ÇARŞAMBA
İDARE YERİ 1
İstanbul Nuruosmaniya No &4
Telgraf: Yeni Sabah gazetesi İstanbul
" MART ** •
Telefon — 20795
- 19 v? P ■ N«"Î16
Telefon —
YENİ SABAH
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ
ABONE ŞARTLARI
Tdrldy» Ecnebi
900 Kr. Seneliği 2400 Kr.
500 Kr. 9 aylığı 1200 Kr.
200 Kr. S aylığı 800 Kr.
90 Kr. 1 aylığı 300 Kr.
Po*ta ittihadına girmemiş memleketler için 28. 14. 7.5 re 4 lira
HER YERDE
3
KURUŞ
Hertarafta Tedbirler
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN
Her taraf tedbirler alıyor. A-merika bundan sonra bitaraf filân düşünmlyccek. Peşin parayı verene, Amerikan bayrağını taşım lyan bir gemi olmak şartik, yiyecek te verecek, top tüfek te.
Amerika, Alman mahreçli eşyadan aldığı gümrük resmini artırıyor. Bundan başka Amerikada teşrifat kabilinden müstakil bir Çek hükümeti kurulması da düşünülüyormuş Ne âlâ, Müsyü Beneş’e bir iş çıkar.
Amerikanın başka tedbirlerinden de bahsolunuyor. Bazıları Alman-yadaki Amerikan sefareti erkânının kamilen geri çağırılması, Almanya ile her türlü ithalât ve ihracata nihayet verilmesini istiyeceklermiş.
Amerikanın Almanyaya vereceği cevabın ne olduğuda şimdiden ifşa ediliyor. Amerika hükümeti bu hareketi bir tecavüz addederek meşru addetmiyecekmiş.
Sovyetlerden yine büyük bir haber sızmıyor. Sovyetler cumhuriyetinin bu ilhakı tanım adığma dair verdiği cevaptan bahsolunuyor.
Fransada başvekil M. Daladier istediği vasi salâhiyetleri Ayan mec lisinden de kopardı. Artık bir elek, trik düğmesine basmakla en az bir milyon asker seferber edebilir; Fran sayı her ân nagihânî bir hücumu karşıhyabilecek bir vaziyete sokabilir.
İngiltere nutuk söylüyor, takbih ediyor, pişman olacaksın diyor, yapılanı tanımıyor ve şüphesiz silahlanmağa bir kat daha hız veriyor.
Küçük devletlerin ne yaptıklarını pek bilmiyoruz. Her halde, onlar da az çok kaynaşıyorlar.
Bütün bu havadisleri okurken. İnsanda pek tabiî olarak, 'bir merak hasıl oluyor: Peki amma, bu hazırlıkların, bu tedbirlerin gayesi nedir ? Ne temin edilmek isteniyor ?
”Kat’ı münasebetin,, sözü ağıza alınmadan sefirler geri çağınlmak. la, hudutlar takviye edilmekle, muharebe çıkarsa bitarafların, daha I doğrusu İngilizlerle Fransızların A-‘ merikadan her istediklerini rahat rahat alabileceklerini ilân etmekle Çekoslovakya hükümeti dirilecek midir? Almanlar attıkları adımdan geri dönecekler, Çeklerin istiklâlini tekrar kabul edecekler midir?
Çünkü, bugün karşılaştığımız meselede iki hal çaresi tasavvur o-Ilınabilir. Biri eski vaziyeti iade etmek, diğeri de bundan sonrasını düşünmek.
Eğer maksat eski vaziyetin tekrar yerine gelmesi ise, bahsolunan tedbirlerden hiçbiri Almanyayı nedamete sevkedecek bir mahiyet ve ciddiyeti haiz değildir. Bazı devletler Çekoslovakyanın Almanyaya ilhakını istedikleri kadar, kabul ve tasdik etmesinler. Bu, Almanyanm umuruna bile gelmez. M. Daladieriin vasi salâhiyetleri de Almanyayı bildiğinden vaz geçirtmez. Çünkü bu tedbirler ancak tedafüidirler. Al. manyanın yakında Fransaya karşı t bir tecavüz fikri mevcut olamaz.
Almanyada şimdi bir taarruz tasavvuru mevcut ise onu başka tarafta yine tatbik eder ve M. Dala, dier de hudutlarda elinde silâh bek-Uyedurur, yine seyirci kalır.
İngiltere, Almanyaya pişman o-lacaksın diyor. Fakat Almanya buna kanaat getirmeden evvel bitaraf seyircilerin inanması lâzım. Şimdiki halde Almanları hakikaten pişman olmağa sevkedecek bir tedbire tesa. düf etmediğimizi itiraf mecburiyetindeyiz. Binaenaleyh kimseye bir ka naat telkin etmiyen bu nazarî sözlere Almanların omuzlarını kaldıracaklarını muhakkak eddedebiljriz.
Eğer maksat bundan sonrası i-fçin bir tedbir almak ise, yapılan ve yapılması düşünülen şeylerin hiçbiri bu gayeyi ternin edecek mahiyette değildir. Bir kere, kendilerini Al-manyamn tehdidi altında hisseden devletlerde müttehit bir cephe tees-
Türkiyenin KÖSeİVanof DÜR Gitti
Rumanyaya
Yardımı
.Anadolu Ajansı Tavzih Ediyor
Hitler Praga hareket ederken
Istanbuldaki Çek Konsolosluğu
Alman işgalinde
Londra, 21 (A.A.) — Havas a.
Bulgar Başvekili Dün Gazetecilerle Samimî Bir Hasbıhal Yaptı
jansı bildiriyor:
İyi malûmat alan bir kaynak, tan alınan haberlere göre, B. Leb-run kraliçe Mary’yi ziyaret ederken B. Bonnet ve Lord Hallfaks da doğu Avrupasının emniyetini teşkilâtlan dırmak hususundaki İngiliz plânı hakkında mühim bir millâkatta bulunacaktır. B. Bonnet, Fransaya, Sovyetler Birliğine ve Polonyaya tevdi edilmiş olan bu plân hakkında Fransamn noktai nazarını bildirecektir.
İngiliz plânının metni malûm olmakla beraber iyi malûmat alan mahfiller, plânın Romanyaya ve bir taarruza hedef olan bütün küçük devletlere müzaheret için umu mî bir taahhüdü ihtiva eylemekte olduğunu büdiriyorlar.
Bu mahfillere göre, sarih kayıt larla askerî bir icraat halen tesbit (Sonu 3 üncü sayfamızda)
Profesör Lipman’m Cenaze Merasimi
Dün bütün Tıp Fakültesi profesör ve talebesinin iştirakile kaldırıldı
Cenaze merasiminden bir intiba
İstanbul Üniversitesi kadın do-ı mızda yazmıştık, ğum ordinaryüs profesörü doktor Tıb âleminin tanınmış üstadla-Lipman’ın öldüğünü dünkü nüsha-1 (Sonu üncü sayfamızda)
süs etmemiştir. Herkes hemen he men yalnızdır ve bu yalnızlık bir zâftır.
Sonra, Almanya teşebbüslerinde ne dereceye kadar devam ederse diğer devletler kendilerini müdahaleye mecbur göreceklerdir? Almanyanm nüfusunu milyonlarca artıran, sana, yiini, askerî kuvvetini tahkim eden Çekoslovakya ilhakı bir harp sebebi teşkil etmezse bir Memel’in istiklâl ilân etmesi mi, bir Dantzig’in ilhakı mı, yoksa Danimarka ve Belçika taraflarında bir tashihi hudut icrası mı harp sebebi teşkil edecek?
Fakat bütün bu küçük küçük muvaffakiyetler, ilhaklar biriktikçe Almanyanm hem kuvveti artıyor, hem iştihası.
Şimdi, Romanyaya karşı bir te. cavüzo İngiltere ve Fransauın tahammül edemiyecekleri lâfı ortada dolaşıyor. Sarih muahedenamelerle, açık vaitlerle bağlı olduktan Çeko-
slovakyanın ilk parçalanmasına, son mahvolmasına şahit olan devletlerin Romanya hakkındaki dostane ve hayırhahane sözlerinde ne dereceye kadar sebat edecekleri suale şayan görülmez mi?
Almanya ve İtalya dünya sulhü için bir tehlike ise bu tehlikeyi yegâne ortadan kaldıracak tedbir karşılarında müttehit, müttefik bir kuvvetli heyet vücude getirmektir.. Ne vakit İngiltere, Fransa, Amerika vo Rusya birlcşip tc Almanyanm ve 1-talyanın daha fazla bir karış yer zaptetmelerine karşı harbi göze a-lacaklannı ilân etmezlerse dünyada sükûn ve emniyet takarrür etmiye-cektir. Ya bu iş ergeç olacaktır. Ya garp demokrasileri esareti kabul e-deceklerdir. Fakat ne kadar gecikl-lirse tehlikenin önünü almak ta o kadar zor ve belki imkânsız hale gelecektir.
_ Hüseyin Cahid YALÇIN
Bulgar Başvekili Köseivanof Türk Gazetecilerile Bir Arada
Bulgar Başvekili ve hariciye nazırı ekselans Köseivanof ve maiye. tindeki zevat dün gece saat 11 de hususî trenle Sofyaya mütevecci.
hen şehrinizden ayrılmışlardır. Başvekil İstasyonda vali mua.
vini, İstanbul kumandanı, polis müdürü ve diğer resmî zevatla, Bulgar
konsolosluğu mensuplan, Bulgar kolonisi, gazeteciler ve kalabalık bir halk kütlesi tarafından ıığurlanmış-tlT. (Sonu 3 üncü sayfada)
COOOCCOOOOOOCÇOOOOOOOOOÇOOOCOCCCOOCOÇOÇOOOOOCOOC,OOCCOOOOOOOCCOOOCCOOCC:OOOOOOOOOOCXS/SZS^Z'
Nüfusumuz 17,829,214
Dahiliye Vekâleti üç ayda bir alınan ve sicil defterlerine istinad eden ihsaiyat cedvellerine göre
1937 ve 1938 senelerinde doğum, ölüm, evlenme ve umumî nüfus vaziyetimizi tesrbit etmiştir.
1937 yılında 105.983, 1938 yılında 101,953 evlenme kaydedilmiş tir. 1937 yılında 223.479, 988 de 241.991 ölüm, 1937 yılında 280.314
1938 yılında 241.991 doğum olmuştur.
1937 yılında sicil deftrlerinde 9.008.495 kadın, 8.576.110 erkek olmak üzere 17.584.605, 1988 yılında ise 9.121.539 kadın, 8.707.675 erkek olmak üzere 17.829.214 vatandaşı kayıtlı bulunmaktadır. 937 yılında kadın nüfus artışı binde 12.7, erkek nüfus artışı 14.4, u-mumî artış 13.5; 1938 yılında ise (Sonu 3 üncü sayfada)
Miintehibisaniler Bugün Toplanıyorlar
İstanbul müntehibisanileri ile görüşmek üzere Halk Partisi divanı tarafından şehrimize gönderilen ordinaryüs profesör Şemseddin Sami ve mebuslardan Bay İbrahim Tali İstanbul müntehibisanilerini sabah saat 9,30 da Asrî sinemada yapılacak bir görüşmeye davet etmiştir.
Istaııbula bağlı Adalar, Bakırköy, Beykoz, Beşiktaş, Eyüb, Eminönü, Kadıköy, Üsküdar, Fatih kazaları bu sinemada, Beyoğlu ve
Yeni Tefrikamız
Sultan Aziz Devri Baş Pehlivanları
Sami Karayelin bu güzel tefrikasına yakında başlıyoruz.
General Ali Hikmet AyerdemVefat Etti
Merhum Generalin Cenaze mera simi Bugün Yapılacak
Merhum General Ali Hikmet
Emekli Generallerimizden Ga-
ziaııtep mebusu Ali Hikmet Ayer-dem’in vefat ettiğini büyük bir teessürle haber aldık. Bu elim hâdiseden dolayı gazetemiz gerek sayın generalin ailesine, gerekse meu sup bulunduğu B. M. Meclisine ve Türk ordusuria en samimî ve içden gelen Vaziyetlerini sunar.
Merhumun cenazesi bugün saat 11 de Şişli tramvay istasyonunda Kozay apatmanından kaldırılacak ve namazı Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra Asrî mezarlığa defnedilecektir.
Merhum Generalin hayatı:
General Ali Hikmet, 1314 de Harbiyeden çıkmış ve Erkânıharp-sınıfına dahil olarak 1917 de Erkânıharp Mektebini bitirmiş, Selâ-nik civarında 3 üncü orduya tayin olunmuştur. Bir müddet sonra ha-
(Sonu 3 üncü sayfamızda)
HER SABAH
Denizcilerimizi Korumak Lâzım
K aradenizin azgın sularında can veren talihsiz kocasının I hayatı bahasına hah ettiği tazminatı bir türlü alamadığı için iki öksüz yavrusile gazetemize baş vuran ■ bedbaht ananın hazin akibeti işba t ediyor ki Türk denizcilerini müessir bir surette koruyacak ciddî tedbirler almak icap etmektedir.
Yurdumuz bir deniz memleketidir. Karadeniz, Marmara ve Akdeniz kıyıları halkımız denizci doğarlar, denizlerde yaşarlar ve şayet denizde ölmezlerse muhakkak ki denizci olarak bu dünyaya gözlerini I yumarlar. Diğer taraftan her de-1 nizci memlekette, denizcilerin haklarını korumaya, mukadderatını teminat altına alan teşekküller vardır ve bunlar o memleketlerin ya devlet, yahut hükümet reislerinin
himayeleri altında işlerler.
Niçiu Türk denizcileri böyle bir teşekkülün kendilerine teuıln edece, ği büyük faydadan daha uzun müd det mahrum kalsınlar?
Sonra da iş kanununa Türk deniz işçilerinin de yüzlerini güldürecek maddeler ilâvesi pek mümkün, dür.
Rızkını enginlerde ariyan bir denizci, karada didinen yurttaşından daha fazla tehlikeye maruzdur. O. her dakika ölümle burıın burunadır ve bu daimi tehlike içinde yaşayış ona bu güıı maddî kazançta bir üstünlük temin edemiyorsa hiç olmazsa cauı bahasına kazandığı haklarını teminat altına almak ta memleket için bir vazifedir.
A. Cemaleddin SARAÇOĞLU
Sayfa t 2
T E N ! 3 A B A H
2? MART İM»
C/PJAV AA f?A. MfHMtDİM HATIRA. v, İTİRAFLARI
Tefrika No 37

Yazan : M. SIRIR
Benim Hoca Olduğuma iyice İnanmıştı
“Nuruaynım Hocam. Şu Nargile Çeken Zabitin Karşısında Oturan Yüzbaşıyı Tanıyor musunuz?
Emsali gibi, bu da yağlı bir kuyruk ele geçirmek için Hürriyet ve İtilâf fırkasına geçmiş, Istanbulun işgalinden sonra da, bi. raz dünyalık edinmek fikrile düşman hizmetine girmişti. Sait Molla, nın kurduğu yuvanın zehirli yılan-larmdandı.
Yüzbaşı Ahmet efendinin gösterdiği gün bir bahane bulup bu a-dam ile ahbap olmuştum.
Hoca kıyafetime, Anadolu aleyhinde döktüğüm dillere pek çabuk inanıveren bu rezil hemen o gün soysuzluğunu, südü bozukluğunu göstermişti. Kıyafetime bakıp ta beni bir Rizeli medrese talebesi sanmıştı. Şeyhülislâmlık dairesinde kâtiplik gibi yağlı lokmalar vadile beni şerrine âlet gibi kullanmağa kalkışmıştı ve tabiidir ki, ben de kanmış, bu vaitlere inanmış gibi görünmüştüm. Bana, Anadoluda uyanau millî fikir ve cereyanların şer’î ahkâmlara uygunsuzluğundan ve bilhassa halife ve padişaha karşı isyan ve itaatsizlik sayılacağından bahse, diyor, hocalığımı ileri sürüyor, aklınca düimin bağını çözmek, beni ha. fiyeliğe sürüklemek istiyordu. Yüzünü güldürmüştüm bu ahmakın daha o gün.
Ertesi gün de Ayasofya camisi avlusundaki kahvede birleşmiştik. Başbaşa vermiş, milliciliği didikli. yor, millicileri çekiştiriyorduk. O sırada yüzbaşı Ahmet efendi de, her günkü gibi gelmiş, bir kenarda nargile çeken Ayasofyayı muhafazaya memur olup barakalarda bulunan tabur zabitlerinden bir zatın yanına oturmuştu. Görüşüyor, gülüşüyorlardı. Nazif dostumun ak gözleri dikilmiş ve takılmıştı bu ak yüzlülere. Kırpmadan onlara bakıyor, kemik görmüş köpek gibi, arasıra, yut kunuyordu. Nihayet kopası başını çevirdi bana. Hırs fışkıran gözlerinin hışımlı bakışını gözlerimin içme soktu. Soludu, soludu ve:
— Nuruaynim hocam, dedi. Şu nargile çeken zabitin karşısındaki yüzbaşıyı tanır mısın?..
Farkedememiş gibi davrandım. Diğer tarafta oturan bir zabit gru-puna doğru bakarak sordum:
— Hangi yüzbaşı?..
Muhatabım anlayışsızlığıma bayağı titizlenmişti. Birden dudağını ısırdı ve ayağını yere vurdu. Başım bana doğru uzatarak hafif bir sesie:
— O tarafa ne bakıyorsun be a-zizim. Solumuzda nargile içen zabitin karşısında işte. Arkasında da bir nefer kaputu var. Hâlâ göremedin mi?..
Yüzbaşı Ahmet efendiye doğru, alnımı kırıştırarak bir baktım. Çok ciddî bir tavırla:
— Ha evet, evet, dedim. Her zaman oturur burada. Arkadaşları erkânıharp diye çağırırlar onu. Şa kaçının biridir.
— Görüşür müsün?..
— Hayır. Yalnız isminin Ahmet öldüğünü bilirim. Şahsını da tanırım.
— Ne iş yaptığını bilir misin bu adamın?..
Abdallığa vurdum, yılışık yılışık güldüm ve:
— Benimle alay mı ediyorsun Nazif efendi, dedim. Zabitin işi ne olur, bakkallık, kasaplık etmez ya. İşte zabit...
Muhatabım yine huysuzlanmıştı. Titiz bir tavırla birden söztimil kesti. Kulağıma eğildi ve:
Demin konuştuklarımızdan bu da. Gizli gizli Anadoluya silâh ve cephane kaçırırmış bu.
Gözlerimi ahmak ahbabımın göz. lerine diktim. Hayret ifade eder bir
eda ile dört elif uzunluğunda, bir Yaaaaa çektikten sonra, tecvit üzere kelimelerin aymlarmı çatlatarak:
— Lânet bu lâine de.
