o-
Mısırlar Bloke    Ediliyor
Bükreş 12 (A.A.) — Stefani ajansı:
İktisadi işleri tanzim nezareti, mısır stoklarını yedlerinde bulunduğu kimseler nezdindc bloke etmiye matuf bir kanun lâyihası hazırlamak üzeredir. Ordu, memleketin dahili istihlâki ve ihracat için ma^ûp olfrn mısırlar, ancak nezaretin müsaadesi ile ve tesblt edilecek fîvat üzerinden teslim olunacaktır.
Vilkie
B. Rooseveltle Görüştü
GÖRÜŞME BİR BUÇUK SAAT
SÜRDÜ
Vaşington, 12 (A.A.) — D. N. B.: B. Wendell VVİllkie, B. Rooseveltle bir buçuk saat görüşmüştür. Mülakatı müteakip B. VVİllkie, reisicumhurla İngiltere ve ırlandadaki vaziyet ile beynelmilel umumi vaziyet hakkında görüştüğünü söylemiştir.
B. VVİllkie, ayni zamanda Unsiyet peyda ettiği İngiliz istihsal usullerinin do konuşmalarına mevzu teşkil ettiğini İlâve etmiştin
Amerikanın silahlanma programı kadrosunda bir vazife kabul edip et-mlycceğl sorulduğu zaman B. VVİllkie böyle bir şeyin bahis mevzuu olmadığını söylemiştir.
İngilterenin İhtarını Bulgar Gazeteleri Nasıl Karşıladı
(Başı l İncide) =
Dnes Gazetesi Ne Diyor?
Sofya, 12 (A.A.) — D. N. B.: Hükümet organı olan Dnes gazetesi Bulgarlstanın dış siyaseti hakkında şunları yazmaktadır:
Bu siyaset, mazide kendisine büyük bir haksızlık yapılan ve bu haksızlığın telâfisi ve adaletin tekrar teessüsü için her zaman ısrar eden ve her zaman hayati menfaatlerini müdafaaya hazır bulunan bir milletin siyasetidir.
Utro gazetesinde bir makale yazan eski nazırlardan B. Smilof diyor ki:        ^
Bulgar milletinin salim düşünceleri memleketin âtisini temin edecektir. Binaenaleyh Bulgaristan âtiye endişesiz bakabilir.
Harp bitirilmek istenildiği zaman harpten bahsetmek kâfi değildir Harp sebeplerini ve Versailles siste-| mini nihai surette ortaejan kaldırtmak lâzımdır.
Timea'e Göre Balkanlar Vaziyeti
i Londra, 12 (A.A.) — Balkanlardaki vaziyete tahsis ettiği başmaka-
1 leşinde «Times» şunları yazmaktadır: ' •
Artık Romanya da diğer işgal edilmiş memleketler gibi Almanların yeni hareketleri için bir Us teşkil etmektedir. Romen hükümeti de bundan sonra Nazilerin elinde onların emellerine hizmet etmiye mecbur bir alet haline gelmiştir. Gittikçe fazla-laşan emareler Bulgarlstanın da kurban olmıya mahkûm edildiğini göstermektedir. Bulgaristanm başına gelecek şeye tek basına karşı koymak mecburiyetinde kalmasmdan dolayı teessür duymak hiçbir işe yaramaz. Filvaki Bulgarların Nazi tehdidine karşı mukavemet edebilmek için kendilerine maddi bir yardım yapmıya muktedir olanlarla önceden işbirliği yapması arzu edilirdi. Fakat Bulgaristan bunu istememiştir. İnglltorede, zahirî kurban kim olursa olsun, Hitler tarafından indirilecek her darbenin Büyük Brltanyayı istihdaf ettiğinden şüphe edebilecek hiçbir kimse yoktur.
Eğer bütün emarelerin gösterdiği gibi Almanlar topladıkları kuvvetlerle   Bulgarîstana   hücum   edecek
olurlarsa İngilterenin darbeyi karşılamak üzere dost ve müttefik olduklarını açıkça İlân etmiş olanlarla birlikte mukabil hazırlık tedbirleri alması da tabiidir.
Almanlar
Yine İngiltereyi İstilâya Hazırlanıyor
Londra, 12 (A.A.) — Müstakil Belçika ajansı bildiriyor:
Belçika, Holandadan yakınlarda gelmiş olan yolcular, Almanların istilâ limanlarında toplar ve küçük tanklaı nakli için mavunalar teçhiz etmekte olduğunu bildirmektedir. Bu mavu-nalara, topçu ve tank kıtalarının seri surette tahmili ve ihracı için bir nevi açılır kapanır iskele takılmaktadır. Bu mavunalar a aynı zamaında motörler de konulmaktadır. Maarnafth yolcular bu mavunaların ancak fevkalâde sakin bir havada denize açılabileceklerini ilâve etmektedir.
