CUMARTESİ
” :. KART;
•Jf

10
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ
Kararsızlık İçinde ICumhurreisimiz
ABONE ŞARTLARI Türkiye Eonebl 900 Kr. Seneliği 2400 Kr. 800 Kr. 6 aylıfı 1200 Kr. 200 Kr. 8 ayhftı 600 Kr. 90 Kr. 1 aylıfı 300 Kr. Potta itti kadına girmemiş memleketler için 26, 14, 7.S re 4 lira * HER YERDE 3 KURUŞ

Gariptir kİ Fransa ve Ingiltere Almanyayı Şark ve Cenubu Şarki İstikametinde İlerlemeğe bugün adetâ teşvik ediyorlar Denilebilir.
Yazan : Hüseyin Cahid Yalçın
Almanlar Memel’i de ellerine geçirdiler. Bunun arazi bakımından, başka bir milletin hakkına tecavüz bakımından büyük bir ehemmiyeti olmasa da milletler araaı takarrür etmiş düzenin bir taraflı olarak pervasızca ihmali ve bütün dünya usul ve kaidelerine,, devletlerine meydan okunması çok dikkate şayan bir hâdisedir.
Buna karşı en çok alâkadar büyük devletler ne yapıyorlar? Onların emri vakileri keyıt ve işaret ile meşgul olmaktan, bir de tesirsiz rlâflar söylemekten başka bir şey yaptıkları yok. İngiltere parlâmentosu Hitlerin Memel'e tecavüz etmi-yeceğine deir vermiş olduğu sözü de tutmamış olduğunu müşahede etmiş ve iş bununla bitmiştir.
Yalnız tngiltereyi ve onun yanı sıra Fransayı bir noktada kat’î bir söz söyler gibi görüyoruz. 0 da Bel-çikanm, Hollandanın ve îsviçrenin tamamiyeti meselesidir. Almanya bunlara tecavüz edecek olursa kendilerini müdafaa edecekleri sözünü işitiyoruz. Maarnafih, şimdiye kadar görülen tereddüde ve tutulan mesleğe nazaran bu müdahalenin kat’î surette vukua gelip gelmiye-. ceğini kestirmek te ayrı bir meseledir.
Her halde, Almanya ve Fransa, mn Belçikaya, îsviçreye ve Hollan-daya bir tecavüze müsaade etmiye-ceklerine az çok kuvvetli bir surette inanılabilir. Çünkü mesele doğrudan doğruya kendilerine taallûk eder bir şekil almış olacaktır. Ingilterenin karşısında, Escaut ağızlarında, bir Almanya İngiltere için ölüm çanı demektir. îsviçreye kurulacak bir Almanyanm Fransa için ifade edeceği manayı söylemeğe hacet göremiyoruz. Maarnafih, bugün için böyle bir tehlikenin pek fazla bir mübalağa ve hayal olduğunu teslim et-
■ memek kabil değildir.
raflardaki hesabı tesviye edilince, o zaman, daha kuvvetli Almanya daha büyük zorluklarla boy ölçüşe, çektir.
Gariptir ki Fransa ve İngiltere Almanyayı şark ve cenubu şarkî istikametinde ilerlemeğe bugün âdeta teşvik ediyorlar denilebilir. Çünlçiı Hollanda, Belçika ve îsviçrenin istilâsı ihtimali karşısında, kat’î bir lisan kullanır gibi oldukları halde Romanya bir tecavüze uğrarsa ne yapacaklarını kendileri ilân etmi. yorlar da bunu Romanyanın komşularından soruyorlar!
Romanyanın komşuları taahhütler ve misaklarla mükellef oldukları vazifeleri tereddütsüz ifadan geri durmıyacaklardır. Bunu bize sormağa lüzum yoktur. Hattı hareketleri hakkında asıl açık, inanılcak tarzda söz söylemek mevkiinde olanlar İn giltere ile Fransadır.
Onlar Romanyaya karşı muhtemel bir tecavüze karşı kaçamaklı bir yol tutarak kendi hareketsizlikleri için âdeta bir bahane arıyorlar ve Romanyanın komşularını lâkaytlığa teşvik ediyorlar denilebilir. Sonra, kabahati o komşulara atmak için. Ne yapalım, onlar bir köşeye çekilip rahat durunca bizim için de yardım imkânı olamadı demek için mi?
Rusyanın, vaziyeti hep bir arada görüşmek için yaptığı teklifi de Londra vakitsiz bulmuş diyorlar. Bu havadisin ne dereceye kadar doğru olduğu bizce mal fim değildir. Fakat bütün şu yukanki malûmata ve muamelelere nazaran İngiltere tarafından böyle bir cevap verilmiş olması pek yanlış görünmüyor. Bu görüşme zamanının huliil edip etmiyeceği de şimdiki halde kestirilemez. Her halde Fransa ve ingiltereııin iyi manaya hamledilemiyt-cek fena bir te. reddiit günleri geçirdikleri muhakkaktır. Onlarda kendi kendilerine güvenemiyenlerin bir kararsızlığı göze çarpıyor.
Namzetlerini ilân Etti
ismet İnönü nün Beycnnamesi
“Bana ve Riyaset Etmekle iftihar Ettiğim Halk Partisine Yüksek itimadınızı Layik Görmenizi isterim,,
Beyannamenin Tam Metni
Ankara, 24 (A.A.) — Reisicüm-hur ve C. H. PartİBİ Genel Başkanı îsmet İnönü metni aşağıda yazılı beyanname ile Partinin yeni mebus namdzetlerini ilân etmişlerdir.
Sevgili vatandaşlarım;
Müyük Millet Meclisini teşkil e. decek yeni namzetleri, huzurunuza takdim ediyorum. Bu namzetleri intihap ederken bize yalnız vazifenizin vicdanî ilcası ile vatandaşlarımızın temayülü rehber olmuştur.
Asîl milletimizin Büyük Meclis azalan üzerindeki itimadının derecesini anlıyabilmek için, Parti teşkilâtında ve halk tabakaları arasında çok dikkatli tetkikler yaptık, memleketin geniş mıntaka larında Partiye mensup ikinci mün-tehiplerin takdir ve tavsiyeleri de mek olan istişare reylerine müracaat ettik. Katî namzetleri yüksek re yinize arzederken vatanın mukadderatına dört sene müddetle hâkim olacak mebuslar üzerinde milletimi zin takdir ve itimadını azamî derecede toplıyabilmiş olduğumuz kanaatindeyiz.
(Sony. 5 inci sayfamızda)
Cumhurreisimiz lamet İnönü
Mebus namzetlerinin tam listesi
Şükrü Kaya, Şakır Ke-sebir, Ali Kılıç, Recep zühtü, Cevat Abbas, Haşan Rıza namzet gösterilmediler
Afyonkarahlsar
Ali Çetlnkaya, Haydar Çerçel, Cemal Akçın, Mebrure Gönenç, Iz. zet Akosman, Hamza Erkan.
Ağrı
Daktor Hüsamettin Kural, Ha-lit Bayrak, Ihsan Tav.
Amasya
Esat Uraa, Nafiz Aktın, İsmail mumcu.
Ankara
İsmet İnönü Mümtaz Ökmen, Yahya Galip Gargı, Arif Baytın, Falih Rıfkı Atay, Rifat Araş, Muammer Eriş, Akagündüz, Ahmet U. lus, Şakir Kınacı, Eşref Demirel, Fevzi Daİdal, Beflas Baykan?
Antalya
Cezmi Erçin, Numan Aksoy, Dr. Cemal Tunca, Tayfur Sökmen, Ra •
(Sonu 3 üncü sayfada)
Fakat, bu düşüncenin büyük bir hata olduğunu, daha doğrusu, zihin leri büyük bir hataya sevkettiğini gözden kaçırmamalıdır. Almanya Hollanda, Belçika ve Îsviçreye tecavüz ederse bunun İngiltere ve Fran-sayı harekete getireceğini söylemekle iktifa etmek Almanyaya şark ve cenubi şarkî yolunu açık bırakmak demek olacağı kail surette bilinmelidir. Nasıl ki Almanya Memel’i aldı ve ses çıkarılmadı.
Almanyaya şark ve cenubu şarkî yolunu açık bırakanlar ve bunu zımnî surette anlatanlar yarın bu yolun hiç beklenmediği bir sırada, Belçikaya, Hollandaya ve Îsviçreye çıka, bileceğini düşünmelidirler. Almanya şimdiye kadar Versay muahedena-mesini yıkmak ve o muahede ile kay veH„ğd b*1?""'istirdad vasi, yetmde İdi. Fakat Çeltoslovakyay» Ptetmeai Almanyanm en kuvvetli dostların, bile ağu aıjanuyacak ve Almanyanm niyetleri hakkında şiip he edemıyecek bir vaziyete soktu Çekoslovakyalım zaptı bir "Hatime olamaz. Bu daha başka şeylere doğra bir "Merhale,, dir. Çekoslovakya de Almanyanm istilâ ve tecavüz hırsı nihayete ermiş olamaz. Çünkü Almanyaorasını zaptetmekle temin ettiği faydayı bütlln cihanda aley-yXez1iriîebd.'ğnantipati™cm"'-yetsızlık de bol hol elden kaçu-mış-dl Her"XT bU"U bi,mez »lan)az-V» t. emm Cehoslovakya-
ya tecavüz etmesi daha büyük pro jelenn boyIe icap netinde tefsir edilebilir
Bu projelerin içine Hollanda. Belçika vo İsviçre blzzarure dahil olmak icabeder. Çünkü Fransaya ve Ingiltereye hâkimiyetin yolu bu Ül-g. kelerden geçer. Almanya bugün o “ ’ etmiyorsa bunu münasip
görmediği ifflndto. Fakat başka ta-‘ t*. /
Hüseyin Cahid YALÇIN
ismet İnönü
Irak Kralını Tebrik Etti
Ankara: 24 (Hususî) — Irak kralı majeste birinci Gazinin doğumu yıldönümü münasebetiyle, reisicumhur îsmet înönü ile Irak kralı arasında samimî telgraflar teati olunmuştur:
Alman - Rumen Ekonomik Anlaşması
Bükreş, 24 (A.A.) — Rador a jansı tebliğ ediyor:
Dün izmalaııan Alman — Rumen ekonomi anlaşması beş madde yi ihtiva etmektedir.
Birinci madde mucibince, karşılıklı mübadele muvazenesi esasına müstenit olmak üzere gerek Alman-yanm ithalât ihtiyaçlarını gerek Ro manya istihsalâtının inkişaf imkân
(Sonu 3 üncü sayfada/
/—
Yeni
Tefrikamız
Sultan Aziz Devri Baş Pehlivanları
Sami Karayelin bu güzel tefrikasına yakında başlıyoruz.
275 Kn İçin Adam
öldüren Katil
Ağır Cezada Muhakemesine Başlanan Faik Tımarhaneye de Girmiş
275 kuruş alacak yüzünden evvelki gün Beyoğlunda Vasil isminde ihtiyar bir emlâk dellalını öldüren katil Edirneli Faikın muhakemesi*-ne; cürmümeşhut kanununa göre a ğir cezada bakılmıştır.
Kaim siyah sakallı, yüzü, kor. kunç gözleri ile daha ilk bakışta insana bir ürperme veren katil reisiu suallerine lâkayt bir tavırla şu ce vapları vermiştir:
— Adın ne?
Maznun ayağa kalkıyor!
— Faik.
— Kaç kaşındasın?
— 322 doğumluyum.
— Ne iş yaparsın?
— Şimdi hiç bir iş yapmıyorum.
— Evvelce ne iş yapardın ?
Bir buçuk sene kadar evvel seyyar basmacılık yapardım.
— O müddettenberi boş musun?
(Sonu 3 üncü sayfada) Dönme katil Faik
Bugün Fenerbahçe A. Gücü İle Karşılaşıyor
Biniciler imiz bu Sabah Avrupaya Hareket Ediyorlar
Günlerdenberi dedikodusu de -vam etmekte ve her gün yeni bir şekil almakta olan millî küme maçları dün artık son şeklini almıştır. Beşiktaş, Vefa itirazın yerinde olmadı ğmı anlıyarak zararın neresinden
dönülürse kârdır deyip iyi bir hareketle geçen hafta maçlara iştirak etmişlerdi. Memnuniyetle öğrendiğimize göre Galatasaray klübü de geçen hafta, - dün de yazduğumuz (Sonu 7 inci sayfada)
Seçim Yarın Yapılacak
Akşam Üstü Tasnifler Yapılmış ve Yeni Mebuslar Anlaşılmış olacak
Şehrimizde mebus intihabı yarın sabah saat 8 de başlıyacak ve 12 ye kadıar devam edecektir. İntihabat Üniversite konferans salonunda yapılacaktır.
İstanbul müntehibisanilerinin mazbatalarının hazırlanması ta -mamlanmıştır. Yarın sabah intihap başlamadan evvel müntehibi-sanilere verilecektir.
Kazaların müntehibisanileri reylerini kendi kazalarında kullanacaklardır.
Tasnif akşama kadar bitirilecek ve netice parti divanına bildirilecektir. o______ _
hLK SABAH
Yeni mebus namzetlerinden gazeteci Abidiu Daver
Geç Anlaşılmış Bir Hakikat
ingilterenin eski Hariciye Nazın Bay ”Eden„ Amerikan gazetecilerine beyanatta bulunurken şu sözleri de söylemiş:
— Avrupada hâkim olan hakiki kanun değil, yabanî ormanlar kanunudur. Şikâr, en bhrbann ve en a-man vermezin darbesi altında yere düşmektedir.
Haldun mütemadiyen istihfaf ve istihkar edilmesine bir işaret olan bu cümle kuvvetlidir, fakat maatteessüf yeni bir mefhum ifade etmiyor. Çünkü Avrupada yabani ormanlar kanunu bugün olduğu gibi dün de, daha evvelki zamanlarda da tam manasile cari idi. Başta münkariz Osmanlı imparatorluğu bulunmak üzere mecalsiz devletlerin tarihleri bir gözden geçirlise yabani ormanlar kanununun ezelden beri,
hem yalnız Avrupada değil, dünya, nıu beş kıt’asında da bütün delışe-tile hüküm sürmüş olduğu tezahür eder.
Çiıı hangi kanuna dayanılarak kanlara boğuluyor? Cczayirde, Tıı-nusta Fransız müstemlekecisinin, Trablusgarpta İtalyan askerinin, Mısırda İngiliz topçusunun, Kongo-da Belçika istihkâm neferinin ne işleri var?
Sabık İngiliz Hariciye Nazırının bugün anlamış okluğu bir halûkate bizler ezeldenberi vakıfız ve pek iyf biliriz ki yabani ormanlar kanunu bütün dünyada hüküm sürmektedir ve sürecektir.
Zaten onun içindir ki daima kuv. vetli, dalma silâhlı ve daima müteyakkız bulunmağa çalışıyoruz. A. Cemale d d in SARAÇOĞLU
▼ENISABAH
25 MART 1939
Yazan
Tefrika No 40
(O'/UAAFA Mf HM t DİM k HATIRA v) İTİRAFLARI

Deniz Ortasında
Müthiş Bir Tehlike
Kazazede Sa dıkzade Vapu runun Yolcuları
Düşman Torpidoları Bize Doğru Gittikçe Yaklaşıyorlardı
En tehlikeli mintaka olan Şemsi-paşa kıyıları ile Paşa limanını geçmiş, Kuzguncuğu atlamıştık. Bu yol culuk benim înebolulu yoldaşlarla ilk işe çıkışımdı. Bulunduğum mo-
törü idare eden Alaylılı Ali adında, taşıdığı kaptan lâkabına gerçekten s lâyık bir babayiğitti. Beylerbeyi ö-nünde kendimi tanıttığım zaman, eski zamanın leventlerini hatırlatan, kabadayıca bir eda ile boynuma sarılmış. yüzümü ve elimi öpmüştü. Biraz sonra, Çengelköyünü geçtik. Askerî lisenin rıhtımında bizi bekliyen yüzbaşı Galip ve mülâzim İbrahim beyleri aldıktan sonra motör-lere tam yol verdik.
Anadolu hisarında, Göksu deresi ağzında bir sandal ile bizi bekliyen kahveci Rizeli îlyastan altı mavzer ve biraz fişek ile altı el bombasını da aldık. Kılıç avlıyan balıkçıların naralarını dinliye dinliye Bey kozu bulduk. Ugıuryeri ile Macar tabyası arasında bir düşman motörü ile bizi bekliyen kontrol Müsyü Leon ile buluştuk. Uzattığım dört beşlik kaimeyi cüzdanına yerleştiren dostum, bizim motöre atlamış, havadis ver. ineğe başlamıştı. Göbeğini sallıya sallıya gülüyor, söylüyordu.
— Ferah ol Kara Mehmet, diyor, du. Kavağa kadar yanındayım. Çi-lengir limanında kaç defadır gördüğün başçavuş ”Ceymis„ var. Hiç çekinme, Leon de ve geç. Büyük liman ile Poyraz koyunda bu akşam kimsecikler yok. Anadolu fenerinde, senin aksi oğlan dediğin onbaşı ”Ay-vuri,, ile tercüman "Melkon,, var. Korkma, ikisi de fitil gibi sarhoştur. Vazifeye çıkarlarken, cömertliğim tuttu, bir yarım okkalık ile altı tane turşu balığı tutuşturdum ellerine. Fakat, ne olur ne olmaz siz Poyraz koyundan Rumeli kıyısına vurun. Papas burununu tuttuktan sonra iyice açılın.. Anadoluya sokulma sakın. Irve ağzında iki hücum botu bu gece tarassutta. Şile ile Galara burnu arasında da bir bot var. Akşamdan bir Yunan ve iki İngiliz tor-pitosu çıktı boğazdan. Kollayın kendinizi onlardan.
