Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Caddesi: 2
Posta Kutusu: 193 — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ........ 15619
Yazı işleri, idare: ..... -5315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
IdemokrasInIndIr")
D. P. listesi büyük bir m e m ınunlluk y a r a ttı
Umumî intiba listenin beklendiğinden çok kuvvetli olduğu merkezindedir
.D. P. Genel idare kurulu üyeleri dün toplanarak yarından sonra yapacakları seyahatlerin programını tesbit ettiler
H.P. den istifalar
Eski Antalya Mebusu Değlı oğlu da çekildi
Halk Partisinde çoktanberi başlamış olan buhran ve istifalar seçimler yaklaştıkça artıp had bir şekil almaktadır. İstifalar bilhassa aday yoklamalarından ve parti listesinin tesbit ve ilân edilmesinden sonra artmış, buna bilhassa . yoklamalar sırasında delegeler üzerinde yapılan baskı â-mil olmuştur.
Eski Antalya Milletvekillerinden Hikmet Turhan Dağ-I lıoğlu da Halk . Partisinden ( istifa etmiş bulunmaktadır Hikmet Turhan Dağlıoğlu 24 Nisan tarihinde C. H. P. Genel Sekreterliğine gönderdiği ı istifanamesinde aynen şöyle ’ demektedir:
A- (Devamı Sa: 6 Sü: 7 de)
Günlerdenberi gerek Demokrat Parti mensubu büyük vatandaş kitlesi, gerek tarafsızlar ve gerekse Halk Partililer tarafından büyük bir sabırsızlık ve merakla beklenilen Demokrat Parti milletvekilleri aday listesi, dün bütün yurtta günün başlıca konuşma mevzuu idi.
Her yerde vatandaşlar birbirlerine bu liste üzerinde mütalealarını bildiriyorlardı. Umumî intiba listenin, hattâ beklendiğinden ve umulduğundan çok kuvvetli olduğu, memleketin en güzide ve mümtaz değerlerini topladığı merkezindedir. Bunun en büyük delili ise listenin Cumhuriyet Halk Partisi çevrelerinde büyük bir telâş ve endişe uyandırmış olmasıdır. Halk Partisinin yüksek çevrelerindeki bu endişeye mukabil liste vatandaşlar arasında büyük bir memnunluk doğurmuştur.
Demokrat Partinin gösterdiği 485 adaydan 388 inin mahallî teşkilât tarafından tesbi tedilmiş olması D. P. camiasında demokratik esaslara ne kadar büyük bir bağlılık gösterildiğini ifade ettiği gibi, merkezce gösterilen 97 adayın da titizlikle ve memleket menfaatlerine en uygun bir şekilde seçilmiş olduğu ka naati umumîdir. İktidarı millete bırakmak istemiyen Halk Partisi, genç bir siyasî teşekkül olan Demokrat Partinin, memleket mukadderatı kendilerine teslim edilecek şahsiyetler . buİamiyaaağı gibi boş ■ -propagandalaala-kend’sini bilç.kan-★ (Devamı Sa. 6 Sü. 2 de)
Sabahları ilk dostunuz
dir.
Basın Yayın Umum M üdürlüğünde dün parti temsilcileri huzurunda kur'a çekilirken
Radyolarda yapılacak parti propagandaları için kur’a
Partilere ayrılacak gün ve saatler dün noter huzurunda tesbit edildi
Seçim konuşmaları 4 Mayıstan 10 Mayısa kadar devam’edecek
Düşüneceğimiz tek nokta:
D. P. Ankara adayları: 1
Seyfi Kurtbek
Adviye FENİK
O ok uz uncu Büyük Millet Meclisi Milletvekili adayları tamamen malûm olmuştur. Listeleri gözden geçirdiğimiz zaman her partinin, muhtelif vilâyetlerde memleket çapında tanınmış bir çok kıymetli şahsiyetlere yer verdiğini görmekteyiz.
Her vilâyette bilhassa bir kaç i-sim, eğer tâbir caizse, listelerin alâka çelbedici vitrinleri halindedirler i^er bir ifade ile listelerde bulunan ve her kes tarafından tanınmış ve büyük bir kıymet ifade eden şahsiyetler lokomotif isimlerdir. Bunlar, ilk defa siyasi hayata atılan bazı kimseleri de katar halinde arkalarına takıp çekeceklerdir.
Dünyanın her yerinde partilerin başvurdukları seçim tâbiyesi budur. Çünkü propaganda, tanınmış kimselerin bulunduğu liste diye yapılacak ve böylelikle zafer teminine uğraşılacaktır.
Bu vaziyette seçmenlerin dikkat edeceği nokta nedir?
Parti mensuplan şüphesiz, mensup oldukları partinin listesi üzerinde hiç bir değişiklik yapmadan, olduğu gibi kullanacaklardır.
Fakat seçim aralığı bazı vatandaşlardan bilhassa hiç bir partiye mensup olmıyanlardan şu sözler! duyuyoruz;
— Ben, bütün partilerin listesine bakarım; içlerinden bu vatana ve memlekete hizmet edecek kimseleri ayırır ve onlara reyimi veririm.
Evet, görünüşte bundan demokratik, bundan güzel bir şey yoktur. Fakat hakikatte bunun hataları pek çoktur. Çünkü bu suretle reyler dağılacak ve böyle düşünen vatandaşların istediği kimseler intihap edilmek şöyle dursun, tarafını iltizam ettiği parti listesi dahi tehlikeye girebilecektir. Dâva, falan veya filânın kazanması değildir. Dâva, tutulan bir sistemin kazan-rna-sı ve buna aykın olan diğer sistemi "kaybetmesidir. Listeler üze-değişiklik yapmak fikri ise, mudaiaa ettiğimiz ve benimsediğimiz partiyi zarara sokabilir ve bundan karşı partiler bol bol faydalanabilir. üstelik, ferdi şekilde rey verdiğimiz kimseler de. Meclise giremezler.
Biliyoruz; memlekette büyük bir bağımsızlar kitlesi vardır. Bunlar, '
belki Demokrat Partiye yazılmamışlardır. Fakat kalblerj onunla belraberdir. Onun muzaffer olması nı can-u-gönüldeıı arzu ederler. Bunların arasında diğer partilerden şu şu adamlar çok iyidir diye,
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 de)
Motörlü Tren seferlerine başlanıyor
Devlet Demiryollarından aldığımız malûmata göre yalnız yataklı vagonlardan mürekkep olan Ankara Ekspresi seferlerine ilk katarın 1 Mayıs 1950 akşamı Haydarpaşa’dan Ankara’ya hareketi suretiyle başla-
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 1 de)
Kurtbek'in İktisadî kalkınmaya, Millî Savunma masraflarına ve hayat pahalılığına dair fikirleri
Emekli Kurmay Albay Seyfi Kurt bek'in hal tercümesini, Zafer 2 Nisan tarihli sayısı ile okuyucularına sunmuştu. Onun Orduda olduğu ka dar memleketçe de tanınmış oldu-ğ, siyasî hayata geçmesiyle yandırdığı umumî alâka ve Ankara demokratlarının kendisini milletveki. li adayı seçmelerinden anlaşılmış-tır.
Seyfi Kurtbek, memleket dâva -larının daima toplu olarak ele alınması ile halledilebileceğine inanmış tır. Fikirlerini 1938 denberi mat -buat vasıtasile yahut konferansla-rile ve kitaplsırile yaymağa çalışmış tır. Bir çok eserlerin müellifi bulu nan Seyfi Kurtbek'in yazılan yabancı memleketlerde de büyük alâka ile takip edilmiştir.
★ (Devamı Sa: S Sü: 5 de)
Bartın’da dün büyük bir miting yapıldı
Refik Koraltan'ın mühim hitabesi
Bartın, 25 (Hususi) — Demokrat Parti tarafından burada tertip edilen büyük açık hava toplantısı, şehirli, köylü, kadın, erkek, genç ihtiyar on beş binden fazla vatandaşın ve Ankaradan gelen Refik Refik Koraltanın iştirakiyle Cumhuriyet meydanında yapılmıştır.
Önce parti binası önünde toplanılmış, önde bando olduğu halde Cumhuriyet alanına gidilmiş, saat 13 de İstiklâl marşı ile başlıyan mi-tingte köylü ve şehirli bir çok ha tipler söz alarak iktidar partisini, tenkit etmişler ve seçimi mutlaka Demokra Partinin kazanacağıın ’ söylemişlerdir. |
Bu arada Zonguldak Demokrat Parti adaylarından Hüseyin Balık,
Avni Yurdabayrak ve Fehmi Açıkgöz'ün heyecanlı konuşmaları büyük bir alâka ile dinlenmiştir. ,
Bu mitingde Zonguldak Milletvekili Ali Rıza İncealemdaroğlu dj bir konuşma yaparak ezcümle şöyle demiştir:
— -Aziz vatandaşlarım, Bartının siyasi tarihine bugün bir yaprak daha ilâve etmiş bulunuyorsunuz Memleket ufuklarında yeni bir güneş- doğmak üzeredir. Ö gün H Mayıstır. Demokrasi işde o gün Tüi-ki.vede temellerini mübarek topraklarımızın üstüne millet iradesiyle atım-; olacaktır. Yolumuzda, irkilmeden ve ürkmeden devam edeceğiz. Hür insanlar olarak vatanı-
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
Seçim Kanunu gereğince siyasî partilerin radyodan faydalanacakları gün ve saatler dün Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünde, Genel Müdür Ahmet Şükrü Esmerin başkanlığında yapılan bir toplantıda kur’a ile tesbit edilmiştir. Kur ayı..Ü.çiinçü Noter Zihni ^ayman çckmıştiı Bu sun fb i \ı. ■■
1950 den 10 Mayıs 1950 ye kadar İstanbul ve Ankara radyolarında hangi parti temsilcisinin hangi saat te konuşacağı aşağıdaki listeye göre tesbit edilmiştir:
Millî Kalkınma Partisi 3 Mayıs 1950 günü akşamına kadar beş yerden aday gösterdiğini tevsik edecek olursa kendisine ayrılan saatlerden istifade edebilecektir.
İşletmeler müdürlerinin tehdit ve
tazyikleri
Demokrat Parti merkezine gelen haberlere göre, devlet işletmelerinde bu işletmelerin müdürleri C. I-I. P. hesabına geniş ölçüde faaliyette bulunmakta, Demokrat Partiye mü. temayil olan işçileri, teknisyenleri hattâ mühendisleri tehdit ve tazyik altında tutmaktadırlar.
Devlet müesseselerinin başına getirilen .bu zatların bu şekilde hareketleri yersiz görülmekte ve infial tevlit etmektedir.
Dün Maden ilçesinden gelen bir telgrafta şöyle denilmektedir:
-Maden bakır işletmesinde yeni direktör Kâmil Haznedaroğlu tarafından C. H. P. lehine esaslı faaliyet başlamıştır. Bu arada ilçe başkanı mız işletme teknisyenlerinden Nevzat Bayındır vazife bahanesiyle ls-lanbula sürülmüştür. Diğer kıymetli elemanlarımız d"
★ (Devamı Sa. 6 Sü. 4 dc) '
Önümüzdeki ay Stokholmde topla nacak Zirai Müstahsiller Konferan sına iştirak etmek üzere üç Hintli delege şehrimize gelmiştir. Yukarıda heyet başkanı Goviııd'in Hindistan Maslahatgüzarı Muhammet Yunus tarafından karşılanışı görülmektedir. (Bu husustaki haber 6 ncı sayfamızdadır.)
H.P. nin dağıttığı mahut kitap
Ulus’un bastığı D.P. hüviyeti veya köyde bir muhakeme,, isimli kitabın muharriri tevkif ediliyor Bundan bir müddet evvel Ordu j ’
C. H. P. kongresinde Halk Partisi _ . - _ , , _
bölge müfettişi tarafından «Demok- [ MfC/nF I / / Zi rat Partinin hüviyeti ve köyde bir ı
muhakeme -isimli bir kitabın dağıtılmış olduğunu, İnönü'yü Tanrılaştıran irticaî bir din politikası ve propagandası yapan bu kitabın halk arasında büyük bir nefretle da direktör tarafın-, karşılandığını bundan evvel bil-raını Sa. 6 Sü. 4 üe) -*• (Devamı Sa. 6 Sii. 1 de)
KÜREK

Cenaze törenindeki hâdiseler
Yetmiş iki sanığın duruşması başladı
İstanbul, 25 (a.a.) — Mareşal Fevzi Çakmakın ölümü münasebetiyle Beyazıt ve Taksimde miting yaparak tecemmüat kanununa aykırı hareketlerde bulunmak ve toplantıları dağıtmak istiyen zabıta kuvvetlerine karşı şiddet göstermek suçlarından 10 uncu asliye ceza mah kemesine verilen 72 kişinin yargılanmasına bugün saat 10 da başlanmıştır.
Sanıklar üç grup halinde cezaevinden adliyeye getirilmiş ve hüviyetlerinin tesbitinden sonra ayrı
ayrı sorguları yapılmıştır. Sanıklar ifadelerinde mitingle' hiçbir alâkaları olmadığını ve bir tesadüf eseri olarak polis tarafından yakalandın.-1 arını söylenmişlerdir.
İfadelerin tesbit edilmesi saat 17,30 a kadar devam etmiştir. ,
Bundan sonra söz alan sanık mü d:.filerinden Burhan Apaydın, Al dııllah Kemal Yörük, Arif Hikmet, Orhan Ekinci, Necdet Çobanoğlu, Salih Tüzel, ismet Tümrük, Cavit Oral ve Eıtuğrul Akça, tecemmüat
A (Devamı Sa. 6 Sü. 1 de)
Acaba neden ?
D ilmem dikkat ettiniz mi ** siz dc?
C. II. P. ve D. P. listelerinde yer alaıı adayların meslekleri aşağı yukarı birbirine yakın bir nisbet tutuyor: Avukat onda da var bunda da! Mühendis hakeza. Doktor deseniz, mevcut! vesaire, vesaire...
Fakat buna mukabil, C. H. P. nin büyük bir üstünlüğü var ki, sormayın!
Halk Partisi, il idareciyi aday gösteriyor, halbuki D. P. de i-lâç için bir tek idare âmir ve memuru yok!
Acaba bu üstünlük, ‘MG seçimlerinden mi kalma dersiniz?
Öyle ise. 41 kere maşaallah!— Yedekçinin YEDEĞİ
Sayva»2
ZAFER
26 - 4 - 1950
Haşan ^Kaptana dair bir intiba
Dünya Gençlik | G(jnün Mes
'eteleri
Birliği Konsey I
İdari inkılâba
içtimai
Amerikalı Misis Raıvson küçük dâhinin resimleri için ne diyor ?
, tına kavuşunca son derece memnun oldum.
Bu, güzel bir ilkbahar günü ıcıı. Eve girdiğimiz zaman Haşan sakin ve ciddî bir tavırla bizi bekliyordu. Yanında annesi, annesinin bir arkadaşı, bir de küçük kız kar deşi vardı. Kısa süren hoş bir sohbetten sonra, annesi yemek masası üzerine beyaz bir resim kâğıdı çiviledi ve füzenle beraber onun bo-' ya kutularını yanına getirdi. 1 Haşan ciddiyetle ve kendisini vererek işe koyuldu. Mevzuu kafasında idi : Bir köylü kadın.
Onca, sitilize olarak, kadının göze çarpan kısımları üzerinde durdu. Başına kanada benzeyen garip bir baş örtü koydu. Uzun bir gövde, etek ve küçük ayaklardan sonra’ elbisenin motiflerini yapmağa başladı, nihayet fon’la meşgul oldu. Hasan’ın süratli ve kendinden e-min çizgilerle bu ritmik ve mücerret fonu meydana getirmesi gerçekten şaşılacak bir şeydi. Onun kompozisyon ve desen duygusu o kadaı mükemmel idi ki bu yaptıklarından en ufak bir çizgiyi bile değiştirmi-. yordu.
1 Desen işi bittikten sonra pastelleri ele aldı. Önce kadını boyamağa başladı. Koyu kırmız’ bir yüz, sarı bir burun, baş örtüsünü sarı ve turuncu yaptı. Sonra yeşil ve aynı turuncularla çevrilmiş bir min j tan, altında sarı ve kırmızı çizgili ; bir şalvar. Fon yeşil ve mavi oldu, i 7-k-t onu büyük bir incelikle daha ' iyi meydana çıkartmak için bu ma-I vi ve yeşilin üstüne kırmızı, turuncu ve dalıa koyu bir yeşil koydu.
„____ _ ____: Resim bitince görebiliyorduk ki
_____ Kurul toplantısı 30 Nisan Haşan resmine bir çok olgun sanat 1950 Pazar günü saat (10) da Halk- kârların muvaffak olamadığı bir evi salonunda yapılacaktır. . derinlik hissi verebilmişti.
| Bu çocukta doğuştan bir renk ve Derneğimize kayıtlı sayın üyele- Çİ2gi duygusu vardlr. Zaten bunla, rin mezkûr gün ve saatte toplantıya • - ----- ---- ’------
şeref vermelerini rica ederiz.
Yönetim Kurulu
A nkarada hârika çocuğun ser-gisi açıldığı gün, eserleri kar şısında duyduğu hayranlığı radyoda yaptığı kısa bir konuşma ile anlatan ve bugün Halkevinde Ame-rikşdaki sanat hareketlerine ait bir konferans verecek olan Amerikalı Misis M. Rawson Hasan’ı atölyesinde çalışırken gördükten sonraki intibaını kısaca yazmıştır. Tercümesini aşağıda yayınlıyoruz.

