PAZAR
ŞUBAT I S 4 1
VATAN EVİ
CAĞALOCLU   No.   32
TELEFON: 24136 TELGR       VATAN ist.
B AŞi*rü fcLVBRlKt
AHMET EMtN YALİ
^
hm
V
Cenova Bombardımanı Yazan: Hüsamettin Olsel
Bugün 3 üncü sayfamızda
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETESİ
Yıl: 1
Sayı: 177
LAV YA
O SOFYA
BULGARİSTAN
KİLOMETRE O     so    loo    15a
Bulgaristan vaziyeti, Yugoslav erkânının Alma riyadaki    mülakatları cenubu şarkî Avrupacının dikkati çeken bir

Hesapsız Bir Siyasî
Taarruz
Mihver taarruzu, Uzak Şarkta da, Avrupada da beklendiğinden tamamile tersine neticeler vermiye mahkûmdur.     ,
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
ağdan, soldan kılıç sakıf-
tıları    geliyor.    Müıver,
umumî bir siyasî taarruza geçmiştir. İlk hedef. Amerikanın hevesini ve cesaretini kırmaktır.
Her memlekette olduğu gibi Anıerikada da siyasî ihtiraslar ve şahsi hoşnutsuzluklar yüzünden beyaza kara diyenler ekeik değildir. Bunlara Beşinci Kolun mensupları ve Alman ve İtalyan aslından Amerikalıların bir kısmı da katılınca epeyce bir kuvvet eder. İşte mihver, bu menfi ruhlur ların arkasından gidecekleri çoğaltmak ve Amerıkayı yıldırmak için Uzak Şarkta ve Avrupada siyasî kasırgalar yaratmağa çalışıyor ve bir düziye kılıcını şakırdatıyor.
Amcrikadan gelen haberlere göre tesir tamamile aksine olmuştur. Amerikalılar Japon tehdidinden yılacak yerde gazaba gelmişler ve yardım lâyihasını pazartesi konuşacak iken evvelki gün müzakereye başlamışlardır.
Yardrm lâyihasının Ajmerika ayanından geçeceğine en küçük bir şüphe yoktur. Bu meclisteki 96 azadan altmış ikisi B. Ruz-velt'in partisine mensuptur. Bunların arasından lâyiha aleyhine i rey verecekler bir, ikiden fazla olamaz. Halbuki cumhuriyet partisinde bu milli islere parti hudutlarını aşarak Ruzveltin arkasına katılacaklar eksik olmayacaktır.
Bu gibi davah meselelerde A-merikadaki azlıkların âdeti, söz hakkını sonuna kadar kullanmak ve istemediği bir işin kanun haline gelmesini hiç olmazsa bir kaç gün geriye atmaktır. Bu sebeple ayandaki müzakerelerin üç hafta süreceği düne kadar tahmin ediliyordu. Harici tehdit karşısında Cumhuriyet partisi hatiplerinin talâkat musluklarını kumaları ve kanunun bir kaç hafta yerine bir kaç gün içinde çıkması pek mümkündür. Amer ikada: <' Avrupa işleri bizim nemize gerek?» diyenlerin çoğu, Kaliforniya sahilinde yalayanlardır. Avrupa il-e bunlar arasında bir Okyanustan başka bütün bir kıta da vardır. Halbuki aynı adamlar, Japonya tarafından gelen her gürültüye karşı pek hassastırlar. Tam bu sırada Japonyanın tehdit tavrı alması, Amerıkayı yıldırmağa de. ğil, memleketin şarkile garbını birleştirmeğe, İngiltere ve Cinle umumî tesanüdü arttırmağa hizmet edecektir.
Altnan siyasî hesabı bu işte de
çok yanlış cıkacalktır.    Japonya, (Devamı ~ba. 5, bû. I de) XX.
Neler Teklif Etmişler ?
1- Nizama İltihak
2- İhtilâfa Tavassut
3- Pakta İştirak
«Yugoslav radyoları, Svetko-viç'in Almanyaya seyahati hakkında tefsirlerde bulunmuyorlar- Macarlar ve Bulgaristanda çıkan Zora gazetesi bunu, yeni nizama iltihakla alâkadar görmektedirler.
«Kolombiya radyosuna göre, Almanya, Yugoslavya ile Bul-garistandan, Italyan-Yunan ihtilâfının halli için tavassutta bulunmalarını istemiştir.
«Yugoslavyaya, üçüzlü pakta iştiraki teklif olunmuştur. Fakat nazırlar, saltanat prensi Paul ile görüşmeden bir karar ittihaz edemiyecekleri cevabını vermişlerdir. i
«Yugoslav Başvekilinin Al-manyayı ziyareti Franko - Mus-
(Devamı: S a. 5, Sü. 3 tt*) —
Veygand Dayattı
General, İtalyan Kıt'alarını Tornistan Geçirmiyor
Londra, 15 (A.A.) —Müstakil Fransız ajansından:
Daha dün Londrada büyük bir a'ksam gazetesi, 3k sayfaamda ve dört sütun üzerine «'Hür Fransızlar Libya'da İtalyan ordusunun arkasına doğru ilerliyorlar» başlığı altında kurnandan Larmina-nın idaresi altındaki Fransız kuvvetlerinin Tunu® hudut farına doğru ileri «hareketleri hakkındaki tafsilâtı neşreömekte idi.
G adam es in zaptı, fevkalâde bir ^ehemmiyeti haizdir. Gazete aynı zamanda bu- makaiesine harekâtı gösterir renkli bir harita da dercetm iştir.   ,
Aynı gazete, daima dört «ütün üzerine olarak şu manidar baslığı neşret^m/iştir:
«General Weygand, İtalyan kıtalarının Tunustan geçmesi mezuniyetini reddetmiştir.»
(Devamı: Sa. 5, Sü. 4 te) —
İtalyan
taarruzlarını büyük zayiatla kıran Yunan topçusu
Afrikada işler Yolunda
Dört Cephede Muvaffakiyetler
Tepedelen DüşmekUzere
Kahire, 15 (A.A.) — İngiliz umumî karargâhının tebliği:
Libya'da: Bingazinin cenubundaki muharebede, 103 sahra topu, rki hava ağır dâfi topu, 20 hafif hava dâfi lopu müsadere edilmiştir. Esirlerin ve iğtinam olunan harp ımalzemesinin sayılmasına devam olunmaktadır.
Eritre'de: Keren   nnıntakasm*»
doğru şimalden ilerleyen kollarımız tarafından şayanı memnuniyet terakkiler kaydedilmiştir. Bizzat Keren mırtfakasında, düşman takviye edilmiş olmakla berabor, ta/yıkımız artmaktadır.
Habeşistanda: Yeşilnil Bölgesinde, Keisan, Sudan müdafaa kuvvetlerine mensup cüzütamlar
tarafından ıflcral edilmiştir. Diğer (Devamı: fca. 5, mj. ; de) X
Avlonyaya Dört Kilometre Kaldı
«Son Yunan harekâtı bütUn cephe üzerinde, bilhassa Tepedelenin şîma-Hndc srfh-atle inkişaf etmektedir.
cTepcdelerı - Tiyeri - Avlonya yolu Üzerinde şiddetli çarpılmalar olmaktadır. Yunanlılar, bu şehre 4 kilometre kadar yaklaşmışlardır. İtalyanların Tepedelon bölgesinden çekil meleri imkânsızdır. Son günlerde a-lman esirlerin sayısı yedi bindir.
«Tepedelen, şayet bugün düşmemiş ise yarın ve yahut öbür gün düşmesine intizar etmek hatalı olmaz.
«Egor dünkü ilerleme 2 kilometre daha ilerlemiş ise Tepedelen düşecek ve alınacak esirler daha çok olacaktır." '       1 ¦ : ¦\' r*-*
«Burası düştükten sonra cenup cephesinde Yunanlılar lehinde çok büyük derişiklikler husule geleceği
muhakkakta.»
—Rud.vo Gazetesi —
Frankoya Sordular:
Girecek misiniz ?
Cevap Verdi:
Hayır!
«Kolombiya radyosu, Franko - Mussollnl mülakatından bir şey bekJeııemiyece&lni söylemiştir, ff
«General Franko, gazeteciler tarafından, harbe iştirak edip etmlyereftl hakkında sorulan suale sadece şu cevabı vermiştir:
«— Hayır!..»
- Radyo Gazetesi -
Franko-Peten
Mülakatı
İSVİÇRE
Gazetelerine Göre
İSPANYA
Bitaraflıktan Ayrılmayacak
ZUrih, 15 (A.A.) — Peten -Franko görüşmeleri hakkında resmen hiçbir şey bilinmem- ri< beraber, İsviçre gazeteleri İspanyanın bitaraflıktan ayrılnııyaca-£1 kanaatinde birleşmektedirler.
İsviçre ajansına Vişi'den bildirildiğine göre, mihver devletleri, İspanyanın İngiltere ve A-merikaya daha az muhtaç olmasını temin için mezkûr memlekete iaşe maddeleri vermek arzusundadırlar. Fransa bu hususta transit vazifesi görecektir.
İsviçre ajansı, Peten - Franko görüşmeleri esnasında Fransız topraklarında bulunan 140 bin İspanyol mültecisinin İspanyaya avdeti meselesinin de görüşüldüğünü ilave etmektedir. İspanya şimdi bunların avdetini kabul etmektedir.
Türk - Bulgar Görüşmeleri
Londra, 15 (A.A.) — TimeVJn diplomatik muhabiri neşrettiği bir makalede. Yugoslavya ve Bulgaristanla görüfvmrterine devam suretile yapmakta oUu&u sessiz faaliyet dolsyısile Tttrkl-yeyl tebcil etmektedir. Muhabir, bu diplomasinin çekingenlikten geldiğini söyliyen Alman İddialarını enerjik bir surette reddey-lemokro ve şu ciheti tebarüz ettirmektedir ki, h&lcn yapılmakta olan Türk - Bulgar görüşmelerine Almanların ima ettikleri gibi. Alman talebi üzerine Bulgurlar tarafından ricftll, fa1! *t hatta son dakikada, bir şey knr-larılahlleceğl Unıldl İle Türkler taraf ındun bağlanmıştır.
ingiltere Elçisi
HÜKÜMETİN NOKTAl NAZARINI SOFYAYA  BİLDİRDİ
Sofya, 15 (A.A.) — Rcuter: Inçılterenin Sofya elçisi B. Ren-del, dün »akşam Bulgar Hariciye Nazırı B. Popof ile yaptığı görüşme esnasında, Bulgaristanda halen mevcut vaziyet ha'kkında İngiliz hükümetinin noktai nazarını teyit et/mistir. Bu görüşme, 'bir saat aürımifitür.
o
Buda Yeni Birşey
Yıldırım Anlaşması
Nevyork, 15 (A.A.) — Ha-vas: Amerikan radyosunun Şanghay'dan bildirdiğine göre, dün Şa.n>gha>y diplomatik mabfillerinde, pek yakında Sovyetler Birliği ile Japonya arasında 4>ir «yıldırım anlaşması» vukua geleceği şayiaJan deveran etmiştir.
İzmir Vapuru
ROMANYADAKİ İNGİLİZ VE MÜTTEFİKLERİNİN ELÇİLERİNİ   GETİRİYOR
Bükreş, 15 (A.A.) — D.N.B;: Türk «lzmlrv vapuru ile bugün saat 16 da Köstenceden BUkrcştekl tll-Kiliz elçisi, Romanyadakl İngiliz konsolosluğu ve İngiliz kolonisi men supları ile Norveç, Holanda ve Belçika diplomatik mümessilliği ve kolonisi azası hareket etmiştir.
İngi liz   Paraşütçüleri  na>r*   hazırla m yorlar
1 — Paraşüt, çantaya konulmazdan evvel büyük bir itina ile katlanır.    2 _ Askılar,
geçirdir, kemer 4>ağlanrx. 3 — Kemerlerin, harekâta mâni olmamasına dikkat edilir. 4
lerm,    rüzgârlı havalarda kontrolü. 5 — Hareketten evvel...
boyundan — Paraşüt-
irim
Yıld
Harbimi?
Almanya Buna Hazırlanıyormuş
Romanyada 800
Tayyare Tahşit Edilmiş
Londra, 15 (A.A.) — Re*ı-ter'in havacılık muhabiri bildiriyor:
İngiltereye ve Ingilterenin deniz münakalâtma hücuma tahsra edilen Alman tayyareleri miktarının. Balkanlarda bir <cyı1dırım har<bi» için azaltılmış bulunduğu teeyyüt etmemjşrtir. Salâfhryettar müşahitler, Alman hava kuvvetlerinin garptaki faaliyetinin bu tarzda izahını redd eylemektedir.
Balkanlara gelince, bu ramta-kada elde bulunan Alman hava kuvvetlerinin kemiyet ve keyfiyeti, bu kuvvetlerin orada müspet bir rol oynayacak mahiyette olmadığını göstermektedir. Alfrnan-.ar, sanıldığına göre, Romanyada 800 den fazla tayyare tahşit etmiştir. Bu tayyarelerin en büyük kısmı avcı tayyarecidir.    Çünkü,
petrol mıntakalarının İngiliz   ha-(Devamı 8a. 5, 8Ü. 5 de) +
Paraşütçüler Faaliyette
Bu, İlk Fedailerin Bir Tecrübesldir
İntikam   gününü   bekleyen Habeş cengâveri
HAİLE SELÂSİE
Habesist andak 1 Turnesini Bitirdi
Halk.lmparatorlraını Coşkun Tezahüratla Karşıladı
Hartum.   15  (A.A.) — Reu-
ter'in Haıbeşi»tandaki Habeş va-(Devamı: Sa. 5, S.....ı.ı > —
Bundan Sonra Bu Kabil Hareketleri işitebiliriz
Roma, 15 (A.A.) — Stefani: Dünkü İtalyan tebliğinde Kalab-riya'ya indikleri kaydedilen ingiliz paraşütçü grupu hakkında a-şağıdaki malûmat verilmektedir: Cenubî İtaJyada âmme hizmetlerine mahsus tesisatı tahrip mak-sadile indirilen paraşütçüler esir edilmişlerdir.
10-11 şu'bat gecesi İngiliz paraşütçüleri saat 22,30 ile sabahın ikisi arasında Kalabriya'da Lucano ınurttakasına inmşilcrdır.
Otomatik silâhlar ve infilâk maddelerile mücehhez bulunan bu paraşütçülerin maksadı, indikleri mın-takadaki su tesisatım, demiryollarını, köprü ve yolları tah. rip etmekti. Ormanlarla çevrili çukur bir sahada toprağa ayak bastıktan sonra çiftlikleri işgal ederek köylüleri hareket edemi-
yecek bir hale koymuşlardır. Pa-(Devarnı: Sa, 5, Sü. 2 de) t*
istanbul - Köstence Seferleri Kaldırıldı
Orta Avrupa ve Şimal Memleketlerine NakliyatKendiGemilerimizleYapılacak
Haber aldığımıza göre bugünden itibaren İstanbul - Köstence arasında işleyen Rumen vapurlarının seferleri kaldırılmıştır. Şehrfamizdeki Rumen a-centası ve iktisadi mühıessili vapurların tekrar seferlerine başlamaları için teşebbüslere girişmişlerdir.
Merkezî Avrupa ve şimal memleketlerine yaptığımız ihracat  Rumen yolile  yapıldığı
cihetle bazı tüccarlarımız telâf-lanmışlardır. Telâşa sebep te antrepolarda duran malların daha bir müddet beklemesi ve zaten mevcut olan depo ihtikarı yüzünden tüccarların zarar görmeleridir. Piyasada birdenbire bu meselenin ihracatımızı sekteye uğratacağı şayiaları çıkmışsa da bu doğru değildir. Çünkü biz mallarımızı Fob olarak satmakta ve bütün
nakliyat işini abcıya bırakmaktayız. İkincisi de mecbur olduğumuz takdirde ihracatımızı kendi gemilerimizle yapabiliriz.
Gerek Rumen acentasının gerek Rumen iktisadi mümessili tarafından yapılan teşebbüsler neticesinde Rumen vapurlarının tekrar seferlere başlayacakları tahmin edilmektedir.
J
2
VATAN"
— 16.2.941   -
SAMİ
EtmeydanınıKaphyan Gürültü Gece   Gres Yağı   BGİGCİByG MsfolÛt YîİÎCJ
işine Elkoymuştur
Yarısına Yakın Azalmış, Yer Yer yanan meşalelerin ziyası körleşmişti
60
Vaziyet bu şekilde tatlıya bağ İsnınca davullar nağralar salarak vc saray suHarı üzerinde nöbet bekleşen bostancılara uzaktan tehdit »vurarak Etmeydanı-na döndüler.
Abdi Paçanın da âsilere iltihak ettiği haberi sarayı altüst elti ve artık vezirlerinin mutlak aczini pek acı 'bir şekilde aralamış olan Üçüncü Ahmet onların pek çoğu. nu azlederek yerlerine başkalarını tayin etmek iatedi. Bu tedbirin faydası olacağını ve belki de â-sileri de yola getireceğini ümit e-dryordu. Halbuki sadık bendelerinin hiç biri verilen (mevkii kabul etmiyor, özür dileyip kenara çekiliyordu.
Buna mukabil Patronanın Et-meydamnde yaptığı tevcihatı mey dam dolduran on binlerce halk «mübarek bad» diye alkışlıyordu.
Patrona Yeniçeri efendisi Sü-leymanı evinden getirtip reis. Saraç Mehmet adında eski bir yeniçeriyi ağa, ocak çavuşlarından Urluyu Sekiban başı. Baltacı Deli Nflustafayı Kol kethüdası, Deli ibrahim adında bir softayı da İstanbul kadısı tayin etti.
Bu suretle yeni bir devletin esaslarını tamamlamış olduğuna ve simden sonra yapacağı işlerin kanun hükmünde olacağına inanmış olan Patrona, Uaküdardan getirilen Yeniçeri ortalarının çadır lannı da meydana kurdurarak hakikî bir ordugâha da sahip oldu. Meydamn her bir yanında deflerler açılmış, divitlere banılan kamış kalemler cızır cızır asker yaztmağa bile başlamıştı. Şurada Yeniçeri, beride cebeci, daha ötede serden geçti ocaklarına kayıtlar yapılıyordu.
Biraz evvel bir hiç olan biraz sonra kendini koca imparatorluğun yüceleri araşma yükselmiş görünce rüyada görse hayra yor-mıyacağı bu işin essahdan olup olmadığına inanmak için gözlerini ovalıyor, kendi kendinin baldırına zorlu çimdikler atıyordu.
Bu âlemi imkânda olmaz olmazdı. Gelmişte ve geçmişte mevkie erişenler »anki hep akıl ve dirayetlerinin meyvesini mi toplamışlardı. Deli padişahlar, haris vezirler, yazma okuma bil-miyen kadılar yok muydu? Adına bir ağa, bir paşa takıp bunu beş on defa tekrarladıktan sonra insana en yüce mevki dahi biçilmiş kaftan gibi tıpa trp geliveriyordu. Ama herkes hasedinden ardından torba dolusu lâf edecekmiş; önün de ciübbesini kavuşturup divan durduktan ve yerden temenna e-dip yedi adım da andından geldikten sonra dünya umurlarında olmazdı.
Artık Patrona bile yerini yadırgamıyordu çavuşları, ağalan çağırıyor, kulaklarına bir isim fısıldıyor ve derhal yüz, iki yüz kişi bu adı söylenen vezirin, beyler beyinin, reisin ve ağanın evini sarıp han umanını söndürmeğe gidiyordu.
Çünkü isyana iştirak edenleri doyurmak ve keselerine birkaç akçe koymak gerekti, yoksa hünkâr altın saçmağa, İbrahim Paşa mevki satmağa kendilerinden evvel davranıp da kendi kuru vaıt-le bu »kur kütleyi oyalamağa kalkarsa ay ine i   devran    tersine
dönerdi.