İngılt
ereye
Cenova Kahramanları
Lallnea, 12 (A.A.) — D. N. B. ajansı bildiriyor.
Cenovayı bombardıman eden İngiliz filosu dün öğleden sonra saat M,30 da Cebelüttarık limanına dönmüştür. Filo Arc Royal tayyare gemisi ile Malaya, Renown ve Shoffield zırhlılarından, iki kruvazör ve bazı torpito muhriplerinden mürekkeptir
Belçika ve Holanda da Sefirlerini
Geri Çekiyor
Londra, 12 (A.A.) — Reuter ajansının diplomatik muhabirinin öğrendiğine göre, Belçika hükümeti Ro-manyadakl elçisini geri almıya karar vermiştir. Elçi İle başkâtip yakında BUkreşl terkedeceklerdir.
Birleşik Amerika devletleri Ro-manyadaki Belçika menfaatlerinin himayesini kabul etmiştir.
*
Londra, 12 (A.A.) — Hollanda hükümeti de BUkreşteki elçisini derhal geri çağırmıya karar vermiştir.
Hava Taarruzu Hafif Oldu
Londra. 12 (A.A.) — Hava ve Dahilî Emniyet Nezaretlerinin bu sabahki tebliği:
Salıyı çarşambaya bağlıyan gece, İngilterenin bir kaç mıntakası üzerinde çok hafif düşman hava foaliyeti olmuştur. İngilterenin şark ve cenubu şarkî rmntakalan-na bir kaç bomba atılmıştır. Bazı evler hasara uğramıştır. Pek az kişi yaralıdır.
Avîonyaya 11 Km.
*         (Başı 1 İncide) ^
muzafferiyetlerile Kalyaya ilk müthiş darbeyi indirmiş olduklarını memnuniyetle tealim etmekteyiz. Yunan muvaffakiyetleri harbin neticesi üzerinde müessir olmaktadır.
Atına, 12 (A.A.) — Yunan orduları yüksek kumandanlığının I I şubat akşamı tarihli ve 108 numaralı resmî tebliği:
Devriyelerin    ve  bataryaların mahdut faaliyetleri görülmüştür. I ayyarelerımız. bir düşman tayyaresini düşürmüştür.
Atmada Alarm İşareti
Atına, 12 (A.A.) — Atmada saat 19,25 te verilmiş olan hava tehlikesi işareti, saat 20,19 da sona ermiştir.
Düşman Akınları
Atina, 12 (A.A.) — Umumî BmiMyet Nezaretinin I I şubat akşamı tarihli resmî tebliği bildiriyor:
Düşman tayyareleri, bugün memleket dahilinde aşağıdaki a-kıniarı yapmıştır:
1 — Yanyanın köylük mınta-kasmda bir kaç ölü ve yaralı vardır.
2 — Preveze'de sivil halk arasında pek az ölü ve yaralı ve evlerde cüz'î hasar vardır.
3 — Larissa'da nüfusça pek az zayiat ve cüzî hasar vardır.
4 _ Kandiya mıntakası: Nüfusça zayiat ve haşarat yoktur.
5 — Korent mıntakası: Nüfusça zayiat ve haşarat yoktur.
6 — Pire'de atılan bombalar bir mahalle içinde patlayarak hakk arasında zayiata ve mekteplerde haşarata sebebiyet vermiştir.
Atina Üniversitesi
Başvekil Korizis'e Bir Takrir
Gönderdi
Atina, 12 (A.A.) — Atina Ü-niversiteei, Başvekil Korizis'e kabul etmiş olduğu bir takriri tevdi etmiştir. Bu takrirde Krolm kendisini hükümetin başına getirmek için vermiş, olduğu karardan dolayı memnuniyet beyan edıltmek-tedir.
Bu takrirde Kralm ve bütün milletin itimadının yeni vazifesinde Korizis'e zahir olacağı beyan edikn ektedir. Milletin itimadı Korizis'in şahsî meziyetleri ve bilhassa umumî hayatında kendisinin bariz vasfını teşkil etmiş o-lan yaratıcı ruhu sayesinde kuvvet bulmuştur.
Üniversite, nazırlığı zamanmda Korizis'in kendisine göstermiş olduğu müzahereti hatırlatmakta ve bu büyük millî müessesenin millî mesaisinde her zaman kendisinin yanıbaşmda mevki alacağını temin etmektedir.
Başvekil, Yunanıstanın her tarafındaki yüksek müesseselerden ziraat ve sair amele korporasyon-lardan mütemadiyen bu kabil tebrik mesajları almaktadır.
