w
SALI 4
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
C İÛA^OöLU   No.   22
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN İst.
BAŞMUHARRİRİ
TEMİN YAL
1    \
BUGÜNKÜ SAYIMIZDA:
2 Lbc* Sayfada Şebtr ve Msmleket haberleri
»         » Bir Röportaj: Deniz Kurtlan
3 > Uzak Şark Meselesi.
Yazan: Hüsamettin ÜlseJ
Arasında.
Fiyatı: 5 Kuruş
Kim Daha
Evvel "Pes!,, Diyecek ?
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
1918 senesi ilkteşrininin birinci günü General Fon Ludendorf, Alman başkumandanlığı namına, Alman hükümetine şu ihtarda bulunmuştu:
«Sulha derhal talip olmak lâzımdır!»
O dakikada ortalıkta silâhların -bu şekilde teslimini icap ettirecek bir manzara görünmüyordu. Alfman kuvvetleri hâlâ Belçi-kayı ve Fransayı işgal ediyordu. Kapalı bir vagon içinde Alman-yadan geçirilen Lenin ve Troçki Rus ihtilâlini tamamlamışlar ve Brea Litovsk sulhunu imza etmişlerdi. Bu sayede şark cephesi ortadan kalkmıştı. Şimalî İtalyaya Alman - Avusturya (kuvvetleri sokulmuş bulunuyordu.
Ludendorfun, bütün bu parlak manzaraya rağmen, sulh istemesinin sebebi şundan ibaretti: Atman milletinin sinirleri bozulmuştu. Zafer ümidini, zafer azmini kayıbetmiş ve harbe devamın beyhude olduğuna, karşı tarafın sırtını yere getirmiye kudreti olmadığına karar vermişti.
«Harp ne zaman bitecek? Na-aıl bitecek?» gibi suallere cevap aradığınız zaman Ludendorf'un I ÜJcteşrin 1918 senesinde attığı adımı daima gözünüzün önüne getiriniz. İki fert arasındaki bir boğazlaşmada olduğu gi'bi harpte de bütün mesele hangi tarafın daha evvel  cpes!» diyeceğinde-
Yıl: 1 — Sayı: 165
8F0n#
fi
B*tTX9ofr   Q
• MAKALE
m Ah.
•S»kota
Tajura
i"f «ANSIZ <
/S0MAÜ5İ    /
\      <f
V______
Eritre ve Habeş topraklarında süratle inkişaf eden ingiliz tarruzlarmı   gösteren
General Metaksas Ölüm Döşeğinde
Resmimiz General Metaksası ölüm döşeğinde gösteriyor, ölüm. le neticelenen hastalık 7 îkinci-ı kânunda başlamıştır. O gün Me-ta'ksasın doğduğu gündü. Pek çokları ziyaretine gelmişlerdir. Onlarla   meşgul   olduğu sırada;
soğ-uk almış, bademcikleri iltihap yapmış, fakat aldırtmayıp her va-kitki şekilde çalışmıya devam etmiştir. Birdenİbire şiddetli bir hararet baş göstermiş, derhal ameliyat yapılmış, fakat iyi netice vermemiştir, ingiliz Akdeniz filosu kumandanı filonun baş doktorunu tedaviye göndermiş, onun müdahalesi ancak muvakkat bir iyilik hasıl etmiş, hastalık yine miksefcmiştir. General Metaksas ölmezden iki gün evvel kendini
kaybetmişti. Son sözü şu olmuştur:
«Yunan milletinin zaferine gü. venerek ölüvorum.»
dir. Bugün ortalrkta gördüğümüz büyük düellonun bütün hedefi, karşı tarafa biran evvel, «pes I» dedirtmektedir.
Düelloyu karşıdan seyreden bitaraflar, barometrenin artrk İngilterenin lehine döndüğüne kailidirler. Bunların fıkrmce İngiltere Afr ikaya ve Akdenize hâkim kaldıktan, İngiliz adalarındaki mukavemet ruhu dimdik durabildikten, Amerika dört elle işe sarıldıktan, bütün Britanya imparatorluğu ayaklandıktan, Yunanistan İtalyaya muvaffakiyetle karşı geldikten, İtalyada dahilî j cephe çökıtükten, Sovyetleri Mihvere sokmak yolu bulunmadıktan sonra lngiltereye pes dedirtmek imkânı kalmamıştır. Almanlar bir müddet daha uğraşmıya devam edecekler, fakat neticede tıpkı geçen defaki gibi «pes!» j demıye mecbur kalacaklardır.
Almanya, şimdilik bu hükmü kabul etmekten uzaktır. Elinde büyük kuvvetler vardır. Bunları j kullanarak herhalde bir tarafa saldıracaktır. Fakat ne tarafa?
Harbin gayesini karşı tarafa «pes!» dedirtmek diye kbul edersek, Alman/yanın İngiltereyi ana hedef sayacağına ve başka taraflarda tedafüi bir halde kalacağına hükmetmek icap eder. Alman-yanın mgikereye tayyare ve denizaltı ile olan hücumları, bir piyade hücumundan evvelki topçu hazırlığına benzer bir şeydir. Almanya İngiltereyi istilâ için her | halde büyük ölçüde hazırlanıyor. Bir rivayete göre bu maksatla bütün gemiler, bir römorkör tayyaresinin arkasına 'bağlanarak lngiltereye paraşütçü yağdıracak motorsuz tayyareler vücude getirmektedir. Hazırlık tamam olunca evvelâ bütün tayyare kuvve-tile ingilterenin üzerine çullanacak, sonra bir istilâ teşebbüsü yaparak son bir koz diye talihini deneyecektir.
Eğer ana gaye bu ise ne diye Romanyada tahşitler yapılıyor ? Pek basit... Almanya bu kuvvetle İngilterenin bir Balkan cephesi kurmasının önüne geçmek ve Sovyetlerle Balkanları tazyik altında bulundurmak istiyor. Eğer zayıf taraflarını bulup şu veya bu Balkan memleketini içeriden çök. türebilirse buna da diyeceği yoktur. Ağır bir zahmet bedeli olmadan Boğazdan geçen her şey Almanya için kârdır.
Aklın gösterdiği manzara böyle olımakla beraber hiç uyuklamı-ya, yalancı emniyet duygularına kapılmıya gelmez. Harbin bu taraflara yayılmasının önüne geçmek için yegâne çare, kendi hesabımıza hiçbir zaman «pes!» demiyeceğimizi, mukavemete hazır bekledğfcinizi karşı tarafa daima duyurmaktır.
AMERİKA
Dahiliye Nazın Diyor ki:
44
Nazi Tehlikesini Durdurmalıyız „
Nevyork, 3 (A.A.) — Dahiliye Nazın Harold Ickes, lngiltereye yapılan tayyare yardımı hakkında radyoda bir nutuk soyiîyerek demişteki:
«— Amerikanın mukadderatı ayrılmaz bir şekilde ingilterenin mukadderatına bağlıdır. Nazi tehlikesinin dalgaları hayati hatlarrmrza gelmeden evvel onlan durdurmayı mümkün kılabilecek son şansımız ancak yardım kanun projesidir. Bu kanun projesi bize ayakta mücadele etmekle, diz çökmüş bir halde yaşamak şartlarından birini intihap ettirecektir. Kiralama veya ödünç verme plânı, dünyaya, bilhassa mütecavizlere, Amerikan kartalmm deve kuşuna benzetilemiyecegi hakkın da bir ihtardır, lngiltereye yardım meselesi bir ticari muamele değil, mevcudiyetimizin hayati bir kısmıdır.»
Müzakereler neticesinde varılacak bir sulh imkânını münakaşa eden nazır demiştir ki:
<— Böyle bir şey, ancak tehditlerini yerine getiren fakat vaitlerini tutmıyan Hitlerin dediklerini kabulle mümkündür. Binaenaleyh Hitlerin muzaffer olması kadar, müzakere neticesinde varılacak sulh ta bizim için korkunç ve dehşetli bir şeydir. Bunların herhangi birini düşünmek bile demokrasimizi öldürmiye ve iktisadi sistemimizi mahvetmiyc kâfidir.»
LÂVÂL
İngilt
İl
Harbe. Taraftar
ALMAN Hava Kuvvetleri Dağılıyor
100
Bombardıman Tayyaresi
Atlantiği Aştı
Rnzvelt Lâyiha» Meclteto
Londra, 3 (A.A.) — Havacılık deniz ticareti odasının reisi albay Jouett dün akşam söylediği bir nutukta, I 00 ağır bombardıman tayyaresinin, hiçbir arızaya uğramadan Atlarutiği aştığını bildirmiştir.
Vaşinngton, 3 (A.A.) —- B. Rooseveltin lâyihası bugün, me-husan meclisinde müzakere edilecektir. Müzakerenin üç gün süreceği zannedilmektedir, ı Hariciyenin yüksek memurlarından biri, kongrenin kanun lâyihasını gelecek hafta sonundan evvel tasvip edeceği kanaatini göstermiştir.
Londra, 3 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor: Almanların emeli, donanmanın ve Şimalî Afrikanın teslimi bile dahil olmak üzere, her sahada, Fransa ile İngiltere aleyhine iş birliği yapmaktır. İşte tam bu anda Laval, Almanların bu gayesine alet olmak üzere bir iş birliği partisi kuruyor.
Bu parti, Fransanın, eski müttefiki aleyhine harbe girmesine taraftardır. Viaby hükümeti ortadan kalktığı zaman Pariste kurulması düşünülen hükümet, içte böyle bir partiye dayanacaktır.
Mareşalin,    La vali    kabineye
sokmaktan imtina etmesi ve donanmanın ve Fransız müstemlekelerinin tamamiyeti hakkında Amerikaya teminat vermiş bulunması, Alman tazyiklerine karşı en açık bir cevaptır.
Yekûnu Belki de 40,000, Fakat..
Londra, 3 (A.A.) — Dayly Telegraph gazetesi, Alman hava kuvvetlerinin Libya muharebe meydanlarında görünmesinden bahsederken diyor ki:
«Alman hava kuvvetleri, bütün Rumen hudutları boyunda birçok hava filoları bulundurmak mecburiyetindedir. Bu yüzden zaten zaafa uğramıştır. Geçenlerde Avusturyaya tayyare filoları gönderilmesi de bu zaafı daha arttırmıştır. Şu halde, Büyük Brl-tanyayı istilâ için Ahmanyanın elinde ancak 6,000 tayyare bulunacaktır.
VAlman hava kuvvetleri hem Balkanlarda, hem Akdenizde ve hem de İngiltere adalarına karşı hareket yapacak derecede kuvvetli değildir...»
Bir D.f da EnÇ.k 2530 T^yyıre Kullanmış
Londra, 3 (A.A.) — Sunday Times gazetesinin havacılık muhabiri diyor ki: «Alman hava »kuvvetleri hakkında bitaraf kaynaklardan neşredilen rakkamların çoğu hayal mahsulüdür.
Almanyanın  40 bin  tayyaresi bulunması   muhtemeldir.   Ancak bunların  18 binden azı muharebe   tayyaresidir.   Yalnız   6 bini, (Devamı: S a, 5, SU. 4 te) —
italyanların
Vaziyeti ümitsiz
Adisababaya Çekiliyorlar
Londra, 3 (A.A.) — Reuter ajansının askeri münekkidi General Sör Hubert Dough yazıyor:
«Agordat'ın zaptı ve Habeşistanın müteaddit cephelerinde yeni ilerlemeler, ingiliz askeri kudretini ve İngiliz askeri şeflerinin azimli hareketlerini lsbat eder.
«Agordat muvaffakiyeti ve İtalyan irrm, Keren gibi uzak yerlere kadar lUrülmeleri, İngilizlerin pek yakında Asmaraya hücum edeceklerini göstermektedir. İngilizler, bir dağ üzerinde bulunan ve çok mühim bir Us olan Asmaradan Musavva üzerine İnebileceklerdir.
cBarentu'da İtalyan müdafilerüıln hattı ricati ciddi tehlikeye maruzdur. İtalyanlar, buradaki   motorlu j vasıtalarını terketmeden kurtulamı-yacaklardır.
ingilizlerin, İkinci taarruz hattı, mühim bir idare merkezi olan Gon-dar'a doğrudur. Somali'de cereyan e-C6ii . omunda gelen ha-
berlere bakılırsa orada İngilizlerin hedefi Mogadiçio limanıdır.
c Bu Uç ileri hareketle Adisababa etrafındaki İtalyan mukavemeti tamamen kırılacak ve iaşe kaynaklarından mahrum edilecektir. Habe? yerlilerinin yer yer isyanı, İtalyanları Adisababa etrafında toplanmı-yc mecbur etmiştir. İtalyanların Ha-beşistandaki vaziyetleri ümitsizdir.»
Musavvaya Doğru Geriliyorlar
Kahire, 3 (A.A.) — B. B. C: Britanya kıtalarının Agordat'a girmelerinden evvel, şehir kapılarında çok slddetU bir muharebe olmuştur.
ingilizler bir çok esir almışlardır. İtalyanların, kaçmıya muvaffak o-lanlan, Musavvaya giden yol üzerinde ve Agordat'ın 80 kilometre şarkında bulunan Kerren İstikametinde çekilmektedirler.
Agordat, Eritrenin merkezi As-m arayı, Krzıldenizdeki Musavvaya bağlıyan mühim demir yolunun son utasyonudur. Bu şehrin zaptı, stratejik bakımdan çok    ehemmiyetlidir.
Dün, asker bir sözcü, İtalyanların Barentu'daki vaziyetlerinin son derece mUşkülleştiglni söylemiştir. Buradaki garnizon sahil yolundan kaçamaz. Ricat için kendisine açık olan tek yol, dağlara giden şark yoludur.
Baş vekilim iz
Donavan'ı Kabul Etti
Ankara, 3 (A.A.) — Başvekil Dr. Refik Saydam bugün saat 11 de Bavekâlette Amerika büyük elçisi ile birlikte albay Donavan'ı kabul etmişlerdir.
Ankara, 3 (A.A.) — Albay Donavan Amerika büyük elçi«i He birlikte bugün Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu fle Umumi ""itip  Numan JVlenemencioğlu'nu ziyaret etmiştir.
Vali Dr. Lûtfi Kır d ar açılış nutkunu okuyor
UMUMİ MECLİS
Dün Valinin Bir Nutkıyle Açıldı
Vilâyet ve Belediye Varidat Yekûnu 12,547,378 Liradır
Bu sene, İstanbul vilâyetinin varidatı 5,677,908, beledlyeninkl ise 6,869,470 liradır. Bunu. vali doktor Lûtfi Kırdarm dün belediye umumi meclisinin şubat toplantımı açarken söylediği nutuktan* anlıyoruz.
Vali saat tam 14,30 da kürsüye gelmiş ve nutkunda demiştir kı:
— Arkadaşlar: Üçüncü intihap dev resinin üçüncü yıl şubat toplantısını açıyorum. Bu toplantı devresinde çalışmalarımızın mühim bir kısmını 941 bütçesi teşkil edecektir.
Daimi encümende hazırlanan vilâyet ve belediye bütçesi üzerinde müştereken yaptığımız tetkikatta vilâyetin varidat ve masrafı ve belediyenin de yalnız varidat yekûnlarını tesbit ettik.
Belediye masraf kısımları da ikmal edilmek üzeredir.
940 bütçesi    varidatına   nisbetle
vilâyet kısmında 123 bin lira ve belediye kısmında da 336,080 liralık bir noksanlık vardır.
Bu varidatı 939 senesini esas tutarak ayni zamanda 940 senesi altı aylık tahsilatının verdiği kanaatler göz önünde tutularak tahmin edilmiştir.
Vilâyet ve belediye masraf bütçesine gelince, ihtiyaç eşyasmm fiyat-lcrmda artış olduğu için bUtçe masraflarını da arttırmak mecburiyetin dc kaldık. Diğer kısımlarda mümkün olduğu kadar tasarrufa riayet ettik. Yeni yıl bütçemizi vukuflu tetkikinize arzederken devamlı muvaffakiyetler dilerim.>
Valinin bu sözlerinden sonra 941 bütçesi tetkik edilmek üzere bütçe encümenine havale edildi. Ruzname-de 6 maddelik bir teklif vardı, ait olduğu encümenlere verildi.
Gelecek toplantı cuma günü öğleden sonradır.
it
Kadınlaşan Medeniyet
Bir Amerikalı Muharririn İddiası: **Asıl Harp Meşgulleri Hitler,
Mussolini Değildir. Yeni Nesildeki Kadınca Rahat Ve Lüks ptilâsının, Mertlik Hislerinin Yerine Geçmesidir.
Amerikanın tanınmış muharrirlerinden Roy Hilton ortaya bir nazariye atmıştır. Diyor ki: «Harbin asıl mesulleri, Hitler, Mussolini değildir. Son harptenberi artan rahat, zevk ve lüks iptilâ-eıdır.   Medeniyet   kadınlaşmıştır.
Mertlik ve kadınlık idealleri arasında bir muvazene bulunamazsa medeniyet yaş»yamaz.»
Bu fikir Amerfkada büyük alâkalar uyandırmış, canlı münakaşalara yol açmıştır. Memleketimizde de dikkati celbetmiye ve
it
esaslı surette münakaşa edilmiye değer.
Amerikalı muharririn dikkate lâyık yazısını üçüncü sayfamızda okuyacaksınız. Bunun leh ve aleyhindeki mütalealara sütunlarımızda seve seve yer vereceğiz.
HİS MASTER'S VOİCE
1940 Harici Ticaretimizin Yekûnu 180,369,000 Uradır
Ticaret Muvazenesi İhracatımızın
Lehine Olarak
42,523,000 Lira İle Kapanmıştır
YtNİ HİZAMI
(istatistik umum müdürlüğü geçen yıl içindeki harici ticaretimizi tesbit eden istatistiklerini hazırlamıştır.
Avrupanın harp halinde bulun, masına rağmen haricî ticaretimiz bir inkişaf kaydetmektedir. Geçen yıl umumî ithalâtımız 68.92 3.000 lira, ihracatımız ise | | 1.446.000 liradır.
Geçen sene hariçle alışverişimiz bu suretle 180.369.000 liralık bir yekûn tutmuştur. 1939 se-
nesindeki ithalât ve ihracatımızın yekûnu 245.638.000 idi. Bu vaziyete göre, haricî ticaretimiz 1939 seneBİne nisbetle bir gerileme göstermekte ise de bu germeme, birçok ithalât maddelerinin harp dolayısile azalmasından ileri gelmektedir.
1940 senesinde    haricî ticaret
muvazenemizde 42.523.000 lira miktarında memleket lehine brr fark vardır.
Sahibinin Sesi! (Reklâm değildir j
VATAN
4-2-941
Susma, Konuş! Tâ ki, Senin Bir Kızıl Gül Goncası Dudaklarından
Sözler Dökülsün!
48
Üçüncü Ahmet oturduğu divanın uauine serilen ipek örıuler ü-zc.ı.ıdt: kayarak, baıınaza yaklaştı ve Kiy-nıeuar yüzüklerle dolu bu  kadın  eline bcnzıyen ellerini
ona u^allı.
