NUTUK
Gazi Mustafa Kemal Tarafından
Cumhumc-t Halk Firkatinin IS • 20 Tr|nfti«%*l I 92 T tarihleri ar*Mod* coplanan İkinci HuvüK Konıtretinde ftn\l?nmıtıır.
Cilt: I 1919-1920
DEVLET MATBAAM. İSTANBUL
1*94
¦
NUTUK
1919 senesi May ismin 19 uncu günü Samsuna çıktım. Vaziyet ve manzara i umumiye:
Osmanlı Devletinin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumide mağlûp olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır, bir mütarekename imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zar-fin d a, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harbi Umumiye sevkedenler, kendi hayatları endişesine düşerek, mem» leketten firar etmişler. Saltanat ve hilâfet mevkiini iggal eden Vahdettin, mütereddi, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği den i tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paganın riyasetindeki kabine; âciz, haysiyetsiz, cebin, yalnız padişahın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vazıyete razı.
Ordunun elinden esi İha ve cepanesî alınmış ve aimmakta...
ttilaf Devletleri, mütareke ahkâm ma riayete tuzum görmüyorlar. Birer vesile ile, ttilâf donanmaları ve askerleri îstanbulda. Adana vilâyeti, Fransızlar; Urfa, Maraş, Aymtap, İngilizler tara* fmdan işgal edilmiş. Antalya ve Konyada, İtalyan krtaau askeriyesi; Merzifon ve Samsunda İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta, ecnebi zabit ve memurları ve hususî adamları faaliyette. Nihayet, mebdei kelâm kabul ettiğimiz tarihten dört gün evel, 15 Mayıs 1919 da İtilâf Devletlerinin muvafakatile Yunan ordusu İzmire ihraç ediliyor.
Bundan başka, memleketin her tarafında, anasırı hıristiyaniye hafi, celi, hususî emel ve maksat! ur m m temini istihsaline, devletin bir an evel, çökmesine sarf* mesai ediyorlar.
Sanının A Çıktıyım ;üd umumî vaziyet ve manure
1
1
Bilâhare elde edilen mevsuk malûmat ve vesaik ile teeyyüt etti ki, istanbul Rum Patrikhanesinde teşekkül eden Mavri Mira heyeti (Vesika: l)t vilâyetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla megguL Yunan Salibi-ahmeri, resmî muhacirin komisyonu; Mavri Mira heyetinin teshili mesaisine hadim* Mavri Mira heyeti taraf m dan idare olunan Rum mekteplerinin izci teşkilâtları, yirmi yaşmı mütecaviz gençler de dahil olmak üzere heryerde ikmal olunuyor.
Ermeni Patriği Zaven Efendi det Mavri Mira heyetile hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve tstanbuldaki merkeze merbut Pontıts Cemiyeti suhuletle ve muvaffakiyetle çalışıyor (Ves* 2).
Vaziyetin dehşet ve vahameti kargısında, heryerde, her mm-taka da birtakım zevat tarafmdan mukabil halâs çareleri düşünülmeğe bağlanmış idi. Bu düşünce ile alman teşebbüs at, birtakım teşekküller doğurdu. Meselâ: Edirne ve havalisinde Trakya-Paşaeli unvan il e bir cemiyet vardı. Şarkta, (Ves. 3) Erzurumda ve Elâ-zizde (Ves. 4) merkezi umumisi îstanbulda olmak üzere Vîlâyan Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti teşkil edilmişti. Trabacında Muhafazai Hukuk nammda bir cemiyet mevcut olduğu gibi Dersaadette de, Trabzon ve Havalisi Âdemi Merkeziyet Cemiyeti* vardı. Bu cemiyet merkezinin gönderdiği murahhaslarla, Of kazası le Laz İstan livası dahilînde guheler açılmıgtı (Ves. 5t 6).
İzmir in işgal olunacağına dair Mayrsm on üçündenberi filî emareler gören tamirde bazı genç vatanperverler, ay m 14/15 inci gecesi, bu elîm vaziyet hakkmda müdavelei efkâr eylemişler ve emrivaki haline geldiğine şüphe kalmryan Yunan işgalinin ilhakla neticelenmesine mâni olmak esasmda müttefik kalmışlar ve Reddi İlhak prensipini ortaya atmışlardır. Ayni gecede hu maksadın teşmilini temin için İzmir de Yahudi Maşatlığına toplanabil en halk tarafmdan bir miting yapılmışsa da ertesi gün sabahleyin Yunan askerlerinin rıhtımda görül meeîle hu teşebbüs ümit edilen derecede temini maksat edememiştir.
Bu cemiyetlerin maksadı teşekkülleri ve hedefi siyasileri hakkmda muhtasaran itayı malûmat eylemek muvafık olur müta-leasmdaymı*
Trakya - Pa§aeti Cemiyetinin rüesasmdan bazılarile daha 1?-tanbulda iken görüşmüş idim, Osmanlı Devletinin izmihlalini çok kuvvetli bir ihtimal dahilinde görüyorlardı. Vatanı Osman inin inkrsama uğrayacağı tehlikesi karşısında, Trakyayı, mümkün olursa Garbı Trakyayi da raptederek, bir kül olarak islâm ve Türk camiası halinde kurtarmağı düşünüyorlardı. Fakat bu maksadın temini için o zaman varidi hatırları olan yegâne çare îngilterenin, bu mümkün olmazsa Fransanm muavenetini temin etmek idi. Bu maksatla bazı eenebi rica) ile temas ve mülakatlar da aramışlardı* Hedeflerinin bir Trakya cumhuriyeti teşkili olduğu anlaşılıyordu.
\ 'üâyatt Şarkiye Miidafnai Hukuku Mitliye ( Um iy etinin maksadı teşekkülü de, [n izanına melerin in ikinci maddesi] şark vilâyetlerinde mütemekkin bilcümle unsurların din! ve siyasî hakla* rınııı serbestli inkişafını temin edecek esbabı m esmaya teşebbüs etmek, mezkûr vilâyetler ahaliî islâm iyesin in tarihî ve millî huklannr, indethace, âlemi medeniyet huzurunda müdafaa eylemek; fark vilâyetlerinde vaki olan mezalim ve cin aya tm esbap ve av amil i ve fail ve müsebbipleri hakkında bitarafane tahkikat icra s il e mücrimlerin müsaraaten tecziyelerini talep etmek; anasır beynindeki suitefehhümün izalesi ile kemafissabık revabrtı ha-senenin teyidine gayret etmek» hali harbin \ ilâya ti garkıyede tevlit ettiği harabî ve sefalete, hükümet nezdinde tegebbüsatta bulunmak sur etile, mümkün mertebe, çareeaz olmaktan ibaret idi.
istanbuldaki merkezi idarelerinden verilmiş olan bu direktif dahilinde^ Erzurum şubesi^ vilâyatı garkıyede Türkün hukukunu muhafaza ile beraber tehcir esnasında yapılan s u im u a m el âtla milletin kat'iyyen methal dar bulunmadığını ve Ermeni emvalinin Rus istilâsına kadar muhafaza edildiğini, buna mukabil ntüsllimanla rm pek gaddarane harekâta maruz; kaldığını ve hatta hilafı emir tehcirden alıkonulan bazı Ermenilerin hamilerine karşı reva gördükleri muamelâtı, müdellel vesaikle alemi medeniyete arss ve iblâğa ve vilâyatı şarkı yeye karşı dikilen enzan ihtİ rası hükümsüz bırakmak için çalışmağa karar veriyor [Erzurum şubesinin beyannamesi].
Vilâyatı Şarkiye Müdafaa i Hukuku Milliye Cemiyetinin ilk Erzurum şubesini teşkil eden zevat, vilâyatı garkıyede yapılan propagandalar ve bun la mı hedefleri, Türklük - Kürtlük - Erme* nilîk mesailini; ilmî* fennî ve tarih! nokta i nazarlardan, tetkik ve tetebbu ettikten sora, müstakbel mesailerini şu üç noktada tespit ediyorlar [Erzurum şubesinin matbu raporu]:
3
1) Kat*iyyen muhaceret etmemek.
2) Derhal ilmî, iktisadî, din! teşkilat yapmak,
3) Tecavüze maruz kalacak vilâyeti şarkıyenin herhangi bîr bucağını müdafaada birleşmek.
Vilâyatı Şarkiye Müdafaa* Hukuku Milliye Cemiyetinin îtv tan buldaki merkezi idaresinin medeni ve ilmi vesaitle temini maksat edilebileceği hakkında fazla nikbin olduğu anlaşılıyor. Filhakika bu yolda sarfı mesaiden geri durmuyor. Vilâyatı şar-kıyede müslüman anasırın hukukunu müdafaa için Le Pay s namında frangı zca bir gazete neşrediyor. Hadisat gazetesinin imtiyaz mı demlide ediyor. Bir taraftan da İstan buldaki Düveli Mü-telife mümessillerine ve İtilâf Devletleri başvekillerine muhtıra veriyor, Avrupaya bir heyet izam ma teşebbüs ediyor (Ve$. 7).
Bu izahattan suhuletle anlaşılacağım zannederim ki, Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku M illi ve Cemiyetini vücuda getiren mühim sebep ve endişe, vilâyatı şark iyen in E mu* n is tana verilmesi ihtimali oluyor. Bu ihtimalin tahakkuku da, gark vilâyetleri nü* füsunda Ermenilerin haizi ekseriyet gösterilmesine ve tarihî hukuk nokta i nazarından mukaddem telâkki ettirilmesine çalışanların, ilmî ve tarihi vesaikle cihan efkârı umumiyetini iğfale muvaffakiyetinde ve bir de müslüman ahalinin Ermenileri katliam eder vahşiler olduğu iftirasının hakikat şeklinde kabulü halinde olabileceği faraziyesi hâkim oluyor. Binaenaleyh cemiyet, ayni esbap ve vesaitle mücehhez olarak hukuku milliye ve tarihi-yeyi müdafaaya çalışıyor.
Kara d en ize sahi) olan inin taka! arda da, bir Rum Pontus hükümeti vücuda getirileceği korkusu vardı. İslâm ahaliyi, Rumları u boyunduruğu altında bırakmayıp, hakkı beka ve mevcudiyetlerini muhafaza gayedle, Trabzonda da bazı zevat ayrıca bir cemiyet teşkil eylemi ilerdi.
Merkezi İstanbul da olan Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti nin maksat ve hedefi siyasisi, isminden mü&teban olmaktadır. Her halde merkezden ayrılmak gayesini takip ediyor,
M e mi-İt e t Vücuda fçeîmcğe haşlıyan bu teşekküllerden başka, memleket
dan i i iü d« ve dahilinde daha birtakım teşebbüsler ve teşekküller de vukua gel-mî"mi|dâ mİ*Üw Ezcümle Divarbekir (Kes. 8, 9), Bitlis, Elazİz vilayetle-d^Tnan"' t**- rinde, İstanbul dan idare olunan Kürt Teali Cemiyeti vardı. Bu ştlcköUer cemiyetin maksadı- ecnebi tahtı himayesinde, bir Kürt hükümeti
vücuda getirmekti.
4
Konya ve havalisinde, İstanbul dan idare olunan, Tealii İslâm Cemiyeti teşkiline çalışılıyordu. Memleketin hemen her tarafında itilâf ve Hürriyet, Sulh ve Selâmet Cemiyetleri de vardı,
istanbul da» muhtelif maksatlarla hafi ve alenî olmak üzere de, birtakım fırka veya cemiyet unvanı altmda teşekküller vardı.
îstanbulda mühim addolunacak teşebbüslerden biri İngiliz Muhipleri Cemiyeü idi» Bu isimden, İngilizlere muhip olanlarm te§kil ettiği bir cemiyet anlaşılmasın! Bence, bu cemiyeti teşkil edenler, kendi şahıslarını ve menfaati şahsiy el erini sevenler ve gshıslarile menfaatlerinin masuniyeti çaresini Loyt Corç hükümeti marifet il e İngiliz himayesini teminde a ny anlardır, Bu bedbahtların, İngiltere Devletinin, kül halinde, bir Osmanlı Devleti muhafaza ve himaye etmek emelinde olup olamryacağmı, bir defa mülâhaza edip etmedikleri cay i teemmüldür.
Bu cemiyete intisap edenlerin başmda Osmanlı padişahı ve haîifei ruyi zemin unvanını taşıyan Vahdettin* Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nezaretini işgal eden Âli Kemal* Âdil ve Mehmet Ali Beyler ve Sait Molla bulunuyordu. Cemiyette İngiliz milletine mensup bazı sergüzeştcular da vardı. Meselâ: Rahip Fru gibi* Ve muamelât ve icraattan anlaşıldığına göre, cemiyetin reisi Rahip Fru idi.
Bu cemiyetin iki cephe ve mahiyeti vardı. Biri alenî cephesi ve medenî tescbbüsatla, İngiliz himayesini talep ve temine matuf mahiyeti idi. Diğeri hafi ciheti idi. Asıl faaliyet bu cihette idi. Memleket dahilînde teşkilât yaparak isyan ve ihtilâl çıkarmak, şuuru milliyi felce uğratmak, ecnebi müdahalesini teshil etmek gibi hainane teşebbüs at, cemiyetin bu hafi kolu tarafmdan idare edilmekte idi. Sait Mollanın cemiyetin alenî teşebbüsatında olduğu gibi hafi cihetinde de ondan daha ziyade rolör oiduğu görülecektir. Bu cemiyet hakkmda söylediklerim, sırası geldikçe vereceğim izahat ve icabında irae edeceğim vesaikle daha vazıh anlaşılacaktır.
Îstanbulda bir kısmı rical ve nisvan da, halâsı hakikinin Amerika mandasını talep ve teminde olduğu kanaatinde bulunuyorlardı. Bu kanaatte bulunanlar fikirlerinde çok ısrar ettiler, isabeti mutlakamn nokta i nazarlarmm tervicinde olduğunu ispata çok çalıştılar. Bu hususta da sırası gelince bazı izahat vereceğim.
OrdumaıuD Variyeti umumiyeyi tespit için ordu cüzütarolarmm, nere-
«lîyeü İdde ve ne halde olduğunu tasrih etmek İsterim. An ad oluda,
başlıca, iki ordu müfettişliği tesis olunmuştu. Mütarekeye dahil olur olmaz, kıtaatın muharip efradı terhis olunmuş, silâh ve çepanesi elinden alınmış, kıymeti harbiyeden mahrum birtakım kadrolar haline getirilmişti.
Merkezi, Konyada bulunan İkinci Ordu Müfettişliğine mensup kıtaatm vaziyeti şöyle idi:
Bir fırkası (41 inci Fırka) Konyada ve bir fırkası (23 üncü Fırka) Afyon Kara hisarında bulunan 12 nci Kolordu, karargâh ile Konyada bulunuyordu. İzm irde esir olan 17 nci Kolordunun, Denizlide bulunan 57 nci fırkası da, bu kolorduya ilhak edilmişti.
Bir fırkası (24 üncü Fırka) Ankara da ve bir fırkası (11 inci Fırka) Niğdede bulunan 20 nci Kolordu, karargâh île Ankara da.
İzmitte bulunan 1 inci Fırka, İstanbuldaki 25 inci Kolorduya raptedilmişti. tstanhulda da 10 uncu Kafkas Fırkası vardı.
Balıkesir ve Bursa havalisinde bulunan, 61 inci ve 56 nci Fırkalar, karargahı Bandırmada bulunan Istanbula merbut 14 üncü Kolorduyu teşkil ediyorlardı. Bu kolordunun kumandanı Meclisin kügadma kadar, merhum Yusuf İzzet Faşa idi,
3 üncü Ordu Müfettişliği ki müfettişi ben idim, karargahımla Samsuna çıkmış bulunuyorum. Doğrudan doğruya tahtı emrimde iki kolordu bulunacaktı. Biri, merkezi Srvasta bulunan 3 üncü Kolordu, [kumandanı beraberimde getirdiğim Miralay Refet Bey]* Bu kolorduya mensup bir fırkan m (5 inci Kafkas Frrkası) merkezi Amasya da. Diğer fırkasının (15 inci Fırka) merkezi Samsunda idi. Diğeri f merkezi Erzurumda bulunan 15 İnci Kolordu İdi. Kumandanı Kâz mı Kara bek ir Paşa idi. Fırkalarından birinin (9 uncu Fırka) merkezi Erzurumda, kumandanı Rüştü Bey. Diğerinin (3 üncü Fırka) merkezi Trabzon da idi. Kuman* dam Kaymakam Hal it Bey idi. Hal it Bey, İstan bu la davet edilmiş olduğundan kumandadan çekilerek Bayburtta ihtifa etmiş, fırka vekaletle idare olunuyor; kolordunun diğer iki fırkasından 12 nci Fırka Ha s an kale şarkında hudutta, 11 inci Fırka Ba yazıtta bulunuyordu.
Diyarbekir havalisinde bulunan, iki fırkalı, 13 üncü Kolordu, müstakil idi, İstanbul a tâbi bulunuyordu. Bir fırkası, (2 nci Fırka) Siirtte; diğer fırkası (S inci Fırka) Mardin de idi.
6
Benim* bu. ilci kolorduya doğrudan doğruya emir ve kumandam cari olduğundan fazla bir salâhiyetim vardı kî, müfettişlik mmtakasma mücavir bulunan kıtaatı askeriyeye dahi tebligat yapabilecektim. Kezalik mıntakamda bulunan ve mıntakama mücavir bulunan vilâyata da tebligatta bulunabilecektim.
Bu salâhiyete göre Ankarada bulunan 20 nci Kolordu ve bunun mensup olduğu müfettişlik ile ve Diyarbekirdeki kolordu ile ve hemen bütün Anadolu rüesayı memurini mülkiyesîle muhabere ve münasebette bulunabilecektim.
Bu vâsi salâhiyetin, beni tstanbuldan nefyü teb'it m aksa dile Anadoluya gönderenler tarafından, bana nasrl tevdi edildiği mucibi istiğr abınız olabilir! Derhal ifade etmeliyim ki, bana bu salâhiyeti onlar bilerek ve anlryarak vermediler. Herçibadabat benim tstanbuldan uzaklaşmamı arzu edenlerin icat ettikleri sebep «Samsun ve havalisindeki asayişsizliği mahallinde görüp tedbir almak için Samsuna kadar gitmek» idi. Ben, bu vazifenin ifası, bir makam ve salâhiyet sahibi olmağa mütevakkıf olduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir beis görmediler. O tarihte Erkânıharbiyeî Umumiyede bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar isti şmam eden zevat ile görüştüm. Müfettişlik vazifesini buldular ve salâhiyete müteallik talimatı da, ben kendim yazdırdım. Hatta Harbiye Nazm olan Şakir Paşa bu talimatı okuduktan sora imzada tereddüt etmiş, anlaşılır anlaşılmaz bir tarzda, mührünü basmıştır.
Bu izahattan sora manzarai umumiyeyi, daha dar bir çerçeve dahiline alarak, seri ve sehîl bir surette, hep beraber müşahede edelim:
Muhasım devletler Osmanlı devlet ve memleketine maddeten ve manen tecavüz halinde; imha ve taksime karar vermişler. Padişah ve halife olan zat, hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Hükümeti de ayni halde. Farkında olmadığı halde başsız kalmış olan millet, zulmet ve müp-hemiyet içinde tecelliyata muntazır. Felâketin dehşet ve sıkletini idrake baglryanlar, bulundukları muhit ve hissedebildikleri tesi-rata göre çarei halâs telâkki eyledikleri tedbirlere mütevessil.. Ordu, ismi var cismi yok bir halde. Kumandanlar ve zabitler» Harbi Umuminin bunca mihnet ve meşekkatlerile yorgun, vatanın
Müfettişlik vazifemin geniş salâhiyetleri
Umumî m&n-zamyı dut bir çerçeve içi eden görüş
7
parçalanmakta olduğunu görmekle dilhun, gözleri önünde derinleşen karanlık felaket uçurumu kenarında dimağları çare, çarei halas aramakla meşgul..
Burada, pek mühim olan, bir noktayı da kay it ve izah etmeliyim. Millet ve ordu, padişah ve halifenin hıyanetinden haberdar olmadığı gibi o makama ve o makamda bulunana kargı asırların kök leştirdiği dinî ve an*anevî rabıtalarla muti ve sadık. Millet ve ordu çarei halâs düşünürken bu mevrus itiyadm sevkile kendinden evel makamı muaİlâyı hilâfet ve saltanatın halâs ve masuniyetini düşünüyor. Halife ve padişahsız halâsın manasını anlamak istidadında değil.. Bu akideye muhalif, rey ve içtihat izhar edeceklerin vay haline! Derhal din s iz ? vatansız, hain, mer-dut olur»
Diğer mühim bir noktayı da ifade etmek lâzımdır. Çarei halâs ararken, İngiltere, Fransa, İtalya gibi düveli muazzamayı gücendirmemek esas gibi telâkki olunmakta idi. Bu devletlerden yalnız birile dahi başa çıkılamıyacağ* vehmi, hemen bütün dimağlarda yer etmişti. Osmanlı Devletinin yanmda, koskoca Almanya* Avusturya - Macaristan- varken hepsini birden mağlûp eden, yerlere seren itilâf kuvvetleri karşısında, tekrar anlarla husumete müncer olabilecek vaziyetler almaktan daha büyük mantıksızlık ve akılsızlık olamazdı.
Bu zihniyette olan yalnız avam değildi; bilhassa havas denilen insanlar böyle düşünüyordu.
O halde çarei halâs ararken iki şey mevzuubahs olmryacaktı. Bir defa îtilâf Devletlerine kargı vaz'ı husumet almmryacaktı ve padişah ve halifeye canla başla merbut ve sadık kalmak şartı esasî olacaktı.
DüşuüüUh Şimdi, Efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sora-
kurtuluj ça- yrm, bu vaziyet ve şerait karşısında halâs için. nasıl bir karar varidi hatır olabilirdi?
İzah ettiğim malûmat ve müşahedata göre üç nevi karar oı) taya atılmıştı:
Birincisi, İngiltere himayesini talep etmek.
İkincisi, Amerika mandasını talep etmek.
Bu iki nevi karar sahipleri, Osmanlı Devletinin bir kül halinde muhafazasmı düşünenlerdir. Osmanlı memalikinin muhtelif devletler beyninde taksiminden ise kül halinde, bir devletin tahtı himayesinde bulundurmağı tercih edenlerdir-
8
Üçüncü karar: mahallî halâs çarelerine maiuftıtr. Mesel İlsizi mıntakalar, krıulilrrinin Osmanlı Devletinden fekkedileceği nazariyesine karşı ondan ayrılmamak tedbîrlerine tevessül ediyor. Bazı mmtakalar da, Osmanlı Devletinin imha ve Osmanlı memleketlerinin taksim olunacağını emrivaki kabul ederek kendi başlarını kurtarmağa çalışıyorlar.
Bu üç nevi kararm esbabı mucibesi vermiş olduğum izahat meyan m da mevcuttur.
Efendiler, ben, bu kararların hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü, bu kararların istinat ettiği bütün deliller ve mantıklar çürüktü, esassız idi. Hakikati halde, içinde bulunduğumuz tarihte, Osmanlı Devletinin temelleri çökmüş, ömrü lamam olmuştu. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştt. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kal m tş ti. Son mesele, bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun istiklâli, padişah, halife, hükümet, bunlar hensi medlulü kalmamış birtakım bimana eIfazdan ibaretti.
Nenin ve kimin masuniyeti için kimden ve ne muavenet talep olunmak isteniyordu?
O halde ciddî ve hakikî karar ne olabilirdi?
Efendiler, hu vaziyet kargışında bir, tek kurar vardı, O da hakimiyeti milliyeye müstenit, bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek £
İşte, dana, latanbuîdan çıkmadan evel düşündüğümüz ve Samsunda Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur*
* *
BtAİıca kararını
Bu kararm istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi:
Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet ola* rak yaşamasıdır. Bu esas ancak istiklâli tamme malikiyetle temin olunabilir, Nekadar zengin ve müreffeh olursa olsun istiklalden mahrum bir m illet, beşeriyeti mütemeddiııe muvacehesinde uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye keepi liyakat edemez.
Ya İ4tiltl*lt ya âlâm
Ecnebi bir devletin himaye ve sahabetini kabul etmek insanlık evsafından mahrumiyeti, aczü meskeneti itiraftan başka bir şey değildir. Filhakika bu derekeye düşmemiş olanların istiyerek bağlarına bir ecnebi efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Halbuki Türkün haysiyet ve izzeti nefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yağa makta tısa mah-volsun evlâdır!
Binaenaleyh, ya istiklâl ya ölüm!
İşte halâsı hakîkî istiyenlerin parolası bu olacaktı.
Bir an için, bu kararın tatbikatında ademi muvaffakiyete duçar olunacağını farzedelim! Ne olacaktı? Esaret!
Peki Efendim. Diğer kararlara mutavaat halinde netice bunun ayni değil midi!
Şu fark ile ki, istiklâli için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla müteselli olur ve bittabi esaret zincirini kendi elile boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete nazaran yar ve ağyar nazarmdaki mevkii farklı olur.
Sora Osmanlı hanedan ve saltanatının idamesine çalışmak? elbette, Türk milletine karşr, en büyük fenalığı işlemekti. Çünkü millet her türlü fedakarlığı sarfederek istiklâlini temin etse de, saltanat devam ettiği takdirde, bu istiklâle müemmen nazarile bakılamazdı. Artık, vatanla, milletle hiçbir a lâka i vicdaniye ve fikriyesi kalmamış bîr sürü mecaninin, devlet ve millet istiklâl ve haysiyetinin muhafızı mevkiinde bulundurulması nasıl tecviz olunabilirdi?
Hilâfet vaziyetine gelince, ilim ve fennin nurlara müstağrak kıldığı hakikî medeniyet âleminde gülünç telâkki edilmekten başka bir mevzuu kalmış mıydıV
Görülüyor ki, verdiğimiz kararın tatbikatını temin için henüz milletin ün siy et etmediği meselelere temas etmek lâzımgcli yordu. Umumca mevzuubahs olmasında azîm mahzurlar tasavvur olunan hususlarm mevzuubahs olmasında zarureti mutlaka bulunuyordu.
Osmanlı hükümetine, Osmanlı padişahına ve müsiiminin halifesine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lâz imgeliyordu.
10
Türk ata yurduna ve Türkün istiklâline tecavüz edenler kimler olursa olsun onlara bütün milletçe müsellâban mukabele ve onlarla mücadele eylemek icap ediyordu. Bu mühim karar m bütün icabat ve zarariyatım ilk gününde izhar ve ifade etmek, elbette mugip olamazdı. Tatbikatı birtakım safhalara ayırmak ve vakayi ve ha d i sat tan istifade ederek milletin hissiyat ve efkârını ihzar eylemek ve kademe kademe yürüyerek hedefe vâsd olmağa çalışmak lâzrmgeliyordu. Nitekim öyle olmuştur. Ancak dokuz senelik efal ve icraatımız bir silsilei mantıkiye ile mütalea olunursa, ilk günden, bugüne kadar takip ettiğimiz istikameti umum iyenin ilk kararırı çizdiği hattan ve teveccüh eylediği hedeften asla inhiraf eylememiş olduğu kendiliğinden tebarüz eder.
Burada, zihinlerde mevcut olması ihtimali bulunan bazı tereddüt düğümlerinin, çözülmesini teshil için, bir hakikati beraber müşahede etmeliyiz. Tezahür eden millî mücadele, haricî istilâya kargı vatan m halâsmı yegâne hedef addettiği halde bu millî mücadelenin muvaffakryete iktiran ettikçe safha safha bugünkü devre kadar iradei milliye idaresinin bütün esasat ve eşkâlini tahakkuk ettirmesi tabii ve gayrikabili içtinap bir seyri tarihî idi. Bu mukadder seyri tarihiyi an'anevî it iy adatıl e, derhal ihtisas eden hanedanı hükümdarı ilk andan itibaren millî mücadelenin hasmt bîamanı oldu. Bu mukadder seyri tarihiyi ilk anda ben de müşahede ve ihtisas ettim. Fakat nihayete kadar şamil olan bu ihtisas atımızı ilk anda kamilen izhar ve ifade etmedik. Müstakbel ihtimal ât üzerine fazla beyanat, giriştiğimiz hakikî ve maddî mücadeleye., hayalât mahiyetini verebilirdi; haricî tehlikenin yakın tesiratı karşısında, müteessir olanlar arasmda, ananelerine ve fikrî kabiliyetlerine ve ruhî haletlerine mugayir olan muhtemel tahavvülâttan ürkeceklerin ilk anda mukavemetlerini tahrik edebilirdi. Muvaffakiyet için amelî ve emin yol her safhayı vakti geldikçe, tatbik etmekti. Milletin inkişaf ve itilâsı için selâmet yolu bu idi. Ben de böyle hareket ettim. Ancak bu amelî ve emin muvaffakiyet yolu, yakın refiki mesaim olarak tanınmış zevattan bazılarile aramızda, zaman zaman içtihadatta, muamelatla, icraatta esaslı ve tâli birtakrm ihtilâflar, iğbirarlar ve hatta if(İrakların da sebebi ve izahı olmuştur. Millî mücadeleye beraber başliyan yolculardan bazıları, millî hayatın bugünkü cumhuriyete ve cumhuriyet kan unlar ma kadar gelen lekâmülâtında,
ıı
kendi fikriyat ve ruhiyatın in ihatası hududu bittikçe bana mukavemet ve muhalefete geçmişlerdir. Bu noktalan, tenevvür etmeniz için, efkârı n mum i yenin tenevvürüne medar olmak için, sırası geldikçe, birer birer işaret etmeğe çalışa cağım.
Bu son sözlerimi hulâsa etmek lazmıgehrse, diyebilirim ki, ben, milletin vicdanında ve istikbalinde ihtisas ettiğim büyük tekâmül istidadım, bir mîllî sır gibi vicdanımda taşıyarak peyderpey, bütün heyeti içtimaiye m ize tatbik ettirmek mecburiyetinde idim.
* *
Şimdi, Efendiler, ilk İş olmak üzere bütün ordu ile temasa gelmek lâzımdı.
Erzurum da On Beginci Kolordu Kumandanına 21 Mayıs 1919 da yazdığım bir şifrede «ahvali umumiyemizin almakta olduğu şekli vahimden pek müteessir ve müteellim olduğumu; millet ve memlekete medyun olduğumuz en son vazîfei vicdan iyeyi yakından, müşterek mesai ile, en iyi ifa etmek mümkün olacağı kanaa-tile bu son memuriyeti kabul ettiğimi; bir an evci Erzuruma gitmek arzusunda bulunduğumu ve fakat Samsun ve havalisinin vaziyeti, asayişsizlik yüzünden fena bir akıbete duçar olmak mahiyetinde bulunduğundan buralarda birkaç gün kalmak zarureti olduğunu bildirdikten sora, benî şimdiden tenvire medar olacak hu susa t varsa iş*arınr» rica ettim (Ves, 10),
Filhakika Samsun ve havalisinde Rum çetelerinin islâm ahaliye tecavüzü ve zaten vasıtasız bırakılmış olan hükümeti mahalliyenin ecnebi müdahalâtı yüzünden hiçbir tedbir alamaması, vaziyeti müşkül kılmıştı.
Tanıdığımız ve kendisinden büyük enerji ümit ettiğimiz bir zatın Samsuna mutasarrıf tayinini temin için teşebbüs almakla beraber» Üçüncü Kolordu Kumandanını muvakkaten Canik mutasarrıfı tayin ettim. Mümkün olan tedabiri mahalliye alınmağa ve bilhassa ahalinin vaziyeti hakikiye hakkmda tenvirine ve orada bulunan ecnebi müfreze ve zabitlerinden içtinap ve ihtiraza mahal olmadığını izaha ehemmiyet verildi ve hemen o havalide millî teşkilâta tevessül olundu.
23 Mayıs 1919 da Anakarada bulunan Yirminci Kolordu Kumandanına, «Samsuna geldiğimi ve kendisile daha sıkı temasta
12
bulunmak istediğimi ve tzmir havalisine dair daha kolaylıkla alabileceği malûmattan haberdar olmak istediğimi bildirdim.»
Bu kolordunun vaziyeti ile daha İstanbul da iken alâkadar olmuştum. Cenuptan Ankara havalisine şimendiferle nakli mevzuu bahs idi* Bu nakliyata mümanaat edilmekte olduğunu anlamış olduğumdan İstanbul d an hareketim günlerinde Erkânıharbiyei Umumiye Reisi olan Cevat Paşadan, kolordunun şimendiferle nakli teahhur ederse karadan yürüyerek Anka raya şevkini rica etmiştim. Bundan dolayı bahsettiğim şifre telgraf namemde «Yirminci Kolordu aksamının kamilen Anka raya gelmeğe muvaffak olup olmıyacağmı sordum. Canik livası hakkmda malûmat ver* dikten sora bir iki güne kadar Samsundan karargâhımla, bir müddet için Havzaya gideceğimi ve her halde Samsundan hareke* timden evel beni tenvir edecek malûmata intizar eylediğimi yazdım,»
Yirminci Kolordu Kumandanından, üç gün sora 26 Mayıs 1919 da aldığım cevapta «tamirden muntazam malûmat alamadıklarını, Manisanın da işgal edildiğini telgraf memurlarının haber verdiğini, kolordunun Ereği ide bulunan aksam mm, kamilen şimendiferle nakline muvaffak olamadıklarından karadan yürüyüşe başladıklarını, fakat, mesafenin uzaklığı sebebile Anka raya ne vakit muvasalat edeceğinin malûm bulunmadığını bildiriyordu.^
Kolordu kumandanı ayni telgraf namesin de «Afyon Kar ahi-sarmda bulunan 23 üncü Fırkanın, mevcudunun pek az olduğundan ve orada ellerine geçen efradı bu fırkaya göndermekte olduklarından bahsettikten sora, Kastamonu ve Kayseri havalisinde bazı muhilli asayiş vakayi hakkında haberler gelmeğe başladığını zikrediyor ve peyderpey malûmat vereceğini yazıyordum
27 Mayıs 1919 tarihinde, Havzadan, Yirminci Kolordu Kumandanından ve ayni zamanda, bu kolordunun mensup olduğu Konya d ak i ordu müfettişliğinden «Afyon Karahisanndaki fırkanın takviyesi için hangi men abiden istifade edilmekte olduğunu ve tezyidi kuvvetine imkânı maddî bulunup bulunamryacağmı ve bugünkü ahval ve vaziyetimize nazaran, bu fırkaya, nasıl bir vazifenin tevcihi düşünüldüğünü sordum» (Ves. 12, 13)*
Kolordu kumandanı 23 Mayıs 1919 da sorduğum hususata dair malûmat veriyor ve Yirmi Üçüncü Fırka «düşmanın bir işgali vaziyeti karşısında mevkiini terketmiyecek ve duçarı
13
tecavüz olursa, ahalii nıaha Biyeden alacak)an takviye ile mevkiini müdafaa edecektir» diyordu (Ves* 14).
Ordu müfettişi de 30 Mayıs 1919 da verdiği cevapta «Yirmi Üçüncü Fırkanm Karahisardaki asayişi muhafaza ile beraber her türlü işgal hadisesine her türlü vesaitle mukavemet edecektir» diyordu. Bu vesaitin hazırlanmakta olduğunu ve Konyada orduya zahir olabilecek bîr kuvvet ihzarına çalışıldığını, ancak bir hhn ve unvana malik olmadığını bildiriyordu.
Ben, Müfettişliğe yazdığım telgrafla, Konyada bir vatan ordusu teşkil edilmekte olduğuna dair bazı havadisler gayidir, bunun mahiyet ve teşkîlâtr nedir, elemiştim. Böyle bîr sual tevcihinden maksadmı biraz da medarı teşvik ve tenbîh olmak îdi. Müfettişliğin son malûmatı bunun üzerinedir (Ve$) IS)*
Kolordu kumandam bu istizahıma «Konyada vatan ordusunun teşkilinden haberdar değilim» demişti.
Yirminci Kolordu ve Konyadaki Ordu Müfettişliği ile temasım neticesinde edindiğim malûmattan teyakkuz ve intibahı mucip noktaları 1 Haziran 1919 da Erzunımda On Beşinci Kolordu ve Samsunda Üçüncü Kolordu ve Diyarbekırde On Üçüncü Kolordu K um andan la rm a bildirdim (Ves. 16).
Trakyada bulunan kuvvet ve kumanda vaziyetini bilmiyordum. O mmtaka ile de irtibat tesisi lâzmı idi. Bu maksatla, tstanbulda, Erkândı a rb iye i Umumiye Reisi Cevat Paşadan 16 Haziran 1919 da zatî şifre ile — Cevat Paşa ile mufarekatım günü mahrem ve şahsî bir şifre kararlaştırmış idik — Edirne de kolordu kumandanının kim olduğunu ve Cafer Tayyar Beyin nerede bulunduğunu sordum {¥es. 17), Cevat Paşa 17 Haziranda cevap verdi. «Cafer Tayyar Beyin Birinci Kolordu Kumandanı olarak Edirnede bulunduğunu» öğrendim (Ves. 18).
Amasya dan 18 Haziran 1919 tarihinde, Edirnede, Birinci Kolordu Kumandam Cafer Tayyar Beye şifre ile verdiğim direktifte esaslı olarak gu hususatı kaydettim, «İstiklâli millimizi boğan ve inkısamı vatan tehlikelerini ihzar eden Düveli itilâf iyen in icraatı ve hükümeti merkez iyen in esir ve âciz vaziyeti malûmunuzdur.»
«Milletin mukadderatmı bu mahiyette bir hükümete teslim etmek, inkıraza münkat olmaktır.»
«Trakya ve Anadolu teşkilâtı mili iyesini tevhit ve s adayı milliyi gür sesle cihana duyuracak emin bir mahal olan Srvasta müşterek ve kuvvetli bir heyet teşkili mukarrerdir.»
14
«Trakya - Fagaeli Cemiyeti, haizi salâhiyet olmamak üzere istanbul da bir heyet bulundurabilir.&
«Ben tstanbulda iken Trakya Cemiyeti azasından bazılarile teatii efkâr etmiş idim. Şimdi zamanı geldi. icap edenlerle mah-remane görüşerek derhal teşkilât yapınız ve benim yanıma da murahhas olarak kıymettar bir iki zat gönderiniz. Onlar getiriciye kadar Edirne vilâyetinin hukukunun müdafii olmak üzere beni tevkil ettiklerine dair imzaları tahtmda bir vesikayı imzanızla şifreli telgrafla bildiriniz.^
«Gayei istiklâlin istihsaline kadar tamam ile milletle birlikte, fedakârane çalışacağıma mukaddesatım namına yemin ettim. Artık benim için Anadoludan hiçbir yere gitmemek kat'îdir.»
Trakya kuvve i maneviy esini takviye maksadile bu talimata şu malûmatı da dercettim: Anadolu ahalisi baştan aşağı yekvücut bir hale getirildi Kararlar, bilaistisna tekmil kumanda heyetleri ve arkada şiarımızla müşterek ittihaz ediliyor. Vali ve mutasarrıfların hemen kâffesi bizimle beraberdir. Anadoludaki teşkilâtı milliye kaza ve nahiyelere kadar tevessü etti. ingiliz himayesi altmda bir müstakil Kürdistan teşkili hakkındaki propaganda ve taraftaranı bertaraf edildi, Kürtler Türklerle birleşti (Vcs. 19),
* *
Bu tarihe kadar, Yunan ordusunun Manisa ve Aydın civar- yunan ordu-larmı da işgal eylediğinden haberdar oldum. Fakat Izmirde ve sununManise Aydında bulunduklarmı bildiğim kuvvetlerin ne halde olduklarına ve Aydıc ci* dair hiçbir taraftan henüz sarih bir malûmata destres olamıyor- vanaı dum. Doğrudan doğruya bu kuvvetler kumandanlarına da bazı emirler yazmıştım. Nihayet 29 Haziranda, Fırka 56 Kumandanı Bekir Sami Beyin iki gün evelki tarihli bir şifre telgraf mı aldım.
56 ncı Fırkaya Izmirde Hu ireni Bey nammda bir zat kumanda ediyormuş. Bu zat ve îzmirdeki iki alayın bakıyetüssüyufu zabiti erile beraber hemen kâffesi esir olmuşlar. Yunanlrlar bunları gemilerle Mudanyaya nakletmişler. Bekir Sami Bey bu bakı-yetüssüyufun kumandasını deruhde etmek üzere gönderilmiş.
Bekir Sami Bey 27 Haziran 1919 tarihli telgraf namesinde 22 Haziran 1919 tarihli iki emrimi ancak 27 Haziranda Burs aya muvasalatında alabildiğini söylüyor ve verdiği malûmat ve izahatta
15
«Makagıdı milliyeyi hayyızi file isal edecek veeııiıi kafiye bulamadığımdan, fırkamr tanzim ye teneika muvaffak olursam daha iyi bidem a tın icrasını kabil gördüğümden 21 Haziran sabahı Kuladan Bursa istikametinde harekete mecbur oldum, Maamafilı birçok mevanie rağmen hareketi mili iyenin memleketin ist İtilası için elzem olduğu fikrini her tarafa yaymağa muvaffak oldum diyor, kanaat ve icraatıma kavi imanı olduğunu bildiriyor ve bu hususta hemen tegebbüeata başladığını; Çin ede bulunan 57 nci Fırkaya da emir vermek] iği m i ve kendisine de emir vermekte devam etmemi istiyordu (Ves* 20).
Bir hafta kadar, Samsunda ve 25 May m tan 12 Hazirana kadar, Havzada kaldıktan sora Amasya ya gittim. Bu müddet zarfında bütün memlekette, millî teşkilât vücuda getirilmesi lüzumunu tamimen bilcümle kumandanlara ve rüesayı memurini mülkiyeye tebliğ ettim.
Şayanı dikkattir ki, îzmirin ve bunu takiben Manisanm ve Aydmm işgali ve icra olunan tecavüz ve mezalim hakkmda henüz millet tenevvür etmemiş ve mevcudiyeti m ili iyeye vurulan bu feci darbeye karşı alenen bir gûna teessür ve gikâyct izhar olunmamıştı. Milletin, bıı haksız darbe karşısında sakit ve hareketsiz kalması, elbette milletin lehinde tefsir olunamazdı, Onun için milleti ikaz edip harekete getirmek lazımdı* Bu maksatla 28 Mayıs 1919 tarihinde, valilere ve müstakil mutasarrıflıklar Erzu-rumda Ün Beşinci Kolordu, Ankara da Yirminci Kolordu ve Diyar bek irde On Üçüncü Kolordu Kumandanlıklara a, Konya da Ordu Müfettişliğine tamimen şu yolda tebligatta bulundum:
l/mirin ve maaleıurf bunu takip eden Manisa ve Ay din m işgali, miisuklıel t*h-ilkeyi da.hu ol em ihsan etmiştir* TamHirıiyrli mülkiyemizin muJt&fagaıi için, tezahüratı m i M iyenin daha canlı alarak, izhar idamesi lazımdır. Hayat v(j taliki âli milliyi ralmedar edan îfgal ve ilhak tihi hu elif eler, 1'illim milleti d i Ihtı n rtı n ritimdir. Tec&ürai zaptoEnıtanııyAr, Kabili hmıni ve tahammül olamıyan hu ahvalin derhal inletin i, hû tun medenî m i ile iler let İm yük devletlerin adil ve tesirinden «hırsızlıkla inli ur, zem in i mir önümüzdeki Lafla zarfında ve muhtelif vilayata göre pastartesi bağlayıp çargambu ^ıjnü) müracaat i ıı arkacı âlımııuk üzere, büyük v« heyecanlı mitingler aktik tohumu mili iye d^ bulunulmadı ve bunun tekmil mülhakata da lejmili ve bütün düveli muafıma mümessilleri! e Babı aliye müessir telgraflar verilmeli ve ecnebi olan yerlerde ecnebilere de tesir yapılmakla beraber tezabû-raiı milli yede adap ve sükûnetin fevkalâde mahfutlyeli ve hrriftiyaıı halka kargı
16
bir toarruR ve namayı^ vc husumet gibi etvar alınmaması elzemdir. Zatj iililıri nîn bu fikirler etrafında hassas ve müeuîr bulunmtlanı dhelile igîn hüsnü idarecin, lcn *r mu\aff:ı5î"rM*-ıı iriîlı-rin.lı- itminanı Uı.ı n^VuIMr. Neticesinin ım!-u
buyurulmaftDT rica eylerim*
Verdiğini bu talimat üzerine beryerde mitingler yapılmağa Mitingler, baklandı. ^!î t«*h{îr-
Yalnız mahdut yerlerde, bazı tevehhümat tesirli e tereddüt edildiği anlaşılmıştır. Meselâ: On Beşinci Kolordu Kumandanının, Trabzon hakkında gönderdiği 9 Haziran 1919 tarihli fifreden (Ves. 21): «Miting esnasında Rumlarm münasebetsizliğine maruz kalınması ve hiç yoktan bir hadise çıkması düşüncesine binaen mitinge karar verilmiş iken mevkii file konulmadığı.... miting heyetinin içtimamda Istrati^ Polidi nin de hazır bulunduğum anlaşılıyordu,
Trabzon, Karadeniz sahilinde, mühim bir merkez olduğundan orada, millî teşebbüsat ve faaliyet hususlarında mütereddi* dane hareket ve Yunanlılar aleyhinde tezahüratı milliye müzake-ratma Istrati, Polidi Efendileri iştirak ettirmek gibi teşebbüsün ademi ciddiyetine delâlet edecek gevşeklikler, bittabi İstanbul ve düşmanlar jçin pek kıymetli emareler telâkki edilir.
Verdiğim talimattaki noktai nazarı, aleyhte kullanacak kadar, meharet gösterenler de oldu. Meselâ: Sinoba yeni tayin olunan bir mutasarrıf, orada yapılan tezahüratı bizzat tedvir ediyor ve miting mukarrer a I mr bizzat yazıp ahaliye imza ettirdiğini söylüyor ve bize de bir suretim gönderiyor. Bu zatm, zavallı ahaliye, gürültü patırdı araş m da imza ettirdiği uzun yazılar içinde, $n satırlar gizleniyordu: «Türkler terakki ve tekâmül edemedi ve Avrupa mn es as atı medeniyesini kabul ve temessül edeme dise bu da şimdiye kadar iyi bir idareye mazhar olamamasından ileri gelmiştir. Türk milleti, ancak kendi padişahının saltanat ve hakimiyeti tahtında olmak şartile Avrupanm nezaret ve murakabe-sile tevekkül edecek bir idare ile yaşryabilir.m
Efendiler, Sinop ahalisi namına ttilâf Devletleri mümessillerine verilen 3 Haziran 1919 tarihli bu muhtıranın zirindeki imzalara göz gezdirirken müfti vekili efendinin imzasını müteakip gördüğüm imza, arzeiıiğim satırları yazan vc yazdıran ruhu bana keşfettirdi* 0 imza, Hürriyet ve ttilâf Fırkası reisi sanisi olan zatm imzası idi.
2
Her tarafta, tezahürat, yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sora, yani 31 Mayıs 1919 tarihli Harbiye Nazır mm telgrafını aldım:
İngiltere IVirkalade Kumar rl iğinden BabıaÜye (cMx£ olunup Harbi}e !N«7.arr-tJtıc tevdi ulunan nota mirdi aynen berveçhizirdiri
Bugüne kadir gelen raporlardan Üçüncü Kolordu mmEakasında ıjckavetİ adı yedim bagka bir gey olmadığı mal Anı olmakla bcntıer son notada beyan olunan ahval hakkında tuhkikutı malııuu bilirra neticesinin ftüratı icarım rica edrrim.
31/S/İ9İ9 Harbîye Naıırı
Şevket
Suret
t — Sıvastakj hal ve mevkii hazıra ve şehri mezkûrda veyahut bu gehrin kur. binde azîm miktarda tecemmu etmekte bulunan Ermeni mültecilerinin sel i m aline mütedair ahiren oldukça daii endige havadis atmış olduğumu zatı namii fah imameleri ne bildirmekle kespt fahrederim.
2—Binaenaleyh atken kumandan in m dairei memuriyeti dahilinde İnhinan Ermenilerin hüAnü muhLLruzası ile himayeleri için bilcümle tcdubiri mümküne İttihaz «¦»etini Inıir re bir güua kıtal veyahut eni muamele vukua geldiği takdirde kendilinin doğrudan doğruya* meg'uE tutulacağım müş'ir bir telgraf namenin Harbiye? NcıarKti Cdilcnince mumaileyh kumandana acilen, keşidesi zımnında evamir ita h uyuruImjiMnı uu sam i i fahîmı nelerinden rira ederim.
3—Bu talimata mümasil talimatın memurini mülkiyei a idesine itasını ayrıca rira ederim.
i—Dahili memleketteki aaayi^i^lik hakkında zatı samı i fahîma nelerinin ne derece muhik »lirette endîgenak bulunduklarım bildiğini cihetle y..\m «amit ı.ıiıi-mineleri De ayrıca j$bu 0 mümagat buyurulaeağından mutmainim,
S — Me^ıuuhahs olan talimatın tarihî itası hakkında verilecek malumatın raah-imidiyeti Rhnaverun^mi mucip olacağını beyan ederim,
Srvae Vali Vekâletinden 2 Haziran 1919 tarihli aldığım bir telgrafta da «bugün Miralay Dömanj imza sil e alman telgraf namede (Aziziye de İzmir in işgali ü zerine hıristiyanlarm katil île tehdit edildiği ve bu ise muvafık olmayıp sise vaziyeten haber veriyorum ki bu haller müttefik askerleri tarafından vilâyetinizin işgaline sebep olur*) mealinde iş'aratta bulunulmaktadır.», ilâ.» denilmekte idi.
Hakikatte, ne Sivas ta daii endîşe bir hal vardı ve ne de hıris-tiyanlarm katil ile tehdit edildiği vaki idi. Mesele, milletçe yapılmağa başlanılan mitinglerden müteessir alan ve bunu emellerinin husulüne mâni addeden anasırı hıristiyaniyenin, ecnebilerin nazarı dikkatini celp için bililtizam yaptıkları işaat kabilinden olarak kabul etmek lâzımdır (Ves. 22,23, 24). Harbiye Nezaretinin nota suretini ihtiva eden telgraf ma verdiğim cevabı aynen srzedeceğim.
18
istihbarat 3 Haziran 1919
Gayet aceledir Adei
58 Harbiye Nezareti Cemilesine
C: t Haziran 1919 gifre:
Sıvae ve civarında evelee bulunan Ermen i!eri ve bilâhare gelen mültecileri telhis edecek hiçbir hâdise olmamıştır. Ne Srvastâ ve ne de civarında daîi endişe hiçbir hal yoktur. Herkes sakiııanc iş ve güçle rile meşguldür. Bunu sureli kafiyede arz ve temlu ederim. Binaenaleyh İngiliz notasınduki istihbarat menıbaınm ne olduğu âciderînce bilinmek lâzımdır, tzmirjn ve Manikanın işgali haberi müessifi üzerine ahali i îslâmiycce yapılan ve anasırı hır ist iv aniye hakkında hiçbir fikri husumet tazanı-mun etmlyen İçtimai ardan belki de hazif artanı mütevahhis fil malan varidi hatırdır. İtilaf Devletleri mîlletimizin hukuk ve istiklâline riayetkar kaldıkça ve millet, vatanın Tamamii masuniyetinden emin bulundukça anasırı gayrimüslim enin duçarı haşyet olmasına hiçbir sebep yoktur ve bu bapta devlete kargı her türlü mes'uliyeli taahhüt ve buna tamaımiliH emniyet Luyurulmasını istirham ederim. Fakat istiklâl ve mevcudiyeti milliyeyi imha ve bekayı hayalı tehJikeye Ltiul eden işgal, suikast ve taaddi gibi İzmir havalisinde görülmekte olan filiyatm zuhuratı mümasilesine karsı ne milletin heyecan ve tee&süratr vicdaniyesini ve ne de buna müstenit tezahüratı milliyeyi men ve tevkif için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göre-miyeceğim gibi bu yüzden tahaddüs edecek vakayi ve hadisatın kargısmda da raes'-ıdiyet kabul edebilecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim.
Mustafa Kemal
Bu nota suretile tarafını dan verilen cevap sureti bilûmum kumandanlara, vali ve mutasarrıflara tamimen tebliğ edildi.
Bu tarihlerde bütün milletin ingiliz Mubipler Cemiyetine iştirakle ingiltere muzaheretinin talep edilmesi, bu cemiyet namına, Sait Molla imzasile umum belediye riyasetlerine bir telgrafla bildirildiği ve bu telgrafm tesirini akim bırakmak için milleti lüzumu gibi tenvir etmekle beraber hükümet nezdindeki teşebbüs atım malûmunuz olmuştur (Ves. 25). Bundan başka 27 Mayıs 1°I9 tarihinde Türkiye - Havas - Royter ismindeki ajansm, in'ika t eden Şurayı Saltanat hakkındaki tafsilâtta «heyeti umumi-yenin fikri, Türkiyenin düveli muazzamadan birinin muzaheretini temin merkezindedir» havadisini neşrü temim etmesi üzerine sadrazama «Milletin istiklâli milliyi muhafazaya azim olduğunu ve bütün avakıbi meş/umeye kargı en son fedakârlığı göze aldırdığını ve vicdanı milliyi temsil etmıyen ihbaratm şayanı endişe akisler tevlit ettiğini» yazmakla beraber bütün milleti de bu keyfiyetten nasıl haberdar ettiğimi başka bir münasebetle beyan etmiştim.
19
Sadrazam Ferit Paşanın Par ise malûm olan daveti üzerine Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk içtima günlerinde bazı beyanatta bulunmuştum. Bu meselede noktai nazar ve sureti hareketimin ne olduğunu tavzih maksadile şu vesikayı aynen ar-zedeceğim:
Şifre Hıvu,
Aceledir Zata mahsuptur
Samsunda Üçüncü Kolordu Kumandanı Relet Beyefendiye.
Erzurumda On Beçiaci Kolardu Knmandam Kazım Paça Htzrellerine-
Cftnik Mutasarrıfı Hamit Beyefendiye.
Erzurum Valini Münir Beyefendiye.
Sıva* Vali Vekili Hâkim Hasbi Elendi Ilupreütrınr.
Kastamonu Yaliai İbrahim Beyefendiye.
Ankarada K. O. 20 Kamındım AK Fuat Pa$a Hasretlerine,
Kenya da Yıldırım Kıtaatı Müfetdai Cemal Faga Hazretlerine.
DiyarbcLirde Otı Üçüncü Kolordu Kumandan Vekili Cevdet Beyefendiye.
Vın Valisi Haydar Beyefendiye.
Fransa mümessili siyasisi Müsyü Dofrrart.ı m rtezdi sadaretpenahiye gelerek hukuku osmaniyeyi konferans huzurunda müdafaa için Patise azimet edebileceklerini tebliğ eyİrdiği Dahiliye Nezaretinin tebligatı tesmiyesinden ve ajana neşriyatından azıl afıl mıhtır, İzmir vpk'esı üzerine mil telimizin gösterdiği asabiydi i milliye ve bu suretle muhafaza! istiklâli yet hususunda tezahür eden ismi kat'iti neticesi olan bu mazhariyet şayanı jükrsndrr Fakat buna rağmen Yunanlılar îzmir Vilâyetinde işgalden mcnedilmiç değildir. Herhalde milletin, hukukunu müdrik ve onu çiğnetmemek için yekvücut olarak fedakârane harekete müheyya olduğu Düveli İtilâ/iyeye karşı izhar re ispata devam edildikçe düveli nıü^riltiylıiınîn milletimize hürmetkar ve hukukuna riayetkar olacağını güphe yoktur.
Sadrazam Papa Hazretlerinin konfcrHUn huzurunda hukuku osmaniyeyi müdafaa için bezli himmet hu vuracakları tabiidir. Ancak mîlletçe kafiyyen müdafasKi matlup vc mülterent olan hukuk, bilhassa iki noktada ke*pi nezaket nlcr. Birinci*], alelıtlak devlet ve milletin istiklâl iyeti tammesL Ikîntiaî (Ie eczayı asîiyeî vatanda ekseriyetin ekalliyetlere feda rd ilmem esidir. Bu hususta Farise mülcliryyü hareke L heyetin İcUhadîle vf edanı mîllînin talebi karisi arasında mutabakat i fantine Borttır. Akst takdirde millet, «*yrt müşkül vaziyette ve gayrikabili telâfi emrivakiler kar^t* «nda kalabilir. Bu endişeyi tevlit eden sebepler şunlardır: Sadarazam Paşa Hat» retleri mesmu olan beyanatında bir Ermeni muhtariyeti csumı kabul ntmig olduğunu bildirdi. Bunun hududunu zikretmedi. Bundan vit fiyatı şarkiye Ahalîsi bittabi müteessir ve istizahı keyfiyete mecbur oldu. ln'ikat etm i 5. olan Sür ayı Saltanatla da hemen heyeti umumiye istiklâli millinin muhafazasını ve mukadderatı milletin bir şûrayı milliye tevdiini talep eylediği halde yalnız hükümetin istinat eylediği İtilaf ve Hürriyet Fırkası namına Rei&i Sadık Beyin tahrirî ifadesinde İnçiltcrtuin himayesi teklif olundu. Bir Ermenistan muhtariyeti vasiasmı ve derletin bir ec-
20
nebi himayesini kabul mesailinde arzuyu millî ile hükümeti hs&ıramaı içtihadında mutabakat olmadığı taayyün ediyor. Sadrazam Paşa Hazretlerile beraberinde b*) rekel edecek olan heyetin müdafaai hukuku millette takip edeceği esasat ve program m illetçe malûm olmadıkça marularz noktalarda endişe nak olmaktan men'î ııefn edilumcK. Bu suretle viluyni ve mülhakatı ndoki Mü defimi Hukuku Milliye ve Bedri i İlhak Cemiyetlerinin heyeti mümeesîLeleri ve henih teşkilâtı ikmal edilemiycn yerlerde de belediye heyetleri Sadrazam Paşa Hasretlerine ve doğrudan doğruya isatt *u-haneye telgraf namelerle müracaat derek istiklâli tamı millinin masuniyeti ve hukuku «kteriyeti m illi yenin mahfuz i ye t: milletçe şartı esa»i olduğunu beyan ve buna nazaran gidecek heyetin müdafaa esasatmı millete resmen ve alenen iblâğı tal*p olunmalıdır- M illetin bu tanı harekerjle, gidecek heyetin müdafaasına çalışacağı es** utm hakikaten milletin arzu ve talebi olduğu Düveli itilâfiyece malûm olacak ve bil tabi, daha ziyade ehemmiyetle nazarı dikkate alınarak heyetin vazifesini teshil eyliyeeektir. Mütaleatı mesrudenin icap edenlere sürati iysal ve iblâğını vatanı-i'i,/nı mukadderatı namına zatı âl i i vatanpcrverilcrindeıı lıannaten istirham eylerim. Bu telgrafın zurnanı vusulünün i^ar buyurulmasınt da rica ederim.
