PAZAR
ŞUBAT 19 4 1
VATAN EVİ
CAÛALOCLU   No.   32
TELEFON: 24136 TELGRAF: VATAN İst.
BAŞMUHARRİRİ
TEMÎN YAL
^
^
Hâdiseler, İnsanlar,
Gazeteler Yazan: Nizam 2 d d İn Nazif
Bufyün 3 üncü sayfamızda
Fiyatı: 5 Kuruş
SİYASÎ   SABAH   GAZETESİ
Yıl: 1 — Sayı: 170
intihar Etmek İsterler mi ?
D
Yazan: Ahmet Emin YALMAN
ngilizlerin şimalî Afrika taarruzu cidden usta elinden çıkmış bir eserdir. Deniz, hava ve kara kuvvetleri, en yüksek nevi bir motor intizam ve a-hengile iş beraberliği yapmışlardır.
İngiliz kara ordusu, birkaç ay içinde derlenmiş ve hazırlıklarını yapmış bir ordudur. Öyle olduğu halde senelerden beri çölde taarruz harbi için hazırlanan İtalyan kuvvetlerini, tarihte eşi pek az görülmüş bir süratle bozguna uğratmıştır.
Böylece yeni İngiliz, daha doğrusu Britanya ordusu, olgunlu* imtihanını en müşkil şartlar içinde geçirmiştir. Başı sıkılınca Wa-vel ayarında, tarihte her vakit için iz bırakacak bir kumandan yetiştirmiştir. Sonra teçhizat tedariki, talim ve terbiye, hareket ve «aldırma kabiliyeti «bakımından o kadar mükemmel bir cihaz halinde işlemiştir kı karşısında yalnız İtalyanları değil, çölü ve mesafeyi de amana getirmiştir.
Yakın Şarkta maceralara atılmak istıyenler varsa bu manzara karsısında bir değil, iki defa düşüneceklerdir. Şimalî Afrikada kendisini gösteren askeri kudret, Britanya imparatorluğu ile Amerikanın el birliğıle temin edebilecekleri maddi imkânların ve yarata bilecekleri atılgan ruhun ancak ilk nümunesıdır. Bunun arkası, gittikçe geniş ölçüde gelecektir. Çünkü en büyük zorluk, ancak il'k adımlardadır. Anglosakson memleketlerindeki hal ve şartları bilenler pek iyi takdiı ederler ki Anglosakson, ilk kararını güç verir, ilk hazırlığını güç yapar. Fakat bir defa işe sarılınca gözü engel filân tanımaz, bütün kuvvetue hedefine saldırır, eonuna kadar dövüşür.
Brıtanvaiuvvetrerir ŞrmaH Af-rikadaki temizlik isini birkaç süpürge darbesıle tamamlaTnışlar-dır. İstilâcılara diş bilyen Haberlilerin yardımüe Habeş işinin halli, İtalyan Somaiisinın alınfma-6i ve İngiliz bomalısının kurtarılması ancak gün meselesidir.
Bu suretle şimalî Afrika meselesi kökünden hal olunmuştur. Bundan sonra karsıya bir ordu geçirip Afrikada yeniden taarruz hazırlamak imkânı mihver için her vaka için kapanmış, ingiliz donanmasını Akdeniz üslerinden majhrum edip orta ve yakın şarktan İngilizleri uzaklaştırmak umıdı suya düşmüştür. ln-gilterenın bugünkü orta şark kuvvetleri ve bundan sonra ha-zırlana bilecek taze kuvvetler ta-mamı-le serbest bir bale   gelîmiş-
tir.
Almanlar bugün pek çetin bir karar karşısında bulunuyorlar: Balkan devletlerinin ve bu arada Türkıyenın istiklâl ve emniyetine hakiki bir saygı göstermek ve yahut başlarını buralarda belâya uğratmak-..
Almanya, Balkanları rahatsız etmekten vaz geçerse ve İta'lyan-ları bir an evvel' Arnavutluktan uzaklaştırmak suretile Balkan memleketlerine iyi niyetin bir delilini gösterirse arkasında sağlam bir emniyet sabası kazanmış olur.
Çünkü Balkan memleketleri, ancak taarruz karşısında müdafaa ve mukavemet vaziyeti ala-< »><-\.mı.. öa, o, öu. d us>
Bingazınin zaptında otuz saatte 250 kilometrelik cebrî bir yürüyüş
yapan İngiliz hafif zırhlı   kuvvetleri
Graçianİ'nin
Muavini Esir
Kahire, 8 (A.A.) — Bu akşam Kahirede öğrenildiğine göre, Bingaziden çekilen İtalyanların ricat hattını kesen İngiliz zırhlı kolu şimdi Soluk ile Acedabya arasındaki sahile ulaşmıştır.    Bu
?  ı
Orduları hezimete   uğrayan   ve muavini esir edilen   Libya başkumandanı Graçianj
bölgede temizleme işine tevessül edilmektedir. Şimdiye kadar top-Vanan esir adedi binlercedir ve diğer bir çok esir kollan gelmekte berdevamdır. Bingazide esir edilen kolordu kumandanı, bizzat Grazianinin muatvini idi.
Yardım Lâyihası
Amerika-da Ingfltereye yardım lâyihası henüz mecHstedir. Son dakikaya kadar bir malûmat gel. memiştir. Meclis daha ziyade diğer takrirlerle meşgul olmuştur. Lâyiha bugün meclisten çıkarsa gelecek pazartesi gürrü ayan meclisine verilecektir.
«-Radyo gazeteei»
[Bu husustaki ajans telgrafları «Yardım lâyihası» başlığı altında beşinci sayfamızdadır. ]
İstilâ İhtimali
Yine Belirdi
Londra, 8 (A.A.) — İmparatorluk genel kurmay başkanı General Dili, bugün bir istilâ ihtimalinden bahsetmiştir.
General Dili, Kanada kıtalarına hitap ederek şöyle demiştir:
Almanların Büyük Brltanyanın istilâsına teşebbüs mecburiyetinde kalacaklarını zannediyorum.
Adamızın müdafaası her şeyden ilk olan bir iştir.
Gazla da Hücum Edeceklermiş
Londra, 8 (A.A.) — Müstakü Fran atz ajansı bildiriyor:
Mart ayının basında Ingllterenin hayati noktalarına Almanlar tarafından şiddetli bir gündüz ve gece taarruzu beklemek lâzımdır. Şiddetli bombardımanlar ve gazla hücumları tayyare ile kıtaat ihracını kolaylaş-hrmıya memur paraşütçülerin takip edeceği şüphesizdir.
The Aerlone ismindeki maruf İngiliz hava mecmuası hava harbinin önümüzdeki safhasını bu suretle mütalâa etmektedir.
Mecmuanın fikrine göre, Almanlar hava şartları imkân verir vermez kütle halinde taarruz edeceklerdir. Geçen sene Skandinavyaya taarruz (Devamı: Sa. 5, 8ü. S te) +
Flândin İstifa Etti
Cenevre, 8 (A.A.) — «D. N. B.v  Viohy resmî mahfillerinden
bildirildiğine göre Hariciye Nazırı B. Flanden bu akşam istifa etmiştir. Mareşal Petain bu istifayı kabul etmiştir.
?
[Fransız meselesine ait diğer ajans telgrafları «Franea vaziyeti» başlığı altında besinci sayfamız-dadır.]
Ali Şir Nevaî'nin
500 ncü Doğum Yılı
Ankara, 8 (A.A.) — Türk Dil kurumu Genel Sekreterliğinden bildirilmiştir.
Bugün, büyük Türk dil, edebiyat, ve devlet adamlarının Ali Şir Nevaî'nin doğumunun beşyü-züncii yıldönümüdür. Çağatay dil
ve edebiyatının en değerli varlık-rarını kalemine borçlu olduğumuz Nevaî, Heratta Hüseyin Bay. karanın veziri olarak hükümet başında da bulunmuş bir    Türk
büyüğüdür.
(Devamı: 8a. 6, Sü. Z de) X
Veygand Vaziyet Aldı
" Afrikada üs Verilemez! „
AMİRAL DARLAN
Diyor ki:
Fra
nsız Filosu
Veril
emez!
I
Londra, 8 (A.A.) — Londra-da söylendiğine göre, Bingazinın İngilizler tarafından zaptı ve bu hareketin akisleri, General Wey-gand'ın vaziyet almasını intaç e-den sebeplerden biridir. General Weygand bütün şimali Fransız Afrikasının şefi srfatile umumî ka_ rargâhından radyoda yaptığı be-
KULELİ ASKERÎ LİSESİ MEZUNLARINA MÜKAFATLARI VERİLDİ
ı
Talebe hep bir ağızdan   istiklâl marşını söylüyor
Dün Kuleli askerî lisesinden mezun olan talebe için mükâfat tevzii merasimi yapılmıştır.
Merasimde istanbul Komutanı, Askerî Liseler Müfettişi ile, mektep müdürleri ve yüzleri aşan bir davetli kütlesi bulunmuştur.
Mektebin büyük konferans sa-
lonunda yapılan merasime lâl marşile başlanmış ve bunu müteakip mektep müdürü kurmay albay Ekrem Ataeel kısa bir nutukla talebeye memlekete yardım hususundaki büyük vazifelerini anlatmıştır.
Mektep müdürünün    sözlerini
Kı>leJi mezunlarına  mükâfatlan venfiyor
mezun talebeden Cahidin heye- bir gümüş saat, üçüncüye bir dol.
canlı bir hrtabeei takıp etmiştir. Ve yarının genç subayı arkadaşları namına cevap vermiştir.
Bu sözlerden sonra mükâfat tevziine   geçilmiş, mektebi birin-
ma kaJem verilmiştir.
Mektebin spor birincisi Hayri ile bando şefi de ayrıca mükâfatlandırılmışlardır. Ve davetliler hazırlanan büfrdr izaz olunduk-
Bingazi
ZAFERİNİN
Akisleri
Bingazi zaferinden sonra vaziyet aldığı söylenen General VVeygand
yanatla bu vaziyeti izah etmiştir. ' General bu   b?y analında. , B«
Hitler'in İtalyanlara yardım edebilmesi için hiç bir vesile ile Tu-nusa kuvvet çıkarmasına ve ne de mühim bir bahri üs oJan Bı-zert'i ve Tunus'u kullanmasına müsaade edilmiyeceğini bildirmiş, tir. Aşikâr olarak Vıchy hükümetinden ilham alan Amiral Dar-lan'a atfedilen beyanat bundan daha mühimdir. Amiral beyanatında «Fransız filosunun Alman-yaya teslim edilmesine müsaade eCmiyeceğini» söylemiştir.
Bunlar^ bundan bir kaç saat ev. vel Londraya gelen haberleri teyit etmektedir. Bu haberler en fena şartlar bahis mevzuu olduğu takdirde Amiral Darlan'ın Fransız donanmasını batıracağını bildiriyordu. Resmî olmamakla beraber ciddi esaslara istinat eden bu haberlerde ayni zamanda bildirildiğine göre Almanlar Vichy hükümeti üzerinde tazyiklerini arttırdıktan takdirde General Weygand ve arkadaşları Almanlarla münasebetlerini kesecekler kuvvetlerile Fransız donanması yakında müttefikler tarafına geçeceklerdir. General Wavcll tarafından Trablu^garpta kazanılan parlak muvaffakiyet müttefiklerin maneviyatını nekadar yükseltmiş olursa olsun bilhassa B. Hitler'in B. Mussolini'yc yardım etmek ii-zere Afrikaya takviye kuvveti göndermesi fîlen imkânsızlastık-tan sonra bu muvaffakiyetin Fran sa ve bitaraflar üzermde yaptığı büyük tesir aşikârdır.
Arap Dünyası Kımıldıyor,,
Libyada Avustralyalılar, £r,tre ve Habeş harekatında da H intliler bilhassa t*m*yüz etmektedirler. Resmimiz bir İngiliz subayı kumandasında bir Hintli keşif kolunu göstermektedir.
Trablusgarbe
ileri Harekete Devam Etmek
Doğru mu
Değil mi?
Blngazinin zaptında İtalyanlardan külliyetli miktarda esir alınmıştır, Graziâni ordusundan bir ordu ve bir de kolordu kumundanı esir edildiğine göre bir tek neferin bile kurta-rılamadığı anlaşılabilir.
Şimdiye kadar 40 - 50 b!n kadar esir alındığı tahmin edilmektedir.
Acaba İngilizler, Trabhısgarba dojÇ ru ileri harekete   devam   edecekler mi, bu hareketin mahzur ve faydalarını zikredebiliriz: Faydalan:
1 — Halen Trablusgarpta hafif î-talyan kuvvetleri kalmıştır. Bunları mağlûp etmek daha kolay olacaktır.
2 — 1800 kilometrelik bir sahada Vavel ordusu serbest hareket edecektir.
3 —İngiliz ordusunun Trablusgar-ba doğru ileri hareketi. İtalyan halkı üzerinde menfi tesir yapacaktır.
4 — İtalyan - Alman kuvvetlerinin, istikbalde beraber hareket etmesinin önünü alacaktır.
5 — Veygand ile beraber İngiliJ ordusunun Alman ve İtalyanlara karşı cephe almak imkânı hasıl olabilir.
6 — Tunusta, İngiltere lehine Fransız - İngiliz is birliği yapılabilir.
7 — İngiltere, hava meydanlarını elde ederek Sicilya ve İtalyan ana vatanına karşı daha kolaylıkla hareket edebilir.
8 — İngiliz nakliyatına karsı Sicilya adasının taarruzu durdurulabilir.
9 — Malta adası daha emniyetli olur.
Mahzurlar: , 1 — Bingaziden Trablusgarbe gitmek için 800 kilometrelik çölü katet mek mecburiyeti var. 2 — 1000 kilometrelik sahasa kuw
(Devamı: Sa. 5, Sü. 7 de) XX
ngilizlerin
Otuz Saatte
250 Km. lik
Cebrî
Yürüyüşü
Kahire, 8 (A.A.) — İngiliz umumi karargâhının bu sabah erken neşrettiği hususî resmî teb-
Bingazinin zaptı ile neticelenen harekât esnasında, bir İngiliz zırhtı teşekkülü, atuz saatte "250 kilometrelik cebrî bir yürüyüş yaparak, düşmanın son ricat hattını kesmek için yol üzerindeki muka. vemeli beretaraf etmiştir. Bingaziden geri çekilmeğe teşebbüs fiden düşman, bu parlak hareketin sürati karşısında gafil avlanarak nihayet muhasara aitma alınmıştır. Bunun üzerine, piyade ve topçunun müzaheretile hareket e-den ve adetçe faik bulunan İtalyan zırhlı kuvvetleri, çemberimizden dışarı çrkabilmck için büyük gayretler yapunıştır. Bu suretle yapılan her teşebbüs, düşmana büyük zayiat verdirilmek suretile geri püskürtülmüştür. İtalyan tanklarından altmış kadarı tahrip e-dıldikten sonra, düşman muharebeye nihayet vermiştir.
italyanlar şimdi büyük miktar, larda teslim olmaktadır. Esirler araöinda bir ordu kumandanı general, bir kolordu kumandanı general ve bir ç$>k yüksek rütbeli subay vardır. Büyük miktarda her oinsten harp malzemesi de iğti-nam edilmiştir.
Donovan Kahirede
Kahire, 8 (A.A.) — Roosevelt tarafından hususi mümessil olarak Av-rupaya gönderilen Albay Donovan, bugün Kalüreye gelmiştir. Albay Donovan Avrupanın cenubu arkısinde ve orta arkta yaptığı seyahat esnasında Kahireye ikinci defa gelmektedir.
YUNANİSTANDA
Atina, 8 (A.A.) — (BBC)  : Bin-gazi zaferi haberi Yunanistanda bü-1 yük sevinçle karşılanmıştır. Dün öğleden sonra radyo, bu zaferin ehemmiyetine bilhassa işaret etmiştir.
Spiker jMfŞflfetf «Yabasın müttefikimiz İngilizler» diye bağırarak bitirmiştir.
AMERİKADA
Nevyork, 8 (A.A.) — (BBC): Bütün gazeteler Bingazinin zaptı haberini tebarüz ettiriyorlar.
«Nev - York Sun> gazetesi: <:Vavel büyük bir zafer kazandı» diyor.
?
Nevyork, 8 (A.A.) — Nevyork Herald Tribüne gazetesi, Eingazinin sukutu hakkında yazdığı bir yazıda İngiliz imparatorluk kuvvetlerinden a-detâ müteheyyicane bir tarzda sitayişle bahsetmektedir.
Makalede İngiliz muvaffakiyetinin İtalyanlar için olduğu kadar Almanlar için de bir hezimet sayılması lâzım geldiği kaydedilmektedir.
*
Nevyork, 8 (A.A.) — Bingazinin düşmesi hakkında tefsiratta bulunan Nevyork Herald Tribüne şunları yazıyor:
Bu zafer, teşebbüsü İngilizlere vermektedir. Bu hal fevkalade ehemmiyeti haizdir. Bu zafer Almanları şimdi diğer tarafın ne yapacağını düşünmek mecburiyetine sokmaktadır. Bu zafer ehemmiyet ve strateji iti-barile nazildin Norveçi işgal ettikleri zaman kazandıkları zaferle tamamen mukayese edilebilir. Bu zafer, demokrasilerin lüzumundan fazla u-zamış olan kati rollerine nihayet ver mekte ve demokrasiye inananları bed binlik v© bozgunculuğu terke ikna etmektedir:
(Devamı: S. 5, SU. i f•=
cilikle ikmal eden talebeye hatj- tan sonra merakime nihayet veril, ra olarak bir artın saat, ikinciye ' mistir.
VATA?
----1.
9.2-941
Üçüncü Ahmet, Uzun Saltanat
Müddeti Zarfında İlk Defa Zevksiz Bir Gece Geçiriyordu
53
GÜNDEN
GÜNE
hım Paşa, Üçüncü Ahme- j zamanla yeşilleşip pırıltısını kav-aızusuna itiraz edemedi,   oeaen pirinç kapıı küçük    muh-
Ibra d;n uu
/Minacak tedbirlerin kötü neucc-:cı tevlu edeceğinden o da kor-.xU>oıau.   Yalnız Paşa:
— Bazı desayısme ıttıla hase-oıie Fıoryadaxi ç.'H.ığındc ikamete memur eylediğim İstanbul AdamgıKUdn mazul Zülâli hasan L-iendı adında müfstt ve mekkâre bir    şahsın    taşrada    bulunması
k'ayn caizdir.
belki de ıkaı fitnede dahli acımı vardır. Ferman buyurun da Bostancıbaşı ağa bir sandal ırsalı»e onu saraya getirsin.
Dediği zaman Üçüncü Ahmet Luna mu.atakat etti.
Sara.>aa matemi bir sükûn baş Unuftı. Bütün devlet ricali birer köleye sinmiş ve derin düşüncelere dalmalardı. Fakat bu düşünceler isyanın bastırılması için bu plân tasarlanmasına değ:., uyanın kendi nefsi nefislerine mazarrat ika eylemeden savuş-turulabilmeai gibi şahsi tasavvurlara inhisar ©diyordu.
Nitekim sabaha karşı Zülâli, saraya getirildiği zaman bütün devletlûlar onun isyanla alâkasından şüphelendikleri için hocaya tebasbus ve müdaheneye başlamışla ır.
