Başmuharriri:
Ahmet Emin Y A L"M A N
VATANEVI — Cağaloğlu, Molla Fenari S. 32 Telefon: 24136 — Telgraf VATAN tsL
5 M AR T 1941 ÇARŞAMBA
^
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ SABAH GAZETESİ
Yı4: I — Sayı: 194
Dövüş Mıntakasını Cenuba İndiren Almanlar
Yazan: İhsan BORAN
ıgün 3 üncü Sayfamızda
B Jarfara^Ve Alman Büyük Elçisi, Cümhurreisimize B. Hitler'in SoğukBirDuş Hususî Bir Mesajını Tevdi Etti. Cümhurreisimiz,
Bu Dikkat Ve Nezaket Eseri Dolayısıyle
Moskovadan akseden ikaz pek zamanında ve pek yerindedir.
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
ovyet Rusya mn Soğukkanlılığına hudut yoktur.
Dünyada olup biten kötü işler karşısında en küçük bir heyecan göstermeden seyirci kalabiliyor. Yalnız arasıra sabrı biraz tükeniyor;
— Bu öyle değil, şöyledir.
Diye Tass ajansı ortaya bir tekzip atıyor, sonra Rusya yine esrarlı sükûtuna dalıyor.
Bulgar Başvekilinin, Almanların Buigaristana sokulmasına sebep diye Balkanlarda sulhun muhafazası arzusundan bahsetmesi, Sovyetlerin tahammülünü nihayet taşırmış, kendilerini ta-mamile çileden çıkarmıştır.
Bulgar Hariciye Nezaretinin bir mümessili ayni mavalı Sofya-daki Sovyet elçisine, Moskovada-ki Bulgar elçisi de Sovyet Hariciyesine hitaben okumağa kalkışınca Sovyetler baklayı ağızlarından çıkararak mukabelede bulunmuşlardır:
— Bre adamlar. Balkarrlarda sulhu mulhafazadan bahsederek Almanları memleketinize sokmak nice iştir? Bu ne gaflettir 1 Farkında değil misiniz ki böyle bir hareketin tabiî manası ve neticesi, harbi Balkanlara bal gibi yay- I maktır. Bunu benim hoş gördüğümü yalan yere söylüyorlarmış, 6akm inanmayın. Ben hiç te hoş görmüyorum.
Moskovadan akseden bu sözler Bulgarlar için de, Almanlar için de soğuk bir du§ tesirini yapacaktır.
Deyelim ki Bulgaristan hükümeti Alman tazyıfeına dayanamadı. Almanların içeri sokulmasına ses çıkaramadı. Diyelim ki Bulgaristanı yarım asırdanberi felâketten felâkete sürükleyen o meşhur büyüklük hırs ve emellerine bir defa daha mağlûp oldu ve uslanmaz bir kumarcı gibi yeniden tahini tecrübeye kalkıştı.
Fakat böyle bir hareketin sulha hizmet edeceğini iddiaya kalkışmak, haddi pek aşkuı bir aykırılıktır. Bu devirde harp ve sulh, nizam ve istibdat gibi kelimelerin mihver lisanında beklenmez manalar almasına alıştık. Fakat harp manasını ifade edecek bir maksat için hiç sıkılmadan (sulh) kelimesi kullanılınca Sovyet Rusyanın bile sabrı tükenmiş, kendi kendini eakiden-beri Rusyanın evlâtlığı sayan Bulgaristanın kulağını çekmek ihtiyacını duymuştur.
Sovyet Rusyanın Balkan sulhu hakkındaki ciddî alâkasını ortaya koyması cidden tam zamanında ve tam yerinde olmuştur.
Sovyet Rusya, kendi adının Bulgar gazetelerinde Bulgarieta-nın işgaline taraftar diye zikredilmesine hakkıyla kızmış ve bu infialini de açıkça ortaya koy-r/mştur.
Sovyet Rusyanın çoktan'beri muhafaza ettiği sükût ve ihtiyat siyasetini ilk defa olarak bozarak Balkanlarda sulhun muhafazasına nekadar' taraftar olduğunu ortaya koy-ması, Balkan sulhu için herhalde kuvvetli bir istikrar a mili olarak karşılanacaktır.
Bu vaziyet karşısında Alman-yamn Balkanlarda fiilî bir mütarekeye doğru gitmeği tercih etmesi hâlâ imkânsız sayılamaz.
Ahmet Emin YALMAN
Teşekkürlerinin iblâğını Dilediler
«Bir kaç gün evvel Alman sefareti, Almanyadan gelecek bîr kurye tayyaresinin geçmesine müsaade istemişti. Yunkers 52 ti- I
pinde olan bu tayyare dün, saat 17,30 da İstanbula ve bu sabah saat 9 da Ankaraya gelmiştir, öğleye doğru Alman büyük elçi-
si Millî Şefimizden bir mülakat talebinde bulunmuş ve Alman Devlet Reisinin şahsî bir mesajını tevdi etmiştir. Radyo Gazetesi -
Dün şehrimize gelen Dahiliye ve Millî Müdafaa Vekillerimiz
Dahiliye ve Milli Müdafaa Vekilleri Şehrimize Geldiler
eısıcum
hur İs-
Ankara, 4 (A.A.) — R met İnönü Almanya büyük elçisi ekselans Fon Papen'i Çankaya'daki köşklerinde bugün öğle vakti kabul buyurmuşlardır.
Büyük 'elçi, Reisicumhura Almanya devlet reisi Adolf Hitler'in şahsî bîr
mesajını tevdi etmiştir. Reisicumhur İsmet İnönü bu dikkat ve nezaket eseri
dolayısîle teşekkürlerinin Almanya dev-et reisine iblâğını B. Fon Papen'den rica eylemişlerdir
Bu mülakatta Hariciye Vekili Şükrü Saraçoğlu da hazır bulunmuştur.
Dahiliye Vekili Faik Öztrak dün sabahki ekspresle Ankara-dan istanbula gelmiş ve istasyonda Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdarla, diğer Vilâyet ve Belediye erkânı tarafından karşılanmıştır.
"¦"Vekil dün öğleden sonra. Belediyeye gelerek Umum Meclis içtimainin ikinci celsesinde bulunduktan sonra, Vali ve Belediye Reisinden Belediye işleri üzerinde izahat almıştır.
Vekil Belediyede kendisile görüşen bir muharririmize muhtelif meseleler üzerinde şu beyanatta bulunmuştur:
<— İstanbula bir kaç gün kalmak üzere geldim. Karşıma çıkacak her işle meşgul olacağım. Ve her iş üzerinde çalışacağım. Hazırlanan Kanun Projeleri Şimdiki halde Mecliste Belediye memurlarının tekaüt kanunu
vardır. Dahiliye encümeninden (Devamı Sa. 5, SİL 4 de) ^
ittifakın Uç Merkezi
Bun'arı Ziyaret Eden B. Eden Türklere Yapılabilecek Yardımı AçıkçaB.ldirmiş
Londra, 1 (A.A.) — Times gazetesinin diplomatik muharriri yazıyor: B. Eden ve Sir John Dili Atinaya
gelmiş olduklarından, yaptıkları seyahat daha ziyade tebarüz ettirilebilir. Müttefik stratejisinin başlıca üç merkezi sıra ile ziyaret edilmiştir. Evvelâ Kahlreyc gidilmiştir. Çünkü başka üslere asker nakledilip
edilemiyeceğlne ve bunun ne miktarda olacağına ancak Kahlre'de karar verilebilirdi. E. Eden ve Sir John Dili Kahire'de bu hususta aldıkları kat! malûmat ile Ankaraya giderek İngiliz projelerinin ne olduğunu açıkça söyllyebilml?ler ve Türklere en kısa bir müddet içinde Ingllterenin
harp malzemesi itibarile ve sair şekillerde yapabileceği yardımı bugüne
kadar olduğundan daha vazıh bir tarzda izah edebilmişlerdir. Böylece
Türkler, bilhassa Ege sahillerine teveccüh edecek tehdit takdirinde savaşa atabileceği kuvvetlerin sarih
bir bilançosunu yapabilecek bir ziyette bulunmuşlardır.
Roma Radyosu Konferansçısı
Afrikada Italyaya Yeni Fedakârlıklar Düşeceğini İtalyanlara Bildirdi
Londra, 4 (A.A.) — Bugün Roma radyosunda konuşan askeri bir konferansçı şöyle demiştir:
Doğu Afrikasında cereyan eden muharebe fevkalâde şiddetlidir ve bundan böyle de fedakarlıklarda bulunmamıza zaruret hasıl olması mümkündür. İngilizler doğu Afrikasında üç yüz binden fazla asker kullanmaktadırlar. Bunlar en modern silâhlarla, tank ve zırhlı otomobillerle mücehhezdirler. Bu şartlar altında muharebe İngilizler için aşikâr avantajlar arzetmektedir.
Prens Pol
Almanyaya
Gideceği Tekzib
Ediliyor
Berlin, 4 (A.A.) — D.N.B. bildiriyor:
Alman Hariciye Nezareti, Alman hükümetinin Yugoslavya Kral Naibi Pren« Paul'u önümüzdeki hafta Almanyaya davet ettiği haJckında yabancı gazetelerde, ezcümle Aftonıbladet gazetesinde çıkan haberleri bugün yalanlamıştır.
-o-
SuriyededeTedbir ler Alınıyor
Londra, 4 (A.A.) — Müstakil Fransız ajansına Kudüsteki muhabiri bildiriyor:
Balkanlardaki hâdiseler üzeri-ne Suriyede bir sıra ihtiyat tedbirleri alınmıştır. Bu tedbirlerin askerî 'hükümlerin tadili, hudut gar-nı/.onlarile istihkâmların takvıye-sidir. Keza yabancılar daha sıkı kontrola tâfbi tutulacaklardır. Bul. garistanın Alman tarafından işgali Suriyede endişe hasıl etmiştir. Dikkatler şimdi Türkiyeye çevrilmiştir. B. Eden'le General Dili'in Türkiyeye yaptığı ziyaret çok müsait bir intiba hasıl etmiştir.
ingiltere Bulgaristan Münasebatı Kesildi
Amsterdam, 4 (A.A.) — D. N. B: İngiliz radyosu, Ingllterenin Bulgaristan'la diplomatik münasebetleri kesildiğini bildirmektedir. Elçi eldeki İşlerin tasfiyesine kadar Sofyada kalacaktır.
İngiliz Sefiri İstanbula Gelecek
Bükreş, 4 (A.A.) — Stefani: Burada mevcut intıbaa göre, Sof-yadaki İngiliz orta elçisi İngiltere ile Bulgaristan arasındaki siyasî münasebetlerin kesildiğini bugün resmen bildirecek ve İngiliz elçilik memurları bu akşam Sofyadan İstanbula hareket edeceklerdir.
Berne, 4 (A.A.) — Havas: Belıgrattan öğrenildiğine göre, Sofyadaki ingiliz elçiliği memurlarından bir kıamı otomobillerle Belgrada gelmiştir.
CAMPBELL GİZLİ VAZİFE İLE LONDRA YA GİDİYOR
Vaşington, 4 (A.A.) —Ame. rika istihsal eksperlerinden Th. CampbeU'in gizli bir vazife ile In-giltereye gideceği jesmen bildirilmektedir.
Müsabakamız Nasıl Yapılacak Otuz Çift Nasıl Evlendirilecek?
Seçmenin Münasip Olup Olmadığı
Nasıl Ölçülecek ?
Lütfen 3 üncü Sayfada Okuyunuz
va-
Bugün Dünya Vaziyeti
Ajans ve Radyo Gazete sine Göre Günün En
Mühim Hâdiseleri
Alman büyük elcisi, Cümhurreisimize 15. Hitler'in şahsi bir mc-¦ . • 1111 < tevdi etti. Cümhurreisimiz gösterilen dikkat ve nezaket ederinden dolayı tefekkürlerinin Alman devlet reisine İblâğını büyük elçiden dilediler.
Sovyetler Birliği hariciyesi, Bulgarlstanm hattı hareketini doğru bulmadığını ve bugünkü diyanetinin tatbiki hususunda müzaheret ctmlyeceğlni Bulgar elcisine bildirdi. ^
Ingllterenin Bıılgaristanla siyasi münasebetlerini kestiği bildiriliyor.
Balkanlarda bulunan Alman askerlerinin 250 bine baliğ olduğu bildiriliyor.
Zelzele gören Lâıisa.yı bombalıyan be* İtalyan tayyaresinin beşi 4e düşürüldü.
Bu yemek İzmirden iade edilen yağla mı pişti?
Nereden anladınız?
Ben de iade edeceğim de!
Alm
anya
Yunanistanla Münassbatierini
Kesmedi
Berlin, 4 (A.A.) — Yarıres-mî bir surette tebliğ edilmiştir:
Almanya ik Yunanistan arasındaki münasebetler bu akşam yabancı mabbuat mahfillerinde münakaşaya mevzu teşkil etmiştir. Almanlar, iki memleket arasında evvelce olduğu gibi diplomatik münasebetler mevcut bulunduğuna dikkati çekmişlerdir. Bununla beraber Yunanistan, İngilizler menfaatleri için bir ileri karakol vazifesi görmeğe başla-
dığındanberi iyi kelknesüe tavsif-edilemez.
Cümhurreisimize B. Hitler'in bir mesajını tevdi eden Von Papen
Sovyetler Hariciye Halk Komiserinin Bulgar Elçisine Cevabı
Balkanlarda Alman Askerleri 250 Bin
Londra, 4 (A.A.) — îyi haber alan mahfiller, halen Balkanlarda bulunan Alman kıtalarının 250 bin
kişiye baliğ olduğunu tahmin etmektedir.
Romanya
Yunanlıların Gemilerini Müsadere Etti
Bükreş, 4 (A.A.) — Stefani
ajansı bildiriyor:
Hükümet, umumî menfaat dü-şüncesile, Yunan tebaalı şahıslara ait 37 nehir römorkörü ile 36 mavnayı müsadere etmiştir.
Sovyetler
Yeni Siyasetinin atbiki Hususunda bulgurlara Müzahir Değildirler!
Moskova, 4 (A.A.) — Tass bildiriyor:
1 martta Bulgar Hariciye Nazırının mümessili B. Altınof, Sov_ yetler Birliğinin Bulgaristandakı elçisi Lavrişevi, Bulgar hükümetinin. Balkanlarda sulhun idamesi maksadile Alman kıtalarının Bul. garistana girmesini kabul etmiş olduğundan haberdar etmiştir.
3 martta, Hariciye Halk Komiser muavini Vişinski, Moskova-daki Bulgar elçisi B. Stamanof a aşağıdaki cevabı vermiştir:
«Bulgar hükümetinin Alman kıtalarının Buigaristana girmesine muvafakat ettiği ve bu hareketin Balkanlarda sulh hedefleri gütmekte olduğu hakkında Bulgar Hariciye Nezaretinin mümessili B. Altınof un Sovyetler Brrli-(Oevaııu: Sa. G, Sü. 5 te) X
GÜNÜN SESİ
Ana
Karakterimiz
Yazan: REŞAT NURİ
Şirketlerden birinde muhasebeci olan eski bir dostuma hizmet^lslz-likten şlkAyet ediyordum.
— öyledir, dedi, zamanımızda İyi bir hizmetçi bulmak, İyi bir kadıncağız bulup evlenmekten daha güç bir hale gelmiştir. Seneden seneye artan ve sonu gclmlyeceğe benzi-yen bir hizmetçi buhrauı karşısındayız. Halbuki sokakları dolduran bunca fakir fukaradan başka her mevsimde Anadoludan da İstanbula sürü sürü İşsiz akın ediyor. Hizmetçi acentalan ellerindeki be* on profesyoneli mütemadiyen oradan oraya dolaştırmakla geçinen bir komisyon tuzağı gibidir. En İyisi sana Anadoludan yeni gelmiş ve yüzü gözti açılmamış bir kadıncağız bulalım. Ben mahallemizde böyle birini tanıyorum. Bir yerde İşçidir. Otuz beş kuruş gündelikle sabahtan akşama kadar fındık kırıp
ayıklar. Yiyeceği, giyeceği,, oda kirası, belki hattâ arasrra memleketine gönderdiği, hep bu otuz beş kuruşun içinden çıkar. Sıcak ve rahat bir apartnnanın eğlenceye benzi yen İşine mukabil senden ala-
cağı aylık onun için bir lüks, t* servettir.
Biraz sonra kadın bulunup getirildi. Kırk yaşlarında güçlü kuvvetli ve zeki çehrell bir kadındı.
Arkadaşım ona hiç hatır ve hayalde yokken vuran piyangoyu hararetle müjdeledi, umulmaz lüksün bütün teferruatını en parlak renklerlle biçarenin mahrum fakir hayalinde canlandırdı: Kalorifer; sıcak su; havagazı; radyo; sayısız; yiyecek İçecek; karyolalı müstakil oda, çocuk ve misafir angaryası hemen yok gibi; bütün İş kuş gibi hafif, bir kaç efendiye hizmetten İbaret. Arasıra elbise, potin ve aydan aya on beş lira, yani bütün hesap kitaplardan sonra ev efendisinin kendi eline kalacağı şüpheli bir muhakkak servet.
Kadın bütün bunları gülümseyerek, hoşlanarak dinliyordu. Fakat İşiteceğini evvelden kabul etmeni İye hazırlanmış gibi bir tavrı vardı ki bir turlu iyi bir sey söylemiyordu.
Neticede: — İyi dediniz amma el kapısı, dedi, ben akşamdan akşama kendi odama gidiyorum.
Arkadaş ısrar ermek İstedi, ben mani oldum ve kadın çıktıktan sonra:
— Israr beyhude, dedim, Türkün en ana karakterlle, ebedi İstiklâl aşkı ve efendilik duygusüe karşı karşryayız. O ne bahasına olursa olsun uşaklığı kabul edemiyor. Dünyanın başa çıkamadığı duyguyu biz mi yenmrye uğraşacağız *
VATAN
ftatıhcı£a>Lun>
Anlatan : Nuri ( Paşa )
7
Trablus Düştükten Sonra Aziziye Bütün Harekâtın Merkezi Olmuştu
5 . 3 - 941
Ayın onuncu günü akşamı AzL ziycyc varmıştı. Trablus düştükten sonra burası bütün Trablus hareketinin askerî ve mülkî merkezi olmuştu. Fırka kumandanı Miralay Neşet ile fırka erkânıbar-bîye reisi Bimbaşı Fethi buraya yerleşmişler ve bütün askerî ve mülkî kumandayı ellerine almışlardı.
