Pcrşe
2. ci Kânun
1941
VATAN  EVİ
CAÖALOÖLO    No.   32
TELEFON: 24136 TELGRAFt VATAN  İst.
BAŞMUHARRİRİ:
AHMET El
A
i
Fiyatı: 5 Kuruş
siyasî sabah ga z e t esı
Yıl: 1
Diplomaya Hücum!
Bugünkü Klâsik Terbiye Hedeflerimiz Yanlıştır. Hatadan Dönmek Cesareti Göstermeliyiz
Yazan . AHMET EMİN YALMAN
unlu gazetemize Maarif Vekâletinin esaslı ıslahata girişeceği hakkında bir haber vardır. Bu esaslı ıslahat nedir, bunu bilmiyoruz. Ve kendi kendimize soruyoruz:
Acaba Maarif Vekaleti, klâsik terbiyenin bütün köklü ve köhne taassuplarına karşı gelmeye cesaret edebilecek mkür? Islahat diye gene eski ve kapalı hava içinde mi dönüp dolaşacak, müfredat programının şu ya bu maddesini değiştirmekle mi kalacak? Yoksa hakikî hayatın içine dalmaya ve bunun icaplarını yerine getirmeye imkân bulacak nudır?
Karşıdan karşıya tenkit edenler öyle sanırlar ki kendileri her şeyi, işin içinde bulunanlardan daha iyi görürler ve daha iyi yapabilirler. Mesele hiç öyle değildir. Maarifimizin başında bulunan Hasan Âli Yücel, meslekte adım adım yükselmiş, ideal sahibi, dinamik ruhlu bir terbiyecidir. Etrafında bir çok uyanık ve kıymetli arkadaşlar vardır. Bunlar, işleri, karşıdan karşıya seyirci olanlardan daha iyi kavrarlar ve benimserler.
Mesele şuradadır ki yük cidden ağırdır. «Yapamıyorsunuz.» diye kendilerine karşıdan karşıya bağırmakla yük daha kolay kalkmaz. Bütün vatandaşların başba-şa vermesi, alâka göstermesi, da-yayı anlaması, mesele etrafında verimli bir münakaşa havasının yaratılması lâzımdır. Bu memlekette yapacak sayısız iş var. Ancak elele, omuz omuza vererek bunları başarmak imkânı bulunabilir.
Biz şunu iddia edeceğiz ki Maarif ıslahatı Maarifte başlayamaz. Barem kanunu Maarifimizi korkunç bir çıkmaza sokmuştur. Bu kanun tadil edilmedikçe ve diplomaya karşı olan umumî hücumun önüne geçilmedikçe Maarifimiz nefes alamaz ve iktisadî hayatımızda muhakkak bir takım tehlikelerden korunamaz.
Barem kanunu yapılırken memur dereceleri için kolay ve zahmetsiz ölçüler konmuş ve diploma muayyen maaş seviyelerine geçmek için basamak yapılmıştır. Bunun üzerine memleketin her tarafında «mektep, diploma ve un. van» diye bir feryattır kopmuştur.
Bu cereyan, bilgiye ve fikrî inkişafa alâka ifade etmez. Zahmetsizce yüksek maaşa konmak ve tufeyli bir mevcudiyete kavuşmak için bir yarıştan başka bir şey değildir. Memleketin istihsal hayatında faydalı roller oynayabıle* cek bir çok insanlar, liselere, yüksek mekteplere doluyorlar. Oralarda ancak mahdut miktarda ihtisas adamı yetişmeye imkân olduğu için liseler ve yüksek mektepler cidden seçme istidatlılara ve memlekete, karşı vazifelerini yapamıyorlar ve bir çok istidat-sızlıkları, sathîlikleri, ekseriyetle yalnız ezbercilik kabiliyeti ifade eden bir dir^ûma ile yaldızlıyorlar. Mekteplerde de, hakikî hayatta da istidadın, meziyetin, bir işi kendine dert etmenin, hizmetin temin etmesi lâzım gelen istifa imkânları bu yüzden heder o-luyor. Daima sathîliği ve usul düşkünlüğünü himaye eden kurulu kırtasî sistem, müspet istidatları mutlaka haricî bir cisim gibi içinden hrlatryor.
Kâğıt üzerinde dörtbaşı mamur görünen bu yıkıcı, aldatıcı gidişe arka çevirmedikçe ciddî Maarif ıslahatı olamaz.
Memleketin umumî hayatı bakımından iyi netice alabilmek için şu esaslar dairesinde bir ıslahat sistemine ihtiyaç vardır:
1 — Diploma ve unvan kayıtlarının barem kanunundan çıkarılarak bunların yerine başka memleketlerde ameli tecrübelerden geçen biliri, istidat, gayret ve hizmet ölçülerinin konulması.
2 _ Düşünür lnnan yetiştirmek İs
t idadini gösteren bugünkü İlk mek-aynı umumi hatlar İçinde İnkişafı.
tep ve köy enstitüsü »totemimizin S — Orta mektep ye Hederde ancak talebenin alaka ve merakını harekete getirmek yoltyle öğretmek sistemini kurmak, İlk mektebin hazırladığı dinç kafaları hrklşaf ettlr-miyen, boğan müfredat programlarım kökünden değiştirmek ve bn yolda tahsili seçme istidatlara hasretmek. Gündüz çalnpmya mecbur olan istidatlıların taü tahsili yavaş yavaş görmeleri İçin büyük şehirlere mutlaka gece dereleri açmak.     *
4 — Küçük memur, bu re adamı. İşçi, tüccar, sanatkâr, çiftçi, mtoreb-biye, hasta bakıcı yetiştirmek özere ameli meslek, sanat, ticaret, ziraat mektepleri ve gündüz çalışan çocuklar için ayni mekteplerde gece dersleri açmak.
5 — Memurları orta mektebi derecesinde olgun loğa olanlarda* seçerek devamlı koralarla dairenin ihtiyaçlarına göre yetiştirmek, istidat gösterenlere ihtisas tahsili imkânlarını açmak.
6 — Memlekette münakaşa hayatını, kafa sporuna, fikri yaratma kudretini türlü türlü tedbirlerle ve mükâfatlarla teşvik etmek ve yetişebilecek yüksek istidatlara her sahada yol açmak.
Köy enstitüleri ve Türkkuşu kampları gibi, köhne    müfredat
programları ve klâsik usuller haricinde idare edilen mektepler, Türk yavrularında nekadar büyük cevher bulunduğunu göstermiştir. Ortamektep, lise ve yüksek mekteplerimizdeki usullerin fena neticeleri de gözümüzün ö-nündedir. Memleketimiz hiç bir zaman bugünkü kadar fikrî boşluk v alâkasızlık karşısında bulunmamıştır.
Yeni adımlar atmak için hariçteki şu veya bu örneği taklide ihtiyacımız yoktur. İlk tahsil ve köy enstitüleri sahasında attığımız a-dımlar ve elde ettiğimiz tecrübeler bize doğru yolu göstermiştir. Bu yolu tam cesaretle tutmalıyız.

•A
I i
r
tngüiz filosu son günlerde Akdenizde faaliyetini arttırmış ve bilhassa Afrika ile İtalya arasında
teksif etmiştir. Resim İngiliz filosunu harekât esnasında göstermektedir.
İTALYA
Sulh mu istiyor ?
—_^---
İngiltere Ancak Serbestçe İntihap Edilmiş Hükümetle Sulh Yapacak
Sulh Müzakerelerine Almanya Mağlûp Edildikten Sonra Girişilecek
Londra, 15 (A.A.) — Niyoz Kro-nikl gazetesinin Lizbon muhabiri Davit Scott. büyük faşist meclisi azasmm büyük bir Kısmının sulh lehinde bir harekette bulunulmasına taraftar olduklarını bildiren bir telgraf göndermiştir. Bu haber Londra-da ihtiyatla karşılanmıştır. Fakat, doğru olduğu tahakkuk ettiği takdirde büyük bir hayret uyaJMÜnnıya-caktır.
İngiliz fîlosile nazi tayyareleri ar asında son harekâta sahne olan Sicilya adası ve cenup  İtalyan sahilleri haritası
İNGİLİZ FİLOSU
Bir Tekzip
Bulgaristandan Yabancı Kıtalar Geçmemiş
Sofya, 16 (A.A.) — Bulgar ajansı bildiriyor:
Bulgarifltandan ecnebi kıtalarının geçişi ve bu hususta siyasi teşebbüsler yapıldığı hakkında yabancı memleketlerde tahrik edici mahiyette çıkarılan şayiaları Bulgar ajansı tekzibe mezundur. Filhakika hiçbir ecnebi askeri kıtası Bulgaristana geçmediği gibi Bulgar hükümeti de hiç bir ecnebi hükümet nezdinde bu hususta herhangi bir teşebbüs yapmış değildir. Esasen ortada böyle bir teşebbüsü mucip olacak bir sebep de yoktur.
Sulh müzakereleri etrafında ismi geçen    Grandi
Scott'un bildirdiği İtalyan mem-balı haberleri itimada şayan telâkki edilmektedir.
Faşist meclisi âzalarının büyük bir kısmı, İngiltere ile ayrı bir sulh aktedllmesl taraftarıdırlar. Mussoll-ninln şimdiye kadar buna muhalefet ettiği, fakat nüfuzunun gittikçe azaldığı ilâve edilmektedir.
Gizil müzakerelere glrltlldlgl takdirde bunu İdareye, İngiltereye karşı harp anılmasına daima muhalefet etmiş olan Orandl'nin memur edileceği tahmin olunmaktadır.
(Devamı Sa. 5 Su. 3 de) **
Teşriî Masuniyet
eselesi
Avukat İsmail Sıtkı: ı yanlarına kâr kaldı fikri meydana
Bugün dünyanın her yerinde gelmekte, bu suretle bazı imtiyaz mebuslar, mebus bulundukları1 gibi bir hal zuhur eylemektedir, müddetçe masuniyeti teşriiyeleri ı Bunun için fikrimce âdi suç işle-kaldırılmadıkça  haklarında     hiç 1 yen her kim olursa olsun bilâistis-
Nazi Tayyarelerini Hezimete Uğrattı
Çarpışmada 12 Sicilyada 4 Tayyare
Tahrip Edildi
Londra. 15 (A.A.) — İtalyaya gönderilmiş olan ve pike taarruzlarında kullanılan Nazi bombardıman tayyareleri Yunanistana yardrm gönderilmesine mâni olmak için yapılan bir teşebbüs esnasında İngiliz filosu tarafından hezimete uğratılmıştır. Nazi bombardıman tayyarelerinden hiç olmazsa on ikisi düşürülmüştür. Üç İngiliz gemisine isabet olmuş ve bu gemiler hasara uğramış ise de filonun muhafazasına terkedilen kafile taşıdığı mühim miktarda malzeme ile Yunanistana kadar salimen yoluna devam etmiştir. Bu İngiliz filosu ile Naziler tarafından İtalyaya gönderilen takviye hava kuvvetleri arasında Akdenizde vukubulan ilk çarpışmadır. Bombardıman tayyareleri Sicilyada bulunan bir Usden havalanmışlardı.
Hava ve deniz kuvvetleri arasında altı gün süren çarpışmalar olmuştur. (Devamı Sa. 5, Sü. 6 da)
İTALYANLARIN
Tobruk Etrafındaki
Çember
Gittikçe Daralıyor
Bardiadan Kaçan İtalyan Generali ve Subaylar Yakalandı
Kahire. 15 (A.A.) — Reuter ajansının hususi muhabiri bildiriyor:
İngiliz devriye kolları Tob-ruk'un dış müdafaa mevzilerini yoklamakla meşgul bulunuyorlar. Bunların vazifesi dış istihkâmları denemektir.
İngiliz kıtaatının şehir etrafındaki çemberi gitgide daralmakta, dır. Topçu da çevrilmiş olan İtalyanları mütemadiyen dövmektedir.
Londra, 15 (A.A.) — Hava Nezareti istihbarat dairesi, Orta Şark İngiliz umumî karargâhından verilen aşağıdaki haberi neşretmektedir:
İngiliz avcı tayyareleri, İtalyan generalleri ile yüksek rütbeli subaylarından mürekkep büyük bir grupu araştırmaya devam etmektedirler. Bu general ve subay grupu, Bardia'nın muhasarasından ve zaptından evvel mezkûr şehri terketmeye muvaffalc olarak sahil boyunca Tofcruk istikametinde firar eden düşman kıtalarınrn öncüler kolunu teşkil etmekte idi. İki gün evvel bir Hurricane tayyaresi küçük bir İtalyan subay grupunun deniz kenarında masun bir mahalde saklandığını görmüştür. Pilot bu keşfinden alâkadar makamlara malûmat vermiş ve onlar da vaziyetten bir harp gemisini haberdar etmişlerdir. Harp gemisi dcriıal bir motorbot indirerek firari grupu aramaya başlamıştır. Kasa bir faaliyetten sonra bu subay grupu yakalanmıştır. Bu grup içinde Sidi-Berrani'deki 1-talyan kuvvetlerine kumanda etmiş olan General Bengeniina da bulunmakta idi.
Tobruğu Müdafaa Edenler Bardia'dakilerden Daha Az
Londra,  15 (A.A.) —   Tobruk* un vaziyetinden bahseden Times gazetesinin Kahiredeki    hususî muhabiri şöyle yazmaktadır: Bardiada olduğu,    gibi   Tob-
pılmamak ta bazı mahzurları do- eyj^meli veya Meclis o devre için- Tepedelende vaziyeti gittikçe I ruk'un zaptı için de topçu ve keşif ğurduğu da görülmektedir. j   l ı i    J    u-   * ı ı •    ı      »üçleşmektedir.   Yunanlılar     za- ı hareketlerde ihtimamlı bir suret-
Bir kaç    devre   mütemadiyen dc hakkında bir talep vale. olan  £j£ dcrcccdc    Cifede  te hazırlanmaktadır. İngiliz top-
mebus olan zatların mebusluk «av'^vın adalet huzuruna çıkma- elmcktedirier. Düşman kıtaları çu kuvvetleri düşmanın müdafaa müddeti böylece temadi ettiği i-J sına herhalde müsaade eylemeli- Berat istikametinde ricat etmekte. | tertibatını tarassut edecek şekilcin böyle   kimselerin   yaptıkları | dir kanaatindeyim. 1        (Devamı 8* ö, Sü. 6 da) *=* (Devam, Su, 5, Sü. S de) *
bir takibat yapılamıyacağı merke. zindedir. Almanya ve Rusyada dahi böyledir.
Mebusun siyasî kanaat ve içtihatlarına ilişilmemek elbette şarttır. Buna dokunulamaz ve doku-nulmamalıdır. Fakat âdi suçlarından dolayı haklarında takibat ya.
na hakkında takibat yapılabilme-lidir. Bu; bu demokrasinin hakikî manasıdır. Türk milleti bütün imtiyazları kaldırdığı ve bütün yurd-daşları hakça müsavi tanıdığı için bizde âdi suçlardan dolayı takibat ifa edilmesine müsaade edilmelidir. Ya kanunları bu suretle tadil
Tepedelende Vaziyeti
Güçleşiyor
İtalyanlar Berat İstikametinde Ricat Etmektedirler
Londra, 15 (A.A.) — Times gazetesi Atina muhabirinden aldığı şu makaleyi neşretmektedir:
İtalyanlara nefes aldırmayan Yunanlılar bilhassa Klisura-Tepe-delen mıntakasında ilerlemeye devam etmektedirler. Bir çok noktalardan  kovulan     düşmanın
Sayı: 146
ü N I V E R S İ T E
Talebe Birliği Faaliyete Geçiyor
Birliğin Nizamnamesi Vilâyetçe Tasdik Edildi
Üniversite Talebe Birliği nizamnamesi İstanbul vllayetince tasdik edildiğinden cemiyet bugün, yann faaliyete geçecektir. Talebe Büilgi ve Fa kültelerde tesis edilecek talebe cemiyetlerinin nizamnamelerinin esas maddeleri şunlardır:
1 — Her fakültede bir talebe cemiyeti tesis edilmiştir. Talebeler mensup oldukları fakültelerden Uç profesörü reis namzedi olarak gösterecekler, dekan bunlardan birini reis olarak gösterecektir. Reis de reis muavini seçecektir. Fakülte talebe cemiyetleri idare heyetine liseyi iyi derecede bitirmiş veya smrfrrrr ryi derecede geçmiş olanlar seçilebileceklerdir.
Bu cemiyetlerin birreşmesüe teşekkül edecek   talebe birliği   reisini de profesörler arasmdan rektör seçecek, birlik reisi de muavinini seçecektir. Talebe cemiyetlerine ve btrtige varv
Rektör Cemil
dat temini   için de talebe karne ve paso   satışlarından bir hisse  alması kabul edilmiştir. Bazı kitapların forma halinde   neşri de bu cemiyetlere ı bırakılacaktır. Birlik, yurt, seyahat ' talebeye   yardrm işlerüe de   meşgul , olacaktır.
Askerlik Hizmetinin Uzatılması Hakkındaki Kanun
Ankara, 15 (Hususi Muhabirimizden) — Askerlik mükellefiyeti kanonuna eklenen bir madde mucibince halen «ilâh altında bulunan 1335 ve daha evvelki dokumlu muvazzaf erler ile İmi İSJmalilisi ilan roevarzaf hizmete t*M erlerin »nufumaa mahsus hizmetlerinin birer sene uzatıldığı hakkındaki muvakkat
kanan maddesi bugünden itibaren meriyete girmiştir.
RUZVELT
Muhaliflere Cevap
Veriyor
Çirkin Propagandayı Daha Doğarken Boğmak Lâzımdır
Vaaington, 15 (AJL) — B. Rooee-velt demokrat memleketlere tam ve mutlak Mr yardımda butamnak siyasetini tatbik için kendisine salahiyet veren kanunun muhaliflerinden (Devamı: Sa. 6,       4 te) *
FRANSADA
Nevmidi Yerine
Omit Kaim Olmıya Başladı
İngiliz Zaferi Saye sinde Fransanın Kurulacağını Anladılar
Duff   Cooper
Londra, 15 (A.A.) — İngiliz propaganda nazırı Duff Cooper dün akşam radyoda yaptığı musahabede Foonda halen her gün artmakta oum İngiliz doctrugıından bahsetmiş-ttr. Gaye* emin m em balardan alınan haberler, Pransada nevmidi yerine tiroit kaim oinnya başladığını ve İngiltere aleyhindeki garazkarlığın zail olarak yerine aklıselimin geçtiğini bihîirrnektedir.
(Devan» Sa. 5, Sü. 7 de)
Habeş imparatoru Haile Selâsiye   Gojjam tepelerinde İtalyanlara
karşı davul çaldırıyor [GazetelerdenJ Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!
VATAN
16-1-941
Büyük Tarihî Roman
Dursun Horoz Gibi Herifin Üstüne
Çullanmış Veli de ötekini  Yere   Çökertmişti
29
Çok geçmeden Dursun koşanlardan birine yetikti ve belinin ortasına salladığı bir tekme ile onu yere kapakladı. Dursun bir horoz gibi herifin üzerine çullanırken, Veli de kaçanlardan diğer birine yetişmiş, o da ayni usulle herifi yere çökertmişti. Bundan sonra iki yamağı sürükliyerek çadıra götürmek güç olmamıştı.