Zülâli ...vdir ve tevfcih edrlece-ğini ümit ediyor ve belki de hayatına kastedileceğini düşünerek endişeye düşmüş bulunuyordu. Fakat daha ilk adımda saraydaki ruhî hali kavramakta gecikmedi ve derhal süklüm püklüm tavrı terkederek  müteazzim  bir
eda takındı.
Onun pervasız hali, saraydaki ricali büsbütün endişeye düşürmüştü.
Üçüncü Aih/met, uzun saltanat müddetti zarfında rlk defa olarak zevksiz bir gece geçiriyordu. En dışelerını defetmiye çalışarak kalktı ve her gıece saz nağmeleri ve neçeli seslerle dolan orta salona doğru ilerledi.
Tavandan sarkan büyük avizenin bir kaç mumu sönük bir ışık yayaraık yanıyor ve her yanda saçılı elmas, pırlanta, inci ve altın işlemelere çarparak garip pırıltılar aksettiriyordu.
Gözü daha ilendeki altın topa iliştti ve birden hayalinde eski zevk günlerinin hatırası canlandı.
O, hiç bir zevkle avunamadı-ğı zaman imparatorluğunun bin bir bucaktan seçilip getirilmiş güzel cariyeler ve onların arasına karışan Nemçe, Macar, Moekof, Frenk, ve daha birçok uzak diyar- ı lardan esir edilmiş müstesna güzellikteki yosmaların koşuşup sıçrayışlarını seyre dalardı ve sonra onlara bir atiye vadederek altın topu yakalanmalarını irade e-der, bu körpe ve mütenasip vücut larm topa erişmek için çabalayışın sırasında vücutlarının her an değişen tatlı inhinasına derin bir netti içinde bakar, bakardı.
Onun güzel vücutları seçmek hususundaki <miyan bu altın top ve ona uzanma sırasında vücudun aldığı gaşyedici hareketlerdi.
Halbuki bu top şimdi nasıl hüzün verici bir metrukiyetle boşlukta saııanıp duruyordu,
vıı
¦ #
Üçüncü Ahmedin çektiri saray rıhtımına yanaşırken iki kuvvetli hamlacının suları yara yara ilerletmeğe çabaladıkları bu pazar kayığı da Kızkulesini geçmiş ve az sonra da Usküdara varmıştı. Kayık sahile yanaşır yanaşmaz içinden Hızına Dursun ve Veli ve onları takiben de diğer iki sulbüz delikanlı karaya atladılar. Dursun Hızırın yanında gidiyor ve hiç lef etmeden ilerliyen efendisinin başının içindeki düşünceleri anlamak için büyük bir dikkatle onu süzüyordu. Fatma Sultan sarayına varan sokağın başına geldikleri Zurnan Hızır o-na:
— Ben şu baykuş yuvasına girip beni aramak için kapana kısılan tazeyi bulacağım, siz dışarda ijözieyip yine tepemize bostancıların çullanmasına meydan ver-ts.eyin, iyice mukât olun.
Diycıek adımlarını sıklaştırdı. Hızır sarayın kapısına yaklaşınca doğru cümle kapısına vanma-yıp sağa km ildi ve «bir hafta evvel bostancılarla savaşıp yakalandığı duvarın dibinden yürüyeıek saray bahçesinden dışarı çıkarıldığı kapının önüne geldi.
Sa;ay bahçesinin etrafını çev-reliryen yüce duvrHm içinde küçük bir oyuk %ibY   yerleştirilen,
Kem kapının ırı tokmağını kaldırıp bıraktı ve bunu üç deta tekrarladı.
Tokmak paslı bir demir parçasına çarpaıak tok bir ses çınardı, ve gecenin sessizliği içinde aKisler bırakarak kayboldu.
Hızır bu sese aldırış eden ol-mıyacak sanarak sabırsızlanıyordu ve hareketini tekrarlamak ü-zere elini tokmağa götürmek üzere rken kapının arkasındaki sürgünün çekilmesine benziyen bir 5es duyarak bekledi.
Çok geçmeden kapı aralandı ve i im \t ı\ a benziyen bir ses:
— Az eğlen delikanlı, varup kapı ağasına haber verem.
Çok geçmeden kapıcı yamağının peşi sıra seğirttiği ağa gelmişti. Hızır ona parmağındaki yüzüğü gösterdi ve ağanın ibareti üzerine içeriye süzüldü.
Sarayda mâtemî bir sükûn hü-kümferma idi ve Fatma Sultan gecenin varisi hayli geçmiş olduğu halde hâla uyum&mıştı.
Kapı ağasının getirdiği haberle
Hızırın gelişini öğrenen Mahınev, Fatma Sultanın yanına koştu ve;
— Boşuna kendinizi üzüp yatırsınız. Üzüntü gül yüzünüzü solduracak. Ulu mevlâm yaptığınız iyiliklerin yüzü suyu hörmetıne elbet münacatınızı kabul ve şev-ketlû babanızı sty&net eyler.
Bak yavrucuğum, şu lâhza Hızır sarayınıza gelip eşiğine yüz sürmek diler. O kahraman kişi isyan serkerdeierindendir. Hüsnü-nüzün nünle gözleTi kamaşmış olduğundan ötürüdür ki, gece yarısı koşup gelerek şem'a etrafında dolaşan bir pervane misali kendusünü ateşe atar.
Onu huzuruna kabul edip şev-kedû hünkârın selâmet ve necatın dile.
(Arkası var)
d.        &
¦t
4-
O
İstanbul Vali ve Belediye Reisi   doktor Lûtfi    Kırdar    Istanbulu
Sevenler cemiyeti   azalarile bir arada
Eminönü Halkevînde içki aleyhtarlarının     verdiği
alâka  ile takip edenler
musamereyı
Soruyorlar?
Denizyolları İdaresinin Dikkatine
Bir okuyucumuz pek haklı o-larak anlatıyor:
Gece Işçlstylm. İstanbul tarafında çalışıyorum. Kadrköyde o-turuyorura. Her sabah köprüden kalkan ilk vapurla Kadıkö-yüne gidiyorum.
KöprU beş bucukta açılıyor. Şu halde köprü açılmadan, yani beş buçuktan evvel Köprünün Kadıköy fekefteelade bulunmak mecburiyetindeyim, tik vapur, 6,26 te. Vapur İskeletinin bekleme yeri altıda açıhyor. Km> kıyamette, solukta, yağmur veya kar altında yarım saat açıkta kalıyorum, daha doğrusu benim gibiler hep kalıyoruz.
Şu bekleme yerini de, köprü jçlbl beş buçukta, yani mutattan yarım saat evvel açmaları olraı-yacak bir şey midir?
Alakadarlara bu dileğimizi duyurur da bu ciheti temin ederseniz hepimizi soğuktan ve belki de lüzumsuz yere hastalanmaktan kurtaracaksınız.
Belediyede:
Ekmek Bugünden itibaren 1445 Kuruş
Un fiyatlarının artmasından sonra Belediye encümeni toplanarak ekmeğe 10 para daha zam yapılmasını kararlaştırmıştır.
Ekmek bıtgünden rtıbaren 14 buçuk kuruştur.
1 epeoaşı Genişliyor
Vali ve Belediye reisi doktor Lûtfi Kırdar, dün öğleden sonra Tepe-başına giderek Şehir tiyatrosunun etrafındukl İnşaatı teftiş etmiştir.
Bahço güzel bir şekle sokulmuktu ve arka asfalt yolla tramvay caddesi mermer merdivenlerle birleştirilmektedir. Asri sinemanın da ön kısmının İstimlak edilerek yola verilmesi kararlaştırıldığından bu sahanın istimlakine yakında başlanacaktır.
IstlmlAkln bir an evvel yapılması için emir vermiştir.
Pasif Korunma Tertibatı
Pasif korunma İçin büyük apartman ve dairelerde sıhhi yardım ve yangın söndürme teşkilâtı yapılacak tır. Sıhhat ve İtfaiye müdürlükleri bu teşkilât için bir proje hazırlamaktadırlar.
1940 Tütün
Rekoltesi
65.434.069 Kilo
İnhisarlar idaresi hazırladığı bir istatistikte geçen senenin tütün mahsulünü tesbit etmiştir. Bu istatistiğe göre geçen 1940 senesi umumî tütün rekoltesi 65 milyon 434,069 kilodur. Bu mahsul. 76,043 hektar, 48 ar ve 14 metre murabbarı bir saha dahilinde 123,940 ekici tarafından yetiştirilmiştir.
Vilâyet itibarile bellibaşlı istihsal mmtakalarında elde edilen re. kolte miktarları şunlardır:
İzmir vÜâyeti: 16,204.503. Manisa vilâyeti: 10,790,624, Samsun vilâyeti: 7,829,760, Muğla: 5.708,992, Trabzon vilâyeti: 3,730,741, Tokat: 3 mÜyon 271.466, Bursa: 3,246.659, Kocaeli: 2.587.326. Balıkesir: 2 milyon 21 1,661, Malatya: 2 milyon 12,134,    Bolu: 1,979.478,
Aydın: 1.084,303 kilo tütün istihsal etmişlerdir.
Bütün rekolte memleket;miz dahilindeki  3971   köyde  istihsal
edilmiştir, izmir tütün piyasasında tütünlerimiz büyük bir rağbet görmüş olduğundan yakında açılacak olan Samsun piyasasında da tütünlerimizin iyi müfteri bulacağı söylenmektedir.
istanbulu SsvenEer Cemiyeti Toplandı
Hasan Âli Yüce'in Teklifi Kabul Olundu, Galata Mevlsvihanesi Müze Oiuyor
İstanbulu Sevenler cemiyeti, dün öğleden sonra saat 15 te Şehir inkılâp müzesinde Reşit Saffet Atabino-nin başkanlığı altında toplanmışlardır. Toplantıda Vali ve Belediye reisi Doktor Lûtfi Kırdar ve bir çok tanınmış kimseler do hazır bulunmuşlardır.
Dünkü toplantıda Galata mevlovl-hancslnin bir mevlcvl müzesi haline
kanması hakkında Maarif Vekili Hasan Ali Yücelin yaptığı teklif U-zerinde de görüşülmüştür.
Maarif Vekâleti Galata mevleviha-
neslnl ıslah ve muhafaza edecektir. Mevlcvlhanenln lçindo bulunan büyüklerden Galip, NUhusl dedelerle, Kumbaracı Ahmet Paşanın kabirleri tamir olunacaktır.
Tahtakalede Kanlı Boğuşma
Bir Seyyar Satıcı, İki Bekçi ve Bir Pol.si Muhtelif Yerlerind3n Yaraladı
Evvelki gece Tahtakalede kanlı bir boğuşma oldu. Ilyas isminde sarhoj bir seyyar satıcı, polis Rüştü ile bekçi llyas ve Mehmedi kama ile yaraladı, sonra da kendisi yaralı olarak arkadaşları Ya. kup ve'Salimle beraber yakalandı. Polis, yaralıları tedavi altına aldırmış ve suçluları da dün Müddeiumumiliğe vererek tevkif kararı almıştır. Bu müessif ve kanlı hâdise şö^le olmuştur:
Bekçilerden birisi gecenin zifiri karanlığında boğuk istimdat sesleri işitmiş, yetiştiği zaiman suçlu llyasın üç arkadaşile boğuştuklarını görmüş ve bunları ayırmıştır. Biraz sonTa bunlar tekrar kapışmışlar ve kamalara da sarılmışlardır. İşte bundan sonra polis Rüştü ve bekçi Mehmet te hâdise yerine yetişmişler ve kavgacıları ayırmak istemİBİeree de bu defa manav Ilyas saldırmasını polise ve bekçi-
A
9 ŞUBAT 1941
PAZAR
YİL: 1941 — AY: 2 — GÜN: 40
RUMİ: 1S30 — 1 nclkânun   27
HİCRİ: 1860 — Muharrem:   12
VAKİT ZEVAU EZANI
GÜNEŞ: 8,04 1,30
ÖĞLE: 13,28 7,54
iKlNDt: 16,16 9,41
AKŞAM: 18.35 12,00
YATSI: 20.06 1,33
İMSAK: 6,23 11,49
lere çevirmiş ve bunları yaralamıştır. Arkadaşları da llyasın bu tecavüzünü koraylaştırmış-iardır. Sultanahmet sulh ikinci ceza hâkimi bunların sorgularını yaptı ve tevkif etti. Müddeiumumilik tahkikatına devam edecektir.
-o-
4 Muhtekir Daha Adliyeye Verildi
ihtikâr komisyonu pün geçtikçe faaliyetini arttırmaktadır. Geçen ay 10 muhtekir yakalandığı halde bu ay içerisinde 26 muh tekir yakalanıp. Adliyeye teslim edilmişlerdir.
Dün;    Şişlide   Abıdeihürriyet
caddesinde 221 numarada Paras-kevo oğlu Lajnon, Halâskârgazi caddesi 161 numarada Savo oğlu Vasil ve Şişlide 181 numarada Kâni Kamer, kâr yüzdesinden fazlaya mal satmak ve usul dairesinde fatura ibraz edememekten
dolayı yakalanmışlar ve Adliyeye tealim edilmişlerdir.
Bundan başka Altın Çapa kundura mağazası sahibi Muhsin dc fazla fiyata satış yaptığından hakkında takibata başlanmıştır.
İçki Düşmanlarının
Toplantısı
Yeşilay cemiyeti azulnrı, dün E-minönü halkevinde umumi bir toplan ti yapmışlardır. Toplantıyı profesör Fahrettin Kerim açmış, yeni kaydedilen azalara yemin ettirilmiştir. Davetlilere Eminönü temsil kolu tarafından bir müsamere verilmiştir.
Piyasa Haberleri:
Bir haitaaa2 Milyon Liralık ihracat
Lisans suretile Macaristana ve İsveçe çok miktarda koyun ve kuzu derisi ihraç edilmektedir. İtalya ve Almanyadan müteaddit deri talepleri gelmişse de bu iki memlekete henüz lisans verilmediği için ihracat olmamıştır. İngiltere irin akreditif almak arzu e-den tuccanara Merkez Bankası tarafından azaımi kolaylıklar gös-tcrııımektedır.
Isviçreye Jcepek ve arpa ihracatı artmıştır. 72 kiloluk bir çuval kepek 4,25 - 4,30 liraya satılmaktadır. Bu malın Isviçreye kadar kilosu 22 kuruşa mal oluyor. Arpaların geçen seneki mahsulünden Isviçreye motörlerle ve Burgaz - Viyana yolile sevkiyat yapılmaktadır. Diğer hububat ve zahire için lisans verilmemektedir. Nohutlardan 70 bin çuval kadar stok vardır. Bunların elli bin çuvalı şehrimizde, yirmi bin çuvalı Diyarbakır, Çanakkale, Bi-gada bulunuyor. Böceklenerek delinmesi muhtemel olan nohutlar için lisans verilerek ihracata başlanması beklenmektedir. Tohum kendirlerin kilosu 26 ve a-nasonun 30 kuruştan ihracat satışları olmuştur. Yalnız Gümüşhacıköy keırdır elyafı 70 kuruştan 66 kuruşa düş,müstür. Mısırların beyaz cinsi 6,15 kuruştan glikoz fabrikaları tarafından toplanmaktadır.
Geçen hafta zarfında yabancı memleketlere 2,000.000 liraliK ihracat yapılmıştı f,
Yerii Muhsullarimiziıı Fiyatları Düşürülr, iyscek
Bazı tüccarların ellerindeki malı bir an evvel paraya tahvil ettirmek için mal fiyatlarını düşürdükleri görülmüş ve yapılan tet-kikatta bu tüccarların hem daha çok mal satmak hem dc çabuk satmak gayesile bunu yaptıkları anlaşılmıştır. Hükümet yer« mahsullerimizin fiyatlaunı muhafaza etmek için himaye satıhları yaptırdığı halde tüccarların hiç lüzum yokken fiyat düşürmeleri a-lâkadarların nazarı dikkatini cel-
betm iştir.
öğrendiğimize göre bu gîbi fiyat düşüklüklerine meydan veren tüccarlara menşe şehadetnamesi verilmedikten başka haklarında kanunî takibat ta yapılacaktır.
ve uzun gelen bir m oy amma... Uzun elbise giyersem sanki boyum daha uzun görünecek Kanıyordum. Elimde sımsıkı olarak bir çift eldlvcule bir de kocaman deri çanta tutuyordum.
Maksim her zamanki çakara tavrile:
— Londroda oradan ayrılıyoruz diye ya£-nur yağıyor. Menderley'dc İne seni karşılamak İçin güneş açacak diyordu.
Doğru söylemişti. ÇUnkU cidden hava açıyor bulutlar sıyrılıyordu. Güneşi görmek beni sevindirmişti. Çünkü yeni evimo ftrerken yaftmur yapsaydı bunu bir uğursuzluk sa-> .i- .ılı mı. Maksim sordu:
— \ UM İM II 7
Cevap olarak elini tuttum. Halimi ne kadar İyi anlıyordu. Onun lı İn evine dönmek pek tabiî İdi. Şimdi biraz sonra oraya varınca kendisi yokken gelen mektupları alocuk, çay İstemek için zil çalacak, uşaklarla konuşacaktı. Halbuki benim ne kadar sinirli olduğumu anladığı İçin halimi soruyordu.
— şimdi nerede h*e varacağız diyordu. Çay saati de geldi. Canın kim bilir ne kadar çuy İçmek İstiyor, değil ml? Şu ağaçları görüyor musun? ı^ı. Manderley onların arkasındadır.
niı-ftz sonra yolu dönünce denizi cto göre-( eksin.
Ben bir şey NÖylemlyordıım. Susuyordum. İçimde müthiş bir korku vo helecan vardı. Sevincim, gururum, hepHİ bitmişti, tik defa mektebe giden bir çocuk, yai>v4 da İlk kapıya
giren bir hizmetçi glbl İdim. Yedi haftadan beri evli İdim. Bu zaman /.arfmdu kendi kendime emniyet etmeğe başlamıştım. Halbuki bu İtimat hl»al bir an içinde dağılıp gitmişti. En iptidai şeyleri bile unutmuş glbl İdim. Nasıl Kelâm verileceğini, ne söyleneceğini, hiç bir şey bilmiyordum. Sağımı, Nolumu bile şaşırmıştım. ,
Sofraya oturunca çatul mı yokna kaşık mı utacağımı, bıçakla nasıl yemek keseceğimi, velhasıl her şeyi unutmuştum. Mukslm dedi kl:
—Senlnjrerlıule olsam bu kocaman muşambayı çıkurınlımBurulardu yağmur yağmamış Sonra o acalp kürkü de boynuna İyi tak... Zavullı yavrucuğum, İki ayağını bir pabuca koydum. Londradan sen birçok elbise filan almak İsterdin. Hiç birisini alamadın.
— Ne olacak Mukslmt ne sen, ne de ben elbiseye filâna ehemmiyet vermiyoruz kl...
— Halbuki kadınlar süslenmesini severler. Bunu Inkûr edemezsin ya,..
Yolun dûnum yerine gelmiştik. Birdenbire karşımıza bir duvar çıktı.
Sevinçle:
— İşte geldik. Dedi.
Ben İki elimle meşin yastığı s mı tukı tutuyordum.