îngiltereye
Gelen Yeni Tayyareler
irrgilterede bu mahal, 12 (A. A.) — Reuter*in havacılık muhabiri bildiriyor:
Hava kuvvetleri erkânından bir zat, bana Amerikan tayyarelerinin şimdi devamlı bir seyirle In-giLtereye g ekmek* e olduğunu teyit etmiştir.
Faaliyet sahaları Atlantığı u-çarak geçmelerine müsait olmayan avcı tayyareleri ile orta büyüklükte bombardıman tayyareleri, deniz yolu ite parçalar halin, de gelmekte ve havacılık ietihsa-lâtı nezaretinin bir merkezinde bcjmlbaların tesir edemiyeceği a-tölyelerde bu parçalar birleştirilerek tayyarelerin montajı yapılmaktadır.
Uzun mesafe bombardıman tayyareleri ve deniz tayyareleri ise Ati antiği hava yolu ile katet-mekJtedir.
Curtie-AVTİght'in iki meşhur avcı modelinin, bir Tornahavk ve bir Mohavkın montajında hazır bulundum. Bu tayyarelerden bir çoğu, halen İngiliz filolarına verilmiş buiunmaiKtadır. Bu iki tayyareden- en serii olan Torna-havk'ın Amerikalılara göre, saatte 400 miıden fazla sürati vardır.
Bundan başka sahil üslerımiz-de kullanılacak olan iki deniz avcı tayyaresi modelini de açık havada gördüm. Bu tayyareler, İngiliz sahillerinin    muhafazasında
mühim bir rol oynayacaklardır.
Gördüğüm diğer bir tayyare de, Douglas - Boston - I I avcı -bombardıman tayyaresi idi. Bu tayyare bir taarruz tayyaresıdır. Fakat bütün bu tayyareler, halen İngilterenin almakta olduğu 30 kadar tayyare modelinden yalnız bir kaçını teşkil etmektedir*
Mütareke mi ?
(Bası 1 incide) +
rol Franco, bugün San-Remo şehrinde Mussolini ile buluşacak ve yann tekrar hareket edecektir.
Alman mahfilleri bu haberler hak-kmda kati hiçbir malûmat vermemektedir.
General Franconun Vtehy'ye gitmesi ve Mareşal Petaln ile de buluşması muhtemeldir.
İspanyol devlet ve hükümet reisinin Mussolini görüşmesinde Af-rlkadaki vaziyeti bahis mevzuu edeceği sanılmaktadır. General Franconun Fransa ile İtalya arasında bir uzlaşma zemini bulmağa çalışması kuvvetle mümkündür. Bu uzlaştırmanın esası şu olabilecektir:
İspanyol diktatörü, Mareşal Pe-tain'den General Weygand ordusunun katiyen bir taarruza kalkmamasını istiyecek, buna mukabil İtalya da bazı isteklerinden vazgeçecektir.
İtalyan Mehafiline Göre
Roma, 12 (A.A.) — D. N. B. ajansı
bildiriyor:
İtalya İle İngiltere arasında bir mütarekenin yakın olduğu ve hatta bu mütarekenin bugün imza edileceği hakkında bir Amerika ajansı tarafından yayılan şayialar İtalya resmi mahfillerinde gülünç telâkki edilmektedir. Bu mahfiller, bahis mevzuu olan şayiaların yabancı memleketlerin bir kısmında İtalya ve siyaseti hakkında hüküm süren idrâk eksikliğine yeni bir delil olduğunu bildiriyorlar.
Mussolini Franko'don Yardım
İsteyecek
Londra, 12 (A.A.) — Reuter ajansının diplomatik muhabiri yazıyor:
İngilterenin kendisiyle İtalya arasında bir tavassutu kabule amade olduğu hakkındaki şayialar Londra-nm salahiyetli mahfillerinde fahiş surette uydurma olarak tavsif edilmektedir. İtalya ile harptayız ve bu memlekete karşı şiddetle ve ihmaline imkân bulunmryan bir muvaffakiyetle hareket ediyoruz.
B. Mussolininin çetin bir darbe yemiş olmasma rağmen bir çare ara-mıya bazı mahfillerde zannedildiği kadar arzukeş olmaması mümkündür. General Franco ile mülakatı In-giltoreyo karşı yeni bir yardrm elde etmek arzusunda olduğunu pek âlâ ifade edebilir. Mussolini, şüphesiz dahil! harp esnasında Franco'ya yaptığı yardımın mükâfat almak U-midindedlr. Cebelüttarık hakkındaki herhangi bir tasavvur için yardıma ihtiyacı olması mümkündür.