Biraz sonra Hızır uyandırıldı. İki yamak her gün bin bir desiseye sahne olan ibrahim Paşa sarayında yetişmiş adamlardı ve kolayca yakayı ele vermiş olmalarına rağmen bülbül gibi her şeyi olduğu gibi anlatmakla işin içinden sıynlamıyacaklarım ve kendilerinin gebertilip bir köşeye a tıü vereceklerini pek iyi biliyorlardı. Bu sebeple gece yansı yapılan sorguda saray kethüdasının Hızır Ağayı kollamak vazifesini kendilerine verdisini söylemekle iktifa ettiler. Hızır Veli ile Dursu-nun, herifleri daha fazla tartaklamalarına meydan bıramıyarak:
— Bırakın, canları cehenneme gitsin; bir daha karsıma çıkarlarsa o zaman topyekûn hesaplaşırız, dedi.
Hızı» m pençe simfen eHermi kurtaran iki yamak Osküdara yollanırken M ahin evin adamları saraya varmışlar ve bütün gördüklerini bahşişi arttırmak ümi-dile bire bin katarak anlatmışlardı.
Yamakların anlattıktan ba tafsilât Mahınevin dikkat ve alâkasını çekti ve onlara:
— Biraz bekleyin sakın bir yana savaşmayın.
Diye tembihledikten sonra süratle Fatma Sultanın dairesine yollandı.
Fatma Sühanm yatak odasının kapısında iki cariye nöbet bekliyordu. Mahmevi görünce cariyeler oturdukları yerden kalktılar ve ona yol verdiler. |
Mahınev, Sultanın yatak odasına geçen dairenin geniş ve ihtişamlı bir tezyinatla süslü kapısının tokmağını çevirdi ve gümüş şamdanlarda yanan birkaç mumun titrek bir ışıkla aydınlattığı sahanlığa girdi.
Yumuşak ipek halılar serilmiş sahanlıkta derin bir sessizlik hü-kümferma idi. Mahınev adımlarını yavaşlatarak altın ve gümüş kakmalı süslerle müzeyyen iç ka-pryı itina ile açtı.
Zarafetin bir şaheseri ve sanat eserlerinin bir şehri denilebilecek bin bir süs, zinet ve servet hazinesine benziyen odaya girdiği zaman, bir ipek bulutunu andıran yatağında eşsiz bir pırlanta gibi serilmiş yatan Sultanın dudaklarında tatlı bîr tebessüm taşıyarak müsterih bir uykuya dalmış olduğunu gördü.
Bir lâhza onu bu sakin uykudan uyandırıp uyandırmamakta tereddüt eden MaJunev, nihayet uyandırmak kararile elini Fatma Sultanm eline dendirdi ve bu küçük, zarif, yumuşak elleri tatlı rrüvaziçlerle okuyarak Sultam uyandırmağa muvaffak oldu.
İnim.-) Sultan Mahmev'i karşısında gördüğü raman çok möhim bazı hâdiselerin geçmiş olduğunu anlamakta gecikmedi. Bulutların arkasından süzülüp kâinatı nura gark eden bir ay parçası güzelliğile ipek yığınlarının içinde vücudunun bütün ihtişamını saçarak belirdi
Mahınev Suhan Hazuma kuldu ve:
— Sizin adsız hülyanıza bir ad, tatlı rüyalarınıza yeni bir füsun katabilmek için o meçhul kahramanın adın sanın öğrenmek merakına düşmüştüm.
Sultanıma canla başla bağlı iki yamağı yolladım ve teveccühünüze nail olmak mazhariyetine eren yiğiti buldurdum.
Diye söze başladı. Fatma Sultan biraz evvelki rüyasının bir devamı gibi onu gaşyeden. ilgilendiren bu hikâyeyi daha dikkatle dinlemek için Mahınev'e büsbütün sokuldu ve onun ellerini ellerinin  içine alarak:
— Beni ne kadar seviyor ve düşünüyorsun dadı. Ah eğer sen olmasan bu koca sarayın içinde kendimi o kadar yalnız ve o kadar biçare hissedeceğim ki...
Dedi ve sonra başını onun o-muzuna dsyryarak mahcup bir e-da ile:
— Bari bir şey öğrenebilmişler mü diye sordu.
— Pek çok şeyler öğrenmişler. Bu yavuz kişinin adının Hızır olduğunu ve şehirde mertliğile, ye-ğitliğile bir hayli ün salmış bir kişi olduğunu bellemişler.
Gel gelelim orada bizim yamaklar kapı yoldaşlarından birkaçına rastlamışlar ve onların da Hızın kollamakta olduğunu anlamışlar...
Mahınev anlattıkça Fatma Sultanm beyaz teni sararıyor ve dadısının ellerim acıtacak kadar sıkarak ve kızıl dudaklarını sedef dişlerile kanatacak kadar ısırarak:
— Çabuk söyle yoksa ona kıy-mrşlar mı? Onu öldürmüşler mi? Ah bunu yapan İbrahimdir. O yujtta bir kahraman sivrilmesini istemez, o her yüksek adamı yere serer.
Diye kesik ve heyecanlı bir ifade ile kocasına karşı olan kinini izhar ediyordu.
XIV
Nevşehirden gelip sarayı hümayuna helvacı yamağı olarak giren İbrahim Paşa, zekâsı ve kurnazlığı soy asinde önünde yüksek ikbal merdiveninin basamak, larına yaklaşmağa muvaffak olmuş, Üçüncü Ah m edin Şehzade- | ligi zamanında helvacı yaşmaklı-1 ğından sonra tcbedarlık, evkaf kâtipliği, yazıcı halifeliği gibi hizmetler yaparak cülusunu müteakip de Darüsseade ağası kitabeti ne yükselmeğe muvaffak olmuştu.
(Arkan var)
Şehir
Münakalât Vekili Bandırmaya Çitti
Bir hsftadanberi Istanbulda bulunup alâkadar dairelerde tetkikler yapan Münakalât VekiÜ Cevdet Kerim Incedayı dün sabah kalkan Marakaz vapurile Bandırmaya gitmiştir.
Vekil bir kaç gün Bandırmada tetkiklerde -bulunduktan sonra İzmire geçecek, orada da tetkiklerde bulunup Anfcaraya dönecektir.
ve
Memleket Haberleri
ihtikâr İşi Etrafında Anketimiz Kahve ve Çuval Birlikleri Lüzumsuz
Bir Tacir: "Kahve ve Çuval İthalâtım
Hükümet Yapmalıdır,, Diyor.
Taksim Meydanına Oparlörler
Konacak
Takdim meydanma üç büyük opar-lör konacak ve resmi gibilerde bunlar vasrUalle nutuklar verilecek ve diğer neşriyat yıkılar aktır.
Başvekilimiz doktor Refik Saydam, son defa Meclisteki beyana-tile ihtikârdan ve bilhassa ithalât tüccarlarından şikâyet etmiştir. Bunun üzerine piyasada yapmaya
da malûm; bir kelime üe: Çok! Meseleyi şöyle izah edelim: Pi-yükaek. (yasaya hariçten yeni mal gelmedi
Fiyatlarm yüksekliğine ilk se- jse, eski mallar^ harp dolayısile bep Kahve Birliğidir. Kahve Bir- masraflara uğramamıştır. Yok, pi ligine dahil olmayanlar şirketten yasaya mal ge'-i ise. harp sigorta.
başladığımız tahkikata bugün de kahve alamadıklarına göre birliğe
Haliç Den** İtfaiye Motörü
İtfaiye otomobilleri Ilalı^tc bazı semtlere jriromomektfKİİr. Bunun lçlıı de İstanbul Belediyeni Halice bir deniz itfaiye motdrü yaptırmıya karar vermişti. Dün bu motorun ihalesi yar prlmıstır.
-o-
Tamirat Ekipleri Teskfl Ldıldi
Asfalt, boton ve parke yollarrn tamiri keln mütemadi tamir ekiplerinin teşkiline Belediye fen İşleri müdürlüğünce başlanmıştır. Ekibin elbiseleri ve diğer levazım ı birkaç güne kadar tamamlanmış olacaktır.
o - -
Et Nakliyat   Motörleri
Et nakliyatı için yeniden in^ıa ettirilen Uç motörden iki tanesinin muvakkat kabulü dün yapılmıştır.
Müteahhit altı Aylık teminattan başka bir senelik de garanti vermeyi kabul etmkytlr. Nakliyat artık yeni m o türleri e yapılacaktır.
Fen er bahçeye GW^n Yol İnşaatı Başlıyor
Fenerbahçenin İnşaatına pek yalanda başlanacaktır. Fener bahçeye giden yolun inşaatı dün Belediye daimi encümenince 9700 liraya ihale edilmiştir. Diğer taraftajı Feneryo-1 undaki Oactnrahtar caddesinin de 4900 ltraysı flvüe*t yapılmıştır. İnşaat derhal başlryacoktır.
devam ediyoruz.
Kahve vj Çuvalcılar Bir! ikleri
Piyasamızda mühim bir müessesenin başında bulunan bir ticaret adamımız şunları ileri sürmekledir:
— Kahve Birliğinin yaptığa iş nedir? Bence, hiç! Neden? Çünkü, kahveyi Türk - Brezilya
Kahve şirketi getirtiyor; Kahve Birliğine dahil tüccarlara cüz*i bakarla veriyor; onlar da diğer satıcılara satıyor. Türk - Brezilya şirketinin aldırı kâr malûm ve devede kulak kabilinden.
Piyasadaki kahve fiyatı ise, o
Belediye 941
dukil olanlar için «bir nevi imt:.-yaz> vaziyeti hasıl olmuştur. En iyisi ba birliği bir an evvel lâğvederek bu işi rıükûmet eline almalıdır.
Çuval Ateş Pahasımdır
Ortada bir «Kanavıçe ve Çuvalcılar Birliği» vardır. Fak* t kontrola rağmen çuvallar ateş pa. hasmadır, niçin?
Çuval fiyatları, harpten evvel gümrüklü olarak 45 kuruştu, bunlar piyasada 47 kuruşa satılıyordu. Halbuki. 47 kuruşluk çuvallar harpten sonra, iki ay içinde 90 kuruşa fırladı. 1940 senesi mahsulü sırasında 120 kuruşa fırladı. Bugünkü Hyat,  145 kuruştur.
sı, mahallinde vaki pahalılık ve saire de kabul edilse bile, çuval fiyatlarının bu kadar yükselmesine iktisadî hiç bir sebep yoktur. Ben. ce. Kahve Birliğini, çuval işini de kökünden halletmek için Kanav.-çe ve Çuvalcılar Birlisini kaHır-malı ve çuval ithalâtını münhasıran hükümet yapmalıdır. Bu teklifimin en mühim sebebi: Zahire, hububat ve kuTU sebze ve raeyva-ı ların çuval pahalılığı    yüzünkden
artmış olan fiyatlarını indirmek ve -müstahsilin çuvalsızlık yüzünden yığın halinde bekleyen mahsulatını çürümekten kurtararak bir an evvel piyasaya sevketmeye imkân vermek lâzımdır ki, hayatı 1 ucuzlatmak mümkün olabilsin.
Bütçesi
İstanbul Belediyesi 1941 yılı 'İdhalât, İhracat ve Fiyat Yii'ıseliş'eri
bütçesi dün encümene    verilmiş-
tir. Ancak bugünden itibaren bütçenin tetkikine başlayacaktır.
Parti kongresindeki dilekler ü-zerinde bu sene yapılacak isjer için de bütçeye tahsisat konmuştur.
Holanda Mîllî Bayramı
Houunda milli bayramı münase-betlle d Un Hollanda konsoloshanesinde bir kabul rsaml yapılmıştır.
Merasime şehrimizde bulunan bütün Hollandalılarla protokola mensup diğer zevat İştirak etmiştir.
Lâstik piyasada mevcut olduğundan pahalılık pek hissedüme-mektedir.
Harpten evvelki vaziyete nazaran kırtasiye ve levazımı fiyatlarında % 25 - 30 yükseliş vardır.
Asker Ailelerine  Erkeklerinin Terhisine Kadar Yardım Yapılacak
Soruyorlar?
Bir okııyvcumıtz Kartaldan yarıyor:
Kartalda Ankara cad eteninde bir bontanda ziraat İdaresi tarafından bir bahçesi yapılmıştı. Bahçenin poyraz gelen tarafına da bir duvar inşa edilmiştir. Ba suretle mandalina ağaçlarının so£uk rüzgarlardan korunması düşünülmüştü. Fakat İm duvar yıkılmıştır. Bostanda mandalina da yetişmemiştir. Bir çok para sarfedllerek kurulan bu bahçede mandalina yerine dl£er meyva afcaclan yetiştirilse ve Kartal mı ntakası köy ve bahçelerine tevzi olunsa daha İyi olmaz mı?
Asker ailelerine yardım tahakkuklarının şekilleri hakkındaki talimatnameyi tetkik etmek üzere dün Vilâyette Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kır d an n başkanlığı altında bir toplantı yapılmış. Vali muavinlerile kaza kaymakamları da iştirak etmiştir.
On {ki maddelik talimatname üzerinde verilen karar kabul edil-
Dün muhtelif memleketlerden çok miktarda ithalât eşyası gelmiştir.
Bu arada Yunanistandan acide sulfirigue, cam, Bulgaristandan eczayı tıbbiye ve kimyeviye, sigara kâğıdu demir eşya, berter Bu da navlun ve harp aigortasın-bıçağı. dokumacılık tarakları, bo. dan ileri gelmektedir. Şimdiki ya. korKrplâk, kaolin gelmiştir. halde kalem ve kâğıt sıkıntısı yok İç Deri fiyatları ve bilhassa tur. Yerli fabrikalar bunu karşıla-1 koyun derilerinin fiyatları yüksel- makta ise de fiyatlarında cüz î bir meğe devam etmektedir. Derileri- yükseliş hissedilmektedir. vaki taleplerin en müsaidi j °
mkze
İsveçten yapıldığından derilerimiz daha ziyade Isveçe gönderilmektedir. Hava kurusu deriler 70, turlu kuru deriler ise 47 kuruş-
miştir. Bu talimatname ile yardımların ne    şekilde    yapılacağı!
Havagazı Fiyatları Arttnıyacak
.,1.1 ı     Havagazı fiyatlarma    vaziyeti
tan satılmaktadır. , ? .       *    ,        -
U,     ,        ,      >#_____>ı__ hazıra dolayısue bir miktar zam alyadan vaki müracaatlar mu. - -       ı ı
ı      ı *;;~-ıırİ3ir yapılması ıçjjı şirketin yaptığı tek-
saıt karşılanmadığından tüccarlar ' *j      i   i d ı . »l-l
h, ı      ı    j _» uf latanbu   belediyesince    tetkik
alyaya mal şevkinden imtina et-       f *   .
edilerek bu zam talebi kabul edil-
tespit edilmektedir.
Asker ailelerine yapılacak yardımlar, askere alınma tarihile terhis tarihine kadar devam edecektir. Tahakkuklara yapılacak itirazlar doğrudan doğruya kaza i-dare heyetlerinde tetkik edilecektir.
Yaş Meyva ve Sebze Kooperatifleri
Eski Müdürü Ne Diyor?
Yaş meyva ve sebze kooperatifleri birliğinin yapılan fazla masraflar dolayısile bir kaç sene içinde yüz yirmi bin lira zarar ettigînj evvelki gün yazmıştık. Birliğin es-
tir. Hatta, meyva birliği Türkiye-de ambalâjcı lığı son derece ilerletmiştir.
4 — Meyva dükkânları piyasada nâzım rolünü oynamak için a-
ki müdürü bu mesele hakkında bir çılmış ve vazifesini yapmıştır.
29
— BenJ kovmayın, dedl~ Sizden sadaka lattyeec* değilim. Sizin neşenizi bozarak de£Ulm~ Şuracıkta otorayım- Şu piyanoyu, şu sert din-llyeylm—
Gürültülü bir ı~hif^iı> getrini kestL
C'\\* ¦¦ ı 1..... bir şeye tesadüf etmişler
gibi birbirini çağıran sesler yükne-iıjor, kadınlı erkekli cıvıldaşan bir grup zavallı fakirin etrafını sarıyordu.
— Demek piyano dinlemek İçin buraya % eldin T-
—- Musikiden anlryan o hasaatf ruhunu niçin bu pejmürde kılık içinde saklıyorsun ?
— Alaf Tangodan nu, yoksa sin tur
kadan mı hoşlanırnın?..
Yolla bir Hürü sual sorarak on la egtenmrye başladılar. Nihayet yine o erkeğin sesi yükseldi:
— Canım bırak m şu aersem dtfen-clyL.. Maksadı ne musiki dinlemek, ne bir şey- Şüphesiz hile ile bazı şey ler aşırmak için boraya girdL. Haydi ı-ıı'ellikle şuradan defolnp girsin!.
Ba söz üzerine birkaç kişi ona İte kaka bahçeden çıkarıp attılar ve kapıyı çarparak kapadılar.
İşte her yerde nasibi, yüzüne çarpılan kapılardı. Yine deynefctne dayana dayana oradan uzaklaştır Son baharın sert rüzgArlI* yapraktan dö
muharririmize şu malûmatı vermiş tiı:
1 — Birlik masrafa bozulmamıştır. Senede elli bin lira maaş da doğru değildir. Bizim normal zamanda verdiğimiz maaş, bugün meyva birliğinin vermekte olduğu
maaştan daha azdı.
2 — Üzüm suyunu teksif ve saire ı- îti bin liraya bir makine alınmıştır. Bu makineye şimdi üç bin liraya alacaklı vardır.
3 — Ambalaja dikkat edilmiş-
kulen ağaçların arasına dalarak göz den kay bolda.
m
UNUTULMUŞ BİR ÇEHRE!
Btr kış nabanı L. istanbul bütün irere devam eden karnı beyaz kocalına gömülmüş, kefeni içinde hareketsiz, nefessiz dnran bir cenaze gibi sakin» Gidip gelenler, paltosunun yakamı kaldırmış, elleri cebinde vaatte basma koşanlar, sesleri madeni btr akisle çmiryan gazeteriler, sütçüler, ellerini hohlıyarak karları süpüren çöpçüler- İşte Ur loş sabahı.. Bir İstanbul aahahı!..
Lâleli apart imanlar tnrhtn siyah mantolu bir kadın çıktı. Kolundaki saate bakarak bir yere yetişmek İstiyormuş gihl koşan adımlarla Aksaray* doğru llertemlye haşladı. Valide camlinüı önüne gelince karşı kaldırıma atlıyarak muvakklthaneyl geç tl ve Tenlkaprya uzanan geniş caddeyi takibe koyulda.
Ayaklarmdakl eski şosonlar kann üzerinde kayıyor, hazan da hu kaymalar   sendelemelerle   netlcetenlvor-
5 — 938 ve 939 senesi ihracatımla zarar yoktur. Birliğin bilançoları bunu gösterir. Ancak, harbin zuhuru üyrine Londraya gön derilmiş üzümlerden bir kısmı çürümüştür.
6 — Eski idareyi iatihlâf eden zevat maaşarı dört bin liradan sekiz yüz liraya indirmiş değildir. Kadroda bazı tensikat yapmışlar, sa da gene ayni yekûndan uzaklaşmamalardır. Yapılan masraflar ise, birliğin eaki masraflarına nazaran daha kabarıktır.»
<fn. Yenikapı İstasyonuna yaklaştığı zaman btle&İDdekl saate bakarak hl-raz daha hızlandı. Artık âdeta koşuyordu.
Nefes nelene merdivenlere geldiği zaman, lokomotifin bir siyah cana -var gibi koşarak ve arkasından vagonları sürükliyerek levta*yona girdiğini gördü.
Kadın büsbütün acele ediyordu. Fakat bos tutan basamakları telaşla İnerken birdenbire ayağı kaydı ve yüzü koyun yuvarlanarak merdivenin alt hasmı buldu. Bu eanada bir akslllk daha olmuşta. Bu şiddetti düşüş, orada duran bir simitçinin c& -mekanmda hızını almış ve kırılan camlarla beraber simitler karların ü-zerlne yayılmıştı. Kadın ulunarak yerden kalkmıya valıştıftı bir sırada simitçinin tehdltkar He*i duyuldu:
— Kor müsün be kadın? Önüne baksana!. Tirene yetişecekken alemi ne ziyana sokarsın t.