Btkyük bir bahçenin demir parmaklıklı kapısına varmıştık. Kapı açık duruyordu. Yan tarafta bir kapıcı kulübesi vardı. Pencereden birçok mütecessls ve meraklı İnsan gözlerinin bize buktığını hissettim. Bir küçük çocuk kapının yanında durmuş, bize dikkatle bakıyordu.
Kulblm çarpıyor, Adeta gözlerim karan-yordu. Bu İnsanlarla bu çocuğun neden bu kadar alâka Ue baktıklarını biliyordum.
Hepsi beni meruk ediyordu. Benim nasıl olduğumu görmek, öğrenmek İstiyorlardı. Şimdi blrblılerlle konuşacaklar, fikirler beyan edeceklerdi. Maksim benim sıkılganlığımı ve helecanımı anlar gibi ellini aldı ve öptü:
— Biraz merak ve tecefcsü* uyandırıyorsun l-'akut aldırma. Herkes seni görmeğe merak ediyor. Haftalardan beri bunu bekliyorlar. Sen tabiiliğini muhafaza et. Eminim kl
seni çok seveceklerdir. Ev İle meşgul olmağa lüzum görmlyeceksln. Mlsls Danvera, bizim tû eskiden beri kfthya kadınmıızdır. Emniyetlidir, iyidir. Sana karşı belki ilk zamanlarda dürüst davranacaktır. Üzülme.. Acalp ahlaklı, fakat İyi kalpli bir kadmdır. Hail öyledir. Bok bahçe ne güzel, sUnbüUer açmış.. Şu tarlaya bak, gök yüzü sanki yere İnmiş glbl
Demir kapı arkamızda kapanmıştı. Yol muntazam ve dümdüzdü. Her taraf ne kadar sakin ve sessizdi. Küçük bir köprüden geçtik. Yol daralmıştı. Sonra birdenbire genişledi. Ve karşımızda bütün azamet ve haş-metUe uzanan çiçekli bahçe göründü. Bunun ortasında kusursuz güzelllğlle şato duruyordu. Mimarlık sanatlnln cidden nefis bir eseri İdi. Çocukluğumda satın aldığım kartpostaldaki resme tıpkı benziyordu. Yeşil bir halı glbl uzanan çimenler ta denize kadar İniyordu.
Şatonun büyük merasim kapısı açıktı. Holde birçok İnsanlar duruyordu. Maksim hırçın bir sesle mırıldandı:
— Hınzır kadın pek âla bilir ki böyle şeylerden hiç hoşlanmam.
— No var? Ne olmuş?. Neden bu lı.Mutlar buraya toplanmış? Diye sordum.
— Mlsls Daııvers şatonun bütün adamlarını toplamı-, sana sefu geldinİB dedirtecek. Sen bir şeye karışma.. Ben İdare ederim.
(Arkatı nr)
Lüks Mağazaların
İddiası
Yaz^n: ÜC YİLDİZ
aray uşaklarına benziyen
livreli bir    hademe   bize
muhteşem    bir    kapının kesme billur kanatlarını açtı    ve hürmetle önümüzde eğildi. Dışarıdaki ısırıcı soğuktan r-onra   kaloriferin havası vücudumuzu bir kadife ılıklığı ve yumuçaklığile sardı.  Renkli elektrik ışıklar ile aydınlanmış vitrinler, endam aynaları arasında güzel bir yol halısının kırmızı çiçeklerini çiğneyerek yürüdük. Güzel ve zarif bir g^nç kız nezaketle emrimizi sorduktan sonra bizi yaldızlı bir asensör kapısına götürdü. Sırma işlmeli «kırmızı ipek elbisesi içinde abanozdan yapılmış bir heykel inceliğinde şirin bir zenci çocuğu bizi üçüncü kata çıkardı. Operet artistleri gibi    giyinmiş bir genç kızlar korosu arasından bir tanesi bize doğru yürüdü ve emrimizi sordu.
Alacağımız bir saç fırçasından ibaretti. Fakat o bunun için küçük merdivenlere inip çıkıyor, camekânlar, çekmeceler a-çıp kapıyordu.
Biraz sonra fırçanın seloloid mahfazası üzerindeki fiyata bakarken hafif bir ıslık çalmaktan kendimi alaanadım:  166 kuruş.
Ensemden biraz evvel sokakta bıraktığımız nemli» yapışık havaya benzer bir soğuk geçiyordu; dişlerimin arasından yavaşça söylenmeğe başladım:
— Rezalet, hırsızlfk, ahlâksızlık, ihtikâr... Bakan yok, aldıran yok, herkes kendj havasında.. •
İhtiyar arkadaşım bıyık alımdan güldü:
— Peki ama biz yalnız   saç
fırçası mı alıyoruz ki?
— Başka ne aldık ki?
— Seni karşılamak için açılan saray kapısının güzelliğine, önünde yerlere kadar eğilen hademenin nezaketine bir şey vermez misin? Çamurlu ayaklarımızın altına serilen halı; vücudumuzu saran güzel kokulu bahar havası; camokânlara bir sanat galerisi iMimamile dizilmiş eşyayı yıkayan *efektr?k ışığı, hayallerimizi aksettiren endam aynaları bedava tabiat nimetleri midir dersin? Bizi üçüncü kata çıkaran lüks asansör, küçük arabın elbiseleri; etrafımızda dört dönen genç kızların tuvaleti, dudağının boyası, parlak gözlerinin tebessümü kimin için? Bütün bu lüks bir hayır sahibinin hayratı mıdır dersin? Sonra bu binanın içini bu hale getirmiş para, zekâ ve sanatın miktarını düşün. Yancın ve daha başka tehlikelere karşı garanti, fırçanın gümrük muamelesile uğraşan memurlar, içeriki muhasebe dairesinde fırçanın hesaplarını defterden deftere geçirmekle meşgul memurlar; parasını alan kasadar, paketini yapan memur.. Hepsi bu kadar da değil.. Gazetelerde, duvarlarda renkli reklâmlar.. Gece karanlığında seni şehrin bilmem neresinden buraya çeken müteharrik ışıklı elektrik reklâmları... Sen fırça ile beraber bütün bunların bîr parçasını da satın almış değil misin? Burada yüz altmış kuruşa aldığın fırçayı sokaA-taki işportacıdan çekişe çekişe kırk hattâ otuz kuruşa almaktan harngi kanun menediyor seni? Çocukken klârinetli macuncudan bir kaşik macunu yirmi paraya yer, bu paranın bir kısmını klârinetin seeine verdiğimizi pekâlâ aklederek ses çıkarmaz-drk. Demek o zaman daha makul düşünüyormuşuz.
Yarın bir açıkgöz tüccar havada bir mağaza kuraır ve mü-eesese nin tayya r»i n e binerek bu mağazadan bir fırça almağa gidersek ^herif tarağa iki yüz dli kuruş istiyor. Hırsız var» diye bağıracağız. Halbuki hırsızlık şöyle dursun biçare adam belki zarara bile girmiş olacaktır. Lüks mağazaların faydasız masrafları vardır. Bunları bir kıymet haline getiren bizim bu
saydığım şeylere olan zaafımız-dır. İnsan seviyesini ve memleket medeniyeti seviyesini düşürmekten korklmadan bu zevk ve zihniyette bir değişiklik yapabilirsek ne âlâ. Aksi takdirde lüks mağaza sahibinin istediği yüzde yüz elli kârı kabule, ışık, akis, tebessüm ve saire farkını kıyamete kadar ödemeğe mecburuz.
İYÂ
İCMAL
ittih
İtalya, Fransanın Vaziyetinde mi ?
Yazan: Vahdet GÜLTEKİNJ
ingazinin İngilizler eline
düşmesi İtalya için    bu
harbin en büyük darbeci oldu. İngilterenin kazandığı bu zaferin harbin üzerindeki büyük tesiri her tarafta kabul ediliyor me bu suretle İtalya adeta tamamile mağlûp olup, Fransa gibi, ortadan çekilmiş, ve şimdi Irugikere ile Almanya karşı karşıya kalnu$ sayılır.
Vakıa, har*bin başında bir tarafta İngiltere ile Fransa, diğer tarafta Almanya ile İtalya bulunuyordu. Almanyamn Fransız topraklarındaki galebesi üzerine, İngilterenin müttefiki harp sahasından çekiliyor ve onu iki düşmanı ile karşı karşıya bırakıyordu. Bugün, Fransanın en zayıf zamanından istifade ederek ve onun parçalanmasından kendisine bir pay umarak harbe girmekte tehalük gjöstenjniş olan 1-talyanın, - harp tahinin garip bir cilvesi olarak - a§ağı yukarı Fransanın vaziyetine düşünüş olduğunu jjörüyoruz.
Fakat, kalya harp sahasındaki bir almil rolünü tamamide kaybetmiş büe olea müttefikinin a-leyhine büyük bir darbe vurmuş değildir. Zira Fransa, Almanya üe mütareke talep edip eilâhı bıraktığı zaman topraklarının bir kısmını ve bilhassa ingikereye karşı kullanılacak odan bütün sahillerini e»ki düşmanına vermiş bulunuyordu. O zaman İngiliz hükümetinin ileri sürdüğü bir teklif vardı: İngiliz ve FTanaız harp kaynaklarını birleştirmek ve harekâtın idaresini İngilterenin eline vermek. Fransa, bunu kabul etmemiş ve, harbin cereyanını kendi lehine değiştirebilmek ihtimali pek çok olan bu yardim ekini geri itmişti.
Bugün ise, Fransanm reddettiği bu müttefik yardımını italya kendi müttefikinden tahalükle kabu»] hattâ rioa etmektedir. Filhakika İtalya bugün Sioilyada ve Afrikanın Akdeniz sahilinde henüz elinde bulunan limanlarda Almanyaya bir çok hava üsleri vermiştir. Kendisi tamamile harekâtı bırakacak kadar yıprandığı bir gün, bütün hava ve deniz kuvvetlerini de müttefikinin emrine vermesi ihtimali pek kuvvetlidir.
Diğer taraftan, Almanyamn elde edebileceği bir galebe esnasında ltalyanın derhal onu takviye edecek faaliyet göstermesi kabil olacaktır. Nitekim, Bingazi mağlûbiyetini henüz milletten saklayan kalyan radyoları, kalyanın, müttefiki Almanya ile harbin sonuna kadar beraber kalacağını ve müşterek zaferi beraber kazanacaklarını da tekit etlmek ihtiyacını duymaktadır.
Bununla beraber, Bingazi mağlûbiyetinin İtalya üzerindeki manevî tesiri şüphesiz ki mihver aleyhine kaydedilecek en büyük darbe olmuştur ve bundan sonra, teşebbüsü eline alan İngilterenin daha geniş, hareketleri beklenmektedir.
Uncular Zammı Az   Görüyorlar
Uncuların un fiyatlarına konan fiyatı az görmeleri üzerine tekrar müracaat ettiklerini yazmıştık. Dün bu hususta Murakabe komisyonundan öğrendiğimize göre; yeni konan fiyatlar hesaba müstenittir ve değiçtirüknesi mevzu u-bahis değildir.
Bununla beraber fiyatlar tetk'Jc ediiimek üzere Vekâlete gönderil, mistir.
ruş
D !V
KTOR
or kl:
Kızamık Hastalığı
Mi
ıra
lau
ın
Siyasî Hayatı
" İttihatçılık-İtilâfçılık Davasının Son Sayfası Kapanmış, Mesele Tarihin Malı Olmuştur. „
Eski ittihatçı imzasile şu mektubu aldrk. Aynen neşrediyoruz:
Miralay Sadrk'ın memlekete dönüşü ve ölümü hakkında yazdığınız yazıları alâka ile okudum. Milli Şefimizin, Romanyajun bit köşesinde ömrünü tamamlıyan bu seksen iki yaşında ihtiyara alâka göstermelerini; millî birlik hususundaki hassasiyetlerinin «>1 bir
Yazan:
tskl Bir ittihatçı
tdbinde talebe iken tanıdım. Kı-hççek gibi jimnastiğe taalluku o-lan derslerimiz ancak Sadık Paşa adında bir hocamız vardı. Der se nadir «gelirdi. Kılıç ve meç kul-
eseri diye karşıladım. Ve çok mü ]anmak d,ertini bize Yüzfeafı Sa-
tebassis oldum.
Miralay Sadık hakkında bu kadar çok yazı yazmanıza ve hele yeğeni İbrahim Alâaddinin, amcası hakkında elbette sevgi ve say gı ifade eden sözlerini neşretmenize kızan ittihatçılar bulunmuştur. Bunlardan biri dedi ki:
— Ahmet Emin gözümün kar. şısına çıkmasın, meğer bir itilâfçı damadı varmış. İlk gününden beri gazetesini okuyordum. Şimdi bırakacağım.
Ben bu arkadaşı teskin ettim.
Dedim ki:
— Bir gazeteci günün hâdiselerinden bahsetmeğe mecburdur. Eski Hürriyet ve hilaf lideri Miralay Sadık'ın iki buçuk sene inat. tan sonra memlekete gelmesi ve hariçte yurda küskün bir tek a-
ddk verirdi. Süvari zabiti diye akla uzun boylu, heybetli bir adam gelir. Yüzbaşı Sadık, bu ölçüye uymıyan, kısa boylu, sakallı bir süvari idi. Fakat daha o zarman kendine mahsus bir şahsiyeti vardı. Bulunduğu meclise saygı telkin eder, sözünü dinletirdi.
Manastır ittihat ve terakki cemiyeti içinde kaymakam rütbesile rol aldığı zaman bütün muhitine hâkimdi. Manastır; Tatar Osman Paşayı dağa kaldırmak, Şemsi pa şayi vurmak, Niyazi hareketini idare etmek gibi büyük işler hazırladı ve mevkiine cidden âmiL oldu. Meşrutiyetten sonra Selanik heyeti işlere hâkim olunca Manastıra, çok faideli vazifeler gören Üsküpte gücendi. Hiç şüphe yok ki Selanik heyeti isin di-
dam kalmaması bir hâdisedir. Bu , gönwsmişti. Ken-
adamın yurda basıp yen optuk- f
ten ve vatan havasın; tenenus et- .... ,    , .
tikten bir. iki saat sonra ölmesi k^"a c"ret gösterenlerden az de*
di«er bir heyecanlı hâdisedir. Bir  f    î|, " T "
vakitler siyasî ihtiras    ve    inadı
yüzünden bu memleketin mukadderatı üzerinde l>irinci derecede bir teniri görülmüş olan bir adamın âkibeti elbette çok alâkalı bir yazı mevzuudur. Buna dair ibrahim Alâaddin Beyi bir şahsiyet olan yeğeninden malûmat alınması ve onun amcasının iyi taraflarından bahsetmesi dc pek tabiidir. >
Miralay Sadık hakkındaki yazılarınızda kendi hesabıma aykırı bir taraf görmemekle beraber bunları eksik buldum. Maksadım eski İttihatçılık - İtilâfçılık kavga, sını tazelemek değildir. Bir vakitler bu kavga, memleketimizde en koyu bir mezhep kavgası şeklini almış ve bu yüzden vatan felâketten felâkete sürüklenmiştir. Eğer biz 191 I de bugünkü millî vahdetimizi andırır bir birlik sahibi olsaydık Trablusgarp muharebesi de, BaJkan muharebesi de olmazdı.
Sadık Beyin ölü/mile İttihatçılık - itilâfçılık davasının son perdesi kapanmış, mesele tarihin malı olmuş/tur. Yalnız araya pek hazin bir tecelli, sonra ihtiyarlık, ölüm, millî birlik endişeleri karıştığı için bugünkü nesil yanlış bir tesir altında kalmamalı, bir memleketin umumî hayatına hâkim olması lâzım gelir. Kıymetler hakkındaki ölçülerini muhafaza edebilmelidir.
Bunun için ben Miralay Sadık ı yakından tanımış bir adam sıfa-tile şahsiyeti hakkında bildiklerimi, hiç bit gareze kapılmadan yazmak isterim. Ne iyi niyetler, ne yanlış yolda bir vatan sevgisi, ne de hazin bir tecelli; bİT memleketin tarihine karşı olan mesuliyetleri bir hamlede yok edemez.
Ben Sadık Beyi Harbiye mek-
tecrübermizle geriye bakmca şu hakikati itiraf etmek lâzım gelir ki o zaman rfrartçı ve inhisarcı hislerin ortalığa hâkim olması, memleket için felâket olmuştur. Talâ-tın temsil ettiği muvazeneli görüş; ortalığa hâkim olsaydı ilk mücadele arkadaşları arasında rekabet ler çıkmazdı, Miralay Sadık gibi Mizancı Murat ve Ali Kemal gibi adamlar gücendirilip zorla menfi vaziyet almağa mecbur e-dilmezdi. Sarayın ve taassup veya menfaat bakımından hoşnutsuz unsurları temsil edenlerin elime bu ayarda şahsiyetlerden ibaret bayraklar verilmezdi. Talât, sonradan hususi konuşmalarında bazı arkadaşların ifratlarını ve bu yüzden çıkan felâketleri çok tenkit etmişti.
Miralay Sadık, Manastırda oynadığı rolün hiçe sayılmasını ve Enverin ön safta görünmesini çe-kememişti. Bu sırada Debre mu-tasarrıfı diye uzaklaştıracak yerde Selanik heyetine konulsaydı ve gönlü alınsaydı günün birinde
müteasatp bir ittihatçı diye öleceğine şüphe yoktu.
Bununla beraber hakikî bir vatan perver için, memlekete bir hizmetinin beklediği yolda mükâfat görmemesi; vatana küsmek için bihak ve sebep teşkil edemez. Sadık Bey bir taraftan şahst hoşnutsuzluğu, bir taraftan da muhafazakârlığı yüzünden hizip meselesini çıkarmış ve memlekette dahilî harbe benzer bir hava esmesine ve İtalya ile Balkan memleketlerini tştihaları kabarmalarına meydan vermişti. 27 mayıs 1911 tarihli beyannamesi, memleketin birliğini yıkan bir kundak tesiri yapmıştı.
Balkan harbi çıktıktan bir müd det sonra bir gün Harbiye nezaretinde Sadık Beye rastgeldim. O zaman rütbesi miralay olmuştu. Senelerden beri iyi görüşürdük. Dedim ki:
— Sadık Bey, artık fırkacılık zamanı geçti. Hepimiz için vazife, ünifo Amalarım izi giyip cepheye koşmaktır.
Bana verdiği cevabı hiç unutamam:
— Cepheye gideyim de fırkamızı dağıtsınlar, değil mi?
Bu cevaıp bana Miralay Sadık Beyi hususî menfaate kapılmıyan | kabU,r-_ K'/^rnıktan
bir adamda bile fırka gayretinin
memleket    endişesinden     evvel
geldiğini 'göstermiştir.
Miralay Sadık Halveti tarika-
tine mensuptur. Mülâzım Şaban efendi isminde Kayserili bir çömezi vardı. Şaban alaylı bir zabitti, fakat hin oğlu hindi. Zahiren uysal bir çömez vaziyetinden
ayrıkmalmakla beraber Sadık üzerinde büyük tesiri vardı. Mütarekeden sonra bu alaylı mülâzım, Altıncı Mehmedin baş müşavirleri arasına karışmıştır.