Genç kız, bir ceylân ürkekliği-İc, auuakiarı ihtirasla titreyen t. uüaia üakiyor, sert ve haşin cavraııaıaktan içtinap ederek miuıum bir tevekkülle gülümsemeye çatışıyordu.
uçuncu Hiuııct, onun bu mu-
— Tîz muradın izhar eyle ibrahim! Biz âlemi sürür ve zevki pür nur içre puyanız. Olmıya ki, ehemnu/cısoz bu nesne için bizi bu haletten bidat cyleyesın.
Dedi.
Hükümdarın yanına kadar ilerleyen ibrahim Paşanın rengi uçmuş, her zaman neşe ve şetaret kıvılcımları parhyan gözlerinin â-deta feri kaçmıştı.
Üçüncü Ahmede yalnız kal-:nak   zaruretini   anlaltı   ve   onun
nıs bakışlarını derin bir mesti ı- Satmazın bitişik odalardan birin-
le seyrederek:
— Satmaz görürsün ki, bir Gü Iıetana benzıyen bir âlem ıçere-ya. Serçelerin cıvıLtısına ve kuşların ötüşüne benzıyen sazı susturduk ve kelebeklerin uçuşuna şebıh raksları durdurduk, bunu >apu&sa ancak bir bülbülün nağmesini bütün bu şeylere tercıiı edişimizden üeri gelir.
^ılıar ço?m ile büııbülün nağ-mc) e ipuçlarına intizar eyleriz.
buama, konuş I la ki, senin bir K.IZU gül goncasının esrarlı kıvrımlarını andıran dudaklarının araaımdan dökülecek sözlerle gaşyolalım. Mesruriyet ve mahcubiyetimiz artsın.
ou kadar bu lûtfu da bizden aırığ eylemezsin sanırım.
rıayaı susma, konuş l
Hükümdarın kendisine konuşmak müsaadesini bahş ve hattâ DtfltU bir iûtut olarak arzu etmesi baiınaza sevgilisinin halâsını . .yaza  t irsal banşeyıemiftı.
Genr 'kız uzun uzadıya tered-üude lüzum görmeksızin:
— Derunumuzu bir keder sarmış, kalbimizi bu endişe bürümüşten iltifatınızı meserret ve memnuniyetle karşılıyamıyorum» ^evutetiû sultanım.
Vg-unukU ou Kederin tesiri altında ezilip duanaıklayun.
oçur.cü Ahmet onun ıstırap ve er^aışe içinde olduğunu işitince oı-viiK bu merak ve taaccüple:
— Sen padişahı cihan  Sultan iı^neoı Saıio.ii  mauuuocı kuaUa sın ve iste görürsün ki, esiri hüsnün ve müştakı lütfün    bulunuyorum.
i ız ermeyle! Arzunun fermanım misillû dünyanın her bucağında lâzimüiicra ve vacifeülınki->at olduğunu o zman lehmedersin.
— Ben sultanı aliyyetüşşan ke-ıimei iitet v esim eniz hatma sul-iuji efendimizden bir kışının af »e merhametin niyaza gelmişimi.
iiu niyaz sırasında kudretlû, luehabetlû şehinşah hazretleri taptf buyurup carıyeıennı gör-uuler ve iltifatı şehriyarıierin oane ibzal buyurdular. Zatı hü-u«q fuarının iuiui ve atıretıeri-ne sığınarak ol kişinin affını niyaz cyıerım.
— 1 iz söyle be Safinaz. Senin bir arzunu yerine getirmiş oımak benim için baısi surur ve ıtettlei gurur olacak Ur.
jöi.üuz Uçuncu Ah-mede Hızır hakkında izahat verdi ve onun ^*noui£i Drr seoepten ötürü yabalanıp Ağakapısına hapsedilmiş ovaugunu anJattı,
Uçuçncü Alhımedin hafızasında bu ısım bazı müphem hatıralar canlandırıyordu. Bir lâıhza uuşüodü. Bu esimin hangi vesileler Ue kendisine tekrarlanmış ol-uugunu hatırlamak istiyordu.
r-akat buna muvarrak olamamakla beraber Hızırdan kendisine vezir ve damadı İbranım ı aşanın bahseyleTr: olduğunu tanattur edebilmişti. Hükümdar, lurarume danışmadan bir iş yapmamağı ve hattâ onun rey ve muvafakatini inzimam etmiyen L.r «maslahatı kendi arzuları da hı olsa meVkü fiile koymamağı itiyat edinmişti.  ( 1 )
Bu sırada salonun kapısı yavaş yavaş açıldı ve eşiğinde sad-ruzam  İbrahim  Paşa göründü.
Hükümdarın huzuruna bilâ istizan girilmesi ve bilhassa halvet sırasında bu halin vukuu görülmüş ve işitilmiş şeylerden değildi. Üçüçncü Ahmet kaşlarını çattı. Bu sırada İ'brahim Paşa, yerlere kapanmış ve:
— Size derhal arzı icap eden bir vaka i mühimme vardır, huzurunuza kalbul olunmak için ruh saıt ve cüretimin affını niyaz eyleri/m.
Sözleri dudaklarından dökülmüştü.
i'drazamın pek mücfcir sebepler dolayısile bu hali ihtiyar eylemiş olduğunu düşünen Üçüncü Ahmet;
de istirahat eylemesi için vâki müsaadesini müteakip:
— Şev^etlû hünkârım. Cenabı raibbı taaiâ veli nimeti bkminnet efendimizi tahtı âli bahtı Om Hanilerinde daim ve berkarar buyursun.
(Arkası var)
Adliyede:
Kasımpaşa Cinayetinin Tahkikatı
Bfttftn Mavini Kadınlar
Dfcu Serbest Bırakıldı
Altı sene evvel Kasumpaşada işlenen feci cinayetin esas hesabı katil Zekinin ölümü ile yakalanmıştı. Cinayette ikinci derecede rolleri olan katil Zekinin kardeşi İhsanla, eniştesi 1 ayyar, dört günıük soıgudan sonra dün Müddeiumumiliğe teslim edilmişlerdir. Zekinin bahçesinden çıkarı- j lan kemikler de tetkik için Adli I ıp  müessesesine  gönderilmiştir.
Bunlarla beraber yakalanan Zekinin    kız kardeşleri    Nuriye,
Talebeye Yardım
işi ilerliyor
1  —     —      1 —-..—mı .....        — ¦ m m
İlk Hamlede Yemek, Sonra Yurt Meselesine Çare Bulunacak
Yüksek    tahsil    talebesi   için kaç binayı    birleştirmek suretile
açılmadı düşünülen yurt meselesi uze.ın'deui tetiklikler devam et-ImeKieuır.
Birçok binalar gezilmiş, fakat bunıarın hiç birisinin arzuya uygun oımadıgı göruımüştur. Gezi-
bütün bekâr talebe için umumi bir yurt kurmak.
İkincisi, bugün için, oldukça muntazam addedilebilecek yurtlar haricinde kalan bUÜ - ÖUU talebeyi barındıracak   daha küçük
len bınaıar arasında Fatihteki bir yurt açmak. Çünkü maıum medreseler, İbrahim Paşa medre- olduğu üzere bugün altı ilâ sekiz sesi. Askeri   matbaa    yanındaki yüz    talebe    yurt addıne    lâyık
Nevzat ile Tayyarın kızları Nezi- ı dıger bir medrese    bulummakta-
(1) Üçüncü Ahmedle damadı arasındaki hususiyeti ve hükümdarın vezirine derceci morbutiyetinl şu ve-siıa P*k iyi tebarüz ettirmektedir:
«Benim canımdan eaz vezirim muhibbi sadıkım lalam,
«Hak celle vAlâ senden gayri bana vezir nasip etmesun. Bugün m alı utlara tehevvürüm olduğundan rutbu-yabis kelâmlar ile vücudu lazımül-vücudunu tekdir eyledim. Allah bi-lür ki, bana bilmem ne oldu. Böyle olacak iş yogiydi. Ciğerim püryare oldu. Bugüne vâki olan keyfiyet eger hatırınıza illet olursa beni firaşlara düşürürüz. Zira ihtiyarî olmayup bilmem sevdayı emrazım hareket mi etti? Bu hususu bilkülliye feramuş edersiniz beni yeniden ihya etmiş o-lursunuz. Ve Ulâ ahvalim gün begün perişan olup hayatımdan ümidi kat-eyleyesiz.
Hazreti Allah ve resulullah aşkına vâki olan keyfiyeti hatırdan feramuş buyur as iz. Bir elmas hâtem gönderdim. Takmrp bana merhamet eyliyesiz.» (Hazinei evrak tetkikatı. Ahmet Refik)
he ve necile mıhlardır.
dün serbest bırakıl-
^ark Demiryolları
Memurlarının Davası
İkinci Ticaret mahkemesi dün Şark Demiryolları eaki memurlarından Mehmet Mevıût ve Mehmet Oçmen tarafından Şark De- W* Mımarog.u,   yurt meseles.
Soruyorlar?
^
Bir talebe velisi soruyor ve diyor kl:
Maarif Vekâleti, resmi mekteplerde iki itene ayni sınıfta kalan talebeye belgeli talebe adını vererek artık reemi mekteplerde okumalarına nausaade etmiyor. Hu çok doğru bir tedbirdir, iki sene tembellik ederek ayni sınıfta kalan bir talebenin ayni sınıfta ve ayni mı ki* pır tutulması mektebin disiplinini bozabilir. Fakat YeKalet, bu gibilerin hususi liselerde okumalarına   müsaade
ediyor, iki sene donen bir talebenin r.-Miu mekteplerin disiplinini bozacağı uıtımaıl ne katlar mevcut ise aynı ıiıtimal hususi liseler İçin dahi varit degıl midir Y Hususi liselerde bulunan talebenin muhtelit olduğu da düşünülürse haylazlıktan, tembellik ten bas. kaldıramıyan bu gibi talebenin hususi mekteplerin havasını daha fazla bozaoılecekle-rl pek tabiidir. Bir kız talebe velisi sııatile bu mütalaayı serdet-mekte haklı olduğumu zannediyorum. Maarif vekâleti bu mevzuu lüzumu kadar ehemmiyetle tetkik ederek hususi liseleri de tembel ve haylaz talebe yatağı
olmaktan   kurtarmasına imkân
yok mudur?
miryolları şirketi aleyhine açılan davanın tetkikine devam etti. Bunlar şirketten tazminat istiyorlardı. Şirketin eski memurlarından yüzlercesi verilecek ara kararını beklemek için mahkemeye gelmişlerdi. Bunlar; arkadaşları davayı    kazanır    kazanmaz
hepsi birden dava açmıya ve şirketten yartm milyon lira kadar bir   para    istemıye    hazırlanmış
bulunuyorlardı. Mahkeme dünkü kararında vaktıle asliye dördüncü ceza mahkemesine verilen ve
kısmen yanan bir tazminat dos-yasıle şirketin tasfiye memurlarının dinlenmesine ve şirketin da. hili nizamnamesinin öi üncü maddesinin tetkik edilmesine karar verdi ve davayı 7 mart saat 13 buçuğa talik etti.
Ezilen, Yanan İki Çocuk öldü Bir tramvay arabasının altında kalarak yaralandığı için Cerrahpaşa hastahanesıne kaldırılan be$ yaşındaki Neomi ismindeki çocuk dün ölmüştür, Taıbıbı Adü
Nuri cesedi muayene etmiş ve Morga kaldırılmasına lüzum göstermiştir.
Yine bir kaza neticesinde ya-
görülemıyecek olan yerlerde ve hiç de iyi buiunrmyan şartlar altında barınmaktadır. Bu ışın ge- | lecek yıl başında toptan halledilmesi müımkundür. Bu olamazsa bu altı ilâ sekiz yüz talebeye de mutlaka iyice şartlar altında b'r barınma yeri tedai rk olunacaktır.»
Haber    aldığımıza    göre yurt meselesi İstanbul    Parti teşKilâtı I tarafından esaslı    bir surette ele . ir muharririmize   şunları söyle- alınmıştır. Maarif Vekâleti, Vılâ-mıştir: yet ve Üniversite ile iş beraberli-
— Yurt işinin iki safhası var- ği şeklinde yakında faaliyete ge-dır. Birincisi, büyük bir veya bir çecektir.
dır.
Soil verilen (bir karara göre, Yüksek tahsil taıebesi için OUU kişilik bir yemekhane açııacaık'tır. Bu yeınc'A-haneye en muvaıık bina olarak bu»eyananiyedeki eski Vakıiiar müzesinin 'bulunduğu medrese tesbıt edilmiştir.
Vilâyet Pftltİ idare heyeti reisi
hakKıfida dün kendısile    görüşen
Fırsattan İstifademi Etmişler?
Yalnız Manifaturaya Yüzde Elli Kâr Bıra-
Kılmış İken Mağaza Sahipbri Bu Kararı Her Eşyaya Teşmil Etmişler
Fiyat murakabe komisyonu masrafları yUksck olan mağazaları kendi müracaatları ilo lüks addederek yalnız yünlü ve ipekli ve pamuklu ku maş fiyatlarına yüzde elli kâr haddi kabul etmişti. Bazıları bu kararı yanlış tefsir etmişler, ve yahut ta fırsattan istifade ile bütün eşyalar hakkında bir ihtikâr vesilesi yapmışlardır.
Beyoğlunda bir çok dükkânlar bu tefsire iştirak etmektedirler. Nitekim fiyat murakabe komisyonunun verdiği karar çerçevesi haricinde kalan kundura fiyatlarına bazı mağazaların yüzde elli zam yaptıklarr gö
rülmüştür. Fiyat kontrolü neticesin-nan beş yaşındaki Aydın da öl-| dc vaziyet tesblt edilerek bu gibiler
hakkında takibat ta başlamıştır.
rnüştür. Tabibi Adlî Enver Karan gömülmesine izin vermiştir.
— -      -o
Sanayi Bir.iği Bugün TopLnacak
Bugün saat 15,30 da Sanayi birliğinin yıllrk toplantısı Ticaret Odası salonunda yapılacaktır.
Bu toplantıda senelik çalışmaları neticesi ve hesaplar utmumî heyete bildirilecek ve yeni idare heyeti seçilecektir.
Toplantıda İstanbul Parti idare heyeti reisi Reşat Mimaroğlu-nun da hazır bulunacağı söylenmektedir.
-o
Peynir Fiyatlarına Zam
Trakyada da peynir fiyatları bir kiloda beş kuruş artmıştır. Bunun için buradaki peynir fiyatlarına da beş kuruş ilâvesi kararlaştırılmıştır.
Yapılan bir ihbara 'bakılırsa beyaz peynirden sonra kaşer peynirleri de yavaş yavaş piyasadan kaldırılmış, evvelce 60 - 70 kuruşa satılırken fiyat şimdi 105
kuruşa kadar fırlamış. Bu ihbar tebkikten geçiriliyor.
Belediye İktisat Müdürü Ne Diyor?
Belediye iktisat müdürü Saffet, bu mesele hakkında dün bir muharririmize şunları söylemiştir; . — Fiyat murakabe komisyonunda masrafları yüksek lüks mağaza addedilebilecek dükkânlar için yalnız yünlü, ipekli, pamuklu kumaşla-
ra yüzde elli zam kabul ettik. Nitekim bu gibi mağazalardan yüzde yir mi beş eksiğine diğer mağazalardan almak kabildir.
Bu kararın yanlış tefsir edildiği, vc ihtikâra sebep olduğu yapılan kontrollerden anlaşılıyor. Bu gibi mağazalar yünlü, ipekli ve pamuklu kumaşlar haricindeki eşyaya da yüzde elli kâr koyuyorlar.
Hattâ Bei'ker mağazasının kundu ra fiyatlarrnın fazlalrgı dolayrislle hakkında takibat yapıldı. Bu müessese lüks mağaza olduğunu ve yüzde elli kâr koyduğunu söyledi.
Tekrar edeyim kl, manifatura eşyasından başka ihtiyaç eşyasına yüzde elli kâr koyamazlar. Konursa ihtikâr olur.
o
Tramvay Bandajı Getiı
Tramvay idaresinin Romanya-dan sipariş ettiği 800 bandajın biran evvel getirtilmesi için uğraşılıyor. Münakalât Vekâletinin kendisine ait siparişler için Ro-manyada bulunan heyeti bunu iş edinmiştir.
Piyasa Haberleri:
İhracat Lisansına Ait Muameleler
İhracat tüccarlarına lisansların Ticaret Vekâleti tarafından verilmeleri lisans işlerini güçleştiriyor. Ticaret V6kâleti bunu takdir ederek bazı tedbirler alınmasına karar vermiştir.
Vekâlet lisans bürolarında çalışan memur kadrolarını genişletmiş ve bu işte çalışan dairelere tamimler göndererek işlerini çabuk yapmalarını bildirmiştir.
İstanbul ihracat birliklerine gönderdiği bir tamimde Klering ile ticaret yaptığımız memleketler için tacirlerin alacaklı olduğumuz memleketlere lisans isteme melerini veya az lisana istemelerini bildirmiştir.
Telgrafla lisans istiyen tüccarların telgrafları kısa yazılıyor. Maksat aniaşıiamıyarak ve tekrar sormak iâzımgeuyor. Bu arada da zaman kayboluyor. Bundan sonra lisans ıstıyecck tüccarlar talimatnamede yazılı şeklide talepte bulunacaklardır. Tamimde bu da yazılıdır.
Dİr uui.da 6oj,ooo Lir J k ihr cat
Dün yabancı memleketlere bOO bin liralık ihracat yapılmıştır. Hele Romanyaya gönderilen 3U0 bin liralık paımuk, Romanya ile ticaretimizin son Türk - Romen anlaşması dairesinde yürüdüğünü gösterdiğinden mühim sayılmaktadır.
Diğer ihracat maddeleri arasında, balık, çığ deri ve tütün vardır.
Çay Geldi
Mersin yolu ile İstanbul gümrüğüne 60ü kilo çay gelmiştir. Bu çaylar en iyi kalitedendir.
Naha Müsteşarı Gitti
Nafıa müsteşarı Hüsnü Kartel birkaç gündür lstanibulda bulunuyor, tramvay idaresine ait bazı işler üzerinde tetkikler yapıyordu. İşini bitirmiş, dün akşam Ankaraya dönmüştür.
Üniversite Rektörü Cemil Büsel'in mutat çay ziyafetlerinden biri, dün Hukuk Fakültesi son sınıf talebesine Üniversite salonunda verilmiştir. Resim bu ziyafetteki samimi toplantıyı göstermektedir.
Prens Halim Vilâyete Cins Aygır Hediye Ldıyor
Prens Halim, Alemdağında Baltacı çihliğınde yetiştirdiği cins aygırlardan bazılarını Aygır deposuna vereceğini İstanbul vilâyetine bildirmiştir.
• _^
B. Mavrudi Annesini Kaybetti
Taymis gazetesinin İstanbul muhabiri B. Konstantin Mavru-dinin annesi Bayan Julia Mavrudi uzun bir hastalıktan sonra vefat elemiştir.
Cenaze merasimi, bugün saat 15 de. Şalideki Rum ortodoks mezarlığı kilisesinde yapılacaktır.
Değerli arkadaşımıza uğradığı bu acıdan dolayı taziyelerimizi bildiririz.
