Çarşamba 15
2. ci Kânun
19 4 1
VATAN  EVİ
CAÖALOÖLÜ    No.   82
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN   İst.
BAŞMTJU
AHMET EMİN
^
I
^
Genci Kıt- .
Y.T.E
^^^^ . ¦** V s
BUGÜNKÜ SAYIMIZDA:
2 İnci Sayfada Şehir ve Memleket haberleri
3 * Büyük   Facianın   hikâyesi,   Yunanlıların
Beyaz kitabı, t         > Fikir ve Edebiyat
5        * Büyük bir sefahat sehri koca bir memleke-
ti nam çökertti.
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH  GAZETESİ
Yıl: 1
Sayı: 145
Balkanlar
Ve Sovyet Birliği
Sovyetlerin tabiî bir taraftarı olduğu müşterek emniyet sisteminin dünyanın bu kısmında istikrarlı surette kurulmasmın biricik yolu, ahenkli bir Balkan birliğidir.
Tütün
Merasimle
4 Milyon Kilo Tütün Satıldı. Amerikalılar
12 Milyon Kilo Tütün Alacaklar
Misafir İngiliz Generalleri
Ankarayı Gezdiler ve Öğle Yemeğini
Şehir Lokantasında Yediler
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
ulgaristan, istiklâlini yenu baştan ilân etmekle meşguldür. Bulgar Başvekilinin son mühim nutkundan bundan başka hiç bir mana çıkarılamaz. B. Fı-lof, türlü türlü ecnebi yardakçılığı cereyanlarına İtarşı şöyle haykırıyor: «Burası ne Sovyet Rusya, ne de Almanya ve İtalyadır, sadece Bulgarların yurdu olan Bulgaristandırl»
Balkanlar için candan barış ve emniyet isteyen bir insanın bu sözleri sevimli ve ümitli bulmamasına imkân yoktur. Nutuktan çıkacak mana şudur ki Bulgaristan bundan sonra şu veya bu devletin yedeğine takılarak bir takım emellere varmak sevdasında bulunmayacaktır. Bulgar vatandaşlarının şu veya bu ecnebi devlet taraftarı diye birbirine düşman zümrelere ayrılmasını da hoş görmiyecek ve buna razı olmayacaktır. Bulgarların, kendi mukadderatlarına tam bir istiklâlle hâkim olmalarını isteyecektir.
Komşu memlekette beliren bu olgunluk emaresi, Bulgaristanı, yarının kuvvetli Balkan birliğinde tabii yerini almaya hazırlayacak mahiyettedir. Böyle bir birlik te Yakın Şarkta emniyet ve istikrar kurmanın ve burasını şunun veya bunun entrika sahası veya gözüne kestirdiği av halinden kurtarmanın biricik yoludur.
Bugün kahraman Yunan ordu- | sunun Arnavutluk dağlarında yaptığı dövüş, bütün Balkanların mütecavize karşı bir istiklâl sava. şıdır. İlk tereddüt dakıkasındaıv sonra Bulgar milleti de bunu böyle karşııamak istidadını göstermiştir.
Yalnız şurası vardır ki hariçte Balkan birliği fikrini tam bir istiklâl hareketi manasına alanlar azdır. Lskidenberi kökleşmiş bil takım zihin îtiyatlarile hatıra derhal şu fikir geliyor: t
— Böyle bir Balkan birliği a-caba kimin tertibidir, arkasında kim vardır, kimin nüfuz vasıtası olacaktır?
Sovyet Birliği bile bu itiyattan kurtulmuş sayılamaz. Balkan birliğinden bahsedildikçe orada da; perde arkasında mutlaka ya İngilizler veya Almanlar aranır.
Halbuki Balkan birliğinin bü-in hikmeti, bu nüfuz oyunlarına her vakit için nihayet vermekten ve Balkan milletlerini toplu bir hale koyarak, her türlü ecnebi tesirlerine karşı kuvvetli bir sed vücude getirmekten ibarettir.
Böyle bir Balkan birliği dahî- j len tam müsavat, tam bir aile a-hengi, verimli bir iş beraberliği kurmuş bulunacak ve büyük devletlerin karşısına daima barış taraftarı bir tek büyük devlet halinde çıkacaktır. Birlik dünya yüzünde müşterek emniyetin en sağlam ve tabiî temeltaşı olabilecek.
tir.
Bu yolda ideal bir birliğin en büyük taraftarı Sovyet Rusya ol malıdır. Bu sayede Sovyet hudut, larının bu kısmı her türlü tecavüzlere karşı tam manasile bir emniyet sahası haline gelebilecek, Sovyetler her türlü yan taarruzla, rina karşı dost bir kuvvet tarafından korunacak ve münakalelerin serbesti ve emniyeti her vakit için temin edilmiş olacaktır.
Sovyet siyasetinin hakkını ver. mek lâzımdır: Senelerce Sovyet Rusya müşterek emniyet sisteminin en samimî taraftarı sıfat'le elden gelen iyi niyeti göstermiştir. Bütün noksanlarını bildiği ha'de müşterek emniyete ait bir hareket noktası diye Milletler Cemiyetine cörî elle sarılmıştır.
Bugün Sovyet Rusya, asayişi bozulan bir dünyada kendini korumak için gayet ihtiyatlı bir siyaset takip etmekle meşguldür, fakat müşterek emniyet fikrini benimsemesinden ve normal şartlar
avdet edince bu fikre bütün kuv-(Devamı: Ha. ö, SÜL 3 tc)
İzmir (Hususî Muhabirimizden) — Bütün Ege mıntaka-sında tütün piyasası merasimle a-çılmış ve dört milyon kilo tütün satışı yapılmıştır. Fiyatlar 65 -I I 5 kuruştur.
Piyasa henüz hararetli olmamakla beraber fiyatlar yükselmeye meyyaldir.
Akhisar, Muğla, Ödemiş, Milas ve Turgutluda da mubayaa başlamıştır.
Haber aldığıma göre Amerika-
lılar 12 milyon kilo tütün alacaklardır.
İngiliz ticaret korporasyonunun da mühim miktarda tütün mubayaa edeceği ve esaslar üzerinde mutabık kalındığı anlaşılmaktadır. Alâkadarların bildirdiklerine göre piyasa vaziyeti normal ve fiyatlar müsaittir.
Akhisar, 14 (A.A.) — Tütün
piyasası açılmıştır. Fiyatlar 85 -I I 5 arasındadır.
İzmir, 14 (A.A.) — Ege böl-
gesinin her tarafında bugün tütün piyasası açılmıştır. Yerli ve ecnebi tütün kumpanyaların memurları tütün mubayaası için tütün mıntakalarına gitmiş bulunuyorlar. Bu sene tütün fiyatlarının müsait olacağı umulmaktadır. Ticaret Vekâletinin teşebbüsü ile şehrimiz İş, Ziraat ve Emlâk ban-ı kalan şubeleri tütün alıcı tacirlere müsait şartlarla finansman yapmaları için -merkezlerinden emir almışlardır.
MAARİF VEKALETİ
Büyük Bir Programı Hazırlad
ı
Maarif Teşkilâtı, Daha Verimli Bir Hale Getirilecek, Muallimler Büro ve İdare işlerinde Çalıştırılmıyacak.
Ankara, 14 (Hususî muhabiri-j mizden) — Maarif Vekâleti ha zırlamış olduğu esaslı bir    program dairesinde teşkilâtında geniş mikyasta ıslahat yapmak ve teş- | kilâtı şimdikinden daha    verimli bir hale sokabilmek için harekete geçmiştir. İyi neticeler vereceğinden şüphe edilmiyen bu programla Maarif teşkilâtımız diğer mede-
nî memleketlerdeki modern müesseseler halini alacaktır. Bu büyük ıslahat programının tatbiki peyderpey devam edecektir.
Maarif Vekâletinin verdiği mühim kararlardan biri de kendi teşkilatındaki bürolarda vazife gören umum müdür, müdür, müfettiş ve emsalinin yalnız esas vazi-felerile meşgul olmaları ve bunun
I haricinde muallimlik yapmalarını teşkilât kanunundaki salâhiyete \ istinaden menetmiş olmaktadır. Bu tedbirin alınmasına sebep uhdesinde bir vazife bulunan bu kabil meslek adamlarının mesailerini dağıtarak gerek büro gerek muallimlik vazifelerinden hakkile
istifade temin edilemediğinin an-(Devamı: Sa. ö, Sü. 6 uaj X*X
İngiliz generalleri An
Ankara, 14 (Hususî Muhabirimizden) — Şehrimizde bulunan İngiliz Orta Şark kumandanlığının mümessili General Marshall Cornvall ve hava    Vis Mareşali
Elm  Hurst,   bugün  burada  bazı ] ziyaretler yapmışlar ve müteakiben şehri gezmişlerdir. Misafirler
öğle yemeğini Şehir lokantasında yemişlerdir.
teftiş ederlerken
Vis Mareşal Elm Hurst, memleketimize yabancı değildir. Senelerce Ankara ve İstanbulda hava ataşesi olarak bulunmuştur. Pek çok dostları vardır.
Amerika İle
Almanya Arasında Harp Çıkarsa
Kalyanın Bitaraf Kalması Muhtemel
Londra, 14 (A.A.) — Roma. dan alınan haberlere göre Amerika ile Almanya arasında harp çıktığı takdirde Amerika ile İtalyan m birbirlerine ilânı harp etmemeleri ihtimal dahilindedir.
Söylendiğine göre Roosevelt'in Amerikanın Roma sefiri Phillips vasıtasile İtalya Kralı Victor Em-
manuel'e gönderdiği bir    mesaj
'   (Devamı: ö». 0, Sü. 4 te) X*
Münakalât Vekili, Bir Tetkik Seyahatine Çıktı
Münakalât Vekâleti Teşkilâtında Faaliyet Daha Verimli Bir Tarzda İnkişaf Ediyor
Trablus arazisinde harekât yapa n İngiliz kuvvetlerine bir çok yer !i halk iltica etmektedir.   Resim
bunlardan bir kısmını İngiliz askerlerile birlik te göstermektedir
İtalyanlar
Müstahkem Mevzilerden Çıkarıldılar
Kendilerini Toplamak İçin Yaptıkları Gayretler Akim Bırakıldı
Atina, 14 (A.A.) — Yunanlılar cep henin merkez mmtakasında yaptıkları ani bir taarruzla İtalyanları fevkalâde müstahkem mevzilerinin bi -rinden atmışlardrr.
Şimal mıntakasında fena havalar tekrar başlamıştır.
Sahil mıntakasında Himara'nın şimalinde ltalyanlurın kendilerini toplamak için sarf ettikleri bütün gayret leri Yunanlılar akim bıraktırmışlar -
dur.
Atina, 14 (A.A.) — Resmî Yunan
tebliği:
Mahdut mahiyette harekât olmuştur, ikisi subay olmak Üzere bir miktar esir aldık. Elimize dört tane de tank geçmiştir
Akdenizde
Bir Deniz Ve Hava Harbi
Bir İtalyan Destroyeri Batırıldı
12 Alman ve İtalyan Tayyaresi DüşürülcL
Londra, 14 (A.A.) —Reuter: Amirallik dairesinin bir tebliğine göre, gemi kafilelerinin geçişini muhafaza için merkezi Akdenizde 7 kânunusani ile 13 kânunusani arasında yapılan harekât esnasında bir İtalyan destroyeri batırılmıştır. Bilâhare bir İngiliz destroyeri hasara uğramış fakat bu gerni Umana dönmüştür. İtalyan ve Alman hava kuvvetlerinin ingiliz gemilerine hücumları netice.
sinde bir tayyare gemisi ve bir
(Devamı: Sa. 5, NO. 5 te) fcj*
Cirablustaki
italyanlar da Muhasara Edildiler
Tobruktaki Kuvvetler
Mukadder Akıbeti Mütevekkiline Bekliyorlar
Kahire, 14 (A.A.) — Haber alın -dıgına göre, Tobrukun 250 kilometre cenubunda Cirablus   vahasını   tutan İtalyan kuvvetlerinin gerisi kesilmiş ve muhasara altına alınmıştır. Mareşal Graziani bu kuvvetleri, garp çö -ünden Nil vadisine giden çetin yola ıâkim Siva vahasından Mısıra taar-uz için Cirablusda toplamıştı. Halanların Bardladan çekilmesi mez -ur kuvvetleri tehlikeli bir vaziyete* luyürmüstür. Bundan birkaç gün ev vel İngiliz tayyareleri Cirablus şimali garbisinde kafileleri bombardıman etmiştir. Fakat bu kafilelerin Clrab lusdan çekilirken mi yoksa   buranın (Devamı: Su. 5f SU. 7 de) *-f*
Berline Göre Bulgar Başvekilinin Nutku
Herkese Hoş Görünmek için Söylenmiş
Berne, 14 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor:
İsviçrede çıkan Dietat gazetesinin Berlin muhabiri, Bulgar Başvekili Filof tarafından söylenen nutkun Berlinde yaptığı tesiratı şu suretle izah etmektedir:
Berlinde hâkim olan intiba Filof un, aynı zamanda herkese hoş görünmek arzusile her tarafta emniyetsizlik tevlit ettiği ve bu sebeple bu nutka rağmen ve belki de bu nutuktan dolayı uzun müddet iktidar mevkiinde kalmağa (Devamı: Sa, 5, Sü. 7 de) +* +
—-o-•
Bulgar Ajansının Tekzibi
Bulgaristandan Alman Kıt alan Geçmemiş
Sofya, 14 (A.A.) — Bulgar ajansı. Alman kıtalarının Bulga-ristandan geçtiklerine ve bu hususta diplomatik bir teşebbüs yapıldığına dair yabancı memleket, lerde yayılmış olan şayiaları tekzibe salâhiyettardır. «Almanya Balkanlardan Geçmek İsterse Müşkülâta Uğrayacak»
StokhoLm, 14 (A.A.) — Dag-bladet gazetesinin askerî muhabiri Balkanlardan geçecek Alman kuvvetlerinin Balkanlarda, bilhassa mukavemet için, Türkiyenin müzahereti de vaki olduğu takdirde, müşkül vaziyete düşeceğini bildirmektedir.
Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Münakalât Vekili Cevdet Kerim Incedayı dün liman idaresinde meşgul olmuştur.
Vekil bu sabah Bandırmaya, oradan da îzmire giderek tetkiklerde bu lunacaktır.
încedayı dün kendisile görüşen bir arkadaşımıza şu izahatı vermiştir:
«— Istanbula bundan evvelki seyahatimde, devlet deniz ve demiryolla-rile liman işletme ve fabrikalarımızda yaptığım tetkik ve teftişler, sırasında umumi hizmeUerin'doha>;verimli bir tarzda işlemesi için alâkadarlar la görüşmeler yapmıştım. -Vekâlete, bağlı bu teşkilâtlarda o tarihte verdiğim direktifler üzerine faaliyetin daha verimli bir tarzda inkişaf ettiğini müşahede etmekteyim. Münakalât müesseseleri birbirlerüe daha ir-
tibatlı mesai tesis ederek bugünk: ihtiyaçlara daha uygun bir şeküd cevap vermektedir.
Yarm Bandırmaya hareket edec: ve bir gün kadar kalacağım- Kald: ğrm bu müddet zarfında orada yapı' makta olan yeni inşaatı, liman tevs. ve ıslah faaliyetini yalanda tetkik e deceglm.
Bandırmadan sonra îzmire giderek
Uç gün kadar kalacağım ve bu müddet zarfında Uman faaliyetini ve demiryolu servislerini tetkik edeceğim Bundan başka vekâlete bagü fabrl ka ve, müesseselerin çalışma tarzla-üzermde.de meşgul olacak ve büâhr ra tetkiklerimi Aziziye tünellerine k dar tevsi edeceğim.
Tetkiklerimi bitirdikten sonra An karaya döneceğim.»
Hukukçularımız Arasında Bir Anket
Teşriî Masuniyet
Meselesi
Hukuk doktoru avukat Reşat Atabek:
— «Âdi cürümden dolayı mebusların teşrii masuniyetlerinin kaldırılması meseılesi Av-rupada da uzun münakaşalara se bebiyet vermiştir.
Fransada meb uslar, bir çok imtiyazlara sahip olmuş ve vazifei teşriyesini bihakkın ifa edebilmek için hiç bir tahdidata maruz kalmaması mü-taleası ileri sürülmüştür.
Demokrasi prensiplerinin esasları yeniden tetkik edilirken, bu meseleye temas etmek    zarureti
vardır.
Filhakika, mebus vazifesini ifa etmek için hiç bir haille karşılaş-mamalı ve mahkemede hazır bulunmak için mühim bir celseye gitmemek zarureti hasıl olmamalıdır. Böyle olmakla beraber suçlu, daha doğrusu, zan altında bulunan bir ferdin mebus olarak devleti temsil etmesi doğru değildir. Bu iki mefhumu telif etmek lâzımdır. Mebuslara, masu-
niyeti teşrüye imtiyazını vermektense ceza mahkemelerinde hazır bulunmadan avukatları vası-tasrle duruşmanın yapılması muvafıktır. Aslen, suçlu ilk celsede sorguya çekildikten sonra, duruşmada hazır bulunmamasına mah. keme karar verebilir. Bu karan mutlak olarak mebuslara teşmil etmek ve sorgusunu tahriren vermek suretile ilk celsede de hazır bulunmamasını temin etmek müm kündür.
Kanun şu şekilde tadil edilmelidir: Masuniyeti teşriiye yoktur. Mebus aleyhine dahi ceza davası rüyet edilebilir.
Mebus, mahkemesinde hazır bulunmak istemediği takdirde, hukuk mahkemelerinde olduğu gibi, kendisini bir avukat vasıtasile temsil ettirebilmelidir.
Mahkemenin kesbi katiyet etmiş karan, beraet ise aslen bu a-dam suçlu değildir. Mahkûm olmuşsa, mebusluğu ortadan kalkmalıdır. Çünkü, suçlu bir adamın mebus olması muvafık değildir.»
Sapartada Zelzele
İsparta, 14 (A.A.) — Bu sabah 1,30 da şehrimizde bir zelzele hissedilmiştir. Hasar ve insanca zayiat yoktur.
- 2
VATAN
15 . 1 - 941
YAZANt M.SAMİ TCZîJ
28
Elindeki Hançerle Çadırda Bir Delik Açmıya Çalışıyordu
— Yoldaş bu nice iştir. Mahı-neV kadın bize «bugün bir hoşça yiğit gördük, kcndusundan memnun o.duk, hal ve şanın öğrenmek ve hattâ musahabede bulunmak dileriz. Evvel beevvel ordugâha varıp bertafail ne idügin ugrenın, hof bir fırsat zuhurunda adamlarile konuşup ahbaplığı r leneıin, bu içler hakkında zinhar kimseye bir şey faş eylemen, aksi halde kelleleriniz vücutlarınızdan cüda kalır. Üle ve lâkin az, çok bazı senişte elde ederseniz Sultan Hanım Eien d imiz sizleri in'ara ve ihsanına gark eyler, bu if doğrudan doğruya Velinimet efendimizin isidir.