AnkaralI bir ressam olan Haşan Kaptan Ekspresiyonist okulundan diyebileceğimiz modern bir sanatkârdır. Haşan Kaptanın yedi yaşında olduğunu söylemekle en önemli noktaya temas etmiş olmıyoruz. O, gerçekten bugünün bir sanatkârıdır. Her modern ressam gibi gayesi gördüğü ve duyduğu her şeyi kendi orijinal ifade tarzı ile bize anlatmaktır.
Amerikada çocuk resimlerinin büyük kısmı, renk bakımından, mevzu ve ifade bakımından pek gü zeldir ama, Hasan’ın hem renk, hem de kompozisyon hâkimiyeti hariku lâdedir.
Onun Ankara Üniversitesinde açtığı sergisini görmüş, gerçekliğine zor inanarak hayran olmuştum Evine davet edildiğim zaman Ha-san’ın çalışma tarzını görmek fırsa-
Ağu'tûifj ıstanbuldu vı pılması karen loştı Dünya Gençlik Birliği (World Assaembly of Youth) nin üçüncü konsey içtimai 1950 Ağustosu içinde İstanbul’da Yıldızda Şale köşkünde yapılacak ve toplantıya delege, müşavir, müşahit ve gazeteci olarak takriben 400 kadar yabancı iştirak edecektir. Birliğe Türk gençliği adına iştirak eden Türkiye Mil li Talebe Federasyonu İzmir’de yaptığı beşinci kongresinde 9 kişiden mürekkep bir heyeti bu toplantının hazırlıklarını yapmakla görevlendirmiştir.
Heyet toplanarak Başkanlığa Orhan Arıman’ı, Başkanvekilliğine Vedat Özsan’ı, Genel Sekreterliğe Kadri Örenciki, muhasip, veznedarlığa Orhan Ergüder’i seçmiş, başın ve propaganda işlerine Bedii Öz-tuna’yı, turistik işlere Erol Berk-men'i,’ dekorasyon işlerin'e Ozse-neri memur etmiştir. Balo ve festival işleri de Orhan Ersoy ve Necdet Erentop’a tevdi olunmuştur.
Acı hatıralar gene
canlanıyor mu?
! bir şal
İnşaat Kalfa ve Ustaları ı
Derneği Başkanlığından
Tüzüğümüz gereğince Derneğimiz
Genel ’..................— —
Almanyadan 21 kok ocaklı bir batarya temin edildi Haber aldığımıza göre, Karabük demir ve çelik fabrikaları için Türkiye'nin Almanyadan almakta olduğu tiraj hakkı ile 21 kok ocaklı bir batarya temin edilmiştir.
Bu kok ocaklı bataryasının fia-tı takriben 1 milyon dolar kadar tutmaktadır. Satınalma kontratı Almanyada üç Türk ve bir İngiliz müşavir mühendis tarafından, yapılan bütün teklifler tetkik edildikten sonra imzalanmıştır.
Bu kok ocakları daha fazla hararet elde ederek kömürü koka tahvil için kullanılacaktır.
Genel Kurul Toplantısı
Derneğimizin genel kurul toplantısı 30 Nisan 1950 Pazar günü saat 10 da Ankara Halkevi salonunda yapılacaktır. Derneğimiz üyelerinin bu. kongreye teşriflerini rica ederiz.
Elektrik Teknisyenleri demeği Yönetim kurulu başkanlığından
(766)
( n öğrenip hazmetmek için bu yaş- I ‘ ta pek vakti olamazdı. O, sanki ya-• pacağı resim bütün teferruatiyle 1 gözlerinin önünde imiş gibi hiç te- • ‘ reddüt göstermeden çalışıyor. Gerçekten de masadan kaldırıp daha iyi bir ışığa götürüldüğü zaman res min mükemmelliğine hayran kaldık.
Bu evden çıkarken kendimi çok hafiflemiş ve rahatlamış hissttim. Burada gerçekten harikulâde istidatlı bir çocuk, küçük bir dâhi vardı ve onun harikalığı biraz da bana geçmişti.
ı
M. RAWSON
Bir şilebin battıdına dair verilen haber
İstanbul, 25 (a.a.) — Mardin . lebinin -Formozaya yaptığı seferden avdetinde battığına dair bugün bir gazetede intişar eden haber ü-zerine yapılan tahkikat neticesinde bahis konusu şilebin batmadığı öğrenilmiştir.
Gemi süvarisinden alınan 24 Nisan 1950 tarihli bir telgrafda şilebin Honolulu civarında seyretmekte olduğu ve 28 Nisan 1950 tarihinde Ho-noluluya uğrayacağı öğrenilmiştir.
gi-
Belediye Başkanlığından
1 — Amerikadan gelen unla yerli çekilmiş un paçalından elde edilen ve halen ekmek imâlinde kullanılan 84-86 randımanlı unun fiyatı çıplak 71.5 kiloluk çuvalı 28.50 kuruşa satılacaktır, vasıfları:
6 No. lu elek bakiyesi en çok %
Rutubet miktarı en çok %
Kül miktarı en çok %
Külün asitde erimiyen kısmı en çok %
Asidite miktarı en çok %
Glüten miktarı (kuru glüten hesabile) en az % Glüten elastikiyeti
Mikroskop muayenesi: Fazla buğday, çok
leri olacaktır.
2 — Evsafı yukarda belirtilen 84 - 86 randımanlı undan yapılacak 660 gram ağırlığında ekmek evsafı:
Rutubet fırından çıktıktan 6 saat sonra en çok % 38 gram, Uzunluğu en az 35 santimetre,
En geniş yerinde genişliği en çok 14 santimetre,
En geniş yerinde yüksekliği en az 8 santimetre olacaktır.
3 — Yukardaki hususat belediye daimi encümeninin 19/4/1950 ve 24/4/1950 tarihli toplantılarında belediye tenbihleri arasına alınmıştır.
Kanunen belediye cezaları beş misline çıkarılmıştır.
İlgililerin mutazarrır olmamaları bakımından keyfiyet ilân olu-
4 — Sayın halkın ekmek ve un hakkındaki şikâyetlerini aşağıdaki telefonlara bildirmelerini bilhassa rica ederim.
(13030) Belediye Başmüfettişliği (Tatil günleri Nöbetçi Müdürlüğü), (12628) Belediye İktisat İşleri Müdürlüğü, (24995) Çankaya Belediye Şubesi Müdürlüğü.
Mezkûr unun
7,5 gram
13,00 .
1,00 .
0,10 .
0,05 .
10,00 .
Normal
az çavdar nişası şekil-
I
Kalp lira
j Hamamönünde oturan inşaat kalfası Haşan Özkazancının Samanpa-| zarı postahanesinden gönderdiği 25 | liraya ücret olarak verdiği bir liranın kalplığından şüphe edilmiş, müsadere edilerek tahkikata baş -lanmıştır.
Y eni seçim kanunu, vaktiyle
* muhalefetin de tasvibi ile Meclisten çıktığı zaman, hemen herkeste umumî bir hoşnutsuzluk yaratmıştı. Daha bir iri sene evvel olanca şiddeti ile iktidar partisinin hücumuna maruz, kalan adli teminat, hattâ parti mümessilleıi-’nin kurullara âza alınmaları gibi müsbet tekliflerin yeni kanunda yer alması, elbetteki makul ve müsbet bir hareketti. Az zamanda bu kadar ileri tahavvül gösterilmesi, ilerisi için ümit verici bir mânâ taşıyordu. Hükümet, verdiği sözü yerine getirmek mevriinde bulunduğundan, ilmi heyetten çıkan tasaıı üzerinde pek fazla oynamamış ise de, yüksek seçim mahkemesi bahsinde müfritlerin titiz davranmaları ve iyi niyetlerle yepyeni bir müessese olarak meydana getirilen bu eseri yıkmağa çalışmaları gönüllerde bir bulantı yaratmakta gecikmemişti. Fakat, her ne olursa olsun yeni kanunla seçim iecrübesi yapılabilirdi.
İtiraf edelim ki, uzun mücadeleler neticesinde, âmme vicdanlarına huzur verecek ve noksanları tatbikattan sonra anlaşılacak bir kanun kazanılmış olmakla beraber vatandaşın içinde saklı duran bir istifham tamamiyle silinrrjemışti. Taraflı, tarafsız vatandaşlar aralarında şu suali sormaktan kendilerini alamıyorlardı:
«— 946 seçimlerinde, idari ve inzibati her türlü baskıya müracaat eden ve bütün çarelerden istifade im :ânı bulan Halk Partisi, göz göre göre kazandığı iktidarı elden bırakmağa rıza gösterebilecek mi? Şurası muhakkak ki, en mütekâmil kanunlarda bile kaçamak noktalar mevcuttu. Kanunun boşluklarını bir tarafa bırakalım; acaba mevkilerini muhafaza eden bir kaç sene evvelki idare adamlarını, yine kendi amallerine hizmet ettirmiyecek-ler mi? Vatandaşlar, ellerini, kollarını sallaya sallaya vicaanlariyle başbaşa kalarak sandık başlarına gidebilecekler mi?...»
En soğuk kanlı ipsanlar dahi, iade kanunla ş bitmiyeceğ ne ve az zamanda da, zihniyet değişemi-yeceğine inandıkları için, bu kabil endişe ifade’ eden sualleri sıralamaktan geri kalamıyorlardı.
Hırsız bir dilenci
I Yenidoğan mahallesinde oturan dilenci Rıza Dönmez, Sümer mahal-. leşi Erzurum sokak 58 sayıda otu-I r.an Yurdagül Uğraşın evinin açık 1 kapısından dilenmek maksadiyle ı içeriye girerek sofada bulunan eş-| yayı koynuna soktuğu Yurdagül ta-ı rafından görülmüş ve yakalanarak | elinde ve üzerinde ‘daha bazı çalın-I mış eşya bulunmuştur. Tahkikata ı başlanmıştır.
Caddede tüfek atmış
I Bahçelievlerde 14 üncü sokakta I oturan orta okıll öğrencisi Necdet Mahmut Hazinedar, aynı caddede
1 Gündüzün av tüfeği attığı görül -müş, yakalanarak tüfek müsadere ı edilmiş, hakkında gereken kanuni muamele yapılmıştır.
1 oplantı
Tarımsal Başarılar Kooperatifi Yönetim Kuı ulu Başkanlı -tından )
Kooperatifimizin adi genel kurulu, aşağıdaki gündemde yazılı hususları görüşmek üzere 10/5/1950 Çarşamba günü saat 17 de Ankara Halkevinde toplanacaktır. Ekseriyet temin edile ıııediği takdirde 18/5/1950 Perşembe günü aynı saat ve yerde ve aynı gündemle ikinci bir toplantı yapılacaktır. Sayın ortakla rımızın teşriflerim rica ederiz.
Yönetim Kurulu
Gündem:
1 — Genel Kurul başkanlığı divanının seçilmesi.
2 — Yönetim Kurulu ve denet çiler raporlarının okunması.
3 — Bilânçonun tetkik ve kabulü ile Yönetim ve Denetleme kurullarının ibrası.
4 — Yönetim Kurulu ile denetçilerin seçilmesi.
5 — Dilekler.
Bu arada en nikbin tanınanlar: j Birbirimizi ne güne kadar aldatacağız? Bir asrı geçen hürriyet mücadelesi ,adı Cumhuriyet o-lan bir memlekette artık nihayet oulmalıdır. Bundan evvelki maceraları tekrarlamakla yolumuza devam edeceksek, bu memlekete çok yazık ederiz. Demokrasiyi lâfızdan, gerçeğe çeviıemezsek, ebediyen vebalden kurtulamayız...» diyorlardı.
Önceden ne söylenirse söylensin; aşırı bir tahmin, zamansız ü-mit veya sukuttan başka bir kıymet taşımamaktadır. Hâdiselerin belâğati teminatı da, şüpheyi de üsteliyor.
Filhakika, daha tasarı kanunlaşmadan, seçimleri yenilemek temayülünün başgöstermesi zihinlerde ilk bulantıyı yapmakta gecikmedi. Memleketin menfaati bakımından yra oılacak bir çok işler ve çıkarılacak hayli lüzumlu kanunlar varken alel’acele seçime gidilmesine başka ne mânâ verilebilirdi? Mu-vasale ve münakale imkânları malûm olan memleketimizde vatandaşlar ne suretle sandık başlarına davet edileceklerdi? Daha uzun müddet bu imkânı bulamıyacak o-lan memleketimizde, muhalefetin i-tirazlarına kulak asılmıyaıak bu kararda ısrar edildi.
Hâdiseler birbirini takip etmeğe başladı. Vatandaşı sindirmek için en salâhiyetli ağızlar bir «şiddet politikası» tutturdular. Bu sun’î telkin altında rey çoğunluğu elde edileceği düşüncesi, fazla uzun ö • mürlü olamadı. Bununla beraber belirtiler, hiç de hayırlı kanaat vermiyordu! Halk Partisi saflarında iç mücadele arttıkça, saflarını belli etmek istemiyen bu partinin üst makamları gayretlerine ‘ yeni veçhe veriyorlar.
Bu parti mensuplarının ağzından derin mânâlar taşıyan sözler duyduk. İdare, zabıta, hazine kuvvetlerini ellerinde bulundurduktan sonra muhalefete göz açtırmıyaca-ğını söyleyenler oldu! Dinin siyasetle asla karıştırılmıyacağı prensibi, bir takım kitaplar dağıtmak; hitabelerde garip ifadeler kullaml-, mak ve nihayet kara hareketlere 1 karşı müsamahakâr davranır gö-, rünmekle sarsıldı!" | Marshall plânına dahil ziraî yardımdan, banka kredilerinden muhalefet partileri mensuplarının faydalanmalarına güçlük çıkarıldığı duyuldu. Seçim arifesinde bulunduğumuz için vergilerin tahsilinde, gayrikanunî hallerde ceza
yeni
verilmesinde müsamaha gösterildiği kulaktan kulağa yayıldı.
Bütün bunlardan sonra yer yer yükselen şikâyet seslerinden 946 yi hatırlatan İdarî baskıların başgös-! terdiğini öğrenmekle üzüntü, hattâ I endişe duyuyoruz!...
Bir kaymakam çıkıyor, seçmen listelerine Hal.: Partisine rey ver-miyeceklerin ithal olunmaması i-çin muhtarlara, el altından direktif veriyor... Başka bir kaymakam, seçim kurullarının tayin ettikleri, pıopaganda yerlerini beğenmiyor, muhtarlara itiraz mazbataları hazırlatıyor... Akşehirin Tuzlukçu bucağında, hiç bir sebep yokken süvari jandarmaları, kır bekçileri
■ küçücük kasabayı sarıyorlar. Mu-
■ halif partilileri takibe tâbi tutup,
■ toplantılarını dağıtmağa çalışıyor-) 1ar. Neticede bu partiyi seçimlerden J çe rilmeğe mecbur kılıyorlar... Bucağın müdürü: -Ne yapayım yukarıdan böyle emir aldım» diyerek
. mes'uliyetten kurtulmağa çalışı-; yor!... Diyarbakır valisi gayrete
geliyor, muhalifleri yıldırmak için gayrikanunî yollara sapıyor... Başka bir vali iktidar partisi idarecileri ile propaganda seyahati yapıyor... Bunlar, gazetelerde her gün okuduğumuz bir kaç misaldir. Bu manzara karşısında, iktidarm muhafazası sadedinde, ellerinde bulundurdukları kuvvetlerden, gerçekten faydalanma tedbirlerine baş vurulduğunu anlamamağa imkân var mı?
Daha baştan hulâsasını yaptığımız gibi, güvenli bir seçim yapabilmek için yeni kanunun, aynı ruhu taşıyan yeni zihniyetle muvazi olarak yürütülmesi lâzımdır. Geçen 946 seçimlerinde idarecilerimizin, efkârı umumiye muvacehesinde iyi not alamadıkları hakikati gizlenemez. Hukuki devlet nizamı içinde, münevver idareci zümresinin, siyasî kanaatlerini inkâr etmemekle beraber, üst makamların emirlerine rağmen, gayrikanunî hareketlerde mutavassıt rol oynamaları da asla kabul olunamaz. Milletin yıllar-danberi hasretini çektiği serbest ve teminatlı seçimin yapılamamasında, tarihî mes'uliyetlerini idrak etmezlerse, nâhoş hâdiselerin vebalini iktidarla birlikte yüklene-. çeklerdir. Hiç bir mazeret kendilerini bu mes'uliyetten kurtaramaz. Kaldı ki, bu gibi gayretkeşlikten istifade ederek vatandaşı birbirine düşürmek istiyen menfi ruhlu mahlûkların mevcudiyetini bilmek lâ-zımgelir. Tahakukuna çalıştığımız rejimde hakka rıza göstermek esaslı unsurlardandır. Her türlüsü şek ve şüpheden uzak ve şayiasız bir seçim hepimizin temennisi olduğuna göre, bu gibi mide bulandırıcı hareketlerin şimdiden önlenmesini istemek te hakkımızdır. Aksi takdirde sandık başlarında boş beklenecek.
milletçe hasretiz
rtaasyadan kalkıp, Anadolu-yu kendimize vatan seçtiği-mizdenberi, bizlere hâkim olan karakter, bilâ kaydüşart başta yine itaat olarak vasıflandırılabi-lir.
Âdil veya zalim bir çok baş ge) iip geçmiş, arada zaman zaman i taattan ayrılmalar olmuş ise de, bu bariz karakterimizde bir değişiklik meydana gelmemiştir.
Asırlar böylece gelip geçmiş, dünyaya ayak uydurmak istiyen-ler, yani bir kişinin fikriyle değil, milletin ekseriyetinin düşünce ve karariyle iş görmenin faydalarını takdir edenler çıkmış, hürriyet fikirlerini yaymış, fakat, çok kısa bir zaman müstesna, hiç biri muvaffak olamamıştı.
Çünkü memleketin ekseriyetini, idare edilmeğe alışmış kitleler teşkil ediyordu. Bugün bile, demokrasi, )3111 hürriyet mücadelesinin müzmin bir hal alm ışına d«-sebep, bizce budur.
Yurdumuzun, münevver kısmının ekseriyeti bugün, güdülen siyaset yüzünden, ekmeklerini devlet kapısından temin etmektedir. Asker olsun, memur olsun, müteaddit mafevklerin, bütün isteklerini yapmak ve itirazda bulunmamak mecburiyetindedirler. Senelerle bu şekilde hizmet göre göre, ister istemez, en dik başlı olanlar, fikirlerini açıkça söylemekten çe-kinmiyenler bile, -evet efendim!, demeğe alışmaktadırlar.
Bu sebeple, zaman gelip, terfi ede ede, devletin en yüksek mevkilerine bile ulaşanlar, eski âmirleri karşısında mevkilerini unutmakta ve onlara itiraz edememekte, fikirlerinin yanlış olduğunu söyleyememektedirler. Bu hal, bugünkü durumumuzun başlıca âmillerinden ve belki de en mühimlerinden birisidir. «Gizli oy, açık tasnif» formülünün her işi halledeceğini göğüslerini kabarta kabarta ilân edenlerin, maalesef yanıldıklarını söyliyeceğiz.
Bizde, hakikî demokrasinin memlekette yerleşmesi, ilk olarak idari bir inkılâp yapmak ve memurlarımızı âmir baskısından kurtarmak lâzımdır. Memur veya diğer vazifeliler, işlerini yalnız kanunun emrettiği şekilde görmeli ve âmirlerinin, dikte ettiği gayri kanuni meselelere itiraz edebilmeli ve buna rağmen ekmeklerinden emin olabilmelidirler.
Aksi halde, senelerce yanında çalıştığı emirlerini telâkkiye alıştığı âmiriyle birlikte Milletvekili seçilen bir memurun, kolay kolay fikrini söyliyeceğini ve eski âmirinin yanlış düşündüğünü ileri sürebileceğini hiç zannetmiyoruz.
Vaziyet böyle olunca, işlerimizin ne için her gün bir parça da ha geriye gittiğini anlamamız kolaylaşmış demektir.
Hikmet YAZICIOGLU