Gördünüz mü»dört beşlik kaime, nin sihirli tesirini?.. Bizim babacan Leon, Karadeniz boğazından Şileye kadar olan mesafedeki emniyetimi, zi oldukça temin etmişti. Sırası gelmişken şu ciheti de dinleyicilerime söyliyeyim ki, Leonun ismini ve para aldığını sık sık söylemekle bu işgüzar ve bize çok yardımı dokunan adamcağızı kötülemek değildir kas-dım. Ben bu vatandaşı, düşmanlardan gelmesi ihtimalli olan her türlü kaza ve belâlara karşı, sigortacılık yapan bir simsar sayardım. Ben şah. aan bu adamdan fenalık değil, daima iyilik ve yardım gördüm. Para almasını da yaptığı iş, temin ettiği emniyet itibarile de pek tabiî görürdüm. Bu adamın Boğazda, bizlere yardım edebilecek kadar salâhiyet ve nüfuz kazanmasında, her halde düşmanlara ettiği menfi hizmetlerden daha ziyade verdiği para, tattırdığı tatlı lokmaların âmil olduğuna inanmıştım. Bu sebeple sever ve sa yardım da.
Papas burnundan, Karadenizin hiç inan olmıyan kucağına atıldığımız zaman sabah olmuş, güneş doğmuştu. Ali kaptan, Leonun verdiği haberleri göz önünde tutarak mo-törlere bir rota vermişti. Açılıyorduk. İki taraftan da sahil görünmez olmuştu. Karadeniz, gerçekten uyur gibi sakindi. Hava güneşli ve sıcaktı. Motörlerimlzi çevreliyen ufuk bir billûr gibi berraktı.
Çok tecrübe ettim de bilirim. )hllke korkusu kalmayınca, heye.
•’Milınoa hıaanm cam sıkılır, si.
nirleri gevşer. Tatlı tatlı esner, nihayet süzülen gözler yumuluverir. O gün de öyle olmuştu. Kaptan müstesna olmak üzere hepimize bir gev. şeklik gelmişti. Susmak icap ettiği yerlerde durmıyan diller ağızlara sinmişti. Motörlerin bir teviye devam eden âhenkli patpatları yoldaşları tatlı bir ninni gibi gelmişti. Esniyen • ler geriniyor, gerinenler esniyor, bütün başlar öne doğru iğiliyordu.
Kıç üstünde uzanmış, Ali kaptan ile başbaşa kalmıştık Eski günlerin acı, tatlı hatıralarım anlatıyor, bir güzel sohbet kaynatıyorduk. Vakit öğle ikindi arasında idi. Ansızın, u-fukta ve şimal ile şark arasında devam ettiğimiz rota üzerinde, bir yara kabuğu gibi kara bir tümsek ilişti gözümüze. Yirmi metre sağımızda ilerliyen Bartın motörünün kaptanı Amasralı Halilin keskin gözleri de takılmıştı bu tümseğe. İki dakka sonra, bordalıyan motörlerde-ki bütün gözler açılmış, uykular dağılmış, hepimizi üzücü bir merak ( sarmıştı. Ağızlar yine açılmıştı:
— Acaba bir düşman zırhlısı mı?
— Kaptan, Zonguldaktan gelen bir kömür vapuru olmasın bu?.
— Dumanı da tütmüyor musibetin, bir yelkenli mi, yoksa bir motor mü acaba?..
Yüzbaşı Galip ve mülâzım İbra, him beylerin dürbinleri elden ele geziyor, fakat bu noktanın ne olduğu bir türlü sezilemiyordu. Amasralı Halil, gün ve saatleri hesap ederek bu saatte ne İnebolu ve ne de Bartın yolunda bize ait vapur bulunmıya-cağını söylüyor, görülen ve biraz daha büyüyen karaltının bir düşman gemisi olduğunu ileri sürüyordu Hesabı doğru ve haklıydı da. Tedbirli davranmayı lüzumlu bulduk, hemen rotamızı değiştirip motörleri cenubu şarkiye doğrulttuk. Yarım yolla karaya doğru bir yan yürüyüşü yapıyorduk
Aradan yarım saat kadar geçmiş geçmemişti. Bizim motörün baş tarafında uzanıp, uzaktan kara bir tehlike gibi görünen büyük lekeyi dürbünü ile gözliyen, yüzbaşı Galip bey işi halletmişti. Görünen yassı leke, yanyana ilerliyen iki düşman torpitosu idi. Motörler biraz daha birbirine sokuldu. Kaptanlar görüşmeye koyuldu. Amasralı Şile hizasını geçtiğimizi tahmin ediyor. İyice karaya sokulup, kıyı sularla Sa.
1 karya ağzına gidilmesini tavsiye e-diyordu. Fakat bizim Alaylılı Ali, bulunduğumuz noktayı iyi tayin e-ı demediği için biraz tedbirli hareket edilmesini, yarım yolla ve takip edilen rota üzerinde seyre devam edilerek, düşman torpitolarının üzeri, mize doğru ilerledikleri kanaatini
1 hasıl ettikten sonra, tam süratle başta kara gidilmesini münasip bu-
“ luyordu. Ben de bu fikri beğenmiş ) ve icap eden sözleri söyliyerek Alay * lılı Aliye de beğendirmiştim.
Seyrimize devam ediyorduk. lh-timalli tehlikeleri göz önüne alarak yavaş yavaş ta hazırlanıyorduk. Bir saat sonra vaziyet değişmişti. Biz sağdan havanın biraz dumanlı olma, sına rağmen, karayı seçmiş ve fakat nerelerde bulunduğumuzu pek iyi tayin edememiştik. Fakat, solumuzu çok iyi görüyor, gittikçe de telâş ve endişemiz artıyordu. Çünkü, sol ilerimizde, tahminen dört beş mil mesafede ilerliyen düşman torpito-lannı iyice görmüş, bandıraları bulunmadığı halde şekil ve sistemlerinden hangi devlete ait olduğunu anlamıştık ve bunun İçin de fazlaca telâşlanmış? ik.
(Devamı var)
İmdada giden “Anafarta,, İle getiriliyorlar
22. 3. 939 geceBİ şiddetli lodos fırtınası yüzünden Finike civarında tehlikeli bir surette karaya oturan Sadıkzade vapurundan alman 150 yolcu hava müsaid olduğu takdirde Anafarta vapuriyle Adraşan-dan yola çıkarılacaktır.
Hora tahlisiye gemisi yoluna devam etmektedir.
Bugün kaza mahalline varması beklenmektedir. Sadıkzade vapurunun hamulesini almak üzere de dün akşam limanımızdan Konya vapuru hareket etmiştir. Bu vapurda doğru Adrosana gidecektir.
Sadıkzade vapuriyle bilvasıta irtibat temin edildiği halde vazi -yet etrafında esaslı ve yeni malûmat alınmamıştır. Dün aldığımız malûmata nazaran Mersin vapuru henüz hareket etmemiştir. Sadık zade vapuru ile daimî surette irtibat halindedir. Şehrimize gelen haberlere göre vapurun vaziyetinin oldukça tehlikeli olduğu anlaşılmıştır.
Okuyucularımız Diyor kİ ı
Yanlış borç hesabı
Yeni Sabah gazetesine:
Biz Bursaya tâbi Karacabeyin Yeni Karaağaç kariyesindeniz. Ge. çen 938 senesinde bir sene vade ile Karacabey Ziraat Bankasından emvali gayri menkulemizin kıymeti nis betinde (365) lira istikraz etmiş ve senesi içinde aldığımız parayı tama-miyle tediye eylediğimiz halde daha (1270) lira borcumuz olduğundan bahisle hakkımızda muamele yapılacağı haber alınmıştır. Hakikati anlamak için kaymakamlığa ve banka müdürlüğüne müracaat ettik. Lâkin borcun hikmeti ve neye müsteniden (1270) liranın borç gösterildiği hak. kında kat’î bir cevap alamadık. Ait olan makamın nazarı dikkatini çeker, Mağduriyetimize mahal verilmemesi için şikâyetimizin büyükle rimize duyurulması için gazetenizin tavassutunu dileriz.
Karacabeyin Yeni Karaağaç a halisinden Demir, Recep, refikleri İsmail ve Zeynel
Mühim Bir Bono Sahtekârlığı Muhakemesi
Hâdise İle alâkalı görülen beş Defterdarlık memu-ruda dinlendiler
Hanya mübadillerinden Cemile Edremit mal sandığı ve İzmir defterdarlığından verilen 7100 liralık bonoya mukabil o civarlarda mal almış ve bonoların dip koçanlarını Hayret Şakir isminde bir a-dama vermiştir. İddiaya göre Hayret Şakir de bu bonolar üzerinde tahrifat yaparak şehrimizde 3020 liralık bir dükkân ve geri kalan 4080 lira ile de; muhtelif emlâk almıştır. Vaki şikâyet üzerine hâdise müddeiumumîliğe aksetmiş ve derhal tahkikata başlanarak Haşan, Alâeddin, İsmail, Hayri, Kadri isminde İstanbul defterdarlığı muhasebe servisinde çalışan beş kişiyi bu işle alâkalı görmüş ve dün muhakemeleri yapılmıştır. Muhakeme şahitlerin dinlenmesi ve evrakın tetkiki için 7 mayısa talik edilmiştir.
M
Gümrük Mevkileri
ispirto, gaz ve Emsali Parlayıcı Maddeler
Belediyede
Yeni yolsuzluklar Meydana Çıktı
Yenldan bazı muhafaza memurlukları lâğvolundu
Gümrük ve muhafaza teşkilâtı Marmara mıntakasında lâğevttiği gümrük dairelerinden başka yeniden 16 gümrük muhafaza mevkiini kadro harici bırakmaktadır. Mevkiler şunlardır:
Büyükdere, Hasköy, Halıcıoğlu, Çen gelköy, Kandilli, Çubuklu, Gatala, Küçük kapısı, Ayazma yeni sebze hâli mevkii, Ayvansaray, Yağcılar mevkii, Galata Azapkapı noktası, İstanbul gümrüğü iskelesi, İstanbul Haliç Feneri mevkii, Balad mev kii gümrük ve muhafaza teşkilâtı lağvedilen bu mevkiler yerine seyyar postalar ikame edecektir. Lağvedilen mevkilerdeki binalar defterdarlığa devredilmiştir. Bu mevkilerden açıkta kalan memurlar başka yerlere tayin edileceklerdir. Yeni ihdas edilen seyyar postaların hudutları tayin edilmiştir.
İzdiham
Hâdisesi
Mülkiye müfettişlenl fezlekeyi tamamladılar
Vilâyetteki mülkiye müfettişleri tarafından tekrar tetkik edil ■ mekte olan Dolmabahçede 11 kişinin ölümiyle neticelenen hâdisenin fezlekesi tamamlanmıştır. Fezleke bugünlerde Dahiliye Vekâletine iade olunacaktır.
Belediye bunların nablleceğl yerler kında sıkı harekete _
Halkın kalabalık bulunduğu mahallerde ve bazı ticarî müesseselerde ispirto ve emsali müştail maddelerin bulundurulduğu son yangınlar . dan anlaşılmıştır.
Bu gibi maddeler yangının süratle büyümesine âmil olan başlıca sebeplerden bulunmuş ve yangım söndürmeğe uğraşan itfaiye efradının bu husustaki mesaisini güçleştirdiği müşahede edilmiştir. Nitekim Sultanhamamı yangınında küçük ticaret hanının alt katmda altı varil ispirto ve ayrıca makine yağları bulunmuş ve bunların tutuşmaması için çok gayret sarfeden itfaiye ne. ferleri büyük bir tehlike geçirmiş -lerdir. Badema böyle ticaret mües selelerinde varillerle ispirto ve buna mümasil müştail mevaddan bu -lundurulmasmın temin olunması a-lâkadarlara şiddetle emrolunmuş -tur.
DENİZLERDE :
BELEDİYEDE :
Şehir meclisi içtimala-rına başlıyor
Şehir meclisi nisan devresi içti-malarına nişanın üçüncü pazartesi günü başlıyacaktır. Bu devre içtimaları 1939 bütçsinin çı -karılmasına hasrolunacaktır. Mecli sin 3 nisan toplantısının ruznamesi hazırlanmıştır. Ruznamede 939 bütçeleri, İstanbul belediyesi memurin kooperatifine ikrazı olunan paranın vadesi hülûl etmiş olması itibariyle tecili, Atatürke yapılacak a-nıdda İstanbul toprağının bulunu-ması meselesi vardır. ,
Tiyatro ve sinemalarda yapılacak tadilât
Belediye kanunu nun 22 inci ve belediye kanununun îstanbulda tatbiki suretine dair nizamnamenin j 18 nici maddesi ile umuma açık o-lan yerlerde yangına karşı tedbir almakla vazifedar bulunmakta olan itfaiyenin icabında iş görebilmesi bakımından tiyatro, sinemalarda ya pılacak tadilâttan mintaka itfaiye grup amelesinin mutlaka malûmat-tar edilmesi lüzumu bildirilmiştir.
bulu, hak-geçtl
Denizbank umum müdürü Ankaraya gitti îktisad Vekâletinden aldığı e-mir üzerine Ankaraya davet edilen Denizbank umum müdürü Yusuf Ziya Erzin dün akşam Ankaraya gitmiştir.
Umum müdür Ankarada Al -manların verecekleri tazminat üzerinde görüşmelerde bulunacak ve şehrimizdeki Alman fen heyetiyle yapılan müzakereler etrafında izahat verecektir.
□enlzbanktan çıkarılan memurlar tayin ediliyor
Denizbanktan kadro münase -betiyle çıkarılan memurların bir kısmı Devlet sermayesiyle çalışıp mürakabe edilen diğer müessese-lere yerleştireceklerdir. Bu memurlardan bazıları yeni vazifelere tayin edilmişlerdir. Münhal vukuunda diğerleri de peyder pey tayin edilecektir.
İstanbul Belediyesine gelen Mülkiye müfettişleri, Belediye işlerinde esaslı bir şekilde teftişler yaparken îktisad işleri müdürlüğünün ve Belediye kooperatifinin de muamelât ve hesaplarını tetkik etmeğe başlamışlardır.
îktisad Müdürlüğündeki muamelelerden bir kısmı evvelce müfettişler tarafından tetkik olunmuş bir kısmı da şimdiye kadar hiç bir tahkikata tabi olmamışlardır.
Belediye kooperatifinde yapılan tetkiklerde 'birçok yolsuzluklara tesadüf edilmiştir. Bunlar arasında bilhassa Belediye şubelerinde birçok memurların haberi olmadan imzaları taklid edilern’- omlarına para alınmış ve bu memurlar a-cak kendilerine ödeme ihbarları yapıldıktan sonra işten haberdar olabilmişlerdir.
Belediye kooperatifinden bir. çok kimseler borç para aldıkları ve vadenin müddeti altı ay olduğu halde seneler geçmesine rağmen borçlarını ödemedikleri görülmüştür.
Bunlara tebligat yapılmış ve birçokları borçlarını ödemişlerdir.
Müfettişler Belediyenin hazırladığı Festival işlerinde de birçok suiistimaller olduğunu haber al -mışlar ve orada da esaslı şekilde tetkikata başlamışlardır.
îktisad îşleri Müdürlüğüne 'bağ lı hamal işlerinde de birçok yolsuzluklar olduğu bu işte 50000 liranın döndüğü söylenmektedir.
Müfettişler bu hususta yaptıkları teftişler hakkında ketum davranmaktadırlar.
Belediye kooperatifinde bulunan yolsuzluğa dair kendisinin malûmatına müracaat ettiğimiz Belediye kooperatif müdürü Bay Hilmi bazı gazetelerin yazdığı gibi kooperatifteki yolsuzluklara dair rapor hazırlamadığını söylemiştir.
İNHİSARLARDA :
alâkadarlara
TAKVİM
25 Mart 1939 Cumartesi
Hicri : 4 Sefer 1358
Rumi: 12 Mart 1355
Kaan»: 138
Katoliklerin Yortusu
Defa saati. 5,54 öfla : 12,10 — İkindi : 15,49 Akfansı 18,27 — Yatsı : 19,58 imıak :4,12
Umum Müdür geliyor
Bir müddettenberi Londrada bulun»n İnhisarlar Umum Müdürü : Mithat Yenel’in bugün şehrimize gelmesi beklenmektedir.
Umum müdür şehrimize geldikten sonra doğru Ankaraya giderek Londradaki görüşmeleri etrafında Vekâlete izahat verecektir.
Fatih belediyesinin damını delmek Istiyen hırsız
Dün sabıkalılardan Mehmet
Fatih Belediye levazım diresinin damından kurşun çalarken yaka -lanmıştır. Dördüncü cezada muhakemesi yapılmış ve Mehmedin suçj sabit görülerek 2 ay 7 gün hapsine karar verilmiştir. Suçlu kararı müteakip tevkiî edilmişti. |
Son siyasî hâdiseler ve Macaristan
MERKEZÎ Avrupadaki Alman faaliyeti ve statükonun yeniden Berlin istikametinde tekrar değişmesi sırasında Macar-lar da boş durmamışlar, Peştede mütemadi diplomasî faaliyetlere şahid olunduğu gibi bunların hariçte de tezahürleri görülmüştür. Bu cümleden Çekoslovakyanm parçalanması esnasında Macarlar da Karpatlaraltı Ukranyasmda askerî harekât icrasiyle tâ Polonya hududuna kadar dayanmıştır.
