D, P. Meclis Grupu ilk toplantısını dün yaptı
Cumhurbaşkanı namzedi: Bayar
Grup dünkü toplantısında ittifaka yakın bir ekseriyetle Celal Bayar91 Cumhurbaşkanı namzedi seçti. Toplantı altı\saatsürdü
Meclis Başkanı adayı daKoraltan
Meclisin önüne toplanan kalabalık millet vekillerini ve Bayar’ı şiddetle alkışladı
Meclis Başkan vekili namzetleri: Sıtkı Yırcalı ve H. Köymtn
Demokrat Parti Meclis Grupu dün saat 15 de Cumhurbaşkanı ve Meclis Riyaset Divanı adaylarını tesbit etmek üzere Başkan Celâl Bayar’ın riyasetinde Büyük Millet Meclisinde toplanmıştır.
Birkaç gündenberi Ankarada toplanmış Demokrat milletvekilleri Cumhurbaşkanlığı namzedi üzerinde türlü türlü münakaşalar yapmakta idiler. Bunların hepsi Celâl Bayar’ın değerli .şahsiyeti üzerinde ittifak ediyorlar; bazısı Bayarın Cumhurbaşkanlığında memlekete mühim vazifeler göreceğini, bazıları ise hükümeti ele alan bir parti başkanı gibi çalışırsa bundan memleket daha fazla faydalanacağını i-leri sürüyorlardı. Her iki fikrin müdafileri de Bayarm siyasî meselelerdeki derin vukufunu ve memleket ölçüsünde kazandığı sevgiyi gözönüne alarak, bundan âzami nasıl istifade edileceğini araştırmakta idiler. Fakat nihayet aşağı yukarı şu kanaat üzerinde ittifak
Seçimin hariçte akisleri
Dünya basının ilgisi ve yayını devam gediyor
Bern, 20 (a.a.) — (Özel muhabirimizden) :
İsviçre basını Türk genel seçimlerinin neticelerini geniş bir surette yorumlamaktadır.
Liberal muhafazakâr «Journal de Geneve. Celâl Bayarm, Kemalist geleneğin sadık müridi olduğunu yazmakta ve iç politikada bazı değişiklikler olacağını tahmin ederek yazısına şöyle devam etmektedir:
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
Demokrat Partiyi tenkit vemurakaba
8 8 18
18
18
18
18 )8 i 3
iyorlar ki. Büyük Millet
I jU Meclisinde muhalefeti tem-sil etmek için lüzumu ka-*Uar eleman yoktur. Bu vaziyette murakaba vazifesi hakikaten zor o-lacaktır. Eğer Demokrat Parti biraz daha gayret gösterseydi, aşağı yukarı, Meclite tek parti vaziyetinde kalacaktı. Hoş bugünkü durum da tek partiden farksızdır. Halk Partisi muhalefet olarak nasıl çalışacaktır ve bu vaziyette ne netice elde edecektir?...
Bu şekilde düşünenlere cevap verelim: Geçen defa Demokrat Parti Büyük Millet Meclisine bugün Halk Partisinin elde ettiği rakamla girmişti. Sonradan bu miktar daha da afalmış olmasına rağmen dahi, murakaba vazifesini, tenkit vazifesini hakkiyle başardı. Hatta o kadar ki, elde ettiği bir çok mühim muvaffakiyetlerle Halk Partisini kökünden bile sarsıp nihayet 14 Mayısta yere devirdi. Bu? az bir iş midir? Hangi kontrol, hangi murakaba bunun kadar muvaffak neticeler alabilir?
Antidemokratik kanunların birer birer kaldırılmasını, hür esaslar dahilinde seçim yapılması için yeni bir kanun kabul edilmesini, Demokrat Partinin başarısından başka neye hamledebilirsiniz?...
Demokrat Parti yapıcı ve sistemli bir muhalefetle bugün büyük bir demokrasi İnkılâbı başarmıştır. Ve nitekim geçen Mecliste küçük biı akaliiyetle temsil edilmesi hiç de menfi bir rol oynamamıştır. Eğer bugün akalliyettc olan Halkçılar da murakaba ve tenkit vazifesini De mokratlar kadar mükemmel ifa e'J)/*rse bundan ancak memleket lehine büyük faydalar umulur. Siyasette galebe adedin değil, çalışmanın ve mantığındır. Demokrat Parti bu sayede muvaffak olmuştur. Onlar da Demokratlar gibi çalışsınlar, onlar da didinsinler ve memlekete nafi olmağa baksınlar!
Bir mesele daha vardır ki onu bilhassa kaydetmek isteriz: Hepi
MiimtazFaik I Fenik
miz biliyoruz ki, Meclise girebilmek, halkın reyini kazanmağa bağlıdır. Eğer millet, Demokrat Partiyi tercih edip, Halk Partisini red eylediyse bunun için filân tarafa veyahut falan tarafa bir kabahat yük-★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de)
edildi ki; Bayar, Cumhurbaşkanı olursa, memleket demokratik bir idarede bir Cumhurbaşkanının nasıl hareket edeceğini görür. Ve o-nun Devlet Başkanı olarak çalışmaları yurt için çok hayırlı neticeler doğurur.
İşte dün Demokrat Parti Meclis Grupu bu hava içinde toplanmış ve evvelâ Cumhurbaşkanı adayı seçimi yapılmıştır. Öğrendiğimize göre, seçime 379 oy iştirak etmiş ve 345 oyla Celâl Bayar Cumhurbaşkanı adayı seçilmiştir. Demokrat Par-! tili Milletvekilleri bunu candan tezahürlerle ve alkışlarla karşılamıştır. Diğer reyler sekiz on kişi arasında dağılmıştır.
♦ (Devamı Sa. • Sü: 5 de)
Orta Doğunun Güvenliği
SON YAPILAN RESMİ BEYANAT
TAM ZAMANINDA OLMUŞTUR
Türkiye Yunanistan ve İran’a yardıma devam vc adin n, müdafaa sistemini tamamlamış olduğu bildri iyor
Londra, 20 (a.a.) — .Reuter.:
Buradaki siyasî çevreler, Ortado-ğunun güvenliğine karşı duyulan alâkanın devam ettiği yolundaki 1 Ingiliz ve Amerikan demeçlerini, Ingiliz ve Amerikan hükümetlerinin Rusyayı, yaptığı tazyikin ye nilenmemesi için ikaz etmek gayesini güden dikkatle hazırlanmış
★ (Devamı Sa. G sü: 7 de)
Eskişehir yine sel tehdidinde
Eskişehir, 20 (a.a.) — Son yağan yağmurlar Porsuk ve Kargın derelerini tekrar kabartmış, su şehir içinde tabii seviyesini aşarak evlerin bodrumlarına girmeğe başlamıştır.
Geçenki seylâba sebep olan Sarı-suda henüz bir kabarma yoktur. Ayrıca Eğriöz geresi de taşmış, sular Keskin ve Söğütözü köyleri a-razisini istilâ etmiştir. Porsuk suyu Ekişehir ovasına da yayılmaktadır.
Cumhurbaşkanı namze di Celâl Bayar, Başbakanlık zaman ında Atatürk’le beraber
D. P. Meclis Grupu toplantısı hakkında bir teb iğ neşredildi
| Celâl Bayar'ın Grupta yaptığı konuşma
Celâl Bayar, dün Meclise girerken halkı selâmlıyor
Ankara, 20 (a.a.) — Demokrat
Parti Meclis Grupu Başkanlığından bildirilmiştir:
Demokrat Parti Meclis Grupu bugün saat 15 de Türkiye Büyük Millet Meclisinde Demokrat Parti Başkanı Celâl Bayarm reisliğinde toplanmıştır
Başkan Celâl Bayar milletimizin seçimlerde gösterdiği liyakati ve si yasî rüştünü övdükten ve serbest bir seçimle milletin hakiki itimadını kazanan milletvekillerinin memlekete karşı vazifelerinin eheınmiye tini tebarüz ettirdikten ve demok
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 6 da)
Paris Fuarında
Türk pavyonu
\ İngiliz Takımları istanbul’dalve 1 nkara'da gt
Paris, 20 (a.a.) — Memleketimizin de resmen iştirak ettiği Paris luarında bugün cereyan eden merasim sırasında pavyonumuzu ziya "l eyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Vincent Auriol, Büyükelçimiz ve sergi tertip heyeti tarafından karşılanarak kendilerine mallarımız hakkında izahat verilmiştir.
I Teşhir edilen madde ve mamul-I terimizle ayrı ayrı alâkadar olan , Sayın Başkan o isnada Türk pav-1 yonu hakkında intihalarını soran Fransız radyosu muhbirine aynen şöyle demiştir:
• Bu kadar güzel şeyler görmekten çok memnun oldum. Dost ve müttefik bir memlekette bu kadar
Günaltay Hükümeti
iktidarın devri münasebetile dün bir beyanname yayınladı
Şemsettin Giınaltay
Ankara, 20 (a.a.) — Bugün Başbakan Şemsettin Günaltay, hükümeti Demokrat Partiye devir münasebetiyle, aşağıdaki beyannameyi neşretmiştir:
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 5 de)
AKINTIYA I I____________KÜREK
Direktif!
E evvelki gün, bu sütunlarda
“ pirimiz üstadımız Hüseyin Cahit Yalçının milletvekilliğinden bahsederken, Kars’tan çıktı ama, galiba Cenevre’yi kaybetti gibi bir cümle yazmıştık.
Dün Ulus'ta okuduk ki, Hüseyin Calıit Yalçın, Cenevre’deki Filistin Uzlaştırma Komisyonu üyeliğinden istifa etmiştir...
Acaba pirimiz üstadımız, Yedekçi sütununda yazılan bir nükte yazısını da mı yüksek işaret ve kıymetli bir direktif telâkki etmeğe başladı?...
Hüseyin Cahit Yalçın, Yahudilerle Arap’ları Cenevre’de bir seneye yakın bir zamaııdanberi uzlaştırmadı ama, belki şimdi Kars’ta Halk Partisini lıajkla uzlaştırmağa çalışır! —
GAZETELERDEN
Alâmeti farika
Son Posta’da Sacit Yumer kısa fıkrasında diyor kİ:
Son seyahatimde dikkatimi çekti: Anadoluda hemen herkesin elinde birer teşbih var... Bu, can sıkıntısından mı, yoksa «ya sabır!, çekmek için mi böyle, bilmiyorum. Yalnız, bildiğim bir şey var, o da parmaklarımın bir yeşil teşbihe dadanmış olması...
İşte, seyahat dönüşü teşbihimi çeker dururken kardeşim beni şiddetle protesto etti:
veya bu veyahut büsbütün başka sebeplerle, Büyük Millet Meclisinin dokuzda bir nisbetini teşkil ediyorlardı; bu devrede de Halkçılar, hik met-i Hûda, bu nisbetten daha az bir yer işgal edecekler... Tevekkeli atalarımız: «Neydim dememeli, ne olacağım demeli!» buyurmamışlar; Mecl ste Demokratların haksız yere sı'.cıştınldığı daracık köşeyi artık Halkçılar hak etmiş bulunuyor...
I Görülüyor ki, mesele, dokuz kat
Dünya gençlik teşkilâtı
Tiyatro Bahisleri
Bize düşen vazife
Tiyatroda Alkış
/* . H. P. nin iktidarda bulunduğu sıralarda, en büyük şikâyetler haksızlıktan ileri gelmekte idL
Buna mukabil o zamanki iktidar, bir kanun devleti olduğunu İddia etmekte ve bütün meselelerde kanun harici hiç bir İş yapılmadığını hemen her vesile ile ilân dan çekinmemekte İdL
Bu İddianın ne dereceye kadar doğru olduğunu, şimdi kavuştuğumuz demokrasi havası içinde, daha güzel mütalâa etmek imkânına malik bulunmaktayız.
Hepimiz biliyoruz ki, sınıfsız bir millet olduğumuzun ilân edilmesine mukabil, Meclisteki ekseriyete dayanılarak, Anayasaya aykırı bir sürü kanun çıkarılmış ve memlekette sunî bir sınıf yaratılmıştır.
Milletin vekili olduklarını İddia edenler, kendilerini seçenlerin tenkidlerine mâni olmak, hiç değilse asgarî hadde indirebilmek çarelerini aramışlar ve bunun için çeşit çeşit dolambaçlı yollardan çareler bulmuşlardır. Bunlara göre, evvelâ bir dokunulmaz makam icat edilmiş ve kademelere göre her biri ayn ayrı imtiyazlara sahip kılınmıştır.
Buna nazaran, en ileri makama karşı küçük bir tenkid dahi tahkir addedilmekte ve buna cesaret edebilenler, sürüm sürüm sürün-dürülmekte idi
Diğerlerine gelince mevki ve rütbeye göre ceza da değişmekte idi. Bunun için de Hâkimler Kanunundaki bazı maddeler, adaletin tevzii işinde çalışan bu fedakâr, feragat sahibi vatandaşları dört taraftan kıskıvrak bağlamakta ve kendilerini vicdanlarının sesinden evvel, âmirlerinin sözlerini dinlemeğe mecbur bırakmakta idi.
Bu suretle, her İşe olduğu gibi adalete de siyaset karıştırılmış, bazı nazik ve hususî ahvalde bunlardan istifade edilmiştir.
Bunun en büyük misalini, şimdi milletvekili olan sayın dostum Mümtaz Faik Fenik'in mahkûmiyetinde bulabiliriz.
Teşkilâtın 1950 yılı toplantısı Türkiycde yapılacak
Mevcut Dünya Gençlik Teşkilâtına (W. A. Y.) iştirakimizi müteakip teşkilâttaki delegelerimizin gayretli çalışmalari netices.nde teş-kilâtın 1950 senelik toplantısının memleketimizde yapılması kararlaştırılmıştır.
Dünyanın muhtelif memleketlerine mensup 400 kadar delegenin iştirak edeceği bu toplantıyı orga nize edebilmek için Türkiye Millî Talebe Federasyonu, İzmirde yapmış olduğu senelik toplantısında Federasyonun dokuz âzasından teşekkül eden bir Dünya Gençlik Teşkilâtı Hazırlık komisyonu kurmuş ve bu komisyona başkan olarak Orhan Anmanı seçmiş bulunmaktadır.
Muhtelif cephelerden çalışmalarına devam eden komislyon Dünya Gençlik Teşkilâtı hakkında halkımızı tenvir edebilmek maksadiyle radyo konuşmaları yapmayı düşünmektedir. Bu mevzuda ilk konuşma, komisyon başkanı Orhan An man tarafından 23 Mayıs Salı günü 20.20 de İstanbul radyosunda yapılacaktır.
İsveçli bir talebe arupu geliyor
Türkiye Millî Talebe. Federasyonu Turizm Komisyonu kurulduğun da tespit etmiş olduğu gayelerinin gerçekleşmesi yolundaki faaliyetlerine devam etmektedir. Bu me-yanda, komisyon karşılıklı talebe seyahatleri mevzuunda ilk adımı a-tarak, İsveç Kraliyet Teknoloji Enstitüsü İnşaat Münhendisiiği kısmı öğrencilerinden otuz, kadarının başlannda profesörleri olduğu halde memleketimizi ziyaretlerim ve kendi meslekî mevzularında tetkikler yapabilmelerini sağlamıştır.
mnu uva euerun» ueuıesı, uc- , Pazar günü İstanbula uçakla ge-yannamesinde açıklanan iyi niyet- ı l^cek olan İsveçli öğrencilere, ko-lerin bir teyididir.
Daha sonra da iktidar partisinin ilk iş olarak af, basın ve orman kanunlarım ele alacağı yolunda verilen habere sevinmemek imkânsızdır. Zira bu üç iş, milletin ıstırabını teşkil eden davalardan belki de en ehemmiyetlileridir.
Niyet hayır olunca, akıbetin de hayır olacağı şüphesizdir.
ON KELİMEYLE
Hem hürriyet, hem millî birlik
olur muymuş...