Bu yiğit kişiye karsı teveccühleri vardır. Maslahatı ona göre bir hoş netioeye isale çalışın, hay di bakalım devlet kuşu başlarınızın üzerinde dolaşır, elinizi u-zatıp ol kuşun kanatlarından yakalayıp müatefid olun» demişti; gel gelelim bizim yoldaş bir çadıra yaklaşıp elile hançer karıştırır.
— Bana kalırsa bu yoldaşları gönderen Paşa Efendimizdir. A-cap Sultanın meyil ve    rağbetini
ezip de bunu kendi için tehlikeli gördüklerinden ötürü mü bir \ iği tin kâim itmam ettirmek mu-
rad eyler.
— Biz karışık bir işe katıştırıldık. Şu yolda bir akılbca hareket eylersek bir hayli akçe elde ederiz ve illâ aaz canlarımız da elden gider.
Bir fısıltı halinde devam eden •özü kısa keserek tekrar yoldaşlarını tetkike koyuldular.
Gödgre, elindeki hançerle çadırda küçük bir delik açıp gözünü bu deliğe uydurarak içeriyi gözledikten sonra, içerde yatan Hızın görmüştü.
Delikanlı, çadırın orta direğine yasladığı iri bir taş parçasının üstüne saltası dürüp, büküp kendisine yastık yapmış ve boylu boyunca toprağın üzerine uzanarak, derin bir uykuya dalmıştı.
İbrahim Paçanın adamı cadı-11 nn aralık kalan kapısından süzülüp giren hafif ışığı görünce, evvelâ, bu aralıktan kendisinin de girebileceğini ve bir vuruşta Hızın gık bile demesine meydan bırakmadan haklayabileceğim düşünmüş ise de, kapı dibinde yatan Veli ile DuTSuııun iri gövdele. rt gözüne ilişince, bu işin pek de kolay kolay başanlaınıyacağraı anlamıştı.
Şimdi o, çadınn Hrzrra en yakın cihetine geçmiş ve orada hançerle yeni bir delik açarak, bunu içeri girebilecek derecede büyültmekle meşguldü. Pamuk bezinden sık ve kalın olarak dokunmuş olan çadır, kolayca yırtılmıyordu ve ses çıkarmamak endiaesile yapılan bu hareket betaetle ilerliyordu. Mahinevin gönderdiği iki yamak yoldaşlarının hareketinden onun kanlı tasavvurunu sezmekte gecikmediler ve bunu önlemiye karar verdüer.
iki yamak ayni ocağın adamları oldukları ve ayni işin peşine katılmış bulundukları halde, maksatların ayn ayrı olduğuna anlamış bulunuyorlardı.
Paşaları, Hızın ortadan kaldır, mak, suitanUn onu baş tacı eylemek fikrindeydiler. iki arkadaşın sezmekte gecikmedileri bu hakikat, Mahinevin onlara Hızırdan bahsederken ne bir kin ve ne bir garez ifade etmiyen ve hattâ koruyucu bir tavırla ve mümkün mertebe gizlenmiye çalışıp yine az çok aydınlatılan şekilde konuş-
ması, bu genç adamla neden meşgul olunduğunu anlatmış gibiydi.
Ayrı emir ve ayrı maksatla gelen yoldaşları dört kişi idüer. Buna mukabü kendileri iki; bu sebeple pazu kuvvetile onu başladığı işi başarmaktan mene muktedir değillerdi ve zemin zaman da buna müsait bulunmuyordu.
Nihayet düşüne düşüne yoldaşlarının işini bir tesadüfe benziyen şekilde akim bırakmayı tasarladılar. Bunun için de basit bir plân çizip buldukları ayrıca bir taşı Hızınn çadırına doğru bulundukları yerin meylinden istifade ederek yuvarladılar.
Taş tekerlene tekerlene çadırın kenarına kadar gitti ve çadırı tutan iplere çarptı. Bu gürültü ve sarsıntı yoldaşlarını derin bir korkuya düşürmeğe kâfi gelmiş ve her türlü ihtiyatı elden bırakarak bulunduğu yerden ok gibi fırlayıp çadırın yanından uzaklaşmayı çarei selâmet bulmuşlardı.
Fakat kendi tabirlerince tilki uykusuna yatmış olan Dursunla Velinin de birer ok gibi yerlerinden fırlayıp çadırdan dışarı çıkmaları bir olmuştu. Dursun daha evvel çadırın etrafında birinin dolaştığını sezmiş ve meçhul bir elin çadirda bir delik açmıya savaştığını anlamıştı. Bir dost ziyaretine hiç benzemiyen bu saygısız misafirin bir d besbeiliydi ve Dursun horuldryarak deliksiz bir uykuya dalmış olan arkadaşım dirseğile yavaşça dürttü. Dağlarda ferman-ferma oldukları zamanlardan kalma bir itiyatla bacaklarından sürüklense uyandınlmasına imkân o kimyaca k sanılan bu iri vücudu hafif dirsek darbesi tayakkuza çekmiye kâfi gelmişti Arkadaşına uyandığını anlatmak için ayni şekilde dürtüşle mukabele etti ve o da kaim pamuk bezinden cadın keamiye çalışan bir adamın mevcudiyetini farketrj.
İşte bu sırada yukandan yuvar-anan taş iplere çarpmış ve koca çadır sarsılmıştı. Bu hâdise Dursunla Veliyi yerlerinden fırlatmı-ya kâfi gelmişti. Çadınn kapısından çıkar çıkmaz biri sağdan biri soldan dolaşarak karşılaştıktan zaman kendilerinden beş on adım ileride birkaç ayak sesinin gürültüsünü duymuşlardı. Bir tek ke-Lime konuşmaksızm ikisi de sesin geldiği   tarafa doğru   seğirttiler.
(Arkası var)
Karacaahmet
Şehir
ve
Memleket Haberleri
İhtik
ar
Etrafında Anketimiz
İlâç ve Kimyevî Maddelerde İhtikâr Yokmuş
Yapağı Fiyatlarındaki Artış Kuma Fiyatlarını da Yükseltmiştir
Başvekilimiz doktor Refik Saydamın ihtikâr ve lüzum hasıl o-lursa devletin ithalât işlerine el koyacağı hakkındaki son beyanatları üzerine piyasada yaptığımız tahkikata devam ediyoruz. Dün bir muharririmiz, ilâç ve kim yevî maddeler üzerine ithalât yapan tüccarlarla konuşmuş, onların fikirlerini almıştır. Bu fikirleri hulâsa olarak yazıyoruz:
— «İlâç ve kimyevî maddeler üzerinde bir ihtikâr olmadığı gibi, piyasada da iptidaî madde mahiyetinde mal vardır. Olmayan mallar, bilhassa müstahzarattır. Bunu da, kısmen, yerliler telâfi etmektedir ve esasen bugün ecnebi müstahzaratını tedarik te imkânsızdır. Meselâ: Fransadan getirmek mümkün değildir. Alman-yadan, devletin yaptığı ticaret mukavelesi hudutları dahilinde mal getirtilmektedir.
Fiyat meselesine gelince: In-giltereden yapılan işlerde yüzde altmışa yakın takas primi verildiği için, evvelce klering yolile yapılan mubayaata nazaran bir fark hasıl oluyor. Buna harp sigortasını ilâve etmek lâzımdır.  Harbin
" I doğurduğu pahalılık ta ayrı. Bu-
uşman olduğu       *        ¦    [.,77,,     *     .
ı   re °a rağmen bizdeki ilaç fiyatları,
lun hafif tertip \ ı ı   .ı
dıger bazı memleketlere nazaran
yüksek değildir. Esasen müstahzarat fiyatları Vekâletin kontrolü altındadır ve her müstahzarm ü-zerinde Vekâletin tespit ettiği fiyat yazılıdır; bu fiyattan yükseğe satılmasına imkân yoktur. Keza-lik, mevaddı iptidaiye için de memlekete ithal edilen bütün malların gümrük beyannamelerinden bir sayısı Sıhhat Vekâletine gönderilmektedir.
Hükümetin kendi elile ithalât yapması çok müşküldür ve muvaffakiyet te şüphelidir.»
İthalâtçılardan bir grupun An-karaya gitmek üzere hazırlandıkları da haber verilmektedir.
Mezarlığı
İstanbul belediyeci UskfldardsJd Karacaahmet mezarlığının tanzimine karar vermiştir. Mezarlıktan btr Kas mı sokağa verilecek ve bir kısmı da İfraz edilerek arsa halinde satılacaktır.
Belediye reis muavini Lûtfl Aksoy-la fen İçleri müdürü Nuri dûn Üsküdar*, giderek mahallinde UUdkat yap medardır.
Asker A Delerine Yardım
Asker ailelerine yapılacak yardım tahakkuklarının formülünü tesbit etmek üzere hazırlanan talimatname son şeklini almış vali ve belediye reisinin tasdikinden de geçmiştir.
Bugün vilayette kaymakamların da İştira kile bir toplantı yapılarak verilen kararlar üzerinde konuşula -çaktır.
Kum?.ş Fiyatın
Dün sabah gazetelerinden birinde kumaş fiyatlarında    yüzde
r
Soruyorlar?
\
Mi -t
Bir   okuyucumuz gelerek fanları anlattı:
Beyoğlu postanesine bir paket germiş. Arife günü mU-veul san k&gıdmı getirdi, bayram ertesine kadar bu paketi alamı ya-cafcnnızı da ilâve etti.
Daireler Pazartesi açıldığı icra Beyoğlu postanesine gittim. Benden bir ardiye parası istedL
Neden dedim. Memur:
— Ben bayramın ikinci ve dörtlüne*) günleri burada idim. Gelip paketinizi alsa idiniz. Diye cevap verdi.
Ardiye parasını İster İstemez ödedim. Fakat tatil oldo&u İÇİn bu ardiye bedelinin doğru olup oJ madiğini dUsündüm.
Bu tabu haksızdı.
Memurun bayramın ikinci günü gelmeni meselesi im daha garipti. Efcer hakikaten gelecek İdi İse ne için postaneye bir Dan asmadı ve alâkadarları haberdar etmedi.
Buna yapmadı £ ma göre ardiye rası alınması do&ru mudur?
yüz ihtikâr yapıldığı yazılmaktaydı. Bir muharririmiz bu mevzu etrafında alâkadar tüccarlarla görüşerek şu malûmatı almıştır:
— Kumaş fiyatlarında söylenildiği gibi ihtikâr olmamaktadır. Sümer bank fabrikaları mallarını yerli pazarlarda satrrrmak icio memleketin muayyen bir kaç yerine göndermekte ve bu mallar evvelce açılacağı kararlaştırıldığı halde vaziyeti hazıra dolayı-sile bu pazarların kurulamamağından dolayı halk hâlâ ucuz kumaş temin edememektedir. Aynı zamanda Sümerbank fabrikaları yerli fabrikalarımıza ipLik yetişti, remediginden bu fabrikalar ipliklerini piyasadan temine çalışmaktadırlar. Bittabi kumaşları da pa-I halıya maletmektedirler.
Diğer taraftan Sümerbank, pi- fazla pahalılaşmıs olan bir kuma-yasaya mal vermemektedir. Ken. 1 şın o nisbette pahalıya satılması di mallarını kendi Yerli Mallar pek ta-biidir. Esasen imalât iktisat pazarlarında sattığı için    burada  Vekâletinin kontrolü altındadır.
kumaşın desenini beğenmiyen bir müşteri tabiatile dışarıdan aynı cins fakat deseni güzel bir kumaşı daha pahalıya almaktadır.
Harpten evvelki vaziyete göre kumaş fiyatlarına ne yüzde seksen zam ne de tüccarın hakkı olan yüzde 20 kâr yani yüzde yüz bir farkla ihtikâr vardır. Bugün hükümet zaten yüzde elli zammı kabul etmiştir. Bu nisbet ancak yüzde 55 - 60 ı geçmemektedir.
Beri taraftan yapağı fiyatlarının yükselişi pek fazla değildir. Esasen yapağı fiyatı 105 kurusa kadar çıkmıştı.
Ramanyaya satılan partiler da. hi 90 - 105 kuruş arasında ihraç edilmiştir. Bu fiyat hükümetin kabul ettiği fiyattır.
Ham maddesi yüzde    elliden
Peynir
Muhtekirleri
Son günlerde peynir üzerinde bazı dolambaçlı yollara saparak İhtikâr yapmak L«*tiyenler birer birer meydana çıkarılmaktadır. Murakabe bürosunun buzhanelerdeki peynirleri tes -bit ettiğini haber alan bazı peynirciler buradaki peynirlerini tekrar Trak yaya göndermek üzere harekete geçmişlerdir.
Murakabe bürosu dün sabah   200
teneke peyniri   kamyonla   Edlrneye
kaçıran bir tüccarın izini keşfetmiştir.
Peynirler Edirneyc gittiği için o-radakl murakabe bürosuna vaziyet bildirilmiş ve peynirlerin herhangi bir suretle fahiş fiyatla satılmasının önüne geçilmiştir. Bu gibi hadiselere meydan vermemek üzere büro faaliyeti arttırarak peynircileri sıkı su -rette kontrol etmiye bağlamıştır.
Askerlerimize Hediyele *
istanbul Kızılay mümessilliği as -kerterimize toplanan 4473 parça kışlık eşyayı millî müdafaa ambar m a tealim etmiştir. Ekle daha bir miktar eşya vardır. Onlar da bugünlerde gönderilecektir.
Teslim edilen eşya m e yan m d a 1185 adet pamuklu içirk. 1810 çift yün çorap, 725 adet pamuklu fanila, 683 yün kazak, 36 çift yün eldiven, 26 yün fanila, 5 kar ballığı vardrr.
Zahire, Hububat ve Yağ
YAIAN:KWİMÖto0L
i*
— Hayat!. Ah ba kelime bana neler İfade eder bilmezsin. Lakla hayatın bana artık ne lüzumu var?- Ben bir körüm, bir sefilim— Ben hayat -Un ziyade ölüme kavuşmalıyım-,
— Neden böyle söylüyorsun Saffet baba?»
— bu evlâdım— Sen anlı ¡amazsnu» Ümitsiz, parasız, alil bir İnsan ne diye yasar? Nasıl yasar?.
— Hiç akraban, kimsen yok ma?. Onlar elbet sana bakarIar~
— HeyhatHiç Idumem yok:.. Gardiyan ona merhametle süzdü.
Kille dağınık saçlarını oksıyarak:
— AUaha güven, dedi» Allan
»W» Mı»mdlr_
— Zaten yalnız ona güvenerek ya-
Karanlrk odanın rutubetli duvarla nm fenerin zayıf şuleni aydınlatı -yordu. On İki seoedenberl bu dört duvarın arasında ömür süren biçare Baffet artık hakikaten İnsanlık duygularını kaybetmiş plblydL Gözleri beş senedir hiç görmüyor; yelsin ümitsizliğin, ret irabın pençesinde, se neler onun muhayyilesiuln kuvvetini çekip götürmüş bulunuyordu. Muhakemesi darlasmisti. Tanımak kabiliyeti hemen hiç kalmamıştı.
Bu halde bir İnsan beşeriyet İçine nasıl çıkacaktı? Hayatını nasıl ka zanarnktrf.
Artık yapahlloeefcl yalnız bir şey ..alıyordu: Dilenmek!- Nihayet, se~
alefin koynunda bu feci çareye bas
urmnsr mukadderdi deniâk?-frtttantr uğramış, çürümüş dimağı
a İniz bunları düşünebiliyordu. Blr-;ok safhalar geçiren elli İki   yıllık
mı 11 bu çürümüş muhayyelinin İçinde bir sinema şeridi gibi geçmekte İdi...
Hayatta yed 1*1 ba müthiş sillenin intikamını kimseden atarak defcildl. O kendi . mü ıs, kendi bulmuştu.
Ortalığı kapiıyan derin sükûtu gardiyanın kısık sesi bozdu:
— H*ydl Saffet baba!» Sil götlerinin yaşını.. Kendini topla., iki saate kadar setri gelip atacaklar.. Ben gidiyorum.
Haydi artık biraz metin olmaya çalış» Biraz kendine gel!.. Bu söylerden sonra gardiyan feneri ulanıl dıan çıktı; ve büyük bir gürültü İle İri anahtarı kilidin İçinde çevirerek kapıyı kapadı.
Mahkûm oldu£u gün uzerindo seksen korıı«n vardı. Onu elhtsetlnlı rc-
Bayram sonu piyasası pekte can-nı ol mlyarak açıld.ı A-nadoludan Tüccar namına hiç buğday gelmemiştir. Ofis kendi buğdaylarından di/,ırmen-cüere satmaktadır. Çavdar üzerinde de iş olmamıştır. Çavdara konulan âzami 7.10 kuruş fiyattan değirmenciler çavdar mubayaa etmemiştir. Piyasada 6,10 kuruştan fazlasına çav dar alıcrsı olmamıştır. Arife gününe kadar 7.10 kuruş olan beyaz arpalara dtm alıcı çıkmamıştır. Fiyat yedi kuruştur.
Kendir elyafı (Gümüş Hacıköy mallan) bayramdan evvel 66 kuruş iken, dün piyasa 70-72 kuruştan ve Fatsa mallan da 60 tan 65 kuruşa yükselmiştir. Kendir elyafı için ihracat müsaadesi verileceği haberleri üzerine alakadarlar bu elyaftan stok yapmaktadırlar. Bayramdan evvel ismen 29.5 kuruş olan susamlar dün yükselerek 31 kuruşa çıkmıştır. Keten tohumu 31,5 kuruştur her iki maddenin ihracma müsaade ediliyor. Yulaflar da azami 7.30 kuruş fiyat muhafaza edilmektedir. Kum fasul-ya üzerinde istekli muameleler tekrar baslamıştu*. Cinslerine göre fiyatlar 20-23 kuruş arasındadır. No -hutlann İhracına müsaade edilmedi -ğinden yeni satışlar olmamıştır. Cins lerine göre fiyat 9-14 kuruş arasındadır. Piyasamızda ehemmiyetli stok lar mevcuttur. San ve beyaz mısırlar üzerinde satışlar artmıştır. Bu mumlan yerli glikoz fabrikaları dökme kilosu 6,05 kuruştan mubayaa etmek tedlr. Çuvallı mısırlar 745 kuruştur. Samsunda çarşamba mısırların dan mühim partiler satılmrştrr. Kabuklu ve esmer mercimek üzerinde iş olmamıştır. Yalnsc kabuksuz kırmızı mercimeklerden Antep mallan 19,5 ve yerli fabrika mallan 20 kuruştan birkaç parti satılmıştır.
*
Piyasada yağ" fiyatlarının yükselişi durmuştur. Hakiki Urfa yağrnm piyasada mevcut olmadığı anlaşıl -makta ve mevcut olsa bile bunun 180 kuruşa satıldığı tahakkuk etmek tedlr. Halbuki fiyat murakabe ko -misyonu tarafından hakiki Urfa ya-ğmm fiyatı 160 kuruş olarak   tesbit
edilmişti,
Dün ya# fiyatlarını tetkik eden bir
binde bularak sevinmişti. Eline tutuşturdukları bir dofrnefre dayana dayana caddelerden, sokaklardan geçiyor, rast gole bir kapı dibinde, bir virane köşeslndo sabahlıyordu. Kimseye avuç açmıyordu; eline birkaç para sıkıştınrlarsa daa ederek alıyordu. Üstü başı pek sefil, kestirmemekte İnat ettiği saç ve sakalı pek korkunç olduftu İçin, yaklaşmak İstediği kahvelerden, ahçı dükkanlar m-dan kendisini kovuyorlardı. Fakat aç kalmıyordu, Ellue -.m.-h beş on para İle bir miktar ekmek tedarik etttftl gibi bazı hayır sahibi kimse -ler de, ona çağırarak fazla, artık yemeklerle kamını doyuruyorlardı.