ZAFER’IN
"t
1941 - 1942 ders yılı Edremit Orta Okulundan aldığım iftihar kitabını kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisi hükümsüzdür.
Doğan Dayıoğlu Teknik Öğ. Ok.
LÜZUMLU TELEFONLAK
Bundan böyle gazetemizde Küçük İlânlar başlığı altında haftada iki kere Pazertesi ve Perşembe günleri bir sütün açılmıştır. Bu sütüna kiralık, satılık, zayi, aranıyor ve tescil ilânları kabul edilecektir. Bu ilânların maktu fiatı satılık, kiralık, aranıyor ve ziya ilânlarında 2 1/2 santimi geçmemek şartiyle iki lira, tescil ilânlarında ise 7 1/2 liradır. Sayın okuyucularımıza bildiririz.
Hayat Gazoz fabrikasındaki hâdise Pazar gecesi Hayat Gazoz Fabrikasında bir hâdise olduğunu yazmıştık. Yaptığımız tamamlayıcı tahkikata göre hâdise şöyle olmuştur;
Erzurumlu Ömer oğlu 935 doğumlu Şehamettin Kınalı, AnkaralI Mehmet oğlu 934 doğumlu Nurettin Parlaksıva, Kırşehirli Nuri oğlu
933 doğumlu Hilmi Bayram ve Gü-müşhaneli Dursun oğlu Orhan Tez-ci ve Gümüşhaneli Mehmet oğlu
934 doğumlu Kemal Baştuğ isimle-rinderi beş çocuk bayii bulundukları Hayat gazoz fabrikasına, sattıkları gazozun % 5 ini almak maksadiyle giderek alacaklarını istemişlerdir. Bu meseleden müessese sahibi ile aralarında münakaşa çıkmış, fabrika işçileri de müdahale etmişlerdir.
Müstahdemlerden Kayserili Mustafa oğlu Şevket Ökmen, Keskinli Ahmet oğlu 926 doğumlu Cevat Ökmen, Kayserili Haydar oğlu 329 doğumlu Ahmet Ellili ile Diyarbakır-lı Kurban oğlu Mustafa Uçarın da işe karışmasiyle münakaşa kavga haline gelmiş, gazoz satıcıları ile işçiler birbirlerine girmişler, bir- I birlerini vurmuşlardır. Kavgacıla- : rın hepsi yakalanarak adalete tes- ■ lim edilmiş, bunlardan Kemal Baştuğ tevkif olunmuştur. •
iBr kere daha Siyonit şefle İngiliz diplomata haset ettim. Onlar hiç olmazsa bu kızı tanımak talihine mazhar olmuşlardı. İstedikleri her hangi bir şeyi düşünebilirlerdi.
Edith, bir ara, yanağını yanağıma sürdü. O zaman yüzümün ateş gibi yandığını hissettim.
Bir anne şefkatiyle, yumuşak bir sesle sordu:
—■ Bilmem.
— Derecen var mı?
— Var.
— Çantanda mı?
— Evte.
— Sen kımıldama. Olduğun gibi yat Ben alırım.
Yatak üstünde ayağa kalktı. Dikkatle üzerimden atlıyarak yere indi. O zaman, ilk defa o-larak çoraplarının üstünde beyaz kalçalarını gördüm.
Bugün anlıyorum ki, o bu hareketi, kalçalarını görebilmem için kasten yapmıştı. Bundan zerre kadar şüphem yok.
Edith, çantamda dereceyi e-liyle koymuş gibi çabucak buldu Herhangi bir eşyayı arayıp bulmak ve buna benzer işlerde şeytanî bir mahareti vardı. İlk bakışta bozuk bir musluğu, kırık bir eşyayı, işiemiyen bir dolma kalemi derhal bulup çıkarırdı...
(2617)
Yazan: FERENC MOLNAR
Yatağın kenarına oturarak, dereceyi yavaşça ağzıma soktu. Bir kaç dakika bekliyecektik. Gemi hafif bir denizle ağır ağır sallanıyordu. Kısılmış dudaklarım arasında termometre ile şaşkın, sıkılmış bir halle Ec’ith’e bakıyordum.
Nihayet dereceyi ağzımdan aldı ve usta bir hastabakıcı gibi bir bakışta okudu:
— Ateşin var.
Ben de dereceye baktım.
— Evet, senelerden beri akşam lan bu kadar ateşim olur.
— Öksürüyor musun?
— Hayır.
Dilimi bir kaşık sapıyla bastırarak boğazıma baktı. Gömleğimin üst düğmelerini çözerek nefesini, kalbimi dinledi. Bütün bunları, biliyorum, saçları yüzüme sürünsün, canlı, gıcıklayın kokusunu duyayım diye yapıyor du.
Bir ara, yine o iki yaşındaki bebek gülüşüyle, sıcacık, yumu şak elini kalbimin üstüne koydu.
, — İşte, dedi, bütün maraz bu-
— Kalbim mi? Kalbimden hiç bir zaman şikâyet etmedim.
— Senin için değil... Benim için...
— Nasıl şey o?
— Seni seviyorum, sevgilim.... Ha... Sahi senin adın ne?
Bu sual şüphesiz, hiç de suale benzemiyen zevksiz bir şaka idi. Cevap vermedim. Sadeoe gülümsedim.
Burada, şunu itiraf etmem lâzım —unutmayalım ki o zaman elli iki yaşında idim— şunu itiraf etmem lâzım ki, iki günden-beri aramızda geçenlerden sonra, bu sual beni âdeta kırdı. Eğer maksadı beni kırmak ise bıı kızın, usta bir avcı gibi attığı yere yapıştırıyordu.

Amerika sularına girmeden evvel, Paliyi ancak bir kere gör düm. Hâdiseden bir gün sonra itli. Edith, Palinin çok müteessir olduğunu, ne istersem yapacağını, ona gücenmemem için
Çeviren: M.T. yalvardığını söyledi.
— Ona gücenmedim.
— Elini uzatsa sıkar miydin?
— Hayır.
— Ne kadar zaman dargın kalacaksın?
— Dargın olmadığımı söyledim ya...
— Bana dargın mısın?
— Sana dargınım.
— Öyleyse niye elimi sıktın.
— Senin sorduğun bu suâle, binlerce seneden beri en akıllı adamlar cevap verememişlerdir.
Yemekte Edith ile ben bir masada idik, Pali ayrı bir masada idi. Galiba pek sıkılıyordu. Çünkü bizimle göz göze gelmemek için bir kaç kere sandalyesinin yerini değiştirdiğini gördüm.
Akşam, Edith bana küçük bir kâğıt gösterdi. Bu Poli’nin bir pusulası idi. Kendisini fena halde deniz tuttuğunu bildiriyordu. Yatakta imiş. Doktor çağırtmış.
Evvelâ bunu bana karşı bir a yun zannettim, fakat sonradan anladım ki Pali hakikaten hastadır. Zaten yolcuların çoğunu
da deniz tutuyordu. Ne Edith’i ne de beni deniz tutmadı. Vaktiyle bir yerde mi okudum, yoksa birinden mi duydum bilmiyorum, gemide bir işle çok meşgul olan kimseyi deniz tutmazmış.
Ocak ayında Akdeniz umumiyetle güzel olur. Fakat bu sene katiyen hiç bir bakımdan öyle değildi. Amerikan gazetelerinin
Yangın ..........
Sıhhi imdat .....
Trenler ..........
Hava Yolları ....
Yataklı vagonlar Su Arıza .........
Elektrik .........
Havagazı .........
Başkent Taksi Yeni Güven Taksi Merkez Taksi .....
tTsan Taksi ......
¥
00
91 12026 14881 11566 21575 24846 24846 22222 | 22333
11111 Zilli
V E
Büyük Ankara Ulus Yeni değildi. Amerikan gazetelerinin ı Avrupadaki muhabirleri tarafın Sjjmer dan gönderilen haberler gayet ' fena idi. Ne zaman bu haberlerden biri elime geçse, nasıl bir badireden hem de nasıl ucu u-cuna kurtulmuş olduğumu nüp titriyordum.
Edith, elinde Palinin bu, mırıldanıyordu:
— Zavallı adam. mek lâzım.
Hiç cevap vermedim.
— Acaba gidip baksam mı? dedi. Hem bir dakika. Belki bir şeye ihtiyacı vardır.
— Deniz tutmasının sarı olduğunu zannetmiyorum, dedim. Hiç bir tehlike yok. Gidebilir-
Bu sözleri söylediğime sonradan çok pişman oldum. Edith mektubu sırttı.
— Gitmiyeceğim, dedi.
Bu suretle bana karşı büyüklük ettiğine kanidi.
Büyük bir hiddetle:
(Devamı var)
■ Sus
,r i Cebeci
düşü i
mektu-'
I
Gidip gör-
SİNEMALAR , -EĞLENCE YERLERİ
(15031) : Akdeniz Korsanla.
(23432) Çingene Prenses
(22294) : Karanlık Geçit (14040) Vatan Haini (11131) t Otlaman Kardeşler
(14072) : Tarzan ve Kaplan Kadın
(14071) : Düşman Kardeşler (18846) : Da&lar Canavarı

ECZAHANELER
Ege, Bayer, Başkent
J TAKVİM |
Hicri: 1369'— Recep 8
Rumî: 1366 — Nisan 13 26 Nisan
1950 — Çaramıba
ZAFER
Sayfa;»
20-4-1950
cj "f a Mİ b fVSFfc J "i M M » y.l HM "i VI