Az sonra herhangi bir sokakta koca bir konağın ahşap kapısına dayanan bir kafile, iri kalaslarla kapılar kırıp avlulardan nara a-tarak içeri giriyor, sandıklar kırılıyor, kadınlar mıncıklanıyor, erkeklerin bellerine birer tekime vuruiup yere çökertiliyordu.
Ele geçen altın, gümüş, elmas, inci, necef, zebercet ve daha nice nice adlarını bilmedikleri pahalı şeylerin sığabilenleri ceplere, kuşak arasına ve külah içine dolduruluyor, arta kalanı Etmeydanına götürülüp sergerdelerin önünde göz kaimaştıran kıymetli bir tepecik husule geliyordu. &
XI
Et/meydanını kaplıyan gürültü gece yarısına yakın azalmış, yer yer yanan meşalelerin ziyası da körletmişti. Orta çadırlarının önlerine dikilen bayraklar bile sabahtan beri dalgalana dalgalana yorulmuş da uykuya dalmış gibi hareketsiz kalmışlardı. Koca mey dan garip bir manzara arzediyor, çadırların arasında nöbet tutan yeniçerilerin, ayın ışığile uzanıp kuta lan gölgeleri meydanın hare-keteizliğile bir tezat teşkil ediyor-du.
Büyük bir çadırın önünde sırtlarını birbirine dayayıp hareketsiz oturan iki adam, uzun çubuklarını birer ateçiböceği gibi parlatıp söndürerek tütün içiyorlardı. Bunlar Hızırın iki gölgesi, Veli ile dursundu. Bir aralık Veli Dursuna:
— De bakalfm bir lâf et, çenene inme mi indi, akıl dağarcığının dibi mi delindi; susma, bir lâf et ki kafamın içi aydınlansın, söyle bakam, nideceğiz?
— Ağanın ne düşündüğünü, yönünü hangi yola çevireceğini bilmiyorum ki ma«lahata uygun bir şey tasarlayayım, dört yol ağzında apışıp kalmış kervana döndük, ne yana sapeak ilereinde mu. hatara var.
— Bir bo§ lâf ettin ki incir çekirdeği doldurmaz, dünyayı kendimize düşman ettiğimiz bir demde afallayıp bocalamak gerekmez. Bir çare bulup sıyrılmak lâzım. Görmüyor mu, Patronası da, Muslusu da ağaya yan yan bakıp dururlar. O da neden hünkâra sa-habetçi çıkar anlamadım ki...
— Ulan onu anlasam sana akıl mı danışırdım. Sen bu kör düğümü bir yol çöz, ondan ötesi ben urganı kimin başına dolamak lâzım geldiğini bulup çıkarırım.
— Bana kalırsa, ne dolap döndüyse Fatma Sultan sarayında döndü. Hızır oradan kafasına nabut yemiş öküz gibi çıktı. O günden beri sendeleyip duruyor.
— Ay, ay, ayl
— Ne oldu kuyruğuna basılan it gibi ne bağırırsın, başımıza bir sürü herifi mi üşüreceksin,
— Ulan deminki lâfını akmamdan beri söylemeydin ya, işte düğüm çözüldü.
— Çözüldü mü?
— Evet zahir, bu işte Fatma Sultanın parmağı yoksa bana Veli demesinler.
— Sen Sultan Hanımı gördün mü?
(Arkası var)
Millî Şefimizin Valdaleri Ankaraya Döndüler
Reisicumhurumuz, Milli Şef İsmet İnönUnün valdeleri ile biraderleri dUn öğle trenile Ankaraya hareket etmişler ve istasyonda Vali ve Belediye reisi Doktor Lûtfi Kırdar tarafından uğurlanmalardır.
Kayak sporları yapmak üzere Uludağ'a giden MÜH Şefin oğulları Ömer înönü ile kardeşi de Bilecikten ayni trene binerek Ankaraya gideceklerdir. I
-o-
Pasif  Korunmada  Faaliyet Gösteren    Doktorlarımız
Mükâfatlandırıldılar
Üsküdar belediye doktoru Ekrem Erkan, Eminönü belediye doktoru Remzi Ak, Eminönü hükümet doktoru Memduh Torkay, Beyoğlu belediye doktoru Raufa Pasif korunma sıhhi teşkilâtında zehirli gaz kurslarında gösterdikleri faaliyetten dolayı bir takdirname ile mükâfatlandırılmışlardır.
Ayrıca seferberlik müdürü Ekrem ile memurlardan Hakkı ve Ekrem, pasif korunma İşlerindeki faaliyetlerinden dolayı takdir edilmişlerdir.
Ihtik
arı mı
Piyasa Haberleri:
Yerli Gres İmal Edenler Yüzde Yüz Kâr Ediyormuş
Öğrendiğimize göre, son günlerde plyauadu gres yağında ihtikâr ya-pılmıya başlanmıştır. Petrol müşta-katatmdan sayılan gres yadının en İyi kalitesi Amerikodan getirilmekte ve burada yerli maddelerle karıştırılarak satılmaktadır. Bu Petrol Limited şirketinin dahi yaptığı bir iştir. Fakat bir de yerli maddelerden imal edilen gres yağları vardır ki. bunlar da piyasadu diğer yağlar gibi satılmaktadır.
Yalnız bu yağlar kalite itlbarile çok düşük değil ise de maliyet flya-t; itibarllc her halde büyük bir fark mevcuttur.
Gres ya£ı olarak Uç yüz kadar kalite vardır, ve bu kaliteler hepsi ayni fiyatta değildir. Buna rağmen balık yağı ve diğer yağlı maddelerden imal edilen yerli gres yağı pek tabii olarak bu yağların hepsinden daha aşağı kalitededir. Gres yağı, petrol müştakatındandır. Halbuki yerli gres yağlarının petrolle alâkası yoktur.
Alâkadar bazı kimselerden öğrendiğimize göre, bu işi yapanlar yüzde doksan, yüzde yüz kâr etmezlerse yerli gres yağı İmal etmezler. Çünkü gres ya£ı imali pis bir iştir.
Her ne kadar yerli gres yağı kullanılıyorsa da bu yağ motörleri bozmaktadır. Gerek bu bakımdan, gerekse maliyet fiyatı bakımından gres yağı ihtikârı mühimdir.
Yalnız bu ihtikârın meydana çıkarılmasının pek güç olacağı söylenmektedir.
o
Kasapların
İstedikleri Oldu
Ete Yeniden Fiyat Konacak
İstanbul kasapları et fiyatlarının tesbitl için Fiyat Murakabe komisyonuna bir teklifte bulunmuşlar, fakat kabul edilmemişti.
Bu tekMfe göre ete on beş gnülük fiyat konması isteniyordu. Kasaplar bu hususta Ticaret Vekâletine müracaatta bulunmuşlar ve bu teklifleri vekâletçe kabul edilerek İstanbul vilâyetine bildirilmiştir. Ete bu suretle yeniden fiyat konulmuştur.
Bugünden itibaren kızıl ve beyaz karaman 70, dağlıç 75, kıvırcık ta 80 kuruatan satılacaktır.
Üniversitelilerimizin Yesilköydeki
Uçuş   Tecrübeleri
Üniversitenin sömestr tatilinden istifade eden, tıp, iktisat, hukuk fakülteleri talebelerinden iki yüz elli kişilik bir grup dün Yeşllköydeki tayyare meydanına giderek Beşiktaş fabrikasında yapılan Türk tipi Nuri Demirağ tayyarelcrile uçuşlar yapmışlardır. Genç kızlarımızın uçuşlarda gösterdikleri soğukkanlılık şayanı takdirdir.
Talebeler, baş pilot Bay Basri ile Bay Şefikten görd'l'îleri nezaketten çok memnun ve ılit^ckkir kalmalardır.
Kömür Muhtekirleri   Şiddetle
Cezalandırılacaklar
Her sene olduğu gibi bu ay ve mart ayı odun kömürü tüccarlarının fiyatlarını arttırdıkları zamandır.
Bu sene Fiyat Murakabe komisyonu ve Belediyenin kömüre narh koymasına, ayrıca da Bulgaristandan kömür gelmiş olmasına rağmen son günlerde kömürcüler fiyatlara zam yapmıya başlamışlardır.
Fakir halkın yegâne mahrukat maddesi olan kömürde yapılan bu ihtikâra meydan verilmemesi için bu gibi ihtikâra sapanlar şiddetle cezalandırılacaklardır.
İstanbul Eelediyesinin ismi Kullanılarak
Yapılan Bir İşin, İddialara Her Cihetle Uygun Olması Lâzımdır
İstanbul Belediyesi    Memurlar / ~v
kooperatifi namına yapılan mahlut yaylar hakkındaki    neşriyatı- 9
mız Belediye Reisliğınce alâka ile -j karşılanmış, tahkikata 'başlanıl- i mistir.
Belediye Sıhhat İsleri rmüdürü Osman Sait, dün bu işe el koyarak yağhanelerde araştırmalara girişmiştir.
Diğer taraftan, ."bu mesele hakkında Ankarada bulunan İstanbul Belediyesi Memurlar kooperatifi Yağ İşletmesi müdürü Haydar Berkmandan şu telgrafı aldık:
«Rakiplerimizin haset hislen, nin adeta tercümanı olarak gazetenizin 14/2/941 tarihi, nüshasında yağlarımız ve ticaret şeklimiz hakkında çıkan tecavüz! yazıyı teessürle okuduk. Matbuat ve fikir âleminin değerli bir siması olarak tanıdığımız bir zatın sahibi bulunduğu gazetenin bu gibi his k ve hareketlere vasıta olarak seçil- HtfV mesi hakikati bilenleri ve sizi takdir edenleri şahsınız namına cidden üzdü. Çok şükür ki, bu gibi dedikodulan çürütecek iKm ve fen devrinde ve Cumhuriyetin ticaret serbestisi veren kanunlarının himayeli hükümleri altında yaşıyoruz. Çok iyi takdir buyurursunuz ki bu gibi yazılar, aksi sabit olunca adeta reklâm mahiyetini alırlar.
Biz, bunu da istemiyoruz. Mem
leket namına istediğimiz şey rakiplerimizin, malımız ve ticaret şeklimiz hakkında dedikodu değil, memleket halkına daha üttün mallar arzetmek suretile bizi yen. meğe çalışmadandır.
Kooperatife gelince: Kurulu bir ticaret müessesesidir. Kanuni şekiller içinde dilediği gibi çalışabilir. Matbuat âleminden takdir ve teşvik beklerken tezyife maruz kalmak me derece doğrudur bilemeyiz.
Hulâsa: Ticaret şeklimiz kanuna ve mallarımız ilân edilen vasıflarına uygundur. Bu itibarla hakikatin belli olması için aynı şekillerde ve aynı sütunda tashih ve tekzibini derin saygılarımla di-
Belediye Memurlar kooperatifi müdürü, aynı zamanda (hususî kollektif şirketinin) de hissedarı ve miza salâhiyetini haiz bir rüknüdür. Müdür, gazetemize gönderdiği telgrafta, bizi kendi ra-kiplerindeki haset hislerinin tercümanı olmakla itham ediyor. Gazetemiz hiç bir zaman hiç kimsenin his, emel ve menfaatlerine tercüman olmaz. Halkın sağlık ve menfaatile alâkası o'lan bir mesele ile karşılaştığiımız zaman biz yalnız pürüzlü gibi görünen noktaların aydınlanmasını gaye tanırız. Yağ isi de böyle bir meseledir.
Bu is hakkında yazdıklarımız doğrudur. «Mallarımız vasıflarına uygundur» demekle iş bitmez. 1?. te bu İfadeyi tekzip eden tafsilat:
1 — Tenekeler üzerine yapıştırılan etiketlerde yağların mütehassıs doktor ve kimyager huzurunda    yapıldığı    yazılmaktadır.
Halbuki yağ imalâthanesinde muvazzaf daimi ve salahiyetli bir doktor ve kimyager bulunmadığı anlaşılmıştır. Şu halde etiket üzerinde ya zıh olan (mütehassıs dok. tor ve kîmya-ger huzurunda en fennî ve sıhhî şartlar dahilinde imal edilmiştir» cümlesi, hakikati ifade etmiyen- bir reklâmdır. 2 — Bu etrketlerde bir mühür
ı
şeklinde ve içinde aynen:
«Ut. Belediye. M. ICoop. Yağ. Tababeti» yazısı bulunmaktadır. Bu mühü-rün tam ortasındaki (tababeti) kelimesi, bu yağların Belediyece kabul edilen ve aynı etiket üzerinde sureti gösterilen foıimüle uygun olduğuna bir garanti gibi göster ilmektedir.
Halbuki. Belediye Sıhhat İşleri müdürlüğü şimdiye kadar yaptığı müteaddit teftişlerde, bu müessesede Belediyenin formülüne aykırı yağlar bulmuş, belediye talimatnamemi mucibince de suçluları para cezalarına çarptırmış, hattâ» sıhhati koruma kanununa göre kendilerini mahkemeye vermiştir.
3 — Tcnekelerdeki etiketlerin üzerinde, bu yağların İstanbul Belediyesi Memurlar kooperatifinin yağ imalâthanesinde yapıldığı ya. zıh bulunmaktadır.
Halbuki, yağhaneyi işleten (hususi koUektif şirketi) dir. Bu şirket Belediye kooperatifi firtması-r>ı, tıpkı bir vakitler malûl gaziler namına çıkarılan takvimlerde olduğu gibi senelik muayyen bir ücretle kullanmaktadır.
l$in diğer can alacak noktası, imalâthanede bulunduğu ilân edilen hususî doktorun, kimyager olmayışıdır. Bu doktor hastanelerimizden birinde hergün çalışmak mecburiyetinde bulunan bir idrar yolları mütehassısıdır. Bu ihtisasta bir doktorun yenilecek hayatî bir maddenin imalâtında mütehassıs olarak bulundurulması, yağhanenin kontrolsuz çalışması demektir.
İşite bütün dava, İstanbul Belediyesinin adı kullanılan bir meselenin halkın güvenine tamamile lâyık ve dörttbaşı mamur olmasıdır.
Meğer Elebaşı toptancılarmış
Paynircilsrin Sahte Fatura İle Satış Yaptıkları İddia Olunuyor
Son zamanlurda perakendecilerden ziyade toptancı tüccarların ihtikâr yaptıklarını nazarı dikkate alan Fiyat Murakabe komisyonu toptancıların peşine düşmüştür. Öğrendiğimi zc göre, bazı toptancılar Milli Korunma kanununun koyduğu bütün müeyyidelere rağmen kazanç hırsüe hala ihtikâr peşinde koşmakta ve satışlarını yanlış fatura tanzim ederek yapmaktadırlar.
Bilhassa son günlerde bazı peynir tüccarlarının peynir tenekelerini konulan fiyattan fazlaya ve el altından sattıkları söylenmektedir. Ticaret Vekâletinin bilhassa peynir işinde çok şiddetli davranılması için vermiş olduğu emre rağmen peynir tüccarlarının hiç aldırmamaları ve bildiklerini okumaları şayanı hayrettir.
öğrendiğimize göre Fiyat Murakabe komisyonu peynir ve diğer meselelerde toptancı tüccarların şiddetle takibine başlamıştır. Yakında büyük İhtikâr vakalarının meydana çıkarılacağı tahmin edilmektedir.
stanbul İhtiyacını Karşılıyacak Buğdayı
ToprakofisTemin Edecek
Koordinasyon heyetinin almış ol-duğ-u son karara göre, istihsal mm-takalarındaki fazla hububata el konacağından bu mıntakalardan şehrimize buğday vesair hububat gelemeyecektir.
Buna mukabil, Toprak Mahsulleri Ofisi ihtiyaca tekabül edecek buğdayı piyasaya arzedecek ve kendi de satışlarda bulunacaktır.
Toprak mahsulleri ofisi bundan evvel de buğday ve hububat satışları yapmakta idi.
Öğıendiğimize göre, toprak mahsulleri ofisi, elinde ihtiyat un stoklan da bulunduracaktır. Bu unlar, herhangi bîr un buhranı zamanında kullanılmak üzere saklanacaktır.
Koordinasyon heyeti kararı üzerine Toprak Mahsulleri ofisi lâzım gelen tertibatı almıştır. Yakında toplanacak beyannameler üzerine müba-yaata başlanacaktır.
On Bin Çuval Kahve Geliyor
Portsaidde bulunan on bin çuval kahvenin îzmlr ve İstanbul Kahve ve Çay ithalâtçılar Birlikleri arasında taksimi yapılmıştır. Bu kahvelerin yüzde yetmişini istanbul Kahve Birliğine, yüzde otuzu da İzmir Kahve Birliğine verüecektir.
Mukavva ve Kâğıt Limitet Şirketi
İhtikâr Yapmamış
Geçenlerde ihtikârdan mahkemeye verildiğini yazdığımız Mukavva ve Kâğıt Limited şirketinin yaptığı satışta ihtikâr bulunmadığı Fiyat murakabe komisyonu tarafından anlaşıl m ıştır.
GÜNDEN
GIÛ N E
T A K VI
16 ŞUBAT 1941
PAZAR
AY: 2 — GÜN: 47 — Kasım: 101 RUMİ: 1356 — ŞUBAT:        3 HİCRİ: 1360 — MuJıarrem: 19
VAKİT
ZEVALİ   EZANİ
güneş:
öğle:
IKINDI:
akşam:
yatsı:
imsak :
7,55 13,28 16,23 18,43 20,14
6,15
1.12 7,45 9,39
12,00 1,32
11,33
— Ne İne netice İyi olmuş. Maksimin sizinle evlenmiş olmasına memnunun. Çünkü Ümit ederim kl onu mes'nt edeceksiniz.
— Teşekkür ederim Beatris demekle İktifa ettim. Sonra kendinden kendi çocukluğundan Manderleydekl genç kızlık hayatından uzun uzun bahsetti. Sıra Maksimi tarife gelince kendlsile onu mukayese ederek:
— Biz İki kardeş olmakla beraber birbirimize hiç benzemeyiz. O sükutidir az konuşur. Halbuki beni görüyorsunuz ya mütemadiyen size sualler soran bir gevezeyim. Ben çabuk öfkelenir çabuk durulurum halbuki Maksim çabuk kızmaz ama bir kere kızdı mı kıyameti koparır. Ali aha şükür kl bu ancak senede bir iki defa olur. Ümit e-derlm ki, siz onu kızdırmazsınız. Uysal bir kadına benziyorsunuz...
Bu sözleri söylerken yüzüme bakıyordu. Sonra birdenbire:
— Niçin saçlarınızı böyle dümdüz tarıyorsunuz? Biraz kıvırtmanız yahut da şöyte kulaklarınızın arkasına doğru çekseniz daha iyi olmuz mı acaba?
Dediğini yaptım. O hemen telâşla:
— Yok yok hiç yakışmadı. Yine böyle da^ ha İyi.. Maksim ne diyor.
—Bu tarzda taranmanızı beğeniyor mu?
— Bilmem... Bana hiç bu hususta bir şey söylemedi.
— Belki de böylesi hoşuna gider. Demek ki elbiselerinizi Londradan ve Parlsten aldınız t
— Hayır elbise almağa vaktimiz olmadı. Maksim hemen Manderlcy'e dönmek İstiyordu. Sonradan yaparsın dedi.
— Belli... Çok basit ve sade bir şekilde giyiniyorsunuz. Pek Paris modasına benzetemedim. Yoksa güzel ve süslü elbiselerden hoşlanmaz mısınız?
Yan gözle eski tayyörümün eteğine baktım. BeatrisMn hakkı vardı.
— Severim.. Fakat çalışıyordum, kazandığım para İle süslü şeyler alamıyordum.