Bu hal birkaç ay devam etti. Bir akşam üzeri yine böyle serserlyane dolaşırken, kulafcma güzel btr kadrn ses! aksetmişti. Bu sese, piyano İle refakat ediliyordu. Bir an durdu. Dinledi. Bu musiki onun hassasiyetini kaybetmiş olan ruhunda bir galeyan husule getirmişti.
Ne olurdu, biraz müsaade ot&eler
de, hiç olmazsa pencerenin dibine o-
tıının vıttcfnritn dinlivehlK*» <f|I.â-
muharririmiz Bahçekapıda yağcılar sokağında yag fiyatlarını gözden geçirmiş. Kömürcü Bekir sokak 2 numarada yağcı İsmail 160 kuruşa, aynı sokakta 4 numarada yağcı Mahmut 155 kuruşa, 15 numarada Harun 165, 6 numarada Mahmut 140 ve aynı sokakta 10 numarada Salih 170 kuruşa yag satarlarken görül -müşlerdlr.
Emlnönünde saf yağcı 12 numara da 175, temiz yo£cı 175, Balıkpazan sokağında yag sergisi 175, Bursa yag cısı 176 kuruşa Urfa yagmı satmaktadırlar ve her birinin Üzerinde de yağların saf veya mahlut olduğunu gösteren etiket bulunmamaktadır. Ve bu- bakkal da:
— Bayrın Urfa ya£ı istiyorsun 180 den aşağı düşmlyen bir dükkandan alabülrsinlz. Yoksa hepsi mahlut yag
dır. Demiştir.
Müteferrik Piyasa Haberleri
İngilizlere gönderdiğimiz tütünlerin İkinci partisi hazırlarrmaktadrr.
769 bin liralık yaprak tütünü ihtiva eden bu parti dün îngfltereye iş -lenmlş olarak gönderilmiştir.
Bununla beraber dün muhtelif memleketlere 916 bin liralık ihracat yapılmıştır.
lngütereye incir, Fransaya ham 1-pek sevkedllmlştlr.
Dün muhtelif memleketlerden çok miktarda İthalât eşyası gelmiştir. Bu arada Mersin yoluyla kanaviçA boş çuval, Rom an yad an Sonde Canetigne cam, ambalaj kağıdı,
Tuna yoluyla çivi, Neftyajı, acide chlorodrigue, acide Sulfurkrue, boya, Bulgaristan dan 1 milyon Kg. odun kömürü gelmisttr.
* Eklerinde yapağı bulunduranların hükümete verdikleri beyannamelere satın alındığına dair verilecek cevap müddeti üç gün sonra hitama
erecektir.
Ellerinde yapağ bulunup beyanname veren tüccarlara hükümet maliyet fiyatını sormaktadır. Tücca • ar maliyet fiyatlarını tesbit ederek tevsik eder vesaitle beraber bildim. u e mecbur tutulmuşlardır.
Taksimde Gece Klübii
Taksim belediye gazmoranda bir gece klübü açılması için yapılan tetkikler neticelenmek üzeredir.
Klüp teşkil edildiği takdirde, yüksek mem urlar, tüccar vesaireden mürekkep zevat buranın tabiî azası o-1 ocaklar ve âzalann davetlflerme kartları mukabilinde tenzilat yapı -la çaktır.
Bugünlerde gaztno için Kumanyadan birinci sınıf bir caz getirilecektir. Aj-tist celbi İçin de çalışılmak tadır. /
Yir^Etlşi
İstanbul belediyesi iktisat müdürlüğü, bütün memurları vaartasüe dün her mm tak ada perakende et fiyatları üzerinde umumi bir kontrol yaptrr-mıştır. Netice bugün belli olacaktır.
Bundan bir müddet evvel kasaplar fiyat murakabe bürosuna müracaat ederek kendilerine düsen -kâr yüzdelerinin çok as olduğunu ve batta bazıları sararma et satmak mecburi -yetinde kaldıklarını Söylemişler ve bütün kabahati toptancıların üzerine yüklemişlerdi Toptancılarda kasapları kabahatli gördüklerinden murakabe komisyonu Od tarafın karşılaş-tmîmasmı kararlaştı iniştir.
tik toplantıda kasaplarla toptan -cılar muvacehe edilecek ve bu suretle et meselesi de halledilecektir.
-o- I
Tütün Eksperleri
Hariçten tütün eksperi olmak üzere İmtihana girenlerden 5 i imtihanı muvaffakiyetle kaşanarak eksper ün varımı alınışlardır.
Bunlar ihtisas kesbederek muvafık oldukları sahalarda serbestçe eksperlik yapabüocekl erdir.
-o-
kin sesin geldiği evin, bir bahçe İçin de olduftunu hissetmişti. Onu hiç boraya sokarlar mıydı?. Fakat oe o» lursa olsun bir kere tecrübe etmek istedi. Yavaş yavaş bahçe duvarını takip ederek kapıyı buldu. Kanadı tltrlyerek İtti Ancak birkaç adım at ımştı ki, pek uzakta ol mı yan sert hlr erkek sesi haykırdı:
— ÇeklL. Çık dısan... Ne iştn var senin burada ?~
Bu sözleri İşitmemiş gibi davranmak istedi. Fakat bu sefer bir kadın yaygarası etrafa yayıldı:
— Aaa!. Aman defedin şa pis herifi... Her açık bulduğu kapıdan İçeri dalmak ne demek oluyor T..
Biraz evvelki erkek sesi ona yaklaşarak hiddetli bir lisanla sordu:
— Ih Uyar ne arıyorsan burada ?M Bir düğün evine senin gibi murdar bir mahlûk yakışmaz. Haydi çek a-rabanı!..
Saffet basını kaldırdı. Gormlyen gözlerlle, bu kendisini hakir gören İnsanı seçmek İster gibi baktı. Sonra yalvaran bir sesle:
Halkevlerinde Spor
istanbul Halkevleri spor kollan reisleri dün parti merkezinde bir toplantı yaparak, yeni bir spor programı
önümüzdeki pazar gününden itibaren voleybol ve halat çekme müsa bakalarma başlanacaktır.
-o-
Tramvay Seferleri
Tramvay seferi erindeki intizamsız lık ve yapılan şikayetler belediye reisliğinin nazarı dikkatini celbetıniş tir. İ>»-^1
İstanbul belediyesi dün tramvay, elektrik ve tünel umum müdürlüğüne gönderdiği bir yazı ile İntizamın temini için seferlerde tadilat yapma nın mümkün olup olmadığının tetkl-kile neticenin bfldrrümesj istenmiş -tir.
c>Cin iden
gün e
TAKVİM
15 tKİNCtKANUN 1941 ÇARŞAMBA
YIL: 1941 — AY: 1 — GÜN: 15 RUMİ : 1S56 — t nolkanun: 2 HİCRİ: 1S59 — ZİLHİCCE: 17
GÜNEŞ: OCLB : İKİNDİ : AKŞAM: YATSI : İMSAK:
8.24 2,20
13,23 7A9
15,50 9,46
18,04 12,00
19,38 1.37
6,38 12,35
Profesör Filofun Söylemedikleri
Yazan: ÜC YILDIZ
rofesör Filof Rusçuk nutkunda Avrupaü olduğuna Hayıflanıyor: «Bulgaristan ne Amerıkada, ne Avustralyadj değildir. Hepimizin arzumuj hilâfına tarihinin en ehemmiyet, li dönüm anını yaşamaktadır» diyor.
Samimî bir teesaür dakikasında istemeden ağızdan kaçmışa benzeyen bu sözü zihnimden çöyle tamamladım. (Profesöre söylemediğini söyletmek yalnız Stefani ajansına verilmiş bir inv tiyaz değüdir ya!) :
— Evet ne yazık ki Amerika ve Avustralyayı saran Okyanuslardan birinde kaybolmuş bir adacığın yan çıplak vahşileri değiliz; medenî Avrupanın devler muharebesinde hatır ve hayale gelmez işkencelerle ayak altında çiğnenen küçük milletlerinden biriyiz...
«Bu harp yeni topraklar istilâsı, yeni hayat sahaları temini için yapılan bir harp değildir, iki ayrı âlemin, çarpışan iki ideolojinin harbidir» diyeceğim. Nasıl demem kî dev omuz basımdadır ; kımıldadıkça ensemde soluğunu hissediyorum.
Hakikatte bu ideoloji kavgası bizim küçük milletlerin yorganı üzerine kopmaktadır. Hür bayrağının gölgesinde temiz ve namuskâr bir hayat geçirmekten başka bir şey istemiyen Norveç nerede? Çekoslovakya, Danimarka, Holanda, Belçika nerede? Hatta arasıra bodrumdan «elir gibi boğuk ve zebun bîr sesle   «buradayız»     demelerine
rağmen Macaristanla Romanya nerede ?
Öte dünya nim-etlerinde gözü olmayan hasbî ve ilâhi ideoloji harbidir ki medeniyetin en in-celmü} birer zineti olan bu küçük milletleri bir anda zelil ve harap etmiştir.
Biraz sonra gene aynı saikle: €Reviziyoniştim» demeye mecburum. Fakat hakikatte revizi-yonîst olduğuma ben de bin pi> manim. Reviziyonist olduğum için gerçi bir kaç ay evvel bana bir parça bir şey koklattılar. Fakat bundan ne çıkar? Salhaneye götürülen kovuna da yolda bir tutam ot verilir. Fakat biraz sonra fitil fitil burnundan getirmek için...
Fena şansımın bana evvelki bir oyunda kaybettirdiğini bu yeni sean-ta çıkarabileceğimi söyleyenler var. Bu mümkün! Fakat gecücm-iyeceği muhakkak
olan üçüncü seanstan bütün sermayemle beraber gömleğimi ve gömleğimin içdndekini vererek kalkacağım muhakkak olmasa!
Yukarıma bakıyorum. Devin bir an okşar gibi olduğu yeri... Fakat yatıyor; demir miğferi, yaldızlı nişanları ve silâhlarile, bir patrik cenazesi ihtişamı içinde, upuzun yatıyor ve kımıldanmıyor.
Aşağıma bakıyorum: Kan ve ateş içinde boğuşan küçük cesur komşum I Her komşu arasında olduğu gibi seninle de belki vazgeçtüerim vardır. Onlan belki bir gün baş başa halle heves-lerte*b i lirdim. Fakat devlerin a-yaklan altında değil... Ba hengâmede en doğru yolu galiba sen tuttun. Coğrafî vaziyetine şükret. Devlerin eli tutmaz, gözü görmez kör ve kötürümüne Tasladığına şükret.. Başında birliğini temin eden azim ve cesaret sahibi şefler bulunduğuna şükret! Biraz sonra ideolojileri de methedeceğim.. Nasıl etmem kL. Kulağım devin ağzında.. İdeolojilerin hepsi güzel, hepsi yüksek.. Hangisine kötü demeye dilim varsın?. Yalnız bunlar küçük harcı, fukara harcı değil.. Bizim zavallı başlarımızdan çok aşkın lüksler...
Söyliyeceklerimden    biri de
«bir olalım; kalbimizde silâhımızla sıkı ve ihtiyatlı duralım ve yarını bekleyelim» olacaktır. Bak işte bu nutkumdaki en su katılmamış temiz sözümdür. Çünkü bu emsalsiz ana baba gününde benden başka çıkar yol bulunmadığını vukuat bize ispat etmiştir.
Yollarm Mütemadi Tamiratı
Asfalt ve beton yollarda, parkelerin tamiratını merkezden yapmak Çizere istanbul belediyesi fen İşleri mü dürlügü yollar şubesine bağlı bir mütemadi tamirat mühendisliği bUrosnı teşkiline karar verilmiştir.
Bu büroda bir mühendisle beraber bir mimar ve İki fen memuru bulunacaktır.
15-1-941
VATAN
SVA
İCMA
Ingilterenin Etrafındaki Majino Hattı
Yazan: M. H. ZAL
Alman Propaganda Nazırı B. Göbbels. «Almanyanın bugünlerde unutulmaz bir ders vereceğinden» bahsediyor. Bu sözün Ingilterenin istilâsı meselesini hatıra getirmemesine İhtimal yoktur. Çünkü Almanlar ancak bu «retle harbe kısa zamanda nihayet Termeyi ümit edebilirler.
Geçen senenin başlarmda Almanların karşısında bir Majino Kattı vardı. Bu sene de Şimal burnundan Biskaya körfezine kadar devam eden denizlerden ibaret yeni bir Majino peyda olmuştur.
Deniz Majinosunun altından denizaltılarla geçilebilir, üstünden tayyare ile uçuiabiiir, fakat bunu yarmak için deniz kuvvetine ihtiyaç var. Deniz kuvvetine hâkim olmamasına rağmen Almanya, bu Majino hattını mutlaka zorlarfcak mecburiyetinde bulunuyor.
B. Hitler Noel tatillerini Man§ civarındaki asker arasında geçirmiş ve İregilteremn kam sahiline dizilen kıtalara şu sözleri söylemiştir: v Bizim için hürriyet yolu karşımızda bulunuyor, Ruhu-muzdaki sarsılmaz azîm, bu harp sayesinde daha iyi ve daha güzel bir Almanya yaratmak yolundadır.»
Hitler'in bu havalideki kıtalara bu kadar iltifat etmesinin ve Noeli onlarla beraber geçirmesinin sebebi. Alman bakımından katî neticenin onların elinde olduğuna kail bulunmasıdır.
Alman Başkumandanı Mareşal Von Brauchitch de Alman ordularının sulardan ibaret bir sed karşısında bulunduğunu Noel nutkunda söylemiştir.
İngflterenin etrafındaki Majino hattı, on bin kilometre uzunluğunda bir müdafaa sistemi teşkil ediyor ki İngiliz deniz ve hava kuvvetleri bu hattı pek tasrrli bir surette müdafaa edecek bir mevkide olduklarını ispat etmişlerdir.
Manşın en dar yeri Fransız sahillerinden ancak elli kilometre uzaktadır. Bu noktada İngiliz sahilleri tamamile kayalıktır, asker çıkarmaya katiyen müsait değildir.
Almanların hava hücumlarile netice almaktan ümidi kesip, bir istilâ teşebüsüne girişecekleri ve harp talihini ister istemez bu şekilde tecrübe edecekleri tasavvur
edilse bile acaba bu sayede kati bir netice alabilirler mi?
fşin doğrusu şu ki teşebbüsün müspet netice vermesi    İhtimali
sıfıra yakın olduktan başka muvaffak olsalar bile bu sayede kati neticeye varamazlar. İş işten geçmiştir. Harbîn sıklet merkezi artık Ingiherode değildir. Bütün Britanya imparatorluğu ve bütün Amerika bugün geniş bir harp meydanı manzarasını almıştır. Almanyanın tam bir hâkimiyet kurması ancak ingiliz ve Amerika donanmalarını mağlûp etmesi ve bütün bu sahayı fethetmesi zarureti başgösterroiş-tir.
italyan sefirinin yollarını
İtalyan
şaşırdıklarım ileri sürdüğü tayyareleri
Yunan Beyaz kitabının en dik kate lâyık vesikalarından bİTİ, 2 I ağustosta Ge neral Metaksas-la Italy anın Atina sefiri arasında cereyan e-den bir konuşmaya art rapordur.
General   Me-tc^ksas    bu konuşma esnasında sefire   demiştir ki:
— italyan gazeteleri Korfu'yu istiyorlar ve burasmın dört yüz sene müddet Venedik idaresi altında kaldığını söylüyorlar. Eğer tarihteki işgaller bu yolda haklar temin etseydi Türklerin bütün Yunanistana sahip çıkmaları icap ederdi. İtalyan gazetelerinin bu neşriyatı Yunan halkını rahatsız ediyor.
Kont Ciano'nun  Arnavut-
Yunan Beyaz
Kitabından Seçme Parçalar
"Size Garantimiz
Var, Kâfidir, Askerinizi Dağıtın,,
hududumuz ü-zerinde toplanması ve aylar-danberi İtal -yan tayyareleri-rvin topraklarımız üzerinde uçması, istediğimiz ve beklediğimiz emniyet havası-nm kurutmasına mâni oluyor. Sonra İtalyan askerinin söylediği bazı şarkılar, karşılıklı emniyeti kuvvetlendirecek yokla değildir.
— Hududunuz crvarında büyük manevra yapıldığına dair malûmatım yok.
— isterseniz, size bu hususta etraflı malûmat verebilirim.
— Lüzum yok. Tayyarelerimizin uçuşuna gelince mutlaka yollarını şaşırmışlardır.
— Bir, iki defa olsa pek iyi d«-
yelim, fakat iki aydanberi tekrar
loğu"son ziyareti esnasında Göri- ediP Büyük meharetlerile
ceye asılan yaftalarda Kosvanın ve Tsamouritanın işgalinden bahsediliyor. Kosva, aranızda pek dostane münasebetlerde bulunan Yugoslavyanın bir parçasıdır. Diğer yer ise bizimdir.
İtalyan sefiri sıkılmış ve zayıf cevaplar vermiştir. Neticede şu suali sormuştur:
— Siz Türklerle müttefiksiniz. Türkler İngilizlerle ittifak etmişlerdir. Sizin vaziyetiniz ne olacak?
— Biz İngütereye hiç bir itti-
tanınmış olan İtalyan tayyarecilerinin daima aynı istikamette yollarını şaşırmaları havsalama sığmıyor. Sonra da muayyen nokta- [ larda yere yirmi beş metre yaklaşıyorlar ki yolunu şaşıran bir tayyareci bunu yapmaz.
— Ne yaparsınız, tayyareciler her memlekette disiplinden anlamayan delişmen gençlerdir. Belki de aldıkları emrin haricine çıkanlar olmuştur.
— Biz ilk uçuşları protesto ettik, tayyarecilerinize katî emir vermiş olsaydınız bu hareektleri
fakla bağb değiliz. Türklerle ara- bir düziye tekrar etmezlerdi, ltal-mızda Balkan misakı ve hususî yan tayyareciliği gibi bir heyet anlaşmalar vardır. Fakat bunlar- , içinde disiplin yokluğunun bu dc-
dan hiç biri İtalyaya karşı değildir.
— Türkler bize karşı bir tecavüz harbi açarlarsa ne yaparsınız?
— Türklerin size tecavüz harbi açmaya niyeti yoktur, ingiltere ile olan ittifakları tamamile tedafüidir ve İtalyanın Türkiyeye saldırması ihtimaline karşıdır. Eğer Türkiye size karşı bir tecavüz harbi açarsa hiç bir muahede bizi Türkiyenin arkasından gitmeye mecbur etmez. Zaten Türkiyenin böyle bir tecavüz harbine girişmesi tasavvur bile edilemez.»