Ve Macarlar bununla da kal -mamış, Slovak devletinin yeni hudutlarında iki yerden tecavüz etmişler, Slovaklarla aralarında kanlı çarpışmalar da vukua gelmiştir. Fakat Slovak hükümetinin şiddetli bir notasiyle yanlışlık iddia-siyle Macar kuvvetleri geri çekilmiştir.
Peştenin bu şekilde, merkezî Avrupada ihtiyar ettiği tarzı hareket ve beslediği arzu ve emelleri fiiliyata çıkarmak hususundaki faaliyetini ortaya koyan bazı âmiller vardır.
Bunlardan biri, Umumî harp -tenberi, Macarların merkezî Avrupadaki araziye müteallik statükonun etnik ve tarihî esaslar üzerinde gözden geçirilmesi ve yeni esaslara bağlanmasıdır.
ikinci âmil de, Almanya ile olan sıkı rabıta ve dostluğudur. Peşte - Tuna havzasında ve Avrupanın ortasında Alman siyasetine ayak uyduracak bir tavır takınmakta -dır.
Üçüncü âmil de Macarların Slo-vakyaya karşı gösterdikleri alâka, ve bu toprak parçasının eski sen -etyen krallığının bir kısmından ob . masını hatırlarında tutmaları üzerine dayanmaktadır. Bu sebepten son günlerde zemini yoklıyarak Slovakyada bir tesir ve nüfuz sahibi olmak arzusuna kapılmışlarsa da karşılarında Slovakyanın cenubunda askerî üsler yapmağa karar veren Alman siyasetini bulmuşlardır.
Nihayet, Macar politikasına tesir eden diğer âmil de Polonya ile müşterek bir hududa malikiyet melesidir, Bu meselede, kencl. lerine olarak inkişaf istidadını göstermektedir. Bunun için de Kar-patlaraltı Ukranyasmdaki faaliyetleri dikkate şayandır. Macarlar buradaki hareketlerini resmen Çekler tarafından ika edilen hudut ihlâllerini ve Ukranya ile Macar halkı üzerinde çetelerin şiddetli faaliyetlerini önlemek maksadiy-le yapaklarını beyan ediyorlar. Fakat, esas âmiller, yukarıda zikredilen hususların birleşip müttehid bir siyaset programı vücude getirmesinden tahaddüs etmektedir.
Peşte burada da ağır hareketle işe başlamak metodunu takip et -miştir. Almanların Praga yapmış oldukları gibi evvelâ ültimatom gönderip arkasından derhal faaliyete geçmişlerdir.
Macarların vaziyeti tetkik edildiğinden etnik esaslara istinad e-den siyasetleri dolayısiyle Romanya tarafına da başlarını çevirdikleri müşahede edilebilir. Yalnız, burada, Romanya ile son günlerde yapılan ve takarrür eden ticarî ve malî anlaşmalar ile de, yine Berlin karşılarına çıkmaktadır. Bu su -retle bir iki gün evvel merkezî Avrupada, Romanyanın müstakbel vaziyeti münasebetiyle gerilen siyasî hava, biraz sükûnet bulmak istidadını göstermektedir.
Dr. Reşad SAGAY
POLİSTE :
Bir çocuğun eli kırıldı
On üç yaşlarında İhsan isminde bir çocuk Fatihte arkadaşı Kemal ile oynarken düşerek sol elini kır . mıştır. İhsan derhal Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
Bir amele yaralandı
Dün Fenerde inhisarlar idaresine ait tütün deposunda amele Mus. tafa denkleri istif ederken düşmüş ve başından ağırca yaralanmıştır. Yarak imdadı sıhhî ile Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
25 MART 1»S»
trnisaban
»•yit, 3
SON HABERLER;
Macarlar Slovakyaya Taarruz mu Ettiler?
Ingiltere Beynelmilel Bir Toplantı Teşebbüsünden Vaz Geçti
Berlin, 24, (A.A.) — Bratisla-vadan bildirildiğine göre Macarlar, şarki Slovakyanın birkaç şehrini iğ gal etmişlerdir.
Henüz teeyyüv eımiyen bir habere göre Slovakya, Almanyadan yardım istemiştir.
"Hlınka muhafızları” mukaveme te hazırlanmaktadırlar.
Başvekil Tisso, Macarların taarruzu ile hasıl olan vaziyeti tetkik et mek üzere mesai arkadaşlarının içtimaa davet etmiştir.
Tekzip Edilen Haber
Bratislava, 24 (A.A.) — Macar lann taarruzu üzerine Slovakyanıc. Almanyadan yardım istediğine dair dolaşan haberleri hükümet mahfel. leri tekzip etmektedirler.
Diğer taraftan Macarların Fe-kisovce ve Michalovce mevkilerini iğgal ettikleri de tekzip olunmakta, fakat Kalna Zoztokada vaziyetin ka rışık olduğu itiraf edilmektedir.
Kalma Zoztokada cereyan ettiği bildirilen muharebeler hakkında ma lûmat alınamamıştır.
‘Macar Kıtaatı Çekiliyor mu?
Bratislava, 24 (A.A.) — Macar kıtalarının dün saat 14 ten itibaren Slovak arazisinden çekilmeğe başladıkları Slovak askeri makamları tarafından bildirilmektedir.
Ayni membadan tasrih edildiğine göre Macar kıtaları Slovak hu . dudunu ilk defa olarak çarşamba gününü perşembeye bağlıyan gece zarfında geçmişler ve üç muhtelif istikamette ilerliyerek Sobrace. Kal na Zoztoka ve Fekisovceyi işgal etmişlerdir.
Perşembe akşamı birkaç Macar müfrezesi henüz Slovak toprakların da buluma kta idi. Fakat makamları Presovdan hareket eden Slovak
Köseivanof Mecliste Alkışlandı
Sofyt ; 24 (A. A.) — Türkiye-den avdetindenberi ilk defa olarak bugün mebusan meclisinden gözüken Başvekil Köseivanof, bütün mebuslar tarafında.» şiddetle alkış lannı ıştır.
ELÇİMİZ BULGAR KRALININ YANINDA
Sofya: 24 (A. A.) — Kral, Türkiye elçisi B. Berker’i kabul etmiştir.
Fransada bir İdam talebi
Paris: 24 (A. A.) — Müddeiu-mumî, katil Weidemann hakkında-ki ittihamnamesini okumuş ve maznunun idamını taleb etmiştir. Müddeiumumi pazartesi günü de katilin cürüm ortakları Roger Million ve Jean Blanc, Collet Fricot hak-ıkmdaki ittihamnamesini okuyacaktır. Versay cinayet mahkemesinin önümüzdeki hafta sonuna doğru kararını vereceği tahmin edilmektedir.
Dr. Şaht devlet bankası müdUrü oldu
Lonrda, 2 4(AA.) — Emin bir membadan öğrenildiğine göre Dr. Şaht, yeniden devlet bankası müdür lüğüne tayin edilmiştir. Mumaileyh devlet nazırlığı mevkiini muhafaza etmektedir.
İşçiler hakkında nizamname
Ankara, 24 (Hususî) — İşçiler, le iş verenler arasında çıkacak ihtilâfların uzlaştırma ve tahdit yolu ile halline dair nizamname bugün meriyete konuldu.
z, ■-
23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI
Bayram yapamıyan Yurd çocuklarını hatırlamak bizlere-. ) - düşen vazifelerin başında ge-| lir.
takviye kıtalarına, hareket üsleri, ne avdet etmek emrini vermişlerdir. Bu emir, hadisenin kapanmış olduğunu göstermektedir.
HİTLER MEMEL’DEN DÖNDÜ
Swinemünde: 24 (A. A.) —
flitler bu sabah Deustchland zırhlısı ile Memel’deıı buraya gelmiştir.
Mumaileyh, hususî trenle Berlin’e hareket etmiştir.
POLONYA İNGİLİZ PLÂNINI KABUL ETMİYOR
Varşova: 24 (A. A.) — Emin bir membadan öğrenildiğine göre, Polanya, imzası yakında derpiş e-dilen Fransız - Ingiliz - Sovyet beyannamesine iştirak etmiyecektir.
İNGİLTERE DE PLÂNDAN VAZ GEÇTİ.
Paris: 24 (A. A.) —Londradan bildiriliyor:
Salâlıiyettar bir membadan bildirildiğine göre Chamberlain, Halifax ve Bonnet arasında yapılan görüşmelerden sonra tecavüzlere karşı beynelmilel bir konfe -rans toplanması veya müşterek bir beyanname tanzimi projelerinden vaz geçilmiştir. Bununla beraber bütün alâkadar devletlerle ve bilhassa Polonya, Romanya ve Sovyetler Birliği ile diplomasî yoli-le yapılan fikir teatilerine devam edilecektir.
öğrenildiğine göre Ingiliz ve Fransız devlet adamları Almanya ile Romanya arasında İktisadî bir muahede aktedilmesi üzrine Ingiliz ve Fransız devlet adamları sulhu tehdit eden tehlikenin şimdiki halde zail olduğu kanaatine varmışlardır.
Madrid
Bugün Teslim Oluyor
.Milâno: 24 (A. A.) — Cerriere Della Sera gazetesinin Burgosdan öğrendiğine göre, Ispanyol Cum -huriyet idaresinin teslimi görüşme-lernde bulunmak üzere Madrid müdafaa konseyinin müzakerecileri dün buraya gelmiştir.
Bu gazeteye güre, Madrid müzakerecileri Madridln iadesi, cum huriyet ordusunun * j*h....ı tecridini ve general Fıancoya bütün Is panya devletinin reisi olarak tanımayı taahhüt eylemekle, buna mukabil bazı sol cenah müfritlerinin dışarıya çıkmasına müsaade istemektedir.
Nasyonalist kıtalar, pak muhtemel olarak yarınki cumartesi günü Madride girecektir. Madridli müzakereciler bazı müessezelerin berhava edilmesi için alınan tedbirleri tamamen kaldırmayı da taahhüt etmişlerdir.
Lebrun Londradan ayrıldı
Tondra, 25 (A.A.) — Lebrun ile maiyeti bugün Londradan ayrılmışlardır. Kral, kraliçe, prensesler ve Chamberlain, Victoria istasyo -nuna gelerek reisicümhuru uğurla-mışlardır.
Türk Hava Kurumuna yardım eden vatandaş
Ankara, 24 (A.A.) —Türk hava kurumuna Burdurdan Mehmet San lı 200, Ahmet Yeşilyurd 200 Sam. sundan Aslan Bayrak 100, lira teberru etmişlerdir. Göklerimizin ko-runmasr davasına karşı candan bağ lılık gösteren bu vatandaşlarımıza Türk hava kurumu şükranlarını sunur.
Muharrem Feyzi Togay Serbest Meb’usluk için Namzetliğini Koydu
Mebus Namzetlerinin Tam Listesi
Bay Muharrem Feyzi Tog „
Haber aldığımıza göre değerli gazeteci arkadaşlarımızdan Cüm-huriyet gazetesi siyasî muharriri Bay Muharrem Feyzi Togay serbest olarak mebusluğa namzedliği-ni koymuştur. Yarım asra yakın bir siyasî hayatı mevcut olan değerli muharrire muvaffakiyet te -menni ederiz. ___________
Alman Rumen Ekonomik Anlaşması
(Baştarafı 1 inci sayfada) lannı ve Romanyanın diğer memleketlerle ticaret mübadeleleri zaruretlerini göz önünde tutan bir iktisat plânı hazırlanacaktır. Bu plân birkaç seneye imtidat etmektedir.
Yine bu plânda, Romanya ordusuna hava kuvvetlerine ve donanma sına silâh ve teçhizat verilmesi mü. nakale yollarının inkişaf etterilme-si ve bu işlere icap eden paranın temini için iki memleket maliye mües-seselerinin teşriki mesaisi de mu. karrerdir.
İkinci, üçüncü ve dördüncü maddeler, tediye usullerini tesbit etmektedir. Bu tediyat umumî Alman — Rumen tediye anlaşması mucibince yapılacaktır.
Deniz Mıntakasında İncir Ve Pamuklar Bu yıl yllksek fiatla satılmış halkın yüzü gülmüştür
Dinar (Hususî) — Saray kö. yün Akale cinsi pamukları (13-27) kuruş arasında satılmıştır, inhisar lar idaresi de en adi inciri (8) kuruştan almış, iyi incirler de (28) kuruşa kadar satılmış ve ihraç o-lunmuştur.
Fiyatlar böyle müsait gitmekte devam ettiği takdirde köylüden her fedakârlığı beklemeğe hakkımız olabilir ve artık pahishanelerde yol parası mükelleflerine rastlanılmaz. Saray köyün malî vaziyetinin normal olduğunu varidat şefi Mustafa Ongun söyledi. Diğer taraftan saray kazasının genç ve çalışkan kaymakamı tekmil fakirleri o-kutmak için bir yurt açmaktadır ki bu faaliyetin programı komşu kaza lara örnek olmalıdır. Kaymakam sık sık köylere gitmekte ve eski u-sul:
— Tavuklar kızarsın; kaymaklar gelsin!... demeyip bir kâğıda sararak evinden çıkarken beraberine aldığı yemeğini yemekle ve köylü -nün bir dilim ekmeğine bile yük ol. mamaktadır. Bu hareket karşısın, da iftihar duydum.
Memleket havadislerine geniş bir pay ayıran, yurda dair yazılariy le refikleri arasında rekor kıran "Yeni Sabah,, mızda evvelce Dina. nn içme suyunun eksikliğine temas etmiştim. Bu meseleti tazelerken belediye reisliğini de üzerine alan sayın Dinar kaymakamından halkın beklediği şeyleri şöylece sırlaıyabi-liriz: Sıhhî içme suyunun temini, hal ve mezbahanın süratle yapılması, kasabanın havasını kirleten mey dan pazarının şehrin dışına alınması, yolların inşası ve sulanması, elek trik cereyanının yaz mevsiminde gündüzlere teşmili.
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) sih Kaplan, Türkân örs, Doktor Münir Soykan.
Aydın
Doktor Hülûsi Alataş, Adnan Menderes, Nuri Göktepe, Nazmi Topçuoğlu, Doktor Mazhar Germen, Mümtaz Kaynak, Doktor Şakir Şen. er.
Balıkesir
Hacim Çarıklı, Hayrettin Karan, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kâzımı Özalp, Mehmet Cavit Emir, Rami Selçuk, Osman Niyazi Burcu. Fahrettin Tiritoğlu, Fevzi Sözener, Hilmi Şeremetli, Muzaffer Akpınar, Yahya Sezai Uzay.
Bilecik
Salih Bozok, Doktor Besim Ömer Akalın, Doktor Muhlis Suner,
Bingöl
Feridun Fikri, Necmettin Sahir.
Bitlis
Tevfik Temelli, Örge Evren.
Bolu
Fethi Okyar, Haşan Cemil Çam-bel, Doktor Emin Cemal Suda, Dok tor Zihni Ülgen, Lûtfi Gören. Emin Yerlikaya, Cemil özçağlar.
Burdur
İbrahim Necmi Dilmen, Doktor Ahmet Ruhi Yeşilyurd, Mehm*t Sanlı.
Bursa
General Naci Tınas, Refet Canı-tez, Doktor Galip Kahraman, Doktor Refik Güran, Atıf Akgüç, Mustafa Fehmi Gerçeker, Doktor Sadi Konuk, Fatin Güvendiren, Muhittin Baha Fars, Fazlı Güleç, Nevzat A-yas.
Çanakkale
Hilmi Ergeneli, Ziya Gevher E-tili, Atıf Kamçıl, Reşat Nuri Günte-kin, Avni Yukarıuç, Nusuhi Bolavır-11.
Çankırı
Mustafa Habdülhalik Renda, Hü şeyin Cahid Yalçın, Fazıl Nazmi ör-kün, Ziya Esen, Doktor Akif Arkan. Çoruh
Asım Us, Atıf Tüzün, Mazhar Müfit Kansu, Ali Rıza Eren.
Çorum
Doktor Mustafa Cantekin, Eyüp Sabri Akgöl, İsmail Kemal Alpsar, İsmet Eker, Münir Çağıl, Şakir Baran, Süleyman Köstekçioğlu, Nuri Kayaalp.
Denizli
Hamdi Berkman, Necip Ali Kü. çüka, Kâzım Samanlı, Emin Aslan Tokat, Yusuf başkaya, Fahri Akça-koçakça fTahir Berkay.
DiyarıbaJcır
Doktor İbrahim Tali öngören, General Kâzım Sövüktkin, Rüştü Bekit, Zeki Mesut Alsan, Zülfü Tirel, Cahit Çubukçu, Veli Necdet Sungu, tay.
Edirne
Doktor Fatma Memik, Faik Kal takkıran, Şeref Aykut, Osman Şa-hinbaş, Fuat Balkan.
Elazığ
Fuat Agralı, Fazıl Ahmet Aykaç Fuat Ziya Çiltepe, Fethi Altay, Sabit Sağıroğlu.
Erzincan
Abdülhak Fırat, Aziz Sami Üter, Saffet Arıkan, Salih Başotaç, İskender Artun.