Arap Birliğinde buhran
Ingilterede de çift partili siyaset
Bevin muhalefet'
Uzun zamandır, Ürdün Kralı Abdullah’ın Arap Filistin! İlhaka niyetlendiği söylenmekte idi. Bu İhtimale karşı Arap Birliği, son toplantısında bazı müeyyideler ih tlva eden kararlar da almış bulunuyordu. Fakat, Kralın Arap Birliği devletleriyle olan münasebetle rl ve Birlik muvacehesinde yüklendiği sorumun derecesi malûmdur. Nihayet, dün, Amman parlâmentosu, Arap Filistin ile Ürdün’ün bir leştlrilmesine dair hükümet, tarafından sunulan takriri kabul etti. Buna göre, Şeria nehrinin her İki yakası üzerindeki topraklar Ürdün Râşimî Krallığı adı altında birleşmektedir.
Aslında bu karar fiili bir durumun hukukî tarafını tamamlamaktan başka bir şey değildir, zira- Ür dün kuvvetleri zaten Filistin’dedirler. Bundan başka, çok daha manidar olarak, 11 Nisanda yapılan bir seçimle Yahudiler ve Araplar müşterek bir parlâmento seçmişlerdir. Bu parlâmentodan çıkan 10 üyelik hükümetin 5 üyesi Yahudi, 1 i ae Arap’tır. Amman parlâmentosunun dünkü tasdik kararı bu durumu kanunî teminat altına almıştır.
Hâdisenin Arap Birliği tarihinde şimdiye kadar görülmemiş derecede şiddetli bir buhrana sebep olması beklenebilir. Zira, yazının başında da bahsettiğimiz gibi, birlik siyasî konseyi, Filistin'in herhangi bir parçasını ilhak edecek devlete karşı müeyyideler vazetmiştir. Yani bir demeye, bu hareketinden son -ra Ürdün Birlikten ihraç edilebi- t lir. Lâkin Kral Abdullah’ın bu ihtimali kafiyen mühimsemediği gerek kendi beyanatından, gerekse Bakanlannın ifadesinden belli olmuş ve konseyin son toplantısında r Ürdün murahhasının müstağni eda- ' sı bu intibaı büsbütün kuvvetlen- : dirmiştir. Hattâ, Birliğin Kral hakkında müeyyide vazetmesinden evvel, hükümdarın Birliği terket- I mesi ihtimali bile vardır. Nitekim , Kral Abdullah daha bir kaç gün evvel, hakkında herhangi bir karar alınacak olursa, Tahran . Ankara - -Bağdat hattını, Arap Birliği ile o- ' lan münasebetleri yerine ikame e-deceğini söylemiştir. Bir çok mü- . şahitler, Kralın, Irakı da zikretmesi üzerinde ısrarla durmuşlardır. Zira Irak, Birlik dahilinde şimdi- r ye kadar daima çoğunluğa uyarak rey vermiştir. Bunun sebebini Irak Kral Naibi Abdülillah’ın, Ürdün Kralının yeğeni olmamasında bulanlar vardır.
Herhalde, şimdilik Ürdün tara- 1 tından kafi adım atılmış, şimdi mesele diğer Arap Birliklerinin gösterecekleri reaksiyonu tayinde kalmıştır. Başta Mısır olmak üzere, ‘ Arap memleketleri bu emrivaki! 1 kabul edecekler midir? Yoksa derhal harekete geçilerek, Birliğin prestijini kurtarmak için ve şüphesiz büyük tehlike ve fedakârlıklar pahasına, Kra- Abdullah, kendi çekilmeden evvel, ihraç edilecek midir? Daha bir kaç gün evvel, böyle bir birleşme ihtimalinden bahseden Mısır Dışişleri Bakanının dediği gibi, -ilhak vaki olur olmaz, Arap Birliğ syasî komsyonu top. lantıya davet edilerek gerekli tedbirleri alacak» mıdır?
Vaziyet şimdilik müphem görülüyor, hususile kİ, dün bu hususta beyanatta bulunan Birlik Genel Sekreteri Azzam Paşanın ifadesi de muğlaktır. Azzam Paşa, Birliğin Ür. dünden tek bir şeyi, o da Filistin, ilhak etmemesini istediğini, buna mukabil Filistinin bu kısmının Ürdün tarafından işgal edilmesine, hattâ topraklarının işletilmesine muhalefet edilmiyeceğini söylemiştir. Azzam Paşa, herhalde Amman parlamentosunun kararını duymadan evvel yaptığı bu beyanatta; •Kral Abdullah’ın, Filistinin mânevi Birliğini koruyacak bir formül bulacağını ve bu suretle Birliğin müeyyidelerinden kurtulacağını ü-mit ettiğini- de belirtmiştir.
İşte şimdi, Filistinin mânevi birliğini koruyacak formül bulunmuştur. Yapılacak iş bundan sonra, A-rap Birliğine düşmekte/ir. Şüphe siz ilk akla gelen ihtimal, Kral Abdullah’ın Birlikten ihraç edilmesidir. Bu takdirde Ürdün ile Filistin arasında diğer bütün Arap devlet lerini hem iktisadi hem askeri bakımdan ürkütecek mahiyette bir yakınlaşma olacak ve Arap âleminde büyük ölçüde bir kuvvet ve nüfıız değişikliği görülecektir.
Mücahit TOPALAK
in fikrini alacak
Üçler toplantısından evvel, Churchill ve Eden’e danışılması muhtemel
Londra, 24 (a.a) — Üç dışişleri 1ar, Amerikada cumhuriyetçi Foster bakanının Londrada yapacakları Dulles’in, Acheson’a müşavir tayin oplantıdan evvel Bevin-Churchill edilmesiyle iki partili siyasetin ye-nülakatı yapılacağına dair dolaşan niden mer’iyete girmesi keyfiyetine şayialardan sonra, üç büyükler dayanmaktadır.
conferansı münasebetiyle İngiltere- Bundan başka, ayni çevrelerde le iki partili sivesetin yeniden do. | belirtildiğine göre, Londra konle-)up doğmıyacağı suali, baz, siyasi ““i boy“”ca
dışişleri bakanı Achesonun yanın-çevrelen İşgal etmektedir. Resmi da blr cumhuxiyetsi murahhas bu-jevrelerde bu konu etrafında tam lunacakta. Bu şartlar altında Be-bir sükût muhafaza edilmektedir, vinin muhalefet lideriyle müşavere-Bugün Londrada dolaşan şayia-' si makûl görülmektedir.
Avam kamarasında
bütçe müzakereleri
k tcrof s -ylovları da hastalanmamaya çalışıyor
Londra, 25 (Nafen) — İngiliz işçi lükûmeti bu hafta tehlikeli dakikalar yaşayacaktır. Bütçe müzakere-.eri esnasında Attllee kabinesini nüşkül bir duruma düşürmek için nazırlıklar yapan muhalefet lider-erinin kendi parti üyeleri arasın-laki hasta miktarını gayet gizli tuttukları görülmektedir. Hazır-I tıklar yapan bu liderler hiç bir milletvekilinin hasta olmaması için tavsiyelerde bulunmaktadırlar.
Zannedildiğine göre, asıl çarpışma Çarşamba günü cereyan edecek ve o gün reye müracaat edilecektir. Mesele mühim olduğundan itimad )yu ortaya atılacaktır.
Parlâmento muhabirleri, İşçi milletvekilleri arasında hasta olanların fazla olduğunu kaydetmektedir-er. Bununla beraber işçi hükümetinin hafif bir ekseriyetle itimad alacağı da tahmin edilmektedir. Bütün mesele liberallerin takınacakları tavra bağlı kalmaktadır. Muhafazakâr parti ise, bilhassa benzin fiyat-anna yapılan zam meselesinde şid-letli bir muhalefette bulunmak ve bu mesele hakkında taraftarlarının lükûmet aleyhinde rey vermelerini stemektedir.
Avam kamarasındaki liberal 9 milletvekili dün toplanmışlar ve □ütçe müzakereleri esnasında ne tarzda hareket edeceklerini görüşmüşlerdir.
Muhafazakârlar olduğu kadar işçi er de Çarşamba günü bütün üyelerin avam kamarasında hazır olmalarını kati bir lisanla emretmişlerdir.
Yunan kabinesi
programım sundu
Genel al ihtimali dikkatle göz önünde tutuluyor
Atina,25 (a.a.) — Başbakan Plastiras dün meclisde hükümet programını okumuştur. Yuanistanın barışçı emellerini ve Balkan komşulariy le yeniden dostane münasebetler tesisi arzusunu kaydettikten sonra başbakan çeteciler tarafından kaçırılan 28 bin çocuğun tekrar yurda avdetini görmek hususunda bütün Yuanlıların temennisini tekrarlamıştır.
Plastiras bir sükûnet devresine girildiğini bildirmiş fakat komünist şeflerin .ihanetlerinde ısrar ettiklerini de açıklamıştır.
Başbakan bununla beraber genel af tedbirleri alınacağım ve bazı kim seler serbest bırakıldıkları takdirde hakikî demokratlara yakışan İnsanî bir şekilde muamele göreceklerini kaydetmiştir.
Plastiras imara dair, hükümetin mutedil bir sanayileşme programı tatbik edeceğini, güvenliğin müsaade ettiği nisbette askerî masrafları kısacağını, büyük amenejman çalış-malariyle ziraatı teşvik edeceğini teyid etmiştir.
Programın münakaşa ve Perşembe günü yapılacaktır.
Rus elçileri arasında değişiklik
Moskova, 25 (a.a.) — Bakanlar
Kurulu, Sovyetler Birliği Paris Büyükelçisi Bogomolov’u Dışişleri Bakan yardımcılığına tayin etmiştir.
Rusyanın Bruxelles ve Luxem-bourg Büyükelçisi Pavlov, Bogomo-lov’un yerine tayin edilecektir.
Eisenhoweren büyük tehlikeyi anlattı
Nevyork, 22 (a.a.) — Amerikan Haberler Ajansının senelik ziyafetinde söz alan Kolombiya üniversitesi rektörü, Batılı kuvvetler başkomutanı General Eisenhower demiştir ki:
«Amerikan basım, hiç bir dünya buhranını, İkinci dünya harbinde il duğu kadar tam ve süratle umumî efkâra arzetmemiştir. Birleşik Anıe rika yalnız kuvvetli ve müttehid olmakla iktifa etmemelidir. Bütün dünya bu kudret ve birlikten ha- | berdar olmalıdır. Tehlike, Birleşi k i Amerika halkının zayıf olmasında değil, fakat Birleşik Amerikanın | kararsızlığının daimî olduğunu sa- j nabilecek olan dünyanın geri kalan kısmının hareketlerimizi anlayama masındadır. Son seneler, devamlı bir barış hülyamızı kökünden sarsmakla ruhlarımızı karışıklığa sürük ledi. En büyük tehlike, dünyanın bu karışıklığı yanlış tefsir etmesinde veya bizim, Amerikan ananesine göre düşünmediğimizi veya ha-, reket etmediğimizi sanmasındadır. Bu anane ise, elimizde bulunan doğ ru haberlere inanarak kararlara varmağı âmirdir.
Almanyanın işgali uzayacak mı ?
Vaşington, 25 (a.a.) — İyi haber alan çevrelerden teyid edildiğine göre, Birleşik Amerika hükümeti Batı Almanyanın işgalini 2 ilâ 5 sene uzatmağı derpiş etmektedir. Bu konuda verilen izahatta yalnız 3 Batılı devletle Sovyetler Birliği arasında imzalanacak bir sulh and-laşmasının Almanyadaki Amerikan kuvvetlerinin geri çekilmesini gerektireceği belirtilmektedir ki şimdiki şartlar altında böyle bir ihtimal mevcut olamaz.

Londra grevcilerine ültimatom verildi
Londra, 25 (a.a.) — Londra Dok lan İş Ofisi, «London Dock Labour Board» 12.400 grevciye işe başlamadıkları takdirde, halen faydalandık lan kolaylıkları kaybedeceklerini bildiren bir ültimatom göndermiştir.
Ofis, doklardaki çalışma şartlarını tanzim ve müşahede etmekle vazifeli yan resmî bir teşekküldü*. Meri olan nizam dok amelesine, iş olmadığı zaman da asgarî ücret temin etmektedir.
Ofisin bu kararı hükümetin tasvibiyle aldığı tahmin edilmektedir.
Askerî makamlar zayi olabilecek gıda maddelerinin yükleme ve boşaltılma ameliyeleri için 2500 askerî hazır tutmaktadırlar. Bu ameliye-ler yann da devam edecektir.
Dün doklarda 75 gemi hareketsiz kalmıştı. Bu esnada yavaş olarak diğer 3 gemi ve normal olarak da 28 gemi üzerinde yükleme ve boşalt ma yapılmakta idi
HER GÜN BiR HÂDİSE: ı—------------------
Amerikanıntanınmış
iki gangsteri
İki rakibin bitmek bilmeyeni! kavgası halâ neticelenemedi]
Bir çok siyasi adamlar] mevkilerini ona borçludur, “merhaba, F.ancesco, Nasılsınız? Size teşekkür ederim.. „
D ugün, Amerikanın tanınmış iki gangsteri Mickey ve Cos-tellodur. Mickey Cohen gür siyah saçlı, kalın kaşlı, kısa boylu bir adamdır. Costello ve O, Birleşik Amerikanın hırsızlar kralı sayılırlar.
Mickey bir prens gibi yaşamaktadır. Bir kaç sene evvel bir kızla evlenmişti. Bu mesut çift, büyük bir lüks içinde mesut bir hayat sürmektedir.
Bu parayı nereden kazanıyordu? Hiç kimse bunu bilmiyor. Şim -diye kadar kimseyi öldürmemişti. Bundan başka, zenginlerin 1 numaralı düşmanı olan bu adam, fakirlerin hâmisidir. Halk ona «Altın
kalpli adam» derr. Dulların ve yetimlerin müdafii ve bakıcısıdır. Her
sene, kazandığı paranın mühim bir kısmını iyi e$erlere(!) harcar. Meselâ «Gangsterlerin dostları ve kur-
banları.» Ne akıl-
Cohen’in muvaffakiyeti yanında, SicilyalI Gangsterlerin şefi Franck Costello’nunki de göze batacak şekildedir. Gerçi, zaman zaman ikisi de mühim işler dolayısiyle parlarlarsa da devamlı bir surette birbirlerine galebe çalamazlar.
Bununla beraber, henüz çok genç olan Costello sık sık kendisinden bahsettirir. Hakikî hüviyetini kendisinden başka kimse bilmez. Çocuk luğunnan beri Nevyorkta ve Man-hattan’da oturduğunu bilirler.
Bir gün, muhakemede yargılanırken, kendisine sorulan bir suale şu cevabı verdi:
— Costellonun misafiriydim. Başka söyliyecek bir sözüm yoktur.
Haberleşme hürriyeti kabul edildi
Lake Success, 25 a.a.) — İnsan hakları komisyonu dün haberleşme hürriyetini tanzim eden insan hakları paktının 17 inci maddesini kabul etmiştir.
İki çekimsere (Yugoslavya ve İngiltere) karşı 13 oyla kabul edilen bu maddenin hükümlerine göre herkes hükümetin müdahale etmiyeceği fikir hürriyeti ve haberlerin araştırılması, alınması ve yayınlanmasını ihtiva eden ifade hürriyetine sahiptir.
Hindistan - Pakistan azınlık anlaşması I Yeni Delhi, 25/4 (GHH) — Hin.
„«nnuye«eB,„. dis,an ve arasında azın-
blldlrmiştir. Greve rağmen bugün 1,klar hakkında varılan anlaşmanın
Amerikodo telefon Memurlcrı grevi
Nevyork, 25 (a.a.) — Birleşik A-merikada telefon şirketinin on bin memuru bu sabah grev ilân etmişlerdir. Fakat telefon servisi normal olarak işlemektedir.
Sendika «American Telephons» şirketinin santral ve binaları önüne, Başkan Truman tarafından tek-
Yugoslavya ile Yunanistan arasında
Londra Radyosu, 25 (Basın - Yayın) — Atina’dan alınan haberlere göre, Yugoslavya’nın Atinadaki maslahatgüzarı Yugoslavya ile Yunanistan arasında normal münasebetlerin yeniden tesisi meselesi üze-•inde istişarede bulunmak üzere _____
bugün BelgTad’a gidecektir. Bilin- jjf edilen 60 günlük mütareke müd liği gibi maslahatgüzar geçen haf- detlnin son bulacağı ve diğer 240 ta yeni Yunan Başbakanı General bin telefon memurunun işi terke- j °lastiras ile iki defa temas etmiş- ' ••
tir.
Din teıeıon memurunun ışı lerKe-decekleri Salı günü gece yansına | kadar nöbetçiler dikilmiyeceğini '
Dahilî siyaset hayatında oldukça nüfuz sahibidir. Bir çok siyasî adam lar, bugün-cü mevkilerini ona borçludurlar. Demokrat Parti tarafından vazifeye tayininden sonra, To-homas A. Aurelio, Costello’ya şöyle yazmıştı:
«Günaydın, Francesco. Nasılsınız? Size teşekkür ederim...»
Ve Costello da, bu mektuba şöyle cevap vermişti:
«Seni candan tebrik ederim. Her şey yolunda gitti. /Artık, herhangi bir işin torbada keklik olduğunu söylediğim zaman bana inanmalısı-
... Diıaırmışıır. vereve rağmen Dugun *-----------* -------■_ -------------*-------
r' CJnsaaada rodyo grevi müzakereler yapılacaktır. Telefon tatbiki ile alakalı olmak üzere Do-mnmuT.i'.n iç pn vp Batı Ben sal viikspk idari ma-
memurları ücretin saat başına 15 ğu ve Batı Bengal yüksek idari ma-sent arttırılmasını, çalışma saatleri- kamları temsilcileri arasında iki nin azaltılmasını, daha çabuk ter- 1 gündenberi Kalkütada yapılmakta "*■’ ’_L . ____' ----hava
ve bir emeklilik ve ihtiyarlık fonu . içinde sona ermiştir. Bu görüşme-tesislni istemektedirler. ’ ’
Şirkete göre, bu taleplerin mec-
Paris, 25 (a.a.) — Fransız radyo-
lu memurlarının, gündeliklerine ait____________________t ~____*____.... _ „_______ „
’.aleplerini desteklemek üzere, sen- fihi sağlayan bir sistemin kabulünü olan görüşmeler samimi bir likalar temsilcilerinin teşebbüsü ile ..... .............* ’ ’ ’-x!- ”
zarım saatlik bir ihtar grevi yap-1 nalan üzerine radyo yayınları dün . — „—, — .—r—.......................„ — —----------------- -------
ıkşam saat 19-19.30 arasında kesil- muu, ücretlerin saatte 37 sent art- I memuru ile ilgili hususlar netice-
Serbest Fıkra
tınlmesını gerektirmektedir.
SİRKTEN KAÇAN ARSLAN BİR KIZI PARÇALADI
Fribourg, 25 (a.a.) — Orta Bade Buehlertale yerleşen bir sirkten kaçan iki arslan 20 yaşında bir genç kıza hücum ederek öldürmüşlerdir. Hayvanlar sirk hademeleri tarafından tutularak kafeslerine konulmuştur. Sirkten kovulan bir hademe, kafesleri açtığından şüphe edilerek tevkif edilmiştir.
Bomba patladıktan sonra Mickey Choriin evinden bir kısım
zaran kuvvetliydi, fakat Cohen’in şansı vardı.
Bu kavgada kim kazanacak? Her kes birbirine bunu soruyor. Bilhassa, en çok merakta olan polistir. Seyirci kalanların, bu iki gangsterden birinin feci âkıbetinl görmekte
gecikmiyecekleri muhakkaktır gün için, bu durum bütün tef. atiyle ve merakla takip edilir dir. Harp, mütarekesiz deva mektedir. Bununla beraber, M düşmanı olmadığını söylemek rar etmektedir.