Fırkacılığı çapulculuk diye an-livan adamlara Sadık Bey hiç bir zaman âlet olmadı. Aksine olarak onların işlerini bozmağa çalıştı. Bu yüzden itilâflar eksik olmadı. Bu daha elbette bir meziyettir. Fakat Miralay Sadık*ın ihtirasa kapılmak, taassuba ve cehalete k/c olmak hususundaki hata ve suçlarını unutturamaz. Trablus Garp ve Balkan heplerinden ev. vel de mütarekeden sonra da mil lî menfaati, fırka ve şahsi ihtirasını feda edenler arasında rol almış ve bilerek    bilmiyerek    bu
Mevsimlerin hastalıklarla olan münasebetlerine cnk\ zamandan bert (lUckat edilmiştir. Kış raevfrtmİnde en çok rastlanan unlasın hastalıklardan birisi de Kraamrkrrr. Bas-talrk eski ormanına rafinen, henhv mikrobu keşf ohınamamtştır. Bu inik robun riünlzrio bulunan vasıtalarla üretilip görülmesi ksMl otmıyan (Virüs) 1er sınıfından olduğu zannedilmektedir.
Mikrop, hastaların ağız, boğaz ve burun boşluklarında çok bulunur. Hastalar öksürür, uksrrır ve sfre söylerken etrafa fırlayıp saçılan damlacıklar, istidatlı olan sağlamlara has talıftı derhal bulaştırırlar. Bu bakım dan kızamık tamamen grip hastalığına benzer. Kızamık çıkarmamış bir İnsanın kızamıklı hastanm odasında pek az zaman durması bile hastalığa bulaşması İçin kâfidir.
Bereket versin kl Kızamık amili, harici müessirlere karşı, çok hassastır. Kumluk, güneş ve ziya gibi harici teairler Kızamık Vlrüstt'nü Uelay hkla ökrarbrler.
Kızamık, evvelâ bir boğaz, burun nezleslle başlar. Hastanın ateşi yükselir. Yüzünde ve gezlerinde bariz bir nezle hail, vücudunda kmklık ve hal sizlik vardır. Hasta öksttrür ve ak-sırır. Bu devrede kızamığı anlamak zordur. Fakat birkaç gün sonra, ağzın İçinden ve yüzden başlamak üzere, bir takım kırmızı lekeler baş gös terlr. Bu lekeler, gittikçe, çofaterak göğttse, karına, kollara ve bacaklara yayılırlar. Ufak ufak, birbirinden ay-rı kırmızı tanecikler halindedirler.
Nezle devrinden sonra, ortaya çıkmaları, birbirinden ayn olmaları hastalığın teşhisine yardım eder. Çünkü kızamıktan başka, dah* böyle bir çok döküntttlU hastalıklar da vardır. Lekeler beş altı gün İçinde kaybolup solarlar ve hastalar da nekahate girmiş olurlar.
Kızamık, en zivade, çocuklarda görülen bir hastalıktır. Hemen her çocukta olur. Bövle olmasına bakarak onu ehemmiyetsiz âdi bir hastalık di ye telâkki etmemelidir. Çünkü kızamık, sebep o!ftbil«H»efcl birçok İhtilâflarla, vücudu tehlikeli bir duruma so
ve    kızamığın
vanaca*! fenalık ve zararlardan nasıl konmmak İftzrm geldiğini de ayrıca bildireceğiz.
Dr. Nuri   ERGENE
AİLELERLE ÇOCUKLARI HAKKINDA GÖRÜŞMELER
" Çocuklara Sinema Kapısını Öğretmek Cinayet „ midir ?
Yazan: Rüştü DLTAV
Eu defakl konuşmalarımıza önce bir mektupla başlıyorum:
«Sayın öğretmen:»
Her hangi bir memlekette gösterilmesine müsaade edilmlyen Mimlerin bile göeterildigl bu memlekette çocuklara sinema kapısını ögret-
faydalarım hiçe saymak demektir.
Filmlerde hareket vardır. Hareketler, hayatî kudret taşırlar, çocuklar sükûnetten hiç hoşlanmazlar. Onlar için en cazip olan hâdiseler hareketli olan hayat tezahürleridir. Filmler
seslide olduktan sonra telkin edici va mek bîr cinayettir, istikbal endlşesile sıfları daha çok yükselmiştir, çarpan bir veli kalbinin   istirahatı,     Mektubu vassan volinin ,.ı- .,,
çarpan
yavrularının bu gibi yerlerden uzak bulıınm.ısındadır. £arurl faydasına galip olan bu temaşadan (....) nın affını rica ederim»
VeMsl
memlekete çok fenalıklar etmiştir.
Umumî aftan sonra memlekete dönmemesi, yüz ellflik   vatan
hainliği damgasından kurtulmağa
son nefesine kadar kıymet vermesi eıbette iyi tarafına kaydedilecek notlardır.
Bu mektubu mektepli bir çocuğun velisi yarıyor. Bir ilk mektebin ikinci smıf öğretmeni talebesini mekteplerine yakın sinemalardan birinde oynıyan «Çanakkale geçilmez» filmine götürmek istemiş. Talebeden biri:
— Efendim beni babam sinemaya göndermez. Bunun için para alamam. Diyor.
Bunun üzerine öğretmen, babasını İkna için bir mektup gönderiyor çocuğu, diğer sınıf arkadaşlarile bir a-rada Çanakkale Geçilmez filmine götüreceğini bildiriyor. Yukarrya aldığımız mektup muallimin müracaatına cevap olarak çocuğun babası tarafından yazılmıştır. Görünüşte çocuğun sinemaya götürülmemesini istemektedir. Ama, baba fikrini basitçe söylemekle kalmıyor. Başka memleketlerde gösterilmesine müsaade e-dllmiyen filmlerin bizde gösterildiğin den taassupla şikâyet ediyor. Çocuk velisi bu şikâyetinde ne derece haklıdır? Bu noktayı tetkik edecek değiliz.
«Çocuklara sinema kapısını öğretmek bir cinayettir» şeklinde kestirme hüküm veren baba, belli ki çocuğunu sinemanın kapısına uğratmıyor. Bu nokta üzerinde duralrm:
Çocuk velisi filmlerin zararlarına o kadar kuvvetle kanaat getirmiş ki istisnasız olarak hangi mevzua ait olursa olsun çocuklar filmlere ve sinemalara götürülmemelidir. Belki sütten ağzı yanmıştır yoğurdu tifliye-rek yiyor.
Filmler satışa çıkarılırken çocuklara veya erginlere mahsus olmak U-zere bir aralanma yapılmaz. Her filmi her çağda istekliler seyrede bildikleri gibi çocuklar da pazar gönleri fırsat bulurlarsa sinemaya gidebilirler. Hakikatte büyüklerin hayat dersi aldıkları filmlerden çocukların
Miıfalay Sadık, hatıralarını neş- I kemJİ anıayışlarma göre hisse aldık-
redince temize çıkacağını şahsen ümit etmiştir. .Bu hatıralar, daima siyasî gözlükle gördüğümüz bir adaımın iç yüzünü ve insanca tarafını ortaya (koyarak belki de hükümlerimizi yumuşatır. Belki de karşı tarafın bazı mesuliyetlerini ortaya koyar. Fakat Miralay Sadık'in bedahat halindeki bazı fenalıklarını büsbütün  temizliyc-
mez.
Ben kendi hesabıma bu hatıraları her halde merakla bekliye-ceğim. Bakalım, eski hürriyet ve Hilaf tideri kendisini nasıl müdafaaya çalışacak?.
lan inkâr edilmez Bazı filmlerin neticelerinden bizler güzel örnekler çıkara biliriz. Çocuklar henüz neticeler üzerinde düşünmek kabiliyetinde değildirler. Bunun için istediğimiz tam fikri elde edemezler. Beyaz perde U-zerlndekl hayallerin onlardaki intibaı her nevi hareket tarzları He seziş halinde htasl tavuriar, hayvanlara insanlara ve tabiat kuvvetlerine tahakküm hareketleridir.
Gelişi güzel her film çocuğa gösterilmez. Bunda veli ile beraberiz. Fakat hiç bir film çocuklara göste-rilmemelldir şeklinde bir yasak koymak filmlerin kuvvetli telkin yapan
İngilizler Kendilerini Nasıl Görüyorlar.
.. 1 • ^
1935 — 1937
1937 — 1988
19S8 — 1939
1040 Bahan
SEVİM!...
Sevim; şuh, dilşikâr, çıtı pıtı, minyon bir kızcağızdı. Öyle sevimli ve sıcak, öyle cana yakın ki görenler âçric oluyor; sevilmekten hoşlandığı iç m onların hiç birini redde muvaffak olamıyordu. Bütün tanıdıkları omı kıskanıyor-
lardt.
— Sevimin rüzgârında bilmem ne var?... Yanından geçeni >r ondan ayrılamıyorlar...
Diyorlardı. Sahi öyle... Onun halinde tavrında, yürüyüşünde; gülüşünde, söz söyleyişinde    bir
başkalık bir ba^ka 'güzellik vardı.
Kendisini görenler, dönüp dönüp bakıyorlar ve yüzünün güzel-lığını 4a*ri »bir zevkle eeyrediyor-
rardı.
Şu günlerde Sevimin âşıkları içinde en şiddetli bir iştiyak ve meftuniyet hisseden ben olduğumu söylersetm mübalâğa etmiş o-lurum. Yalnız şunu itiraf edeyim
ki onu itk gördüğüm gün, onu pek masum ve âşıksız sanmıştım. O günden itibaren onu sevme-
ye ve kendimle münaaebat tesis etmeye karar verdim. Bunun için hiç bir güçlük taaavvur ekmiyordum.
«A.şk yuvası» nı kurmakta büyük bir muvaffakiyetim var. Her halde acemi bir mhnar değilim. Hususile seveceğim kadının han-#i sınıf, hangi derece, hangi halde olduğuna bir hüküm verdikten sonra... Sevda yolunda cn kolay avlananlar böyle henüz tecrübesiz saf ve masum olanlar değil mi?..
Fakat, ilk teşebbüste ne kadar yanılmış olduğumu anlamaktan başka bir şeye muvaffak olamadım. Hem de ne anlayış!.. Bu ma nüm şimali kız, hemen hemen her gün buluştuğumuz «Şık Nevzat» la âşikanc münaacbatta bulunmuyor mu imiş!... Kurnaz arkadaş, bunu benden gizliyormuş. Şu hakîkarti keyfettikten sonra -îyi kalpLi bir delikanlı olduğu    [efor
alkımdan vaz geçtim. Fakat aralarındaki münaaebatın derecesini anlamak gibi bir merakla takipten sarfı nazar etmedim. Şu hareketim, kendi kendimi aldatmak-| tan başka bir ^ey değildi. Ne o-lursa olsun bu çıtı pıtı güzeli sevmiştim. Ne yapaygm? Muhabbet elde mi? Gönül zaptediHyor mu?
Halbuki, bidayette bunu alelade bir hevesten ibaret sanıyor ve onunla bir münasebeti kuvvetlendirmek için bir adını bile ileri gitmek istemiyordum. Hatırıma gelmişken size dostane bir nasihatte bulunayım: Böyle meraklı, mülemma, görünüşte saf ve masum «muhabbetlerden kendinizi - elden geldiği kadar . sakınınız. Günün birinde bu aşkım ptk
ciddi bir renge girmesin mi?... Fakat, hep kabahat onun... Bana
halile, tavrile, harekâtile,  nazar-
larile, öyle cesaret veriyordu kî.
İhtimal Şefik NevzuAL :i-*A*iu-
muzu bildiği halde cesaret veriyordu.
Ahi Kurnaz kızl.. Sevilmesini
öyle seviyordu ki... Bir gün şöyle, | bir gün böyle derken konuşmaya başladık. Bir saadet ve riyasette yüzüyor, nasıl yaşadığımı bilemiyordum...
*
Bilmem, kaç ay geçmişti. Nihayet bir davet mektubunu aldım. Tam saat onda beni evine davet ediyordu. Sevincimden du. rup oturamıyordtım. Hay kör o-olası şeytan... Saat yürümüyor ki. Bu ne ağırlık... A?rk kalbine karşı ne merhametsiz bir kayKsızlığı var. Dakikalar, aeır gibi uzuyor.
Bir gazinoya girdim. Hayli kalabalık vardı. Köşenin birine çekildim. Meraklı imisim gibi gazeteleri getirttim. Birer birer göz gezdirmeye başladım. Bir de kapıya doğru - bilmem niçin - başımı çevirince Şefik Nevzat orada
Bugün...
- İngiliz karikatürü —
görmeyeyim mî?...
Dizlerim titremeye başladı... Beredcet versin, bana doğru arka-smı çevirmiş oturuyordu. Bak belâya şJmrfi... O, kapının yanında iken nasıl çıkmalı?... »
?
Bilmem ne kadar hoğularak, sıkılarak vakit geçirebrldim. Gazetenin kenarından saarte bakınca ona çeyrek kaldığını anladım. Vay! Artrk her şeyi göze aldırmak lâYzfcjn... Partooyu gamma getirttim.
Kapıdan çıkarken bir d eleğimden tuttu, ve:
— Bay! Dedi, böyle selâmsız mı ıgeçerlcr...
Ah yüz 'bin kere lanet... Bu, Şefik Nevzat idi. Artık bende tab ve takat kesildi, bir cani grbi titremeye başladım.
?
Netice: Yakayı ele   verdikten o k**4aff şaşaladım ki nni-
Mektubu yazan velinin aksine olarak diyeceğiz kl sinema ile telkin en kıymetli ve bulunmaz bir vasıtadır. Kötü olan, cinayet olan çocuklarımızın yalnız başlarına seyrettikleri, çağlarına hitap etmiyen filmlerdir. Filmler içinde, ahlak ve Adetlerimize uygun olmıyanlar veya umumiyetle pervasız mevzularile, değil çocuklar Üzerinde, gençler üzerinde de zararlı tesirler yapacak olanları vardır.
«Çanakkale Geçilmez» filmini bunlara katamayız.
Bu film yeni ve medenî bir anlatış ve duyuruş edasile bir Türk hamaset destanıdır. Bu filmin kötü olduğunu nasıl söyliyebiliriz \
Burada asıl meselemizi ortaya çıkarmağa gayret edelim. Çocuk babası diyor ki: «Çocuklara sinema kapısını öğretmek bir cinayettir.» Bir defa zararları olmakla beraber büyük faydaları da olan filmleri seyretmekten çocuklarımızı menetmek boş biı gayrettir. Çünkü medeni bir vasıta olarak sinema hayatımıza girmiştir. Herkes sinemayı yaşarken çocuğa, kapısını dahi göstermemek zoraki bir istek değil midir? Bu çocuk, babasının tazyikini hissetmediği bir gün menedllen sinemaya hem de kötüsünü iyisinden ayırt etmemek şar-tile gitmeğe can atmaz mı acaba?
Çocuk!arrmiz yalnız bizim yani ana - babanın tesirleri altında değildirler. Bizden başka çocuklarımızın arkadaşları, mektep muhiti, muallimleri, okuduğu kitaplar vardır. Bunlar hep çocuklarımızın üzerinde belirsiz ve mütemadi olarak işlemektedir. Çocuklarımızın fikirce, ahlakça dizginleri yalnız babanın elinde bulunmuyor.
Veli çocuğu, muallimile ve sınıf ar kadaşlarile birlikte sinemaya gitmek ten menetmekle hayli hata etmiştir. Ayrıca menettiğimiz şeyleri ona niçin menettlğimlzi anlatma* ve içine sindirmek gerektir. Çocuk menedüen şeye bilerek ve duyarak elini sürmemeğe alışmalıdır. Tıpkı ateşin yaktığını öğrendiğinden itibaren elini artık ateşe uzatmadığı gibi...
Veli, bundan başka, çocuğunun ba şında bir muallim bulunduğu için teşekkür etmeli idi; film   hakkında -
hattâ film kötü de olsa - fikir vereceği için. Biz ana - baba, iyi şeyleri kötü şeylerden ayırt   edebilmeleri
için çocuklarımıza alışmcaya kadar hayatta rehberlik yapa bllsek kendimizi bahtiyar sayabiliriz. Değil «Çanakkale Geçihner» Robert Kohun hayatı. Pastör Emil Zola ve saire gibi filmlere çocuğumuzu mektep gö-türmemişse bizim götürmekliğimiz icap eder. Güzel yaşamağı öğrenmek İyiliğe yükseltmek için numuneler a-ramryor muyuz? Vatanı ve kahramanlıkları çocuğa sevdirmek istemiyor muyuz? Bunları, çocuk bizimle beraber sinemaya gittiği zaman biz ona flhnln içinden bir bir çıkarıp göstereceğiz. Ona güzellikleri, yüksek fikirleri onun anhyacağı lisanla telkin edeceğiz. Çocuk bizim vasıtamızla hayatı, güzelliği ve iyilimi daha çabuk emniyetle bulup çıkaracaktır. Böylelikle iyiyi tanıtalım ki fenayı seçmeği öğrensin fenayı seçen İnsan artrk vehden, rehperden, başkasının dt3g*m kullanmasından kendini kurtarmış demektir. Maksat çocuğumuzu, gençliğe geçtikten veya hayata atıldıktan sonra baba veya muaHim gribi el tutan bir sürücüden kurtarmak ona kendi iyi ve fena ölçülerini kullanabilmesini öğretmektir. Çocuklukta el tutacağız, hayatı görüp anlamakta çırak olduğu İçin Hayata atılınca da etrafını anlamak ta bizden daha iyi usta olabilmelidir.
mı itiraf etmemek mümkün de-gildi. Zaten Şefiîc Nevzat işi anlamıştı. Sonra ben>î takıp edtyoı ve orada olduğumu biliyormuş Kendimi kurtarmak için cebim-efeki kâğıdı gösterdim:
— Kabahat onun!.. Demek isterdim. Güldü. Oda,
cebinden bir kâğıt çıkardı.
Ah! burnaz, desisekâr, yalancı kız... Ona da bir mektup gön dermiş imiş... Gece yarısında davet ediyordu. Demek fıer ikimiz, de... Şu buda karşısında aşkımızı unuttuk, arkadaşlığımızı hatırladık. El ele verdik:
— Bir kadın için ha!... Dedik ve ?u kâğıdı yazıp Sevime gönderdik:
«Biz birbirimizi buldifk. Şimd» sen âşıksız kalacaksın. İşte ilk ceza... Sonrasına geUnce... Seni biı dakika rahat bırakmıyacak ve butun âşıklarını kaçırmaya çalışa-w     | Foad SAMİH
¦ ¦ -
- VATAN
5 . 2 - 941
OKUYUCU
MEKTUPLARI
Yalan Söyliyen Bir Kapıcı
Evvelki güu Sisinle Otmunbey-do VUdan apartmanının yanındaki Hanıjdiye -meşinin yanından geviyordum. Bir çok kadın, erkek, çocuk su doldurmakla meşguldüler. Fakat o Kirada iri yan birfcl peyda oldu. Erindeki İki tenekeyi çeşmeye dofcm sürerek: «Durun bakalım... Sıra benim .ı. £11 ama, evde hasra var, acele tenekeleri doldurmak lâzım» diyerek herkesi itti ve kaktı. Hiçbir itiraza da DAilak vermeden zorla tenekelerini loldunhı. Merak ederek bu adalim klrıı olduğunu öğrenmek istedim. Kendisini takip ettim. Anladım ki, bu bir apartman kapıcısı imiş. Apartmanda soya hem de İki
teneke Hamidiye suyuna muhtaç bir hasta olup olmadığını öğrenmek merakına düştüm. Akşama doğru ayni apartmana uğrayarak kapıcıyı buldum ve kendisine sordum ve dedim ki:
—Bu apartmanda ağır bir ha*ta
varmış doktor İstiyorlarmış, acaba hangi kattadır bu hasta? Kapıcı: Yanlış olacak bayım! Hamdolsun brzhn apartmanda   hiçbir   hasta yok, dedi.