Olabileceğim iktidar gösterecek!
detle protesto eıu: ,**7 »(«■
— Ağabey, bırak Allasen şu tes- üstün bir kalabalıkla Meclise g -
blhi elindenL 1 ™1"* ',“w' ne olursa °1_
Sonra sözlerini tamamladı:
— Gören de Millet partisinden
sanacak....
mekte değil, nisbeti ne olursa olsun, bu üstünlüğü devam ettirmektedir; bunun kestirme yolu da Halk Partisinin gittiği yola gitmemek ve yaptığı işleri yapmayıp yap madiği işleri yapmaktan ibaretini
N jo: hayır olunca
Çala Kalem sütununda «Tatlı-
Bir hasret
Yeni Sabah’ta Ulunay, memleketin gerçekleştirdiği muazzam inkılâptan bahisle, umumiyetle resikâr ' ......____________
da bulunanların yaşayış tarzlannın gert» iktidar partisinin ilk icraatin-biraz şatafatlı olduğunu, Hazreti den bahisle diyor ki: Ömere ait bir sadelik numunesiyle . belirttikten sonra diyor ki:
«Garbin demokratik devletlerin-
de hattâ İsveç gibi kral ile idare --------------
edilen memleketlerinde lüzumsuz nüuere ferahlık verecek yeterlikte-jatafat yoktur. Fransız Cumhurrei- | dir Bir kere Demokrat Partinin sinin bizdeki (Savarona) gibi bir beyannamesinde belirtilen üç ana yatı olmadığı gibi böyle bilmem kaç nokta) yani iktidardaki değişmenin
ı Vakıa, yeni iktidar partisi henÜ2 | iktidarı fiilen eline almamış bulunmaktadır. Fa.cat buna hazırlanırken, ilk ağızda gelen haberler gö-
vagondan mürekkep beyaz boyalı huzursuzluk yaratmamasına bilhas- I bir treni de yoktur. Bir yere gide- ga djkkat edileceği, muhalefetin 1
ceği zaman tarifeye bakar, herkes kanunun katî tem natı altında bu-gibi trene biner ve gider. Hele Is- . lunmasına gayret olunacağı, haki-veç kralı, şehir dahilinde gezmeğe [ kS millî birliğin hürriyet nizamı çıkarsa yorulduğu zaman ekseriya içinde gerçe.deştirileceği ifadesi tramvaya biner. bütün vatandaşları sevindirmiştir.
, Hiç bir Cumhurreisinin^ seyaha- I Sonraı celâl Bayann Demokrat , binde bir polis bulundurulmaz; yol teşkilâtına gönderdiği tamimde «di-
• hnvnnnn «İİShİ, ianHarmalar ««iril. I ğer partilere karşl saygl gösterilmesi ve vatandaşlar arasında sevginin muhafazası, partimizin şiarıdır. Bu cihetlerin bütün teşkilâtımıza ehemmiyetle ve süratle tamimini rica ederim» demesi, parti be- I
, sonra, celal aayann uemosraı
, tinde istasyonlarda her direk di- Parti geneı başkanı sıfatiyle parti binde bir polis bulundurulmaz; yol ...... • - ■
boyunca silâhlı jandarmalar dikil- |
1 mez; bu geliş gidişten çok defa kim ' senin haberi bile olmaz; Fransa 1 Cumhurreisi ekseriya akşamlan c karısını yanına alır ve (Şanzelize) de hal un arasında gezmeğe çıkardı. Bizim bildiğimiz demokratik memleketler bu tarzı kabul etme-
* Doğrusunu isterseniz, sırma ha-
1 şalı atlardan, muhteşem alaylar-T dan, motosikletler üstünde uçan r muhafızlardan ziyade bu sadeliğin f hasretini çekiyoruz. Demokrat Tür-5 kiyenin demokrat hükümetine bun-b lan hatırlatmağı lüzumlu gördük: n Elhakkı ya’ıû
E Hürriyet’ln İğne ile Kuyu kazanı k dün ile bugünü şu satırlarla hulâ-" sa ediyor:
Geçen devrede Demokratlar, şu
kiralık Daire
Saraçoğlu mahallesi, karşısı Özveren Sokak No. 27 Er Yılmaz Apartmanında geniş manzaralı ve içinde suyu, elektriği, havagazısı bulunan, dört oda bir holden ibaret bir daire kiralıktır.
Müracaat Telefon. 24482
Azerbaycan Kültür Derneğinden
21 Mayıs Pazar günü saat te demek merkezinde
ŞİİR GÜNÜ
tertip edilmiştir.
Buyurmanızı rica ederiz. (964)
Az. K D. Yönetim Kurulu
15
Alelâdelik ve bayağılık sahnedeki kadar can sıkıcı ve tiksindirici olamaz
kiralık
Bahçeli Evlerde merkezî yerde bir veya iki oda her konforu haiz kiralıktır.
Müracaat: Kızılay karşısı Soysal İş Hanı kapıcısına 996
Kiralık
5 büyük oda, her türlü konfor Bahçelievler sondurak 56 inci Sokak No. 7 Telefon: 31900 (963)
Ankarayı
Tanıyor musunuz?
O HALDE
Hartalı Ankara Rehberini alınız.
Fiyatı 3 Liradır
Yayınlayan: Ankara Şoför Okulu Akba, Berkalp, Çankaya Kitabevlerinden arayınız. (995)
İş arıyor
Fransızca ve İtalyanca bilir, tecrübeli bir kimse sefarethanelerde veya uygun bir işte çalışmak istiyor. Müracaat Tel: 14359 (983)
BAYANLAR için
misyonun yetişt.rmiş olduğu Üni versiteli rehberler refakatinde, îs-tanbulun muhtelif tarihî ve turistik yerleri ile meslekî tetkiklerine mevzu teşkil edebilecek mahaller gezdirilecektir.
Bu öğrencilerin Ankara ve Eski-şehirde de bu tetkik gezilerine devamları komisyon tarafından sağlanmıştır. Talebeler Ankaraya Sah sabahı gelecekler, iki gün tetkiklerine devam ettikten sonra İstanbula dönerek bir kaç gün kalıp memleketlerine hareket edeceklerdir.
| Komisyon, çok faydalı olacağı I kanaatinde bulunduğu bu tip seyahatlerin karşılıklı olarak artmasına ve bunlardan azamî faydanın talebenin leh:ne olarak sağlanması na çalışmaktadır.
KONFERANS
Türk Yüksek Mühendisler Birliğinden:
Sto.cholm Kraliyet Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Profesör Aströn 24 Mayıs Çarşamba günü saat 17.30 da Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinde «İsveç ulaştırma sisteminde modern gelişmeler» isimli projeks'yonla bir konferans verecektir. Giriş serbesttir.
Kızılay Genel Kurulu toplanıyor
Kızılay Genel Merkezinden:
Türkiye Kızılay Derneği Genel Merkez Kurulu 23/5/1950 Salı günü saat 10 da Yenişehir’de.â Genel Merkez binasında olğanüstü toplanacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
Satılık
Kanada mink manto, misk sıçanı manto/ deve tüyü manto, muflonlu palto, Zonguldak sobası. Akşamlan 6.30 ilâ 9 arasında Bahçelievler. 14 üncü sokak No. 30 a müracaat (998)
Yaptığımız büyük ucuzluk devam ediyor. 7,5 _ 10 - 12,5 liraya beyaz ve muhtelif renkts çok gık ayakkabılar.
Ayrıca bütün mallarımızdaki esaslı tenzilâtı mutlaka görünüz.
Adres: Anafartalar, Sus Sineması karşısı, No; 239-4 TeL 14809.
İnşaat yaptıranlara
Kireç ihtiyaçlarınızı günü gününe
Kaba mânaslyle, alkışın, bir takdir İfadesi olduğu besbellidir. Evet ama, bu takdirin şekli nedir? Yâni şunu demek istiyorum: Okuduğunuz bir şiir» b*r, hikâye, bir roman yahut seyrettiğimiz bir heykel, bir tablo karşısında hayranlık derecesinde takdir duygula-riyle dolsanız, bu duygularınızı alkış şe.dinde mi açıklarsınız, yoksa daha başka bir şekilde mi? Herhalde alkış şeklinde olmasa gerek. Çünkü, duygularınız ne derece ateşli ve kışkırtıcı olursa olsun, yal-nızsınız yalnızlık ise, insanın tek | başına bir şeyi alkışlamasına engel- | gir. Hepimiz bu hali kendi Şahsî tecrübelerimizle yakından biliriz. Ayrıca şunu da biliriz ki, takdir duygularımızın alkış şekl.nde ifa-deleştiği yerler tiyatro, konser, kon ferans salonları veya miting meydanlarıdır. Sebebi de açık: Çünkü alkış, bir topluluğun, takdir duyguları içinde birleşmesinin, yâni tam kelimesiyle duygudaş olmasının sonucudur. Şu halde, alkış, topluluk psikolojisinin doğurduğu bir ifade şeklidir, diyebiliriz.
Tiyatroda alkışın mahmuzlayıcı, köstekleyici, yönetici bir rolü vardır. Bu rolü tayin eden de seyircinin kalitesi, yani ze\|:, anlayış ve idrâk seviyesidir. Bir gece evvel.d oyunun alkış hasılatı yüzde elli iken, bir gece sonraki oyunun alkış hasılatı yüzde- yirmiye düşerse, bunun. sebeplerini sahnede olduğu kadar, hattâ daha da fazla, salonda aramak gerekir. Böylece görülecektir ki, oyun da oynıyanlar da ayni olduğu halde seyircilerin reaksiyonu başka başkadır. Her ne kadar aktörlerde, «Seyirciye göre oyun çıkarmak» temayülü diye ’bir temayülün varlığı inkâr edilemezse de, bu, aktörlerin dizginlerinin sonuna kadar seyircilerin ellerine teslim edildiği ve edilebileceği mânasına gelmez. Aksi halde aktörün sanatın dân, sahnenin kuvvetinden bahsetmek güçleşir. Bununla beraber sanat duygusu ve sorumluluğu zayıf olan aktörlerin, seyirciyi kendi peş-lerinden sürükliyecekleri yerde, «Ucuz alkış» merakı yüzünden seyircinin peşine takılıp gittikleri ve böyle sahnenin kuvvetini zaafa uğrattıkları da bir gerçektir. Aktörü bir kere yedeğine alrnıya muvai fak olan seyirci, ve yedekte gitmeye ıra7i olan aktör zamanla bu hali itiyat edinirler. Bu gidişin sonu da vara vara alelâdeliğe, hattâ bayağılığa varır dayanır. Halbuki aktörlüğün, sahne sanatının hedefi hiç te bu değildir. Alelâdelik hiç bir yerde sahnedeki kadar can sıkıcı; bayağılık hiçbir yerde sahnedeki kadar tiksindirici olamaz. İşte alkışın, alkışlıyanın ve alkışlananın gerçek değerini belirtecek, notunu verdirecek tek endişe aslında budur. Sahne üzerindeki oyunun «developmanı» yani, inkişafı ve tekâmülü karşısında pasif değil, aktif bir durumda bulunan seyircinin reaksiyonları bu bakımdan önemlidir. Tragedya veya komedya, bir , eserin muayyen aksan noktalan vardır. Yazar da, oyuncu da bu noktalann, gereken ölçüde tesirb olmalarını sağlamak amaciyle, iyiden iyiye belirgin bir hale gelmelerine çalışmışlardır. Oyun esnasında seyircinin bu noktalar karşı-
□m«* Yazan mu mu— ı—ı ıı bunlar öyle endişelerdir kİ, aktöre
I doğrudan doğruya seyircinin hiz-Suat TpŞfjr I metinde değil, piyesin hizmetinde
Y | ve tek başına değil, bir takımın
n" içinde bulunduğunu, bulunması ge. Hemen bütün aktörler bir oyun I rektiğini çoğu zaman unutturmak-gecesinde kulis arasında, perde açıl | tadır. Aktörün bu zaafını keşfeden madan önce birbirlerine merakla seyirci de belki cömert, ama muşu suali sorarlar: «Bu geceki seyir- hakkak ucuz alkışlariyle onu piye-ci nasıl acaba?» Bu sualin içinde sin hizmetinden ve takımının için-gizlenen endişelerden bazıları şun i den çekip almak suretiyle daima lardır: Acaba güldürebilecek nıi- ' ayartmaktadır. Bir defa ayartılan yim, ağlatabilecek miyim? Ne ka- aktörün her fırsatta ayartılmayı dar alkış toplıyabileceğim? Kendi l bekliyeceği de şüphesizdir.
mi en iyi şekilde nasıl gösterebile- Tiyatroda pek sade ve masum ceğim? Bu endişelerde: Eserin, gibi görünen takdir ifadesi alkışın oyunun bütünü bakımından amacı- .' .
nı aşmamak, öteki oyuncuları göl- , dirilmesinde bu ince noktalann iki gelememek şartiyle korkulacak bir tarafça da hesaba katılmasında fay. taraf yoktur. Bununla beraber, I da vardır sanırım
seyirciye ve aktöre göre değerlen
KNUPPEN
Norveç mamulatı
Pille çalışan çanta radyolar
— Gayet hafif olduğundan kolayca lüks bir çanta gibi taşınabilir. Buna mukabil kuvvetli ve tabiî seslidir.
— 4 lâmba ve 4 dalgalı olan bu radyoların 300 saat dayanabilen pili içine yerleştirilmiş olup sayfiyede, kampta, evde, bahçede, kırda, plâjda, trende, vapurda, sandalda, otomobile ve her hangi bir yerde hattâ yolda yürürken dahi neşriyatı muntazaman verecek herkesin en iyi bir arkadaşıdır.
— Lâmbaları ■ en son sistem iğne ayaklı minivat tipinde olduğundan kuvvet bakımından yüksek ve sarfiyat bakımından çok idarelidir.
Taksitle de satılır
Ankara’da satış yeri: H Feridun Durgun I
Anefartalar cad. Zincirli Cami karşısı Zafer sokak No. 1 Telefon : 14022
Taşraya Taksit: Ankara’dan kefil göstermekle kabil olabilir (997)
I■■■!■■ ■liî T l .T I ~~TTl I I■ IIIII HU IIIMIIII IH ll■ll■l■l■ İlil ■
Olan olmuş, şimdi devir değişmiştir. Bize göre, iktidarı alın teri, millet emeği ile hakkıyla elde eden Demokrat Partinin birinci vazifesi bu sınıf farkını; Hâkimler Kanunundaki bazı maddeleri kül-liyen ortadan kaldırarak adale’-, üzerindeki baskıyı bertaraf etmek S“ tir.
Bunun için de bilhassa savcıları memur vaziyetinden kurtarmak, onları kanun ve vicdanları ile başbaşa bırakmak lâzımdır. Hâkimlerin terfi, nakil ve tayinleri işinin de Adalet Bakanlığı elinde bırakılmaması, hiç olmazsa Yargıtaya devredilmesi, maksadı temine kâfidir.
Büyük bir inkılâp yaparak, dünya demokrasi tarihine bir altın sayfa ilâve eden Demokrat Partinin bu en mühim işi de kısa zamanda başararak, vatandaşı olduğu kadar vazifelileri de huzura kavuşturacağına şüphe etmlyo-
Hikmel YAZICIOGLU
tozsuz, kumsuz ve taşsız, olarak to sındaki durumu hem yazan, hem pak halinde yeni imâl ettiğimiz ki oyuncuyu, hem de oyunun kendisi-reçlerimizden temin edeb'ilirs niz. I ni yakından ilgilendirir. Çünkü bir Hamamönü, Dörtyolda Eroğlu seyirci topluluğu kendini bu nok-malzeme deposu. Tel: 15545-12257. ı talar karşısında derinleme™? "? (961) ' genişlemesine açığa vurur.
’bı
Göğsünüzün, baynunuzun ziyneti
Danişte dikilmiş bir gömlektir. 1 Zengin Poplin ve İpekli çeşidi yalca yenilenir.
DANIŞ: Anafartalar 222 Ortaç’a bitişik. (960)
CEA1/y ETTE
Emlâk satışları
ZAYİ — 10690 sayılı bisiklet eh-seyirci wpıuıu6u »c.u.........- kybett™:., Ye"isi"i alaca-
talar karsısında derinlemesine ve Sundan eskisinin hukmu yoktur.
■ -----•. | Yenidoğanda Berber Ali Terzi
LİJZUlLUTILirONLâ»
Yangın .................. M
Sıhhi »i
................
■’rzaYcD.sn........... 14M»
vstfckh vagonlar ...... 11MW
Tlektrlk ...........-..
Su âns* .............. 3107S
Havagazı ...............
Scşkeuî Taksi ........ 12223
Yani Güven Taksi .... 238»
Merkez Taksi ......... 11111
Traâj» Takfl ......... fliu
Ki alık Daire
Cebecide Bilardo Salonunun üstünde 1 No. lu Daire 4 oda 1 hol Havagazı, Banyosu mevcut 1 Haziranda teslim edilecektir.
Müracaat: Yenihâl No. 91 Telefon No. 15192 Agâh ve Şerafettin kar-degler. * (1000)
’J Satılık Ev Eşyası
slî Azimet dolayısile ev eşyası satılık ne tır. 86 parçalık kristof marka çatal, ;n, bıçak takımı, Siemens marka kro-te me, iki kişilik karyola, ayaklı Sin-şla ger dikiş makinesi, halı v.s. satıla-En çaktır. Müracaat her gün, 4 üncü da cadde No. Bahçelievler. (968)
— Yok canım... Estağfurullah...