Mustafa Kemal
Bu tarihten beş gün sora, yani 8 Haziran 1919 da tstanbula lata a bul a harbiye nazm tarafından davet olunduğumu ve mahrem sualim ricajruunm üzerine kimler tarafmdan ve ne için talep edildiğimi, ricalimizden bir Kiitın haber verdiğini vaki il e bilmünasebe vukubulan beyanatımda ifade etmiştim. O zat, Erkânıharbi ye i Umumiye Riyaseti makamında bulunan Cevat Paşa idî. Bunun üzerine, İstanbul île vukubulmug olan muhaberatın bir kısmı umumca malûm olmuştur. Bu muhaberat, Emmi m da istifa ettiğim tarihe kadar muhtelif harbiye naz ırlatıl e ve doğrudan doğruya saray ile devam etmiştir.
Aıiâdoluya dahil olalı -bir ay olmuştu. Bu müddet zarfmda bütün ordular aksam il e temas ve irtibat temin edilmiş ve millet mümkün olduğu kadar tenvir edilerek teyakkuz ve intibaha getirilmiş, teşkilâtı milliye fikri taammüme başlamıştı. Vaziyeti umumiyeyi artık bir kumandan sıfatile sevk ve idareye devam imkânı kalmamıştı. Vukubulan davet emrine ademi itaat ve ademi icabet göstermiş olmakla beraber millî teşkilât ve harekâtın sevk ve teminine devam etmekte olduğuma göre şahsan asi vaziyete geçmiş olduğuma şüphe edilemezdi. Bundan başka ve bilhassa tatbikma karar verdiğim teşebbüsat ve icraatm esaslı ve şedit olacağını tahmin güç değildi. Binaenaleyh teşebbüsat ve icraatm bir an evel şahsî olmak mahiyetinden çıkarılması ve bütün milletin vahdet ve lesanüdünü temin ve temsil edecek bir heyet namına olması elzemdi.
21
Bu sebeple, 18 Haziran 1919 tarikinde Trakya ya. verdiğim direktifte igaret ettiğim bir noktanın, tatbiki zamanı gelmiş bulunuyordu. Hatırınız d ad ir ki o nokta, Anadolu ve Rumeli teşkilâtı milliyetini tevlıit ederek, bir merkezden temsil ve idare eylemek üzere, Srvasta umumî bir heyeti milliye toplamaktı. Bu maka ad m temini için yaverim Cevat Ahbas Beye 21/22 Haziran 1919 ge* cefîi Amaeyada dikte ettiğini tamimin esas noktaları şunlar idi:
1 — Vatanın tamam i yet i, milletin istiklâli tehlikededir.
2 — Hükümeti merkeziye drruhde ettiği mesuliyetin icahatım ifa edememektedir* Bu hal mîlletimizi umdum tanıttırıyor*
3 — Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kur* taracaktrr,
4 — Milletin bal ve vaz'mı derpiş etmek ve sadayı hukukunu cihana işittirmek için her t Urlu tesir ve murakabeden azade bir heyeti milliyettin vücudu elzemdir.
5 — Anadolunun bilvücuh en emin mahalli olan Srvasta millî bir kongrenin serian inikadı takarrür etmiştir,
6 —- Bunun için tekmil vilâyetlerin her livasından milletin itimadına m az har üç murahhas m sürati mümktne ile yetişmek üzere hemen yola çıkarılması icap etmektedir.
7 — Her ihtimale karşı keyfiyetin bir sırrı miUX halinde tutulması ve murahhasların lüzum görülen mahallerde seyahatlerinin mütenekkiren icrası lâzımdır.
8 — Vilâyatı şarkiye namnm 10 Temmuzda Erzurumda bir kongre in'ika t edecektir. Mezkûr tarihe kadar vilâyatı saire murahhasları da Srvasa vâsıl olabilirlerse Erzurum Kongresinin azası da Sıvus içtimai umumisîne dahil olmak üzere lıareket eder (Ves* 26)*
Görüyorsunuz ki, bu dikte ettiğim busus, zaten vermiş ve dört gün evel Trakyaya tebliğ etmiş olduğum bir kararın Ana-doluya da tamimen tebliğine müteallik bulunuyor. Bu kararm 21/22 Haziran 1919 gecesi, karanlık bir odada ittihaz edilmiş mahuf ve esrarengiz, yeni bir karar olmadığı, zanmmca suhuletle takdir buyuru!ur.
Bu noktan m tavazzuhu için, arzu buyurursanız küçük bir izahta bulunayım.
Efendiler, o müsvedde işte aynen şu kâğıtlardır. (Göstererek) dört maddeyi ihtiva ediyor, muhteviyatını beyan ettim.
22
Nihayetinde benim imzam vardır. Bir de vazife itibar ile erkânı-harbiye reisim bulunan Miralay Kâz mı Beyin (elyevm İzmir Valisi Kâzım Paşa), erkânıharbiyemden tebliğe memur, Husrev Beyin (elyevm sefir), makamatr askeriyeye şifre eden yaverim Muzaffer Beyin ve makamatı mülkiyeye şifre eden bir memur efendinin imzaları vardır. Bundan başka daha bazı imzalar vardır.
Bu imzalarm, bu müsveddeye konması bir hüsnü tali ve tesadüftür.
Daha, Havzada bulunduğum sırada Ankarada bulunan Yirminci Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşadan bir şifre telgraf aldım. Bu telgraf, «tanıdığmız bir zat bazı rüfeka ile Istan hu 1dan buraya gelmiştir. Sureti hareketleri hakkında ne emir buyuruyorsunuz» mealinde idi. Adeta bir muammayı andıran bu telgraf, pek ziyade merak ve is ti ğr abımı mucip oldu. Mevzuubahs zatı tanıyorum, benden hattı hareket soruyor, Ankarada arkadaşım olan emin bir kumandanın yanında, telgraf ta şifredir, O halde; neden ismini şifre olarak dahi yazdırmaktan içtinap ediyor?! Bîr hayli düşündüm, İntikal eder gibi oldum; tahmin buyurulur ki muamma hallile iştigale zamanım müsait değildi. Fakat, Fuat Paşayı yakından görmek, m intaka lan, muhitleri, düşünceleri hakkında müdavelei efkâr eylemek, bence pek ziyade şayanı arzu idi. Bu muammalı telgraftan mülhem olarak kendisine şu ricada bulundum: «Ankaradan aynldığmızr, ihsas etmiyecek tertibat ve tedabîr aldıktan sora, tebdili nam ve kıyafet ederek birkaç gün için seri an bana mülaki olunuz, tstanbuldan gelen arkadaşları da beraber getiriniz.»
Filhakika Fuat Paşa, dediğim gibi Havzaya hareket eder. Fakat, bazı mücbir esbaptan dolayı, derhal Havzayı terkedip Amasyaya gitmeğe mecbur olmuştum. Fuat Paşa, Havza yolundaj vaziyeti anlar ve Amasyaya teveccüh eder. İşte bu suretle 21/22 de Amasyada nezdimde bulunuyor. İsmi şifrede zikrolunmryau zat ta Rauf Bey idi.
tstanbulu terketmek üzere, ikametgâhımdan otomobile bineceğim esnada Rauf Bey n ez d im e gelmişti. Rakip olacağım vapurun takip olunacağını ve Istanhulda iken tevkif etmediklerine göre belki de Karadeniz de batırılacağımı mevsukan işitmiş, onu haber verdi. Ben Istanbulda kalıp tevkif olunmaktansa batıp boğulmağı müreccah gördüm. Ve hareket ettim. Kendisine de evel ve âhir îstanbuldan çıkmak mecburiyetinde kalırsa benim yanıma gelmesini söyledim.
23
Rauf Bey. filhakika Îstanbuldan çıkmak lüzumunu hissetmiş ve akmış., fakat benim yanıma gelmedi, arkadaşı olan Elli Altıncı Fırka Kumandanı Miralay Bekir Sami Beye mülâki oJmak ve İzmir cephesine daha yakın bir yerde, daha faal ve daha faydalı olacağını farzederek Bandırma - Akhisar tarikiyle Manisa havalisine gitmiş. Gittiği yerde, ahvali maneviyeyi bozuk, vaziyeti müh-lik ve müthiş görmüş. Derhal tebdili nam ederek oradan Ödemiş, Nazilli, Afyon Karahisar üzerinden Aziziye - Sivrihisar tarikiyle ve ara ha ile de Anka raya Fuat Paşanın nezdine gelmiş ve bana müracaat etmiş; pek güzel ama! ismini saklamak suretile beni üzmekte mana var mıydı?
Diğer taraftan, Üçüncü Kolordu kumandanım olup Samsun Mutasarrıflığında bıraktığım Refet Beyi, artık Srvasa, kolordu merkezine göndermek istiyordum. Birkaç defa gelmesi için emir vermiştim. IVliilhakata çıkmış. Emirlerime cevap dahi alamıyordum. Nihayet o da, bittesadüf o gün gelmişti
R»u ve Refet Şimdi, imza meselesine gelelim:
f/ddödu **" Ben, müsveddenin yeni gelen arkadaşlar tarafından da im-
zala nmasmı arzu ettim. O esnada Rauf ve Refet Beyler benim odamda, Fuat Paşa diğer bir odada bulunuyorlardı.
Rauf Bey, misafir olduğundan bu müsveddeye vaz'ı imza için kendinde bir alâka ve salâhiyet görmediğini nezaketen ifade etti. Bunun bir hatırai tarihiye olduğunu dermeyan ederek imza etmesini söyledim* Bunun üzerine imza etti.
Refet Bey, imzadan istinkâf etti ve böyle bir kongre aktin-deki maksat ve faydayı anlıyamadrğmı söyledi,
İstanbul dan beri, beraber getirdiğim bu arkadaşın — tuttuğumuz yola nazaran — anlaşılması pek basit olan bîr meselede, izhar ettiği haleti fikriye ve hissiye den müteellim oldum. Fuat Paşayı çağırt tun. Paşa, nokta i nazarımı anlayınca derhal imza etti. Fuat Paşaya Refet Beyin tereddüdü sebebini anlıyamadığnm söyledim. Fuat Paşa, Refet Beyden, biraz ciddî, istizahta bulunduktan sora. Refet Bey müsveddeyi eline alarak kendine mahsus bir işaret vazetti. Öyle bir işaret ki, bunu, bu müsveddede bulmak biraz müşküldür.
[Buyurun! merak eden tetkik edebilir.]
Efendiler, lüzumsuz gibi görülebilen bu izahat, müteakip senelere ve hadiselere ait bazı muzlim noktaları tenvire medar olur zannile dermeyan edilmiştir,
24
Kongreye daveti mutazammm tamim, makamatz mülkiye ve askeriyeye gifre olarak verildi. Bundan başka Îstanbulda bulunan bazı zevata da gönderildi. Fakat bu zevata ayrıca bir de umumî mektup yazdım. Kendilerine mektup yazdığım zevat şunlardı: Abdürrahrnan Şeref Bey, Reşit Akif Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Seyit Bey, Halide Edip Hanım, Kara Vasıf Bey, Ferit Bey (nafıa nazın idi), Sulh ve Selâmet Fırkası Reisi Ferit Paşa (bilâhare harbiye nazırı oldu), Cami Bey, Ahmet Rıza Bey,
Bu mektupta söylediğim noktaları muhtasaran tekrar edeceğim :
1) Yalnız mitingler ve tezahürat, büyük gayeleri, hiçbir vakit kurtaramaz.
2) Bunlar, ancak sinei milletten bilfiil doğan kudreti müş-terekeye istinat ederse rehakâr olur*
3) Zaten acı olan vaziyeti mühlik şekle koyan, en müessir amil, İstanbul daki muhalif cereyanlar ve amali milliyeyi muzır bir şekilde infirada uğratan siyasî ve gayrimillî propagandalardır. Bunun mücazatını vatanmuz aleyhinde^ pek mebzul bir surette görmekteyiz.
4) Artık İstanbul Anadoluya hakim değil tâbi olmak mecburiyetindedir*
5) Size teveccüh eden fedakârlık pek büyüktür (Ve$* 27),
25 Hazirana kadar Amasyada kaldım. Hatırlardadır ki, o tarihlerde Dahiliye Nezaretinde bulunan Ali Kemal Bey, benim azledildiğim ve artık benimle hiçbir muamelei resmiyeye girişmemek ve hiçbir matlubumu is'af etmemek hususunda şifre ile bir tamim yapmıştı.
23 Haziran 1919 tarih ve 84 numaralı olan bu şifre muhteviyatı, § ayanı dikkat bir zihniyeti gösterir vesika olduğu için aynen arzedeceğım;
Dahiliye Na«n Ali Kemal Beyin 23/6/1919 tarihli ve 84 numaralı
şifresinin mahlMü suretidir.
Mustafa Kemal Paşa büyük bir asker olmakla beraber siyaseti zamana o derece agâh olmadığı için, fartı hamiyet ve gayretine rağmen, memuriyeti cedide&inde asla muvaffak olamadı. İngiliz mümessili fevkalâdesinin talep ve ısrarile azledildi ve
25
edildikleri sora yaptıktan v* yazdıkları üe de im ku-ur! ur mı daha ziyade meydana vurdu. Reddî İlhak Cemiyetleri nihi Karası ve Aydın havaiiainde ahalii islârııiyeyi nahak yere kırdırmaktan ve fakat bu vesileden istifade ile balkı harara kesmekten başka bir is gonniyen cm irkilt, ?a yemiz ve gayrikanuni tevkiî edilen bazl heyetler için otedenheri çektiği te1jtrafnamel*r)e de hatayı siyasisini idareten d* arttırdı. Müşarîlrylun fstuııbula celbi Harbîye Nezaretine ait bir vazifedir. Lakin Dahiliye Nezaretinin tize emri katisi artık o «alın mazul olduğunu bilmek, kendi »ite hiçbir muamele* resmi ye ye girilme inek* umum hükümete müteallik hiçbir matlubunu is'af ettirmemektir. Bu talimat daireainde hareket eylemekle ne gibi mesuliyetlerin miindefi olacakım takdir huyurarağınızdan ve bu mühim ve vahim dakikalarda memur, ahali, her Osmanlıya terettüp eden en büyük vazife, 6uIb kenferansuıea mukadderatımtz# dair karar verilirken ve h*| «enedir yaptı-ğmıiı cinnetlerin hesapları görülürken artık aklmuzı bağımıza devirdiğini iki göstermek, âkı İane ve müdebbir ane hareketlere imtisal etmek, fırka, mezhep» ırk ih-1 i laflarını gözetmeksizin her ferdin hayatını, malını, ımnı sıyanetle nazarı medeniyette bu memleketi bir daha leke]ctıieinek defcil midir?
Bu şifre tamimden, ben, ancak Sıvasa muvasalat ettiğim 27 Haziran 1919 tarihinde haberdar oldum. Ali Kemal Bey 23 Haziran tarihinde bu tamimi ile düşmanlara ve padişaha mu-him bir vazife ifa ettikten a ora 26 Haziran 1919 tarihinde hükümetten çekilmiştir* Ali Kemal Beyin sadarete verdiği resmi istifanameden başka, «araya gidip padişaha bizzat verdiği İstifanamesi suretlerine ve şjfahî maruzatına ve padjgahm ona verdiği cevaba çok »ora muttali oldum.
Ali Kemal Bey istifanamelerinde, bilhassa padişaha ola ti m da; «b i İ âdı osmaniyenİn mehnli muhtelif esinde serzedei zuhur olan asarı ihtilâl ve iğtişaştan; nairei ihtilâlin derhal ve mevzian teski-nü itfa ve imhası m aksa d ile ittihazı tedabir, sırf ma kam m a ait iken mazhar olduğu iltifat ve itimadı şahaneyi çekemiyen bazı rüfekasnun birçok azarı vahiye serdile ihtilâlin tevdii daîrei şümul etmesine, sebebiyet vermekte olduklarmdan» bahsettikten sora ^memuriyeti resmiye den çekilmekle beraber sureti hususiyede arzı hizmet ve sadakat edeceğini» ilâve ediyor ve şifahen de, «vazifei resmiyeden tecerrüdü nimelvesile addeden busem as mm tehacümünden kulunuzu muhafaza buyurunuz» istirhamında bulunuyor.
Padişah, cevaben «beni büsbütün yalnız bırakmıyaeağma eminim. Sadakatiniz, beni, büyük ümit ve tesellilere sevketmişti. Sar ayT her dakika size açıktır. Refik Beyle teşriki mesaiden ayrıl mayınız» iltifatında bulunuyorlar (Ves* 28),
Sadakatinden padişahın büyük ümit ve teselliye kapıldığı Ali Kemali, nezaret makamında ve huzuru şahanede gördükten sora, oau, bir de asıl, hakikî vazifesi başında görelim!
26
Canmız sıkılmazca, Sait Mollanın, Rahip Fruya yazdığı mektuplardan birini gözden geçirelim:
«Ali Kemal Beye son felâketi üzerine beyanı teessür ettiği* nizi söyledim. Bu zatı elde bulundurmak lâzım, hu fırsatı kaçır* tnıyciİmı. Bir hediye takdimi için en münasip bir zamandır,»
(icAli Kemal Bey dün o zatla görüşmüş. Matbuat meselesinde biraz teenni lâzım olduğunu söylemiş. Bir kere lehine icale edilen erbabı fikir ve kalemi, evvelkine muhalif bir gayeye sevketmek bizde kolaylıkla mümkün olmaz. Bütün resmî memurlar harekâtı milliyeyi şimdilik iyi görüyorlar demiş. Ali Kemal Bey, talimatınıza harfiyen riayet edecek. Zeynelabîdin partisi!e de teşriki mesaiye çalışıyor. Hulâsa, işler bulandınlacak,»
Ayni mektubun bir ha giy esi vardır. Şimdi onu da, okuyalım: «Haşiye: Birkaç defadır söylemek istediğim halde unutuyorum. Mustafa Kemal Paşaya ve taraftarlarma biraz müsait görülmeli ki kendisi kemali emniyetle buraya gelebilsin. Bu işe fevkalâde ehemmiyet veriniz. Kendi gazetelerimizle taraftarlık edemeyiz.»
Bu vesaik hakkında sırası gelince, daha ziyade malûmat veri* rîm. Şimdilik hu kadarı kâfidir,
Ali Kemal Beyin, Amusyada iken henüz haberdar olmadığı* Ali Galip mı arz ettiğim, tamimi, memurinin ve halkm efkârını hakikaten Bey Sıvaıta tesettüte şevketin iş. Heryerde, eksik olmıyan menfi ruhlu kimseler, derhal aleyhimde propagandaya ve faaliyete geçmişler.
Bu yoldaki menfi tezahüratın ve filiyatm en mühimmi Sıva sta hazırlanmağa başlanmış.
Müsaade buyurursanız, bunu m ub ta s aran tasvir edeyim: Dahiliye Nazın Ali Kemal Beyin tamimen verdiği emrin tarihi olan 23 Haziran günü, Srvasta, Ali Calip Bey namında bir zat, on kadar refakatile hazır bulunuyormuş. Bu zat, Istanbuldan, Mamur etül âzız valisi olarak gönderilmiş olan Erkânıharp Miralayı Ali Galiptir. Güya, vilâyet memurini tâliyesi olmak üzere, birtakım insanları da, Istanbuldan intihap etmiş, beraberinde götürüyor,
Ali Galip güzergâhında bulunan, Sıva sta tevakkuf etmiş. Vazifei mahsus ası bulunduğuna şüphe etmemek Iâzmıgelen, Ali Galip, orada derhal kuvvetli taraftarlar bulmug* Vazifesini hüsnü tatbik için tertibat ve tedabîr almağa bağlamış.
Dahiliye Nezaretinin, aleyhim d eki emri gelir gelmez, faaliyet başlamış. Sivas sokaklarında «benim; hain, asi, muzır bir adam
27
olduğuma dair» duvarlara yaftalar yapıştırılmış.
Kendisi de, bir gün; Srvasta vali bulunan Reşit Paşa merhumun nezdine giderek, Dahiliye Nezaretinin enirinden bahsettikten sora, Srvasa gittiğim takdirde hakkımda tatbik edeceği mu a* meleyi sormuş.
Reşit Paşa, ne yapılabileceğini istizah etmiş. Ali Galip, ben senin yerinde olsam, derhal kol) ar un bağlar, tevkif ederim ve senin de böyle yapman lâzımdır demiş.
Reşit Paşa, bu işin bu kadar basit olacağına inanamamış» müzakere hayli uzamış. Müzakereye iştirak edenler çoğalmış.. Hatta bir kısmı ahali verilecek karan anlamak üzere toplanmış..
Bugün, Haz iran m 27 nci günüdür. Nazarlarımızı, tekrar temas etmek üzere bir an için, bu levhadan ayıralım ve Amasyaya tevcih edelim.
Ayın 25 inci günü, Sıva s ta aleyhimde bazı münasebetsiz ahval cereyana başladığmdan haberdar oldum. 25/26 Haziran gecesi yaverim Cevat Abhas Beyi çağırdım ve yarm sabah karanlıkta Amasya dan cenaba hareket edeceğiz dedim. Bu hareketimizin gizli tutularak hazırla mi ması için emir verdim.
Bir taraftan da, Beşinci Fırka Kumandanı ve erkânıharbi* yemle, mahrem olarak, şu tedbiri kararlaştırdık: Beşinci Fırka Kumandanı, fırkasından, güzide zabit ve efrattan mürekkep ve mümkün olduğu kadar kuvvetli bir atlı piyade müfrezesini derhal o geceden bağlıyarak serian teşkil edecekti. Ben, 26 Haziran sabahı karanlıkta arkadaşlarımla heraher otomobil ile Tokada hareket edecektim. Müfreze teşekkül eder etmez, Tokat üzerinden Srvas istikametine sevk» Utnacak ve benimle irtibat arayacaktı. Hareketimiz, hiçbir tarafa telgrafla bildiri)miyecek ve mümkün olduğu kadar Amasya da da ifşa olunmryacaktı.
26 da Amasyadan hareket ettim. Tokada vâsıl olur olmaz telgrafhaneyi kontrol altına aldırarak benim muvasalatımın Srvasa ve hiçbir tarafa bildirilmemesini temin ettim. 26/27 gecesini orada ger irdim, 27 de Srvasa hareket ettim. Otomobil ile Tokattan Srvasa takriben altı saattir.
Srvas valisine, Tokattan Srvasa hareket ettiğime dair açık bir telgraf yazdım. İmzada, Ordu Müfettişliği unvan mı istimal etmiştim.
Telgrafta bililtizam saati hareketimi kaydetmiştim. Fakat bu telgrafın, hareketimden altı saat sora çekilmesini ve o zamana
28
kadar hiçbir suretle Srvasa malûmat verilmemesini temin edecek tedabiri aldır da m.
Şimdi, Efendiler; nazarlarımızı tekrar Srvasta terkettiğimîz levhaya atfedelim.
Ali Galip Bey ve Reşit Paşa arasında hakkımda tatbik olunacak muamelenin münakaşası sahnesine» Münakaşanın hararetli bir safhasında. Reşit Paşanın eline, benim Tokattan çekilen telgrafımı, verirler, Regît Paşa, hemen AH Galip Beye uzatır. «İşte kendisi geliyor, buyurun, tevkif ediub der. Reşit Paşa* telgrafta yazılı olan hareket saatini görünce hemen kendi saatini çıkarır, bakar.. Efendim geliyor değil, gelmiş olacaktır, diye ilâve eder.
Bunun üzerine, Ali Galip, «ben tevkif ederim dedimse, benim vilâyetim dahilinde olursa tevkif ederim demek istedim», deyince, hali içtima da bulunanları bir heyecan kaplar... Hep birden «haydi öyle ise istikbaline gidelim» diyerek içtimaa hitam verirler...
Ancak, eşraf ve mütehayyizan ve ahali ve askerle parlak bir istikbal ihzar edebilmek için biraz zaman kazanmak lâznugeldi-ğini; halbuki hesapça, benim; Sivas şehri methallerine kadar ta-karrüp etmiş olacağımı nazarı dikkate alarak beni; methale yakm olan Ziraat Numune Çiftliğinde; bir istirahate İmale edecek çare düşünmüşler. Vali Paşa karargâhınım sıhhiye reisi olup evvelce teşkilât için, Srvasa göndermiş olduğum Tali Beyi davet ve bu vazifenin ifasını ondan rica etmiş ve tertibatı temin eder etmez kendisinin de bize mülâki olacağım söylemiş,..
Filhakika, tam Numune Çiftliği civarında, karşımıza çıka11 bir otomobilin içinden, Tali Bey göründü. Otomobillerden indik, çiftliğin avlusunda oturduk- Tali Bey, hikâye ettiğim vaziyeti bertafsil izah ettikten sora, vazifesinin, beni burada biraz meşgul etmek olduğunu söyleyince, derakap ayağa kalktım, «çabuk otomobillere ve Sıvaşan dedim!
Bunun sebebini ifade edeyim. O anda hatırıma gelen şu idi: istikbal merasimi yapacağız diye Tali Beyi iğfal etmiş olabilirler ve hakikatte aksi bir tertip yapmak için zaman, kazanmak istiye-hilirlerdi. Otomobillere binmek üzere iken Srvas tarafmdan diğer bir otomobil yanımıza yaklaştı. İçinde Vali Paşa vardr.
Regit Paşa, «Efendim birkaç dakika daha istirahat buyurul-maz mı» diye söze bağladı, «Yarım dakika dahi istirahate ihtiyacım yoktur. Derhal hareket edeceğiz ve sen benim yanıma gel» dedim.
29
— Efendim, dedi, s iz İn yamnrza Rauf Bey binsin, ben arka* da ki otomobille de gelirim.
— Hayır hayır, dedim. Siz buraya*.
Bu basit tedbirden maksat, muhtacı izah değildir,
Sivas şehrinin methaline vusulümüzde, caddenin iki tarafı azîm bir kalabalık ile dolmug, kıtaatı askeriye vaz'ı eti alı su sunu almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve ahaliyi selamladım...
Bu manzara, Sivas m muhterem ahalisinin ve Srvasta bulunan kahraman zabit ve askerlerimizin bana, nekadar merbut ve mu-habbetkâr olduğunu ispat eden canlı bir şahit idi**.
Binaenaleyh, doğru Kolordu Kumandanlık dairesine gittim ve derakap raaiy etile beraber Ali Galibi ve onun vasıta i icraiyesi olduğunu anladtğrm müfaitleri eelbettirdim. Onlara yaptığım muameleyi izah ederek zaten, kâfi derecede, yorgunluğu mucip olduğuna şüphe etmediğim teferruatı uzatmak istemeni*
Yalnız, bir noktayı, işaret etmekle iktifa edeceğim.
Efendiler; bu Ali Galip, gördüğü suimuameleden sora, mahrem beyanatı olduğunu söyliyerek gece yalnız olarak yanıma gelmek istedi. Kabul ettim. Harekâtının zevahirine ehemmiyet vermemckliğimizi rica ile Mamuretülâziz vilâyetini kabul ederek gelmekten maksadının, benim nokta! nazarıma hadim olmak bulunduğunu ve Srvasta tevakkufu, bana mülâki olup bizzat talimat almak İçin olduğunu izah ve bin türlü delillerle ispata çalıştı ve bizi sabaha kadar işgal etmek suretile, muvaffak dahi olduğunu itiraf etmeliyim.
Eı-Kuruma Srvasta, tegkilât ve tarzı hareket hakkında icap edenlere ta-
hareket lirnat verdikten sora, hiç uyumadan geçen 27/28 gecesinin saba-
hında bir bayram günü, Srvastan Erzurum istikametinde hareket edildi»
Bir haftalık meşakkatli bir otomobil yolculuğundan «ora 3 Temmuz 1919 günü ahalinin ve askerin cidden samimî tezahüratı içinde, Erzunıma muvasalat olundu. Hükümeti merkez iyenin muhtemel menfi tebligatını kontrol ve tevkif için muhabere kanalı olan mühim merkezlerde tedabir ve tertibat almması için umum kumandanlara, 5 Temmuz 1919 tarihinde emir verdim (Fes, 29),
30
Kumandan, vali ve Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesile temasa gelindi.
Vali Münir Bey, Istanbulca azledilmişti. Hareket etmeyip Erzurumda kalması hakkındaki iş'arım üzerine henüz Erzurumda *
bulunuyordu. Bitlis vilâyetinden infikâk edip îstanbula gitmek üzere Erzurumdan geçen Mazhar Müfit Bey de ayni suretle Er» zurumda bana intizar ediyordu*
Bu iki vali beylerle, On Beşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Kara Bekir Paşa ve beraberimde bulunan Rauf Bey, İzmit mutasarrıfı sabıkı Süreyya Bey ve karargâhıma mensup Erkânıharbiye Reisi Kâzun Bey ve Erkânıharp Husrev Bey, Doktor Refik Bey arkadaşlarımla ciddî bir müdavelei efkârda bulunmağı münasip gördüm. Kendilerine umumî ve hususî vaziyeti ve takibi mecburî olan hattı hareketi mevzuubahs ettim. Bu münasebetle en gayri- Mîllî s a ye müsait vaziyetleri ve umumî, şahsî mehaliki; her ihtimale karşı için ortaya ihtiyarı zarurî olan fedakârlığı izah ettim. Bir de, «millî gaye için atılmak ka-ortaya atılacakların, bugün imhasmı düşünen yalnız saray, hükümet ve ecnebilerdir. Fakat, bütün memleketin iğfal edilmesini ve aleyhe çevrilmesini de ihtimal dahilinde görmek lâzımdır. Pişüva olacakların, herne olursa olsun, gayeden dönmemesi, memlekette barınabilecekleri son noktada, son nefeslerini verinciye kadar, gaye uğrunda fedakârlığa devam edeceklerine işin başında karar vermeleri icap eder. Kalplerinde bu kuvveti hissetmiyenlerin teşebbüse geçmemeleri elbette evlâdır. Zira, bu takdirde, hem kendilerini ve hem de milleti iğfal etmiş olurlar.
Bir de mevzuubahs vazife, resmî makam ve üniformaya sığınarak el al tından kabili tedvir değildir. Bu tarzın bir derecesi olabilir. Fakat, artık, o devir geçmiştir. Alenen ortaya çıkmak ve milletin hukuku namına yüksek sada ile bağırmak ve bütün milleti, bu sadaya iştirak ettirmek lâzımdır.
Benim, asi olunduğuma ve her türlü avakıba mahkûm bulunduğuma şüphe yoktur. Benim ile alenen teşriki mesai etmek, ayni avakıbı şimdiden kabul etmektir. Bundan başka, mevzuubahs ettiğimiz vaziyetin talep ettiği adamın, diğer birçok noktai nazarlardan dahi, mutlaka benim sahsım olabileceği gibi, bîr iddia mevcut değildir. Yalnız, her halde, bu memleket evlâdından birinin ortaya atılması zarurî olmuştur. Benden başka bir arkadaşı dahi düşünmek mümkündür. Yeter ki o arkadaş, bugünkü vaziyetin kendisinden talep ettiği tarzda harekete muvafakat etsin!» dedim.
31
Bu beyanat ve izahattan sora, sürnmettedarik kurar vermek muvafık ol amry a cağından bir müddet düşünmek ve hususî müda-veleİ efkâr edebilmek için, müzakereye hitam verdiğimi, beyan ettim.
Tekrar içtima ettiğimizde; işin bagmda, benim, devam etmemi ve kendilerinin bana muin ve zahir olacaklarını beyan ettiler* Yalnız bir arkadaş, Münir Bey, ciddî mazeretine binaen bir zaman için kendisinin filî vazifeden affini rica etti. Ben, şeklen, vazife ve askerlikten istifa ettikten sora tıpkı şimdiye kadar olduğu gibi mafevk kumandan imişim gibi emirlerimin ifası, muvaffakiyet için, şartı esasi olduğunu zikrettim. Bu cihet, tamamen, tasvip ve tasdik olunduktan sora içtimaa nihayet verildi.
Efendiler; îstanbulda, Erkânıharbîyei Umumiye Riyaseti makamında, yekdiğerine halef, selef olan Cevat ve Fevzi Paşalardan, İst ihzara ti Sulhiye Komisyonunda çalışan İsmet Beyden başlayarak Erzurum a gel inciye kadar, heryerde temas ve münasebette bulunduğum kumandan, zabit ve her türlü rical ve zevat ile burada, Erzurum da, yap tığun gibi müzakereler ve anlaşmalar yap m iş t mı. Bundaki fayda takdir buyurulur.
32
E rz uruma muvasala tınım ilk günlerinde, Erzurum Kongre- Enurum sinin in'ikadmı temin için ittihazı t eda bir ile iştigale ehemmiyet Kongren ha-verildi. "rl,klın
Efendiler, Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetinin, 3 Mart 1919 tarihinde, bir heyeti faale vücuda getirmek sureti!e teşekkül etinig olan Erzurum şubesi» Trabzon ile de anlaşarak 1919 senesi Temmuzunun onuncu günü Erzurumda bir Vilâyatı Şarkiye Kongresi aküne teşebbüs elti. Benim henüz Amasyada bulunduğum tarihlerde, Haziran içinde, şark vilâyetlerine murahhas göndermeleri için teklif ve davette de bulundu. Vilâyetlerden murahhas celbi için o tarihten itibaren, benim Er-zuruma muvasalatıma kadar ve ondan sora da, bu hususta fevkalade sarfı gayret etti.
Fakat, o günlerin şeraiti içinde böyle bir maksadın teminindeki müşkülâtın büyüklüğü suhuletle takdir olunur. Kongrenin yevmi içtimai olan 10 Temmuz takarrüp ettiği halde, vilâyetlerden icap eden murahhaslar intihap ve izam olunmuyordu.
Halbuki, bu kongrenin aktini temin etmek artık pek mühim olmuştu. Bu sebeple, tarafımızdan da ciddi teşebbüsat alınmak icap etti.
Vilâyetlerin herbirine alenî iş'aratta bulunmakla beraber, bir taraftan da şifre telgraflarla valilere, kumandanlara icabı gibi tebligatta bulunuldu. Nihayet on üç gün teahhurla miktarı kâfi murahhas celp ve cem'ine muvaffakiyet hasıl oldu*
Efendiler, faaliyeti milliyeye ordu mensuplarının muzahereti ve askerî ve millî faaliyeti lıemahenk kılmak hususu, mühimdi.
Trabzondaki fırka, vekâletle idare olunuyordu. Asıl kumandanı Halit Bey Bayburt ta muhtefi idi. Hali t Beyi iki noktai nazardan ihtifagâhından çıkarmak lâzımdı. Biri ve en mim i mitti T İstanbul a davetin ve bu davete ademi icabetin korkulacak, ihtifa
3
33
edilecek mahiyette olmadığım millete ve bilhassa ordu mensuplarına göstererek kuvvei mancviyeyi yükseltmek icap ediyordu. Diğer sebep4 sahilde mühim bir nokta olan Trabzona haricin bir tasallutu vukuunda oradaki frrkamn başında ateşin bir kumandan bulundurmak muvafık idi.
Binaenaleyh, Halit Beyi Erzuruma celbettirdim, kendisine bizzat talimatı mahsusa verdikten sora icabında, derhal fırkasının basma geçmek üzere Mackada bulunması için emir verdirdim.
Biz bu işlerle meşgul olurken, bir taraftan da îstanbulda Harbiye Nezareti makammda bulunan Ferit Paşanın ve padişahın, tstanbula avdetimi temin için temadi eden iğfalkâr telgrafla* rma da birer suretle cevap vermekle, izaai vakte mecbur bulunuyorduk.
Harbiye Nezareti, tstanbula gel! diyor. Padişah, evvelâ teb-dilhava al, Anadoluda, bir yerde otur, fakat bir işe karışma diye başladı. Nihayet, ikisi birlikte behemehal gelmelisin! dedi. Gelemem! dedim. Nihayet 8/9 Temmuz 1919 gecesi, sarayla açılan bir telgraf başı muhaberesi esnasında, birdenbire; perde kapandı ve 8 Hazirandan, 8 Temmuza kadar, bîr aydır devam eden, oyun hitama erdi. îstan bul, benim, o dakikada resmi memuriyetime hitam vermiş oldu, ben de ayni dakikada 8/9 Temmuz 1919 gecesi saat 10 50 sorada Harbiye Nezaretine, saat 11 sorada padişaha vazifei memuremle beraber silki askerîden istifamı müg'ir telgrafları vermiş oldum*
Keyfiyet, tarafımdan, ordulara ve millete iblâğ edildi. Bu tarihten sora resmî sıfat ve salâhiyetten mücerret olarak, yalnız milletin şefkat ve civanmertliğine güvenerek ve onun bitmez feyiz ve kudret membaından ilham ve kuvvet alarak, vicdanî vazifemize devam ettik».
Biz, 8/9 Temmuz gecesi İstanbul ile telgraf başında konuşurken, bunu başka dınliyenlerin ve alâkadar olanların da bulunduğunu tahmin etmek güç değildir.
O tarihlerde ve ondan soraki zamanlarda, en hafif tabirle safdilliklerini muktezayı kiyaset ve tedbir göstermeğe çalışmış olanlar hakkında, bir fikir vermiş olmak için, müsaade buyurursanız, şu vesikayı aynen ıttılaınıza arzetmek isterim.
34
140/11» Konyadaa, 9 Temmuz 1919
Saat: £
Üçüncü Ordu Müfettişliği Seryn veri iğine
Telgraf ve Posta Müdirİ Umumisi Refik Hal it Bey ile Konya Valisi Cemal B*yt 4/7 Temmuı geceli, telgrafla makîna bağında muhabere ettiler. Muhaberenin qu suretle eereyajı ettiğini haber aldım,
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin icabına hakıldı, İst abuli getiriletck. Cetnat
Hazretlerinin de hakkında, yapılacak muamele derdesttir.
Konya valisi de:
— Tefekkür ederim, Dediler.
Münasip surette Paja Hazretlerine arzetmcnm rica ederim.
ikinci Ordu Müfettişliği Şifre Müdürü Hasati
Filhakika, Konyada bulunan İki 11 Cl Ordu MiİfettİŞİ Cemal Mersi ali Ce-Pa şanın on gün müddette mezunen DersaadeLe gittiğinden do'rt »»J P«şamn gün evel haberdar olmuş ve mütehayyir kalmıştım. Uunbulagit-
Cemal Paşa ile Samsuna çıktığımdan itibaren, makası d ı milliye yi temin için teşriki mesai sadedinde ve askerî, millî tertibat ve teşkilât hususlarında muhaberatımız vardı. Kendisinden, ümit-bahg, müspet cevaplar almıştım.
Benim ile, bu tarzda münasebete girmiş olan bir kumandanın, kendi kendine, mezuniyet alıp ts tan bul a gitmesi kân âkil olamamak İrz rmgeJ irdi. Bu sebeple: 5 Temmuz 1919 tarihli şifre ile Konyada On İkinci Kolordu Kumandam Miralay Sala hattın Beye şu iki maddeyi yazdım:
1 — Cemal Pagantn on gün müddetle Dersaadetç hareketinin sebebi hakikisini vazıhan ve sertan ia/ar buyurmanızı,
% — 2att âl inisin hiçbir aehep ve suretle oradaki kuvanm babından infıkzikini* c*iı değildir. Ru bapta Fuıt Pasa ile de muhabere ederek en menfi ihtimale kargı tedabir almanı? elzemdir. Elergün vaziyetiniz hakkında kısa malûmat vermenizi, rica ederim.
Ayni şifrenin suretini ayni tarihte Ankara d a Fuat Paşaya da verdim.
Sala hattın Beyin Konya d an 6/7 Temmuz tarihinde, yani Refik Halit Beyin Konya Valisi Cemal Beyle telgraf başında konuştuğu sırada, verdiği cevabî şifre telgrafta «Cemal Paşa, İstan-bulda bazı zeval ile tema* eunek ve ailegile görüşmek üzere on
35
gün müddetle ve kendi arzusu e mezunen Dersaadete gitmiştir» denilmekte idi (Ves, 30, 31, 32, 33).
Cemal Faşa gitti, fakaL gelemedi. Kendisini çok zaman sora Ali Rıza Paşa Kabinesinde Harbiye Nazın göreceğiz.
Maatteessüf, bu vaziyetin şahidi olan ve kendisine kuvvetlerin yancıdan ayrılmaması tavsiye olunan Salâlıaddin Beyin de bir müddet sora İstanbul a gittiğini haber aldık. Cemal Paşan m gösterdiği bu suimisal üzerine 7 Temmuz 1919 tarihinde, şu umumî tebligatta bulundum;
I—İstiklalimizi m (ihata 7 i uğrunda tevekkül ve taaııuv elmiç olan milli kuvvetler, her türlü müdahale ve tecavüzden masundur. Devlet ve mîlletin mukadde* raundu, iradei milliye amil ve hâkimdir. Ordu igbu iradeyi milliydin tâbi ve
2—M uf etli S Ve tumandan] ar, herhangi bîr seherde, kumandadan ıskat edildikleri takdirde kendilerini iıtİhlif edecek levat tevhidi mesai olunabilecek ev. mf.ı malik bulun una. kumandayı tevdi va fakat mmlakai nüfuslarında kalarak ve*a-ifi mil üyeleri iti ifaya devam edeceklerdir. Akri takdirde yanı bir ikinci İtmir vak'ûAtha meydan verebilecek kimselerin tayini halinde, kurnanda asla trrkolunım-yacık ve bilûmum m üf etti i ve kumandanlar tarafından* emniyet ve itimadın *drn) lunduju serdile, mupnıelei vaktu rrdd olun arak ve kabul e dil miy «ektir,
3— Memleketimizi kolay L'Vla i^gal mukaadma matuf almak ü«re İtilaf Devletleri tarafmdan vaki taıyikat neticesinde, hükümet herhangi bîr kıt'a ve legkilâlı askeriye ve milli yemi si ilgaya emir verirse, kabul ve tatbik edilmiyecektîr-
4—Amal ve gayesi istiklali milimin u- minine matuf otan Müdafaa i Hukuku Milliye ve Reddi tlhak Cemiyetlerinin tetvhhü&atınm taf ve inhîlâline frâdi olarak herhangi bir teıir ve müdahaleyi ordu, kufiyyen menedecektir.
5 — Devlet ve milletin temini istiklali gayesinde, bilcümle memurini müb kiyei devlet, Müdafaa i Hukuku Milliye ve Reddi lîhak Cemiyetlerinin ordu gibi mejru müzahiridir.
6 — Vatanin herhangi bîr nııntaka&ma, Utmıı vukuu faalinde» Umum millet, müdafaa i hukuka amade bulunduğundan bu gibi hadîaat vukuunda tevhidi icraat için derhal her taraf biribîrini en seri »urette haberdar ederek vahdeti harekât temin olunacaktır.
Bu tebligat Anadolu ve Kümelide bulunan bilûmum ordu ve kolordu kumandanla rina ve sair icap edenlere tebliğ oluîımus.tur+
Bu tebligat r um um iyemizden, beş altı gün sora, Kavaktan, (K. 0. 3 Kumandanı Refet) imzalı 13 Temmuz 1919 da yazılmış bir şifre telgraf aldım. Telgraf m metni aynen şudur:
İftfemhuldan hir İngiliz jj^m idile, Harbiye Dairesi Rcîbİ Miralay Sal abattın Bey, beni tebdil etmek ü*erc (iddi. Benim dahi ayni gemi Ele avdetimi nezaret emrediyor, Salshattîn Bey, maksat dahilinde çalışacak. Variyeti umum i ye ye nazaran kumandayı mumaileyhe devri muvafık buldum ve Harbiye Ne ıtn ti ne hi-
36
taben istifaını verdim. Ayrrca tafsilât veririm, Sivas istikametinde hareket ediyorum. Beginci Fırka Kumandam Arif Bey vafrıtaâilc Amasyaya cevap veriniz.
Efendiler, itiraf etmeliyim ki, bu tarz ve tavırdan pek memnun olmadım, Refet Beyin benimle olan müşareketi ef'ali îstan-bulca malûm. Bu efali mürevviç oları bir zat onu tebdile ve hem de İngiliz gemisi ile gelince, derhal verilmesi tabiî olan hüküm, bu zatın İngiliz noklai nazarma hadim olabileceğine dair kendisine itimat edilmiş olmasıdır. Bu hüküm, bir zan mertebesinde olsa dahi, Refet Beyin kumandayı tevdide istical etmemesi, hiç olmazsa bizim de noktai nazarımızı almağı iktiza ederdi.
İtimat edip kumandayı tevdi ettiğine göre de, hiç olmazsa bir müddet ondan aynlmayıp vaziyet ve noktai nazarlarımızı tamamen telkin edebilecek kadar beraber çalışması ve kendisini bizimle irtibata koyduktan sora uzaklaşması makul olurdu, mü-taleasmda bulundum. Maahaza, emrivaki karşısında bırakılmış olduğuma göre iki noktada teselli aramakla iktifaya mecbur idim. Birincisi, Refet Beyin telgrafı metnindeki «Salâhaddin Bey maksat dahilinde çalışacak^ cümlesi; diğeri de, Refet Beyin hiç olmazsa Istanbula gitmemiş olması idi.
Bu vaziyet üzerine, «kumandanların Istanbula gitmek hususunda en küçük bir gafletlerinin pek pahalı olacağını ve programımızı hüsnü ta ibik a devam edeceğimizin umum kumandanlara bildirmek sur etile hemen nazarı dikkatlerini celbettim. Refet Beye de ayni tarihte {14 Temmuz 1919) «Salâhattin Beyin, kararlarımızı hüsnü tatbik eylîyeceği buradaki rüfeka nezdinde pek ziyade tahassüsatı mucip ve kuvvetbahg olmuştur^ cümlesini de ihtiva eden bir şifre telgraf keşide ettirdim,
Salâhattin Beyin kendisine de aynen şu telgrafı çektirdim:
14 Temmuz 1919
Amasyada Beşinci Fırka Kumandanlığına
Refet Beyedir: Ztrdekı telgraf nameyi muvafık görürsen SfiîâhatÜn Beye tûv. di ve ib.â| ve im&a buyurunuz.
Mustafa Kemal
Satuhaîtin Beyefendiye: İstanbulini mahsur muhitinden, mübarek sînei millete gelmeniz ve rüfakaı hamiyetinizin sohai azmü. vatanperverisini teşrifinim büyük bir meserretle karadandı. Gaye. mukaddeaemizin tahsili uğrunda sepke-
37
decek gayreti mügterekede Cenabı Hak cümlemi*! zafer yap eyliyeeektir. G#£İeri-nizden öperim.
(Mustafa Kemal)
teüntü Ordu Müfettişliği Erkânıharbiyt Reisi Miralay Kâzım
Salâhattin Bey hakkmda ilk şüphe ve tereddüt, yine Salâ-hattin Beyin «anaksat dahilinde çalışacağını» söyliyerek itimat eden ve hemen kumandayı teslim edip Srvas istikametinde uzak* laşan Refet Bey tarafından izhar edilmiş oldu.
Refet Beyin Amasya dan yazdığı bir telgraf, yalnız Salâhattin Bey hakkmda tereddüdü değil, daha birkaç noktaya taalluk eden mütaleat* da ihtiva ediyordu. Müsaade buyurursanız aynen arşedeyim:
Müstaceldir
Asayige mütealliktir Ankaradan, 15/7/1919
719
Eminimde K. O, 15 Kumandanhgına Mustafa Kemal Paça Hazretlerine:
Salâhattin Beyi tanırâtmz. Birdenbire ürkmeme» lâzımdır. Evvelâ Kâzmı Pa$a tebrik veeileeile mülayim, ifadelerle bendioile muhabereye girilmelidir. H*-mit Beyin gali hakkında henüî bir jey yok, Fakat mahallinde ipkası için legch-büeaita bulunuldu. A^clolunur^a buralarda kalacağmı pek ümit etmiyorum, Maa-mafih tesir yapıyorum. Benîm avdetim için İngilizlerin* hükümeti tazyik edecekleri muhakkak. Ben vaziyete göre icabına tevessül ederek buralarda k alaca Şıra, İngilizlerden ve buradan geçen Amerikalıdan anladığıma: göre Kâümt Faşanuı va* diyeti dahi teli İlkelidir. Daima itidalin gözetilmesini ve vasiyetin iyi idare edilmesini tekrar tavsiye ederim (Refet),
Fırka S Kumandam Arif
Bu telgraf namede ismi geçen Hami t Bey, Samsun mutasarrıfı bulunuyordu. Hamit Bey, Samsuna muvasalatımızın ilk günlerinde, Refet Beyin, mazideki hukuk ve muarefesi sebebile, maksadı müşterek dahilinde, nihayete kadar, bizimle beraber, feda-kârane çalışacak evsafta bir arkadaş olduğuna itimadı bulunduğu cihetle, bana tavsiye ettiği ve benim sadarete ve hususî olarak
38
Erkânıharbiyei Umumiye Reisi Cevat Paşaya vukubulan iş'ara-tunla Samsuna getirebildiğimiz zat idi.
Böyle bir zatın, er geç, azlolunacağına şüphe var mıydı? Fakat, Refet Bey, «mahallinde ipkası için teşebbüs atta bulunuldu» diyor. Hangi mahalde? Kimlerin nezdınde? Kim teşebbüsatta bu* lundu?! sora, azlolunursa, buralarda kalacağmı pek ümit etmiyorum. Maamafih tesir yapryorum! diyor; nereye» îstanbula mı gidecek, nasıl? Bu zat bugüne kadar bizimle çalışmıyor mıydı?
Bu telgrafında, Refet Bey, kendisinin avdeti için İngilizlerin, hükümeti tazyik edeceklerini muhakkak görüyor ve vaziyete göre icabına tevessül ederek buralarda kalacağmı söylüyor. Halbuki vaziyet malûm ve yapılacak şeyi ben kendisine 7 Temmuz 1919 tarihli umumî talimatımda bildirdim:
(Mezkûr talimatın ikinci maddesi) ondan başka yapılacak şey yoktu,
Refet Bey, İngilizlerden ve buradan geçen Amerikalılardan anlamış ki «Kâzım Paganın da vaziyeti tehlikelidir.» Bu ne demektir? Salabetlerini, en çok muhafaza etmeleri 1 az imge hm arkadaşların; her halde rahmet okumryacak kimselerin sözlerinden tehlikeler tahayyül etmeleri ve bunu bir kanaatle söylemeleri neye delâlet eder?
Refet Bey» telgrafının sonunda, bana da ders veriyor. «Daima itidalin gözetilmesinin ve «vaziyetin iyi idare edilmesini tekrar tavsiye ederim» diyor.
Buradaki, itidal kelimesinden, maksadın ne olabileceğinin tefsirini erbabı iz'ana terkederim.
Bana iyi idareyi tavsiye eden zat» bu tavsiyeyi, benim verdiğim emir ve talimatı hüsnü tatbik edip vazifesi başından ayrılmadan evel yapmış olsaydı, daha samimî hareket etmiş olurdu, zannmdaymı.
Efendiler, Hami t Bey, 14 Temmuz 1919 tarihinde Samsundan bana şu kısa telgrafı yazmıştı: «Azlolunduğumu mevsu-kan haber aldmı. Şu bir iki gün zarfında vüruduna intizar ediyorum. Müteakiben Îstanbula gideceğimi arzeylerim.»
Refet Beyin kumandayı, terketmiş olmasından müteessir iken ayni günde, mühim bir noktada kendisinden fedakârane bir vaziyet memul ettiğimiz diğer bir arkadaşın da, sanki tabiî şerait dahilinde bulunuyormuşuz gibi, gayrikabili tefsir bir zihniyet göstermekte olmasma muttali oluyorum.
39
Ham it Beye 15 Temmuz 1919 tarihinde, göyle bir telgraf yazıldı;
Kardeşim Hamil Bey, sîzin yerinize ibrahim Etem Beyin tayin olunduğunu haber aldık. Kcfete yazdun ve birlenerek beraberce dahile doğru gelmenizi rica ettim ) Bilmem hangi mülâhaza, emniyet, sîze Istanbula gitmek fikrim' teJkin ediyor. Bundan maada, biz* kıymetli arkadaşlarımızı, Dersaadcttcn Anadolu ya çekip çıkarmağa ve bu veçhile ciddî vatanperveranı mahrumu amal etmemeğe çalışırken, siz bu hareketinizle, lâekaİ mahsur bîr muhite giriyorsunuz. Biz hiç caii görmedik. Hefete mülâki ulunu?.. Ya Sivas civarında birlikte kalırsınız veyahut müreffehin bizim nezdimizc getrsiniz. Cevabı kafi bekleriz (Ves. 34),
Beş gün sora [20 Temmuz 1919] Canik Mutasarrıfı Hamit Beyin Samsundan gelen telgrafı şu idi:
Bizausın mütezayit rezaletleri karşT^ında, meyus olar. millet, şarktan bir şu-Iei ümit bekliyor.
Buralara ve buradakilere Üyle bayat, ^ckil ve vücutlar veriyorlar kî acaba bir şey var mı diye, ben de şüpheleniyorum. Kayıt6izh£ttndan utanıyorum.
Filhakika uyumuyoruz. Bir 9cy yapmak istiyoruz. Fakat hu şeyin Sekil ve rtflzariyatiîe uğraştığımıza, u*un yollar intihap ettiğimize kaniim, Zamanın, halın intişara tahammülü yoktur. Memleketin variyeti, dakikadan dakikaya fenala£iyor( Binaenaleyh efkârımızı telhis, efalimizi tesri iktiza ediyor. Bu hususta, benim hatırıma gelen şudurı
Ayni samanda her taraftan zatı şahaneye bir telgraf çekelim* On aydanberi gözü önünde alelekeer kendi arzu ve hevesi dahilinde cereyan eden rezaletler delâ» l^tile nereye sürüklenmekte olduğunu gören milletin herçibadabai mukadderatını ele almağa karar verdiğini ihtar ve kırk sekiz saat zarfında, milletin itimadını haiz. bir kabine legkÜ ve meclisi müe&Üeamn daveti tahtı karara alınmadığı takdirde, ne kendisini ve ne de hükümetini tammadığmmı. ilâve edelim. Bunda hiçbir müşkül yokh an'ancvî boyun kırmakla il müteessir ol miyarı millet, biz yürüyelim, arkamızdan gelsin Efendim,
Beş gün evel, azlolunduğu takdirde İstanbul a gideceğini, araeden Canik mutasarrıfmm bu telgrafım* biraz mütehevvirane yazılmış olmakla beraber* karar ve faaliyet telkin eder, bir mahiyette bulduğunuzu tahmin etmek isterim.
Mutasarrıf Bey, milletin bir şulei ümit beklediği yerde, acaba bir §ey var mı diye güpheleniyor.
Bizi, ne yapmak istediğini bilmiyen, gekil ve nazariyatla uğraşan şaşkınlar zannediyor. Efkârı telhis, ef'ali tesri için yapılacak şeyi de söylüyor. Eğer bundan sora butun noktai nazarların daki ademi isabeti tebarüz ettiren çirkin bir fikri izhar etmese idi, iyi ederdi.
40
Efendiler, tarih, «an'anevî boyun kırmaktan müteessir ol-mryan millet, biz yürüyelim, arkamızdan gelsin 1» fikir ve içtihadında bulunanların duçar oldukları akıbetler ve ukubetlerle doludur, tdare adamlarının, bilhassa millet adamlarının, böyle Hakim ve merdut zihniyetlere asla kapılmamaları lâzımdır. Ham it Bey, bu telgrafında, bizim Refet Beyle beraber dahile çekilmesi hususundaki iş'arnmza asla temas etmiyor*
Hamit Beyin bu telgraf ma 21 Temmuz 1919 tarihinde verdiğimiz bir cevapta: «İnşaat lak her şey olacaktır. Yalnız, milletin i ti ma d mı haiz bir kabiue teşkil etmek için evvelâ o kabinenin istinat edebileceği bir kuvveti vücuda getirmek lâzımdır. O da, vilâyatı şarkiye kongresinin ve onu müteakiben de, Srvas umumî kongresinin in'ika d ile olacaktır» dedik.
Efendiler, Üçüncü Kolorduya, bu münasebetle Refet ve R«fet Beyle Salâhattin Beylere tekrar temas etmek icap ediyor. Vesile şudur: muhaberder
İngilizler, Srvasa bir tabur göndereceklerini işaa ettiler. Her ihtimale kargı Srvasa gelen muhtelif istikametler üzerinde, teda-biri askeriye aldırmak lâzmıgeldi. Bu münasebetle Amasyada bulunan Beginci Fırka Kumandanlığına, 18 Temmuz 1919 tarihinde, verdiğim bir emir metninde, henüz Amasyada bulunan Refet Beye ait te şu cümleler vardı: «Keyfiyet hakkmda Refet Beyin ehemmiyetle nazarı dikkati celbolunur. İhtimal kî Refet Bey böyle bir vaziyeti nazarı dikkate alarak şimdilik Amasyada kalmağı da tercih eder.*
Beşinci Fırka Kumandanının 19 Temmuz 1919 da verdiği cevapta, calibi dikkat şu cümleler vardı: «Salâhattin Bey el'an Samsundadır. Şimdiye kadar kendisile temas edemediğim gibi hiçbir muhaberei ciddiye ve mühimme cereyan etmemig olduğun* dan miri mumaileyhin fikir ve kanaatinin ne merkezde olduğunu bilemiyorum.»
«Fakat — Refet Bey — icabmda İngilizlere mukavemet edecek kadar cür'et gösteri'miyeceğini ihsas etmişti.*
«Refet Bey 18 Temmuz 1919 da Srvasa hareket etti.» (Ves* 35).
Bunun üzerine Refet Beye şu şifreyi verdirdim:
41
Şifre Zata mahsustur
19 Temmuz 1919
Adet 115
Amasyada Besinci Fırka Kumandanlığına.
Sıvasta Üçüncü Ordu Sıhhiye Müfettişi Miralay İbrahim Tali Beyefendiye
Kof ol Beyedir: Salâhattîn Beye telgraf nuı verdiniz mi? Mumaileyh arkadaşımızın kanaati kafiyelerinin mutlaka tespit edilmesi ve çünkü, tereddüt ya* hut îki cepheli idare gibi mucibi felaket bir vaziyete hiçbir veçhile tahammül ve mümagat olunmaması, bîr vecibei vatanîye olduğundan bu husustu, evet veya hayır tarzında kendisinden söst alınması ve ona göre bir karar verilmesi elzemdir. Sizin bıraktı|ınız noktadan başlamak, kendileri için yegâne programdır. Şimdiye kadar hemen bir hafta olduğu halde hiçbir kafi malûmat alınamaması ve istanbul dan alınan bir malûmatta mumaileyh hakkında muhkem bir kanaat gösterilmemesi ve hareketinden evel Sadık Beyle hafi bir temas ve hususiyetinden bahis ve şikâyet edilmesi bu telgrafımın yakılmasına saiktır. Bunu ve bunun avakıbinî bilhassa sizin takdir ve halletmeniz lâzımdır* Zira herhangi bir mahfili ahalide, soyliyeceği yanlış ve gaye i milliyeye mugayir bir tek sözün dahi, husule getireceği tesiri makûsu ve bunun ihdas eyliyeccği vaziyeti şimdiden düşünmek kâfidir (Mustafa Kemal).
