10 LİRAYA
Halis vc taze Brezilya
KAHVESİ
İbrahim Melek Müessesesi
Yıl: 2 — No. 549
Telgraf adresi: Zafer Gazetesi — Ankara
Eski iktidar milletin parasını hiçbir hesaba dayanmadan nasıl harcar 1
•1
Et kombinası işi bir iskandaldır!
F. L. Karaosmanoğlunun beyanatı

Cumhur reisinin nutku
ve Russell Dorr’un bir mektubu
İktisadî işbirliği idaresi projenin gayet mübalâğalı olduğu neticesini vermiş, fakat kimseye lâf anlatamamıştır!
Russell Dorr mühim ifşalarda bulunuyor
Devlet Bakan-) Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu
Et kombinası şebekesi meselesinde eski iktidarın millî servetimizi nasıl har vlırup har -man savurduğu artık gün gibi aşikâr olmuşfur.
Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu’nun beyanatı i-lc Marshall plânı Türkiye Özel Misyonu Başkanı Mr. Russell Door’un bir mektubu bu et kombinası israfı etrafında yaptığımız neşriyatın tamamiyle yerinde olduğunu ve eski iktidarın milli servetimizi de Marshall yardımlarından yapılacak istifade imkânlarımızı nasıl bir rhirasyedi'g;bi harcamağa kalktığım göstermektedir... Bu beyanat ve bu mektup, eski iktidarın mesul şahsiyetleri tara -fıridan söylenen sözlerin tamamiyle yalan olduğunu isbat etmektedir.
Hâdise şurur: Et kombinası i-çin 100 milyon lira sarf edil -mekle kalınması büyük bi kandaldır. Bu iskandalın sebbipleri elbette ki meydana çıkacak ve lâyık oldukları mu-(Sonu Sa- 4 Sü 1 de)
Cumhurbaşkanımızı dinlerken : 2
Dünya barışı için
mühim prensipler
Cumhur Başkanı Sayın Celâl Bayar'ın Büyük Millet Meclisinde söylediği büyük nutkun dış politikaya ait olan kısmı dünya politikasının çehresini bize açıkça gösterdiği kadar, Türkiye'nin de milletlerarası münasebetlerini toplu bir hâlde umumî efkâra izah edetı çök mühim bir siyasî vesikadır.
Şurasını hemen söyliyelim ki, Sayın Celâl Bayar, bu nutkunda yalnız siyasî hâdisoleri 'kes-bitle iktifa etmemiş, aynı zamanda, milletlerarası münasebetlerin demokratik esaslar dahilinde sulh için daha verimli yollarda inkişafını temin edecek tedbirleri de oriafa koymuştur. Bu itibarla nutkun Türkiye'ye ait olan tarafları kadar milletlerarası münasebetlere , ait olan kısmı da dünya siyaset âleminde her halde büyük bir alâka ile karşılanacaktır.
Cumhur Başkammış, dış politikamızda takibeitiğimfe esas lan anlatırken, bunun Atatürk tarafından çizilen vo ir—** Gulh cihanda sulh» vöcjzasiylo ifade bulan prensipino-' dayan- | dığını söylemiş, vo -bu siyasc- ı Ün milletlerarası taahhütlere sadakat vo bu taahhütlerden doğan vecibeleri tereddütsüz yerine getirmek suretiyle tecelli edeceğini» bildirmiştir.
Bu bizim politikamızdır. Fakat eğer barışı seven devletler
Mümtaz Faik FENİK
de daima milletlerarası taahhütlere sadık kalırlar, ve bu teahhütlerinden doğan vecibeleri bizim gibi «tereddütsüz» yerine getirirlerse, mütecaviz emellerini tatbik mevkiine koymak fırsatını asla bulamıyacak, yani sulhu korumağa karar vermiş olanların vecibelerini ifada «tereddütsüz» davranmaları, mütecavizi daima derin bir tereddüde sevkedecektir.
Bu itibarla Sayın Bayar'ın (Sonu Sa- 4 Sü. 5 te)
çok iyi karşılandı
j Nutkun yapıcı mahiyeti bilhassa alâkayı çekti
; i Cumhur Başkanı Celâl Bayar’ın Büyük i Millet Meclisinde söylediği nutkun müspet ; ;akisleri devam etmektedir. Nutkun vakur, ; iağır başlı üslûbu muhalefet organlarının bi-i le takdirini celbetmiş bulunmaktadır.
;; Cumhur Başkanının yurdumuzda de-I imokrasi rejiminin huzur ve sükûn içinde ^yerleşmiş bulunduğu hakikatini tespit eden
Su i kast teşebbüsü üzerine
Mr. Russell Door
Başkan Truman Savunma Bakanı General Marshall ile beraber
Eski iktidarın bir yalanı daha!
Marşal yardımiyle bütçe açığını nasıl kapamışlar?
Temin edildi dedikleri 125 milyonluk sarf müsaadesi daha dün geldi !
