Pazartesi
;i NİSAN 1950
Yıl: 1 — No. 360
24
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik,
Denizciler Caddesi: 2
Posta Kutusu: 193 — ANKARA I
Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara
Başmuharrir tel: ........ 15619
Yazı İşleri, İdare: ...... -5315 |
Fiyatı her yerde 10 kuruştur. |
D. P. aday listesi
bugün ilânediliyor
Listede memleketin en güzide şahsiyetleri yer almış bulunuyor
D. P. ileri gelenleri bu namzetlerle Meclis ekseriyetinin teminini muhakkak görüyorlar
•o
OYULMUŞ
PAL
Traş Bıçaklarının Kralıdır.
Millet
Partisi
adayları



22 İl e inhisar eden Listeyi aynen veriyoruz
Ankara, 23 (a.a.) — Millet Partisi tarafından 22 ilde gösterilen milletvekilleri adaylarına dair yüksek seçim kurulu beyannamesi ile adaylar listesi aşağıdadır:
Yüksek seçim kurulu başkanlığından:
14 Mayıs 1950 tarihinde yapılacak milletvekilleri seçimi için Millet Partisi tarafından kurulumuza verilip aşağıda yazılı olan aday listesi 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanununun 38 inci maddesi hükmünce ilân olunur.
AFYON:
Halil Hilmi Bozca, Hüseyin Tiryakioğlu, Haşan Dinçer. Şahin Lâçin, Mehmet Aşkar, Ziya Canefe, Ali Başaran, Mehmet Arpacıoğlu, Mümtaz Hıdır.
ANKARA:
Bayan Fıtnat Fevzi Çak -mak, Sadık Aldoğan, Enis A-kaygen, Vasfi Raşit Sevig. Hüseyin Namık Orkun, Zeki Mesut Alsan, Aziz llter, İhsan Pınar, Ali Rıza Başkan. Nureddin Ardıçoğlu, Nihai -*• (Devamı Sa. 6 Sü. 5 de)

Orduevindeki balo da danseden küçükler
Çocuk Bayramı için
diin yapılan törenler
Adviye FENİK
General Fahri Bele Bolu’da konuşurken
lı sevgi, saygı ve itimat bağlarını kurarak kanunların müeyyidesi altında huzur ve sükûn içinde yaşamak istiyoruz. Memleketi kardeş kavgasına götürmek, vatandaşları
tamamlanmalıdır!
1950 seçimleri için Demokrat Par-ti tarafından gösterilecek milletvekili adaylarının listesi bugün seçim kuruluna ve matbuata verilecektir.
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu son günlerde geceli gündüzlü yaptığı toplantılarda liste üzerinde derin bir dikkat ve hassasiyetle çalışmış, milletin tasvibi ile memleket hizmetine çağırılacak şahsiyetleri ayırmakta büyük bir titizlik göstermiştir. D.P. Genel idare kurulu bu çalışmaları sırasında vatana hizmeti gaye bilerek şahsi maksatlar gütmiyen idealist mensuplarından büyük bir yardım ve müzaheret görmüş, bu sebeple. Halk Partililer arasında görülen mebusluk kavgalarını hatırlatacak en küçük bir hâdise ile karşılaşmamıştır
Bu çalışmalar sonunda hazırla nan ve yüzde sekseni mahallî teş kilât Demokrat Parti Aday listeleri, memleketin en güzide ve kuv vetli şahsiyetlerini toplamış bulunmaktadır. Yurdun her tarafında zaten büyük bir alâka ile karşılanmış ve geçen her gün mensupları biraz daha çoğalan Demokrat Par-
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 6 da)
Bolu Mitingine iştirak eden halktan bir grup
i
Demokrat Partinin
BoludakiMitingi
Binlerce içişinin tezahüratı arasında konuşan Korgeneral Fahri Belen dedi ki,
üne kadar Demokrat Partinin bir düşmanlık partisi, vatandaşlar arasında nifak ve fesat tohumu eken bir parti olduğunu iddia etmek gafletinde bu- „ _ „
1 uııan Hüseyin Cahit Yalçın, niha- ( birbiri aleyhine tahrik etmek isti-
■ uııan nuseyın vauıı xaıçuı, uma- uuuim «o*,
yet hak yoluna girmişe benziyor... yenlere karşı, elimizden gelen bü-Milyonlarca vatan evlâdını sine- j tün gayretle savaşmak ve bu va-
sinde toplayan, ve memlekette ka- tan üzerinde r.unlar dairesinde bir demokrasi Lüiüu
sisteminin kurulması için bıkma- mek en başta ı dan, usanmadan millî ve şerefli I Celâl Bayar’ı vazifesini yapan Demokrat Parti, ’ son hâdiseler karşısında derhal kendisine lâyık olan cepheyi almış, ve sol ceryanlara olduğu kadar, kara kuvvete karşı da kati bir ihtar daha yapmıştır. Çünkü, her şeyin üstünde yalnız vatan hizmeti vardır, 1 bu topraklar üstünde ise, yalnız 1 kanun hâkim olacak, maddi ve mâ | nevî asayiş mahfuz tutulacaktır. I
Şunu bir defa daha hatırlatalım ' kİ bu memlekette en mukaddes 1 mefhumlar, bir takım politika 1 oyunlarına asla âlet edilmiyecek-tir. Vicdanlar üzerine köstek vurmayı düşünerek politikayı karanlık âkıbetlere sürüklemek istiyen-lere asla müsaade edilmiyecektir.
Bu sütunlarda müteaddit defalar tekrar ettik; yine de tekrarından büyük bir inşirah duyarız; Hepimiz, din denilen o mukaddes kuvvete candan bağlıyız. Elhamdülillah, kalplerimiz, vicdanlarımız o büyük imanla yıkanmıştır. Dinimize bu kadar hürmetkar olduğumuz için onu asla sokağa ve politikaya düşürmiyeceğiz.
Celâl Bayar, son hâdiseler karşısında verdiği beyanatla Demokrat Partinin hakikî duygularını ve vatana bağlılık hislerini bir defa daha açıkça meydana vurmuş oldu. Artık hiç şüphe ve tereddüt edilmesin kl, Demokrat Partinin vatandaşlar arasında sadece dostluk bağlarını tam bir itimat çerçivesl içinde kuvvetlendirmeğe çalışmaktan başka bir gaye güttüğü yoktur.
Biz vatandaşlar arasında karşılık-
_____________ hukukî devlet nizamının bütün unsurlarını teinin eten başta gelen vazifemizdir.
Zl. Z_„_-J’m beyanatı, işte bn hakikati seçim günleri arifesinde bir defa daha umumî efkâra anlatmış ve Demokrat Partinin parlak hedeflerini bir defa daha göstermiştir.
Fakat, bu beyanat karşısında, hâ-★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 de)
Bir facia
Bir rrotor devrildi,
Çocuklar için biri Orduevinde diğeri Gar gazinosunda iki balo verildi
23 Nisan Çocuk Bayramı yurdun her yerinde olduğu gibi şehrimizde de coşkun bir şekilde kutlanmıştır.
Törene her okuldan katılan talebelerin Atatürk’ün muvakkat kabrini ziyaret etmesiyle başlanmış ve sonra da bütün ilk okul talebeleri 19 Mayıs Stadyumundaki yerlerini almışlar, saat 10 da da geçit resmine başlanmıştır. İstiklâl marşını müteakip Millî Eğitim BSfcanı Tahsin Banguoğlu günün mâna ve ehemmiyetini belirten bir konuşma yapmıştır.
Bundan sonra çocuklar andiçmiş-r ve böylelikle törene son veriliştir.
Diğer taraftan Millî Egemenlik i çocuk bayramı münasebetiyle dün saat 18 de Ankara Halkevinde bir tören tertip edilmiştir.
İstiklâl marşıyla başlanan törende günün mâna ve önemini helir-★ (Devamı Sa. 6 Sü. 6 da)
on kişi boğuldu
Abana, 23 (a.a.) — Bu sabah saat altıda ilçemize bağlı Hacıbeyli köyü iskelesinden vapura yetişmek üzere süratle giden bir motorun devrilmesiyle içinde bulunan on
yolcu boğulmuş, diğer onbeş kadar ’ Mikrofonda konuşan küçük kurtarılmıştır. bir hatip
Seçim arefesinde Türk partileri
D. D. Yolları Genel Müdürü’ r ün nutku
Millî ve Ç.E.K. Piyangoları
Bugün 2 ncide
İsviçre gazetesi partilerin durumunu Tahlil eden bir makale yayınladı
İsviçre’de münteşir Journal De tülmüş olacaktır. 14 Mayısta yapı-Genöve gazetesinin 5 Nisan 1950 ta- ..............
rihli nüshasında Ankara muhabiri F. Bcnda imzasiyle bir makale ya yınlanmıştır. Bu makalede ezcüm- ' le denilmektedir: j _
.Türklerin ananevi istikrar ve huriyet disiplin hasletleri, memleket tari- Parti hinde ikinci defa yapılmakta olan ' serbest ve demokratik umumî se- ' çimler sırasında tecrübeye tâbi tu-
"Cesur olan kimselerde vehim ve kin gibi korkaklığın ifadesi olan hislerden eser bulunmaz. Merd ve açık kalpliler vakur ve sakin insanlardır..,,
7. Bolu (Hususî) 20 Nisan Cuma gü-■ nü Boluda 5000 e yakın Demokratın $ katıldığı büyük bir miting yapıl-iÇ mıştır.
İl İdare Kurulu Başkanı İhsan Gülez, Merkez İlçe Kurulu Başkanı Mahmut Güçbilmez, Rıza Devrim ve Ahmet Oktayın, girişilen demokrasi mücadelesinin mâna ve ehemmiyetini belirten konuşmalarını müteakip, yakında kendi arzusu ile Ordu’dan istifa ederek D. P. saflarına katılmış bulunan Korgeneral Fahri Belen, hemşerileri-■k (Devamı Sa. 6 Sü. 4 de)
Günün yazısı
DİNİ PAZARA
ÇIKARANLAR
Cihod BABAN
Kocaeli'de
faaliyeti
İzmit, 23 (Telefonla) — İzmitte seçim propagandaları çok geniş bir şekilde devam etmektedir. Bilhassa üç Bakanın Kocaeli mebusu olması bu propagandaya daha fazla bir e-hemmiyet verdirmektedir.
Bu cümleden olarak Demokrat | Parti bugün dört miting tertip et -iniştir. Bu toplantılardan biri Taşköprü nahiyesinde, ikinci Derbenb bucağında, üçüncüsü Akvazının Çatal Köprü nahiyesinde ve dördüncüsü de Kandıranın bir köyünde yapılmıştır. Bu rrfitinglere ekseriyeti köylü olmak üzere binlerce kişi ★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 ât)

lhamdülillâh hepimiz müslü-manız. İnsan kalben ikrar ve. kavlen ifade ile müslüman o-lur. Kalben ikrar edilen müslü-manlıkta. kardeş kanı dökmek yoktur, kalben ikrar edilen üslüman-lık, memleketi parçalayarak, dış müdahalelerin memlekete hâkim olmasına, ve günün birinde, müslü-manlıkla alâkası olmıyan düşman- , ların bu toprakları istilâ etmelerine imkân vermez...
E
Ağzından Allah kelimesini hûşıı ile çıkaran herkes Müslüman olsa idi, İstiklâl harbi esnasında Anka-raya gelen ve soluğu darağacında alan İngiliz casusu da Müslüman olurdu.. İslâmlığın şartı beştir amma, tatbikatta, kendi ümmetini ve milletini esarete sevkeden ada-, mın İslâmlığına İslâmlık denmez, Sait Molla sarığı ile, ağzı ile müs-lürnan gözükürdü, fakat hiç şüphe etmiyorum ki Allahın indinde Türk
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
AKINTIYA
KÜREK

YEDEKÇİ
HaftZötbtUı
Düıı Devlet Demir Yolları Genel Müdürü Galip Güran’dan şu mektubu aldık:
• Bugünkü gazetenizin birinci sa-hifesinde Galip Güran’m Sivas hezi meti başlığı altında Eskişehir ve Sı-vasda parti propagandası yaptığım ve bunun hücumlara vesile olduğu bildirilmektedir.
Eskişehir ve Sıvasta altı bini geçen demiryol personeli ilp iş mev-| zuatı ve işçi kooperatifleri hakkında hasbıhaller yaptım. Bu mevzuların politika ile hiç bir alâkası bu-■ lunmadığı gibi görüşmelerime en küçük bir itirazda dahi bulunma -| mıştır. Bilâkis düşüncelerim i« nasız bütün personelin içten I , hüıleri ile çok iyi karşılunmı Bunu sözlerimi önleyen altı personel de teyit edebilir.
Şahsıma veya genel müdürlük erkânına da ne telgrafhaneden mak ne başından hiç b r haber g derilmemiştir.
Gazetenize kasten ber ve.ildiğini tahm: I Yazımın aynı sütunda ica ederim..
D. D. Yollan ı
Galip Güran