İspanyol Gazeteleri   Seyahatten
Bahsetmiyor
Madrid, 12 (A.A.) — Reuterin muhabir» bildiriyor:
Bugünkü ispanyol gazeteleri. General Franco seyahati etrafında hiç bir işarette bulunmuyorlar ve bu seyahatten büyük bir şey çıkacağına dair de ortada hiçbir alâmet yoktur.
İspanyolların General Franconun mUdebbirllğlnc ve istiklâl azmine itimatları vardır.
Almanya
Japonyayı Harbe Sürüklemek İstiyor
Londra, 12 (A.A.) — Reuter ajansının diplomatik muhabiri diyor kl:
Almanların İlkbahar taarruzu Ue müterafik olarak Japonyanın bir, tecavüz hareketine geçmesi için Almanyanm elinden geldiği kadar Japonyayı teşvik ettiği hakkında Uzak Şarkta emareler vardır. Tehditkâr bir mahiyet almamış olmakla beraber vaziyette endişe verici bazı unsurlar bulunduğu söylenebüir.
Çan-Kay-Şek karşısında bir çıkmaz içinde bulunan Japonya, Hindicini ile Siom arasındaki ihtilâfı kendi lehine istismar etmiştir. Silâh vererek Slamlılara yardım ettikten sonra onları mütarekeye icbar etmiştir. Halen Tokyoda görüşülmekte olan sulh esasları arasmda her İki memlekette de Japonya tarafından deniz ve hava üsleri tesisine ait hükümler vardır.
Japonya birçok kargaşalıklara sebebiyet verecek bir de tez ileri sürmüştür. Bu teze nazaran Uzak Şarktaki ihtilâflara tavassut hakkı yolnu Japonyanın olacaktır.
Amerikan Gizli Polis Şefi ölü Bulundu
Suikasd mi, İntihar mı ?
Vaşington, 12 (A.A.) —Reuter: Gizli polis teşkilâtının şefi addedilmeJkte olan General WaU ter Krivitsky» Vaşingpon'da bir otelde ölü olarak bulunmuştur. Krivitsky'nin, Amer ikadaki düşman faaliyeti hakkında tahkikata memur edilen Dies komıtesıle birlikte  çalıştığı  öğrenilmiştir.
Amerika aleyhinde sarfedilen faaliyetler hakkında kongre encümeni huzurunda 1939 da izahat verdiği sırada- General Krivitsky» 1937 den ben Sovyet askerî casus teşkilâtı garp şubesi şefi bulunduğunu söylemiştir. Bilâhare generalin B. Stalin ile arası bozulduğu söylenmektedir.
General Krivitsky'n*n başından yaralı olduğu ve elmde bir tabanca rle bulunduğu söylenmektedir.
Cesedi üzerinde mücadele etti. ğine dair bir alâmet görülmemüj-rtL Cesedin yanında avukatı Waldman'a hitaben yazılmış bir mektup bulunmuştur.
Bir polis hafiyesinin bildirdiğine göre KrivLtstky kendisine bir çok defa demiştir ki:
Beni öldüreceklerdir. O zaman beni intihar etti zannetmeyiniz.
Maamafih neşredilen tetkik beyannamesinde intihardan bahsedilmekledir.
B. \Valdman intihara inanmadığın* söylemektedir.
İngilterede Modern Sığınaklar
Londra, 12 (A.A.) — Dahiliye nazırı B. Morrlson Avam kamarasında beyanatta bulunarak hava hücumlarına karşı evlerin dahilinde inşa edilecek sığınakların memnuniyeti mucip bir model üzerine büyük mikyasta inşasına başlanacağını bildirmiştir. Bombardımana ugnyan meskenlerin sakinlerini ankaz içinde kalmak tehlikesinden koruyacak olan bu sığmaklar zemin katmda tesis edilecek ve İki büyük insanla iki çocuğu alabilecektir.
0
Romanyada Gençlik   Terbiyesi
Bükreş, 12 (A.A.) — Stefani ajansından:
Nazırlar meclisi, dünkü toplantısında ezcümle gençliğin cezri surette terbiyesini yeniden tensik etmiye karar vermiştir. Gençler, millî ve vatani bir ruha sahip olacak surette yetiştirileceklerdir. Yeni nesUlerir iş hayatına göre terbiye edilmeleri için en iyi çarelerin neler olduğu tet kik edilecektir. Meclis, bundan başka, içtimai inkişafı daha ziyade ge-nişlettirmeyi de karar altına almıştır.
Tevkifat Devam   Ediyor
Bükreş, 12 (A.A.) — Stefani ajansından:
Dahili vaziyet hakkındaki bir tebliğde son 24 saat zarfında memleket dahilinde sükûn hüküm sürmüş oldu £u bildirilmektedir.