Erzurum
Doktor Fikri Tuzer, Aziz Akyü-rek General Pertev Demirhan, Nafiz Dunılu, Nakiye Elgül, Şükrü Koçak, Genral Zeki Soydemir, Münir Hüsrev Göle, Salim Altuğ.
Eskişehir
Emin Sazak, Osman Işın, Yusuf Ziya Özer, İzzet Arukan,
Gaziantep
Bekir Kaleli, Doktor Mehmet A-li Ağakay, Mehmet Şahin, Ömer A-sım Aksoy, Ahmet Aksu, Nuri Pazarbaşı, Doktor Abdurrahman melek.
Giresun
General İhsan Sökmen, İsmail Sabuncu, Münir Akkaya, Talât O-nay, Nafi Atuf, Tansu, Doktor Haşan Vasıf Fikret Atlı.
Gümiişane
Durak Sakarya, Edip Servet Tör, Haşan Fehmi Ataç, Şevket Erdoğan, Yusuf Ziya Zargun.
275 Kuruş için Adam Öldüren Katil
(Baş tarafı 1 inci sayfada)
— Evet, fakat bu müddet arasında üç buçuk ay kadar tımarhanede kaldım.
— Niçin tımarhaneye gittin?
— Evde karımla bir defa kavga ettik, kaıımı dövdüm beni karakola şikâyet etti, fakat sonra vazgeçti. Tımarhaneye gitmeden evvel yine dövdüm, ^onra ateşte duran çaydan lıkla vurdum kolu haşlandı beni tek rar karakola şikâyet etti. Bunun ü-zerine memurlar bana:
— Senin, aklında kaçıklık mı var? dediler ve beni tımarhaneye yolladüar...
— Ne vakit çıktın tımarhane -den?
— İki ay evvel....
Vaka Nasıl olda?
Reis bundan sonra cineyete geçti ve sordu:
— Anlat bakalım vakayı nasıl oldu?...
Maznun; çökük omuzları arasın da zorla tutabildiği başını dinleyiciler üzerinde bir müddet gezdirdi v® sonra ağır ağır anlatınıya başladı:
— Benim Hıristo isminde bir a-damdan alacağım vardı; 14 lira kadar... Bunu karisiyle yavaş yavaş ödüyordu. Ve nihayet 275 kuruş ka dar bir alacağım kalmıştı. Evvelki gün onu istemeğe gittim. Hıristo-nun yazıhanesinde dell&l Vasil ile bir kadın vardı. Vasile Hristoyıı sordum. Benim dimine imanıma küfretmiye başladı. Ben de ona küfrettim. Sonra etrafıma baktım kadın ayağa kalkmış duruyordu. O. na bir tekme vurdum kapıdan dışa riya yuvarlandı ve kaçtı. Vasilin dinime küfretmesi beni çileden çıkarmıştı. O anda gözlerim karardı. Hiç bir şeyin farkında değilim Belimden yeni aldığım ekmek bıçağı, nı çıkardım, raatgele vurdum. Kaç defa sapladığımı bilmiyorum ..
Eve gitmiştim Karım ekmek bı çaklarını saklamış, b**r) -te Mahmut paşadan yeni bir ekmek bıçağı al • dım.
— Demek cinayeti yeni aldığın ekmek bıçağiyle yaptın öyle mi?
Katil Faik:
Katil Faik feri kaçmış gözlerin*, hâkime çevirdi.
— Evet dedi, sonra devam ettir
— Vasile ben vurmadan evvel o bana kalın bir sopa ile vurdu ve yüzünün sol tarafını hâkime doğru çevirdi:
— Nah diye sol gözünü işaret etti ve:
— Bakm sol gözümü ne vaziyete getirdi.
Kanlı Bıçak
Maznunun ifadesi burada biti, yordu. Kendisine cineyeti işlediği kanlı bıçak gösterildi ve âleti ceriha nın o olduğu maznunun ifadesi ile de sabit oldu. Bıçak bir yüzlü ve tahminen 31 santimetre boyunda bir bıçaktı, âleti ceriha cineyeti müteakip fırlattığı bir apartman bahçesinde bulunmuştur.
Şahitler ve iddianeme
Maznunun söyledikleri bittikten sonra şihitler dinlendi ve hepsi cinayeti dönme Faikın yaptığını söylediler. Bazıları da Faikın gözündeki yaranın zinayett müteakip mev uct olduğunu beyan ettiler.
Bunun üzerine iddia makamını işgal eden müddeiumumi muavinlerinden Feridun iddiasını okudu ve söyledi:
— Maznunun sol gözündeki ya • ranın mevcudiyeti, bazı şahitlerin ifadeleriyle de sabit olmuştur. Türk ceza kanununun 40 - 47 inci madde lerine uyup oymadığının tesbiti için tbbı adlîce müşahede altına alınmasına ve kendine vurulan soba ile daha hızlı vurulduğu takdirde insanın ölümünü intaç edip etmlyeceğinin ehlivukufla tesbitini isterim.
Karar
Iddinamcden sonra heyeti hâkime verdiği şu kararı bildirdi:
— Faikın deli olup olmadığı. qiu tesbitiyle, deliliğinin ne derece ol duğunu emrazı akliye ve asabiye haMahanosinden ve tıbbı adlîden so rulmanına ve mahkemenin 7 nisa» cumartesi sa&t ona **^**t»» vftrilmt
Hakkâri
İzzet Ulvi Aykıırt.
İçel
Emin İnenkur, Fent Celâl, Ge. neral Cemal Mersinli, Turhan Cemal Berıker, Doktor Muhtar Berker, Ah met Ovacık.
İsparta
Kemal Ünal, Mükerrem Unsal, İbrahim Demir alay, Hüsnü Özda-mar.
İstanbul
Doktor Refik Saydam, Ali Rana Taıhan, General Kâzım Karabekir, General Refet Bele, Salâh, Cimcoz, Doktor Tuğamiral H. Şinasi erel, Ah met Hamdi Denizment, Atıf Bayın, dır, Sadettin Uras, Şükrü Ali ögel, Ziya Karamürsel, Fakihe Oymen, A-li Kâni Akyiiz. Abidin Daver, Galip Bahtiyar Göker, A. Şükrü Esmer, İbrahim Alâettin Gövsa.
İzmir
Haşan Âli Yücel, Şükrü Saraçoğlu Mahmut Esat Bözkıırt, Halil Menteşe, Rahmi Köken, Reşat Mi-maroğlu, Celâl Bayar, Kâmil Dursun, Sadettin Epıkmeu, Benal Anman, Mustafa Bengisu, Şehive Yunus. Mehmet Aldemir, Nazmi İlker.
Kars
Esat Oğuz, General Muhittin Akyüz, Hüsrev Kızıldoğan, Ömer Küntay, Fuat Köprülü, Kahraman Arıklı, Zihni Orhun, Şerafettin Ka-racan.
Kastamonu
Tevfik Aslan, Tahsin Coşkan, Nuri Tamaç, Hilmi Çoıuk, Hüsnü Açıkgöz, Muharrem Celâl Bayar Haccr Divle, Abidin Binkaya, M. Rr-za Saltuğ
Kayseri
Faik Baysal, Reşit özsoy. Sad*t-tin Serim, Ahmet Hilmi Talaç, Salih Turgay, Nazmi Tokec, Suat Hayri Ürgüplü, Ömer Taşçıoğlu
Kırklareli
Doktor Fuat Umay, Şevket Ödül Ziıhtü Akın, Burhanettin Denker, Hamdi Kuleli.
Kırşehir
Mehmet Seyfeli, Hazım börekçi, izzet Özkan, Yusuf Ziya Somer.
Kocaeli
Orgeneral Ali Sait Akbaytuğan, İbrahim Süreyya Yiğit, Ali Dikmen. Salâh Yargı, Ragıp Akça, İbrahim Diblân, Kemalettin Olpak, İbrahim Tolga, Doktor Fuat Sorağman.
Konya
Tevfik Fikret Sılay, Akmet Ham di Dikmen, Naım Hazım Onat, Ali Muzaffer Göker, General Ali Fuat Gebesoy, Kâzım Gürel, Doktor Osman Şevki Uludağ, Ali Rıza Türel, Kâzım Okay, Mustafa Ulusan. Fuat Kökbudak, Vehbi ilgin, Şevki Ergun Galip Gülikin, izzet Erdal.
Kütahya
Muhlis Erkmen, Vedit özgören, Besim Atalay, Recep Poker, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Alâettin Tiritoğlu, Sadrı Ertem, Mustafa bacak, Ali Süha Delilbaşı.
Malatya
Emrullah Barkan, General Osman Koptagel, Mahmut Nedim Zab cı, Osman Taner, Muttalip öker, Mihri Bektaş, Doktor Hilmi Oytaç, Vasıf Çinay, Nasuhi Baydar, Ahmet Şevket özpazarbaşı.
Manisa
Hikmet Bayur, Refik İnce, Faik Kurtoğlu, Kenan Örer, Yaşar Öze.v, Kâni Karaosman, Osman Erçin, Kâzım Nami Duru, Doktor Sainı Uzel, Rıdvan Nafiz Edgüer, Hüsnti Yaman, Asım Tümer.
M araş
Haşan Reşit Tankut, Mehmet Ertem, Mansur Bozdoğan, Ziya Kay ran, Doktor Abdülkadir Kemali.
Mardin
Doktor Rıza Levent, Edip Ergin, İrfan Ferit Alpaya, Rıza Ertem, Ge. neral Seyfi Düzgören, Muhittin Bir-gen, Ilasan Mcnemencioğlu.
Muğla
Doktor Hüseyin Avni Ercan, Hüsnü Kitapçı, Yunus Nadi, Sadul lah Güney, Cemal Karamuğla.
Muş
Hakkı Kıhçoğlu Şükrü Ataman Niğde
Cavid Oval. Doktor Rasinı Ferit Kalay, Faik Soylu, Ha’Jf Mengi, Na. im Eren Hazım Tepeyava».
(Sonu 5 inoi say f amuda)
Sayfa
T I M IfAlAH
f ÇOCUK HIKA Y ESI


Atlı Periler
HAYVANLAR ÂLEMİNDE |
Yemek kampanasından Ânİıyan Balık

Küçük Dikencik
Küçük, bu cüceleri görünce gözleri açıldı. Dünyada ne kadar mücevher varsa hepsinin canlandığını zannetti. Bu cücelerin kimi züm-rüd gibi yeşil, kimi altın gibi sarı, kimi yakut gibi kırmızı, kimi de fîruze gibi mavi renkli bir şey giymişlerdi.
Küçüğün gözleri o kadar ka-maşmıştı ki bir müddet çayıra niçin geldiğini unuttu. Fakat çabucak kendine geldi. Yavaşça güldü. Sonra ıslık çalarak çalılıktan çıktı.
Bütün taylar küçüğün ıslığını duyar duymaz onun etrafında top-
landılar. Cüceler tayları koştur -mak için ııe yaptılarsa boşa gitti. Taylar küçüğün elinden birer parça şeker daha ümid ediyor ve efendilerinin etrafında sımsıkı toplanıyorlardı. Periler tayların sırtlarından inmek istediler. Halbuki ellerinin ve ayaklarının ipek tellere takıldığını gördüler. Periler:
— Aman, bizi serbest bırak, diye bağrıştılar. Küçük bunlara bakarak güldü. Bir müddet böyle bakıştılar. Nihayet periler de gülmeğe başladılar. İçlerinden biri:
— Ne güzel, ne yakışıklı bir çocuk! dedi.
Binde:
— Çok nazik bir çocuğa benziyor, bakınız taylar onu ne kadar seviyor!
Bir başkası:
— Bu çocuk çok cesur bir çocuk. Bakınız bizi nasıl yendi! dedi.
Bir başkası da:
— Küçük bey, biz sana bir şey yapamıyacağız. Çünkü sen kendi toprağının üstündesin! Sen bizi yendin. Gel bizi şafak sökmeden bırak da sana periler memleketinden ne isteyorsun onu getirelim! dedi.
Küçük:
— Peri memleketinde atlar var mı? dedi.
Perilerden biri:
— Evet, hepsi süt gibi beyaz yüzlerce atımız var.
— öyleyse bana bir beyaz peri atı, bir kırmızı esvab, beyaz tüylü bir şapka, bir kılıç, bir kese de altın getiriniz!
— Beni salıver de getireyim!
Küçük hemen o periyi salıver di. Peri birdenbire kayboldu. Bir dakika geçmemişti ki bütün takımları gümüşten süt gibi beyaz bir at getirdi. Atın üzerinde altın ile işlenmiş kırmızı bir esvab, beyaz tüylü bir şapka, ve muhteşem bir kılıç vardı.
At, küçüğü görünce, kişnedi.. Küçük de onu okşadı, alnından öptü. Sonra kırmızı esvabı giydi. Cebinde bir kese altın vardı. Beyaz tüylü şapkasını başına geçirdi. Kılıcını taktı. Sonra perilere döndü:
— Şimdi hepinizi salıverece -ğim, fakat bana söyleyiniz sizin memleketinizde böyle güzel atlar var dn n’^rı t(v\irûnıza dokunuyor ve on lan üzüyorsunuz?.
Perinin bin.
— Değişiklik olsun! dedi. Küçük:
— Öyle ise size daha hoş »bir değişiklik göstereyim! bir daha taylarımıza dokunmıyacağınıza söz verirseniz size anlatırım.
Periler:
. — Aman anlat. Bir daha
kunmıyacağız! dediler.
Küçük anlattı:
— Şu koca ağacı görüyor musunuz? orada bir sürü baykuş yaşar. Bunlar bütün gün uyurlar, geceleyin uçarlar. Tam bunlar uçmağa başlıyacakları zaman yuvalarına giriniz, baykuşlar çok uçarlar. Onların sırtlarına bininiz ve yüksekten bütün dünyayı seyrediniz. Baykuşların sırtında dağların tepelerine yükselir, yıldızla -ra daha fazla yaklaşırsınız. Gecenin bütün sırlarını tamaşa edersiniz!.
Cücelerden biri:
— Çok doğru! dedi, yarın gece baykuşların sırtına bineriz.
Küçük, büyün perileri serbest bıraktı, periler de gittiler. Şafak söküyorken çiftçi ile oğulları geldiler. Bütün tayların bir beyaz at etrafında otladıklarını, atın sırtında şanlı bir yiğitin bulunduğunu gördüler ve hayret ettiler. İhtiyar dikkat etti: Yahu! mu bizim küçük dedi. Üçü de küçüğün hikâye sini açık ağızla dinlediler. Küçük son söz olarak:
— Artık gidiyorum, dedi. Kendime bir iş ve bir eş bulacağım.
Kardeşleri ona hased ediyorlardı. Nihayet büyük oğlan:
— Canım periler sözünü tutmazlar, yine gelirler, biz de istediğimizi alırız, dedi.
İkisi de nice gece beklediler, beklediler fakat periler gelmedi-
do.
Bundan iki hafta evvel size bir balığın kendisine daima yiyecek veren dalgıç elbisesi giymiş bir kimsenin elinden adamcıl bir kedi munis liği ile, yemeğini aldığını resimle anlatmıştık. Bu hafta da sizlere daha acaip ve tuhaf bir şey anlatacağız: Ingilterede deniz hayvanlarının canlı canlı muhafaza edildikleri havuzlardan birisinin içine bir çan sarkıtmışlar. Bu havuzda beslenen fok balığı ile deniz kaplumbağasının yemek zamanları geldiği zaman evvelâ bu çanı su içinde uzun müddet çalmışlar, sonra hayvanlara yemeklerini vermişler ve bu işe mun ta zaman bir iki ay devam etmişler. Fok balığı ile kaplumbağa evvelâ çandan fena halde ürkmüşler, lâkin çan sesinden sonra kendilerine mut laka yemek verildiğini görünce çan
sesine yavaş yavaş alışmışlar. îşiıı tuhaf tarafı iki ay sonra kaplumbağa ile fok balığı çan çalınmıya başlayınca çana doğru koştukları ve ça lan çanın etrafında oynaştıkları görülmüş.
Havuzda bu iki ahbap çavuşu in celiyen İngiliz bilgiçleri anlamışlar ki, deniz kaplumbağası ve fok balığı zeki hayvanlardır. Çünkü çan sesin den sonra mutlaka karınlarının doy duğunu biliyorlar ve bu yüzden çan sesini işitince çana doğru seyirti . yorlar. Halbuki ayni havuzda ya-şıyan deniz yılanı birçok tecrübelere rağmen bir türlü çan sesine alı -şamamış ve bundan anlaşılmış ki deniz yılanı ahmak ve budala bir hayvandır.
Resimde fok balığı ile kaplum. bağayı çanın etrafında görüyorsu-
Hangl yoldan ?
Naciyenin başı ağrıyordu. Doktor çağırdılar. Doktor ona bir hap vererek dedi ki:
— Hap şimdi senin baş ağrını geçirir. Onu kolay kolay yutabilecek misin?
Naciye cevap verdi:
— Evet gayet kolay yutarım. Fakat içeri gittikten sonra başıma giden yolu nereden bulacak? Ayakları rahat değilmiş
Annesi sordu:
— Ayten, yeni ayakabıklşrın nasıl?
— Ayakkabılar çok iyi anneciğim. Amma benim ayaklarım o kadar rahat değil.