Nezaketten ve haktan anlamı-yan bu gibi adamların hâlâ böyle kaba hareketlerinin önüne geçmek mümkün değil midir?
Hüseyin Suat Akalın
p
m
Gene Tescil işi
Döne Caya Yepılan İşlerde Doğru Yolu Bulamıyoruz
Türkiye İdman cemiyetleri ittifakının teşekkül ettiği gründenberi teşkilâtta, sicil işleri, insanı bazı hâdiselere güldüren, bazı hâdiselere de sinirlendiren, bazı hâdiselerde de eğlendiren hikâyelerle doludur.
Tescil, hiç şüphe yok ki, klüp işlerinde en mühim meseleyi teşkil etmekte ve idarecüerin zekâsı, iş kabiliyetleri bu işlerde gösterdikleri faaliyet ve elde ettikleri neticelerle ölçülüyor.
Bir zamanlar o eski kurtların, işin
Rengârenk nizamnamenin mevkii tatbike konduğu günden bugüne kadar, gerek maddeler, gerek teamül bir idmancının klübe olan istifasını tevsik için klübüno gönderdiği istifanın taahhüt makbuzunu bölgeye ibraz etmesi şarttır. Bu şekilde yapıl-mryan istifalar mesmu addedilme-mekte ve muamele görmemektedir.
Bir idmancı burada ayın 26 sın-
da klübtlnün idmanlarına iştirak c-
diyor. Fakat ertesi günü hiç haber
vermeden kalkıp İzmire gidiyor. Br-
içinden vetlşmiş idarecilerin bir ara-ya gelerek ortaya ç.kardrkhm ren- tesl **» * fem,rde >* maçında °^ gârenk nizamnamenin her şeyi dü- »atılıyor.
şünülerek konmuş maddelerinden is- Bölge, istifalarda idmancılar ara-tifade etmek, çürük noktaları bul- j sında mutavassıt olmaması lâzım ge-mak hakikaten büyük bir mesele ve j Hrkcn, bu oyuncunun klübüne istifa-her idarecinin yapacağı bîr iş değil- j sının İzmirden bölgeye bildirildiğini, di. I yeri elzem olup olmadığını soruyor,
Eski teşkilât, beden terbiyesi u- j be üzerinden yedi gün geçince de i-mum müdürlüğü şekline inkılâp et- j Hşiksiz addedildiğini, İzmire mal e-tikten sonra slcü içlerinin de daha düdiğini bildiriyor.
esaslı bir hale gireceğini zannederken maaIIesef inkisarı hayale ugra-
Bu oyuncu, klübüne istifasını bölgenin yazdığı yazı tarihinden dört, dik. Bir gün ortaya bir 99 numaralı I beş gün sonra göndermiştir. Klüp 1-
talimatname çıktı.
derecisi bölgeye   giderek   taahhütlü
Bu talimatname tescili yalnız   A- makbuzunun gösterilmesini istiyor.
ğustos ayında kabul ediyor, klübttn- TabU olmadı* için ibraz edüemiyor.
Anlaşılıyor ki, İstanbul bölgesi sicil şefi, diğer klüp idarecilerine bin bir müşkülât gösterirken bu işi nizamsız bir şekilde yapmıştır.
Bundan bir hafta evvel başka bölgeler yaparsa hak, İstanbul yaparsa ceza mı? başlığı altında bir yazı yaz m iş tık. Bu açık hâdise bu yazımız da, ve işlerin iyi gitmediği hususundaki iddialarımızda ne kadar haklı olduğumuzu göstermiyor mu?
Kemal Onan
den istifa eden bir oyuncuyu bir sene beklettikten sonra ağustosu aşarsa iki sene müddetle bekletiyor ve as gari iki sene spor yapmaktan mahrum ediyordu.
Halbuki bu talimatname Avrtıpanın bir çok yerlerinde olduğu gibi, klüp değiştirme ayını kabul etme esasına müstenitti. Fakat sayın generali hüsnüniyetinden istifade ederek her sahada yanlış yola sürükli-yenler böyle bir garip talimatnamenin çıkmasına da sebep oldular.
Nihayet 99 numarayı takip eden numra ile olacak son bir talimatname bölgelere tamim edildi. Bununla da idmancıların klüp değiştirmeleri hiç bir kayda tâbi tutulmadı. Bir idmancı istediği gün, istediği klüpte oynı-yacaktı. Oyuncular, gömlek değiştirir gibi klüp değiştirmeğe, her hafta bir klüpten bir klübe göç etmiye başladılar. Bu suretle her fırsatta tam amatörü aradığını söyliyen teşkilât, profesyonelliği yine kendisi teşvik ediyordu.
Bundan bir kaç gün evvel bu talimatname de ilga edildi ve 99 numaralı talimatnameye dönüldü. Şurada yalnız bir noktaya işaret etmek istiyoruz. Bir takım idmancılar klüp idarecilerinin aralarında yaptıkları anlaşmalarla klüp değiştirmişlerdi. Bu talimatnamenin ani olarak değişmesi bazı idmancıların kabahati olmadığı halde mağduriyetine sebep oldu. Genel direktörlüğün hiç olmazsa bir müddet tayin etmesi lâzım gelirdi.
Sicil işlerinden bahsederken şurada bir hâdiseyi de kaydetmeyi muvafık buluyoruz.
Maalesef, teşkilâtta bu sicil işle-rile uğraşanların da istedikleri gibi hareket ettiklerini görüyoruz.
Mektepliler Futbol Maçları
Liseler arası futbol şampiyonası maçlarına dün öğleden sonra Şeref stadında devam edümiş ve yapılan müsabakalar neticesinde Darüşşafa-Va - Hayriye 1-1, İstanbul lisesi -Kabataş 1-1 berabere kalmışlar, Per tevniyal de Şişli Terakkiyi 4-1 mağ lûp etmiştir.
Bugünkü Lig Maçları
Lig maçlarına bugün Fenerbahçe ve Şeref stadlannda devam edilecek, Şeref stadında Fenerbahçe - Vefa, Beşiktaş - Topkapı, Galatasaray -Beykoz, Fener stadında da Kasımpaşa - Pera, tstanbulspor - Süleyma-niye karşılaşacaklardır.
DAVET
Feneryılmaz Bozkttrt Gençtik Klü-bü Başkanlığından:
12.2.941 tarihine müsadif çarşamba günü akşamı saat 21 de Fener Halk Partisi binasında yapılacak kongreye bilûmum azanın teşrifi rica olunur.
SÜMER Sinemasında
Neşeli seanslar... Kahkada... Şarkı ve Musiki...
BİNG CROSBY ve JOAN  BLONDELLL MtSHA AURE ve CROSBY  Caz  Kızları
tarafından fevkalâde bir tarzda yaratılan
KÜÇÜK MELEK
• Fransızca sözlü nefis Operet filminde
JİTTERBURG SWlNG dansını da göreceksiniz.
İlâveten: HOROZ DÖGÜŞLERl, VALT DİSNEY'ln   renkli Mikey
Bugün saat 11 de tenzilâtlı halk matinesi
ADİ/ELCP İM/AHU
RAS NASİBU, NECMETTİN
SADAK ve İMPARATOR
HAİL
«Vattan» m dünkü nüshasında, Habeşistan İmparatoru ile    yap-
.1   I      «* **
LASİY
niş olduğum mü .ikatı okuyanlar an biri bana te. e fon etti.  Dedi
a; '-•'}}
— Siz Negüs* Habeş vatan-jrverliginin bir timbali olarak, bir kahraman olarak aksettiriyor sunuz. Halbuki «A!k?a/m» Baş muharriri sizden bir gün evvel, hakikî bir Habeş kahramanı olarak bize Ras Nasfbu'yu takdim ediyordu. Hangisi doğru?» Cevap verdim:
«— Hiç şüphesiz benim yazdığım. Bununla beraber eize daha tafsilâtlı bir cevap verebilmek için şu yazıyı okumak doğru olacak.»
Ve Akmamın baş sütunundaki yazıyı okudum. İşte cevabım:
— Ras Amlhârî dilinde reis demektir ki prens mânâeına kullanılır, Nasîbu bir prens değildir, binaenaleyh Raa icra değildir.
Bu zat Habeş imparatorluğu ordusunda Korgeneral rütbesini haiz bir 'kumandandı, ve Ambarı dilinde Korgeneral mânâsına kullanılan «Decazmaç^> unvanı ile anılırdı. Yani kendisine Decazmaç Nasîbu derlerdi.
Necmeddin Sadak, bu zatın ölümünden şöyle bahsediyor:
«İsviçrenin bir dağında, sessiz ve kimsesiz ölen ıbu genç Habeş vatanseveri, şifa bulmıyan bk kederin kurbanı olmuş, kanı ile kurtaramadığı vatanına canını hediye etmişti.»
Bu cümledeki hakikat Nasîbu nun «lerviçrede ölmüş» olmasından ibarettir. Gerisi «Mavera! bir litera-tura ? !v dır.
Nasîbu kumarrda etmekte olduğu Ogaden cephesinde İtalyan Baş Kumandanı Badogliyo'nun kullanmak vahşetini gösterdiği İperrt gazının tkurbanı    olmuş ve
ciğerleri tedricen kömürleşerek örmüştür.
Vebip Paşanın kurmay başkan-
YAZAN:
Nlzameddln
NAZİF
IlglfU cıugı ugauen cepnestnın c"d den mütecellit bir asker olan bu kumandanı tahsilini Fransanın «Samt Maxence» binicilik mektebinde ikmal ebmiş ve bir yıl da «Saint Sir» de okutul-muş bir Ha, beş münevveri kJL
Fransızcayı iyi konuşurdu. İtal-yanın büyük düşmanı idi. Fakat asla Negüs gibi yüksek çapta bir millî lider değildi ve sadece Ne-güs'ün yetiştirdiği bir insandı. İmparatorun bir müridi idi.
Bay Ncomeddin Sadak Milletler cemiyeti kürsüsünde gördüğü Negüs hakkında da şunları yazmış: , .
«Mecliste bir papaz duvası gibi mırıldanarak okuduğu Amha-ri dilindeki müdafaa nutku elli iki milletin umumî heyette Habeş davacının son «müfrit (mücahitlerinde zecrî tedbirlerden arta ka-i lan heyecanı <ta öldürmeğe kâfi gelmişti. Halbuki dünya daha o I zaman, hiç farkında olmadan (?!) bugünkü sonsuz felâkete imkân fermanını yazıyormuş. Zavallı Negüs, beş sene sonraki milletler kıtaline başlangıç olan ilk kurban rolünü iyi oynıyamamış-tı... Acemi bir avukat tesiri bırakmıştı.»
Negüs ün o günkü hali hakkında bundan daha yanlış bir görüş tasavvur edemem.
O sıralarda milletler cemiyetine Türkiyenin daimî murahhası sıfatile iştirak etmekte olan Necmeddin Sadak Negüsü bizzat dinlememiş olacak.
Negüs nutkunu bir papaz duası gibi mırıldanarak değil, tam bir mücahit kahraman gibi ve bir muharibe lâyık dâvudî bir sesle haykırarak söylemiştir.
«Dinleyenler üzerinde bu nutkun buz gibi soğuk bir tesiri» olduğunu iddia ise sadece meclisin o günkü psikolojisini anlamamaz-
K Sinemasında
Müthiş ve heyecanlı sahnelerle dolu muazzam bir film
TAŞ YÜREKLİ ADAM
Herkesi merak ve heyecanla saracak bir mevzu
Baş Rollerde:
DOLORES DELRİO — VALLACE BERRY
Ayrıca: RENKLİ MİKt MAUS ve FOX dünya haberleri
Bugün saat 11 ve 1 de tenzilâtlı matine
¦
Sanata kıymet verenler... Kudrete hürmet edenler...
BliyÜn LÂLE Sinemasında
Amerikanın şöhretleri dillere destan olan: LESLÎE HOWARD — BETTE DAVİS — OLİVİA de HAVİL AND gibi 3 büyük yıldızının yarattığı bir sanat dünyası olan Fransızca
O Gecenin Rüyası
lilmim görsünler.
Bu, bir film değil, en büyük aktörlerin yarattığı   bir aşk romanı, ölmiyen eserleri canlandıran muhteşem bir tiyatrodur. DİKKAT: Son gelen Türkçe PARAMUNT JURNAL. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine.
Irktan gelmeğe hamledilebilir. Zira Necmeddinin bahsettiği 52 milletin 5 I i panik'e tutulmuştu, delegeleri, yaklaşan harp korkusu ile titreşiyorlardı. Biz ise, Mont-reux konferansının muvaffakiyetinden "başka bir şey düşünmediğimiz için çekirvgen bir tavır takınmış bulunuyorduk. Eğer Necmeddin, Negüs'ün kirrsüden inişinden on dakika sonra dağıtılmış olan tercümeleri okumuş olsaydı, «dünyanın o zaman farkında olmadığını» söylediği bugünkü felâketi Negüo'ün bir kâhin fribi kestirmiş ve söylemiş bulunduğunu anlardı.
Negüs'ün hakkını Negüs* e verelim.
«AKŞAM» A BİR PROTOKOL
DERSİ
Akşam Gazetesinin dünkü nüshasında   dördüncü   sayfada    şu
tarzda yazılmış bir    başlık var-
Jı:
«Dük ve Dü-,es de Windsor» Üstü kaval alil şişhane diye şte buna derler. . . Fransız dilinde bir asalet derecesini bildiren Duc ile ibu unvana sahip olanların meşru zevcelerine verilen Duc-hesse unvanı Türk imlâsı ile yazıldıktan kelli bu unvana sahip olan ailenin veya «hanedan» m soy adı olan «Windsor» u ve asalet unvanlarında dikkatle kullanılan bağlama edatını, yani «de» yi aslî imlâlarında bırakmak sadece bir garabettir. Bunların da «Vintsor» ve «dö» suretinde Türk imi asile yazılması ve başlımın şu hali afcması doğru olurdu:
«Dük ve Düşes dö Vintsor..
Fakat «Win£Îeor» 1ar İrrgilrz olduklarına göre «Akşam» dan, protokola tam bir riayet göete-rerek ancak şöyle bir serlevha koyması beklenebilirdi: «H. R-H. Duc and His Grace Dachesse of Wirkdsor*.
Tercümesi murat olundukta: «Altes Rovayal Dak ve zarafet-meâp Daçes of Vintsor».
Bu, aziz dostumuz VâJâ Nu-reddîn'e tarafımızdan verilen bir «Demeli dememeli» numunesi o-larak kabul edilebilir.
«HAKİKAT»  GAZETESİNE BİR   HAKİKAT!
«Hakikat» başmuharriri Necip
Ali Küçüka «Balkanlar ve Almanya» başlıklı dünkü yazısının bir yerinde şöyle diyor:
«Balkanları cihan piyasasından ayırdıktan sonra Almanya, satın aldığı maddelerin fiyatını kendisi tedbit edecek, muhtelif Balkan memleketlerinin istihsal maddelerini bir sıraya ve bir taksime tâbi tutarak bu devletleri «iktisadî feodal devletler» haline getirecektir.»
Necip Ali Küçüka'nın bu cümlesindeki teşhisi nekadar doğru ise Balkan devletlerim tehdit e-den Alman takdirine verdiği isim de o derece yanlıştır. Eğer» Balkan devletleri bu derekeye düşerlerse «iktisadî feodal devletler» haline girmiş olmazlar. Sadece Marabalaşırlar ve böyle bir muvaffakiyete ulaştığı takdirde Almanya bir «iktisadî feodal devlet» halini alır.
Feodal «mütegallib» demektir. Tegalliibe mâruz kalana ise «maraba» derler.
Ermenileri Kimler
NİÇİN
ve Nasıl Aldattılar':
Kanlı Bir İşin
Maliyet Bedeli
Ermeniler 60.000 Altın ödemişlerdi
Anlatan: Pantikyan — Yazan: M. Sıİır
[Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur]
SARAY SİNEMASINDA
Her yerde bahsedilen film... Aglatırcasma güldüren film... Bütün bir hayat olan film.- Gençliğin görmesi
Armenln cesedi kilisenin damından aşağı yuvarlanırken, bu kanlı hâdisenin gizli tertipçisl (îzmirliyan) .dtrikhanede yeis ve ümitsizlik içinde kıvranıyordu. Fakat, komitenin kaçak azılıları, (Jirond) vapurunun muhteşem salonunda, Istanbulda yapılan son vurgunun taksimi ile uğraşıyor, neşeli kahkahalarla çakıp çakıştırıyorlardı.
Bu kanlı teşebbüs de, İstanbul Er-menilerlne tam altmış bin altına mal oldu. Bu sırada Türk dost ve taraftan Ermeniler, fırsattan istifade ile, yine ortaya atıldılar. Saray ve Babıâli m ah afilinde yaptıkları teşebbüslerle İzmirllvanın mevkiini sars-tıla-      nüfuzunu oldukça kırdılar.
Istanbulda kıtal devam ederken tetanbuldaki yabancı devletler sefir lerinin emirleri altında bulunan vapurlardan altı tanesi Trabyadan Tophane önüne geldiler ve bir nevi mu-hasrm vaziyete girmiş gibi gölündüler. Sefaret baş tercümanları Babı âliye müracaat ile şiddetli birer nota verdiler. Çok dikkate şayandır bu müşterek müracaata Rusya sefareti iştirak etmedi. Avusturya, Almanya, Fransa, italya ve İngiltere refaret baş tercümanları Babıâlide €—Böyle bir şeyden haberimiz yok cevabı ile karşılaşmışlar ve şaşrnp kalmışlardı. Babıali, memlekette bir kıtal değil, isyan etmiş bir zttmrenin tedip edilmekte olduğunu da cevabma ilâve Ue, karşısındaki müdahale cephesini bir iyice hırpalamış hattâ dağıtmıştı. Tam o gün, Rusya sefiri de bu heyete Utihak emrini almıştı. Fakat, cephe bozulmuş, grup dağılmıştı. Rusya sefiri de yalnız basma bir şefaat talebi mecburiyetinde kalmıştı.
İhtilâlin umdukları neticeyi yine vermediğini gören Tıroşaklar, yine büyük devletlerin kapılarını aşındırmağa koyuldular. Bütün Avrupayı feryatlarile nğuldattılar.
— Türklerin zulmünden müteaddit defalar şikâyetler ettik, medeniyet âleminizden»
Merhamet diledik, muavenet istedik. Gösterdiğiniz güler yüzlere güvendik ve bu işe giriştik. Görüyorsunuz ki. Sultan Hamit bize her vakit-k inden daha kanlı bir cevap verdi. Ne duruyorsunuz?»
Diye haykırdılar. Fakat, yardıma koşacak bir kuvvet şöyle dursun bu feryatlarını işittirecek bir kulak büe bulamadılar. Çünkü, diplomatik desiselerin zamanı çoktan geçmiş, her devlet kendi entrikasını çevirmeğe girişmişti.