BUkrcşte 3.428 kişi tevkif edllnın; ve bunlardan 827 kişi serbest bırakılmıştır. Eyaletlerde 4.117 kişi tev kif edilmiştir.
Bükreş askeri mahkemesi, ıkincl-kânun sonunda isyana fcrtirak etmly olan üç kişiyi 5 ilâ 7 sene a£ır hizmetlere. 24 kişiyi 3 aydan 3 seneye kadar hapse mahkûm etmiştir. 9 kişi beraet etmiştir.
9482
Millî Piyango
Son Çekilûjin Talilileri
Milli riyııngonun 7 Şubat çeklll-çjudı  ikramiye kayan ınl ir:
Millî Piyangonun 7 Şubat çekilirinde 10.000 liralık büyük ikramiyelerden birinci kazananlardan 116383 numaralı biletin bir parçası Sökede Nalbant Emin Çuha ve bakkal Saip Beşincidedir. Diğer parçası tzınirde Saman iskeselsinde 8 numarada aktar Şarlo Senttedir.
Yine 10.000 liralık büyük ikramiyelerden birini kazanan 196.439 numaralı biletin bir parçası Denizli Merkez hastahanesi eczacısı Hasan Etkülerde. dıgcr parçası Karabük demir ve çelik fabrikasında Halil Canlı ve 15 arkadasmdadır.
Diğer 10.000 liralık büyük ikramiyeyi kazanan 240278 numaralı bilet Ankarada Hacıbayram Sayımtaş sokağında Bayan Saadet Birkandadır.
5.000 liralık ikramiye kazanan 20762 numaralı biletin bir parçası Bürhaniycde İnhisarlar odacısı Hüseyin ile eşi Zehra Erkandadır.
Diğer parçası Develi kazasında şoför Mustafadadır.
5.000 liralık ikramiyelerden diğerini kazanan 21499 numaralı büetin bir parçası Cebelibereket Aptalpınar köyünde Mehmet özdemir ve Mehmet Çifçidedir. Diğer parçası ise îs-tanbulda Ayaspaşada Mezarlık sokağında Susu Mehmet Toptandadır.
5.000 lira kazanan 23946 numaralı biletin bir parçası Elâzığda Taşçı Artin Örs ve şeriki Osm andadır. Diğer parçası Ankarada Yenituran mahallesinde Sayım sokakta Çubuk Belediye tahsildarı Kazım Aydın ve Mehmet Gürokandadır.
5.000 lira ikramiye kazanan 74799 numaralı biletin bir parçası Alazımda Belediye çöpçüsü İsmail ve Hüseyin ile Muşlu bakkal Alidedir.
Diğer parçası Ankarada radyo teknısiyeni Salim Meryelidedir.
2.000 lira kazanan 4489 numaralı biletin bir parçası Erzincanda Nazımda diğer parçası Haliç Fenerde Çelebi sokak Lambo oğlu Anchrya-dadır. |
2.000 lira kazanan 80576 numaralı biletin bir parçası Istanbulda Kadı-köyOnde Kuşdilinde Bayan Sabiha Görende, diğer parçası Elâzığda Hovadis Hlzarcı ve Hoçlu bakkal Mustafadadır. •
2.000 lira kazanan 224866 numaraıl
bilet Erzurumlu Muammerdedir.
-o-
Sıhhi Muayeneleri
Gelibolu (Vatan) — Hkmek-tep çocuklarının sıhhî muayeneleri yapıldı. Hdsta olup ta mektebe gelmiyen çocukların da muayeneleri evlerinde yapılmıştır. BiKidan evvel yapılmış olan çiçek asısı tutmayan çocukların a-şıları yeniden yapılmıştır. Hükümet doktoru Celâl Cansunar tarafından daimî muayeneler yapılmaktadır. Mekteplerin sıhhat isleri normaldir. Kazamızda da sıhhat işleri büyük bir ihtimamla takip edilmekte, her hastalığa karşı vaktinden evvel tedbir a-lınmaktadır.
o        >-*
Davet
Türkiye San'at Mektepleri Mezunları Cemiyeti Başkanlığından — 16/ 2/941 tarihinde saat 10 da Eminönü Halkevinde umumi kongTe ikinci defa olarak toplanacaktır.
Üyelerimizin gelmeleri rica olunur.
Halkevinde Konferanslar
Eminönü Halkevinden: 1 — Türkiye Sanat Mektepleri Mezunları Cemiyetinin tertip ettiği konferanslardan birincisi 14/2/941 cuma günü (18.30) da Lokmanhekim tarafından
verilecektir. Mevzuu (Kış mevsiminde hastalıklar niçin çoğalıyor? Bu hastalıklara karşı yapılacak sıhhi tedbirler) dir.
