CUMARTESİ 15
ŞUBAT 1941
VATAN EVİ
CACALOCLU  No.   82
TELEFON: 24136 TELGRAT: VATAN ist.
BAŞ MUHAKKİKİ
AHMET EMtN TAL!
i I
Ankaradan Reportal
İlk Çocuk Klübü
Yazan: Ahmet Emin Yalman
Fiyatı: 5 Kuruş
Savı: 176
Bazı Vilâyetlerde ve Kazalarda Müstahsil Elinde Bulunan Bir Kısım Hububata Elkonuyor. Elkoymak Demek Bedava Almak Veya Malı Müsadere Etmek Demek Değildir.
Hükümet, Hububatın Fazlasını Peşin Para ile Alıyor
Niçin Buna Lüzum Görüldü ? Çünkü..
2 - Köylünün İstihlâk İhtiyacının Derecesini
k Istiyoı
1 - Hükümet, Hububat Stokunun
Mikdarını Öğrenmek İstiyor
Ankara, 14 (Hususî Muhabirimiz-Iden telefonla) — Müstahsil elinde bulunan tohumlukla yemeklik ihtiyaçlarından fazla olan hububatın el konma hükümlerine tâbi tutulması hakkındaki kararname bugün meri-|yete girmiştir.
Aşağıda isimleri vazıh vilâyetler, İve kazalar hudutları dahilinde kendisine veya başkasına ait arazide {ziraat yapan ve yahut arazi, para, çift hayvanı, tohum ve saire [vermek suretile ziraate iştirak eden resmi ve hususi bilûmum hükmi şahıslar bu kararname hükümlerini I mahallerinde ilân tarihinden itibaren
Diğer Mühim
B
Kararlar Şunlardır:
Harp silah ve mühimmatı yapan müesseseler kontrol edilecek.
Pamuk ipliklerimiz için İktisat Vekâletine ^.eni§ salâhiyet verildi.
Hükümetin un stokları vücude getirme-sindeki karar meriyet mevkiine girdi.
mu
grenme
nihayet beş gün zarfında bütün buğday, çavdar, arpa ve yulaflarının bulunduğu yerleri milli korunma kanununun 31 inci maddesinin son fıkrası mucibince bîr beyanname ile bildir-
miye mecbur tutulmuşlardır.
Vilâyetler şunlardır:
Ankara, Afyon Karahisar, Amasya, Burdur, Çorum, Denizli, Diyarı-bakır, Eskişehir,   İsparta, Kayseri,
Kırşehir, Kütahya, Mardin, Niğde, Sivas, Urfa ve Yozgat.
Bundan başka Bilecik vilâyetinin! Bozöyük kazası, Çankırı vilâyetinin merkez; kazası, Tokat vilâyetinin merkez kazası Ue Artovo, Erbaa ve| Tire kazaları, Konya vilâyetinin mer kez kaz asile Beyşehir, Cihanbeyli, Çumra, ErefH, Hjrın, Kadınhan, Karaman, Karapınar ve Seyhan kazaları.
Hakiki şahıslar İçin hanesi halkı, ve İşçilerinin adedi,   resmi şahıslar için de müessese   Maresl   Ue İdare emrinde müstahdem amelenin ne inik (Devamı Sa. fi, Sü. 1 de) XX
Japonyanın tehdit ettiği mıntakalarda Amerikan menfaatle
sistem   muhriplerden   bir   filo...
Se'ânijje d
I
ravauı
tl
Erkânıharpler
Albay Donavan'ın Türki-yede vardığı kanaat: cBüyük çapta adam, teker teker her yerde var. Fakat bu kadar çorunun iş başında toplandığını ve takım halinde çalışarak bir memleketin mukadderatını yüksek hedeflere göre idare e-debildiğini hiçbir yerde görmedim.»
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
Birkaç gündür Ankarada idim. Orada, en ziyade ecnebi diplomatları ve gazetecüeri arasında, elimden geldiği kadar çok temaslarda bulundum. Çünkü bu sırada kendimizi başkalarının gözile görmekte faide olduğunu sanıyorum.
Her tarafta karşılaştığım His şu oldu: Hâ<ksel*er 'karşrpında Ankaranın gösterdiği sükûna, soğuk kana, anlayış ve tedbire hayranlık... I
Bir ecnebi diplomat bana dedi ki:
— Ben bu memleketi âdeta ikinci bir vatan biliyorum. Vatanım gibi seviyorum ve vaziyete hâkim kalmakta gösterdiği kudret karcısında hayranlık duyuyorum. Teıâş ve heyecan âcizlerin ve küçük çapta insanların kârıdır. Telâşlı bir insanın gözlerini sis bağlar, ancak günün hâdisesini görür, ona göre acele kararlar verir. Gemisini kendi hedefine göre sürekli bir şekilde idare e-decek yerde hâdiselerin ceryanı-na kaptırır ve karaya oturtur. Telâşa ve teeire kapılmamak ve uzağı görerek kuvvetlerim ida. re etmek, büyük çapta msanların kârıdır.
İşiz Türkıyenin mukadderatı, nın mesuliyetini cesaretle, fakat ayni zamanda soğuk kanla ve bilgi ve tecrübe ile taşıyanlar, boyie büyük çapta insanlardır.»
Amerikanın hususî (mümessili Albay Donavan, geçen harta Ankaradan geımış, geçmiştir. Amerikanın, bu zatı, ortalığı gözden geçirmek maksadile tâ Balkanlara göndermesinin hikmeti, görüş kabiliyetinin pek yüksek olmasındadır.
Amerikanın yüz otuz milyon insanı arasında görüş kudreti en yüksek diye seçilen adamın bizim hakkımızda ne yolda bir in-tıbaa vardığına merak ettim. Ortalığı araştırdım. Meğer tanıdığı bir ecnebi gazeteciye içini dökmüş ve demiş ki:
— Ankara beni hayran bıraktı. Burada hâdiseleri soğuk kanla gören ve vaziyete daima hâkim
(Devamı: Su. 5, Sü. 7 de) +
Makedonya Komitacıları
Almanyanın
Emridir
Berlin, Kral Borisi Tazyik İçin Düşman larını Kullanıyor
Selâniği ZableU m ek İçin Hangi Yol Kullanılabilir
Yunan Ordusu Dün de Parlak Bir Zafer Kazandı!
Makedonya komitacıları vasıtuslle tazyik edildiği söylenen KRAL BOR İS
Londra, 14 (A.A.) — Time» in diplomasi muhabiri, yazıyor:
«tstilâ etmek tasavvurunda bulunduğu memleketlerin maneviyatını kırmak, bu memleketleri tethiş etmek Hitler'in mutat ma-nevrasıdır. Hitler'in Bulgaristana karşı da aynı teşebbüste bulundu-ğa görülmektedir. Hitler daha evvelden Makedonya komitaları ile temasa girişmiştir. Bu komitaların başları, Almanyada veya Almanyanın işgali altında bulunan memleketlerde olup Kral Bo-ris'e düşmandırlar ve Hitler'in elinde alet olabilirler. Almanlar, Bulgaribtanı istilâ etsinler, etmesinler, Balkanlardaki başlıca gayeleri, İtalya ile sulh akdine icbaı etmek için Yunanistanı korkutmaktır. Almanlar, bu noktada bir psikoloji hatasına düşüyorlar.»
Daily Herald'ın diplomasi muhabiri, yazıyor:
«Almanlar, Balkanlarda dehşet ve bozgunculuk tevlit etmeğe
uğraşıyorlar,  zira  Balkanları  el-(Devamı: 8a. 5, SU. 3 te) *
Franlcoya karsı   tanrına t   yapmıya karar verip vermediği anlaklara ryan SABIK KRAL ALFONS
Alphons
Yerini oğluna Veriyor?
İspanyayı da Krallık An'anesine Devama Davet Ediyor
Franco Seyahatini
Kısa Kesip Madrit'e Döndü
Lizbon, 14 (A.A.) — Sabık ispanya Kralı Onüçüncü Al-phonse bir beyannaıme neşre*-m içtir. Bu beyannamenin başlıca parçaları şunlardır:
«— I arihin bana verdiği mukaddes hakların hic birinden feragat etmeksizin, 14 nisanda hükümdarlık salâhiyetlerimin istimalinden sarfınazar etmek sureti, le vatani vazifemi yaptım. Bu karar sayesindedir ki bugün hiç kimse krallık rejimile saltanat ha. nedanının menfaatlerini korumak
için  İspanyol    kanı    akıtıldığım (Devamı: Sa. 5, Mü. •£ de) + ¦
Avlonya Düşmek Üzeredir. Ordu Draça Yürüyor
7,000 İtalyan Askeri Daha Esir Edildi
Nereaen
Salabilirler ?
Eğer Yugoslavyaya ilişmemek İsterlerse Rupel Boğazından Bir Geçit Bulabilirler
Londra, 14 (A.A.) — Times gazetesinin askeri muhabirinin işaret ettiği veçhile haritaya şöyle bir bakmak, Bulgaristan içinde Almanyanın yapacağı bir ileri hareketin Yunanistan için tenkil edeceği tehdidin mahiyetimi anlamağa kafidir. Hattâ naziler, rahat duran bir memleketin fn-tınadan kurtulabileceği ümidini tevlit etmekten ibaret olan prensi-pe tevfikan derhal Yugoslavyaya hücum etmemiye karar verecek olurlarsa Rupel boğazından Selânlğe doğru bir yol bulabilirler, şayet Yugoslavyaya hücum edecek olurlarsa Yu-nanifitanın maruz kalacağı tehdit daha kati olur. Almanyanın Balkanlarda atılacağı bir maceranın Büyük Britanyaya karşı yapılacak taarruzun teferruatından olacağı öteden-berl meydanda olan bir keyfiyettir. Bir noktai nazara göre, Romanya, mükemmel bir hareket üssü teşkil etmektedir. Çünkü orada petrol var-(Devamı: Sa. 5t Sü. S te) X
Almanlar Bulgaristana Girerlerse...
rirri korumağa memur   son
?¦Salzburg Mülakat
Yugoslav Başvekili Hitlerle 3 Saat
T?
Kendisine bağlanan son Ümitleri de bona etkaran İtalyan Başkumandanı
KAVALLERO
Atina, 14 (A.A.) — A-tina radyosunun bu akşam verdiği haberlere göre, Yunan ordusu bugün Arnavutlukta 130 kilometrelik bir cephede taarruzuna devam etmiş
(Devamı Sa. 5, SU. 5 dc) ^
İngiltere Siyasî Münasebetini Kesecek
Londra, 14 (A.A.) — İngiliz radyosu bu akşam Sofya mahrecilo şu telgrafı vermiştir:
lngllterenln Bulgaristan elçisi Ren deli, aşağıdaki beyanatın neşrine mezuniyet vermiştir:
«Eğer Almanlar Btılgaristam işgal eyler ve müttefiklerimize karşı bir üs haline rfrağ ederlerse, İngiltere, derhal Bulgaristanla diplomutik mü nusebetlerlni kesmek ve lüzumlu addedeceği bütün tedbirleri almak mecburiyetinde kalacaktm>
uzak Şarkta   beliren tehditlere cevap vermesi beklenen ROOSEVELT
Uzak Şarkta
Japonya ile Amerika Harbi Başlıyabilir
Tokyo, Deniz, Hava ve Kara Kuvvetleri Sevk Etmektedir
Konuşlu
Resmî Tebliğ, Umumi Merakı Ta t m in Etm iy o r
Svet ko viç Belgrada Döndü
Salzburg, 14 (A.A.) — Yugoslavya Başvekili Tsvetkovtc. ve
Hariciye Nazın Cincar   Marko-vlç, bugün öğleye doğru hu>u-ı trenle Saizburea gelmişler ve istasyonda Von Kibbentrop tarafından karşılanmışlardır.
Tsvetkovlc ve Markoviç öğle yemeğini Von Rlbbentrop'un Fuchl'deki köşkünde vemlnler ve İnmiş oldukları östertelchischer-hof otelinde bir mUddet istirahat ettikten sonra Berghcfa giderek saat 16,30 da Hitler tarafından kabul edilmişlerdir.
BerghoPun antresinde   Hitler, misafirleri samimi surette selâmlamış ve bir S. /s. kıtası ihtiram resmini İfa etmiştir.
(Devamı: Sa. 5, Sü. 6 da)
Japonyanın    tahşrdat   merkezini gösterir harita
Vasrngton. 14 (A.A.) —Rby-toer: Japon filosunun Hindicin îde Hayfong açıklarında toplandığına dair gelen haberlerle Avustralya nazırlarının sözleri ve U-zak Şarkta bulunan Amerikalıların memleketlerine dönmelerine dair yapılan yeni ihtar Uzak Şark
meselesini yeniden günün başlıca (Devamı: Sa. 5, Sü. 6 da) —
ı
Antoneskoya İsyan Eden Rumen Diplomatları...
"Almanya Romanya-nın Müttefiki Değil Efendisidir! „
Londra.   14  (A.A)  —    Ro
manyanın Londradaki sefareti, a-
zasının    derhal Bükreşe    avdeti
için emir almıştır. Sefaret    me-ı m¦ \ .ııııi! Sa. 5» Sü. 3 te) =
Avanti Bersaglieri!
Yazan:
Nizametftln Nazif
TEPEDELE     OĞLU
Arkadaşımız Nizamettin, iltalyan kıtalarının kaçı-finı korkaklığa değil, yanlış bir zorbalık davasını reddetmelerine atfediyor. Bu edebî yazıyı üçüncü sayfamızda okuyunuz.
İNGİLİZLER
Paraşütlerle
Sicilyaya Hücum Ettiler
«Bugün alman bir habere göre, bir talm İngilizler paraşütlerle Sicilya'ya inmişler ve hava meydanlarını, acıkeri binaları, depoları tahrip efonek »emişlerdir.
«fiîr ka'İ.yan tebliği, bu fedailerin muvaffak olamadıklarını bildirmektedir. Başka kaynaklar-dan henüz bir h<*ber gelmemiştir...> j.sit   .        \ .
«Radyo gazeteci*
r*»wfîkte İngiltere fle Amerikaya karşı cüretli bir harekete    karar verip veremiyecegi merakla beklenen Mikado, Mançukoo
İmparatoru  iie  birrîkt*
C-0D
02
4967
8
Büyük Tarihi Roman
YAZAN: M.SAMİ TEZiS
Abdi Kaptan Düşmanı Görmek için
Başını Kaldırdığı Zaman Karşısında Hızın Gördü.
mam
m1 ^
40J

w.
İM
ı •
* 4
59
Seyit Ali gözlerini kırpıştırdı. Çökük avurtlarını şişirerek acaip acaip güldü ve sonra iki elini bi-rıbirine vurarak içeriye giren siyah bir kölenin kulağına bir şeyler fıeıldadı.
Biraz sonra odaya bir ceylân ürkekliğile, her boydan; her renk ten bir düzüne esir dolduruldu. Bunlar karcılarında esirler arasın da büyük bir nüfuzu olan kethüdayı görünce her biri başka başka diyardan getirilmiş o-lan bu genç kızlar yurtlarının âdetince onu selâmladılar. Seyit Ali her biri hakkında bir hayli izahat verdi. Kiminin güzelliğini, kiminin cazibesini, kimi nin de sazdaki, rakstaki maharetini, diğer bir ba^kasmın ia?ve-sindeki tahammül edilmez kudreti sayıp döktü. Maamafih bunlar üzerinde çok durulmıyarak onlar yandaki bir odaya alınırken içeriye bir başlka esir kafilesi
getirildi.
İbsir, hepsini ayrı ayrı süzüyor, fakat bu mebzuliyet karsısında pazarda önüne bir çok güzel çeşit seriKp te içinden birini intihapta zoTİuk çeke* bir müşteri vaziyetinde tereddütten tereddüde düşüyordu.
Nihayet Seyit Ali ona dedi ki:
— Sana büyük bir dostluk eli uzatacağım, daha dokusu bu işte seni yalnız bırakmıyacağım, işin kârına da, zararına da ortak olmak işime gel'r, »en benden akıllı imişein, bu heriflere çatmakta hayli kâr var. Yarın, öbür gün birçok' vezir, kethüda, ayan ve eşraf kelleleri uçacak, konakları, kâşaneleri yağma edilecek, köleleri, cariyeleri ortaya dökülecek, umarım ki bir hayli alış veriş olacak. Sergerdelerden birkaçını tanımak faydalı olur, şimdi oltaya biraz yenn takalım kısmetimizde varsa belki iri bir balık yakalarız.
İki kafadar ^eı+ıal uyuştular ve plânı genişlettiler. Seyit Ali Pa zarın kethüdası idi. işi Şeyhe de yani asıl pazarın hâkimi mutla-kına da açmayı ve onu da sırlarına agâh etmeyi teklif etti. ( I) Kethüdanın fikrince pazarda ne-kadar iyi saz çalan, iyi rakseden esir cariye var^a, bunları hep bir araya toplıyacaklar, en güzel, en işvelileri de orta hizmetine seçip sergerdelere bir âlemi işi - nuş hazırlıyacaklardı. Eğer ağalar bu yosmalardan bir veya birkaçına rağbet eylerlerse onları kendilerine hediye edecekler ve icap ederse bu ziyafeti diğerleri takip edecekti.
Seyit Ali derhal tşc koyulmak teklifinde bulundu ve tbşire bir hayli talimat verdi. Eski çuhadar doğruca Atmeydanına varacak, isyancılar arasına katılacak, ağalara yanaşmağa savaşacak ve akşama kadar topladığı malûmatı gelip Seyit Aliye anlatacaktı.
Sonra akşam üzeri kethüda varıp ağaları şeyh namına ziyafete çağıracak ve böylelikle kafesteki kuşlardan birkaçının uçmasına bedel azılı kurtlar kapana düşürülecekti.
Eğer işler dilHahları veçjhile giderse o kurtlar körpe kuzularla avunurken berikilerin koca sürüleri beri yana aşırrvermeleri işten bile değildi.
X
Abdi Kaptan kendine bir soluk alm/ık için vakit bırakan düşmanını görmek için başını kaLdır-dığı zaman karşısında Hızın gördü ve derhal palasmı kendine siper edip :
— Yol ver geçeyim. Yoksa güzel başını koparıp köpeklere atsam yeridir diye 'homurdandı.
— Bu sevdadan vazgeç te kendini kolla Paşa Ağa. Biz düşmana kılıç sallayıp millet bayrağını engin denizlerde dolaştıran mertlerle savaşmak dilemeyiz, gel görelim kötü talih karşımıza seni çıkardı. Gönül, âleme fitne salrp şimdi kanlar gibi kafes ardında ağlaşarvlarla hesaplaşmak dilerdi. Kolla kedini I
Cenevizlilere, Venediklilere, Entdülüe küffarına karşı yirmi yıl pala sallayıp kadırga güvertelerinde kafalar uçuran Abdi kaptan hakikaten kendini kollamak ve adım adım gerilemek zorunda kalmıştı.