Karaosmanoğlu ile Dorr’un müşterek açıklaması
Devlet Bakanı Bay Fevzi Tüt fi Karaosmanoğlu ve Marshall Plânı Türkiye Özel Misyonu Başkanı Orta Elçi Mr. Russell II. Dorr, dün bir açıklama yapmışlardır. Bu açıklama, eski ik-
Demokrat P. Meclis
Grupu tıün topladı
Başkanlığa Fuad Hulusi Derrun-lli ikinci Potuoğlu seçildiler Konya milletvekili Remzi Birand, İzmir milletvekili Muhittin Ere-ner, Ankara milletvekili Muhlis '3ayramoğlu, Burdur milletvekili Fethi Celikbaş, Çanakkale milletvekili Emin Kalafat, Scyhar, mil lelvekili Cezmi Türk, Balıkesir mlletvckili Esat Budakoğlu seçil-(Sonu 5a 3 Sü. 4 te)
İm'tiÖ La)kanlığa Abidııı
D. P. Meclis Grupu dün saat 15 te Eskişehir milletvekili Abi din Potuoğlu başkanlığında top lanarak, D P Meclis Grupu baş kanlığına İstanbul milletvekili Fuat Huiûsi Demirelli'yi, Grup ikinci başkanlığına. Eskişehir mil lelvekili Abidın Potuoğlu, ve grup İdare Kurulu üyeliklerine,
tidarjn yeni bir yalanını daha meydana koymaktadır. Hatırlarda olduğu üzere eski iktidarın mesul şahsiyetleri bütçe açığının mühim bir kısmının Marshall yardımiyle kapatıldığını ve bunun temin edildiğini iddia etmişlerdi. Aşağıya koyduğumuz açıklama görteriyor ki onların bunu söyledikleri sırada Marshall yardımından bu açığın kapatılması temin edilmiş değildi.
Mr. Russell Dorr ancak dün, bu hususta İktisadi İşbirliği idaresine gelen müsadeyi bildirmiştir.
Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu ile Russell Dorr’un müştereken yaptıkları açıklama şudur:
Bernard Shaw öldü
Londra Radyosu, 2 — Basın -Yayın) — Büyük Ingiliz edibi George Bernard Shaw bu sabah ölmüştür- Bernard Shav 94 yaşında bulunuyordu.
Uzun bir hastalıktan sonra ne (Sonu Sa. 4 Sü. 8 de)
Devlet Bakanlığı vC İktisadî İşbirliği İdaresi Türkiye Özel Mis yonu tarafından tebliğ edilmiştir; ,
Türkiyodeki Marshall Plânı Mis yonu, Türkiycnin ziraî ve sınaî istihsalâtımn arttırılabilmesi ve Türk milletine diğer istifadeler sağlamcık maksadile, kontrparti (Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
cümleleri üzerinde bilhassa durulmakta, 14 mayıs seçimlerinin memleketimizde tam bir hukuk devletinin temellerini hiç bir kuvvetin sarsamıyacağı şekilde attığını ifade eden beyanatı vatandaşlar arasında derin bir huzur yaratmış bulunmaktadır.
Sayın Bayar’ın Hükümetin ilerideki fa-(Sonu Sa. 4 Sü- 7 de)
Bayar Trumana telgraf çekti
SuikastçılarınPo-toriko ihtilâlci şefinden emir aldıkları tespit edildi
Birleşik Amerika Devletleri Cumhurbaşkanı Truman'a yapılan suikast teşebbüsü şehrimizde de büyük bir teessür ve Başkanın bu suikastten kurtulmuş olması de rin bir memnunluk uyandırmış bulunmaktadır. Bu münasebetle Cumhurbaşkanımız Celâ1 Bayar Başkan Trumana bir telgraf çekerek müşarünileyhin maruz kaldı ğı suikastten müteveilit nefretini ve bu suikastten masun kalmasından duyduğu büyük memnuniyetini bildirmiştir.
SUİKAST HAKKINDA GELEN HABERLER
Londra Radyosu, 2 (Basın Yayın) — Dün Başkan Truman’ın ikametgâhına zorla girmeğe kalkan iki kişiden biri vukua gelen s lâhlı çarpışmada öldürülmüştür. Diğeri ağır surette yaralan
mıştır. Başkan Truman’ın ikametgâhım bekleyen muhafızlardan biri de aldığı yaraların tesiriyle ölmüş bulunmaktadır.
Gizli polis teşkilâtı şefi yaralı
(Sonu Sa. 4 Sü. 4 de)
F. Belen’in
Muhalif gazetelerin neşriyatı tezvir ve tahriften ibarettir
Sıhhî sebepler dolayısiyle Ba ymdırlık Bakanlığından istifa e den Fahıi Belen hakkında sor günlerde muhalefete mensup ga zeteleı-de bazı asılsız neşriyatı tesadüf edilmiş ve istifanın F^) ri Belen ile Başbakan Menderes arasındaki bir ihtilâftan ileri geldiği iddia edilmiştir. Bu ara-Fahıi Belen’in İstanbul’da •diği bir beyanat da yine mu-, halefete mensup bir gazete tarafından tahrif edilmişti.