Nuri halktan aldığı iane parasını kumandana teslim etti, kumandan kendisini yemeg alıkoydu. Ertesi gün Nuri Aziziyeden hareket etti. Amcası Halilin maiyetine tayin edilmişti. Bu sebeple Homs cephesine Mangap karargâhına gidecekti. Onunla beraber bir de jandarma yüzbaşısı Hasan vardı. Aytn 12 sinde Ye-neye geldiler. Ertesi gün buradan da ayrılarak öğle vakti Cifaraya vardılar ve Cifararun eski kasrında belediye reisi ile yemek yediler. Akşam bir hana indiler.
Ayın on dördünde handan yine deve ile hareket ettiler ve akşam Musallataya vardılar. Burada yol letafet keibetjnişti. Su da vardı. Uzaktan deniz bile görünüyor. Her taraf zeytinlik, ağaçlık ve hurmalıktı. Musallata da büyücek bir ka*aba idi. Burada hem bir ziyafete kondular, ve hem de yıkanabildiler. Ertesi gün yani I 5 ikinci kânunda, Nuri Margap karargâhına varmıştı.
Burası amcası kolağası Halilin kumanda ve ikamet mevkü idi ve düşmanın işgalindeki Home kasa-basile denizden yalnız 3-4 kilometre bir mesafede idi.
Ertesi günü sabah, Nuri, bir muharebede ilk defa top sesi duyuyordu. Düşman gemileri denizden görebildikleri mücahitlere top ateşi savurııyorlardı. O gün amcasile birlikte ileri hatlara giderek düşmana üç kurşun attı.
18 ikincikânunda Homsa çıkmış olan iki yerli kadınla üç erkeği karargâha getirdiler. Erkeklerin üstünde kâğıt çıktığından divanıharbe verildiler.
19 ikinci kânun fevkalâde mühim bir hâdise olarak iki dağ topunun Aziziyeden Musallataya geldiği haber verildi. Bunlar Homs cephesine tahsis olundu.
20 de divanıharp Homsdan çıkan erkeklerin, ikisinin casusluğuna hükmederek idamlarına karar verdi.
Bunlar Margap'da bir zeytin ağacına asıldılar; Homs merkez cephesindeki kuvvetlerin bugün yapılan yoklatmasında topu topu 1000 kişi mevcut olduğu anlaşılmıştır. Homadaki külliyetli düşman kuvvetlerinin karşısında gerek Margap ve gerek Lebde ci-hetindeki umum kuvvet 1500 kadardı.
Homs mevkiini İtalyanlar 1 8
birinci teşrinde, denizd_en işgal etmişlerdi, ondan sonra, birinci teşrin ayının 23 üncü sabahı bir Bersagliyeri taburile 4 deniz topundan mürekkep bir müfreze Margap tepesini de işgal ettiyse de ayni gün öğleden sonra mücahitlerin mukabil taarruzile köy alınmıştı. Bu suretle İtalyanlar bunca zırhlılarına ve epeyce pi-
lusta yaptığı resimler, tavır vc ifade bakımından bir fotoğraftan ziyade aslına sadıktır.
Nurinin yaptığı resimlerden Sakallı Mehmet Efendiye ait olanı bugün neşrediyoruz. Mehmet Efendi, karargâhın mühim bir şahsiyeti idi. Vazifesi Zımnıta denilen gıda maddesini askere tevzi etmekti.
Zımnıta Trablus mücahitlerinin baş yemeği idi. Aslen de, bedevilerin başlıca gıdasıdır. Zımnıta yapmak için arpa kavrulur, öğütülür. Bundan hasıl olan una yağ ve şeker katılarak torbalara basılır. İstendiği zaman da ıslatılarak yenir. Sakallı kâtip Mehmet Efendi de Zımnıta yaptırıp askere ve bedevilere tayın olarak dağıtmağa memur olduğu için bedeviler ona hemen, Kâtibüz-zımnıta, yani Zımnıta kâtibi adını takmışlardı.
21 ikincikânunda, düşmanın Margap mevkiine taarruz edeceği zannedilerek telgrafla Musallata ve civardan «feza» yani yardım ve imdat istenmişti. Trablus muharebelerinde muvazzaf askerî kıtalar hemen yok gibi olduklarından bütün işi gönüllü mücahitler görüyordu. Bunlar ise kısmen cephede bulunuyor, kısmen de dağ veya ovalarındaki çadırlarda yaşayarak ekin ve hayvanat işlerine bakıyorlardı. Bu sebeple bir muharebe olacağı zaman yakın ve uzak kabilelere telgraf veya ulaklarla haber gönderilerek yardım istenirdi. Yerliler de «Cihad fi sebiliLlâh» diye bağırırlardı. Bu yardımlara yerliler «fez a» derlerdi. Musalla, ta fez'ası 22 ikincikânun sabahı gelmişti. Fakat düşman taarruz etmemişti.
Bu gibi çok ciddî, hattâ tehlikeli anlarda bile Trablus cephelerinde gülünç hâdiseler eksik olmuyordu. Meselâ bir gün karargâhta, bir bedevinin bir Avrupalı «şüvester = hemşire» kıyn-fetile dolaştığı görülür. Herkes buna kahkaha ile gülmekten bayılır. Nihayet garip olduğu kadar pek gülünç bir kıyafete giren bedeviye sorularak mesele anlaşılır. Bakınız neymiş:
Adamcağız bir gece bir kolayını bularak ve karanlıktan istifade ederek Homsum içine girmiş. Yolu üstüne bir İtalyan hemşiresi düşmüş. Kadının hakkından gelerek üstünü ve başını soymuş ve zavallı kadının kıyafeti cahil Berberinin hoşuna gittiği için, bunları üzerine geçirmiştir.
Beklenen iki dağ topu karargâha nihayet gelmiş olduğundan bunlar mevzie sokularak düşman üzerinde tecrübeleri yapılmak istendi. Fakat cepaneleri pek mahdut olduğundan, 2800 - 3000 metreden, ancak 2 dane ve 2 şarapnel atıldı. Mermiler hemen hepsi Homs kasabasını aşmış ve denize düşmüştü.
Nuri, 24 ikincikânun çarşamba günü, amcası tarafından Leb-da yani sahil bölgesi kumandanı olarak tayin olunmuş ve sahile gitmiçti. Beraberinde Beşirüssa-davî adında sahilli ve türkçe o-
Belediye Haberleri;
Umumî Meclis
Dünkü Top'antıda Dahiliye Vekili de Hazır Bulundular
Belediye meclisi dün öğleden sonra içtimalanna devam etmiştir.
Toplantıda, dün sabah İstan-bula gelen Dahiliye Vekili Faik Öztrak ta hazır bulunmuştur.
Kadıköy - Üsküdar Halk tram vaylarımn borçlarının ödenmesi ve taksitlere ballanması meseles: müzakere mevzuu olmuş ve Tramvay idaresin m bulduğu uzlaşma şekilleri muvafık görülmüştür.
Elektrik, Tramvay ve Tünel Umum Müdürlüğü memurlarına peşin maaş verilmesi hakkındaki teklif Kavanin encümeninden geçmiş ve dün tekrar müzakere edilerek Bütçe encümenine havale olunmuştur.
Sarayburnu gazinosu yanındaki camiin poligon yapılmak üzere Beden Tertbiy_esi Genel Direktörlüğüne verilmesi için Belediye riyasetine salâhiyet verilmiştir.
Meclis cuma günü öğleden sonra tekrar toplanacaktır.
•j; Belediye meclisi dünkü toplantısında içtima müddetini 15 marta kadar uzatmağa karar vermiştir. Bu suretle bu devre toplantıları ayın on beşine kadar de. vam edecektir.
Nihayet Hallolunuyor mu'5
Fakir Talebelerin Barındıkları
Piyasa Haberleri:
arımız
Med
reseler
Ta
mır
Edi
k
Fakir talebelerin barındırıldıkları medreselerin Vali tarafından yapılan teftişinde, bu medreselerin harap bir şekilde olduğu, bazılarında da elektrik tesisatı olmadığı için talebenin gaz lâmba-larile derslerine çalıştıkları görül, muştur.
Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdar bu medreselere tesisat yapmak irin bir keşif yaptır-
mış ve 5000 liraya ihtiyaç olduğu anlaşılmıştır. Ve derhal yapılabilmesi için Vekâletten müsaade istenmiştir.
Dahiliye Vekili istanbul Valisinin bu çok yerinde teşebbüsünü memnuniyetle kabul etmiş ve talebelerin barındıkları bütün medreselerin en yakın bir zamanda tamiri için kat'î emirler vermiştir.
Zabıta Haberleri:
Bir Aile Faciası
Para Yüzünden Bir Çocuk
Babasını Bıçaklad
ı
Dün Üsküd arda bir aile faciası olmuş, bir genç kendisine harçlık vermıyen babasını bıçaklanmıştır.
Usküdarda Tabaklar mahallesinde Balıkçıyokuşunda Tosyalı Recep Coşkun iaminde bir amele oturmaktadır. Şurada burada amelelik yaparak geçmen Recebin yetişmiş fakat şimdiye kadar bir iş tutrnıyan Salâhattin isminde haylaz bir oğlu vardır. Salâhattin hergün yorgun argın işinden gelen babasından para istemekte, alamadığı vakit te babasıle kavga etmektedir. Salâhattin evvelki akşam işinden yorgun argın bir halde eve gelen babasından para istemiştir. Recep oğluna para vermemiş ve bir daha vermi-bırısınde, yeni ev yaptırmak iste- w v
,. ,. . jı u:»*- yecegını, akranları gibi çalışıp yen az gelirli vatandaşların birer 7 ... . \. n „
i.» . i ı-ı__ı • • kazanmasını söylemiştir, bu yuz-
ev sahibi olabilmelerim temin ... „ f , ,
ı jı rv l¦ ı* \/ L&1~*:M~« den baba ogu arasında çıkan maksadıle Dahiliye Vekaletince * ...... *
.imi ı ı . ^u..Aıı ..a kavga bir anda buyumuş ve ba-
tetkıkler yapılmakta olduğu, ve. * w * *
, . . ı. ı ___• • l_ ahattın bıçağını çekerek babası-
bunun için bir kanun projesi na-
Halka Ucuz Arsa Temini Meselesi
Asılsız
Dünkü akşam refiklerimizden
2610 numaralı otomobil Kara-köyde Cemal Uyanıka çarparak muhtelif yerlerinden yaralamıştır.
Beyoğlunu Soyan Hırsızlar Adliyeye Verildi
Son günlerde şehrin muhtelif semtlerinde ve bu ara Beyoğluu-da Neaagora ve Gedikpaşada A-
Anadoludan Aurupa-ya Doğrudan doğruya GönderileceK
Devlet Demiryolları ıdareai Nisandan itibaren Ana d oludan istanbul ve Avrupa istasyonlarına, doğru nakliyata başlayacaktır. Bu değişme yüzünden yeni bir tarife hazırlanmıştır.
Tarifeye göre ana hat, Avrupa hattında ve Haydarpaşa - sirkeci arasındaki deniz yolu dahil olmak üzere katedilecek üç mesafe için bir tek hamule senedi tanzim edilecektir.
Bu tarife meriyete girdikten sonra Haydarpaşa, Sirkeci deniz nakliyatını alâkadar eden tarife kaldırılacaktır.
Binbir Hileye Müracaat Eden
Muhtekirler
Son günlerde bazı tüccarların banka ardiyelerinde mal saklamakta olduklarını haber alan Fiyat Murakabe bürosu bankalardan ardiyelerde bulunan ithalât eşyalarının listelerini istetmi$ti.
Bankalardan gelen cevaplarda ardiyelerde külliyetli miktarda her nevi eşya mevcut bulunduğu bildirilmiştir. Fiyat Murakabe bürosu büyük bir müessesenin 383
yade kıtalarına rağmen Homs ka kur, yazar ve konuşur münevver,
sabasının bahçe hudutlarından daha ileri gidememişti.
Amca Halil Beyin karargâhı, Nuri için kıymetli bir tecrübe mektebi idi. Orada- yeni yeni tipte insanlarla, yeni âdetlerle, bam başka hayat şartlarile temasa geliyordu. Ayni zamanda da ateş hattında pişiyor ve askerliğin idareye ait taraflarını öğreniyor-
du.
Çöl ortasında her dakikası gayet canlı ve eğlenceli hâdiseler ve alâkalar içinde geçiyordu. Vakit buldukça resim defterine sarılıyordu.
Nuri cidden istidatlı bir ressamdır. Küçük albüm şeklinde bir deftere kurşunkalemle çizdiği resimler Trablusgarp harbinin en hoş yadigârlarından biridir.
Bu resimler arasında Nurinin ayna karşısında yaptığı kendi resmi de vardı. Bunu ve diğer resimleri de sırası geldikçe sütunlarımıza geçireceğiz.
Nuri Paristen geçerken arkadaşları bir fotoğraf makinesi almaşım tavsiye etmişlerdi. Kendi-
— Lüzum yok, cevabını vermişti. Unutmak istemediğim man zaraların ve insanların resmini kendi elimle defterime çizerim.
Hakkı da vardı. Nurinin Trab-
hamiyetli ve zeki bir genç vardı. Nuriyi yeni karargâhında sahil şeyhleri selâmlamışjardı. Bu şeyh ler arasında Kuloğullarından bîr çok kimseler vardı. Meselâ, «Hacı Salih Rumelili» ve «Aliyyüttür-ki» gibi..
Kuloğullarından bir mücahidin belinde ekseriya dededen ve babadan kalma iğri bir Türk kılıcı bulunur.
Nuri anlatıyor: «Bir gün bir Kuloğlunun belindeki böyle bir kılıcı kınından çektim, üstünde altınla yazılmış şu güzel türkçe ibareyi görünce hayret içinde kaldım:
_ (Arkası var)
TAKVİM
5 MART 941
ÇARŞAMBA
AY: S - GÜN: 64 - Kasım: 118
RUMİ: 1356 — ŞUBAT: 20
HİORI: 1360 — SEFER: 6
VAKİT ZAVALİ EZANİ
GÜNEŞ: 7,28 12,24
ÖĞLE: 13,26 6,21
İKİNDİ: 16,38 0,33
AKŞAM: 19,05 12,00
YATSI: 20,38 1,30
İMSAK: 6,00 10,45
zırlandığı» büyük şehirlerde hükümetin ve Belediyelerin elinde bulunan arsaların ev yaptırmak isteyenlere ucuz fiyatlarla ve uzun vadelerle satılacağı havadis olarak yazılmıştır.
Dün ibu hususta Belediyede tahkikat yaptık. İstan/bulda bulunan Dahiliye Vekili ile Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdar bu haberin tamamen yanlış ve asılsız olduğunu soyliyerek havadisi tekzip etmişlerdir. Ayni zamanda ahşap binaların istimlâki de şimdiki halde mevzuubahis değildir.
Yeni Tip Ekmeğin Çeşnisi Bugün Tesbit Olunacak
İstanbul Belediyesi yeni ekmek tipi üzerinde tetkik ve kon-trollarına devam etmektedir. A-sıl ekmek çeşnisi bugün yapılacaktır. Düne kadar muhtelif yerlerden 312 ekmek ve 146 un numunesi alınmıştır.
312 ekmek numunesinden 152 si tahlil edilmiş, bunlardan yalnız üç tanesi hamur çıkmış ve matlûba muvafık görülmemiştir.
Levazım Müdürlüğü Hesap
İşlerine Bağlanıyor
İstanbul Belediyesi Levazım müdürlüğü görülen lüzum üzerine ve daha muntazam yürümesi için Hesap İşleri müdürlüğüne bağlanacaktır.
nı sağ bacağından ağır ve tehlikeli surette yaralamıştır. Recep tedavi altına alınmış, hayırsız oğ. lu da yakalanarak Adliyeye verilmiştir.
Soy Adı Uyanık Ama!.. Şoför Salamonun idaresindeki
vadisin bakkaliye mağazalarına sandık Japon malı manifatura-geceleri kilidi kırmak suretile giren hırsızlar tarafından yüzlerce lira kıymetinde öteberi çalınmıştı. Zabıta tarafından yapılan tahkikat neticesinde bu hırsızlıkların
failleri tesbit edilerek yakalanmışlardır. Yakalananlar bir müddet evvel İzmirden gelen Yahya oğlu Muzaffer ve Ali oğlu Muzaffer isminde iki azılı hırsızdır. Çifte Muzafferler Adliyeye teslim edilmişler, çaldıkları eşyalar da sahiplerine iade edilmiştir.
^ şoför Ahmedin idaresindeki 4113 numaralı kamyon Eyüpte Mehmet oğlu Tahsin Ekiz e çarparak muhtelif yerlerinden yaralamıştır.
ispanya Kralı Alfons için Ruhanî Âyin
Bugün saat 1 1 de müteveffa sabık İspanya Kralı l 1 inci Alfons için İspanya sefaretinin içinde bulunan kilisede bir ruhanî âyin yapılacak ve bu âyinde Vali ve Belediye Reisi doktor Lûtfi Kırdar da bulunacaktır.
Tan Gazetesi Aleyhine Açılan Dava
Asliye ikinci ceza mahkemesi dün İnhisarlar Umum Müdürlüğü ve Umum Müdür tarafından Tan gazetesi Neşriyat müdürü Eminle muharrir Naci Sadullah aleyhine açılan davaya devam etti. Mahkeme iddia ye müdafaanın tetkikine lüzum- gösterdiği için davayı başka bir güne talik etti.
Buzhanelerdeki sahipsiz peynirler Piyasaya çıearıîdı
Son günlerde kaşer ve beyaz peynir meselesi yeniden şekil değiştirmiştir. Buzhanelerde bulunan bazı peynir tenekelerinin ve kaşer tekerlerinin şuna buna satıldığı iddia edilerek müşteriye verilmemekte idi. Fiyat Murakabe bürosu bu oturdukları yerler ve isimleri belli olmayan adamların peynirlerini ihtiyacı olanlara satarak sahibi çıktığı zaman bunların paralarını tediye edecek tir.