Kuşçu dükkânında
— Siz bana bu papağanın her işittiği sözü tekrar ettiğini söylemiştiniz. Nasıl oluyor da satın alalı altı ay olduğu halde hâlâ bir kelime bile söylemedi?
— Bunlara hayret edlecek bir şey yok, çünkü bu papağan sağırdır. Hayvan bir tek kelime bile işitmiyor ki tekrar etsin...
Nasıl açarlar?
— Demek ki büyük balıklar zavallı küçük sardalya balıklarını yerler öyle mi anne?
— öyle ya, kızım.
Küçük Perihan bir müddet düşündü :
— Peki anne, saldalya kutularını nasıl açarlar?
Vaktiyle küçük bir dikenli çalı vardı. Yapraklı ağaçların ortasında yaşıyordu. Dikenlerinden.başka hiç bir şeyi yoktu. Bu haline ne kadar canı yanıyordu, bilseniz?...
— Bütün arkadaşlarımın güzel, yemyeşil yapraklaı var. Fakat benim dikenlerimden başka bir şeyim yok., oh, benim de altın yapraklarım olsaydı., diyordu.
Ertesi sabah uyandığı zaman ne şeden parladı:
— Dikenlerim nerede, hepsi kaybolmuş, fakat yerine istediğim altın yapraklar gelmiş. Oh, ne kadar memnunum., dedi.
Küçük dikeni bu halde gören komşuları biribirlerine söylendiler:
— Küçük dikencik, hap altm olmuş..
Fakat işte bir adam, fena bit hırsız ormandan geçerken ağaçların bu sözünü işitti. Altın yaprakları görünce gözleri parladı:
— Oh, işte benim işim, dedi. Ve geceleyin büyük bir torba ile tekrar gelerek bütün yaprakları, hattâ bir tane bırakmaksızın, topladı.
Ertesi sabah, zavallı dikencik u-yansığı zaman, kendisini çırçıplak buldu ve ağlamağa başladı.
Artık altın yaprak istemem, dedi. Hırsızlar bir tane bırakmadan hepsini topluyorlar. Keşke camdan yapraklarım olsaydı. Onlar da al. tın gibi parlıyorlar.
Ertesi günü tekrar uyanınca istediği yaprakları buldu. Bundan çok memnun olarak kendi kendine söylenmeğe başladı:
— Altın yaprak yerine, şimdi camdan yapraklarım var. Artık çok müsterihim, çünkü bunları çal-mıyacaklar.
Bütün bu hali gören komşu ağaçlar kendi kendilerine:
— Ah küçük dekencik hep cam olmuş, dediler.
Fakat akşam olunca fırtına o. ğuldamağa başladı. Küçük dikencik çok yalvardı ise de fayda vermedi. Fırtına ve yağmurlar biitün cam yaprakları kırdılar.
Gece geçti. Artık gündüz ol. muştu. Küçük dikencik felâketi görünce ağlamağa başladı:
— Ah, ne bedbahtım, dedi. İşte bir defa daha çırçıplak oldum. Altın yapraklarımı çalmışlardı, şimdi
de cam yapraklarımı kırdılar.. Keşke bütün arkadaşlarım gibi benim de yeşil yapraklarım olsaydı...
Ertesi sabah, küçük dikencik tek rar istediğine nail oldu. Oh, artık müsterihim, dedi. Şimdi bir şeyden korkum kalmadı. Bütün bu hali gören ağaç komşular:
— Vay küçük dikencik; bak, o da bizim gibi olmuş, dediler. Fakat gün tekrar gelince işte keçi ana ile yavruları eriştiler. Anne yüksek ses le:
— Geliniz yavrularım, geliniz ço cuklarım, güzelce karnınızı doyurunuz, hiç bir şeyi bırakmayınız, dedi.
Küçük yavrular sıçrıyarak geldi ler ve bir saniyede heysini yediler. Akşam olunca küçük dikencik, zavallı bir çocuk gibi titriyerek ağladı. Yavaşça şöyle söyledi:
— Hepsini yediler, artık bir şeyim kalmadı. Yapraklarımı, taze ve yeşil yapraklarımı da kaybettim. Eğer takrar bana eski dikenlerim verilseydi, eskisi gibi mesut Jialır-dım.
Ertesi sabah küçük dikencik tek rar uyanınca, eski dikenlerini üzerinde buldu...
Artık ne kadar mesuttur!... Bilseniz, kendisini nasıl büyük bir sevinçle seyrediyor. Artık bütün o' cs^ ki kibir ve azamet hastalığından kurtuldu.
Kendisini sevinçten güldüğünü işiten bütün eski komşular:
— Küçük dikencik yine eskisi gibi olmuş, diyorlardı...
Hikâyeci Baba
Cümhuriyet Halk Partisi
Türk milletinin kültür hususiyetini muhafaza etmeyi ve Türk milletini muasır milletler seviye-
sine çıkarmayı yüksek hedef bilir.
Türk vatanını az zamanda refaha eriştirmek Cümhuriyet Halk Partisinin ileri ülkülerinden biridir.
Bay Eniştenin Sporculuğu
Çiçekler neden büyür?
Dün öğretmen sınıfta sordu :
— Çocuklar içinizden birisi bana çiçeklerin neden büyüdüklerini söyliyebilir mi?
Arka sıradan bir çocuk ayağa kalktı:
— Bay öğretmen, bana kalırsa kirli toprakların içinden çıkmak istiyorlarda .
Yurttaş!
Banka olmıyan zamanlarda atalarımız:
”Ak akçe kara gün dostudur,, demişler.
Şimdi biz:
Bankalardaki arttırma hesapları, kara gün dostudur, di. yoruz.
Kara günlerinde dostsuz kal ma.
Ulusal Ekonomi ve Arttırma kurumu
31 Mart Cuma akşamından itibaren
Bugü ı herkes SAKARYA Sinemasına Koşacak ve şimdiye kadar gençlik... Güzellik ve spor üzerine yapılan filmlerin en büyüğü ve en mükemmeli Türkç izahatlı
STAD İLÂHLARI
1936 Berim Olimpiyatlarına ait tam hakikî ve yegâne filmi takdir nazarlarile seyredeceklerdir.
Bugün saat 11,30 v 2 de tenıilâtlı matineler
Yen'jehirde ULUS Siuemıaında STAD İLÂHLARI Filmi gösterilecektir.
(!) —Bay enişte spor yapmak hevesine düştü amma iri halteri yerinden bile kıpırtamadı. (2) — ve (3) — kuvvetli sporcu ağır gülleleri kolaylıkla kaldırdı ve idmanlarını yaptı. (4) — bu vaziyet karşısında bay enişte utancından küçüldükçe küçüldü ve çocukluğunda spor yapıp kuvvetli olmadığına bin kere pişman oldu.
Mart Ayı Bulmacası
Ayı ile Tavşan kardeş At oyunu oynuyorlar. Halbuki bu resimde üç tane sahici Atla bir tane de Köpek gizlenmiştir. Bu üç Atla bir tane Köpeği bulabilir misiniz? Siz bu resmi kesip üç Atla Köpeği boyayınız ve “Yeni Sabah Gazetesi Bilmece Memurluğuna’’ gönderiniz. Talihiniz varsa güzel ve terbiyevî bir hediye kazanırsınız. Bilmece mektuplarınızı açık gönderirseniz (30) paralık posta pulu kâfi gelir.
M MART İHI
TBHIIABAM
»«yf.ı I
Harekâta iştir ak eden Kıtaların Mevcudu
755 i Muharip, 346sı Gayrimuharip Zabit ve 14,182 si muharip 8,489 u Gayrimuharip Neferimiz mevcuttu
Mevcut 94 Makineli Tüfenk ve 53 Topun Bir Kısmı Hayvanların Zaif Olması Yüzünden Bırakılacaktı
Ermeniler muhtariyet idareyi Van, Bitlis, Muş, Erzurum dahil olmak üzere (bütün cenubî Kaf-kasyada tesis etmek istiyorlar. Gürcüler önce Trab-zonu istemişlerse de sonra vazgeçmişler; garbî Kafkasya ile iktifa ediyorlarmış. Gürcü ve Kaf-)kas Ruslan da brer kolordu, Rum ve de birer fırka teşkil edeceklermiş. Ermeni ve Gürcülerin îslâmlar aleyhine ittifak yaptıkları zannolu-nuyor. Azerbaycan, Osmanlı ordusunu bekliyor-muş; vürudunda Ermeni ve Gürcü ordularının gerilerini tehdit ile harekâtı teshil edeceklermiş..,,
HAREKET HAZIRLIĞI
23 ikinci kânunda yani ben Egin’de iken ordu şu emri vermiş:
“Arazii müstevliyeyi işgal için yakında ileri hareket olacaktır. Kolorduların, emir aldıklarının üçüncü günü bütün kıtalarivle ileri hareket etmeleri icap eder.,,
29 ikinci kânunda dahi ordudan gelen emirde: “Ruslarla mütareke ahkâmının hattı fasıl kısmı, çekilmeleri dolayısiyle bozulmuştur.,, deniliyor, “Diğer ahkâmına riayet için tesadüf olunacak Rus-lara düşman muamelesi yapılmaması,, bildiriliyor ve “Hareket halinde kolordunun ne kadar insan ve hayvanı harekete ştirak edeceği ve ne kadar cephane ve erzak taşınabileceği ve bunlardan ne miktarının geride bırakılacağı,, soruluyordu
Kolordum: 9, 10, 36 ncı fırkalardan mürek-kebti. 36 ncı Kemah mıntakasında, 9 uncu bunun solunda Erzincan şosesinin her iki tarafında, 10 uncu bunun gerisinde ihtiyatta idi. Kolordunun diğer kıtaları da Refahiyede ve yakın köylerde yerleşmiş bulunuyordu. Yani istilâ yolu olan Erzincan - Suşehri şosesi üzerinde iki fırka ve kolordu kıtalari-le, sağ cenahımızda dahi 'bir fırka ile bulunuyorduk. İleri harekât için yaptığımız tertibat da:
Fırkalar: Üçer alay (Alaylar üçer tabur ve makineli tüfek bölüğü), birer süvari bölüğü, birer kudretli cebel taburu, birer serî ateşli cebel taburu, birer istihkâm bölüğü, birer sıhhiye bölüğü, birer seyyar hastahane, birer telgraf takımı, birer ekmekçi müfrezesinden mürekkeptirler.
Kolordu kıtaları: Bir avcı taburu, bir makineli tüfek bölüğü beraber (kızakçı taburudur), bir serî cebel topçu taburu, bir istihkâm bölüğü, bir telgraf takımı, bir telsiz telgraf takımı, bir seyyar hastahane, bir ekmekçi müfrezesinden mürekkep. 10.5 santimetrelik obüs taburu (iki bataryalı) ikinci kademe olarak sonradan ileri alınacak.,,
(30 - çarşamba) günü Refahiyede atış meydanını teftiş ettim: Sekizinci devresini bitirmiş. Kolordudan halen 18 zabit, 36 de küçük zabit var. Ordu emri mucibince atış meydanı ve hücum bölüklerini lâğvettim. Yine ordu emri mucibince sıhhiye bölükleri kâmilen ve seyyar hastahaneler de yarı tertip seferi üzere hazırlandı.
En mühim mesele, iaşe keyfiyeti idi. Bu, bizi iki şık karşısında bırakıyordu:
Birinci şık: Bu şıkka göre, menzil ambarlarının kolorduyu 15 kilometre mesafeden takip etmesi icâbediyordu. Çünkü kolordumun nakliye katarı, bu kıtaların iaşe maddelerini ancak bu mesafeden nakletmeğe müsaid bulunuyordu. Menzil ambarlarının bizi yakından takip etmesi mümkün olmadığına göre hafif hastaların ve zayıfların; insan olsun, hayvan olsun, mıntakalarında kalmaları ve bu suretle doyurulacak boğaz adedinin azaltılması lâzımgeliyordu.
Yine bu şıkka göre harekete iştirak edecek kınalarımızın mevcudu şunlardan ibaret olacaktı:
755 i muharib, 846 sı gayri muharib zabit;
Erzincan Gülağabey camii
14,182 si muharib, 8489 u gayri muharib nefer; 1185 binek, 3618 mekkâri ve koşum, 358 öküz, 236 merkep, 411 deve.
Yerlerinde kalacak olanlar da şunlardı:
77 zabit ve memurla 2437 nefer, 6111 binek, 54 öküz, 27 merkep.
Mevcud 94 makineli tüfenk ve 53 top (7 si o-büs, den bir kısmı da hayvanlarının zayıf olması dolayısiyle şimdilik yerlerinde bırakılacaktı,
Cephane de şu vaziyette olacaktı: Efrad üzerinde tüfenk başına 160, muharebe ağırlığında 50, ve cephane kollarında 30 piyade mermisi ve cebel topu başına vasatî olarak 100 mermî taşınacak.
İkinci şık: Bu şıkka göre, menzil, tevzi ambarlarını hareketimize uydurarak ilerilenmezse yukardaki tarzda hareketin imkânsızlığından dolayı hareket kıtalarını azaltmak ve bu suretle kalacak kıtaların hayvanlarından nakliyatta istifade etmek zarurî idi. Bunun için de şu tertibi hazırladım: Kemah mıntakasmdaki 36 ncı fırkadan ve Melekşerif mıntakasında 9 uncu fırkadan birer kudretli cebel bataryalarile takviye edilmiş birer alay (alayların cebel takımı ve makineli takım ve bölükleri beraber) ile Erzincanın kurtulmasını temin etmek ve hareket edecek bu müfrezelerle gerinin irtibatını muhafaza için de 9 uncu fırkadan bir taburla makineli takımını Yalnızbağ’lara, diğer bir taburla makineli takımını Kiran han (harita Kıral yazıyor) a göndermek.
Her iki şıkkı da ordu kumandanlığına yazdım ve şifahen de izahat vermeme müsaade olunmasını vehib Paşadan rica ettim.
(Devamı var)
Düzeltme
Evvelki günkü tefrikamızda « Bolşevik » kelimesi yanlışlıkla « Bir teşvik » diinkü tef rikanın 11 inci satırında da “b yrak „ kelimesi “Yaprak,, olarak çıkmıştır. Düzeltiriz.
Cumhurreisiııin Beyannamesi
(Baftarafı 1 inci sayfamızda)
Vatandaşlarım,
Millet hizmetindeki vazifelerin iç ve dış siyaset âleminde çetin olduğu devirlerde yaşıyoruz. Canlı inkişaf halinde olan büyük bir mille tin, her istikamette birçok ihtiyaçları ve meseleleri karşısındayız. Cüm huriyetin vatana temin ettiği emniyet ve imarı, geniş olarak ilerletmek istiyoruz. Vatandaşlar arasında hu zur ve hürmetin muhafazasını, va.-zifelerimizin başında tutuyoruz. Cümhuriyet Halk Partisinin, memleketin bütün çalışkan ve kıymetli evlâtlarını, hizmet yoluna şevket -mekteki muvaffakiyeti, her gün daha ziyade kendini göstermektedir. Nifaksız ve huzur içinde bir çalışma hayatının nimetlerini vatandaşlara temin etmek başlıca emelimiz, dir.
Aziz vatandaşlarım,
Haricî siyaset sahasının şüpheli ve karışık bir devrinde bulunduğu -muz, uyanık gözlerinizden gizli kalamaz. İnsanlığın büyük facialar karşısında kalması ihtimali, her zamandan ziyade artmıştır, insanlık ailesinin mühim bir uzvu olan Tür-kiyenin, ne vazifeler karşrsnda bulunacağını katı olarak tesbit etmeğe imkân yoktur. Bu ihtimaller karşısında ancak kudretli milletler kendilerini ve insanlığı kurtaracaklardır. Kudretli milletler, muhabbet ve emniyete dayanan bir birlik içinde vatanlarının yüksek menfaa ti için her fedakârlığı yapmağa hazır olan imanlı, iradeli milletlerdir. Biz, bu milletlerin başmda bulunanlardan olduğumuz kanaatini cesaret le söyliyebiliriz. Reylerinizde göstereceğiniz kalbî beraberlik ile itimat, milletimizin kudretine yeni bir delil olacaktır.
Aziz vatandaşlarım,
Cümhuriyet, imar, kültür, en. düstri programlarına geniş mikyasta devam edecektir. Fakat bilhassa köylü ve çiftçi halkımızın kazancını arttırıp maişet seviyesini yük . seltmek, bunun için geniş mikyasta ziraat ve ilk tahsil imkânlarını bulmak, başlıca emelimiz olacaktır. Bü. tün idare düzeninin, halk içinde, Halkın meseleleriyle yuğrulmuş müs takim ve muntazam işleyişinin seme resini, hattâ İktisadî olan verimli tetbirlerin başındadır kanaatindeyiz.
Aziz vatandaşlarım,
Bana ve riyaset etmekle iftihar ettiğim Cümhuriyet Halk Partisine yüksek itimadınızı lâyik görmenizi isterim. Ben ve Büyük Millet Meclisi azası arkadaşlarım, itimadınızı kıymetli bir emanet gibi vicdanımızın içinde muhafaza edeceğiz. Size, açık alınla işlerimizin hesabını vermek, hiç göz önünden ayırmadığımız bir borç olacaktır. Türk milleti, iler liyen ve daima yükselen bir heybetli varlıktır. İçerideki ihtiyaçlar ve sıkıntılar ne kadar çok olsa, dışarıdaki siyaset buhranları ne kadar ka rışık ve dolaşık görünse, bütün bu zor şartların içinden Türk milleti -nin itibar ve refahı artmış ve genişlemiş olarak çıkacağına, samimî ve katî olarak inanıyoruz, güveniyoruz.