— Hayret ediyorum. Maksim nasıl oldu da Parlsten size şık tuvaletler almak tçln birkaç gün kalmadı. Eskiden karısının süsüne pek meraklı İdi.
— Belki şimdi değişmiştir. Dedim.
Söz Mlsls Dunvers'e İntikal etti onunla İyi geçinip geçinmediğimi sordu. Ondan çekindiğimi söyleyince:
— Sakın öyle çekindiğinizi belli etmeyin sonra hoşa çıkamazsınız. Sizi her halde sevmiyor ve bunu da belli ediyor değil ml?
Niçin sevmediğini sordum:
— Anlamıyacuk ne var. Çünkü Rebekayı
son derece çok sever ve sayardı. Dedi. Her şeyi şkııdl daha İyi anlamağa başlamıştım bu şekilde daha bir sürü şeylerden bahsettik. Şatonun yeni tanzim edilen odalarını gezdirdik. Her şeyi beğenen, bir hali vardı. Artık gitmek zamanı gelmişti. Hava bozmağa yüz tuttuğu ve otomobilleri de açık olduğu İçin acele ediyorlardı.
Vedalaşırken yine beni uzun uzun tetkikten sonra:
— Ali.»h.ı ısmarladık. Dedi size birçok sualler sorduğum İçin kusura bakmayınız. Fakat sizi tanımak istiyordum hiç de Maksimin tarifine benzemediğinizi tekrar edeceğim.
Sonra elimi sıkarak ayrılırken:
— Rebekadan büsbütün başka türlüsünüz.
Dedi. Kapıda Maksim ile beraber duruyorduk. GU ile beraber otomobile binip u-
zaklaşırlarken hafif hafif yağmur yağmaya başlamıştı.
IX
Beatris İle kocası Gil'i götüren otomobil
gözden kaybohıncaya kadar baktık. Maksim koluma girerek neşeli   olmağa   çalışan buta vırl a: Dedi kl:
— Haydi biraz yürümeğe çıkalım. Yağmur çiselerken dolaşmağa bayılırım. Yalnız hava serin arkana bir şey al.
— Gidip paltomu getireyim.
— Yok canını, şuradaki dolapta birçok muşamba ve paltolar var onlardan birini ol. Odaya çıkarsan yarım saatte İnemezsin. Frlth Madama dolaptaki muşambalardan bir tane verir misiniz?
Frith'ln getirdiği muşambayı arkama taktım. Bana büyük geliyordu. Fakat çaresizdi. Yola çıktık köpek Jasper de bizi takip ediyordu. Maksim sinirli İdi.
Bir müddet sessizce yürüdükten sonra Be-atristen bahsetti. Krz kardeşinin çok İyi bir kadın, fakat biraz düşüncesiz olduğunu söyledi. Halbuki ben BeatrisMn hiç bir düşüncesiz hareketini henüz hissetmemiştim. Fakat kardeşi değil mi? elbette o daha iyi bilecek. Yine susuyorduk. Bu de/a ben damdan düşer gibi sordum:
— Saclarımı seviyor musun? O hayretle yüzüme baktı:
— Saçlarını/, mı? Niye soruyorsun? Elbette seviyorum. Nosi var saçlarının?
— Hiç., öyle aklana geldi do sordum.
— Ne tuhaf çocuksun...
(ltovanu var)
Yeni Üniversite Profesörlerimiz
Yatan: ÜÇ YILDIZ
ecen gece radyoda yirmi küsur   doçentimizin
profesörlüğe terfii haberini dinliyordum. Kulağıma yirmi yedi senelik bir maziden bir ses, eski Darülfünunda son senemizin son dersini bitiren Ahmet Mithat Efendi merhumun sesi geldi. Pek az zaman sonra ölmüş oldu. ğuna göre galiba onun da son dersiydi ve bunu hissediyordu.
Kollarını kürsünün üzerinde kavuşturmuş, sınıfta uyumağa hazırlanan bir çocuk gibi başmı hafifçe yana yatırmıştı. Çehresi yorgun, sakalları tel teldi. Fakat gözleri her zamandan ziyade uyanık ve hiç görmediğimiz bil rikkatle ıslaktı.
— Evlâtlarım diye başladı. Fakat bunu kâfi görmedi, bizi o zamana kadar alıştırmadığı samimiyetten utanır gibi bir tavırla ilâve etti: «Nuru aynım, ciğerparem çocuklarım.»
Sonra aşağı yukarı şu şekilde devam etti:
— Size babaca bir şey söyli-
yeceğim. Acıdır fakat hakikattir. Kabul ederseniz size üç yıllık derslerimin yekûnundan daha faydalı olur. Siz yarından itibaren kendinizi olmuş bitmiş bir Darülfünun mezunu sayacaksınız. Hatadır. Bu şimdiki Darülfünunumuz şöyle böyle bîr idadiden ileri bir şey değildir; çoğumuz idadi hocasından fazla bir şey değiliz. Bu ne bizim ka-bahatimizdir; ne memleket ve devletimizin kabahati. Bu ancak mütemeddin garp milletlerine nisbetle en aşağı iki yüz yıl geri kalmış olmamızın   kabahatidir.
Darülfünun bir senede, beş senede kurulur bir müessese değildir. Sonra başıbozuk usulü mesai ile ve yalnız   gayret   ve
hüsnüniyetle de basardır şey değildir. Belki milli izzetinefsinize dokunur gibi olacak. Fakat söylemeğe mecburum. Darülfünunumuz Darülfünun oluncaya kadar bir iki ecnebi istilâsı geçirmeğe mahkûmdur feillâ...! Hakikat aranırsa bunda o kadar utanıp sıkılacak bir şey yoktur. Garp üniversitelerinin bir kuruluş tarzları, bîr çalışma metotları ve zihniyetleri vardır ki onu bize çaresiz ecnebiler getireceklerdir feillâ...! Bize düşen şey gençlerimizin o metot ve zihniyetleri mümkün olduğu kadar az zamanda kavramaları ve ancak tam ehliyet iktisap ettikten sonra ve makineyi onlarsız yürüyecek hale getirdikten sonra da-vayi istiklâle kıyam etmeleridir. Her şeyin sahtesi gibi izzetinefsin sahtesinin de medhul oldu-ğunu zinhar aklınızdan çıkarma, yın çocuklarım. Belki acıdır söz. lerim fakat misafir sözleridir. Misafire darılmak olmaz nuru didem evlâtlarım.»
O zamandan beri Üniversitemiz bir kaç defa yıkılıp yapılırken ve garptan kafile kafile profesörler gelirken Ahmet Mithat merhumun kehanete benzeyen bu son sözlerini hatırlamışımdır.
Maarif Vekilliğinin yeni profesörlerin ne metotla yetiştiğine, hangi çalışma ve tecrübe merhalelerini aşarak doçentlikten pro. fesör payesine eriştiklerine dair izahını dinlerken yine o aklıma geldi.
İçinden gelip geçmiş büyük ehliyetlerin hak ve habralaıını daima mahfuz tutmak şartUe diyebiliriz ki Üniversitemiz artık Ahmet Mithatin bahsettiği başıbozuk usulîle orsaboca yürüyen şarklı bir müessese olmVk yolundan gittikçe çıkıyor.
Muzaffer Şevkıler, Ekrem Şerifler, Mükrimin Halil, AH Nihat, Hilmi Ziya, Ziyaettin Fahriler ve daha niceleri Üniversite, nin istediği mazbut usul içinde yetişmiş ve memlekette şimdiden şöhretlerini yapmış şahsiyetlerdir. Türk Üniversitesinin tam istiklâli Haceievvel merhumun ümidinden çok daha az zaman içinde hakikat olacağa benzer.
Lif ve Tel Halatların Fiyatları
Armatörlerin müracaatı üzerine Fiyat Murakabe komisyonu lif ve tel halatlara liyat koymak maksadıie tüccarlardan beyanname vermelerini
İstemişti?
Haber aldı£»nv.~a güre, tüccarlar, beyanname vcnnlşlersc dc henüz fiyat konma işi yapılmadığından Armatörler, fiyr.l Murakabe komisyonuna yeniden miYvacautle fiyat tesoi-
tini istemişlerdir.
16 - 2 . 941
V A TA
Japonyanın Tazyiki Muvaffak
Ol
ama

Yazan: Vahdet GÜLTEKİN
Japonya Almanya ve İtalya ile üçüz mi«akı imzaladığı
zaman Amerika kendiai için bir tehlike belirdiğim görmüştü, O zamandan'beri Japonyanın Uzak Şarkta kendi nühu ve hakimiyetini art tınmak için güı^tıği bütün tejetlbüaleTe karşı Amerika da gayret «arfetmekten geri kaU mamış ve şüphesiz kı onun bir çok hareketlerinin önüne geçmiştir.
Amerika Japonyanın »tilâ plânına karşı, tehlikeyi gördüğü ve bunu önlemeğe hazır, bulunduğunu söylemekten çekinmemiş vc daima harbi göze alabilecek bir vaziyette olduğunu hatırlat-mı?tır. Washington hükümeti, vaziyetin ciddiyetini Amerikan vatandaşlarından da hiç bir zaman »aklamamı? ve gerek Av-rupadaki harbin demokrasiler lehine kazanılmasına yardım etmenin, gerek Uzak Şarkta belirecek bir tehlikeyi karşılamağa haz».anmanın Amerika Birleşik devletleri için bir zaruret olduğunu tekrar tekrar söylemiştir.
Bir müddet evvel, mihver devletleri, siyasetlerini teyit ve aralarındaki görüş birliğini tekit ettikleri zaman, Amerika Büyük Okyanusta havanın fazlaca karardığını görmüş ve bütün Uzak Şarktaki tebaasını memlekete çağırmıştı.
Hindicimden Japonyaya, Okyanusya adalarına kadar olan bütün Uzak Şarktaki Amerikan tebaası 16 bin kadardır- Amerika, -bunUnn memlekete dönme* terinin doğru olduğumu bildirdiği gündemberi bir çaokUn vatanlarına dönmüşler, fakat yine büyük bir kısfmı bulundukları yerlerde kalmalardı/. Uzak Şarkın muhtelif   yerlerinde   ticaretle,
muallimlikle, mı-ayoncrlıklc meşgul olan bu Amerikalıların memleketlerine dönmelerine büyük bir ehemmiyet vcr#n Amerikan
hükümeti, onlara «WashÜYgton»
gibi büyük transatlantikleri tahsis etmiştir. Bu sure-tle, vatanlarının dışında ve içinde bulunan bütün Amerikalılar kendileri için Uzak Şarkta bir tehlikenin belirdiğini görüyorlar. Fakat,  mihverdi erin, Japon-
yaya oynattıkları bu tazyik oyunu Amerika üzerinde büyük bir tesir icra edeceğe benzemiyor. Hakikaten, Japonyanın bugün Büyük Okyanusta Avustralya veya AJ.n-erika ile bir deniz harbine tutuşmaya cesaret edeceğine ihtimal verilemez. Bizce, Japonya bir askeri harekâta giri-şecekmiş gibi davranarak Amerikalıları telâşa düşürmek ve Avrupadan daha yakın bir tehlike karşısında bulunduklarını düşündürerek Amerikalıların hükümetin hazırladığı İngdtereye yardım kanunu kabul etmemelerine çalışmaktır... Filhakika, bu kanun lâyihası, malûm olduğu Üzere.    House of Represen-
tatives Amerikan Mebusan meclisinde, kaibui edilmiş, Ayan meclisine geçmiştir. Japonya bu harekâta giriştiği günlerde kanun Ayanın ©ncüım*nWinde müzakere ediliyor ve müzakerelerin neticelenme*! için daha bir kaç hafta lâzım geldiği söyleniyordu-
Halbuki Uzak Şarkta bir Japon tehlikesini görür görmez Ayan meclisinin Hariciye encümeni, hiç tereddütsüz kanunu kabul etti ve diğer encümenlere
müstaceliyet kararile sevkedildi.
Müzakerelerin daha çabuk bitirileceği ve kanunun bugünlerde
Ankara Bahçeli Evlerinden Bir Reportaj
Çocuk Klübünün İdare Toplantısına Bir Baskın
Memleketimizde Hakikî Demokrasinin
Kök Tutması Bakımından Bir Laboratuar Tecrübesi
OffTOR lyor ki:
Yazan:
Ahmet Emin YALMAN
«Yaamıyacaksm a!» ihtarından sonra arkadanım söze girişti. Bahçeli evler çocuk klübünün bir. iki ay içinde çocukların   ruhunda nc gibi
inkılâplar yaptıfrmı, Maarif Vekilinin geldiğini, gördüğünü, pek beğendiğini, mahalledeki anaların, babaların son derecede memnun olduklarını filân anlatıyordu. Ben bu hikâyeden bir noktayı iyice belledim: O gün akşam altı buçukta klübün idare heyeti bir toplantı   yapacak^
mrş...
Durur muyum, kapıdan olmazsa bacadan toplantı yerine girmeği ve konuşulanları   dinlemedi   Kendimce
kararlaş tirdim.
Akşam bahçeli evlere gittim. Vedat Nedim Tor'ün evine uğradım. Oğlu Engini buldum. Enginle Ame-rikada beraber bulunduk, uzun yol arkadaşlıkları ettik. Pek kafadar bir ahbabı*. Engin bana suç ortafı olmağı ve toplantı yerini  göstermeği
kabul etti.
Sırası gelmişten küçük dostumun bir hikâyesini anlatayım: Ben eğriye, doğruya: «Ha bre, bre bre!> derim. Nasılsa dilim© dolanmış, bir nevi mücadele sayhası diye Lalmış. Kuvvet ve şevkimi tazelemek! nasılsa biraz sarsılan benliğimi eski haline ayar etmek istediğim zaman hiç farkında olmadan:
— Ha bre, bre, bre... Der dururum. Ençin cin gibi oğlan, buna dikkat
etmez olur mu? Vapurumuz  Bren-
diziden hareket etmişti. Hep beraber yurda dönüyoruz. Sabah erkenden Arnavutluk sahilini takip ediyoruz.
Engin erkenden kamaramın kapısını vurdu. Mlöum ve acele bir şey var diyerek telâş içinde beni güverteye âdeta sUrükledi. Orada Arnavutluk sahilini göstererek dedi ki:
— Haydi şimdi «Habre, bre, bre!» Deyiniz, bakalım tam yeridir.
Dostum Engin her nedense «Ha bre, bre, bre» nin Arnavutça olduğu* na karar vererek Arnavutluk sahilinden geçeceğimizi duyunca kendi ken* dine bu azizliği tasarlamış ve sabah erkenden de tatbik etmiş...
Partinin bahçeli evler ocak binasına varınca Engin bana kapıyı göstererek savuştu. Ben lçorl girdim. Ortalıkta kimseler yoktu. İç tarafından ses gelen bir kapıyı açtım, başımı soktum. Çaresiz beni İçeri aldılar.
Uzun bir masanın etrafında beş erkek, İki kız çocuk oturmuştu. Vedat Nedim Tör ile Milli Müdafaa Vekâleti Muhasebe Umum Müdürü B. Naci Pura'da klübün ilk teşebbüs komitesini sırf müşavir rfıfatilc temsil ediyorlardı. Ben dc araya karış-
trrn.
Masanın etrafında en kllçük bir sıkılganlık yoktu. Gayet   rahat   vc
ferahli bir hava -esiyordu. İnsanları birbirinden mânâsız yere ayıran ve anlaşmamazljklar doğuran yaş denilen uçurumdan en küçük bir eser görülmüyordu.
Büyük, küçük herkes ayni dava etrafında müsavi   İnsanlar   sıfatilc
fikir yürütüyorlardı. Yaşlı,    tabak*
küm tarafına sapmıyor, çocuk da ona
kaibul edileceği muhakkaktır.
Binaenaleyh, mfhvercilerin A-rnerkkaya karşı oynadıkları tazyik, oyunu da, bütün diger plânları gîbi, akim kalmıştır.
Mim Âv
Küçük Ahmedin Ölü
Kuş ba*ı gîbi yağan kar her tarafı kaplamağa başlamış. Biraz sonra sokaklar beyaz bir çarşafla
örtülmüştü.
Sert ve dondurucu bir rüzgâr
cbiyordu, Yırtık bir ceketin yakası kalkmış, soğuktan morarmış ellerini koltuğunun altına uv kıstırmış bir çocuk caddede gö-rünen tek bir karaltı olmuştu.
Başı a^ık saçları ense ve şakaklarından aşağı u/ ımış perişan bir vaziyette. İki büklüm yürüyor. Ayazın şiddetinden akan burnu ile göz yadlarını yırtık ceketinin
umü
kollar ile silerek Üsküdarın geni? caddesinde ilerliyordu.
On yanlarında bulunan bu çocuk, büyük bir kahvenin önünde durarak kapısını korka korka açtı, içeriye adetâ bir rüzgâr gibi sokuldu.
Kahveciden ba.*>ku hiç kinine: bu küçük misafirin gelininden haberdar olmadı. Müşteriler zevk vc neş'e içinde, tavlcı pullarının şakırtısına ve kahkahaların neşesine gömülmüşlerdi.
Donmuş lekelet vücudunu buaz ısıtmağa başladığı sırada kahve-
Ankara    Çocuk klübünde    küçü
bîr top
karşı tam sevgi vc güven gösteriyordu.
Aralarına karıştım ve münakaşaya kulak misafiri oldum. Beş, on dakika geçmemişti ki göBÜmün öntlnde âdeta bir şimşek parıldadı. Bu mem* lekette teşebbüs hisının neden baltalandığını, demokrasi ruhunun neden tam verjm temin edemediğini görür gibi oldum
Hep o merkeziyetçilik ve vasilik iddiası-.., Her şeyi yüzde yüz iyi yapmak için her şeye karışmak merak', kimsenin kendi kendine doğru ve güvene tam lâyık bir şey yapamıya-cağı vehmi....
Halbuki hakiki demokrasi   ancak
en küçllk mahalli hHceyrede temel tu tabiür. Aşıl kuvvet orada toplanır,
oradan merkeze doğru kuvvet va. hareket getirir.
Bu yol tıkanıp da merkezden v§«»
silik şeklinde müdahaleler    gelince
bütün çalışma zevki vc teşebbüs hızı boğulur, sıfıra İner.
Kendi halinde serbestçe filizlenen bir içtimai teşebbüsün ne gibi dereler temin cdebileoefrini içte gözümUn ler temin edebileceği   i^le gözümün
Bu çocuk klübii kehlüfcrli bir nizamname ile işe başlamıştı. Hattâ nizamnamesi filânı hiç yoktu. Sade-oe 24 ikinci teşrin 1940 günü mahallenin çocukları teşebbüs komitende beraber bahçeli cv|er ilk mektebinin bahçesinde bir açık hava toplantısı yapmışlardı.
Orada Vedat Nedim Tör teşebbüsün mahiyetini anlatmış, çalışmak istiyenleri idare heyeti asalıfrı için
kendi kendilerini namzet göstermeğe
Maarif Haberleri:
cük yavrular için   tertip   edilen oyunu
davot etmişti. Namzetler arasında dört kız, Uç orkek çocuk umumi reyle seçilmişti.
Tıpkı eski sofrajetler gibi erkek çocuklar derhal bir müsavat davası Çıkarmışlardı.
— Pört kıza mukabil İ4are heyetinde dört erkek çocuk olmalı... Bu iddia haklı görüjmüş, yedi a-
zadan sonra en çok rey kazanan erkek çocuk heyete alınmıştı.
Fakat sonradan bir krz hastalanmış, bir kız devam edememif ekseriyet filen erkeklere geçmişti.