Dedim. Ardından birkaç neuzu. billâh ve bir iki de tövbe estağfurul. lah savurdum. Nazif efendiyi kurduğu ağa sokmuştum artık. Adab ve usulile cüppemin yakasını ısırmak gibi hareketlerimle de ağı başına dolamıştım. Açılmıştı sır küpünün ağzı, iskemlesini, kalkmadan iki elile sürüyerek, bana doğru biraz daha ilerledi. Enfiyeli burnunu ağzıma sokacak gibi alnını alnıma değdirdi. Gözlerinin içi gülüyor, Yanakları seyiriyordu o aralık. Kolunu boynuma doladı ve:
— Cenabılıak, dedi. Eksik etmesin başımızdan sizin gibileri. Şimdi anladım yüreğinin temizliğini hocam. Fakat, yalnız dua ile olmaz bu iş. Biraz da gayret göstermeli, elbirliği ile çalışıp bunlar m şerrinden kurtarmalı milleti ve memleketi.
Beklediği cevabı vermekte gecikmedim. Yaltaklanmaktan çekime-medi.
Her cihetçe hoş davrandım, okşadım ve nihayet zehrini kusturdum bu kör yılanın. Bana yüzbaşı Ahmet efendiyi takip etmeyi, arkadaşlarını ve yaptığı işleri öğrenmeyi, suç üs. tünde tutturmayı teklif ediyor, düşmanlardan alınacak liraları, Sait Molladan çekilecek paraları ileri sü. rerek tamaımı gıcıklamağa uğraşı, yordu. Uzun boylu nazlanarak çok üzmedim bu soysuzu. O gün anlaşmış, kırk yıllık dostlar gibi, öpüşerek ve koklaşarak ayrılmıştık.
O gece, Arasta mahallesinde o-turduğum eve gelen Ahmet efendi ile başbaşa görüşüyor, tatlı fışırtılarla beyaz dumanlar fışkıran semaverin karşısında çaylarımızı içiyorduk. Bu soysuz serseriye verilecek cezayı günile, şeklile kararlaştırmıştık. Temiz yürekli yüzbaşı bu salta-başın çoluk ve çocuğuna acımış, yok edilmesi teklifine hiç yanaşmamıştı. Yalnız şiddetli bir tazyik ve tehdit ile peşinden uzaklaştırılmasında ısrar etmişti. Hattâ, arzusuna aykırı bir harekette bulunmamaklığım için yanıma bir de nefer katacağını söylemişti.
iki gün sonra, Nazif beyi Aya-sofyadaki kahvede, beni sabırsızlıkla bekler buldum. Daha uzaktan halimden, tavrımdan bir mana çıkarmağa uğraşır gibi, dikkatle beni sü. züyor, kaşını, gözünü oynatarak gülümsüyordu. Yanına otururken eli. me sanldı ve:
— İnşallah hocam, dedi. Hayırlı haberlerle geldin.
İnandırıcı bir tavır ve eda ile:
— Hem de. dedim. Bilsen ne ha. yırlı haberler.
Muhatabım baştan ayağı kulak kesilmiş beni dinliyordu. Söze, taliin bağışladığı hayırlı ve yerinde bir tesadüfün yardımile Ahmet efendiye nasıl sokulduğumun hikâyesile başladım. Evire çevire, döndüre dolaş-tıra maksada girdim ve nihayet:
— Arkadaşlarının kimler olduğunu henüz anlıyamadım. Fakat, dün akşam bir arkadaşlle görüşürken çok mühim bir sırlarını öğrenmeğe muvaffak oldum. Bu gece Ahmet efendi, arkadaşları İle beraber Rami kışlasından iki araba dolusu silâh alıp Fatihte bir eve getireceklermiş. Sonra da....
Muhatabım, yuvaaından fırhya-cak kadar açılan gözlerini gözlerime dikmiş, heyecanlı ürpermeler İçinde yutkuna yutkuna:
— E sonra.. Bu silâhlar ne olacakmış?..
(Devamı var)
Vali Doktor Lûtfi Kırdar iyileşti
On beş gündenberi hasta olan vali ve belediye reisi Doktor Lûtfi Kırdar tamamen iyileşmiştir.
Doktorlar kendisinin vazifesi başına gelmesine müsaade ettiklerinden bugün Vilâyet ve Belediyeye gelerek çalışacaktır.
Vali ve belediye reisi dün yeni sene bütçesi üzerinde tetkikler yapmak maksadiyle belediyeden vali konağına davet ettiği Belediye reisi muavini Rifat Yenal, belediye muhasebecisi Mümtaz ve müvazene müdürlerinden müteşekkil heyeti kabul etmiştir. Lûtfi Kırdar heyetle beraber yeni sene bütçesi üzerinde son tetkiklerini yapmış ve bütçe hazırlıklarını tamamlamıştır.
Bütçe bugünlerde daimî encüme ne sevkolunacaktır.
Okuyucularımız Diyor ki ı
VİLAYETTE :
Millî emlâkin vaziyeti
İstanbul vilâyetine Maliye Vekâletinden yapılan bir tamime göre, şehir ve kasabalarda belediye hudut lan içindeki arsalarından maada millî topraklarm müzayedeye konul ması doğru değildir.
Bu topraklar Sıhhat Vekâletinden vilâyetlere gönderilen eski bir tamimle vilâyetler iskân dairelerince muhacirlere ve yerli çiftçilere ve badema muhacir iskân edilmiyece ği cihetle vilâyetlerdeki muhtacı muavenet çiftçilere tevzi olunması lâzım gelmektedir.
Talebe Kızlar ve Makyaj
Kadınlar güzel görünmek ve beğenilmek için süslenmek (ve boyanmak) ihtiyacını hemen fıer vakit duymuş ve bunun için türlü zahmetlere katlanmışlar ve kütlanıyorlardır. Bunu biliyor ve haklı da görüyoruz.
Ancak tahsildeki kızların bu boyanmadan müstağni kalacaklarını zannediyorum, ilim ciddiyet, saygı ve nizam istediğinden buna riayet edenlerdir ki pek temiz olan talebe unvanını taşırlar. Ve her kız talebe dürüst ahlâkı, hal ve harekâtındaki samimîliği ve edineceği bilgi ile beğenilmeğe çalışacağı yerde maalesef bazı kızların tuhaf bir vaziyet arzeden dudak, yüz, göz boyamalariyle sair tuvaletleriyle biz gençlerin mukaddes mabedi sayılan mekteplerin temiz ve ciddî havasını bozmakta ve kendi gururlarını kırmaktadırlar.
i Hayli biçimsiz bulduğum bu vaziyet hakkında alâkadar makamların nazar dikkatini çekeceğini düşünerek bu yazımın neşrini dilerim.
Bir Eroin Satıcısı Yakalandı
Yeııişehirde oturan sabıkalılardan Mükerremin evinde eroin sattığı haber alınmıştır. Memurlar tara fından yapılan baskında Mükerrom 21 paket eroinle yakalanmıştır.
Basıldığını anlıyan Mükerrem elindeki 21 paket eroini ateşe atmak istemiş fakat muvaffak olamamıştır.
Mükerremin evinde yapılan araş tırmada Mehmet, Nedime ve Araki isminde üç eroinman da yakalanmıştır.
Mükerrem verdiği ifadede e-roini Gürcü Yusuftan aldığını söylemiştir. Bunun '.'zerine Yusuf ta yakalanarak haklarında takibata başlanmıştır.
DENİZLERDE :
M. Hulusi
BELEDİYEDE :
Belediye muavini hasta
Belediye reis muavini Lûtfi Ak-soy hafif bir hastalık geçirdiğinden dün vazifesine gelememiştir.
MAHKEMELERDE :
Haşan ecza deposu tahkikatı
Bahçekapı Haşan ec2a deposu yangını tahkikatına ehemmiyetle devam olunmaktadır. Vaziyet eski şeklini muhafaza etmektedir. Dün de yazdığımız gibi molozlar kaldırılmadan keşif yapılamıyacaktır. Yangın yerinde hâlâ duman çıkmak tadır. Molozların kaldırılmasına yarın başlanması muhtemeldir.
Bir hırsız bir ay hapis yatacak
Hüsamettin isminde bir adanı dün Avram namında bir mağaza sa hibine ait züccaciye eşyası nakleden bir kamyondan bir paket çalmış ve kaçarken Osman tarafından görül, müştür.
Hüsamettinin peşine düşen üs. man hırsızın ölüm tehditlerine ku lak asmamıştır.
Kurtuluş çaresi olmadığını an-lıyan hırsız paketi yere atarak kaç-mıya devam etmişse de yoldan geçenler tarafından yakalanmıştır.
Dün duruşması yapılan Hüsamet tinin suçu sabit görülerek bir ay yirmi gün hapsine karar verilmiştir.
Uzunköprüde trenler fazla beklemiyecek Uzun köprüde şimdiye kadar polis ve gümrük muayeneleri için konvansiyonel trenleri iki saat bir müddet beklemekteydiler. Gümrük ler idaresi bu müddetin azaltılması İçin bazı tedbirler almağı lüzumlu görmüş olduğundan Uzunköprüde . ki kadroyu genişleterek oraya bir kaç memur göndermiştir.
Aldığımız habere göre bundan sonra konvansiyonel trenleri polis ve gümrük muayeneleri için Uzunköprüde 70 dakikadan fazla bekle-tilmiyecektir.
Deniz Bankdan Açıkda Kalan Memurlar
Kadrolar münasebetiyle geçen ay içinde Deniz Banktan çıkarılan memurlardan 20 sinin Sümer ve Eli Banktaki münhallere tayini için mü racaat edlimiştir. Fakal iki banka dan gelen cevaplarda kadrolarında şimdilik hiç bir münhal mevcut olmadığı, fakat yer açıldığı takdirde tercihan bu memurların alınacakla rı bildirilmiştir. Buna nazaran Deniz Banktan çıkarılan memurların bugünkü müşkül vaziyetleri bir müddet için daha uzıyacaktır.
iki
ka-
TOPLANTILAR ;

Üsküdar adiiye binası
20.000 lira sarfiyle Üsküdarda yapılacak modern adliye binasının inşaatına süratle devam olunmakta dır. İnşaat nisanda tamamlanacak tır.
HALKEVLERİNDE :
Güneş klUbUnün İçtimai
Güneş kinininden:
Ekseriyet nlmadığndan dolayı evvelce tehir edilen adî ve fevkalâ de kongrelerimiz 25 mart 939 cumar tesl glinil saat 14 de yapılacaktır. Sayın âzanın her iki toplantıda bulunmak üzere mezkûr gün ve saatte klüp merkezine teşrifleri rica olu-nur.
Konferans
Beyoğlu Halkevinden:
1 — 23-3-939 perşerme günü sa-
18,30 da evimizin Tepebaşındaki
at
merkez binasında profesör Bay Hilmi Ziya tarafından "Gazali,, mevzu zunda mühim bir konferans verile, çektir.
2 — Konferanstan sonra evimiz triyosu tarafından konser verile, çektir.
3 — Herkes gelebilir.
KÜÇÜK HABERLER :
★ Beyoğlu Kadastro müdürü Rifat İstanbul tapu sicil müdürlüğü kontrol memurluğuna, kontrol memuru Nevzad da Beyoğlu Ka -dastro müdürlüğüne tayin edilmişlerdir.
★ İstanbul ilk tedrisat müfettişliği şefliğine Mehmet Ali Aksoy tayin edilmiştir.
★ Gelecek aydan itibaren muhtelif yerlerde çekirge mücadelesine başlanacaktır.
★ Ağaç bayramına bu sene daha çok ehemmiyet verilecektir. Büyük bir merasim programı hazır -lanmıştır. Bu hususta Ziraat Vekâleti Vilâyetlere bir tamim göndermiştir.
★ İstanbul Belediyesi Sipahi O-cağına üç yüz lira teberru etmeğe karar vermiştir.
K up mümessi 1 erile müzakerelere yeniden başlandı
Etrüsk vapurunda evvelki gün Alman teknisyenleriyle Deniz Bank fen heyeti tarafından yapılan tecrübeleri müteakip Alman mütehassısları raporlarını Krup ve Rayşbank mümessilelerine vermişlerdir.
Almanlardan alınacak olan tazminat ve vapurlarda yapılacak tadilâtlar bu raporlardaki esaslar ü. zerine görüşüleceğinden bir müddet tenberi Alman fen heyetiyle inkıtaa uğnyan müzakerelere dün yeniden başlanmıştır.
AtatUrk köprüsünün zincirleri
Atatürk köprüsünün her
tarafındaki demir ve zincirleri denize atılarak yerleri tesbit edilmiştir.
Bu zincirlerin çapaları köprünün her iki cihetinde de yüzer metre mo safede ve köprüye amut bir vaziyette konulmuşlardır.
Azapkapıdan Unkapanma
dar olan mesafe dahilinde ufak büyük hiç bir merakibin demirlememe si ve merakibin bunu nazan itibara alarak 150 metre uzaklıkta demir lemesi ve suların cereyanına na zaran tarama keyfiyetinin de nazarı dikkate alınarak köprünün zincir lerine takılmıyarak hasar yapılma-1 ması hususuna dikkat edilmesi Deniz ticaret müdürlüğü tarafından bilcümle merakibe tamim edilmiş-1 tir.
Alman tütüncüleri mal alıyorlor
Her sene memleketimizden kül. liyetli miktarda tütün almakta olan Almanyanın tanınmış firmalarından Beumor grupu mümessilleeriyle bu ; gün müzakerelere başlanmıştır. Ya. pılan görüşmelerden sonra gerek j tüccarlarımızı ve gerek tütün limi-1 ted şirketini memnun edecek tarzda 938 senesi stoklarından Alınanlara mühim miktarda tütün satılmış ve 39 senesi mahsulâtından da siparişler alınmıştır.
Ege ve Marmara denizinde fırtına
Ankara rasat istasyonundan Deniz ticaret müdürlüğüne bildirildi -ğine göre bugün Marmara ve Ega denizinde lodos fırtınası çıkmak ihtimali mevcuttur. Herhangi bir kazaya meydan verilmemesi İşin deniz ticaret müdürlüğü vaziyeti alâkadarlara tebliğ etmiştir.
Bohemya ve Moravyanın Almanyaya geçmesinin doğurduğu 6avkUlceyşi ve İktisadî neticeler
Çekoslovak devletini teşkil eden topralıiarın Almanyaya geç. n.esile, Berlin her hangi bir Avrupa ihtilâfında mühim bazı sevkulccyşî noktalar elde etmiştir.
Moravya ve Bohemyaııın işgali ve Slovak devletinin hâkimiyeti al. tına girmesile Almanya, Polonyaya karşı müdafaası gayet kolay bir hududa malik oluyor ve ihtilâf vukuunda bu huduttan endişeye düşmi-yecek bir vaziyete sahip bulunuyor. Bu suretle tahakkuk eden neticeniu doğuracağı siyasî ve psikolojik mah. zurlannın karşılanacağı düşünül-maktadır.
Ayrıca, Bohemya ve Moravya-nın ilhakı Almanyanın sevkulccyşî hududunu beş yüz kilometre kısalt-I makidir. Viyana tahkiminden sonra bu iki mıntaka 49.362 kilometre mu-rabbaına mukabil 6.800.000 nüfusu ihtiva etmekte idi. Diğer taraftan Prag garbında Beraun demir madenlerinde senevî 500.000 ton demir cevherinin istihsal edildiği, Kladno ile Moravska - Istrava kömür madenlerinin senede 10-12 milyon ton maden kömürü çıkardığı ilâve edilmektedir. Bundan maada senede 100 bin ton gümüş ve kurşun cevheri de elde edildiği unutulmamalı-ve orman cihetinden bakıldığı zaman da bu iki yeni vilâyetin muaz. zam bir servete malikiyeti hatırdan çıkarılmalıdır.
Burada nazarda tutulacak şey, hemen bütün Çek endüstrisinin, me. selâ kundura, cam, makine veya silâh endüstrisinin ihracatı için çalışmanın zaruretidir. Bu yerleri ilhak, tan sonra Berlin ihracat lüzumunu şiddetle hissedecektir. Ayrıca yeni topraklardaki nüfus keasfeti kilo, metre murabbaına 138 kişi isabet ettirdiğinden, bu keyfiyet Alman u-mumî nüfus kesafeti üzerine tesirini gösterecek, ham ve gıda maddeleri sahasındaki noksanlan tezyit 3-tirecektir. Neticede, Çek topraklarının ilhakı, Berlin için, ilk maddeler ve gıda maddeleri elde etmek için ihraç zaruretini meydana koyacaktır.
Bu istikamette, yeni vaziyet, Almanların eski Çekoslovakyayı bir transit mıntakası olarak kullanmak arzularının de tahakkuk haline geleceğini göstermektedir. Filhakika, ilhaktan evvel müteaddit plân ve | kat’î formüller ileri sürülmüştü.
Plânlarda başlıca Braslav ile Vi-I yanayı Brno’dan geçerek, bağlıya-| cak bir otostrad ile Öder nehri ile Tunayı birleştirecek bir kanal mevzuu balıs idi. Bugün 1940 da bitebilecek olan yol, Almanyanın diğer yollarile blrleşerek mühim bir münakale şebekesi vücude getirecektir.
Oder’i Tunaya birleştirecek ka. nala gelince, bu proje, yeni hâdiso-: lere tekaddüm eder, 1932 den itibaren Almanya, bu kanalın, büyük beynelmilel işlerden addÜe, milletler I cemiyetince İnşa edibneslne gayret sarfetmişti. Fakat bunda muvaffak olamadığı gibi, Cenevreden çekiime-slle de miisbet bir neticeye varda, mamıştı. Bu sırada Hitler Alman-yası başka ufuklarda dolaşmağa başlamıştı. Yukarı SUezyanın kömürlerini nakil hususunda Adolf Hitler kanalı Öder üzerinden çizilmişti. Bıı sun’î su yolunun ehemmiyeti, şimale doğru Silezya maden kömürlerinin aktarılmasına âmil ol. muştur. Fakat cenuba doğru aktarma, Öderi Tunaya bağlamadıkça tahakkuk sahasına giremezdi.
1936 de uzun Çek-Alrnan müzakerelerinden sonra 1 milyon koron-luk sermayeli bir şirket vücude getirilmiş ve nihayet bu İş de kalmıştı. Fakat İki senedenberi mütekabil vaziyetler değişmiştir. Bugün, kanalın İnşası İçin hiç bir mania kalmamıştır. Bratislava, Vlyanaya doğ. ru temayül edecek, Avusturya da doğrudan doğruya yukarı SUezya kömürüne kavuşacaktır.
Bundan maada, Elbi, Tuna-Oder kanalına bağlamak İçin İkinci bir kanal inşası derpiş edilmektedir.