Yunan Beyaz kitabının    diğer
mühim vesikalarından biri Yunan
erkânıharp reisinin 29 ağustos ta-
rihile Başvekile verdiği rapordur.
e
receye varmasını tasavvur mem.
• Neticede Yunan erkânıharp reisi, alınan askerî tedbirleri    icap
ettiren hallere nihayet verilirse bu tedbirlerin kaldırılacağını söylemiştir.
İmtihanlar Hakkında Yen{ Bîr Karar
Ankara, 14 (Hususî muhabiri, mizden) — Maarif Vekâleti ilk-
j£ Acaba Korkusunda
Haklı mı ?
Şehir tiyatro, artistlerinin yalnız tarihi eserlerdeki rollere ait kostümlerle, artistlerin yaptıra-mıyamklan hususi kıyafetleri temin ediyorduk:
Meselâ bir Asesbaşı kıyafetini veya bir polis üniformasını...
Artistler, modern elbiseleri, diğer memleketlerdeki emsaline kıyas en pek az elan maaşlarından temin mecburiyetinde İmişler.
Teni sene btitçeai hazırlanırken artistlerin terfihini temin etmek üzere kostüm masraflarının bütçeden verilmesi İçin, dekor, aksesuar, gardrop, tahsisatının arattırılması ve ha sn retle artistlerin elbise yaptırmak külfetinden kurtarılması d Ih? hn ölmekte imiş.
Btmn okuyan lûtlfecl btr arkadaş dedi kl:
— Yeni büt^e bu düşünülen şekilde çıkıncıya kadar ben artık tarihi piyeslerden başkasına çık -mam. Hele aileyi, çoluk çoev$u hiç getirmem.
— Niçin? Diye sorduk. —Niçinl var mı?.. Zavallı ar -
tistler azıcık maaşlar İle elbise yap tırmak külfetine şimdiye kadar zar zor ve harç borç dayanmış -lardır. Fakat bundan sonra, her şeyin az çok pahalılaştığı bugünlerde, modern bir piyeste sahneye çır^rplak çıkmalarından korkulmaz mr?
FUTBOLDE DE BÖYLEDİR
Futbol sanalarma devam edenler çok İyi bilirler:
Bir takım sahaya çıkar. İşten anlıyanlar hemen görürler ki ta -krm fena yaprlmrştır. Hafif oyuncularla doldurulduğu İçin zayıftır. Hasım kuvvetlidir, azimlidir, maneviyatı yüksektir.
Maç başlar. Bahsettiğimiz takım bir gol yer. Bocalar ve daha kendisini toparlıyamadan Mr gol daha yer. Saha kenarında İdarecilerde Mr faaliyettir gider, emirler verilir, takımda değişiklik yapılır. Merkez muavin müdafaaya, sol müdafi safc açığa geçer. Bo değişiklikten medet umulur.
Maç devam eder. Bir gol, bir gol daha... idarecilerde yine hareket ve takmada yeni değişiklik. Sa# iç saf müdafi yerine, sol muavin de sol iç.yerine...
Maç devamdadır. Al bir gol daha... Takımda yeni bir değişiklik Merkez muhacim kaleye, kaleci orta muavin mevkiine...
Sonrası büsbütün malûmdur.
de-
mekteplerdeki son sınrf imtihanları için yeni bir karar armiş bulunmaktadır. Bu karara göre herhangi bir sebeple imtihana gire-mfyecek olan bir talebe imtihan tarihînden evvel mazeretini bil-
Yeni Canavar Düdükleri
İstanbul belediyesi pasif korunma tertibatı için elektrikle müteharrik 6 tane canavar dtldUğU almıştır.
dirmek  mecburiyetindedir.   Aksi Erkanıharp reisinin bu raporda takdirde müracaati kabul edilmi-anlattığma göre İtalyan sefareti- yeceletir. nin askerî ataşesi, İtalyaya yaptığı bir seyahatten avdetinde reisi ziyarete geliyor ve soruyor:
— Son zamanlarda garbı Makedonya ve Epirdeki kuvvetlerinizi arttırdığınız doğru mu?
Reis cevap veriyor;
— Evet, doğrudur, çünkü Arnavutluktaki son manevralarınızda bir fırka hariç olmak üzere bütün kuvvetinizi bizim hududumuz civarına topladınız. Bundan dolayı halk telâşa düştü. Kendilerini teskin için kuvvet göndermeye mecbur olduk.
— İyi ama, biz sizin arazinizin tamamiyeti hakkında bir garanti vermiş bulunuyoruz. Böyle bir garanti ortada dururken askerî tedbire ne lüzum vardı? Harbiye Nazırı Sinyor Pariani beni bu garantiyi bir defa daha teyide memur etmiştir.
— Bu teminatı memnuniyetle
karşılarım. Bizim İtalya ile dost geçinmekten başka arzumuz yoktur. Ne çare ki manevra adı altında bütün  italyan    kuvvetlerinin
Arnavutluk cephelinde üçüncü kumandan değişince, benzetmek gl bi olmatun insan yukarıda anlattığımız spor sahnesini hatırlıyor ve takımlarını İyi hazırlayamıyan 1-darecllerin gol yendikçe saha kenarından takımda değişiklik yapmasını g&t önüne getiriyor...
PARİSİN YEN! TAKSİLERİ
Haniya Uzak Şarkta Saygonda, Singapurda insanların koşul-duğu arabalar vardır, Paris benzin yokluğu yüzünden aynı hale düşmüştür. Şu farkla ki bu modrn insan arabalarında tahrik şekli, ibmekle veya çekmekle değil, bisiklet çevirmekle oluyor.
Büyük
Facianın Hikâyesi
İngilizlerle Fransızlar Almanların Bir Harp Hilesini Yutuyorlar
YAZAN:
Mejhur Fransız Muharriri
ANDRE MAUROİS
jtf^ imanların   Belçika   yolile
taarruz etmeleri yüzünden
gafil avlanmış değildik. Aylardan-beri erkânı harbiyemiz Belçikaya yürüyüşe ait her türlü teferruatı tetkik ile meşgul oluyordu. Eski plânlar ortaya çıkarılmıştı. Bunların üzerinde dikkatle çalışılıyordu, N
Belçika kralı, İngiltere ile Fran-sadan yardım istiyeceği gün, yapı-lacak hareketlerde beş dakikalık zaman kazanılması bile kıymetli sayılıyordu.
Belçika ordusunun Almanları hayli vakit işgal edeceği ve İngiliz ve Fransız kuvvekerrnin An-vers ile Namur arasındaki hattı işgale vakit bulacağı yeni plân hazırlanırken hesaba konulmuştu.
Felâket şurada ki biz bu plânları yapmakla kalmadık. Tatbik de ettik ve Almanlar bunu rahat rahat seyrettiler. Böylece Belçi-kayı işgal ettikleri zaman bizim nasıl hareket edeceğimizi iptidadan anlıyarak ona göre taarruz plânları yaptılar.
Mesele şöyle cereyan etti: Günün birinde bir Alman tayyaresi Belçika arazisinde yere indi. Tayyarede Alman erkânı harbiyesine mensup subaylar vardı ki Belçi-kanın muayyen bir tarihte istilâsına ait plânı hamil bulunuyorlardı.
Zabitler plânı yakmağa teşebbüs eder gibi güründüler ve güya bunu başaramadılar. Fransız ve İngiliz erkânı harbrycsi plânı ele
Yollara dökülen Belçikalılar müt tefik askerlere çiçek d&ğtttyeıUr
geçirince buna dört elle sarıldı- I bizim taraf için berbat olacağın' lar. söylüyordu. Onun fikrince Holan-
İngiliz ordusu derhal (3) nu-1 da hududunda yüz on Alman fır maralı hazırlık haline getirildi. ! kasının toplanmış bulunması se-Çok geçmeden (2) numaralı ha- | bepsiz değildi.
zırlığa geçildi.
iki saat içinde de herkesin harekete geçmesini icap ettiren ( I ) numaralı hazırlık yapıldı.
Bundan sonra İngiliz kuvvetleri cebirli yürüyüşle harekete getirildi. Arkadan ihtiyat kuvvetleri cepheye sevkolundu. Almanlar keşif tayyarelerile bütün bu hareketleri rahat rahat seyrettiler ve plân ve fotoğraflarla tesbit ettiler. Pek eski bîr harp hilesini İngilizlerle Fransızlara bu kadar kolay yutturabilmelerine belki de saçmışlardır.
Alman plânı yalancıktan olduğu için gösterdikleri tarihte pek tabiî olarak hücum etmediler, Belçika da yardım için müracaata lÜ2um görmedi. Yola çıkan Fransız ve İngiliz kıtaları eski mevzilerine döndüler. Bu beyhude hareket yüzünden hesapsız benzin sarf edilmiştir.
Almanların, Belçikadan başka
1 I Mayısta İngiliz kolları ile Belçika hududunu geçtim. Bütün kasaba ve köylerde halk yollara dökülmüştü. Askere çiçek dağıtıyordu. İngiliz harp muhabirlerinden biri bu çiçek bolluğundan şevke gelerek gazetesine zafer te-ranelerile dolu bir telgraf çekti. Yazı müdüründen şu telgrafı aldı: «Yazılarınızda çiçekten çok harp vakalarına yer veriniz.»
Muhabir bu tavsiyeye saygı gös termek fırsatını çok çabuk buldu. Ertesi gün çiçekler solmuş, asker harbin en çetin darbelerile karşılaşmıştı.
Kapılarının önüne çıkan Belçika kadınları artrk askere çiçek dağıtmayı hatıra getirmiyorlardı. Es. ki harbi hatırlryarak ufku endişeli bir tavrrla gözlüyorlardı.
İlk bombalar etrafa düşer düşmez her kasaba ve köyde beşinci kolun bir mümessili ortaya çıkmış ve halka şöyle bağırmıştı:
— Almanların Lehlilere   nasıl
bîr istikametten gelmeleri ihtimali muamele ettiğini bilirsiniz. Vakit
kimsenin hatırına gelmiyordu. Yegâne istisnayı İngiliz istihbarat sofi General Mac Farlane teşkil ediyordu. Bu general hem hücumun Holandadan olacağını tahmin ediyordu, hem de neticenin
varken kaçıp canınızı kurtarınız.
Bunun üzerine bütün halk arasında umumî bir panik başladı. Kargaşalığı durdurmak ve halka emniyet vermek için hiç bir şey yapılamadı. Halk yollara dökülerek muvasalayı her tarafta tıkadı.
BULMACA
Doktor Diyor ki: Kömür Çarpmasına Karşı Ne Yapılır
Soldan Sağa: 1 — Ayağı kaymak 2 — Kraliçe - Sual edatı - Bir uzvumuz 3 — Erkek ismi - Nida 4 — Çrr-çıplak 5 — Besleyici madde - Bir hay van 6 — Bulut - Vahşi 7 — Eziyet
8 — Daşma (Sa) ilâve edince su getirir - Erkek ismi - Eski   bir   silâh
9 — Hırsız - Bir gUn ismi 10 — Boyu büyüme - Şafak 11 — Şiddetli -Vermek.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — İçinde çay kaynatılır - Ahlâk 2 — Ecnebiler - Kader 3 — Erkek ismi - Dinlenme 4 — Çevirme - Edat 5 — Boy bos-Vakit 6 — İle - Erkek İsmi 7 — En alçak - Nota 8 — Deniz elbisesi -Mahzur 9 — Nida - Cet 10 — Adam soymak 11 — İstikbal - Saç boyası.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLt: Soldan Safca: 1 Havacılık 2 — Avanak - Hadi 3 — Bnr - Alman 4 — Ermeni - Abla 5 — Şeamet -Mut 6 — îf - Murat 7 — Sürt - Ar -Ba 8 — Tasnif - Yar 9 — Ar - Mâna 10 — Nermin - Er 11 — Tekirdağ
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Habeşistan 2 — Avare - İare 3 — Varma -îs - Rt 4 — An - Emirname 6 — Ca-
lyi yan m ry an kömürlerin nedretti* ği gazlar zannolan<fu£urrdan daha çok tehlikelidirler. Bu tehlikeyi \k -yikile takdir etmek lâzımdır. Kö -miırtın yanarken çıkardığı yesjU alev ler vardır ya işte bunlar (Karbon monoksidl) dedikleri çok zehirli bir gazı havidirler. Bu gaz, damarlarımız da dolaşan kana şiddetle tesir eden müthiş Mr zehirdir. Kandaki kırmızı yuvarlakcıkların havi olduğu (Hemoglobin) cevheri ile birleşir ve vücudu gıdalanmaktan ve hava almak tan menederek boğulma dediğimiz feci hâdiseyi husule getirir.
Kömür çarpmasına uğrayıp baygın hale düşmüş olan bir İnsanın ne kadar çabuk imdadına yetişilir, lü -zumlu olan fennî tedbirler ne ka -dar çabuk tatbik olunursa elde edilecek fayda o n is bette büyük olur. Bu gibi hallerde, heyecan ve telâşa düğmeden, soğukkanlılıkla hareket etmeli. Kazaya uğrıynnı derhal gaz-la bulaşık olan melikenden açık havaya çıkarmalıdır. Eğer teneffüs hareketleri durmuşsa (Sınai teneffüs) yaptırmalıdır. Kolonya, sirke, limon amonyak koklatmak, kolonyalı veya İspirtolu sulan yüzüne, göğsüne serp mek veya bu sulara batırılmış be-zler le kollarına, baraklarına friksiyon yapmak çok iyi gelir.
Bu basit tedbirlerle açılmıyan has talar karsısında, derhal, doktoru çağırmak İcap eder. Çünkü hastadan
fazlaca miktarda kan alıp onun yerine fizyolojik tuzlu su şırınga etmek,
Nefti - Ik 6 — Ik - İt - Fani 7 — Ma 8 — Ihlamur - Med 9 — Kambur -Yara 10 — Daltaban 11 — Bina -Tarak.
(Oksijen) "vermek, sağlam bir insanın temiz kanrm hastaya nakletmek, yerine ve vakasına göre, haftanın kalbini ve teneffüs hareketlerini kuv vetlendirmiye çalışmak... srihi daha bir takım ehemmiyetli tedavi ve ted birler vardır İd, banlar ancak he -kim tarafından tatbik olunabilir.
Kömür çarpmasile zehirlenenlerde şiddetli baş ağrıları ve kusmalar o-lur. Münasip bazı ilâçlar ve perhizlerle hastaya çok rahatsızlık veren ba fena sıkıntıların da çabucak Önüne geçmek mümkündür.
Dr. NURİ ERGENE
I ogâalfi I* re gram
S Program, 8,03 Ajans haberleri, 8,18 Hafif program (Pl.). 8,45 Ev kadını - Yemek listesi,
12,30   Program,   12,35   Şarkılar,
12,50 Ajans haberleri,   13,05   Halk
türküleri, 13,20 Radyo salon orkestrası.
18 Program, 18,03 Dans Müziği (Pl.), 18,30 Konuşma, 18,45 Çocuk saati, 19,15 Müzik: Çocuklar için, 19,30 Ajans haberleri, 19,45 Geçit konseri, 20,15 Radyo gazetesi, 20,45 Fasıl heyeti, 21,10 Konuşma, 21,2? Beste ve semailer, 21,45 Riyasetlcüm hur bandosu, 22,30 Ajans haberleri 22,45 Dana müziği (P1.)F 23,25 Kapanış.
Yalancı Koca Ariyan Prenses
Bir vakit ahvalinde Macaria-tanda bir kral varmış. Çok iyi bir adammış. Bir de Loredana adında bir kızı varmış ki gözünün bebeği gibi sever, her istediğini yerine getirirmiş. Kız da o kadar güzelmiş ki her görenin gözleri kama-şırmış.
Prenses on yedi yaşına basınca krai babası sormuş:
— Kızım, doğduğun gün için sana ne hediye alayım?
Kız şu cevabı vermiş:
— Bir koca isterim, baba, bas-
— Bir Macar Masalı —
ka bir şey istemem.
— İstediğin bu olsun, kızım, memleketin asilzadelerinden istediğini beğen, sana alayım. Yabancı bir prens istersen onun da çaresini düşünelim,
— Hayır, baba, ben bir bebek istemem. İç sıkıcı bir koca aramıyorum. Beni her kim cğlendi-rirse, inanılmıyacak şeyler söylerse ve bana: «-Yalan söylüyorsun, inanmam» dedirtebilirse ona varacağım. Asilzade mi    değil mi,
| hiç bakmıyacağım.
Kral ne yapsın, «peki» demiş. Bunun üzerine dünyanın her tarafında imparator ve kral çocukları, asilzadeler, macera seven türlü türlü insanlar üşüşmüş. Bu dünya güzelini almak ümidile hayallerini zorlamışlar, inanılmaz şeyler söylemişler. Prense» her birini dinliyor, sonra, omuzunu sil-kerek şunun gibi sözler söylüyormuş;
— Ya öyle mi? Olağan bir şey,
hiç hayret etmiyorum.
O zamanlarda komşu bir memlekette Sandor adlı bir prens yaşıyormuş. Kahramanlığı ile meş-hurmuş. Sut kardeşi olan çoban Mikşaya bir gi:n lemis ki:
— Kalkıp şu prensesin sarayına gideceğim. Benim için yalan eöy.^miye hiç ihtiyaç yok. Her gün yaptığım inanılmaz kahra- j manlıklan anlatırım. İnanmaz, «¦yalan!»  der, ayaklarıma kapa-
nır. Ben de suratına güler, bırakır | giderim. Böylece bu arsız kızdan bu  kadar  asilzadenin   intikamını almış olurum.
Çoban şu cevabı vermiş:
— ParLk fikir, böyle bir şeyi ancak siz düşünebilirdiniz.
— Öyle ise haydi arkama katıl da o kıza ne muamele edeceğimi kendi gözünle gör.
Çobanın üzerine bir üniforma giydirmiş, beline bir kılıç takmış, yaveri diye beraberine alarak yola çıkmış.
Prensle sütkardeşi, prenses Loredanayı hususî dairesinde bulmuşlar, yaver kapıları açmış, genç ve güzel prens, parlak kıyafctile ilerilemiş. Prenses bir kitap okuyormuş. Başını kaldırmış. Fakat güzel prense baş bile çevirmeyerek kapıda duran çobana bakmış:
— Bu kim? diye sormuş. Prens, kızı o kadar beğenmiş
ki arsızlığının    cezasıı.ı    vermek
hakkındaki    kararını    tamamile
unutmuş. Demiş ki:
— Kapıda duran genci bırakalım da kendi işimize bakalım. Ben size basımdan geçenleri anlatmak, sonra sizi alıp memleketime götürmek niyetile geldim.
Bunun üzerine prens, arslanlar. la, kaplanlarla, devlerle, sürü sürü düşmanlarla tek başına yaptığı savaşları anlatmıya başlamış.
Prenses bir düziye:
— Olabilir. Hiç hayret etmem. Gibi sözler söylüyor, prens de
çileden çıkıyormuş. Nihayet bir aralık prenses Loredananın iç sıkıntısından uyukladığını görünce şiddetli küfürler basarak fırlamış, gitmiş. O zaman prenses başını kaldırmış kapıda put gibi duran çobana bakarak sormuş:
— Sen kim oluyorsun, bakayım?