— Seni boş yere üzdüm... Ben de üzülmedim değil hani, insan mukadderatı, bu dünya ne aca-ib, ne anlaşılmaz şey. Tesadüfen bu kadına rastgeliyorum. Tesadüfen bir kavga çıkıyor ve kadın bütün bunları bana anlatmak ve senden bahsetmek zorunda kalıyor. Üç gün sonra Nevyorka gelir gelmez, ilk karşılaştığım insan da sen oluyorsun... Bu kadar muazzam kalabalığın içinde, bu muazzam şehirde, üç gün evvel bir kadının ağlayarak bahsettiği adamı bulu vermek... Hayret...
Satılık Eşya
Hareket dolayısiyle muhtelif stillere ait mobilya takımları, bir kuvvetli pikaplı radyo, bir orta boyda buz dolabı ve muhtelif ev eşyası Batılır. Talip olanların sabahleyin saat 10 dan 13 e, öğleden sonra saat 17 den 19 a kadar 21052 numaraya telefon ederek Bay Lanza'ya müra-aon I
Doktorun tavsiyesi üzerine dinlenmeğe gidecek olduğum Long islana oteli, Nevyorka birkaç saatlik mesafede idi. Alçak, bir tepe üzerinde, pencereleri denize bakan küçük fakat şirin bir binadan ibaret olan bu otel ve civarında Şubat sonu ve Mart başlangıcı ilkbaharının güzelliği göze daha çok çarpıyordu. Otelin yanında küçük bir köy ve bu köyün tek bir sokağı üzerinde sıralanmış bir bakkal dükkânı, bir postahane ve bir eczahane hemen hemen sinek anlıyor gibiydiler. Öbek öbek kurulmuş evler, bir film için hazırlanmış köy dekoru kadar temiz ve
Yazan : FERENC MOLNAR
renkli idi. Otelin en çok kahvaltı saatini seviyordum. O saatte güneşe karşı balkona sandal yeler, masalar çıkarılıyor, hemen herkes çayını orada İçiyordu. Sâkin sulara, çıplak zayıf dalların gölgesi vurmuş, geniş bir koya bakan ufacık bir masada çayımı içiyordum. Karşımda tıpkı benim masaya benziyen diğer bir masa vardı. İlk sabah, o masada, bir kadının kahvaltı ettiğini gördüm. Kibar tavırlı, orta yaşlı bir kadındı. Sonradan adının Madam Hilda Cole olduğunu öğrendim. Bidayette pek fazla dikkatimi çekmedi. Ertesi sabah, masasının önünden geçerken, Amerikada âdet olup olmadığını pek iyi bilmediğim halde, başımla hafif bir selâm verdim. Kadın selâmıma âdeta mihaniki bir tebessümle cevap verdikten sonra kahvaltısına devam etti. Ben de oturup kahvaltımı yaptım ve gazetemi okudum. Ertesi sabah, yine orada İdi. Ben geçerken, bu sefer o benden evvel davranarak gülümsedi. Dör*
düncü gün, kadın benden sonra gelmişti. Yine selâmladım. Oturdu, sonra:
— Ne güzel bir sabah değil mi, dedi.
Gayet nazik bir tebessümle:
— Evet, çok nefis bir sabah, dedim.
— Şimdiye kadar havalardan yana talihimiz yaver oldu, diye söze devam etti. Bu mevsimde doğrusu bu kadar güzel hava, her zaman rastlanan bir şey değildir.
Kadın, konuşurken hem bana, hem de kahvaltısını getiren kıza gülümsüyordu. Kız da gülümsedi. Hep gülüyorduk. Amerika, da, ilkbahar, herkesi güldürebi-liyordu.
Kadın, denizi göstererek:
— Ne hoş, dedi. Ne kadar sâ-kin... Burada geçirdiğim bir kaç gün bana o kadar yaradı ki. Tamamen kendime geldim.
— Hasta mıydınız Madam?
— Evet, hastaydım. Doktorum beni buraya gönderdi.
— Grip mİ?
Çeviren : M. T.
— Fena bir grip.
İlk bakışta kırk sekiz, elli yaş larında kadar görünüyordu. Fakat hâlâ da güzeldi. Siyah saçlarını ortadan ikiye ayırmıştı. Parlak, düzğün bir teni vardı. Zaman zaman yüzü Rönesans devri İtalyan tablolarındaki Meryem resimlerini hatırlatıyordu.
Otelimiz tenha sayılırdı. Merale edip bir kaç gün evvel, kâtipten, müşterilerin isimlerini sormuştum. Bu kadının Hilda Cole adını taşıdığını, elli yed'n-ci caddede kadın çamaşırı satan bir dükkân işlettiğini ve müşterilerinin hep zengin kimseler olduğunu, bu suretle öğrenmiştim. Her yaz bu otele gelip bir müddet kalırmış. Bu yıl, geçirdiği bir hastalık yüzünden, mutad hilâfına biraz erkence gelmiş.
Ertesi gün, öğleden sonra gezintiden dönerken, otelin büyük kapısından girecek yerde, diğer taraftaki merdivenli kapıdan gi-Teyim dedim. Otel bir tepenin üzerinde kurulmuş olduğu için bu kapıya doğru çıkan merdiven
oldukça uzun ve dikti. Doktor bana her gün ağır ağır otuz kırk ayak çıkmamı tavsiye etmişti. Bu da rejime dahildi. Basamakları çıkıp kapının önüne gelince aşağıdan bir ses işittim:
— Bu kadar dik merdiven çık manialısınız.
— Bonjur Madam.... Ne mahzur buluyorsunuz merdiven çıkmamda?
— Çünkü... Her sabah kahval tıda aldığınız ilaçlan gördüm.
Şaşkınlıkla garip vermişim:
— Gördüğünüzü dum.
Kadın merdivenleri çıkarak yanıma geldi. Elini koluma koydu ve beni hayret İçinde bırakan bir tabiîlik ve samimiyetle:
— O küçük, yeşil renkli hap-lan ben çok İyi tanırım, dedi.
— Yoksa siz de mi kullanıyorsunuz?
— Hayır. Fakat babam senelerce bu haplarla yaşadı. Dijitalin, mükemmel bir ilâçtır.
— Evet, çok iyi bir ilâç.
— Onun İçin, size bu merdivenin biraz dik gelmesinden korktum.
— Alâkanıza teşekkür ederim. Biraz canım sıkılmıştı. Otele girmek üzere idim.
★ (Devamı var)
bir cevap
I TAKVİM |
Sayfa :ı 3
21 - 5 - 1950
ZAFER
ADYO*TELEFON-TELGRAF HABERLER
Atlantik Paktı Konseyinden sonra
Marshall Plânının
yeni bir veçhesi
merikan âyan meclisi, yabancı memleketlere yapılacak yar-
dımı 3 milyar 122 milyon dolar o-larak kabul etti. Bunun 2 milyar 850 milyon doları, Avrupa İktisadî İşbirliği çerçevesi dahilinde yapılacak olan yardımın 1950 _ 51 devresi taksiti olarak ayrıldı. Halbuki, Avrupa İktisadî şbirliği teşkilâtı bu devre için 3 milyar 776 milyon dolar istemiş bulunuyordu. İktisadî İşbirliği idaresi ise bu rakamı 3 milyar 100 milyon dolara indirdi. Başkan Truman tarafından da tasvip edilen bu miktar kongrede çeşitli tadil teklifleriyle karşılaştı; hattâ bir ara bu rakamdan da 1 milyar dolar kadar bir indirme ya-•yılması düşünüldü ise de, sonradan ancak 250 milyonluk bir tenzilâtla Bugünkü rakama yani 2 milyar 850 milyon dolara karar kılındı.
AvrupalIlar, bu meblâğın ihtiyaca gayri kâfi olduğunu ileri sürmektedirler. Filhakika Marshall plânı gereğince yapılan yardım 948 . 49 devresinde 4 milyar 875 milyon; 949 - 50 de 4 milyar 432 milyon iken bu yıl bu rakamın birdenbire 2 milyar 850 milyona düşü-vermesi ilk nazarda yardımın gevşemekte olduğu intibaını uyandırabilirse de, bu hal, daha evvel kararlaştırılmış bir programın icabıdır. Bu programa göre, Avrupa yavaş yavaş kalkındıkça, yardım da tedricen azaltılacak ve 1952 de ceman 13.5 milyar sarfedildikten sonra nihayete erecektir.
Avrupanın 952 de kendi kendisine yeter bir hale gelip gelemiye-ceğini münakaşa edenler çoktur. Bedbin görünenlerin kanaatince, kalkınma işi 952 de son bulamıya-caktır. Zira, yardımdan faydalanan bir çok memleketlerde istihsal arttığı, hattâ bazılarında harpten evvelki seviyeyi geçtiği halde, bu memleketlerin İktisadî durumları -çeşitli sebepler yüzünden- bir türlü düzelememiştir. Bu itibarla, A-merikan yardımının 952 den sonra da devam etmesi lâzımdır.
Bu noktai nazar münakaşa edilirken, araya yeni bir unsur daha girmiştir. O da Batı Avrupanın A&vunmasuu sağlayacak olan At-4ntik Paktının aktidir. Bu pakt dolayısiyle yüklenmiş oldukları askeri vecibelerle AvrupalI memleketler iktisadi durumlarının büsbütün sarsılacağım anlamışlardır. Atlantik Paktı müdafaa sistemi, bugünkü haliyle 20 milyar dolarlık bir masrafi miistelzim bulunmaktadır. Amerika, savunma bütçesiyle bunun % 70 ine yakın bir kısmım kapamakta ve geri kalanın AvrupalIlar tarafından teminini istemektedir. AvrupalI akitler, bu yükün altından kalkamıyacaklarını anladıkları için Londrada toplanan Üçler Konferansında ve Atlantik Konseyinde askeri olduğu kadar si yasî ve İktisadî bir birlik teklif etmişlerdir. Bu plânın Amerikalılar tarafından kabul edilmediği, buna mukabil, Marshall yardımına 952 den sonra da devam vadinde bulunulduğu anlaşılıyor. Bundan başka, Atlantik Paktı çerçevesi dahilinde cereyan eden müzakerelerde, çift plân tatbik edilmesi, yani hem askeri, hem İktisadî durumu gözönün-; * tutarak hareket edecek bir ko-ardinasyon komitesinin ihdası kararlaştırılmıştır ki, bu, Atlantik Paktı ile Marshall yardım plânı a-rasına atılmış ilk köprü telâkki o-lunabilir. Zira, meselenin iktisadi veçhesini de gözönünde tutacak o-lan bir organın iktisadi İşbirliği teşkilâtiyle temas etmemesi imkân-, sızdır. Buna muvazi olarak, son alınan haberlere göre, Avrupa İktisadi işbirliği teşkilâtından, Amerika ve Kanada ile fülî temasa geçmesi istenmiştir. Her ne kadaı bunun gayri resmî mahiyette olacağı ve teşkilâtın Avrupadaki işlerine müdahale edilemiyeceğı temin olunmakta ise de; bundan böyle, Avrupa İktisadî İşbirliği teşkilâtının, Atlantik Paktı savun-masiyle de ilgileneceği ve bu husustaki mülâhazaları da gözönünde tutacağı aşikârdır. Askerî masrafların Marshall plânı yardımının taksim ve istimaline h%ngi ölçüler dahilinde müessir olacağı şimdiden kestirilemez. Şimdiden işaret edilecek bir nokta varsa, o da Marshall yardımından istifade eden bütün AvrupalI memleketlerin Atlantik Paktına dahil bulunmadıklar» dır. Bu hal, yardımdan faydalanmak bakımından ortaya yeni ve farklı şartlar çıkaracak mıdır? Bu, şimdilik malûm değildir.
Möcahif TOPALAK
Yeni manevralar
başlamak üzere
Amerika büyük ölçüde manevralar yapılmasına taıaftar görünüyor Londra, (Nafen) — Atlantik paktı konseyinin hür dünyanın kendini mütecavize karşı korumak hususunda katî kararlar aldığı ve yakında bunların neticelerinin görüleceği belirtilmektedir. Batı Birliğine dahil memleketlerde olduğu gibi Birleşik Amerika ile Kanadada da önümüzdeki aylar içinde yapılacak manevralar esnasında «Birliği temin) meselesine bilhassa ehemmiyet verilecektir. Diğer taraftan küçük çapta .— .——__________________________
manevralara para sarfedilmesi aley-I tir. İleride yapılacak manevralara hinde de bir cereyanın mevcut ol- da bütün deniz ve hava kuvvetleri-duğu kaydedilmektedir. Bilhassa Amerikan askerî' uzmanları böyle
ufak manevralara para sarfedilme-mesini ve büyük çapta manevralar ile meşgul olunmasını tavsiye etmek tedirler.
Nevyorktan gelen haberlere göre, Amerikan askerî teknisyenleri Tem muz ayında yapılmak üzere büyük çapta bir manevranın plânlarını hazırlamışlardır. Bu manevralarda Birleşik Amerikayı havadan istilâya teşebbüs edecek bir mütecaviz kuvvete karşı toptan harekete geçilecek
nin de iştirak edecekleri kaydedilmektedir.
Dullesde Hoover’e
Japonya ile sulh
Sovyetler B. Milletler den çıkarılmamalıdır Clevland, (a.a.) — Dean Ache-son’un Cumhuriyetçi müşaviri 1 John Foster Dulles, Birleşmiş Mil- | letler bünyesinde her türlü ayrılığa muhalif olduğunu söylemiş ve böy-lece Sovyetler Birliği ve peyklerinin Birleşmiş Milletlerden çıkarılmasına dair eski Birleşik Amerika Başkanı Herbert Hovver’in teklifine muhalefette bulunmuştur.
Dulles, kudretli düşmanları sinesinde topladığı için barış yolunda bir köprü vazifesini ifa edecek olan bir teşkilâtı tahrip etmemek lâzımgeldiğini söylemiş ve Birleşmiş Milletler teşkilâtının en derin anlaşmazlıkların birbirlerinden aynlanların toplandıkları bir münakaşa yeri olduğunu ve bunun da nevi şahsına münhasır bir keyfiyet teşkil ettiğini belirtmiştir.
Milliyetçi Çinliler Fransadan kaçıyor Hongkong, (a.a.) — Hongkong -dan bildirildiğine göre, Kowlungdan gelen ve Macao’ya gitmekte olan Prospere adlı Norveç gemisinde, Taipei’deki teşrii Yuan Meclisine mensup milliyetçi Çin ordusunun bir çok generalleri de bulunmakta idi.
Norveç gemisi, milliyetçi Çin kuvvetlerine mensup gemiler tarafından iki defa durdurulmuştur.
9 Mayısta Ladrones adası açıklarında durdurulan gemi, Lapsamei adasına getirilmiş ve orada beş gün müddetle tutulmuştur.
Gemi, ikinci bir defa Hongkong yolu üzerinde saat 19 da gene milliyetçi Çin kuvvetlerine mensup bir gemi tarafından durdurulmuş ve gemiye giren 20 kadar silâhlı bahriye askeri Norveç gemisindeki 96 Çinli yolcuyu kendi gemilerine binmeğe mecbur etmişlerdir.
Geminin mürettebatının ileri sürdüğüne göre bu 96 yolcu, resmî makamların izni olmadan Formo-zadan kaçan kimselerden müteşekkil idi. Ve aralarında milliyetçi Çin hükümetine ve ordusuna mensup yüksek şahsiyetler de bulunmakta idi.
PARAŞÜTLE ATLAMA REKORU KIRILDI
Buenos - Aires, (a.a.) — Juan İriarte adında bir paraşütçü 7 saatten biraz fazla bir zamanda La Pla-ta da paraşütle 105 atlama yapmıştır. Arjantin havacılık çevrelerinden bildirildiğine göre, bu bir dün ya rekoru teşkil etmektedir. Bundan evvelki rekor 100 atlama yapan Arjantinli paraşütçü Bonvi-sutto’ya aitti.
l
Johnson ve Bradley J ?panyayo gidecekler
Vaşington, (a.a.) — Dün yaptığı bir basın konferansında Başkan Truman, Japonya ile yapılacak sulh anlaşması görüşmelerinin yakında başlayacağını ümit ettiğini söylemiştir.
Truman’ın bu beyanatı. Savunma Bakanı Louis Johnson ile Genel Kurmay Başkanı General O-mar Bradley’nin yakında Japonya-ya yapacakları seyahatleri hakkında sorulan bir şule cevap teşkil etmekte idi.
Başkan, Johnson’un seyahatinin askerî bakımdan geçenlerde Belçi-kaya yaptığı seyahatin benzeri olduğunu söylemiş ve sulh anlaşması görüşmelerinin Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un nezareti altında Dışişleri Bakanlığınca yapılacağını ilâve etmiştir.
Kız mı erkek mi meselesi halledildi
Nevyork, (a.a.) — İki Belçikalı doktor, doğumdan evvel bir çocuğun cinsiyetini tâyin edecek kati bir u-sül bulduklarını dün bildirmişlerdir.