Hızırın adına yakışan bir şe-küde en darda kaldığı bir demde yetiştiğini ve etrafını çeviren ölüm çemberinin darmaduman edildiğini gören Patrona, ağır yükten kurtulur    kurtulmaz on-
lara doğru koştu. Hızırın son söz. leri onun kafasında yeni bir ufuk açmıştı.
Abdi Paşaya doğru haykıra-rak :
— Abdi, zalimleri himaye için bu çapkınları nereden buldun?. İşte hayatın elimde ; fakat ben levent iken benim hayatımı kurtarmıştın, bu iyiliğini unutmam. Kaptanpasalık yine sende kalacak. Fakat gel sen bizimle beraber ol,  memleketine hizmet   et.
(2).
Dedi, Abdi kaptan karşısında çarpışanla, eski levendinin birbirini tamamlıyan sözleri karşısında sersemletmiş gibiydi. Bir lâhza palasını geri çekerek ucunu yere da yadı, Hızır da hücuma fasıla vermişti. Kaptan Paşa silâhı kumların üstüne fırlattı Patrona koşarak yanına vardı ve kucaklaştılar.
Biraz evvel birbirinin canına susamış olan leventlerle, askerler de reislerinin anlaştıklarını görerek derhal silâhları bıraktılar. Şimdi biraz evvel zorlu bir muharebe meydanına dönmüş olan koca saha birbirine sarılarak ö-püşüp kucaklaşan -insanlarla dolmuş, bîrbirininı kanma susamışça -
sına saldıran erler yere düşen ar-kadaşlannın yaralarını sarmağa koyulmuşlardı,
(Arkası var)
(1) Bu pazarm şeyhi ve kethüdası ru usu hümayunla tayin, köle ve ca riyeler satıldıkça öşrü İstifa olunurdu (Saray Adetleri, Ali Rıza) 1
(2) Suphi tarihi.. j
Soruyorlar?
Bir okuyucumuz soruyor ve diyor ki:
Eskiden Tramvay şirketi talimatnamesinde beş yadından büyük olan çocuklar İçin ücret a-lınarak bilet kesilmesi tesblt e-dllraln ve tatbik olunagelmiştl. Tramvaylar, belediyeye geçtikten sonra bittabi ayni talimat hükümleri tatbik ediliyor. Son günlerde sık sık bazı vakalara şahit oluyoruz. Çocuğunun beş yaşından küçük olduğunu İddia e-den valdelerln bütün İddialarına rağmen, biletçl ısrarla: «Hayır, bayan, bu çocuk 7 yakındadır!» diyerek bilet ahna£a İcbar etmiştir. Hâdiseye şahldlm.O çocuk ta beş yaşından küçük İdi. Biletçi genç ve belki de bekar olduğuna göre ve hele çocuk babam olmadığı takdirde bir çocuğun yaşını takdir edebilir mi? Biletçi, bu işi kontrol memurunun halletmeline tallken hiç münakaşaya girişmemeli değil mi? Yahut tramvay idare*I arabalara şöyle bir ilân aşmalıdır: Beş yaşından büyük çocuklara bilet alınması mecburidir. Beş ve bu yaştan daha küçük olanların a-na ve babaları çocuğun nüfus hüviyet cücdanlannı yanlarında buiandurmaldıdırlar!
Mahlut Yağlar üzerindeki (istanbul Belediyesi ) Adı
İsminin Zikredilmesine Mukabil Belediye, Yağ İmalâtını Hakikî Bir Kontrolden Geçiriyor mu?
Aydınlatılması Lâzımgelen Nokta İşte Budur
Piyasa Haberleri:
Dün mahlut yağ işinden bahact-tik. Bu işin alâkalıları matbaamızu gelip kendi davalarını anlattılar. Dinledik. Dedikleri şu:
— Biz mahlut yağ yapıyoruz, ama resmen vc Sıhhiye Vekâletinin mü-saadeeUc yapıyoruz. Tenekelerimiz Üzerine de yağın terkibini göeteren bir yafta yapıştırıyoruz. Halk bile. bile alıyor. Eğer teneke içindeki yağ tahlil edilip te yaftudakl formüle uygun çıkmazsa biz o zaman mesul oluruz.
— Peki, ya Ankaradan iade edilen yağlar?
— Onlar eskiden yapılmıştı. Formüle uygun değildi. Dört aydanberl yaptığımız imalât Sıhhiye Vekâletinin kabul ettiği üç formüle uygundur. Dışarda türlü türlü iddialarla mahlut yağlar satılıyor ve neden i-baret olduğunu kimse bilmiyor. Hiç olmazsa bizim sattığımız yağın ne idüğü bellidir.
Bütün bu izahatı dinledikten. Sıhhiye Vekâletinin  müsaadesini,  yaf-
ta numunelerini vesaireyi gördükten sonra içimiz rahat etmedi. Bu işte şu muhzurlu tarafları görüyoruz;
İstanbul belediye memurin kooperatifi namına Sıhhiye Vekâletinin verdiği bir müsaadenin senede iki bin boş yüz lira bedelle bir hususi şirkete kiralandığı söyleniyor. Hakikatte kiralanan şey (İstanbul Be-lediyasi) namıdır. Bu isim paftalarda bir dairenin üst kısmında görülüyor. Altında (Memurin Kooperatifi) diye yazılı ise de göze çarpmryor. Böylece halk (İstanbul Belediyesi) adına güvenerek yağı alıyor. Bcle-diyo bu yolda bir mesuliyeti senede iki bin beş yüz lira mukabilinde U-zerlne aldığına göre. yağlar, belediyenin fiili bir kontrolü altında yapılıyor mu ?
İsminin kullanılmasına mukabil bu kalite garantisini üzerine alıyor
mu
Yağ yaftalarında imalâtın doktor
söyleniyor. Bu doğru mudur? Doktor ve kimyager kimdir? Hususi şirketin maaşlı memuru mudur? Belediyenin bunların vücudünden haberi var mı?
Sonra Sağlık Direktörlüğü, mahlut yağlardan numuneler almış, mü-
hürlemiş, tahlil edecekmiş. Bu tahliller ne gibi neticeler vermiştir?
Şu noktayı gözönünde tutmak lâzım: Belediye Memurları kooperatifinin adını taşıyan yağı, belediye memurlarının kendileri elbette alıp yiyorlar. Halk bunu düşünerek istanbul belediyesinin adını taşıyan, bu yağı büyük bir itimatla alıyor. Eğer belediye, hakiki bir kontrol yap mıyorsa halka karşı ağır bir mânevi mesuliyet allına giriyor demektir.
Halkın yağ tenekeleri   üzerindeki (Belediye)  ismine emniyet edebileri.-k yağ alabilmesi için bütün bu cihetlerin sıkı bir kontrolden geçmesi lâzımdır. Meselenin bu bakımdan ay-
va kimyagerler huzurunda yapıldığı dınlatılmasını bekliyoruz.
Belediyede:
18 Yaşından Aşağı Olanlar Otel V3 Lokantalarda Ç lışamıyacak
I 7 yaşından aşağı çocukların o. tel, lokanta ve gazinolarda çalışmaları hıfzıssıhha kanununa göre memnu olduğundan İstanbul Vilâyeti bunun -tatbikim alâkadarlara bildirmiştir. Buna aykırı hareket edenler hakkında 4canunî takibat yapılacaktır.
A ya »paşa - Dolmabahçe Yolunun 20 Metrelik Genişliği Az Bulunuyor
Dünkü Belediye Umumî meclîsinde Ayaspaşa - Doımabahçe yolunun plânı münakaşa mevzuu olmuştur. 20 metre genişlik üzerinden hesap edilen bu yola, aza. dan bir çoğu Istan'bulun bu en büyük caddesinin daha geniş ve daha muntazam bir şekilde yapılması ve plânının çizilmesi icap et. liginde ısrar etmişler, bilhassa 20 metrelik genişliği az bulmuşlardır.
Belediye İmar müdürü ile Fen müdürü plân üzerinde bu suallere cevap vermişlerdir.
İleride yapılacak şehir stadından yirmi otuz bin kişiyi Beyoğ-luna götürecek bu yolun kâfi gelip gelmiyeceği üzerinde verdikleri cevapta stadın sol tarafından Mete caddesile Dağcılık klübü-nün yanında birleşen bir yol daha açılacağını bildirmişler, ve bu şekildeki plânı bir mecburiyet olarak ileri sürmüşlerdir.
Maaıbata uzun münakaşalardan sonra tekrar encümene iade edilmiştir.
Ecnebi Kitap ve Gazete Fiyatlarında ihtikâr
Bazı Kitapların Saklandığı İddia Olunuyor
Kitapçılar, Frangı Istsdikleri Gibi Hesap
Etmekte Serbest midirler?
Dahili   haberlerimizi   6 ıncı sayfamızın    ilk sütunlarında takip ediniz.
Dün Murakabe komisyonuna müracaat eden Profesör İbrahim Âli, Beyoğlu kitapçılarında frank fiyatlarının ayni olmadığını ve bazı yerlerde frankm mukabil» olarak yük-sek fiyatlar alındığını ileri sürmüş ve bunun da bir ihtikâr mevzuu teşkil edip etmediğini sormuştur.
Yaptığımız tetkikat neticesinde Beyoğlu kitapçılarının franga, istedikleri fiyatı koydukları anlaşılmaktadır. Bilhassa kitapların üstündeki fiyatların üzerine yeni bir fiyat konulmakta ve bugün frangın evvelkine nisbeten çok daha yüksek tutulmaktadır.
Zaten çok yüksek olan kitap fiyat
ları arzuya uygun fiyatlarla büsbütün fahiş bir hal almaktadır.
Bazı kitapçılar da ellerinde bulunan kitapların stokları azalmca saklamakta ve bunları iki misli fiyatla satmaktadırlar.
Bir de üzerinde bir buçuk frank fiyat yazılı İki Fransız gazetesinin bugün bazı yerlerde yedi buçuk, bazı yerlerde ise on, on iki buçuk kuruşa satıldığı görülmektedir.
öğrendiğimize göre, Fiyat murakabe komisyonu ilk iş olarak bu meseleyi tetkik edecek ve frank suiistimalinin önüne geçmek İçin yakında bir karar alacaktır.
Halk için
Çorap ve Fanila
Yakında İmalâta Başlanacak
Haber aldığımıza göre, çorap ve fanila halk tipleri yapılması için e-tütlere başlanmıştır. Çorap vc fanila iki cins olacaktır. Yazlık çorap ve fanilâ-lar, kışlık çorap ve fanilalar tipi. Bu tiplerde üç nevi olacaktır. Numunelerin yapılması için fabrikalara sipariş verilmiş ve neı Uç nevin maliyet ve satış fiyatlarının ne olabileceği sorulmuştur.
Fevkalâde bir zamanda bulunduğumuzdan muhtelif halk tipi çorap ve fanilaların yapılması hem fiyat kontrolü bakımından, hem de malzeme tedariki bakımından kolaylık olacaktır.
Bu tipler îmal edildikten ve fiyatlar tesblt edildikten sonra, vekâlete bir rapor gönderilecek, vekâlet tip, ve fiyatları tasvip ettiği talcdirde üç tipte çorap ve fanila imalâtı i<;in lâzım olan iplik fabrikalara tevzi edilecektir.
BU işte diğer bir kolaylık ta istendiği zaman fantezi çorap ve fanilaların imaline mâni olabilmek ve onlara iplik vermemektir.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre, etüt servisi halk tipi elbise ve a-yakkajn için tetkiklere başlamıştır. Eğer halk tipi çorap ve fanilalar da muvaffak olunduğu takdirde bu tiplerin de tip, kumaş ve dikiş şekilleri düşünülecektir.
Halkın en mühim ihtiyaçlarına tekabül eden çorap vc fanila tiplerinin zamanımızın en büyük dertlerinden biri olduğu nazarı itibara alınırsa etüt servisinin teşebbüsünün kıymeti meydana çıkar.
İstanbul - İzmir Hubub:t Birlikleri Arasında İhtilâf
Almanyaya gönderilecek 2 milyon 800 bin liralık yağlı tohumların tevzi meselesinin Mersin, İzmir, İstanbul hububat birlikleri arasında taksim edildiğini evvelce yazmıştık.
öğrendiğimize göre, İstanbul ve İzmir hububat birlikleri arasında tevzi meselesi dolayısile bir anlaşa-mamazlık meydana çıkmıştır. Dün, Hububat birliği idare heyeti bu hususu tesbit için toplanmışsa da henüz bir karar alınamamıştır.
Dünkü    İhracatımız
Dün yabancı memleketlere yapılan ihracatımız 263 bin liradır.
Bilhassa Yunanistana arpa, Alman yaya hurda incir ve bazı memleketlere tuzlu balık ihraç edilmiştir.
Gemilerimiz Yerli Malzeme İle
Tamir Olunabilecek
Bir müddettenberi Karabükte tetkiklerde bulunan Devlet Denizyolları umum müdürü İbrahim Kemal Bay-bora yakında şehrimize dönecektir.
ibrahim Kemal Baybora, gemilerimizin tamir için ihtiyaçları olan bazı maddelerin Karabük fabrikalarında temin edüip edilmiyeceğinl yerinde tetkik etmektedir, öğrendiğimize göre, ticaret gemilerimizin yerli malzeme ile tamirlerine imkân hasıl olmuştur. \
Kumaşçılardan Mürekkep Bir
Heyet Ankaraya Gitti
Şehrimlzdekl kumaşçıları temsilen bir heyet Ankaraya gitmiştir, öğrendiğimize göre, vekâlet kumaşçılara, bazı direktifler ,vereqektlr.
Kauçukçular Hükümete Müracaatla    Akreditif    İstediler
Şehrimiz kauçuk sanayicileri, kauçuk sanayiinde kullanılan Vülkasit, vesair kimyevi maddelerin getirtilmesi için Ticaret Vekâletinden akreditif istemişlerdir. Ticaret vekâleti, kauçukcuların bu arzusunu reddet mistir.
Konuştuğumuz bazı kauçukcular, deri ve mensucat sanayiinde kullanılmak üzere bu maddelerin ithaline müsaade edildiği halde kauçuk sanayii için neden müsaade edilmediğini sormaktadırlar.
Kauçuk sanayicileri vekâlete yeniden müracaat ederek akreditif istemişlerdir.
İstanbul Belediyesi Masraf Bütçesi    Hazırlandı
Belediye Daimî encümeni İstanbul Belediyesi masraf bütçesini hazırlajmıştır. Yeni bütçeye göre Darülacezenin bütçesi oldukça mühim bir fazlalıkla 82121 lira, Şehir tiyatrosuna 38500, Konservatuara 91364, şehir salarına 10 bin lira ıkabul edilmiştir. Ayrıca yardım faslına da Esnaf hastanesine 5000, Topkapı Fuicaraperver cemiyetine 1 000, Yeşilaya 300 lira konmuştur. Belediye Türk Okutma Kurumuna 5000 Lira Veriyor
İstanbul Belediyesi Türk O-kutma «kurumuna 5000 liralık bir yardım yapmağa karar vermiş ve bunu 1941 bütçesine koymuştur.
— Nihayet gelebil.11n : Nerede Mln? Seni her tarafta arattım, lifte kız kardeşim Be-atrİM ve koçu-1 Gül... Bu da Krawlcy.. Dikkat et canım, köpeği ezeceksin. Hayvan tara ayaklarının altında yatryor.
Bu »özleri HÖyllyen Maksim İdl.
Ben odaya girmiştim. Fakat İlk bakışta, hiç kimseyi göremlyordum. Yavaş yavaş helecanım azaldı ve Beatrlsl seçebildim.
Geniş omuzlu, İri yarı bir kadındı. Yii/ıi Maksime benziyordu. Beni öpmedi. Elini uzatarak ¦ mimimimı. elimi sıktı. Sonra Maksime dönerek:
— Hiç de tarif ettiğin gibi de&ü.. Dedi. Ve gülmeğe başladı.
Herkes gülüyordu. Ben de onlar gibi yap-ı imi. Fakat bu sözlerin lehime rol, aleyhime-ml söylenmiş olduğunu kes tirem emiktim.
Acaba Makamı beni nasıl tarif etmişti?
GU de eHml sıktı. Gözlüklü, sevimli yüzlü saf bir adamdı, ötede duran adam, Maksimin İşlerine bakan Kravley İdi. İnce, uzun, renksiz bir adamdı. Bana bakan, beni tetkik eden gözlerinde zaman geçtikçe bir memnuniyet belirdiğini hissediyordum. Bunun sebebini anlamamıştım. Beatrls söze bağladı:
— Maksim seyahatten dönmüş olduğunuzu bana henüz dün akşam söyledi. Dün geldiğinizi bilseydim bu kadar çabuk gelip sizi rahatsız etmezdim. Nasıl, Manderley'I beğendiniz ml?
— Daha henüz her tarafı gezmedim. Ama
her halde çok güzel bir yer...
Beni uzun uzun tetkik ediyordu. Fakat bunu samimi ve dürüst bir şekilde yapıyordu. Mıı-- Danvers gibi nazarlarında kin ve garoe yoktu. Tetkik etmeğe ile hakkı vardı ya.. Mademki   Maksimin kardeşi idi-
Tam o aralık benim sıkıldığımı fark eden Maksim gelip müşfik bir tavurla koluma gir dl. Bu defa Beatrls onunla meşgul olmağu
başladı.
— Ne kadar İyi ve sıhhatli bir halin var Maksim. Seyahatten evvelki gergin ve mustarip çehren tamamlle değişmiş. Sunra bana dönerek İlâve etti:
— Her halde bu salâhı size medyunuz değil ml? GH altı ay evvel Maksim İçin Adeta meruk ediyordum sinirli bir hail vardı. Sinir hastalığına tutulacak diye korkuyordum.
Bu mükûleme Maksimin hiç hoşuna gitmiyordu. Fena halde asabileştlğini beni tutan kolunun sertleşen adalelerinden hissediyordum.
Beatrls de mütemadiyen sıhhati hakkın-
da nıütalealar beyan etmeğe devam ediyordu.
Havada müthiş bir gerginlik vardı. Ben mUk&Jemenln şeklini değiştirmek mim Beat-rlse sordum;
— Uzakta mı oturuyorsunuz?