— Ben bir    çobanım.    Prens
Sandorun sütkardeşi olduğum için beni yaverliğine geçirdi.
— Senin prensin çok iç sıkıcı bir delikanlı... Acaba sen ondan iyi yalan söyliyemez misin?
— Ben yalan söylemesini hiç
bilmem.
— Canım, şöyle bir tecrübe et.
— Dedim ya, yalan sövlemesi-ni o kadar bilmem ki sana da dalkavukluk edecek değilim. İster prenses ol, ister olma, bence sen dünyanın en arsız, en lüzumsuz, en faydasız kızısın.
— Ne diyorsun?
— Senden başka her kız, yemek pişirmesini, iş işlemesini, çocuk bakmasını falan bilir. Sanki sen ne işe yararsın?
— Ne, ne, nc...
— Sen yalnız başkalarını köle diye kullanmayı bilirsin. Hazır yemekten başka bir şey elinden gelmez. Herkese surat asmayı ma-1
rifet sanırsın.
— Yalan, yalan söylüyorsun.
— Senin kalbin yok. Kimseyi 8eve*n>ezsin, kimse seni sevemez.
— Yalan, baştan aşağı yalan...
Kral meğer kapının dışarısında
beklîyormuş. «yalan» sözünü işitir işitmez içeri girmiş:
— Kızım, demiş, «yalan» lâfı ağzından çıktı, şartın yerine geldi. Sen bu oğlanı almıya mecbursun.
Prenses çobanın boynuna sarılmış, jonra babasına cevap vermiş:
— Baba, ben bu delikanlıyı görür görmez zaten sevdim. Bütün ömrümü onun yalanını ispat etmek, işe yaradığımı göstermekle geçireceğim.
Kral bu karara sevinmiş. Tacını da delikanlıya vermiş. Günlerce düğün bayram etmişler vc muratlarına ermişler...
VATAN
OKUYUCU
15-1-941
MEKTUPLARI
Yağ Derdinden Şikâyet
Siz   gazeteciler   yağlanmaktan     zat çekmelidirler kl, radyo Ucretl-
cekindiginiz için midir, nedir bll-m m bir türlü yağ işlerine temas e;ıııi>o -sunuz?.. Vatanı çok se -\en devamlı bir oi. u \ ıı. u Nifatllc sizi bu i le de alakalı görmek Istı, or ve İşte yağımızı eriten yafc di nüm /A sütunlarınız;) seriyorum.
S- lirin her semtinde,    bilhassa i^l B ılıkpazarındakl yağcı-
lar' lui.uk ve küçük bakkallarda Url ynği no - 180 kuruşa satılmakta, bo yıığiunn halis olup oi-
nıaılıi^ı da maalesef meçhul luıhın-ııuıktmlır. (.ünkü. hiçbir    bakkal \e yuğrı sattığı ya£ın   cins   ve nfcv'lni, hattâ    fl>atını    gösteren bîr İte leyi tenekenin bir kenarına iliştirmek zahmetine katlanma -maktadır. Bu bir. İkincisi de   fi-yattarm teftiş ve murakabesi İşinin -on z imanlarda sekteye uğrama   l   . Mahalli belediye memurları İle mUrakahe komisyonunun kontrolörleri, teftiş vazifesinin İcrasını herhalde birbirlerine atfediyor w   ;. M>a da biraz müstağni davranıyorlar. Eğer böyle olmasa. Ketenciler   caddesindeki     buyuk bakkallardan birinde göze bata -cak gibi asılı duran    (l'rfa 170) levhası   kaftalardanberl   yerinde Kaim.ı/ ve kalamazdı. Kadıköy Çilek sokağı 118 No. da FAHİR KARAKUŞ
Radyo Davaları ve Teşrîî
Masuniyet Tesrii masuniyet hakkında yazılarınızı bUyük bir dikkat ve alaka ile takip ediyorum. Bende bir, iki düetin cemi yazacağım. Fakat müsaade ederseniz hüviyetimi btl-dlrnılyereğlm. İtiraf edeyim kl, medeni cesaretim biraz kıttır. Suya, sabuna dokunmaktan hoşlan -
Geçen gün çok sevdiğim Mr genç mebusumuzla konuşuysr -d um. Bana dedi ki:
— Tesrii masuniyetin elbette mahzurları var. Fakat faydalarını da unutmamak lâzımdır. Mesela bir radyo İşi yüzünden bana karşı saçma bir dava açıldı. İki sene sürdü. Mecliste memleket İşi İçin sarfedeceğim zamanı, böyle bir İş İcİn mahkemeye gide gele sarfetmek doğru mu?
Ben de şu cevabı verdim:
— Her vatandasın zamanı kıymetlidir. Saçma davalar letn hiçbiri mahkemeye gitmemeli, zabıtanın, adliyenin krymetll vakti İsrafa uğrarnamalıdır. Fakat mebuslar bu gibi angarye işleri biz-
nl bir mazeret dolayıslle nasılsa vaktinde ödlyemiyen, fakat sonradan yüzde elli para cezasUe o-dlyen bir vatandaşa karsı ayrıca takibat açmasının mânası olmadı-£ını anlasınlar \e radyo kanununda lâzım gelen tâdili yapsınlar.
Teşrii masuniyet deyince akla yalnız gazeteci mebusların hakaret da\aları geliyor. Halbuki ev kirasının ödenmemesinden İleri gelen bir dava da bu araya karışıyor. Münakaşa hürriyetini korumak gibi hayırlı bir maksat için kurulan masuniyet usulü, neden hal' n böyle haklarını aramasına mâm olsun.
Bence parti divanı bütün toplan mis davaları tetkik ederek şahsi hakların yerine gelmesi İçin destek olmalı, muallâkta bulunan davaların bir un evvel tasfiyesi İçin yol gösterilmeli, bundan sonra dn hiçbir şahsi suç, teşrii masuniyet sebeblle muallâkta bırakılmama -lıdır.
Teşkilatı Esasiye kanunumuzun masuniyet maddesini, kanundan İstisnalar yaratmak ve imtiyazlı bir sınıf kurmak mnksadlle kabul ettiği bir an İçin bile hatıra gelemez. S. S. S.
4/1/ÎMİ tarihli gazetenizin (Meç hul Kahramanlar Serisi: 1) yazınızda bahsettiğiniz Lûtflye Aka-İmli benim teyzem olduğundan ya /darınızı alâka İle okudum. Kendisinin İstiklâl mücahitlerine yapmış olduğu yardım ve bir çok yararlıklar gösteren teyzem ben asker olmazdan evvel kendisini Mısıra selâmetlemlştlk, şlmdJ ise ben askerde bulunduğum müddetçe kendisinden sıhhati hakkında bir malûmat edinemediğimizden ve aynı zamanda kendisinin Mısırdaki adresini kaybettiğimden dolayı (Sarih adresini) sizden sormayı muvafık görerek bu mektubum la sizi rahatsız ettiğimden dolayı affımı rica eder hürmetlerimi yollarım. Acele cevap vermenizi çok rica ederim. J
Adresim: İbrahim İraktan |
Askeri posta No. 427 İstanbul VATAN — Bayan Lûtflye Aka-lının Mısırda ve bir Prensesin yanında bulunduğunu biliyoruz. Ancak bunun hangi Prenses olduğunu bilmediğimiz İçin teyzenizi tanıdığını zannettiğimiz bir zattan tahkik edeceğiz. Sarih adresi öğrenir öğrenmez size de bildireceğimiz tabiidir.
TEŞEKKÜR
Yavrumuz Enginin ameliyatını mu vaffakıyeüe yaparak hayatını kurtaran Şişli Etfal Hastanesi Sertabibi kıymetli operatör Bay Ömer Vasiiye, Operatör Bay Zühtüye, asistan dok-lor Bay Enver'e asistan doktor Bay Şahine. Hemşire Bayan Samimeye ve diğer hemşirelere ayrı ayrı candan teşekkürlerimizi sunarız.
Babası: Annesi:
Kerim Aydın        Fikret Aydın
İMPERİO ARGENTİNA'ya
Rekabet   eden   İspanyol Muganniyesi
ÎESTRELLİTA CASTR3J
Dün akşam
SÜMER
Sinemasında
Göstcrilmiye   başlanan
VİL
Berberi
Tamamen İspanyolca   sözlü ve şarkılı filminde bütün seyircileri gaşyetmistir.
ÖLÜM
Eski Mülkiye Kaymakam ırrndan mütekait merhum Bay Ahmet Ham-di oğlu. Kemal Film sahiplerinden Şakır Seden'ln ve Tramvay ve Elektrik idaresi mühendislerinden Süleyman Seden'ln kardeşleri memleketimizde ilk milli Filmciliği tesis eden kıdemli Film tüccarlarından
KEMAL SEDEN
dün ani olarak vefat etmiştir.
Cenazesi bugün saat 11,30 da Be-yoğlunda İstiklal caddesinde Karıman karşısında 373 No. lu Banka hanındaki evinden kaldırılarak saat 12 de Kasımpaşadan vapurla Eyübe nakledilecek ve namazı Eyüpte kılındıktan sonra metfeni mahsusuna defnedilecektir.
Mevla rahmet eylesin.
Yeni Neşriyat:
İslâm ve Türk Ansiklopedisi — Altıncı sayısı çıkmıştır. Okuyucuları -miza bilhassa tavsiye ederiz. Fiyatı 12,50 kuruştur.
Deniz Mecmuası — Kıymetli yazılarla dolu olarak deniz mecmuasının 67 nci sayısı çıkmıştır. Bu sayıda son günlerin deniz hâdiseleri üzerinde e-r-emmlyetle durulmuştur.
Yeni Bir Tenkit Havasına Muhtacız
[Ali Rıza Korap. Kuleli, İstiklâl, Yüceülkü liseleri felsefe muallimidir; birkaç aenedenberi edebiyat mecmualarında sanat hakkında kıymetli yazılarile nazarı dikkati cclbetmektedır. Gazetemiz için yazdığı bir yazıyı neşrediyoruz. J
Bizde bu tenkit bolluğunun sebebi nedir acaba? Belki garip bir iddia gibi telâkki edilecek; iaKat bu bolluğun sebebi sanat ve edebiyat   hareketlerine     karşı   alâka ihtiyacıdır.   Haıbukı  umumiyetle, bizde sanat ve edebiyat alâkasızlığından şikâyet edilir.  İşte yanlışlık  buradan   başlıyor.   Bu  zan ve şikâyet yanlış bir görüş ve haksız bir iddia  mahsulüdür.  Bizde sanat ve edebiyat alâkası, bilâkis tatmin  edilmemiş bir ihtiyaç  ve bir aşk  halindedir.   Henüz sanat membalarında   kana  kana   içmemiş olan bu aşk bir taraftan sanat heveslilerine fazla rağbet etmesı-le, diğer taraftan da bir tenkit tufanı halinde tecelli ediyor.  Eğer bu sanat ve edebiyat aşkı mevcut değilse, okunmadıkları iddia edilen, fakat son zamanlarda isimlerini bile zihinde saklamak hayli zorlu bir iş olan sayısız mecmua sağanaklarının sebebi nedir?
Bizde sanat alâkası bir aşk derecesindedir. Fakat henüz (rüşd) çağına varmıyan yeni sanatın bu toy aşkı kendisine hedef ve istikamet tayin edememiştir. Bu toy aşk bizde büyük istidatları teşvik etmiyor değil, fakat heveskârlar-la hakikî istidatları tefrik ve teşhis edemeden teşvik ediyor. Böyle olunca azlık olan gerçek sanat istidatları yanında çokluk olan sahte  sanat  heveslileri  şımarüb-
yor.
Hakikî sanatkârı sahtesinden ayıracak olgun bir tenkit otoritesi mevcut olmayınca bizde sanat bir nevi tecessüs vesilesi, sanatkâr da garip huy ve sözlerile herkesi eğlendiren bir tip gibi telâkki edilmiş oluyor. Sahte sanatkâr, çoğu demode olmuş bir takım sanat kaprislerini güya kendisi ibda et-
Başka Türlü Hakikî San'at-kârı Bulamayız Ve Seçemeyiz
Ali Rıza Korap
kâr saymasına mukabil başkasına karşı insafsız bir münekkid olduğu bugünkü sanat gürültüsü haki.
kiyi sahtesinden ayıramaz. Yalnız her an canlanmak istiyen sanat alâka ve aşkını bunaltmakla kalır.
Bu tenkit tasfiyesinde Descar-tesin bir vakitler Hlozofidc yaptığı gibi davranmalı. Evvelâ şimdiye kadarki bütün tenkit hükümlerini bir tarafa bırakıp, yepyeni bir cehıtle işe başlamalı: Tenkidin bütün şartlarına riayet ederek. Bu şartlara riayet de sanatın sosyetedeki hususiyetini bilmeye bağlıdır.    Çünkü sanat aksiyonu
yer altından akan sular gibidir. Akışı gizlidir. Bazan toprak üstünde akar ve biraz sonra kumluk bir yerde kaybolur. Sathî görüşler bu suyu yok oldu sanırlar. Başka bir yerden fışkıran ayni suyu başka bir memba sanırlar. Sanat hamlesinin bu gizli akış ve münasebetlerini gözönünde bulundurarak yapılacak tahliller, sanatın ve sanatkârın öz hüviyetini meydana koyacaktır. Böyle yapılmadığı takdirde ancak, çok genç yaşta başlayıp yine çok genç yaşta sönüveren sanat heveskârlarile oyalanmak ve hakikî sanatkârı bulamamak tecellisine mahkûm oluruz.
Rıza Korap
Kültür Yapmanın Tek Yolu
Ansiklopedik Malûmat Merhalesini Artık Geçmemiz Lâzım
Alain, yeni talebelerine, tefekkür için ilk düstur olarak: «Hakikate en uzun yoldan gidiniz» diyor. Gerçek, /akit kaybetmemek için biz neler kaybetmeyiz! Acele,    mektepten    başlar;
bütün tedrisat, ilmin vardığı son neticeleri belletmek telâşındadır.
vetle inanır. Onların isbatı bizzat yaşanan hayattır. Tolstoi'nin son vardığı merhale, mücerret, zayıf, tuhaf görünür. Lâkin sarsıntılı, çetin bir hayatın sonunda bu fikirler Tolstoi'ye çok lâzım, çok zarurî görünüyordu. Onlar kurtuluş düsturu idi ve Tolstoi'nin son fikirleri, yeni, şaşılacak şeyler değildirler; onları hepimiz biliriz, fakat onlara vermemişizdir». Kültür, hakikate giden uzun yol, işte bunu temin eder.
Bir zamanlar Balzac hakkında
Müfredat  programları,    imtihan-,     — ,---------^
miş gibi davranmakla ve kendin-  ,ar kitap|arf hep ^ gaye ctrafın.; çok 9Cyler biliyordum.  Edebiyat
den olmıyanları kendine mal et-, da    bırlcşmİ9İcrdir     Hocalar da tarihlerinden     ve     tetkiklerden mekle beraber publıge de ıgrc ı bu makıncnin çarkma kapılır|ar. bir tesir yapıyor. Sanat   hüviyeti Maamafi vücudc    gelcn c(scrdcn
ariyet  ve iğreti olunca tesir. dc herkes memnundur; zaten istenen
ariyet ve iğreti oluyor. I odur
Halbuki gerçek sanatkâr hem ' .      ,
Bir ilk  mektep  talebesi neler
bilmez! Fırsat bulup bir ötmiye başlasın; anne, baba, ahbap hayran kalır. Lise imtihanında hoca sorar: «Oğlum, Nefî ne şairidir?» Genç derhal cevap verir: «Hiciv şairi efendim» ve talebe milleti kurnazdır, uzun tecrübelerle kendisine nereden hücum edileceğini    bilir,    evvelden    tedbir alır.
kendisini, hem de eserini takdim edeceği okuyucu ve seyirciyi, dışarıdan içeri bu- şey katmak sure_ tile değil, fakat içeridekini, yani içimizdeki «insan» ı harekete getirmek suretile değerini ispat edendir. Sanatkâr içimizdeki «insan» ı nasıl harekete getirir? Herkeste gayri meş'ur bir halde yer etmiş olan sosyal değerleri şuur-landırmak suretile. Çünkü gerçek sanatkâr bütün sosyal tesirleri ve değerleri kendi ruh potasında top lar ve onlara kendi orijinal şahsiyet rengini verdikten sonra etrafa serper. Sanatkârın kalp gözü evvelâ, şahsiyeti olan merkezden, sosyetesi olan muhite doğru genişler ve nihayet dünya görüş ve
sezişini kucaklar, sonra tekrar mer I «Ua edile, akide, itiyat olur; ve keze doğnı dönerek bu görüş ve ( nihayet hareketlerimiz, sezişi bir öz haline getirir. Niha-
onun hayatını, eserlerini, sanatının kuvvetli, zayıf taraflarını öğrenmiştim. Bu malûmat uzun müddet Balzac'ı okumama mâni oldu. Mahir filozof Alain'i tanıyıncıya kadar bu bilgime pek güveniyor, heyecanlı münakaşalara giriyordum. Fakat eser içine girince mesele değişti. Hepimizde böyle cehalet kaynağı hazır kanaatler vardır. Onlar bellenmesi kolay, atılması çok zor yüklerdir.
Bunun için mekteplerde malûmat yerine kültür vermek lâzım. Onun işini kolaylaştıran vasıtalar I Pardon, kültür vermek tabiri doğ-
da eksik değildir; hulâsalar, özler, kısaltmalar.
Muvaffakiyetin sırrı hafızadadır. Bu bilgi bulutu içinde çocuk biran yere değmez. Bununla beraber tedrisatın geniş bir belletme sistemi olması faydasız değildir; fikirler her tarafa dağılır; tekrar
yet bu sübjektif özü kendi şahsî üslûbile cemiyetine hediye eder. Tıpkı, büyük mesafeleri saran kuvvetli bir fotoğraf objektifinin peyzaj ve portreleri bir nokta üzerinde net bir halde tesbit etmesi gibi.. Böyle bir sanatkâr hem
idareye
başlar. Koca koca fikirlerin harcı âlem «lieux communs» haline geldiğini görüp de hayret etmemek elde değil I «her şey izafidir», «hürriyet, müsavat», «Hâmit dâhidir» ilâh. Kahvede tavla şakırtıları arasında bunları duyarsınız.
Fakat, bu veciz hakikatler, biz.
kendi devrini temsil eder, hem de zat hakikatin yüzünü örterler. Bir
gelecek temayülleri bir taraftan hazırlar, bir taraftan da sezer ve
sezdirir.
İşte bu sanatkârı seçip bula bilmek için evvelâ süzgeçten geçmiş bir tenkit havası lâzımdır. Yoksa, herkesin kendicini    büyük sanat-
TAKSİM
2   büyük   filim  bird Şark sinemacılığının büyük bir muvaffakiyeti olan
Sinemasında BUGÜN Matinelerden itibaren
en
BEYAZ ESİRE
(Halime)
Türkçe sözlü filim
Her
BORİS   KARLOF
ve
BASİL RA THBON'un şaheseri
LONDRA
KALESİ
iki
Tarihî ve filmi kaçıranlara son fırsat
cinai
i
MEVSİMİN   EN   ÇOK   BEĞENİLEN  FİLMİ
BRODVVAY MELODİ 1940
ELEANOR POWELL - FRED ASTAIR
Gördüğü harikulade  rağbet üzerine
ELE'\ SİNEMASINDA
Daha bir kaç gün temdit edilmiştir.