Bu ihtilâli müteakip. İngiltere hükümeti hâdiseyi tetkik için îstanbu-la bir komisyon göndereceğini, Ba-bıâliye büdirmişti. Rusya ile Fransa da bu heyete birer murahhas tayinini münasip görmüştü. Tam o esnada, siyaset havası birdenbire değişti îngütere de tetkik işini Fransa Ue Rusyaya terk ederek çekiliverdi. Komitecilerin de ayakları suya erdi. Çünkü Abdülhamit yapılan bu müracaatlara, mücrimlerin kamilen cezalandırılacaklarını ve yapılacak icraatın da gazetelerle Uân olunacağı yohmda bir cevap vermiş, bu müdahale teşebbüsünü de başmdan def etmişti. #
*
Ermeni meselesinde Abdülhamit, İngiltere ve Basyanın rolleriî»
Ermeni   meselesini,    Ermenilerin
lazım olan bir film...
LV
DA
NÇLİK
( G O O D B YE
C H I P S )
Fransızca sözlü şaheseri her seansta vâsi salonunu doldurup boşaltmaktadır. İlâveten SON FOX JURNAL* Dünya ve harp haberleri. Bugün saat 10,30 da tenzilâtlı matine.
BEYAZ PERDENİN EN GÜZEL KADINI
D Y
SİNEMA DÜNYASININ EN BÜYÜK ARTİSTİ.
S P E N CER    T R A C Y
Bir defa değil, 10 defa görmekle doyamıyacağrnız bir şaheserde...
KADIN BENİMDİR
hürriyet vo istiklâlleri, namına bazı fesatçılar tarafından ortaya atılmış bir mesele addetmek biraz hatalı bir hüküm olur. Çünkü, asırlarca devam ve Osmanlı hükümetini meşgul eden bu meselenin ihdasında ve İdamesinde iki büyük devletin de rolleri vardır. İngiltere Rusya hükümetleri, ba zı siyasi ve iktisadî müttefiklerinin temin ve takibini bu meselenin ihta-smda ve halli için zaman zaman müdahale Ue uğraşmakta bulmuşlardır, ingilterenin o zamanlar Anadoluda birçok menfaatleri vardı. Bunu çok iyi takdir eden Abdülhamit, ara sıra bu menfaatleri ihlâl eder gibi bir vaziyet alır, Rusya hükümetine mütemayil bir tavrr takınırdı. Bu suretle İngilizlerin siyasi muavenet ve taraftarlığını kazanırdı.
İngilizler, vaktüe Erzurum ve Beyazıt vasıtasile Karadenizi İrana bağ Uyan yola, birçok sebeplerle, fazla ehemmiyet verirlerdi. Bunun içindir ki, Ayastafenos muahedesinin on dokuzuncu ve yirminci maddelerine mu anz ve muhalif bir vaziyet almışlardı. Çünkü, bu maddeler bu yolun daima Ruslarm nezareti altında bulunmasına kapı açıyordu. İngilizler, Berlin muahedesinin altmcı maddesi ile buna mani olmuşlar ve bu mümanaatı siyasi bir muzafferiyet saymışlardı.
Fakat, bu yol bilâhara eski ehemmiyetini kaybetti. Bu yol vasıtasile ticari menfaatler temin eden Ermeniler, gördükleri tazyik yüzünden, Ka radenizden Hazer denize giden yolu tercih etmişlerdi. Halbuki tngrilterede yerleşen Ermeniler Mancesterden Os manii ve İran ülkelerine külliyetli miktarda pamuk gönderiyor, hattâ, bu pamuklan orta Asyaya büe sürüyorlardı. Bu sebeple İngilterenin ticari menfaati, bu tercih üe tehlikeye maruz kalmıştı. Binaenaleyh Van ve Erzurum havalisinde bulunan Ermenilerin sıkmtılı vaziyetleri İngil-tereyi maddeten müteessir ediyordu
O sıralarda, Osmanlı ülkesinin diğer kiBimlannda da İngilterenin ti
cari menfaatleri de pek yolunda değildi. Almanya ve Fransa hükümet lerine Rumelide ve Anadoluda, An-dolu ve Rumeli şimendUferleri, nh tim kumpanyası gibi imtiyazlar verildiği halde, İngiltere hükümeti bu cömertlikten istifade ettirilmiyordu
Bu arada, o esnalarda Türkiyede büyük roller   oynryan    misyonerleri: işinde de İngiltere pek geri kaim" ti. İngiliz kiliselerinin Anadoluda hiç misyonerleri yoktu.   Anadoluda hep Amerikan misyonerler faaliyette bulunuyorlardı. Merkezi Londrada bulunan misyonerler heyeti bu vaziyc ı tahammül edemiyor, Hükümetleri bu yolda teşebbüse teşvik ediyorlardı. Çünkü, Protestanlığın en ziya intişar ve inkişafa müsait bulundu ğ"u yer Ermenistan idi.
İngiltere, 1894 senesinde Amerik ile Avrupadaki protestan hükümeti rin muvafakatleri ile, Türkiyede mühim bir protestan teşküâtı vücude getirdi ve Protestanlara tam bir serbesti temin etti. Ermenileri elde etmek, onlan bir siyaset âleti gibi kullanmak için, İngilterede evvelce Ermeniler tarafından teşkü edilmiş o-lan İngiliz - Amerikan cemiyeti, bu siyasetine vasıta ittihaz etti. Cemiyete, Türkiyedeki Ermenilerin hukuklarını müdafaa vazifesini verdi.
SORUNUZ
SOY UY ELİM
Çocuk Filmleri İstiyorlar
Bir mektepli çocuk» ismini A. B. ve adresini Nişantaşı orta mektebi göstererek haklı bir sual soruyor ve diyor İd:
Talebenin her »inemaya gitmesini muvafık bulmuyorlar. Çocuklar, ancak, çocuklar İçin yapılmış filmleri görebilirler. Her hafta bir defa sinemaya gidiyoruz. Fakat hiç bir defa bize mahsus ve faydalı bir film göremiyoruz. Bu gibi filmler bizim sinenaalara gelmiyor mu?
CEVAP — Çocuklar için henüz film getirilmemiştir. Harp do-layısüe çocuk filmleri getirilmesi
mümkün olamıyor. Esasen bu gibi filmlerin iyi seçilmesi lâzımdır. Eğer talebe ve çocuklar için bilgiyi arttıracak ve çocuklara neşe verecek filmlerden seçmek için bu işte mütehassıs kimselerin Avrupa ve Amerika sinemalarında veya stüdyolarında görerek film seçmeleri lâzımdır. Maarif Vekâleti de bu film işi üo meşgul olmuştur. Harp bittikten sonra bu gibi filmlerin gösterümesi mümkün olacaktır. Şimdilik maruf komiklerin (jurnal) olarak gösterilen filmlerinden haneği sinema gösteriyorsa tercihan o sinemaya gitmeniz mu-vafiKtrr.
9 . 2 - 941
VATAN
Bölgesi Feyezanı
Menemen Havalisinde Sular Gece Yarısından Sonra Yavaş Yavaş Çekilmîye Başladı
izmir, 8 (A.A.) —Şehrimize yağan yağmurlardan Bornova, Mersinli ve civarını yeniden sular basmıştır. Tehlikeli vaziyette bulunan evler tahliye ettirilmeğe ve içindekiler emin mahallere taşınmaktadırlar. Tren münakalâtı da henüz normal hale gellmemiştir. Yalnız Bandırma postası dün hareket etmiş, Afyon treni tahrik edilmemiştir. Cuma akşamı Afyondan gelen tren Ma nisada kal. mıştır. Izmirden hareket eden ve bir kaç günçlenberi sularla mahsur bir vaziyette bulunan Afyon treninin yolcuları Menemenden tahrik edilen Bandırma postasile kurtarrlroışlar ve her iki postanın yolcuları İzmire getirilmişlerdir.
Menemenden alman haberlerden suların geceyarısından itibaren ve yavaş yavaş çekilmeğe başladığı bildirilmtiktedir. Bu de. faki tuğyanda Gediz nehrinin suları iki metre yükseltmiş    bulun-
Aaiîyede:
maktadı*. İzmir - Bergama şosesi, nin 39 uncu kilometresinde sular şoselerin üzerinden akmakta devam etmektedir. Burada hayvan-Iarile beraber beş kişi sularla mahsur bir vaziyette kalmışlarsa da derhal imdat ekipi gönderilerek kurtarılmışlardır.
Kiraz nahiyesine bağlı Senitler
köyü su baskınına maruz kalmışsa
da  alelacele    vücude    getirilen
bendler sayesinde bertaraf edilmiştir, llkkurşun köyü yakınından geçen Aktaş çayının suları taşaraik bir kısım ekili araziyi istilâ etmiştir. Ova köylerinde sular hâlâ aynı seviyeyi muhafaza etmektedir.
PORSUK
Tekrar Taştı
Eskişehir, 8 (A.A.) — Por-
15450 Liralık Çek Sahtekârlığı
Sahte'.vâ.lar An.alyada Tevkif Edildiler, Mevkuflar Bugün isianbula Getir.lecek
Müddeiumumilik dün mühim bir çek sahtekârlık işini tamamla, dı ve Antalyaya kaçan iki sahtekârlık suçlusunu telgrafla tevkif ettirdi. Dolandırılan istanbul tüccarlarından Mustafa İsmet Çam-oğludur. Dolandıranlar da Nuri Aybarisle kamı Fatma kayadır. Bunlar Kütahyada tüccardan Muradın imzasını taklit etmek sure-
tile iki çek yapmışlar ve bunu Abdülvehaba da imza ettirerek Çamoğiuna müracaat etmişler ve I5,4:>U lirasını dolandırmışlar.
Müddeiumumilik ÇaLTioğıunun müracaatı üzerine tetkıkat yapmış ve sahtekârlar hakkmda tevkif müzekkeresi kestirerek Anitalyada yakaiatmıştır. Mevkuflar bugün Uunbuia getirileceklerdir.
Devlet Hesabına Okuyanlar
Ankara, 8 (Telefonla) — Memurin kanununun neşrinden evvel devlet h^âBînârhektobe girerken" taahhütnalme vermiyenler mezkûr kanunun neşrinden sonra da tahsülerine devam etmişlerse taahhütname versin veya vermesinler bu tarihten sonra kendilerine devlet tarafından yapılan masrafı ödemek veya devletin göstereceği vazrfeleri kabul etmekle mükellef tutulacaklardır. Bu hususta Devlet Şûrası bir tevhidi içtihat
kararı vermiştir.
-o-
L OLMACA
9 €   7   l 3
Soldan Sa&a: 1 — Pastırma 2 — San - Si - Sol 3 — Asaf - Fakat i — Malaya - Ur 5 — Azat - Heder 8 — Tik - Hatem 7 — Yıl - Şen -Riya 8 — Çam - Naz 9 — Kefe -Ulema 10 — Sinan - Re - Ak 11 — înek - Kayak
Yukarıdan Aşağıya: 1 — Samatya - Si 2 — Pas - Zil - Kül 3 — Aramak - Çene 4 — Srfat - Şafak 5 — Hemen 6 — Isfahan 7 — Riayet -Kura 8 — Kader - Ley 9 — Asa -Emine 10 — Otur - Yamak 11 — Kİ - Kazak
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Koldan Sağa: 1 — Istanbulun meç >ıur bir suyu 2 — Kadın ismi 3 -Renk - Yıkanılacak yer - Nida 4 — Yol - Nur - Yüz 5 — Arrzalar - Geçici 6 — Dert - Erkek ismi 7 — U-mit eder - Mehmetler bazan böyle çağrılır 8 — Sonuna (An) İlâve e-dince Dil - Ayıp - Maatur edatı 9 —
Çalgı - Döşek - Başa (Ar) ilâveslle
istek 10 — Şarkılarda tekrar edilen
kısım 11 — Bir yokuş.
Yukardan Aşağıya: 1 — Fırtınayı haber verir, 2 — Damlara döşenir. 3 — Zaman - Kurtulma - Yokluk 1-fude eder, 4 — Yol - Oyun aleti - Se\ Kili, 5 Cennetle cehennem araaı - Lâ tifo, 6 — Zamiri şahsi mefulüileyh halinde - Tekdir, 7 — Ümit   eder
Feryat, 8 — Eski alfabe*" Wr harf Gümüş - 'la         4 — En ufak zaman - Put - Uzag? lşa.Lw tuu, ıu — Afacan, 11 — Türk «ekeri.
Ali Şir Neva!
(Başı 1 İncide) X
Nevaî'nin eserleri arasında Türk dilinin Fars dilinden daha üstün olduğunu delillerle*gösteren ' ve Muhakeme - tül - lügati adını taşıyan kitabın kurumumuz tarafından bu yıldönümü dolayısile Türk harflerile aynen bastırılması ve bugünkü dile tercümesi ve en-dersleri de katılarak ortaya konulması kararlaştırılmış ve o yolda işe başlanmıştır.
Türk dünyacının ve Türk tarihinin en önemli büyükleriden biri olan Ali Şir Nevaî'nin doğum yıldönümünü kutlarken, kurumumuz Türk dilinin genişliği, zenginliği, başka dillere üstünlüğü ü-zerindeki kendi öz görüşünün beş asır önceki bir müjdecisini selamlamış oluyor.
Yeryüzünün hangi köşesinde yer tutmuş ise orada üstün ve geniş kültür kurmuş olan Türk milletini, bu büyüğünün yıldönümü vesilesile de candan yürekten, kutlarız.
Büyük Türk şair ve fikir adamı Ali Şir Nevaî'nin beşyüzüncü yıldönümü münasebetrle yarın saat beşte Üniversitede bir tören yapılacaktır. Törene, Rektörün bir nutikile başlanacak, profesör Şerefettin, profesör Zeki Velidî, profesör Ali Nihat Tarlan şair ve mütefekkirin hayat   ve    eserleri
hakkında söz söyliyecektir. Davetlilere ve talebelere, Ali Şir Nevaî hakkında yazılmış bir broşür de dağıtılacaktır.
Şairin Müzede bulunan minyatürleri de bastırılmıştır. Bunlar da talebelere verilecektir.
BUGÜNKÜ PROGRAM
9,00 Program ve memleket saat ayan, 9,03 Ajans haberleri, 9,18 Marşlar ve hafif parçalar (Pl.) 9,45/ 10.00 Ev kadını - Yemek listesi.
12,30 Program, 12,33 Gündüz faslı, 12.50 Ajans haberleri, 13,05 Gündüz faslı programının devamı, 13,25/ 11,30 Radyo salon orkestrası.
18.00 Program, 18,03 Radyo caz orkestranı, 18,50 Akşam faslı, 19,30 Ajans haberleri, 19,45 Eski piya.su ve mesire şarkıları vo oyun havalan, 20,15 Kabare müziği (Pl.) 20,30 Karışık koro eserleri (Pl.) 20,45 Solo ve DUo şarkılar, 21,10 Konuşma, 21,30 Temsil, 22,30 Ajans haberleri, 22,50 Dans müziği (Pl.) 23,25/23,30 Kapanış. ,
suk çayı tekrar taşmış, sular şehrin mühim bir kısmını istilâ etmiştir. Şimdiye kadar altı ev yıkılmıştır. Seylâba maruz binalar tahliye edilmiştir. Maddi zarar olmuşsa da nüfusça zayiat yoktur.
iVıanisunın iktisadî ve Ziraî İhtiyaçları
Manisa, 8 (AA.) — Vilayetin iktisadî ve ziraî ihtiyaç ve ileri üzerinde konuşup kararlar almak ve icap ederse tedbirler ittihaz etmek ve teşebbüslerde bulunmak üzere bugün Halkevinde vali Faik Turelininv reisliğinde bir toplantı yapmıştır.
Toplantıda mebuslarımız Yaşar özey ve Parti ve Halkevi reisleri ve diğer teşekküller mümessilleri hazır bulunmuşlardır.
İntihar Etmek İsterler mi ?
(Başı 1 incide) **
caklarını, her hangi bir taarruz için kendi topraklarından hareket noktası diye istifade edillmeeine meydan bırakımıyacaklarım şüphe kcbul etmez bir surette ortaya koymuşlardır. Sovyet Kusyanın siyaseti de bu hususta ikinci bir garanti teşkil eder. ' Fakat .A.mamüi, İtalyanın hatasını tekrar ederek Ba.Kan memleketlerini ve Türkiyeyi emniyet ve istiklâllerini müdafaa mecburiyetine düşürürlerse ingilizlere hiç ummadıkları imkân ve sılâh-I lan kendi ellerile teslim etmiş olurlar. Yunanlılar, zora alışmış, cüretli insanlar olan Balkanlıların toprak ve istiklâllerini müdafaa için ne mucizeler yapa bileceklerinin bir örneğini kışın, Arnavutluk dağlarında kendi mahdut vasıtalarile , gösterfmişlerdir. Aralarında iki rnilyph Türk askeri de bulunan bu insan unsurlarına Afrikada teçhizat, talim ve hareket bakımından kudret imtihanını geçiren Britanya kuvvet ve vasıtalarını katarak müthiş bir düşman cephesi yaratmak eğer akıllarından geçiyorsa kendi bilecekleri iştir.
Böyle bir şey yapmak, birkaç ay evvel kumardı, dün delilikti, bugün doğrudan doğruya intihar halini ahr.
Ahmet Emin YALMAN
İstilâ İhtimali
(Başı 1 İncide) +
nisan ayını beklemişlere© de şimdi ilk hat Manş üzerinde olduğu içlr. bir taarruza beş hafta daha önce intizar edUebilir. O zaman Alman   ve
İngiliz vaziyetleri ne şekilde olacaktır?
Mecmua, müşterek Amerikan - İngiliz istihsal kudreti Alman İstihsal kudretine faik olmakla beraber gerçek istihsalin Alınanlarda henüz da-ıa yüksek olduğunu İtiraf etmektedir.
Bir taraftan Amerikadan yapılan sevkıyat İyi bir tempo dahilinde devam etmekte, diğer taraftan da A-vusturya, Çekoslovakya, ve Polon-yada yeni tayyare fabrikıılurı açıl-mukta ve bu suretle Almanların verimi pek ziyade artarak şimdiye kadar yaptığımız bombardımanların tesirini telâfi eylemiş bulunmaktadır. -   •
Buna binaen, <The Aeroplaene» mecmuası Ukbahnrdnkl büyük hava muharebesinin adetçe zayıf bir Alman hava faikiyetl altında cereyan edeceğini zannetmektedir. 1   Mecmua şu neticeyi veriyor:
Kuvvetlerimizin sıkı bir İş birliği sayesinde hücumu kırabiliriz ve kırdıktan sonra da düşmanı takip ederek ona kendi rızası üzerine taarruz edebiliriz.
TekÇ
are: istilâ
Londra, 8 (A.A.) — Bugün Londn du Almanyanın vaziyeti hakkında biı nutuk söyliyen Hindistan nazırı A mery şöyle demiştir:
Hitlefin kendi lehine olmaktan zi yade aleyhine olmak latidudıııda bulunmakla beraber kut! neticeler Umu edebilmesi için bir tek yol vardır ki o da adamızı istilâ ve fet hteşebbü südür.
