B a ş m u hur r I rl:
AW+ Emm YALMAN
Cagcüogla. M
29 MART 1941 CUMARTESİ
UW 'mi '
küt ' maı rM
Y
/ -
Fiyatı: 5 Karuş
SİYASI SABAH GAZETESİ
Yıl: I — Sayı: 215
Prens Pol'e Açık
Mektubun Devamı Yazan: Nizamett in Nazil
Bugün Üçüncü Sayfamızda
Cümhurreisimiz İle Elenler Kralı Arasında
Ankara, 28 (A.A.) —* Yuna-nbtanın millî bayramı münase-bclile Reisicumhur İsmet İnönü Yunan Kralı Majeste İkinci Jor-ja telgrafla hararetli tobrikAt ve temenniyatta bulunmuş ve Majeste Kral da en samimi ve mü-tehasslsane teşekkürlerini mu-kabeleten Reisicumhura telgrafla bildirmiştir.
?
Ankara, 28 (A.A.) — Başvekil Doktor Refik Saydam ve Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu Yunanlstamn milli bayramı münasebet il e dost memleketin başvekil ve Hariciye Vekili Ekselans Koryzls'e samimi tebrlkât ve temennilerini telgrafla bildirmişlerdir. ı Başvekil ve Hariciye Nazırı Ekselans Koryzis bu temennilere en duygulu teşekkürlerini havi iki telçrrafla mukabele etmiştir.
Ya Şimdi Ne Olacak ?
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
nkara, 28 (Basmuharriri-mizclen telefonla") — Almanya, 1-taryanJarnı Yunanistan* karşı yaptığı hatayı aynen tekrar etmiş, bir Balkan milletinin harını in e sokıilmak, ErtJklâüni (boğmak istemiştir. Bu kö*ü hareket yüzünden italyanların bssına Arnavutlukta ve Afrdtada neler gel. diğim Almanlar bir türlü görememişlerdir, cünikü safok fikirler ve ihtiraslar göklerini bağlamıştır.
Hatalarının cezallanm görmeleri 24 saati faille geçmemiştir.
Balkanları boğmak içki bir takım plânlar» taibikma girişmeğe hazırlanırken, birdenbire her şey aleyhlerine dönmüştür.
Almanlar geçen harpte olduğu gibi, bu defa da cAflah bizimle beraberdir» soziimi dÜfterine dolamışlardır. Eğer Allah, kendUe-rile beraber olmadığını isbat etmek istemişse bunu daha parlak bir şekilde yapması tasavvur edilemezdi.
Almanya, Yugoslavyanın üze rine varmasaydı rre olacaktı? Prens PcA:
«Bu memfle-ket bana emanettir. Aman meeele çıkarmıyayım» diye korkak siyasetine devam edecek, ilkbahar taarruzlarının arifesinde Yugoslavya, hesaba sığ-maz, menfî bir amil halinde kalıp gidecekti.
Almanya Yuposlavyayı zorlamak sur etile mütereddit Prens Pol'ün ortadan çekilmesine, tered d üt zerdesinin baştana»şağı yıkılmasına ve bunun arkasından Yugoslavyalın cesur ve azimli simasının bütün heybetile ortaya çjkmasma sebep oLmuMur.
Bu saniyede, Almanya cU*hü olduğu halde bütün cKinva görüp artla/mastır: Romanya ve Bulgaristan'da olduğu fibi, kokarını 3aHlayarak, Yugoslavyanın» hari-mine girmek yoktur. Yugoslavya-dan asker geçinmek için çok ağır bir bedel ödemek, yeni bir Balkan ceohesu>m kurulmasını ve bunun l>ütün neticelerini göze almak lâzımdrr. Yu-^oslavyanm üçüz4ü oaktta olan imzasını geri alıp a'lmıyacagı ancak bir şekil meselesidir. Bu imza ister kâğıt üstünde kabam, ister Yugoslav parlamentosu yolile geri alınsın vaziyeti hiç değiştirmez.
Asıl iş Yıtgoslavvadaki istiklâl
ruhunun ve mukavemet kararının
en ateşli bir surette uyanmış olmasıdır.
Alımanya, kül altında duran ateşi meydana çıkarmakla, harbin ba^ındanberi istediği hatalar (Devamı: Sa. 5, 8ü. 7 de) X
Ankara muhabirimizin gönderdiği fotoğraflar: (Solda) - Yugoslav Kralı Sa Majeste Petro'nun tahta çıktığı, Yugoslav yanın Ankara elçiliğine çekilen bayrakla ilân ediliyor - (Sağda) Sa Majeste Kralın resmi, tahta çıktığı gün, Ankara elçiliğinde çiçekler arasına alınmıştır.
Alman Hariciye Nazırı B. Ribcotrop
Almanlar Ne Diyorlar
Üçlü Pakt İmzalanmasından Başlıyarak
Meriyete Gîrermiş!
Berlin, 28 (A.A.) — Yan resmî bir membadan bildiriliyor:
Bugün Alman Hariciye Nezareti mahfillerinde Yugoslavyadan gelen mütenakız haberlerle Belgrattaki va ziyet naKıunda çok ihtiyatkâr dav-ramlmaktadır. Bu mahfiller, haberler muntazam bir şekilde aJınmadığı için Yugoslavyadaki vaziyet hakkında bir hüküm vermenin zor olduğunu söylemekle iktifa etmişlerdir. Ge-' len haberler arasında görülen tezat-(Devamı: Sa. 5, Sü. 5te) —
İkinci Piyer Yemin Etti
Belgrat, 28 (A.A) — Avale
bildiriyor:
Kral İkinci Piyer, bugün aaat 10,45 te, sarayda, Baametropoüt Gavrilonun, Sen-Sinod azasının. Başvekil General Simoviç'in, bütün hükümet azasının ve saray er-k&nMffl huzurunda yemm etmrç-tir.
¦ Saat I 1.30 da Belgrat büyülk kilisesinde büyük bir dirvî âyin yapılmış ve bu âyinde Kral İkinci Piycr*den ba^ka, hükâmet a-/.-,m. sivil ve askerî er.kân ve kordiplomatik haz*r bulunmuştur.
General üniformasını lâbiö bulunan Kra'l, büyük kiliseye gelirken, civanda toplanmış bulunan muazzam halk küdeemin çılgınca alkışları! e karşrlamrruştM-. Kral, yanında Başvekil General Svmo-viç ve Harbiye ve Bahriye Nazırı Geraeral Hiç oddutgu hailde, aokerî
k< t'a Lan teftiş etimiştir. Krahn se-(Devaını »a, 5, SU 6 da)
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazetesine Göre Günün En
Mühim Hadiseleri
Saınajchte Yugoslavya Kralı İkinci Petrn bü\uk merasimle yemin et(L
Yugoslavyada nümayişler devanı ((inektedir. Bir etnebi elçi alına n< a konuştuğu İçin dövüldü.
Aimanya mahfilleri, Yugoslavya Vaziyeti karşısında ihtiyatkâr rliivranmakta, İtalyan mahfilleri tefsirde bulunmamaktadır. Amerikanın, hlr Alman taarruzu karşısında Vugoslavyaya yardım edeceği bildirilmektedir.
llubctyfstaiHi.iui Afrika ve Belçika kuvvetleri Adisababa yolu Üstünde Gambeyla'yı zaptettüer.
Amerika, İcabında Yugoslavyaya
Yardım Edecek
manca
Al
Konuşan Bir
m
Sefiri Dövdüler
Alman ve İtalyan Tebliğleri
Neşredilmiyor
Yunanistandan
İtalya Bir Mütareke İstemiş
c Yugoslavya hâdiseleri, dünya efkârı umumiyesini alâkadar eden en ehemmiyetli mesele olmakta devam ediyor.
«Belgrattan gelen haberler, ahalinin genç kralın etrafında toplandıklarını bildiriyor. Yugoslavyalıların Karayorgi hanedanına büyük bir sevgileri, bağlılıkları vardır. Martir Şövalye Kral Aleksandr, Marsilyada öldürüldükten sonra Yugoslavya Niyabet ile İdare olunuyordu. Yugoslavya, zayıf ellerde uçuruma doğru sürüklenirken, genç kral, hükümet idaresini eline almıştır.
Millet, genç kralını heyecanla
bağrına basmıştır. Kral, büyük
merasimle tahta oturmuştur.
«Genç kral, tahta oturduktan sonra yemin etmi? ve Yugoslav milli bir lifini, istiklâlini muhafaza edeceğini söylemidir.
İNGİLİZ VE AMERİKAN SEFİRLERİ ALKIŞLANDI
«Amerika ve İngiliz sefirleri merasime giderken halk tarafından şiddetle alkışlanmıştır,
v Bu tebeddül, İngilterede ve Yu-nanistanda memnuniyetle karşılanmıştır. Amerika Hariciye Müsteşarı Vclls dc, şayet Yugoslavya bir taar-(Devamı Sa- 5, 8Ü 4 de) +* +
Japon Hariciye Nazırı B. Matsuoka
Almanyada Hayret!
Matsuokanın Ziyaretine Ait Program da Altüst Oldu
Zürich, 28 (A.A.) — Gazetta dc L.ausanne'nin Berlin Muhabiri, orta î.alli Almanların, Yugoslavyada yapılan hükümet darbesi karşısında hissettikleri şeyi, ancak büyük bir hayret kelimelerile tarif etmek müm kün olduğunu yazıyor.
Muhabir, üçlü paktın dokunulmaz bir siyasî vesika olduğu hakkındaki it.kadm artık sarsılmış olduğunu ilâve etmektedir. Hattâ, Matsuoka'rm ziyaretine ait program da altüst olmuştur. Bazı noktaların hazfedildlğl zannedilmektedir.
Ağızağıza Dolu
Dört İtaly an Vapuru Batırıldı
Atina, 28 (A.A.) — Radyo Matbuat nazırının beyanatını neşret-miîjrtir:
Bu beyanatta İtalyan esirlerinin Adriyatikte batırılan İtaJyan gemileri hakkında şu tafsilâtı verdikleri blld İt İlmektedir: Hepsi hıncahınç kıtaat ve harp malzemesi yüklü olmak üzere Panganinl, Sardinya, Ligurla Ve San Giorgio vapurları batmıştn*.
ULUS'un
Baş Makalesi
"Son Hareket
Yun
a n
Müessiriyetini Kuvvetlendirdi „
" Yunanistana Bir Tecavüz, Geçen
Harbin Luzita:ya Vak'ası Rolünü Oynayabilir „
Ankara, 28 (Telefonla) — Bugün Ajıkarada çıkan Ulus gazetesinde (Belgratta hükümet darbesi) ballıklı başmakalesinde Falih Rıfkı A-tay şunları yazmaktadır;
«Şunadyan'ın yenilmez hürriyetçiliği, Prens Pol ve hükümetinin ba$ ekinliği politikaemı bir kaç saat içinde tasfiye elti ve Yugoslavyada mukavemet taraftarlarının eekidenberi parolası ne mihvere karşı harp etmek, ne de mihvere teslim olmakta-. Fakat ne ordu, ne de halk üçlü paktın velev kayıtlı, şartlı imzası ile istiklâl davasının korunmuş olduğuna kani değil ldüer. Yugoslavya vatanperverlerine göre, bu imza Romanyakâri bir teslimiyete doğru Hlk adımı teşkil eder. Balkanları fethetmek istiyen mihver için Yugoslav ordusundan emin olmak kâfi gelmez. Yugoslav nakliyat yollarından ve nihayet topraklarından istifade etmek lâzımdır. Yugoslav vatanperverleri Prens Pol'ün adımlarını Viyan aya sürükliye* korku ve itaat hastalığının yakın ihtilaüar-dan endişe etmişlerdir. IMğer taraftan yanıbaşlarmda Yunan ordusunun mağlûp ettiği ltalyanın emrine girmek ve onun nizam vereceği bir kıtada tabiliği şimdiden kabul etmek, Yugoslav vatanperverlerini en deruı şeref noktasından vurmuştur.
Yeni hükümetin adamları acaba ne yapacaklar? İstiklâl şevki içinde henüz kaynayıp coşan bir memleketin nasıl bir siyaset istikrarına varacağı uzaktan tahmin edilemez. Fakat şimdiden söylenebilir ki, Yunanistan hürriyet mücadelesine Yugoslavya tarafnıdan bir hıyanet ihtimali zail olmuştur. Belki de kayıt ve şartlan ile esasen isim değiştirmiş bir ademi tecavüz paktına benziyen Viyana ahdinden hiç bahsedilmiye-cek, ne Yugoslavlar bnnu reddedecekler, ne de Almanlar millî hareketi bn ahdin inkâr ve iptali addederek zoraki bir cephe yaratacaklardır. Mü temadiyen seferberliğini tamamJıyan Yugoslav ordusundan tamamen e-min olmıyarak ve Yugoslav nakh-yat va-sıtalan ile topraklarından istifade etmek ümidini terkederek ve Yugoslav milli hareketinin Buigaris-tanda dahi uyandırmış olduğunda şüphe olımyan aksülâmeli hw*aba kat mryarak ileri harekete devam etmek teki mahzurlar münhasıran Alman genel kurmayının düşüneceği şeylerdir. Bununla beraber Belgrat darbesi, üçlü pakt nizamı içinde ilk isyandır. Mukavemetli bir kıta içinde zor bir nikâha benzer ve anbean kuvvetle tutulur bir nizam kurmaktaki müşkülâtı en iyi tecrübe eden devletin mümessili, şimdi Berlinde bulunmaktadır.
(Devamı: Sa. 5, sn. S te) ^
İngilizler Eritre ve Habeşistanı temizlerken Libya îfini dah halletmiş olan İngiltere Libya askerî kumandanı ve valisi Vîbon şimdilik btirahatle ve teftişlerle meşguldür. (
evvel
Vftwm orta
zattır)
italyanlar Dalga Halinde
Asm
ara ya
Çekiliyorlar
italyanların 12 Mukabil Taarruzu Püskürtüldü
Keren, 28 (A.A-) — ingiliz zırhlı cüzütamlan perşembe günü saat 7 de Kerene girmişlerdir. Dalga halinde Asmaraya çekilmekte olan İtalyan kıtaatı topçu ve hava kuvvetlerimiz tarafından şiddetle bombardıman edilmektedir. Bit kıtaat Keren etrafındaki tepeleri işgal eden ingiliz piyade kuvvetlerinin de ateşine maruz kalmışlardır.
Kahire. 28 (A.A.) — Kerenin düşmesine takaddüm eden 48 saat içinde İtalyanlar neticesiz 12 mukabü taarruz yapmışlardır, italyanların verdiği zayiatı tahmin etmek mümkün degitee dc bunurt Mnlere baliğ okluğu anlaşılmıştır. İtalyanlar, müstahkem mevzilerinden çıkarak bilhassa dağ yamaçlarında Hint kuv vetlcri tarafından müdafaa edilen In giliz mevzu erine hücum ettikleri zaman ağır zayiat vermişlerdir.
Düşman hatları arasındaki kargaşalık Eritrenin merkezi olan Asma-ra ctvarmın müdafaasmı güçleştirecek mahiyettedir. Asmam sivil italyan hal km m toplandıktan yerdir. Binada çok İtalyan bulunduğundan Asmaranın açrk şehrr ilân cdtîmesi mümkündür.
Gambeyla Belçika Kuvvetlerinin Eline Düştü
Bu Mevziin Zaptı
Adisababa Yolunu Açmaktadır
Hartam, 28 (A.A.) — Afrika ve Belçika kuvvetleri Habeşiatanda Garobeylaya hücum etmişler ve şid detll bir çarpışmadan sonro bu mevkie girmişlerdir. GambeyİA, Adisa-babadan takriben 360 kîK/metre me saf ede bir ticaret merheaidir. Sudan hududundan uzaklığı 100 kilo metredir.
Bu mevkiin zaptı Gore'den geçer Adisababa yolunu açmaktadır. Bu a-rada Habeş vatanperverleri ile Su-! dan kıtaları Debra - Markos mmta-kasında yeniden akınlar yaparak ı-talyanlan izaç etmişlerdir. Bu nıın-takada göğüs göğüse şiddetli mu-hareba»er olmuş ve düşman ağır zayiata uğramıştır.
Japonların Büyük Zayiatı
Çunking, 28 (A.A.) — Çin askeri sözcüsünün beyanatma göre, Japonların Kiangsi muharebelerinde uğradıkları zayiat 20 bin ölü ve yaralıdır.
Çhı sözcüsü, Naıtkhım cenuba şar kisinde Japon taarruzunun durdurulduğum ve Japonların üç bin öiü ve yaralı verdiklerim soy4eani^tir.
Muazzez Tahsin Berkand'ın
Gazetemiz için hazırladığı bu telif romanı Karilerimiz zevkle
okuyacaklardır.
1 Nisanda Başlıyoruz.
GÜNÜN SESİ
ın ııııı mimini ıll
yehi mizah
KAÇIRDIK!.
Sedat Simavi ve Piyesi
Yazan: REŞAT NURİ
Rütbe ve mevkute beraber sah-hlyeti de deği^ca, ıki lireti UbaH ile baraber dü^üm>e ve duygu manzumesi de yükselip alçalan insan... ı>ÜHkiinlük /amanında munis, fır/i-letli ve derin anlayınlı yJdızında i.ıı ¦/ parlama alâmeti görüldü mü nemrut ve aldatan ln»an.
Scdutt Simavi bn hatta Şefclr XI» yairownda Hnrriyet Apartmanı a-dıyta oynanan piyesinde bize bu karakterin kısa v© keskin btr por-
tresini vermek istemiştir.
Kahramanını l&tediği her hangi mr zaman ve muhitten, bugün ya* lıut Nuh tufanından evvelki devirden kolayca tedarik edebilirdi Fa* lett fceodiNj bunu yalnn tarihten, bir tetfbdad pasaM konağından almayı tercih etmiştir.
Kahramanı bir nıabeyn paşaM, etrafında bir saray kalmadığı zaman küçük hıralarına Hürriyet apartmanı adındaki bir mülkün tapusu etrafında çark çevirten primitif bir adamcağızdır.
Sedat Simavi, meraklı bir gazetecidir. Uzaktan bakanlara Oklr ve sanatin kendisinden ziyade zar* ille meşgul görünür. Fakat yine fikir ve uanat mensupları arasında onun kadar geniş okuyan ve bütün meseleleri doymak bilmez bir hasbi
(Lütfen sayfayı çeviriniz)
2 -
VATAN
—-
29 . 3 - 941
^ Casu
slar Cas
usu j
Trebiç Linkoln'un
Hayaf ve Maceraları
Toplıyan ve nakleden: İHSAN BORAN
Ralli*» Qıao Kung vc müritleri nereye gıdıyoılarcU,? (Konton)a.