Doktorlar, cenini ihata eden mayi portakal sarısı hücrelerden mürekkep ise çocuğun erkek, gri mavi hücrelerden mürekkep olduğu takdirde kız olacağını söylemişlerdir.
Doktorlar, doğmak üzere olan çocuklar üzerinde yaptıkları 50 yi mü tecaviz tecrübenin her birinde doğru netice aldıklarını iddia etmiş -lerdir.
Brüksel üniversitesi profesörlerin den Dr. Pierre Rose ve Dr. Aubin Fanard, keşiflerini 4 üncü Amerikan doğum kongresine de bildirmişlerdir.
Yeni bir bomba imâl edildi
yFranko bir pof kırdı
Madrid, (Nafen) — General Fran-konun Siyam Başbekanına altından bir tabanca hediye etmesi ortada bir huzursuzluk yaratmıştır. Muhabirlerin belirttiklerine göre, Franko en son Siyam Kralının bir tabanca ile öldürüldüğünü unutmuş ve bu hediyesi de Siyamda huzursuzluk yaratmıştır.
1 Dünya Basınından I Hulâsalar
_20/5/950
Bu sabahki Londra basını bu hafta İngiliz başkentinde toplanan Atlantik Paktı memleketleri Dışişleri Bakanları tarafından alınan kararlar hakkında geniş tefsirlere girişmemekle beraber gazetelerin büyük bir kısmı bu kararları iştiyakla karşılamamaktadır.
Bu hususta Times gazetesi şunları yazmaktadır:
Bakanların halletmeleri lâzımge-len meseleler, bilhassa, bütün Atlantik camiasına şâmil bir tek teşekkülün ihdası konusu, hiç te basit değildi.
Bakanlar evvelâ Atlantik Paktı mekanizmasının takviyesi yolunda çalışmağa karar vererek daha geniş bir teşekkül ihdası meselesini âtiye bırakmışlar ve şimdiye kadar ancak kâğıt üzerinde kalan savunma projesini fiili sahaya intikal ettirmeğe çalışmışlardır. Gazete, müttefik olarak Fransa veya Norveç gibi memleketlerin ilk günün tehlikelerini yalnız hava kuvvetleri ile değil, fakat aynı zamanda tank ve topçu birlikleriyle kendileriyle beraber paylaşmağa hazır olmaları lâzımgeldiğini belirtmekte ve son iki hafta zarfında cereyan eden faliyetin Batı memleketlerine daha sakin nefes alabilecekleri teminatını verdiğini yazmaktadır.
Daily Telegraph gazetesi de şöyle yazmaktadır:
Atlantik paktına iştirak eden devletlerin gözönünde tutacakları meseleler şunlardır:
Malî fedakârlık ve belki de Savunma sisteminde derin bir değişiklik.
Gazete, Atlantik konseyinin u-nuttuğu başlıca nokta üzerinde durmakta ve konseyin, «ispanyanın bu savunma sisteminde lüzumlu bir â-mil olduğu keyfiyetini, teslim etmediğini hatırlatarak 12 müdafaa kesiminin takviye edildiğini ve birbirlerine bağlandığını, halbuki bunlardan en hayatî bir noktanın arkada bırakıldığını söylemektedir.
Kıbrıslı Yahudiler İsrail'e
Lefkoşe, (a.a.) — Dün gece Lef-koşeden öğrenildiğine göre Srak’ta bulunan yahudi cemaatinin Kıbrıs yolu ile İsraile gönderilmesine bu sabah başlanacaktır.
İrak hükümetinin, yahudilerin memleketi terketmelerine müsaade etmesiyle memleketi terktmek isteyen bütün yahudilerin Sky Master uçaklariyle karadan nakledilmeleri için bir teşkilât kurulmuştur.
İrak’ta bulunan 120.000 yahudi-den 47.000 i şimdiden muhaceret için koydolunmuştur. İsrail ile Irak arasında hiç bir hava nakliyatı mevcut olmadığından Yakındoğu havayolları şirketinin Sky Master uçakları muhacirleri Lefkoşeye götürecek ve oradan da Kıbrıs’taki muamelelerin ikmali ile bunları Lydda’ya nakleceklerdir.
İlk hareketler Bağdattak su baskını dolayısiyle tehir edilmişti.
Fransız Kömür - Çelik plânının akisleri
Lodra adyosu, (Basın - Yayın) — Fransa ile Almanyanın kömür ve çelik sanayilerini birleştirmek huşunda Fransa Dışişleri Bakanı Sc-human’ın ileri sürdüğü teklifi Başkan Truman, uygun bir plân addetmektedir. Başkana göre bu plân, Fransa ile Almanya arasında yeni ve dostane münasebetlere esas teşkil edecek ve Avrupa devletlerinin kömür ve çelik mamullerinden aynı derecede istifade etmelerinin teklifte istenilmesi, Truman’ın bilhassa hoşuna gitmiştir.
ACELE İŞİ VARMIŞ
Londra, (Nafen) — Hırsızlık suçundan dolayı mahkeme huzuruna
HER GÜN BİR HÂDİSE
Buffalo (Nevyork) (a.a.- — «Bell Aircraft» havacılık şirketinden Per şembe günü açıklandığına göre, bü şirket Amerikan hava ordusu hesabına (Tarzon) isimli radyo ile _ ......
idare edilir 68 tonluk bir bomba getirilen Frederick William Tomson imal etmiştir. Çok dakik olduğu ve hâkimden bir kaç dakikalık müsaa-büyük bir tahrip kudretine malik de istemiş ve evleneceğini iteri sür bulunduğu için Birleşik Amerika müştür. Hâkim, müsaadeyi vermiş havacılık çevreleri tarafından bü- ve Tomson polislerin nezareti al yük bir kıymet atfedilen bu bomba tında en yakın nikâh dairesine gi-uçmakta olan bir uçaktan atılmak- derek evlenmiştir. Daha sonra ge ta ve radyo ile kontrol edilmekte- 1in mahkemeye gelmiş ve kocası-dir. nın 3 seneye mahkûm edildiğini 1-
«Tarzon» 1,32 metre uzunluğunda şittiği vakit şöyle demiştir: .3 sene 1,37 metre çapındadır. | çabuk geçer, onu bekliyeceğim..
GRİPİN
BAŞ. DİŞ. NEZLE. ADALE .SİNİR
ROMATİZMA ve bütün ağrılara karşı
GÜNDE 3 KAŞE ALINABİLİR. ——-—
MISSURI
Lokanta Bar Amerikan
Ankaranın ılık akşamlarında BAHÇEMİZDE nefis bir yemek, soğuk Bira ve bilûmum içkilerini î^-rek günlük yorgunluklarınızı giderinizi
ÜÇÜZ, TEMİZ, ASÜDE
Yenişehir: Sakarya Caddesi, No: Tel: 24561.
(972)
)0*
Sahibi
Adviye FENİK
Bu nüshada yazıişlerini fiilen
İdare eden: HİKMET YAZICIOĞLÜ
Basıldığı yer:
GÜNEŞ MATBAASI
Çekoslovak kilisesini idare eden adam
Çepiçka papazı dahi Çek milletinin düşmanı telâkki ediyor
iliseyi kontrol etmek ve komünistlik aleyhtarı mukavemetle savaşmak vazifeleri Çek kabinesinde kimlere verilmiştir? Çek hükümeti ile Slovak bölge hükümetinde kilise işleri dairesi başkanlıklarına getirilen Dr. Ale-xei Cepicka ile Dr. Gustav Hu-sak’ın siyasî mazileri rejmin bu-günki niyetlerini iyice belirtmektedir.
Dr. Alexei Cepicka 38 yaşındadır, cumhurbaşkanı Gootwald’ın damadıdır ve Moravya’da ufak bir kasaba olan Kromeriz’de doğmuştur. Adalet bakanlığı yapmıştır.. Alman işgali esnasında amansız ve kalpsiz bir avukat olduğunu göstermiş, mahalli gestapo ile işbirliği yaparak Alman mezaliminin kurbanlar olan Yahudilerden ve Çeklerden büyük meblâğlar koparmıştır. Sonradan tevkif edildiyse de, bu tevkifin, Yahudi mallarının Yahudi olmayan kimselere devrile ilgili olduğu ve Almanlara her hangi bir mukavemet göstermesinden ileri gelmediği zannedilmektedir.
1945 d eKızıl Ordu Kromeriz’e girdiği vakit, mahallî komünistler iktidarı ele aldılar ve bir millî komite teşkil ederek Cepicka’yı komite başkan’ oına getirdiler. Cepic-ka'nın ilk idari icrraatı, o bölgedeki bütün mahkemeleri kapatan ve bütün adlî selâhiyeti komiteye devreden bir kararname çıkarmak oldu. Böylece, «halk mümessillerinden. mürekkep olan millî komite sadece ceza davalarında değil, lâkin bilumum hukuk davalarında da en yüksek merci oldu.
1947 de Cepicka ticaret bakanı oldu: selefi komünist Zmrhal mensucat sanayiinde ferdiyetçi cereyanları önleyememiş ve politbüronun memnuniyetsizliğini celbederek - istifa etmek zorunda kalmıştı. Ticaret bakanı olunca, Cepicka, komünist olmayan kimseleri bütün yüksek mevkilerden attı, kararnameleı çıkararak mensucat malzemesi tev-ziatle iştigâl eden en mühim hususî firmaları kapattı, bunların sahip ve müdürlerini «istifçilikle itham etti ve böylece Çek ekonomisinde komünist aleyhtarı olanların büyük bir kısmına öldürücü bir darbe indirdi. Parti liderleri bubaşarıdan memnun kaldılar ve Cepicka ileri gelen Çek komünitsleri arasına geçti
Lâkin 1947 kışında hükümetin komünist oimayan üç âzâsınm, (yani, başbakan muavini Zenkl, dişileri bakanı Jan Masaryk ve adalet bakanı Drtina’nın) hayatına yapılan bir suikast teşebbüsü neticesinde Cepicka’nın ikbal devri az kalsın sona eriyordu. Bu üç bakana ayni gün infilâk maddeleri ihtiva eden lâkin lavanta diye ettiketlenen birer ufak paket geldi. iBı- talih eseri alarak, Zenkl'in kâtibi paketi açıp muhteviyatını vaktinde gördü ve diğer bakanlara vaktinde haber yollanabildi. Komünist hâkimiyetinde bulunan içişleri bakanlığınca yapılmakta olan tahkikatın gerçekleri gizlemek gayesini güttüğünün anlaşılması üzerine, adalet bakanı Drtina bizzat işi ele aldı ve savcılık vasıteşiyle yeniden tahkikat yaptırdı. İnfilâk maddelerini ihtiva eden kutuların Moravyâ’nın ufak bir köyü olan Kreman’da imâl edildiğini ve Cepicka’nın «seçili çevresinin. ilçe merkezi olan Olomouc’-daki komünist merkezi tarafından sipariş edilmiş olduğunu tesbit etti. Drtina’nın topladığı deliller o kadar kat’i idi ki komünistler dahi suçluların tevkifine mani olmağa cür’et edemediler (suçlular arasında Cepicka’nın en yakın siyasî işbirliği arkadaşı komünist meb’-us Jura - Sosnar da vardı.)
Tahkikat daha fazla ilerleyince, suikastın başlıca elebeşısının Cepicka olduğu anlaşıldı. Lâkin onun oynadığı rol kat’iyetle isbat edilemeden, 1948 Şubatındaki komünist darbesi bütün tahkikatı durdurdu. Yeni kabnede Cepicka adalet bakanı oldu ve iki rakibi olan selefi Drtina ile başsavcı Marjuanko'yu tevkif ettirdi. Bugün, Drtina, hapistedir, hastadır ve mânen harap olmuş bir durumdadır. Marjan-ko’ya gelince, hapishanede «intihar» ettiği bir müddet evvel hükümet tarafından bildirilmiştir.
Şubat 1948 darbesi esnasında ve ondan sonra, Cepicka merkezî hareket komitesi genel sekreterliğine tayin edildi. Komünist partisi tarafından desteklenen bu komite 11893 deki Fransız «Comitâ de Salut Pup-lique» amme emniyeti komitesi gibi) en yüksek ihtilâl organı oldu ve devlet idaresini, orduyu, polisi, basını, mektepler, velhasıl bütün millî camiaya «irlca.dan temizlemeğe başladı. Bir ker edaha Cepicka, sen tedbirlerin alınmasında kendisine
güvenebileceğini gösterdi: onun em-rile binlerce insan tevkif olundu ve obninlerce insan işlerinden atıldı. Komünist olmayan hâkimler tasfiye olundu veya tekaüde sevke-dildi, 1945 senesindeki «Halk Mahkemeleri» tekrar açıldı, siyasî yargılamalar biribirini takip ett ve üniversitede 12 aylık bir staj devresinden sonra seçme işçilerin hâkimlik yapmalarını mümkün kılan bir sistemin tatbikine başlandı. Ce-picka’nın kabul ettirdiği diğer bir kanuna göre de Çekoslovakya’da Alman toplanma kampları tipinde mecburî iş kampları kurulmuştur.
Çekoslovakya’da kilise aleyhtarı mücadelenin bidayetindenberi Cepicka hükümetin başlıca sözcüsü olarak hareket etmiş, gerek kendi görüşü, gerek hükümetin ergeç alacağı tedbirler hakkında hiçbir şüphe bırakmamıştır. Geçen ay, Çek kilise mertebeleri silsilesinden bahsederken, «katiler., «hırsızlar., «sahtekârlar, tabirlerini kullanmış, piskoposları «Vatikan’ın beşinci kolcuları, olmak ve «zillet, ihanet ve hırsızlıkla, lekeli bulunmakla itham etmiştir.
Cepicka, komünistlerin kurdukları sahte «Katolik Demeği.nin başlıca destekleyicilerinden biridir ve baş piskopos Deren onun teşkilâtını takib ettiği vakit, Cepicka da baş piskoposu sırf kardinallik payesini elde edebilmek için bir din kurbanı rolünü oynamakla itham etmiştir. Bu yeni vazifesine tayininden iki hafta evvel, Cepicka, Papayı da «Çek miletinin yabancı düşmanlan, meyanında zikretmiştir.
Papazları tayin etmek, kilise mâliyesini kontrol etmek ve başlıca yerlere komünist taraftan Papazları yerleştirmek hakkına malik olan Cepicka adalet bakanlığını muhafaza etmektedir. Onun mazisi ve hükümetin gayeleri nazarı iti-bare alınırsa, onun bu iki mevkii ayni zamanda işgâl etmesi bir tesadüf olamaz.
Mahallî Slovakya hükümetindeki Dr. Güstav Husak'a, bu zat Dub-rava’da ufak bir Slovak köyünde doğmuştur. Bratislava’da hukuk tahsili ettiği sırada katolik «Svo-radov. kollej inden terkedilmiştir. Komünist partisine girmiş ve ikinci dünya harbinden önce bir müddet bugünukü dışişleri bakanı Dr. lu.tş.sıiişdıSSki
Clementis’in yanında çalışmıştır. Harp esnasında müstakil Slovakya’-da büyük bir Alman firmasının sekreterliğin yapmış, kurtuluştan sonra da kendi imzasını taşıyan ve müttefikler aleyhtarı propaganda ihtiva eden bazı tamimleri izah etmekte hayli güçülük çekmiştir. Üzerinde keza ehemmiyetle durulan bir nokta, Husak'ın, Bratislava kukla hükümetinde başlıca bir rol oynayan, Slovakya’nın 1939 da Polonya’ya saldırmasından büyük ölçüde mes’ul olan ve İngiliz ve Amerikan harp esirlerine yapılan vahşi muamele irtibatı olan Şano Mach ile sıkı münasebetlerinin bu-lunmasıydı.
1945 yazındaki Banska Bystrica ayaklanması esnasında Husak ihti-laâlci Slovak millî konseyi liderlerinden biri oldu ve komünist ar-kadaşlarile birlikle - ihtilâlcilere silâh ve cephane getiren - Amerikan tayyarelerinin inişine mani oldu. Bunun sebebi, Slovakya’nın batı devletlerinin yardımı ile değil de Kızıl Ordu tarafında nkurtarıl-
masının istenmesiydi, zira aksi tak-dirke komünistlerin Slovakya'da sağlamca yerleşemeyecekleri zannediliyordu. Bu zihniyet, binlerce Slovak vatanseverinin boş yere ölümüne sebep oldu, zira pek güç bir durumda olan Slovaklan kurtarmak için plânlanan Sovyet yarması muvaffak olamadı. Ayaklanma tenkil oldu ve feci misillemeler yapıldı, lâkin Husak bir Sovyet tayyaresi ile Moskova’ya kaçtı.
Oradan, Slovak bölge hükümetinin içişleri komiseri olarak döndü ve ihtilâlci millî komitelerin usullerini kullanarak kendi partisinin siyasi muhasımlanna karşı amansız bi rsavaşa girişti. Tayininin ilk aylarında yüzlerce Slovak vatandaşı tek bir iz bırakmadan kayboldular: btmlar, Husak’ın polisleri tarafından tevkif edilmiş ve pıuh-temelen Rusya'ya sürülmek için Sovyet gizli polisine devrolunmuş-lardı.
Mamafih, 1945 de komünist olmayan Slovak ve Çekler tarafından şiddetle tenkid edilen Husak yerinde fazla tutunamadı ve istifa etti. Lâkin Slovak komiserler konseyinin, yani Slovak bölge hükümetinin başkanı olarak kaldı.
1947 sonbaharında Çekoslovakya'daki komünistler iktidarı ele geçirmeğe matuf plânlarını tatbike başladıkları vakit, 1946 seçimlerinde Slovakya’da tam bir ekseriyet sağlamış olan Slovak demokrat partisine karşı cephe aldılar. Evvelâ Slovakya’da bir komplo keşfedildi; bunun üzerine, komünist içişleri bakam Slovakya’ya hususî tetkikçiler gönderdi ve büyük sayıda tevkifler yapıldı. Bundan sonra, durumun bahşettiği bütün imkânların sömürülmesine başlandı: bu, güç bir işti, zira Slovakya’daki komünistler nsbeten ufak bir ekalliyet teşkil ediyorlardı ve seçimlerin gösterdiği neticeler dolyısiyle, kilit mevkilerde bulunmıyorlardı. Ancak cür'etkâr ve amansız bir a-dam vaziyete hâkim olahilirrii ve böylece bu işe Husak memur edildi.
Bölge hükümeti başkanı sıfatile hükümet dahilinde bir buhran yarattı ve ayni zamanda komünist hâkimiyetindeki partizanları toplantıya çağırırken keza komünist kont-rolundaki işçi birliklerini Bratislava’da bir kongreye davet etti. Sokaklarda büyük ölçüde kargaşalıklar ve mumayişler tertip etti. Çapulcular dükkânlara yağma ettiler, devlet dairelerinin pencerelerini kırdı ve «mürteciler» azledil-medikleri takdirde umumî bir grev yapacaklarım bildirdiler.
Böylece, Slovak bölge hükûem-ti yeniden teşkil edildi ve evvelki seçime göre o bölgenin en kuvvetli partisi ola nSlovak demokratları ekseriyeti elden kaçırdılar. Sonradan, Şubat darbesi sırasında, zayıflamış ve maneviyatı sarsılmış olan partileri gereken mukavemeti gösteremedi.
Şubat darbesinde Husak, bölge hükümetini «tasfiye» etti ve bilâhare merkezî Slovak hareket komitesi âzası olarak bütün Slovak camiasının tasfiyesine başladı. Bugün Husak, Slovak bölge hükümetinin gene başkamdir ve merkezî Çekoslovak hükümeti gigi bu da ancak komünistlerden ve onların taraftarlarından mürekkeptir. Muhakak ki, Husak memleketin en kudretli kimseleri meyanındadır.
Otomobil ve kamyonları geliyor...
Mayısta yüklenenler kâmllen satılmıştır
Haziran Teslimi için
Sipariş kabulüne başlanmıştır.
Citroen 11 binek otomobili: 5550 T.1 L. Citroen T 23 kamyonu: 6500 T. L.
Müracaat yeri: Kocatepe, Ada kale Sok. No. 70 - Tel: 21653 (924)
S I—i J
Sayfa : 4
ZAFER
n . 5 - 1950
biı ka ril bu ha ye Bv a§;
1 de
taş me Od bir
Ne lad
Ha pu.« çar
ki
E Sut ha\ rafı diğ hav pus gaz pus beli lan
Tımar Türk Sultanını görmek için yanıp
Tımar Türk Sultanını görmek için yanıp tut' şuyordu. Acep ona âşık mı olmuştu?
tut' şuyordu. Acep ona âşık mı olmuştu?
— 161 —
— Hem de bir budala..
— Vallah bir şey anlamıyorum. Halbuki memnun kalmanız icabe-derdi. Benim gibi bir kumandan tarafından..
Kadın mırıldandı:
(Maskara...).
Sonra ciddî bir eda ile:
— Buraya ne için geldiğimi biliyor musunuz?
— Biliyorum..
— Ne için?
— Sizi öpmeni için..
— Hay Allah sizi kahretsin.. O-nun için gelmedim.
— O halde söyleyiniz.
— Bu dakikada bana Margarit lâzımdır.
Leon bir daha yerinden sıçradı.
— Onu ne yapacaksınız?
— Muhakkak lâzım.
— Kim istiyor?
— öyliyemem. Fakat büyük bir kimse..
— Nerede olduğunu bilmiyo-
— Bulacaksınız.
— Mümkün değiL
— Fakat mükâfatını da alacak-
— Nedir bu mükâfat?
— Bir kere daha beni öpmenize müsaade edeceğim.
Leon hemen ayağa kalktı.
— Vallahi fena pazarlık değil. Hemen gidiyorum.
—/ Ben nedere sizi bekliyeyim.
— Bulunduğunuz yere getiririm.
— O halde mahrem olarak söylüyorum. Tamar’ın yanına getireceksiniz.
Leon yine irkildi:
— Bu vesile ile Tamarı da görür müyüm?
— Belki..
— O halde gidiyorum.
— Gidiniz ve çabuk olunuz..
Leon süratle uzaklaştı. Kafasının içi altüst olmuştu. Sarayda birşeyler dönüyordu her halde.. Fakat onun bu dönen dalaverelere pek de aklı ermiyordu. Zaten düşünse de pek aklı eremezdi. O-nun bir tek düşüncesi vardı.. Kadın..
Her BizanslI gibi onun da ömrünün dörtte üçünü kadın teşkil ediyordu. Yollarda (Margarit, Margarit.. Tamar..) diye diye yü-
— Vâkıa onu da görmek isterdim ama..
— Haydi güle güle..
Tam bu sırada kapı açıldı. Tamar daha fazla dinlemeğe tahammül edememişti. Loş koridorda Leon’un iri yan gövdesi yükseliyordu. Ona dönerek:
— Teşekkür ederim kumandan, Dedi. Lon yerlere kadar eğilerek:
★ (Devamı var)
rümeğe başladı.
— Biraz müsaade ediniz benim
asil hanımım. Nerede ise gelir. Tamar yerinde duramıyordu.
Gece ilerlemekte idi. Franzes’in
kızı mütemadiyen geziniyor ve:
— Bu ahmak herif onu bulamaz. imkânı yok bulamaz. Margarit gibi bir fettan kolay kolay ele geçmez ki.. O şimdi kimbilir nerelerdedir.
Biraz düşündü. Gözleri sabit bir noktaya daldı. Kendi kendine söylenir gibi:
(Bu Margarit de kimdir? Onu
sordumsa kimse bilmiyor.
Ne iş yapar, nasıl geçinir, kimlerle temas eder?.. Hepsi meçhul..
Asıl garibi şu ki başı sıkışan herkes de ona müracaat ediyor. Ba-
kınız ben bile şimdi onu
Ne için arıyorum? Hiç..)
arıyorum.
Biraz daha bekledikten sonra yanındaki kadına hiddetle seslendi:
(Gelmiyecek. Zaten gelse de ne olacaktı? Nafile yere onu bekledim. Gitmek istiyorum. Gideceğim artık..)
Kadın Tamar1 a tekrar yalvardı:
— Asil hanımım, beni affediniz. Ne olur biraz daha bekllyelim. Nerede ise gelecektir.
— Artık istemiyorum. Gideceğim.
— O halde yanınıza bir kaç muhafız alınız,
— İstemiyorum.
— Fakat bu mümkün değildir. Ya babanız duyarsa..
— Duymıyacaktır. Sen de beraber geleceksin.
— Ben kâfi değilim. Bir kaç muhafız almak lâzımdır.
— Hayır, hayır.. Kimsenin bir şey bilmesini istemiyorum.
— Muhafızlar ahmak adamlar-
dır. Bir şey anlamazlar.
Tam bu sırada dışarıda bir ayak sesi duyuldu. Tamar kulak kabarttı. Bir fısıltı da vardı. Kapı-Fatih 2
nın önünre şöyle bir konuşma olu yordu:
— Size gidiniz diyorum. Bu kadar yapışkan olmamalısınız.
— Ama vaadetmiştiniz.
— Öyle ama, kadınlar böyle
erkeklerden hoşlanmazlar. Biraz kibirli ve gururlu olacaksınız.
Fatih 2
— Neye yarar öyle olursam?
— Bütün kadınlar başınıza toplanır.
— İşte bunu bilmiyordum.
— Bu daima böyledir.
— Nasihatinize teşekkür ederim. Yalnız bu defalık..
— Saçmalıyorsunuz.
— Galiba.
— Zaten geldik, sözlerimizi bel ki Tamar da duyar, izin için iyi olmaz.
Ender Kundura
Mağazasında mevsimin en ucuz ayakkabı satışı başlamıştır.
Bayanlara 754
Baylara D*
19/5/1954 Cuma gününden ren satışa başlanacaktır. (
Her çeşitten ve yazlık ketenler dürü de ucuz satış devam etmektedir.
ADRES :
Anafartalar Caddesi, Belediye ci- j varı, eski Nikâh Salonu karşısı. No: 1«. (r4)
Çankırı Emniyet Müdürü hakkında takibata başlandı
verilmiş olması itibariyle Savcılıkça tahkikata başlanmıştır. Emniyet Müdürü ve arkadaşları kapalı yer toplantısına vatandaşları sokmamak ve Kâzım Ararın konuşmasını iki defa kesmek suretiyle Seçim Kanununa aykırı hareket ettiğinden dolayı Savcılıkça hakkında takibata başlanmıştır.
Çankın, 19 (Hususî) — Demokrat Parti İl Başkanı Kâzım Arariın ' seçimlerden üç gün önce yaptığı ltiba- bir konuşmada sözünü iki defa kes-| mekten sanık Çankırı Emniyet Mii-diîrij ve üç arkadaşı hakkında tu-. tulan zabıt varakası üzerine emni-| yet müdürünün durumu Hâkimler Kanununa göre Adalet Bakanlığından sorulmuş ve Bakanlıkça izin
f
Kiralık
Kaloriferli daire
Bahçeli Evler 14 üncü Sokak 12 no. da. Otomat, firin, geniş bahçe möbleli veya möblesiz.
Telefon: 11006 - 31311
Şehirsuyutesisatıyaptırılacaktır
İller Bankasından
1— Aşağıda isimleri, keşif bedelleri ve geçici teminat miktarları gösterilen 11 kasabanın içme su inşaatı yaptırılacaktır.
Kasaba adı
Keşif bedeli
Geçici teminat
Alaca 49.854,76 3.739,11
Ş. Karahisar 139.232,34 8.211,17
Devrekânl 36.343,60 2.725,77
Vize ■ 32.565.32 2.442,40
Niksar 287.169,50 15.236,78
Manyas 74.811,15 4.990,56
Kula 149.931,80 8.746,59
Osmancık 45.000,00 3.375,00
Umurlu 81.000,00 5.300,00
Artvin 89.897,78 5.744,89
Çemişgezek 40.355,99 3.026,70
2 — Bu keşif tutarlarından font boru hususî aksam ve armatür bedelleri hariç olup bunlar Bankanın İstanbuldaki deposunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — Her kasaba için ayrı teklif mektubu verilecektir.
4 — îhale 29 Mayıs 1950 Pazartesi günü saat 15 de toplanacak olan Bankamız İhale Komisyonunun inceleme sonucunun İdare Meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
5 — Teklif mektuplarının en geç 29 Mayıs 1950 Pazartesi gür.ü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır.
6 — Her bir işin eksiltme evrakı 5,— lira bedel mukabilinde Ban kamızdan alınabilir. Projeler Bankamızda görülebilir.
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına ihale gününden en az üç gün evvel yaptıkları işleri gösterir belgeleri ile müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almaları icabeder.
8 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte
serbesttir. (316T) |
ST MORITZ
ON-THE - PARK
NEW - YORKA GİDİYORSANIZ 1000 ODALI 1000 RADYOLU 1000 TELEVİZYONLü
ST. MORITZ
Oteline ininiz
Avrupadan gelen iş ve resmî heyetlerin lokalidir
Konforu, Amerikan ve Türk yemeklerinin nefaseti, lüks çay ve kahve salonları, bar ve kabaresi New Yorkta tanınmıştır.
Odanızı evvelden yazarak temin ediniz
TÜRKÇE DE MUHABERE EDİLİR
50 Central Park South New - York N. Y.
TELGRAF: SAN MORITZ — NEW - YORK
Sahibi: Marmara Adalı Charles G. Taylor
ADRES: HOTEL St. MORITZ
Her turlu konfor ve İstirahat şartlarını halı
KONFOR PALAS
OTELİ Ankara’yı şereflendirecek yeni milletvekillerimizin emrine amadedir. Hoş geldiler. (950)
ADRES:
Sanayi Caddesi (No. 23), (Bankalar Cad.), Tel; Sant 10320, Ankara
— 34 —
— Bay Conroy yemekten evvel telefon edip, anahtarları küçük köşkün önünde bırakmaklığımı istemiş, ben de memnuniyetle kabul etmiştim, çünkü zaten büyük köşkteki masamıa bıraktığım bazı eski hesap ve defterlerimi de almak istiyordum. Lokedale’deki evimden saat kaçta çıktığımı pek bilemiyorum, fakat, her halde sekiz buçuk raddelerinde olacak. Çünkü yedi buçuğa kadar yemek yeriz, yo-la çıkmazdan evvel, bir de yaprak sigarası içmiştim. Arabamı orta süratle sürüyordum. Tahminen saatte 35 mille. Doğrudan doğruya büyük köşke gittim.
— Bahçıvan köşküne uğramadınız mı?
— Hayır.
— Halbuki, Büyük Köşke gitmek için kapıcı dairesinin önünden geçmeniz icabetmez mi?
— Hayır. Lokedale’den gelirken dere yolundan geçerim. Bu yoldan girilen ilk kapı, arta taraftan dolaşarak Büyük Köşke giden bir yola açılır. Kapıcı dairesinin bulunduğu kapı, Rosemont’dan gelen ana yolun üzerindedir. Devam edeyim mİ?
— Tabiî.
— Ben geldiğim zaman hava kararmağa başlamıştı. Elektrik cereyanı da kesilmiş olduğu için, evde durmadım. Otomobilin yanma geldiğim zaman, küçük köşke kadar yaya gidip gelmeğe karar verdim. Zaten on dakikalık bir yoldu; pek de güzel bir geceydi. Yürüdüm..
— O saatte hava kararmış mıy-
— Ben hareket ettiğim zaman oldukça kararmıştı. Köşke geldiğim zaman ise iyice karanlıktı.
— Mehtap var mıydı?
— Zannetmiyorum; çünkü dö-
nüşte yıldızlan, gördüğümü hatır-
lıyorum, her halde o saatte ortada ay yoktu, bundan eminim.
— Dikkatinizi çeken bir şeye tesadüf etmediniz mi?
— Hayrr.
— Köşke giderken yolda kimseye tesadüf etmediniz mi?
— Hayır, hiç kimseye tesadüf etmedim.
erkek kahkahası duyuyorsunuz da size gayri tabii gelmiyor mu,
— Hayır, samimî söylüyorum, gelmedi. İlk intiham, evdeki bekçilerin bizim tahminimizden er-
ken dönmüş olmaları oldu. Yahut da, civardan genç bir çift romantik bir kaçamak yapmış olabilirler, dedim.. Bu da bir çok defalar
vâkidir.
— Hiç bir söz, hiç bir ses duymadınız mı?
— Hayır, hayır. O esnada küçük köşkten hemen hemen üç yüz adım kadar uzaktaydım.
— Bu çığlığın ölüm tehlikesiyle karşılaşmış bir kadının feryadı ol
duğunu tahmin etmediniz mi?
— Hayır, etmedim. Etmiş olsay dım, gayet tabiî olarak ortalığı t araştırmağa kalkardım. İlk duyduğum zaman, birden telâşa düştüm, fakat kahkaha tekrar sükûnetimi iade etti. Korkudan, ıstıraptan, hayretten, yahut da gayri ihtiyari bir itiraz makamında salıverilmiş bir feryadı üç yüz adım kadar uzaktan tefrik etmek mümkün müdür, bilemem. Ben tefrik edemedim.
Savcı kızmış gibi başını salladı. Bu açık izahatı pek dinlemiyor gibiydi.
— Kahkahayı duyduğunuzdan emin misiniz? Sarih olarak duydunuz mu?
— Tamamiyle, sarih olarak duy-
— Olduğunuz yerden köşkü görebiliyor muydunuz?
— Hayır, yolun dönemeci, ve oldukça yükselmiş ağaçlıklar do-layısiyle yokuşu iyice çıkmadan evvel köşkü görmek mümkün değildi.
— O halde bu çığlık duyulduğu zaman, köşkte ışıkların yanıp yan
madiğim bilmiyorsunuz, demek.
— Hayır; yalnız bir iki dakika sonra, köşkün önüne geldiğim zaman, her taraf karanlıktı.
— Köşke vardığınız zaman ne yaptınız?
— Aradığınız adam, şayet yanıl mıyorsam, şimdi isimlerini söylediğiniz iki kişiye, bulundukları tehlikeli vaziyetten kurtulmalarını sağlayan bir ip vermeğe muvaffak olan kimsedir.
Dük:
— Ta kendisi, diye bağırdı. Tanıyor musunuz yoksa onu?
Ferriyer, soğuk bir tavırla:
— Elbette tanırım, dedi; çünkü
o ipi veren benim.
Durumun vehametini anlamış bulunmasına rağmen, sözlerini dinleyen adamların afalladıklarını görünce gülümsemekten kendini alamadı.
Dük, kendini toplayarak üzüntülü bir tavırla Vidam’a baktı.
Vidam da mutad sükûnetini bulmuştu; fakat, simasında oldukça şiddetli bir endişe ifadesi vardı. Dük’ün sessiz sorusuna cevap vererek:
— Monsenyör, eğer arzu buyuruyorsanız, bu işi hemen etraflı ca tahkik edelim, meydana çıkaralım, dedi.
— Ben de sizden bunu rica edecektim.
Vidam, fütursuz bir tavırla duran oğluna dönerek ciddî bir eda ile:
— Acayib, Vikont, demek siz zındıklarla dostluk ediyorsunuz, onlara yardımda bulunuyorsunuz, onları yakalamak istiyen okçuların elinden kurtarmak için lâzım-gelen vasıtaları temin ediyorsunuz, öyle mi?.. İşte şaşılacak şey... Sözlerini söyledi.
Bu sözlerin Ferriyer’de husule getirdiği hayret, açık bir surette yüzünde belirmişti. Babası, doğruluğuna şüphe etmediği bu ifadeyi derhal anladı ve Dük’e: «Görüyorsunuz ya!) demek istiyen bir nazar fırlattı. O da, bir baş işare-
Ankaradayeni açılan-'
Büyük Otel Rahatlık - Ferahlık - Konfor - Manzara ve mükemmel servisiyle eşsizdir Fevkalâde hususiyetlere sahip olan otelimiz Ankaraya teşrif edecek sayın millet vekillerinin emirlerine her an hazırdır
Telefon: 15665 - Telgraf: Büyük Otel, Anafart. cad. Adliye Sarayı karşısı
— Hiç bir ses de işitmediniz mi? Douglas Thorne, hayır derken, ne kadar sakin ve heyecansızsa, ayni derecede sükûnetle,
— İşittim, diye cevap verdi.
Savcı, hemen öne doğru serî bir adım attı.
— Karanlık olduğunu gördüm; fakat pek uzak bir ihtimal olmakla beraber, işittiğim sesin bah çıvana ait olmasını tahmin ederek, kapıyı çaldım. ve açmağa uğraştım. Çünkü ertesi sabah Bay Conroy’un gelip köşkü göreceğini anlatmak istiyordum. Fakat kapı kilitliydi.
— Demek bir şey işittiniz? Neydi o işittiğiniz ses?
— Bir kadın çığlığı duydum.
— Başka hiç bir şey duymadınız mı?
— Duydum. Bir iki saniye sonra, bir de erkek kahkahası duydum.
— Bir erkek kahkahası mı?
Savcının sesi, inanmamaktan doğan pürüzlü bir ton almıştı.
— Ne gibi bir erkek kahkahası*) diye sordu.
— Ne suretle tavsif edebileceğimi pek kestiremiyorum. Alelade bir gülüştü. Oldukça kalın bir erkek sesiydi. Bana hiç bir suretle gayri tabiî gibi gelmedi.
— Boş bir yerde, gecenin o saatinde bir kadın çığlığı, bir de
— Anahtar, yanınızdaki halkada değil miydi?
— Öyleydi ama, bahçıvan içeride olmadıktan sonra, köşke gir-
meyi hatırımdan bile geçirmedim.
— İçeride hiç bir ses duymadı-
nız mı?
— Hayır, tek ses duymadım.
— Dışarıdan bir ses gelmiyor muydu?
— Hayır, her taraf tamamiyle sessizdi.
— O esnalarda, hiç kimse yanınızdan geçmiş olamaz mıydı?
— Hayır, katiyyen.
— Acaba köşkün içinde bulunması muhtemel olan bir kimsenin
sizin ayak seslerinizi duymuş olması mümkün müydü?
(Devamı var)
Yazan : MİŞEL ZEVAKO
Çeviren : RAGIP RIFKI
— 33 —
tiyle bunu tasdik etti.
Ferriyer cevap verdi:
— Efendi baba, bana söylemek lûtfunda bulunduğunuz sözlerden bir şey anlamıyorum. Ben sadece, dostlarım olan Kont dö Luvr ile Şövalye dö Boröver’e yardımda bulundum.
Vidam, hiddetle bağırdı:
— Kont dö Luvr'u tanıyor musunuz?
— Onun, en iyi dostlarımdan biri olduğunu size söylemiştim...
Vidam'la Dük, yavaş sesle birkaç söz söyleştiler ve Vidam, lâ-kayıt bir tavırla:
— O, Kon dö Luvr denilen a-dam kimdir?
Kont dö Luvr’un kim olduğunu hakikaten bilip bilmediğini yüzünden okumak için şimdi hepsi de dikkatle ona bakıyordu.
Ferriyer, gayet tabiî bir tavır ve eda ile:
— Kim olacak, aşağı yukarı ben yaşta, büyük bir aileye mensup, gayet zengin bir asilzade; mert, cesur ve pek nazik arkadaş. Şuna da emin olunuz ki, o da bizim gibi dini bütün bir Katoliktir. Mös-
yö Boröver de öyledir... cevabım
Vidam, Dük’e : «Bilmiyor» demek istiyen bir nazar atfetti.
Dük de:
— Bilmemiş olması daha iyi... demek istiyen bir göz işaretiyle
cevap verdi.
Hayır... Ferriyer bilmiyordu. Fakat, şüphelenmeğe başlamıştı ve şüpheleri de henüz müphem ve vuzuhsuzdu.
Vidam sorgusuna devam etti... Oğlunu hakik bir sorguya çekiyordu o:
— Pekâlâ, dedi, filhakika asil bir aileye mensup olan Kont dö Luvr için diyeceğim yok... Ya o Boröver?... Onun ne idüğü belirsiz, şüpheli, vicdansız bir serseri olduğunu biliyor musunuz, Vikont?
Ferriyer, mânidar bir heyecanla itiraz etti:
— Size yanlış malûmat vermişler efendim. Boröver sadakatin, merltik ve cesaretin, ulûvvucena-bın mücessem timsalidir! Onun
seciye ve ahlâkı kadar asil, yüksek bir seciye ve ahlâk tasavvur edemem!
— Demek o, kendisinden bana bahsettiğiniz ve takdim etmek istediğiniz adam, öyle mi?
— Evet, ta kendisi, efendim. Allaha şükür, hâfızanızın pek kuv vetli olduğunu bildiğim için bunu unutmuş gibi görünmenize hayret ediyorum.
— Unutmamıştım onu; ama, başka bir Boröver’den bahsedildi-
ğini sanmıştım. Onun bana tarif ettiğiniz eşkâli, bildiğimiz ve gör riiiğiimüz adamınkine o kadar az
benziyor ki!
— Bilhassa, onun hakkında fena söz söylemek size düşmez; çünkü, şunu iyi bilmeniz lâzım ki, oğlunuzun bugün yaşamakta bulunmasını:. siz o Boröver’e borçlusunuz.
Vidam, heyecanlı bir sesle:
— Siz bana söylememiştiniz bunu? Diye bağırdı.
Ferriyer, gayet mülâyim bir tavırla:
— Sizi üzmemek için söyleme miştim, efendim, dedi.
— Kont dö Luvr Cenaplarına karşı da böyle hayatî bir hizmetten dolayı şükran ve minnet borcunuz var mı?
Ferriyer gülümsiyerek:
— Hayır, efendim... Aksi vâki-dir...
— Yâni, Mösyö dö Luvr’un hayatını siz mi kurtardınız? Bunu mu söylemek istiyorsunuz?
— Ona küçük bir hizmette bulunmuştum.
— Ne gibi bir hizmetti bu?... tasrih edemez misiniz?
— Neye yarar, efendim?
— Bence bunun büyük bir ehem miyeti vardır. Sizden hakikati en ufak teferruatına kadar istemek hakkına malik olduğumu düşünmeniz ve bilmeniz lâzımdır.
Ferriyer, kendisinden bu derece ısrarla istenilen şeyi söylemekten başka çare olmadığını anladı. Rospinyak tarafından Nel kapısında kurulan pusuda tam ölümle karşılaştığı anda imdadına koştuğunu ve bu suretle tanışarak ahbap olduklarını anlattı.
Yalnız, bu hâdiseyi, bu işte oynadığı role babasının hoşuna giden bir tevazula temas ederek pek ihtiyatlı ve mutedil bir tarzda hikâye etti. Fakat, Boröver'in bu
★ (Devamı var)
RADYO-BULMACA'
ANKARA RADYOSU
PAZAR — 21/5/1950
M. S. Ayarı, Haberler ve Hava
Müzik: Günaydın (Pl.) Günün Programı.
Radyo ile İngilizce.
Müzik: (Sevilmiş Parçalar (Pl.) Konuşma.
Müzik: Makamlardan Bir demet. Temsil: Pazar Skeçl «Ayağa Gelen Kısmet» Kemal Karadeniz. Müzik: Salon Orkestrası (Çet: Halil O yanman).
Müzik: Hep Beraber Söyllyellm (Yurttan Sesler).
Müzik: Telden Tele.
Müzik: Oyun Havaları (Bağlama Takımı).
M. S. Ayarı ve Haberler.
15Müzlk: Dans Müziği (Pl.) 30
45
00
17.1
18.1
18.1
19.1
19.:
19.İ
19.1
öğle Gazetesi.
Müzik: Dans Müziği (Pl.)
Hava Raporu. Aksam Programı ve Kapanış.
Açılış ve Program.
M. S. Ayan.
Müzik: İncesaz (Hüzzam Faslı). M. S. Ayan ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Müzik: Yarım Saat Dans (Pl.) Müzik: Akşamın Karma Müziği (Pl.)
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Müzik: Sanat Heveslileri Saati: Plano Soloları - Çalan: Yüksel Dural.
Chopin: Noktürn;
Mac Dowell: Poem; Rachmanloff: Pollchlnelle; Albeniz: Tango.
20.45 Müzik: Genç Müzlkçlnln Sesi.
San Soloları - Söyleyen: Ayhan
• Soldan Sağa Doğru:
1 — Siyah, kısa değil 3 — ParCa, tersi: Islaklık, tersi: Bir hayvan 3 — Ceylan, çift 4 — Tersi: Pay. sabır 5 — Tersi: Tesirsiz, ormanı meydana getirir 6 — ölen bir insanın malı 7 — İnhisar, cilt 8 — Karsı 9 — Basdakl (t) kaldırılırsa dayanıklığı olur 10 — Asker. Afrikada bir sahra, bir uzvumuz 11 — Olay, İçine süt konur.
Yukardan Aşağıya Doğru:
1 — Bir hayvan, ateşten çıkar 2 — Beyaz, tersi: Bütün, tersrl: Sanat 3 — Ne. tlce8i 4 — Doğru 5 — Haberleşme 6 — Bir nota, fakat 7 — Asayls. futbolda bir İsim 8 — Üstüne yazı yazılır 9 — Tu. tumlu.... 10 — Bir saz, zlz, kaz 11 — Kokulu bir ot. atın saçı.
Baran. Planoda: Harold Vonsp Goertz. Mozart, Beethoven. Brah-
ve Rlclıard Strausa’don
21.00
21.15
e2.00
23.15
22.45
23.00
ve Lled’ler.
Müzik: Hafif Melodiler (Pl.) Müzik: Müzikle Gezi (Pi.) Spor Saati (Günün Haberleri). Müzik: Dans Müziği (Pl.) M. S. Ayarı ve Haberler.
Program ve Kapama
21 - 5 -1950
ZAFER
8ayfa: 5
İJOMONİİ
AİLE SAZ SALONUNDA
HER AKSAM
Cumartesi 20 Mayıs akşamından itibaren
Eşi görülmemiş dansörler
Marietina
Antonio de
Carmen Romero
Los Reyes
(858)
Dört Yol Sakarya Aile
Koşular saat 15 te ballar.
Hu hafta yapılacak koşular ve tahminlerimiz
Sayın AnkaralIlara çok beğenecekleri bir çok sürpriz hazırlamaktadır ????
(948j
■
A T I N
z Sahibi Binicisi
g 3
s QQ İsmi Bengi Babası cc
BİRİNCİ KOŞU Küheylân Koşusu: Arap taylanna mahsustur. İkramiyesi 2000 lira, mesafesi 1000 metredir.
1 Hakkı Dal Seklavı 5 Al Erk. Seklavi Fındık 3 Ömer 56
2 M. Turgut Arda Doru erkek Haydar Merzuka 3 Cemal 56
3 A. C. Burhanh Bedevi Al erkek Hedban Ceylan 3 56
4 H. Çağın Akıncı Al erkek Seklavi Mahsuse 3 Ali 56
5 M. EvUyazade Altay Doru dişi E. Sahra Uğurlu 3 Agâh 54.5
6 Halim Sait Nihavent Al dişi Haydar Yıldız 3 Horvat 54.5
İKİNCİ KOŞU B. Grupu Arap atlarına mahsustur. İkramiyesi 1500 lira mesafesi 2200metredlr.
► 1 Osman Eginlioğlu Maşallah Kır At H. Zaman Mencule 9 Mehmet 60
2 Mehmet Genç Donjuan Kır At H. Zaman Nura 9 Mahmut 60
3 Nezir Temizer Çınar Doru at Seklavi Sabıka 6 60
4 H. Yakupoğlu Düldül Al At Seklavi Behre 6 H. Ahmet 60
5 A. C. Sümer Akkent Al At Kuruş Hamde 5 Bahri 60
6 K. Yapar Murat Al At Seklavi Sabıha 6 Reşat 60
7 A. Yılmaz Buket Doru at Kuruş Manegi 5 Rıdvan 60
ÜÇÜNCÜ KOŞU Sülün Koşusu: A. Grupu Arap atlarına mahsustur. İkramiyesi 2000 Ura, mesafesi 2200 metredir.
1 XTûzir Temizer Atom Al At Can Leman • 4 66
2 Salanatı n Aşar Tufan Al At Berk Maide 10 Mahmut 65
3 Mustaff Karabueak Selçuk Kır At Kuruş İde 4 Reşat 61 1
4 Ş. Eliyc şil Benliboz Al At Benliboz Necmiye 6 Zekerlya 60
5 Ali Ha: dar Üçer Havari Al At Serdar Hecin 5 Ahmet 60
6 A- C. 7 Jurhanh Harika Doru Kıs. Hedban Güzel 4 Bahri 59.5
7 3. Son.türk Bahtiyar D. Kıs. Seklavi Necla 5 Şakir 58.5
DÖRDÜNCÜ KOŞU Koşu kazanmamış 3 yaşlı İngiliz atlarına mahsustur. İkramiyesi 2000 lira, mesafesi 1200 metredir.
1 Ş. EUyeşil Darling Doru kıs. Taiyang P. Queen 3 H. Ahmet 66
2 F. Yüzatlı Amber Doru kısrak Dilavvarji Joybells 3 Halil 56
3 Aziz Yener Saratoga Al Erk. Umacı Muod 3 Bahri 54.5
4 Karam ehmet Babacan Al Ene Bar le Duc Zenart 3 Reşat 54.5
5 Salih Temel Artık Doru erkek Legal Fare Yuconia 3 Rıdvan 54.5
BEŞİNCİ KOŞU Onyx n Koşusu: 3 ve yukan yaşlı İngiliz atlarına mahsustur. Ekramiy esi 3000 lira, mesafesi 2000 metredir.
1 Halim Sait Versengetorix Doru at 5 Davut 67
2 Ş. Ebyeşil Modalı Doru kısrak Montrose İ am no Angel 4 H. Ahmet 60,5
3 Özdemir Atman Mimi Al kıs. Owenstovn Scraplet 4 Şakir 60,5
4 Ertu^îul Özsoy Pullu Doru kısrak Pvlon II. True Nort 4 Horvat 60,5
6 Ş. Eliyeşil Ladv Kır Kısrak Coup de Roi Zenart 5 Zekeriya 59,5
Çifte bahis 3 üncü — 5 inci koşular arasında. İkili bahi9 4 üncü koşudadır.
Feyzi Aslangıl
Sayın Ankara halkının sevdiği Saı topluluğu, müzeyyen bir salon — Mükemmel servis — Nefis mezeler Her Pazar tam kadrosile İçkisiz aile matinesi Ve çok sevilen KARABÖCEKLEK
Telefon: 21355
DİKKAT: Yazhk BOMONTİ BAHÇESİ
E
Her akşam virtüöz
ADOLFO VENTAS idaresinde atraksion tipik orkestrası
Bu hafta İlkbahar yarışlarının üçüncüsü yapılacaktır. Mevsimin büyük koşulan yaklaştığı için bu haftanın programında mühim bir klâsik koşu yoktur. Bununla beraber seyre değer enteresan koşular olanağım zannediyoruz.
Evvelâ safkan Arap taylanna mahsus birinci koşuda meşhur Arda’yı göreceğiz. Bu tay İzmir ya-nşlarmda hiç geçilmeden Ankaraya geldi Geçilmek bir tarafa, en kuvvetli rakiplerini hiç zahmet çekmeden geçti. Bu hafta beraber koşacağı taylar arasında kendisine rakip
olabilecek kuvvette bir tay yoktur-1 lan koşu adedine göre sıklet aldıkla-Onun için bu koşuyuda kolay kaza- rından koşu bir handikap şeklini al-nacağını tahmin ediyoruz.
B. Grupu Arap atlarına mahsus ikinci koşuya 7 at kaydedilmiştir. Geçen haftaki handikapın neticesine bakılırsa, Maşallah ile Ak kent rakiplerinden daha şansbdır. Yalnız. o kuşuya girmeyen Donjuan ile bu hafta içinde Ankaraya gelen Çınar iyi koştuklan takdirde favoriler için tehlikeli olabilirler.
Üçüncü yarış A. Grupu Arap atla-n arasında yapılacaktır. Bu koşuya kayıtlı atlar sene içinde kazandık-
mıştır.
Bu arada müsait sıkletle koşacak olan Selçuk ile Benliboz’un rakiplerinden daha şanslı olduklarını zannediyoruz. Arda gibi, İzmirdeki koşulan ile at sahiplerini korkutan Atom günün sürprizini yapabilecek kuvvette bir attır.
Dördüncü koşu sene zarfında koşu kazanmamış 3 yaşlı îngüiz taylanna mahsustur.
Geçen sene çok güzel koşularını seyrettiğimiz Babaoan bir türlü formunu bulamadı. Fakat çabukluğu
sayesinde bu kısa mesafeli koşuyu kazanması muhtemeldir. Rakipleri Darling ve Artık’tır. ■
Son koşu bütün at sahiplerinin merakla bekledikleri bir koşudur. Çünkü Prens Halim Said’in Mısırdan getirdiği Versengetorix burada koşacaktır.
Her ne kadar bu at İzmirde de bir yarış yapmış ve Comtessse’in önünde birinci gelmiş ise de, bu koşuda daha çetin bir rakiple karşılaşacaktır.
İdman bakımından rakiplerinden daha iyi durumda olan Modalı her halde kolay geçilmeyecektir.
Keman
Cemil Er saz
Kıymetli okuyucu
Süeda ISuçda
S eş sanatkarı
Nezihe Yılmaz
Bedeli
T.GARANTİ
Acele Kiralık daire ı
Kurtuluş öncebeci Bahadırlar sokak No. 17 Aksaray Apartmanı daire 4. İçindekilere müracaat (1001) I
2000 Lira
100.000 LİRA
Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğünden
İdaremiz elinde bulunan aşağıda marka ve tipi vazıh kullanılmış, revizyondan geçirilmiş işler vaziyette teslim edilecek traktörle çe^ kilir biçer döğerlerle yine kullanılmış Hoffer traktörleri hizalarında yazıh bedel mukabilinde satışa çıkarılmıştır.
Satın almak veya izahat isteyenlerin Genel Müdürlüğümüze mektupla veya Ankara’da 21313, 31901 ve 31166 telefonlara müracaatları Markası
BANKASI A.O.
Her sene Ankara’nın takdirini kazanan
büyük yeniliklerle zengin saz hey etini takdim eder
DİKKAT:1 Gazinomuz içkisizdir. Temiz hava, ucuz meşrubat müşterilerimizin emrindedir. Tel: 14165 |Z
Mc. Cormick
John Deere
Massey . Harris
Hoffer (Traktör)
Makineler Apkara Gozi’de Genel Müdürlüğümüz Merkez Atölyesinde görülebilir. (3268)-(386)
Deniz Harp Okulu ve Koleji
1 Deniz Harp Okulu ve Kolejine İngilizce ve matematik öğretme, ni alınacaktır.
2 — Azamî 70 lira maaş verilecektir.
3 — İsteklilerin 788 sayılı memurin kanununun 4 üncü maddesi ge-
reğince gerekli belgeleri hazırlayarak en geç 20 Temmuz 1950 gününe kadar Heybeliada’da Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığına mûracaatUn. (3092) (384)
Kiralık Mobilyalı odalar
Fevkalâde konforlu kalorifer, dolap, komodin, yatak komple kiraya verilmektedir.
Adres: Ulus Matbaası karşısında Apt. No. 60 Yeni inşaat. (2630)
Şat lık Villâ
Tepebaşmda bakili geniş bahçeli çamlı meyveli beş oda ve salonlu tam konforlu acele ve ucuz.
Parla Emlâk Bayram Cad. 1 Tel: 11101 ev 11173 989
Kiralık Daire
Dört oda, hol, sandık odası müştemilâtı Karanfil Sokak No 38 Yeni kira. Telefon: 22431 (962)
bahçemiz bu yıl da
Ankarada Şantiye Binası ve Çimento Ambarı yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden
1 — T. M. Ofisinin Ankarada yaptıracağı Et Kombinasına 16676,14 lira keşif bedelli şantiye binası ve çimento anbarı inşaatı açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 25.5.950 Perşembe günü saat 15 de Ankarada Genel Müdürlük binası içinde toplanacak komisyonda yapılacaktır,
3 — Eksiltmeye gireceklerin, tatil günleri hariç olmak üzere, eksiltme gününden bir gün evveline kadar Genel Müdürlüğe yazı jle müracaat ederek yeterlik belgeleri almaları lâzımdır. Bu tarihten sonraki müracaatlar nazara alınmıyacaktır-'
4 — Eksiltmeye gireceklerin, en az 12000, liralık bu ayarda bir inşaatı bir defada yapmış ve kat'i kabulünü yaptırmış olduklarına dair belge göstermeleri lâzımdır. Yeterlik belgesi verip vermemekte Ofis yetkilidir.
5 — Geçici güvenlik akçesi 1300 liradır.
6 — Eksiltme evrakı Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünde görülebilir.
7 — Ofis 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından bu ihaleyi kısmen ve
ya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. (385)-(3358)
Unutmayınız, otomobil devrindeyiz!
| Ankara Şoför Okulun’da
Yeni ders devresi Haziranda başlıyor Kayıtlarınız için her gün saat 14-18 arası okula müracaat edebilirsiniz.
Telefon 21649
Ismetpaşa Cad. No. 4 (944)
S Lâmbalı p.'HlJp.S Marka
1950 Model Radyolarımız gelmiştir
Zevkinize uygun mevsim çeşith rini
En müsait fiyatla bulacağınız Ankara’nın yegâne müessesesi
E TI
Manifatura Mağazasının
YENLİKLERİNİ, ZİYARET EDİNİZ NECATİ MAĞAZASI
Anafartalar Cad. No. 144 - Tel: 14404
Fî/ltl/in* ^0 Lira 155 Lira I muail. 168 Lira 270Liradır
I*
Yeni Yıldız Halis Üzüm Sirkesi Konturatla devraldığım Süleyman Sırrı Taşkın'ın sirke atölyesinde halis üzümden imâl ettiğim YENİ YILDIZ
Sirkesini piyasa fiyatından aşağı olarak piyasaya çıkardığımı sayın müşterilerime arzederim.
Nuri Çolak
Osman Sönmez
Not: Miktarları mahduttur, almakta acele ediniz.
Ortaç:
Anafartalar Cad. Adliye karşısı Köşe Mağazası. No. 224.
Ankara Tel: 11135
Sayfa: •
ZAFER
21 - 5 -1950
‘ajm «kaleden devam )
1
in tul
Hull City takımı dün D. Sporu 4-0 yendi
rialb ierd ;aral Kı (N So
liyoı
De mir spor lular dün bozuk bir oyun çıkar d lar, bu .ü'i L gilit takımı ile Genele rbi'liği karşdaşıuor
lâzıı
L(
kim
rum
müs
L
Hen
rim
lüy( cekı
L
rür
L
Fak
asî)
1
Ge
kız
rit ge( ler
1 bir söj
kiı
Ne
le
As ke kıı Nt
ya di:
ne le( ğû
N( N(
ği
h£
Y; bf h( şe dı se
bı
y«
dî
k
İki maç yapmak üzere Ankaraya gelm.ş olan İngiltere ikinci ligi takımlarından liull City, dün 6-7 bine yakın bir seyirci kütlesi önünde ilk karşılaşmasını Demirspor takımi ile yaptı. Oyunu, İngiliz takımile be raber gelmiş olan İngiliz hakemi Mr. Seyman idare etti.
4-0 giib açık bir farkla ve Ingiliz-lerin galebesile neticelenen bu maçta Hull City'liler bir fevkalâdelik gösterdiler denemez. Bununla beraber süratlerini top hâkimi-yetlerile mezcetmiş olan İngiliz takımı, dün senenin belki de en bozuk oyunlarından biTini çıkakmış olan Demirsporlular karşısında muvaffak oldular. Birinci devredin başında Demirsporlular ellerine geçirdikleri fırsatları kul -lanmış olsalardı netice her halde 4-0 olmazdı. Demirspor takımı dün bütün hatlarile tutuk ve bozuk bir öyun çıkardı. Oyuncular bilâistisna topu daima ayaklarında tuttular ve bu da îngilizlerin işini çok kolaylaş tirdi. Takımda kendini gösteren kaleci Emin ve biraz dfi sol bek İsmet idi.
İngiliz takımına gelince, tanınmış İngiliz beynelmilellerinden soliç ve takım kaptanı Carter, yaşının hayli ilerlemiş olmasına rağmen genç bir oyuncu gibi sahanın her tarafına yetişti ve takımının bütün atanlarını hazırladı. Bilhassa ikinci devrede Hull City’nin üç golü de onun verd ği paslardan oldu. Ondan sonra en fazla kendini gösteren oyuncu sol açık Shepher idi.
Uzun boylu santrhaf Neens de ye rinde müdahalelerle kendini göster-di. Kaleci Bly’ye fazla iş düşmemek le beraber zaman zaman bilhassa havadan topa hâkim oldu. Degajla n mükemmeldi.
Hull City takımı sene içinde mem leketimize gelmiş olan Rangers takımından biraz daha iyi oynamakla beraber, bizim takımlarımızın boy ölçüşemiyeceği kadar yüksek klâsta bir takım olarak gözükmedi.
Hakem Mr. Seymon, memleketimizde seyrettiğimiz bütün yabancı hakemler gibi avantaj kaidelerine riayet ediyor ve sık sık düdük çala rak oyunun ahengini bozmuyor, idaresi vasattı.
Şimdi maçın safahatını kısaca bildirelim:
Sahaya evvelâ sarı forma ve siya! pantalon giymiş olarak îngilizler çıktılar ve seyircileri selâmlıya-rak alkışlandılar. Arkalarından Demirsporlular çıktı. Ve sahaya kadar gelen Ingiliz kafile başkanının eşine mutad seremoni ile bir büket ver-d’ler.
Saat 17.05 de stadın giriş tarafr dan oyuna İnginler başladılar. Sol açık her defasında Iskenderi kolay lıkla geçip tehlikeli oluyor. 5 inci dakikada Demirspor da sağdan indi. Zekeriyanın 18 içinde yakaladığı fırsatı kaçırmasını takip eden başka bir akında, bu defa da Rıdvan kale içinde önüne gelen topu kafa ile avuta attı ve gollük bir fırsat heder oldu. Bu sırada Rıdvan sakat landığından yerine Naci girdi.
7 nci dakikada îngilizler yine sol dan indiler. Önündeki oyuncuyu geçen solaçık topu Cartere verdi. 18 içine girmiş olan İngiliz takımının soliçini ayak takıp düşürdüler. Penaltı, solaçığm yerden şütile İngi-lizler ilk gollerini kazandılar.
Zaman zaman Demirsporlular vaziyete hâkim olarak îngilizlerin kalesi önünde oynuyorlarsa da forvet oyuncuları arasında bir ahenk olmaması yüzünden süratli ve atak oynayan Ingiliz defansında hücumları kınlıyor. Bilhassa devrenin son dakikalarında îngilizler süratlerini hayli kaybettiler ve Demirspor bastırmaya başladı. Lâkin topu ayakta tutmak ve şüt atamamak yüzünden gol çıkaramadılar ve devre 1-0 Hull City lehine bitti.
ikinci devreye çıkarken Demirsporlular soliçe Nacinin yerine Ay-hanı, sağ hafa da Mehmedin yerine Kemali almışlardı.
Oyun başlar başlamaz daha ikinci dakikada îngilizlerin sağ içi muhak kak gollük bir fırsat kaçırdı. Bununla beraber vaziyete hâkim oldular. Forvet hattının gerisinde sağlı sollu çalışan meşhur Carter, defansına nazaran daha kuvvetli olan hücum hattını çok iyi idare ediyor. 15 inci dakikada soliç yerine kaçan sağiç yerden bir vuruşla İngilizle-rin ikinci golünü de çıkardı. 4 da kika sonra da Carteriin mükemmel bir pasını aynı güzellikte bir şütle
uunKu maçtan ne yecaniı hır sanne
sağiç ağlara takarak üçüncü golü yaptı
Bir ara Demirsporlular üst üste tehlikeli bir kaç akın yaptılaısa da bir netice vermedi ve îngilizler tekrar vaziyete hâkim oldular.
33 üncü dakikada yine Caıterin yerinde bir pasını ikinci devre santr fora geçen Varny Demirspor ağlarına gönderdi. Vaziyet 4-0 Ingılizle rin lehine
35 inci dakikada Kadri sağaçık yerinde önüne çıkan iki oyuncuyu, hattâ kaleciyi de geçtiyse de yanın iakine pasını veremedi, böylece son bir fırsat daha kaybettik. Maçın son dakikalarında sağdan yaptığımız a-kınlarda Ingiliz kalesinin önü ka-rıştıysa da netice değişmedi ve maç t-0 Hull Citylilerin galebesile sona
erdi
Takımlar sahada şu kadrolarla yer almışlardı:
Hull City: Bly, Gibson, Berru Green Halgh, Neens, Tarrant, Har-rison, Smith, Lee (Varny), Carter, Shepher.
Demirspor: Emin, İskender, Is -met, Mehmet, Süleyman, Muzaffer Zekeriya, Kadri, Abdullah, Rıdvan İsmail.
İngiliz takımı bugün Gençler Birliği ile karşılaşacaktır.
Niyazi SEL
Dün yapılan hentbol maçları
Dün 19 Mayıs Stadyumu dış sahasında oynanan hentbol maçlarında Harpokulu - Etlikspoıu 37-3. Karagücü de Hilâlsporu 12-6 yenmişlerdir.
Sunderland Galata sarayı güçlükle 4-3 mağlup etti
İstanbul 20 — Şehrimizde misafir bulunan İngilterenin tanınmış Sunderland futbol takımı üçüncü karşılaşmasını bugün saat 17 de İnönü stadında Galatasaray ile yaptı. Sunderland sakat bulunan santrforları Davis’i de kadrosuna almış bulunuyordu. Galatasaray şöyle bir kadro ile sahaya çıkmıştı:
Turgay, Naci, Ruhi, Musa, Muzaffer, Doğan, İsfendiyar, Muhtar, Reha, Gündüz, Bülent,
Hakem: Sulhi Garan.
Oyuna her iki takım da çok hızlı başladı. Bu arada her iki kale de tehlikeler geçiriyordu. Oyun geliştikçe Galatasaray enerjik atanlarla ağır basmağa başladı. Bu arada Sunderlandın santrforu Davis oyuna devam edemiyerek çıktı ve yerine yedek oyuncu girdi. 27 inci dakikada da Galatasaray sağdan yapılan bir korner atışında İsfendiy-rın hafif bir şütü ile ilk gölü kazandı ve karşılıklı atanlardan sonra ilk devre 1—0 Galatasarayın lehine bitti.
İkinci devre GalatasaraylIlar canlı başladılar ve hemen dördüncü dakikada güzel bir sıyrılış yapan Reha Galatasarayın ikinci golünü köşeyi bulan bir şütle yaptı. Bu i-ki sıfırlık vaziyet Sunderlandı şahlandırdı ve oyuna tamamen hâkim olduğu sırada 17, 25 ve 27 inci da-
kikalarda 10 dakika içinde Şakelton vasıtasiyle üç gol kazandılar. Bununla beraber Galatasarayın güzel oynu devam ediyor. Ve güzel neti-celi hücumlar yapıyordu.
Nihayet 32 inci dakikada Bülen-din bir korner atışından üçüncü gollerini atarak vaziyeti berabere şekline soktular. 3—3 beraber vazi yeti oyuna azamî heyecanı ve sürati verdiği bir sırada 37 inci dakikada îngilizler penaltıdan dördüncü gollerini de attılar vç maç bu şekilde 4—3 Sunderlandın galibiyetiyle bitti.
Sunderland, yarın son maçını aynı statta Fenerbahçe takımiyle yapacaktır.
Arsa Alınacaktır
Ankarada teşekkül etmiş olan mahdut mesuliyetli ucuz subay evleri kooperatifi için taksitle, Ankara belediye imar hudutları içinde (200.000) metre kare sahasında ara zi veya arsa satın alınacaktır. Talip lerin arazilerinin yerlerini, sevini, ve miktarlarını ve parsellenmiş olup olmadığını ve satış şartlarını bildiren bir taahhütlü mektupla (1/6/1950) tarihine kadar Ankara Orduevindeki idare meclisine müracaatları ilân olunur. (910)
Demokrat Partiyi tenkit ve murakab» lemek mümkün olabilir mi? Demek Halk Partisi yapıcı bir siyaset tatbik etmek için bir ekseriyet kazanmak şöyle dursun, tenkit hakkını uıllanmağa yeter derecede bir a kalliyet temin etmek imkânlarından da mahrum bulunmakta ve millet ona tenkit vazifesini dahi lâyık görmemektedir. Seçmenler kararını verdikten sonra bunun için artık kimseyi muahaza etmek nümkün olabilir mi? Bütün bu mülâhazalara rağmen başka bir meseleyi daha teşrih etmek mecburiyetindeyiz:
Bugün muhalefet, hiç de tenkit vazifesini yapmak için lâzım gelen elemandan mahrum sayılamaz. İşte Malatya milletvekili İsmet İnönü vardır; işte Haşan Saka, İnceda-yı, Hüseyin Cahit Yalçın, Feridun Fikri Düşünsel vardır; bu zevat Meclise devam ederler, söz alırlar ve hakikî tenkit vazifelerini yaparlarsa, bundan memleket ancak fayda görür.
Peki, Meclise gelmezlerse, bu vazifelerden kaçınırlarsa; diyeceksiniz?
O zaman da tenkit vazifesini, kontrol vazifesini bu büyük Türk milleti yapacaktır. Çünkü Demokrat milletvekilleri millete daima hesap vermek mecburiyetindedirler. Artık Halk Partisinin lâf ve vaid devri geçmiş, iş zamanı gelmiştir. Millet, seçimde kendisine düşen vazifeyi yapmıştır; şimdi vazife, vekillerindedir.
Dün İzmirden gelen Demokrat Partili milletvekilleri, bize, milletin kontrolü daha şimdiden yapmağa başladığına dair dikkate değer haberler verdileri, İzmir milletvekillerini yol boyunca büyük tezahürlerle uğurlayan halk, kendilerine kalabalık arasından gösterdikleri levhalarla şu şekilde ihtar yapmışlardır:
C. H. P. nin akıbetini unutma!
Bize hesap vermek mecburiyetin-desin!
Bunlar hakikaten çok derin mânası olan sözlerdir. Demek bu millet, artık vekillerinden hizmet beklemektedir. Bunun için Demokratların hakikî tenkitçisi ve kontrolü Büyük Millet Meclisindeki Halk Partisi milletvekillerile beraber 19 milyon vatandaştır. İşte biz bütün gözlerin her an üzerimize müteveccih olduğunu, milletin bütün hareketlerimizi çok yakından takip ettiğini bilerek çalışacağız. Çünkü bugün bizi büyük sevgi tezahürleriyle karşılayan, bize karşı her türlü itimadı besleyen bu millet, yann um-luğunu bulamazsa, bir kapalı hüc-. -e içinde bir tek oyla bizi de alaşağı etmesini pekâlâ başarır. Dâva bizim alaşağı edilmemizde de değil-lir; asıl acıklı taraf, milletin hüsrana uğramasmdadır.
Bunun ağır vebalini bilerek çalışmağa, hem de geceyi gündüze katarak, istirahatimlzden fedakâr-'ık ederek, şuurla, bilgi ile ve dikkatle çalışmağa mecburuz; bunu yapacağız, bu sayede millet te sa adete ve refaha kavuşacak, biz de vazifesini başarmış insanların vic dan huzurunu içimizde duyarak tekrar seçmenlerin karşısına çıka-
Hiç bir zaman unutmıyalım ki, en büyük muhalefet, bize lehte oy vermiş olan milletimizdir.
Mümtaz Faik FENİK
Paris Fuarında
İstanbul Şehir Tiyatrosu
Bu akşam Saat 21 de M
Hanımlar Terzihanesi Sfl
Yazan: Georges Fevdeau
Yazan: Georges Feydeau
Türkçesi: Mahmut Yesarî
DİKKAT: Bugün saat 1540 da Ucuz Matine
Kayseri Gülleri
Biletler gişelerimizde satılmaktadır. Numaralı yerlerinizi erkenden aldırınız.
Bugünkü Sinema seanslarımız:
10—12 ucuz, 18 de normal matine
Tel gişe: 15031 — Müd.: 24075
l£
ri
k
Türk pavyonu
ir (Baştan 1 incide) görmek beni teselli etti. İki memleket alrasmda dostane bağların kuvvetlenmesine fiilî şekilde yardım etmiş olan Büyükelçi Mene-nıencioğlu’na teşekkürlerimi sunarım. İstikbalde Türkiyenin mukadderatının müsbet şekilde tezahür ettiğini görmek fırsatını sık sık elde edeceğimizi umuyorum. Türki-yenin refahı için en samimî temennilerimi bildiririm.»
Pavyonumuz, ziyaretçilerin her bakımdan alâkasına mazhar olmaktadır.
Teşekkür
Milletvekili seçilmiş olmam dola-yısiyle tebrik ve muvaffakiyet telgrafları çeken dostlarıma ve arkadaşlarıma muhterem gazeteniz va-sıtasiyle teşekkürlerimin iblâğını saygılarımla rica ederim.
Demokrat Parti Samsun Milletvekili Tevfik İleri
Kiralık
Bahçelievler 42 inci sokak No. 4 bir kat müstakil 3 oda, bir hol, havagazı ve su vardır. İçindekilere müracaat
KuiYiaşlordci Mimoza Emprimeler Vistra Emprime büyük ucuzluk 875 kr5' □75,^E
Milletvekilleri dün Meclise girerler ken
Cumhurbaşkanı namzedi: Bayar
ir (Baş tarafı 1 incide)
Bayar, bu seçimden sonra milletvekillerine teşekkür etmiş ve devlet idaresinin en mükemmel örneğini vermeğe bütün gayretiyle çalışacağını bildirmiştir.
Bundan sonra Meclis Başkanı a-dayı seçimi yapılmıştır. Bu seçimde de Refik Koraltan 274 reyle a-day seçilmiştir. Meclis Başkanvekil liklerine Hulûsi Köymen ve Sıtkı Yırcalı getirilecektir. İdare âmirleri adayı olarak İhsan $erif Özgen ve Kâmil Gündeş, kâtipliklere de Haşan Polatkan, Ümran Nazif, Fi-ruzan Tekil, Muzaffer Kurbanoğlu. seçilmişlerdir.
Demokrat Parti Başkan vekilliği için bir idareci, üyelik için bir ve kâtipliklerde de iki adayı C. H. P. sine bırakmıştır. C. H. P. si eğer bunu kabul etmezse o zaman Demokratlar itmam edeceklerdir.
Dünkü Demokrat Parti Grup toplantısı, tasnifin uzamasından ak-
Günaltay hükümeti
şam geç vakte kadar devam etmiştir. Ve bütün toplantı boyunca Ankara Palasın önünde bekleyen bir kalabalık, Celâl Bayar’a ve Demokrat milletvekillerine karşı büyük sevgi tezahürleri göstermişler ve kendilerini uzun uzun alkışlamışlardır.
Pazartesi günü Cumhurbaşkanlığa seçilecek olan Celâl Bayar, Meclis önünden bir Cip arabasına binerek evine dönmüştür.
Demokrat milletvekilleri bugün sata H de Büyük Millet Meclisi binasında toplanacaklar ve hep birlikte toplu bir halde Atatürk’ün kabrine gidip bir çelenk koyacaklardı?.
Öğrendiğimize göre dün de Demokratlar eski bir prensip kararını teyit etmişlerdir. Bu da milleti ve mahallî hâkimiyeti tepişil eden milletvekillerinin Cumhurbaşkanına Mecliste ayağa kalkmamalarıdır. Bu karar ittifakla ve alkışlarla kabul olunmuştur.
Büyük Millet Meclisi, yrın saat 15 de toplanacak ve adaylığı tesbit olunanların seçimini yapacaktır.
Seçimin hariçte akisleri
■ir (Baş tarafı 1 incide)
Demokratlar daha ferdiyatçı, mümkün olduğu kadar liberal bir ' ekonomi taraftarı ve Türkiyenin durumu müsaade ettiği nisbette istihsal** vasıtalarının devletleştirilmesine muhaliftirler. Görülüyor ki Türkiyede siyasî ve İktisadî hayat daha yumuşayacak, fakat dış politikada hiç bir değişiklik olmıyacak-tır
Radikal Demokrat «National Ze
itung» gazetesi de Türk milletinin ilk defa olarak serbestçe oy verdiğini yazmakta ve şunları ilâve etmektedir:
★ (Baş tarafı 1 incide)
«Üzerimizdeki ağır vazifeyi vicdan huzuruyla 9 uncu Büyük Mil let Meclisine devrederken memleketin iç huzur ve saadetinin dış emniyet ve itibarını devamı temennilerimi tekrarlamayı önde gelen kutsî bir vazife saymaktayım.
Seçim neticeleri yabancılar ve hatta Türkiye için büyük bir sürpriz olmuştur. 27 sene önce diktatörce ve sonra da totaliter bir re jima tâbi tutulan Türkiye, bir demokrasi memleketi olduğunu ispat etmiştir. Türkiye, 14 Mayıs seçimleriyle, hür milletler camiasında yer almıştır.
Liberal muhafazakâr «Gazette de Lausanne» Türk milletinin serbestçe oy verdiğine işaret ettikten sonra Halk Partisinin uğradığı mağlû-
Ekseriyet partilerinin tahakkü ınüne müsait olan Anayasamızda Demokrasi rejimini sağlam temeller üzerinde tutacak, hürriyetin ve millî inkılâpların korunmasını, devlet nizamının masuniyetini emniyet altına alacak esasları sağla, yan tadilleri temin, memleket işlerinin dürüstçe tedvirini, gelişme faaliyetinin hızını kaybetmemesini murakabe, millî ruhu söndürmek amacını güden cereyanlarla mücadele ve Atatürk’ün emaneti olan tarihî partimizin, onun ölmez mef-kûresi etrafında yeni bir hayatiyetle toplanarak yeni görevlerini , başarmasına çalışmak yolunda va- 1 tanî vazifeme sarsılmaz bir azim ve imanla devam edeceğimi aziz vatandaşlarıma ve beni vekil seç- I mek suretiyle bu hizmete memur I eaen muhterem hemşehrilerime er j zeder, iş başında bulunduğum müd detçe vatandaşlarımın gösterdik- I leri yüksek teveccüh ve mânevi müzaherete sonsuz minnet ve şükranlarımı sunmakla ebedî bir şeref duyarım.
D. P. Meclis Grupu toplantısı
★ (Baş tarafı 1 incide) rat milletvekillerini selâmladıktan sonra gündemdeki seçimlere başlanmıştır.
Neticede, Cumhurbaşkanlığı adaylığına Celâl Bayar seçilmiştir
Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına İçel milletvekili Refik Koraltan, başkanvekilliklerine Bursa milletvekili Hulûsî Köymen ve Balıkesir milletvekili Sıtkı Yırcalı, idareci üyeliklere Kütahya milletve kili Ihsan Şerif Özgen ve Kayseri milletvekili Kâmil Gündeş, başkanlık divanı kâtipliklerine de Eskişehir milletvekili Haşan Polatkan, Konya milletvekili Ümran Nazif Yi-ğiter, İstanbul milletvekili Firuzan Tekil ve Manisa milletvekili Muzaffer Kurbanoğlu aday seçilmişlerdir.
Cumhurbaşkanlığı adaylığına seçilen Celâl Bayar, grupa teşekkür ederek Anayasanın bugünkü hüküm leri dairesinde Devlet Reisliği vazifesinin iyi ve muntazam nümune. sini vermeğe, sevgili milletimize nimet borcu ödemeğe çalışacağına itimad edilmesini rica etmiştir.
biyeti uzun müddet idare başında bulunan her kimseye mukadder o-lan yıpranmaya ve memlektin bazı kısımlarında memnuniyetsizlik yaratmış olmasına atfetmekte ve
şöyle demektedir:
İç politikanın istikameti hakkında şimdiden tahminler yürütmek için vakit henüz çok erkendir, zira partilerin takip edecekleri yollar kesin olarak kararlaşmamıştır. iktidar mevkiindeki şahısların temayülleri programlarından daha ö-oemli olacaktır. Bununla beraber, devletçiliğin azaltılacağı ve Türkiyenin müttefikleriyle ve diğer Batı devletleriyle dostluk münasebet leri idame edeceği kuvvetle tahmin edilebilir.
Gazete mütalealarına devam ederek, Türkiye’de seçimlerin dürüst cereyan etmesinden memnuniyetini belirtmekte ve şöyle demektedir:
Zira «Halk Partisinin otorite hareketi büyük bir hoşnutsuzluk yaratmakta devam edecek ve bu hal daima Doğu komşusunun tehdidi al tında bulunan Türkiyenin durumunu zayıflatmış olacaktır.»
İstanbul Şehir Tiyatrosu
Komedi Kısmı
22 Mayıs Pazartesiden itibaren
Son Hafta Temsillerine Başlıyor
REPERTUVAR
22 Mayıs İki Efendinin Uşağı — 23 Üvey Kardeşler — 24 Bebek — 25 Nema Bankası 26 — Bebek — 27 Hanımlar Terzihanesi — 28 Mayıs İpekçi Merhum — 28 Mayıs Pazar (Matine)
Bebek
Bütün temsillerin biletleri gişelerimizde satılmaktadır. Numaralı yerlerinizi şimdiden aldırınız.
Orta Doğu güvenliği
★ (Baştan 1 İncide) siyasî bir hareket olarak telâkki etmektedirler.
Burada sanıldığına göre bu demeçler Yunan, İran ve Türk hürmetlerine ve Sovyetler Birliğine Atlantik camiasının inkişafının^ bir nevi «Atlantik infiratçılığı» mânâsına gelmediğini açıklamak için yapılmıştır.
Maamafih Kuzey Atlantik konseyi, Londrada yaptığı toplantıda, yeni üyeler kabul ederek andlaş-manın faaliyet sahasını genişletme yi kararlaşturmamıştır. Batılı devletlerin Atlantik bölgesinin dışına çıkarak hem askerî, hem de iktısa dî mesuliyetlerini arttırmamayı düşündüklerine şüphe yoktur.
Amerikanın Fransaya Çin Hindinde yardım yapması gibi kararları Ingiltere ve Amerikanın, Asya-nın komünist olmayan bölgeleri ile alâkadar olduğunu göstermektedir.
Yunanistan, Türkiye ve İranın durumları hakkında resmî demeçler yayınlanması, Bakanların neşrettikleri kararlar zincirindeki eksik halkayı tamamlamıştır. Yakın ve Ortadoğuya yardım edilmesi hakkmdaki Truman doktrininin yenilenmesi müsait zamanda yapıl mıştır.
Tel. Gişe: 15031 — Müd.: 24075
DİŞ TABİBİ HALIT SUNGUR
Aaaf»-rt'iü.t Tataf I* H*»
1 Ne. 115 -
Anver Saten Tual Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ’ta
650 krş. 290. krş 350 krş.
hakiki İrlanda Keteni 900 krş. Gandi 340 krş. Tel: 11185 Ankara
Comments (0)