Klübün reisi yoktur, Her toplan»
tıya azadan biri nöbetle reislik eder. Benim bulunduğum toplantıda Bayan NUüfer reisti. MUnakaşayı mükemmel idare ediyordu-
Burada demokrasi mekanizması* nin bir c uzüniı idare eden çocuklar, yarin vaaUte başına geldikleri saman
tizim nesle mensup olanların ço£u
g|bl tutukluk göfltermiyecekler, umumi hayat mekanizmasını rahat rahat işletecekler.
Münakaşa çok merşkh bir mevzu üzerinde oereyan ediyordu: Hiç hasta görünmeyen çocuklar; diş, boğaz, kulak, dajıiliyeet gibi mütehassısların muayeneainden umumî bir şekilde geçirilince alman netfceler.,,
Bahçeli evler çocuk klübünün yalnız bu hareket neticesinde memleketin sağlığına ettiği hl*met ve açtığı mtthim Çlğir, yakından gözden geçirHmege lâyıktır Yarınki yazımda çocuk klübüntln çocukların sağlığı, bakımı ve inkişafı   bakrmından
temin ettiği hayırlı neticeleri anlatacağım.
Teknik Okul Talebeleri Memleket tçinde Tetkik Seyahatine Çıkıyorlar
Teknik Okulunun Mühendis kısmı makine şubesinin son sınıf talebesi vekâletin mtleaadeslle 16,2.011 tarihinde başlıyarak yirmi bir gün devam etmek üzere b|r tetkik seyahatine çıkacaktır. Kafileye muallim mühendis Rauf Asman riyaset edecektir. Eskişehir, Ankara, Kayseri, Sivas, Karabük, Zonguldak ziyaret edilecektir.
TalebcUr   İçin   öğretici
Filmler    Getirildi
istanbul Maarif müdüriyeti, hal l<a öğretici filmlerin gösterilmesi için icap eden teşebbüslerde bulunmuş vc bu filmlerden on dört tane getirtilmiştir. Bu filmleri talebelerin de görmesi temin edilecektir,
ci yanına yaklaşarak çocuğu kolundan tuttu, kapıdan» dışarı sürükledi. Ve arkasından bir de tekme alarak;
-— Seni piç ku-rusu seni, defol buralardan dedi.
Zavalh çocuğun gözleri yaşardı. Dudakları büküldü. Yediği tekmenin acısını unutmağa çalışıyor  ve  düşünerek  yürüyordu.
On yaşındaki bir çocuğun düşüncesi ne olabilirdi> Yine bir kapının önünde durdu ve kapıyı aça-rak içeriye süzüldü sıcak bir hava nefesini okşadı. Gördüğü o haşin muameleden mütevellit to-cööürü yavaş yavos zail olmağa başlıyordu.
Buradaki   ispiri o   kokulan   ve
sigara dumanı aç midecini bulandırmağa kâfi  gelmişti.
Türlü mezelerle süslenmiş masalara baktı. Sobaya yakın bir masada oturarak demlenmek-
* Köy enstitüleri için yangın söndürme âleti alınma*! takarrür etmiş ve alınacak âletlerin dün Boya-zıtta mütehassıslar huzurunda tecrübesi yapılmıştır.
* Bakırköy mıntakasındakl orta mektep muallimleri bugün bir toplantı yaparak muallimleri ve talebeleri alâkadar eden bazı meaeloleri gö rUşecskisrdlr.
* İstanbul kıs lisesi muallim vo talebeler» dün Taksim Beldiye bnh-çesinde bir danslı çay tertip etmişlerdir. Hasılat ilo askerlerimize hediyelik caya alınacaktır.
* önümüzdeki cumartesi günü Be yoglu 12 inci okulda talebe velilerine ve Himaye oemlyeti azalarına bir çay ziyafeti verilecektir.
te olanlara yanaştı. Avucunu açtı. Gözleri yaşla doldu. Allah rızası içini Dedi.
Donmuş aıvucuna bırakılan bir kuruş çocuğun yüzünü neşe-IendLnrnifti. Fakat poa bıyıklı meyhaneci çocuğu göz    hapsine
aldı. Sobanın uçaklığı »olgun yanaklarında,  panmaklarmın    u-
cunda bir eseri hayat yaşatıyor. Ayakları sızlıyordu, O geceyi    oracıkta    hetmen    sobanın
önünde kıvn'lıp yatarak geçirirse nekadar bahitiyar olacaktı.
Gittikçe halinde ıbir fevkalâde, lik başladı. Gözleri bir yere dikilerek düşünmeğe    başlamıştı.
Acaba bu serseri çocuk ne düşünebilirdi? Acaba meyhanecinin gafletinden istifade ederek demlenmekte olanların palto ve yahut cüzdanını aşırmayı mı düşünüyordu?.
Sulardaki Mikroplar
Gecen gün, Terkim suyuna dair yapılan bjr Uonuşımıria kıymetli b|r krnıyalu ı ıı i; kimya bakımından, ¦ııi.m m i,.m. olmaları lâzım gelen vasıflar hakkında, bizim gazeteye, etraflı malumat verili.
Bu vnkıfaııe sö/lore ilâve edilecek başka bir çey yoktur. Yalnız, kendilerinin do söyledikleri gibi, umumî olarak, suların bir ile bakteriyoloji bakılmadan tetkiki meselesi vardır ki bunun, suların iyi olup olmadıklarını gösteren, çok mühim ve hayati bir tetkik olduğu muhakkaktır.
l^to hi/. burada bu nokta üzerinde biraz durmak ve tafsilât vermek bitiyoruz:
Bilirsiniz M mikroplar, dünya Üstünde cok yayılmış bir haldedirler. Binaenaleyh bularda da bir sürü mlk roplar mevcut olduğu şüphesizdir, teinde mikrop bulunmıyan hiç bir tabiî su yoktur. Yalnız sularda bulunan mikroplar türlü türlüdür. Bunları ballıca, iki kısma ayırabiliriz;
lı Hastalık yapan azgın mikroplar, % ; Hastalık yapmryan âdi mikroplar. Sularda bulunup hastalık yapmak kabiliyetinde olan mikroplar: Tifo, Paratlfolar, Kolera, Dizanteriler ve bazı havasız yaşıyan mikroplardır.
Sularda azgın mikroplar bulunma"! onların lâğımlar, mUJevves uz-
vî maddelerle temas edip etmemiş olmalurına ve geçtikleri mecraların
derin veya sathî olmasına göre de-ğbylr. Toprakın derinliklerinden çıkan sular, birçok tabakalardan süzülüp gelmiş ve bu süzülme esnasında mikroplardan temizlenmiş olacaklarından bunlarda hastalık yapan mikroplar bulunma*' ihtimali azdır.
Bilâkis sathi ve muhafazasız mecralardan gelen sular, kaim toprak tabakalarından süzülmek imkanını bulamadıkları ve hariçten gelecek mlk roplar da bu sulara kolayca karışabileceği için daima bulaşık olmak şüpheel altındadırlar.
Bir suyun içilip Içllemlyeceğlnl anlamak kasdlle yapılacak bakteriyolojik tahlilin birinci gayesi sularda hastalık yapan mikropların bulunup bulunmadığım araştırmak esasına dayanır. ÇUnkii, kimle hastalık yapıcı mikroplar bulunduğu tahakkuk
eden »ular, çok tehlikeli oldukların danı ln»aplar tarafından icümeğe ve
kullanılmağa kat'iyyen elverişli değildirler,
Hastalık   yapmıyan   mikropların
sulara ..lan  1 esiri- rini ayrıca gözden
goc İreceğiz,
Dr. Nuri ERGENE
Manisa Ovasından Sular
Çekilmedi
Manisa (Vatan) — Manisa o. vasi kamilen su ile 'kaplıdır. Şehirden bir saat şimalde bulunan ve Gediz nehrine yakıa olan (Ve-zriroğlu) kt>yü kamilen su altında kalmış vc sokaklarda inek ve manda yavruları su içinde yüzmekledirler,
Suyun şiddetinden bir kaç ev ve köy camii yıkılmıştır.
Vilayet derhal bu işe el koymuş ve su içinde kalan köy halkını diğer yakın köylere iskân etmiştir. Su el'an şiddetini muhafa,
za etmektedir.
BUGÜNKÜ  PROGRAM
0 Program 0 03 Ajans haberleri 0 18 Marslar vo hafif parçalar (Pl.) B,4r>/10 Ev kadını yemek listesi.
1230 Program 12.33 MUalk kadın sesleri 12.50 Ajans haberleri 13.06 Saz eserleri ve oyun havaları 13.25 11.30 Radyo Kulon orkestrası
18 Program 18.03 Radyo caz orkestrası 18.n0 Çifte fasıl 19.30 Ajans haberleri 10.4Ö Çifto faaıl 20.15 Ha-vaiyen parçulur (Pl.) 20.30 Konuşma 20.45 Solo şarkılar ve taksimler 21.15 Konuşma 21.30 Piyano soloları 22 ATİyftlar (Pl.) BJ9.30 Ajans haberleri 22.50 Cuabaııd (Pl.) 23.25 23.30 Kapanış.
Hayır, hayır, bu çocuk ahlâksızca hareketlerden hiç birini düşünmüyordu, iyi terbiye almış o-lan bu küçük, n-amuslu ve fakir bir ailenin yetiştirmek gediği biricik evlâdı olduğundan bu ahlaksızlığı yapamazdı!.
Süründüğü ve günlerce aç kaldığı halde l>una tenezzül etıme-miş-ti. Onun düşündüğü başflca idi. O, iki sene evvel babasının dolgun Ve pembe yanaklarına kondurduğu şefkat pusesini hatırlamıştı.
Babasının ölümü bir sineima şeridi gibi gözlerinin önünden geçmişi. Bir sene eyveJdc bin türlü rvcâ ve ıstırabın tesiri altında ölen anacığını düşünüyordu.
Artık kimsesiz kalmıştı. Ağlıya ağlıya sokaklarda sürünmeğe mahkûm olmuştu.
Infffiz   filosu   tarafından   b o m bar d iman   edilmiş   olan
Cenova  limanlan
Ajans haber lersnin bildirdiğine göre (Re-novn) vc (Malaya)     zırhlıları
ve dokuz bin tonluk (Sheffi-eld)   kruvazörü,
(Ark      Royal) ta>yyarc gemisi ve      müteaddit destroyerler    ve
torpitolardan mürekkep bir ingiliz filosu Cenovayı bombardıman et miftir. Bundan bir kaç gün evvel Cibralta'ya ağır harp geımilerile bir kaç kruvazör ve torpito üe »destroyerlerden ibaret bir İngiliz deniz müfrezesinin demirlediğini ve ertesi günü bu limanı terketti-ğini yine gazetelerde okuduk. A-rada geçen zaman it?barile bu filonun Cervova'yı bombardıman eden İngiliz filosu olmasına huk-mettmeiı tabiidir.
Bu filonun kalyanın en mühim sanayi merkeplerinden biri olan Cenovaya kadar gitmesi ve İtalyan karasuları addedilecek kadar dar ve tehlikeli bir mı ot akaya girmesi iAfkdenizde her türlü muhataraya karşı endişe duymayacak kadar futureuz bulunduğuna iyi bir işaret addedilebilir.
komadan gelen diğer bir telgraf, Cenova bombardıman edilirken italyan ana filosunun Me. sifie 'boğazında bulunması dolayı-si|e mUtearrız İngiliz filosuna lâzım gelen   cevabı    veremediğini
bildiriyor.
italyan filosu komutanlığının, tabiî ingiliz filosunun bombardımandan sonra takip ettiği    yolu
her dakika öğrenmeğe muktedir olduğunu düşünemediğini kabul etmek iptidaî bir denizcinin bile acı bir tebessümle karşılayacağı bir hareket olur-
Elinde kuvvetli ve süratli tayyareleri olan bir donanma için bugün düşmanı bulmak ve onunla karşılaşmağı temin etmek kadar basit vc kolay bir hareket olamaz. Hususlle sürati yüksek olan İtalyan filosunun Cep-ova bombardımanına iştirak eden İngiliz donanması hakkında Romadan alacağı malûmat üzerine kendi keşif tayyareleri vasıtasile seyret, tiği rotayı ve harita üzerindeki mevkiini zaman zaman ve katî o-larak tayin edeceği ve bu suretle İngiliz fılosile ne zaman ve nerede ve hangi şartlar altında harbe tutuşmak imkânlarını bile hazırlayacağı çok tabiîdir.
Bu kadar açtk vaziyetler karşısında Kalyan filosunun İngiliz donanmasından uzakta bulunduğunu ileri sürerek bu sebepten dolayı çarpılmak kabil olmadığını söylemek ve bunu bütün cihana, İtalyan denizcilik şöhretini korumak îçİn, yaymak çok garip vo gülünç bir haröket telâkki edilir. Bu. kalyan denizcilik şöhreti için en fena (bir reklâmdır.
Eğer İngiliz donanmasının hedefi, münhasıran İtalyan filosunu arayarak harbetmek olsaydı bu filo, Akdcnlzin bütün suları üzerinde bu maksat için seyirler yapar, halyan filosunun mevkiini elinde mevcut bütün vosaitile tes-brt eder ve o suretle İtalyan filosunu harbe, icbar etmek çarelerini temin eytlerdi.
Fakat ingiliz deniz müfrezesinin asıl vazifesi Cenova'yı bom-bardımıan ötmek, kalyan sanayi merkezini t^hîip e-tmek ve bu va. zifen-in rfası esnasında    karşısına
Bütün bunlar vc akıbetinin neye varacağı endişesi onu düşündürüyordu. Barındığı yerde kendi gibi bir biçarenin daha bulunduğunu batırlıyarak yalnız olmadığından kalbi 'biraz teselli bulmuşu.
Bu acı düşüncede iken ensesine şrddedi ve insafsızca vurulan
to&atfla hemen irkildi. Ve şaşaladı. Daha başını arkasına çevirmeden tekme, sille ve kolundan tutularak sürüklene sürüklene meyhane kapısından dışarıya a-tılması bir oldu. Biç-aro ç>ocuk ağlıya ağlıya Karataahmet mezarlığına doğru (kaçmağa başladı. Artık hava büsbütün karanyor-
du. fc.
Dört yol ağzına gelince; Korka korka, etrafına bakındı. Köşe bavuldaki kulubcdı bulunan polisin gözünden   uzak    bulunarak
CENOVA
sıkması muhtemel olan İtalyan filosu e de    çar*
Bombardımanr,wk ^
Yazan:
Hüsamettin Olsel
Fakı   Bahriye   MUateşan
tabiîdir.
Bu bombardıman esnasında düşman tayyare filolarının ' da İngiliz filosu üzerine taarruz! harekette bulunmaması da teemmüle değer bir keyfiyettir, İtalyan ve Alman tayyarelerinin ana kalyan vatanı ürerinde, Sardunya adasın-da büyük miktarlarla mevcut oU cluğunu düştinecok olursak bu tayyarelerin sürat ve mesafe iti-barile İngiliz filosunu pek kısa bir zamanda yakalayarak taarruz sahalarına alacağı pek aşikârdır. Bomba vo torpil taşıyan büyük ve çok bombardıman tayyareleri-le amamız «taarruzlarda bulunmak imkânı varken İtalyan ve kalyadaki Alman hava kuvvetle-rinin bu işe atılmamaları nasıl tevil edriir anlaşjlarruz.
Kanaatimizce bu, ancak harpten ümitsiz bir milletin askerî ve deniz kuvvetlerinin hareketine uygun bir misal olabilir. Fransa muharebesi, millî bir ümitsizliğin ve meslekî bir yesin feci neticesine ait bütün vuzühde gördüğümüz bir misaldir. r
İngiliz filosunun bu bombardımanının hedefini kati olarak tayin etmek tabii mümkün değildir. Fakat hâdiselerin seyrini takip etmek itibarile bazı noktalar vc ne-r ticclcr üzerinde durmak kabil o* labilir.
1 — İngıiliz ftfosu Akdenizds İtalyan filosunun kıymetsizliğini bir daha ve filen bütün cihana göstermek »temiştir.
2 — Btngaziden sonraki harekâtın, denizden yapıldığı takdirde, bu maksadı saklamak.
3 — İtalyan gemilerinin orta Akdenizde kaçak olarak dolaşmak iKtimalini düşünerek üslerine saklanmağa ve kApanmağa mecbur etmek.
4 — Fransanın Tunus limanlarına karşı yapılacak herhangi bir harekete rrürpayi^kâr bir tehditte buluranak vc cevap vennek.
Bmçazidcn sonra bütün şarkî Akdenizle orta Akdeniz Ingiiiz ticaret gemilerine, hattâ kafileye bile ihtiyaç göstermiyecek kadar emin bir haldedir.
Malta'nın kontrol edeceği Trab hısgarp sebilleri de İngiliz filosu için antik endişesizdir.
Pantalarya adasının bütün İUİ.
yan iddialarına ve kuvvetli propagandalarına rağmen kafi derecede bile müstahkem oJmadığı tezabür etmiştir. İngiltere garbi Akdenizde bir deni* tehlikesinin yaklaşacağını hissedince    derhal
bu odayı da işgal oder.
İngiltere her zaımantki gibi bu*
gün de Akdenizde yalnızdır. Lib-ya'daki harekât, ve bu harekâtın neıticosi bunu daha çok kuvvetle tabkim etmiştir. Bugün için İngiltere aleyhine Akdeniede zuhur edecek bir hareketi kabul etmek, mantıksız bir fikri müdafaa eylemek kadar güç ve gülünç olur.
Adliye Vekili Valiyi Ziyaret Etti
On beş gündenberi rstanbulda tetkiklerde bulunan AdHye Vekili Fethi Okyar. dun sabah viJAyetc gelerek Vali vo Belodiye reisi doktor LÛU'» Kırdan ziyaret etmiş ve bir miiddet görüşmüştür.
mezarlığın içine daldıI Mezar taşlarının üzerinden aıtbya atlıya ilerledi sol tarafcta dört duvardan Lbaret üstünün bir kıstmı yıkılmış eski bir tür'bcnin demir parmaklıklı penceresine tırmanarak içeriye girdi!..
Bulunduğu yerin her   tarafını
dolaştı. Nuri, Nuri diye seslendi.
Kendi gibi beserryetfn oinesinden
silkip attığı arkadaşını aradı. O-
nun gelmediğini    anlayınca    bir
köşeye büzüldü. Ceketinin yakasını kulakl«rma çekti. Ve ellerini kokuk altlarına soktu. Titreyerek buz gibi taş duvara »«okuldukça sokuldu. Rüzgârın sürüklediği kar bulunduğu köşeyi ve bu bedbaht çocuğun vücudunu örtüyordu.
Ertesi (güm Nuri karakola haber vermişti: Küçük Afc-ne   don mus  ve anacığına  kavuşmuştu.
Cezbi ÇETlNTAŞ
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Yardımcı Öğretmenler Meselesi
Meiil.sc verilen «Yardımcı muallimler kanunu» mın Uv yıl daha uzatılması l:\ythaM münasebe-Ule bu husuftaki fikirlerimizin «Vatan» da nehrini uygun bulduk.
«Orta tedrisat muallimleri ka-nu» na jröre, yük isek mektep melunları veya ehliyet İmtihanı verenler ancak orta öğretime öğretmen olabilirler. Bu mcnbaJardan gelenlerle kadro tamamlanmadığından bir yardımcı muallimler kanunu kabul edildi.
Kanunim esasları şunlardır:
1 — Yardımcıların varırları heyeti vekilce* tayin edilecek.
2 — Bu vaziyet orta tedrisat öğretmenliği Kin   müteakip   hak
teşkil etmez.
S _ Verilecek ücret 60 Hrayı geçmez ve tatil aylarında kepilmez.