Buda Rahibi Chao Kung Cinde Neler Yaptı?
Altmış Buda ra'hibi, uzunca süren bu deniz yolculuğundan sonra (Kanton) şehrin* çıktılar. I3a$ rahip Dazı büyük memur larla görüştükten sonra maiyetini (Bıas - bay) a götürdü. Burası şehirden 25 kilometre uzakta ve getirin cenup şarkında macera ve korsanlıkla meşhur bir mevki idi. Burada bir Buda mabedi var-oı. Cıizli ışıer görmek üzere (Siyam) dan gelen Buda rahiplerine büyük bir misafirlik gösterii-aı.
1928 senesinde Çin âlemi pek karışıktı. Bolşevizm ve nasyonalizm ceryanlarilc kan gövdeyi gö, türüyordu. Birbirini kıran Çinliler ayni zamanda Avrupalılara da düşman kcsiûnişlerdi. Garp me-deniyetilc temasa gelen sarı ırk her şeyden evvel asrî harp sanatını öğrendi. Avrupalıların eserlerini okuyarak geri kalmış Çinin içtimaî nizamında inkılâba lüzum olduğunu anladı. Sarı ırk asırlarca devam eden derin uykudan uyanmış ve üzerinde taşıdığı ölü ağırlıkları atmak üzere silk inim iştir.
Din perdesi altında siiyaset güden Budıstlerin Çin generali (Şan gay - Şek) den ve Çin ordularından korkulan yoktu. Onlar açık denizlerde dolaşan macera perest gemicilere benziyorlardı. Bugün bolşevik, yarın nasyonalist olan fırka kavgalarından uzaktılar. (Nanlkin) ile (Kanton) dan yani şimal ile cenuptan birini seçmeye mec/buriyetleri yoktu. Gayeleri İngiltereye karşı Budanın zaferini temin etmekti. Bu işi idare e-den başraıhip Chao Kung'un paraya ihtiyacı yoktu. Sayısı yüz bini bulan Buda mabetlerinin kıymetli servetleri sarfedilımek üzere em rine hazırdı.
Çin sahillerinde de Avrupalıların imtiyazlı mmta'kalan vardı. Cinin içeri tarafları, baş rahibin emirlerini duyurmak için daha müsait yerlerdi, BLas - bay Çine g.ren Avrupalıların son hududu idi. Bu sebeple baş rahip Chao Kung orasını gizli bir çalışma m er kezi olaratk seçti. Buradaki mâ-beddef yalnız baş rahiple, keşiş Tek ve birkaç rahip misafir kaldı. Diğer rahipler, bir hafta zarfında, teker teker ve siyah mantolarına bürünerek gece karanlığında mabetten uzaklaştılar. (Kanton) ve (Hug Kung) şehirlerinde casuslar çoktu; onlara ya kalarrmamak lâzımdı. Fakat Chao Kung bu işte emsalsiz bir usta olduğu için, hiç birisi yakayı ele venmedî.
1928 senesinin temmuz ayı ve ağustosun irk yarısı, sükûnet ile geçti. Mütfhiş sıcaklar hüküm sürüyordu. Baş rahip Chao Kung geceleri deniz kenarına iniyor, tneçh-ul korsanların sular üzerinde ses çıkarmadan kayan kayıklarını seyrediyordu. Uzaklarda ve etrafında akıp g^den sükûtun gizlediği yeni tehlikeleri düşünüyor, uzakta İngiliz gambotlarının par-lıyan ışıklarına bakıyordu.
Nihayet ağustos ayının ikinci ya nsında fırtına koptu.
Bir akşam (Şanghay) da Vang - Pu üzerine gelen bir yangın gemisi görüldü, bu gemiyle pirinç yüklü iki gemi tutuştu. Bu sırada beş yüz kadar silâhlı Çinli, üç sıralı örgülerle sarılı olan imtiyazlı mıntakaya hücum etti. Asker-
alâka ile takip eden pek az meslek adamı vardır»
Eserleri, âdeta işsiz bir zamanında o*, narken tesadüfen kaleminden dökülmüş gibidir. Btr zamanlar çok sevilen ve tutulan karikatürler yapardı. Süleyman Nazif merhumu yalnız dinleri ve baltasl-le ifade eden maskeli bir karikatürü vardı kl, elden ele gezerdi.
Karikatüristtik onun için parlak bir kariyer olacak gibi görünürken, günün birinde birdenbire bıraktı vc bir daha eline kalem almadı. Sonra Fngi Yama diye egzotik bir roman yazdı. Ruso hakkında bir ufak e-tüt neşretti. ıi isinin de iyi tesir yapmasına rağmen, iskelede vapur beklerken sigara paketi arkasına çizilmiş bir resim gibi bir daha babını çevirip bakmadı.
Karikatürist olduğu kadar da dekoratör olan Sedat istemiş olsa
ler siperlerine koştular; fakat hücum çok evvelden hazırlanmıştı. Zira aradan çok zaman geçmeden iki bin Çinli daha göründü. Ellerinde tüfekler, tabancalar ve ortalığı yakmak için meşaleler vardı. Bunlara karşı durmak için limanda demirli bulunan İtalyan ve Japon gemilerinin deniz efradı imdada yetişti. Ve ancak gece yarışma doğru vaziyete hâkim olabildiler. Yangınları söndürmek çok güç oldu; vaktinde ye-tişmeselerdi ecnebi bankalar mahallesi cayır cayır yanıp kül olacaktı. Çinliler, su yollarını (tıkamışlar, sokaklara da barikatlar yapmışlardı. Ayni gün radyolar .şu haberleri verdiler:
Hung - Kung'da yeni bir grev, Kanton'da kanlı kargaşalıklar, Svatov'da âsilerin Haikong'a doğ ru yürüyüşü; Koneiling'e Çatkı-şa'dan gelen yağmacıların hücumu Mançuride bir süvari tümeninin âsilere iltihakı, bir gazete muhabiri gözile gördüklerini şöyle haber veriyor:
Yang - Çe nehrinin cenup sahilinde bulunan ve haydutlar tarafından işgal edilen yirmi köy alevler içinde. Haydutların ellerin den kurtulmak için binlerce insan dağlara sığıntmış. Zahireler mahvedilmiş; sokaklar kadın ve çocuk cesetlerile dolu. Mukavemet edenler hemen öldürülüyor. Buda dininde olmryan Çinliler, evlerile beraber camr cayır yakılryor. Asiler »her tarafta (yaşasın Chao Kung) (kahrolsun ecnebiler) diye bağrışıyorlar. (Vang - Şen Vey) in kumandasında olan ihtilâlciler (Çangsa) ya yürüyorlar; geçtikleri yerlerde, ölüm ve enkaz bırakıyorlar.
Yang - Çe nehri üzerinde bulunan bir Çin gemisine 500 kişi ikica etti. fakat bu zavallılar gemiye çıkar çıîömaz, baştan tırnağa kadar soyuldular, içlerinden altmış kişi Buda dinini derhal kabul etmedikleri için, sırt sırta ikişer ikişer bağlanarak nehre atıldı,
Şanghayda Avrupa devletleri bu isyanın önüne geçmek istediler. İngiliz, Fransız, Japon gemilerinden hafif bir filo tertip ederek acele Vang - Pu'ya şevkettiler. Ve Hankao'ya İngiliz ve Japon askerlerinden mürekkep bir müfreze gönderdiler. Birkaç gün hiç bir haber alınamadı. Sonra üst üste haberler yağmaya başladı:
Holanda Hindistanında şimdiye kadar görülmemiş bir isyan, Tutkinde haydutlukla karışık komünist ihtilâli, Hindistanda Lâ-hur, Delhi, Bombay, Madras ve Ranko şehirlerinde kargaşalıklar.
Formoza adasındaki Tameho-uide iki İngiliz zabitinin başları kesilmişti. Başları koparılmış bu iki İngiliz zabitinin çıplak göğüslerine, katiller hançer ucile (C. K.) harflerini sapmışlardı. Artık şüphe edilemezdi. Bütün bu faciaları hazırlayan Chao Kung, sabık Trebiç Lincoln'di. Chao Kung un taraftarları başka bir usul daha bulmuşlardı. İngiliz unsurlarını, kemikleri Cin topraklarında kalmasın diye, derhal Asyayı terke davet ediyorlar ve ölümle tehditte bulunuyorlardı. Bu hususta Budistler, Cinde, Birmanyada, Malezyada, Seylân ve Malakada epeyce İngiliz kaçırmaya muvaffak oldular.
(Arkası var)
piyesini ve bilhassa paşasının çok iyi bildiği konağını, şematik sadeliğine mukabil, bize zengin teferruat ile süslerdi. Fakat o Nazif merhum gibi paşasını da, taliinln tecellilerine göre, gözüken, kaybolan, sonra tekrar gözüken karakteristik dlşlcrile tasviri tercih etmiştir.
Sahnede değişmeler daima tedriç ile olur. Bu itibarla Sedadın kah-ramanındakl âni değinmeler seyirciyi belki biraz yadırgatraıştır, fakat onun karikatürden getirdiği hayat realitesini karakter realitesine feda etmek presedesin! ben kendi hesabıma fena bulmadım.
Yine kendi hesabıma Şehir Tiyatrosunun bu senekl sezonunu şeh rln değerli bir çocuğunun orijinal bir piye«fle kapatması bana güzel bir son gibi görünmüştür.
REŞAT NURİ
A# -ÜMİ'
i
Büyük Millet Meclisi Reis vekili Şemsettin îGünaltay üçüncü konferansını Beyoğlu Halkevinde vermiştir. Resimde konferansı d.nleyenlcri görüyorsunuz.
Istanibul Belediyesi, beliye faaliyetini gösteren bir şehir sergisi açmıştır. Resmimiz Beyazıtta açılan sergide şehir maketlerini tetkik edenleri göstermektedir.
Taksim - Harbiye Yolunun Tamirine
Pazartesi Gününden İtibaren Başlanıyor
Taksim - Harbiye yolunun bozuk olan kısımlarilc diğer kısımlarının asfaltlanması işi pazartesi günü bas lanacaktır.
Müteahhit bütün bozuk kısımların baştan tamirine mukavele müdde-tince devam etmektedir. Esasen mukavele şartları da bunu amirdir. Ve bu tamirattan doğacak bütün zarar ve ziyan tamamen müteahhide ait olacaktır.
Münakalât Vekilinin Tetkikleri
Münakalât V&fli Cevdet Kerîm Incedayı dün Liman reisliğinde bir müddet meşgul olduktan sonra Telefon idaresini gezerek tetkikler yapmıştır.
r
Soruyorlar?
Bir okuyucumuz soruyor ve diyor ki:
Maarif Vekâleti, orta mektep muallimliği İçin bu ayın 24 ünde bir im ti. an açmıştı. Tahrirî olarak yapılan bu imtihanda kazananları aym 27 sinde şifahi bir imtihana daha çektiler. İmtihan saat ikide başladı vc beşte bitti, dediler ki neticeleri hemen şimdi öğretmen okulundan öğrenebilirsiniz.
Saat beşte İmtihanı bitiren bütün talebeler kalkıp yüksek öğretmen okuluna gittik. .Tasnif o-1 un r.....iı yarrn saat 2,5 ta mektebe müracaat edersiniz, neticeleri bildireceğiz, dediler. Peki, dedik, döndük.
Kadıköyünde oturuyorum. Bu gün neticeleri belki Hân etmezler bir telefon edeyim, dedim. Sa at 2 ye çeyrek kala telefon ettim. Evet, dediler İlân edeceğiz. Saat 2,5 ta teşrif edin.
Peki, deyip vapura atladım ve gittim.
Notlar tasnif olunamadı. Yarın saat 10,5 ta bir zahmet c-diıı, muhakkak Hân edeceğiz, dediler. Bakalrm bugün de gideceğiz. Ya kısmet! Topu topu 20 kiçinln notunun tasnifinden ne o-lacak, neden işi bu kadar kırtasiyeciliğe götürüyorlar?
Boğaziçi GüZelleştiriliyor
Boğaz Sırtları Yeşillendirilecek Ev İnşaatı Tahdit Ediliyor
Suadiye, Boğaziçi Anadolu yakası, ve Adaların imar plânları tamamlanmak üzeredir. Yakında ikmal edilecek bu plânlar nisan devresinde Belediye meclisine sev kedilecektir.
Boğazın yeni plânına göre, bundan sonra Boğazda bahçesiz ve 'birbirine bitişik ev yapılmasına hiç bir suretle müsaade edü-miyecektir. Yapılacak evler de iki kattan yüksek olmayacaktır. Bo-
ğaz sırtları bloklara ayrılıp yeşil saha haline getirilecek ve bu sahalar sahile amut bir vaziyet a-lacaktır.
istanbul Belediyesi Boğaziçinin güzelleştirilmesi için esaslı bir inşaat programı hazırlamaktadır.
Boğaziçi, Adalar, Suadiye plânlarından sonra Yeşilköy - Bakırköy plânlarının tanzimine başlanacaktır.
Hasta Bir Kadın
Kendi Eliyle Devirdiği Lâmbadan Çıkan Yangında Diri Diri Yandı
Silivrikajpıda ufak bir yangın başlangıcından 85 yaşında bir kadın feci bir surette yanmış ve aldığı yaralardan ölmüştür.
Silivrikaprda Cam'baziye mahallesinde oturan 85 yaşındaki Halime Deringül uzun zaman-danberi yatalak bir hastadır ve vücudunu kıpırdatamayacak vaziyettedir. Evvelki gece Halime yattığı yerden birazcık kıpırdanmak istemişse de yanında duran gaz lâmbasını devirmiş ve vücu-' dündeki atalet kendisinin lâmbayı kaldırmasına müsaade etmediğinden lâmbanın alevi yerdeki 1 kilimi, yatağı ve yorganı sarmıştır. Halime üst katta yatan toru-
nuna bağırmıssa da kadının en büyük talraizliği torununun sağır olması yüzünden çığlığını ona da duyuramamasıdır. Yangın oda-nm muhtelif yerlerini sardığı bir esnada üst katta yatan torun dumandan uyanmış ve derhal koşarak ninesini odadan çıkarmıştır. Etraftan yetişenler yangını söndürmüşlerdir. Kadın derhal tedavi altına alınmışsa da yapılan bütün gayretler bu yaşlı kadını ölmekten kurtaramamıştır.
Dün Adliye doktoru Hikmet Tömer 85 yasında diri diri yanarak ölen Halimenin cesedini muayene etmiş ve defnine ruhsat vermiştir.
üsküdardakî Paraşüt Tecrübesi Tehir Edildi
İkinci paraşüt tecrübesinin yarın Usküdarda yapılması muhtemeldi. Vilâyet bu tecrübenin tarihini değiştirerek ayın on üçünde yapılmasını kararlaştırmıştır.
Diğer kazalar da hazırlıklarını yapmaktadırlar. Bundan sonra bütün kazalarda denemeler sırasile yapılacaktır.
Sandığın Altında Kalmış
Sirkecide Arabavapuru iskelesinde yük taşımakta olan hamal Haydar bir arabadan sandık kaldırırken sandık düşerek Hayadan başından yaralamıştır.
Haydar tedavi altına alınmıştır.
Talebelerin Oturdukları Medreseler
Muhtaç üniversite talebelerinin barınmalarına tahsis olunacak Fatihteki medreselerin esaslı bir surette tamirine bugünlerde başlanacaktır. Bu medreselerin tamiri 5000 liraya müteahhide ihale edilmiştir.
Müteahhit, tamiratı cn yakın bir
zamanda ikmal edecektir ve bundan
sonra da talebenin yerleştirilmesine başlanacaktır.
Üsküdar-Kadıköy Halk Tramvayları
Bir Senede 8.530.765 Yolcu Nakledildi
Üsküdar - Kadıköy Halk Tram vayları bilançosu geçen günkü heyeti umumiye toplantısında tetkik edilmiştir.
Bu vaziyet bilançosuna göre Üsküdar - Kadıköy Halk tramvaylarında 1940 yılında 1939 yılına nazaran yüzde 6,5^yolcu fazlalığı kaydedilmiştir. Ve 1940 yılında 521,810 kişi fazlasile 8,5 30,765 yolcu taşınmıştır. En fazla yolcu Kadıköy - Bostancı hattındadır. Ve taşınan yolcu miktarı 2,559,080 kişiyi bulmuştur. 4
Kadıköy - Usküdarda 2 milyon 183,641, Kadıköy - Kısıklı 1,007.944. Kadıköy - Fenerbahçe 593.795, Gazhanede 333.595. Kadıköy . Moda hattında da 580,804 kişi taşınmıştır.
1940 senesi varidatı da 474,121 lirayı bulmuştur.
Aktarma Biletler 4 Nisanda
Tramvay idaresinin, ihdas ettiği aktarma biletleri 4 nisandan itibaren satışa çrkanlacaktır.
Tramvay idaresi bu husustaki hazırlıkları ikmal etmiştir. 24 saat rmKeber olacak bu biletler hatlar arasında tatfcik edilecektir. Meselâ Fatihten Bebeğe gidecek bir yolcu alacağı bileti ancak Bebek hattında kullarulacak ve bu hatlar biletlerin üzerinde gösterilecektir.
Bîr Kalay Muhtekiri Tevkif
EdUdi
'Galatada Mahmudiye caddesinde Yani Keçecioğlu Murakabe komisyonunun tesbit ettiği fiyattan yüzde yirmi beş fazlasına 1270 kilo kalay sattığından Adliyeye ver itmiştir.
On Bin Çuval Kahve Geliyor
Verilen malûmata göre Port-saitte -bekleyen kahvelerden on bin çuvallık bir parti kahve bir haftaya kadar limanımıza gelmiş bulunacaktır. Bu kahveler Kahve İthalât Birliğinin sipariş ettiği partilerden biridir.
TAKVİM
29 MART 941 CUMARTESİ
AY: 3 . GÜN: 88 - Kasmı: 142 RUMİ: 1857 — MART: 16 HİCRÎ: 1360 — Rcblülevvel; 1
ZAVALİ EZAM
GÜNEŞ: 6,50 11,21
ÖĞLE: 13,19 5,50
İKÎNDÎ: 16,51 9,21
AKŞAM: 19,30 12,00
YATSI: 20,02 1,32
İMSAK: 5.08 9,39
GÜNDEN
GÜNE
Doktorluk
Unvanı
tina Üniversitesi HukJk Fakültesi, Amerika Cüm hurreisi Bay Roosevelt'e fahrî doktorluk unvanını vermiş. Bana kalırsa, bu doktorluk unvanını Hukuk Fakültesi değil, Tıp Fakültesi vermeli idL Çünkü basta Avrupayı eninde sonunda iyi edeceği anlaşılan Bay Roose. velt'e hukuk doktorluğundan ziyade <'tıp» doktorluğu uygun düşmektedir.