Bunun üzerine Fahri Belen Başbakan Adnan Menderes’e a-j şağdaki telgrafı göndermiştir:
«Sayın Adnan Menderes, Başbakan
Ankara
«Deniz hastahanesinde yapılan muayenemde tedavi ve istiıaha-
(Sonu Sa. 4 Sü. 8 de)
Bulgaristan göçmenleri
Bakanlar Kurulu mühim kararlar verdi
Bernard Shaw'un geçen 93 yaşına girdiği gün alınmış bir resmi
müsteşarının bir açıklaması Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur dün şu açıklamayı yapmıştır:
^Başbakanlık Müsteşarlığının bir memuriyet ve Başbakan Müsteşarının da bir memur olduğunu unutan Ulus Gazetesi ismimi zikretmek suretiyle, kendilerine res men tebliğ edilen b'r hükümet karan üzerinde 31 ekim salı gün kü nüshasında yayınladığı bir (Sonu S- 3. S. 4. de)
Bakanlar Kurulu dün toplanmıştır- Bu toplantıda Bulgaristan dan gelen göçmenlerin memle kette yerleştirilmeleri üzerinde görüşmüş rarlara
AKINTIYA KÜREK
Bir incecik tUtUn tüter!
Dışişleri Bakan vekilliği
Avrupa Konseyi bakanlar komitesinde Türkiycyi temsil çimek üzere Roma'ya giden Dışişleri Bakam Profesör Fuat Köprülü nün dönüşüne kadar kendisine Ekonomi ve Ticaret Bakam Züh-tü Velibeşe nin vekillik etmesi hakkındaki Bakanlar Kurulu karan yüksek tasdike iktiran etmiştir- '
Cumhur Başkanımızın nutkundan öğrendiğimize göre, eski iktidar, İstanbul'da, Malfepe'do 40 milyon lira sarfiyle bir si-' gara fabrikası inşa ettirme-' ğe başlamıştır.
40 milyon liralık sigara fabrikası! Doğrusu Maltepe'ye lâyık bir mal!.«
Meşhur şarkıyı nasıl hatırlamazsınız:
Sigaramın dumanı! Yoktur yârın imanı!
YEDEKÇİ
Sayfa: 2
ZAFER
3/11/1950

Ankaranm
Devlet Başkanını dinlerken
ayın Devlet Başkanının, Dokuzuncu Büyük Millet Meclisini açış nutkunu dinlerken, bir taraftan da gözlerimin önünden büyük hürriyet ve demokrasi mücahidi geçiyordu; yıllarca dağ bayır, kar yağmur, gün güneş demeden, köy köy, oba oba gezen, adetâ on sekiz milyonun on sekiz milyoniyle konuşan, clsıkışaıı dertleşen büyük Celâl Bay ar. Bir mütefekkir der ki: Büyük devlet adamı, büyük inkılâpçı, halkın iradesini kendinde duyan adamdır. Celâl Bayar’ın ne hürriyet mücadelesine atılışında, ne Devlet Başkanlığına seçilişinde sevk ve tesadüfün büyük bir payı var mıdır, onu bilmem, fakat 1915 yılından 1950 ye kadar, sadece halk i-çindeydi; halk içinde, halk için, halkla beraber. Tâbir yerinde olursa, vatanı bir Pier I.ermit gibi dolaştı. Gönülleri bir bir fethetti. Devlet adamları literatüründe, halkıyle bu kadar kesif ve geniş bir temas yapmış, halkın içine bu derece gündelik bu kadar tabiî ve onunki kadar inançla karışmış başka kaç devlet adamı gösterilebilir, onu da bilmem. Hulâsası şudur ki: Beş yıl içinde halkın iradesi onda mihraklaş-tı.
Atatürk’ün, bir gün. büyük-bir kalabalık içinde parmağını! uzatarak yanındakilere adam* dediği adam, evvell.il gün Devlet Başkanı sıfatiylc. Büyük Millet Meclisi kürsü-( sünde konuşurken, sesi bana buraya çok uzak bir köyden bir yol kenarından geliyor gibiydi. Otuz kırk kadar köylüyle etrafını çevrelemiştik. Otuz kırk ayağı çarıklıya da aynı inan, aynı şevk, aynı vuzuh, aynı vekarla hitabediyordıı. Onun içindir ki, en yüce makam ve kürsüden akseden hitabı bile, en ücra köydeki ayağı çarıklı fakat asil ve mert vatandaşa sesleniştir. Yani o, artık hiç bir mevkiin hiç bir şartın değiştiremiyeceği, kemalini
Muhip Dıraııas kendi kendinde bulan müstesna ve Ata'nın büyük sezgiyle ««İş-de adam» dediği kişidir.
Hayatının hikâyesini iyi bilenler, siyasî sabada olsun, sosyal sahada ve ekonomik sahada, başardığı işleri bir bir gözden geçirenler, ve sonra örnek hayatının hangi devresinde o-lursa olsun yakınında bulunabilmiş olanlar, her işinde yapıcı olan bu mükemmel insanın, aynı zamanda daima ileri bir mer halenin adamı olarak kalmış bulunduğunu teslim ederler.
Atatürk’ün inkılâplarının son ve belki de en büyük merhalesi olan demokratik rejimi kurabilmek için ömrünün vefa etmeyeceğini anlar anlamaz, emanetini Celâl Bayaı-'n devretmesindeki mâna da bundan başka bir şey değildir.
Ah, asıl belki de en ve en beşerî tarafını yordum: Vefakârlığını. Devlet Başkanı seçilir seçilmez Atatürk’ün, on iki senedir yüzüstü bırakılmış anıt - kabrine koştuğunu hâlâ gözlerim yaşararak hatırlıyorum.