I
edebiyat tarihinde Namık Kemalin hürriyet ve vatan şairi olduğunu öğrendim; meşhur kasideden de birkaç mısra ezberimde. Kâfi. Bununla davalar kazanırım, müdafaalar yaparım, reddiyeler yazarım. Malûm şeyler üzerinde ekseriya düşünülmez ve bellediğimiz şeyleri malûm sayarız. Münakaşaların ve taassubun kaynağı budur. Hele asrımızda neşir vasıtaları çoğaldıkça hazır bilgiler daha artıyor.
Çare: Kültür. En son merhaleye varmak için Kaoedan başlanmak ; insanlığı değiştiren kaynaklarda yıkanmak; hazır fikirlerden kaçınmak; derin imana var mak için evvelâ ve uzun zaman reddetmek. Eskilerin bir «imali fikr etmek» tabiri vardı. Bugün «fikir edinmek» diyoruz. Birincisi bana daha doğru geliyor; çünkü aetif olmak iyidir.
Fikir, yeni olur, eski olur; bizim olur, başkasının olur; asıl mesele ona «ermiş» olmaktadır. İnsan, uzun yollardan sonra pek malûm bir neticeye vasıl olabilir. Felsefenin bütün mesaisi, halkın her gün söylediği bir sözü aydınlatmakla  biter.    Fakat anlamak
için o uzun yollardan geçmek lâzımdır.
Bazı fikirler vardır, ispat edi-
ru değil. Kültür yapmak demeliydim. Çünkü kültür verilmez, yapılır. Bu, hayat boyunca süren bir iştir. Fakat mektepte hiç olmazsa, bir aşk uyandırılabilir. Kitap satışımızın ve serbest okumaların azlığına ve cinsine bakarak, bizde henüz bu işin temeli atılmadığına kani oluyorum. Türk ve garbın büyük eserleri kütüphane, lerimizde dizili olmalıydı. Fakat bugün, kültür yapacak sağlam on eser dahi elimizde mevcut değil.
Ansiklopedik malûmat merhalesini artık geçmemiz lâzım. Fikir ve edebiyat tarihleri, hulâsalar, tenkitler, tahliller, tefsirler, antolojiler, moda kitaplar, hepsi bir tarafa. Asıl kaynaklar lâzım. Büyük, sağlam, temiz kaynaklar. Kültür yapmanın tek yolu budur. Bu olursa, Türkiyede başka şeyler göreceğiz.
Mehmet Kaplan
ıvluallimler Mecmua ve Kitap Almak İçin Talebeyi Sıkmıyacak
Ankara, 14 (Hususî) —Maarif Vekâleti muallimlerin gazete, mecmua ve kitap almaları için talebeler üzerinde herhangi bir tazyikte bulunmalarını menetmiştir.
Bu halin ticarî bir zihniyetle yapıldığı hakkında ebeveyn arasında bir şüphe uyandırması ve muallimlerin herhangi bir gafletinden istifade etmek isteyecek olanların da mekteplere muzır kitap, mecmua ve saire sokmak isteyecekleri Maarif Vekâletini bu tedbiri almaya sevketmiştir. Vekâlet alınacak kitap, broşür, mecmua ve saire hakkında Maarif Vekâletinin fikrinin sorulmasını alâkadarlara bildirmiştir.
Yani Arkadaşlarımız
Memnuniyetle- haber aldığımıza gere Vanda (Yeni Yurt) ve Bitlis tu (Yurt yolu) adlı iki refikimiz inlU.v PO başlamıştır. Bu iki meni ektti g 4 zj»;in*  okuyucularımıza  lu "' 3 u-
lemezler; fakat insan ojılara kuv-J
M
Diktatör Şarlo hararetli bir nutuk hrad ediyor
Şarlo
Diktatör
Bundan bir müddet evvel Ameri-kadan gelen bîr telgraf bize sinema âleminin dâhi mizahçısı Şarlonun *Diktatör> adındaki filmini nihayet bitirdiğini   haber  vermişti.
Hatırlardadır ki Şarlo bu filmi birkaç sene evvel yapmağa karar vermiş olduğu halde bir aralık gelen haberler, Şarlonun bu fikrinden vaz geçtiğini bildirmişti. Şarlo. evvelce «Napolyon> adında bir filim yapmak hevesine de kapılmış, sonra da vazgeçmiş olduğu için, «Diktatör» U de yüz üstü bıraktığı haberine herkes inanmış gibiydi. Fakat yukarıda bahsettiğimiz telgraf, Şar-lcnun sessiz sedasız işini görerek son filmini meydana çıkardığını anlattı. Daha sonra gelen haberlerden de Şarlonun bu fiiminin Amerikada büyUk bir rağbet gördüğünü ve sinemaların dolup dolup boşaldığını öğrendik.
Son'gelen ve bize <Diktatör> filminden resimler veren Avrupa ve A-merika mecmuaları da filmin Amerikada gördüğü büyük rağbeti teyid etmektedirler.
Dâhi artist her zaman olduğu gibi bu son filminin senaryosunu da kendi yazmış, sahne vâzıhgım ken -d is i yapmış, en mühim rolü de yine kendisi oynamıştır.
Şarlo, bu filminde karma karışık saçlı, melon şapkalı, bol ve düşük pantalonlu, kocaman pabuçlu,   ince
kamış bastonlu bildiğimiz klâsik kıyafetini brrakmıştır. Şarlo bir cDik-tatör> dür ve filmin muhtelif sahnelerinde kıyafet değiştirmekte ve hattâ üniformalar bile değiştirmektedir.
Şarlonun yanında ve Şarlodan sonra filimde en mühim rolü jack Oakıe yapmaktadır. Bu sanatkâr da Şarlo kadar muvaffak   olmuştur.   Esasen
Şarlonun her türlü kontrolünden geçen filimlerine muvaffak olmryacak veya olamryacak her hangi bir unsurun girmesine imkân yoktur.
Biz bu günlük, yine dünyayı dolaşacağına şüphe oimryan bu yeni filimden iki güzel sahneyi almakla iktifa ediyoruz.
Diktatör Şarlo müttefiki   J. Oakic İle otomobilde
SOkUNUZ
SOYU YELİM
Bayramda Vagonlardan Ardiye
Alınıyormuş!
Anadoludan on beş gün   evvel yüklenmiş vagonlardakl   hubnbat hâlâ gelmedi. Evrakı tamam. Bek Llyoruz. Fakat ayni merkezden a-rlfe günU yüklenmiş vagonlar bay ram günü   Haydar paşaya   geldi. Ancak bankalar tatil olduğu İçin oe Ziraat Bankası ne de İş Bankasından bu vagonların evrakını alamadık. Haydarpaşa İdaresi bu vagonlar İçin ardiye İstiyor.   Ve garibi su kl, yalnız İş Bunkusı va-bitaslle gelen   vagonlara   ardiye talep etmektedir. Ziraat Bankası bir devlet müessese»! olduğu Iciıı o müessese nâmına gelen vagonla rı ardiye vermekten İstisna edl -yorlar. Bu usul İş Bankaslle İş ya pan tüccarları zarara »okuyor. E-ğer iş Bankası bayramda açık olsaydı biz bu zarara glrmtyecektik. Haydarpaşa   ambarları   bayram tatili yapmıyorlarsa bankanın tatil yapmasından dolayı zararı biz mi çekelim?
C _ Haydarpaşa hattında bel-
ki böyle bir usul vardır. Fakat herhalde bu usul yanlıştır. İzmir de aynı İdarenin ambarlarına bile mal vazedilir ve satılıncıya kadar ardiye alınmaz. Bu yanlış usulün tashihini yeni Münakalât Vekilimiz sayın Incedayıdan bekleriz.
AKDENİZ YOLU
Ahmet Hikmet imzasile — Tir ol de düşerse Akdeniz yolu açılır mı ?
Cevap — iş Tirol meselesi değil, İtalyan askerî kudretinin kırılması meselesidir. İngilizler isterlerse bugün de Akdenizde kafile halinde nakliyat yapabilirler. Fakat Akdenizdekı harp gemilerini vapur kafilelerini himaye maksadile kullanarak kuvvetlerini dağıtmak istemiyorlar. Tırol'ün alınması, İtalyan askerî kudretinin bir kat daha kırılmasına doğru elbette mühim bir adım teşkil edecektir.
15-1-941
VATAN
Büyük Bir Sefahat Şehri Koca Bir
Memleketi Nasıl Çökertti ?
-f
Parise Gidenlerin Çoğu Luvr Müzesindeki Venüs'ü ve Daha Başka Venüsleri Anyorlardı
, Birkaç sene ohryor; Pariste refikamla «Süs sanatları müzesi» ni geziyorduk. Müzede bizden başka ziyaretçi yoktu. Muhafız-lar da pek azdı.
Mutlak sessizlik içinde, dört tarafı kaphyan güzel eşyalar daha ziyade güzelleşiyor, âdeta masal-laşıyordu. Parise gidenlerin çoğu Parise şöhret veren daha maddî zevklerin peşinde koştukları, Luvr müzesindeki Venüsü ve başka Venüsleri aradıkları (kadınlar da dükkândan dükkâna dolaştıkları) için Fransız zevkinin bütün inceliklerini toplıyan bu müzeys pek uğramazlar.
Müzenin refikamı bilhassa alâkadar eden bir kısmı, kumaş kısmı, o gün kapalı idi Bazı vitrinleri uzaktan görüyorduk. İçlerinde on beşinci asnn Türk kumaşlarına benziyen güzellikler seziyorduk.
Bir muhafız arryarak sordum:
— Kumaş kısmını görmemize
imkân yok mu?
— Bu kısım bugün kapalıdır. Tasarruf dolayısile bütün kısımları birden açmıyoruz. Esasen ziyaretçi de çok az oluyor.
— Biz Turküz, Pariste az kalacağız. Refikam kumaş kısmını görmeden gitmek istemiyor. Ben de Türk sanayii üzerinde tetkikat yapmaktayım. Bu kısımda 15 inci asra ait Türk kumaşları olduğuna zannediyorum. Bizim için bir istisna yapamaz mısınız?
Muhafız, Fransızların mamurlarında dahi bol bulunan bir nezaketle ve bir bal çaresi bulmak samimi gayretüe:
— Bakayım, bir şey yapabilir miyim... diyerek uzaklaştı.
Bir müddet sonra muhafız, yanında üntformasından büyük bir memur olduğu anlaşılan yaşlı ve temiz yüzlü bir memurla avdet etti:
— Baş muhafız size kumaş dairesini açacak.
Baş muhafıza teşekkürlerimizi, gösterdiğimiz alâkaya karşı duyduğu memnuniyeti ifade üe kar-şıhyarak kapıyı açmıya yürüdü. Sağ kolu olmadığı için sol eliyle kapıyı açtı ve yol gösterdi.
Refikam dantel vitrinlerini seyirle meşgulken ben yaşlı baş muhafızla görüşüyordum. Malûl bir zabitmiş. Bu müzenin bütün Fransız kültürünün ve sanat ruhunun en müşahhas bir ifadesi olduğu halde burada bir tek Fransız genci dahi görmediğim için hayret ettiğimi söyledim:
—- İsveçte bir halk sanatları müzesinde eski bir İsveç eserinden motifler çıkaran bir genç kız görmüştüm. Buraya gençler gelip bu şekilde çalışmazlar mı?
— Maalesef çok nadir gelirler. Paris gençlerinin bir çoğu sefahat peşinde ve içindedirler. Büyük bir kısmı da ömürlerini memleket için zararlı politika ve sanat mücadelelerine hasrederler.
— Bütün büyük şehirlerde vaziyet budur,
— Fransamn başka şehirleri böyle değildir. Daha doğrusu Fransada Paristen başka «şehir» yoktur. Ve şükür, Paris Fransa değildir.
?
Paris mucadelesiz teslim olduğu ve Fransa çöktüğü zaman bu malûl gazinin ibretli sözlerini derin bir hüzünle hatırladım.
Bu hatıra senelerdenberi el sür. medığim bir kitabı aklıma getirdi.
Alman işgali altında Paris
ve
kitabı
Kütüphaneme    gittim
buldum:
«La France se regarde*
Yani,    «Fransa kendini tetkik
ediyor.»
Lüdovik Nods isminde bir Fransız cemiyet âlimi tarafından yazılmış ve 1931 senesinde neşredilmiş olan bu kitap Fransanın bugünkü çökmesi hakkında dikkate değer malûmatı ihtiva etmektedir. Nods Fransayı dolaşarak bu malûmatı toplamış ve bir kısmını 1929 . 30 senelerinde makaleler halinde meşhur Fransız mecmuası İllüstrasyonda neş-retmiştir. Eğer bu makaleleri ve sonra çıkan kitabı okuyan Fransız münevverleri akıllarını başlarına toplıyarak memleketlerine ve memleket meselelerine dört el ile ve elbirliğile sanlsalardı Fransanın başına bu akıbet gelmezdi.
Nods seyahati esnasında gördüğü iskelet halinde köylerden bahsediyor. Öyle köyler ki yalnız yıkılmakta olan binaları kakmış; içlerinde canlı bir köpek dahi yok... Nüfusu yalnız ihtiyarlardan mürekkep bir köyde son kalan orta yaşlı kendisine şöyle diyor:
— Köyde kimse kalmadı. Kalanlar da gitmek istiyor. Gitmi-yorlarsa gidemediklerinden... Ben ne diye kalayım. Borada kalmak kendi kendine bir «enayilik beratı» vermekle müsavi...
Köylerde kalan toprak sahipleri tarlalarını işletecek el bulamıyorlar.
Kızlar evlerini bırakıp Parise gitmişler. Paris mıknatısı hemen bütün güzel kızları evlerinden çekip koparıyor.
Pariste hayatını şerefli bir şe-küde kazanmryan gürbüz bir kıza nereli olduğunu sormuştum.
— Köylüyüm, dedL
— Köyde kalsaydm daha iyi ormaz mıydı?
— Pariste yaşamak o kadar daha koly ki...
Halbuki Pariste mahvormrya mahkûm olan bu kız köyünde kalsaydı, ne güzel, ne sıhhatli çocuklar doğuracaktı!
Enerjisi yüksek delikanlılar Parise koşuyor. Orada muvaffak olamazsa ikinci derecede bir şehre gidiyor. Belki şehirde sürünüyor. Fakat köyüne dönmüyor.
Şehirler, bilhassa bir şehir, Fran sanın bütün kudretini, nüfusunu,
enerjisini, sıhhatini, güzelliğini, servetini kendine çekiyor ve orada eritiyor. Paris bütün şehirlerden daha kozmopolit... Dünyanın kaşarlanmış beynelmilel şehirlileri Pariste kaynıyor. Bunlar dar sokakları sıralryan loş apartmanlarda ürüyor ve gelişiyorlar. Fransız köyünün toy delikanlısı.
kız ve erkek, şehir havasına, şehir hayatının aşındırmasına dayanamıyor. Ya murdar ölüyor, yahut kozmopolit hava,içinde eriyip gidiyor.
Fransa bağırıyor: Nüfusumuz artmıyor! Nüfusumuz Fransızlığını kaybediyor!
?
Paris düştükten sonra bazı Fransız politikacılarının ağzından nefesi Berlinden gelen bir ses yükseldi:
. — Fransa fazla sanayileştiği için yenildi. Toprağa dönelim!
Buna Londradan bir hür Fransız cevap verdi:
— Fransa fazla sanayileştiği için değil, kâfi derecede sanayi-leşemediği için yenıldil Bizi Alman askeri değil, Alman sanayii mağlûp etti!..
?
Fransa fazla şehirleştiği için yenildi. Fransa bütün varını bir tek şehre akıttığı için yenildi.
Fransanın hatâsı fazla sanayileşmekte değil, sanayiini şehirlerde ve bilhassa bir tek şehirde ve onun errafmda toplamış olmasındadır. Fransa sanayiini şehirlerde kuracağına köylerde kurmuş olsaydı Paris bu.kadar.büyiimçz„Ye Fransa bu kadar zayıflamaydı.-
Türk istiklâl mücadelesi İstanbul işgal olunduktan sonra başladı. Fransız istiklâl harbinin de Paris düştükten sonra başlaması kadar tabiî bir şey olamaz. Istan-buldan Aıvadoluya geçen Türkler nasıl Türk inkılâbının teşkilâtçıları oldularsa Parisi terkeden Fransızlar da hürriyet âşrkı hakiki Fransızların ruhunda ikinci Fransız ihtilâlini aievlryecek ateşi bulacaklardır.
Fransayı Almanlar değil Paris yendi. Artık Parisi alanlar düşünsün.. .
Balkanlar ve
Sovyet
Amerika İle Almanya Arasında Harp Çıkarsa
(Başı 1 İncide) X*
bu yolda bîr teklifi ihtiva etmektedir.
Proje İyi Karşılandı
Nevyork,   14   (A.A.)  — Bü- I tün Amerikada yegâne görüşme mevzuu, kongrenin müzakere etmekte olduğu «lngütereye    yardım» kanunu projesidir.
Gazeteler, bu husustaki tefsirlerinde, B. Roosevelt'in bu projesinin, Nevyorktan San Fransis-ko'ya kadar bütün memlekette çok büyük bir ekseriyet tarafından iyi bir tarzda karşılanmış olduğunu bildirmektedir. Lâyiha Hariciye Encümenince Tetkik Olunacak
Vaşington, 14 (A-A.) — Mebusan meclisi, lngütereye ve müttefiklerine yardım lâyihasının Hariciye encümeni tarafından tetkikine karar vermiştir. Harbe İştirak Aleyhtarları Komitesinin Reisi istifa Etti
Vaşington, 14 (A.A.) — D. N. B. Ajansı bildiriyor:
Yabancı memleketler arasındaki harplere iştirak aJeyhtarlan komitesinin reisi Armstrong istifa etmiştir.
Nevyorkta Komünistler   bir
Nümayiş Yaptılar
Nevyork, 14 (A.A.) — D. N. B. A-
jansmın hususi muhabiri bildiriyor:
Nevyorkta Madison Square Garden de komünistler 20,000 kişilik muazzam bir nümayiş yapmışlardır. Hatipler B. RooseveJt'in dış   siyasetini
| şiddetle tenkit etmiş, lngütereye yar dım edilmesi için Reisicumhura tam
I salâhiyet veren kanun lâyihasını pro-
İ teeto eylemişlerdir.
Amerika tngiltereye Dört    Yeni
Tip Tayyare Gönderdi
Londra, 14 (A.A.)   —   lngütereye
tahsis edilen muhtelif dört tip Anu -I rikan bombardıman tayyareleri At-1 las Okyanusunu kendi vasıtalariyle I geçerek teslim edilmişlerdir.