Büyük bir Amerikalı kitlesi tarafından, zengin ve kuvvetli olması arzu edilen böyle bir adama karşı ne yapılabilir?
Micky Cohen’le, Franck Costello arasındaki rekabetin hikâyesi 1929 da başlar.
O sıralarda Al - Capone, Atlantlc-City’de (Gangsterler Millî kongresi) nl tertip etmişti.
lerde mültecilere iade edilecek mallan ve tayin olunacak birer irtibat
lendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
Cebrail’in etmedikleri!
E ibette duymuşsunuz veya o-kumuşsunuzdur!
Mısır’da Mehdiye isminde bir kadın şeytana uymuş ve günahı boynuna, ahlâki büyük bir suç işlemiş! Dünyadır bu; suç işle-miyen olur mu, diyeceksiniz? Küçük büyük, hepimiz kusur, kabahat ve günah işleyebiliriz.
Fakat batuncağız suçunu şöyle böyle birisine değil de, tâ Cebrail Aleyhisselâma isnada kadar kalkmış! Şimdi Cebrail İzin verirse, tepesinden tırnağına kadar beyazlara sannıp, sarmanıyor, yal nız gözleri dünyaya Velfecri okuyarak sokağa çıkıyormuş! Ayrıca, doğuracağı da kendi rivayetine göre, bir Mehdi olacakmış!...
Şimdi bütün dünya matbuatı, bu mevzuu ele almışlar; resimler
Yazan
Sarıçizmeli |
basılıyor, yazılar yazılıyor!... Bu akıl ve ahlâk düşkününün saçmalarına bugün biraz ben de do-konursam, elbette Idyamet kop. mazi
Ne tuhaftır şu dünya!...
Bakarsınız; namus ve fazilet timsali bir masum vatandaş, hiç asılsız ve olmadık yere çirkin bir iftiraya uğrar; kabahati yoktu/» şirretliği ve şeytanlığı yoktur. Fakat dostu da yoktur, Ü-zerine kazara sıçramış bir çamuru kaldırmağa değil, el birliğiyle sıvamağa uğraşanlar peyda o-lurl...
Bir de bakarsınız; ahlâksızlığı, hırsızlığı her türlü düşkünlüğü cihana malûmdur. Fakat gel gelelim; en yüksek makamlar ve şahsiyetler onun müdafaasını ü-zerlerine alırlar; sağa, sola ve merkeze başvururlar; temize çıkartmağa uğraşırlar... Vakıa buna hiç bir zaman muvaffak olamazlar; çünkü âmme vicdanını incinten bir suçun müdafaasını yapmak ,aynı nisbette onu temize çıkartmağa uğraşanları da mahkûm eder...
İnanın sözüme! Mehdiye’nin hovardalığı ve günahı sabittir! Fakat suç ortağı Cebrail değildir; elbette ki suç unsuru da Mehdi olamaz!...
Varsın; dünya basını biraz eğlensin!...
Ona bu fevkalâde fikri kim vermişti? Kim olabilir? O zamanlar Birleşik Amerikanın en kuvvetli çetelerine sermayedarlık yapan meşhur banker Arnold Rothstein. Al Capone öldükten sonra Costello, gangsterlerin kazandıkları bütün paranın hesabını kontrol etmeye ve gangsterlerden hesap İstemeye kalktı. Sadece blr kişi ona kafa tut mak cesaretini gösterebildi: Benja-min Siegel. Fakat bu debdebeli yaşama ona huzur vermedi. Rakipleri hiç tereddüt etmeden onu yerinden indirdiler. Fakat Mickey Cohen ondan daha şanslı çıktı. Az blr zamanda «meslekdaşları» ona, Kallfor niya Lordu ünvanını verdiler. Fakat Costello fırsat bekliyordu.
Costello Mlckey’in derisini yüzeceğine yemin etti. Cohen, artık sık sık dışan çıkmak cesaretini gösteremiyordu. Sık sık taarruzlara maruz kalıyordu. Son yapılan hücum karısı ve kendisi İçin çok uğursuz oldu.
Bir gece, Casuslar ve etrafa yerleştirilmiş olan adamlarla muhafaza edilen villâsının kapısına bir bomba yerleştirildi. Bomba patlayınca villâ ağır hasara uğradı. Fakat ev sahipleri, burunları bile kanamadan kaçıp kurtulmaya muvaffak oldular.
Franka Costello gene muvaffak olamamıştı.
Bu ölüm kavgası Amerikalıları
heyecana düşürdü.
Costello ona na-
HAZİRAN
1950
İkramiye Çekilişinde, küçük bir resmini yukarıdaki pençereden gördüğünüz EV, talihlisini bulacaktır. İstanbul’da Bakırköyün-de Bahçelievler’de, asfalt cadde üzerinde olan bu güzel evin 5 odası, 2 odalı bir bodrumu, garajı ve bahçesi vardır.
Bu Ev Sizin Olabilir
Bunun için 10 Mayıs 1950 akşamına kadar Bankalarımızda 150 liralık bir hesap açtırmak ve bu parayı çekiliş tarihi olan 30 Haziran 1950
akşamına kadar muhafaza etmek kâfidir
Her 150 liraya ayn blr kur’a numarası verilecektir.
Bu çekilişte ayrıca 10.000 liralık bir adet ve 1000 liralık beş adet para ikramiyeleri vardır.
19 Haziran 1950 tarihinde
yapılacak Çekilişe ait tasarruf hesapları
Ortak Aranıyor
Ankaraya 42 kilometrede 3 bin dönüm arazi ve traktörü bulunan bir çiftliği işletmek için sermayedar olması şart
Uyuşuluraa satılır veya kiraya da verilir.
Adres Ahmet Apaydın. Ilamamönü Hamam So. Atillâ Ap. Daire:4 Ankara.
İkramiye Plânı
ı „ 2.500 „ 2.500
4 „ 1.000 „ 4.000
4 „ 500 „ 2.000
5 „ 200 „ 1.000
20 „ 100 „ 2.000
70 „ 50 „ 3.500
105 „ 25.000
Lira
Dr. Osman Nuri Soydaş
Analardalar caddesi Vakıf İş Ham 301 Nj». da hastalarını Pazardan maada her gün 9 dan 17 ye kader kabul eder.
Telefon: 10151. Ev: 21970 Cumartesi günleri öğleye kadar olan muayeneler parasızdır
Aranıyor
Lüks Tuhafiye Mağazasında bayan eşyası satmak işinde istihdam edilmek üzere 2 bayana ihtiyaç vardır. Ayrıca bir bayan kasiyer ve bir manifatura tezgâhtarı.,
Müracaat; Ajıafartalar caddesi o. 224, Tel; 1113S. ;
Dl$ TABİBİ HALİT SUNGUR
Anııfar tul ur Vakıf İş Han kat
1 No. 115 - Tel: 16345
Samanpazarı As. Şubesi Başkanlığından
1 — Şubemiz tarafından işlemleri yapılarak askerliklerine kısa hizmetli, yüksek ehliyetli olarak karar verilen okulların 9 Mayıs 1950 tarihinde Yedek Subay Okuluna şevkleri yapılacaktır.Okurlann 5 Mayıs 1950 günü şubede toplanmaları.
2 — Baş vurmayanlar hakkında kanunî kovuşturma yapılacağı yayınlanır. (2470)
Afiş Bastırılacak
Türk Hava Kurumu Genel merkezinden
Kartonu matbaaya ait olmak üzere otuzar binden (60.000) tane renkli fitre ve kurban afişi bastırılacaktır.
Bu işin muhammen bedeli (0.000). muvakkat teminatı (675) lira dır.
Eksiltmesi açık olarak 29/Nisan/1950 tarihine rastliyan Cumartesi günü saat 10 da Ankara’da Genel Merkez ve İstanbul'da T. H. K. Satmalına komisyonlarında ayni zamanda yapılacaktır.
Afişlerin orijinallerini görmek ve şartnamesini almak isteyenler Merkez Levazım Müdürlüğüne ve İstanbul şubemize başvurmalıdırlar.
Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte serbesttir.
Bellamy Cinayeti
-- — ZAFER’İN POLİS TEFRİKASI ı n ıı nı.*ı .■•■ir n* Yazan: Frances Noyes Hart Çevireni S. Yazıcıoö'u
akşamına kadar en a2 50 lira yatıranlar ve ke. )ide tarihinde de hesaplarında en az bu kadar parası bulunanlar bu çekilişten faydalanırlar. Hesaplarında dana fazla parası bulunanlar fazla kos’a numarası alırlar. (2362)
İSTANBUL
Emniyet Sandığı
- ------ -----------------»:
Belediye Başkanlığından
14/4/950 gün ve.2174 sayılı komisyon kararı gereğince, saat 22 don iınra bilumum motörlü taşıtlarda korna çalınması menedilmiştir.
Bu karar, 24/4/950 günü akşamından itibaren tatbik edilecektir, er hangi bir kazaya meydan vermemek için hemşehrilerimizin de jförlere yardım ederek yolda yürürken yaya yolları takip etmelerini endilerinden rica ederiz. İlân olunur. (2548)
,«■,,,,,»■^1 ,........... , ,
T.H-K. Uçak Fafrikası Müdürlüğünden
Motor sahiplerinin dikkat nazarına
Bu suretle şehir klü-bü âzalariyle kasaba sakinleri a-rasmdakl manialar alçaltıldı ve bu alçalan manialar üzerinden Mi ini Daıvson sıçrayıp atlıyarak, bir gece içinde meydana çıkı veren Kızıl Haç yardım cemiyetlerinin dikiş dikme, örgü örme ve sargı bezi yapma gruplarının arasına karışıverdi. Daha doğrusu, gizlice etrafında dolaşmaktı olduğu yüksek tabakanın arasına, etrafını teshir ederek giriverdi; bir diğer mânâsiyle doğruca Elli-ott Farıvell’in hayalına giriverdi.
Elliott Farvveli, Kızıl Haç lop -lantılarına riyaset eden Bayan George Dalles'in küçük biraderiydi. Madem ki demokrasi uğrunda bir lıarbe girişilmişti, demokrasi icaplarına riayet ederek kasabanın kızlarını toplayıp dikiş dikmek, sargı bezi yapmağı öğretmek bir vazife addeclilmemeli iniydi? Klüp âzalarının yapabileceği iş kadar kasabanın kızlan «la iş çıkaramazlar mıydı? Hattâ daha da fazla işe yaryamazaiar mıydı? Bu suretle, küçük Mimi Daıvson, kendisinden kat kat yüksek bir İçtimaî seviyeye sahip ol:uı Miss Thorne'un yanında oturup tahta parçalarının üzerine sargı bezi sanyor; Farıvell’in ablasının bütün demokratça telâkkilerine rağmen bir türlü tahammül edemlyeeeği .şekilde, her akşam Farvell’in yeni otomobiliyle evine kadar getiriliyordu.
Elliott Farvell, Rosemont'da bekâr kalmış iki üç delikanlıdan biriydi. Gözleri miyop olduğu i-çin orduya kabul edilmediğinden memlekette kalıp, ufak tefek iş lere riyaset etmekle iktifa edi-
İler tip benzin ve dizel motörlerinin Krank Milleri ile Silindirleri modern tezgâhlarımızla en hassas şekilde taşlanır.
Yetkili uzmanlar tarafından Eb’at kontrolü Yatak, Piston ve Sekman tayini yapılır.
Yedek parçası bulunan her nevi Komple motor, Ekskavatör, Sı lindir, Vinç, Asfalt, Beton makineleri tamiri ve revizyonu yapılır.
Siparişlerinizin emniyet; ve selâmeti bakımından Krank ve Silindirlerinizin taşlanması, Motorlarımızın fabrikamızda revizyon yapılması menfaatiniz icabıdır. Çünkii: Fiatlar makûl ve işimiz garantilidir.
İşin alınmasında ve tesellümünde azami kolaylık gösterilir.
Müracaat yerleri
SATIŞ MAĞAZASI
Satış ve sipariş şefliği
Etimesgut
Tel: 31437)
31438) den 14 ve 27
31439)
ÂJiaLırtalar Cad. Konya Sok. No. 29 TARKOHAN— ANKARA Teli 16091
(621)
1
ARI DEMİR
TİCARETHANESİ
SÜRURİ SAYARI
Bankalar caddesi Yurt sokak No. 15 — Tel: 1288S
Plyosonın F.N TEMİZ PİK
BORU ve Porçûlorı
Sipariş üzerine Çelik Saç, Mo bilye, Betonarme Demiri, « 8-16 milimetre Demir Horu — Plân ve Pı-oje Teksiri (BM)
Kekp r Şahlık Buz Dolapl rı
'T'ijider marka kahve için 4 muş-lu şerbet makinesi Kelvinatör rka bilhassa resmî dairelere el-işli Wartarkule su dolabı, K. 4 jider ev ve lokanta için buz dola-satılıktır. Görmek istiyenlerin tiye meydanı Erzurum Nevşehir iline müracaatları rica olunur.
(755)
Cebeci Eczanesi
İnönü Bulvarı, Cebeci Sineması yanına taşınmıştır. Sayın halka ilân olunur. (768)
Satılık Jeep
kskerî tıp çalışır vaziyetle lâs-leri yeni bir jeep satılıktır. Tele-: 14311 e müracaat. (763) |
— İkinizden hanginiz söylerse söylesin, bence hepsi bir. Sizi dinliyorum Kardinal... Fakat, pek uzatmayınız...
Bu söz ağır ve sert idi. Dük dudaklarını kanatıncaya kadar ısırdı. Fakat, biraderinin yeni bir bakışı ona itidal ve ihtiyatı tavsiye etli. Evvelce de söylemiştik galiba, ailenin en zeki bir adamı olan Kardinalin zekâsına Dük’ün sonsuz bir itimadı vardı; bu sebeple kendini zaptetti.
Giz Kardeşler Kralın kendilerine olan itimadına pek ziyade güvendikleri cihetle şiddetli tedbirler almalarına lüzum gösterecek, böyle bir kabul merasimini ümit etmiyorlardı. Bu tedbirler Krallık arazisinde iç harbe sebebiyet verebilirdi. Onlar da bunu biliyorlardı. İstedikleri de bu idi zaten, onlar bu tedbirleri, mevkii icraya konulduklarından sonra, velev kısmen olsun Krala tasdik ettireceklerini zannediyorlardı.
Bu gibi cebir kullanma işlerin-de onlar böyle yaparlardı.
Fakat, gelgelelirn, işler umdukları gibi olmadı. Kral birdenbire aleyhlerine dönmüşe benziyordu. Bu hal, işlerin rengini tamamiyle değiştiriyordu. Onların Kralda gördükleri fikir temayülleri ve haleti ruhiyeye nazaran, kendisinin rey ve müsaadesini almadan evvel bazı emirler vermiş olduklarını burada söylemek son derece tehlikeli olurdu. Binaenaleyh, bu cihetin ondan bilhassa saklanması lâzımgeliyordu ve Kardinalin de söz istemesinin sebebi bu idi.
İşte. Kardinal dö Loren’in, biraz yutkunması ve kendini toplamak için kısa bir müddet duraklaması bundan ileri geliyordu.
Nihayet söze başladı. Söyledikleri, biraz evvel Katerinin Protes-
//
d/MM/M didcd d/toz.
ri&nurtdm M'uzodt,
AST/?A aryjad/v yrderc yarmadı)/
AŞTrA
Yazan: MİŞEL ZEVAKO
Çeviren: RAGIP RIFKI
tanlar hakkmdaki ithamlarının tekrarından başka bir şey değildi.
Hem, bu hususta Ana Kraliçe kadar uzun söylememişti de; zira, Kral daha bidayette onun sözünü keserek:
— Daha ileri gitmenize lüzum yok, dedi... Benim bu hususta tam malûmatım var. Doğrusu pek hay ret ediyorum, Kardinal hazretleri... Nasıl oluyor da sizin gibi âlim, münevver fikirli bir zat böyle gülünç ithamlarda bulunabiliyor. Evet, gülünç diyorum. Sunu iyi biliniz ki, ben bu iş hakkında, tasavvur edemiyeceğiniz-den daha iyi ve daha fazla malûmat edinmiş bulunuyorum. İşte bu malûmata dayanarak sizin yanılmış olduğunuzu meydana çıkarıyorum. Yine bu malûmata dayanarak söyliyeyim ki Kardinal •hazretleri, Protestanlar ne beni öldürmek istiyorlar, ve ne de devletin- emniyeti aleyhine kıyam etmiş bulunuyorlar... Fakat, pek ilerisine varılır, onları cebir ve tazyik altında ezmek istenilirse tabiî bence vahim olur ve Protestanlar da zorla isyan ettirilmiş o-lur... Anlaşıldığına göre işin bu raddeye gelmesi isteniyor... Ve ben de buna inanıyorum artık... Buraya, bana bazı tedbirler alınmasını teklif etmek için geldiniz. Galiba bu tedbirlerin pek şiddetli olmasını istiyeceksiniz. Eğer böyle ise, zahmet edip söylemeyiniz. Cebir ve şiddet, hataların en fe-
nasıdır ve bizi, içtinabı gayri kabil bir surette iç harbe sevkeder. Pek iyi görüyor ve anlıyorum ki, zaptolunmaz ikbalperestlik hırslarını tatmin etmek için memleketi kana boğmakta asla tereddüt etmiyecek bazı fesat muharriklerinin takip ettikleri gaye budur. Fakat, ben bu gibilerin oyuncağı olmıyacağım ve onlar menfur plânlarını asla tatbik edemeyeceklerdir; Kıral olarak size söz veriyorum, onların arzularına âlet ol-mıyacağım, sözlerine inanmıya-cağım, bu gibi plânların da değil tatbikini, düşünülmesini bile menedeceğim. Bu sebeple, burada cebir ve şiddet musırrape bir surette tavsiye etmeğe kalkmak beyhudedir. Lâzım olan şeyler; geniş bir müsamaha zihniyetidir, din ve mezhep serbestliği zihniyetidir; mütemadiyen yapılmakta olan efkârı teşvik ve tehyiç işinden vazgeçerek gerilmiş olan fikirleri teskin etmektir; onlara kin, gayz ve nifakı değil, sevgi ve vifakı tavsiye etmektir; onlara, Fransa gibi büyük ve güzel bir krallığın tebaalarını, kudurmuş köpekler gibi birbirlerini parçalamak değil bilâkis kardeşçesine birbirlerine yardım etmekle mükellef pek büyük bir aile efradı olduklarını anlatmaktır. İşte benim takip edeceğim siyaset budur. Siz belki bunu biraz yavan ve basit bulursunuz. Ben, bu siyasetin iyi olduğuna inanıyorum. Eğer o,
benim anladığım ve inandığım tarzda tatbik edilecek olursa —ki ben de böyle olmasına nezaret edeceğim— bu memlekette derhal asayiş, refah, ümranın teessüs edeceğini göreceksiniz. O vakit, eğer Allah bana ömür verirse, kendilerinden ima suretiyle bahsettiğim o cânileri arayıp bulmak zamanı gelmiş olacaktır. Allaha yemin ederim ki, onların hüviyet leri meydana çıkarılacak, hepsi yakalanacak, muhakeme edilecek, hüküm giyecek ve cellâdın.baltası altına atılacaklar. İşte bu kadar.
Hiç kimsenin beklemediği bu sözler müthiş, bir tesir husule getirdi. Çünkü, bunlar sakin, mutedil bir sesle ve fakat, hastalıklı gibi görünen ve gevşek tabiatli olarak tanılan bu genç kraldan kimsenin ümit etmediği ve beklemediği bir metanetle söylenmişti. Onun, henüz bir kelimesini bile bilmediği zannedilen işler hakkında bu derece anlayış, vukuf ve salâhiyetle söz söylediğini görmek herkesi büyük bir şaşkınlığa uğratmıştı.
Salonu kaplayan derin sessizlik içinden birdenbire yükselen vakur bir ses:
— Pek güzel söylediniz, Şev-ketmeab. Bu, asil bir ifade, tam Krala yakışır bir ifadedir.... dedi.
Bunu, Giz'lere karşı vaziyet alan Saray Nazırı Misel dö L’Ospital söylemişti.
Kral, bu müdahaleden hoşlandı. Gayet lâtif tebessümiyle :
— Sizin gibi gayet namuslu, şerefli, müstakim bir zatın bu suretle sözlerimi takdir ve tasvip etmesi benim için pek kıymetlidir, Saray Nazırı efendi... Maa-mafih, seciyenizin asalet ve yüksekliğini bildiğim için sözleriniz beni hayrete düşürmezler... diye teşekkürde bulıpndu.
(Devamı vır
yordu. Maamafih, Mimi Dawson-un güzelliğini görememesi için yanına bir köpek olıp da yürüyecek adar kör olması lâzımdı; filvaki, bu güzelliği o derece iyi görmüştü ki, sulh yapıldıktan üç ay son)âa ve Patrick İves'in harpten avdetinden üç hafta evvel, Bay ve Bayan Davvson kızlarının Bay Elliott Farrvell’e nişanlandığını hayretler içinde kalan bir dünyaya ilân ettiler* Bu hayrette kalan insanlar içinde en çok şaşıranlardan biri de Susan Thorne oldu, zira genç Farvell senelerdir kendi etrafında dolaşıp durmuştu.
Harp esnasında Avrupaya hicret eden kafile memlekete döndü-
ğü zaman vaziyet bu merkezdey-
di. Bu memlekete dönenlerin başında ise, kasaba ile şehir kulübü arasında alçaltılan mânlanın üzerinden atlamak üzere, ayağında çizmesi, mahmuzu, belinde kemeri, göğsünde nişanlariyle Binbaşı Patrick İves de vardı. Muhiti pek tabiî olarak kendisini büyüledi; hattâ görünüşe nazaran, Mimi Davson’un nişanlanıp o muhite yerleşmiş olması zerre kadar keyfini kaçırmışa benzemiyordu. Su san Throe’le berayer golf sahasına ilk çıktıkları günden itibaren, genç kızın yanından bir gölge gibi ayrılmamağa başladı. Hattâ Cıırtiss Tlıonıe’un şiddetli ve açıkça itirazlarına rağmen birbirlerinden bir an ayrılmamakta İdiler. Tabiî Fonvel’le nişanlısı gibi onlar da etraflarını göremez halde idiler, işte bu âşıkane sahnenin ortasına, bir ay kadar sonra, son aktörütüz olan Bay Stephen Bellamy giriyordu.
Stephen Bellamy diğerlerinden oldukça yaşlıydı. Susan ve Patrick yedi yaş kadar, parlak ve güzel M imi'den ise on İki ya.ş kadar büyüktü. Susan’nı en büyük ağa-beyisi oian Dougias’ın en yakın arkadaşı, ve Cıırtiss Thorne firmasının ikinci derecede ortağıydı. Harpta da, ticarette olduğu gibi muvaffak olmuştu, ve Rosemorıt muhitinde, zekâslyle, yaluşıkiığı, kibarlığıyla, ayni zamanda bir hayli dünyalığıyla herhangi bir genç kız için iyi bir parti addede-rliliyordu. Curtiss Thorne’un kendisine kızını vermek istediğini bii tün Rosenıont biliyordu. Zaten harpten evvel Susan’m etrafında dolaşanlar içinde en münasip ılkınlar Farwe!l jje Bellamy gibiydiler.
Harpten avdetlerinden bir hafta geçmeden Susan her ikisini de kaybetmiş oldu. Çünkü, ağır başlı, mazbut, muhafazakâr Stephen Bellamy, Farvvell’deıı çok daha fecî ve şiddetli bir aşkla Mimi Davson’un cazibesine kapılmış bu lunuyordu. Kızın, en lıaflf tabiriyle tanıdıklarından biriyle nişanlı bulunması Stephen Bel la my'yi gayesinden uzaklaştırmakta zerre kadar müessir olamıyordu. Her ne ise, 1919 senesi Haziranının üçüncü haftası Rosemont şehrinin muhafazakâr halkını aylarca şaşknıa çeviren üç muhtelit vaka hadis oldu. Pazartesi gûııii,