Bir gün, yolculuklarından birinde, bir şehrin meydanında, büyük konuşmalarından birini yaparken, kendisini muvazaayla itham edenlere karşı şunları söylemişti: ..Muvazaa olsa olsa bir mevki, bir menfaat için yapılır. O halde, buralarda dolaşmama bu şekilde didinmeme ne lüzum var. Muvazaa yap tığımı iddia ettikleri partinin çatısı altında oturur nimetle-nirim. Hayır arkadaşlar, Ben Atatürk’ün son Başbakanıydım. Atatürk, ruhunu benim kollarım arasında Allaha teslim etti. Bana bundan büyük bir mertebe mi bulacaksınız.-.

Ve şimdi, Demokrat Partinin dünkü çetin lideri, ve bütün o tarihî mücadelelerin muzaffer adamı, bugün her türlü parti mülâhazalarının üstünde örnek bir Devlet Başkanlığı yapıyor. Bahtiyarız.
Nutuktan ilhamlar
CUMHURİYET GAZTESİNDE;ı Bütün gazeteler B. M. M. Nadir Nadi «Nutuktan ilhamlar* başlıklı makalesinde Cumhurbaşkanımızın nutkundan bahsederek şunları yazıyor:
«Genel çizgiler itibariyle nutuk bir sağ duyu, itidal ve yurtseverlik örneğidir. Uzun zaman-danberi milletimizin böyle ölçülü, memleket kaygısı ile örülmüş geniş ve toplu görüşlü sözlere hasret çektiğini burada söylerken bir gerçeği ifade ettiğimize inanıyoruz, üzerine aldığı vazifenin ağır sorumluluğunu vicdanında duyan Bayar, her türlü polemik hevesinden uzak, sahici devlet adamlarına yaraşan bir üslûpla bize meselelerimizi, dertlerimizin, siyasal ve sosyal imkânlarımızın geniş bir tablosunu çiziyor-» Nadir Nadi makalesinin sonun da da şunları yazmaktadır: «Dokuzuncu Büyük Millet Meclisi yeni çalışma yılına girerken dinlediğimiz Cumhurbaşkanının nutku, aydınlatıcı olduğu kadar mânâlı ve derin ilham kaynakları ile de yüklüdür.
Bunlardan hep birlikte faydalanmamızı, önümüzdeki devrenin Türk Milletine hayırlı olmasını yürekten dileriz.»
B. M. M. ni bekleyen işler
Demokrat İzmir gazetesinde Hürrem Kubat «Türkiye Büyük Millet Meclisini bekliyen işler» başlıklı makalesinde Meclisin faaliyetini Türk efkârı umumiyes -nin dikkat ve hassasiyetle takip ettiğini, hükümetin faaliyet ve muvaffakiyet derecesinin Türk demokrasisinin istikbalini tayin edeceğini, zira ilk defa hakikî demokrasiye kavuşan Türk m-! letinin demokrasinin diğer idere tarzlarına üstünlüğünü kendi nefsinde ve Demokrat Parti vasıta-siyle deeyeceği için bu partinin muvaffakiyetini rejimin başar-s; olarak göreceğini ve reiim hakkında kati hükmünü bu muvaffcı kiyet derecesine göre tayin edeceğinden yalntz memeket menfaati bakımından değil, reji n bakımından da Demokrat PaıH iktidarının muhakkak muvaffak olmaı icap ettiğini yazmaktadır.
ne çevrilmiştir
Yeni Asır gazetesinde Şevket Bilgin «Bütün gözler Büyük Mî!" lef Meclisine çevrilmiştir» başlıklı makalesinde dokuzuncu Büyük Millet Meclisinin yeni çalışma devresinde yapmak mecburiyetinde bulunduğu işlerin çok ve çeşitli olduğunu, kanun külliyatımıza yığınla karıştırılmış bulunan anti demokratik hükümlerin kaldırılması lâzım geldiğini, iktidarın yapıcılık kudretini arttırması icabettiğini, bütün İdarî sahada yeni zihniyeti hâkim kılma mn şart olduğunu, milletin fikir, sermaye, ümit, zekâ, enerji ve vakit hâzinelerinden yapılmış o-lari israfın önüne geçerek yolların aranıp bulunması icap ettiğini yazmaktadır-
su derdi
Yağmur yağdığı takdirde Ankarahlar su sıkıntısı çekrniyecekler
Sular İdaresi Müdürü Necip Suveren, son yağan yağmurlardan sonra şehrin su durumu hakkında, bir arkadaımıza şunları söylemiştir:
«Ankara muhitinde su bakımından en kritik aylar Eylül ve Ekim aylarıdır. Bu yıl şiddetli kuraklar tesirile yer altı suları 948—949 yıllarına nisbe-ten daha fazla çekilmiştir.
Hava dona çekmeden bu şekilde yağışlı devam ederse,, şehir tekrar normal su almağa kavuşacaktır.
Kalaba, Keçiören şosesine paralel olarak yapılan sondajlar; burada zengin yeraltı suları olduğunu göstermiştir. Buraya ilk kuyuyu indirmiş bulu nuyoruz. Kuyunun su verimi, bir iki günde pompayla tesbit edileceğinden sarfiyat nisbeti-ne göre; yeniden açılacak diğer kuyu adetleri tesbit edile-
Buradan elde edilecek su, değrudan doğruya süzgeç deposuna basılacak ve oradan da şehre verilecektir.