lacak olan seçimler için siyasi partiler şimdiden mücadeleye girişmiş bulunmaktadırlar.
Seçimlerde üç parti karşı karşıyadır: İktidarı elinde tunan Cunı-’ Halk Partisi, Demokrat
ve Millet Partisi. . -........
Halkçılar memleketin en uzak I tarımla i c î-1 bölgelerinde bile kökleşmiş mükem • *'
1 * (Devamı Sa. 6 Sii. 5 de)
Dünkü Gcnçlcrbirlığı ■ Altay
iki güzel görünüş. (Yazısı 2 ncide)
Bir'nvz hepimiz için!
D aşbakan vc beraberindeki muteber zevat, Kartaldan ’alova’ya otomobillerde gitmek için araba vapurunda yer bulamamışlar ama, yine de bir kolayını bulmuşlar! Halka ait otomobil ve kamyonları in -dirip, yerlerine kırmızı plâkalını yerleştirerek!
Halkçı bir parti (ie, halka bu kolaylık göstermesin olur
halkın acelesi ne? Fakat
Termale gidip kestirecek! Ayıca da, buz tesislerini gezip kordelâ kesecek!
Varsın, Kartal halkı ağzını havaya açsın! Başbakanın seçmenleri Sivas ve Erzincandadır!
Partisi namına yazık deseniz, Başbakana Kartalda hususî bir araba vapuru bekletmeyen bir partiye de ders olsun!
Yedekçinin YEDEĞİ
Sayfa:
1 a F E A
a)
I
Milli Piyangonun Dünkü Çekilişi
Kalkınma
Partisinin
11
dünkü mitingi
Gününe göre
an aı y(
k le
300,000 liralık ikramiye istaııbula 100,000 lira da An kar aya çıktı
Milli Pi) dün saat 1
254983
426219
189576
003415
035847
040254
172012
298723
314982
396644
434468
Beşer I
numaralar:
001055 001757 007851 004860 047210
088425 119495 400572 436909 448162
Üçer lıiıt lira ikramiye kazanan
numaralar:
018729 026599 029622 054642 156709
179943 199287 236244 246682 276158
284692 300669 304038 323756 324027
347650 363515 384328 384959 407631 I
İkişer bin lira ikramiye kazanan 1
numaralar:
000214 000517 005888 033305 043634
072567 075068 109321 12-1276 132200
136920 140353- 151822 152178 153623
158749 176973 188749 192415 202838 :
217905 221941 225092 225942 242147
246 889 257178 258939 286068 297178 ı
297615 346121 354868 382156 389802 ;
305944 406262 411355 422369 438560
444384 454288 455867 462005 474118 ■
477904 482959 484968 487214 494918 ;
Biner lira ikramiye kazanan nu
ıııaralar:
000689 001916 011467 014033 016481 :
033699 040228 040612 048974 051707 :
058704 060380 064206 067109 070876 :
081045 087889 089831 090830 09116G İ
100756 102S66 104099 105062 10915ü ’
112107 113320 114710 118058 130172 1
132939 134197 134636 141181 144189 ]
147828 159685 162784 180822 186534
109603 204618 208461 209583 210290
213624 214518 216618 221132 223240
228476 239660 241977 242723 250737
253720 262429 262514 264763 265376
268802 287049 289G87 291781 298450
300476 309890 317083 325577 333106 ı
334752 33G750 339265 344463 350830
351403 352308 355774 356475 36317.1 t
367235 370886 373675 385890 389139 r
389141 395327 397.005 407015 416587 1
iyangonun 23 Nisan çekilişi 13 de Ahkamda yapılmış-i r. Bu çekilişte ikramiye kazanan' avaralar şunlardır:
Numara 300.000 lira Numara 100.000 lira’ Numara 50.000 lira Numara 20.000 lira Numara 20.000 lir Numara 10.000 lim Numara 10.000 lim Numara 10.000 lim f Numara 10.000 Um l Numara 10.000 lira Numara 10.000 lim
Milli Kalkınma Partisi dün saat 15 de Cebeci meydanında bir miting tertip etmiştir.
Diln pazar ve çocuk bayramı olmasına rağmen seyyar satıcılar, vazifeliler ve çocuklar hariç ancak 209 kişi mitinge iştirak etmiştir.
I İlle sözü Millî Kalkınma Partisi ,,' lideri Nuri Demirağ almış Halk Partisine ve Demokrat Partiye hücum
• Jarda bulunduktan sonra partisinin çalışmalarından bahsetmiştir.
i Bundan sonra Yusuf İleri kürsüye, gelmiş ve yarım saatten fazla bir! konuşma yapmıştır. Yusuf İlerinin bu konuşmasının uzadığını gören halk yavaş yavaş meydanı terketmiş
Müteakiben de Millî Kalkınma Partisinin yeni hatiplerinden Ka-ınuran Bozkır inldlâp şairi diye takdim edildikten sonra kısa bir konuşma yapmıştir.
Bundan sonra Nuri Demirağ tekrar kürsüye gelmiş orada bulunanlara teşekkür ederek mitingin sona' erdiğini bildirmiştir.
İstanbul Üniversitesi Talebeleri Ankarada
İstanbul Üniversitesinin muhtelif fakültelerine mensup 92 öğrenci kafilesi 23 Nisan Bayramı törenine katılmak dün şehrimize gelmiştir.
Misıifir talebeler Ankara vo|lisi Avni Doğanı makamında ziyaret et-‘ . mislerdir.
i Sandık kurulu üyelerinin seçimi
I Seçim Kanununun 72 inci
] ----u..-------------*
1426615 430573 437888 442717 459958 462391 470266 470809 481177 438499I
Beşer yüz lira ikramiye kazanan numaralar: I
Son dört rakamı 4699, 7091, 8192 I veya 8699 ile nihayet bulan iki yüz numara beşer yüz lira. |
| İkişer yüz lira ikramiye kazanan numaralar;
I Son üç rakamı 920- ile nihayet bu. lan beş yüz numara ikişer yüz lira.
Yüzer lira ikramiye kazanan mı- j m aralar:
Son iiç ıakaını 064. 384, 830 veya
848 ile nihayet bulan iki bin numa-. ra yüzer hra.
“| Kırkar Hra ikramiye kazanan mı-
! ıııaralar:
,1 Son iki rakamı 86 ile nihayet bulan beş bin numara kırkar lira.
1 Yirmişer lira ikramiye kazanın
I Son iki rakamı 25 veya 63 ile n
'! hayet bulan on bin numara yirmişv1'
- lira.
Onar lira ikramiye kazanan nıı-
Son iki rakamı 16, 29, 53 veya 72 ile nihayet bulan yirmi bin numara j onar lira. |
Beşer lira ikramiye kazanan numaralar:
Son rakamı 2 veya 3 ile nihaj bulan yüz bin bilet beşer lira iki miye kazanmışlardır.
Üçer bin lira teselli mükâfatı kazanan numaralar. • -----
254980 254981 254982 254984 254985 'flesi gereğince bugün saat 16 da I-254986 254987 254988 254989 254903 kinci A^r Ceza Mahkemesi başkan-254913 251923 254933 254943 254953 , bg‘ odasında sandık kurulu üyeleri
254963 254973 254993 254083 254183 I seçimi yapılacaktır.
254283 254383 254483 254583 254683
254783 254883 250983 251983 252983 !
253983 255983 256983 257983 258983
204983 214983 224983 234983 244983
264983 274983 284983 294983 054983
154983 354983 454983 |
İkramiyeler nerelere çıktı |
300.000 lira: İstanbul. I
100.000 lira: Ankara.
50.000 lira: Babaeski.
20.000 lira: Ankara ve İstanbul. ‘
10.000 lira: İstanbul, Ankara, b- ' mir. Çorum, Kozan, Soma. |
5.000 lira: 37 tanesi İstanbul, 6 tanesi Ankara, ikisi Adana, 24 tanesi yurdumuzun muhtelif şehir ve I kasabalarında. I
I
ı
24 • 4 - 195ü
ul Itü iaı hal n
ı. :b )er
Çocuk Esirgeme Kurumu Eşya piyangosu çekildi
jrh
lin
da
ad.
tır ry( me
Kil
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi İkinci tertip kıymetli eşya piyangosu dün çekilmiştir. İkramiye kazanan numaralar şunlardır:
158074 numara 30.000 liralık ev, 347446 numara 12.500 liralık kamyon, 439325 numara 12.500 liralık kamyon, 173624 numara 8.500 liralık Taksi, 409982 numara 8.500 liralık Taksi. 269117 numara 6.150 liralık Traktör (pulluksuz), 271651 numara 6.150 liralık Traktör (Pulluksuz), 644923 numara 2.800 liralık Motosiklet, 763296 numara 2.500 liralık Motosik let, 013300 numara 1.300 liralık buz dolabı, 611613 numara 1.300 liralık Buz dolabı.
Son beg rakamı 33542 île biten numara 4500 lira, dikiş makinesi, son 5 rakamı 84821 ile biten numara 4.000
5626
Millî Hâkimiyet ve Mithat Paşa
Mithat Paşanın, Sonıaki mermerden, Tunçtan mem lekette hiç bir heykeli yoktur. Takat Demokrasi şehidinin biistii onun âşıklarının kalbine dikilmiştir.
ileı ka ka
a) ta
raKaını ue Diten numara -».uw
® . liralık oda takımı (2 koltuk, 1 ka-
nepe), Son beş rakamı 54269 ile biten numaralar 3.335 liralık Yazı ma-n-ape), Son beş rakamı 54269 ile biten numaralar 3.300 liralık Filips
e J ha :r» radyo (5 lâmbalı), Son beş rakamı bn 65510 ile biten numaralar 2.000 lira-'nb lık taban halısı (4.50 m.-, Son beş în„ rakamı 45526 ile biten numaralar gö 1.800 liralık Erkek kostümlük ku-
, maş, Son beş rakamı 71765 ile biten e 1 numaralar İ.170 liralık Erkek pal-2 toluk kumaş, Son beş rakamı 78412 •Itu ile biten numaralar 1.170 liralık fın Kadın mantoluk kumaş, Son beş rakamı 88380 ile biten numaralar ı H 1.U5 liralık Halı seccade (2.50 m2), hy( Son beş rakamı 32637 ile biten nu-ey ıııaralar 1.000 liralık Kadife masa ıfta örtüsü, Son beş rakamı 12551 jle bi-an ten numaralar 1.000 liralık Sofra sertakımı (6 kişilik), Son beş rakamı mil 14732 ile biten numaralar 850 liralık n s Pulluk, Son be.ş rakamı 10857 ile bi ;Seı ten numarala^ 800 liralık Duvar sa-ge-ati (15 günlük), Son beş rakamı rı 165098 ile biten numaralar 600 liralık »di Kadın ropluk kumaş, Son beş rakamı 43373 ile biten numaralar 440 3») liralık cep saati (15 taşlı), Son üç »aşk rakamı 91172 ile biten numaralar ecd4Ş0 liralık kol saati (10 taşlı), Son beş rakamı 87923 ile biten numara- I ra, 1ar 400 liralık Bavul, Son üç rakamı ' Cez; 25198 ile biten numaralar 400 liralık ına Battaniye, Son beş rakamı 17094 ile ' (elci biten numaralar 150 liralık Elek- ' imıtrik ütüsü kazanmışlardır.
n s' Son dört rakamı 3145 ile biten nu- ' dik maralar 2.300 liralık Altı kişilik çay ' sesi lakımı, Son dört rakamı 0158 ile biten numaralar 2.200 liralık Kadın İUe ;antası, Son dört rakamı 3433 ile bi- 1 - v,.en numaralar 2.000 liralık Erkek ! ■ B iijaması, Son dört rakamı 0909 ile ve üten numaralar 1.500 liralık masa eyl;aati, Son dört rakamı 6077 ile bi-»a ‘.(İP numaralar 1.250 liralık Erkek
Hâlâ "Tek şahıs,** zihniyeti
Şaşılacak şey doğrusu? Dün-ya âlem aya seyahatin on seneye kadar yapılabileceğini ve bu husustaki müsbet çalışmalara devam edildiğini bildirirken, biz, otuz sene evvel yerleştirilmesine başlanan demokrasiyi hâlâ esaslı bir hale getirememiş bulunmak tayız.
Bayramlar 'kutluyoruz, yazılar yazıyoruz, çeşitli yüksek dozlu nutuklar söylüyoruz, ve elbirliği ile yerleştirmeğe çalışıyoruz. Hat tâ o kadar elbirliği ki, idare eden ler bile lâfları ağzımızdan kapıp, çalışmalarımızı kendilerine mal edip, birer demokrasi kahramanı gibi ortalığı istilâ etmekte ve bu hususta İftihar bile etmektedirler.
Bakınız, yüzleri bile kızarm.ı dan neler yazabiliyorlar:
• Memleket halkı, millet idaresinin, halk hâkimiyetinin, iktidar partisinin şerefli vatan hizmetle rinin, memleket kalkınmasının ve terakki hamlelerinin tadını ve* feyzini almış durumdadır. Memleketin kültür seviyesini ve müsbet anlayış, müsbet görüş yolundaki esaslı kalkınması bu velûl feyiz ve hayır eserlerini daha ileriye, daha üstün ve daha olguna götürmekten geriye duramaz. Bıı mesut ileriye akış hamlesine çel me takmak istiyecek olanlar daima hüsranla karşılaşacak ve 23 Nisan 1920 nasıl dışarıdan ve içeriden gelen bin bir türlü çetinlik karşısında yılmadı ve bir sel gibi ileriye, yâni bugüne akıp geldi ise bugün de demokrasi inkılâbımız, millî kalkınma ve terakkimiz İnönü rehberliğinde millet varlığının çoğunluğuna dayanarak öylece coşkun taşıp gidecektir.»
Anlaşıldı, değil mi? Meğer memleket halkı, artık işin tadını almış bulunmakta imiş! Meğer, bu mesut ileriye doğru akış hamlesine çelme takmak Istijenler varmış!
Fakat ne olursa olsun, demokrasi hamlesi, C.H.P. Genel Başka nı İnönünün rehberliğinde gelişe çekmiş!
İnsanın, bunları okudukça, çoktan gözlerinin faltaşı gibi açılmaması ve derin derin düşünmemesi imkânsızdır.
Yazı sahibinin, tek parti düşüncesiyle sarhoş olduğu ve fikirleri birbirine, bu sebepten karıştırdığı meydandadır.
Bir reisin rehberliğinde gelişen şey demokrasi değildir. Demokra si, vatandaş topluluklarının reyi-le idare edilme şeklidir. Ötekinin adını biz söylemi yelim! Kendisi bizden iyi bilir,yçipı^ü işin içindedir.
Bu münasebetle bir zamanlar sokaklarımıza asılan vecizeleri-nıizden birisini hatırlatmağı faydalı buluyoruz:
«— Ben sen. yok! Biz varız...!» Hikmet YAZICIOÖLU
ir inhisar mevzuu gibi demokrasiyi el ve dillerinden bırakmayan mücahitlerin aramızda yaşadığı bu günlerde bir ölü-. den bahsetmekliğin günün anane ve icaplarına uymadığını biliyoruz. Yine teessürle biliyor ve kaVde-diyoruz ki, bu memlekette tarihe mal olmuş bir kahramanı anmak, , , yaşayanlara hulûs çakmaktan çok dalla verimsiz ve faidesizdir. Buna , rağmen Velev ki, seçimler arifesinde | olsun, biz, millî hakimiyet günü Türk demokrasisinin ilk ve hakiki şe : hidi Mithat Paşayı anmaktan kendimizi alamıyoruz.
Tarih metinleri bize öğretiyor ki, ' bütün noksan ve kusurlarına rağ-, men, 93 Kanunuesasisi veya Mithat i ............................ ,
i Paşa kanunuesasisi namiyle anılan dan hazırlanıp tasvip edilmek iizere'
İkinci I-Iamidc verilen hatlı huma-1 yun, esasiye hukuku ve demokratik teamülleri bakımından üzerinde e-hemmiyetle durulacak bir vesikadır
Hattı hümayunda i?1' '■•"y'
sa ile idare olunan memleketlerde 1 olduğu gibi, sadrazam yerine baş I vekil tabirini görüyoruz. !
Mithat Paşanın tanzim etmiş ol- okuttu, duğu hattı hümayunda, memleket işleri için meşveret usulleri konmuştur. Bugünkü mâna ve ifadesi ile bu meşeveret ve meşveret usullerinin meclis ve demokrasi usulle-ri »Huğuna şüphe var mıdır? ) ha2ırlaDan hatta
Haltı humayun, saray ve devlet durulan (Meşveret) müessisini göıe-masraflarında tasarrufu esas tutarak miyoruz. Bunun gibi saray İslahatı, Saltanat hanedanı tahsisatından ten- oariye ve harem ağaların azat edil-kişi esas tutmaktadır. Vergi tarh meleri ve saraya muayyen bir tah-ve tahsilinde adalet ve hak prensiplerinin göz önünde bulundurul-
kişilik bir |
Çocuk )
masını esaslı bir şekilde belirten hat, bütün tebaanın hükümetin ve-lâyeti altında bulunduğunu işaret etmiştir. Memuriyete intihap ve tayinde mensubiyet ve iltimasa asla riayet olunmayıp ehliyet ve liyakatin esas olduğu bilhassa tasrif edilmektedir.
Bu hattın mühim bir özelliği de Sarayda bulunan bütün cariye ve harem ağalarınnın azat olunacağı ve bundan böyle dışarıdan esir getirilmeyeceği kati surette açıklamış olmasındadır.
....zor ki, Mithat Paşa tara-
ivazsız kanaati ve bu yüksek gayesine varmak içindir ki, Mithat Paşo bütün hayatı boyunca, en sıkı ve en ağıtr şartlara rağmen mücadeleye devamdan, demokrasi idealinin tahakkuku için velev ki, hayatı pahasına olsun çalışmaktan, demokrasi hakkındaki kanaatlerini korkmadan ve açıkça izhardan çekinmedi.
Burada Mithat Paşanın, kanunu ı ~
asayişi temin etmek pahasına İkin-' . j°ru,uyt‘,........-
ci Hamidir, tahta ç.kmas. hususun. I hazMan.p tasvip edilmek
, , . ...... . . zere ikinci Hamide verilen hattı h
da oynamış olduğu buyuk ve tarihi rol ve mes’uliyetten bahis edecek
zere İkinci Hamide verilen hattı hümayun tasarısı, ihtiva etmiş olduğu
rol ye '"es'UiyeUen bahis edecek hiifcümler -ieıbarıyk. ,nsa’ hakİB. değiliz. Ancak Mithat Paşa tarata- I leyi cdcn sevk y£ Idore(!(_
meşverete yer veren ve demokrasi esaslarını memlekete yerleştirmeğe çalışan bir vesikadır.
Mithat Paşa tarafından hazırlanan . ı bu hattı humayunu tasvib etmeyen
* dC | ikinci Hamit, Cevdet Paşa tarafın-
ı memleketlerde dgn jjazıl-ıanan başka bir hattı hürn. mayunu 12 Eylül 1876 d(a Culus Hattı olarak ve fevkalâde merasimle
ilk Kanunuesasimizin tanzim ve ilânında Mithat Paşanın demokrasi anlayışı, demokrasi heyecanı başlı başına bir amil olmuştur. Ve yine I tarih metinlerinden, esasiye huku-| kıına ait incelemelerden anlıyo-mad-1 ruz ki, Mithat Paşanın demokrasi T' heyecanı, demokrasi telâkkisi İkinci Hamit ve yakın adamlarının akıl-. lara durgunluk verecek taktikleri ■ neticesi engellenmemiş olsa idi. Türk milleti bugün bile tahassürünü çek-| tiği hakiki demokrasiye bundan yetmiş dört sene evvel kavuşmuş olurdu.
Mithat Paşa, memleketin tam bir demokrasi ile kalkınabileceğine ve İmparatorluğun, dünya muvacehesindeki prestijinin ancak ve ancak demokrasi ile tekrar kazanılabileceğine kaniydi. İşte bu kararsız ve
(
İ Pakistan Basın Ataşeleğinde 1 Bas»n Toplantısı
I Türkiyeyi kısa bir müddet için ziyaret etmekte olan ,Karaçi Arap I Koleji Müdürü Pakistan . Arap Kül türel Cemiyeti sekreteri, Dünya Müslüman Kongresi genel sekreteri, Kahiredcki Ezher Üniversitesi me-l zunu Prof. Dr. Haşan - al - Azamî ( bugün saat 17 dc Pakistan sefareti basın filiziliğinde, -Pîıkistandaki ı i Kültürel Hareketler- hakkında iza. ( ' hat vermek üzere bir basın toplan- ' tısı yapacaktır.
EleşMrfte s«çim propogandost
Eleşkirt, (Hususî) — Demokrat Partinin Nimet Sümer başkanlı-ğında yirmi kişilik propaganda ko lu kasabamıza gelmiş, vatandaşların büyük alâkası ile karşılanan konuşmalar yapmışlardır. |
i
ile
gömleği, Son dört rakamı biten numaralar 1.000 liralık Dolma kalem, Son dört rakamı 3424 ilG biten numaralar 850 liralık Keten masa örtüsü, Son dört rakamı 3915 ile biten numaralar 700 liralık Erkek eldiveni, Son dört rakamı 7821 : ile biten numaralar 700 liralık ka- | din eldiveni, Son dört rakamı 0111 • ile biten numaralar 500 liralık Cep feneri, Son dört rakamı 9284 ile biten numaralar 500 liralık İpek mendil, Sun dört rakamı 3976 jie biten numaralar 500 liralık Kravat, Son dört rakamı 3438 ile biten numaralar 500 liralık Kadın çorabı, Son dört rakamı 9466 ile biten numaralar 400 liralık Traş makinesi, Son dört rakamı 6364 ile biten numaralar 350 liralık Para çantası, Son dört rakamı 4125 ile biten numaralar 200 liralık Erkek çorabı kazanmışlardır.
Son üç rakamı 146 ile biten numaralar 2.000 liralık Resim albümü, Son üç rakamı 244 ile biten numaralar 2.000 liralık Resim albümü. Son üç rakamı 349 ile biten numaralar 2.000 liralık Küçük Çakı, Son üç rakamı 374 ile biten numaralar
öğretmen Aran,yor
Lise Fen Kolu Matematiğinden olgunluğa hazırlanan bir talebe için. Zafer’de (Talebe) rumuzuna mektupla müracaat.
(764)
Satılık Jeep | | Askeri tip çalışır vaziyette lâs-I tikleri yeni bir jeep satılıktır. Telefon: I48ll e müracaat. (763) [
2.000 liralık Küçük çakı, Son üç rakamı 305 jie biten numaralar 1.005 liralık keten mendil, Son üç traka- ( ■mı 412 ile biten numaralar 1.005 li- ı ralık Keten mendil, Son üç rakamı 241 ile biten numaralar 600 liralık Not defteri, Son üç rakamı 710 ile bilen numaralar 600 liralık Not defteri, Son üç rakamı 393 ile biten numaralar 500 liralık Kurşun kalem, Son üç rakamı 856 ile biten numaralar 500 liralık- kalem, Son üç rakamı 298 ile biten numaralar j 150 liralık Çocuk kitabı, Son üç ra- ' kamı 832 ile biten numaralar 450 li- | ralık Çocuk kitabı, Son üç rakamı l 850 ile biten numaralar 450 liralık Çocuk kitabı kazanmışlardır. ’
(
İKRAMİYELİ AİLE CÜZDANI
Bu Yılın İkinci Çekil'}5
3 Haziranda
1 Ev
Para ikramiyeleri
2 Eylülde
3 Ev
Para ikramiyeleri
Bu üç evli kuranın iki evine 100 ve 100 liradan fazla para biriktirenler girerler.
1000 ve 1000 liradan fazla para biriktirenler her üç evin kurasına girerler.