ZAFER
Sayfa: 5
ORTAÇ’ta
Mevsimin Kumaş Vistra Emprime Jorjet Krep Emprime Tual Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ:
' _____________________________________________________________________________________________________ Anafartalar Cad-
Fiatları
260 krş.
290 krş.
375 krş.
500 krş.
yy- 18 Renk hakiki İrlanda Keteni £00 krş. Gandî 340 krş.
Anafartalar Cad. Adliye oryı* Köse Mağua, No: VIA
Tel: 11135 An kar»
ŞİMDİYE KADAR MÜNHASIRAN LÜKS MODELLERE MAHSUS BİR İMTİYAZ OLAN OTOMATİK MÜREKKEP DOLDURMA MEKANİZMASI

“AUSTİN” 2 ve 5 TONLUK 1950 MODELİ
YENİ TİPİ
ŞOFÖR MAHALLİ KAMYONLARI BEKLEYİNİZ
TOİJCH Doww
BUNDAN BÖYLE SHEAFFERS'İN BÜTÜN DİĞER
\ MODELLERİNE TEŞMİL EDİLMİŞTİR.
Böylece Sheaffer's, yalnız pahalı modellerin inhisarında bulunan imkânlardan ucuz modelleri de istifade ettiren yegâne fabrika olmuştur.
Şoför mahalli: Geni}, üç kikinin rahatça oturabileceği yeni bir tip. (Şoförün oturacağı yer ileri geri ayarlanabilir). Basamaklar şoför mahalli kapıları kapanınca gömülmez. Hariçten gelecek gürültüye karşı tertibatlı ve kilitli kapılar. Toza ve hava ceryanına karşı muhafazalı, şoför mahalli kenarlarında arka pencereler, ARZU ÜZERİNE: Radyo, kalorifer ve camların buğlanmasına karşı tertibat. Hava cereyanı ayarı, soğuk ve sıcağa karşı yeni tertibat. Ayrıca
kapılarda küçük camlar vasıtasile hususî hava ceryanı ayarı. Açılır kapanır arka şoför penceresi.
Şasi üzerinde: 6 silindirli bir motor olup 68 Fren beygir kuvvetin-dedir. Şanjeman 4 vitesli. Takviyeli diferansiyel. Dört tekerlek üzerine tesir eden LOCKHEED idrolik tertibatı havi frenler, ilâveten SERVO tertibatı. İstenildiği takdirde 5 tonluk uzun Şasi kamyonlar çift diferansi-yelli ve hususî DİZEL motörlü olarak ta verilebilir.
AUSTİN ’ e güvenebilirsiniz.
SHEAFFER3
Bütün izahatı aşağıda adresi yazılı acentesinden hemen alabilirsiniz
ARİF ALP
Karaoğlan Ticaret Hanı altı ANKARA
..... ■ ■
Et ve Balık tesis ve vasıtaları satın alınacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden
Marshall yardımından faydalanılarak memleketimizde kurulacak et ve balık tesislerine ait makine teçhizat ve malzeme kısmen Amerika Birleşik Devletlerindeki firmalardan direkt olarak, kısmen de tiraj haklarından istifade edilerek Danimarka ve Almanyadan, temin edilecektir.
Bu işlerle ilgili bulunan firmaların satın alma işlerde yetkili kılınmış olan heyetlerle temas temin etmek için Avrupa heyetinin merkez ittihaz edeceği Frankfurt şehrindeki Türkiye Ticaret A-taşeliğine ve Amerika Heyeti için de Illinois Eyâletinin Chicago şehrindeki Stevens Oteline müracaatları ilân olunur. (2654) E
Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasından
Evvelce gününde ilân edildiği veçhile Bankamızın Genel Kurul toplantısının yarınki Perşembe günü saat 14.30 da Ankarada Banka -pıız Merkez binasında yapılacağını sayın hissedarlarımıza hatırlatırız. (2640)
THE AUSTİN MOTOR EXPORT CORPORATION LTD. BİRMİNGHAM ENGLAND
İNGİLİZ
HORNIMAN
ÇAYLARI

Belediye Başkanlığından
Belediye Zabıta Talimatının 4 üncü maddesindeki (sabahleyin istirahat zamanı sayılan saate kadar her ne suretle olursa olsun gürültü yapılmaması) kabul edilmiş olduğundan mevsim vaziyeti göz önünde bulundurularak bu vaktin sabah saat 7.30 olarak tesbiti uygun olacağı ve bu hususun Belediye Tenbihleri arasına alınması Belediye Komisyonunun 19/4/1950 gün ve 2282 sayılı karan icabından bulunduğu ilân olunur. (2549)
Ankara BOMONTl Buz Fabrikasından Sayın Peynir tüccarlarına ve Buz Bayilerine
1 — Ankara Bomonti Buz Fabrikası resmiyetten çıkıp hususi şirket tarafından 1 Mayıstan itibaren işletilecektir.
2 — Müşterilerimize her türlü kolaylık gösterilecektir. Buz, Peynir, Krema vesair gıda maddelerini mağazalarına kader teslim e-dileceği gibi sabah saat 5 den akşamları saat 8 e kadar istediği dakika emirlerine amadedir.
3 — Buzhaneye getirilecek mallar üzerinde her firmanın kendi markası bulunmalıdır.
4 — Ellerinde sayılan gide maddelerinden olup da Buzhanemize koymak isteyen sayın tüccarlar ergeç 20 Mayısa kadar telefonla bildirmeleri, mezkûr tarihten sonra yer kalmadığı takdirde mazur görmeleri alâkadarlardan rica olunur.
Telefon; 22851 — 13668 — 14498. (775)
Ankara-Istanbul ve İstanbul - Ankara
Yolcularının Nazarı Dikkatine
Her gün karşılıklı Ankaradan istanbula ve İstanbuldan An-karaya Emniyet Koç Otobüs seferleri 15 Nisan 1950 Cumartesi sabahından itibaren başlıyacaktır.. Sayın yolcuların fazla tafsilât için aşağıdaki yazıhanelerimize müracaatlarını rica ederiz.
Ankara: 11 Jandarma Komutanlığı yanında Emniyet Otoları Yazıhanesi, Tel: 12909.
İstanbul: Sirkeci, Orhanive Caddesi Aşmalı Kahve bitişiğinde Çorlu - Ankara Yazıhanesi Tel: 25705.
■«■■i
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğünden
Merkez ve Taşra teşkilâtımız için imtihanla daktilo alınacaktır. İmtihanda gösterilecek muvaffakiyet derecesine göre ücret verilecektir. İmtihan 2 Mayıs 1950 Salı günü saat 10 da Genel Müdürlükte yapılacaktır.
'İsteklilerin bu tarihe kadar birer dilekçe ile Genel Müdürlüğe müracaatları. (2635)
Asistan Alınacak
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığından
Fakültemize Kitaplıkçı ve Seminerci bir Asistan alınacaktır. Ankara Üniversitesi Asistanlık Yönetmeliğinin dördüncü maddesinde yazılı şartları haiz olanların 16 Mayıs 1950 tarihine kadar birer dilekçe ile Dekanlığa başvurmaları.
Yabancı dil imtihanı 16 Mart 1950 Salı günü saat 15 de yapılacak-tır- (2630)
125 ve 250 gramlık orijinal kutularda
Her yerde satılmaktadır
W. H. et F. J. Horniman et Co. Ltd.
İller Bankasından
Bankamız gişelerinin, 26/4/1950 günü Genel Kurul toplantısı mü nasebetiyle KAPALI BULUNDURULACAĞINI sayın müşterilerimize bildiririz. (2566)
İLÂN
1950 genel nüfus sayımı için Belediye sınırlan içindeki binalara bilâhare numara levhaları asılmak üzere siyah yağlı boya ile istanpaj yapıldığı hemşehrilerimizin malûmudur. Her nedense bazı hemşehrilerimiz kapılara siyah yağlı boya ile yazılan numaralan kazımış veya her hangi bir şekilde okunmıyaoak hale sokmuş oldukları yapılan kontrol neticesinde anlaşılmıştır. ı
Bu hareket numarataj talimatına aykırı bulunduğundan binalarına siyah yağlı boya ile yazılan numaralan silenler veya her hangi bir şekilde okunmaz bir hale getirenler hakkında numarataj talimatnamesinin 13 üncü maddesinin tatbiki suretiyle Sayım Kanununa göre (5) liradan (25) liraya kadar para cezaslle cezalandın-lacağı ilân olunur. (2533)
Zayi
İstanbul Çıkış Gümrüğünden zu-ruf mahsubu için almış olduğumuz 2944. 2945, 2946, 2947 sayı ve 4/10/948 4109, 4084 sayı 11/12/948 günlü 6 adet zuruf mahsup beyannameyi zayi ettik. Yenilerini alacağımızdan eskilerinin hükmü olmadığım ilân
İTİTİ T. A. Ş.
Adres: Aşirefendi Caddesi Alya-nak Han kat 3 İstanbul
BaMbi
Adviye FENİK Y inlilerini fillaa 14* r* OİKMFT TAZICIOÖLV
Basıldığı yer :
Ginejf Matbu? )
Sayfa: 6
ZAFER
Boşnakaleden devam :
Muhtarlar
D.P. Ankara adayları : 1
Seyfi Kurtbek
istifalar
da baskıya başvuruyor Seçmen kartlarının muhtarlar va-sitesiyle dağıtılması sırasında bazı işgüzar C. H. P. li muhtarların mahalle sakinlerini tehdit suretiyle oylarını C. H. P. ye vermeleri için baskı yaptıkları öğrenilmiştir.
Bu arada Altındağ mahallesi muh tan bakkal Ali, halka seçmen kart-larını verirken: «Bunları size C. H. P. ye oy vermeniz şartile veriyorum, Halk Partisine rey vermiyccek o-lursanız hepinize cezalar verilecektir» dediği tesbit olunmuş ve bu vatandaşların bir kısmı Demokrat Partiye şikâyette bulunmuşlardır.
Muhtarların şehir ortasındaki bu baskı ve propagandaları görüldükten sonra, köylerde daha ne gibi baskılar yapıldığı kolayca anlaşıl -maktadır. Alâkalı makamların nazarı dikkatini çekeriz.

