Perşembe
27
NİSAN 1950
Yılıl—No. 363 j
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Caddesi: 2
Posta Kutusu: 193 — ANKARA Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara Başmuharrir tel: ....... 15619
Yazı işleri, idare: .... -5315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
[DEMOKRASİNİNDİ R"|
her GÜN BİR HÂDİSE
Haftada 20 milyon frank nasıl kazanılır?
r
İçişleri Bakanlığının bazı
bölgelere garip tamimi
Demokrat Parti Başbakanlığa bu hususta bir müracaat yaptı
H.P. çevrelerinde büyük bîr telâş başgösterdi
Endişeler, Yargıtay Başkanına karşı yapılan taarruzlarla açığa vuruldu
C.H.P. organlarının velvelesine rağmen D.P. adayları ve
Seçim hUçreleri inşasından vaz mı geçiliyor? Seçmen kartlarında da yolsuzluklar devam ediyor
Yeni Seçim Kanunu ile memlekette nihayet dürüst ve demok ratik bir seçim yapılabileceği düşünülerek duyulan sevinç, iktidarın türlü dolambaçlı çarelere başvurmağa başlaması üzerine maalesef hayal kırıklığına inkılâp etmektedir. Başvurulan çarelerden biri de seçmen kartlarının tevziinde kendini göstermektedir.
Kartlarda insana, Halk Partisi aleyhinde rey verecekleri anlaşılan vatandaşları seçim hakkından mahrum etmek için olduğu hissini veren bazı isim hataları yanlışlıklar, ve pek çok kimseye de kart dahi dağıtılmamış olması seçimin selâmetini şüpheye düşürücü hareketlerdir. Bu a-rada Kırıkkaleden alarak aşağı-
da verdiğimiz haberden de an- İçişleri Bakanı Emin Erişirgil
laşılacağı veçhile seçmenlerin oylarını hazırlamaları için hücreler yapılmasından -tasarruf ınaksadiyle- vazgeçilmesi de çok dikkate değer mahiyettedir.
Demokrat Parti, yurdun muhtelif yerlerinden gelen ve bazı bölgelere hükümet tarafından seçim sandığı inşasını, sandık başında memur bulundurulması için tahsis bulunmadığının bildirilmesine dair olan haberler üzerine dün Başbakanlığa müracaat ederek seçimlerde rey verme yerinin gizliliği ve tasnifin aleniyeti prensibinin Seçim Kanununun esaslarından biri olduğunu hatırlatmıştır.
İçişleri Bakanlığının bir tamimi
Kırıkkale 26 (Telefonla) — Bu-★ (Devamı Sa. 6 Sü. 6 da)
bu arada Fethi Çelikbaş listedeki yerini muhafaza ediyor
Demokrat Parti aday Listesinin —:-------------------------------------------------------------
Oylarımızı neden
Adviye FENİK
A. Adıvar'a namzetlik için teklif yapılmadı
artilerin aday listeleri malûm olduktan sonra propaganda faaliyetlerinin gün geçtikçe daha da artacağı muhak-
kaktır. Bu ara, sağduyu sahibi bütün vatandaşların temennisi, şüphe yok ki, propagandalarda tutulacak yolun aynı ve yapılacak mücadelelerin nezih ve vakur bir çerçe-
neticeleri köylü ve vatandaşa bir ı sürü ağır vergi ve muvaffakiyet- J sizhğe malolmuştur. Ticarî ve I İktisadî sahada tutulan birbirine zıt usuller neticesinde ithalât ve ihracat muvazenesi daima aleyhimi- ' ze olmuş, sonu muazzam açıklar •k (Devamı Sa. 6 Sü: 4 de) 1
Vatan gazetesinin asılsız iddiası
Dünkü «Vatan» gazetesinde «Dr. Adnan Adıvar’ın vaziyeti» başlığı altında, kendisinin parti listelerine Müstakil aday olarak alınmadığına
■fa (Devamı Sa. 6 Sü: 1 de)
Halk Partisi yüksek çevrelerinde uyandırdığı telâş ve şaşkınlık de -vam etmekte, bu partinin organı o-•an «Ulus» ve «Ankara» gazeteleri, aldıkları emir üzerine, mütemadiyen uydurma haberler neşrederek listenin vatandaşlar üzerinde hasıl ettiği çok müsait tesiri sözde gi -dermeğe çalışmaktadırlar.
Ulus ile Ankara’nın dünkü sayılan bu zoraki haberlerin en saçmaları ile dolu idi: Gûya bir çok kimseler D. P. adaylığını kabul etmemişler, taşra teşkilâtında hayal kırıklığı varmış ilâh...
C. H. P. organlarının büyük başlıklar altında verdikleri bu haberlerin başlıcası Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Fethi Çelikbaş’ın adaylığı kabul etmediği yolundadır. Halbuki bu haber de tamamiyle a-sılsız ve uydurmadır. Fethi Çelikbaş Demokrat Partinin Burdur listesinde yer almış bulunmaktadır ve adaylıktan çekilmemiştir.
Diğer taraftan Yargıtay Başkanı Halil Ozyörük gibi bir şahsiyetin D. P. aday listesinde yer .almış bulunması da C. H. P. lileri âdetâ paniğe uğratmış bulunuyor. Bunun tesiri ile, Ulus ve Ankara, dün sayın Yargıtay Başkanına hücuma geçmişler, onun Milletvekili olduğu takdirde Mecliste hangi sahalarda faaliyet göstereceği yolundaki beyanatını ele alarak böyle bir beyanatta bulunduğu için muhakkak istifa etmesi veya aleyhinde Yargıtay İnzibat Meclisinin- karar vermesi gerektiğini iddia edecek kadar işi ileri götürmüşlerdir.
■fc (Devamı Sa. 6 Sü: 7 de)
Bolııda bundan bir hafta kadar önce yapılan mitinge iştirak etmek üzere yolları doldu ran Demokrat Partililer
ve içinde cereyan etmesidir.
Hatırlardadır; 946 seçimleri arifesinde iktidar partisinin bazı sözcülerinin başvurdukları çirkin ve mii-tecavizane usuller, seçmenler üzerinde pek menfî tesirler meydana getirmişti. Bilhasa Demokrat Partinin ileri gelenleri aleyhine savrulan çirkin iftiralar ve çamurlar, yaradılışı itibariyle efendi ve kibar olan Türk halkı üzerinde iktidar partisi hesabına çok kötü bir hava yaratmıştı... Buna mukabil, Demok ratlann beş senedenberi şahidi olduğumuz tamamen nezih ve vakur konuşma tarzları halk üzerinde
daima bir takdir hissiyle karşılanmıştır. Bu itibarla muhtelif partilere mensup bütün propagandacıların, seçmenlerin bu asil lıâleti ru-hiyesini daima gözönünde bulundurarak, şahsiyat çukuruna düş-miyeceklerini ve mücadele sis -
Şehrimizde bulunan Britanya Ortaşark Kuvvetleri Komutanı General Crocker, beraberinde İngiliz Büyükelçisi de olduğu halde dün müzeyi gezmiştir. Yukarıdaki resim Gene rali, Büyükelçi ile beraber müzede göstermektedir.
Bolunun Seden ilçesinde dünkü D. Parti mitingi
Korgeneral Fahri Belen, "Yaşasın Demokrat Parti,
yaşasın paşa., âvazeleri arasında omuzlarda taşındı
Bolu, 26 (Telefonla) — Demokrat ----------------------------------------
temlerini soysuzlaştırmıyacaklarını tahmin etmek isteriz.
Bu noktaya böylece işaret ettikten sonra, vatandaşların Demokrat Partiye oy vermeğe neden taraftar oldukları üzerinde duralım:
Hep biliyoruz; iktidar partisi şimdiye kadar tuttuğu idare tar-
D. P. Ankara adayları: 2
ziyle belki muayyen bir zümreye refah ve huzur sağlamıştır; fakat vatandaşların çoğu ıztırap ve sefaletle daima karşı karşıya kalmıştır. Bu parti, geçmişteki icraatının verimli yollarını da son seneler zarfında tamamen kapatmış, artık is-tikbal için hiç bir yeni taahhüde giremiyecek bir duruma düşmüştür. Mektep dâvası demiş, köylüye türlü angaryalar ve vergiler yüklemiş, sonra hiç bir netice alınmadan bu yoldan vazgeçilmiştir. Devletçilik sahasında girişilen tatbikatın
Hâmit Ş. İnce
V Milletin ümidi bu muzafferiyetine
Parti Bolu Milletvekili adaylarından Korgeneral Fahri Belen, Bolu I) başkanı avukat Ihsan Güler, Bolu merkez ilçesi başkanı avukat Mahmut Güçbilmez, Seden ilçe merkezinde bugün Cumhuriyet meydanında saat 13 e kadar toplu propaganda konuşmaları yapmışlardır. Kendilerini çok kalabalık bir halk kitlesi dinlemiştir. Muhtelif mevzulara temas eden hatipler heyecanla ve şiddetle alkışlanmışlardır.
Konuşmaların sonunda Demokrat Parti binasına dönmekte olan Korgeneral Fahri Belen’i halk o-muzları üzerine alarak: «Yaşasın Paşa, yaşasın Demokrat Parti» diye bağırmışlar ve generali parti binasına kadar omuzları üzerinde taşımışlardır.
Bir tesadüf eseri olarak öğleden sonra aynı meydanda Halk Partililerin Bolu adaylarından bir grup da konuşmağa başlamışlarsa da halktan gördükleri alâkasızlık sebebiyle toplantıyı bir müddet sonra da-
Hizmctçisi Kadriyeyi öldürmekten 18 sene hapse nıalıkûnı olan Vecihi Baraz şimdi de, Kadriyenin ırzına tecavüz etmiş olduğu için tahtı muhakemeye alınmıştır. Resim, Bavaz’ı dünkü duruşmasında göster-
mektedir. (Yazısı 2 incide)
D. P. Seçim toplantısı
Demokrat Parti il İdare Kurulu Başkanlığından:
30 Nisan 950 Pazar günü sa- ■ lal 10 da Cebeci çayırında se-1 Çim propagandası için biv toplantı tertip edilmiştir. |
Sayın vatandaşlara bildiri-, lir.
Şehrimizin maruf avukatlarından Hâmit Şevket’in Demokrat Parti teşkilâtı tarafından Ankara adayı gösterildiğini duyunca kendisiyle bir görüşme yapmak üzere yazıhanesine gittim.
Tatlı konuşması, nezaket ve tevazu ile kendisini herkese sevdirmiş olan Hâmit Şevket, işlerinin çokluğuna rağmen bana bir saate yakın zamanını hasretmeğe tereddüt etmedi.
1914 senesinde İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra serbest hayata atılarak, sırasiv-le Ödemiş, Eskişehir, Zonguldak, İzmir ve Ankarada avukatlık yapmış olan Hâmit Şevket İnce, mes-
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 7 dc)
seçimde D.P. nin bağlanmıştır „
Hamit Şevket ince
ğıtmak zorunda kalmışlardır.
Seden halkı demokrat misafirlerini kasaba dışına kadar uğurlamalardır.
İngiliz kabinesi güven oyu aldı
Londra, 26 (a.a.) (United Press)
— Attlee hükümeti bugün avam kamarasında, benzin fiyatlarının arttırılması meselesi hakkında beş oy farkla itimat kazanmıştır.
Londra, 26 (a.a.) (United Press)
— Attlee hükümeti bugün avam ka marasında 1950 - 51 yılı bütçesi’hak kında ikinci itimadı da 5 oy farkla kazanmak sureti ile boş yıllık iktidar devresinin on tehlikeli abını atlatmıştır.
Londra. 26 a.a. — (afp) Dumbaı--ton’da yapılan kısmi seçimi, işçi parti adayı 293 oy farkla kazanmış-
Kokteyl Listelerin zararı etrafında
1946 seçimlerinde, muhtelif partilerin;. listelerini önlerine koyarak, hepsinden birer
---- Yazan : -—-
Cıhad Baban
_____ dostum Nadir Na-
Idi bu kokteyl lis telere karşı ilk
ıağını açtı. Nazik uslûbu ile demek
liste tanzim edenlerin miktarı hayli I istedi ki. böyle şey olmaz, ve bu kabarıkça idî. Bunlar da bu tertip iiste]er )rc (,.vc yaramaz Yer-listelere orijinal bir isim bulmuş- elen göğe kadar hakkını teslim et-laıdı. Kokteyl listeler... Bir kaç gün | tığimiz arkadaşımızın bu ikazına evvelki Cumhuriyette muhteremi ★ (Devamı Sa. G Sü: 7 de)
Zonguldak j ! D.P. siyasi toplantısı
Dün binlerce | D.P. linin iştiraki! ile yapıldı |
Zonguldak, 26 (Telefonla) — Bugün Zinguldak tarihî günlerinden birini daha yaşamıştır. Demokrat Partinin tertiplediği büyük siyasî toplantıda bulunmak üzere Ankara Ekspresi ile saat 10.30 da şehrimize şeref veren Demokrat Parti genel kurul üyesi İçel milletvekili sayın Refik Koraltan, beraberinde Zon -guldak milletvekili lncealemdaroğ-lu ve Demokrat Parti Zonguldak a-day listesine girmiş olan eski Çaycuma hâkimi Avni Yurdabayrak, Hüseyin Balık ve gazeteciler olduğu halde binlerce Demokrat Partili tarafından karşılanmıştır.
Zonguldak Demokrat Parti il merkezince tertiplenen ve günler-denberi bütün ZonguldaklIların heyecanla bekledikleri büyük siyasî toplantı bugün saat 16.30 da belediyece evvelden tahsis edilen sahada binlerce ZonguldaklInın huzuru ile yapılmıştır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen tamam üç saat devam eden toplantı çok büyük bir alâka ile sonuna kadar takip edilmiştir.
Sırasiyle Boyacıgiller, Fahri Men ★ (Devamı Sa. 6 Sü: 2 de)
Mevsim
yağmuru başladı
Bu yıl yurdumuzda mevsim yağmurlarının gecikmesi ve havaların yaz mevsimi kadar sıcak gitmesi kuraklık tehlikesini belirtmiş ve endişe uyandırmıştı. Muhtelif yerlerden gelen haberlere göre, bu tehlike umumiyetle bertaraf olmuş, evvelki gece Ege ve İç Anadoluda yağmur başlamıştır. Dün gece de Ankarada yağmuş başlamıştır.
★ (Devamı Sa. 6 Sü: 4 dc)
AK!NTIYA~1 i____KÜREK
İş infazda !
Başta Yargıtay Başkanı olmak üzere bir çok hâkimlerin Demokrat Parti listesinde aday gösterilmelerine Hüseyin Cahit Yalçın pek içerliyor! Telâş içinde yazıyor:
Demek diyor, bıızı hâkimlerimiz tarafsız değillermiş!
Hani üstadın elinden gelse hâkimlere oy hakkı bile verıni-yecek!
Bana kalırsa, telâş etmeğe hiç sebep yok. Hâkimlerimizin vazifesi haklıyı, haksızı ayırt e-dip kararlarını vermektir. Ne yapalım, 1946 seçimlerinin muhakemesi çok sene sürdü ama, neticede Yargıtay kararı tasdik etti! — Yedekçinin YEDEĞİ
ZAFER
U-—
Hafiften
Me - De
Li .ıhtırlar mısınız haili, Halk
Partisi, bir ara, eski de değil, listelerin neşrinden pek az zaman öncelere kadar, bir de şu ] teraneyi tutturmuştu: ..Demokrat
/ Parti iktidara gelirse, hükümet ' kurmağa yeter elemandan bile
I mahrumdur».
D. P. listesi neşredildi: Bizim «iddiacılar» dut yemiş bülbül! Çünkü D. P. listesinde bir değil, iki değil, dört beş kabine kuracak eleman var.
Sormak sırası şimdi bizde: Hükümet ve iktidara Biiznillâhı Teâlâ, hep kendilerini sahip ve lâyık gören C. II. P. kodamanlarının yüzde elliden fazlası listenizde yok. seçimlerde de bir yüzde şu kadarı tasfiye edilecek! Peki, • ya Allah etmesin, siz yine ikti-tarda kalırsanız, hükümeti kimlerle kuracaksınız? '
) Diyelim ki, mevcut Bakanların hepsi aday; bugünkü kabineyle, idare edersiniz. Ama elinizde se-y net yok ya, seçimlerde de, inadına, ilkönce Bakanların bir kısmı ilayı tasfiyeye uğrar. Ondan sonra ne IhiiH olacak?
üştcı Hakikat; «Halk Partisi jktidar-’âzla da kalırsa bir hükümet kurmağa yeter elemanlardan bile mahrumdur.»
Etme bulma dünyası. Tekrar e-delim ki, sormak sırası bizde?
Vaktiyle İngiliz Parlâmentosunda, meşhur Başvekil Dizraelli'nin rakibi kürsüye çıkmış. Açmış ağzını, yummuş gözünü. Söyle -miş, söylemiş, tam sekiz saat konuşmuş, Yabana atılır bir hatip de değil. Meclisi büyülemiş. Nihayet dâvayı kazandığından emin, heyecanlı bir cümleyle sözüne nihayet vermek isterken yaptığı bir jestle, kürsünün üzerindeki hokkayı devirmiş ve böylece de sözü sona erdiğinden kürsüden inmiş.
Cevap verme durumunda olan Dizraelli yerinden ağır ağır kalk-
mış, kürsüye ilerlemiş ve: «Biz demiş, fazla bir şey söyliyecek de-
ğiliz. Esasen buna vaktimiz de yoktur. Biz, rakiplerimizin devirdiklerini düzeltmekle meşgulüz. İşte böyle» diyerek devrilen hokkayı almış, yerine koymuş. Başka bir şey söylemeden de kürsüden inmiş.
Meclisin kendisine rey vermiş olduğunu tahmin etmek güç.
İşte Demokrat Parti, bu seçim lerde, hep böyle devrilen hokkaları düzeltmekle meşgul olacak.
Cumlıuriyel'te Nadir Nadi, »Lis- | lim teler» başlığı altında Halk Partisi ı ııuve Demokrat Parti aday listelerini 24/esaslı bir tetkik ve mukayeseye ta-kazıbi tutmakta ve şu neticeye vatın tomakladır: rica -Halk Partisi listesinde yeni i-^^simleıe epey mühimce bir yer ay-nlmış. Öyle anlaşılıyor ki, partiyi i i gençleştirmek, .kocamış unsurları Ilı değiştirmek, parti bünyesine daha j demokratik ve daha hamleci bir
ruh aşılamak uğruna bir hayli emek .............................