O da bana oturduğu yeri metetmeğe başladı. Ve beni davet etti. Sonra zevklerini hakkında bana sualler sormağa başladı ata binip binmediğimi sordu. Resim yaptığımı Maksim söylemiş olacak kl ondan bahsetti.
Spor yapıp yapmadığımı sorunca ben de:
— Yürümeği çok severim. Havalar ısınınca da denize gireceğim yüzmeğe bayılırım.
— Hiç o, işe kalkışmayın deniz burada yazın da soğuktur. Dedi.
Ben söylediğim sözlerin bırakacağı tesiri düşünmlyerek:
— Soğuğun ehemmiyeti yok. Tehlikeli cer-yanlardan korkarım. Fakat burada bu koyda deniz sakin gibi görünüyor dedim. Fakat bu sözler ağzmıdun çıkar çıkmaz ne büyük bir düşüncesizlik ettiğimi hemen farkettim ve kızardım. Ne yapacağımı   şaşırmıştım.
Maksim bunu farkederek hemen lâfı değiştirdi.
— Karnen çok acıktı artık yemek yesek dedi.
Beatrls belki de bu sözleri mahsus söylediğimi zannedecek ve kim bilir buna ne mânâ verecekti. Halbuki Rebeka'nm o koyda nasıl boğulduğunun tafsilatını ben bilmiyordum. Maksim bana hiç bir şey anlatmamıştı. Ben de sormağa cesaret edememiştim.
Sofraya oturduk. Birçok şeylerden konuşuyorlardı. Yemeklerin nefasetinden de bahsedildi. Aşçı methedildi. Yemekten kalkarken ben o kadar heyecanlı İdim ki bir bardak dolusu şarabı sofra örtüsüne döktüm. Şaşırdım mahcup oldum. Maksim yine İmdadıma yetişti ve:
— Ne zararı var aldırma silmeğe de kalkma.. Frlth onunla meşgul olur diyerek bizi bahçeye doğru sürükledi. Beatrls mütemadiyen bana sualler soruyordu.
Bir aralık Maksime çok asılanıyım diye sordu. Sonra.
— Montekorloda ne yapıyordunuz ? Bir A-ıııı ı¦ıkjuıııı kâtibesi olduğunuzu Maksim söylemişti dedi.
Ona oturup uzun uzun Misls Van Hopper*! anlattım. Beni dinlerken tebessüm   ediyordu. Fakat aklı başka tarafta İmiş gibi dal-1 gın bir hail vardı. Hikâyemi bitirince gülerek:
(Devamı var)
e Cl N ÎDE N
<& İÜ N E
Radyomuz İçin
Yazan: ÜÇ YILDIZ
adyomuza arasıra takılırız. Hemen hemen aile efrad ımız arasına karışan ve sabah akşam alışılmış tatlı sesile bize en taze dünya havadislerini veren bayan spiker hemşiremizin mesela saman, yaman gibi okunması lazım gelen aman kelimesini paayan, şaayan vezninde aaman diye uzatmasını mesele yaparız. Bay spiker biraderimizin ecnebi ismi haşlan bizim alışık olduğumuz telâffuzla okumayarak halis İngiliz ve Amerikalı ağzile okumasını suç yaparız. Kendine ayrılan zamanı hesaplayamadığı için konferansını ağır başladığı halde at koşturur gibi hızlı ve soluk soluğa bitiren konferansçıya dil uzatırız. Bizi yarım saat eğlendirmek için bütün gayretlerile mikrofon karşısında çarpınıp çırpınar genç temsilcilere çıkışırız. Programda alaturka musiki çoğalırsa alaturkadan, alafranga çoğalırsa alafrangadan şikâyet ederiz. Tenkit faydalı bir şey c.uuğu için netice itibarile belki de iyi ederiz.
Fakat radyomuzun memlekete bir hizmeti vardır ki onu inkâr edersek hakikaten affedilmez bir nankörlük olur: Günün muayyen saatlerinde en ücra köşelerine kadar bütün Anado-luya dağıttığı habe 'er.
Geçen hafta radyomuzun ufak bir arızadan dolayı on on beş saat neşriyatını tatil ettiği gün tesadüfen lstanbuldan uzakça bir Anadolu kasabasında bulunuyordum. Radyonun memleketimizde nasıl bir ihtiyaca cevap verdiğini o gün anladım. Kasabanın meydanındaki kahveler önüne her sınıftan bir yığın halk birikmişti. Okuma yazma bildiği bile şüpheli bir çok insanların beklediklerini bulamayınca gösterdikleri merak ve sinirlilik güzel bir şeydi. Muhakkak olan şu ki bunlar bîr kaç sene evvel bir kaç günlük eskimiş gazetelerden kulaklarına ne giderse onunla iktifa ediyorlar, fazLasmı aramıyorlatrdı. Radyo onlarda memleket ve dünya işlerine karşı bir merak ve hassasiyet uyandırmış, gün vakalarının münakaşası zihinleri harekete getirmiştir.
Başladığı gündenberi büyük bir muvarrakıyetie yürüyen Rad yo gazetesi bu hizmeti bir derece daha genişletmiştir. Bu itibarla radyomuzun halk terbiyesi için Millet mekteplerinden çok daha esaslı ve geniş bir kürsü olduğu hiç şüphesizdir.
Halkı okutmaktan beklediğimiz fayda elbette harfleri tanımaları ve birbirine çatmak melekesini kazanmalarından ibaret değildi. Asıl büyük hedef mem. lekelinin meselelerini merak ve alaka Ue takip eden münevver Cumhuriyet vatandaşını yaratmaktı.
Biraz da vakaların yardımile radyo neşriyatı bunu hemen hemen yapmıştır. Gazeteyi gözle okumakla Kulaktan takip etmek arasında bir fark yoktur. Esas zihnin o merak ve zevki kazanmış olmasındadır ve dediğimiz gibi bu bugün bir emrivakidir.
Hattâ denebilir ki kara cahil olduğu halde dinlemeyi merak eden insan okumak bildiği hal* de eline gazete ve kitap alan insandan daha ileridedir.
Hulâsa radyo neşriyatı memleketin her tarafında zihinleri kamçıladı ve bilgileri genişletti. Hattâ gazetelerin eskisinden da. ha çok olan sürümünü de bu kıymetli itiyatla izah etmek pek yanlış sayılmaz.
Nihayet tarihin bu en nazik zamanında bütün haberleri aynı dakikada bütün milletin kulağına eriştirmekle radyomuz milli birliğimiz ve millî müdafaamızın en ehemmiyetli amilleri araşma girmiştir.
TAKVİ
15 ŞUBAT 1911 CUMARTESİ AY: 2 — GÜN: 46 — Kasım: 100 RUMÎ: 1S5Ö — ŞUBAT:     2 HİCRİ: 1360 — Muharrem: 18
VAKİT
ZEVALİ   EZANI
GÜNEŞ: 7,57 1.15
ÖĞLE; 13,23 7,16
ÎKÎNDİ: 16.22 9,39
AKŞAM: 13,42 12.00
YATSI: 20,13 1,32
İMSAK: 6,17 11,35
15 - 2 - 941
VATAN
CMAL
Yeni Bir Siyasî Teşebbüs
Yazan: Vahdet GÜLTEKİN
S*
rkî
Almanyanın cenubu Avrupada yenifeir aryaeî
harekete giriştiği gÖTÜlüyor: Yugoslav Başvekili ile Hariciye Nazırı, Berlin hükümetinin daveti üzerine, ALma^yaya gittiler.
Bu haber, görünüşte Alman-yanın yeni bir teşebbüsüne delâlet etmekle beraber, hakikatte, içinde bulunduğu zorlukları gösteren yeni bir delildir. Zira, bu hareketile, uzun bir tnüddetten-} beri başl&mış olduğu (bocalama siyasetinde devaan ettiğini gösteriyor. Filhakika, hatırlardadır ki Almanya, harp harekâtında teşebbüs kabiliyetini İkayibeıîmcsi üzerine, hiç olmaa»a siyasî nüfuzunu kurtarmak (maksadüe    bîr takım faaliyetlerde bulunmak istemiş, Romanya ve Macaristan-la anlaşmalar ya»parak, Roman-yayı işgali akına, Macarisianı da MÂver muahedesi içine almıştı. O zaman4ar, bu siyasî faaliyetin devam edeceği ve sıranın Bul-garistana geldiği düşünüM<üyordu.
Fakat Aknanya Bulgaristan meselesinde gerek haricî, gerek dahili bir çok zorluklarla karşılaştı. Zira, Bulgaristanda Al-manyanın vaadi ile, büyük emellere kapılanlar varsa da, bu fikre muhalefet edenler ve akıbetlerini açıkça görenler de yok değildir. Fakat, Alroanyanın Bulgaristan yolu ile yapacağı bir teşebbüste bühasoa hariçten gelecek mukavemetten korktuğu muhakkaktır. Halbuki, huausile cenubu şarkî Avrupada silâhlı bir ihtilâfa suriiklenımeyi plânından daima uzak tutan Almanya, böyle bir tehlikeye ehemmiyet vermiyecek vaziyette değildir.
A İm ariyanın Romanya ve Bul-garistandaki tahdidatının hedefi daha eiyade Yunamötan olarak gösterilmektedir. Fakat Yuna-nistanda Alman müdaha-lesile ortaya çdcacak yeni harp arterinin, daha büyüyerek, Aimarvya-nın eteklerini tutuşturması tehlikesi de uzak bulunmuyor. Bilhassa Yugoslavya, kendi kapıları önündeki harlbe şimdiye kadar ciddî bir bitaraftık güetermiş, diğer taraftan kendisini yukarıdan tehdit eden tehlikeye de [mukavemet düşüncesi ile bakmıştır.
Bu itibarla, Almanyanın, Yugoslav devlet adamlarile yapacağı bu görülmelerde I) Yu-go6İavyanın mukavemetini önlemenin mümkün olup olamıyaca-ğını, 2) Yunanistana müdahale takdirinde tehlikenin ne'nispet-te olacağını anlamak istediği gö-r uluyor.
Almanyanın bu iskandilden sonra vereceği kararı da yine Yugoslavyanm göstereceği mukavemet tayin edecektir.
MURATLIDA CİNAYET
Muratfa nahiyesine bağlı Ba-labanlı Köyünden Osman ve Ahmet Karabelâ isminde iki kardeş aynı Hiyden Hla-san oğlu tbra-himi bir kadın yüzünden ağır yaralamışlardır.   Yaralı  hastahane-'
ye kaldırılmış ve suçlularda Ad-1 iyeye  t esi im ed i l|m işi erd ir.
-jç Muratlı nahiyesine bağlı Ballıhoca köyünden Dönek Ali aynı köyden Murtazanın başkasına nişanlı kızı Kıymeti kaçırmışla da yakalanarak kız geri alınmıştır.
Hayrabolu kazasının Ar-zullu köyünde oturan Ahmet oğlu Halil Yaşarın ahırından iki inek çalınrnışsa da hırsızlar hayvanları kaçırmağa vakit bulamı-karak Muratlı merasına bırakmışlardır.
Muratlı nahiyesine bağlı Yukari8irt köyünden eski muhtar İsmail Özkanın evinden üç teneke yağ ile altı teneke buğdayı çalırumiftır. Failler aranmaktadır.
Ankara'da Bahçeli Evlerde
ilk Çocuk Klübü Açddı
Çocuğu Sokaktan, Avarelikten Kurtarmak için Çok Hayırlı Bir Teşebbüs
Apartmanın Öldürdüğü Mahalle Ananelerimizde Canlanıvor
Yazan : Ahmet Emin YALMAN
Seneler oluyor. Ankaraya her yolum düftükçe Nusret Uzgörür adlı bir arkadaşla buluşurdum. Bu arkadaşın ağzında tek bir lâkırdı vardı: Bahçeli evler kooperatifi...
Bu işi dıg-er birkaç azim ve enerji ortacı ile beraber kendisine dert edinmişti.
Bu birkaç kişi uğraşır, dururdu. Kooperatif şeklinde ev yapmanın fa-ideleri hakkında neşriyatın arkasını kesmezlerdi. Yüz liradan ibaret bir ilk sermaye ile sekiz, on bin liralık bir eve sahip olmanın yolunu kendileri için ve kendileri gibi uzağı gören vatandaşlar için bir düzüyc ararlardı.
Bu sebat, bu çırpınmalar pek hoşuma giderdi, fakat bu sayede günün birinde Ankara rstasyonu civarında yüz yetmiş bahçeli evden mürekkep bir mamure doğabileceğini hiç hatıra getirmezdim.
Gel zaman, git zaman evler meydana çıktı. Arkalarındaki arsalar bahçeye çevrildi, ağaçlar dikildi, yetişti, meyve verdi.
Ankaranrn bu güzel mamur'» ;ine her gitttgim zaman ferah duyar, iftihar eder. sebat edebilenlerin neticede mut'ika gayelerine vardığına her gidişte yeniden iman getirirdim Fakat bu ayrı avn evler arasında günün birinde müşterek bir hayat do-gabilccegnJ ve bunun rütün memleket için güzeı bir i'ntk haline geleceğini hr; akla getirmezdim.
Ar.karaya bu son gibimde   İşte böyle bir içtimai inkişafın başlangı- 1 cini gördüm, içini ferahla,    ümitle fcj doldu. Mi
Hüseyin Cahit Yalçının    (Hayatı   Bahçeli Evler kooperatifi çocuk
Muhayyel) adlı kitabında: hayal diye taavir ettiği bir cemaat hayatına dair yazılmış bir yazı var. Küçük hikayelerden ibaret olan kitabın adı da buradan geliyor. /
Brrmem, bu günlerde Hüseyin Ca-rrfdin kulakları çınladı mı? Ankara bahçeli evlerinin parti ocağında kurulan çocuk klübünü, anneler birliğini, bunların etrafında kooperatifin ortakları arasında doğan müşterek alâka ve çalışmaları görünce Cahidi hatırladım.
Hayal sanılacak bir müşterek hayata doğru bahçeli evler mamuresi cidden güzel bir şekilde yol almış, bütün memleket için pek hayırlı bir çığır açmıştır.
İşittiklerimi ve gördüklerimi sıra-slle anlatayım:
22 îlkteşrin Urihinde Bahçeli Evler Kooperatifinin ortakları birer mektup alıyorlar. Mektup <Sayın ortak - diye söze başlıyor vc <Teşeb-büs komitesi adına Vedat Nedim Tör > imzasını taşıyor. Teşebbüs komitesinde de şu ortakların bulunduğu mektubun sonunda işaret ediliyor:
«Bayan Ferit Celâl Güven, Ferit Celâl Güven, Naci Pura, Şevki Yazman, Nizameddin Kırşan, Fethi Oktan. Vedat Nedim Tör.
Vedat Nedimin imzasını taşıyan mektup, İçtimaî inkişaflarımızın tarihinde mutlaka yer alacaktır. İçtimai varlığrmızda eskiden çok mühim bir yeri olan mahalle teeanüdünün modern şekilde canladırmak için bun dan güzel bir adrm tasavvur edilemezdi.
Mektupta çocuğu sokaktan kurtarmak davası ve mahallenin topluluk zihniyetini diriltmek meselesi şu suretle İfade buluyor:
1 — Çocuklarımız boş vakitlerini sokakta geçirmeği tercih ediyorlar. Demek ki onlar İçin sokak evden caz İptir. Fakat sokak terbiye etmez, sadece zaman öldürür ve çocuğu â-v&rclctttirlr. Bunun önüne kuvvete ve cebre dayanan basil bir otorite ü> geçmek zararlıdır. O takdirde çocuk evinden soğur ve anasını, babasını sevmez. Korkuya dayanan terbiye ancak bir ciladır.
vantî
Vedat Nedim Tor Bahçeli Evler kooperatifinin çoenk
klübünü açıyor
- Dostum Lûtfi Arife -
Jaketatay guymiş kafasız bir kamburu andıran ?u Afurkanın şimaJinden, şarkından ve Balkanların garbından bize hergün brr yeni mağlûbiyetin haıber veriliyor  Bersalyeri I
Bazan Karagömleklrterlc yan-yana harbettigini söylüyorlar, ba. zan »ana hücum emri verenlerin, gerilerine makinelitüfekler yerleştirip tetiklerine üçer beşer Ka-ragömldkli bağladrklarını söylüyorlar... Fakat ne zaman senden ba'hsedilae hep kaçtı, tutunamadı, esir oldu, yenildi diyorlar Bersalyeri...
O kadar çabuk ve o kadar çok yeniliyorsun ki Bersalyeri, askerlik tarihinde hiç bir mağlûp böyle bir düziye ve evrile çevrile yenildiğini iddia edemez! Sen, fer-ea'hlarca ötede güneşin bir süngüde ışıldadığım görünce, düşmanınla arana yeni fersahlar yığmak
için ışıkla yarış eder gibi kaçıyorsun Bersalyeri! tki ayaklı, dörl
ayaklı,   kanatlı;  karanın,   denizin
veya havanın hangi mahlûku var ki kurduğu sür'at rekoru tarafından kırılmamış olsun? Hangi motor, zamana ve mesafelere senin kadar hâkim oilmak iddiasile bize gösterilebilir. Sen, Asilin to-puklarındaki efsâne kanatlarını ilk defa tornistan için kullanan kahramansın Bersalyeri!
YAZAN:
Nizameddin
NAZİF
Tepedelenlloğlu
Sağdan, soldan, her taraftan kahkahalar geliyor. Harp sahnelerinde sana seyirci olan dünya, katılasıya gülüyor. Fakat bütün bu karvkah-alar, cn hoyTat istihzanın yayvndan fırlıyan en zehirli oklar vc Afrikanın göbeğinden fışkıran kin ve intikam naraları sana vız geliyor Bersalyeri I Senin ha rbetmey içinde, kaçışında; senin süngüye sarılmayışm-da, toplarını, tanklarını terkedi-şinde ve dörtnala kaçıcında bir yanlış davaya inanmamış olanların gemi azıya alışı var. Durmadan g^rilcyişinlc ve ilk kurşun sesine teslim oluşunla »en, Afri-kada vc Arnavutlukta durmadan ilerleyenler kadar yarının minnetini kazanıyorsun. Harp sahnele-
rindeki yığınlarının, güneş görmüş bir buz ovası gibi çatlayıp, parçalanıp eriyişi ile sen, insanlık dünyasını kâbusundan bir an evvel kurtarmağa azmetmişe benzi-yorsu-n. Gerileyicin ve kaçışınla sen, hakkın zafere yollanan teknesine  son  sistem    motörlerinin
veremiyeceği bir hızı, ancak kötü talie brr an evvel veda eümek isteyen, insanide deryasının coşkun akıntısından alınabilecek bir hızı veriyor gibisin.