Hitlcr, bunu aylardanberi düşün mekte ve ne kadar düşünürse düşün «Un neticesi o kadar hoşuna gitme mektedir. Bu hiçbir zaman bertaraı cdilemiyecek bir ihtimaldir.
Romanyada
Benzin Tahdidi
Almanların Cenup Yürüyüşüne Stok mu
Bükreş: BUkreşteıı hayrete değer bir haber gelmiştir. Romanya iktisadî koordinasyon heyeti benzin sarfiyatını tahdit edecektir.
Romnnyn/la benzin tahdidinin ha-ricl tesirlerle yapıldığı bildiriliyor. Takat biraz düşünülürse bunun İtalya ve Almanyaya fazla miktarda nak Üne imkân yoktur. Bu daha ziyade, Almanyanın cenuba doğru muhtemel yürüyüşünde benzin stoku yapmak arzusudur. Bunun için de benzin stoku, Romanya dahilinde çoğalmaktadır. Fakat bu haber istikbalde daha çok aydınlanacaktır.
—Radyo gazetesi —
Bingazi Zafsri
(Başı 1 İncide) =
Ncvyork Times gazetesi de şöyle yazıyor:
Bu zaferin Arap dünyası üzerindeki tesiri ne kadar tebarüz ettirilmiş olsa yine mübalâğa edilmiş olmaz. Arap dünyası bütün şarkta kımıldanmakta, İngiliz zaferleri eski dostlukları tekrar diriltmektedir.
HİNDÎSTANDA
Bomyay, 8 (A.A.) — (BBC): Bin-gazinin zaptı Hindistanda büyük bir memnuniyet uyandırmıtır.
İSPANYADA
Madrid, 8 (A.A.) — (BBC): Matbuat Bingazi zaferinin ehemmiyetini kabul etmektedir.
KANADADA
Ottava, 8 (A.A.) — (BBC): Bingazi mıntakasında Avustralyalı kıtaların oynadıkları rolün ehemmiyeti dolayısile Bingazinin zaptı haberi bütün Avustralyada büyük bir sevinçle karşılanmıştır.
Alay olarak ağızdan ağıza şu cümle dolaşmaktadır: «İmparatorluk küvetleri hakiki bir otomobil yarışına iştirak etmcktcdirler.>
MISIRDA
Kahire, 8 (A.A.) — (BIJC): Sire-naik'te İngiliz zaferinin başlıca İngiliz harp malzemesinin, bilhassa tank ve zırhlı otomobillerin mUkemmoJiletinden ve bunları kullananların me-haret ve cüretinden ileri geldiğini kaydediyor.
Kahire, 8 (A.A.) — Dün bir İngiliz askeri sözcüsü radyoda harekât hakkında verdiği izahatta, bütün Bin gazinin, bir kaç münferit karakol hariç, bugün İngilizlerin elinde olduğunu bildirmiştir.
Son zamanlarda İtalyanlar tarafın dan tamir edilen Bingazi Umanı, büyük hacimde altı vapur istiap edebilmektedir.
Asker! makamlar, Bingazide alınacak idari tedbirler hakkında şimdiden bir plân hazırlamaktadırlar.
Kahire, 8 (A.A.) — (BBC): İngiliz ilerleyişinin fevkalâde sürati karşısında İtalyanların Bingazldeki erzak ve malzemenin büyük bir kısmını tahribe muvaffak olamadıkları tahmin edilmektedir.
YENt ZELANDADA
Vellington, 8 (A.A.) — Bingazl-nin ani olarak düşmesi, dünyanın her tarafında olduğu gibi Yeni Zelanda-da da hayret uyandırmıştır. General Vavel ve kumandası altındaki kıtaattan sitaylşkâranc bir lisanla bahsedilmektedir.
BİTARAFLARDA
Londra. 8 (A.A.) — Sirenaik e-yaletlnde İngiliz hâkimiyetini kati su rette tenin eden Bingazi muzafferl-yetlnln sevkulceyşl kıymeti, başkalarına tâbi milletlerle bitaraf milletlerin takdir etmekten hâli olmadıkları psikolojik bir ehemmiyet ilâve etmektedir.
FRANSA
Vaziyeti
avas a-
Vichy. 8 (A.A.) — H jansı bildiriyor:
Montoire siyaseti cümlesinden olarak Mareşal Petain, B. Laval'e Devlet Nazırı sıfatile hükümete girmesini ve bir idare komitesi a-zalığı kabul etmesini teklif etmiş-tir. B. Laval bu teklifi reddetmiştir.
* Paris, 8 (A.A.) — D. N. B. bildiriyor:
Amiral Darlan'ın Pariste yaptığı müzakerelere dair bugün Vichy'de bir tebliğ neşredil/meai muhtemeldir.
Bu müzakerelerin neticesi hakkında henüz müspet bir ses yoktur. Binaenaleyh Amiral Dar-lan'ın riyaseti aıtında bir hükümet kurulacağına mükerreren ileri sürülen faraziyelerin ne dereceye kadar doğru olduğunu anlamak için biraz bekleme lâzımdır.
* Vichy, 8 (A.A.) — Amiral Darlan Vichy'ye gelir gelmez devlet reisi Mareşal Petain'le u-zun müddet görüşmüştür.
* Par», b (A.A.) — D. N. B.: Amiral Darlan'm dün B. Laval ile iki mürâkat yaptığı öğre-niltniftir. Amiral Dardan bu sabah saat sekizde Vichy'ye muvasalat etkniştir.
İr Londra, 8 (A.A.) — Alman kontrolü altında bulunan Paris radyosu, Parrste kurulan ve Almanlar tarafından tutulan Fran sız partisinin müe«s»Ierinden B. Fontenoy'nın bir beyanatını neş-retmiştir.
B. Font en oy, bu beyanatında, Almanların Fransız donanması ile Akdenizdeki üsleri fstedığini yalanlamış ve^Iemiştir ki:
«— Hakikatte Alman istekleri, Fransanm müstakbel Avrupa siyasî ve iktisadî birliğrne girmesi ve Fransanın, Fransız Afrikasile birlikte, derhal ve tamamen, Almanya tarafından tanzim edilmiş bir iktisadî cüzütam halindeki Avrupa ile iş birliği yapmasıdır.
* Paris. 8 (A.A.) — Amiral Darlan, dün B. Laval, Fransız hükümetinin Par isteki mümessili B. De Brmon ve Aknan hükümetinin işgal altındaki Fransada baş mümessvli büyük elçi B. A'betz ile görüştükten sonra, dün .ıL-.nn Pariaten Vichy'y© hareket etmiştir. Amiral Darlan, 'bu sabah Vichy'ye varmış bulunacaktır.
* Beyrut, 8 (A.A.) — D. N. B. ajansının hususi muhabiri bildiriyor;
Bazı Suriye mahfillerinde pek yak.nda tatbik edilecek siyasî ve hukuki tadilâttan bahsedilmekte.
dir.
Fransız mahfillerine göre manda makamları Suriye ve Lübnan cumhuriyetlerinin Fransız mandası altında birleştirilmesi tasavvu-rundadırlar.
İC Londra, 8 (A.A.) — Reu ter:
Hür Fransızların organı olan «France» gazetesi, eski polis müdürü Jean Chiappe Suriyeye nakletmekte olan tayyarenin geçen 27 teşrinisanide bir İtalyan tayya. resi tarafından düşürüldüğünü delillere dayanarak rddia etmektedir.
* Vichy, 8 (A.A.) — D. N.
Sur iyedeki fevkalâde komiser General Dentz halen Alevî mınta-kasına teftiş seyahati yapmaktadır. '        ' y   '   '
o
Selânik'e
İNGİLİZLER SURİYEYE RİR ÜLTİMATOM VERMıŞLER
Roma. 8 (A.A.) — D. N. B.
ajansı bildiriyor:
Henüz teyit edilmiyen şayialara göre Kahirede bulunan İngiliz başkumandanlığı Suriyçde bulunan Fransız askerî makamlarına bir ültimatom vererek Beyrut limanında bulunan Fransız donanmasına mensup harp gemilerinin İngiliz Akdeniz donanması emrine verilmesini istemiştir. Ültîma-io mm kabulü için kısa bir müddet tayin edildiği ve red halinde ise derhal askerî harekete geçileceği bildirilmiştir.
Romaya gelen haberlere göre Beyrut limanında ancak modası geçmiş küçük bir iki harp gemisi bulunmaktadır.
İNGİLİZ   ASKERLERİ ÇIKACAĞI   YALAN
Atina, 8 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor:
Budapeştede çıkan Magyarsag ga zetesi, Elen hükümet reisinin dört ingiliz motorlu fırkasının Selûnikı kabul etmiş olduğunu iddia etmektedir.
Fena niyetli mahiyetleri ve hedefleri sarih olan bu yeni yalanları biı koro daha ve en kati surette tekzibe salâhiyottanz. 1
-—o-
Lort  Lloyd  Gömüldü
Londra, 8 (A.A.) — MUstenılekt nazırı Lord Lloyd'Uıı cesedi bugün Hertfor.Mfire kontluğunda kain Hlt-enin civarında küçük bir köy olan Ippolytsede gömülmüştür. Merasim, pek az kimsenin iştiraklle husus! su rette yapılmıştır.
o-
İtalyanın Habeş Valisi
Roma, 8 (A.A.) — D.N.B. bildiri
yor:        j '
Habeşistan umumi valisi Dük Aos te tayyare ile Asmaraya, oradan di cepheye haroket etmiştir. Dük, as korî hastahuneleri ziyaretten sonrr yine tayyare ile Adısababaya dön m Üçtür.
Yardım Lâyihası
Vaşington, 8 (A.A.) — Mebusan meclisi dün akşamki toplantısında kiralama ve ödünç verme kanun projesinin müzakeresini «Mahalli saatle* bu sabah 19 a talik etmiştir.
Vaşington, 8 (A.A.) -— Demokrasilere yardım kanun projesinin bugün mümessiller meclisi tarafından tasvip edileceği tahmin olunmaktadır.
Vaşington. 8 (A.A.) — Mebusan meclisi, İngiltereye yardım programına tahsis edilecek halen mevcut as kerl ve bahrî teçhizat miktarının bir milyar üç yüz milyon dolara inhisar ettirilmesi hakkında bir karar ittihaz etmiştir. Bu tahdidin müstakbel müdafaa tahsisatını şümulü İçine almadığı söylenmektedir.
Kongre, yukardaki karan, Amerikan ordusunda halen mevcut bulunan teçhizattan 500 milyon dolarlığının îngllterey© verilmesinin teklif
Irak Başvekili
Siyaseti Anlattı
Müttefik İngiltere İle Dostluk
Bağdat. 8 (A.A.) — Reuter: Başvekil General- Taha Haşimi Paşa bugün İrak parlamentosunda beyanatta bulunarak şöyle de. mistir:
Hükümetin en iyi siyaseti harbin dışında bulunmaktadır. Müttefikimiz İngiltere bizi harbe gir-mekHğîmizi icap ettiren hiç bir talepte bulunmamıştır. Hükümet müttefikîhıiz olan İngiltere ile dostluğunu takviye etmek niye-
tindedir. Bu    dostluk    karşılıklı edilmesini üzerine almıştrr.Bunun Üze' menfaatler esasına   dayanmakta-
rine ayan meclisinin hariciye encümeni reisi Bloom, muaddel bir teklif İleri sürmüş ve bu teklif derhal kabul edilmiştir.
Vaşington, 8 (A.A.) — Mümessiller meclisi, bir cumhuriyetçi mebus tarafından ileri sürülen ve kongrenin müsaadesi olmadan reisi Amerikan bahriyesinin herhangi bir kısmını bir muharip lehine kullanmaktan meneden tadil teklifini reddeyle-mlştlr.
Vaşington. 8 (A.A.) — Havas: Me busan meclisi, ödünç harp malzemesi verilmesi kanununun tatbikine ve tadil tekliflerinin reye konulmasına devam etmiştir.
Cumhuriyetçi mebus Tinckham, demokrasilere bu yardım kanunundan istifade edebilecek devletler arasından Sovyetler birlisinin çıkarüma sini teklif etmiştir.
Bu tadil. 94 reye karşı 185 reyle reddolunmuştur.
Nevyork. 8 (A.A.) — Reisicumhur Roo9evelt tarafından Amerikan parlâmentosuna tevdi edilen ingiltereye yardım kanun projesi mebusan meclisince kabul edilmek üzeredir. Projenin hattâ bugün kati olarak kabul edileceği zannedilmektedir. Bu münasebetle Amerikanın Ingilt^r* yapmak İstediği yardım lehinde »e nihai zaferin müttefikler tarafındın kazanılacağına beslenen iman hakk n da yeni tezahüratta bulunulmuştur.
Kongren ün Tıususî muvafakati almadan hiçbir Amerikan harp ge isinin muhariplerden birinin emri.ıe ve» rllmemesl bir takrirle teklif edilmişi. Bu takrir reddedilmiştir. Bu ha *, yardım hakkındaki kanun projesinin karsılaacagı hakiki vaziyet için bir tecrübe olmuştur.
Tecrübenin muzafferiyetle neticelenmesi Amerikan siyasi devlet a-damlarının ve Amerikan efkarı u-mumiyeslnin tngiltereye yardrm hususundaki azimlerini göstermektedir.
dır.
Uzakşarkta
Amerika ve İngiliz Donanmaları
Tokio. 8 (A.A.) — D.N.B.: Domei ajansının haber aldığına göre, Asya-daki Amerika filosunun başkuman-üanı uzak arktaki, İngiliz donanmasının subaylarını Şanghayda bir içtimaa davet etmiştir. Konferans Si-am ve Fransız Hindiçintei arasındaki ihtilâfla meşgul olacaktır.
İngiliz Kabinesinde Değişiklik
Londra, 8 (A.A.) — Neşredilen bir tebliğde kabinede aşağıdaki derişikliklerin yapıldığı bildirilmektedir:
Lord Moyne müstemlekât nazırlığına, parlâmento azasında Thomas Johnston îskoçya nazırlığına tayin edilmişlerdir, sek komiseri olmuştur. Mae. Donul-
Malcolm Mac Donald Kanada yük-din vazifesini ifa edeceği müddet zar fında mebusluğu muhafaza edebilmesi için icap eden salahiyetler istenilecektir.
ölen Lord Lloyd'un yerine hükümet Lordlar kamarasında Lord Moyne temsil edecektir.
Arnavutlukta
İtalyanlar
Adeta Biçiliyor
Atina, 8 (A.A.) —Atina radyosu, dün akjam askerî harekât hakkında aşağıdaki tafsilâtı vermiştir:
Arnavutluk cephesinde iki saat süren bir hücum esnasında, çok büyük kalyan piyade kuvvetleri. Yunanlıların öldürücü ateşi ile a-deta biçilmiştir. İtalyanlar, mjuha. rebe meydanında bîr çok ölü bırakarak ^ri püskürtülmüstür. Bunun üzerine süngü hücumuna kalkan Yunanlılar, İtalyanları kendi hatlarının ötesine atmışlardır ve bir çok esrr ve mühim miktarda harp marzetmesi almışlardır.
İtalyanların bu nevtmidane hücumu, dün, hava hâdâ fena gitmekte rken yapılmıştır.
Kral Cepheyi Gezdi
Atina, 8 (A.A.) — Atina a-jarrsı bildiriyor:
Majejte Kral İkinci George cepheyi ziyaret etmiştir. Ordu Kralı fevka-lâde ve ulutulmaz bir hararet, şevk ve heyecanla karşılamıştır. Kral iNc hatlara kadar büyük kıtaları teftiş etmiş, başkumandan ve büyük kumandanlarla teşriki mesai ederek emri yevmHerde liyakatleri zikredilen yareufcaylarla erlere madalyalar vermiştir.
Trablusşarbe İleri
Doğru mu \
Yeni Bir Seyrüsefer Kanunu Hazırlanıyor
Ankara. 8 (TeleFonla) — Ad. liye Vekâleti çok eskiden yapılmış olan deniz ve kara seyrüsefer kanununu bugünün» ihtiyaçlarına cevap verecek bir mahiyette bulmadığından bu kanunun yerine kaim olacak yeni bir proje hazırlamak için bir heyet teçkrl etmiştir. Bu heyet bütün medenî memleketlerin seyrüsefer kanunlarını getirterek tercüme ettirmiş ve tercümeler üzerinde tetkrkata başlanmıştır.
Yakın bir zamanda hazırlanacak kanun projesinin Meclise verileceği alâkadarlar tarafından bildirilmektedir.
(Başı 1 İncide) XX
vet bulundurmak mecburiyeti var.
3 — Her an Balkanlarda zuhur e-debilecek bir Alman hareketinin süratle önüne geçmek lâzım.
4 — Mısırdan uzaklaşılmış bulunuyor, ikmal İşi de ancak Mısrrdan yapılmaktadır. 800 kilometrelik bir sahilde vapurlar için hemen hemen yanaşacak bir liman yoktur.
,    — Radyo gazetesi —
Libya Harekâti Baştanbaşa Sürprizle Doludur
Londra, 8 (A.A.) — Londrada bir askeri mütehassıs, general Vavel'in sürpriz unsurunu kullanarak parlak muvaffakiyetini nasıl kazandığını tahlil etmektedir.
General Vavel'in İtalyanlar iğin daha başka sürprizleri mevcut olduğunu zannettirecek sebepler vardır.
9 kanunuevvelde ilk hücum yapıldığı zaman Mareşal Graziani tsür-prizler mevcut olmadığını* İddia etmişti. Bununla beraber İtalyanlar Nibeyvadakl himayeli kampta o kadar sürpriz karşısında kalmışlardır ki, tanklarını manevra etmiye vakit kalmadan baskına uğramışlardır.
Bardia muhat ebesinde düşman çev rilmtş olduğunu ve Bardla'ya karşL bir hücumun sakınılması  imkansız bir şey olduğunu biliyordu. Topçu, bir müddet zemini hazırlamış, nıüte-kıben kıtalarımız başka yerden hücum etmişlerdir. Bardia'duki sürpriz, kullanılan tabiyelerdir.
Tobrukda general Vavel 21 kftnu-nıısanlde beklenmedik bir istikametten cepheye çutln bir darbe indirerek Tobrugu düşürmüştür. Tohruktaki, sürpriz hücum noktasının intihabında olmuştur,
Bingazıdeki sürprizi ani olarak yapılan mecburî yürüyüşü ve askerlik tarihinde rftiall görülmemiş surotte bir ilerleyiş teşkil eylemiştir.
Bu suretle general Vavel Libyada bir sıra sürprizlerle ilerlemiş, 700 kilometreyi 57 günde kesmiştir.
25
----VATAN
9 . 2 - «41
Maarifte :
Rektörün Çayı
Üniversite Rektörü Cemi] Bil-scl dün Üniversiteye pek iyi derece ile kaydedilen talebelere bir çay ziyafeti vermiş ve Üniversitenin çay ziyafetleri sona ermiştir. Ziyafette F. K. B. talebeleri enstitülerin birbirinden ayrı olması dolayısilc çok vakit kaybettiklerini ve yorulduklarını söylemişlerdir. Ayrıca fakültelerde spor teş-kilâU yapılması da ileri sürülmüştür.