?
Haklı Bir Korku
fi ort Halifaks irat ettiği İİ=D bir nutukta tngilterenin icap ederse yirmi sene harbede-ceğinden bahsetti. Bu hiç şüphesiz, hürriyet ve demokrasi için harbeden ve bu uğurda galip gelmeğe karar vermiş olan İngilterenin azmini gösteren kat'î bir ifadedir. Fakat bu bana şu fıkrayı hatırlattı:
Adamın biri gazetede, kıyametin ne vakit kopacağına dair bir makale okuyormuş. Okuduk.
lannın hulâsasını arkadaşına anlatmış:
— Mejhur profesör Falân'a bakılırsa kıyamet on bin sene sonra kopacakmış...
— Aman azizim, kaç sene sonra dedin?
— On bin sene sonra...
— Oh, geniş bir nefes aldım.
— Neden ?
— Ben bin sene sonra anladım da, yüreğim ağzıma geldi.
Mihver de, Lort Hahfaks'ın bu yirmi senesini on sene, hattâ beş sene olarak dahi anlasa, muhakkak yüreği ağzına gelir.
Kör Kadı
N fa Vaki i C.liyor
Nafıa Vekili Ali Fuat Cebesoy ve Emniyet Müdürü Muzaffer
Akalın bugün şehrimize geliyorlar. 1 \ -o
Vıünin Tedk k,:ri-
Vali ve Belediye Reisi Doktor Lût-fi Kırdar, Şişli - Kağıthane yolu lazerinde tetkiklerde bulunmuştur. Bu yolda yapılması lâzım gelen işler hakkmda da direktifler vermiştir. Ayni zamanda yazın bu yolda toz, toprağa mâni olmak için caddenin katranlanması için alâkadarlara e-mir vermiştir.
Katranlanma ameliyesine derhal başlanacaktır.
Mâliye Vekili Geldi
Maliye Vekili Fuat Afralı, dün sabahki ekspresle Istanbula gelmiştir.
Vekil bir kaç gün îstanbulda kalarak tekrar Ankaraya dönecektir.
o
Bir Adam Arabavapurunda Otomobil Altında Kaldı
Üsküdar iskelesine yanaşmakta olan 42 numaralı arabavapuru manevra yaparken, vapur işçilerinden Usküdarda İnadiye mahallesinde Çıkmazmektep sokağında 19 numarada oturan Şükrü, vapurun içindeki Keşan 2 numaralı otobüsle kaptan kö^kü altındaki geçit arasında kalmış ve yaralanarak ümitsiz bit halde hastaneye kaldırılmıştır.
— Kimse seni itham edemez ki... O gece seni kimse görmemiş. Sen yatıyordun.. Bir şey ispat edemezler, işin anlını senden ve benden başka kimse bilmiyor, değil mi?
Frank bile bilmiyor. Dünyada bunu bilen bir sen, bir do ben var. değil mi, Maksim?. Sen ve ben...
— Evet...
— Vapurun o İçinde İken fırtınadan batmış olduğunu farzedeceklerdlr. «Kamarada iken fırtına çıkmış ve kapılar rüzgârdan kapanmış o da İçerde kalmış» diyeceklerdir. Her halde buna İhtimal vereceklerdir, değil mi?
—Bilmiyorum, yavrucuğum.. Bir soy bilmiyorum. Birdenbire telefon acı acı çalmaya başladı. Yerimden fırladım.
XX
Maksim küçük odaya pirdi ve kapıyı kapadı. Uşak gelip biraz sonra çay fincanlarını kaldırdı. Ben ayakta duruyordum, yüzümü görmesinler diye arkamı çevirmiştim.
Evde, mutbuhtu, civar mahallelerde havadis ne zaman duyulacak diye merak ediyordum. Bir havadisin duyulması için ne kadar '/aman lâzımdı? Maksimin küçük o-dadan gelen sesini duyuyordum. Beklemek pek müşküldü. Midemin çukurunda bu beklemek azabnı hissediyordum. Telefonun çalması sanki vücudumun bütün sinirlerini a-yaklundırnııstı.
Biraz evvel yerde oturuyordum, Maksimin yanında idim. Yanağım omu/unda, eü
elimde, sanki bir rüyada gibiydik. Hikâyeyi dinlerken, sanki bir gölgesi İmlşlm gibi adım adım kendisini takip etmiştim. Ben de onunla beraber Rebekayı öldürmüş, koydaki kotrayı batırmıştrm. Misls Danvers'in kapıyı vurduğunu duymuştum, bütün bunlun onunla hissetmiş, onunla üzülmüş ve ıstırap çekmiştim. Hattâ duha bile fazla ola-rak...
Yerde, halının üzerinde otururken bir dü-ziye şunu düşünüyordum, bir düzlye bir tek cümleyi bıkmadan usanmadan tekrar ediyordum:
«Rebekayı sevmiyordu, Rebekayı sevmiyordu.» '
Telefon çalınca kendime gelmiştim. Fakat İçimde yeni bir şeyler olmuştu. Kalbim ü-zuııtUsüne rağmen hafif ve serbestti. Artık Rebekadan korkmadığını! biliyordum. Ondan nefret etmiyordum. Onun fena, ahlâksız ve kötü bir kadın olduğunu bildlğimdenheri ondan nefret etmiyordum. Artık hana fenalık cdemezdL Artık küçük salona gidebilirdim, yazıhanesine oturabilir, kalemine do-
kunabilirdim. Yazısmı görebilirdim. Bunlar artık bana tesir edemezdi, nattâ odasına gidip bu sabahki gibi pencereden de sarkabilirdim. Artık içimde korku kalmamıştı. Rcbekanın üzerimdeki tesiri sis tabakası gibi dağılmıştı. Artık rüyama girmlyccek-tl, çünkü Maksim onu hiç scvmeraiştl. Ondan artık nefret etmiyordum. Cesedi bulunmuş kotrası geri gelmişti. Kotranın garip ismini hatırladım: «Geri döneceğim.»
Geri dönmüştü. Fakat ben ebediyete kadar serbesttim.
Artık Maksimle beraber olmaya, onu sev-moğe, ona sokulmağa, serbestçe İstediğimi yapmaya hakkım vardı. Artık çocuk değildim. *fj&
Artık Maksim hep ben, ben, ben demiyc-cektl, biz diyecekti. Her şeye o ve ben beraberce göğüs gerecektik. No kaptan SearI, no dalgıç, ne Frank, ne Misls Danvers, ne de Beatris, ne de gazeteleri okuyacak yabancı İnsanlar arlık bizi birbirimizden ayr-r.nnazlardı. Saadetimiz geç gelmemişti. Ben artık eskisi gibi genç ve tecrübesiz değil-
dim, sıkılganlığını geçmişti. Korkmuyordum artık... Maksim İçin mücadele etmeye hazır dım. Yalan söyllyecek, 'yalan yere yemin e-decek, herkesi aldatacak, kandıracaktan. Rebeka bizi yenememişti, Rebeka partiyi kaybetmişti.
Uşak tepsiyi alıp odadan çıktı, biraz sonra Maksim geldi. Dedi ki;
—» Telefonda emekli Albay Juliyan idi. kaptan Searrl ile görüşmüş. Yarın sabah o
da bizimle gelecek. #
— Albay Juliyan da mı gelecek, niçin?
— O bu kasabanın hâkimidir, grelraesi lâzımdır.
— Başka no dedi?
— Bu cesedin kime alt olduğunu bilip bil* m ediğimi sordu.
— Ne cevap verdin?
— Bilmiyorum, dedim. Rebekunın yalnn
olduğunu zannettiğimi söyledim.
— Başka bir şey söylemedi mi?
— Söyledi.
— Ne dedi?
— «Acaba öteki cesedi tanımakta yanılmış olabUIr misiniz?» Diye sordu?.
— Ya.. Demek şimdiden bunu sordu?
— Evet.
— Ya sen no dedin?
— Mümkündür, belki do yanılıuışımdır, dedim.
(Arkası var)
46
Gece Hayatımızdan Reportajlar
Türkçe Şarkılar Söyliyen Remanyalı Artist
«Altı„yı "Alti„ Demese İnsan Yabancı Olduğunu Anlamıgacah..
Yazan: Faruk FENİK
Harp Vaziyeti
Yazan:
İhsan BBBAN
Yugoslavya Krallığı Sabık Krallık Naibi
Kara Jorj Oğlu Prens Pat e Açık Mektup
Türkçe şarkıları söyleyen Ru men artisti Maria Tana*a
Ben her
m
üç beş kadeh
«ekccrım
Sarhoş olmam sen üzülme Şe-
keerim
Salon alkıştan inliyor...
Bis, bis, bis sesleri perdenin arkasında kaybolan artisti tekrar sahneye çıkarmak için birbirlerile yan? e-diyorlar.
Bu alkışları. Maksimde Safiye, Kristalde Muallâ için zannetmeyiniz: Onları alkışlamak için elimizde bol bol fırsat var. Onları her zaman alkışüyabiliriz.
Bu alkımlar bu .aksana, beş on gün için şehrimize gelmiş bulunan Rumen revüsünün meşhur muganniyesi, Bükreş radyosunun baş şarkıcısı Ma ria Tanosa içindir.
Onu bize şöyle takdim etmişlerdi:
Maria Tanosa...
cRevlimtlzUn en kıymetli artisti. O sahneye çıkıp şarkı söylediği zaman tiyatronun patronu bir köşeye çekilip için için ağlar. Fakat ağlayışını sakın Marianın sesi dokunduğu için sanmayınız. O, kesesinden artistin çantasına akan paraların suyunu çekişini hissettiği için ağlar.
Evlerindeki radyolarının düğmesini çevirip tatlı bir Rumen dilile bir kızın <Burası Bükreş radyosu, burası Bükreş radyosuv dedikten sonra ince bir sesin Rumen halk şarkılarını okuyuşunu dinleyenler, onun kim olduğunu pek âlâ bilirler. Tanımaya ne hacet var? Diyeceksiniz. Fakat, hayır!... O sizin bildiğiniz Maria TUrkiyede kaldığı bu kısa müddet içinde çok değişti. Onu tanıyamıya-
caksımz!...
Onu ben size, Türk şarkılarının âşıkr, Türk müziğinin hayranı ve nl hayet Türk şarkıcılarına örnek olabilecek bir jest üstadı diye takdim edeceğim.
Klâsik şarkı okuma tarzının yıkıl dığını ben burada gördüm. Mikrofo-nr önünde elindeki mendili evirip çevirip bir put gibi şarkı okumanın insanı sarmıyacagmı ben burada his
settim.
Maria Tanosa, Maria Tanosa... j Perde açıldı. Esmer, yeşil gözlü, şen ve şakrak Maria tekrar sahnede göründü.
Hocası udi Şevketle göz göze geldiler... Bir işaret....
Kucakladığı mikrofonlara üzerine
yatarak okumaya başladı.
Şahane gözler şahane...
ıi'i im¦(< yoktur bahane...
Ey Türk müziği, ey Türk şarkısı, Türkçe olarak anne, baba demesini bilmeyen bir ecnebinin ağzından bile çıksan ne kadar gzüelsin...
Şarkı bitmişti. Hafif bir tebessüm ve bir daha...
Kmlnenı Emine çakır I m,m.....
Gözlerinin altı çukur Knılnem.
Numaralar sona ermişti. Yolunu
bekledim. Her halde konuşur. Kim bilir ne enteresan kadın? Bilmediği bir dille bütün aksanları becerip, her kelimeye, o kelimenin kaldırabileceği tonu verebiliyor, dedim.
İşte tam o sırada sahnenin arka kapısında gözüktü. Selâmlaştık... Tebrik ettikten sonra sordum, anlatmaya başladı.
— Türkçe şarkılara bayılıyorum. Onda bütün Balkan müziğinde hisse dilen melodi, kaynak halinde... Eski Türk halk şarkıları armonisi bugün
Balkan müzigenlere armonisini teşkil etmektedir.
Eskiden beri radyomda dinlediğim Türk şarkılarını, bilhassa eski halk şarkılarını, halktan dinlemesini ne kadar isterdim...
Türk halk şarkılarım ne kadar çok sevdiğimi size sununla ispat edebilirim.
Memleketimde her fırsat buM lUta Dobrucaya gider. Bilhassa Balçık kasabasındaki Türklerin şarkıların; dinlerdim...
Zaman oldu ki bu şarkıları onlarla birlikte derhal okuyabildim.
Bütün köy şarkılarına bayılırım. Her köylü bir şairdir, en büyük şairler, en büyük kompozitolar bile onların ne bestelerine ve ne de güftelerine erişemezler.
100 - 150 senelik eski Rumen halk şarkılarını arar bulur ve onları radyoda okurdum. Istanbulda da böyle şeyler aradım.
— Bizim şarkıcılardan kimseyi dinlediniz mi? Dedim.
— Evdt, dedi. Birkaçını dinledim. Safiye, Muallâ gibi... Türkiyeyc ilk defa geliyorum. Çok güzel memleketiniz var. İnsan burada şarkı söylemeden durabilir mi?
— Türkçe bilmiyor musunuz? Dedim.
— Maalesef hayır, dedi. Eğer Türk çe bilseydim...
Evet, eğer bu kadın Türkçe bilsey di....
— Şarkıya ne zamandan beri baş ladiniz ?.
— Kendi kendimi bildiğim zaman dan beri şarkıya merakım var. Ev-vclcedc işaret ettiğim gibi köy ve halk şarkılarına hayranım. Kunaer-vatuvara gitmedim. Evvelce zevk için söylerdim. Fakat işte gördüğünüz gibi bir gün talih beni böyle sah nede de okumaya şevketti.
— Bu talie teşekkür edelim dedim. Yoksa biz musiki severler, sizin sesinizi nereden işitip, nereden dinleyebilirdik?
Gülümsedi. Teveccühünüz, dedi.
Ne mütevazi kadın...
Ve işte tam o sırada yanımıza gelen Maria'nın Türkiyedeki hocası ildi Şevket söze karıştı.
— Harikulade kabiliyeti var. TUrkiyede bir ay kalsa bütün şarkıları öğretebileceğim! sanıyorum.
Zozo Dalmasada TUrkçcyl ben öğretmiştim. Mariaya'da öğretmek bana nasip oldu. Benim gibi musikiye âşık bir adam İçin bundan daha büyük bir zevk olabilir mi?
— Eski meraklılardansınız Bay Şevket dedim. Fakat bence, mükafatını işte şimdi gördünüz.
— Evet, dedi. 9 yaşında babamdan gizli olarak yorgan altında ut çalardım. Sonra bazı zamanlar nankör meslek diyeceğim geldiği do oldu. Fakat artık bu şerefe do nail olduktan sonra mesleğe bir daha nankör dememeğe söz verdim.
Dil bilmediğim için çok iyi anlaşamıyoruz. Fakat buna rağmen, çok hassas Jestlerle, notalarla ve hattâ yazıyla her şeyi anlatabiliyorum...
İşte çalışmalarımın semerelerini siz de gördünüz.
Vakit bir hayli İlerlemişti... Beynelmilel Amerika fuarının Rumen pavyonunda Rumen şarkıları söyleyip günlerce Amerikan alkışı toplı-yan meşhur artistten müsaade Isti-yerek ayrıldım....
Doğu Afrîfcada:
Erltrede Keren ve Hateyifltan-da Harar şehirleri İngiliz kuvvetleri tarafmdan zaptedllnılştlr. Cibuti - Adlmbaba demiryolu kesilmek toercdlr. Erltrcdekl İtalyan kuvvetleri Asmara - Mosav-va'ya ve Habcjtstandaki İtalyan ırdusu da Adl»*babaya doğru çekiliyorlar. Musavva limanı Kızıl denizdedir. Buraya çekilen ttal-yi nlar ancak Hlndlstana esir nakleden İngiliz gemilerini bulabileceklerdir. A «Mm babaya çekilen 1-talyaa ordusu da ayni akıbete uğrayacaktır.
General Yaverin Doğu Afrlka-ya alt harekât plânı sevkulceyşi m bada tamamlanmış, ancak tabiye sahasındaki neticelerini topla-n:&k işi kalmıştır. Bu vazifeyi de far cihetten gün geçtikçe blrlbl-ıine yanaşan İngiliz taarruz kollan lâyıklle başarmaktadır.
italyan onlusun» artık Adisa-
baba yaylasında kale nizamı alarak son bir müdafaa yapmak kalıyor. Eğer İtalyan başkumandanı böyle bir teşebbüste bulunursa, hiç olmazsa şerefli bir mağlûbiyet kazanmış olur.
Balkanlarda:
Yugoslavyada saray, hükümet, ordu ve millet vatanı korumak ae-mlle elele verdi. Cenuba sarkmak istlyen Alman ordusunun sağ yanında 2,5 milyonluk büyük yürekli Yugoslav ordusu bulunmaktadır. Geri muvasalası Tunaya İnhisar eden ve sağ yanı tehdide maruz kalan Alman ordusu İçin
bu hiç te arzu etmediği bir şeydir.
Yugoslav ordusunun hazer talim ve terbiyesinde esas, mihaniki disiplin değil, ananedir. Yugoslavyalı, Yugoslav milleti hayatı İçin şerefi İçin, harbi ekmek ve su kadar hizamla bilir ve bu gaye İle yaşar. Yugoslavya, Balkanların mukadderatı İçin kendine düşen büyük vazifeyi kahramanca yapacaktır.
Amerika Tezgâhları
İngiltere Emrinde
Novyork, 28 (A.A.) — Askerî mütehassısların mütalâasına göre, A-
merlka tezgâhlarının tamirat için îngilterenin emrine verilmesi büyük Britanya Atlantik muharebesinde büyük bir askeri rüçhan temin eylemektedir. Amerlku tezgâhlarının tamirat hususundaki kolaylıkları sayesinde inşaat programının tahakkuku hiçbir veçhile gecikmiyeceginden ba?ka İngiliz tezgâhlarına dönmek için icap edecek 4500 kilometrelik bir mesafe ile bu mesafeyi katetmek için yakılacak mayi mahruk tasarruf edilerek kafile sisteminin tesiri arttırılacaktır.
Bu satırları okuduktan aonra, gözlerimi, her santimetre murabba* üzer inde bmbir tahtakurusu- ezilmiş dubarlara daldırarak derin bir düşünceye d*aldım. Satırları öyle bı* ekkkatre okumuşum ki daJan çözlerim duvarda da onları görür gibi oluyordu. Vehmim sanki bir «nema makiYıesi, gözferim sanki bu malkinenin objektifi.