t
işletmeler Müdürlerinin tazyikleri
★ (Baş tarafı birinci de) dan bireı birer çağrılarak tehdit ve tazyik olunmaktadırlar. Fabrikanın Erganide çakmak servisinde bulunan ve ora seçim kurulunda vazifeli üç kuvvetli arkadaş madene celp olunmuştur. Bu hal bilhassa işletmedeki bini aşkın ilçe köylülerin -den müteşekkil demokrat işçileri a. rasında bir endişe havası yaratmış ve Halk Partilileri de kasaba ve köylerde bu durumu propagandalarına esas yapmaktadırlar, işletmedeki Halk Partililer teşvik ve taltif görüyorlar. Vaziyeti öğrenince dün Madene gelerek bir miting tertip ettik. Durum ciddî ve önemlidir. Bir taraftan da İdarî baskı başla -mıştır.»
İngiltere Ortaşark Kara Kuvvetleri Komutanı dün geldi
Büyük Britanya Otaşark Kara dolu Ajansı muharririne, Orgene-Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Sir ' rai Sir John T. Crocker şunları söy-John T. Crocker, beraberinde Kuı- ■ lemiştir: may Başkanı General Miller refi- «Türkiyeye ilk defa olarak geli-kaları ve maiyeti olduğu halde dün I yorum. Ortadoğuda bulunduğum saat 12 de özel bir uçakla Etimesgut ' zamanlar daima Türkiyeye gelmeyi askerî hava alanına gelmiştir._
Orgeneral Sir John T. Crocke:. alanda, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İzzet Aksalur, Genelkurmay harekât başkanı Kor-genral Üresin, Kara kuvvetleri Kur may Başkanı Korgeneral Şahap Gürler, Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Fevzi Uçaner, Deniz kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Rıdvan Koral, Genelkurmay Haberalma Başkanı Tümgeneral Naci Aka, Garnizon komutanı Tümgeneral İsmail Hakkı Tu-naboylu, Büyük Britanya Büyüke, çişi Sir Noel Charles, İngiliz kara ve hava ataşeleri, Albay Cemal Sancak, Yüzbaşı Hüsamettin Tan-yar tarafından karşılanmıştır.
Orgeneral Sir John T. Crocker uçaktan indiği zaman, Orgeneral İzzet Aksalur kendisini karşılayarak hoş geldiniz demiş ve yanında bulunanları takdim etmiştir. Bu arada Bayan Aksalur tarafında, Bayan Crocker’e bir buket verilmiştir. Bundan sonra bandonun çaldığı nl-giliz ve Türk milli marşları dinlenmiş, müteakiben Orgeneral Crocker ihtiram kıt’asını teftiş etmiştir.
Kendisinden Türkiye’ye gelişi hakkındaki intihalarım soran Ana-
zamanlar uaııııu luiKiytye geııııcjı I arzu etmiştim. Bu bölgeden ayrılırken Türkiyeye gelmek fırsatına I nail olduğumdan dolayı çok bahtiyarını. Burada Türk makamlariyle, Türk komutanlariyle ve Türk askerî birlikleriyle temas edeceğimden çok memnunun. Cumhurbaşkanı tarafından kabul edileceğimden dolayı da ayrı bir bahtiyarlık duymaktayım.»
Orgeneral Sir John T. Crocker bundan sonra İngiliz Büyükelçisi ile birlikte alandan ayrılmıştır.
Dün şehrimize gelen Büyük Brı tanya Örtadoğru Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Sir John T. Crocker saat 15.30 da beraberinde Kurmay Blaşl^anı Geneıial Miller ve İngiltere Büyükelçiliği ataşemı-literi olduğu halde, makamında, Millî Savunmda Bakanı Hüsnü Çakırı ziyaret etmiştir.
Orgeneral Crocker saat 16 da aynı zevatla birlikte Kara kuvvetleri komutanı Orgeneral Nuri Yamut’u ve 16.30 da Genelkurmay Başkanlığında Orgeneral İzzet Aksalur’u ziyaret etmiştir.
İngiliz generalinin ziyareti esnasında kara kuvvetleri komutanının nezdindc kara kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Şahap Güler bulunmakta idi.
D.P. listesi memnunluk yarattı
1/
ç
ı
k
ir (Baş tarafı birinci de) dirmiştik. Ayrıca «Ulus» matbaa sının neşriyatı arasında bulunduğu da anlaşılan böyle bir kitabın mevcudiyeti Halk Partisi mehafilince evvelâ inkâr edilmek istenmiş, fa kat Ordu’dan hemen sonra memleketin diğer yerlerinde de tevziatta bulunulduğu haberleri iktidarı işi e-hemiyetle ele almak mecburiyetinde bırakmıştı.
Dün haber aldığımıza göre kitabın muharriri, Mersin eski Ağırceza mahkemesi başkanı İbrahim Ethem Tatlıoğlu hakkında adlî makamlarca bir müddettenberi devam eden tahkikat tamamlanmıştır.
Dini ve dinî hissiyatı âlet ederek siyasî propaganda yapmaktan sanık olan İbrahim Ethem Tatlıoğlunun tevkifine karar verilmiştir.
Mahut kitabın muharrririnin bugünlerde tevkifi ve Ankara C. Savcılığına teslimi beklenmektedir.
h
ar
ne
■ı(
N
V
★ (Baş tarafı birinci de) nalcak ve. bu tarihten itibaren Anadolu Ekspreslerinde yataklı vagon bulunmıyacaktır.
Motörlü tren seferleri de 2 Mayıs Salı günü ilk trenin Ankara’dan Haydarpaşa’ya hareketile başlamış olacaktır. Motörlü tren her hafta Salı ve Cumartesi günleri Ankara-dan Haydarpaşa’ya Çarşamba ve Pazar günleride Haydarpaşadan Ankaraya hareket edecektir.
★ (Baş tarafı birinci de) dıramazken, D. P. Genel merkezi bir çok değerli şahsiyetler arasında 9? adayı en titiz bir dikkatle seçmekle meşgul bulunuyordu.
Demokrat Parti listesinde yer a-lan muhtelif mesleklere mensup şahsiyetlerin yurt ihtiyaçlarım yakından ve çok iyi bilen, seçim kabiliyetleri çok kuvvetli kimseler olduğu bilhassa dikkati çeken bir noktadır. Dikkati çeken bir nokta da listede isimleri bulunanların çoğunun, olgun ve tecrübeli kimseler yanında, genç ve faal değerli olmasıdır.
Umumî kanaat, dürüst bir seçim temin edilebildiği takdirde, Demokrat Partinin bu liste ile seçimlerde mutlak bir ekseriyet kazanacağı yolundadır.
Diğer taraftan Demokrat Parti Genel idare kurulu üyeleri dün a-ralarında toplanarak üyelerin yurt içinde yapacakları seyahatlerin yerlerini ve tarihlerini harita üzerinde tesbit etmişlerdir. Celâl Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes yarından sonra yurdun muhtelif bölgelerinde seyahate çıkarak vatandaşları seçim arifesinde tenvir edici nutuklar söyliyeceklerdir.
İzmirde intiba
İzmir, 25 (Telefonla) — Neşredilmiş bulunan her üç partinin listesi üzerinde İzmir’de çeşitli yorumlar başlamıştır. Şimdiki halde umumî kanaati şu şekilde hulâsa etmek mümkündür.
C.H. Partisi listesinde bazı isimlerin bulunmaması yüzünden 46 seçimlerinde C. H. Partisinin kalesi olarak sayılan ve Ç. H. Partisini jzmirde kazandıran Ödemiş kazası halkının bile bu listeye rey vermiyeceği söylenmektedir.
Millet Partisi listesine rey verecek partili kimseleri bulmak imkân dahilinde görülmemektedir.
Demokrat Parti listesi ise seçim kabiliyeti yüksek, sevilmiş insanlardan teşekkül etmesi ve buna i-lâve olarak Halil Özyörük gibi A-dalet mekanizmasında en mühim mevki işgal etmiş bir kıymetin listede yer alması İzmir Demokrat Parti listesini çok kuvvetlendirmiştir.
Listeler üzerinde mukayese yaparak kanaatlerini söyliyen bitaraflar, Demokrat Parti listesinin İz. mir seçimlerinde muhakkak kazanacağını açıklamaktadırlar.
İzmir'de seçim hazırlığı
İzmir, 25 (Telefonla) — İzmir Merkez ilçesi seçim kurulu son yaptığı toplantıda evvelce memurlardan istifade cihetine meyyal olan kararını değiştirmiş bulunmaktadır-. Yeni karara göre sandık kurulu başkanları şehrimizin tüccar, esnaf, doktor gibi serbest meslekli vatandaşlarından teşekkül edecektir. Bugün ilçe seçim kurulunun hazırlamış olduğu davetiyeler bir kaç güne kadar vatandaşlara gönderilecektir.
Radyolarda Parti propagandaları
: 1
Cenaze törenindeki
:N

•k (Baştarafı birincide) kanununu bahis mevzuu ederek bu kanunun 3 üncü maddesinde bu çeşit toplantıların polis tarafından
a*ı) lupıauıuuıııı puus taıaıuıaan borazan ve trompet çalınarak dağı-rc( tılması lâzımgeldiğini, fakat böyle rf bir şeyin yapılmamış olması dola yısiyle iddia olunan suçun yersiz bulunduğunu söylemişlerdir.
Bu arada bahis mevzuu olan suçun, ağır suçlar arasına girmemesi ve suç delillerini yok etmek ihtimallerinin de varit olmadığının na-içj zarı dikkate alınarak müekkilleri-K nin tahliye edilmeleri gerektiğini ajr, de ileri sürmüşlerdir.
ola D b aun. isti: reddetmiştir .
" K Duruşma 29 Nisan Cumartesi gününe bırakılmıştır.
(
ı
Bundan sonra Cumhuriyet Savcısı, mülâhazasını serdetmiş ve sanık müdafilerinin tahliye talebini
a h
ca
“^Marakaz vapurunda bir kaza
ecı İstanbul, 25 (a.a.) — Bugün Ma-" rakaz vapurunun limanımızdan ha-1 reketi sırasında feci bir kaza olmuş-tur.
Vapura yetişemiyen yolculardan jj eski Çorum belediye başkanı Kâzım * Morali geminin halatlarına tutuna-yetırak güverteye çıkmak isterken mu-(tır. vazenesini kaybetmiş ve düşerek a-( ğır surette yaralanmıştır.
Kâzım Morali hastaheneye kaldırılırken ölmüştür.
★ (Baş tarafı birinci de)
Liste aynen şudur:
Ankara Radyosundan
4 Mayıs 1950 C. H. P.: 21.15 den 21.25 e ve 21.40 dan 21.50 ye kadar; D. P.: 18.00 den 18.10 a ve 20.30 dan
20.40 a kadar; M. P.: 18.30 dan
18.40 a ve 19.50 den 20.00 ye kadar; M. K. P.: 19.30 dan 19.40 a kadar.
5 Mayıs 1950 C. H. P.: 18.00 den 18.10 a ve 19.30 dan 19.40 a kadar; D. P.: 21.15 den 21.25 e ve 21.40 dan 21.50 ye kadar; M. P.: 18.30 dan 18.40 ,a ve 20.30 dan 20.40 o kadar; M. K. P.: 19.50 den 20.00 ye kadar.
6 Mayıs 1950 C. H. P.: 19.30 dan
19.40 a ve 21.40 dan 21.50 ye kadar; D. P.: 19.50 den 20.00 ye ve 21.15 den 21.25 e kadar; M. P.: 18.00 den 18.10 a ve 18.30 dan 18.40 a kadar; M. K. P.: 20.30 dan 20.40 a kadar.
7 Mayıs 1950 C. H. P.: 20.30 dan
20.40 a ve 21.40 dan 21.50 ye kadar; D. P.: 18.00 den 18.10 a ve 21.15 den 21.25 e kadar; M. P.: 19.30 dan
19.40 a ve 19.50 den 20.00 ye kadar; M. K. P.: 18.30 dan 18.40 a kader.
8 Mayıs 1950 C. H. P.: 18.00 den 18.10 a ve 21.15 den 21.25 e kadar; D. P.: 18.30 dan 18.40 a ve 20.30 dan
20.40 a kadar; M. P.: 19.30 dan 19.40 a ve 19.50 den 20.00 ye kadar; M.K. P.: 21.40 dan 21.50 ye kadar.
9 Mayıs 1950 C. H. P.: 20.30 dan
20.40 a ve 21.15 den 21.25 e kadar; D. P.: 18.00 den 18.10 a ve 19.30 dan 19.40 a kadar; M. P.: 18.30 dan
18.40 a ve 21.40 dan 21.50 de kadar; M. K. P.: 19.50 den 20.00 ye kadar.
10 Mayıs 1950 C. H. P.: 19.50 den 20.00 ye ve 21.40 dan 21.50 ye kadar; D. P.: 18.00 den 18.10 a ve 21.15 den 21.55 e kadar; M. K.: 19.30 dan
19.40 a ve 20.30 dan 20.40 a kadar; M. K. P.: 18.30 dan 18.40 a kadar.
İstanbul radyosundan
4 Mayıs 1950 C. H. P.: 19.20 den
19.30 a ve 21.50 den 22.00 ye kadar; D. P.: 18.50 den 19.00 a ve 20.20 den
20.30 a kadar; M. P.: 18.20 den 18.30
a ve 20.50 den 21.00 e kadar; M. K. P.: 20.00 den 20.10 a kadar.
5 Mayıs 1950 C. H.P.: 20.20 den
20.30 a ve 20.50 den 21.00 e kadar; D. P.: 18.50 den 19.00 a ve 21.50 den 22.00 ye kadar; M. P.: 18.20 den
18.30 a ve 20.00 den 20.10 a kadar; M. K. R: 19.20 den 19.30 a kadar.
6 Mayıs 1950 C. H. P.: 19.20 den
19.30 a ve 20.00 den 20.10 ye kadar; D. P.: 18.20 den 18.30 a ve 20.20 den
20.30 a kadar; M. P.: 18.50 den 19.00 a ve 20.50 den 21.00 e kadar; M. K. P.: 21.50 den 22.00 ye kadar.
7 Mayıs 1950 C. H. P.: 18.50 den 19.00 a ve 20.20 den 20.30 a kadar; D. R: 19.20 den 19.30 a ve 20.50 den 21.00 e kadar; M. P.: 18.20 den 18.30 a ve 20.00 den 20.10 a kadar; M. K. P.: 21.50 den 22.00 ye kadar;
8 Mayıs 1950 C. H. P.: 19.20 den
19.30 a ve 20.20 den 20.30 a kadar; D. R: 20.10 dan 20.20 ye ve 20.50 den 21.00 e kadar; M. P.:, 18.20 den
28.30 a ve 21.50 den 22.00 ye kadar; M. K. P.: 18.50 den 19.00 a kadar.
9 Mayıs 1950 C. H. P.: 20.00 den 20.10 a ve 20.50 den 21.00 e kadar; D. P.ı 18.50 den 19.00 a ve 21.50 den 20.00 ye kadar; M. P.: 18.20 den
18.30 a ve 20.20 den 20.30 a kadar; M. K. R: 19.20 den 19.30 a kadar.
10 Mayıs 1950 C. H. P.: 18.20 den 18.30 a ve 21.50 den 22.00 ye kadar; D. P.:. 20.20 den 20.30 a ve 20.50 den 21.00 e kadar; M. K.: 19.20 den 19.30 a ve 20.00 den 20.10 a kadar; M. K. P.: 18.50 den 19.00 a kadar.
Ankara Radyosunun bir haberi yalanlandı
Stokholm, 25 (AP) — İsveçin Marshall Plânı yardımından 10 milyon dolarlık bir kısmını Türkiyeye terketmeyi teklif etmiş olduğuna dair Ankara Radyosunun bir haberi, bugün İsveç Dışişleri Bakanlığı tarafından resmen yalanlanmıştır.
Düşüneceğimiz tek nokta:
bir tercih yapıp listeler üzerinde tadiller yapmak istiyenler buluna bilir.
Reylerimizi atarken düşüncemiz şu olmalıdır: Biz bu hakkımızı kullanmakla ne istiyoruz? Bugünkü Halk Partisi iktidarının devamını mı, yoksa onun yerine Demokrat Partinin zaferini mi?
İşte şimdiye kadar Halk Partisinin icraat diye yaptıkları meydandadır. En büyük müdafaaları, memleketi harbe sokmamış olmaktır.
Biz vakıa, muhtelif sebep ve şartlar dolayısiyle harbe girmedik; fakat her zaman, her devirde harbe girmiyen memleketler bu vaziyetten âzami şekilde faydalanırlar, halbuki biz Halk Partisi iktidarı yüzünden harbe girenler kadar ve hattâ bir çok ahvalde onlardan fazla zarar görmüş bir milletiz. Bu bi-lânçoyu gözümüzün önünden geçirmeli ve kararımızı ona göre vermeliyiz. İstediğimiz şey bir kaç kişinin değişmesi değil, bir iktidarın başka bir iktidara dönmesidir.
Biz de biliyoruz ki, bugün Halk Partisi içinde bir çok güzide şahsiyetler vardır. Fakat, şahsan ne kadar iyi ve kıymetli olsalarda, Halk Partisi politikasının çarkları arasında bir şey yapmağa muktedir değillerdir. Çünkü iktidarın dişlileri o şekilde tanzim edilmiştir ki bunlar ekseriyet içinde öğütülüp e-rimeğe ve hiç bir hareket yapamaz halde bırakılmağa mahkûm edilmişlerdir. Halk Partisi listesi önümüzdedir. Senelerdenberi bu partinin kudretinden istifade eden müfritler, demokrasi dâvasını kösteklemek için uğraşanlar, yine adaylar arasındadır. Parti erkânı, eski geleneğine sadık olarak, bunları tasfiye etmek cesaretini biJe gösterememiştir. Eğer, seçimlerde bu parti kazanacak olursa, yine bugünkü vaziyet aynen devam edecektir.
Karar seçmenlerindir, şimdiki durum mu devam etmelidir? Yoksa değişmeli midir?
O halde reylerimizi kullanırken düşüneceğimiz tek nokta şudur:
Dâva, filâncanın kazanması ve kaybetmesi değil, brr sistemin kaybetmesi veya kazanmasıdır. Reylerimizi verirken aynı zamanda memleketin idare tarzına ve mukadderatına iştirak ettiğimizi unu tmıyalım. Zafer ve kuvvet, ittiUıattadır. Ancak bu suretle tahakkukunu beklediğimiz gayeye daha kolaylıkla ulaşabiliriz.
(Baştarafı birinci de)
Ordunun muhtelif kademelerinde vazife görmüş olan Seyfi Kurtbek daha henüz Yüzbaşı rütbesinde iken Silâhsızlanma Konferansında ve Boğazlar Konferansında askerî müşavir olarak bulunmuştur. Bir çok ataşeliklerde Vazife gölren Kurtl-bek'in son vazifesi Genelkurmay Seferberlik Dairesi Başkanlığı idi. Ordudan ayrılarak siyasî hayata atılan 1 Seyfi Kurtbek'in bundan sonra da memlekete büyük hizmetleri dokuna cağı şüphesizdir.
Kendisile yaptığım konuşmada sorduğum suallere aldığım cevaplar şunlar olmuştur.
Sual; Demokrat Partinin seçim -lerde kazanma şansını nasıl buluyorsunuz?
Cevap: Demokrat Partinin seçim leri kazanma şansı, demokrasinin Türkiyede kurulması ve yerleşmesi şansıdır. Milletin demokrasiyi yani kayıtsız şartsız halk hâkimiyetini kurma azmi o kadar kuvvetlidir ki, hiç bir şeyin ona engel olamıyaca-ğına kaniim.
Sual: Memleketi iktısaden kalkın dırmak için ne gibi tedbirler alınmalı ve ele alınacak başlıca işler kanaatinizce hangileri olmalıdır?
Cevap: Memleketi iktısaden kalkındırmak için önce bilgiye tetkiklere, hesap ve plânlı araştırmalara dayanan bir millî ekonomi politikası tesbit etmek ve sonra bu politikayı gerçekleştirecek idare ve çalışma mekanizmasını kurarak azim ve sebatla çalışmak lâzımdır.
İktisadî kalkınmamıza en büyük engelin millî savunma masrafları olduğu ısrarla ileri sürülmektedir. Bu, kolay ve ucuz bulunur bir mucip sebeptir. Millî savunma ve millî ekonomiyi ayrılmaz bir bütün halinde mütaleâ etmeliyiz. Her iki taraftaki kalkınma ve inkişaf hareket lerinde, prensip, metot ve çalışma birliği ve beraberliği lâzımdır. Ancak, millî savunma, sadece askerî
bir mesele değil, politik, ekonomik : ve sosyal faktörleri de olan çok taraflı bir dâva olarak ele alındığı1 ı takdirde, milli kalkınmadaki menfi ' ' tesirlerini asgari hadde indirmek1 mümkün olacaktır. Milli savunmayı, çok cepheli bir bütün halinde yeni baştan ve tamamile rasyonel olarak tanzim ettiğimiz takdirde, hem daha kısa zaman da daha kuvvetli olacağımıza ve hem millî savunma masraflarında mühim mik tarda tasarruf temin edebileceğimize inanıyorum.
Sual: Hayat pahalılığı normal midir ve hayatı ucuzlatmak mümkün müdür?
Cevap: Bizdeki hayat pahalılığı, millî ekonominin hastalığı neticesi -dlr. Devletçilik, yüksek derecede ihti saslaşmış bir kadro ile plânlı olarak sevk ve idare edildiği takdirde verimli olabilir. Kudretsiz ve aşırı derecede bürakratik bir devletçilik kolayca sömürücü bir inhisarcılık ha üne dejenere olarak İktisadî hayatı felce uğratabilir. Memleketimizde, şahsî teşebbüs ürkütülmüş, sindirilmiş ve nötralize edilmiştir. Milletin geniş ekonomik gücü atıl kalmaktadır. Ejkonomimlizın tedavisi el -bette mümkündür. Bilgili kudretli ve azimli olduğu kadar kendini tamamile millet işlerine vakfetmiş idealist bir halk hükümetinin buna muktedir olacağına ve hayatı ucuz-latabileceğine inanıyorum.
Konuşmayı yapan: Nusat