4 — Kanun Uç yıl caridir. Şimdi burüan tetkik edelim:
1 — Yardrmcılık İçin aranılan şart: Liseden İyi veya pek İyi derece ile mezun olacak veya İlk öğretmen olacak... Tablatlle yüksek okul mezunları da olabilecek. Bu kâfi midir?.. Hayır. Llneden iyi derece ile mey un olup da olgunluğunu veremiyenler de var., böylesi hoca oiamamalı.. tik öğretmenler için de olgunluk aramalıdır. Yüksek okul talebelerine gelince: Bunların liseden çıktıkları çube ile devam etlikleri şube ve
okutacakları ders uygun olmalıdır.
2 — Müktesep hak olmasa Mle söyle bir cart olmalıydı: Üç veya dört sene İyi sicil alanlar esas kadroya alınabilmelldtrler. Bu İmkân yardımcıya bir ümit vereceği İçin çalışmaları daha verimli olabilir. Kanaatimizce yüksek tak-nlislzler bir terfi müddeti olan <fc»rt sene İyi teftiş verebil!rlerse eMl-yetnaraelller gibi «25» Ura asli ma aşla asil olabilmeli.
5 — Ücret meselesine gelince, yardımcıları üçe ayırabiliriz:
1 — Devlet dairelerinde memur olanlar S — Hariçte hiç bir İşi ol-mryanlar S — Hususi işi olanlar.
Birincilere Asil otsulara verilen
ilâve ders ücretleri hesabı ücret verilmelidir. İkinci ve üçüncülere İse simdi verilmekte olan az geliyor ve 60 lirayı geçemez kaydı da buzan haksızlığı mucip oluyor. Yardımcılara haftada okutacakları her bir ders saati İçin aylık dört lira verilip, 15 saatten fazlası için de ücret verilmiyor. Halbuki bir hocanın sınıflardaki ders saatleri tutarı her zaman 15 saat tutmaz. Bazan fazla, baz on eksik olaraftı tabiidir. Mesela bir yardımcıya 10 saat ders düşer ve bunun o o-kulda )> . -i. u bir öfcretnıen tarafından okutulmasına İmkân yoktur.. Müdür, 15 saatten fazlasına ücret verilmediği halde, i saati de o hocaya okutturmak mecburiyetindedir. Okutmuşa, hem vicdanı razı olmaz, hem de müdürle arası a-. «lir. Halbuki asil hocalar mecburi saatlerini geçen her ders ve müzakere saati için ücret verilir.. Bun da bariz bir haksızlık yok mu? Raşka bir işi olmıyanlara kafi miktarda ücret verilmelidir. Asgari lise tahsili gören bir yardımcıya baremdeki 75 lira ücret vermelidir.. 15 saat t* in. fazlası İçin asıl hocalar gibi ücret almalıdır. 15 den az oranlara ise şöyle bir e-sas kabul edilmeli: 5 saate kadar okutanlara 80 Ura, 10 saate kadar okutanlara 56, 10 dan fazla o-kııtanlara da 75 Ura aylık verilmelidir.
4 — Kanunun meriyet müddeti tahdit edilmemelidir. t)ç yıl uzatılmak Istenişl bunu göeterlyor. Bakalım üç yıl İçinde kadro tamamlanacak mı? Fsrzvnuhal tamamlansa; yeni açılan her mektep içm Maarif vekilliği elinde stok muallim rai? Bulundurulacak? Onun İçin sene kaydı kalkmalı kanaatindeyiz.
Kanun lâyihasının yalnız temditten ibaret mi? otdufcunu bilmemekle beraber bu hususların gerek sayın Maarif Vekili Hasan AH Yücel gerekse muhterem saylavlarımız tarafından düşünülmekte ofdttfcunu tahinin etmekte haklıyız.
A. BenUojfclu
Serbest Sütun:
Lügat Kitapları
Garp kültürünü, içi baha biçümez hazinelerle dolu tılsımlı bir mahzene teşbih edecek olursak, bunu açacak anahtarların lügat kitaplarından başka bir şey otamıyacagmı kabul etmemiz lâzım gelir.
Lügat kitapları olmaksızın mükemmel lisan öğrenilebileceğini zannetmek, yul arsız ve egersiz ber at üzerinde herkesin kılıç 9aHayab*le-cegini kWia etmek kadar mübalağalı olur.
Gerek resmi ve gerekse hususi vazifelerinde tercüme işlerile meşgul olan bir çok mütercim vatandaşların tesadüf ettikleri bir teknik veya ilmi ıstılahın mukabilini bulmak için ne kadar göz nuru, ter döktüklerini hepimiz tecrübe ile biliriz.
İşte bu mahzurları bertaraf edecek ve Türk münevverlerinin aktüel ecnebi lisanlarda yapacakları ilmi, fenni ve edebi teşebbüsleri kolaylaştı racak her meslek erbabından lâakal bir kişi tarafından temsil edilen ve Maarif Vekâletinin riyaset ve himayesi altında bulunan bir lügat kitapları komisyonunun teşekkülü lâzımdır.
Hükümetimizin Türklüğü ileri götürmek için her sahada yapmaktan çekinmediği büyük fedakârlıklar mu vacehesinde, hususi teşebbüslerle başarılmasına imkân olmıyan bu muazzam lügat kitapları meselesinin radikal bir şekilde ve ne bahasına o-lursa olsun artık halledilmesi zamanı gelmiştir. Bu işi devlet kültür programının başına almalıdır.
Maarif Vekâleti Neşriyat müdürlüğü tarafından iki ayda bir neşredilmekte olan Tercüme Mecmuası, daha rasyonel bir şekilde tensik e-dilmck suretile lügat kitaplarını telif edebilecek bir durumdadır.
Muharrirleri en aşağı bir ecnebi lisana vâkıf olan bu kültür mecmuasının tahrir heyeti daimi bir komisyon haline ifrağ edilmeli ve kadrosu Ue mesai şekli şu Uç tarzda tanzim olunmalıdır:
1 — Birinci safta mütalâa olunması lazım gelen lisanlar: Fransızca, Almanca, İngüizce,
2 — İkinci safta mütalâa olunması lâzım gelen lisanlar: İtalyanca, Rumca, İspanyolca, Rusça, Arapça, ve farsça.
Bu tasnif haricinde kalan lisanlar, birinci ve ikinci plândaki diller üzerine yazılacak lügat kitaplarını müteakip teemmül edilebilir.
Bir lügat kitabını telif etmek için evvelemirde, kitaba girecek kelimeleri bir tasnife tâbi tutmak lâzım olduğu aşikârdır.
Bu tasnif şudur: 1 — Günlük halk lisanında kullanılan kelimeler, 2 —
Edebi ıstılahlar, 3 — Hukuki ıstılahlar, 4 — Felsefi ıstılahlar. 5 — Fenni ıstılahlar, a)Hendese ve riyaziye, b) Kozmoğrafya, c) Kiraya ve fizik, d) Elektrik, e) Makine, f)Botanik, g) Hayvanat, h) Tıp, 1) Askeri ve bahri tâbirler, j) Jeoloji, k) Ticari ıstılahlar.
İşte lügat krtabma girecek kelimeleri bu suretle bir tasnife tâbi tuttuktan sonra, her bir bendi meslekten yetişmiş bir veya bir kaç lisana âşinâ muharrire yazdırmak en doğru bir hareket olur.
Meselâ Fransa da tahsil etmiş bir
hukukçuyu kimya ve fizik ıstılahlarının mukabillerini toplamakla mükellef kılmak doğru ohnıyacağı gibi, bir makine mühendisine de felsefi kelimelerin mukabillerini tasnif ct-tirmek hatadır. Avrupa İmanlarından birine bihakkın vâkıf mütehassıs her şahıs, kendi mesleğini alâkadar eden
kelimelerin mânalarını şüphesiz her keşten daha iyi bilir.
Fikrimce, vahdeti temin edeceği için, evvelâ türkçeden diğer lisanlara rûgat kitapları yazılmalı ve bunlar, şimdi iki ayda bir çıkan tercüme mecmuasını ayda bir neşretmek suretile ve her bir nüshasında    iki
formadan aşağı olmamak üzere tefriki şeklinde neşredilmelidir.
Kolaylığı temin için sayfalar şu suıetlc tertip edilmelidir.
Türkçe: Ana.
Fransızca: La fcfere.
İngüizce: The Mather
Almanca: Dle Mutter.
Bu şekilde telifine başlanacak büyük lügat kitabı, bunu takiben yazılacak diğer lûgatlara esas teşkil edeceği gibi, bu lisanlardan ttirkçe-ye yazılacak lûgatlara da çok büyük faydalan dokunacaktır.
Gerek tercüme mecmuası tahrir heyeti azası, gerekse üniversite ve yüksek mekteplerimizde bulunan pro fesorler, doçentler ve muallimler arasında ecnebi lisanlarına âşinâ mütehassıslarımızdan müteşekkil, melodik bir tarzda çalışacak bir komisyonun bu işi behemehal yapabileceğine iman etmeliyiz.
Maarif Vekâletinin enerjik bir kararı yüzlerce mütehassıs vatandaşı böyle mukaddes bir işi başarmak i-çln kolaylıkla harekete geçirecektir.
Aaım BARKINAY Trabzon Tütün Piyasası Açıldı
Trabzon, 15 (A.A.) — Trabzon ve Polathanede tütün piyasası dün açılmıştır. Fiyatlar 50 kuruş ile 70 kuruş arasındadır.
Yanlış işleri Tenkit Vazifemize
Devam Etmiyeceğimizi Sanıyorlarsa Yanılıyorlar
Istan'bul Bölgeli direktörlüğü bundan bir hafta evvel beni bir suçlu imiş grbi müdafaamı yapmak üzere ceza heyetine davet etmiş, fakat inlerimin çokluğu, bir randevuya gıtemk mecburiye, tı bu davete grtmemc mâni olmuştu.
Dün ymt Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü istanbul Bölgesi bakanlığından direktör Feridun Diruntekin imzalı, 12/2/941 tarihli, 588 sayılı, M. S. 2 75 işaretli, köşesi M. H. rumuzlu hakkımdaki karar suretini bildiren bir mektup aldım.
Memleket sporuna yardım g»-yeşile yapılan neşriyatı kendilerine «hakaret telâkki ederek bana bir sene umumî hak mahrumiyeti cezası verildiğini gösteren mektup aynen şudur:
v Bölge ceza Koy eti tarafından 8/2/941 tarihindeki toplantıda hakkında verilen kararın bir sureti aynen aşağıya çıkarılmıştır. Keyfiyeti tebliğ ederim.
Karar sureti: 10) Spor muharrirliğini yapmakta olduğu .«Vatan» gazetesinde neşrettiği ve dosyasında mevcut yazılarile Beden Terbiyesi Teşkilâtının salâhi-yettar makam ve mercilerine ifa ettikleri vazifeden dolayı hakarette bulunan ve sorgusu yapılmak ve müdafaası alınmak üzere vaki davete icabet ©tmiyen Fenerbahçe spor klübü müessis azasından   ve
mezkûr klübün Bölge nezdinde murahhası Kemal Onan'm bu hareketleri dolayratle ceza talimatnamesinin 14 üncü maddesinin 2 inci fıkrası mucibince ( I ) sene müddetle muvakkat umumi Kak mahrumiyeti cezaeile tecziyesine!
Yazdığım yazılar, yaptığım tenkitler dolayıeile vermeği tasarladıkları ceza bu suretle ortaya çakmış oluyor. Ben de istanbul Bölgesi direktörlüğü ile Ceza heyeti azalarına şunları soracağım ve diyeceğim ki:
1 — Ben her şeyden evvel bir gazeteciyim. Memleket sporunun mevzuu baKsolduğu her iste has* sas davranmak, yanlış gördüğüm tarafları tenkit ederek doğru yola gidUmeeine yardım eAnek en birinci vazifemdir.
2 — Ben bugün teşkilâtın roü-•eccc4 bir azası değilim. Azası olsam bile, teçkJiât nizamnamesinde «aza 'bulunanlar her ne suretle orurea olsun yanlış gördüğü taraflara göz yumacak ve tenkit etmiyecektir» diye btr madde yoktur.
3 — Beden terbiyesi teşkilâtının salâhijyettar makam ve merci, lerine ifa ettikleri vazifeden ebolayı hakaretten bahsediliyor. Eğer yazılarımda bir «hakaret mevzuu bahis ise bunun mercii spor ceza heyöti değil, matbuat ve ceza kanunları hükümlerine göre Cumhuriyet mahkemeleridir.
4 — letanbul Bölgesi yaptığı işlerde hatasıasa tenkitten neden çekiniyor- Biz bir çok yazılarımızda cevap istediğimizi kaydet tik. Niçin cervap venmedîreT ?
5 — Merrrtekete üç Balkan birinciliği kazandırmış, ay yıldızlı bayrağımızı şeref direğine çektirmiş, millî marşımızı çaldırmış bir çocuğu veriren haksız bir ceza ka. ran dolayreılc müdafaa etmek bir suç rmıdur ?
6 — Bo4*e drwktörünun teknik r-lere müdahaleye MİeKiryeti oHmadığım 'hatırlatmak bir kalba-Kat mi sayılıyor?
7 — İki bin Hraya yaptırılabilecek bir tenis kortunu neden sekiz bin liraya yaptırdınız diye sormak Hakkımız değil midir?
8 — Ayda 60. senede 720 liraya yapman bir iş bugün ayda I 700, senede 2 I bin liraya yapılıyor diyerek fuzulî masrafları ör. taya koymak memlekete biz/met sayılmaz mı?
9 — Mükellefiyet inlerinin iyi grtjn ediğin i, m üke Hefflerin devamının temin edilemediğini, eski klüplerin sonuna bir gençlik ismi takılarak gençlik klübü açıldı şek linde gösterildiğini yazarak büyüklerimizi tenvir ettmek bir gazetecinin başlıca vazifelerinden sayılmaz mı?
10 — Bir için iyi yola doğru gitmediğini, ijten anlayan kimseler elinde bulunmadığını, yapılan yüzbınlerce liralık masrafın memleket hazinesine zarardan başka bir şey olmadığını yazmak cezayı müstelzım bir hareket midir?
I I — Sicil işlerindeki aksaklıkları olmuş vakalarla ortaya koymak, keyfî hareketleri birer birer saymak bir suç mudur?
12 — SahalarjiTuzdaki çirkin hâdiselerden dolayı duyduğumuz teessürü ifade etmek, teşkilâtın yapması  lâzrnı  gelen  hareektleri
yapmadığından şikâyette bulunmak neden iyi karşılanmıyor?
I 3 — Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü tam amatörle tam profesyoneli ayuacağız dedi. Biz de amatör değiliz ki, profesyoneli I arıyoruz dedik. Klüplerimizin a-matör olmadığını, çocuklarına a-! çrkça para verdiklerini, iş bulduklarını yazarken teşkilâtın da amatör olmadığını, 60 liradan beş yüz liraya kadar maaş alan memurlar elinde bulunan teşkilâtın amatör sayılamayacağını ve dünyanın hiç bir tarafında profesyonellerin amatörleri idare ettiğinin görulmedığni anlattık. Bu bir hakikat değil midir. Hakikati ortaya koymak hakaret sayılabilir mi? ,  •
Biz hiç bir kimoeye senin mazin şudur. Bu teşkilâtta memur olmak evsafını haiz değilsin deme-
dik, şahıslarla oynayarak hakaret, te bulunmadık. Çocuklarımızın kazandrkları bir zaferi küçültmek istemedik, yalnız Türk sporuna hizmet gayesile yanlış gördüğümüz tarafları tenkit ettik. Bu da bizim vazifemizdir. Bunu yapmazsak vazifemizi ihmal etmiş sayılırız.
Tenkitlerimizde haklı değüsek cevap versinler. Sütunlarımız verilecek cevaplara açıktır. Eğer haklı isek işleri kendileri takdir ve tebrik edeceğimiz şekilde düzeltsinler. Kendilerini müdafaa edemiyecek vaziyette değil iseler kaballat bizde mi?
Netice şudur: Biz yanlış gördü, ğümüz işleri tenkit ederiz ve edeceğiz. Memleket sporunun iyi yola gitmesi en başlı emelimizdir. Bunun içindir ki; biz tuttuğumuz yoldan ayrılmamağı da bir vazife sayarız.
Kemal ONAN
Liseler Futbol Şampiyonası
Liseler arasındaki futbol şampiyonasına dün öğleden sonra Şeref stadında devaâm edilmiş ve şu neticeler alınmıştır:
Günün ilk karşılaşmasında Da-rüşşafakahlar 3 - 0 Vefaya galip gelmişlerdir.
ikinci müsabaka Haydarpaşa ile Galatasaray arasında oynanmış ve Haydarpaşalılar çok »ıkı geçen bir karşılaşmadan sonra kuvvetli rakiplerine I - 0 gal*p gelmişlerdir.
Son maç Hayriye ile istanbul lisesi arasında olmuş, bu maçta da Hayriye lisesi 2 - 0 galip olarak sabadan ayrılmıştır.
Sinemasında
B»s™ SARAY
VVİLLİAM POWELL - MİRNA LOY
ve köpekleri ASTA ve Minimini   BABY   NİCKlE Jr. bütün   büyük
zabıta filmlerinin en orijinali olan
ADAM KAYBOLDU
(ANOTHER TUN MEN)
Şaheserinde bir cinayetin tevht   ettiği heyecan ve   helecana rağmen
seyircileri kahkaha Ue güldürüyorlar.
İLAVETEN FOKS JURNAL son harp ve dünya haberleri
Bugün saat 10,30 da tenzilâtlı matine.
Her eserleri kudrete btr numune... Her filmleri şerefe
bir yükseliş olan
FERNAND GRAVEY
CAROLE LOMBARD
İlk defa olarak büyük bir filmde birleştiler.
Bugün L A L E de Göreceğiniz
(Fransızca)
Skandal Korkusu
Mevzuunu meşhur bir yıldızın raks ve esrar dolu hayatından, çılgın
bir aşkın sarsılmaz cesaretinden alan Parisin   barlarında   başlayan
garip bir Aş km romanıdır.
DİKKAT: tkl harp Jurnali birden:
1 — Türkçe Britiş Paramunt Jurnalda en son harp vakaları.
2 — İngiltere harbe nasıl hazırlanıyor? (Türkçe)
Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine
ANGKOR Mabedinden daha Renin...
Bütün Ormanlardan daha Esrarengiz...
Sükûnet   ve   Al hu   Memleketi..
YEŞİL CEHENNEM
Bu Sah akşamından itibaren
SİNEMASINDA
DOUGLAS FAİRBANKS Jr. JOAN BENETT Ve GEORGES BANCROFT
Sinemasında
Büyük bir muvaffakiyetle gösterilen vo ikinci haftasma   başlanan
GÖRÜNMEYEN ADAMIN AVDETİ
Büyük dehçot, korku ve esrar filmindeki dinlenen... Fakut görünmiyen...   CANAVARI     görmek   üzero
binlerce kişi akın ediyor Bugün haat 11 de tenzilâtlı matine
Ermenileri Kimler
NİÇİN
ve Nasıl Aldattılar?
Adana İhtilâli
Sırasında Ermeni Mebuslar
Anlatan: Panükyan — Yazan: M. Sılır
ve *l«+fl*»f K»lfln mahfuzdur]
Gerek ihtilâlden evvel gerekse ihtilal esnasında. Osmanlı hükümetini, ittihat ve terakki cemiyetini aldatıp oyalamak, komitacılara vakit ve meydan kazandırmak hususlarında Amil olan bazı şahsiyetlerden sırası gelmişken bahsetmemek, o sıradaki müessif ve kanlı hâdiselerin bütün mesuliyetlerini olduğu gibi patrikhane ile o günlerin tanınmış fesatçılarına yükletmek insafsızlık olur. Bunun için, bir az da oynanan faciaların belli başlı şahsiyetleri Ue rollerinden bahsetmeği, onların da kirli çamaşırlarını didikleyip ortaya dökmeyi, meşkûk kalan o zamanın tarihini aydmlatmak; meçhul bulunan bazı hakikatleri meydana çıkarmak bakrmından pek faydalı bulurum.