2 — 17/Şubat/1941 Pazartesi günü saat (18) de Üniversite profesörlerinden Gadrettin Celâl taraf rn d an (Halk ve Terbiye) mevzuunda bir konferans verüecektir. Her iki konferansa giriş serbesttir. ,
BORSA
12 ŞUBAT     '41
Sterlin 5.24
Dolar 132.20
İsviçre Frac. 29.9840
Drahmi 0.9975
Leva    | 1.6225
Peçeta 12.9375
Dinar 3.175
Yen 31.1375
İsveç Kronu 31.005
Esham ve Tahvil**
Merkez Bankası peşin
109.—
Dr. tlfSAN SAMİ
GONOKOK   AŞISI
Belsoğukluğu ve ihtilatlarına karşı pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyolu Sultanahmet türbesi
No. 113
3URS A DOKUMACILIK ve TRİKOTAJ
Türk Anonim Şirketi
İPEKİŞ
İDABE MECLİSİNDEN:
Fevkalâde Toplantı Davetnamesi
Şirketimize zam ve ilhak edilmiş bulunan eski Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi «YÜNtŞ» hissedarlar heyeti umumiyesi 28 Şubat 1941 tarihine müsadif Cuma günü saat 11 de Ankarada Türkiye Is Bankası binasında fevkalâde olarak içtima edeceğinden mezkûr gün ve saatte sayın hissedarların içtima mahallinde hazır bulunmaları rica olunur.
MÛZAEERAT RUZNAMESt
28 12 1940 tarihinde sureti fevkaladede in'ikad eden Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi «YÜNtŞ» hissedarlar umumî heyeti tarafından, Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi «YÜNtŞ» in Bursa Dokumacılık ve Trikotaj Türk Anonim Şirketi «tPEKİŞ» e zam ve ilhakı suretilc birleşmesi hak kında verilen kararın şekli tatbiki vc intacı hususunda müzakerede bulunmak ve karar vermek.
İdare Meclisi
Türkiye Cumhuriyeti
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28.800 lira İkramiye veriyor
v.t
i i
*>4
Ziraat Bankasında kumbaraJı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a Ue aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura
4    » 500 »      2,000   i»
4    » 250 »      1,000   »
40    » 160 »       4.000   v
DtKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı duamiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasilc verilecektir. Kur'alar seaede 4 defa, 1 eylül, 1 biıinclkânun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
100 adet 50 liralık 5.000 lira 120   »40      »    I.Hihj   , 160   »   20      a    3,200   »
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
T. Bedeli Teminat Lira     Li Kr.
Gün ve Saat
5500 KUo Yün fanile ipliği 10920    819 00 15/2/41 Cumartesi 11    de 500 Adet Battaniye 3600    540 00 15/2/41 Cumartesi 11,30 da
1 — Yukarıda yazlı yün fanela. ipliği ile battaniyenin hizalarında gösterilen gün ve saatlerde pazarlıkla eksiltmeleri yapılacaktır.
2 — Şartnamesini almak isteyenlerin her gün ve eksiltmeye iştirak edeceklerin de belli gün ve saatte hizalarında gösterilen teminat makbuz veya banka mektuplarile 2490 sayılı kanunun istediği vesikalarla birlikte Kasımpaşada bulunan komisyona müracaatları.     (999)
1 —
2 —
3 —
Tahmin edüen bedeli 2816 lira olan on altı kalemde ceman 35,000 kilo muhtelif cins yaş sebzenin 19 şubat 941 çarşamba günü saat 14 te açık eksütmeei yapılacaktır.
İlk teminatı 211 lira 20 kuruş olup şartnamesi her gün komisyondan almabilir.
Isteklüerin belli gün ve saatto Kasrmpaşada bulunan komisyona müracaatları, (727)
1 — Tahmin edilen bedeli rl8.00-' lira olan cSOOO» metre kaputluk kumaşm 15/Şubat/941 cumartesi günü saat 12 de pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktrr.
2 — İlk teminatı cl410> lira olup şartnamesi her gün mesai saatleri dahilinde komisyondan almabilir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesaikle birlikte belli gün ve saatte Kasımpaşada bulunan komisyonda hazır bulunmaları. c998>
Askerî Fabrikalar Satmama Komisyonu İlânları
Muhammen bedeli (5600) lira olan 7000 Kg. haşarat öldürücü mayi (5/3/1941) Çarşamba günü saat (15) on beşte Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından kapalı zarf ueulile satın alınacaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin (420) liralık muvakkat teminat kanunun tayin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarını ayni gün saat (14) on dörde kadar komisyon reisliğine vermeleri lazımdır.