Bu manzarayı seyreden bir küfeci oğlan onlara yaklaşarak külhanbey-vârl bir tavırla ala! oftrettt
— N** •'ivftnı h*» * RflVfVr** *»«rnlırı.
İC Dün muhtelif memleketlere 100 bin liralık ihracat yapılmıştır. Bu arada Isveçe deri, Maca-ristana ve Yugoslavyaya fındık, Fransaya boyanmak üzere ham ipek, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanyaya balık gönderilmiştir.
Kırtasiye fiyatlarının pahalılığı karşısında bir çok talebe velileri sıkıntı çekmektedir. Dün bir muharririmiz bu hususta kırtasiye tüccarlarile görüşmüştür.
Evvelce Türkiye piyasasına % 90 kırtasiye eşyası gönderen Alman piyasası bugün tamamen kapanmıştır. Hariçten fthal ettiğimiz kırtasiye ve levazımı İngiltere, Amerika ve kısmen de Ital-yaya inhisar etmektedir. Harpten evvel tanesi yüz paraya satılan Timsahlı bir kalem bugün 6 kuruşa olduğu halde piyasada pek az bulunmaktadır. Bunun gibi «Castell» H 7 - resim ve harita kalemi de kalmamıştır.
İngiltereden yeni bir firma kırtasiye tüccarlarımıza müracaat e-dere kırtasiye ve levazımı göndermeği teklif etmiştir. Bundan başka tüccarlarımız muhtelif firmalara sipariş vermişlerdir. Pek yakında memleketimize gönderilecektir. Kâğıt dahi o nispette yükselmiştir.
kırdığını Öder.. İşte o kadar...
Bu s6ı simitçiyi harekete getir -misti. Sızlarsa s ir. lana üzerindeki karları süpüren kadına yaklaşarak:
— Hanım, on lira vereceksin dedi. Kadın hasmı kaldırdı. Yaptığı haşarata hlr röz atarak mırıldandı.
— On lira mı?.. Burada söylediğinin onda biri kadar hile Karar yok. Ne caraekaa tamamOe parçalanmış, ne de simitlerine bir şey olmuşL.
Fakat, simitçiye meram anlatmak imkansızdı.. Herif diretiyor:
— Ya on panel, yahut ta karakol! Diyordu.
Münakaşa hayli ozon sürdü. Zavallı kadın eanmın arısını unutmuş gibiydi. Kalkmak üzere bulunan trene bakarak adeta yalvarmrya başladı.
— Bana eziyet etme otflum.. Tanım da fazla para yok., tşte Öç Ura vereyim,. Zaten ziyanın da hepsi bundan fazla debidir...
öteki ısrar ediyor ve eğlenerek:
— Haydi haydi.. Karşındaklnl budala mı sanıyorsun     Diyordu.,
m em iştir.
Şirket elde saat bulunmadığı için Beyoğlumla bazı abonelerin saatlerini almış ve daha evvel' yaptıkları sarfiyat nazarı itibara alınmak suretile istedikleri kadar yakmak üzere muayyen bir ücret almakta fdi.
Saie şirketi   mevcut   saatlerini şirkete vermiş ve saatsiz abonelerin saatleri değiştirilmiştir. -o
Yapak Tüccarlarına Ait Onbeş Günlük Mühlet
Hükümet millî korunma kanuna mucibince elinde yapağı bulunduranların bir beyanname vermelerini bildirmişti.
Beyanname veren ber tüccara I 5 gün zarfında malının satın a-lındığı bildirilmediği takdirde serbestçe satabilmek .hakkını muhafaza edecekti.
Hükümetin malları alıp almadığım bildireceği oo beş günlük mühlet yarın akşam bitecektir. Bu müddet zarfında kendisine hiç bir işar yapılmayan tüccar malını satmakta serbest kalacaktır.
o—--
Sirkeci Meydanı Açılıyor
Sirkeci meydanının   açılması İçin
icap eden İstimlakler yapılmıştır. Be-şlr Kemal eczah an esinin karşı köşesindeki dükkanların yıkılmasına der^ hal başlanacaktır. Burada şrmdlki halde beş dükkân ile btr otel yıkılacaktır.
İnhisarlar Grup Amirliği
Tütün İnhisarı istanbul grup Amiri Feridun Peke an ayni zamanda Üsküdar gnırra müdürlüg-ü vekaletine de tayin edilmiştir.
T AK VI
16 ÎKÎNCtKANUN 1941 PERŞEMBE YTL: 1941 — AY: 1 — GÜN. 16 RUMİ : 1356 — 2 ncikanon:   S HtCRl: 1359 — ZİLHİCCE: 18
VAKİT

GÜNEŞ : 8.24 2.20
ÖĞLE   : 13.23 7.19
İKİNDİ : 15,50 9,46
AKSAM. 18.04 12,00
YATSI : 19,40 1,37
İMSAK: 6.38 12,35
GÜNDEN
GIÛNE
Senenin En Büyük Meselesi
Yazan: ÜÇ YILDIZ
om.şu sütunda bir kaç gün
" ^evvel ihtikâr meselesine dair enteresan bir anket başladı. Bir arkadaşımız hergün zeki ve tecrübeli bir ilci i* adamını bu mesele etrafında konuşturuyor.
ihtikâr mücadelesi yalnız günün de£il belki senemizin en e-hemmiyetli meselesidir.
Kan kokusu ehlileşmüj canavarda parçalamak hırsını nasıl uyandmrsa harp te muhtekirde aynı gaddar duyguyu öyU uyandırmıştır.
Bilhassa Islanbulda yrrmi beş sene evvelki yağma vc soycunun tadını hâlâ unutma<mış. bir ihtiyar kurtlar rteslile bu altın devrinin m*sa| ve hatıralarile büyütülmüş, fcenç bir tüccar nesli yaşamaktadır. Bunlar havada kan ve barut kokusunu duymn ca derhal ayaklanmışlardır. Fa* kat karsı tarafta da gene o hatıraları unutmamış bir cam yanan, lar nesli vardır ki onlar da aynı hassasiyetle harekete gelmişler* dır.
Bugünkü mücadele eski oyv-ı nu bir ikinci defa oynamaya he-. veslenenlerle aynı tuzağa bir kere daha düşmemeye azmedenle* arasında bir mücadeledir.
Bereket versin tu defa devlet kuvveti ikincilerle beraberdin hatta her jeyi göze almış bir enerji ile onların başındadır.
Buna rağmen itiraf etmek lâzımdır ki düşman çok kuvvetlidir. İnsanın en kuvvetli ihtiraslarından olan kazanç hırsı ve çarşının asırlık tecrübeleri, bin-bir sinsi desisesi onun tarafmda-dır.
Sonra saklanmaması lâzım gelen bir tehlike de kalben hükümetle beraber olan halkın pratikte düşmanla gizli gizli elbirliği etmesi tehlikesidir. Herhalde mücadele çetin ve uzun olacaktır. Şark pazarlarının iliklere işlemiş eski hastalığını artık hiç bir kriz zamanında nüksede-miyecek surette kökünden kazımak üç aybk, üç senelik iş değildir. Fakat ne yapılabüirse memleket namına, ahlâk namına kazancımız olacaktı..
?
Mademki bir mücadele mev-zuubahistir. Marazın sebepleri etraiile teşrih edilmeli, kullanılacak silâhlar birer birer muayene ve kontroldan geçirilmelidir. cVatan» ın anketine cevap verenler arasında Başvekilin ithalâtı devletleştirmek tasavvurunu tek çıkar yol olarak görenler vardır. Fakat buna karşı devletin ticaret yapamayacağını, haklı endişelere Ntinat ettirerek ileri sürenler de yok değildir.
Filhakika ticaret çok hususiyeti, çok girdisi çıktısı olan komplike bir [ş'/r; daha iyisi bir ihtrsas meslekidir. Bunu nihayet bir miktar nazari bilgisi olan baremli memurlara teslim etmek
ne dereceye kadar muvaffakiyet
getirir? İş ne hacimde bulunmalıdır ki bu memurları hatalara ve daha fenası suüstimallere karşı tesirli bir surette kontrol mümkün olsun?
Sonra devlet bir takım memurları her tarafı çok aydınlık olmayan kaypak bir zemine koyar da düşmelerine, ahlâklarını kaybetmelerine sebep olursa vebali kendine aittir.
Nihayet unutmamalı ki Umumî Harpte yolsuzluktan yapanlardan bir kısmı resmî heyetlerdi ve bunlar devletin göğsünde barınıyorlardı.
Ankete cevap verenlerden ba_ zılan da cezaların arttırılmasına lüzum gösteriyorlar ki bu da başka bir meseledir. Cezalarda umumî vicdanın alıştığı bir had vardır ki cemiyetin çok büyük bir menfaati için de olsa onu aşmak o vicdanın hazme güç alışacağı bir fevkalâde tedbir o-
hır.
Halbuki biz henüz norıyali aşmıyacak fevkalâde tedbire lüzum görecek derecede tüccarlarımızdan ümit kesmiş değiliz.
Umalım ki sayın Başvekilimizin tüccarla yapacağı görüşmeden hayırü bir netice çıksın.
Yeni Açılacak Yollardaki Tarihî
Eserler
Yeni açılacak yol ve meydanlara tesadüf eden tarihî eserler tesbit edilmektedir. Hangilerinin yıkılabileceği vo hangilerinin kalacağı Müzeler idaresince evvela tesbıt olunacak, ancak Belediye üe mutabakat
¦  I   -
491681
8560
1
16 - 1 - 94V
VATAN
İtalya Ayrı Sulh Yapacak mı?
D
ve
Yazan: M. H. ZAL
talyanın ayrı bir barışa istek     doyduğuna     gösterir
haberler ortalıkta dolanmaktadır. Rnnlan tesadüfi sur ette u-çunı İrmiş balon diye kazotlamaya sebep yoktur.
Hakikî italya eslridenberi sulh taraftarıydı. Bu hislerini açıkça rfade kukanı bulamamakla beraber halkm ekseriyetinin sessiz muhalefeti kendini duyuruyordu, işte bundan dolayı resmî i-talya mihver tesanüdûne ak butun sözlere, Almanyalım bütün tazyikına. Cihan Harbine ait kötü hesabı temizlemek hususundaki bütün arzusuna rağmen bir türlü harbe karışmaya karar veremedi.
Nihayet Flander nruiıardbe-sinde İngiltere ile Fransa hep birden yere serildiği, yıldıran taarruzu ortaya dehşet saçtığı zaman İtalya artık dayanamadı Son dakikada harbe atıldı böylece sulh masası basında hat bir kortuk peyda etmek istedi
İsler umulduğu gibi çıkmadı. İngiltere Alman hava taarruzlarına dayandı, Mısır hududunu geçen İtalyan ordusu İngilterenin can damarım kesmeğe teşebbüs bile edemedi. Atineda bir gecenin 3 ünde yaprlan blöf acı bir bozguna yol açtı. Mihverin butun siyasî taarruzları akamet* uğradığa halde Amerika Lugüte-reye açikça katılınca kalyada büsbütün şafak attı.
İflc hamlede askerlerle faşistlerin arası açıldığı söylendi. Şimdi de büyük faşist meclisinde sulh isteyenlerin ekseriyette olduğu rivayet ediliyor, ingiltere ile ha rb edilmesin e daima itiraz etmiş bulunan eski sefir Grandinin bitaraf bir memlekette barış müzakerelerine girişeceğinden de bahis vardrr.
Bu rivayetlerin karjrada hakikî cereyanları ifade ettiğine şüphe edilemez. Fakat buna rağmen böyle bir sulhun mümkün olduğuna ihtimal vermek güçtür. Almanyanın mihver arkadaşım ayrı bir sulh yapmaktan cebren menetmesi de beklenir. Bundan başka İtalyan m, harta Almanyanın bugün kabtri edebileceği bir uzlaşma sulhuna ingiltere yana-şamaz. Hakikî sulh için ise, italya da da Almanyada da henüz zemin hazırlanmış sayılamaz.
Buna rağmen taoyerinde barışa ait ilk parıltıları farketmek mümkündür.       *
Ekmekler Pişkin Olacak
istanbul belediyesi ekmeklerin daha plaktı bîr halde haika verümeal için fjnnlann kontrolü Oe beraber tam toparlak olarak çıkarılması İçin bir karar verilmiştir. Ekmekler bundan sonra fırınlara bitişik bir halde atılacak ve toparlak çıkacaktır.
-o-
Yeni Ticaret Müdürü İse Başladı
Ticaret Vekâleti teşküâUaiKnrma umum müdürü Avni Sakmaa vekâleten idare etmekte olduğu istanbul mm tak* ticaret müdürlüğü vazifesini Salt Rauf S ar pere devretmiştir.
Avni S akman bu akyım An karaya
hareket edecektir.
-o
İnhisarlar Memuriyet imtihanı
inhisarlar Vekâletinin İLse ve orta mektep mezunları arasında açtığı memurluk müsabaka imtihanı bu aym 22 Binde yapılacaktır.
Yüksek mektep mezunları îmtfhan-srz memuriyete kabul olunacaklardır.
italyanların 940 nisanında   işgale hazırlandıkları Selanik
12 Eylül 1939 tarihinde B. Mus solini General Metaksasa kendi imzasile bir nota göndererek Yunanistana kar şı iyi niyetini göstermek üzere
Arnavutluktaki I talyan askerini yirmi kilometre içeriye çekmeği teklif etmiş, Yunanistan da buna mukabeleye razı Eylülde buı metj
mistir.
YUNAN
Bevaz Kitabından Um Parçalar
le heaap saa ti gelmiştir. Tanın» Nıs. Karfo, Cibuti gibi yerleri faizil e    alacağız.
Bütan     ltal-
1
TURK - YUNAN
Dostluğunu Çekemiyorlar
le bundan sonra
sanın da
aynı    şekilde'     Yunanistamn  Roma sefiri 26 olmuştur.    20  mayısta sonlan V dair Yunan hüku-1     <ltarya    harbe bir tebliğ de neşret- piandr mıAarebesinm    n
„       ~.        v _     bekliyor. Faşist teşkilâtı    Tunus.
Kont Cıano, Yunan ıs t anın Ro. Cebelitarık,  Korfo diye    bagm-
yor. Kont Gano, Arnavutların Kosva ve Tsamoouria üzerinde iddialar ileri sürmelerini istemiştir. - &
Merin zahirî tarafı budur.  İç
ma sefirile konuşurken buna m em mı niyet göstermiş ve l-talyanm Yunan arazisi üzerinde ne iktisadî, ne de siyasî bir emeli olmadığını temin etmiştir.
I 1 ve 12 Nisan 1940 da İtal-
HÂDİSELERİN PEŞİNDE
¦ ¦ ¦  —
Uçan Kaleler
Lomîradan gelen btr telgraf, Amcrfkada yaprlan uçan kale adh tayyarelerin Anmrlkadan kalk . rak kendi vaartalarfle tngllteveya vardıfcmı bildiriyor.
Bu hava nrhldannrn rnçütere-ye varmış olması hiç y^ıfuuta W, buğunun harp tnvysrecÜTfclnde-hö-
yUfc hir hftdbedftn. Fakat Naarod-An
Büyük Facianın Hikâyesi
Bütün Aksilikle Fransayı Ezmek İçin Birleşti
Me»b
nr
YAZAN:
Muharriri
ÂMORE MAUROİS
yûk
ben amgftm aman IrO-kryaoaet kopoeak? Dediği &-bn uçan kaleler tn~
göründüğü
44 Davul
u„ .j, . . c       ¦-¦ •    yuzune gelince italyan halkı, ken-
yanlann Korfoyu ve Selanigı ış-ı-    ı    ı~. , ¦ ..,
dı aleyhine verilecek idam hükmünü endişeler içinde bekliyor. Rehberler bu hali bildikleri için
gal hazırlıklarında olduğuna dair Yunan Hariciye nezareti Roma, Cenevre ve Sofyadan telgraflar almıştır. Roma Yunan sefaretinin 1 3 nisan tarihli ikinci bir telgrafında Girit ve diğer adaların da İtalyan işgal plânına dahil olduğu bildirilmiştir.
Sefir bu rivayetlerin menbaını taklil ettiği srrada fjiyor ki:
dtalya iki kampa ayrılmıştır. Bir tarafta ateşli Faşistler, diğer; tarafta sessiz muhalifler vardır. Bunlar faşistlerin kavgacı emellerini bedbin ve bozguncu bir ruhla karşılryorlar ve gözlerini endişe ile ufuklarda dolaştırıyorlar.»
General Metaksas, 13 Nisanda İtalyan sefirine bu rivayetlerden bahsedince sefir bunları İtalya üe Yunanistan arasındaki dost ]uğu bozmak üzere İrogü t erenin çıkardığını ileri sürmüştür, Metaksas demiştir ki:
İngiU
Flandr harbini takip ederek kolay bir zafer saatinin çalmasını bekliyorlar. Hareket işareti ne zaman verilecek? Her şey Almanların harp haline bağlıdır, italya hangi istikamette yürüyecektir? Bu mesele de tamajnile açıktır. Ortalıktaki sözlerin, teminat ve hattâ tehditlerin bunu kestirmek bakımından hiç bir manâsı yoktur.»
Ayrri sefir, 1 haziran tarihli tel$rraiil e,    Stampa    gazetesinde
bizimle Yunandstamn arasmı bozmak üzere yazıknış bîr yazıyı Yunan Hariciye nezaretine bildiriyor. Bu yazıda deniliyor ki:
cTarihî ve fikrî bakımdan ne korkunç bir değişiklikle Yunan salibi hilâlden medet umuyor ve
ye nartum*8& bulunuyormuş ve her geee husus! sesler çıkararak Gojjam tepelerini inleten kırk dört da**ul Htftagtetana kendisinin ysv kmda olduğuna haber v eriyor-muş.
Ayyaşra biri kafayı çekmiş, çekmiş, safeahm saat ûçttnde evine dttşmüş. Karon zaten tetikte:
— Bire herif, uyanmıyor musun», saat kaç?
— O kadar çec de£fl kancığım, Saat bir.
O srrada duvardaki çalar saat dan, dan, dan, Üçü vurmuş.
Ayyaş kendisini yalancı çıkaran boşboğaz saate İçerlemiş ve duvara dönerek:
— Be mübarek! demiş, karan da, ben de saatin bir olduğunu biliyoruz, sen ne diye ûo defa biri tekrar ediyorsun!
Habeçlstandaki İtalyanlar talerin gidişatından zaten HaOe SelA-siyenin yakmda olduğunu anlamışlardır. Bunu kn*k dört davulla perçini emi ye ne lüzum var?_
^    ^ ferinin yerine getirilmesine
mâni odan müthiş kargaşalıktan başka kumanda m akamla rındaki tebeddüller de işi altüst etmişti Başkumandan azledilmiş* vazife ba$mdaki generallerden on ikisi-
BULMACA
9   •   *   «L S
ona
asır-
sarılıyor. Türkler, dört Biz küçük bir memleketiz. ' danberi kendilerinden nefret eden Üe İtalya arasında reka- ve kendilerini çiğnemeğe çalışan bet uyandırmağı hatmi bile ge- Yunanlılardan yalımlarını esirge
turneyiz.
Sefir şn cevabı venmiştir:
— Evet ama coğrafî vaziyetiniz dolayısile Yunan arazisinin bizim için de İngiltere için de büyük ehemmiyeti vardır.