Selâm sana Bersalyeri! Kaçışının sırrını anlamayanlar güle-dursunlar. İlk görünüşlerden aldığın karar nekadar hakaretle dolu olursa olsun, insanlığı nihaî sükûna ulaştırmak kavgasındaki rolün ne derece nankör gözükür -ec giizü'ksün durma, vurma . o kaç Bersalyeri... Afrikanın şimalinde, şarkında gerilediğin her ki. lometre seni bir kilometre daha Romaya yaklaştırmaktadır.
Balkanlarda kaybettiğin her dağ, Eritre'dc bıraktığın her menzil sırtından bir yük ve hayatından bir karagün eksiltmektedir-
Senin hedefin evindir Bersalyeri! Göremryenler, bırak... göremcsinler, fakat anlayamayanlar   mutlaka  anlayacaklardır.
Ey Lombardiya çiftçisi, ey iki Sicilya balıkçısı, ey Venedik çalgıcısı, ey duımadan çalışan insan, ey güzel sanatların çocuğu ki sen de bir zaferin yokuşusun. Evini kurtarmak çocuklarına ulanmaktır hedefin.-.
Selâm sana Bersalyeri! Selâm sana ey her harp cephesinin mağ. lûfou! Selâ msana ey üçüncü Romanın müstakbel galibi!
HffCAV
"AYRAN KABARINCA,,
Köy kahvesinde radyo gazetesini dinliyorlardı. Son günlerin harp haberleri de hayli meraklıydı. «Sipl-kcr> cephe muhabirlerinin intibalarıni anlatıyordu. Bir aralık yedi askerle bir zabitin İki bin kişiyi nasıl esir ettiğini söyleyince Rufitem çavuş dayanamadı:
— Emme yaptın be eretllk insan
3ekiz kişiyi tükürükle boftar dedi. Dursun Çavuş cevap verdi: — Boylc söyleme, RUstem Çavuş,
İnsanın basireti bağlandığı zaman ne kiecegini şaşırır, bilemez. Ben size bir hikâye anlatayım. Dünyada olmaz, olmaz...
Kahveci Murtaza dayı radyoyu kapatınca,
2 — Çocufcu sokaktan kurtarmak davası, memleketimiz İçin bir içtimâi mesele halini almıştır. Bugünün çocuğunu kendi çocukluğumuzla mukayese etmek hatadır. Ve zamanımızın hareketli çocuğu dört duvar arasına hapsedilemez. Çocuklarımız arasında tesadüf edilen avarelikler, sinirlilikler ve bunlardan doğan tut-srzüklar her aileyi düşündürecek ölçüdedir.
3 _ Eski Türk mahallesi ölmüştür. Apartman bu mahalledeki topluluk zihniyetini yıkmıştır. Mahalle tesanüdü mahalle disiplini, mahalle ahlâkı, mahalle şerefi yerine kat ferdiyetçiliği ve hodbinliği geçmiştir.
4 — Çocuğu sokaktan kurtarmanın yegâne çaresi, sokaktan daha cazip ve ayni zamanda faldeli bir muhit yaratmaktır. Bu mahlt ancak bir çocuk klübü olabilir.
5 — Bahçeli evler kooperatifi, eski Türk mahallesinin an'anesinl yeni şartlara uygun bir tarzda canlandırabilir. Böyle bir teşebbüs ayni zamanda kooperatif zihniyetine de ahlâkına da pek uygun düşer. Belki de bu suretle Türkiye- mikyasında bir hareketin Uk hayırlı adımı atılmış olur.»
Teşebbüs heyeti bundan sonra çocuk klübü için düşündüğü sağlık ve oyun, teknik vc sosyal faaliyetleri madde madde sayıyor ve bu fikir hakkında ortakların fikir ve irşatlarını İstiyor. Ayni zamanda mahallenin yedi yaşından yukarı çocukları hakkında malûmat topluyor.
Klübün faaliyet planı hakkında ortaklara verilen malûmatı burada tekrar ulmlycceglm, çünkü bunlar hakkında klübü ziyaretimde topladığım malûmatı birer birer anlatmak daha canlı vc daha faldeli olacaktır.
Bu memlekette içtimai faaliyetlerin yürümediğine ve kimsenin gönüllü" olarak, üzerine aldığı içtima! vazifeyi benimsemediğine dair hepimizde kökleşmiş fikirler vardır. Hor İşte olduğu gibi kendimize boşuna İftira ediyoruz. Bu alftka-sızlık sırf vasilik usullerinden ileri geliyor. Şah s! merkeziyetçilik   İddiaları bir   İşi
Dursun Çavuş şöyle elinin tersilo pos bıyıklarını birkaç kero üivazlı-yarak söze başladı:
BUyUk harpte istihkâm bölüğünde askerdim. Uzun bir çöl seferine çıkmıştık.
Ben takım ile ileri hatta bulunuyordum. Bir gece bir Arap köyüne misafir olduk. Beş on çemcli ve etrafı taşlarla örtülü bir kuyu başı, dört, beş hurma ağacı işte vardığımız Arap köyü böyle bir yerdi.
Kabilenin reisi Türk askeri köye uğur getirdi diye tez elden körpe bir deveyi kurban edip bize güzelce bir de ziyafet çekti. Battaniyelerimize sarınarak kumların üzerinde yattık.
Çölde yorganını,   yolda   urganını
klübü mensuplarının neşeli bir anı
iptidadan boğmasın, halkın taze teşebbüs ve alâkalarına 6erbest meydan bırakılsın, içtimai islere ne kadar alâka gösterilebileceğine hepimiz hayrette kalacağız.
Türk. içtimai bir mahlûktur. Bütün istibdat idareleri, onun içtimai meziyetlerini yok etmeğe, en şiddetli usullerle, uğraşmışlardır. Muvaffak olamamışlardır.
İyi düşünülen, sevgi ile kurulan, ihtiyaca dayanan bir içtimai hareketin ne kadar çabuk kök tutabileceğine Bahçeli Evler Çocuk Klübü canlı bir delildir.
Klüpte gördüklerimin hikâyesini yarınki yazımda anlatmağa bağlıyacağım.
Şuadan Biradan
Dünyanın En Az Yollu Tayyaresi
Sovyetler, «Maksim Gorkl» dev tayyarecinin, yere düşüp parçalanmazdan evvel kazandığı muvaffakiyeti unutamıyorlar.
Unutamadıkları İçindir kl, Sovyet fabrikaları ayni tipte yeni bir tayyare daha yapmışlardır.
E* 760 tayyaresi 61 yolcu taşıyacak. Clipper tayyarelerinden 14 fazla... Bu tayyarenin mürettebatı 8 kişidir. Boyu 34, kanatlarının genişliği 60 metre, ağırlığı da 45 tondur. Biraz acırca ama A. M. 34 markalı 6 matörü, saatte 225 kilometre yol almasını temin etmektedir. Bu da az... Bu tipte tayyarelerin en az yolu olandır. Halbuki Cllpper'ln sürati saatte 250 kilometredir.
Horoz Döglişhri
Iforoz ve bıldırcın düğüşleri, eski Yunanlstanda her sınıf halkın en makbul bir eğlencesi İdi. Plndurc'de bu döğüşlerden bahis vardır.
Elicn'c göre Temlstokll, ve nihayet horozları daha ziyade zalim yapmak İçin ayaklarına, ucu sivri mahmuzlar bağlıyorlardı.
Bergamada umumi yerlerde horoz dögüşlerl tertip ediliyordu. Bu Adet, Pllne devrine kadar cari İdi kl, bunu timsah döğüşüno benzerdi.
Ağır Bir Bombardıman
Tayyaresi
Yeni bir tayyare tipinin pro-jelenmesinin icap ettiği iş miktarı nadiren sarih olarak tasavvur edilir. Misal olarak atideki rakamları zikredelim:
Dünyanın  muhtelif taraflarında  Okyanuslar  üzerinde  posta ve yolcular götüren meşhur A-merikan Cltpper tayyaresinin pro
Mukayese için de cUçan kale» ismi altında maruf olan Amerikan Boeing B - 17 bombardıman tayyaresine ait atideki tele. ruatı da verelim: Boeing tayyaresinin azamî bomba yükü 4000 (;g. dır, azamî ağırlığı l/UÜ k  ı
gramdır,  dört motörlerinin kii takati  4800  beygirdir,  genişliği
jerenmesinde 107 mühendis ceman 381 bm saat çalışmışlardır.
I Tek bir mühendisin bütün bu işi göreceğini farzedersek, 190 sene çalışacağını hesap edebiliriz. Mevcut tiplerden yalnız ebatça farklı olan bir tayyaresinin projesine bu kadar iş sarf edildikçe, elinde az çdk kullanılırı olan tip ler varken hiçbir tayyare fabrikasının inkılâpçı bir projeye kolay kolay başramıyacağıru anıı-yabiliriz. Halbuki sulh zamanlarında ön safhayı işgal eden iktisadî mülâhazaları geriye atan harp şartları bu vaziyeti değiştirir. Geçen harpten sonra olduğu gibi, bu harpten sonra da tayyareciliğin büyük terakkileri görüleceğinden emin olabiliriz. Mümkün olan terakkilerden ilk bir fikir vermek üzere, bitirilmiş olduğu bu günlerde Aimerikadan bildirilen Douglas B - 19 tayyaresine ait bazı teferruatı zikredelim. Hali hazırda dünyanın en büyük tayyaresi olan bu bombardıman tayyaresinin projelenmesine dört sene evvel baslan-m.çtır.  Yukardaki şekil tayyarr-
32 metredir.
Douçlas fabrikasının yeni bom bardfrman tayyaresine ait olmak üzere neşrettiği teferruat arasında, âtideki rakkamlar da vardır: Müessesenin hizmetinde çalışan âJim, mühendis ve işçi tarafından tayyarenin yapılmasına sar-fedilen saatlerin mecmuu iki milyona yakın gelir, ve bundan yedi yüz bin saat mühendis işine, kırk iki bin beş yüz saat te ilmi tetkikata sarfedrkniştir. Buna gö re tayyarenin yapılışında baş işi-le el işine sarfedilen saat miktarının nisbeti bir taksim ikiden büyüktür. Bittabi bu nisbet yalnız yeni tipin ilk tayyaresi için varittir. Müteakip tayyareler için baş işi tekrarlanmaz gibidir, ya»-nız el işi tekrarlanır. Bununla beraber arzedilen rakkamlar bir mîlletin harp gayretinde ilmin bu gün oymadığı büyük rolü sarih olarak göstermektedir.
Dr. W. Prager Fen Fakültesinin Mekanik Prof.
ru
Köy İşleri Muamelât Memurluğu
Kartal (Vatan) — Kartal ka-nin gövdesinin bir maktamı gös- j 2asl Köycülük bürosu memuru termektedir. Taşıyabileceği   aza- Sinan Sü'kan Vilâyet makamınca
Japon — Ben ne büyük adammısım!
- Amerikan karikatürü -
mî bomba yükünü teşkil eden 18 bin kilogram dahil olmak üzere tayyarenin azamî ağırlığı 75 bin kilogramdır. Bir kanat ucundan diğer kanatın ucuna kadar genişliği 65 .metre olan tayyarenin külli fakatları 8 bin beygir olan dört Vright . Dupleks - Cyclone motoru vardır. Tayyarenin azamî sürati saatte 340 kilometredir. İnme manevrasında bu sürat hususî tertibat vasıtasile 110 kilometreye indirilebilir. Tayyarenin ebadından iyi bir fikir e-drnmcmize yarayan şu ralckam-ları zikredelim: Tekerleklerinin kutru rki buçuk metredir. Stabi-rjsa-törü normal bir avcı tayyaresinin kanatından büyük olarak   18 metre  genişliği  haizdir.
vazifesinden kaldırılmış değildir. Sinan, Vilâyetçe Köy içleri bürosu muamelât memurluğuna taym
edilmiştir.
Edime   Valisi Dendü
Edirne (Vatan) — Uzunköp-rü-Keşan kazalarında ziraî incelemeler yapmak üzere bir hafta evvel rUirroeden ayrıldıklarını bildirdiğim Vali Ferit Tümer vc Ziraat Müdrü Ali Günertem bugün şehrimize avdet etmişlerdir.
İC Meriç (Vatan) — Kazamız hnva kurumu işlerini teftişe gelmiş olan Edirne Hava Kurumu Balkanı Cemil Oncr teftişlerini bitirerek Edirneye avdet etmiştir.
unutmamalı. Bu dediftim köydo üç Kcco misafir Kaldık. Yedik, içtik eğlendik. Bir akçanı koca gün kırmızı bir demirci kazanı gibi kum tepelerinin arkasına gömülürken biz de tonbazrmuı sürüyerek köyden ayrıldık..
Bizim manganın misafir kaldığı çadırın sahibi Şeyh Abdülrahmanm bakır telli güzel kızr «Cemile» bize nasıl iVram edecefinl bilemedi. E.. O zamın böylo süngüsü düşük öksü-rUWü Dursun değildik hani...
Tulumlarımız su ile dolu   olduftu içli matralarımızdakl suyu   sıkışık zcmanlar için saklıyorduk. /Cemilenin matraya doldurduğu ayanı unutmuş gitmiştim.   Üç   gün
Bonra düşmanla karşılaştık.    Arkadan gelecek krtamızı bekliyorduk. Bir sabah erkenden nöbetçi onbaşı:
Toaun Çavuş dedi. Seni bölük kumandanı çağırıyor.
Kumandanım kabadayı bir delikanlı idi. Onu hepimiz aeverdlk. Çadırına girince haritadan ba-şını kaldırdı. Kaklarını çattı bir dakika kadar gözlerimin İçine dik dik baktı
ve:
— Tosun Çavuş. Sana mühim bir vazife vereceğim. Güvendiğin arkadaşlarından on kişiyi seç bir köprüyü atacaksınız düşmanın yardım hattını keseceksiniz.
— Emret dedim ve soldan geri dönüp   çadırdan   fırladım.   İnsanın
önüne bir çuval ceviz koyup bunların hunglHİ çürük hungisi sağlamdır deseler şakırını.. Ben de bölükteki uşakları gözümün önüne getirince öylece şaşırayazdım!.
Hepsi yavuz delikanlılardı birini alıp birini almasak hatır kalacak gü-ceneceklerdi. Köydeki gibi yazı tura ile on tane ana baba kuzusu seçip verilen vazifeyi başarmak için yola çıktık. Görünmemek için kum üzerinde hürüne, sürüne yürüyorduk.
Bu esnada aklımız, fikrimiz ilerde gözümüz düşmanda olduğu İçin kulacımın seste, elimiz tetikte idi... Tam bu sırada ta... Yanı başımda müthiş bir patlama oldu.
Eyvah sarıldık dedim.
Geredeli ismail of anam vuruldum
diye bağırdı benim dc arkamdan sıcak sıcak bir şeyin içime sızdığını hissettim. Bak sen aksiligo şimdi yaralanıp yarı yolda kalacak sıra-mıydı? Elimi arkaya atıp yaralanıp > aralanmadığımı anlamak istedim. Bir de ne göreyim içime sızan km değil ayranmış.. L1rt gündür matra-da sıcaktan ekşiyip kabaran ayrau fteş görmüş bant gnı kabına sıja-mayıp patlayınca bizi de baskına uğramış gibi yere yatırmıştı.
Parça parça olan matranın bil parçası da gelip bizini Ismailin kulak memesini koparıp alıvermişti.
— E.. Kızanlar dünyada olmaz olmaz... Ahmet Atillâ AYKUT
*
- VATAN
15 - 2 - 941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Gençlik Okumuyor
'l .i'.m .1 aleminde tanınmış Im-zulıırlu hayli yazı yazılmakta olmasına ragmrn m. İlk okumuyor. Herhangi bir Dsell getoae *o-
rarvımz no okursunuz diye! Alacağınız (lÜHİlm-eslz hlr cevap şudur: İler soy.. Hnllmki bu gencin hiçbir soy okumadığına İnanınız. ÇUnkO herhangi bir mevzu voya hâdİMtye dair no okudunuz diye sorsanız hlfi hlr cevap veremez. Bunun sebebi nedir? Bunda ballıca âmiller, eğlence yerlerinin çok lUgUı sinemalar, spor eğlenceleridir, tşte bıındajı dolayı gençlik okumuyor... Henüz okumanın zevkini nlmıvan bir cok gençler var. Rence okumak Kin okutmak lazım dır. Hele fikir mecmualarını vo-
ya kitaplarını hiçbir gene okumuyor diyebilirim. Okunan kitaplar
silolardır: Aşk romanları, magazinler, sinema    hareketleri,    spor
met muaları, hikayeler... Yalnız hu mudur gençlerimizin öğrenecekleri ? Kanaatimce her zevk gibi o-
kıımak zevkini de    talebeye a-şt-lıımak   lâzımdır.  Kir ilse talebesine Namık Kemalin hangi devirde
yaşadığını sordum da muvafık hlr
cevap alamadım. Memleketimizde her  şeyden evvel   talebenin   fikri
temayüllerini yükseltecek münakaşalı konferansları arttırmalıdır. Mektep    kütüphanelerinden  hohe-
nıelıaJ roman ve hikâye kitaplarını kaldırmalıdır. S. K.
_J
IP © R
Fener - Beşiktaş Maçında Hâkem Olacak İdarecilik Düşünceleri
Yarın Şeref stadında bugüne kadar şampiyonada hiçbir mağlûbiyet hatta beraberlik kaydetmemiş olan Beşiktaş ile Fenerbahçeyi karşı karşıya göreceğiz.
Fenerbahçeliler öyle zannediyoruz ki, siyah beyazlılar karşısına en kuv vetli şekillerrte çıkacaklardır. Kalede Cihadı, müdafaada eski khabü olmak dolayısile oynayamıyacak olan Taci hariç, Lebip, Cemali, muavin hattında Ömer. Esat. Fikret, hücumda da küçük Fikret Naci. Yaşar veya Namı, Niyazi. Rcbiiyi göreceğiz,
Beşiktaş takımına gelince: Siyah Beyazlılar için bir çok rivayetler dolaşıyor. Hakkı, Şeref ve askerliği dolayısile de İbrahim ile Hüseyinin oynayamıyacagı söyleniyor.
Bu vaziyet dahilinde Beşiktaş takımının sahada zayıf bir kadro ile görüneceğini bu suretle Fenerbahcenin galibiyetini evvelden kabul etmek İcap eder.
Gönül isterdi ki, Beşiktaş sahada, en kuvvetli şekhK- görülsün, Fener-bahçelüer de biç yenilmemiş berabere dahi kalmamış bir takımı yenmek azmile oynaş m ve ortaya çok zevkle seyredilecek bir maç çıkstn!