Buzhane ve «mağazalarda bulunan beyaz peynir ve kaşerler yeniden tesbit edilmiştir.
Bundan başka Fiyat Murakabe bürosu memurları lstanbula hergün gelen peynirlerin sahiplerini tevhit etmekte ve kimlere geldiğini kaydetmektedir. Bundan başka peynir satışları da kontrol altında yapılmaktadır.
nın zincirleme usulile satıldığını öğrenmiş ve bu müesseseyi Fiyat Murakabe komisyonuna havale etmiştir.
Bundan başka bir ticarethane de elindeki saçları bir beyanname ile bildirmesi lâzım gelirken beyanname vermemiş ve satış listelerin neşrinden evvel yapılmış olduğundan bu müessese satışı listeye uydurmuştur. Bu müessesenin 12 ton saçı beyanname vermeden kaçamak yaparak satmak istemesi üzerine Fiyat Murakabe bürosu mezkûr müesseseyi Fiyat Murakabe bürosuna tevdi etmiştir.
Fabrikaların Pamuk İpliği ihtiyacı Tesbit Ediliyor
Mıntaka İktisat müdürlüğü pamuk ipliği işleyen bütün trikotaj ve çorap fabrikalarının ihtiyacını sormuştur. Bu müesseseler martın sekizinci gününe kadar ihtiyaçları olan iplik miktarını bir beyanname ile Mıntaka İktisat müdürlüğüne bildireceklerdir. İktisat (müdürlüğü 'beyannameleri tesbit ettikten sonra Sümerbank iplik tevziatına başlayacaktır.
Diğer taraftan Fiyat Murakabe komisyonunun kararile Mıntaka İktisat müdürlüğü ellerinde yün iplik bulunduran bütün depo, ardiye, banka ardiyeleri, ve mağazalardan yün iplik miktarını sormuştur. Bu ipliklerin miktarı tesbit edildikten sonra Mıntaka İktisat müdürlüğü iplik satışını tanzim edecektir.
Millî Müdafaa Vekili İstanbulda
Millî Müdafaa Vekilimiz Saffet Arıkan da dün sabahki eks presle Ankaradan lstanbula gelmiş ve İstasyonda Vali ve Bele* diye Reisi doktor Lûtfi Kırdarla diğer askerî ve mülkî erkân tarafından karşılanmıştır.
GÜNDEN
GÜN
l!L
1
Mazeret
«Hem nalına, hem mıhına» muharririnin «Niçin mağlûp o-luyorlarmış ?» başlıklı yazısı şöyle başlıyor:
«Faşistler, mağlûbiyetlerine, hergün, yeni bir sebep buluyorlar.» «... Libyada sıcaktan, susuzluktan, kumdan Uerliyeme-mişlerdi. Arnavutlukta Arnavutların ihanetinden -Arnavutlar hesabına esefle söyliyelim ki böyle bir mukaddes ihanet vaki olmamıştır- kardan, soğuktan sökememişlerdi. Habeşis-tanda yağmurdan bunalmışlar, dağlardan aşamamışlardı. Havada fırtınaya, denizde dalgaya tutulmuşlardı. Bütün bunlar, kâfi gelmemiş olacak ki şimdi de, General Franko'ya yaptıkları yardımlardan dolayı kansızlığa uğradıklarını ve ondan yenildiklerini iddia ediyorlar.»
Bu satırları okuyunca hemen şu hükmü verdim: İtalyanlar için mağlûbiyet o kadar normal bir hal ki zafer yollarını düşünecek yerde, ertesi gün uğruya-cakları mağlûbiyete ne mazeret uyduracaklarını iptidadan düşünüyorlar.
Basit istatistik
Belki okumuşsunuzdur: Bir ayakkabıcı, Fiyat Murakabe ko. misyonuna müracaat ederek, halk tipi, ucuz ayakkabı imal edeceğini söylemiş.
Bakınız, bu ayakkabıcının komisyona bildirdiği fiyat, İstanbul gazetelerinde kaç türlü yazılıyor:
Vatan, Cumhuriyet,
Tan ve Akşam
tkdam
Vakit
Tasviri Efkâr Son Posta
460 kuruş 495 » 500 » 510 » 550 »
Hangisine inanmak? İçlerinden dördü bir fiyatta ittifak ettiğine göre acaba doğru fiyat o mu?
Kadın Ticareti
İzmirde, Karantina Salhane
sokağında simsarlık yapan Sabrı Aksan, Recep kızı 21 yaşında ihsan ve Hüsnü kızı 20 yaşında Remziyeyi para mukabilinde iki erkeğe satarken yakalanmış.
İnsanların en tabii adalet hissi
kısastır. En iyisi bu simsarı ceza diye başka birine satmalı da satılmanın zevkine şöyle bir varsın.
Kime inanalım?
İşte, Hasan Kum çayı'nın «Mavi boncuk siyaseti» başlıklı fıkrasının bazı satırları:
«... Bulgar başvekili profesör Filof ile hariciye nazın Po-pof Viyanaya gittüer Bulgar nazın üçlü paktçılara iltihak için diplomatik vesikalara imza atarken Bulgar başvekili de okuduğu bir beyanname ile Türkiye ve Yunanistan gibi komşularına hâlâ o mavi boncuğu hatırlatıyor!
Acaba Bulgar hudutlarından
geçen Alman ordularına mı, yoksa Bulgar başvekilinin sözlerine mi inanalım?»
Bana kalırsa, bu zamanda kimseye inanmıyalım; yalnıa gözümüze ve kendimize inanalım 1..
Şehabeddin UZUNKAYA
Maksime benziyordu. Sanki Maksim ihtiyarlamış ve gözleri kör olmuş koltukta oturu-yormuş gibi geldi. Fena sinirlendim.
Hasta bakıcı yerinden kalktı. Beatrls c-lim sıktı ve beni tanıttı. Sonra büyük anneye yaklaşarak:
— tçte geldik, büyük .mne, dedi. Sana Maksimin karısını getirdim. Daba evvel gelmek istiyordu fakat Maksimin işi varmış, gelememişler.
Beatrls beni ihtiyar kadına doğru iterek:
— Haydi, htkyük annenizi öpünüz dedi. Yaklaştun. yanağından öptüm. Yüzümü
tuttu:
— Geldiğinize memnun oldum kızım. Maksimi de getirseydiniz dedi.
— Maksim Londrada.. Bu akşam gele»
ceK. f --¦ -v...
— Bir daha sefer beraber geliniz, olmar
mı?
Beatrls, kızım. Gll nasıl? Çocuk nasıl? Niye bana hiç gelmiyor. Göreceğim geldi..
Beatrls İle bir çok tanımadığım İnsanlardan bahsediyorlardı. Hasta bakıcı da benimle konuşuyordu. Mandcrley'i beğenip beğenmediğimi, nerelerde seyahat ettiğimizi soruyordu. Resim yaptığımı* duymuş, ondan bah-sedlyorken büyük anne bu sözleri duyarak lâfa karıştı:
— Resim yapan kim? Diye sordu?
— Yeni gelinimiz, büyük anne... Resim yapan odur. Güzel şeyler yapıyor. Artist bir kız...
— Ya... Demek artistsiniz, kızım bunu bilmiyordum. Ailemizde şimdiye kadar hiç
artist yoktu.
— Beatrls mübahlgs ediyor. Ben artist değllbn. Ancak vakit geçirmek için resim yapıyorum.
İhtiyar kadm birdenbire hırçın bir sesle söylenmeğe başladı:
— Çayımı isterim, saat dört buçuk olmadı mı? Yine çay vermiyorlar?
— öyle yemeğinde Iştlhalı yediniz. Buna rağmen acıkmış olduğunuza hayret ediyorum.
Bu sözleri hasta bakıcı söylemişti.
İhtiyar inatçı bir tavırla, çayım istiyor ve Israr ediyordu.
Kendi kendime düşündüm: İhtiyarlar ba-zan çocuklardan beter oluyorlar. Onlarla uğraşmak kolay iş değil.
Zayıf ytkzü, kapalı gözlerilc ne kadar Maksime benziyordu. Gençliğini, güzelliğini kaybetmiş bir külçe haline gelmiş olan bu İhtiyar kadın acaba ne hissediyordu? İhtiyarların düşüncelerini, hislerini tahlil etmiyo-
ruz*. Sadece onların yanmdan geçiyoruz. İçlerine nüfuz etmiyoruz. Maksimin büyük annesi görmiyen gözlerilc Beatris'ln eanlyerek saatine baktığını, benim bir vazife yapar gibi orada oturduğumu hissediyor muydu?
Manderley'i orada geçen gençliğini güzel bahçeleri hatırlıyor muydu? Yoksa bütün bu gençliğin ve saadet hatıraları mahv mı olmuştu ?
Ellerimi yüzüne koyup senelerin kazdığı çizgileri silmek İstedim. Gözlerine fer, kalbine hararet ve gençlik vermek istedim... Fakat bu mümkün olmıyan şeyleri niçin düşünüyordum?
Tanı o sırada Nora çayı getirdi. Kadın:
— Amma da geç kaldınız? Diye söylendi. Fakat hizmetçi sanki ihtiyarın bu aksiliklerine alışkın imiş gibi hiç aldırmıyordu.
Büyük annenin gözleri uzaklara bakar gibi dalgrn, bir düzlye kaşığUe fincanındaki çayı karıştırıyordu:
Tekrar sordu:
~ Maksim neye gelmedi?
— Sana demin söyledik ya, büyük anne.
Maksim İş İçin Londraya gitmiş.
— Ne zaman dönecek? Ben söze karıştım:
— Bu akşam Manderley'de olacak.
— Siz de mi Manderley'de oturuyorsunuz?
Ben hayretle Beatris'e baktım. Sustum o hemen söze karıştı:
— Tabu orada oturuyor, büyük anne. Mak simle evlendi. Oraya geldi.
İhtiyar kadınm dudakları titriyor, görmeyen fersiz gözlerile bana bakıyordu. Nihayet öfkeli bir sesle:
— Siz kimsiniz? Dedi. Sizi bundan evvel görmüş olduğumu hatırlamıyorum. Beatrjs, Kı/mı. Beraber getirdiğin misafiri tanıya ma dıra. Niçin Rebeka gelmedi? Ben Rebcka-yı çok severim. Nerede o?
Derin bir sükût ortalığı sardı. Ben kıpkırmızı olmuştum. Kimseler bir şey söyiiye-mlyordu. İhtiyar kadın bir düzlye:
— Rebekayı isterim, Rebeka gelsin. Diye söyleniyordu.
Beatrls hemen yerinden kalktı o kadar heyecan İçindeydi ki masaya çarptı. Çay fincanı, kaşıklar filan hepsi yere düştü. Kıpkırmızı idi. Hasta bakıcı yanımıza yaklaşarak:
— Kendisini yalnız bırakınız, dedi. Razan böyle sapıtıyor ve saatlerce söyleniyor kusura bakmayınız, Mlsis de Vinter büyük anneniz bunamıstır. Bilerek yapımdı. Emin o-
lunuz, (Arkası var)
5 - 3 - 941
VATAN
Dövüş Mıntakasını Bulgaristana indiren Alman Ordusu Ne Yapacak ?
Yazan: Ahmet BORAN
A İman ordusu taarruz ruhile ¦ yetiştirilmiş bir ordudur. Bu ordu, Alman nazi siyasetinin baştan tırnağa kadar asri vasıtalarla silâhlanmış timsalidir. Alman nazi siyasetinin galebesi, iki başlıdır:
Birisi, Avrupa kıtasında, Hît-İcr'in (Mücadelem) kitabında kararlaştırdığı zaman ve sıra ile, sömürge mıntakalarını istilâ etmek, diğeri İn-giltereyi mağlûp etmektir.
Alman ordusunun Balkanlara yayılmasının İngiltereyi mağlûp etmekten ziyade sömürge mıntakalarını istilâ etmekle alâkası vardır. Balkanlar istilâ edil. mekle İngiltere mağlûp edilemez; ancak Hitler'in sömürge plânı tatbik edilmiş olur. Fakat Alman ordusu, İngilterenin Balkanlarda aldığı tedbirleri karşılamak ve İtalyaya yardım etmek bahanesile giriyor. Bunlar istilâ plânının zahirî sebepleridir. I-^akikî söbep. Yakın Şarkı Almanyanın kara hâkimiyet hudutları içine almaktır.
Gerek İngiltereyi mağlûp etmek bahanesile olsun, ve gerekse istilâ maksadile olsun. Alman orduları Bulgar hudutlarını taşmak için bir hak iddia edemezler. Bulgarlar Alman ortaklığı yapmasalardı. Tuna yolu için böyle bir ihtimal akla gelebilirdi. Fakat Akdenizle Ege ve Adriyatik denizlerimin kokusunu alan Alman ordusu Bulgaristanda garnizon hayatile hareketsiz duramaz. Yunan -Bulgar hududundaki Alman zırhlı ve motorlu birlikleri, Ege denizi sahillerine kuşbakışı 100 kilometre yaklaşmış bulunuyor,
lan- *BPf? - ->-•
Hasıl olan vaziyete göre, mütearrız ve müstevli Alman ordusu, nazi siyasî gayeleri uğrunda yeni askerî hedefler bulacak ve bu hedeflere doğru müsait zamanlarda ilerliyecek-tir.
Bu sebeple hatıra gelen ilk sual şudur: «Dövüş mıntakasını Bulgaristana indiren Alman ordusu ne yapacak?» Alman or-
Bulgarların Tecellisi:
Eskidenberi Yerli ve Yabancı MaceracılarınOyuncağıOlmakfır
Hareket hazırlıklarını tamamlamak üzere konaklayan
bir Alman müfrezesi
duşu için başlıca üç istilâ istikameti vardır:
1 — Cenup istikameti:
D u istikamet Sofya-Selânik-D Atinadır. Birinci hedef Selanik, ikinci hedef Atinadır; bu ihtimal karşısında Yunan ordusunun Arnavutlukta taarruzu terkederek müdafaaya geçmesi, ve hiç olmazsa Atina istikametini kuvvetle kapatması lâzımdır. Dedcağaç ve Selanik sahillerini kurtarmak belki mümkün olmayacak, fakat Tesalya mınta kasında her iki cenahı denize dayalı dar bir cephe tutarak A-tina istikametini kapatmak müm kündür. İngilterenin de artık, yalnız malzeme ile değil, İngiliz kuvvetlerile Yunanlılara yardım etprvesi zamanı gelmiştir.
Yunanistana inen Alman ordusu, elde edeceği yeni hava ve deniz üslerile Ege denizine hâkim olur ve havadan ve denizden Süveyş kanalına yaklaşır.
2 — Garp istikameti:
Du istikamet Belçrattır. Yu-*-*goslavya şimalinden ve şark tan Alman ordusile sarılmış va-ziyettedir. Selâniği elde ettikten sonra cenuptan da sarılmış olacaktır; Adriyatik denizi ise Alman çemberini tamamlayan tabiî bir mânidir.
Yugoslavya tıpkı Bulgaristan gibi evvelâ siyasî tethişle istilâya çalışılacaktır; Yugoslavya boyun eğmezse onun da harple
istilâ edilmesi muhtemeldir. O-nu sonraya bırakmak ta Almanyanın hesabına gelir. İtalya Dalmaçya sahillerine göz dikmiştir, Almanya ltalyanın Balkanlarda genişlemesini istemiyor. İsteseydi, Arnavutluktaki İtalyan mağlûbiyetlerine uzun zaman seyirci kalmazdı.
3 — Şark istikameti:
D u istikamet Türkiyedir. Ve ilk hedefler şüphesiz İstanbul ve Çanakkale Boğazları olacaktır. Böyle bir taarruzun Karadeniz istikametinden muhtemel bir deniz hareketile tamamlanacağı da varittir. Boğazlar istikametinde hareket, doğrudan doğruya olarak Tür-kiyeyi ve bilvasıta Rusyayı alâkadar eder. Rusya. garp hudutları üzerinde Avrupa kıtasi-le taımamile tecrit edilmekte ol-duğunun farkında mıdır, değil midir bilmem? Yalnız şunu biliyorum, ki istikbale ait şartlar ve imkânlar hazırlanan bu bü-yük harpte Rusya, Avrupa kıtasında Almanlar ve Asya kıta-sıtıda Japonlar tarafından günden güne tecrit edilmektedir.
Türkiyeye gelince, Türk müdafaasının ne demek olduğunu ve herhangi bir müdafaa hattını bir milyon Türk süngüsünün nasıl kahramanca müdafaa edeceğini Almanlar da bilirler, karşısında yıldırım harbi sök-Türkün sevkulceyşî müdafaası mez.
Şimdilik beklenecek inkişaf, cenup istikametidir.
Dimyata Pirince Gidelim Derken Hep
Evdeki Bulgurdan Olmuşlardır
j^Unyada öylo milletler var-
dır ki mukadderatlarına bir türlü sahip olamazlar. Her haris; adam, kolayca kendilerini arkasına katar ve yeni yeni maceralara Sürükler. Bulgur milleti böyle zavallı milletlerden biridir.
Bulgarları ayrı ayrı alırsanız pek iyi, pek çalışkan adamlardır. Evlerine, ailelerine işlerine bağlıdırlar. Sükûn ve nizam içinde yaşamaktan vc küçücük tarlalarından ailelerinin geçineceğini çıkarmaktan başka bir şey istemezler.
Ne çare ki aart böyle adamlardan mürekkep olan milletlerin blinyelori maceracıların aşıladığı mikroplara karşı mukavemetsizdir. Bulgarlardan başka İtalyanlar da bunun canlı bir misalidir.
Sanki Almanlar başka türlü mü? Kendi kendilerine bırakılınca, ilim, felsefe, musiki, sanat sahalarında medeniyete en büyük hizmetler eden, aklın en yüksek şeklini temsil eden Alman milleti, tarihinin hiç bir devrinde macera meraklılarına mukavemet göstermemiş, en akılsızca sözlere daima kapılmış, her devirde yeni ve manâsız bir askeri maceraya sUrilk-lenrhlştir.