Türkiye Reisicümhuru C. H. P. Genel Başkanı İsmet İnönü
Teşekkür
Fatih başimamı Hafız Bekirin cenazesine gelmek ve taziyelerimize telgraf ve mektupla iştirak etmek suretiyle bizleri teselli eden eş dost ve akrabaya teşekkürlerimizin sa -yın gazetenizle iblâğını rica ederiz.
Merhum Fatih başimamı Hafız Bekir ailesi
BALO
Esirgeme Derneğinden: Nisanın 1 inci cumartesi günü akşamı To-katliyan salonlarında Cemiyetimiz menfaatine verilecek balo çok eğlenceli, sürprizli ve zengin kotionlu o. lacaktır.
Çanakkale Zaferinde
Türk Bahriyesi
Düşman Filosu Türk Toplarının Gayei Menzilleri Dışından Ateş Etmeğe başlamışlardı
Bir açık .eniz muha rebesi icra etmek lâzım geldiyse böy le bir filonun ilk hattı harbi şüphesiz isimleri geçen dört sefinei har. biyeden teşekkül edecekti; ihtimal-ki garp münekkitlerini salifülarz mütaleaya sürükliyen sebep budur. Hakikat halde ise Seddülbahir ve Kumkale istihkârnlariyle Ertuğ-rul ve Orhaniye tabyalarını susturmak için bu kuvvet, hattâ lüzumun dan bile fazla idi. Medhal grupunun kısa menzilli on altı ağır topuna karşı yalnz ilk dört sefinei harbiye bir bordada 23 tane 30,5 ve 9 tane 15 santimetrelik top taşımakta idi. Bundan başka harp gemileri hedeflerinin sabit olmasına muka. bil kendilerinin seyyar ve binnetice menzilin tanzimine hâkim olmaları gibi son derece ehemmiyetli bir tab ya faikiyetine malik idiler. Düello (1400) yarda mesafeden 17 dakika imtidat etti. Bu ınsafe, Türk toplarının gayei menzilleri haricinde idi: mühacimlerin, savurdukları mermi adedini bilmiyoruz; medhal grupundan yalnız Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları dört endaht yaptılar ve mermilerinin pek kısa düştüğünü görerek ateşi kestiler. Neticede Seddülbahir kalesi cephaneliklerinden birinin iştialiyle kalenin berhava olmasından ve bu suretle 5 zabit 70 neferin rütbei şehadete ermesinden ibaretti.
Tabiye ve kalelerde bundan başka zayiat yoktu. Binaenaleyh 3 teşrinisani bombardımanının mak-
Mebus Namzetlerinin
Tam Listesi
(Baştar-fı Üçüncüde) ORDU:
Ahmet Ihsan Tokgöz, Ali Ca-nib Yöntem, Hamdi Yalman, İsmail Çamaş, Selim Sırrı Tarcan, Hüseyin Ekşi, Hamdi Şarlan, Dr. Vehbi Demir.
RİZE:
Ali Zırh, Haşan Ca’vid, Raif Dinç, Dr. Saim Dilenire, Fuad Sir-men, Kemaleddin Kâmi.
SAMSUN:
Hüsnü Çakır, Mehmet Ali Yü-rüker, Meliha Ulaş, Miralay Fahri Engin, Zühtü Durukan, Ruşen Barkın, Süleyman Necmi Selmaıı, Naşid Fırat.
SEYHAN:
Ali Münif Yeğena, Damar Arı-koğlu, Gr. Naci Eldeniz, Hilmi U-ran, İbrahim Mete, Tevfik Tar -man, İsmail Safa, özler, Sinan Te-kelioğlu, Şemsa İşcan.
SİİRT:
Hulki Aydın, Naki Bekmen, Ali Rıza Esen, Şefik özdemir.
SİNOP:
Cevdet Kerim İncedayı, Hûlusi Gruçoğlu, Yusuf Kemal Tengir-şenk, Cemil Atay, Cemal Aliş.
SİVAS:
İsmail Mehmet Uğur, Gr. Akif öztekin Erdemgil, Mitad Şükrü Bleda, Necmeddin Sadak, Remzi Çiner, Şemseddin .Günaltay, Ziya Başara, Hikmet Işık, Aıbdurrah -man Naci Demirağ, Mergube Gür-leyük, Atıf Esenbel.
TEKİRDAĞ:
Faik öztrak, Cemil Uybadın, Rahmi Apak, Yalıya Kemal Beyat-lı, Nazmi Trak.
TOKAT:
.Galip Pekel, Gr. Sıtkı Üke, Na-zım Poroy, Resai Erişken, Muammer Develi, Ceval Kovalı, Silki A-taç, Hasip Ahmet Aytuna.
TRABZON:
Daniş Eyyüboğlu, Halil Nihad Boztepe, Hamdi Ülküven, Haşan Saka, Mitat Aydın, Raif Karadeniz Sırrı Day, Süleyman Sırrı Gedik,
satsız olduğu kadar neticesiz kaldı. ,;ğı ve muhacimler hesabına tam bir muvaffakıyetsizlik teşkil ettiği iddia edilebilir. Mevkki müstahkem erkânı harbiye reisi diyor ki:
”Bu hal bizi meyus etmedi, bilâkis ikaz etti. Mevkii müstahkem kumandanlığı bataryalariyle bera -ber derhal bu tabyaları eski haline ircamı emretti. Bizzat teftişat ne. ticesinde gerek (Kumkale) ve gerek (Seddülbahir) tabyaları az zaman zarfında eskisinden daha mükemmel bir halde hazırlanmış oldu. Diğer bazı tadilât ta tabyalara ilâve edildi.,,
Ağustosun bidayetindenberi cihan harbi, umumî kara ve deniz cephelerinde neticei katiye üzerine hayli müessir vakalar arzederek ilerlemişti. Almanya ordulan "Marn,, muharebesinde sendeliye-rek durmuştu. Galiçya ve şarkî Prusya; Rus silindirinin tazyiki altında eziliyordu; bir Alman filosu koronelde İngiliz hâkimiyeti bahri-yesine şaşırtıcı bir darbe vurduktan sonra "Falkland,, önündeki denizin dibine inmişti. İttifakı müsellesin eski bir uzvu olan İtalya henüz kararını vermemiş, lâkin Fransa şarkı cenubî cephesindeki kıtaatını şimal cephesine sevkettiği halde Avusturya — Macaristan hükümetini Ital. yan cephesinde bazı hazırlıklara sevkeden siyasî vakalar cereyana başlamıştı.
(Devamı var)
Faik Ahmet Barutçu, Salise Aba-nozoğlu.
TUNCELİ:
Haydar Rüştü öktem, Abdur-rahman Sami Erkmen, Mitat Ye-nel.
URFA:
Ali Saip Ursavaş, Gr. Ahmet Yazgan, Mehmet Emin Yurdakul Refet Ülgen, Şeref Uluğ, Savi Iş-bay.
VAN:
Hakkı Ungan, İbrahim Arvas Münib Boya.
YOZGAT:
Celâl Arat, Ekrem Pekel, S4n îçöz, Supgur, Velet İzbudak, Ziya Arkant, Salim Korkmaz.
ZONGULDAK:
Halil Türkmen, Haşan Karabacak, Rifat Vardar, Hüsameddin Okan, Yusuf Ziya özenci, İbrahim Etem Bozkurt, Mustafa Bozma, Şinasi Devrin.
gp qp gp OD OD Bb
YENİ NAMZEDLERİN HUSUSİYETLERİ
Ankara: 24 (A. A.) — Yeni namzed listesi mühim hususiyetler arzediyor. Hâlen kadın mebuslardan onu bu liste namzed gösterilmemiştir.
Sabiha Balıkesir, Bedis Konya, Esma Seyhan, Sabiha Sivas, Hakiye Ankara, Hatice Çankırı bu aradadır. Hakkı Tarık, Ali Kılıç, Muzaffer Kılıç, Neşet Ömer, Şakir Kesepir, Hamdi Aksoy, Receb Zühtü, Cevad Abbas, Ilyas Sami, Fuad Bulca, Şükrü Kaya, General Şefik Ahmed Cevad, Haşan Rıza, Sadettin Ferid, Naşid Hakkı, Mehmet Ali, Rasim Başaran, Behçet Günay, Vasfi Raşid, Şakir Yasin, ve Ahmet Cevad mebus gösterilmediler.
Bundan başka bazı mebusların intihap dairelerinde de değişiklikler yapılmıştır. Yeni liste ile Hatay Devlet Reisi Tayfur Sökmen Antalyadan Hatay Başvekili Dok-toır Abdurrahman Melek, Gaziian- ) tepten namzed gösterilmiştir.
25 MART 193f
Sayfa: 9
YEN İS AB AH
Ben Öldürdüm
Meditı
Ani bir buhran muhayyilesini yi. ne büsbütün berbat etti ve haykır, maya banladı:
— Yaşamak istiyorsun sefil.... Onu öldürdüm...
Göz yaşlan bu zavallı inşamı bir an olsun teselli edebilir mi ? Bilmem bir an sonra sükûn buldu ve anlatmaya devam etti.
— Bu mesut hayatımın daha ilk senesinde saadetimin ilk eserini gör düm.
Birdenbire gözlerinden sel gibi yaşların döküldüğünü gördüm. Düşünüyorum. İnsan ancak bu kadar iztırap çekebilirdi.
Titriyen ve zaman zaman hıçkı. rıkların tıkadığı boğuk bir sesle hikâyesine devam etti.
— Bir oğlum olmuştu. Hayatta en büyük zevkim onu kucağıma alıp türlü maskaralıklarını seyretmek ve onu uyuyuncaya kadar kolları arasında sıkmaktı. Onu tam mütekâmil bir insan olarak yetiştirmek istedim Ve onun için her şeyine binbir itina ile bağlanıp onu mesut görmek için geceleri uykumu hatta bütün varlığımı ona feda ederdim. Her geçen gün oğlumu biraz daha büyümüş biraz daha olgunlaşmış görüyordum. Artık mektebe gitmeğe başlamıştı. Ben mesuttum, o bizden fazla mesuttu. Fakat diyebilirim ki hayatımın yegâne dönüm noktası sefaletim ilk anları burada başladı. Çocuğum ikinci sınıfında. Zeki fakat had dinden fazla yaramazdı. Çalışkanlığı onun bu yaramazlığını mazur gös terirdi. işte yine çocuğumun dersleriyle uğraştığım bir mart akşamıydı. Zevcem göğsünün ağrıdığından ve üşüdüğünden bahsetti... Bilhassa seven insanların, basit şeylere karşı gösterdikleri aksülâmeller gibi ben de zevcemin bu sözlerine doktor çağırmakla mukabele edebildim. Doktorun sözlerini merakla bekliyor, dum. İlk sözü:
— Hastanıza ihtimam lâzım.... Biraz ihmal hayatına mal olabilir, dedi.
Meraktan çıldıracaktım. Hastalı, ğı ne olabilir diye düşünüyordum.
Doktor her halde bu düşündüklerimi hissetmiş olacaktı ki yanıma yaklaştı ve:
— Görüyorum ki hastalığın ne olduğunu çok merak ediyorsunuz, “Zatürrie,, dedi.
ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM
Her yemekten sonra günde 3 defa muntazaman
■ İKİ H dişlerinizi fırçalayınız. ■■
— Peki sonrası? insan hayata bir defa gelir.
— Anlıyorum. Beni mesut etmek için her şeyi yapmak istiyorsunuz, fakat bu fedakârlığınızı kabul etmek için sizi çok seviyorum.
Genç kadın, başını geriye doğru attı.
— Sevdiğim erkeğin, kendimden Çok daha yüksek olduğunu görmek büyük bir işkence, diye söylendi.
OJivor mahzunane: — Zannettiği gibi öyle yüksek bir kimse de-ğü»m. Size karşı duyduğum hisleri saklamam lâzımdı.
— Boş yere uğraşmış olurdunuz. hepsini farrotmiştim. Muhakememde henüz meçhul kalan noktayı
Egemen
Elimden gelen ve tıbbın elinde mevcut bütün vasıtalara baş vurdum. Fakat maalesef bundan tam on gün sonra.. Karım ölmüş, oğlum la ben iki öksüz gibi kalmışlık. Ağlıyorduk, ikimiz de dertlerimize ağlıyorduk.
Hayatta unutulmıyan acı yokmuş.. Bizler de hep bunlara tahammül etmeğe mahkûm birer mahlûk daha doğrusu birer zavallı imişik. Ne kadar zamanının bu ölüye hyr. metle geçtiğini tahmin edemiyorum. Bir akşam zorla bir bara sürüklendiğimi hatırlıyorum. Hayatımda ilk defa bara giriyordum, bütün gördük lerim hayatın ne kadar iğrenç olduğunu bana göstermeğe kâfi geliyordu. Fakat böyle olmasına rağmen elime verilen kadehi ne fırlatacak bir kudret ve ne de düşük ruhlu insanların arasından kendimi sıyıracak bir iradeyi kendimde görüyorum.. Iztırabınıa ancak bu kadehle ve bir sürü iğrenç boyalı kadınlarla dinlendirebileceğimi söylüyorlardı. En nihayet ben de insandım, yanılmış ve böyle bir çirkefe düşmüş o-labilirdim. Fakat ne yazık ki beni bu yollardan çeken bir ele değil bi. lâkis sürükl i yenlere tesadüf ettim.
Artık ben de bu yolların bir yol. cusu olmuştum. Gece sabahlara kadar içer, sabah eve gelince oğlumu açlıktan inliyen, yalvaran seslerine ehemmiyet vermezdim. Evet yalnız kendi için yaşıyan bir insan olmuştum.
(Devamı var)
Feci bir kaza
Çay (Hususî) — Martın 21 inde aşağı mahallede oturan Mehmet a-ğanın hizmetkârı Ali Osman Hayta, nahiye merkezine bir saat mesafedeki çiftliğin ahırına bir iş yapmak için girmiş ve işile uğraşmıya başlamıştır. Ali Osman işile meşgul i. ken tavandan bir kiriş hizmetkârın kalbinin üzerine düşmüş ve zavallıyı cansız olarak yere sermiştir. Vakayı haber alan zabıta derhal ahıra koşmuş, Bolvadin Cümhuriyet Müddeiumumisi de kaza yerine gelerek cesedi muayene etmiş ve Ali Osman nııı gömülmsine izin vermiştir. Diğer taraftan şahitlerin ifadesi alınmakta ve tahkikata devam olunmak tadır.
M. Karakoç
bulduğum takdirde karınız olmayı vadedecektim. Sizi bu hastalıktan kurtarmak vasıtasını bulmayı ümit ediyordum.
— Ah, bazı operatörlerin, hafızasını kaybeden bazı kimseleri iyileştirdiklerini, abdalları ufak bir a-meliyat neticesinde normal bir hale getirdiklerini işitmiştim.
Genç kadın istemlyerek güldü.
Hepsi de gazetecilerin uydur-maları! Bir dmıağ hastalığı, sebebi keşfedildiği takdirde kabili tedavi-dir. Bana da sizinkini buldum gibi geliyor. Fakat şimdiden sevinmek doğru olmaz. Bu, henüz bir kelmıe üzerine dayanan bir tahmin. Eğer yanlış çıkarsa, son Hamand olacak-
18 Martta Trakya köylerinde açılan hayvan sergilerinden biri
18 Mart Trakyada I Tezahüratla kutlulandı
Edime (Hususî) — Osmanlı imparatorluğunun kötü idaresi altında asırlarca İnleyen ve ancak Cumhuriyetin eseri olarak 18 mart 924 te köy kanununun Kamutaya kabulü ile haklarını ele alarak sosyal ve ekonomik kurtuluşuna kavuşan Türk köylüsü, bu mutlu tarihi her sene olduğu gibi bu sene de Trakya-nın her tarafında haklı bir sevinçle yaşamış ve yaşatmıştır.
18 mart ayni zamanda Türkün Çanakkalede dünyanın en büyük devletlerile çarpışarak eşi görülme, dik büyük bir zaferi kahramanlık tarihimize kaydettiği günün yıldönümüdür. Bunun içindir ki 18 mart bu sene Trakyada hakikî bir bay-
Kadın Yüzünden
Bir Cinayet
Kandırdığı bir dul kadın yüzünden bir genç arkadaşının bıçağı altında can verdi
İzmir (Hususî) — Saat 20 buçukta Kemerde Alman kulesi civarındaki ikinci sokakta bir kişinin ö-lümile neticelenen bir cinayet işlen, miştir. Cinayetin saiki kandırılarak eve getirilen dul bir kadının iki arkadaş arasında paylaşılamamasıdır.
Katil Meyankökü fabrikası amelesinden sabıkalı Hüseyindir. Maktule gelince Sait Yılmaz adında bir gençtir. Cinayete sebep olan kadın 35 yaşlarında Naime isminde bir duldur. Ayni hâdisede ikinci derecede bir suçlu da vardır ki Sıtkı ataman isminde olan bu adam kalit Hüseyine bıçak vermiş olmak zannı altındadır.
Haber aldığıma göre Sait Yılmaz son zamanlarda evlenmek arzusile Bayan Naime ile tanışmıştır. Bayan Naime duldur ve iyi bir aileye men. suptur.