»I
4 ŞUBAT 1941
SALI
YIL: 1941 — AY: 2 - - Gün: 36
RUMJ: : 1366 — 2 nelk&nun 22
HİCRİ: 1359 — Muharrem:   7
VAKİT ZEVALİ EZANI
GÜNEŞ: 8.0S 1,39
ÖĞLE: 13,28 7,59
fKÎNDÎ: 16,12 9,42
AKŞAM:           18.30 12,00
YATSI: 19,59 1,33
İMSAK: 6,27 11,58
»ıra mektup yazmamı söyliyecektl. Sonra da unutacaktı. Her şey bitecekti, bir birimize yabancı olacaktık. Istırap dolu ruhumdan gelen şu sözleri ona söylemek İstiyordum:
— Sizi çok seviyorum, gittiğim İçin çok bedbahtım. Hayatımda kimseyi sevmemiş-tim ve bir daha da sevemem.
Onun da bana nezaketle:
— Arkadaşlığınıza çok teşekkür ederim. Ne kadar hoş saatler geçirdik.
Diyecek olan sesini duyar gibi oluyordum.
Sonra Nevyorktakl hayatımı tasavvur e-dlyorum: Mlsls Van Hopper'ln küçük bir kopyası olan kızı ve şımarık çocuğu... Kadından başka bir de onlar başımda olacaktı. Sonra yine birçok yabancı İnsanlar tanıyacaktım. BUtün bu düşüncelere dalmışken birdenbire Mlsls Van Hopperln sesini duydum.
— Haydi haydi, çabuk olunuz, çok işimiz var daha. Diyordu.
Haftalığından beri o akşam İlk defa olarak yemek salonuna İniyordu. Garsonun yanıma yaklaşıp da: «Bu akşam Mlster dö Vinter Ue beraber yemek yemlyecek misiniz?» diye sormasından korkuyordum.
Çok şükür böyle bir şey yapmadı. Esasen Maksim de yemeğe gelmedi. O gUn   Kan'a
Çeviren: Rezzan A. E. Yalman
gitmişti ve henüz dönmemişti.
BUtün gece acı acı ağladım. Eminim kl o döktüğüm göz yaşlarını bugün artık döke-mem. İnsan yirmi bir yaşını geçtikten sonra artık yastığına sarılıp da ağlıyamıyor.
Sabahleyin gözlerim şişmiş, burnum kızarmış olarak uyandım. Hor ne kadar soğuk su İlo yıkandım, kolonya sürdüm, pudra *lır-dümse de göz yaşlarrmın İzini sllemedinı. Demek kl bütün ömrümü geçirmek İstediğim bu güzel şehirden uzaklaşacaktım. Bugün gidiyorduk. Bir daha bu aynanın önünde saçlarımı taramıyacağım. Bir daha bu pencereden bakmıyacağım.
Giyindim. Sabah kahvaltısı İçin Mlsls Van Hopper'ln ndasına girince bana derhal:
— Ne var, nezle ml oldunuz? dedi.
— Galiba öyle olacak. Dün üşümüşüm diye titrek bir sesle cevap verdim.
— Bu sabah erken kalktım. Eşyalarla toplandıktan sonra otelde kalmağı hiç sevmem. Karar verdiğimiz trenden bir tren evvel gitsek fena olınıyacak ne dersiniz? Kızı ma da telgraf çekeriz. Bizi Parlsto karşılar. Onunla da biran evvel görüşmüş oluruz.. Haydi kapıcıya gidip bir tren evvel İçin yer ayırtmasını söyleyiniz.
— Peki, dedim.
Ama beynim döndü. Ona karşı olan kayıtsızca hlslerlm yine çevriliyordu. Demek kl son sabahımı da mahvediyordu. Yarım saat irin olsun Mukslm ile görüşemlyecektlm. Bu sabah daha erkon kalktığı İçin ve keyfi öyle istediği için beni saadetimden mahrum edecekti.
Artık utanmayı ve sıkılmayı bir tarafa bırakacaktım...
Doğru ona koştum.   Asansöre   binmedim
merdivenleri ikişer ikişer koşarak çıktım. Odasının numarasını biliyordum. (143) İdi. Kapıya geldim. Biran tereddüt ettim. Ya daha uykuda İse, ya onu yatakta bulursam.. Fakat her şeye rağmen cesaretimi ele alarak kapıyı vurdum.
Pencerenin önündeki aynada traş oluyordu. Beni görünce şaşırdı:
— Ne var? Ne istiyorsunuz? Dedi.
— Size vedaa geldim. Bu sabah gidiyoruz. Yüzüme baka kalmıştı. Elindeki traş makinesini masanın üzerine bırakarak:
— Kapıyı kapayınız. Sonra da bana anlatınız: Ne demek bu?
— Doğru söylüyorum. Şimdi gidiyoruz, öğ leye doğru gidecektik. Mlsls Van Hopper birden bire karar verdi. Derhal hareket edeceğiz. Belki hemen aşağıya inmezsiniz diye düşündüm ve buraya kadar geldim. Gitmeden evvel size mutlaka veda etmem lüzrmdı.
Bu sözleri kekellyerek ve berbat bir tavırla söylemiştim. Kendimi gülünç hissediyordum.
— Peki neden bana bundan daha evvel bahsetmediniz? Diye çıkıştı.
— Bilmiyordum İd... Gitmeğe dün karar verdi.
(Arkası var)
OONDEN
e «Cl N E
Fransadaki Yeni Parti
Yazan: ÜC YILDI2
ariste yeni bir siyasî parti  doğduğunu   öğreniyo-
ruz.
Partilerden ağzı yanan ve artık Mareşaiinxınden başxa parti kabul etmemıye yedi seKız ay evvel yemin etmiş bulunan Fransızların bu ilk yeni partileridir. haKat öyle görülüyor ki bu, doğrudan doğruya Beninin, •kendi işgali aLtınoa buıunan Pa-riüte ne ıdığı belirsiz bir takım anasırdan meydana getirdiği bir nevi Alman muhipleri cemiyetidir. O kadar ki Lavai bile şımuıiık biraz alarga durmak i<h*ıyatını gösteriyor.
Fikir biraz safıyane olmakla beraber fena değil. Lavali gönül rızasile Vıchy kabinesine sokl.nak mümkün olmadı. Bu kadar istiskalden sonra Alman süngüsüne bir baston gibi dayanarak ve sevimli ağzile gülümseyerek oraya girmesi biraz tuhaf ve bahusus şeni görünecek. Şu halde siyasî bir parti teşek'kül eder, Vichy kabinesindeki Flanden vesaire gibi karaktersiz bir intizar ve tereddüt politikası tutan zayıf unsurlar millet nazarında itibardan dü-şürüıür; Lavaı de o vakit nazi partisine değil, halis halis bir Fransız partLsıne, Fransız efkârı umumıyesinin bir büyük kısmına dayanan meşru bir hükümet kurar. Bir parti hükümeti kurulduğu gibi <ie esasen mesele yoktur. Vaziyete göre Mareşalin de, Fransız milletinin kalbine hakkedilmiş görünen sevimli ihtiyar çehresile göstermelik şef mevkiinde kalması da düşünülebilir. Artık o za-(man donanma, üsler vesaire davaları kolayca sö&ülür vt Fransa ebedi sulha kavuşur.
Bütün bunlar hakkında Fransızlar acaba ne düşünüyorlar? Bugünkü düşünce yarınki fül ve hareketin esası demek olacağına göre, bunu bilmek ehemmiyetlidir.
önümdeki Candi.de gazetesinin ıstırap ile dolu bir makalesinden birkaç satır okuyorum:
«Aylardanberi   her  idimizde
Mareşale    bei'bağlamak âdetini
aldık ve şüphesiz çok iyi ettik.
Mareşal bize ıbırçok defalar haber verdi ki ıstıraplar sona ermemiştir. Hattâ bir gün umumî bir toplanlıda aıenen şu faraziyeyi yaptı ki eğer Avrupa ile iş birliği politikası tutmazsa beklemıye ve ıstırap çekmıye hazır olmak lâzımdır. Bu haki-imane bir sözdür. İçindeki bütün mânayı anladık mı acaba?»
Biraz daha aşağıda şu satırlar:
«Fransızlar beklemezlerdi ki ıbır kabine değinmesi gibi alelade bir hâdise h\ı kadar güçlüklere zemin açsın. Onlara öyle görünüyordu ki her devlet reisi kendi arkadaşlarını arzusuna göre seçmek hakkına sahiptir. Bu, .basit fakat zihinlere gayet derin bir surette nakşedilmiş ve gayet eski tarih ananelerine dayanmış bir akidedir. Bu akide fiilen reddedilebilir, fakat onu zihindeki kökünden söküp atmak kolay olmryacak-tır. »
Bu zarurî bir ib'ham bulutu ile kaplı satırlar arasından Fransız ruh ve düşüncesi zannederiz ki kâfi vuzuh ile görülüyor.
Şefin haber verdiği fena günler gelip çatmıştır. Hâdiselerin gidişine göre Fransanın tam işgali yaklaşmaktadır. İhtiyar Mareşalin imasına göre o vakit de yine dönmemek ve doğacak i>ütün yeni ıstıraplara katian-Imak lâzımdır.
Düşman çizmesi altında bunalmış Fransa, derece derece biraz daha iyi hava alacak vazıyette bulunan Vichy Fransa-silc Afrika Fram>ası ve dışarda-ki tamamile hü: Fransa zemin ve zamanın icaplarına göre ayrı \ytı dillerden konuşabilirler. Fakat Fransız ruh ve düşüncesi her tarafça birdir ve bu dış tezahürleri Hibarile de bir gün kendini böyle gösterecektir.
Liman Reisi Ankaradan Döndü
İstanbul Mıntaka Liman Reisi Refik Ayantur Ankaradan şehrimize dönmüştür. Bu seyahatinden maksat, vapur navlcnlarına dair hazırlanan kararname hakkında görüşmektir.

4f
-i
4 - 2 . 941
IIV A
İCMAL
Berlin - Vichy Münasebatı
Yazan: Vahdet GÜLTEKÎN
ariste bir «Millî halk temerküz partisi» nin kurulması üzerine Vichy hükümeti ile Almanya arasındaki münasebetlerin aldığı §ekle dair henüz katî bir şey bilmiyoruz. Fakat, Alfmanya, Parîste böyle bir siyasî te§ekkül kurulmasını teşvik ederek Vıdhy'yi tehdit ve tazyik etmek istemişse de plânında muvaffak olamamıştır, diyebiliriz. Zira son gelen haberlere göre, Amiral Darlan: «Fransız donanmasının bugün olduğu gibi yarın da Fransız imparatorluğunu beklediğini ve herhangi bir taraftan gelirse gelsin, bir tehlikeye karşı bu toprakları koruyacağını» katî bir lisanla ileri sürmüştür.
Bu sözlere bakılırsa Alman-yanın Fransız donanmasile beraber Tunusta askerî bir takım üsler istediği, fakat Vidxy hükümetinin bu talepleri kaftî bir ifade ile reddettiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, M. Laval'in Vichy kabinesinden çıktığı gün-denberi Mareşal Petain'le Berlin arasındaki temaslara memur ^dilen Afcniral Darlan'ın Parise hareket ettiği ve işgal altındaki Fransız topraklarında Alman elçisi bulunan Von Abetz ile görüşeceği bildirilmektedir. Bu görüşme esnasında, Alman taleplerinin reddi üzerine Hitler'in Mareşal Pe-tain'e vereceği cevabın bildirilmesi muhtemeldir. Bu cevap ihtimal ki bir ültimatom şeklinde
değildir. Fakat belki Vichy ile Berlin arasında, bir aniaşmıya varılmak üzere uzun müddetten-beri yapılmakta olan temaslara
nihayet vermiş olacaktır. Paris* te teşekkül eden partinin tabiî lideri vaziyetinde bulunan M. Laval'in de Beriine gitmiş veya g i örnek üzere olduğunu da düşünürsek, Almanya tarafından Vichy'ye verilecek böyle bir cevap üzerine artık Paristekile-rin apaçık faaliyete geçmelerini bekliye'biliriz.
Parisle Berlin arasındaki iş birliğinin ilk tezahürlerinden biri olarak da, yakında Pariste bir Alman sanayi sergisinin açılacağını na'ber alıyoruz. Bu suretle Almanyanın, işgal altındaki Fransız topraklarında propagandasını kuvvetlendirmek istediği ve bahsedilip durulan «iş birliği» ne siyasî veya askeri bir hareketten evvel, her zaman olduğu gibi, tumturaklı bir şekilde, başlamayı düşündüğü de anlaşılıyor.
Kız Liseler Voleybol
Deniz Kurtları Arasında
Meşhur Mercan Avcısı ihtiyar
Bana Barometre Gibi Fırtınayı Haber Verdi
Yazan: Faruk FENI'B
IVLç'arı
Kız liseler voleybol maçlarına dün öğleden sonra Eminönü Hal-kevinde devam edilmiş ve kalabalık bir seyirci kütlesi bulunmuştur.
Günün ilk karşılaşması Boğazı, çi ile Şişli Terakki arasında olta uş. Boğaziçîliler bu müsabakayı 15-8,  15-7 kazanmışlardır.
ikinci müsabaka Cumhuriyet Kız lisesi ile Kandilli arasında oynanmıştır. Bu maçta da üç sette 16 . 14, 17 „ 15 Cumhuriyet galip gelmiştir.
ı İlli   İli
Ortalık henüz zifiri karanlıktı. Fener burnunun yan kıyıcığın-daki yrkık kulübeden iki adam ellerinde eşyalarla kayığa doğru yürüdüler...
Bağırarak seslendim. Kürekler, Osman reis. Saat 6 ya varmamıştı ki Bur gaz  adasının  kıyılarında bizden daha evvel gelip avlanmıya başlayan balıkçıların  yanına  yaklaşarak selâmlaştı'k:
— Bereketti ola...
Bir gün evvelden hazırladığımız karidesleri, parlatılmış misinalara bağlı civalanmış zokalara, şöyle bir kuyruklarından geçirip kafalarından çıkararak taktık ve Marmaranın engin derinliklerine:
— Ya kısmet!., diyip salıverdik.
Oltalarımız denizin dibini kulaçlarken iki balıkçı ağlarından topladıkları balıkları sepetlerine istif ederek, gitmek üzere hazırlıklara başladılar...
Uğurladık...
^— Bereketli ola...
tki çifte sandal, Marmaranın maviliklerini yararak Fenerbah-çeye doğru yol almıya başlamıştı...
Gözlerimi kapıya rak, kürek dalış ve çıkışlarının kulaklarımı okşıyan ses ahengini <ünl*m«ye daldım.
Elimdeki oka tırrrıt... tırrrt etmişti...
Yakaladığım a/vı, büyük bir itina il« küpeşteye doğru çekmi-ye başladım:
Mercan... Munis, can gibi bir balık.
Suda boğulan insanlar gibi. havada çırpınarak boğulan balığın çırpınışını seyrettim.
Ne kadar güzel ve can alıcı gözleri, ne çâlâk bir Vücudu vardı...
Bismillah diyip, ikinci oteayı da salıverdim. Etrafımızda bir çok kayıklar belirmişti. Hepsinden sallanan çifter çifter oltalarla denizlerin dibinde bulaştırdığımız bir karides sürüsünü yem diye kullanarak, biz hain insanlar balıkların hürriyetine pusu kurmuştuk.
Dakikalarca attık ve çektik.
Mercan, Hani, Kaya ve hattâ Köpek balığı bile...
Kürekleri iyi siya edememiştik. Birden sandalımızın baş tarafı diğer bir sandalın küpeştesine çarptı.
— Dikkat evlâ*., diye seslendiler.
Balıkçılar kayıklarına karıları gibi dikkat ve ihtimam ederler.
Onlara yabancı bir el değil, akraba bile dokunamaz.
— Affedersin baba, dedim. Oradan ahbap olduk... Burgazın eski, çok eski balık-
Çılarındanmış. Saçını sakalını denizlerde ağartmış. 80 yaşında imiş, her sabah gün doğmadan çıkar, dalga, fırtına, kış, kâr demeden Burgazın bu kıydıklarında dolaşır, mercan avlarmış. Arkadaşları kendisine:
— Mercan avcısı... diyorlar.
Hoş bu avcılık lâkabı ona belki mercandan ziyade kadın avladığı için verilmiş.
Adanın bir zaman en güzel, en yakışıklı ve en kuvvetn delikanlısı imiş.
— Bereketli ola, dedim. Nasıl işler iyi mi?
— Lh biraz var, dedi. Sepete bir göz attım. 50,  60
kadar vardı. Kendi sepetime baktım: 6 tane... j Güldüm. Ayni olta, ayni zoka, ayni yemle, ayni yerde balık . avlıyan benle, kırk yıllık avcı arasındaki farkı anlatmamış olduğum için, kendi halime güldüm.
I     Saat sekize yaklaşıyordu. I     Kurt balıkçı oltalarını toplıya-rak:
— Öğle oldu evlât, dedi. İş kalmadı.
Yanımızdaki başka bir sandaldan:
— Balık değil, derya kuzusu mübarek, derya kuzusu, diye bağrıştılar...
Ve cemile -olmak üzere birbirlerine yabası acıtmadık birçok küfürler savurdular...
— Ahşama artık bir papaz uçururuz.
İşte o sırada gözleri fal taşı gibi açılmış acemi balıkçılardan biri küpeşteye kadar getirdiği koca bir mercanı denize kaçırdı.
— Geçmiş ola,
— Öyle büyüktü ki... Okayı kurtardığıma bin şükür...
— Haydi canım, kor Ölür badem gözlü olur. Kaçak balık iri olur.
— Zokayı yutturmasını bilmezsin. Z.aten sen buraya balıklan beslemek için gelirsin.
— Bari bırak da dkmeğimize mâni olma.
— Allahın denizini babanın malı mı zannettin?
— Hadi oradan, dangalak...
— Sensin.
Ve bu suretle başlıyan kavga tekrar bir sürü yakası açılmadık küfürle neticelendi.
— Evlât, oltalarını topla, fırtına çıkacak, diyen ihtiyar balıkçı, küreklere asılıp Burgazın yolunu tuttuğu zaman hava poyraz-lamıya başlamıştı...
Dediği gibi yaptım.
Ka İt ab a n kay ayı döndüğüm zaman deniz iyiden İyiye kabarmış, rüzgâr çam ağaçiarlnin ince yaprakları arasında ıslık çal-mıya başlamıştı.
Yarfcn saat evvel süt liman deniz coştu. Birbirini kovalıyan dalgalar kayalara çarparak parçalandılar...
Onların çatlayıp, saçılışlrıpı, seyrederken, bjzl tehlikeden kurtaran ferikler kurdu ihtiyaç balıkçıya, o canlı ve hassas barometreye dualar ektini...
yburnutıvj
SarayburnU gazinosunun ya-nında bulunan camlı yer, poligon olarak kullantlcmak Uzefe Beden Terbiyesi Genel   Direktörlüğüne
devredilecektir.
o —
MES'UL KİM?
Nac! keskin bir rüzgârla yağan kann altında bir saattir şaşkın şaşkın dolaşıyordu. Bazan durarak boş gezlerle etrafa bakıyor, zaman zaman bir elektrik direğine sarılarak dakikalarca orada kalryor, sonra yine rüzgârın akıntısına kapılmış gibi İki tarafa yalpa vura vura çamurlu yollara dalıyordu. Arkasında bir o-muzu yırtılmış 6oluk bir ceket, ayağında paçaları dar ve akçd bir pan-
talon vardı. Saçları perişan bir şe kilde kasketinin altından alnrna dökülmüş siyah yollu yakasız mintanının göğsü yarıya kadar açılmıtı. 6e: 6ft4< adımlarla birkaç sokak daha geçti ve kocaman bir tûhta kapının önünde durarak çıngırağı çekti. İçerden önce hafif bir terlik tıkırtısı son ra cılız bir ses geldi.