Meşrutiyetin İlânı sıralarmda kök-lenmiş bugz ve adavetlerin kin, ve intikamlarını unutmuş gibi görünen Ermeni komitacılarının uzanan ellerine, sarılan kollarına, gösterilen his ve tezahürlerine inanmak gafletine düşen İttihatçılar, hiç şüphesiz ki. mebus intihabında da çok yanılmışlardı. Gülen yüzlerde, söylenen sözlerde samimiyet ve iyi niyet bulunduğunu sanmışlardı. Halbuki, aralarına aldıkları ve dostluklarına inandıkları Ermenilerden çokları birer komedyacıdan, komita yardakçısından başka bir şey delillerdi.
Bunların en başında, o zam an m matbuat âleminde ehemmiyetli bir mevki sahibi olan Sabah gazetesi siyasî muharriri (Dlran Kelekyan) idi. Bu adam çok zeki ve kurnaz, o nis-bette de sokulgan   ve   hokkabazdı.
Vaktile Parlste tanıştığı Ahmet Rıza Bey vasıtasile İttihat ve terakki cemiyetinin nüfuzlu şahsiyetlerile ahbap olmuş, az zamanda, yalnız Ta-
BULMACA
Soldan Sağa: 1 — Bir nevi kömür sobası 2 — Vatanımızın büyük bir kısmı - Bir hayvan 3 — Fakat - Çe kin 4 — Değmek - Katı 5 — Yuvarlak oyun âleti - Bir hastalık 6 — En küçük zaman - Bana ait ok -Beyaz 7 — Ortadaki harf tekrarlanınca pamuk atan ve yorgan diken adam - Silâh 8 — Mamur etmek -Vuku bulan 9 — İstiğrak - Vaki o-lur - Çok değil 10 — Arka - Fakat 11 — Tedbir - Kaim bir kumaş -
Utanma
Yakardan     Aşağıya:   1   —   H-
yar. 2 — Korkulu bir tohum - Sofra 3 — Sonradan takılan isim - Evet değil 4 — Bayağı - Namus - Nota
5 — İnhisar - Yerde biten yeşillik
6 — Kırmızı - Maden temizlemeğe mahsus bir su 7 — Basma (Yu) gelince bir balık - Kabahatli 9 — Oyun âleti - Adet 10 — Bölmek - Fasıla 11 — Söyletmek - Tekdir. EVVELKİ   BULMACANIN   HALLİ
Soldan sa£a: 1 — Sel - Sak - Ana, 2 — Eza - Aya - Tek, 3 — Ma - Karin - Mi, 4 — Tan, 5 — Sal - Kar, 6 — Nifak - Yamak, 7 — Saf - Ruh, 8 — Yak, 9 — Ak - Havan - Aç,
10 — Raf --Kan - Ece, 11 — Ata -Ali - Yık.
Yukardan aşağıya: 1 — Sema -Yara, 2 — Eza - Sis - Kat» 3 — La -Şafak - Fa. 4 — Lâf - 5 — Saat -Yaka, 6 — Ayran - Kaval, 7 — Kâin - Kani, B — Kar, 9 — At • Samur - Ey, 10 — Nem - Rah - Acı,
11 — Akil - Eşek.
SORUNUZ
lât ve Bahaeddln Şaldr Beyler mtls-tesna olmak üzere ekserisinin samimiyet ve mahremiyetlerini kazanmak yolunu bulmuştu- Hattâ, bir zamanlar Mahmut Şevket Paşanın en kuvvetli bir müşavir ve mahremi esrarı olmak tfbi, komitacı Ermenilere bile parmak ısırtacak, bir muvaffakt-yot göstermiş ve kuvvetli bir mevki tutmuştu.
Dlran Kelekyan, hiç de göründüğü kadar bir Osmanlı veya Türk dostu değildi. O, levanten bir Ermeni idi. Şöhret ve iktidarma, ilim ve irfanına o günün Ermeniliğini yakıştrra-mryan ve bunun içindir ki, Ermeniliğe parlak ve emin bir istikbal ariyan ve bunun için gizlice çalışan bir adamdı. Kendini çok büyük görüp pek beğendiği, o günkü Ermeni komitalarının idarecilerini kendi İle birlikte çalışmağa lâyık göremediği İçin, hiç bir fırkaya girmemişti. Kendine çok yüksek bir mevki ve paye vermiş, bütün Ermeni ceryanlarmı kuş bakışı seyir ve takip etmişti.
Meşrutiyetin ilânı sıralarında, ittihat ve terakki cemiyetine yakınlığını gören Taşnak fırkası, Diran Ke-lekyanı, bilâhara Osmanlı mebusan meclisine istanbul mebusu olarak giren (Zehrap) m delâleti üe ar al arma almak istemişti. Fakat, Kelekyan. bu teklifi kabul etmemişti. Çünkü, o sıralarda bilâhara Tekirdagı mebusu olan (Agop Babikyan) kendisini Hınç aklara ve yine bilâhara Van mebusu olan (Vahan Papazyan) da Ramgavarlara Utihaka davet ediyor, türlü türlü vaitlerle gönlünü etmeğe uğraşıyorlardı.
Kurnaz Diran Kelekyan, bu tekliflerin hiç birine yanaşmamış, sureta bitaraf kalmış. Komita ceryanlarmın haricinde ve fakat, nüfuzlu bir mevki almıştı.
Gerçi, o ne Taşnak ve Hm çak, ne de Ramgavar ve Veregamyal Hmçak
değildi. Değildi ama, Taşnaklann o srrada reisi bulunan (Sabah Gül yan ı ile çok iyi konuşur ve îsvlçredeki (Taşnaklst âlî heyetli azaları ile gizli gizli mektuplaşrrdı. O srrada İstanbul Hınçaklarmın gizli elebaşılığını yapan (Nazaret Kolacryan) ile hoş geçinir ve Köstencedeki Hmçak
grubuna karşı da teveccühünü esirgemezdi, istanbul   Ramgavarlarmm idare heyeti reisi (Kegam   Sakızcı-yan) samimi bir arkadaşı ve Sofya-da bulunan Ramgavar gurubu mensupları da birer fikir yoldaşı idi. Bu arada Veregamyal Hmçakçılan da ihmal etmemişti. Onlarm    Istanbu" ajanı (Karnik Behlülyan) Ue sık sıl-birleşir ve Mısırdaki gurupçulan De de ara sıra haberleşirdi. Sözün kT sası, Diran Kelekyanın her Ermeni komitasında bir mavi boncuğu bulu nuyor ve bu boncuğum kimde ise o nunla birliğim siyasetini kullanıyor du.
O, Ermeni fırkalarına karşı olan bu vaziyetini, fırkalara olduğu gi> hükümete ve ittihatçılara karşı d gizliyordu. Hükümete ve ittihatçıla ra karşı aşırı bir Türk dost ve ta raftan görünüyor, Ermeni komitaları Ue gizli temaslarmm şüyuu ile mevkiini    kaybetmemek,     ıttihatç/ dostlarını kendi hakkmda şüphe ve endişeye düşürmemek için.   bühassr çok kurnaz hareket ediyordu  Onla ra ara sıra, suya ve sabuna dokun-mryacak   haberler   veriyor,    gûyo Türklüğe doğruluk ve bağlılık   gösteriyordu. Çok gaript'r ki, hükümetin ve cemiyetin erkânı da bu haberlere inanıyor, iki yüzlü siyasetçi Diran Kelekyanı kendilerine sadık ve merbut sanıyorlardı.
İttihatçılar içinde, bu siyaset hok kabazmm hakikî çehresini, yalnız Talât Beyin (Paşa) keskin gözlen görmüştü. Fakat, bu adam hakkv.ı-daki kanaatlerine, görüşlerine bir türlü arkadaşlarını iştirak ettireme-tniş, hele Mahmut Şevket Paşanır «izlerinden onu hiç düşürememişti.
ÖYLİ YELİM
Eytam Maaşı Alabilir miyiz?
Okuyucularımızdan   Bayan   S.
Yddrrra soruyor:
Kocam 16.3.9S9 ta ölmüştür. Mütekait olduğundan çocuklarıma eytam maaşı tahttl*! İçin müracaat ettim. Koçanını Medeni kanundan evvel boşamış olduğu karısının nüfus kütüğünde kaydı yapılmamıştır. Kocamdan ayrıldıktan sonra İki defa evlenmiştir. Binaen
aleyh mahkemeye müracaat edebilir miyim?
CEVAP — Kocanızın vârisleri kimler olduğu mahkeme ılâmile tesbit edümek lâzımdır. Boşadıgı kadmin iddianız veçhüe ölümden evvel boşanmış olduğunun mahkemede isbatı lâzımdır. Mektubunuz sarih değildir, izahat verirseniz daha esaslı malûmat veririz.
16 - 2 . S)41
VATAN
aşe Teşkilâtı
Yakında Faaliyete Geçiyor
Ankara, 15 (Telefonla) — Bütün hazırlıkları bitirilen iaşe teşkilâtı, yakında İşe başlryacaktır. Bir müsteşarlıkla üç umum müdürlüğe tayinler yapıldığı da öğrenilmiştir.
Şimdiye Kadar bu makamlara geti rilecekleri ilerlsürülen isimler tahmin lerden İbarettir. Istanbulda kabul ve tasdik edilmeden kadroların üânı mevsimsiz telâkki edilmektedir. İstişare heyeti de her vekaletin seçip göndereceği mümessiller tarafından teşkü edilecektir. Bu teşküat, bütün memleketin iaşe işlerini tanzim vazifesini görecek ve gerek hariçten gelen, gerek dahilden tedarik edilen her türlü eşyayı icap ettikçe kontrol edecektir.
Lüzumuna ihtiyaç hissedilen ve memleket dahüinde mukabül bulun-mryan bir maddeyi ithal etmek, buna fiyat koymak ve tevzi etmek salâhiyetleri de îaşe Müsteşarlığına verilecektir. Havayici zaruriye maddelerinin gayri tabii fiyat değişikliğine mâni olmak ürere Müsteşarlık piyasayı kontrolü altmda bulunduracaktır. Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürlüğü îaşe Müsteşarlığı yanında vazife görecek ve bu teşkilâtın Uç umum müdürlüğünden birini teşkil edecektir.
Yeni Sene Bütçe   Hazırlıkları
Ankara, 15 (Telefonla) — Yeni sene bütçesi hazırlıklarına    devam
olunmaktadır. Bazı vekâletlere, Başvekâlete ait umum müdürlüklerin bütçeleri hazırlanmıştır. Diğer vekâletler de şubat sonuna kadar bütçe tahminlerini hazrrlıyacaklardır
Umumi bütçe mart başında Büyük Millet Meclisine sevkedilecektir. Yeni sene bütçeleri hazırlanırken masraf fasıllarında âzami tasarruf göz-önünde bulundurulmaktadır.
Kibrit Fabrikalarında Mesai
Fazlalaştırılıyor
Ankara, 15 (Telefonla) — Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti teşkilâtına dahil bulunan kibrit fabrikalarında günde 3 saate kadar fazla mesai yapılmasına mütedair olarak hazırlanan kararname Vekiller Heyetince kabul edilmiştir. Bu is yerlerindeki işçilere munzam ücret verilecektir.
Kahve Sıkıntısını Karşılamak İçin Yeni Tedbirler
Ankara, 15 (Telefonla) — Son zamanlarda görülen kahve sıkıntısı hissedilir derecede artmıştır. Fakat, bu meta bulunması zaruri her hangi bir ihtiyaç maddesi olmadığı için fazla şikâyet olmamıştır.
Bir çok yerlerde kahve yerine kuru incir, üzüm ve emsali gibi memleketimizde bol miktarda yetişen yemişler ikram edildiği müşahade   o-unmaktadır.
Bununla beraber icap eden tedbirler alınmış, kahve bulmak imkânını temin için stok vücude getirilmesi ka rarlaştmlmıştır.
Gümrüklerde bulunan kahveler piyasaya çıkarıldıktan sonra yeni gelenlerden stok yapılacak ve bu suretle piyasanın daim! surette tatminine çalışılacaktır.
Zaruri ihtiyaç maddesi olmadığı için lüks maddeler arasında mütalâasına imkân hasıl olan kahveden stok vücude getirmek mümkün olmazsa bu ikram maddesinin yerini kuru yemişlerimiz alacaktır.
Esasen kahve istihsal eden hususî müessese ve sosyeteler arasında bu vadide kuvvetli bir cereyan mevcuttur.
Limanda Bir Facia
İnfilâk Neticesinde Bir Motor Battı. Gemicilerden Biri Parçalanarak Öldü
Dün Azapkapıda bir deniz faciası olmuştur. Bir motor infilâk neticesinde batmıştır, infilâkta bir adam parçalanarak ölmüş, diğer üç kişi de ağırca yaralanmıştır.
Hâdise şu şekilde cereyan etmiştir: Rumelihisarmda  oturan   Mahmut Cemal adında birine ait «Başa» römorkörü dün saat 13   raddelerinde
Y*g kapanı iskelesinden hareket etmek üzere iken kazanı   âni olarak
patlamıştır. İnfüâk çok şiddetli olmuş, o sırada makine dairesinde bulunmakta olan gemici Hamdı parça, parça olarak ölmüştür. Ateşçi Ab-
dullah ağır ve tehlikeli surette, iskelede bulunmakta olan Ali ve Mahmut İsminde iki denizci de muhtelif yerlerinden hafifçe yaralanmışlardır.
Römorkörün yanında bulunmakta olan bir mavna parçalanarak batmıştır. Batan mavnada bulunmakta ••lan mavnacı İnebolulu Bekir, infilâkın şiddetinden 10 - 12 metre ö-tede bulunmakta olan diğer bir mavnanın üstüne fırlamış ise de bir tesadüf eseri olarak yaralanmadan kurtulmuştur. Zabıta ve Liman idaresi tahkikata devam etmektedirler.
Hesapsız Bir Siyasî Taarruz
(Başı 1 incide) XX
Amerikayı, İngiltereyi, Avustral-yayı tehdide sevkolunuyor. Fakat acaba hangi kuvvetle? Çin ejderi senelerdenken Japonyayı kocaman kolları arasında sıkıyor ve kaburgalarını patırdatıyor. Evet, Japonyanın içtihası büyük tür. Bugünün yaman fırsatlarına ağzının suyu akıyor. Fakat açgözlülük yüzünden Cinde öyle bir belâya çatmıştır ki kımıldanmasına ihtimal yoktur.
Mihver, Uzak Şariota bir tayfun koparmağa çakşırken, Avru-panın her kapısını da ayrı ayrı zorlajnağa uğraşıyor. Kanlı Nigâr oyununa bu defa da Yugoslavya çağırılmıştır. Fakat arkasından kol demiri vurulamayacaktır.
Yunan doklarımız, son ümitsizlik içinde yapılan italyan mukabil hücumlarını püskürttükten sonra bir çevirme hareketi yapmışlardır. Yedi bin esir almışlar, Draç ve Avlonya'nm yolunu açmışlardır.
Almanya, arkadan Yunanistan
üzerine tazyik yapmağa çalışmakla acaba neyi kurtaracak? kalyanın itibarını mı? Askerî manada bunun yerinde yeller esiyor. Küçük Yunanistana kars.1 büyük İtaL yaya gösterilecek her yardım, Italyayı da, Almanyayı da bütün dünya yüzünde ebediyen küçük düşürecektir.
Alman/yanın elinde taze kuvvetler var. Bununla şurada, burada elbette tahribat yapabilir. Fakat Balkanlara bîr sarkış yapmağa kalkışırsa Alman çemberinde çok zayıf bir nokta açılmış olacaktır, italya, Balkanlarda böyle bir zayıf nokta yaratmak yüzünden göğsünü açmış, darbeyi Afrikada tam kalbinden yemiştir.
İngiltere, Almanyanın çemberinde, yanlış istihbarat vc yanlış hesap yüzünden zayıf    noktalar
belirmesini gözetlenmekle meşguldür.
Afrikada
işler Yolunda
(Bası 1 incide) X
taraftan Asora'nın cenubu garbisinde bir italyan müfrezesi, baskına uğratılarak geri püskürtülmüş ve büyük zayiata uğratılmıştır.
İtalyan Somalisinde: Salı günü Aflmadu'nun zaptı üzerine, Cenubi Afrika Birliği kıtaları, mühim Kismapu İtalyan limanını işgal etmişlerdir. Bu bölgede, toplar, tanklar iğtinam edilmiş vc bir miktar esir alınmıştır. Kismapu  limanında tayfası  tarafından
batırılmış bir vapur bulunmuştur. Diğer üç vapur hasara uğratılmıştır. Fakat <bu vapurlar hâlâ batmamış variyettedir, iaşe depoları ise ateş almış bulunmaktadır. Muvaffakiyetle tetevvüç eden bu» hareket, cenubî Afrika hava kuvvetleri ve İngiliz deniz kuvvetlerime çok sıkı işbirliği halinde yapılmıştır.
Paraşütçüler Faaliyette
(Başı 1 incide) **
raşütçülerden biri, ayağı kırıldığından .bu çiftliklerden birinde bıra'kmıs. ve biraz soma arada tevkif edilmiştir.
İNGİLİZ   TEBLİĞİ
Londra, 15 (A.A.) — İstihbarat Nezareti aşağıdaki tebliği ne şretm iştir:
Son zamanlarda cenubî balyaya, paraşütle, tanınmış askeri üniformayı lâbis askerler indirilmiştir. Bu askerlere, bu mıntakada limanlara ait bazı hedefleri tahrip talimatı verilmişti. Bu harekâtın neticeleri hakkında şimdi hiç bir deklarasyon yapılamaz, fakat bu
askerlerin bazısı üslerine dönmemiştir.
Neler Teklif Etmişler?
(Başı 1 incide) =
solini ziyaretine avkırı tefsirlere yol açmıştır. Hakikati birkaç gün sonra anlıyacağız.»
— Radyo Gazetesi —
Bu da Başka
1 _ YUGOSLAVYADAN
GEÇMEK
2 — BULGARİSTANDAN
GEÇMEK
3 — PAKTA    İLTİHAK
Belgrat,   15   (A.A.)  — Reu-
ter: Belgrattadki diplomatik mahfillere    göre,    Berchtcsgadende
Yugoslav Başvekili ve  Hariciye
Nazırı ile münakaşa edilen nokta.
lar şunlardır:
I — Merkezî Avrupa ile Ege denizi arasındaki esas yolu teşkil eden Selânik/e giden Morava nehri yolu ile Alman askerlerinin Ymgoalavyadan geçmeleri hakkında Aımanya tarafından bir çok defa gizlice yapılan eski taleplerin tekrarı,
. 2 — Alman kıtalarının Bulgaristan tarikiie geçmesi takdirinde Yugoslav hattı hareketinin aydınlatılması. Bu husustaki karar, Almanların tutmağa niyetlendikleri istikamete bağlı bulunu.akta. dır. Katî surette şu kanaat mevcuttur ki Almanların Selanik'i işgali, Yugoslavyanın artık müsta-kfl bir mukavemet arzedemiyece-ği demek/tir. Bu düşünce, muhakkak ki Yugoslav hükümetinin ve askerî makamlarının hattı hareketini tanzim eden esaslı noktayı teşkil eylemiştir.
3 — Yugosllavyanın üçlü pakta girmesi hakkında Alman talebi. Diplomatik mahfillerdeki düşüncelere göre, böyle bir iltihak, mihveirn son zarmanlarda büyük bir reklâmla flan ettiği «ebedî dostluk» siyasetine rağmen bütün Yugoslav halkı nezdinde hiç te sevilmiyen bir keyfiyet olacaktır.