Üçüncü Ordu Müfettişliği Erkâmharbiye Reisi Miralay
Yalnız, bu telgrafmuza değil çok geye cevap olan Refet Beyin bu telgrafını aynen arzedeceğim:
Asayişe müteallik ve gayet aceledir Sıvastan, 22/1/1919
im
Erzurumda Üçüncü Ordu Müfettişliği Vekili Kazım Kora Bekir Paşa Hazretlerine
3—Mustafa Kemal Pasa Hazretlerine: Telgrafınızı Sal allattın Beyden ayrıldıktan sara aldığım için kendine veremedim» Salâhattîn Beyi herkrs gibi $™ de âlâ tanırsınız Mütereddit tabiatlı bir zat. On günden fazla bu mmtakada kalmamak niyetile gelmiş. Ak kaldı kumandayı almadan geri kaçacaktı. Kendisini temin ve tatmin ederek vazifeyi vatani yesin i hatırlattım, Memleketini herhalde sever ve fakat vakitsiz icraata gelemez. Aşapı yukarı Vali Reşit Pahadan bîraz daha iyi. On Üçüncü Kolordudan geçen eslihadan malûmatlar, olduğu gibi bu işin tesviyesi için îstanbulda dahi çalınmış ve muvaffak oltnu^ Buraya intihabı Cevat
42
¦
Pasa tarafından olum 9. Binaenaleyh maksada muzır alını az vc hiçbir mahfili ahalide gayeye mugayir tak bir söz söylemez. Bilâkis maksat dahilinde ve fakat sak i t hir surette çalışmacı vadeni. Sadık Beyle münasebeti hakkında verilen m*» lûmala inanamıyorum. Zaten, aldığımız haberi iyi tevsik ve muayyen bir program tanzim etmeden çalışmak kuvvetlerin ziyamı mucip oluyor* Şark ahvali hakkında, bana, verdiğiniz malûmatta aldırınız mübalâğalı haberlere kapılmamıg olsaydınız, ihtimal ki ben vaziyeti daha İyi idare eder ve kumandayı terke mecbur kalmazdım. Resen karar verecek insanların, hakiki vaziyeti bilmeleri lüzumunu aiz de takdir buyurursunuz. Binaenaleyh Salilıaiıin Beyi makyaj m £ bir surette ürkütmek ve hayır dedirtmekle ne çıkacak. Zaten * kaçmaca hazır. Yerine acaba kist gelecek. Emirleri »fam kı_sâ ve sarih olmısmı rica ederim. Salah sddin Bey hakkındaki telgrafının lütfen hir daha okuyunuz. Fırtına ile haşlayıp sükûnet ile hitam bıılın İm telgraftan kati maksadmızı çıkaramadım- Maamafih birkaç güne kadar Sala* hattin Bey Samsundan avdei ediyor. Kendisi)* goriiîecrjfim. Herhalde Mnin.ı-ileylıi muvafık bir tarzda maksat dahilinde idare için ittihazı tedabir ediyorum.
2 — Samsuna çıkınlan taburun, buradaki Hintli mUalUrnanlarr, değiştirmekle beraber bilhassa Srvasta bulunduğunu zannettikleri Zulr Âlilerine karcı bir tehdit htekudile çıkarıldılınr, İngilizlerle temasımda anladım. Benî Îstanbula gitmeğe İkna irin* Kavakta bulunduğum zaman bir ingiliz Binbaşısı geldi- İngifillere gösterdiğim mukavemetten istifade ederek ve fakat Zan Âlilerini duçarı ıaf elnıek için benî aldırdıklarım açıktan söyledi. Zatı Âlilerinin diğer mesnedi Kinin Paşa imi§+ binaenaleyh Kâzım Pasa, İngilizlerin ısrarmı mucip olacak zahiri bir sebep vermemelidir. Ferit Paçanın istifası heuzamında Kazım Paşayı vekalete tayin etmesi İstanbuldakilerdrn bir kısmının fena bir maksadı olmadığım gnıMtrjr yon Fakat İngilizlerin ısrarı kargısında bir şey yapamazlar. Kazım Paşanın vekalete tayini de Sabahattin Beyin Sadık Bey hesabına buraya gelmediğine delildir.
3 — Benim Îstanbula celbim için İngilizlerin sureti resmiyede latanbulu tiz* yik etmeleri pek muhtemeldir. Çünkü benim ile îngilislerin arasında sureti res-miycclr bir mecra var (!) bu tazyik artarca Şalâhntlin Beyi müşkül bir vaziyetle bırakmamak için izim i kayhedf-r.r| i m,
4^Hamit Beyin Tebdili şayiası henüz tahakkuk elrneJL Mumaileyhin malı ti tinde ipkası için rerek Salahnllin Bey [*î ve gerekse İnsilizlcr lhtanbula müracaat ettiler. Mumaileyhin tebdili teşebbüsü Dahiliye İVezarelİ ile kavga etmesi neticesidir. Salâh att in Beyin yerine, Konyaya Sedat Beyin geldiitî dahî doğru değildir. Ifcmekadar tekmil kumandanların tebdil edileceğini istihbar ettiğini mumaileyh yazıyorsa da, Kâzım Paşanın vekâlete tayini bunun, aksini gösteriyor
5— Sivas Kongresi hakkında sadaretten doğruca vilayetlere tebliğ olunan 20 Temmuz 1919 tarihli telgraf nameyi gördünüz mü? Kerahisardakı Fırka Kumandam bu kongreye murahhas i m i babı İçin buralara beyanname neşretmiş.- Bu tam hareketi muvafık buluyor musunuz? Atman sulhu ve «arktaki sükûnet» vaziyetin in-kiçAfınB İntisaren. bizim de, ibliyatkar bulunmakligimiKt icap ettirmiyor mu? Çak-tun hakkında hiçbir endpfrrhı olmadığım artık anİBnııgınızdır (!) Yalnız, karar* ait ve prcgramsiz hareketlerle maksadı ihlâl edeceğiz. Ya ihtiyatkâr olalım ve-ynbut hemen işi açığa vuralım. Fakat ikisinden birini yapalım. Sivas Kongre -niııden halı hazırda bir hıyda ümil ediyor musunuz? NııpÜTtkjt vahiyde rıaanran İm kangrenin Sıvasta ve alenî bir tarzda yapılmasını tehlikeli bulmuyor mu »unuz?
E*| Diğer Salâhattin Beydir.
43
Onup ?*uLjmrilerinden Sıvaca gele^rk bir darbe bilhassa bu vilayet ahalîsinin kan-itzhiı gebcbile Ana doluyu ikiye ayırır ve pek tehlikeli olur. Bunun için bu vilâyetin, Aun lamanı kadar adeta bitaraf görünmedi pek ziyade hm/i ehem m i jettir. Bu kongrenin mutlaka aktine lüzum vurun uldığmız haberlere nazaran, murahhasların vürudu miiuıküuEe acaba bunun jurktu bir mahalde akli daha muvafık olmaz ıııı?
6—Sivas ve Amasya aehirjeri halkı pek nıülewesT kaimi anin, köylerde halk bunlara nazaran pek çok iyi. Fi mahal orm güre tanzimi mesai edcre£(m.
7—Istanbuldan aldığım haberde buradaki Harekatı Mili i yenin hiçbir Fırka seyahat bir çaktın amali mahsunasını tatmin mık^adüe olmayıp sırf selamet ve istiklâli millinin temini çayesin e matuf olduğu hakkında, tarafı i İllerinden^ bir beyanname ne^ri durctUe ingilizlerin telkini Uv*iye olunuyor. Buna lüzum görüldüğü halde, ben hım un tarifi âlilerinden bir beyanname sökünde değil h^lki Erzurum Kongresinin muknrreraııııa ithal en negri muvafık olacağını zannediyorum.
8— Ajan ela rt Mecli&i MebYepn İntlhabatından bahsediyorlar. Bu hueu&ta ne düşünüyordunuz (Refet).
üçüncü Kolordu Erkanıhnrbiye Reisi
Zeki
Bu telgrafa verdiğimi?; cevabı da aynen zikretmekle iktifa edeceğim.
m*
Zabit nıarifoilo keşidesi 2V7/1919
Aceledir 171
¦
Sıva&ta Üçüncü Kolordu Erkânıharbtye Reisi Zeki Beye KeF#t Beyefendiye:
l—Salâhattin Bey hakkındaki telgrafı bir defa daha okumak üzere aradım. Fakat bulunamıyor. HaUrladıfiutla göre miri mumaileyh, hakkında bahpnlunan huausat tatanbuldan bildirilmişti. Her alman haberi, arzu edildiği vachilo tevsik, nadiren müyesser olur Sark ab vali hakkında aldığımız malûmat, mübalağadan eri olmamakla beraber, bize, yanlış bir helve ntlırmıg değildir, kanaatindeyim. Mukadderatımızda, yalnız sark hadieatının tecelli yat) ecasma isti nail a iktifa edilmiş değildir. Teşkilâtı milli yeye vuVat ve uzviyet vermek, kongrelerle amali m il] iyeyi temesffOl ettirmek, orduyu teşkilâtı inil Üyeye müzahir bulundurmak, maksadı millinin ziyama meydan vermemek için kunısncls, .«ilah mesailinde, uıulüm kati karart vermek hususattnda yapıldığından başka turlu ve daha mnteenni davranmak, araba bugünkü M-mrreyi verebilir miydi? Herhalde vaziyeti hazıra» rünılentn nıemnuniye-tini murip derecededir*
2—Kâzım Paşanın vekâlete tayini pek münasip olmuştur. İngilizlerin ısrarını mucip zahirî bir sebep vermeme Ee çalışıyor. Fakat silâh mcielrsj ve Trabzona İhraca mUmannnl keyfiyetinde mU^nmahakAr da vranamıy acarımız ugikardır. Halbuki bu sebepler ingilizlerin elbette ho&Ufta gituıİyecektir,
44
1
3— İngilizler, benim Istanbula celbim hususunda fevkalade ısrar ve hükümeti son derece tazyik etliler. Hükümet ve zatı şahane île, makina basında, günlerce devam eden muhaberatta, bu cihet pek aşikâr bildirildi. Bu muhaberat, mülakatımızda manzuru âlileri olacaktır. Fakat, meslekten istifa edince ısrar hitam lıcjİdıı. üuna kıyasen zatı âliniz hakkında da» istifadan sora büyük ısrdr memul etmem. Maahaze aksi takdirde dahî, Izînm kaybetmekten ise, Salâhattin Beyin müşkül vaziyete girmesini tercih ederim, Burada Halit Bey hakkında, hükümet ve İngilizler, Kâzım Paşaya çok ısrar ettiler. Kâzım Paşa bir $cy yapıl amı-yacağım söylemekte ısrar suretile, elyevm Halit Bey, gayri resmî, fırkasına sahip bulunuyor.
4 — Hamit Bey, son bir telgraf ile hepimizden daha seri hareket arzusunu izhar ediyor. Şimdilik tadü ol undu-
5 — Sivas Kongresi hakkındaki telgrafı henüz görmedim. Filhakika bazı yerlerde müspet ve bazı yerlerde de menfi ifratkarhk görülüyor. Şüphesiz vaıîyete göre müsmir harekâtta bulunabilecek surette zhtiyatkâr hareket taraftarıyım. Umara İçin bu kat*î ve sarih program, bugün in'ikada başlıyaıı Erzurum Kongresi mü-zakeratıudan çıkacaktır»
Sivas Kongresinden pek çok fayda beklerim, Bugün değil, Sivas Kongresi ilk mevzuubahs olduğu gün dahi her taraftan ve bilhassa cenuptan bir darbe vüru-dunu ağlebi ihtimal gördüğüm ve bu sebeple müdafaa tedabirî zımnında ricada bulunduğum derhalır buyurulur. Maahaza, Erzurum Kongresinin devamı in'ikadı esnasında, Srvasa vürnt edecek murahhasların miktarına ve Erzurum Kongresinin yapacağı tesiratla hadîs olacak vaziyete göre daha amelî ve emin bir suret dahî düşünülür.
6 — Tanzimi mesai hususundaki noktai nazarı biraderileri pek musiptir. Maahaza şehirlileri de mîllî his ve tesir altında tutmaktan hali kalınmıyacağım ümit ederim,
7 — Harekâtı maliyenin gaye ve maksadı, kongre marifctile tamim olunarak beyannamelerle, tasavvur buyurduğunuz veçhile neşrolunacaktır.
8—Meclisi Meb'usan toplanmalıdır. Fakat îstanbulda değil, Anadolttda. Bu husus kongrede tezekkür ve bunun üzerine teşebbüs edilecektir. Cüüıleten gözleri niziden Öperiz kardeşim.
Mustafa Kemal
Üçüncü Ordu Müfettişliği Erkanıharbi} e Reisi Miralay
Kâzım
Efendiler, askerlikten istifamı müteakip, Erzurum halkının Erzurum! da-bilaistisna ve Yilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemi- rin yardım-y etin in Erzurum şubesinin, hakkımda pek bariz bir surette gö&- lftn terdik] eri itimat ve samimiyetin bende, bıraktığı unutulmaz hatırayı, burada, alenen zikretmeği bir vecibe addederim.
Cemiyetin Erzurum şubesinden aldığmı 10 Temmuz 1919 tarihli tezkerede, «cemiyetin bağına geçmemi ve heyeti faale riya-
45
setini kabul etmemi teklif ediyorlar ve beraber çalışmak üzere tayin ve tefrik ettikleri beş zatm isimlerini bildiriyorlardı.»
Bu beş zat; Raif Efendi, mütekait Binbaşı Süleyman Bey* mütekait Binbaşı Kâzım Bey, Albayrak Gazetesi Müdürü Necati Bey, Tursun Beyzade Cevat Bey idi. Bahsettiğim tezkerede, Rauf Beyin de heyeti faale riyaseti saniyeliğine intihap edildiği bildiriliyordu (Ves, 36).
Bu tarihlerde, Erzurum Şubesi Heyeti İdaresi Reisi Raif Efendi ve aza Hacı Hafız Efendi, Süleyman Bey, Maksut Bey» Mesut Bey, Necati Bey, Ahmet Bey, Kâzım Bey ve Kâtip Cevat Bey idi-
Erzurum şubesi, İs tan buldaki merkezi idare riyasetlerine iy-sale çalıştıkları bir telgrafla, «merkezi umunu namına beyanı rey ve mütalea eylemek salâhiyetinin, bana verildiğinin telgrafla iş/a* da rica ettiler (Ves, 37).
Bundan başka, bizim, Erzurum Kongresine girmemizi teshil için, kongreye Erzurum mümessili olarak intihap edilmiş olan mü* tekait Binbaşı Kazım ve Tursun Beyzade Cevat Beyler mümessil' likten istifa ettiler.
Efendiler, malûmu âlileri, olduğu veçhile Erzurum Kongresi 1919 senesi Temmuzunun 23 üncü günü pek mütevazı bir mektep salonunda in'ikat etti, İlk günü, beni, riyasete intihap ettiler. Kongre heyetini vaziyet ve bir dereceye kadar, noktai nazar hakkmda tenvir için vukubulan beyanatımda:
«Tarih ve hadisatm sevkile, bilfiil içine düştüğümüz kanlı ve kara tehlikeleri görmîyecek ve bundan müteheyyiç olmryacak hiçbir vata npe iv erin tasavvur edileıniyecegine, işaret ettim. Mütareke ahkâmına muhalif olarak yapılan tecavüz ve işgallerden bahsettim.
Tarihin, bir milletin varlığım ve hakkını hiçbir zaman inkâr edemiyeceğini, binaenaleyh, vatanımız, milletimiz aleyhinde verilen hükümlerin muhakkak mahkûmu iflâs olduğunu söyledim.
Vatan ve mîlletin mukaddesatını tahlis ve himaye hususunda, son sözü söyliyecek ve bunun hükmünü tatbik ettirecek kuvvetin, bütün vatanda bir elektrik şebekesi haline girmiş olan mili! cereyanm, ruhu celâdeti olduğunu ifade ettim.
Kuvvei maneviyenin takviyesine medar olmak üzere de bütün mazlum milletlerin maksadı millilerine vâsıl olmak için
46
— içinde bulunduğumuz tarihteki bazı malûmatı hulâsa ettim.
faaliyetlerine dair mevcut
Ve mukadderata hâkim, bir iradei mili iyenin, ancak Ana-doludan zuhur edebileceğini tasrih ettim ve iradei milliyeye müstenit bir şûrayı millî tesisini ve kuvvetini ira/leî milliye-den alacak bir hükümetin teşkilini, ilk hedefi mesai olarak gösterdim*» (Ves, 38),
Efendiler; Erzurum Kongresi 14 gün devam etti, Mııhassa-lai mesaisi, tespit ettiği nizamname ve bu nizamname muhteviyatını ilân eden beyannamedeki mundericattan ibarettir.
Bu nizamname ve beyanname muhteviyatından, zaman ve muhitin istilzam ettirdiği birtakım tali ve suri mütaleat ve mülâhazatı zaide tayyolunarak tetkik olunursa, birtakım esaslı ve şümullü prensiplere ve kararlara destres oluruz.
Müsaade buyurursanız, bu prensiplerin ve kararların bence, daha, o zaman, nelerden ibaret telâkki edilmiş olduğunu işaret edeyim:
1) Hududu mitliye dahilinde bulunan bilcümle aksamı vatan bir küldür. Yckdiğerinden infikâk kabul etmez [Beyanname, madde 6, Nizamname, madde 3 ün tafsilâtı. Nizamname ve beyannamenin birinci maddeleri mütalea ve tetkik buyurulsun].
2) Her türlü ecnebi işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükümetinin in hilâli halinde millet müttehide» müdafaa ve mukavemet edecektir [Nizamname, madde 2 ve 3, beyanname, madde 3].
3) Vatan m ve istiklâlin muhafaza ve teminine hükümeti merkeziye muktedir olamadığı takdirde, temini maksat için, bir hükümeti muvakkate teşekkül edecektir. Bu hükümet heyeti, millî kongrece intihap olunacaktır. Kongre münakit değilse, bu intihabı heyeti temsil iye yapacaktır [Nizamname, madde4, be yanname, madde 4].
4) Kuvayi mili iyeyi amil ve iradei milliyeyi hâkim kıl mak esastır [Beyanname, madde 3].
5) Anasırı Hıristiyan iyeye hakimiyeti siyasiye ve muvazene i içtimaiyeimzi muhil imtiyazat ita olunamaz [Bayanname, mad de 4].
6) Manda ve himaye kabul olunamaz [Beyanname, mad de 7].
inanım Kon-gr«i beyu-bBmcsi ve Icâfarİan
47
7) Meclisi millinin derhal içtimâim ve icraatı hükümetin Meclisin murakabesine varını temin etmek için çalışılacaktır [Beyanname, madde 8].
Bu prensipler ve bu kararlar muhtelif şekillerde görülmüşlere e de* asla mahiyeti asliyelerini değiştirmeksizin, imkânı tatbik bulmuşlardır.
Efendiler., biz, kongrede İmlamı ettiğim hu kururları ve bu prensipleri tespite çalışırken* Sadrazam Ferit Paşa da ajanslarla birtakım beyanat neşrediyordu. Bu beyanata, sadrazamın, milleti jurnali dense sezadır. 23 Temmuz 1919 tarihli ajansla, dünyaya şunu ilân ediyordu: «An a dol uda iğtigag zuhur etti. Kanunu Esasiye muhalif olarak Meclisi Mch'usan namı altında içtima at vuku buluyor. Bu hareketin, memurini mülkiye ve askeriye tarafından men'i icap eder.»
Buna karşı icap eden tedabir almdı ve Meclisi Meb1 usanın içtimaa daveti talep olundu (Ve&* 39).
Ağustosun yedinci günü Kongre içtima ma hitam verirken. Kongre heyetine:
«Esaslı mukarrer at ittihaz olunduğunu ve cihana milletimi' zm mevcudiyet ve birliğinin gösterildiğinim söyledim ve «tarih, hu Kongremizi ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir» dedim (Ves. 40).
Sözlerimde isabetsizlik olmadığım*, zaman ve lıadisatm ispat etmiş olduğuna kaniim. Efendiler.
Erzurum Kongresi, nizamname mucibince bir Heyeti Temsi-liye teşkil etmişti
Cemiyetler Kanununa tevfikan ilmühaber itasr znnnmda, Erzurum vilâyeti makamma verilen 24 Ağustos 1919 tarihli beyannamede, Heyeti Temsilîye azûsmın isim ve hüviyetleri, şu suretle münderiçti:
Mustafa Kemal Sabık Üçüncü Ordu Müfettiği,
askerlikten müstafi
Rauf Bey Bahriye Nazırı Esbakf
Raif Efendi Sabık Erzurum Mcb'usu
İzzet Bey Sabık Trabzon Meb*usu
Servet Bey Sabık Trabzon McVusu
Şeyh Fevzi Efendi Erzincanda Nakgî Şeyhi
Bekir Sami Bey Berut Vali i Sabıkı
Sadullah Efendi Sabık Bitlis Meb'usu
Hacı Musa Bey Mutki Aşiret Reisi
(Ve* 41),
Efendiler, istitrat kabilinden şunu arzedeyim ki bu zevat hiçbir vakit bir araya gelip birlikte çalışmış değillerdir. Bunlardan İzzet, Servet ve Hacı Musa Beyler ve Sadullah Efendi hiç ^'Imi'uıişlerdir, Rııif \t- Stıylı Fevzi Efomlih-r. Sıva? Kongresin*-iştirak etmişler ve onu müteakip biri Erzuruma, diğeri Erzincan a avdet ederek bir daha iltihak eylem emişlerdir. Rauf Bey ve Sivas Kongresinde iltihak eden Bekir Sami Bey îstanbulda Meclisi Meb'usana gidinciye kadar, beraber bulunmuşlardır.
Efendiler, hatıra olarak küçük bir noktaya da işaret etmek isterim. Benim, bu Erzurum Kongresine aza olarak girip girme* inekliğini şayanı teemmül görülmüş olduğu gibi, Kongreye dahil olduktan sora da, reis olup olmamakhğım üçerinde* izhar* tereddüt edenler bulunmuştur. Bu tereddüdü izhar edenlerden bir kısmınm mülâhazatım hüsnüniyet ve samimiyetlerine atfetmek caiz olduğu halde diğer bazı kimselerin bu hususta tamamen sa* mimiyetten uzak, bilâkis maksadı meFanel takip ettiklerine daha o zaman şüphem kalmamıştı. Meselâ, dügınan casusu olup her* nasılsa Trabzon vilâyeti dahilinde bir yerden kendini Kongreye murahhas tayin ettirip gelen Ömer Fevzi Bey ve bunun rüfekası gibi. Bu zatm bilâhare hıyaneti, Trabzonda ve oradan firar ettik* ten sora ta tan buldaki ef al ve ha rekâtı) e sübut bulmuştur.
Kongrenin hitanımdan iki üç gün eve) diğer bir münakaşa da, mevzuubabs olmağa başlamalı. Bazı samimî arkadaşlarım, benim Heyeti Temsil iyeye dahil olarak alenî faaliyetimi mahzurlu görüyorlardı. Mütaleaları şu noktalarda hulâsa edilebilir: «Millî teşebbüs at ve faaliyetin bütün manası le milletten doğduğunu, hakikaten milli olduğunu göstermek lâzımdır. Bu takdirde teşebbü-sat daha kuvvetli olur ve kimsenin sui tefsirin e ve bilhassa ecnebilerin menfi düşüncelerine mahal bırakmaz. Fakat tanınmış ve bahusus hükümeti merkez iyeye ve makamı hilâfet ve saltanata karşı asi vaziyete düşmüş; noktai hücum teşkil eden benim gibi bir adamm, bütün bu teşebbüsatı mili iyenin başında bulunduğu görülürse, faaliyetin m a kaşıdı milliyeye müstenit olmaktan ziyade hususî emeller istihsaline matuf telâkki edilmesine imkân o* hır. Binaenaleyh, Heyeti Temsil iye, vilâyat ve müstakil sancakla-
4
49
rm seçeceği zevat olmalıdır. Ancak bu suretle, millî bir kuvvet gösterilebilir.»
Bu mütaleatta, ne dereceye kadar isabet olup olmadığım araştıracak değilim. Yalnız benim de, bu mütaleata muhalif olan mütaleatımı; istinat ettirdiğim noktalardan bazısını tadat edeyim: Evvelâ; ben, bebemebal kongreye dabil olmalı ve onu idare etmeli idim. Çünkü, zaman geçirmeksizin, iradei milliyenin faaliyete geçirilmesini ve milletin bizzat filen ve müsellâhan itti bazı tedabire başlamasınr temin zaruretine kani îdim* Bu esaslı noktalan, takdir ve tespit ettirebilmek için, Kongrede, tenvir ve irşat ve bizzat idare suretile çalışmamı elzem görüyordum. Nitekim öyle oldu. Erzurum Kongresinin, daba evel izab ettiğim esasat ve mukarreratınt, herhangi bir heyeti temsiliyenin tatbik ettirebileceğine benim emniyetim taallûk etmediğini, itiraf ederim. Nitekim zaman ve vakayi beni teyit etmiştir. Bundan başka» daha Amasyada iken takarrür ve bütün millete vesaiti mümkine ile tebliğ ettirdiğim Srvas Umumî Kongresinin aktini temin etmek, bütün milleti ve memleketi yalnız bir heyetle temsil etmek, sora, yalnız vilâyatı şark iyeyi değil, bilcümle aksamı yalanın ayni dikkat ve hassasiyetle müdafaa ve balâsmı temin çarelerini bulmağa çalışmak hususiarmı, herhangi bir heyetin temin edebileceğine kani olmadığımı açıkça ifade etmek zaruretindeyim. Çünkü, bende böyle bîr kanaat mevcut olsaydı, benim teşebbüs aldığım güne kadar, teşebbüsat ve faaliyette bulunanların netayici mesaisine intizaren istifa etmemek yolunu bulurdum. Hükümet, padişah ve halifeye karşı isyana lüzum görmezdim. Bilâkis, ben de, bazı ikiyüzlü ve iki cepheliler gibi zahiren pek mutantan ve müdepdep olan, o günün ordu müfettişliğini ve yaveri hazreti şehriyarî sıfatını muhafazada berdevam kalırdım. Gerçi, benim alenen ortaya atılmamda ve bilûmum millî ve askerî harekâtın basma geçmemde şüphesiz mahzur vardı. Fakat o mahzur, ademi muvaffakryet halinde herkesten evel ve herkesten ziyade en büyük ikap ve azaba duçar edilmekten başka bir şey olabilir midi? Halbuki bütün vatanm ve koskoca bir milletin, bayat ve mematı mevzuubahs olurken vatanperverim diyenlerin kendi akıbetlerini düşünmesine mahal var mıdır?
Efendilerben, bazı rüfekaca serdolunan mütaleat ve teveh-hümata mutavaat göstergeydim; iki noktai nazardan, büyük mahzurlar tevellüt edecekti. Birincisi; mütaleatmıda, mukarreratmı-da ve bütün hüviyetimde isabetsizlik ve zâf olduğunu itiraf
so
etmek ki bu husus, benim vicdanen deruhde ettiğim vazife noktai nazarından gayrikabili telâfi bir hata olurdu.
Efendiler, tarih, gayrikabili itiraz bir surette ispat etmiştir ki, büyük meselelerde muvaffakiyet için kabiliyet ve kudreti lâ-yetezelzel bir reisin vücudu elzemdir. Bütün ricali devletin naümidî ve aciz içinde,,, hüum milletin başsız olarak zulmetler içinde kaldığı bir sırada, her vatanperverim diyen bin bir çegit zatm, bin bir sureti hareket ve içtihat gösterdiği hengâmelerde istişarelerle, birçok hatırlara ve nüfuzlara mahkûmiyet lüzumu* na kanaatle, salim ve esash ve bilhassa şedit yürümek ve en nihayet çok müşkül olan hedefe vâsıl olmak mümkün müdür? Tarihte, bu tarzda mazhariyete nail olmuş bir heyeti içtimaiye irae olunabilir mi? İkincisi Efendiler; millet» memleket, siyaset ve ordu idarelerile hiçbir alâka ve münasebetleri ve bu hususta liyakatleri görülmemiş ve tecrübe edilmemiş gelişigüzel zevattan, bilfarz Erzincanlı bir nakşı şeyhi ve Mutkili bir aşiret reisi gibi z aval Mardan da teşkili, ihtimalden hariç olmıyan herhangi bir heyeti temsiliyeye, mevzuubahs olan vaziyet ve vazife bırakılabilir midi? ve bırakıldığı takdirde, memleket ve milleti kurtaracağız, dediğimiz zaman, milleti ve kendimizi iğfal etmiş olmak gibi bir hata irtikâp etmiyecek midik? Bu mahiyette bir heyete, perde arkasından yardım edilebileceği mevzuubahs olsa da, bu tarz, şayanı emniyet telâkki edilebilir midi?
Bu söylediklerimin, o günlerde değilse bile, artık bugün, cihanca, gayrikabili ret hakayikten görüldüğüne asla şüphe yoktur. Ma ama fih, ben, bu söylediklerimi geçmiş günlere ait bazı hatırat ve vesaik ile de burada teyit etmeği, nesli atinin içtimaî ve siyasî alıl âkı vat r noktai nazarından bir vazife addederim*
Bu dakikaya kadar olduğu gibi bundan sora da temas edeceğim vakayi münaeebetile, bu husus, kendiliğinden tavazzuha başlayacaktır.
Efendiler, Erzurum Kongresinin hitamında, Ferit Paşadan sora Harbiye Nezaretine yeni geldiği anlaşılan bir Nazmı Paşa imzasile 15 inci Kolordu Kumandanlığına 30 Temmuz 1919 tarihli şöyle bir emir geldi:
Mustafa Kemal Paşa ile Refet Beyin mukarrerau hükümete muhalif ePal ve harekâtlarından dolayı hemen derdesti erile Dersaadele izamları Babıalice bittenaip
51
mahalli memurini ntr e tamiri la cime vcrildijti »eIch KolorJuca ciddî muavenette bulunulmalı ve neticesinden malûmat itam riea olunur.
Bu emre, Kolordu Kumandanlığı tarafından lâyık olduğu veçhile cevap verildi ve bu cevabı diğer kumandanlara da aynen verdirerek nazarı dikkatlerini celbettirdim.
Kongre beyannamesi, dahilde her tarafa ve ecnebi mümessillerine muhtelif vasrtalarla iblâğ olundu. Nizamname de kumandanlara ve sair şayanı itimat olan ma kam ata kısım kısmı şifre ile verilerek mahallerince tabı ve teksir ve neşrinin teminine çalışıldı. Bu husus, bittabi, günlerce devam etti. Bu münasebetle, Srvasta Üçüncü Kolordu Kumandanı Salâhattin Beyden, 22 Ağustos 1919 tarihli aldığım bir telgrafnamede, «nizamnamenin, ikinci ve dör* düncü maddelerinin intişarını mahzurlu mülahaza ettiği, bîr kere daha tetkiki lüzumu» bildiriliyordu (Ve$r 42).
İkinci madde — Müttehiden müdafaa ve mukavemet esasının kabul edildiğine;
Dördüncü madde — tdarei muvakkate teşekkül edebileceğine dair olan maddelerdir.
KtrtJnl Ce- Biz, Erzurumda, Kongre ınııkarrcra tının her tarafça anlaşıl-
miyeti ma sına ve müttehiden tatbikatını temin esbabına tevessül ederken,
«Karakol Cemiyetinin Teşkil Alı Umumiye Nizamnamesi» ve «Karakol Cemiyeti Vezaîfi Umumiye Talimatnamesin diye matbu birtakım evrakın, bütün orduya, kumandan, zabit, herkese tevzi olunduğundan haberdar edildik.
Bu talimatnameyi okuyan, bana en yakm kumandanlar dahi, bu teşebbüsü şahsıma atfederek birçok şüphe ve tereddütlere düşmüşler. Benim, bir taraftan kongrelerle alenî ve millî müşterek mesaide bulunurken, bir taraftan da esrarengiz ve müthiş bir komite teşkil il e iştigal etmekte olduğum zehabına düşmüşler. Filhakika, bu teşkilât ve teşebbüsatın failleri, ki Istanbulda bulunu* yorlannış. Teşebbüslerini benim nam ve hesabıma yapmakta imişler.
Karakol Cemiyetinin Teşkilâtı Umumiye Nizamnamesine göre, merkezi umumî azaları ve adetleri ve mahal ve tarzı içtimaları, sureti intihap ve tavzifleri sureti mutlakada hafi ve mektum tutulur.
Bir de, en ufak ifşaat veya Karakol Cemiyetine batar ve tehlike ve hatta tehlikeyi dai bir şüphe getiren, derhal idam olunur.
52
Vezaifi Umumiye Talimatnamesinde de, «bîr millî ordudan» bahsolunuyor ve «bu ordunun başkumandanı ve büyük erkanı* harbiyesi, ordu ve kolordu ve fırka kumandanları ve erkân ma r-biyeleri miintehap ve mansup olup mektum ve hafi tutulur. Bunlar, vazifelerini s u re ti mahremanede hafiyen ifa ederler» sarahati okunur.
Efendiler, derhal kumandanları ikaz ve bu nizamname ve talimatname ahkâmını asla mevkii tatbika koymamaları lâzım-geldiğini ve teşebbüsün m e m hamı tahkik etmekte olduğumu bildirdim.
Srvasa, muvasalatımdan sora, oraya gelen Kara Vasıf Beyden ani a dun ki', bu işi yapan kendisi ve bazı rüfekası imi 3,
Her halde, bu tarzı hareket doğru değildi. Herkesi idam ile tehdit ederek meçhul bir merkeze, meçhul bir başkumandana, meçhul birtakım kumandanlara itaate mecbur kılmağa kalkışmak, çok hatam ak ıdL Filhakika derhal, bütün ordu mensuplarında yek d i gere karşı bir ademi emniyet ve tevahhuş başladı. Meselâ, herhangi bir kolordu kumandanının; benim kumanda etmekte olduğum kolordunun, acaba mektıım ve hafi kumandam kimdir? Bu gizli kumandan, acaba, ne vakit ve nasıl kumandaya vazıyet edecek? ve acaba bana ne muamele yapacak? gibi bihakkın birtakım tevehhümaia kapılması müstebat değildi.
Srvasta Kara Vasıf Beye, gizli merkezin, gizli başkumandanın ve gizli büyük erkanıharbi yenin kimler olduğunu sorduğun 1 zaman, hepsi siz ve ark adaşlarınız dır cevabını Yermişti* Bu büsbütün istiğrabımı mucip olmuştu. Bu cevap, elbette, makul ve mantıkî olamazdı. Çünkü, bana, asla, böyle bir tertip ve teşkilden kimse bahsetmiş ve muvafakatimi almış değildi.
Bu cemiyetin bilâhare, hassaten îstanbulda muhafazai unvan ederek idamei faaliyete çalışmış olduğu anlaşıldıktan sora, teşkilinde ve buna dair bizzarure bize verilmiş olan malûmatta, samimiyet bulunabileceği iddia olunamaz.
İstanbul hükümetini, teşebhüsalı nıiltiyeye, mümanaatten Avrap»d«ıı
sarfınazar ettirmek, muvaffakiyet için sürat ve suhuleti mucip bîrWb*ee-olacağından, mühimdi. Bu mülâhaza ile, Ferit Paşanın bittabi
hiçbir şeye muvaffak ol amaya rak, adeta mu hakka r bir surette İs- p^y, ^
ta n bu la avdetinden istifade ederek, kendisine 1.6 Ağustos 1919 tjgJBS t-iit1s tarihinde bir şifre telgraf yazdım. Bu telgrafta başlıca şu cümle* ler vardı:
53
")tİL-;ü Kitinin sonun tan laiıametpcrtalıilerine olan mufabsal rr vapnamr Irri, ab iren fliti W züzarr çakem nem olduktan sora Der saadete naşı t bir hamal r i ye'ttt ilâm ile muavedet buyurduklarını takdir ediyorum +
, T..............lakrim ve imha, kanaatini bukadar bariz
ve haysiyetçiken gösteren bir ifade kargısında tilrenıiyecek ferdi haMas tasavvur edemem. Cenabı Hakka binlerce hamdU sena edelim ki milletimiz ruhundaki aaıni celâdetle tarihî hayat ve mevcudiyetini ne tevekküle, ne de böyle celLâdans hükümlere hiçbir zaman kurban etnriyelektir,
Simdi pek eminim, ki «atı fahamctpenahileri, bugünkü vaziyeti umum iyeyi vc mu rtıtfîi şahihaî devlet ve milleti üç ay evelki nazarlarla germiyorlar.
Dokuz aydanberi ia bağına gelen kabinelerin, daima, biribirinden farla zat t uğrama*! ve nihayet maal^c-f emk mrllüç bir menzileye inmesi haysiyeti aliye i milliye kargısında ridd^n prk hnıîn ol uyar Muhakkaktır ki vatan ve millet mu* kadderstj için dahİlen ve Kari r m mecmu ve m bibi kelâm olmak mutlaka irade i mili iyeye i?tınat ile mevruttur.
Hakkı bayat ve Utjklali için çalışan milletin raakBadmdski nekahet ve ciddiyete mukabil hükümeti merfcttjye hasım vaziyet almak cihetini iltizam ediyor. Bu tanı hareket bittabi mucibi esefi azimdir. Milleti, hükümeti merkeziye?* karat, arzu edilmtyen hareketlere saik olabilecek mahiyettedir. Gayet samimi arzedeyim ki, millet, her türlü iradesini ikaa muktedirdir. Tesebbüıuıtının önüne geçebilecek hiçbir kuvvet mevcut değildir. Hükümeti merkeziyettin menfi teseb-bü&atı hiçbir tarafta ve hiçbir klnue tarafından cay i tatbik bulamam a kq mnlıkûnı-dur. Millet, çizdiği program daiminde, payet kafi ve sarih hatvclcrle maksadına yürümekledir. Hükümeti merkezîyenin şimdiye kadar olan mümaneatkâr teşebbüslerinin hiçbir tarafta hiçbir tesir yapamamakta olmaaîl* hakikî vauiyetin takdir Irayurulmu; olacağına şüphe yoktur.
ingilizlerin irse eyledikleri tarîkte çarei halâs aramak dahi abestir ve bin netice mucibi hüsrandır. Maahaza, ingilizler dahi en nihayet kuvvetin milletle olduğunu takdir ederek hiçbir istinadı olmıyan ve millet namına hiçbir taahhütte bulunamryan ve bulunsa bile milletçe muta olamıyacak olan bîr heyeti hükümetle nedceli bir ige girişmek mümkün olamryaragfna kani olmuşlardır
Bütün temenniler bu merkezdedir ki hükümet, meşru olan cereyanı milliye karsı mümaneatkârlıktan feragatte Kuvayi M İl Üyeye istinat ve her türlü tetebbu atlında amali mi (üyeyi rehber İttihat eylesin!
Bunun içi a de, mevcudiyet ve irade! milîiyeyi tem&il edecek olan Meclîsi M*-Iı"ucanın en kısa bir zamanda İnikadını temin eylesin!......, ¦ » .
Efendiler, Srvasta inikadını temine çalıştığımız Kongreye her taraftan murahhas intihap ettirmek ve onlar m Srvasa gelmelerini temin etmek iç İn, daha Amasya d a başlamış olan mesai ve muhaberat el'an devam ediyordu. Bütün kum anda d t ar ve her
54
tarafta birçok erbabı hamiyet fevkalâde sarfı himmet ediyorlardı. Fakat, yine, her tarafta menfi ve aleyhtarane propagandalar ve bilhassa hükümeti merkeziyenin mâni tedabiri; işi müskülleg-tiriyordu.
Bazı yerlerden, hem murahhas intihap etmiyorlar ve hem de kuvvei maneviyeyi kes redecek ve herkesi naümidiye sevkeyli-yeeek cevaplar veriyorlardı. Meselâ; Yirminci Kolordu Kumandanı namına Erkândı arbiye Reisi Ömer Halis Beyin İstan buldan alman malûmatı muhtevi 9 Ağustos 1919 tarihli şifresinde şu maddeler nazarı dikkati calip görüldü;
«1 — Dersaadet murahhas gönderrniyor. Oradaki icraatı tasvip etmekle beraber cuVetkâr bir vaziyete girmeği arzu etmiyor.
2 — Der saadetten, murahhas göndermek, imkân haricindedir. Teklif olunan zevat; orada müsmir, muvaffakiyetli i§ göreceklerine emin olmadıklarından dolayı, beyhude masarif etmemek ve meşakr seferiyeye manız kalmamak için hareket etmiyorlar. [Malûmdur ki, bazı zevatı hususî mektupla da davet etmiştik. ]»,
Biz, her taraftan murahhas intihap ve izam ettirmek hususunda tesadüf edilen müşkülâtı bertaraf etmeğe çalışırken, diğer taraftan, en emin olmak üzere, Kongreye mahalli in'ika t, intihap ettiğimiz, Srvasta da, bir telâş ve heyecan başladı.
Efendiler, burada, bilimi nasebe arzedeyim kî, ben Sıvası hakikaten minküllilvücuh emin addetmiş olmakla beraber* daha Amasya da iken, Sıvasa gelen bütün yollar üzerinde uzaktan ve yakmdan icap eden tedabir ve tertibatı askeriyeyi aldırmağı da muvafıkı ihtiyat bulmuştum.
Sıvasın heyecanına şu suretle ıttıla hâsıl oldu. 20 Ağustos s,VS3 vatiaj~
günü öğleyin, Sivas Valisi Reşit Paşa tarafından telgraf başına nin endişeleri davet olunduğum zaman Paşanın uzun bir telgrafı veriliyordu. O telgraf budur:
Erzurum da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Evvelâ laadiimden dolayı af fi âlilerini rica ve afiyeti devletlerini istifsar ederim. Maksadı tasdiimi bervechiati arz ve izah «diyettim Efenj&DV Zahire» Fransızlara ait müessesatı tesellüm etmek, hakikatte buraların alı vali hakkında tet-kikatta bulunmak üzere, Cizvit Papaularile beraber îttanbuldan evelki gün Srvaea (çeler et makamı vilâyeti ziyaret eden Fransız sabitlerine iadei ziyaret içi" dün sabah yanlarına gitmiştim. Ziyaret ve mülakatın hitamında orada hamr bulunan Fransız
55
Binbaşılarındım Jandarma Müfettişi Müsyü Brütıo hicaz hususî görüşmek arzusunu izhar ederek benden iti diğer bir odaya aldı. Söylediği sözleri aynen naklediyorum:
Mustafa Kemal Paşa ile Kongre Hey etinin Sıvasa gelîp burada da bir Kongre yapacaklarınt işittim. Bunu tstanbuldan gelen Fransız sabitleri söylediler. Sisinle bukadar samimî görüşüp ve şahsınıza karşı pek ziyade hürmetler beslerken bu meseleyi benden ketmetrnenize çok müteessir oldum dedi. Rendeniz de lâzım gelen cevabı vererek kendisini iknâu çahâtımsa da son söz olarak ieğer Mustafa Kemal Paşa Sıvasa gelir vc burada Kongre aküne teşebbüs olunursa beş on gün zarfında buraların tahtı işgale alınmasr mukarrer olduğuna sureti kat'iyede vâkıfım. Sizin şahsınıza karşı beslediğim hissi hürmet kubatı olarak bunu haber veri yorum, inanmazsanız, emrivaki balını aldığında kanaat edersiniz. Olvakit vatanınızın bai:ii folâkeli olanlar nıeyanına siz de girmiş olursunuz» sözlerini sarfetti. Dahilîye Nezaretin den dün aldığım şifreli telgraf ta başka gekilde yazılmakla beraber ayni kanaati verecek seminde idi. Yeni gelen Fransız sabitlerinden biri de dün Kolordu Kumandanı ile uzun uzadıya görüşerek Kongre hakkında Kumandan Beyefendinin fikrini anlamağa çalıştığı gibi bu sabah ta Müsyü BrÜTto bendenize gelerek saat alafranga 3 te diğer Fransız asbitlerlle beraber Kongre hakkında Görüşüleceğini ve fakat kendisinin aradaki samimiyete binaen daha eve] ayrıca görüşmek istediğini beyan etti. Bîr müddet konuşulduktan sora netice itıharile aturu da cöyledi. «Ben düudenberi bu mesele üzerine pek çok imali fikrenim» Nihayet $una karar verdim ki eğer Mustafa Kemal Paso ile Kongre Heyeti Sivas Kongresinde ttîUf Devletleri aleyhine tahrikatta bulunmazlar ve anlar hakkımda mütecavirane lisan kullanmazlarsa Kongrenin in'ikedında hiçbir mahcur yoktur, rlrs/tnt hi\:\ J ene rai Frfln^e [fospere yr. vaujjr, Mustafj Kemal Pa^a hukkmıjjıkı tevkif emrini geri aldırır ve Kon Brenin jn*îkadmu muhalefet olunmaması hakkında İJj!inliye Nezaretinden size emir verdiririm, fakat şu Şartla kih siz de benden lıiçbir hususu ketmetm iveceksiniz ve samimi dostluğumuzdan di ıhı yi daima yekdi-ferimize karşı açık bir lisan kullanacağız. Yalnız Kongrenin tarihi in'ikadtm ö|* renmek lâzımdı» dc(fl. Bendeniz de kendisine hu bapta, kat'î bir «ey bilmediğimi ve öğrendiğimde kendisini haberdar edeceğimi ve aradaki dostluğa binaen hiçbir şeyi ketmeylemiyeeeg'imi söyledim, Binbaşının işgal meselesinde dünkü katiyeti ifadesine rağmen bugünkü müiÂyemcli sebebini nazarı al it dakikedatilerine arzet-meği vecibeden ve bu bapta tafsilâtı zevailten addederim. Ayanen anlaşılıyor kî bunların fikri Kongreyi Sıvasta toplatmağa muvafık görünerek Kongre Heyeti Kiramile si sû burada içtima ettirmek vc el altından Isdarjkitta bulunarak cümle ihvanı ele geçirmekten ve ayni zamanda işgal meselesini de emrivaki haline koymaktan ibarettir* Dun akşam Dahiliye Nezaretinden aldığını şifre bir telgraf ta başka şekilde yazılmış olmakla beraber hemen ayni zeminde idi. İçte bendeniz her hakikati mektutn tutulmak istırhamile Efendimize arzediyorum. Bundan sora hattı hareketin tayini siste aittir, Entrikalı bir tehlikenin bukadar mütekarrip ve adeta el ile tutulacak derecede nıer*i olduğunu bitip dururken keyfiyetten Zatı Âlîlerini haberdar etmemeği vc hinsenaleyb Srvasta kongre akünden sarfınazar edilmesini arzeylemeği vicdanıma sığdırauıadım, tşte bunun için Zatı Devletlerinden ve orada bulunan diğer ihvanı kiramdan pek ziyade rica ederim ki ikinci bir kongrenin behemehal aktine lüzumu kat*î yoksaT vazgeçilsin. Var ise, dört taraftan işgali pek kolay olan Sıvasın merkezi içtima olmasından sarfın azarla işgal
56
ihtimali pek bak olan Erzurumda veyahut tensip buyıırulursa Erzincanda İn'ikadı esbabına tevesaiti buyuru iması m selameti memleket namına istirham ederim. Kolordu Kumandanı Salâhattin Beyefendi de bu baptaki noktai nazarlarını ayrıca Kâzım Paşa Hazretleri vasıtasüe size yazacaklardır. Şimdi yanımda bulunan Srvas tfeVusu sabıkı Rasim Bey de Erzurum MeVueu sabıkı Hoca Raif Mendi Hazretlerine bu baptaki malûmat ve mtitaleasmı havi bir telgraf tevdi edecektir. Bittabi mutatça buyurduktan sora Hoca Raif Efendi Hazretlerinin ılıcadan avdetinde kendilerine lütfen yollarsınız, l^tc efendim vaziyet bu merkezdedir. Hamiyeti müsellemcnjze karşıt fazla tasdiden hazer eder ve emri cevabinize intizar eylerim Efendim. İşte Rasim Beyin telgrafı.
Reşit
Bu telgrafa orada verdiğim cevabı aynen arzedeeeğım. Ertesi gün heyeti temsiliye namına da, ayni mealde, uzun bir telgrafla teskin ve tatmine çalışıldı (Ves, 43), Ayrıca Kadı Hasbi Efendiye de bilvasıta bir telgraf verildi (Ves. 44). Kolordu kumandanına da icabı gibi yazıldı (Ve$, 45), Rasim Beye de müsterih olması için bizzat yazdım (Ve&* 46).
Sivas Valisi Reşit Paga Hazretlerine
20 Ağustos 1919 Saat: 1 sara
tta buyurduğunuz malûmata ve mütsleatî «etütlerine hassaten arzı teşekkür ederim. Müsyû lîriino ve rüfekasmın makamı tehditte vukubulan ifadelerini tama* men blöf olarak telâkki ederim. Sivas Kongresinin in'ikadı yeni bir mesele olmayıp aylarca mukaddem dünyaca malûm olmuş bir teşebbüstür. Gariptir kî îs-tanbulda bulunan salahıyettar Fransız ricali siyasiyesinin de âcizlerine gönderdikleri haberler, Anadoluda mîllet tarafından vukubulmakta olan tcgebbüsatm pek muhik ve meşru olduğu ve milletimizin mutalebatı kendilerine sarih olarak iblâğ edildiği takdirde hüsnü kabul ve tatbikini derubde edeceklerine dair şimdiden tahrirî teminat vermeğe hazır oldukları merkezindedir, Müeyü Brüno nun ikinci mü Iskatta tebdili Usan vft kespi mülâyemet eylemesi, âcizlerini kazanmak cihetine matuf olmaktan müstebat değildir. Fransızlar tarafmdan Binbaşı Brüno nun dediği gibi beş on günde Sıvasın işgali o kadar kolay bir şey değildir. Hatırı Devletinizde olsa gerektir ki İngilizler bu husustaki tehdidatmda daha ileri giderek Batumdakî askerlerinin Samsuna ihracıma karar verdiler ve hatta mahza bendeni' zi tehdit için bir tabur dahi çıkardılar. Fakat bu teşebbüse karşı, milletin kavi bîr azmü îman ve ateg ile mukabele edeceği hakikati kendilerince tahakkuk ettikten sora hem kararlarından sarfınazar etmeğe ve hem de Samsuna çıkarmış oldukları askerlerile beraber orada bulunan taburu nakletmeğe mecbur olmuşlardır. Sivas Kongresinde mevzuubabs olacak hususat, Erzurum, Kongresi Beyannamesi muhteviyatından suhuletle istidlal olunacağına nazaran Kongrede İtilaf Devletleri aleyhinde tahrikatta bulunmak gibi maksatlar kat'iyyen mevcut değildir. İttırada şunu da arşedeyim ki bendeniz ne Fransızların ve ne d« herhongri bir devleti
57
ecncbjyecıpn sahabetine tenezzül eden gahfîyetlerden değilim¦ Benîm için en büyük noktai sryanel ve memba i şefaat milletimin nesidir* Kongrenin: lüzum ve Kdtnan ve mahalli inMkadı hakkında müessir olmak, hendenizin gahsî hükmümün pek ziyade fevkinde haizi tetir olan millet kararına taallûk eder bir keyfiyettir. Yalnız tahmin buyuruldugu fcibî Fransızların* Kongre Heyetinin Sıvasta toplanmasına mürevviç görünerek ve badehu heyeti ele geğirmeğe imkân bulması âcizlerine* pek bait tevchhümattandır. Bütün maruzatımı aynen Müsyü Brüno ya söylememede hiçbir mahzur germiyorum ve bu münasebetle Müayü Brün& ve rüfekasına, mîlletimizin muhafazai hukuk ve ınüdafaat istîklaj için Erzurum Kongresi Beyannarjıeaile bütün cihana olduğu gjbi kendilerinin İstanbul daki mümessili siyasîlerine de iblâğ eylemiş olduğu mukarreratı esasiyeyi tatbikte hiçbir suret Ve sebeple duçarı tereddüt olmasına imkân bulunmadığı bildirilmiş olur. Müiyü Brütto bilmelidir ki Fransızların Sıvası işgale karar vermeleri kendilerine pek pa» halıya mal olabilecek yeni kuvvetlerle ve çok paralarla yeni bir harbe karar vermelerine mütevakkıftır Böyle bir karanca, Jandarma Binbaşısı Müsyü Brüno ve rDfekası arasında tezekkür edilse bile, Fransız milletince muta olabileceğine ihtimal verilemez,
Meb'us Rasim Beyin Raif Efendi Hasretlerine olan telgraf namesin i okudum. Korkmağa mahal olmadığının kendilerine lütfen iblâğım rica ederim.
Gerek âcillerine ita buyurmuş olduğunuz malûmat ve mülakatı ve gerek Rafeiın Beyin (elgrafnaatesinı Heyeti Temsiliyeye aynen takdim ederegim. Binaenaleyh Sivas Kongresi hakkındaki kararı kat1! ancak Heyeti Temsiliyenin müzakeratı ne* rjcesinde taayyün edecektir, Bittabi takarrür edecek suret satı samilerine arzolu-nacaktır» Yalnız bugün için istirhamım, Brüıto nnn Eehdidatının halka işaasile kuv-veî manevi yenin kesrine mümanaat buyu rulmanıdır, Ihtiramatı mahsueamın kabulünü ve Salnhattin vc Bcfct Beyefendilere flclâmnnın tebliğini İstirham ederim muhterem Pasa Hasretleri,
Mustafa Kental
{Verilen cevap üzerine Re$it Pagadan alman ikinci telgraf tır.)
Bendeniz anlryabitdigim kadarını Efendimize arzetmekle vazifeî vicdaniyemi ifa etmiş oluyorum, Istanbuldaki Fransız ricalinin noktai nazarlarını ve Zatı Dev-kilerine karcı alan taahhütlerinin ne dereceye kadar gnyam İtimat olduğunu ke*tı-rememekte mazurum. Hamiyeti mü Bellemelerine nazaran vatanın selâmeti mevzuubahs olduğuna göre iyice düşünerek lâzımgelen hatlı hareketin tayini, Efendimizle Kongre Heyeti Kiramından orada bulunan zevatı muhteremeye aittir, Emirlerini* zi ifa edeceğimi arz ile ihtiramatı mahsusamı takdim ederim Efendim,
Reşit
Efendiler, Diyarbekir ve Bitlis havalisinde^ efkârı tenvir maksadı]e, oralarda ordu kumandanı olurak bulunduğum sıralar» da kısmen şahsan tanıdığım birtakım rüesaya hususî mektuplar yazdım ve Van, Ba yazıt civarlarında bulunan bazı aşair rüesasile de temas ve irtibatlar temin ellim (Ves, 47, 481 49, 50, 511 52, 53).
58
Nihayet, Efendiler; Ağustos içinde, her taraftan birtakım murahhasların Srvasa müteveccihen hareket eyledikleri ve kısmen Srvasa muvasalat etmeğe de başladıkları anlaşıldı. Srvasa muvasalat eden murahhaslar tarafından Srvasa ne vakit hareket edeceğimiz istifsar olunmağa bağlan dr.
Artık, Erzurumu terketmek lâzimgeliyordu. Fakat şimdiye kadar verdiğim malûmattan müsteban olmuştur ki, Sivas Kongresi, gark ve garp vilâyetlerinin ve Trakyanm yani bütün memleketin ittihadını temin gayesine matuf idi. Bu sebeple şark vilâyetlerinin, bu kongrede, murahhasları bulunmak icap ederdi. Bu vilâyetlerden, Sivas Kongresi için murahhaslar intihap ettirmeğe kalkışmak gayriamelî bir fikirdi. Erzurum Kongresini ak-teden murahhaslarm Srvasa tahriklerine kalkışmanın da mümkün olamryacağı anlaşılıyordu, Zaten Vilâyatr Şarkiye Müdafaa i Hukuku namına mahallerinden salâhiyet almış olan bu murahhasların daha umumî bir gayeye müteallik salâhiyetleri de yok idi. Aynı noktai nazardan, Erzurum Kongresinin Srvas Kongresine vilâyatı şarkiye namına bir heyeti murahhasa göndermeğe salâhiyeti olamryacağı da meydanda idi.
Yeniden murahhas intihap ettirmeğe kalkışmak nekadar gayriamelî id ise, birtakım nazariyat çerçevesi içinde, sıkışıp kalmak dahi o kadar gayriamelî idi.
En basit ve ameli çare, Vilâyatı Şarkrye Müdafaai Hukuk Cemiyeti, heyeti temsiüyesini Srvasa götürüp kongreye ithal etmekten ibaret idi.
Azadan Mutki aşiret reisinin, Mutki dağlarmdan çıkmaktan mütevahhiş. olduğunu bizzat bilirdim. Siirt Meb'usu Sadullah Bey ortada yok.
Servet ve îzzet Beyler, kongre biter bitmez birer mazeretle Trabzona gitmiş bulunuyorlar.
Erzurumda Rauf Bey ve Raif Efendi var. Raif Efendi de beyanı mazeret ediyor.
Yolumuzda Erzincanda Şeyh Fevzi Efendiyi bulabileceğiz.
Servet ve izzet Beyleri davet ettim, gelmediler. Raif Efendiye bize refakat etmesi için rica ettik, kabul etti.
Nihayet, Heyeti Temsil iye azaer olarak, Erzurumdan üç kişi, Erzincandan bir kişi ve Srvasta bulduğumuz Bekir Sami Beyle beş kişi olduk ve Srvas Kongresini vücuda getiren murahhasların vesikalarını tetkik lüzumu hissolunduğu zaman, ben, orada şöyle bir vesika yazdım ve altını Heyeti Tem siliye mührile mühürledim.
59
«Heyeti Temsil iyeden:
Mustafa Kemal Paşa Rauf Bey
Ulemadan Raif Efendi Şeyh Fevzi Efendi Bekir Sami Bey
Berveçhibalâ esamisi maruz zevat, Şarkî Anadolu namına Sivas Kongresinde bulunmak üzere Erzurum Kongresince memur edilmiştir. {Mühür )y)
Efendiler, Erzurumu terkettiğinûz tarih 29 Ağustos 1919 dur.
Amasya d an, Erzuruma gelirken, Sıvasta küçük bir hikâyeye zemin olan vak*a hatırlar m ızdadır. Gariptir ki, Erzurumdan Sıva sa giderken de buna mümasil küçük bir vaziyete temas ettik.
Erzincandan garba hareket ettiğimiz günün sabahı, Erzincan Boğazı methaline gelir gelmez, bazı jandarma neferlerinin ve zabitlerinin, heyecanlı ve mütelâşi bir tarzda otomobillerimizi tevkif ettiklerini gördük.
Vaziyeti izah ettiler: «Dersim Kürtleri Boğazı tutmuşlardır. Tehlike var. Geçilemez.»
Bir zabit, merkeze kuvvet gönderilmesini yazmış. O kuvvet gelince, tertibat alacak, hücum edecek, bu eşkıyayı tardedecek ve yolu açacak imiş...
Pek iyi ama, bu eşkıyanın kuvveti nedir, neresini nasıl tutmuş, nekadar kuvvet ve ne vakit gelecek?!
Bu muammalar halledilinciye kadar, geri, Erzineana dönmek ve kim bilir nekadar günler beklemek lâzım! Bizim ise, işimiz pek acele idi. Ben, Erzurum ile Sivas arasındaki mesafeyi mutat zamanda kaf edip muayyen günde, Sıvasta bulunamazsam, şurada veya burada §u veya bu sebeple tevahhuş ve tevakkuf ettiğim, Sıvasta ve her tarafta şayi olursa panik başlryabilir, işler altüst olabilirdi.
O halde karar? tehlikeyi göze alıp yola devam etmek. Başka çaremiz de yok idi. Yalnız ufak bir tertip almağı muvafık buldum.
Hafif mitralyözlerle mücehhez bulunan, fedakâr arkadaşlarımızdan birkaçım — elyevm bir alay kumandanı olan Osman Bey, ki Tufan Bey namile maruf olmuştur. Bunların başmda idi — bir otomobil ile kendi otomobilimize takaddüm ettirdik* Sağdan soldan gelecek, uzak mesafedeki ateşlere ehemmiyet ve*
60
rilmiyerek otomobiller seri hareketle şose üzerinde ileri yürümeğe devam edecekler. Vurulan, ölen olursa, onlarla meşgul olun-mryacak,. Tam şose üzerinde ve yakınında, şoseyi kapryan eşkıyaya temas edilirse* hep otomobillerden athyacağız ve bunlara hücum ederek yolu açacağız ve kalanlar tekrar kabili istimal otomobillere binerek serian ileri uzaklaşarak yola devam edecekler... İşte verilen emir de bu idi...
Bu tertip ve tarzı hareketi, makul ve emniyetli görmiyenler bulunabilir. Gerçi bu tarihlerde El aziz Valisi Ali Galip Beyin Dersimde dolaştığı ve bazı tesvilât ve tertibata çalıştığı malûm idise de izah edeyim ki, ben, evvelâ, hakikaten Boğazm tutulduğuna kani olmadım. Bunu, hükümeti merkeziyenin mümaşatkârt olabileceğini tahmin ettiğim bazı kimseler tarafından, mahza, beni tevakkufa mecbur etmek için tasni edilmiş, bir plân telâkki ettim. Saniyen, Dersim Kürtleri Boğazı tutmuşlarsa, bunların alabilecekleri tertibatın, uzak tepelerden yola ateş etmekten ibaret kalması, bence, çok muhtemel idi*
Hulâsa, yürüdük, Boğazı geçtik ve 2 Eylül 1919 günü Sıvasa muvasalat ettik. Ahalinin şehrin çok uzaklarından b a şiryan büyük ve parlak tezahüratile karşılandık.
Üçüncü Kolordu Kumandanı olan Sala ha um Bey, Srvasta bulunuyordu. Vali Pa§a ile birlikte, Kongreye gelen murahhasların yerleştirilmesinde ve Heyeti Temsfliye için lise binasının ve Kongreye mahsus salonun ihzarında ve her türlü tertibat ahzinde mihmannüvazlığa misal olacak surette fevkalâde çalışmışlardı.
Refet Bey orada değildi. Nerede bulunduğunu da kimse bilmiyordu. Halbuki, 7 Temmuz 1919 tarihli talimatımız mucibince, kendi mmtakası olan Üçüncü Kolordu mıntakasmdan ayrılmamak lâzım ve bilhassa tam Sıvasta Kongre in'ikat edeceği günlerde orada bulunması muvafıktı. Muhabere ile kendisinin An-karada olduğu anlaşıldı. Ankarada Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşaya «derhal ve behemehal Srvasa gönderilmesini» emrettim. 7 Eylülde geldi ve Heyeti Temsilîye Azası olarak tarafımdan Kongre Heyetine takdim olundu.
Efendiler, bizden evel gelmiş olan murahhaslar, muvasalatımıza intizar en, arala rmda içtim alar yapmışlar ve ihzarı bazı projeler kaleme almışlar.
Muvasalatımızdan sora da bazı hususî içthnalar ve müzakereler olmuş ve bu defa bazı kararlar da verilmiş. Müsaade ederseniz, çok karakteristik olduğu için, bu noktayı izah edeyim:
61
Sı*** Kg*- Srvas Kongresi, 1919 Eylülünün 4 üncü perşembe günü ze-
gr*» aı;ılıyor valden sora saat ikide açıldı.
öğleden evel murahhaslar meyanmda bulunan ve öteden* beri gah&an tanıdığım Husrev Sami Bey yanıma gelerek şöyle bir malûmat verdi: «Rauf Bey ve sair bazı zevat, Bekir Sami Beyin evinde hususî bir içtima aktetunişler ve beni reis yapmamağa karar vermişler.» Arkadaşların, bilhassa Rauf Beyin, böyle bir hareketine asi a ihtimal vermedim ve Husrev Sami Beyp, itiraf edeyim ki-, biraz ciddî olarak, böyle manasız sözleri bana isal etmemesini ihtar ettim. Verdiği haberin aslı olmak imkânı ve ihtimali bulunmadığını, arkadaşlar arasında, suitefehhümatı mucip sözler sarfının caiz olmadığını da İlâve ettim.
Efendiler, ben, bu Kongrede riyaset meselesine ehemmiyet vermiyordum. Riyasete, belki mü sin bir zatın getirilmesi muvafık olacağım düşünüyordum. Bu maksatla bazı arkadaşların da nokta! nazarını istimzaç ettim. Bu meyanda. Kongre salonuna girmezden evel koridorda Rauf Beye tesadüf ettim. «Kimi reis yapalım?» dedim. Rauf Bey, adeta heyecanlı bir sesle, zaten söylemeğe hazırlanmış olduğu o anda halinden anlaşılan bir tavırla ve keskin bir lisanla: «Sen reis olmamalısın!» dedi. Derhal Husrev Sami Beyin verdiği malûmatın sıhhatine inandım ve bittabi müteessir oldum. Gerçi, Erzurum Kongresinde de benim riyasetimi mahzurlu görenler vardı. Fakat onların ne mahiyette insanlar olduğunu izah etmiştim. Bu defa, en yakm arkadaşlar mı m. aynî zihniyeti izhar etmeleri beni düşündürdü*. Rauf Beye: «Anladım, Bekir Sami Beyin evinde ittihaz ettiğiniz karan bana tebliğ ediyorsun.» dedim ve cevabına intizar etmeden, yanından uzaklaşarak Kongre salonuna girdim.
Kongrenin küşadmı müteakip ilk söz alan bir zatı âlinin, Kongre zaptmda aynen mazbut olan şu ifadesini işittik.
«— Efendim, şimdi tabiî riyaset meselesi mevzuubahs olacak. Bendeniz riyasetin birer gün veyahut birer hafta devam etmek üzere münavebe ile olmasmı ve aza veya temsil edilen vilâyet ve sancak i s ünlerinin baş harfleri itîbarile hunıfu heca sıra-sile ihraz edilmesini teklif ediyorum.»
Efendiler, garip tesadüftür ki, bu teklif sahibinin temsil ettiği vilâyetin ismi elif ile başladığı gibi isminin de ilk harfi elif ile başlıyordu. Ben, sahibi davet sıfatile bir nutuk irat ederek (Vc$, 54)t Kongreyi açtıktan sora, muvakkaten, makamı riyasette bulunuyordum,
62
«— Bu neden icap ediyor, Efendim?» diye sordum.
«Sahibi teklif — Bu suretle i§in içine şahsiyet karışmamış, olacağı gibi harice karşı da müsavata riayet ettiğimizden hüsnü tesir etmiş olur» dedi.
Efendiler, ben, vatanın, sahibi teklifle beraber, bütün milletin, hepimizin nasıl bîr girivei felâket içinde bulunduğumuzu, göz önüne getirerek, çarei halâs, olduğuna kani bulunduğum teşebbüşatı, namütenahi müşkülât ve mevanie rağmen, maddî, manevî bütün mevcudiyetimle, hayyizi file çıkarmağa çalışırken, benim, en yakın arkadaşlarım daha dün Istanbuldan gelmiş ve bittabi vaziyetin iç yüzüne gayri-vâkıf, hürmet ettiğim ihtiyar bir zat Hsanile, bana, şahsiyattan bahsediyorlar.
Bu teklifi reye koydum. Ekseriyetle reddettiler ve reis intihabım reyi hafi ile reye vazettim. Üç rey müstesna olmak üzere beni reis intihap ettiler.
* *
Sivas Kongresinin, ruznamei müzakeratınr, Erzurum Kon- Sivm Kongresinin nizamname ve beyannamesi muhteviyatı ve bir de bizim yre»ttiûmes-Srvasa muvasalatımızdan evci gelmiş, olan yirmi beş kadar azan m Fj^r * n^ hazırladığı bir muhtıra teşkil edecekti.
tik kuşat günü olan 4 Eylül günü ile beginci, altıncı günleri, yani üç gün,
ittihatçı olmadığımızı teyit için yemin etmek lüzumile ve yemin formülü hazırlamakla; padişaha ariza yazmakla ve Kongrenin küşarfı münasebetile gelen telgraflara cevap vermekle ve bilhassa Kongre, siyasetle iştigal edecek mi* etmiyecek mî zemininin münakagasile geçti. İçinde bulunulan mücadele ve faaliyet, siyasetten başka bir şey değil iken bu son zemini münakaşa şayanı hayret değil midir?
Nihayet, Kongrenin dördüncü günü asri maksada temas ettik ve ayni günde, Erzurum Kongresi Nizamnamesi muhteviyatını müzakere ve hemen intaç ettik. Bunun sebebi Erzurum Kongresi Nizamnamesinde yapılması lâzımgeien tadîlâtı zaten ihzar ve icap edenleri tenvir etmiş bulunuyorduk.
63
Maahaza, yapılan tadilât, bilâhare bazı itiraza t ve ihtilâf atı ve birçok muhaberat ve münakaşalı mucip olduğu için, bu tadil olunan noktaların mühimlerini işaret edeceğimi
1) Cemiyetin unvanı «Şarkî Anadolu Müdafaa i Hukuk Cemiyeti» idi. «Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti» oldu.
2) «Heyeti Temsiliye, Şarkî Anadolunun heyeti umumiye-sini temsil eder» kay di yerine «Heyeti Temsiliye vatanm heyeti umumiyesini temsil eder» dendi. Mevcut azaya da daha altı zat ilâve olundu.
3} «Her türlü iggal ve müdahaleyi, Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine matuf telâkki edeceğimizden müttehiden müdafaa ve mukavemet esaEi kabul edilmiştir» yerine «Her türlü işgal ve müdahalenin ve bilhassa Rumluk ve Ermenilik tegkili gayesine matuf harekâtın reddi hususlarında müttehiden müdafaa ve mukavemet esası kabul edilmiştir.» denildi.
Bu iki cümledeki fark, mana itibari!e bittabi pek büyüktür. Birincisinde Düveli İtilâf iyeye karşı hasmane vaziyet ve mukavemet telâffuz olunmuyor, ikincisinde bu cihet sarahat kespe-diyor,
4) Nizamnamede, dördüncü maddeyi teşkil eden mesele oldukça münakaşayı mucip oldu. Madde gu idi:
«Hükümeti Osmaniye bir tazyiki düveli karşısmda buraları (yani şark vilâyetlerini) terk ve ihmal etmek ıştırarmda bulunduğu anlaşıldığı takdirde alınacak idarî, siyasî, askerî vaziyetlerin tayin ve tespiti» yani idarei muvakkate teşkil etmek meselesi.
Sivas Kongresi Nizamnamesinde bu maddedeki «buraları» yerine «mülkümüzün herhangi bir cüzünü terk ve ihmal etmek,,.» suretinde şamil ve umumî bir kay it kondu.
Bundan sora 8 Eylül iç t imamda, bahsettiğim muhtıraya temas edildi Bu muhtırada bağlıca Amerika mandası meselesi mevzuubahs ediliyordu.
O günlerde, Istanbuldan gelen bazı zevat, Amerikalı Mister Bravn namında bir de gazeteciyi Srvasa getirmişlerdi. Bu mesele hakkında Kongrede cereyan eden mÜzakerattan bahsetmeden evel mesele hakkında, heyeti aliyenizin kâfi derecede tenevvürüne medar olmak üzere, evvela, bu zemine mukaddeme olacak bazı malûmat arzedeyim. Bu malûmatı, Erzurumdanberi başlı-yan bazı muhaberattan daha iyi anlaşılacağı için aynen arşede-ceğira.
64
Asayişe müteallik gayet müstaceldir Amasyadan, 25/26 Temmuz 1919
Erzurumda Üçüncü Ordu Mü/etti jliği Erkâmharbiyc Riyasetine
1—Mustafa Kemal Paşaya mahsustur: Bugün 2$ Temmuz 1939 akşamı Bek*r Sami Beyefendi Amasyaya muvasalat ettiler. Kendiler İle uzunca müddet teşerrüf ettim. Mustafa Kemal Paşaya ve Rauf Beyefendiye arzı ihtiramat ederler. Müşari-leyh, atideki mÜtaleasrnı arzetmekliğimi rica etmiştir.
2 -- İstiklal çıyanı arzu ve tercihtir. Aneak istiklâli tam talep ettiğimiz halde mülkün menatıkı müteaddideye taksimi, kat1! ve şüphesizdir. Şu halde iki üç vî* lâyete münhasır kalacak istiklâle, tamamîyeti mülkiyemizi temin edecek mandater* lik elbette müreccahtır. Memaliki Osmaniyenin cümlesine şamil meşrutiyetimiz ve hariçte hakkı temsilimiz baki kalmak şartile bir müddeti muayyene için Amerika mandateri*işini talep etmeği milletimiz için en nafi bir ftikli hal kabul ediyorum. Bu bapta Amerika mümessili ile görüştüm* Birkaç saham değil, bütün milletin sadağım Amerîkaya duyurmak la)tmgeldiğini söyledi ve atideki şerait dairesinde VU$ona\t Senatoya ve Amerika Kongresine müracaatte bulunulmasını dermeyan eyledi.
a) Âdil bîr hükümetin tesisi,
b) Maarifi um um iyenin neşri ve tamimi.
c) Hürriyeti edyan ve mezahibin temini.
d) Muahedatı hafiyenin ilgası.
ej Umum memaliki Osmaniyeyi şamil olmak üzere Amerika hükümetinin mandaterliğimizi kabul eylemesi,
3 — Bundan bagka Kongremizi]) intihap edeceği bir heyeti, Amerikaya bir zırhh ile isal etmeği de mümessil deruhde ctmigtir.
4 — Bekir Sami Bey daha bîr iki gün buralarda kalacağından her gûna emir ve talimatın vafiıtaî acizanemle tebliğini ve hassaten Sivas Kongresinin ne zaman içtima edeceğini ve kendilerinin yevmi mezkûre kadar nerede intizar eylemesi muvafık olacağının ig'ar buyUrulmasınl istirham eylemekte olduğu.
Fırka 5 Kafkas Kumandan Vekili Arif
Şifre Erzurum
Acele ve zatidir 19*
Amasyada Besinci Fırka Kumandanlığına
1 — Eîyevm Amasya da bulunan valii esbak Bekir Sami Beyefendiye mahsus* tur: Telgrafnamei âlilerinden pek müstefit olduk. Hali in'ikatta bulunan Vilâyatı Şarkiye Kongresi hemen her tarafta memleketleri halkınca haizi tesir ve nüfuz ve sahihi kelâm tanınmış zevattan mürekkep bir heyeti muktedire halindedir. Bu Kongrede {İmdiye kadar olan müzakere ita devlet ve milletin istiklâli tamını mu-eırren müdafaa olunmaktadır. Binaenaleyh henüz bizce de gurut ve mahiyeti müphem bir Amerika mandateri iğinden Kongreye doğrudan doğruya hallolunması, pek
5
65
mahzurlu olacağı cihetle zatı alilerinin Dersaadette hali t* ut asta bulunduğu zevat ile olan müzakereye istinaden zirdeki noktaların izah ile bizleri serıan tenvir buyurmanızı hassaten rica ederiz. Bundan cvel de resen Dersaadetten buna dair gelen malûmat meşktik görüldüğü eibetle ayni esaslar dairesinde istizah kılındığı gibi 21 Temmuz 15-19 tarihinde de Sıvasta Refet Bey vasttasile Dersaadetten gelen malûmatta ayni meşkûk i yet bulunduğu cihetle oradan da doğruca surut ve izahat talep edilmiştir*
a) İstiklâli lam talep edildiği halde mülkün menatrkı müteaddideye taksimi kat1] ve şüphesizdir huyuruluyor. Bu kanaatin memba] nedir?
h) Tamamiyeti mülkiyeden maksat, mülkün tamamısı mi, yoksa hukuku hü-küınrani midir ?
ç) Memaliki Osmaniyenin cümlesine şamil meşrutiyetimiz ve hariçte hakkı temsilimiz baki kalmak şart ile mandafcerJik talebini en nafi bir şekil olarak kabul buyuruyorsunuz» Ancak mümessilin dermeyan ettiğini bildirdiğiniz mevat ile bu şekil bîrini rine mütenakıs gürünüyor* Çünkü meşrutiyetimiz baki kalınca bükü* met kuvvei tegriiyenin itimadına mazhar ve murakabesi nv tâbi bîr heyetten ibaret olur ki artık bu heyetin tesisinde Amerikanın dahlti testrl olamaz, Şu bal de ya meşrutiyet bakidir, âdil bir hükümetin tesisini Amerikadan talebe mahal yok* tur veyahut âdil bir hükümetin tesisi Amerikadan lalep edilince meşrutiyetin bekası lâfızdan ibaret kalır.
d} Maarifi umumiyenin negrü tamiminden maksat nedir? Vehleten hatırı* tniia gelen, memleketin her tarafında Amerikan mekteplerinin tesisidir. Çünkü daha şimdiden yalnız Sıvasta yirmi beg kadar müessese ihdas etmişlerdir ki, yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar Ermeni talebe vardır. Binaenaleyh maarifi osınanjye ve islemeyenin neşrü tamimi ile bu teşebbüsün sureti imtizacı nasıl olacaktır.
ej Hürriyeti edyan ve meaahİMn temini Fıkrası da mühimdir- Patrikhaneler imtiyazatı meveut iken bunun fark ve manası nedir?
Mümessilin beşinci madde olarak bahseylediği umum memaliki Osma* niyenin hudutları nedir? Yani kablelharp olan hududumuz mudur? Eğer bu tabir içinde Suriye ve Irak dahil ise Anadolu halkmın Arabistan namına mandateri ik talebine hak ve salâhiyeti olabilir mi?
gj Hükümeti haziranın siyaseti nedir? Tevfik Paga neden Landraya gitti? Amerikalılar gibi İngilizlerin de ayrıca bîr mandaterlik takip elliği aarülüyor» Farklar nedir? Hükümet Amerika mandasını nasıl telâkki ediyor? Yani buna mütemayil mi, müstağni mi? Amerikalılar neden Ermenistan mandater ligin* terk* ettiler Amerikalılar mandayı almağa ne dereceye kadar mütemayil ve arzukeştir?
2— Srvas Kongresinin în'ikadr Erzurum Kon Bresinin hitamına muallâktır. Bununla ayrıca iştigal edilmektedir. Zatı sam ilerinin buna intîzaren ya Tokatta yahut Amasyada bulunmaları muvafıktır. Arzı hürmet eylerim
Mustafa Kemal
Asayişe müteallik ve aceledir Amasyadan, 30/7/1919
W
Üçüncü Ordu Müfettişliği Erkânıharbîye Kiyasetine
1 — Mustafa Kemal Paşaya mahsustur: Bekir Sami Heyben alınan cevap ber-veçhiati arzolunurî
66
a) İstiklali tam talep edildiği halde mülkün menaîıkı adiyeye taksim ve birkaç mandaya tâbi tutulacağımız Dörtler Meclisince mukarrerdir. Binaenaleyh buna mani olmak için bir mandayı talep etmek te en muvafık olacağını beyan etmiştir.
b) Yalnız hukuku hükümet mevzuubali!;, lamamıi mülkümü/ün muhafazası esiBtır,
c) Ameri tadan herhangi şekilde bir hükümet talep ctmiyecegîi^ Amcrî-kaya âdil bir hükümeti tesis edeceğinim temin edeceğiz. Kanunu Esasimiz abkâ» ını mer't, hanedanı saltanatın her türlü hukuku hükümranigi bitki ve mahfuz ve hariçte heyeti temsiliyemiz kemakân mevcut olmak sartlarilc Amerika hükümetinin esbabı saadet ve inkişafımıza müzahir olmasını talep edeceğiz, l&tiyeccğiuıiz man-daterlik bn şekildedir.
d) Maarifi umumiyenin nearü tamiminden maksat Amerika mekteplerinin köylerimize kadar girmesine müsaade değil» maarifi milliye Ve islâmiyemizi negrtt tamime sarfı ihtimam edeceğimize kendilerini temin ile beraber muzaheretlerini taleptir. Mandöterliği Amerika misyonerlerine değil. Amerika hükümetine tevdi etmek istiyoruz.
e) Hürriyeti edyan ve mezahip esasen ahkâmı diniye ve islâmiyemiz muk-reza.-iiei(hindir, Amerika efkârı umumiyesî bu hakikate vâkıf olmadıkları için kendilerine bu teminatı vermek istiyoruz ve mümessilin bahsetti |î hudut fcablelharp mevcut «lan hududumuzdur. Suriye ve aksamı saire hakkında bisiın ınandaterlik talebine salâhiyetimiz olup olmaması Kongrece halledilecek bir meseledir. Esasen Su* riye ve Irakta Amerika heyetleri arayi umumiyeye müracaat ettiler. Suriye ve Fi» lîslin de müstakil bir Arap hükümeti tesisini talep ile beraber Amerika mandater-ligini diğerlerine tercih eylediklerini izhar ettiler.
f) Hiikveıırlİ lıamrîî lıcnü^ u;$çkkül eiıiğindun öîyasvti meçhuldür. Ancak evvelki hükümetlerin siyasetleri aciz ve Kuvayi İti laf iyenin herbîr emrine mümagat idi- Tevfık Paşa Londraya gitmiyerek Ferit Paga İle avdet etmiştir. Amerika» Ermenistan hükümeti taayyün etmeden» dolaşan heyetlerinin raporlarına nazaran, büyük bir Ermenistan teşekkülüne maddeten imkân mevcut olmadığı merkezindedir. Mandaterlik hakkmda mufassal bir ariza posta ile takdim olunmak üzeredir.
g) Şimdilik tarafınızdan vaki alacak tebligata in titren Toka i tu bulunu cağdım. Amasya ve Tokatta ve kazalarda icap eden tebligat icra, iyi neticeler vereceğini ümit, etmekteyim. Cümlenize ıhtiramatımı takdim ederim Efendim,
Fırka S Kumandanı Arif
Şiire Erzurum, ]/A|ustoe/lü19
Zata mahsustur
Amasyada Besinci Fırka Kumandanlığına
Bu telgrafın hemen Bekir Sami Beyefendiye isalı ve cevabının müstacelen alınması rica olunur:
Bekir Sami Beyefendiyedir.
C: 3/7/1919. Amerikan man d a ter ligi hakkındaki izahatı ahirenize muttali olduk. Bu şeraite göre esas itibarile korkulacak bir sey olmamak lâzım, Maahaza
67
daha bir nokta hakkındaki ütaleai alileri tu de almak istiyoruz. Lehimizde bu-ka(lsr şerait dernıeyamna müsait bulunacak olan Amerika hükümeti bu şekildeki m anda terliği kabul etmesine yani buna katlanmasına makabil Amerika namma ne gibi fevait ve menafi temin etmiş, alacaktır. Bununla kendi hesaplarına olacak gaye nedir? Bu baptaki kanaat ve istıtjaatı saınilerile de tenvir buyurmalarına mü-saraaten intizar eyleriz Efendim»
Mustafa Kemal
Amasya, 3/8/1919
Üçüncü Ordu Müfettişliği Erkâmharbiye Riyasetine Bekir Sami Beyden alman cevap berveçhiali arzolunur:
Mustafa Kemal Paşayj mahsustur: Amerikalılarla şimdiye kadar cereyan eden müzakerat bittabi daima hususî bir şekilde vaki olmuş ve sırf bir farazi» yeden ibaret bulunmuş olduğuna nazaran mandaterliklerin tarafeyni akıdeyne tahmil edilecek şerait hakkmda teatii efkâr edilmemiştir. Mümkün olduğu takdirde jhzarile Sivas Kongresinin sürati kugadt lüzumunu hulasaten arzeylerim,
Erkânıharbiye Kaymakamı Afif
Mustafa Kemal Pasa Hazretlerine Muhterem Efendim.
Memleketin siyasî vaziyeti en had bir devreye geldi. Kendimize bir istikamet tayini için Türk milletinin zarım atıp müspet bir vaziyet almak zamanı ise geçmek üzere bulunuyor.
Haricî vaziyet Îstanbulda söyle görünüyor:
Fransa, İtalya, İngiltere» Türkiyede manda terlik meselesini Amerika Senasına resmen teklif etmiş, olmakla beraber bütün kuvvetlerini Senan m kabul etmemesi iı;in sarf ediyorlar. Taksimden hisse kaçırmak tabiî işlerine gelmiyor.
Suriyede hüsrana uğrayan Fran&â» zararım Türkiyede telâfi etmek istiyor, İtalya namuskâr bir emperyalist olduğundan muharebeye ancak Anadolu taksiminde pay almak için girdiğini açıktan açığa sftyliyor. İngiltereli in oyunu biraz daha incedir.
İngiltere Türkün vahdetini, asrileşmesini, hakikî bir istiklâl almasmı, ati için bile olsa, istemiyor. Yeni vesait ve fakirle tamamen asrî ve kavi bir Müslüman — Türk hükümeti başında hilâfet te olursa tngil teren in uıüslümun esirleri için bir su i misal teşkil eder. Türkiyeyi kül halinde İngiltere alabilse kafasını kolunu koparır, birkaç senede sadık bir müstemleke haline koyar. Buna en başta bilhassa Ktrrîk:ıl *n nıflar memleketimizde çoktan taraftardır. Fakat bunu Fransa ile ddğüşmedcn yapa» bilmek kabil olamtyacajpndan taraftar olamaz. Fakat Türkiyeyi vahdet halinde muhafaza zarurî görülürse yanı taksim ancak büyük askerî fedakârlıklarla husule geleceğini anlarsa Latinler! sokmamak için Amerika fikrine zahir ve taraftar olur. Nitekim İngiliz siyasî adamları arasında zaten hu fikre temayül mevrut, Mori&tm gibi meşhur simalar Amerikanın Türkiyede umumî manda almasına taraftar oluyorlar.
68
Diğer bir sureti hal de Türktyeyi Trakyadan, tzınirden, Adana dan belki de Trafrzondan ve mutlak lstanhuldan mahrum ettikten soru eski «kapitülasyon» lan ve boğulmağa mahkûm dahilî hududu ile müstakil bırakmak.
Biz İstanbul da kendimiz için bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarını şamil olmak üzere muvakkat bir Amerika mandasını ehveni ser olarak görüyoruz. Sebeplerimiz şunlardır:
1 — Aramızda herhangi şerait altında hıristiyan ekalliyetleri kalacaktır. Dunlar hem Osmanlı tebaası hukukundan İstifade edecekler, hem de hariçte bir Avrupa devletine dayanarak şuriş çıkaracaklar, mütemadi müdahaleye sebebiyet verecekler, zaten suri olan istiklâlimizden ekalliyetler namına her sene parça parça kaybedeceğiz.
Muntazam bir hükümet ve asri bir idare tesisi için Patrikhanenin siyasî imtiyazları, ekalliyetlerin kuvvetli devletler vasrtasile mütemadi tehdidi ortadan kalkmalıdır. Küçük ve zayıf bir Türkiye bunu yapamıyaeaktır.
2 — Biribİrini ifna eden, menfaat, hırsızlık veyahut sergüzeşt ve şöhret namına yaşayanların hırsım tatmin eden hükümet nazariyesi yerine milletin refah ve înkigafını temin, halkı, köyleri, sıhhati ve zihniyeti ile asrı bir halk haline koyabilecek bir hükümet nazariyesine ve tatbikatına ihtiyacımız var, Bunda lâzım gelen paraf ihtisas ve kudrete sahip değiliz. Siyasi istikrazlar siyası esareti tezyit ediyor. Tarafgirlik, cehalet ve çek konuşmaktan başka müspet bir netice veren yeni bir hayat yaratamıyoruz.
Bugünkü hükümet adamlarım takdir etmese hile, halkı ve halk hükümeti tesisim münferit bilen Filipin gibi vahşi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kadir asrı bir makin a haline koyan Amerika, bu hususta çok iğimize geliyor. On beş yirmi sene zahmet çektikten sora yeni bir Türkiye ve her ferdi tahsili} zihnîye^ İle hakiki istiklâli kafasında ve cebinde tanıyan bir Türkiyeyî ancak yeni dünyanın kabiliyeti vücuda getirebilir,
3 — Haricî rekabetleri ve kuvvetleri memleketimizden uzaklaştı rahiîecek bir zahîr« ihtiyarımız var. Bunu ancak Avrupa haricinde ve Avrupadan kuvvetli bir elde bulabiliriz.
4—Bugünkü emrivakiler kalkmak ve süratle davamızı dünyaya karşı müdafaa edebilmek için lâzım gelen kuvveti haiz bir devletin muzaheretini istemek lâzımdır. İstilâcı Avrupanm bin bir vesaiti ve mel'un siyasetine karşı böyle bir vekil 5.1 falile Aıncrikayı kendimize kaşanarak ortaya atabilirsek Şark Meselesini de, Türk Meselesini de ati için kendimiz halletmiş olacağız.
Bu sebeplerden dolayı süratle istememiz lâzmıgelen Amerika da, tabiî mah. zursus değildir. İzzeti nefsimizden epeyce fedakârlık etmek mecburiyetinde bulunuyorum Yalnız bazılarının düşündüğü gibi Amerikanın resmi sıfatında dinî temayül ve tarafgirlik yoktur. Hrristİyanlara para verecek misyoner kadım Ame-rikası, Amerikanın idarî makinasmda bir mevki tutmaz. Amerikanın idare maki-nası dinsiz ve milliyetsizdir. O çok ahenktar muhtelif cins vc mezhepte adamları çok imtizûçlı bir surette bir arada tutmanın usulünü biliyor-
Amerika garkta mandaterlığe ve Avrupada gaile almağa taraftar değildir. Fakat onların izzeti nefs meselesi yaptıkları Avrupaya, usulleri ve ideallerile faik bir millet olmak daîyesîndedlrler. Bir millet, samimiyetle Amerika milletine müracaat ederse Avrupaya, girdikleri memleket ve milletin hayrına nasıl bir idare tesis edebildiklerini göstermek isterler.
69
Resmî Amerikanın mühim adamları arasında lehimize epeyce bir temayül husule geldi, Istanbula Ermeni dostu olarak gelen birçok mühim Amerikalılar» Türk dostu ve Türk propagandacısı olarak döndüler.
Bu cereyanı temsil eden resmi ve gayriresmî Amerikanın fikri hafi olarak $udürt Türkiyeyi olduğu gibi hiçbir parçaya ayırmamak, eski hudutları dahilinde vahdet içinde muhafaza etmek şartile umumi ve birtek manda almak istiyorlar. Suriye, Amerika Komisyonu ora^a iken umumî bîr kongre aktederek Ameri kavı istemiştir. Amerikana 3u nyenin bu arzusu pek hararetle karşılanmıştır.
Resmî Amerika bizim topraklarımız üzerinde Ermenistan yapmağa mütemayil gfirünmiyor. Eğer manda alırlarsa bütün milletleri mttsavi gerait altında bir memleket evlâdı olarak telakki edip alacaklarını en mühim mehaf il inden haber aldım.
Fakat Avrupa mutlak bir Ermenistan meselesi yapmak — bilhassa İngiltere — Ermenilere tavizat vermek istiyor, Amerika efkârı umumiyetinde Ermeni mazlumları namına bir oyun oynamağa çal içiyor. Avrupa korkusu bizim mütefekkirleri düşündürüyor, Reşat Hikmet Bey gibi Cami Bey gibi batta vahdeti millîyeyi teşkil eden diplomatlarımızın, Ermeni meselesi İçin bir sureti hal tavsiyeleri var. Resmen size yazılıyor.
Çok tehlikeli anlar geçiriyoruz, Anadoludakî harekâtı dikkat ve muhabbetle takip eden bir Amerika var. Hükümet ve İngilizler bunun, hıristiy anları öldür* mek, ittihatçılar)! getirmek İçin bîr hareket olduğunu Amerikaya telkine el bir* liğile çalışıyorlar.
Her an bu milli harekâtı durdurmak için kuvvet sevkı mutasavver, bunun için İngilizleri kandırmağa çalışıyorlar- Millî hareket süratle ve müspet arzularla hemen meydana çıkarsa (ve hıristiy an. düşmanlığı gibi bir rengi de olmazsa) A* merikada hemen zahir hularağmı yine çok mühim mehafıl temin ediyorlar.
Sivas Kongresi zn'ikat edinciye kadar Amerika komisyonunu alıkoymağa çalışıyoruz. Hatta kongreye Amerikalı bir gazeteci göndermeğe de belki muvaffak olabileceğiz,
İşle bütün bunlar karşıcında, davamızda zahîr olabilmesi için, hu frrsat dakikalarını kaybetmeden taksim ve izmihlal korkusu karşısında, kendimizi Amerika* ya müracaate mecbur görüyoruz. Vasıf Bey kardeşimizle bu hususta müşterek olan noktalan kendisi de ayrıca yazacaktır,
Türkiyeyi azim ve irade sahihi geni& kafalı bir iki kişi belki kurtarabilir.
Sergüzeşt ve cidal devri artık geçmiştir, Ati İçin inkişaf ve vahdet muharebesi açmağa mecburuz. Hududunda bukadar çok evlâdı ölen zavalfı memleketimizin fikir ve temeddün muharebesinde kaç tane şehidi var? Türkiyelin bayırlı evlâtlarından yarının hanileri olmalarını istiyoruz. Rauf Bey kardeşimizle, sizin müştereken temelleri bile çöken zavallı memleketimiz için uzakları görerek düşünüp çalışmanıza intizar ediyoruz.
Hürmetlerimi gönderir, muvaffakiyetinim dua ederim. Millî davada camie ve haşîle çalışanlar arasında sade bir Türk askeri tevazuu ile sisinle beraber olduğumu beyan ederim.
1A Ağustos 1919 Halide Edip
70
Karahisarısahip, 13/S/1919
K.. O- 15 Kumandanlığına
Mustafa Kemal Paşaya mahsustur: Der saadetteki firakı muhtelifemn bililtf-hat Amerika heyetine verilmek üzere ittihaz ettikleri mukarrerat berveçhizîr ma) ruzdurî
1—Ermenistan için Türkiycnin gark hududu üzerinde Ermenilerin iğine yarayacak bir arazî parçası terketmcğe vilâyatı fiarkıyruin Türkleri ve orada iş başında bulunan büyükleri atide refahım ve serbest inkişafını düşünerek razı olabilecekleri fikrinde oldukları* yalnız bu fikirlerini oradaki Kürtlerle teşriki mesai eylemiş olmak ve Kürtlerin de Ermenilere terki arazi fikrîne kat^iyyen mütemayil olmamak dolayıfiile izhara taraftar olmadıklarım ve hatta izhar etseler bile orada Türk ekseriyetinin şeraiti atiye kendilerine — temin edilmedikçe — bn fikirde Kürtlerden ayrıtmıyatağını zannettiklerini; göyle kî: Ewelen, Türk ve Kürt ekseriyeti ve aralarındaki ekalliyeti sairenin meskûn olduğu arazinin tamamı y eti i; saniyen, Türk istiklâli tam mı temin edilmek ve filen teyit olunması; rabıan, Türk iyen i ti asri lekâmülâta mazhar olabilmesi için serbestçe İnkişafına mâni olan kuyuduu refile Yilson prensiplerinde vadedildiği veçhile istiklâl ve hukukundan en emin bir tarzda istifadesine imkân bahğolunmasr; hamisen, bu hususatta ve Türklerin tesrii lerakkiyaimda Amerikanın bize muzaheretini Cemiyeti Akvama kargı taahhüt etmesi.
2— Tahliye edilecek araziden çıkarılacak olan Türk ve Kürtlerin yeni nakledileceği arazide derhal iskânı ve derhal arazilerinden istifadelerini temin etmeSÎ İçin Amerikanın muavenet etmesi.
3 —O civarda ve bilhassa Krzincan ve Sivas arasında müiekâsif Ermenilerin dfi yenî Ermenistan hududu dahiline nakillerinin temini.
4'— Ermenistan nam ve hesabına olarak vaki olmasını muhtemel gördüğümüz terki arazi keyfiyeti müstakil bir Ermenistan namına değil ancak büyük Ve medenî bir devletin mandası altında inkişaf edecek asri bir devlet namına olacaktır. Çünkü bugünkü Ermenistana arazi lerketmtk Türkiyenin bağına ikinci bir Makedonya yapmak demek olduğu gibi kefkasya it,in de bîr amil teşkil etmek demektir.
5 — Bütün bunlar kabili münakaşa btr «teklif* mahiyetindedir. Bunların kat'î mahiyet İktisap etmesi ancak memleketteki heyetlerle temas etmek mümkün otursa oraya Amerika heyetinden bir zam izamı elzemdir,
6 — Ve en nihayet meselenin şeklî kanun ve ıneşrua ircaı İçin Meçlisi AIİllii Osmaniye tevdii tabiîdir*
K. O. 12 Kumandanı
Salâhattin
Şifre Erzurum, 2l/H/19.9
Zata mahsustur 339
K. O. 12 Kumandanlığına K, O. 20 Kumandanlığına
(Yalnız K. O. 12) C, şifre?
Dersaadette firakı muhtelif enin Amerika heyeti a e verilmek üzere ittihaz eyledikleri mukarrerat burada Heyeti Tenusiîiyemizee son derece şayanı tesessür ve
71
tccşııüf görüldü. Çünkü birinci maddede Ermeniıstana vilâyatı şarkiyeden arazı terki mevzuubahs olmaktadır. Halbuki ekseriyeti kahire Türk ve Kürt olan bu vilâyetlerden bir karış toprağın bile Ermeniler hesabına kaydının bugün için biTamcl mümkün olamıyacağı şöyle dursun unsurlar arasındaki münaferet ve hissi intikamın dehşet ve şiddeti Osmanlı Ermenilerinin avdetleri halinde bile vilâyetler dahilinde mütekâsif olarak iskânlarım tehlikeli göstermektedir. Binaenaleyh erbabı cemimden olmıyan Osmanlı: Ermenilerİue yapılacak azamî müsaade, şeraiti adiye ve mü-tesaviye dairesinde vatanlarına avdete rızadan başka bir şey olamıyacaktır. Üçüncü maddede Erzincan ve Sivas arasında mülekâsif bir Ermenilik tahayyülü ilimsizlik ve vukufsuzluktan başka bir gey değildir. Harpten evel bile buraların sekenesi kısmı azamı Türk ve kısmı kalili Zaza denilen Kürtlerden ve pek az da Ermemden ibaret idL Bugün ise mevcudiyetinden bahsedilecek miktarda Ermeni yoktur, bina* enaleyh bu gibi cemiyetler salahiyetlerini takdir eylemeli ve hû ig yapmak isterlerse hiç olmazsa Harbiye ve Hariciye Nezaretlerinin sulh hazırlıkları meyamnda yaptıkları resmi istatistik ve grafiklere olsun müracaat zahmetinden kaçınmamalıdır. İşbu telgrafın aynen îstanbula gönderilmesini rica ederiz.
Mustafa Kemal
Asayişe aittir Ankarufhn, 14/3/1919
3013
UcÜncü Oı*du Müfettigliği Erkânıharbime Kiyasetine
1 — Mustafa Kemal Paşaya s Dersaadete hitaben yazmış olduğunuz aon cevaplarınız mahalline isal edilmiş ve cevap olarak matbu raporla Ahmet Rıza Bey, Ahmet İzzet, Cevat, Çürükeulu Mahmut Paşalar, Regat Hikmet, Cami, Reşit Sadi Beyler* Esat Paçalar gibi pek çok zevatın fikrine muvafık olan Kara Vasıfın yani Çengisin T Mi de Edip Hum "im mütalaalarım havi uzun mektuplar geldi. Bunlar sıra ile hulâsa edilerek srzcdileceğt gibi asılları da Sıvasa gönderilecektir. Bunların ettin* leşinde bir muzaherete ihtiyaç mcescltiği ve bu muzaheretin Amerika tarafından ifası ehveni ger alarak kabul ve tasvip edildiğine dair esbabı mucibe beyan edilmektedir* Matbu rapor; Cami, Rauf Ahmet, Regat Hikmet, Reşit Sadi Beylerle Halide Hanım, Kara Vasıf, Esat Paşa, bütün fırka ve cemiyetlerin efkârı yoklandıktan sora! ekseriyeti azim ey e göre tanzim edibnigtir. Vakit varmış. Kongrede bir an ev el İğ gör* mekj Amerikalılar gitmeden tebligat yapılmak lâzım iınig. Amerikalıları oyalıya-rak tehiri hareketlerine çalıgılıyormug. Kongre süratle kat*î karar verebilir mi? SuaJile Amerikalılar, taraftarlığım ima ediyormuş. Kongrenin inikadını tariî hu-yarmaları rica olunur.
K. O. 20 Kumandanı Ali Fuat
Bu telgrafta bahsolunan uzun mektup] ar, günlerce telleri işgal eden şifrelerle verildi. Yekdiğerine zeyil olan o şifrelerden biri de §u idi:
72
Asayişe aittir Zata mahsustur
.-\/ikamdan, 17 Aguito^ 1(H9
Üçüncü Ordu M üf ettiği Erkâmlıarhiye Reisi Kazım Beyefendiye
Mustafa Keıneti Paşa Hazretlerine: 16/7/1919 ve B80 numaralı şifrenin dokuzuncu maddecine tevildir t
Kara Yasıfın 10 numaralı madde hakkında zeyil ohtCak verdiği malûmat:
I — Bir muzaheret peklinde Ameıikaya ur aflar olursak ve bunu Yi I ay atı Şarkiye Kongresi, Mîllî Kongre, bir arzu gibi telgrafla hükümetimize yazarsa Fifren, un Amerika Kongresin^ kargı güzel bir noktai istinat olacağı L)er?aaderte ekl«r luü-ncvvcran buna taraftar ve böyle bir şey ihzar ediyorlar. Eğer Anadolu da yauursu faydalı olur diyorlar. Böyle olursa Amerikanın mandasından bilistifade diğer habisleri çıkarmak ve sora yalnızca Amerikalılarla karşılaşmak kabil olur ve uğraşmak ta kolay olur. Bir de Amerikalı]ar bizi çiddcilc takbih ediyorlar. Yani hükümeti terzil ve milletimizi de takbih ediyorlar. Murahhasların tstanbuldan çıkısını Par ise gidisini, muhtıraları..,__sora diyorlar ki Avrupanm cesaret etme (liftin i giü kabul ediyordunuzr Meselâ; Avrupa büyük Ermenistan yapmıyor. Silin Sadrazam Taraştan hudut veriyor. Ermenistan istiyor. Halbuki şimdiye kadar A. merlka komisyonlarından hiçbirisi bile buna mümkün demedi* Umum raporlara nauırmı Anadoluda Türk i yede hir Ermenistan olmak hattn muhtar ve mahallî idareler tesia etmek hile mümkün değildir. Nüfustan yek. Toprakları yok. Bu idare müthiş bir kuvve! askeriyeye i ati net etıirilmezse olmaz. Ermenilerde bu kuvvet olamaZr Amerika bu lütfü yapamaz. Diğer devletler de huna tahammül edemon. Meicr ki oralannı zsplettin ve (_______ sulh) yapsınlar. Bu da kahil değil. Rekabet mânidir, işte Deruadetîn havadisleri. Oraca teemmül edil sim Zaman epeye* vardır. Amerika Kongreti İtemen hemen Viî^an u dinlemek üzeredir.
2—Dersaadette büyük temaslar var. An m için Mustafa Kemal Paşa unımnî bir emir verir mi? Yoksa Dernaadetin karar ve mesaisine muvafık kalır mı? Mesaideki gaye milletin vııhdeti, mülkün târoamist, istiklal vc hakimiyetin temini! E Ser Mustafa Kemal Paya buraya umumî bir emir vermezse ve kendisi de serian oradan Amerika ve İngiliz vb sair)erile irtibat yapmam tabiî burada da faaliyet devam edecektir. Belki muhalif hir soy olur. Buna nazarı dikkati cel hederi m. Bu rolü, siyaseti daha âla tedvir eder hir [iRtlkhııL Mustafa Kemal Paga ha. rekatına kuvvetine istinat ise Ibtlsln] onun akvol ve beyanatı etvarü harckatiİK filen vc kavlen tekzip edilmiş.
i—Çolak Hüseyin Salaha ttin iki yüzlü gidiyor. Sadık Beyin en gözde bendeleri nd*n olan bu zatın mevki rahibi olmaması düşünülüyor.
K, O. 20 Kumandanı Ati Fuat
Kara Vasıf Beye bildirilmek üzere verilen cevap şu idî:
73
Şifre Erzunmıdan, 19/8/1919
Zata mahsustur. Aceledir 152
K, O. 20 Kumandam Ali Fuat Paça Hazretlerine C: 17/S/1919
X — Bahsedilen Amerika manda muzaheretinin gayet dikkatli alarak tahlili ve gayei mtlliyemiz ile mukaysc olunması pek mühimdir. Derfiaaâetteki zümreî mesa* inin gayesi milletin vahdeti, mülkün tamamı si y istiklâl ve hakimiyetin temini nok* tasında tasvir ve trae edildiğine göre Amerika mandasını kabul hal inde bu gaye masun kalabilir mi?
'1-—Arzuyu millîye tâbi ve muvafık otmıyan kararlar hiçbir zaman millet nazarında muta oîmıyacağr cihetle mukadderatı milliye ve vataniyede vicdanı milliye tercüman olmaktan ibaret bulunan vazifemizi hüünü ifa için arzuyu millinin içtima ve taallûkunu beklemeden hiçbir meselede salâhİyettar görünmemiz caiz değildir. Bu sebebe mehilidir ki tarafımızdan erenip ile temas ve irtibatın Kongrenin mukarreratına istinat ettirerek millet namtna yapılmasını tercih etmekteyiz. Lehülhamt vatanımızdaki cereyanı mîllînin pek ziyade inkişaf ve tsazmvu ve kespî kuwet eylemekte olma» bizleri daima bu noktaya cezp ve davet ediyor,
3™ Şurası da nazarı dikkatte tutulmalıdır ki memleket ve m illetin mukadderatı hakkmda Amerika veya herhangi bir devletle anlaşmağa salâhjyettar olabilecek bir hükümet ancak hakimiyeti milliye «saamı kahul ve bir şûrayı millinin vücudunu tasvip ile ona istinat etmeği terviç eden bîr hükümettir. Şu takdirde hükümeti mcrkcgiycyi terkip edecek zevatın mutlaka bu evsafta olmau muktazidir. Bizce olduğu gibi oradaki mesainiz de bu noktanın teminine matuf olmalrdn-.
4 — Kari ben Kongre mukarreratma vakrf olacaksınız. Gözlerinizden öperi s.
Mustafa Kemal
Bir küçük malûmat daha vereyim, Srvasa gelmiş olan, gazeteci Mister Bravn ile bizzat görüşmeği münasip gördüm. Muhatabını suhuletle anlayan çok zeki bir genç.
Şimdi, Efendiler, Kongrede manda hakkında, cereyan etmiş olan müzakere ve münakaşayı mümkün olduğu kadar cereyan, et t iği £İhi heyeti a üyenize dinletmeğe çalığa cağım;
Birçok zevat söz aldılar. Kimseye söz vermeden ev el, makamı riyasetten, zabıtnamede aynen münderiç oian şu kısa mülâhazayı serdenim: Bu muhtıra muhteviyatı hakkmda müdavelei efkâra başlamadan evel bazı noktalara nazan dikkatinizi celbetmek isterim. Bu raporda meselâ Mister Bravn dan bahsedilmekte ve elli bin kişilik bir amele ordusu getirileceğini söylediği zikrolun-maktadır.
74
Efendiler, Mister Bravn; «Ben hiçbir sıfatı resmiye ile görüşmüyorum, tamam ile hususî bir surette görüşüyorum» diyor ve hatta Amerikanın maadayı kabul edeceğini değil, belki etmiyeee-ğini söylüyor! Onun için sözleri Amerika namına değil, kendi n amma dır; mandanın ne olduğunu kendisi de bilmiyor I «Manda, siz ne derseniz odur!» diyor. Bu muhtırada mühim olarak manda meselesi vardın Bunun hakkında müdavelei efkâr etmezden evel on dakika istirahat edelim [Saat: 3 25].
Müteakip celsede — tik söz Vasıf Beyindir, dedim. Vasıf Bey evvelâ, mandanm tarifi hakkında uzun beyanatta bulundu. Diğerlerine sözü bıraktı. Tekrar söz aldı ve «bir kere esas itibar ile mandayı kabul edelim de şerait hakkında bilâhare görüşürü.*» dedi.
Azadan Macit Bey namında bir zat — Heyeti umum iyece asıl müzakere edilecek mesele şimdiden sora yalnız yaşryabilecek miyiz, yağryautrracak mıyız, mandayı ne şekil ve suretle anlayarak mandaterle ne suretle görüşeceğiz? Mandater kim olacaktır? asıl mesele budur, tarzında beyanatta bulundu. Ben, makamı riyasetten — «Zannederim bu rapordan iki noktai nazar tezahür ediyor:
Bunlar m birincisi; devletin dahilî ve haricî istiklâlinden vaz geçememesi ve ikincisi de, devlet ve milletin haricin tazyikatı muzlirasına karşı bir muavenet ve muzaheret ihtiyacında bulunup bulunmamasıdır. Asri tereddüdü mueip olan nokta budur. Müsaade buyuruiursa, bu noktayı, teemmül için Teklif Encümenine havale edelim. Bilâhare huzuru âlilerine arzedelim. Herhalde dahil! ve haricî istiklâlimizi kaybetmek istemiyoruz» dedim. Bunun üzerine soz alan Bekir Sami Bey: «c Demlide ettiğimiz vazife gayet ağır ve mühimdir; beyhude münakaşa ta hasredecek hiçbir dakikamız yoktur. Bu muhtıramızı müzakere edelim ve serian vakit geçirmeksizin bir karar ittihaz edelim» dedi, Ben, makamı riyasetten; «Bu meseleyi encümen reisi olmak dolayısile izah edeyim [ben ayni zamanda Teklif Encümeni Reisi idim]: Bu muhtıra muhteviyatı Encümende okundu ve birçok müzakere ve münakaşa edildi; fakat kat*î karar verecek tarzda kanaat tahassul etmedi; evelce heyeti umumiyede okunm aksız in Teklif Encümenine havale edilmişti. Bu sebeple bir defa da burada okunup heyeti umumiyenin noktai nazarı taayyün ettikten sora tekrar Teklif Encümenine havale edilerek kat'î kararı vermek istemiş* tik» dedim. İsmail Fazd Paşa (merhum) da söz alarak şu heya-
75
natta bulundu. «Bekir Sami Beyin fikrine iştirak ederim; kaybedecek vaktimiz yoktur; esasen mesele de basitleşmiştir: Tam istiklâl mî, yoksa manda mı kabul edeceğiz? tespit edeceğimiz karar budur. Böyle mühim ve ehem olan bir meseleyi tekrar Encümene ve ondan sora tekrar heyeti umumiyeye havale île vakit geçir miy el im. îş uzar. Zamanımız kıymettardır. Buna bugün, yarrn, yahut öbür gün her halde heyeti umumiyede bir karar verelim. Encümende vakit geçirmiyelim. Çünkü pek ruhlu bir meseledir.»
Bunu müteakip Hami Bey söz alarak İsmail Paşa Hazretleri! e Bekir Sami Beyefendinin fikirlerine iştirak ettiğini söyledikten sora «her halde bir muzaherete muhtacız ve bunun en iptidaî delili de, varidatı devletin ancak borcumuzun faizine tekabül edebilmesidir!» buyurdular*
Bundan sora, Raif Efendi manda aleyhinde söz söyledi, ismail Fazıl Paşa ona cevap verir tarzda uzun beyanatta bulun* du. Ondan sora tekrar Bekir Sami Bey söz söyledi ve dedi ki; «İsmail Fazıl Paşa Hazretlerinin ta m amile iştirak ettiğim beyanatına yalnrz bir şey ilâve edeceğim: Kırım Muharebesinde galip sıfatı 1 e çıkarak iştirak etmiş olduğumuz Paris Kongresindeki müttefiklerimizin bize tahmil etmiş oldukları şeraiti malûme ile bu şimdi okunan muhtıradaki metalibirniz mukayese edilecek olursa, hangisinin daha çok muhilli istiklâl olduğu anlaşılır zannederim!»
Bekir Sami Beyden sora Hami Bey ve Hami Beyden sora da Refet Bey (Refet Paşa) söz söylediler. Refet Beyin beyanatı aynen şu idi: «Mandanın istiklâli ihlâl etmiyeceği muhakkak iken bazı rüfekamız — müstakil mî kalacağız, yoksa mandayı mı kabul edeceğiz? — tarzında birtakım mütalealar dermeyan ediyorlar! Onun için her şeyden evel mandanra ne olduğu anlaşılmalıdır. Maamafih mandadan bahsetmezden evel de, efkârı gıcıklayan bu raporda, bu tabirin ne suretle telâkki edilmiş olduğunu anlamak lâzımdır. Fazıl Paşa Hazretleri «istiklâli muhafaza Şartile mandam buyuruyorlar. Hami Beyefendi tarafından manda hakkında verilmiş olan muhtıra iki kısma ayrılıyor: Bir esbabı mucibe kısmı var, ondan sora bir de mandanın tarifine ait kısım var... Manda meselesini bunlardaki noktai nazarlara göre muhakeme için evvelâ bir noktayı anlamak isterim; bu muhtıra muhteviyatı heyeti umumiyece müzakereye vazedilmiş raidir, edilmemiş midir?» İsmail Fazd Paşa: «Suitefehhümü mucip olduğundan biz üçümüz — yani Fazıl Paşa, Bekir Sami ve Hami Beyler —
76
bu muhtırayı istirdat ediyoruz. Keenlemyekün addettik»* dedi (bu muhtıranın müsveddesi de, tebyizi de kendilerinde kalmıştır.)
Riyasetten — «Muhtıra istirdat olunmuştur^ dedim.
Muhtıranın istirdat edilmiş olmasına rağmen, söz alan Refet Bey zabıtnamede beş, altı sahife yer tutan beliğ bir nutuk irat etti. Bu nutuktan aynen zabıtnameden aldığım bazı cümleler, hatibin maksadmı izaha kifayet edecektir, zannederim!
Refet Bey diyordu ki: «Bisim^ Amerika mandasını tercih etmekten maksadımrz, bütün cemiyetleri esir eden, kalpleri* vicdanları söndüren ingiliz mandasından kurtulmak ve sakin ve milletlerin vicdanlarına riayetkar Amerikayı kabul etmektir. Yoksa asıl i§ para meselesi değildir.
.....lâf itibarile, manda ile istiklâl biribirine mâni şeyler değildir; yalnız, eğer biz hakikatte kuvvetli ohnıyacak olursak, işte o zaman mandanın altında eziliriz ve o zaman manda bizim için muhilli istiklâl olur. Bir de, diyelim ki, biz harici ve dahilî bir istiklâli tam isteriz î Fakat, acaba kendi bağımıza yapabilecek miyiz? yapamıyacak mıyız? Ondan evel, acaba bizi kendi bağımıza bırakacaklar mı, bırakmayacaklar mı? bunu düşünelim! Şurası muhakkaktır ki, bugün bizi İngiltere, Fransa, italya ve Yunanistan taksim etmek istiyorlar; fakat eğer biz, bugün bir devletin kefaleti altında bir sulh aktedecek olursak iterde, müsait şerait altmda bulunur bulunmaz hemen döner ve kendi faydamızı temin ederiz. Lâkin eğer menfi bir vaziyet hâsıl olacak olursa, acaba büsbütün ziyan etmiş olmayacak mıyız? .......
Her halde bir Amerika kefaletini kabul etmek mecburiyetindeyiz. Yirminci asırda beş yüz milyon lira borcu, harap bir memleketi, pek mümbit olmayan bir toprağı ve ancak on, on beş milyon lira varidatı olan bir kavın için bir müzahereti hariciye olmaksızın idamei hayat etmek imkânı olamaz1. Eğer bundan sora da bu halimizde kalır ve haricî bir muavenet sayesinde terakki edemi-yecek olursak ihtimal, atide Yunanistanm bile taarruzlarına karşı kendimizi müdafaa edemeyiz...
Allah muhafaza buyursun, eğer, İzmir Yunanistaııda kalsa ve aramızda bir muharebe açılsa, düşmanımız, Yunanistandan vapurlarla asker getireceği halde, acaba biz Erzurumdan hangi şimendiferlerle nakliyatımızı yapabileceğiz? Binaenaleyh, Amerika mandası her şeyden evel bir kefil ve müzahir bulmak için lâzım-
77
dır.» Hatip sözlerini şu cümle ile bitirdi: «Eğer bu maruzatımla müzakeratı atiye için bir mukaddeme yapabildimse müteşekkirime
Efen diler, bu parlak ve mahir ane nutkun, dinliyenlerin fikir ve kanaatleri üzerinde yapabileceği dalâletkâr tesirin derecesini suhuletle takdir buyurursunuz» Efkârın, bunu takip etmesi muhtemel olan ayni fikirdeki hatiplerin nutuklarile büsbütün tesem-müm etmesine meydan vermemek ve sureti hususiyede tenvir ve irşada zaman bulabilmek için, derhal — on dakika istirahat edelim efendim diyerek celseyi tatil ettim [Saatr 5 30 da}.
Efendiler, bu nutkun son cümleleri calibi dikkattir. Refet Beyefendi, Yunanlıları izmir de muvakkat telâkki ediyor ve hali harpte olduğumuzu kabul etmiyor. Yunanlılar tzmirde kalırsa ve hali harbe girilirse başa çıkamıyacağrmız kanaatinde bulunuyor.
Bundan soraki celsede Bursa murahhaslarından Ahmet Nuri Bey, manda aleyhinde uzun beyanatta bulundu. Hami Bey buna daha uzun beyanatla cevap verdi ve hakikaten pek uzun olan diskurunun sonlarına doğru beyanatını şu malûmatı ita ederek teyit ediyordu:
«Fakat şimdi biraz da işin kat'î bildiğim bir cihetinden bahsedeceğim. Meselenin bu safhasında alâkadar olan zat ile şahsan temas ettiğimden sözlerim tahminî değil, kat'îdir. tstanbuldan hareketimden evel Sadrı Sabık İzzet Paşa Hazretlerini ziyarete gitmiştim; her halde bir manda ihtiyacında bulunduğumuza kendileri de kani idiler; bendenizden de bu husustaki fikrimi sordular, ben de düşündüklerimi arzettim; birkaç gün sora bendenizi çağırtrp şu meseleyi izah ettiler: Suriye ve Adana havalisinde dolaştıktan sora İstanbul a gelip siyasî fırkaların noktai nazarlarım istizah ile meşgul olan Amerika Tahkikat Heyeti Azası, îzzet Palayı konağında ziyaretle Anadoludaki teşkilâtı milliyenin Türk milletini temsil ettiğine kani olduklarını ve paşayı da — yani tzzet Pagayı — bu işin müteşebbisi bildiklerini söylemişler ve; «Eğer siz Erzurum ve Srvas Kongrelerine Amerikan mandasını talep ettirecek olursanız, Amerika da Osmanlı mandasını kabul edecektir» demişler; Paşa, bunu, bendenize izah ettikten sora, bu milletin bir harbe daha kudreti kalmadığından ve her halde böyle bir çareye tevessül mecburiyetinde bulunduğumuzdan bahsetti ve Srvasa gittiğim zaman oradaki! ere bu vaziyeti anlatmaklığrmı tavsiye buyurdu, tzzet Paşanın kanaati de bu suretle talep edilecek bir mandanın yüzde doksan ihtimali kabulü bulunduğu ve
78
yalnız bizim için birtakım şerait dermeyanı zarurî olduğu merkezindedir. Hatta Paşa, Amerika için milletin arzusuna istinat etmeden, mandayı kabul etmek mümkün olmadığından. Kongremiz tarafından izhar edilecek arzunun Avrupa devletlerine karşı Amerika lehinde bir nokta i istinat olacağını da söyledi. Bendeniz bu meseleyi tstanbuldan şifre ile Erzurumda Rauf Beye bildirdim.» «Mandanın cisminden ziyade ismine itiraz edenler beyhude telâş ediyorlar, kelimenin ehemmiyeti yoktur. Ehemmiyet, işin hakikatinde ve mahiyetindedir. Manda altma girdik demiye-lim de isterlerse {devleti ebet müddet olduk!} diyelim.2
Bu son söze cevap verenler meyanında Husrev Sami Beyin şu sadası işitildi: «Fakat hizîm bu mesaiden maksadımız, kendimizi müdafaa ile milleti ebet müddet olduğumuzu ispat etmektir!» Hami Bey, buna, bir ricat ima eder tarzda cevap verirken, Kara Vasıf Bey söz aldt ve o günkü içtimain nihayetine kadar beyanatta bulundu. Vasıf Beyin uzun sözlerinin kısasım, zabıtnamede aynen mazbut olan şu cümlelerle enzart aliyenize vazediyorum: «Bütün devletler bizi tamamen müstakil bile bırakacaklarını söyleseler yine muzaherete muhtacız. (Vasıf Bey sözlerinin mebadişinde mandaya, müzaheret, ismini verelim demişti). Dört yüz ilâ beş yüz milyon lira borcumuz var. Bu parayı kimse kimseye bağışlamaz; bize bunu ödeyiniz diyecekler, halbuki bizim varidatımız bunun faizine bile kâfi değildir. O zaman müşkül bir vaziyette kalacağız; bunun için müstâkil yaşamağa, vaziyeti maliyemiz müsait değildir. Sora, yanıbaşmıızda, bizi taksim etmeği emel edinmiş hükümetler var; onlar m ihtirasatma karşı mahvoluruz! Parasız, orduşuz ne yapabiliriz? Onlar tayyare ile havada uçuyorlar, biz henüz kağnı arabasından kurtulamryoruz. Onlar dretnot yapıyor, biz yelkenli bir gemi yapamryoruz; bu haller ile bugün istiklâlimizi kurtarsak bile yine günün birinde bizi taksim ederler.» Vasıf Bey hitabesini şu sözlerle bitiriyordu:
...... İstanbuldaki Amerikaldar (mandadan korkmayı*
nız, Cemiyeti Akvam Nizamnamesine dahildir) diyorlar; işte bütün bu esbaba mebni İngiltereyi kendimize daimî düşman ve Amerikayı da ehveni şer addediyorum; eğer tasvip ederseniz buradan istanbuldaki mümessile bir mektup yazıp gizlice bir heyet göndermek için bir torpito btiyebiliriz».
Eylülün dokuzuncu salı günkü içtimada, manda meselesine temas eden Rauf Beyin mazbut beyanatı aynen şudur: «Bu manda meselesi hakkmda şimdiye kadar gerek matbuat ve gerekse
79
sair mehafil tarafından birçok sözler söylendi. Vakıa heyeti aliye, muzahereti hariciye e^mı kabul buyurdu İse de hu unizahe-reti kimden istiyeceğimiz tasrih edilmedi; Amerika olduğu ima tarikiyle an la t d ry orsa da, benim kanaatimce doğrudan doğruya zikrinde bir mahzur olamaz.»
Bu sözlerden. Rauf Beyin telakki sil e* gerek Sivas Kongresi Heyetinin ve gerek Erzurum Kongresi Heyetinin tel âk kıy atı arasında bir suitefehhüm olduğuna şüphe yoktur. Rauf Beyin telakki-ini tefsir inlen bu beyanatının, f;erek Erzurum ve gerek Sivas Kongreleri beyannamelerinin yedinci maddesindeki tarzı tahrirden neş/et ettiğine hükmolunabilir* Filhakika bu maddenin tarzı tahririnde ihtirnalki — mandacılıkta pek ileri giden ve namütenahi propagandalara e efkârı umumiyeyi duçarı zâf edenleri iskât ve belki bundan daha ziyade onların müddealarına bir cevap olmak üzere bir nevî hususiyet vardır. Madde muhteviyatı mantık dairesinde tetkik ve mütalea olununca ne manda ve ne de Amerikanın mandateri iğin i talep fikri mevcut olmadığı tahakkuk eder. Bu noktayı vazıha n İra e için mevzuubahs maddeyi aynen hatırlatmak isterim:
Madde: 7 — Milletimiz, asri gayeleri tebcil ve fennî, smaî ve iktisadî hal ve ihtiyacımızı takdir eder. Binaenaleyh devlet ve milletimizin dahili ve haricî istiklâli ve vatanımız m Lamamiyeti mahfuz kalmak şartile altıncı maddede uıusarrah hudut dahilinde milliyet esaslarına riayetkar ve memleketimize karşı istilâ emeli beslemiyen herhangi devletin, fennî, smaî, iktisadî muavenetini memnuniyetle kargılarız ve bu şeraiti âdile ve insan iyeyi muhtevi bir sulhun da acilen takarrürü selâmeti beşer ve sükûnu âlem namına ahassı amali mi 11 iyem izdir.
Efendiler, hu ma di) enin hangi noktasında manda ve mandaterin Amerika olacağı fikri vardır? Olsa olsa «herhangi devletin fennî, smaî, iktisadî muavenetini memnuniyetle karşılarız» sözlerinden manda fikrine zahip olanlar bulunabilir. Fakat mandanm mana ve medlulü bu olmadığı muhakkaktır. Herzaman ve bugün dahi bu sarahat dairesinde vukubulacak muavenetleri maalmemnuniye karşılamaktayız ve karşdarız. Nitekim Ankara - Ereğli ve Keller - Diyarbekir şimendiferlerinin inşası için bir isveç grupu-nnn ve Kayseri - Sivas - Turhal hatlarmm inşası için de bir Belçika grupunun fennî, sınaî, iktisadî muavenetini memnuniyetle kabul ettik ve meselâ Ankara şehrinin ve diğer Anadolu şehirle-
80
Hm iz in bir an evel inşalarında ve alelûmum dîğer şimendifer batlarımızın, yollarım izm, J imanla rmuzm in galan teklifinde bulunacak ecnebi sermayedaranmm muavenetlerini maalmemnuniye kabul ederiz. Yeter ki memleketimize sermaye getireceklerin devlet ve milletimizin dahili ve haricî istiklâlini ve vatanımızın tama* m.yetini ihlâle matuf muzmerratı olmasın. Bu maddede münde-riç olan «milliyet esaslarına riayetkar ve memleketimize karşı istilâ emeli beslemiyen berlıangi devlete ifadesinden Amerika Devleti manası çıkarılmağa da mahal yoktur. Çünkü bu esaslara riayetkar dünya devletleri m ey anında yalnız Amerikalılar değildir. Meselâ İsveç Devleti, Belçika Devleti ayni vasıfta devletler değil midir? Bu devletlerden herhangi birinin mandater ligi de mevzuu halis olabilir mi? Bir de, eğer Amerika Devletine bîr ima yapılmak istenseydi «herhangi devletin» yerine «bir devletin» veya lıiç olmazsa sadece «devletin» kelimesile iktifa edilmek lâzmıge* lirdi. Binaenaleyh maddenin izah ettiği şerait dahilinde fennî, sınai, iktisadî muavenetin hüsnü telâkkisi umum devletlere şamil olduğu sarihtir.
Efendiler, bu manda meselesi hakkındaki noktai nazarımın, — ki bundan evel cari ve bu dakikada heyeti al iyenizin de ıttılaı dahilinde bulunan bunca muhaberat ve münakaşalımızla sabit olmuştur — aylardanbcri gece gündüz beraberimde bulunan bir arkadaş taraf m dan hulâ anlaşılmamış olduğuna hü km olunabilir mi? Ö halde Rauf Bey ya esasen benimle hemfikir değildi veyahut hemfikir idi de S iv asta İstan bu İd âtı gelenlerle mülakattan sora tebdili fikretmiş oluyor. Burasını kestirmek bence müşküldür. Şimdi biraz daha Rauf Beyi dinliyelim; Rauf Bey, şu suretle sözüne devam ediyor:
«Mütarekenin bidayetinde Almanlar sulhu imza etmîyecek zannolunurken İngiliz matbuatı bazı ifşaatta bulundu; bunun birinci kısmı AJmanyanm sulhu imza edeceğine dairdi. Bu tahakkuk etti. İkinci kısmı da Türkiyenin taksimine dairdi. Buh a m do Is un tahakkuk etmedi. Bu kısımda konferans m karan mucibince Kini rrmağuı şark tarafı Ermenistan addedilerek Amerika himayesine veriliyor- Belki Gürcüstanla Azerbaycan da Amerika ya bırakılıyor deniliyordu. Kızdırmağın garbın d ak i arazi de, İzmir ve İstanbul müstesna olmak üzere mahreci Antalya olarak Türk iyeyi teşkil ediyordu, Bu kısmın şimali, İtalya ve Fransız ve cenubu da İngiliz himaye ve idaresine veriliyordu. İzmirin işgali bu ifşaatın doğruluğunu ispata başladı. Binaenaleyh bu tehlike karşı-
6
81
smda memleketimize karşı en bitaraf vaziyette bulanan Amerikanın muzaheretini kabule mecburuz. Ben bu kanaatteyim.»
Rauf Beyin fikrini anlamak iğin bundan sora daha çok devam eden sözlerini dinlemeğe bilmem ki ihtiyaç kaldı mı?
Efendiler, pek uzun ve münakaşalı devam eden hu manda müzakeresin taraftarlarım i »kât edecek mütevassıı bir çare ile hitam buldu. Hem de bu çareyi teklif eden yine Rauf Bey oldu: «Amerikada senelerdenheri aleyhimizde yapılmakta olan menfi propagandaların tevlit ettiği cereyanı efkârı tashih için her şeyden evel Amerika Kongresinden memleketimizi tetkik edecek ve hakikati görecek bir heyeti davet etmek». Bu teklif ittifakı âra ile kabul olundu. Kongre Divanı Riyasetinin imzaları t e bu yolda bir mektup tesvit olunduğunu hatırlayorsam da bu mektubun gönderilebilip gönderilmediğini pek iyi haUrlarnryorum. Esasen bu mektuba sureti mahsusa d a ehemmiyet atfemiş değildim.
Efendiler, küçük bir istitrat yapayım. Vesika olarak müracaat ettiğim Kongre Zabıt mı mest, Divanj Riyaset Kâtipliğinde bulunan Afyon Karahisar Murahhası Şükrü ve manda lehinde nutuklarım dinlediğimiz Hami Beyler tarafmdan tutulmuş ve Hami Beyin yazısile muntazam bir deftere tebyiz olunmuştur.
Efendiler, Kongre 11 Eylülde hitam buldu. 12 Eylülde Srvas ahalisinin de huzurile açık bir celse yapriarak bazı nutuklar irat edildi. Kongre müzakeratı esnasında mühim olarak Meclisi MebVsanm tesrii intihabı ve mahalli içtima neresi olmak Iâzrm-geleceği husus atma temas edildi. Fakat çimdi izah ma başlayacağım mesail Kongre müzakeratmı kısa kesmeği icap ettiriyordu. Bu son noktalarla bilâhare Heyeti Temsiliye iştigal etti. 9 Eylül 1919 günü toplanmrş olan bazı malûmat Kongreye şu suretle İzah edildi: «Eskişehir ve Afyon Karahisarmdaki ingiliz kuvvetlen taz'if edildi. Jeneral Mı İn er Konyaya geldi. Konya Valisi Cemal Bey ve Ankara Vali&i Muhittin Paşa muhalefette tereddüt ediyorlar. Yeni Kastamonu Valisi Ali Rıza Bey de tıpkı Cemal Bey fasilesinden bir adammış. Rüfekayı kıranım böyle vaziyetler karcısında şiddetle hareket taraftarı olduğunu bildiğimden seri ve şedit tedabir ittihazını Fuat Paşadan rica etmiştim. Fuat Pa$a da Kongrenin kendisine olan İtimadına istinaden Kongre namına icap eden tebligat ve teşebbüsatta bulunmuştur. Bu tarzı hareketin heyeti ali yen izce kabul edilmesini rica ediyor. Fuat Paşa, valilere şedit ihtaratta bulunuyor. Mm takalara ümerayı askeriyeden milli kumandanlar tayin ediyor ve bu kumandanlara millet
82
namına her nevi salahiyet bahşedilmiştir diyor». Kongre teklifi kabul etti. Bunu müteakip şu yolda izahata devam ettim;
«Buraya Galip Bey isminde bir vali tayin edilmiş, geliyormuş; fakat bunun Hur put Valisi Ali Galip Bey mi, yoksa Trabzon Valisi Mehmet Galip Bey mi olduğu anlaşılamadı. Fakat biz başka bir malûmata destres olduk. Mister Novil isminde hır İngiliz binbaşısı Bedirlıan ilerden Kâmran, Celâdet ve Cemil Beylerle beraber maiyetinde on beş kadar Kürt atlısı olduğu halde Ma İp t-yaya gelmiş ve Mutasarrıf Bedir hani Halil Bey tarafından istikbal edilmişlerdir. Harput valisi de zahiren bir posta hırsızını takip behanesile otomobille Malatyaya gelmiştir. Bu maksatla bunlara Hısnmıansurdaki müfreze de verilmiştir. Maksatlarının Kürtleri, Kür d ıstan teşkili vadile aleyhimize ve bize karşı suikast icra s ma aevketmek olduğu anlaşılmış ve mukabil tedabire de tevessül edilmiştir. Meselâ valiyi ve diğerlerini tevkif ettirmek istiyoruz. Ma* latya mutasarrıfı da Kurt aşairini Malatyaya davet etmiştir. Bu vaziyet üzerine 13 Üncü Kolordu m m ta kasında faaliyete girdik, îcap eden tedabir ittihaz edilmiştir* Yarm akşam Harputtan sev-kedilen bir müfreze i askeriye erbabı fesadı tenkil edecektir. Buradaki kolordu kumandanı da lâzımgelen tedabir i ittihaz etmiştir. Malatya ve diğer mahallere de lâzımgelen emirler verilmiştir.»
Efendiler, hemen Srvas Kongresinin bütün müddeti cereya-mtu-a sinirlere gerginlik verecek mahiyette haberler almaktan hali kalmıyordum. Ancak aldığrm bütün m ulu matı olduğu gibi Kongre Heyetine arzetmekte faydadan ziyade mahzur tasavvur ediyordum. Gördünüz ki, şimdi izah edeceğim veçhile, hakikaten tehlikeli addedilebilecek mahiyette olan Ali Galip meselesinden de bahsederken ilıtıyatkâr bir lisan kullanmağı tercih etmiştim. Bence en mühim mesele her nevi müşkülât ve mehalike rağmen Sivas Kongresinin neticeli mukarrer ati a müzakeratım bir an evel ikmal etmiş olmak ve bu mukarrer atı memlekette tatbika girişmek idi. Bu arzum husul buldu. Bütün memlekete şamil millî teşkilât nizamnamesinin ve Umumi Kongre beyannamesinin derakap tab'ı ve neşrü tamimi esbabına tevessül olundu. Yalnız memulun fevkinde yeni ha d isal karşısında kalındığından Kongrenin hitam bulmuş olmasına rağmen Kongre Heyetinin yeni vaziyetler inkişaf edinciye kadar Sıvasta kalmalarım münasip gördüm ve icap ederse daha kuvvetli fevkalâde bir kongre akli için de ia-tihzaratta bulundum. Ali Galibin firarı üzerine Kongre Heyetini Srvasta alıkomaktan sarfınazar edildiği gibi, Ferit Paşa Kabine-
83
di
ueaı
sinin sukntu üzerine fevkalade kongre akline de ihtiyaç görülmedi ("Fes, 55),
AliG*lipkâ- Şimdi Efendiler, mücadele tarihimizde mühim bir vak*a
teşkil eden Ali Galip meselesi hakkında müsaade buyurursanız biraz tafsilât vereyim:
Efendiler, daha temmuz bidayetinde, Erzurum da bulundu* ğum zaman Celâdet ve Kânırau Âli isminde iki şahsın ecnebiler tarafından, külliyetli para ile Ders a adetten Kürd latana gönderileceği, bunlar m tesvilât ve aleyhte tahrikâta memur oldukları ve bir iki gün zarfında hareket etmiş veyahut edecekleri istihbar edildi. Bu haber üzerine, bunların, dağdağasız tarassut ve derdestleri lüzumunu 3 Temmuz tarihinde Diyar bek irde 13 üncü Kolordu Kuma nd anma ve ayrıca Erkânıharbi ye Be is i olan Hal it Beye ve Canik mutasarrıf ma bildirdim.
20 Ağustosta, 13 üncü Kolordu Kumandanına verdiğim emirde, mevzuubahs insanların, istanbul dan hareket eylediklerinin bildirildiğini ittihaz olunacak tedabir mey anında hassaten Mardin istasiyonunda sıkı bir murakabe tesisinin muvafık olacağmı yazdım.
Sivas Kongresinin ikinci güuü, yani C Eylül tarininde? «Bedir-hanî ailesinden Celâdet ve Kamran ile Diyarbekirli Cemil Paşazade Ekrem namlarında üç şahsın, refakatlerinde, vaktile Diyar-hekir vilâyetinde aleyhimizde propaganda yapan bir ecnebi zabiti bulunduğu halde, silâhlı Kürtler muhafazasında olarak Elbistan ve Arga üzerinden Mal a ty ay a geldikleri ve mutasarrıf, belediye reisi taraflarından istikbal edildikleri 13 üncü Kolordunun icarından anlaşılıyor.^ 15 inci Kolordu Kumandanı Kâzım Kara Bekir Paşanın 3 üncü Kolordu Kumandanlığına buna dair gönderdiği 6 Eylül 1919 tarih ve 529 numaralı güresinde verilen malûmatta «ecnebi zabitinin, Türk, Kürt ve Ermeni nüfusunu tetkik etmek üzere hükümeti merkeziyenin müsaadesile dolaşüğmt söy* 1 edikleri; Malatyada bulunan süvari alayı; mevcudu az olduğundan bunları tevkife cesaret edemediği; maahaza bunların derhal tevkifi için İstan bu la müracaat edildiği 13 üncü Kolordudan bildi rilmiştir. Bu adamların nc maksat ve ne vazife için nereleri gezecekleri hakkındaki malûmatını Harput valisinden sordum^ denilmekte idi {Ves. 56), Harput Valisi Ali Galip Beydir. Bu adamların ne maksatla geldikleri 3 Temmuz tarih in den beri ma-1 umumuz dm. Beş on müseltâh Kürde kargı bir süvari alayının
84
mevcudu az görülmüş, tevkifine cesaret edilememiş; as d calibi hayret olan cihet, bunların tevkifi için tstanbula müracaat edilmiş olduğu haberidir!
Bu küçük ve ehemmiyetsiz gibi görünen noktaları: o zamanki vaziyeti görüşte şayanı dikkat, telâkki ve zihniyet farkları gösterdiği için kay i t ve işaret ediyorum,
Diyarhekirde, 13 üncü Kolordu Kumandanının tarzı hareketi, mucibi igtibah görüldüğünden, doğrudan doğruya, bu Kolordunun Erkânıharbiye Reisine, 3 üncü Kolordu Kumandanının imzasile 7 Eylül 1919 tarihinde yazılan (zata mahsus) şifrede, Vali Galip, Malatya Mutasarrıfı Halil ve Kâmran ve Celâdet ve Ekrem Beylerle beraber îngiliz binbaşısının behemehal tevkif ve Sıvasa sevkedilmeleri iğin, Elâzizde bulunan 15 inci Alay Kumandan- tlyas Beyin bizzat emrinde altmış kadar atlı ve estersüvarın en geç olarak 9 Eylülde Harputtan Ma la ty ay a hareketi için — tes-rian lilmaslaha — doğrudan doğruya tebligat yapıldrğı bildirildi ve müfrezenin sürati hareketinin temini rica edildi. 3 Eylülde, Sı-vastan da bir otomobil ile bazı zabitan gönderileceği malûmatı verildi (Ves. 57).
Diyarbekirden, Erkânıharbiye Reisinin 7/8 EylÛl 1919 ta-rihile hana gönderdiği şifrede «tevkif hakkındaki arzuya muttali oldum. Bu bapta kumandan beyin emir vereceğini hiç zannetmi* yorum. Çünkü havassı askeriyelerine tamamen vâkıfım. Tarafımdan vukubulacak tebligatı isC) tamamen icrada tereddüt ederler. Bu bapta İstanbul!a muhaberedeyiz. Bu hale göre icrayi icabı menutu reyi âlileridir. Şifre kaleminin 357 numarasile arze-d il mistir,»
K. 0. 13 Erkânıhaırbire Reisi
Htttt
El azizdeki Alay Kumandanı îlyas Beyden K. O. 13 Kumandanının emrine cevaben gelen 8 Eylül tarihli telgrafta da «Kolordudan aldığım emir üzerine hareketim tehir edilmiştir. Kolordunun muvafakati olmadan, buradan» hareket etmek)iğim münasip olmayacağından hareket emrimin Kolordudan tebliğine delâlet buyurunuz» denilmekte idi (Ves, $8),
Halit Beye derakap verdiğim cevap, aynen şu idi:
7/8 Eylül 1919
«Zevatı mslûmenin habaseti sabit olmuştur. Hükümeti merkeziye.............r. bu
habasette müşterektir. Oradan emir beklemek, düşmana fırsat vermektir. Bu bap-
85
ta, tebligatımızda hiç kimseyi tereddüde aevketmiyecek surette, derhal emir vermek, vakit geçirmemek lazımdır. Kumandanın tereddüt edeceğine ihtimal veriyorsanız, zatı alini* tarafımızdan ElSîıiz ve Malaryadaki alay kumandanlar ma Yukubut-mu£ tebligatımızla i erattı m bildiriniz. Lüzumu hakîkî varca, kumandayı münasip gördüğünüz fırka kumandanlarından birisi deruhde et^în! Teenni zamam gvçıni^tir. İcraat cevabınıza muntazırız kardeşim.
Mustafa Kemal
Alay Kumandam llyas Beye de, aynî tarihte, bizzat şu emri verdim: «Zevatı malûmenin hıyaneti tahakkuk etmiştir. îstanbul -daki hükümeti merkeziye dahi bunlarm hıyanetinde müşterektir. Kolordunuz kumandanının, bu hususta istizan etmesi ve cevap alamaması varidi hatırdır. Binaenaleyh meselenin hallini ve teminini zatı âlinizden beklerim. Cevabınıza muntazırım Efendim. Malaryadaki icraatınızı müteakip lüzum hâsıl olursa Srvasta, bize, iltihak edersiniz. Mustafa Kemab. Şifre haricindeki imza da K, 0. 3 Erkânıharbiye Reisi Zeki Beyin idi.
Malatya da bulunan Süvari On ikinci Alay Kum andan mı da 7/8 Eylül gecesi, bizzat telgraf bağına çağırmış ve görüşmekte idim. Alay Kumandanı Cemal Beyden vaziyet ve kuvveti hakkmda malûmat aldnn. Gelenlerin, beraberlerindeki müselîâh Kürtlerin «on beş yirmi kişi kadar» olduğunu ve alaym da merkezde «ancak o kadar kuvveti» bulunduğunu söyledi. Ben kuvveti kâfi gördüm. Hatta süvari ve topçu alay mm yalnız zabitleri kâfi gelebilirdi. Yalnız hususî vaziyet ve haleti ruh iyeyi anlamak istiyordum.
Bunun üzerine telgraf mükâlemesi şöyle cereyan ettir
«Ben ¦—¦ Vali Galip Beyt İngiliz binbaşısı ve Kâmran ve Celâdet vc Ekrem Beylerin kâf fesin in müdebbir ane bir tertiple bu gece tevkiflerile Srvasa tahrikleri elzemdir. Vaziyetiniz bunu yapmağa müsait midir? Size buradan ve Harpuuan muavenet yetiştir ilecektir.
Cemal Bey — Valiyi de beraber mi?
Ben — Bilhassa, evet!
Cemal Bey — Arzettiğim veçhile, vaziyet ve kuvvetim buna gayrimüsaittir. Kâmran, Celâdet ve Ekrem Beylerin tevkifleri hakkmda 13 üncü Kolordu Kuman dan il e muhabere cereyan etti. Neticesinde, şimdilik tevkifleri, vaziyetin nezaketi hasebile muvafık olamryacağı hakkında emir de vürut etmiştir» dedi.
Artık, bu zatm daha ziyade üzerine varılamazdı. «Kendilerine hissettirmeksizin sıkı tarassudatta bulundurunuz. Kolordu-
86
nuzdan emir gelecektir, Hareket ederlerse, İstikameti hareketlerini ve ne vasıta ile hareket edeceklerini derhal bildirinin talimatım vermekle iktifa ettim (Ves. 59).
S Eylül günü Cemal Beyden şifre ile «zevatı malûmeniıı hâlâ orada olup olmadıklarını ve tarassut tertihatmin derecei emniyetini» sordum ve «kendisine günde iki defa rapor vermesini» emrettim.
Halit Beye yazdığmı telgrafa ertesi günü (8 Eylül 1919) aldığım cevapta, El âz izde Alay Kumandanı İlyas Beye emir verildiği ve bu emrin sureti bildiriliyordu (Vgs* 60),
Kolordu Kumandanı Cevdet Bey dahi, tlyas Beyin 52 ester-süvar ve iki mi t rai y özle 9 Eylül sabahı hareket ettiğini ve 10 Eylül akşamı Malatya da bulunacağım bildirdi. 9 Eylül tarihli olan hu şifresinde «muhalefetlerle dolu bir muhitte daha fazla icraat yapmamak hususunda kendisini mazur göreceğimi» de beyan ediyordu (Vesw 61) ¥
9 Eylülde, İlyae Bey müfrezesinden maada, Aziziyeden iki süvari hölüğü, Siverekten Malatyadaki alaya mensup bir höîük dahi Malatyaya tahrik edildi (Ves. 62t 63, 64).
Vali Ali Galibin ve Bedirhanilerle, Cemil Paşazadenin yaptığı propaganda tesirini izale için El âzız ve Dersim havalisi ile alakası olduğu malûmum olan ve Kemah ta bulunan Halet Beye (sabık meb'us) 9 Eylülde El âz ize hareket ve Haydar Beyle tesisi irtibat etmesini yazdım (Ves* 65). Aym nihayetine doğru vâsıl oldu.
Van Valisi bulunan Haydar Bey de Elâziz vilayetini demlide etmek üzere Erzu ramdan tahrik edilmişti. Haydar Bey 15 inci Kolorduya mensup olup Mamahatunda bulunan bir süvari alayile de irtibat tesis ederek İcabında bu alayı Malatya istikametine tahrik edecekti.
Otomobil ile bazı zahitanm da Malatyaya sev kedi 1 ece ği ne dair bir kayit vardı.
Filhakika, arkadaşlarımızdan, Recep Zuhtü Bey, Üçüncü Kolordu yaveri sıfatı zahiriyesile benden aldığı hususî talimatla, refakatinde bazıları olduğu halde 9 Eylülde, otomobil ile Malatyaya hareket etli. Maalesef, rakip olduğu otomobil yolların bozuk ve çamurlu olmasından Kangalda kırılmış ve tam zamanmda Malatyaya yetisememişti. Kangaldan sora kah araba ve kâh hayvanla gece, gündüz kat'ı mesafe ederek Srvas lan hareketinin dördüncü günü badezzeval Malatyaya vâsıl olahilmîştî. Recep Zühtü Reyin verdiği raporlar vaziyetin tenvirine çok hadim olmuştu.
87
Efendiler, 10 Eylül günü geç vakit şu telgrafı aldık:
Zata mahsustur. Hiç durmry ataktır. M ulamadan, 10/9/1919
Sıv*Mt* K, O. î K. Mustafa Kemal Pah Hazrctlerînedir:
1 — 10/9/1919 saat 2 «orada bilfi vukuat Malaryaya muvasalat olunmuştur.
2— Zevatı malûm en in kfiffosî maalesef Kahta istikametine firar etlikleri, tafsilâtın müteakiben arzedilcf^çı mıirusdur* Alay 15 İC Uya*
Ayni günde ve fakat, îlyas Beyin telgraf nidan sora da şu telgrafı alıyoruz:
Gayet aceledir. Hılatyadan, 10/9/1919
Sıvatla L O, 3L Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:
1 — Harput Valisi ile Malatya Mutasarrıfı ve İngiliz Binbaşın ve hempaları olan malam eghas alay 15 in ELûzizden hareketini ve kendilerinin tevkif edileceklerini haber alır olmaz, bugün ateâKiıbulı firar etmişlerdir» Bunların Kalıta linki Bedir Ağa nefcdine gittikleri ve omdan tedarik edecekleri Ekrat ile burayı batmağa gelecekleri mervidir.
2—Bunların ve Bedir Afla aprelinin fenalığa cnr^et ettikleri takdirde, takibat icrası hakkında kolordudan amir alınmış, izleri takip edilmekte ve netice ayrıca arz edilecek lir,
S — Alay 15 Kumandanı maiyetindeki kuvvetle, bugün saat 2 soradi, Matat* yaya geldikleri maruzdur»
Süvari Alar 12 Kumandanı Binbaşı Cemal
Ayni tarihte yazılmış olan bu iki telgraf, yanyana getirilerek tetkik olunursa gayanı dikkat bazı noktalarm nazara çarpmamasına imkân yoktur.
Süvari Alay Kumandanı Cemal Bey, taraf muzdan aldığı talimatı veçhile malûm eşhası sıkı ve emin bir surette iaraasut altında bulunduracak ve günde iki defa rapor verecekti.
Eşhası merkume 10 Eylül günü alessabah kaçtıkları halde Cemal Bey, bu malûmatı, ancak, llyas Bey müfrezesinin muvasalatından ve tlyas Beyin raporundan sora bildiriyor. Cemal Bey firarilerin, tlyae Bey müfrezesinin El azizden hareketlerini haber
iiidik)Lirini söylüyor. Halbuki telgrafhane Cemal Beyin tahtı ta* rassudunda idi.
Sora, firarilerin Ekrat toplayıp Malatyayı basacaklar mm mervi olduğunu da ilâve ediyor. Bu noktalar, süvari alay kumandanı hakkında şüphe ve tereddüdü celbetmekten hâli değildir.
Bilâhare alman malûmattan anlaşıldı ki, Ali Galip ve rüfe-kası 9 Eylül akşamı haberdar edilmişler. Ali Galip geceyi uykusuz hükümet dairesinde geçirmiştir. 10 Eylülde maiyetlerinde birkaç jandarma ve mü seli âh Kürt olduğu halde, hükümet dairesinde toplanıyorlar, sandık emininin odasma giriyorlar, sandığı açıyorlar, beraber almak üzere altı bin lira sayıp bir kenara koyu-vnrl ar ve sandığa vazetmek üzere de şu senedi yazıyorlar:
* Mustafa Kumul Paya ve avenesinin tenkili nmaarifmc kargılık olmak ükcFO ¦ »llrJLFıiiiki emrine tevfikan allı bin lira alınmıştır. 1Q Cylül 1914: Halil Ramı, Ali Galip j
llyas Bey müfrezesinin, Malaryaya yaklaşmakta olduğu anlaşıldığı bir sıra Ha, süvari alay kumandanı, zabitlere, mutasarrıfın evini, hedef gösteriyor. Mutasarrıf m evini sarıyorlar ve telefon tellerini kesiyorlar ve evi basıyorlar. Bu ameliyenin başladı-ğraı hisseden Halil Beyin ailesi, hükümet dairesine haber veriyor* Hükümette, para almakla meşgul olan vali, mutasarrıf ve refikleri vaziyetten haberdar olur olmaz havf ve telâş ile her şeyi unutup ayırdıkları parayı ve yazdıkları senedi olduğu gibi bırakıyorlar ve maiyetlerile birlikte hazır bulunan atlarına binerek hemen firar ediyorlar (Ves* 6tf, 67).
Süvari alay kuma odanın m ve topçu alay kumanda om m; valinin, geceyi hükümet dairesinde geçirmekte olduğunu bilmedikleri kabul edilemez. Mutasarrıftan ziyade valinin tevkifi mühim olduğu da meydanda idi. Binaenaleyh, malûm esli asm firarında müsamaha olduğu muhakkaktır. En zayıf tefsire göre malûm eş-hasm maiyeti erin deki beş on müsellâh jandarma ve Kürt ile mu-sadenıeden büyük fenalık çıkabileceği vehmi Malatyadakileri *— endirek —- tedbire sevketmiş ve merkum eşhası ürküterek kaçırmağı tercih ettirmiştir, denilebilir.
10 Eylülde tlyas Beye verdiğim talimatta başlıca zikrettiğim noktalar:
1 — Firarilerin süratle derdestleri;
2 — Kürtlük cereyanına asla müsait zemin bırakılmaması;
3 —Malatyada mutasarrıflığın Jandarma Kumandanı Tevfik
89
Bey tarafından uVruhJr r-dilım-si, münasip ve sahibi namus ve luı-miyet bir zatın da Harp utta makamı vilâyeti serian işgal etmesi;
4-—Malatya ve Har put ta ki kuvayı hükümeti tamamen ele alarak millet ve vatan aleyhinde hiçbir icraata meydan verilmemesi;
5 — Firarilere uy ani ar m bilâeman ve merhamet imha edileceğinin tamimi ve namualu halkın hakikatten haberdar edilmesi;
6 — Mevcudiyeti mil üyem izi tehlikeye sokacak olan ecnebi askerine de mukabele olunacağının derpiş edilmesi ve tertibatı ve tedabiriııin» iş'arradan ibaret idi (Vcs, 68).
Efendiler, firarilerin, etraf ve civar aspirinden birtakım Kürtleri toplayabileceklerini ve hatta Ma r aş la bulunan ecnebi kuvvetlerinden temini istifade edebileceklerini muhakkak gibi kabul etmek lazımdı. Onun İç İn a Emmiş olan tertibatı ve bu işe hasredilmiş olan kuvvetleri takviye etmek icap ediyordu. Bu maksatla Sn astan, daha bir estcrsüvar müfreze 9 Eylül akşamı Malatyaya sevkedildiği gibi Üçüncü Kolordu mümkün olduğu kadar, kuvvetlerini cenuba indirecek, On Üçüncü Kolordu takip keyfiyetini temin edecek ve hainlere kıpırdayacak bir fırsat vermemek için azamî tesiri göstermek lüzumuna binaen Mamaha-tundaki süvari alayı da Har put istikametine tahrik olunacaktı. Bu hususta 3 üncü, 13 üncü ve 15 inci Kolordu Kumandanlarına icabı gibi tebligat ve temenniyatta bulunuldu (Ves. 69),
Efendiler, verdiğimiz, direktifler dairesinde firarileri takip ettirirken, bir taraftan da, elimize geçen bazı vesaiki gözden geçirelim. Bu vesaik, hadiseyi ve AH Calip teşebbüsünü ve hükümeti merkez iyen in redaetini her türlü izahattan, daha mükemmel bir surette tebarüz ettireceğini zannettiğimden aynen mütaleaları zait addolunmaz fikrindeyim.
Evvelâ, Dahiliye Nazırı Âdil Beyle Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşan m müşterek imzalar île. Elâziz Valisi Alı Galip Beye verilen 3 Eylül 1919 tarihli talimatnameyi okuyalımI
Bunu müteakip, Dahiliye Nazırının, sevkolunucak kuvvet ve sarf olunacak para miktarı hakkmda Babıali den çektiği telgraf mı görürüz:
90
Dersliye 906
Bizzat halledilecektir
Elâziz Valisi Galip Beyefendiye C: 2 Eylül 1919 numara iki:
Arzolunmuştur* tradei ««niyeti bugün sadır olacaktır. Binaenaleyh keapi kaf-ıyet ermiştir. Talimat şudur: Malûmunuz olduğu veçhile Erzurumda Kongre namı altında birkaç kigî toplanarak birtakım kararlar ittihaz ettiler. Ne toplananların ne de ittihaz ettikleri kararların esasr, ehemmiyeti vardır. Fakat bıı haller memleketçe btrtaknn kılükali mucip oluyor. Avrupaya ise pek mübalağa ile aksettirilmekte oluyor. Binaenalâzalik pek fena suitesirat hâsıl etmekte oluyor, ortada şayanı ehemmiyet hiçbir kuvvet, hiçbir vak'a olmadığı halde mücerret bu mübalağa t ve sui-tesirattan endişeye düsen İngilizlerin ahiren Samsuna epeyce bir kuvvet çıkaracakları istidlal olunuyor. Hükümetin, umum şırasında taraf miza da icra ettiği tebligatı maîûmeye mugayir hareketine devam etmekte olursa çıkarılacak ecnebi kuvvetlerin Srvasa ve oradan daha ilerliyerek birçok mahalleri, işgal etmeleri ihtimali bait değildir. Bu ise, memleketin menafime bittabi münafidîr. Erzurumda toplanan eşhası malûmenin kariben Sıvaata içtima ederek yine bîr kongre aktetmek istemekte oldukları muhaberatı vakıadan anlaşılıyor. Böyle heg on kişinin orada toplanmalından hiçbir £cy çıkmıyacağı hükümetçe malûmdur. Fakat bunlar] Avrupaya anlatmak mümkün değildir, İşte bunun için bunların orada toplanmasına meydim vermemek icap ediyor. Bunun için de evvelb evvel Sıvaata hükümetin itimadı tanıcıma mazhar ve selâmeti memlekete muvafık olan tebligatı harfiyen icraya Azim bîr vali bulundurmak lazım gelmektedir. Zatı valslarım anm için oraya gönderiyoruz. Gerçi SrvaBta kongre aktetmek istemekte olan birkaç kişiye mümanaat etmek okadar güç bir şey değil iee dc erkûn ve ümera ve zabıtan vc askerin bazıları da bunlarla hemfikir oldukları anlaşılmasına nazaran hükümetin ittihaz edeceği re-dabiri ellerinden geldiği kadar tas'îp ve eşhası malûmeyi mümkün olduğu kadar iltizam edecekleri nazarı dikkate alınarak sayam itimat bir iki yüz kişinin refakatinizde bulunması temini muvaffakiyet için münasip görülmektedir. Binaberin evelce yazdığım veçhile oralardaki Kürtlerden itimat edilen yüz, yüz elli kadar süvariyi birlikte alarak ne için oradan gidildiği hiç kimseye sezdirilmeden Srvasa hiç kimsenin intizar etmediği bir zamanda bilvüsul vali ve kumandanlığı hemen ele alacak ve oradaki jandarma ve askeri, miktarları cüz*î olmakla beraber hüsnü idare edecek olursanız karşınızda başka bir kuvvet bulunmıyacağf cihetle derhal tesisi nüfus ederek içtimaa meydan vermemiş olacak ve orada bulunanlar varsa hemen derdest edip mahfuzen Istanbula gönderebileceğiniz derkârdır. Bu suretle ihraz olunacak nüfuz v« iktidarı hükümet, dahilde sergüzeşteuyane harekâtla İm Um: m. lan yıldrrarak bu gibi harekâtı gayrimarziyenîu vukuuna mâni olacağı gibi hariçte de pek ziyade hüsnü tesir ederek ecnebilerin asker çıkarmak ve oraları işgal etmek hususlarındaki tasavvurlardan sarfınazar etmeleri için hükümetçe bir mum-siki kaviye müracaat ve teşebbüs teşkil edecektir* Zaten Srvas muteberanı ahalisinden bazılarından mevsnkan tahkik olunduğu veçhile ahali bu politikacıların tahrikatından, para toplamak için vaki olan ta ay ika tından pek ziyade mütencffîr ve
91
hunların menbi için hükümet her »liretle muzaherete hazırdır. Orada jandarmaya derhal yazılacak istenildi ji kadar efrat bulunacağı re buna müteueffizan tarafından sureti nuhsıteada muavenet olunacafı ihbar edilmektedir. Bu auretle miktarı k-'ıfi ve hükümete ksviyyen merbut bir jandarma tenkil edildik itti »ora birlikte götüreceğiniz süvarileri latyiben yerlerine iade ederiz. İşte yapılacak Tedabir bundan ibarettir. Bunun kemali suhuletle ve muvaffakryetle tatbiki mücerret dereceî nihayetle iltizamı mektumiyete vabestedir. Srvasa mcmuriyetinizden hatta o cihetlere gideceğinizden efradı ailenizden en emin olduğunu* hiçbir kimseye bile bahsetmeyiniz ve Srvasa girinceye kadar maksadı yanınızdakilere dahî sezdirmeyiniz. Bu, muvaffakiyetin üssülesasıdrr* Bu cihetle gimdllık herhalde ailenizi orada bırakarak etraftaki aşa iri tefti 5 için bes, on gün duracağınızı efradı silenime ve putrleriıir bil ifade hemen hareketle bir şiin evel 3ıvasa ba|teten vâsıl olmağa gayret eylemelisiniz. Omya vusulünüze atide münderic telgraf name icap edenlere billebliE vali ve kumandanlığı ele alarak hemen ise baklam alınınız. Bir taraftan da makina babında Nezarete î§*an keyfiyet etmelisiniz. Bu suretle vaziyet malûm olur olma* size yine makina başında tarafımdan İcabı hale güre tebligatı lâzime icra olunacaktır. Bu suretle ise bağladıktan sora ne vakit münasip görürseniz ailenizi ve eşyanızı Srvasa eelbedebüîr$iniz+ Şukadar ki elyevm orada bulunan Reşit Paşanın valilikten azla-lundu^u, yerine diğerinin £Öndrrilccc£i her nasılsa sayı olarak müsarilcyh tarafından Nezarete müracaat edildiğinden ve isimleri malûmunuz olan kimselerin Sıvada karinen birleşmek istedikleri ig'araTi vakıadan anlaşıldığından beyhude bir dakika gefirilmîyerek biran evel hareket ve bîr saat evel muvnsalate gayret etmeniz de mas» 1 ah a ten ehem ve elzemdir. Şu esbap ve mülâhazata göre ne vakit hareket ve ne* kadar müddette muvasalat edebileceğinizin İe/an muktazidir* Sıvasta ibraz edece* gintz telgraf name sudur: Zalv alilerinin Sı ves Vali vo Kumandanlığına tayinleri Meclisi Vükelâ karar jle bÜEstUnn serefsadrr olan iradei seniyei hasreti padıgahî iktizasından olduğundan hemen hareketle bu telgraf nameyi Sıvaetaki memurini mülkiye ve askeriyeden icap edenlerine blUrae v&li ve kumandanlığı demlide ederek ifayı vazifeye mübaşeret ve hemen ia'art keyfiyet etmeleri tebliğ olunur,
3/9/1919
Dahiliye Nazırı Harbiye Nazırı
Âdil Süleyman Şefik
Gayet müstaceldir Bobıalidrn, ti Eylül 1919
Malutyada Elflziz Valisi Calip Beyefendiye C: ti Eylül 1919
Eşkıya tabibi için sevkoluııaeük kuvvet masarifinin jandarma tahsisatına mahsuben malsandığmdan tesviyesi znıl'rldîr- Kaç kur Uç *ftrf olunana gınıu ve şevketti-lecek kuvvetin mikiarile yevmi hareketin serian is^an,
Nastr Âdil
92
Dahiliye Nasırı üç gün tora da Ati Galibin bir telgraf ma cevap olduğu anlaşılan gu telgrafı veriyor:
Müstaceldir Dereliye, 9/9/İ9İ9
Malatyada Eiâziz Valisi Beyefendiye C: 8 Eylül 1919. Numara iki:
Sıvasta şayanı itimat vasıla olma&ğı cihetle malûmatı kafire—^,..™ aluıma) makta ite de ora ahalisinden, burada bulunan bîr adamın ifadesine ve sair yerlerden de alman malûmatı umumiye ye nazaran evvela + utan İL t m tahrikata taraftar de* fcEldir» Saniyen asker ckallikal ildir. Bn hareketi idare etmekte olanlar eşhası au-lûme ile kumandan ve tahılındım bazı)am]ır+ Bunlar, İçe millî bir şekil vererek mnkantlarım terviç ettirmeğe çalışmaktadır. Halbuki mîllet bu islere taraftar de* jüitaljr. Orası dahjı kjırip ohhıgu rilıctle istediğiniz malûmatı daha suhuletle istihsal edebilirsiniz! Mantaam gazeteler her nasılsa oraya memuriyetinizden bahset* liktari cihetle bir gün evel ar, i [aliniz ^ataa ziyade k^pi ehemmiyet limiti ir. Birlikte balunduracaftımı kuvveti d nekadar «i vade oltlrtfa muvaffakiyeti o nispette teshil edeceği derkârdır, Bu kuvvetin miktarlerile vaki i hareketinizin bir gün evel tayin ve is/arma muntazırım.
Nazır
AdU
Ali Galip Bey, cevaben, Malatyadan son olarak gu telgrafı veriyor:
Gayet müstacel ve mahremdir Bi&2ât halledile tektir
Dahiliye Nezaretine
Şehri halin on dördüncü günü kâfi kuvvetle eşkıyanın takip ve derdesri için Malatyadan hareket edecek veçhile tedabiri muktaziye icra udi imiktir. Biavnihi tealâ müsademede neticelen muvaffıkryet olduğuna itimat huyurulsun. Yalnız ig'aratın cevaplan ve muklaziyalı tehir buyuru İm amalidir,
9/9/1919 Elâıia Valial
Ali Galip
Bu telgraftan, 9/10 Eylül gecesini büküm et dairesinde, heyecanlar içinde sabaha kadar uykusuz geçiren Ali Galibin, 9 Eylül 1919 günü henüz kahramanlığın m üzerinde ve biavnihi tealâ müsademede muvaffakiyetten pürümit olduğu anlaşılıyor.
93
Efendiler, vaVa ve bu vesaikten haberdar edilen rüesayı memurini mülkiyeden, Dahiliye Nazırı Âdil Beye ve kumandanlardan da Harbiye Nazın Süleyman Şefik Paşaya ademi itimadı mutazammın telgraf nameler keşidesi muvafık olacağı düşünüldü. Umumun nazarr dikkati celbolundu.
Sivas Valisi Reşit Paşanm telgraf m a cevap veren Âdil Beyin şu sözleri nekadar hayret ve istigraba sezadır. Âdil Bey bahsettiğim telgraf mı şu cümlelerle bitiriyordu: (;..., Elbette iradei seniyei cenabı hilafetpenahî hükmü âlisine mutavaat lüzumunu takdir edersiniz!» (Ves. 70).
Efendiler, bitteeadüf bu muhabere esnasında ben de telgrafhanede bulunuyordum. Bir aralık dayanamadım; şu telgrafı tesvit edip çekilmek üzere memura verdim:
11/İ0/IM9
Dahiliye Nazın Âdil Beye
Milleti padişahına maruzatta bulunmaktan mencdi yordunuz. Alçaklar, caniler! Düşmanlarla mîllet aleyhinde tertibatı hainauedf: bulunuyorsunuz. Milletin kudret ve iradesini takdirden âciz olduğunuza güphe etmiyordum. Fakat vatan ve millete kâr$1 hainime ve mezbuhane harekette bulunacağınıza inanmak istemiyordum. Aklınızı bağınıza toplayın. Calip Bey ve hempaları gibi bülehanın. ahmakça, olan mevhum valilerine kapılarak ve MiGter Nov-it gibi milletimiz ve vatanımız için muzır olan ecnebilere vicdanınızı salarak irtikâp ettiğiniz denaetlerin milletçe latbik olunacak mesuliyetini nazari dikkatte tutunuz. Güvendiğiniz egha? ve kuvvetin akıbetini ögrendigİnİs zaman kendi akıbetinizle mukayeseyi unutmayınız.
Mustafa Kemal
Bilcümle kumandanlar da, icabr gibi müracaatlerde bulun* dul ar,
12 Eylüle kadar aldığımız raporlardan firarilerin, 10/11 Eylül gecesini Rakada geçirdikleri ve 11/12 Eylül gecesini de, Bakanın yarım saat yakınında bir köyde, bir aşiret reisinin yanmda geçireceklerinin anlaşıldığı bildiriliyordu (Ves. 71) r Bu malûmat, 20 nci, 15 inci ve 13 üncü Kolordu Kumandanlarına bildirildi (Ves. 72).
11 Eylülde ve 11/12 Eylülde Malatya ile telgraf başmda vu-kubulan muhaberat, henüz Ma la ty ada, evamîr ve talimatı kat'îye almış olan zevatm zihinlerinde teşevvüşe delâlet edecek mahiyette idi.
94
Elâfcizdenı gelen Alay Kumandanı liyas Bey, «mutasarrıf beyin gönderdiği bir âdemi mahsus tarafmdan» Vali Ali Galip ve Mutasarrıf Halil Beylerin bazı şeraitle mevkilerine avdet etmek istediklerim ifade edilmiş. Binaenaleyh «selâmeti memleket namına bunların bu suretle vaki olan tekliflerini kabul etmek muvafık olup olmadığı hakkındaki emrinizin intizarında bulunduğumuz maruzdur» demekte idi [11 Eylül] (Ves. 73).
Bunu takiben. 11/12 Eylül gecesi de, yine telgraf bagma gelen Süvari Alay Kumandanı Cemal ve Mutasarrıf Vekili Tevfik ve Topçu Alay Kumandanı Münir ve Jandarma Yüzbaşısı Faruk ve Baytar Binbaşısı Mehmet ve Elâzizden gelen Alay Kumandanı llyas Beyler namma îlyas Bey şunları yazdırdı:
Malatyadan tlyas Bey:-—
Şimdi sayanr itimat olan Jandarma Yüzbaşısı Faruk Beyden alman malûmat berveçjıizirdir:
Faruk Bey Kâhta ve civarında takipte idi. Malatyaya beş saat mesafede Raka karyesinde Kürtlerin içtima eylediklerini ve el-yevm mutasarrıfla rüfekasınm orada bulunduğunu, Sivereğe kadar olan agairin peyderpey mahalli mezkûra gelmekte oldukları ve Dersim aşairine varıncaya kadar Kürtlük nam m a davet edildiği, mutasarrıf m fikri, evvelâ Malatyaya hücum ve kamilen yağma edildikten sora bütün kuvvetle Srvas istikametine yürüyeceklerini, Malatyada bulunan Türkleri katil ve tardedeceklerini ve Dersimlilerin de ayni zamanda Harputa yürüyeceklerini bildiriyor. Çünkü mutasarrıfm Malatyadan gitmesi Kürtlük namma kendilerine büyük bir zül ve hakaret ımi§ gibi telâkki olunuyormuş. Vali, bu yağma ve katli nüfusa taraftar ve razı olmadığmr, fakat mutasarrıfın fikrine de mâni olamıyacağmı bildirmiştir. Malatyaya harben girdikleri zaman Kürt bayrağı çekileceğini ve beraberlerinde bulunan İngiliz binbaşısı da Urfada bulunan İngiliz fırkasının harekete amade olduğunu bildirmiş ise de Hacı Bedir Ağa da bunu kabul etmediği ve aşa irin Malatya nm Kürdistan ve Malatyada Kürt bayrağı çekilmesine ısrar eyledikleri dün akşam vali Malatyaya avdet etmek istemiş ise de bırakmadıkları mübalâğadan ari olarak arzolunur. Şartlan zirdedir:
1 — Valinin yerine avdeti;
2 — Mutasarrıfın kemakân yerinde kalması;
3 — Elâzizden gelen askerin iadesi;
4 — Valinin yüz müsellâlı Kürtle Malatyaya girdiği zaman sükûnetin muhafazasr ve Sivas istikametine yürümesi;
95
5 — Aşairden alman yedi tüfek, bir rovelverin iadesi;
6 — Berveçhibalâ maruzatıma iradeleri.
Îİyas Beye şunu yazdım:
11/12 Eylül 1919
Malatyada Ilyos Beyefendiye
1 — Verdiğiniz malûmat heyetimizce nazarı dikkate alındı. Zatı âlinize şerait dcrmeyan eden kimlerdir? Bittabi böyle bir münasebete girişmek kat'iyyeu doğru değildir. Hıyanetleri Tahakkuk eden vali, mutasarrıf ve hempalarının derdestleri ve tahrik etmeğe çalıştıkları bası gafil kimseleri İrgat etmek mevzaubahstir. Bunun için kemali şiddetle mukabele etmek lâzımdır. 13 üncü ve 15 inci ve 3 üncü kolordu kumandanları, bu dakikada telgraf başında müştereken ittihaz olunacak tedabiri kararlaştırmaktadırlar. Mümkün olan kuvvetler her taraftan tahrik olunmuştur. Sükûnet ve ciddiyetle oraca icap eden tedabirın tarafı âlinizden ittihaz edilmiş bulunduğuna emniyetimiz berkemaldîr. O mmtakada bulunan bilcümle telgrafhanelerin tutulması vc Mutasarrıf Vekili Tevfik Bey biraderimizin hükümet kuvvetini ve nüfuzunu azam! surette göstermesi, nazarı dikkatte tutulmalıdır»
2 — Bu anda. bütün Anadolu merakisinden zatı şahaneye hıyaneti vakıa arzedîlmektedir. Oraca da ayni suretle Hareket olunmalıdır.
3 — îngiliz binbaşısının sözleri blöftür* Kürtlerin de, içtimaa muvaffak olsalar bile kuvveî askerîye kargısında ne dereceye kadar muvaffak olacaklarını takdir buyurursunuz,
4—Bedir Ağayı ve Geven aşireti rüesasmt ve bu harekâtı hainaneye muhalif olan rüesayı tarafınıza celbe tevessül buyurulması münasip olur.
S — Hısnımanaurdan hareket eden süvari boltiğüyİe Siverek ve Diyarbekirden hareket eden birer taburla irtibatınız var mı? Nerelere vardılar?
Telgrafhanede mevcut Kongre Heyeti namına Mustafa Kemal
Gerçi, Kongre hali içtima da ve telgrafhanede bulunmuyordu. Fakat kuvvei maneviyeyi takviye için Kongre Heyetinin alâkasmı göstermeği muvafık gördüğüm gibi imza olarak yalnız ^Kongre Heyetim diye de ayni mealde ayrıca bir telgraf ta yazdım (Ves* 74)*
Bu telgrafıma zeyil olarak, Ur fada, Aymtapta, Maraşta bulunan ve cüz'î olan ecnebi kuvvetlerini bildirerek -«size bir ecnebi frrka&mdan bahsedenlerin beyanatı, vatan ve millet hainlerinin yalanım naklederek maneviyatmızı kırmak alçaklığından,.»» dır dedim (Ves* 75).
96
llyas Bey i§*aratmıa verdiği cevapta «taarruz halinde mukavemeti şedide ihrazı sureti kafiyede kararlaştmhmştıra dedikten sora» «eldeki kuvvet, Malaryayı uzun müddet bir Kürt taarruzuna kargı müdafaaya kafi değildir. Bunun için sürati mümkine ile kuvayi muavine şevkine delâlet buyuruhnası ekiden müsterham-dır» dedi (Ves, 76).
îlyas Beye, ieabmda bir gey tebliğ edilebilmek için, telgrafhanede bir zabit bırakarak, mühim olan işinin basma gitmesini rica ettim (Ves. 77).
îlyas Beyden 12 Eylülde keşide olunan bir telgraf nameyi, muhtelif noktai nazarlardan zabitlerimiz ve memurlarımız için şayanı istifade olacağı mülâhazasile aynen arz edeceğim:
¦
Malatya, \W/mV
Sıvasta K, 0. 3 Kumandanlığına
Halepteki ingiliz ordusuna mensup miralay rütbesinde Müsyü P+ Pil İBmiıule bir ingiliz zabiti bugün 12/9/1919 sevalmde Malaryaya gelmiştir. Maksadı Malatya* Harput ve Dtyarbekjr mıntakalarında egraf ve memurini mülkiye ve askeriye ile görüşmek olduğunu; firari Mi eter Novîîin vazifei memuriyeti hakkında ademi malûmat beyan etti ve bu hususta İngiliz hükümetinin kat*iyyen malumatı olma* dığım ve höyle bir propagandacı zabitin buralarda gezmesini kabul edemiyeeegmî ve agair ilerisinden derhal buraya celbi için kendisine emir vereregini söyledi* Eler maksadı hainane ile buralarda gezdiğine kanaat hâsıl ederce mevkuf en Halebe sevk-edeeeğini ilâve etti ve Vali Galip Beyin de kendjaiîe görüşmek üzere hayatmın muhafaza» husnaunda kendisine teminat vererek buraya davet etmesini talep etti. Bu hususta mafevk makamdan mumaileyhin buraya gelebileceği hakkmda emir almadan buraya gelmesinin mümkün olpmıyaçağını ve bu hususta makamatq müracaat edeceğimi dc söyledim. Bu muvafakat enirinin sürati tebliğine delâletimi rica etti. Kendisi mutemedi âlii siyasî namile yad edilînniş. Hükümeti merkeziye kendisini tanjrmıç. Kendisi burada iki gün ikametten tora Harputa gidecekmig. Vesikası yoktur. Kendisi muhterem bir misafir olduğu ve hakkmda ihtiramatı mahsusa yapılacağı söylenmiştir. Valiyi boraya getirtmesine ve bu zatm Harputa doğru seyahat yapmasına müsaade edelim mi? la'arr. Srvastan iki zabitin {imdi geldiği maruzdur.
Alay İS Kumandanı îlyas
Bu telgraf muhteviyatında mevzuubahs husus at hakkmda tarzı hareketi müsmir noktai nazarlarımız, su suretle kısaca bildirildi:
7
97
Tel Srrt*. 1W19W
Gayet aeeleckr
Malatyada On Besinci Alay Kumandanlığını
C: 12/9/1919:
1 — Kim olursa olsun vcttikatuz bir ecnebi zabitinin memaliki Osmaniye dahilinde iji yoktur. Kendiline kemali nezaketle fakat askerce kat'E bir surette keyfiyeti ihlâl ve geldiği yere hemen dönmesini ihtar ediniz. Memleketten çıkıncıya kadar da eşraf ve memurin ile hiçbir siyasî temasa gelmemesi için yanma muktedir, müdrik bir zabit terfik edinin,
2—Firari valinin hıyaneti vataniye ile müttehem olduğunu, ele gedince derdest ite kanunun pençei adaletine tealim edileceğini, bn bapta başka türlü bir sey yapmak imkânı olmadığını ayrıca izah edeniniz Efendim,
Mustafa Kemal
Efendiler, alman ledabir ve tertibat ve bilhassa gösterilen asabiyet ve şiddet sayesinde- Ali Galip ve Halil Beylerin iğfale çalıştıkları aşair dağılmış, naümît kalan Ali Galip evvelâ Urfaya ve oradan Halebe firar etmiştir. Misler Novil de nezaret tahtında müreffeben Elbistan üzerinden gitmiştir. Diğerleri de birer suretle firar eylemişlerdir. Bu safahatı, daha ziyade, izahta bir fayda görmüyorum. Bu husuaata dair beyanatıma lahika olarak intişar edecek olan vesaikm mütaleasmdan hal ve ati için şayanı intibah noktalar istihraç olunacağını ümit ederim (Ves. 78t 79\ 80, 81).
98
Efendiler, Ali Galip teşebbüsünün, padişahın ve Ferit Paşa hükümetinin ve ecanibin müşterek bir teşebbüsü olduğuna, arzettiğim vesaika muttali olduktan sora, şüphe ve tereddüt edenler kalmaz, zannederim. Bu hıyanetin, müşterek müteşebbislerine kargı, alınması lâzrmgelen vaziyet sarihtir* Ancak mukabil teşebbüste mümkün olduğu kadar cephe hücumundan sarfı nazar etmek» o günün icabatı olmakla beraber teşebbüs kuvvetini muhtelif hedeflere tevcihten içtinaben bir noktada temerküz etlini tek, muva fıkı ihtiyat idi. Biz de, hedefi taarruz olarak yalnız Ferit Paşa Kabinesini tespit ettik ve padişahın zimethal olduğunu bil-memezlikten geldik. Ferit Paşa Kabinesinin, padişahı hakayikten haberdar etmeyip iğfal etmekte olduğu tezini tuttuk. Padişah, vaziyetten agâh olduğu takdirde derhal kendisini iğfal edenlere lâyık oldukları muameleyi tatbik edeceğine emniyetimiz olduğunu ileri sürdük ve hükümetin sabit olan cinayeti üzerine kendisine itimadın insilâbı tabiî olduğundan hakikati hali yalnız ve ancak doğrudan doğruya padişaha arzetmekle vaziyetin ıslahı mümkün olacağını teşebbüsaUmız için noktai azimet addettik. Bu mülâhazaya binaen; Eylülün on birinci günü, padişaha hitaben bir telgraf name hazırlandı; bu telgraf namede tahmin buyuracağınız veçhile zamanm icabı olan birçok surî elfaz içinde «hükümetin bilimi hur ebe Kongreyi basmak sur etile beynelislâm sefki dimaya tasaddi ettiğinden, Kürdistanr ayaklandırmak sur etile vatanı parçalatmak plânını para mukabilinde taahhüt etmiş oldukları vesaik ile tahakkuk ettiğinden, hükümetin bu bapta vasıtai icraiyesi olanların hasiren firara icbar edildiği, derdestleri halinde kanunun pençei icraatına tevdi olunacakları ve bu cinayetleri tertip ve Dahiliye ve Harbiye nazırları tarafmdan tebliğ ve tatbik ettiren hükümeti raerkeziyeye, milletin itimat ve emniyetinin münselip olduğu zikredildikten sora, namuslu zevattan mürekkep bir heyeti cedidei hükümetin teşkili ile bu casus şebekesi hakkmda tahkikat ve icraatı seriai adilânenin icrası talep ve bir heyeti âdilei
Hıyanetin müşterek müteşebbislerin* den Ferit Pa^a Kabinesine taarruz
99
hükümetin teessüsüne kadar merkezi hükümetle bir veçhile muhabere ve münasebette bulunmamağa karar vermiş olan milletten, ordunun ayrıl a. 1ttya cağını, zatı vat'aya muttali ve mahalline mücavir olan kolordular kumandanları arza mecbur olduk» den ili* yordu (Ves. 82).
İşte bu telgraf name suretinin umum kol ordu! arca îstanbula çekilmesi münasip düşünüldü. 11 Eylül günü telgraf haşmda kolordu kuman da nlarma gu servisi verdim:
{Şimdi bir iurot vereceğiz. Bu turetid 3 üncü, 15 inci. 20 inci, 13 ve 12 inci kolordu kumandanlarının müşterek îmzasilc çekilmesini münasip görüyoruz. Mü-talea ettikten sora difi*r kumandanlarla aynj umanda çekmek için intizar bu, vurunuza
Suret
Makamı Sadareti Uçmaya
cŞicndi, doğrudan doğruya başkumandan t nkdeaimiı, balifei zisanmırz dendi-mize maruzatı mübimmede bulunmak mecburiyetindeyiz. Hail ika edilme meEİm r£ca eder. aksi takdirde tevellüt edecek nctayitıi vabimemn meşguliyetinin tnrf zatı fabimanelerine raci kalacağım arzederia. K, O. 12, K. O. 13. K. O. 20. K. O* 15. KL O, 3j
Vuku bulacak maruzat* mühuume arzeüniş olduğum veçhile padişaha yazılan telgraf name muhteviyatından ibaret idi.
Eylülün 11 inci günü, bilhassa 12/13 üncü gecesi her tarafta kolordu kumandanları telgraf merkezlerini işgal ederek mukarrer olduğu veçhile istanbul ile muhabereye çalışıyordu. Fakat Sadrazam ortadan kaybolmuş gibi idi. Cevap vermiyordu. Biz de, telgraf bağında, Sadrazamın telgrafları alıp cevap vermesi için tazyikatta bulunuyorduk, istanbul merkezi telgraf memur-larile vukubulan uzun çekişmelerden sora bir telgraf memuru gu servisi verdi:
«Sadrazam Paşaya yazılan ifade telefonla söylenildi. Alman cevapta: Telgraf name mündericatı Sadrazam Paga Hazretlerine arz ol undu. Vukubulacak maruzatları usulü dairesinde telgrafla arcolunmahdm Telgraf nameler de usulü dairesinde takdim edilir, buyurduklar mı müdir bey söylüyor Efendini» (Ve$) 83),
Bunun üzerine nıs fil ley İden sora saat 4 te gu telgraf Sivas telgrafhanesine gönderildi:
11/12/191!*
Sadrâzam Ferit Paftaya
Vatan ve milletin hukuk ve mukaddesatta- payünal v« ıatr hazreti padi-akİnin geref ve baytıyeli müİukânelertni irJİl ile teaebbüâat ve harekâtı gafilâncniz ta-
100
hakkuk eylemiştir* M i İldin padişahımızdan başka hiçbirinize emniyeti kalmam ıt-tır. lîu sebeple ha] re istirhamlarını ancak saU hümayuna arzetmek rztırarmda-dır Ut, Heyetiniz gayri megru harekfitınm netayici vahi meşin den korkarak miüet ile padişah arasında bati oluyor. Bu haptaki temerrüdünüz daha bîr saat devem ederie millet artık kendisini her türlü harekât ve icraatında serbest telâkkide mazur görecektir ve bütün vatanın heyeti gayrimegruanizla sureti knt*iyede alâka ve irtibatım kat'ederektîn Bu, son ihtarımıtdtr. Bundan sora milletin alacağı vaziyet burada bulunun ecnebi zabitam marifetile İtilâf mümessil Itri ite dahi mufassalan hildirilr-
C*kdr' Umumi Kongre Heyeti
Sivas Telgraf Müdiriyetine de aynî zamanda, telefonla gu emir verildi:
«Kongremizden tnÜntehap bir heyetle telgrafhaneye gönderilecek bir telgrafı* mum doğrudan doğruya mabeyni hümayuna keşidesine tstenbulca mümanaat oîun-duğu bildiriliyor. Bir saat sarfında telgrafın keşidesine muvafakat olunmadığı takdirde İBtanbuUa hürün Anadolu telgraf muhaberatım kat'a mecbur olacağımızı ma* fevkinize bildirinize
Kolordu kum andan la rm a da atideki umumî tebliğ yapıldı:
Srvastan, 11^13/9/1919
K. O. 2(r Kumandanlığına K+ O. 15 Kumandanlığına K, O. 13 Kumandanlığımı K. O. 3 Kumandanlığına
Kangrenin atebei mülûkâneye olan maruzatına Dersaadette Telgraf Başmüdirh yerince mümanaat edilmiştir. Bir saat mühlet sarfında mabeyni hümayuna yol verilmezse tekmil Ana dolunun DersaadeÜe muhabereyi telgraf İyesi kestiril eceği cevaben mezkur müdiriyete îrblig ettirilmiştir. Kongrenin bu mallabı meşruuna cevabı muvafakat alınmadığmdan im tebliğden itibaren Ankara, Kastamonu, Diyar^ bekir telgraf merkezlerile Sînepta telgraf muhaberatının tniili, yanı Kangrenin i[V tatindan mâada hiçbir telgraf Dcrsa&dele getirilmem esi ve Derğaadetteu kabul olunmamam ve Garbı Anadolu il? muhaberemize mani elmtyacakea Geyve Boguzı ci-hı'iiLi(L-ki hattm dahi tutulma» veya muvakkaten kafi ve icraat neticesinin ig'art rica olunur.
Bu talimata mümanaat edecek telgraf memurW mahallerinde derhal D iven t Harbe verilerek haklarında cn a|ır ceza tatbik olun uçaktır, la.hu tebligatın infazı 20 inci, İS inci, 13 vç 3 üncü Kolordu Kumandanlıklarından rica edilmiştir. Yufu) lünün tfar buynrulmaaı. Heyeti
Bu telgraf muhteviyatı, müteakip telgraflarla ikmal edildi (Ves. 84, 8$).
11/12 Eylül gecesi yapılmış olan umumî tebliğa zeyil olarak ta şu ricada bulunuldu:
ıoı
Bu gece netice elde ed Hinciye kadar bütün Lamanda nîar ve riıeBayı memurini mülkîye ve alâkadar heyetlerin telgrafhaneleri terkeuuemeleri rica olunur.
Umumî Kongre Heyeti Telgrafhanelere de 5u ihtarda bulunuldu:
Lahikadır: Bu tebligatın icra olunduğu haberi Kongre Heyetince malûm ol' duktan »ora ayni veçhile beynimizde muhaberata devam olunacağından telgrafhanelerde adam bulundurulması mereudur. Kongre Heyeti
Istanbulun, verilen bir saat mühlet zarfmda saraya yol ver* miyeeegi anla g ılıyordu. Binaenaleyh 12 Eylül 1919 günü umum kumandanlara ve vilâyata şu tebliği umumî yapıldı:
Bir saate kadar» sureli atide mündrric. telgraf name t; mu mî Kongre Heyeti Larafından Sadra &ame (ekilecektir. Binaenaleyh siz de hemen bu esae ve mealde birer telgraf name keşide ediniz ve hemen bildiriniz Efendim.
Umumî Kongre Heyeti
Saat beşte Sadrazama berayı malûmat kay d ile verilen ve ayni zamanda bilûmum kumandanlara ve vilâyata vukubulan tebligat şundan ibaret idi:
1 — Hükümet imiktin sevgili padişahına «tan maruzat ve İrtibatını kesmekte ve tahakkuk vden fıareketi hainaneelndu devamda temerrüt eylediğinden millet te mefru bir heyeti hükümet resikara geçiriciye kadar hükümeti merkeziye ile tnünı-aebatı idariyesini ve İstanbul ile her türlü telgraf ve posta muhaberat v? nıüm^ Iâtını tamamen kat1- karar vermüştir. Mahalli memurini mülkiye, askeri kumandanlarla müttehiden bu huytusu temin edecek ve neticeyi Sıvasta Umumi Kongre Heyetine bildirecektir.
2—İ$bu tebligat bilcümle kumandanlara ve rüetayi memurini mülkiyeye verrtmijür. 1M/U» U*«*.î Ko»gre H*y*H
Efendiler, ay m on ikinci günü hükümeti merkeziye ile umumiyetle muhabere ve irtibat katledildi Bazı müstesna mahaller ve hu mahaller)e olan münakaşalımızı ayrıca izah edeceğim. Ondan evel müsaade buyurursanız daha mühim telâkki edilmesi lâzımgelen bir mesele hakkmda arzı malûmat edeyim; malûmu âlileridir ki, Ferit Paşa hükümeti meb'usan intihabı için sureta bir emir vermişti. Fakat içinde bulunduğumuz tarihe kadar, yani Anadolunun İstan bu İla kat1! irtibat ettiği 12 Eylül gününe kadar» bu emir tatbik olunmamıştı. Son vaziyet üzerine en mühim mezeleri in meb'usan intihabını tacilen temin etmek olacağını takdir buyurursunuz- Binaenaleyh 13 Eylülde derhal bu hususla da ig-
102
tigaJe bağlanıldı (Ve$* 86). Uzun tafsilât vermektense zikrettiğim tarihte verilen ilk umumî talimatı aynen naran ıttılaınıza vazet* meği daha faydalı addederim. Tebligat şudur:
ltnhkdtlfde K. O. 14, Kooyida K. 0.13, Dıyarbekİrde K. 0. U, Erzurumda K. 0.15 Açkında K. 0, 30, Burtada Fırka 17, Çtnede Flrk* 58, Bandırmada Fırka fil Kum an d anlıklar ma ve Foka Al vacıtasile Ed ir nede İt. O. 1, Nigdcde Fırka 11 tCnmandanlıklarına» Vilayetlere, MüîiaklJ Sanraklara. Belediyelere
(Müdafaa: Hukuk Cemiyeti Heyeti MerkezJy elerine)
Hükümeti merkez iyenin ittihaz ve takıp etmekle olduğu mesleki irlicekare-neye ve yaşamakta olduğumuz günlerin mehaltk ve muhataralı azîmeBtne Ecarfı tnü-dafaai hukuk ve muhafaza i mevcudiyet için Meclisi Millinin intihap ve îü'ikûdmr temin ve tesri etmek bugünün en mühim vazifesidir.
Hükümeti merkeziye milleti iğfal ite meb'usan intıhabatını aylarca icra etmemi- olduğu gibi aon samandı verdiği intihap emrini de türlü esbap île tavik ve tehir etmektedir. Ferit Pagatufl* Tor Otun ötesindeki viliy atımızdan feragat eti ipi Sulh Konferansına verdiği nota ile sabit ve Aydın vilayetinde Yunanlılarla tahdidi hududa tefebbfiîü oradaki l|#ft!İ, emrivaki halinde bir ilhak alarak kabul ettiğine delil bulunmuş ve aksımı mcsjult) sairei memleket için de bunlara benzer gafilâne ve haînane sîyatelile mülk ve inil [eli inkısama uğratacağı kaviyyert melhuz ve -Meclisi Mîllînin in'ikadmdau evci sulh nameyi imza ile mîlleti bir emrivaki karcısında bulundurmak niyetinde alduftu memul bulunmuş olduğundan Umumî Kongre» orduyu ve milleti intibaha davetle berveçhuiLi huaugattn sürati icrasını mesaili haya* liyei midiye den ad ve hey on eyler:
Evveli — İntihabat Katırlıklarının tntr'i kanundaki en asfart müddet zarfında icra ve ikmali iein belediyeler ve MÜdafaai Hukuk Cemiyetleri faaliyeti tam-me ile çalışmalıdır.
Saniyen — Sancaklardan çıkarılacak meVuftlürjn mikiart nüfusuna nazaran adedi lıemen tespit olunarak Heyeti Tera&iliyeye şimdiden bildirilmelidir. Ffamrcllcr meselesi bilâhare biimuhabere hallolunacaktır.
Salisen —¦ Gerek intihap hazırlıkları, gerek intiha but m İcrasında mucibi te-nhhur esbabın şimdiden teemmül île reTi ve hiçbir tralıhura meydan veril miye* rek aHfiarî müddet zarfında inlihabalın intacı,
tçbu karan mıntakanızdaki bilcümle Belediye ve Müdafaai Hukuk Cemiyet* lerlnc tebliğ ve icabın m süreli ifasına muavenet buyurmanız rica olunur»
Ferit Paşa hükümeti, taannüdünde devam ediyordu. Malûm olduğu veçhile düşünceye kadar devam etti. Memleketi günlerce ntercİBiz bırakmak elbette pek büyük mahzurları dai olurdu. Bu sebebe binaen, evvelâ mütalea sormak üzere ve müteakiben bazı itirazata bakmaksızın emir tarzında tebliğ ettiğimiz mukarrer atı Eylülün 13/14 gecesi şu suretle tespit ve teavit etmiştim:
Memleketi mercisiz bl-rak ma inak için
103
Kongrece ittihazı tasavvur edilen tedabir. bavi »üret bervethiıti marmdur: Bu baptaki noktai nazar ve mütalcai âlileri alındıktan sora heyeti umu m iyece tezekkür olunarak mevkii tatbiki konacaktır. 15/9/1919 zevaline kadar ig'arrna munta-wnz Efendim.
Amali milli y ey i bur sureti bafnanede tevil ve tefsir ile tesebbüaat ve harekâtı milli yemi zi gayri meşru olmnk ürere ilân eden ve makamı saltınel ve hilâfete karşı sadakati ebediyetini bütün vesaiti megrua ve kanuniye ile teyide müsaraat ettiğimiz halde padişah ile millet arasında bîr şeddi haîl tenkil eden ve ahaliyi yekdiğeri aleyhine tealin ve mukateieye sevk ve tahrik eyliyen hükümeti merkeziye ile kat'* münasebet ıstırarında kalan Umumî Kongre Heyeti, berveçhizir muknrreratı zatı âlilerine tebliği vazife addeyler;
1 — Namı namlı hazret i padi^alıiyc olarak kavanini mevzua dairesinde umur ve muamelât* devlet kem akan ı td\i r temgiy ete devam olunacaktır. BHâtefrikı cinsü mezhep ahalînin can, mal ve tr*i ve hrr türlü hukuka tahtı teminde bulundu-rufacaktn*.
2 — Memurini hükümetin vazife i mevdualarmı milletin amali mearuasma tevfikan icra eylemeleri tabiidir. Maahaza ifayı vazifeden i&tinkâf eyI»yenlerin mazeretleri İstifa maka m m da kabul olunarak yerlerine münasipleri tevkil olunacaktır,
3 — Esnayı vazifede amal ve cereyanı millî hilâfında hareketleri tezahür ve tahakkuk edeceklerin selâmeti din ve millet namına bir sureti sedidede tecziyeleri katidir.
4 — Memurini müstafiye ve ahaliden herkim olursa olsun mukarreratı millî-yeye muhalif harekât ve telkinatı mefsedetkâranede bulunanlar dahi ged i den du» Carı müCBzat olacaklardır.
5 — Mülkü milletin :-* lûmeı ve taadeti, adlü hakkaniyet, dahilî memlekette emnü asayişin teminilc kabildir- Mu bapta icap eden her türlü tedubirîn jttîlmr.ı kolordu kumandanlarîle vali ve mü*LnkiL mutasarrıflıklardan munlazardır,
6 — Milletin maruzatı zatı şahaneye ar* ve iblâğa muvaffak olunup ta emnü itimadı milliyi haiz bir hükümeti mearuantn teşekkülüne kadar merdi muhaberat Sırata Umumi Kongre Heyeti Tem »üyesi olacaktır*
7 — î$bu mukarrerat bilcümle teşkilâtı milliye merakiıine tevdi ve ilân olu* nacaktır.
Mustafa Kemal
*
Efendiler, bu son arz ettiğim tebligatımız üzerine, kısmen hafif ve fakat kısmen de oldukça şedit itirazlara, mukavemetlere ve (tatta mukabil teşebbüslere ve tehditlere maruz kaldık. İtiraza t ve tenkîdat, yalnız s on tebliğimiz ahkâmına münhasır kalmadı. Hu münasebetle daha başka noktalara da şümul peyda etti. Bu hususta heyeti aliyenize bir fikri mahsus vermiş olmak için bu yolda cereyan etmiş olan muhaberattan bazılarmı kısaca arzet* m eki iğim e müsaadenizi rica ederim.
Erzincan Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesinin 14 Eylül 1919 tarihli telgrafında: «mukarreratm tatbikinden evel, hükümeti merkeziyeye kırk sekiz saat mühlet ita&mın muvafık olacağı umumca karargir olmuştur» tarzında zararsrz bîr mütalea serdolumıyordu (Ves. 87).
Diyarbekirden 13 üncü Kolordu Kumandanı Cevdet Bey* 14 Eylül 1919 tarihli uzun şifresinde: «merkezi hükümetle büsbütün kat'ı alâka edilerek mercii muhaberat Kongre Heyeti Temsil iyesi olursa, muhalifler, siyasî bir maksat takip edenler bu hareketi hilâfete kargı isyan edilmiş göstererek efkâra tağlit edeceklerdir», «Bu vaziyet devam ederse memur ve askerin maaşatı ve iage masarif atı için memba ve tedbir düşünüldü mü?». «Hükümeti merkeziye ingiliz nüfuzu alımdadır. Her türlü ısrar ve mesaiye rağmen başka türlü hareket edebilecek bir hükümet teşkiline imkân yoktur. İngilizler, hükümetin muvafakatile vâsi mikyasta bir iggal plânı tatbik ederse yenibaştan ingilizlerle muharebeye girişmeğe taraftar mısmız? ve girişildiği takdirde muvaffakiyetten ne dereceye kadar eminsiniz? Bu hareketi musirrane vatanm menafi ine muvafık mıdır?» (Ves. B&) tarzmda birtakım m ü ta 1 e at ve sualleri ihtiva ediyordu.
Erzurum Heyeti Merkeziyesinin 15 Eylül 1919 tarihli telgrafında: «talimatnamemizin altıncı maddesinin (yani Heyeti Tem* siliyenin merciiyetine ait) nizamnamemizle tevfik edilmek üzere heyeti merkezîyel erden muvafakat istihsali icap eder» denilmekte idL
Malatyada Kumandan îlyas Beyin 15 Eylül 1919 tarihli telgrafında: «Elâziz vilâyeti halkmm, Kongrenin maksat ve emelinden haberdar edilerek hiç olmazsa bir derece tenvirlerine değin bu hususun tehir edilmesi tensip buyurulursa muvafık bulduğumu arzeylerim» mütaleasr. dermeyan ediliyordu (Ves. 89).
İçinde bulunduğumuz Srvas m Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesi de uzun bir raporunda: «tebliğ buyurulan me) vaddm heyeti mecmuasından memlekette bir idarei muvakkate ilân edileceği anlaşılmaktadır» maddesile başladıktan sora «bunun, cemiyet nizamnamesinin madde i mahsusasma ve hiçbir maddesine istinat etmek imkânı görülememekte olduğu hakkında» nazarı dikkatimiz celbediliyor ve «zatı şahaneye iblâğı maruzat edebilecek vesaili kemali sükûn ve samimiyetle ve tatlı bir şekilde aramağı» tavsiye ediyordu (Ves* 90),
105
Heyeti Temsiliye Azamızdan bulunup müteaddit davet ve ricalarımıza rağmen bize refakat etmiyen, Sivas Kongresinde bulunmamak için mazeretler icat eden Servet Beyin «Esselâmü aleyküın» hitabı dindaraneaile başlayan 15 Eylül 1919 tarihinde Trabzondan kedide ettiği a^ık telgraf namesin de: «Sivas Kongresi beyannamesini ve bil âlı a re tebligatınızı aldık. Cevaben bildirdiğimiz muta le at Kâz mı Paşa Hazre derince görülmek arzu edilmiş ve görülmüştür.».. «Evvelâ Sivas Kongresi, umumî kongre şekline girmiş ve bir Heyeti Temsiliye vücuda getirmiş olduğu anlaşılıyor, kî bn cihet mukarreratnntza münafidir.»., «Sivas Kongresi, Heyeti Temsil iyemiz meyan ma aza intihabına salahîyettar olama* yataktı.».. «Hükümeti merkeziye ile kat'ı muhaberat bir emrivaki oldu.».. «Heyeti Temsiliyenin mereiîyeli meselesi efkârı umumiye nazarında pek nahoş tesirler yapacaktır. Bu cihetten kal'iyyen sarf m azar buyuru İmalıdır.».. «Sivas Kongresi, Erzurum Nizamnamesini tadile salâhiyettar değildir. Bu Kongre, Vilâyatı Şarkiye Heyeti Tenisi Üyesine tebaiyete mecbur olacaktı. Erzurum mukarrer atı hakkında, ezhanı umumiyenin, bir devrei ihtizaz geçirdiği bugünlerde, anm gayrı ahkâma şüpheli nazarlarla baka* cağında şüphe buyurmayınız,»,, «Erzurum Kongresi ahkâmı haricinde yapılacak muameleye iştirak edemeyeceğiz.» protestosu e hitam buluyordu (Ves. 91).
1$ inci Kolordu Kumandanı Kâz un Kara Bekir Paşanın 15 Eylül 1919 tarihinde vukubulan ie/araunda; «Sivas Kongresinin istif sarma, cevaben Trabzon heyetinden Servet, îzzet ve Zeki Beylerin vermek istedikleri cevabı okudum. Pek yakından tanıdığım bu zevata itimat ve hürmetim fevkalâdedir* Mumaileyhimin mü la teatin a saik olan fikri asliyi anlıyorum ve taraftarım» dedikten sora teferruat hakkındaki nikatı nazar mı serde di y ot ve ezctimle «Erzurum Kongresi, Şarkî Anadolu vilâyatı namına dır. Sivas Kongresi İse, umum milleti temsil eden bir kongredir ki, bu Kongrenin de ayrıca bir heyeti temsiliyesi olmak tabiidir. Ancak Sivas Umumî Kongresi Heyeti Temsil iyesi, Şarkî Anadolu Vilâyatı Heyeti Temsıliyesini ilga etmiş olmayor. Bu Heyeti Temsiliye bittabi her an mevcuttur. Yalnız bu Heyeti Temsiliyeden olup elyevm Sivas Kongresi Heyeti Temsil İyesine dahil olmuş bulunanlar varsa, bunların. Şarkî Anadolu Vilâyatı Heyeti Temsil iyesinden istifa etmelerini talep etmek doğru olabilir. Sivas Kongresi, umum milletin menafimi ve Şarkî Anadolu Vilâyatı Heyeti Temsil iyesi de, münhasıran Şarkî Anadolu vilâyaünm hu-
106
kuk ve menafi ini muhafaza ederr».. «Heyeti Temsil iyen in mer-ciiyet ve salahiyet keyfiyeti meselenin ruhu esasisini teşkil etmektedir ki, bu mephaste şimdiden istical edilmemesi hususunda sizinle tamamen hem fikir im. Heyeti Temsil iye teklifatmdan birden beşe kadar olan maddelerine gelince; bunların değil sorulma-aını, batta beyanname halinde veya bir temenni şeklinde bile neş* rmı görürüm» mütaleasmda bulunuyordu (Ves. 92),
Trabzonda Servet Beye yazdığımız cevabî telgrafla Kâzım Kara Bekir Paşaya verdiğimiz cevaptan da bahsedeyim. Servet Beye yazılan telgraf name şu idi:
Trabiond* Servet Beyefendiye
Trabzon riayeti Merkeziyetinden ioruJan mütaleaya henüz cevap gelmedi. Bu hucus aynea Kâimi Pasa Hazretlerinden de sorulmuştu, Mülalealıu mezeine neden lüzum görüldüğü bittabi anla* »lamamı ftırL sıra ile vukubulan mûtaJeatımza ayni arra ite berveçhiati ara cevap ediyOrtim:
Evvelâ; Srvas Kongresinin umumî bir kongre olacağı c& mi enin malûmu idi. Bunun, sizce, bagka mahiyetle telâkki edilmekte olduğunu simdi ilk defa eUdcn işitiyorum. Heyeti Temelliye meselesine gelince; bu heyet, esasen Erzurum Kongresi oîn intihap ve kabul etti Sı heyettir» ETon ben den i eÎ*. beraber Rauf Bey* Bekir Sami Bey, Raif Efendi, Şeyh Hacı Fevzi Efendi Srvasta hazır bulunmaktadırlar. Daha dört azamız: noksan olmakla beraber ekseriyet vazifesini ifa etmektedir. Bu cihetin de zatı âlilerince hariz bir surette malûm olacağına şüphemiz yoktur. Çünkü sizi de, vaziyetin ehemmiyetine binaen daha Erzurumda iken davet etmiş, ve diğer rüftkanın beraber götürüleceği bildirilmişti. Sivas Umumî Kongresinin, nizamnamemi un sekizinci maddeej mucibince bazı aza ile Heyeti Temsılİyemiri takviye edebileceği beraber mevzu ubahs ol mu; ve bunda da beis görülmemiş, bilâkis vahdeti um ilmiyeyi temsil için bu, lâv. ime den addedilmişti* Srvas Umumi Kongresinde bundan bafka bir şey yapılmamıştır. Hükümeti merkezîye ile kafi muhaberat, mukar* reratı esasiyemizm dördüncü maddesinin haricînde degîl, dahilinde ve hatla o muhteviyatın istiap edemîyecejİ varidi hatır olmayan uıyanetkArane esbaba m üsten i t
mahiyettedir. E^Pen İni emrivjıkii yaparı biz değil, hükümeti merkeziyedir. Şifre telgraf namemizin tatbiki muhteviyatı bir emri zarurîdir* Bundan, hiçbir suretle sarfını 2 ur etmeğe imkân kaJmamiftır. Biz, ciheti tatbiktyede reyi muvafakatini!i istihsale teşebbüsü bir vazife addettik. Muvafakat edip etmemek, «life takdir olunacak bir keyfiyettir. Yalnız sunu diartedeyim ki, bugün bürün Anadolu ve Rumelinin müttehiden harekete mecbur olduğu bir istikamette, ekalliyetin değil ekseriyetin muvafakatine tâbi olmak ve ekalliyetleri bu tabiiyete irca etmek mecburiyeti kafiyesi vardır, Mor-riiyet ve salâhiyet meselesi hakkında daha makul bjr noktai nazarınız \ar$a lütfen bildiriniz. İttihazı zarurî görülen bugünkü tarzı hareket dikkatle tetkik buyurulur-hb tamamen nizamnamemize ve Erzurum Kongresi mukarrerulı esasıyesine mutabıktır. Bunun haricine çıkıldığı noktayı göremiyorum. Binaenaleyh zatı âlîlerinizin
107
kendinizi hariç bırakmak istediğiniz nizamname ve mukarreratı malûma fevkındeki icraatın izah buyurulmasıni rica ederim. Bugün gayrikabilı içtinap bir hareket varsa* o da, hükümeti merkeziyenin mukadderatı millet ve memleketi alçakça İngilizlerin arzusuna tevdi ve kendi menfaatlerine kurban etmesidir. Buna kargı buraca ittihaz nlunan karardan başka bir karar ittihazına imkân varca lütfen bildiriniz.
Mustafa Kemal
Kazım Kara Bekir Paşaya da verdiğimiz mufassal cevabın mukaddematı aynen şöyle idi:
«Servet ve İzzet Beylerin, Heyeti Temsiliyenin Trabzon Heyeti Mcrkeziyesin-den istizah eylediği husufta cevaben çektikleri açık telgraf name alındı, Muhteviyatının, açık olarak işaaBi mahzurdan filim almayan, bu mütaleatı, Heyeti Teni siliye, tamamen Servet ve İzset Beylerin gahsî mütalealarr olarak telâkki eder. Heyeti Temciye, tamimen talep ettiği müfaleatı, Iz&et ve Servet Boylerden degil, nizam» name mucibince Trabzon Heyeti Merkesiyesinden talep etmigtîr. Servet ve İzzet Beylerin noktai nazarlarını havi hususî telgrafnanıe île tarafı âlinizden hem kendilerine ve hem de Heyeti Temsjlîyeye cevap olmak ii^cre d er mey an buyurudan mü) laleat hakkında da berveçhiatt izahata lüzum görülmüştür:
a) Evvelâ; mumaileyhiınayı malûmunuz olan mülakata aaik olan fikri afiliyi keyfetmek maatteessüf Heyeti TemsiHyece mümkün olamamıştır*
b) Nizamnamenin dördüncü maddesi muhteviyatı, bir idarei muvakkate teşkili esbap ve şeraitini izah eder* Halbuki malûm vakayii ahİTeı ihanetkârane sebe-bile itlihaz edilmiş ve edilmesi lüzumu hakkında mütalca sorulmuş olan tedabir, hiçbir vakit idarei muvakkate teşkil etmek gayesine matuf değildir. Binaenaleyh bu husufla dördüncü madde arasmda münasebet aramağa lüzum yoktur. Tedabir, sat* şahaneye doğrudan doğruya ara hale yol bulmak ve meşru bir kabinenin mevkii iktidara îs'admı istirham etmek maksadına matuftur.
c) Srvasta in'ifcat eden Kongre, Garbı Anadolu murahhasfarîle Erzurum Kongre* sinin heyeti uummîyesî» binaenaleyh umum şarkî Anadolu vilâyatı namma sahibi salahiyet olmak üîsrc. Kongrenin kararma tevfikan intihap edilen bir heyeti mahsusa bulun, durmakla, Sivas Kongresi bittabi umum Anadolu ve Rumeli namına ve bütün milleti temsil etmek mere umumî bir kongre halini keâpetmiştir, Igbu Kongre, Erzurum Kongresi mukarrerat ve tcgkilatmr aynen, fakat bittabi teşmilen kabul eylemiş ve birmetice Sark! Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti unvanı şamili altında tevsian tevhit edilmiştir.
Nizamnamenin üçüncü maddesi ve Kongrenin mukarreratı esasiyesi zaten bu gayeî âliyenin teminini emeli kafî olarak göstermiştir. Sıvaa Umumi Kongresi, Erzurum Kongresinde Şarki Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti namına intihap eylediği Heyeti Temsîliyeye, tamamen beyanı itimat ederek* aynen Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti için Heyeti Temsilîye olarak kabul eylemiştir. Buna nazaran, Sivas Umumî Kongresinin kararları başka, Erzurum Kongresinin kararlan başka ve Şarkî Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyetinin Heyeti Temriyesi başka ve Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetinin Heyeti Temsil iyesi başka gibi bag* kalıklar ve ayrılıklar elbette mevzuubahs olamaz ve bunun nıcvsiıubahs olması şüphesiz ki pek samimî oîan maksadı vahdet ve gayet muksddesemig için son derece
108
idüeitiİtt. Bu takdirde hirîbirinî ilga eden heyeti teınsiliyeler olmadığı gibi, birine dahil olunca, diğerinden istilacını, talep etmek doğru olabileceği azalar da mevcut değildir, Bugün, umum Anadolu ve Kümeliye şamil olan Cemiyetimizin, Sıva s ta bulunan yegâne Heyeti Tenısitiye&i; Erzurum Kongresinde nizamnamenin mevaddr mahsusasına tevfikan müntelıap dokuz zattan heglnin huzurile ifayı vazifeye devam etmektedir^... {Hukuk ve salâhiyeti ve menafîi Şarkî Anadolu vilâyatmdan bittabi hiçbir veçhile az olmayan Garbi Anadolunun, muhik ve tncgru elan mütnleat ve tekâlifini nazarı dikkate almayarak onları, alelıtlak tabi variyetinde bulundurma|a kalkışmak, bizim akimuzın bîr türlü kabul edemediği bosu6attandır) „...., f Bu sebeple Heyeti Temsil İyemi» ahi aza ila vesile takviye olunmuştur» (Ves. 93).
Bundan sora daha birçok izahatı ihtiva eden bu telgraf namemiz, aynen Trabzon Heyeti Merkeziyetine de kegide edilmiştir (Ves. 94).
Bu münaka|at üzerinde daha bir hayli izah ve istizahlar oldu. Hatta «Müdafaai Hukuk Heyeti Trabzon Merkezi» imzayı mevhum ile diğer v i lâv at a aleyhimizde telgraflar da çekildiği görüldü (Ves. 95). Nihayet on beg gün sora Trabzondan bir telgraf name aldık. Fakat Servet Beyden değjL Aynen arzedersem vaziyet ani ağılır.
Sıvasta Heyeti Temâiliye namına Mustafa Kemal Paga Hazretlerine
Sureti zirde dercedilen Trabzon Belediye Heyetinin telgrafı Der&aadete {imdi kt^ide ediliyor. Bir sureti 15 inci Kolordu Kumandanlığına yazdır ildiği maruzdur.
Mevki Kumandanı Ali Rıza
1 Teşrinievel 1919
Suret
«DersaadetB Sadrazam Ferit Pa$a Hazretlerine
Bugüne kadar Anadoludan yükselen feryadı milliyi Trabzon kendisine mahsus vakar ve Bekineüe tetkik ve takip etti. Memleketin, bu vasiyete fasla tahammülü yoktur. Muhabbeti vatan iyeniz varsa artık terki mevki ediniz Paga Hasretleri.
Aza Aza Aza Aza Belediye Reisi
Hüsnü Mehmet Salih Mehmet Avni Ahmet Hüseyin
Asa Asa Aza
Şefik Mehmet Temel
109
Kâzım Kara Bekir Paşadan 17 Eylül 1919 tarihinde de, zata mahsus hır şifre aldım* Pek samimî ve uhuvvetkârane bîr lisanla yazılmış olan bu şifre bîr iki ihtarı ihtiva ediyordu. Kâzım Kara Bekir Pas.a: «Paşam; diyor, Sıvaetan gelen tebligat ve tamimler, kâh Heyeti Temsiliye namma ve kâh resendir. 10 Eylül 1919 tarihinde, Dcrsaadetteki hükümete hitaben, resen tebligat ve ihtara-tımz vaki olmaktadır. Buna itimat ve emniyet buyurunuz ki bu tarzda imzanızla vaki olan tebligat, sizi en ziyade hürmetle sevenler nezdinde bile, büyük bir samimiyetle ve selâmeti fikirle tenkit olunuyor. Bunun nekadar müessir ve aksu lamele
saik olacağım takdir buyurursunuz.»,. «Binaenaleyh Heyeti Temsiliye ve Kongre mukarrer a tını daima İmzasız, sadece Heyeti Temsiliye diye neşrini rica ederim.» Telgraf name şu cümlelerle hitam buluyordu. «Zatı şamile r in in her halde ortada münferit bir şekilde görülmemesi muktazayı ne fi memlekettir, İttifakı âra ile (bu noktada reyleri toplanan zevat veya heyetin kimler olduğunu henüz bugüne kadar öğrenmek müyesser olmamıştır.) maruz olan işbu ricalarımın hüsnü telâkki bu yutulacağından eminim, ellerinizden öperim» (Ves. 96)*.
Kâzım Kara Bekir Pag »yi samimî olarak tereddüt ve tenkide düşürdüğünü gördüğünüz noktaları mümkün olduğu kadar bariz olarak muhakeme ve izaha ihtiyaç derkârdrr. O tarihteki hissiyat ve efkârınım mahsulü ithamı olan mütaleamı, bugünün yeni tefi iratma kaptırmaktan iktîrazen, o tarihte verdiğim cevabı aynen arzetmeği tercih ederim:
19 Eytai 1919
On Besinci Kolordu Kumandanı Kûım Faşa HatreürrJnr!
C; Muhterem kardeşim, derin bir samimiyete müstenit olduğunu asla şüphe etmediğim kanaatinizi acile bir litam uhuvvetle bildirmiş olmanız revabıu uhuvvetimizin tamnine ve kalbi memnuniyetimin tecelli&ine badi olmuştur* Tasavvur buyu* rulan nttbaziri tamamen takdir ediyorum. 10 Eylül tarihinde re un hükümete vu-kubnlmu; bir tebliğim yoktur. Yalnız telgrafhanede bulunduğum bir tında bitte-sadüf Dahilîye IVazrn Âdil Bey Lle makina başında karşı karaya grli verdik. Onan Sivas Valisi Rcçit Paçaya verdi£1 uun«tx cevaplara karşı bendeni e sırf şahsî olmak üzere mumaileyhin Bahtına, hitaben mat Ant un uz olan biraz sertçe ihtar attı bulundum. Bu adeta bir muhavere şeklinde cari olmuştur, Rütidan bn^ka gerek hükümete ve gerek zatı şahaneye ve gerek «canibe vukubulan mürAeaatlcrtJc alelıtlak «Kongre Hfr yetİ) veya t Heyeti Temsiliye» i/ade&i imno makamına kaim olmuştur. Yalntt Amerika Senatosuna yazılan ve malûmunuz ol en bir mektuba Kongre karimle beş kigi va&'ı İm ta etmiştir ki bu mey anıta bendenizin de imzam vardır, Dahili c-Un alenî
110
muhaberata gelince; bunda da Heyeti Temelliye ibaresini imu makaramda kullanmakta idik. Ancak bunun bazı taraflarca suitesir re ademi emniyeti mucip olduğu görüldü. Filhakika böyle umumî bir tabirin delâlet eylediği şahsiyetler ve kuvvet gizli kalıyor. Ortada meşgul kinidir? Bazı taraflardan, bilhassa Kastamonu, Ankara, Muljıtya, Niğde, Canik gibi yerlerden doğrudan doğruya şahsan makina hasına çağrılmağa başlandım. Adeta Hey eli TemsHiye unvanı altında gizlenen şahıslarla, mü-ŞurcketJ şah^iyetn olup olmadığına dair bîr tereddüt emaresi hissolundu. Hatta Trab* sondan Servet Bey de Heyeti Temailije imzalı tebligatı süiteLâkki ve heyeti mezkûrumu keyfiyet ve kemiyeti hakkında birçok yanlış mütelealardan sora şahsan bendenizi mu kî [îLi babına çadırdı. Görüşüldükten sora bütün bu münakaşaların sebebinin imzanın Heyeti Temsili ye olarak, mevhum bîr şahsiyet ifade eder tarzda vazedilmiş, olduğunu söyledi. iste bu esbaptan nasî bu ita ta meselesi i^an birader ilerinden eve! Heyeti Temsiliyece mevzuu müzakere olmuştu. Heyeti Temsil iyenin hafi bir komite heyeti icrniyesı olmnyrp hükümetin tbüsaadet resmtyesini almış; kanunî» meşru bir cemiyetin mümessillerinden mürekkep bulunması cihetîle kanunu mahsusuna tevfikan, mukarrer at ve tebligatın bir şahsı mcsTul tarafından imzalanması usulü zarurî görülmüştü ve Heyeti Temsîliyenin tebligat vc neşriyatına nmumî ve mevhum bir nam izafesi suretile dügecegi gayrikanunî şeklinden dolayı hâsıl olacak mahzurlar Cereyanı millî aleyhtarlarının e$A£en yapmakta «ldükîurı mUzır propagandalara imza bulunmak yüzünden ilave edebilecekleri tarardan pek fazla görüldü ve cıinnctirç müttefikin, vm'ı imza u)ülü tabii karhırs alııub. Bu karara rağmen, bu defa vukubulan İhtan bîradertlerî üzeri ne meselenin bir kere daha mevkii tezekküre vzsc'mı Heyeti Temsiliyeye teklif etlim, Evelce dermeyan edilmiş olan esbap ve muta-lcata binaen ayni suretle yasılan şeylerin Heyeti Tctmiliye kararüe olduğu tasrih edilmek üzere yazılmasına müitefikan karar vcrdilerH Şahsı m mevzuubah« olmak itl-b ar il t bu müzekevedo bitaraf kalmağı münasip gördüm. Prensip olarak bîr zatın im ta etmesi kabul edildikten sora benim yerime diğer bir zat m imza etmesi mav-zuubahs oldu. Bu noktada heyetin dermeyan eylediği mehnzîr şunlardır: Bütün cihan benim bu işin içinde bulunduğumu bilir. Bugün diğer bir zatın ımzasiîe tebligata ballanınca ve benim ismimin Ortadan kalkmstîlc ya aramızda bir nifak ve iftırak olduğuna hükmolunacak veyahut herhangi bir sal imu eylediği halde benim ortaya tıkmaktan mücanip, gnyrîmesru bir vaziyette aldugum* ve binaenaleyh harekâtın gayrimeşru bulunduğu zehabına düşülecektir* Bundan sarfınazar!a, heyeti nmlımiyeye iliniSft ve CTtiJtiyrlİNibh ulftflık di£tr bir arkadaşımız, İcnza^ile tnlu-yu tıkL[iı:a bu^iin benîm hakkımda varit ulan nirha/ir aynen o arkadaş m ijıin 4a hakkmda Varit olacaktır O halde onun da çekilip diğer birinin vaz*ı ini»aya haşlamadı gibi blnneüce bizim için eseri aûf teşkil edecek olan bir silsile takip etmek lâzımdır. Bilmem bu ciheti ne dereceye kadar tasvip buyurursunuz? Filhakika bendenizin saksım, bilhassa ijin mebdeinde hedefi taarruz gibi tasavvur edilmişti. Fakat gerek dzhilen ve gerek haricen muhtemel olan taarruzlar vaki olmuş, elhamdülillah kamilen nıaksıdımız lehine neticelenmiştir* Hükümeti merkeziye ve bedhahan her teşebbüsünde makhur olmuştur. Ecanibe gelince i Amerika]dar, Fransızlar ve İngilizlerle pek r.iddi temas hâsıl olmuş ve bunların Srvasa kadar gelen sahibi salâhiyet memurini lehimizde bizimle hüsnü müna-neh&ta girişmişlerdir. Bizim do dahil olduğumuz Kuvayİ Millîyenin, bir iki ki çinin eseri tahrikatı olmayıp tamamen millî ve umumi bîr «ekil ve mahiyette olduğunu rtulaımii dahilînde barapor mercilerine büdirmi#lerdfr\ Bir de, bn gibi harekâtta **, çok onay ak olanlar hakkmda memleketimizde malûm olan ahUkeızUk icabı bazı
lll
kirli vicdanlı insanların kılökalinîn önüne geçmek mümkün değildir. Bu haleti hissiye her millette de aynîdir. Bu gibi mahsurlara kargı buraca düşünülen yegâne çare, bizim sarsılmaz bir tesanüdü samimiyetle maksadı mübeceelîmize yürümekte bir an tereddüt göstermemeklîğimizdir. Bendeniz m en afi i umnmiyeye ait ve şamil olan ef/al ve harekâtımızda, zatî ictihadatımla değil, umum rüfekayi kira m ı m m vicdanî ve samimi bîrli£ile hareketi tercih ettiğim zatı biraderilerince müsellemdir. Maahaza bu hususta başkaca varit olacak mütaieai biraderil erinin icarına intizar eder, kemali hürmet ve samimiyetle go/Jerinîsden öperim kardeşim.
Mustafa Kemal
*
* *
Efendiler, İstanbul hükûmetile kat'ı muhaberat eylediğimiz 12 Eylül 1919 tarihinden sora Ferit Paşa Kabinesinin sukutu tarihine kadar muhtelif tarihlerde tekrar padişaha, eenebi mümessillere, istanbul Şehremanetine ve umum matbuata muhtelif muhtıra ve beyannameler yazddı (Ves. 97).
Padişahın be- 20 Eylül 1919 tarihlij Sadrazam Damat Ferit imzalı bir teb-
yannamesi ligi umumî ile padişahın da bir beyannamesinin intişar ettiğini hatırlayacaksınız (Ves. 98). Bu beyannamenin şayanı dikkat noktalarım tekrar hatırlatmak isterim. Bu noktalan sıra ile işaret edeceğim:
1 — Hükümetin takip ettiği siyaset neticesinde İzmir fecayii Avrupa düvel ve mileli mütemeddinesinin nazarı dikkat ve me-veddetini celbetti
2 — Bir heyeti mahsusa mahallinde bitarafane tahkikata İp-tidar etti. Hakkımız enzarı medeniyette tezahür etmektedir.
3—-Vahdeti milliyemîzi ihlâl edecek hiçbir karar ve teklif olmada
4 —Bazı kimseler tarafından güya ahali ile hükümet arasında muhalefet olduğu ilân ediliyor*
5 — Bu hal, şeraiti kanuniye dairesinde bir an evel icrasım arzu eylediğimiz intihabatı da duçarı tehir ediyor ve sulhun takar-rüp eylemekte bulunduğu bir sırada, vücudu lâbüt olan Heyeti Meb'usanm içtima mı tavik eyliyecektir.
6 — Bugün umum efradı milletimden intizarım evamiri hükümete tamamii ittibadrr.
7 — Düveli muazzamanm hissiyatı nısfetkâraneleri* Avrupa ve Amerika efkârı umumiyesinin itidalperverliği mevki ve haysi-
112
yetimizi temin edecek bir sulha kariben nailiyet ümidimi tevsik eylemektedir.
Malûmu âlileridir ki, bu beyannamenin neşrü tamimi bizim, memleketle İstanbul hükümeti arasında muhaberat ve müna-aebatı katlettiğimiz ve bu noktada ısrar eylemekte bulunduğumuz günlerde vukubuluyor. Her halde verdiğimiz talimat ve evamiri umumiyeye riayet edildiği takdirde, hiçbir taraftan alınmama sı ve millete okutturulmamak lâzimeden idi. Halbuki şimdi arzedece-ğtm bir telgraf nameden, mukarrerat ve tebligatunıza mugayir ve noktai nazarımıza külliyen muhalif olarak bu beyannamenin bazı taraflardan almdığı anlaşıldı.
Trabzon Mevki Kumandanına
Zatı gtvketsimatı hazret! tacidarı ekreminin mî İldin t karcı lütfen vuku bu ton beyannamei humaynnlannrn derhal memurin ve abalii beldeye tevdii 1 âlimdir. Ta ki, hükümeti hıinei haziranın» meleksimal padişahımız efendimizi nekadar küstaha-tıe bir eür'etle bala iğfal etmekti olduklarını an tamıy anlar kaldıysa, tamamen muttali ol Bunlar. Millet ve memleketi için kalbi hümayunları nm nekadar büyük bir şefkat ve muhabbetle mali olduğunu aiisteren i§bu beyannamede, en aşikar bir surette göze çarpan hususu, kabinenin harekâtı hainanesİ hakkmda atebei hilafetpe* nahiye millet tarafından arznlunarı şikâyetnamenin hâlâ vasılı ıttılaı şahaneleri ol* m fi d ıj(] kemiyetidir. Çünkü millet ve vatana kar$ı bizzat kabine erkânının tevcih ett.it bankeri ihanete muttali alsalar idi, bu hainleri bîr dakika bile mevkilerinde t utmayacaklar ma beyanname i hümayundaki samimiyeti ifade en büyük bir şahittir. Bu hainler, bu hakikati bildikleri için. hilâfripenınh efendimin doğrudan doğruya milletle temasa getirmiyorlar¦ Binaenaleyh millet* dü^en vazife, padişahı lisanına muhabbet ve sadakati mürbhrdrsjni tekrar alettekrar arz ve izhar etmekle beraber umum millet ve ordunun bîr kütleİ müttehide halinde hukuku müeyyedei şahanelerini ve hayatı millet ve memleketi kurtarmağa çalıştıkları ve fakat bu hain kabinenin, bu hareketi meşruai sadıkaneyi» padişahımız efendimizden gizledikleri, büsbütün makûs bir şekilde gösterdikleri hakikatini dün karar verildiği veçhile atebei bil of ctpen ahiye bilâvasıta arz ve iblâğ etmektir. Erzurum ahalisinin bu bapta y«*a-raklan telgarf sureti oraya bildirilecektir.
21 Eylül 1919 K. O. Kumandam
Kâzım Kara Bekir
Kâzım Kara Bekir Paşa, bu telgrafını şöyle bir haşiye ile bize de bildiriyordu:
Bu bapta mü inle atı âlileri var mt? Bu beyan nam e i hümayun milletin padişahına karşı ar» hakikat eyleme nine tekrar bir fırsat vermiştir ki Erzurum ahalisi kabinenin bilcümle cinayetlerini tekrar etmek suretile yeniden atebeye maruzatta
113
bulunacaklardır» Bunun suretini ya herayi keşide veya berayi malûmat heyeti muh-teremelerjne takdim edeceğim.
Kâzım Kata Bekir
, Makina babında cevaben bildirdiğim iz mütalea §u idi:
Ferit Faşa Kabinesinin ef*al ve harekâtı cinayetkâranesiıie alt olan vesaik millete lüzumu derecede, kura )e ntvnbiyc kadar tebliğ ve tamim edilememiş olduğu malûmu âlileridir* Böyle olsa bile bu tebligat ile bcyannamei hümayun muhteviyatın] karşılaştırarak mukayese ve muhakeme etmek ve hakikati hali istihraç, etmek kati değildirh Bu cihetle biz esasen böyle bir beyannamenin BabuaUde tasni edilmekte olduğunu daha evel haber almrş ve bunnn, ezham milleti tesvigten, sıva net için t&tanbuLdan alınmamasını tensip etmiştik. Zaten fstanbulla muhaberatı rcsnrî-yetıin munkari bulunma** ha sebile doğrudan doğruya saraydan deiîl, yîne Ferit Fa* gamn hagî vesile Babtaliden verilen işbu beyannamenin Sivas, Ankara, Kastamonu ve sair merakizde olduğu gîbi htçbir taraftan alülmârmş olduğunu zannediyorduk, Bu beyannameyi almak îtm daha evel milletin zatı Şahaneye arzı bal ve hakikat etmesine müsaade «lunnıası lâzımgelirdî* Binaenaleyh bu beyannamenin neşir ve tamimine vesatnti faydalı bulmuyorum Fakat, bu beyanname Trabzon, Erzurum ve Sivas gibi merakizde icap edenler tarafından okunmuş bulunduğuna nazaran tasavvur buyurduğunuz gibi her merkezden İsEanbuta bir telgraf keşidesi muvafık olur.
Mustafa Kemal
Halit Beyin Trabzon vc civarında teşkilâtı milli* yeye memur edilmesi
Padişahın bu beyannamesinin, efkârı millette hâsıl edeceğine şüphe olmayan menfî tesiratm bir dereceye kadar önüne geçebilmek iyin mezkûr beyanname muhteviyatını tekzip ve iptale medar olacak tarzda padişaha bir cevap yazmağı ve bunu memlekette neşir ve tamim ederek okutturmağı yegâne çare düşündük ve öyle yaptık (Ves, 99).
Efendiler, Trabzonda bir iki zatın* pek hamiyetli ve muhterem olan Trabzon halkının hiç te malûmatı taallûk etmediği hal* de, onlar namına, oradaki mevcudiyeti mil]iyeyi şahıslarmda temsile kalkıştıklarına ve bu yüzden teşebbüsat ve mukarreratı milli-yenin lüzumu gibi tatbik ve icra edilememekte olduğuna kani oldum, Trabzonda vali bulunan Galip Bey namında bir zatm da menfi cereyanı tevlitte amil olduğunu anladım* Buna binaen Trabzon civarında Torulda bulunan ve henüz filen fırkasına kumandaya başlamamış bulunan Hal it Beyin Trabzon havalisinde teşkilâtı m ili iyeye memur edilmesi muvafık mütalea edildi ve kolordu kumandanına bu mütalea bildirildi» 20 Eylül 1919 da alınan cevapta: ^ingilizlere karşı ihfa edilen, Hal it Beyin, mizacı
114
iktizası, ihdas etmesi muhtemel vaziyetlerin bu nazik zamanda belki ıslahı mümkün olamaz» zemini üzerinde bazı mütaleattan sora, «Halit Bey haberim olmadan maruzatta bulunsa bile terviç edilmemesin bildiriliyordu (Ves. 100).
Kâzım Kara Bekir Paşanın bu telgrafına verdiğimiz cevapta: tngüiz mahzurunun bizlerce mutasavver olmadığmı ve şedit ve kat*î hareketin mahzurlu görüldüğüne göre Trabzonun ıslahı neye ve ne gibi vasıtaya mütevakkrf ise anın doğrudan doğruya kendileri tarafından ittihazım, 22 Eylül 1919 tarihli bir şifre telgrafla, rica ettik (Ves. 101).
Bizim, Ön Beşinci Kolordu Kum anda nîle bu muhaberelerimiz tarihinde, Toruldan Kaymakam Halit Bey de doğrudan doğruya bizimle muhabereye başladı. Kendisini cevapsız bırakmamak ve vaziyet hakkında tenvir etmek maksadile mukabelede bulunduk.
On Beşinci Kolordu Kumandanının, nev'ama bizim 22 Eylül 1919 tarihli telgrafımıza cevap teşkil eden, 27 Eylül 1919 tarihli bir şifre telgrafını aldık. Bunda, halkı, evvelâ tenvir ve İrgat etmek vazifesini yaptıktan; temerrüt edenler görülürse, onları da layık oldukları muameleye maruz bırakmaktan ibaret olan ve pek büyük tecrübelerle tahassul eden prensipini aynen Trabzon muhitinde tatbik ettiğini beyandan ve Dokuzuncu Fırka Kumandanı Rüştü Beyi, erkânıharbiyesile birlikte, Üçüncü Fırka Kumandanlığı vekâletile Trabzona gönderdiğini, Halit Beyi Trabzon için münasip bulmadığını bildirdikten sora «ingiliz telâkkisine gelince, âcizlerince mümkün olduğu müddetçe aşikâr ve maddî bir husumetten içtinabı tercih ederim» kanaati ifade olunuyordu (Ves. 102). Buna verdiğim 29 Eylül 1919 tarihli hususî ve şahsî cevabımda şunları yazdım î «Trabzon vilâyeti efkârı umumiyeei hakkında tamamen buraca da tenevvür edilmiştir. Trabzon merkezi müstesna olmak üzere bütün kaza ve livalarile muhabere edilmektedir. Merkezdeki hal dahi valinin tevkif ve teb'idinden sora zail olmuştur. (Valiyi tevkif ve mahfuzen Erzuruma gönderen, işaretim üzerine, Halit Beydir.) Rüştü Beyin Üçüncü Fırka Kumandanlığı vekâletile Trabzona gönderilmesinde varidi hatırını olan nikatı arzedeceğim.
Evvelcn, valiyi tevkif eden Halit Beydir. Birkaç gün sora Rüştü Beyin bu suretle gönderilmesi Halit Beyin hareketini oradaki bedhahana karşı tenkit gibi olabilir.
115
Saniyen, Halı* Bey, mühim vaziyetlerde, fırkasının başına geçmeğe mütcrek* kıp pkçn, bugün, geçirmekte olduğumuz mühim ve tarihî avanda diğer bir satın yerine geldiğini görmekten müteessir olabilir. Bu tertipten sarfınazar buyurulmasını rica ederim. Maahaza kolordunuzun hususatı askeriyesine müdahale etmek iste» meın (Ves, J03).
Kâzım Kara Bekir Paşanm verdiği 2 Te§rinievel 1919 tarihli uzun cevapta; bu muamelenin Hal it Beyin müracaatı üzerine olduğunu ve kendisine vaziyeti lâyıkıyle anlatmak için Erzuruma davet edildiğini bildirdi (Ves* 104). Halbuki 1 Teşrinievel 1919 tarihinde Üçüncü Fırka Emir Zabiti Mülâzimievel Tarık imza-sile, Seryaverim Cevat Abbas Beye gelen hususî bir şifrenin nihayet cümleleri şöyle idi:
Ahiren kumandan bey, Üçüncü Fırka kumanda vaziyeti havrasının tebdilini kolordudan talep etli, Şayet kolordu bu teklifi kabul ve icra elmeîse bilaemir filen kumandaya iptidar eyliycceğini ve kararı sabık veçhile kolordudan ayrılarak Kongreyi resen âmir tanıyacağını ar «eylerim. Paşa. Hazretlerini lüzumu veçhile ten* vir buyurunuz Efendim (Vus. J05).
Bu tarihten on beş gün sora idit Kâzım Kara Bekir Paşadan 17 Teşrinievel 1919 tarihli şu telgrafı aldım;
-îM intaka i âeizide arzuyu millinin temin ve tatbiki için son noktaya kadar askerlikten ve silsileî meratipten ayrılmamak cihetini, atinin aaptü raptı için dahi elzem görüyorum. (Hiretle basiretin mezcedilmediği yerlerde ve iğlerde, netice pek parlak ta olsa, tez elden makûs ve mahkûm olduğu emgalile sabittir. Bilhassa, İngiliz, Fransız mümessillerinin bulunduğu Trabzon muhitinde silsileî meratibin rana görü tine si ne ve pek baeireütâr harekete İhtiyaç, fevkalâdedir.
Maatteessüf verdiğim sarih talimata rağmen Hali t Beyin, bifczat ve kıyafeti askerîyeeîle, valiyi tevkif ettiği garabeti, dile destan olmuştur. (Halit Beyi hu harekete eevkedenin kim olduğunu atfetmiştim.) İntihabat meselesinde de bu suretle ibretti faaliyet ederse, kendi haklarında İngilizlerce vaki olan demarşzn tekerrürü ve müşkül vaziyetin tahassulü, gayrikabili içtinap olur. (İntihabat meselesinin tesri ve arzuyu milliye mutabık temini için Halit Beye ve sair icap eden birçok zevata, sarfı himmet ve gayret eylemeleri bilhassa rica edilmişti. Bir de, İngiliz demargımn gayrikabili içtinap ne gibi bir vaziyet vücuda getirebileceğini, kendi vaziyetimi göz önüne getirerek bir türlü anlayamamış olduğumu itiraf edeyim,) Bunun için mirî mumaileyh ile muhabere edilmİyerek arzuyu âlilerinin totbiktnda delaleti ieizane-mi istirham eylerim, Mumaileyhin vaziyeti zatiye» her türlü davadan beri ise terli angî bir mıntakadan meh'us intibahı hakkındaki fikri samilerînin îş'an maruldur.
Bu telgrafa 19 Teşrinievel 1919 tarihinde sadece şu cevabı verdim:
116
¦
Halil Beyin meb'uı olmak veya olmamak hu-u^tıticlaki temayül ilmi bileme-t]iğimden bu bapla beyanı mütalea edemiyereğim Rfendim,
¦
Efendiler, Ferit Paşa Kabinesinin sukutuna kadar geçen günler zarf m da karşılaştığımız megail mütenevvidir, Mevani ve müşkülât, az değildi. Bunların kâffesini tadat ve izalıa kalkışmak heyeti a]iyenizi çok yorabilir. Bu sebeple, bu safhayı ikmal edeceğini tasavvur el t iğim bazı noktalara yalnız temas etmekle iktifa edeceğim.
Ali Calibin tavsiyesi üzerine, hükümeti merkeziyece Dersim mutasarrıflığına tayin edildiği anlaşılan ve Srvasa muvasalat eden Osman Nuri Bey, 8 Eylülde Sıvasta ahkonuldu.
Cereyanı millî aleyhinde, harekâtı haînanede bulunduğu tahakkuk eden Ankara Valisi Muhittin Paşa, maksadı mahsusla devre çıkmış idî. 13 Eylülde Çorumda bulunuyordu. Muhittin Paçanın derdesti 1 e malt füzen Sıvasa sevkı Ankarada Kolordu Kuru an dan m a ve Samsunda Beşinci Kafkas Fırkası Kumandanına emir verildi. Muhittin Paşa mevkufen Srvasa getirilmiştir. Kendisi! e bizzat görüştüm. Nasayih ve ihtar atı lâzimede bulunduktan sora sinnine hürmeten Samsun üzerinden Istanbula gönderdim. Çorum Mutasarrıfı Samih Fethi Bey de. üç, dört gün sora hususî tarzda Sivasa davet olundu.
Harekâtı milliyeye muhalefetleri anlaşılan Niğde mutasarrıfı, muhasebecisi ve komiserinin tahtelhıfz Srvasa şevkleri 16 Eylülde ÎViğdede Fırka Kuman dan lig m a em rol undu.
Efendiler, Kastamonuda vali bulunan İbrahim Bey, ben, Ordu Müfettişi iken Erkân ıharbiye Reisim bulunan Miralay Kâz un Beyin şahsan tanıdığı bir zat idi. Bu sebeple kendisine her türlü esrar tevdi olunmuştu, Aramızda şifre muhaberat cari idi. Kendisi hükümeti merkeziye taraf m dan Istanbula davet olundu. Bu davete asla icabet etmemesi lâz mı gel irken, anlaşılmaz esbap ve mülâhazat ile — İstan bu 1da tevkif olunmak için — Kasta m on uyu terke tmiştL İstanbul, İbrahim Beyin yerine diğerini Kastamonu ya vali tayin etmişti. Bu zat- 16 Eylülde İn e buluya muvasalat etmiş bulunuyordu. Mumaileyhin tevkifini mahallinde icap edenlere on ret tik. Bu meselede enteresan küçük bir safha oldu. Müsaadenizle biraz tafsil edeyim; Kastamonu da ve Kastamonu vilâyeti dahilinde zâf ve tereddüt asarı meşhut olmağa bağlayınca, Kasta m onu ya şayanı emniyet ve muktedir bir zabitin gönderilmesini Ankarada bulunan Ali Fuat Pahadan rica etmiştim.
Kasta monu valisinin İi-tanbcl hükümetince de-j tirilnıeai v e bundan çıkan hâdise
117
Fuat Paşa, Kastamonu mevki kumandanı sıfati)e oraya Miralay Osman Beyi göndermişti, Osman Bey, tam 16 Eylül günü Kasra-monuya muvasalat etmişti ve yeni gelen vali hakkmda verdiğimiz emrin tatbikini miri mumaileyhten intizar ediyorduk. Arz ettiğim emri verdikten sora, tatbikat ve icraat hakkında telgraf bağında malûmata intizar ediyordum, Gece olmuştu. İstediğim malûmatı verecek, Kastamonu d a bir muhatap bulamıyordum* Nihayet, 16/17 Eylül gecesi, Kastamonu ve Havalisi Kumandanı Miralay Osman Bey, Kastamonu telgrafhanesine geldi ve aynen ju telgrafı verdi:
Üugün Kaitamanuya geldim. Hiikümeli merkeziyenin adtmları ve vali vekili ve jandarma kumanda mm n dessaihgı ile hanemde tevkif edildim. Timsali hamiyet Kakılanımızın himmetler ile gimdi kurtuldum. Ben de, vali vekilini ve jandarma alay kumandanını beraber tevkif ettirdi m. Telgrafhaneyi infial ettim. Buradaki vn/.ıjfcl mühimdir, Kongreye istirham (-ılı-r fin „ buiücı mukim1 mı tından burayı lıstlnr-ılar ederek Kastamonu alıalii muhtereme tin i tenvir buy ur t un. Yeni valinin İnebolu va indiği müstahberdir, hakkında ne muamele yapılacaktır? Burada vali vekili ve uİre tayini hıkkrnda milli Kongrenin banı «alahiyet vermeline ve i^bu i-tirhumr-ııLim rcvatıma makina baaındm şimdi intizar eylediğim maruzdur,
Osman Beyle makina başındaki muhaberemiz şu suretle devam etti. Kendisinden sordum;
«Elyevm orada vaziyete hâkim misiniz? Nekadar kuvvetiniz var? Orada erkânı vilâyetten şayanı itimat kim vardır? Yeni tayin olunup İnebolu ya geldiği haber alman valinin ismi nedir?»
Osman Beyin cevabı şu idi; «Halen vilâyete hâkimim, her halde, Kongrenin müzahir olarak beni tenvir etmesi lâzımdır. Tayin olunan vali, Konya valiliğinden mütekait, gayet eski bir zat olduğu rivayet olunuyor. İsmi Ali Rızadır. Kuvvetim, iki yüz elli kişi çıkarır bir tabur ve dört tüfekli bir mitral yüz bölüğünden ibarettir. Halk ile henüz görüşülememiştir. Erkânı vilâyetten Defterdar Ferit Bey vardır.»
Osman Beye gu emri verdim: «Şimdi bizzat vali vekâletini d er uhde buyurunuz ve bütün kınayı askeriye ve mülkiyeyi elinize almağa tamamen salâhiyettarsınız. Gelmekte olan valiyi, derhal tevkif ettirecek tedabiri seria ittihaz buyurunuz, icraatınıza filen mümanaat edenlere karşı bilâtereddüt silâh istimal ettiriniz. Vilâyet defterdarı, benim Diyarbekirden tamdığnn Ferit Bey ise size muavenet etmesi lâzımdır. Bolu mutasarrıfına, aldığınız vaziyel ve salâhiyeti, şimdi, bildirerek ouun da îstanbula karşı ayni veçhile hareket etmesini tarafımızdan söyleyiniz. Sinop Mutasarrıfı
118
¦
Miizhar Tevfik Beye de, benim tarafımdan ayni talimatı veriniz. Yanınızda hangi şifre miftahı vardır?»
Osman Beyin cevabı: «Vali vekâletini Defterdar Ferit Beye vereceğim, kendim der uhde edemiyeceğim. Bildiğiniz Ferit Beydir. Sinop mutasarrıfı bil d iğin izdir, kendini azledilmiştir. Vekâlet, Jandarma Tabur Kumandanı Remzi Beydedir. Mazhar Tevfik Beyin Sinop ta olduğu bildiriliyor. Şifre miftahı mevkuf alay kumandanmdadır* talep edildi, alacağım cevaba göre arzederim Efendim,»
«Yanınızda başka şifre miftahı var mıdır? Ferit Bey çimdi nerededir, vaziyetten malûmatta t mıdır?» diye sordum.
«Vaziyetten malûmatı yoktur, şimdi çağrıldı, gelecektir. Ben hiç şifre miftahı almadım; çünkü tevkif edileceğimi bilmiyordum, makam şifresile yazarını ümidinde idim» cevabını verdi.
«Oradaki jandarma tabur kumandanı kimdir, nekadar jandarma kuvveti vardır, emriniz altına girdi mi?» imalini yazdırdım. Buna da verdiği cevapta: «Jandarma Kumandanı Emin Bey, yanımda ve benimle teşriki mesai etmiştir, merkezde jandarma mevcudu otuz beg kadardır. Polis Müdiri Halil Bey de yanım da ve benimle teşriki mesai etmiştir, mevcudu kırk tanedir. Piyade Tabur Kumandanı Şerif Bey, kendisi biraz budala olduğundan şimdilik tevkif edilmiştir. Jandarma Tabur Kumandanı Emin Bey yüzbaşıdır. Defterdar Ferit Bey geldi, yanım da dır.»
«Emin Beyi biraz anlatır mısınız» sualine «318 neç'eüi, Üs* küplü Emin, tanırsınız* Mahsus ellerinizden öpüyorlar.»
Bunun üzerine şu satırları yazdırdım: «Emin Efendiyi tanır mı, teşekkür ederim. Ferit Beye vaziyeti anlatımız mı? Mühim husus a t, makam şifre sil e bildir ilebilir. Sinop mutasarrıf vekili olan Jandarma Kumandanı sayam emniyet olmadığı takdirde onun yerine sizce tensip olunacak münasip birinin vekâlete geçirilmesi esbap ve tedabirinin ist ikmali düşünülmelidir. Muavenete ihtiyaç görüyor musunuz?» Osman Bey: «Kuvvetçe ihtiyaç görüp gör* mediğtmi bilâhare arzedeceğim; Jandarma Tabur Kumandanı, yeni geldiği için ahvali malûm olamamıştır Efendim» cevabını verdi, Osman Beye başka bir s öyl iveceği olup olmadığını ve Ferit Beyle ahvale dair görüşüp görüşmediklerini sorup anladıktan sora, şu telgrafı yazdırdım:
119
16/17 Eylül 1919
Kastamonu dn İstanbuU karşı harekete jjeçTyor
Osman Bey ve Ferît Beyefendiye
Tedahir ve îcraatjnı&da muvaffakiyet temenni ederim. Bizi vaziyetinizden ve gelmekte olan valinin tevkif edildiginden haberdar buyurmanıza İntizar eyleriz.
Mustafa. Kemal
-
Ferit Bey, Vali Vekili; Miralay Oaman Bey* Kastamonu ve Havalimi Kumandanı sıfatıle faaliyete başladrktan bîr iki gün sora, kendilerini tekrar telgraf başına davet ederek malûmat talep etmiştim,
îstanbulda icap eden maka mata matlup veçhile umumun imzası ia İtlin da telgraflar yazıldığı ve bilûmum vilâyat ve eK iyeye de bu telgraf la n» tebliğ kılındığı bildirilmekle beraber birta* knttt sualler de soruluyordu. Ezcümle «Halk diyormuş ki: 1 — Diğer vilâyat efkârı umumtyesi bizimle beraber değiller midir?
2 — Bu gayritabiî ahval ne zamana kadar devam edecektir?
3 — Kabinenin temerrüdüne karşı ne gibi tedbir buy ur nida? lütfen bizi tenvir buyurunuz Paşam!»
Halka atfen tevcih olunan bu suallerin Yali Vekili ve Kumandan Beylerin de fikirlerini işgal etmekte olduğuna hükmetmek ve ona göre cevap vermek zahmete değerdi. Binaenaleyh saatlerce Sivas - Kastamonu telini işgal eden uzun malûmat ve izahat verildi Bu izahatı şu suretle hulâsa edebilirim:
1 — Tezahüratı milliye, vatanın her köşesinde Gulabet ve hararetle mevcuttur, Bütün vU ayetlerin en ufak köylerine kadar halk ve en ufak tüzüiamınma, kadar bütün ordularımız tamamen hassas ve vahdeti kâmile halinde, tebliğ olunan mukarre-ratı tatbik ve icra eylemektedirler ve balkın ikinci ve üçüncü sualine cevap olmak üzere de:
2 — Ne vakit ki Kastamonu halkı, bu hali gayritabii bulup endişeye düzmek zarından kurtularak makâadımızT istihsal cdinciye kadar sebat etmekte eseri tereddüt gösteriniyecektir, iste o zaman ha gayritabiî hal kendiliğinden zail olacaktır» Kabinenin temerrüdü tahtıdır; buna kar*t başka tedbire kalkışmadan evel ilk tedbirimizi hak-kryle ve her tarafta katiyetle tatbik etmek çarelerini dü&üuelim. Meselâ i Bolu •vs.* ziyetı hakkında ne yapılmıştır.. Bolu hizasına kadar tekmil mevakiin İstanbul ile muhaberatı resmiyesinin kat'olunduğundan emin miyiz? Buna dair, muntazır bulunduğumuz malûmat henüz vürut etmedi. İste, bu dediğim tedbîr, tstanbula kadar tegmil olunduğu takdirde kabinenin temerrüde takati kalmayacağını zannederimi Maahaza bundan sora da bir inadı eçhelâne ve eblehaneye devam etmek ıs [erlerse fn-j- laikli; dalın mücavir tedbirler tatbikîne imkân vardır.
120
Bundan sora vali ve kumandanın verdiği malûmattan şunlar anlaşıldı; îneboludan tstanbula iade edilen yeni vali Zonguldakta, Dahiliye Nazırından şöyle bir emir almış:
«Bolu ve havalisi serbesttir, Zonguldağa çıkınız, vilâyetin icap eden m ah ali eril e muhabere ediniz ve emri ahire kadar orada bekleyiniz. » Filhakika yeni vali, Zonguldakta kalmış ve tehdida-ta başlamış. Ferit ve Osman Beyler, Zonguldak mutasarrıfına yeni valiyi tevkif edip karadan Kastamonuya gönderilmesini em-reylemigler, mutasarrıf bunu yapmamış. Maahaza teşebbüsten haberdar olan yeni vali, orada barmamayarak, Dersaadete avdet eylemiş (Ves, 106),
Bilmünasebe arzelmiştim ki, Yirminci Kolordu Kumandanı Ali Fuat Pa-Ali Fuat Paşa, Kongre namına, bazı mukarrer at ve tertibat ittihaz şa Garbi Ana-ey lemisti. Ali Fuat Paşaya, Kongrece «Gürbî Anadolu Kuvayi dc^ Kuvayi Milliye Kumandanım unvanı verildi. Paşa, Eskişehir ve havalisi- Ku"
ni mîllî bir mmtaka addedip kumandanlığına Süvari Kaymakamı Atıf Beyi; Afyon Karahisar havalisini de millî bir mmtaka addedip kumandanlığa Yirmi Üçüncü Fırka Kumandanı Ömer Lfıtfi Beyi tayin etmişti. Bu fırka île Ana d oluya geldiğimizin daha ilk günlerinde temas ve iştigalde bulunulduğunu o günlere ait beyanatım sırasında zikretmiştim. İstanbul hükümeti Fuat Paşanın yerine Hamdı Paşayı tayin ve izam etmişti. Hâmdi Paşa, Eskîşe-hire kadar geldi. Orada, kendisine 16 Eylülde îstanbula avdeti lüzumu tebliğ olundu.
İngilizler Eskişehir Mıntakası Kuvayi Milliye Kumandanı olan Atıf Beyi tevkif edip Îstanbula gönderdiler. Kuvayi Milliye kumandanı olan bir zatın kendini suhuletle hasmı eline düşürmi-yecek tedabir almış olması lâzmıgelirdi. Bu husustaki gaflet ve tedbirsizlik kendisini kurtarmak için uzun zaman mü tevali teşeb-büsatta bulunmamızı icap ettirdi. Malûmu âliniz, o tarihte Eski-şehirde îngiliz kıtaatı vardı. Fuat Paşa, toplayabildiği millî kuvvetlerle bizzat Eskişehire yakın Cemşît mevkiine gitmişti. Eski-gehiri uzaktan ihata etti. Eskişehirde bulunan Mütelifin Kuvvetleri Kumandanı Jeneral Salli Kled in Fuat Paşaya gönderdiği bir mektupta kullanılan tabirat ve Kuvayi Milliyemizi sureti tavsif; millî kumandanlarımızın ve Kuvayi Milüiyemizin yüksek şeref ve haysiyetlerine karşı bir tecavüz telâkki edildiğinden ve mumaileyh Jeneralin hak ve salâhiyeti haricinde görüldüğünden bu hususta Istanbuida bulunan Düveli ttilâfiye mümessili siyasi-
121
ferinin bir muhtıra ile nazarı dikkatleri celb o Ummuştu, 25 Eylül 1919 tarihînde Jeneral Sallı Kledin Fuat Paşa nezdine gönderdiği bir heyet — ki bir erkânıharp binbaşısı ile Eskişehir İngiliz kontrol zabitinden mürekkep idi — İngilizlerin ahvali dahiliyemize ve harekâtı mil üyemize kat'iyyen müdahale ey lemiy eteklerine dair söz verdiler. Bu sıralarda, ingilizler, Merzifonda bulunan kuvvetlerinin geriye alınması halinde memnun olup olmayacağımızı istimzaç eylemişlerdi. Bittabi pek memnun olacağnnızı bildirmiştik. Filhakika oradaki kuvvetlerini bütün ağırlıklarile beraber evvelâ, Samsuna çektiler. Badehu oradan da îstanbula naklettiler. Eskişehire hâkim olduktan sora, Fuat Paşayı, Bilecik ve Bursa havalisine göndermeği düşünüyorduk.
Efendiler, Konyada vali bulunan Cemal Bey, Ferit Paşa Kabinesinin Anadoluda mühim bir noktaî istinadı haline geldi. Konyada Ordu Müfettişi olan Cemal Paşanın Îstanbula gidip gelememesi, orada bulunan Kolonlu Kumandanı Salâh a t tın Beyin mütereddidane tavır ve hareketi ve en nihayet habersiz Îstanbula çekilip gitmesi Konya ve havalisini Vali Cemal Beyin tahtı hükmünde bırakmıştı. Oraya, maksadı ya km dan anlamış olan bir zatın gönderilmesine ihtiyaç vardı. Sıvasta yanımızda bulunan Refet Beyin gönderilmesi tensip edildi. Refet Bey hareket etti. Konyada Heyeti Temsiliye tarafından bir kumandan gelmekte olduğu haber almmca, erbabı hamiyet canlanmış, diğer taraftan da Vali Cemal Bey hapishanede nekadar kanlı katıl, mevkuf varsa hepsini çıkarıp teslih etmiş ve kendisine bir kuvvet yapmak istemişti. Konya ah al i i muhteremesi, bu zelilâne harekete karşı ayaklanarak mtıktezayı hamiyeti ifaya karar vermiş ve bunun farkına varan Cemal Bey, 26 Eylülde îstanbula firar eylemiştir {Ves. 107). Halk, belediye dairesinde içtima ederek Hoca Vehbi Efendiyi vali vekâletine tayin etmişti.
Efendiler, şayanı dikkat bir noktadır; bu anda hatırıma geldi, heyeti aliyenize arzetmeden geçemiyeceğim; Sivas - Konya yolu üzerinde bir telgraf merkezinden, Refet Beyden bir servis aldım. Refet Bey, bunda; Konya ve havalisinde temini muvaffakiyet için kendisine İkinci Ordu Müfettişliği unvan ve salâhiyetinin verilmesi lüzumunu bildiriyordu. Refet Bey birçok zaman sora Ankarada bulunduğum sırada, Bolu ve havalisindeki usatın tenkiline memur edildiği /aman dahi oradan bir şifre ile, halk üzerinde mühim tesiri olacağından bahisle kendisine paşa unva-
122
mnm tevcihini benden talep etmişti. O zamanlar Refet Beyin gerek birinci ve gerek ikinci arzularını tatmin edecek resmi mevki ve salahiyette bulunmadığımı izaha hacet yoktu. Bilhassa bunu Refet Beyin en iyi bilmiş olma&ma şüphe edilebilir mi? Refet Bey, bu arzularım tatmin ettirmek için benim hükümeti merkeziye nezdinde delâletimi ima etmek istiyordu da denilemezdi. Çünkü, dünyaca malûm idi ki ben, ordu müfettişliğinden ve as* kerlikten istifa etmiş olduktan başka padişah ve hükümeti merkeziye tarafından tardedilmiş ve idama mahkûm bulunuyordum. Faaliyetim bir Kongrenin intihap ettiği heyet içinde, Heyeti Temelliye içinde onun namına vukubuluyordu. Milli mesaide bulunmak ve bilhassa bu hususta muvaffak olmak için resmî unvan ve salâhiyet meşrut ise, zaten o, benim kendimde yok idi. Esbabı muvaffakiyet için) içinde bulunduğum evsaf ve şeraitin mahiyeti anlaşıldıktan sora, benden resmî şekiller dahilinde sıfat ve salahiyet aramağa lüzum olamayacağı tabiî idi Şüphesiz Refet Beyi Konyaya memur ederken biz kendisine maksat dahi* linde her türlü eFal ve harekât için salâhiyeti kâmile ve vasıa vermiştik- Bunun istimal ve tatbiki onun kendi liyakat ve kudretine vabeste idi.
Efendiler, her tarafı faaliyet ve teşkilâtı milliyeye sevk ve imaleye çalışırken hükümeti merkeziyenin emeline hadim bazı rüesayı memurini mülkiye tarafından güya manevî tehdidatı mut azam mm telgraflar da alıyorduk. Meselâ; Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza namında biri tarafından harekâtımızın Düveli İtilâf iyeye taarruz telâkki olunduğu ve bu yüzden umum Osmanlı kınasının Düveli İtilâf iyece işgali askerî al un a alınarak Türk HüJtûmetine hitam verileceği, temas neticesinde aldığı malûmata atfen bildiriliyor ve kabine ile itilâf teklif olunuyordu. Bu telgrafın mutasarrıfa ecnebiler tarafından dikte ettirildiğine şüphe yoktu. Buna.
bittabi icabı gibi cevap verildi (Ves. 108)*
Efendiler, hatırlar m ızda olsa gerektir ki, memleketimizde ve Jeneral Har-Kafkasyada tetkikai yapmak üzere Amerika Hükümeti, Jeneral Wd heyeti Harbord un tahtı riyasetinde bir heyet göndermişti. Bu heyet vt )n-rBJt Srvasa geldi, 22 Eylül 1919 günü Jeneral Harbord ile uzun «-
uzadıya mükâlemede bulunduk. Jenerale, harekâtı mîlljyenin maksat ve gayesi ve tegkilât ve vahdeti mi 11 iyenin sebebi zuhuru, anasın gayrimüslimeye karşı olan hissiyat ve ecnebilerin meniJc-ilinizdeki menfi propagandası ve icraatı hakkında mu fassa Lan
123
ve müdellel en beyanatta bulundum. Jeneralin bazı garip suallerine de muhatap kaldım. Meselâ; millet kabili tasavvur her türlü teşebbüsat ve fedakârlıkta bulunduktan sara dahi muvaffak olunamazsa ne yapacaksın? Verdiğim cevapta -— hatıramda aldanmıyorsam — demiştim kî: Bir millet mevcudiyet ve istiklalini temin için kabili tasavvur olan teşebbüsat ve fedakârlığı yaptıktan e ora muvaffak olur. Ya muvaffak olamazsa demek, o m ilktin ölmüş olduğuna hükmetmek demektir( Binaenaleyh millet, berhayat oldukça ve tegehbüsalı fedakâra nesin e dev um eyledikçe ademi muvaffakiyet mevzuu halis olamaz,
Jcrıeralin sorduğu sualden maksudu aslinin ne olabileceğini araştırmak istemedim. Fakat verdiğim cevabın tarafından takdirle karşılandığını bugün bilvesile zikretmek isterim.
Efendiler, Eylülün 25 inci günü akşamı, Ankarada bulunan Yirminci Kolordu Kumandan Vekili Mahmut Beyden aldığım bir gifre telgraf müfadı şu idî: «Bu gece istanbul telgrafhanesinden Fuat Paşayı telgraf basma istediler. Dahiliye Nezaretinin vilayet şifresile bir şifre yazdırdılar. Bunun hulâsası, padişahın beyannamesindeki îrşadatı a liman ey e tatbiki hareket sur etile ha* lası vatan müyesser olacaktır. Harekâtı mi 11 iye, âlemi medeniyette menfur gayeler suretinde tecelli ettirildi. Hükümetle mil* Jetin ayrılığı müdahale i ecnebiyeyi davet edecektir. Konferans hakkımızda karar verirken, bu ihtilaf nişane i bayır ve selâmet olmayacaktır. Neticede, müdiranı b a rekât ile görüşmek üzere, zevatı âliye ile, bildirilecek yerde, mülakatı emrivaki suretinde arz ve vaktin darlığından cevap beklenilmektedir, intihada ti fikrîye riayeti, gahea ve ger efe ait masuniyeti lemhidatr müselsele ile ilâ* ve ediyor. Telgrafı yazan, bu zat, Erkânrharbiye Mirlivalarından Abdulkerim Paşadır* Bu telgrafa Ticaret ve Ziraat Nazrrı Hadi Paşa vesatatile ve aynı şifre ile cevap intizarında dır. Mumaileyh, bu lülesi ile müracaatın bizden olduğunu ilan ve işaa etmek olduğu anlaşılıyor, Telgraf başında intizarda bulunduklarından bir dakika ev el kabul edilip edilin îyeceği ile ne cevap verileceğinin iş'arc m üs t erli anıdır. Ali Fuat Paşa Hazretlerine de yazıl -mıhtır» (Ves. 109).
Mahmut Beye, ayni günde saat 7 Borada makina bağında verdiğim telgrafta şunları bildirdim: «Kerim ve Hadi Paşalara, Fuat Pagan m Ankara da bulunmayıp meşgul olduğunu ve fakat
124
görüşmek arzu eyledikleri takdirde, Sıvasta bulunan, Heyeti Temsiliye ile ve bu Heyet meyan m d a bulunan Mustafa Kemal Paga ile makina başında arzu eyledikleri tarzda görüşmek mümkün olduğunu bildirirsiniz. (Onlar görüşmek arzusunda iseler) kay dinde dikkatli bulunmak lâzımdır» (Vefy. 110).
Mahmut Bey, Kerim Paşanın Ankaraya çektiği telgrafı aynen bize de yazdı. Muhteviyatı, aşağı yukarı Mahmut Beyin hulâsa ettiğinden ibaretti (Ves. 111).
Efendiler, hükümeti merkeziye ile yaptığımız rüptür (rup-ture) ün on beşinci günündeyiz. Karan millîye karşı vaz'ı muhalefet alan bazı yerler, hahnahah, cereyanı milliye mutavaate mecbur edildi. Hükümeti merkeziyeye hadim bazı memurlar ya firar ettiler veya mahkûm vaziyete ilka edildiler, îstanbula, bütün memleketten, hergün hükümeti merkezîyenin ıskatı talehine ait, binlerce telgraflar yağdırılmağa bağlandı, îtilâf Devletlerinin, Ana doluda dolaşan zabit ve memurları, harekâtı milliyeye karşı bitaraf oldukların^ memleketin vaziyeti dahiliyesine karışmayız sözünü, her tarafta açıktan söylemeğe bağladılar. Bu vaziyet karşısında nihayet, padişah ve Ferit Paşa, harekâtı milliye müdİranı! e itilâftan başka çare kalmadığına ve fakat her halde, muhafaza! mevki eylemek gar t ile, bu itilâf yolunu bulabilecek vasıtalar araştırmağa başladıklarına hükmohınursa hata edilmiş olmaz itikadın dayım.
Efendiler, ismi geçen Abdülkerim Paşa merhum, benim çok kadîm arkadaşım idi. Çok namuslu, hamiyetli ve temiz kalpli bir vatanperverdi. Selânikte ben kolağası, o binbaşı olarak bîr büroda çalışmış, senelerce hususî arkadaşlık etmiştik. Merhumun et-var ve akvalinden tarikat mensubininden olduğu anlaşılıyordu, Bazı tekkelere müdavemet ettiği de görülmüştür. Fakat herhangi bir şeyhe mürit olduğunu bilen yoktur. Çünkü, kendisini itikada t ve vicdanî lelâkkiyatmda, derecatr maneviyede — hazreti evel, hüyükhazret — kabul ediyordu ve dairei uhuvvetinde bulunanlara hazret, kutup ve saire gibi — kendisince muhatabında gördüğü istidada göre — makamlar tevcih ederdi. Bana da kutbu Takta p derdi. Şimdi izah edeceğim muhaberemizde de bu noktalara tesadüf edeceğiz. Kerim Paşanm, kendine mahsus, bit usulü beyan ve tarzı tahriri vardı. Kerim Paşa, çok samimî ve zamanında pek çok mucibi şöhreti olan yüksek bir belagatle görüşür ve öyle yazardı. Kendisinde, ikna hassa ve kudreti olduğu da zan ve j arz edilirdi. Bizim, Selânikte bulunduğumuz sıralarda, orada
125
ordu kumandanlığı ve ordu müfettişliği ile bulunmuş olan, Hadi Paşa, Kerim Paşayı izah ettiğim evsaf ile beyne 1 ihvan muhterem ve mahbup olarak tanımıştı.
tgte, Ferit Paşan m kabine arkadaşı Hadi Paşa. sıkışmış olan padişah m ve Ferit Paşanın, pek münasip bir vasıta ile imdadma yetişmek istiyordu. Kerim Paşa Ali Fuat Paşayı da Selânikten tanıyordu.
Efendiler, 27/28 Eylül 1919 gecesi, gece ya nam a bir saat kata telgraf başında, Kerîm Paşa ile karşı karşıya geldik. Tarafeyn yekdiğerini şu sözlerle tanıdı:
Sivas — Mustafa Kemal Paşa, telgraf başındadır. Kerim Paşaya söyleyiniz, buyursunlar, diyorlar.
t atan bul — Zatı Samileri, Mustafa Kemal Paça Hazretleri misiniz, ruhum.
Ben — Evet, Muhterem Kerim Paşa Hazretleri; dedikten
sora:
Kerim Paşa — Srvasta Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: adresini yazdırdı ve «Paşaya söyleyiniz anlar; hazreti evel karşı* nudadır» sözlerini, bir nevi parola gibi ilâve etti. Kerim Paşa, «Afiyeti âlileri iyidir inşallah kardeşim» diye başladı.
Kerim Paşanın, tstanbul hükümeti tarafından saffeti kalbinden ve necaheti ahlâkıyesinden istifade edilerek nasıl aldatıldığını anlamak için mukaddem e i kelâmını aynen kendisine tekrar ettireceğim; Kerim Paşa merhum şöyle devam ettir
Emri hayrı vatan için, büyük vatanpcrvcr kardeşim ile v* İhvımı âliyeî temsili v* ila müdav^Ici efkâr etmek ilerim. Hak i na yi n ize isal kılıtırnak üz*re Alı fua« Paşa vasıtan ile bir telgraf gÜndı^oıi^ıiriL. Y«di ûünize vâsıl olan İste, ı) telgraf esası üzerine bir İmli i meşkûr, inşallah İktilıtf ederiz- Memleketin gı-virmekie olduğu nazik ve pek mühim devrei mudi leyi lütfü hu da ile sahne i Teysire isal kılana. Bundan, bikeremi lıııda sevrden m ah! Oku amali rehakârımız mürşidi dilimizden buna dair mühim şeyler konuşarak, leLfikı maksudu vatım kılalım değil mi? Pek falın ve müdebbir kardeşim* Ne buyurursunuzt ruhum f BrdhuTıûnı hâk^rm bu fîtizrl memleketimiz üzerindeki iftiram tını ve aleni takibatı tu rl'an ellerini ktraltm vc anları kcmjngihı ümitlerinde mefluç; ve bihayat bırakalım ve yalnız, hükümet İte milletin aırf ur İnmeli vatamiyeye alt h i dr ma t re icraatını telif edelim ki, gayet müşte* reke ve müheccela zaten hep birdir, Endııei vatanla gösterilen bunca necip tezahüratın, cihanı medeniyet kargışındı muazzez topraklarımızın lııfz.11 sıyanetine ait en büyük hamiyeti vatanperveri olduğunu bir kere daha trfflhİt zımnında mevcut müşkül ait ahvali refedelim ve buna hir (ar e bulmak için d*) bu muazzez kardeşiniz île müdavclei efkâra baslayalnn, muntuaırıın kardeşim. Bu teşebbüsüm hakkında, hükümrljn va&i derecede bir hü&nü niyet itthar ettiğini İlâve eylerim ruhum.
126
Efendiler, Kerim Paşa ile 27/28 Eylül, gece yansından evel saat 11 de başlayan bu muhaberemiz, gece yangından sora saat yedi buçuğa kadar, Cam sekiz buçuk saat devam etti. Üç safhaya aynlabilen bu muhaberemiz, eseri cedit denilen büyük tabaka kağıtlardan yirmi beş sahife doldurdu. Bunların kâffesini, burada okuyarak, tahammülünüzü suiistimal etmekten, kork ar mı. Kerim Paşa merhumun, esaslı noktai nazarlara ve -—- kendisinin telâkkisine rağmen — maatteessüf kuvvetli bir mantığa istinat etmemekle beraber tatlı sözlerinin ve mutantan cümlelerinin oku* nup işitilmesini temin için, neşredeceğim vesaik mey anma, bu muhaberemizi de aynen ithal edeceğim.
Yalnız, bu muhaberede tarafeynin, takip ettikleri hedef ve istinat ettiği esas noktalar hakkında bilhassa neticesine dair mücmel bîr fikir verebilmek için müsaade hnyururaanız her safhasından birer nebze bahsedeceğim.
Kerim Paşan m, arzettiğîm, ilk telgraf ma cevap verirken, biraz da, onun tarz ve üslûbuna uymuş olduğum görülecektir.
Cevabımda, ben de, böyle başladım:
«Kerim Paşa Hazretlerine; (kutbüTaktap) deyiniz anlar!» hitabım müteakip «şimdi cevap veriyorum» dedim.
«Pek muhterem ve nezih kalpli kardeşim Abdülkerîm Paşa Hazretlerine; elhamdülillah afiyetim berkemaldir. Büyük ve necip milletimizin, hukuku m esmasını müdrik ve onu muhafaza ve müdafaaya bütün mevcudiyet il e mütevessil olduğunu görmekle pek mes'udum**.* Müdavelei efkar etmek hususunda izhar buyuru! an arzuya samimiyetle teşekkür ederiz. -
.............¦ . Fuat Paşa Hazretleri
vasıtasile keşide buyuru! an telgraf name mü fa dm a vâkıf bulunuyoruz....... ...... «
........ ¦ w m -r + - 4 •
M edan istinat İttihaz buyuru) an beyanname muhteviyatının Ferit Paşa ve rüfekasma bir hitap ve itap olduğu edna mülâhaza ve tetkik ile sübut bulacak bedihiyattandır. Kalbi hümayunu amik teessür ata duçar eden ahval ve harekât, milletimiz tarafından değil, fakat, Ferit Paşa, Dahiliye Nazın Âdil Bey, Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa ve bunların rüfekayı mesaisi bulunan IIar-put Valisi Ali Galip Bey, Ankara Valisi Muhittin Paşa, Trabzon Valisi Galip Bey, Kastamonu Valisi Ali Rıza Bey, Konya Valisi Cemal Bey taraflarından irtikâp olunmuştur.
127
Malatya teşebbüsü ihanetkâranesi, Çorum tertibi hainanesi, Konya teşebbüsü mezbuhanesi safahatı hakikiyesile vasılı ıttılaı-nız olmuş değilse, zatı âlilerinizi de mebdei hallolmak üzere tasavvur buyurduğunuz noktada isabetsizlikten dolayı mazur görü* rüz..............
Enzarı ecanibin lehimize tebeddülü mahzı hakikattir. Ancak bu tebeddül, hiçbir vakit Ferit Paşa hükümetinin takıp eylediği siyaset neticesi değildir. Bu netice, mîlletimizin izhar ve ispatı mevcudiyet zımnında bizatihi aldığı, teşebbüsü azimkârane seme-residir. tşte bu hususta, zatı şahaneyi iğfal ediyorlar. . . . •
Çarei necat ve umdei hayat ancak ve ancak — Kuvayi Milli-yenin amil ve iradei milliyeti in hakim — olmasındadır. Bu esası metîn ve m eş nidan zerretüma inhiraf, maazaltahü tealâ, devlet ve millet ve vatanımız için hüsranı elimi mucip olur. .
Harekâtı necibe i mîlJ iyemizi suitefsir ve ilân etmekten hâli kalmayan, bedhaham hâksarm çok olduğu muhakkaktır. Fakat, şayant esefi antiktir ki, bu bedhahanı mel1 a netin baş m da, devleti ebet müddetimizin sadrmişini Ferit Paşa ve nezaret mevkilerinde bulunan Âdil Bey, Süleyman Şefik Paşa gibi devlet adamları bulunuyor.
Memleketimize takım takım bol çevikler girdiğini ve harekâtı mili iyenin bol şevi k harekâtı olduğunu resmen ilân ve işaa eden bu bedbahtlardır.
Necip ve nezih harekâtı milliyim izin, İttihatçıların harekatı mezbuhanesi olduğunu ve İttihatçılar m parası le tedvir olunduğunu resmen ve alenen cihana, ecnebi gazetecilerine söyliyen hu gafillerdir.
Ana doluda, şar iş olduğunu ajanslarla resmen ilân eden ve — mütareke madde i mahsusa sına nazaran — muazzez vatanımızı düşman işgaline manız bırakmak istiyen bu cahillerdir.
Malarya a hal i i islâmiyesile Sivas ahalii islâmiyesini biribirile mukateleye sevketmek istiyen bu zavallılardır. Harekâtı mi İt iyenin önüne geçeceğim diye Sıvasın ve hassasiyeti m il Üyenin görül" düğü heryerin ecnebiler tarafından işgalini istiyen bu hainlerdir. Ma aha z a, bizim en mübeccel gayemiz; tıpkı tasavvuru biraderi* ler i veçhile bedhah an m, bu güzel memleketin üzerindeki iftira-atını ve alenî takibatı mel'a netlerin i kırmak ve anları kemin gah ı ümitlerinde mefluç ve bihayat bırakmak ve devlet ile milletin icraatını sırf selâmeti vatan iyeye ait noktada telif eylemektir. El-
128
hamdülillâhi tealâ, bu gayenin temini istihsalinde* arak m i İleti-mis her türlü asan bedii a haneyi kırmış ve bütün eelâdetile ha İve i uz i inkâra nesini atmıştır. Ecanip dahi, milletin kuvveti şamilesîni vc niyeti azûnkâranesini ve buna mukabil hükümeti merkez iyen in nekadar, biasıl ve millet ile alâkasız, bir heyeti âcize olduğunu takdir etmiştir. Merzifonu tahliye ettiler. Samsunu da tahliyeye başladılar. Umuru dahiliyemize ve harekatı milliyemize karşı bitaraf kalacaklarım ifade ediyorlar. İşte tcşebbüsaü mi!Üyemizin, temini istiklâl hususunda istihsaline muvaffak olduğu i Ut netice budur.
Cereyanı millî, Îstanbulda, Kanunu Esasi alık ânıma temini riayetle neticepezir olacaktır.
Hükümeti haziranın, vâsi derecede bir hüsnü niyete malik bulunduğu zan m tı da, isabet olmadığım arzetmeme müsaade buyurmanızı rica ederim.
Ben, daha, Erzurumdan, Ferit Paşaya hakikati vaziyeti izah ederek, milletin kuvvet ve iradesine karşı çıkacak hiçbir kuvvet kalmadığını yazmıştım ve kendisine muhalefet ve mümanaat vadisinde devam etmemesi lüzumunu ihtar etmiştim. Bu zatı gafil, buna cevap vermemekle beraber, cereyanı millinin birkaç kişinin eseri tahrikatı olduğunu ilân etti ve hırsı menfaatle ve a mayi cehil ve gafletle iki tarafı idare ederek muhafazai mevki edebilecekleri zanm batılmda bulunan birkaç valisinin iğfal kâr raporlarını benim nezib ve vatanperverane irşadatmıa tercih etti. Bugün, her türlü habaset ve hıyanet ve aczü meskenet mevkiinde kaldıktan ve millet te butun hakayikı ahvale vuzuhu tam ile vâkıf olduktan sora, bize düsen vazife; en seri hareketle amali mil-liyeye mutavaatkâr, yeni bir kabinenin mevkii iktidara gelmesini temin etmektir.
Eğer bugünkü kabinenin, şahıslan ve hayatları hakkmda bir gûna tereddütleri varsa, bugün için bu gibi şeylerle iştigal tenezzülünden pek yüksek olan milletimiz namma kendilerine istedikleri söz ve teminatı vermeği dahi milletimiz in menfaati muk* tazıyatmdan addederiz. Fakat* tuttukları, tariki nasavapta taan-nüt ve temerrüde devamları halinde, hadis olacak avakıbin meşguliyeti kendilerine raci olacaktır.
İşte, vukubulan teşebbüsü hayırhahileri münasebeti]e bir defa daha ve son defa, zatı necibaneleri gibi kalbi cidden vatan ve millet aşkile ve padişaha muhabbet ve sadakatle memlu olan ve haurai uhuvvetini daima hürmetle muhafaza eylediğim karde-
12»
çim Abdülkerim Faşa Hazreüerile de iblâğ etmiş olmak, bizim için her türlü vicdanî huzurun teeyyüdüne medar olmuştur.»
Efendiler, buraya kadar söylediğim sözler bir maddenin bulaş asıdır»
Bundan sora gelen maddede:
«Harekâtı milliye, vüVati kâmile île tstanbula ilerlemektedir, Ferit Paşa ve rüfekası buna vâkıftır. Zatı âlileri de hu malûmatı talep ve tenevvür buyurunuz» dedikten sora filhakika o günlerde, tecelli eli niş olan muvaffakiyetli harekât raporlarmr hulasa ederek izahat verdim ve «Artık, bütün bu harekatı tevkif, yalnız ve ancak bir gey e mütevakkıftır. O da, amali milliyeye bütün man asil e mutavaatkâr bir zata kabine riyasetinin tevcihine ve o zatm da amali mi 11 iyeyi anlayarak ana göre ittihazı tedabİre tevessül eylemesine vabestedir» dedim,
«Bütün bu mesmdatnmza nazaran bir mütaleai bira derileri varsa lütfen bildirmenizi rica ederim» cümlesinden sora «Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsil iyesi namına Mustafa Kemal» diye İmzamı koydum.
Bunu müteakip, Kerim Paşa: «Evvelâ, zatı âlilerile birlikte bulunan zevatı mu ht e re m enin cümlesine selâm ve tekrimimi arz ve iblâğa lütuf buyurmanızı rica ederim» mukaddemeeile muhaberemizin ikinci s af hasmı kuşat ettiler. Kerim Paşa, devam etti:
«Başladı ğmı kısa mü kalem atın bütün safahatını zatı âliniz izah ettiniz, iki yerde, halli emirde, isabet gösterilmediğini beyan ile mazur maka mm i ser d ettiniz. Gerçi, bütün ahval ve vakayii mahalliyp malûm olamayınca bir meselede hakemlik etmek, mü-tiMssîr ise de. memlekete ait işin hallü fablında, sima müııir. endigei nezihi vatan olmak itibarile, mesnedi müttekâbih metin ve ruşenadır. Yatanın mukadderatına bükmedileceği şu sıralarda yekvücut bir millet ve hükümetin göreceği işi nazarı ttttlaa alarak bunun halli sehile mazhar olmasını arz etmek isterdim»
Mebdei hareket, ittihaz ettiğime işaret buyurduğunuz, beyanname! hümayunun, tarzı tefehhümünde, mümkündür ki bendeniz hata edeyim. Yalnız müsaade ediniz de, asıl halli umura en büyük bîr istinatgah telâkki edilen bu beyanname! âlideki ciheti camiayı izah ite, kelâmı mülukânenin şümulü ih a takara nesin i beyan edeyim. Ben zannediyorum ki, padişahımız....»
Ben, derhal Kerîm Paganın devamına mâni olarak, şunu yazdırdım ;
130
— Kerîm Paşa Hazretleri, lüzumundan fazla izahat maksadı asliden, tarafeyni uzaklaştıranı lir ve hır de, beyannamei hümayunun tefsir ati le fazla iştigal hifaidedir. Rica ederim, asıl mesele üzerinde görüşelim.
Kerim Paşa cevap verdi:
— Asıl mesele üzerine görüşeceğiz. Müsaade buyurunuz devam edelim Efendim.
Ben — Rica ederim en son söz ve teklif üzerinde anlaşalım, dedim.
Kerim Paşa — Evet, oraya geleceğiz Efendim.
Söze, ben, devam ettim ve «Kerim Paşa Hazretleri, mesaii uıeş ruam iz m ve tezahüratı miHiyenin artık, daha fazla sui telâkki edilmesine ve muhtacı tashih görülmesine ve bahusus, bu tasni-bat ve tadilât için de cinayet ve ihaneti mertebei sübuta varan bîr kabine erk anıtım m uda fa atı gayrimeşrua sının esas İttihaz edildiğini görmeğe tahammülümüz yoktur. Biz, son vaziyeti izah ve kat'î ma 11 abı milleti arz ettik. Bilmem tekrarı lâzım mıdır? Zatı âlileri bu lâzimülintaç Arzuyu milliye mukabil, Ferit Paşa Kabinesinin sadrı mua İlâyı devleti, halâ telvis etmesine vesatat etmek istiyorsanız bu mesainiz, hiçbir semere! nafia hahgedemiyecelinden haçka, hakkr al i i biraderi I erin deki hissiyatı kadîmei uhuvvetimizin de mucibi tezelzülü olacağından endişe ederim.
Şimdi, Ferit Paşa, bîlâifatei an mevkiini bir ehli namusa ter-kedeçekse ve buna kanaatiniz varsa, hallolunacak hiçbir müşkül kalmamıştır. Aksı takdirde, tavassutunuz rencide kalp olmanızdan ve bisut bir yorgunluktan başka bir neticeye iktiran etmiye-cektir.
Ferit Paşa, muhafaza! mevkie devam ederse, kendisinin akıbeti clîraeye duçar olmasına sebebiyet verecektir. En son ve en kat'î söz budur; maksadımız, bu hakikati lâyetezelzeli, padişahın ıttılaına vazetmektir. Siz, ancak bu vazifei asil ân ey i ifa ile bugün vatan ve milletin zatı samilerinden intizar eylediği vazifei diniye ve mi 11 iyeyi ifa buyurmuş olursunuz,^
Kerim Paşa, «Sözü uzatmamak lahü maksudu aslidir» diye başlayarak sözü lüzumundan fazla uzattı. Bu uzun sözler şu cümle ile hitam buldu. «Lîveçhilvatan, burada, yaptığım şu teşebbüs elbette nezdi ilâhîde ve millette, bütün neca beti erile pirayedar kain* ve işin sahibi hakikîsi olan hüdavendi kadir, millet ve vatanın rehasmı temin edecek esasatr müsebbibata böylece rapten ikmal
131
eder. ulu Ali ahi, hallâli müşkülât eyler! Uyunu muazzezde rinizi takhil ederim.»
Tekrar cevap vermek sırası hana, gece yarısından eora saat 4 30 ta geldi. Kerim Paşanın, temas ettiği noktalan cevapsız bırakamazdım, ben de uzun mütalea t serdettim ve nihayetinde, «binaenaleyh — dedim — bizim ve zatı âJilen" gibi erbabı hamiyet ve vatanperver anın alacağı teşebbüsün gayesi ne olmak lâzmı-gelir? Her dakikai idaresinden millet için, mukadderatı atiyemiz için, yeni bîr sebebi felâket ihzarından başka bir semereye intizar olunmayan, Ferit Paşa ile milletin arasmı bulmak imkânsız) tğil e iştigal mi, yoksa bir an evel bu heyeti gayrimeşruanm yerine ihtiyaç At ve mukadderatı millet ve memleketle mütenasip bir heyeti cedidenin deruhdei umuru devlet eylemesi lüzumunu padi* şaha iblâğa yol aramak mıdır? lütfen bu iki noktadan biri için evet veya hayır suretinde itayı cevap buyurursanız, nezdi İlâhide ve millette bütün necabetlerile pirayedar kalacağına şüphe olma* yan teşebbüsü necîbaneîerinİn bizlere ait cihetindeki safhasını ikmal buyurmuş olursunuz.»
Kerim Paşa, talep ettiğimiz kısa cevaba yine uzun cevap verdi. Fakat bu uzun sözler arasmda, bazı cümlelerle, bize padişahın iğfal edilmiş olmayıp her şeye vâkıf bulunduğunu anlatıyordu.
Kerim Paşan m bazı cümlelerinde şu sözler vardı: «Süddeî seniyei mülükâne hallü hasm makamı olup meşru bir devlette bu atebei ulya, bütün efradı millete mihrabı teveccühtür. Anadolu umum maruza Un m meşmulü 1 i haza i hilaf etpen ahileri kılındığı hakkında bendenize malûmat vermişlerdir. O halde, kıble-gâhı umuru amme ve kabul gâhı m ak asidi âlîye olan padişahımız efendimizin ıttdaı hümayunlarında her şey vardır».
Kerim Paşa, kendine mahsus cümlelerle devam ettiği mütalea tına şu suretle hatime verdir
«Cenabı Mevlâ, nice âli esbap halkı île ve telkini ile, bu muş-külküşa ukteyi tamamen hal buyuracaktır. Elbette ki hudanm emri güzeldir ve karıp Ur. Yedullahi fevka ey dibim. Atimiz, bi-keremi mevjâ istihkakı millimiz yüceliğinde pürsâd ve ziselam olacaktır, İşte ruhu Kerim budur. Ruhu muazzezim.»
Bu defa Efendiler, gecey ar ısından soru saat 6 10 a gelmiş olmasına rağmen, üçüncü safhanın açılmasına ben sebebiyet verdim.
Merhum Kerim Paşan m, pek hoşlandığını bildiğim bir tabirle — büyük hazret! — tabirile söze başladım:
132
«Mihrabı mu ali ayı ümmet ve millet olduğu içindir ki maruzatı milliyeyi iblâğa fürceyap olmağa teşebbüsten geri durmadık.
Yalnız, büyük bir hatadan zatı âlinizi tahlis maksadile arze-delim ki, Anadolu umum maruzatınm meşmulü lihâzai hilaf etpe-nahî kılındığı hakkımdaki malûmata, milletin henüz itimadı, kat'î değildir. Çünkü, millet emindir ki, padişah, ihanetleri sabit olan birkaç şahsı millete tercih buyurmazlar,»
Kerim Paganm temas ettiği noktalara cevap verirken, «Ah-sen ve karip olan emri hudanm tecellisile bedbaht ve mazlum milleti necibemizin mazharı necat ve selâmet olmasını, deryayı rahmeti izzetten tazarru ve afaki daima (bir dudu muannitle) sanlı olan Istanbuldaki bazı zevatm, hakikati görmekteki hissi hasisi temerrütlerinin zevaline intizar eyleriz. Ruhu necibi millet te, işte böyle mütehassistir.......... . .
Yalnız, tekrar etmekliğime müsaadenizi rica ederim ki, evet veya hayır suretinde itayı cevap buynrulmasınr istirham eylediğimiz sualler maatteessüf cevapsız bırakılmıştır. Azizim, yedul-lahi fevka ey dibim. Fakat, bununla beraber, halli müşkülât ve mesai 1 e tevessül edenlerin, mukarrer bir hedefi olmak gerektir,»
«.... Millet, emri hudayı ifa edecektir ve buyurduğunuz gibi istihkakı millimiz pürsâdü ziselâm olacaktır. Duayı keremkârilerinin eksik edilmemesini rica ederim. Say bizden, tevfik, hudayı
lemyezeldendir.» , „ T
* Mustafa Kemal
Artık, Kerim Paşanm yorulduğu anlaşılryordu, «Son iki sözüm ruhum» diyerek «amali mili iyen in esasatnu tebcil ve hıfzey-lemek şartile temenniyatı halisenin bastü beyan edildiğini ve yedullahi ayeti kerimesinin hayır ile kabul buyurulmak üzerine masruf» olduğunu söyledikten sora «Aİlaha ısmarladık, yine görüşeceğiz.....» diyerek çekilmek istedi»
Bırakmadık!
Son sözü, biz söylemek istedik ve dedik ki: «Hatnrnişini biraderileri olmak üzere son bir cümle arzediyorurn.
— Millet kavi, müdrik, azminde kat'îdir. Harekâtı filiye cereyanı senini almıştır — zatı şevketsimatı kacdan azaminin lütfen ve atıfeîen itayı karar ve halli mesele buyurmaları zamanıdır.» (Ves. 112).
Efendiler, bundan sora, Ferit Paşa Kabinesi, daha ancak üç gün sebat edebilmiştir.
133
Görüşmeğe, muvaffak o la ma d iğ mı, dostum merhum Kerim Paşanın bazı zevata ifade ettiğine nazaran bu muhaberemizi aynen padişaha göstermeğe muvaffak olmuş ve onun üzerine hissi mukavemet kırılmış.
Kerim Paşanın, Kara Vasıf Beye olan 8 Teşrinisani 1919 tarihli mektubunda da bu cihet işaret edilmiştir*
Merhumun bu mektubunda şu satırlar vardır;
^Sadrı 5:1 hık en son muhabere neticesile ve bunun pek devamlı tesir ve ciddiyeti münazarasile binnîhaye çekilmek lüzumuna kail ve bütün kuvayi maneviye! mukavemeti zail olarak istifasını takdim eyledi**, İşte sessiz sada&ız, liveçh il vatan çalışılan ve tek basma bir azmi naçizi nezahetperverî ile başarılan vak'ai muazzama budur.,,
Nazan dikkate almalıdır ki, bu yazıları ben yazmış ve sadrı sabık ile padişahımız efendimiz hazretleri, bunun cereyanı kâmilinden sora, ne tay için e ıttıla ile derecatı muhkemesi karşısında ittihazı karar kılmışlardır»,. Teşebbüsün ve yazılan yazıların ne dereceye kadar yüksek nikatı ihtiva ettiği ve nasıl bir vicdanı selim ve fikri vekkat ile hak uy iki cariyenin nakşı kır tas kılındığı elbette nezdi huda ve nazarı tarihi millette pîrayedarî asalet kalacaktır.,.
Bütün bunları bastü izaha beni sevkeden esbap (tespiti ha-kayikı macerayı mesbukadır)...» Kerîm Paşa merhum mektubunun sonunda, «bu kâğıdımın bir suretini Heyeti Temsil iyeye göndermek lûieunu diriğ etmezseniz hakayikı âliyenin tamamen ve jştirakcn neşrine lütfetmiş olursunuz» demiş ve sureti dcjçiL fakat mektubun aslı bana gönderilmiştir. Bu mektubu da neşrolunacak vesaik meyanına koyacağım (Vcaw 113).
Efendi ut. bu muhaberenin vukubulduğu gecenin ferdası yani 28 Eylül günü hulasası, tekmil kolordulara şifre ile bildirildi,
tr*b:ötjda& Kerim Paşa merhumun Fuat Paşaya hitaben yazdığı ilk tel-
fel«n telets* graf namesinde, Istanbuldan zevatı âliyenin mudi ram harekâtta taayyün edecek mahalde mülakatlarından bahsolunduğnnu görmüştük. Buna mümasil, fakat makûs yani dahilden tstanbula gitmek yolunda bir teklif te, bundan daha evel Trabzon d an çıkmıştı. Bunu, müsaade buyurursanız biraz izah edeyim; Trabzon Valisi Rey 18. 19 Eylül t.iri!ıh?rinde devren \rdasede bu-
134
lunuyordu. Kâzım Kara Rekir Paşanın Ardaseye gidip vali ile görüşmesi mevzuubahs idi. Bu zemin üzerinde 19 Eylülde telgraf başmda Kâzrm Kara Bekir Paşa ile görüştük. Vesile, 18 Eylül tarihli Trabzon dan aldığım bir telgraf name idi. Kendisine aynen verdiğim bu telgraf namede «menafi i mi 11 iyeyi muhil olan 6 maddeyi kabul etmiyoruz. (Bu 6 madde tetanbul ile kat'ı münasebete ait emirdir.) Maruzatımızın zatı şahaneye iblâğı ciheti ise bir be* yeti seferiye ile temin olunabilir kanaatindeyiz» denilmekte İdi (Ves. 114)* Kazma Kara Bekir Paşa, makina başında Trabzon valisi ile görüşmüş ve hulâsasını bildirdi. Vali sual tarzında birtakım mütul çalar serdetmiş, Kara Bekir Paşa muvafık cevaplar vermiş. Vali en nihayet «Îstanbula bir heyet gönderilerek keyfiyetin hakipaye arz mı ve bu heyetle kendisinin gitmesini teklif etmiş ise de bizim vesaiti muhtelife ile arzı keyfiyete tevessül ettiğimize göret bu fikrinden nükûl etmiştir. Böyle bir heyetin gitmesi ve buna »aray ahvaline vâkıf olan Gümüşane murahhası Zeki Beyin de İlâvesi teklif edilmektedir» denilmekte idi (Ves. 115).
Gariptir ki, iki gün sora yani 21 Eylül 1919 da Torulda Kaymakam Halk Beyin gönderdiği bir şifrede de hıı heyet meselesinden bahsediliyordu. Fazla evhama duçar olan padişahr, ecnebilerin ve Ferit Paşanın kucağına atmamak için Dersaadete müte-nekkiren bir heyet izamı muvafık olacağı ve bu heyete murahhas Servet ve Zeki Beyler dahil edilirse memnu nen kabul edecekleri Zeki Bey ifadesile bildiriliyordu (Ves. 116). Halit Beye, 22 Ey lûlde verdiğim cevapta; Zeki ve Servet Beylerden mürekkep bir heyetin Îstanbula gönderilmesi münasip olmadığını bildirdim. 24/25 Eylül tarihinde Halit Beyden aldığım bir telgrafta, Trabzon muhalefetinin merkezini teşkil eden Trabzon Valisi Galip Beyi, kolordu ile Erzurum valisinin davetini kabul edip Erzurum a git* medtğinden, bızzanıre kuvvei müsellâha ile m a hfüzen bu gece (24/25 Eylül) Erzurum a gönderdim» deniliyordu (Ves. 117).
Efendiler, garip tesadüf değil midir ki, merhum Kerim Paşanın ilk tavassut telgrafı Trabzon valisinin tevkif olunduğu gecenin ferdasında, Trabzon da vali ve Zeki ve Servet Beylerin ve bunlar m iğfali üzerine bazı zevatın İstanbul ile kat'ı rabıtayı ılı* lâl hususundaki teşebbüslerinin ve Îstanbula bir heyeti mü ten ek* kire halinde gitmek hususundaki plânlar mm duçarı akamet edil* diği tahakkuk ettiği bir günde yani 25 Eylül günü keşide olunuyor ve bizi ancak 27/28 Eylül gecesi aramak lüzumu hissediliyor. Cereyanı muhaberattan anlaşıldığına göre Erzuruma giden Vali
135
Galip Bey, tekrar Kâzım Kara Bekir Paşaya, latan bu la bir heyet marifetile müracaatten bahsettiğine dair Paşanın 27 Eylül tarihli bir istizan telgrafını alıyoruz- Buna 28 Eylülde cevaben verilen telgraf namede, Kerim Paşa muhaberesi hulâsası mütalea olunduktan sora, «Mevzuubahs müracaate lüzum görülüp görülmiye-c eğin in icarını rica ederiz. Lüzum görüldüğü takdirde Trabzon valisinin, Dahiliye Nazın Âdil Beyden, harekâtı ınılliyemize muhalefet hususunda hiçbir farkı olmadığından kendisinin harekâtı necibei m 111 İyemize hiçbir suretle müdahalesine müsaade buyu-rulınaması» cevabı veriliyor (Ves, 118), Kâzrnı Kara Bekir Paşa-nm 30 Eylülde verdiği cevapta; «Trabzon valbinin bu gibi işlere karıştırılmaması hakkındaki^ mütalâamızın isabeti tasdik olunduktan sora, Trabzon ahvalinde çoktan intizar olunan salâhı hal husul buldu (Ves. 119).
Efendiler, bu son maruzatımla daha bir hakikat üzerinde fikirleri tenvir etmek isterim, Trabzon Valisi Galip Bey, Zeki Bey saray ve Ferit Paşa ile münasebettar idiler. Bir heyet halinde Îstanbula gitmekten maksatları, maksadı milliye hadim olmak olmayıp Istanbulda icap edenleri tenvir ve bazı tedbirler tavsiye ve yeni talimat almak gibi makasıda müstenit olduğuna bence şüphe etmeğe mahal yoktu. Nitekim, Zeki Bey bilâhare Îstanbula gittikten sora arkasından lüzumu kadar para ve cepane gönderilmek vadile ve talimatı mahsusa ile Trabzon ve Gümüşane havalisinde, teşkilât yapmak üzere gönderilmiştir. Mumaileyhi, tneboluda tevkif ve Anka raya celhettirmiştim. Bana, bu söylediğim hususatı ta ma m İle İtiraf eyledi. Yalnız, güya İstanbul u aldattığını, alacağı para ve eslihayı güya bize teslim etmek niyetinde bulunduğunu söyledi. Buna o gün ve hatta bugün inanacak safdiller bulunabilir mi? Muamafih ben, bu zatı Erzurum Kongresindeki münasebet hatıraema hürmeten yalnız ihtara t ve nesayihi lâzimede bulunmakla iktifa ederek serbest bırakmıştım.
Efendiler, hükümeti merkeziye tarafından, Kolordu Kumandanı olarak Konyaya gönderilen Sait Paşayı 30 Eylülde Îstanbula iade el tik, Konya Valisi firarî Cemal Beyin firarından evel, tertip ettiği ilk Bozkır hadisesinin önüne geçmek için, Yirminci Kolordu ve Niğdede On Birinci Fırka marifetleri ve muavenetleri!e, t eda bir] muk taziye a İmar ak tstanbulun zuhuruna intizar ettiği fenalığı, tevkif ettik. Ereğli, Bolu, Adapazarı, İzmit havalisinde teşkiline çalışılan Kuvayi Milliye Eylül ay mm son günlerinde bü-
İlk Boilur hâdisesi ve \tmii Mtıta-nurnfıoin mu-tultfvtî
136
yük hassasiyet göstermeğe bağladı ve o civarlardaki Kuvayi Milliye rüesası, kabinenin temerrüdü halinde tstanbula harekete müheyya bulunduklarını bildiriyorlardı. Bu hususu, 28 Eylülde, 1 ili tün memlekete ve bittabi tstanbula da tamimen bildirdik. Ancak, tzmît şehrinde 2 Teşrinievel gününde menfi denebilecek yeni bir vaziyet kargısında kaldık. 0 tarihte İzmit Mutasarrıfı Suat Bey nammda bir zat idi. Kendisini telgraf basma çağırdık* Son günlerdeki tebligatımızın tam.ımen alınıp i cab atının yapılıp yapılmadığını sordum. Mutasarrıf Bey, verdiği izahatta diyordu ki: «Tebligatı aldım, İhtilâf ve gurig olmaması için, ahaliyi serbest bırakarak dinlemeği, en doğru hareket buldum. Menfi şayiat vardır. Heyeti Temsil iyeden izahat istemek ve bilhassa maksadın (îttihat hükümetini evelki şeklinde ihya olup olmadığını kafiy-yen anlamak azmin ded iri er. Bendeniz, en bitaraf bir adam olmak üzere muhafazai sükûn ve asayişle mükellefim.); (bendeniz herkim ve herne için olursa olsun neticesi meçhul bir maceraya başkalarını sevketmeği doğru görmem.) (Teenni ve ihtiyat edilmesi taraftan olduğumu tam bir tecrübem üzerine arzederim.) (Ves.
120
Verdiğim cevap, aynen şu idi:
Sıvat, 2 Tegrinievel 1919
Suat Beye
G. — îzmitte zerre katlar ihtilaf ve durige meydan vermemek, esas vazifeniz olduğu pîlıi tarafluıfzdan An hassaten rira «diliniş bir husustur. Teşkilat ve harekatı miUiyrmizin makaat ve mahiyeti mnş.ruastnL, gerek zatı alinize ve gerek limitte birçok zevata ve bütün dünyaya kactl yfcrtötl ve yazmakta bulunduğumuz beyanname ve izinnamelerle, #« aarezkâr düşman hırım t za bile inin im ıç olduğu mum güphe-ntiz kalmamıştır. Artık, ancak avamın, kılükaTinden başka bir mahiyeti olamayan dedikoduların, itayr karar hulusunda, müe**ir olabileceğine imkan tasavvur etmiyorum. Dundun başku, «halinin istizaha lüzum gördüğü noktaW var idiee, bunlar neden derhal .atisah olunup halli mesele edilmemiş bulunuyor? Zatı aliniz bitaraf mevkiinde kalmağı tercih buyuruyorsunuz. Halbuki takip elliğiniz hanı hareket kafiyyen bitaraflık olamaz. Çünkü zatı âliniz milletin me*jrq harekâtına kargı bitaraflığınızı iddia eylediğiniz halde, harekâtı Üıanetkâranesilc jçayrimeşru ve bizatihi madum Ferit Paşa Kabinesinin memurlusunu ifa etmekle meşgulsünüz. İttihatçı!.* |ın ih yasıl e iştigal edecek salıhbinlerden olmadığımızı zatı filiniz pek güzel takdir buyurabihrtiniz» Zatı ilinize pek halisane ve fakat, bütün kafiyetile gunu a r/.r derim kî» zatı âliniz henüz Ferit Pn(a Kabînt-sine itimat besi* iniyorsanız bunu, Dahiliye Nezaretine resmen bildi mudi sin iz. EgV.r milletin hükmü ve arzusu hilâfına olarak Ferit Paça Kabinesine itimadınız mevcut ise, İzmit ahalîi muhterem esin i harekatı
137
jnF*ruai nıılliyriînde serbest bırakmak Üwr* derhal mevkiinitti terk île İRtaubuJa hareket ediniz. Hu iki noktadan herhangi Lirine ademi riayetinim halinde hakkı âlinizde vukuu memul halin müsebbip vc mee'ulü yine »fttr âlinii olmuş bul umacağını İ£«mi.ti hununıiynlle iblâğı bir vaızfei vicdaniye addederim.
Heyeti Ternuillye namını Mustafa Kemal
Mutasarrıf Beyin, «kulunuzu itidal ile dinleyiniz Efendim; bendeniz, iyi ifade edemedim. M aksa dm izm ulviyet ve meşruiyetinden, zaten bahsedilemez» cümle!erile bağlayan cevabında, yazılan satırlar «bizi, yarınki cuma namazı içtima ma kadar, halimize bırakım/. Ferit Paşaya, kim bilir, kaç defa kalemle hücum eden bendenizi nekadar fena nazarla görüyorsunuz Efendim» cümleleri ile hitam buluyordu (Ves. 121).
Bunun üzerine, ertesi günkü cuma namazı içtimama kadar intizar edeceğimize dair yazdırdığım telgrafnameyd şu iki cümleyi ilâve ettim: «Zatı âlînizi fena nazarla gördüğüm hakkındaki zan doğru değildir. Çünkü vicdanımız muztarip olmaksızın verebileceğimiz hükümler, ancak netayici filiyeye muallâktır Efendim» (Fes. 122).
O tarihte, tzmitte, Miralay Asım Bey nammda bir zat, fırka kumandanı olarak bulunuyordu. Asım Beye de, bîr iki günden-beri. telgraf haşmda tebligatta bulunulmuştu. Fakat hiçbir cevap a İmama yordu. Onu da, 2 Teşri niev el günü m akına başına çağır* dma, konuştum. Kendisine; «kabinenin sukut edeceği ve belki de sukut etmiş olması muhakkaktır; binaenaleyh milletin azim ve iradesi her türlü tereddüdün fevkinde haizi sala bettir» dedikten sora kaf î mü tule a ve kararma m un ta zır olduğumu söyledim (Ves. 123). Fırka Kumandanı Asım Beyin uzun mazeretler ve mütale-alarla dolu cevabından çıkan müspet mana, şimdiye kadar cevap vermeyisin in sebebi* İstan buldaki Kolordu Kumandanından istizana cevap alamayışından ileri geldiği (Ves. 124) vc yarınki cuma namazında mukarrer at İttihaz edileceği cümlderile hulâsa edilebilir (Ves, 125). Bazı nesayih ve teşvikatı mutazammm cevabımızda ezcümle şunları dedim: «Ferit Paşan m, yarma kadar çekilmesi ağlebi ihtimaldir. Bu takdirde, yarınki içtimainiz neticesinde zatı şahaneye ve taayyün ettiği takdirde yeni kabine reisine, kabinenin amali milliyeye tamamen mutavaatkâr, bitaraf zevattan terkibini istirham etmek hususunu ve buna intizar edil-
138
eliğinin a rzedihr.es in i temin buyurunuz. Bir de, vatanımızı ve istiklâli millimizi kurtarmak için, teşekkül edecek yeni kabine ile müttehiden, daha pek çok çalışmağa ihtiyacımız olduğundan tamamen sükûnet dairesinde Heyeti Temsil iye kararile arzettiğim bu susalı nazarı dikkatte bulundurarak tegkilûla devam buyurub masını rica ederim» (Ve$. 126).
Efendiler, ben» A sun Beye bu son cümJ eleri yazdırırken (2 Ferh P*şaniö Teşrinlevel 1919, saat 3 40 sora da) araya imzasız şöyle bir servis utifuı girdi;
«Paşa Hazretleri, tstanbulda hususî arkadaşlar söylediler. Tekmil akşam gazeteleri yazıyormuş. Ferit Paşa ahvali sıhhiye* sine binaen istifa etmiş. Tevfik Paşa kabineyi teşkile memur buyurulmuş. Daha sabahtan söyleniyordu, fakat leeyyüt etmemişti, şimdi teeyyüt etti Efendim.»
Bu telgrafı kim veriyor? anlayınız, dedim. Sormağa zaman kalmadan telgraf şu suretle devam etti:
«Biz, Ankara telgrafçı!an? Paşa Hazretlerinin hakipayine arzı tazimat eyleriz ve vatan muz m basma bir kabusu bela olan bu kabinenin devrilmesi için milletin başında bulunup muvaffak olmasını tebrik ederiz. Lütfen söyleyiniz,»
Telgraf muhaberesi munkati oldu. Hakikaten 2 Tegrinievel Vcyı\ Pusa kabinesi sukut etmiş hııhımıynnlıı. Fakat yeni kabineyi teşkil eden Tevfik Paşa değil, Ayandan Birinci Ferik Ali Kıza Paşa idi.
Efendiler, sırası gelmişken arzedeyim; umum telgrafçılarımızın, teşebbüsat ve harekâtı milliyemİze ifa eyledikleri fedakara ne hizmetlerinin milli tarihimizde mühim mevkii vardır. Kendilerine bugün alenen teşekkür etmeği bir vazife addederim.
139
AH Rıza Pa- Efendiler, Fttriı Paga Kabinesinin sukutunu ve Ali Rıza Pa-
şa Kabinesi §anm kabine teşkiline memur edildiğini 2/3 Teşrinievel 1919 tarihinde yazdığım bir tamim ile bütün millete iblâğ ettim. Bu tamimin bir suretini de, berayi malûmat kaydile, yeni sadrazama verdim (Ves. 127).
2 Teşrinievel günü, yeni kabine reisile, temas aramıştık. Ertesi günü. Meclisi Vükelânın içtimai esnasında, Heyeti Temsiliye ile görüşecekleri v a dedi. misti.
Arz ettiğim bu tamimde bellibaşlı noktalar şunlardı:
1} Yeni kabine. Erzurum ve Sıva* Kongrelerinde tayin ve leapit edilen teşkilat ve makasıdı millete riayetkar olduğu takdirde, Kuvayi Milliye ona müzahir olacaktır.
2) Yeni kabine, M eri ts i Millinin în'ikadile murakabe i filiye hugl ayıngaya kadar mukadderatı mîllet huV kında bir guna taahhüdata girmiy er ektir.
3) Sulh konferansına tayin olunarak murahhaslar, milletin bihakkın amalini müdrik ve itimadına mazhar rlıli vukuf ve iktidardan intihap olunacaktır.
¦
Beyannamede; bu saydığım esasların, yeni kabine tarafından kabul edilmesi teklif edileceği tasrih edildikten sora. «bu bapta başkaca mütalea lan varsa yann zevale kadar sürati iş'an» temenni edildi.
3 Teşrinievel 1919 günü. Sadrazam Ali Rrza Paşaya yazdığım telgrafta, «millet, şimdiye kadar resikânna geçenlerin, Kanunu Esasiye ve amali milliyeye münafi harekâtından müteessir oldu. Bundan dolayr hukuku meşruasmı tanıtmak ve mukadderatını ehil ve emin ellerde görmek kararı kat'îsini verdi, Lâzım gel en teşebbüsatı azimkâraneye tevessül etti. Teşkilâtı muntazamaya tâbi, Kuvayi Milliye, iradei kat'iyei mîlleti, tamamen izhar ve ispat kudretini ihraz eyledi.
Millet, [i ad İsli Et tu emnu itimadı olan, zatı fahanıetpenahİie-rile rüfekayı ki ramınız t, müşkül vaziyette bırakmak istemez. Bilâkis müzahir olmağa bütün samimiyetile hazırdır. Ancak Heyeti Vükelâ meyanmda Ferit Paşa ile teşriki faaliyet eylemiş nüzzarm
140
mevcudiyeti, heyeti celilclerinin, noktai nazarlariie, amali milli-yenin derece! mutabakatini, kemali hulûs ile* anlamak mecburiyetini hâsıl eylemiştir. Mîlletçe, emniyeti tamme tahassül etmedikçe atılmış olan hatvei salâhın tevkifi ve yaran tedbirlerle iktifa olunması* gayricaîz görülmektedir. Binaenaleyh şu hususa-trn, sizce kabul edîlîp edilmiyeceğini kat'î ve sarih anlamak isteriz» dedik ve tamim münasebetile zikrettiğim üç esası tadat ettik. Badehu, «bu nikatı esas i yed e mutabakat hâsıl olduğu anlaşıldıktan sora, ahvali gayritabiiyenin izalesi m aks ad ile, bazı maruzatı tâIiyede de» bulunacağımın bildirdik (Ves. 128).
Ati Rıza Paşa, bugün, berayi tahlif, saraya gideceklerinden telgraf muza, yarm cevap verileceği bildirildi.
Biz, bazı tavırlardan, Ali Biz a Pa§a Kabinesinde, bir tered- Ali kıza Paşa düt. bu kabineyi teşkil eden zevatm da, kafalarında bîr bulanık- Kubinesin-hk keşfeder gibi olduk. Onun için bazı tedbirler almağı muvafık da stll]en te~ pürdük. ~ ™dJÜt
Aynî günde, bir tamim yazdık. Bunda, «hükümet ile millet arasında mutabakati en zar ve amal husulü, tamimen, tebliğ edilme iye kadar, kemaf ise a bık muhaberatı resmîyenin munkati bir Ilüİde bulundurulması» lüzumunu bildirdik (Ves. 129).
Bundan başka, her taraftan gelen, teklif ve mütaleaları mez-Gederek, umum kolordu kumandanlarına ve harekâtı milKyeye müzahir olan valilere de 3 Teşrinievel günü, bazı mahrem tebligatta bulunduk* Yeni kabine ile, ilk temas muza ait olan bu vesaiki, aynen, enzarı a Üyenize vazetmeği — bundan s ora ki — muhaberat ve münasehatm suhuletle anlaşılabilmesi için muvafık görüyorum Müsaade buyurur musunuz?
Şifre Sivas, 3/10/1U19
Uranın kolordu kumandanların a ve. harekâtı miLliyaye müzahir vali ve vali vekillerine
Emeçti i ati telgrafın Harbiye ve Dahiliye natırlarımı krçide ve imhası rica olunur!
«Dahiliye ?îa*cnmn harekatı ihanetkâranebine alet olarak ahaliyi bilfiil telifi ve ıııukaieleye kıyam eden Konya Valiri Cemal ve Elâzit Valisi Ali Calip ve Malatya, Mutasarrıfı Halil Beylerin tevkifler ile Divanı Harbe levdlleri ve Trabzon Valisi Calip, Kastamonu sabık valileri İbrahim ve Mi Rıza Beylerle Ankara Valisi Muhittin Fa;anra istihdam olunmaması ve hukuku kanunîyrj mili iyeye tecavüz etme*
dikler imlen ve harekat w ......ıh milliycyc mu£ahert.ıbrriııdrıi dahiyi azteditüıt Sıva-i
v41iiki Reşit Paganın nıcnıuriyetî asliyesinde ipkası, Bitlis Vali i Sabıkı Mazhar Müfit
141
ve Van V«li| Sabıkı Haydar Beylerin derhal münhal viiiyata laytn v« istihdamları
lalep olunur.» _._
Anadolu ve Rtıntrlf Müdafaa i Hukuk Cemiyeti
Heyetî Tem»liyr&İ namına
Mustafa Kemal
5tf« abvae, 3/10/1919
Umum vali ve kolordu kumandajllirîle müstakil muU^rrıftıktara
BervFçhiali mealde sadrazama müracaat büyü rulmanı ve neticenin imbası rica olunur:
cAhatİİ »alimi yeyî teaJİh ve yekdiğeri aleyhine mukaîelryr m-vk- kıyam eyli-yen ve orduyu înhilâl ettirmek ve binnetice vatanı müdafaa*» bırakmak için emir verdiklerinden ve ordunun esrarını,, şifreleri çalmak irin tertibatı filiye ittihazı su-retilc faseden ve Kanuna Esası ahkamınca taarruzdan ma»un olan muhaberatı hususiye! millete mani olan nüzzarı sabıkadan Ali Kemal Bey, Süleyman Şefik Paga+ Dabîliye Nazırı Âdil Beyin Millet Meclisinin küşadmda, Dîvanı Âliye tevdi edilmek üzere hiçbir tarafa firarlarına meydan verilmemesini ve Telgraf Müdiri Umumisi Kefile Halit Beyin ayni esbaptın dolayı derhal tevkifil-* mahkemei aidesjne tevdiini kanunun masuniyet ve kutsiyeti namına talep ederiz^
Anadolu ve Rumeli Müdafaa i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliydi namına
Mustafa Kemal
Bittabi, Harbiye Nezaretine geçen Cemal Paşa-, orduya bir tebliği resmî yapacak t r, tşte ona ilk cevap olmak üzere kolordulara şu telgrafm verilmesini tavsiye ettik;
Şifre
3, 20, 12, 15, 13 üçüncü Kol ordu Kumandanlıklarına K, O. 20 Kumandanı Fuat Pahaya i ayrıca) Konyada Befet Dey e i ayrıca t
Harbîye Nazın Cemal Paşanın ilk tebliğine cevap olmak üıere berveçhinti telgrafın mahrem olarak mü&arilcyhc kefide ve imhası rica olunur:
«Zatı devletlerinin harekâtı milliyei mearuanın bîdayetindenhcri büyük bir kanaat ve imanla başında bulundurunuz m al umumundur Tlıırhîyr ibaretini teşrifleri memnuniyetle karşılanmışın-. Muvaffakiyeti devletlerine bütün ordu ve tekmil Kuvuyi Millîye müzahir olacaktır. Mahza temini muvaffakiyetleri maksadîJe atideki hutusatm sürati raümkine ile tatbikmı rica ederi*.
a) Cevat Pasa veyahut sabık Birinci Ordu Müfettişi Fevıî Pahayı Frkânthar* biyei Umumiye Riyasetine.
b) GaLatah Miralay Şevket Beyi veyahut Yusuf İzzet Paşayı, Ittanbuldaki Kolordu Kumandanı ve İstanbul Muhafızı, Yuftuf tz&el Pasa lntanbul Muhafızı ve Galata! ı Şevket Bey 25 inci Kolordu Kumandanı suretinde olabilir,
c) Miralay İsmet Beyin Harbiye Nezareti Müsteşarlığına,
d) Fırka Kumandanı Kaymakam Kemal Beyin Polis Müdiri yeti Umumîye* sine tayinine delâlet.
ef Ordu Özerinde smlesir yapmış olan ve Harbiye Nezaretini atıl ve kıymetsiz bir bale duçar eden ve tadeî rütbeleri Meclisi Milliden geçmeksizin olan ve fikrî mahsusu siyasî île istihdam edilmekte bulunan mütekaidinin derhal asıllarına ıreaite mühim ve hassas makamların emniyetli ellere tevdii lâzımdır.
f) Üçüncü Kolordu Kumandanı sabıkı Miralay Bcfet Bey, bilasebep istifaya mecbur edildiğinden bu muamelenin tashih ile kendisinin elyenıv bulunduğu Konyada On İkinci Kolordu Kumandanlığına tayini ve Fuat Paşanın hakkındaki muamelenin tashihile Yirminci Kolordu Kumandanlığında ipkası.
g) Puat Paşanın yerine tayin edilen Hamdi Paça ve On İkinci Kolorduya tayin edilen Sait Paşa derhal asıllarına irca olunmalıdır.
h) İlk fırsatta müfettişliklerin ihyasile Şarkî Anadoludaki Kolorduların, 1$ üncü Kolordu da dahil olduğu halde Kâzım Kara Bekir Paşaya ve Garbı Anadoludaki Kolorduların İstanbul ve Edirne de dahil olduğu halde, Ali Fuat Paşaya tevdii ve gimdilik iki müfettişlikle iktifa olunması münasip mütalea kılınmıştır^
Heyeti Teınsiliye namına Mustafa Kemal
Efendiler, yeni sadrazamdan intizar eylediğimiz cevap, nihayet vürut etti, gudur:
Gayet müstaceldir Sadaret, 4/10/1919
Sıvasta Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Mttmcssilesîm» C: 2 ve a Teşrinievel 1919
Erzurum ve Srvas Kongrelerinde tayin ve tespit edildiği, telgraf namelerinde beyan luıyurıılgn teşkilât ve makamdın neden îharef olduğu heyeti vükelâca gayri-malûm olduğundan kalın keyfiyet tetkik edilmek üzere evvelemirde mezkûr Kongreler mukarreraimm acilen iş'arı mü temennadır Efendim.
Sadrazam Ati Rtza
Sadrazam Paşa ve rüfekayı ki ramının, — içlerinde, biraz sora görüleceği veçhile, Kuvayi Milliyenin murahha&r olarak Heyeti Vükelâya dalı il olduğunu beyan eden Cemal Pa§a bulunmuş olmasına rağmen — hükümeti işgal ettikleri güne kadar, makasıdı mili iyenin neden ibaret olduğunu bilmediklerini söylemeleri cay i istiğrap görülmeğe seza değil midir? Bundan daha ziyade calibi dikkat nokta, makasıdı mıIIiyeye riayet edip etmemek hususunda karar verebilmek için evvelemirde Kongreler mukarreratnıı talep eylemeleridir. Halbuki bu kadar dağdağaya ve tatbikatı selefinin sukutuna badi olan Kongreler mukarreratnıı bilmemelerine imkân tasavvur olunabilir midi? Maksatlarının zaman kazanmak ve bize kargı hiçbir taahhüde girmeksizin, yeni ve şeytanetkâr tedbirlerle milleti İğfal ederek, lıusul bul mu § olan tesanüt ve irtibatı gevşetmek olduğuna asla şüphe etmedim, Fakats rüptür olacaksa,
Ali Rıza Paşa Kabinesi teşkilât v e makasıdı milli yeyi soruyor
143
ben de, evvelemirde onların bütün muzmerratını, millet nazarında tebarüz ettirecek bir tarzı hareketi tercih ettim. Binaenaleyh, sadrazamın ve rüfekayı kiramın m talebini is^af ettim. 4 Teşrinievel 1919 tarihli telgrafla, Kongre beyannamesini aynen ve nizamnamenin, yalnız teşkilata müteallik nikalı esasiyesini de hulasaten bildirdim (Ves, 130). Muhaberatı resmiyeye hiçbir taraftan girişilmemesi hakkmda tekrar umumî tebliğler yapıldı (Ves. 131).
Efendiler, ayni günde şöyle bir telgraf aldık:
Sadaret, 4/10/1919
C: Tahtı riyasetimde teşekkül eden heyeti celılei vükelâ, milletin amali veçhile, vatan ve memleketin saadet ve selâmetini temin iç.inT azmi kat1! ile sarfı mesai etmek hususunda* tamamile müttelıidülefkirdır. Camiaî Osmaniyenin temini ve istiklali millînin muhafazası ve makam t mualllyi hilâfet ve saltanatın masuniyeti Kanuna Emi ahkâmınca bütün milletin kuvvet ve iradesine istinaden trmin olunacağı bi^tıhnh bulunduğu gibi mütareke tarihindeki hudut dahilînde kalan bilcümle arazi ve bilâdı Osmaniyenin esaat mütareke olan Vilson prensiplerine tevfikan doğrudan doğruya ziri idarei sallanan sen i ye dr ipkası ve hudut dahilinde kalıp ekseriyeti azimei islâmiye üe meskûn bulunan vahdeti mülkiyenin inkısamım men ile bu topraklar üzerindeki hukuku tarihiye ve ırkiye ve diniye ve coğrafi yem izin ve bu au-reile hakku adle muvafık bir karar ittihazının temini dahi hükümeti hatıraca maksudu kat*î ve meclisi millinin İnikadına kadar mukadderatı millet hakkrndo bir gîina taahhüdü kafi ve resmiye girilmemesi ve sulh konferansına gönderilecek nmrahhasların amali milliyeyi müdrik ve mazharı itimat, erbabı reviyet ve iktidardan intihap olunma» tabiîdir. Memleketimizde usulü meşrutiyet icabınca hakini i yeli milliye cari bulun maaile, vazifesini bihakkın müdrik elan hükümeti hazıra, milletin kararını istihsal etmeksizin, mukadderatı memleket hakkında karar İttihaz edcmîyeeegî cihetle hükümet, inlihabatın bir an evel icrası için her türlü tetebbü&at ve tevessülâta müracaat ve meclisi meb'usanm tesrii in'ikadı zımnında lâr.tmgeleo teshiLâb ifaya gayret etmekle olup ancak hükümetin rehberi harekatı, nhkâmt ka-naniyeye tamamen riayetle hilafı ahvalin men ve izalesinden ibaret olduğundan ve ahvali gayritabiiye ve gayriknrtumy(ınm devamı Devleri Osmaniyenin merkedle Anadoluyu yekdiğeri nden tefrika müncer olarak birçok avakıbî vahim ey i tevlit ile elîyazubillihî teali Pay ilahı m l)rknnni tehlikeye ilka ve aksamı memalikin işgal altma almmaeım intaç ve binaenaleyh vahdeti mülkiyeyi ihlâl edeceğim den hükümeti hazıra, tarafınızdan vazıyet olunan deva iri Tesmiyenin tahliyeni ve muamelatı hükümete iras olunan sektenin refi ve edna halelden bile masuniyeti vaeip olan nüfuzu hükümete riayet olunması ve «canip ile münascbatT slyasıyeye Rİrigilmemesi ve meb'usun iniihuhıtındn ahalinin hürriyetine knt'iyyen tecavüz olunmaması husuflarının tarafınızdan taahhüt edilmesini talep ediyor.
Muhterem Efendiler* dikkat buyurulursa, bu telgrafta ne adres vardır ve ne de imza... gerçi» sadaret makammdan yazıldığı
144
anlaşılıyordu. Fakat diğer bir şey daha anlatıyordu ki, bu satır lan yazan zat veya zevat, bir defa, Heyeti Temsil iyeyi tanımak vc onunla imza tahtmda resmi muhaberede ve müdavelei efkârda bulunmak istemiyordu.
Bir de, bizim, Kongrelerde tespit ettiğimiz mukarreratr ve kendilerine teklif eylediğimiz üç noktanın nazarî dikkate alınmasını, yeni kabinenin sadrazamı ve vükelâsı tabiî buluyorlar. Bu mukarrer at ve esasa t m teminine zaten gayret etmekte olduklarım söylüyorlar.
Ancak, hükümetin rehberi harekâtı ahkâmı kanuniyedir. Vazifesi, hilafı ahvalin men ve izalesinden ibarettir mukaddeme* sinden sora, bizim ahval ve harekâtımızın, gayri tabiî ve gayrjka-nunî olduğunu ima ederek, bunun, devamr halinde, merkezle Anadolunun yekdiğerinden tefrikin a müncer olacağını ve bundan tevellüt edecek tehlikeleri tadat ediyor nihayet, baklayı ağzından çıkararak: tarafınızdan vazıyet olunan devairi tesmiyenin tahliyesi ve muamelâtı hükümete iras olunan sektenin ref i ve nüfuzu hükümete riayet olunması ve ecanip ile münasebatı siya-siyeye girişilmemesi ve meb'usan intihaba t in d a ahalinin hüriy etine kat'iyyen tecavüz olunmaması hususi armm taraf muzdan taahhüt edilmesini talep etmek sur etile, bizim mevcudiyetimizi ve faaliyetimizi bertaraf etmek maksadında olduğunu ifade etmiş bulunuyor.
Efendiler, belki unuturum, tafsilâta girişmeden evel söyle* mel iyim ki taraf muzdan i$gal olunmuş devairi resmiye yok idi. Yalnız Sivas vilâyeti, Heyeti Tenisi liy ey i mekteplerin tatil bulunması münasebetile lisede misafir etmişti. Mevzuubahs edilmek istenilen dairei resmiye bu olacaktı. Yeni kahine her türlü icraatına mukaddeme olmak üzere Heyeti Temsiliyeyi, buradan kovarak nüfuz ve haysiyetini enzan umum iyede kırmak istiyordu.
Efendiler, kimden kime yazıldığı sarih olmayan bu telgraf* name üzerine, Srvas Telgraf Merkezile, istanbul Telgraf Merkezi arasında aynen gu muhabere vukııbuldu;
Fevkalâde
Dersliye Merkez MÖdiri yetine
Sadaret merkezinden yazılan telarafname balâ w i inikası aUaadı|ı için Anadolu ve Kümeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Tcmsilîyesî tarafmdan kabul
10
145
edilmedi* Telgraf sureti Merkezimizde mevkuftur. İtip edenlere mel Anı ut verilmezi tncreudur.
MİM
Kongre Merkezi
— Bize, üzerine Sadrazam Paşa Hazretlerinin cevabıdır, serlevha s il e Âmetçi Bey verdi ve kopyası telgrafhanededir. Siz Paşa Hasretlerine böyle verinin
— Heyeti Temsil iyeye hitap değildir ve kimden olduğu meçhuldür. Binaenaleyh muhatap ve İmza olmadığı için kabul et* mİyorlar.
-— 0 halde şimdi dağıldı. Meclisi Vükelâda bu hususta bir şey yazarlarsa tabiî keyfiyet tavazzuh eder Efendim.
Bu cevabî ifadeyi verdikleri vakit dağıldılar. Artık bize bir şey gelmez. Fakat Sadrazam Paşa ikametgâhı olan mahalden belki yazar. Bizim bu merkezin işi Meclis dağılınca hitam bit hır, kapanır azizinıH
— sız ded iğimizi Âmetçi Beye söyleyin.
— Ametçi Bey de gitti. Yalnızım,
— Telefonla söyleyiniz.
— Bizde şehir telefonu yok, Maamafîlı siz telgrafı öylece muhafaza ediniz de sabahleyin resmen bir şey yazdıralım Efendim.
— Sadrazam Paşaya telefon edin.
— Kardeşim Sadrazam Pa§aya anlatamayız ki,„
Fevkalade Babıali^ 4/10/1919
Srvas Re nere Merkezi Müdiriyelirn:
Erenköy ün de ikamet buyuran Sadrazam Paşa Hazretleri telefondun arandığı ve paat yirmi biri yirmi bce gemliği bal de bulunamadı, Cereyanı i muhabere bizae-rüre yınn arze dilemektir Efendi*",
Babıali Mü diri Hüseyin Hüsnü
Fevkalade Deraliye. VI0/1919
Kongre Merkezine
C: Babıali müdiri yetinden dahi bildirjhtfğj veçhile timdi yirmi biri yirmi bef sereye kadar telefondan arandıkları halde Sadrazam Pag* Hamilerinin konak-
146
formdun cevap alınamadı. Bjrjtı sura yine arayacağım. Cevap alırsam derhal bildiririm. Alamamam sabah r beklemek zaruri olacakirr EfendW
lauuıbbl Telgraf Müdiri
Tevfik
Efendiler, ertesi günü, yani 5 Teşrinievel 1919 tarihinde, imzasız telgraf m sadrazam ta raf m dan, Heyeti Tenis il iyeye, hitaben ve cevaben yazıldığı söylendi. Bunu resmen tespit eder, resmî ve imzalı bir ig'ar olmamakla beraber) biz böyle küçük bir noktada daha fazla tevakkufu faydalı ve caiz görmedik. Sadrazam Paşaya cevap yazmağı muvafık bulduk. S Teşrinievelde yazdığımız uzun cevabın, esas noktalarını hulâsa edeyim:
Tekliflerimizin tamamen tasvip ve kabul edilmiş olduğu anlaşıldı, dedikten sora, tarafımızdan taahhüt olunması talep edilen ııikiit hakkında izahat verdik ve dedik ki, «Ahvali gayrî tabiîye; ve gayrika mini yenin amil ve müsebbibi Ferit Pasa Kabinesi idi. Bu husus, Ferit Paşa Kabinesi tarafından ika edilmiş olan gayrime§ru eFalii harekât esbap ve müv elli d a tının reFi için tarafınızdan tedabir i kat1 i ye ittihaz olunduğu takdirde, kendiliğinden zail olur»
«Cemiyetimizin, heyeti vükelâyı hazıraya taahhüdat ve muzaherette bulunabilmesi için evvelâ, hükümetin teşkilâtı milliye' mizi hüsnü kabul eylediğini sarih ve kat ı bir lisanla ifade etmesi ] azmi dır. Aksi takdirde, emniyet ve samimiyeti mütekabil enin husul bulduğu meşkûk kalacak ve mütebayin harekât ve teşebbü-satm zuhuru melhuz bulunacaktır*»
Ali Rıza Pa$anm, imzasız telgraf m da; -^memleketimizde usulü meşrutiyet icabmca, hakimiyeti milliye cari bulunduğu» nokta-sma da, filhakika öyle «ise de feshinden itibaren Meclisi Meb'u-sanın dört ay zarfında içtimai Kanunu Esasimizin ahkâmı sar İha* smdan iken bugüne kadar in ti babalın defatiri es a siy esi bile tanzim edilmemiştir* Bu hareket, Ferit Paşa Kabinesinin açıktan açığa meşrutiyete bir darbesini ve Kanunu Esasiye tecavüzü kafisini teşkil eder ve Kanunu Cezanın ma d de i m ah s asasın a tevfikan bir cinayet addedilerek müsebbipleri hakkında ahkâmı kan un i yenin tamam ii tatbiki, İm kimiye ti inil I iyeyi kabul ve ahkâmı kanu* niyenın tatbikim kendisi için bir vazifei kanuniye addedecek her hükümeti meşruanm, ilk vazifei mukaddesesidir» cevabında bulunduk. Ondan sora, §u teklifleri serde bağladık:
147
1) Memlekette sükûn ve asayiş olduğunu ve amali milliye-nin tam amil e haklı ve meşru olduğunu resmi bir beyanname ile ilân ederek milletin vahdeti umumiyetine hükümetin de il t ili ak ettiğini İzhar ediniz.
2) Hükümeti e a kıtan m harekâtı ihanetkâranesine alet olmuş bulunan bir lakım rücsayı memurin vardır. Onları mahkemei aid esin e tevdi ediniz. Harekâtı mi 11 iyeye mümanaat eden bazı sabık valiler hakkmda hizmeti devlette kullanılmam al arı için muame-lei lâzimesini yapmız. Harekâtı miIIiyeye hadim oldukları için azlolunanlan memuriyetlerine iade ediniz*
3) tadei rütbeleri Meclisi Millinin tasdik m a iktiran etmiyen ve yegâne sebebi istihdamları birtakım mülâhaza! sakime] siyasi-yeden ibaret bulunan mütekaidini, derhal eski vaziyetlerine irca ediniz. Mühim makama ti askeriyeyi ehil ellere tevdi eyleyiniz,
4) Nüzzarı sabıkadan Ali Kemal ve Âdil Beylerle Süleyman Şefik Pa$an m, Meclisi Millî kuşa din da Divanı Âliye tevdi edilmek üzere, hiçbir tarafa firarlarına meydan verilmemesini, Posta ve Telgraf Müdiri Umumisi Refik Halit Beyin derhal tevki file mahkemei aidesine tevdiini, kanunun masuniyeti ve hukuku mil-üyenin kutsiyeti namına talep ederiz.
5) Harekâtı milliyeye iştirak etmiş veya harekâtı mili iyeyi terviç eylemiş olanlar aleyhinde başlanılmış olan takibat ve taz-yikata nihayet veriniz.
6} Matbuatı ecnebi sansüründen kurtarınız.
İşte Efendiler, hulasaten saydığım bu noktalara ait mütaleat ve teklif attan sora telgrafımızı şu tarzda ikmal eyledik: «Maruzat ve tekâlifi m es md ey e, milleti tatmin edecek cevabı sarih ve muvafık ita hu vurulacağı zamana kadar, temini makasıdı milliye için, milletçe ittihaz edilmiş olan te da biri filiyeye, kem akan devam zaruretinde kalınacağın r ve bilcümle vilâyat ve müstakil elviye ile mülhakatından aldığımız kararlar üzerine, kemali kat'iyetle, ar-zeyleriz.
tmzaî Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesj namma, Mustafa Kemal» (Ves. 132).
Efendiler, İstanbul la muhabere, biter bitmez, derhal şu tebliğ ile memleketi vaziyetten haberdar ettim:
148
Tamim.
Şehremaneti ne, Matbuata
Sadrazam Pasa Hazretleri Erzurum ve Sivas Kongrelerindeki mukarreratı esasiye ve makasıdı teşkilâtı milliyeyi tabii bulmakla beraber mütnlealarında ba?ı izahı muhtaç, cihat görüldü günden hükümetle milletin hakikî alarak temini itilâfı muksadile ve bilcümle merakimin hulâsai mütaleaiına istinaden ita olunan cevap ve dermeyan edilen tekâlif berveçhiati aynen tattım ve leblii olunurr Vürut edecek cevap ve ona nazaran ittihaz olunacak mukarrer at derhal tebliğ olunacaktır.
Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsilîyesi namına Mustafa Kemal
I
Efendiler, Ali Rıza Paşa Kabinesinin mevkii iktidara geçti- Yunus Nadi ğinin beşinci gününe geldik. Hâlâ anlaşamıyoruz. Memleketin, Bey tav** istanbul ile olan muhaberat ve münasebatı resmiyesi hâlâ ruptür edıkyor halinde, devam ediyor. Sadrazam Pag a Hazretleri, teklif atımıza cevap vermiyor ve hiçbir vakit vermemiş olduğunu göreceksiniz. Heyeti Vükelâdan, hiç kimse, bize muhatap olmak istemiyor.
Bugün, yani 6 Teşrinievel 1919 günü, Yunus Nadi Bey arkadaşımız, Harbiye Nazırı olan, Cemal Paşayı, daveti üzerine, makamında ziyarete gitmiş. Cemal Paşa, Yunus Nadi Beye vasiyet bakkmda, bilhassa hükümetle Heyeti Temsiliye arasmda, henüz itilâf edilemediğinden bahsetmiş ve anlaşıldığına göre, bizi haksız göstermiş ve kendilerinin her şeyi kabul ve tatbika amade bulunduklarım anlatmış ve her halde ihtilâf çıkaran ve bunda ısrar eden tarafın, Heyeti Temsiliye olduğunu söylemiş; ihtimal ki Yunus Nadi Beyin bizimle şahsî muarefesine binaen, telifi beyne tavassutunu teklif etmiş olacak.
Yunus Nadi Bey, bu tavassut teklifini maalmemnuniye kabul etmiş; yalnız Yunus Nadi Beyin, Cemal Paçanın verdiği malûmatı esas ve hakikat telâkki ettiği ve vaziyeti ona göre mütalea eylediği şimdi bahsedeceğim telgraf namesi müfadmdan anlaşılmakta idi.
Yunus Nadi Beyle, telgraf başında vukubulmuş olan bu muhaberemiz, yeni kabine ile bizi zahiren olsun itilâfa saik olmak noktai nazarından mühimdir. Bu sebeple müsaade buyurursanız biraz izah edeceğim.
149
Harbiye Nazırı Paşanın beni telgraf başına davet ettiğini haber verdiler. Zaten dairemizde bulunan makina basma gittim.
istanbul —¦ Harbiye telgrafhanesi, Yunus Nadi Bey Zatı Devletinizle görüşmek istiyor Efendim, denildikten sora, Harbiye telgrafhanesinde makina başmda hazırım! dendi. Hazır olan kimdir? dedim.
Telgrafçı —1 Yunus Nadi Bey ve yanmda Nazrr Paşanın Yaveri Cevat Rıfat Bey vardır Efendim. Nazır Paşayı istediler mi, yoksa., izahmda bulundu.
—- Kendilerile şimdi görüşürüz. Yalnız, beni, telgrafa davet ettikleri zaman Nazır Paşa istiyor demişlerdi. Davet eden Nazır Paşa mıdır, yoksa zatı âlileri mî? Yunus Nadi Bey — Nazır Paganm müsaademle ve yaveri vasrtasile Harbiye merkezinden, Zatı Devletlerini aradık. Bundan galattır Efendim, dedi
Ben ¦— Teşekkür ederim. Buyurun! dedim.
Bunun üzerine Yunus Nadi Beyin sözleri alınmağa başlandı. Yunus Nadi Bey mütaleatına şu mukaddemeyi yaptı: «tradei milli yenin, hakimiyeti milleti infaz etmesi neticei meşkûresi olarak meydana gelen takalhıp üzerine, burada teşekkül eden hükümetle, teşkilâtı milliye arasmda ahengi ittihat husulünün gecikmiyeceği-ne hükmetmiş idim. Tahkikatım neticesinde henüz, bir iki noktada ihtilâf bulunduğunu anladım. Bu ahengin teahhuru husulü, da hilen ve haricen iyi olmayacağı cihetle, bazı maruzatta bulunmağı vazife addettim,»
Ondan sora, şimdi hulâsa edeceğim noktalara ait malûmat ve mülâhazalarını, birinci mesele olarak zikrettiler.
1) Ferit Pag a Kabinesinde bulunmuş olan bazı zevatın bu kabineye iştiraklerinden dolayı suinazarla görülmelerine mahal olmadığım ve Abuk Paşanın Ferit Paşa Kabinesinin ıskatmda rol oynadığmt;
2) Rıza Paşa Hükümetinin, intikal devresi hükümeti olduğunu, hayatmm intihabatı teşriiye neticesine kadar devam edebileceğini ;
3) Hükümeti hazıra emel ve metalibi milliyenin kâffesi a i hüsnü telâkki etmek ve hüsnü intacına da sâyeylemek hususunda en ufak şüpheye mahal vermemekte olduğunu beyan ve,
4) Husus ile, Cemal ve Abuk Paşalar gibi zevatın, hükümette teşkilâtı milliyenin bir murahhası ve kâfili gibi telâkki olunma la* rmda tereddüde mahal yoktur, hükmünü ita ettiler.
150
İkinci mesele olarak ta; Yunus Nadi Bey, eşhasa taallûk eden kısma temas ettiler; bunda tamamen bizimle hem his olmakla beraber «biraz itidal tavsiyesine cesaret edeceğim» dedi ve noktai nazarını, muvaffakryeti milliyenin husule getirdiği tesiratr haee-nenin bazılarınca intikamculukla tefsir olunarak, şaibedar olmaktan masun bulundurulması mühim olduğu nıütaleasile tavzih etti.
Yunus Nadi Bey, «heyeti ha zirai hükümetin erkân ile vuku-bulan temaslarımdan teşkilâtı milliye metalihinin tamam i i icra ve infazına azmetmiş olduğu müsteban oluyor» dedikten sora, gu malûmatı verdi:
^Harbiye Nazın Cemal Paşa, bugün neşredilecek beyannamede bu cihetin zaten kâfi derecede musarrah olduğunu ve ancak beyanname, lisanı resmi i hükümetle yazıl dığma göre her taraf nazarı dikkate alınarak dercedilmiş, surî birkaç kelimeye atfı ehemmiyet olunmaması lâznngeldiğıni beyan eyledi.»
Yunus Nadi Bey» sadrı cedidin ve hükümetinin — her türlü suitefelıhümü izale için — teşkilatı milliye erkânının irae edeceği bir heyetle doğrudan doğruya temas etmeleri hususundaki arzuyu samimisini bildirdikten soraT bütün mütaleatını gu cümle ile hulâsa eyledi: «Halen, bendenizin en ziyade lâzım addettiğim cihet buhran m gayrimünhal ve müşevveş bir vaziyette temadi etmemesinden ibarettir» (Ves. 133).
Yunus Nadi Bey, mütaleama intizar eylediğini söylediği için* ben de, şu cevabı verdim:
Sivas, 6/10/1919
Yûnus Nadi Beyefendiye
Heyeti Teımiliyeec Sadrazam Paşa Hazretlerine vukuhulan leklifatı esasiye ve taliye ve mügarileyhin Jley etim isse verdiği cevap, bilhassa hu cevabın san fıkraları manzuru İliniz oldu mu? Beyanat ve miıtaleatı aliyelerinden bu yazılan görmemiş olduğunuza ve tekliflerimizin mahiyet ve samimiyeti tamamen anlaşılmam 15 olanlar tarafından zatı âlinize hikaye edilmiş olduğuna hükmediyoruz. Bu sebeple, esas bakkmda burada müdavelei efkarı müşkül görüyoruz. Yalnız şahsî olan mütaleai «ürelerinde bası noktaları tenvir m aksa dile, berveçhiati »ıra ile ilayi izahat olunur:
Yeni kabine ile teşkilâtı milli yemiz arasında, ahengi ittihat husulünün gecik-mı peteğine, biz dc, hüküm vermekte idik. İJunun, (eahhuru sebebini bizde değil, yeni kabinenin dert gün d enberi posterin ekte olduğu tavrı müteredditte aramak lâzımdır. Yeni kabine ile aramızda ihtilâf olduğunu dahi* yeni kabine bize bildirmemiştir. Yeni kabinede ipka edilen eski nasırların namusları hakkında şüphe etmemekte beraber, eski kabinenin harekâtı cînajyetkâranesine bilerek veya bihniyerrk iştirak eylemiş oldukları nazarı dikkatte tutulacak mühim bir noktadır. Abuk Paşan m
151
kabinenin ıskatında yapımg olduğu rol meçhulümüzdür. Biz, neticeyi temin eden kuvveti pek iyi biliriz, Biram maksadımız, bu hükümeti tasavvur buyurulduğu gibi, intikal devresi hükümeti gibi telâkki etmek değildir. Bilâkis mukadderatı milleti takrir edecek ve sulhu yapacak en mühim bir heyet olabilmesini temenni ederiz. Menafii esasîyei mili iyemizde ağyarın bizce hiç ehemmiyeti yoktur. Biz, hattı hareketimizi ağyarın dedikodusuna uydurmak zafmı merdut görenlerdeniz. Dahilî ve harici vazıyete bütün vuzuhile vâkıfım Attığımız hatve tesadüfi değil, anıik düşüncelere ve metin esaslara ve umum milletin teşkilâtı muntazamaya tâbi kuvvei hakikiyesine ve aznıü iradesine müstenittir Millet, hakimiyetini bütün manası! e bütün cihana tanıttırmadı kararı kati vermiştir. Bunun için de, her yerde, her türlü tedabir alınmıştır. Hükümeti hazrramn amal ve metalibi milliyeyi hüsnü telâkki ve intaca sâyeyiemesinj talep ederiz. Çünkü başka türlü icrayi hükümet edemez. Abuk Faşayi biliniyoruz. Fakat Cemal Pahadan teşkilatı milli yem İ7İn
murahhası olmaktan bagka bîr geye intizar etmeyiz. [Efendiler, ŞUHU İzah
etmeliyim ki, Cemal Paşa bizim murahhasımız değildi ve böyle bir vaziyet ve vazifenin kendisine verilmesine malûmunuz olan tarzı hareketinden dolayı ciheti münasebet te yoktu. Ancak Yunus Nadi Beyin telgrafında Cemal Paşanm murahhas gibi telakkisinde tereddüde mahal yoktur denilmiş olmasından bunu arzu ettiğine zahip ve emrivaki halinde tevcih olunmuştur.] Ye nastr olur olmaz
kendilerinin herkesten evel bilâvasıta bizimle temasa gelip vaziyeti hakikiyeyi an-hyacağmt ve ona güre hükümetle teşkilâtı milliyenin noktai nazarların t tevhide tevessül edeceğini ümit ediyorduk. Halbuki henüz böyle bîr temastan müetenip olduğu görülüyor. Bizim yenî kabineye kargı vukubulan tekâlif ve metni ıhımız, şahsî ve indî olmayıp bilcümle vilâyat ve elviyei müstakille ile mülhakatıma ve beş kolordu kumandanının ve teşkilâtı milliyeye sadık rüesayi memurinin Heyeti Temsil iyemize bildirdikleri tekliflerin, Heyeti Temsiliyemizce hükümeti mümkün oldu» duğu kadar müşkül vaziyete sokmamak ciheti nazan dikkate alınarak istihraç edilmiş hulâ&atülhulâsa&ıdır. Ve bu tekâlif ve metalıpte tasavvur ve tasvir buyurduğunuz mehazir yoktur. Hükümet, Heyeti Temsiliycmizle, samimî ve ciddî münasebet ve müdavelei efkârda bulunduğa takdirde, vukubulmtıg alan mct&lip ve teklifatm hükümetçe kabili tatbik olabilecek şekil ve zamanım takrir etmekte hiçbir hail yoktur, Yalmz Sadrazam Paganın, Heyeti Temsili yemize 4 Teşrini evelde vukubulan cevabi telgrafmdaki son fıkralar calibi nazarı dikkattir. Eğer teşkilâtı meşruai milüyemis ve bunun resü idaresinde bulunanlar, gayrimegru ve gayrıkanunî tanınmak zihniyeti idame olunacak ise, hiçbir imkânı itilâf balunamıyacağma şüphe yoktur. Bugün neşredileceğini bildirdiğiniz beyannamede, teşkilât ve harekâtı milliye-mlz hakkında, herne sebep ve suretle ulursa olsun, münekkidane bîr lisan kullanıldığı takdirde ve bu suret, surî birkaç kelimeye münhasır kalsa bite, tarafımızdan, derhal her türlü itilâf imkânı münsclip olmuş telâkki edilecektir ve zaten hükümeti merkezîye, Heyeti Terimliye ile tamamen anlaşmadıkça, beyannamesi hiçbir taraftan almmrvacaktrr. Belki Istanbnla münhasır kalabilir.
Heyeti Temsiliyemiz, bilcümle vilâyat ve elviyei müstakille namma mahallerinde milletin srayi umumiyesile intihap olunmuş mümessillerden müteşekkil ve Erzurum ve Sıvasta içtima eden heyeti umumîyeler tarafından tefrik ve intihap olunmuş bir heyeti meşruai milliyedir. Kabiliyet ve kudreti temsiliye&i de asarı filî-
152
yeeile nıeydaudadır. Metlisi Meh'usan İçtima ile bilfiil murakabeye bağlayacağı güne kadar» Heyeti Temsiliyenm mukadderatı millet ve memleketle alâkadar bulunma» zaruridir. Hükümetin, Heyetimizle temas ve münasebeti samimiyesi bittabi kendi mevki ve kuvvetini takviye edecektir. Ayrı ayrı istikametlerde yüründüğü takdirde menafii memleket ve millet için calibi mehazir olacağı tabiîdir.
Biz* bugünkü kabinede, bilhassa vücutları memleket ve millet için nafi olacakına kani bulunduğumuz bası zevatın, sabıka olduğu gibi birer birer kabineden çıkarılması tarzındaki son usul kabine manevralarına ut&ruz kaldıklarım görmek
istemeyiz. [Efendiler, bu dediğimizin vukuunu göreceksiniz] Sıvaata
mOnakît bulunan Heyeti Temsilîye, hükümetle bmat doğrudan doğruya, en samimî temasta bulunmağa bascır ve müheyyadır. Bu vazifeyi, bankalarına tevdi etmek salan i yetine malik değildir. Hükümetle itilafı tam hâsıl »Huğu takdirde, temasın teshil ve temini için başka çareler dahi düşünülebilir* Hulâsa, müşevveş vaziyetin acilen bertaraf edilmesi; evvelemirde hükümetin kendisine arz Ve teklif ettiğimiz tarzda bir beyannamesinin, surî kelimelerle değil, samimî bir lisan ile nesrine ve tekâlifi dairenin hüsnü telakki edilip infaz edileceğine dair sadaretin maruzatımıza doğrudan doğruya cevap ita etmesile+ mümkün olacaktır. Yoksa lıâlS Refik Halit B«y tarafından telgraflarımız ve beyannamelerimiz kontrol, sirkat ve tevkif edilirken, hükümetin samimiyetinden bahsolunması, bize pek garip geliyor.
Hükümet bu mütereddit vaziyetinde birkaç gün daha devam edecek olursa, mîllet nazarında henüz taayyün edemîyen emniyet ve itimadı büsbütün selbe sebebiyet verecektir. Her taraftan aldığımız telgraf namelerde, hükümeti cedidenm şayanı emnîyet olup olmadığına dair sualler sorulmaktadır. Arzı ihtiram ederim kardeşim.