Yağmur kapıyı kamçıhyor, pencerenin camları, ayna ile güneşi oynatan bir muzip gibi, çakan şimşekleri, arasira gözlerime vuruyor ve gökgürlüyordu.
«— Müthiş bir hüküm... -diye mırıldandığımı hatırlıyorum-Bu karar, asla bir fantezi olamaz. Yüfcde doksan bir ihtimalle, belki, inlfaz gecikebilir. Fakat bu hüküm muttbaka infaz edfrir.
Vc büyük bîr heyecanla gazetenin ilk sayfasına, tarihine baktım:
15 eylûi 1934.
Sonra gözlerimi, her mahpus gibi benim dc başucumda asılı duran takvime çevirdim:
Dünya, 1934 senesi eylülünün 27 inci gecesini yaşayordu.
Yazan:
Nizamettln Nazif
Sabah...
Her sabah, münevver mahkûmlardan üç beşi beni ziyarete gelmek itiyadında idiler. Kahvelerimizi içerken gazetelere de göz gezdirir, yeni zabıta vak'a-larının kahramanlarını öğrendikten vc bir umumî aftan bahsedilmediğini teessürle bir daha anladıktan sonra politika dedikodularına girişindik.
O sabah kapımı ilk vuran, her zamanki gibi, taliin hakikaten gadrına uğramış bir münevverdi:
Kâmil. Bir eski büyük memur...
Arkasından gelen mahkûmlardan, biri beıber Yaşandı: Bir hemşeri. Diğeri sabık Ağırceza reislerinden biri ve dördüncüsü meşhur kasa sanatkârı eski mektep arkadaşım Fantoma A ı > rimel.
Sabık Ağırceza reisi bir rivayete göre Gikcü. bir rivayete, göre Lâzdı. Elinde tuttuğu <rCül.t.huriyet> i sai'lıyarak ve altın dişlerini göstere göstere gülümseyerek sordu:
— Ne olayi dersin? Bu gidiş
gelişten murâd sizce nedür?
İşaret ettiği yere baktım. Büyücek puntolarla gazete, Majeste Kral Aleksandr'ın Parise seyahat etmek üzere olduğunu haber veriyordu. Geceyi bana uykusuz geçirten endişelerin te. siri altında bulunduğum için şu sözler dudaklarımdan dökülü-verdi:
— Bir büyük adam ölüme gidiyor.
— Deme canimi... - diye bağırdı Fantoma- Ölüme gitmiyor ama, herhalde bu memleket bir tehlikeye gidiyor ki bu Kral bu kadar çok çalışıyor.
Kâmil, çok ztfki ve temkinli bir adamda
— Dünya buhranı başladı başlayalı, her deVİet reisinden ç.ok Kral Alckuandrın rahatı kaç tı. -dedi- Yugoslavya halkı müte cani» değildir. Muhtelif millî topluiukllar birbirlerine pamuk ipliği ile bağlanmıştır. Bir çok
Prem Pol
gizli komitalar, Umumi Harp t-onundan beri bu ipliği koparmağa savaşmaktadırlar. İktisadî 'buhran halkan refahını tahrip ettikçe sahayı bunlar kazanmaktadırlar. Fransız siyasisi Bartu-nun Küçük İtilâf payitahtlarına yaptığı son ziyareUe bu seyahatin ugisi aşikâr. Bakaanıza a-ı m .ar. Kralın, Marsüyada Fran sa namına Bartu tarafından se-lâmianacağını da bildiriyorlar.
Oniarı dinledikten sonra kahvemi içtim ve onlar verdiğim sigaraları tellendirmeğe başlarlarken;
—r Dostlarım... -dedim. Bu Kral öiüme gidiyor deyişinin bir sebebi vardı.
Ve, geceki vak'ayı, kediyi, korkumu, fırtınayı, gazeteyi, o-kuduğum yazıyı uzun uzun anlattım.
— Korkun beyhude... -dedi reis- Bu bir masal. Komita ida. ma mahkûm ederse ne olur? Makedonyalıların, Hırvatların Komitacıları varsa Yugoslavya ile Fransanın da polisleri, emniyet memurları vardır. Korkma sen... Fransa hükümeti de, Yugoslav hükümeti de kâfi derecede tertibat almışlardır. Böyle şey mi olur?
Fanboma başını salladı;
— Oîmamak lâzırn, gelir reis bey ama... Şu hapiaaneye bak bir kere... Polis nekadar zeki ve dikkatli olursa olsun cürümlerin vukuuna mâni olamaz. Eğer senin hakkın olsaydı memlekette adliyeye ihtiyaç kalmazdı. Zabıtanın dikkati her şeyi hallederdi.
Bunun üzerine ben;
— Bir makale yazmak ve Krala bu seyahaıtinden vazgeçmesini tavsive etmek istiyorum.
Diyecek oldum. Reis kahkahayı bastı:
— Büyük cür'ct! Dinlen- mi
seni?
— Milyarda bir ihtimal olsa yine bir insanî vazife görmüş o-lurum.
Kâmil müdahale etti:
— Yazsın. Ummadığın tas baş vurur.
Bunun üzerine oturup uzun bir makate yazdım, iyi hatırlarım, Milliyet gazetesine gönderdiğim bu makale şu satırlarla bitiyordu:
«Majeste Kral Aleksandr'a
Kim Kimle Evlenme
Bdyan Sabahat Azılı
28 yalımladır. Fakir bir kızdır. İlk mektepten mezundur. Anası, balıaM olmuş, atılmasının yunındu büyümüştür, l'fak tefek aşk maceraları geçirmiştir! Tabla Mlmiye kadar ev İnleri becerir, Atılgan, kavgacı, hiçbir şeyin altında Ualmıynn bir buyu vardır.
Bay Hasîp Malcan
46 yaşındadır. Komisyon vc taahhüt İş ler ile meşguldür. Bir kaç şirketin hissedarıdır. Bir cok gayri menkulü ve yüz hin llrudaıı biraz fazla da para«ı vardır. Gayet hasistir. Kimseye metelik koklatmaz. IIIç evlenmemiştir. Mal ve paru aşkrndun başka aşk tutmamıştır.
buy seyahatten vazgeçmelerini tavsiye ederim. Eğer Makedonya ve Hırvat komitacıları ittifakının kurşunu Dutbrovnik'te gemiye binerken kendilerini bulmazsa bu katil kurcun, Marstl-yaya ayak baktıkları anda kendilerine mutlaka isabet edecektir, t
Makaleyi bitirdikten sonra mahpus dokularıma vermiştim. Çünkü vakit geç olduğu için, o gün gazeteyo gönderememiştim. Bütün gece, koğuştan koğuşa dolaçtırıhnı§. Hapiaanedeki 960 mahkûmun hemen her>si, ertesi gün beni tebrik ettiler:
— isabet etmişsiniz. Aman bunu neşrettiriniz -dediler- Yazık... Balkanları birleştirmeğe çalışan Atatürk'ün bu büyük vardfmclsmı kı^rta(ralkm. Bal-1 anları bulaştırmak isteyenler, bi* Türk'lerle birleşiyor diye de onu öldürmeği düşünmüş olabilirler.
Size temin ederim fehâmet-meab, ben o dakikaya kadar hâdiseyi bu son cümledeki vazıh
sebebe dayayamamıştım. İfltan-bul hapisanesindc, hayattan u-zak, ceza günlicrini saymaktan ba$ka bir şey düşünmez sandığım insanların bu sözlerine dikkat ediniz fehâmetlmeab... Türk milletinin ulaştığı siyasî şuurun derecesini ölçmek için bundan hassas bir mikyas bulunamaz.
Makaleyi bir gardiyanla Milliyet gazetesine gönderdim. Ertesi gün heyecanla <*azeteyi aratanlarımız çok oldu. Makale yoktu.
— Beriki, dün dizilemedL Bu. gün dizdirirler, yarın çıkar...
Dedim. Fakat ertesi gün de hapisanede Milliyet gazetesini kapışanlar, bir gün evvelki hayal kırıklığına ugradilar.
Bunun üzerine Hapîsane müdürü Bahaya ıjıüracaat ederek gazeteye fceüefon etmek müsaadesini aldım. O tarihte Miüiyet müessesesi umumi müdürlüğü mevkiini işgal
eden sevimli mealiekdaşım, şimdi saylav, Ahmet Şükrü Esmerin ses» telefonda yarı müstehzi, yan ciddî bana şu cevabı vermez mi?
— Azizim... Bayie brr kehânetin neşredil ©bileceğini nasıl tahmin edebiliyorsun?
— O halde.- -dedim- Size Kralın Mareilyada katledilelbile-ceğini kat'î surette söyleyebilirim.
Ahmet Şükrü Esmer cevap vermedi. Telefon kapanmıştı. Meyus bir halde odama döndüğüm zaman takvime baktım:
Eylülün son günü bitmek üze. re idi.
Sizi, şerefimle temin ederim fehâmetmealb... Şu mahpuslaı pek iyi insanlardır. Tam üç gün sonra idi. Yine Miftiyet için hazırlamakta dlduğum «Katran Kazanı» adlı romanla o gece fazla uğraçitrg;ım için geç yatmıştım. Sabahın sekizinde, uykumun en derin ve tatlı ânmda sdksen yüz ağızdan çıkan naraları duyarak uyandım. Kapım a-çıtmış, ellerindeki gazeteleri sallayanlardan mürekkep bir kalabalıktan kulakları sağır ede. cek bir şiddetle şöyle haykırışlar çtkryordu:
— Ne dediyse oldu!
— Falcı mısın be mübarek?
— Nenfin falcısı ulan? Peygamber behl
— Yaşşa Nizam!
Bir de ne göreyim? Hakikaten ne dediıysem çıkmamış mı fehâmetmealb? Sizi temin ederim... öırrrümfde ilk d'efa, bir iddiamın doğru çfkışı karşısında sevinmedim. Keşke doğm çıkmasaydı! Keşke bir gün sonra, «Milliyet» in tahrir müdürü olan aziz arkadaşım Etern İzzet Benice, sevimli meslekdu-şrm Ahmet Şükrü Esmerin hatasını bana unutturmak h m yazflmışa benzeyen bir mektup göndererek «işjbu siyasî isabeti itiraf etmek het dürüst insanın vazifesidir*» deyenve»eydi ve hattâ neşredilmemiş olan o makalenin yazı ücretini göndermek dikkatini de göstenmeseydi!
İstadbul hapisanesinde, 934 yıh eylülünü geçirmiş olan 960 Türk iye va t a nd aşnun um um i tasvibi üe vazmış ve yine onların teşviki ile bir gazeteye göndermiş olduğum bu makale, acaba nesredflmiş olsaydı, Türkiyedeki Yugoslav sefameti bunu Belgrabtaki Hariciye Nezaretine bildirir miydi?
Binde bir bir ihtimaldi bu. Acaba Betgrada bu «dikkat!»
narası uln:wvHı Kral Afeflrtan-
SİYASÎ İCMAL
Yugoslavya Ve Harp
Yazan: L B.
ugoslavyada Kral Petro u idareyi eline aldı. Saray hükümet, ordu ve m.Jİet elel* verdi. Yugoslavyanın mucizeye benzeyen bu hareketi, Almanya anın Balkanlarda güttüğü nüfuz siyasetine karşı filî bir protestodur. Yugoslavya bitaraf kalacak ve görünüşe göre hiç bir şartla üçüzlü anlaşmayı kabul etmiyecek, icap ederse Yugoslav vatanı için harbedecektn.
Vaziyetin ilerideki inkişaflarını beklemek lazım gelmeler* beraber Yugoslavya, ordubozanlık etmemiştir denilebilir. Bu itibarla medeni dünyanın hak ve adalete dayanan istikbali için, Yugoslavyanın hareketi takdirle karşılanmaca layıktır.; Şerefle ölmekten korkmayan | milletler, daima yaşamağa ve' sayılmağa hak kazanırlar.
Acaba /\ıınanyaf Yugoslavya ya taarruz edecek mi? Po-lonyaya taarruzdan sonra harp, Bay (JHıtler) in ummadığı şekilde dalbudak satmış, Okyanusları aşarak Amerıkaya kadar genişlemiştir. Şimdi Almanya; Yugoslavyaya taarruz ederse, Balkanlar Almanyanın daha ço. buk sarsılmasına sebebiyet vere* bilir.
Balkanlar tekin değildir; Alman ordusu burada yeni ve umulmaz tehlikelerle karşılaşabilir. Harp, siyasetin devamıdır derler. Eğer Almanya Balkanları - eğer böyle bîr fikir besliyorsa - istilâ fikrinden vazgeçmezse, Yugoslavyaya taarruzu göze alacak; fakat sonunda sarsılacaktır.
Yugoslav hareketi, Alman nüfuz siyasetine baskın tarzında indirilmiş bir darbedir. Yugoslavya zaman kazanarak ta mam i-le hazırlanmış, icabında harbet-mek üzere yerleşmiştir. Almanya, Yugoslavya ile harbetmeyi göze alamazsa, cenuba sarkmak için hiç olmazsa bitaraf kalmasını temine çalışacaktır. Bu itibarla Balkan meselesi hâlâ ay-dınlanmamıştır. Fakat şu var, ki
Alınan ordusu Kavala ve Selâ-nikten daha cenuba doğru inmeyi şimdilik göze alnu ya çaktır.
Yugoslavya, bu seri hareketi-le kendisini kurtarmış, ayni zamanda Balkanlarda Yunan ve İngiliz vaziyetinin düzelmesine de yardım etmiştir. Hulâsa olarak, Almanya, bir çıkmazın içine girmeğe başlamıştır.
B. M. Meclisi
Toplantısı
Ankara, 28 (A.A.) — B. M. M. bu-, gün Doktor Mazhar Germenin baş-| kanlığında toplanmış ve celsenin a-; çılmasını takiben Bursa vilâyeti iskân işlerinde kullanılmakta iken vekâlet emrine alınan İsmail Hakkı hakkında Şûrayı devletçe ittihaz olu nan nıukarrerata ait Adliye ve Bütçe encümenleri mazbatalarını kabul etmiş ve 1932 senesinden itibaren Tıp fakültesinden neşet edecek doktorların mecburî hizmetlerinin lâg> vı ve leyli tıp talebe yurduna alman tıp talebesinin tâbi olacağı mecburiyetler hakkındaki kanuna ek kanun lâyihasile Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti teşkilâtı ve memurin kanununun 53 üncü maddesinin değiştirilmesine ait kanun lâythasmm birinci müzakerelerini yapmış ve pazartesi günü toplanmak üzere içtimaa nihayet verilmiştir.
dr, cmucibince amel eylenvek>
bter m ivdi?
Mflyarda bir bir ihtimaldi bu
da...
Acaba o zaman kendisini Marsilyada bulamtyan kurşun başka bir yerde arayıp bulamı-yacak nvFydS?
Belki bulamazdı diyebilirini... Hiç. olmazsa onda bir bir ihtimalle. Zfra Marsilya polisi gibi aptal ve Fransa Genci Emniyet1 kadar lâkayd bir zabıta hiç biı yerde bulunamaz.
Evet bu mes'ut ihtimaller va-ıritti ve bu ihtimallerden birinin tahakkuku BaJkandarın talii üzerinde pek müessir bir rol oyna-|
yabilirdi.
İste bu» benim 24 yıl'Iık nc$-j riyat hayatımın bir büyük ve unutulmaz talisizliğidir fehâ-ımetmeab... Bundan müteessirini. Hâlâ müteessirini, her zaman müteessir olacağım. Fakat tacizliklerin her zaman elemli neticder verdiği de iddia edilemez. Bunun bir misalini de size, ı müsaadenizle, yarın bilcKrmeğe
çal-şacağım fehâmetmeab...
(Devımıı var^
VATAN
29.3 -941
Ankara Radyosunda Çocuk Saatleri
Geçen günü bir gazetede okudum, Ankara radyocumun çocuk saatleri çok biıyttk muvaffakiyet kay.;»- imv t<m tane tebrik mektubu almışlar. Ne şaşılacak şey! Çocuk saatleri benhn bil<îl£imdcn-berl yapılıyor. Şimdiye kadar kimsenin «Aman su Ankara radyosunun çocuk saati ne güzel» dediğini İHİtmedlm.
Her hafta ayni şey, yapmacık sözler, masallar, şarkılar. Başka yapacak şey mi yok? Bunları bü-
yükler bile dinlemiyor. Bir küçük kardeşim var. Alh yadında. Bu yaşta bir çocııfcun «Çocuk saatine» alâka göstermesi lazım gelmez mi? Ne gezer efendim! Çocuk Şük rü Esmeri, Burhan Belgeyi dlnll-yorda. Çocuk sautlne zerre kadar aliii.ii göstermiyor. Bu saati, bu işin ehli olan ellere bıraksak ta çocuklarımızın bu İhtiyacını temin
etmiş olsak iyi olmaz mı?
CEMİL BAL
"KADIN SIRRI,,
Yazan Mahmut Attiîâ AYKJT
«Halefinin en büyük (muamması kadındır». Diyen filozofun sözüne gel de inanma.. Evet öyle bir muamma ki; haHedebilene aşkolsun. Onu nelere ve kimlere oenzetmemişlerdir ki.. Bu sözler de mübalâğa mı var? Hayır.. Bühtan mı ediyorlar? Haşa.. He. le benim gibi uçan bir çapkının; ömrü günü onların arasında geçmiş asrî 'bir «Fantoma» da bu .ş-te pes derse siz onun bu sözüne bir balmumu yapıştırın. Fransızların «Her iste bir kadın parmağı vardır». darbımesellerrini de yabana atmayın...
Kadınlar âleminde sükse yapmış bir delikanlıyım. Bu sözümden bir temeddünnefis çıkartmayın. Kendimi hiç de methetmesini bilmem. Yalnız arkadaşlarım da çok defa bana sorarlar;
— Kâzım sende tavşan tüyü var <*aliba,. Keşke olmaz olaydı. Zaten bu yürümesini beceromiyen acaip mahlûku hiç sevmem. Nflıa yet meşhur uğursuzluğunu bir kere daha tecrübe ettim. Kim derdi ki; nihayet şu hırsız delikanlı da ceza evinin daracık bir köşesinde iki elini şakağına dayayıp arpacı kuşu Hbi acı, acı dügiine-cefk.. Ceza evinde işin ne diyeceksiniz. Şüphesiz ki âciz; şu dört duvar arasına terki dünyalar gibi canından bezmiş olarak gelip oturmamıştır. Karımın ihanetine uğradım. Evet yanlış anlatmayınız kârtmm ihanetine.. Koynuna her gece ^-irdiğim, başımı her akşam bir yastığa koyduğum iyi gün Ierimde olduğu gibi kötü günlerimde de arkadaşım olacağını sandığım ebedî hayat yoldaşımın ihanetine uğradrm. Ne hazin bir akıbet değil mi? îtiraf ederim ki asıl teessürümün sebebi de işte budur. Naciye isminde kötü bir kadınla tanışıyordum. Faziletimin şahlandığı bir zamana tesadüf etti. Çamura1 düşmüş genç kadının elinden tutup onu hayata ve yuva saadetine eriştirdim. O, alıştığı hayatı aramıyordu. Ben ha-
yatımcLn memnundum. Bir gün onu eve geldiğim zaman evde bulamadım. Canım sıkılimadı değil fakat nihayet düşündüm ki bir sokak kedisi sade benim malım değildir. Ve aramadım., ü günlerde attı sene evvel seviştiğim Sevkrve ile bir gün Sirkecide garda buluştuk. O bir yerde memur imiş evlenmemiş teklifimi reddetmedi. Ve ben ikinci defa evime döndüm. Bir gün elimden bir kaza çıktı. Bu zararsız bir kaza idi. Fakat, benden kuşkulanan karım gizlice ihbar ederek beni j ele verdirdi. Benim için öldüğünü, bayıldığını söyliyen hayatından askı bende duyduğunu ve gözünden bile beni kıskandığını söyliyen karım bana bu kötülüğü etti.