Dün akşam üzeri Bayan Naime ile görüştüğü sırada kendisine:
— Seni evime götürüp ailemle
sınız. Eğer tahminim doğru olursa hayatı yanyana beraber geçireceğiz.
Birisi koridordan geliyordu. O-Iiver, genç kadını ayağa kaldırdı., Svanild yanında Madam York, ve bir eli sanlı olduğu halde Godard ile birlikte içeri girdi.
Genç kız: — Oliver, bir saat evvel Ad kardeşleri tevkif etmişler di-ya bağırdı. Ormandan gelirken köy. deki kalabalık ondan imiş. Vil, on. larııı Kot’m ölümile itham edildikle, rini söylüyor.
Luna, Olivere dönerek ümitsiz bir tebessümle:
— işte herşeyi kesip atan hâdise! Hamandlann hicabı şimdi de herkesçe malûm olacak, dedi.
XXXIV
Ne yapacaklarını şaşırarak birbirlerine bakıştılar.
Nihayet Oliver: — Polise telefon edeceğim dedi. Bu zavallıların hapiste kalmasına tahammül edemem.
Luna şiddetle: — Hayır, diye bağırdı. Bir karar almadan evvel dü. şünmek lâzım. Birkaç saat hapiste
ram olarak kutlulanmış, büyük köylerimizde ev ve el işleri sergileri ku» rulınuş ve bu münasebetle Trakya köylüleri Cumhuriyet rejimine olan bağlılıklarını büyük makamla ri a Umumî Müfettişliğe dahi çektikl rı telgraflarla bir kere daha izhar etmişlerdir.
Bayram yapan köylerimiz bilhassa bu mutlu günlerinde dün Havsa ve Hasköye giden Umumî Müfettiş Generâl Kâzım Dirikle Kolordu komutanı Korgenerâl Salih Omurtağı aralarında görmekle pek sevinmişlerdir. El işleri sergilerini ve örnek fidanlıkları m çok takdir eden generâller kölülerimizle ayrı ayrı konuşmuşlardır.
tanıştıracağım diyor ve kadın bu sözlere inanarak ikisi birlikte Alman kulesi istikametine doğru yollanıyor lar ve Sıtkı Atamanın ikinci sokak tâki evine giriyorlar.
Sıtkı ve ailesi efradı akşam üzeri yemek sofrasına oturmuşlardı. Misafirleri görünce:
— Buyurun, diyorlar.
Bir iddiaya göre Sait, Sıtkıya:
— Sana karımı tanıtıyorum, biz biraz kalacağız, demiş...
Bir içki masası hazırlanıyor. Her kes içki masasına oturuyor.
Naime biraz çekingen içki masa sına bakıyor. Kendisine rakı içmesi teklif edildiği zaman:
— Rahatsızım, diyor.
Israr ediyorlar: :
— Ben rakı içmem, diyor.
Nihayet zorla bir kadeh rakıyı yuvarlıyor. Aradan bir müddet geçiyor. Bu eve iki yabancı erkek daha geliyor. Naime bu vaziyetten ürküyor. Düşünceli, düşünceli konuşuyor
kalmalarından bir şey çıkmaz.
Oliver ile Svanild ayni zamanda:
— Ya karıları: dediler.
— Doğrusunu söylemek lâzımge lirse bu iki kardeş te hapiste yatmağa hak kazandılar. Birazdan Svanild giderek onların ailesini görerek bir miktar para verip yardım edebilir. Bu işle fazla uğraştım. Muvaf. fakiyetsizliğe uğnyarak, hem meslekî şöhretimi ve hem de bizzat kendi ismimi ortaya attıramam. Bir müddet için sabretmenizi isterken şahsımı düşünüyorum.
Oliver bozularak sordu : — Ne dediniz?.
— iki kelime ile size anlatayun. Suçlu mevkiinde bizzat ben olmalıydım.
— Luna!
Madam York: — Tanıamile hakikati söylüyor diye izah etti. İlk günden itibaren her şeyi keşfetmesine rağmen bütün delilleri ortadan yok edrek, suçlu yerine başkalarının itham edilmesine sebep olmağa kendisini sevkeden âmilleri anlatması lâzım geliyor. (Devamı var)
... *
Aşkın Kuvveti
Nakleden: ORHAN S- I
Tefrika No; 36
Mektup, müdiremden idi. Beni göreceği geldiğinden bahsediyor, sıhhatimi, yaşayışımı, soruyordu.
Mektubumu okuyup bitirdikten sonra Nail:
— işler tamam Cahide, öyle ise hemen yemek için içeri girelim ve üstümüzü, başımızı düzeltelim, dedi.
Eve girerken, yanımda yürüyen vasime birdenbire:
— Size bir şey, hem de çok arzu ettiğim bir şey sormak istiyorum, dedim
Gülerek:
— Bu da ne? diye sordu. Makul bir şey ise, maalmemnuniye arzunu, zu yerine getirmek isterim.
— Benim için, yalnız benim için bir şiir yazar mısınız?
Gülmekte devam etti:
— Daha çocukluğunuzu bıraka, madınız Cahide? Olur, yazarım.... Mevzu hakkında bir şey düşündünüz mü ?.
— Deniz hakkında olmasını tercih ederim.
— Pekâlâ! Bu günlerde size yazdığımı okurum.
— Oh, size okadar müteşekkirim ki !..
Sevinç ve memnuniyetimin aksettiği gözlerimi kaldırarak elini tuttum. Tatlı bir ses ile:
— Cahide, sizi sevindirmek benim için hakikî bir zevk oluyor, dedi.
Bu esnada .gözlerim, yemek odasının kapışma ilişti. Aralıkta, çok iyi tanıdığım iki siyah ve küçük gözleri gördüm.... ve bu siyah gözlerde
okuduğum hiddetli ve kindar ifadeyi düşünerek kendimi titremekten menedemedim.
Sessizce merdivenlerden çıkmağa başladım. Nail de arkamdan geliyordu. Birinci kata geldiğim vakit, kendisine doğru yarı döndüm ve sor dum:
— Zehranm mavi gözlü esmer, leri neden sevmediğini biliyor musunuz? Etraftaki yarı karanlığın tesi-miydi acaba? Vasimin birdenbire sapsarı kesildiğini farkettim:
— Çok sevdiği birisi, bu iki vasfa malik bir kadın tarafmdan fazla iztırap çekti de ondan. Zehranın mahdut ve cahil kafası bu esmer teni ve mavi gözleri şahsınızda görerek, böyle hareket etmesine sebep oluyor.
Şimdi vasimin sesinde nekadar garip bir değişiklik buluyordum!...
— Demek bunun için bana yiye, çekmiş gibi bakıyor?
— Öyle zannederim, fakat bu da gülünç bir hal, zira, onun nefret et.
ve bir fırsatını bulup kaçmak yollarını arıyor.
Kafalar epeyce tütsülenmiştir. Bu arada katil Hüseyin eve geliyor. Naimeye karşı hâmi rolünü takmıyor ve:
— Bırakın şu kadını, diyor. Rahatça evine gitsin.
Hüseyin bu sözleriyle kadına taarruz edilmesi ihtimalini de ortaya atmış oluyor ve kendisini evine götürmeğe razı oluyor.
Sait — Götüremezsin, diyor.
Kavga çıkıyor. Saitle Hüseyin kavga ettikleri sırada Naime kaç. mağa çalışıyor.
Şimdi şahıslar sokaktadır. Bir iddiaya göre Sıtkı, Saidi öldürmesi için Hüseyine bir bıçak vermiştir. Hüseyin, işte bu bıçakla Saidi bıçak lamış, bıçakladıktan sonra da evine gelmiştir. Sıtkı kendisine soruyor:
— Ne oldu?
— Vurdum, bıçakladım.
Bunun üzerine Hüseyiııiu hemşiresinin getirdiği gramofona bir plâk koyan Sıtkı neşesinden dansetmeğe başlıyor.
Yaralıya gelince ancak 100 adım kadar attıktan sonra düşüyor ve kendisinden geçiyor. Yaralı hasta-hanede muayene edildiği zaman çoktan hayata gözlerini yumduğu anlaşılıyor.
Hadiseye müddeiumumi muavini B. Cevat özpay el koymuştur.
Suçlu Hüseyin dün ağırceza hu. zıırunda cinayetini şöyle anlatıyordu:
— Ben tecavüz karşısuıda idim. Saidin elinde bir sopa vardı. Beni fena halde dövüyordu. Eu sırada
tiğine hiç bir şekilde benzemiyorsunuz.
— Bu kadını tanıyor musunuz?
Kısaca:
— Evet, dedi. Şimdilik müsaade edin. Üstümü değiştireyim. Birazdan görüşürüz.
Odasına doğru gitti. Ben de odama giderek üstümü değiştirdim. Saçlarımı düzettim ve aşağı inerek, yemek vakti yaklaştığı için, yemek salonunda bulacağımı ümit ettiğim Emine hanımın yanına gitmek istiyordum. Salona girmeden evvelki küçük odaya girerken Nailin sesi kulaklarıma çalındı.
— Bir çocuk-... Gülünç şey! Bir vasi ile kızının böyle gezintilerinden bazı manalar bulmak, dedikodu çı. karmak aklımdan bile geçmemişti!. Daha o bir çocuk!
— Nail, çocuk dediğin, on sekiz yaşında.... Ve geçen senedenberi çok değişti...
Bulunduğum odanın penceresi alçaktı ve cam da açıktı. Yavaşça dışarı süzülerek rastgele bahçede yürümeğe başladım. Emine hanım ne demek istiyordu? Yaşımdan Na-üe ne diye bahsediyordu?.... Hakikaten birisi, vasimle beraber çık. mamda bir mahzur mu görüyordu?
Bütün bu sualler henüz tecrübesiz dimağımda karma karışık ortaya çıkıyordu. Sorıra da, Nailin benimle yaptığı güzel gezintilere belki de mani olmağa kalkışacağını düşünerek Emine hanıma kızmağa başlıyordum. Eğer bunu yapacak olursa.. Bunu asla affedemiyecektim!
Hizmetçi kızın sesi daldığım düşüncelerden beni kurtardı:
— Cahide hanım.... Yemek hazır sizi bekliyorlar!
Eve doğru döndüm. Nail ile teyzesi yemek salonunda idiler. Vasimin alnında, düşüncede olduğunu gösteren bir çizgi gördüm.
Yemek esnasında, az konuştu. Hemen hergün benim çocukça lâkırdılarıma gülen tavrını, ciddî ve müşfik nazarlarını bir kere olsun göremedim. Sofradan kalktıktan sonra odada fazla kalmadı, ve köye gidip muallim ile bir iş için konuşacağını söyliyerek çekildi. Yanımdan ayrılırken her zamanki sakin tavrını takınmıştı. Fakat ne de olsa vaziyeti artık daha ciddî idi.
Emine hanımdan bu husus için malûmat almak istiyordum. Fakat buna cesaret edemiyordum. îstemi-yerek kulak misafiri olduğum konuşmasını dinlediğimden hoşlanmı-yacağını biliyordum.
(Devamı var)
Sıtkı bana bir bıçak verdi ve:
— Vur, dedi.
Öldürmeğe kastim yoktu, bıçağı bir defa salladım ve yaraladım.
Sıtkı bana Saidin vurulup vurulmadığını sordu. Ona da:
— Vurdum, dedim.
— Çok memnun oldum, dedi. Plâkı gramofona koydu ve sevincin, den oynamağa başladı, ölen Sait benim arkadaşımdı. Başımı bu belâya sokan Sıtkıdır.
SITKIYA GÖRE
Dinlenen diğer suçlu Sıtkı hâdiseyi şöyle anlattı::
— Hüseyin doğru söylemiyor. Biz ailece avimizde yemek yerken Sait, yanında bir kadın olduğu halde paldır küldür içeri girdi. "Ailemle misafir geldik.,, dedi.
Biraz rakı içildi. Sonra Hüseyin geldi. Aralarında münaferet vardı. Hüseyin, Saidin kendi tanıdığı kızlara balta (!) olduğunu zannediyor veya iddia ediyordu. Yumruklaştılar, biz ayırdık.
Sait dışarı çılanca Hüseyin dı çıktı. Saidin elinde sopa, Hü şeyinde bıçak vardı. Biz ne olduğunu görmedik. Hüseyine sordum:
— Vurdum, dedi.
— Ayıp ettin, dedim.
Ben karakolda şahit sıfatiyle ifade verdikten sonra Hüseyin bana:
— Sen benim aleyhimde söyle din. Ben de seni yakacağım, dedi.
Filhakika Hüseyin bundan sonrt. bıçağı gûya bem’m kendisine verdi, ğimi söyledi. Bana iftira ediyor. Ben sabıkalıyım. Hüseyin de sabıkalıdır, Fakat Hüseyin, benden daha çok sabıkalıdır. Ben bıçak kulk-.omam..u
TtNtSAlAH
Sayfa: 7
75 MART 1»39
Askerlik işleri
lifin
Fatih Askerlik Şubesinden:
1 — 316-333 (dahil) doğumlulardan ve bunlarla muameleye tabi yoklama kaçağı, bakaya ve saklılarla hiç askerlik etmemiş olan İslâm, piyade, topçu, istihkâm, muhabere, nakliye ve muzika sınıflan,
2 — 334 doğumlulardan yalnız topçu sınıfına mensup olanlar aske. re sevkedileceklerdlr.
3 — Şubede toplanma günü 30 mart 939 perşembe günü sabahıdır.
4 — Bu doğumluların nakdî bedelleri 29 mart 939 akşamına kadar
kabul edilir.
5 — Birinci teşrin ve birinci kânun celplerinde bedel verenler de bu sefer talim için sevkedileceklerdir.
6 — Gelnıiyenler hakkında kanunî takibat yapılacağı ilân olunur.
Eminönü Askerlik Şubesinden:
Eminönü askerlik şubesinde men sup olup ta şimdiye kadar askerlik etmemiş 316 - 333 dahil piyade; topçu; muzika; muhabere, nakliye, istihkâm, ve 334 doğumlu topçular bu kerre askere sevkedileceklerdir.
Bunlardan 86, ve 89 nci maddeye* tâbi olmayup normal olanlardan be. del vermek istiyenlerin bedelleri 29/mart/939 akşamına kadar kabul edilecektir.
Bodel vermiyelerine toplanma ve sevk günleri 30/mart/939 olduğu ilân olunur.
Selimiye Tümen askerlik daire, sinden:
1 — Evvelki celplerde olduğu gibi 939 nisan celbinde de 316 - 329 doğumlulardan bakiye kalanlarla 330, 331, 332, 333 doğumluların Piyade Topçu, Nakliye, İstihkâm, Muhabere, Muzika sınıfına mensup ve askerliğini yapmamış olanların kamilen ve 334 doğumluların yalnız Topçuları silâh altına çağırılacak-lartır.
2 — Şubelerde toplanma günü 30'mart/939 günüdür.
Bedeli nakti 29/mart./939 akşamına kadar alınacaktır. Alâkadarların şubelerine müracaatları ilân
Bugünkü Maçlar (Baş tarafı 1 inci sayfada) gibi - takım çrkaramadığından milli küme maçlarına iştirak edemediğini gelecek haftaki maça iştirak ede. oeğlni genel direktörlüğe bildirmiştir.
Fenerbahçe idare heyetinin futbol gubeei muvakkat bir müddet için kaldırdığı söylenmesine rağmen yarınki maçta Fenerli futbolcuların oynamasına genel direktörlük müsa ade ettiğinden yarın Fener — An-karagücü maçı yapılabiteceğinden millî küme maçları bütün İstanbul takımlarının iştirakiyle fikstür bozulmadan devam edilecektir.
BEŞİKTAŞ İZMİRE GİTTİ
İstanbul şampiyonu Beşiktaş takımı idareci Sadrınin başkanlı -ğında (Mehmet Ali, Hakkı, Hüsnü, Şeref, Eşref, Rifiat, Hayati, Rıd -van, Bedi, Hüseyin, Sabri, Şevket, Naci, Şahap) çl?.n müteşekkil tam kadrosiyle dün îzmire hareket etmiştir. Bugün Doğansporla, ya^ nn Ateşsporla ikinci maçını yap-cak olan, sporun her şubesinde mu vaffakıyetlerine şahid olduğumuz İstanbul şampiyonumuza iyi şa ve muvaffakiyetler dileriz.
Biniciler giri yorlar
Avrupa beynelmilel atlı mani müsabakalarına iştirak edecek binicilerimiz bugün saat 10 da Galata rıhtı-; mından kalkan vapurla Marsilyaya müteveccihen hareket '.terdir.
Binicilik mektebi müdürü Kur -may Albay Saim kumandasında Ce-vat Kula, Cvat Gürkan, Saim Pulat-kan, Eyüp, Öncüden müteşekkil takımımız 16 nisandan 25 nisana kadar Nişte — 30 nisandan 7 mayısa kadar Romada, 6 hazirandan 16 hari-rana kadar Bükreşte müsabakalar yapacaklardır. Bu müsabakalara 17 at götürülmektedir.
Bükreşte yapılacak müsabakalara genç ekipimiz de iştirak edecektir. Süvarilerimize muvaffakiyet -ler dileriz.
I RADYOPROĞRAMI1 k______________
CUMARTESİ: 25/3/939
13.30 Program.
13.35 Müzik (Operetler - Pl.)
14,00 Memleket saat ayarı a-jans ve meteoroloji haberleri.
14,10 Türk Müziği (Halk musikisi) SivaslI saz şairlerin Aşık Veysel ve İbrahim. Takdim eden: Sadi Yaver Ataman.
14,40-15,30 Müzik (Uvertürler ve opera parçaları)
17.30 Program.
17.35 Müzik (Dans saati - Pl.)
18.15 Türk müziği (Fasıl heyeti) Safiye Tokay ve Tahsin Karakuşun iştirakile
19,00 Konuşma (Dış politika hâdiseleri)
19.15 Türk büziği: Beş mızraplı sazla peşrev ve maniler, iki tanbur, kanun, santur, ud.
Mesut Cemil, Refik Fersan, Ve. cihe, Zühtü Bardakoğlu, Cevdet Kozan.
19.35 Türk müziği: Çalanlar: Vecihe, Ruşen Kam, Cevdet Kozan.
Okuyan: Mustafa Çağlar:
1 — Kömürcü Hafız Post - Hü-zam beste - Aldım hayali perçemin.
2 — Sadettin Kaynak - Hüzzam şarkı . Bin hüzün çöktü
3 — Hacı Arif bey . Hüzzam şarkı - Bahar geldi beyim evde durulmaz.
4 — Tanburi Faize - Uşşak şarkı - Niçin nalendesin böyle.
5 — .Asım Beyin - Uşşak şarkı-Cana rakibi handan edersin.
6 — Bedriye - Karcığar şarkı -Güneş doğdu damlara.
20,00 Ajans, meteoroloji haber, leri, ziraat borsası (fiyat)
20.15 Temsil (Meraki)
Yazan: Moliere
Adapte eden: Merhum Vefik paşa.
İstanbul Şehinr tiyatrosu sanatkârlarından Behzad Butak’m iştirakile.
21.15 Memleket saat ayan.
21,15 Esham, tahvilât, kambiyo-nukut borsası (fiyat)
21,25 Neşeli plâklar - R.
21.30 Folklor (Köroğlu hakkın, da)
da) Doçent Pertev Boratav
21,45 Müzik (Halil Bedi Yönet, ken)
22,00 Haftalık posta kutusu
22.30 Müzik (Küçük orkestra -Şef: Necip Aşkın)
1 — Johann Strauss- Bin bir gece (Vals endigo)
2 — Golwyn - Cambazlar (Foka trot)
3 — Komzak - Viyana aşkı (Pot puriler)
4 — Lincke - Dans melodisi 23,00 Müzik (Cazband - Pl.) 23,45-24 Son ajans haberleri ve
yannki program.
| TİYATROLAR |
TURAN TİYATROSU
Bugün gündüz saat 15 de talebeye gece 20,30 da umuma.
Ertugrul Sadi Tek ve arkadaşları Gündüz:
Praförün ölümü 3 P. 3 tablo.
Gece:
KURU SIKI 8 P.
(se) Atilâ Revüsü’ Miçe Pençef varyetesi

Bu akşam
Tepebaşı dram kısmında KORKUNÇ GECE 3 P.
*
Bu akşam 20,35 te
İstanbul caddesinde komedi kiB-mında BİR MUHASİP ARANIYOR
Gündüz saat 14 de
ÇOCUK TYATRO5U

HALK OPERETİ
Bu akşam 9 da
ZOZO DALMAS’la büyük operet
LEBLEBİCİ HOR HOR
Macar balesi

Neden
Aspirin ?
Çünkü ASPİRİN senelel» denberi her türlü soğukal^ S'nlıldanna ve ağrılara karşı Şftiy tesiri şaşmaz bir ilâ; olduğunu isbat etmiştir.
y ASPİRİN in tesirinden emin olmak için lütfen marka-
sına dikkat ediniz.
olunur.
Beyoğlu yerli askerlik şubesinden:
1 — 316: 333 (dahil) doğumlu, lardan henüz askerliğini yapmamış olan Piyade, Topçu, istihkâm, Muhabere, Nakliye ve Muzika sınıflarına mensup İslâm Erat ile 334 doğumlu yalnız Topçu İslâm Erat der. hâl askere sevk edileceklerinden 30/mart/939 sabahı saat 8 de şubede bulunmaları.
2 — Bunlardan nakti bedel ver. mek istiyenlrin bedelleri 29 - mart 939 akşamına kadar kabul edilecektir.
3 — Evvelki celplerde bedel vermiş olan Islâm Erat dahi 30/mart/-939 da sevkedileceklerinden bunlarında ayni gün ve saatte şubede bulunmaları ilân olunur.
Kadıköy Askerlik Şubesinden:
939 Nisan celbi için K.köy Askerlik şubesinde kayıtlı hiç askerlik etmemiş 316 : 333 (dahil) doğumlu piyade.
2 — 316 : 884 (dahil) doğumlu hiç askerlik etmemiş Topçular.
8 — 316 : 883 (dahil) doğumlu Askere gitmemiş istihkâm, Nakliye, Müzika, Muhabere sınıflan sev-kedilecektir.
4 — Şubede toplanma günü 30 mart 939 perşembe günü sabah saat 9 dur.
5 — Bedel vereceklerin bedelleri 29 mart 939 çarşamba günü akşamına kadar kabul dilecektir.
6 — Davetiyelerin bu doğumluların nüfusça kayıtlı bulunduğu mahallere gönderildiği ilân olu -
nur.
Yabancı Kadıköy Askerlik Şubesinden ı
1 — 989 Nisan celbi için 316 doğumlulardan 333 doğumlu (dahil) erlerden askerlik etmemiş c lanlarm Piyade, Topçu, Nakliye, İstihkâm, Muhabere ve Müzika erleri sevkedilecektir. 384 doğumluların Topçu erleri de gidecektir.
2 — Toplanma günü 30 mart 939 saat 9 dur.
3 — Bedeli nakdi 29 mart 939 akşamına kadar alınır.
4 — Yabancı şubesinde kayıtlı bulunan erlerin toplanma günü mezkûr saatte şubede bulunmaları ilân olunur,
Emlâk ve Eytam Bankasından:
SATILIK EMLÂK
suretiyle kolaylık göstermektedir.
Esas: Yeri: Kıymeti Nevi; Mesahası:
678 Beyoğlu, emek yemez 7031.25 Apartman —
mah. Şişhane sokağı No. 15/16 hisse eski 27. yeni 31 taj 31
820 Sarıyer Büyükdere 1000.— Bir ev yarı —
Sevimli sokak No. eski hissesi
22 yeni 22.
496 Beylerbeyi bostancı 1430.60 Tarla 1 hektar 4806 M2 başı Abdullah ağa mah. eski Aziziye yeni Arabacılar sokağı No. eski 7 yeni 17, 19
730 Fatih, sofular mah. 482.— Hamamın
Sofular cad. eski 50 - 52 3/28 hisse
yeni 66 - 68
726 Kadıköy Caferağa mah. Muradiye sokağı
No. eski 84 yeni 42,44,46
796 Beyoğlu Hüseyinağa 1000.— Ev
mah. kilit sokağı No. eski 8, yeni 8.
Adresi yukarıda yazılı gayrimenkuller açık arttırma usuliyle faizsiz sekiz taksitle satılacaktır, ihale 12—4—989 çarşamba günü saat ondadır. İsteklilerin bildirilen gün ve saatte nüfus tezkeresi ve üç vesikalık fotoğrafla şubemize gelmeleri (1979)
1537.50 İki ev ve bir — dükkân 90/120 hisse
(2001)
Depozito
1406.25
200.-
286.12.-
96.40.-
807.50.-
200.—
Gayrimenkul Satış İlânı
İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden:
Bayan Kalonun 9144 hesap numarasiyle sandığımızdan aldığı (900) liraya karşı birinci derecede ipotek edip vadesinde borcun öden* memesinden dolayı hakkında yapılan takip üzerine 3202 No. lu kanunun 46 inci maddesinin matufu 40 mcı maddesine göre satılması ica-beden Boğaiziçinde Arnavutköyünde bakkal ve boyacı yeni tayyareci Suphi sokağında eski 9 mü: yeni 40 numaralı ahşap bîr evin tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek istiyen (163) lira pey akçesi verecektir. Birikmiş bütün vergilerle belediye resimleri ve pey akçesi verecektir. Millî bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye resimleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve dellâliye rüsumu borçluya aiddlr. Arttırma şartnamesi 27—3—939 tarihinden itibaren tetkik etmek is-tiyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat da şartnamede ve takip dosyasın* da vardır. Arttırmaya girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığâ' çıkarılan gayri menkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur. Birinci arttırma 12—5—939 tarihine müsadif cuma günü Cağa-loğlunda kâin sandığımızda saat on dörtten on altıya kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılabilmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınması İcalbeden gayri menkul mükellefiyeti ile sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle*30—5—939 tarihine müsadif salı günü ayni mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayri menkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Hakları tapu sicilleriyle sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususiyle faiz ve mesarife dair iddialarını İlân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evrakı müsbiteleriyle beraber dairemiz* bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla haıkları tapu sicilleriyle sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak istiyenlerin 988/1405 dosya numarasiyle sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etme* leri lüzumu İlân olunur. •

DİKKAT
Emniyet Sandığı: Sandıktan alman gayrımenkulü ipotek etmek istiyenlere muhamminlerimizin koymuş oldu* ğu kıymetin nısfını tecavüz etmemek üzer* ihale bedelinin yarısına kadar borç vermek!

GRİP - NEZLE - KIRIKLIK - SOĞUK ALGINLIĞI - ROMATİZMA - NEVRALJİ - 8A$ - 01$
e bUtUn ağrıları derhal keser. Aldanmayınız. Rağbet gören herşeyin taklidi ve benzeri vardır. GRİPİN yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddedin!?
Haşan Deposu Karaköy Şubesi Açıldı
Haşan Deposu ile Alâkadar Olanların Sirkeci Liman Hanın Altındaki Mağazaya Müracaatları
Hangi Renk Sizi Mes’ud Eder?
İstanbul Belediyesi Hânları
»i.» SOLE İt
R ACM EL
10 KADINDA 9 U FENA RENKTE BİR
PUDRA KULLANIR.
PÂRASIZ
Bu sihramiz yeni “Pudra renkleri,, tecrübe edilebilir.

ODEON
Yeni çıkan plâklar
MEBRURE AVAS
Karaciğer, böbrek, taş kumlarından mütevellid sancılarınız, damar sertlikleri ve şişmanlık şikâyetlerinizi Urlnal ile geçiriniz.
URINAL
Vücudda toplanan asid ürik ve oksalat gibi maddeleri' eritir, kanı temizler, lezzeti hoş, alınması kolaydır. Yemeklerden .sonra yarım bar-| dak su içersinde alınır.
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ
Beyoğlu - İstanbul
Senelik muhammen kirası 48 Hra olan Burgazadasında Gezinti caddesi sokağındaki gazino teslim tarihinden itibaren 939 mayıs sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 3 lira 60 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubiyle beraber 27—3—939 pazartesi günü saat 14.80 da Daimî Encümende bulunmalıdırlar (1595)
istanbnl Sıhhî Müesseseler Artırma
Eksiltme komisyonundan :
iş: Heybeliada Verem Sanatoryomu dahilî ykjlLar tarafeyninde yapılacak duvarların inşaatı işi.
: 5030 lira 58 kuruş.
: 378 lira.
ve
Eksiltmeye konulan
Keşif bedeli
Muvakkat garanti
Heybeliada Verem Saııatoryomunda yapılacak dıvar inşaatı işine teklif edilen fiyat lâyik hadde görülmediğinden eksiltme 3—4—939 pazartesi günü saat 16 ya bırakılmıştır.
Eksiltme Cağaloğlunda Sıhhiye ve İçtimaî Muavenet Müdürlüğü binasında kurulu komisyonda yakılacaktır, istekliler şartname, proje ve buna bağlı diğer evrakı her gün komisyondan 25 kuruş mukabilinde alabilirler.
istekliler carî seneye aid Ticaret Odası vesikasiyle 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe benzer en az 3000 liralık iş yaptığına dair eksiltme tarihinde en az 8 gün evvel İstanbul Vilâyetinden almış
976197 T Nn Pembe gül mü yanağın Z/UZ/O İN O. GOze|dir yürak klzl
SITKI BABA
Mn Sıtkı Basa evleniyor-Bırinci kısım İNO. gjfh, Baba evlendi-ikinci kısım
MALATYALI FAHRİ KAYHAN
270276 No. ho? endaml güzel
I Bu plâkları her gramofon mağazasından ısrarla isteyiniz.
MOBİLYA MERAKLILARINA-Sandalyalar, Karyolalar, Portmantolar vesair her nevi ve şık mobilyalar FABRİKA FİATINA SATILIYOR
Asrî Mobilya Mağazası: Alime! Feyzi
İstanbul, Rızapaşa yokuşu No. 66 Tel. 23407
Asipin Kenan
Sizi soğuk algınlığından, nezleden, gripten, baş ve diş ağrılarından koruyacak en İyi İlâç budur. I
)• İsmine dikkat buyurulması
Fena renkte bir pudra, yüzünüze korkunç bir makyaj manzarasını verir ve sizi olduğunuzdan daha fazla yaşlı gösterir. Teninize uygun renkte bir pudra intihap etmenin yegâne çaresi, yüzünüzün bir tarafında bir renk ve diğer tarafında başka renk pudra tecrübe etmektir. Bu tecrübeyi hemen bugün size, parasız olarak verilecek yeni ve cazip renklerdeki Tokalon pud-rasile yapınız. Bu yeni “Cild renkleri,, (Kromoskop) tabir e-dilen en son ve modem bir makine vasıtasile karıştırılmıştır. Sihramiz bir göz, tam ve kusursuz bir incelikle renkleri intihap eder.
Tene gayet uygun bu yeni pudra sayesinde artık makyajlı bir yüz görünmiyecektir. Toka-
lon pudrası, imtiyazlı bir usul dairesinde “Krema köpüğü,, ile karıştırılmıştır. Bu sayede pudranın saatlerce sabit kalmasını temin ettiği gibi pudranın cildin yağlı tabiî ifrazatını massetmesine ve bu suretle cildin kurumasına ve şertleşmesine ve bin-netice buruşuklukların zuhuruna da mâni olur. Her vakit krema köpüğile karıştırılmış meşhur Tokalon pudrasını kullanınız ve birkaç gün zarfında teninizde yapacağı cazip tekemmülü görünüz, daima kutuların ü. zerindeki Tokalon ismine dikkat ediniz. Teninize uygun renk intihabında tereddüt ettiğinizde lütfen îstanbulda 622 No. posta kutusu adresine (Tokalon pudrası servisi 27 No.) vaki olacak talepte size memnuniyetle, muhtelif renklerde numunelik altı u-fak paket pudra göndereceğiz.
Istanbu! Umumî Msclisi Azasma
İstanbul Vali ve Belediye Reisli İnden:
İstanbul umumî meclisi 3 üncü intihap devresi birinci yılı nisan içtimainin ilkini 3—4—939 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 14 de aktedeceğinden meclisin ruznamesi posta ile göndrilmiştir. O gün Belediye dairesindeki umum meclis salonuna teşrifleri rica olunur.
(1971)
Gazojen Kazanı
Türk antrasiti, kok ve odun kömürü ile isliyen
DEUTZ
Mamulâtından son siste
Gazojen Kazanı
Depo mevcudumuzdan Derhal teslim edilir.
HANS FRANK ve ŞERİKİ
Galata - Agopian han
No. 5 Telefon.» 44038
Yüksek Mühendis Mektebi
Satmalma Komisyonundan:
Mektebimiz okurlarına yaptırılacak olan “308“ çift iskarpin açık eksiltmeye konulmuştur. Beher çift iskarpinin muhammen bedeli (5) lira olup ilk teminatı (116) liradır. Eksiltmesi 1—4—939 tarihine rastlı-yan cumartesi günü, saat (10) da Gümüşsuyunda Yüksek Mühendis mektebinde yapılacaktır. Şartnamesini görmek istiyenlerin her gün ve eksiltmeye gireceklerin belli gün ve saatte mektep binası dahilinde toplanan arttırma ve eksiltme komisyonuna müracaatları ilân olunur, (1706)
oldukları müteahhit vesikası ve bu işe yeter muvakkat garanti makbuz veya banka mektubu ile birlikte belli gün ve saatte komisyona gelmeleri. (2014),
Üsküdar sulh İkinci hukuk mahkemesinden:
Üskiidarda Büyük Çamlıcada A-şir efendi sokak 31 numarada mu -kim iken akıl hastalığına müptelâ olması hasebiyle emrazı akliye ve asabiye hastahanesinde bakım al -tınma bulunan jandarma asteğmen liginden mütekait Salâhattine, ayni evde oturan babası Ahmet Derviş Yalçınkayanm vasi tayinine» 22-3-939 tarihinde karar verilmiş olmakla bu hususta itirazı olanla . rın on gün içinde mahkememize mü racaatlan ilânen tebliğ olunur.
İstanbul beşinci icra memurlu -ğundan:
Satılmasına karar verilen muhtelif cins ev eşyası 31-3-39 tarihine müsadif cuma günü saat 16 dan 17 ye kadar Kurtuluş Tuzcu Murat so kak 27 No. lu evin önünde satılacağından talip olanların gösterilen mahalde hazır olacak memuruna müracaatları ilân olunur.
Sahibi: A. Cem&Ieddin Saraçoğlu Neşriyat müdürü: Macıd ÇETİN Basıldığı yer: Matbaa! Ebüzziya^