Umumî olarak bu plânların fili-yat sahasına çıkması İçin merkezî Avrupada hiç bir engel kalmamış ve neticede Ren nehri Tunaya, diğer tabirle şimal denizi, Karadenize bağ. j Isıracaktır.
Dr. Reşad SAGAY




TİKİ* A»*»
8«rf«ı 3
22 MART IW)
SON HABERLER
Türkiyenin Ruman-yaya Yardımı
(Baçtarafı 1 inci sayfada) j edilmiş değildir. Ancak bu, Fransız, Ingiliz mülakatından ve maksat ları henüz karanlık bulunan Sov-yetler Birliği ve Polonya ile yapılacak görüşmelerden sonra tesbit e-dilebilecektir.
Haber verildiğine göre, tnğiltere {Türkiyenin mütabakatini şimdiden istihsal etmiş bulunmaktadır. Türki ye, her hal ve vaziyette Romanya ya askerî kuvvetiyle müzaharete âmade bulunduğunu bildirmiştir.
İngiltere, bir taraftan doğu Av-rupaııın küçük devletlerile müzakere lerde bulunurken, diğer taraftan da tabiî olarak, Birleşik Amerika ile sıkı teması muhafaza ve cenup A-merikası memleketleriyle de istişare etmektedir.
Cenup Amerikası memleketlerindeki Ingiliz elçilerinin bu husustaki raporları dün dış bakanlığa gelmiştir.
Henüz teeyyüt etmiyen bir haise re göre, Ingiltere hükümeti, İngiliz kabinesinin toplantısından evvel bütün malûmat eline geçtiği halde, yarın Avam Kamarasında İngiltere, nin vaziyetini izah edecektir.
Anadolu ajansrnın notu:
Türkiye tarafından yapılacağı zikrolunan yardımı Balkan paktının hükümleri haricinde anlamak doğru değildir.
Fransız matbuatının ağır neşriyatı
Paris, 21 (AA.) — Enternasyo. nal vaziyeti tetkik eden Jour gaze tesi Daladier hükümetinin Fransa-nın mukavemetini fevkalâde arttıra cak surette aldığı tedbirleri methederek diyor ki:
Alman çapulculuğu kendini tehlikede gören büyük küçük bütün devletleri Almanyaya karşı birleştir meğe başlamıştır. Bu devletler bir ideoloji harbi yapmak için değil, totaliter devletler de zararımıza ola rak beslenen ümitleri kırmak içiu birleşiyorlar.
Petit Parisien şöyle yazıyor: f "Almanya çok ileri gitmiştir. Hitlere malûmat vermek üzere Paris ve Londradan ayrılan Alman elçileri İngiltere ve Fransanın bu düşündüklerini açıkça bildireceklerdir. Bu düşünce gayet açıktır: iki büyük demokrasi milletinin sabur ve tahammülü artık sona gelmiştir.
Berlindeki Fransız büyük elçisi de dün sabah Parise dönmüş ve hariciye nazırımızla uzun müddet görüşmüştür. Herhalde uzun müddet vazifesi başına avdet etmiyecektir. Filhakika en katı mahiyetteki enternasyonal anlaşmaların hiç bir şey ifade etmediği bir rejimle müza kerelerde bulunmak faydasız olduğuna nazaran Berlinde masraflı bir müzakereci bulundurmağa ne lüzum var.,,
Göbbelsln bir makalesi
Berlin, 21 (A.A.) — D. N. B. bildiriyor.-
Völkischher Beobachter gaze -tesi, orta Avrupada vukua gelen siyasî değişiklikler kargısında garp demokrasilerinin takbih hareketleri nl mevzuu bahseden Dr. Göbelsln bir makalesini neşretmektedir.
Dr. Göbels, bu makalesinde diyor ki:ı
"Paris ve Londrada olan niyetle rin mahiyetini bulmağa çalışmak boştur. Paris ve Londrada vukua gelen müzakerelerden, meselâ; "in. •aniyet”, "medeniyet", "beynelmL lal hukuk”, "enternasyonal itimat” gibi kelimeler kati olarak çıkarılsa çok daha pratik olacak ve müzakerelerin kıymetini daha ziyade arttıracaktır. Zira, ileri sürülen bu sebepler, samimi değildir. Versay mu «hedesi mucibince, Almanyamn ebe «bir esaret altında bırakılmam İs-tenıyordu. Almanya, yavaş yavaş Versay muahedesini yapanların ha talannı tashih etti. Bu İşte bize Fardım etmemiş olmalarından Ingti tere ve Fransayı, biz tahliye etmlyo ruz. Bugün vukua gelen tarihi dâ-dizelerin mahiyetini anhyamamış ol-»aJarım da mazur görürüz.
Dörtyol istasyon Müdürü Tevkif Edildi
İstasyonda yapılan hırsız, lığı kim teşvik etmiş?
Dörtyoldan yazılıyor: Dörtyol istasyonunda bir sirkat hâdisesi ol-muştur.. Hâdise şudur::
Dörtyol tüccarlarından Mustafa Remzi ve İbrahim namlarına 29 parça kıymetli tuhafiye eşyası gelerek bunlar anbara nakledilmeksizin istasyon müdürü Nihat tarafından vagonda alıkonulmuştur.
iddiaya göre istasyon müdürünün bu eşyaları alıkoymasında bir maksat vardı.. Nitekim istasyon müdürünün hamallardan Ahmet ve Hüseyine bunları çalmaları için telkinde bulunduğu iddia edilmiştir. Gece vakti bu iki hamal, vagonun mühürünü sökerek bu eşyalardan büyük bir kısmını çuvala doldurmuş, lardır.
İki tüccar sabahleyin eşyalarının çalındığını anlayınca istasyon müdürüne baş vurmuşlardır, istasyon müdürü eşyaların yolda çalındığını bildirmiş, fakat usulen bir zabıt varakası tutturmuştur.
Fakat hâdise zabıtaya aksettirilmiş ve yapılan soruşturmalardan sonra eşyalar meydana çıkarılmıştır.
Dörtyol adliyesi, suçlulardan istasyon müdürü Nihat hakkında da tevkif kararı vermiştir.
Ingiliz - Leh ticaret mil. zakereleri
Varşova, 21 (A.A.) — Hudson dün Beck, ticaret nazırı Roman, ticaret müsteşarı Adam Rose ve malı ye nazırı Eugene Kwatkowski ile görüşmüştür.
Salâhiyettar mahfellerden bildirildiğine göre bu görüşmeler esnasında bilhassa Polonyanın yeni mer kez endüstri mıntakası için satın alınacak makineler, Hindistandan mübayaa edilecek çinko ve bakırlar ve gene Hindistandan alınacak pamuk için Polonyaya açılan kredüer meselesi görüşülmüştür.
Diğer cihetten söylendiğine göre Hudson Polonya hükümetine în-gütere ve Fransa ile sıkı bir teşriki mesai plânı tevdi etmiştir.
Fakat bütün bunların ahlâk ile ne alâkası vardır?
Biz Fransa ve Ingilteredeki düşüncelerin künhüne vakıfız. Müşterek Versay muahedesi yırtıldı. Orta Avrupada gerginlik idame etmek istiyen ikizli plânlara karşı konuldu. Avusturyanın Almanyaya birleştirilmesi, Südet meselesinin halledilmesi ve Bohemya ve Morevia-da bir Alman himaye idaresinin vücuda getirilmesi, bir damla kan dökülmeden vukua geldi. Bizim ahlâkımız, hakkımıza dayanmaktadır. Hakkımızı ortadan kaldıran, ahlâkı da ihlâl eder. Avrupada vüzuh ve adalet istiyoruz. Yeni sulhu, bu yeni esası istinat ettireceğiz.,,
İTALYAN MATBUATININ NEŞRİYATI
Roma: 21 (A. A.) — İtalyan matbuatı, îngilterenin sevk ve idare ettiği demokrasi devletlerinin Avrupada bir harp havası yarattıklarını ve demokrasilerle Yahudi-lerden ve bolşevikl erden mürekkep bir “mukaddes ittifaklar” her an daha bariz bir şekil almakta olduğunu yazarak Fransa reisicümhuru Lebrun’a Londrada yapılacak kabulün üzerinde tereddüde mahal bulunmadığını kaydediyorlar .
Giomale d’îtalia Lord Halifax’-ın dün Lordlar Kamarasında söylediği nutkun açıkça Almanya aley hinde olduğunu yazıyor.
Tevere gazetesi de, Fransa ve îngilterenin hesapları “emniyeti suiistimal” lerle çok kabarmış ol -duğunu ve binaenaleyh bunların ahlâk vaızlarında bulunamıyacak-larını tebarüz ettiriyor.
SOVYETLERlN BlR İZAHI
Moskova: 21 (A. A.) — Tas Ajansı bildiriyor:
Yabancı gazeteler, Sovyetler Birliği hükümetinin Polonya ile Romanya bu memleketler bir taarruza hedef oldukları takdirde muavenetini arzetmiş olduğu hakkında şayialar neşretmektedir. Tas Ajansı, bu haberlerin hakı’kata uymadığını bildirmeye mezundur. Ne Polonya, ne de Romanya Sovyet hükümetinin yardımını istememişlerdir ve kendilerini tehdit eden hiçbir tehlikeden ibu hükümeti haberdar etmemişlerdir. Hakikat olan şudur ki, ayın 18 inde Ingiltere hükümeti, Romanyava karşı bir tecavüzden endişe ettirecek ciddî sebebler mevcut olduğunu bildirerek, Sovyet hükümetinin böyle bir ihtimal önünde ne gibi vaziyet alacağını sormuştur.
Sovyet hükümeti bu suale verdiği cevapta, en ziyade alâkadar devletlerden, ezcümle Ingiltere, Fransa, Polonya, Romanya, Türkiye ve Sovyetler Birliğinden mürekkep bir konferansın içtimaa çağrılmasını teklif eylemiştir.
Sovyet hükümetinin fikrine göre. böyle bir konferans hadis o-lan vaziyetin aydınlatılmasına ve konferansa iştirak edecek bütün devletlerin vaziyetini tayine azamî derecede imkân verecektir.
BULGAR ORDUSUNDA SEFERBERLİK YOK.
Sofya: 21 (A. A.) — D. N. B. Bulgar ordusunun kısmen sefer -her edildiği hakkında bazı Fransız ve Ingiliz gazetelerinde çıkan haberler Sofyada yalanlanmaktadır.
ISTANBULDAKl ÇEK KONSOLOSLUĞUNUN DEVRİ
Son hâdiselerden sonra Çekoslovakya hükümetinin Ankara elçiliği Almanlara teslim edildiğinden dün, şehrimizde bulunan Çekoslovak konsolosluğu da Almanların emrine geçmiştir. Bu sebebie Har-hiyede bulanmakta olan konsolos -luk binasının üstünden Çekoslovak bayrağı ve arması kaldırılmıştır. Konsoloslukta bulunan memurlar herhangi bir emir gelinceye kadar burada kalacaklar ve bilâhare her şeyi devir ve teslim edeceklerdir.
BÜKREŞ’İN REDDETTİĞİ TALEPLER
Bükreş: 21 (A. A.) — Salâhi-yettar mahfillerin havas muhribi-
Bursada bir çay ziyafeti
Bursa (Hususî) — Vali ve Parti başkanımız Bay Şefik Soyer tarafından, ikinci müntehip seçiminde hizmeti görülenlerle bir kanuşma yap. mak üzere, Belediye bir çay vermiş, tir. Çaya, yeni seçilen ikinci mün-tehipler de davet edilmişlerdir.
rine bildirdiğine göre, Romanya, Alman ekonomik taleplerinin bü -yük bir kısmını reddetmektedir. Yarın imzalanacak olan Almanya-Romanya ticaret anlaşmasına bil -hassa Rumen petrollerini alâkadar etmek üzere yalnız birkaç ikinci derecede fedakârlıklar dahil bulunacaktır.
Almanların bir ultimatum ver -diklerini tekzib edilmesine rağ -men, burada hâlâ bîr nevi sıkıntı hissiyatı mevcuttur. Bunun- sebebi de Romanya - Almanya ticaret müzakerelerinin Almanyamn Çekoslovakyadaki son darbesiyle ayni zamanda tesadüf etmesi ve Almanyamn Romanyaya karşı niyetleri hakkında yabancı memle -ketlerde musir surette bazı şayiaların deveran eylemesidir .
MACARİ5TANDA ALINAN TEDBİRLER
Bükreş: 21 (A .A.) — Salâhiyettar mahfiller, Havas muha -bîrine, Macaristan tarafından alı -nan askerî tedbirler karşısındaki sürprizlerini bildirmektedirler. Filhakika, Romanya, tehditkâr mahiyette tefsir edilebilecek her türlü jestten tevakki eylemiştir. Hudutta bulunan kıtaların takviyesi ve teknisyenlerin silâh altına çağrılması, enternasyonal gerginlikten ; ve Romanya hududuna birkaç mil mesafede muharebeler vukua gelmekte bulunması keyfiyetinden dolayıdır ve bu bakımdan hakhdır.
Moskova: 21 (A. A.) — “Reu-ter”
Polonya ile Romanyanın Sovyet ler Birliğinden muavenet istedikleri haberleri burada resmen tekzip edilmektedir.
Bulgar Başvekili
Sofyaya Gitti
(Baştarafı 1 inci sayfamızda)
Köseivanof dün de şehrimizde müzeleri, çarşıyı ve diğer bazı yerleri gezmiş ve hususî ziyaretlerde bulunmuştur. Öğleden sonra saat 13,30 da Perapalas otelinde Türk ve Istanbulda bulunan ecnebi ajansı ve gazete muhabirlerini kabul e-derek kendileriyle hasbıhalde bulun muştur.
Bulgar Başvekili gazetecilere ihtisaslarını ezcümle şu cümlelerle ifade etmiştir:
— Aııkaradaki görüşmelerimi -zin mevzuunu dostluk ve samimiyet teşkil elmiştir. Bilirsiniz ki, dostluk bakılmak istiyen nazik bir çiçektir.
Bulgar Başvekili bundan sonra, gazetecilere hitap ederek, kendilerinin eseri olan efkân umumiye mü vachesinde gazetecilerin büyük bir vazifeleri olduğunu söylemiş ve bütün Balkan milletlerine faydası olacak teşriki mesai şartları vücuda getirmelerini istemiştir. Mumai-) leyh, gazetecileri hâdiseleri vahim leştirecek bir .şekilde izam elmemek bilâkis bunların izalesine çalışmağa!
davet ettikten sonra şöyle devana etmiştir:
— Gerek memleketime, gerekso şahsıma tahsis edilen (makalelerden dolayı Türk matbuatına teşekkür ederim. Aranızda geçirdiğim günler benim için bayram günleri ol muştur. Reisicümhurunuza ve mesai arkadaşlarına en hürmetli minnettarlığımı sizin vasıtanızla iblâğ etmek isterim.
Başvekil beyanatım şu sözlerle bitirmiştir:
— Ankarada hükümetiniz erkâ. niyle yaptığım temaslar iki memle. ket arasındaki münasebetler ve Bal kan itilâflanmızm çerçevesi içinde Balkanların istikbali için cesaret ve ricidir.
Ekselâns Köseivanof bundan sonra gazetecilerin sordukları birçok suallere ayn ayrı cevap vermiştir. Bu arada Romanya üzerinde mevzuubahis olan Bulgar talepleri hakkında sorulan suale de şu cevabı vermiştir:
— Bulgaristan Romanyadan hiçbir vakit bir talepte bulunma -mıştır.
Nüfusumuz 17,829,214
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) kadın nüfus artışı binde 12.5, erkek nüfus artışı 15.3 umumî artış ise 13.9 dur.
1927 genel nüfus sayımında nüfusumuz 13.648.270, 1935 genel nüfus sayımında ise 16.158.018 idi. Yeni doğumlar, hicret ve iltica suretiyle yurdumuza gelenler ve bun lann dışında olarak mektum nüfustan nüfus kütüklerine kaydedilmiş olanlarla birlikte bugünkü umumî nüfusumuz 1935 genel nüfus yazımına nazaran 1 milyon 671.196 kişi artmış bulunmaktadır.
Müntehibisaniler Buflün Toplanıyorlar (Baştarafı 1 inci sayfamızda)
Sarıyer kazaları da Şehir Tiyatrosunda toplanacaklardır. Müntehi-bisanilere gelen zatlar tarafından bir tebligat yapılacaktır. Tebligatın mahiyeti şimdilik bilinmemektedir. Gelen zatlara kapalı zarflar verilmiştir.
Istanbulda mebus intihabı, tatil ■olması dolayısiyle pazar günü yapılması muhtemeldir.
Müntehibisanilere verilecek vesikalar hazırlanmıştır. Kendilerine bugünlerde verilecektir.
Gransız Cumhurreisî Londraya Vardı
Douvers 21 (A.A.) — Fransız Rei sicümhuru B. Lebrun ile maiyetini hamil olan Göte D’azure vapuru, saat 12,55 de limana girdiği zaman Rod ney zırhlısının attığı toplarla selâmlanmıştır.
Dük de gloucester, vapura giderek B.leprun ü selamlamıştır. Fransız Reisicumhuru, saat 13’ te vapurdan çıkmış ve marki de Wıll-mgdon ve diğer bir takım zevat tarafından selamlanmıştır.
hususî tren, saat 13,20 de Londra-ya hareket etmiştir.
sooo senelik bir mumya bulundu
Kahire, 21 (A.A.) — Fransız i arkeoloğları tarafından şarkiyede; yapılan hafriyat esnasında lsadan I bin sene kadar evvel yaşamış olan Firavun Psusennesi’ın katiyen bozulmamış lâhdini meydana çıkarmış lardır. Bu Firavun Süleymanın ka-ymbabası olarak telâkki edilmektedir. Mezarda bin kilo ağırlığında, somaltın bir tabut bulunmuştur. Bunun kıymeti bir milyon sterlinden fazla tahmin ediliyor. Tabut da Firavunun mumyası ve diğer bir çok mücevher ve altın heykeller de. çıkmıştır. Şimdiye kadar yapılmış olan hafriyatta meydana çıkarı lan asarı âtika arasında tutankamu nun mezarından sonra bu en mühim ı midir.
G. Ali Hikmet Dün Vefat Etti (Baş tarafı 1 inci sayfada) reket ordusiyle İstanbula gelmiş müteakiben Ankara kumandanlığına tayin olunmuştur.