Benimle beraber ağladı, sızladı. Bensiz vasıyamryacağTm ölümün kendisi için en ta tir bir arzu olduğunu, jyöz yaşlarüe teyid ede rek söyledi. Ve sonra bir gün bana avukatını -göndererek;
— Onun nikâhı altında yaşı-I ^-amıyacağım. Beni serbest bırak sın dedi. Bu talebini doğru buldum ye itiraz etmeden arzusunu yerine getirdim. Sonra anladım ki yeni âşskı ile yeni bir hayat sürüyormuş. Ve öğrendim ki bana o kazayı işleten ve beni ele veren de karım imiş...
Bugün çok tuhaf bir şey oldu. Mahpusların ziyaret günü idi. Ta nrmadığrm bir adam yanıma yaklaştı. Beni bir kenara çekti. Ben avukatım dedi. Ve cebinden bir zarf çıkartıp bana uzattı. Bu zarfın içersinden ne ç»ktı? Tahmin e. demezsiniz. Karsmdan bir af mek rubu mu? Hayrr... Kötü kadınım Naciyenin bir resmi ve içinde bü tün bir elli liralık. Evet elli liralık.. Ve altında bir satır yazı:
Kâzım sevgilim. Senin için yanşıyorum...
Gelin de bu muammayı siz halledin.. Ben pes dedim1.
Mahmut Attilâ AYKUT
BUGÜN
Sinemasında
BÜYÜK REJİSÖR ERNST LUBÎTSCH'in JAMES STEWART ve FRANKı MORGAN tarafından temsil edilen
AŞK İLÂNLARI
Nefîs Bir Komedi 'Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine.1
ilkbaharın bütün zarafetlerini mezcetmiş olan
DEANNA DURBİN
Çevirdiği bütün filmlerinden daha cazip ve daha nermin olarak Ho-
livud Yıldızlarının güzellik kraliçesi:
KAY FRANCİS
ile beraber kısmen Havayda, Nevyork Metropolitan operasının iş-
tirakile çevirdikleri
BAHAR MELEĞİ
¦ ı 1
T
Millî Küme Maçları Yarın Başlıyor
Istanbulda; Galatasaray,Fener
Bahçe İle Beşiktaş da Istanbulsporla Karşılaşacak
Haftanın filmlerinden: (Aşk İlanları) filminde Margaret Sullivan ve James Stevvart
Clark Gable
e e
Gelen
Mektuplar
Mektupları Artistin
Kâtibi
Okuyan amanda
Kar
ısı
dır
<M Hayalimde yaşattığım erkek tipinin timsalisiniz..»
ötedenberi hasretini çektiğim saadeti sizin yanınızda bulacağıma imanım var..»
Ve hepsinin sonunda da bir randevu ricası..
Her gün bu ve buna benzer binlerce mektup alıyor. Hele son çevirdiği «Rüzgâr kimi geçti» filmin den sonra bu mektupların sayısı büsbütün arttı. Her mektup diğerinden daha içli, daha ateşli, fakat hepsinde de ayni unutkanlık göze çarpıyor: Karısının mevcudiyeti. Hepsi de Clark Gable'in evli olduğunun hiç farkında değilk-
İşin asıl tuhaf tarafı bu mektup lan açıp okuyan tasnif eden Clark Gable'in ayni zamanda da sekreteri olan karışıdır. Her birinin ifade tarzı başkadır: Saygı taşıyanı: «Sizi seviyorum müsyü.. Sana-tinizin hayranıyım..» Faciaya ka-
çanı: <Sizi ölesiye., öldüresiye seviyorum..»
Yalvaranı: «No olurdu sizi bir kerecik, bir saniyecik görebilseydim..»
Küstahlığa varanı: «Size hayranım aziz Clark'rm; fakat bir şey anlıyamıyorum siz ki bu kadar zevkli, bu kadar zekisiniz, niçin o çirkin ihtiyar kadınla evlendiniz ?..» (Halbuki Madam Clark Gable kocasından yalnız bir iki yaş büyüktür..)
Evet bütün mektupların ifade tarzları ayrı ayrı da fakat hepsi ayni mânâyı ifade eder ayni neticeye varır: «Sizi seviyorum Müsyü Gable!-..
Karısı bu mektupları okur da kocasını kıskanmaz mı?.
İşte biz de bunu merak etmiştik, bizim merakımızı şu sözleri ile tat min etti:
i Herkes, bütün kadınlar, Clark-le evlenmeyi, saadetin zirvesine u-
laşmak telâkki etmekte müttefiktirler. Kimisi, bunu böylece söyler, kimisi yazar, söyleyip yazamryan-lar da hiç olmazsa akıllarından ge çirir. Onların uzaktan hasretini çektiği bu saadete ben varmış, o-nunla evlenmişim, niçin mânâsız kıskançlıklarla hem kendimi, hem de onu üzeyim; bugün, elli milyon kadın benim yerimde olmak için can atıyor. Bu mevkiimin kıymetini göstermez mi?. Hem, mesleği münasebetile ne kadar kadınların hoşuna giderse o kadar muvaffak! yetinin artacağını takdir ederim.»
tşte Madam Clark Gable'in felsefesi. O, bu düşünüşü ile bütün Holleyvudda nam almıştır. Herkes böyle makul düşünseydi birçok geçimsizliklerin önü alınmış olurdu. Zaten Holleyvudda «kıskançlık"» ke limesini lûgattan silmiyenlerin bir-birlerile geçinebilmelerine imkân yoktur.
Şayanı hayret filminde
Bulutta SÜMER Sinemasında
Muzafferane bir muvaffakiyet kazanıyorlar. Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine.
68 Yaşında Bîr Adamdan Zorla Yol Parası Almak İstemişleri
Beşiktaş Valideçeşmesi 6 numarada oturan 68 yaşında Eşref adında birisinden yol vergisi a-lıniTiak istenmiş hattâ vermek istemeyince hakkında kanunî muamele yapılmak yoluna da gidil-
İmiktir.
Hâdise Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdara aksedince derbal Belediye Hesap İşleri müdürüne bu yanlış hareketin tashih emri verilmiştir. Yapılan tetkik neticesinde bu hatanın mahalle mümessili tarafından yapıldığı anlaşılmış ve vaziyet düzeltilmiştik -V
Başlıbaşına bir tarfh yaratan.. Denizlerde eşsiz bir saltanat kuran... Düşmanları yıldırım gibi sarsan... Esrarı bir güneş gibi nurlandır
an
ON DR A UYUMUYOR
Bugün LALE Sinemasında
Cephe gerisinde çarpman iki kuvvetin mücadelesini... Cesaretin zaferini.. Aşkın kudretini yaşatan bugünün hakiki filmi. Fevkalâde ilâve: «Türkçe» Britiş Paramunt Jurnalda:
- İngiliz kuvvetleri Yunanistanda.
- Şimaranm işgali.
- İstihkâm taburunun faaliyeti.
KÜÇÜK SİNEMA HAVADİSLERİ
t — «Rumca» Yunan Jurnalin da:
A — Arnavutlukta ileri harekât.
B — Akdenizde son mühim donanma harbi. C — Afrika muharebeleri.
(Bugün saat 1 de tenzilâtlı matine»
Marian Davies, Jean Gravford, Jean Parker, Jcanctte Mac Donald tanınmış birer artist olmazdan evvel kabarede Chorus Gril idiler. Frederlc Marst büyük bir mağazanın canlr mankeni idi. Vinceut Pri-ce itfaiye neferi idi. Bir gün iş başında iken meşhur sahne vazn Ro-bert Z. Lconard'm nazarı dikkatini çekmiş ve böylece sinemaya intisap etmiştir. Ellen Drev bir pasta-
hanede satıcı imiş.. Pasta ve şeker satarken beğenilmiş.
Levis Stone hukuk tahsil etmiş. Talih onu sinemaya sevketmiş. Hiç olmazsa beyaz perdede hakikî mes
leği yapayım diye cHâkim Hardy* isminde bir seri filmler çevirmiş ve orada hâkim rolünü yapmıştır.
?
Loretta Young küçücükken film çevirmeğe başlamıştır. İlk defa Mae Murray'm filimlerinde çocuk rolleri yapmıştır. Mae Murray onu kendisine manevi evlât yapmıştı.
?
Rochelle Husson'un ismi ilk film lerinde Amede'a idi Sonra tanınmağa başlayınca bu ismi beğenmemiş, annesinin genç kızlık ismini
alarak benimsemiş ve ondan sonra Rochelle Huson ismile şöhret almıştır. Uzun zamandanberi ismi işitilmiyen Silvia Sidney «Annem» isminde yeni bir film çevirmiş vo her zamanki gibi fevkalâde muvaf fak olmuştur, bu filmde erkek arkadaşı Valter Gizeon'dur.
?
Hedy Lamare her zaman kocası Gene Marke/i çok sevdiğini söyler ve bütün halile bu sevgiyi halka göstermeğe çalışırdı. Son zamanlarda sık sık ve her yerde Re-ginald Denny ile beraber görünmektedir, ve tabiî Holleyvudda dedikodu alıp yürümüştür. Acaba rek lâm için mi buna lüzum görülmüş, yoksa sahiden aralarında samimî bir anlaşma mı var? Bunu anlamak biraz güç.
Ebanor Povel Holleyvudun en çok ayakkabı eskiten artisti olarak tanınmıştır ve bu şöhreti haklı o-larak kazanmıştır. Yalnız son çevirdiği Broadvay Melody filmi için
on çift ayakkabı yaptırmış ve hepsini de eskltmlştir.
Milli küme şampiyonası beşinci yıl karşılaşmalarına yarın her üjç bölgede birden başlanacaktır. Istanbulda iki ezelî rakip Fenerbahçe - (jalatasarayla, İstanbul şampiyonu Beşiktaş da Istanbulsporla karşılaşacaktır.
Daha ilk hartada Fenerbahçe -Galatasaray müsabakasının ortaya çık/ması şampiyonayı ilk günün den alâkalı ve heyecanlı bir vaziyete sokmuştur.
Baharın bücün güzelliğini içinde toplayan zümrüt gibi Fener stadında yapnacak oyunlar üzerindeki düşunceisr-mızi sıra-sile vermeğe çaıişalım.
Fenerbahçe - Galatasaray Otuz yıldânberi, her ne suretle olursa olsun, heyecanını kaybetmeyen ve büyük bir aiâka ile takip edilen bu iki ezeli rakip karşılaşması hiç şüphe yok ki, her zamankinden daha aıâkalı olacaktır. ^
Evvelâ Fenerbahçenın bundan ! iki hafta evvel yarınki ezelî ra-Kİbini 2-0 yendikten sonra, geçen hafta da beklenmiyen 7 - I iık mağlûbiyeti bu maçı çok. meraklı bir vaziyete sokmuştur.
Fenerbahçe - Galatasaray karşılaşmalarından evvel söylenen bir tek söz vardır. Ve herkes bunda müttefiktir. O da bu maçlar üzerinde tabmin yürütül etmemesidir. Çünkü tahmin yürütmeğe
kalkanlar muhakkak surette yanılmışlardır. Yalnız şu var ki; belki de bir çok kimseler Fener-bahçenin geçen hafta uğradığı feci mağlûbiyeti gözönünde tutarak bir tahmin yapmağa ve mü. sa'bakayı muihakkak surette sarı -lacivertlilerin aleyhine görmeğe kalkacaikıardır. Halbuki, biz burada bunun tamamüe aksini kabul ederek Beşnktaş mağlûbiyetini yarınki maç için Fenerbahçeliler hesabına lehe olarak göreceğiz.
Tabiî addedüetmıyecek 7 . 1 lîk bir mağlûbiyetten sonra canını dişine takarak oynayacak bir Fen erlbahç eden iyi bir oyun bek-üyobdlırız.
Buna mukabl san - kırmızılılar da Fenerbahçenın mağmbiye. tini düşünerek ne olsa yeneriz karasile hardket etaveğe de kalkarlarsa, vazıyet tamamen aleyhlerine de olabilir.
Yarın yine muhakkak ki, güzel bir maç seyredeceğiz. Sarı lâcivert - sarı kırmızı karşılaşmasının heryecanını duyacağız.
Öyle zannediyoruz ki, Fenerbahçeliler yarm sahaya tadil edilmiş brr takımla çıkacaklardır. Ve bazı oyuncuların yerlerinin değiş, tirileceği, genç oyunculara da takımda yer verileceği söyleniyor. Bu arada da Fskretın hücum hattında oynayacağından bahsediliyor. Fa'kat bunları bir rivayet te olarak kabul edebiliriz. Çünkü şimdiden kat'î bir şey söylemek mümkün değildir.
Buna mukabil sarı . kmmızılı-lar da aralarına yeni oyuncular almak zaruretindedarler. Çünkü üç dört haftadanberi oynattıkları bir kaç oyuncuyu nizamî vaziyetleri dblayısile oynatamayaca ki ardır.
Galatasaray takımında değiş-mîyecek noktalar, müdafaa ve muavin haclarıdır. Ve san . kırmızılıların en kuvvetli taraflarını teşkil ebmdkftedir.
Burada brr rtoktaya da işaret etmeği faydadı buldok. O da ha-kem meselesidir.
Asabın mühim bir rol oynadığı Galatasaray - Fener karşılaş-
SORUNUZ
malarında maçın idaresini üzerine alacak arkadaşın oyunculardan zryadc â-sabına hâkim olması İâ-Zil/ndır. Yapılacak en ufak bir hata maçı çığırından çıkarabilir. O-nun içindir kı hakeme her şeyden evvel itidal tavsiye edeceğiz.
Beşiktaş . Istanbulspor
Miilî küme maçlarının yine Şeref stadında yapılacak ikinci kar-şıia-ması da İstanbul şampiyonu Bcı.-;taşla, genç Istanbuisporluiar arasında olacaktır. Geçen haft.* Besıktaşın kazandığı neticeyi de yarınki maç için pek te siyah - beyazlılar lehine kabul edcmij'ece-ğiz. "t
Millî küme şampiyonasına ilk defa girmek sevinCıle bütün ener jisini ontaya koyarak oynayaca* bir Istanbulspor takımı, farklı biı galibiyetin gururunu taşıyan Beşiktaş için çok tehlikeli olabilir. Onun içindir ki; bu maçı da çetir bir müsabaka olarak kabul etmek icap eder. m
Kemal ONAN
Yarınki milli küme karşr-laşma lan hakemlerini bildiren komite nin tebliğini aynen aşağıya koyuyoruz.
Milî Küme heyetinden: 30/3/941 tarihinde yapılacak maçlar:
Fener stadı:
Saat I 3 Fenerbahçe - Galatasaray (B) Hakem: Bülent Turanlı. Yan hakemleri: Halıt Üzer-Münir.
Saat 15 Beşûbtaş - Istanbulspor. Hakem: Şa«zi Tezcan. Yan hakemleri: Halit Galip - Necdet.
Saat 17 Fenerbahçe . Galata saray. Hakem: Ahmet Adem. Yan hakemleri: Tarık Özercn-gin - Feridup.
Istanbulspor klübü idare heyetinden:
29/3/941 cumartesi günü saat 15 te klüp merkezinde fevkalâde kongremizin akdi mukarrt olduğundan azanın teşrifleri eben.
mıyetle rica olunur. ^__^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
PİYASA HAREKETLERİ:
Yunanlıların Müsadere Ettij i
Türk Mallarının Bedelleri
ödenecek
Yugosi avy an m son vaziy e 11 dolayısile piyasalarımızda bir intizar devresi başlamıştır. Balkan trenlerinin muntazam sefer yapıp yapmıyacağı ve Yugoslavya yolunun kapanmak ihtimali kar< sında tüccarlar ihracatta teenn. ile hareket etmeği düşünüyorlaı ALmanyanın deblokaj «üret. e almakta olduğu maliar arttığı iç -ALmanyadan ithalât yapılma? beklerümektedir. Hububat ve kü çükbaş hayvan derileri üzerind canlılık devam etmektedir. Tuzh kuru koyun derileri 75 loıruştar hava kurusu deriler ise 95 kuru,j tan satılmıştır. Oğlak derilerin' 150 kuruştan talepler olmuştur Yağlı tohumların da fiyatlarında kilo başına bir kuruş yükseliş kaydedilmektedir.
ALmanyaya 40 bin liralrk tütün, Romanyaya kimyon ve pamuk kırpıntıları» İt aryaya taze balık, Bulgaristana zeytin, Yu-goslavyaya iplik kırpıntıları, Is-viçreye 63 bin liralık deri, barsak, acı çekirdek gönderilmiştir. DünJcü ihracat 200 bin liradır. Yunanlıların müsadere ettikleri Türk mallarının bedelleri verileceğinden tüccarlardan fatura ve müsbet evrak istenmiştir.
o vur elim
Noksan Nüshalarımız
1 — Çanakkalede Bayan S. E. soruyor: Bir kaç arkadaşımla
imim kiminle evlenmelt» müsabakanıza iştirak etmek istiyoruz. Fakat, gazete noksanlarımıza burada ikmal edemedik. Bunları siz gön derlr misiniz?
Cevap — Noksan numaralarınızı bir an evvel bildiriniz ve bedellerini posta pulu olarak gönderiniz.
2 — îzmirde, Karşıyakuda Buyan Süheylû Şener soruyor: Kadın say-
falarınızı yazan Bayan Rebia Tev-fikten dikiş ve biçki işlerine alı bazı şeyler sormak istiyorum. Mek-| tubnma hususi bir şekilde cevap vermek lûtfunda bulunurlar mı?