■ verilmiş. Serbest mesleklerden hu-' zamanında görmüş olmakta 1nr, tüccarlar, çiftçiler lis- görgüsünü zemin •»«•««)•■ r. | vafık düşen
ı Bu dâvaya hizmet ve bu memle-1 i keti, hür bir seçim sistemine kavuş j turmak bahsinde D. P. nin ifa etmiş ı olduğu büyük ve feragatli hizmetin ehemmiyet ve şümulünü belirtmek
| de bu münasebetle ve bilhassa yerinde olur..
1 Emeç bundan sonra i), P. nin karşılaştığı güçlükleri uzıın uzun i-zaiı etmiş ve yazısını şöyle bitirmiştir:
• (D. P. nin büyük meziyeti memle-
ketin içinde çırpındığı elim vaziyeti
' ...................ve bu
ve zamana mu-terim ve şekillerle ifn-
■ verilmiş. Sjkukçular, . _ _
* * tede göze çarpar bir yer tutuyor.
Bununla beraber Halk Partisi lis- de etmekte bilhassa tecelli etmiş-tesine gene idareci zihniyeti hâkim, tir. Bugünkü mesut neticede, bu ha-Eski milletvekilleri, eski valiler, yük reket tarzının büyük hissesi olduğu • sek ve orta memurlar şuraya bura-1 şüphe götürmez. bu bedahat ya serpiştirilmiş vazyette olmala-; karşısında memleket seçmenlerine jenzrma rağmen serbestleri arkada bı- düşen, vazifenin neden ibaret bu-■n trakaçak kadar kuvvetlidir. lunduğu meydandadır. Tekrar ede-
maı Demokrat Parti listesinin Halk |lim. ,ki, b,ize' imkanlknn zem -1 ^aPartisininkinden başlıca farkı y ^S’ni isimlerin burada daha çok olması. ' ^a)Bu da gayet tabii. ö..vCki 1
^i’Medise elli şu kadar üye ile katı-j 1 *alan demokratlar d-—jl — li.l ^aa,ya otuz üç kişi ile bitirdiler. Onla- I
rın listesinde dört yüzden fazla ye-asınni isim bulunmamasına maddeten
imkân yoktu. Bu yeni adaylar ara-/î/fsında memleketçe tanınmış kuv-jparvetli, hattâ çok kuvvetli şahsiyetler timede var' ı Demokrat Parti adaylarını umu-) dt.miyetle Halk Partisininkilerden a-j yırd eden bir başka fark da birin-
cilerin daha az disiplinli bir toplu-ti^Eluk göstermesidir. Öyle anlaşılıyor na): i Demokratlar Meclise geniş ölçünü, de fikir ve tartışma hürriyeti getir-H Imek azmindedirler. Başlıca iki par-““®tiye dayanan, ayrıca esaslı doktrin l^j^veya sınıf çatışmalarına sahne olacağı şimdilik pek umulmayan bir . . , Meclis hesabına bu faydalı ve mü-
• A hini bir gayrettir. Tek parti devri-
nin bir aralık kışla nizamını andı,-ran geleneğini silkip atmak, Mec-)1: ilişte her hangi bir şahsın, her hangi bir zümrenin iradesini değil, fakat EA fikrin ve düşüncenin hâkimiyetini' temin etmek istiyenler içn tuıula-ı ırççcak en doğru yol budur.»
Muharrir bundan sonra parti teş-Mk kilâtlannın aday seçme meselesin-enıt de gösterdiği yüksek olgunluğa te-oru mas ederek yazısını söyle bitirmek. ■w “«■b
»Çok değil, bir k ıç ay öncesine ka dar şöyle kötümser bir faraziye ile-
. ri sürülüyordu: 1K — Aday göstermek hakkı yüzde yetmiş, yüzde seksen mahallî teşki-lâta bırı.l ılırsa yarınki Meclis sevi-e içi ye itibarik- düşük olur. Maazallah K teşrii organımız irtica tehlikesile dairıhile karşılaşır, dola Gazetelerde okuduğumuz listeler, fin bbu faraziyenin çok yanlış olduğunu istiıS::-Dat etmiştir. Halkımız her yerde Jn ^kendi evlâtları arasından okmuşu-rica nu' görmüşünü, hattâ dil. bilirini bulmuş, onları seçmeğe ehemmiyet vermiştir. Bu da milletin olgunluğu-“*“na en yüksek bir delildir..
ine
k
ye_ I nini hazırlayan D. P. olmuşsa; onun v.„ıası,! Şahsında kendi büyük ihtiyarinin ila tabii: Bundan önceki I desini bularak ona lâzım 6e.
len miizahareti gösteren de bu mem ■"* j......qu eviâtları olmuş-günün şerefine, bu insan-ve onların üstünde ânevi varlığını hep du -
devreyi otuz iki ve- Iekelin tlu''Uİ1
............. ~ . I tur. Bu günün 0/1 ların cümlesini bu milletin mânevi varlığını beraber selâmlamaktan şeref
niyetini tutula-
fıkra
bah-
★
Eslıab -1 keyf
Yeni Sabalı’ın çifte yıldızlı muharriri yazdığı fıkrasında yan hariciye memurlarımızdan sederek şöyle demektedir:
-Geçenlerde basın mensupları İS-raile kadar bir hava yolculuğu yaptılar. Gece yarısında oraya vardıkları zaman istasyonda İsrailli meslek daşları tarafından karşılanarak u-zun uzun görüştüler. Karşılıyanlar arasında İsrail Dışişleri Bakanlığı temsilcileri, buradan gitmiş sabık vatandaşlarımız d)a varmış.
; Meydana gelmiyen sadece bizim o-radaki temsilcilerimiz... Bu ne al-dırışsızlık, alâkasızlık? demiyelim.
i Çünkü ziyaret gece vakti yapılmıştır ve bizimkiler derin, çok derin bir uykuya delmiş bulunuyorlardı.»
iki kalpazan I yakalandı
Samanpazarı postahanesine bir inşaat kalfası tarafından verilen gümüş liranın kalp olduğundan şüphe edilmesi üzerine zabıtaca tahkikata başlandığını dün yazmış-tıh. Zabıta bu ip ucu üzerinde yürüyerek bir gün içinde kalpazanları yakalamıştır^
Bular seyyar fotoğrafçı Cafer oğlu Sami Gökhan'la dökümcü Arif Ek'tir, Sanayi okulu mezunu olan Arif Ek, ile Sami Göklıanın Durn-lupınar mahallesinde 30/32 numaralı evlerinde dün zabıtaca arama yapılmış, henüz sürülmemiş dört tane kalp lira ile kalp para imaline mahsus malzeme bulunmuştur. Tahkikata devam edilmekte, yakalananların suç ortakları olup olmadığı araştırılmaktadır.
Vecihi Baraz’ın gizli yapılan duruşması
Göynük ormanlarında hizmetçisi Kadriye Dalgıç’ı öldürmekten on sekiz sene hapse mahkûm Vecihi Baraz’ın başka bir suçundan muhakemesine dün ikinci ağırceza mahkemesinde başlanmıştır. Veci-hinin bu suçu, öldürdüğü Kadriye-nin daha evvel zorla ırzına tecavüz etmesidir.
Hüviyeti tesbit edilen sanık otuz dört yaşında olduğunu, evli iken Kadriye hâdisesi üzerine ayrıldığını, bir çocuğu bulunduğunu söylemiş, Kadriyeyi öldürmekten Bolu Ağırceza mahkemesi tarafından 18 seneye mahkûm edildiğini, fakat hükmün henüz katileşmediğini i-lâve etmiştir.
Sanığın hüviyeti tesbit edildikten sonra sorgu yargıçlığının sanık Iıakkındaki iddianamesi okunmuştur.
İddianameye göre Vecihi Baraz, ı Muharrem kızı Kadriye Dalgıç is-1 inindeki 15 yaşındaki hizmetçisinin, 1948 yılı Ağustos ayında, evde ka-' rısının olmadığı bir sırada zorla ! ırzına geçmiş ve bu fiili müteaddit (defalar tekrar etmiştir.
Kadriye, vaziyeti komşularından bir kadına aûlatmış ve sanık hakkında o zaman takibata başlanmış-ü.
Söz alan Savcı Kâmil Okan duruşmanın gizli yapılmasını istemiş I ve mahkeme de bu karara uyara* I gizlilik kararı vermiştir.
Derede cocuk cesedi
İncesu deresinde bir aylık bir çocuk cesedi bulunmuş, nöbetçi savcı yardımcısı Haşan Kemal Çiçekoğ-I lu tarafından tahkikata el konul-! muştur.
I Kalas hırsızı
Maltepede Uludağ sokağında bulunan kanalizasyon şirketine ait I kalasları çalan Nâzım Oğuztürk ' isminde biri, bekçiler tarafından yakalanmış, hakkında takibata başlanmıştır.
Tabancalı kantar memuru
Kömür tevzi müessesesinde kantarcı Şükrü Çelik, Marmara gazinosunda bulunduğu sırada üzerinde zabıta memurları tarafından arama yapılmış, ruhsatsız bir tabanca bulunarak müsadere edilmiştir.
j Yüksek Tahsil Talebe Birliâi konaresi
I Ankara, Yüksek Tahsil Talebe I Birliğinin yıllık kongresi dün saat i ıo da Halkevinde toplanmıştır. Birliğe yeni katılmış olan Kız Teknik Öğretmen Okulu da kongreye dele-| ’gc göndermişti.
| Kongre başkanlığına Teknik Öğretmen okulundan Rahmi Özaşkın, ikinci başkanlığa Kadri Ertürk, kâtipliklere de Sevim Fülçür, İbrahim seçilmişlerdir.
İdare ve mürakaba kurulları raporları okunup kabul edildikten sonra kongreye Mayısın yedinci Pazar günü devam edilmek üzere toplantıya son verilmiştir.
Edebî musahabeler
anHHaHiEa
★
Mes’ut günler
beci tır. ;
( Selim Kagıp Emeç Son Posta’da yazdığı başmakalede D. P. nin bu memlekete yaptığı hizmetlerden bahsederek şöyle demektedir:
-'P -Su anda bütün partilerin aday-;iyet?arı belli olmuştur. Umumi seçim |ktjı. Iıuihî olan on dört Mayısta, bu a-{idayların isimlerini ihtiva eden listeler; karşılaştırmak suretile, Türk milleti, yüksek reyni bildirecektir.
— Lütfen... Lütfen... Diye kekeledim... Benim için kendinizi herhangi bir zevkten mahrum etmeyin. Canınız ne istiyorsa onu yapın.
Edith, Pali'nin kamarasına gitmedi. Daha doğrusu gidip git mediğini bilmiyorum. Ayrılırken, unu gözetlemeğe karar ver mistim, fakat sonra vazgeçtim. Münevver bir insan için bu derece düşmek ne fecî şeydi. Avrupa bir sayıklama, bir cinnet içinde çırpınırken, ben, koskoca deniz ortasında bir vapura tünemiş kuş gibi, ufacık bir adam kendi cinnetimle uğraşıyordum.
Bütün insanlık tarihi parlamak üzere bulunan muazzam bir yangın halinde iken, böyle bir şey için deli olmak... Bundan daha aşağılık bir fikir ve ruh seviyesi olur mu? Hayır, bu bir nevi zehir, bir nevi hastalıktı; bütün benliğime siniyor, kemiriyordu beni. Hiç şüphe yok artık, bu kız beni zehirlemişti. Bu kelime ne kadar saçma ve gülünç görünürse görünsün, beni zehirlemişti.
52 yaşına gelinceye kadar normal ve herkes gibi bir adamdım. Kadınlar Iıakkındaki fikrim, Batı ile Doğu arasında Fransanın aşk dininden Şarkın kadın pazarlarına kadar uzanan bölgenin ortasında yaşıyan binlercç
Garb Edebiyatı tetkiklerinden
İskenderiye şairleri ve Callimaque'ın Hymneleri
4^ arp edebiyatında kadim de-virlerdenberi bir şiir nev'i
olan ve .Hymne» denilen ve bizde-ki İlâhî karşılığı olan küçük manzume şeklini bu şair kendisine sanat yolu seçmişti. Uzun nefesli, gür ilhamlı bir şair olmadığı için bu tarzı ihtiyar ediyor ve büyük manzumelere devri geçmiştir aleyhtarlık gösteriyordu.
Callimaque manzumelerini hep
sıl kız kardeşi RhĞa ile evlenip çocuklar vücuda getirdilerse bunların da onlar gibi olduklarını ilâve ederek iki lâyemutu bir arado takdis ve tebcil ile şiirini bitirdi.
C"lli“?T’^’in —Dâlos—a kasidc-' si de aynı mahiyette diğerleri de nvnı kıymettedir. Şimdi ancak al-
. şair gerek İskenderiye'de parlak | vaziyette bulunmasından gerek şi
- —
diye - ------- -
i Callımaque ıı ci do avnı ms
caııımaque manzumelerim ııep aym kıymettedir. Şimdi aı siyasi ve hayatî maksatlarla yazı- ü ilâhisiyle tanıyabildiği var ve hor hirinıie va hâmisi olan ' ■ . ___t„i_______ı__
irlerinin sanatkârane olmasından ve gerek zamanında çok tutulmuş ve yayılmış olmasından bu şair bir çok büyük Lâtin şairlerine örnek olmuştur. Bir de dalkavuklukla hü -lûl ettiği sarayın kuvvetiyle hasırcılarını yenmiş, rakiplerini susturmuş, kovdurmuş, boğdurmuş ve ortada yalnız kendisi kalmış olduğundan zamanın edebiyatı onunla göründü. Fakat bize kadaT pek az [ eseri gelebildi.
yor ve her birinde ya hâmisi olan 1 o günün hükümdarını methediyor . ve yahut düşmanlarına hücum edi- ' .yordu. Yani şiir yazmasında esas —bizim kasideci şairler gibi— men-I faat ve ikbaldi; ilham değildi, ve
hiç bir zaman ilham beklemezdi. O ilhama ve san’ata hâkimdi. Mitoloji efsanelerinden kendi maksat. ve işine yarıyanları alır, onları sanat-le örerdi. İtikadı, dinî âkidesi zayıf olduğundan bunları arzusuna göre kullanmakta bir beis görmii-î yordu. —Zeus—e tahsis ettiği İlâhide hâmisi olan hükümdar Ptole-me Filadelfi öğüyor; onu, göklerin sahibi ve hâkimi olan o, kudretli ilâha benzitiyordu. Filadelf Pto-leme dört kardeşini öldürmüştü. Şair Callimaque —Zeus—ün akıllı, tödbirli, kudretli olduğunu ve göklerin sultanlığını temin edebilmek için uzun mücadeleler yaptığımı ve -------o---------------------a —- --
nihayet düşmanlarını yerlere sere- ziyette bulundu. Kazayı sezen bu rek buna muvaffak olduğunu anla- ] bedbaht baba oğlunu kurtarmak cinayetlerinde için kimbilir ne ümitlere kapılmıştı. Tayyaredeki telâşı ve heyecanı sezen, feryatları işiden o küçücük yavrusuna kimbilir ne teselli edici sözler sarfetmişti! Ah, bedbaht baba ve yavrucuk!
Öyle sanıyorum ki bu zavallı baba oğlunu kurtarmak için kendisini derhal fedaya hazırdı. Yıldırım süratiyle yaklaşan tehlike ve ölümün pençesinden kurtulmak için kimbilir ne acı tesirlerin altında kalmış ve ezilmişti!
Kendisini derhal fedaya hazır bu babanın muhabbeti her hangi ciddî bir annenin muhabbet ve şefkatın-dan hiç bir zaman az değildi. Zavallı aba, zavallı yavrucuk!
Bir münasebetle Ankara’daki Nü-mune hastalıanesine giderek Morgda kaza kurbanlarını gördüm. Gözümün önünde serilmiş ve dizilmiş kurbanlara yapılan tahnit anıe lîyesi bana bir kaç yıl önce okuduğum bir bedbaht babanın tahnit ettiği ölü oğlunun bir resmini ve ona dair bir yazıyı hatırlattı. Çok enteresan olan bu yazıyı hatılımda kaldığına göre buraya geçiriyorum:
Tahnit edilmiş çocuğun adı Pubi Aranyi'dir. Budapeşte'nin Teşrihi I Marazi Enstitüsünde bir salonda, baba muhabbetinin yüksek misalini olduğu kadar biraz da gayri tabiî fakat insanın tüylerini diken diken yapan bir sembolü bulunur. Bundan takriben seksen yıl önce doğmuş ve altı yaşından beri eli Pubi Aranyi bir iskemleye oturtul-Pubi Rayan bir iskemleye oturtul-rcjuş bir halde bulunuyor. Bu yavrunun babası Budapeşte’de tanınmış bir doktordu. Çok zeki ve bir kaç lisana aşina bu baba önce papaz mesleğine girmek istemiş, sonra büyük âlimler ve filosoflar gibi o da hukuk tahsiline başlamış, fakat 1832 Avrupayı kasıp kavuran koleranın insanlara verdiği acı ve
" ilk yazı 21/4/1950 tarihli sayımızda çıkmıştır.
[
Baba muhabbeti
Pedagoji Bahisleri
Budapeşteııin Teşrihi Marazi Enstitüsünde tahnit edilmiş bir çocuk cesedinin hikâyesi
Yazan "»»m.»,. '■
Dr. H. M lı( Evrenol
C on tayyare kazasından sonra Pilot Remzi Gökçen küçücük oğluna sımsıkı sarılmış bir va-
Asıl marifet
O 0 Nisan tarihinde «Ya buna ııt buyurulur?» başlığı altında bir yazı yazmış ve idari baskı ya küçük bir numune vermiştik. Bu arada, elbette bir tekzlpna-me geleceğini de ilâve etmiştik. Nihayet beklediğimiz yalanlama geldi, fakat Ankara vilâyeti emrine verilen ziraat memurundan. O da meşhur Ulus ceridesi vasıta, siyle...
mahareti, bilhassa cerrahî hastalıklara ait yaptığı alçı kalıpları ve hey keltraşlığı muhitin dikkatini üzerine çekmişti.
1861 de Peşte'de teşrihi marazî profesörlüğüne tayin edilmiş olan Dr. Louis Ananyi'nin q sıralarda altı yaşındaki küçük oğlu kuşpala-zından ölüyor. Çok sevdiği oğlundan bir türlü ayrılamıyan baba, cesedin defnedilmemesi için be -lediyeden izin alıyor ve evine kapanarak vücudun çürümemesi vc dağılmaması için tıbbî çarelere tevessül ediyor. Günlerce çalışıyor, haftalarca evinden dışarı çıkmıyor, fakat sonunda eserini tamamlıyor: Çocuğun vücudu tahnit ediliyor, ve o kadar maharetle yapılıyor ki, çocuğun uykusundan uyanması bek leniyor... Görenlerin üzerinde yaptığı tesir o kadar kuvvetli ve müessir oluyor. Seksen küsur yıl önce gitmesi lâzım gelen çocuk, bu gün altı yaşında bir çocuk haliyle babasının tesirli ilâcı sayesinde hâlâ o derin uykusundan uyanamamış-tır. O hâlâ Budapeşte’nin Teşrihi Marazî Enstitüsündeki salonu tezyin etmektedir. Bu tahnit edilmiş çocuğun karşısında durup da müteessir olmamak kabil değiMir. Yanından ayıramadığı oğlunu senelerce yazıhanesinde bir iskemle üzerinde oturtmuş olan babanın kendisi göçtüğü halde bu yavru hâlâ salonda teşhir edilmektedir. Ne hazin, ne acı.... Babası oğlunu tahnit ettikten sonra onu zamanın çocuk kıyafeti olan beyaz benekli siyah kadifeden bir ceket, paçaları danteleli bir pantalon giydirmiş.
Dr. Aranyi 1887 yılında ölmüş ve bir türlü yazıhanesinden ayıramadığı yavrusunu, ölümünden sonra ailesi bu tahnit edilmiş vücudu Budapeşte’nin Teşrihi Marazî Enstitüsüne. vermiştir.
Yuvanın çatışım ve temelini kuran babanın çocuklarına olan muhabbeti ve sevgisi nihayetsizdir. Baba otoritesi, sevgi ve muhabbete reu.v.uou. v. —o. — | dayanır. Pilot Gökçen ve Dr. Aran-
hastalar bunlarla köy ve kasaba- 1 ıstırap sonucu anasının tavsiyesi yı’ye benzeyen babalar pek çoktur. Iardauı alınarak hastahanelere ge- ' üzerine tıbbiyeye girmiş. Lisana o-1 Bunların ruhlarını saygı ile yade-tirilecektir. I lan istidadı ve resim yapmaktaki delim.
tarak hükümdarı __________ ________
haklı gösteriyor, kuvvet ve muzaf- ı feriyetlerini alkışlıyordu.
Hükümdar Filadelf ilk zevcesini yani Lysimaque’ın kızı Arsinoö’yi red ve sürgün ederek aynı adı taşıyan kendi öz kız kardeşi Arslnoe ile evlendi. Yunanlıların kanun ve göreneklerine uymayan bu hal herkeste bir tiksinti ve mırıltı uyandırdı ve şair Satades acı bir hiciv yazarak bu hareketi tezyif etti.
Bunu haber alan hükümdar bu şairin öldürülmesi için emir verdi. O, Kaunos’a kaçtı. Fakat orada öldürüldü. Bu sıralarda ondan daha az müdahin, daha az dalkavuk olmayan meşhur şair Theocrite bir Hymne yazıp bu izdivacı alkışladı. —Bu çok asıl ruhu sarayında kolları arasına alacak bundan daha asıl hiç bir başka kadın yoktur. Hükümdar kardeşi ve kocası olarak onun kalbindç yaşayacaktır...— dedi ve Olymp’in büyük ilâhı na-
Bir Açıklama
Muhtelif partilerden Milletvekillikleri adaylıkları konulan Bayan ' Müjgân Ağaoğlu ve Abdurrahman Ağaoğlu ile Ahmet Ağaoğlu ailesinin hiç bir karabeti bulunmadı, ğını, bazı iltibaslara mahal verdiğini gördüğümüzden, tavzih ederiz.
Ahmet Ağaoğlu ailesi namına Avukat Süreyya Ağaoğlu
Hasta nakliyatında HelikoDter kullanılacak
Posta işlerinde kullanılmak üzere getirilen tepeden pervaneli Helikopter uçaklarından sağlık işlerinde de istifade edilmesi için tetkikler yapılmaktadır. Bu uçaklardan bir tanesi vilâyet merkezlerinde bul®nacak, acele sıhhî müdahaleye veya ameliyata ihtiyacı olan
I
YEDİNCİ FASIL
Yazan: FERENC MOLNAR
Orta Avrupalı erkeğin fikirleri gibiydi. Diğer erkeklere nazaran kadınlarla daha, az alâkadar oluyor, ancak tabiatin icaplarım yerine getiriyordum. Binnetice boşandıktan sonra aşka karşı gözüm açılmıştı. Bununla beraber kadınlardan uzakta kalmak zannedildiği kadar kolay bir iş değildi. Çünkü, kendisinden kaçan bir erkek kadar bir kadını tahrik eden hiç bir şey yoktur.
Bu yolculuk da bitecek, diyordum. İyi kötü bitip gidecek. Bu fikir benim tek tesellimdi. Bereket versin Amerika geniş, uçsuz bucaksız bir ülke... Bir kere oraya ayak basınca bir daha Edith’i katiyen görmiyecektim. Bu sokak kızıyla bu kadar ilgilenmeme sebep de zaten yalnızlığım, bir çok yabancılarla beraber gurbet yollarma dökülmüş olmamın verdiği hassasiyet. Hayır bu bir aşk olamaz. Buna imkân yok. Bern şimdiye kadar yalnız mesleğimin adamı oldum. Başka lılç bir ışeyle alâkalanmadım İnsanın b| ınimki gibi İçine
— 18 —
sığuıabilöceği, kendini unutabileceği bir mesleği olursa, bu mümkündür.
Heyecan vc iştiyakla gazetecilik mesleğimi düşünüyordum. Meselâ bir New York Times gazetesinin karışık mekanizması, yazı odaları, müteaddit katlan, makineleri... Beni bunlar alâkadar ediyordu. Amerikalı gazetecilerin, yabancı gazetecilere her şeyi büyük bir memnuniyetle gösterdiklerini duymuştum. O halde binalarını on kere, yirmi kere ziyaret edecek, not defterimi dolduracaktım.
Sansüre tâbi olmıyan Nev-york gazeteleri bana harbe ve •diğer hâdiselere dair bol malumat vereceklerdi. Yüz binlerce yazıyı kesip tasnif edecektim. Metin dolapları, dosya dolapları, hususî çekmeceler, kasalar edinecektim. Öyle ki, harpten sonla, elimde yüzlerce makale ve kitap yazmağa yeter ıpalzeme bulunacaktı. Daha şimdiden iyi kötü konuştuğum İngilizceyi de İlerletecektim. Yapılacak, iş
Çeviren: M.T. vardı. Harp sonrası Avrııpasına Amerika haberleri verecek bir ajans kurmak... Benim neme kı zil saçlı kız... Benim neme saçlarının kokusu... Göğsümde dolaşan sıcak elleri... Hayır, hayır... Bu büyük ajansı kurmak bütün Avrupaya liberal ve Ame rika taraftan makaleler göndermek... Öyle bîr ajans ki, harp biter bitmez Almanyaya muhacir Almanların, Parise muhacir Fransızların makalelerini gönde rebilsiııler... Bütün memleketlere, o memleketlerden ayrı düşman vatandaşların makalelerini göndermek-- Büyük bir teşkilât kurmak lâzımdı... Derhal işe başlamalı, yavaş yavaş en iyi iş arkadaşlarını edinmeli ve bu işten başka hiç, hiç bir şey düşünmemeliydim.
Fakat, her şeyden evvel yalan söylememeliyim. Ateş içinde bir vapur kamarasının yatağına u-zaıımış, yanağım meçhul bir kızın yanağında.... Hayır bu hal bana yakışmaz.... Keşki onu öp-meseydim....
Yolcular için, muntazaman haberlerin yapıştırıldığı kara tahta üzerinde küçük bir kâğıt parçası gördüm. Gemi kaptanı, Rex’in, Amerika yolu üzerinde tarife harici olarak iki limana daha uğrayacağını ilân ediyordu. Evvelâ Lizbon, sonra Açore-lerde Horta... Lizbon'da, Atlan-tiği geçecek olan bir yolcu uçağının hareketi, kötü hava yüzün den, iki haftadan beri tehir edi-
liyormuş. Hemen hepsi Amerikalı olmak üzere bir yolcu gru-pu, Noel’den evvel memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Halbuki uçağın bir türlü hareket
edememesi
yüzünden
Lizbon’da
ve Açore’lerde kapanıp kalmışlar. Nihayet, bakmışlar ki uçaktan hayır yok, masrafı göze alıp Rexiıı sırf kendileri için bu iki limana uğramasını temin etmişler.
Tarifede bu yenilik yolu iki gün uzatıyordu. Yâni iki gün daha fazla bir zaman Edith’le
kapanıp kalacağım demekti. Fena havadis...
Sabahleyin uyandığım zaman gemi durmuştu. Pencerenin perdesini aralayıp baktım: Yağmur yağıyordu. Uzakta yağmur altında bir tüle bürünmüş gibi belirsiz bir sahil ve evler vardı. Gar-
son kahvaltımı getirmişti.
Ceride, mal bulmuş gibi «Zaferin marifetleri» başlığını koymuş. Eğer ortada bir marifet varsa, bu herhalde bizim değildir.
Ekmek parasını kurtarmak e meliyle, uğradığı haksız muame leye rağmen bu mektubu yazmak zorunda kalan sayın Mustafa Ça-•kırın bu haline ancak üzüntü duyduğumuzu bildirirken, bu nakil ve tayin işinde yalnız olmadığını, arkadaşının da Çiçekdağı-na gönderildiğini, hattâ bugiin lerde yine Kırşehirin bir kaç ay evvel Siirt’ten gelmiş bulunan Ziraat Müdürünün, yine aynı Milletvekili delâletiyle başka yere kaldırılması için teşebbüsler yapıldığını da anlatmak faydalı ola-çaktır.
Siirt’ten gelen Ziraat Müdürii, bütün şehrin sempatisini kazanmış olmasına rağmen Kırşehirde ticaretle meşgul Akçaağıl köylü «eşraftan» Molla İlacı Mustafanın damadı Ali Başkayaya yerini ter-ketmek mecburiyetinde kalacaktır.
Çünkü Bakan İle görüşü İn. üş vc Molla Hacı Muştalanın Kırşehir-deki nüfuzunu kazanmak, muka bilinde bu tayinin yapılması için muvafakati alınmıştır. Fakat, Zi. raat Müdürünün tayin edileceği yer bulunamamış ve Bakanlık erkânı da hakkında İliç bir şikâyet olmıyan, sicilli düzgün ve bir iki ay evvel gelmiş olması dolayısiyle bu zatın naklinin doğru olmadığını söylemişlerdir.
Teşebbüs sahibi, işin peşini bırakmamış ve bu sefer vilâyet ka-naliyle halle çalışmağa başla -
Herhalde yakın zamanda buna muvaffak olacağına ve Molla Ha cı Mustafanın damadı Ali Başka-yayı oraya tayin ettireceğine şüphe yoktur.
Bize marifet isnat eden, muhterem Ulus ceridesinden, lütfen bir parça insaf edip, marifetin kimin tarafından yapıldığını artık an lamasını rica ederiz.
Hikmet YAZICIOĞLU
Röntgen filmi hırsızları
Numune hastahanesinde röntgen dairesinde çalışan Lâtif İlgaz ile Ali Çamkıran*ın hastahaneye ait röntgen filmlerini çalıp hastahane karşısındaki bakkal Mehmet Tosun ve Ali Tosun'a sattıkları tesbit edilmiştir. Bakkal dükkânında bu filmlerden iki tanesi bulunmuş, sanıklar hakkında takibata başlanmıştır.
Vekâlet emrine alındı
İki yıla yakın zamandanberi Ankara'da yayınlanmakta olan aylık (Yağmur ve toprak) adlı köy kültür dergisinin sahibi Halil Aytekin, vekâlet emrine alınmıştır.
Dergi, sahibinin öğretmen olduğu Zir bucağında hazırlanmakta, Ankara matbaalarında basılmaktadır.
CEMİYETTE
LÜZUMLU TELEFONLAR
Yangın ....................... 00
Sıhhi imdat ................... 91
Trenler .................... 12028
Hava Yolları............... 14881
Yataklı vagonlar ........... 11586
Su ârıza .................. 21575
Elektrik ................... 24846
Havagazı ................. 24846
Başkent Taksi ........... . 22222
Yeni Güven Taksi............. 22333
Merkez Taksi ............ 11111
t’nn Tatil .............. 11111
♦
SİNEMALAR VE EĞLENCE YERLERİ
Büyük (150S1) : Akdeniz Korsanlan
Ankara (23432) C*wne Prenses
Ulus (22294) : Karanhk Geçit
Yeni (14040) Vatan Haini
Park (11131) : Düşman Kardeşler
Sümer (14072) : Tarzan ve Kaplan
Kadın
Sus (14071) : Düşman Kardeşler
Cebeci (18846) : Dağlar Canavarı
ECZAHANELER
Halk, Çankaya, İsmetpaşa_
_J TAKVİM L
Hicri? 1369 — Recep 9 Rumî:1366 — Nisan 14 27 Nisan 1950 Parşembe Vasati Ezani
Sabah 6.04 10.03
Öğle 13.12 5.12
İkindi 17.01 9.01
Akşam 20.01 12.00
Yatsı 20.42 1.42
İmsak 4.10 8.10
27 - 4 - 1950
ZAFER
Sayfa: 3
ADYO»TELEFON«TELGRAF HABERLERİ
| Yabancı memleketlere Amerikan yardımı
Yüksek Atlantik
Konseyi
8 inde Amerika, Fran-İngiltere Dışişleri Bakan-Londra’da toplanarak 13 Ma-_ kadar çeşitli mevzular üzerinde müdavelci efkârda bulunacaklar. Bıı toplantıyı Atlantik Paktı âkidi 12 devlet mümessilinin müzakereleri takip edecek. Üç Dışişleri Bakanının müzakere gündemini hazırlamak üzere, Bakan yardımcıları şimdiden Londrada çalışmalara başlamışlardır. Bu çalışmalarla ilgili olarak evvelsi gün neşredilen bir tebliğden anlaşıldığına göre, Bakanlar, sabit ve muayyen bir gündeme bağlı kalmamakla beraber, Trieste, Ortadoğu, Güney -Doğu Asya ve Avusturya ile yapılacak sulh andlaşması İle Almanya meselelerini, Sovyetlerle olau münasebetler bakımından ve bu münasebetlerin ışığında inceleyeceklerdir.
Amerikan gazetelerinin «Soğuk Harp Konseyi, adını verdikleri bu toplantıda, öyle sanılıyor ki, Ache-son, bütün cephelerde bir soğuk harp taarruzu açmanın ve bu taarruzu idame etmenin imkân ve vasıtalarını arıyacak ve muhtemelen Avrupacılardan henüz seferber e-dilmemiş bulunan kaynaklarını da bir an evvel faydalı olabilecek bir hale getirmelerini istiyecektir.
Buna mukabil, Avrupa’lılar da, toplantıya yeni bir teklifle gitmektedirler. Bu teklif, Fransız Dışişleri Bakanı Bidault'nun Lyon’da söylediği bir nutukla temas etmiş olduğu Yüksek Atlantik Konseyinin ihdası teklifidir. Ortaya atıldığı gündenberi gerek Avrupada, gerekse Atlantik ötesinde büyük alâka uyandıran ve türlü tefsirlere yol açan bu fikrin de Üçler Toplantısında bahis konusu edileceği şüphesizdir. Bklaıılt, ilk ve umumî mahiyette biT teklif olmak, bakımından, mecburen biraz müphem görünen tezinde bütün Atlantik devletlerinin askerî, siyasî ve İktisadî durumlarını ayarlamak, kaynaklardan faydalanmak ve vasıtalardan âzami ve müessir bir surette istifadeyi temin etmek üzere tavsiye ve direktifler verecek bir yüksek konseyin ihdasını istemiştir.
Bu fikir ilk olarak şöyle bir itirazla karşılaşmıştır: Avrupanın gerek müdafaası, gerek birliği, gerekse iktisadi yardımdan faydalanması için o kadar çok teşkilât vardır ve bütün bu teşekküller çeşitli komite, komisyon ve tâli komisyon-lariyle birbirlerinden öylesine habersiz çalışmaktadırlar ki, bu te -şekkküller yığınına bir de Yüksek Atlantik Konseyini katarak işleri büsbütün çapraşık bir hale sokmak isabetli bir hareket olamaz. Bu itirazı ilk ileri sürenlerden biri Fransız Dışişleri Bakanı Schuman olmuştur. Schuman, bu konudaki beyanatında, teşekkülleri çağalt-maktansa bunlar arasında irtibat ve ahengi sağlamak yoluna gitmenin müreccah olduğunu söylemiştir. Filhakika Avrupa, aşağı yukarı yarı muhtar bir halde çalışan komite ve komisyonların, konsey ve asamblelerin izdihamından muz -tariptir. O kadar ki, daha bu ayın başında, İktisadi İşbirliği İstişare Grubu lâğvedilmiştir. Diğer bazı teşekkülerin kaldırılması da düşünülmektedir.
Bununla beraber, Bidault'nun
Taft yine kısıntı' dan bahsetti
Silâhlı kuvvetler hariç, biitiin fasılların indirilmesi isteniyor
Vaşington, 26 (a.a.) — Ayandan «Yabancı yardım programında Cumhuriyetçi Robert Taft Salı gü- kısıntı yapılabileceği kanaatinde-nü Âyan Meclisinde verdiği beya- yim.» natta yabancı yardım programında kısıntı yapılmasını istemiş ve İn- | gilterenin Marshall plânından isti- ; fadesi meselesini ortaya atmıştır. 1
Taft, önümüzdeki sene
G00 MİLYON TENZİLÂT
Vaşington, 26 (a.a.) — Ayan mec lisi dış münasebetler komitesi üyesi Cumhuriyetçi Âyan üyesi Bourke zarfında Hichenlooper, Avrupaya yapılacak Birleşik Amerikanın açık vermesi yardımın ihtimalinin mevcut olduğunu hal-...........
buki İngilterenin bütçesini denk- ' leştirdiğini belirtmiştir. , .... _... _
Âyan Meclisinde 3 milyar 366 mil- lisinin yardı
600 milyon azaltılmasını stemiştir.
Cumhuriyetçi Kaliforniya Âyan ı üyesi Wiliam Knowland Âyan Mec ------------------- „ Ü2İ7.1.. ?„.dnn fonları üzerinde ka-yon 450 bin dolar tutarındaki ya- ' rar vermeden evvel bir İngiliz mah bancı yardım programı münakaşa kemesinin, komünist Çin hükûme-edilirken silâhlı kuvvetler için ay- 1 tine gönderilmesine karar vermiş rılan tahsisat müstesna, bütün mas ' «’-4»»»»» «—•)-• *■—-«»ı-ı’■»»*• »»««m-, rafların kısılması gerektiğini söyle- .................o___________
yen Taft sözlerine devamla demiş- niyetinde olduğuna dair tir ki: ’ .......
olduğu yedi tonluk nakliye uçakları hakkında İngilterenin ne yapmak
2. .22..S- raporlar
alması gerektiğini söylemiştir.
1-^ teklifi sadece mevcut teşekküllere I yeni bir teşekkül daha katmaktan
Öyle de battı, böyle de
E dirne şilebimiz, bir küçü* " cük radarsızlık yüzünden Fransa sahillerinde bir kaç ay evvel batmıştı...
Geminin tekrar deniz üzerine çıkarılıp çıkanlamıyacağını tetkik etmek üzere Fransa’ya giden heyet, hele şükür dönmüş vc raporunu da vermiş!
Artık, batan gemi yüzer mi? Yüziüıceye kadar harcanacak para, şilebin kıymetini aşar mı, aşmaz mı, rapordan sonra anlaşılacakmış!
Fakat her halde, bir ikinci heyet, arkasından bir üçüncü heyet daha Fransaya gidip, verilen raporun da tetkiklerini yapacaktır!
Biz, batan gemiden vazgeçtik! Hiç. değilse, giden heyetlerin aylarca nerelerde yüzdüklerinden haber alabilspk! Hiç değilse, onları kurtarabilsek! — A. F.
I
HER GÜN BİR HÂDİSE
Haftada 20 milyon frank nasıl kazanılır?
Sahte para yapıyorum diye zenginleri dolandıran adam
Nısıl bir Avrupa kurmak lâzım
Belçika Krallık meselesi çıkmazda
Holanda Dışişleri Bakanı bir tediye birliği istiyor
La Haye, 23 (a.a.) — Hollanda Dışişleri Bakanı Âyan Meclisinde verdiği beyanatta demiştir ki:
«Almanyanın yeniden silâhlanma sı meselesinde evvelâ siyasî meselenin hallini beklemek ve mevsimsiz hiçbir karara varmamak lâzımdır.
I
I
Ya-
Batı Almanyanm güvenliği bu kısmın Batı Avrupaya siyaseten bağlanması ile sağlanabilir. Avrupa konseyi için çok önemli bir işbirliği teşkil eder. Fakat şimdiye kadar bu işbirliğinin şekli tesbit edilememiştir. Altanlik camiasına doğru kaydedilecek bir tekâmül Strasburg üzerine yepyeni bir ışık serpecektir. Avrupa, otoritesinin ihdas edilmesi lâzımdır. Şimdilik Avrupa için amelî bir işbirliği yolunda çalışmasından başka yapacak bir şey yoktur. Bu arada meselâ uzun zamandan beri askıda kalmış olan Avrupa tediye birliğini kurmak lâzımdır.
Kral Leopold koşulan şartları reddetti
Londra Radyosu, 26 (Basın -
yın) — Belçika’da kraliyet mesele-j sinin sebebiyet verdiği buhran birdenbire daha şiddetli bir hal almış tır. Dün kral Leopold iktidarı oğ-luğuna terkettikten sonra menfaya döneceği hususunda teminat ver- J meyi reddetmiştir. Kral böyle bir hareket kraliyetin şerefini tehlikeye düşürecektir, demiştir.
Sosyalist partisinin başkanı artık milli bir anlaşma imkânının mevcut olmadığını söylemiştir. Sosyal Hıristiyan partisinin icra heyeti diğer partilerle daha uzun müddet müzakerelere giı)şmiyeceğini bildirmiş ve parti lideri olan Başbakan Van Zeeland’dan Sosyalist ve Liberaller iştirâk etsinler veya etmesinler derhal bir hükümet kurmasını talep etmiştir. Bugün kral naibi Van Zeeland’ı kabul edecektir.
Pandıt Nehru Karcşiye gidiyor
Londra Radyosu, 26 (Basın - Yayın) — Hindistan Başbakanı Pan-dit Nehru bu sabah uçakla Delhi-den Karaşi’ye hareket etmiştir. Pandit Nehru Karaşi’de Pakistan Başbakanı Liyat Ali Han ile görüşmelerde bulunacaktır îki gün sürecek olan bu konuşmaların gayesi geçenlerde azınlık meselesi üzerinde Delhide iki Başbakan tarafından varılan anlaşmanın tatbikini gözden geçirmektir. Muhabirler ayni zamanda Keşmir meselesinin de müzakere edilmesini muhtemel gör mektedirler.
Liyakat Ali Han Amerikan hükû metinin misafiri olarak Amerika-da üç haftalık bir gezi yapmak üze re bu ayın sonunda Karaşi’den ayrılacaktır.
“Beni tevkif ediniz, zararı yok. Fakat bu hareketlerinizle büyük bir san’atkâr kay bedecekieniz „
Bu para mı sahte? leyim bari,,
Gü-
Yüzünün karakteristik renginden dolayı polislerin «kur-1 şun rönkli adam» dedikleri şahıs, bir hafta içinde sessiz sedasız, yir milyon frank çalıyor ve bu işi kendisi yapmıyor. Her türlü hapis
dört ] lan basan makinenin fiyatı ne ks-
1 dardır acaba?
Öteki kahkahayıla güldü, «Sermayedar» ını bulmuştu.
— Fakat sizin ki, ölen bir insanın dirilmesini isetemek gibi bir şey.
Ev sahibi, bir çikolatacı kisvesi altında milyonlar sahibi olmak niye tiyle, işe başladı. Andrie, ev sahibine ___________, - dört hakiki banknot vermişti, mak. ı, mazisi temiz olarak bili- ' şadı, sahte para fabrikasyonu filân • insandı._| değil, bu iş için lâzım olan binlerce
ı—ı—ı—j--------------- ijravı ceı)e atmaktı. Ve öyle yaptı.
Bakan, başka her memleket için iyi bir milli müdafaa plânının lüzumu üzerinde ısrar etmiş ve müşterek müdafaa plânları sahasında da memleketlerin müşterek finansman kurmaları lâzım geldiği kanaatini ileri sürmüştür.
Sarfedilecek_ paraların taksimi, Avrupa işbirliğinin muvaffakiyeti derecesine bir delil olacaktır.
Londra grevcilerinin yerini askerler aldı
Londra Radyosu, 26 (Basın - Yayın) — Grev yüzünden atıl kalan gemileri boşaltmak için Londra ordularından asker gönderilmektedir.
Hâlen rıhtımlarda iki bin asker çalışmaktadır. İngiltere'de şiddetli bir kış havası hüküm sürdüğü için çalışmalar da güç olmaktadır
ibaret sayılamaz. Bu teklifte, bütün Avrupa teşekküllerini maddeten olduğu kadar fikren de birleştirme temayülü vardır. Bidault, müdafaası, iktisadiyatı, fikri, ideali bir bir Avrupa fikrine şöyle bir temas edip geçmiştir. Bu fikirde, Avrupa Konseyini, İktisadi İşbirliğini, bütün beynelmilel teşekkülleri müşterek bir müdafa ve müşterek bir ideal etrafında toplayan tipik AvrupalI zihniyeti hâkim olmuştur. Bununla beraber, daha pratlk’dü-şünenler, meseleyi dar mânâda ve sırf müdafaa bakımından mütalea ederek kuvvetli bir itirazda bulun-muşlardır: Kurulması teklif olunan bu yüksek konsey, Atlantik Paktı Savunma Bakanlarının, askeri uzman ve kumandanlarının üstünde ve onlara direktif verebilecek bir durumda olacaktır. Halbuki bugün savunma işinde pratik bakımdan ilk ve son söz Amerikalılarındır. Amerika, bu konuda kendi üstünlüğünün yerine bir zayıflar çoğunluğunun yer almasına razı olacak mıdır? Bundan başka mutasavver konsey, bazı kimselerin teklif ve telkin ettikleri gibi, Fransa, İngiltere ve Amerikadan müteşekkil olsa, bu sefer, diğer dokuz devletin gücenmeleri vc kararlar karşısında çekimser kalmaları İhtimali vardır.
Bütün bu mülâhazalar, Londra’da bahis konusu edilecektir. Buna in-tizaren ve belki de gerekirse mü-^f’hakaşayı kısa kesmek için, Vaşlng-«n, Atlantik Pakımın tatbikatında ahenk vc irtibatı sağlamak üzere Vaşingtonda bir merkez açılacağını bildirmiştir. Şu halde Bida-ult'nun teklifi müdafa sistemine mahsur kalacak olursa, akamete uğrayacaktır, denebilir.
Mücahif TOPALAK
Amerikalılar yeni bir denizaltı ycpıyorlar Vaşington, a (a.a.) — Birleşik Amerika deniz kuvvetleri komutanı Amiral Forrest Sherman temsilciler Meclisi silâhlı kuvvetler komisyonu önünde verdiği beyanatta Birleşik Amerika deniz inşaat plân larının arasında gizli tutulan Du-per denizaltısının inşaatını da ihtiva ettiğini söylemiştir. Bu deniz altı takriben 37 milyon dolara mal, olmaktadır. Bundan başka 250 ton-luk yeni bir cep denizaltısının inşası da derpiş edilmektedir. Bu de-nizaltıya radar devriyesi ismi veril iniştir.
Hindistanın molî vaziyeti
Yeni Delhi, 26 (CHH.) — Hindistan Maliye Bakanı Dr. Mattai 24 Nisanda Bombayda Hindistanın malî vaziyeti hakkında bir demeçte bulunarak ezcümle şöyle demiştir: • Hindistanın bugünkü malî vaziyeti şimdiye kadar olduğundan çok daha kuvvetlidir. Bunda hükümetin evvelce aldığı tedbirlerin büyük hissesi mevcuttur. Hint millî bankalarının da bu malî refahta hisseleri büyüktür.»
EVITA SEYYARESİ
Buenos - Aires, 26 (a.a.) — -La Plata, rasathanesi müdürleri 3 A-ğustos 1948 de keşfedilen küçük bir seyyareye Arjantinin en canlı kadını Bayan Evita Peron'un adının verilmesine karar vermiştir. |
Amerikanın tank fabrikaları yeniden faaliyete geçti
Vaşington, 26 (a.a.) — Yetkili kaynaklardan bildirildiğine göre, askerî yardım programı münasebetiyle çok yakında Amerikan tankları tekrar faaliyet sahasına geçirilecek ve Amerikan silâh fabrikalarında savaşa elverişli bir hale getirilecektir.
Bu tankların büyük bir kısmı Fransız ordusunu takviye etmek maksadiyle muhtemelen Fransaya gönderilecektir.
Yugoslavyoda ademi merkeziyet tedbirleri Belgrat, 26 a.a. (Afp) — Sırbistan Cumhuriyeti şûrası elektrik, sanayi, içişleri, madenler ve_ odun sanayii bakanlıklarının lâğvına ve yerlerine ayni isimli konseyler kurulmasına karar vermiştir. Bütün bu konseylerin başında bakajı derecesinde bir başkan bulunacaktır.
Hükümet teşkilâtındaki bu değişiklik, Yugoslav hükümeti tarafından kütle halinde tatbikine karar verilen ademi merkeziyet tedbirleri çerçevesine girmektedir.
Filhakika Yugoslav hükümeti mahallî makamlara daha ziyade serbesti ve teşebbüs imkânı verildiği takdirde mahsulün daha üstün olduğunu ve daha iyi şartlar altında elde edildiğini müşahede etmiştir.
CHURCHİLL’İN ATİ
Londra, 26 (Nafen) — 29 Nisanda Hurst Park’da yapılacak mühim -Winston Churchill» yarışlarına İngilterenin harp devri başbakanının • Colonist H» isimli atı da iştirâk edecektir.
Vinston Churchill, 1946 da bu yarışlar başladığından beri hep birinci gelmiş olan Fransız atlarını .Co lonist II» sayesinde yeneceğini tahmin etmektedir.
Serbest Fıkra
ir hayli vakittir, Yalman’ın makalelerini okuduğum yoktu; memlekette bütün partilerin ve vatandaşların üstünde hâkim ve nâzım bir rol oynamak ıstiyen üstat, artık herkesçe malûmdur. Varsın, kendi âleminde, câzip ufuklara doğru akıncı bir ruhla uçsun, gitsin! . Nemize lâ
Evvelsi gün bir partili arkadaşım haber verdi; meğer üstat, nereden akıl etmiş ise ve kimden ilham almışsa, yine bizim gazeteye yüklenmiş!
Demek şimdilik kin cephesini, kendi ruhundan başkasına yüklemeğe fırsat bulamadı! Hem hazır Başmulıarrimiz de hapiste. Öyleyse vur Zafer’e, vur abalıya!...
Yalman’ın vuruşundaki ustalık ta ayrıca dikkate şayandır:
— Zafer, sahipsiz ellerde imiş! Zafer, acemi ellerde kalmışmış!
Kin cephesi!
| Adviye
Acaba, Zafer, bu hale düşmüş te, ne kabahat yapmış? Memleket dâvalarına ihanet mi etmiş? Demokrasi prensiplerini müdafaada kusur mu işlemiş?
Bunun cevabını, büyük hakem olaıı okuyucularımız vermiştir. Biz hiç bir zaman gazetemizin mükemmel vesait ve şartlar içinde çıktığını iddia etmedik; had-dimizi bildik. Fakat tuttuğumuz yoldaki dürüstlük, iyi niyet ve samimiyet, biitüıı okuyucularımıza kusurlarımızı unutturdu. Silik çıktık, bozuk çıktık, okuyucu denilen o yüksek hakem, hepsini hoş gördü; bizden sıtkını sıyırmadı...
Meslektaşlarımıza gelince; hepsi, Sayın Yalman müstesna, ilk gündenberi Zafer’e karşı elin-
den gelen meslek yardım ve nezaketini gösterdi. Yalman gibi kuyumuzu kazmağa kalkmadı; ve kin çephesi almadı...
Aziz karilerden özür dilerim. Hassasiyetimizi mazur görsünler... İki aydanberi gazetemizin belkemiğine iktidar tarafından vurulan darbe karsısında, biz Yalman'dan hücum değil; mesleki bir müdafaa beklerdik Ondan da vazgeçtik; evvelce Vatan gazetesinde yazdığı bir yazıdan dn. layı, şimdi demir parmaklıklar arkasında hapis yatan, Başmuharririmize, bir küçücük -geçmiş olsun- bekledik. Hadi kini vardı, bunları yapmadı, yapamadı ve yapmazdı. Fakat hiç değilse, Mümtaz Faik’in yerini dol durmağa çalışan «acemilere- usta Yalman'dan, acemiliklerimizi hoş gören bir sükût beklerdik. .
Sadece teessürlerimize ve gayretlerimize hürmet eden insani bir
tehlikesini gözlemine almış kurbanlarına yaptırıyor.
İyi bir taklit
Birkaç hafta evvel, Madeleine’in komşusu olan, möbleli güzel bir evin sahibi, bu ay gelen kiracısının hareket tarzından biraz şüphelenir gibi oldu.
Kapıcının anlattığına göre:
— M. Adrien sabahın altısında çıkıyor ve ancak tâ gece yarısı eve dönüyor. Fakat döndükten sonra pençereleri kapıyor, sabahleyin gideceği vakte kadar ışığı yanık bırakıyor. M. Adrien’in burada geçirdiği zaman fında, bitişik odadaki kiracıların gözüne uyku girmiyor. Zira, şiddetli ve gayri muntazam madeni sesler insana rahat vermiyor.
Bir ziyaret neticesinde, ev sahibi, gördüklerinden dolayı çok heyecanlı olarak döndü. Ertesi gece, ev sahibi, M. Adrien'i böyle gizli çalışırken suçüstü yakalamaya gelecekti.
Çinko plâkaları, _ hakiki oyuncak-bir kayık, kimyevi maddelerle dolu küçük küçük şişeler. Acaba bunlar ne işe yarıyordu?
Gece saat üçe doğru, çok «ıııeş-gûl» olan M. Adrien’in kapısını bir maymuncukla açtı ve odadan içeri girdi.
Adam şaşırmış bir vaziyette, itiraf etmek zorunda kaldı:
— Mahvoldum! Bin franklık sahte banknotlar imâl ediyordum.
— O halde, siz Dede la Boulange ismi altında dolaşan zatsınız.
— Evet, fakat ben Fransız bankasının son olarak tedavüle çıkardığı yeni tip banknotarla iş görüyorum. Üç aydanberi bunun imâline çalışıyorum ve dünden beri yüzde yüz bir benzeme elde edebildim. Mütehas|sısları bile aldatıyorum. Zengin oldum demektir. Fakat, siz karşımda Ağır ceza mahkemesi reisi gibi duruyorsunuz. Beni tevkif ediniz, zararı yok. Fakat bu hareketinizle benim gibi bir sanatkârı kaybedeceksiniz.
Ve kalpazan, kendi eseri olan son bin franklık banknotu ev sahibine uzattı.
Ev sJjHibi, banknotu everiyor, çeviriyor, gözüne yaklaştırıp iyice bakıyor ve hayret içinde mırıldanıyordu:
— Fena değil! Fena değil. Fakat bankada bu geçmez.
Asil kiracı kızdı:
— Ne? Aman yarabbi neler söylüyorsun. Bu para bal gibi geçer. Beni buraya kilitleyin. Sabahı bekleyin ve bizzat kendiniz bankaya gidin. O zaman anlarsınız geçip geçmiyeceğini...
Diğeri, onu tepeden tırnağa bir süzdü:
— Siz beni sokak çocuğu mu san-diniz? |
Adam üç banknot daha aldı ve birdenbire; j
— Peki, sizi sabaha kadar buraya kilitleyeceğim.
Methedilen paralar
Ev sahibi, sabah olur olmaz, kendi tütüncüsünden bir paket sigara
almaya gitti ve «Adrien.in banknotundan birini uzattı:
— Karım bana, bu banknotun sahte olduğunu söyledi.
Adam banknotu tetkik etti ve ka-
sasına koydu.
— Eğer böyle şüphelendiğin daha varsa bana getir.
M. Adrien’in -temsilcisi» soğuk terler döktü. Zira, adliyece ve bankaca, nen bir ,
Diğer üç banknotu bozdurmak liı— —_ _____________
için bankaya götürdü. Eline 30 tane ' Herifi kandırıp paralarını aldı ve
100 franklık banknot verdiler. Kal- Liyon'a Roven’e gitti. Yeni «Ser-mayedar»lar aradı. Bir hafta, gözüne kestirdiği zengin bir adamın e-vinde kirayla oturuyor, ayni dalâ-veralaı çeviriyor, milyorlarca frangı cebe atıp sıvışıyor.
Bu mahir dolandırıcı, yüzü kurşuni renkli adamın en karakteristik vasfı: neşe’li, canlı olması ve bazı zengin insanların kalbine milyarların sevgisini iyice yerleştirebilmesidir.
Paraya tapan insanlar onun için en yağlı bir avdır.
bi çarpıyordu. Giderken kasadara şöyle dedi:
— Bu banknotları iyice tetkik ettiniz mi? Bana biraz şüpheli gibi geldi de.
Adam, tekrar paraları eline aldı ve gülerek:
— Bu paralar mı sahte? Güleyim
Ev sahibi hemen eve koştu. And-rie homurdandı:
— Beni tevkif ettirecek misiniz?
— Hiç şüphesiz... Fakat bu pare-
Yozgat ta D. Partinin
seçim hazırlığı
Yozgat, (Hususi) — Yozgat D. P.' Akşemsettin türbesi önündeki meyil Merkezi de hummalı bir şekilde danda bir toplantı tertip etmiş ve seçimlere hazırlanıyor. Adaylar gruplar halinde köyleri dolaşmakta ve halkı seçimler hakkında tenvir etmektedir. 1946 umumî ve 1948 kısmî seçimlerinin muzaffer, fakat
' bu tiplantıya şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir miktarda 7-8 bin kişilik bir vatandaş kitlesi iştirâk eylemiştir. Bu toplantı yerinin «.»o...» ... --—i çarşı ve pazardan uzak bir yer ola-
bağdur bağımsız adayı Niyazi Ünal rak intihap edilmesine rağmen va-Alıcılı’nın da iltihakile son derece tandaşların işini gücünü bırakıp kuvvetlenen D. P. Yozgatta da tam tOpiantı mahalline bir set gibi ak-bir zafer kazanacağına muhakkak ması Demokrat Partinin bu memle-nazarile bakılmaktadır. kette ne kadar sağlam temellere is-
Köylerden akın akın gelen ve gi- , tirıat ettiğinin ve vatandaşın iktidar rişilen büyük davanın kutsiyetine partisinden ne derece soğuduğunun iman etmiş vatandaşlar Demokrat çOı( Canlı bil" misali idi.
| Toplantı, İlçe İdare Kurulu başkanı tarafından kısa bir hitabe ile açılmış ve müteakiben Bolu Millet-, ««.kil; ««2....1 ve eski kaymakamlar-
1 dan Reşat Akşemsettinoğlu, topluluk tarafından sık sık alkışlarla kesilen ve tam bir anlayışla dinlenilen bir hitabede bulunmuştur.
1946 seçimleri sırasında Ankara kaymakamlarından bulunan Reşat Akşemsettinoğlu Ankara seçimlerinin meşhur kahramanlarını hikâye etmiş ve yapılan tecavüzleri anlatarak da Göynüklüleri ikaz ve seçimlerin hukukî durumunu ve ma-tahsis edilen ve hiyetini izam etmiştir.
Parti Merkezinde toplanarak aday-1 larla hasbıhaller yapmakta ve seçimde vazife almaktadır.
600 Seçmenin iştirak ettiği aday. vekili adayı seçimi tamamlanmış ve Niyazi Ünal' - - -
Alçılı (Maraş Hukuk Hakimi). Yusuf Karslıoğlu (D. P. İl Başkanı), Haşim Tatlıoğlu (İkinci başkan). Haşan Üçöz (eski milletvekili). Fuat Nizamoğlu ,(Tüccar) ve Faik Erbaş Yozgat Demokrat Parti adayları olarak seçilmişlerdir.
Göynükte yapılan seçim toplantısı
Göynük, (Hususî) — Demokrat Parti İlçe teşkilâtı seçim kanunu hükümlerine göre..............
Et ve Balık tesis ve vasıtaları
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden
Marshall yardımından faydalanılarak memleketimizde kurulacak et ve balık tesislerine ait makine teçhizat ve malzeme kısmen Amerika Birleşik Devletlerindeki firmalardan direkt olarak, kısmen de tiraj haklarından istifade edilerek Danimarka ve Almanyadan, temin edilecektir.
Bu işlerle ilgili bulunan firmaların satın alma işlerile yetkili kılınmış olan heyetlerle temas temin etmek için Avrupa heyetinin merkez ittihaz edeceği Frankfurt şehrindeki Türkiye Ticaret A-taşcliğine ve Amerika Heyeti için de Illinois Eyâletinin Chicago şehrindeki Stevcns Oteline müracaatları ilân olunur. (2654)
Sovyet müslümonları sobotoj vc pıyorlar
Londra, 26 (Nafen) — Batı Av- | rupa'daki müslüman çevrelerine gelen raporlara göre, Merkezi As- ! yada Sovyet kontrolündeki Buhara ve Taşkent’in büyük fabrikalarında ciddi sabotaj hareketleri baş-göstermiştir. İlâve edildiğine göre, Sovyetler tarafından müslümanla- 1 ra karşı tatbik edilmekte olan şid- ( detli siyaset yüzünden artan bu sabotaj hareketleri son zamanlarda açık isyan halini almaya başlamıştır. Bildirildiğine göre, bu bölgenin fabrikalarından hiç bir şey elde ede mez bir hale gelen Ruslar, Rusya-nın diğer bölgelerinden topladıkları komünist ustabaşıları Esir gü-dücliler» olarak Taşkent ile Buğraya sevketmişlerdir.
Mecmua ve Gazete Bastırılacak
Türk Hava Kurumu Gene! Merkezinden:
I
1 _ Havacılık ve Spor mecmu asiyle Köylü gazetesinin baskı işi, metiD ve kapak kâğıtları matbaaya ait olmak, baskı işi Ankara’da yapılmak ve bir yıl devam etmek şartiyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Mecmua ve gazete baskı ları ayrı ayrı ihale edileceği gibi her ikisi birden de verilebilir.
3 — Mecmuanın muhammen bedeli (12.000), muvakkat teminatı (900), gazetenin muhammen bedeli (9.000), muvakkat teminatı (675) liradır.
■l — İhalesi, 28 Nisan 1950 tarihine laslıyan Cuma günü saat 15 de merkez binasında Levazım Müdürlüğü odasında yapılacaktır.
5 I tckliler, usulüne göre ka patılmış teklif zarflarına teminat mektup veya makbuzlarını da koyarak ihaleden bir saat önce komisyon Başkanlığına teslim etmelidirler.
6 — Kuıumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yaptırmakta serbesttir. (705)
Sayfa: 4
27 - 4 - 1950
r
ı
ı
Hoâıı martmı
MfcMfc—fr-»Man; ZUHURİ DANIŞMAN—jr—»»'
Siz hepiniz önde gideceksiniz. Ben iki kadınla birlikte arkadan geleceğim
— 148 —
3P
jyet ıktıt
(
Karşı tarafta bir fısıltı başladı. Biraz sonra:
(Pekâlâ.. Kabul ediyoruz.. Çık meydana da gidelim.. Zaten Padişah da uzakta değildir..)
(Hah şöyle.. Şimdi oldu. Yalnız teslim şartlarını konuşalım.)
(Kale mi teslim alıyoruz?..)
(Ne zannettin ya.. Bir Türk askeri elbette bir kaleye bedeldir.)
(Ne imiş bu şart?.)
(Siz hepiniz önde gideceksiniz. Ben iki kadınla birlikte arkadan geleceğim.
Kafile yola düştü. Ovada hay-Tet edilecek bir hareket vardı. Ta uzakta kaçan bir süvariyi başka bir süvari kovalıyor, vâdinin ağzında bir küçük kale önünde kanlı bir savaş oluyor, daha yakında bir süvari kafilesi dört nalla bir köyün içine dalıyordu.
Küsler, nakkareler, davullar, bu geniş ovada insanın tüylerini ürperten bir ahenkle cenkediyordu.
Haşan bu manzarayı görünce önde gidenlere seslendi:
(Heyyl. Biraz acele etsek..
(Sebep?.
(Sebebi var mı? Gidip şu kadınların başını bir yere bağlaya-yın da bir an evvel cünbüşe biz de katılalım.
(Sen bu işe cünbüş mü diyorsun?
(Bundan âlâ cünbüş mü olur? Vallah içim içime sığmıyor.
Kafile hızlandı. Edirne tarafına doğru -gidiyorlardı. İlerledikçe, karşıdan gelen süvari takımlarının sayısı çoğalıyordu.
Bir an oldu ki bütün ova sanki yürüyen bir kale halini aldı. En önde ağır muhasara parkı yürüyordu.
Haşan bu manzaralar karşısında yerinde duramıyor, bir an evvel Padişahı görmek istiyordu. Fakat bu kalabalıkta Padişahı görmek imkânının olmadığını anlamağa başladı. O halde?. O halde ne olacaktı? Yoksa Haşanı, iki kadın ile birlikte ilk rastladıkları bir kumandana teslim mi edeceklerdi?
Haşanın içi sızladı. Bu takdirde çok müşkül bir duruma düşer, derdini anlatamazdı. Bilhassa iki kadın için endişe etmeğe başladı. Daha uzaklardan gelen ve ordunun etrafını sarmış bulunan başı bozuk alayının korkunç vaveylası karşısında titredi. Bu başıbozuk alayı lâf dinlemezdi.
Tam bu sırada otuz kırk atlı dan mürekkep bir süvari kolu dolu dizgin önlerinden geçmek üzere idi ki, süvarilerin en önündeki adam birdenbire durdu. Biraz da hayreti andıran sert bir sesle:
— Herkes Bizans tarafına gider ken siz neden tersine hareket ediyorsunuz?
Bunu söyleyen sert bakışlı, hâkim tavırlı bir adamdı. Birisi cevap verdi:
— Ne idüğü belirsiz bir serseri yakaladık. Onu teslime gidiyoruz.
— Kime teslim edeceksiniz.
— Padişah Hazretlerine..
— Acaib şey.. Padişah Hazretlerinin böyle küçük şeylerle uğraşacak vakti mı var ki bu serseriyi kabul etsin..
Haşan, kumandanın karşısına dikildi ve hakikaten hoşa giden çok temiz ve mertçe bir tavırla:
— Ben serseri değilim, kumandan..
Diye gürledi. Süvarilerin kumandanı hayretle Haşana baktı:
— Benim kim olduğumu biliyor musun?
— Rütbede benden büyük, fakat cesarette derecesini bilmediğim bir adam...
— Ne güzel konuşursun.. Seni tanıyor gibiyim.
Haşan göğsünü kabarttı:
— Beni Padişah da tanır.
— Ya?!... Bu nasıl oluyor bakalım?
— Tanır dedim ya.. Bununla beraber ben de sizi tanıyorum.
Karaca Paşa güldü. Bu mert delikanlının serbest konuşma tarzı hoşuna gitmişti.
— Niyetin nedir?
— Bana kalsaydı kolaydı. Fakat bana serseri diyen şu budalalar yok mu? Rahat rahat işime giderken önüme çıktılar. Anlaşamadık. Görüyorsunuz ki arkamda iki kadın var.
— Kimdir bu kadınlar? Esir mi?
— Hayır kumandanım. Onların hayatiyle, namusuyla yakından alâkalıyım. Bir an evvel onları bir yere yerleştirip derhal orduya katılmağa can atıyorum.
— Sen mert bir arkadaşa benziyorsun. Sözlerine inanıyorum. Bana kim olduklarını söyleseydin daha iyi olurdu.
— Bir mahzur yok.. Birisi, son günlerde Bizansta birdenbire Allahın hidayetine kavuşan bir rahibedir. İşte şu kadın..
Karaca Paşa’nın hayreti gittikçe artıyordu. Bu âvâre delikanlı neler söylüyordu?
— Tuhaf şey.. Bir rahibe müs-lüman mı olmuş?
— Evet Paşam..
— Sonra?
— Bütün Bizans onu parçalamak için peşine düştü. Aç kurt gibi onu arıyorlardı.
— Anlat delikanlı.
— Nedense onu benim de tanıdığım bir başka kadın korumuş. Sonra bana haber gönderdi. îstan-bula çağırdı beni.
— Neler söylüyorsun delikanlı. Seni çağıran kim?
— İşte anlatması en güç olan yer de burası. Ben de kim olduğunu bilmiyorum. Fakat tanıyorum.
— Peki.. Sonra?
— Bizansa gittim.
— Canım biraz daha doğru söyle. Bizansa nasıl gidersin? Bütün kapılar kapalı değil mi?
— Vâkıa öyle ama, ben pek kapalı kapılardan hoşlanmam. Kolumu sallaya sollaya girdim.
— Palavra..
— Vallahi değil Paşa.. Beni çağıran kadın kapıdaki muhafızları her halde kandırmış olacak.
— Belki.
(Devanı var
Hindistonın yeni bir teklifi
Lake Success, 26 (a.a.) — Hindistan bugün Birleşmiş Milletlerden dünyanın her tarafında insan haklarının ihlâlini tahkik ve mümkünse telâfi edecek devamlı bir teş kilâtın kurulmasını istemiştir.
Birleşmiş Milletler İnsan hakları komisyonundaki Hint delegesi bayan Hanse Mehta teklif edilen bu teşkilâtın kâzaî vazifesi olmayıp sadece bir ara bulma komitesi ol-ması gerektiğini söylemiştir.
Hint delegesi şunları ilâve etmiştir:
«Bu hakların ihlâli bu teşkilâta bildirildiği takdirde hâdiseyi tahkik edecek ve müzakereler yoliyle şikâyeti ortadan kaldırmağa çalışacaktır. Muvaffakiyetsizliğe uğradığı takdirde bunu genel kurula bildirecektir.
FRANSIZLAR PERHİZE ALIŞMIŞLAR
Paris, 26 (Nafen), — Yapılan son statistiklere göre, Fransa’da harpten evvelki devre nispetle hem daha az ekmek ve hem de daha az şarap kullanılmaktadır. Muhabirle rin belirttiklerine göre, harpten evvel fazla ekmek yemekle tanınmış olan Fransızlar, harp içinde tâbi tutuldukları vesika sistemi yüzünden fazla ekmek yemekten yavaş yavaş vazgeçmişlerdir.
FARE İSTİLÂSI KARŞISINDA
Londra, 26 (Nafen) — İsveç’de Enkoping şehrinde belediye artan fareleri temizlemeye* karar vermiş ve şehrin muhtelif yerlerine zehir dağıtmıştır. Fakat zehirin hazırlan ması esnasında yapılan ufak bir hata yüzünden fareler ölmemiş aksine olarak çoğalmaya ve semirmeye başlamıştır.
Şimdi belediye ne yapacağını şaşırmış bir haldedir. Çünkü zehiri yiyen ve semiren fareler kedilere ve tavuklara musallat olmuşlardır.
Şark İnşaat Malzemesi Ticarethanesi
Sark Sabunları Piyasanın en üstün evsaftı sabunlarıdır.
I
i
Telf. 13611 Şekerciler Sokak No. 9 Telgraf: Taşkın
Yuvarlak beton demiri, çivi, çinko, siyah ve galvanizli saç, beton teli, kazma, kürek, kurşun boru, galvaniz, siyah bora ve parçaları, fevkalâde temiz pik boru ve parçaları, Eskişehir Kiremitleri - Serbest Çimento — İmrahorun Pişkin Tuğlası FİYATLAR PİYASANIN EN UCUZ FİYATIDIR
Bellamy Cinayeti
ZAFER İN POLİS TEFRİKASI Yazan: Frances Noves Hart
— 13 —
Çeviren: S. Yazıcıoğlu
(jd/ze/nd cdızaszızd// ı/z/izzdı AST^A aı/yjad/v t
ıd'/sd zfd i’-e/d'.
W
Kiralık Dükkân
müthiş ve aleni bir kavgadan sonra Mimi Davson, Farvell'le olan nişanını bozdu. Çarşamba günü Sue Thorne, Patrick İves’le kaçtı, Perşembe günü ise, içinde bulunduğumuz şu salonda Mimi Davson ile Bay Bellamy Sulh Hâkimi huzurunda evlendiler.
O Hazirandan bu Hazirana kadar bir hayli zaman geçti, fakat bu uzun zamanı benimle beraber katetmenizi rica edeceğim. Aradan geçen yedi sene zarfında, o uzak günler esnasında ekilmiş tohumlar —ahenksizlik, yürek yarası, kıskançlık, haset tohumları— sürdüler ve büyüdüler; öyle büyüdüler ki günün birinde salkım salkım zehir gibi acı meyvalar veren bir asma haline geldiler, ve işte şimdi o meyvalan toplamanın zamanı geldi. Toplayanların elleri ise ala boyandı. Fakat 1926 senesinin o sakin ve güneşli Haziran günü akşam üzeri bu asmanın altında oturanlar bundan bihaberdiler. Oturdukları yeri hoş ve sakin buluyorlardı.
Saat beş, Rosemont kulübündc-yiz. Biraz evvel huzurunuzda can landırdığım insanlar kulübün ö-nündeki çayırda oturuyorlar. Golf dan dönenler birer birer geliyorlar. Günün en canlı, en güzefi saati. Mimi Bellamy orada kocasını bekliyor. Akşam yemeğine evlerine dönmek üzere küçük otomobiliyle kocasını almağa gelmiş. Sue İves’in pırıl pırıl bir üniforma giymiş şoförünün idare ettiği pırıl pırıl otomobilinin yanında duruyor. Bu iki arabayı seyreden Mimi Bellamy belki de bir adamı ticarette muvaffak edip göklere çıkaran, diğerini ise iflâsa sevke-den garip kaderin ne olduğunu düşünmektedir. Çünkü zeki ve çalışkan bir adam olan Stephen Bellamy, ortağı Curtiss Thome’uıı iflâsı dolayısiyle düştüğü vaziyetten bir türlü kurtulamamıştır. Hâlâ da, karısının lâtif başının üzerinde sadece bir dam bulundurmaktan daha ileriye gidememiş, bunu dahi muhafaza edebilmek için kahramancasına didinmektedir. Gerçi, her işlerini gören bir uşakla, yine her işi gören bir de hizmetçileri vardır, ama şehrin en serseri genciyle evlenen Sue İves’in emrinde yedi hizmetçi, kapısında üç otomobil vardır, ve Rosemont’un en güzel bahçesi onlarındır. Demek ki kader denilen şey en zeki ve en açıkgözümüzü bile bazan budala haline getirmektedir.
Kulüp âzalarının bazıları ufak ufak gruplar halinde toplanmışlardır. Meselâ, George Dallans, Elliott Farwell ve ufak bir köşkte kendisiyle beraber oturan bekâr arkadaşı Richard Burgogne bir aradadır; Cumartesi olmasına rağmen bir iş dolayısiyle şehirde kalıp golfdan mahrum kalan Pat-rickin karısı Sue ile Ned Conroy ve zevcesi de buradadırlar. Maa-mafih, Sue bir başka kavalye bulmuştur. Arkadaşlarından biraz u-zak bir köşede, kulüp merdivenlerinin üzerinde, kadeh kadeh kokteyl içmekte olan Elliott Far-vvell’le derin bir muhavereye dalmıştır. Efendiler, zahiren gayet tabiî görünen, fakat iç yüzünde pek mühim olan bu muhavereyi kulak vermeniz mümkün olst sizler için karanlık olan bir çok -şeyler birdenbire aydınlanacaktır. O an gelinceye kadar alâkanızı ve sabrınızı kaybetmemenizi rica edeceğim, çünkü o an gelecek tir, sizi temin ederim.
Çünkü, şimdilik kendilerini bu güneşli çayırlığın üzerinde bırakmak mecburiyetindeyim. O güneşli akşam üzerinden, bahçıvan köşkünde bir bıçağın kalkıp indiği karanlık ve meş'um âna kadar geçen şeyleri size başkaları söyli yecektir. Sabırlarınızı tüketerek o karanlık maziye doğru gidişimin sebebi, sîzlere ufak bir kasabanın ve bir şehir kulübünün gündelik muhaverelerini nakletmekten ibaret değildir. Oraya kadar sizleri götürdüğümün sebebi ileride göreceğiniz, işiteceğiniz delilleri, bu eski şeylerin ışığı altında daha vazıh, daha açık olarak anlayabilmekliğiniz içindir. Çünkü her birinizin kendi kendinize, «Nasıl oluyor da, şu gözümüzün önünde duran, genç, güzel, iyi terbiye görmüş, iradeli ve ze ki kadın, bilerek, istiyerek, vahşicesine diğer bir kadını öldürebiliyor. Yanında oturan efendi olarak doğmuş, efendi olarak yetişmiş, hayatının bugüne kadar geçen her safhasında en küçük bir kabahat, kusur işlememiş, mazbut insan bu kadına böyle bir maksadı için yardım etmiş, kolaylık göstermiş oluyor.* diye sormamanıza imkân yok.
Evet, efendiler, bu işler nasıl mümkün oluyor, diye soruyorsunuz. Size bu işlerin nasıl mümkün olduğunu değil, nasıl vâki olduğunu isbat edeceğimi söylüyorum.
(Devamı var)
Soğukkuyu Askerlik
Şubesi Başkanlığından
Keçiörende postahane yanında gazino karşısında asfalt üzerinde üç dükkân kiralıktır. Yeni Sinema yanında tütüncü Ali Tümer’e müracaat. (759)
RADYO
BULMACA
Kısa hizmetli ve yüksek ehliyetli olup şubemizde işlem gören yük sek ehliyetliler (Veteriner Fakültesi ile Hasanoğlan Köy Enstitüsü mezunu olanlar hariç) ile 31 inci dönem için Yedek Subay Okuluna sevkedilmek üzere 6 Mayıs 1950 günü şubeye baş vurmaları ilân olunur.
2 — Mezkûr günde şubeye başvurmıyanlar hakkında haklarında kanunî işlem yapılacağı bildirilir. (2536) I
Cebeci Eczanesi
İnönü Bulvarı, Cebeci Sineması yanma taşınmıştır. Sayın halka ilân olunur. (768)
Satılık Jeep
Askerî tip çalışır vaziyette lâstikleri yeni bir jeep satılıktır. Telefon: 14811 e müracaat.
Saray Nazırı, bu iltifata karşı hürmetle eğildi. Sonra, asil başını zarif bir vakarla kaldırarak :
— gpvketmeab, bu unutulmaz sözlerinizle bana sevinç ve gurur bahşettiniz. Cenabı Hak sizi uzun ömürlü, kılarsa büyük bir Kral olursunuz, dedi.
Kral ayni zarafet ve nezaketle:
— Benim aTzu ettiğim şey unvan değildir, dedi. Tebaamın benim «âdil ve iyi bir kral, olduğumu söylemesi bence kâfidir, daha fazlasını istemem. Muhakkak böy le olmağa çalışacağım ve sizin gi-bi muhterem zatların tavsiye ve irşatlariyle bu arzuma kolayca nail olacağımı ümit ediyorum.
Sonra, içindeki gizli korkuyu ihsas eden hüzünlü bir eda ile:
— Eğer Cenabı Hak bana uzun ömür ihsan ederse... Sözünü ilâve etti.
Kralın halinde görülen bu değişiklik pek kısa olmakla beraber Giz gardeşlere kendilerini toplamak imkânım verdi. Dük, yerlere kadar eğilerek:
— Kral, dedi, kendisine arzet-meğe geldiğimiz tedbirleri, ne olduklarını sorup öğrenmeden hemen red buyurdular. Kral, memleketin mutlak hâkimidir... Ben, onun emr-ü iradeleri karşısında baş eğerim... Kral, her halde, dün vukua gelen hâdiselerin kendilerine nakledilmesini de dinlemek istemiyecektir... Çünkü, Kral, kimden ve nereden geldiği bilin-miyen müphem raporlardan öğrenmiştir hâdiselerin cereyanını...
Kral, birdenbire onun sözünü keserek:
— Filhakika, Dük, ben hâdiseleri, dediğiniz ■ gibi öğrendim. Ama, onları yine dediğiniz gibi müphem raporlardan değil... Bizzat orada bulunarak öğrendim, Dük, anladınız mı şimdi?... Her
f■ ı
Yazan: MİŞEL ZEVAKO
Çeviren: RAGIP RIFKI
— 13 —
şeyi gözlerimle gördüm, kulaklarımla işittim.
Kendine ne kadar hâkim olursa olsun, Dük, bu darbe altında sarsılmıştı ve hemen iki adım geri çekildi. Kralın müthiş hakikati bildiğini bütün saray erkânının önünde kendisini öldürtmek istemiş olmakla itham edileceğini zannediyordu.
Dük, 'ne söylediğinin pek farkında olmaksızın kekeledi:
— Majesteleri orada idiler demek!..
İşin en fena tarafı da, Kralın, onların şaşkınlık ve tereddütlerinden faydalanması idi. Gözlerini, hoşlarına gitmiyecek bir tarzda onlara dikmişti ve cevap vermekte istical etmiyordu. Nihayet, ağır ağır söze başladı:
— Evet, Dük, ben bizzat gördüm ve işittim. Siz, bahsetmekte olduğumuz vakaların cereyan ettikleri yerlerde yoktunuz. Binaenaleyh, siz, sadece size verilen raporlara göre söyliyebilirsiniz. Oh!.. Hüsnüniyetinizden şüphe etmiyorum... O raporların müphem olmadıklarını ve Cinayet Yargıcı yardımcısıyla devriyeler kumandanı tarafından verilmiş bulunduklarını biliyorum... O raporların uydurma olduklarını ve sizin onlara inanmamanız lâzım-geldiğini de söylemiş değilim. Fakat, onların size, bizzat gördüğüm ve işittiğim şeylerin tamamen aksini söylemiş olduklarını biliyo.
rum. Bu sebeple, krallığın bu iki zabiti nasıl oİuyor da böyle pek büyük hataya düşüyorlar, bunu araştırmak lâzım geliyor. Eğer bu hususta suçlu iseler onları merhametsizce cezalandırmak lâzım-gelecek. Anlıyor musunuz, Dük?
Dük ile Kardinalin anladığı bir şey varsa o da, müthiş ithamın vukua gelmemesi idi. Kralın, onların iyi niyetli olduklarından şüphe etmediğini söylemesi, bu iki kardeşin bu işle alâkası olmadığını belirtmek demekti. Her ikisi de tehlikeyi atlattıklarını hissettiler ve derin bir nefes aldılar. Fakat, sademe pek kuvvetli olmuştu. Kenarında bulundukları uçurumun derinliğini ölçmüşlerdi ve şimdi baş dönmesinin insa-.na ecel teri döktüren tesirlerini biliyorlardı artık. Binaenaleyh, bu korkunç dakikaları tekrar yaşamağı asla istemiyorlardı. Bu sebeple, Krala kafa tutmak isteyen Dük, zahiren serfiru etmiş gibi görünmek hilesine başvurma nın daha müdebbirane bir hareket olduğuna hükmetti.
Bunun neticesi olarak da, kendisini tanıyanları büyük bir hayrete düçar eden şu sözleri söyledi:
— Kralın sözlerinden şüphelenmek kimin haddine düşmüş? Kral, bana verilen raporların doğru olmadığını söylerse, muhakkak o raporlar doğru değildirler. Şev-ketmeab, tahkikat açılacak ve be-
19.2
7 — Kepazelik. 8 — Bir
esi
21.15 Müzik: Sa
18.00 Müzik: Iı
18.45 Müzik:
19.00 M. S. Ay
19.15 Geçmişte
1.20 Müzik: (
19.45 Radyo ile İngilizce.
20.00 Müzik: Da
20.15 Radyo Gas
20.30 Serbest Sa
(M.Cemil.}
ANKARA RADYOS PERŞEMBE — 27/4/1590
7.30 M. S. Ayarı.
7.31 Müzik: Hafif Müzik (Pl.)
7.45 Haberler.
8.00 Müzik: Şarkılar (Pl
8.15 Müzik: Tangolar (Pl.
8.25 Bilnün
8.30 Müzik:
ni Majestelerinizin nazarında pek fena bir duruma sokanlar lâyik oldukları cezayı göreceklerdir.
Kral, bu sözleri sadece hafif bir baş işaretiyle tasvip etmekle iktifa eyledi.
Dük:
— Maahaza, bugün sokakta hal. kın izhar etmiş olduğu o heyecan hakkında vakit geçirmeksizin te-dabir ittihazı lâzımdır. Majestelerinin bu hususta bana emir vermelerini bekliyorum... diyerek sözünü bitirdi.
VI
BORÖVER’İN MÜDAHALESİ
Bu sözler, herkeste bir şaşkınlık husule getirdiler.
Acaib! Demek, son derece büyük bir nüfuz ve kudrete malik o azametli Fransua dö Giz, hiç itiraz etmeden bu idbar zilletini kabul ediyor!... Şaşılacak şey doğrusu* O güne kadar devlet işlerini âmiri mutlak salâhiyetle yürüten bu zat, kendinin şimdi bu suretle vazifesinden uzaklaştırılmasın), âdeta kovulmuş olmasını, hiç bir istizahta bulunmadan hazmedecek öyle mi?! Yer lere kadar eğiliyor, tenezzül ediyor, emirler dileniyordu!
Bu ricatten daha fecî bir hali, bir çökme, yıkılma idi.
Görünüşlerin alelekser aldatıcı olduklarını unutarak görünüşlere kapılan adamlar böyle düşünüyorlardı.
Kral da böyle hükmetmişti. Zira, gözlerinde ân'ı bir zafer ışığı parlamıştı.
Fakat, Katerin böyle düşünmedi; çünkü ısırdığı dudaklarında mânalı ve muammalı bir tebessüm parlamış ve sönmüştü.
Boröver de bu fikirde değildi. Yerini terkederek gelip Kralın önünde eğildi.
17.57
18.00
(Devamı var) |18 30
in Saati, öerler.
İSTANBUL RADYOSU PERŞEMBE — 27/4/1590
12.57 Açılış ve Programlar. 13.00 Haberler.
Safiye Ayla'dan Şarkı ve Tür-
Johann Straussdan Valeler (Pl.) Ev Kadını - İdeal Ev Kadını Ki-
(Birinci Konuşma./ Şarkı ve Türküler.
Programlar Ve Kapanış. Açılış ve Programlar.
Caz Müziği (Pl.)
Kornan Soloları (Pl.)
Müziği (Pl.)
Soloları.
ve Türküler.
iık Taş Baş yarar Radyo-fenik temsil.
Yazan A. do Musset Türkçesl: dAnan Benlc.
Oynayanlar: İstanbul Şehir Ti-rosu Artistleri.
ı5 Dans Müziği (Pl.)
5 Fasıl Heyeti Konseri.
"HİCAZ" 1 — Peşrev 8 — iltifatın pofc inayettir 3. — Derdimi ummana doötam 4 — Sı-layan kalbimi 5 — Sevdalı »asarlarla G _ Taksim 7 — Hiçte köçekseler. K) Küçük Orkestradan Melodiler.
)0 Dans Müziği (Pl.)
15 Haberler.
K) Karışık Hafit Gece Müziği (Pl.) 10 Programlar ve Kapanış.
— Pe
V
27 - 4 - 195ü
ZAFER
Sayfa: 5
ORTAÇ’ta
Mevsimin Kumaş
Fiatları
Vistra Emprime Jorjet Krep Emprime Tıkıl Keten Emprime Emprime Çamaşırlık
500 krş. 260 krş. 290 krş. 375 krş.
©sar 18 Renk hakiki İrlanda Keteni 900 krş. Gandi 340 krş.
ORTAÇ :
Anafartalar Cad. Adliye karşın Köşe Matara. No: 224.
Tel: 11135 Ankara
yedek parça mevcuttur
Beyoğlu İstiklâl cad. 392/394, İstanbul Tel.: 49244-49245, Telgrafı Türkmotör.
PRAG* A150
NİK.
11 • Y E D E K L E R
D E R HAL
Bol
191
rrr
ÖNEMLİ VASIFLARI :
1-FABRİKA TONAJI :l'/2 Ton
8-MOTÖR ‘ ...........
3 - D i N G İ L MESAFESİ «-ŞASİ UZUNLUĞU
5 - LÂSTİK ADEDİ ve EB'ADI
L-makaslar
)-S A R Fİ Y AT
i* tonluk cksfms mmaı
: Benzin - 4 silindir - 55 beygir.
: 2 metre 90 santim.
: 2 metre 80 santim.
: Arka çift, bir yedek, ceman 7 adet, 600/18.
: Arka makaslar takviyeli, önler altlı üstlü çift.
: Bir teneke benzinle 100 kilometre.
Şoför mahalli ve sandıklı Istanbulda teslim fiatı TESLİM t
: En sağlam ve kalın çelikten imâl edilmiştir.
: 4 ileri, bir geri.
: Avrupa fabrika yapısı, uzunluk: 2,80 metre, „ genişlik : 1,80 metre,
kanatlar : 0.50 metre.
: Kamyonla birlikte, kriko, zengin takım çantası ve diğer Standard malzeme teslim edilir.
t. u. 6650.-
"ftlETESPOR Gençlik Kulübü Yararına İ
BÜYÜK SİNEMADA
3 Mayıs 950 Çarşamba gecesi Saat 21
BÜYÜK MÜSAMERE
1 İstanbul Radyosunun ses sanatkârı MUALLÂ MUKADDER (Ankarada Jk defa).
2 — Ankaranın sevilen ses sanatkârı SABİTE TUR.
3 — Kıymetli ses sanatkârı LUTFİ GÜNERİ (Ankarada ilk
defa).
4 — İstanbuldan getirt ilmekte olan SKEÇ TRUPU9’’
VE
Kıymetli saz topluluğu:
rfte,Kemon NACİ TBKTBL, Klarnet: SAl.ln orak, Cümbüş: I KADRİ ŞENÇALAR, Kanun: İŞMAR-"" SENÇ Al,AR? Meşhur I Piyanist?’ Darbuka: HÜSEYİN İLERİ.
Biletler numaralıdır: YenişehirdeBüyük Sinemada, Ulusta Flor-■ ya Sporda, Cebecide: Cebeci Eczahanesinde satılmaktadır, (770) Q
r
KUMAŞ
xüer Ay Yeni Çeşit Yeni Desen
Vitrinlerde görmediğiniz piyasada bulamadığınız her çeşit kumaşı mliessesemizde bulmak mümkündür. Bir defa teşrif ediniz her halde pişman olmıyaoaksınız.
TERZİ KUMAŞÇI HAŞAN YÜCEL
Anafartalar, Evkaf İş Hanı kat 1 No. 103 - 104 — Tel: 11822
(699)
DİKKAT -----------------
Üç günlük açılış tarihi olan
Ünal Kundura Sergisi Mevsimlik çeşitlerile ucuz satışa devam etmektedir
FİATLAR:
Erkek kundura ve 1500 1 muhtelif mokassenler 1750
FİYATLAR: Muhtelif renk ve modellerde kadın kunduraları
500 Krş.
750 . 1000 .
1250 .
1500 .
1650 .
Fantazi kadın, terlikleri
Erkek terlikleri
t
kadar kadar başlar.
350 den 750 Krş.
450 den 750 Krş.
Her renk çocuk ayyakkabıları 4 liradan
C'o/ ııarj • Anafartalar, Bursa Pazarı Susam ıJÖl f . sokak No. 52 — Telefon: 10900
f DlLDEV - DİLE
Tercü ne Bürosu
I Kızılay, Soysal ilan, 11, Ankara Telefon: 25700
I İngilizce, Fransızca, Almanca. I İtalyanca, İspanyolca, Elence, I Rusça, Bulgarca, Sırpça, Ru-, Imence, Macarca, Çekçe, Lehçe, lOrduca, Arapça, Farsça, Peştu’ca, Çince ve Japonca’dan Türk-Çeye, Türkçe'den bu dillere ve blr yabancı dilden başka bir yabancı dile her alanda, her türlü tercüme işleri ehliyetli mütercimler tarafından yapılır. Fazla bilgi için sirküler isteyiniz.
'1
Ankara II Seçim Kurulu Başkanlığından
Seçmen kartlarını bugüne kadar almayanların dikkat -■il-
nazarına
Seçmen kartlarının muhtarlıklarda dağıtılmasına başlan -mıştır. Ancak bazı muhtarlarca seçmen kartları evlere teslim edilememektedir. Seçmen kartlarını almak için vatandaşların muhtarlıklara müracaatları hemmiyetle ilân olunur.
Genel Kurul Toplantısı
Derneğimizin genel kurul toplantısı 30 Nisan 1950 Pazar günü saat 10 da Ankara Halkevi salonunda yapılacaktır. Derneğimiz üyelerinin bu kongreye teşriflerini rica ederiz.
Elektrik Teknisyenleri demeği Yönetim kurulu başkanlığından (766) ı
Zayi
Türk Ticaret Bankasının kapanan ' Üsküdar şubesinden aldığım 2/6/934 tarih ve 368 sayılı üç hisselik mak-
. , r _ laıın ve ooo sayın uv
I Ankara Demokrat Parti adoy Us- buzu ltaybeltim. lkinci nüshasln, a. Iteamde bagımsiz olarak aday goa. laca8tmdan kaytp makbuzun hük-terılmesını isteyen ve 26/4/1950 ta. .........................
rihli gazetelerle o şekilde ilân olunan Mümtaz Faik Fenik bu isteğinden vaz geçtiğini ve bağımsız kaydından beri olarak listede yer aldığını kurulumuza bildirmiş olmak la keyfiyet ilân olunur.
mü olmadığı ilân olunur.
Üsküdar Atlama Taşında Kemal Doruk I
DOKTOR
D. P. Maltepe Ocağı Başkanlığından
Ocağımızın kuruluş yıldönümünü kutlamak üzere üyelerimizin 28/4/ 1950 Cuma günü saat 21.00 de p(arti merkezine gelmeleri rica olunur.
Aziz Tovfik Yeginsoy DAHİLİYE MÜTEHASSISI
Hastalarım her gün saat 18 den itibaren kabul-eder.
Hamamönü Halk Eczanesi karlında, Nizameddln ap arım an No. 2 — Tel: 18348.
.—... ■ .------------- —*
Samsun - Bursa ve Konyaya
Taksi Seferleri
YENİ İZMİR UMUMÎ NAKLİYAT ANBARI
Ankara - İstanbul arasında bilumum tüccar ve ev eşyası nakliyatı ile müşterilerine bir hizmet olmak üzere 1949 model yeni taksilerle Ankara - Samsun, Ankara - Bursa ve Ankara - Konya arasında her gün muntazam taksi seferleri yapmaktadır.
Ankara — Samsun
Ankara — Bursa Ankara — Konya
ADRES: Denizciler Cad. No. 13/15 — Tel: 15590
25 Lira
29 .
15 »
(664)
J
Afiş Bastırılacak
Türk Hava Kurumu Genel merkezinden
Kartonu matbaaya ait olmak üzere otuzar binden (60.000) tane renkli fitre ve kurban afişi bastırılacaktır.
Bu işin muhammen bedeli (9.000). muvakkat teminatı (675) lira dır.
Eksiltmesi açık olarak 29/Nisan/1950 tarihine rasthyan Cumartesi günü saat 10 da Ankara’da Genel Merkez ve İstanbul’da T. H. K. Sa-| tınalma komisyonlarında ayni zamanda yapılacaktır.
İ Afişlerin orijinallerini görmek ve şartnamesini almak isteyenler Merkez Levazım Müdürlüğüne ve İstanbul şubemize başvurmalıdırlar.
Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte serbesttir.
Tıp Fakültesi Dekanlığından
Fakültemiz İçin bir bulaşık yıkama makinesi alınacaktır. Ellerinde böyle bir makine mevcut olanların tekliflerini prospektüsleriyle birlikte 15 gün içinde Fakültemiz Dekanlığına göndermeleri rica olunur. (258Q)
Sayfa: 6
ZAFER
27 - 4 - 1950
I
Kokteyl listelerin zararı etrafında
* (Baştarafı 1 incide) bu satırlarla bizzat katılmak ihtiyacını duyuyor ve işi muhtelif cephelerinden tetkik etmek istiyoruz. Evvelâ hedef ve maksat nedir?
Zonguldak D.P. siyasî toplantısı
k (Baştarafı ı incide) teş, Avni Yurdabayrak, Hüseyin Balık söz almışlar yer yer coşkun gösterilere vesile teşkil eden konuş, malarda bulunmuşlardır. Bilâhare alkışlar arasında mikrofon başına gelen İncealemdaroğlu, iktidar par-
l Baş makaleden devam:
kurtaracak politika da daima bu o-lacaktır. Asırlar boyunca varlığımıza kasdeden tarihî düşman etrafımızı çevirmiş, varlığımıza son vermek için daiıpa hareket halindedir. İT Mayıs tarihinde emniyet ve serbesti içinde açık ve kapalı
Oylarımızı neden Demokratlara
I
Türkiye-lran maçı
3
K
li
k .lı sr ö:
i*
a? â
c-, lı
iy la
!ü ai
je
je
İÜ
Bu seçimde vatandaşlar iki zıd gaye üzerinde toplanabilirler. Demokratik cephede olanlar.. Bu mem lekette mevcut olan buhranın, bir tek parti buhranı olduğunu bilirler. Anayasamız millî hâkimiyet prensibi esasına dayandığı halde, bu esasın rafa konmuş olduğunu da gözden uzak tutmazlar. Sözde hâkimiyeti kendi elinde tutan Türk milletinin, asırlar boyunca, bir tek defa olsun kendi reyi ile iktidarı değiştirebilmiş olmadığım bilirler. Ve millî hâkimiyet prensibi memlekette yerleşmedikçe, buna bağlı o-larak bir çok meselelerin çözülemi-yeceğini de idrak ettikleri için, birinci ve en yakın gaye olarak, bir kere Halk Partisinin iktidardan çekilmesini isterler.
Ondan sonra?.. Ondan sonra! Demokrat Parti iktidarda muvaffak olutsa ne âlâ? Olamazsa, o gider, başkası gelir, fakat memleket halkı, kendi iradesine bir kere kendisi sa. hip olur... Bu itibarla, bu mülâhazaları güdenler için, elbette kok -teyl liste yapmak mevzubahs değildir, ve olmamalıdır. Aksi tezi müdafaa eden Halk Partisi taraftarları için de, aynı mütaleâ varittir. Onlar da iktidarın değişmesine ta raftar değillerdir. Alışılmış yol ve gidişten inhiraf etmek istemezler. Bazı hususî menfaat hesapları vardır. Belki de Halk Partisinin mem leketi Demokrat Partiden daha iyi iidare edeceğine kanidirler. Elbet bunların da kokteyl liste yapmaları mevzubahs olamaz.
tisinin şiddet politikası gütmekle ' müdahaleden masun olarak reylerı-millet iradesini hiç bir zaman kıra- mizi kullanmak arzumuzu bulamaz-madiğim, bilâkis çekiç darbeleri al- sa^ tarihî düşmanımıza en büyük tında tavlanan bir demir gibi git- fırsatı vermiş olacağız. İşte bu teh-tikçe sertleştirdiğini ve mukave -1 likeden korunmanın ve kurtulma-metini arttırdığını veciz bir ifade ntn tek X-°lu ve çaresi hakikî de-ile izah ederek sözü iktidar partisi- 1 mokrasinin siyasi bünyemizde ve nin iktisadi devlet teşekkülerini pro hayatımızda yerleşmesi yoludur, pagandasına nasıl âlet ettiği mev- — «-*- ——
zuuna intikal ettirerek şöyle de -miştir:
«— Fedakâr işçi kardeşlerim, Zoıı guldakta bulunan iktisadi devlet teşekkülleri taşındaki vazifeliler kendi mevki ihtirasları uğrunda, Türk halkının alın teri ile kaşandığı ve devlete vergi olarak verdiği yd,ltllun 9,111U. ..
paralarla kurulan bu teşekküller çjn(je bulunduğumuz medenî inkı-bütün sermayelerini ve faaliyetle- lâbl 14 Mayısta zafere ulaştıracak-rini şimdi Halk Partisi uğruna vic-■ tn. q gün vurdun en mes’ut günü, dunları sızlamadan harcamaktadır- hepimizin kurtuluş günümüz ve en lar. Bu yetkiyi onlara kim vermiş- büyük bayram günümüz olacaktır.» tir? Bunca muhteşem binalar, köşk ' leı- karşısında maden işçisi dünya-' nın en ağır iş şartları içinde bulunan ve maalesef çoğu veremin zebunu o-lan Havza işçisi için neden bir sanatoryum yapmak lüzumunu duy -mamışlardır? îşçi sıhhat tesislerinin __
bugün hangisi yeter durumdadır?- Zonguldak Milletvekili
' daroğlu olduğu halde Ankara’ya müteveccihen hareket etmiştir.
Garp miletlerinin en geç bir asır evvel hallettikleri bu dâva artık halledilmelidir.»
Koraltan sözlerini şöylece bağlamıştır:
— «Köylüler, dertli vatandaşlar, işçiler, memurlar cefakâr kardeşler 1 müsterih olunuz. Tarihte büyük e-serler yaratan milletimiz şimdi i-
Bunların dışında muhterem bir zümre daha mevcuttur. Bu zümre rey hürriyetinin zevkini çok haklı olarak tatmak ister. Mutlak olarak, (Kime istersem rey veremem mi?, Ne diye partilerin tavsiyesine ve baskısına ihtiyacım olsun?) diye düşünür. Bunlar da otururlar, ve önlerine muhtelif partilerin listelerini alarak, ondan bir kişi, diğerlerinden üç kişi ilâh... Alarak bir liste yaparlar, ve götürüp sandığa atarlar. Biz, 1950 seçimleri için bunun teşkil e-deceği mahzuru göstermek istiyo-
Devlet idaresini ellerine tevdi e-deceğimiz insanların birbirleri ile anlaşmış olmaları da acaba şart değil midir?... Bir Bayar, bir Bayur, bir Aldoğan ve bir Hüseyin Cahit Yalçın veya Mümtaz Ökmen hepsi kendi partileri bakımından büyük kıymet ifade eden şahıslardır. Her parti, isimlerini yukarıda yazdığımız kendi mensuplarını muhakkak bağrına basar. Fakat, hiç şüphe yok ki, bu muhterem zevat bir masa etrafında toplansalar, hiç bir karar veremeden dağılırlar, birbirleri ile mizaç, program ve düşünce bakı -mından anlaşamamış olan bu şahsiyetlerin bir araya getirilmesi fayda yerine zarar vermez mi?
încealemdaroğlu bundan sonra Demokrat Partinin iktidara geçtiği gün, işçi dâvası üzerinde çok hassas duracağı teminatını vermekle sözünü bitirmiştir.
İncealemdaroğlunu takiben kürsüye gelen sayın Refik Koraltan büyük tezahürat karşısında bir müd det konuşmak imkânını bulamamıştır. Bilâhare şiddetli yağmura rağmen dağılmadan konuşmaları takip etmekte olan çok kesif topluluğa hi tabederek bu iman ve azim karşısın da duyduğu heyecanı belirtmiş, , Türk milletini mutlak emniyet içinde refaha götürecek yolun ancak hakikî demokrasi yolu olabileceğini ifade ettikten sonra sözü malî durumumuza getirerek gelir ve giderleriyle muvazeneli bir bütçeye ma. j lik olmıyan iktidar partisinin bir de üç milyar liralık borç yekûnu ile tam bir malî perişanlık içinde bulunduğunu açıklamış bu izahatı yaptıktan sonra dış politika bahsi üzerinde ehemmiyetle durarak demiştir ki:
— «Dış politikada dört yıldanbe-ri iktidar partisi ile birlikte kanaat ve fikir beraberliği yapmaktayız. Dünya vaziyetini yakından takip ediyoruz. Birleşik Milletler camiasındaki yerimizi liyakat ve istekle tutmak kararındayız. Bu mes’ut teşekkülü korumak yolunda hükümeti daima takviye ettik. Sizlerin itimadınızla Demokrat Parti iktidara geldiği zarpan dış politikada takip edeceğimiz yol yine bu olacaktır. Buna şiddetle muhtacız Varlığımızın teminatı, bekamızın teminatı budur. Bizi asırlık düşmanımızın pençesinden koruyacak,
Saatlerce yağmurun altında kendisini dinlemek kadirbilirliğini gösteren binlerce Demokrat ZonguldaklI Koraltan’ı il merkezine kadar büyük tezahüratla takip etmiştir.
Koraltan bu gece beraberinde .............. ■ - ’ ’li İncealenı-
Mevsim yağmuru
★ (Baştarafı 1 incide) lııgilterede kar fırtınası!
Londra, 26 (a.a.) (Afp) — Dün gece ve bu sabahın erken saatlerinde Londra ve civarında şiddetli bir kar fırtınası hüküm sürmekte idi. Bazı yerlerde karın kalınlığı 10 santimetreyi bulmaktadır.
Belçikada kar fırtınasının sebep olduğu kaza
Liege, 26 (a.ar) (Afp) — Dün Lie-ge üzerinde uçan 3 Belçika askerî I uçağı, kar fırtınasına tutulmuş ve ! tesadüfi bir iniş yapmıştır. Uçak lardan biri garaj üzerine düşmüş ve pilotu ölmüştür.
İkincisi hava alanında alabora olmuş ve pilotu hafif yaralanmıştır.
Üçüncüsü ise bir tarlaya inmeğe muvaffak olmuştur.
I
I
vereceğiz ?
halinde bütçeye yüklenmiştir.
Umumî olarak devlet dairelerinde ve Bakanlıklar bütçelerinde hiç bir esaslı tasarrufa gidilmemiştir. U-mum müdürlüklerle idaresi pekâlâ kabil olan işletmeler ihdas ve Tekel gibi Bakanlıklar devam ettirilmiş ve bu suretle bütçeye esaslı masraflar ve israflar yüklenmiştir.
Bu ve bunun gibi bir çok idaresizlikler yüzünden borçlarımız 2,5 milyar gibi muazzam bir yekûna baliğ olmuş, aynca Marshall plânı yardınıiyle elde edilen kıymetli fırsatlar seçim propagandasının meşgu liyetleri ve düşünceleri arasında kaynayıp gitmiştir.
Bu vaziyette bulunan bir parti ömrünü ve enerjisini tam mânâsiy-le tüketmiş, istikbale ve memlekete hakikî ve sağlam bir vâid yapacak halden bile çıkmıştır.
Demokrat Partiye gelince; beş sene evvel elinde demokrasi ve hürriyet prensipleriyle ortaya çıkan bu parti, bugün memleketin kalburüstü ve çok kıymetli Milletvekili adaylarına sahiptir. Demokrat Parti lis-tesinde yer alan bu idealist şahsiyetlerle bir değil, bir kaç kuvvetli hükümet kabinesi kurmağa imkân vardır. Bu partinin bugünlerde yayınlanacak olan resmî seçim beyannamesi bize şimdiye kadar vâdcdilenlerden maadalarına da inanmakta haklı olduğumuzu gösterecektir. Çünkü daha iktidara gelmeden evvel, taahhüt ettiği demokrasi dâvasını tahakkuk ettirme yoluna girmiş bir vaziyettedir. Şu halde bu partinin iktidar partisinden fazla ve farzımuhal o -larak hiç bir şey yapamıyacağmı bile tasavvur etsek, memlekette yüz yıllardanberi hasret kaldığımız hürriyet ve demokrasiyi kökleştirecc ğine inancımız kat’îdir.
İşte bu ideal dahi Demokrat Partiye reylerimizi vermek için kâfi bir sebep teşkil etse yeri vardır,
Adviye FENİK
Gl. Crocker'in
ziyaretleri
nerede yapılacak
28 Mayıs tarihinde şehrimizde yapılmasına karar verilen Türk . İran millî maçının son defa öğrendiğimize göre, 11 Haziran tarihinde İs-tanbulda oynanması İran federasyonuna telle bildirilmiştir. Ayrıca 13 Haziranda da İstanbul - Tahran
karma takımlarının bir karşılaşma yapmaları da düşünülmektedir.
Evvelâ şehrimizde oynanmasına karar verilen, bu millî maçın, İstan bulda yapılması hususundaki karar
değişikliği Ankara spor çevrelerinde hayretle karşılanmıştır. Federas yonun, kısa bir zamanda millî ma-
çın tarih ve yerini değiştirmesi -nin sebebini dün geç vakte kadar Öğrenemedik.
Uzun bir zamandanberi millî bir
maç görmiyen AnkaralIlar geçen yıl Türk - Suriye maçını seyretmek im kânını bulmuşlardı. Iran maçının da
burada yapılmasını temenni ederiz.
Demirspor - Gençlerbirliği bugün İstaııbula gidiyorlar
Millî Eğitim Mükâfatı müsabakasının son deplâsman karşılaşmasını yapmak üzere Demirspor ve Genç-
lerbirliği futbol takımları bugün
trenle İstanbula hareket edecekler.
dir.