— Kim o?
— Aç! Titrek bir el kapının demirine dokundu vc bir gölge yıkıla-
rak IÇlH girdi. Naci gözlerini sofanın öbür başında yanan idare lamba emin ziyasına alıştırmak için birkaç kere kırptı sonra kapıda hâla ona üı kek nazarlarla bakan hizmetçi ka^ dma dönerek:
— Mahmut Bey nerede dedi. Yay) kadın hiç sesini çıkarmadı   lambayı eline alarak Uerledi. İkisi de   arka
arkaya dik bir merdiven çıktılar, loş bir koridordan geçtiler, nihayet
sağdaki odalardan birine yavaşça girdiler. Geniş odanın Uç tarafım enli ve Üzerleri keçe örtülü sedirler çevirmişti. Kenardaki konsolun üstünde duran penbe fanuBİu ayaklı İki lâmbadan yalnız biri yanıyor, içeriyi kiril bir aydınlığa bozuyordu. Kapının tam karşı köşesinde birkaç şilte üst üste konularak hemen hemen bir karyola kadar yükseltilmiş olan
yatak duruyor, İçinde yalnız beyazlanmış bir baş ve sarı bir yüz görü-
Birlikler Umumî Kâtibi Geldi
İstanbul birlikleri umumi kâtibi Salih Ankaradan şehrimize dononüştür. Orada Ticaret Vekâ-letile temaslarda bulunmuştur.
nüyordu.
Ayak ucunda derin hırıltılarla yanan yeşil çini sobadan sıçrayan kıvılcımlar hastanın yüzünde dalgalanıyordu. Naci yine sarsak birkaç adım attı yatağa kadar gidomeden Sedirin üzerine çöktü. Dudaklarını boru gibi uzatıp kuvvetli bir nefes aldı sonra bütün takatini sesine vere-tek:
— İşte geldim dedi. Deminden beri hiç bir hareket alâmeti göst ermeden dlm dik yatan adam beyaz saçlarla örtülü başını kaldırdı. Elini ileriye doğru uzatarak bir şey arıyormuş gibi boşlukta salladı. Yerinden ağır ağır doğrulmağa çalıştı fakat kapakları derin çizgilerle örtülü gözlerini açmadı.
Naci şakaklarını avuçlarlle sıkmaya devam ederek, tekrar:
— işte geldim baba dedi. Beni neden çağırttın? İhtiyar adam ÖkBÜ-füklü sesile;
— Naci, Naci diye İnledi. Seni neden mi çağırttım. Çünkü seni son bir defa görmek İstiyordum. Fakat anlıyorsun ki buna İmkân yok. Hiç olmazsa yanıma biraz yakla^ta sesini daha iyi alayım... Genç çocuk sallanarak yerinden kalktı yatağın kenarma yavaşça diz çöktü, babasının solgun ve kapalı gözlerini manft-
=- VATAN
ŞUNDAN
BUNDAN
Günde 5 Milyar
Her sabah, saat 9 da, 50 yaşlarında, fakat, in mı/ genç ve dinç görünen bir adam, sert adımlarla «Beyaz Saray» in kapısından İçeri girer.
Bu, Birleşik Amcrlkannı Maliye Nazırı II. Morgenthau'dur Derhal B. Rooseveltin odasına götürülür vc cümhurreisl glylnJrken kendisile u-zun /mı konuşur. Acaba konuştukları nedir?..
H. Morgenthau'nun bundan böyle her gün bulmak mecburiyetinde olduğu 5 milyar meselesi.
Amerika silâhlanıyor, İngiltere döğüşüyor. Harp, Inglltoreye günde 8 milyara mal oluyor. Amerika da, silâhlanmak İçin buna yakın bir para sarfcdlyor.
B. Rooscvelt, İnglltereyc, İstediği silâhları vermek İstiyor. Bu silâhları tedarik İçin âmillerine bedelini peşin vermek lâzım. Bu parayı Amerika verecek, vo her İki hükümetin ' ıhlaııması yükünü üzerine alacak...
Birleşik Amerika Maliye Nazırı H. Morgenthav geçenlerde şöyle dc-mistl:
«Bundan böyle, harp devam ettiği müddetçe bu gibi meseleleri, İngiliz maliyesi mümessili SörFredrlc Phi-Hpps İle doğrudan doğruya görüşeceğim...))
Morg? hu Kimdir ?
Amerikanın en büyük maliyecilerinden olan M. H. Morgenthav aslen Almandır. Büyük babası Berllndc büyük bir sigara fabrikası sahibi İdi. iflâsı ve Amcrlkaya hicret etti. Dokuz çocuğundan biri, H. Morgent-hav'ın bahası servet sahibi oldu ve az bir zamanda Nevyorkun büyük lerl sırasına geçti.
Oğlu Henrl Morgenthav'ın sıhhati çok nazikti. Hafif sporlarla meşgul oluyordu. Cornell üniversitesinde mimarlık talısll etti. Fakat, nazariyatın ameliyata pek uymadığını görünce bir tersanede amele ba?yi oldu. Sonra makinistlik stajı yaptı.
Bu sırada tifoya tutuldu. Ailesi nekahat devresini geçirmek için Tek sası nr ^derdiler.Burada Covv - Boys hayatına alıştı. Çiftçilik her şeyden İyi olduğuna kanaat getirdi.
Arazi üzerine yaptığı İki muvaffakiyetli spekülâsyon sayesinde 655 hektarlık bir çiftlik satın almaya f muvaffak oldu. Amerikanın en İyi cinsinden İnekleri topladı ve Novyork halkına halis süt temin etmekle büyük bir şöhret kazandı.
K«uy, N zırı
B. Rooscvelt, Nevyork valisi olduğu zaman H. Morgenthav'ı ziraat müşaviri tayin etti. Cümhurreisl o-luîica do, evvelâ federal Farm Bo-ard'a müdür tayin etti. Bu firmaya 4 milyar sermaye yatırılmıştı. H. Morgenthav vazifesini muvaffakiyetle hnafdı. Ve maliye nazın \Voodln-In istifası üzerine B. Roosevelt tarafından maliye nezaretine getirildi.
Tr nsjorrdani Nresidır
Transjourdant, yani Maverayı Er-dün, küçük bir Arap hükümetidir. Arazisi 10 bin kilometre murabbaı-dır. Nüfusu 300 bin kadardır. Bunun 200 bini Müslüman Arap, 30 bini hı-rlstlyan araptir. 10 bin kadarı da Kafkasyadan gelen muhacirlerdir.
ı Hisline komşu oton Maverayı Er-dün Lût denizi ile Jourdan'nın farkındadır. Stratejik ehemmiyeti pek büyüktür. Hicaz demiryolu şimalden cenuba doğru vo memleketin ortasından geçer. Bu yol, Şamı Medlneyc bağlıyan tek yoldur.
Maverayı Erdün ordusu 41 zabit, ve 1B77 neferden mürekkep vo modern silâhlarla müsellahtlr.
Medeniyet Kadmlaşıyor
Hitlerler,Mussoliniler Gelir Geçer, Fakat Bugünkü
Kadınlaşma Cereyanı Medeniyeti Mutlaka Çöktürecektir. Harbin Asıl Sebebi Lüks İptilâsıdır
Yazan: ROY HİLTON
Tanınmış Amerikalı muharrir
Harp bugünkü medeniyeti tehdit ediyor. Buna şüphe yok. Fakat asıl tehlike, Hitler, Mussolini gibi adamların kurduğu idareler değildir. Bütün faniler gibi bunlar da günün birinde Ölecektir. Kurdukları idareler yıkılacaktır.
Tehlike: Kısacası insanların rahata vc zevke pek fazla derecede alışmasında ve kısacası tamamile kadın-laşmasmdadır. Kadınlaşan medeniyetlerin hepsi çökmüştür. Bunun istisnası yoktur.
Yirmi beş senedenberl kadınların umumî hayattaki nüfuzu artmış, nihayet istibdat şekline gelmiştir. Mertlik alâmeti saydığımız her kıymet, her itiyat, her alâmet gitgide gevşemiş, incelik vc nezaket adı altında ortalık kadınlaşmıştır.
Bugünün her erkeği berbat bir kılıbıktır Sabahleyin İşinin başına gittiği zaman başlıca düşüncesi, kadınları nasıl memnun edeceği ve bitmez tükenmez ihtiyaçlarını nasıl yerine getireceğidir. Yürürken, gezerken hep bunu düşünür. Rüyasında ayni şeyi görür. Ertesi sabah işine ayni düşünce ile başlar. Bütün kültürümüz, kadınların ihtiyaç tanıdığı şeylerin tesiri altındadır.
Bu hoşa gitmiyen bir şey mi? Hiç te değil... Hoş, rahat ve zevkli tarafları çoktur Fakat bunun için medeniyetin ödediği ağır bir yük vardır kl, o da vurduğunu koparan, zorluğu arayan, azimli tipte, erkeklerin gitgide azalması, yerine yumuşak ruhluların geçmesidir.
Dünkü Anglo Sakson erkeği, gözü pek bir adamdı. Uzaklarda kısmetini arar, zorlukla mücadeleyi zevk bilirdi. Bugünkü erkek büyük şehirlerde plneküyen bir zavallıdır. Çünkü kadın, ailenin dağılmasına ve şehir hayatında bulunan rahatlıklardan uzaklaşmasına taraftar değildir. Dünkü erkek hayat içinde yetişirdi. Bugünkü erkek mektepte o-kuyor ve şahsi kıymetile değil, din-lomasile ve dayanacak bir adam aramakla tutunmıya çalışıyor. Bütünl demokrasiler bu kadınlaşma cereyanı yüzünden   zaafa uğramıştır.
En çirkin bir şekilde yere serildiğini gördüğümüz Fransa, doğrudan doğruya kadınlaşmasının kurbanıdır.
1918 senesi ile 1940 senesi arasında İngiltere de kadınlaşmıştır. Mesele çıkarmamak gibi kadınca bir endişe İle Almanların başı üstüne çıkmalarına meydan bırakmıştır. Yeni harp bu kılıbık ruh yüzünden kopmuştur.
Ya Amerika? Bizim halimiz bütün bütüne berbattır. Sakalımız vo kesemiz kadınların elindedir. Bütün hayatr tiz, lüks aramak esası üzerine kurulmuştur. Gazetelerin bütün ilân sütunlarında kadına vo onun lüks çılgınlığına hitap edilir.
Kadınlar, iyi, hoş mahlûklardır. Kendilerine göre cesaretleri de az değildir. Sırtlarına ağır yükler de alırlar. Fakat yapılışları Itibarlle bütün emel ve idealleri, ailelerine rahat ettirmek, çocuklarına sıkmtl yüzü göstermemek yolundadır. Macera ve sergüzeşt amısu, azim, kuvvet, mücadele gibi mertçe kıymetlerin hakları verildiği müddetçe kadın emel ve ldeallerlhe hiç diyecek yoktur. Zaten medeniyet, bu iki nevi ideal arasındaki muvazene sayesinde yaşar. Erkeklerin temsil ettiği tarafın istibdadı ne kadar fena ise ka-
Harp başladıktan aylarca sonra
böyle manzaralar
dm istibdadı yüzünden muvazenenin yıkılması da o kadar fenadır. Erkekler ortalığa hâkim olurlarsa insanlik harpten ve şiddetten baş kaldıramaz. Kadınlar hâkim olursa lüks ihtiyacı ve tereddi başlar. Bütün iş, aradaki muvazeneyi iyi kurmaktır.
Dünyada pek çok şeyler değişebilir. Fakat medeniyetin kadın ve erkek idealleri arasındaki tam muvazeneye ve karşılıklı saygıya dayandığı «sas hiçbir saman değismlye-çektir.
Almanyanın harbe   hasırlandığını
bümiyen var mıydı? 1934 senesinden beri Almanya silâhlanma maksadile yirmi milyar dolar sarfetmiştir. Böyle bir para yalnız bir blöf yapmak için sokağa atılmaz. Böyle olduğu halde Avrupa ve Amerikaya zevklerine, eğlencelerine ve rahatlarına fasıla vermemek için bu gidişe tâ son dakikaya kadar göz yumdular. Ve nihayet harbin patlamasına meydan verdiler.
Bu hallerden alacağımız ders şudur: Harbin önüne geçmek ve kendimizi tecavurilftl" korumak için donanma ve hava kuvveti sahibi olmak kâfi değildir. Bunlar ancak derimizin vücudümUzde oynadığı rolü oynarlar. Asil İş, mert erkeklere mahsus sert ve haşin meziyetlere sahip kalarak içimizi kuvvetli tutmaktadır. Iç mukavemeti olmadıkça donanma da, hava kuvveti de bir para etmez.
Amerlkada kadınlaşmanın en büyük bir aJâmetl de borca girmemiz-dir. Brkek borç sevmez, yorganına göre ayağını uzatmağı, kafasını dinç tutmağı ve mahdut bir gelirin sıkm-tılarma tahammül etmeği tercih e-der. Halbuki kadın bugünü kurtarmak için yükü yarına atmağı tercih «der. İşte bu meylin neticesi olarak bugün her Amerikalı aile borç içindedir. Amerika hükümeti boğazma kadar borca girmiştir. Bu borçlar yüzünden vakit vakit buhranlar koptuğu gibi, herkes: «Çöküntü ne zaman olacak?» diye daimî bir tUUntü Vo emniyetsizlik içindedir.
Dünkü Amerikalı, tablatle mücadeleden korkmıyan bir adamdı. Bugünkü Amerikalı bu mücadelenin zah rtıetinl göze almamak için şehre kağan ve orada sürünmeyi tercih e-den bir harp kaçağıdır.
Çocuklarımıza mânâsız yere yüz veriyoruz. Onları kendi kuvvetlerine dayanır, cüretli, kudretli bir insan yetiştirecek yerde pamuklara sararak naz içinde büyütüyoruz. Bütün emelimiz babamızdan gördüğümüzü Çocuğumuza   göstermektir.   Çocuğa
Pariste,   Londrada,   Nevyorkta görmek mümkündü
bir düzüye zevk ve heyecan temin-etmeği vazife diye kabul ediyoruz. Erkek çocuğumuzun bir işçi diye yetişmesine, kızımızın güzel ellerini mutbak işlerile bozmasına razı değiliz. Spor adı altmda Romanm en mütereddi günlerinde yapmadıklarını yapıyoruz. Çocuklarımız mücadele ihtiyaçlarını spor meydanlarında heyecanla bağırıp çağırmak suretlle zahmetsizce tatmin ediyorlar, hiç birinde işe yarar bir mücadele kudreti kalmıyor. Hayatta muvaffak olmak, İçin (Piston, arka...) diye zillete düşüyorlar.
Böyle giderse bir gün demokrasi mezara gömülecek ve üzerine su yazı yazılacaktın-
«Pek asil emelleri vardı.. Fakat zevk ve saf aya daldığı, pek kadmlaş-tığı için emellerini gerçekleştiremedi!»
Kurtuluş yolu bütün krymetlerlmi-zi ve ölçülerimizi değiştirmek ve sah met ve zorluk seven ve bunlar için çarpışmakta zevk bulan mert bir nesil yetiştirmektir. Bu hakikati kav-rayamazsak kavrayanların esiri olacağız ve günün birinde kendimizi, çocuklarımızı zahmetlerin ve işkencelerin en ağırına maruz bırakacağa-
Zaten Fransadan başlamak üzere bir takım milletler, kadınlaşmanın ve zahmetten kaçmanm bedelini pek
ağır bir surette ödemlye başlamışlardır.
Iş işten geçmeden her millet kendini toplamıya bakmalıdır!
Bugünkü Program
8 Program, 803 Ajans haberleri, 8.18 Hafif program (Pl.)', 8,45 9 Ev kadını - Yemek listesi 12.30 Program 12.33 Türkçe plâklar 12,50 Ajans haberleri. 13,05 Türkçe plâklar programının devamı 13.20/ 14 Karışık program (Pl.)
18 Program 18.03 Dans müziği (Pl.) 18.30 Konuşma 18.45 Müzik çiftçinin saati - Köy sazı 19 Müzik Bestekâr Simaları serisinden 19.3 Ajans haberleri. 19.45 Radyo fasıl heyeti 20.15 Radyo gazetesi 20.45 Radyo küme heyeti 21.30 Konuşma 21.45 Radyo salon orkestrası 22.3C Ajans haberleri 22.45 Radyo salon orkestrasının devamı 23 Casband (Pl.) 23.25 23.30 Kapanış.
sız nazarlarla süzdü sonra önün boşlukta mütemadiyen aranan ellerini tutarak i
— Baba dedi. Sana Bon günlerinde serseri oğlunu   hatırlatan   kimdir?
İhtiyar adam ağsının içinde mırıldandı. mm Allah I
— Allah ha, Allah böyle mi tanı-lır be. Bak beni görmüyorsun değll-mi? Bari bunun da Allahtan olduğunu biliyor musun? Yaşlı adam başını iki tarafa büktü.
— Naci, oğlum dedi. Sen sarhoşsun evet evet bunu şimdi daha İyi hissediyorum.
Naci uzun ve acı bir kahkaha attı.
— Sarhoşum ha, elbet sarhoşum be. Hem mantonun da. Her zaman böyleyim ben ne kahpe felektir o, nasıl bu moruğu bana muhtaç ettiyse öebimede iki kırk dokuzluğu her gece İndiriyor.. Durdu, sert bir öksürükle sarsılan göğsüne elîlo bastı, bir zaman iki büklüm kaldı, sonra doğrularak kendi kendine:
— Ulan dedi. Coberip gideceğim be. Bu herif de amma nazlı. Ne söy-llyecoksen söylo ben daha fazla duramam. Bu gece bizim yoldaşların ahengi var.
— Naci neler söylüyorsun sen, ya-
rabbl Beni kimler bu hale getirdi. Ah şimdi yaptığım hatanın büyüklüğünü daha iyi anlıyorum. Fakat elimden ne gelir. Söylo bana, iğimde beni her zaman kemiren azabı biraz olsun hafiflet. Sana bakmak istemedim mi? Leyli mekteplere bllo vermeğe kalktım. Ama ne yapayım adam olmak arzusunda doğüdin. Annenlon ayrıldık, çok geçimsiz bir kadındı o. Biliyorum o zaman ben de suçlu idim.. Genç çocuk elini   babasının   ağzına
doğru uzattı.
— Yok dedi. Nede olsa babamsın sana karşı gelmek İstemem ama anam için de kötü söyletmem. Sonra kanlanan gözlerini asabiyetle kaldırdı. Ellerilo yaşlı adamın omuzlarını sarstı.
— Söyle dedi. Söyle o kadın sana ne yapmıştı? Onu bir sokak karısı gibi fırlattın. Nerde o şıllık doBtun norde? Ondan hayır geleceğini umuyor muydun. Adam   tekrar   inledi.
— Yeter Naci, yeter oğlum ölüyorum artık.
— ölüyor musun, hayır merak etme ölmiyeceksln, sürüneceksin baba sürüneceksin!