Mihver çiler Hesaplarını Yanlış
Tutmuşlar
Vaşington. 14 (A.A.) — Amerikan
radyolarınm çoğu, lngütereye yapı-' lacak yardım hakkmda hazrrlanan | kanun projesi kongre tarafrndan ka-j bul edildiği takdirde bunun harpte, bir dünüm noktası teşkil edeceği mü-| taleasında bulunuyorlar. I Bu radyoların yerinde konuşan Do I rothy Thompson diyor ki:
cB. Hitler ve B. Mııssolini hesapla-f rmr ymrtış- yaparak rre^'jMTîz ıhûka"-vemetinl, ne İtalyanların Yunan is -tanda ve Trablusgarpte uğradıkları felâketi ve ne de Petain'in mukave -metini hesaba katmışlar, Amerikan yardımının İngiliz zaferinde âmil o-lacagı zamana kadar harbin devam edeceğini düşünmemişlerdir.»
VVİlIkie'nin  İngiltere  Seyahati
Nevyork, 14 (A.A.)   —   Nevyork
Herald Tribüne gazetesi yazıyor:
B. Wllllde*nm gelecek hafta lngütereye hareketinden evvel boyaz saraya bir ziyaret yapacağı bildirilmek tedir. Seyahati hususi mahiyeti haiz olmakla beraber, B. W01kie, mümkün olduğu takdirde tngilterede si -lâh, mühimmat ve tayyare fabrikalarını ziyaret etmek ve İngüterede harp zamanında kullanılan İstihsal usullerini tetkik eylemek arzusundadır. •
atış
Maddeleri
iyatBarı
Fiyat Murakabe Komisyonu, Pirinç, Fasulya,Sade Ve Zeytinyağı Azamî Fiyatlarını Tesbit Etti
Fiyat Murakabe komisyonu uzun müddettenberi tesbitine çalıştığı gıda maddeleri âzami satış fiyatlarını tayin etmiştir.
İlk olarak pirinç, fasulya, sade ve zeytinyağ fiyatlarının kâr yüzdeleri tesbit edikrtiştir.
Gıda maddelerinin satış fiyatları istihsal mıntakalarından alınan raporlar esas tutularak tayin edilmiş, buna nakliye ve sair müteferrik masraflar ilâve edilmiştir.
Bu şekilde tesbit edilen maliyet fiyatlarına toptan ve perakendecilerin kâr yüzdelerinin    zam-
mile esas satış fiyatı meydana çıkacaktır. Komisyonun tesbit ettiği fiyatlar Ticaret    Vekâletince
j tasdik edildikten sonra gazetelerle ilân olunacak ve bundan sonra hiç bir tüccar ve perakendeci bu fiyatlardan  daha  yüksek   fiyatla
I satış yapamryacaktır.
Komisyonun tesbit ettiği kâr I yüzdeleri şunlardır:
Pirinç; toptancılar yüzde 4, yarı toptancılar yüzde 4, peraken-I deciler yüzde 10-12.
Zeytinyağ;  toptancılar yüzde
5, yarı toptancılar yüzde 6, perakendeciler yüzde 10.
Fasulya; toptancılar yüzde 4, yarı toptancılar yüzde 4, perakendeciler yüzde 10 - 12.
Yağ; toptancılar yüzde 5, yarı toptancılar yüzde 6, perakendeciler yüzde I 5 kârla satış yapabi. leceklerdir.
Maliyet fiyatlarına   bu niabet-
lerin ilâvesinden sonra    çıkacak rakam hakikî satış fiyatı olacak i ve bunun fazlasına satış yapılamı-yacaktır.
(Başı ı buda) §§*
vetıle sarılmasından şüphe etmek için sebep yoktur.
Zaten I ass ajansının son tekzibi de dahil okluğu halde Sovyet Birliğinin bütün hareketleri şunu ispat eder ki Sovyetler Balkan sulhunu bozabilecek ihtimallere karşı çok hassas bulunuyorlar. Halbuki ileride bunu içten ve dıştan temin etmenin yegâne yolu, bir Balkan birliğinin, bütün Balkanların istiklâline, temamiyetine ve emniyetine bekçi olmasıdır. Sovyet Runyanm eski zihin itiyatlarından kurtularak bu hakikati kavrayacağından şüpiıe edilemez. Ahmet Emin YALMAN
Danimarkada
isyan Hareketleri Beliriyor
Londra. 14 (A.A.) — Danimarkanın isyan etmekt eolduğunu bildiren Times graetesi diyor kt:
Danimarka, btr müddet fatihin arzularına tamamen riayet eder görün müşse de şimdi halkın ekseriyetinin Alman tahakkümüne karşı pasif bir mukavemet göstermiye karar verdiğine ştVphe yoktur.
Â'üdsnizde Bir Deniz ve Hava Harbi
(Başı 1 incide) §*
kruvazör hasara uğramış ve kayıplar kaydetmiştir. Asgari on iki düşman tayyaresi düfüriilmûş ve ayrıca daha bir miktar tayyare de hasara uğratılmıştır.
Sicılyada 9 Arman Tayyaresi
Yakıldı
Kahire.  14  (A.A.)  — İngiliz
hava kuvvetleri Orta Şark umumî
karargâhının tebliği:
Sicrlyada Catania tayyare meydanına İngiliz hava kuvvetleri 12-I 3 kânunusani gecesi ağır bir taarruz yapmıştır. Bir petrol deposu ateşlenmiştir ve Alman Jun-kers 87 tayyaresi olduğu sanılan : asgarî dokuz tayyare de yakıla-j rak tahrip edilmiştir. Diğer bombalar esasLr hareket pistlerine ve tayyare meydanının garp tarafında bulunan demiryolu üzerine düşmüştür. Bu yangınlar ve infilâklar, 70 kilometreden daha u-zak mesafede bulunan Passero burnundan görülmüştür. Bombardıman tayyarelerimizden ikisi üslerine dönmemiştir.
1 3 kânunusani gecesi Bongazide demiryoluna ve doklara hücumlar yapılmış ve büyük infilâklar vukua getirilmiştir.
Demede kışlalara ve müdafaa mevzilerine de taarruzlar yapılmış ve kışlalarda yangınlar çıkarılmıştır.
Arnavutlukta Beratta da dün askeri tahaşşütler bombardıman edilmiştir. Bombalar, hedef mra-tak asma düşmüştür.
Şarkî İtalyan Afrika sın d a, As-nıarada. Bar en tu d a ve Agordat-ta tayyare meydanlarına 12-13 gecesi taarruzlar yapılmıştır. Aynı zamanda • Mai-Adaga'da Cap-roni atelyelerine de yeni bir hücum yapılmış ve burada binalar arasında büyük bir yancın çıkarılmıştır.
Dün Tessenei'de nakliye kolları üzerine bir pike hücumu yapılmış ve bir büyük ve bir çok küçük yangınlar çıkarılmıştır. Şarkî italyan Afrikasındaki bu harekâta iştirak eden tayyarelerimizin hepsi üslerine salimen dön. muştur.
Habeş Kralının
Davulları Habeş Dağlarını inletiyor
Hartum 14 (A.A.) — Reuter A -jansınm hususi muhabirrnden:
'Bugün* Harturn'da ^üMfoüğflrrti h öylem ek t e artık mahzur oimryaıı Ha tesis tan imparatoru Haile Selaste bana yaptığı beyanatta şunları söyle -mistir:
«İtalyanlar tarafından Adisababa meydanına dikilen heykeli yıkarak yerine Yuda arslanını temsil eden mermer hsykell diktireceğimj> Habeşistan m kurtulacağı ve Adil ve meşruti bir hükümetin Kurulacağı bu gün yakındır. Geceleri, hususi bir «m çıkararak Gojjam tepelerini inleten 44 davul, tebaama yakın olduğumu bildirmektedir.
«Davullarımın sesini tanıyan ve be gün İtalyanlarla birlikte barbetmek mecburiyetinde kalan eski askerlerim den yüzlercesi kıtalarından kaçarak sadık kumandanım Ras Mongasha-nm Oojam tepesine diktiği bayrağın altma koşmak tadır. >
HELECAHS
i abıta ve Aşk Romanı
vYâzan: Martin Porlobe
• Çeviren: Rezzan A. t. Yalman 34 -
İZİ karçıhyan adamı görünce hayretten kendimi alamadım. Ha yalimdeki Ned amcadan bambaşka biri idi. ölen kardeşine de hiç benzemiyordu. Kısa boylu, şişman, saçsız, yaşamaktan memnun olduğu pek belli bir adamdı. Üstüne başına çok dikkat ve itina ettiği belli İdL Çorapları, yan cebindeki mendili ve kravatı ayni renkte idi. Parmağında yüzükler parlıyordu. Halinde, tavrında yükünü aldıktan sonra işten çekilen zengin bir adam hali vardı. Nazik bir tavırla evvelâ Al-rait'in   elini  sıktı,  komşu  olduk-
ları halde şimdiye kadar görüşe-mediklerinden bahsetti. Sonra bana dönerek tanıştığına memnun olduğunu söyledi. Bir sürü iltifatlı sözlerden ve ikramlardan sonra:
— Bir emriniz mi var? Mister Alrait?
Diye sanki ziyaretimizin sebebini anlamıya çalıştı. Sonra yine I devamla:
— Bilmem, başıma gelen müt. Km s'-yı duydunuz mu? Ne müthiş, ne müthiş...
Diye söylendi. Ben bir şey soy ı lemedim.   Fakat   Alrait yerinden
kaBctı,  M ister Arrnitage'rn  oturduğu yazıhanenin    önüne geldi. Ellerini masaya dayadı ve  ona doğru eğildi ve gayet yüksek sesle:
— İşitmez olur muyuz, hiç, Mister Armitage? dedi. Ziyaretimizin sebebi de bu ya.. Ben burada tatü yapmrya geldim. Kira se benim hakikî mesleğimi bilmez. Fakat böyle bir hâdise karşısında tatil filân kabr mı? Derhal gazetecüik damarlarım ayaklandı. Kendimi methetmek gibi olmasın ama, gazeteciler arasında epey şöhretim vardır. Arkadaşım Mister Trantor da meşhur bir meslektaştır. Standard gazetesi tarabndan buraya gönderildi
Bu sözlerden sorua Mister Armitage* ın bize gösterdiği nezaket sanki azalmrş gibi idi. «öyle mi? ^ dedikten sonra devamla:
— Yeğenim Frans'ı kardeşimi öldürmekle itham ediyorlar ve bu sebeple kendisini tevkif ettiler. Bütün bunların benim için ne ka-
dar güç olduğunu tahmin edersiniz. "/
— Hakkınız var, fakat bunlardan bahsetmenin sizin için ne kadar güç olduğunu bilmekle beraber yine size bazı şeyler soracağız. Malûm ya gazetecüik bir nevi hastalıktır. Tedavisi imkânsız bir hastalıktır ... Arkadaşım Trator sizinle uzun bir mülakat yapmak niyetinde idi. Fakat ben görüyorum ki fazla rahatsız olacaksınız. Buna mâni olacağım. Sadece sizden bir ricamız var:
— Lmredinrz de şu iki polisin bir adamla dövüştüğü kulübe var ya! Orasını bize uşağınız göstersin. Fazla bir şey istemiyoruz. Sadece vakanın yerini göreceğiz. Bizden de ucuz kurtulmuş olursunuz. Eğer başka gazeteciler gelmiş olsaydı bu kadarla iktifa etmezler, mülakat falan diye sizi epey rahatsız ederlerdi.
Alrait hâlâ yazıhanenin üzerine doğru eğilmiş, bir eli hoka ile oynuyor, diğer eliyle de işaretler
ediyordu.
Armitage ile konuşurken sesi ve tebessümü pek tatlı ve nazik idi. Adamın Ned amcayı kandırdığı belli idL Fakat ne yapmak için? Bunu ben de merak ediyordum. İşe karışmayacağıma söz ver.
m iş olduğum için soramıyordum. Bu acayip adama karşı olan itimat ve emniyetim de gitgide artıyordu.
Armitage birkaç dakika tereddütten sonra:
— Peki, Mister Arrait, dedi. mesleğinizden ve meslektaşlarınızdan nefret ederim. Fakat siz nezaketle hareket ettiğiniz için arzunuzu yerine getireceğim.
Anlaşılan biran evvel bizi basından savmak isliyo. lu. Telâşlı bir tavırla zili çaldı. Uşağı çağırdı ve ona yapması lâzımgelen şey. [ leri söyledi, iki dakika sonra bahçede idik. Smifh önden gidiyordu, Alrait ve ben onu takip ediyorduk. Oynadığım role sadık kal-mıya niyet etmiş olduğum için hiç
(Arkası var)
Maarif Vekâleti Bir İslâhat Programı
(Başı 1 incide* X*X
laşılmış olmasıdır. Vekâlet bürolarında çalışmakta olan memurlarım tensik ederken asıl mesleği muallimlik olan ve idarî teşkilatındaki büyük mevkileri işgal e-a'en memurlarının da asıl meslekleri olan muallimliğe avdet etmelerini daha muvafık bulmuştur.
Bu cümleden olarak Vekâlet asıl mesleği muallimlik olup ta Vekâlet teşkilâtında Güzel Sanatlar U-mom Müdürlüğü makamım işgal eden Suud Kemal Yetkinle müfettişlerden Ahmet Kutsi Tezerin muallimliğe nakillerini tensip ederek bugün uhdelerinde bulunan vazifelerine «başkalarını tayin etmiştir, öğrendiğimize göre Güzel Sanatlar Umum Müdürlüğüne eski Galatasaray idare âmirlerinden Faik getirilmiştir. Bundan başka Yüksek Tedrisat Umum Müdürlüğüne de Talim ve Terbiye azasından Reşat Filer tayin edümiş-tb. Vekâlet kadrolarında buna mümasil yapacağı değişikliklere devam ederek ıslahat projesinin bu kısmını pek yakında ikmal etmiş bulunacaktır. — o
Sovyet - Bulgar Ticaret Görüşmeleri
Sofya, 14 (A.A.) — D. N. B. A-ansı bildiriyor:
Sovyet - Bulgar ticaret görüşmeleri hakkmda alman malûmata göre, ezcümle, karşılıklı kontenjanların arttrnrmasi meseleKt müzakere edil-
Crablustaki İtalyanlar da Muhasara Edildiler
(Bap 1 İncide) * + *
imdadına giderken mi bombalandığı bildiri İm em iştir. Ciratolusda mahsur bulunan İtalyan kuvvetlerinin miktarı belli delildir.
Diğer Ux.ift.aji İngiliz topçusu, Tobrukun dış istihkâmlarını, kati taarruzu hazırlamak Üzere, mütemadiyen bombardıman etmektedir. Tob-rukta İtalyanların ne kadar askeri olduğu bilinmiyorsa da Bard i ada kinden daha az olduğu zannediliyor.
Mussolini'nin Sıkışık Vaziyetinin
ı    Londra, 14   > a.a \   —   Müstakil Fransız Ajansı bildiriyor:
Bu sabahki Londra matbuatı, Af-| rika harekâtının iyi bir surette inkişafından ve Yunan muvaffakiyetle -rinln devamından memnuniyetle bahsetmektedir.
Sv Musaolûnnin sıkışık. Ur. variyette bulunduğunun yeni delili olarak sıhhi sebepler göstererek istifa eden General S oddu'mm Arnavutluktaki İtalyan kuvvetlerinin başkumandanlığından uzaklaştırılması gösterilmek tedir.
Trablusgarp limanlarının arzettiği manzaraya bakılırsa 1 falyanın mukadder akibeti mütevekkilâne beklediği zannedilir.
İtalyanlardan Alınan Ganimetler
Londra, 14 (A.A.) —   İngiliz   NO
ordusunun, Libya taarruzunda 3T0 kilometrelik ileri hareketinde aldığı gantm etler arasmda 41 i orta 162 si hafif olmak üzere 589 top. 300 binden fazla top mermisi, 600 mitral yoz, iki milyondan faz ta tüfek ve mitral-yoz m ermişi, 1.700 den fazla da kam yon vardır.
Bardryantn Zaptı ftalyada Derîn
Akisrer Uyandırdı
Lyon, 14 (A.A.) — Havas Ajansı büdrrryor:
Temps gazetesinin İtalyan hudu -dunda bulunan hususi muhabirinin bfîdtprlîjtne göre, Bardiarun zaptı ve fngtîlz motorlu, koırarmm Tobruk is tfkameOnde İlerlemesi îtalyada derin akisler oyandıiiutştır. Roma, Trab -lusgarbf İtalyan yarımadasının ideal bir memleketi haline koymak istemiş ve onu Hrt+t^ı yukarı milli hayatına sokmuştu.
Trablusgarpte İngiliz taarruzu baş lıyalıdanberi cereyan eden hâdiseler ise İtalyan halkına vaziyeti başka bir güneş altında göstermektedir. Şimdi artık, hiç degitoe şu anda bahis mevzuu olan şey, Akdeniadc İngiliz haşmetini yıkmak ve Avrupada ve dünyada yeni bir rrizam kurmak peşinde uzak emperyalist gayeler için harp etmek değildir. Mesele daha basit ve müsbettir. Çünkü milli toprakların btr kısmı tehlikededir. Realist İtalya vaziyetin teabettirdiği vazifeyi şid -detle hissetmektedir.
Göre Bulgar
Başvekilinin Nutku
(Başı 1 İncide) +* +
muvaffak olamryacağı merkezindedir.
Herhalde bu nutuk Alman plânları üzerinde -bu plânlar neden ibaret olursa olsun- hiç bir tesir icra edecek mahiyette değildir.
Alman Elçisi Filof ve Popof'la
Görüştü
Sofya. 14 (A.A.) — Alman-
yanın Sofya elçisi dün Başvekil Filof ve Haricive Nazırı Ponof 'a
f N'dir.
o
1 »»j,!*»»-^"»'»»
1757
1
93
34
9
02
VATAN
15 . 1 - 941
Maarif Haberleri:
Mektep Müdürleri Topland
Talebenin Devamı, Kasketsiz Talebeler, Yardımcı
Muallimler Meseleleri Görüşüldü
1
Kasketsiz talebeler mese-Yardımcı muallimler me-
"Mstanbul lise ve ortamektcp müdürleri dün Maar'f müdürü Tevfik Kutun başkanlığı altında toplanarak, şunları konuşmuşlardır:
1 — Talebenin devam vaziyeti.
2 -
lesi.
3 -
selesi.
Talebenin mektebe devamına ehemmiyet verilecektir. Mektepten kaçarak kahvelerde oturan talebeler, polis ve mıntaka muallimleri tarafından yakalanarak mekteplerine sevked ileceklerdir. Bu usulün faydası görülmüş ve talebenin devamsızlığı geçen seneye nazaran yüzde otuz . kırk azalmıştır.
Talebenin muhakkak kasketli olarak mektebe gelmesi takarrür etmiştir.
Yardımcı m uall imlerden dr daha fazla istifade edilebilmesi için bunların yükse!; mektep mezunları arasından olmadığı takdirde Üniversite son sınıf talebeleri arasından seçilmesine karar verilmiştir.
Talebe Pansiyonları
Yeniden açılacak talebe pansiyonları için tetkikler devam etmektedir. Bazı binalar üzerinde mutabakat hasıl olmuşsa da henüz kati bir karar verilmemiştir. Cuma günü Halk Partisi merkezinde bir toplantı yapılarak tahsisat ve yeni binalar meselesi görüşülecektir.
I    Tamir Edilecek   Mektepler
Cağaloğlu birinci, Beşiktaş on | sekizinci, Beyoğlu yirmi dokuzuncu. Fatih altmış ikinci ilk o-kullarla Beyoğlu kız ortanın tamiratına bir kaç güne kadar başlanacaktır. Farabi'nin Bininci Yıldönümü Türk Tarih kurumu büyük Türk filozofu Farabi'nin ölümünün bininci yıldönümü münasebetile bir tören yapılmasına karar vermiştir.
Istanbulun fethinin 500 üncü yıldönümü münasebetile de merasim yapılacaktır.
Memleketimizin felsefeci ve tarihçileri Farabi için birer eser hazırlayacaklardır.
Zabıta Haberleri:
Bt Adamla Üç Çocuk Yaralandı
Evvelki gün Şile - Üsküdar yolunda bir adamın ve üç çocuğu-1 nun ağır surette yaralanmasile neticelenen bir kaza olmuştur.
Üsküdardan aldığı bakkaliye yükile Şileye gitmekte olan şo-1 för Alinin idaresindeki 115 numaralı kamyon Çataltcpe mevkiinde virajdan geçerken Şileden aldığı kömür yükile Üsküdara gitmekte olan araba ile karşılaşmıştır. Şoför sürati kesemediğinden arabaya çarparak parçalamıştır. Arabacı Süleymanla arabada bulunmakta olan Süleymanın üç çocuğu ağ»r surette yaralanmışlardır. Yaralılar Haydarpaşa Nümu. ne hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmışlar, hâdiseden sonra | kaçmak isteyen şoför Ali jandarmalar tarafından yakalanarak tahkikata başlanmıştır. Ortadan Kaybolan Genç Kadın
Fatihte oturan genç bir bayan üç gün evvel kaybolmuş ve bütün araştırmalara rağmen henüz bulunamamıştır.
Fatihte Macarkardeşler caddesinde oturan 30 yaşlarında Mür-vet üç gün evvel doktora gideceğini söyleyerek evden çıkmıştır. Üç çocuk annesi olan genç kadının aradan saatler geçtiği ve akşam olduğu halde eve dönmediğini gören kocası ve kız kardeşi meraka düşerek* Mürveti aramışlar, bulamayınca da zabıtaya haber vermişlerdir. Genç kadın bütün araştırmalara rağmen henüz bulunamamıştır.
Otobüs   Kazası
İT Dün sabah Kırklareliden hareket eden şoför Şevketin idaresindeki 4 I numaralı otobüs lstan-bula gelirken tuğla harmanları ö-nünde büyük bir hendeğe yuvarlanarak parçalanmıştır.
Bu kazadan içinde bulunan 18 kişi bir mucize kabilinden kurtulmuşlardır. Bir kaç kişi hafifçe yaralanmışlara da paraları ehemmiyetli değildir.
İC Fatihte Şekerci hanında 14 numarada oturan İsmail Yılmaz yediği kavurmadan zehirlenmiş, Cerrahpaşa hastanesine kaldırıla. Tak tedavi altına alınmıştır.
+ Taksimde oturan Hilmi Nur-oğlu Talimhaneden geçerken ayağı kayarak düşmüş ve elinde bulunan çakı karnına saplanarak yaralanmıştır.
Vefada Himet sokağında 7 numaralı evde oturan Şükrünün oğlu 7 yaşında Burhan evin ö-nünde yanmakta olan mangalda ısınmak isterken paltonun etekleri tutuşarak muhtelif yerlerinden fena halde yanmış, tedavi için kal dırıldığı Şişli Çocuk hastanesinde ölmüştür.
İT Sarıyer Fıstıklı sokağında 27 numaralı evde oturan Gülizar Şener köprüden geçerken ayağı kayarak düşmüş ve sol kolu kırıldığından Haseki hastanesine kaldırılmıştır.
Büyükadada Türkoğlu sokağında 13 numaralı evde oturan AH Rıza oğlu 14 yaşında Hasan Suyabatmaz Büyükada vapur iskelesinde vapura binmek için koşarken ayağı kayarak denize düş. müşse de kurtarılmıştır.
VATAN Gazetesi
Adliyede:
Bas Kavasın 30 Bin Liralık
Müddeiumumilik Tahkikatını Bitirdi
Müddeiumumilik eski Odesa Başkonsolosluğumuzun başka vasi Tevfik tarafından merhum Odesa konsolosu Raufun refikası aleyhine açılan bir emniyeti suiistimal davasını tetkik etmektedir. Davacının iddiası şudur:
Biz Odesadan Istanbula döndüğümüz zaman bize merhum Rauf ve refikası:
— Siz bu şehrin yabancısısı-nız. Bir çok ta mücevheratınız var. Gece evinize hırsızlar girer, çalarlar. Bunları bize bırakınız. Biz muhafaza    edelim,    dediler.
Ben de 30 bin lira tutan mücevheratımı bunlara verdim. Sakladılar. Bay Rauf vefat ettikten sonra refikasına müracaat ettim. Aldığım cevap şu oldu:
— Bizde böyle bir şey yoktur..
Emniyetimizi suiistimal ettiler. Refikası hakkında takibat yapılmasını isterim.
Müddeiumumilik tahkikatını bitirmiş ve sekizinci asliye ceza mahkemesine bir dava açmıştır. Davaya bu hafta devam edilecektir.
Emektar Bir Adamın Marifetleri
Patronunun Elbiselerini Dolandırmış
Evvelki gün Hâlde meyva tüccarlarından Vehbinin telefonu çalmış:
— Geçmiş olsun.. Canınız sağ ya... Giden elbise olsun.. Komşudan telefon ediyorum. Şimdi nasılsınız. Hizmetçiyi otomobile gönderdim. Ben de geliyorum. Mahmutla elbiseni, çamaşırlarını, ayakkabılarını gönderdim. Tabiî aldınız.
— Şakayı bırakınız canım. Gene bugün hoşluğunuz üstünüzde...
— Ne şakası? Siz denize düşmediniz mi?
— Alay mı ediyorsunuz?
— Vallahi değil... Demin sizin Hâl hamalı Mahmut Aksüt eve geldi: Bey küfeleri tetkik ederken ayağı kayarak denize düştü. Fakat kurtarıldı. Elbise ve çamaşırlarını istiyor, dedi. Ben kravatınıza, çorabınıza varıncaya kadar bir bohça ile gönderdim.
— Allah aşkına şakayı bırakın şimdi çok işim var.
— Vallahi saka değil...
îlan 1 1 yatları Kuruş
Başlık maktu olarak 750
1 inci Sayfa Santimi 500
2   »      » 350
s   »      » » 300
4   »      » 100
6   »      » 75
6   v      » 50
Telefon eden Bay Vehbinin refikasıdır. Biraz sonra Hâle gelmiş, kocasını iş başında görünce senelerdenberi kendilerine sadakatle hizmet eden Mahmut Aksüt tarafından dolandırıldıklarını anlamışlar ve hemen polise müracaat etmişlerdir. Dün Sultanahmet birinci ceza mahkemesi Mahmut Aksütle dolandırılan eşyayı bilerek satın aldığı iddia edilen Re-şadın sorgularını yaptı. Mahmut her şeyi itiraf ettiği için tevkif o-lundu. Reşadın muhakemesine gayrimevkuf olarak devam edilecektir.
Şimendüf Brciler Davası
Şark demiryollarını hükümet satın aldıktan sonra hükümete devredilen 1200 memurla eski şirket arasında miktarı yarım milyon lirayı tutan bir ihtilâf çıkmıştı. Memurlar şirketten tazminat istiyorlar. Şirket ise biz sizi hükümete devrettik diyerek itiraz ediyorlardı.
Bu memurlardan Mahmut Mev-lûtla Mehmet Uçmen ikinci ticaret mahkemesine bir dava açmışlardı. Dün bu davaya devam e-dildi. Davacıları avukat Ali Şevket, şirketi de avukat Münip A-zerial temsil ediyorlardı. Şirketin avukatları kendilerini şöyle müdafaa ediyorlardı.
Nizamnamenin I, 10, 79, 89 uncu maddeleri tetkik edilirse şirketin hükümete devrettiği memurların vaziyetleri anlaşılır. Biz memurları işjerinden çıkartmış değiliz. Onları hükümete devrettik. Biz çıkartsaydık. Tazminat o vakit mevzuu bahsolabiürdi.
Davacıların avukatı ise şunları söylüyordu:
Şirket her sene memurlarına 10 bin lira dağıtırdı. Ve çıkardığı memurlarına da tazminat vermeye mecburdu. Bu mecburiyeti de yapıyordu. Gayrimüslim memurlar çıkarılınca bu vazifesini yaptı. Memurlar devlete devredilirken de bir tazminat listesi hazırlatmıştı. Fakat sonradan bundan vazgeçti. Şirket tesisatı hükümete 10 misli yüksek fiyatla satmıştır. Fiyat teklif listesinde meselâ 20 kuruşluk âdi bir keseri 275, âdi bir cıvatayı da makine aleti gibi göstermiştir. Bu suretle her şeyi asgarî üç misli fiyatına satmıştır. Şirket memurları devlete devretmekle vazifesini yaptığını iddia edemez. Çünkü hükümet bunları kendisine devredildiği günden iti. baren memur saymaktadır. Bunların içinde 35, 40 sene çalışanlar vardır. Hükümet bunları tekaüde şevketti ve beş para da vermedi. Yarım asırlık mesaileri boşa gitti
Mahkeme dosyayı tetkik etmek için davayı 3 şubat saat on beşe bıraktı.
Mahkeme salonu şimendiferci-lerle doluydu. Bu ilk iki davacı davalarını kazanırlarsa diğer 1200 memur da dava açacaklardır.
Bir Katilin Duruşması
İkinci Ağırceza mahkemesinde geçenlerde Şehremininde seyyar satıcı Mustafayı kamalayarak öldü ren Hasanın duruşmasına devam edildi. Muavin Hüsnü şahit olarak dinlendi. Mahkemede Hüseyinin karısı Naciye Fatma da davacı olarak bulunuyordu. Muhakeme başlamadan evvel Naciye Fatma kocasının katilini salonda görünce bir kaç defa bayılmıştır. Davasını anlatırken:
— Ah hâkimler, diyordu. Ge-ceyarısından sonra komşumuz Esmanın sesi bizi yataktan kaldırdı.
Yanıyoruz. Yetiş Mustafa A-ğal diyordu. Kocam geceliğile sokağa fırladı. Daha kapıyı açarken Hüseyin üstüne şahin gibi atıldı. Arkasına indirdiği hançer darbe-lerile kocam kollarıma düştü ve biraz sonra öldü. Şimdi açız. Ben ameliyat geçirmiş   bir   kadınım.
Ortamektebe devam eden yetişmiş bir kızım var. Günlerce aç yatıp kalktığımız oldu. Bu sabah komşunun verdiği yarım ekmekle soğan yedik. O mektebine gitti. Ben tramvay param olmadığı için yürüyerek buraya kadar geldim. Bu katil bizi ekmeksiz, sokaklarda bıraktı. Kanıma kan isterim. Onu asınız, diyordu. I Muhakeme dosyanın tetkiki için talik edildi
337 doğumluların ilk, ihtiyat eratın da  mutat  senelik yoklamaları
Tabancı Kadıköy askerlik jobetl riyasetinden:
1 — Kadıköy. Üsküdar Beykoz kazaları dahilinde oturan yabancı 337 doğumlu mükelleflerin Uk yokıa-malarile beraber 312 - 334 dog^mhı İhtiyat ve ruhsatlı eratın da her sere olduğu gibi senelik yoklamalarına 1/2. Kâııun/941 tarüıinden İtibaren başlanmıştır.
2 — Yoklama günleri haftanın pazartesi, çurşamba ve cuma günleri öğleden evvel olup ihtiyat eratın yok lama dogrım sırası aşağıdaki cetvelde yazılıdır.
3 — Yoklamalarını yaptıracaklar ikamet senedi, İki adet fotoğraf, nüfus cüzdanları,   asker!   vesikalarile
ve tahsilde bulunanlar yukarıdaki vesikalardan başka okudukları okullardan alacaklnrı birer vesika ile beraber mUracaat etmeleri.
4 — Yoklamaya zamanında gelmi yenler ve bunları göndermiyerek istihdam edenler hakkında askerlik kanununun 18. 83 ve 04 maddeler» tatbik edileceği ilan olunur.
GENÇ
Gör
un m e
k
m
isteyenlere
Yoklama Cm.ıı Yoklama
Tarihi yapılacak
doğumlar
6/1/941 Pazartesi 312
7/1/941 Salı 313
13/1/941 Pazartesi 314
15/1/941 Çarşamba 315
17/1/941 Cuma 316
20/1/941 Pazartesi 317
22/1/941 Çarşamba 318
24/1/941 Cuma 319
27/1/941 Pazartesi 320
29/1/941 Çarşamba 320
31/1/941 Cuma 321
S/2/941 Pazartesi 321
5/2/941 Çarşamba 322
7 2/941 Cuma 322
10/2/941 Pazartesi 323
12/2/941 Çarşamba 323
14/2/941 Cuma 324
17/2/941 Pazartesi 324
19 2/941 Çarşamba 325
21/2/941 Cuma 325
24/2/941 Pazartesi 326
26/2/941 Çarşamba 326
28/2/941 Cuma 327
3/3/941 Pazartesi 327
5/3/941 Çarşamba 328
7/3/941 Cuma 328
10/3/941 Pazartesi 329
12/3/941 Çarşamba 329
15/3/941 Cuma 330
17/3/941 Pazartesi 330
19/3/941 Çarşamba 331
21/3/941 Cuma 332
24/3/941 Pazartesi 333
26/3/941 Çarşamba 334
50 YAŞLARINDAKİ   KADINLAR,  NASIL,   35   YAŞINDA GÖRÜNEBlLİYORLAR?
Meşhur bir cild mütehassısı tarafından keşif, sağlam ve genç bir cildin unsurlarına müşabih olarak genç hayvanların cild hü-ceyrelerınden kemali itina ile istihsal ve (Biocel) tâbir edilen yeni ve kıymetli cevher, cildin unsuru olan pembe renkteki To-kalon kremi terkibinde mevcuttur. Her akşam kullanınız, uyuduğunuz her dakika esnasında cildiniz bu kıymetli cevheri massederek besler ve her sabah kalktığınızda cildinizin daha beyaz, daha taze olduğunu göreceksiniz. Gündüzleri de beyaz (yağsız) Tokalon kremini kullanınız. Bu basit tedavi ve itina sayesinde bütün kadınlar 10 - 15 yaş gençleşebilir ve sayanı hayret bir cild ve tene malik olabilirler.
Kartal Sulh Mahkemesi Başkatipliğinden:
Salm Ekimle Nenzlhe ve Ntzamet-tJnln şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları Kartalda çarşı cadde -sinde kain 29 metre murabbaında ve 200 lira kıymetimle bir kıta arsanın izale t şüyuu zımnında satılmasına mahkemece karar verilmiş olduğundan 17/2/941 tarihine müsadif pa -zartesi günü saat 15 te Ihalel evveli-yesi yapılacağı ve verilen bedel kıymeti muhammenenin yüzde yetmiş beşini bulmadıg! takdirde 3/3/941 tarihine müsadif pazartesi günü saat 15 te kat i ihalesi yapılacağından talip olanların muayyen günde ve şartnamesini görmek Istiyenlerln tarihi ilândan itibaren Kartal sulh mahkemesi baş kitabetine müracaatları ilan olunur.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji.  Kırıklık  <re  BOtOo   Agrilarioni   Derhal Keser
İcabında fimde 3 keşe alınabilir TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ. HER   YERDE   PULLU   KUTULARI   ISRARLA   İSTEYİNİZ
Ereğli Kömürleri
işletmesinden:
3780 miiu.il ılı kanuna müsteniden neşredilen 2/12899 numaralı kararnamenin S sayılı kararına göre teşekkül eden Ereğli Havzası Kömürleri Satış Birliği, 3867 numaralı kanun ve 2/14547 sayılı kararnamenin tatbiki neticesi olarak 1. Kanunusani. 1941 tarihinden İtibaren Tasfiye haline konmuş olmasına binaen sözü geçen Birlikle Tasfiye tarihine kadar aktedilmlş olan mukavelelerin kömür teslimi vecibeleri ve İşbu Vecibelerden doğacak haklar işletmemiz tarafından devren ve naklen kabul edilmiştir. Binaenaleyh 1. Kânunusani. 1941 tarihinden itibaren kömür teslimine müteallik talepler İçin Zongul-dakta mahdut mesullyetll Ereğli Kömürleri işletmesi müessesesine mUracaat edilmesi ilân olunur.
İstanbul Belediyesi ilânları
İtfaiye mUdürluğUnUn mevcut 50 adet mahalle tulumbasına İmal ettirilecek sandık ve teferruatı, açık eksiltmeye konulmuştur. Tahmin bedeli 900 lira ve ilk teminatı 67 lira 50 kuruştur. Şartname zabıt ve muamelât Müdürlümü kaleminde görülebilir. İhale 22/1/941 çarşamba günü saat 14 de Daimi Encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektupları ve 940 yılına ait Ticaret odası vesikalarile ihale günü muayyen saatte Daimi Encümende bulunmaları. (131)
şehir tiyatrosu
tepeb aşında
dram kismi
BU AKŞAM Saat 20,30 d abdal
Yazan: Dotoycvskl
temsilleri
İSTİKLAL CADDESİNDE komedi   kısmı
Bugün saat li te Çocuk oyunu Akşam 20,30 da PAŞA    HAZUKTLEKİ
*.ahibi ve Neşriyat Müdürü: Ahmet   Emin   YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
-* •"Coş»"» —" "
GS
İSTANBUL
BURLA
biraderler
.    İZMİR
ankara
Ereğli Havzası Kömürleri
Satış Birliğinden:
5780 numaralı kanuna müsteniden neşredilen 2/12899 numaralı kararnamenin 3 sayılı kararına göre teşekkül eden Ereğli Havzası Kömürleri satış Birliği, ahiren mevkii meriyete konulan 5867 numaralı kanun ve 2/14647 sayılı kararname hükümlerinin tatbiki netioe-sl olarak 1 Kânunusani 1941 tarihinden itibaren tasfiye haline kon-m us tor.
Satış birllğile şimdiye kadar aktedilmlş olan mukavelelerin kömür teslimine müteallik vecibeleri ve işbu vecibelerden doğacak haklan Ereğli Kömürleri İşletmesi tarafından kabul olunarak kömür teslimatı İşbu mukaveleler hükümlerine göre yapılacağından bu husus İçin alâkadarların Ereğli Kömürleri İşletmesine ve tasfiye tarihinden evvelki muameleler İçin dahi merkezi Zonguldak ta bulunan, hali tasfiyede Ereğli Havzası kömürleri satış birliğine müracaat etmeleri ilân olunur.
KUÇUK TASARRUF HESAPLARI
İKRAMİYE
* *
t Liralık
Lira
»V'
m:»
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para on riktirmiş olmaz, aynı zamanda talihinizi de denemiş
olursunuz.
Keşideler:   4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, S İklnclteşrln tariklerinde   yapılır.
Kumbaralı ve kumbaramız hesaplarında en az cAl lirJkSJ bulunanlar kuraya il.ıhıl edlliı lo
15559