Aynı sefir, I I mayısta Yuna-nistanın Hariciye müsteşarına demiştir ki:
dtalya, hele bu srrada harbe karışmağa katiyen meyil duymuyor. Balkanlara gelince burada sulhun hiç bir suretle bozulmamasını isteriz. Ancak taarruza uğrarsak kendimizi müdafaa edeceğiz.
Biz büyük bir devletiz. Bîr takım taleplerimiz olabilir. Sırası geldikçe bunları ortaya koyacağız. Fakat isteklerimiz Yunan rs-tandan ve Balkanlardan değildir. İngiltere ile harbe girsek bile Yunanistana taarruz etmiyeceğiz. Yalnız İngilizlere deniz üsleri ver ımemeniz şarttır.
Yun an ıstan in Roma sefiri 1 5 mayıs tarihli telgrafında diyor ki:
cBenfm kanaatim şudur ki I-talya harbe girerse, verdiği bütün teminata rağmen, bize baskın  usulile  tecavüz  edecektir.>
24 Mayısta Faşist Üniversite gençliğinin bütün İtalyan gazetelerinde çıkan bir beyannamesinde deniliyor ki: «Harp neticesinde Süveyş ve Cebelitarık'ı açacağız ve Akdeniz! yeniden bir İtalyan denizi haline koyacağız. Bizi aç bırakmak ve    donanmalarile
memişlerdir. Türkiye, Yunanistana kendi emniyet sahası gözi-ie bakıyor ve Yunan arazisine te. cavüz edeceklere silâhla karşı durmak niyetinde bulunuyor! Türklerin bu garantisi müstakil bir devlet szfatile Yunanlılara, şeref vermiyor. Himaye altında bir devlet oluyorlar, Hem de Türklerin himayesi altında... Yunanlılar büyük demokrat devletlerden ziyade Türklerin yardımına bel bağladıklarına göre bu Türk himayesi sistemi acaba gerçekleşecek mi? Bu sistem Türklerin AvTupaya avdetine mi imkân verecek? Müslüman Asya bu suretle, velev Yunan salibi olsun, Hıristiyan salibine üstün mü çıak-cak?
Yunanlılar Türkleri alkışlıyorlar. Hiç şüphe yok ki ne yaptıklarının  farkmda  değildirler.»
Romadaki Yunan sefiri, 2 haziran tarihli telgrafında diyor ki: «İtalyan gazeteleri,    Yunanistanı
ecnebi tesirleri altında bir memleket halinde gösteren yazılarla doludur ki bu havayı endişe ile karşılamak lâzımdır. Eskiden Yu-goslavyaya böyle hücum edilirken şimdi onları oırakmışlar, yerine Yunanistanı geçirmişler-dir.
italyan gazeteleri, Yunanistana yapılabilecek bir tecavüz için zemini hazırlamağa ve bunu mazur ve tabiî göstermeğe    şimdi-
korkutmak isteyen demokrasüer-I den çalışıyorlar. >
Soldan sağa: 1 — Yırtıcı hayvan -Peri 2 — Açrk göz - İnilti 3 — Üstü kumhı kâğıt 4 — İsmi - Edat 5 — Geniş - Boş arazi 6 — Dervişler - E-dat 7 — Ay 8 — Yuvarlak - Etrafı hu ile çevrilmiş arazi 9 — Ufak te -fek satan dükkâncı - Bir hayvan 10— Valideden - Küçültme edatı 11 — Nota - Köpek - Yağmurlardan hAsrl o-lan akar su.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Çekme kudreti - Alt 2 — Keder - Müşterek
3 — isim - Edat - Vermek 4 — At-latnn yediği - Nurlu 5 — Erkek ismi-Neferler   6 — Aynlmrş   7 — Dost
8 — Erkek - Bir Arap   memleketi
9 — Ruh - Bir kaza merkezî 10 — Vilâyet - inilti - Kraliçe 11 — Makam - Nefer - Bir uzvumuz.
DtNKr BULMACANIN HALLİ:
Soldan Safta: 1 — Sendelemek 2 — Ece - Ne   - Ayak   3 — Macid - Ey
4 — Anadandogma 5 — Vitamin - At t — Ebir - Yabani 7 — Eza 8 — Ka-Azmi - Ok 9 — Hnrami - Salı 10 — Uzama - Tan 11 — Yaman - îta.
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Semaver-Huy 2 — Ecanib - Kaza 3 — Necati-Aram 4 — idare - Ama 5 — Endam-Zaman 6 — Le - Niyazi 7 — Edna-Si 8 — Mayo - BeH 9   - Ey - Ata
10 — Karmanyola 11 — Ati - Kma.
Bunların hepsi, harbin en ziyade olduğu bir dakikada   iş basmdan ayrılmışlardı.
Yeni başkumandan General Veyçrand Suriyedea gelecekti Bu yüzden vakit kaybolduktan başka yolda tayyaresi fırtınaya uğramış, yere inmeye mecbur kalmıştı. Bu yüzden de bir kat daha ^cikmiştL
işlerin böyiece sabrpsiz kalma, sı yetmiyormuş jribi* şimaJ grup°> na kumanda eden ve büyük yararlıkları görülen General BiHotte muharebenin en nazik bir safhasında bir otomobil kazasma kurban olmuştur. Yerine gelen General Blanchard, kıtalarile teması iyice temin edememişti Muharebeyi en aksi şartlar içinde idareye mecbur kalmıştı.
İşte bütün bu ardı —ası kesü-miyen aksilikler ve fena tesadüflerin bir araya toplanması, Fran-sanın büyük felâketini doğurmuştur. İnsan bunlara bakıyor da, klâsik trajedilerde Allabın gazabına uğrayan insanlar hakkında taavir edilen musibetler gözünün önüne geliyor.
Almanların Sedan'da Fransız cephesini yandıktan ve General Gorefin ordusunu bozdukları hakkındaki havadisin İngiliz karargâhına geldiği sırada ben orada idim. Fakat beni korkutmamak veya ye'se düşürmemek için iki ıgün gizli tuttular. Resmî ordu tebliğleri müphemdi, gayet ihtiyatla yazılmıştı. Bunlardan hiç bir mana çıkarmak imkânı yoktu, i İngiliz zabitlerinden tenvir edil-' memi rica ettim. Aldığım cevaplar gösterdi ki benden bir şey gizleniyor. Tanıdığım zabitlerin yanına vardığım zaman    birdenbire
I sözlerini kesiyorlardı.
Nihayet aa hakikati öğrendim. Almanlar yıldırım süratile Fransız cephesini yarmışlar ve hedeflerine tamamile varmışlardı. Bu netice ortalıkta umumî bir panik havası yaratmıştı. En cesur Fransız askerleri bile beklemedikleri ve karşılaşmaya hazırlanmadıkları bu hücum karşısında apışrp kal-mrşl;' ı dı.
Almanlarm hücum   tanklarına
Sanatkâr Rüyası
Gözlerinin içini bir kere    bile 1 görmek kısmet olmamı??^ Sabnc jt ağir adımlarla girer, czun boyuna hafif b*r inhina vererek eğilir, üst üste birkaç parçayı    aynı
vtcd içinde raîar daima gömük ve derin bakış ı körlerini iki ta-ıa»'.Ln ağır ağır ör*;;!en perdelerin arkasında açardı. Gümişiye çalan
kır saçları daima karışık ve kabarıktı. Yürü her zaman ciddî ve I hüzünlü idi.. Asıl böyle vakur ve ciddi insanların mahcubiyetine dayanılmıyor. Suat Melihi o-telin koridorunda cama tırmanmış gördüğüne zaman kl vazivctı gözümün önünj    geldikçe    hâlâ
kendi kendime sıkılırım. Arkasında uzun bir koyu renk b»r rob döşambr vardı. Biraz yüksek o-
lan pencereye yetişmek için merdivenin parmaklığına çıkmış babını cama dayamıştı. Önce ayak
sesimi duymadı. Doğrusu pencerenin tepesinde gecenin bu saatin de bir gölge görünce, ote'de sayısı pek çok olan züppe delikanlılardan birinin komşu kızlarla ki'i yapması ihtimali aklıma gelmişti. Fakat yanından geçerken ba-j.nı çeviren ağır ve mağrur 5a-ad Melihi görünce - ay diye bağırmaktan kendimi alamadan. İlk önce  onun  delirmiş  olması-
na hükmettim. Bir sıçrayışta yanıma indi baş mı yerden a yirmi-yarak:
— Çok mahcubum Bay Nihat dedL Ne yapayım söyleyin bu benim için bir ihtiyaç başka türlü davranmama imkân yok, san-atimi bu yaşatıyor.
Gayri ihtiyarî;
— Kim diye sordum? Başmı kaldırdı gözleri taşmak
isteyen yaşlarla dolu idi.
— Ne yazık sahibini bir kere bile görmedim dedi.
Dilimin ucuna kadar gelen sualden vazgeçtim çünkü açık kalan küçük camdan hazin bir keman sesi koridora dolmağa başlamıştı.
— Affedin, dedim, hata bende oldu. Ve arkama bakmadan hızlı hızlı yürüdüm.
Ondan sonra her akşam odamın penceresini aralar ve hafif bir su akışını andıran keman sesini uzun  uzun dinlemeden ben
| de uyuyamazdım.
Suad Melihi artık merdiven tepesinde yakalamıyordum. Otelin o taraf olan odalarından biri boşalmış oraya taşınmıştı. Bu a-ı dam âşıktı. Zaten âşık olmama-1 sına imkân yoktu. Sanat onun yayında tecesüm ediyor, keunan onun elinde canlanıyordu. Aramızda aşağı yukan bir srr ortaklığı olduğundan artık eskisi gibi benden kaçmıyordu. Rastladığım yerde usun uzun bahisler açıyor, hiç bir şahsı kastetmeden histen, aşktan, musikiden bahsediyordu. O geceye ait tek bir imâda bulunmamağa bütün kuvvetimle çalışıyordum.. Her gece karşıki e-vin açık penceresinden akseden keman sesinin sahibini artık ben de merak etmeğe başlamıştım.
Sıcak bir akşam üstü idi deniz boyunca uzanan kordonda kendi kendime dolaşıyordum. Birden bire çok seneler evvel kaybettiğim bir mektep arkadaşıma
BtgİBkfi Program
8 Program, 8,03 Ajans haberleri, 848 Hafif program (EL), 8,45 Ev tadını - Konuşma.
12,30 Program, 12.33 Fasıl heyeti, 12.60 Ajans haberleri, 13,06 Fasıl heyeti program mm devamı, 13,20 Ka nsrk program (Pl.).
18 Program, 18,03 Radyo caz orkestrası, 18,40 Türkçe karışık program, 19,15 Musiki kaleydoskopu (Pl.) 19^0 Ajans haberleri, 19,45 Radyo in cesaz heyeti, 20,15 Radyo gazetesi, 20,45 Piyano ile caz parçalan (PL), 21 Müzik: Dinleyici fcrtekleri, 21,30 Konuşma, 21.45 Radyo orkestrası, 22,30 Ajans haberleri. 22.45 Caz -bajıd (Pl) 23,25 Kapanış.
rastladım, beni görünce koşarak yanıma geldi
— Ne tesadüf, ne zamandan beri buradasın Semih dedim.
Hayatını kısaca anlattı. Hukuku bitirdikten sonra staj müddetim geçirmek için burada âza mülâzimligi yaptığını söyledi. A-gır ağır yürüyerek bulunduğum o-tele kadar geldik.
— Sen nerede karıyorsun diye sordum.
— Çok yakınız dedi. Karsrki evde pansiyonerim.
Elile gösterdiği tarafa baktım. Birden bire gözümde eski bir hatıra can'nndı.
— Sen keman mı ne bir şey çalardın diye sordum.
Helecanımı  farketrmtş    olacak
ki:
— Çalardım, yine de çalıyorum ama ne olmuş dedi.
— Hayı bir şey yok sade geceleri çalan sen misin?
Alman tanklarına karşı Fran
tesir edebileceği sanılan toplar nerede varsa oralarda mukavemet teşebbüsleri yapılmıştır. Fakat tanka karsı müdafaa maksa-dile bu Kınan bu topların işe yaramadığı görülünce kıtalar hayret ve dehşete düşmüşlerdir.
Sonradan belli oldu ki Skoda fabrikası Alman tankları hatır ve hesaba germryecek kadar kalın çerfle levhalar terr/n etmişti. Eski âdi tanklar düşünülerek    va-
sız topları    para    etmemişti
pılan eski tank topları bunlara vız geliyordu. Bazı Fransız teşekkülleri, 75 santimetrelik âdi sahra toplannm tanklara karşı kullanılabileceğini ancak sonradan tecrübe ile keşfetmişlerdir. Fakat iş işten geçtikten sonra elde edilen bu tecrübe sayesinde ancak derme çatma hareketler yapılmıştır. Teşkilâth bir harekett artık imkân kalmamıştı.
Doktor Diyor ki:
KIŞ ODALARI
lûş Insonfaar, evlere, odalara kapı-yan bir mevsim. Güneşin yüz un ö gör rnek kısm nadir btr hâdise oluyor. Sürekli yağmurlar, fena havalar m-sanlarm, çok defa, sokaklarda ytiru-melerlnJ bile güçleştiriyor.
Bu mevsimde günümüzün en çok saatlerini odalarda meskenlerde geri rm İye mecbur kalıyoruz. Bundan başka soğuktan korunmak derdi de var. Evlerimizin altı aylık kış misafiri olan soba, her odada baş köşeyi İşgal etmiş, alevden yapılmış kırmızı dudaklarfle sanki bize güJUrasü -yor gibi-
Kapalı odaların kullanırımş havası. İnsan sıhhati İçin oldukça ehemmiyetli bir mevzu teşkil eder. Ateşin yanmasından, İmanların teneffüsünden husule gelen bir takım gazlar, o-d alarm ha vasini mütemadi bir şekilde kirletirler. Kış odalarmda hava tahdidinin yerinde ve yolanda ofma*-•n. bu bakandan, çok büyük btr e-hemmlverj haizdir.
Kış odaJarmra ısıtılması da ayrı btr meseledir. Devamlı olarak afrr a~ £ır yanarak bir soba o daran hara -ret seviyesini dalma bir kararda tut malıdır. Bttytik bir gürültü ile birden
bire parlayıp yanan, odanın hararrf derecesini (25-80) dereceye çkaran sonra birdenbire sönerek odayı» birkaç saat evveline nazaran, çok düşük bir hararet temde brrakan so -balar 1yi bir ısıtma vasıtası olamazlar. Krsm çok görülen nezlelerin en mühim sebebi oturma odalarının pek sıcak olmasıdır. (25) dereceye kadar ısıtılmış bir odanın İçinden birdenbire sofilik ve rutubeti] btr havaya çı kan insanların burnuna İlk yapışacak hastalık nezledir. Hele bu odalarda bir de kaput ve pardesü tar -tındaki dış elbiseleri Oe otarmak gibi büyük ihtiyatsızlıklar da yaprlır«a «. zaman nezleyi sıra Ha, boğaz OtDtap-ran, bronşitler, öTuflrttkfer, hattâ za-türrie gibi.. A gır ve tehlikeli hastalıklar bile takip edebilir.
Kışm oturulan odaların hararet derecesi (18) santigrattan yukarı olmamalı, hava daima temiz ve ıhk bu lun m alıdır. Saf havanm ne kadar kıy metfi bir hayat iksiri o!du£u düşünülürse kışın uzun günlerini içinde geçirdiğimiz odalara ne derece İtina etmemiz lâzım gel di£i kendiliğinden anlaşılır.
Dr. NURÎ ERGENE
Kömür Havzasında Amele Mahalleleri Yaptırılacak
Ankara. 15 (Hususi Muhabirimi^ den) — Meclisten çıkan bir kanunla, Pransada bulunan hususi şahıslara ait olan kömür ocaklarmm satm al mm ası için tktrsaî Vekâletine salâhiyet verümrştl Mahallinde tetköcat yapmafc ve satm almaç ak ocaklara kıymet takdir etmek üzere, maadin \ itti um müdürü Kemal ve başmühendis Halil yarm   Zonguldağ'a hareket
Ogrendrgimize göre, îktısat Vekaleti kömür ocaklarına daimi amele burmayı temin için kömür havzalarında amele mahalleleri   yaptırmayı
Ameleler bu mahallelere, aDelerüe beraber yerleştirilecekler ve bu suretle amelelerin muhtelif mevsimlerde köylerine avdet etmeleri men edilerek mütehassıs amele yetiştirilmesi temin edilecektir.
Deniz
Hakkında Yeni Kararlar
Ankara, 15 (Hususî) — 150-7000 ton hacmi ratiabismde bulunan gemileorle serbest bîr surette yapınmakta olan inhisar harici deniz nakliyatının bir usul ve kaideye bağlanmasını temin maksa. dile Münakalât Vekâteti Müsteşarı Nakinin reisliği aibnda muhtelif Vekâlet mürrfcessillermden müteşekkil heyetin vâsıl olduğu neticeye göne, şilep nakliyatının mazbut bir hale alınması ve bu işlerin arz ve talep umumî ihtiyaç ve ehemmiyetine göre tanzimi ve her hizmet ipin ihtiyaca uygun vasıtanın tahsisi sureti]e mevcut tonajı azamî randımanla çalıştırmak
imkânı temin olunmuştur. Komisyonun teabit ettiği esasa nazaran.
l resmî ve hususî müessese ve şa-! hısların ihtiyaçlarını    karşılamak I ve armatörlerin de zararmı mucip olmryacak şirrette muhtelif    hacimdeki gemiler için muhtelif eşyaya ve her iskeleye göre ayrı ay. [ rı ücret tesbit edilmiş ve muhtelif evsaf ve tonajdaki vapurlar için ! karışıklığı ve tatbikatta müşkülâtı mucip olmaksızın basit ve yek-nasak bir tediye tarzı olarak bîr yevmiye usulü kabul    edilmiştir.
Yevmiyelerin tesbitinde limanların vaziyetleri, gemilerin istiap kabiliyetleri tahmil ve tahliye ve seferde geçirilecek müddetler göz-önünde tutulmuştur.
Komisyon raporunu Münakalât Vekâletinin tasvibine arzetmiştir.
önümde Suad Melihin ıslak gözlerle pencerelerin tepesine tırmanışı canlandı. Bu adam için sukutu hayal öhım demekti. Arkadaşınım ellerine sarıldım.
— Kuzum Semih bir insanı yaşatmak istiyorsan itiyadım bozma diye yalvardım.
O bir şey anlamamış gibi yüzüme baktı.
— Ne o yokt+a bana birisi mî
âşık dedi Acele ile:
— Evet evet dedim ve içeri
doğru yürüdüm.
Gece yine penceremi araUdrm. Semih bütün sanat kaJbiliyeti ile fevkalâde bir parça çalıyordu. Fakat nedense bana her akşamki lezzeti vermemiş, hayalimde yaşattım parmakların Semihin elleri olması bütün düşüncemi yık mıştı. Birden bire kapıya iki kere vuruldu.
— Giriniz dedim. Dışarının loşluğunda Suad Me-
lihin uzun boyu belirdi ve yavaşça içeri girdi Sönük bir sesle:
— Arkadaşınızı benrm tarafımdan tebrik etmeniz için rica edecektim dedi.
— Demek öğrendiniz?
— Maalesef öyle. Fakat zararı yok ben bir rüya görüyordum. Güzel bir rüya artık uyandım-Aynım tekrarlamama imkân yok fakat bana aylardan beri tatlı bir rüya hayatı yaşatan arkdşınaıza şükranımı bildirin, Allaha ısmarladık.
O kadar müteessir olmuştum ki bir zaman yerimden kıpırdıyama. drm. Suad Melihin artık eskisi kadar SRnat kudretini göstetemi-
yeceğini zannediyordum yanılmışım. Çünkü onu bir kere bile dinlemek kısmet olmadı. Buca-daki bağlt.rma çekilmiş, tam bir münzevi hayatı yaşamağa başlamıştı.