Tahsisatsızlık yüzünden gecikmiş olan bu kuyular, Ağustos ayı zarfında ikmal edilebilseydi, şehrin münavebeyle su almasına mecburiyet hasıl olmazdı.
Bu yardımcı kuyuların çoğal tılması yoliyle önümüzdeki yılda şehrin su sıkıntısına düçar olmıyacağı kuvvetle tahmin edilebilir.
Kuyu işlerinin süratle intacı için, belediyeden 50 bin lira alınmış olup, ilk tecrübe kuyusundan müsbet netice alındığı takdirde, 951 yılından itibaren yaz devresine kadar, lüzumlu kuyuların tesisi, bütçeye konan tahsisat nisbetinde ikmal edilmiş bulunacaktır.
Tohumluğunu satanlar mesul olacak
Tarım Bakanlığından tebliğ e-dilmiştir:
Bakanlığımca muhtaç çiftçilere temizlenmiş, ilâçlanmış ve çuval-lanrmş olarak tohumluk dağıtıl maktadır. Son zamanlarda bu tohumlukların yenilmek maksadı le satıldığı öğrenilmiştir.
Zehirli buğdayların yiyen insanlar üzerinde ilâcın yavaş fekat zehirleyici tesirleri vardır.
Bu sebeDİe sırf ekilmek maksa-dile verilen bu ilâçlı tohumlukların az da olsa yenilmesi tehlikelidir-
Bu tohumlukları salan ve alanlar mesul edileceklerdir.
Çiftçilerimize ve ilgililere duyurulur.
Diğer taraftan Kadınhan çift-içleri Tarım Bakanlığına aşağıdaki teşekkür telgrafım göndermişlerdir:
Saym Nihat Iğriboz Tanm Bakam
Ankara
Çiftçiye dağıtmakta olduğunuz tohumluk buğdaylarımızı aldık. Yerinde olan bu görüşünüze bütün Kadınhan çiftçileri sîzlere sağlık diler-
Bir şimşek daha çaktı. Onun Çiğ aydınlığında Gülşen bahçede Selim’in hayalini seçer gibi oldu.. Geliyordu.. Oh çok şükü nihayet gelebilmişti. Genç kı yerinden fırladı. Fakat birde aklı başına gelerek içinde bulunduğu vaziyeti idrak etti. Gürültü etmemeğe . çalışarak hayalet sessizliğiyle dışarı süzüldü. Selim’in odasına varınca kısa bir tereddüt anı daha geçirdi.. Amma kararını çoktan vermiş değil miydi?. Tereddüdünü yenerek ve ihtiyatlı davranmağa devam ederek a-sulca içeri girdi.. Pencereyi ardına kadar açtı.. Ve sanki bütün kuvveti birden tükenmiş gibi, artık, orada, öyle kalakaldı. Gözlerini de sımsıkı yum muştu. Yalnız dudaklarından:
— Selim!.. Şensin değil mi?. Geldin değil mi?. Korkuyorum.. Öyle korkuyorum..
Gibi birbirini tutmıyan sözler dökülüyordu.
Selim nihayet gelmişti. Kar-şaşırdı ki az kalsın haykırıyordu.. Gülşen bir eliyle onun ağzını kapatmış, öbür eliyle de kolundan kavrıyarak biran evvel içeri girmesine yardıma çalışıyordu:
— Çabuk.. Çabuk.. Cam yine vuracak,. Çabuk gir de pen-
çiftçileri.


| Sağlık Bahisleri |
Memleket sağlığını islâh için çareler
Bugünkü sağlık durumumuz ve sebepleri
— II —
enıleket sağlığındaki hali hazır durumun tahad-düsünde; makalenizde tebarüz ettirildiği veçhile, rasyonel ça-Ilımaya kıymet affedilmemesi' ri]mi, bulunsun. Netekir^ sal-mühim bir âmil olarak görül- ■ ••
nıoktedir. Zira bilhassa son 15 sene zarfında; rasyonel çalışma şartlarından bulunan tıbbî i.j sahalarının lüzuma göre tesis ve teçhizleri, eleman kadrolarının keyfiyet ve kemmiyet itibaıile iş portesiyle muvazeneli surette tanzimi, işin ehline tevdii, mesainin her bakımdan muktedir elemanlara mürakabe ettirilmesi, insan, zaman ve vasıta faktörlerinden azamî istifadeyi temin edecek surette faaliyetin tesisi, bilhassa tıbbî elemanın hal ve istikballerinden emin kılınması gibi hususlara hakkiyle riayet olunup o-ltnmadığında eldeki neticeler kuvvetli bir tereddüde mahal bırakmaktadır.