Beşik taşın böyle mühim brr ruoça, zayıf kadro ile çrkm asını idareci gözüyle şöyle tahlil edebiliriz.
Hiç şüphe yok ki, oynadıg? 17 maçı beraberesiz olarak gaübryetle bitirerek İstanbul şampiyonluğuna ulaşmak kolay bir şey değildir. Siyah beyazlılar bu muvaffakiyeti elde etmiş bulunuyorlar. Şampiyonada hiç rolü ofenıyan bir tek maçları kalıyor. En kuvvetli rakiplerde oynayacaklardır. Devamlı galibiyetlerin hızı ile yürüyen bir takım milli küme maçları arifesinde tabiatile hiç rolü olmıyan bir maçta ortaya atılmaz. İşte Beşiktaş idarecileri de bunu düşünerek tam takımlarını ortaya koyarak melhuz bir mağlûbiyete uğratmak istememişlerdir. Bu düşüncedir ki, şampiyon takımı zayıf bir kadro ile çıkarmak yoluna götürmüştür.
Şunu da şurada yine işaret etmeden geçemiyecegiz ki, belki Beşiktaşlılar bu düşüncelerini bir tarafa bırakarak son oyunlarını da galibiyetle bitirmek için tam takımla çıkabilirler. Bu vaziyet dahilinde düşünülmesi lâzım gelen bir nokta kalıyor. O da şudur: Acaba Fenerbahçeliler de zayıf bir Beşiktaş karşısında tam kadrolarını ortaya koymak istiyecekler midir?
Hiç şüphe yok ki, bir idareci ka-fasile buna da Fenerlilerin tam kadrolarını çıkarmak istcmiyecckleri cevabını vermek icap eder.
Kemal ONAN
Erkek Liseler Voleybol Maçları
Erkek hseleri arasındaki voleybol maçlarına dün öğleden sonra Eminönü vc Beyoğlu halkevlerinde devam edilmiştir.
Eminönü Halkcvinde ilk karşılaşma Yüce Ülkü - Vefa arasında oynanmış ve 10 - 7, *9 - 17, 15 - 7 Yüce Ülkü kazanmıştır.
İkinci müsabaka TakMm Lisesi i-le Şişli Terakki aracında yaprimış, 15 - 6. 15 - 10 Şili Terakki galip gelmiştir.
Beyoğlu Halkevinde de Haydarpaşa - Boğaziçi, 15 - 2, 10 - 15, 15 - 9. İşık Darüşafakayı 1 - 15, 15 - 11, 15 - mağlûp etmiştir.
Hâkim ve Müddeiumumilerin Terfi üstüleri Geldi
Adliye Vekâletinde toplanan tefrik komisyonu vuzıfctrinl ikmal etmiştir.
Vekâlet, terfie hak kazanan hâkim ve müddeiumumilerin listelerini alâkadarlara telgrafla tebliğ: etmiştir. Dün de kırk beş kişilik bir terfi listesi İstanbul müddeiumumiliğine bildirilmiştir. Bu listeden müddeiumumi muavinlerinden bir çoklarının terfie hak kazandıkları anlaşılmaktadır. Muavinlerden Cemal Köseog-lu. Sabri Kösebay ile Ubeyt Kilise-ralıoğlu tercihan terfie layık görülmüşlerdir. Müddeiumumilik listeyi alâkadarlara göndermiştir. İtirazları olanlar bir ay içinde vekâlete müracaat etmek hakkını haizdirler.
14 Yaşındaki Katilin Muhakemesine    Devam Edildi
İkinci ağır ceza mahkemesi dün,
Halit isminde on dört yaşında bir | katilin duruşmasına devam etti. Halit geçen sene Tahtakalede Osman isminde 25 yaşlarında bir genci karnına kama saplıyarak öldürmüştü. Kendisini müdafaa ederken, namusunu tecavüzden korumak maksadile bu işi yaptıgıaı söylemiştir. Hüseyin, Aziz, Cemal, Kemal ve Mevlit isminde de beş müdafaa şahidi göstermiştir.
Muhakeme, şahitlerin çağırılması için talik edilmiştir.
Ermenileri Kimler
NİÇÎN
ve Nasıl Aldattılar?
ittihat ve Terakkiye
Bir ihbar
•--~   5
Bu ihbar Üzerine ittihat ve Terakki Harekete Geçmişti
Haftanın filmlerinden: «Bu Kadın Benimdir» filminin
en
ıesı
Ateşle
amu
Ihi Yıldız, Reklâm İçin Nişanlı Gibi Gösterile Gösterile Nihayet Ciddi Olarak Nişanlandılar
Bugün
A L B E R T   P
GİNETTE   LECLERC
ile beraber nefis bir
Sinemasında
REJEAN
ve ANDRE  BRÛLE
tarzda   yarattık
İR
arı
METROPOLİTEN
( Hayat Güzeldir )
Hareketli, Hakikarti ve İhtiramlı büyük aşİk filmini mutlaka gidip görünüz. Bu filmde sizi Parisin eerarengiz gecelerini ve
sokaklarını dolaştıracaklardır.
Bugün saat I de tenzilâtlı matine
Onun ismi d.ıh ı buralara erişmedi. Fakat Holivuttan her geçtiği yolda onu görenler duralar, ve «Bak Bruce Humbert One» Onda öyle bir sihir varmış ki bir anda servet, şöhret yaratakıli-yormuş.
Bir gün Holivut bulvarında pat Regan ismindeki berbere gitmiş. Bir yandan tıraş oluyor, bir yandan da tırnaklarını temizlctiyor-mus. Bir aralık gözü, tırnaklarını yapan kızcağıza ilişmiş. Bakmış, güzel kız.. Kızıla çalan saçlarının fotojenik olacağını düşünmüş., ve, bu sefer alâkası uyanarak kızı foyl< baltan aşağı bir süzmüş. Tanınmış hiçbr artisti taklide özenmediğini görmüş.. Holivuttan, bütün sokakların ve mağazaların Garbolar, Marlenler, Kravfortlarla dolup taştığı şu zamanda, güzel 'bir kızın bunlardan hiçbirine benzemeğe uğraşmaması hoşuna gitmiş..
— Sizin ısmıruz ne?, diye sormuş.
— Arleen Whelan.
— Peki Arleen Whelan.  film
çevirmek hoşunuza gider mi a-caba ?
Arleen dona kalmış. Holivut-ta, zavallı kızlara büyük vaadler-de bulunarak kandıranlara adım başında rastlanır. Arleen bu temiz pak adamın kendisiyle sadece alay ettiğini sanmış :
— Fakat, demiş, Bay Pat Re-gan'ın müsaadesi olmadan buradan    ayrılmama   imkân   yokki..
Bruce Humbert One ona, yirmi dört saatlik izin aldıktan ve XX inci Siecle FoX stüdyolarında kısacık bir tecrübe kordelâsı çevirttikten sonra kendisiyle alay edilmediğini anlamış.
Şimdiye kadar artist olmak hiç hatırından geçmem işmiş, güzel olduğunu    biliyormuş amma
yalnız güzelliğin artist olmak için kâfi olmadığını da takdir ediyormuş.. Ah yarabbi, br muvaffak olsa da biraz para kazansa, yarını düşünmeden Kir çiçek batın ala4>il«e bulçe»ın;    «aramadan
bir taksiye birrebioe. I^te Arleen' o günü hep böyle    düşüncelerle
geçirmiş. 1
Ertesi   gün FoX   stüdyolarına
gitmiş, orada makyajcının elinden (kurtulduktan sonra kendini tanıyamaz olmuş..
Ne ise orada tecrübe kurdelesini çevirmiş ve tabiî fevkalâde muvaffak olmuş, çünkü muvaffak olamamış olsaydı bütün bu hikâyenin mânası kalmazdı..
Evet, muvaffak olmuş, fakat Holivut tedbirlidir. Yaln*z güzellik, fotojeni, tatlı bir ses onu tatmin ötmez. Altı ay müddetle Arleen yürümesini, dans etmesini, gülmesini, spor yapmasını-öğrenmiye çalışmış.. Ve nihayet \Varner Baxter ve Freddie Bart-hoimeu ile «Kıdnapped» isminde bir film çevinmrş.. Bütün gazeteler ondan bahsetmiye başlamışlar..
Ve bir reklâm olsun diye   yanına Rıchard   Greeni   vermişler «Bu da «senin yalandan nişanlın» demişler.
Adama kırk gün : «Sen delisin!» deseler sahiden delirirmiş. Onlara da o kadar çok «Siz nişanlısınız! Birbirinizi çıldırasıya seviyorsunuzI» denmiş ki nihayet sahiden sevışmıye başlamışlar ve sahiden nışanlanmıya, hattâ evlenmiye karar vermişler.
Bu işe HolıvuUa herkes şaşa kalmış.. Biz şaşmadık doğrusu. Çünkü c Ateşi maşa ile tut ! » € Ateşle pamuk bir arada duT-maz > diyen ata sözlerinin p«k de boş lâf olmadığını zaten biliyorduk.
Hakikî Artist Neier Bilmeli ?
Sinemada Şöhretin Doğduğu
Ve Öldüğü Yer
Sinema seyircisi biraz da ecza- ' kolay değildir. Bir artist, kendisi
Senenin En Nefîs Filmi
Baş Rollerde:
HEDDY LAMARR
ve
SPENÇER TRACY
TÜRKÇE  »özl
u
Orijinal   dild
Nüsh-
ası
İP
K
M
Nü*h
ası
LEK
Sinoma-larında müHhi» bir muvaffakiyetle gösterilmekted
Ayrıca: FOKS, dünya (havadisleri
Bugün saat I ve 2,30 da tenzilâtlı matine
ır.
cıya benzer. Etiket yapıştırmağa bayılır. Kendisine yeni bir aktör takdim edilir edilmez, derhal o-na bir kategori araştırmağa başlar. Biçare aktör kendisine münasip görülen sınıfa girmeğe, kendisi için tes*bit edilen tipe uymağa er geç mecbur kalır. Çünkü film şirketleri ve sahne vazıları da bu iktisas meselesine fazla e-hemmiyet verirler. Artiste mütemadiyen, muvaffakiyetini temin etmiş olan filmdeki rolüne benzer roller verirler.
Halka her zaman, beklediği, umduğu gibi ever vermekte hnk-b mıdırlar? hiç zantftstmıyoruz. Bir şey bir defa rvc**Wa gidebilir fakat her zaman a£*i şey tekrar edilirse çabuk bakılacağı tabiîdir. Ayni mevzu, ba^ka başka tarzlar-
da ifade edilse bile, yine ayni mânayı taşır ve şikayet usanç verir.
için artrk ikinci bir saKsiyet halini alan bir kalıba girdi mi. artık hep ayni yapmak elbette ki yeni bir tip yaratmaktan çok daha az yorucudur. Bum göz önünde tutarak, seyircinin arzusu devam ettiği müddetçe artiste ayni tip muhafaza ^ettirilir. Fakat, şirket müdürleri de, sa'hnc vazıı da. halkın isteği demek kendi menfaatleri demek olduğunu çoktan kavramışlardır. Seyircide bıkkınlık alâmetleri belirir belirmez hemen işe koyulur, sanatkâra başka bir tarz ilfcam eder, başka bir adam \ ücııde getirirler: Charles Boyer' in hep* ağır başlı rollerden sonra «Tovariorv» deki şahsiyeti gibi İre
ne Dunnenin birçok dramlar çevirdikten sonra «Gel barışalım» filmindeki tipi gibi.. Şarlonun son filminde bastonunu, melon şapkasını, koca pabuçlarını bile fedaya ra-zı olarak    yarattığı işte
BUGÜNKÜ  PROGRAM
8 Program 8 03 Ajans haberleri 8.18 Hafif parçalar 8.45 9 Ev kadını yemek listesi
13.30 Program, 13.33 Türkçe plaklar 13.50 Ajans haberleri 14.05 Türk çe plâklar programının devamı 11.20 Riyaseti cumhur bandosu 15 Cazband (Pl.) 15.30 Konser (Ankara devlet konservatuvarından  naklen).
18 Program 18.03 Radyo caz orkestralı 18.40 Halk türkü ve oyunları 19 Konuşma 19.15 Tanburi Ce-milin saz semaileri 10.30 Ajana hünerleri 19.45 Radyo fasıl heyeti 20.15 Radyo gazetesi 20.15 Karışık ^arkı-lar 21.15 Konulma (Bibliografyu) 21.30 Radyo salon orkestrası
22.30 Ajana haberleri 22.50 Konuşma (İngilizce - Yalnız kısa dalga postasile) 22.50Cazband 23.25 23.30 Kapanış.
I bu değişikliklere bir türlü alışa-Meselâ   Fcrnandel'in   Madam  mıyanlar ortadan çekilmeğe mah-
Hunon'un Gül Fidanı ismindeki kûmdurlar: Birbirine benziyen Filmde yarattığı şahsiyet büyük birkaç filmden sonra bir daha bir muvaffakiyet kazandı. !$te o gözükmiyen Mikon (Bubul) gi-zaman bu zamandır, ister    sivil,  bi..
ister asker olsun, bütün, ahk ser-| Hakikî bir artist, sanat ve men aem delikanlı rolleri   onun   için  faat namına her kalûSa girmesini
biçilmiş kaftandır dediler. Aptal rolü oynaya oynaya adamcağız aptala döndü. Fernandel'i seyircinin başka türlü tasavvur edebilmesine imkân bırakılmadı.
Bundan başka bîr de jön prö-miyc tipi vardır ki seyirci «Bıktım artıklv dediği zartan ona hak vermemek mümkün değildir. Hiç ihtiyarlamak iatemiyen, \>üyiik anne. büyük baba olabilecek yaşa geldiği halde, hâlâ anne, kaba rollerine bile çbkarılmıyan u> tistler. Bunlar acaba san'at kabiliyetlerini âşık rolünden başka br yerde gösteremiyorlar mı?..
Şahsiyet   değiştirmek o kadaı
bilmelidir. Şöhret bir film ile doğar ve bir film ile ö4ür, aşk nasıl bir bakımla doğar btr bakışla ö-lürse....
Mevlûdü Şerif
Divanı Muhasebat azalığından mütekait kıymetli maliyecilerimizden merhum Hasan Zeki Apakın ruhuna ithafon yarınki pazar günü öğle namazını müteakip Krenköyün-de, istasyon karşısındaki Zihnipaşa camiinde Hafız Burhan ve arkadaşları tarafından mevlûdü şerif okunacaktır. Merhumu sevenler ve isti-yenler teşrif edebilirler.
(Markar) in ihbarı kuru bir sözden ibaret değildi. Namı. komitacılar tarafından nefret ve lanetle yâ-dedilen, o günün başı dönük papakları taralından da aforoz edilerek Ermeni camiasından adı silinen bu fedakar ihtiyar Ermeni. Talât Beye. Kuikus lürmenl komitacılarından (Tornan Tomanyan) m yazdığı ve komitanın bastırıp gizlice dağıttırdığı (Müdafaa! şahsiye için Ermenilere talimat) adlı birer risale de vermişti.
Bu risalede, ihtilâlde kullanılacak silâh cinslerinden ve bunların tedariki için alınacak tedbirlerden bahsettikten sonra, Ermeni bulunan köy ve kasabalarda yapılacak teşkilât tarif ediliyor, mmtakalarda üçer kişilik erkânı harbiye heyetleri kurulması tavsiye ediliyordu. İcabında ya pılacak silâh ve cephane tevziatı hakkında malûmat veriliyordu.
ihtilâle nasıl başlanılacağı. Türk köy ve kasabalarının nasıl basılacağı da uzun uzun tarif edildikten sonra, hareketlerin icra tarzları hakkında tafsilâtlı malûmat veriliyordu.  (1)
İttihat ve Terakki, bu ihbar üzerine derhal harekete geçmiş, aldığı ciddi tedbirler, giriştiği şiddetli teşebbüslerle Killkyadaki komitacıları muvakkat bir zaman için sindirmiş ve habasetlerinin önüne geçmişti. Ne yazık ki, teşebbüsün asıl tertip ve idarecilerini ele geçirmek, parlamak üzere bulunan ihtilâl ateşini büsbütün söndürmek muvaffakiyetini gösterememişti. Hıyanet ve fesatların büyük elemanları birer birer memleketi terketmiş, aldatılan ve her vakitki gibi komitacılar tarafından büyük varlıkları ederinden alman yerli Ermeniler de gaflet ve hamakatlerinin cezasını bir defa daha çekmişlerdi.
Bu esnada, gerek Patrikhaneyi temsü eden uğursuz mahlûklar ve gerekse mebusan meclisinde güya Osmanlı Ermeniliğini temsil eden maskeli haydutlar, ortaya atılmışlar dz. Hükümeti de, İttihat ve Terakki Fırkasını da, misline çok ender tesadüf edilen hokkabazlıklarla, pek uyuttular diyemez isem de, bir müddet için pek güzej oyalamışlardı. A-çıkçası aldatmışlar, işi örtbas yapmışlardı. Bu işte iki yüzlülük yapanları isimleri ile bu sütunlarda teç hir etmeği, elyevm hayatta bulunan ve aramızda yaşıyan suçsuz ogıü ve torunlarını mahcup bir vaziyete düşürmeği muvafık görmediğim için, hâdiseyi de faillerini de kapalı geçmeyi daha münasip buluyorum.
Otuz bir marttaki irtica hâdisesi, Ermeni komitacılarına kaçrrılmaz bir fırsat hazırlamıştı. Patrikhane, ve komitalar ittihadı, hükümetin o sırada tedip ve idareyi tebdil için vaki   meşguliyetinden    istifade ile,
Killkyadaki isyan tevekküllerini hemen yenilediler. Az bir zaman sonra da hareket emrini verdiler.
Bir kaç ay evveli yapılan tahkikatta yakasını adaletin pençesinden her nasılsa kurtarmıya muvaffak o-lan soysuz piskopos (Muşeg), isyan mıntakasmdaki kasabaları birer birer gezdi. Klişelerde toplanan Ermenileri ihtilâl ve isyana teşvik etti. Papas (Tanilyan) da klişelere günlük yerine barut tütsüsü verdi. Ermenileri hükümete karşı isyana, islâm ahaliyi katil ve imhaya sevk için, rastgeldigine cennette makamlar vaadetti. Velhasıl muhitin efkârını istenildiği gibi zehirledi.