Cevap — Mektubunuzu, altı ku-| ruşluk bir posta pnlu ile berabeı Vatan gazetesi eliyle bayan rebla| tevfik adresine gönderiniz. Bayanın, sorgularınızın cevaplarını derhal vereceğinden emin olabilirsiniz.
/
29 . 3 - 941
VATAN
A.
YE
had
Telgraf, Telefon ve Ajans Haberleri
Z>aat Vekâleti Müsteşarı Aziz Meker'in Cenazesi Kaldırıldı
Ziraat Vekâleti Müsteşarı Bay Azız iVieker evvelki gün Ankara-aa veiat etmiştir. Aziz Mekerm şansında memicket 'büyük bir a».m ve değeni bir idare adamı Kaybetmiştir. Bir çok talebeıar yetiştirmiş olan mumaileyhin geçen gün Ankarada kaldırılan cenazesi Hacılbayram camiinden ^amanpazarma kadar el'ler üstünde götürülmüştür. Cenaze mcıasimmdc Ziraat Vekili, iktisat Vekili, Müiî Müdafaa Vekili, R'yaseticümhur Kâtibi Umumîsi» mebuslar, Vcfcâletier ve YüKseıc Ziraat Enetitüsü enkânue merhumun binlere varan talebeleri bulurun uslardır.
^ehir mezarlığındaki mezarı başında Yüxse(k Zuraat Enstitüsü Ziraat Fakültesi Dekanı profesör Ekrem İzmen, ımeıhumun meza-yası, ilmî ve idarî otoritesi hakkında bir hitabede bulunmuş ve E-.stitü talebelerinden biri de heyecanlı bir nutukla hocalarımın kaybından doğan teessürlerini anlatmıştır.
BAY AZtZ MEKER'İN TEKCUMEİHALI
Prof. Aziz Meker ziraat âleminde (Azız hoca) rvamııe maruftu, ilmi ve irfanı, ciddiyeti. Kuvvetli karakterııe gerek mes-ıck hayatında ve gerekse onu ta-nr-an geruş bir mumıti içtimaîde istinasız herkes tarafından sevilmekte ve hürmet eoiımektl idL
Oözıerini hayata 64 yaşında kapayan merhum ak saçları ve sevimli yüzü ile hakikaten güzel brr erkekti Kafikasyada asil bir aııenın çocuğu oıarak doğmuş vc tahsilinin bir kısmını orada yap-tuetan sonra Istanbuıda Gaıata-saraydan mezun oımuştur. Bay /aziz yüksek tahsilini Fransanın Due Ziraat Sanatları Yu'Ksek MeKtebinde bitirdikten ve uzunca bir müddet Paris civarındaki şeker fabrikalarında kimyager sı-ratiİe çalıştıktan sonra memlekete dönmüiştü. Toprağın âşikı olan Aziz Hoca amelî çirtçnıge adeta âşıktı, bunun içırudir kk hransa-dan avdetini müteakip jnemuri-vet hayalına atûmacan evvel l rakyadaki Rau.paşa çiftliğinin müdünüğünü yapmış ve mcsıekî »TiÜKtepe'oatmı 'bu suretle hlen .oprak üzeıindc de tekemmül ettirmiştir. Aziz Meker 1325 tarihinde Halkan Ziraat mektebi Alisinde Ziraat Sanatıan profesörü 9 sene büyük bir cehd ve enerji ile çalışarak yüzlerce ziraatçı ta-o.uyoT. Ve bu vazifede b&âfası.a lebe yetistirrvor. T am manasne bir fı*ir ve ideal adamı olan merhum Umumî Harp esnasında \nemleke/le büyük hizmetler yapmıştır. 1334 senesıniden sonra Aziz Hoca Galatasaray ve Da-
vutpaşa liselerinde fizik ve kimya muaiiımı.'i^eı^e buiunrnuş-
.ur.
ıStikCâl mücadelesinin başlama, jile birlikte Ba^- Aziz Mekerin ıi.uaınmıik. hayalından birdenbire siyasî hayata atıldığını görü-
voi'uz.
Umumî Harpte bir çok iyi iş-.erin kanramanı olan Bay Azız .Vlııiî Mücadele devrinde Moskova büyük elefli?' başkâtipliğinde buıurvmustur. Bu hizmeti zamanında onun millet namına büyük tedakârlıklarla çalıştığını görü-v-oruz İstiklâl mücadelesinin muvaffakiyetle sona ermesini müteakip Bav Aziz tekrar, çok sevdiği muallimlik ve meslek hayatına dönüvoa-. Onu, ilik yıllarda Halkalı Yüksek Ziraat mektebi ile 3işli Terakki ve Galatasaray lisesi muallimliklerinde görüyoruz. Bu esnada Uşak şeker fabrikası Umum Müdürlüğüne tayin edil-nâştir. 1932 senesinde Ankara Yükseik Ziraat mektebi açılınca bu müessesenin rektörlüğünü deruhte ermi«trr. Bu esnada Yüksek Ziraat Enstitüsünün tesisi işlerin-
Merhum Aziz Me"ker
de ça]>cmıs ve öleceği güne kadaı Enstitünün tedris heyeti arasında bulunmuştur.
1937 senesinde Bay Aziz Meker Ziraat Vekâleti Başmüşavirli-ğine ve 1939 senesinde de Ziraat Vekâleti Müsteşarlığına tayin edilmiştir. Tedris hayatı kadar idare hayatında da Aziz Hoca çok muvaffaJt olmuş ve kendisini sevdirmiştir.
Memleketimizi bir çok kongrelerde temsil etmiş bulunan mumaileyh memlekette iyi fransrzca bilenlerin başında gelmekte idi. Bu itibarla ölümü memleket ve ziraat mesleki namına büyük bir ziyandır. Merhuma mağfiret diler ve ailesi efradı ile meslekdaş-lanna ve talebelerine Vaziyetlerimizi sunarız.
TAYİN VE TERFİLER:
Üniversite Fen Fakültesi Sınaî
Kimya profesörlüğüne İngiliz profesörlerinden Leg tayin edilmiştir. A
İt İaşe Müsteşarlığı Ticaret Ofisi Umum Müdür muavinliklerinden birine Hakkı Mecik ve
Petrol Ötisi Umum Müdür muavinliğine dc eski Petrol Limitet müdürü Sedat tayin edilmişlerdir.
İt İstanbul Müddeiumumi mu*-avinlerinden Cemal Köseoğlu Ankara Müddeiumumiliği başmu-avinliğine terfian tayin edilmiştir.
İt İnegöl kaymakamı Ahmet Beyoğlu, Samsun vali muavinliği, ne tayin edilmiştir.
KONGRE ve KONFERANSLAR
Bu akram Beşiktaş Halkevinde hatip Meliha Avni tarafından ahvali hazıra mevzuu üzerinde bü konferans verilecektü.
İt Bugün 15,30 da Beyoğlu .lalkevinin Tepebaşındaki merkez binasında tanınmış İngi-.iz profesörlerinden Kergenvin, 1500 -. 1940 ingiliz musikisi hak. x|nda bir konferans verecek vc .lazır bulunanlara 440 sene içinle plâklarla tesbit edilmiş olan parçalar dinletilecektir.
İt Kadıköy kazası Kızılay şubesinin yıllık kongresi önümüzdeki pazar günü yeni binasında yapılacaktır.
İt İstanbul' Emniyet Sandığı memurları kooperatifinin idare meclisi intihabı 16/4/1941 çarşamba günü saat on dörtte Emniyet Sandığı binasında yapılacaktır.
MEVLİDİ ŞERİF:
Profesör Mehmet Ali Ayninin eşi rahmetli Feride Ayninin ruhuna hediye edilmek üzere önümüzdeki pazartesi günü Fatihte
iskenderpaşa camiinde Mevlidi Şerif okutturulacaktır.
ÖLENLER:
Silivri Qrte(köy başöğretmeni Halim Günersin hayat yoldaşı Atıfet Günersi ölmüştür.
GELENLER:
Maliye Vekili Fuat Ağralı dün. kü ekspresle Istanbula gelmiştir.
it Maliye Vekâleti ile temas etmek üzere Ankaraya giden Defterdar Şevket şehrimize avdet etmiştir.
ÂLİCENAPLIK:
Hazinedar çiftliği sahibi Hüseyin Hüsnü Subaşı, İstanbul verem Mücadelesi cemiyetine, şimdiye kadar vaki olan teberrula-rına ilâveten bu kere de dört bin lira vermek suretile büyük bir âlicenaplık göstermiştir.
Hava Kurumuna Teberrular
Antalya Nakliyat Ambarı 3000, Anaatas Paskalidis 1500, Anesti Keşişoğlu 1000, Gevrek-yan ailesi 750, Lokman Talip Kuriş 500, Aziz Karsan 500, Ya-kovas Papazoğlu 500, Aleksan-dros lstavridis 375, Artın Çckez-yan 350. Mîhal Vasil Karadeli-oğlu 350, Abraham Keşişyan 200, Abdullah Mehmet ve şeriki Torna 150, Avni Şasa 125, Gü-müşoğlu biraderler 100, Mehmet Ersin 100, Mehmet Neşet 100.
MaJuMuamela Vergisi
Ankara, 28 (Telefonla) — Maliye Vekâleti, vilâyetlere yaptığı bir tamimde muharrik kuvveti iki beygiri ve işçi adedi müessese sahibile birlikte onu geçmiyen ve nüfusu otuz bine kadar olan yerlerde bulunup muharrik kuvveti kullanmıyan vc isçi sayısı sahibi ile onu geçmiyen müesseselerden istiyenlerin maktu muamele vergisine tâbi olabilecekleri bildirilmekte ve bu muamelenin ne suretle yapılacağı izah edilmektedir. Bundan başka defterlerde vc beyannamelerde nevi ve vahit satış fiyatı gösterilmesi hakkındaki mecburiyetin kaldırıldığı da bildirilmektedir. -o--
MECLİSİN PAZARTESİ TOPLANTISI
Ankara, 28 (Telefonla) — Meclisin pazartesi toplantısında bazı vekâletler bütçelerinde yapılacak münakale ile Milli Piyango idaresinin 940 senesi bilançosu tetkik edilecektir. Barut ve patlayıcı maddeler, silâh ve teferruatı inhisar lâyihası meclise sevkedilmiştlr. Tasarruf bonoları ihracına dair lâyiha Başvekâletten Meclise sevkedilerek MaJİ-ye ve Bütçe encümenlerine havale e-dilmiştir. —
Ulus'un Başmakalesi
(Başı 1 melde) +
Bcı^ro-hn yeni tasavvur.arı hakkında bizzat mesul olanların karar vc beyanat salâhiyetlerini asmak istemeyiz. Fakat şu vardır ki, son milli hareket, Yunan müessiriyetini takviye etmiştir.
İtalyada büyük bir hayal sukutuna 5'bep olmuştur vc Euigaris tanda İçin İçin kaynayan memnuniyetsizliğe yeni bir cesaret unsuru katmıştır. Eirleşik Amerika devletleri halkının harbe büfiil müdahale için ruhan hazırlanılmakta olduğu bu devirde vc bugünkü şartlar içinde Yunanistana hücum, belki de
1914 - 1918 harbindoki Luzitanya hâdisesinin rolünü oynıyabilir ve Yu nan mazlûmiyeti yeni dünyada yakın tehlike altında bulunan Yugos-lavyadaki aksülâmele benzer şekilde bir sarsmtrya sebep olabilir.
Mihver cephesinde ayni gündo, Keren, Harar ve Dedniya düşmüştür. Gece saat 3 ültimatomu şimdiye kadar iyi semereler vermedi, bundan sonra da ne gibi sakatlıklar zorlıya-cağrnı kimse şimdiden tahmin edemez.»
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
Allanın para taksimatı umumiyetle İyi değildir. Hattâ biz «Allah taksimi mi, kul taktslmi ml?» deriz.
Allah taksimine uğramış, yani meteliksiz kalmış bir kula rastladım. Bana şöyle dert yandı:
— Marmarada Yassı Adayı satılıra <-ıkarnuKİar. Paranı olbaydı adayı alıp ne muazzam bir İş başaracaktım!
— No yapacaktın?
— Adada «Mlhvcrzcdcler pansiyonu» nu kurup no ka4İar kral ve prenti varsa topüyacak, bir ada daha satın alacak kadar pura ka/anaoaktım.
Köy Enstitülerinde El Dokumacılığı
Ankara, 28 (Telefonla) — İktisat Vekâleti ile iş birliği yapan Maarif Vekâletimiz köy enstitülerinde talebenin el dokumacılığını öğrenmesi ve zatî ihtiyaçları için istihsal yapmaları gayesilo dokumacılığı bir ders vo İş mevzuu olarak ele almışlardır. Bu itibarla köylüye tevzi edilen tezgâh vo saireden takım halinde ens-titülero de gönderilmiştir. Enstitü müdürlükleri, her on beş günde bir vekâlete rapor göndererek dokumacılık işleri hakkında malûmat verecektir.
Matsuoka
Von Ribentropla
Uoruştu
Berlin. 28 (A.A.) — Stcfani ajansından:
Bu sabah Japon Hariciye Nazırı B. Matsuoka. B. Von KüVbcn, trop ile görülmüştür. B. Matsuoka, Hariciye Nezaretine gî'lme-efen evvel İktisat Nazırı Furik ile de Dki mem'leket arasındaki ticarî münasebetler ve harpten sonraki para meseleleri hakkında görüşmüştür.
B. Maltsuoka, yarın Mareşal Goerirvz'i ziyaret edecektir.
MAıSUOKA VİŞİ'Yİ DE ZİYARET EDECEK '
Viohy, 28 (A.A.) — Japon Hariciye Nazırı B. Mabsuoka'nın Almanya ve ltailyadaki seyahatinden sorara Vichy'yi ziyaret edeceği bildrrilmek/ledir.
PİŞMİŞ AŞA SOĞUK SU
StoJAo-Im. 28 (A.A.) — İsveç gazetelerinin mütalâalarına göre. Mihverin as'kerî faaliyetine Harrar ve Keren'i vermek suretile ltalyanın getirdiği pay da, B. Matsuoka şerefine Almanyada yapılan şenliklerin tadını ayrıca kaçıracaktır.
HİTLER, MATSUOKA ŞEREFİNE BİR ZİYAFET VERDİ
Berlin, 28 (A.A.) — D. N. B.
bildiriyor: B. Hitler, bugün Başvekâlet dairesinde Japon Hariciye Nazırı B. Mabsuoka şerefine bir öğle ziyafeti vermiçtir.
Ziyafeti müteakip, B. Matsuoka, B. Hitlcr'e Japon çiçeklerinden kudlret ve refah temsil eden bîr çelenk hediye etmiştir. B. Hitler, Japon demir işleme sanatının bir şaheseri olan bu hediyeden dolayı hararetli minnettarlığını bildirmiştir.
Amerika
Yar d
ım
Ed
k
(Başı 1 incide) +*+
ruza uğrarsa, Amerika tarafından yardım edileceğini bildirmiştir. Ve Amerikanın Belgrat sefiri, resmen bir nota vermiş, Amerikanın kararını teyit etmiştir.
MİHVERİN SUALİ
«Mihver ve tabileri, Yugoslavya hâdiselerini dahili bir mesele telâkki etmekte ve bunun harici meselelerde tesiri olmıyacagını söylemektedirler!. Berlin, Romadan daha ihtiyatlı bir lisan kullanmaktadır. Bununla beraber, Yugoslavyanın mihvere karşı vaziyetinde bir değişiklik olup olmıyacagrnı sormuştur.
PAKT NE OLACAK?
Belgrattan, yeni imzalanan pakta karşı takip edilecek siyaset hakkında bir haber verilmemiştir. Esasen, düşen hükümet tarafından yapılan bir mukaveleyi, yeni hükümetin hemen yırtıp atması kabil değildir. Olsa olsa bunun tasdikine ve meriyete geçmesine mâni olur.
BİR HÂDİSE
«lsveçin Belgrat sefiri, bu heyecanlı anda almanca konuştuğu İçin dövülmüştür.
BAŞKUMANDANIN BEYANNAMESİ
«Bu tebeddül, efkârı umumiyenin tazyiki altında ve milli arzu üzerine yapılmıştır. Halkın taşkınlıklarda bulunmamasını vo sükûnetini muhafaza etmesini rica ederim.
ALMAN VE İTALYAN TEBLİĞLERİ NEŞREDİLMİYOR
«Yugoslavyada, Almanya ve ltalyanın resm! tebliğleri neşredllmemi-ye başlanmıştır. Yugoslavya radyoları, mihvere tâbi olmadığı gibi, bita raf sayılamıyacak derecede ingiltere tarafına kuymıs bulunuyorlar.
İKİ DARBE
«Japon Hariciye Nazırı Matsuoka, Berlinc vâsıl olmuştur. Almanya, Av rupadaki vaziyeti pek kuvvetli göstermek için Yugoslavyanın paktı İmzalamasını tacil etmiştir. Pakt, bir iki günde imzalanmış, Hitlerle Matsuoka tebrik telgrafları teati etmişlerdir.
«Fakat, tam müzukere masasına oturacakları bir sırada Yugoslavyada bir hükümet darbı-si olmuştur. Bu, birinci darbe. İkinci darbo de Kerenin, Hararın düşmesi. Bu darbelerin mihverin üzerinde müessir olması muhtemeldir.
ÎTALYANIN MÜTAREKE
TALEBİ
«Geçen pazur günü italyanlar, ö-lülerini gömmek için mütareke talebinde bulunmuşlar. Buda gösteriyor ki, İtalyanlar, Arnavutlukta aftır zayiata uğramışlardır.»
'Radyo Cn/otoNİ)
Yugoslav Başvekilinin Beyanatı
Belgrat, 28 (A.A.) — Alman elçisi B. Von Heeren dün sabah Başvekil Simo\ • tarafın/dan kabul edilmiştir. Hariciye Nazırı B. Ninçiç lnıgmiz elçisi B. CatopfbeU" kalbul etmiştir. Sefir mütcakuben Başvclkil tarafından kabul edilmiştir.
Toplanan nazırlar meclisinden sonra Başvekil şu beyanatta bulunmuştur:
«Bu vahim gü'nllerde Yugoslav milleti dev'let idlerinin» idare tarzından endişe hissetmiştir. Son günlerde bu vaziylt hakkında tezahür eden itrmatsrzlık âmme hizmetini tehlikeye düşürecek derecede kuvvetlenmiştir. Ltitan umumiyenin bu endişesi yüzünden bugünkü değişiklikler vuku bulmuştur. Bu endişeye bugün artık sebep yolkibur. Zira Majeste İkinci Piy-er iktidarı ele almış ve Sırp, Hırvat ve Stoven miJıetinin arzusunu ifade eden bir mii'lî müsale-met hü!xûmeti teşkil eylemiçtir.