Yugoslavya
TAARRUZA   UĞRARSA DÖVÜŞECEK
Londra, 15 (A.A.) — Hitlerln Yu-goslavyayı tehdit etmemiş olması, ve bu devlete karşı diğer Balkan dev letlerinden daha ihtiyatlı hareket et-
Roosevelt ve Nomura
vekili ile Hariciye Nazırının Berh-tesgaden'i ziyaret ettikleri bu sırada Alman devlet reisinin Yugoslavyayı iktihamı icap eden bir mâna şeklinde kabul ettiğine delil addedilmektedir,
Times gazetesinin diplomatik muhabiri Hitlerin hiç olmazsa şimdilik Yugoslavyadan ciddi taleplerde bu-lunmryacağını yazmakta ve çünkü Hitlerin Yugoslavların muharip ruhunu tanıdığını vc Sırplarla Hırvat ve Slovenlerin doğrudan doğruya bir tehdit karşısında dönüşeceklerini ilâve etmektedir.
Yugoslavya arazisi muharebe için ciddî mânilerle doludur. Bundan dolayı Hitler, müşkülü başka şekilde halletmiye çalışacaktır ve ayni zamanda Balkan devletlerinin İttihadı halinde kendisi için yeni müşkülât, zuhur edeceğine kanidir.
Yugoslav hükümetinin mümkün olduğu müddetçe bitaraf kalmıya çalışacağı ve bir taarruza uğrarsa dönüşeceği İhtimali galiptir.
BİR  ANLAŞMA İMZALANMAMIŞ
Nevyork, 15 (A.A.) — Reuter: Nevyork Times gazetesinin Bel-graddaki muhabirine göre, Yugoslav devlet adamlarının Almanyayı ziyaretleri esnasında hiçbir anlaşma im-zalanmamıştır.
Ayni muhabire göre, Yugoslavyaya üçlü pakta iltihakı teklif olunmuş, fakat cevap, Prens Paul ile görüşmeden sonraya bırakılmıştır.
Nevyork Times'ln Berlin muhabirine göre Berlin bitaraf mahfUleri, Alman - Yugoslav görüşmesinden hiç bir müsbet netice beklenmiyecegt kanaatindedir.
Svetkoviç Naibe İzahat Verdi
Belgrad, 15 (A.A.) — D.N.B.: Başvekil Svetkoviç ve Hariciye Nazırı Clncar Markoviç, bu gün öğle üzeri refakatlerlndo Alman elçisi Von Papen oldufcu halde, hususi tren ile Belgrada muvasalat etmişlerdir. Svetkoviç vc Clncar Markoviç derhal Beyaz saraya giderek kral naibi Prens Paul'a İzahat vermişlerdir.
*
Belgrad, 15 (A.A.) — D.N.B.: Başvekil Svetkoviç,    bugün öğleden sonra Başvekil muavini  ve Hırvat lideri Maçek İle görüşmelerde bulunmuştur.
YUGOSLAVYA   TEMİNAT
ALMIŞ
Belgrad, 15 (A.A.) — Havas: Belgraddu ancak bu sabah gazetelerle neşredilmiş olan resmi tebliğle Başvekil ve Hariciye Nazırının Almanyayı ziyaretleri öğrenilmiştir. Berghof mülakatı, resmi tebliğe göre, iki millet arasında mevcut ananevi dostluk zihniyeti içinde İki mem leketi alâkadar eden bazı meseleler
Arasında Mühim Nutuklar Teati Olundu
Vaşintfton. 15 (A.A.) — B. Ruzvelt dün Japonyanın yeni Va-şmgton büyük elçisi Ami*al No-mura'yı kabul etmiştir. Amiralin itimatnatfnıesini takdtım ettiği bu mülakat esnasında HaTİciye Nazırı B. Cordcll Hull de hazır bulunmuştur.
Japon büyük elçisi bu münasebetle jrad ettiği kısa bir nutukta «Pasifik denizinin her iki tara-hnda büyük bir endişe doğurmuş olan Japon - Amerikan münasebetlerinin yeni inkişafından» da bahsederek şöyle demiştir:
«— Şimdi iki memleket vaziyetinin karşriıklı olarak daha iyi anlaşılması her zamandan ziyade lâzımdır. Bunu, milletlerim iz in menfaatlerile refahına hizmet edebilmek ve Pasiflikte sulhu koruyarak aramızdaki an'anevi dostluğu idame etmek için zarurî addediyorum.»
Amiral Nomura bu gayeye erişmek için Reisicumhurun müzaheretine güvendiğini ilâve etmiştir.
B. Ruzvelt büyük elçiye verdiği cevapta söyle demiştir:
«— Filhakika sizin de söylediğiniz gibi Japon - Amerikan münasebetlerinde endişe verici bir inkişaf görülmüştür. İki memleket arasındaki ananevi dostluğu ida. me etmek ve Amerikan ve Japon milletlerinin refahını temin eylemek maksadile daha iyi bir anlaşmaya vâsıl olabilmek için elinizden gelen bütün gayreti sar-fedeceğinize dair verdiğiniz teminattan dolayı kendimi (bahtiyar addederim.»
Yeni Elçinin Beyanatı
Vaşington, 15 (A.A.) —Yeni Japon büyük elçisi Amiral Nomura, gazetecilere yaptığı beyanatta, Alman - Japon dostluğu dolayısile Japonyanın   Sovyetler
Birliği ile münasebetlerini iyileş-
mistir.
(Başı 1 İncide) —
Haftalık gazetelerde General NVeygand'ın resmi en göze çarpan yerleri işgal etmektedir.
Sinemalarda, aktüalite filmlerinde General Katru'nun askerle, ri gösterilince şiddetle alkışlanmaktadır. Fransanın istikbali ile alâkadar siyasî hâdiselerin hepsi mücadelenin yeniden başlamasına ve mukavemete doğru bir adım şeklinde tefsir edilmektedir.
Her hâdise, Fransanın yeniden silâha sarılacağına dair yeni bir delil şeklinde görülmek istenilmektedir, 1
Mareşal Petain, cegubî Fransa-ya hakikaten dinlenmek için mi gitmiştir? Bu seyahatin icabında General Weygand'a iltihak için hazır olmak niyetile yapıldığı iddia edilmektedir.
Franco ile Petain arasındaki mülakat ta, Alman kıtalarının ispanya arazisinden geçmek teşebbüslerine mâni olabilecek iki a-da/m mülakatı şeklinde gösterilmektedir.
Orta Sarıktaki hür Fransız ordusu kumandanı General Katru,
son defa şu beyanatta bulunmuştu:
«Bütün imparatorluğun ayaklanarak İngilizler yanında yeniden mücadeleye başlaması zamanı gelmiştir.»
Bu sözler, fena hazırlandığı için hakimi tarafından yeniden Fransanın kalkınmak için son yedi aydan istifade ederek kuvvetlerini topladığına ve artık yeniden mücadeleye bağlıyacağına dair herkesin yüreğinde yerleşen kanaatin yeni bir teyidi mahiyetinde görülmektedir.
üzerinde cereyan eden bir görüşme olarak gösterilmiştir.
Şimdilik elde edilebilen pek az malûmata göre, *w anlaşmanın ilk teşebbüsü, Berllnden dcgtl. fakat Bel-graddan gelmektedir. Yugoslav harici siyasetinin mesul zimamdarları, harbin Balkanlara sirayet' takdirinde Almanyanın Yugoslavya hakkındaki niyetlerini anlamak istemişlerdir. Belgraddakl intıbao göre, Yugoslav devlet adamları, Almanyadan Yugoslavyanın kendi etrafında patlamak tehlikesini KÖstoren hâdiselere seyirci olarak kalmasını mümkün kılacak teminat almış bir vaziyette dönmektedir.
Rodosa Taarruz
Afrikada İtalyanların Elli Dört Tayyaresi Tahrip Edildi
Kahire, 15 (A.A.) — Orta Şarktaki İngiliz Hava kuvvetleri umumi karargâhı tarafından dün akşam neşredilen tebliğ:
Rodosa yeniden şiddetle hücum e-dilmiş ve tayyare meydanlarında büyük yangınlar çıkarılmıştır.
Arnavutlukta Dukl'nin şimali garbisinde bir askeri tecemmu kpmpıı.a bombalar atılmıştır. Uç bira üzerine tam isabetler vâki olduğu görülmüştür. Kczalik motorlu bir nakliye koluna da tam İsabetler vâki olmuştur. Dukl'nin cenubundaki askerî tahşidata büyük hasarlar yapılmıştır. G. 50 tipinde bir düşman avcı tayyaresi yol kesmeğe teşebbüs ettiği sırada alevler içinde düşürülmüştür.
Blbesandaki   askeri   hedeflere de
muvaffakryetle hücum edilmiştir.
Berat mmtakasmda bombardıman tayyarelerimiz tek satıhtı düşman av cı tayyarelerile karşılaşmışlardır. Ce reyan eden muharebede iki düşman tayyaresi düşürülmüştür. Bombardıman tayyarelerimizden ikisi bu harekâttan dönmemiştir.
Benina'da 14 ve Berka'da 40 tayyarenin işe yaramıyacak bir halde görüldükleri bildirilmektedir. Son i-ki gün zarfında düşman Benina tayyare meydanına hücumlar yapmış, fakat ancak hafif hasarlara sebebiyet vermiştir.
Evvelki gece Bingazlye düşman tayyarelri hücum etmiştir. Bunların Alman tayyareleri oldukları zannedilmektedir. Bazı evler hasara uğramıştır.
Şarkî İtalyan Afrikasında tayyarelerimiz Keren mınkatasında ordunun taarruzuna müzaherete devam etmişlerdir. Keren istasyonu tam isabetle bombardıman edilmiş ve Meba dağı yakınlarında tahaşşüt e den düşman kıtaları üzerine mühim miktarda bomba atılmıştır.
Avcı tayyarelerimiz dün Malta ü-zerinde müteaddit düşman avcı tay-yaresile bir Yünkers 88 tayyaresine rastlamışlardır. Yünkers 88 e dafi toplarının attığ-ı mermiler isabet etmiştir. Bu tayyare son defa görüldüğü zaman alçalmakta ve bir mo-töründen duman çıkmakta idi. Mezkûr tayyarenin üssüne dönmüş olması ihtimali ea&r. -
İkisi hariç olmak üzere tayyarelerimizin hepsi üslerine dönmüştür.
o
Yıldırım Harbi
w
(Başı 1 İncide) -fa
va kuvvetleri tarafından muhtemel bir bombardımanına karşı himayesi Almanya için çok büyük bir ehemmiyeti haiz bulunmaktadır.
B. Çörçil'e göre, bin kadar Alman tayyare meydanı müstahdemi Bulgar tayyare ımeydanlarını işgal etmektedir. Bunların, Bulgar tayyare meydanlarında, hattâ bir kaç zaman evvel Romanyada bulunan tayyarelerin adedine muadil tayyare miktarını alabilecek mahiyette hazırtlıklar yapabileceği şüpheli telâkki olunmaktadır. Bul garistanda yalnız 12 kadar hava üssü mevcuttur ve bu üslerdeki I yabancı devlet adamlarını nikbinliğe şerait birinci derece olmaktan çok I sevkedecek bir mahiyet gösterme-uzaktır. *       ¦
Almanyanın cenubu şarkî Av-rupasına gönderdiği tayyarelerin hemen hepsi muhakkak ki 1940 modelidir. Müstahdemler arasında ise büyük bir devlete karşı harp tecrübesi olan ancak pek az pilot vardır.
Orta Şarktaki İngiliz hava kuvvetlerine gelince,    bu kuvvetler
Berlin
Telâşta
İngiliz Tayyar Jerinin Hücumlarına Karşı Tedbir Alınıyor
Berlin, 15 (A.A.) — Bir hususî muhabir bildiriyor:
BerJine yakın bir zamanda şid detli İngiliz hava taarruzları beklenmektedir. Yakında kış mevsimi geçerek hva-lar bayyare akınlarına müsaade edeceği için herkes Önümüzdeki akınların çok şiddetli o-la cağında müttefik.! İt. Bütün şehirde pasif korunma tertibatı yapılmakta, büyük meydanlarda gece gündüz çakışılarak muazzam sığınaklar yapiıbnaktadır.
Birkaç hafta evvel Vilhelmsha-ven üzerine yapılan taarruz, bitaraf mahfillerin aldığı malûmata göre çok uzun sönmüş ve çok şiddetli olmuşrtur. Haşaratın son derece ehemmiyetli olduğu bildirili m ektedir.
o
Svetkoviçin
Berlin Seyahati
YUNAN  MATBUATI NE DİYOR?
Atina, 15 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansının Atina hususi muhabiri bildiriyor:
Bütün Atina gazeteleri Yugoslav Başveküi Ue Hariciye Nazırının Ber üne yaptıkları ziyaretin ehemmiyetini tebarüz ettirmektedirler. Maama-fih gazeteler bu ziyaret hakkında hiçbir mütalâa serdetmemektedlr.
Buna mukabil Peten - Franko mülakatı şu tarzda başlıklar altında tahlil edilmektedir: «Peten ve Franko dün Montpellier'de * görüştüler,> Mussolinl, Franko vasıtasile Petene istirhamda bulunarak Graziani ordusu bakiyesini Tunustan geçirmek suretile kurtarmıya çalışıyor.*
Yunan istikbali adındaki gazete, bu talebin reddedildiğini yazmaktadır.
Diğer bir gazete de şunları yazıyor: f -
Franko sahte Sezar'ın söyledikle-^ rini dinledi ve zengin vaatlere rağmen teklifleri reddetti.   • -  -    -  -
Diğer gazeteler hür Fransızların harekâtına dair uzun telgraflar neşrine devam etmektedirler. Bu gazeteler hür Fransız kuvvetleri tarafından takviye edilen ingiliz ordusunun Trablusgarpte kazandığı muvaffakiyetlerle Mareşal Peten'ln mev kiini kuvvetlendirdiğini müttefikan yazmaktadırlar.
Londra Nasıl Tefsir Ediyor?
Londra. 15 (A.A.) — Reuter'in diplomatik muhabiri yazıyor:
Neşredilen zayıf resmi tebliğe bakılırsa, Hitler, dün Berchtesgaden-de Yugoslav devlet adamları ile yaptığı gürüşmelerde büyük terakkiler kaydetmemişe benzemektedir. Hitler ve Ribbentrop, sabırlı müzakerecidirler ve daha küçük ve daha az kuv vetli devletler üzerine yapılan devam lı diplomatik tazyikin tesirlerini tecrübe ile pek iyi bilmektedirler. 'Esasen görüşme yeri olarak Bcrchtes-gadcn'ln seçilmesi de   oraya giden
mektedir. Fakat harpeu ve cessur Yugoslav milletinin sebatkâr zihniyeti, tam bir inkiyata yaklaşan her hangi bir şeyi düşünmlye müsaade etmemektedir. Esasen Berllnden gelen haberler de müsbet neticeler bek lenmemesi düşüncelerini teyit etrnek tedlr.
o-
Haile Selâsiye
(Başı 1 İncide) —
Afrika ve Arnavutluk cephelerin- . . nJjg. ,ır|
,     .    , ,    ,        E—i     tanperverleri ordusu   nezdındekı
den başka yerlerde faal^ette bu-       * hm^m%
Kmmak ihtimaline karşı koyacak Hailc Sclâöiyc   vu.
kudretledir. |^ Habcşbtanda    mUzafferane
turnesini ikmal etmiştir. Silâhlı Habeş çeteleri seyahatinin sonuna yaklaşan imparatorlarını selamlamak üzere bir kaç gün için muharebe sahasından ayrılmışlardır. Bunların, atın Önünde eğilerek yerli âdet veçhile hükümdarın ayağını öptüklerini gördüm.
imparator yorucu olan bütün bu seyahat esnasında mükemmel
MÜHİM BİR MEVKİ ALDILAR I bir vukayemet göstermiştir.    Bir
müddet  imparatorun   alayını,   u-
Manastır, 15 (A.A.) — Reuter a-jansının Arnavutluk hududunduki hususi muhabiri bildiriyor:
Arnavutluk cephesinin şimal ucunda Yunan kıtaları Pogradec'in gar-
Bir müşahit, Alfman hava kuvvetlerinin, garptaki vaziyetini tehlikeli bir surette zayıflatmadan şarkta İngiliz hava kuvvetlerinin knıuretine müsavi bir hale gelmeği ümit edebilmesinin çok şüpheli olduğu fikrini bildirmiştir.
Yunanlılar
zun siyah elbise giymiş, bir elinde şemsiye, drğ*er elinde haçını tutan naoaz Gıorfis sevketmiştir.
_____________        ^________ o_    Papaz her sabah 9eyahat başla-
bında Şkumbl nehrinin kaynağı yakı-1 madan İmparatoru bu haçla tak-nmda Malina köyünü zaptctmlşler- dis etmiştir. Köylerin halkı Impa. dir. Sevkulceyşl ehemmiyeti haiz o- ratoru göuunck için yola çıkıyor, lan köy, şiddetli bir muharebeden kendilerine bira ve toprak mah-vo Yunan topçusunun şiddetli bom-1 aulJeri ikram ediyordu.
İmparator mağaralardan müteşekkil olan muvakkat saraylarından birinde beni kabul et#. Kendisine Britanya kuvvetlerinin Ke-ren'e doğru ilerlediklerini bildirdiğim zaman çok sevindi ve İn-Lgiliz subay ve erlerine kar^ı olan
bardımanından sonra zaptçdilmiştir.
Şimal cephesinde Trcbosln'dcn Mos kopolis'e kadar Yunan    topçusunun çok şiddetli bombnrdımanı, İtalyan toplarını susturmuştur.
Alçak bulutların mevcudiyeti se-bebile bütün cephede pek az hava faaliyeti vukubulmustur.
Bitaraf Limanlarda
233 Adet Düşman Gemisi Yatıyor
Londra, 14 (A.A.) — Ln son rakamlara istinaden Londrada tahmin edildiğine göre bitaraf limanlara iltica etmiş olan düşman gemilerinin adedi 233 ten a. şağı değildir. Bunların mecmu tonilâtoları miktarı, bir milyondan fazladır. Bu gemilerin ekserisi, limanlan terketmeJcte serbesttir. Fa-kat yalnız denizde karşılaşacakları vaziyetler dolayısile dışarı çıkmamaktadır.
Amerika Birleşik devletlerinde 28 düşman gemisi vardır, bunla nn 26 sı Jtalyandır. Brezilyada I 6 sı italyan olmak üzere 24, Ar-jantinde I 7 si italyan olmak üzere 20, diğer Cenubî Amerika limanlarında 21 i italyan olmak üzere 38 düşman gemisi mevcuttur.
Avrupada, anavatan ispanyası limanlartnda 31 i Akan, 13 italyan vapuru bulunmaktadır. Kanarya adalarında beş Alman, 13 italyan vapuru vardır. Yeşilburun adalarında bit italyan vapuru yaı maktadır.
1940 eylûKindenfeeri, iLtica ettikleri bitaraf limanlardan az miktarda düşman gemisi hareket etmiştir. Bunların ekserisi de pek uzak olmayan diğer bir brtaraf limana varabilmelerdir. Yalnız bir tek Akman vapuru Almanya-ya dönebilmiş ve asgari beş tanesi seyahate teşebbüs ederken, batırılmış ve yahut bizzat mürettebatı tarafından yakılmıştır.
İNGİLTERE
Uzak Şarkta da Faal Vaziyette
¦
Icabeden Yerlere Asker Yığdı
Banıglkok, 15 (A.A.) —Siam hükümeti şu tebliği neşretmiştir:
Muhtelif tmembalardan yayılan haberlere göre, İngiliz askeri makamları Siam'ı Malezya*dan ve Birmanya'dan ayıran hudutlara kara, deniz ve hava kuvvetleri yerleştirmişlerdir. Bu hareket, bazı kimselere ingilterenin Siam arazisine tecavüz edeceği hakkın, da yanlış bir fikir verebilir.