Helo Bulgar tarihi, adım adım macera ve entrika ile doludur. Bir taraftan Bulgaristanı idare edenlerin hudutsuz büyüklük rüyaları, diğer taraftan islav ve Cermen nüfuzunun vakit vakit burada çarpışması, Bulgaristana 1878 senesinden bert göz açtrrmamtştır. Daima da Dirriyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmuştur.
3 Mart 1878 de Ayastefanos muahedesi imzalandığı zaman Çarlık Rusyası Bulgarların elinden tutmuş ve en müfrit Bulgar rüyalarını aşkın bir Bulgaristan yaratmıştı. Ayastefanos muahedesinin Bulgaristanı Karadcniaden Arnavutluk dağlarına, Tunadan Adalar denizine kadar gidiyordu. Uhri. Deb-re, Kesriye, Varna, Pirat, Kavala Bulgaristana dahildi. Yalnız Dob-rucanın ahalisi Bulgar olmakla beraber Besarabyanm Rusya tarafından alınmasına taviz diye burası Romanyaya verilmişti.
Büyük devletler, Rusyanın Bulgar maskesi altında Balkanlarda yerleşmesini hoş görmediler. Berlin muahedesi, Ayastefanos muahedesinin kurduğu büyük Bulgaristanı teşkil eden üç kısım araziden yalnız birini Bulgaristana bı-
Mii
usa
bak
amız
Yapılacak ?
Otuz Çift Birbirleriyle Nasıl Evlendirilecek ? - Seçmenin
Münasip Olup Olmadığı Nasıl ölçülecek?
Karilerimiz mektupla, telefonla, şifahen soruyorlar; Müsabakanın tatbikatı nasıl olacak?
Anlatalım: Bir defa hergün gazetede namzetler çıktıkça keseceksiniz ? kuponla beraber saklayacaksınız.
Otuz erkek ve otuz kadından ibaret seri tamam olunca bunları bir araya getirerek mevcut içinde her erkeğe en
Kim Kimle Evlenmeli?
Bay Hasan Tartar
Piyasanın işlek bir yerinde büyük bir bakkaliye mağazaMinm rahibidir. 48 yaşındadır. Daha dünya c\ine girmemiştir. Geniş yürekli, nereli bir adaradır. Namazında nlyazındadır. Hayli »emıayettl ve parat>ı vardır.
Bayan Meral Yıldızar
19 yatımdadır. Orta mektepten çıkmıştır. Baıan esmer bazan sarışındır. Gayet çok makyaj yapar. Sinema artleitlerlııdcn başka hiç bir tipi beğenmez, ömrü sinemada ve daııata geçer... Türkçesi bobstlidlr.
uygun kadını seçerek otuz çifti kendi takdirinize göre teşkil edeceksiniz. Meselâ be§ numaralı erkeğe 20 numaralı kadın, 1 numaralı kadınla otuz numaralı erkek diyerek bize neticeleri liste halinde bildireceksiniz. Biz bütün bu cevaplan Noter Galip Bingöle tevdi edeceğiz. Günü gelince bunlar Noter tarafından isteyenler de hazır bulunduğu halde bir tasnif yapılacak. Mesela bir numaralı erkeğin hangi kadınla evlenmesi hakkında ekseriyet bulunduğu araştırılacak. Eğer sizin verdiğiniz rey ekseriyet reyine uygunsa o çift için tam
numara alacaksınız. Her çift hakkında bu tasnif ayni usulle yapılınca neticede kim ekseriyetin kanaatine en uygun seçmeler yapmışsa birinci ikramiyeyi, yani 275 lira kıymetin-deki Filips radyosunu kazanacaktır. Diğerleri isabet sıra-sile diğer yüz elli hediyeyi a-lacaklardır.
275 liralık radyo, Galatada Filips müessesesinin camekâ-nında teşhir edilmektedir. Yolunuz düşerse gözden geçiriniz.
Bunun camekândaki resmini ve hediyelerimizin tam listesini yarınki sayımızda bulacaksınız.
Bulgar Sobranya Binası
Yazan: A. E. YALMAN
raktı. tklncl bir kısım Şarki Rumeli umumi valiliği adı altında Bulgaristandan ayn bir muhtariyet oldu, üçüncü kısrm ise Türkiyeye kaldı. Varna, Plrut vc Niş civan Sırblstana verildi.
R
usya 1879 senesine kadar Bulgaristanı İşgal altında tutarak her İşe karıştı. Tamovada bir müeseisan meclisi toplanmasını temin ottl. Bu meclisin pek liberal bir kanunu esasi kabul etmesine meydan bıraktı. 29 Nisan 1879 da da Çar İkinci Aleksandrm yeğeni olan Patenborg prens Alek-sandrı Bulgaristan prensi İntihap ettirdi.
Aloksandr 7 Temmuz 1879 da Bulgaristana geldiği zaman burasını bir Rus vilâyeti halinde buldu. Her şey Ruslarm elinde idi. Halk bu hallere karşı isyan vaziyetin! almıştı. <Bxıîgarlstan * Bulgarların olacak» iddiası dillerde yer tutmuştu.
Anarşi o kadur umumî idi ki prens memleketi idare imkânını bulamadı. Meşrutiyeti ortadan kaldırdı ve Rusyanın gönderdiği General Ernroth yegâne nazırı olmak üzere, mutlak şekilde memleketi idareye başladı.
1881 de toplanan büyük Sobrun-yaya hiç bir münakaşaya meydan bırakmadan şu karar kabul ettirildi: «Kanunu esasi yoktur. Memleketin idaresi yedi seno için mutlak surette Prens Aleksandra bırakılmıştır.» Hakikatte devlet nüfuzuna prens değil, Rusyunm gösterdiği iki general, Rusya namına sahipti. Prens Aleksandr tam bir aciz içinde kaldığını vc bir bebek haline indirildiğini görünce İsyan etti. Halkın mümesslllerile gizli müzakerelere girişerek 19 Eylül 1883 do kanunu esasiyi iade etti. tki Rus mümessili, prensi tahttan indirmek için entrika çevirmeğe çalıştılar, muvaffak olamıyarak çekildiler.
Bunun Uzerino Rusya ile Bulga-rlstanm arası açıldı. Ruslar Bulgar emellerine karşı artık şiddetle mücadele ediyorlardı. Hattâ 1885 de Filibe Bulgarları, Babıâlinin u-mumt valisi Hırıstovlç Paşayı atarak Şarkî Kümelinin Bulgaristana ilhakını ilân ettiği zaman Rusya, Babıâli ile el ele vererek Bulgaristanı ezmeğe çalıştı.
B
ulgar ordusunun bütün büyük zabitleri Rustu. Rusya bunlardan hepsini geri çektikten sonra, Sırbistan, Bulgaristanın U-zerlnc yUrUdü. Bulgarlar dayandılar vc nihayet Sırp arazislno girdiler. Bunun üzerine 3 Mart 1886 da bir tek maddeden ibaret olan Bükreş sulhu imzalandı. Dünyanın en kısa suttı muahedesi olan bu muahedename, şu sözlerden İbarettir:
<Sulh iade edilmiştir.»
Rusya, Prens Aleksandr*m muvaf fakryetlerine kızdı. 21 a£ustos 1886 da Rusyanı nadamlan sarayı basarak prensi Rus toprağına kaçırdılar ve tahtı terketmiye mecbur ettiler. Bunun üzerino Bulgarlar ayaklandılar. Rusya, prensi ister istemez öerbest bıraktı. Fakat prensin gözü yılmıştı. Tahtı terkettiğinl Rus-yaya bildirdi. Bu hareketile asıl efendi olarak Babıâliyl değil, Rus-yayı tanıdığını göstermiş oluyordu.
Danimarka prensi Valdemar Bulgar tacım kabul etmeyince prejıa
Ferdinand Fon Kolburg Gota 7 tem muz 1887 do prens oldu.
Rusya kendisini tanımadı. 1896 senesine kadar Rus - Bulgar münasebetleri kesilmiş kaldı. Nihayet 14 şubat 19S6 da Bulgar veliahdi Borisin katolik dinini bırakıp pro-testan olması şartlle Ruslarla Bulgarlar barıştılar.
Fakat bu barış çok zaman sürmedi. Rusyaya taraftar veya aleyhtar olmak, Bulgar fırka kavgalarının dalmt bir unsuru halini aldı.
1908 do bizim meşrutiyet hareketinden sonra Rusya, Bulgaristanı yeniden himayesi altma aldı. istiklâl Uân etmesini şiddetle müdafaa etti. Bir çok ihtilâflardan sonra Babıâli, Bulgar istiklâlini beş milyon lira ödenmesine karşılık kabul etmiyc razı oldu. Bulgarlar yalnız 1,600,V)0 lira veriyorlardı. Aradaki farkı Rusya üzerine aldı.
Balkan harbinde Bulgaristanın rolü büyüktür. Yine Rusyanm himaye vc nüfuzu altında hareket ediyordu. Fakat Krrkklllse ve Lü-leburgarz muharebelerini kazanmayı vc yeni arazi elde etmeyi kâfi görmedi. Ferdinand, tstanbula girmeyi vo Bizans çarı olmayı aklına koymuştu. Çatalcada muharebeye bu maksatla devam etti. Her gün binlerce Bulgar bu hattın önünde Türk kurşunlarından vo türlü türlü hastalıklardan krnlıyorlardr. Ferdinand, mikroplu sahalara girmeyi göze almıyor, salonlu vagonun penceresinden askeri dövüşe teşvik ediyordu.
Y
unantetanla Sırbistan bu İhtiraslardan İstifade ederek
Makedonyayı kendi aralarında paylaştılar. Bulgaristan yine yaya kaldı. Fazla olarak da harp harici Romanya, birdenbire ^>obruca üzerine yürüyerek oraya kondu. Bulgaristan Balkan harbinde bu kadar fedakârlık bahasına yeni arazi elde edecek yerde eski sermayesinden ziyan etti.
Ferdinand bu acılardan ders almadı. Bulgaristanı Umumi harbe do soktu. Neticede Bulgaristan bir oz daha arazi kaybetti ve Adalar denizile teması kesildi. Bu kadar İhtirasın cezası olarak Ferdinand, şişlrmiye delice çalıştığı tahtı büsbütün elden kaçırdı.
Bulgaristan bu yeni yarpte de rahat duramadı. Komşularilc beraber yürüyerek istiklâlini koruyacak ve emellerinin makul kısmınm yerine gelmesini ileride bir anlaşma mevzuu yapacak yerde Almanyanın yardımlle, istiklâli baıhasma olarak, Dobrucayı Romanyadan
aldı.
Günün birinde Almanlar bu yardımın bedeli diye bütün memleketlerine kondular. Almanya, kuzunun istediği yemi vermekte tereddüt etmemişti. Çünkü kuzuyu çatır çatır yemeyi aklına koymuştu.
Çörçil, Bulgaristanı iptidadan tkaz etti. Yeni kumar oyununda mutlaka elinde avucunda no varsa kaybedeceğini söyledi. Bulgarlar bir saniye tereddüt ettiler, fakat neticede Alman oyununa geldiler. İhtiras, Bulgar tarihinin her devrinde olduğu glbt, bu defa da akla galebe etti.
Şimdi İnglltereden sonra Sovyet Rusyanın da sert sesini duyunca Bulgarlar neye uğradıklarını anla-nııya başlryacaklardır. Zaten Almanlar da pek zorlu misafirlerdir. Huylarını pek çabuk belli etmiye başlıyacaklardır.
Ahmet Emin YALMAN
Siyasi İcmal
Sovyetlerin Hattıhareketi
ulgaristanın Alman kıtaları tarafından işgali Yakın Şark vaziyetinde beklenen aksülâmellcrini göstermekte gecikmedi. Yunanistanla İngiltere, Selâniğe doğru yapılacak muhtemel bîr taarruzu önlemek için yeni tedbirler alırlarken, Türkiye de, herhangi bir tecavüze karşı koymağa hazır olduğunu bir kere daha tekrarladı.
Bu itibarla, Herr Hitler'in, Ankara elçiai von Papen vası-tasile dün Cumhurreisimiz İsmet İnönüye gönderdiği şahsî mektubu, Almanyanın Türk istiklâline karşı göstermesi lâzım gelen hürmetin bir ifadesi kabul edebiliriz. Türkiyeye yalnız hürmet edileceği, ona karşı ihtiras emelleri beslenemiyeceği vc bilhassa milli haysiyetine tecavüz edilemiyeceği tarihin pek iyi bildiği büyük bir hakikattir. Bu hakikati unutmuş olanlar daima hatalarını pek pahalı ödemişlerdir.
Bulgaristanın işgali üzerine, Sovyetler Birliği de Balkan vaziyetine ve Avrupada olup bitenlere dair uzun zamandanberi merak edilen noktai nazarını a-çıkça bildirmiş oldu. Sovyet Hariciyesi tarafından, Mosko-vadaki Bulgar elçisine tevdi edilen ve Sovyet radyoları Ue bir çok lisanlarda bütün dünyaya Uân edilen bu izahnamede, Bulgaristanın tuttuğu siyasetin Sovyetler Birliğince tasvip edilmediği ve binaenaleyh buna müzaheret gösterilemiyeceği bildiriliyor.
Bu mühim Sovyet izahının başlıca üç manası vardır:
1 — Sovyetler Birliği Bulgaristanın Alman kıtaları tarafından işgaline taraftar olmamıştır,
2 — Balkanların Alman hâkimiyeti altına girmesine razı değildir,
3 — Balkan siyasetinde bir
sulh amili olmak istemektedir.
Bulgaristanın Alman tehlikesi altında bulunduğu günlerde Sovyetlerin dostluğundan istifadeyi düşündüğü ve Slav birliği esasına güvenerek, bu tehlikeden kendisini kurtarmak istediği görülüyordu. Bulgaristanı, Almaynaya karşı bilhassa son bir iki ay içinde beliren mukavemetinde Sovyetlerin teşvik ettiği de anlaşılıyordu. Fakat bugün, Bulgaristan Almanya karşısında fazla mukavemet göstermeğe muvaffak olamamış ve kendisini Alman işgaline bırakmıştır. Sovyetler, bu siyaseti tasvip etmediklerini bildirerek, son dakikaya kadar Bulgaristanın istiklâlini muhafaza etmesine müzaheret etmiş olduğunu da anlatmış bulunuyor.
İkincisi, Sovyetlerin, Avru-panın bütün şark ve cenup şark istikametine doğru uzayan Alman istilâsına karşı da artık mümanaat göstermek istediği anlaşılıyor. Şimdiye kadar Sovyetlerin, kendi menfaat sahaları olan yerlerin Alman hâkimiyeti altına girmesine karşı ses çıkar-mayıştan hayretle karşılanıyordu. Bugün, Bulgaristanın işgalini tasvip etmemiş olduklarım bildirerek Sovyetler, bu istüâ siyasetine de muarız bulunduklarını anlatmış oluyorlar.
Diğer taraftan, ötedenberi sulh taraftarı olarak tanınmış Sovyetlerin, dünya siyasetinde
faal bir rol göstermeleri ve yalnız «sulh taraftarı» kalmayıp, ayni zamanda sulh amili rolü oynamaları da temenni ediliyor ve Moskovanm, büyük sükûtunu nihayet bir gün bozarak, cereyan etmekte olan hâdiselere karşı hakikî noktai nazarını bildirmesi bekleniyordu.
Bugün, Moskova hükümetinin, Bulgar hükümetine verdiği beyanname, ayni zamanda, Sov yetlerin, Balkanlardaki tecavüz emellerini durduracak siyasî bîr amil olmak istediklerini de gösteriyor. Vahdet GÜLTEKİN
BVSUNKU PROGRAM
8.00 Program, 8.03 Ajans haberleri, S.1S Hafif program (Pl.), 8,45/ 9.00 Ev kadmı - Yemek listesi.
12.30 Program, 12.33 Saz eserleri, 12.50 Ajans haberleri, 13.05 Hafif şarkılar, 13.20/14.00 Radyo salon orkestrası.
18-00 Program. 18.03 Oda musikisi (Pl.), İS.30 Konuşma, 18.45 Çocuk saati, 19,15 Çocuk için musiki, 19.30 Ajans haberleri, 19.45 Geçit programı, 20.15 Radyo gazetesi, 20.-'5 Radyo fosil heyeti, 21.10 Konulma, 21.25 tkrümhur bandosu.
VATAN
5-3-941
iyi Bakılmamış Bir Cilt İnsanı
Çirkin Gösterir
Kuru Cilt Çabuk İhtiyarlar. Yağlı Ciltte Sivilce Eksik Olmaz
Günde 10 Dakika Ciltle Meşgul 0/-mak Kâfidir
G
İyi bakılmış bîr ciltle fena bakılmı
üzel bir cilde sahip olabilmek için evvelâ çildir, cinsini bilmek ve ona göre bakım yapmak lâzımdır.
Ancak kadınların yüzde ikisi ciltlerinin kuru mu yoksa yağlı mı olduğunun farkındadırlar.
Burun, yanaklar, çene ve a-lın ayrı ayrı şekilde meşgu! olunacak yerlerdir.
Güzellik Allah vergisidir fakat ancak bakım sayesinde bunu arttırmak veya devam ettirmek mümkündür. Ses nasıl terbiye ol mağa, mide itinaya barsaklar meşgul olmağa muhtaç ise cild-de vücudun bir uzvu olarak ayrıca bakıma ve itinaya muhtaçtır.
İşte size birkaç nasihat: Yüzde, hele çene ve alında çıkan küçük sivilcelerin sebebi her zaman hariçten gelmez. Bu. nu yediğimiz fazla tuzlu biberli ve çeşkli yemeklerde aramak lâzım. Çok sebze ve bol meyve yiyenlerin cildile çok yağlı ve a. gır yemek yiyenlerin cildi arasında göze çarpacak derecede fark vardır. Güzel ve düz bir cilde malik olmak için 'ispirtolu içkilerden ve fazla yağlı ve kuvvetli gıdalardan sakınmalıdır. Cildin kuruluğu ise yağlı mad
delerin vücude az girmesinden hasıl olan başka nevi b'.r arızadır.