1985
VATAN
16 - 1 - 941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Azamî Fiyat Meselesi
Bugünkü gazetelerde, fiyat murakabe komisyonu mm pirinç-, f» salya, sade ve revün yağlarma azami fiyatlar teshlt ve tayin ei-tit""i. büyük harflerle siz de yazım herkes gibi ben ete okuttum. Müsaadenizle kendi hesabıma sovUyeytm ki. hiçbir şey anltyumadun. Çünkü, krauİKyomm bu karan toptana, yan toptancı, perakendeci «atanlara muayyen miktarlarda birer kar tefrik edildiğinden başka btr mâna tfade etmiyor. Ediyor ise bile, çek müphem, hem de İlandan maksut olan gayeyi, yani hal km ihtikardan vikayesini temin edemiyecek kadar müphem bulamıyor. Çak rica ede-rim. evine 1kl yüz eül gram yemek yağı. yahut yaran küo pirinç veya fasulya alacak bir vatandaşın maliyet fiyatlarını ve kâr nlsbetlerlni tetkik ve uzun uzadrya bettap De alacalı her malın perakende fiyatım ayrı ayrı tayin etmesi mikam ve vakti var mıdır hiç T- Gazeteler bu kararlan yazmadan evvel, alakadarlardan tsttzanta bulumzps bunlan oinıyuculan rntmin edecek Mrer havadis çekimde MldtrseJer, bu raretJe de halka cidden faydan: bir hizmet ita etaeJer daha İyi olmaz mı.'
Mehmet Kamil Neşeli (Vatan) — Okuyucumuz rrrüU-
laaamda haklıdır. Fakat her maddenin perakende fiyatları her gün değişmekte olduğundan bu fiyatları kontrol vc tesbit için geniş teşkilat kardosuna ihtiyaç vardır. Bu teşkilat kurulmadan müsbet neticelerin geclkmeal pek tabUdir.
?
Kahve Yerine Anason ve Nane
Ben eski bir kahve tlryaklniyiro. Piya*a<la hail» kahvenin azalmalının, belki de yakında bütün bütüne tükenmesinin bir tiryak* I-çin ne demek olduğunu    bUlrlm.
Fakat kahve kalbime fena geldiği irin terkertim. Bir müddetten-bcrl yemekten sonra kahve yerine anason, nane İle limon kabufcu veya papatya İçiyorum- Size temin ederim ki kahve tiryakiliğinin mühim kısmı, yemekten sonra İnaanın önüne aıcak bir soy gel mealdir. Şeker olmak şarttle anason ve papatya bu vazifeyi pek İyi görür. Fide limon kabufcunnn yalnız üstündeki san tabakalım mee İnce keserek ve nane ile karıştırarak üstüne kaynar su boca etmeği ve fincan fincan İçmedi tavsiye cdertm. Hazma yanyor ve tnsanm teine ferahtık veriyor. Dlvanyolu: Emekli bir tiryaki
HAFTADA
GÜN
ZARARLI
İCATLAR
Brr kötGrnra yecTı mahalleye zararı dokunur, derler. Dinamiti     icat      eden
Nobel ile havada uç mayı akleden bilmem kimlerin değil yedi mahalleye, yetmiş millete zaran dokunuyor. Halbuki ne Nobel, ne de uçmaya uğraşan bil-•mem kimlerin hiç biri kötü adamlar değillerdi; hatta, bel ki de, en iyi insanlardı.
Bugünkü müthiş haline gelen tayyareye, dinamite olduğu gibi kati bir mucit izafe edilemiyor.  Çünkü  insanda
uçmak düşüncesi ve
tecrUbeieri  on  sekizinci asırda başlamış, lere
SIĞINAK YAPARKEN
Kan, karı... Bir kasa bira  buldı
. İngiliz karikatürü
UFAK BİR MUKAYESE
İstanbul Bölgesinin Yıllık Maaş Bütçesi
Bugün, beden terbiyesi genel direktörlüğü teşkilât bütçesi bir milyon lirayı sşryor. Bu tahsisatın büyük kJBmmı da hiç şüphe yok ki, memurlara verilen maaşlar teşkil ediyor. Yahnz İstanbul bfflgesirrin maaşlarını şöyle bir gözden geçirirsek vaziyet bütün açıklığı Ua meydana çıkar.
î 8 tan bul bölgesi lradrosanda 300 liralık btr müdür, Uran* bir spor servisi şefi, 140 ük bir muhasebeci, spor seı v İsinde Î20 rTk ve 73 îlk birer memnrla 60 Mralk bir eğitmen, mükellefiyet bürosunda 85 Mk bir şef, 60 ar liralık fld memur, yine 60
liralık btr eğitmen, skefl bürosunda 85 İtk btr şef, 50 ük btr daktilo, muhasebede 100 ve 73 liralık lJu memur 30 ar nrahk altı hademe. Bu, bizim hıldıklenmızdır Yalmz bu badiklerimizi hesap edersek bir aytrk maaşlar 1755, btr seneliği de 21,060 Ura tutar.
Bu büyük masrafları gördükten sonra geçen günler gözümün önüne geldi.
Eminönü Rıhtım harımda bir tek oda. Kırık bir maaamn etrafına dl-zilmiş dört beş sandalye. Her gün bu küçük oda dolup boşalıyor. Saat altıdan sonra her akşam btr heyet toplantısı var. Bir kuşede heyetler hararetli hararetli, haftanın meselelerini konuşurlarken, diğer tarafta da bölge katibi tescil işleri de uğraşıyor.
Koridorlarda, her aksam, otua kırk kişilik idareci kafilesi, heyet içtim alarmda verilecek kararların rr*-ticesinl bekliyor ve birbirlerüe muhtelif meseleler üzerinde münakaşa ediyor.
İstanbul mnrtakasmda candanların başmda tam amatör olarak, hatta ceplerinden masraf ederek Hamdı Emin, merhum Şeref, Fethi Başaran, merhum Galip, Zeki Rıza, Süteyma-niyeli Orhan, Unvan, Abdullah Ağabey, Satm Turgut, Yusuf aya, Taip Servet, Eşref Şefik, Kemal Halim, Ömer Besim gfbd uf ağından büyüğüne kadar bütün sporcuharm yakından tanıdıkları ehliyet sahibi idarecüer var. 9
Bu isler, ne kadar masrafla yapı-lryordu, büiyor musunuz? Tescil edilen İdmancılar m fiş bedeli olarak verdikleri yirmişer kuruştan toplanıp ödenen altmış lirairk bir bölge katibi bu kadar işi tek basma yapıyordu.
Kulüpler hiçbir srzdtı olmadan kendi kendilerini idare ediyorlardı. Haftanın maçları, bugünden dona büyük bir alaka uyandırıyordu. Hiç şüphe yok ki; sporumuz o günlerde bugünkünden hiç de aşağı değil, hattâ yüksekti t
Bugün yirmi bir bin Ura maaş veriliyor. BfJlge kırk bin liralık binada iş görüyor. Elde dört yüz bin lir ılık bütçe var.
Görülen iş nedir? Bir memur gibi saban saat dokuzda gererek akşam beş buçukta evlerine giden bir kadro, karışık, dedikodusu hiç eksik ol-mryan btr idare, bu İşin âşıkı olan ve menfaatslz çalışan amatör idarecilere akılları durduracsK emirler veren bir müdür. Koskoca binanm ziyaretçisi günde beş altı kişiyi geçmiyor. Kulüplerin en ufak bir yardım görmesi söyle dursun, oynadıkları oyunun hakem ücretini bile kendileri veriyorlar.
Yanılıp yanılmamarmzda bize hak vermryecek btr tek kişi olsun çıkar mı bilmiyoruz?
Kız Liseleri Voleybol Maçlerı
Kız İtsel eri arasındaki voleybol maçlarına dün kalabalık btr sporcu kütlesi öminde Ekninönü Halkevi salonunda devam edilmiştir.
Kız Muallim - ŞlşB Terakki arasındaki Ok müsabaka çok zevkli olmuş ve 15 - 12, 15 - 11 Kız Muallim gaiYp gelmiştir.
Günün yüksek maçı geçen senenin şampiyonu Çamlıca De İstanbul Kız lisesi arasında yapılmış, bu maçı da 15 - tt. 16 - 17, 17 - lö Çamlıca kazaıuruştu-.
Talepl
Cevaplar
Vekâlet lisans işlerinin daha muntazam btr şekilde dönmesi için An-karada Vekalet nezdinde bir lisans bürosu kurmuştu. Bu büro alakarta r tüccarların gönderecekleri lisans talepnamelerine azami beş gün sarfında cevap vererek islerin btr an evvel görülmesini temin edecekti. Bazı tüccarlar talepnamelerini gönderen 10 gün olduğu halûe kendilerine henüz cevap gelmediğinden dolayı işlerinin zarar verici bir mahiyet almakta olduğunu söylemektedirler.
(Etki Ekler»
ŞARK SİNEMASI
YARIN AKŞAM SUVAREDEN İTİBAREN
BÎR SİNEMA ABİDESİ OLAN
ARABACININ KIZI (DUNYAŞKA)
(Aşk vc Hayal) Filmini gösterecektir.
Meşhur Rus Edibi AJLEKSANDB PTTŞKİNMn Romanından
Oynayanlar: HElNKtCH GEORGE ve FİİLDE KKAHL
Bu Film bizi, Rus yan m göbeğindeki ıssız beyabanlarda bulunan bir konak yerinden, Posta Sürücüsünün kızı Dilber DUNYAŞKA'nın hayatma nihayet vermekle biten, musikisi, Dansları, hazin şarkıla-rile Çarlık Rusyasınrn muhteşem Saraylarının hayatı içinde yaşamaktadır.
türlü usul-basvurulmuş, chavacılık» diyebileceğimiz şey tm-lü safhalar geçirmiş, nihayet ilk defa uzun mesafe olarak Fransadan lngilte-reye ge<;cn Bleriot'nun iptidai makinesi hergiin bir başkası tara-fından tekemmül ettırile ettirile bugünkü tayyare meydana gelmiştir.
NobeTle Bleriot'nun affedilmez kabahatleri, kendilerinden evvel gelmiş geçmiş ve kend'Ie-rinden sonra gelecek insan kar-deşciklerinin ne tmette olduklarını hiç düşünmemeleridir.
Bir fıkracak: Bir karı koca sokağın ortasında kavga ederlerken polis müdahale ediyor ve kavgacıları mşhut suçlara veriyor. Karı kocanın beraberlerinde bir de dostları var. Hâkim bu dosta soruyor:
— Kavg-nın başlangıcını gördünüz mü?
— Evet efendim, takriben iki sene oluyor.
— Nasıl iki sene?
— Evlendikleri gün şahitleriydim, '
Nobel ile Bleriot'nun da, insan kardeşcrkler arasındaki didişmenin, karı koca kavgaları gibi ilk günden, yani Hâbille Kabil zamanında başladığına gözönüude tutmaları gerekti.
*
Kundakçı ve yairgıncı fertler, her devletin ceza kanunlarında en şiddetli cezalara çarptırılıyorlar. Fakat aym devletler, birbirlerıle harbe tutuştukları zaman, masum halkla, ihtiyar, kadın ve çoluk çocukla dolu şehirlerde yangın üstüne yangın çıkarmayı mubah görüyorlar. Resmi tebliğlerin kıymeti, içindeki yangınların sayısındaki fazlalıkla kıymet kazanıyor.
«Hizmetçi kırarsa kabahat, hanım kırarsa kaza—% meselesi. Fakat asrımız devletlerinin haKİı bir mazcıeta var: «Yakmazsam yanacağıml»
Bu dünyada en kabadayımızın «memat sahası» iki metrelik toprak parçasıdır. En budalası bunu bildiği halde insanların «hayat sahası» diye birbirine ateş ve ölüm yağdırmasında ne marta var?
Doktor, müşterisine demiş ki:
— Her sabah on dakika İsveç hareketleri..* Hem kuvvetlenirsiniz, hem hayatınız uzar...
I — Peki ama doktor, ecdadımız zamanında İsveç hareketleri
yoktu?
— Doğru... iste onun için hepsi öldüler yal...
Denebilir ki ecdadımız zamanında ne dinamit, ne tayyare vardı: Sağ kalanım göstersenel...
Bu d* doğru... Fakat hiç olmazsa onların çoğu «rahat döşeklerinde eceli mevutlarile» öldüler. Yahut ta biz öyle zannediyo-
ne dolasa iki metrelik topraktan ibaret «memat sahasın na dayara-yor.
ihtiyar brr kadın, herhamji bir vesile ile ise tayyareye biniyor-muş:
— Aman evlâdım pilotçuğum, demiş, beni sağ salim geri getireceksin, değil mi?
Pilot şu cevabı vermiş:
— Hiç    üzülme    valideciğim, şimdiye kadar hiç kimseyi yuka- ı rıda bırakmadım.
Evet, insan havada bile ölse gene toprağa dönüyor.
— Kurnandan, ışıkları söndürme tecrübesi çok iyi netice verdi.
— ÇoVâlâ ama, ben kumandan değilim, kumandanın karışıyım.      *
İngiliz karikatürü
Yukarıda «ecdat» tan bahsettim de.—
EcxJncbnnrrm, gene bizim bildiğimize ve sandığımıza göre, her şeyleri başka imiş: Harpleri bile.-.
Vaktile bir «Yüz sene» muharebesi olmuş. Tarihler karıştırılsın, görülür ki o «yüz sene »de verilen zayiat şimdiki harplerin yüz gününde verilen, zayiat yanında devede kulak kabilinden kalır. Sonra ecdadın harp çıkarma usulleri de başka imiş. Komşusüe hanbedebümek için haklı bir vesile olmak lâzım gelirmiş.
Kadının biri hakime müracaat ve şöyle şikâyet etaûş:
— Kocamdan davacryrm. İkide birde beni dövüyor. Artık ta-harnraülürn kalmadi-
— Peki hatun, kocan seni ne vesile ile dövüyor?
— Vesile ile dövmüyor efendim, sopa ile dövüyor.
Şimdiki harpler de vesile    ile
olmuyor. Akla esmekle    oluyor.
Bunu anlamak için Yunan Beyaz
kitabını okumak kâfi.
*
Yazıya tayyare ile başladım. Bari hoş bir tayyare hkraaile bitireyim:
lskoçyalılar dünyan m en hasis insanları olarak tanınmışlardır. Bir gün bir tskoçyalı, kanaile, Londranın sivil meydanlarından birinde dolaşırken, pilotların meraklıları muayyen bir ücret mukabilinde tayyare ile gezdirdiklerini görmüş ve kansile birlikte binmeğe heveslenmiş.
— Kaça gezdiriyorsunuz?
— Adam başına yarım ingiliz lîrasu
— Çok... Hem pek çok.— İngiliz pilot karşısmdakinin tskoçyalı olduğunu anlayınca şöyle bir teklifte bulunmuş:
— Sizi bedava gezdiririm, fakat bir şartla .--
— Ne şartı?...
— Havada iken hiç konusm»-yacaksınız. Konuşursanız bu* misli para alırım.
İskoçyalı derhal kabul etmiş-Tayyarcye binmişler. Tayyareci yarım saat havada tayyaresine mahsus takla üstüne takla attırmış: Iskoçyalıda gık yok!
Nihayet yere inmişler, tayyarenin tekerlekleri toprağa sürter sürtmez İskoçyalı pilotun om uzuna dokunmuş:
— Arkadaş artık konuşabilir
mıyım?
— Elbette—
— öyle ise haberin olsun ki ilk taklağı attığın zaman zavallı karom tayyareden aşağıya düştü...
Esat HAMDUN
V I
C
¦arrsN
— T. >n kardeş, alarm işareti verildi, sığınağında bana bir yer var mı? - İngiliz karikatürü -
Büyük brr musiki ziyafeti... Sonsuz bir nea'e bayramı... İçil bir aşk Serenadı». Kuvvetti bir heyecan fırtınası olan
AŞK SERENADI
(Fransrsca)
Neş> Harrtd
MELVlN DJUÜLAS'ın
Son Zaferidir.
Meçhul Kahramanlr r Serisinden: 6
Havva Nine ile Habibe Bacı
Bu tnebolulu Ana İle Kızı, Millî Mücadelede Bütün Varlıklarile Çalışan Tok Gözlü, Fak Özlü Kahraman Kadınlarımızdan ikisidir
Yazan :
SIFIR
Topksrnda arpaemini mahallesinde Fatma Sultan sokağında 30 numaralı ev, mütareke ve işgal devrinde, o günlere hâkim olan yabancı yüz lrrin ve bunlara yardakçılık eden narı kör- yüzsüzlerin esrarlı ve çok şüpheli gördükleri bir ye^di.   O zaman * bu evde İnebolulu Ha*va ve Hafcil odlarında bir ana kız otururdu. Ma halle hıükı ve komşııl.'.rı bunları *ı ehli, kanaat sahibi,   ellerinin   emcg ve almlarmın teri Ue geçinen, kend yağlan İle kavrulup giden birer ka -dıncagrz tanır, İkisini de sever ve sayarlardı.
Hslouki, t?gal devletlerinin o muhitte bulundurdukları hafiye vc po llsler. bu ana İle kızı hakkında hal km müsbet bilgi ve kanaatleri hilâ fma, menfi hisler, kendilerince kara şüpheler taşrrlardL ikisini de ayn a} n ele avuca sıgmryan esrarlı birer a-facan, yırtıcı ve hırçm birer dişi kap lan aanrrlardı. Tuhaf ve garip degü mi, bu herifler kahır ve yok edic* kuvvet ve kudretlerine rağmen, bu kadıncağızlardan bay afi ürker vc sakırurlardL Hiç şüphe yok ki, bu sözlerim, sizleri pek hakb olarak de -rtn hayret ve tereddütlere düşürecektir. Belki de, ağdalı bir mübalâğaya kapıldig-rrn zan ve hissini verecek ve hepinizi bıyık altmdan güldürecek -Ur.      4 •
Fakat, bu ana İle tazcagrmm ge -çerüerde meraklı maceralarını yazdığım Bayan Lûtfiye Akalınlrnrn mesai arkadaşlarından, o kara günlerin ak yüzlü mücadele yoldaşlarından olduk larmı bilmek, şanlı menkıbelerini din İçmek, kuvvetle ümit ederim ki, yO -Teklerinize sinmek üzere bulunan şüp he ve tereddütleri tamamile silecek ve o kara yüreklere çöken korku la -rm sebebini göPterecekttr.
Havva Ue Habibe, MiIH Mücadele sıralarında sayısız ve essiz hankalarm çok vergili bir kaynağı olduğunu defalarla gösteren İnebolunun bu Od asD yavrusu, yurdun işgali beliyesi-ne uğradığı kara günlerde, milletin, tevekküle el ve bel bağlamak Ue de-gH, ancak mukadderatın fettanlığına karşı koymakla kurtanlabüeceglne İnanan ve bunun için solan ve sararan. İçin İçin yanan ve çırpman soyu gibi ruhu da pâk Türk kadmlarmdan di. Bu sağlam itikat ve İman, temiz seciye ve ruhi and rr ki, bu ana 0e kızı, yurdun halâsı uğruna can ve mallarını nezr Ue ortaya atılan Bayan Lûtfiye Akalmlı ve Tirigüverte imamı AbdüThamlde sırdaş ve o güne kadar tanımadık!an millet mücahitlerine yoldaş olmakta, hele, evlerini kr*; >k silâh ve cephane deposu haline koymaktı hiç tereddüt ettirme -mlştL
pok }: ve matemli geçen 1336 yılnun ekser karanlık gecelerinde üs lü yemyeşil çayrr otlan Ue örtülü, içi sandık sandık sflâh ve cephane yüklü bir araba, mezarlıklar arasındaki caddeden yavaş yavaş gelir, surun kapıcından sessizce geçer ve şehre girerdi. Kapıda bekllyen yabancı -ozlcr bu arabaları nasıl olur da göremezlerdi?.. Demeyiniz. Çünkü, a-ru*>nnm biraz önünde siyah bir karal ti gibi ilerliyen Lûtfiye Akalınlmm rov.>->"t eli, uzanan kirli bir avuca sı-1 t îrdıÇı tek san altınla bütün aç gözleri kapar, arabaya selâmet yolunu açardı.