Tafsilâtlı broşürler bütün şubelerimizde emrin
YAPI ve KREDİ BANKASI
Bu hattı humayun Mithat Paşa tarafından ıazırlanan hattı hümayuna nazaran daha antidemokratik I ve daha muhafazakâr idi. Bu hattı I hümayunda Mithat Paşa tarafından ı hazırlanan hatta İsrarla üzerinde
sisat verilmesi gibi hürriyet ve demokrasi icaplarına da tesadüf etmiyoruz.
Genç OsmanlIların sürekli ve fe-dak’ârane çlışmalarına rağmen İkinci Hamit kanunu esasiyi ilân etmek istemiyordu? Fakat hafiyelerin ; ve o zamanki sansürün malûm ve çok menfur faaliyetlerine rağmen, hürriyet, meşveret, meclis misıllû kelimeler bir sihirli tılsım gibi ku. laktan kulağa, bunların manaları da kalbden kalbe intikal ediyordu.
Kanunu esasi fikri halk arasında bu kadar yayılmasına rağmen meclisi vükelâ arasında, kanunu esasinin lüzumsuz olduğunu iddig edenler de vardı. Fakat Mithat Paşa ve çok yakın fikir ve mesai arkadaşları bütün varlıklarını, demokrasi ve kanunu esasi idealinin tahakkukuna vajtf etmişlerdi.
Mithat Paşa, memleketin içinde . bulunduğu şartların ve Avrupa ile olan münesebetlerjmizin ehemmiyetini nazarı dikkata alarak meclisi j vükelânın ve sarayın çok şiddetli muhalefetine rağmen kanunu esasi-. nin bir an evvel tanzim ve ilân o-I lunması hususuna tevessül etti.
I Sultanın emri ürerine Mitlhat Paşa ve arkadaşları tarafından ha-_ zırlanan kanunu esaSi tasarısı, (eh-' kâmı şamilesinde usûl ve istidadı , millete muvafik olmayan şeyler gö-I rüldü.) mucip sebebi ile İkinci Ha-' mit tarafından reddedilerek diğer ! bir kanunu esasi tanzimi için Ser-ver Paşaya emir verdi.
ı Kanunu esasinin tanzim ve münakaşası uzun sürdü. Heyeti vükelânın mühim bir kanunu esasinin ' ilânına lüzum olmadığını bile söy-| lemekten çekinmiyorlardı. Fakat , Mithat Paşanın katı ve vakur bir 1 eda ile Sultan Azizin, mücerret ve (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
I
i
I
.1
Yeni; bir Spor
mecmuosı
Memnunlukla haber aldığımıza göre kıymetli kalemlerimizden gazeteci arkadaşımız Sulhi Garan.İstanbul'da Spor Alemi T adlı,bir spor mecmuası çıkaracaktır. ’ .
İliç nüshası bugjin, çıkacak olan-bu mecmua on iki sâhife olup k{ıvvelii bir yazı kadrosuna malik bulünmsk-tadır.
Yeni mecmuaya başarılar dileriz.
CF/M/yETTF
Yemekten sonra güverteye çıkarken Edith önden yürüyordu. Delikanlı bir an yalnız kalmamızdan bilistifade, dirseği ile beni dürterek fısıldadı:
— Kkn bu ceylân?
— Bilmem ki... Onu ilk defa evvelsi gün trende gördüm.
Edith’i onuıı nazarında kıymetten düşürmeğe çalışıyordum. Bu suretle belki onunla alâkadar olmaktan vazgeçerdi. O güıı lerde yavaş yavaş budalalaşmakta olduğumu bu fikir de izaha kâfidir.
— Mükemmel bacakları var, dedi. Ne birbirine çok bitişik, ne de iğri. Böylesi pek enderdir.
Her halde merdivende önümüzde çıkan Edith’e işittirmek için olacak, daha hızlı konuşmağa başladı. Nihayet ayrıldık. O kamarasına gitti, biz Edith’e birer kahve içmek için güverteye oturduk.
Edith:
— Ne hoş çocuk, dedi.
— IIoş mu?.. Bu âdi tavırlar, haller hoşunuza mı gidiyor?
— Hayır.
— Yahut da nişanlısına yaptığı muameleden memnun oldunuz?
— Hayır.
— O halde hoş olten tarafı
Dııdak büktü:
9
A

Yozan.- FERENC MOLNAR
— Ne bileyim ben... dedi, hoşuma gidiyor....
O zaman hiddetimi açığa vurur gibi oldum:
— Monaco ve Elyasee kahveleri muhitinden olduğunuz ne de belli... Neresi hoşunuza gidiyor? Söyleyin bana. Niçin böyle hep mübalâğa ediyorsunuz?
— Herkese benzemediği için hoşuma gidiyor.
O gün Edith hakkında şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: »Bu kız, her türlü kusurundan başka üstelik budala...» bugün ise bun dan eminim.
Buz gibi olmuştum. Hiddetim den ne söyliyeceğimi bilmiyordum. Hiç bir şey ilâve etmedim. Hiç bir cevap vermedim.
Her birimiz öğle uykusu için kamaralarımıza çekildik, fakat uyuyamıyorum. Geıni dünkünden daha çok sallanıyordu. Sinirlerim de biraz daha fazla gergin leşınişti. Yerimde duramaz ol muştum. Onunla saat beşte barda buluşmayı kararlaştırmıştık, fakat daha dört buçuk olmadau
— 15 —
aramaya çıktım. Kamarasına baktım, voktıı. Sonra vapurda beraber dokıştığ-ımız her yeri birer birer yokladım. İzini sil inişti. Hiç bir yerde göremedim. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Bardan çıkıp baş tarafa doğru yürüdüm. Hkıva sakindi, fakat gemi, ölü demizler üzerinde sallanıp duruvorıdu. Bütün ışıklar yanmnşlı. O tarihlerde İtalyan gemileri tarafsız olduklarını gös termek için diğer gemilerden daha çok ışık yakarlardı. Soluk bir ışık altında: ayakta iki adamın konuştuğunu gördüm. Bunlardan İMİrF tanıümı.ş Sionist şeflerinden Mösyö W, diğeri Va-şingtoııdh İngiliz Büyükelçiliğinin en yüksek şahsiyetlerinden biriydi. Gemide dolaşan bazı şayialar bulağıma çarpıyordu: Güya hıiı- İngiliz hanı gemisi a-çıktaıı gemimizi himaye ediyor, muş.
Bütün yolcular gibi ben de bundan zevk ve emniyet duyuyordum, lâkin bu destroy mek urısip olçaulı.
Çeviren: M.T.
Siyonist şefi ile İngiliz diplomatı, barda kendilerini bekliyeıı kadınların yanına gittiler. Alı . . Ben de onlar gibi olsaydım. . Benim de sadece onlar kadar derdim ve endişem olsaydı... On lardan biri nihayet sürgün Ya-hudileri Filistine getirmek için uğraşıyordu, diğeri, İngiliz İmparatorluğunu kurtarmak sevda-sındaydı. Onlar hiç olmazsa, benim gibi, kızıl saçlı bir kızı aramıyorlardı. Onun nerede olduğundan, kiminle beraber bulunduğundan haberleri olmadığı gibi bu işle zerre kadar alâkaları da yoktu. Elbette ki büyük tarihi meselelerin bunaltısı onları, şu anda benim içinde bulun duğuın fecî duruma düşüremez di. Hiç bir zaman onlar, benim koskoca bir gemi üzerinde bir kızı ararken çektiklerimi çekmi yarlardı. Onlar şimdi, briç oynamak üzere iki kadınla birlikte rahat koltuklara kurulmuşlardı... Editlı hâlâ meydanda yoktu. Bütün üst güverteyi aradım. Hattâ tahlisiye sandallarının al-
00
91 12028 14831 11566 21575 24846 24846 22222 22333 11111
Yangın ......»..
Sıhhî imdat Trenler .........
Hava Yolları.....
Yataklı vagonlar Su ârıza .....
Elektrik .....
Havagazı .....
Başkent Taksi Yeni Güven Taksi Merkez Taksi . . tr»»n Taka)
Sus Cebeci
Büyük Ankara
Ulus Yeni Park
Kendini bırakıyordu, diııi Pali’ııin ensesine
SİNEMALAR
EĞLENCE YERLERİ (15031) : Akdonlz K (23432) (3*
(22294) : K» (14040) Vı
(11131) : Düşman Kardeşle, (14072) : Tarzan ve
Kadın
(14071) : Düşman K (19846) :
tına bite baktım. Çaresiz, Tekrar salona döndüm. Orkestra başlamıştı. Bir aşağı bir yukarı dolaşıyordum. Bilmiyorum, beni kim kovalıyordu? Ben kimi kovalıyordum? Hem niçin kovalıyordum.
Arada bir alçak sesle kendime sükûnet tavsiye ediyordum: .Ya vaş, yavaş, diyordum.... Acele etme... Merak edecek bir şey yok...» Ve yavaşlıyordum.
Ve işte, yine böyle bir sükûnet ânında onları gördüm. Sert fakat ılık bir rüzgâr altında bir köşeye çekilmiş, yanyaııa duruyorlardı. Gülüşüyorlardı. Pali, arkası dönük olduğu için beni görmüyordu. Edith’i uzun uzun öptii. O kadar uzun öptü ki, bu muhakkak ki en azdan onuncu öpüştü. Edith mukavemet etmiyordu. ” ” ’ * J"
Sonra ______ _________
koydu. Saçlarını çekiştirdi. Tıpkı bu sabah bana yaptığı gibi....
Yavaş yavaş onlara yaklaştım. Beni deli divane eden şey, Edith’in beni gördüğü halde, devam etmesiydi. Sadece beni görmemiş gibi yapıyordu. Yüzünde bir hat bile oynamadı. Beni gör düğünden, göz göze olduğumuz, dan emindim. Gayri ihtiyari şu sözler ağzımdan çıktı: »Ne müthiş buluş
*
ECZAHANELER
Cebeci, Güray, Yeni
I TAKVİM [
Hicri: 1369 — Recep 6
Rumî: 1366 — Nisan 11
1950 — Pazartesi
Sayfa: 3
Rus Atom tecrübelerine karşı
HER GÜN BİR HÂDİSE
Şimdi puro satan
müthiş bir casus
maceralarını anlatıyor
r
Trieste meselesinde
Yugoslav görüşü
I
el-
mühim bir toplantısı
; şüphe yok: tüccar ve polis yecanlı bir konuşma yaptı. Yer yer ı-u. Tesadüf, Bleicher'i çifte alkışlarla kesilen bu konuşmasın-yaşamağa mecbur etmiş gibi da memleketin içinde bulunduğu ■jyor acı durumun bir hülâsasını yaptık-
cukken ailesi onu aeı «urumu ıçK-ranuınuK ve nc düşünüyordu. Bir leke*‘ ,bu durumdan kurtaracak ni,.,ı 1 lan yakında yapılması kararlaştı
Serbest Fıhra
Cin fis
ADYO•TELEFON-TELGRAF HABERLER
da-ba-
tan sonra bu kürsüye şahsına propaganda yapmak için çıkmadığını, memleketin içinde bulunduğu bu acı durumu tekrarlamak ve mem-
ı bütün
hüviyet oradan Böylece
Dünya Basınından ,|
Hulâsalar !
_ 23 - 4 - 1958 I

İlk bahar taarruzu
Sovyet Rusya sinir harbinin ilkbahar taarruzunu üç koldan açtı. Üst üste gelen üç hâdiseye sebebiyet vermek ve bu hâdiseler karşısında her zamanki uzlaşmaz tavrını takınmak suretiyle Batıkların sabrına bir darbe daha vurmak istedi. Ne ise ki, dünya, her şeye alışmış olduğu gibi, Rusların huşunetini de artık kanıksamış bulunduğundan reaksiyon taşkın değil temkinli oldu.
Sovyetler, Baltık Denizi üzerinde düşürülen Privateer Amerikan uçağı hakkında Amerikan Hükümetinin, tahkikat açılması ve tazminat verilmesine dair 18 Nisan tarihli notasına gayet ağır »lduğu kadar hiç bir esasa istinat etmiyen bir red cevabı verdiler. Amerikalılar bizim uçağımız B.29 tiyi silâhlı bir uçak değildi diyorlardı; Sovyetler aksini iddia ettiler. Amerikalılar, uçak eğer sizin lıa'alannıza girmiş ise mutlaka bir yinlışlık veya bir zaruret eseri ohrak girmiştir tezini ileri sürdüleı ve tahkikat açılmasını istediler. Sovyetler buna da red cevabı zerdiler. Hattâ Ameri kan Elçisine tevdi ettikleri uzun notalarının matbuata akseden bazı kısımlarına bakılırsa, .İbret olsun... bir daha gelmeyin...» mealinde bir ifade de kullandılar.
Hâdise bütün heyecan ve tazeliğini muhafaza ederken, bahar taarruzu ikinci koldan da başladı. Rus-lar; Fransa, İngiltere ve Amerika-ya Trieste hakkında bir nota tevdi ettiler. Bu notada, üç büyüle devletin sulh andlaşmasına aykırı hareket ettiklerini. Trieste’nin derhal tahliye edilmesini ve bir vali tayin olunmasını ve saire... İstiyorlardı ki bütün bu istekler, Batılı Müttefiklerin, tahakkuku için çalıştıkları, fakat daima Rus vetosuna uğrayarak akım kalmış olan noktalardı. Bundan başka Müttefikler, barış andlaşmasını ihlâl eder vaziyette de bulunmıyorlardı.
Nihayet Sovyetler, Bahar Taarruzunun üçüncü kolunu da Boğazlar üzerine sarkıttılar. Bilindiği gibi, ..Kızıl donanma» da intişar eden bir yazıda Boğazlar meselesi tekrar ortaya atıldı ve Rus ihtirasları bir kere daha, türlü İlmî, mantıkî ve hukukî tezat ve tenakuzlar içinde sayılıp döküldü.
Bu üç hâdisenin üçünde de, Sovyetler; hiç bir zaman riayet etmedikleri beynetmilel kaide ve esaslar "V bertaraf; bir devlet olmanın haysiyet ve vakarını dahi muhafaza edememişlerdir. Fakat bu da onlar için mühim değildir. Mühim olan şey, : daha ziyade bu malayani söz ve . hareketlerin dünya umumî efkârı üzerinde doğurduğu tesir olabilir ki, onu üç hâdisenin sırasiyle, şöyle hulâsa etmek mümkündür:
Baltık Denizi üzerinde düşürülen Amerikan tayyaresi hakkında Sov yetler tarafından verilen ve Amerikan kongre mahfillerince «Haka-retâmiz» tâbiriyle vasıflandırılan cevabî nota, Dışişleri Bakanlığında büyük bir sükûnetle İncelenmekte- , dir. Bu arada, bizzat Aclıesun meşe- , leden bahsederek, bunun silâhlı bir ihtilâfa müncer olabilecek mahi- j yette bir ihtilâf olmadığını söylemiştir. Amerika şimdilik cevap vs ; misilleme hakkını kemali itina ile ‘ muhafaza etmektedir.
Trieste hakkında verilen notaya gelince; bunun akisleri iki bakımdan alâkabahş olmuştur:
a) Evvelâ, Sovyetlerin notasındı ‘ ileri sürülen taleplerin çoğu, Yu- 1 goslavyanın uzun zamandır serdet-tiği isteklere tetabuk etmektedir. Bir çok kimseler bu jestle Sovyetlerin, kaçırmak üzere oldukları Ti-toya bir avans vermek istemiş oldukları kanaatindedirler. Nitekim: b) Böyle bir muvazeneden istifade etmek maksadiyle, Yugoslavya ‘ İtalya ile doğrudan doğruya müzakere tasarısını reddetmemekle beraber, gayet müstağni karşılamıştır. Anlaşılan Tito, karışık durumdan bilistifade Batıklardan müm- ’ kün mertebe fazla yardım görmek , melindedir.
Boğazlar haklımdaki Rus dâvasr 1a gelince; bu elle tutulmaz iddialın herhangi bir tesiri, her hangi bir aksi olamıyaoağı zaten aşikâr- j dır. Netekim, Amerikan Dışişleri ' Bakanı, bir basın toplantısında me- , seleyi ele alarak 1936 Montreux mukavelenamesinin akdinden bu yana olan biteni bütün cihan huzurunda telhis edivermiştir. Mesele münakaşaya değmiyecek kadar aydınlıktır.
Görülüyor ki, hiç bir esasa istinat etmiyen Rus taarruzu yönelmiş gibi göründüğü hedefine hiç bir noktadan varamamıştır. Fakat acaba hakikî hedefler bunlar mıdır? Buna inanmak güçtür. Sovyet taarruzu, muazzam bir ricati ve muazzam bir istilâyı örtmeğe matuf bir harekettir. Ricat, bir bakıma, silahlanmakta olan Batı Avrupa ile, hâlâ yola gelmemiş olan peyk memleketierindedir. İstilâ Asyada. Mücahit TOPALAK
Aranıyor
Bir kadın ahçıya ihtiyaç vardır. Posta caddesi Cündoğlu Han 35 numaraya müracaat. Telefon: 11481.
Amerika yeni bir silâh yapıyor
Savunma Babanı, dünyanın en müthiş silâhlarından bahsetti
Londra Radyosu, 23 (Basın - Ya- piyade ve hava ordusu merkezlerin-vın) — Amerika Savunma Bakanı- de yaptığı iki günlük geziden sonra nın açıkladığına göre, Amerika, başkan Truman, Amerikan savun-şimdiye kadar dünyaya vermiş, ol- masının bu kısımlarından memnun duğu silâhların en müthişinin inki- kaldığını bildirmiştir.
şar. işini tacil etmektedir. Bakan,' So]|n pieM (Ü2elerın ve , kili Rusya ntn seçen Eylül ay.nda yap- aklarln tccrübe merlte2idir.
m;ş olduğu atom tecrübesinin bu ....
veni silâhların inkişat.na hu ver-1 Truman. .k.nc, dünya harbinde miş olduğunu söylemiştir. i uc»rkale erm taşıyabildikler. ka
dar bomba taşıyabilen tepkili av
BAŞKAN TRUMAN j uçaklarının faaliyetlerini ve B 500
BOMBARDIMAN TALİMLERİNDE tipindeki uçakların 83.397 kilo bom-
IIAZIR BULUNDU ı ba attıklarını görmüştür. Başkan
Solin Field, (Florida) 23 (a.a.) — bundan başka planör ve helikopter-Foıl Bening, Georgia ve burada iki I lerin faaliyetlerini de seyretmiştir.
Kurander! |
g* aşbakan, Yalovac ” mal oteline istirahate git-
miş! Eh, hakkı var! Artık yapacak iş kalmadı; listeler tanzim edildi ve Pilavoğlu bile kol tuğa alındı! Bu kadar yorgunluk ve yükün altından ancak sıcak bir banya ile çıkılabilir!
Terle, babam, terle!..
Fakat gel gelelim! Dünkü Ulus gazetesi, Başbakanın Termal otelinde istirahat edeceğini yazar yazmaz altına da, Yalova’da buz fabrikası ve soğuk hava depoları tesislerinin temeli atıldığını haber veriyor!
Sıcağı sıcağına, altalta iki haber: Biri soğuk, biri sıcak!
Yalman üstadımızın hakkı var! Gazeteleri, partilerin kurmay heyetlerine havale etmeli! — A. F.
Nazi karşı casusluk teşkilâtı reisi
Sovyetlerin son taarruzları
Londra bunu bir ilk bahar taarruzu sayıyor
Londra, 23 (a.a.) — İngiliz hükümeti yüksek makamlarından dün bildirildiğine göre, Sovyetlerin son diplomatik hareketleri ve Moskova-' dan alman son haberler, Kremlin-in soğuk harpteki İlkbahar taarru-1 inektedir.
Burada bir müddettenberi beklenilmekte olan tecavüzün dört gaye, si bulunduğu zannedilmektedir:
1 — Batının dikkatini Sovyetlerin Uzak Doğuda yapacakları faaliyetten başka tarafa çekmek,
2 — Kuzey Atlantik paktına hil Avrupalı memleketlerden zılarının gözünü korkutmak,
3 — Soğuk harpte teşebbüsü de etmek üzere Batılıların yapacakları müzakereleri geçiktirmelc,
4 — Sovyetler Birliğinde ve Av rupadaki peyk memekletlerde dikkati başka tarafa çekmek.
Buradaki resmî çevrelerin kanaatine göre, Kremlin peyk memleketlerde Rus itibarını desteklemek ve bu memleketlerin idari ve İktisadî hayatlarındaki baskısını arttırışını haklı göstermek gayesini de gütmektedir.
Soğuk harp taarruzunun önümüzdeki ay Londrada yapılacak olan üç büyük Batı devleti dışişleri bakanları toplantısı ve Atlantik konseyi konferansı ile ayni zamanda rastlamak ve daha önce başlamak üzere ayarlanmış olduğu anlaşılmak tadır.
Avrupa devletleri arasında gittikçe artan- askerî işbirliği geçen ay ortaya çıkan Avrupa savunmasını sağlayacak kuvvetli plân karşısında Rus siyasî şahsiyetlerinin endişeye düştükleri, fakat, genel Batı siyasetini gözden geçirmek ve tek rar tanzim etmek üzere Birleşik A merika, İngiltere ve Fransa dışişleri bakanlarının gelecek ay başında yapacakları toplantı karşısında huzurlarının büsbütün kaçtığı bildirilmektedir.
Bahsi geçen toplantıyı Kuzey Atlantik paktı milletlerinin 12 dışişleri bakanının toplantısı takip edecektir. Batı devletlerinin bu toplantısında, başlıca dünya meseleleri hakkında takip edilen siyaset, harptenberi ilk defa Sovyet Rusya dahil olmadan görüşülecektir.
Londrada grev
Londra, 23 (a.a.) — Londra limanında gsev halinde bulunan yükleme boşaltma amelesinin sayısı dün 7931 i bulmuştur. 10 u çabuk bozulur mal yüklü 47 gemi bu yüzden yüklerini boşaltamamaktadırlar.
Grev devam ettiği takdirde 10 geminin Pazartesi günü askerî birlikler tarafından boşaltılması için tertibat alınmış bulunmaktadır.
Yugoslov resrrî gözetesi Ruslara hücum ediyoı
Belgrad, 23 (a.a.) — Belgrad’da Trieste meselesi hakkında verilen Rus notasından sonra yayınladığı tek ilk tefsirde komünist partisi merkez organı Borba gazetesi «Sov yet hükümetinin yeni manevrası» ış bulunduğunu göster- başlığı altında ezcümle şunları yaz-
maktadır:
■ Sovyet notası Trieste serbest böl gesinin büyük devletler arasındaki anlaşma neticesinde kurulduğuna ve hakikatte bunun Yugoslavya’ya zorla kabul ettirilmiş olduğuna hiç temas etmemektedir.
Sovyet notası doğrudan doğruya alâkadar iki devlet arasında bir anlaşma yapılması ihtimaline de temas etmemektedir. Halbuki böyle -bir anlaşma Birleşmiş Milletler A-n.ayasası ve İtalyan barış andlaşma-sının ruhuna uygun olacaktır. Zira, serbest Trieste bölgesi meselesi esa-ında bu iki devlet arasında ihtilaflı bir arazi meselesidir.»
Bulgariâfanda mahut dava neticelendi
Londra Radyosu, (Basın - Yayın) — Yugoslavya hesabına memleketlerine hıyanetle itham edilen iki Bulgar müebbet hapse mahkûm e-dilmiştir. Ayni suçlardan muhakeme edilmekte olan diğer 1£ Bulgar da 15’er seneye mahkûm edilmişlerdir.
Fransız Basını:
Bu haftaki Fransız basını başlıca konu olarak, Avrupa Birliği, Doğu ile Batı arasındaki münasebet gibi milletlerarası meseleler üzerinde durmaktadır.
Avrupa Birliği meselesini inceleyen sosyalist Dimanche Populair dergisi sosyalistlerin görüşünü açık Uyarak şöyle demektedir:
Sosyalistler haddi zatında Avrupa Birliğini hiçbir zaman hakikî bir birlik olarak telâkki etmemişlerdir. Sosyalistler daha geniş bir birlik hattâ bir dünya işbirliği teşkilâtının kurulması taraftarıdırlar. İstemediğimiz ve bolşevikleri yapmakla itham ettiğimiz şeyleri, askerî tabiyecilerin yapmasına hükümet adamları müsaade etmemelidir ler. Yâni dünyanın iki bloka. iki ayrı cepheye ayrılmasına mâni olmalıdırlar.
La Reforme dergisi ise Avrupai meselesini başka bir zaviyeden ele* alarak daha ziyade Avrupa'nın silâhlanması konusu üzerinde durmakta ve bazılarının belirttiği gibi Avrupa’nın tarafsız kalmasını kesin olarak reddetmektedir.
Carreroıır dergisi ise görüşünü şöyle hülâsa etmektedir:
Batı Avrupa’nın müdafaasını, U-zak Doğu’da komünizme karjşı girişilmiş olan mücadeleden ayırmak imkânsızdır. Zira hürriyetin müdafaa hatta Saygon'dan geçmektedir. Bu hakikat bilhassa, her zaman Hindi Çinî meselesine k.'ârgı tam bir anlayış göstermeyen Londra ve Vaşihgton’daki devlet adamları tarafından nazarı itibarı» alınmalıdır. Eğer müttefiklerimiz, bu uzak topraklarda dünyada komünizme karşı tek başına mücadele eden Fransa-ya karşı tam tesanütlerini belirtecek olurlarsa bugünkü huzursuzluk çabuk zail olur.»
Yunanistamn, Ankara ve Woşington elçileri
Atina, 23 (a.a.) — Atina ajansının bildirdiğine göre bakanlar kurulu dünkü toplantısında Athanas Politis ve Alexandre Kontumas’ın Vaşington ve Ankara büyük elçiliklerine tayinini tasvip etmiştir.
BREZİLYA’DA SİKLON
Buenos - Aires, 23 (a.a.) — Dün Enterios eyaleti üzerinde patlak veren siklon neticesinde 5 kişi ölmüş, 70 kişi yaralanmış ve 10 milyon pezo’luk hasar olmuştur. 100 kadar ev yıkılmış ve bu bölgeyle telefon ve telgraf muhaberatı kesilmiştir.
YENİ uROLLS ROYCE» LER
Londra, 23 (a.a.) — Londra’da öğrenildiğine göre, meşhur -Rolls Roy-ce» otomobil fabrikası yeni bir oto_ mabil modeli hazırlamıştır. Bu yeni tip otomobillerden bir tanesi kral Faruk için imâl edilmektedir. Bu otomobillerin fiatı 8000 İngiliz lirası, aşağı yukarı 60.000 Türk livasıdır. Otomobiller 8 silindirlidiı; ve | gürültüsüz çalışmaktadır.
Johanneıburçı’da kargaşalık
Johannesburg, 23 (a. a.) — Dün Güney Afrika’da Johannesburg’da kargaşalıklar çıkmış, yüszierce Afrikalı siyasî bir toplantıdan sonra polis kuvvetlerine hücıun etmiştir. Polisin kendilerine ateş açmak mecburiyetinde kalması üzet ine nümayişçiler dağılmışlardır.
Bugün sükûnet avdet etmiş bulunmaktadır.
Yunan - Yugoslov yakınlaşması
Londra Radyosu, 23 (Basın . Ya-( yın) — Atina’da yeni Yuman başba- ’ kanı ile Yugoslav Maşla helgüzarı arasında yapılar» toplantıj a müteakip Yunan malıbvratı Yugoslavya ile Yunanistan asasındaki münasebetlerin iyileşmek ihtimali üi eıânde e-hemmiyetlic durmaktadj r. Atina muhabirimiz liberal ve mj thafazakâr gazeteleri'n ik'tibasen, Yuçıan umumî efkânnu'.ı botyle dostane' biı? müna-sehdti iyi karşılayacağını ı f.-jkat bu-nprt Yunan istiklâline ve* arrızi bütün lüğüne hürmet gösterin ek ve Yu-*' goslavya’daki T’unan «çocuklarının iadesi ile olabileceğini bildirmekte-
g* u devrede iki partinin ” aday listelerinde her gazeteden bir, iki üç muharrir adayı var. Fakat bana kalırsa rekor, Cumhuriyet refikimizindir. Hattâ o, Ulus gazetesini bile aday yansında geçmiştir.
Bir çok kıymetli arkadaşların Cumhuriyet’de toplandığını görmekle, elbette iftihar eder ve ka-Izanırlaassa •memnunluk dııyanz.
Fakat ayni gazetenin, muhte lif muharrirlerinin iki listede vc muhtelif şekil ve şartlarda yer almalarına ne dersiniz?
Bakın size, bir sıralayım: Başmuharrir Nadir Nadi, Ba-
Y azan : -
| Sarıçizmeli |
fleselâ Aılııan Atlıvar
‘Tam iki sene en iyi Nazi -■
ajanlarından biri olan bir adamı, Pariste şimdi mu- s
kavemet nişanı ile taltif '
edilmiş olarak gördüm.,, |
.— Hangi sigaralardan arzu edi- '
yorsunuz? Bir küçük Paloma, bir Favoritas, veya belki de daha iyi 1 bir şeyi istesiniz. Bütün markalardan var.» 1
Dükkânın sahibi müşterisine c büyük bir maharet ve nazik bir 1 gülüşle bütün sigara kutularını 1 gösteriyor. Müşteri bir «diplomat» ' seçiyor.
«— Gelecek haftadan itibaren si- ( garalar daha da ucuzlayacaktır. Tü- ı tün üzerinden alınan vergide in- « dirme yapılıyor.» ı
«— Teşekkür ederim, Allaha ıs- ı marladık.»
Nazik bir selâmla tüccar müşte- J risinin arkasından kapyıyı kapa- ; yaraK bana dönüyor. ı
— Siz de mi sigar istiyorsunuz ( efendim?»
«— Hayır, değil fakat Bay Hugo , Bleicher'le görüşmek istiyordum.» ;
En ufak bir hayret eseri göstermeden adan , Bleicher «benim» diyor, fakat kendisini bulmak için , uğradığım güçlükleri anlattığım ' zaman çok şaşırmış görünüyor.
«— Ben mi kaybolmuşum, ben mi ortadan silinmişim? Bakışların da müstehzi bir ışık parlıyor. «Ailemin bulunduğu Tetnang’da burada doğdum. Bu şehirde annemin bir garajı vardır, harpten sonra ben efte buraya yerleştim. Muhasamat sana erince Paris’te üç uzun ay Fransızların emrinde sonra da «In. telligence Service» için Londra’da kaldım. «Bu son yıllar içinde casusluk işlerinde tavsiyelerde bulunmak üzere, bir çok defalar Parise de çağrıldım.»
Fakat daha rahat kanuşabilmemiz için lütfen dükkânın arkasındaki küçük odama buyurun.
O, her türlü sıkıntıdan uzak, çok rahat bir insan edasiyle benimle sanki uzun yıllardanberi birbirini tanıyan iki ahbab gibi münakaşa etmektedir.
Bu adam konuşurken onu üniforma ile mahkemelerde yer almış yakalanmış olan casusları, Fransız . vatandaşlarını sorguya çekerken [ “tahayyül etmeğe çalışıyordum. Bü-rtün Paris’in sadece ismini işitmekle -titrediği adamın burada, karşımda durduğunu düşündükçe hayal gördüğümü sanıyorum. Bleicher vak-ttiyle Batı Alman mukabil casusluk tteşkilâtın reisi olduğu muhakkaktı, kendi nevinde bir dahi, bir dahi, İki en büyük Alman otoriteleri bir çok kereler tavsiyelerine müracaat etmişlerdir.
Bu adamın iki şahsiyeti olduğunda hiç şüphe yok: tüccar
hayat y . jpjrünüyor.
Harpten önce, en büyük ticaret mlüesseselerinden birinde çalışmakta olduğu Hamburg şehrinde yaşamalı ta âdi. Daha çocukken ailesi onu tüccar yapmağı c"\," (
ihraıcaat müessesesi adına seyyaha* etm vyi tasavvur etmekte olan küçük , için ailesinin bu fikri hiç de hora | gitmeyecek bir rey değildi. Bleicher | dünyayı dolaşmayı şiddetle arzu adiyoırdu. Bunun için de büyük biı j gayretâe yabancı dil öğrenmeğe ko- ı yuldu ve 20 yaşında İngilizce, Fransızca ve tspanyolcayı oldukça kolaylıkla konuşabiliyordu. Bu dilleri bilmesi sayesinde, önemli bir firma I olan Bodenheim, Schuster şirketine girmeğe muvaffak oldu. Şirket onu Güney Amerika’ya gönderdi. Sey- , yahat onun için bir eğlenceder
lojik tarafı idi. Az zamanda, muha-sım gibi düşünmek ve hareket etmek lâzım geldiğini anladı.
Tam bir Alman zihniyeti ile me-todlu bir şekilde tevkif edilmiş kimselerin hareket tarzlarını incelemeğe koyuldu. Mevkuflardan yüzde 99 unun boyun eğdiği özel bir ruh haleti vardır. Bleicher, bütün gayretlerini, faydalanacağını ümid ettiği bu ruh haletini anlamağa sarfetti. Ve sorguya çekme sanatında mahir bir usta olmakta gecikmedi.
Gestapo'nun büyük bir maharetle tatbik ettiği bedeni işkenceye müracaat etmeden kurbanlarını konuşturmağa muvaffak oluyor ve onlara öyle bir itimad telkin ediyordu ki a-deta onların sırdaşı oluyordu.
Bir gün Şerburg’da, Şefi Mathilde Carıe (kendisine Kedi ismi verilmişti) olan -Müttefiklerarası- bir ajansa mensup Kieffer isminde biri, ni tevkif ettiler. Bleicher derhal bunun büyük bir iş olduğunu sezerek tahkikatı ve soruşturmaları bizzat kendisi idare etti. Kieffer’i başlıca ajanlarından biri yaptı ve derhal geniş ağlar kuruldu. Mukabil - Casusluk teşkilâtı yüksek Komutanlığı Bleicher’i Mukavemet Hareketine karşı büyük bir taarruza geçildiği Paris’e gönderdi. Bleicher hemen Mathilde Carre’yi ele geçirdi. Bu garip kadının karakterini esaslı olarak inceleyerek onu kendi teşkilâtı için istismarda gecikmedi.
O andan itibaren Bleicher’in elinde bir oyuncak haline gelen bu kadın teşkilâtının bütün üyelerini ele verdi. Her zaman olduğu gibi aşk ve kıskançlık hisleri de Alman mukabil casusluk teşkilâtının işini bir hayli kolaylaştırdı.
Bleicher’in «Müttefiklerarası» casusluk içinde sağlamış olduğu en büyük muvaffakiyet kendisini daha önemli işlerle meşgûl olmağa şevketti. Ona birinci plânda işler vermeğe başladılar. -Böylece Paris’te Peter Churchill’in de çalışmakta olduğu Entelijans Servis’in Fransa şubesini tasfiye etti. Yüzlerce Fran-
sız vatandaşı ve gizli ajanı tuzağa düşürüldü.
Bleicher, -Yalancı bir Mukavemet» teşkilâtı kurmak hususundaki şeytanî fikriyle mesleğinin zirvesine erişmiş bulunuyordu.
En iyi Fransız ajanlarından bir kaçını gizli bir mukavemet merke-zi kurmak görevi ile Lisieux’ye gönderdi. Bu hainler kendilerini vatanseverler gibi gösteriyorlardı ve b'iylece hakiki mukavemet hareketinin sahici vatanseverlerini ele geçirmekte gecikmediler. Bu zavallılar Bleicher grupunun hakikî mukavemetten olduğuna kani bulundukları için arkadaşlarının isimlerini açıklamakta bir mahzur gör. miyorlardı. Bu mahut Lisieux merkezi Londra’da bile tanınıyordu. Normandie’ye gönderilen ajanlar, para ve «çalışmak gerekli talimatile sahte cüzdanları alabilmek için geçmeğe mecburdular.
Bleicher istediği malûmatı mükemmelen elde etmiş oluyordu. Bu ağlara düşmüş olan kurbanların sayısını ancak Allah bilir.
Oyununu daha iyi saklamak için Bleicher kendi servisinin adamları m tevkif ettiriyordu. Hatta, Wer-macht'a karşı sabotaj hareketlerinde bulunacak kadar ileri gitti.
Bleicher, adamlarının hiç bir zaman milletlerarası muhasamat kanunlarına aykırı hareket etmelerine müsaade etmediğini iddia etmektedir. İngiltere’de olduğu kadar Fransa’da da bu hususta kendisine karşı hiç bir şikâyette bulunulmadığı teyid etmektedir.
Lisieux grupunun faaliyeti ku tuluş gününde sona ermiştir. Bleicher müstesna, o gündenberi kimlerin hakiki hainler veya hakikî vtanse-verler olduğunu kimse bilmemektedir. Hikâyesinin sonunda Bleicheı bana, Paris’e yaptığı son ziyaretlerden birinde tam iki sene en iyi a janlarından biri olan bir adamı, «Mukavemet Nişanı» ile taltif edil miş olarak gördüğünü itiraf etti.
Van'da Demokratların
Van (Hususi) — Demokrat Par- , rak demokrasiye ihanet eden bütün tinin tertip ettiği meydan seçim propagandaları halkın büyük bir alâkası ile karşılanmaktadır. Geçen gün tertip edilen toplantı da böyle olmuştur.
îlk sözü Van D.P. İl İdare Kurulu Başkanı Şükrü Altaylı aldı. He-
ğımsız olarak D.P. Üstesinde!
Burhan Felek, mahalli yokla-mada C.H.P. listesinde!
Ömer Rıza Doğrul, Mahalli yoklamada D.P. listesinde!
Cevat Fehmi Baykut, % 30 lar-daıı C.H.P. listesinde!
Bunlar, Cumhuriyet gazetesinin daimi kadro muharrirleridir.
Bir de bu gazetede imzaları çıkan diğer adaylar vardır: Meselâ Şükrü Kaya, meselâ Falih Rıfkı
İşin lıo.« ? tai'aii ŞiiJkrii Kaya, ve Nadir N- ikisi de Manisa aday yıdırl.v.. Fakat biri, D.P., diğeri C.H.P. listesinde ayni vilâyette karşFİ^ı^]/caktar ve çarpışacaklardır- Kez.- ı Bağımsız rldnaıı Aılı-var ’ln (■. H.I*. den, Fiilili Rıfkı A-G« üıniâşhanedo almasa bile nzrecle ' mücadele edea"kteri henüz beBıi değildir.
Kim »e derse desin, sevimli dostun» uz Doğan Nadi, A$ir da krfc.ı» (' |a tck başına kalmıştır ama bf ı se fer de, İyi bir Ko kte*yl hazırla dığ ma şüphe yok!...
lan yakında yapılması kararlaştırılan seçim olduğunu, bunun için de vatandaşların oyunu vicdanının sesini duyarak atması lâzımgeldiğini heyecanlı bir şekilde anlattı. Sözlerine son verirken Türk milletinin birlik ve istiklâli için son ferdimize varıncaya kadar 'çarpışacağımızı söyledi.
Vanın mahallî ihtiyaçlarını ele alan Şükrü Altaylı, bugüne kadar gönderilen mebusların Van’a hiç bir faydaları dokunmadığını, hiç bir iş yapmadıklarını, artık bu devrede halkı bu durumdan kurtaracak yuıiân unu.. u». vS.v..«« «.en zi- I (ılan hıs ve ti elimi2i vicda. yade b.r b.lg. edinme vss.tas. .d. | mmlza koyMak rcy vermek |falm
Harp patlak verdi. Bir çok Alma- , geldiğini söyledi ve alkışlar arastanın aksine olarak Bleicher doğuştan 1 da kürsüden indi.
asker değildi ve askejllk hayatı | Başkandan sonra kürsüye Hüse------«il^lvnrrt.. yjn Rıhç geku Güzel nutuk Q. kudu. Kılıç bu nutkunda D.P. nin hedeflerini ve D.P. teşebbüs ve tazyiki ile çıkarılan demokratik kanunları bir bir saydıktan sonra milleti içinde bulunduğu fakrü zaruretten artık kurtarmak zamanının çoktan gelip geçtiğini, bunun istikrarlı ve sistemli bir iktisadi politikanın takip edilmesiyle mümkün olacağını söyledikten sonra seçim emniyetinin güzel bir teşrihini yaptı.
Hüseyin Kılıcı .takiben D.P. İkinci Bölge Genel Müfettişi Kemal Obüs kürsüye geldi. Demokrasinin ilmi ve tarihi güzel bir tarifini yaptı. Demokrasiyi ta İslâmiyetin zuhuru gününden itibaren ele ala
rdi. Bir çok Alma- geldiğini söyledi
onun hoşuna gitmiyordu. Askere' alınmasını önlemek için her çareye başvurdu, mektupları sansür etmek , için bir kaç dil bilen bir kimseye ihtiyaçları olduğunu öğrenince derhal miiracatta bulundu. Fakat bu yerler dolmuş bulunuyordu, jandar-' mada, Fransızca ve İngilizceyi bi-I len birine ihtiyaç vardı, bu yeri ona I verdiler.
Böylece Bleicher farkında olmaksızın mukabil - casusluk servisine | girmiş oldu. Kısa bir tecrübe devresinden sonra Bleicher istisnai bir I kabiliyet gösterdi. Kan'a ve Şer-burg’a gönderildi. Bleicher için I casus avcılığı heyecanlı bir eğlen-ı ceden başka bir şey değildi. Onu en çok ilgilendiren şey bu işin pisiko-
devletlerin sırf milleti hak ve adalete istinat etmeyen bir sistemle idare etmeleri yüzünden yıkıldıklarını misalleriyle güzel bir şekilde teşrih ettikten sonra Osmanlı imparatorluğuna geçti.
Kemal Obüs, Cumhuriyetin son devrini de anlattıktan sonra sözü 1946 seçimlerine getirdi.
Seçim dalaverelerinin bu seçimde de tekerrürüne mahal verilmemesi için uyanık olmak lâzım geldiğini söyledi, sonra İçtimaî ve İktisadî durumumuzu ele aldı. Bugün yüzbinlerce vatandaşın veremden telef olup gittiklerini, 1948 istatistiklerine göre doğan 8800 çocuğa nw kabil 4500 çocuk öldüğünü, bütün bunların sebebinin geçim darlığı olduğunu, bu seçimde de C.H.P. kazanırsa durumun değişmiyeceğini, Demokrat Partinin kazanması lâzım geldiğini ve muhakkak kazanılacağını söyledi.
Bundan sonra halk D.P. binasına akın alcın gidip kaydolmaya başladı. Yalnız o gün 500 den fazla üye kaydedildi.
Üç gün evvel de İskele köyüne gidilerek hemen hemen bütün köy halkı D.P. ye kaydedildi. İskele köyü 200 nüfusluk bir köydür.
Edremit’te C. H. P. den oyrılanlar
Edremit, (Hususî) — C.H.P. sinin yüksek kademelerinde çözülme olduğu gibi İlçemizde de son günlerde C.H.P. den istifa edenler bir-birleriyle yarış etmekte ve Demok rat Partiye yazılmaktadırlar.
Bu hafta içinde gerek C.H.P. den istifa etmek suretiyle ve gerekse şimdiye kadar bitaraf bulunan aşağıda isimleri yazılı 60 vatandaşın Demokrat Partiye geçmiş olduğu öğrenilmiştir.
Mustafa Zağralı, Mustafa Yasa vul, Ali Rıza Kısa, Fevziye Kısa Sabahat Kısa, Osman Kılın, Mus tafa Gömü, Şerif Irmak, Hüsey Çakıcıoğlu, M. Fuat Yağcı, Rasi
■fc (Devamı 5 incide)
Sayfa:
t
Sayfa: 4
îfazam
İst
tama,
Beni yanımdaki iki kadınla birlikte Padişahın yanına götürünüz
— 147 —
■rh •
lin ,
karr
Jiral
i 450
beş
lar ( :i 26198 ı Batt i biter Itrik
1 So
takın biten
;anta en r lijan
.en n
Bir taraftan dervişler :
(Şol cennetin ırmakları akar Allah deyû deyû..........)
Nağmeleriyle gönülleri fet -hederken dolgun ve İlâhî bir â-henk ile başka bir grup tekbir getiriyordu:
(Allahü Ekber, Allahü Ekber.. Lâilâhe illallah vallahu Ekber...)
Bu bir ordu değil, bir iman, bir vecd ve istiğrak alayıdır.
Ve Sultan Mehmedin, bu mahşeri seyrettikçe gururundan, sevincinden göğsü kabarıyordu.
En önde daha evvel hareket etmiş bulunan Firuz Paşanın müthiş süvarileri, İstanbula kadar o-lan Trakya mıntakasındaki Bizans kale ve kasabalarını ellerine ge- , çirmekte idiler.
Hemen hemen hiç bir kale mukavemet etmiyordu. Edirneden hareket eden Türk ordusunun yarattığı dehşet havası âdeta Bizans lıları büyülemişti.
Kale Kumandanlarını, kalelerin içindeki halk teslime zorluyor, ve Türk öncü kumandanının atının ayakları altına kendilerini atıyor- . lardı.
Ordunun hareketi her tarafta duyulmuştu. Askerlik vazifesi ol-mıyan şehir ve köylü halkı da axın akın ellerine aldıkları palalarla orduya iltihak etmek için acele ediyorlardı.
Aşağı yukarı Osmanlı ordusu, asıl muntazam yeniçeri ve eyalet askerlerinden sonra şöyle teşekkül etmişti:
Firuz Paşa kumandasındaki öncüler..
Ağır muhasara parkı.. Her biri elli çift manda ile çekilen ve bir kaç yüz amele ve askerin yardımıyla hareket eden topçu alayı..
En önde kerameti dillerde dolaşan meşhur Şeyh Akşemsettin, Akbıyık Dede ve diğer ulemâ ve sadat..(i) ve dervişler, mollalar...
Büyük bir intizamla hareket eden Yeniçeri ordusu..
Mevkibi Hümâyûn.
Ve ordunun iki tarafında, arkasında belki yüz bini bulan sivil halk.. Yalnız bu sivil halkın çoğunun ellerinde birer pala mevcut..
Velhasıl tarihte misli görülmemiş ordu..
Bu müthiş ordunun Şubat ayı sonunda Edirneden hareket ettiği haberi süratle İstanbulda da yayılmıştı. Netekim yukarda söylediğimiz gibi Bizans Kayzeri ve Avrupadan gelen bir miktar yardımcıları, bütün kuvvetlerini toplayarak Bizansın son müdafaa hazırlıklarım ikmale çalışıyorlardı.
Orta zamanları kapayıp, insanlık tarihine yeni zamanlan açacak olan büyük vaka artık başlamıştı.
Bin yıllık tarihinde bir çok milletler tarafından 29 defa muhasara edilen köhne Bizans, acaba bu sonuncu muhasaraya mukavemet edebilecek mi idi?
Türk hükümdannda, Türk ordusunda, muvaffak olunacağına dair sonsuz bir iman yaşarken, Bizans Kayzerinin ve BizanslIların gönüllerinde hudutsuz bir i-man zaafı, ümitsizlik kaynamakta idi.
MÜLÂKAT
— Allah sizi kahretsin.. Budala palavracılar..
— Palavra olup olmadığını şimdi anlarsın.
— Anlamağa lüzum görmüyorum. Galiba beş on kişi varsınız. Böylece kahbece siper arkasından üzerime ok yağdıracağınıza, mert likten bir şey taşıyorsanız birer birer, yahut ikişer ikişer karşıma , çıkınız da görelim.
— Mert olup olmadığımız senden sorulmaz. Buna harp derler, hilesiz olmaz.
— Ee.. Ne olacak öyle ise ..
— Hiç. Teslim olursun.
— Yanımdaki iki kadın ile, atım ne olacak?
— Onları da teslim edersin..
Korkunç bir kahkaha ormanı çınlattı.
— Tüh.. Siz Türk değilsiniz öyle ise.. At ile avrat Türkün namusudur. Ölüm olmadıkça buna imkân olmadığım anlamıyor musunuz?
— O halde öleceksin.
— Pek de kolay değil. İçinizden üçünü beşipi geçmişlerine kavuşturmadıkça ölmeğe niyetim yok.
Bundan sonra yine oklar ağaç dalları ve gövdeleri arasından ıslık çalarak geçmeğe başladı.
Ulubatlı Haşan yanındaki iki kadını bir kayanın arkasında şi-pere almıştı. Hem karşısındakilere ok atıyor, hem de onları teselli ediyordu:
— Merak etmeyin.. Benim attığım ok boşa gitmez. Bu sersefilleri birer birer yere sererim. Yalnız siz ah ve vah edip durmayın. Şimdi göz yaşmın sırası değil. Uslu oturun. Kadın sesi insana attığı okun hedefini şaşırtıyor.
Ve Haşan, durmadan ok atıyor.
Acı bir çığlık koptu. Kısa bir zaman sonra ikinci bir feyrat bu birinciyi kovaladı. Arkasından 1 müthiş bir küfür sağanağı boşan- ' dı. Ulubatlı Haşanın kahkahası da bunlara karıştı. j
Haşanla çarpışan gruptan iki kişi yerlere yuvarlanmıştı. Haşanın mert ve dinç sesi yükseldi: |
(Size dememiş mi idim? İşte gördünüz. Şaka ile başım pek hoş değildir benim.. Ha.. Anlayorsu-nuz değil mi? Şimdi sıra kimin bakalım. Ne o .. Etrafta hiç bir baş görmüyorum. Demek hepiniz tavşanlar gibi sindiniz. Peki attığınız oklar nereye gidiyor? Yazık be?.. Bu oklardan her biriyle bir düşman göğsü delinebilirdi. Onları havaya atıyorsunuz.-
Karşı taraftan kızgın küfürler yağıyor. Fakat Haşan oralı değil.. Böylece bu tuhaf mücadele yarım saat daha sürdü. Tam bu sırada bir süvari kolu, dolu dizgin o tarafa doğru geldi. Bunlar her halde Firuz Paşanın süvarileri idi.
Bu defa Haşan bir küfür savurdu.
(Vay canına., diye mırıldandı. 1 Haydi on beş kişi ile başa çıka- | rım. Çıkarım ama bu defa yüz kişi oldular. Galiba postu deldireceğiz. Ne yapalım, şu Bizansı zaptetmek bana kısmet olmıyacakmış demek..)
Gelen süvariler derhal Haşanla mücadele edenlerle anlaştılar. Haşan neticeyi sükûnetle bekliyordu.
Sert ve haşin bir ses haykırdı:
(Sersemliğin lüzumu- yok.. Teslim ol!..)
Haşan sükûnetle cevap verdi:
(Bunu söylemesi kolay. Fakat teslim olmak zor. Yanımda iki kadın var.)
(Kimdir bu iki kadın?.)
(Size anlatması zor şimdi. Bir şartla teslim olurum.)
(Biz şartsız da seni teslim alı-tnz-
(Boşuna lâf edersiniz. Beni değil, benim cesedimi ancak teslim alabilirsiniz. Eğer bu işi çabuk bitirmek isterseniz..- |
(Ne yapalım?) I
(Beni yanımdaki iki kadınla birlikte Padişahın yanma götürünüz.) |
Bu söze bir kahkaha cevap ver-di: .
(Sen kim oluyorsun ki seni hu- , zura çıkaralım ) |
(Kim olduğumu orada görürsünüz. Yahu Padişah benim ahba-bımdır be..)
(Yok calimi?. Sen şakacı bir adama benziyorsun.)
(Ama şakayı yerinde yaparım). (E.. Anlat bakalım. Padişah senin nereden ahbabın oluyormuş?) (Bu da lâf mı? Sanki ocak başı sohbeti yapıyor muşuz gibi.. Siz bir kere beni onun yanına götürünüz, orada Padişahla nasıl konuştuğumu da görürsünüz.
(Devamı var)
(1) İstanbul Muhasarası, Güs-tav Şlomberje — Fethi Celili Kos-tantiniye, Muhtar hey, sayfa 105..
İKTİBASLAR
İstikbâl, ilerlemesini bilene nasip olur
Bir milletin yaşaması için hür düşünmesi lâzımdır-.
Bellamy Cinayeti
" ■ ZAFERİN POLİS TEFRİKASI mkhmkb»
Yazan: Frances Noyes Hart Çeviren: S. Yazıcıoğlu
— 10 —
Hâkim Carner'in kalın sesi, sav cinin, berrak, telâşlı sesini birden bire kesti,
— Bir dakika müsaade eder misiniz, bütün bu beyanatınızı isbat etmek niyetinde misiniz?
— Elbette efendim.
— Sözünüzü kesmek istemem, fakat sadetten oldukça uzaklaşıyoruz gibi geliyor.
— Sizi temin ederim efendim, iddia makamı bütün bu vakıaları iddiasına bağlıyacaktır.
— Pekâlâ, devam edebilirsiniz.
— Cinayetin işlendiği sıralarda Bay İves'in ailesi zevcesi Susan İves Peter ve Polly isimlerinde beş ve altı yaşlarındaki iki çocuğu, ve daima pek fazla düşkün olduğu validesi bayan Daniel İves, Miss Hathlcen Page isminde bir mürebbiye, ve altı yedi kadar da hizmetçiden ibaret bulunmaktaydı. Bu anda, bu ev halkı için bizi alâkadar eden yegâne şahıs Su-san’dır, yani arkadaşları arasında tanındığı veçhile Sue İves’dir.
Bayan İves her gün rastgelinen insanlardan değildir. Fevkalâde zengin bir zat olan Cıırtiss Thorne’un en küçük çocuğudur; ve ■■Meyve bahçeleri» ismi verilen Thorne Malikânesinde babasının ve iki ağabeyisinin gözbebeği olarak büyümüştür. Doğduğu günden itibaren fevkalâde bir refah ve naz ve ııaim içinde yetişmiştir. Mektepte parlak zekâsı ve fevkalâde atletik kabiliyetiyle arkadaşları arasında temayüz etmiştir. Cemiyet hayatı kendisini pek cez-betmemiştir. Golf veya teniste kazanmadığı tek kupa kalmamıştır. Fakat mahallî rivayetlere nazaran erkeklerce pek cazip telâkki edilmemiştir. Kültürlü, zarif, hazır cevap oluşu belki de rahatlarını, huzurlarını kaçıracak bir âmil addedilmiş olacak. Her ne hal ise, bundan yedi sene evvel harp meydanından yeni dönen, yakışıklı, fakat meteliksiz Patrick İves’le kaçmış olduğu öğrenilince bütün şehir halkı hayret içinde kalmıştır.
Patrick İves'den nefret edeıı ve kızı için büsbütün başka gayeler besliyen ihtiyar baba, Curtiss Thorne kendisine bir metelik dahi vermemiş, hattâ 1921 senesindeki mali buhran esnasında iflâs ederek kendisi de meteliksiz ola- I rak vefat etmiştir. Rosemont’dan kaçtıkları günden itibaren geçen üç sene içinde Patrick ve Susan-
ın başından geçenler hakkında hiç bir malûmata sahip değiliz. Nev-yorkun hay ve huyu içinde kaybolmuşlardır. Biraz sonra, anneleri, bayan Daniel İves de yanlarına gitmiş, ve her nasılsa açlıktan ölmiyÇrek yaşamanın yolunu bulmuştur. Bu arada, Susan’ın iki çocuğu olmuş, ve Patrick nihayet, her nasılsa bir müessesede hisse senetleri satmak üzere bir iş bulmuştur. Ve bu işte dehâ derecesinde üstün bir kabiliyet göstermiş, öyle ki birdenbire şayanı hayret bir süratle yükselerek bankada kendisine bir mevki yapmış. Bugün piyasada istikbali en parlak gençlerden birisi olarak tanınmak tadıf.
Dört sene sonra, İves ailesi ço-cuklariyle beraber Rosemont’a dönmüşlerdir. Kulüpten bir mil kadar mesafede yedi, sekiz dönümlük arazi içinde eski bir çiftlik binasım satın almışlar, büsbütün yeni bir şekle sokarak tamir ettirmişler, hattâ bir de Tenis Kortu ilcve etmişler, ve Rose-mont’un en çok sevilen ve aranan bir genç çifti olmuşlardır. Görünüşte herkese nasip olmıyacak derecede mesuttular. Bebek gibi güzel iki çocuk, sevimli bir ev, bol bol para, hoş ve cazip zevkler.. Bütün bunlar bir araya gelince bir cennet yaratmak pek güç olmaz değil mi? Halbuki Bu güzel, bu çiçekli yolda Susan ve Patrick cehenneme doğru ilerliyorlardı. Bu sözümün ne dereceye kadar doğru olduğunu anlayabilmekliği-niz için, diğer iki şahsın ve hayatlarının şeraiti hakkında malûmat sahibi olmanız lâzım gelmektedir.
İves’lerin evinden bir mil kadar uzakta, şehrin dış mahallelerinde başka çiftlik binası mevcuttu. Fakat bu bina tamir edilip dü zeltilmemişti. Ufak, tamire muhtaç bir evdi; ne Tenis kortu, ne bahçeleri vardı. PoTtatif, küçük bir garajı, sarsak bir çitle çevrilmiş yarım dönüm kadar arazisi vardı. Bu dünyada her şey nisbı-dir. Fukara mahallelerinde, her odasında bir aile barınan hanlarda oturanlar için bu ev bir saray addedilebilirdi. Fakat Hudson neb rinin bu tarafında yaşıyan insanlar için ise sadece basit bir fakirhaneden ibaretti. Bu evde yaşi-yan Madeleine Bellamy’nin indinde ise sadece bir mahcubiyet ve üzüntü menbaı idi.
(Devamı var*
hiç bir amir, siyasî fikirlerini telkin etmeğe mecbur edemez.
İçinde bulunduğumuz buhranı yen meğe bize kabiliyet veren, bu tekâmül felsefesidir. Komünistler, demokrasiye inanlarla alay edip, yıkılmaya mahkûm bir rejimi ayakta tutmaya çalıştıklarını iddia ediyor lar. Halbuki aslında, geriliyen ve gittikçe dikleşip sertleşen ve bugüne ' kadar dünyada görülmemiş bir rejimi vücude getirmeğe uğraşanlar komünistlerdir.
komünizmin aleyhinde söylenecek çok şeyler vardır. Komünizm, istibdadı gizliyen bir duvardır. Muazzam bir aldatma cihazıdır ve bu cihaz sayesinde zihinleri karışmış, vücutları aç milyonlarca insan, bir sürü hayali vaadlere mukabil hürriyetlerini
aşadığımız devirde bu kadar basit bir nazariyenin hatırlanmasına lüzum görmek oldukça gariptir, fakat tereddüdlü ve korkulu günler geçirmekteyiz ve korku manevi bir duraklama tevlit eder. Neslimizin türlü türlü korku. -lan hissetmesi için sebepler mev- ’ vermektedirler. Fakat daha iyi hayat cuttuj-ve onları tevlit edebilecek bü-' şartlarını arzulayan insanlara kötün amilleri bertaraf etmek vazife.' münist damgasını vurmak, müsavat mizdir.
Halbuki, korkunun bir neticesi de herhangi bir tekâmüle karşı insiyaki bir isyan hissi duymaktır. Tekâmülün manası değişikliktir ve insanlar korku anlarında halden medet ummaya ve mazinin daüsılasına sığınmaya mütemayildirler. Fakat tarihin akışı ister istemez bizi istikbale sevketmektedir. Değişikliğin ve tekâmülün olmaması emniyet şartlarındandır zannetmek, insanların zihniyetini bozan en büyük a-mildir.
Bu dünyada hiç bir şey ve bilhassa fikirlerimiz, kuvvetlerin muvazenesine tabi değildir. Kıymet ölçüleri yaşlara göre değişir; bir neslin görüşü pek nadir olarak müteakip neslin ayni kalmaktadır. Hürriyet ve demokrasi anlayışlarımız bile, değişikliğe ve tekâmüle tâbidir. Hürriyet mefhumunun manası bugün genişlemiştir. Hürriyetimizi tahdit eden sefalet, İktisadî ve İçtimaî şartların emniyetsizliği, neslimizin üzerinde en çok durduğu meseledir. Bir çok memleketlerde kökleşebilmek için hürriyetin bu yeni anlamı mücadele etmektedir. Ananevi görüşlerin muazzam bir değişikliğine şahit oluyoruz.
Demokrasi için de bu böyledir. Her yeni nesil onu başka türlü tefsir etmektedir. 18 ci asrın politik anlayışları onun nihai hudutlarını çizmiş değildir. Demokrasinin daha ziyade temsil ettiği, tekâmül e-den dinamik bir inançtır. Hürriyet ve adalet ve cemiyet mecburiyetle-rile ferd hakları arasında mütemadiyen ilerleme yolunda olan bir ahenk mevcuttur. Fakat bu ahenk, mükemmel bir surette ve kat’i olarak tessüs edememektedir. İnsanlığın' defalar ve defalarca hal etmek zoruhda kaldığı devamlı davaları .
koymaktadır. Bugün bir defa daha bu fikir üzerinde durmak mecburiyetindeyiz, çünkü komünizmin [ verdiği umumî korku, bir çokları- 1 mızı, değişikliğin, yıkıcı bir ilerleme olduğu ve ortaya yeni fikirler atan-. ların muhtemelen komünizmin taraftarı olan ve üzerlerinde durmaya değer şahıslar olduğu, kanaatma ; sürüklemektedir. Eğer işçileı’ için adil bir politika taraftarı iseniz, eğer medeni haklar mevzuu ile alâkalı iseniz, eğer din ve ırkçılık cereyanlarına karşı iseniz, sizi komünist cephesinin faal bir üyesi telakki etmeleri ihtimal dahilindedir. !
Fecaat şuradadır ki, bu zihniyet ko münistlere yaramaktadır. Elbette ki
| idealistlerine ve demokrasinin yolu
) olan İçtimaî tekâmülü benimseyenlere yıkıcı nazarile bakmak komünistlere peşinen bulunmaz fırsatlar vermek demektir.
Komünistleri hükümetlerin dışında bırakmak ve onları rastladığımız yerde söküp atmak lâzımdır. l)d taraflı yahut Moskovanın hareket ettirdiği bir milliyetçiliğe müsaade edilemez. Düşmanlarımızı tanıyalım. Fakat eğer kötülüğe at- , mak isterken, iyiliği tahdit edecek olursak, daha büyük zararlara yol açmış oluruz. Dünyayı, soğuktan titrenen, dövüşülen ve açlıktan ölünen bir halden çıkarıp, zevkli bir hayatiyet merkezi şekline koymak isteyen insanların bütün plânlarına ve teşebbüslerine kızıl damgası vurmak hata olur. Köhnemiş İçtimaî na-zariyelerle demokrasiyi korku içinde yaşatmaya bizi sürüklemek, komünist tabiyesine dahildir.
Komünizmin, demokrasiye müteveccih tehlikeleri inceden inceye hesaplamakla meşgul ikefi, korkunun tesiri altında, demokrasiyi hangi tehlikelere soktuğumuzun farkında değiliz. Tahakkümün altında, insanlar kendi tahakkümlerini kuruyorlar. İnsanlar zülme zulüm ile mukabele ediyorlar ve böyle hareket etmekle, mücadele ettiklerine gitgide benzemektedirler.
Muhtelif fikirleri serbestçe kabul ettiği için, demokrasi dünyada birinci mevkii işgal etmektedir. De -mokratik devletlerde, vatandaşların bağlanmaya mecbur oldukları muayyen fikirler yoktur. Sürgün gidilen Sibiryalar mevcut değildir.. Demokrasi tekâmülünün sıhhatli ve kuvvetli oluşu, serbest tenkitler -uruuua den aldığı kuvvetin bir neticesidir, ortaya Demokraside mevki ne olursa olsun
Stalin .Yeni Nizamı, ile iftihar etmektedir, fakat hakikatte yeni biı nizama sahip olanlar ve A. Lincoln dediği gibi «Hürriyetin yeni bir doğuşunu. temin edenler demokrat devletlerdir. Demokrasinin tekâmülü dünyayı daimi bir tazelik ve hayatiyet içinde tutmaktadır.
I Düşünmeğe cesaret edenler yalnız serbest insanlardır. Ve ancak serbestçe ifade edilen hür fikirlerledir ki bir milletin ruhu yaşayabilir!
■UflRLO
SAATÇİLERDEN ISRARLA İSTEYİNİZ
/(W££.
SAATLARI
Dr. Osman Nuri Soydaş
Anafartalar caddesi Vakıf İş Hanı 301 No. da hastalarını, Pazardan maada her gün 9 dan 17 ye kadar kabul eder.
Telefon: 16151. Ev: 21970-Cumartesi günleri öğleye kadar olan muayeneler parasızdır.
ZAFERİN
Bundan böyle gazetemizde Küçük İlânlar başlığı altında haftada iki kere Pazertesi ve Perşembe günleri bir sütün açılmıştır. Bu sütuna kiralık, satılık, zayi, aranıyor ve tescil ilânları kabul edilecektir. Bu ilânların maktu fiatı satılık, kiralık, aranıyor ve ziya ilânlarında 2 1/2 santimi geçmemek şartiyle iki lira, tescil ilânlarında ise 7 1/2 liradır. Sayın okuyucularımıza bildiririz.
RADYO - BULMACA
Genç kraliçe, bu bir saniyelik fırsattan isSifacfe ederek, önüne şövalye eğildiği anda, bir göz işaretiyle Fransuvayı gösterdi ve bir nefeste:
— Onu koruyunuz, Şövalye, koruyunuz... diye fısıldadı.
Boröver, kendisine güvenebileceğini açıkça ifade eden mânalı bir bakışla cevap verdi ve gidip kalabalığın içine karıştı.
Fakat, Fransuvayı gözden kay betmiyecek ve onun tarafından da görülecek bir yerde durdu. Bu suretle, ilk işarette kralın yanına koşabilecekti.
Giz Efendilerle ayni zamanda ve onların arkasında olarak içeriye, kimsenin dikkat etmediği bir adam girmişti. Halinden endişe ve telâşlı olduğu anlaşılan bu adam, Katerinin hafiyesi olan saray müdürü idi.
Bu adama kimsenin dikkat etmediğini söylemiştik. Aldanmışız bu kanaatımızda. Onu çağırtmış ve gelmesini beklemiş olan Kral, Giz’lerin peşinden gelen Saray Nazırı Mişel dö l’Aspital’in arkasına gizlenmeğe çalışan bu adamı daha kapıdan içeri ayak bastığı anda görmüştü.
Fransua, hiddetli bir tavırla:
— Şöyle geliniz, Saray müdürü efendi... diye seslendi.
Bu seste bir tehdit de vardı. Orada bulunanların hepsi de bunun farkına varmışlardı. Şimdi korkunç bir sessizlik olmuştu. Sanki vebaya tutulmuş bir adam imiş gibi herkes ondan uzaklaştı. Herkes ve hattâ henüz dört adım kadar atmış olan Giz’ler bile olduğu yerde durdular. Herkes göz kulak olıpuştu.
Rengi ölü gibi sapsarı kesilen, korkudan alnından terler dökülen bedbaht adam, hazır bulunanların bakışları altında ezilerek, sendeli yerek ilerledi ve, hışımla kendisine bakan Kralın önünde yerlere kadar eğildi.
Çeviren: RAGIP RIFKI
Yazan: MİŞEL ZEVAKO
— 10
Kral, sert bir sesle:
— Efendi, dedi, isimlerini bildirdiğim iki zatın saraya gelerek oda hizmetime bakan Grizfon’u görmek istiyeceklerini size söylemiş ve bir saniye bile kaybetmeksizin ve sebep filân sormadan hemen Grizfon’u çağırtmanızı emretmiş idim. Dün, buraya gelip size Grizfon’u çağırtmanızı söylemişler. Onu çağırtmak en çok beş dakikalık bir iş iken nasıl oluyor da yarım saatten fazla bir zaman, geçiyor, bunu izah eder misiniz?
Bedbaht adam, yutkunarak:
— Şevketmeab, dedi, ben hemen bir uşağı Mösyö Grizfon’a gönderdim... Gecikmenin nasıl olduğuna benim de aklım ermedi.
— Sahi mi!... Sizin de aklınız ermedi demekb... Nasıl oluyor da, katî emirlerimizin hilâfına, sizden oda hizmetçimi isteyen kimseyi on beş dakika kadar süren bir sorguya çekmeğe cüret ediyorsunuz?... Bu işte, âdi bir uşağın ihmali bahis mevzuu değil... Suçlu olan asıl sîzsiniz. Ne salâhiyetle böyle hareket ettiniz?... Ya!... Demek, verdiğim emirler sizce ehemmiyeti haiz değil, öyle mi?
Kral artık coşmuştu. O ana kadar zaptetmiş olduğu hiddetini, şimdi makul bir bahane mevcut olduğundan, bütün şiddetiyle mey dana vurmuştu. Kral ilk defa olarak böyle herkesin önünde hiddetini izhar ediyordu. Kralın, saray halkı arasında göründüğü nadir zamanlarda onu daima yumuşak, halim, mahcup ve Katerinin tariz
makamında söylediği gibi çekin gen görmeğe alışmış olanlara bu hiddet pek korkunç görünüyordu. Fransua artık kendini toplamış, nefsine hâkim olmuştu; pek sakin ve fakat soğuk, azimkâr bir hali vardı; şimdi bu haliyle, deminki hiddeti halinde daha korkunç görünüyordu.
— Artık, dedi, bu gibi hallere ve hareketlere nihayet vermek zamanı geldi. Burada benden başka bir âmir, bir hâkim olmadığı nı herkesin bilmesi zamanı geldi. Böylece bilinmesini emrediyorum.
Kral, bu sözleri orada toplanmış olanların kâffesine hitaben söyler ken etrafı da gözden geçiriyordu... Bu sırada gözlerinin bir an kadar Madam Katerinle Giz Efendilere çevrildiği görüldü.
Fransua, tekrar, ecel teri dökmekte olan Saray müdürüne döndü; o dondurucu sesiyle:
— Size gelince, efendi, dedi, ben kendisine itimat edemediğim a-damların etrafımda bulunmasını istemiyorum. Vazifenizden istifa etmeniz için size kırk sekiz saatlik bir mühlet veriyorum.
Adamcağız, kendisine indirilen bu darbe altında sendeledi. Gayri ihtiyarı, Katerine, yardımını dileyen meyus bir nazar atfetti. Fakat, ana kraliçe, bu beceriksiz serseme içinden lânetler okuyarak hemen gözlerini başka tarafa çevirdi.
Kral bu bakışı gördü... Sözlerine devamla:
— Kendi mâlikânenize çekile-
ceksiniz... Eğer tatlı canınıza susamamış iseniz, buralardan hemen uzaklaşınız. Size ne sarayda ve ne de şehirde rastgelmiye-yim... Aksi takdirde idam ettiri-
Hafiye herif sendeleye sendele-ye çekilip giderken, salonda bu hareketi tasvip eden bir mırıltı oldu. Kral tam mânasiyle amirane bir surette konuşmuştu ve tabiîdir ki, nedimler zümresi onun tarafını iltizam edeceklerdi.
V GİZ’LER
Dük Fransua dö Giz ve kardeşi Kardinal Şarl dö Loren, bu sahnenin sona ermesini bekliyerek oldukları yerde hareketsiz durmuşlardı. Bunlar da üzüntü ve heyecan içinde idiler. Kralın sözleri, bundan sonra hükümeti bizzat idare etmek niyetinde olduğunu bildirir gibiydi. Eğer onun niyeti hakikaten bu ise artık kendilerine ekmek kalmamış demekti. Doğrusu, o güne kadar hükümeti bu iki Giz’in idare ettiği söylenebilir ve bunda hiç mübalâğa edilmemiş olurdu. Kralın idareyi bizzat eline alması onların şevket ve azametlerinin tamamiyle kırılmasını intaç edeceği gibi ihtiras larını tatmin için tasarladıkları plânları da tamamiyle akîm bırakacaktı. Halbuki onların sonsuz ihtirasları vardı; son derece ikbal perest adamlardı.
Aralarında yavaş sesle bir kaç mütalâa yürüttükten ve anlaştıktan sonra Krala doğru ilerlediler. Üzüntüleri de, iki kardeşin birbirine benzemiyen seciyeleri gibi birbirininkine benzemiyordu.
Tam zindeliği veren bir yaşta (ancak kırk bir yaşlarında idi) bulunan Dük’ün uzun boyu, sağlam ve iri vücudu, kanlı suratı, kendisine «Kesik suratlı, lâkabım veren kırmızı yara zi alnı;
(Devamı var)
Sayfa; 5
500 kr$.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İli
Yolcularının Nazarı Dikkatine
'MZ .
Belediye Başkanlığından
ORTAÇ’ta
Mevsimin Kumaş Vistra Emprime Jorjet Krep Emprime Tual Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ:
260 krş. 290 krş. 375 krş.
(ÖT 18 Renk hakiki İrlanda Keteni 900 krş. Gandi 340 krş.

Merkez Bankasından
Suriye Maliye Bakanlığının 28 Mart 1950 tarihinde ittihaz eylediği 616 sayılı karar mucibince Suriye Cumhuriyeti dışında bulunan ve 1 Nisan 1947 den mukaddem bir tarih taşıyan 50 ve 100 liralık Suriye Banknotları tedavülden kaldırılmaktadır.
İşbu banknotlardan Türkiye'de bulunanları, mezkûr kararla tanınmış olan haklardan faydalandırılmak üzere, makbuz mukabilinde Bankamız Şubelerince de tesellüm edilmektedir.
Banknotların tesellümü için tesbit edilen müddet 1 Mayıs 1950 tarihinde hitama erecektir. ,/‘"
Alâkalıların Bankamıza müracaatları lüzumu ilân olumu-.
Ankara-Istanbul ve İstanbul-Ankara
Her gün karşılıklı Ankaradan lstanbula ve İstanbuldan An-karaya Emniyet Koç Otobüs seferleri 15 Nisan 1950 Cumartesi Babahından itibaren başlıyacaktır.. Sayın yolcuların fazla tafsilât için aşağıdaki yazıhanelerimize müracaatlarını rica ederiz.
Ankara: 11 Jandarma Komutanlığı yanında Emniyet Otoları Yazıhanesi, Tel: 12909
İstanbul: Sirkeci, Orhaniye Caddesi Aşmalı Kahve bitişiğinde Çorlu - Ankara Yazıhanesi Tel: 25705.
Belediye Zabıta Talimatının 4 üncü maddesindeki (sabahleyin istirahat zamanı sayılan saate kadar her ne suretle olursa olsun gürültü yapılmaması) kabul edilmiş olduğundan mevsim vaziyeti göz önünde bulundurularak bu vaktin sabah saat 7.30 olarak tesbiti uy gun olacağı ve bu hususun Belediye Tenbihleri arasına alınması Belediye Komisyonunun 19/4/1950 gün ve 2282 sayılı karan icabından bulunduğu ilân olunur (2549)

1 — 4304 sayılı kanuna ek olarak kabul edilen 5642 sayılı kanun gereğince gelecek yıllara geçici yüklemelerle ve bedelleri 1951 yılından itibaren ödenmek üzere; yurdun muhtelif yerlerinde Meslekî ve Teknik Öğretim okulları binaları yaptırılacaktır.
2 — İhale edilecek binaların listesi Bakanlık Meslekî ve Teknik Öğretim .Yapı İşleri Müdürlüğünde görülebilir.
-»■ 3— İstekliler (kendilerini tanıma bakımından) şimdiye kadar
yaptıkları işlere ait dairelerden aldıkları belgelerin tasdikli örneklerini dilekçelerine bağlayacaklar ve malî durumları hakkında gerekli bilgiyi verdikten sonra haklarında hangi bankalardan malûmat alınabileceğini belirteceklerdir.
4 — Bunun için Bakanlık Meslekî ve Teknik Öğretim Merkez Sa-tınalma Komisyonu Başkanlığına en geç 2/5/1950 tarihi racaatta bulunulması ilân olunur. (2161 )
An*f*rUl)r Cad. Adliye kırjjıı Köçe Mata», No: (24.
Tel: 11135 Anka m
İlân
Soğukkuyu Askerlik Şubesi Başkanlığından
Kısa hizmetli ve yüksek ehliyetli olup şubemizde işlem gören yük sek ehliyetliler (Veteriner Fakültesi ile Hasanoğlan Köy Enstitüsü mezunu olanlar hariç) ile 31 inci dönem için Yedek Subay Okuluna sevkedilmek üzere'6 Mayıs 1950 günü şubeye baş vurmaları ilân olu-
2 — Mezkûr günde şubeye başvurmıynnlar hakkında haklarında kanunî işlem yapılacağı bildirilir. (2536)
Belediye Başkanlığından
14/4/950 gün ve 2174 sayılı komisyon kararı gereğince, saat 22 den sonra bilûmum motorlu taşıtlarda koma çalınması menedilmiştir.
Bu karar, 24/4/950 günü akşamından itibaren tatbik edilecektir. Her hangi bir kazaya meydan vermemek için hemşehrilerimizin de şoförlere yardım ederek yolda yürürken yaya yollan takip etmelerini kendilerinden rica ederiz. İlân olunur. (2548)
//
Yapı Enstitüsü Müdürlüğünden
E*kek bir daktilo alınacak
(tmamzÂ(duısMid/ zv maada ASTKA cmdfadbz oddzv d / / /
Askerliğini yapmış, enaz ortaokul mezunu, bekâr, el yazısı güzel, daktilosu süratli bir kâtip alınacaktır. Aylık ücret (115) Liradır. Okulda yatmak mümkündür. İsteklilerin 25/4/950 Salı günü saat 14 de Müdürlüğe başvurmaları. (2557)
Tekel Boşmüdürlüğünden
Baş müdürlüğümüzce 1950 yılı zarfında satılan kibritlerin boşalacak artar eksilir 2000 adet kibrit sandığı ile depoda mevcut 2000 adet boş tuz sandığı 4. 5. 950 Perşembe günü srat 15 te Başmüdürlük binasında açık arttırma ile satılacaktır.
İştirak depozitosu kibrit sandıkları için 225 tuz sandıkları için 150 Uradır. (2555)
M ü J D E Mecmua ve Gazete Bastırılacak
İNŞAAT SAHİPLERİNE
I
DOĞRAMACI ve MOBİLYACILARA
Türk Hava Kurumu Gene! Merkezinden:
Prese edilmiş, su geçmez, kabar-' maz, her türlü cilâya fevkalâde el- • metin verişli KAPI, TAVAN, DÖŞEME, BÖLME, LAMBRİ, MASA, DOLAP. I haricî reklâm tabelâlarile her türlü imalâtta kullanılan:
Sayın Müşterilerimize
Lüks Pastahanesi
A
su satışımız serbesttir. Her çeşit in. şaat malzememiz mevcuttur.
Tel: 12789 İNAN TİCARETHANESİ
Posta Caddesi No. 12 (722)
1 — Havacılık ve Spor mecmu asiyle Köylü gazetesinin baskı işi, ve kapak kâğıtları matbaaya ait olmak, baskı işi Ankara’da
yapılmak ve bir yıl devam etmek şartiyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Mecmua ve gazete baskı lan ayrı ayrı ihale edileceği gibi her ikisi birden de verilebilir.
3 — Mecmuanın muhammen bedeli (12.000), muvakkat teminatı (900), gazetenin muhammen bedeli (9.000), muvakkat teminatı (675) liradır.
4 — İhalesi, 28 Nisan 1950 tarihine ıaslıyan Cuma günü saat 15 de merkez binasında Levazım Müdürlüğü odasında yapılacaktır.
5 — İstekliler, usulüne göre ka patılmış teklif zarflarına teminat mektup veya makbuzlarını da ko yarak ihaleden bir saat önce komis-
taze Portlant ithalât ÇİMENTO yon Ba?kanlI&na teslim etmelidirler.
* I G — Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yaptırmakta serbesttir. (705)
Marka kontrplâklarımız gelmiştir.. Fiatı tahtadan ucuzdur. Alman malı
Dondurma, Alaska, Firigo, Şarlot gibi soğuk meşrubatlarına başlamıştır. Telefonla sipariş kabul edilir.
Yenişehir Meşrutiyet Caddesi Konıır sokak Tele -fon: 21765
Advıye FENİK TMiJflerlnl fUlaa idare «daa HİKMET YAZICIOALP
Basıldığı yer :
Güney Mutbaaıı
gazinosunda
ALT SALONDA Her akşam Tanınmış Paris Revü Heyeti BALLET KELLENROC Harikulade Iranlı Akrobatlar Trio Maffi bir müddet Icio angaje edilmiş
Meşhur virttloz AÛÛIFO VENTAS idaresinde atraksion tipik orkestrası
Her pazar saat 11 de matine bütün program iştirakile
Afiş Bastırılacak
Türk Hara Kurumu Genel merkezinden
Kartonu matbaaya ait olmak üzere otuzar binden (60.000) tane renkli fitre ve kurban afişi bastırılacaktır.
Bu işin muhammen bedeli (9.000). muvakkat teminatı (675) lira dır.
Eksiltmesi açık olarak 29/Nisan/İ950 tarihine rastlıyan Cumartesi günü saat 10 da Ankara’da Genel Merkez ve 'İstanbul'da T. 11. K._ Sa-tınalma komisyonlarında ayni zamanda yapılacaktır.
Afişlerin orijinallerini görmek' ve şartnamesini almak isteyenler Merkez Levazım Müdürlüğüne ve İstanbul şubemize başvurmalıdırlar.
Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte serbesttir.
YEMİ NEŞRİYAT:
Partilerde
HİKÂYELER V.
Bursa ve Eskişehire gidecek Sayın yolculara
MÜJDE
Tenzilâtlı otobüs seferlerimiz 23/4/1950 tarihinden itibaren her gün muntazaman radyolu ve her türlü konforu haiz 20 otobüsle sefere devam etmektedir.
Ankaradan kalkış: İtfaiye meydanı Yeşil Bursa - Haymana Oteli önünden.
Bursadan: Anadolu Garajı Telefon: 2341.
Kalkış saatleri: Her gün 6.30 da.
Fiatlar: Ankara - Eskişehir 5 lira, Ankara.- Bursa 7.5 lira. Telefon Ankarada 13632.
Dünyanın büyük lıikâyecilerinden A. Çehov’un (Bozkır), (Buhran), (Hoppe Kadın), (RoçiLid’in Kemanı), (Talebe), (Edebiyat öğretmeni), (Hayatım), (Kılıflı Adam gibi güzel ve en meşhur hikâyelerinden 10 tanesini bir araya toplayan «Hikâyeler V.., bundan önce Milli Eğitim Bakanlığı yayınları arasında çıkmış olan Çehov külliyatının bir devamı olup, Oğuz Peltek tarafından Rusça aslından dilimize çevril-
(Hikâyeler V.) Milli Eğitim Bakanlığı yayınevlerile bütün kitapçılarda 350 kuruş fiyatla satılmaktadır.
r

1950 genel nüfus sayımı için Belediye sınırlan içindeki binalara bilâhare numara levhaları asılmak üzere siyah yağlı boya ile istanpaj yapıldığı hemşehrilerimizin malûmudur. Her nedense bazı hemşehrilerimiz kapılana siyah yağlı boya ile yazılan numaraları kazımış veya her hangi bir şekilde okunmıyaoak hale sokmuş oldukları yapılan kontrol neticesinde anlaşılmıştır. /
Bu hareket numarataj talimatına aykırı bulunduğundan binalarına siyah yağlı boya ile yazılan numaraları şölenler veya her hangi bir şekilde okunmaz bir hale getirenler hakkında numarataj talimatnamesinin 13 üncü maddesinin tatbiki suretiyle Sayım Kanununa göre (5) liradan (25) liraya kadar para cezasile cezalandırılacağı ilân olunur. (2533)
) —I

HENRY ESMOND
Millî Eğitim Bakanlığının yayın-»lamakta olduğu -Dünya edebiyatın dan tercümeler, serisi içinde, İngiliz klâsiklerinin 57 incisi olarak çıkmıştır. Ingiliz yazarlarından Thac-keratın eseri olup Kâmuran Şerif Saru tarafından dilimize çevrilmiş*
• Henry Esmond- Millî Eğitim Bakanlığı yayınevleriyle bütün kitapçılarda 260 kuruş fiyatla satılmak-
DİDEROT’UN HAYATI
Millî Eğitim Bakanlığının son zamanlarda yayımlamağa başladığı «Klâsikler için yardımcı eserler» serisinin ikinci kitabını teşkil et -inektedir. Fransız yazarlarından Andrö Billy'in eseridir.
Dilimize Sabihe Rıfat tarafından çevrilmiştir. Diderot’a dair yazılan eserlerin en değerlilerinden biri o-lan «Diderot’un Hayatı. Millî Eğitim Bakanlığı yayınevi ile bütün kitapçılarda 440 kuruş fiyatla se-1 tılmaktarır.
■k (Baş ta rafı 4 üncüde)
Yurtkoru, Kemalettin Terhan, Mus tafa Kasapoğlu, Mustafa Tolancı, Behzat Şcntepe, İsmail Kazanoğlu, Hüsnü Kandemir, Haşan Yüksel Aytaç, Ahmet Gürmen, Çevriye Görmen, Hatice Ergün, Mustafa Er-bölük, Abdurrahman San, Ahmet Mağuk, İsmet Mağuk, Salih Mağuk, Halise Yırğa, Tevfik Ceyhan, Lût-fiye Ceyhan, Hüseyin Bolulu, Süleyman Gezer, Nermin Gezer, Gülsüm Akalın, Ali Mit, M. Ali Barutçu, İsmail Demirkıran, Haşan Ünen, Zeliha Ünen, Mustafa İlkan, Hakkı Madoğlu, Mustafa Burkan, Mehmet Savaş, Aziz Erkin, Ser'fc-Durgun, Mustafa Durgut, Kadir Öncü, Ahmet Balçıklı, Ali Türkyıl-maz, Haşan Çambel, Salim Kaya, Mehmet İravul, İbrahim Aydın, İsmail Ayvaz, Mehmet Filiz, Halil Güneş, İbrahim Eryılmaz, Kerim Torun, Hüseyin Göçmez, Ayşe Göçmez.
Avrupa dönüşüne kadar, yani 1857 -1870 tarihleri arasında geçen olayların bir kısmı incelenmiş, bir kısmı da, üçüncü cilde bırakılmıştır.
Devrinin insanları ve olayları a-rasında Namık Kemal’in doğru bir şekilde bize tanıtan bu.büyük eser, Milli Eğitim Bakanlığı yayınevleriy-le bütün kitapçılarda 12.5 lira fiat-la satılmaktadır.
BALZAC’IN HAYATI
I.
Milli Eğitim Bakanlığının -klâsik ler için yardımcı eserler, serisinin birinci kitabını teşkil eden «Bal -zac’ın Hayatı-, Fransız yazarlarından Andre Billy tarafından kaleme alınmış olup büyük muharririn hayatına daiı- bugüne kadar yazılmış olan eserlerin en değerlisidir.
Kuşe kâğıt üzerine basılmış bir
NAMIK KEMAL çok resimlerle süslü bulunan ve
II Fehmi Baldaş tarafından dilimize
Tanınmış ediplerimizden Mithat çevrilen 420 shhifelik bu değerli Cemal Kuntay tarafından bundan eser, Balzac’ın gerek hususî gerek önce dilimize çevrilmiş olan «Namık edebi hayatını öğrenmek istiyenler Kemal» adlı büyük eserin ikinci cil- için başvuracakları biliricik kay-dini teşkil etmektedir 1944 yılında naktır.
yayımlanmış olan bu büyük eserin | Millî Eğitim Bakanlığı yayınevle-600 küsur sahifelik birinci cildinde, riyle bütün kitapçılarda 450 kuruş Namık Kemal’in Sofya dönüşünden fiyatla satılmaktadır.

Şartnamenin fiyata mütedair 3 üncü muddesinin son fıkrasında, Müessese aleyhine değiştirilemiyecek fiat tahlili unsurlarının», yalnız akış payına ve şehir içi nakliyata münhasır olup, vergi ve resimlerde vukua gelebilecek tebeddüllerin nazara alınacağı tavzihen ilân olunur.
Sayfa: 6
ZAFER
Dunku Goz tepe - Demirspor maçından neye canlı bir
İstanbuldaki maçlar
İzmir takımları
mağlûp oldular
Demirspor Göztepeye 2-0, Gençlerbirliği de Altay a 4-1 galip geldiler
İzmir takımları Milli Eğitim Ku- ( tünü Necip uçarak tuttu. Oyun sü-pasında son karşılaşmalarını dün ratlendi. Altaylılar bilhassa sağdan 19 Mayıs Stadında 3 bine yakın bir ] tehlikeli inişler yapıyorlar. 20 inci n;-. dakikada sağdan atllan kornerden Altay santrforu Bayram yakın mesafeden topu kaleye sokarak takımını berabere duruma getirdi.
Top ortaya gelir gelmez Gençler Altay kalesine indiler ve soldan firikik kazandılar. Ayhandan gelen topu Haşan kafa ile M. Alinin önüne indirdi. Sıkı bir şüt Gençlerin ikinci golü. Vaziyet 2-1. Bundan sonra Gençler Altay kalesi önünde oynamaya başladılar. Haşanın ortadan i-nişleri Altay kalesi için tehlikeli oluyor. Nitekim 25 inci dakika Haşan 30 metre mesafeden şahsî bir inişle Gençler üçüncü golü de ka-kazandırdı.
Altaylıların yaptıkları akınlar da güzel oluyorsa da şüt atmamaları netice almalarına imkân bırakmı yor.
35 inci dakikada Gençler soldan yaptıkları bir akında Korhanın a-yaifile dördüncü gollerini kazan- l
seyirci kitlesi önünde yaptılar. Günün ilk karşılaşmasını yapan Göztepe ve Demirspor takımları sahaya şu kadrolarla çıktılar:
Göztepe: Erdoğan, Fahri, Mustafa, Talât, Seracettin, Mehmet, Ali, Ahmet, Alâettin, Emel, Hüseyin.
DemJırspor: Emin, İskender, İls-met, Mehmet, Süleyman, Muzaffer, Zekeriya, Niyazi, Naci, Rıdvan, İsmail.
Hakem İstanbul bölgesinden Sul-hi Garan.
Oyuna Demirsporlular başladılar ve rüzgâra karşı oynamalarına rağ men ilk beş dakikada teşebbüsü ele aldılar. Bundan sonra Göztepenin soldan inkişaf eden akınları oyunu mütevazin bir cereyana sürükledi. Dakikalar ilerledikçe Göztepeliler tehlikeli olmaya başladılar.
25 inci dakikada soldan korner atışından Demirspor kellesinin önü karıştı, top içeri’ girerken evvelâ Muzaffer, arkasından da kaleci E-min müdahale ederek tehlikeyi önlediler. Akabinde Demirsporlular ra kiplerinin kalesine indiler. Sol açık İsmailin ortaladığı topu Niyazi kafa ile ağlara takarak Demirspora ilk golü kazandırdı.
Bu golden sonra Demirsporlular vaziyete hâkim oldular. Demirspor santrforunun sıkı şütü kale direğine çarparak geri geldi, aynı oyuncu tekrar kafa vurduysa da avta çıktı. Devrenin son dakikalarında oyun da bir tevazün hasıl oldu ve devre 1-0 Demirspor lehine bitti.
İkinci devre
İkinci devrenin ilk 15 dakikası mütevazin geçti. Rüzgâr lehlerinde olan Demirsporlular yavaş yavaş Göztepe kalesini zorlamaya başladılar. 18 inci dakikada Demirspor solaçığı İsmailin korner yakınların dan ortaladığı top Göztepe kalesini buldu. Kaleci tutmak istediyse de elinden kaçırdı. Böylelikle Demirsporlular ikinci gollerini kazandılar.
Göztepeliler kombine bir oyun oynamakla beraber forları kale ö-nünde müessir olamıyorlar. 25 inci dakikada Göztepe kalecisi bir çarpışma neticesi oyundan çıktı, yerine 6olbek girdi. 10 kişi kalmalarına rağ men İzmirliler Demirspor kalesi ö-nünde oynamaya başladılar. Fakat gut atamadıkları için neticeyi değiş tiremiyorlar. Demirsporlular da 2-0 lık vaziyeti kâfi görmüş gibi teşebbüsü rakip tarafa bıraktılar. Fakat netice değişmeden maç 2-0 Demir-6porluların galibiyetile sona erdi.
Gençlerbirliği - Altay
Samih Duransoyun idare ettiği günün ikinci karşılaşmasında iki takım sahada şu kadrolarla yer aldılar:
Altay: Fikret, Kemal, Nejat, Kâ-muran, Sabahattin, Cemil, Salâhat-tin, Edvin, Bayram, Ferit, Cihat.
Gençlerbirliği: Necip, Muzaffer, Turan, Metin, Ali, Ayhan, Macit, M. Ali, Haşan, Korhan, Halim.
Oyuna Hipodrom tarafındaki kaleden Gençler başladılar. Topu kesen Altaylılar derhal rakiplerinin kalesine indiler. Santrfor Bayramın uzaktan sütünü Necip güçlükle kornere atabildi. Akabinde yine Altay santrforunun vole bir şütiinü Necip yatarak tuttu. Bu anada Gençlerin iki akını ofsaytla kesildi. Altaylılar açık bir oyun oynuyorlar.
7 inci dakikada soldan korner atı şında Haşan kafa ile Gençlerin ilk golünü çıkardı.
Altay yine hücumda 15 inci daki-kada sağaçığın mükemmel bir şü-1
I Boş nakaladen devam:
I
«a
İkinci devre
Altaylılar oyun başlar başlamaz teşebbüsü ele aldılarsa da Gençler birliği müdafaasının canlı oyunu karşısında akınları neticesiz kalıyor, Altaylılar sağiçleri Edvini sağ beko almışlardı. 15 inci dakikada Gençler kalesi bir tehlike geçirdi. Altay solaçığınm indirdiği top içeri girerken Necip elile istikametini değiştirdi, sol bek de uzaklaştırdı. O-yuna Altaylılar hâkim. Bir gün evvel olduğu gibi İzmirliler hasım for larını ofsayt bırakmak taktiğini kul tanıyorlar. Fakat, bu zaman zaman kendileri için tehlikeli oluyor. Nitekim 25 inci dakikada sola kadar kaçan Gençlerin santrforu Haşan yerden mükemmel bir orta yaptı. M. Alı hemen hemen kalenin içinde önüne gelen topa vuramadı ve güzel bir fırsat kaçmış oldu.
30 uncu dakikada Altaylılar da bir fırsat kaçırdılar. Solaçığın şütü kalenin üst direğinin içine vurarak soliçin önüne düştüyse de Necip yatarak kurtardı.
Maçın son cSakikaları karşılıklı .......................... .......... , akınlarla geçti ve netice değişme-dılar ve devre 4-1 Gençler birliği den Gençler sahadan 4-1 galip ay-lehinş bitti..................... rıldılar.
Fener - Galatasaray diin berabere kaldı
Beşiktaş - Vefa maçı da 1 -1 beraberlikle neticelendi
Müşterek millî cephe tamamlanmalıdır!
lâ gözlerini politika hırsları bürü-yen ve hakikatleri görmemekte nedense ısrar eden bazı kimseler ■ muvazaa- teranesini yine ortaya atmışlardır. Şimdi:
— İşte, diyorlar, Halk Partisi yine Demokrat Parti İle elele, kolko-la yürüyor!
Fakat ne yapalım, inkılâp prensiplerine milletçe hizmet ve sadakat bu gibilerin anlayışına sığar mefhumlar değildir.
Biz, ne yeşil bayrak direğine takılı Kubilây kafalarını, ne de boynumuza geçirilmiş orak. ve kafamıza vurulan çekiç görmek istiyoruz. Unutmıyalım ki, milletçe bayrağımız birdir; ve bir tehlike önünde muvafık, muhalif bütün vatandaşlar bir olarak ay yıldızlı bayrağımızın al gölgesinde birleş-mek ve müşterek düşmana karşı savaşmak şerefi, muvazaa sözü ile damgalanamaz!
Bu vatana Türk Milleti hâkim olacaktır; Derviş Vahdeti değil! Bu yurdun üzerinde Türk Bayrağı dalgalanacaktır; kızıl bayrak değil!... Mukadderatımız kanunlara bağlıdır; kaldırıma ve sokağa değil! Se çim devresinin çok heyecanlı anlarından kendileri için fayda sömürmeğe uğraşan bid’atçılara muhalif, muvafık, bağımsız her vatandaş asla fırsat vermiyecektir.
Demokrat Parti, Celâl Bayar'ın bu son beyanatı ile bu husustaki görüşlerini tam bir vuzuhla açıklamıştır: «1950 seçimlerinin tam bir huzur ve sükûn içinde cereyan etmesini temine çalışmayı, bilhassa 'son aylardaki faaliyetlerine esas olarak kabul etmiş» olduğunu teyit etmiştir.
Temenni ederiz ki, iktidar partisi de en salâhiyetli ağızdan bir beyanat vererek aynı yolda yürüdüğünü isbat etsin; ve icra mevkiinde bulunan Hükümet de ayrıca bir tebliğ ile, iktidarın da bu şekilde hareket edeceğini bütün memlekete, alâkadarlara ve bilhassa idare âmirlerine açıkça bildirsin.
Hepimiz hakkımızı kuvvet darbesi ile ve yahut inkılâpları hiçe sayarak değil, mantıkla ve halka itimat telkin ederek aramasını bilirsek, siyasi hayatımız ve mücadelelerimiz o kadar normal bir seyre girer; ve bundan da ancak memleket fayda görür.
Adviye FENİK
D. Parti Boludaki
mitingi
★ (Baş tarafı birinci de) nin sık sık alkışları ile kesilen veciz bir konuşma yapmış ve ezcümle demiştir ki:
•— Atatürk, köylü efendimizdir, demiştir. Fakat bu zengin kalbli efendinin ne kadar fakir olduğunu hepimiz görüyoruz. Köylüyü ve fakir halkı refaha eriştirmek, giriştiğimiz mücadelenin başlıca hareket noktasıdır.»
Sözlerine devam eden Fahri Belen, C.H.P. ileri gelenleri tarafından sık sık tekrarlanan şiddet politikası mevzuuna da temas etmiş ve şunlan ilâve etmiştir?
•Cesur olan insanlarda, vehim ve kin gibi korkaklığın ifadesi olan hislerden eser bulunmaz. Mert ve açık kalbli olanlar vakur ve sakin insanlardır. Demokrasinin bir esası da müsamahadır. Bizim yolumuzda yürüyenler, affetmesini bilen, içtihatlara saygı gösteren kimselerdir.»
Fahri Belen jloğduğu memleket olan Boluya giderken bütün yol boyunca hemşerilerinin sıcak tezahürleri ile karşılandı.
neticeyi değişirmedi ve maç 1-1 beraberlikle neticelendi.
Galatasaray - Fenerbahçe
İkinci maç, millî Eğitim kupasının en önemli karşılaşması olan Galatasaray - Fenerbahçe maçı idi. İki takım muayyen saatte şu kadrolarla sahaya çıktılar:
Galatasaray : Erdoğan - Naci, İstepan - Doğan, Muzaffer, Özcan -İsfendiyar, Musa, Gündüz, Koçi Ruhi.
Fenerbahçe: Cihat - Hilmi, Ahmet - Samim, Kâmil, Süleyman -Erol, Müjdad, Niko, Lefter, Halit.
Maçı Mustafa Güventürk idare etmiştir.
Devre temkinli bir tempo ile baş tadı. îlk 15 dakikada hücumlar kar şılıklı oldu ve bu müddet içinde iki takım da birer gol fırsatı kaçırdılar. 5 inci dakikada Koçisin yakından yaptığı kafa vuruşunda Cihat topu güçlükle kornere çıkardı. Yaptığı vuruşu Erdoğan önledi.
Dakikalar ‘ilerledikçe oyun çok zevkli ve heyecanlı bir şekil almış bulunuyor ve iki tarafın hücumları da birbirinden tehlikeli oluyordu.
Bu muvazeneli ve heyecanlı tempo ile devam eden devre 0-0 bera-I bere bitti.
»u.vu.a.1 oaguau I 'İkinci devrede de oyun muvaze-
hücuma geçerek Kemalin şütü İle neli oluyordu. İki takım da bir gol ve beklenmedik bir zamanda bera- ( çıkarabilmek için bütün gayretini berlik golünü yaptılar. I ve enerjisini ortaya koymuştu. Ma-
Bu gol Vefaya hızını kaybettir- 1 maafih Galatasaray hücumları biraz di. Oyunun bundan sonraki kısmı daha müessir görünüyordu, karşılıklı hücumlarla devam etti. 18 inci dakikada Gündüz çok mü-Fakat iki tarafın sarfettiği gayret sait vaziyette yakaladığı topu bo-
İstanbul, 23 — Millî Eğitim Ku- ı pasının son mahallî karşılaşmala- 1 rı bugün İnönü stadında tahminen 18.000 kişiye yakın bir seyirci kütlesi önünde yapıldı. ı
İlk maç, Beşiktaş ile Vefa ara- ( sında idi. İki takım şöyle bir kadro İ ile sahaya çıktılar: t
Beşiktaş: Feyzi - Leon, Vedii -Çaçi, Ali İhsan, Hüseyin - Süley- : man, Kemal, Bülent, Fahri, Rahmi. 1
Vefa: Şükrü - Mustafa, Rahmi - ] Zeki, Melih, Salâhaddin - Aziz, Galip, Suphi, İsmet, Bülent.
Hakem: Reşat Neyir. j
Devrenin başlamasiyle hücuma geçen Vefalılar, tedricî surette bas , kılarını arttırdılar. Beşiktaşlılar bugün bozuk bir oyun oynuyorlar- ı dı. 34 üncü dakikada Vefalılar bir , gol yaptılarsa da hakem daha ev- i vel Vefa aleyhine bir favl vermişti. ;
Devre Vefanın baskısı devam e-derken 0.0 bitti.
İkinci devrenin hemen ikinci dakikasında Vefa lehine soldan korner oldu. Bülendin çektiği korneri Aziz yerinde bir kafa vuruşu ile tamamlayarak Vefaya bir gol kazandırdı.
Vefalılar golün hızıyla daha gayretli oynamağa başladılar. Fakat 20 inci dakikada bir an Vefa baskısın I dan kurtulan Beşiktaşlılar sağdan '
Kcc Hide pırtı fcoliy»ti
★ (Baş tarafı birinci de) katılmıştır. Hatipler heyecanlı konuşmalarla Demokrat Partinin ikti dara geçtiğinde memlekete sağlıya-cağı iktisadi gelişmeyi izah etmişler ve bu meyanda yapılacak hizmetleri de bir bir anlatmışlardır.
C. H. Partisi de bir otobüsle bir köye gitmek üzere yola çıktıklarında o köyün muhtarını şehirde görmeleri üzerine köye gitmekten sarfınazar etmişlerdir, çünkü o köyde tek âzaları muhtardır.
Tatar thsaniye isimli bir başka köye giden C. H. Partilileri mübalâğasız 20 kişi karşılamıştır. Şehrimiz C. H. Partisi aday yoklamasında kazanamıyan kâğıt fabrikası müdürü Adnan Berkaym % 30 lardan konması C. H. Partililer arasında memnuniyetsizlik usandırmıştır. *■
Millet Partisi Adayları
★ (Baştarafı birincide) Akpınar, Ferruh Ağan, İzzet Mühür-daroğlu, Sadrettin Tosbi, Derviş Uzman, Abdullah Caner, Etem Sil» süpüroğlu, Hakkı Demircioğlu.
AYDINı
Cemal Işlak, Rasim Aktoğu, Zeki Mesut Alsan, Raşit Yazar, Salâhat-tin Pehlivanoğlu, Enver Yetkiner, Uğur Tahtakılıç.
BOLU:
Cemal Bakan, Haydar Seçkin, Sırrı Aslanoğlu, Sadrettin Tosbi, Ne cati Yaşmut, Merih Gökmen, Ömer Demircioğlu.
BURDUR:
Osman Erkazancı, Mehmet Özarı, Halil Mumcu.
ÇANKIRI:
Neşet Akmanlar, Aziz iltcr, Salim Çivitçi, Saim Kültüral, Enver Evrensel. I
ÇORUH?
Adem Şentürk, Yusuf Zrnginoğlu, Saip Hamsioğlu, Haşan Yavuz. Nail Altıncıoğlu.
EDİRNE:
Cafer Tayyar Eğilmez, Müfit Kün-gü, Fethi Can Erimçağ, Zati Yürük-er, Mehmet Öktem.
ESKİŞEHİR:
Ahmet Oğuz, Kemal Karaatlı, Mu harrem Zeytinoğlu,, Derviş Erdem, İsmail Altay, Behçet Gökçen.
İÇEL:
Mehmet KJirazlı, Yusuf Tuğrul, İbrahim Demirsoy, Emin Agâh Ün-ver, Ali Kâmi Yeloğlu, Asım Gürsu, Necip Berkan.
İstanbul )
Bayan Fıtnat Fevzi Çakmak, Hik met Bayur, Sadık Aldoğan, Osman Koni, Enis Akaygen, Vasfi Raşit Se. vig, Nurettin Ardıçofclu, Ahmet Tahtakılıç, Osman Bölükbaşı, Fuot Arna, Şefik Çakmak, Haşan Dinçer Ahmet Oğuz, Mahmut Kâmil, Mus. tafa Kentli, Dantel Bahar, Lûtfi Bor novalı, Ertuğrul Akço, Bayan Saadet Kaçar, Armanak Lüdükyan, Cemil Tuna, Hazım Bozca, Hiristaki Angilidis, Ahmet Bedevi Kuran, Hakkı Yeten, Malik Yazar, Hulki Sokullu.
İZMİR:
Mustafa Kentli, Süleyman Külçe, Rasim Ali Ülyen, Rasim Aktoğu, Harun İlmen, Ziya Nebioğlu, Rıfat Pullukçu, Bayan Tomris Tümer, Nihat Kürşat, Vasıf Kısmetli, Mustafa
zuk bir vuruşla avta attı. 25 inci dakikada Cihat bir kurtarış sırasında başına bir tekme yediyse de oyuna devam etti. 27 inci dakikada Fenerbahçe bir gol tehlikesi atlattı.
20 nci dakikadan itibaren başlayan bir Galatasaray baskısı adamakıllı hissedilmeğe başlamıştı. Fener hücum hattı, oyuna seyirci vaziyette kalıyor ve bütün yük defansla kalecinin üzerine yüklenmiş bulunuyordu. ,
10 dakika devam eden Galatasaray baskısından sonra oyun tekrar muvazeneli bir cereyana sürüklendi. Fakat bütün gayretler, beraberliği değiştirmedi ve bu maç da 0-0 sona
ı Çelebi, Şahin Lâçin, Suphi Botur, Enver Kök, Bahaettin Öğütmen, Ah-; met Seyhan.
KASTAMONU:
Hikmet Bayur, Osman Nüri Koni, Şefik Çakmak, Ali Rıza Kırse-i ver, Hakkı Kâmil Beşe, Tevfik Ca-lay, Servet Akdağ, Hakkı Tekşen, Hüseyin Avni Bayer, Ahmet Köse-oğlu.
KAYSERİ:
Raif Yesari Bilgisev, Kâmil Keramete, Abdurrahman Nisari, Derviş Uzman, Behçet Gökken, Süleyman Teoman, Ali Baran.
KIRŞEHİR.
Osman Bölükbaşı, Cemil Esinoğlu, Ahmet Bilgin, Nafi Çopuroğlu.
KOCAELİ:
1 Fuat Arna, Yusuf Ziya Köseman, . Sabri Fedai, Ahmet Kulen, Ertuğrul Akça, Raif Oğan, Cevdet Süer, Şev | ki Dağdelen, Tahir Karamürselli,
, Oğuz Koşman, Nuri Leflef.
KÜTAHYA?
Ahmet Tahtakılıç, Halil Ekmekçi-oğlu. Sabit Eren, Sadık Acar, Nuri Temizerler, Cemil Tuğcuoğlu, Celâl Okkan, İsmail Öğüt, Sadık Karahan, Mustafa Özkan.
NİĞDE:
ı Mehmet Ali Derman, Esat Tatlı-, pınar. Nail İzgi, Tahsin Kitapçı, Faik Gürel. Ali Bor, Nuh Eren, Nail Ata-
SAMSUN:
Mustafa Con, Nazım Sümer, Ha-, san Oral, Ahmet Korkmaz, Hakkı Yıldırım, Mehmet Aytar, Hafız Dur muş Kanca. Harun İlmen, Süley -man Külçe, Lûtfi Evren.
SEYHAN;
Mustafa Boyvadaoğlu, Mustafa : Yazar, Ali Rıza Başkan, Naşit Gü-neysu, İhsan Altay, Haşan Sünbül-lü, Sadi Özaydın, İhsan Özkaynak-tan, Talip Taşçı, Maşuk Partal, Ziya Yeşil.
SİNOP:
Yusuf Kemal Tengiışenk, Kadri Musluoğlu, Enver Kök, Suphi Ba-tur, Hayri Soyören.
TRABZON:
Kemal Atal, Nezihi Arda, Ali Rıza Kırsever, Cevdet Kızıloğlu, Halim Çakır, Tevfik Demircioğlu, Orhan Kalyoncu, Abdülgafur Kamismail-oğlu, Haydar Seçkin, Faik Somel, Haşan Şemahi, Cafer Murathanoğ-lu.
İkili bahis* dün 6o lira verdi
İzmir, 23 (Telefonla) — İzmir at yarışlarına bugün de devam edildi, Arap atlarında büyük Favori Atom bugün £er nedensek üncü oldu. Neticeyi bildiriyorum.
1 nci koşu:
1 — Arda, 2 — Akıncı Ganyan: H0, Piâse 100, ioo.
2 inci koşu: 1 — Versenjetoriks, 2 — Kontes Ganyan 140, Plâse 130, 100.
3 üncü koşu: 1 — Yunt, 2 Tufan, 3—Atom, Ganyan:. 340, Plâse 100, 300.
4 üncü koşu: 1 Nadide, 2 — Don-juan, 3 — ı Nisan, Ganyan: 250, Plâ-se 100, 480, 210.
5 inci koşu: 1 — Mithology, Ganyan: 140, Plâse 100, 190.
Koşmayan atlar Roket, Kovboy, Flech Dor.
Çifte bahis: Yunt — Nadide, 860 kuruş,
İkili: Nadide — Donj vermiştir.
★ (Baş tarafı birinci de) mel bir teşkilâttan istifade etmekte, ellerinde geniş malî imkânlar bulunmaktadır. Bu durumda Başkan İnönü'nün parti mukadderatı üzerinde devam etmekte olan hâkimiyetinin büyük bir rolü vardır. Muhalefet çevreleri Başkanın taraf sız kalacağı ümidine kapılmışlarsa da İnönü böyle yapmamağa karar vermiş görünüyor. İnönü bugüıı Cumhuriyet Halk Partisinin zaferi için şiddetli bir mücadeleye girişmiştir. Memleketi baştan başa dolaşmakta, Türklere birbirlerini sevmeleri tavsiyesinde bulunmakta, fakat Halkçıların her sahadaki meziyet ve başarılarım sayıp dökmek için hiç bir fırsatı kaçırmamaktadır.
Etrafında rejimin başta gelen politikacıları vardır ve İnönü bunlardan her birine vazifelerini bildirmiştir. Aralarında Başbakan Şemsettin Günaltay gibi kuvvetli parti büroksasinin temel direklerinden biri olan ve dinî inanışları Anado-ludaki dindar kütlenin hoşuna giden bir din adamı da mevcuttur.
Celâl Bayar idaresinde olan Demokrat Parti, Halk Partisinin baş-lıca rakibidir. Geçen seçimlerde Demokratla!-, teşkilatları olmadı-ğmdan, seçim bölgelerinin anciık yarısında aday gösterebilmişlerdi, iki seçim arasında partisinin teşkilâtını tamamlamış olan Celâl Bayar bu sefer bütün seçim bölgele rinde hükümetle mücadele edecek, tir.
Celâl Bayar memlekette çok sevilmekte ve son derecede namuslu olmakla şöhret kazanmış bulunmaktadır. (Celâl Bayar Atatürk’ün ölümüne kadar Başbakandı.)
Üçüncü parti Millet Partisidir. Partinin şefi, Hükümetin kendisini 75 yaşında emekliye ayırmasını bir türlü affedemediği söylenen eski Genel Kurmay Başkam Mareşal Fevzi Çakmaktır. Başkan İnönü’ye de hasım olduğu söylenen Mareşal bir yıldan beri rahatsızdır ve sıhhî durumu bir kaç defa ciddî şekilde endişe uyandırmıştır. Seçim, ler sırasında politika meydanına atılabilmesi pek şüphelidir. Mareşalin Millet Partisindeki başlıca nıii cadele arkadaşları, hemen hemen ölüm halinde bulunan hasta ve eski bir askerin prestijini istismar ederek seçim mücadelesi yapıyorlar. Millet Partisi müfrit temayülüdür ve en salâhiyetli sözcüleri rejime karşı şiddetli bir mücadele tavsiye etmekte, işin garibi, partisini itidalle suçlandırdıkları Celâl Bayara daha şiddetli hücumlarda I bulunmaktadırlar.
Muhtelif partiler arasında karşılıklı sözler bazan sert ve acı olmakta ise de muhalefetin hükümete karşı başlıca şikâyet mevzuu ortadan kalkmıştır. Filhakika muhalefet, geçen seçimlerde görülen hak sızlıkların ve usulsüzlukların tekerrürünü tamamiyle bertaraf
edecek yeni bîr seçim kanunu istemekte idi. Hükümet rakiplerinin arzusuna uymuş ve Meclise seçim ıslahatına dair kanun tasarısını kabul ettirmiştir. Hükümet seçimlerin hâkimler tarafından kontrolü prensibini de kabul etmiştir. Herkes ve bilhassa bu ıslahatı öteden-beri isteyen Celâl Bayar memnundur. Fakat Millet Partisi ile siyasî faaliyette bulunmaları kanunen yasak olan komünistler buna bir istisna teşkil ödiyor. Esasen komünistlerin sayısı pek mahduttur.
Dış politika bakımından partiler arasında hiç bir ayrılık yoktur. Bu, Sovyetlere karşı bir kale teşkil eden bu memlekete ehemmiyet veren müttefikleri müsterih ediyor. Bununla beraber ara sıra Millet Partisinden Marshall yardımını ten kid eden ve Sovyet Rusya ile yakınlık tesisini isteyen âhenksiz sesler de yükseliyor. (Bu partiye men sup milletvekillerinden biri bütçe müzakereleri sırasında Necmettin Sadaktan Sovyet Rusya ile münasebetlerin sıkılaştırılmasını istemiş tir. Necmettin Sadak ona, bu münasebetlerin düzeltilmesinin Tür-kiyenin değil, Moskovanın elinde olduğu cevabını vermiştir.) Fakat Londra ve Washington’un siyasetlerine sadakatle bağlı olan TOrki-yenin şimdiki dış politikasında bu çeşit telkinler tesirsiz kalmağa mah kûmdur.»
★ (Baş tarafı birinci de) seçimlerde kazanması şansı bu liste ile daha da artmış olmaktadır. Filhakika D.P. Aday listesi, sadece Demokrat Partiye mensup büyük vatandaş kütlesini değil, tarafsız vatandaşları ve menfaatleriyle bağlı olan kimseler müstesna, Cumhuriyet Halk Partilileri bile tatmin edecek durumdadır.
Temas ettiğimiz D.P. ileri gelenleri, Cumhuriyet Halk Partisinin çok zayıf aday listesi malûm bulunduğuna göre, seçimleri Demokrat Partisinin kazanmasına artık muhakkak nazariyle bakılabilece-ğini söylemişler ve D.P. nin seçimler dürüst yapıldığı takdirde mutlak bir ekseriyet kazanmasını beklemek lâzım geldiğini ifade etmişlerdir.
Çıkaranlar
ir (Baş tarafı birinci de) Milletini, düşmanlara satan adam I olarak, kâfirdir.
Hain, haris, sizin yanınıza hakiki I hüviyeti ile gelmez... Nabzınıza girmek için hissiyatınızı gıcıklar.
Bu memlekette bir aralık, laikli- 1 ği, din düşmanlığı şeklinde anladıkları oldu., fakat artık o devirler geçti, din muhterem bir müessese I olarak inançlarımız arasında yaşı- ' yor.. O siyasete karışmadıkça, ihti- 1 ram mevkiinde kalacaktır, fakat . siyasete karışınca, kıymetini ister 1 istemez birtakım din tüccarlarının elinde kaybediyor. Mareşalin cenazesinde, tekbir getiren ağızlar; gözlerimle gördüm, bir dakika sonra başında şapkası ile dalgın sokakta duran adamın dinine söğüyorlardı. Şaşırmayın.. Evet aynı ağızlar!. Artık o tekbirlerin sıdku hulûsuna inanmadım. Beyaz kordelâlı yedi yaşındaki çocuğa, bir taraftan tekbir getirirken diğer taraftan tecavüz edene müslüman denmez. Yolda namusu ile yürüyen evli kadına bu vesileden istifade ederek saldıranı ne din, ne kanun himaye eder. Millet partisi, seçimlerden 3 gün evvel, otuz camide birden mevlût okutarak, halkın hissiyatı diniyesi-ni tahrik edip rey toplayacakrröş. Hepimiz, ölülerimizin ruhuna mev-lûd okuturuz. Fakat, rey toplamak için mevlût okuttuk mu? o mevlût Allahın indinde fasit olur. Aslında ölüye karşı da hürmetsizliği tazam-mun eder.
Millet partisinin Kırşehir mitinginde memleketteki kürt, çerkez, rum, ermeni unsurları birbiri aleyhine tahrik edecek mürettep sualler sorulmuş.. Bu sualler münasip tarzda cevaplandırılmış.. Müslüman dini müsamahakârdır, vatandaşlarını birbirleri aleyhine tahrik edilmesine imkân vermez... Bunu yaptınız mı, bu yapılan işe Müslümanlık denmez...

Demokrat Partinin, sağcı ve solcu tahrikler karşısında, memleketin emniyet ve huzurunu korumak için verdiği kararı, vatanseverane bir | karar olarak tavsif ediyoruz. Seçimlerde, Pilavoğlunun; müritlerini ka-1 zanmak maksadı ile, Halk partisine I alınması kabilinden küçük hesapların çok üzerinde, bir memleket kay gısı ile fikirlerini ortaya atan -De j mokrat Parti, bir kerre daha ispat etmiştir ki bir nizam ve kanun partisidir. O memleketi tahrip edecek fikirlerle mücadelede, her zaman Halk partisinin önünde yürümüş ve hiç bir zaman kurtuluş ve yükseliş prensipleri üzerinde seçimi kazanmak pahasına pazarlık etmemiştir. Demokrat Partinin kararı ve Bayarın beyanatı, tarihî bir dönüm noktasında, tarihî bir katiyet arzeder. Bu kararın kıymet ve ehemmiyetini, verimli neticelerini topladığımız gün idrâk edeceğiz. ı Cihad BABAN



Bayramı
★ (Baş tarafı birinci de) ten bir konuşma yapılmış, müteakiben şiirler okunarak Halkevi o-yun ekibi ve temsil kolu tarafından da piyesler oynanmıştır.
Diğer taraftan saat 14.30 da biri Orduevinde, diğeri de Gar Gazinosunda olmak üzere ilkokul öğrencilerine Yardımsevenler Derneği tarafından iki balo verilmiştir.
ve Mithat Paşa
★ (Baştarafı 2 ncide) mutlak olarak kanunu esasi ilâm için halledildiğini belirtmesi ve bıi kanunu esasinin her ne bahasın^ olursa olsun ilân edilmesi lâzın) geldiğini kesin bir şekilde beyan etmesi üzerine Sultan ve meclisi vükelâ daha fazla mukavemet edemi; yerek kanunu esasiyi kabul ve ilân» mecbur oldular.
Mithat Paşa istifa etmeden v( ölmeden kanunu esasi ilân olundu Fakat ne yazık ki, Türk milletini ilk hürriyet ve Türk halkının 111 hâkimiyet belgesi olan bu kanuni esasi, Türk hürriyetinin, Türk de mokrasisinin eşsiz ve kahraman (nü| cahidi Mithat Paşayı sürdürdü v( onu Tayifde boğdurdu....
Mithat Paşanın somaki mermerden, tunçtan memlekette hif bir heykeli yoktur. Fakat ruhu, ş»Ç olsun... Demokrasi şehidinin büstü demokrasi aşıklarının kalbine kilmiştir. Bu da bizlere yeter...

Comments (0)