K
ş bir cilt jrasındaki büyük fark
uruluktan hasıl olan buruşuklukları yok etmek için üç ayda bir defa sıra ile on beş gün bir kaçık zjytin yağı içmek faidelidir. Fakat bunu ancak vücutçe zayıf ve kiloca hafif olanlara tavsiye edebiliriz. Aksi takdirde her kaşık zeytinyağı 250 kalori verir. Zayıflar, gıdalarından bir şey kesmeden bunu yapabilirler fakat şişman veya şişmanlığa istidadı olanlar bu kaşık zeytin yağı yerine gıdadan başka bir hamurlu tnad de veya ekmek kesmelidirler.
Kısın soğuk ve karlı havalarda yüze yağlı bir krem veya sadece badem yağı sürmeden soğukta dolaşmak çok zararlıdır.
Burunu kızarmağa ve yanma, ğa meyyal olanlar sabah akşam bir çeyrek saat serin suda ıslanmış bir pamuk veya tülbendi bu runları üzerinde tutmakta kusur etmesinler. Buzlu su fenadır. Su ancak serin olmalıdır. Suyun içi. ne yüzde bir niabetinde kurşun sirkesi de koymak faidelidir.
Burun bazan kızarır, fakat yanmaz da buz gibi soğuk olur. O zaman sıcak su ile pansuman yapmak faidelidir. kâfiru ispirto ile de ara sıra oğmak çok iyi gelir.
Bütün bu gibi şeylerle meşgul olmak, iç sıkıcı ve zaman a-lıcı gibi görünürse de kendine bakmak itiyadını alanlar için bir eğlencedir. Hele neticeleri gördükten sonra da bir zevk olur.
işte Size
Bir İki Bluz Tarifi
— Bir bluz öreceğim.. Kuzum anneciğim bir kolunu sana vereyim de sen örüver, öbür kolunu da ablam yapacak. Seniha, da, arkasını yapmağı vadetmiş-ti, onu da ona veririm. Ben de önünü örerim. Bir günde bitiri-veririz.. Ne iyi olur.. Ne iyi o-lur... Cuma günü Mebrurelere
giderken giyeyim.. Ne çabuk bit ti diye oda şaşa kalır.
— Peki yavrum, öreyim.. Bluzunu ne biçim yapmak istiyorsun?.
— A.. İşte onu hiç düşünmemiştim.. Sahi ne biçim yapsak acaba ?.
ikinci sıra hep tere, üçüncü sıra yine hep yüz ve dördüncü sıra yine hep ters örülün
Beşinci sıra: bir yüz, şişin üstüne iki ilmek atılır ve hep bu şekilde sıranın sonuna kadar devam edilir.
Altıncı sıra: Hep ters, fakat beşinci sırada şişin üzerine atılan ilmikle boşa bırakılır.
Ve tekrar birinci sıradan başlanarak örgüye devam edilir. Çok hoş dantelli bir örgü meydana çıkar...
Eğer: «Ben şişle örmesini iyi bilemiyorum. Tığla olsaydı daha iyi olurdu, v Diyecek olursanız size tığla örülen bir örgü dc tarif ederim:
İstediğiniz uzunlukta bir zincir üzerine birinci sırayı şu şekilde yaparsınız: Tığı birinci ilmiğe batırarak yünü çekiniz, i-kinci ilmiğe batırarak yünü bir daha çekiniz tığ üzerine bir atkı attıktan sonra tığdan iki ilmik
Bluzun daha çabuk bitmesi için, bizim de bir yardımımız dokunsun isterdik. Acaba biz de yakasını mı alıp örsek?..
Fakat benim aklıma daha iyi bir şey geliyor. <
Birkaç tane biçim, örgü örneği götüreyim, böylece belki küçük bir yardımım dokunmuş olur.
İşte size bir bluz.. Kolları kısa.. Yaltız, önde ufacık bruvar şeklinde bir lâkiye.. Onun iki yanına, iki eksiz yana örülerek, bozulmuş ve volan şeklinde konmuş., sade ve güzel bir bluz.
örgüsü:
İlk sıra hep yüz olarak örülür.
çıkarınız, bir atkı atıp tekrar iki ilmik çıkarınız, bir daha bir atkı atarak iki ilmik daha çıkarınız, iki zincir örünüz ve sıranın ni-ha» yetine kadar bu şekilde devam ediniz.
İkinci sıra da birincinin aynidir, fakat ilk defa tıpkı birinci sıranın ilmiğinin yarısına batıracaksınız ye ikinci seferde iki ilmik arasında kalan boşluğa batacaksınız.. Sıraları dönerken
FONDA
Yine Göringi'n Hikâye ve Rüyaları — Beyoğlu Kız San at Mektebinde Gördüğüm Yaman Şeyler
— Alo, Lcylâcığtm bu ne bezglıı-cilik?
— No yapayım? Geçen hafta Mareşal Görlngin hikayesini Uı-manılamıya veklt olmamıştı, ben <lo ihii- Un erkenden telefonu açtım.
— iyi ettiniz, fakat hikâye o kadar uyku kaçıracak kadur m linini tleğli...
— Sizce- belki öyle, fakat biz orada olan her şeyi çok merak ediyoruz.
— Yanımda bir madamla Pa-ken'ııo gitmiştim. Bilirsiniz ya, Pa-ken'ne (İtmiştim. Mankenler elbiseleri göstermek için dolanıyorlardı. O aralık merdivenden bir şişman sarışın adamın çıktısını gördüm. Yanımdaki bayana hafifçe:
— Bu şişman udum Görlng değil mi? dedim.
— öyle ya tâ kendisi...
İkimiz de merakla merdivenden çıkan İki adama bakıyorduk, m mal Mareşali sivil, limon kllfü renginde bir kostüm giyinmişti. Göm-lefcl açık pembe, kıravatı da çini mavi renkte, kostümün yakasına da bir pembe karanfil takmış... Elinde tuttuğu şapkası da koyu ye-şU, kadife denilen çuhadan... Şapkanın kurdelesine Bavyeralılara mahsus bir küçük, renkli tüy İliştirilmiş.
— A, bu pembeli, mavili, yeşilli giyiniş tam Alman zevki, değil mi?
— Biraz da Göringln kendi zevki... Malûm ya Mareşal süs ve ziynette hanımlara büyük bir rakiptir.
Pakene, yanmda asker elbiseli yaveri olduğu halde gelmişti. Ellerinde bir kaç esvap kutusu var... Anlaşılan bayan mareşalin esvaplarında biraz kusur var kl tekrar düzeltilmek İçin getirmişler. Satıeı kr/Iar mareşali hemen yukarı kata götürdüler. On dakika sonra da tekrar döndü, gitti.
Asü tuhafı bir kaç dakika sonra Pakene yine bir üniformalı, tek gözlüklü bir AJman zabiti geldi. Y'anmda Gestapo denilen gizil polisten bir de bekçi var. Bu iki adamı bizim bulunduğumuz salona oturttular. Satıcı kızlardan biri, bu zabite, biraz evvel mareşalin de orada olduğunu haber verdi. Zabit bu haberi büyük bir alaka ile dinledikten sonra:
— Mareşal de bu salonda mı
oturdu? diye sordu.
Krz, Mareşalin yııkan kata çıktığını söyleyince:
— O halde ben do yukarda oturmak isterim, dedi.
Ve hemen kalktı, yukan çıktılar. —• Ne tuhaf zihniyet! Eh sonra? ".'*.' '
— Sonra, biz Pakenin modellerini biraz karışık ve çok süslü bulduk, ı .wi.ı durmak İstemedik. Oradan çıktık. Fakat, kapıdan çıkıp bir kaç adım atınca sokakta yine Mareşal Görlng ile karşılaştık. Yine yaveri İle beraber meşhur kuyumcu Kartiye'nin mağazasından gülerek çıkıyordu.
Anlaşılan esvaplardan sonra şimdi de elmas seçmişlerdi.
— Belki de altın heykelin pırlantalarını...
— Hayır, hayır, onlar büyük zaferden sonra Amerlkadan gelecek...
— Pakenin esvaplarında hoşa gidecek hiç bir şey görmediniz mi?
— Bir siyah yünlü jerseden öğleden sonraya mahsus esvap fena değildi. Arkası düz... Ön ta raf m da yakadun itibaren belden bir kanş aşağıya kadar İnen bir kaç kırma yapılmış. Kırmaların kenarından incecik dikilmiş ve o kırmalar eteğe de genişlik vermiş, belden aşağıda eteğin üzerinde ve krmaların İki tarafında birer cep var. Bu ceplerin kapaklan beyaz ketenden ve devrik yakaıım üzerinde de yine ayni beyaz ketenden bir yaka var. Bu beyaz yakanın ve cep kapaklarının etrafına çok ensiz beyaz va-
Icnslycler dikilmiş. Fena değil pratik bir eavap. Bütün gün de giyilebilir. Size çizgisini veriyorum.
— Fakat kardeşim, geçen haftaki çizginizi de gazetede görmedik. Bu da ona dönmesin.
— Geçen hafta pek uzun konuştuk da, gazetede çizgilere yer kalmamış. Fakat gelecek hafta Kober Plcc'nlu bir çizgisini vereceğim. Yapılmışı çok güzel olduğu için size bunu katiyetle tavsiye edebilirim.
Simdi biraz da bizim sevimli Türk kızlarımızdan bahsedelim. Cumartesi günü Beyoğlu Akşam Kız Sunut okulunun sergisine gittim.
— Evet, nasıl buldunuz?
— Riyasız diyebilirim ki fevkalâde... Altı sene evvel Kız Sanat okulunu Nlşantaşıııda Vali konağı caddesinde iken görmüştüm. Bu geçen kısa altı senede onlar altı yüz kere terakki etmişler, bunu en çok dışarıdan gelenlerin gözü daha iyi farkeder. Kızlarımızın yüzleri, vücutlerl, tavırları daha çok güzelleşmiş. Diktikleri elbiselerine kendileri nasıl bir sevgi ve heyecanla mankenlik ettiklerini görmek benim de kalbimi sevinçten ve heyecandan titretti. Bu sevgili Türk kızlarının ayrı ayn boyunlarına sarılıp tebrik etmek İstiyordum. Kız-Iarımrzın sanat ve bilgiye nasıl susamış olduklarını ve o hıımmall arzu İçinde bütün dünya kadınlarının önünde yürümlye bayrak çektiklerini her kısımdaki, her noktadaki kabiliyetleri ispat ediyor. Yalnız elbise kısmı değil, o müstesna ellşleri. krymetll sofra örtüleri, çamaşırlar, çiçekler, vazolar ve kutular, müzelerden alınan tarihi modellerden kopye edüen bu fevkalâde dişlerini alabilmek arzusu içimizden taşıyor. Leylâcığnn, bunları mutlak gidip görmelisiniz, hem de almalısınız.
— BJr gün birlikte gidelim, olmaz mı?
— Memnuniyetle, okulun, muktedir ve sevimli olduğu kadar da nazik müdiresi bize o güzel şeyleri tekrar gösterecektir.
— Gördüğünüz şeylerde tenkit edecek bir şey bulamadınız mı?
— Tabiî bazı rötü^lere ihtiyaç var, fakat bunu zaman tashih edecektir. Kalbim Türk kadınlığının kudretine emniyet ve hayranlıkla doludur. Okulun kapısından çıkarken yanımdaki arkadaşıma.- Onlar daha neler başaracaklar diyordum.
Rebİa T. BAŞOKÇU
HER SEANSDA DOLU OLARAK
Gösterildiği halde daha gore miyen bir çak kimseler tarafından
vaki olan müracaat üzerine
Arabacının Kızı Dunyaşka
ÇEN BERLİTAŞ Sinemasında
11 Şubat Salı gününe kadar gösterilecektir.
Duvarların sakladığı bi n bir «rarı çözen hayatın çıplaklığını, gizli günahları anlatan Senenin en büyük Fransız filmi
BEKÂRLAR KLÜBİ)
SACHA GUİTRY-ELVİRE POPSCO-MARGUERİTEİ\\- Londra Kaİ8Sİ
NIORENO-BETTY STOCKFELO-ANDRE LEFAURI
Ve Daha 5 Büyük
Yıldız'm kudret il e süsledikleri essiz bir komedi.
Yarın akçam
LAL
Sinemasında
DİKKAT: Programa ilâve olarak 2 büyük Harp Jurnali 1 — Yunan Jurnali (Rumca) 2 — Biritiş Paramunt (Türkçe)!
bekliyor.
Şehzadebaşı
FERAH
Sinemada. Tel: 21359
Büyük Fedakârlıklarla münhasıran sinemamızda:
(B3RİS KARLOF BAZİL RATBON)
Senenin birinci sınıf
Süp
er
fü
mı
HAZIRLADIĞI
iki zincir yapmağı ihmal etmeyin. Bu da çok güzel bir dantel
örneğidir.
Bundan başka şişle iki ters, iki yüz olarak işlenen lâstik örgülerle çok güzel spor bluzlar yapabilirsiniz.
Resimdeki tayyörü örmek isterseniz size patronlarını çizeyim. 44 beden ölçüsü üzerinedir. Siz kendi ölçünüze göre da. ha geniş veya daha dar olarak y apab ilir sin iz. -
2- Hudut Çeteleri
«BİLELİOT» un emsalsiz maceralar Romanı Programa ilâveten: 2 Türkçe Jurnal:
3- Akdenlzde
Tarantonun İngilizler tarafından bombardımanı
M. EDEN'in
Yakın Şark Seyahati (Türkçe) Paramunt 4 — ingilizlerin son Afrika
Zaferi
SİDİ BARRANI . MASA-VA - B ARDİ A - KAPUÇO-
nun karadan, denizden ve havadan bombardımanı ve işgali - Alınan sayısız esir ve
ganaim.
türkçe Y*)in §frk /
* Jurnali
Paris
Cehenneminden Nasıl Kurtuldum
Yazan: Rebla Tevfik BAŞOKÇU
8
'Sakın Vize Vermeye Kalkışmayın.
Türklerin Paristen Gitmesi Menedilmiştir, Emir Var. „
— Müsyü dedim. Ben TUrkiyeye gidiyorum bütün vizelerim hazır, yalnız çıkış vizesi lâzım. Lütfen bana bunu verebilir misiniz? Geçenlerde yukarıda hariciye büronuz daki bir müsyü bunun bana derhal verileceğini söylemişti:
— Evet dedi alabilirsiniz. Pasaportunuzu bırakın bir iki gün sonra hazır olur. Pasaportum elinde vizelere bakarken sağ taraftaki kadm kâtip pasaportun üzerindeki ay yıldızı gördü. Derhal Almanca:
— O Türk pasaportu, sakın vize vermeye kalkışmayın. Türklerin Paristen gitmeleri menedUmiştlr emir var dedi.
Ben hiç anlamamazhktan gelerek benimle meşgul olan genç kâtibin bana vereceği cevabı bekler gibi bakıyordum. Kadmm bu itirazından adamcağız biraz sıkıldı bana.-
— Affedersiniz ben bugün size vize için bir cevap vcremiyeccglm. Bugün için büro kapanmıştır. Gelecek hafta gelin de asıl bu işle meşgul memurla görüşün dedi. Ben işin sarpa sardığını anladrm. Hemen üst kattaki hariciye bürosundaki şişman adama müracaat etmek İçin yukarı çıktım. Bir müddet bekledikten sonra şişman zat odasından çıktı. Tam koridordan geçerken yanma yaklaştım.
tki kelime İle vize meselesini anlattım, îlk gittiğim zamanlarda bana pek nazikâne muamele eden bu adamın rengini değişik gördüm. Beni tanıdı. Pek öfkeli bir sesle:
— Bu işe biz karışmayız. \şa-gıkl büro bakar dedi.
— Siz, dedim geçen defa ba^a çıkış vizesini derhal aşagıki bürodan alacağımı söylemiştiniz, v'.m-di gösterdikleri güçlüğün sebebini anlıyamryorum.
Şu cevabı verdi:
— Sizco belki bir sebep yoktur. Fakat Almanya için elbette bir sebep vardır.
Ve hiddetli hiddetli soluyarak yürüdü, od a s ma girdi. îş çok fena şimdi ne yapmalı idi?
Üç gün sonra tekrar gittim. Gitmek bir şey değil, fakat kapının önünde saatlerce beklemek felâketi inranı yese düşürüyor. Nihayet yine jukarı çıkabUdim. Yine oüroda Uç kâtip sıra ile çalışıyor. Yine ben oıtadakine müracaat ettim. Bu defa kâtip elime bir kâğıt verdi:
— Bunu doldurun, pasaportunuzu da beraber bana getirin, dedi.
Sevindim ümide düşerek kâğıdı dışarda doldurdum, genç adama vtrdim.
— tki üç gün sonra tekrar gelin, dedi.
iki Uç gün sonra gittiğim zaman artık kapıda beklemek sıkıntılarına, kapıcınm oradaki halkla alay etmesine, nöbetçi askerlerin haşin homurtularına hiç aldırmıyordum. Bugün belki müsaade çıkacak, artık bu cehennem hayatmdan kurtulacaktım.
Nihayet saatlerce bekledikten son ra genç kâtibin karşısma gelebildim. Adamcağız beni görünce yüzünün bozulduğunu farkettim. Bu iyi bir alâmet değil... Yazıhanenin üzerindeki kâğıtlardan ayrı bir yer den benim pasaportumu çıkardı, getirdi. Yüzüme bakmaktan sıkılarak:
— Madam dedi. Çok teessüf e-diyorum fakat size çıkış müsaadesini vermiyorlar. ^
Bu söz beynimde bir bomba gibi
patladı. Sesim yalvarır gibi:
— Niçin müsyü dedim- Benim buradan gidişimden size ne gibi bir zarar gelebilir? Ben şimdi ne yaparım? Evimden bile çıktım. Eşyamı sattım burada yaşamak için hiç bir menbaım yok. Daha fazla olarak da hastayım, işte Alman profesörlerin reçeteleri... Benim buradan çıkmama mani olmak, beni açlıktan ölüme mahkûm etmek demektir. Bu da Almanya için iyi bir propaganda olmaz. '
ismini tesadüfen öğrendiğim müsyü (X) iyi terbiye görmüş bir eski aile çocuğu idi. Bu şikâyetin çok haklı olduğunu o benden iyi biliyordu. Teessür gösteren bir tavırla:
— Sebebini ben de anlamıyorum, dedi.
Yapılacak yalnız bir şey vardı: Bu iyi terbiyeli genç adamı benim son derece biçare bir vaziyette olduğuna ikna etmek... Berlinde o-nun isminde bir genç kız ahbabım vardı. Belki onun kardeşi idi! Bir kere sorayım, dedim:
— Geçen gün İsminizi tesadüfen işittim, diye söze başladım. Bu isimde Berlinde çok sevdiğim bir genç hanım ahbabım vardır. Acaba sizin hemşireniz mi? Beni bundan da sorabilirsiniz. Ben vaktile sekiz sene kadar Berlinde otundum. Benim orada dostlarım çoktur, ^ana bir düşr.ıan muamelesi yapılmasından çok tteestflbr duyuyorum. Fp-men ceb:mden bazı ahbapların isim lerin., adreslerin: çıkardım. Masanın üzerine koydum. Alâka ile bir göz gezdirdi:
— Hemşirem yoktur, dedi Fakat bu İsimlerden bazılarını tanr-yorum ve elimden gelen her şeyi yapmak isterdim, fakat kabul etmiyorlar. Siz Pariste ne yapardınız?
— Hiç, dedim. Sekiz sene Berimde oturduktan sonra on üir senedir Paristeyim. Harp başladığından beri ailem para gönderemiyor. Validem ihtiyar ve hasta beni artık yanmda İstiyor. Muhabere edemiyoruz. Kim bilir ne üzüntüler içindedir. Sizin gayet İyi bir aileden olduğumuzu görüyorum. Bunları takdir edersiniz.
Sözlerimi tasdik ederek başını salladı. Büronun önünde bir aşağı bir yukarı birkaç adım gezindi. Hislerile mücadele ettiğini farkettim. Birdenbire karar vermiş gibi. bürosundan basılmış bir kâ£rt aldı pasaportumun üzerine iliştirdi, bana dönerek:
— Ben sizin vizenizi almağa son derece çalışacağım. Üç gün sonra bir daha gelin, dedi.
— Bu defa ümidim boşa çıkmaz, inşallah, değü mi?
— Hayır hayır, bu defa kafiyen
olacak tır.
Sevinçten kalbim şiddetle çarpıyordu.
— Müsyü (X), dedim. Siz çok iyi bir insansınız. Size karşı derin bir minnet duyuyorum. Almanya sizin gibi bir kâtibi buraya koymuş olmakla çok iyi bir propaganda yapmaktadır.
Bu iltifatlı sözlerden çok hoşlandığı gözlerinin bakışından Delil idi.
Üç gün sonra tekrar gittiğim vakit henüz vizenin hazır olmadığını söyledi, fakat alacağımı yı::» temin etti. Hep üzüntü ve heyecan... Görüyorum kl bu, vatan toprağına ayak basıncaya kadar devam edecek. (Arkası var)
SORUNUZ
ÖYLİYELIM
Türk Tarzanı Var mıdır?
Ak sarayda Lâlelide İbrahim Bora soruyor?
Manisada 8İnemalarda gördüğümüz (Tarzan) gibi hayat süren
bir Türk Tarzanı varmış Bu adamın bayatı hakkında bize malûmat verebilir raisiniz?
CEVAP — Manisada Hacı Ahmet adlı ve aslan Bağdatlı biri vardır. Bu adam hakikaten (Tarzan) gibi yaşamakta ve ondan daha fazla faydalı işler görmektedir. Hacı Ahmedin hayatı garibelerle doludur. Onun yaşayışı ve gördüğü işlere dair aldığımız malûmatı bugünlerde gazetemizde okuyacaksınız.
Kadıköyde Bahariye caddesinde Saflnaz Toksöı soruyor? İstanbul Adliyesinin mahkemeleri muhtelif binalara nakledilmişti. Ceza nıah-kemelerile hukuk mahkemeleri nerededir?
CEVAP — Sultanahmet sulh ceza mahkemeleri Sultanahmet Tapu dairesinin alt katuıdadır. İcra mahkemeleri Postahane binasında kalmıştır. Ticaret mahkemeleri de oradadır. Hukuk mahkemeleri Vilâyet konağının (eski Babıâli) karşısında eski Emniyet müdürlüğü binasmdadnr. Ağır ceza mahkemesi de Postahanenin binasının üst katmda kalmıştır.
\
Telefon ve Ajans Haberleri
Artık Sporumuzun Âtisinden Hiç Bir Endişemiz Olmamalıdır
Haftalık bir spor mecmuasından öğreniyor ve bu gazetenin muharrirleri arasında Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü erkânından bazı zevat bulunduğu için inanıyoruz.
Beden Terbiyesi eğitmenleri için açılan Gerededeki kayakçılık kursuna teşkilâtın bütün idarecileri iştirak etmiş. Diyebiliriz ki, bir eğitmene hemen hemen iki idareci isabet etmekte imiş.
Genel direktör eğitmenlerle birlikte yanlarmda umumi kâtip Cemal Gökdag*, teşkilâtlandırma bürosu şefi Celâl Dinçer ve daha bir çok zevat bulunduğu halde Esentepedc kayak talimleri yapmışlar.
Almanyada kayak kursu gören Cemal Gökdag müstesna diğerlerinin hepsi düşmüş kalkmışlar. Genel direktör etraf ındakilerc:
— Kayağın ilk dersi düşüp kalkmaktır. Ben bugün düşmek ve kalkmayı öğrenmekle imtihan vermiş bulunuyorum, dem iç.
Bu aafaya iştirak edenlerden, ve şu futbol idarecilerini mikrop diye tavsif eden Ziya Ateşi futbol maçına davet etmişler.
îki takım teşkil etmişler, General bir takımda merkez muhacim oynamış. Ziya Ateş, diğer takımda ka-
leci durmuş, Celâl Dinçer de bir takımda yer almış. Neticede Generalin oynadığı takım müsabakayı 2-0 kazanmış.
General, futbol maçından sonra Ziya Ateşi güreşe davet etmiş.
Bütün müsabakalar sonunda da Gerede âleminin futbol yıldızlığını General Taner, kayak şampiyonluğunu Cemal Gökdag, güreş birinciliğini Ziya Ateş, teknik futbolcu unvanını da Celâl Dinçer kazanmış..
Türk sporunu kurtarmak yolunda uzun bir çalışmanın yorgunluğunu çıkarmak için memleketin bu en güzel yerinde bir kaç gün geçirmek üzere çubuk çatıp safa sürmek düşüncesi hiç de fena değil, mükemmel bir Gerede Safası.
îş yalnız görülüyor ki, safa sürmekle kalmamış, Genel Direktörlük erkânı bir de festival yapmış.
Biz bu Gerede Safasroda erkânın aralarında yaptıkları muhtelif spor müsabakaları üzerinden bazı neticeler çıkaracağız.
Beden Terbiyesi Genel Direktörü General CemU Tanerin futbol yıldızlığını kazanması, futbolculerimizi, futbol idarecilerini, futbol meraklılarını sevindirmelidir. Çünkü teşkilâtın en büyük adammm yıldızı bu-
lunduğu spora, Ziya Ateş artık olur olmaz şeyler söylemiyecek, futbol idarecileri mikrop diye tavsif edll-mlyecek, futbolcu gençlik de çirkin isnatlar altında kalmıyacaktır.'
Bu işte en ziyade müteessir olan hiç şüphe yok ki, güreşçilerimizde. Çünkü Gerede Sofasında, Ziya Ateşin şampiyon çıkışı, bu şubemizin batmıya değilse bile yerinde saymı-ya mahkûm olduğunu bize anlatıyor. Zira bu Gerede şampiyonunun, kendisini bundan sonra bu spora daha yakın görerek Federasyon başkanı olmak istiyeceği ve belki de olacağı muhakkak sayılmalıdır.
Yalnız ben değil, her kim olursa olsun, böyle bir hali rüyamızda görsek, hayra yormaz, hattâ üzerinde bile durmazdık. Fakat bu bir rüya değil, hakikattir. Rüya değil de. hakikattir diyince, Generalin futbol yıldızı, Cemal Gökdağın kayak. Ziya Ateşin güreş şampiyonu oluşunu, Celâl Dinçerin teknik futbolcu unvanını alışını, ve şu Gerede Safasını düşündüm düşündüm de kendi kendime: ' j f \
«Rüya değil bu, aynile vaki» dedim.
KEMAL ONAN
Ziraat Mektepleri Kongresi
Ziraaf Vekili Muhlis Erkmen'in Reisliğinde
Toplantılarına Başladı
Ankara, 4 (Telefonla) — Ziraat mektepleri kongresi Ziraat Vekili Muhlis Erkmenin reisliğinde toplantılara başlamıştır. Kongreye Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa ve Adana Ziraat Enstitüleri ve mektepleri müdür ve mual-
limlerinden başka ziraat kursları müdürleri, Ziraat umum müdürü Abidin, ziraî müesseselere mensup azalar iştirak etmişlerdir.
Bu kongrenin esas mevzuu memleket için daha verimli elemanlar yetiştirmek ve ziraat mek
teplerı tedrisatında icap eden ıslahat ve tadilâtı yapmak, mektep programlarını yeniden tetkik ve tanzim etmek gibi meseleler teşkil etmektedir.
Kongrenin mesaisi on gün kadar daha devam edecektir.
Yedek Subaylar
Sivil Hayatta da Terfi
Edebilecekler
Ankara, 4 (Telefonla) — Mil. lî Müdafaa Vekâleti ihtiyat subaylarının sivil hayatta iken de askerî rütbelerinin arttırılmasını temin maksadile bir kanun projesi hazırlamaktadır. Bu projeye nazaran ihtiyat subayları muntazaman staja çağırılarak rütbelerinin icap ettirdiği askerî vezaif ve saireyi öğrenmekle mükellef tutulacaklardır. Bir nevi imtihan
mahiyetinde olan bu stajlarda muvaffak olanlar müddetlerini doldurur doldurmaz terfi edecek, ler. Silâh altına alındıkları zaman son rütbelerine ait üniformayı giyerek bu rütbenin icap ettirdiği vazifeleri yapacaklardır.
İhtiyat zabiti hakkını haiz olan lise mezunlarile âli mektep mezunları arasında terfi farkı bulunacaktır.
Ticaret V.kâleti Memurları İaşe Teşkilâtında Çalışacaklar
Ankara, 4 (Telefonla) — Faaliyete geçmiş bulunan İaşe Müsteşarlığı bütün teşekküllerine ait memur kadrosunu henüz ikmal edememiş olduğundan Ticaret Vekâleti memurlarından bazılarına iaşe teşkilâtında munzam vazifeler verilmiştir.
Henüz Ticaret Vekâletinde ça. lışmakta olan bu teşkilât Millî Müdafaa Vekâletinin altında kendisine tahsis edilen binadaki tadilât bitince oraya taşınacaktır.
Diğer taraftan İaşe Teşkilâtı Müsteşar muavinliğine Samsun Vali muavini tayin edilmiştir.
Hakkı Telif Kanunu Önümüzdeki Devresinde Meclise Sevkediliyor
Ankara, 4 (Telefonla) — Ma arif Vekâletince hazırlanmakta olan hakkı telif kanunu Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki devre içtımalarına yetiştirilecektir.
Lâyihanın hazırlıklarile m eş* gul olan komisyon yabancı memleketlerdeki hakkı telif kanunlarını tamamen tetkik etmiştir. Yeni kanunun esasları hazırlanırken bu memleketlerde tatbik edilmekte olan usuller gözönünde tutulacaktır.
Şİİ
TEMSİLLERİ
tSTlKLAL CADDESİNDE KOMEDİ KISMI
Bugün saat 14 te Çocuk oyunu
Akşam 20,30 da MEŞALELER ^mUT KİRALIK ODALAR
Her gün gişede çocuk temsilleri İçin bilet vardır, Beyazıt, Lâleli, Aksaray, Şehremini ve Topkapıya otobüs temin olundu.
ŞEHİR TİYATROSU
TEPBBAŞINDA DRAM KISMI BU AKŞAM
Saat 20,30 da
Her Gün
On Satır
S. G. SAVCI
1 2 3
«¦ S
6
7
8 9 10
Matbaaya geliyordum. Mahalle arasında bir! ufak, difteri daha irice İki çocuk, kendilerinden biraz daha büyük bir çocuğu hablre dövüyorlardı.
Tuhafıma gitti. Yanlarına yaklaşarak en büyüğüne dedim kl:
— Çocuftum, nasıl oluyor da bu bacaksızlardan dayak yiyorsun?
— Dayak ycmlyc mecburum amca. Çünkü, harp oyunu oynuyoruz. Bu küçük, Yunan; öteki de İngiliz*.
— PekJ ya «en?
Çocuk bu aptalca sualime şu cevabı verdi:
— tl&hl amca, benim ne olriugumn hâlâ anlamadın mı?..
Trakya Yolları Yapılıyor
Edirne, (Husus!) — Trakya-nın belli başlı yollarından olan Gelibolu . Keşan m Uzunköprü - Havas şosesile Edirne - İstanbul asfalt yolunun Kuleliköy - E-dirne arasındaki kısmının ikmali için yakında faaliyete geçilecektir. Bundan başka Trakyanın diğer kısımlarında yapılmakta olan ve yapılması mukarrer bulunan şoselerde de inşaat faaliyetine geçilecektir.
E OLMACA
Soldan Saga: 1 — Düşmanlık -Yarık 2 — Dünyadaki kıtalardan biri - Eklet 3 — Bir gün - Eriştirmek 4 — Namus - Beş kuruş 5 — Üst ÜBte - İngilizce benim 6 — Fransız müstemlekesi 7 — Aya - Bir nevi tahta 8 — Erkek ismi - Filistinde bir göl 9 — Eski alfabede bir harf
- İle 10 — Kokulu bir nevi ot 11 — Düzlük - Razı etmek
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Yıldız-dızlann tetkik edüdlgi müessese 2 — İşaret - Hane 3 — Sahipsiz -Bir meyve i — Bal yapan böcek -Çok yemek yiyen 5 — Ncfi edatı -Çok söyleyen 6 — En büyük - Sonuna (R) gelince altın 7 — Başa (1) gelince vermek - Sarsıntı 8 — Helva yapılır - Ansızın 9 — Akıcı
- Nefer 10 — Kıdem - Delikli bir nevi elişi 11 — Başında saçı olmı-yan - Dikey
DÜNKÜ BULMACANIN IIALLÎ Soldan Safta: 1 — Tclâviv - Ata 2 — Abani - Aşmak 3 — Ref - Destan i — Sarı 5 — Arka - Ta - Al 6 — Ne - Letafet 7 — Ah - Uı - firik 8 — Ayna - Trak 9 — Avuç Caiz 10 — Revani - Nisa 11 — A-tak - Ne - Lez
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Tarhana - Ara 2 — Ebe - Rehavet 3 — Lâf - Yuva 4 — An - Salıncak 5 — Vida - Ela 6 — Er - Ti - Cin 7 — Vaaıtft - Ta 8 — Şt - Aferin 9 — Aman - Erazil 10 — Ton - Atik -
- Se 11 — Ak - El - Lâz
Yunan Harbî
Topçu Faaliyeti Ziyadeleşti
Atina, 4 (AA.) — Yunan or. duları başkumandanlığı tarafından 3 mart akşamı neşredilen 128 numaralı resmî tebliğ:
Küçük piyade müfrezeleri faaliyette bulunmuşlardır. Topçumuz muvaffakiyetli neticeler veren büyük bir faaliyet gÖ3ter(miş-tir. /\
Hava kuvvetlerimiz tarafından iki düşman tayyaresi düşürülmüştür. Tayyarelerimiz hiç bir hasara uğramamıştır.
ZELZELE SAHASINI BOMBARDIMAN EDEN 5 TAY-YARE DÜŞÜRÜLDÜ
Atina, 4 (A.Af) — Umumî Emniyet Nezareti tarafından 3 mart akşamı neşredilen resmî teb-
lig: " ı v~ '
Beş düşman tayyaresinden mürekkep bir grup, zelzele ile hasara uğrayan Larisa şehrini yeniden bombardıman ederek sarsıntılar dolayısile açıkhavada durmağa devam eden sivil halk arasında pek az zayiata sebep olmuştur.
Mütecaviz tayyarenin beşi de düşürülmüştür.
Preveze yeniden bombardıman edilmiştir. Nüfsuça zayiat yoktur. Haşarat ehemmiyetsizdir. Liksorî, Kefalonya ve Lökas kırlık mıntakaları üzerine de,, bir kaç bomba atılmışsa da zayiat ve hasar yoktur.
o ¦
Amerika
Eulgar Alacaklarını Bloke Etti
Vaşington, 4 (A.A.) Roosevelt, Amer ika d.» k ı Bulgar alacaklarını bloke emirnameyi imzalamıştır.
- B.
bütün eden
Afrika Harbi
Yeniden Bin Esir ve Mühimmat Alındı
Kahire, 4 (A.A.) — Orta Şark İngiliz umumi karargâhının tebliği:
Erltrc'de ve Habeşiatanda harekât memnuniyet verici inkişafta devam etmektedir.
İtalyan Somalisindc. kuvvayı külliyemizin ileri yürüyüşü de keza memnuniyet verici bir tarzda devam ediyor.
Bu arada Habeşistanın cenubu şarki hudutlarına doğru yapılmakta olan harekât da devam etmektedir. Yeniden bin esir alınmıştır. Pek çok miktarda silâh, petrol ve her nevi ihtiyat malzemesi ele geçmektedir. Alınan esirlerin yekûnu şimdi 10 bine yaklaşmıştır.
?
Nairobi, 4 (A.A.) — Doğu Afrika-sı ingiliz kuvvetleri umumi karargâhının tebliği:
îleri hareketimiz devam etmektedir. Mogavişo'nun 270 kilometre kadar batı şimalinde bulunan lşia Bai-doa ile Mogavişo'nun yine 270 kilometre kadar şimalinde kâin Bulmo Burti kıtalarımız tarafından zapte-dllmiştir. Mütemadiyen mühim silâh, benzin, yiyecek ve her nevi fchtiyat malzeme depolan ele geçirilmektedir. .