Bu araba, biraz sonra Fatma Sultan so'-î'^mda tnebolulu Havva nine-
ı ka Msmda görülürdü. Fakat, bu
mmın anahtarı Topkapryı gevşetip açanlar ^Jbi, altm defcüdi. Btr anahtar delicinden iki titrek dudagm heyecanla fısıldadı*ı tek kelimelik bir paroladan ibaretti:
Billur Sesü
GRACE MOOR
Evet, ölürrrün türlüsü vaT, Fakat ne türlüsü olursa olsun insanın sonu, Ömer Hayyam'ın şaşmaz felsefesi olarak gene ve dö-
Bu A3cBam
nin de Şeref
gecesi olacaktır.
İlaveten en son gelen Türkçe PARA MU NT JURNAL Numaralı koltuklan evvelden aldrrmtz.
Filimcilik taınhürıizin en çok beğenilen filrni
kahveci güzeli
Halkımızdan gördüğü fevkalâde rağbet
İPEK ve SARAY
Halkımızdan gördüğü fevkalâde rağbet üzerine
sinemasında daha bir kaç gün
temdit   edümiştir.
Bu parola verilince, kapmm Oü kanadı birden hemen acıtır, Havva nine ve kıznun kollan üe kucaklaşan sandıklar biran içinde evin avlusuna atılrrdL Bu sandıklar günlerce orda kain-, ya ertesi gece ya da birkaç gün sonra ytne btr gece, diğer btr fedakâr koruyucunun evtne götürü! -
?
Havva nine ile kızı   Habibe bacı
mek üzere, yine bu ana De krzm morlukları geçmiyen çürümüş omuzlan üe başka bir arabaya taşınırdı.
Hiçbir tehlikeden çekinip korkmı -yan, yılışmaktan usanıp yıimıyan Havva üe km, mini bir vazife edindikleri bu İsi, konu komşulanna büe sezdirmeden aylarca yapmak ve mukabili on para bile almamak, gibi çok büyük feragat ve fedakarlıklara kaüaımnslar, bu suretle, varhgtm gösterdikleri miTlî asalet ve necabet-leri, yurtseverlikleri karşısmda mesai arkadasianm büe atk sık ağlat -mışlardL
îs imi eri gribi hizmetleri de bugüne kadar meçhul Iralan bu tok gözlü, pâközlü kahraman kaçanlara uzun müddet yâr ve yaver olan şans, nihayet bir gün oynaklığım gösterdi. O da kara ruhlulara uydu. İnsafsızca bir allâklığa koyuldu. Yurt İçin çalışan m fil et m üc ahi tl erinin suç Üstünde tutu İm alarma göz yumdu.
Teşekkür olunur ki, Havva, Nme gösterdiği metinlik, tedbiriillk üe, şansın sürüklemek istediği o feci encam ve âkibetten kurtuldu. Düş -m an larmı zorlu bir bozguna uğratarak kudurttu.
Çok karanlık, buternk btr gece idî. Havva ninenin evi önünde ansrzm bir araba durmuş, kapısı acı acı vurul -muştu. Kurnaz nme, oturduğu yerde şöyle brr doğruldu. Arananın gıcırtı -lı duruşunu, kaprsmm âdet hüâfma vuruluşunu, o hiç te hayra yorma -mıştx EH ini, kırış tır d rgı alnı üzerine koydu, acı acı gülerek dü^ünmlye koyuldu.
Kapıya gelenler hep düşman uşağı, yüklü araba da bir hafiye tuzağı idi. Havva nine bunu talimin etmekte ve kararını vermekte hiç te gecikmedi. Evinde, iki aksam evvel getirilen on sandık mavzer flşengi saklı bulun -m asma rağmen, telâş ve korkaklık göstermedi. Bilâkis düşmanlarını ken di tuzagma düşürmek için bir tilki gibi kumazlasrp slnsilesti Titiz bir kaplan tezlüiği fle yeldirmesini sırtına geçirirken, kızma döndü.
— Habibe, ben bu eşekleri yularlarını boyun] arma dol ayıp buradan u-zaklaştıracağını, teiz aynirr ayni -m az. Pepe Ahmede (1) koş, arabasmı koştur, bu cephaneleri gün doğmadan Abdülhamit Efendinin Nişan taamdaki evine uçur. Hadi göreyim seni
DedL Kapıyı açıp hafiyelerin karşı sma dikildi- Hayret edilecek bir soğuk kanlılıkla gülümsedi ve:
— Cephane getirdiniz değil mi?.. Dedi. t yi amma, I düşmanlar burasını öğrenmişler. Dün akşam gelen silâh ve cephaneleri gece Vldos köyüne götürdüler. Bu akşam gelecekleri de geri çevirmemi ve bu arabaya kılavuzluk etmemi tenbflı ettiler bana.
Havva nine, aldattığı eşek sürü -sünü sur haricinde sürerken, Pepe Ahmet cephanelerle birlikte çoktan Nişan taşma varmıştı. Ninemiz, ertesi gün becerikliliğinin mükafatım kazanmıştı- Polis zabiti, kendilerini pek gülünç bir mevkie düşüreceğini bildiği bu vaziyeti ortadan kaldırmak için Havva haramı büe büe serbest bırakmıştı. Fakat, aldan an hafiyelerin istikballerini kararünıştı. tşte, o muhite sonradan tayin edilen kara yüzlülerin Havva nineden korkup aa-knıroalarmm sebebi bu idi
(T) Pepe Ahmet, o zaman arabacılık yapıyordu, Clrodalh la kah D e maruf olan bu fedakâr fakirin de kahramanlar arasında kıymetli btr yeri yüksek btr şeref hissesi vardır.
SORUNUZ
GECE
ŞlşOden btr okuyucumuz yazıyor: Gazetenizde Taksim Belediye gazinosunda btr gece kulübü acd-mak üzere olduğunu okudum. Bu kulübe» gazinoya olduğu gibi, herkes girebilecek midir? Yoksa buraya girmek, diğer kulüplerde olduğu gibi hususi şartlara nn ballıdır?
İbrahim Aygün (Vatan) — cKulüp> admdan da anlaşıldığı   üzere   burasrnm   âza
SÖYLİYELİM
KLUBU
kaydedileceklere mahsus olacağını, âza kaydedilmek için de her kulüpte olduğu gibi bir takım şartlar konulacağını zannediyoruz. Esasen aldığımız haber de bu merkezdedir, bunu da yazımızda tebarüz ettirmiştik. Bununla beraber, kulübün açılması düşünülmekle beraber henüz nizamnamesi yapılmamıştır. Bu yapılınca okuyucularımıza etraflı malûmat vereceğimiz tabiidir.
VATAN
Londradaki t ruju iz parlamentosu
Yazan:
. H. Zal
çünkü zan ve »uç altında kalmanın halk tarafından yeniden intihaba mani olacağını herkes idrak  ediyordu,
ingiliz meşrutiyet tarihleri, ma suniyetten istifade maddelerini birer birer sayarlar. İşte birkaç misal:
1 290 senesinde kral birinci Ed-vard, ev kirasını ödemiyen bir mebusun tevkifini içtima devresinin sonuna bırakmış ve bunun devre esnasında yakışık almryaca ğraı söylemiştir.
1405   de bir mebusun uçağına tecavüz eden bir adamdan iki 'misli para cezası alınmıştır,
1429 da bir mebusun borç yüzünden hapsedilen uşağı, içtima devresi müddetince serbest bırakılmıştır,
1460 da Clerk adında bir mebus birçok adamlara olan borcunu ve hükümete para cezalarını ödemediğinden dolayı mahkûm ve hapsedilmiş, fakat toplantı devresi için serbest bırakılmıştır.
1477 de borçtan dolayı mahkemesi yapılan ve tevkif edilen Ekster mebusu, parlâmentonun istidası üzerine içtima devresi i-çin serbest bırakılmıştır.
1604 de mebus Shirley bir borç meselesinden dolayı muhakeme ve tevkif edilmiştir. Parlâmento, içtima devresi için seT-best bırakılmasına istemiştir. Tev Jrif eden zabıta memuru bırakma mistir, çünkü o zamanın usulünce bir borçluyu serbest bırakan memur borcun mesuliyetini üzerine almış olurdu. Bunun üzerine bu nevi mesuliyeti de yalnız içtima devresinden ibaret olan clm-tiyaz müddet için ref edecek hususî bir kanun hazırlanmıştır.
îrrgiliz parlâmentosu münakaşa hürriyetinden ileri gelen dava ve tetkiklere karşı çok hassas darvrarrmıştır, çünkü zaten teori! masuniyetin yegâne tatbik sahası bu olması lâzım gelir.
1397 de Kral İkinci Richard saray tahsisatının azaltılmasına dair bir takrir veren bir mebusa tevkif ettirmiş, fakat parlâmentonun şiddetli müdahalesüe serbest bırakmıştır.
1451 de mebus Thomas Yo-ung Veliahdın değişmesi hakkındaki bir takririnden dolayı tevkif edilmiş, fakat parlâmentonun müdahalesıle serbest bırakıldıktan başka kral kendisine tazminat vermiştir.
1512 de mebus Strode maden işletmelerindeki yolsuzluklara da. ir olan . takririnden dolayı tevkif edilmiş, parlâmentonun talebile derhal serbest bırakılmış ve Kral Sekizinci Hanri cParlâmentoda söylenen sözlerden dolayı açılacak davaların dınlenemiyeceği» hakkında bir kanun neşretmiştir.
1571 de Kraliçe Elizabet, kilise ıslahatı hakkında verilen bir takririn müzakere edilmemesini ve sahibinin teviküni istemiş, fa-
kat parlâmento şiddetle reddetmiştir.
Görülüyor ki İngilterede yalnız sqz hürriyetime karşı mebusla, ra tam masuniyet temin edilmiştir. Şahsî hakların ihlâlinden ileri gelen suçlardaki masuniyet mebuslara eski zamanlarda bir imtiyaz ve bir sükût hakkı diye verilmiş fakat tatbikatta ihzarı tah j kikat ve dava hiç bir zaman geri bırakılmamış, tevkifinden masuniyet de ancak içtima devrelerine inhisar etmiştir.
Tobrukta Gittikçe
Teşriî Masuniyet Nasıl Başlamıştır ?
İngilterede Meb'uslara ve Uşaklarına Asırlarca Evvel Verilen imtiyaz, 0 Zamanki Diğer Smıf imtiyazlarının Bir Karşılığı idi.
İngiliz Meşrutiyet Tarihinden Garip Misaller -
—ir- eşriî masuniyet meselesi-" ni ikinci derecede bir mensele zannedenler bulunabilir. Fakat demokrasinin ruhunu kavrayanlar derhal fark ederler ki bu mesele, demokrasi davasının doğ rudan doğruya temel taşına dokunur.
Bir memleketin halk için ve halk tarafından idaresine engel olan ve demokrasiyi işlemez bir hale getiren âmil, her zaman ve her yerde imtiyazdır.
insanların çoğu farkında olarak veya oknıyarak bir imtiyaz avcısıdır. cBenim kim olduğumu biliyor musun?» diye şuna buna çıkışarak herkesten farklı muamele bekliyen zorba ruhlu fertlerden, babasına, kardeşine dayanarak mektepde, işte farklı muamele istiyen zayıf seciyelilerden tutunuz da imtiyaz istediklerini maskelemeği bilen ince ruhlulara kadar birçok insanlar daima imtiyaz ararlar ve bundan bir kısmını daha küçüklere yaymak auretile kendilerine bir muhit kurarlar. İşte böyle gidişler yüzünden her taraftaki siyasî mücadeleler imtiyaz sahiplerile imtiyazdan mahrum olanlar arasında açık veya üstü kapalı, fakat memleket hesabına daima yıkıcı
çeküler almışta,
Teşrü masuniyetin müna hürriyeti haricinde maksatlar îçm kullanılması imtiyaz iddialarının da demokrasi için en zararlı şeklidir. Böyle olduğu halde siyasî hayatta nasıl oldu da bir hürriyet ve demokrasi prensibi diye yer etti? Nasıl oldu da bu prensip lehinde türlü türlü yaldızlı nazariyeler kuruldu?
Bu noktayı biraz araştınrsak görürüz ki her iş gibi bunun da bir tarihî başlangıcı vardır. Demokrasi esaslarının ilk beşiği İngiltere olduğu için bunu da İngilterede  aramak  lâzımdır.
On birinci asırdaki Norm an istilâsından sonra, İngiltere millî manada bir birleşme hareketine en evvel girişen bir memleekt oldu. Bunun için siyasî hayatı daha erkenden inkişaflar geçirdi. Fakat bunun manâsı İngilterede saf manâsile demokrasi hüküm sürmesi değildi. Bir tarafta imtiyazlı sınıflar vardı ki bunlar rahat nefes almak için mücadele halindeki hastalığın mümessillerine de bazı imtiyazlar vermişlerdi Teşriî masuniyetin münakaşa hürriyetine taallûk etmiy_en tatbikatı bu nevi bir imtiyazdı. O kadar açık şekilde bir imtiyazdı ki yalnız meb. usun şahsına kalmıyor uşakları da ve her türlü mallan    da bu
masuniyetten istifade ediyorlardı.      v   .     m '
Fakat o zaman bile bu masuniyete sürekli bir şekil verilerek maksat haricine çıkılmamışh. Bir mebusun teşriî masuniyeti her içtima devresinden kırk gün evvel başlıyor, kırk gün sonraya kadar devam ediyordu.
Parlâmento senede yalnız birkaç ay toplandığı için tatil zamanında her türlü davaları infaz etim ek ve halkın şahsî haklarını korumak mümkündü.
Uşaklar hakkındaki masuniyet o kadar sui istimal edilmiştir ki 1770 tarihli bir kanunla hem bu masuniyet ref edilmiş, hem de mebuslara karşı da dava açılması hakkı temin edilerek bu nevi masuniyet de ancak mahkûmiyet t V1 M fazını geri bırakmak şeklini a.Mştı.
İngilterede bu imtiyazı şahsî haklara karşı bir kalkan diye kullanarak davadan kaçanlar azdı,
(Başı 1 İncide) ^
de limana hâkim bir sırtta bulunmaktadırlar.
Tobruk'un müdafaa tertibatı Bardia'ya nisbeten hiç olmazsa üç kere daha mühimdir. Bunların muhafazası için daha büyük kuvvetlere ihtiyaç vardır. Halbuki Tofcruk'u müdafaa eden kuvvetlerin Bardia'daki kuvvetlerden daha az olduğu söylenmektedir. Libya'daki İtalyan kara ve hava kuvvetlerinin uğradıkları iki hezimetle mefluç bir hale geldikleri anlaşılmaktadır. İngiliz keşif tayyareleri Tobruk'uo garbındaki yollarda hiç bir faaliyet görmemektedirler.
-o--
İtalya Sû İstiyor
9
¦
hazanı Martin Porlobe
• Çevireru Rezzan A. E. Yalraao 35 -
ses çıkarmadan arkadaşımla beraber yürüyordum. Elli metre kadar yol aldıktan sonra uzakta bahçi-van kulübesi göründü. Smith biraz telâşlı idi. Hızlı hızlı yürüyordu. Alrait biraz yavaşladı ve yeni takındığı tavır ve sesle bana bir sürü mânâsız sözler söyiemıye baş- i ladı. Yalnız arada yavaş, sesic ^a. zı talimat veriyordu:
— Onunla beraber kulübeye girersiniz. Kafasına bir yumrukla sersem eder. hareketsiz kalmasına dikkat edersiniz. Vaziyet çok mühimdir. Anlıyor musunuz? Cevap vermeyiniz.   SaHer r   karvıl  ettiği-
nizi işaret ediniz. Peki, mükemmel.. ^Haydi iş başına., ben dışarıda beklerim.
Ben  de  SmrrJh'm  arkasmdan
hızlı hızlı yürüyerek kulübeye var dım. Ne yaptığımı, niçin yaptığımı bilmiyordum, fakat evvelâ Al-rait'e gitgide nihayetsiz bir itimat bağlamıştım. Sonra oynadığım rol meraklı ve halecanlı idi. Bu da pek hoşuma gidiyordu.
Smith kulübenin kapısı önünde durmuştu. Bizi bekliyordu.
— işte burası, dedi.
Alrait kulübenin dış tarafını "Miavene r-Hr-' < n c ebinden bir dr
(Başı 1 İncide) **
Parlâmento âzasından Vernon, Bartiett, telgraf hakkında tefsirlerde bulunarak şöyle demiştir:
<Bu telgraf çok entereasandrr. Bir müddettenberi, bazı İspanyol diplomatlarına, tavassutta bulunmaları teklif olunacağı zannedümekte İdi.
Bartlett; vellahdln, kraldan ziyade Mussoliniye itiraz ettiğini temin etmektedir. Kuzeni Dük d'Aoste'e gelince, birçok taraftarı an olan bu zatm, sulh müzakerelerfle ve relim dcglşncHklerfle oğraamak için Habe-ştstandan çağrılması ihtimalden uzak değildir.
Dük d'Aoste, Mareşal Badogliyo-rum, birçok yüksek rütbeli İtalyan zabitlerinin yardımına mazhar olacaktır.
Londra, 15 (A.A.) — Niyoz Kronik 1 gazetesi başmakalesinde, şimdiki vaziyette îtalyanm belki sulh talebinde bulunacağını yazmaktadır.
İtalya hanedanının müzahereti ile Kont Grandi tarafından sulh talep edildiği takdirde —ıgîltere ne vaziyet alacaktır? Mussollni çekildiği ve bazı <mutedil faşistler», hanedanın müzaharetUe sulh talebinde bulundukları takdirde kendilerine verilecek cevap şu olabilir:
«ttutyada devamlı olarak tanınabilecek yegâne rejim, milletin serbestçe İntihap edeoeftl rejimdir...»
İngiltere, ancak serbestçe İntihap edilmiş bir hükümette, başlıca hedefi olmakta devam eden Al manyayı mağlup ettikten »nura sulh müzakerelerine glri^ebuir-.
fotoğraf makinesi çıkarmıştı.
— Siz içini geziniz, Trantor, ben de dışardan birkaç resim alayım, dedi.
Bu defa Smith sadece bana hitaben:
— Buyurunuz, içerisini gezdire
yün.
Diyerek kelübeye önümden girdi Kulübenin ırnhı o kadar karanlık değildi.
Smith tam kapınm önünde idi. Ben de karşı^mda idim.
— Bu köşedeki nedir? diye »ordum.
Gösterdiğim tarafa doğru baktı. Herhalde bir şey göremediğim söybyeceicti, fakat cevabı ağzına tıkandı, kaldı. Kafasına öyle bir yumruk indirdim ki kulağı çenesi velhasıl bütün kafa tası az kalsın paramparça olacaktı. Dizüstü çöktü. Yere yuvarlandı.