Umumî Harpte îzmirde şimendifer komiserliğinde bulunmuş mütarekeden sonra îstaııbula gelmiş ve İstiklâl harbine iştirak etmiş -tir.
istiklâl harbini müteakip Afyon cephesinden Balıkesire gelerek ikinci kolordu kumandanlığına tayin olunmuş 12 sene bu vazifeyi muvaffakiyetle ifa ettikten sonra Kayseri kumandanlığına tayin o-lunmuş, bir müddet sonra da Gaziantep mebuslusluğuna seçilerek yeni teşkil olunan Türk Spor Kurumu başkanlığına getirilmiştir.
Merhum Türk sporuna verilecek yeni veçheyi tayin için Avrupada tetkiklerde bulunurken kalbinden olan rahatsızlığı ziyadeleşmiş ol -duğundan vazifesinden ayrılarak Viyaııaya giderek tedavi olmuştur. Son zamanlarda tekrar rahatsızlanan General nihayet dün saat 12 de rahmeti rahmana kavuşmuştur.
Büyük Faşist meclisi toplandı
Roma, 21 (A.A.) — Büyük
Faşist meclisi bu akşam saat 22 de toplanacaktır.
Filistl de yeni Ingiliz teklifleri mllsalt karşılanmadı
Kudüs, 21 (A.A.) — Yahudiler, Ingiliz tekliflerini protesto etmek için bir “Silâhsız müdafaa,, hareketine teşebbüs etmek imkânını derpiş etmektedirler.
Arap mahafiline gelince bunlar da grevlerle İngiliz plânını protesto etmekte berdevamdırlar.
Haytadaki Arap dükkânları açıl mış ise de Nablis ve Gazzedeki A. rap dükkânlarının kapatılmış olduğu haber verilmektedir.
Arapların İngiliz plânı karşısında ittihaz edecekleri hattı hareketi tayin ve Filistin meselesini katî surette müzakere etmek üzere yakında miislüman memleketlerin yeni bir konferansı içtimaa davet edecekleri tahmin olunmaktadır.
ErdUnr'e yeni hâdiseler
Amman. 21 (A. A.) — Mave. rayişşerianın cenubunda yeniden bir takım şiddet hareketleri yapılmış -tır. iki karakola hücum edilmiş ve bunlar yağma olunmuştur.
ŞAM ASKERÎ İŞGAL ALTINDA
Şam, 21 (A. A.) —Şehir tama-miyle Fransız kıtaları tarafından işgal edilmiştir. Kıtalar büyük bir sükûnet içinde şehrin merkezîndeki sevkiilceyş noktalarını tahkim etmektedirler.
Sokak'arda vücuda getirilmiş olan BanikadJar tahrip eriilmişfir. Fransız makamlaıı bazı tahrikçileri tevkif etmiştir.
föjuSaSap/.
Kalbimize Giden Yol
Memleketimizi ziyaret eden Bulgar Başvekili Köseivanof, güzel bir hatıra bırakarak aramızdan ayrıldı. Sayın Başvekil, Sofyaya hareket etmeden evvel memleketimizdeki son temasını, ilk temasını da olduğu gibi yine gazetecilerle yaptı.
Şahsan da hazır bulunduğum bu hasdihal esnasmda Bulgar Başvekili çok güzel bir cümle sarfetti:
”— Dosltluklar çiçek gibidir. Çok itinaya muhtaçtır.,, dedi.
Hakikaten dostluğu çiçeğe ben -zetmek çok doğru ve yerinde bir teşbihtir. Meselâ iki yabancı kimse veya millet arasında cereyan eden bazı anlaşamamazlıklar, sarfedileu sözler veya yapılan nümayişkârane jestler kolaylıkla tamir edilebildiği ve unutulduğu halde iki dost şahıs veya millet arasında böyle bir hâdise vuku bulsa bunun tamiri çok güç oluyor.
Bizim Bulgaristanla uzun bir mazimiz vardır. Asırlarca yanyana yaşadık ve yaşıyacağız. Osmanlı camiasının içinde Türk ve Bulgar askerleri yüzlerce defa yanyana. harp ettiler. Viyanayı muhasara eden ardunun içinde Bulgar askerleri de vardı. Asırlarca zaferler karşısında beraber sevindik, bozgunluklar sonunda beraber acı duyduk.
Osmanlı imparatorluğu parçalan dıktau ve milletler milliyet esasları dahilinde teşekkül ettikten sonra kader bizi Balkan harbinde Bulgarlarla bir defa çarpıştırdı. Bundan sonra büyük harpte tekrar yanyana, omuz omuza harp ettik. Burada hülâsa ettiğim tarih seyirlerine bakılacak olursa Türklerle Bulgarla. rrn dostluk tarihlerinin ne kadar es. ki olduğu kolayca anlaşılır.
Bugün de Bulgaristanla aramız, da Balganlarda tarihi en eski bir dostluk anlaşması var. Karşılıklı olarak bir arazi ihtilâfımız da yok. Binaenaleyh iki memleket arasmda dostluğun normal bir seyir takip e-derek gitgide inkişaf etmemesi içiu hiç bir mâni mevcut değildir. Bu dostluğun inkişafını şimdiye kadar sektedar eden hâdiselerin daha ziyade Bulgar dostlarımız tarafından ihdas edilmiş olduğunu kaydetmek bir hakikatin ifadesidir, işte bu u-fak hâdiselerdir ki, çok itinaya mulı taç olan dostluk çiçeğini zedelemiş ve hakkiyle inkişafına imkân vermemiştir.
Bu hâdiselerin en başında Bul-garistandaki Türk ekalliyetinin vaziyeti gelmektedir. Köseivanof hükümetinin miktarı yarım milyon civarında bulunan ve Türklerin müs bet bir yolda ve müsbet bir kültürle inkişaflarını temin etmek maksadiy 1e atmış olduğu adımlar, Türk milletinin kalbine doğru atılmış en geniş ve en kuvvetli adımlardır.
Son temaslardan sonra bu adımların sıklaşmasını ve genişlemesini haklı olarak ümit eder ve bekliyebi-liriz.
__________MURAD SERTOĞLU Japonlar İmtiyazlı Mıntakayı işgal mi Edecek
Şanghay, 21 (A.A.) — Röyter ajansından:
Avrupada halihazırda mevcut olan gerginlikten istifade eden Ja-panlar, Şanghaydaki beynelmilel im tiyazlı mıntakaların ilgasını ve bım ların Japon iğgali altındaki mınta-kaya ilhakını yeniden istemeğe başlamışlardır.
Son beynelmilel buhran esnasın, da buna mümasil talebler derme, yan edilmiş idi.
Bir posta merkezinde ihtllâs olunan para Bundan bir müddet evvel Resuk ayn posta merkezinden şef vekili Fahri tarafından otur bin liranın ihtuâs edildiği yazûrnışti. Aldığım^ Lû.Jb'nî-s.ta «ezeren ’p^ratrm miktarı 30.000 c’eğil. 3730 Uradır.
.) Sayfa ı 4
TIR I S A ■ A H
22 MART INI
Sahte Tayyare Mühendisinin Muhakemesi
Bundan bir müddet evvel sahte vesikalar düzerek kendisini tayyare mühendisi olarak tanıtan fakat tay yare mühendisi olmadığı anlaşıldı -ğından tevkif edilen Alman Horas Frank’ıri muhakemesine dün de de. vam edilmiştir. Bir tercüman vasi tasivle konuşan Almana hâkim:
— Bu vesikalar doğru mudur sahte midir? diye solmuştur.
Suçlu:
— Evet ben yaptım. Vesikalar mühürler sahtedir.
— Peki bu imza kimindir? İsim nedir?
— Efendim ben tsviçre hava klü bü erkânını tanırım. Bu imza onlar dan hiç birinin değildir. Zimmelman diye lâlettayirı bir isimdir.
— Sizin tayyare mühendisi oldu ğunuza dair diplomanz var mı?
— Hayır kaybettim ve üç dört defa istediğim halde suretini yolla, madılar.
— Peki siz diplomasız nasıl iş istemeğe teşebbüs ettiniz?
— Ben Türkiyeye gelmeden ev. vel İsviçre, Macaristan ve Yugos-lavyada çalıştım. Hattâ İsviçrede nişanlımın babasından kalma bir fabrikayı idare ettim. Müdür muavini ile ailevî bir sebepten kavga ettik ve beni hükümete jurnal etti ve tsviçreden tardedildim. Oradan Macaristan ve Yugoslavyaya geçtim. Oralarda da işlerim iyi gidiyorıu hep bu adamın yani İsviçrede iken idare ettiğim fabrikanın müdür mu avininin muhtelif imzalarla yolladığı mektuplar vasıtasiyle işim bozul du. Tekrar Almanyaya gittim. O-rada iki ay kadar Münihte çalıştım ve buraya gelmeğe karar verdim. Geldikten sonra tevkif edildim. Demiştir.
— Duruşma bazı şahitlerin celbi için 28 nisana talik edilmiştir.
İ R T 1 H A L
Ge eral
ALİ HİKMET AYEROEM
Gaziantep mebusu General Ali Hikmet Ayerdem, bir müddettenbo-ri müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak dün saat 12 de i :hal etmiştir.
Cenazesi bugün saat 11 de Şişli Tramvay istasyonundan Süvari Polis karako-
lu karşısında Kozay apartmanın -dan kaldırılarak Teşvikiye camiinde öğle namazı kılındıktan sonra Asrî mezarlığa defnedilecektir. Allah rahmet eylesin.
Kederdide ailesine Cenabı hak sabırlar ihsan buyursun.
Aleni Teşekkür
Kıymetli Profesör Operatör M. Kemalin baş asistanı Dr. Recai ve asistanı Dr. Hayrinin Gülhane hastanesinde yaptıkları mühim ameliyat neticesinde beni kurtardıkların dan kendilerine ve bütün hariciye doktorlarına teşekkürler ederim.
__________Fatma Çileçeker
CHARLES BOYER
DANIELLE DARRIEUX TINO ROSSI
VÎCTOR FRANCEN
GÎNGER ROGERS
FRED ASTAİRE
ERROL FLYNN
VİVÎANE ROMANCE FERNAND GRAVEY CLAUDETTE COLBERT CLARK GABLE
Dünyanın yedinci san’at harikası olan sinemanın bu en tanınmış yıldızları pek yakında-
LÂLE
sarayını ziyaret edeceklerdir.
Fransız Görüşüne Göre
Bugünkü Italyan Bahriyesi
Hesaplara Göre 1941 Senesinde Italyan Donanması Transız Donanmasına Muadil Olacakmış
de edebileceklerini umuyorlar.
Diğer taraftan Mısır, meyveler şaraptan, maya bakiyelerinden, taz yik edilmiş tabiî gazlardan, odun
Bir Italy n Fırkai Bahriye»! manevralar esnasında
LUCE
Kuvvetli bir deniz kuvvetinin inkişafı Faşist rejiminin başlıca gâ-yelerinden biridir. Habeş seferinin nihaytinde Roma hükümeti kendi deniz kuvvetlerinden memnuniyetini büyük nutuklarla ilân etmiş ve İtalyan donanmasının o zamanlar 350,000 askerle 100 bin ton malzeme taşıdığım ve naklettiğini söylemişti. ,
Habeş seferinin mucip olduğu büyük masraflara rağmen Italyan-lar deniz harp kuvvetlerini inkişaf ettirmek hususundaki faaliyetlerini yavaşlatmalardır. İtalyan bütçesi 1934 den 1938 kadar hemen hemen iki misline çıkmıştır. Bu seneki bütçenin umumî yekûnu 29 milyar 316 milyona varmış ve bunun içersinden 2 milyar 703 milyonu deniz kuv. vetlerine tehsis edilmiştir. Ve buna hususî olarak teslihatm tezyidi ihtimâlleri karşısında 10 milyar ve ay. rica 8 milyar liret kadar bir kredi miktarı da zammedilebilir. Bundan başka Duce’nin şahsında tecelli eden bahriye nazırlığı selâhiyeti de bu meblâğların da tezayüdünü mümkün kılmaktadır.
İtalyan malî faaliyeti karşısında 1938 senesi nihayetinde İtalyan deniz kuvvetleri aşağıdaki miktarı gösteriyordu.
Zırhlı: 4, hâl inşada 4 adet; ağır kruvazörler; 7 adet: kruvazör: 15, hâl inşada 12, torpito muhribi: 62. hâl inşada 15 adet; torpitobot: 61, hâl inşada 10 adet; serî vedetler. 86, hâl inşada 22; deniz altı gemileri: 87, hâl inşada 36 adet; mayın dökücü gemi: 13 adet; 40 tane ma-yin tarıyıcı gemi; gambot: 15; monitör: 5; mektep gemisi: 2 adet; muavin gemiler: 59 adet. 1939 da çıkan (Nauticun) salnamesi hâl inşada olan İtalyan harp sefinelerinin 200 bin tonu bulunduğunu tahmin etmektedir. Ve 1941 münasibetini bütün programların tatbikat neticesinde İtalyan donanmasının 690 bin tonu bulacağı ve bu suretle hemen hemen Fransanınkine muadil bir vaziyet alacağı söylenmektedir. I-talyan bahriyesi akdenizde 35 bin tonluk ilk iki büyük harp gemisi de ortaya koymuştur: 25 temmuz 1937 de denize indirilen (Vittorio - Vene-to) ve bundan az bir müddet sonra da (Littorio) yi tezgâha koymuştur. (Littorio) nin bu mayıs ayında faal servise başlıyacağı söylenmektedir. Vittoria da temmuz ayında donanmaya iltihak edecektir.
Bu iki sefineye , 380 mm lik dokuz, topu, vasatî top adedi, oniki adet 150 mm. lik, ve 90 mm. lik 12 tayyare defi topu olarak kendisi
ni gösterecek ve her gemide dört tane de tayyare bulunacaktır.
Bundan başka İtalyan bahriyesi büyük kruvazörlerin inşasına da girişmiş bunların âzamî sürati 32 ile 38 mil arasında bulunmuştur. İtalyan amiralliği bu sürati elde etmek için geminin zerre ve si’ai harekât kabilyetinden fedakârlığa mecbur olmuştur. Ve yine hafif kruvazörler sahasında İtalyanların dört tane elli küçük sefineleri 42 mile varan sürat iktisap etmişler ve diğerleri de 38 ile 39 mil arasında bir sür’at temin etmişlerdir.
1938 programı çok yeni bir hafif kruvazörler sınıfı vücuda getirmiştir. Bunların başlıca ve resmî vasıfları şöyledir: Tonaj:
3416; uzunluk, 142 m. 80; genişlik, 13 m. 64 çektiği su; 3 m. 96 top noktasmdan: başlık kuvvet se. kiz adet 132 m. lik, altı tayyare de fii toptan ve 533 mm. lik sekiz tane torpil atacaktan teşekkül etmektedir. Makinelerin kuvveti 120.000 beygir raddesindedir. Azamî olarak süratleri 41 mil ve harekât daireleri çok büyüktür. Bunların en yeni tarafları, muhafaza noktasından kuvvetli bulunmalarıdır.
Italyan bahriye nezareti denizaltı silâhları lehinde de fazla bir faaliyet göstermiştir. 1937 de Fransa ile kemiyet itibariyle müsavata varmıştır. 83 adet denzialtı gemi-misi. Fakat biıgiin bu miktarı İtalya geçmiştir. Yalnız zarurî tonaj miktarı aşağıdır.
îtalyanlar şimdiye kadar tayyare ana gemileri inşa etmemişlerdir. Italyan amiralliği Akdenizdeki uçuş lar için, elde mevcut tayyare üslerinin kâfi olduğu kanaatindedir. Fakat bu kanaatin değişmesi de mümkündür. Zira İtalya şimdi Ok yanuslardaki harekât dairelerini tev si emelindedir. Bu gaye ile k.rm.z. denizdeki Massaoual ve Assab’ın ve Hint Okyanusundaki Şisimaro -nun tahkim ve inşasını süratle bitir mektedir.
İtalya için denizdeki kuvvetinin inkişaf sebeplerinden biri de mahrukat noktasmdan mühim menabiin elinde bulunması keyfiyetidir. Roma 1926 danberi bu menabii elde etmek istemiştir. Arnavutlukta Devoli e-yaletinde petrol mıntakalarına malik olmuş ve bunlardan senevî 400 bi n ton istihsal yapabileceğini hesap etmişti. Bu petrol, en mühim, leri Akila olan müteaddit mıntaka merkezlerine sevkedilmektedir.
Alman ’T. G. Farbenindustrie,, metotlarmı kabul ederek, Lirun ve Baride lemin edilen iki fabrika vasi, tasiyle senevî 300 bin ton mazot el.
kömüründen ve lignitten alkol istik salâtı da meydandır. Bu suretle 1941 den sonra Italyanın mahrukat faslında hariçten ithalâta mecbur olmıyacağı iddia ediliyor.
Deniz vasıta ve malzemelerinin tevsii, bu sahada çalişacak mütehas sıslann ve işçi ve askerlerin hususî surette yetiştirilmesi zımnında radi kal tedbirlerin ittihazını icap ettirmiştir.
Ve Italyanın esas gayesi olan Akdenizde Fransa ile deniz harp kuvvetleri sahasındaki müsavatı, şimdi Roma, cenup denizleri, Hint Okyanusununda da vücuda getirmek için çalışmaktadır.
”Le Lemps,, den
Geredede Eski bir Cinayet Meydana Çıkarıldı
Gerede (Hususî) — Kazamızın üç saat mesafede bulunan Yunuslar köyünden Hüseyin karısı Safiye bun dan bir buçuk sene evvel ortadan kaybolmuştur. Bunu köylüler hükümete haber vermişlerdir. Bir bu çuk senedenberi bu esrar perdesi çö zülemeyip kalmaktaydı. Kazamız müddeiumumisi Bay Şevket Tağu-man jandarma bölük komutanı A -sim Kanburoğlu Bolu merkez birliğinden kazamız merkez karagol kumandanlığına yeni geleıı Mehmet oıı başının son incelemeleri neticesinde failleri meydane çıkarılmıştır.
Öğrenildiğine göre hâdise şöyle cereyan etmiştir:
Yunuslar köyü ile Avşar köyü arasında Deredeymür köyünden Mehmet Ali Tursun ve Yağdaş köyünden Kör Malak namiyle maruf Mehmet Kırtım ve îmanlar köyünden Bayram Karateke ve ayni köyden Hüdayi Karateke Safiyeyi bu dere kenarında boğarak öldürmüş ve dere kenarına gömmüşlerdir.
Bundan beş ay evvel de’ cesedin bir kısmı dışarı köpekler tarafından çıkarılıp, çobanlar tarafından haber verilmesi üzerine müddeiumumi Bay Şevket (Taguman jandarma bölük komutanı Asım Kanburoğlu ve merkez jandarma karakol komutanı Mehmet onbaşının yorulmak bilmez çalışmaları ile bu failler meydana çıkarılmıştır. Failler gömdüğü yer den cesedin kemiklerini çıkarıp mer keze getirmişlerdir.
Failler Bolu ağır ceza mahkemesine sevkolunmuşlardır.
Spor Kalkınmasında
Klüpler Vazifelerini Y apmamışlardır
Klüplerin faaliyetlerinin hedefi gençlere sad ce şampiyonluk unvanını verebilmek teşkil etmiştir YAZAN : ATLET
Nesli kuvvetli, kudretli ve mukavemetli yetiştirerek beynelmilel spor alanlarında Türklüğü şerefle temsil edecek dereceye ulaştırmak hükümetin himayesi, teşkilâtın, klüplerin, gazetelerin üzerine düşen vazifeleri zamanında, kusursuz yapmaları, elele vererek ça -lışmalariyle mümkündür.
Bu yazımızda hükümet himayesi, teşkilât, klüpler, gazetelerin üzerlerine düşen vazifeleri hak-kiyle yerine getirip getirmediklerini tahlile çalışacağız.
Hükümetin himayesi:
Nesli, kudretli, kuvvetli ve mukavemetli yetiştirmenin; yalnız askerlik için değil, biitün millî hayat ve istikbal için büyük ehemmiyetini takdir eden hükümetimiz spo ra da 923 denberi lüzumu kadar himayede bulunmaktadır.
Teşkilâtın çalışması:
923 de dağınık spor, teşkilâtlandırılarak Türkiye İdman Cemiyetleri İttifak vücude getirildi. Bu idarede sporculuk umumî hayatta milletin hassasiyetle alâka gösterdi ği ve dikkatle takip ettiği mevzular arasına girmekle beraber klüpler başlı başına istedikleri gibi hareket edecek şekilde gevşek bırakılarak idare edildiği için lüzumu derede yükseltemediği görülerek Türk Spor Kurumu kuruldu. İlk defa programlı ve çalışmağa başlıyan T. S. K. da kâfi görülmiyerek yurd daşın fizik ve moral kabiliyetlerinin ulusal ve inkılâpçı amaçlara göre gelişimini sağlıyan oyun jimnastik ve spor faaliyetlerini sevk ve idare etmek maksadiyle Başvekâlete bağlı ve hükmü şahsiyeti haiz biı- Beden Terbiyesi Direktörlüğü kurularak esaslı bir teşkilât vücude getirilmiştir.
Vücude getirilen yeni teşkilâtın pek kısa zamanda en az hata ile Türk sporculuğunu lâyik olduğu mevkie ulaştıracağını emin olarak beklemeliyiz.
Spor klüplerimiz:
Maarif Vekâleti Beden Terbiyesi Umum Müdürü eski atletizm federasyonu başkanı Vildan Âşir yazmış olduğu atletizm kitabında klüpler için şöyle diyor:
“Spor klüplerimiz birçok memleketlerde olduğu gibi
Pr. Lipman’m Cenaze Merasimi
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) rıııdan olan kıymetli profesörün cenaze merasimi, dün öğleden sonra saat 13 den itibaren bütün Tıb talebesinin Üniversite Rektörü, Dekan ve Profesörlerinin iştirakiyle muazzam bir şekilde yapılmıştır.
Profesörün sandukası saat 13 de Üniversite merkez binasının zemin katında yapılan katafalka getirilmişti. Katafalkın etrafına Üniversite Rektörlüğünün, Tıb dekanlığının, Sıhhat ve Muaveneti İçti -maiye Vekâletinin ve askerî Tıbbiye talebesinin yaptırdığı çelenk-leı- konulmuştu.
Saat 13 de başta Üniversite Rektörü C«mil Bilsel olduğu halde Tıb Fakültesi dekanı Nureddin Âli, Kadın doğum profesörü Tevfik Remzi Sağlam, ordinaryüs profesörü Obrendorfer ve Tıb Fakülte -sinden dört talebe ölen profesörün meziyyetlerinden ve kıymetlerin -den bah«edcrek kısa birer hitabede bulunmuşlardır. Cenaze bundan sonra Tıb talebesinin elleri ü-zerinde Üniversitenin dış kapısındaki cenaze, arabasına kadar götürülmüş ve orada arabaya konul -muştur. Cenaze arabasını rektör ve profesörler ve kalabalık bir kafile halinde Tıb talebesi yaya ola-
gençliğin bedenî, ruhî, ahlâkî ter-
biyesini üzerine alan bu İçtimaî vazifesini hakkiyle benimsemiş bulu
nan halk ve seleri değildir, ideal sahibi
terbiye müesse-Ve onları el’an memleket mü-
rebbileri idare etmedikleri içir, olmaları imkânı da yoktur. Klüplerin bütün faaliyetinin hedefi gençlere ve müesseselere ancak en basit ruhun gururunu okşıyan şampiyonluk unvanını verebilmek teşkil eder.
Ne yazık ki çok defa bu özlenen neticeye varmak için sporculukla hiç alâkası olmıyan çarelere baş vurulur. Bunun sebebi de basittir. Yapılan işteki gayeyi sezmemek gayenin bizim spor yapmak için koymuş olduğumuz itibari neticelere kavuşmak olduğu sanmaktadır.,,
Vildan Aşirin 931 de yazmış olduğu ve klüplerin üzerlerine düşen vazifeleri yapmadıklarını gösteren yukarıki yazı klüplerin dünle kıyas edilemiyecek bir spor varlığı yaratacağına şüphe etmediğimiz Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü kararına itiraz etmelerine isti-nad ederek söylüyoruz ki bugün için de doğrudur.
Yazımızın ikinci ve üçüncü kısmını yarın yazacağız.
ATLET
Ingiltere Muhteliti Gelmiyor
İngiltere muhtelitinin Mayıs ayı içinde Avrupada üç maç yap -mak üzere bir seyahata çıkacağını ve Milâno, Belgrad ve Bükreşe kadar geleceğini haber alan Türkiye Futbol Federasyonu İngiliz Futbol Federasyonuna müracaat ederek İngiltere muhtelitini Türkiye-yc de davet etmişti.
Alınan cevapta beynelmilel temaslarının ve bu turnenin programının daha evvelden kat’î surette tesbit edilmiş olduğundan bu te -masa şimdilik imkân olmadığı, bununla beraber ilk fırsatta Türki-yeyi de ziyaret etmek arzusunda olduklarını bildirmişler ve önümüz deki mevsimde memleketimize gelmeğe gayret edeceklerini ilâve etmişlerdir.
Adam Öldüren Çamurluk
Bir köylü; beyni akarak öidü
Mersin (Hususî) — Evvelki gün Karacailyas civarında feci bir ka. za olmuş zavallı bir köylü ölmüştür.
Hâdise şu suretle olmuştur:
Şoför Mehmet Alinin idaresinde ki kamyon Karacailyasa yaklaştığı sırada çamurluk bir sahada dokuz metre mesafede patinaj yaparak sıç ramış ve bir duvar kenarında bulu, nan ayni köyden Mehmede çarparak başını patlatmıştır.
Hiç bir şeyden haberdar olmı. yan bedbaht köylü derhal ölmüştür.
Şoför yakalanmış ve tevkif olun muştur.
Zehirli koyunlar!
Mersin (Hususî) — Belediye baytarı, mezbahada kesilen koyun-lardan evvelki gün birinde ve dünde dördünde gıda tesemmümü görmüş ve bu hayvanlar belediyece müsa-dare edilerek imha edilmiştir.
r)ak Sultanahmede kadar takip etmişler ve oradan otomobille ve otobüslerle cenazen n gömüleceği Feriköy Protestan mezarlığına kadar gitmişlerdir. Cenazenin gömülmesinde ayni kalabalık hazır bulunmuştur.
22 MART 193»
YKNI9 AB AH
Sayfa: 5
17
ı
Kâzım Karabekir l"-
İKTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR
Refahiye Kolordu Merkezine Varış
Kolordumun Vaziyeti Hakkında Aldığım İlk Malûmat
Cephelerde Mütareke Mucibince Sükûnet Devam Ediyormuş. Kolordu Merkezi Olan Refahiyede Bir Rus Hey’eti Devamli Olarak Bulunuyormuş
İliç köprüsü üzerinde (1308) tarihi var. Fakat bu tamir tarihi olmalı, çünkü köprü pek eski bir şey. Buradan atlara bindik. Yol biraz sıratlardan gittikten sonra Kuru çay’a iniyor. Artık düz ve kısmen de karsız olduğundan süratliye kalktık. Çurnecil köyünün bağlarında öğle molası yaptık. Buradan sonra yol yine dereyi takip ediyor, fakat karlı. Panisar’m cenubundaki çiftlikler şirin köylere benziyor. Yol Panisar köyünün içinden geçiyor. Hafif bir boyundan yine dere boyuna iniyor. 2.30 da Kuruçay’a geldik.
bu civarda çok mâdenler varmış: Çurnecilde kömür ve kükürt, Kuruçay merkezinde simli kurşun. Fakat faaliyet, vakti merhununu bekliyor.
Kuruçay Erzincan vilâyetine tabi kaymakamlık merkezi Kov yüz evlik medenî simamî bir yer.
8,30 sabahleyin Kuruçay merkezinden yaya hareket ettik. Bir kilometre kadar yol buz halinde. Sonra karlı. Hava hafif bulutlu. Yolumuz şimali şarkiye doğru gidiyor. Karkışla köyü hizasına kadar yol düz. Bu köyün hemen cenubundaki Baştana kayası sivri, heybetli bir kaya. Saat 12 de köy hizasında ve bu kaya karşımızda olarak öğl -molası yaptık, yemek yedik. Buradan itibaren yokuş başlıyor. Kolordu bu yolu iki metre genişliğinde tanzim etmiş. Senibel yolun genişliği kadar dar bir boyun. Burada karın kalınlığı tam bir metre. Mezrai - han söğütlükleri yanından yine Kuruçay vadisine indik. Bu dereye harita Bagcağız yazmış. Vadi 'boyu çok kayalık olduğundan dere boyunca yürümek mümkün değilmiş.
Akşama doğru saat 4 de Kuruçay köyüne geldik. Bundan evvel geçtiğimiz Kuruçay, merkezi idi. Burası yine ayni adda bir köydür. Harita, bu köyün adını yazmamış. Berbad bir yokuşla köye çıkılıyor. Kar da burada pek çok. Evler bir katlı. Pencereleri ikişer karış genişliğinde bir alevî köyü.
Kolordu erkânıharbiyesinden Binbaşı Avni (1) ve Sertabib kaymakamla Remzi Beyleri burada beni bekliyorlar buldum. Kolordu hakkında kendilerinden lâzım gelen malûmatı aldım: Cephelerde mütareke mucibince sükûnet devam ediyormuş. Kolordu merkezi olan Refahiyede bir Rus heyeti devamlı olarak bulunuyormuş. Diğer cephelerde de esaslı bir şey yokmuş.
28 îkincikânun pazartesi sabahleyin 10 da Kuruçaydan hareket ettik, öğle molası olarak bir saatlik yemek zamanını Gezkı’da geçirdik. Saat 2 de sırtlardan indik ve düzlükteki Blansur’a vardık. Burada dokuzuncu fırka kumandanı mi-
(1) General Avni çimdi Büyük Erkânıhar- (x) — İzmir İstiklâl Mahkemesi tarafından
biyededir. idam olunan Rüçtü Paça.
f---------------— W X X X X .
Erzincanın Kurtuluşu
Sayın General Kâzım Karabekirin Hatıratı Yarından itibaren Fevkalâde Ehemmiyet Kesbetmekte-dhr. “Erzincanın Kurtuluşu,, Faslını Teşkil Eden Bu Kısımda Çarlık Rus Ordusunun İnhilâlinin Bu Cephedeki Akislerini büyük bir İbret Ve Merakla Takibe Devam Edeceksiniz.
ralay Rüştü Bey (x) de kızaklarla beni bekliyorlarmış. Soğuk dehşetli idi. .Fakat haftalardanberi soğuk ve yürüşe o kadar idmanlı idik ki bize karşı kelenler medanetimize hayrette kaldılar.
2,30 da kızaklarla kolordu merkezi olan Re-fahiyeye vardık. Karargâh zabitleri ve kıt’aları i-le karşılaştım. Pek samimî hasbihaller yaptım. Burası İsviçre köylerine benziyor. Çam ormanları ve dik damlariyle medenî bir çehresi var. Burası da Erzincan vilâyetinin bir kaza merkezi. Ufak, fakat zarif bir kasabacık. Yalnız suyu fena ve soğuğu çok sert. Çam odunundan başka yakacak da yok. Bunun ateşi de çabuk geçiyor. Doğru Kolordu merkezi olan iki katlı bir eve geldik ve kumandayı ele aldım. Kınalarıma ve ordu kumandanlığına ve civar kolordulara Refahiyeye geldiğimi ve kolordunun kumandasını elime aldığımı bildirdim.
(Devamı var)
SERBEST FİKİRLER
Düşkünler Evi
Eski isinile (Darülaceze) denilen bu İçtimaî yardım evine verilmiş bu iki isimde büyük milletimizin esalet ve şefkat hislerine katiyen uygun değildir.
Çünkü burası İçtimaî sefaleti ve ayıpları örten bir müessesedir.
Bu müşfik çatı altının sıcak hücreleri; büyük [Türk milletinin izzeti nefsine giran gelen sefalet manza ralarını sokaklarda ağyar nazarın dan gizlemek ve zarurete uğramış kimsesiz bedbaht vatandaşları; ana ve babalarını kaybederek ortada sefil ve perişan kalmış yavruları korumak gayesile açılmıştır. Ve günahkâr kadınların günahsız metruk nevzatlarıııa bir melce ve yuva olarak kurulmuştur.
Hayatta nice facia kurbanları vardır ki dün mesut iken yarın mak-hur ve ümitsiz kalmışlardır.
Bir gün evvel yaşıl köyünün züm rüd ovalarına bakan damının ertesi sabah zalim bir düşman istilâsile çiğnendiğini, yakıldığını ve gözleri, ııin önünde oğul ve yaşlı babaların yalnız erkek olmak töhmetile sün-gülendiklerine şahit ne kadar bedbaht ninecikler, zevceler ve hemşireler vardır.
Ve yine bu bedbahtlar,-düşman mezaliminden kış kıyamette yollara dökülmüş ve çektikleri zahmetlerden ve açlıktan bitap kalarak can vermiş masum yavrularını vadilerde, dağ ve tepelerde anne ve kardeş tırnaklarile kazılmış ve kanlı göz yaşlarile sulanmış çukurlara bırakarak büyük şehirlere sığınmış ve tüyleri ürperten fecayiden asap ve idrakleri bozulmuş ve uzuvları yer yer (Paralize) olmuş insan iskeletleri bu gün milletin, devletin namusuna ve haysiyetine vedia kalmışlardır.
Yine şan ve şeref meydanlarında yurdunu, toprağını müdafaa u-ğurunda kıymetli asalarını zayi e. derek çalışmak kudretinden bizza-rur mahrum kalmış ve devamlı mü. cadelelere iştirakten aile saadetine nail olmak fırsatını bulamamış kahramanlara aciz vasfım vererek (Darülaceze) ye sevketmek ne günahtır!
Bunlar; cilveikader düşmüşlerse de yine düşkün sayılmamalıdır. Ne yapsınlar ki bir kere malûl olmuş, lardır. Ve hizmetlerine mukabil aldıkları tekaüt maaşları bir ev idaresine veya kendine bakacak bir hizmetçi tedarikine ve yalnız nefsinin bile iaşesine kâfi gelmediğinden ancak bu ulvî gaye ve maksatla kurulmuş (Devlet Bakımevi) ne ilticadan başka ne yapabilirler!
Bu hareketleri; dediğimiz gibi hiç bir vakit aciz mahsulü değildir. Elleri ve ayakları sağlam olduğu ânlarda bunlar da âciz insanlar değillerdi.
Onlar aziz vatan uğuruna bu hale geldikleri için bu gün de yurt teşkilâtı kendilerini izaz ve himaye etmekle mükelleftir. Bu mütekabil hiz metler ve yardımlar İçtimaî yaralarımızın pansumanlarıdır.
Düşünmelidir ki yaşını başını almış bir kadıncağız; her dakika rahat döşeğinde bakıma ve itinaya muhtaç iken oğlunu şehit vermiş ve kocası ölmüştür ve başka kisesi de yoktur. Bir kaç zaman konu komşu ların yardımlarile geçinmiş; nihayet el açmağa mahkûm iken müşfik ve kuvvetli devlet eli hemen kendisine uzanarak onu himayesine aldığı anda duyduğu tatlı heyecanı ve en yüksek minnettarlığı ânında seni (Düşkünler Evine) sevkedeceğiz sözü karşısında gözlerinin yaşını din-direbilir misiniz?
Bu hayırlı, İnsanî ve İçtimaî teşkilâtın maddî yardımlarının kıymetini bir lâhzada sıfıra düşürecek manevî İstıraplara ve derunî figan, lara neden meydan verilmelidir!
îşte (Düşkünler Evi) nin sakinleri arasında saydığımız esalet ve haysiyette mevcut bulunanlara ve temiz aile düşkünlerine bu iki ismin çok ağır ve biraz da haysiyetşikeıı geleceğini kuvvetle tahmin ediyorum.
Bu penahgâha maddî ve manevî kuvveti kesilerek ve hariçte her türlü ümit ve istinadı kalmadığına kani olarak vaziyetini resmen tesbit ettiren her vatandaş kalbi müsterih ve başı hicabından yere eğilmiş değil, (Devlet Yardım ve Bakımevi) ne tabiî vaziyette girmek için o ka-
Çanakkale Zaferinde
Türk Bahriyesi
Çanakkale Boğazına ilk Defa Torpil Harbe Girişimizden Evvel 1914 Ağustosunda Dökülmüştü
Boğazın müdafaasına iştirak eden « Farbaroş Hayrettin » zırhlısı
Geçitlerin, limanların ve sahillerin müdafaasında, fedakârane muhafaza edilen torpil hatlarının muvaffakiyeti Akdeniz Boğazındaki katiyetile hiç1 bir vakada âşikâr olmamıştır; Methal grupunun iskâtile son hücum a-rasında geçen yirmi gün, sed batar- i yalarile muhasım toplarının geceli ve gündüzlü düellosuna şahit olmuş ve galebe müdafaa bataryalarında kalmıştır; son hücumun kahramanı da Karanlık limana gizlice dökülen torpillerdir.
îlk torpil hattı harbe girilmeden evvel, 1914 ağustosunun yedisinde Havuzlarla Kepez arasını dökülmüştü. Bu mesafe 2200 metreye baliğ olduğu halde o zaman j mevkii müstahkemin elinde yaln.z | (26) torpil vardı. Binaenaleyh sek-1 sener metre fasıla ile yirmi iki torpil dökülmüş ve dört kıtası da sefa-ini ticariyenin geçmesi için bırakılan geçidi icabında kapamak maksa-dile ihtiyat alıkonulmuştu. Bu hat dökülürken İstaııbuldan (26) torpil daha geldi ve birinci hattın gerisinde yetmişer metre fasıla ile ikinci I hat tesis edildi. Sonra üçüncü, dör-l düncü velhasıl ağustosun yirmi be. şınden methalin ilk bombardımanı, na kadar yedinci hattın tesisine mu. vaffakiyet hasıl oldu. Goben ve Breslavın hamil olduğu torpillerden bir kısmı da mevkii müstahkeme gönderildiği için dkülmüş ve dökülmek için hazırlanmış torpillerin miktarı da 369 a çıktı. İngiliz ve Fransız gemileri (25 şubat) ile (18 mart) arasında işte bu yedi hattan en dışarıda bulunanların imhasına çalışmışlardı. Ne dereceye kadar muvaffak oldukları ve hatların yedisinde de kendilerine bir geçit açamadıkları bizce meçhuldür. Maama-fih Türk bahriyesi hesabına pek kıymettar bir muvaffakiyet vardır ki o da on sekiz marta tekaddüm e-den iki gece içinde düşmana sezdir-meksizin (Nusret) mayin gemisinin Karanlık liman ve Kereviz dere önlerine, yani yedi torpil hattının daha dışarısına miktarı kâfi torpil dökmesidir. Hiç bir muhacim sefinei harbiye bu torpillerin vücudundan şüphe etmemiştir. Hattâ isimleri malûm gemiler yüzer kilo dumansız barutun infilâkile delinip battıktan sonra Fransa ve Ingiltcrede bunların serseri torpillere çarptıklar iddia edilmiştir.
Şimdi bahriye bataryalarının tet kikine başlıyabiliriz; evvelemirde bu
pıyı huzuru kalple açabilmelidir.
Her kim olursa olsun (Darülaceze) yahut (Düşkünler Evi) nde yaşadığını her gün, her saat hatırladıkça bu ağır unvanlarla kalbini dilhun ve mazisini muazzep kılma-malıdır.
Binaenaleyh bu hayırlı müesse-senin dünkü ve bu günkü isimleri yerine bir ân evvel milletin esaletine ve civanmertliğine uygun bir iiira altında anılmak için (Devlet Bakım Evi) ne tahvil ve inkilâp edilse münasip olmaz mı?
Eski Mühendishane Harbiydi Fransızca Muallimi H. Balıri özdeniz
batar yalan da Rumeli ve Anadolu mıntakp.’anndan ibaret iki kısım ayıralım, Rumeli kısmında methale en yakın olanlar Turgut ve Barbaros bataryalarıdır ki birincisi Soğanlı dere mansabının sağ ve İkincisi de sol tarafında bulunuyordu. Turgut bataryası, Turgut zırhlısından çıkarılmış 4 kıt’a 8,8 santimetrelik seri ateşli topundan mürekkep ve bahriye mülâzimi İhsan bey ile bahriye mülâzimi Tevfik beyin ku. mandasında idi; efradı da Turgut, tan alınmıştı. Barbaros bataryası, Barbaros Hayrettin zırhlısından çı. karılmış 3 kıt’a 10,5 santimetrelik seri ateşli topu ihtiva ediyor ve bahriye yüzbaşısı Mehmet bey ile mü-lâzim Settar ve Hayrettin beyler tarafından kumanda ediliyordu. Her iki batarya düşmanın torpil taharri-sile meşgul olduğu devrede Bahriye bataryalarının müdafaalarından a-lınan tecrübeler üzerine bilâhara tesis edilmiş ve 18 mart günü henüz ikmal olunmamış bir halde bulunuyordu.
Rumeli kısmında üçüncü bahriye bataryası, Baykuştepe eteğine mevzu Mesudiye bataryası idi. Mesudiye zırhlısının bordasından çıkarılmış 3 kıt’a 15 santimetrelik seri ateşli Vikers topu bu bataryanın a-na silâhını teşkil ediyordu. Kumandası, bahriye yüzbaşılarından Kemal beye tevdi edilmişti. ^Torpil hatlarının muhafazasında ve sonra 18 mart müdafaasında en ağır vazife Mesudiye bataryasının hissesine düşmüştü. Toplan üç kere kum ve toprak altında kalmış ve yine temizlenerek muharebeye devam etmişti. Bunun yüz metre kadar şark tara, fında Muinizafer bataryası vardı; Bahriye mülâzimi Haydar bey ku. mandasında bulunan bu bataryanıu eslchası Muinizafer korvetinin 4 kı. ta 7,5 santimetrelik topundan ibaretti. Mesudiye ve Muin bataryalarının teşkil ettiği grup Ertuğrul yatından çıkarılmış 4 kıt’a 5,7 santimetrelik top ile takviye edilmişti. Takviye tertibatı meyanına her ne kadar 4 kıt’a 8,7 santimetrelik man-telli top ta mevcut idise de menzil ve tesir noktai nazarından gemi top-larile kabili kıyas olmadıkları için zikirlerinden sarfınazar olunmuştur.
Anadolu cihetindeki bahriye bataryalarından methale en yakın o-lan birincisi (Berki Satvet) batar yası idi; eslehası Berki Satvet kro vazöründen alınmış altı kıt’a 5,1 santimetrelik seri ateşli toptan mü rekkep olduğu için bataryaya bu i sim verilmişti. Bahriye yüzbaşılarından Mustafa Sadrettin beyin kumandasında idi. Akyarlar denilen noktanın şarkında tesis edilmişti. Binaenaleyh Kirte . Erenköyü hat. tının ortasından (8000) ve şimal ni. hayetinden (11000) metre mesafede bulunuyordu. Bunun daha şarkında Dardanos mevkiinde Asarı Tevfik bataryası vardı; kumandası ciheti berriyeye mevdu olan bu bataryanın teçhizatı kısıpen mağruk Asarı Tevfik zırhlısından çıkarıl-m'.ş ve kısmen Muinizafer korvetinden alınmış beş.kıt’a 15 santimetr. İlk seri ateşli toptan İbaretti.
(Devamı var'
Sayfa ) W
22 MART I »3«
YEN İS AB AH
Çorlu Orta Mektebi Müsameresi
Aşkın Kuvveti
Tefrika No: 33 Nakleden: ORHAN S- ]
-t
Yazan ; HUsamettin Nuri
Hiç cevap vermedi... Yüzünde istihzalı çizgiler beli.'di. Şen gözükmeye çalışarak:
______ Seni bugün beklediğimi bilmiyor gibi söylüyorsun., dedi.
Saati gösterdim.. Tamam 8,5 tı.
— Fakat ne yazık ki geç kaldın, dedim.
— Peki bu akşam gitmiyecek miyiz?
— Artık vakit geçti.. Maamafih biraz da iyi oldu.. Hep beraber oturur, konuşuruz..
— Zaten seninle doğru bir hareket yaptığımı hatırlıyamıyorum..
— Ya.. Bunu anlıyamadım Perihan..
— Niçin?. Anlaşdmıyacak bir şey söylemedim ki..
— Kabahat hangimizde..
— Tabiî.. Zaten bütün kabahati üzerimize atmazsanız siz erkekler rahat edemezsiniz..
Annesi şaşırmış, bir ona bir bana bakıyordu. Böyle zamanlarımda' bana en iyi ar kadaş yine sevgili tan. burum olur.. Kalktım.. Zavallı uzun müddet ihmal edilmiş olmalı ki ilk vuruşumda pek acı inledi. Bu hafif kızgınlığım Periham biraz üzmüştü. Fakat ben yine hiç renk vermiyor, dum. Sırası geldikçe en tatlı bir ifa. de ile kalbine hitap etmeğe çalışıyordum. Bir aralık gözlerini gözlerime dikti.. Dikkatli dikkatli süzdükten sonra:
— Hikmet, dedi.. Sıkılıyorum.. Artık bu tek yüzlü hayat beni yoruyor. Bütün gün maneviyata verdiğin kıymetleri bana aşılamak için uğraşıyorsun.. Bana yazık değ;l mi ?.. Genç bir kalbın daha başka ihtiyaçları olamaz mı... Artık kızıyor, isyan ediyorum.
Elindeki yazılarımı âni bir buh ranla kaldırıp yere attı..
Zavallı eserlerim ayaklar altın da çiğnenecek miydi..
Kalktı.. Göğsü asabı inhinalarla dolup boşalıyordu. Gözlerine baktım O; bu asabiyeti bu gün, pek az evvel almıştı.. O gün tesadüfen alt katta oturan kiracıların da nişan merasimi vardı..
— Aşağıda zevk, neşe durrur-ken benim burada; bu uhrevî bir sükût kokan odada daha fazla durmam bir delilik olur., dedi..
Hızla kapıdan çıktı.. Annesi şaşırmış kalmıştı.. Merdivenlerde gı. cırdıyan iki ayak sesi hafiflerken birbirinden utanan iki göz öne dü. şüyordu. Annesinin göstermek iste, mediği göz yaşları beni fazla sinirlendirmişti..
— Anne., dedim.. Periham çağır.. Onunla biraz baş başa kalmak ihtiyacını duyuyorum...
Birkaç dakika sonra odada yalnızdık.
— Perihan., dedim.. Senin bu akşamki hareketini hiç bir şeye yoramadım.. Şu asabi buhranını evve-
Yokuşun derecesi birdenbire fazlalaştı. ilerisini görmek zorlaşıyordu. Motörlin gürültüsü içinde Lunaya: — Köprüyü görmeğe çalışın diye bağırdı.
Genç kadın müvazenesini kaybetmemek için bulunduğu iskemleye tutunarak baktı, önlerinde yolu L kiye bölen bir su cereyanı gördü. Tam bu sırada, canavarın dehşetli uluması ilk defa olarak kulaklarına ilişti.
Svanild: — Köprü?.. Su altında mı? diye sordu.
— önümde bir su kaynaşması görüyorum, başka bir şey yok.
— Oturunuz, geçmeğe çalışacağım. En fena şey, suya gömülmemiz
Yokuş hafifledi. Genç kız otomobili çayır üzerine geçirerek, sağı doğru bir direksiyon kırmasile suya girdi. Tekerleklerden biri gömüldü, tekrar çıktı, ve araba soluyarak,
Acip seseler çıkararak görünmi. yen köprünün üzerinden geçti. Bir ara, araba durdu ve geriler gibi oldu. Fakat bir at gibi, kuvvet alarak öteki tarafa nihayet geçebildi. Ar
lâ teskin et. Seninle iki dost gibi konuşalım..
Perihan susmuş, beni dinliyordu.. Ayağa kalktım.. Küçük odanın yumuşak halısı üzerinde bir iki defa gezindim.. İçimde kalbimin bütün kederlerini bir çift kızıl dudakta »ön dürmek ihtiyacını duyuyordum. Ellerini avuçlarım arasına aldım:
Başı gayri ihtiyarî göğsüme düştü..
— Oh... Seni seviyorum Hikmet.. Bilmem nedense benim de bugün sevilmeğe çoki htiyacım var., dedi.. Kalbi bin bir heyecanla titrerken, yorgun başını sıcak bir göğüste dinlendirmk ona sonsuz bir zevk veriyordu.. Şezlongun üzerine uzanıverdi..
Dudaklarım kızıl bir ateşle yanarken, kollarım ince bir beli kucaklıyordu. Bir an daha fazla çıktım. Birdenbire yerinden fırladı.
— Biliyor musun Hikmet, dedi.. Emellerine varmak için uğraşan insanların bazan ne kadar ruhu sıkan halleri oluyor. O emele ıbiraz daha evvel varmak için en kısa bir yoldan baş döndürücü bir süratle giderlerken, başkalarının öldürücü günahlarını üzerlerine yüklenenleri hiç düşünmüyorlar, istemoyrum.. Oyuncak olmak istemiyorum..
Birdenbire hıçkırmağa başladı. Şaşırmıştım..
— Bilmiyorsun.. Bilmiyorsun Hikmet, dedi.. Hayatımın karan -lık ve acı safhalarını bilmiyorsun.. Ben; bilmeden, düşünmeden başkalarının günahını yüklendim, tşte bunun için kabahatini örtmek isti-yen bir zavallı gibi bir erkeğe âlet olmak, esir olmak istemiyorum. Çünkü onun her hareketi bana ne olduğumu söyleyiverecek gibi gelecek sanıyorum o zaman..
O esnada duyduğum acıyı düşün.. Düşün de bahtıma ağla Re-|ld.. Perihan aldatılmıştı..
Ben; -beynimden vurulmuşa döndüm.. Büyük bir şaşkınlıkla:
. — Demek.. Hikmet., dedim. Perihan bunları birer birer sana anlattı öyle mi?..
İçini çekti..
— Ah.. Reşid... dedi... Asıl acı ve ağlatan tarafları bundan sonra başlıyor. Ben; hiçbir şey söylemiyor, nemli gözlerimle gözlerinin tâ içine bakıyordum. O devam etti:
— Bundan tam yedi ay oldu. Bir gün odama kapanmış elbiselerimi dikiyordum. Kapı vuruldu.. Açtım.. Belma gelmişti.. O zaman Belma en iyi arkadaşlarımdan biri idi. Kendisini yukarıya aldım. Telâşlı telâşlı:
— Perihan bu akşam Türkua-za davetliyiz.. Senin de muhakkak gelmen lâzım dedi.. Ben; biraz rahatsız olduğumu söyliyerek:
— Mazur gör., dedim..
(Devamı var)
kalarında, köprü yıkılıyormuş gibi çatırdadı.
Şimdi orman tam karşılarında idi. İki kadın da, arka arkaya o kor. kunç ulumaları işittiler. Luna bunun ne taraftan geldiğini tesbit için uğ. raştı. Sonra cep lâmbasını alarak a-ğaçlann arasından ilerlemeğe başladı. Svanild de arkasından geliyordu. Bağırmalar artık İyiden iyiye seçiliyordu. Açıklığa vardıkları zaman, o canavarcasına uluma Godar-dın canhıraş sesine kânşarak yükseldi.
Luna, lâmbasını öne doğru tuttu ve bir adım attı. Etrafta bir ölüm sükûtu yayıldı.
XXXII
Oliver bağırmağa başlayınca Go-dard bir adım geriye çekilmişti. Karanlığa ahşan gözleri arkadaşının yaptığı hareketleri seçiyordu: O tehditkâr bir vaziyette yere çökmüş idi. Godard, Kot’un sayıklamaları arasında (bir okadar büyük bir şey) demiş olduğunu hatırladı. Oliverln gözleri garip surette parlıyordu.
İki adam da bir müddet birbir-
Yı.’lık müsamerelerinde ■ (Gün doğuyor) piyesini büyük bir muvaffakiyetle temsil eden Çorlu ortamektebi gençleri; Müdürleri B. Hüseyin Timoçin ile bir arada
Bulvar Şirketi iktisat Vekâleti müfettişleri muamelâtını teftişe başladılar
İzmir (Hususî) — iktisat vekaleti baş müfettişi B. Fevzi Erçin ve vekâlet müraklp komiseri B. Saip In-ceyeman şehrimize gelmiş ve Bulvar şirketi muamelâtını teftişe başlamışlardır.
Haber aldığımıza göre bu şirketle alâkalı bulunan belediyenin de bu hususta malûmatına müracaat olunacaktır, Şirketin belediye ile mevcut mukavelenamesinin hüküm den düştüğü hakkındaki iddia varid görülmemektedir. Şirketin ya taahhütlerini yerine getirmesi, yahut ta feshedilmesi mevzuubahsedilmek-tedir.
KONYADA
Konya: 19 (A. A.) — Konyada ikinci müntehip seçimi parti nam -zedlerinin müttefikan seçilmesiyle sona ermiştir. İştirak nisbeti yüzde 96 dır.
AFYONDA
Afyon: ; » (A. A.) — Vilâyetin her tarafında vatandaşların heyecanlı tezahüratı içinde, mfintehip-ler reylerini parti namzedleri lehin de kullandıkları ikinci müntehip seçimi dün bilmiştir. Vilâyetimiz halkı, bu seçimde yüzde yüz reylerini kullanmışlar ve bu güzel vesile ile Millî Şefe karşı içten bağlılıklarını ve saygılarını bir defa daha teyid eylemişlerdir.
ELAZÎĞDE
Elâziğ: (A. A.) — İkinci
müntehip seçimi bugün muvaffa -kıyetle sona erdi. Vatandaşların reye iştirak nisbeti hiç bir intihapta bu dereceyi bulmamıştır. Kadın ve erkek her kes seve seve reyini kullanmak suretiyle C. H. Partisine bağlılıklarını göstermiştir.
Bugün şehrimiz orta okulunda talebeye verilen konferanslarla intihap hakkının kudsiyeti gençlere izah edilmiş ve bu vesile ile de Millî Şefe karşı içten bağlılık ve sevgi tezahüratında bulunulmuştur.
lerine baktılar. Her tarafı tutulmuş gibi duran hiç bir harekette bulunamıyordu. Karşısındaki sabit göz bebekleri birdenbire fosforlu ve kırmızı renge büründüler. Bu sırada insiyaki olarak bir kenara çekildi ve iki ucunu sıkıca tuttuğu örtüyü ö. nüne doğru fırlattı, örtü hemen parça parça edilirken uluma tekrar yükseldi ve iri vücut üzerine doğru yüklendi.
Godard,yine biraz kenara çekil, di ve sun’î koluna, parçalanan örtü, nün bir kısmım saracak vakit bulabildi. Kırmızı gözler yaklaştı. Godard boğazını sağlam kolile muhafazaya çalışırken, diğerini de karşı koyamıyacak derecede kuvvetli bir
38 %
Bozdoğanda
Avcılar; İki ayaklı domuz tuttular!
Bozdoğan (Hububî) — Bozdoğanda geçen yıl teşekkül etmiş avcı kulübü çok heves ve hararetle çalış, maktadır.
Geçen pazar günü Tevfik Şene, rin başkanlığında giden avcılar ımıza dağda köylülerde iştirak ettikleri için ikiyüzü mütecaviz idiler. Bu kadar kalabalıkda hiç bir hata ve kaza olmaksızın 13 domuz vurmuşlar ve bu meyanda birde asker kaçağı tutmuşlardır. Hüviyeti meçhul bu adam bir Sarayköylü, bir de Tefen-nili olduğunu söylemekte, altında at terkesinde bir bacak sığır eti bu. lunduğu hâlde Yenipazar nahiyesi karakoluna teslim edilmiştir.
Avcılarımız bilhassa bu iki ayaklı asker kaçağı domuzu tutmalarından dolayı alenen taktir ve tebrik yerinde sayılır.
Fahri
Çorluda İntihap faaliyeti
Çorlu (Hususî) — Müntehi bisa. ni intihabı kasaba ve köylerinde büyük bir intizam içinde devanı etmekte ve bir an önce sonlandırılmasma gayret edümektedir. Halk kadın erkek reylerini kullanmak üzere rey sandığının bulunduğu belediye dairesine âdeta akın etmektedir.
Çoı lu tapu memurluğu
Çorlu (Hususî) — Ankara tapu kadastro mektebi 938 mezunlarından Tekirdağ merkez tapu memuru Haşan Kuz el kazamız tapu memurluğuna terfian gelmiş ve eski tapu i memuru Nuri de Beypazarı tapu memurluğuna gitmiştir.
BİTLİSTE
Bitlis: (A. A.) — Üç gün-
denberi devam eden ikinci müntehip seçimine bugün son verilmiştir, întihabata, yurddaşlar, birlbirleri-le müsabaka edercesine iştirak etmişlerdir. Yapılan tasnifte reylerin ittifakla parti namzedlerine verildiği görülmüştür.
sademe ile yere yıkılırken önüne doğru uzattı.
Sırtüstü, ümitsiz bir tarzda mücadele ederken bunun neticesinin ne olacağını bilmiyor değildi. Mütemadiyen sun’î kolunu, boğazını parçalamak için uğraşan dişlere uzatıyordu. Buna rağmen bu dişler sağlam koluna nihayet yapışarak müthiş surette yırttılar. Godard üzerine çökmüş vücudu ayaklan ve dizleri ile atmak istiyordu, param parça cilan örtü, yine işine yaramakta devam ediyordu. Fakat nihayet, karşısındaki vücudun elleri tutacak yer bulunca genç adamların elbiselerini yırttılar. Sivri tırnaklar göğsünü didiklemeğe başlarken, toprağı âde-
Bana gelince, ilk defa girdiğim bu hayatta fazla bir acemilik göstermediğime kanaat getirdim. Zira, Süreyya hanımla Nermin, bu ilk tecrübeden muvaffakiyetle çıktığımı söylediler, fakat, bir necmuada çıkan meşhur ve benim de okumuş olduğum bir şiiri nasü bulduğumu soran tanınmış bir muharrire verdiğim cevabı anlatınca da şaşırmadılar değil, filhakika bu suale şöyle cevap vermiştim:
— Fakat, bu şiiri yazan kimsenin, galiba o aralık aklı başka yerde imiş, dedim. Bundan bir şey anlamadım... Ya siz?..
Meşhur münekkit, yavaş sesle ve alaylı bir gülüşle:
— Doğrusu, ben de öyle.... F:) kat bunu kimseye söylemeyin, bizt köhne kafalı insanlardan sayarlar.
Nail ile Nerminin nişanlısı gülerlerken, Süreyya hanımla kızı bayağı hiddetlendiler.
— Herkesin bayıldığı A...... nıu
esaslı bir şiirini, sizin gibi henüz ta. lebe olan bir kız nasıl tenkit edebi, lir?
— Fakat o zat ta benimle aynı fikirdeydi.. Oda mı cahilin birisi?
Vasim:
— Şüphesiz değil! Ben de üçüncü olarak ayni fikre iştirak ediyorum. Fakat zavahiri kurtarmak ta lâzımdır, bu sebepten bu gibi şirrlerı beğenmiş gibi durmak en rahat u-sul.
Hararetle:
— Bıı bizi alâkadar etmez, dedim. Şiir olarak, açık ve insanı düşündürmeğe sevkeden şeyleri seviyorum.. Tıpkı sizinkiler gibi.
Süreyya hanım itiraz etti:
— Nailin eserleri beğenilebilir, ve takdiıkân da olabilir. Fakat bu hiç bir zaman diğerlerinin kıymetsiz oldukları demek manasına değildir.
— Diğerlerini kıymetsiz göstermiyorum ki, beni açmadıklarını, bun lardan bir şey anlamadığımı bildiriyorum. Herkesin zevki kendisine a-ittir. Bu muharririn şiirleri moda diye, benim de bunların karşısında heyecandan bayılmam icap etmez ki...
Vasimin gözleıind». söylediklerimi tasvip eden bir alâmet gördtim. Fakat lâkırdıyı başka bir mevzua sürükledi.
Umumiyetle Nailin, fikrini açıkça söyledikten sonra, fikirlerde u-yuşmamasına rağmen, annesıle kar. deşini fazla üzmemek yolunu tuttu-
ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM
Her yemekten sonra günde 3 defa muntazaman
^3 Hi dişlerinizi fırçalayınız. gg| Jgj]
ta titreten muzaffer bir uluma yükseldi. Son bir ümitsiz hareketi» yaralı kolunu kurtardı. Uluma âni o. larak sustu ve sessizlik içerisinde Godard kuvvetli çenelerin tazyiki altında sun’î kolunun çatırdadığını duydu. Kuvvetli bir ziya gözlerini kamaştırdı. Artık daha fazla dayanamadı. Kendisini kaybetti.
Hemen derhal ayıldı Sağlam ko. lundan, çenesinin.üzerine sıcak bir yağmur düşüyor gibiydi. Koparılan ve kırılan sun’î kolu vücuduna sarılı olan örtü vasıtasile duruyordu. Ü. zerinde Oliverin dişlerinin beyaz hattı ile yüzünün şeytanî değişmesini farketti. Parmakları kanlara boyanmışı ellerini toprağa dayamış olan Oliver hâlâ çökmüş vaziyette duruyordu. Elini alnına koyan Luna genç adamı gal iye çekmek istiyordu. Buna muvaffak olamayınca lâmbanın ziyasını canavarın yüzüne tuttu.
Godard bu shnayı a«la unutarcı-yacaktı. Arkadaşı Unumlle değişmiş, hain ve zalim hâr mahlûk halini almıştı. Saçları diken diken olmuş
ğuna dikkat etmiştim. Bu his, bilâ. hare anlıyacağım veçhile, bir oğulun annesine karşı gösterdiği hürmetti.
O gece, saçlarımı çözerek tara, dığım sırada, öğleden sonra geçen bütün vakaları zihnimde topladım, hattâ küçük odadaki sigara hâdisesini bile. Fakat bundan fazla bir vic dan azabı filân duyduğum yoktıı. Çünkü çooukça hareket ettiğime kani olmuştum. Salonlarda gördüğüm bütün simalar birer birer gözümün önünden geçit resmi yaptılar. Rastladıklarım arasında sevimli, dahi az sevindi veyahut ta tamamile aksi olanlar vardı. Bunların arasında
kunıral gayet genç ve çok şık bir genç kadın nazar.ı dikkatimi celbet-misti. Vasim onunla uzun müdde. konuşmuştu. Bu kadın, büyük bir ressamın, fakat İki sene evvel öl m bir ressamın karısı idi. Bizzat bu kadın da küçük şiirler yazıyordu. Bunu Nermin anlatmıştı.
Acaba bu kadın Naile âni bir hareketle ve çok mavi gözlerini parlatan ve küçük beyaz dişlerini gösteren bir tavırla neden yaklaşmış ve elini samimî bir surette sıkmıştı.
Bunu düşünerek yavaş y«vaş dolaşırken küçük kış bahçesini geçmiş yeşil ağaçlar arasına Adeta saklanmış gibi duran bir b»s»r koltuğa o-turmuştum. Bir müddet hareketsiz durduktan sonra biraz ilerimde gürültü duyarak o tarafa baktım, iki genç gelr.-:tjler, oturup konuşuyorlardı. içlerinden birisi arkadaşına sesini alçaltarak, -fakat kulaklarım çok hassas olduğundan söylenenleri işitiyordum- :
— Azizim, Nailin kuzini çok’güzel! Sen ne dersin?
— Hakkın var, güzel ve sevimli, biraz ufak tefek, fakat ne kadar in. ce ve canlı bir kız!.. Şahane bakışlı gözler, sevimli bir tebessüm!.. Nail, kızı evlendirmek için hiç müşkülât çekeceğe benzemiyor.
(Devamı var)
İnkılâbı seven onu korur, koruyucu teşkilât Cumhuriyet Halk Partisidir.
Cumhuriyet Halk Partisinin esas düşünce ve dileği vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları, kendileri ve büyük Türk ulusu için faydalı kılmaktır.
kulakları uzamış ve geriye doğru sarkmış, üst dudağı, uzun ve şeytanî bir hayvan burununa dönmüştü. Kan ve köpükle dolu ağzı ta yanaklarının üst kısmına kadar yarılmıştı. Çenesi uzamış, dişleri ısırmağa hazır bir halde incelmiş ve büyümüştü. Takallüs eden ve küçülen yüzünün üst kısmında kıpkırmızı gözlerden başka bir şey görünmüyordu. Tab(» vahşiliğine bir insanın kuvvetini ve bir şeytanın kudretini katan, efsanevî bir kurt halini ta. şiyordu.
Nihayet, 01ive(in çehresi değiş-ti: Gözleri fosforlu şeklini kaybetti, çenesi düzeldi, alnı, kulakla»! ve saç. lan normal vaziyetlerini aldı. Bu değişme birkaç saniye içinde vule »a geldi. Luuamn arkasından gelen Svanild yanlarına vardığı zaman, Irardeei, ağamdaki ve parmakların’ dakı kan iele’erine rağmen her zamanki çetrefili ve ha’ini bulmuştu. Bununla beraber dehşet duymuş ve fiaşkm vezlyptlnl bırakmamıştı.
(Devamı rar)
TtHllABAH
S.yf.: 7
22 MART İM»
POLİSTE 1
Bir adam zehirlendi
Dün Beşiktaşta oturan,ve gümrüklerde çalışan Rauf isminde bir adam müptelâ olduğu uyku hastalığı İlâcını biraz fazla kullandığı için zehirlenmiştir.
Celbedilen imdadı sıhhî otomobili Raufu Beyoğlu hastanesine götürmüştür.
Derhal tedavi altına alınan Ra-' uf muhakkak bir ölümden kurtarıl nııştır.
Bir gencin bacağı kırıldı
İstanbul Üniversitesi son sınıf talebesinden Jozefin BankaJar caddesinden geçerken 3060 ve 8110 nu maral) otobüsler arasında kalmış-sağ baciğı kinimi,tır. Yaralı derhal Beyoğlu hastanesine kaldırılmış tır.
Sarhoşların marifeti
Sami isminde bir adam bir ar. kadaşı ile dün akşam Nişantaşmda sarhoş olmuşlar ve Halâskâr Gazi caddesi 194 numaralı kahvede ya. tan Kâzım isminde bir adamı döv. ineğe gitmişlerdir.
Kâzım sarhoşların ellerinden kaçmağa muvaffak olmuştur. Kâzımı ellerinden kaçıran kafadarlar kahvenin camlarını kırmakla meşgul iken polisler tarafından yakalanarak haklarında takibata başlamıştır.
Otomobil çarptı
Şoför Ahmedin kullandığı 1772 numaralı otomobit Şişliden gelirken Sakız caddesinden geçen Kirkor isminde bir gence çarpmıştır. Kirkor başından ve ayağından ağır surette yaralandığı için derhâl imdadı sıhhî ile Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Suçlu Ahmet yakalanmıştır.
Yangın başlangıcı
Dün Samatyada Ramazana ait fınnın bacası kurumla fazla dolduğu için tutuşmuştur. Derhal oel-bedllen itfaiye yangının başka tarafa sirayet etmesine meydan verme den söndürmeğe muvaffak olmuştur.
Sus vapuru tamirden çıktı
Pervanelerindeki arıza sebebiyle bir müddettenberi îstinye havuzla, rmda tamir edilmekte olan Sus vapuru dün havuzdan çıkarak Galata rıhtımına bağlanmıştır.
Bugünden itibaren Mudanya seferlerine başlayacaktır.
| TİYATROLAR j
TURAN TİYATROSU
Bu akşam
(es kraliçesi Hamiyet Yüceses ve arkadaşları Ertuğrul Sadi Tek ve heyeti birlikte
KENDİ GELEN vodvil: 3 P.
(Se) Atlla Revüsü- Miçe Penço Varyete Miçe Pençef varyetesi
★ Bu akşam
Tepebaşı dram kısmında KORKUNÇ GECE 8 P.

Bugün gündüz saat 15 de talebeye ÇOCUK TYATROSU gece 20,30 da umuma. İstanbul caddesinde komedi kıssamda BİR MUHASİP ARANIYOR

HALK OPERETİ Bu akşam 9 da Zozo Dalmasla (Halime) Çarşamba M. Yesarinin
AŞK BORSASI
Yeni operet
£ ZAYİ
1672 numaralı reislik şahadetnamemi zayi ettim. Yenisini ala -cağımdan eskisinin hükmü yoktur, tnebolulu Halid oğlu
MEHMET LOKMAN
RAP YO I
Çarşamba: 22'3/939
12.30 Program.
12.35 Türk müriği - Pl.
13,00 Memleket saat ayan, a-jans, meteoroloji haberleri.
13,15.14 Müzik (Riyaseti cüm. hur bandosu - Şef: Ihsan Kiinçer)
1 — Ambroise - Vida] - Zafer (Allegro)
2 — L. Blemant - Pikkolo (küçük flüt için - Bolero)
3 — A. PonchieUi - La Cyokon-da aperasınm baleei.
4 ._ Meyerbeer - Le Prophete (Peygamber) operasından çekilmiş parçalar.
5 — R. VVagner - Tanhöyzer o-perasınm marşı.
18.30 Program.
18.35 Müzik (Sololar - Pl.)
19,00 Konuşma.
19.15 Türk müziği (Fasıl heyeti)
Celâl Tokses, Hakkı Derman, Eşref Kadri, Haşan Gür, Hamdi To-kay, Basri Üfler.
20,00 Ajans, meteoroloji haber, leri, ziraat borsası (Fiyat)
20.15 Tür müziği
Çalanlar: Fahire Fersan, Zühtü Bardakoğlu, Refik Fersan, Cevdet Çağla.
Okuyanlar: Sadi Hoşses, Semahat özdenses.
1 — Suzidü peşrevi.
2 — Tanburî Ali efendi. Suzidil ağır semaî . Kaniyadı lebinle.
3 — Nuri Halil Poyraz - Suzidil şarkı - Sevda elinin.
4 — Haşin?, beyin - Suzidil şarkı - Mesken oldu bize dağlar.
5 — Muhlis Sabahattin - Hicaz-kâr şarkı - Çoban kızı.
6 — Osman Nihat - Nihavent şarkı - Fatma.
7 — Refik Fersanın Hicaz şarkısı - Cihanda biricik sevdiğim.
8 — Refik Fersan - Hicaz şarkı-Geçti rüya gibi.
9 — Sedat öztoprağın . Hüseyni Aşıran şarkısı . O güzel gözlere bakmasını bil.
10 — Sazscmaisi.
21,00 Memleket saat ayarı
21,00 Konuşma.
21.15 Esham, tahvilât, kambiyo nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar . R.
21.30 Temsil.
îbnirrefik Ahmet Nuriyi anmak için.
22,00 Müzik (Küçük orkestra -Şef: Necip Aşkın)
1 — Ziehfer - Aşık Romans
2 — Czernik - Danseden kalpler - konser valsi.
3 — Brahma - Macar dansı No. 17
4 — Schmalstick - Ormanda aşk.
5 — Gabriel - Hafta nihayeti pazar gelir - Marş.
6 — Lindner - Bachanele (Şa-rab İlâhi Baküs şerefine dans)
7 — Muııkel - Venedik hatırası (Serenad)
8 — Dietrich - Fitreler (Marş) Weninger tertibi
9 — Müller - Lapaloma şarkısı üzerine fantezi
23,00 Müzik (Cazband - Pl.) 23,45.24 Son ajans haberleri ve yarınki program.
Gazete Kitabevi Süleyman Gezer ve Olman Sezglner Aydın: Hükümet bulvarı No. 73 Her nevi gazete, mecmua kitab Yeni Sabah,,ın geçmiş nüshaları bulunur.
&
SATIŞ İLÂNI
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan:
Agop Kuduzyan tarafından Vakıf Paralar idarecinden 25518 ikraz No. siyle borç alman paraya mukabil birinci derecede ipotek gös-erllmlş olup borcun ödenmemesinden dolayı satılmasına karar verilen ve tamamına ehlivukuf tarafından (1692) lira kıymet takdir edilmiş olan Beyoğlunda Hüseyin ağa, Bülbül mahallesinde Çalgıcı sokağında eski 4 yeni 2 -kaptı No.lu sağ tarafı Bakkal Atan aş arsası ve hazan Sirkeci Marko hanesi, arkası Sürpik arsası vs bazan lstilyanus hanesi, sol tarafı 1 harita No.h Bedros vereselerine tahsis kılman diğer arsa, cephesi yol ile çevrili bir kâgir evin evsaf ve mesahası aşağıda yazılıdır:
Bodrum katı Bir -oda. kiler, kuyu, zemini çini düşeli aabit çamaşırlık, kazan, tekne ve musluğu ve içinde abdesthanesi olan mutbah aydınlık mahalline çıkılan kap/dıt.
Zemin kat: Sokaktan merdivenle ve demir kapıdan girilir Zemini karesimaıı döşeli bir antre ve bi- sofa üzerinde iki odadır.
Birinci kat: Bir sofa üzerinde biri şahnişli ve yerli dolabı olan iki oda, bir helâ ve dolabı ve ufak bir tarasdır.
İkinci kat; Demir parmaklığı havi balkonlu bir oda, tahta ile bölünmüş ufak bir oda, aralık mahall üzerine İlâveten yapılmış bir mutbah, musluk taşı, zemini tahta döşeli tahra korkuluklu tarasdan ibarettir.
Umumî evsafı: Binanın beden duvarları kâgir diğer akşamı ahşaptır. Ve ahşap aksam yağlı boyalıdır, içinde terkos ve elektrik tesisatı mevcuttur. Üstü alafranga kiremitle mesturdur.
Mesahası: Umum sahası 43 metre murabbaı olup bunun 38 metre murabbaı bina, 5 metre murabbaı da aralıktır.
Yukarıda hudud. evsaf ve mesahası yazılı gayri menkulün tamamı açık arttırmaya konmuştur.
1 — İ?hu gayri menkulün arttırma şartnamesi 8—4—939 tari-• hinden itibaren 937/2052 No. ile İstanbul Dördüncü tera dairesinin muayyen numarasında herkesin gülebilmesi için açıktır. İlânda yazılı olanlardan fazla malûmat almak istiyenler işbu şartnameye ve 987/ 2052 dosya nunıarasiyle memuriyetimize müracaat etmelidir.
2 — Arttırmaya iştirak için yukarıda yazılı kıymetin yüzde 7,5 nisbetinde pey veya millî bir bankanın teminat mektubu tevdi edilecektir. (Madde 124).

Pirinç
Mercimek
Bezelya
Yulaf
Pirinç nişastası
Kornflör
(Mısır hülâsası)
Bakla
Fasulya
Nohut
Arpa ve saire
Hububat unları
Bu mükemmel ve eşsiz müstahzarat tabii İhtiyacınızın hakiki karşılığıdır
Tarihi tesisi: 1915 M. NURİ ÇAPA Beşiktaş
/„
‘1 I
II'
İstanpul beşinci icra Memurluğundan:
Mehmet îıbrahimin Zekerıya zimmetinde alacağı olan mebaliğ-den dolayı haciz edilip tamamına ehli vukuf tarafından üç bin altı yüz lira .kıymet takdir edilmiş olan ve satışı karar altına alınan Gala-tada Bereketzade mahallesinin Zürefa sokağında eski ve yeni 15 ve hali hazır 15/17 kapu numaralı gayri menkulün tamamı açık arttırmaya konulmuştur. Ve evsafı aşağıda yazılıdır:
Bodrum kat: Birinci kattan taş merdivenle inilir zemini taş döşeli bir taşlık üzerine ve zemini taş döşeli bir depo mozaik ve mermer tekneleri bulunan maltız ocaklı bir mutbah olup bahçeye bir demir kapısı vardır.
Bahçe: Mermer bilezikli bir sarnıç ve biı kapı mevcuttur.
Zemin kat: Kısmen kırık mermer kısmen çimento kısmen malta döşeli ortasından camekânla bir taşlık üzerinde bir oda bir helâ ve içinde musluk taşı bulunan aydınlık mahallinden itbarettir.
Birinci kat: Mozaik musluk taşı bulunan bir sofa üzerinde iki oda bir heladan ibarettir.
ikinci ve üçüncü katlar: Birinci katın aynıdır.
Dördüncü kat: Bir sofa üzerinde basık tavanlı ve dolaplı bir oda ile etrafı kârgir korkuluklu zemini çimento bir tarasdan ibarettir.
Umumî evsafı: Bina kârgir dahili ahşap ve muşamba döşelidir. Pencereler demir kırma kepenkli ve doğrama akşamı kısmen yağlı ve kısmen aşı boyalıdır. İçinde elektrik ve terkos tesisatı mevcuttur. Tapudan gelen kayıtta elyevm kârgir depo denilmekte ise de halihazırda sekiz odalı bir haneden ibarettir.
Arttırma peşindir. 'Arttırmaya iştirak edecek müşterilerin kıymeti muhamminenin 7 1/2 nisbetinde pey akçesi veya millî bir bankanın teminat mektubu hamil olmaları icabeder.
Müterakim vergi, tanzifat, tenviriye ve evkaf borçları borçluya aittir.
3 — İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların va İrtifak hakkı sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve mesarife dair olan iddialarını işbu ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evrakı müsbiteleriyle birlikte memuriyetimize bildirmeleri i-cabeder. Aksi halde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar.
4 — Gösterilen günde arttırmaya iştirak edenler arttırma şartnamesini okumuş ve lüzumlu malûmat almış ve bunları tamamen kabul etmiş ad ve itiıbar olunurlar.
5 — Gayri menkul 3—5—939 tarihinde çarşamba günü saat 14 den 16 ya kadar İstanbul dördüncü İcra memurluğunda üç defa bağrıldıktan sonra en çok arttırana ihale edilir. Ancak arttırma bedeli muhammen kıymetin yüzde 75 şini bulmaz veya satış istiyenin alacağına rüçhani olan diğer alacaklılar bulunup ta bedel bunların bu gayri menkul ile temin edilmiş alacaklarının mecmuundan fazlaya çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma 15 gün daha temdit edilerek 18—5—939 tarihinde perşembe günü saat 14 den 16 ya kadar İstanbul Dördüncü İcra Memurluğu odasında arttırma bedeli satış istiyenin alacağına rüçhani olan diğer alacaklıların bu gayri menkul ile temin edilmiş alacakları mecmuundan fazlaya çıkmak şartiyle en çok arttırana ihale edilir. Böyle bedel elde edilmezse ihale yapılmaz. Ve satış talebi düşer.
6 — Gayri menkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse ihale kararı fesholunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bedelle almağa razı olursa ona, razı olmaz veya bulunmazsa hemen on beş gün müddetle arttırmaya çıkarılıp en çok arttırana ihale edilir. İki ihale arasındaki fark ve geçen günlar için yüzde 5 den hesap oluna-
ZAYİ
Darüşşafakadan 986 senesinde aldığını tasdiknamemi zayi ettim. Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Fatih Fevzi paşa caddesi 95 Numarada SABAHADDİN
Arttırma şartnamesi 18—3—939 tarihine müsadif cumartesi günü dairede mahalli mahsusada talik edilecektir.
Birinci arttırması 11—5—939 tarihine müsadif perşembe günü dairemizde saat 14 den 16 ya kadar icra edilecektir.
Birinci arttırmada bedel, kıymeti muhamminenin yüzde 75 şini bulduğu takdirde üste bırakılır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on beş gün daha temdit edilecek 25.5.939 tarihine müsadif cuma günü saat 14 den 16 kadar dairede yapılacaktır. İkinci arttırma neticesinde en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. 2004 No.lu İcra ve İflâs kanununun 126 inci maddesine tevfikan hakları tapu sicilleriyle sabit olmıyan ipotekli alacaklılarla di-, ğer alâkadaranm ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususi-le faiz ve mesarife dair olan iddialarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün zarfında evrakı müsbiteleriy le birlikte dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicilleriyle sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Müterakim vergi, tenviriye ve tanzifiyeden İbaret olan belediye rüsumu ve vakıf icaresi bedeli müzayededen tenzil olunur. Daha fazla malûmat almak istivenlerin 937/5 9 No.lu dosyada mevcut evrak ve mahallen haciz ve takdiri kıymet raporunu görüp anlıyacaklan ilân olunur. (16171)
Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma komisyonundan:
1 — 76 kalem veteriner llâoı ve malzeme 24—3—980 cuma günü
saat 11 de paıarlıla alınacaktır.
2 — Tasın lanmış tutan 940 lira ve İlk teminatı da 71 liradır.
B — İsteklilerin kanuni vesikaları ve ilk teminat makbuzlarıyla Galata saki ithalât gümrük binasındaki komisyona gslmeie. «1. (1801),
Devlet Basımevi Direktörlüğünden :
Cinsi: Miktarı: Tahmini tutarıı % 7,5 muvakkat teminatı:
12 puntu 16 puntu 150 kilo harf ) 250 ” ” ) 800 lira 60 Ura
Umumî evsafı şartnamesinde yazılı 400 kilo harfin açık eksiltme-si 81—8—1989 cuma günü saat 15 de Basımevlnde yapılacaktır. İsteklilerin mezkûr gün ve saatte % 7,5 muvakkat teminat veya buna muadil banka mektubile idare komisyonuna müracaatları.
Şartname parasız olarak direktörlükten alınabilir. (1740)
cak faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksızın memuriye-timizce alıcıdan tahsil olunur. (Madde 133).
7 — Alıcı arttırma bedeli haricinde olarak yalnız tapu ferağ harcını yirmi senelik vakıf taviz bedelini ve ihale karar pullarım vermeğe mecburdur. Müterakim vergiler, tenvirat ve tanzifat ve dellâliye rüsumu ve müterakim vakıf icaresi alıcıya aid olmayıp arttırma bedelinden tenzil olunur. İşbu gayri menkul yukarıda gösterilen tarihte İstanbul Dördüncü icra Memurluğu odasında İşbu ilân ve gösterilen arttırma şartnamesi dairesinde satılacağı ilân olunur. (1912)
İstanbul Sıhhî Müesseseler Arttırma ve Eksiltme komisyonundan:
Eksiltmeye konulan iş: Sıhhî Müze binasının tamiratı işi.
Keşif bedeli: 4981 lira 75 kuruş.
Muvakkat garanti: 370 lira.
İstanbul Sıhhî Müzesinde yapılacak tamirat işi açık eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 1 - 4 - 989 cumartesi günü saat 12 de Cağaloğlunda Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Müdürlüğü binasında kurulu komisyonda yapılacaktır. istekliler şartname, keşif ve buna bağlı diğer evrakı her gün komisyondan 25 kuruş mukabilinde alabilirler.
istekliler carî seneye aid Ticaret odası vesika sile 8490 smytfı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter muvakkat garanti makbu» veya banka mektubu He birlikte bu işe benzer en az 8000 liralık iş yaptığın» dalı’ eksiltme tarihinden 8 gün evvel İstanbul Vilâyetinden almıa tldukUrı ehliyet veslkalarile birlikte belli gün ve saatte komisyon* gelmeleri, (1780)“
22 MART 1939
TKNİBABAM
... ... , , , ---.-- --^--:
Haşan Deposu KarakÖy Şubesi Açıldı
Haşan
Deposu İle Alâkadar Olanların Sirkeci Liman Hanın Altındaki Mağazaya Müracaatları
Kulağımza Küpe Olsun
çN MÜöHİ$ ÎSTİRAPTAN sonra ---_
TAM NtŞ'fc Vt SIHHATE ı kavuşhaK-
NEVROZİN
Kullanmakla ıxaoııaır.
AÖAİAN SAÇ LAKA
Kumral ve Siyah renkte sıhhî saç boyalarıdır. İNGİLİZ KANZUK Eczanesi Beyoğlu — ktaıbul
Alaturka ve Alafranga YEMEK KİTABI
Yazan : Fahriye Nedim
Her eve lâzım olan bu kitap yemeklerin nasıl pişirileceğini gayet ssde ve herkesin anlayabileceği şekilde öğretir.
Flatı 50 kuruş
I Satış Yeri: nkılâp Kitapevi, İstanbul
Bir hamlede nezle ve gripi geçirir. Harareti süratle üşürür. I
Baş, diş, sinir mafsal, adale ğrıları ancak NbçVROZİN I almak suretile çarçabuk defedilebilir. j
i. ■■ Kat’î T esir ■■■ i.,—J
İcabında gUnde 3 kaşe alınabilir.
“Hastam Son Derece Muztarib idi,,
Hastabakıcısı, birkaç gün zarfında siyatiki defetti. Hastabakıcı Bayan M. Yazıyor:
Hastaya bakmak üzere davet edilmiştim. Hastanın muztarip bulunduğu SÎYATİK’e karşı su banyolariyle tedavi edilmesinden do-
SİATİK ! DERHAL DEF’EDİLİRü layı kuvvetli bir soğuk algınlığına yakalanmış, daima yanımda bulundurduğum sizin kıymetli ALLCOOCK yakısını tatbik ettim. Ağrıları sükûn bulmuş ve bir gün sonra zail olmuştur.
Siyatikten muztarib iseniz müz’iç sancılarından kurtulursunuz. Delikli ALLCOOCK yakısını tatbik ettiğinizde, hemen sıhhi bir sıcaklığın OTOMATİK BİR MASAJ gibi ağrıyan yerin etrafına yayıldığı ve ağrıları defettiğini hissedeceksiniz. Delikli ALLCOOCK yakısı adalâ ta yorgun asaba tam bir sükûn ve ağrıyan mahalle yeni kanın ceyelânını temin eder.
Delikli Allcoock Yakısı Fiatı 27 1/2 kuruştur
Mimini yavrunuzun sıhhatini düşününüz. Onlara çocuk a-rabalarının kraliçesi olan ve en iyi imal edilmiş, en fazla tekemmül ettirilmiş en sıhhî arabayı alınız. Yeni gelen 1939 modelinin 50 den fazla çeşidi vardır. Her yerden ucuz fiat ve müsaid şartlarla yalnız,
BAKER MAĞAZALARINDA
bulabilirsiniz
M Dr. İHSAN SAMİ M
BAKTERİYOLOJİ
LABORATUARI
Umumî kan tahlil Atı, Frengi nok tainazarından Vasserman ve kan teamülleri, kan küreyvatı sayılması Tifo ve sıtma hastalıkları teşhisi, idrar, balgam, cerahat, kazurat ve su tahlilâtı, ültra mikroskop!, hususî aşılar istihzarı. Kanda üre, şeker, klorür, kolles-terin miktarlarının tayini. Divanyolu No. 118.
Tel: 20981
Rıza Aslan Umum Gazeteler, Mecmua, Kitap, Fotoğraf, Gramofon, Plâk. Kırtasiye SATIŞ EVİ
DİVRİĞİ
GÜZEL
Büyük Anneler
Genç ve taze görünmek için bu basit usulü tecrübe ediniz.
Hastalıkların KEŞİF KOLU
K L I
K
Neş’enizi
i e
Hazımsızlık, şişkinlik, Bulantı, Gaz, Sancı, Mide Bozukluğu, Barsak ataleti, İNKIBAZ, Sanlık, Safra, Karaciğer, MİDE ekşilik ve yanmalarında ve bütün MİDE, Barsak bozukluklarında kullanınız.
HOROS Markasına dikkat.
Son derece teksif edilmiş bir toz olup yerini tutamıyan mümasil müstahzarlardan daha çabuk, daha kolay ve daha kat’î bir tesir İcra eder.
Yirmi senedenberi kullanılmakta olan meşhur (Yağsız) beyaz renkteki Tokalon pudrasının mahrem formülüne takim ve tasfiye edilmiş süt kreması ve zeytinyağı, sair kıymetli cevherlerle karıştırılmaktadır. Bu krem 'cildinizi serian besler ve gençleştirir. Ve tenin buruşukluklarını ve sair gayrisafî maddelerini giderir, cildi taze ve ııer-min kılar ve nefis bir koku bırakır. Fazla kılların faaliyetine nihayet verir. Bugünkü insanlar birkaç sene evvelkilerine nazaran daha güzelleşmiş Ibir haldedir. Mütehassıslar bu şayanı hayret tebeddülün sebebini umumiyetle Tokalon kreminin istimaline atfediyorlar. Aylık sarfiyatı hemen bir milyon vazoyu bulmaktadır. Siz de hemen bugünden kullanmağa başlayınız. Ve her sabah daha genç görünü -nüz. Memnuniyetbahş semereler garantilidir. Aksi halde paranız iade olunur.
söndüren, çalışmanıza mâni olan kırıklığı
R i P i N
ediniz. Bu sayede bir çok
G
izale
hastalıklara tutulmak tehlikesini önlemiş olursunuz.
büyük de
GRİPİN
Bütün ağrı, sızı ve sangıları Iceser, baş, di* Nez’e grip ve romatizmaya karşı bilhassa müessirdir.
İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Aldanmayınız. Rağbet gören her / şeyin taklit va benzeri vardır. GRlPlN yerine başka bir marka
verirlerse şiddetle reddediniz.
TÜRK ANTRASİTİ
i Her cins soba ve maltızlar için ideal bir kömürdür. Satış Merkezi: GİLKRİST VOKER ve Ksı. Ltd.
Galatada Yolcu Salonu karşısında Tahir han 5 inci kat Telefon: 44915
İnhisarlar II. Müdürlüğünden:
I — Şartnameleri mucibince “200.000,, adet “100„ kiloluk- ve “50.000., adet te “50„ kiloluk tuz çuvalı kapalı zarf usulile satın alınacaktır.
— SIVAMACI ARANIYOR—y Demir üzarine sıvama ustası ranıyor. (Sıvama) rumuzile İstanbul 176 Posta kutusu adresine 1 I yazılması. İzmir Vilâyeti Daimî Ençümeninden: (1194090) lira (76) kuruş keşif bedelli İzmir vilâyeti Turistik yollan inşaatıma istekli çıkmamış bulunduğundan 2490 sayılı yasa hükümlerine göre 16 Mart 939 tarihinden itibaren bir ay müddetle pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur. İsteklilerin pazarlık müddetinin hitamına kadar vilâyet daimî encümeninin toplantı günleri olan pazartesi ve perşembe günleri saat 9 dan 12 ye kadar mezkûr encümene ıbaş vurmaları. (1891) “934”
Devlet Demiryolları İlânları
Muhammen bedeli 7000 lira olan 100.000 kilo su tasfiye tesisatı için bilâma karibonat dö sut (% 96 safiyette) 29—3—939 çarşamba günü saat (15) on beşte Haydarpaşada gar binasındaki satınalma komisyonu tarafından kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin kanunun tayin ettiği vesaik ve 525 liralık muvakkat teminatlarile birlikte teklif mektuplarını muhtevi zarflarını eksiltme günü saat (14) on dörde kadar komisyona vermeleri lâzımdır. Bu işe aid şartnameler Haydarpaşada gar binasındaki komisyon tarafından parasız olarak dağıtılmaktadır.
Âdabı Muaşeret Yazan : SÜHEYL AMUZAFFER Askere, memura, kadına erkeğe, talebeye günün en lüzumlu eseri. 1939, senesi muaşeret adabının tekâmülüne göre yazılmış ilk kitap. Fiatı: Cildsiz 50, Cildli 75 kuruş. — Satış yeri : İNKILÂB KİTABEYİ ■
II — “100,, kiloluk çuvalın beherinin muhammen bedeli “46,, ku-
ruş; “50,, kiloluk çuvalın beherinin muhammen bedeli “27„ kuruştan ‘105.500,, lira, muvakkat teminatı “7912,, lira "50„ kuruştur.
III — Eksiltme 12 - 4 - 939 tarihinde Çarşamba günü saat 15.30 da
Kabataşta Levazım ve Mubayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır.
IV — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden ve İzmir, Ankara,
Başmüdürlüklerinden “525,, kuruş bedel mukabilinde alınabilir.
V — Eksiltmeye iştirâk edecekler mühürlü teklif mektublannı
kanunî vesaikle % 7,5 güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektublannı ihtiva edecek kapalı zarfların ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. (1845)
Nafıa Vekâleti İstanbul Elektrik İşle ri Umum Müdürlüğünden:
1 — Yıllık muhammen bedeli 8320 lira tutan bir sene zarfında her üç ayda bir 30.000 nüsha olarak tab ettirilecek olan Elektrik mecmuası açık eksiltme ile bastırılacaktır.
2 — Muvakkat teminat 249 iki yüz kırk dokuz liradır.
3 — Eksiltme 4 - 4 - 939 salı günü saat 15 de Metro Han binasının 5. inci katında toplanacak olan arttırma ve eksiltme komisyonunda yapılacaktır.
4 — Bu işe aid şartnameler İdarenin Levazım Müdürlüğünden parasız tedarik edilebilir.
5 — İsteklilerin kanunî belgeleri ve muvakkat teminatları ile ilân edilen gün ve saatte komisyonda hazır bulunmaları. (1824)
Sahibi j Ahm*t Ce-roa leddirı SARAÇOĞLU Neşriyat müdürü: Maail ÇETİN Banldığı yer MaOaai EbÜzziya