* Tıp Fakültesi talebelerinden baz-iları Üniversite Rektörlüğüne müracaat ederek F. K. B. sınıfı tedrisatının hafifletilerek kazanılacak vakitle talebelerin daha birinci sınıfta iken hastanelerde staj görmelerinin temin c-dilmesini istemişlerdir. Müracaat üzerine Rektörlük tetfcîkat yapmağa başlamıştır.
Üniversitede son sınıf imtihanlarında muvaffak olamamış olan talebeler için açılacak imtihanlara şubatın son haftsında ballanarak I I martta son verile-
İC Fen Fakültesi Jeoloji şubesi asistanları sömestr tatilinde Bursa mıntakasına gicjerek jeolojik tetkikat yapacaklardır.
Zabıta Haberleri:
Mecidiyeköyünde Bir Fuhuş Yatağı
Zabıta evvelki gece Mecidiyeköyü civarında İbrahim Hakkı adında biri tarafından işletilen içkili lokantada ani olarak arama yapmıştır. Yapılan arama neticesinde lokantanın 'tenha köşelerinde iki erkek çirkin bir vaziyette yakalanmışlardır. Lokanta kapatılmış, kadınlar muayeneye sev-kcdilmişlerdir.
* Kadıköyde Nemlizadc sokağında 26 numaralı Behicenin evinden yangın çıkmış ise de sirayete meydan verilmeden söndürülmüştür.
* Sürücü Kâmilin idaresindeki yük arabası Kadıköyde Moda caddesinden geçmekte iken, be? yasında Sup hi oğlu Ahnıede çarparak muhtelit yerlerinden yaralamıştır.
* Şoför Mahmudun idaresindeki 2062 numaralı otomobü Şişhane yokuşunda Sabatay Levi isminde birine çarparak muhtelif yerlerinden a-gır surette yaralamıştır.
* Emniyet Altıncı şube memurları dün diye nizamnamesine aykırı harekette bulunan 34 şoför ile tramvaydan atlıyan 17 kişiyi cezalandırmışlardır.
* Kapalıçarşıda kuyumculuk eden Krnz adında biri, zabıtaya müracaatla 5000 lira kıymetinde altın bıle-
ıklerin çalındığını İddia etmiştir. Zabıta tahkikata başlamıştır.
o
Piyasadaki Viskiler Ne Oluyor?
Son zamanlarda memleketim i-re hariçten getirtilmiş olan viskilerin birdenbire piyasadan çekildiği görülmüş ve yapılan tetkikat. ta bunların bir kaç şahıs tarafından satın alınıp saklandığı ve sonra yükeCk fiyatla satıldığı anlaşılmıştır.
o-
Eminönü Halkevinden: t
500 üncü yıldönümü münasebetile (Ali Şirneval) için 9 şubat 1941 pazar akşamı saat 20,30 da evimizde bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıya gelmek istiyenlerin giriş kartlarını evimiz bürosundan almaları rica olunur.
Askerlik işleri
Şubeye   Davet
Eminönü yerli As. Şubesinden: Yedek levazrm asteğmen Mahmut Nedim oğlu Rasim (12212), Sınıf 6. Askeri adli hakim İhsan oğlu Ali Haydar (309) un kayıtları tetkik e-dilmek üzere nüfus hüviyet cüzdani-le şubeye müracaatları.
Abone Ücre
Türkiye dahilinde:
Senelik    6 aylık    8 aylık    Aylık
1400 750 400 Hat iç memleketler;
150 Kr.
8en. ıık    6 aylık    S ayhk    Aylık
2700
1410
800 Kr.  yoktur
VATAN Gazetesi
İLAN FİYATLABI     Kuruş
Başlık maktu olarak
1 İnci Sayfa Santimi
2 » » » s   »      » »
4 »    »       »
5 »        > »
6 »      » »
BORSA
8 şrBAT 1911
Sterim Dolar
İsviçre Frar.
Drahmi Leva Peçeta Dinar Yen
İsveç Krona
Lshara ve Tahvilat Tahvilat üzerine muamele olmamıştır.
Kapanış
5.24
132.20 29.7725 0,9975 :   1,6225 12.9375 3,175 31.1375
81.0978
m
Taksim KRİSTAL Salonunda
PEK YAKINDA BÜYÜK BİR SÜRPRİZ
ÜnUmİ befilrkûr MUHLİS SABAHADDt.VIn yeni hazırladığı 30 kişilik
Boğaziçinde Bir Mehtap Rüyası
BUytık revülünü pek yakında **&hnemIzdo Röreceksiniz.
Memleketin kıymetli okuyucusu
Bayan MI]ALLA ve Kemani SADİ
Ayrıca: 15 KlŞtLtK MUHTEŞEM SAZ HEYETİ
Ve Meşhur POGANNİ KADIN  ORKESTRASI
Fiyatlarda zum yoktur. Telefon: 40099
İÇKİSİZ
BORSA KIRAATHANESİNDE
r
¦ Nezih bir ailo salonu olun kıraathanemizde   her pazar   günleri
I saat 2 den 6 ya kadar kıymetli sanatkârlar aracından seçUmlş bay ve I bayanlardan müteşekkil mükemmel saz heyetini dinlemek fırsatım I   Kaçırmayınız. Ayrıca:
İSHO Kıymetli Bestekar Malatyalı Tanburi Fahriyi d İnliyor eksiniz.
ŞİRKETİ HAYRİYEDEN:
Nizamname mucibince 1 şubat 1911 de alelûsul yapılan 31 nel keşide de imha kurası isabet eden hisse senetleri numaralarınm sicilli Ticaret gazetesinin 8 şubat 1911 tarih vo 4252 numaralı nüshûslle
neşredildigl ilân olunur.
0
H¥t*A
İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden:
940/1697
Emniyet sandığına borçlu ölü Edgar Davutyan varislerine ilân yoluyla tebliğ:
Edgar Davutyan, Beyoğlu Küçükpangaltı Hacımihak sokak eski 26 yeni 38 No. lı bir evin tamamı birinci derecede ipotek göstererek 16.5. 933 tarihinde 509 16288 hesap numnrosilc sandığımızdan aldığı (720) lira borcu 12.4.910 tarihine kadar ödemediğinden faiz, komisyon ve masarifi ile beraber borç (680) lira (31) kuruşa varmıştır. Bu sebeple 3202 numaralı kanun mucibince hakkında icra takibi başlamak üzere tanzim olunan ihbarname borçlunun mukavelenamede gösterdiği ikametgâhına gönderilmiş ise de borçlu Edgarın yukarda yazılı hanede öldüğü anlaşılmış ve tebliğ yapılamamıştır. Mezkûr kanunun 45 inci maddesi vefat halinde tebligatın ilân suretile yapılmasını âmirdir. Borçlu ölü Edgar mirasçıları işbu ilân tarihinden itibaren bir buçuk ay içinde sandığımıza müracaatla murislerinin borcunu ödemeleri veya kanunen kabule cayan bir itirazları vana bildirmeleri lâzımdır. Mirasçılar ipoteği kurtarmazlar ve yahut başlryan takibi usul dairesinde durdurmazlarsa ipotekli gayri menkul mezkûr kanuna göre sandıkça satılacaktır. Bu cihetler alakadarlarca bilinip ona göre hareket edilmek ve her birine ayrı ayrı ihbarname tebliği makamına kaim olmak üzere keyfiyet ilân olunur. (952)
BAŞ, DİŞ, NEZLE, GRİP ROMATİZMA, SOĞUK
ALGINLIĞI
ve bütün ağrılarını derhal keser. Lüzumunda günde 3 kaşe alınabilir
Taklidierinden Sakınınız.
Kadıköy Vakıflar Direktörlüğü
h -
» • ' • .•
1S41 İKRAMİYELERİ
Askerî Fabrikalar Safına'ma Komisyonu İlânları i|r[\ jş Bankası
1941 Küçük
300 metre mikâbı karaağaç kalası alınarak Tahmin edilen bedeli 18000 lira olan 300 metre mikâbı karaağaç kalası askeri fabrikalar umum müdürlüğü merkez satın alma komisyonunca 12/2/941 çarşamba günü saat 14.30 da pazarlıkla ihale edilecektir. Şartname parasızdır. Muvakkat teminat «1350> liradır.   «870»
?
117 kalem muhtelif zımpara tanları alınacak Tahmin edilen bedeli 18.000 lira olan 117 kalem muhtelif zımpara taşları Askeri fabrikalar umum müdürlüğü merkez satın alma komisyonunca 13/2/941 perşembe günü saat 15,30 da pazarlıkla ihale edilecektir. Şartname parasızdır. Muvakkat teminat 1350 liradır.      <871>
Komutanlık mmtakası dahilinde yapılacak altı bin liralık nakliyat işi 11/2/941 günü saat 11,30 da pazarlıkla bir müteahhide ihale edüe-cektir. Kati teminatı 900 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, isteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri.        '.863»
Nallık demiri ciheti askeriyece verilmek şartile yaptırılacak nallara teklif edilen fiyat pahalı görüldüğünden tekrar pazarlığı 15/2/941 günü saat 11 de yapılacakta*. Yaptırılacak nal miktarı 90 ile 100 bin giyim arasındadır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. Bu işe gireceklerin en geç 11/2/941 gününe kadar nal atelyelerlni muayene göstererek bu işi yapabileceklerine dair alacakları vesikayı pazarlık günü beraber getirmeleri mecburidir. Muhammen bedeli 40.000 lira olup kati teminatı 6000 liradır. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satın alma komisyonuna gelmeleri. «824»
?
Ciheti askeriyece aşağıda yazılı 'ki bina pazarlıkla tamir ettirilecektir. Pazarlıkları 10.2.941 günü hizaıannda gösterilen saatlerde yapılacakta-. Şartname ve keşif evrakları her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutanlık satm alma komisyonuna gelmeleri. (785)
Yaptırılacak bina Keşif B.      Kati T. Pazarlık Saati
Lira Kr.     Lira Kr.
Erzak ambarı Üsküdar Ab. Şubesi binası tamiri
3501.11
525.15
94,87
11
11,30
Tasarruf Hesapları İkramiye Plânı
1 adet 2000 Liralık = 2000.— Lira
3 > 1000 » = 3000.— >
2 > 750 » = 1500.— >
4 > 500 » = 2000.— »
8 > 250 > = 2000.— »
35 > 100 > = 3500— »
SO » 50 > = 40C0.— »
C00 » 20 » = cooo.— »
Keşideler : 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 3 ıkinciteşrin tarihlerinde yapılır.
J
Deniz Levazım Satınalma Komisyonu İlânları
Marmara Üssübahrl K. satın alma Komisyonundan
Sadeyağ İlanı
632.4S
Askeri ihtiyaç için 14/2/941 günü aşağıda cinsleri gösterilen ip ve sicimler hizalarında gösterilen saatlerde pazarlıkla satm alınacaktır Şartnameleri her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatlerde Fındıklıda komutunlık satın alma komisyonuna gelmeleri.
«891»
Miktarı Kafi teminatı
2058      liralık 308   70
Cinsi
1 santimlik ip 2mlümetrelik İngiliz sicimi
1 santimlik ip
2 milimetrelik İngiliz sicimi
Pazarlık Sa.
10
3087 800
1200
»
>
463 120
180
05
10 10
30
10   30
kilosuna 69 kuruş fiyat tahmin edilen 10 ton zeytin yağı 12.2,941 günü saat 11 de pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen bedeli 6900 lira olup kafi teminatı 1035 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Fındıklıda komutanlık satmalına komisyonuna gelmeleri. (822)
ZAYİ — Yunanistandan 460 numara ve 22.12.940 tarihli barname I-ie 28/M6, 29/266 konşimento numa-
ralarilc gelen ve gümrük resmini 3526 sayı ve 4.2.941 tarihli beyanname ile tediye eylediğim T. E. markalı 7 fıçı muhteviyatı    2251 kilo
bikromat dö potasın devlet demir yollarından aldığım ordinosunu kazaen zayi eyledim.
Yenisini çıkaracığmdan ileride zuhurunda eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim,
TÜRK - ELLAS A.T.S.
1 — Bir kilosuna tahmin edilen fiyat 170 kuruş olan ve yukarda cinsi yazılı bulunan 20.000 kilo sadeyağı, pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlığı 10/Şubat/941 pazartesi günü saat 14 de tzmitte Tersane kapısındaki komisyon binasında yapılacaktır. Bu işe ait şartname her gün komisyonda görülebilir.
3 — İsteklilerin bu işlerle ilgili olduklarına dair Ticaret vesikalarını ve 2550 liradan ibaret muvakkat teminatlarlle birlikte muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.      «747>
?
Marmara Casübahri K. satın alm& Komisyonundan
Un İlânı
1 — Kilosuna tahmin edilen fiyat 19.25 kuruş olan 100 ton un, pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlığı 10/Şubat/941 pazartesi günü saat 15 de tzmitte Tersane kapısındaki komisyon binasında yapılacaktır. Şartnamesi bedelsiz olarak alınabileceği gibi her gün komisyonda görülebilir.
3 — isteklilerin bu işle ilgili olduklarına dair Ticaret vesikalarını ve 1443.75 liradan ibaret İlk teminatlarile birlikte muayyen gün vs saatte komisyona müracaatları.      €748»
*
Beher kilonun Tahmin bedeli
201.360   Kilo   Sığır eti 48,77   Kuruş
105.123   Kilo   Kuzu eti 68,70   Kuruş
148,442   Kilo   Koyun eti 71,38   Kuruş
1 — Yukarda cins ve miktar ve beher kilolarının Lahmın eduen bedeli
yazılı üç kalem etin 26 şubat 911 çarşamba günü saat 14 te kapalı I     zarfla eksiltmesi yapılacaktır.
2 — ilk teminatı «14.805» lira «23» kuruş olup şartnamesi her gün ko-
misyondan (1882* kuruş bedel mukabilinde alınabilir.
3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği tarzda tanzim edecekleri
kapalı teklif mektuplarını havi kapalı zarflarını en geç belli gün ve saatten bir saat evveline kadar Kasımpaşada bulunan komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri. (817)
1   Adet büyük yemek kazanı «rlOOO kişilik» 5   Adet helvani kazan «500 zer kişilik» 30   Kalem dikiş makinesi yedek aksam* 89   Adet kol işaret «Muhtelif» 89   Adet sınıf işareti «Muhtelif» 50   Adet büyük mafsollı kerye «Numunesi gibi» 50   Adet küçük mafsallı kerye «Numunesi gibl> 30   Adet Hasrrlı şişe «25 kiloluk» 100   Adet Aleminyum perçin çivisi 3.68 Mt. Balatalık Yukarda cins ve miktarları yazılı eşya ve malzemenin her bir kalemi ayrı ayrı 11 şubat 941 salı günü saat 14 ten itibaren pazarlıîüa alınacaktır.
İsteklilerin bolü gün ve saatte Kasnnpaşada bulunan komisyonda hazır bulunmaları. (932)
2 —
3 —
4 —
1 — Kırklareli vilâyetinin Demirköy kazasına bağlı İğneada nahiyesi civarında vâki Kerpice vakıf ormanlarının kati işletme plânı mucibince 941, 942. 943 seneleri mukataalanndan<214474», mahalli mezkûr civarında vâki Longoz vakıf ormanlarının mevcut İşletme plânı mucibince 941, 942. 943 seneleri mukataalanndan «267088-> kental odun ayrı ayn kapalı zarf usullle arttırmıya konulmuştur. Odunların beher kentaline «12» kuruş kıymet tahmin edilmiştir. Arttırmaları 20.2.941 perşembe günü saat 15 te Kadıköy vakıflar müdürlüğünde yapılacakta-.
Arttırmaya girecekler kerpice kısmmdan çıkacak «214474» kental odun İçin «1930» lira «27» kuruş ve Longoz kısmından çıkacak «267088> kental odun İçin de «2403» lira «80» kuruş muvakkat teminat vereceklerdir.
İstekliler bu arttırmaya alt şartnameleri Kadıköy vakıflar müdürlüğü ile Kırklareli vakıflar memurluğuna müracaatla alırlar. Bu arttırmalara iştirak edecekler odun ticaretlle iştigal ettiklerine dair ticaret odasından alacakları vesikaları dış zarflara koyacaklardır.
7 — Teklif mektupları üçüncü maddede yazrlı saatten bir saat evveline kadar Kadıköy vakıflar müdürlüğündeki arttırma komisyonu reisliğine makbuz mukabilinde verilecektir. Posta İle gönderilecek mektupların da ayni saatte komisyon reisliğine gelmiş olması lâzımdır. Gecikenlerin talebi kabul edilmez, (616)
5 —
6 —
İstanbul Deftsrdarlığınand:
Muhammen bedeli L.
Teminatı
İl.
Çubuklu gaz deposunda mevcut 5500 hurda teneke (beheri 30 hesabile) Beşiktaşta kırtasiye deposunda mevcut 3 adet müstamel kasa Defterdarlık ambarında ve Çakmak» çılarda Cezayirli hanmda mevcut müstamel 15 halı ve 8 Ayıntap kilimi.
Üsküdarda gümrük muhafaza mevki memurluğu nezaretinde bulunan A-cıcık adlı sandal.
Galata Ömer Abit hanmda 17 No. lı odada mevcut bir kasa Yagkapanmda Kürkçü kapı mevkiinde gümrük muhafaza kulübesi önünde mevcut iki kilit zincir İstanbul Emniyet müdürlüğü deposunda mevcut melbusata müteallik 12 kalem müstamel eşya.
1650
75
124
6
381
£9
87,12
130
10
45
3.45
574.90
43.12
Yukarda yazılı menkulât 27.2.941 perşembe günü saat 14 te Milli Emlâk müdürlüğünde toplanacak olan komisyonda açık arttırma Ue ayn ayn satılacaktır. Satış bedelleri nakden ve peşindir. Fazla izahat için Milli Emlâk 4 ncü kalemine müracaat (985)
Türkiye Cumhuriyeti
iraat Bankası
K' -
üuş tarihi: 1888. — Sermayesi: 100,000,000 Türk lirası.
Şube ve ajans adedi: 265. Zirai ve ticari her nevi banka muameleleri.
Para biriktirenlere 28,860 lira ikramiye veriyor.
Kıraat BanKa^maa Ruronaran ve moarra tasarruf neBapı&nnaa
en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plâna göre ikramiye dağıtılacakta*:
100 adet 50 liralık 5,000 Ura 120   »    40     »       4,800   » 160   »    20    a       3,200   »
4 adet 1,000 liralık 4,000 Ura
4   »       500     » 2,000   »
4   s       250     » 1,000   »
40   » 190     » 4,000   »
DİKKAT: Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdüxie % 20 fazlaslle verilecektir. Kuralar senede 4 defa, 1 eylül, 1 blrinctkânun, 1 mart ve
1 haziran tarihlerinde çekilecektir.
ŞEHİR   TİYATROSU
TEPE BAŞINDA DRAM    K I S IV* Bugün saat 15,30 da Akşam 20,30 da EMİLtA<i ALOTTl
TEMSİLLERİ
İSTİKLÂL CADDESİNDE KOMEDİ   KISMI Gündüz saat 15,30 da Aksam 20,30 da KİRALIK ODALAR
Her gün gişede çocuk temsilleri için bilet ver'\r.
Bahibi ve Neşriyat Müdürü:   AHMET EMİN   YALMAN
Ba»üdı£ı 1er; VATAN MATBAASI
5