Başmda bulunduğum hükümet namına ilk sözüm vatandaşlara
makamlara müracaat ederek kendilerinden bu anda ilk vazife o-lan memllefkette nizamın ve dışarıda bansın muhafazası vazifesinin ifasında hükümete yardım etmelerini istemektir.
Yugoslav vatandaşlarının vatanperverliklerine müracaat ederek, kendilerile istikbalde de barış ve do$tiuk halinde yaşamak arzusunda buKunduğumuz komşularımızla münasebetlerimizi müş kül bir şökle so'kabilecek tezahürlerden vazgeçmelerini rica ederim.
Nereden olursa olsun hiç bir tesir altında kalmamanızı ve düşüncesiz harckcitc bulunmamanızı isterim. Yalnız kendimizi düşünerek müstakil ve vakur kalalım. Önümüzdeki vazifelerin ifasında muvaffakiyetin ilk şartları kat'î bir nizam ve dürüst bij hattı harekettir.»
Almanlar Ne
Diyorlar ?
(Başı 1 incide) _ lar da bu hususta bir mütalâa serdin! büsbütün güçleştirmektedir.
Sorulan bazı sualler üzerine Alman Hariciye Nezareti bilhassa Yu-goslavyadaki diplomatlara karşı yapılan nümayişleri, ezcümle İsveç sefirine yapılan muameleyi zikretmiştir. Bununla beraber salahiyetli makamlar bu hâdiselerin tabiatilc Alman hükümeti tarafından büyük bir alâka ile takip edildiğini söylemişlerdir. Alman devlet merkezinde bu hâdiseler karsısında şimdilik bir vaziyet almaktan da içtinap edilmektedir.
Yeni hükümetin beyannamesinde üçlü pakta dair hiçbir şey bulunmadığı da tebarüz ettirilmektedir.
Maamafih, Churchill'in beyanatı siyasi mahfillerin alâkasını cclbet-miştir. Alman Hariciye Nezaretinde umumiyetle söylendiğine göre, bu beyanatın ne dereceye kadar bir propaganda tezi olarak tefsir edilebileceği hakkında henüz kâfi malûmat yoktur.
Diğer bazı suallere cevaben de Al-manyanın Belgratta herhangi bir teşebbüste bulunmadığı ve bir hükümetin kendi selefi tarafından imzalanan muahedeleri yırtmasının mu tat olmadığı bildirilmiştir.
Yugoslavyudaki Almanlar aleyhine nümayişler yapıldığı hakkındaki tah minler müsbet vakalarla tceyyüt etmiştir. Almanya bu vakaları protesto edecektir. Kezallk yeni Yugoslav Hariciye Nazırının Belgrattaki Alman elçisile bir mülakat yaptığı da teyit olunmaktadır. Bu görüşmenin bir dostluk havası İçinde cereyan e-dlp etmediği hakkmda sorulan bir suale covap olarak mülakat mevzu-unun malûm olmadığı, bu itibarla bu hususta bir şey söylencmlycceg-i beyan edilmektedir.
Yugoslavyanın Viyanada imzaladığı üçlü paktm meriyete girmeni için tasdik edilmesi lâzım gelip gelmodi-gl hakkmda sorulan bir suale de bu paktın imzayı müteakip meriyete gireceği hakkında hükümler ihtiva ettiği cevabı verilmiştir. Bu sebeple paktın mer'î olması için tasdik edilmesine lüzum yoktur.
İNGİLİZ
Belgratta
Donanmasının Almanya Aleyhine
Hazırlığı
Vaşington, 28 (A.A.) — Amerika deniz mahfillerinde beyan olunduğuna göre, deniz harekâtı mıntakası-nın, Almanya tarafından Izlandaya da teşmili İngiltereyi Alman donanmasına karşı mücadelesini arttırmı-ya sevkedecektir.
Cebelitarıktan gelen haberlere nazaran, Akdenizdeki İngiliz donanmasının büyük bir kısmı Atlantlğ-e a-çılmak niyetindedir. Diğer taraftan «King George-v zırhlısı da İngiliz donanmasının Atlantlktekl harekâtma iştirak etmek üzere şimdi bulunduğu Kanada limanından ayrılacaktır. Hatırlarda olduğu üzere «King Ge-orge» zırhlısı bord Halifaks'ı Ame-rikaya götürmüştür. Bu zırhlı 14 pusluk 40 topla mücehhezdir.
Deniz mahfillerinde şu cihet te e-hemmlyetle kaydediliyor kl, Atlan-tlkten hareket eden Almanların Scharnhorst ve Grelsenau zırhlılarını takip İçin İngiltcrenin büyük müf rezeler göndermesi lâzımdır.
İkinci Piyer Yemin Etti
(Başı 1 İncide) *=*
lâmma, askerler, kalplerinin içinden gelen heyecanlı ve gür bir sesle cevap vermişlerdir.
Kral, kilisenin kapısı önünde, Başmetropolit ve yüksek kilise erkânı tarafından karşılanmış ve Baçmetropolit, kendisini Kraliyet tahtına kadaT götürmüştür.
Dinî âyinin hitamında, Başmetropolit bir hitabe irad ederek milletin, şanlı Karayorgi'nin hafidi hükümdarlarına karşı sarsılmaz sadakatini teyit eylemiş ve genç Krala efoğ^u iîeriiyerelt iki yanağından öpmüştür.
Kral İkinci Piyer, kiliseden çıkarken ve yolda saraya dönerken, durmadan fazlalaşan muazzam halk kütleleri, şidfd'etli alkışlar ve büyük tezahürlerle hükümdara bağfdığmı bildirmiştir. Tezahürler, «imdiye kadar Belgratta misVi görülmemiş bir dereceyi
bulmuştur.
Diğer bütün mezheplere mensup kiliselerde de ruhanî âyinler yanılmış ve ezcümle Belgrat kar tolik kilisesinde yapılan âyinde bütün Hırvat ve Sloven nazırları da hazır bulunmuştur.
ALMAN FİLMLERİ GÖSTEREN SİNEMALARIN PERDELERİ YIRTILDI
feelgrat, 28 (A.A.) — D.N.B.: Yu~~a.aw.-nin mıihtelif bölgelerinde sinemalarda Alman aktüa-Hte filmleri gösterilirken) tezahürat vuku bulmuş, perdeler yırtılmış ve sandalyalar kırılmıştır.
YENİ HÜKÜMETİN BEYANNAMESİ HENÜZ NEŞREDİLMEDİ
Bel'grat. 28 (A.A.) — D.N.B.: Hükümetin beklenen beyannamesi henüz neşrejdilmemiştir. Beyanname metninin hazırlanmakta olduğu bildiriliyor.
YUNANİSTANDA MEMNUNİYET
Atina, 28 (A.A.) — Yunan Matbuat Nezaretinin bir memuru bu gece şu beyanatta bulunmuştur:
€— Yunan milleti Yugoslavyanın kararına hürmet etmekte ve bu memlekete en iyi temennilerini yollamaktadır. Asırlardanken dost bir komşu olarak tanıdığımız Yugoslavyanın ananelerine yakışmıyacak bir yolda yürümi-yeceğine kani bulunuyorduk. Şim drki hareketi, Yugoslav milletinin istiklâli ve Balkan birliği ülküsüne inanı için olan azmini is-bat eden bu kanaatin yerinde olduğunu göstermiştir. Beş ay evvel Yunanistanın yaptığı gibi Yugoslavya da manevî unsurun fethedil em iyec eğ ini idbat etimiştir. Yunan milleti Bdlgrabtaki Yunan elçiliği önünde Yunanistan lehinde yapılan dostluk tezahürlerden pek ziyade mütehassis olmuştur. N>
¦
Kolonya ve Dusseldorf'a Büyük Çapta Bombalar Atıldı, Bir
Düşman Tayyaresi Düşürüldü
Londra, 28 (A.A.) — Bildirildiğine göre, bu gece İngiliz hava kuvvetleri tarafından Rhin ve Ruhr mın takalarına yapılan hava akınlarında Kolonya vc Dusseldorf üzerine büyük çapta bomba atılmıştır. Sahanın büyük bir kısmını kaplryan sise rağ1-men bu bombaların infilâk ettikleri bariz bir surette görülmüştür.
KERENİN DÜŞMESİ İTALYAN MANEVİYATINA BÜYÜK BİR
DARBEDİR
Kahire, 28 (A.A.) — Askeri eöz-cünün bildirdiğine göre, Mussolinlnin şarkî Afrika impuratorluğ-unda bulunan kuvvetlerinin üçte biri yani tahminen 60 ilâ 70 bin kişilik bir kuv vet Kereni müdafaa ediyordu. Bu hezimet Habeşistan umum! valisi Aoste dükünün elinde kalan kuvvetlerin heyeti umumiyesinin yıkılmasını İntaç edebilir. Kerenin düşmesi I-tulyan maneviyatı vo itibarı için müthiş bir darbe olacaktır.
Nümayişler
Belgrat, 28 (A.A.) — D.N. B. a-jansı bildiriyor:
Perşembe günü Belgrat sokaklarında Almanya aleyhinde nümayişler yapılmıştır. Evvela üniversite ve yüksek mektepler talebesile İlse talebesi ve dlğ;er gençler nümayiş yapmıştır. Bu tezahürata İştirak edenler ellerinde Yugoslav ve İngiliz bayrakları taşıyorlardı. Beyannameler dağıtılmıştır. Bazı Alman tebaasına da tecavüz etmişler ve Alman Turizm bürosunun camekânlarile Alman Hars birliği bürolarını tahrip eylemişlerdir. Şehrin mühim noktalan askeri kıtalar tarafından tutulmuştur. Alman tebaasından bir çok kadın ve '.ocuğun iltica ettiği Alman| elçiliği bir polis kordonu tarafından) muhafaza edilmektedir. Dün içki satışı menedilmiştir. Şehir dahilinde telef muhabereleri saatlerce inkı-, taa uğradığı gibi sokaklarda seyrüsefer de münkati olmuştur.
BELGRAT - SOFYA TELEFONU KESİLDİ
Budapeşte, 28 (A.A.) — Budapeşte, Lubliana, Belgrat ve Sofya arasındaki telefon ve telgraf muhabereleri kesilmiştir. . ;
İSVEÇ ELÇİSİ YARALANDI
Belgrat, 28 (A.A.) — D.N.B. bildiriyor:
lsveçin Belgrat elçisi Malmal, elçiliğin resmi otomobili üe şehirde dolaşırken nümayişçiler tarafından dur durulmuştur. 60 yasında bulunan İsveç elçisi nümayişçilere almanca meram anlatmrya çalıştığı sırada o-tomobüden çıkarılarak yere atılmış ve yaralanmıştır.
İNGİLİZ KRALININ TEBRİK
TELGRAFI
Londra, 28 (A.A.) — İngUtere kra lı, Yugoslav kralı Piyere, hararetli bir tebrik ve temenni telgrafı çekmiştir.
ESKİ HÜKÜMET AZASI SERBEST
Belgrat, 28 (A.A.) — 26-27 mart gecesi tevkif edilmiş olan sabık hükümet azası, sabık Başvekil Svet-koviç hariç, serbest bırakılmışta*. Sa bık Belgrat polis müdürü Drinçiç te hâlâ mevkuf bulunmaktadır.
YUGOSLAV HARİCİYE NAZIRI ALMAN SEFİRİNİ KABUL ETTİ
Belgrat, 28 (A.A.) — OÎFİ.: AI-manyanın Belgrat elçisi von Heeren, bu akşam Yugoslav Hariciye Nazın tarafından kabul edUraiştir.
PRENS POL ATİNADA
Belgrat, 28 (A.A.) — Dün saat 23,50 de kendi arzusu ile ve ailesile birlikte Belgrattan ayrılan ^rens Pol, Atinaya muvasalat etmiştir.
BÜKREŞ VE SOFYADA DİKKAT
Bükreş. 28 (A.A.)— O.F.l. Yugoslavya hâdiseleri, bütün endişelerin merkezini teşkil etmektedir. Rumen siyasi mahfilleri, dünkü hâdiseler m ticesinde Balkanlar vaziyetinin birdenbire vahamet kesbetmiş olduğunu gizlcmemektedir.
Ya Şimdi Ne Olacak?
(Başı 1 İncide) X
dan en büyüğünü yapmıştır. Balkanları ister Yugoslavya, ister, Bulgaristan yolilc zorlamaca kalkışırsa ikinci bttyük hatayı işlemiş olacak, belki de Balkanlar Alman hrgemonic'sinin mezarı haline girecektir. Yugoslavyada zorbalığa karşı kopan isyanın bütün Balkanlarda derin akisler uyandırrrtaması imkânsızdır. Bulgaristan ve Romanyada bile şimdiden uyanma ve intibah emareleri belirmiştir.
AHmanyanın isterse milyonlar, ca ordusu olsun, arızalı BalTcaJi arazisinde, mahdut Balkan yollarında beslıyebilecegi ve idare edebileceği (kuvvet mahduttur. Sonra ta kendi hudutlarından başlamak sartile bütün geri hatları düşmanca hisler besleyen milletlerle meskûndur. ,
Eğer Almarrlar bundan sonra Balkanlarda tecavüze geçmeğe kalkışırlarsa bunu ye'se düştüklerine ve intihar kararı verdiklerine bir alâmet diye karşılamak
lâzım gelecektir.
Ahmet Emin YALMAN
VATAN
¦ ¦ ı
29 . 3 - 941
Adliyede :
Dünya Siyaseti ve Politikamız Hakkında Konferanslar
Adupazar. 2S (A.A.) — Mebuslarımızdan Feridun, buraya gelerek, halkevi salonunda Türkıyenin di? politikası mevzulu bir konferans vermiş ve binlerce halk tarafından alaka ile takıp olunmuştur.
BALIKESIRDE
Balıkesir, M (A.A.) — Buraya gelen BMt mebusu Fuat Sırmcn verdiği bir konferansta cdünya vaziyetinin son yıllarda geçirdiği seyri» an lataruk daha çok ev\elden bütün ten İlkeleri nazari itıbura alan Türkiye-nin butun tertibatım ikmal etmiş olduğunu, Türk ordusunun ve kılınan danı.ırııun eşsiz mücadele kabiliyetini tebarüz ettirmiştir. Hatip, Türk milletinin birliğine temas ederek, is-tiyen milletlerin bu milletin İS milyonu öldürmeden bu memleketin fet-holunamıyacagını bilmeleri lazım geldiğini söylemiş ve sözlerini bitirir ken demiştir ki:
cHer şeye rağmen, bir gün vatan tehlikeye maruz kalırsa başta înö-nümüzden ve yüreklerimizde A ta türkün tutuşturduğu meşaleden kuvvet alarak bir şimşek gibi çarpışacağız.?
?
BURDURDA
Burdur, 28 (A.A.) — Denizli meşbusu Necip Ali Küçüka, dün burada verdiği konferansta vTürkiyenin bugünkü vaziyetini, harici tehlikenin hudutlarımıza kadar geldiği bir sırada ne yapmamız lazım geldiğini fzah ederek, toprak bütünlüğüne ve istiklâlimize yapılacak herhangi bir taarruza muhakkak mukabele edeceğimizi söylemiştir. Hatip, Türkîye-nin kimseye tecavüz niyetinde olmadığını, fakat yeni akide ve cereyanların, yeni nizam namı altında dünyaya yeni bir çehre vermek istenildiğine göre, böyle bir harekete daima büyük bir basiretle intizar et-mek icap eylediğini bir çok delillerle teah etmiş ve böyle bir taarruz olacak olursa halkın bir kale gibi Millî Şefimizin aziz ve mukaddes bayrağı altmda müdafaa edeceğimizi işaret ederek sözlerini bitirmiştir.
? ' " AYDINDA
Aydın, 23 (A.A.) — Dün şehrimize gelen Büyük Millet Meclisi Hariciye Encümeni Reisi ve Konya me-busumuz^Muzaffer Göker, halkevinde dünya buhranı karşısında Türkiye, mevzulu bir konferans vermiştir.
Muzaffer Göker, bu konferansında Avrupanm harpten önceki ve sonraki durumunu ve Balkanlarda hadis olan vaziyeti işaret ederek TUr-kiyenin emniyet sahasından harbi u-zaklaştırmak ve tehlikeyi önlemek için şimdiye kadar sarfettigi gayretleri ve alınan tedbîrleri anlatmıştır.
Hatip bundan sonra, menfaatlari-
Üç Çocuk Bir Fundalığı Tutuşturmuşlar
Bakırköy ün e bağlı Kabataş köyünde bir orman yangını olmuş, 300 dönüm fundalık orman yanmıştır.
Yangın, köyden 12 yaşında Necati Mutlu, 14 yaşında Recep Mutlu ve 18 yaşında Hasan Mutlu isminde üç çocuğun ısınmak için yaktıkları ateşten çıkmıştır.
Etraftan görenler jandarmayı haberdar etmişler, jandarmalar köylülerle birlikte sabaha kadar uğraşarak 300 dönüm fundalık yandıktan sonra ateşi söndürmüşlerdir.
Çocuklar hakkında takibata başlanmıştır.
Gelibolu Orta Okullarını
Gelibolu (Vatan) — Gelibolu merkez okulları tedrisat, randıman, tedris usulleri bakımından eski İstanbul müfettişlerinden Muzaffer tarafından ayrı ayrı teftiş edildi, öğretmenlerimizin verimli bir çalışma takip ettikleri anlaşıldı. Müfettiş memnuniyetini izihar ederek bütün öğretmenleri topladı ve bir konuşmadan sonra fotoğraflar çektirdiler. La ps ek iyi teftiş etmek maksadile Gelıboludan hareket ettiler.
Abone bereli
V-Kiye dahUiaie:
Senelik 6 aylık 8 ajrlüc Aylık
1400 750 41 Hariç m*^nlafe*CSer:
150 Kr.
beuett 6 aylık S a/Uk Aylık
nıizi sulh yolu ile korumak için yapı-Inn çalışmalara rııgmcn istiklâl ve hürriyetimize karşı vukubulacak her hangi bir tecavüzün bütün Türk milletinin mukavemetti* karşılanacağını söylemiş ve Türk ordusuna ve Milli Şef Inönüye karşı bütün kalpçe duyulan inancı tebarüz ettirmiştir.
?
ÇORUMDA
Çorum, 28 (A.A.) — İçel mebusu Ferit Celâl Güven, dün ukşnm burada cdünya vaziyeti ve Türkiye' mevzulu bir konferans vermiştir. Halkevlnl ve önündeki meydanı dolduran binlerce halkın büyük bir alaka ile takip ettikleri bu konferansta hatip ordumuzun kudretine, hükümetimizin aldığı tedbirleri izah ve Millî Şefimizin etrafında Türk milletinin arzettigi sarsılmaz birliği ifade ederken Çorumlular bu ifadeleri en içten coşkun tezahürlerle karşılamıştır.