O sırada, fesadın en büyük kaza-
SOkUNUZ
ru tskenderunda kurulmuştu. Mısırdan, Amerikadan, Rusyadan gelen ve yapılacak ihtilâlin muvaffakiyetle neticelenmesi takdirinde teşkil edilecek hükümette kendılerne bol maaş ve salahiyetli birer mevki edinmeği düşünen eeki2 on fırsat düşkünü, Kafkas Ermenilerinden (Onan n es Tıroyan) ın reisliği altında toplanmışlardı. Müteakip hâdiselerde, çe-tebaşı mahut Antranik ile beraber ismi pek çok geçecek olan bu şirret adam, Çarlık Rusyanın Ermeni İşleri üe meşgul olan teşkilâtında mühim bir mevki sahibi idi. Ermeni komitacıları arasında da, o günler*için, mu-hitindeküere baş eğdirecek kadar kuvvet ve nüfuzu vardı.
Yapılacak İhtilâl için sarf edilmek üzere, komitaların Amerika, Mısır. Bulgaristan ve Rusya şuboleri tarafından gönderilmiş olan seksen bin altm, bu herifin elinde bulunuyor, paralan dilediği gibi harcıyordu. Ma iyetinde bulunan komita murahhasları ile birlikte, vur patlasın çal oynasın sözü ile tavsif edilmek istenilen zevk ve sefahati gölgede bırakacak bir tarzda eğleniyor, şuradan bu radan getirttikleri kimsesiz Ermeni kızlarının ırzlarını kirletiyorlardı Vakit buldukça da. ihtilâl mıntaka-sında teşkil edilen çeteleri idare e-decek başı dönüklere direktif veriyor bol vaatlerle gidecekleri yerlere selametliyorlardı, işin tuhafı, bu soysuzların sefahatlerine, yüz kızartacak dereceyi aşan rezaletlerine ne iskenderun Ermenileri, ne de heyet te bulunan ve fedaileri takdis âyin lerile teşvik ve te^cie memur ola hürmetlû papas efendiler ses çıkar miyorlardr.
Bilâkis goz yumuyor, bu meyme-
menetsiz VL_.
heriflerden, korkudan daha ziyade menfaat ve keramet umuyorlardı, j Nihayet, ihtilâl başladı, isyan mm-takalarmdaki kasaba ve köylerde imhası kararlaştırılan islamların evlerine siyah boyalarla birer haç işareti konulmuş sokaklara yaftalar a-sılrnsştı. Eli kanlı komitacılar taraf taraf dağılmıştı. Yollar kesilmiş, köyler basılmıştı. Kasabalarda bile erkek ve kadın müslümanlara taarruz edüiyor, rastlanan askere, Jandarmaya kurşun sıkılıyordu. Tabii, bu kahpece taarruza duçar olan islâmlar da eli bağlı kalmış, mütear-rızlara diz çöküp yalvarmış debilerdi. Onlar da silâha sarılmış, velhasıl kanlı bir cenk başlamıtı.
Şu ciheti, anlattıklarımı dinlemek zahmet ve külfetine katlanan arkadaşlarmıa bilhassa söylemek ve komitacı denilen, milliyetçi ve fedakar görünen o soysuz ve hırsız heriflerin o esnadaki vaziyetlerini tebarüz ettirmek isterim ki, Iskende-runda (Ohanes Tıroyan) m reisliği altında (muhtelit idare heyeti) namı üe toplanan bu herifler, daha İlk süâh patlar patlamaz, zevklerine A-let ettikleri kızları, kadmları vc kasalarında mevcut paralan toplayınca Beyrut tariküe îskendertyeye savuştular, ihtilâl mm tak asındaki ahmakları acı akıbetleri ile baş başa bıraktılar. Aldatılan ve isyan ateşine atılan zavallılar cehalet ve gafletlerinin cezasmı kan dökerek, can vererek öderlerken, soyguncu fesat basıları da beri tarafta gönül eğlendiriyor, zevk sürüyorlardı.
I
(1) Ermeni ihtilâlcileri bilahare yaptıkları İsyanlarda hep bu kitabın tavsiye ettiği esaslara riayet etmişlerdir.
o YUY ELİM
Çocuk Gazetesinde Japon Döğüşü
Malatya Llscolnde B - 1167 soruyor: 1938 bonesinde çakan (Çocuk Gazeteci) ain haftalık demler halinde neçretraiye bağladığı «Japon Döğüşü» tefrikaları kitap halinde neçredUmlç midir?
CEVAP — Çocuk Gazetesinin Japon Düğüsü tefrikasının kitap halinde basılmadıgı anlaçdımstır. Bu gazete, halen intişar etmemektedir.
EyUpto iskele civarında Orhan Kaya soruyor: Halicin »oluk rengini, glttlkve artmakta olan ça-
murlarını gidermek için fenni (üç bir çare yok mudur?
CEVAP: Halicin toprakla değişen rengini gidermek ve sahilden itibaren derinliklerde toplanan çamuru gidermek için fenni ça-ro vardır. Fakat bu çare büyük bir paraya mütevakkıftır. Evvela Kâğıthane deresini iyice temizlemek, iki tarafına rıhtım yapmak, her sone bu dereyi taramak, Halici do esaslı suretto temizlemek lazımdır. Bu iş zaman ve para meselesidir. Elbet bir gün bu işe de sıra gelecektir.
Dancada Cinayet | Makedonya
Meşhur Komitacı Kara Arslan
Kiracısını Tabanca İle öldürdü
Evvelki gün Dancada feci bir cinayet işlenmiştir. Cinayeti işllycn Danca n m tanınmış simalarından Milli Mücadele senelerinde büyük yararlıkları görülmüş meşhur Kara Arslandır. Çimento fabrikası yanında kiraya verdiği kahvesini işleten Kara Feriydi Arap Mustafa lâ-kablle anılan Rasih bu cinayete kurban gitmiştir.
ögTendiglmizc göre vaka şu şekilde cereyan etmiştir.
Kahvenin Kiracısı Mustafa, Rasih 1c Kara Arslan uzun zamandanberl biriblrlerile geçinememektedirler. Ev velki gün saat 13,30 da kahveye gelen Kara Arslanla Rasih arasında başlıyan ağız kavgası dögüşe kadar çıkmış ve Kara Arslan orada serili bulunan balık ağlarının içine düşerek hasmının ayaklan altında kal-
mıştır. Fırsattan istifade eden Rasih cebinden tabancasını çıkararak, bir kaç defa tetiği çekmiş, fakat tabanca ateş almamıştır.
Kara Arslan, bu müşkül vaziyetten kurtulmak için derhal tabancasına sarılmış ve Rasihi yere sermiştir.
Kavgaya karışmak lstiyen Hasan adında birisi de tabancadan çıkan diğer bir kurşun tarafından omu-zundan yaralanmıştır.
Tabanca sesleri üzerine kahveye
koşan jandarmalar Kara Arslanı yakalamışlar, yaralı Hasan Efeyi de Haydarpaşa Numune hastahanesine göndermişlerdir.
Vaziyete Gebze kazası jandarması el koymuştur. Tahkikata devam edilmektedir.
Bazı Yerlerda Hükümet Hububata Elkoyuyor
ı
(R:m 1 İncide) XX tar yemeklice İhtiyaçları bulunduğu bu beyannamelerde yakılacaktır. Yemeklik, beyananamenln doldurulduğu tarihten İtibaren Urfa, Mardin ve Diyarbakır vilâyetlerinde 1941 yılının haziran ayı nihayetine ve diğer vilâyetlerde ayni senenin ağustos a-> ı ortacına kadar olan zamana mun 1 hasır bulanmak üzere buğday ve çavdar beraber bir aylık bir müddet ıt in ve her nüfusa vasati ekmeklik olarak 20 kilo, ve yemeklik olarak ta 10 kilo, ceman 30 kilo hesap edilecektir. Beyannameler köy İhtiyar heyetleri veya alâkalı memurlar tarafından her mahallin en büyük mülkiye memuruna makbuz mukabilinde tevdi olunacaktır.
Mahallin en büyük mülkiye   memuru bu beyannameleri en kısa bir müddet sarfında Toprak   Mahsulleri , Ofisinin en yakın teşkilâtına makbuz mukabilinde verecektir.
£1 konan mahsulünü İhtiyaç halinde acele satıp paraya çevirmek lstiyen her müstahsil malını dilediği her zaman İçin ofisin en yakın ajanına götürüp   satmakta   serbesttir.
Gerek bu kararname hükümlerine muhalif harekette bulunanlar ve gerek beyannamelerine hakikate uygun ohnıyan malûmat dercetrnek sureti-le veya başka şekillerde bu kararnamenin tatbikini ihlal edenler cezalandırılacaklardır.
Kararname hükümlerinin vilâyetlerde tatbik ve İfasına valiler memur edilmiş olup vilâyet hududu İdare me ¦ nurlun, /.iraat müdür ve memurları. Ziraat Bankası memurları, ilk okul öğretmenleri ve eğitmenler bu İslerde İstihdam olunacaklardır. Bunların harcırah ve mesarifl zarurlye-lerl meri harcırah hükümleri dairesinde ofisçe tesviye olunacaktır.
pamuk ipliklerimiz içtn İktisat vekâletine geniş salâhiyet verildi
Ankara, 14 (Hususî) — Sü-meıbank fabrikalarile hususî (ab. rıkalar tarafından imal olunan ve icabında hariçten ithal olunacak pamuk ipliklerinin tevzii, satışı hakkındaki kararnamede:
1 —Millî korunma kanununun 8 inci maddesine müsteniden Sü-merbank fabrikalarile hususî fabrikalar tarafından imal edilecek her nevi pamuk ipliklerinin »tih-sal hacmini, miktarını, çeşitını, cins ve nevilerini tayine İktisat Vekâleti salahiyetlidir.
2 — Millî korunma kanununun I I inci maddecine müsteniden yukarıda (mezkûr fabrikaların bu kararın meriyete «girdiği tarihte ellerinde bulunan ve bundan son. ra işbu fabrikalarda imal edilecek olan iplikleri normal maliyetine yüzde muayyen bir kâr ılâvestlc eatın alonağa ve icap eden yerlere eevketmeğe iktisat Vekâleti mezundur. Bu malların bedelleri İktisat Vekâletince tayin olunacak yerlerde teslimi müteakip ödenir.
3 — Bu kararın birinci madde, sinde mezkûr müesseselerin mamullerini ikinci maddedeki hükümler dairesinde mubayaaya ve İktisat Vekâletince tesbit edilecek esaslar dahilinde tevzie Sümer-bank mornur edilmiştir. Sümer-bankın tevzi işleri ve sair masarifini karşılamak üzere bu kararın ikinci maddesinde zikredilen mamullerin satış fiyatına İktisat Vekâletince teabit edjlecek yüzde muayyen »bir fark ilâve olunur. Sümerbank teşkilâtının mevcut olmadığı yerlerde tevziat idinde Ziraat Bankası, Halk Bankası teşkilâtı, iktisat Vekâletince tesbit edilecek şartlar dahilinde tavzif edilebilir.
4 — Dahili mamullerle karşıla, namıyan ve miktar ve nevileri Ik-Msat Vekâletince    tesbit    edilen
pamuk ipliklerini Ticaret Vekâleti hariçten celp ve temin eder. Bu suretle ithal edilecek ipliklerin tevziatı keza Siimerbankça yapılır.
5 — Bu kararın ikinci maddesinde yazılı iş için İktisat Vekâletine bu milyon liraya kadar bir mütedavil sermaye tahsis olunmuştur.
6 — Işfbu karar 15 şubat 941 neşri tarihinden itibaren mer'idir.
HARP   SİLÂH   VE  MÜHİMMATI YAPAN MÜESSESELERİN  KONTROLÜ
Ankara, 14 (Telefonla) — Türkiıyede harp silâh ve mühimmatı yapan sanayi müesseselerinin kontrolü hakkında 3763 sayılı kanunun şümulü dahiline giren harp mühimmat ve sanayiinin 1941 senesi için hazırlanan listesi İcra Vekilleri Heyetince kabul edilmiştir.
Tayyare, her nevi top ve aksa. mı, makineHtüfek, orduda kullanılan tabanca, mayin, torpito ve aksamı, alev makineleri, sis ve zehirli gaz cihazları, her nevi top mermisi, tahrip malzemesi ve dinamitler, muharebe tankı, zırhlı otomobil, süvari kılıç ve mızrağı ile süngü ıgibi silâhlar bu Ibtede bulunmakta ve harp ve mühimmat sanayii müesseseLerinin 1941 senesinde imal edecekleri malze-menın en mühim kısmını teşkil etmektedir.
HÜKÜMETİN UN STOKLARI VÜCUDE GETİRMESİN DEKİ KARAR MERİYET MEVKİİNE
girdi
Ankarat 14 (Telefonla) — Toprak Mahsulleri Ofisinin memleket ihtiyatı olan un stokları vü-cude getirmesi ve bunları fevkalâde ahvalin kap ettirdiği şekil ve mahallerde muhafaza ve idare etmesi hakkındaki karar İcra Vekilleri Heyetince kafcul edrlmış ve bugün meriyete girmiştir.
Kral A.'phons
(Banı 1 incide) **
oöyliyemez.
Bugün mevsuk ha'berlerden ve dostane vesayadan cesaret alarak kendimi bütün İspanyollara son defa olarak hitap etmeğe mecbur addediyorum. Istırap çeken, dövüşen ve kazanan insanların yeni bir İspanya kurulmasını hararetle istediklerini görmemerliğe gelmek hakikatleri, vakıaları nazarı dikkate almamak demektir.
İspanyol efkârı umumiyesinin bu c-sash talebine cevap vermek vazifesi saltanat müessesesini tem sil eden ve bir gün memleketin en yüksek makamını işgale davet edilmesi muhtemel bulunan şahsa terettüp eder. Vazifem bütün muhtemel mânileri ortadan kaldırmaktır. Maksadım, büyük İspanya davasına hizmet eden ve bu uğurda kanlarını büyük bir cömertlikle döken binlerce Ispan-yolun güttüğü gaye için her türlü şahsi mütalea ve menfaatleri bertaraf etmektir.
İşte bu zihniyetledir ki oğlum Prens Yuan'ın tarihi veraset kanunumuz mucibince tahta çıkabilmesini temin için saltanat haklarımdan feragat etmek istediğimi mdmlekete bildiriyorum. İspanya istediği zaman oğlum bütün İspanyolların kralı olacak ve saltanat müessesini şahsında temsil edecektir.;/
Madrit. 14 (A.A.) — General Franco dün akşam saat 20 de hududu geçerek İspanyaya girmiştir.
Komitacıları
(Ba*ı l İncide) *
dc etmek hususundaki arzulan ne olursa olsun, bunun için harbet-mek niyetinde değildirler. Almanlar, Balkanları evvelâ blöfle kazanmak istiyorlar.
BULGARİSTANDA FEVKALÂDE  TEDBİRLER...
Sofya. 14 (A.A.) — D. N. B.:
Bulgar Ticaret Nezareti tarafından neşredilen bir emirname ile yün, kumaş ve her r>evi kundura satışı menedilmiştir. Bunların satışı diğer bir kararname ile tanzim edilecektir.
BULGAR GAZETECİLERİ OKUDUKLARINI ANLAMIYORLAR   MI?
Londra, 14 (A.A) — Çör-çil'in nutkunu ve bu nutkun Bul-garistana müteallik olan fıkralarını tekrar okumak, Almanlar tarafından İngiliz Başvekilinin Bulgar istanı bîtarf lığını terkederek ALmanıyaya hücum etmeğe davet eylemiş olduğu suretinde yapılan tefsirin yanlış olduğunu anlamağa kâfidir. Çörçil, böyle bir teklifi asia tasavvur etmemiş olduğu gibi sözlerinde de buna benzer bir şey yoktu i.
Çörçil, son harpte yapmış oldukları hatayı tekrar etmekten yani kaybetmekte olan bir beygir üzerine oynamaktan Bulgar istanı tahzir etmiştir, fakat Bulgaristan, kazanan beygir üzerine oynamak için Almanyaya taarruz etmek mecburiyetinde değildir.
Şimdiki halde bilinmesi matlûp olan cihet, Bui«ar gazetelerinin Çörçil'in nutkunu tamamen neşretmiş olup olmadıklarıdır.
Yunan Elçisi Berlinden Ayrılmış
Değildir
Berlin, 14 (A.A.) — Berlindeki Yunan elçisinin Alman hUkûmet merkezini terketmek niyetinde olduğuna dair bazı yabancı memleketlerde yayılan iddialar hakkında sorulan bir suale cevap veren Alman Hariciye Nezareti sözcüsü, bu hususta Berlinde hiçbir malûmat olmadığını söylemiş ve Alman - Yunan münasebetlerinde kayde değer btr değişiklik mevcut olmadığını Uâve eylemiştir.
(Başı 1 İncide) 3=
raurlarından 6 sı yarın    tayyare ile Lizbon'., hareket edeceklerdir. Matbuat Ataşesi de İstifa Etti
Londra, 14 (A.A.) — Reuter ajansının diplomatik muhabirinin resmen öğrendiğine göre, Romanyanm Lon-dradaki maslahatgüzarı Florescu ile Rumen matbuat ataşesi Murgu, Bük reş hükümetine istifalarını vermiş, ve bundan Londra Hariciye Nezaretini haberdar etmişlerdir. Sefaretin Londradan yarın tayyare ile ayrılacak olan altı memuru uzun vadeli bir ihbarda bulunmadan hareket edebilen tâli derecede memurlardır.
İstifasının Anlatıyor
Londrav 14 (A.A.) — Romanyanm Londra maslahatgüzar, lığı vazifesinden istifası sebeplerini anlatan B. Flerescu, şu beyanatta bulunmuştur:
«— Antonetrfco hükümetinin hattı hareketini makul görmediğimden dolayı Rumen Hariciyesinden istifa ettim. General An-tonesko, bugünkü Alman hükümetini dostu ve müttefiki olarak telâkki ediyor. Fakat hakikatte Alman hükümeti. General Anto-nesko'nun efendisidir.
o
Nereden Saldıracak
• Ha» 1 İncide) X
dır. Bu da mühim bir faydadır. Rumen kuvvetlerinden bir kısmının Alman kumandası altında kullanılması gayri mümkün değildir. Almanların harekata girişmeden evvel bu harekâtı ihtimamla hazrrlamak suretindeki itiyatları dolayıslle yeni bir Alman inlsyativindcn evvel bir müddet beklenilmesi ihtimal dahilindedir. Arman noktai nazarına göre, meselenin başlıca meçhul unsurları, Türkiycnin hattı hareketi ile tngil-terenin müdahalesi imkanıdır. Türkiye, hiç korkacağa benzemiyor. İngiltere ise Balkanlarda olsun, başka yerde olsun kendi kendilerine yardım etmiyenlerln yardrmına koşam ı-yacağı bedlhldir. Büyük Britanya, Yunanlstnnn yardım etmek İçin bir çok şeyler yapmıştır ve halen de yapmrya amadedir. Fakat Yunanistan kendisini müdafaa etmemiş olsaydı yaptıklarını yapamazdı. İngil-terenin denizlere hâkim olması, ona türlü türlü hedefler temin etmekte, vc tasavvurlarını en «on dakikaya kadar gizlemek imkânını bahşeyle-moUtedir.
Hava Düellosu   Yunanlıların
lngiltereye Hava Taarruzu
K
ısa
Oldu
Haşarat Azdır. Telefat Yoktur
Londra, 14 (A.A.) — Düşmanın evvelki gece İngiltere üzerine yapmış olduğu hava seferleri kısa olmuştur. Bu seferler, gece olur o l/ma z başlamıştır. Bu malûmatı vermekte olan Amirallik dairesinin tebliği şunları ilâve etmektedir:
Münferit bir takım tayyareler, Londra mıntakasına bombalar at. mışlar ve evlere mühim hasarlar ika etmişlerdir. Bir mütıtar telefat vardır.
ltfkoçyanın şimali şarkisinde bir şehre de bom'balar atılmıştır. Bazı binalar hasara uğramıştır. Bir kaç maktul vardır.
Düşman tayyareleri, şarkî İn-giiterede bazı mahallere 'bombalar almışlarsa da haşarat cüzîdir. Telefat yoktur.
İngiliz Kralı Bombardıman SahasınıGezdi
Londra, 14 (A.A.) — Kral ve Kraliçe, maiyetlerinde Dahili Emniyet Nazırı M. Morrıson olduğu halde perşembe günü Manches-ter ve Salford'a giderek bombardıman edilmiş mahalleleri gezmişlerdir. Halk tarafından hararetle karşılanan hükümdarlar bom bardiımandan zarar görenlerle görüşmüşler ve polis kıtalarilc pasif müdafaa hizmetinde bulunanları teftiş etmişlerdir. Kral rüyet kabiliyetinden üç hafta mahrum kalan gönüllü polis efradmdan 18 yaşında bir genci tebrik etmiştir.
B. Morrison, Kral ve Kraliçenin halkın neşesinden ve mücıdeleye sonuna kadar devam etmek hususundaki azim ve kararından çok memnun kaldıklarını söylemiştir.
Yeni Bir Zaferi
lngiltereye 146 Muh rip DahaVeriliyor
Novyork, 14 (A.A.) — Dün akşam reisicumhurun Harbiye Nazırı Frank Knoks ile görüşmesinden sonra ya* kında lngiltereye 40 vc hattâ daha fazla torpito muhribi gönderilmesi çok muhtemel addedilmekte idi.
Bu haber Nevyork Herald Tribüne gazetesine Vaşingtondan telgrafla verilmiştir.
Bu telgrafta Knoks'un geçenlerde Birleşik Amerikanın ihtiyacından faz la torpito muhribi olmadığını İleri sürmüş olmasına rağmen tamir ve tanzim edilmekte olan 146 eski muh rlbln îngiltereye teslim edileceği tasrih edilmektedir.
Bu muhriplerin nakliye gemileri haline ifrafmın mutasavver olduğ*u ve artık muhrip olarak tescil edilmemiş oldukları söylenmektedir.
Frankodan Italyanın Ricası:
Madrid, 14 (A.A.) — Havas:
General Franko ile yanında bulunanların bu gece Madrlde dönmesi beklenmektedir.
Resmi mahfiller bu ana kadar, Bordighera ve Montpellier görüşmeleri hakkında mutlak bir sükût muhafaza etmektedir. Gazeteler de General Frankonun seyahati hakkında kısa ve objektif telgraflar neşreyle-mekte, fakat en ufak bir mütalaa 1-lavo etmemektedir.
Bir tspanyol gazetesinin Berlin muhabiri, yakında Franko - Musso-llnl görüşmesi hakkında bir resmi Alman tebliği neşredilmesinin mümkün oldufunıı bildirmektedir.
Londra, 14 (A.A.) — Gazetelerin bir tahminine göre, Franko - Mus-solini mülakatından maksat şudur: Llbyadaki İtalyan ordusunun geri ka lan kısmı da Llbyayı terko mecbur kaldıft-ı takdirde bunu kurtarmak I-çin Frankonun ve onun vaaıtaslle Fransanın yardımını temin etmek...
Bazı gazeteler, bu vesile ile Frankonun uzaftı gören basiretli siyaseti ile Mussolininin uzağı görmez siyasetini karşılaştırmakta ve İspanya istiklalini muhafaza ederken Hülyanın bunu Almanyanın karşısında kay bcttlfîinl yazmaktadırlar.
Bu gazeteler diyor ki:
«ispanyanın siyasetini değiştireceğini sanmak için sebep yoktur, ispanya geçen sonbaharda Alman kıtalarına kendi topraklarından geçmesine müsaade etmemiştir. Halbuki Mussollnl, Almanların Halyada üslere istinat etmelerine ve Alman kumandanlarının harbi kendi hesaplarına idare etmelerine meydan bırakmıştır.
Bern, 11  (A.A.)       Havım: Îm'İc-
7,000 Esir Aldılar
(Başı 1 İncide) +
ve bir noktada aralarında bir çok subay bulunmak üzere yedi bin esir almıştır.
Atina. 14 (A.A.) — Atina radyosu spikeri, bu akşam, cepheden alınan son telgrafları bildirerek demiştir ki:
Yunanlılar, bütün noktalarda hedeflerine varmışlardır. İtalyanlar, bütün mevzilerinden çıkarılmıştır. Bilhassa Uç noktada çarpışmaların neticeleri kati mahiyet göstermiştir. Bu noktalardan birisinde, aralarında bir çok subay bulunmak U-zere yedi bin esir alınmış ve pek çok miktarda harp malzemesi lgtl-nam olunmuştur.
İkinci noktada İtalyanlar çok u-zaga püskürtülmüş ve gerek »kinci ve gerek üçüncü noktalarda aynca bir çok esir ve harp malzemesi Yunanlılar eline geçmiştir.
YUNAN   RESMİ   TEBLİĞİ
Atina, 14 (A.A.) — Yunan orduları başkumandanlığının dün akşam neşrettiği 110 numaralı rem! tebliği:
Mevziî taarruz hareketleri neticesinde düşman müstahkem mevzilerinden çıkarılıp atılmıştır. 400 e yakın esir aldık ve bir çok otomatik silâh, havan topları, ce-pane ve saire iğtinam ettik.
Taıyyarelerimiz harp sahasındaki hedeflere karşı muvaffakiyetli bombardımanlar yapmnıştır. Bir düşman tayyaresi düşürülmüştür. Bütün tayyarelerimiz üslerine dönmüşlerdir.
ARTIK    AVLONYANIN DÜŞMESİNİ   BEKLİ YLBİLİRİZ
Radyo gazetesi Yunan - İtalyan harbine dair şu malûmatı vermiştir:
Arnavutlukta sağanak halinde yağan yağmurlar, bilhassa köprü, leri ve yolları tahrip etmiş ve Yunan kıtalarının ileri hareketinde durgunluk husule (getirmiştir.
Yunanlılar, köprüleri ve yolları tamir etmişlerdir.
Cenupta: Avlonya istikametinde ilerleyen kuvvetler şehre 6-7 kilometre yaklaşmış bulunuyorlar.
Merkezde: Sahil boyunca ilerleme hareketi inkişaf ediyor.
Şimalde: Süngü hücumu ile 2020 rakımlı mühim bir tepe zap-tedilmiştir.
KORKUNÇ   BİR   İSTATİSTİK
İtalyanlar, harbin bidayetinden şimdiye kadar 18,000 esir, 20,000 ölü ve 50,000 yaralı ver-inişlerdir. İtalyan ordusunun zayiatı tatmam 90,000 dir...»
İTALYANLAR   BOŞUNA BOMBA   ATIYORLAR
Atina, 14 (A.A.) — Dahilî Emniyet Nezaretinin dün akşamki tebliği:
Düşman hava kuvvetleri bugün Argostolf yi bombardıman etmişse de insanca zayiat olmamıştır. Evlere de az hasar olmuştur. Korfu adasının bir mıntaka-«ına da bombalar atılmıştır. Fakat ne hasar ne de zayiat vardır.
DRAÇA DOĞRU...
Londra, 14 (A.A.) — Lon-dranın salahiyetli mahfillerinde bugün bildirildiğine göre Yunanlılar Tepedelenin garbında küçük bir ilerleme -kaydetmişlerdir. Yunanlılar şark istikametinde Tepe-delen - Draç yoluna doğru ilerlemektedirler ve 400 esir almışlardır.    •*
*
Yunanistana Seyyar Bîr Hastane
Gönderiliyor
Londra, 14 (A.A.) — Altı arabadan mürekkep bir ingiliz hasta-hanesi, yakında Yunanlstanu gidecek ve 3ıhhiye Nezaretinin emri altında faaliyete geçecektir.
Bu arabalar, Amerikan milletinin hediyesidir. Müstahdemleri de İngiliz kadınları ilo Norma Kalvokoresl adlı bir Yunanlı bayandan mürekkeptir.
re gazetelerine göre. Roma siyasi mahfilleri, Franko ilo Mussolininin Afrika kıtasına alt meseleler hakkın da görüştüklerini tahmin ediyorlar. Mussollnl, bu kıtanın yarınki teşkilatlanması hakkında Franko ile iş beraberliği aramıştır. Bu görüşmeyi, ispanya ile mihver arasındaki dostluftu kızıştırmak maksadile diğer görüşmeler takip edecekmiş.
Berllnin kanaatlnce Mussollnl ile Franko arasında iki memleketi alakadar eden bütün meseleler hakkında fikir birliftl vardır.
Yugoslav Başvekili!
(Başı 1 İncide) '¦•¦r.. meler Uç saatten fazla sürmüştür. Bir ara görüşmelere fasıla verilerek çay İçilmiştir. Görüşmelerde Alman devlet reisinin tercümanı orta elçi Dr. Schmldt te bulunmuştur.
Yugoslav devlet adamları Ber-ghof'u saat 10,45 te terketmlş-
ler ve bir müddet sonra Salz-burg'dan Belgrada hareket eylemişlerdir.
Salzburg, 14 (A.A.) Resmi tebliğ:
FUhrer, bugün, Berghorta, Alman Hariciye Nazırı Von Rlb-bentrop'un huzuru ile» Yugoslavya Başvekili Tsvetkovlç ve refakatindeki Hariciye Nazın Cln-car Markoviç'I kabul etmiştir.
İki memleketi alâkadar  eden
bazı meselelere tahsis olunan görüşmeler.   İki   millet   anı on.! ı mevcut münasebetlerdeki ananevi dostluk zihniyeti İçinde cereyan etmiştir.
Uzak Şarkta
(Başı 1 İncide) —
meselesi haline kotymu$tur.
Japon yanın Sirugapur veya Holanda Hindistanına karşı harekete geçmesi ihtimalinden başka diğer bir ihtimal de dikkati çekmektedir. Bu ıht-mal de geçen senenin ilk ve sonbaharında olduğu gibi mihver arkadaşlarına yardım için sinir harbine karışmaktan ibarettir.
Vaşington resmi mahfilleri işi sükûnetle karşılıyorlar ve diyorlar ki: «Uzak Şarktaki Amerika tebaasına yapılan rhtar, telâş sebebi olmamalıdır.»
Diğer bazı diplomatik »mahfillere göre Japonların cenubî Pa-sifikte harekete geçeceklerine dair endişe verici haberler alınmıştır. Avustralya devlet adamlarının, harp istişare meclisinin toplantısından sonra, harbin fevkalâde mühim bir safhaya girdiği hakkında yaptıkları resimi beyanat, bu haberleri teyit etmektedir.
Holanda elçıei, Amerika Hariciye müateşarile görüşmüştür. Amerika   Üzerindeki Makûs  Tesir
Japonya haredkti, İngiltere ve Amerika tesanüdünrü arttırmağa, İngiliz - Amerikan işbirliğini her sahada faydalandırmağa yaramıştır. 2 .
Amerika ayan meclisinin karar, lan üzerinde de müessir olmuştur. Yardım layihasının müzakereleri pazartesi müzakere olunacaktı. Japonyanın hareketi doıfiyısile müzakere bugün bağlamıştır. Ja-ponyan-ın takındığı tehditli tavır, Ajmerikaya hız vermiştir.» Amerika Harbe Sürüklenebilir
Moekovadan gelen haiberlere göre Japonlar Sovyetlerle münasebetlerini düzeltmeğe uğraşıyorlar. Japonya, cenuba doğru harekete geçmeden evvel tehlikede bulunan yanlarını emniyete almak istiyor.
Bir çok müşahitlerin mütalea-sına göre Japonların Singapura yapacakları taarruz Amerikayı harbe sürükleyebilir. Çünkü A-merükanın, kauçuk ve kalay tedarik edebilmesi, Holanda Hindia-tanında ve Malezyada statükonun muhafazasına bağlıdır.
Avustralyada Harp Kabinesi    Toplandı
Sydney, 14 (A.A.) — Avustralya harp kabinesi, bugün Genelkurmay reisile müdafaa servisleri şeflerinin iştirakile toplanmıştır. Denizaşırı yerlerden alınan raporlar okunmuş ve malûmata goıe vazıyetin daha ziyade veha-met kcsibetmediği söylenmiştir. Toplantıdan sonra Başvekil veküi demiştir ki:
; «Avustralyalılar geçen harpte yaptıkları gibi her buhrana sükûnetle ve azimle karsı koyacaklardır.»
Neşredilen bir beyannamede şu lisan kullanılıyor: «Harbin çok vahim yeni bir safhaya girdiğini millete bildirmeği vazife sayıyoruz. İstikbalin neler hazırladığı a-çrkça bilinemez. Avustralyanın emniyetini korulmak ve hazırlıklarımızı tamamlamak için çok büyük gayret sarfertımeğe mecburuz.»
Çin lngiltereye Yardım    Edecek
Çttnklrig, 14 (A.A.) — Yeni Uzak
Şark buhranı, Çlnde büyük alâkalar uyandırmış ve Çinin kendi harbini bile şimdilik İkinci plânda bırakmıştır. Amerikan ve İngiliz kuvvetleri merkezi Paslfikte Japon İlerlemelerinin ününe geçemezlerse, bütün  dünvnnıu   IstlkhnU   tc' TıV"^
Kravat!
ı
Erkânıharpler
(Başı 1 İncide) +
kalan insanlara tesadüf ettim. Başvekil Doktor Refik Saydam, Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu ve Hariciye Umumi Kâtibi Nu-man Menemencioğlu gibi adamlar çapında kimselerle teker teker başka memlekette karşılaştım. Fakat bunlar gibi hiç bir şahsi rhtiras tanımayan, millî dava için. de bütün hüviyetleri eriyen, olgun ve uzak görüşlü adamların ış başına toplanmasını, ahenkli bir taklm teşkil etmesini ve takım halinde çalışmasını hiç bir yerde görmedim.»
Albay Donavan'ı bu kadaı hayran bırakan bu yüksek nevi yurt sevgisi, bu aoğuk kanlı çalışma, bu takım halinde iş görme bize istiklâl mücadeLesi günlerinin yadigârıdır.
Mücadelemizin en müşkül gün. terinden birinde,    Ankaranın ilk saftaki adamlarından biri İstan bulda    bulunuyordu.    Kendisine dedim ki:
— Halk sabırsızlanıyor. Neden hiç hareket yok? Maneviyat, yükseltmek için bir şeyler yapmak, bir tarafta muvaffakiyetler kazanmak mümkün değil mi?
Şu cevabı verdi:
— Kuvvetlerimizi şu veya bu noktada hareryarak halkın bugün için yüzünü güldürecek parlak muvaffakiyetler kazanmak içten bile değildir. Fakat biz halka heyecan zevki verecek bir spor maçı yapmıyoruz, milletin varlığını ve istiklâlini kurtarmağa uğraşıyoruz. Vakitsiz ve yersiz her kuvvet israfı, bizi ana gayeden uzaklaştırır.
İşte bugün mukadderatımıza hâkim olan ruh, istiklâl mücadelesinde bizi hedefe vardıran bu ruh, bu nevi yüksek görüştür.
Bugünlerde herkes kravatlı bir erkânıharp kesilmiştir. Günün bir tek hâdisesini dar bir ufuktan görerek şu veya bu tedbire taraftar olanlar çoktur. Yalnız bu hususta dikkate lâyık olan nokta şudur ki hâdiseler karşısında yılgınlık duyan bir tek Türk yoktur. Her türlü tenkitler, atılganlık a-rayan istikamettedir.
Hepsinin kalbi vatan sevgisiTe ve istiklâl ateşile çarpan bu kravatlı erkânıharplere diyeceğimiz şudur:
— Bu memleketin mukadderatı, hâdiseleri sizden iyi bilen, sizden iyi gören, sizden geniş tecrübesi olan, cesarette ve mesuliyet almakta sizden geri kalmıyan mücerrep şeflerin idaresi altında bulunuyor. Onların; en münasip kararları, en münasip dakikada ve gayelerimizin umumî icabına en uygun bir şekilde vereceklerine emin olarak, müsterih bir ruh ve vicdanla hâdiselerin inkişafını bekliyebiliriz.
Ahmet Emin YALMAN
düşeceği söyleniyor.
Uç haftadır Almanya, Japonların Amerika ve Ingütereye karşı harekete geçmeleri için ısrarlarda bulunuyordu. Japonya nihayet buna razı olmuştur.
Böyle bir ihtimal karşısında Çin hareketsiz kalmıyacaktr. Ya İngil-terenin emrine askerler vermek veya bir mukabil taarruza geçmek su-retlle Singapur ve Malezyanm müdafaasında Ingütereye yardım edecektir, i
Japon Hava ve Deniz Kuvvetleri
Şanghay, 14 (A.A.) — Hayna a-
dasının, cenuba doğru yapılacak hareketler İçin bir üs olarak kullanılacağı söyleniyor. Adanın cenubunda, beş fırka piyade askeri, 300 bombardıman tayyaresi ve bir filo toplanmış bulunuyor. Filoya bir tayyare gemisi dahildir. Nakliye gemileri her gün Japonyadan yeni kuvvetler getiriyor.
Hindicini ile Siyam arasındaki sulh konferansında Japonya hem davacı, hem hâkim rolünü oynuyor. Japonya, Asyadaki hâkim mevkiinin tanınmasını istemiştir. Bunun üzerine konferans müzakerelerini tatil etmiş vc üç gündenberl toplanmamıştır.
Japonlar, müzakerelerin iki haftaya kadar biteceğini söylüyorlar.
Ingüteredeki   İntibalar
Londra, 14 (A.A.) — Times gazetesi diyor ki; *Japonya, başka hayat sahalarında mücadeleye girişmi? memleketlerden arazi koparmak için münasip zaman olduğunu sanıyor. Başka memleketler de ayni fikirlere düşmüşler, fakat istifade temin edememişlerdir.
Beş sene İçinde, Japonyanın senelik masrafı beş misline çıkmıştır. Tedavülde dört buçuk milyar Yen'-İlk kftfıt para, hazinenin elinde yarım milyarlık altın vardır.
Japonyanın Almanyaya nasıl yar-drm edebileceği bellidir. Fakat    Al inanların   Japonyaya ne   vardınv'a
I 'm'ıi'vtr ,,?mi tıısn\vur
563?398554
2967
VATAN
15-2-941
İlkmektep Başmuallimleri Dün Eminönü Halkevinde Toplandı
Gidiş, Temizlik, Musiki ve Jimnastik Notları Sınıf Geçmiye Tesir Etmiyecek
İstanbul ilkmektep başmuallimleri dün, Eminönü Halkevmde iki celselik bir toplantı yapmışlar, hararetli münakaşalarda bulunduktan sonra muallim, talebe ve çocuk velilerini alâkadar eden bazı kararlar almışlardır. Bu karar temenni mahiyetinde Maarif Şûrasına bildirilecektir. Birinci celsede alınan (kararlar şunlardır;
1 — Sınıf terfiıne tesiri oljma-yan notların ve meselâ: Gidiş, temizlik, musiki, jimnastik notlarının vasatisi alınmayacaktır.
2 — Karne muhteviyat defterleri sınıf öğretmenleri tarafından yazı ile doldurulacaktır.
3 — Öğretmenlerin talebe hak kında notlar defterlerine yazdıkları müşahedeler hâkim halinde değil de, çocuğun iyi ve fena hareketleri ve işleri tarihle ve vakalara raptedilerek tesbit edilecektir. Bundan maksat, talebe vaziyetini tetkik edecek olan müfettişlerin ve çocuk velilerinin öğretmenden daha sıhhatli malûmat alabilmesini temindir.
İki celsede öğretmenlerin talebe velilerile temasları gerûşülmüş.
tür.
Bu meselede, bazı başmual-lımler söz alarak, talebe velilerile sınıf muallimlerinden başka, fakiı çocuklara yardrm himaye cemiyetlerinin de temas ederek varidatı arttırmasını ve bu suretle mekteplere ders vasıtaları da alınmasının temin edilmesini ileri sürmüşlerdir.
Diğer taraftan, talimatnameye göre öğleye kadar «tedrisat yapılan çarşamba günleri öğleden sonra talebelerin daha esaslı şekilde meşgul edilmesi konuşulmuştur.
Bu meseleler üzerinde konuşmalara devam edilerek sonra karar alınacaktır.
#
Vali Muavini ve Maarif Müdürünün    Dünkü Teftişleri
Dün İstanbul Vali muavini Ahmet Kınık iMaarif müdürü Tevfık Kut ile birlikte Şile ve Beykoz mıntakasma giderek ük mektep -lerı teftiş etmişlerdir.
Bundan aonara dıger kazalarda, ki mektepler teftiş edilecektir.
Maarif müdürü şehirdeki ilk-mekteplerın teftişine marttan son. ra başlayacaktır.
Belediye Umumi Meclisi Dûn Toplandı
Halkla Temas Edenler Muayyen Zamanlarda Muayene Edilecek
Hasekiye 15 Yatak İlâve Olunuyor
Belediye Umumi Meclîsi, ettin Rers Vekili Faruk Derelinin başkanlığı altında şubat devresi dördüncü toplan tısını yaptL
Ruznamede 11 madde bulunuyordu. Teklifler ve mazbatalar okundu. ,t,
Haseki hastana nesme yemden M-ve edilecek 15 yatak hakkındaki teklif ait oMoğu encümene havale edildi. '
Zabıtaı belediye taiiıvfratnameemâe-ki tadil edilecek maddefer de okunarak kabul ohmdu.
Mürebbtye, stttnine, Mametçi, aşçı, çamaşırcı, uçak, hamal, şoför, arabacı, berber, kayıkçı, mevaddı gı-darye satıcısı, sttthanelerde hizmet edenlerle süt satanlar ve emsali gibi halkla temas edenlerin zabrtai belediye talimatnamesi mucibince sıhhi muayenelerini yaptırıp rapor ve içrn icap ettirdiği ehliyet vesikası alarak
belediyeye kaydettirmeleri mecburi görülmektedir.
Bu gibi iş sarnplennden şoför, vatman, arabacı ve hamallarla motorlu ve motorsuz küçük nakil vasıtalarında çalışan kaptan, çarkçı ve tayraiar işe banlamadan ve bilâhare brr sene, sütnme ve mürebbryeler i-şe hasları adan w bilâhare altı ayda b?r kendilerini goz. dahiliye, asabiye, kuia-k, boğaz, burun hastalıkları mü-tefeessıs doktorlarına muayene ettirerek rapor alacaklardır. Bu muayeneler belediyece meccanen yaptırılabilecektir.
orda maddeleri yapan, satan veya verenler ve umuma mahsus yatılacak ve yıkanılacak ve tem rrl et ilebilecek yerlerle eğlence yerlerinde ça-hçan çamaçrrcTİar, hizmetçiler, bi-letçi ve kapıcı gibi halkla temas e-denler de ttç ayda bir musyeneye tâbi tutulmaktadırlar.
Zabıta Haberleri:
Bir Cinayet mi?
Zincirlikuyuda Havuzdan Çıkarılan Cesed Morga Kaldırıldı
ün sabah Zincirlikuyuda bir evin bahçesindeki Kavuzda    bir
es et bulunmuştur.
Mecidiyoköyünün ilerisinde Gültepe ismindeki kır gazinosu-mın garsonu Sadık dün sabah saat İÜ raddelerinde gazinonun biraz ilerisinde bulunan avukat Savanın bahçesinde havuz kenarında bir şapka görmüş, vaziyetten    şüphelenerek    Zmcirlıkuyu
jandarma karakoluna giderek ha. ber vermiştir. Bu ihbar üzerine jandanmaiar Savanın bahçesinde arama yaparlarken havuzun içinde bir ceset görerek meydana çıkarmışlardır.
Hâdiseden haberdar edilen Sarıyer Jandarma Komutanı yüzbaşı Bürhanettın Arüvar ve Müddeiumumi muavini hâdise yerine giderek tah'Ktkata el koymuşlardır.
Yapılan ilk tahkikat neticesinde cesedin Beyoglunda Küçükbay-ram sokağında 5 I numarada kah. veciUk eden Kâzım isminde birine ait olduğu tesbıt edilmiştir.
Kahveci Kâzım evvelki gece kahvesini kapadıktan sonra Niyazi, Haydar, Şemsi ve Bedri a-dınıda dört arkadaşile beraber sabaha kadar içmiştir. Sabaha karşı beş kafadar bir otomobille Me-cıdiyeköyü ilerisinde bulunan Gültepe ismindeki kır gazinosuna giderek yeniden »çimeğe başlamış, lardır.
Fazlaca içmiş ve sarhoş olan kahveci Kâzım bir aralık arkadaşlarına şimdi gel|rım diyerek gazinodan çıkmıştır. Aradan bir saatten fazla geçtiği halde Kâzımın dönmediğini ıgören arkadaşları, Kâzım bizi sattı, alacağı olsun diyerek gazinodan çıkmışlar ve otomobile atlayarak şehre dönmüşlerdir.
Kahveci Kâzımın kendini bil-miryecek derecede sarhoş bir hal-
de gazinodan çıktıktan sonra o-ralarda dolaşırken havuza düşerek boğulduğu zannedilmektedir. Cesedi muayene eden Adliye dok borunun gösterdiği lüzum üzerine Kâzımın ceeedi Morya kaldırılmıştır. Tahkikata devam edilmektedir.
Adliyede:
Hayırlı Talebe
Arkadaşlarının KitapLrını Çal rak Satııış
Kumkapıdaki Yüce ÇlkU mektebin de çoktanberi talebenin kitapları çalmıyor, mektep idaresi bu hususta çok titiz davrandığı halde bu hırsızlığın bir türlü önüne geçilemiyor-du. Geçenlerde onuncu sınıf taJebe-sinden Muzaffer Ülker, Mustafa ve Zafer Şan'ın da kitapları aşırı İmiş tır. Bunlar Babıâli caddesindeki bütün kitapçılara müracaat etmişler ve kullanılmış kitap aramışlar, nihayet Cagaloglu yokuşunda sergici Meh-metle, Yeni Postahaııc caddesinde Hüseyinde kendilerinden çalınan beş kitabı bulmuşlar ve derhal mektep idaresine ve polise müracaat etmişlerdir. Polis tahkikat yaparken yine talebeden Elazığlı Mehmet özdici yakalamış ve müddeiumumiliğe vermiştir.
Sultanahmet sulh ikinci ceza mah kemesi dün bu iddiayı tetkik etti. Mehmet özdiç, her şeyi İnkar ediyordu. Kitapçı Hüseyin, kitapları kendisinden satın alırken Mehınedin hüviyet cüzdanına bakmış ve adresini kitabın üstüne kendi ehle yazdırmıştır. Suçlu bu yazıyı inkAr e-diyordu. Muhakeme, ehli vukufa tetkiki! yaptırmak için davayı talik etti.
Bir Araba Çaya Yuvarlandı
İki Kişi Boğuldu
İzmir (Hususî) — Kınık nahiyesi arabacılarından Mustafa, a-nabasında beş müşteri bulunduğu halde, Bergama yolundaki Faka boğazı köprüsünden geçerken hayvanları ürkmüş ve araba içindekilerle beraber devrilip suya düşmüştür. Yolculardan ikisi boğulmuş,  yüzme bilen  dığerlerile
hayvanlar kurtulmuştur.
Edirne Müzesi Zenginleştirilecek
Edirne (Vatan) — Bir baha evvel Ankaraya gıtfmış olan Edirne Müzeleri müdürü Neomı İye Ankaradan şehrimize dönmüştür. Haber aldığımıza göre Necmı İye Ankarada Maarif Vekâleti Müze-ler Umum Müdürlüğü ile temas ederek Edirne müzelerindekı kıymetli taş eserlere yapılacak kaideler etrafında görüşmüştür.
Askerlik İşleri
Eminönü Yeril As. Şubelinden:
940 ve daha evvelki ders yıllarında askerliğine karar verilmiş ve bu güne kadar sovkedilmemiş olan kısa hizmetli ve askeri tam ehliyetnameli erler 1 mart 941 tarihinde Yedek Subay okuluna sevkedilcceklerdlr.
19.2.941 çarşamba gününe kadar vaziyetlerini tesbit ettirilmek üzere mezun oldukları mektepleri gösterir vesika ile şubeye müracaatları, gelmiyenler hakkmda kanuni takibat yapılacağı ilân olunur.
E OK S A
14 8C7BAT 19 1 l
c^errm. 5.21
Dolar 132.20
isviçre Frac 38.6875
Drahmi 0.9975
Leva 1.6225
Peçeta İ2.9375
Dinar 3.175
Yen S1.1375
isveç Kronu 31.005
v* TafcrtUt
Tahvilat üzerine muamele    ol-
mamıştır
Abone Ücreti
Türkiye dahilinde:
Senelik     6 aylık     3 aylık     Aylık
1400 750        400
Hariç memleketler:
150 Kr.
Senelik    6 aylık    3 ayhk    Aytık
2700
1410
800 Kr.   yoktur
VATAN  Gazetoıi
HAN rîYATLAM
Başlık makta 1 İBCİ Sayfa
t    »        9
8   >      »
4 »      >
5 *       »
6 »       »
756
1*0
75 50
f Itriyat Mite hasım
Ortak Arıyor
Sına! kimyagerlikte mütehassıs, sabun ve ıtriyat imalâtında otuz sene tecrübeli işler yapmış bir ecnebi kimyager sermaye sahibi bir ortakla iş yapmak istiyor. Istiyenlere bu hususta ders de verebilir. Gs,-latada Ankara otelinde
Stanrslaw
KREM PERTEV
sürünüz. Pudrayı sımsıkı tutar ve akmasına m&ni olur. Yağlı vc yağsız olan tüp ve vazoları
vardır.
Aaiz yurt topraklarımızın mahsulâtını memleket   yavrularına en mükemmel bîr tarzda gıda kaynağına çeviren
ÇAPAMARKA
BENİM MAMAM
Yavrularınızı mutlak ÇAPAMARKA müstahzara t ile besleyiniz. En müşkülpesentleri dahi yegâne tatmin eden ve bu uğura bayatını vakfeden bir TÜRK eseridir. Ancak bilgi ile yetiştirilen varlığın verim kudreti nisbette daima yüksek netice verir. İşte bu sebepledir ki doktorunuzun her bünyeye göre
ölçülü vesayumı almayı ihmal etmeyiniz.
ISRARLA:
ÇAPAMARKA
MÜSTAHZARATINI   İSTEYİNİZ HER   YERDE   VARDIR.
Yedikule
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
20.000   KUo sut 10.000   Kilo yoğurt
Tahmin bedeli Lira   Kr.
3200 00 2125   00
Ok teminatı Lira   Kr.
3M   33
5325   00
1 — Yukarda yazılı süt ve yoğurdun 17 şubat 941 pazartesi günü saat 14 te kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — işbu süt ve yoğurdun talimin edilen' bedelleri hizalarında gösterilmiş olup ilk teminatları 399 lira 38 kuruştur.
3 — Şartnamesini görmek ve almak Istiyenlerın her gün ve eksiltmeye iştirak edeceklerin de tanzim edecekleri kapalı zar fi ar mı belli gün ve saatten bir saat evveline kadar Kasrmpaşada     bulunan     komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri. (683)
1 —Tahmin edilen bedeli «26.224» lira olan Cİ6.000» kilo sadeyağın 20 şubat 941 perşembe günü saat 14 te pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — ilk teminatı «1966* lira «80> kuruş olup şartnamesi   her gün ve mesai saatleri dahilinde «132 - kuruş bedel mukabilinde alınabilir.
3 — isteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesaikle birlikte Kasrmpaşada bulunan komi3yoı.a belli gün ve saatte müracaatları, «1000>
İKRAMİYE
• •  •
AVLAR GECTiKG
T. İş Bankası
1941 Küçük
Tasarruf Hesapları ikramiye Plânı
1S41 İKRAMİYELERİ
1 adet 2000 Liralık = 2000— T • \
İMİ
in ı
Keşideler : 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 .1 - j tos, 3 iklncitc^rln tarüJ-.uıdo j x-.ılır.
İstanbul Komutanlığı Satınalma Komisyonundan
Pryade atış okulu atış yollan telefon irtibatları ve atış işaretleme malzemesi 18.2.941 günü saat 11 de açık eksiltme Ue ihale edilecektir. Krnlf badeli 5103 lira 40 kuruş olup ilk teminatı 412 liradır. Şartnamesi her gün komisyondan görülebilir, isteklilerin belli gün ve satte Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri (715)
?
ABkerl ihtiyaç İçin 18/2/941 günü saat 14 de pazarlıkla 25 ton sadeyağı satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda Komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. Muhammen bedeli 40500 lira olup kati teminatı 6075 liradır. «1021>
?
Askerî ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı iki kalem iaşe maddeleri 19.2.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satm a-lınaeaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. (1020)
Cinsi      Miktarı    Muhammen Be.   Kafi To. Pazarlık S.
Kilo Lira Krş.       Lira Kr. Saat   D.
Kum üzüm 20.000 Pirinç 30.000
6800.00 12000.00
1020.00 1800.00
10 11
Müteahhidi nam ve hesabına 30 ton sabun 22/2/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatte teklif edecekleri fiyata göre yüzde on beş teminat akçeleri İle birlikte Fındıklıda Komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. «1076>
^_. __ .
Yalnız 7 Gün Zarfında
Eu Şayanı Hayret
DEĞİŞİKLİK!
Bayan D. BRAMALLE.   bn
hafta zarfında tecrübe ettiği bu yeni güzellik tarzı tedavinin caz.d tesirinden hayrette Laldı.
Ancak bir hafta zarfında, binlerce kadınlar, bütün buruşukluklardan kurtuldular ve bir çok sene gençleştiler. Alimler, yas ilerledikçe buruşuklukların meydana geldiğini keşfetmişlerdir. Çünkü, ihtiyar-ladıkça cilt bir çok kıymet, li unsurlarını kaybeder. Bu unsurları iade ediniz; cüt yeniden tazeleşir ve canlanır.
İşte Viyana Üniversitesi profesörü Doktor STEJSKAL'ın şayanı hayTet keşfi de budur. Genç haıyvanların trüceyrelerinden istihsal ve «BİOCEL» tabir edilen
cildi ihya eden bu kıymetli unsur şimdi, pembe renkteki Toka ton kreminin  terkibinde mevcuttur.
Her akşam yatmazdan evve bu kremi kullanınız. Siz uyurken cildinizi besleyip gençleştirecek ve buruşukluklarınızı giderecektir. Ancak bir hafta zarfında sene bvnoe g«ıç ^rüsıeceksinnz Gündüzler için yağsız beyaz renkteki Tokelon kremini kullanınız. Siyah benlen eritir ve açık mesameleri siki astırır. Bir kaç gün zarfında en sert ve en esmer bir cildi yumuşatıp beyazlatır.
Türkiye Cumhuriye
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100.000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28,800 Ura İkramiye veriyor.
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çeküecek kur'a Ue aşağı* daki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4.000 Ura
4 » 500 » 2.000 » 4    »     250     »       1,000   »
40
4.000    »
100 adet 50 liralık 5,000 lira 126   »40       »    4,800   » 160   »   20      »    3,200   >
lUKKAT: Hesaplarındaki paralar Dir sene içinde 50 liradan aşağı düşmıyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kur'ala r senede 4 defa, 1 eylül, 1 blrtnclknnun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
şehİr tîy;
TEPEBAŞiNDA DRAM    KISM Akşam 20.30 da EMİLİ A G ALOTT1
Son Hafta
Her gün gişede çocu.. ..ıı
TEMSİLLERİ
İSTİKLÂL CADDESİNDE
KOMEDİ    KISMI Bugün saat 14 te Çocuk oyunu, Akşam 20.30 da KUiAJ   " ODALAR -;ri İçin bilet V( ">.
Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundı>
Sahibi ve  Neşriyat   Müdürü:   AHMET EMİM   YALMAN
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI