23 Nisan
ve bayramları!
AdviyejFENİK
^^3 Nisan, Çocuk Bayramıdır; aynı zamanda Millî Hâki--J^miyet Bayramı! Şu halde küçük büyük, bütün milletçe bayramımız var demektir. Hepimiz bir taraftan yavrularımızın nenelerine katılacağız; bir taraftan da Milli Hâkimiyet kelimesinin mânâsını hem onlara ve hem de kendi kendimize tekrarlıyarak vazifemizi yapacağız...
Buğun kutladığımız Hâkimiyeti Milliye Bayramının arifesi, 1920 yi-linin 22 Nisan tarihinde şu tamimle başlamıştır: -Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisandan itibaren, - bütün mülkî ve askeri makamlarla 'umum milletin tek mercii olacağı-bildirilmiştir. Ertesi günü de, bakımsız ve geri kalmış bir Anadolu şehrinde, Ankara’nın basık tavanlı ve petrol lâmbasiyle aydınlanmış bir Meclis binasında -Hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir- düsturu ilân edilmiştir.
O günün Meclisinde, sarıklı, fes li, kalpaklı ve çarıklı her kitlenin muhterem mümessilleri Atatürk'ün etraiında toplanmışlardı. Her türlü salâhiyeti haiz bu Kurucu Meclis, ilk defa o gün Türkiye Büyük Millet Meclisi unvan ve mevkiini aldı.
Birinci Büyük Millet Meclisi toplandığı zaman ilk dünya harbinden yeni çıkmış ve henüz aziz toprak lanmıza göz diken düşmanların saldırganlığından kurtulmamıştık. Dışarıda düşman, içeride hilâfet, vc şakavet henüz yatışmış değildi. Fakat buna rağmen Yeni Türkiye Devleti kurtuluş rehberi olarak millî hâkimiyet ve demokrasi prensiplerini kabul etmişti. Zira böy-lece, istiklâl ve hürriyet düşmanlarına karşı en sağlam müdafaa hattı kurulmuş oluyordu. Şark’ın geriliğinden ve kara taassubundan, Garbın ileriliğine ve aydınlığına doğru yol çizilmişti. Artık, saltanat devirlerinin ve çöken imparatorluğun hürriyetsizlikleri, idaresizlikleri, kör taassubu yer alamazdı...
Bugün, 23 Nisan 1950 dir. Fakat, kuruluşu bu kadar demokratik o-lan devlet idaresi, esas gayelerinin —ybatun hedeflerini; tam mânâ si yİ e milli hâkimiyet şeklinde tesis edebilmiş midir? O günden bugüne aldığımız yol nelerdir?
Şüphe yok ki, görünüşte bir çok modern şehirler, tesisler ve fabrikalar kurduk. Şark’lı zihniyetini yıkan, bizi Garplı seviyesine ulaştıran inkılâplar vücuıle getirdik.
Çocuk ve Millî
Hâkimiyet bayramları
, 23 Nisan Milli Hâkimiyet
ve Çocuk Bayramı bugün bütün yurtta olduğu gibi şehrimizde de büyük bir törenle kutlanacaktır.
Bu münasebetle her okuldan ikişer öğrenci ve birer öğret inenden ibaret bir grup Ebedî Şef Atatürk'ün geçici kabrini ziyaret etmek üzere saat 9 da Etnografya Müzesine gideceklerdir.
Şehrimizdeki bütün ilk okul talebeleri öğretmenlerinin ne-
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
C. H. P. nin namzet
listesHlân^edildi
Liste ihtiva ettiği malûm simalarla birlikte zayıf bir manzara arzediyor
Halk Partisi Teşkilât ve Divanının geçen devrenin Milletvekilleri arasından
169 unu tasfiyeye tâbi tutmaya mecbur kaldığı anlaşılmış bulunuyor
14 Mayısta yapılacak Milletvekili ;eçimleri için C. H. P. aday listesi (at i şeklini almış ve dün ajansa ze. itmiştir. Listeye göre, halen Milletvekili olan 393 kişiden 224 ü ekrar aday gösterilmiş ve 169 Mil etveluli aday olamamıştır.
Listeyi aynen neşrediyoruz:
AIYON:
İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Kemal \şkaı, Dr. Bekir Berkol, Mehmet 4'ecip Etemoğlu, Ömer Sezer, Alı-net Soykan, Ali Taşkapılı, Haşan ürkmen, Ali Veziroğlu.
AĞRI:
Ahmet Alparslan, Ahmet Toker, Salih Türkmen,
AMASYA:
Ahmet Eymir, Nâzım Poroy, Ferdi Çağan, Dr. Faik Yargıcı.
(Devamı Sn. fi Sü. 5 de)
GalipGüranın Sivas hezimeti
Sivas, 22 (Telefonla) — Devlet Demiryolları Umum Müdürü Galip Güran Eskişehirden sonra Sıvasta Devlet Demiryolları mensuplarına karşı yaptığı C. H. P. propagandası, iktidar partisinin pek aleyhine bir netice ile' bitmiştir. “
Umum Müdürün dün bu hususta yaptığı methiyeleri bildirmiştim. Bugün öğrendiğime göre D. D. Yolları mensupları, Umum Müdürün şahsına karşı ağır hücumlarda bulunmuşlar ve toplu bir halde telgrafhaneye giderek Ankarada U-mum Müdürlük erkânına da ayrıca telgrafhaneden ve makine başından haberler göndermişlerdir.
D. D. Yolları mensupları, bilhas sa Umum Müdürün barem derecesi düşük memurlarla hiç meşgul ol-mıyarak mütemadiyen iktidar partisinin propagandasını yapmasını hücumlarına vesile tutmuşlardır. Bu vaziyette Umum Müdür Galip Güranın Sıvasa gelişi ve ağır hü. cumlara uğrayışı muhitte çok fena bir şekilde karşılanmış ve kaş yapayım derken göz çıkardı! gibi gülüşmelere vesile vermiştir.
Konya Şefik Soyer’in
istifasını talep etti
Tuzluhçu Demokratları da Başbakana telgraf çekerek kanunların iki parti için müsavi tatbikini istediler __________________________ ____________ j Konya, 22 (Telefonla) — Konya P*’’" '",u ''1,111 l,uK‘*n -M*m..ii». ga-
’Tk A. 5»
. jL* iu\ı /
I ' ■ 1 1,11 |i;,k ıst*n« tcthı.ş ı).,\ . — w^j|F —- ; M.«_. . • I.I ına.- tuti-iKin.
— ' K.ın r.u g« ıcgım . k.,hui.
İt )' * ın‘‘va,nı Sa- 6 Su- 5 ,le’
Genel Kurulun dünkü toplantısı
Üniversitelerarası
Kurulu dün toptandı
Üniversitelerarası Kurulu dün sa-1 kanlığında toplanmıştır, bah saat 10 da Ankara Üniversitesi Toplantı, Ankara ve İstanbul Ü-Rektörlük binasında Milli Eğitim niversiteleri, İstanbul Teknik Uni-
bah saat 10 da Ankara Üniversitesi
Bakanı Tahsin Banguoğlu’nun baş-
Millet Partisinin
İzmir Mitingi
İzmir, 22 (Telefonla) — Millet Partisi tarafından tertip edilen ilk seçim mitingi bugün Atatürk heykeli Önünde 150-200 kişi kadar bir dinleyici kitlesinin İştirakiyle yapılmıştır.
Konuşan İzmirli hatipler bilhassa C. II. Partisine ve Demokrat Partiye rey vermenin Mareşalin ruhunu muazzep edeceğini söylemişlerdir.
Ahmet Tahtakılıç ise İstiklâl Har ü ndeki hatıraları ile söze başlamış ve milli kahraman dediğimiz adamların ellerine mühür geçince haktan, adaletten ayrıldıklarını, mem-, leketin Anayasa ile değil parti tü-★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 de) , züğü ile idare edildiğini söylemiştir.
İngilterede yeniden seçim yapılacak mı!
Kabine bütçe müzakeresinde kazanamazsa çekilecek
Londra. 22 (a.a.) (Reuter) — Parlâmentoda gelecek hafta içinde alınacak bütçe kararlarında, zayıf ekseriyete sahip bulunan İşçi Partisi mağlup olursa Ingilterenin yeni bir seçime baş vuracağı hemen hemen muhakkaktır.
Hükümete karşı en esaslı hücumun Çarşamba günü petrol vergisinin arttırılması ve yeni konulan ticari nakil vasıtaları alım vergisinin müzakereleri sırasında yapılması beklenmektedir.
Hükümet, bütçe müzakerelerinde mağlûp olduğu takdirde, bunu bir ademi itimat olarak telâkki edeceğini bildirmiştir.
İnanıldığına göre, hükümet, mağlûp olduğu takdirde Başbakan Atice kraldan yeni bir seçim yapmak üzere parlâmentoyu feshetmesini is- j tiyecektiı-, ,
Hükümetin gelecek Çarşamba gü-1. nü mağlûbiyeti veya galibiyeti. Salı ' günü İskoçyada Batı Dumbertonshir- i de bir muhafazakâr ve bir işçi aday «arasında yapılacak olan seçime ! bağlı bulunmaktadır.
Gelecek haftaki müzakerelere, ön ceden kestirilemiyecek mazeretler I dolayısı ile katılmayan bir tek say-1
D. P. Listesi
hazırlandı
Listenin bugün Basına verilmesi çok muhtemel Demokrat Parti Genel İdare Kurulu dün de Öğleden sonra Celâl Bayar’ın başkanlığında toplanmış ve akşamın geç saatlerine kadar çalışma-! larına devam etmiştir.
Evvelki gece sabaha kadar toplantı halinde bulunan Genel İdare Kurulu yüzde 30 la-rın tesbiti işini tamamlamıştır.
Dün öğleden sonra başlayan toplantıda ise merkezin tesbit ettiği namzetlerle teşkilâtın gösterdiği adaylar birleştirilerek tam liste meydana gelmiştir.
Kurul gece, tam kat’î bir safhaya intikali için listeyi bir kere daha gözden geçirmiş ve üzerinde son rötuşları yapmıştır.
Demokrat Parti Milletveki-leri aday listesinin bugün, yetiştirilemezse en geç yarın öğleden evvel matbuata verilmesi beklenmektedir.
Diin saat 16 da Ankara Polis Enstitüsünde yapılan bir törenle 210 orta tahsilli stajyer polis mezun olmuştur. Yukarda merasimden bir sahne görülmektedir
8.900.000 seçmen,
40 bin Sandık var
Adalet Bakanı Sirmen secim
hazırlıklarına dair izahat verdi
İstanbul, 22 (a.a.) — Adalet Bakam Fuat Sirmen bugün saat 9 da İstanbul Adliyesine gelerek saat 13 e kadar tetkiklerde bulunmuş ve
kadar tetkiklerde bulunmuş ve j kendisiyle görüşmek istiyenleri ka- I
bul etmiştir.
Bu arada İstanbul gazetecilerinin kendisiyle görüşmek istediğim de kabul etmiş ve sualleri cevaplandırmıştır.
Adalet Bakanı, ilk olarak Mareşalin cenaze töreninde vukubulan hâdiseleri ele alarak demiştir ki:
•— Mareşalin cenaze töreninde vukubulan hâdiselerden suç mahiyetini gösterenler hakkında savcılıkça takibata geçilmiş, bugüne ku dar suçlu durumunda bulundukları
tesbit edilenler hakkında âmme dâvası açılarak iş mahkemeye intikal etmiştir.
Henüz hazırlık safhasında olanlar için ise bir şey söylemek doğru değildir.
Fuat Sirmen, bundan sonra seçim işlerine temas etmiş ve bu mevzuda aşağıdaki beyanatı vermiştir:
— İntihap daireme giderken vc oradan dönerken 7 vilâyet merkezi .ile bir çok kazalara uğradım. Bu fırsattan faydalanan'1,- seçim hazırlıkları vc seçim kanununun tatbikatı hakkında yetkili arkadaşlar la temas ettim. Aldığım intiba o-dur ki, yargıçlarımız seçim kamı- ı ★ (Devamı Su. 6 Sü. 1 de)
AKINTIYA---1
I KüRFK
Ü, defa : Şa, şa, şa !
■Z iın ne derse, desin; yazık oldu, yazık!
O siyasi mektuplar, o siyasî aktarmalar, hele o dört yıldız makaleler!
Fakat nafile! Burhan Belge yine Halk Partisi listesine giremedi! Halbuki nesi eksikti!
Kuledibi C. H. P. Orağına bile kaydolunmuştu!
Fakat ümidimiz kırılmasın! Neş'emiz kaçmasın! Henüz Millet Partisi aday listesini neşretmedi!
Demokrasi ne oluyor; halka kim kulak asıyor! Yaşasın millet! — Yedekçinin YEDEĞİ
yfa:4
ğ
fi
y( aı
Ilgazda O.H.P. nin kanunsuz mitingi
Bu yüxden mes'uller değil,
8 Ü.P. İ! muhakeme ediliyor
Bir ameleye taksi çarptı Dün öğle vakti Yer.işehirde bir ( amelenin varalanmasiyle neticelenen bir otomobil kazası olmuştur. |
Büyük Sinema önünde iki arka-, daşiyle konuşmakta olan Ömer Çıp j lak isminde bir amele arkadaşların-, dan ayrılıp karşı kaldırıma geçmek isterken Kızılaydan Ulus istikametine giden Ahmet Y'alçın idaresindeki 3618 plâka nümaralı taksinin çarp-] masiyle vücudüpün muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır.
Yaralı derhal hastahaneye kaldırılarak tedavi altına alınmış ve şoför hakkında da tahkikata başlanmıştır
Tekel duvarına yazılan cümle
Bankalar caddesinde bulunan Tekel Müdürlüğü binasının d diin meçhul bir şahıs Uıuıumıuı tebeşirle ve büyü!: harflerle 'Yaşasın' komünizm- cümlesi yazılmıştır, |
I
Günün Mes'eleleri
Milletin kararı
Yakın tarih şef sisteminin feci akıbetlerine dair o kadar müthişmisallervermiştir ki, aıtıkonunen sıcak taıat'darları da müdafaasını yapamazlar. Şef sistemlerinde bir hayli başarı lar mümkündür, takat bu sistemin hatasını millet __________________ haya ti le öder
aklaşan seçimler Türk Milletinin mukadderatını tayin edecektir. Şef sistemindeki e bulunan Te- seçimlerin nasıl bir mahiyet taşıdı-ıııın duvarına 1 â1 herkesçe bilindiği için milletimiz tarafından te-1 şimdiye kadar seçimlerde bugünki-1 ne benzer bir alâka göstermemişti, ı t._ „---------------------1 ..-t — J-;‘7Ti en aydı-
)çl nılere büyük
I
r
1
5
İlgaz demokratlan cezaevinin ö
İlgaz, (Hususî) — Nisanın birinci Cumartesi günü C. H. P. tarafından yapılan seçim propaganda toplantısında Seçim Kanununun 133 üncü maddesine aykırı hareketten sanık C. H. P. İlgaz ilçe başkanı Kemal Atakurt ve yedi arkadaşının duruş masına devam edilmiştir Bu duruş mada sanıkları müdafaa için gelen Ankara avukatlarından Bekir Turna hazır bulunmuş, müdahil vekili C. H. P. il başkanı muhakemeye gelmemiştir. Duruşmayı dinlemek i-çin sabahın erken saatlerinden itibaren köy ve kasabadan gelen kalabalık bir halk, mahkemenin içini ve dışım doldurmuştu.- Çankırı vilâyetinden getirilen 20 silâhlı jandarma İlgaz jandarmalarına iltihak etmiş bulunuyordu. I
Saat 11 de celse açılır açılmaz sanıklar vekili avukat Bekir Turna söz alarak evvelki celsede de izah ettiği veçhile müekkillçrinin Seçim Kanununun 133 üncü maddesine ay kırı hareketlerinin mevzubahs ola-mıyacağını ve buna eit olarak seçim kurulu tarafından toplantı için yapılan tebligatı ibraz ettiğini söylemiştir Bu tebligata göre seçim ku-
ı nünde avukatlariyle beraber
| ı ulunun tayin elmiş olduğu Cumar leşi günkü taplantının postahane ya
I nındaki arsada yapılması gerekti-I gini, ve buna ait seçim kurulu tarafından verilen 13/4/1950 gün ve 22 sayılı yazının müsbet bir delil olduğunu, bu itibarla C. II. P. nin tahrik etmiş olduğu dâvaya mevzu teşkil eden mahallin ve müsaadenin kanunun 41 inci maddesine muhalif olarak salâhiyetsiz merci tarafından verildiğini ifade etmiştir. Bu müsaadenin kanunsuz bulunması itibarı ile müsaadeyi veren belediye başkanı, kaymakam ve C. H. P. başkanı ile kanunsuz olarak alınan müsaade üzerine propaganda yapanlar hakkında rtıahkemede yapmış oldukları ihbar üzerine takibat yapılıp yapılmadığını sormuş ve sözüne devamla .huzurunuzda sa nıklar yerine mağdurları muhakeme edilmektedir» demiştir.
Bundan sonra hazırlık ve son tah kikat evrakı ile ifadeleri birbirlerine uymıyan beyanname okunmuş, müdafaa tanıklarının dinlenmesi i-çin duruşma başka bir güne bırakılmıştır.
Yenişehir D. P. Ocağı Başkanlığından:
25 Nisan Salı günü saat 20.30 da İzmir caddesi 2û numaradaki İlçe binasında mühim bir toplantı ya- , pılacağından üye arkadaşların teş-rifleri rica olunur.
özel Liselerin bitirme j imtihanları
Yurdumuzda bulunan özel Türk. ■ azınlık ve yabancı liselerinin 1950 , Haziran ve Eylül dönemlerindeki bi- • tirme imtihanları; şimdiye kadar ol- ( duğu gibi, Millî Eğitim Bakanlığın-ca görevlendirilecek olan resmî a -yırtınanlar tarafından kendi okullarında yapılacaktır.
Millî Eğitim Bakanlığınca resbit edilecek olan resmî ayırtman listeleri imtihanlardan bir .veya iki gün . evvel ilgili valiliklere gönderilecek- (
Bahar geldi
Evet bahar ile beraber mevsimin en güzel çeşitli kumaşları Tücçar Terzi Sadık Bozbay mağazasına gelmiştir. Sayın müşterilerinin emirlerine arzeder icap eden her türlü suhulet gösterilir. ;
Sanayi caddesi Konfor | Palas altında Tüccar Ter- | zi Sadık Bozbay. Tel No. i 13432
(754)
Zs yi
Otobüs idaresinden aldığım pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Ankara Kız Lisesi I. C. No.
450 öğrencilerinden Meral Kurtdere
Dr. llsman Nuri Soydaş
Anafartalar caddesi Vakıf İş ilam 301 No, da hastalarını, Pazardan maada her glin 9 dan 17 ye kadar kabul eder.
Telefon: 16151. Ev: 21970-Cumartesi günleri öğleye kadar olan muayeneler parasızdır.
ARI DEMİR
TİCARETHANESİ
Sü URİ SAYARI
Bankalar caddesi Yurt sokak No. 15 — Tel: 12683
Piyasanın EN TEMİ2 PıK BORU ve Porçcİori Sipariş üzerine Çelik Saç, Mo bilye, Betonarme Demiri, 6 8 16 miUmett'e Darnir Boru - Plân ve Proje Teksiri (530)
Sayın Müşterilerimize
Lüks Pastıhaııesi
Dondurma, Alaska, Firigo, Şarlot gibi soğuk meşrubatlarına başlamıştır. Telefonla sipariş kabul, edilir.
Yenişehir Meşrutiyet Cad desi Konur sokak Tele -fon: 21765
(761)
Sait ık Arsa
Yenişehir, İzmir caddesi 20 No. lu eve bitişik arsa satılıktır. Mutavassıt kabul edilmez.
Müracaat: Tel. 22902. (752)
I En mütevazl vatandaştan
Alâkalı makamlar bu yazının fo- nına kadar herkes Seçimlere büyük toğrafını çe ktirdikten sonra sildir- • Hr ligi göstermekledir kİ bu. mem-mistir Yaz.ıv. kimin vszdığı ehem-1 lekebmiede demo.trar.inin kurul-mıvetle lak.,, ve tahkik edilmekte.' mosl v(! yasaması İçin ümitlerimizi
ıniyetle takip ve tahkik edilmektedir.
Nollıhanda devrilen kamyonun şoförü 2 sene 8 aya mahkûm oldu
Bundan bir müddet evvel Naili • han - Beypazarı yolunda 4 kişinin ölümü ve 9 kişinin de yaralanma -siyle neticelenen kamyon kazası du. ılışması dün son ermiştir.
Neticede şoför ismet Turanın faz la yolcu aldığı ve kazaya sebebiyet verdiği göz önünde tutularak 2 sene 8 ay hapsine karar verilmiştir.
Polisler 45 yaşına kadar Enstitüye girebilecek
Ankara Polis Enstitüsü ile polis okulları tüzüğünün iki maddesi değiştirilmiştir.
Bu değişikliğe göre, öğretim süresi imtihanlar hariç en çok dokuz buçuk ay olacaktır. Bundan başka 45 yaşını geçmemiş olan polisler de enstitüye alınabileceklerdir
İhtiyarlık sigortası
İhtiyarlık Sigortası hakkında Çalışma Bakanlığınca hazırlanan ve Danıştayca incelenmiş olan tüzük bugünden itibaren yürürlüğe girecektir.
mobil ile gitmiştir. Zaten o ne bunun aksini yapabilir, ne de millet ona böyle bir imkân verirdi.
Devlet makamlarının otorite ve prestijini seçim propagandasında kullanmak, demokrasi anlayışına tamamiyle muhalif olduğu gibi ayni zamanda iktidarın bir parti olarak zaifliğini de gösterir.
İktidarın seçim propagandası şu
kuvvetlendirmektedir. Millet, ilk defa olarak seçeceği vekillerinin şahsiyetleri üzerinde durmaktadır, __________ ______,
Çünkü bu vekilleri, kendisine veril temler üzerinde dolaşmaktadır: miş bir emirle değil, kendi irade siyle seçecektir. Böyle olduğu içindir ki ilk defa olarak iktidar partisi mensupları memleketin dert tarafını dolaşmak zahmetinde bulunuyorlar.
Memleketimizdeki parti mücade leşini, demokrasi memleketlerindeki mücadelelerle mukayese edersek henüz pek büyük farklar mevcut olduğunu görebiliriz. Meselâ, en yeni olduğu için İngiliz seçimlerini ele alalım. Orada gerek iktidar par tisi, gerekse büyük muhalefet partisi —ve diğer ehemmiyetsiz partiler— millet karşısına parti olarak çıkıyorlar. İktidar partisi hükümet halinde değil, muhalefetle eşit olarak çarpışıyor. İktidardaki adamlar mevkilerinin otorite ve prestijlerini bu maksatla kullanmıyorlar. İngiliz Başbakanı seçim bölgelerine m’llet kesesinden hususî trenle değil karısının kullandığı bir oto-
Ankara merkezinde yeni bir Ortaokul binası daha yaptırılacak
Günden güne artan öğrenci sayısını Ankara merkezindeki orta okul lar tamamen karşılayamadığından yeniden bir orta okul binasının daha yaptırılması kararlaştırılmıştır.
Dışkapıda yapılacak olan bu binanın yeri, Ankara Millî Eğitim Müdürü, Bayındırlık Müdürü ve ilgili fen adamları tarafından tes-bit edilmiştir.
Yanlışlıkla uyku ilâcı içmiş
Gümrük müdürlüğü memurların- ; dan ve Misakı Millî mahallesinde oturan Osman Nuri Cevarın kızı Refhan Cevar öksürük ilâcı yerine yanlışlıkla babasına ait uyku İlâcını içmiştir.
Refhan uyku ilâcını içtikten sonra uyandınlamamış ve tedavi edilmek üzere hastaheneye kaldırılmıştır.
İmtihan günleri tesbit edildi
ilk öğretmen okullarında, lise ve ortaokullarda, Ticaret Liseleri ile orta okullarında, Aksam okulların-1 da, Ankara ve İstanbuldaki yapı kal fa okullarında, erkek sanat ve y°p' I ’ enstitüleriyle Ankara kimya sanat enstitüsünüde, erkek orta sanat ve I akşam sanat okullarında, kız teknik I öğretim çullarında, 1950 Haziran döneminde yapılacak olan imtihan tarihleri Millî Eğitim Bakanlığınca tesbit edilmiştir.
! Bu hususta Bakanlıkça hazırlanan uıonı cetveller, yakmdo ilgililere tebliğ bul edilmlj ve ilgililere buna göre
I edilecektir. Buna göre: Orta öğretim gereken emirler verilmiştir. ] okullarında, kız teknik öğretmen o-kullarında, kız enstitüleri ve akşam ' kız sanat okullarında, erkek orta ter ! zilik okullarında, akşam erkek ter- ; zllik okullarında dersler, 27 Mayıs |
i 1950 Cumartesi günü kesilecektir.
Yapı kalfa okullarında, ve erkek ' sanat enstitülerinde, kimya sanat lan enstitüsünde, akşam erkek sanat okullarında dersler 31 Mayıs Çarşamba günü kesilecek, yapı enstitüleri ve- orta yapı okullarında (B) gruplarında ise 30 Mart 1950 tarihinde derslere son verilecektir
Fransız okullarının imlihan isleri
Yurdumuzda bulunan ilk, orta ve lise derecesindeki Fransız okulları müdürlüklerince hazırlanan müşterek yönetmelik tasarısı, ikinci kanaat notu döneminden sonra Millî Eğitim Bakanlığınca onandı-yap’ ğından, bu okullara devam eden öğ-onnnt rencilerin 1949 - 1950, ders yılı sonundaki sınıf geçme durumlarının tesbiti esnasında mağdur edilmemeleri için bu müşterek yönetmeliğin ■ sadece imtihan işleri ile ilgili olan I maddelerinin önümüzdeki 1950-1951 I ders yılı başından itibaren uygulanması Millî Eğitim Bakanlığınca ka-
— Milletin bütün işleri yolundadır.
— Millî kalkınma hızla devam etmektedir; çünkü her şeyin plânı ya vardır veya yapılmaktadır.
— Bütün dünyada itibarımız yük sektir ve bu da devlet adamlarımıza yabancıların itlmadındandır.
— İktidar yerinde kalırsa gelecek dört yılda her şey düzelecek: yollar yapılacak (köyler kasabalara bağlanacak!) köylerde çocuk ölümünün önüne geçilecek, çocuklar «gürbüz» yetişecek. Köylüye —demir sapan değil— traktör verilecek; fabrikalar kurulacak, bütün sahillerimize limanlar yapılacak, hayat ucuzlayacak, velhasıl majik bir kuvvet yurdumuzu bir çırpıda mamure ya-pacakl...
Muhalefetin seçim propagandasına gelince: Onda ne böyle bir plân «dampingi» ne de bu kadar engin hayaller mevcut değildir. Fakat o nun millete garanti edeceği tek bir hedef vardır ki onunla millet maksadına ulaşabilir. Muhalefetin bu ideali, millete vaadettiği büyük hedefi «kayıtsız şartsız halk hâkimiyeti» dir.
Memleketimizde bir defa gerçek ten halk hükümeti kurulacak olursa milletin işleri —şüphesiz bir çırpıda düzelmez— fakat bundan sonra artık bu işler doğru yoluna girmiş olur.
Gerçek halk hükümeti millete kuru vaadlerde bulunamaz. Çünkü vaadlerin zamanı gelince milletin bunları sormak ve yapılamadığı takdirde hükümeti devirmek hakkı vardır. Bu sebepledir ki halk hükümetinde İktidar milletin itimadını kazanmak ve onu muhafaza etmek için iş yapmağa ve mutlaka becermeğe, başarmağa mecburdur. Aksine olarak, şef sistemlerinde İktidarın hiç de böyle bir kaygısı yoktur. Şefe —ki daima en iyi düşünür ve en iyi görür— itimat mecburîdir. Mussolini: «Beni bir Mythe olarak kabul etmek lâzımdır.» derdi. Şefin ne emri, ne plânı münakaşa edilemei.
Yakın tarih şef sistemlerinin fecî â'.cihetlerine dair o kadar müthiş misaller vermiştir kİ artık onun en sıcak taraftarları da müdafaasını yapamazlar. Şef sistemlerinde bir hayli başarılar mümkündür, fakat bu sistemin hatasını millet hayatıy la öder.
Millet şef sisteminin hatasını hayatıyla öder: Ya müthiş’bir yıkılış ve çöküş içinde, veya tedrici bir anemi ile.
Şef sistemi yer yüzünden kalk rruş değildir. Bazı memleketlerde olanca kuvvetiyle bazılarında ise daha mutedil veya kamufle olarak devam etmektedir.
Memleketimizde muhalefetin za | huru gerçek halle hükümetine doğru milletin tarihî bir adımı de 1 mektir. Milletin bu azimli yürüyüşü önümüzdeki seçimlerde ilk ne ı ticeyi alacaktır. Bu seçimlerin 1946 seçimlerine benzemij eceğini hükû I met kesin olarak ifade etmiştir. Millet de bu seçimlerde hile ve fe- I sat karıştırmamağa azmetmiştir. Bu ' şartlar altında istikbale kuvvetli ' bir ümit ve itimat ile bakabili- | riz. Milletin serbest olarak izhar edeceği iradesi karşısında her par- ' tinin hürmetle eğilmesi lâzımdır. ’ Şimdiye kadarki başarısızlıkların. , ıstırapların, tereddüt ve itimatsız- j lığın bundan sonra da devam edip etmiyeceğini; gerçek bir halk hü-kûmetinin kurularak millet İşleri- ı nin selâmet yoluna girip giremi- j .veceğini tayin edecek olan milletin kararıdır.
Ankaradaki İlkokulların kapanma ve açılma tarihleri
1 — Şehir okullariyle Belediye teşkilâtı bulunan kasaba ilk okullarının 1949-1950 öğretim yılında kapanma tarihleri ile, 1950 . 1951 ders yılındaki açılma tarihleri Ankara valiliği ilk öğretim kurulu tarafından tesbit edilmiştir. Buna göre:. 31 Mart 1950 tarihinde derslere son verilecek, 2 Ekim 1950 tarihinde de önmüzdeki öğretim yılının derslerine başlanacaktır.
2 — Öğretmenli ve bağımsız eğit-menli köy okullarında ise dersler, 13 Mayıs 1950 tarihinde kesilecektir.
Bu okulların önümüzdeki 1950-1951 ders yılındaki çalışma ve kapanma tarihleri, mevsimlerin özellikleri . ve köylülerin iş durumları göz önünde bulundurularak ilçe disiplin kurullarınoa tesbit edilmektedir.
Bu hususta verilecek olan karar da ayrıca bildirilecektir
MİLLÎ PİYANGO BUGÜN ÇEKİLİYOR
| Milli Piyangonun 23 Nisan tertibi bugün saat 13 de Ankara Atatürk Lisesi yanındaki Sarar İlk Okulunda çekilecekti.
İkramiye kazanan numaralar An-kara nadyosıle bu gece 23 de yayın.
, lanacatır.
Bugün sat 13 den sonra yurdumuzun hiç bir tarafında, bu çekilişe ait bilet satışı yapılmayacaktır.
ZAFERİN
Liste değil, lekzipname!
ırminoı asır, reklâmçıhğın. propagandanın para ettiği
bir devirdir. Her İş, şimdi bunun la kaimdir. Bu vaziyeti gözünün de bulunduran C. iî. P., pek tabii olarak işi reklâma dökmüş ye her gün elindeki organiarlyie. kendi haiine bakmadan, karşı partilere yaylım ateşi açmağı muvafık bulmuştur.
Bunun, kendi düşüncelerine go re faydalan büyüktür. Bu suret le hem kendi iç bünyelerinde ba-, gösteren ve dal budak saldığı her hallerinden anlaşılan ihtilâfları örtmek, hem de diğer partileri yıpratmak!
Bu suretle, umumi efkârda, şüpheler uyandırarak, seçimlerde ekseriyeti kazanmak!
Bu düşünce tle hareket ettiklerine şüphe oirnıyan İktidar par tisi erkânı, bugün neşredilen nam. zet listesi ile, ayiardanberi söyle dikleri ve yazdıklannı tekzip et mlş bulunmaktadırlar.
C. II. P. nin senelerdenberi eli ayağı olan tamam yüz altmış dokuz kişinin tasfiyeye tâbi tutulmuş olması ve bir çok müfrit tanınan milletvekilinin yerlerinin de -ğiştiriimiş bulunması, ancak bu mânâya gelmektedir.
Senelerce Dahiliye Vekilliği etmiş ve siyasî hayata atıidığıhdan-ber| Tek ir dağından seçilmiş bulu nan, Faik Özitrak’ıri, şuraya, bura ya değil ta Tunçeiine gönderilmesi, refakat başmuharrirlerinden, kalubelâdanberi Ankara mil letvekili olarak Meclisle bulunan Failli Rıfkı Atay’ın Gümüşhane ye nakledilmesinin mânasını iktidar partisi herhalde kolay kolay verecek durumda değildir!
Hele Muhittin Baha Parsın Bursa yerine Eskişehirden aday gösterilmesi, C. H. P. İç bünyesindeki karışıklığı meydana vuran en büyük delildir.
Listede, bu gibi misaller pek çc^tnr. Nâzım Poroy, Tahsin Banguoğlu, Şükrü Koçak, Haşan Âlî Yücel, Münir Hüsrev Göle, Nunıllah Esat Sümer, Emin Eri şirgil, Kâzım Özalp, Akif İyidu ğan, nakledilenlerin en ehemini yellileridir.
Bu hal, Ulus ve yavrusunun, ..Demokrat. Partide çözüntu var! ■ diye, ne için feryat ettiklerini u-rnuınî efkâra şimdiye kadar an kalmadıysa, anlataeâk.en mükemmel ve beliğ bir misaldir.
Bütün bunlardan başka, bütün bu, yerleri değiştirilen zevatın, mahallî yoklamalarda kazanamayanlar olduğunu da nazarı dikkate alacak olursak, iktidar partisi nin kendine yâr olacak, dost bu lamıyacak kadar düşkünlediğini anlamış oluruz.
Bağırıp, çağırıp, yüksek perdeden atıp, sonunda viraj almak, iktidar partisinin eski âdeti olduğundan, listenin İliç de hayret uyandırmadığını zannediyoruz.
Bununla beraber, dürüst bir se çim olduğu takdirde, iktidar or ganlannın, umumî efkâr karşısına nasıl çıkabileceklerini de düşünmekten kendimizi alamamak-
Ne kadar feryat etseler, çökün tünün kimde olduğu artık meydana çıkmıştır. Artık, kaza'ya. rızadan başka çare olmadığını bari anlasalar!...
Hikmet YAZICIOĞLU
(
Küçük İlânları
Bundan böyle gazetemizde Küçük İlânlar başlığı altında haftada iki kere Pazertesi ve Perşembe günleri bir sütün açılmıştır. Bu sütüna kiralık, satılık, zayi, aranıyor ve tescil ilânları kabul edilecektir. Bu ilânların maktu fiatı satılık, kiralık, aranıyor ve ziya ilânlarında 2 1/2 santimi geçmemek şartiyle iki lira, tescil ilânlarında ise 7 1/2 liradır. Sayın okuyucularımıza bildiririz.
CEMİYETTE]
LÜZUMLU TE LBFONLAR-
Rıhtımdaki genç kız, mendil elinde, lıâlâ:
— Pali... Pali... diye sesleniyordu.
Delikanlıya:
— ALlahaşkma ona bir şey söyleyin... dedim. Bir işaret ya pın.. Baksanıza ağlıyor. Sevgiliniz mi?
Genç adam:
— Evet, dedi. Sonra, parmaklığa yaslanarak tekrar eliyle 'buseler göndermeğe başladı.
Kız bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlamağa başlamıştı.
Pali, genç ki2in teessürü karşısında:
— Nişanlım, dedi. Sonra tekrar parmaklıktan sarkarak:
— Ağlama... Ağlama... Seni seviyorum, diye haykırdı.
Genç kız gülümsedi. Sonra yine sessiz sedasız ağlamağa baş ladl.
Paliı
— Zavallı kızcağız, diyordu, benimle beraber Budapeştedeıı buraya kadar geldi. Şimdi tek başına dönmesi onun için çok acı olacak.
Bu sefer Edith de söze karışa-
— Ona tatlı bir şey söyleyin, dedi.
— Zaten iki gündür başka bir şey yaptığını yok kİ..,
—■ Fakat baksanıza, gözyaşları
Çeviren: M.T.
ALTINCI FASIL
Yemin
sevece
Yazanı FERENC MOLNAR
İçinde....
Pali bir zaman gülümsedi.
— Bilmezsiniz, 48 saatten beri onu tescili etmek İçin neler yapmadım... Fakat mademki siz arzu ediyorsunuz....
İki elini boru gibi yaparak rıhtım istikametine bağırmağa başladı:
— Seni seviyorum.... ederim ki seni daima ğim....
Sesi, bu gibi cümleleri söylerken titreyen bazı aktörlerin sesini andırıyordu. Editlı ve rıhtımdaki genç kızın bu sözlerden heyecanlandıkları belliydi. Bana gelince, ben bir tiirlü bu sesin hakikaten mi titrediğini, yoksa kasten mi böyle bir ton aldığını bir türlü anlıyamıyordunı. Çünkü Pali ekseri bir rol oynar gibidir...
Genç adam, Edith’e dönerek:
— Oldu mu? dedi. Sizi memnun edebildim mi?
Vapur hareket manevrasına başlıyordu. Vedalar büsbütün hararet kesbeüniştl. Pali, rıhtım
daki nişanlısıyla ümitsiz, uıcyus işaretler teati ediyordu. Rıhtımda bildikleri olanlara yer vermek için, Editlı'le ben biraz açılılık.
Edith, genç adamla nişanlısının haline bakarak:
—- Ayrılık ne lıazın şey... dedi. İki genç âşık.... Hem de Lam bizim....
Hayretle yüzüne baktım. Sesin de ilk defa duygulu bir ton vardı.
— ...Evet, hem de Lam bizim birbirimizi bulduğumuz bir zamanda...
Gemi rıhtımdan ayrıldı. Edith kolumdan tutarak beni geminin öbür bordasına sürüklüyordu. Orada açık deniz serilmiş yatıyordu.
— Bu yakışıklı genç kim? dedi.
— Senaryo yazar.
Cevabım serî ve kuru olmuştu. Çünkü Edilh’ln soruş tarzında kadınlara has İnçe ve gizli bir alâka sezer gibi olmuştum. Birdenbire canım sıkıldı.
Her üçümüz ayni masada yemek yiyorduk. Zaman zaman PaliTıin njMuılısından (bahsetmek istiyordum. Fakat bu bahis umduğum tesiri yapmadan derhal kapatıyordu. Edith’in gözleri Pali’ye dikilmişti; tıpkı evvelsi gün, henüz beni tanımadığı za man trende yaptığı gibi...
Bir sefer yiııe nişanlı bahsini tazelemek istedim, fakat Pali dudak büktü ve eliyle ..adam sende...» der gibi bir hareket yaptı. O zaman Edith âdeta hiddetle:
— Ne demek?., diye çıkışmak istedi. Nişanlınız değil mi?
— Nişanlım.
— O halde?... Hem niçin onu da beraber Amerikaya götürmediniz?
Sinirli bir halle söze karıştım:
— Bırakın rica ederim Edith. Bu, onun bileceği iş. Ona sual sormağa hakkımız var mı?
Fakat Edith oralı bile olmadı.
Büyük bir sükûnetle sualini tek rarladı:
— Sahi, niçin onu da Amerikaya götürmediniz?
— Çünkü fazla param yoktu.
— Kazanınca göndereceksiniz tabiî...
— Hayır.
Pali bu -Hayır» ı kati bir eda
İle söylemişti, fakat Edith hâla 1 Ulus ısrar ediyordu: | Yeni
— Yoksa siz mi döneceksiniz? Park Pali acı acı .......... ......
geçirdi ve:
— Asla... dedi. Asla, ha dönmek mi?...
Edith bir elini nıasanuı üzerine koymuştu. Pali de, hiç bozmadan elini kızın elinin üstüne koydu. Edith elini çekmedi. Hat- ! tâ bu kısa konuşma zarfında ne mal olduğunu göstermiş bulunan adama derin bir alâka ile bakmaktan bile vazgeçmedi. Sıkılmış, kızmış gibi bir hali yoktu, bilâkis bu adamı bir kahraman seyreder gibi takdirle süzü ' yortlıı. Onun Pafi'de ııasıl bir cazibe bulduğunu şimdi anlıyorum. O Pali’de kendi cinsinden bir mahlûk, öldürücüler, kan 1-çicileı* cinsinden bir mahlûk bulmuştu. Pali kadınlan öldü, rüyordu. O, erkekti. Bu, aslında ayni şeydi. Bu gibiler birbirlerini tanıyor ve birbirlerinden hoşlanıyorlar. ( Devamı var)
Yangın ..........
Sıhhi imdat ......
' Trenler • .......
HavaYolları.......
Yataklı vagonlar Su ân23...........
Elektrik .........
Havagazı .........
Başkent Taksi Yeni Güven Taksi Merkez Taksi . .... T»lui ............
00
91 12028 1488)
.. U56C 21575 24840 ... 24840
... 22222 . 22333
11111
)1111
Büyük Ankara
I
gülümsedi. Göğüs j Sümer
Bîr da- Sus
1 Cebeci
I
*
SİN E MA I, AK VE
EĞLENCE YERLERİ (15031) : Ateşten GömleM (23432) Mark Türenin
Maceraları
(22294): Yaban Gülü (14040) Ask Adam (11131) : Yuvam
(14072) î Suçsuz Mahkûmla İntikamı
(14071) : Yuvam (18846) : Atlantbı
A
ECZAHANELER
Cebeci, Güray, Yeni
| TAKVİM |
Hicrî: 1369 — Recep 5
Rumî: 1366 — Nisan 10
23 Nisan 1950 — Pazar
Bzânt
Vasat!
ıo.:
6.:
23 - 4 -1950
ZAFER
Sahlfe: 3
Rusya ile Amerika arasında
Ezelî dert
Almanya
eçen hafta Bonn’da yapılan bir merasime Alman millî marşı ile başlanması, müttefiklerle federal Alman hükümeti arasında hiç cksilmiyeıı ihtilâflardan birine daha vesile oklu. Yüksek Komiserler harekete geçtiler; federal Alman hükümeti tekdir edildi. Fakat bir kere olan olmuştu. Zira nihayet her büyük törene bir marşla başlamak âdettir ve bu bittabi millî marş olacaktır. Federal devletin şimdilik dile yatan, kulakların alışık olduğu bir millî marşı bulunmadığı için eski Alman marşının söylenmesi te-karrur etti ve tören başlayınca binlerce göğüsten -Deutchland Deııtch-*land Über alles..Sözleri fışkırdı. (Bu .Almanya her şeyden üstün...» mânâsına gelir.)
Hâdisenin görünüşü bundan ibaretti. Fakat mesele, Almanlarla vazife icabı yakından temas eden müttefik makamları üzerinde çok büyük bir psikolojik tesir yapmış olmalı ki, mesele dallanıp budaklandı.
Bu münferit vak'ayı iki tarafın zaviyesinden de miitalea etmek ve . Almanların millî marşlarını söylemeğe hakları yok mudur; millî marşlarını istedikleri gibi tanzim edemezler mi?» Sualini sormak mümkündür. Nihayet marş bir semboldür; bir çok milletlerin marşlarında da kahramanlık, gurur, kan ve ölüm mânâları vardır. Bu itibarla, müttefiklerin bu hususta gösterdikleri titizlik mübalâğalıdır, denebilir.
Ne var ki Almanlar, bu ..Almanya her şeyden üstün» ibaresini bir millî gurur ifadesi halinde bırakmamışlar; geri kalan bütün dünyanın da aşağılık olduğu neticesine vararak bunu siyasî hayatlarının temel taşı haline getirmişlerdir. Milliyetin ve milliyetçiliğin mutlaka diğer milletlerin kahir ve zilletini müstelzim olmadığını idrak e-demiyen sağır zekâlar, vicdansız ifritler gibi mazlûm ve müdafaasızların üzerine yürümüşlerdir.
İşgal devletleri beş yıldanberi bu zihniyeti söküp atmağa ve Alınanlara hakiki bir demokrasi ruh ve fikri aşılamağa çalışıyorlar. Nazilikten temizleme, silâhtan tecrit, müfrit milliyetçiliğin yok eldilme-si gibi çeşitli isimler altında sar-fedilen bu gayretlerin heyeti umu-miyesi, Almanların kafalarından o boş büyüklük ve üstünlük vehmini çıkarmaya matuftur. Bununla beraber, bu gayretler her adımda yeni ve tehlikeli mânilere rastlamaktadır. Bugün Bavyera’da bir Nazi teşkilâtı meydana çıkarılıyor, erte» si gün, gûya demokratik esaslara göre kurulmuş olan Bonn hükümetinin en mühim mevkilerine eski Nazilerin getirilmiş olduğu anlaşılıyor ve işin daha dikkate şayan tarafı, ilk bakışta münferit hareketler gibi görünen bu tezahürlerin, sistemli ve birbirlerine bağlı bulundukları, hükümetin bir yandan Rusya himayesindeki Doğu Alman-yaya akr.şı, diğer taraftan müttefiklere karşı zaman zaman takındığı tavırdan belli oluyor.
işgal makamları bütün bu güçlüklerle uğraşırken şimdi de ortaya bir yahudi düşmanlığı meselesi çıkmış bulunmaktadır. Nazi Almanya-sının bünyesinde eskidenbcri utanılacak bir hastalık gibi yatan ve , işgaldenberi ancak yer yer ve fasılalarla meydana çıkan bu dert nihayet geçen hafta Hamburgda yine yahudilerin dövülmesi ve Frangkfurt’da bombaların patlaması ile had safhaya girdi. Amerikan Yüksek Komiseri Mc Cloy, federal hükümete ihtarda bulunarak yahudi aleyhtarlığına karşı çok u-yanık ve basiretli davranılması lâ-zımgeldiğini bildirdi ve aynı gün muhtelif şehirlerde yine yahudiler ve yahudi havraları hücuma uğradı.
Yazının başında bahsettiğimiz -Almanya her şeyden üstün» marşının müttefikleri niçin sinirlendirdiği, bütün bu hâdiseler gözönün-de tutulursa kolaylıkla anlaşılır.
Almanya ırkçılığı, milliyetçliği, naziliği, velhasıl dünyanın başını nâra yakan bütün felâketleriyle yeniden dirilmeğe çalışıyor.
Mûcahil TOPALAK
Münasebatın
kesilmesi istendi
Sovyet ct vabî notası (hakaretamiz) olarak vasıflandırıldı
Vaşington, 22 (a.a.) — Çoğunluk lideri demokrat saylav John Mac Cormick, Baltık uçak hadisesi hakkında Amerikan notasının Ruslar tarafından reddedildiği haberi üzerine dün temsilciler meclisinde beyanatta bulunmuş ve Sovyet hükümetinin takındığı tavrı (hakaretamiz) olarak vasıflandırdıktan sonra demiştir ki:
«Öyle zannediyorum ki, ya uzun bir istişare devresi veya Sovyetler Birliği ile diplomatik münasebetleri tamamile kesmek için artık vakit gelmiştir..
ACHESON DA TEMKİNLİ KONUŞTU
Vaşington. 22 a.a. (AFP) — Baltık denizinde kaybolan Privateer uçağı mürettebatının hatırasını andıktan sonra gazetecilere beyanatta bulunan dışişleri bakanı Dean Ache-son, Moskova’daki Birleşik Amerika büyük elçisini uzun bir istişare devresi için Vaşington’a çağırmak zamanının geldiğine dair dün temsilciler meclisinde John Mac Cormick tarafından iler isürülen fikir
Trieste meselesi tetkik ediliyor
Soyılı fırtına !
e o? Yine Halk Partisinin içinden istifalar çoğaldı...
Demek, bir işarete bakıyorlar-mış!
İdeal, ülkü, program, bağlılık, Altıok?... Filân falan, nerede kaldı, diyeceksiniz? Adaylık, hepsinden üstün müydü?
Yaprak dökümü desem değil! Hem o, Sonbaharda olmiız mı? Fakat, ben üşenmedim, yine takvime baktım! Meğer;
— Filiz kıran fırtınası, imiş!
Bilmeni, hepsi de filiz gibi mi? Bana kalırsa son Cemre, Halk Partisine düştü! — A. F.
üzerinde durmağa vakit bulanmadığı nı söylemiş ve uçağın özel tipte aletlerle mücehhez olup olmadığını bildirecek durumda bulunmadığını ilâve etmiştir.
MOSKOVA VAZİYETİ VAHİM BULMUYOR
Moskova, 22 (a.a.) — Moskovada-ki müşahitler, Baltık uçak hadisesi hakkında Birleşik Amerikaya verilen Sovyet notasında durumu vahimleştirecek mahiyette bir şey gör. memektedirler.
Bu müşahitler, Sovyet hükümeti-;
nin, Amerikan uçaklarının istikbal- lı Mehmet isminde bir şahsı de Sovyet hududlannı ihlal etmeme- ” •-) -"JJ-
leri yolunda umumî mahiyette ta- bir suçtan dolayı Konya Ağır Ceza lepten başka bir istekte bulunmak- Mahkemesine verilmiş fakat kadı-sızın ilk protestoyu yenilemekten nın aklen malûl olduğu anlaşıldığın başka bir şej’ yapmadığını belirt- dan mahkeme Haticeyi tedavi için inektedirler. Istanbulda Bakırköy hastahanesine
Burada, artık sözün Vaşingtona göndermiştir. Aradan iki yıl kadar ait olduğu kanaati vardır. Böylece bir zaman geçmiş, karısının şifayap
GÜLÜNÇ BİR YANLIŞLIK
Bir adanı başka bir kadını karısı zannilc hastahaııeden çıkarttı... Fakat...
İstanbul, 21 (Telefonla) — Konya ’ sın karısı Hatice bundan bir müddet evvel
hadiseyi kapatmanın veya yeni bir olduğunu haber alan koca lstanbula rraı-rriniıu „ı—a".________________.•)__ trplprpk kadını almak iizere hasta-
gerginlik ihdas etmenin Amerikan hükümetine bağlı olduğunu belirtmektedir.
Kuzey Atlantik
Y. Konseyi
Seçim yarenlikleri!
Talihdeğilkör Salih - Alfabe dersi- Tebdili mekânda ferahlık - Hudutlara sevkiyat
YENİ BİR DİŞ İJYENİ
Londra, 22 (Nafen) — Dişlerin çürümesine mani olmak maksadiy-le yeni bir tecrübe serisine başlanmak üzeredir. Tespit edilen müddet içinde 3000 İngiliz talebesinin dişleri devamlı olarak fluorid’li bir su ije yıkanacaktır.
Bu tecrübelerin yapılmasına sebep, fluorid’li suların kullanıldığı bölgelerde çürük dişli pek az kimseye rastlanmış olmasıdır. Tecrübe ye girişmekte olan doktorlar tam bir muvaffakiyet elde edileceği ka-—-g^ıaatindedirler.
İRAN ŞAHININ KIZKARDEŞİNE MÜSLÜMAN NİKÂHI KIYILACAK
Rouen, 22 (a.a.) — Geçenlerde
evlenen KaliforniyalI Vincent Lee Hillyer’le İran " ’-- ’ ’ ’
Prenses Fatma, göre evlenmek Parise hareket
Şahının kızkardeşi İslâm kaidelerine üzere Cuma günü etmişlerdir.
Acheson Rus nofotı için abes diyor
Vaşnigton, 22 (a.a.) — Acheson Triyeste hakkındaki Sovyet nota- ; sini tefsirle ilk tetkikten notanın tamamile eskimiş, bir çok delilleri , havi olduğu ve buna ilâveten Italyan sulh anlaşmasına halel getirildiğine dair tamamile yanlış birçok ] iddiaların da mevcut olduğu kanaa- • tine vardığını bildirmiştir.
Trieste’de Müttefiklerin hareketi ■ etrafında Sovyet iddialarını abes j olarak tavsif eden Acheson, Ameri- j kan İngiliz kıt’alarınm bu şehirde- ] ki mevcudiyetlerinin sulh andlaş- : ması hükümlerine uygun olduğunu belirtmiştir. Acheson Birleşik Ame- i rika hükümetinin bir vali tayini hu. susunda sarfettiği gayretleri belirttikten sonra Birleşik Amerikanın Triyeste mes’elesini barış menfaatlerine uygun olarak halletme çareleri ni araştırdığını, Sovyetler Birliğinin , pek âlâ bildiğini söylemiştir.
VAŞİNGTON NE DİYOR?
Vaşington, 22 (a.a.) — (Reuter) — Buradaki resmî şahsiyetler Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransanın Trieste’yi askerî bir üs haline getir- j dikleri hakkındaki Sovyet ithamını reddedeceklerini tahmin etmektedirler.
Bu şahsiyetler üç büyük Batılı , devletin münazaalı bölgeler İngiliz ve Amerika Malarının geri alınma- . sı hususundaki Rus talebini reddedeceklerini de söylemişlerdir.
Resmî şahsiyetler üç devlet ara- . sında istişareler yapıldıktan sonra , müşterek bir cevabın verilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Rus notası buradaki resmî mahfillerde İtalya ile Yugoslavya arasında Trieste hu-dudları hakkında muhtemel bir anlaşmayı önlemek gayesini güden bir , propaganda hareketi olarak tefsir edilmiştir.
Bulgaristan yine şikâyetçi
Lake Success, 22 (a.a.) — Yunan uçaklarının Bulgar toprakları üzerinde uçmasını protesto eden yeni bir Bulgar notası Birleşmiş Milletlere tevdi edilmiştir.
Hadise 4/4 tarihinde cereyan etmiştir. Bu tarihte iki Yunan uçağı hudud bölgesi civarında Bulgar toprakları üzerinden uçmuştur.
Cari usule göre, Bulgar notası Balkan komisyonuna havale edilmiştir.
Yugoslavyaya yeni bir Bulgar notası Londra Radyosu, 22 (Basın - Yayın — Bulgaristan hükümeti Yugos-lavyadaki Bulgar tabaalannın takip ve keyfi olarak tevkif edildiğini iddfia ederek Yugoslavya’ya bir protesto göndermiştir. Sofya'daki Yugoslav elçiliğine verilen notada, Yugoslav hükümetinin iş için Yugoslavya'ya muvakkaten gitmiş o-lan Bulgarların alıkonduğu ve Bel-grattaki Bulgar elçiliğinin memleketlerine dönmek isteyen Bulgar muhacirlerine pasaport vermesine mâni olduğ uiddia edilmektedir.
Bundan başka notada Yugoslav hükümetinin Bulgaristan'da yaşamak isteyen Yunanistan’dan gelmiş siyasî mültecilerin cebren alı-konduğu ileru sürülmektedir.
Amerika Bidculfnun teklifini destekliyor
Michigan, 22 (a.a.) — Birleşik A-merika dışişleri bakanlığı müdürlerinden Francis Russel Kuzey Atlantik memleketleri yüksek konseyi kurulmasının ciddî surette dikkat I nazarına alınması gerektiğini söy-l lemiştir.
Burada Midwest siyasî ilimler konferansında konuşan Russea Fransız başbakanı George Bidault’un ileri sürmüş olduğu teklifi bahis mevzuu ederek üç büyüklerin dışişleri bakanlarının böyle bir konseyin kuruluş, yetki ve vazifelerini plân-laştıracağı bir komiteyi faaliyete geçirmelerini istemiştir.
Russel, Birleşik Amerika müşterek genel kurmaylar başkanı general Omar Bradley’in Atlantik paktına dahil devletlerin bu hakimiyetten bir kısmının terkini bile ifade etse savunma kudretlerini sıkı, surette birleştirmeleri gerektiği yolunda ifade etmiş olduğu görüşe de dikkati çekmiştir.
Russel hepimizin Bradley ve Bi-dault’nun teklifin ciddiyetle incelememiz aşikârdır, diye ilâve etmiştir.
TEMBELLİKTEN HÜKÜM GİYDİ
Londra, 22 (Nafen) — Artmur Conway tenbel olduğu için hapishaneye atılan ilk Ingilizdir. York-shire’de bir mahkeme, karısının, üç çocuğunun ve kendisinin ihtiyaçları nı karşılamak için çalışmadığından doyalı Arthur Convvay’ı altı ay hapse mahkûm etmiştir.
Beyanatta bulunan Arthur Con-way’in karısı, kocasının sabahları uzun müddet yatağın içinde dönmekten, gazete okumaktan hoşlandığını, başka bir şey sevmediğini söylemiştir. Conway mahkûm olmadan evvel 1948 senesinin Temmuz ayından 1950 senesinin Şubat ayına kadar Yardım cemiyetinden 144 İngiliz lirası yardım almıştı;
Endonezya B. Milletlere giriyor Lake Sucess, 22 (axı) — Birleşmiş Milletler genel sekreteri Trygve Lie, dün Cakarta hükümeti dışişleri bakanı Muhammed Hatta’dan Endo-nezyanıh Birleşmiş Milletlere kabulünü talep eden bir telgraf almıştır.
Bilindiği gibi Birleşmiş Millet -lerdeki Endonezya müşahidi geçen Perşembe günü Trygve Lie’ye hükümetinin derhal Birleşmiş Milletlere kabul edilmek ricasında bulunduğunu haber vermiştir.
DÜNYANIN EN GÜZEL GİYİNEN KADINI
Nevyork, 22 (Nafen) — Nevyork moda enstitüsü tarafından yapılan bir ankete göre, dünyanın en iyi rısı bayan William Paley’dir. Bun-giyinen kadını, «Colombia Broad-casting System*in müdürünün ka-dan sonra düşes Dö Vindsor gelmektedir. Düşes Dö Kent de dördüncü olarak gelmektedir.
99 YAŞINDA İKİZ BABASI
Nevyork, 22 (Nafen) — Birleşik Amerikanın Illinois eyâletinin Kar bondale şehrinde 99 yaşında olan bir babanın 16 aylık ikizi olduğu bil dirilmektedir. Bu adamın 88 yaşına bastığından beri 6 çocuk sahibi olduğu da ilâve edilmektedir.
gelerek kadını almak üzere hasta-haneye başvurmuştur. Fakat Meh-mete başka bir kadın teslim edilmiş, Mehmet her ne kadar; (Bu benim karım değil» diye ısrar etmişse de, hastalığı icabı zayıflamış, değişmiştir, zannı ile bu yabancı kadınla birlikte Konyaya dönmüştür. Fakat adamcağız kadınla dört ay bir likte yaşadıktan sonra bu kadının kendi karısı olmadığına yüzde yüz kanaat getirmiştir. Nihayet kadın da kendisinin Kütahyalı olduğunu ve ailesinin de orada bulunduğunu söyleyince yanlışlık aşikâr bir şekilde meydana çıkmıştır. Kadını Kütahyaya gönderen Mehmet durumu bir istida ile Konya savcılığına bildirmiş, hakikî karısının kendisine teslimini İstemiştir.. Konya savcılığı da keyfiyetten İstanbul savcılığını haberdar etmiştir. Savcılık bu müracaat üzerine tahkikata baş lıyarak böyle bir yanlışlık olup olmadığını hastahaneden sormuştur.
Netice merakla beklepmekte ve asıl kadın aranmaktadır.
Ingiliz tögesirdeki Rus heyeti döndü
Bonn, 22 (a.a.) (Afp) — İngiliz resmi tebliğinin bildirdiğine göre, Almanyadaki İngiliz işgal bölgesinde bulunan Sovyet vatandaşlarının Rusyaya dönmesini temin eden Sovyet heyetleri dün İngiliz bölgesinden çekilmişlerdir.
Sovyet heyetlerinin hareketi, İngiliz yüksek komiseri Sir Brian Ro-bertson'un, kendi vatandaşlarının memleketlerine dönmesini temin e-den bütün yabancı heyetleri, vazifeleri sona erdiğinden 20 Nisandan önce Ingiliz bölgesini terke davet etmesi neticesidir. Heyetlerin hareketi, diğer taraftan İngiliz makamla rının bu yılın 31 Martından sonra iade talebi kabul etmemek huşu -sunda verdikleri kararla ilgilidir.
Tebliğ, harp sona erdiğindenberi 1939 da Sovyetler Birliği tebaası o-lan bir milyona yakın insanın iade edildiğini kaydederek 50 bin Rus tebaasının hâlâ İngiliz bölgesinde kaldıklarına dair Sovyet iddialarını reddetmektedir.
İtalyan sosyalistle i memnun değil
Paris Radyosu, 22 (Basın - Ya-yın) — Italyan çoğunluk sosyalist partisi başkanı Pietro Nenni, İtalyan saylavları meclisinde, Amerikan hükümetinin, İtalyadan ziyade Yugoslavyanın lehine bir tavır takınmış olduğu kanaatini izhar etmiştir. Nenni, Trieste’ye bir vali tayinini ve müttefik ordularını Tri-esteden çekilmelerini istemiştir.
Döfr ü cü madde hakkırdo br t akı ir
Vaşington, 22 (a.a.) — Ayandan cumyuriyetçi Eugene Milliken ve Leverett Saltontali iki parti üyelerinden mürekkep bir komisyon tarafından tetkik edilinceye kadar iktısaden geri kalmış memleketlere yapılacak yardımla alâkalı Başkan Trurnan programının dördüncü noktasının bir tarafa bırakılmasını a-yân meclisinden istiyeceklerini bildirmişlerdir.
KILIÇLI BİR BANKA HIRSIZİ
Tokyo, 22 (Nafen) — Ilokkaido'da Mifuka bankasını soyan katilin izleri üzerinde bulunulduğu bildirilmektedir. Muhabirlerin bu katilin bankayı soyduğu sırada beş kişiyi kılıçtan geçirmiş olduğunu kaydetmekte ve böyle bir banka soygunculuğuna ender rastlanmış olduğunu belirtmektedirler. Hırsızı, kılıç oynattığı sırada görenler, ınaktûllerin evlâtlarıdır. Katil kılıçla tehdit e-derek banka müdürü ile müdür muavinine kasayı açtırmış, 800.000 yeni almış ve sonra da bunlaı ı ve kanlarını kılıçtan geçirmiştir.
P eder bey bu sabah erkenden uyandı:
— Aman gazete!...
Aksiye bak ki, bu sabah gazeteci de gazeteyi vaktinde getirmemişti.. Fakat peder beyin beklemeğe takati yoktu, çocuğuna:
— Kalk Tekin, şuradan gazeteyi al da gel!., dedi.
Çocuk koşa koşa gitti, gazeteyi aldı geldi.
Peder derhal gözlüğünü taktı. Ve sütunları âdeta gözleriyle içer gibi süzmeğe başladı.
— Yok! Yok!... Yok!..
— Baba ne arıyorsun?
— Liste... Canını bilemedin mi?.
— Ee...
— Ne esi be? Yok işte!...
Çocuk merakla sordu:
— Baba amorti de vurmamış
Peder bey az kalsın, çocuğu pataklayacak, bir vuruşta pas gibi orta yerinden ayıracaktı. Bir aralık annesi müdahale etti:
— Ne yapalım, sağlık olsun! dedi. Taş atıp da kolun yorulmadı ya.. Bilet bile almamıştın!
A
Alfabe dersi
|3 adyo aday listelerini oku-yordu:
Ankara, Ağrı, Afyon, Antalya,.... derken Balıkesir, Bursa,
Bolu...
Alfabe sırasiyle bütün vilâyetlerdeki adaylar sıralanıyordu.
«a» da yok, «b» de yok, «c» de yok!... «e» de yok! Hulâsa, yok, yoktu..
Nihayet »Van» a geldi. Oradan »Yozgat» a geçti... Yine yok!...
Hay Allah müstalıakkım versin; bir de söz vermişlerdi! Sözde bu sene listedesin demişlerdi!..
Arkadaşları teselli etti:
— Ümidini kırma, hele şu Zon-guldağı da bir dinliydim....
Nihayet Spiker Zonguldağı da okudu! Ve adam başını iki ellerinin arasına alarak dedi ki:
— Evet, Zonguldak... Başım da bugün nedense zonk zonk zonk lıyor! O sırada küçük Özcan atıldı:
— Baba dedi, hiç olmazsa alfabeyi öğrendik!
A
Tebdili ıııekadda ferahlık
İki arkadaş konuşuyorlardı; birisi dedi ki:
— Siyasî hayattan çekilmiş diyorlar...
Öteki derhal müdahale etti:
— Hayır, dedi, bizzat tekzip etti. Yine vatan ve millet hizmetine devam edecekmiş!..
İki arkadaş da bu habere çok memnun oldular.. Evet, ya siyasî hayattan çekilse: Sonra bizim halimiz nice olurdu?
Birisi dedi ki:
— Fakat Tekirdağ bölgesinde kazanamamış!..
Öbürü cevap verdi:
— Ne zararı var. Yüzde 30 lar-dan Tuııçeliııden aday gösteriliyor!
— Ama, o Trakyanııı adamıdır. Hattâ ismi bile Öztrak değil mi?.. Nasıl Tunçeline gidebilir?
Arkadaşı şaka etti:
— Trakyadan mebus çıkarken Öztraksa, Tıınçelinden çıkınca da Öztunç olur.
Fakat beriki muzipti, sordu:
— Ama, dedi, Tuııçelinde de kaza namazsa o zaman Özaday mı olacak?
TOPTAN HARP ESİRELRİ
Paris, 22 (a.a.) (Afp) — Tas ajan sının Cuma günü Moskovada yayınlanan bir tebliğe atfen bildirdiğine göre, muhasamatın kesilmesindenbe-ri 519.409 Japon harp esiri serbest bırakılmıştır. Bu yekûna 1945 de oldukları yerde serbest bırakılan 70880 esir dahil değildir.
Tebliğde; hast (.olup iylleşinct yeı lerine dönecek olan 9 hasta, mahkûm edilmiş veya muhakemesi yapılmakta olan 1847 harp suçlusu müstesna, Rusyada artık x Japon harp esiri kalmadığı tasrih edilmektedir.
1971 harp esiri, Çin halkçı cuhmu-riyetine karşı işledikleri cürümden dolayı Çin komünist makamlarına teslim edilecektir.
ÇOCUK VECİZELER!
Bugünün çocuğu, yarının Otuzbeşleridir.
A
Halk Partisinin listesi, daha neşredilmeden nasıl herkes tarafından biliniyordu?
Meşhur meseldir: çocuktan al haberil
A
Bağımsızlar, göbeğini kendi kesen çocuklardır.
A
Listede isimleri malûm olunca, Çocuk Bayramı, Kurban Bayramı oldu!
A
Ağalmayan çocuğa meme vermezler derler ama, sen onu gel birde Halk partisinin listesinde açıkta kalanlara sor!
A
Çocuk Esirgeme kurumu, büyükleri esirgeyen kurum oldu!
A
Çocuğa Süt dalamas1» değil, süt şişesi lâzım!
A
Çocukla çocuk olunmaz ama, Hilmi Uran Nihat Erimle bir oldu!
A
Niçin bugünkü iktidara rey vermeli imişiz? Çok çocuklu ailelere yard'm yine bize mi düştü?
A
Kemali Bayezit, seçim zamanı büyük iktidarı tedavi için bir de çocuk hastahanesi açtı!
A
Çocuk büyür adam olur, aday’büyür arslan olur.
A
Millî Hâkimiyet Bayramını neden Çocuk Bayramı ilân etmişler? Sakın millî hâkimiyeti de çocukça bir şey telâkki etmiş olmasınlar?
Hudutlara sevkiyat
T roleybüste kulak misafiri ol-B dum: biri diyordu ki:
— Dikkat ettim, mahallî yokla malarda kazanamıyan bir çok Halk partili milletvekilleri şark bölgelerine nakledilmiş! Neden acaba?...
— Neden olacak? Hudut bölgelerimiz emniyetli yerler olduğuna bundan daha açık misal olur mu?
Arkadaşı cevap verdi:
— Ya oralarda da kazanamazlarsa?..
— Yanındaki kafasını kaşıdı:
— İşte o fena? dedi.. O zaman gelecek seçimde beynelmilel hir hâdise olur.
Öteki anlamamıştı:
— Neden? diye gözlerini açtı ve gözlüğünün üstünden arkadaşına baktı!.. Belli ki bir cevap bekliyordu: Muhatabı daha fazla bekletmeden dedi ki:
— Nedeni nedeni var mı?... Gelecek seçimlerde İsfahandan, Teb-rizden, Hemedan’dan gösterirlerse ne olur?...
Bu sırada troleybüs Ulus meydanına gelmişti. Biletçi bağırdı:
— Hadi efendim, inecekler!.. Var mı inecekler? Doğru Dışkapı!. Hadi efendim Dışkapı!...
Türk Eğitim Derneği
Büyük Eşya Piyangosu
5 Mayıs 1950 de çekilecektir
İkramiye listesi çok zengindir.
80 000 lira kıymetinde:
Otomobiller
Erkek ve kadın eşyaları
Hazine tahvilleri vardır.
Biletler Ziraat Bankasının bütün yurt içindeki şubelerinde Posta gişelerinde ve Millî Piyango bayilerinde satılmaktadır
Tanesi 1 lira
iştirak etmekle hem talihinizi tecrübe, hem de memleket gençliğinin ve çocuklarımızın tahsiline yardım etmiş olursunuz.
Acele ediniz. (2247)-(248i
Samsun - Bursa ve Konyaya
Taksi Seferleri
YENİ İZMİR UMUMÎ NAKLİYAT ANBARI
AnKaı a - İstanbul arasında bilumum tüccar ve ev eşyası nakliyatı ile müşterilerine bir hizmet olmak üzere 1949 mpdel yeni •aksilerle Ankara - Samsun, Ankara - Bursa ve Ankara - Konya ■ırasında her gün muntazam taksi seferleri yapmaktadır.
Ankara — Samsun 25 Lir*
Ankara — Bursa
Ankara — Konya
29 »
15 )
ADRES. Denizciler Cad. No. 13/15 — Tel: 15590
(684)
J
Salıife : 4
ZAFER
23 - 4 -1959
Bütün gözler, bu tarihin ender yarattığı
— 146 —
İstanbul, müdafaa tertibatım tamamlıyordu.
YÜRÜYEN DÜNYA
Bütün ordugâha hâkim bir tepede, güneşin ışıkları altında pırıl pırıl yanan bir Otağ görünüyor. Önünde, altın topuzları parlayan tuğların saçakları, serin bir bahar rüzgâr ının tesiriyle dalgalanıyordu.
Ve kademe kademe devlet ricaline ait Otağlar görünüyor.
Çadırlar arasında süvariler, piyadeler, zırhlı askerler durmadan gelip gidiyor. Heybetli ve dolgun bir velvele kulakları sağır ediyor. Ta önde Edirneden İstanbul»» kadar olan mıntakadaki düşman mevkilerini hak ile yeksan etmeğe memur akıncı alayı harekete hazırdır.
Macar Urben ve Türk mühendisleri tarafından yapılan, bir devir değiştirecek olan korkunç tOD-lar ağır ağır yürümektedir.
Davullar, kûslar, nakkareler çıı ğınca bir neşe içinde geniş ovayı inletiyor.
Ordunun en önünde o güne kadar görülmemiş acaib kılıklı garip bir kalabalığın kaynaştığı görülmekte idi. Bu kalabalık, serin bir ırüzgâr önünde dalgalanan, muttarit hareketler yapan bir e-kin tarlasının başakları gibi sağa sola yatıp kalkan bir topluluktu.
Uzun entarili, maşlâhlı, cübbeli, sarı, mavi, siyah pabuçlu, ba şı açık veya bir tülbend sarılmış kimseler tarifi imkânsız bir vecd içinde insanı titreten garip âheıiK li İlâhiler mırıldanıyorlardı.
Mollalar, müridler, dervişler, şeyhler...
Bir grup halka olmuş dönüyor, öteki grup zikr ile meşgul.. Bir başka topluluk yanık ve unrevl sesleriyle İlâhiler okuyor.
Ordunun sağında solunda, geri sinde başka bir âlem çalkanıyor Dünyanın gözbebeği olan İstanbul şehrini zaptetmeğe giden, yine dünyanın en disiplinli, muntazam ve mağrur ordusunun etrafını saran bu kalabalık nedir?
Binlerce şehirli ve köylü.. Satıcılar, merak sahipleri.. Kadın, erkek gönüllü olarak, Fethi Celili Kostantiniye uğruna yollara düşmüştü.
Ve Sultan Mehmet, istikbalin Fatih Sultan Mehmedi, muhteşem çadırından bu ateşli, imanlı orduyu ve halkı temaşa ediyordu..
Sultan Mehmet de giyinip kuşanmıştı. Zırhlarım giymiş, başına çelik bir miğfer geçirmişti. Yüzünde sert ve azimkâr bir ifade vardı.
Otağı Hümâyûnun etrafında devlet erkânı huşu içinde Sultan Mehmedin çıkmasını bekliyorlar-
Ordu da artık hareket edecekti! Bir anda küsler, nakkareler, davullar sustu. Asker, evvelden kararlaştmlan şekilde makine gi bi muayyen şeklini aldı. Sanki bir düğmeye basılmıştı. Kısa bir silâh şakırtısından sonra tam bir sükût..
Dervişler, mollalar, şeyhler, es naf ve kalabalık, bu başı bozuk denilen kalabalık da hiç bir kumanda almadıkları halde derin bir sükûta garkoluvermişlerdi.
Sultan Mehmet Otağı Hümayû nundan çıkmıştı.
Bütün gözler, bu tarihin ender yarattığı dâhî devlet başkanına takdir ve hayranlıkla bakıyordu. Ve o daha ancak 23 yaşında idil.
Vezirler, beylerbeyi, beyler ve zabitler dındaıane bir huşû ile başlarını önlerine eğdikleri sırada, yüz binleri aşan kalabalığın gırtlağından gökleri inleten bir uğultu boşandı:
(Aleyke avnullah!... Padişahım devletinle bin yaşa!...)
Bu uğultuyu, şeyhler ve mollalar tarafından yükselen bir ses takip etti:
(Cenabı Hak seni mansur ve muzaffer eyliye... Tuttuğun yol hak yoludur, ey ulu padişah!.)
Ve etrafta kaynaşan halkın dudaklarından şu sözler? döküldü:
(Allah seni nazardan saklasın. Seni bu millete bağışlasın!..)
Heyecan son haddini bulmuştu. Bu muhteşem ve imanlı kalabalığın içten gelen temennileri, genç hükümdarı bile sarstı. Gözleri yaşardı, kendi kendine şöyle mırıldandı.
(Yarabbi, beni böyle imanlı bir milletle başbaşa ettiğin için huzurunda 6ecdei şükrana kapanıyo-
Ve sonra, azimkâr adımlarla ilerledi. Vezirler onu takip ediyordu. Atına atladı, ordunun tam ortasına geldiği vakit durdu. Bir daha bu iman mahşerini gözden geçirdikten sonra üzengilerin üzerinde dimdik durdu. Gür ve çelik gibi sert sesiyle meşhur nutkunu iradetti:
(Asil milletim!.. Cesur askerlerim. sadık vezirlerim ve kuman-
Asrın En Büyük Aşkı!
Dük ve Düşes Windsora
Bellamy Cinayeti
ZAFER'İN POLİS TEFRİKASI «w»»»»»
Yazan: Frances Noyes Hart Çeviren: S. Yazıcıoğlu
dâhi devlet başkanına bakıyordu
«âSS
tüftahannel Kostantaniye, felenl-mel emir Emirüha, Veleni'mel-ceyş zalikelceyş...)
Hazreti Peygamber, İstanbulu zaptedecek olan emir ve askerleri bu sözleriyle teşvik ve tergip ve takdir buyurmuşlardır. Hiç bir millete nasip olmıyan işbu Fethi Çelilin sîzlere nasip olacağına dair Kur'anı kerimde de işaret vardır. Kur’anı kerimde zikrolu-nan Beldei Tayyibe kelimesi 857 adedinç uygun denmektedir. İçinde yaşadığımız sene ise 857 senesidir. Şu imanım var ki Cenabı Hak ca^ mıdır? bu mazhariyeti, Fethi Celili Kos- | Dünyanın tantıniye emri ...liL;, nasip eyliyecektir.
Askerlerim!.. İki senedir milletimin bi)tün servet menbalarını . -----
bu işe hasrettim. Vesaiti muhasa- ; şaheserinin, düşesin rayı ikmal ettim. Fakat hiç bir büyük moda evlerinin çalışmalarile harp âleti insan eli, insan azmi olduğu kadar kocası”’” w
ve insan zekâsı olmadıkça bir işe anl«j*al. yaramaz. Bana asil imanlı, cesur maydana geldiği söylenmektedir, ve vefakâr askerler lâzımdı. Bu I Düşesin fevkalâde zarafetinin sırrı dakikada karşımda beni dinleyen 1 ^bık VIII - inci Edouard’ın zevkin-askerlerimin hepsinin yüzünde, I ^en doğmaktadır. Düşes tabii bir sonsuz bir fedakârlık, cesaret ve ............... 1
kahramanlık okuyorum.
Yakında başlıyacak olan muhasarada hepinizden, insan kudretinin erişebildiği bütün fedakârlıkları bekliyorum. Dini mübin uğrunda şehit veya gazi olanların indallah ne büyük bir mükâfata nail olacaklarını şeyhler ve hocalar size izah etmiştir.......)
Fatihin bu nutku oldukça uzundur. Tam bir sükûn içinde bu u-zun nutku dinleyen asker dervişler ve halk sonunda coşkun bir şekilde Padişahı alkışladı.
Ve ordu tarihi yürüyüşüne başladı.
Ordunun çok daha ön taraflarında Karaca Paşa kumandasında müthiş bir süvari takımı vardı ki, bu yırtıcı takım, büyük Türk ordusuna yol açıyordu.
Mevkibi Hümayun pek muhteşemdi. Küsler, nakkareler, davullar yeri göğü inletiyor, onlar sustuğu vakit İlâhiler, tekbir ve tehliller bütün ovayı dinî bir vecd havası ile dolduruyordu..
(Devimi v*r)
ait ezeli kördüğüm
Windsor Düşesi bu sefer Buckingham Palace’a kabul edıkcekmi
5 senedenberi sosyete hayatın-I 11 da kendisinden en çok bah-iHsettirmiş aşk ve lüks içinde I dünyanın en çok şımartılmış kadını nihayet İngiltere sarayına tak-| dim edilmek imtiyazına nail ola-
«... v«u, I --------------v-... en S‘k kad,nl; bif
,rl mühimmini «izlere kadının. Wondsor Düşeşinin elinde
tuttuğu bu namı kim taşımak istemez?
Bununla beraber
bu zarafet gardrobunun
olduğu kadar kocasının yerinde ve anlayışlı tavsiyeleri sayesinde de
MÜJDE
danlarım!.. Beni dinleyiniz. Sizin I gibi mert ve cesur bir topluluğa hpni has evleven Cenabı Hakka j
beni baş eyleyen Cenabı Hakka hamdü sena ederim.
Cenabı Peygamberin bir hadîsi , şerifi ile sözüme başlıyorum. Le-
Civarın, ..Meyva bahçeleri, ismiyle tanınan en eski ve en büyük malikânelerinden birinin bahçıvan köşküne gitmek üzere yola çıkmıştı. Cinayetin vâki olduğu zaman bu köşk boştu ve satılıktı.
Koşarak gidiyordu; zira geç kalmış olduğunu, âşıkınin kendisini
dia makamının kanaatına göre, iyi bir aileden gelme^yi terbiye görmüş, cadece cinayet fikriyle dahi isyan etmesi lâzımgelen incelmiş bir kadın tarafından ika edilmiştir. Çünkü bu hanım görülmemiş derecede deniı bir maksat uğruna bu cinayeti işlemiştir; çünkü yanı başında karısının ölümünü haya -tından daha mukaddes tanıyacak derecede kıskançlıktan vahşi bir hayvan derekesine düşmüş olan sadık bir de zevç vardır. Bu cinayet bilhassa fecî ve iğrenç bir şeydir; çünkü bu iki şahıs bu cinayeti işlerken haydutluk maksadiy lc işlenmiş fikrini vermek üzere daha elleri kanla bulaşıkken cesedin üzerinden elmasları dahi
beklemekte olduğunu düşünerek üzülüyordu. Fakat bahçıvan köşkünün misafir salonunda kendisi-
benzediğini öğrenmek çok hoşlarına gitmişti.
Ayni zamanda yayınlanmış olan kısımlarda kraliçe Viktorya ve kocası V inci George’un karşısında sessiz ve silik bir şahsiyet olan kraliçe Mary hakkında meraklı tafsilât da vardı.
Kitapçılar tarafından yayınlanmamış sadece bazı kısımlarının çık-unış olmasına rağmen hatıraların bu kısmı düke 2 buçuk milyon dolar getirmiştir.
Sabık İngiliz kralının hatıralarını bir kitapçıya vermeyi reddetmesinde, Londra tarafından verilen vetonun amil olduğu sanılıyordu Halen bu tahminler kat’iyet kesbet-mektediı*.
Ayni zamanda dük’ün sadece kaynaklarının tükendiği için hatıralarını yayınladığını iddia edenler de oldu. 12 hizmetçi ve sık sık yaptığı seyyahatlerle yaşadığı hayat kendisine ayda 10 bin dolara mal olmaktadır. 1947 de komünist saylav Mic-heal Pirat hükümetten, dükün gelir kaynaklarının menşeini izah etmesini istemişti. Hattâ, komünist saylav bütçesinin muvazenesinden endişede olan dükün Holivvutta çevrilecek olan bir filmde kendi şahsiyetini canlandıracak olan bir rolde oynamağı kabul etmiş olduğu bile söylendi.
Fakat Windsor dükünün meşgaleleri bu kadar havai değildir. 1939 danberi büyük bir ilgi ile Avrupanın İçtimaî meselelerini incelemiş olduğundan Marshal Plânı idaresinde bir vazife istemiş olduğu doğrudur. Lâkin Başbakan Attlee bu tasarıya muhalefet etmiştir, kendisinin, 1945 de teklif etmiş olduğu Rodezya valiliği görevini reddettiği için düke muğber olduğu söylenmektedir.
Dükün hatıralarını yayınlamasında paranın amil olduğunu'ileri sürenler, hatıralarının ikinci cildinin yayınlanmamasını Londra’nın vetosundan ziyade dük ile kitapçısı narasında henüz daha bir anlaşmaya varılamamış olmasına atfetmektedirler. Kitapçı 3 buçuk milyon dolar
teklif etmiştir, dük ise 5 milyon dolar istemektedir.
Bu arada bazı siyasî çevrelerde sabık kralın hatıralarında meyilleri malûm olan siyasî fikirlerini yayın, lamasından korkulmaktadır.
1939 harbinin arifesinde dükün İtal ya kralına, felakete mani olmak için bütün nüfuzunu kullanmasını isteyen bir telgraf gönderdiği unutulmamıştır. Bir çok vesilelerle karakterinin asaletini, memleketine karşı olan halisane sadakatini göstermiştir. Harp patlak verdiği zaman dük İngiliz hükümetinden «hakikaten harp yapmak, müsaadesini istemiştir. Fransa’da savaşan bir Ingiliz birliğin kumandasını filen eline almak için mareşallik rütbesinden feragat etmiştir. Felâket gelip çattığı zaman Ispanya’ya geçmeğe muvaffak olmuş ve ancak o vakit Bahama adaları valiliğine tayin edilmiştir.
Hatıraların ikinci kısmı VIII inci Edouard’ın tahttan feragatinden ön. ce cereyan etmiş olan hâdiseleri ihtiva etmektedir.
Nihayet hatıralardan bahseder -ken, 15 sene önce asrımızın en güzel ve en trajik aşkı karşısında büyük bir heyecan duymuş olan halkın oyunu da gözden uzak tutmamak lâzımdır. 325 sayfa olan ikinci cildin 200 sayfasının, dükün Mrs. Simp-son ile karşılaşmasına, evlendikleri güne kadar yaşamış oldukları aşka tahsis edilmiş olduğunu söyleyenler vardır.
Şayanı hayret olan cihet bütün manileri yenmiş olan bu büyük aşkın, her aşkın en amansız düşmanı olan zamanı da yenmesidir. Dük ile düşes arasındaki aşk, evlenmelerinden önce Muhlin yatı ile Asya sahillerinde yapmış oldukları gezinti sırasındaki kadar kuvvetli kalmıştır. Hatırlarda olduğu gibi skandale bu gezinti sebep olmuştu.
İlk günlerdeki kadar aşık olan dük, asla düşesten ayrılmamakta ve yalnız olarak resmini çekmek isteyen fotoğrafçılar dünyanın en büyük müşkilâtı ile karşılaşmaktadırlar. Hiç bir zaman kendisini bırakmayan tabiîliği ile • na yapalım, biz bir ekipiz» demektedir.
Sevdiği kadın için tahtından vazgeçmiş olan dükün şimdi de kral ailesini bu kadar üzen hatıralarını yayınlamaktan vazgeçmesi imkânsız mıdır? Şu şartla ki, nihayet Buckingham, «Windsor dükü ile düşesinin bir ekip teşkil» ettikleri hakikatini anlamış olsun.
Hülâhsa, iki defa boşanmış olduğunu bahane ederek düşesi saraya kabulu reddetmek güçtür. Vatandaşlarından birine karşı kral ailesi tarafından gösterilen bu İsrarlı kinden memnun olmayan Amerikalılar «Marlâne Dietrich Buckingham’a nasıl kabul edildi, demektedirler.
ni bekliyen şey aşk değildi. Kendisini öldürenleri muhake-
me etmek üzere burada toplanmış olan jüri heyeti âzaları, bu buluşma yerine uçarak giden güzel, heyecanlı, ve âşık kız hakkında eğer zihninize haşin ve insafsızca fikirler geliyorsa, karşılaştığı şeyin aşk değil ölüm olduğunu düşünerek kendisine karşı fikren dahi haşin ve sert olmamanızı rica ederim. Daha makul hemcinsleri kadar âkılâne değil.. Fakat onlardan çok daha derin sevmek cinayetini irtikâp etmiş olduğu için cezasını pek ağır bir surette ödemiş bulunmaktadır.
alıp götürecek kadar soğukkanlı, akılları başlarında ve bilerek hareket etmişlerdir.
Sîzlere göstermek istediğimiz bu delilin mânasını daha açıkça izah edebilmekliğimiz için, bu iki aktörün oynadıkları fecî rolün dayandığı zemini sîzlere iyice anlatmaklığımız icabedecektir.
Ballechester eyaleti, sizlerin
(1
Ertesi sabah, takriben saat dokuz raddelerinde, emlâk acentalı-ğı ile iştigal eden bay Herbert Conroy, mülkü satın almak isteyen bir müşteriyle birlikte bahçıvan köşküne gelmiştir. Balkona doğru yürüdüğü sırada evin kapısının hafifçe aralık olduğunu görerek hayrette kalmıştır. Köşke gizlice hırsız girmiş olduğu fikrine zahip olarak kapıyı açmış ve içeriye girmiştir.
Köşkün dar holünün sağında, evvelce oturanlar tarafından ön salon ismi verilen bir misafir odası mevcuttur. İşte o odanın eşiğinden içeri giren Conroy
birdenbire müthiş bir manzarayla karşılaşmıştır. Çünkü yerde, beyaz dantelâdan bir gece tuvaleti giymiş olarak genç bir kadın yatmaktadır. Yanında bir masa devrilmiştir.
Ya evvelce bir mücadele vâki olmuştur, yahut da kadın düşerken masayı da devirmiştir. Ayaklarının ucunda kırılmış bir lâmba abajjrûnûn parçalariyle, bronz bir lâmba vardır. Kızın beyaz elbisesi yakasından eteğinin ucuna kadar kana bulanmıştır. İpek çorapları kanla mülemma bir haldedir; hattâ gümüş yaldızlı iskar-binleri kan lekesiyle lıarap olmuş tur. Evinden ayrıldığı zaman bir inci kolye, bir nişan yüzüğü, bir de pırlaııtalı yakut yüzük tak mış bulunuyordu. Elmaslar bulunmamıştır. Yerde yatan, bi -lerek, isteyerek insafsızcasına bıçaklanarak öldürülmüş olan, güzelim dantelâlı elbisesi feci bir surette maskaraya çevrilen kız Madleine Bellamy'dir, ki kendisini öldürmekle müştereken maznun olan iki şahıs işte karşınızda bulunmaktadır. Muhakeme edilecek
den aogmaKiaaır. uuy» m»
ahenk teşkil eden, birbirine yakın I renkleri tercih etmekle beraber en canlı renkleri de daima büyük bir zevki selimle karıştırmasını bilir.
Şahane bir giyinişle, düşes başkentten başkente, en çok sevilen eş efsanesini ve dünyanın en zarif ve en kibar kadını şöhretini peşi sıra sürüklemektedir. Bununla beraber fıtrî zarafeti ve vücut alimini tabiatın kendisinden bu kadar zalimcesine esirgediği hiç bir kadın yoktur.
Sabık kral VIII inci Edouard’la Touraine’de Candd şatosunda evleneli 15 sene kadar oluyor. Nikâhlarını kıyan İngiliz Papası Jardi-ne’den İngiltere’ye avdetinde vazifesini terketmesi rica edilmişti.
O zamandanberi İngiliz sarayının durumunda hiç bir değişiklik olma, mıştır. O günden bugüne kader iki çiftin, kral ailesi ile münasebetlerinde hiç bir şey değişmemiştir. Windsor düşesi, daha henüz ne kain valdesini, görümcesini kain biraderini, İngiliz kral ve kraliçesini, yeğenleri Prenses Elizabeth ve Prenses Margareti ve ne de Edinburg Dü-kü’nü tanımamaktadır. Londra’da daima İngiltere sarayının bilmemez-likten geldiği bir insan gibi yaşamaktadır, halbuki kocası bu sarayda daime hüsnü kabul görmektedir. Windsor dükü ekseriya kraliçe Mary.nin yanında oturur.
İngiltere’ye yapmış oldukları son seyyahatlerinden birinde, dük’ün hatıralarının ikinci cildinin yakında yayınlanacağından ailesini haberdar ettiği şayiası yayılmıştı-HaHttâ bu haber bir bomba tesiri u-yandırmış oldu ve kral ailesinin kesin olarak bu neşriyata muhalefet ettikleri söylendi.
Dük’ün hatıralarının birinci kısminin kısa bir zaman önce Amerika’da Daily Mail ve Life’da yayınlanmış olduğu malûmdur.
Amerikalıların, Ingiliz tahtının varisine verilen terbiyenin bir çok noktalardan, - dükün kullandığı ta-, birle - bir caniye verilen «terbiye.ye
ı
Temiz iş Ucuz dikiş
İstiyorsanız işte size firmamız olan gayretimizle aylardır pahalılıkla mücadele eden GAYRET TERZİEVl para kuvvetiyle vitrin ve manken gösterisiyle değil bilfiil çalışmam-ladır.
Kadın ve Erkek
kumaşlarımız mevcuttur. Uzun vâdeli taksitle muamelelemiz vardır.
GAYRET TERZİEVl
İZZET KÖROĞLU
Anafartalar Cad. Evkaf İş Hanı No. 410, Kat 4, Tel: 16041.
Fransuva, bunlara ayni soğuk tavırla, kısa cevaplar vererek a-nasını ricate mecbur etti.
Fakat, inatçı bir kadın olan Ka-terin. lüzumsuz yere ısrarda bulunmak hatasını irtikâp etti.
O vakit, Fransuva doğruldu, dik leşti ve mânidar bir ısrarla gözlerini anasına dikerek kelimeleri teker teker telâffuz etmek suretiyle: ,
— Madam, dedi, o müsademe esnasında az kalsın öteki dünyayı boylayacaktım; bu sebeple, her keşten fazla beni alâkadar eden o iş.. Bununla beraber görüyorsunuz işte, ben hiç ehemmiyet vermiyorum... Bana inanınız ve siz de benim gibi ihtiyatlı olunuz. Böylesi her halde daha hayırlı olur.
Bu sözler zımnî bir tehdit idi. Katerin bunu anladı. Binaenaleyh, baş eğmek muvafık olacağına hükmetti.
— Peki, dedi; fakat, siz pek âlicenapsınız, pek iyi yüreklisiniz. Fransuva. Ama ne çare ki, Parisliler işte haklı veya haksız, bağırıyorlar.
— Bırakınız, bağırsınlar, Ma dam. Yoruldukları zaman kendiliklerinden susarlar.
Bu noktada da mağlûp edilen Katerin, intikam hevesine kapıldı ve hücumunu gelinine tevcih ederek birdenbire:
— Kızım, dedi, kraliçelik vazifelerinizi bihakkın bilmemeniz cidden teessüre şayandır.
Şaşıran Mari Stüart:
— Ben mi vazifelerimi yapmıyorum, Madam? diye kekeledi. Size göre, vazifelerimin hangisinde kusur etmişim acaba?... Bana bunu söylerseniz size minnettar olurum.
Katerin, huşunetle bağırdı:
— Kocanız olan kralın sizi ihmal ederek böyle daima sokaklarda dolaşmasına nasıl tahammül ediyorsunuz? Pekâlâ biliyorum
ı»1
mensup olduğunuz, ve Tanrıya
bin şükür benim de mensup oldu-
ğum eyalet, memleketimizin her tarafındaki eyaletler gibi birçok sevimli, hoş geçinen cemiyetlerin, bir çok güzelim yuvaların toplan-
dığı bir eyalettir. Rosemont da
işte bu sevimli cemiyetlerden bi-
ridir. Bu mahkeme salonunun he-
men on mil gerisinde cenuba doğru, ufak bir şehirdir. Şehir, başlı başına gittikçe terakki etmekte, inkişaf etmekte olan bir yerdir; fakat asıl cazibe merkezi, şehrin hudutlarından iki mil kadar mesafede bulunan şehir kulübüdür. Kulüplerin etrafında zarif ve şirin evler vardır. İşte bu şirin evlerden birisinde, alçak saçaklı,
yeniden tamir edilip şekli değiştirilmiş bir çiftlik köşkünde Patrick İves’le zevcesi oturmaktadırlar. Patrick İves Nevyorkun en eski, en muhafazakâr bankaları
nın birinde kendisine şayanı hayret bir mevki yapmış olan otuz iki yaşlarında bir gençtir. Bu şayanı hayret kelimesini bilhassa kullandım, çünkü kendisi ancak
bundan yecli sene evvel. Susan Thorne ile evlendikten sonradır ki
■UflRLO
SAATLARI
SAATÇİLERDEN ISRARLA İSTEYİNİZ
olan erkek Stephen Bellamy cinayete kurban giden kızın kocasıdır. Yanında oturan kadın ise, Susan İves, Madeleine Bellamy’nin o u-ğursuz gece buluşmağa gittiği âşı-kı Patrick İves’in karısıdır.
Efendiler, cinayet fecî ve tüyler ürpertici bir şeydir. Fakat bu cinayet, fikrime iştirak edeceğinizden eminim, bilhassa fecî ve tüyler ürpertici bir vakadır; zira, id-
i GÜZEL FİYORENDA
Yazan: MİŞEL ZEVAKO
Çeviren: RAGIP RIFKI
hakikî mâııasiyle ciddî bir iş tutmak lüzumunu lıissetmiştir. O za mana kadar, yalnız cephede geçen iki yıl içinde kazandığı parlak muvaffakiyetler müstesna, hayatının mühim kısmını golf oyna-nVağa, foksrot yapmağa hasret -miş, çalıştığı cılız bir emlâk işine pek cüzî bir vakit ayırabilmiştir. Hakkında verilen bütün malûmata nazaran, kendisi, sevimli, hoş, fevkalâde sevilen bir adamd* ve yine de öyledir.
(Devamı ve-’
Ortak aranıyor
Yenişehirin işlek bir caddesindeki bakkal dükkânı için ortak aranıyor, icabında dükkân devren satılabilir.
21864 telefon numarasına müracaat.
ki, onun böyle gaybubetleri ailenize yarıyor. Fakat, her şeyin bir haddi var. Kral, vaktinin büyük bir kısmını evinin haricinde geçiriyor. Sizin bundan üzülmemeniz, ona karşı fevkalâde itimadınız ol duğuna delâlet eder. Maaheza, herkesin dili tutulamaz. Dedikoducular, itimat kelimesini, birtakım sebepler göstererek kayıtsızlık kelimesiyle değiştirebilirler. Rica ederim, sözümü kesmeyiniz... Kral sarayda bulunduğu zaman siz onu kendinize hasrederek bir odaya kapanıyorsunuz, kimse ile görüştürmüyorsunuz. İyi biliniz ki bu hal devam edecek olursa nihayet, Luvr Sarayında da, krallığın her yerinde olduğu gibi, bir kral bulunduğu tamamiyle unutulacak... Ama, şunu da biliniz ki amcanız Dük dö Giz'in borusu ötmiyecek.
Çok halim ve melek haslet olan Mari Stüart, kaynanasının bu ha-inane imalarmı ve isnadatına cevap vermeksizin kabul edecek kadınlardan değildi.
Ona sert bir cevap vermeğe ve bu sözlerini çürütmeğe hazırlanıyordu. Fakat, Fransuva, ayni zamanda sakin ve âmirane bir tavırla eşini sükûta dâvet etti ve tamamiyle hâkim olamadığı bir şiddetle:
Pekâlâ, öyleyse, dedi... Âmiri mutlak olarak hareket etmek arzu ettiğim gün her şey tamamiyle değişecek... Herkes kudret ve azametim karşısında baş eğecek, İşitiyor musunuz, Madam:
— 9 —
Herkes irademe baş eğecek... İhtimal ki siz bundan memnun ol-mıyacaksınız... Ama, bundan dolayı kendinizi muahaze etmeniz lâzım; çünkü, onu isteyen siz olmuştunuz; bu sebeple, mesuliyeti size aittir.
Bu sözler, ve bilhassa bunların söylenişindeki vakurane tavır ve eda, Katerinin dikkatini çekti. İçine bir üzüntü girdi. Fakat, bu sözlerin, Fransuvanın hiç bir zaman mevkii tatbike koyamıyaca-ğı kuru sıkı bir tehditten başka bir şey olmadığını düşünerek müs terih oldu.
Onun, oğlunu pek iyi tanımadı ğını söylemiştik.
IV KRAL
Fransuva bir zile vurarak yük sek sesle bir emir verdi.
Yavaş sesle de başka bir emir verdi. Katerin bunu işitmek için beyhude yere kulak kabarttı, söylenen şeyi işitemedi. İçine yine üzüntü bastı.
Yüksek sesle verdiği emir mucibince kapılar açıldı ve bir memur, gürültücü bir sesle kralın umumî bir kabul resmine müsaade ettiğini bildirdi.
Bu âdeta bir hâdise idi: Kral alelekser saraydan hariçte bulunuyordu vo, sarayda kaldığı zamanlarda ise yalnız kendi sadık dostlarını kabul ve tehiri mümkün olmıyan hususî mülakatlara müsaade ediyor, vaktinin mütebaki kısmını, o gün olduğu gibi, eşiyle başbaşa geçiriyordu.
Sarayın belli başlı erkânının kral tarafından toplu olarak kabul edilmesi pek nadir hallerden idi. Kralın emri derhal saraya yayıldı ve geniş oda, kralve iki kraliçeye arzı hulûs etmeğe seğirten nedimlerle doldu.
Boröver içeri girdi.
Kral onu, odaya ayak bastığı anda görmüştü. Ona ne bir şey söyledi, ne bir işaret etti... Sadece uzun uzun baktı. Boröver bu bakışan mânasını anladı ve bana: «Buradan bir yere kımıldamıyaca ğım» demek istiyen bir hareketle cevap verdi.
Bu suretle kurtulacağını ümit ediyordu. Fakat, bu sefer Mari Stüart, âhenktar sesi ve tatlı te bessümile, herkesin önünde:
— Ah! Mösyö Boröver, sizi gördüğüme pek memnun oldum... dedi.
Ona elini uzattı. Şövalye, kendine pek yaraşan vakurane bir zarafetle bu elin üzerine eğildi ve dudaklarını hafifçe ona değdirdi.
Kraliçe, teveccühünü gösteren bu hareketi müteakip, hakikî bir ihtimamla pederi Nostradamüs’ü nişanlısı Floriz dö Ronşerol’ü sor du. Kendisine ve kendisine men sup olanlara iltifatlarda bulundu
Fakat, onun krala yaptığı hizmetlere dair ne bir söz söyledi ve ne de bir imada bulundu.
Bununla beraber, hal ve tavrı. ’ candan bir minnettarlığı ifade ediyordu. Boröver bunu farketti. Kraliçe, ona izin verirken tekrar elini uzattı.
Bu anda, Dük dö Giz’le Kardinal dö Loren, nazarı dikkati çeken bir azametle içeri girdiler. Mari Stüart, Katerinin bir an kadar bunlara baktığını gördü. Esasen onları ötedenbeıi tasarruf altında da bulundurmakta idi.
(Devamı var)
RADYO »BULMACA*
ANKARA RADYOSU PAZAR — 23/4/1950 Ulusal, Egemenlik ve Çocuk Bayramı
8.28 Açılış ve Program.
8.30 M. S. Ayarı, Haberler ve Hava Raporu.
8.45 Müzik: Marslarımız (Pl.)
9.10 Günün Programı.
9.15 Radyo İle İngilizce.
9.30 Müzik: Davul. Zurna ve Çifte Nakkareyle Tören Havalan (Pl.)
10.05 Konuşma.
10.15 19 Mayıs Stadyumundan Naklen Yayım.
11.05 Temsil: Pazar Skeçl (Bir Tren Yolculuğu: Yazan: Nihat Tanyii-
11.30 Müzik: Hepberaber Söyliyelim (Yurttan Sesler Karosu.)
12.00 Müzik: Cumhurbaşkanlığı Armoni Müzikası Şef: /lisan Kilnçer.
12.40 Müzik: Telden Tele: (ince Saz
13.00 Haberler.
13.15 Müzik: (Çocuk Korosu) Türk Eğitim Derneği Yenişehir Lisesi ilk
13.30 öğle Gazetesi.
13.45 Müzik: (Çocuk Korosu) Devrim ve Ulus İlkokulu öğrencileri.
14.00 Hava Raporu, Akşam Programı ve Kapanış.
17.58 Açılış ve Program.
18.00 M. S. Ayarı.
18.00 Çocuk Saati.
19.00 M. S. Ayarı ve Haberler.
19.15 Geçmişte Bugün.
19.20 Müzik: (Çocuk Korosu) Kız Lisesi İkinci Orta ve Yenişehir Lisesi, öğrencileri.
19.50 Müzik: Akşamın Karma Müziği.
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Müzik: Sanat Heveslileri Saati.
20.45 Müzik: Genç Müzlkclnin Sesi:
Soldan Sağa ve Yukarıdan Aşağıya:
1 — Bir tarikat mensupları 2 — Şiddetli kış 3 _ Tersi: edat, inleyen, tersi: çok değil 4 — .... çıkmayınca 'huy çıkmaz. İkinci cem'l şahıs zamiri. PolonyalI 6 — Bir uçbirimiz, tedavül vasıtası 6 — Takunya. (Bizim Köy) eserinin müellifi 7 — Haber verme, darasız ağırlık
8 — Tersi: Mısırda bir nehir, demir küfü. vücudumuzun bir kısmı 9 — Bezer, soyadı, Tı 10 — incelik 11 — Piyasada fiyatların yükselmesi.
Tertip Eden: N. Ü.
Dünkü Bulmacamızın Halli:
1 — Es, kamus, et 2 — Milftd. ela 3 — Melih, Accem. 4 — Kilim. Arama 5 — Alim, avane 6 — Mah, asabi 7 — Ud. avara, ya 8 — Araba, sır 9 — Ecani. sıla
9 — Eleme, yılan 11 Tama. Baran.
Mozart - Keman ve Plana için so-
Çlanlar: Ulvi Yücelen. Plaııo: Asım Kaveller.
21.00 Müzik: Film Yıldızları Söylüyor.
21.15 Müzik: Müzikle Gezi.
22.00 Konuşma: (Spor Haberleri.)
22.15 Müzik: Dans Müziği (Pl.)
22.45 M. S. Ayarı ve Haberler.
28.00 Program ve Kapanış.
ZAFER
âahife : 5
Mevsimin Kumaş Vistra Emprime Jorjet Krep Emprime Tual Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ Fiatlan
260 krş.
290 krş.
375 krş.
500 krş.
l^-âr- 18 Renk hakiki İrlanda Keteni 900 krş. Garidı 340 krş.
An af ar taler Cad, Adliye kaifiSi döşe Majbua, No; 124.
Tel: 11135 Antta ra
MÜJDE
I
INŞAAI SAÜlPLtKlNt
UUGHAMACI *e MOBILYAüILAKA
T. H. K. UÇAK FABRİKASI
Advlye FENİK
T asi idlerini filim» idari »4
EUAMET YAZlCIOftl.t
Basıldığı yer :
Güneş M» triko,
Telf. 13611 Şekerciler Sokak No. 9 Telgraf: Taşkın
Yuvarlak beton demiri, çivi, çinko, siyah ve galvanizli saç, beton teli, kazma, kürek, kurşun horu, galvaniz, siyah boru ve parçalan, fevkalâde tc-miz pik boru ve parçalan, Eskişehir Kiremitleri - Serbest Çimento İmrahorun Pişkin Tuğlası FİYATLAR PİYASANIN EN UCUZ FİYATIDIR
Doğrama
Panjor Mobilye
Sipariş kabul etmeye başlamıştır
Ehven
İyi kalite ve garantili
İş yaptırmak isteyenlere memnuniyetle hizmete hazırdır.
ALT SALONDA Her akşam r^nrı.znîş Paris Revu fleyatt ballet kellenroc Harikulade hanlı Akrobatik
Trio Maffi kısa bir müddet İçin angaje edilmiş
Meşhur lirtüoz ADÛLtlı YENİAS ıdaıesınde atraksien tipik orkestrası
Her pazaı saat 1) de matine büttin program iştirakile ISI90
Kiralık Dükkan
Keçiörende postahane yanında gazino karşısında asfalt üzerinde üç dükkân kiralıktır. Yeni Sinema yanında tütüncü Ali Tümer’e müra-(759)
7 mayıs Pazar aAşamt m 2f ut
YENİ SİNEMflb/1
Prese edilmiş, su geçmez, kabar-maz her türlü eilâya fevkalâde elverişli KAPI, TAVAN, DÖŞEME, BÖLME, LAMBRİ, MASA, DOLAP, haricî reklâm tabelâlarile her türlü imalâtta kullanılan;
DÜR
Marka kontrplâklarımız gelmiştir Fiatı tahtadan ucuzdur. Alman mah taze Portlant. ithalât ÇİMENTO su satışımız serbesttir. Her çeşit in-şaat malzememiz mevcuttur.
Tel: 12789 İNAN TİCARETHANESİ Posta Caddesi No. 12
PINAP SPOfi
anPaı-ac/o '/A cA°/a A'iy/ne//' Ses SaaaAAâr)
rar,z, ^ya/eZ/er/r.
ORTA OYUNU
i Si M RiL DÜMBULLü
VE SEVİSİ
Te&mz/.kfadrosi/e
Bu Müsamereye iki meşhur Ses yıldızımızda iştirak edecektiıl
?.....:......„ ?....................;..... |
Btlâtier Sfcbat Eczanes1, Şark Kundura pazarı, Sinema gresinde sAfı1 ulakladır ■
Şark İnşaat Malzemesi Ticarethanesi
satın alınacak
Sâr k Sâblltllâri Piyasanın en üstün evsaftı sabunlandır.
MÜRACAAT?
Fabrika: Tel. 31437, 31438 de» ve 14 ve 16.
Satış Mağazası: Anafartalar caddesi Konya sokak Tarko Han r So. 29 — Tel: 16091.
Yolcularının Nazarı Dikkatine
TPKKI'MİMA Mt'EMHtHESI
Aranıyor
2 küçük çocuğa bakacak ve ev işleriyle yemeğe yardım edebilecek orta yaşlı bir bayan aranıyor. Müracaat: Tel. 25077. I
Motor
Yeni 1 beygirlik monofaze satı-: lıktır. Tel: 11882. Posta caddesi Tenekeciler sokak No. 42 marangoz | Bahattin. (?W)
Ankara Ajansı
24 N san Saat 1(1 ılı açıtıyor
Anafartalar Caddesi Çocuk Esirgeme Kurumu yanında No. 354
lürkıye (ümhunyetı
Ziraat Bankası
Zirai Krediler, Kooperatif işlemleriyle, Havale, Çek. Tahsil senetleri, Tasarruf tevdiatı işlerinde Say Müşterilerinin emirlerine âmâde olacaktır.
Tel: No. Miidür, 16463
3500 Kilo bakır tel
Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs işletme Müessesesinden
1 — Elektrolitik bakırdan Avrupa malı soğuk çekilmiş sert örgülü ve 10 mm’ maktamda 3500 kilo tel teklif verme usulü ile satın alınacaktır.
2 — Bu cins telden elinde mevcudu olanların 20 santim uzunlu ğunda birer ntimune ile tekliflerini 2/5/950 tarihine kadar Mtiesse se Umum Müdürlüğüne göndermeleri ilân olunur.
(2426)
f"" . •
Şen İzmir Nakliyat Anbarı
Ankara - İstanbul - İzmir
Tel. 13367 Tel. 2356I Tel 3608
K cudl «esâlUcrlyie il cariye e» ■tB'Mt
acazlnı vr emniyetle nx£ieder.
Ankara Telefon Müdürlüğünden
(Künk Yaptırılacak)
1 — Kalıpları idaremizce verilmek üzere 15000 tane 1, 2, 3 ve 4 delikli beton künk yaptırılması işi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konmuştur,
2 — Tahmin edilen bedel (39650) liradır.
3 — Bu işe ait eksiltme ve fennî şartnameler Ankara Telefon Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 5/5/1950 Cuma günü saat 15 de Ankara Telefon Müdürlüğünde yapılacaktır.
5 — Geçici teminat (2883) lira 75 kuruştur.
6 — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat makbuzlarını ve kapalı zarflan ile beraber kanunî vesikalarını noksansız olarak Ankara Telefon Müdürlüğüne vermeleri ve postada» vaki olacak gecikmenin kabul edilemiyeceği ilân olunur, (2505)
Satılık Kuyulu bağ ,
Dikmende Ortabekçilikte Kadas- 1 tronun 1670 ada ve 39 parselinde içinde tatlı bu kuyusu bulunan 3247 metrelik bağ satılıktır. Görüşmek için Maltepe Özveren sokak Arman apartımanı 27/3 müracaat. \
Aranıyor
Bir kadın ahçıya ihtiyaç dır. Posta caddesi Cündoğlu Han 35 numaraya müracaat. Telefon: 11481.
Ankara-lstanbul ve İstanbul - Ankara
(sjya z/Fz/acızz/^ zzz/'c/zv
ASTA A
/ / / / « / tzz/v-aA zyzA vps'ts*'.
AçmA
ttyyAK FOTOĞRAFÇI: f
NE KART KULLANACAĞINI — Çç. |
düşünmene; lüzum kalmadi :
F(E BS4
Her gün karşılıklı Ankaradan İstanbula ve İstanbuldan An-karaya Emniyet Koç Otobüs seferleri 15 Nisan 1950 Cumartesi sabahından itibaren başlıyacaktır.. Sayın yolcuların fazla tafsilât için aşağıdaki yazıhanelerimize müracaatlarım rica ederiz.
Ankara: 11 Jandarma Komutanlığı yanında Emniyet Otoları Yazıhanesi, Tel: 12909
İstanbul: Sirkeci, Orhaniye Caddesi Aşmalı Kahve bitişiğinde Çorlu ■ Ankara Yazıhanesi Tel: 25705.
MÜJDE
Tenzilâtlı otobüs seferlerimiz 23/4/1950 tarihinden itibaren her gün muntazaman radyolu ve her türlü konforu haiz 20 otobüsle sefere devam etmektedir. t
Ankaradan kalkış: itfaiye meydanı Yeşil Bursa • Haymana Oteli önünden.
Bursadan: Anadolu Garajı Telefon: 2341
Kalkış saatleri: Her gün 6.30 da.
Fiatlar: Ankara - Eskişehir 5 lira, Ankara . Bursa 7.5 lira. Telefon Ankarada 13632.
Pennicıllın sultan (Pomad)
, Çocuk, Kadın, Boğaz ve Burun hastalıkları tedavisinde kullanılır.
ECZANELERDEN İSTEYİNİZ
llınum! Satış Yeri: Ankara, Anafartalar Tarko Han Kat 11 No. 2
P. K. 332 — Tel: 16424 (698)
Halis Kahve isteyenlere
Uç kıvam üzerine kavrulmuş ve ince şekilde çekilmiş en nefis kahve çeşitlerini zevk sahiplerinin biı- defa tecrübe etmeleri kâfidir. | Adres: Samanpazarı, Güven Apart manı altında Arat Kitebevi bitişiğinde Kuru Kahveci İsmail Öz -türk. ■ (754)
Ankara Merkez ilçe Seçim Kurulu Başkanlığından
Demokrat Parti Ankana Merkez İlçe İdare Kurulunun talebi üzerine 23/4/1950 Pazar günü saat 10-12, 30/4/1950 Pazar günü saat 15-17 ve 7/5/1950 Pazar günü yine saat 15-17 arasında Cebeci çayırında ayrılan yerde partileri adına propaganda yapmalarına kurulumuzca müsaade edilmiş olduğu ilân olunur.
Sahife : 6
I Boş nakaleden devam :
C.H.P. nin namzet listesi ilân edildi
ve bayramları!
Atatürk,
N. S.
★ (Baş tarafı birinci de) ’ can, Sabit Sağıroğlu, Cemal Gö-
Demirspor Altay’a
5-3 galip geldi
Gençler ile Göztepe 7-7 berabere kaldılar Altay bütün gollerini, Gençler beraberlik golünü ikinci devrede çıkardılar
Gençlerbirliği . Göztepe maçın da Gençler kalesi sıkışırken
Millî Eğitim Kupası deplâssman sini zorluyorlar. Fakat müdafaanın maçlarında İzmir takımları dün 19 ileri çıkması yüzünden zaman za-Mayıs Stadında 3 bine yakın bir man Derpirsoprluların sağdan yap-kalabalık önünde ilk karşılaşmala- tıkları akınlar daha tehlikeli olularını yaptılar. ı yordu. Nitekim 37 inci dakikada De-
Günün ilk maçı Demirsporla Al- mirspor santrforu Abdullah beşinci tay arasında oynandı. İstanbul böl- golü de kaydetmekte gecikmedi, gesi hakemlerinden Sulhi Garanın Maçın son dakikalarında Altay-idare ettiği bu maça takımlar şu lılar teşebbüsü ellerine aldılarsa da kadrolarla çıktılar: , netice değişmedi ve maç 5-3 Demir-
Altay: Osman, Kemal, Kâmuran, sporun galebesile sona erdi.
Klark, Salâhattin, Sabahattin, Adil, , Altaylılar bilhassa ikinci devrede Bayram, Şükrü, Cihat. daha iyi oynadılar. Fakat rakipleri-
Demirspor: Emin, İskender, İsmet, nin sistemli oyununa mukabil açık Mehmet Süleyman, Muzaffer, Ze- bir oyun tarzile oynamak hatasına keriya, Niyazi, Abdullah, Rıdvan, düştüler.
İsmail. | Demirsporlular rahat oynadılar.
Oyuna Altaylılar stadın giriş Zekeriya ve Muzaffer iyi idi. tarafındaki kalesinden başladılar, i Hakem Sulhi Garan oyuna hâkim Fakat Demirsporlular desfıal te- oldu, idaresi güzeldi, şebbüsü ele alarak rakiplerinin kale- f - - -
sine indiler. Zekeriyanın ortaladığı topu yakalayan solaçık İsmail şü-■fcünü çektii, top Altay müdofine çarparak kornere çıktı, ilk beş daki. ka Demirsporlular Altay kalesi ö-nünde oynadılar.
7 inci dakikada soldan bir pas a-lan Demirspor sağiçi Niyazi soğukkanlı hareket ederek kendine gelen topu Altay ağlarına gönderdi. Bu golden sonra Demirsporlular daha düzgün paslarla oynamaya ve tehli keli inişler yapmaya başladılar. 15 inci dakikada Zekeriyayı içeri girerken düşürdüler. Sağdan 18 çizgisi üzerinden firikikten atılan topa geriden gelerek güzel bir kafa vuran solhaf Muzaffer Demirspor’u 2-0 duruma geçirdi.
Bu golden sonra Altaylılar canlan dılar. Fakat müdafaaları çok açık bir oyun tarzı takibettiğinden ileride kaptırdıkları toplar derhal kalelerinin önünü buluyor.
30 uncu dakikada tskenderle çarpışan Altay solaçığı oyundan çıktı. Altaylılar 10 kalmalarına rağmen Demirspor kalesi önünde oynamaya başladılar. Fakat şüt atamamaları netice almalarına imkân vermiyordu.
Gözlepe - Gençlerbirliği
Günün ikinci karşılaşması Göztepe ile Gençlerbirliği arasında yapıldı. Yine İstanbul bölgesinden Samih Duransoy’un idaresinde takımlar sahada şu kadrolarla sıralandılar:
Göztepe: Erdoğan, Fahri, Hüseyin, Talât, Mustâfa, Mehmet, Zeki, Ahmet, Yüksel, Emcet, Nezaket.
Gençlerbirliği: Osman, Muzaffer, Turan, Ali, Haşan, Ayhan, Hamdi, Hadi, Korhan, Şahap, Halim.
Oyunun ilk dakikaları daha ziyade Gençlerin hâkimiyeti altında geçti. Dakikalar ilerledikçe Göztepe takımında da bir açılma görüldü.
Devrenin bitmesine üç dakika kala soldan inkişaf eden bir Göztepe akınında topu yakalayan Ahmet ta kiminin birinci golünü yapmaya muvaffak oldu. Devre de böylece 1-0 Göztepenin lehine sona erdi.
İkinci devrede Haşanı ileri alan Gençlerbirliği oyuna canlı bir tempo ile başladı. Sık sık Göztepe kalesine yapılan akınlar Sarı - Kırmızı müdafaanın yerinde müdahaleleri i. le güçlükle bertaraf ediliyor. 25 inci dakikada Haşanın sürüklediği bir Gençler akınında Göztepe kalesinin önü karıştı. Haşan avut çizgisine yakın yerde topu Şahaba geçirdi. Şahap da yakın mesafeden beraberlik golünü yaptı. Şimdi vaziyet 1-1 berabere oyuna devam ediliyor. Bu golden sonra San - Kırmızdılar can iandılar sağdan yaptıkları bir akın da top Emcete geldi. Emcet de müsait vaziyette iken bu mühim fırsatı kaçırdı.
Devrenin mütebaki kısmı iki tarafın karşılıklı hücumları ile geçti. Oyun 1-1 berabere sona erdi.
H. Ö.
Fenerbahçe 2-0 Vefa'yı yendi
35 inci dakikada yine Altay müdafaasının ileri çıktığı bir sırada topla sağiç yerine kaçan Zekeriya önüne çıkan iki oyuncuyu geçerek takımına üçüncü golü de kazandırdı.
Altay müdafaas zaman zaman ileri çıkarak Demirspor forlarını ofsayt bırakmak takniğini kullandı ve bunda muvaffak da oldu. Devre 3-0 Demirspor lehine bitti.
İkinci devre
İkinci devreye Altaylılar sol hatlarını sağaçığa alarak çıktılar. Oyuna Altaylılar çok süratli başladılar ve sağlı sollu akınlarla tehlikeli olmaya başladılar. Fakat 10 uncu dakikada yine Zekeriya sağdan indi ve âni olarak topu ortaladı. Yetişen solaçık İsmail de kafa ile Demirspo-run dördüncü golünü kaydetti.
Akabinde Alyatlılar sağdan indi, ler. Sola kadar gelen topu Altay solaçığı çalımla İskender! geçerek soliçe verdi, vole bir şütle Altay ilk golünü kazandı. Bu golden sonra Altay akınları tehlikeli olmaya başladı ve zaman zaman Demirspor kalesinin önü karıştı. 20 inci dakikada İskenderin bir ıskasından kale önünde topu yakalayan Altay santr foru ikinci golü de çıkardı. Vaziyet 4-2. Altay solhafı sağaçıktan yerine geçti.
35 inci dakikada Altay sağiçi yerden bir sütle takımına üçüncü golü de kazandırdı. Vaziyet 4-3 olunca oyun süratlendi. Bilhassa Altaylılar canlı hamlelerle rakiplerinin kale-
İlk devreyi galip bitiren Galatasaıay Beşiktaş’la berabere kaldı
İstanbul, 22 (a.a.) — Millî Eğitim , kupası maçlarına bugün de İnönü stadında devam edildi. İlk maç Fenerbahçe ile Vefa arasında idi. İki takım şu kadrolarla sahaya çıktılar:
Fenerbahçe: Cihat, Hilmi, Ahmet, Samim, Kâmil, Süleyman, Erol, Müjdat, Tâki, Lefter, Halit.
Vefa: Şükrü, Mustafa, Rahmi, Melih, Galip, Salâhattin, Hikmet, Karnik, Suphi, İsmet, Bülent.
Hakem Mustafa Güventürk.
Durgun bir başlangıçtan sonra
13 üncü dakikada ani bir hücum yapan Fenerbahçeliler Tâki vasıta-siyle ilk gollerini yaptılar. 18 inci dakikada da Halit bir fırsattan istifade ederek Fenerbahçeye ikinci golü kazandırdı.
Devrenin bundan sonraki kısmı karşılıklı hücumlarla geçti. Devre de 2—0 sona erdi.
İkinci devrede rüzgârla beraber oynıyan Vefalılar, gol çıkarabilmek için 30 uncu dakikaya kadar bütün gayretleriyle çalıştılar, fakat muvaffak olamadılar. Oyun durgun ve tatsız bir şekil aldı ve sonuna kadar bu tempo ile devam ederek 2—0 Fenerbahçenin galibiyetiyle neticelendi.
Galatasaray — Beşiktaş
İkinci maçı Galatasarayla Beşiktaş yaptılar.
Galatasaray: Turgay, İstepan, Ruhi, Musa, Muzaffer, Doğan, İs-fendiyar, Naci, Gündüz, Koçis, Gaı. bis.
Beşiktaş: Feyzi, Maruli, Vedii, Çaçi, Leon, Hüseyin, Süleyman, A-li İhsan, Bülent, Fahri, Rahmi.
Hakem, Feridun Kılıç.
Oyun, süratli başladı. Rüzgâr tarafında oynayan Beşiktaşlılar, ilk dakikalarda bir gol çıkarabilmek için üstüste hücumlarla Galatasaray kalesini bir hayli zorladılar.
16 inci dakikada Gündüzün aşırtma pasını yakalayan Koçis, mükemmel bir şütle Galatasaraya bir gol kazandırdı.
1950 Tiirkiyesi ve milleti, ______
bir taraftan, medenî insan hak ve hürriyetlerini kurtarmak için mücadele yolundadır; bir taraftan da başardığı inkılâpları titizce koruma vazifesi karşısıııdadır. Çünkü halk hâkimiyeti ve demokrasi prensipleri dışarıdaki düşman kadar, içerideki muzır kuvvetler tarafından da hoş karşılanmıyan bir müdafaa ve uyanmadır.
Ona her zaman, taban tabana zıt olan zümre saltanatı ve kara taassup engel olmağa kalkabilir. Kızıl veya yeşil bir kara kuvvet, önüne çıkabilir.
Nitekim 1920 de de böyle korkunç heyülâlar, Birinci Büyük Millet Meclisinin kurucularının yolunu kesmeğe kalkmışlar, fakat gördükleri millî ve vatanî azim karşısında derhal gerilemişlerdir.
Bugün Büyük Kurucu _______________
aramızda değildir. Milli hâkimiyet prensibi kurucusu büyük rehbere karşı duyduğumuz tazim ve hürmet hislerini tekrarlarken, koyduğu prensipleri ve çizdiği inkılâpları ayakta sapasağlam tutacak milyonlarca vatandaşın birlik ve beraberliği, onun aziz ruhunu şadedecektir.
Milli hâkimiyet ve demokrasi prensipleri eski kurucularının değil, bütün milletin malı olmuştur. Onu, köylüsüyle, işçisiyle, kadmiy-le, erkgğiyle bu millet el üstüne ve baş üstüne almış bulunmaktadır. Bu itibarla, bugüne kadar çetin savaşlar devam etmiş, fakat inkılâp ve hürriyet milletçe benimsendikten sonra zafer yoluna girilmiştir.
1920 Yeni Türkiye’nin başlangıcı idi. Fakat 1950 yılı, bu kuruluşun devamı, ve gönlümüzdeki demokrasinin dönüm noktası olacaktır. Bu inkılâbın ve demokrasinin zaferlerini de kurulayacağımıza inanıyoruz- Adviye FENİK
Üniversitelılerarası
■fa (Baştarafı birincide) versite Rektörleri ve her üç üniversitenin fakülte dekanlariyje her üç üniversitenin 3 senatör profesör üyesinin iştirakiyle yapılmıştır.
Gündemdeki maddeler müzakere edildikten sonra Millî Eğitim Bakanı Üniversite Talimatnamelerinin birbirine uyması hakkında Büyük Millet Meclisi kararını bildirmiş, .tendisine verilmiş olan Ankara Hu kuk Fakültesi öğrencilerinin dilek-çesini bahis mevzuu ederek bu dilekçenin, kurul talimatnamesine göre .alâkalı fakültenin_mütaleası alınması için fakülteye havalesinin uygun olacağını söylemiştir.
Bu dilekçeye alâkalı fakültenin bildireceği mütalealardan sonra kurulun bir karar vereceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Bu golden sonra oyun daha hızlı bir cereyana sürüklendi. Beşiktaşlıların hücum teşebbüsünü elde tutmasına rağmen hücum hattının beceriksiz oyunu sayı çıkmasına mâni oluyordu. Buna mukabil GalatasaraylIlar seyrek, fakat tehlikeli hücumlar yapıyorlardı. Nitekim, 20 ncı dakikada Beşiktaşlıları ikinci bir gol yemekten kale direği kurtardı.
42 ve 43 üncü dakikalarda Galatasaray kalesi iki tehlike atlattı ve devre 1—0 Galatasaray lehine sona erdi.
İkinci devre başlar başlamaz hücuma geçen Beşiktaşlılar, üçüncü dakikada Bülendin güzel bir hücumunu tamamlayan şütiyle beraberlik gollerini yaptılar.
Bundan sonra oyun 30 uncu dakikaya kadar karşılıklı hücumlarla devam etti. 30 uncu dakikadan itibaren Beşiktaşlılar baskılı oynamağa başladılar. Son 15 dakika Beşiktaşlılar devamlı surette Galatasaray kalesini zorladılarsa da gol çıkaramadılar. Son dakikalarda da GalatasaraylIlar güzel bir fırsat kaçırdılar.
Maç bu suretle 1—1 berabere bit-. ti. I
8.900.000 seçmen
★ (Baş tarafı birinci de) nunun kendilerine verdiği vazifeyi ve onun ehemmiyetini tamamiyle kavramış olarak benimsemişlerdir.
Bundan büyük bir zevk ve inşirah duydum. Bu, yeni ve çok ileri kanunumuzun hiç bir aksaklığa meydan verilmeden iyi bir şekilde tatbik edilebileceğine ait inanım kuvvetlendi. Şu anda Tiirkiyede bütün vilâyet ve kazalarda sandıklar ve seçmen adetleri tesbit edilmiş bulunmaktadır.
Seçmen adedinin 8 milyon 900 bine, sandık adedinin de 40 bine yaklaştığı görülmüştür. Geçen seçimlerde sandık adedi 21 bindi.
Seçim kurumlarınin ihtiyacı olan malzeme ve matbu evrak ikmal e-dilmek üzeredir.
Seçim devresi bilirsiniz ki, her memlekette büyük bir heyecan ve mücadele zamanıdır. Bu devrede de memleketin huzur ve sükûnu muhafaz etmek ve vatandaşların oylarını tam bir serbesti ve huzur içinde vermelerini sağlamak hükümetin birinci vazifesidir.
Her ne sebep ve surette olursa olsun bu huzur ve sükûnu bozacak hareketlere meydan vermemek ve bu istidadı gösteren haller karşısında allanası gereken tedbirleri, zamanında mütalea ederek tetkik etmek hususunda müteyakkız bulunmak da hükümete düşen vazifelerin başında gelir..
ANKARA:
İsmet İnönü, Naki Cevat Akker-i man, Hıfzı Oğuz Bekata, Raşlt Börekçi, Arif Çubukçu, Emin Halim Ergun, Mümtaz Ökmen, Dr. Ahmet Hâmid Selgil, Orgl. Naci Tınaz, Müjgân Ayaoğlu, Namık Ambarcı-oğlu, Fuat Bayramoğlu, Ahmet Şükrü Esmer, Dr. Cemal Kiper, Halil Naci Mıhcıoğlu, İhsan Pehlivanlı, Rifat Pilâvoğlu, Dr. Ragıp Tü-
ANTALYA.
Rasih Kaplan, Mustafa Korkut, Dr. Ferruh Niyazi Ayoğlu, Kemal Kaya, Dr. Ali Nâzım Köseoğlu, Veli Şekerci, Aziz Yeger.
AYDIN:
Dr. Sabri Akın, Mitat Aydın, Dr. Hüseyin Hulki Cura, Dr. Mazhar Germen, Yusuf Saim Atasağun, Ekrem Çiftçi, Agâh Sırrı Levent.
BALIKESİR:
Abdi Ağabeyoğlu. Muzaffer Ak-pınar, Esat Altan, I-Iasan Cemil Çambel, Süreyya Öıgeevren, Dr. Esat Baykal, Mustafa Çakırnğlu, Sami Duyum, Niyazi Gürer, Nejat Sarlıcalı, Tuğrul Tamer, Cemil Topçu, Dr. Muammer Yasa.
BİLECİK.
Reşit Bozüyük, Memduh Şevket Esendal, Bahaettin Horozoğlu, Mustafa Nuri Sangar.
BİNGÖL:
Feridun Fikri Düşünsel, Mustafa Nuri Okcuoğlu.
BİTLİS:
Muhtar Ertan, Salâhattin İnan. BOLÜ.
Haşan Şükrü Adal, Hıfzırrahman Raşit Öymen, İrfan Alıcıoğlu, Tahsin Arsal, Hilmi Bayındır, '' " Özkök, Sait Sakarya.
BURDUR:
Hüsnü Bayer, Zühtü Durukan, Dr. Hüseyin Otan.
BURSA:
Atıf Akgüç, Fahri Bük, Aziz Du-Abdurrahman Konuk, iaıaL Simer, Durmuş Erginsoy, Abidin Özmen, Cemil Parman, Peyami Safa, Rüştü Uzel.
ÇANAKKALE:
Gl. Aşir Atlı, Mazlum Bulak, Gl. Ali Fuat Erdem, Ziya Gevher Etili, Uluğ İğdemir, Sait Önen, Ha-lit Sarıkaya, Burhanettin Teker.
ÇANKIRI:
Niyazi Aksu, Rifat Dolunay, Mustafa Abdülhalik Renda, Mustafa Işık, Hakkı Nuri Melen.
ÇORUH:
Ali Çoruh, Dr. Cemal Kazancıoğ-lu, Fehmi Alparslan, Dr. Osman Kâzım Okman, Behçet Osmanağa-oğlu.
ÇORUM:
Edip Alpsar, Hasene İlgaz, Sü-heyp Karafakıoğlu, Bedri Bilginer, Baha Çorbacıoğlu, Halit Emrali, Mitat Cemal Kuntay, Rıza Ulusoy.
DENİZLİ:
Cemil Çalgüner, Abidin Ege, Hu-lûsi Oral, Dr. Behçet Uz, Himmet Akın, Kâmil Dirilten, Dr. Ekrem Tok, Emin Arslan Tokat.
DİYARBAKIR:
Vedat Dicleli, Cavit Ekin, Osman Ocak, Feyzi Kalfagil, İhsan Hâmit Tiğrel, Şeref Uluğ, Vefik Pirinççi- ' oğlu.
EDİRNE:
Tahsin Banguoğlu, Mahmut Nedim Gündüzalp, İbrahim Akıncı, İbrahim Görece, Şakir Kesebir.
ELÂZIĞ:
Fahri Karakaya, Şükrü Koçak, Kemal Zeki Gençosman, Hürrem Müftügil, Kemal Şedele.
ERZİNCAN.
Şemsettin Günaltay, Nahit Pek-
Ekmen, Rıza Erten, Yusuf Mard Dr. Aziz Uras. Hıdır Coşkun, Me met Saraçoğlu.
Muğla:
Recai Güreli, Nazmi Akdeniz, D Celâl Gökbel, Şükrü " ~ 1
Sıkman, Etem Terim.
Halit Onaran. Zeki Dede.
Niğde:
Emin Erişirgil, Rıfat Gürsoy, w Demirkaya, Sait Ergin, İsmail HaJİ kı Göreli, Şefik Soyer, Gafur Srıjj lu, Veli Ünüvar,
Ordu:
Naşit Fırat, Arif Onat, Yusuf ZJ ya Ortaç, Dr. Zeki Mesut Sezer, Han di Şarlan. Hüsnü Akyol, Osman şJ hinbaş. Atıf Topaloğlu.
Rize:
Tahsin Bekir Balta, Dr. Fahi Kurtuluş, Mazhar Basa, Haşan Bi ber, Necati Topçuoğlu,
Samsun:
Hüseyin Berk, Hüsnü Çakır, Rîz Işıtan, Dr. Sadi Konuk, Orgl Cemıj )■ Cahit Toydemir, Salih Zeki Vehbi Aldıkaçtı, Dr. Cevdet Ata sagun, Necati Bora. Atıf Olgaç. 1
Seyhan:
Kemal Çelik, Dr. Makbule Dıblan! Kasım Gülek. Cavit Oral. Dr. Kel mal Satır. Hilmi Uran, Ahmet Remi zi Yüregir, İbrahim Burduroğlu, Yıl suf Ziya Erzın, Ferit Celâl Güveni Tevfik Yıldırım.
Siirt:
Etem 'İzzet Benice, Zoraf Koyuncu. Kadri Oktay, Baynam Tarhaiu
Sinop: *
Cevdet Kerim İncedayi, Nuri Seri oğlu, Server Somuncuoğlu, Dr. Alil Şükrü Şavlı, Dr. Muhit Tümcrkaıı.
Sivas:
Nâzif Ergin, Şemsettin Günaltay Hikmet Işık, Muttalip Öker, Nec-mettin Sadak, Reşat Şemsettin Si. I rer, Ali Kemal Yiğitoğlu, Rahnı Çeltekli, Kemal Çolakoğlu. Nüzhet Çubukçu. Celâl Erçoklu. Haindi Kı.
Tekirdağ:
Emin Ataç, Ziya Ersin Cezaroğlu, Reşit Özsoy. Sadi Kıyak, Kcnal Kı. I zıltan. I
Tokat:
Fevzi Eken, Mustafa Lâtifoğlu | Reşit Önder, Refik Ahmet SevengiÜ 3
nenç, Ziya Soylu. ERZURUM: Orgl İzzettin Çalışlar, Şakir İbrahim Hakkıoğlu, Gl. Vehbi Ko-cagüney, Abdülkadir Erener, Şevki Erker, Naim Eşrefoğlu, Hikmet Kümbetlioğlu, Ömer Olgun, Edip Tokalp, Kâzım Yurdalan.
ESKİŞEHİR:
Muhtitin Baha Pars, Yavuz Aba-; dan, Yaşar Eğin, Kemal Erdemgil, Bekir Karacaşehir, Abdullah Toprak.
GAZİANTEP:
Cemil Alevli, Cemil Sait Barlas, Dr. Muzaffer Canbulat, Enver Koçak. Şefik Özdemir, Muhittin Sayın, Dr. Hâmit Uras.
GİRESUN.
Eşref Dizdar, Tevfik Ekmen, Şevket Erdoğan, Musa Kâzım O-kay, İsmail Sabuncu, Haşan Âli Yücel, Dr. Galip Kenan Zaimoğhı, Ahmet Tiralı.
GÜMÜŞHANE:
Falih Rıfkı Atay, Münir Hüsrev Göle, Şükrü Sökmensüer, Fevzi A-taç, Hikmet Atamer, Kâzım Köklü.
HAKKÂRİ: Selim Seven.
HATAY:
Abdullah Çilli, Dr. Abdurrahman Melek, Celal Sait Siren, Tayfur Sökmen, Haşan Reşit Tankut/ür. Cavit Yurtman.
İÇEL:
Dr. Ali Menteşeoğlu, Süreyya Anamur, Veysel Arıkol, Mehmet Ali Arslan, Sait Çiftçi, Şadi Eliye-şil, Şahap Yahşioğlu.
İSPARTA.
Sait Koksal, Kemal Turan, Ah-Abdi met Hayri Başer, Feyzi Çelik, Müm taz Soner.
İSTANBUL:
Ekrem Amaç, Ali Rıza Arı, Gl. Refet Bele, Ord. Prof. Saim Ali Dilemre, Meki Hikmet Gelenbeg. .... OUK, rnu uu- . P/’ Fakaçelli, Abt Ödül, I, Muammer Eriş, Muhlis Erkmen I Nurullah EŞat Sümer, Cevat Fehmi Kz'iı..._ T7- —,. * Uaşkut, Hüdaj Bukağılı, Dr. Esat
I Durusoy, Cevat Nizami Düzenli, Hamza Osman Erkan. Burhan Felek. Prof. Haşim Refet Hakarar, Hay rabetyan A. Hrant. Mehmet Ah Kâğjtçı, Dr. Kukulis, Ekrem Özden. İlhami Sancer, Meliha Avni Sözen. Ord. Prof Tevfik Taylan, Moiz Te-kinalp, Zühtü Tetey, Ekrem Tur, Muhittin Üstündağ, Şakir Zümre.
İZMİR:
Şevket Adalan, Münir Birseı. Sırrı Day, Sedat Dikmen, Sait Od yak, Dr. Kâmuran Örs, Şükrü Sa raçoğlu, Şükrü Birgili, Nazif Çağa tay, Orhan Rahmi Gökçe, Hüseyin Kavalalı, Reşat Leblebicioğlu, Meh met Orhon, Cemal Özbek, Şerif Remzi Reyent. Mustafa Yazıcı, Şe-hime Yunus.
Kars:
Fevzi Aktaş, Mehmet Bahadır, Dr. Esat Oktay, Tezer Taşkıran. Hüsamettin Tugaç, Hüseyin Cahit Yalçın, Lâtif Aküzüm, Sırrı Atalay, Abbas Çetin, Veyis Koçulu.
Kastamonu:
Muzaffer Akalın, Orgl. Abdullah Alpdoğan, Orgl. Fahrettin Altay, Cemil Atay, Tahsin Coşkan, Hamdi Çelen, Ali Rıza Erem, Şerafettin Ka-racan, Adil Toközlü, Halit Taşçıoğ-' lu.
Kayseri:
İbrahim Ergüven, Necmettin Fev-zioğlu, Hazım Gönen, Tevfik Talât Hitay, Sait Koçak, Arif Molo, İbrahim Öztürk, Haşan Ferit Perker, Mustafa Tütüncü.
Kırklareli:
Zühtü Akın, İhsan Altsoy, Yal çın Bilgivarj Yakup Naci Saygın, Halil Tekin Bucaklı.
Kırşehir:
Nihat Erdem, Sahir Kurutluoğlu, Hamdi Avşaroğlu, Halil Sezai, Er-kut,
Kocaeli: İsmail Rüştü Aksal, Cenap Aksu, Dr. Fazıl Şerafettin Bürge, Nihat Erim, Sedat Pek, Adnan Berkay, Kâmil Cerahoğlu, Rüştü Kobaş, Kemal Özsan, Mahmut Siphai.
Konya:
Muhsin Adil Binal, Sedat Çumra-lı. Rasim Erel, Dr. Sadi Irmak. Hul ki Karagülle, Dr. Aziz Perkün. Tev fik Fikret Sılay, Ali Rıza Türel. Ali Fuat Belgin, Emin Bilge, Vehbi Bilgin, Galip Gültekin, Nuri Karahü-yüklü, Dr. Mehmet Oğuz Sönmez, j Sait Süslü, Hikmet Turat, Şükrü A-facan.
Kütahya:
| Halil Benli, Ahmet Bozbay, Orgl. I Aslım Gündüz, Memduh îspartalı-, gil, Salim Alyanak, Süleyman Atay-
Konya Şefik Soyer’in istifasını talebetti
Ordu Karması Izmirde galip
İzmir, 22 (Telefonla) — Şehrimiz de iki maç yapmak üzere gelen Ordu Karması ilk maçını bugün İzmir Demirsporu ile yapmıştır.
Ordu Karması sahaya şu kadro ile çıkmıştır: Remzi - Murat, Mehmet - Mustafa, Necdet, Faruk - Salâhattin, Küçük Sabahattin, Sahir, Refik, Sabri.
Oyun mütevazi geçti, ilk devrenin 41 inci dakikasında Sahir Refet-ten aldığı pasla süratinden istifade ederek ve kalecinin ayaklarına kapanmasına rağmen maçın ilk ve son golünü yptı. İkinci devrede Sahirin yerine büyük Sabahattin girdi. O -yun Ordu Karmasının baskısı altında geçiyordu. Fakat büyük Sabahattin ve Salâhattinin dört fevkalâde şütü direğe çarparak, avta gidip heba oldu. Maç da bu suretle 1-0 . Ordu Karmasının galibiyeti ile bit-' miş oldu.
★ (Baş tarafı birinci de) cevaz olmadığına göre, Şefik So-yerin bu seçimde asabiyet ve tecavüz yoluna baş vuracağı kuvvetle tahmin edilmekte, emniyetli bir seçim yapılabilmesi için Demokratlar valinin ayrılmasını zarurî görmektedirler.
Bazı kaynaklardan alınan malûmata göre, seçime yakın Şefik Soye rin intihap mıntakesı olan Niğde-j ye gideceği söylenmekte ise de buna muhakkak nazarı ile bakılmamak-tadır. Şefik Soyer hakkında yapılan ' tenkitlerin seçim bölgesi olan Niğ- I , 5“ı oaıını nıvanaK, ouıeyman /ıtav-dede aksi tesir yapacağı muhakkak Dr. Yusuf Balkan, Taıât Çini, Hüs-olduğundan bu tenkitlerden kendisi1^.-. a___ e:_____
olduğundan bu tenkitlerden kendisi1 çok üzülmektedir. Bu sebeple vali bazı bitaraf gazeteleri kendi lehine çevirmeğe gayret sarfetmektedir.
nü Kabakçıoğlu, Asım Simav.
Malatya:
İsmet İnönü, Esat Doğan, Dr. Hikmet Fırat, Mehmet Sadık Eti, Şefik Tugay, Hüseyin Doğan, Mehmet Kar tal, Mehmet Kulu, Nuri Ocakçıoğ-lu. Abdülkadir Özbay, Lûtfi Say -
Manisa:
Gl. Ali Rıza Artunkal, Kâmil Coş-kunoğlu, Esat Çınar, Şevket Raşic ” ’ 'lu, Dr.’ Lûtfi Kırdar. Faik
Tıızlukçudan Başbakana telgraf
Konya, 22 (Hpsusî) — Akşehirin Tuzlukçu bucağı demokratları adına Başbakana bugün şu telgraf gönderilmiştir: , k16 Nisandanberi köyümüzde bir'HatıWİu, uı: lethış havası esmektedir. Halk Par- Kurdoğlu. Haydar Rüştü Öktem, tıltler pervasız tecavüzlerine devam Hilrai öztarhan, FeyzuUah Uslu, İs-... jan_. Uzunçarşll, Hok|u Ta )rlar- rtk Us. Şefik Yur.
Maraş:
etmektedir. Bucak müdürü ve jsn ' darmalar buna seyirci kalıyorlar.1 Canımızdan bezecek hale geldik.Ade nıaraş: ta yabancı milletten biri gibi mua-1 j)r Kemali Bayizit, Rıza Çuhadar, mele görüyoruz. Vatandaş huzuru- Emin Soysal, Abdullah Yaycıoğlu, nun teminini, hükümet otoritesinin Müştak Ketizman, Lûtfi Köker, Ab-her iki parti âzaları için denk ola- 1 dülkadir Sezai, rak tatbikini diler, saygılarımızı Mardin:
sunarız.. ‘ Mehmet Kâmil Boran, Şemsettin
Kaya, Balı
Fuot Akman, Ali Himmet Berk» (bağımsız), Zihni Betil, Rahmi Gül nay, Cemal llâl.
Trabzon:
Faik Ahmet Barutçu, Ali Rıza I-! şıl, Raif Karadeniz, Hamdi Orhon,; Haşan Saka, Ali Sarıalioğlu, MustafaI Reşit Tarakçıoğlu. Gl. Naci AMtığ, Saffet Ba%tımar, Cemal Reşit Eyûp-oğlu, Tevfik Koral, Cahit Zaman-gil.
Tunceliı
Faik Öztnak, Mahmut Tan.
Urfa:
Osman Ağan, Atalay Akan. Vas-fi Gerger, Haşan Oral. Esat Tekeli, Suut Kemal Yetkin, Şükrü Güllü-1 oğlu.
Van:
Orgl. Kâzım Özalp, Celâl Çeli-ker, FeFİt Melen.
Yozgat:
Fahri Akgöl, Ziya Arkant, İhsan) Nuri Olgun, Hüsnü. Cengiz, Avni i Doğan, Kahraman Koç. Şevket O-! kay.
Zonguldak:
Akif İyidoğan, Sabri Koçer, Nai.n Kromer, Orhan Seyfi Orhon, Halit Aksoy, Mitat Altıok, StabeiÂt — Aksoy, Mitat Altıok, Sebati Ataman, Dr. Rebii Barkın, Dr. Necati Duman, İhsan Soyak.
Çocuk ve Millî * Hâkimiyet bayramları
(Baştarafı birinci de) zaretinde saat 9.30 da 19 Mayıs Stad yumuna gidecek ve orada kendilerine ayrılan yeri alacaklardır.
Törene geçitle başlandıktan sonra Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu bir konuşma yapacak, daha sonra çocuk marşı söylenecek ve hatipler günün ehemmiyetini belirten birer konuşma yapacaklardır.
Öğleden sonra çocuklar büyüklerini ziyaret edecek ve akşam muhtelif yerlerde çocuk baloları verilecektir.
Çocuk Esirgeme Kuruntunun mesajı
Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi 23 Nisan Bayramı müna-sebetile Türk çocuklarına şu mesajı neşretmiştir:
-Sevgili Türk çocukları:
Millî Egemenlik Bayramiyle birlikte yıllardanberi coşkun bir sevinç ve neşe ile kutladığımız Çocuk Bayramını bu sene de şenlik ve esenlikle geçirmenizi diler, ulusal amaçlarına sarsılmaz bir inanç ve kıvançla ilerliyen ve Türkün yüz yıllardanberi hedef tuttuğu civanmertlik ve yüksek insanlık görevlerini başarmaya çalışan Türk ulusunun sevimli ve kıymetli yavrularının bu yılı da saadet ve bahtiyarlıklarla geçirmelerini, yurdumuz ve ulusumuz için ünlü ve güçlü evlâtlar olmalarını, sîzleri daima sıcak ilgi ve sonsuz sevgilerle kucaklayan Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi, bu mutlu bayramınızı kutlar ve esenlikler diler.»
Comments (0)