★ (Baş tarafı birinci de)
«Cumhuriyet Halk Partisinin Milletvekili aday seçimlerindeki hareket tarzı ve son zamanlarda memleketi idare etmek hususunda partide hâ-1 kim olan zihniyet, siyasî gö- 1 rüş ve kanaatlerime aykırı bir mahiyet almış bulunmaktadır.
Bu itibarla uzun yıllardan-beri bağlı bulunduğum C. H. P. sinden istifa ediyorum.
Şimdilik bağımsız kalmağa karar vermiş bulunmakla beraber Demokrat Partinin yurdumuzda hakikî demokratik bir idare sistemini gerçekleştirmek için büyük rol oynamakta olduğuna da kanaat 'getirmiş bulunuyorum.
Saygılarımın kabulünü rica ederim.»
Adviye FENİK
Atomlu ^denizaltı gemisi
Amerikada büyük bir gemi yapılacak
Vaşington, 25 (a.a.) (United Pres) — Bugün açıklandığına göre, «do -nanma üzerinde çok münakaşa edil miş olan atom enerjisi ile hareket e-decek denizaltı üzerinde çalışmalara başlamağa hazırdır. Atom enerjisi ile işliyecek denizaltının plânları çok ilerlemiştir. Donanma, şimdi gemiyi inşaya başlamak için kongrenin müsaadesini istemektedir- Makineler üzerindeki tecrübeler bir müddettenberi devam etmektedir.
Donanma kurmay başkjanı Amiral Forrest Sherman temsilciler meclisi silâhlı kuvvetler komite: tinde yapacağı beyanatta kongremin müsaade sini istiyecektir.
Öğrenildiğine göre, atom enerjisi ile işliyen denizaltı, kopnitenin demokrat başkanı Cari Vvnson’un teklifi üzerine kabul edilcın kanunlara göre yapılacak bir çok yeni gemilerden bir tanesidir.
Bu denizaltılarda oksijen istihsali için hidrojen peroksid. kullanılacaktır.
Bu sayede denizaltr, Almanlar ta rafından inkişaf ettirilmiş olan şnjör-kel teneffüs tüplerini ’kullanmadtan denizin altında uzun müddet kalabilecektir.
Vinson, Amiral Sh(irman’ı atom bahrlyesi üzerinde ça’lışmaya başlamayı sağlıyacak kan) un teklifinin ilk şahidi olarak göstermiştir. Bu kanun tasarısı 50 bin tonluk yeni gemi inşası ve 20 bin ta nluk tecrübe gemisinin modern tipe çevrilmesin i mümkün kılabilecektir.
DÜNYANIN EN l TZUN ASFALT YO LU j
Ottavva, 25 (a.a.) — Kanadanın Atlantik sahilini Pasifij ;e “bağlayan büyük bir yolun inşas ına. bu yaz başlanacaktır. Takriben 8200 kilometre olan bu dev aefal t :jose dünyanın en uzun asfalt.yalı t olacaktır.
İnşa masrafı 300 nıîlj ort Kanada doları olarak tahmin e( liü inektedir.
Saint Laurent’in Kıazı ıy sahilini Montreal ve Ottawaya ? (a dar takip ederek Ford Williamdian gfezecek o-lan yol büyük gölıtone varacak, Kenrna, Winnipeg, Rtave ’st pike, New Wesminster’e ugrayacal c Vancou-ver’de son bulacaktır.
13 vatandaş fecî şekilde boğuldu
Samsun, 25 (Hususî) — Bugün 21 vatandaş kayıkla Ayvacık bucağından Çarşamba ilçesine gelirken kayığın Yeşilırmak köprüsüne çarparak devrilmesi neticesi 13 vatandaşımız fecî bir surette boğulmuşlardır.
Üç kişilik bir Hind hey'eti şehrimizde
Ankara, 25 (GHH) — Hindistanın Uttar Pradesh eyâleti hükümeti müsteşarlarından ve Hindistan mer kez haberleşme istişare komitesi ü-yelerinden ve önümüzdeki ay Stok-holm’da toplanacak millelterarası zirai müstahsiller konferansında Hindistan delegesi Govind dün Ankaraya gelmiş ve basın mensupları ile tanışmış ve bu arada Çocuk Islah evini de ziyaret etmiştir.
Mr. Govind Sahay bu akşam İs-taııbula hareket edecektir. Istan -bulda iki gün kaldıktan sonra Semp lon ekspresiyle İtalya tarikiyle Stokholm'a hareket edecektir. Kendisine Hindistan Münakâlat Bakanı kalemi mahsus müdürü Mr. Jai Na-rain ve Uttar Pradesh hükümeti haberler bürosu âmiri refakat etmek-
14/5/1950 gününde yapılacak milletvekilleri seçimi için C. Halk, Demokrat, Millet ve Milli Kalkınma Partileri tarafından Ankara iline ait olmak üzere verilen aday listelerde bağımsız adayların mür^çAatları kurulumuzca incelenerek adaylıklarının kabulüne karar "verilmiş olmakla keyfiyet 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanununun 38 inci maddesi gereğince ilâı^jolunur.
C. Halk Partisi
Müjgân Ağaoğlu Naki Cevat Akkerman Namık Anbarcıoğlu Fuat Bayramoğlu Hıfzı Oğuz Bekata Raşit Börekçi Arif Çubukçu Emin Halim Ergun Ahmet Şükrü Esmer İsmet İnönü Dr. Cemal Kipeı-Halil Naci Mıhçıoğlu Mümtaz Ökmen İhsan Pehlivanlı Rıfat Pilavoğlu Dr. Ahmet Hamit Selgil Korgl. Naci Tınaz Dr. Ragıp Tüzün.
Demokrat Parti
Salâhaddin Adil
Sadri Maksudi Arsal
Dr. Muhlis Bayramoğlu Salâhattin Benli Ömer Bilen
Dağistan Binerbay
Hamdi Bulgurlu
Osman Şevki Çiçekdağ
Ramiz Eren
Muhlis Ete
Mümtaz Fait Fenik (Bağımsız' Abdullah Gedikoğlu
Osman Talât İltekin
Hamit Şevket İnce
Seyfi Kurtbek
Dr. Talât Vasfi Öz
Fuat Seyhun
I Cevdet Soydan
Millet Partisi
Ferruh Ağan (Bağımsız)
Enis Akaygen
Nihat Akpınar
Sadık Aldoğan
Zeki Mesud Alsan (Bağımsız) Nurettin Ardıçoğlu
Ali Rıza Başkan (Bağımsız)
Abdullah Caner
Fitnat Fevzi Çakmak
Hakkı Demircioğlu
Aziz İlter
İzzet Mühürdaroğlu
Hüseyin Namık Orkun (Bağımsız)
İhsan Pımar (Bağımsız)
Vasfı Raşit Sevig
Ethem Silsüpüroğlu
Sadrettin Tosbi
Derviş Uzman.
Milli Kalkınma Partisi
Hulûsi Aktürk Salâhattin Altuntuğ Zühtü Ateş
Nazmi Sabri Batmaz Hüseyin Hamit Benadam Kâmuran Bozkır Muzaffer Bozkurt Salim Çetiner Nuri Demirağ Safi Dümer Yusuf İleri Niyazi Kansuk Hüseyin Orhon Veysel Öğe Cevat Örnek Fuat Öztan Suat Tunca Veysel Ünüvar.
Bağımsız Adaylar
M. Kenan Akçay
İhsan Deniz
Mustafa Elmalı
Ali Galip Genç Şükrü Emin Kutluk Ali Sönmez.
10.000 Ton çimento alınacaktır
1 — Banka ihtiyaçları için 10.000 ton Türk normlarına uygun port-land çimentosu alınacaktır.
2 — Bu çimentonun teslim müddetleri, teknik evsafı, fiatları ve bu ihale ile ilgili diğer esaslar hakkındaki şartnameler Ankara’da İller Bankasından ve İstanbul'da (Tünel pasajı Dervişzade hanında 11-bank ve Temel Sondaj ve Artezyen Limited ortaklığı) ndan bedelsiz o-larak tedarik olunabilir.
3 — Şartnameye uygun teklifler kapalı zarfla en geç 6 Mayıs 950 Cumartesi günü saat 13 e kadar Bankamıza tevdi edilmiş olacaktır.
Postada vaki olacak gecikmeler ve telgrafla yapılacak teklifler kabul edilmez.
4 — Kapalı zarflara 30.000 liralık teminat mektubu veya makbuzu konulacaktır.
5 — Kapalı zarflar 8 Mayıs 950 Pazartesi günü saat 10 da Banka Satın Alma Komisyonunda açılacak ve Banka İdare Meclisinin kararından sonra ihale neticelendirilecektir.
6 — Banka bu ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediği müessese-
ye vermekte tamamen serbesttir. _ (2308)-(253)
Bartın’da dün büyük bir miting yapıldı
★ (Baş tarafı birinci de) mızın temiz havasını teneffüs edeceğiz. Bu bizim tabiî hakkımızdır.» Refik Koraltan’ın hitabesi
Son olarak alkışlar arasında mikrofon başına gelen Refik Koralta.ı da uzun ve heyecanlı bir hitabede bulunarak ezcümle şunları söyledi:
— «Partimizin esas gayesi, memleketimizde hakikî demokrasi rejimini gerçekleştirmek ve devlet hayatında tam mânâsiyle milletin hâkimiyetini sağlamaktır. Partimizin kanaatine göre siyasî istiklâlimizin devam ve bekası medeniyet ve kültür sahasındaki istikbalimizin inkişafı, memleketimizde demokrasi rejiminin yerleşmiş olmasına bağlıdır. Bizim için iktidar mevkiine gelmek ancak yüksek millî gayelerimizi gerçekleştirmek için bir vasıtadır. İçinde bulunduğumuz seçim mücadelesi, alelâde bir parti mücadelesi değil, tarihî bir mücadeledir. Bu seçimler neticesinde Türk milleti ya bütün medenî milletlerin çoktan kabul ve tatbik etmiş oldukları millî iradenin kayıtsız, şartsız işlemesini sağlıyan ve millet hâkimiyeti esasına göre kurulmuş demokrasi rejimine kavuşmak suretile memleketimiz için geniş medenî inkişaf imkânlarını temin etmiş olacak veyahut zümre ve şahısların hâkimiyetine bağlı kalarak serbest me-denîî inkişaf imkânlarından tarihin bu devrinde dahi mahrum kalmış olacaktır. Bir defa daha tarihin mukadder olan bu hamlesine başladığı mızdanberi hiç bir kimsenin şahsına mütevecih küçük, bayağı politika o-yunlarına düşmeksizin ve hakkımız da şimdiye kadar yapılmış ve hâlâ yapılmakta olan müsvedde politika oyunlarına bakmaksızın millete huzur ve refah getireceğine inandığımız koruyucu ve kurtarıcı yolumuza devam ediyoruz.
Bu sebepledir ki, Türk milleti bu koruyucu ve kurtarıcı, bir kelime ile bu kurtuluş dâvasına gönül vermiştir.
14 Mayıs günü en büyük bayram günü olacak ve demokrasi güneşi Türk dünyasını aydınlatacak, onu lâyık olduğu saadete kavuşturacaktır Sandık başlarına büyük bir bayramı kutlamak vesilesiyle gideceğiz. Rey lerimizi kullanırken vicdanımızın emrine uyacağız. Tarihimizde bir de-facık olsun millet reyi ile iktidarı değiştireceğiz.
Allah muinimiz olsun.»
Koraltanın bu konuşması coşkun tezahürata vesile olmuştur.
DOKTOR
Aziz Tevfilc Yeginsoy
DAHİLİYE MÜTEHAS8ISI
Hastalarını her gün saat 18 den itibaren kabul eder.
Hamamönü Halk Eczanesi kargında, Nizameddln apartmanı No. 2 — Tel: 18343.

Comments (0)