—Naci sus artık Allah aşkına sus. Görüyorsun kl o günlerin azabını pek fazla çekiyorum. Sen do perişan olmuşsun bak. N*   yapayım   adam
Olman imkansızlaşmıştı. Evet çok aradım fakat seni ancak Bahkpaza-rı meyhanelerinde bulabileceğimi nereden hesaplayım Naci yine kesik kesik güldü.
~ Ben senin eserin değil miyim. Dedi. İnsan elinin emeğinin nerede olabileceğini bilmez mi?
— Sus çocuk sus. Gel artık ben de ölüme yaklaştım. Senide bir işe yerleştiririz, adam olursun. Seninki hayat değil. Ben her şeyi öğrendim. Naci başını yine iki tarafa salladı kendi kendine:
— Moruğun nasılsa aklına gelebildik dedi. Ne kancık herif bo bu. Hem kendi öz evlâdını fırlatıp at, bir daha ne ara ne sor, kahpeler e-
llndeklni avucundaklnl eritsin, sonra gel serseri oğluna yüz dök. Bende az enayi değilim ha, sanki yüz dö-keoek do ne olacak, herifin boyunduruğuna girecek yüz varmı   bende?
Amnıada geveze be, Çekiç Osmdn yine bana kantarlıyı savuracak.. Yavaşça yerinden kalktı kollarını arkaya doğru uzatarak uzun uzun gerindi.
E dedi. Trasm bitti ise haber ver de biz de gidelim artık. Adam yatağın içinde biraz daha doğruldu.
— Ne dedi! Gidiyor musun, hasta
babanı bu halde gördükten sonra gidiyor musun?
— Ne yapalım yoldaşları   darıltmağa gelmez, şimdi cÜnbüşe gitme mekte hani biraz mızıkçılık olur.
— Naci artık bu hayattan sıyrılmanı istiyorum, gol beni iyice dinle kararını ver. Genç çocuk birkaç adım attı.
— Eh dedi. Ne avanak şeysin be daha manzarayı çakmadın mı? Ol mas dedik ya, biz er adamlarız. Kellemizi veririz sözümüzü almayız.. Sonra birden bire aklına gelmiş gibi yatağa doğru eğildi.
— Nede olsa babamsın dedi. Ver de elini öpeyim., ihtiyar adam elini boşluğa doğru uzattı.
— Ne yapayım sen İstemiyorsun artık vicdanımdan mesul değilim rahat öleceğim, seni de Allah Islâh et sin.. Odayı yavaş yavaş bir ölüm sessizliği sarmıştı. Mahmut Bey dışarıda ahenksiz adımlarla uzaklaşan oğlunun ayak seslerini bir zaman daha dinledi, sonra kendi kendine:
« _ Hiç bir zaman mesul değilim diye söylendi. Günah benden gitti, kendisi istemiyor, Allah Islâh etsin.. Sokaktan hâlâ ayni sarsak odunların aksi geliyor, köşe başında bir köpek uzun uzun havlıyordu...
Necla M ARA 9
- VATAN
4-2-941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
i i
Diplomaya Hücum „ Hakkında
Vatan'da diplomaya hücum antetli yazınızı okudum. $lzlnlc biraz dertleneyim dodinı.
Galatasaraydan mezun olduğum zaman Y. Tlearele girmiştim. Bu «ırada bankanın duhul İmtihanlarına girmekle baremi gözden geçirdim. li80 ve yüksek mektep mezunları İçin tayin edilen dereceler arasında durdum. Uzun, u-zun düşündüm.
Fakirdim, tahsil masraflarımı karşılamak İçin hiçbir gelirim yoktu, bu Ikl diploma arasında da pek ehemmiyetli bir barem farkı yoktu. Olsaydı bu süslü diplomayı her ne pahasına olursa olsun elime geçlrmlyc uğraşacaktım.
Tahsilime kına bir fasıla vermiş • •imaklıftım bana hayati bilgiler hakkında bir fikir verdi. Kazancımdan bir sarfcdtp iki artiırmıya başladım. Maksadım .süslü bir diplomadan ziyade kafamı aldırı kadar malûmatla doldurmak imkanını bulmaktı.
Bu münasebetle baremde Uusas tâbiri üzerinde durdum. Bu yolda
gidecek, bunun için gereken tahsili yapacaktım. Nedense bunun, istediğim gibi mânasına vâkıf olamadığımdan harekete geçemedim.
Bu nesneyi elde etmek İçin nerede, neyi, ve ne kadar okumak lâzım. Yoksa bu da henüz memleketimizde bulunmıyan bir mektebin diploması mıdır?  Bunu da
bilmiyorum.
Uf lâfı açarını». Size belki de bilmediğiniz bir sey yazacağım:
Doktor, terzi, ve mümasili meslek erbabının muayenehane ve a-tölyolerinde süslü çerçeveler içinde bas köseye asılmış diplomalar gormüııünüzdür. Fakat barem dinarında şeften daha yukarı (şef dahil) âmirlerin çerçevelenmiş dip lamalarını  dairelerine astıklarını
gördünüz mü?
Bugünkü klâsik terbiye devam ederse, belki bu diplomaların küçültülmüş şeklini yakalarımızda rozet gibi, belki de agrandismanlarını sırtımızda taşıyacağız. Buna ne dersiniz?
Okuyucunuz: F. N.
Şehrimizdeki Kültür ve
Resim Hareketleri
Alnına Hırsız Damgasını VuranAdam
Alinin İddiasına Göre Çalmamak Elinde
Değilmiş, Vatandaşlara Tehlikeyi İlân tçin Kendi Alnına Damga Vurmuş!
Dün bir polis. Müddeiumumi muavininin önüne elleri kelepçeli bir genç getirdi ve ellerini çözdü. Adamın iptidai sorgusu yapılacaktı. Daictilo, makinesini ayar ediyor, muavin de hüviyetini sormıya hazırlanıyordu.
Suçlu başından kasketini çrkar-dı ve alnını göstererek:
— Bay muavin! dedi. İşte ben hırsızım., alnrma da yazdım. Adım da Ali., üç apartımanı da ben soydum..
Alinin alnında kocaman bir «hırsız» damgası vardı. Muavin sordu:
— O nedir alnındaki?   Niçin i
yazdın?.
Ali istifini ve itidalini hiç bozmadan cevabını sıraladı:
— Ben hırsızım da ondan., elimde değil, ruhumda hırsızlık var., içimdeki duygumu alnıma çıkardım ki herkes beni tanısın, çekinsin ve bana karşı tedbir alsın diye...    Evet,    apartmanları
ben soydum.
Ali samimî sayılacak bir şekilde konuşuyordu. Sözlerinde şüphe edilecek hiçbir falso yoktu. Muavin, Tıbbı Adlî müessesesinde muayene ettirikmesine iuzum görmedi. Suçun işlendiği semtin sulh ceza mahkemesine gönderdi. Hâkim de sarih itirafı ve toplanan suç delilleri karşısında kendisini tevkif erttL
Bir işini takıp için Adliyeye gelen bir tarih hocası, Alinin bu garip itirafı üzerine bir muharririmize şu tarihî menkıbeyi anlatmıştır:
— Büyük bir şöhret şarabi olan İbnisirin ayni zamanda sima ilminin bir mütehassısı imiş, insanların alnından ve yüz çizgilerinden içlerini anlarmış. Büyük Türk âlimi İbnisina arkadaşlarından rica etmiş:
— Beni de bu zata götürünüz, ellerini öpeyim. Benim de içimi söylesin..
Şöhreti o günkü dünyayı tutan İbnisina da İbnisirinin elini öpmüş ve ayrıldıktan sonra da arkadaşlarına hocanın kendi hakkındaki intibalarıni sormuş. Fakat bir cevap alamayınca ısrar etmiş:
— Allah aşkına, söyleyiniz. Aleyhimde de konuşsa darılmı-yacağım..
Bu ısrar karşısında kendisine demişler ki:
— Hoca, senin için hırsızdır, diyor.
İbnisina ayağa kalkmış ve demiş ki:
— Pek (memnun oldum. Ben cidden hırsızım. Şimdi gidip teş-hisindeki isabetinden dolayı ellerini öpeceğrm.   Ben ruhan hırsı- \
zım. Daima içimden çalmak gelir. Bir yere gitsem, oradaki şeyleri aşırmak için fırsat kollarım. Fakat aldığım  terkiye sayesinde
ruhumdaki temayüllere -gem vurur, fena hareketlerden kendimi korurum.»
Ne dersiniz, acaba hırsız Alinin maksadı, terbiye geminden mahrum bir fbnisina olduğunu zannettirmek mi?
BOKSA
3 ŞUBAT 1941
Stcrıin Dolar
İsviçre Frac. Drahmi Leva Peçeta Dinar Yen
İsveç Kronu
Esham ve Tahvilât
Ergani . 20,—
1938 yüzde 5 ikramiyeli 18,86 Srvaa - Erzurum 2 19,58
5.24
132,20 29,6875 0,9975 1,6225 12,9375
3,175 31,1375 31,005
Ayın 25 İnden itibaren Güzel Sa-natler akademisinde D grupu ressamları tarafından halka açılan sergi büyük bir alâka ile gezilmektedir. Ayni gün Fransız ressamlarının şehrimize gönderdikleri tablolar da Bcyo&lunda Anadolu hanının salonun da teşhir edilmefte başlanmıştır. Açı lan bu İki resim sergisine Beyoğlu Halkevindekl karikatür sergisini de İlâve edersek bu mevsim şehrimizde açılan bu muhtelif sergilerin kültür ve resim faaliyeti üzerinde geniş neticeler verebileceğini ümit edebiliriz.
Resmin şuurlu adımlarla ilerllye-rek yürüdüğünü ve İstikbal için çok ?eyler vadottiglni söyltyebillriz. Tür-kıyede resim tarihinin çok kısa olan mazisine rağmen onun diğer sanat şubelerinden daha çok önde ve ilerlemiş olduğunu görüyoruz. Edebiyat şiir, musiki resim ve heykel gibi bütün güzel sanatlerin toplu olarak kül halinde bulunmaları, cemiyet hayatında ya-şıyabümeleri için muvazi bir yürüyüşle inkişaf etmeleri ve birbirini tamomlıyarak yekdiğeri U-zerinde müessir olabilmeleri şarttır. Garp tekniğini hayat ve realitemizi ifade edebilmek İçin bir vasıta olarak kullana bildiğimiz gün mesele biraz olsun kolaylaşmış demektir. Blrbüicrile at başı gitmesi icap eden bütün bu sanatler içinde en fazla mu vaffak olan sanatin resim oldufu anlaşılmaktadır. Bundan evvel Cemal Bingölün yetiştirdiği Yozgat Orta Mektep talebelerinin yapmış oldukları ve Eminönü Halkevinde evvelce teşhir edilen eserler de bunu ispat etmiş bulunmaktadır. Sanat sahasında maalesef en geri kalan kültürümü zün musiki kültürü olduğunu itiraf etmeğe mecburuz. Musiki kültürü ses halinde dalgalanarak insanın bedii heyecan ve nazlarını kamçılryan
ve dimağ üzerinde çok seri hamleler yaparak bütün sanatler üzerinde müsbet tesirler yapan bir sanat şubeli olduğumdan bunu ihmal etmemek lâzımdır. Kendi realitemizi bulmağa çalışırken esaslı bir tasfiyeye tAbi tutulması zaruri olan tufeyli ve maziden kalan yabancı unsurları estetik zevklerimizden dışarıya kovma-lıyız. Bu meseleyi başka bir zamana bırakarak sadece açılan sergilerden bahsetmek istiyorum.
D grupu ressamları içinde bilhassa Abidin Dino ile Bedri Rahminin e-serleri çok olgun ve kıymetli eserlerdir. Abidin Dino sanatinde halka inmesini bilerek mevzuunu köylünün günlük ve sosyal meselelerinden almakta ve bunları kuvvetli çizgilerle çizerek canlı ve reel karekterleri yaşatarak yaratan bir ressamdır.
Onda renk oyunlarından ziyade Style vardır. Elinde orak bulunan ve susuzlusunu, yorgunluğumu testiyi ağzına dikerek gideren   çalışkan.
köylü tipleri çok kuvvetli eserlerdir Bundan başka Mimar Sinana ait olarak yaptıftı iki deoneni kuvvetli hatlarla İfade edilmektedir. Nihat Yenerin kolleksiyonundan alınan ve sergide teşhir edilen toprağı aürmek-te olan bir öküzü tahayyül eden tablosunda seyrettiğimiz şeylere bütün bir tabiat âlemi ile hayat vardır. Gök, bulut, toprak ve öküz birbiri İçinde kaynamış olarak kuvvetli bİı atmosfer içinde canlanmakta, hareket halinde bulunan tabiatın kıvran-tısını bütün incelik ve (nuance)Iarile
göstermektedir. Sulu boya ile de yaptığı tablo ve portresinde de renkler müphem bir hava içinde canlandırılmakta ve psikolojik manâ kuvvetle ifade edilmektedir.
Bedri Rahminin çok kuvvetli bir pnysaj ile karşılaşıyoruz. Bundan başka hülyaya dalmış gibi başını masaya dayayrp uyuyan bir model kadın nüsü renk manâ ve his itibarile kuvvetli ve karakteristik bir eserdir. Bedri Rahminin gravür ve dcssenle-r* de kuvvetli çizgilerle İfade edilen kıymetli eserlerdir. Ressam Zeki Fa-ik'ın yaptTgl dört paysajında renk ler, çizgiler karışık bir mUphemiyet içinde canlanmakta fakat mânâ itibarile çok kuvvetle ifade edilmektedir. Daha klâsik bir çalışma tarzını hatırlatan bir paysajında da göze çarpan şey, mahalli karakterin renk
lerin umumi ahenk ve havasına çok uygun çizgi ve frrçalarla yapılmış olduğu anlaşılmaktadrr. Zeki Faik'ın dessen olarak yaptığı iki ufak portresi de kuvvetli eserlerdir.
Sergide teşhir edilen yağlı boya tablo ve desenlerden mada heykeltraş Zühtü Müridoglunun yaptığı dört u-fak heykeli de teşhir edilmektedir. Bilhassa ekspresion itibarile kuvvetli olan bu eserlerde bir kadn heykelinde gördüğümüz şey hayal ve hissin kuvvetli ifade edile bllmesidir Po^Mk r»l«n    kadın   heykeli   mânâ
itibarile de fena değildir.
D grupunun açtıkları bu sergi ile Fransız ressamlannm açtıkları sergi yi mukayese etmeyi düşünmeden diye biliriz ki: Teknik itibarile şüphesiz kuvvetli olan bu eserlerin bizimkilere nazaran daha çok sübjektif kalmakta olduğunu gördük. Mütenevvi olmaktan ziyade güzelliği daha mahdut bir çerçeve içinde ifade ettikleri anlaşılıyor. Bununla beraber eserlerin olgun ressamlar tarafından yapıldığı belli olmaktadır. Fransızlar bu eserlerile bize sanatleri hakkında bir fikir vermek istemişlerdir. Bu sanat mübadelesinin çok faydalı olacakı muhakkaktır. Fransızların sergisinde bilhassa ressam Brayerin Ve-ron meydanı renk ve kompozisyon itibarile kuvvetli bir eserdir.
Gaillard'rn canbaz kadın tablosu psikolojik mânâ itibarile iyi bir e-
sordlr.
Charlemagne'in pişirilmiş topraklı natürmortunda realiteden ziyade estetik bir araştırma göze çarpryor.
Fontanoroso'nun Dleppe şehrini tem sil eden tablosu teknik itlbarUe kuvvetli ve olgun bir eserdir.
Le Chevalier'nln natürmort'u bizi Andre Gido'in dünya nimetlerine götürüyor. Renklerin canlılığından sızan hayat ve meyvelerin koyu ve canlı renkleri gözümüzün önünde bize bedii bir iştiha ile onlan yemek arzusu, veriyor.
Oudofnun Provcnce paysajı daha realist bir çalışma tarzını gösteriyor Bundan başka uyuyan su perisi poe-tik olmakla beraber mâna itibarile kuvvetli bir eser olarak göze çarpıyor. • \     k
Poncelet'nin yorgunluğa alan bir cambazı temsil eden tablosundaki karakter psikolojik oldukça kuvvetli olarak İfade edile bilmiş ve bu eser teknik itibarile de kuvvetli olduğunu ispat etmektedir.
Cavoilles'in Toreodor'u temsü eden ufak bir tablosu teferruata ehemmiyet verilmeden ifade edilebilmiş renk lcrln armonisi kuvvetle canlanmakta eserde tam bir atmosfer sezilmektedir. Çizgiden ziyade kuvvetli frrçanm rol oynadığı görülüyor.
Fransız ressamlarmm gönderdikleri ve şehrimizde teşhir edilen bu e-serlerden mâda Beyoğlu Halkevinde açılan karikatür sergisinden de kısaca bahsetmek istiyoruz. D grupu ressamlarının en kuvvetli bir elemanı olan Abidin Dinonun burada da karikatürlerine rastlryoruz. Bir limanı temsU eden eserlle Pcyami Salaya ait olan karikatürler ressamda Humour denilen hassanm ne kadar kuvvetli olduğunu anlatmaktadrr.
Sedat Nurinln eseri. Fikret Mual-l£nın camekân önünde bulunan fakir çocukları temsil eden eserleri hakikaten günün en muvaffak olmuş eserleri meyanmdadrrlar.
Şehrimizde açılan bu sergilerin git tikçe büyük bir alâka ile halk tarafından takip edildiğini görmekle memnun oluyoruz. Ve bu gibi sergilerin sık sık tekrar açılmasını istiyoruz.
Resim, ressama karşı yapılacak olan en büyük yardım memleketimizde resim kültür ve sanatinin halka hitap ederek yayılmasını temin etmek lâzımdır.
Zenginlerimize de düşen en büyük vazife salonlarını âdi kartpostal zevkinden kurtarıp, çarşı içi tablolarından vaz geçerek hakiki san'at kıymeti ifade eden bu gibi eserlere rağbet göstermeleridir.
Sanat ve kültür davamız halktan hükümetten ve zenginlerimizden a-lâka ve yardım beklemektedir.
Suavi KOÇER
Halis Urfa Yağı Bulunamıyor
Garibi Şu: Perakende Fiyat Toptan
Fiyattan Aşağı...
Dikkat!... Sakınınız!...
Dehşet.. Korku vc heyecan saçan.»
GÖRÜNMEYEN   CANAVAR
Deh.şet... Korku... Heyecan... Saçan...
T AKSİ İM  Sinemasında
Göstcrilmiye balanacak
GÖRÜNMEYEN
Adamın Avdeti
Müthiş ve ürpertici sahnelerle dolu filminde olacaktrr.
TEDBİRLİ OLUNUZ! #
İstanbul Balıkpazanndaki perakendeci dükkânlarına gidip Urfa yağırım küosunu sorunuz. «Yüz otuz kuruştur ve halistir» diyorlar.
Toptancılara gediyorsunuz, fiyat vo mal soruyorsunuz. Şu izahatı veriyorlar:
— İstediğiniz kadar mal vardır, yüz altmış kuruştan veririz.
Şöyle bir hesap gösteriyorlar:
— Urfa yağrnın mahallinde fiyatı yüz kırk kuruştur. On sekiz kuruş ta nakliye masrafı biniyor, kilosu, bize yüz elli sekiz kuruşa mal oluyor.