DÜŞMAN TAYYARELERİ SÜVEYŞ KANALI MINTAKA-
SINA BİR AKIN YAPTILAR
Kahire, 4 <A.A.) — Mısır dahiliye nezaretinin bir tebliğine göre, düşman tayyareleri dün gece Süveyş kanalı mm takasına bir akm yapmışlardır. Bir kaç bomba atılmış fakat ne ölü ve ne de yarrflı vardır.
Hava Harbi
B. Hull
Lord Halifaksla Bir saat Görüştü
Vaşington, 4 (A.A.) — Hariciye Nazırı B. Hull dün, İngiltere büyük elçisi Lort Halifaks'la bir saat süren bir mülakat yapmıştır.
Dah.liye V3 Miliî
Müdafaa Vekilleri
(Başı 1 İncide)
kabul edilerek geçti. Bütçe encümeninden de geçtikten sonra Mecliste konuşulacaktır.
Bekçiler kanunu da bu sene Meclisten çıkacaktır. Mahalle bek çilerinin vaziyetlerine de esaslı bir şekilde düzen vereceğiz. İda-rei hususiyelerin vaziyetini de düzeltmek için bir kanun lâyihası hazırlamak üzereyiz, ldarei hususîye bütçelerini tevzin etmek istiyoruz.
Vekâlet Yüz Talebe Okutacak
Siyasal Bilgiler okulunda Dahiliye Vekâleti hesabına yüz talebe okutmak için bir kanun lâyihası hazırlıyoruz. Bizim hesabımıza okuyacak bu talebelerin bütün masrafları Dahiliye Vekâleti bütçesinden verilecektir.
Siyasal Bilgiler okulu, esasen daha ziyade Dahiliyeye memur yetiştirmek için açılmıştır. Fakat bu mektepten Dahiliyeye intisap edenler azaldı. Bu suretle kendimiz talebe okutacağız. Bu talebeler Vekâlet emrinde çalışacaklar ve verilen memuriyetleri umumî şartlar dahilinde kabul etmeğe mecbur olacaklardır.
Talebe Birliği Talimatnamesi
Yeni teşekkül edecek Talebe Birliği için bir talimatname hazırlanmış ve Vekâlete gönderilmiştir. Bunun bir kaç noktası üzerinde duruldu. Bunlar da halledildikten sonra tasdik edilecek ve tarbikına geçilecektir.
Asker Ailelerine Yardım
Vekâlette asker ailelerine yardım meseleleri üzerinde çalışan a. lâkalı Vekâlet mümessillerinden mürekkep bir komisyon vardır. Bu komisyon daıha faydalı vc daha ma'hzursuz bir çare arıyor. Bu çare bulunduktan sonra derhal tatbikına geçeceğiz.
Pasif Korunma İçin
Pasif korunma ekiplerinin mas raf karşılığı olarak bina vergilerinden yüzde on nisbetinde b>r miktar alınması hakkında bir kanun lâyihası hazırlıyoruz.»
lngiltereye
Binlerce Kanadalı Asker Geldi
Londra, 4 (A.A.) — Atlan-tikte hadis esiz geçen bir seyahatten sonra yeniden binlerce Kanadalı asker lngiltereye gelmiştir. Bu askerler her biri 1000 ilâ I 500 asker «taşıyan büyük vapurlarla nakledilmiştir. ingiliz filosuna mensup harp gemilerile müttefik etmiştir.
harp gemileri bu kafileye refakat
u -
Amiral Darlan Parise Gitti
Vkhy, 4 (A.A.) — Başvekil muavini Amiral Darlan, bu sabah Pariate olacak ve orada işgal ma kamla rîle görüşmelerde bulunacaktır. Amiral Darlan, öğle yemeğini B. Laval ile yiyecektir. . / * 1
Ajans haberlerine göre. Amiral Darlan, şimdi Parise sık sık
seyahatler yapacaktır.
-o-
italya Almanyaya 50 Bin Amele Gönderiyor
i İngilizlerin Ren Havzasına Hücumu
Londra, 4 (A.A.) — Burada öğrenildiğine göre, dün gece ingiliz hava kuvvetlerine mensup tayyareler, Ren havzasındaki hedeflere hücumlar yapmışlardır.
lngiltereye Akın
Londra, 4 (A.A.) — İngiliz hava
ve dahili emniyet nezaretlerinin tebliği: ' V ' ' s >
Pazartesiyi salıya bağlıyan gece düşman hava faaliyeti büyük mikyasta olmamıştır.
Şimali şarki sahilleri boyunca ve tökoçyanın cenubu şarkisinde bazı yerlere de bombalar atılmıştır. Memleketin sair bazı yerlerine de bir miktar bomba atılmıştır.
Malta'da
| Malta, 4 (A.A. ı — Dün sabah
düşman tayyarelerinin iki defa Mal-taya yaklaştıkları resmen bildirilmiştir. Hiçbir hâdise kaydedilmemiştir.
BEŞ DÜŞMAN TAYYARESİ DAHA DÜŞÜRÜLDÜ
Londra, 4 (A.A.) — Hava nezaretinin tebliği:
Sahil bombardıman servisine mensup tayyarelerimiz dün gece Calais'-de dokları ve tren garaj yollarını muvaffakiyetle bombardıman etmişlerdir. ;,;
Bugün devriye gezmekte olan sahil servisine mensup tayyareler Brcst civarında bir hava meydanına taarruz etmiş ve bir düşman avcısı düşürmüşlerdir.
Bugün de son harekât esnasında 4 düşman tayyaresinin tahrip edildiğini teyit eden malûmat alınmıştır.
Zürich, 4 (A.A.) — İtalyad çıkan Popolo d'ltalıa gazetesi Al. manyanın Alman harp sanayii için 50,000 demir sanayi ameles' almak arzusunda olduğunu yazıyor. İtaJyan işçilerinin Almanyaya gidebilmesini temin için İtalyan fabrikalarında mesai saati 8 den 1 2 ye, 6 haftalık mesai saati 72 ye çıkarılmıştır.
Sovyst Tebliği
(Başı 1 İncide) X
ğinin Bulgaristandaki elçisine I martta yaptığı tebligata cevaben. Sovyetler Birliği hükümeti, aşağıdaki tebligatta bulunmağı lüzumlu addeder:
1 — Sovyetler Birliği hükümeti, Bulgar hükümetinin bu meselede hattı hareketinin doğruluğu hakkındaki görüşlerine iştirak etmemektedir, çünkü bu hattı ha. leket, Bulgar hükümetinin arzusundan müstakil olarak, aulhun takviyesine değil fakat harp sahasının genişlemesine vc Bulga-ristanın harbe sürüklenmesine sc- [ bebiyet verir.
2 — Sulh siyasetine sadık bulunan Sovyetler Birliği hükümeti, bu sebepten dolayı, Bulgar hükümetine, bugünkü siyasetinin taUbiki hususunda hiç bir müzaherette bulunamaz.
Sovyetler Birliği hükümeti, bilhassa Sovyetler Birliği hükümetinin hakikî hattı hareketini tama-mile yanlış bir tarzda gösteren şayiaların Bulgar gazetelerinde serbestçe intişar etmekte olması dolayısile, bu beyanatı yapmağı lüzumlu bulmuştur. ,
Sovyet Tebliği ve İngiliz Mahfelleri
Londra, 4 (A~A.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor:
Bulgaristana Alman kıtalarının girişi münasebetile Sovyetler Birliğinin neşrettiği resmi tebliğ ingiliz mahfillerinde hiçbir komanter tevlit etmemiş ise de başka mahfillerde bir çok tefsirlere yol açmıştır. En ziyade rağbet gören tefsir Rusyanm Balkanlarda çıkacak ihtUâtlarm mesuliyetini deruhte etmek istemediğidir. *" ' '"
VAŞİNGTON MEHAFtLİ SOVYET DEKLARASYONUNU BİR İHTAR GtB! TELÂKKİ EDİYOR
Vaşington, 4 (A.A.) — Reuter: Bazı Vaşington mahfilleri, Sovyet hükümetinin Bulgaristanın karan hakkındaki hattı hareketini bildiren deklârasyonu belki de, Türkiyeye ve Boğazlara dokunmamak için Almanyaya bilvasıta yapılmış bir ihtar gibi tefsir etmektedir. Mamafih iyi haber alan membalar, Almanlar eğer Yu-nanlstana doğru bir ileri he rokette bulunurlarsa, Moskovanın müsbet bir tarzda müdahale edeceğinden şüphe eylemektedir.
o
Romanyada
ECNEBİLERİN EMVAL VE
EMLÂKİ
Bükreş. 4 (A.A.) — D.N.B.
bildiriyor:
Romanya devlet reisi tarafından neşredilen bir emirnameye göre hiç bir ecnebi Romanyadaki emval ve emlâkine Dctısat Nezaretinin müsaadesini almaksızın istediği gibi tasarruf edemiyecek. tir. Romanyada bulunan bütün ecnebiler ellerinde bulunan esham ve tahvilât ile Rumen kıymetlerini on gün içinde İktisat Nezaretine bildireceklerdir. Romanyada yaşamıyan ecnebiler de, bulundukları yerlerdeki salahiyetli Rumen konsolosluk memur. İarına keyfiyeti beyan edeceklerdir.
Bu gibi kıymetleri emanet olarak almıg bulunan bankalar ve a-nonim şirketler ayni suretle beyanname vereceklerdir.
Hilâfında hareket edenler hapis ve para cezasına çarpılacaklardır.
B. ROOSEVELT NEZLEDEN
MUSTARİP
Vaşington, 4 (A.A.) — B.
Roosevelt nezle ve başağrısından mustarip olduğu için bugün protokol programlarım iptal ettirmiştir.
UÇAN HASTANE
Nevyork, 4 (A.A.) — ingiliz. Amerikan seyyar hastane heyeti Londraya gönderilmek üzere ilk uçan hastane olarak 85,000 dolar kıymetinde bir tayyaıenin satın a-lındığını bildirmiştir. Tayyare bu hafta Dctroit «Nevyork^ tan uça-çaktır.
Sofyada Manzara
Yalnız Kurmay Subayları Meydanda
Sofya, 4 (A.A.) — Reuter: İn., giliz - Bulgar diplomatik münasebetlerinin anbean kesilmek ihtimali karşısında Sofyada bulu-, nan İngilizler dün günlerini hareket hazırlığı yapmakla geçirmiş-lerdir. Bulgar elçilik ve konsolos-luğunda çalışanların adedi 50 ki-;, şi raddesindedir. • ,
Sofyada henüz Alman kıtaları' mevcut değildir. Yalnız kurmay.t subayları görülmektedir.
Trenle seyahatler tam amil e* kontrol akındadır. Bazı yerlerde bu kontrol tamamile Alman ma-, kamlarının eline geçmiştir,
Hitler taraftarı Bulgar gençlerf * dün ilk defa olarak kollarında.) gamalı haç işareti taşıyan bazu? ( bentlerle meydana çıkım ıslardır. Tale/beler yeniden sokaklarda gü-. rültülü nümayişler yapmışlardır..
B. Çörçil Japon
Sefiriyle Görüştü
Londra, 4 (A-A.) — Reuter ajansı bildiriyor:
B. Churchill bugün Başvekâlet., te Japon büyük elçisi B. Şigomii-su'yu kabul etmiştir.
Bu görüşmenin sefir tarafın-1 dan vaki ısrar üzerine vuku bu.-duğu bildirilmekte ise de görüşmeler hakkında ifşaatta bulunul-, mamıştır. Bu görüşme. Başvekille Japon büyük elçisi arasında or> beş gün zarfında vuku bulan ikinci görüşmedir.
o
Japon Hariciyem Nazın Mikadonun Huzurunda
Tokio, 4 (A.A.) — Resmen bildirlî-, diglne göre, hariciye nazm E. Mat-, suoka dün sarayda imparator tar^ fından kabul edilmiştir.
Nazır son diplomatik müzakereleri imparatora izah etmiş ve imparator tarafından sorulan müteaddit suallere cevap vermiştir.
Dom el aj anama göre, bu haber umumi bir alâka uyandırmıştır.
Sovyet deklârasyonu ve İngiliz Matbuatı
Londra, 4 (A.A.) — Reuter: Alman kıtalarının Bulgaristana girişi hak km da dün Moskova radyosunun neşrettiği deklârasyon, bütün Londra gazetelerinin birinci sayfasında büyük başlıklar altında neşredilmektedir.
Timee gazetesi diyor ki:
Bu deklârasyon, Sovyetler Birliğinin Bulgaristan hâdiseleri karşısındaki hattı hareketi hakkında birinci işareti teşkil etmektedir.
?
Londra, 4 (A.A.) — Bulgar hükümetinin rrzasüe Alman orduları- • nın Bulgaristana girmeleri üzerine ı hadis olan vaziyet hakkında Mosko-vada neşredilen beyanat, Londrada alâka ile tetkik edilmektedir.
Daily Telegraph gazetesi, Rus tebliği «Avrupanm cenubu şarkisine ait meselelerde en mühim dönüm noktası» olarak telâkki etmektedir.
Ayni gazete şöyle demektedir:
Bu haber, Türkiyede, bu memle-kotln şimali şarki hududu hakkında verilen mühim ve yeni bir teminat olarak kabul edilecektir. Filhakika . Türkiye, mezkûr hududun emniyeti j hususunda endişe beslemekte idi. Dikkat edilecek nokta Sovyetlerin Almanlar tarafından işgal edildiği zaman böyle bir İhtarda bulunmamış olmasıdır.
Bulgaristana giriş
Sistematik Bir Su rette Devam Ediyor
Berlin, 4 (A.A.) — «Gecikmişti™
3 mart tarihinde neşredilen tebliğ:
Bulgar hükümetinin muvafakati alındıktan sonra Avrupanın cenubu şarkisinde İngilizler tarafın, dan alındığı ögTcnilen tedbirlere karşı koymak üzere Alman ordusunun cüzütamları, 2 marttan itibaren Bulgaristana girmektedir. Bulgar ahalisi kıtalarımızı hararetle alkışlamaktadır.
*
Berlin, 4 (AA.) — Alman orduları başkumandanlığı tebliğ ed iyor:
Alman kıtalarının Bulgaristana girişi sistematik bir surette cereyan etmrkted:r.
6 -
VATAN
5-3-941
Kaplanla Boğuşan Babayeğit
Kaplan öldürüldü, Fakat Hamza Kolundan Ağır Yaralandı
Kozan, (Vatan) — Kazamızın bir köyünde bir kişi azılı bir kaplanla boğuşurken ağır yaralandı. Enteresan hâdise şöyle oldu. Evvelki jşân Kozanın Gedikli köyünden Hüseyta oğlu Fahri adında biri, vahşt hayvanlar avına çıkmış ve bir tuzak kurmuş bir gün sonra; tuzağa geliyor, görüyor ki: Tuzak yerinde yok. Hemen köyüne dönerek köylülere. «Benim tuzağa büyük bir hayvan düşmüş ve tuzağı da beraberinde götürmüş; haydin şunu beraber arıyalrm diyor* köylüler hemen; tuzağın kurulduğu yere avcı hattında gidiyorlar. '
Bir aralık Hamza köylülerden biraz uzaklaşınca çalı arkasmda büyük bir hayvanla karşılaşıyor. Çaresizlik içinde ve cesurane bir şekilde kaplana hücum ediyor. Kaplan büyük ve yüksek bir feryat haykıra-rak ayni şekilde Hamzaya hücum
ediyor. Amansız pençeleri ilk vuruşta Hamzanın sol kolunu parçalıyor, ve Hamza ayni mukavemetle tüfeğinin dipçiğilo kaplana vurmağa ça-lrşıyor ve muvaffak oluyor. Vo fakat dipçiğin sademesinden müteessir olmryan kaplan üç beş dakika soluk alıyor ve tekrar Hamza İle mücadeleye başlıyor. Tabii bu arada dehşetli sesler dağları çınlatıyor. Cesur köylü canının acısına rağmen canına mal olacak mücadelede galip çıkmak için bütün kuvvetini toplıyarak dipçikle vuruyor.
Korkunç hayvanla mücadelede i-ken avcı arkadaşları yetişiyor. Bu kalabalık karşısında kaplan kaçıyor. Arkasına düşen köylüler ve köpekler nihayet sersemlenmiş olan kaplanı öldürüyorlar. Kolundan yaralı bulunan Hamza tehlikeli olduğundan Adanaya gönderilmiştir.
Düzcede Parlak Bir Balo Verildi
Düzce Halk evim ize e çubat i-çinde tertip olunan kıyafetli sosyal yardım balosuna iştirak edenlerden bir grupun fotoğrafını mu tefcer gazetenize sunuyorum. Çok samimi ve eğlenceli geçen bu baloya iştirak edenlerin ekseriyetini yerli ve uyanık bayanların teşkH etm«sl bilhassa kayda değer.
Büyük Ağaçlar Kesilmemelidir
Edirne, (Hususî) — Meriç ve Tunca nehirleri boyundaki yıllık büyük ağaçların tuğyanlar esnasında suların cereyanına mani olduğu iddiasile kökünden kesilmekte oldukları görülmektedir.
Yetiştirilmesi uzun zamanlara mütevakkıf bulunan bu ağaçların kesilişinde çok dikkatli davranmak ve derin tetkiklerde bulunmak lâzımdır. Bu itibarla işin e-hemrrtiyetle nazarı dikkate alınmasını alâkadarlardan dileriz.
Büyük ağaçlar suların ceryanı-na hk bir vakit mani olmazlar. Hattâ mevcudiyetleri toprağın fazla su emmesine ve suların şid-d-etile toprağın akıp gitmesine de
mani olurlar. Bu ağaçları kestirmek çok büyük bir hata olur. İ-mar bakımından da çok zararlı bir içtir.
Edirrtede Lokantaların murakabesi Başladı
Edirne, (Hususî) —Şehirdeki bazı ahçılarla köfte ve börekçilerin son günlerde şiddetli bir murakabe altına alınmalarını icap et tirecek tarzda harekete cüret ettikleri görülmekte ve bu hal bir çok şikâyetlere sebep olmaktadır.
Bilhassa hiç lüzum yokken bu gibi yerler, yemek fiyatlarını yük sekmişler ve porsiyon miktarını asgarî hadde düşürmüşlerdir.