Hemen kapıya koşup Alrait'e seslendim. Zeki gözlerinde öyle bir parıltı vardı ki memnuniyet mı, alay mı ne olduğunu pek nnlıvamadım
Rozveit Muhaliflere . Cevap Veriyor
(Başı 1 incide) *
biri tarafmdan söylenen sözler hakkında, <bu sözler benim zamanımda siyasi   hayatta şimdiye   kadar aslaj söylenmemiş en çirkin bir iftiradır»
dedikten sonra şöyle devam etmiştir:
«Gazetelerde okudum. Amerikan gençlerinden dörtte biri ölecekmiş. Bu propagandayı daha doğarken boğmak lâzrmdrr. Gençlerden dörtte birinin öleceği mütalâam - ki ben en büyük yalan olarak telâkki ediyorum. - şimdiye kadar söylenmiş olan en çirkin ve en haince bir sözdür. Bunu yazınız
B. RooseveJt ba sözü Ok defa olarak kimin kullanmış olduğunu söylemekten imtina etmiş, fakat burru rrrüteaddit kimselerin tekrarladığını beyan eylemiştir.
Teni »can un lâyihan* verilen «kati salâhiyet?*» *4t *akkmda ne söyuyeoefl *u*»>* tagrş* B. ftoese-velt gazeteciler Vopiantmmda demiştir W;
Kanunun mahiyetini ifade etmek için filhakika bu, en iyi tâbirdir.
B. Roosevelt, lngiltereye w»* > tefiklerine   harp malzemesi hakkındaki kanunun veı jgi ı yetler   müddetinin   tahdit   edilmî**" teklifini bahis mevzuu   etmek istememiştir.
Wulde Demokratların   Muzaffer
Olacağına Şüphe Etmiyor
Londra, 15 lA.A.) — Daily Ekspres muhabirinin bir sualine telefonda cevap veren W en deli VViTkie mücadelenin neticesi hakkındaki İtimadım şu sözlerle ifade etmiştir:
Demokrasilerin muzaffer olacağına şüphe yoktur. Amerika milletinin yüzde seksen flâ doksanı son lıadde kadar îngntereye yardrm taraftandır.
Son intihabattaki RooseveFin hasmı lngiltereye İşte böyle bir zihniyetle gelecektir.
Nazilere,  Zaferi Kazanmak
İmkanını Vermek Hatadır!
Nevyorl:, 15    (A.A.) — Nevyork
belediye reisi Newbold-Morris demiştir ki:     r
Hürriyet sulha bile tercih edilmelidir. Amerikalılar bu yolda örmiye La zır bulunmalıdırlar. 25 sene evvel Roosevelün söylediğine benzer bir nutuk söylemiş olsaydı Almanyanm diplomatik mümessilleri bagajlarını hazırlarlardı. Fakat Alman mümessilleri henUz buradadırlar. Bunun bir tek sebebi vardrr ve biz de bu sebeTrtn neden*" IharK oMugıırra biliriz. Bir millet olarak tamamiyetiml-zin tehdit altmda bulunduğunu zihinlerimize yerleştirmeli ve bu tamami-yeti kurtarmak için hayatımızı ver-miye hazır bul"-malıyız. Nazilere zaferi kazanmak imkânını vermek hatâdrr. Çünkü bu takdirde Ameri-kadaki yüksek hayat istandardına yüksek yevmiyelere ve ideallere derhal nihayet verecekler ve işçiler için bunların yerine zindanlar vücude getireceklerdir.
Amerikanın tngütere   Mümessili
Seçilmiş
Vaşington, 15 'A.A.) — B. Roosevelt, gazeteciler toplantısın da. Birleşik Amerika devletlerini Londrada temsil edecek zatı seçmiş olduğunu, fakat şimdilik ismini ifşa edem İyece gini söylemiştir. B. Roosevelt bu zatm keyfiyetten haberdar edilmediğini ve nzası al mm ak üzere, isminin henüz İngUiz hükümetine de bildirü-mediğini ilâve etmiştir.
Türk-Macar Ticaret Müzakereleri
Geniş Mübadele Esasına Dayanan
Anlaşma İmza Edilecek
Bir
Ankara. 15 (Hususi Muhabirtrarz-don) — Ticaret ve Hariciye Vekâletine gelen haberlere göre, Maco-rlstana giden ticaret heyetimizle Macar hükümeti arasındaki müzakerelere dostane bir hava içinde devam
edilmektedir. Bu müzakereler neticesinde hükümetimizle Macar hükümeti arasında geniş bir ticaret mübadelesi esasına dayanan bir ticaret muahedesi İmza edilecektir.
Ticaret Vekâleti Dairelerde İş Takibini Menetti
İşletfin Neticesi İş Sahiplerinin Adresine Resmen Bildirilecek
Ankara, 15 (Hususi Muhabirimizden» — Ticaret Vekâleti, Vekâlet dairelerinde gerek bizzat gerek bilvasıta iş takibini menetmiştir. Buna sebep, iş sahipleri veya vekilleri veya muakkiplerin sık sık dairelere gelenek işlerini sormak suretüe memurlarla daimi surette temas halinde bulunmalarına mâni olmaktır.
Vekâletin kararma göre, bundan sonra iş sahipleri işleri için Vekâlete bir defa müracaat edecekler ve sarih adres vereceklerdir. İşlerin neticesi Vekâlet kanaliyle müracaat sahiplerinin adresine resmen bildirilecektir. Bunun haricinde hareket eden memurlar hakkında cezai hükümler tatbik edilecektir.
Fransada Nevmidi Yerine ümit Kaim Oimıya Başladı
(Başı 1 İncide) =*= Fransızlar,   müstakil   vs hür blr Fransanın   İngiliz zaferi   sayesinde yeniden kurulacağını anlamış bulunmaktadırlar.
B. Duff Cooper, hür Fransızlardan vc onun şefi General de Oaulle'den sitayişle bahsederek demiştir ki:
Bu fedakar Fransızlar, kendileri için, dünyada en kıymetli şey olan bir dava uğrunda her şeyden feragat etmiş bulunuyorlar. Bütün bu askerleri teslim olmaktan imtina etrniye sevkeden şey, ruhlarında derin bir surette kökleşmiş bulunan namus ve şeref hislerine karşı besledikleri derin aşktır.
G. Antonesko Berline Davet Edildi mi?
Belgrad, 15 (A-A.) — Reuter: Romanya başvekili Geoeral Anto-neskunun Berline davet edüroiş olduğu hakkındaki haber Bûkreşm resmî rnahfülerinde ne tekzip no de teyit olunmak tadır. jm*,* .
Sovyet - Rumen
Ticaret Müzakeresi Yeniden Başlıyor
Moskova, İS (A.A.)
D. N. B.:
Haber alındığına göre, Noelde inkıtaa ugrryun Rus - Romen ticaret müzakerelerine tekrar başlanacaktır.
Romen heyeti reisi ve iktisat müsteşarı Nemojamı dun harici komiserlik erkânile görüşmüştür.
— Onu öldürmediniz ya? Dedi.
— Böyle bir adam bir tek yum rukla pek ölmez.
— Temiz iş yapmışsınız. Bu sersemliği ne kadar sürer?
— Aşağı yukarı beş dakika...
— Peki.. Şimdi beni dinleyiniz. Misler Firaven, size yardım ediyorum fakat bu işin içine karışmak da istemiyorum. Anlıyor musunuz? Şimdi size söyliyecek-lerimi iyice dinleyiniz ve her şeyi de dediğim Rİbi yapınız.
— PekL.  Yaparım.
iki dakika içinde bana bütün talimatı verdi. Elime de bir kâğıt kalem sıkıştırdı. Şimdi ilk i-şim Smith'i ayıltmaktı. Yüzüne gözüne vurdu/m, sarstım, salladım nafile... Aklıma bir şey geldi adam ayıltmak için mükemmel bir çare vardır. Kulak ısırmak... Hemen onu tatbik ettim. Adam kıpırdandı, gözlerini açtı.
— Ayağa kalkınız, diye emrettim.
Yerinden Ir-mı^'armaHı. O
Sovy et- Alman Ticaret Anlaşması
Bern e, 15 (A. A.) — Die Tat gazetesinin Berlin muhabirinin bildirdiğine göre, Almanya, son Sovyet -Alman ticaret anlatması mucibince Sovyetler Birliğinin kendisine vereceği 2 milyon tondan fazla hububatın büyük bir taammı İspanyaya verecektir. Filhakika İspanyada ekmek fıkdanı, son ay zarfında hakikî bir felâket şeklini almış ve ancak kazancı ayda 800 pezetadan dun olan kimselere tevzi edilmiştir.
Ayni muhabirin bildirdiğin© nazaran, Sovyetler Birliği, Yatan Şarka yapılacak Arman ihracatının transit olarak geçirilmesi için kendi demiryollarından istifade edilmesine müsaade edecektir.
--o-¦
Almanya, Fransaya Patates ve Sakar
Gönderecek
Paris, 16 (A.A.) — D. N. B. bildiriyor:
Almanya, işgal altmda bulunan Fransa mmtakalarma ve ezcümle Paris bölgesine, son zamanlarda, 100 brn ton yenecek patates, 50 bin ton dikilecek patates yollamıştır. Almanya, şimdi de, meşgul ve gayri-meşgul Fransaya daha 450 btn ton patates ve 100 bin ton şeker vermi-ye hazır olduğunu büdirmiştir.
FRANSADA
Kömürsüzlükten Trenler İşlemiyor
Vichy, 15 (A-A.) — Stefani ajansından: Haber verildiğine göre, bugünden itibaren işgal altında bulun-mıyan Fransada yolcu şimendifer servisleri büyük batlarda günde bir trene indirilmiş ve ikinci derece hatlarda tamarniyle kaldırmıştır. Bu takyUJat kömürsüzlükten üeri gelmektedir.
lanndan tutup kaldırdım, duvara dayadım. Bir elim ornuızunda söze başladım:
/ — Sizi kanun namma tevkif e-diyorura, Smith, siz Fîlip Armi-tae'ın katli ile alâkadarsınız. Fakat e*er tamamile her şeyi itiraf ederseniz belki suçnnuz biraz hafifler. Dofru söyliyeceğiruze yemin ediniz.
Hiç ses çıkarmıyordu.
— Söylediklerimi    işitmiyor
musunuz?
Ağzı açık yüzüme bakıyordu. Şaşkın bir hali vardı. Ren^i sararmış     titriyordu.     Kekehyerek
— Siz kimsiniz?  Diyebildi.
— Polis müfettişi Kopley.
— Eyvah diyerek yere yığıldı. Tekrar kaldırdım ve kulübenin
tek sandalyesine oturttum. Ben de masanın kenarına iliştim. Kâ-^ıt ve kalem elimde idi. Smith'i kandırmağa başladım.
— Smith. dedim. Siz bu facianın tek aktörü değilsiniz. Efendiniz her şeyi tertip etti. Siz de
f Ark Mİ Vaf)
İngiliz Filosu Nazi Tayyarelerini Hezimete Uğrattı
(Başı 1 incide) =4r= Asıl çarpışma cuma günü vukua gelmiştir. Muharebe iki İtalyan destroyerinin görünmesiyle başlamıştır Bunlardan biri batırılmış, diğeri kaçmıştır. Biraz sonra bombardıman tayyareleri gelmiş ve âmiraJlik makamının tebliğinde bttdrrildlgi veçhile bujüiz gemilerine karşı yaptıkları hücumlarda büyük gayretler sarfet-mişlerdir. Tebliğde luustrious tayyare gemisine isabet olduğu, gemide hasar ve zayiat kaydedildiği, Soot-hampton kruvazörüne de bir isabet olduğu ve gemide birkaç kişinin öldüğü ve yaralandığı kaydedilmektedir. Bundan başka Gallant muhribi bir mayne çarparak veya bir torpil isabeti Ue hasara uğramış, fakat limana gelmiye muvaffak olmuştur.
îllustrious en son tayyare gemilerinden biridir. Southampton ise kuvvetli modern bir kruvazördür, .italyanlar neşrettikleri tebliğde dört İngUiz kruvazörünün zayi olduğunu bildirmişlerdi.
İngüiz tayyareleri derhal Nazi bombardıman tayyarelerine hücum etmişlerdir. Bunların SlçilyadaJri hava meydan!arma pazar günü yapılan bir atan neticesinde dört Ytmkers yerde tahrip edilmiştir.
Yapılan
Tepedelende italyanların Vaziyeti
(Başı 1 incide)
dir. Küsura - Tepedden hattı Be-ratı muhafaza etmekte ise de Te-pedelen de Avlonyayı muhafaza etmektedir.
İtalyan Mukabil Taarruzları Tard edildi
Atina. 15 (A.A.) — Yunan hükümeti namma beyanatta bulunmaya mezun bir zat, dün akşam, şunları söylemiştir :
Küçük mikyasta İtalyan mukabil hücumları düşmana ağır zayiat verdirilerek tardedrlmişrir. Yunanlılar tarafından alman esirler içinde iki subay vardır. Pazartesi günü iğtmam edilen 4 tanktan üç tanesi derhal İtalyanlara karşı kuflarrrlmıştır.
Bir Miktar Esir Alındı
Atina, 15 (A.A) — Dön akşam neşredilen 80 numaralı resmt Yunan tefcliği:
Cephede mahdut bir faaliyet olmuştur. Bir miktar esir alınmıştır.
Hava Akını
Londra. 15 (A.A.) — Salı gecesi Almanların Plymouth'a yaptıkları akın hakkında Press Association muJıarriri telefonla şu malûmatı vermektedir:
Şeirir, siv3 halkın gayreti sayesindedir ki bir felâketten kurtuldu. 30 kadar düşrnan bombardıman tayyaresinin ilk gözükmesile binlerce yangın bombası yağmağa başlamıştır, ilk düşman tayyare filosundan sonra gelen ağır bomıbandrman tayyareleri yüksek infilâk bombalarını atmışlardır. Bu bombardımana rağmen, itfaiye takımları azimle işe koyulmuşlar ve geceyansmdan biraz sonra yarrgın mevzileştirıimiş bulunuyordu. Şafak sökjned en ewel de ateşler kamilen söndürülmüştür. Sah günü Plyrmouth mutat üzere işi ve gücüvle meşgul oluyordu. Ana caddeler hergünkü iş manzarasını arzediyordu.
İngilterede 700 Antrenman
Filo
su
İngilterenin Harp Gayeleri
Londra, 15 (A-A.) — Reoterin diplomatik muhabiri yazıyor:
İngiltere hükümetinden birçok defa harp gayelerini bildirmem istenmiştir. Yüksek mahfillerde, bu hususta «sulh gayelcrt> kelimelerini kullanmak tercih edilmektedir.
B. Çörçtlın bu hususta yakında iptidai beyanatta bulunması muhte-
Londra. 15 (A.A.) — 700 bin genç arasından tayyare personeli yetiştirmek isteyen yeni İngüiz hava antrenman teşkilâtının ihdası Îrrgiliz gençliği tarafından şevkle karşılanmışın. Star gazete, sinin havacılık işlerinde ihtisası o-lan muharririnin yazdığı gibi bu yeni teşkilât için 700 antrenman filosu vücude getirilebileceği aşikârdır. Yeni projenin resmî tatbik tarihi olan I şubattan pek az zaman sonra bu maksada varılacağı şüphesizdir. 20 kânunusanide büyük bîr kısmı eski hava müdafaa teşkilâtına mensup olmak tize re 2 300 hava filosunun Air CounciTe kaydedilmek isteyecekleri muhakkaktır.
Kayakçı Öğretmen Yetiştirilecek
Ankara, 15 (Hususi) — Beden terbiyesi genel d^ktöriügü kayakçı öğretmen yetiştirmek üzere 15 kişilik bir kadro hazırlamıştır. Kadro İcra Vekiîlori heyetince görüşülmek üzere Maliye Vekâletince tetkik edilmektedir.
1
lir
Ege Tütün Piyasası
Ankara, 15 (A.A.) — Haber aldırımıza göre, dün Ege mmtakasmda tütün piyasası açıhmş, mutat alıcılardan başka hükümetçe ittihaz edilen kararlara tevfikan müdahale mubayaa tı De tavrrf edilmiş olan müesseseler de mubayaatm m daha geniş mikyasta İcra edilmesi ve bankalarca lüzumlu finansmanın temini için yçmi tedbirler alınmış olup bunlar bugün ait ordugu mahallere tebliğ edilmiş bulanmaktadır.
Ayvalık, 15 (A.A.) — Burada tütün piyasajn 76 kuruştan açılmıştır, Satışlar gevşektir.
Muğla, 15 (A.A.) — Dün Muğla ve Milâsta tütün piyasası 80 kuruştan açümıştrr. Gert Borovali ve yerli ürünler kumpanya ve şirketleri piyasaya İştirak etmişlerse de piyanda
henüı btto h*jBM*-*t görülmoçıişUr.
18
2619
93
V ATAIT
16 - 1 - 941
Adliqede:
İdamı Atlatınca
Otuz Sene Hapis Bile Mahkûmun Yüzüne Renk Ver m iye Kâfi Geldi
Birinci Ağırceza mahkemesi dün bir aşk faciasının duruşmasını sona eriştirdi. 9 38 senesi a-ğustosunun altınca günü Afyon-karahisarlı Hacı İbrahim Haydarda Alimelek sokağında oturan Makbule Binnaz isminde eski metresinin gırtlağını jilede kuzu gibi keserek öldürmüştü.
Makbule Binnaz, Türkistan muhacirlerinden çok güzel bir kadındır. Bir müddet Hacı İb-rahimle beraber metres hayatı yaşamıştır. Hacı İbrahim başka bir meseleden dolay* hapı-saneye girince MaJcbtrle Bmnaz Mustafa isminde bir gençle sevişmiş ve onunla yaşamaya başlamıştır. Hacı İbrahim hapisaneden çıktıktan sonra eski dostunu brr gölge gibi takip etmeye başlamış ve rakibinin evine eroin ve esrar gibi memnu şeyler saklamak su-retile onu tevkif ettirdikten sonra tekrar Makbule üe birleşmek yollarını aramış ve muvaffak olama, ymca da Makbule Binna-zı öldürmüştür. Dün iki jandarma Hac* lbrahimi hâkimlerin önüne çıkardılar. Müddeiumumilik evvelce idamını istemişti. Mahkeme kararını tefhim edecekti. Hacı Jbrahi-min rengi balmumu gibi sar-amus tı, nefes almıyorrouş gibi hâkimlerin önünde duruyordu. Ress Bürhanettin:
— Kararını vereceğiz ibrahim. Fakat hulasaten evveli bökmü anlatayım. Sonra tererruotıru dinlersin. Sana ölüm cezası yerme 30 sene hapis cezası verdik, dedi.
ibrahimin derin bir nefes aldı-
ğı görüldü. Reis hazırlanan karan bizzat okuyordu. Satırlar ilerledikçe mahkûmun yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı. Hüküm bitmiş. İki jandarma o-nu dışarıya çıkardılar. Hacı İbrahim paketinden bir sigara çıkardı, yaktıktan sonra:
— Kelleyi kurtardık. Çıkmayan canda ümit vardır.. 30 sene de geçer, dedi ve derin bir huzur içinde sigarasını bitirdi.
Neticelenen Bir Zimmet Davası
Birinci ağır ceza mahkemesi sahte veertca, muHur ve im-za yaparak mükerrer maaş tahakkuk ve tediye ettirdikleri iddia olunan Bminonü MabnikMı4i Hüseyinle, muhasebe kâtibi !:-.:-•¦» ve mutemet îscrwwi Hakkı ve K mm hakkındaki davayı bitirdi. Bunlar saMe vesikalar yaparak hazinenin 2341 lira 62 kuruşunu zimmetine geçirdikleri iddia ediliyordu. Butrhmtan İzset 3 sene 6 ay, İsmail Hakkı rie Kûam brrer ay hapae mah-kûm ofthıtar. Msdmüdflrtl Hüseyin beraat- kararı aldı. raaet tamamen, lamatt Hakkı ile Kâzım üçer ay me-murryetten mahrumrjrete de mahkûm oklular.