?
KÜTAHYADA
Kütahya, 28 (A.A.) — Bursa mebusu Muhittin Baha Pars, bir konferans vermiştir. Son dünya vaziyeti karşısında Türkiyenin vaziyetini tah 111 eden bu konferansında hatip, mihver devletlerinin hakiki maksatlarını yeni nizam adı altında kurulmak is-tenüen kurunu vüstai cebir ve tahakküm rejiminin mahiyetini anlatmış buna karşı teslim olan veya içten çöken milletlerin akıbetlerini göstermiştir. Muhittin Baha Pars, sözlerine devam ederek bir gün sulh ve sükûndan ayrılmağa mecbur bırakı-lrrsak bileklerinizin zincir değil kılıç taşıyacağını işaret ile demiştir ki: «Biz zekâmızı, hissimizi bütün mevcudiyetimizi hudutlarımızda topladık. Smrrda ne kadar asker var bilmem, fakat on sekiz milyonun ruhu, imam, azameti, orada bekliyor, oradaki erler subaylar komutanlar bir birlerine baktıkları zaman Çanakka-leyi, Inönünü, Dumlupmarı okuyorlar ve bizler mi hudutlarımızdan düş manı içeri sokacağız, asla- diyorlar.»
İZ MİRDE PARAŞÜTÇÜ TEHLİKELERİNE KARŞI DENEME
İzmir, 28 (A.A.) — Dün şehrimizde tam bir muvaffakiyetle neticelenen paraşütçü tehlikesine karşı denemeler yapılmıştır
Mefruz düşman tayyarelerinin şeh rin bazı mıntakalarına bıraktıkları farzolunan paraşütçüler Siirt müdafaa ekipleri ve diğer teşekküller tarafından derhal yakalanmışlar ve bir kısmı da daha havada iken mah-vedilmişlerdir. Her türlü modern silâhlarla mücehhez bulunan müdafaa ekiplerinin faaliyetini alâkadarlar şayanı takdir bulmuşlardır.
Şehzadebaşında Tarihî
İki Sarnıç
Belediye tarafından istimlâk edilerek park haline konan Şeh-zadtfbaşmda Ferah sineması arkasındaki sahanın tanzimine devam edilmektedir.
Haber aldığımıza göre bu saha dahilinde inşaat yapılırken Bizans devrine ait olduğu zannolu-nan iki mahzen meydana çıkarılmıştır.
Bu mahzenlerden biri 150 kişi alacak şekildedir. Diğerinin dc bir su sarnıcı olduğu zannolun-maktadır.
Belediyenin salâhiyettar fen memurları mahzenleri tetkike başlamışlardır.
Müzeler idaresi bu eserlerin tarihî kıymetini tetkik edecektir.
o
2.uu
1410
b^u Kr. yoktur
İthalat Eşyası Geldi
Dün muhtelif memleketlerden çok miktarda ithalât eşyası gelmiştir. Bu arada İngil tereden kablolar, balıkyağı, kireçkayma-gı, pamuklu ve yünlü mensucat, kırtasiye, /makineyağı, tıbbi vc kimyevi ecza, ilâçlar, matbaa mürekkebi, tuvalet sabunu, kalay, züt mensucat, kauçuk iplik, külçe kurşun, çelik teller, bakır çubuklar, siitkostik, göztaşı, su tu tumba 1 arı, traktör, teneke, kundura taban lâstikleri, 28 bin kiloluk bir parti makara, kösele kayış, radyo makinesi, elektrik malzemesi, telsiz cihazları ve saire gelmiştir.
ZAYİ: İlgaz askerî şubesinden almış olduğum askerî vesikamı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
İlgaz Kazası Banlama köyünden Ömer oğlu Addlş Alhan
Beyoğîunda Kanlı Arbede
Hâdisenin Kahramanı Ağır Cezaya Verildi
Bundan dört ay evvel Beyoğîunda Halk gazinosunda bir kaç kişi arasında çıkan kavga bir muharebe şeklini almış, silâhlar patlamış ve oldukça mühim bir hâ-aıse olmuştu, hâdisenin memnun edici tarafı bunlardan hiç birinin ölmemiş olmasıdır. Yalnız Sabıı adında birisi sabıkalı Battalın boşalttığı tabancadan çıkan bu kurşunla yaralanmıştı.
Dün 4 üncü asliye ceza mahke. •meşinde Battalın duruşması yapıldı. Mahkeme dinlenen şahitlerin ifadesile Battalın öldürmek kasdile tabancasını boşalttığının sabit olması neticesinde bu duruş, manın kendi salâhiyeti haricinde olduğu kararına varmış ve tetiği çekince tabancayı boşaltan sabıkalı Battalın muhakemesini ağır-cezaya havale etmiştir. Bundan sonra Battalın muhakemesine a-ğırcezada bakılacaktır.
Bir Muhtekirin Dükkanı
l5G-.ii kapatıl&cJc
Dün ikinci asliye ceza mahkemesi, millî korunma kanununa muhalif olarak demir köşebentleri yüksek fiyata satıp fazla kâr temin eden Galatada Şarapiskele-sinde demir tüccarı Baki Tezca-nın 7 gün hapsine vc 50 lira ağır paza cezasile mağazasının 15 gün kapatılmasına ve diğer bir suçtan, fatura vermemekten dolayı da 25 lira para cezasına çarptırıl, masına karar vermiştir.
Otomatik Elektrik Saati Çalanlar Tevkif Edildi
Bundan bir müddet evvel a-parUmanların otomatik elektrik saatlerini çalan Pandcli ve İrdo-das isminde iki kişi bu saatleri konulan fiyatlardan da yüksek satmışlardır.
Yakalanan suçlular dün Sultanahmet ikinci sulh cezada muhakeme edilmişlerdir. Bunlardan Pandeli:
— Ben parasız kaldım, bu saatleri alıp tamir ediyordum. Parasını verene iade ediyor, parasını vermiyenlere de saatleri vermiyordum, demiştir. Diğer suçlu da:
— Ben çalmadım. Pandeli bana iki saat rehin getirdi, demiştir. '
Suçluların tevkifine karar vermiştir.
-o-
Kadınlara Düşman Bir Adam 4 üncü
Karısından da Şikâyetçi
Muhtelif izdivaçlar yaptığı halde bir türlü mes'ut olamıyan ve bu yüzden suç işleyen Osman oğ. lu Mehmet isminde garip bir a-dam dün Adliyeye verilmiştir.
Fatihte oturan Mehmet karısını dövmekten, ve izdivaç yüzünden çektiklerini kâğıt üzerine yazarak, sokakta, kahvelerde, ras-ladığı tanıdık tanımadık kimselere dağıtarak etrafı kızdırmaktan suçludur.
Görünüşte anormal bir adam olan Meh'met, dün Adliye koridorlarında etrafındakilere şöyle dert yanmıştır:
«— Ah efendiler, siz benim derdimi bilmezsiniz. Başıma ne geldiyse, hep bu kadınlar yüzünden geldi. Babam öldü. Annemle yalnız kaldık. Çarşıiçinde amcamla beraber ticaret yapıyordum, halım vaktim yerinde idi. Evleneyim dedim. Fakat bir türlü mesut olamadım. Karım upuzundu. Ben ise kısa, ikimiz yan-yana gelince, sakil, acaip bir manzara arzediyorduk. Çaresiz kadını boşadım. İkinci karım hâşâ hu. zurunuzdan, Sulu kuleli Çingene idi. Taliime bakın, bu karıdan üstelik iki de çocuk olmasın mı? Ondan da ayrtldık. Üçüncüsü iyiydi, güzeldi amma çekilmez derecede kıskançtı. Çocuklarımı kıskanırdı. vÜvey» çocuk istemem. «Senin sırtında iki kambur var» derdi.
Sonra asıl çckilmiyen tarafı o-burluğu idi. Teldolapta bir şey haddine ise bırak siler süpürürdü. Onunla da geçinemedik. Şimdi dördüncüsü ile evliyim, onunla da başım dertte. Bir defa benden 7 yas büyük, sonra eli pek yavaş, hiç iş beceremiyor.
Vdibası 1 başıma şimdiye kadar ne geldiyse hep bu kadın milletinden geldi. Derdimi kimseye anlatamıyorum. Ben de çektiklerimi yazdım. Belki okurlar diye, ras-ladiğıma dağıttım.»
Maznun Tıbbı Adlîye sevke-dilmiştir.
mm
I
LL
SÜT M AKİN AL ARI
Mevcudu vardır.
Dünyanın en sağlam süt makineleridir
Bcç sene garantilidir vc yedek aksamı daima bnlunur &ahş deponu; Talıtaltulc No. 51 J. Dekalo ve
Deniz Harp Okulu ve Lisesi
Komutanlığından :
Okulumuza üniversite mezunu matematik öğretmeni alınacaktır. İsteklilerin nüfus cüzdanı ve diplomalurile okula müracaatları- (1670)
«.iulıammcn bedeli 9.000 (dokuz bin) lira olan (20.000) adet yerli meriKan bezinden mamul kum toroası VAMii çarganıoa guııu sa*t lö le kapalı zari' usulü ile Ankaruda idare blnasınuu . ¦.um ajuıacaKlır.
Bu ışo girmek ısuycııicnn bto taıiı yuz yetinip oe.;> iuauk mu-vakKal teminat Ue kanununun layin elliği vesiKtuaıı ve tckıuıerını ayni gün saat 14 de kadar Komisyon reıau^uıc vermeleri lazımdır.
Şartnameler parasız OlanlC Aımuraud. Malzeme uaueaınüen, Hay-üaıpa.jaUa Tcselıum vc öevk yeniğinden dağıtılacaktır. (22<U)
1.1.911 tarihinden itibaren ana hat istoayonlurıle Avrupa hattı istasyonları arasında tatbikine ballanacak olan Mesajcrı, seyrıserı ve sey rinanı doğru nanlıyata dair ncsıeüılen ilanda istasyonlarda verileceği oaym huiKimıza koıayuk olmak uzre yuzılı lazla taısuuim bir kısmını aşağıda bildiriyoruz:
Doğru nanııyat* usulü: Dökme veya turnom vagon muamelesile «parti dahiL» nakledilen hamulelere, beher parçası 200 kilodan lazla agrrlıkta olan denklere, işletme nizamnamesi mucibince demiryolu ile nakle kabulü bazı şeraite tâbi maddelere *gaz, benzin., gibi iştial edici ve barut, dinamit., gibi İnfilak edici olanlarla asitler.. llâh.> para, esham, erva, çUlyağı gibi kıymetlere vc kıymetli maddelere ve canlı hayvanlara tatbik edilmiyeccktir.
Edirne gar ve Edirne sehire doğru nakliyat, Yunan anklâvına ait ücretler bu istasyonlarda mürselünileyhlcri tarafından ödenmek şartıle kabul edilebilecektir.
Doğru nakliyatta nakil müddetleri, ona hatta ve Avrupa hattında müstakilen yapılan iki nakle ait müddetlerin mecmuuna Haydarpaşa -Sirkeci deniz nakliyatı için bir gün ilave edilmek suretlle hesap olunacaktır. (1718 - 2100)
ZAYİ: İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinden aldığım hüviyet cüzdanımla tramvay idaresinden aldığım tramvay pasomu kaybettim. Yenilerini alacağımdan eskilerinin hükmü yoktur.
Üniversite Fen Fakültesi P.C.N. No. 1801 Münlre Özbahçcci.
DOKTOR
H0RH0R0Nİ
Eminönü Nimet Abla gişesi önündeki muayenehanesinde her gün hastaları kabul eder. ¦¦¦¦i Tel. 24131
Kartal Tapu Sicil Muhafızlığından:
Kartal kazasının Yakacık köyünde Havuzba-şı mevkiinde şarken yol, garben Mustafa bağı, simalen Üzüm cü Mustafa zeytinliği, cenuben Paşa Mehmet zeytinliği ile mahdut tahminci. 1838 M2. miktarında tarla ka-dimindenberi bilâ senet Tahir oğlu J'ustafanın olduğu iddia edilmiş vc bu yerin tapuda kaydı bulunmadığından senetsiz tasarrufata kıyasen r uamelesi yapılacağından bu yer hakkında tasarruf iddiasında bulunan varsa 26 nisan 941 cumartesi gününe kadar vesaiki resmiyelerile ya bizzat veya musaddak vekillerinin Kartal Tapu Sicil Muhafızlığına ve yahut ayni günde saat 13 ten 17 ye kadar mahallinde tahkikat yapacak tapu memuruna müracaat eylemeleri ilân olunur.
İstanbul Üçüncü İcra Memurluğundan: (-10/3503)
Bir alacağın temini için haciz edilip paraya çevrilmesine karar ve 1 adet Muzot ve bir adet Türbi makine Galatada Arapcamii Çizmeli sokak 3 numaralı dükkânda 2.1.941 çarşamba günü saat 16 da birinci açık arttırma ile satılacağı ve işba gün kıymetinin yüzde 7.> sini bulmadığı takdirde 4.1.941 cuma günü ayni saatte I-
kinci açık arttırmasilc satılacağı ilân olunur.
€R&0
'Umum Deposu:
İSTANBUL, BAHÇE KAPI. KUTLU HAN 1-4
İstanbul Belediyesi ilânları
Karagümrük Hatçesultan mahallesinin Spor sahası olarak kullanılmakta bulunan Melek sokagmda 80 _ 82 No. gayri menkulün 1295 tarihli istimlâk kararnamesi ahkâmına tevfikan menafii umumiye namına istimlâkine karar verilmiş ve muhammen kTymetile haritast 8 gün müddetle mahalli münasibine talik edilmiş bulunmakla tebligatı kanuniye makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (2515)
Üsküdar, Kadıköy vs Havalisi
Halk Trarr.veyları Türk Anonim Şirketinden.:
1941 yılı için şirketimize muktazi 10,000,000 bilet tabiyesi münakaşaya konulmuştur. Münakaşa 7.4.941 pazartesi günü saat 11 de şirketin Eaglart>asında kâin idare merkezinde müteşekkil komisyon marifetile yapılacaktır. İstekli müesseseler tatil günleri hariç olmak üzere her gün saat 10 dan 16 ya kadar şirketin mağaza ve levazım müdürlüğüne müracaatla şartnamesini görebilecekleri ilân olunur.
İDARESİNİ BİLEN 1$ BANKASINDA
İKRAMI YELİ HESAP AÇAR
OOKTOR-KIMYAGEB
CEVAD TAHSİN
İRAK - HAN - KAZURAT
vcbaırenin tahlillerini yapar. Di-vanyolu ortasmda Tel. 23334
LC23.il
28 MART 911
Kapanı*
Sterlin 5.2025
Dolar 132,20
isveç Frangı 29,98
Drahmi 0,8450
Peçcta 12,8450
Dinar 3,1525
j Yen 30,9150
ı İsveç Kronu 30,7850
Esham ve Tahvilât
L. K.
1033 Türk Borcu I 18 85
1918 İstikrazı dahilî 21 75
1938 İkramiyeli 19 97
1938 İkramiyeli Ergani 20 20
1931 Sivas - Erzurum 19 30
1932 Hazine Tahvilleri 60 50
1931 » > 15 50
1935 » > 29 50
1838 » > 52 87
Anadolu Demiryolu Tahvili 42 40
Demiryolu Mümessil Senet ; 38 40
T. C. Merkez Bankası 109 75
Osmanlı Bankası 26 50
T. İş Bankası (Nama muhar.) 10 15
Aslan - Eskihisar Çimento ş. 7 70
> > MUcbsİs Hissesi 10
Şirketi Hayriye 26
Türk Altını (Reşat) 21 95
Türk Altını (Hamit) 23 95
Türk Altını küçük (HamitJ ı 23 85
Türk Altını küçük (Aziz) 22 90
T. IŞ BANKASI *\
Küçük Tasarrtd f Hesaplan
1941 İKRAMİYE PLÂNI
KEŞİDELER: 4 Ş abat, 2 Mayıs,
1 Ağustos, 3 J [kmci teşrin
tarih lcrindc yapılır.
1941 ikramiyeleri B M A A A _ _ — ^
1 adet 2000 braL = 2000.— L. __4h /"v
3 > 1000 > 2 > 750 > =3000.— > = 1500.— >
4 > 500 > = 2000.— >
8 > 250 > = 2000.— >
35 > 100 v = 3500.— >
80 > 50 » = 4000.— >
300 > 20 > = 6000.— >
DOKTOR
Ç İ P R U T
Cildiye vc Zühreviye Mütaha»-mm Beyoğlu Yerli Mallar Pazarı karcısında Posta sokağı kölesinde Meymenet apartımanı Tel: 4S35S
Türkiye Cmknrtjr3tt
Ziraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000^06 Türk lirası
Sobe ve ajans adedi: 286b Bral ve ticari bar nevi banka muameleleri Para biriktirenlere 28,090 ttra İkramiye «ertysr
i
Ziraat Bankacında kumbaralı ve ihbarszz tasarruf hesaplarımda en az 60 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a Us a?a$ı» daki pl&na göre ikramiye dağıtılacaktır. j
4 adet 1.000 liralık 4,000 lira | |
4 » 500 » 2,000 »
1 LİRA ¦
İDRAR TAM TAHLİLİ
Beyoğîunda Ag*acamü karşısmdt| Bursa sokak No. 1. yeni açılan \lmya laboratuarında halka k<* laylık olmak üzere yalnız (Pazartesi) grünleri BÎR LÎRA ücretle idrar tam tahlili yapılmaktadır.
ISW8IVW bT/lVA ı^rprursa - KVWTVA *Tni3
100 adet 50 liralık 5,000 Ura 130 » 40 » 4,800 » 160 » 20 ı
49 250 s 1.000 » 40 a 100 > 4,000 s
DtKEAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşa* 'ğl flflftmiyenlere ikramiye çıktımı takdirde % 20 fazlasüe verilecektir. Kor'alar senede 4 defa, 11 mart, 11 haziran, 11 eylül, 11 Birinelkânunda çekilecektir.
ŞEHİR Tİ YA TP
TKPİÛBAŞINDA DBAM KISA*'
BV AKŞAM
Saat 20,30 dt ]
Hürriyet Apartımdr»
U TEMSİLLERİ
*STtKJLAX. CADDESİNDE AOMEDt KISMI
3ugiln saat 11 te Çocuk oyunu Aksanı saat 20,30 da
DADI
Her Jün gişede çocuk temsilleri İçin bilet vardır.
Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkaprya otobüs temin olundu. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN
Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI