SAY IS HER YERD
Onbirinci Yjl
No. Ö348
ld«r«: Nuru Osmaniye No. 17 Tel adresi: «YENİ 8ABAH> İSTANBUL
Telefon: anı 05
*400 eeoo 1000
eoo
Pazartesi
14
HAZİRAN
1948
ABONE Türkiye şeruHk a«oe | ayllK 1800 3 aylık «oo i aylık 300
BEDELİ fonebl Kr.
>
>
a
KURUÎ
«Size bugiin bu şartlar içinde söyliyeceğim bir şey yoktur
bizzat
1
Tercsme ve İktibas Hakkı Mahlazdar
Genethurmay Eaşhanhğı, Ankara İstiklâl Mahkemesi ve En niyet genel müdürlüğündeki resmî vesikaları derleyen:
A. Hüdai Akdemir
r
Son Hâlife Abdülmecidin Cesedini
Amasyadan sonra Boyabad da büyük bir su baskınına uğradı, civarla irtibat kesildi. Can kayba ve milyonlarca zarar var
Cum -
Amasya 13 (A.A.) hurbaşkanı İsmet İnönü bugün saat 15 .30 da kalabalık bir halk kütlesine hitaplarında şunlaj’i söyelmişlerdir:
«AmasyalIlar, Aziz hemşerile rim:
Ankaradan buraya gelişimin fek hedefi sizinle yakından temas ederek bütün memleketin, Amasyanın büyük kazasından
duyduğu teessürü size söylemek tir.
Amasyanın bu sefer geçirdiğ kaza hepimizin bütün memleke tin çok canını yakmıştır. Tees sürlerinize iştirak ediyorum. Hi kûmet ve millet size yardımcı v< faydalı olabilmek için bütün im kânları hazırlayacağız. Büyük kaza zamanlarında vatandaşla-(Devamı Sa. 5. Sii. 1 de) 4 r Şu cihete işaret etmek isteriz ki böyle bir değişikliği, bu kabine yapamaz ve yapmamalıdır. Çünkü bu kabinenin nasıl İandarma ve vali baskısı ile iktidara gelen bir partinin hii-k .r'icti olduğu herkesçe bellidir- bir çe- ) ■ttrtıuk Anayasada, millete danışmadan, tadilât yapnuya I salâhiyetti sayılamaz, < “1 L < y İ Başbakan Haşan Saka •r X- I L A* , < fC -1 Dürrüşehvar cenazeyi Hindisiana nakle çalışırken Prens Faruk da Mısır kralı namına ölüyü Paris camiinde bıraktırdı... Son posta ile gelen «Paris -Presse» gazetesinde «Pierre - An-dre Veber» yazıyor: «Bugün Hindistanda «Laho» ve «Haydarabad» şehirleri «Kahire» den sonra İslâm âleminin en e-hemmiyetli kültür ve din merkezleri haline gelmişlerdir. Hattâ, kendisine »dslâmın Meş'alesi» adını taktırdığı Kral Faruk’un payitahtı ile kendi nam ve hesabına hilâfeti diriltmek istiyen bir hükümdarın başkenti olan Haydara-bad adasında gizli fakat şiddetli — o — İLK KISIMLARIN HÜLÂSASI: İngiliz casusa Mustafa Sagir i-sımli büyük tefrikamızın ilk çıkan kısımları, mumaileyhin hayatının kısa bir hölâsasındanJfTmrettir. Sa-gir’in kendi itirafnamesînden aldığımız parçalara göre 1889 da Hin-distinyanda doğmuş ve İngiliz siya sî rneınıınınıın tavsiyesile Ingiite-reye gönderilerek İngiliz hükümetinin yardımr sayesinde tahsilini ikmal etmiş sonradan Entelicans Serviste muhtelif vazifeler deruh-do ederek zaman zaman Asyada, Amerikada \e Avıupada kendini (Devamı Sa., 2; Sü., 1 de) nkaradan gelen haberlerde, yeni t kabinenin programına dair, bazı tahminler var: Güya yeni heyet bir Ayan Meclisi kurulmasını ve Anayasada tâdiller yapılarak, Cam-hur reisine Meclîsi feshetmek salâhiyetinin verilmesini teklif edecek miş« .Ayrıca memurlar kadrosunda da sıkı bîr tasarruf düşünülmekte imiş. Memurdan tasarruf mes’ele-m Saraçoğlu Şükrünün de, ağzında sakız gibi çiğnediği, fakat bir Ihılü tahakkuk ettiremediği bir ta sandır. Vakıâ bugünkü büdce yükü çok ağırdır. Bu noktaya biz. da-ha geçen Aralık aynıda, büdce konuşulurken, serî halinde yazılarımızda temas ettik. Fakat bu neş-ri> atımız ve ikazlarımız hiç tesir ilmedi. Yalnız milletvekilleri yıllık ve yolluklarına iki milyon. Riyase-tH nmhur yat, tren ve maiyet la^e masraflarına bir o kadar para ek-!• ■ li. Meclis inşaatı ve sair inşaat irin de yüzlerce milyon tahsis e-dildi.
Fcdihîdir ki bu kısır yıllarda, şu m. mlılı zamanlarda millet böyle 1*1 keseden yapılan ve yapılacak ’n.z ^rafları ödiyemez. İki numaralı Basan Saka kabinesi Halk Par-zimamdarlarım daldıkları gaflet uykusundan uyandırrnıya mu-vaffak olursa bu ancak yeni kabinenin lehine kaydolunacak bir keyfiyet olur.. Olur amma böyle bir başarı pek memul değil... Çünkü hâlâ Amasya felâketzedelerini ziyarete, hususi trenlerle ve alây-ı-vâlâ ile gidilmekte, istasyonda te? yiler yapı*makta ve gazetelerde çıkan fotoğraflara göre de bütün Bakanların ve Cumhurbaşkanının simalarında geniş tebessümler ve beşaşet emareleri göze çarpmaktadır. Bu manzara yurdun felâket görmüş bir köşesine gitmeğe ha-zırlanınaktan ziyade bîr düğün ve bayram seyahatine çıkılma hazırlığını andırıyor. Bu his ve telâkki İle tasarruf anlayışını bir araya getirmek galiba muhali istemek olacak
• • •

Cuınhurreisine Meclisi fesh salâhiyeti verilmesi hakkındakî düşünce, üzerinde durulacak bir keyfiyettir. Esasen bir Anayasamı wn bazı altsak noktalan üzerinde durduğumuz vakit, bu cihete de dokunmuştuk. Cumhurreisl ile Meclis arasında ihtilâf ve görüş farkı olursa, şimdiki Anayasaya KOie, böyle bir çıkmazın irinden ft|yr’hnayâ inılıân yoktur. Mocİfa görüşünde ısrar eder, Cun^urrei-fibrinde ayak direrse bu hal omınh heiin zararına olarak, müz-mmlc3îr ve bîr türlü hal çaresi bu-
lunamaz.
Devlet Başkan ma Meclisi dağıtmak hakkı verilmesi, bu bakımdan, şimdiki noksanı telâfi edebilir. Yalnız şu cihete İşaret etmek isteriz ki böyle bir değişikliği, bu (Devamı Sa„ 3: Sü„ 4 de/
Dr. M. Kentli
Urana susturucu bir cevab verdi
Ankara, 13 (Hususî) — BugUn-klı *
cumet yarın güven istiyecek
Kabine programı hazır
Son hâdiselerden ders alan Saka, bu sefer ucuzluk
Önü-
Ankara: 13 (Hususî) müzdeki salı günü toplanacak olan C. H. P. Meclis Grupunda yeni hükümet programını okuyacak ve Gruptan itimad oyu talebedecek-tir. Grupta bu hususta şiddetli mü nakaşaların cereyan edeceği anlaşılmakta ise de Grupun, her zaman olduğu gibi yeni hükümete de itimadını beyan etmesi muhakkak gibidir.
Sızan haberlere göre yeni kabine, bilhassa tasarrufa fazla ehem
vâdetmîyor...
miyet verecektir. Dün de bildirdiğim gibi devlet kadrosuna yeniden memur alınmaması sağlanacaktır.
Muhalefetin bütün tenkid ve temennilerine rağmen C. H. P. çoğunluğu tarafından kabul edilen bu yılki büdcenin çok ağır olduğu meydandadır. Yeni kabine, önümüzdeki yıl büdcesi için şimdiden tasarruf Bağlıyacak prensipler ittihaz etmeğe çalışmaktadır. Bunun nebbihj cmfhy cmfhy cmfhypmfh Devamı Sa., 5; 8ü., 2 de
bir rekabet bile vardır.
Bir ölü etrafından mücadele Bu iki payitaht bugün bir cesedi ele geçirmek için diplomasi mücâdelesine atılmış bulunuyorlar.
Bundan üç buçuk yıl evvel sabık halife Abdülnıecid Pariste vefat ediyordu. Mustafa Kemal paşa tarafından hal’ edilmiş olan Os manii hükümdarının asla bir halefi olmamıştı ve o zamandanberi de İslâm âlemi ruhanî bir reisten mahrum bir halde yaşamaktadır.
Sabık sultan (halife demek istiyor) evvelâ (Nis) şehrine, sonra Parise gelmiş, orada kızı ile bir müddet oturduktan sonra 80 yaşında ve fakir denilebilecek bir şe kilde vefat etmişti. AbdUImecid Pariste iken sık sık Paris camisini ziyaret ederdi. Kendisi şefkati ve dindarlığı ile şöhret kazanmıştı. Merhum bıraktığı bir vasiyetna mede, cesedinin doğduğu memleke te nakledileceği zamana kadar, Paris camisinde muhafaza edilmesini Fransa hükümetinden istemiş ti. Fakat Tilkiye Cumhuriyeti, siyasi sebebler yüzünden, cesedin (Devamı Sa.t 3; Sü„ 7 de)
İli is «Unity Mitford >~un hayra;>ı olduğu Hitlc.ie birlikte (ektimi, bir nami
Hitle rin Dostu ve Mutemedi İngiliz Kızı
Yahudîlerin Mütarekeyi ihfâii üzerine
Suriye, Fiiistiude tekrar


savaşa başlayacağını bildirdi




Amer ikalı a skerl m&şaiûdi ve ateş kesilme elini ke
I
4
Şam: 13 (AP) — ~ Associated Presse beyanatta bu lunan Suriye Başbakanı Cemil Mardam bey (kendisi ayni za -manda savunma bakanıdır.) Ya hudilerin pazar sabahı Banyas bölgesinde taaruza geçerek Tel Henzirde hafif kayıplara sebebi yet verdiklerini söylemiştir.
Suriye hükümeti bu hâdiseyi
& m&tarelkeye u^uînıatfrjı aatîiidle - Biadette Redos’da
1
Pazar günü
Harb sanayii
fabrikaları
e
-----o-----
1 miîyar lira serma yeli birkuruma devrolunacak
Ankara: 13 (Hususî) — Millî
Savunmaya bağh a«kcrî fabrikalarla diğer Bakanlıklar, müesseseler ve kurullar elinde olan ve harb sanayii mevzuuna dahil imalâtta .(Devanı» Sa., 5j 8ü,, 4 jp)
derhal Birleşmiş Milletler arabu lucusu Kont Folke BernaciolU ye bildirerek, bu gibi tecavüz -ler kesilmediği taktirde Suriye ordusunun savaşa yeniden başlı yacağını söylemiştir.
Mütarekeyi kontrol eden müşahit derhal cepheye hareket etmişi ir.
Şam: 13 (A.A. )— (Afp) — Suriye Dışişleri Bakanı tara-(Devamı Sa.t 5 Sii.t 5 de)
Kahire Mektubu

bir
Bernadotfe,, dan Şübhe Ediliyor
XV/'>/X/vA XK X*v XX A x yv ı /v yv a a
Arab âlemi oyuna geîmek istemiyo


r


/•
■SÎ c
«₺7 A7da» güzidesi diyor ki: «Ey Kont Bernadottc! «Telaviv» e giderken vasiuetnnnuini uapmauı unutma!» ve ilâve ediyor: «Kont Bernadotte, Alman milletini ve hükümetini yere seren adamdır!...»
Kahire: 6 Haziran (Hubjkjî nıu-ljabirinıiz «Paule Ilerfort» bildiriyor) — Blrlcgmlg Milletler Teşkilâtı tarafından arabulucu olarak tayİD edilmiş olao Kont «Berna- j
dotte» bugünlerde «Uçan adam» olup çıktı: Bakıyorsunuz ki kendi si sabahleyin Kah i rede, öğle yemeğini Ammanda yiyor ve akşam
(Devam* M, S: 8ü., 6 da

D. Partinin Zonguldak mitingi
---o--
Seçim Emniyeti üzerinde duruldu
Zonguldak, 13 (Hususî) — Yurdun birçok bölgelerinde okluğu gibi Zonguldak Demokratları da büyük bir minting yapmışlardır. Mitinge ZonguldaklIlardan başka Ankara, Bolu, Gerede, Kastamonu, Devrek. Bartın, Safranbolu. Ereğli Karabük. Filyos. Beycuma, Çatal-ağzı. Kilimli ve Kozlu Demokratları da iştirak etmişlerdir. Demokrat Milletvekillerinden Kemal Özçubn-nın da hazır bulunduğu miting çok (Devamı Sıı., 5; Si»., 1 de)


C.H.P.ye müjde
Uyku hastalığına ilâç bulundu
Londra: 13 (A.A.) — (Lps) -İmparatorluk kimya endüstri leri biyoloji uzmanı Dr. Davey, uyku hastalığına karşı bir ilâç bulmuştur. Çe—Çe sineklerinin kendilerini sokmasından korkarak şimdiye kadar Afrikada çift likler işletmeye cesaret edemi -yen beyazların artık bu iâç sa yesinde bu işe girişebilecekleri tahmin edilmektedir.

Dünkü
A f H e t i z m müsabakası
Doğu Akdeniz birincilikleri i-çin Türk, Yunan vo İran atletleri arasımla devam etmekte olan müsabakalar dün İnönü stadında sona e mı iştir. Neticeler 3 üncü vayfa-nıız iladır.

İNkuçyuıEa
flÜKfE iufgîiİK macera
dolu hayatımın son safhası b» suretle kapasınoiB^ oluyor

ll
îskoçyadaki «Oban> şehrinden [ yazılıyor: %
Bitlerin eski dostu ve mutemedi olup Nazi şefinin yanında «Bere hstesgaden» bahçelerinde dolaşırken sık sık görülen meşhur İngiliz asilzadesi Mis Vnity Mitfordı «Oban» hastahanelerinden birinde, bir menenjit hastalığı neticesinde, 33 yaşında ölmüştür.
Lord «Radesdale: in kızı ve ser Ossvald Mosby in baldızı olan Mis «Unity» 1931 yılında «Münih> Güzel Sanatlar Akademisinde talebe olarak bulunurken Bitlerle
tanışmış, Hifler de bu güzel İngiliz kızının müstesna letafetine hay ran olarak onu «Aryen» ırkınm en mütekâmil bir örneği olarak tavsif etmişti. İngiliz kızı ile Nazi şefinin hakikî münasebetlerinin mahiyeti şimdiye kadar asla öğre-nilememiştir.
1938 yılında Mis «Unity» Zajtül-cenb hastalığına yakalandı. Bitler genç kızın tedavisine kendi hususî doktorunu memur etti ve hastaca
* her gün bir istifsar telgrafı gönderdi ve hastanın odasını çiçekler (Devamı Sa.t 3: Sü„ 5 de)
t
^TAKVİMDEN BİR YAPRAK
ir gazoledo şu yokla bir haber ken şimdi do sıido su, yanlış suya süd okudum: katar.
Ankara belcdiyo sağlık tcşkı- Farıcdelıın... Yine yakalandı... Hah
komeyo verildi vo İ mahkûm oldu; elln-düD südcüKik vesika-
doposuna b;r bas yapmış. No gör-
1
tutulacak, vorilocok;
Daha n₺
lâtı «Taşdelcn» bayii-
ııln
kın
sün? Taşdclon şişelerine, gayrı sıhhi sular konuyor. Hilokârlar suçüstü yakalanmışlar.
Şimdi no olacak? Zabıt Hilokflr sucu mahlıcmoyo ınahkûın olacak.
Soma? Sonrası o kadar.
olsun yani?... Sucuyu asacak değiliz ya...
Fakat bir esnaf tozkorcsl vaııhr sanıyorum. Bunun adına garblılar: <ıLisans» derler. Hor hangi bir adam ou olmayınoa o Işto çalışamaz. Tabii bade do öylodlr. Sucunun Taşdclon suyu satmak için mıısaddak bir (Lisans) ı olacaktır. Dİ yellin ki mahkûıniyotlo beraber bu da elinden alındı vo bu suretle o adam arlık bir daha suculuk yapamıyacak. Yapamazsa no olur? Suoıılııftu bırakır; 8lldoUlük yapar, ötede Taşdclon yerine şişolero yağmur suyu doldurur- sı da alındı... O zaman bir başka işe saldırır, onda da yapacak bir fendbıd iık bulur. Kanunun kaşları çatıktır; fakat el-terinde ncrlm vo şotkat vardır. Suçlu* yu tcdıb etso do ondan hayat hakkını almaz. Fakat halkın sıhhatini korumakla mükellef olan daireler icraatını nizamnamelere bağlamışlardır. Başka memlckotleı do bir nevi terce-meihal kalemi demek olun vc (Kazlyo judişiyer - Adlî dosya» denilen bir teşkilât vardır. Moselâ her hangi bir ışu girişecek olan adam kendisini kullanacak şahsa yatıud ınüosscsoyo hiç bir mahkûmiyeti olmadığına dair bu daireden bir tasdikname getirir. Bu fiiırello bir sabıkası olmadığı anlaşılır. Bizdo de böylo bir vBöro» burmak elzemdir. Yurdun her tarafındaki mah (Lütfen eahifeyi çeviriniz) SAYFA: 1 YENİ sabah 14 HAZİRAN 948 Anlatan: Aak HÜDAI Vekâletine ve- zat (Aziz İIü-parçalar verir değişmediğini (Başlarafı 1 incide) ıçöstermig nihayet Millî Mtteadele sı rasın da Mustafa Kenıale bir sui* kasd tertib etmek gayesile Anka-raya gelmiş ve ocuda yakalanmıştır. Sagir* Mustafa Kemale yapılarak suikasd için Balatta oturan AH isminde bir arabacının elde e-dildiği fakat sonradan Alînin fazla selalıate düşkünlüğü ümidlcri kırdığını, derken JEdlmeU Fehmi adında bir ShkmIub fedai bnhıadugu-iih fakat bıınua tetenm adam olmadığının anlatıldığını itirafnaıne-sinde zikretmektedir. Suikasd komitesi bu sefer de Papazyan adında bir Ermeni buluyor. Fakat Ermeni çok müdebbir bir adamdır. Düşünüyor ve teklifi reddediyor* Komitenin vaziyeti güç bir duruma girmiştir... Sami paşa zade Süreyya (El* yevm tariciye memuru) tarafından tercenıe edilen Sagir’in bir Iti-rafnanıesi Dahiliye rilıniştir. Hâdiseyi anlatan dai) itirafoameden ken hiç bir şeyiu bildirmektedir... Yo tefrika devam ediyor: ★ Mustafa Sagir’iıı Ankarada i^i ne? Mustafa Sagir’m niçin geldiğini anlatabilmek için evvelâ millet ve memleketimizin o sıralardaki vaziyetim. (Büyük nutuk un dürbünü ile kısaca gözden geçirelim: < Büy ük harb bizi de mağliıb bı -rakm^tu Ingiliz, Fransız, İtalyan askerleri İstanbula girmiş; Mondros muahedesinin şartlarına riayet etmeği hatulanna bile getirmeden istediklerini yapıyorlar. Şeklen işgal cdıhnest tâzuu gelen İstanbul, bazı askerlerimiz, koğuşlarında u-y^ırkea» öldürülmek suretile, askerî işgal altına almıyor. Anadoluda bir çok şehirlerimiz gene bu asker ler tarafından işgal edildiği gibi tzmire de Yunan ordusu çıkartılıyor. Ordumuz yorgun ve bezgin; millet ümitsiz ve şıksız bir halde. Is-tanbulda Vah
— öğleden sonra işim çıktı. T?W Uf tekellüfümllz yok, geliverdim’., dliyerek damlayı verir..
Salondan kaçtılar. £îtiltor kapıyı açtı. Madam Katerln girdi içeri.
tkl aydır görünmemişti. Hepsini ayrı ayrı kucakladı. Kan ter içindeydi Şapkasını, iskarpinlerini çıkarıp karyolaya yayıldı. Bir havli şoludu. Ard arda (lc bardak su içti. Derisi krokodll taklidi, rengi a- < ğormış çantasından çıkardığı otomatik yelpazeyle •j'üzünll, boynunu, gBğBİlntt yelterken, Mehllka m# seleyi antf. Katorirt, gözler! pariamış, ağzı kulaklnrmda: — (Kel şsnsf.. Ke! bonörf..)' dî-1 ALUS dmlardan hoşlanırlar; kolaylıkta ele geçenlerden, (fasıl) lcrden s> gurlarmış. Henüz olmağa başlıya n meyvalar gibi dokunur dokunmaz dalından düşmiyen, avuca glrmi-yenlere bayılırlarmış; gönül kaptı rıp yıllarca, bazan Bitinceye kadar ayrılamazlarmış. Tecrübesiz, toy de Ilkanlılar da bunların aksi. Hemen y d!,..1“lnllrl"-. birkay giindo vandözler, hattâ (trotuar) kadınları bile yapmaz. Bu kadar düşüncesiz olduğunu unrmazdım. O kadar canım sıkıldı kl derecesini tarif edemem!
Artık ağzını açtı, döşendi;
— Bir kadını ilk defa görür gör nıez hayran kalan, âdeta âşık olan erkeğe; hele böyle zengin, milyoner bir yağlı kuyruğa çabuoak (fa vorabl) bulunulur mu İmlşt Kendi evinde randevu verilir mİ imiş?.. Kadın tarafından kolaylık gördü inil, erkek kısmının arzusu, mubah beti, tavlarmış. Güçlüklerle karşı» laşmalı imiş kİ meyil kökleşsin, a-t|sl körüklensin Dün bonjur deyip tanışır tanışmaz bngtln (riîlns-von) 11 bu raddeye vardırmak nerede görülmüş?
Bilhassa tecrübeli, pişkin mösyöler çekingen, narlı, 'dlflsfl) ka«

bıkar, delice gevdiklerinin bite adını anmaelannif..
Bu lâflar üzerin» Melılikat
— Teşekkür öderim Madanıcı-ğım; beni kalbdea düşündüğüne, menfaatimi koruduğuna şübhern yok. Çok haklısın. Adam (Üçte geleceğim) diye telefonla lıaber yollayınca kabul ediğim büyük hatâ oldu. Ne yapsak? diyerek çırpı» rarken. Kat erinin:
— Hemen telefon et, bir mön! uydur. Hiç değilse beş on gün sonra gelsin. Bak nasıl ataş! artacak, deliye döneeuk! demesi iiserinS Mehllka derhal çnznlıaneye koşup yengesinin hastalığını. Modaya gideceğini söylemiş; hevesi kursağın da kalan Yahyacağız da şapa oturarak apışıp kalmıştı.
îki aspirini birden yuttuğu halde heyecanı hafiflemiyor, yazıha-*
Toprak bayramı dün bütün yurdda kutlanmış ve köylünün iştirakile törenler tertip edilmiş tir. »- ' —.
Bu meyanda, Orman Fakülte sinin de iştirakile, Büyükdere meyva fidanlığında bir tören ya pilmiş, oradan Taksim âbidesine gidilerek, çelenk konmuştur.
Bakırköye bağlı Mahrmıd bey köyünde yapılan törende kay -makam, Halkalı Ziraat okulu öğ retmen ve öğrencileri, partili -ler, basın mümessilleri ve bü -yük bir halk kitlesi hazır bulun muştur.
Ayrıca, Beykoz çayuında, Ye şilköy tohumluk enstitüsünde ve Kâğıthane köyünde de tören ler tertip edilmiştir.
En mühim tören. Tuzlada Tek nik Bahçıvanlık okulunda yapıl mış, İzmit valisi Fazlı OuTeç ve vilâyet erkânı ile. şehrimizden giden davetliler bu törene işti -râk etmişlerdir.
Diğer taraftan, toprak dağıtı mı Çatalcada da başlamıştır. Bu radaki köylülere 25.900 dönüm arazi tevzi edilecektir. Silivri de tevzi© ehrerişb 5000 dönümlük a reninin de köylüye dağıtılması düşünülmektedir .
---------o---------
H(lTFr ER MİK
bo-
Sirkeci - Florya otobüs seferleri
Hususî otobüs ■îa'blerinden zıları. otobüsı irini •< ndiliklc'n- deu Taksim ve Beyoğh» hattından; çefc> tek, diğer adlara tahsis etmiş »erritf.
Su arada. 'Vvyt otobüsleri ile R-jbçeli Evlere aid otobüsler1. Sir-kr*’ - Florya « <« . dj sererlere başlamışlardır. Belediyenin tesbit ettiği fiyat tarifesine göre, bunlar; Sirkeciden Floryava 70. Bakır köye 40 kuruşa yolcu taşımaktadırlar. Tekel hariçten rnkmak srdtn alacak I HEJt_ŞAB_AH\ Yeni Bakanlarla muhayyel mülakatlar — 2 — Voni ftMiu Eğ^ım Bakorîî Tab» sin Banguoghryu AnaOolu kır lübünde buldum* BayraMMt Bakanı Nıhad Enm, Gümrük \J9 Toİok Bakanı Emin Erljirgil ve Tarım Be* kanı Cavid Oraila bir mm ta-pmla »• turımıç briç oynuyordu. Ben yanlarına daha Emin Erişirgil hem tAÎ&ı hem do: — Arkadaşlar, diyordu, bırMnmiıl aklatmıya mahal yokl P/len t^ıtr düşünmek bilân gjbi bama kalıp ve wnlik sözleri bir tarafa bırakalum yi olduğu gibi görelim. Zaten kimin elinde olsa yurdun hali harab./ Den golsem do yapacağım bu; başka Rrrt gelso de yapacağı yme bu... Bakanlık kofluğuna uzaktın r.kıp yutkunmaktan imanımız gavreui. nihayet birer koltuk efe geçtroik: üç günlük boylik, bey tiktir dmrfer, öyle inco eleyip sık düşünm^ğâ tuzum yok. Hele gidişatı düzenlemeğe kalkışıp ı-$i yüzlerimize, gözlerimize bulaştırmanın ise hiç mânası otamaz. gibi dört günlük ömrümüzü.^. Birdenbire durdu» cümlen» ounal edemedi; çünkü gözleri bana tinmiş, sözlerini dikkatle denileyip not aldığımın farkına varmıştı, ftu ani karşısında diğerleri de bulunduğum ta rafa döndüler. Tahsin 0anguo#u rfe Cavid Oral aldırmadılar. Fakat ıMütad Erini, hiddetinden olacak, sapsarı kesildi annna belli etmemeğe de çaıışbr gı aşikârdı. Biraz yutkunup kendine Ljgeldikten sonra: — Hayrola Fıkracı, aeıU, bit- leri tebrike geldin? Düşünmeden cavan — Evet beyefetMü, taorHıe. hem de bir kaç suale*k sorrmya — — Dur bakalım daha icraata başlamadık. £4acu£ta bile juat takrirlerine müsaade rica ettik. — Ben den rz geçmişten aahâedccek değilim, daha ziyade gelecekten konuşacağım. — Yani? — Yani selef-i- devletinizin yanlışlıklarından değil do sızm tasavvurlarınızı proielerınrzi öğrenmek ustiyocefom. Makul cevabım karşısında yine durakladı. Devlete kavuşmup olmanın verdiği bir nevi tatlı rehavetle karıcık, henüz tamamile bonimsiyemedığı bir azamet edaemt takınmaya çalışarak: — Neyi sormak istiyorsun? dedi. — Bayındırlık sahasrnda neler yap* — Her çareye baş vuracağım, mem-Tekel İdaresi, dışardan çakmak j fOvefî cennete çevirmek için ne yapmak lâzımsa yapacagıuu — Tanrı muvaffak buyursun. Göğüsten gelen bir dsrvtş sesde ueo bir anızdan İHiykirujtUar: — Âmin, âmin, âniiirroî.^ Ben devam ettim: — Ancak her gelen bö^e söylüyor, fakat btr şeycikter yapamıyor. Hattâ Hikmet Bayur bu beyfer gidenleri do aratacaklar! diyor. — Neden aratacakmışız? Aratmayız injaalkü*!... a Bu sefer ben can-ü- gönülden derin bir: — İnşaallah çektim vs san sualimi sordum: — Şimdilik her hangi bir şeyi sallamak niyetinde değilsiniz yal... Hepsi güiüştüfer. Sayın Erim do güı mek istedi amma doğrusunu söyleme* lâzımgelîrse, pek de muvaffak otamadı. — Yakında icraatunız* görürsün Fıkracı!... dedi. Oyuna başlamışlarda; ben de müsaadelerini alıp mektubumu postaya yetiştirmek için Akba Kıtabevi.ıe yol-l andım. I rKimr? getirmeği kararlaştırmış; bu hn-euSta gerekli teşebbüslere geçilmiş tır! , İdarenin, yerli çakmakları p?k rağbet görmemektedir. Giireş kulübünün dünkil müsabakaları İstanbul Güreş Klübii tarafından dün saat 10 da Klübün Fatih salonunda; güreş, boks ve gülle müsabakaları yapılmış, ayrıca millî zey bek oyunları oynanmıştır. Müsabakalar, geniş bir seyirci kütlesi tarafından heyecanla takib edilmiştir. Yeni Ticaret Bakanı İstanbula gelecek Ticaret Bakanı CemH Satd Bar-las'ın. önümüzdeki hafta içinde şelı rimize gelmesi muhtemeldir. Bakan, şehrimizdeki ticari teşekküllerle muhtelit temaslarda bu lunacaktır. pcde duramıyordu. Mardirosa, axrı,ij kat Neşete: | — Ben gidiyorum, zaten bugünv mühim bir işim de vardı, sallamış-: tın., bitirip kurtulayım? yalanını kıvırarak fırladı sokağa. Bir soluk ta Yenicami kemerini geçmiş te farkında değil. Köprüye doğru jdirüdü. Ner gideceğini o da bilmiyor. Enıinö-ft nündeki Valde kıraathanesine dab-Ji dı. Kahve, nargile ısmarladı. Fikrijj işlemiyor: Acaba Modaya ını gitse? Yengâ-% nımı merale ettiğini, yoklamağa g?K diğini mi söylese? Memnun olacak-# larma şübhe yok, fakat ev Moda-R nır. neresinde? Bulabilecek mi ki önündeki kahve soğumuş, üç^ beş nefes çekip bıraktığı nargileg sönmüş, kıraathane dar gelmeğeî başlamıştı. Attı kendini dışan. | Oyalanmak için ardiyeye gitme-3 ğa niyetlendi. Hızlı hızlı caddeyi $ futtu. Gelip geçenler arasında ta-$ nıdıkları, ahboblan, hürmetkâr^ hiirmetkâr selâmlıyorlar, dıırup^ durup görüşmek için sesleniyorlar,^ a kadar dalgın ki gözleri temen-^ nalıları görmüyor, kulakları sesle-îj nişleri duymuyor. . Ardiyeden vazgeçti. Bir İM telci rakı gaına. kasavete dev&dır <£>ri-ı singerl Balıkpazarına döndü. Dok-} tor lâkeblı meyhanecide tezgâh ba-î ğı İki duble parlattı. J
Rakı hemen tesirini göstermiş.^ şöyle düşünmeğe başlamıştı: İ
(Devamı var) 2

s

1


ı


FIKRACI
Ayak parmaklan kesildi
Şehremininde oturan Perihan dün sabah Topkapı durağından hareket eden tramvaya atlamak is» terken muvazenesini kaybederek yere düşmüş ve tekerlek altında kalan sağ bacağının parmaklar:, kc silmiştir.
Yaralı Gureba lıastahanesine kaJ dınimıştır.
* *
HAZİRAN IMS
1364
Rumi
Haziran
1
I

4
Pazartesi
13G7 Hicri Şaban
6
Ruzı Hızır 40 - AY - 6 Gün 166
Vahitler
Güneş öğle İkindi Ah yanı Yatsı İmsak
5
13
17
20
22 3
Vasati a d.
28
14
15
42
45
09
Ezani S.
8
4
8
12
2
6
D.
45
33
33
03
29

r
(Yunan)
!
t
I
I
M. N. tiyken
7
i
gururu
- (Afp.) -
Dahkovıç
t
Vapur İlânları
*
Belçikayı isti
(Afp) -
V
ÎQ
Amerikalı
Finlandiya ban
e
I
i •
r
îj
!
M
14,45 (Yu-(Yu-Frik
neticeleri:
Önel (Türk)
derecisi Paul Hoffman bilhassa sınaî teçhizatın gayri kanunî yollarla Rusya ve Rus peyki memlekette-re hiçbir surette kaydırılmaması bahsinde titiz davranmaktadır,
Marınakis
Lombrou
4 — Güner
I
%
< A ■ ^unusda fevkalâde r. L 14 KAZÎBAN 948 YENİ S A B h ? Madam Ruzveltın | kanaati böyle.. > Boston, 13 (A.A.) — (Reu-5 ter): Madara Roosevelt liçüu-? cü partinin Gumhurbagkanlı-i ğı adayı Henry Wallace’ırt ? Rus - Amerikan münasehetle-
> rinde «.aldatılmış» olduğunu c söylemiştir.
/dadam Roosevelt Clıristian Re gister dergisinde bu konuda şunları yazmaktadır:
Henry hakkında her zaman dostluk hisleri besledim. Ancak şurasını belirtmek isterim ki kendisi benim gibi Ruslarla çalışmak zorunda kalmamıştır.
Madam Rosevelt Amerikalıların Ruslarla olan münasebetlerinde hazan «çok basiretsizce- hareket ettiklerine işaretle şöyle devam etmektedir.
Ekseriya ve birçok küçük noktalarda Rusların bize i-nandıklarını anlıyamadığı-rurzdan hoşa gitmez neticeler veren şevler yapıyoruz. Küçük şevler çok defa ehemmiyetli görünmemekle beraber I ehemmiyetli neticeler verirler.
Madam Roosevelt Amerika lıların kuvvetli bulunmaları ve aldanmamaları icab ettiğini ilâve ederek yazısına son vermektedir.
V
Fran sanın
I
>
Cumhurbaşkanı: <4Bu gururu tekrar iktisab etmeliyiz,, diyor Boreaks: 13 (A.A.) - (Afp) Vincent Auriol, Fuar komitesi tarafından bugün şerefine verilen öğle yemeğinde söz almış ve fiordeauks şefarile civarının kal kınmış olmasını zevkle müşahede eylediğini söyledikten sonra şöyle demiştir: Uç yıl içinde başarılmış olan lan gördükten sonra, gayretleri r.ıizin sonuna kadar ilerlemeğe, bizi birbirimizden ayıracak «e haıab etmekten başka bir şeye jaıamıyacak olan sabırsızlığı, tahrikleri, eski kavgaları bir ya na bırakmağa razı olduktan son ı.ı gelecek günlerimizi iyimserlikle karşılamak fazla mübalâğa sayılmamalıdır. Aşikâr menfa -atımız, gururunu tekrar iktisap ‘?tnı?ji icap eden vatanımız Fransaya karşı olan borcumuz bunu âmirdir. Cumhurbaşkanı, Monteskiyö -nün aşağıdaki sözlerini tekrarla nutkunu bitirmiştir: «Yurdda -şm düşüncesi devlette intizam! ve inzibat görmek, saadeti hal-' kın huzur içinde yaşamasında, âdil ve doğru bir idarede, lıâ -kimlerin emniyet ve itimat duygusunda, idarecilerin refahında kanuna saygı gösterilmesinde ve Cumhuriyetin istikrarında bul - ■ inak arzusudur. » -------------o--------- (Rusların bir nakliye yasağı daha Berlin: 13 (A.A.) Sovyet bölgesi köprüler ve| yol genel direktörlüğü, Elbe nehri üstündeki köprüde acele tamirlerin yapılmasına imkân vermek üzere Berlin Helmstadt- möti, yıllârdan. beri Çin sahili# rini tehdit eden korsanlarla nvü oadele etmek için harpde kulla nilan çıkarma teknelerini kulla naoakttır.
Her biri yüs asker alan dört teçhiz edilmektedir. Oertıilerde çıkarma teknesi hu maksatla
rı nehirlerin ta içerilerine ka ? dar takib edebilmek için ideal bir vasıtadır. (AP)
İki gemi çarpıştı ic Londra:
divalı 2140 tonilatoluk Finbor gemisi dün gece Jerseyin 40 mil açığında Amerikan bandıra lı Southport gemisile çarpışmış ve batmıştır. Kaza o sırada çok kesif bir sis bulunmasından İle ri gelmiştir. Fin gemisi müret tobat ve yolcularının hepsi A-
■IGüınün enteresan haberleri]
IL__________________________________________________________________>
daki hastahaııede ölmüştür.
(A.A.) Kıbnstaki Amerikan uçakları Frankfurt:
lamı adayı tahliyelerini sağla -mak için Kıbnsta bulunan A-merikaıı uçakları Alınanyadaki üslerine dönmeğe başlamışlar dır. (A.A.)
Pariste yangın
Bir benzin kam
* Paris:
yolıunuıı ateş alması neticesin de Parisin büyük bîr caddesin mevikan gemisine alınmışlardır, de çikaıı yangın itfaiye tara (A.A.) fmdan süratle söndürülmüştür. J yaralı ve gayet mühim hasar Genoral Andersin vardır Üç dükkân kül olmuş -koniutansındakl eski Polonya „ tur. Diğer İkisinin dahili kömür ordusuna mensup olup diğer 5,5 haline gelmiştir, er ve subayla burada yardıma npibtaç bir halde ka’an ve ken dilerinin tabı tutulduklar1 ha -y?J şartlarını protesto maksa ki askerler, seri ateşli otomatik dile bundan bir ay önce açlık silâhlarla teçhiz edilecek ve her grevine bağlamış bulunan yüz -gemide çelikten bir gözetme ku başı îkripinsky Ksavery, kendi leşi bulunacaktır. ni istlyerek tabi tuttuğu mah -
Çıkarma gemileri, korsanla rumîyetler yüzünden dün bura

Açlıktan ölen yüzbaşı A Lilleı —1__________
(A.AJ
Suı’i yağmurlar
Ur Ottava: — Oatnrio ve Qubec orman yangınlarını sön dürmek için yapılan sun’î yağ mur tecrübeleri başarılı olmuş yur. Sun’î yağmur 6 bin metre yükseklikteki bulutlara otuz -beş kilo buz parçaları atılmak suretlle elde edilmiştir. (A.A.)






Ifelçıkayı istilâ eden böcekler ir Brüksel:
lâ ve memleketin bütün patates ' mahsulünü imha tehlikesini gös teren milyonlarca Doryphores- ' le mücadele eden sahil polis bir | liklerini ordu birlikleri de tak - ı viye edecektir. ı
Böceklerin Kuzey Balı Avru ( pa istikâmetinden geldikleri ve Ingiltereye doğru yollarına de vam ederken bir fırtına netice si Belçikaya inmek zorunda kaldıkları tahmin edilmektedir. Böcekler hâlâ galgalar tarafın dan sahile atılmaktadır. Yalnız’ Ostandede takriben 400 kilo a ğırlığmda bir milyon kadar Doryphors bir yere toplanarak ürerlerine petrol dökülmüş ve yakılmıştır. Böceklerin imhası için alev makineleri kullanıla -çaktır. (A.A.)
Meşhur bir Ingiliz futbolcusu öldii
ic Birmingham; (Ingiltere) -Milletlerarası maçlarda 9 de fa Ingiliz millî takımında yer al mış olan meşhur futbolcu Geoc ge Brovn dün 45 yaşında oldu ğu halde ölmüştür.
Bı ovıı son senelerde meııecer İlk ediyordu. (/tP)
Son halife Abdülmecidin cesedini Kahire ve Hay-darâbad paylaşamıyor (Başlarafı 1 incide)
Türkiyeye naklino müsaade etmedi.
Halifenin gurbette ve yan zara ret içinde bulunan kızı güzelliğine rağmen evlenebileceğini sanmıyordu. Filhakika alafranga büyümüş, modern ve kültürlü bir kız olan Dürrüşehvar beygire biniyor, golf oynuyor, ski yapıyor, tenis oynuyordu. Bu kızın Afrikalı bir Müslüman hükümdar taslağı İle evlen mesi gerçekten yazma olurdu.
Karunan hazîneleri
Birden genç prensesin hayatını altüst eden bir vak’a tehaddüs e-diverdi. Ve günün birinde dünyanın en zengin adamı, Haydarabad Nizamı halifezadeye talib oldu, Karun’un hâzinelerine tevarüs etmiş olan Nizam payitahtında Hin distandaki (100.000.000) tslâmla Endonezyadaki (70.000.000) -Müslüman^ eezbedecek Lir dini cereyan yaratmak niyetinde idi. Halbuki .bu vazifeyi bugün son derecede güzel, pek neşeli ve tama mânasile mesut olmıya lâyık bir gene kızdı. Führere hiç bir Alman erkek ve kadınının asla cesaret edemivece-ği büyük bir açıkkalblilikle ve doğ ru sözlülükle hitab ediyordu.
Diğer taraftan Hitler tarafından güzel İngiliz asilzadesine karşı gös terilen iltifat ve teveccühün Nazi muhitinde sayısız kıskançlıklar ya ratması da pek tabiî idi. Fakat Hitler İngiliz güzelini Nazi partisine kaydettirmiş, hattâ kendisine gamalı haçlı bir pazuband da hediye etmişti. Nitekim bir gün Mis Unity», bu Nazilik alâmetini Lond rada (Hayd Park) da yapılan bir sosyalist tezahürü esnasında koluna takıp ortadîf'dolâşmıya başlayınca genç kızın başı biraz daha belâya girecekti. Genç kızı bir aile dostu olarak tanımış olan İngiliz gazetecisi ,«Ward Price» Mis «U-nity nin 1939 Mayısı İçinde «Münih e nasıl gitmiş olduğunu «Daily Mail» de şöyle anlatıyor:
Mis «Mitfoıd u ailesinin yanın da ziyaret etmiştim. Tam müsaade alıp çekileceğim sırada genç kızın kardeşi Tom Mitford- Mise dedi ki:
— Bu gece ben döndüğüm vakit sen gitmiş olacağından şimdiden vedalaşalım kardeşim!...
Bunun üzerine ben genç kıza ne reye gitmek tasavvurunda olduğunu sordum.
— Müııihe gidiyorum, cevabını verdi, Ekim ayına kadar orada kalmak tasavvurundayını.
Kendisine nasihat ettim:
—Bu çılgınca bir hareket olur, zira Ekimden evvel Almanya ile harb halinde bulunabiliriz ve o zaman tngiltereye dönebilmek için büyük zorluklarla karşılaşırsınız.
Mis Mitford bu mütaleama şu cevabı vermişti:
— Neden dönmek mecburiyetinde kalayım? Şayed Almanya ile muharebe çıkarsa ben Almanların tarafında kalacağım...»
Hakikaten harb MİS «Unity Mitford u Almaııyada iken patlak verdi ve îııgiltereye dönebilmek için çeşitli teşebbüslerde bulunmak mecburij'etjude kaldı. Zira uğurunda vatanını inkâr ettiği Hitler genç kızı görmek bile istemiyordu.
Sayısız maceralardan ve bir intihar teşebbüsünden sonra Mis Unity» Ingiltereye dönebildi.
Genç kızın bir skandal sayılan ma ceraları kendisinden evvel îııgilte-reye ulaşmış bulunuyordu.
Mis . Unity Mitford vatanına döndükten sonra sâkin ve münzevi bir hayat geçirmek istiyor, bir yuva kurmak ve çoluk çocuk, sahibi olabilmek için projeler kuruyordu. Fakat henüz gönç sayılabilecek bir yaşta bııgiin hayata gözlerini kapamış bulunuyor.
Arkadaş Gazetesi «Ward Price» in dediğine göre Mis vUnity» nin küskün yaşadığı bu dünyada en büyük düşmanı bizzat kendisi olmuştur.


Beklenen vapurlar
TRİNSMHİH
İsveç vapur kumpanyası Helsinborg m/s GUNDA
12-15,'Haziran /194K İskenderiye, Londra, An-vers, Rotterdan», Brecaen ve Hamburg için aktarmasız mal kabul eder s/s H E R A
6-9 Temmuz '1948
- -T - ««M» *
n
STEVENSON«
Şimalî Amerika muntazam hattı
m /s Elin Hora
20-22/ Haziran /1948 Napoli, Cenova ve Nevr York için mal kabul eder

H.PAYWİC
Q
Y ugolimya
Adriyatik limanlarına Yu goslav muntazam hattı s/s Solin
15-20/ Haziran /1948 Triyeste ve- Rijekaya inal kabul eder
GÖRTHON ÜSE
V ’ J?/ - 1 *** t
İsveç kumpanyası Cemınî
Amerika hattı
m/s Ada Gorthon | Haziran sonunda Cenubî J Amerikaya mal kabııl e- / der. )
Bütün tafsilât için Galata £ Eski yolcu salonu karşısın / da Frank Han 3. kata müracaat Tel: 44. 707/8
£ENI SABAH
A
*
14 MAŞUKAN
Î48
I

Zirafl Bahisler

İııgil te r e d

I


u*

îr az evvel yolcular, satıcılar ve istasyon memurlarının varlığı ile canlı ve hareketli olan küçük istasyon, İren tîz bir feryadla çekilip gittikten sonra, bir böceğin tükettiği kabuk gibi boş ve cansız kalmıştı. İşıklar sönmüş, memurlar bir kaç saat sonra gelecek eksprese kadar biraz kestirmek üzere ortadan kaybolmuşlardı.
Çıplak rayların soğuk parlaklığı insanı üşütüyor, hareketsiz yük vagonları ise uyku getiriyordu. Kapının üzerindeki kampana sanki kıyamete kadar bir daha çalınmı-yncakmış gibi donmuş, tahta parmaklıklar hayatla ölüm arasında b.r hudut gibi karanlığa doğru u-zanıp gitmişlerdi.
Arkası binanın duvarına dayalı olarak, küçük valizinin üstünde oturan trençkotlu adam, bu kafi siikûtıı bozmaktan korkuyoruıuş gibi hareketsizdi. Kampananın duvarda uzayıp yere düşen gölgesi onu örtüyor ve adam varlığı ile istasyonun cansızlığım boşamıyordu.
Adam, başını tıençkotunun yakaları arasına çekerek ellerini cebine sokup uyumuştu. İstasyon saatinin Romen rakamlı kadranına göre vakit gece yarısını kııkbeş dakika geçiyordu.
İstasyonun dar pistinde, muntazam tempolu bir ayak sesi işitiliyordu. Uyuyan adam bu .sesi duyuyor fakat gözlerini açmak lüzumunu hissetmiyordu. Eu ses saatin vakti ölçen tıldrtısı olabileceği gibi, vagon veya makasların çıkar cbğı otomatik bir ses te olabilir, fa hat bu Allahın belâsı yerde asla bir ayak sesi olamazdı.
Yalnız, ses zaman zaman yaklaşıyor ve tekrar uzaklaşıyordu. Nihayet adam merak etti, esnedi ve «es kendisine yaklaşırken gözlerini açtı.
Hayret... Bir kadındı bıı, açık renk pardesülii, mütenasip endamlı genç bir kadın. Gözlerini kırparak dikkat etti. Sarı bir saç demetinin karanlıkta yakamozlandığım ve oval bir yüzün bu belirsiz ışıkla parladığını gördü. Gözleri aşağıya doğru kaydı. Terlik denecek ka •dar ince yapılı çift pabuç muntazam ayaklan kavrıyordu.
Genç kadın ahenkli bir hareketle döndü, ayak 'sesleri uzaklaşmışa boşladı. Adam baktı, ikiye üç vardı. «Eiraz evvel bakmıştım diye düşündü ve canı sıkıldı.
Adam sigara yakmak için kibriti çaktığı zaman, kadın, onun geniş şapkası altında gizlenen yüzünü farketti. Yontulduktan sonra kesilen yerleri tesviye edilmemiş bir heykeli andırıyordu.
Kadın onun önüne gelmeden geri döndü. Erkeğin buna canı sıkıldı ve doğruldu. Olduğu yerde aşağı yukarı gezinmek istedi vazgeçti, tam saatin altında durdu. O tarafa doğru gelm- kte otan kadın da eurdu ve sonra yavaşça sokularak «ordu:
— Fakat. Siz ...Siz artık istemiyorsunuz.
— Sizden sonra yine içerim..
— Fakat... Ya beni... Ağzım .
— Kız ne demek istediğini anlamıştı onun evvelâ yüzüne soma
—------Yaza n : ■ -
I Turgud Fuad j
da ağzına baktı ve saçlarım silkerek :
— Zarar yok, dedi.
Erkek genç kızın muntazam ağzına bir göz atıp şişeyi dudaklarına götürdü ve uzun uzun orada tuttu. Sonra:
— Of. dedi ateş gibi...
Ekspres gece karanlığında yere ışık lekeleri serperek İlerliyordu. Genç kız ayaklarını altına alarak köşeye büzülmüştü. Kompartımanda yalnızdılar. Şimdi birbirlerini iyice görebiliyorlardı.
Erkek onun karşısına uzanmış, bir kitabın yapraklarını çeviriyordu. Sıcağa ve ışığa kavuşan genç kız fevkalâdeliğini kaybetmiş, her zaman görülebilen sarışın genç kırlardan biri oluvermişti. Hattâ öyle ki, erkeğin uzattığı şişeyi red detmiş Teşekkür ederim, artık ısındım •• demişti.
İstasyondaki, canlı, alımlı, cesur ve miitevazıdı. insanı kendisi ile meşgul olmağa mecbur ediyordu. Halbuki bu, yeşil robu ince altın bileziği ile basit bir genç kızdan başka bir şey değildi. Meçhul tarafı kalmamıştı. Söylediğine göre, kendisi çok küçükken annesi ölmüş. Ona uzak bir vilâyetin bir köyünde miras olarak bir mikdar tarla bırakmış. Fakat bu tarla, annesinin vasiyeti mucibince, orada yaşıyan dayısının idaresindeymiş. Ancak evlenmesi mevzuuba-his olduğu zaman satılabilecekmiş. Halbuki ona şimdi çok para lâzımmış... Dayısına zarureti anlatarak tarlayı satmıya gidiyormuş. Fakat dayısının söz dinliyece ğinden hiç ümidvar değilmiş. Bütün bunlardan ona ne. Kendisini ilgilendiren istasyondaki geDç kızdı. Halbuki bu...
Genç adam bir kaç. sayfa okumak istedi: fakat istasyonda çevik ve muntazam bir tempo ile yü rüyen iki ayak gözünün önünde raksodij’or ve onu rahat bırakmıyordu.
Bir ara gözleri geriç kızııı önündeki boş iskarpinlere ilişti. Birisi devrilmiş ve diğerine yaslanmıştı. Dudak büktü: Onlar da değişmiş diye düşüodü. Kıza baktı, u-yumuştu.
Ümidsizlikle gülümsedi ve kitabına daldı.
— Hiç uyumadınız mı ?
Genç adam bisküi yiyordu. Göz lerini kitabdan ayırmamak irin başını sallıyarak cevab verdi. Sonra ağzmdakini yuttu ve:
— Hayır, dedi. Trende uyuyamam.
Affedersiniz, acaba burada bir kahve falan yok mu?
Bu daha ziyade’ genç bir kızdı. İri mavi gözleri ve col: güzel bir ağzı vardı. Erkek «Bu kadar güzel likle yalnız seyahat «tniek-.®lur ce-saret değil diye düşündü:
Bilmem, dedi cevaben, her halde yok. Zira telgraf odasından başka yerde ışık görülmüyor.
— Beııi getiren otobüs kahve gibi bir şeyin önünde durmuştu da...
Belki... islerseniz orayı an-yalım.
— Nerede olduğunu bilmiyorum hi...
— Acıktınız mı?
— Hayır, biraz serin.
— O... Bu fena, telgraf oda-»rma gidelim her halde kabul ederler.
— I-Iayır hayır, teşekkür edelim. Göz. hapsinde uyuklamak ho-Ijuma gitmez.
Erkek gülümsedi.
- Ondan ben de rahatsız olurum. Dedi, maamafih trene on beş dakika var.
— Vaktinde gelir’mi acaba?
— Zannetmem, fakat yalım saatten fazla rötar yapması İçin se-beb yok.
Bu arada beraber yürümeğe baş lamr.-larcJı, Erkek, birden bir şey hatırlamış gibi parmaklarını şaklattı.
— Tuh... dedi. Nasıl aklıma gelmedi. Sizi ısıtmak için bir çare... Valizimde bir şişe konyak var. Ne dersiniz?...
Kızın gözleri parladı!
— 0lı, dedi bu güzel.
Genç adam valizden şişeyi çıkararak açtı ve genç kıza uzattı.
O, ilk yudumu aldıktan sonra:
— Of... dedi. Ateş yutmuş gibi. Erkek şişeyi ağzına götürürken durdu ve kıza baktı.
— Ne o? dedi kız içsenize...
— Acaba saat kaç?...
Adam açılır kapanır masadaki bisküileri işaret etti:
— Yesenize.
— Mersi canım istemiyor.
Adam tekrar kitabına döndü.
Genç kız onu seyrediyordu. Büyük bir alnı ve kuvvetli bir çenesi vardı. Kaşları çatık gibi duruyordu. Otuz beş yaşından fazla olamazdı. Uzun parmaklı beyaz ve çok muntazam elleri vardı: «Her halde bir müzisyen falan olmalı diye düşün dü.
Onun hak kında hiç bir şey bil mıyordu. Okuduğu kitabın kapağı na bir göz attı, polisye bir ro -maııdı. «Müzisyen olsa bunu olyı mazdı.' Dedi. Sonra, kendisi u yanıkken kitab okumasını ve bil hassa boylu boyunca uzanması nı kaba buldu.
Yavaş yavaş sıkılmaya başla dı. Sabah olsa etrafı seyrederek vakit geçirirdi. Nihayet sordu.
— Polisye romanları seviyor -sunuz gaiijja?
— Yoook, dedi genç adam. On lara karşı hususî bir alâkam yok. Trende bundan başka bir şey okunmaz da...
— Artık uyanmıyacakmısı nız?
— Hayır.
Genç adam konyaktan bîr vgi dum aldı ve kıza sordu.
— lstermisiniz?
— Hayır.
— Him... Canınmz sıkılıyor mu?
— Hayır.
Genç adam ona baktı, göz gö ze geldiler. Genç kızın ait du^a ğı sarkmış, kaşları kırışmıştı. Erkek yavaşça doğruldu ve kita bı kapıyarak bıraktı. Onun göz lerine bakarak tekrar sordu:
— Canınız sıkılıyor mu?T
— Evet.
) i— Konyak istemlisiniz?
— Evet
Adam şişeyi uzattı. Genç kız avurtlumu şişirerek yuttu ve yaş.utııj gözlerini erkeğe çevirerek
— A.ieş gibi, dedi.
— Evet
— Bısküi?
— Havai, simdi biraz korido-ra çıkahm. şafağı seyrederiz. Amma pnrdesünüzü alın..
• • • • • • • • • < *<*••••••••••••••■ Yarını sattır ayakta idiler a-Çık pençen de omuz omuza duru yorlar ve tan yerinin ağarışıpı sevrerilyorlardı. Genç kızın rüz gardan uçuşan saçlan erkeğin yüzünü gıdıklıyordu. Erkek uçsuz bucaksız tabiatta hareketin •Devirtm. kız ise sükûn ve saadü ti düşünüyordu. Bnlşlıyecak olan günün ilk ışı ğı ufukta açık mavi bir şerit ha Jinde uzanıyor ve bu mavi şerit yükseldikçe çağla yeşili, daha sonra san bir renk almağa baş byorchı. İkisi de yan uyku halindeki tabiatı zevkle ve sükûtla seyrediyorlardı. Erkek yavaşça başını çevirip '.Jgeuç kıza baktı. Yüzü, kemale ermek üzere olan bir şeftalinin köıpe rengini almıştı. Ufkun ı-şığı onun mavi gözlerinde küçük menevişler halinde parlıyordu. Bii' lahza bakıştılar, her ikisinin de nefesi düğümlendi. Baş lannı çevirmek istediler olmadı. Gök, toprak, ağaçlar, çiçekler heışey, bu meyanda hisler de u yojMnalr istiyordu, manî olamadılar. Birbirlerine çok yakın o -lan. ve hcışeyin unutulabileceği ni düşünen iki baş birleşiverdi. Vücutların en uzak köşesi bile bu uyanışın gerinmesindeki ta rif edilmez lezzeti tattı. Genç kızın ağzı serbest kalın ca derin bir nefes aldı. — Oh Diye inledi. Ateş gibi. Ben hazırlanayım, dedi genç kız. Önümüzdeki istasyonda ine ceğim. — Size yardım edeyim. — Ltiznm yok. Nihayet bir valiz. — Pek alâ. Genç adam yüzünü pençereye döndü, düşünüyordu. Biraz ev -vel gösterdiği zaaftan dolayı kendine kızmıştı. Şimdi ona ne söyleyecek ve nasıl aynlacaktı. Gönül alıcı bir şey söylemek lâzımdı Amma ne söylemeli?.., «Sizi unutmayacağım - dese saçma olurdu. Zira her ikisi de u nutacaklardı. Peki ne demeli?... Zaafından dolayı özür dilese yi ne saçma olacaktı. Ayni şeyi el lerinde olmadan her ikisi de istemişlerdi. Genç kız sordu: — Ne düşünüyorsunu ?.. —- Sizi. — Değmez ,hem düşünürseniz unutamazsınız. — Ayrıldıktan sonra düşün -«Myeceğim. — Doğru mu? — Doğru. — Teşekkür ederim. ’ Genç adam döndü: — Bunun unutulmasını mı istiyorsunuz ? — Evet. — Güzel, ben de ayni şeyi isti yorum. Beni yalan söylemek gi bi bir nezaket külfetinden kurtardınız. Tren durmuştu. Genç kız va üzihi aldı ve adama baktı. O hareketsizdi. Nihayet ha -fifçe gülümsedi ve: — ‘Muvaffakiyetler, dedi. Da yınışa kandırabilirseniz paranı -zı ziyan etmeyin. Gene İnz çarpık bir gülüşle: — Merak etmeyin, dedi. Onu babama vereceğim, müşkül bir durumda.... — Ya dayınız sattırmazsa? — O zaman babam harap o -îıir Çok ümitsizim. — Üzülmeyin. Fakat tren kal kacak. — Cep defteriniz var mı? — Evet. — Verirmisiniz ?. Adam defterini çıkarıp kıza u sattı. Genç kız ille rastladığı say laya bir şeyler yazarak iade etti — Şimdi Allaha ısmarladık. — Güle güle... Tren genç kızın indiği istasyo nu geride bu’akmış süratle defliyordu. Genç adam yalnızdı. Kı zın boş köşesine bakıyor, onu düşünüyordu. «Köye gitmek îr. Mustafa Kentli
(Başturafı I incide)
tak şöyle demektedir:
«Kalen, ötedenberi müstakil ve hünîyetei muhalefetle iktidarın görüşleri arasındaki ayrılık şu <(ekz mefhumundan gelmektedir, i Halk Partisinin ve bütün dünya totaliter partilerinin mümeyyiz vas fi h-nevvür ve taaddüdü aleyhinde olmftVtrı değil midir? Politikada tek parti, tek şef, maarifte tele kî-b;’> idarede tek merkez, teşrii v.a-z/tede tak meclis, âmme kudretinin istimalinde kuvvetlerin tevhidi, nihayet ekonomide tek el . Bay Filmi Ura w unutuyor ki, demok- ( demek ferdin ve ferdiyetin en
geniş ve en zengin bir tenevvüU ir çindc inkişaf demektir.»
Yazı sahibi bundan sonra Demokrat Parti tarafından tertıb 0-dilen mitinglere temasla ve miting lerde kanunların müzakere edilme* di^i. halkın dileklerinin tesbit edil öîğîni söyliyerek şöyle demektedir:
«.Bunn alışmalı, kavgasız gürültüsüz toplanıp dağılan şu sakin vo medenî halka hürmet etmûliyiz.*
Mustafa Kentli makalemde seçimler baiclnndaki teminat mevzu-
a -

t ^5 î 0 \ 1 • arın Beçjm ku-
run» başkanlığına getirilmesini doğ ru hubnadığını, çünkü herhangi bir seçim kuruluntın bir înnad altında kahhğı takdirde bu korulun hem hem do hakem mevkiinde h» i innasag ını yo.zmakbadır4



Hükümet yarın güven ıstiyecek
(Baytarafi 1 incide)
beraber, yeni hükümetin de
la
halka ucuzluk vadetmiveeeği mu-Irakkak gibidir. Son hâdiselerden mütenebhih olması lâzımgelen Sakanın ucuzluk bahsinde şimdiden teahhadc gitmektense emisyondan kaçınarak ve büdcede umumi bir tasarruf sağlıyarak işi hâdiselerin inkişafına terketmeği tercih etmesi' muhtemel görülmektedir.
Yehi kabinenin seçimleri yenile raek cihetine gideceğine pek ihtimal verilmemektedir. Bu husustaki şayiaları ihtiyat kaydile dinlemek yerinde olur.
Kabine, pazar olmasına rağmen bugün de toplanarak çalışmıştır.
Setim konuuu üzerindeki incelemeler
13 (Hususî) — içişleri yarın saat onda topla-
Ankara: komisyonu nar ak seçim kanununun üzerindeki incelemelerine devam edecektir. Tasarının müzakeresinin kısa bir zamanda bitirilerek elimizdeki haf ta Meclise sevkedilmesi muhtemel dir.
C. H. P. Divânı toplandı
Ankara 13 (Hususi) — C. H. P. Diırâcu hu sabah saat onda Baş bakan Haşan Saka hazır olduğu, Hilmi Uran’ın riyasetinde toplanmış ve Divân üyelerinin tekliflerini incelemiştir.
Şiaca, on iki adedi; mübarekdir. (Nevruz) un (Bayram) olarak kabulü de bu sebebledir.
Her ne kadar bunun kökünü; a-tefe ve güneşe tapıldığı devirlere kadar götürebi/nack mümkünse de, lslâmiyetin yayılmasından sonra 1-randa (Nevruz) un bayram günü gibi kutlanıİmasıııı Mecus âdet ve ibadetinin devamı ve ı â ran suretinde taiâkki muvafık olmaz. Bunu; yine (Oniki) adedine verilen ehemmiyetle aramak doğru olur. Eflâkin devir ve hareketi, güneşin etrafında ou iki burcun dolanması, bu dolaşma sonunda yine Hamel burcuna sıra gelince, gece ve gündüz (oniki) şer saat olarak kâinatta hakikî eşitliğin zâlr.r ve feys ve bereketin başlangıcı olan bahara â'irilmiş olur.
On iki burç, on iki imamın mümasilidir. On ikinci burcun devir ve hareketi tamam olunca, kasvet ve zulmet gidip te müsavat, ve f^yz yayıldığı gibi on ikinci imam Mehdi do tekrar dünyaya gelince âlemleri dolduran cevr ve zulüm ortadan kalkacak, Mehdi dünya ma hru tasanlar arasında eşit olarak 4ÖIüttüreceğine güre gece ile gündüzün müsavatı gibi on ikinin sır-rı aşikâr olarak her tarafta adalet büküm sürecek, fakr ve ö
idi
J kacak, servet ve refalıet de her z f rd müsavata kavuşacaktır.
K
Rnsya Amerikaya eti yakın
a
Vf
Vaşington. 13 (A.A.) — United Press): Milletlerarası politika meselelerini tedkikle uğraşan özel bir teşekkül olan Policy Associatioıı» kuzey kutbu bölgelerinde bir harb vukuu ihtimaline dair hazırlamıştır.
Bu raporda, askeri kanaa tince. bir harb Krleşik Amerikanın
düşmanının kuzey kutbu bölgelerine ayak basmaya çalışmasının kuvvetle muhtemel olduğu belirtilmekte ve Birleşik Amerikanın haırbde üsler tesis etmiş olduğu
bir rapor
uzmanların vukuunda muhtemel
Trumanın yeni bir nutku
San Francisco-: 13 (A.A.) — (United Press) — Başkan Truman bugün Milletlerarası ça lışma bürosu tarafından veri -sa bir hitabede bulunarak Birle len bi,r öğle ziyafeti soRunda kı şik Amerikanın başlıca gayesi -non Atom enerjisinin yalnız ha yırhalı maksatlar için kullanıl -masını sağlamak olduğunu söylemiştir.
Başkau Truman sozleriue devam ederek şöyle demiştir:
Bu enerjiyi yalnız insanlığın i yiliği için kullanacağımızı üııût ederim. Müthiş harbcie yapılan keşiflerin insanlığın mahvına de ğil iyiliğine yaıamasuu isterim. Bu. şimdiye kadar sahip oldu -ğum tek ihtirastır. Eğer bu hu -sustaki açıklamaları oyukacalc olursanız Amerikanın en büyük Cumhurbaşkanlarından biri o-lan Franklin D. Rooseveltiıı ölü mü üzerine Amerika Başkanı ol m ak bedbahtlığına uğ ıradığım -dan beri, yalnız bu gayeye var -mak için çalışmış olduğumu görürsünüz. Eğer Rooseveltiıı ölü müııder bir a,y kadar önce, birlikte müzakere etmiş olduğu -muz politikayı tahakkuk ettu’e -bilecek olursam dütıya üzerinde barış teessüs edebilecektir.
Olimpiy adlara hazırlık
Londra. 13 (A.A » — Anadolu Ajansının özel Muhabiri bildiriyor:
On dördüncü olinıpiyj^d • tortib komitesi son hacıriıklwrını itmam etmiş bulunmaktadır. Muhtelif memleketlerin müsabık ve idareci-; terinin kalacakları kamplar ayrıl-j iriştir. Ollmpîyadlara iştirak eden. elli üç memleketin, ayuı yerde kal-! ması mümkün olmadığına göre, bunlara Londranın muhtelif yerle* rinde kamp ve mektebler tahsis e-dilrniştir. Kafilleler ayrı ayrı memleket grupları halinde bu kamplara yerleştirilecektir. Türk zorcularına Uxbridge’deki kampta yer ajrd nnstır. Bu kanıpda Türkler, İngiliz, Amerika, Kanada, Fransa, İsviçre, Belçika, Hollanda. Lüksem-burg ve Korelilerle birlikte kalacak j lor dır.
Yaza?
İT. Mtaif
IMAMIYE FIRKALARI
> imamların sayısı neden onikide kalır ve (Nevruz) n* sebeble kutlanır?
mak bize düşmiyen taf vazifedir, Yukarıdanberi inak eylediğimiz (1-zere Şiaca: İmamlar (Payei Nttbüv vet) i haizdirler.
Hatifi, bazı Şia ftrlcaHıı oa iki İmamı ve tnHvmlardftn bir kiflmmı tebcil ile kalmazlar. Harnael Ali Abâ lâbirile kasdolu/ıaa (Resalû Elcrem - AH - Haşan • Hüsoyta -Fatıına) ya bir nevi tcudsiyot izafe, bir takımları ise hepsini de ta’« Ith eylerler. Dizdeki tarikilerde bu (Beş şahsiyet birleşiğine) pek bağlanırlar ve bir hayli de lleıM giderler. Şia fırkaları aracında Hazreti Fatıma’yı dahi, NühfJw<ıt derecesinde bulanlar vardı. (Betili) idi, yâni daima pâk ve tâbir idi. Başka kadınlar gibi haya ve ntfâu görerek Ve yine inanıldığına göre. Hasreti Ali Nevruz güniuıde- Kâbcnin içinde doğmuştur. Bu doğuma işaret eyliyen, büyük tslâuı tefsicede-rinöen Hüseyin Vaiz Kâşifi ber alındığına
Birliği Kont Bcrnadotfe’a gön -derdiği bir uotgda Yahudilerin Suriye kesiminde tarnızlara ds vanı ettiklerini bildirmiştir.
RERNADOTTE, ŞAM DA İKEN Amman, 13 (AP.) — Pazar günü Ammanda bir Arab kaynağın-( dan bildirildiğine göre. Kont Ber-nndotte Şam şehrinde bulunurken,1 Yahudi uçakları cumartesi gecesi şrhr? akın etmişlerdir.
3ERNADOTTE. EODOSTA
Rodos. 13 t A.A.) — (Reuter): Birleşmiş Milletler kurulu aracısı Kont Bernadotto, bu akşam bura-mü. erkek kısmının arzusu, mü-ya gelmiştir.
— (Lps) -göre Arab

Kemal özçoban da, Karabiikle sahid oVlvj^ı bir valfa va temasla Demir Çelik fabrikalarında çalışan Demokrat Partiye kayıdlı olan işçi vatandaşların birer bahane ile îş-deıı atıldıklarını tesbit ettiğini belirterek iktidara hiicum etmiş, sözleri nîkısln kesilmiştir.
Miting, gec vakit sükunetle sona ermiştir.
Tefrika TV. 150
mak-
kirlenmedi, derler. Bundaki sad şudur; Yavru ana rahminde hayz kanı ile terbiye olunup beslenirmiş, halbuki anne; hayz görmeyince «?~ıin, yâni müstakbel î-mam bu kirli kana bulaşmamış ve c" öne den tertemiz kalmış oluyor. \ * gösterdikleri hadislere ve nns’-1 ra göre Resulü Ekrem efendimiz: eFatıma; bendd»1 cüz’dün demişler, miibahele âyetindeki (oğul larımız) duıı murat Hasreti Haşan, ve.Hüseyin olduğu '»Ibi (kadınlarımız) dan maksad dahi Fatıına ol doğuna göre hepsinin de Nübüvvet payesine erişmiş bulunduklarına giibhe yok imiş!
Böyle olunca, Eşhedü en lâilâhe İllallah ve eşhedü enne Mohamme-
Kahire mektubu

1 incide) üzeri de (Tel-Aviv) de herkes onu Kahireden henüz ayrılmış sanırken birdenbire yine karşısında bu- j luyor.
Kızıl Haç tarafından emrine verilmiş olan tayyarenin pilotu bir uçuştan döndükten .sonra yeniden pilotlar arasına karışmak için tuvaletini yapmıya bile belki vakit bulamıyor. Gerçekten mükemmel şey şu tayyare...
Uçan adanı diyor ki...
Bir sabah Kont «Bemadotte* basına beyanatta bulunarak: «îlk neticeleri şimdidon elde ettim!» dedi. Fakat mesele bütün bu gayret lerin kesin ve son meyvalarını ne zaman vereceğini tayin edebilmek te. Zira Arablar katiyen oyuna gel mek istememektedirler ve haksız da değiller. Muzafferane devam e-den askerî hareketleri durdurmak s
da kolay» bir şey değil, zira galib ordular kolay kolay yerinde saymayı sevmezler. ,
Kahırede lıayat
Bu müddet içinde Kahirede hayrat normal ahengi içinde akıp gidiyor. Havaların dehşetli sıcaklığını, hafif akşam rüzgârları belli belirsiz bir surette hafifletebiliyor. Acık hava sinemaları lebaleb doluyor. Barların taraçalarında dans ediliyor, bahçeli gazinolarda içiliyor ve herkes tatili nasıl geçireceğini düşünüyor.
Mısırdan çıkmak yasak!
Zira Mısırda yerleşmiş herkes i-çin, ağır hastalar ve siyasî heyetler hariç, yabancı memleketlere gitmek yasak edildi. Bu yasağa Mısırlılar gibi yabancılar da dahil. Hele Yahudiler hiç bir şart altında Mısır topraklarından aynlamı-yacaklar. Mısır hükümetinin Yahu diler batkındaki bu kararını anlamak güç bir şey değil, çünkü Fi-listinde dövüştüğü kimselerin din kardeşlerinin Mısır topraklarmdan ayrılıp onlara yardım etmesine tabiî müsaade edemezdi.
Diğer taraftan Kalıîre askerî ku mandanlığı, İçtimaî mevkileri ne kadar yüksek olursa olsun, nazarı dikkate aimıyarak bütün şübheli kimseleri temerküz kamplarına sev ketti. Siyonist unsurların mallarına da lıaeiz konuldu. Bunlar ecnebi tebaasından olsalar bile sefaret-
I
1


I


Hikâye

ATEŞ GİBİ
(Baştarafı 4 Üncüde) öğleye kadaı vesait bekleyecek miş» diyordu. «Çok yorulacak. -Konyak şişesine baktı, dibinde bir yudum kalmıştı. Onu al dı şişenin ağzında lıafif bir ruj lekesi gördü, gülümsedi ve ora yı bir daha ağzına götürdü. Sen ra köşesine çekilip gözlerini yum du. Ona ilk rastladığı andan iti baren olanları tekrar gözden ge çirdi. İçini yokladı, bir ağırlık, bir yanma hisseti.
Tren bir istasyona geliyordu. Sigara yaktı ve defterini çıkarıp kapağını araladı, ilk sayfada şunlar yazılı idi:
< — Seni, bir yudum kcnıvak veya bir ateş gibi daima dudak lar im d a hissedeceğim. ) lefteri avucunda sıktı. Du -doklarının yandığını zannetti ve ouları ısırdı. Tren küçük bir istasyona giri yordu. Hemen yerinden fırladı, boş konyak şişesini ve valizini kaptığı gibi treriden atladı. Turgud I ııad ---------------------------------------------------------- den Resulillûlı) denilmekle kalın-mıyarak, sonuna (ve Eşhedü enne) slilillâh) ekleyip denilmeli imiş, ki) ALiyycn Veliyyüllâh ve Hasanü ve t Müseynü Sıbtahu Resulüne min Re-) buna kail olanlar yalnız Şia değil-> dir bizim Şiadan fazla Şiilikte if-| rata varan tarikat erbabımızdan) birçoklan ise, kelimei şahadetten) sonra (Ali Vcliyyallalı) deyip Tan-< linin uluhiyetini, Resulü Ekremin ) Nübüvvetini ikrar eyledikten son-) ıa Ali’nin de (Velî) (1) olduğunu» da tasdik eylemeli ki şahadet ta- < ıram daü bir kısmı; Hazreti Fatınıayıs takdisten açıkta bırakmağı uygun C bulamıyorlar. Kadınların peygaın-f bor olamıyacaklan hakkında İleri> sürülen görüş farklarına karşı, > (Fatıma) ismindeki dişilik edatını C kaldırarak onu Fatım şeklinde ka-j bul eylemeği uygun bulmuşlardır,) ki Gııllat fırkalarını açıklarken) bımdan da bahseyliyeceğiz. >
(Devamı var) C
(1) Burada, Veli tâbiri, ermiş Mânasına değildir. Şia faslının baş taraflarında izah eylemiştik»
J



I

f


N


, I
■r -y < haneleri hiç bîr şey yapamıyorlar; Çünkü memlekette Sıkıvöaetim ka nunu var. ; MfSHriıların olgonfugt» * Bütün bu faaliyet büyük biı temkin ile yapılıyor ve pek çokl kimse Mısırhlann idare makinesi^ ni metod, teşkilât tamamlrğı ve so4 ğukkanlıİLkla döndürmekteki ha ret ve olgunluklarını görerek şaj şıp kalıyorlar. Hele Fllistindcki asi kerî harekât plânının ne büyük bi^ bilgi ile hazırlanmış olduğunu göl renler büsbütün şaşırıyorlar. De-L nilebilir ki Mısırla diğer Arab hü-ı kâıuctleri dünya umumî efkârı ka«[ şısında kıymet ve ehemmiyetlerini bir hamlede iabat etmişlerdir. Burı lana prestijleri gün geçtikçe yük^ seliyor ve herkes* anlamış bıdumş yor id artık Arab* âleminizle diin« ya islerinde hesaba katmak lâzmJ dır. Zira rehavet devri kapanmış ve orta şarktaki Arab rönessanst bütün dinamizmi ile* cihanm karşıt sına dikilmiştir. | Mmr gazeteleri ne diyorlar# Arab baanuum canlılığı Arab â< teminin irade ve mütaleasma tercüman olmaktadır. Meselâ «El Ze-man» gazetesi diyor ki: cArab hü* kûmetleri mütarekeyi-, miltetlerara sı umumî efkârın sempatisini kazanmak niyetîle kabul etmişlerdir. Orduları harb meydanlarında bu kadar bariz bir üstünlük sağladık lan bir sırada bu necib jestin mânası kimsenin gözünden kaçamaz... Fakat dünya iyfce bilmelidir ki biz Birleşmiş Milletler Emniyet Meclisine verilen Arab notasındaki şartların hiç hurinden vazgeçemeyiz. Konttan şübite edîltyor!..-. Kont cBernadotte- un faaliyetini den şübhe edilmiyor denilemez. Gecen gün ( yere seren adam. «Doenitz> Kont Bernadotte» a itimad etti. Netice ne oldu? Bütün dünya biliyor ki Alman mîlletine ihanet cditeî, bu mil let aç ve çıpkık kalacak derecede soyulup sovana çevrildi- ve mahvoldu. amiral de asıldı. l?te Kont «Bernadot₺e> un oynadığı rol bu olmuştur. Arab devletleri de Al-manyanın uğratıldığı âktbete mi uğramak istiyorlar T...» *
İşte en hafif tâbiri îte bektenmi yen bir mütalea ve gazete yazısı-.na arabulucuya şu ilıfarîa son veriyor: «Dikkat et ey «Bernadot-teb «Tel-Avitr* e doğru yola çıkmadan evvel vasiyetnameni hazırlamam tavsiye ederiz L.«>
- Abranı da diyor H
«El - Ah ram - adlı büyük gazete de diyor ki: «Arab hükümetleri uydurma İsrail devletimi* hakkından gelmek için kimseden yardım istemiyorlar ve büyük devletlerden kendilerine aid o^mtyaa işlere karışmamalarını ve sulhu korur gibi görünerek siyonistteri beyhude ümidlere kaptırmamafenni fa leb e-diyorlar...>
Kahire basım, hemen her giin, mütareke şartüannı kabul hususunda zaaf gösterilmemesi için umumî efkâr» ikazla meşguldür. Kont «Bemadottc* un tavaasuutıı-nun en büyük temeB «Mütareke esnasında Yahudi muhacereti» meselesidir. ;Bu hususta her hangi bir uzlaşmaya varıTmantn imkânı yoktur zira Arab hükümetten ve milletleri. Fihştine mücadeleyi des tekliyecek yeni elemanların girmesine razı olamıyacaklannı, pek hak h olarak, ileri sürmektedirler.
Arab Birliğine gelince...
Arab Birliğinde mukavemet durumu muhafaza edilmektedir. Mücadele halindeki bütün Arab memleketler temsilcileri birbirlerine daha ziyade sokuluyorlar. Filistin halaskârlannın siyasi ve askeri du rumlannı zayıflatabilecek her han gi bir uzlaşma asla kabtıl edil m iye çektir. Birlik binasının her tarafında:
•*- Arab milletleri tarihinin bu kesin safhasında pazarlık oyununa gelmeyi kabul edemeyiz! parolası hâkim.
Görülüyor ki Kahirede hava hiç de müsamahakâr değiklir. Birleşmiş Milletler Cemiyeti muhiti de Arablann bu kadar büyük bir a-zim irade ile şahktrmcaklannı tahmin edebilirdi ? Dürvsüni bu kd şeşinde muhakkak ki değişmiş bir şey var, bundan sonra hesaba katılması gereken bir değişiklik...
Kahirenin sıcak caddelerinde herkes hem nıendbte atamdan sızan terleri siliyor, hem de Filistin den bahsediyor. Gazeteler Yahu-dilerin Arz-ı Mev’ud dedikleri halis muhlis Arab topraklarında dövüşen Arab askerlerine uzun yardım listelerile dolup taşmakta. Hattâ memurlar bile maaşlarının bir kısmını iane olarak feda ediyorlar. Büyük firmalar ehemmiyet li meblâğları ihtiva eden çekler gönderiyorlar ve Mısır Yahudîlerl bile her türlü riske karşı bir emniyet tedbiri olmak iizere, koselç^ rinin bağını çözüyorlar... a
Faule • Kferfort
bavfaj e

(Filoryada Satıiık Arsalar)
İstanbul Defterdarlığında in
»
ftoaya No.
1-5524/2-173-3
Oİ08İ
Kıymeti Teminatı Lira Lira

>
>
»

»
»
>
>
»
i
>
W
>
»
M
N1 SABAH
14 M/VHH an
1
14/0/19-13
Haberler.
22.15
*
*
22.00
* • • •
7.30
7.30
14.00
17.58
18.00
18.00
22.45
22.45
23.00
13.30
13.45
bulmaca
----*----
I 2 .? 4 5 6 7 8 9
l
i
PAZARTESİ — 14/6/1943 ve program,
M. 3. ayan.
Müzik: Hafif Parçalar (PJ.) Haberler.
MiizJk: Operet
Parçalan (P1.)
Miizlk: Türküler (Pl.) Müzik: Çeşitli Hafif Kapanış.
Açılış ve program.
M. s. ayan.
Müzik: Kanşık Şarkılar, Haberler.
Müzik: Çeşitli Müzik (PJ.) öğle Gazetesi.
Müzik: Çeşitli Müzik (Pl.) Kapanış.
Açılış ve program.
M. s. ayan.
Müzik: Dana
Müziği (Pl.) <18.30 Müizk: 18.45 Müzik: Şarkılar. 19.00 M. s. avan. 19.00 19.15 Geçmişte Bugün. 19.20 Müzik: Şarkılar, Türküler. 19.45 Konuşma. 20.00 Miizik: Opera Arvalan (Pl.) Radyo Gazetesi. Serbest saat. İol S jj Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 1 ada, 8 parsel 2370 M2 tarla. Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çifüiği arazisinden 2 ada, 3 parsel 2800 M2 tarla. Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 2 ada, 5 parsel 2900 M2 tarla. -10 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 3 ada, 6 parsel 2900 M2 tarla. 14 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 4 ada, 2 parsel 2900 M2 tarla. » —15 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 4 ada, 3 parsel 2900 M2 tarla. » —19 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik kö- * yü) Filorya çiftliği arazisinden 5 ada, 2 parsel 2950 M2 tarla. —24 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 6 ada, 8 parsel 2900 M2 tarla. —25 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 6 ada, 14 parsel 2900 M2 tarla. —32 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 8 ada, 7 parsel 3850 M2 tarla. —39 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 9 ada, 11 parsel 2900 M2 tarla. —38 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 9 ada, 10 parsel 2900 M2 tarla. —41 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 11 ada, 3 parsel 2900 M2 tarla. —42 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden İl ada, 4 paı-sel 2900 M2 tarla. —43 Bakırköy, Yeşilköy, (Şenlik köyü) Filorya çiftliği arazisinden 11 ada, 15 parsel 2900 M2 tarla. Yukarıda yazılı tarladan müfrez arsalar 28/6 948 pazartesi günü saat 15 de Millî Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır. Çapları gösterir harita mevcuttur. isteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarile satış günü komisyona, fazla bil gi için sözü geçen müdürlüğe baş vurmaları. (Teminatları önce -den de yatırılabilir.) (7986) >
>
7


3500
4200
5000
203
315
375

»
F
»
l
jo

x>
v
t
»
»
3700
5800
5800
2950
2900
3200
3850
3100
3100
5200
5200
5800
278
43d
435
222
218
240
289
233
233
390
390
• 435


adet saat
• ■ ■■ ■ ■ ■ ■ ■ » I 1 ■ - - -----
Öğrenci oturma sıraları yaptırılacak İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden:
Üniversite için yaptırılacak 9000 lira muhammen bedelli 50 oturma sırasının açık eksiltmesi 21 Haziran 1948 pazartesi günü 15.30 da Rektörlükte yapılacaktır.
istekliler benzer iş yaptıklarına dair eksiltme gününden üç gün evvel Üniversite mimarlığından alınmış belge ile 675 liralık geçici teminat ve Ticaret Odası makbuzlariyle eksiltmeye gelmelidirler.
Şartname, resim ve sair evrak Rektörlükte görülür.
(7771)
Devlet Orman işletmesi
Maraş Müdürlüğünden
işletmemiz Göksün bölge şefliğinin Fındıklı koyak ve Meh
1
med bey rampalarında 187.607 M3 çam tomruğu iki parti halin de açık arttırma suretile satılacaktır.
2 — Birinci partinin metreküpü 20 lira İkincinin metreküpü 50 liradır. Satış 21 Haziran 948 pazartesi günü saat 15 de Göksün bölge şefliğinde toplanacak komisyon marifetile olacaktır.
3 — Bu işe ait şartnameler Orman genel müdürlüğü ile oi -var iller orman işletme müdürlüklerinde ve bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli günde evrakı müsbiteleri ile komisyona müracaatları. (8004)
i
ş
Küçük Cari Hesablar 25 Ağustos 1948 Çekilişinin İkramiyeleri:
1 EV: (Ankarada Tasarruf Evleri Mahallesinde bahçe içinde iki katlı ve bodrumlu, 6 oda, 2 sofa, veranda, balkonlar, konforlu.)
1
tam
J
I
%
x
x
X
X
5000
2000
1000
500
Lilrahk
»
14
25
25
150
3
X
X
X
zuv
100
50
20
turana
D
>
ARSA: flstanbulda Suadiyede)
1
1
2
5
Bankamızdaki hesabında en az 100 lirası olanlar bu çekilişe katılacaklardır. Her 500 lira için ayrı bir kura numarası .
• Henüz bankamızda hesab açtırmamış olanlar, sîzler de talihinizi deneyiniz!
I

a
7.45
8.00
i
8.15
8.30
9.00
12.29
12.30
12.30 13.00 13.15
20.15
20.30
20.35 Müzik: Tarihî
Türk Müziği.
21.20 Müzik: ftadvo Salon Orkestrası.
Konuşma: B.
M. M. Saati.
Müzik: Dans
Müziği (Pl.) M. s. avarı.
Haberler.
Program ve Kapanış.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından
Tosya memleket hastahanesi Operatör ve Dahiliye mütehassıslıkları açıktır. İsteklilerin Bakanlığımıza mücaat etmeleri.
' (8077)
• i s 1 i
2 1 1 t -Kİ
* l ! M I 1 i
4 | 1 sa t ! ■ M 1 1
L !M| I 1
e z 1 1 u [ g
i 1
i 1 r » I i (
ı ı ı ; 1 1 • 1 j
s 1
Büyük ev, Kıvam; 2
SOLDAN SAĞA:
1
Edebiyatçı, Yemeklerde tek çe-şit; 3
nir; 4 — Hicret, Nota; 5 — Rabıt edatı, seven; 6 — Arapça (L) nin okunuşu, Fırsat; 7 — Tencereden büyük olursa, Tersi onun yaptığı: 8 • gelince sağlam. Seyahat, Kuru soğuk.
YUKARIDAN AÇAGl i
1
hayvanın bağırışı; 2 melerinden, Ek; 3 -merasim, Mukaddes; 4 büyük bıçak; 5 Soru edatı; 6 san’at; 7 değil; 8 -
Tersinden okunursa biraz, bi -raz; 9 — Mahsul, Birinci şah.’* cem i.
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 2 3 456 739
Bölme (taksim), Pey -
Hicret, Nota; 5 seven; 6 —
- Başına (K) Toprak; 9 —
Unun kalbur üstü. Tcısi
- Evin böl Tersi dinî
Su,
Bir mevsim, Suçlu, Tersi - Katı bir cisim, Zor ilk insan (babamız),

1 0L« 1 “
il A



S Ih’jyaç Sahihlerinin
1 NAZARI DİKKATİNE" îngiftereden ithal ettiğimiz (Suffolkgiipper) marka Çayır makinelerimiz satışa arzedilmiştir. Adres: Mustafa KARA Galata Tünel caddesi No. 99
Tel: 41663 03223*-
VV -Z
$
v
imtiyaz sahibi;
A. CEtfALtDDIN SARAÇOĞLU Vhzı fiilen ıuaru eben;
. kATıN FUAD Dizildiği ynr
«furt Uubaha iHÜnttibhancrl Basıldı^) yzr; «Gün Bacınıovl»
— Anlaşıldı, anlaşıldı... Sen evvelâ kendini kurtarmak istiyorsun. Bu hususla yerden göğe kadar haklısın. Sana çoluk ve çocuğunla kaçmak imkânını vermek i-çin buradan bir müddet uzaklaşmağa razıyım. Fakat şehirden d«-garı çıkarken yakalanırsam halimiz nice olur?
- Bunun da çaresi var. Bugün bir odada gizlenirsin. Akşam olup ortalık kararınca bir kayığa biner; dışarı çıkmak için kapısı, bacası, dvvan falan olmıvan denize açılır sın. Karnın acıktığı zaman b; lık tutup canlı canlı mideye indirmek suremle nihayet bir gün karaya çıka- •
— Bon balık tutmayı bilmem ki,.
— Bunıı sana öğretirim. Gayet k* tay ve zevklidir.
Seyf-ı 7ı ı! yozca. gizli bir kuvve* tfo 'O'"' 1 in nisa, kendisini ölümden kı rf*rf».n Tersane nazırıma hayatını tehlikeye sokamazdı. Bu, r Mı ’ büyük h r ah:; klik olurdu. Yüzibni ele geçirme itnni bir müd-df1 ronrayn bsralartık kaçmağa razı oldu.
O gün, haftanın tatil günü idi. rfV’ ‘ âncde cah* ınkırnı hiç birisi • gehrıejnişli. Balık tut/mğa mahsus <»P*â, ağ vesaire gibi lüzumlu şey* leı i aldılar. Bir kayığa binerek Tersanenin önüne doğru açıldılar* ES Tefrika No. 62 ti Muazzam Şark Efsânesi W 27»ı ıT laSür» M-rsfct.ıı ık«»ı*fpun»E| Birkaç balık tutup geri döndüler. Maksad balık tul inak değil, balık tatmayı öğrenmek ve öğretmekti. Fakat tutulan balıkları t.ekıâr denize atamazlardı. Onları güzelce temizleyip kızarttıktan sonra afiyetle yemek lâzımdı. Abdülkuddüs, balıkları temizleme İşini Seyf-i Zülyezen’e bıraktı. Delikanlı, vazifesini itina ile yapmağa başladı. Üçüncü kalığı temizlerken hayretle bağırdı: — A. . A . Yüzük. Güzel bir yüzük.. Balığın karnından çıktı. Abdülkuddüs, dek kanlının elinde pırıl pınl pırıldayan yüzüğü görünce birdenbire afalladı. Afallamakta haldi idi: • — Hükümdarın yüzüğü!.. HtU kümdarın yüzüğü!.. dl\e bağırdı. Seyf-i Zülyczen, gözlerini dört oçtı: — Hükümdarın yüzüğü mii dedin?., Bir daha söyle bakayım! — Evet, ntlİdİDidann yüzüğü. .• — Sakın yanlı® görmüş olmıy»<>
₺ın?
— Gözlerim aldanmaz, tâ kendili. .1
— öyleyse artık kayığa binip karmaktan vazgeçtim.
— Yapma Allah aşl ına!
— Son kararım bu . Hükümdarı kendi yüzüğile öldüreceğim. Zalim ve katil İnsanların yaşamaları doğru değildir. Muzır hayvanlar itlaf edildiği gibi onlar da itlâf edilmelidirler.
Abdülkuddüs, korku ile parlıyan göz bebeklerini yuvalarından dışarı fırlatmıştı:
— Sakın ha, sakın ha!., diye söy kniyordu. Belki onun yllzüğü değildir de bir benzeridir.
— Ne olursa olsun..
— Zorla kurtulan hayatını bir dalın mı tehlikeye sokacaksın?
— Dedim ya, ne olursa olsıın. O zâlimi mutlaka öldürmellylın. Tığca bir memleket halkını zulümden kurtarmak artık benim vazifemdir.
— Tehlikeli bir oyun oynamaktan seni menederim.
— Hiç de öyle değil.. Mühür kimde ise Süeyman odur. işte yüzük elimde..
Tersane nazırı, ısrarın faide ver miyeceğini anlamıştı.
— Pekâlâ, dedi. Mademki sözümü tutmuyorsun, dilediğin gibi hareket edebilirsin. Yalnız benden yardım filân ümid etme!
— Yardıma İhtiyacım yok. Bu Jşi tek başfmâ yapacağım. Muvaffak olursam ne âlâ, olamazsam yİ he no âlâ..
— Yazık!.. Bennl de müşkül vaziyet* soktun.
— Yalnız bRna bir kayık hazırla, iist tarafına karışma! inşallah muvaffak olurum da seni müşkül vaziyetten kurtarırım.
Abdülkuddüs, çabuk Wr kayık hazırladı. Seyf-i Zülyczen, kayığa binerek Tcşrsâneden ayrıldı. Biraz donra knrnya çıktı. Ayni kapıdan İçeri girdi. Tılsımlı boru, vine acı
ac’ çalındı. Askerler, yine hücum ederek Seyf-i Zülyezcni yakaladılar. Hükümdarın huzuruna götürdüler.
Hükümdar, Seyf-i Zülyezeni gö ı rünce sapsarı kesildi. Korkudan titremeğe başladı:
— Sen, dün yakaladığımız ve gece denize attığımız adam değil misin? Nasıl kurtuldun? Buraya nasıl geldin? Yine yakalanırım diye • korkmadın nıı? Yoksa ona benzer başka birisi misin?
— Hayır!.. Başka birisi değilim. Dün gece denize attırdığın a-damını. Ulu Tanrı, bana kurtulmak imkânını verdi.
__ Nasıl kurtuldun?
— Bu, seni alâkadar etmez.
__ Benden ne istiyorsun?
— imana gelmeni, insan olmanı. .
— Sen kimsin ki beni imana gelmeğe, İnsan olmağa davet ediyorsun? Ben hayvan mıyım?
— Ulu Tanrının âciz bir kuluyum. Sana da hayvansın demedim. İnsanı insan olmağa dâvet etmek demek, faziletli, haklı, adaletli iş görmeğe dâvet etmek demektir. Sende bunların hiç birisi yoktur. Üstelik, canavarlardan daha zaliıu Bin, kan dökücüsün,
—■ Senin dinin ne dindir?
(Devamı var)
J V A ' T | A N 23 S İTT
; E L E N'H'B OYA
- R A F S G E'Y' 1 K
< EİBİF. Ş \ R 0 !m; )
5 M [IE,V EİT.K:N
i S.K O NU KA 1B İS
|Y-A R H R]A M A N
î İMıAÎLlüıBİA L I
V, K'AİRŞM HŞO Ş||
<
t?
0
ı •
rehlikeaeıı koruyunuz
Henhangi bir kremin tına lâzım olan gıdayı vereceğini zannediyorsanız bir tecrübe size pahalıya ı mal olabileceğini dorhatır e-diniz. Hiç bir krom size KREM PERTEV kadar sadık kalamaz.

Kadıköy İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından! 948/234
Kadıköy Bahariye caddesi 69 No. da mükim ölü Haşan Selâ-haddin Kurukahvecl oğlu kiiçük Ersin Kurukahveciye ayni yerde oturan teyzesi Lemaiı Sayla nuu vasi tâyin edildiği yayuıla-nır.