Buradan yine makalenizdeki hususlardan en mühimmini teşkil eden 7,000 doktorumuzdan 4.000 ninin İstanbul’da yerleşmiş bulunması keyfiyetine intikal
İbni Sina, Farabî gibi Esatizi ile tababet ilmine büyük hizmetleri dokunan Türk milletine mensup bütün doktorların mem leket hizmeti için daima hüsnüniyetle meşbu olduklarına her vatandaşın emin bulunduğu ü-midindeyiz. Nitekim meslekinin icabını her hangi bir hasta vatandaş veya bir beşer ferdi karşısında vazifesini bihakkın ifa endişesile çalışırken, tedavisine gayret eylediği hastasından aldığı hastalık amilleri ile gözlerini hayata ebediyen kapayan doktorlarımız vücudunu tahattur bizim bu ümit ve tahminimize kuvvet vermektedir. Hıf zıssıhha ve benzeri müessesele-rimizde hazırlamakta oldukları aşıların ilk canlı kültürlerini yutarak tutuldukları amansız hastalıkların neticesinde kur-tulamıyarak ölen doktorlarımız az mıdır? Bunlar bu elim akıbetlere, tehlikelere işin vahametini bilmediklerinden cehaletlerinden mi maruz kalmışlardır? Yoksa her şeye rağmen vazifelerini tam ifa azmile aş kile çalışırken kendilerini bu tehlike ummanına terketme feragat ve mecburiyetini vicdanlarında duydukları için mi hayatı istihkar eylemişlerdir?
Bu hususta fazla delile ve müteaddit hatıralara müracaatı fuzulî sayarak diyebiliriz ki: Türk hekimleri asırlardan olduğu gibi bundan böyle de mil İçtin mutasavver sağlık ve selâmet safhasına yetiştirilmesine hizmet içih hiç bir fedâkârlıktan, feragattan kaçınmazlar. Ancak yeter ki verimli ve faydalı olabilecekleri bir hizmette bulunduklarına kanaat hasıl etti- yapılacak bir yolun, köprünün,
----- Yazan -----
" r Halil Üzel
(lşçi Sağlığı Genel Müdürü'
tanat devrinin en son gününe kadar değil nahiyesi vilâyet merkezi dahi bir tek mütehassıs doktor hasretini çekmiş i-ken Cumhuriyet devrinin baş langıcmda merhumun takip ettiği memleket sağlık programı ile yurdun en hücra noktalarına kadar yayılan mücadele dok torlarının, hastahaneler ve doğum evleri mütehassıslarının memleket içindeki hizmetleri bu kanaatimizin canlı yaratıcı sıdırlar.
20 yataklı hastahanede 7 doktorun toplanmasını İşaretiniz; memleket sağlık işlerindeki keşmekeşten mühim bir misal teşkil eylemektedir. Ve buyurduğunuz gibi toplanan dok torlar çok defa günde iki ilâ üç hastadan fazla meşgul olacak süje bulamaz vakitlerini nasıl geçireceklerini tayinde izharı aczederler.
Bu hale saik da şudur: Bidayette bütün sağlık teşkilât ve hizmetini Bakanlık emrinde toplayıp bir elden idare etme hususunda gösterilen azim mer humun Bakanlıktan ayrılmasi-le seneden seneye zaafa uğramış ve nihayet sağlık işlerimiz bugün şahidi olduğumuz tarzda her İdarî bünyenin kendi ihtiyaç ve hususiyetine, malî kabiliyetine göre ayrı enmu-zeçler halinde tesis ve idare olunmak çığrına girmiş bulun du.
Bu suretle bir kısım umum njüdürlüklerle iktisadi devlet teşkilâtı gurupuna giren müesse selerin, illerde özel idarelerle belediyelerin, bir kısım hususî kuvvetli İktisadî müesseselerin nc kadro, ne eleman ne tesis ve teçhizat ve ne de hasta bakımı itibarile hiç biri diğerine benzemiyen sağlık müeseseleri vücut buldu.
Rasyonel çalışma prensiplerinden gayrı âmillerin de tesirinden zaman zaman kurtulamayan bu gibi yerlerde doktorların ve diğer tıbbî elemanın gayi tabiî yerleşmeleri pek tabiî bir netice halini aldı. Te -ferrüattan daima içtinab olunarak verilen şu kısa izahat dahi millî sağlık dâvamızın, ne dağınık ne gayrı mütecanis surette ne kadar müteaddit makam ve binnetice zihniyetlerle idareye mahkûm kaldığını anlatmaya kâfi gelmektedir.
Çok şayanı memnuniyettir ki, Bayındırlık, Millî Eğitim, U-laştırma Bakanlıkları vazifeleri cümlesi meyanında bulunan hizmetlerden her hangi birinin ve faraza iki şehrimiz arasında
bir ilk veya yüksek . (
bir posta muamelesinin teşkilât ] kanunu ile tâyin edilmiş olan , Bakanlıklardan gayrı bir Bakanlık veya teşkilât tarafın - ( dan yapılması, idare edilmesi j hükme aykırı bir vakıa görül- | m üştür.
Halbuki sağlık hizmetleri, ( memlekette hususî bir Bakanlığın kurulu bulunmasına rağ- , men, tâbir mazur görülsün, tu- ı tanın elinde kalabiliyor. (Mem- . lekette sağlık tesisleri varsın . çoğalsın) fikir ve müdafaasile günden güne Bakanlık idare ve mürakabe hükmünden hariç kurulan bu gibi sağlık nüveleri, pıîllî sağlığın korunması ba kımından. cidden meşgul olmayı istilzam eden bir anarşi-safhasında bulunuyor.