Bugüne kadar yaptıkları her iki takım da aynı puvana sahip bulunmaktadırlar. Yalnız averajla Demirspor beşinci durumdadır. Bunun i-çin iki takım da İstanbulda yapacak lan karşılaşmalara büyük bir önem vermektedirler. Nitekim hazırlık kı-
tasında bulunan Demirsporlu Mustafa, Salâhattin ile Gençlerbirliğin-
den Sait’in
bu maçlarda oynayabil-
meleri için izin alınmıştır. Galatasaray İzmire gitti
İstanbul, 26 (a.a.) — Galatasaray futbol takımı, Millî Eğitim Kupa -sının son iki maçını yapmak üzere bugün saat 11 de Etrüsk vapuru ile tzmire gitmiştir.
Beşiktaş futbol takımı da yarın Bandırma yolu ile İzmire hareket edecektir. Galatasaray ile Beşiktaş takımları Cumartesi ve Pazar günle-ı ı i İzmirde Göztepe ve Altayla yapacakları maçlarla Millî Eğitim Ku pası karşılaşmalarını bitirmiş olacak lardır.
Bu karşılaşmaya 14 bölgeden seksene yakın boksör katılmaktadır. İstanbul boks birinciliği de sona ermiş olduğundan, İstanbul karma takımı da belli olmuştur. Gelecek o-lan boksörler şunlardır:
51 kiloda Recep Özkutlu. 54 kiloda Abdi Özkutlu, 58 kiloda Hüsnü Ozan. 62 kiloda Vural İnan, 67 kiloda Garbis, 73 kiloda Ayhan, 80 kiloda Muammer, Ağırda Cevdet.
Ankara boks karması da oldukça kuvvetli bir takım manzarası ar -zetmektedir. 7 siklet üzerinden birinciliğe katılacak olan Ankara kar. masını 51 kiloda Sevindik Erciş, 54 kiloda Sadi Ertaş, 58 kiloda Yusuf Mengen, 62 kiloda Mustafa İnci, 67 kiloda Saim Saygılı, 73 kiloda Kâmil İçli, Ağırda İrfan Bozer teşkil etmektedir. Bundan başka boks federasyonu Ankara bölgesinden Doğan Karaca, Necdet Aydeniz. Abdullah Tonba ile Suphi Okuru da Türkiye birinciliğine davet etmiştir.
Çok kuvvetli biı- kadro ile şehrimize gelecek olan İstanbul karmasının bu defa da Türkiye birinciliğinde nasıl bir netice alacağı merakla beklenmektedir
Zira, geçen yıl İstanbul karması 7 siklette de Türkiye şampiyonluğu nu kazanmıştır. Bunun için bu sene yapılacak olan karşılaşmada da aynı neticeyi kolayca muhafaza et. rnesi şüpheli görülmektedir. Çünkü AnkaralI boksörler de bu sene mun tazam çalışarak birincilikte iyi derece almaları kuvvetle muhtemeldir.
Diğer bölge boksörlerinin bu birincilikte birer sürpriz yapmaları her zaman mümkündür.
Bu vaziyet karşısında 1950 yılı Türkiye boks birinciliğinin geçen yıllara nazaran daha mücadeleli geçmesi beklenmektedir.
H. Ö.
Kiralık
Müstakil mobilyalı daire:
3 oda, mutfak, banyo, 125 lira. Bahçelievler 32 inci sokak No. 9 :
Sahibi ve Başmuharriri
Adviye FENİK
Bu nüshada yazıişlerini fiilen
İdare eden: HİKMET YAZICIOĞLU
Basıldığı yer:
GÜNEŞ MATBAASI
Onun için kimsenin düşüncesine ve parti bağlılığına müdahale etmeden, şu noktayı ortaya koymak istiyoruz. Vatandaşlar, hangi partiye bağlı iseler kendilerini hangi partiye yakın görüyorlarsa, o listeye rey versinler parti teşkilâtlarının, genel kurullarının, ince eleyip sık dokuyarak bulup buluşturdukları a-d aylar üzerinde bir de temyiz ve istinaf haklarını kullanmasınlar, çün kü, varmak istedikleri neticeleri kendileri bozabilirler.
r
Anadoluda Refik Halid
Memleket Hikâyeleri'nin değerli müellifi Refik Halid kendisine değerli eseri kazandıran Anadoludan yazılarını:
YENİ İSTANBUL'A
göndermeğe başlamıştır.
Artık çeşitli partiler devrine gir miş blunuyoruz, her parti memleket müvacehesinde, bir takım mesuliyetler takabbül etmekte ve'vaitler. le iktidara gelirken kendine göre bir takım hazırlıklar yapmaktadır. Mün ferit şahsiyetlerin teşriî hayat içinde teşkilâtlanmadıkça, muvaffak olama dıkları bedihi ve teşriî bir hakikattir. Su halde, seçmenler reylerini kull .jırrken, memleketin umumî menfaatleri bakımından, Meclise gönderecekleri şahsiyetlerin takım halinde iş başarma imkânlarını da göz önüne almaları lâzım geldiği vakıası üzerinde durmaları bir zaruret halini almaktadır.
Cihad Baban
REFİK HALİD
40 sene evvel dolaştığı yerlerden edindiği intibaları sanatının şahikasına çıkan bir üslûpla bize aksettirmektedir.
Bu büyük röportajlar sadece şehirlere inhisar etmemekte ve ücra, ıssız ve yolsuz köyleri de içine almaktadır. Şu anda EGE bölgesinde bulunan muharrir.
Refik Halid’in
İlk yazısı bugünden itibaren (
YENİ İSTANBUL’DA
Misafir dün Tank Okulunu gezdi
Millî Savunma Bakanı Hüsnü Çakır. şehrimizde misafir bulunan Büyük Britanya orta-doğu kara kuvvetleri komutanı Orgeneral Sir John T. Crocker şerefine dün Ankara Palasta bir öğle yemeği vermiştir.
Yemekte, İngiliz büyükelçisi Sir Noel Charles, Genelkurmay ikinci başkanı, kara kuvvetleri komutanı, Dışişleri Bakanlığı umumî kâtibi, kara, deniz, hava kuvvetleri kurmay başkanları, Genelkurmay harekât dairesi başkanı, garnizon komutanı, İngiliz büyükelçiliği kara ve hava ataşeleri ve elçilik erkânı hazır bulunmuşlardır.
Orgeneral Sir John T. Crocker, Genelkurmay harekât başkanı Orgeneral Yümnü Üresin, kara kuvvetleri kurmay başkanı Korgeneral Şahap Gürler, General Miller ile birlikte dün saat 15.30 da Tank O-kulunu ziyaret etmiştir.
Orgeneral Sir John T. Crocker okula geldiği zaman bir kıta asker tarafından selâmlanmış, müteakiben okul komutanlığı odasında, okul komutanı tarafından kendisine izahat verilmiştir. Bundan sonra, tâbiye, telsiz ve topçuluk dershaneleriyle, 6 numaralı dershanedeki topçuluk dersini, motor dershanelerini, 2 numaralı dershanedeki şasi dersini, telsiz paviyonu ve 11 numaralı ders hanedeki telsiz dersini, poligonda oda cephanesiyle atışı, 3 numaralı paviyonda motor dersini takip et -miş ve okul önünde yapılan topçuluk ve telsiz tatbikatını görmüştür.
Orgeneral Sir John T. Crocker o-Ikuldan ayrılırken gördüklerinden memnunluğunu bildirmiş ve okul komutan ve subaylarına teşekkür etmiştir.
Diğer taraftan Gençlerbirliğiyle Demirspor takımları da Cuma günü şehrimize gelecek, Fenerbahçe ve Vefa takımlariyle karşılaşacaklardır.
Gelecek hafta da Fenerbahçe ile Vefa İzmire giderek Göztepe ve Altayla ojmıyacaklardır. Bu maçlar Millî Eğitim Kupasının son karşı -taşmalarını teşkil edecektir.
Türkiye boks birinciliğine Cumartesi 'başlanıyor 1950 yılı Türkiye boks birinciliği ldarjılaşması önümüzdeki Cumartesi ve Pazar günleri şehrimizde 19 Mayıs Stadyumunda saat 15 de yapılacaktır.
içişleri Bakanlığının tamimi
•fc (Baştarafı 1 incide)
gün Kırıkkale seçim kurulu başkan lığına İçişleri Bakanlığından gelen bir yazıda, seçim günü için gizli oy
vermeyi temin eden
ve Seçim Ka-
nununun maddei mahsusası ile tes-
bit edilmiş bulunan hücre yapma işinden vazgeçilmiş olduğu bildiril-r inektedir.
Bakanlığın serdettiği mülâhaza bu hücrelerin yapılması fazla masrafı mucip olacağıdır. Bu haber halk a-rasında seçimde emniyet temin edilemiyeceği endişesi uyandırmış ve kanunun tatbik edilmiyeceği kanaati hasıl olmuştur.
Belediye Başkanlığından
D.P. Ankara adayları: 2
A (Baştarafı 1 incide) leğine olan bağlılığını şu sözlerle ifade etmektedir:
«— Mesleğimi çok severim ve o-na son derece bağlıyım. Onun şerefi namına hayatımı bile feda ede-
En meraklı ve mühim akisler 1 bırakmış hangi dâvalara iştirak ettiği sualime şu cevabı aldım:
«— Büyük Atatürk'e yapılmak istenen suikastte, mebus Ali Saip dâvasını ve herkesin heyecanla takip ettiği Haşmet Orbay dâvasını, bir avukatın adalet yolunda ne de. 1 recede hizmet edebileceğini gös- ' termek ve avukatlık şerefini yükseltmek için üzerime aldım. Tanrıya sonsuz şükürler olsun ki her ikisinde de Türk Adaletinin taraf- 1 sizliğini ispat edecek deliller vermeğe hizmet ettim. Mesleğimi ken- j dim için mabut yapmış bir avuka- ' tim. Yaşımın ilerlemesine rağmen bu kanaatimi sarsacak hiç bir tesir altında kalmadım, çünkü (Adaletin olmadığı yerde, hürriyet ve hürriyet olmadığı yerde Adalet yoktur) diyen büyük filozofun bu veciz" sö-züne inananlardanım.»
Adalet mefhumuna karşı olan derin inancını heyecanla ifade e-den Hâmit Şevket, sözlerine devamla: »Şayet millet beni kendisi, ne vekil seçerse, bütün yaşama hayatımı adalet yolunda çalışmakla 1 geçireceğim. Zaten 33 yıldanberi, teknesinden ekmek yediğim bu a-zlz memlekette, Allaha şükür, lâyık olduğumdan fazla teveccüh ve iltifata nail olmanın bahtiyarlığı için deyim» demiştir.
Kendilerine şu suali de sordum. Demokrat Partinin bu seçimlerdeki kazanma şansını nasıl buluyorsunuz?
Başvekilin ardıarası kesilmeyen , ve samimî olduğuna inandığım bütün konuşmalarında, seçimlere müdahale edilmiyeceğini ve milletin kendi vicdan duygusuna tâbi olarak dilediğine oyunu vermek yetkisinde olacağını söylemiş olması, biz demokratlar için —aksi sabit oluncaya kadar— birer teminatın, yazılı birer delilidir. Baskısız ve tesirden âzade bir seçimin neticesi, hangi partinin galibiyetini ifade ederse etsin, biz Demokrat Partililer, bu neticeden memnun kalacağız.»
Hamit Şevket İnce (D. P. iktidara gelirse, başlıca ele alınması icap e- İ den konular hangileridir) sualimi, şöyle cevaplandırmıştır: -.
«Demokrat Parti idtikara gelirse,. ' bence ilk iş, milletin içinde kıvran.y dığı maişet ve geçim zorluğunu gidermeğe matuf, müfrit bir faaliyete başvurmak olmalıdır. Hayatın her gün artan tazyik edici ve kıvrandı-ncı ağır şarjlarından vatandaşı kur tarmak ilk hedefimiz olmalıdır. Milletin bütün ümidi D. P. nin bu seçimlerde muzaffer çıkmasına bağlan mıştır. Geçmiş yılların 10 seneliği! bilhassa geçim ıstırabile doludur.’ Buna iktidar partisi hiç bir gün en ufak bir ferahlık penceresi açama-. mıştır. Partimiz Allahın inayetiyle, ■ milletimize mümkün olabilen bütün) varlıkları temine samimiyetle çalı-’ şacaktır.»
Demokrat Parti Ankara adayına teşekkür hderek ve muvaffakiyet-j ler dileyerek, yanından ayrıldım. '
Konuşmayı yapan:- Nusat
1 — Amerikadan gelen unla yerli çekilmiş un paçalından elde edilen ve halen ekmek imâlinde kullanılan 84-86 randımanlı unun fi-
yatı çıplak 71.5 kiloluk çuvalı 28.50 kuruşa satılacakta Mezkûr unun
vasıfları:
6 No. lu elek bakiyesi en çok % 7,5 gram
Rutubet miktarı en çok % 13,00 »
Kül miktarı en çok % 1,00 )
Külün asitde erimiyen kısmı en çok % 0,10 .
Asidite miktarı en çok % 0,05 »
Glüten miktarı (kuru glüten hesabile) en iz % 10,00 •
Glüten elastikiyeti Normal
Wı
Neşrolunmağa başlandı.
Mikroskop muayenesi: Fazla buğday, çok. az çavdar nişası şekilleri olacaktır.
2 — Evsafı yukarda belirtilen 84 - 86 randımanlı undan yapılacak 660 gram ağırlığında ekmek evsafı:
Rutubet fırından çıktıktan 6 saat sonra en çok % 38 gram, Uzunluğu en az 35 santimetre,
En geniş yerinde genişliği en çok 14 santimetre,
En geniş yerinde yüksekliği en az 8 santimetre olacaktır.
3 — Yukardaki hususat belediye daimi encümeninin 19/4/1950 ve 24/4/1950 tarihli toplantılarında belediye tenbihleıi arasına alınmıştır.
Kanunen belediye cezaları beş misline çıkarılmıştır.
İlgililerin mutazarrır olmamaları bakımından keyfiyet ilân olunur.
4 — S(ayın halkın ekmek ve un hakkındaki şikâyetlerini aşağıdaki telefonlara bildirmelerini bilhassa rica ederim.
(13030) Belediye Başmüfettişliği (Tatil günleri Nöbetçi Müdürlüğü), (12628) Belediye İktisat İşleri Müdürlüğü,
(24995) Çankaya Belediye Şubesi Müdürlüğü. (2617)
H. P. çevrelerinde bir telaş
A (Baştarafı 1 incide)
Yargıtay Başkanı gibi mümtaz bir hukukçuya kanun dersi vermeğe kalkışan Ulus kalemşörlerini.-Cr^ I-I. P. propagandası yapmak için hattâ belki de harcirah alarak köy 1 köy dolaşan Bakanların, valilerin, umumî müdürlerin beyanatını gör-miyerek Sayın Halil Özyörük’e hü- ’ cuma sevkeden telâş ve asabiyet müşahitlerin gözünden kaçmamaktadır.
Bu müşahitler, listenin neşrine tekaddüm eden günlerde D. P. ileri gelenlerinin ileri sürdükleri i-yimser tahminleri haklı bulmakta, dürüst bir seçim yapıldığı, va-ı tandaşlar şu veya bu şekilde Halk Partisine oy vermeğe zorlanmadığı takdirde Demokrat Partinin önü- ’ müzdeki 14 Mayısta kat’î bir ekse- I riyet temin etmesini muhakkak saymaktadırlar.
A. Adıvara teklif
r1
ZAFER’in Abone Şartlan Memleket içi
12 aylık ............... 28 1
8 ) .................. 16
8 » .................. »
Lira
r
A (Başta rafı 1 incide) dair garip bir üslûpla yazılmış bir yazı intişar etmiştir. Bu yazıda evvelâ Demokrat ve Halk Partileri tarafından Adnan Adıvara adaylık için müracaatta bulunulduğu bildirilmekte ve sonradan bu iki partinin kendisini listelerine koymadıklarından şikâyet edilmektedir.
Demokrat Parti salahiyetli me-hafilinde bu hususta yaptığımız tahkikata nazaran, Demokrat Parti Adnan Adıvar’a, Müstakil namzet sıfatiyle parti listesine girmesi için ne bir teklifte, ne bir müracaatta, ne de bir vaidde bulunmuştur. «Vatan» gazetesinin ortaya attığı iddia Demokra Parti bakımından tamamen gayrivarit bulunmaktadır.
Ankara Telefon Müdürlüğünden
(Künk Yaptırılacak)
1 — Kalıpları idaremizce verilmek üzere 15000 tane 1, 2, 3 ve 4 delikli beton künk yaptırılması işi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konmuştur.
2 — Tahmin edilen bedel (39650) liradır.
3 — Bu işe ait eksiltme ve fennî şartnameler Ankara Telefon Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 5/5/1950 Cuma günü saat 15 de Ankara Telefon Müdürlüğünde yapılacaktır.
5 — Geçici teminat (2883) lira 75 kuruştur.
6 — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat* makbuzlarını ve kapalı zarfları ile beraber kanunî vesikalarını noksansız olarak Ankara Telefon Müdürlüğüne vermeleri ve postada vaki olacak gecikmenin kabul edilemiyeceği ilân olunur. (2505)
Memleket dışı
13 aylık ..............
8 » ..................
8 » ..................
Lira
ZAFER’in İlân Şartlan
2. ve 3 üncü sayfada Sın... 4
4. cll sayfada Sm......
Baslık ...............
6. ve 6. cı sayfada Sm.
Dofcum, Nikâh. Nisan, ölüm ve Mevlût llûnları 6 Bantlm) geçmemek oartlyle 16 Ura.
3 )
16 Lir
f-';
Devamlı ilânlar için hususî tarife tatbik edilir.
Oateteve aBnderiten gvrıfc ve vanlar nngredilrin edilmsan iade edilme» Hanlardan mc»ullyet kaba) edilme»
I''
’ T»®*
HBioiThiiinib
|
1
ALT SALONDA
Her ikrara
Tanınmış Paris Revü Heyeti
BALLET KELLENROC
Harikulade iranlı Akrobatlar
Trio Maffi
ve kısa bir müddet için angaje edilmiş
Meşhur virtüöz ADOLFO VENTAS idaresinde atraksion tipik orkestrası
Her pazar saat 17 de matine bütün program iştirakile Tel ■ ”1#0
ıe 12603
Comments (0)