Netekim maliyet fiyatı elli kuruşu geçmryen bir söğüş piliç bu dükkânlarda bir liraya, sermayesi azamî 3.4 kuruş olan bir marul cacığı 10 - 15 kuruşa verilmektedir. Diğer yemeklerde buna kıyas hem pahalı, hem de çok azdır. Elhasıl alıcıların bu hareketle ri gerek fiyat murakabe gerekse belediyenin müdahalesini icap et tirecek bir hadde geldiği görülmektedir.
^ Edirne (Hususî) — Vilâyet umumî meclisi Valimiz Ferit No-merin reisliğinde bugün ikinci içtimaını aktetrniştir.
Meclisin bu toplantısında ruz namedeki mevad müzakere edile rek karara bağlanmıştır. Gelecek içtima önümüzdeki Cuma günü akdedilecektir.
^ Uzunköprü, (Hususî) — Vilâyetimiz mahalli idareler müfettişi Şakir Meriç kazaamdaki teftişlerini bitirerek bugün şehrimize gelmiştir. Aldığımız habere göre mumaileyh Uzunköprüde de bazı teftişlerde bulunacaktır.
* Edirne (Hususî) — Vilâyet İskân Merkez Memurluğu kadrosu ile birlikte Kocaeline nakledildiği Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletinden bildirilmiş ve «memur Ruhi 'bu sabah Kocaeline gitmiştir.
İzmitte Cinayet
İzmit, (Hususî) —- İzmitte Bekri derede taş ocağında amelelik eden Server oğlu Recep a-dında bir adam ayni yerde ustabaşı olan Hüsnü Oraçı, elindeki demirle beynine vurarak öldür müş ve hakkında yapılan tahki kattan sonra, katil tevkif edilmiş/tir.
İzmit, (Hususî) — Geyvede Kozan köyünde bir düğün esnasında Kâzım adında bir adam sar hoşluk daikasile Mehmet Akgü! ile kavga etmiş ve öldürmüştür. Bunun üzerine hâdise büyümüş, âdeta bir meydan muharebesi haline gelmiş. Kâzım, Sabri ve Idris isimlerinde iki kişi de ağır surette yaralanmış, ölen Mehme-din oğlu Ahmet te, katil Kâzımın babası Recebi öldürmek is-tiyerek bıçağını çekmiş. Recebin ikinci oğlu Ömer de babasını yaralıyan Ahmedi yaralamış, elhasıl arap saçı gibi bir şey..
Derhal yetişen jandarma failleri yakaUyajak, yaralıları has-tahaneye kaldırmış ve adliye işe vazıyed ederek tahkikata başlanmıştır.
-o-
Taşköprüde Temsiller
Taşköprü, (Vatan) — Halke-vinin gösteri jubesi ara sıra temsiller yermekte ve halkımız bunu alâkayla gülüp karşılamaktadır.
Halkevimizm bu hafta verdiği temsillerden Ana piyesiydi.
Salonda yüzlerce samiin bulunuyordu bu meyanda Cumhuriyet Halkevimizin fahrî reisi kaza kaymakamı Bay Ali Rıza Köste-pen de samiin arasındaydı. Ana piyesinde gösteri heyetinin muvaf fakiyetlerini ve bu uğurda halkevi başkanımız Dr. Abdülkadir Can-
I
daşın Halkevi namına çalışma ve başarıları şayanı takdirdir.
Maarif Haberleri:
Ilkmektep Muallimleri Zamlarını Alacaklar
Maaşlarına zam yapılması Maarif Vekâleti tarafından muvafakat edilmiş olan ilkmektep (muallimlerine zamlarının verilebilı mesi için Maarif müdiriyeti tara-» fından Belediye Bütçe encümenine teklif edilen tahsisat kabul edilmiştir, önümüzdeki sene eylülünden itibaren, zamlarını henüz alamıyan muallimlerin de zamları verilecektir.
•JC Ecnebi vc ekalliyet mektepleri yardirektörleri dün Maarif müdürü Tevfik Kutun riyaseti altında bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda kültür dersleri vc hususî mekteplerde disiplin meselesine daha fazla ehemmiyet verilmesi görüşülmüştür.
İnönü Ansiklopedisi İçin Hazırlıklar
Yazılması takarrür eden İnönü Ansiklopedisi hakkındaki faaliyet devam etmektedir. Eserin yazılması için yirmi bir kol ihdas edilmiştir. Müşavirliklere, fasıl başlarının tesbiti için direktifler verilmiştir*
Eserin Dinler Tarihi ve Tasavvuf kısmının hazırlanmasında, istanbul Müftisi Fehmi, Diyanet İşleri Reis muavini Ahmet Hamdi Aksekili, doçent Abdül'baki, Üsküdar Selimağa kütüphanesi müdürü Remzi, Ragıppaşa kütüpha. nesi müdürü Zahir, Umumî kütüphane müdürü Necatiye de vazife verilmiştir.
Maarif Vekâleti Müfettişleri tstanbulda
Dünkü ^abah gazetelerinden biri Istanbulda bulunan Maarif Vekâleti müfettişlerinin Vekâletin daveti üzerine Ankaraya gittiklerini yazmışsa da bu haber tamamen yanlıştır. Vekâletçe İstanbul mıntakasında bulundurulan müfettişlerinden Salih Zeki, Besim, Arif, Ekrem, Necmettin, Osman, Avni Başman İstanbul-dadır ve teftişler yapmaktadırlar. Yalnız başmüfettişlerinden Ahmet Hilmi bir tahkikat için Bolu mıntakasına gitmiştir.
Yüksek Tedrisat Umum Müdürü Reşat Şemsettin yakında İstanbula gelerek Üniversite ile temaslarda bulunacaktır.
Doçentlerin İmtihanı
Maarif Vekâleti, Üniversiteye yeni bir emir göndererek şimdiye kadar doçentlik imtihanı vermemiş olan doçentlerin mart ve nisan ayları içinde behemehal imtihan vermelerini bildirmiştir.
Üniversitede doçent olup ta bazı sebeplerden halen vazifelen başında bulunmayan doçentler de vazifeleri basına avdet ettikten altı ay sonra imtihan vereceklerdir.
Hataya Giden Heyet Döndü
Halayda ilmî tetkikat yapmak üzere gitmiş olan Üniversite Arkeoloji şubesi doçent ve asistanları avdet etmişlerdir. Hatayda bir çok eski eserler görülmüştür. Bu eserler üzerine hazırlanmakta olan rapor yakında Maarif Ve-kâletile, Türk Tarih Kurumuna gönderilecektir. Hatayın büyük bir mozaik hazinesi olduğu anlaşılmıştır. ,
•jç Felsefe profesörü Von As-ter, dün Üniversitede «Felsefe tarihinde ölüm meselesi» mevzuu üzerine bir konferans vermiş, tir.
Yüksek Öğretmen okulu talebeleri 15 martta bir çay ziyafeti vereceklerdir. Hasılatla askerlerimize hediyeler alınacaktır.
LGSSA
4 MART 941
İdarece temin edilip müteahhide verilecek 500 ton Blister bakırın işlenerek mamul halde idareye teslimi işi 10,3.9-11 pazartesi günü saat 15 te pazarlıkla ihale edilecektir. Tahmin edilen bedel (158900) yüz elli sekiz bin dokuz yüz liradır.Pazarlık Ankarada idare binası içinde Malzeme dairesinde toplanan komisyonca yapılacaktır.
Taliplerin ayni gün ve saatte teklif ve kanuni vesikalarile birlikte komisyona müracaat etmeleri lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler Haydarpaşada tesellüm şefliğinden ve Ankarada malzeme dairesinden görülebilir. (1475)
Kapanış
Sterlin 5,24
Dolar 152
İsviçre I¦ ¦ .¦<¦. 29.08
Drahmi 0,9975
Leva 1,6 >25
Peçcta 12,9375
Dinar 3,175
Yen 31,1375
lttveç Kronu 31,005
Esham *e Tahvilât
1988 % 5 ikramiyell 19,73 Srvas - Erzurum 1 19,16
Sivas - Erzurum 3 19,25
ANAPİY0JEN
DR. İHSAN SAM t
Istrcptokok, îstafilokok, pnö-mokok, koli, piyosiyaniklerin |yaptığı çıban, yara akıntı ve cilt hastalıklarına karşı çok
tesirli taze açıdır.
ikramiye
ayur GEÇTiKÇ
r
1941 İKRAMİYELERİ
T. İş Bankası 1941 Küçük
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
1 adet 2000 Liralık = 2000— Lira
3 » 1000 > = 3000.— >
2 > 750 > = 1500.— >
4 > 500 > = 2000.— >
8 > 250 > = 2000.— >
35 > 100 > = 3500.— >
80 > 50 > = 4000.— >
300 » 20 > — 6000.— >
Keşideler: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 Ikincite^rin tarihlerinde yapılır.
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu »lirin
4000 Kilo Peksimet Alınacak
Bir sene garanti verilmek ve mevzuat içerisinde bulunmak şartile pazarlıkla 4000 kilo peksimet alınacaktır.
Talip olacakların verecekleri peksimetin evsaf ve mümkünse nümu-nelerile birlikte 7/Mart/941 cuma günü saat 14,30 da komisyonda hazır bulunmaları. (1673)
600 kilo zeytinyağlı Ayşekadın fasulye konservesi 600 kilo zeytinyağlı Barbunya fasulye konservesi 600 kilo zeytinyağlı Dolma 200 kilo Reçel
Yukarıda cins ve miktarları yazılı gıda maddelerinin her bir kalemi ayrı ayrı 7 Mart 941 cuma günü saat 15 de pazarlıkla alınacaktır. İsteklilerin belli gün ve saatte komisyonda hazır bulunmaları. (1672)
Müteahhidi nam vc hesabına 6340 kilo valvalin yağı 8.3.941 günü saat 12 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satın alma komisyonuna gelmeleri. (1662)
Beher kilosuna 75 kuruş fiyat tahmin edilen on ton karaman koyun eti 8.3.941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 7500 lira olup kati teminatı 1125 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satın alma komisyonuna gelmeleri. (1574)
Aşağıda cins ve mikdarları yazılı iaşe maddeleri 10.3.941 günü hizalarında yazılı saatlerde pazarlıkla satın almacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındık-
lıda satınalma komisyonuna gelmeleri.
Cinsi
Yoğurt Süt
mikdarı kilo
8000 8000
Muh. Bd. L. K.
2720 1600
Kati te. L. K.
408 210
(1593) Pazarlık S. saat dakika
10 • 11
30
Beherine 55 kuruş fiyat tahmin edilen 22000 adet kaşağı numunesine göre 6/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Numunesi her gün komisyonda görülebilir. Muhammen bedeli 12100 lira olup kafi teminatı 1815 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1493)
?
Aşağıda cins, mikdar ve tahmin fiyatları gösterilen malzeme 6/3/941 günü saat 10 da pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satmalma
komisyonuna gelmeleri (1494)
Cinsi 3lik dan Muh. B. Kati Tem.
Kilo L. Kr. L. Kr.
Sarı sabunlu kösele 2000 7300.00 1095.00
Vaketa 500 1800.00 270.00
Makine ipliği *ağ ipi» 20 280.00 42.00
Balmumu 4 6.00 1.00
Keçe 80 metre ? 160.00 24.00
Aşağıda cins, mikdar ve muhammen fiyatları yazılı dört kalem malzeme 7/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Bunlarrn her biri ayrı ayrı taliplere de ihale edilebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda satınal-
ma komisyonuna gelmeleri. Cinsi
Keçeli belleme
Saplı yular ballığı
Zincir yular sapı
Çul 1, 5X1.10 ebadında
(1495) Mikdarı
Adet 750 1000 1000 1000
Muh.un F.
L. Kr. 2250 00 3500 00 1700 00 7000 00
Kati Te.
L. Kr. 337 50 525 00 255 00 1050 00
?
Beherine tahminen elli lira fiyat konulan 100 adet komple tevhit semeri 12/3/941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen bedeli 5000 lira olup kati teminatı 750 liradır. İsteklilerin belli gün vc saatte Fındıklıda satınalma komisyonuna gelmeleri. (1661)
ZAYİ
Merkez Rum kız orta okulundan aldığım şehadetnamemi zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Evangelia N. Ksantakl
ZAYİ
İstanbul Fen Fakültesinden aldığım Hüviyet ve pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin kıymeti yoktur,
4918 Nevzat Ülgcn
Tramvay Ücretleri
Elektrik Tramvay, Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden:
Tramvay bilet tarifelerinde, kıfa farkı aranmaksızın, tok biletle eeyahat usulü kabul edildiğinden, yeni ücret tarifesinin birinci kısmındaki fiyatlar 10 mart 1941 tarihinden itibaren tatbik edilecektir.
Yeni tarife cetvelinin ikinci krsmındaki aktarma biletleri llo üçüncü kısmında gösterilen aylık ücretli pasolar İse 4 Nisan 1941 tarihinde mevkii tatbika konacağından bu kısmalara ait tarifenin tatbik şekli ayrıca bu- izalıname ile ilân edilecektir.
L MEVKÎ
BtRtNCt KISIM
Adi Seyahat Kuruş 2. MEVKÎ
stv» " 7,— Sivil
Er «-İlk, orta, lise, yüksek» Er «İlk, orta, lise, yüksek»
talebeler ve malûl: 4,— talebeler ve malûl:
1. 2. MEVKİ Subay
İKİNCİ KISIM
Kuruş
5,—
2.— 5,—
ı. MEVKİ
Aktarmalı seyahat
Kuruş 2. MEVKİ Kuruş
Sivil n,_ sivil 7,5 Er «İlk, orta, lise, yüksek» Er «İlk, orta, lise, yüksek»
talebeler ve malûl: 5,— talebeler ve malûl: 3,—
ÜÇÜNCÜ KİSİM
1. MEVKİ
Aylık paso ile seyahat
Kuruş 2. MEVKİ Kur03
Siv*l 840 Sivil 600
Talebe, ilk, orta, lise, yüksek 480 Talebe, ilk orta, lise, yüksek 240
«Birinci sınıf malûller her iki mevkide de 50 kuruş mukabilinde alacakları senelik kartlarla seyahat ederler.»
1 — Evvelce muayyen bir şebeke dahilinde seyahat eden talebeler bu tarife ile, yüksek tahsil talebeleri gibi, bütün şebekede seyahat ederler.
2 — 10 Mart 1941 tarihinden itibaren Subay ve Er abonman karneleri satışı ilga edilmiş olduğundan ve elde bulunanlar da tramvaylarda tedavül etmiyeceğinden mezkûr tarihten itibaren üç ay müddet zarfında ellerinde bu kabil abonman bulunan muhterem Subay ve Erlerimizin abonman bedellerini almak üzere Galatada Tünelin arkasında Haynıman hanında tramvay hareket dairesine mürcaatları rica olunur. 1667
Tahmin edilen bedeli «32500» lira olan elli ton Avrupa tutyası 11 mart 941 salı günü saat 14 te Salıpazan askeri fabrikalar yollamasında-ki satın alma komisyonunca pazarlıkla ihale edilecektir. İlk teminatı «2437,5» lira olup şartnamesi 163 kuruş mukabilinde komisyondan verilir.
İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2, 3 maddelerindeki vesaiki hâmil ve bu işle alâkadar tüccardan olduklarına dair Ticaret odası vesikasile o gün ve saatte komisyonda bulunmaları. (1577)
?
Muhtelif eb'atta 17 kalem cem'an 1120 M 3 kereste almacaktır. Tahmin edilen bedeli «52080» lira olan muhtelif eb'atta 17 kalem cem'an 1120 M 3 çam kereste 8 mart 941 cumartesi günü saat 12 de Ankarada askeri fabrikalar satınalma komisyonunda pazarlıkla ihale edilecektir.ilk teminatı 3906 Ura olup şartnamesi «2»lira «61» kuruş mukabüind? komisyondan verilir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü madde lerindcki vesaiki hâmil ve bu işle alâkadar tüccardan olduklarına dair ticaret odası vesikaeüe mezkûr gün ve saatte komisyonda bulunmaları.
TJ5f ,W " (1511)
Kuleli Askerî Lisesi Müdürlüğünden:
Kuleli Afîker! lisesine girmiye istekli olup da taşralarda şubelere, tstanbulda da doğruca mektebe müracaat etmiş olanlardan sınıflarında dönekliği olmryan bütün girme şartlarını haiz bulunan ve ayni zamanda giriş evrakını tekemmül ettirmiş olan isteklilerin imtihanları yapılmak üzere 7/Mart/941 cuma günü saat 9 da Kuleli lisesinde bulunmaları ve bu tarihte mektepte bulunmıyanlann haklarını kaybedecekleri ilân olunur. (1443)
İstanbul Belediyesi tlânl
an
Karaağaç müessesatı et nakliye kamyonları için alınacak 22 adet dış ve 22 adet iç lâstik temdiden açık eksiltmeye konulmuştur. Mecmu-unun tahmin bedeli 3960 lira ve ilk teminatı 297 liradır. Şartname Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhale 17/3/941 Pazartesi günü saat 14 de daimi encümende yapılacaktır. Taliplerin ilk teminat makbuz veya mektupları ve 940 yılına ait Ticaret Odası vesikala-rile ihale günü muayyen saatte daimî encümende bulunmaları. (1696)
Türkiye Cum&arlya
ıraat Bankası
Kuruluş tarihi: 1888.— Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası
Şube ve ajans adedi: 265. Ziraî ve ticarî her nevi banka muameleleri. Fara biriktirenlere 28,000 lira ikramiye veriyor
A
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesaplarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kura fle aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacaktır.
4 adet 1,000 liralık 4,000 lira |lir
4 » 500 » 2,000 »
100 adet 50 liralık 5,000 lira 120 » 40 » 4,800 » 160 » 20 » 3,200 »
4 » 250 » 1,000 » 40 » 100 » 4,000 »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan a$a-ğı dü^miyenlere ikramiye çıktığı takdirde % 20 fazlasile verilecektir. Kuralar senede 4 defa, 1 eylül, 1 blrincikAnun, 1 mart ve 1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
Sahibi ve Neşriyat Müdürü: AHMET EMİN YALMAN Baaıldığı Yer: VATAN MATBAASI