Hastahanelerimizin kimisinde bilâ lüzum doktor fazlalığı, kimisinde cihaz malzeme ve bakım bolluğu, kimisinde de saltanat devrinin hastahaneleri mahrumiyet ve manzarasının devamı hep bu sakim sistemin hazin neticeleridir.
Bilhassa 1940 dan sonra daha sarih bir mahiyet alan bu sistem tababetin nazarî ve a-melî bilgi hususiyetlerine alâkasız makamlarca hastahanelerimizin idaresine daha çok imkân vermiş ve dolayısiyle devletçe sağlık hizmetlerinin ifasına tahsis olunan ödeneklerin millete nafi olmıyacak şekilde ve hatta adaletsiz sarfını intaç eylemiştir. Bu maruzat memleket sağlık işlerinin toptan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından idaresindeki faideleri tebarüz ettiriyor. Zira keyfiyet;' direkt zararlarını ibraz eylediği halk sıh hatmin teessüre ve zarara duçar olma derecesi cephesinden mütalea edilince sistemin sebebiyet verdiği fena akıbetlerin ehemmiyeti takdir olunabilecek tir.
Netekim bir nümune, özel idare, belediye hastahanelerin-den birinde yatarak tedavi altı na alınan hasta vatandaşa yapılabilen tedavi gösterilen ihtimam ve iaşe imkânlariyle bir Sümerbank, Etibank, D. D. Yolları, D. Dz. Yolları hastaha-nelerinde tedavi olunan hasta vatandaşın mazhar olduğu nimetlerin aynı ve eşit olmadığı malûmdur. Mütemayiz devlet erkânının dahi bu fark yüzün den muhtaç oldukça daima son grup hastahaneleri tercih ve ihtiyar eyledikleri keza bilinmektedir.
Bu dağınık sistemin mahzur ları saymakla, maalesef, bitmiyor. Ezcümle hususî
_______ müesese sağlık yurtlarında son
1 derece itina ve külfetlerle ha- -zırlanmış hasta yatakları boş dururken bu tarafta devlet has-tahaneleıinde, hattâ Ankara Nümune hastahanesindo dahi,
| hasta bir vatandaş diğer bir
° u un’ hastanın koynunda yatmak gi-. bi garip ve sıhhat bakımından 1 mahzurlu bir durumu ihtiyar etmedikçe hastahane kapısından içeriye nüfuz imkânını bulamıyor. Hayatlarının son ıstıraplı günlerini rahat bir .yalakta geçirmek, ılık bir bardak sü-de veya çorbaya kavuşmak için resmî hastahanelerden medet uman fakir ve bitkin hastalar, şifa ümitsizliği sebep tutularak, bu şefkat yuvalarının kapılarından reddolunuyor. Millî sağlık hizmetlerimizin standardize edilmemesinin yarattığı elim haller garabetler bununla bitmemektedir. Ezcüm le bu İktisadî devlet teşekkülleri mensuplarından bir memur hizmetli veya işçi ve aileleri efradından bazıları, kendi statülerine göre, hususî sağlık teş kilâtı ve hastahanelerinden istifade ederken bunların bir ki sim aile efradı statüye nazaran, aile kadrosu haricinde kaldıklarından o müesseselerde te davi hakkını haiz değildirler. Bundan başka bahis konusu ik tısadî teşekküllere mensup memur ve hizmetliler veya işçi v.ı tandaşların mezkûr müessese-lerle alâkaları kesilir kesilmez başka bir devlet veya eyâlet tabiiyetine geçmişçesine bu hakların tekmilinin kaybeyle-meleri ayrı bir sıhhî mevzu ve gaile teşkil eyler.
İncelendikçe, üzerinde durul dukça daha binbir acaipliğiyle bizi hayretten hayrete ika edeceği bedihi olan ve marazî b'r istihare vasfile memleket sağlık işlerine ârız olmuş bulunan bu sistemden görülüyor ki en fena cihet; esasta millet kesesinden çıkmış ve devletçe tahsis edilmiş olan sağlık ödenek lerinden evvelâ her vatandaş eşit nisbette istifade edemiyor. Saniyen muhtelif kanaat ve zihniyete sahip mesul şahsiyetler elinden idare olunan bu ö-deneklerin bazı yerlerde israfa yakın bir bollukla sarfolun-ması giib manasızlıklar da yer almıştır.
Karşılaşılan mahzurları saymaya nihayet vermeyi düşündükçe akla gelen hususlar zik redilmeden geçilemiyor. Meselâ devletçe kabul edilmiş bir sağlık ödeneğile yapılan sıhhî binaların ikmalini müteakip diğer emre tahsisi; isabetsiz tesis lerden çar naçar istifadeye gidilmesi sağlık ödeneklerimizden her sene milyonları değilse dahi milyonu mütecaviz liraların heder olmasına muhakkak sebebiyet vermektedir.
Bu hederler bir taraftan ik-i (Sonu 6 ncı sayfada)
cereyi kapatalım.
Genç adam da kendini ona kaptırmıştı. Hem çekildiği tarafa gidiyor, hem de:
— Ne oluyor?. Ne var?.. Nedir bu telâş Güllü diye merakla soruşturuyordu.
O da anlatmağa çalışıyor:
— Rüzgâr çıkınca pancurlar vurmağa başladı.. Birisi gelip pencereyi kapadı.. Seni aşağıda sanıyordu her halde.. Halbuki ben senin çıktığını anlamıştım.. Ben de...