Baro Umumî Heyeti Taplaroyor
Baro umumi heyeti cumartesi gtt-nü saat orv dörtte Eminönü Haike-vinde tefiftamntya davet edrlmjştir. Bu topftaatKte mnokkl Hapk meae-
lolcr tetkik edilecektir. Rııznamedc yazıhanelerin evsafı hakkında talimatnamenin tetkiki de tauvOn sandığı meselesi de vardır. Toplantının çok mUnakaşalı olacağı tahmin edilmektedir.
Meşhut Suçlar Azaldı
Meşhut suçlar son günlerde çok azalmıştır. Dün ve evvelki gün meşhut suçlar mahkemelerine hiçbir dava aksetmemiştir. Meşhut suçlar mahkemeleri yUbaşı gecesi içlenen suçların muhakemesHe rncçgui oluyorlar. Yalnız Sultanahmet sulh birinci ceza mahkemesi bu çeşit sekiz davaya bakmıştır. Suçluların hepsi:
— Yılbaşı gecesi parafnz ve aç kaldık. Herkes egienrrken biz de çaldık, diyorlardı.
Vapurcular Arasında-.
Köstence önünde Türk bandıralı Yekta vapurunu batıran te*eç bandındı İrertyan    vapuru   baklandaki
tazminat davası asliye IMnaMicaret mahkemesinde son safhasına >gh mfrş-tlr. Yekta vapummun sahlpJeri 70 bin Hrelık bir tazminat isttyortardı.
Zabıta Haberleri:
Düşerek Öld u
Arnavutköyde oturan 50 yadlarında Nuri Kısa isminde biri a-yağında nalınla evde dolaşmakta iken düşerek başından ağır surette yarlanmıştır. Nuri cankurtaran otomobilile  Beyoğlu hastanesine
kaldırışmışsa da biraz sonra ölmüştür.
İt Istinyede Yenryol sokağında I 1 numaralı evde oturan Ma-rika isminde yaşlı bir kadın mangalın önünde ısınmakta iken etekleri tutuşarak muhtelif yerlerinden fena halde yanmıştır. Mari-ka Beyoğlu hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
İt Galatada oturan Nevzat isminde biri btr alacak yüzünden çıkan kavga neticesinde aynı semtte oturan Nihat YHmazı bıçakla ağır surett« yarlamıştır.
İt Tophanede Karabaş mahallesinde oturan Ali Demir bir iş yüzünden çıkan kavga neticesinde aynı yerde oturan Salahatin Tekini bıçakla muhtelif yerlerinden ağır surette yaralamıştır. Sa-lâhattin Beyoğlu hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmış, A-
H yakalanarak tahkikata başlanmıştır.
İt Kdıköyde oturan Osman a-dında bir amele odasında man-gaWa yaktığı kömürden zehirlenmiş, hastaneye kaldırılarak tedavi artına alınmıştır. Ehli vukuf da l*enyan vapnınu ha- -o
ZJS^JZSZr™**^ Sedenin Cenızesii
ött Doğan Çocuk
YeşHdirekte oturan Bayan Dudu dün öttl bir çocuk dogwrrouat*r. Müd-deiumumttik bu doğuma ^üptıeli gördüğü İçin Tıbbı Adil Enver Karana ölü çocuğu tetkik ettirmiştir. Tıbbı Adrl ce8edin-Moe©a kaMınknasma tuzum gtjetenıriytfcı. Vartlecck rapor vasiyeti aydmrataoaktrr.
Askerlik İşleri
Maarif Haberleri:
Yeşilköy Kimsesiz Çocuktar Yurdu
Maarif müdüriyeti    tararından I kuttağu ywz otuz faJtır talebe irin
Antakyada Şiddetli
tesis edilmiş olan «Yeşilköy Kimsesiz Çocukları Kurtarma Yurdu* mütehassıs heyeti dün. Maarif müdürünün rıyaaeti allında toplanmış, şunları kararlaştırmıştır:
1 — Mektepteki mürebMer çıkartılacak, onların yerme muallimler tayin edilecektir. '
2 — Mektebin ateryelerinde muvaffak olan talebeler, milli fabrika ve müesseselere yerleştirilecektir.
3 — Halen, mektepte normal ve anormal talebeler bir arada bulunmaktadır. Normal taJel>eler, ayrılarak masrafları istanbul Vilâyeti tarafından verilmek üzere şehir ve köy yatı 'mekteplerine yerleştirilecektir.
4 — Mektepten ayrılmak isteyen talebeler, ancak doktor raporu üzerine ayrılabileceklerdir.
Köy Yatı   Mekteplerinde İstanbul Vilâyeti, masrafını rerek köy yatı mekteplerinde
bu sene otı bin kira tahsis et m ve ba paranın beş böı sekiz yüz lirası iki ffün evvel    verilmiştir. Talebelere ayakkabı,  elbise    ve çamaşır ¡ eritmiştir.
Üniversitede Bîr Konferans
Fen Fakültesi umumi fizik profesörü Fooche, dün Üniversitede «Fizik ve harp* mevzuu üzerine bir konferans germiştir, fcçmuallnnlerin Bir Toplantısı
İstanbul ilkmektep başmuallim leri yarın Eminönü Haflcevinde toplanarak, talebe veHlerrle idare memurlarının değil, bizzat muallimlerin temas etmesini kararlaştıracaktır. Yüksek Ticaretin 58 inci Yık
Yüksek İktisat xe Ticaret mektebinin 58 inci yıldönümü müna-
sebetile bugün mektepte bir tören yapılacaktır. Törende Maarif VekiK Hasan Ali Yücel de bulunacaktır. Aynj günün gecesinde Taksim Belecriye bahçesinde bir çay ziyafeti ve balo verilecektir.
Yağmurlar
Sekiz Otel Pisliklerinden Kapatılıyor
Belediye zabıta memurları Sir-| Sonra Belediye bütün kabahati keçideki bütün otelleri teftiş et-  bize yüklüyor.  Müşterilerin    hiç
misler ve 15 otelin yataklarım pis ve bitli buldukları için kapatma kararı vermişlerdir. Sultanahmet sulh birinci ceza mahkemesi dün cezaya uğrayan otelcilerin itirazlarını tetkik etti. Sekizinin itirazlarını varit görmdei. Yedisinin itirazlarını kaj^ul etti.
Bazı otel sahipleri kendilerini müdafaa ederlerken diyorlardı ki:
— Biz 50 kuruşa, altmış kuruşa bir yatak kiralıyoruz* Eğer her-gün çamaşır yıkatacak ve her müşterinin çarşaflarını değiştirecek olursak iflâs ederiz. Biz öyle müşteriler biliyoruz ki gece kar gibi temiz yatakta yatarlar, sabahleyin de çizmelerini, ayakkap-larını çarşafa    sileıek    giderler.
kabahati yok mu? Onlar niçin bitleniyorlar. Belediye sokaklarda gelip geçenlerin gömleklerini de muayene etsin, bitli insanlara ceza versin. Bit denilen mahlûk öyle şeydir ki bir yatağın bütün çarşaflarını değiştirdiğimiz halde yorganın üstünde kalır, sabun kokusunu duyunca çarşafa gfçer... Eskiden söylendiği gibi bir topal bit bir gecede kırk yastık değiştirecek kadar süratli yürür. Biz elimizden gelen dikkati ve itinayı gösteriyoruz. Fakat bitli müşterilere ne diyelim?
Sekiz otelci hakkındaki itiraz reddedildiği için bunlar bugünden itibaren kapatılacaktır.
Beyoğlu Halkevinde
Kitap S:rgisi Bugün Açılacak
Bugün saat 10.30 da Beyoğlu Halkevinde bir kitap sergisi açılacaktır. Bir hafta sonra gene Beyoğlu Halkevinde ilk defa olarak bir karikatür sergisi açılmasına karar verilmiştir. Bu sergiye karikatüristler asgarî on eserle iştirak edeceklerdir. Şimdiki halde on karikatürcümüz müracaatta bulunmuştur.
Tamir Edilecek
VATAN Gazetesi
İLAN FİYATLARI Kuruş
Başlık makta olarak 750
1 İnci Sayla Santimi 500
2 .»      » 350
8   »      » 800
4   »      » 100
5      »            3» 75'
6   »      » 50
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik     6 aylık    8 aylık     Aylık
1400        750        400 İstanbul 48i Kadıköy I ve Ba. memleketler:
100 Kr
kırköy 3 üncü okulların tamiratına karar verilmiş olduğundan derhal tamirata başlanacaktır.
Senelik     6 aylık     S aylık     Aylık
2Y*0
14 U)
800 Kr.   yoktur
Antakya (Vatan) — Bir haf-tadanberi durmadan yağan şiddetli yağmurlardan haşirle gelen seller büyük tahribat yapmıştır.
Defne şelâlepmdeki şehir su deposu müthiş suretle harap olmuş ve deponun büyük bir kısmı ile etraftaki ağaçları, değirmenleri sürüklemiştir. Defne şelâlelerin-deki vaziyet fecidir. Deponun ha-1 rap olması yüzünden şehrin suyu kesilmiş ve şehir susuz kalmıştır.
Belediye faaliyete geçerek deponun muvakkat bir zaman için şehre su temin edebilmek maksa-dile ameleler göndermiştir.
Diğer taraftan seller Harbiye üe Yayladağı arasındaki şoseyi sular tahrip etmiş, bazı köprüler hasara uğramış ve bu yüzden münakale   durmuştur.
Seller demir köprü civarında da mühim tahribat yapmıştır. Bohşun köyü mezruatı sular altında kalmıştır. Asi nehri çok yükselmiş, demir köprü civarında bazı araziyi istilâ etmiştir. Demir köprü ile Antakya arasındaki şosenin büyük bir kısmı sular altında kalmıştır.
Süveydiye mıntakasında da bir çok köyjeri sular basrruçtır. İnsan ve hayvan zayiatı yoktur.
Antakya (Vatan) — Valinin riyasetinde toplanan komisyon bu ayın on ikisinden itibaren şehrimizde kırma undan tek ekmek u-sulünün kabulüne karar vermişti Bu karar tatbik edilmeye başlanmış ve şehrimizde tek ekmek pişirilmiştir.
Ekmek kalite itibarile çok iyidir ve kilosu 12 kuruştan »atılmaktadır.
İt Dağıtılacağı evvelce haber verilen dokuma el tezgâhlarından 100 adedi şehrimize gelmiştir. Bu tezgâhlar nüfusu çok olan köylere dağıtılacaktır.
Yunanistan d a Tütün Az
İzmir, (Hususî) — Yunan tütün rekoltesi hakkında şehrimiz ticaret odasına bir rapor gelmiştir. Raporda ezcümle deniliyor ki:
Zeriyat sahasının tahdit edilmiş olması ve yaz aylarında havanın iyi geçmemesi dolayısile Yunanistanın 1940 senesi tütün rekoltesinin kısmen müteessir olduğu söylenmektedir. Yunan tütün istihsalâtı 1939 yılında 44 mil yon okka olduğu halde bu sene 36 milyon okka tahmin edilmektedir. Yeni yıl mahsulü, idrâk ba. kımından muhtelif vaziyetler ar-zetmektedir. Makedonya, Tesal-ya ve Adalarda yetişen tütünler daha erken kaldırıldığı halde garbı Trakya ile orta ve garbi Ma kedonyada rekolte, seferberlik neticesinde bir müddet gecikmiştir.
Yunanistan harbinin de tütün satışlarına tesirden hâli kalmıya-cağı şüphesiz sayılmaktadır.
Dün Kaldırıldı
Memleketimizde ilk sinemayı açan, i ilimcilik saj^atsmda ilk hareketi yapan Kemal Filim müessesesi sahibi Kemal Seden anî o-larak vefat etmiş ve dün cenazesi İstiklâl caddesindeki evinden kaldırılarak Eyübe defnedilmiştir.
Cenazede bir çok tanınmış zevatla birlikte Şehir tiyatrosu sanatkârları ve bütün sinemacılar bulunmuştur.
Kardeşi mühendis Süle.yman Seden le ftlrm çilerimizden Şak ir Sedene ve ailesine tazryetlerimizı
Toklamaya Davet
Kadıköy   AAkerllk   Şubesinden :
1 — Bu yû askerlik çağına girmiş 337 dofcumlularm Qk yoklamalarına 17/2. kanun/041 Urihlndeu İtibaren başlanacaktır.
2 — Bu doğumluların haftanın tek sayılı günlerinde (cumartesi pazar hariç) 9 dan 12 ye kadar nüfus cüzdanı ve 4 adet ince kağıda çekilmiş vealka fotograflarile birlikte şubeye mllracaatla yoklamalarını yaptırmaları. (Tahsilde olanlar okul İdaresinden tasdikli vesika getireceklerdir)
3 — Gehmlyenler hakkında askerlik mükellefiyet kanununun 83 . maddesi tatbik edilecektir.
4 — Şubemize mensup 312 - 335 doğumlu İhtiyat ve ruhsatlı eratın yoklamalarına da 17/11. kânun/941 den itibaren başlanacaktır.
5 — Doğumlarına göre aşağıda gösterilen günlerde (Curmırtesl ve pazar hariç) 9 dan 12 ye kadar yoklamalarını yaptırmalarını,
6 — Oebniyenler hakkında Awker-iik mükellefiyet kanununun 94. cü maddesi tatbik ed*>ece£i ilan orunur. 17/1/941 21/1/941 23/1/941 27/1/M1 59/1/941 31/l/9fl
4/2/941 6/2/941
12/2/941 14/2/941 lS/2/Wl
2H/3/ÎH1
26/2/941 28/7/941 4/3/941 6/3/941 10/3/9*1 12/3/941
14/3/9U 1^/3^941 20/V941
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji, Kırıklık ve Bütün Ağrılarınızı Derbal Keser
gg.     tcibmd* gOode 3 kaş» alınabilir. TAkLiTLERİNOEN SAKININIZ. HFR   VERDF.   PULLU   KUT(XARI   ISRARLA   İSTEYİNİZ
312 20/1/941 313
313 22/1/D41 314
314 24/1/941 315
316 2S/1/941 316
3t€ 39/1/941 317
3M 3/2/941 318
3OT 5/2/941 319
7/2'941 320

321 11/2/941 321
322 13/2/911 322
323 Î7/2/941 323
324 19/2/941 321
325 21/2/911 325
326 25/2/941 326
327 27/2/941 327
328 3/3/941 328
329 5/3/941 329
330 7/3/941 330
331 11/3/941 331
332 13/3/941 332
333 17/3/941 333
334 19/3/941 334
335 Ruhsatlı
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli (4000) lira olan 10000 adet küçük ve 20000 adet de büyük hasır süpürge (23/1/1941) Perşembe gUnll saat (10,45) onu kırk beşte Hay darp as ad a Gar binası dahilindeki komisyon tarafından pazarlık usulile satın alınacaktır.
Bu İşe girmek İsteyenlerin (60(r) liralık kafi teminat va kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte pazarlık günü saatine kadar komisyona müracaatları lazımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.      (126)
Yeni Neşriyat:
Denizyolları ve Limanları mecmuası — Bu kıymetli mecmuanın yedinci sayısı çıkmıştır. Çok istifadeli mtindericatı arasında denizciliğe art krymetü makaleler vardır. Fiyatı 20 kuruştur.
mevm TASARRUF HESAPL
İKRAMİYE
-t Liralık
7   2000 2C.X—
3   1C00 30O.—
2    750 1500.—
/     600 2000.—
8    250 2000.—
35    100 3500—
80      50 •;0C0.—
300      20 —- 6000.—
I YUNANİSTANA İRSALAT
Yurvanrstana her nevi eşya irsalini kabul ederiz.
I Müracaat yen-. TÜRK-ELLAS Tüı* Anonim Sirkeli
redi Liyone hanı, Galata, Telefon: 44637-8
ŞEHİR   TIYAIEORU    TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA ,  _'     İSTİKLÂL, CADDESİN D S
DUAM   KISMİ KOMEDİ   KIS M 1
BU AKŞAM BU    AKŞAM
Saat 20,30 da
Saat 20,30 da ABDAL
Dotoyevskl
PAŞA    HAZRETLERİ
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para bU
riktırmiş olmaz, aynı zamanda *»lîKinj2j <Je denemi}
olursunuz.
il fideler:   4 Şubat, t Mayıs, 1 Ajcıstos, 3 ikinci teşrin tarihlerinde   sapılır.
Kumbaralı ve kumbarasız hesaplarında en az elli llru-.ı bulunanlar kuraya dahil edilirler
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Ahmet   Emin   YALMAN Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
Cumhuriyet Merkez Bankasından
7 İkinci Kânun 1941 VAZİYETİ
AKTİF Lira • Lira
Kasa:
Altın: Safi kilogram       72.603.011 102.121.943,69 12.175.689,50 2.407.332,73 117.004.965,92
Dahildeki Muhabirler:
279.540,09 279.540.09
Hariçteki Muhabirler: Altın: Safi kilogram        5.010.756 Altına tahvili kabil serbest dov.zlcr 7.048.029.54
Diğer dövizler ve Borçlu kliring 31.850*395,45 38.898.424,99
Hazîne Tahvilleri: Deruhte edi. evrakı nakdiye karşılığı 158.748.563,—
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vaki tediyat 19.923.781,— 138.824.782,—
Senedat Cüzdanı: Ticarî senetler.....« 260.334.664,09 260.334.664,09
Esham ve Tahvilât Cüzdanı: (Deruhte edilen evrakı nakdl-\ —   iyenin karşılığı esham ve tah-(vilat (itibari kıymetle). B — Serbest esham ve tahvilat   . 46.237.990,93 8.400.268.08 54.638.265.01
Avanslar: Altın ve döviz üzerine avans   . Tahvilât üzerine avans  .... Hazineye kısa vadeli avans . Hazineye 3850 No. lu Kanuna göre açılan altın karşılıklı   avans  .    . 8.859,1 \ 7.808.722, 424.000, 114.584.926," 122.826.507,89
4 500000.—
M *                «      v v , 9.824.526.58
Yekûn 747.131 676,57
PASİF
Sermaye:.........
İhtiyat Akçesi:
Âdi ve fevkalade
Hususî   .
Tedavüldeki Banknotlar:
Deruhte edilen evrakı nakdiye .    .
Kanunun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vâki tediyat
Deruhte edilen evrakı nakdiye bakiyesi .........
Karşılığı   tamamen   altm   olarak üâveten tedavüle vazedilen .
Reeskont mukabili ilâveten tedavüle vazedilen.......•
Hazineye yapılan altın karşılıklı a-
vans mukabili 3902 No. U kanun mucibince ilâveten tedavüle vazedilen
Mevduat:
Türk Lirası...... ' •
Altın: Safi Klg. 876.809
3850 No. lu kanuna göre hazineye acılan avans ra ak ah ili tevdi olunan altınlar:
Safi Kilg. 55.541.930
Döviz Taahhüdatı:
Altına tahvili kabil dövizler . . Diğer dövizler ve alacaklı kliring bakiyeleri.......
Muhtelif:
Ura Lira
15.000.000,—
6.188.666,15 6.000.000.— 12.188.966,15
158.74&563,—
19.923.781.—
138.824.782,—
17.000.000,—
249.606.000,— 1 A a aa a aa 418.824.782,-
¦mnırrı iw
7^409.730,75 L233...U-J ^«£61X031,31
78,124.167,90 Î8.124.167,P0V
31.823.888.09 31.823.888,09
111.527.139.121

Yekûn 747.131.676,57
1 Temmuz 1938 tarihinden itibaren: Iskonto haddi %4 Altın üzerine avans
%