Urfa yağı diye satılmak İstenen yağın perakendecide fiyatı 130 kuruş, toptancıda 160. Garip değil ml?
Urfa yağı bir sene evvel 90 kuruşa satılıyordu. Fiyatlar son bir kaç ay İçinde birdenbire fırladı ve arka-smdan da kalite fenalığı hakkında şikâyetler yükseldi.
Murakabe komisyonu yağcıları ça-
ğırarak Urfa yiğma bîr narh koymuşsa da fiyatların birteviye yükseltilmesine mâni olamadı.
Bir tüccar bu mesele hakkında şu fikri ileri sürüyor:
— Piyasada Urfa yağı diye satılan yağların çoğu nebatî ve hayvani yağlarla karışıktır.
Urfa yağı toptancılara hakikaton yüz elli sekiz kuruşa mı mal oluyor?
Mahallinden alındığı söylenen faturalar hakikati ifade ediyor mu? Vc nakliye masrafı kiloda on 6ekiz kuruş olabilir mi? Bunlar da, yağın mahlut olup olmadığı da tetkike muhtaçtrr.
Sonra, eğer mahlut ise halis Urfa yağı diye satılan yağlarm mahlut olduğunu etiketlerle göstermek mecburiyeti hem toptancılara ve hem de perakendecilere yüklenmek lAzrmdrr. Halk, hiç olmazsa bile bile mahlut yağ alsm, Esasen belediye talimatnamesi de bunu emreder.
YARIN    AKŞAM
LEK
Sinemasında
En   zevkli   sahnelerle   dolu hissi   heyecanlı   ve meraklı bir Film
HATIRLA
Baş rollerde: 3 Büyük yıldız
R O B E R T TAYLOR
LEV AYHES-GBEER GARSON
Ayrıca: En son gelen FOX dünya havadisleri Yerlerin bugünden aldırılması rica olunur. Tel. 10868
Havagazı Zehirlenmelerinin
Beşiktaş Vak'asının Raporu Hâlâ
Belediyeye Gelmedi
Son zamanlarda birlbirlnl takip e- I yoktur. Beşiktaş vakasının üstünden
den hava gazından zehirlenme vakaları, hava gazı aboneleri arasmda pek haklı bir telâş ve heyecan u-
yandırmıştır.
tik çıkan vakaya açılan yollarm iyi kapanmaması ve toprak çöküntülerinin boruları patlatarak gazm evlere yayılmasına ve halkı zehirlemesine meydan bırakması, sebep diye gösterilmişti.
Dün istanbul   belediyesi   alâkalı makamları nezdinde tahkikat yap-•k Haikrn hayatile alâkası olan bu iş hakkruda henüz esaslı bir hareket
Uç gün geçtiği halde, hava gazı şirketinin hâdise sebeplerini gösteren raporu bile belediyeye verilmemiştir.
Belediye, fen müdürlüğü, açılan yollardaki çöküntülerden bu gibi hâdiselerin doğduğunu kabul etmemekte, boruların eskidiğini ve bu boruların delinmek suretile gazın evlere girdiğini ileri sürmektedir.
Vali vc Belediye Reisi Doktor Lût-ti Kırdar bu işin esaslr surette tetkiki ve tedbirler alınması için alâkalılara kat'l emirler vermiştir.
y
5
*
7 >
k
E OLMACA
'    a    s     9    9   6    ?   t   9   fo
????? nonnra crj um bh L3 nen ¦¦¦ h
cca cnn anc
?¦¦muan «m
nn nn ar nn
? F/GLllIDrlC D
Soldan Sağa: 1 — Muvazenesiz -Ağırlama 2 — Nota - Kadm ismi -Nota 3 — Sevgüi - Uzuvlar 4 — trat
- Bir cins hububat 5 — Beygirin pabucu - Mağlûbiyetini itiraf - Noksan
6 — Hint hükümdarı - Vapur şirketi 7 — Bir ağaç — Kabahat - Alman ca bir kelime 8 — Ateş yakılan yer
- Bıçak 9 — İki kere okuyunca peder - Meşguliyet - Nota - Basma (M) gelince eski alfabede bir harf 10 — Yaya değU 11 — İzdivaç mukavelesi - Fare
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Ağaçlık yer - Koyunları güden 2 — Kesik 3 — Laçka 4 — Talik eder - İcar 5 — Donmuş yağmur - Demir lekesi
- Acem hükümdarı 6 — Nota - Akıl
7 — İşaret - Baştaki kıllar - Afrika-dakl bir memleket 8 — Dahi - Hâkim 9 — Sırtta - Tok değil 10 — Ahzet - Erkek İsmi,   11 — Mevki
Kuru ot
DÜNKÜ BULMACANIN   HALLİ Soldan Sağa: 1 — Kara bina 2 —
Kara - İnilti, 3—Asabi, 4 — Rai -Beraber 5 — At - Karabaş 6 — Murat - Sus 7 — Arife - Araba 8 — Naci - Et - Muş 9 — Alay - San -10 — Al - Er - Sokak 11 — Yaz -Adım .
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Karaman
- Ay 2 — Kasatura - La 3 — Araf -Rica 4 — Rab - Kafile 5 — ibate -Ara 6 — Bi - Er - Ey 7 — İn -Rasat - Sı 8 — Nişabur - Sora 9 — Al - Basamak 10 Eş - Burak 11 — Şlra - Kaşık
Ermenileri Kimler
NÎÇİN
ve Nasıl Aldattılar?.
Tıroşak Teşkilâtı
Bazılarına Göre Mısırda Değ tuş, Btyrultu
Kundaklanmış, Sof yada Büyütülmüş, Istan bula Gönderilmişti
Anlatan: Pantikyan — Yazan: M. Sıiı?
[Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur]
Mesela, o zamanm değerli avukatlarından ve Türk dostluğu taraftarlarında^ Sebuh, Galatada Hayvar hanı kapısmda, saraya gizli mensubiyeti olanlardan ve Hmçaklar aleyhine can ve başla çalışanlardan meşhur (Apik Uncuyan) Karaköyde, Is tanbul Ermenileri arasında bltara; lığı ile maruf bulunan ve o güne kadar hiçbir cereyana kapılmryan avukat (I.'oçik) Topkapıda, yine Türk dost ve taraftarlarından (Dikran Ka ragözyan) Köprü üstünde öldürülüyor, muhaliflere bu cinayetlerle göz dağı verilmek, göz pekliği göstermek istidadında bulunanlar sindirilmek istenüiyordu.
Komita, dahilde yaptığı bu tethiş siyaseti ile İktifa etmiyor, bir taraftan da, ayn ayrı gruplar, ve ellerle Rusya, Fransa ve İngiltere hükümetleri nezdinde yfne ayrı ayrı teşebbüslerde bulunuyor, türlü türlü tezvirler İcat ile, saray ve hükümeti müşkül vaziyetlere düşürmiye uğraşıyorlardı.
Şayi olan bu siyasî faaliyetler, daha doğrusu biribiri ardına sıralanan siyasi cinayetler muhaliflerin gözlerini açmıştı. Yersiz ihtilâflar, boş müzakerelerle vakit kaybetmenin tevlit edeceği elim akıbetleri her birerlerine hatırlatmıştı. Daha doğrusu bu hâdiseler, bu gaflet yolcularını bayağı kamçılamış, gayelerini bir noktaya toplamıştı.
Bu toplulukta ön ayak olanlarm şahsiyetleri hakkında birçok ve hepsi de birbirlerine zıt rivayetler vardır. O zamanm komite işleri ile alâkaları olan Ermenilerden bazıları Trroşak komitasmm Sofyada tesis ve bilâhare îstanbula nakledildiğini söyler ve mü ess i s lerin den ekserisinin Bulgaristan Ermenilerinden bulunduklarını iddia ediyorlardı. Bu arada komitanın tesis kararının (Tiflis) de verildiğini ve teşkilât faaliyetine, evvelâ (Halep) de geçildiğini ve bilâhare komite merkezinin Adanaya getirilip gizlendiğini ve Istanbulda ikinci derecede olarak bir şube açıldığını beyan ve Adanada bulunan teşkilâtın umumi bir merkez mahiyetinde olduğunu, istanbul şubesinin de bu teşkilâtm bir siperi vaziyetinde bulunduğunu ilâve edenler de pek çoktu.
Diğer bir kısım da, Tıroşak teşkilâtı fikirlerinin Mısırda doğduğunu, Beyrutta kundaklandığını, Sofyada büyütülüp îstanbula yollandığını söy lorlerdi. Bu iş hakkında birbirinin zıddı daha birçok rivayetler, hikâyeler ortaya atanlar, istilâ hurafe addedilecek menkabeler anlatanlar da yok değildi
Trroşak'ın bilâhare (Taşnaksos-yon) a inkılâp ettiği sıralarda, ben, fırkanın bu yeni teşekkülüne hakiki Taşnaklardan (Keork Abrahamyan) m teşvik ve delâleti üe girmiştim. O zamanlarımda şimdi ne diye yalan söyliyeyim gençliğimin mi, yoksa cahilliğimin mi t es ir iledir nedir bilmem, başımda bir kavak yeli esiyor, beni bayağı sersemlettiriyordu. İşte, bu sersemliğin neticesidir ki, şimdi birer fesatçı olduklarını söylediğim soysuzları, o vakit birer yüksek mefkûreci, yaman vc yılmaz bir milliyetçi sandığım her birlerine birer ilâh gibi tapmdığrm bu adamlarm o günkü talep ve iddiaları bana pek tatlı gelmiş, o güne kadar yüreğimde yer tutan Türk dostluğunu gevşetin işti.
(Keork Abrahamyan, işte o zaman körpe zihnimi çelenlerden, beni ken-
SOKUNUZ
dilerine çevirip, velevki muvakkat bir zaman için olsun, tasasız başıma nice nice dertler getirenlerden bı ri, hattâ birincisi idi
Bu adam, uzun müddet hislerimi gıcıklıyarak şuurumu körlettikten ve İrademi emrü arzusuna bendettik-ten sonra, bir gün fedailik gömleği mi başıma geçirdiği, İcabında millet yoluna can vermek için bir rüvelver üe kama üzerine el bastırıp and içir-dıgi esnada, komitanın ve komitacıların geçmiş zamanlarına ait bir hay li malûmat vermiş ve burada, Tıroşak teşküâtmdan bahsederken, hatırımda kaldığma göre hemen aynen şu sözleri söylemişti.
-..«Trroşak komitesi ne şu, ne de bunun eseridir. Bu komitanın meydana gelmesine, Hınçaklann bitip tü-kenmiyen ihtiraslarının, gittikçe kök leşen hodkâmlıklarının Ermeniler a-rasında tevlit ettiği hoşnutsuzluk sebep olmuştur. Fakat, her fırka ve te şekkülde olduğu gibi, büyük büt topluluğun eseri olan bu komita da, biraz sonra üç beş gözü açık türedinin malı ve menfaat âleti hükmüne geçirilmiştir..^
Demiş ve daha fazla izahat vermekten her nedense çekinmişti. Bu sebeple komitanın ilk kurucuları olan fesatçılar hakkmda doğru malûmat edinemediğim ve sonradan işlttikler-i min de doğru olduklarına pek kanaat getiremediğim için bu hususta sükûtu tercih İle hâdiselerin hikâyesine geçeceğim,
Tıroşak komitasmm maksadı, benim dahil olduğum sıralarda. Erme nileri bir mefkure altma cemetmek kanlı bir thtüâle sürüklemekti. O zamanm fesat basıları, çıkarmak istedikleri ihtilâle Rusyanm muavenetini temin etmiş olduklarını söylüyorlardı. Hınçakistler ise, o srrada Osmanlı hükümetinden daha ziyade Rusyadan korkuyorlardı. Bu korku-larmı, itimatsızlıklarını açıkça söylemekten çekinmiyor, Avrupa devletleri arasında kendüerine bir destek arıyorlardı.
Hâdiseler, pek az bir zaman sonra, bizi Tıroşak çil ar m da gUvcMık leri dağlar korumuştu. Çünkü Babıâ-alirdn Rusya ile anlaştığını ve yaya kaldıklarını anlamışlardı. Onlar da, tıpkı Hınçakistler gibi, şiddetle hareket kararını vermişlerdi. Yer yer ihtilâflar çıkarılacak ve bu suretle Avrupanm müdahalesi temin olunacaktı. Bunun için her türlü fedakâr lığa katlanılacak. Her türlü çareye baş vurulacaktı. O sırada gizlice bas tınlan ve taraf taraf dağıttırılan bir beyannamede:
«... Teşebbüste muvaffak   olmak, lmüstakU Ermenistan   gayesine ka-fcmşmak için pek çok şeye   ihtiyaç vardır.
VEFAT
Bay ve Bayan Haim tSRAFÎLOF'un S yaşındaki kızı
VİDA ISRAFLOF
Kısa bir hastalıktan sonra vefat et .niş olduğundan cenaze merasiminin 4 şubat 1941 bugünkü salı günü saat 12,30 da Büyük Hendek Keneset tzrael Sinagogunda icra olunacağı teessürle ilân olunur.
İstanbul, 3 şubat 941 İşbu ilân hususi davetiye yerine
kaimdir
Cenaze levazrmatı F. Moskoviç Kalyoncu kulluk, 75 - Tel. 41315
ÖYLIYELIM
B. Hitlerin İddiası Doğrumu?
Mehmet Ulvi Birci Inızaslle — B. Hitler son nutkunda diyor ki: «Biz Al manyada din kavgalar 11 e meşgulken İngilizler dünyayı fethe çıktılar. Şimdi biz payımızı istiyoruz.» Bu İddia doğru mu?
Cevap — Bir defa iddlanm esası haksızdır. Dahili kavgalarla vakit kaybeden her millet bunun cezasını çekmeğe mahkûmdur.
Hiç bir millet diğerine: «Ben dinî kavgalarla boş dururken sen de menfaatini arama, bekle.» diyemez Sonra Ingüteronin servet ve kuvvet toplamasnım başlıca sebebi, dünya yüzündeki ticarî ve amal ihtilâllerde ön ayak olmasıdır. In-
güterenin muvaffakiyetinin arrrı, hariçte toprak feth etmesinden ziyade buhar kuvvetini diğer mem leketlerden evvel sanayie tatbik etmesidir.
TERKOS SUYU İÇİLİR Mİ?
Ferlha ötgül imzasile — Tasarruf dolayısUe terkos suyu İçmemize evde çocuklar itiraz ediyorlar. İyi su İstiyorlar. Terkos İçilmez ml?
Cevap — Istanbulda bol parası olanlar için de içümeei tavsiye edilecek en sıhhi su bugünkü halile Terkos suyudur. Bu cevabımızı çocuklarınıza gösteriniz. Sebebini de ayrıca bir makale ile anlatacağız.
5425
4 - 2 . 941
VATAN   -
Mihver devletlerinin Avrupanın garbinde ve şorkmda takip ettikler* «lyasl emellerinde muvaffak olmak için başka bir ırkın yardımına ifti-kar etmek mecburiyetinde kaldıkları tabiidir.
Japonyanın Asya kıtasını IstilA etmek hususundaki gayret ve faaliyeti mihverin dikkat göründen uzak kalmamış ve Mihver bunda* istifadeyi kaçırmamak için çalışmaktan
usanmamıştır.
Bugün dünyanın geçirmekte olduğu mühim vakalar karşısmda dikkat nasarları Avrupa ve Orta şark ile zaman zaman Amerika üzerine çevrilmektedir. Fakat uzun zamandan* beri Uzak Şarkta bütün cihanı alâkadar edecek mühim hâdiselerin vuku bulduğunu da unutmamak lâzım-dn\ Bu bakımdan Japonyanın Avrupa devletleri ve hususlle Sovyet Rusya. İngütere ve Almanya üe münasebetleri üzerinde durmak ve bunu tetkik etmek muvafık olur.
Uzak Şarkta da, Avrupada olduğu gibi, ayni nazariye hâkimdir. Yani bir devletin difcer bir devlete tahakkümü ve kuvvetin hak olarak tanınması icap edeceği nazariyesi caridir.
Japonyadan akseden sadalar bunu teyit etmektedir. Japonyanın daima söylediği avlayıcr sözler, dünyanm her İki t -»rafında da ayni musikinin ayni sedalarını tekrardan ibarettir. Vaitleri tutmamak ve bunları mazur göstermek, muahedeleri tanrmı-yarak parça parça etmek ve silahlı kuvvetleri sakin memleketler üzerine saldrrtmaktır.
Japonlar da tıpkı Almanlar gibi kendilerini idare edenlere Ufthi bir kudret atfeder ve kendi ırklarını diğerlerine üstün görür.
Fırsat ariyan ve bekllyen Japonların bütün Uzak Şarkta gösterdiği ve yaptığı ticari nüfuz, balıkçı filolarının bu diyardaki faaliyetleri, sizli ve açık propagandaları Japonların beşinci kol için Avrupalılardan
ders öğrenmek ihtiyacından* vareste olduğunu pek açık göstermektedir.
Japonların hakiki hâkimleri ordu re donanmadır. Japonyanın bütün Asya kıtasını tahakküm altma almak için yürünmesi icap eden yolda Japon halkım sevk ve idare eden bu iki kuvvettir. Bu iki kuvvet Avrupanın Uzak Şark işlerine müdahalesinden müteessirdir. Ve Avrupalıların Cenubu Şarki Asyada ve Cinde aldıkları İmtiyazları ve elde ettikleri müstemlekeleri tahammül edilmez bir vasiyet telâkki etmektedir.
Japonlarm hedefi, Avrupalıların sırtma bavullarım vererek bu memleketlerden uzaklaştırmak ve yerlerine kendilerini koymaktır.
Japonlar senelerden beri Avrupa-da bir harbin zuhurunu dört gözle beklemektedir. Çünkü böyle bir harp beyaz ırkı zayıf düşürecek ve mecalsiz bırakacaktır.
İşte uzun zamandır Japonyanm beklediği bu harp Avrupada bir seneden beri devam edip gitmektedir.
Holanda ve Fransa Almanyanın iş galindedir. İngiltere ise Garpta Almanya ile mücadelede ve gözlerini Uzak Şarka çevirecek bir halde satılmamaktadır.
Bu hallere rağmen Japonya bu fırsattan menfaattar olmak için gayet yavaş yavaş ve teenni ile hareket etmektedir. Bunun sebebi Japonyanm Cinde güçlüklere uğraması, Amerika île Rusyadan daima endişe etmekte olması ve harbin henüz hangi tarafın kazanacağı hakkmda kati kanaate sahip bulunmamasıdır. Ayni zamanda memleket dahilinde huzursuzluğun mevcudiyeti ve gittikçe art m asıdır.
Japon halkı Çin harbi yüzünden moral bakrmmdan zayıftrr. Amele hoşnutsuzluğu vardır. Halk sefaletten şikâyetçidir. Çünkü Japonya bu harbin dördüncü senesini yaşamaktadır. Ve ne kadar daha devam ede-ce*Hn1 kestlrememektedir.
Japon ordu ve donanması efsanevi hayallerin arkasındadır. Ordu Çin ana arazisinde askeri harekât yapılmasını arzu ve müdafaa etmektedir. Donanma buna muarızdır. Donanma (1931) de Mançuri seferinin ekonomik neticelerini, bugün Cindeki sergüzeştin çok pahalıya mal olduğunu ileri sürmektedir.
donanma (Pasifik) denizinin Cenubu Sa**kl istikametine doğru yayılmağa ehemmiyetle taraftardır.
(Berlin - Roma) Mihveri kurulduğu zaman Japonyadakl ruhi halet bu şekilde idi. Bu düşünce altında olan Japonyanın kendini bu mihvere kap-trracağmı tabii görmek lâzımdır. Bu suretle Japonya Almanya ve ttalya-yı gücendirmiyerek Uzak Şarkta kendi menfaatlerini temin edecek ve bu mıntakalardan Garp devletlerini atmağa taalluk eden planları ileri götürebilecek idi.
Almanya ve ltalyanın Uzak Şarkta müstemlekeleri yoktur. Bundan başka mihver devletleri Avrupada Japonya için ve Japonyada Uzak Şarkta Mihver devletleri için müfit yardmlar yapacaktı.
Bu maksada matuf olmak üzere evvelâ bu Uç devlet arasmda bir (Antikomintern) paktı imzalandı.
Bu paktın görünüşte hedefi Rusya
'i
-1* mc<.-
i
Japon erkâmharbiye reisi Gener ikamet eden Çin hükümet reisi W
Uzak Şark
M
I
I
Yazan:
Hüsamettin Olsel
Eski   Bahriye   Müsteşarı
idise de hakikî gaye kendilerinin müzmin ve gizli emellerine ait idi.
Almanya harbe başladığı ilk günlerde Rusya üe birbirlerine karşı (savaş yapmamak) paktını imza etmiş idi.
Bu bakımdan (Antikomintern) pak tı manâsız kalıyor ve bu hareket Ja-ponyaya karşı çirkin bir darbe oluyordu.
Bundan mütevellit hoşnutsuzluğu izale m aks adil e Japonyaya Uç taraflı bir (pakt) imzası teklifi yapıldı.
Almanyanın Rusya ile anlaşmasından duyduğu teelri belli etmlyen Japonya bu paktı da kabul ve imza etti.
Bu anlaşma mucibince her iki taraf da tecavüze uğradığı takdirde birbirlerine yardım edeceklerdi. Japonya, Avrupada Almanya ve İtal-yarfrn yeni' Tilzanv inırmak hngurart^
daki liderliğini kabul edecek ve mihver devletleri de Uzak Şarkta J .oon-yanın liderliğini tanıyacaklardı.
Dünyanın nüfuz m m ta kal arına tak simini istihdaf eden bu üç tararı pakt, kâğıt üzerinde çok güzel fak*t tatbikatta işlemez bir eter idi. Çünkü bu devletler, diğer üç büyük dov-letin, İngiltere, Amerika ve Rusya gibi Uç muazzam kuvvetin mevcudiyetini kıymetsiz kabul ederek İhmal etmişlerdir.
Pakt vâkıâ esasta bu Uç devlet a-leyhine tertip ve tevcih edilmişti. Ta bil İneütere bu endişe İle Uzak Şarkta büyük kuvvetler tutmak mec buriyetinde kalacak ve bu kuvvetleri başka sahnelere sevkederek onlardan letlfade etmek menfaatinden menedilmiş olacaktı.
Çin muharebesi ve îngllterenin garpta Almanyaya karşı mukavemeti devam ettikçe Japonyanm Almanyaya filen nasıl yardım edeceği halli müşkül bir meseledir.
Finlânda Takası Tatbikat Sahasında
Ankara, 3 (Telefonla) — Fİnîanda ile aramızdaki yeni ticaret anlaşmasının esasları alâkalı dairelere bildirilmiştir.
Bu anlaşmrya göre, Finlandadan memleketimize matbaa, gazete ve ya zı kâğıdı, elektrik levazımı, spor levazımı, ambalaj kâğıdı, karton, tahta eşya, kunduracı çivisi, zirai makineler, porselen ve çini eşya gelecektir.
Tediye anlaşmasına göre, Türkiye menşeli mallarla Flnlanda menşeli mallar, her muamele için iki memleketin salahiyetli makamlarından ayrıca izin almak şartUe hususi takas mevzuu teşkil edebilecektir.
Bolnda Kayak Barıları
Bolu, 3 (A.A.) —Beden Terbiyesi Genel direktörlüğünün Ge. rede kazası Esentepe (mevkiinde
inşa ettirdiği dağevlerinde diğer bölgelerden gelen 42 sporcunun iştirakile açtığı kayak kursu dün den itibaren çalışmalarına başlamıştır. Kurs kırk gün devam edecektir.
al Sugiyama (solda), Nankinde ang Tehing (sağda) görüşürken
Japonyanm, istomlyerek fazla bir hataya da düştüğü aşikârdır. Krizantem diyarının küçük adamları, Almanlar ve İtalyanlar da dahil olduğu halde, bütün beyaz ırk için büyük bir nefret beslemekte ve Japonya ancak bu işini çevirmek İçin bugün mihver devletlerine dost görünmektedir.
Emin olmak lâzımdır ki Japonya yalnız kendi arzularını temin edecek yol üzerinde yürüyecektir. Çünkü Almanya da Japonlar nazarında beyaz ırktır.    *
Rusya ile Japonya arasındaki ihtilâf biliyoruz ki Japonyayı büyük devletler arasına sokan (1904) ve (1905) Senelerindeki muharebeden evvel başlar.
Siberya, Mançuri meseleleri ile Japonyanın şimalinde balık avlama meselesi hakkmda olan anlaşama-mazlık bu iki devlet arasındaki münasebetleri daima gerginleştirmektedir.
Bu hal, Japonları, çok büyük kuvvetlerini Cinde ve diğer mevkilerde kullanmaktan menetmektedir.
Japonların en büyük sanayi mın-takalan (Vladivostok) dan uçacak olan Rus tayyarelerinin tehdidi altındadır. Rusların Çinlilere yardımı da ayrı mühim bir meseledir. Bunun için Almanya, Japonlarm Ruslar üe anlaşması için ciddî surette çalışmak tan geri kalmamaktadır. Bunu temin ettiği takdirde Japonya Amerika ve îngiltereye karşı müşkülât çıkarmakta daha serbest bulunmayı kazanmış olacaKtı." -   -
Rusyanm Uzak Şarktaki menfaati hiç bir zaman (Japon emellerine) uygun değildir. Bunun içindir kı Rusya, İngüiz - Alman harbinde dalma bitaraf kalacağını her vesile ile tekrar etmektedir.
Rusya ile Japonya Uzak Şarkta birbirlerine zıd olan emellerini yalnız kendi görüşlerinde ve yollarında aramaktan başka hiç bir şey düşünmemektedir.
^ Amerikanın kuvvetli vaziyeti İse Japonyayı mihver lehine hareketten daima menetmektedir. Hitler Uzak Şarkta plânlarına âlet olarak kullanmak istediği Japonyanm askeri yardrmını teminde de görülüyor ki muvaffak olamamıştır. Çünkü bugün Japonya, Rueyanm ve Amerikanın tazyiki karşısmda ve endişe İçindedir. İngiltere üzerine tazyik yapmaktan çok uzaktadır. Buda gösterir ki mihverin Uzak Şarktaki faaliyeti tıpkı Avrupadaki faaliyeti gibi 6önmeğe mahkûm olmuştur.
Merinos Fabrikasının Yıldönümü
Bursa, 3 (A.A.) — Merinos fabrikasının açılışının üçüncü dönüm yılı bugün on binlerce Bur-salının iştirakile kutlanlmıştır. Törende Vali, Parti müfettişi, Halk partisi, Halkevi mensuplarile hükümet erkânı, fabrikatörler ve her sanayi erbabı hazır bulunuyordu.
Bu münasebetle Bursa mebusu Sadi Konuk irad ettiği bir nutukta Efcedî ve Millî Şefimizin uğurlu elleriyle temelleri atılan ve açılışı yapılan bu millî müessesenin verimli mesaisinden bahsetmiş ve Millî Şefin etrafında perçinleşen millî birliğimizin başarıcı kudretinin yurdun her tarafında daha mükemmel eserler yaratacağını söylemiştir.
italyanlar
Demenin Garbında Mukavemet Ediyor
Londra, 3 (A.A.) — Rcutcr njan-.eının Demedeki muhabiri bildiriyor:
Demeden çıkarılan italyanlar, şeh rin bir kaç kilometre garbindeki dağlarda ingilizlere karşı sert bir mukavemet göstermektedirler.
İngiliz tayyareleri, hava kuvvetlerce birlikte hareket etmektedir.
IVhtamma Tahliya Edileli
Kahire, 3 (A.A.) — B. B. C: t-talyanlann, Habeşistandakl Mctem-ma'yı tahliye ettikleri ve Gondora yolu üzerinde ricat ettikleri öğrenilmiştir. Bu yol, İngilizler tarafından bir düzUyc bombardıman edilmektedir.
İngiliz Tebliği
Kahire, 3 (A.A.) — Umumi karargahın tebliği:
Llbyada, Demede ileri hareketimiz için hazırlıklar devam etmektedir. Fritredc hareketlerimiz neticesinde düşman Barcntin şehrini boşaltmış, bu şehir dün işgal edilmiştir. Şimal taraflarında motorlu kıtalarımız Kereme doğru çekilen İtalyan kıtalarını geri itiyorlar.
Habeşistanda Fondara doğru çekilen düşman kuvvetlerini takibe devam ediyoruz. Bunun neticesinde 1-talyanlar geniş miktarda malzeme ve ihtiyat maddolörlnl tahribe mecbur olmuşlardır. Cenubi Afrika kolları Dulsano cephesinde on beş kilometre Habeş arazisine girerek iki • -aut karakolunu işgal etmişlerdir.
italyan Somalisinde keşif kollanıl-n faaliyete devam ediyor. Bunun nel'ı esinde İtalya hududu içinde iler-1 melerimiz genişliyor ve derinleşiyor.
Yokuz Dağlarda
İleri Hareketi Devam Ediyor
Nairobi, 3 (A.A.) — Habe-şistanda'ki cenubî Afrika kuvvetleri nezdinde bulunan Reuter muhabın bildiriyor:
Kenya'nın bütün tmntaka-1 arından İtalyanların târdeditme-einden sonra cenubî Afrika kuvvetleri ilk defa olarak düşman toprağına girmişlerdir. Şiddetli ve boğucu bir sıcağa alışık olan bu askerler altı aydanberi gayelerini teçkil eden hedefe varmış bulunmaktadırlar. Rodolphe gölünün şarkındaki çölde mitral-yözlerle müsellâih zırhlı otomobiller ileri yürüyüşlerine devam etmektedirler. Habeşistanın bu mıntakası yoldan mathrui.-n bulunmaktadır. Zırhlı otomobillerin mitralyözleri İtalyanların idaresi ve kontrolü altında hareket eden yerli kıtalara karşı her an ateş püskürmiye amade bir halde bulundurulmaktadır. Eyfbo muharebesine iştirak etmiş olan piyade kıtaları bu arızalı «ahrayı asker nakline mahsus üç tonluk kamyonlar içinde geçmişlerdir. Çok neşeli olan askerler harbe şarkı aöyliyörek gitmektedirler. Bu neşenin artık şimal hududunu geçerek Habeş topraklarına girmiş olmalarından ileri geldiğine şüphe yoktur.
-o-
Yohanesburg'da Bir
Almanlar
Akdenizde Harekete Geçeceklermiş
Cenevre, 3 (A.A.) — «Journal de Geneve», Hitlerin nutku hakkında şu satırları yazıyor:
«Büyük Britanya, Almanyanın yegâne taarruz hedefi sayılamaz. Bütün emareler, Almanyanın Akdenizde ve ispanya sahillerini çeviren Allas bölgesinde de harekette bulunmak istediğini göstermektedir.
«Hitler, 1941 de zaferi kaza-nacağını bildirmiştir. Amerikan yardımı, terazi kefesini eğmeden harekete geçmek istediği aşikardır. Askerî plânları hazırdır. İki devlet, katî muharebeyi vermek üzeredirler. Dünya, bu muharebeyi büyük bir endişe ile beklemektedir.»
Taksilerle Hususî Arabalar işliyecek
Yalnız Benzin Mikdarlan Tahdide Uğrayacak
-o-
Japon Kurmay Toplantısı
Tokyo, 3 (A.A.) — Bugün Harbiye Nazırı General Toja'nın riyasetinde bir kurmay toplantısı başlamış tır. Toplantı iki gün sürecektir.
Toplantıda, ordunun daha müessir çektir.
General Toba, celse açılırken demiştir ki: «Dünyanm geçirmekte olduğu vaziyet dolayıslle ordunun harp kabiliyetinin arttırılması lâzımdır.»
Ankara, 3 (Hususî Muhabirimizden telefonla) — Htytûmet benzin tasarrufu hakkında ye:ıi kararlar verecektir. Taksi ve hususi otomobillere vc motorlu vasıtalara konan takyitler beklenen neticeleri vermemiştir. Bu yüzden bazı mıntakalarda nakliye vasıtaları sıkıntısı artmış, vo bazı yerlerde de normal zaman-kırdaki benzin sarfiyatının aşıldığı görülmüştür. Bu   tecrübeler   karşı-
Alman
Çarpışma
Arnavutlukta Mevziî hareketler
Yunan Tebliği
Atina, 3 (A.A.) — Yunan orduları Başkumandanlığının, dün akşam neşrettiği resmi tebliğ: v
«Mesut neticeler veren mevzii hareketler cereyan etmiştir. Bir kaç e-sir aldık.»
Atina, 3 (A.A.) — Emniyet Nezaretinin dün akşamki tebliği:
«Memleket dahilinde sükûnet hüküm sürmektedir.»
o
Bir Yunan Neferi, Yandı İtalyan
Zabitini Sırtında Taşıdı
Atina, 3 (A.A.) — Atına ajansı bildiriyor:
Esirler üzerinde bulunan emri yevmilerle de isbat edildiği veçhile Sl-enna adındaki italyan fırkası kumandanı kendi askerleri tarafından muharebenin başlangıcında muvakkaten işgal edilmiş bulunan Fillata şehri halkına karşı yapılan mezalimi medeni seviyenin çok aşağı olmasına atfetmekte ve faillerini şuursuz sıfatı Ue tavsif etmektedir.
Buna mukabil Yunan medeniyetinin seviyesini gösteren aşağıdaki vakayı mütalâa ilâve etmeden kayde-1 diyoruz:
ıkkânunun üçüncü günü düşman ricati esnasında, göğsünden ağır yaralanmış olan ihtiyat mülâzlmi Fo-neral Virginlo'yu muharebe meydanına bırakmıştır. Yunan askerlerin den Pollkiratis Anastas yaralı mü-lûzimi 3-4 birincikânün gecesi sabaha kadar sırtında taşımış ve onu pek tehlikeli dağ yollan arasından en yakın seyyar hestahaneyo kadar getirmiştir. Bu yardımdan pek mü-teheyyiç olan italyan zabiti Yunan askerine hediye ettiği fotoğrafı Üzerine şu yazıyı yazmıştır:
«Bana yaptığı yardımdan dolayı minnettarlığımın nişanesi olarak Pollkiratis Anastas'a*
tmza: Foneral Vlrglnlo
Plâk Etiketleri
Konservatu varın Kolumbiya fabrikasına yaptıracağı plâklara yapıştırılmak üzere tabettirdiği bazı etiketler beğenilmemiş, im* hasına karar verilmiştir.
Kasapların İstekleri
Fiyat murakabe komisyonu dün kasapları tekrar dinlemiştir.
Kasaplar, I - 2 emsalinin 2-3 emsaline çıkarılması ve borsanın da haftalık fiyat cetveli hazırlamasını ratiyorlar.
Fiyat  murakabe    komisyonu,
perakendecilerin ve toptancıla-rın   bütün dileklerini    bir rapor
peklinde    bildirmelerine    lüzum gösterdi ve et fiyatlarının tesbi-tini gelecek toplantıya bırakmıştır. - >:* ir
Yohaneaburg, 3 (A.A.) — Müfrit milliyetçilerin azlık grupu azası ile İzinli askerler arasında kavga çıkmıştır. Evvelki gece başlıyan bu kav ga, dün sabaha kadar sürmüştür *-J0 kişi yaralanmış ve hastahanelere yatırılmıştır.
Alman Hava Kuvvetleri
(Başı 1 İncide) —
istenildiği anda harp hareketlerinde kullanılabilir.
Almanyanın başka mecburiyetleri obmasa idi, hazır bulunan tayyarelerinin hepsini kullanmak şartile îngiltereye 9 bin tayyare ile hücum edebilirdi. Bu 9 binin ise ancak 4.500 ü bombardıman tayyaresidir. Fakat Almanya, böyle bir maksat için Polonya, İtalya ve Romanyada bulunan tayyarelerini çekmek tehlikesini göze almıya cesaret edemez.
îngiltereye karşı hücuma başlamak için, Almanya 6 bin tayyare toplıyabilirse talihi var demektir.
Almanyanın şimdiye kadar, bir günde yaptığı hareketler için 2,500 tayyareden fazla kullandığı görülmemiştir.»
Romanyada
Asiler Takip ve Tevkif Olunuyor
Bükreş, 3 (A.A.) Neşrolunan resmi bir tebliğde, memleketto sükûnet hüküm sürdüfcü bildirilmektedir. Karışıklık mesulleri takip ve tevkif olunmaktadır. Asilerin çaldıkları mühim miktarda malzeme ve eşya meydana çıkarılmıştır.
Almanyanın Yeni Bükreş Sefiri
Bükreş, 3 (A.A.) — Almanyanın yeni Bükreş   sefiri   itimatnamesini
kral Michael'e takdim otmiştir.
Yeni Bükreş Polis Müdürü
Bükroş. 3 (A.A.) — General Ro-derik Mobreanu yeniden Bükreş polis reisliilno tayin edilmiştir.
General. Kral Karol rejimi esnasında Bükreş polis müdürü idi.
Darlan Paris'te
Vichy, 3 (A.A.) — Dahiliye nazırı Amiral Darlan'm Parisa hareket ettiği bugün resmen bildirilmiştir.
Tehdidi Karşısında Amerika
Londra, 3 (A.A.) — Obser-ver gazetesinde yazdığı bir makalede B. Garvin, tehdide tahammülü olmryan Birleşik Amerika devletlerini tehdit eden B. Hitlerin hareketini ckendini dev aynasında gören bir adamın galatı niyeti» tarzında tavsif etmektedir. >
B. Garvin Alman tehdidinin başlıca unsurlarını tetkik edereJc bunların yeni bir şey ihtiva etmediğini müşahede etmektedir. Bu unsurların nelerden ibaret olduğunu başvekil ile arkadaşları ötederoberi pek âlâ bilmektedirler. Bunların birincisi korsan gemilerinin de yardanı Ue hareket eden Alman denizaltıları ile daha geniş hareket sahasına malik bombardıman tayyarelerinin daha büyük kütleler halinde hücuma geçmelerinden ibarettir.
İkincisi, harp sanayi merkezlerimizle limanlarımıza daha kesit ve şiddetli hava hücumları yapmak ve gündüzleri hava hâkimiyetini ele almıya çalışmak.
Üçüncüsü de, <bu hareketler müsait neticeler verdiği takdirde veyahut bu neticeler ne olursa olsun Ingiıtereyı istilâya teşebbüs etmektir.
Amerikan milleti, medeniyetin baladıgı #ündenberi mukadderatın hiçbir anında, süratle hareket etmenin şimdiki kadar zaruri olmadığını anlamış bulunmaktadır. Bu itibarla, Amerikalılar muazzam ve dinamik bir hamle yapmrya hazırlanmaktadır
lar. * •
Esaslı prensiplerine dokunmıyacak olan bazı değişikliklerle Îngiltereye yardım projesi, kongre tarafından, pek muhtemel olarak en iyi dostlarımızın da tahmin ettiklerinden daha çabuk kabul edilecektir.
Hitler, sanki Atlanti£i şimdiden fethetmiş gibi Îngiltereye malzeme getirecek olan gemileri batıracağını söylerken kendi ırkı ile kendi milletinden başka hiçbir ırka ve millete hürmet etmiye alışık olmadığını isbat etmiştir.
Fakat Almanya, Amerikan zihniyeti ile Amerikan membalarından büyük bir ders alacaktır. Biz müş-külıUı ölçüyoruz. Bu zorlukları cesu-ranc bir nazarla ve sarsılmaz bir i-rade ile karşılryacagız. Bu husustaki parolamız Roosevelt'in söylediği gibi zaferden başka bir gaye takip etmemektir.
Bir Alrran Nazırı Diyor ki :
«İngilizler Zorlu Adamlardır. Fazla Nikbin Olmıyalım»
Londra, 3 (A.A.) — Salahiyetli maJvfillerdc söylendiğine göre, Hitlerin yakın çalışma arkadaşları, son nutkundaki şiddeti hafifletmiye gayret etmektedirler.
Alman hava kuvvetleri umumi mü fettişi General MUch. radyoda bir nutuk söyliyerek Almanları fazla nikbinliğe kapılmamıya davet etmiş vc îngiltereye karşı mücadelenin kolay Jİmıyacafcmı ileri sürmüştür.
General, İngiliz tayyarelerinin Almanyaya hasarlar yapmasını beklemek Iftmn geldiğine işaret ederek müdafaa tertibatından mucizeler bek
lememek icap ettiğini de söylemiştir.
General Milch'in nutku, Hitlerin sözlerilo tozat teşkil etmektedir.
Genaral, ingiliz tayyarecilerinden bahsederken şu sözleri söylemiştir:
«İngilizler muharip bir kavimdir. Biz İngiliz mukavemetini kırmanın Polonyanm. Belçikanm ve Fransa-nm mukavemetini kırmaktan farklı vc güç olduğunu biliyoruz.*
smda daha esaslı tedbirler alınması düşünülmektedir, öğrendiğime göre,! bütün humısl ve resmi nakil vasıtalarının imlemelerine müsaade edilecektir. Ancak bu vasıtalara ihtiyaca göre muayyen bir miktar benzin tahsis olunacak ve tasarruf böylece temin edilecektir. Bu miktarın tes-bitl için de alakalı dairelerin ve mülki ldaro amirlerinin mütalâası alınacaktır. •
Japonyanın
GözU Hollanda Müstemlekelerinde
Tokyo, 3 (A.A.) — Domat ajansının öğrendiğine göre, Japon Hariciye Nazır muavini Chaşi, Holanda Hlndlstanınm, Asyada herhangi buma grirmlyecegi hakkmda, Tokyo elçisi vaaıtaslle yaptığı protesto mahiyeti! teşebbûalerl reddetmiştir.
Chaşi, Japonya ile Holanda müstemlekeleri arasındaki iktisadi görü» melerin devam edeceğini sefire bildirmiştir.
B. Papadakis Diyor ki:
o
"Şef Artık Hayatta Değildir. Fakat Hayali Yanımızdadır.,
Atina, 3 t a.a ı — Hariciye erkânından ve gençlik teşküAtı reislerinden Papadakis, radyoda milli gençli,, teşkilâtı azasına    hitaben demiştir
ki:
«4 Ağustosta meydana gelen mü-lı devletin tahakkuk ettirmiş olduğu işlerin en iyisi, milli gençlik teşkilâtı olduğu kanaatindeyim.
«Şef, artık hayatta deJiMir. Fakat hayali, yanımızdadır. Şimdi, on milyon insanın ruhunda Metaksasm sanemi taht kurmuştur ve bu san ete Yunan milletinin asırlardan beri so*
•sılosındr n t Miden nesile ,'ntikal decektir.»
îngiltereye
Hava Taarruzu Devam Ediyor
Bir Düşman Tayyaresi Düşürüldü
Londra, 3 (A.A.) — İngiliz Hava ve Dahili Emniyet nezaretlerinin tebliği:
Bugün öğleden evvel ve sonra şark ve cenubu şarki sahilleri üzerinde münferit uçan düşman tayyareleri tarafından Londraya ve civar mm-takalara bombalar atılmıştır. Bazı hasar vardır, ölenlerin sayısı yük
sek degüdir.
Bir düşman bombardıman tayya
resi düşürülmüştür.
Avustralya
Başvekili Filistinde
Kudüs, 3 (A.A.) — Avustralya başvekili B. Menzies dün tayyare ile Taberiye'ye gelmiş ve yüksek komiser, Avustralya imparatorluk kuvvetleri kumandanı ve polis umumî müfettişi tarafından karşılanmıştır. B. Menzies, yüksek komiserin misafiri ola* çaktır.
İngiliz Tayyareleri Faaliyette
Kahire. 3 (A.A.) — İngiliz av ve bombardıman tayyarelerinin, Trablusgarp ve bilhassa Der-ne ile Bingazi arasındaki faaliyeti dün de devam etmiştir. Agor-dat'da bir tayyare düşürülmüştür.
Lord Lloyd Hasta
Londra, 3 (A.A) — Sıhhi vaziyeti endişeler uyandıran müs. temlekeler nazırı Lord Lloyd, oldukça iyi bir gece geçirmiştir. Lord Lloyd 61 yaşındadır. Üç hafta evvel soğuk alarak hastalanmıştır.
VATAN
4-2-941
Maarifte:
Konferans Verecek Profesörler Bugün Toplanacaklar
Cumhuriyet Halk Partisi namrrm memleketimizin muhtelif yerinde ylr rai beş halk evinde konferans verecek elli profesör vc doçent bugün saat üçte Üniversitede Rektörün riyasetinde bir toplantı yapacaklardır.
Toplantıda her profesör ve doçentin nerede konferans vereceği tesbit edildikten sonra, konferanslardan halkın daha fazla istifade etmesi i-çin mevzu seçilirken mahallin iktisadi, içtimai hususiyetleri gözönündc tutulacaktır.
Dekanlar Meclisinde Vali de Bulundu
Dün Üniversite Dekanlar Meclisi, Vali Lûtfi Kırdarın da istirakilc bir toplantı yapmıştır. Toplantıda Üniversite ve talebeyi alakadar eden mc seleler görüşülmüştür.
Alişlr Neval Tereni
Edebiyat Fakültesi Profesörler Meclisi toplanarak büyük Türk şairi Ali Şir Nevai hakkında 9 şubatta yapılacak törende söz söyllyecck profesörleri tesbıt edecektir. Törende Rektör, Profesör Şerafettin, Doktor Ali Nihat Tarlan, Zeki Velidi, söz söyliyecektir.
Açık Hava Dershaneleri
Köylerde açılacak eğitmendi mekteplerle, sıhhat bakanından zayıf talebeler için açılacak açıl; hava dershaneleri meselelerini   tetkik etmek
üzere seçilen komisyonlar, dün ilk toplantılarını yapmışlardır. Şiledeki on üç eğitmen kursunun adedi yirmi
beşe çıkarılacak, Çatakada yeni o-larak 15 eğitmen mektebi açılacaktır. Bu mekteplere talebe olarak a-
lmacak çavuşlara on lira ücret verilecek, mektepten mezun okluktan sonra bu ücret on beş liraya çıkarılacaktır. Açık hava dershanesi, bazı gazetelerin yazdığı gibi sağır ve dilsizlere değil, sıhhatçe a*yıl talebelere mahsus olacaktır.
üniversitede Usan kursları
Üniversitede, sınıflarına nazaran yabancı düden aşağı kurslarda bulu nan talebelerin lisan imtihanı 5 martta yapılacaktır. Muhtelif fakültelerde son sınıflarda kalmış olanlar için yapılacak imtihan programları henüz teabit edilmemiştir.
Sporda iftihar Levhan
Maarif Vekaleti mekteplerdeki spor faaliyetini daha yakından takip etmiye karar vermiştir. Okul sporlun hakkında vekâlete muntazaman malûmat verilecek, ayni zamanda ta lebelerın iştirak ettikleri milli ve temsiü müsabakalarda aldıkları dereceler de bildirilecektir. Söylendiğine göre, ift*har levhası usulünü spor sahasına da tatbik edecektir.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma
Nevralji, Kırıktık ve Bütün Ağrılarınızı Derhal Keser
İcabında glinöe 3 ka*e  alınabilir. TAKLİTLERİNDEN SARININIZ. HER   VEITDF   PULLU   KUTULARI   ISRARLA   İSTFYİNİ*
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
1941 İKRAMİYELERİ
1 adet 2S0S Liralık = 2*0*.— Lira
3 2 4
8
35 80 GIK)
> > >
> > >
1000 750 500 250 160 50 20
y
> >
> >
= if>eo.— »
— 2060— >
= «B00.— >
= sböo.— >
= 4000.— »
= 6009.— >
Keşideler : 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Afus-tos, 3 İkmcntesTin tarihlerindo yapılır.
Zabıta Haberleri
Haiay Oteli Kapatıldı
Zabıta evvelki gece Beyoglunda bulunuş yuvasını kapatmıştır. Kapatılan Beyoğıunda Tepebaşında Kallavi sokağındaki Hatay otelidir.
Tafralı sıvesüe konuşan iki memur evvelki akşam birer bavul alarak otomobü ıie Hatay oteline gıde-reK ıkı yaLaalı bir ooa istemişlerdir. Kendılerme gösterilen odaya bavullarını bıraKUKtan sonra soaaga çıkmışlar bir muuuet sokakla dolaştıktan sonra otele dönerek odalarına çe-Kıuııışieruır.
Gece yarısından sonra memurlar, sessizce aş<ıgı inerek dışarda bekle-tutKie oıajı ai'Kaüaşiarıııa otel kapı-smı açmışıar ve ouriüe araştırma yapmiya oaşiamışlarüır. Yapıları a-i<4.;tunıa neticesinde otelde 16 kaçın ııe 16 eraeK yakalanarak adliyeye verilmiştir. Otel, kapatılmıştır.
* angın
Beyoglunda Alyon sokağında A-nadoıu hanında Kunduracı r*anayot Oğlu Y/orgının 6 numaralı dairesinden yangın çiKmış, sonaürulmüştür.
ttouarden Zealnenenler
USKudarda Merkez otelinde oturan Emin TUrkoglu ile Şerife Ulus, odalarında yakılan mangaldaki kömürden zehirlenmişler baygın bir hastahaneye kaldırılmışlardır.
* Nişantaşında Ziya Kılıç apartmanı kapıcısı Nazif te odasında ölü
olarak bulunmuştur. Nazilin de kömürden zehirlenerek öldüğü tahmin edilmektedir.
ŞKHtR TİYATROSU DRAM KisMi
BU AKŞAM
Saat 20,30 da
EMİLÎAGALOTTİ
Her gun gişede çocuk temsilleri için bılt-t verilir.
Gayrimenkul Satış İlânı
İstanbul Emniyet Sandığı Müdürlüğünden
Ha9îbe Güvelin 25415 hesap No, sile Sandığımızdan aldığı (1000) liraya karsı birinci derecede ipotek edip vadesinde borcunu vermediğinden hakkında yapılan takip üzerine 3202 No. h kanunun 46 cı maddesinin matufu 4€ cı maddesine göre satılması icap eden Beyoglunda Şehit Muhtar mahaHesmm ARınbakkal sokanında 398 ada 8 parsel eski 36 yeni 42 kapı No. h kagir evin tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek istiyen (437) lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye resimleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve tellaliye rüsumu borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 28.1.941 tarihinden itibaren tetkik etmek istiyenlere Sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu skil kaydı ve sair lüzumlu malûmat ta şartnamede ve takip dosyasında vardır. Arttırmaya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa çıkarılan gayri menkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve telâkki olunur. Birinci arttırma 27.3.41 tarihine müsadif perşembe günü Cağaloflunda kâin Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılabilmesi için teklif edilecek bedelin terci-han alınması icap eden gayri menkul mükellefiyetilc Sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kaimak artile 11.4.941 tarihine müsadif cuma g"ünü ayni mahalde ve ayni saatte son artıırması yapılacaktrr. Bu arttırmada gayri menkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Haklan tapu sicillerile sabit olmryan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz, masarife dair iddialarını ilân tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbiteleri ile beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla hakları tapu sicillerile sabit olmryanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak istiyenlerin 39/1288 dosya No. sile Sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.
Dikkat
Emniyet Sandığı, Sandıktan alınan gayri menkulü ipotek göstermek istiyenlere muhamminlerimizin koymuş olduğu kıymetin yüzde 40 m tecavüz etmemek üzere ihale bedelinin yansına kadar borç vermek su-retile kolaylık göstermektedir. (794)
1 — Mevcut evsaf, numune ve markaan mucibince tahmin edilen bedeli «45310.50^ lira olan 14 kalem boya malzemesinin 7,2,941 cuma günü saat 15 te Kasrmpaşada bulunan deniz levazım satın alma komisyonunda pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — ilk teminatı «3398.29> lira olup şartnamesi her grttn iş saati dahilinde mezkûr komisyondan «227» kuruş mukabilinde alınabilir.
3 — İsteklilerin 2490   sayılı kanunun   istediği   vesaikle ttrhkte
adı geçen komisyona müracaatlan ilân olunur, «731»
Rami Tümen Satın alma Komisyonundan
1 — Muhtelif garnizonlar için 1W, 100, 100, 50, 50 tonluk partiler halinde arpa ayrı ayrı olarak pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 7-2-941 cuma günü saat 15 de Ramide Tümen Satmalına komisyonunda yapılacaktır.
3 — Teminat pazarlık neticesi ;*karrür edecek fiyat Üzerinden alınacaktır. «.720»
1 — Muhtelif garnizonlar için 100. 100, 100, 60, 50 tonluk partiler halinde ot ve saman ayn ayn pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 7 - 2 - 941 cuma günü saat 14 d*>. Raimde Tümen sa-tınalma komisyonunda yapılacaktır.
8 — Teminat tekarrür edecek f.yat üzennden alınacaktır.     (721)
Abone Ücret!
Türkiye dahilinde:
Senelik    6 aylık 3 aylık Aylık
1400        750 400 150 Kr.
Hariç memleketler;
Senelik    6 aylık 3 aylık Aylık
2700
1410
800 Kr.   volttur
VATAN «aıetMl
ÖAN I AYAKLARI     Kuruş
Baslık makta olarak
1 inci Sayfa Saatini
2 »      » »
5 » » » 4   t>       v »
6 »      » »
6 » *
Askeri ihtiyaç için aşağıda cins ve miktarları yazıü işletme malzemesi 8-2-911 günü hizalarında gösterilen saatlerde pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. (681) 0hfil                         Miktarı      Muhammen bd.     Kat'l T. Pazarlık
liralık L.     k. L.   K. saat   D
Benzin
Mazot
Benzin
30000 4660 45000
30000   00 i 660   00 45000   00
4500.00 897.50 6750.00
11      de 11      c U 30 da
CBietl askeriyece aşağıda yazılı iki bina pazarlıkla tamir ettirilecektir. Pazarlıkları 10.2.941 günü hizalarında gösterilen saatlerde yapılacaktır. Şartnamo vc keşif evraklan her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. (785)
Yaptırılarak bina Kejjiı B.       Kari T. Pazarlık Saati
Lira Kr.     Lira Kr.
Erzak ambarı Üsküdar As. Şubesi binası tamiri
3501.11
6.^2.48
525.15
94,87
11
11.30
!
Asker! ihtiyaç için 11.2.941 gllnü saat 11 de pazarlıkla 54 çift attı nakliye koşum takrmı satın alınacaktır. Beherine tahmin edilen fiyat 62 lira olup muhammen bedeli 3348 lira ve katî teminatı 505 lira 20 kuruştur. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli glln ve satte Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. (784)
Kartal Belediye Riyasetinden:
Kartal kasabasın m S a ray bahçe mevkiinde ve demiryoluna vasati 3 metre yakınlıkta imam Osman veresesi Hürrem Seren, Bmin, Yusuf, Tan Kastik oğullan, eski polis Hıfzı, Çöpçü Mustafa ve Şerif vereselerine ait 9 parça arsa Ue bîr bap evin Kartal ük okul bahçesine ilâve e-dilmek üzere istimlâkine karar verilmiş ve heyeti muhamminece arsaların beher metre murabbaına iki lira ve müştemiiâtile birlikte binaya da m ak tu an 1000 lira kıymet takdir ve belediye encümenince itidali tasdik kılınmıştır.
itirazı ol ani ar m 8 gün zarfmda belediye riyasetine müracaat etmeleri keyfiyeti tebliğ: makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (758)
z.üaöi oojuuuuııua k ura d ara ıı ve ınoanıu uuıarruı aena^ıortnua en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plana göre ikramiye dağıtılacaktır:
4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura I        100 adet 50 liralık 5,000 Ur»
4   » 500 » 2,000   » 120 »     40 »        4,800
4   » 250 » 1,000   » 160 »     20 »        3,200
10   » ıoo » 4,000   »
DtKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aaa-| ğı düşmlyenlerc ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasüe verilecektir.[ Koralar senede 4 defa, 1 eylül, 1 birlnclkânon, 1 mart Te
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
Askerî Fabrikalar Salına ma Komisyonu İlânları
Muhtelif Eb'atta 10 Kalem ve Ceman 2380 Metre Mikâbı Kereste Alınacak
Köknarın metre mikâbı 50, çamın metre mikâbı da 53   liradan heyeti umumiyesine tahmin edilen bedel «126.140»   lira olan muhtelif e-
batta 10 kalem ve ceman 2380 metre mikâbı kereste askeri fabrikalar umum müdürlüğll merkez satın alma komisyonunca 10.2,941 pazartesi günü saat 15 te pazarlıkla ihale edilecektir. Şartname «6» Ura
«31 > kuruştur. Muvakkat teminat <9460> Ura «50> kuruştur. Bu keresteleri tamamen çıralı çam vermek mümkün olmadığı takdirde yansı çıralı çam ve yansı beyaz köknar olabilir. Bu kerestelerin heyeti ummnryeeini verrrriye talip bulunmadığı takdirde 200 metre mtkâbmdan
a^agı olmamak şartile ayn ayn da alınır. «751»
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN  YALMAN '    Basıldığı Yer: VATAN MATBAASI
a-
$>NDi
Beftool tertip
IBİNCİ ÇEKİLİŞ 7 Şubat 1941
4 4 6 30 60 90 300
3 " 3000 jOO
430
10.008 5.006 2.000 1.000 500 200 100 50 10 2
Teselli M ükâ f atı
40.001 20.g09 12.000 30.000 30.000 18.001 30.000 15.000 30.003 120.000
12.132
64224 357.132
Tana bilet Tam bilet
1 Lira
2 Lira