Bu sebeple Siam hükümeti İngiltere ile Siam arasındaki dostane münasebetlerde hiç bir deği-şrklik olmadığını beyana lüzum görmektedir, iki memleket te, a-ralarında akdetmiş oldukları mu. ahedeye ve ademitecavüz paktına sadakatle riayet etjmektedır. Mem Leketlerimiz arasındaki karşılıklı sevgi ve anlaşma samimi mahiyetini muhafaza etmektedir.
İNGİLİZ  MAHFİLLERİ MEMNUN
Londra, 15 (A.A.) — Bu ak şam Londrada öğrenildiğine göre Siam hükümeti tarafından irv giliz • Siam •münasebetleri hakkında neşredilen tebliğ, salahiyetli İngiliz mahfillerince memnuniyetle karşılanmıştır. Bu mahfiller iki memleket arasındaki münasebetlerin son zamanlarda akdedilen ademitecavüz paiktile karar-laştırılmjş sağlam esaslara istinaf enttflğuu »yit etmektedir.
Uzak Şarkta
Gerginlik
İNGİLTERE   HOLANDA  İLE
TEMASTA
Londra, 15 (A.A.) — Reuter ajansının diplomatik muhabiri yazıyor İngiliz • Japon münasebetlerinde husule gelen mütezayit gerginlik hakkında salahiyetli Londra mahfilleri Uzak Şarktaki vaziyetin büyük bir dikkatle takip edilmekte olduğunu söylemekle beraber bugün sor. zamanlarda çıkan mübalâğalı haberleri teyit edecek şekilde her hangi yeni bir inkişaf görülmediğini ildve etmektedirler.
İngiliz hükümeti Uzak Şark meseleleri hakkında Holanda hükümeti İle sıkı temaslar muhafaza etmektedir.
takdir ve hayranlığ>nı ifade ederek Habeş askerlerinin ingilizlerle halisane işbirliği yapacakları ümidini izhar eyledi.
Bütün seyahat esnasında, imparator yürümek ve adamlar:1e aynı şartlar içinde yaşamak için ısrar ekmiştir.
4904
31
VATAN
16 - 2 . 941
Adliyede:
Bakırköy Civarını Altüst Eden Üç Hırsız Yakayı Ele Verdi
Bakırköy ve civarını aylardanberi soyan Hasan, Bekir ve Tana? adlı Uç, genç diin müddeiumumiliğe teslim edıdilcr. Sultanahmet sulh birinci ceza mahkemesi sorgularını yaptı. Tanaş sorgusu yapılırken:
— Ben senelerdenberi, mebus Fik-retin çiftlisinde arabacılık yaparım. Hırsızlığı ben yapmadım, diyordu. İddiaya göre bu üç kafadar Bakırköy de tam bir düzüne ev ve dükkan soymuşlar. Bu arada Bakırköy hat boyunda Mustafa Uysal. Bakırköy Birinci sokak 58 numarada Bayan LMfıycnin, Cevizlikte Ebuzziya caddesinde Santuhinin, Cumhuriyet caddesi 24 numarada Ccvdetin ve Mustafa Tanın evlerinden ve dükkanlarından mühim miktarda eşya çalınmıştır. Jandarma ve polis üç buçuk aydanberi bu şebekenin izi ü-zerinde yürüyorsa da bir türlü yaka-lıyamıyordu. Nihayet Uç gün evvel Lûtfiyenin evinden istimdat düdükleri işitilmiş, bekçiler ve polisler eve geldikleri zaman Hasanın elinde may muncuklar olduğu halde evin içinde ve suç üzerinde yakalamışlar. Tanaş ta kaçarken sokakta yakalanmıştır. İşte bundan sonra Hasan sorguya çekilmiş ve tam 12 ev ve dükkânda hırsızlık yaptıklarını itiraf etmiştir. Tanaş ile Bekir bütün suçlarını inkâr ediyorlardı.
Suçlulardan HasAı, dün mahkemede yalnız dört suçunu itiraf ve diğerlerini inkâr etti. Mahkeme üçünün de tevkifine karar verdi.
Adliye Vekâleti Heyeti Teftiaîye Reisi Şehrimizde
Adliye Vekâleti Heyeti Teftişiye Reisi Bay Sezai, dün Ankaradan Is-lanbula gelmiş ve Adliye Vekili Fethi Okyarı ziyaret ettikten sonra adliyeye gelerek bîr müddet Müddeiumumi Hikmet Onaüa görüşmüştür.
Gayrimübadil   Bonolarında
Sahtekârlık Yapanlar
İkinci A gır ceza mahkemesinde gayrı mübadil bonolarında sahtekârlık yapmak suretile bankalarımızdan 97 bin lira kadar bir para çeken Ethem Kaleli, eniştesi Kadircan Kaflı, Havva, Rukiye, Hüsnü, Is-teiyo, Yervant, Mehmet Nihat, Ali Fuat, Hüseyin Avni, Halit ile yedi gayri mevkuf suç ortaklarının duruşmalarına devam edildi. Bazı şahitler dinlendi. Suçlulardan söz alan Ali Fuat mahkemeye şu ihbarda bulundu:
İzmirli Ethem Kaleli hapishanede bana şöyle bir teklifte bulundu:
— Sana 500 lira vereceğim. Paralar da hazır... Sen bonoları Ali Galip rmzasile ben imzaladım de.. Ben bu teklifi kabul etmedim. Bu hususta şahitlerim de vardır.
Bundan sonra suçlulardan eski Zey rek orta mektebi müdür muavini Kadircan Kaflı kefaletle tahliye edilmesini istedi. Mahkeme bu kararı reddetti. Ali Fuadın şahitlerinin ve âmme şahitlerinin çağırılması için muhakeme talik edildi.
PU Muhtekirleri    Adliyede
Asliye ikinci ceza mahkemesi, dan 2400 liralık pil satışında ihtikâr yaptıkları iddia olunarak tevkif edilen Davit, Yako ve Salamonun duruşmalarına devam edildi. Suçluların avukatları müdafaalarını yaptılar. Bu pillerin İsviçreden geldiğini iddia ettiler ve Fiyat murakabe komisyonunun ancak yerli ve Yunanistandan getirtilen pillere fiyat tayin ettiğini ileri sürerek müekkillerinin tahliye edilmelerini istediler. Bundan sonra, müddeiumumi Fethi iddiasmı soyli-yerek suçlulara ceza verilmesini istedi. Mahkeme suçlulardan yalnız Salamonun tahliye edilmesine karar vererek davayı müdafaa yapılması i-çın başka bir güne bıraktı.
Yeni Neşriyat:
Ayın Tarihi—Başvekâlet Matbuat umum müdürlüğü tarafından her ay çıkarılmakta olan bu kıymetli tetkik mahsulü eserin sekseninci sayısı çıkmıştır. Okuyucularımızın tarihî istifadesini arttıaracak olan bir e-seriiir.
KONFERANSLAR SERİSİ — C. H. P. tarafından halkevlerinde verilen muhtelif ve zengin mevzulara dair ihtisas konferansları birer broşür halinde basılmışta'. Broşürlerin her biri müteaddit konferansları ih-Mva eylemekte ve kıymetli esaslara temas etmektedir.
16 ŞUBAT 3941
Sterlin 5.24
Dolar 132.20
İsviçre Frac. 31.
Drahmi 0.9975
Leva 1.6225
Peçeta 32.0375
Dinar 3.175
Yen 31.1375
İsveç Kronu 31,0975
Esham ve Tahvilat
Ergani 20,05
Anî Tesir
Miti,
5. V.» »fu*J
Taksim KRİSTAL Salonunda
BİR TARİH CANLANIYOR....     _
Dstad Bestekâr   MUHLİS   SABAHADDİ Nşln şaheseri olan |
boğaziçindeb;rmehtab rüyasi
30 kişilik muazzam revü bu akamdan İtibaren her   akam sahnemizde
göreceksiniz. Memleketin kıymetli okuyucunu
Bayan MUALLA ve Kemani SADİ
Aynca: 15 KİŞİLİK MUHTEŞEM SAZ HEYET t
HER    PAZAR     saat 16 dun 18,30 a kadar
BÜYÜK REVÜ ve SAZ HEYETİ
Fiyatlarda zam yoktur. Manalarınızı evvelden kapatınız. Tel: 40099
Kendinize beyhude yere eziyet   ediyorsunuz
NEVROZİN
Varken ıstırap çekilir mi?
BAŞ, DİŞ, NEZLE. GRİP^
ve üşümekten mütevellit bütün ağrı, sızı,sancılarla nezle, romatizmaya karşı
NEVROZİN
Kaşelerini alınız kabında günde 3 kaşe alınabilir,
Kadıköy Vakıflar Direktörlüğü ilânları
Muhammen Muvakkat Semti Mahalleli Sokağı Numarası Cinsi
k ı>ııı eti teminatı Yeni Eski
L. K. L. K.
243 45 18 26 Üsküdar Solak   Sinan Solak sıkması 2 97,38 metre murabbaı arsa
371 20 27 84 Üsküdar Selâmi Ali Eski     GUihan. Yeni    Paşa 25/2 No. taj 31 İki odalı ve bahçeli ahşap evin tamamı.
755 00 56 63 Üsküdar Sinan Paşa Arka 17 510 metre   murabbaı arsanın tamamı.
95 80 7 18 Üsküdar S- l.ın". Ali Tırablus 13 İçinde kuyusu bulunan 60,84 M2. arsanın tamamı.
40 28 3 02 Üsküdar Murat Reis Çinili Mescit 1 48,21 M2 metre    murabba
arsanın tamamı.
Yukarda cins ve mevkileri gösterilen mahallerin açık arttımaları 13.2.941 tarihinden itibaren on beş gün müddetle temdit edilmiş olduğundan isteklilerin 24.2.941 pazartesi günü saat 14 te müdüriyet akarat kalemine lüzumu müracaatları. (1145)
Eminönü Halkevinden:
17.2.941 pazartesi günü saat 18 de evimiz salonunda üniversite profesör lerinden Sadrettin Celâl tarafından (Halk ve Terbiye) mevzuunda bir konferans verilecektir. Giriş serbesttir.
Itriyat Mütehassısı
Ortak Arıyor
Smel kimyagerlikte mütehassıs, sabun ve ıtriyat imalâtında otuz sene tecrübeli işler yapmış bir ecnebi krmyager sermaye sahibi bir ortakla iş yapmak istiyor. Istiyenlere bu hususta ders de irebilir. Ga-1.ilada Ankara otelinde
Stan islav/ ^^^^—^f
İŞ ARANIYOR
VATAN ftaırtMİ
İLAN rtYATLARI     Kuruş
TM
1
t »
% »
4 »
6 >
6 >
»
*50 3O0
im
15 50
Abone Ücreti
SeeeMk    6 ayhk    S ajhk    A vhk
1400 Harfte
750
400
150 Kr.
SenalUc     6 aytık     3 ayhk     Ayttk
2700
1410
800 Kr.  yoktur
Matbaa sahipleri, sermayedarlar ve matbaa İşleri çok olan   devalri resmiye, banka ve ticarethanelerin nazarı dikkatine
Tabedilecek bir işte matbaanın teşkilâtını ve piyasa vaziyetini 25 senedir bilfiil çalışarak yaptığım tecrübelere istinaden o işe başlamadan evvel bütün ihtiyaçları tetkik ve tayin ederek mizampajını yapar ve o işin kâğıt, makine ve diğer kısımlarda yapacağı bütün rolleri inceliyerek i-sabetli buluşlarla maliyetini haddi asgariye indirip meydana getirebilirim. Bankalar, büyük ticarethanelar. devairi resmiye defatir ve evrakı matbualarlle istatistik mecmuaları ve bilcümle fantezi islerin tertip ve tabında yaratıcı bir kabiliyet ve ihtisasım vardır. Sıcak ve soğuk matris olarak kalıp teksir edebilirim. Memleketimizin İhtiyacı olan çok mütenevvi matbu evrakı göz önünde bulundurarak en mce teferruatına kadar tayin edip sermayecine göre matbaa teşkilâtı yapar ve çalıştırabilirim. Linotip ve Entertip makinelerinin tertip üzerindeki rollerini ve bu makinelerden âzami istifade için herkesin hatırına   gelemiyecek
bilgilerle mücehhezim; bu malûmatlarımdan her şekilde tecrübe ve imtihana da hazrrım. Böyle bir kimseye ihtiyacı olanlar aşağıdaki adresime mektupla müracaat edebüirler.
Taşraya da giderim.
(İstanbul * Fatih, Stmn Ağa
mahallesi. Kadı Çeşme Sokak 79 No. da S. D. KAN)
BURSA DOKUMACILIK ve TRİKOTAJI
Türk Anonim Şirketi
tDABE  MECLİSİNDEN:
Fevkalâde Toplantı Davetnamesi
Şirketimiz hissedarlar heyeti umumiyesl 3 Mart 1941 tarihine tesadüf eden pazartesi gttnü saat 16 da Istanbulda Yeni Postahanc caddesinde 4-7 mımaradekl Şirket Merkezinde fevkalâde olarak Jçtima edeceğinden mezkûr gttn ve saatte Şirketimiz hissedarlarının İçtima mahallinde hazır bakınmaları rica olunur.
MÜZAŞERAT  RUZNAMESt;
30 K. Evvel 1940 tarihinde sureti fevkalâdede   mikad eden Şirketimiz hissedaran heyeti umumiyesl tarafından Ankara Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi <YÜNÎŞ>, in Şirketimize zam ve ilhakı suretile birleşmesi hakkında verilen kararın şekli tatbiki ve intacı| hususunda müzakerede bulunmak ve karar vermek.
v İDARE MECLİSİ
Oinsl
Miktarı    Muhammen bedeli      İlk teminatı
Defatir ve evrakı 46 - Kalem      4600   Lira 337   Ura   )
matbua 50   Kuruş)
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü ile Taşra   Vakıflar Teşkilâtı için
lüzumu olan yukarda miktarı yazılı defatir ve evrakı matbua açık eksiltmeye konulmuştu ı   İhalesi 27.2.941 perşembe günü saat   15 te Vakıflar Başmüdürlüğü binasında toplanan komisyonda yapılacaktır. Şartname ve numuneleri her gün levazan kaleminde görülebilir. (1034)
51 No. lu İlân
istanbul Fiyat Murakabe Komisyonundan
17.2.941 tarihinden İtibaren ve yeni bir İlâna kadar tstanbıd Belediye*! hudutları dahilindeki perakendeci kasaplarda kızıl ve beyaz karaman 70, dağlıç 75 ve kıvırcık 80 kuruşa etiketli olarak satılacaktır. Toptancı kasaplar perakendecilere kilo başına 10 kuruş bırakacaklardır. Bu İlâna muhalif hareket eden toptancı veya perakendeci kasaplar hakkında milli korunma kanununa göre takibat yapılacaktır. (1170)
İstanbul Komutam ğı Satmalına (omisyaıu ı h ı
Askeri ihtiyaç için 18/2/941 günü saat 14 de pazarlıkla 25 ton sadeyağı satm alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda Komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. Muhammen bedeli 40500 lira olup kati teminatı 6075 liradır. «1021>
?
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazılı iaşe maddeleri
17.2.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla   satma   alınacaktır. Şartnameleri her ^ün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve
Baatlerde Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri.
(1019)
Oiasl      Miktarı    Muhammen Be.   Kat'I ı. . Pazarlık S.
Kile Lira Krş       Lira Kr. Saat   D.
Yoğurt
sut
Koyun eti
8000 8000
10000
2720.00 160C.O0 6500.00
408.00 240.00 975.00
10 11
15
30
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve mikdarlaı. yazılı iki kalem iaşe maddeleri 21/2/941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satm alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda Komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. (1022) Cinsi Mtkdan    Muhammen B. Kat! Te. Pazarhk 8.
Kilo Lira Kr*. Lira Krş. S. D.
Makarna Bulgur
50000 50000
14500.00 12000.00
2175.00 1800.00
Türkiye Cumhuriyeti
iraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 266. Ziraî ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28,800 lira ikramiye veriyor.
Ziraat Bankasında kumbaralı ve İhbar sız tasarruf   hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a üe aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır: 4 adet 1.000 liralık 4.000 lira 4    »     500     »      2,000   » 4    »     360     »      1.000   9
166   »   20      »    3,200
106 adet 50 liralık 5,060 Ura 120   »   40      »    4360   »
»
»
40    »     160     »      4.000   *
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar Dir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlaeilo verilecektir. Kur'abtr senede 4 defa, 1 eylül, 1 btrlncikânun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
ŞEHİR   TİYATROSU  TEMSİLLERİ
TEPEBAŞINDA DBAM    KISM
Bugün saat 15,30 da Akşam 20,30 da EMtLİAG ALOTTİ Son Hafta
İSTİKLÂL CADDESİNDE KOMEDİ   KISMI
Gündüz saat 15,30 da Akşam 20,30 da
Kl&ALIK ODAJLAB
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet ver'Mr. Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundu.
Bahibl ve Neşriyat Müdürü:  AHMET EMİN  YALMAN
Uaıtıldıgı Yer; VATAN MATBAASİ
€rgo
DUFIYfl TRMflYRR
rekoru
Umumi acentalığı: İstanbul, Bahçekapı Kutlu Han No. 1/4
istanbul Belediye Ri (ase iden :
Hesap işleri müdürlüğü kadrosunda münhal bulunan 50.— lira ücretli ve 15.— lira maaşlı seyyar memurluklar için 24.2.941 pazartesi günü saat on dörtte yalnız orta mektep mezunu erkekler   arasında müsabaka imtihanı yapılacaktır.
Aşağıda yazılı evsafı haiz olanlarm 22.2.041 cumartesi gunu saat bire kadar Belediye riyasetine istida ile müracaat ederek İstenilen vesaiki vermeleri ve tayin edUen gün ve saatte belediye merkez Mnasında hazır bulunmaları lâzımdır.
1 — Türk olmak,
2 — Askerliğini yapmış olmak,
3 — Otuz yaşından yukarı olmamak.
İstenilen vesaik: I
1 — Hüviyet cüzdanı,
2 — Askerlik vesikası
S — Mektep şahadetnamesi
4 — Doğruluk kâğıdı, •
5—6X9 ebadında dört adet fotoğraf. (1109)
ikiiamW£
S KANUN
4YUP GEÇTi kç
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları ikramiye Plânı
1941 ikramiyeleri
2000
3000 1500 2 2 3500 4000 0
¦:ı;ı
.mu
ıı»
Keşideler : 4 Şubat, 2 May», 1 Ağus-. tofi, 3 Üunciteşrin tarihlerinde yapılır. }
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
1 — Tahmin edilen bedeli 1387 lira 50 kuruş olan 15000 desimetre murabbaı Amerikan vidalasının 18/Şubat/941 Salı günü saat 14 de pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — Kati teminatı 208 lira 13 kuruş olup şartnamesi her gün mesai saatleri dahilinde komisyondan alınabilir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesaikle birlikte Kasımpa^ada bulunan komisyona belli gün ve saatte hazır bulunmaları.        (1001)
?
1 — Tahmin edilen bedeli wl6.165> lira olan on altı kalemde cem'an 200000 kilo muhtelif cins yaş sebzenin 21/Şubat/941 cuma günü saat 14 de kapalı zarfla eksütmesi yapılacaktır.
2 — Ok teminatı <1212> lira 38 kuruş olup şartnamesi her gün komisyondan almabüir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunda yazdı vesikaları muhtevi tanzim edecekleri kapalı zarflarını belli gün ve saatten bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri.    (728)
18
39
02