i Bu işe ait şartnameler komisyondan purasız olarak dağıtılmaktadır. (1058)
Itriyat Mütehassısı
Ortak Arıyor
Smaî kimyagerlikte mütehassıs, sabun ve ıtriyat imalâtında otuz sene tecrübeli işler yapmış bir ecnebi kimyager sermaye sahibi bir ortakla iş yapmak istiyor. Istiyenlere bu hususta ders de verebilir. Ga-latada Ankara otelinde
Stanlslaw ^^^^^f
VATAN Gazetesi
HAN FİYATLARI Kuruş
Başlık maktu olarak 750
1 inci Sayfa Santimi 500
2   »      » l 350
S   »      » 1 300
4    9        » 100
5   *      » 75
6   »      » * 60
İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonundan
Askeri ihtiyaç için 18/2/941 günü saat 14 de pazarlıkla 25 ton sadeyağı satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komteytmda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda Komutanlık «atm alma komisyonuna gelmeleri. Muhammen bedeli 40500 uza ohıp kati teminatı 6075 liradır. <1021>
?
Müteahhidi nam ve henabına 30 ton sabun 22/2/941 gürrti saat 11 dc pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatte teklif edecekleri fiyata göre yüzde on beş teminat akçeleri ile birlikte Fındıklıda Komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. Cİ076»
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı iaşe maddeleri 17.2.941 günü bizarlarına yazılı saatlerde pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri.
(1019)
Cinsi      Miktarı    Muhammen Be.   Kat'I Te. Pazarlık S.
KUo Lira Krş.       Lira Kr. Saat   D.
Yoğurt
Süt
Koyun eti
8000 8000 10000
2720.00 1600.00 6500.00
408.00 240.00 975.00
10 11 15
30
Taşkışlanın mutfak ocakları pazarlıkla 14/2/941 günü saat 11 do tamir ettirilmek üzere isteklisine verüecektir. Keşif bedeli 986 lira 66 kuruştur. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir4 İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda Komutanlık satm alma komisyonuna &**« meleri,      (1051)
Merkez komutanlığı binası dahilindeki ceza evi binasmın tamiri 24.2.941 günü saat 11 de açık eksiltme ile ihale edilecektir. Keşif bedeli 5439 lira 75 kuruş olup ilk teminatı 407 lira 98 kuruştur. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte kanuni vesikaları İle birlikte Fındıklıda komutanlık sataı alma komisyonuna gelmeleri. (924)
Askeri ihtiyaç için 14/2/941 günü aşağıda cinsleri gösterilen ip ve sicimler hizalarında gösterilen saatlerde pazarlıkla satın alınacaktrr. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda   omutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri.
«891>
Miktarı Kafi teminatı
2058      liralık 308   70
Cinsi
1 santimlik ip 2milimetrelik ingiliz sicimi
1 santimlik ip
2 milimetrelik İngiliz sicimi
Pazarlık Sa.
10
3087 800
1200
463 120
180
05
10 10
30
10   30
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı iki kalem iaşe maddeleri 19.2.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satın a-lınacaktrr. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün vc saatlerde Fmdıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. (1020)
Cinsi      Miktarı   Muhammen Be.   Kat'i Te. Pazarlık S.
KUo Lira Krş.      Lira Kr. Saat   D.
Kuru üzüm 20 000 Pirinç 30.000
680.00 12000.00
1020.00 1800.00
10 tı
Vaktlle Velosipetin meydana getirilmesi fevkalâde
bir tcad telâkki edilmişti.
Bugün vesaiti nakliye harikulade bir inkişafa mazhar olmuştur.
Bu İnkişaf tenvirat hususunda dahi varittir.
İlk EDISON elektrik ampullarından beri kıymetrt gaz İle doldurulmuş yeni TUNGSRAM - KRİPTOM lâmbalarının icadile bu vadideki inkişaf büyük btf terakki arzetmiştir.
Bu ampullar bembeyaz bir ziya verir ve aynı ta* kattaki sair lâmbalara msbeten çok daha az elek* tnk cereyanı Sürfcde/ler. *
TUNGSRAM
es»
(•ta
BURLA
BİRADERLER
bul   —  Ankara  —  iz
İstanbul Fiyat Murakabe Komisyonundan:
49 No. Iu ilân
Ellerinde muhtelif eb'atta lif ve çelik tel halat bulunan toptancı ve perakendeci tüccarla hükmi ve hakiki sahraların bunlarm cinsini mikdarmı gösteren birer beyannameyi 17/2/941 pazartesi aksamına kadar Sirkeci 4 üncü Vakıf han 4 üncü katta 8 No. da fiyat murakabe bürosuna getirip vermeleri 29 No. lu milli korunma kararnamesinin 6 ncı maddesinin verdiği salâhiyete istinaden ilân olunur.     «1056»
ŞEHİR   TİYATROSU TEMSİLLERİ tepebaşinda     BTlElffTTHJnilll Ist1klaj- caddesinde
DRAM     K I 8 M        ¦FJJI"S1     KOMKDİ    KISMI
Akşam 20,30 da HUrtL NilFlhv BU    AKŞ-AJvI
EMÎLİAGALOTTİ     WLflfffl Saat 20,30 da
Son Hafta WKr KÜLALTTt ODALAR
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet verüir.
İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden:
Gümrüklerdeki Sahipsiz ve Kaçak
Eşya Satılıyor
Sirkecide Reşadiye caddesi halı antreposu dahilindeki satış müdürlüğü ilân tahtasında ve istanbul Belediyesi mezat salonlarındaki. Kuruçeşme antreposundaki ilân tahtalarında asılı listelerde müfredatı
yazılı muhtelifülcins eşya 17f 18, 19. 20. 21. 24 ve 26/2/941 günlerinde
Satış Müdürlüğü müzayede salonunda satış komisyonu tarafından saat 13 buçukta Gümrük kanununun 1549 sayılı kanunla değiştirilen 43 üncü maddesi mucibince açık arttırma usulile satışı yapılacağı ilân olunur. Telefon: 23219 (1077)
Sahibi ve Neşriyat Müdürü:  AHMET EMİN  YALMAN
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
Cumhuriyet Merkez Bankas:
8 ŞUBAT 1941 VAZİYETİ
AKTİF
Ura
Kasa:
Altm: Safi kilogram Banknot .... Ufaklık ....
72603.019
102.121.954.21 7.303.640,— •       2.515.321.91
Dahildeki Muhabirler:
Türk Lirası.....« ¦ ¦ «
Hariçteki Muhabirler:
Altın:  Safi kilogram 5010756
Altına tahvili kabil serbest dövizler Diğer dövizler ve Borçlu kliring bakiyeleri
Hazine Tahvilleri:
Deruhte edi. evrakı nakdiye karşılığı
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vaki tediyat
Senedat Cüzdanı:
Ticarî senetler  ¦
£»haın ve Tahvilât Ctizdam:
(Deruhte edüen evrakı nakdi-
A_  (yenin karşılığı esham ve tah-
(vüât (itibari kıymetle).
B _ Serbest esham ve tahvilât   ¦
Avanslar:
Altın ve döviz üzerine avans , « Tahvilât üzerine avans . « t Hazineye kısa vadeli avans . , , Hazineye 3850 No. lu Kanuna göre açılan altm karşılıklı  avans  .    •
263.210,97
7.048.029.54
32.605.399,41
158.748.56:3,—
20.149.137,—
252.624.094.71
45.831.416.93 7.926.606,54
8.963.74 7.808.722.—
114.584.926.75
Hissedarlar:...............
Muhtelif:
Yekun
Lira
111.940.916.12
263.210,97
39.653.428.95
138.599.426,—
252.62i.094.71
53.758.023,17
122.402.612,49
4.500.000,— 9.967.746.71
733.709.459,42
PASİF
JLira
İhtiyat Akçesi:
Âdi ve fevkalâde Husus!   .
6.188.666.15 6.000.000.—
Tedavüldeki Banknotlar:
Deruhte edüen evrakı nakdiye •    ¦
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vâki tediyat
Deruhte edüen evrakı nakdiye bakiyesi .........
Karşılığı tamamen altm olarak ilâveten tedavüle vazedilen .
Reeskont mukabüi Uâveten tedavüle vazedilen........
Hazineye yapüan altın karşılıklı a-
vans mukabili 3902 No. h kanun mucibince ilâveten tedavüle vazedilen
Mevduat:
158.748.563.—
20.149.137.—
138.599.426.—
17.
249.
iDIiKHıTi
Lira
1*800.
ı :ı:ı
12.188.666.15
14,000.000.—    418.599.426.-
•        -        •        4
876.809.—
Türk Lirası .    «    « Altın: Safi klg.
3850 No. lu kanuna göre hazineye açılan avans mukabili tevdi olunan altmlar:
Safi Kılg. 55.541.930.—
Döviz Taahhüdah:
Altma tahvili kabü dövizler . « Diğer dövizler ve alacaklı kliring bakiyeleri    ».....•
Muhtelif: ¦¦¦¦¦¦¦
72.048.874.47 1.233.302.56
7S.124.167.90
27.169.496.36
73.282.177,03
7SV124.167,90
27.169.496.36
109.345.525,98
Yekun
7S3.709.459.4*
1 Temmuz 1938 tarihinden itibaı Iskonto haddi %4 Altm üzerine
% 3