Bir türlü sonunu getiremiyordu.. Birden boşanarak ağlamağa başladı. Artık asabının daha fazla eziyete tahammülü kalmamıştı. Başının da döndüğünü hissediyordu..- Galiba sendelemiş olacak ki Selime tutundu.
Her taraf yine kapkaranlık kesilmişti. Gülşen gözlerini kapamıştı. Öyle olduğu halde yine de her şeyin etrafında
döndüğünü görür gibi oluyordu. Her yanı titriyordu. Nerede bulunduğunu ve neler olup bittiğini kavramıyncak halde idi. Her şey birden silinmiş yok olmuştu. Yalnız Selimin kollarından birinin omuzlarını sardığım, birinin de belini kav radığını hissediyordu; bir de onun, şefkat ve merakla kendisine hitabeden ve çok uzaklardan geliyormuş gibi boğuk gelen sesini işitiyordu. Bunların varlığından başka İliç bir şeyin farkında değildi.
Yalnız, müphem, çok müphem bir şekilde, insanın rüyada kendi kendisini görmesi, kendi kendisiyle konuşması gibi, gayret ettiği takdirde ona pekâlâ cevap verebilecek kadar halli olduğunu da için için itiraf etmiyor değildi. Fakat nedense bir türlü o gayreti sarfetmiyor.. öyle, başını Selimin omuzuna dayamış duru-
Sonradan, o ânı hatırladığı zaman, güçsüz kuvvetsiz ve yarı kendinden geçmiş bir halde onun kollarında kaldığı müddetçe zihnini kaplayan karanlıklar arasında bir tek düşüncenin, kuvvetle belirdiğini ve bütün benliğine yalnız onun hâkim olduğunu da hatırlamıştı... «İyiyim.. Öylesine, e-vet öylesine mesudum ki.. Bu an uzasn.. Şiirse, gitse... Hiç bitmese.. Bir zaman daha ses vermiyeyim.. Benim için üzülsün.. Beni merak etsin.. Bann biraz daha bu sesle hitabet-
Bütün bu hâdise bir iki dakikadan fazla sürmemişti. Hattâ belki do ondan da daha az bir zamana sığmıştı. Gül-şen gözlerini a_çmış, yavaş yn-vaş doğrularak kendini Selimin kollarından çekmişti. Selim:
— Nasılsın Gülşen?.. İyi misin şimdi?.. Geçti değil mi?.
Diyordu.
Sonra gidip ışığı yakmıştı. Genç kızın benzi kül gibi solmuş, yüzünün hatları takallüs etmiş gibi gerilmişti.
— Fırtınadan mı korktun Gülşen?..
— E.. Evet., çok., çok kork-
Sonra ilk izahını tamamlamaya çalışarak: *
— Rüzgâr uluyordu dışarıda.. Bir türlü uyuyamamıştım. Yukarıda pancurlar çarpmağa başlamıştı.. Galiba hizmetçi gelerek senin camını kapadı.. Aşağıdan duydum,. Pencereyi kapalı bulursan içeri giremi-yeceğini düşündüm..
— Teşekkür ederim Güllü . Ve kısn bir tereddütten soıı-
— Ben de uyuyamamıştım
bu gece.. Diye devam etti. Havada öyle bir sıkıntı vardı ki.. Bari biraz çıkıp dışarıda dolaşayım dedim. Derken sağanağa tutuldum.. *
Tekrar bir tereddüt geçirdi
— Bak Güllü., diye ilâve etti. Yengenin ne meraklı olduğunu sen de bilirsin. Kapıyı, pencereyi açık bırakıp gece gezmeye çıktığımı duyarsa türlü evhamlara kapılır... Uykularından olur... iyisi mi ona bu geceki hâdiseden hiç bah-setmiyelim olmaz mı?..
— Hiç merak etme Selim.. Ağzımı bile açmam...
— Bana kalsa mesele yok ama işte yengemin sinirli olması... Artık meseleyi büyütür. Hırsızdan ne kadar korktuğu malûm.. Hem kendi rahatını kaçırır hem de benimkini..
— Yengemin hiç bir şeyden haberi olmıyacak Selim. Ne o-na ne de başkasına bu geceden bahsedecek değilim. Emin ol..
— Selim de bahsi uzatmamış, lâfı değiştirerek:
— Rengin ne kadar uçuk Giilşen.. demişti. Hâlâ kendine gelemedin.. Fırtınadan da hiç bu kadar korkulur mu canını..
(Devam edecek)
O/ı? Şükür
andan yürekten, sevinçle şu oh! çekişimin sebebi-seniz gülersiniz. Fakat acele etmeyiniz. Bir de oh çekmeden önceki halimi öğrenirseniz halime muhakkak acırsı-
Mahalle muhtarlığından sağlıcakla kurtuldum. Hür ve eşit vatandaş durumuna tekrar kavuştum. Eksik olmasın vali bey istifamı kabul etmek iyilik ve dostluğunda bulundu. Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. İşte bunun için oh çekip duruyorum.
Şehirlerde mahalle muhtarlığı, muhtar olan için bir facia değilse bile bir ağır üzüntü ve
Bir defa daha öğrendim ki şehirlerdeki muhtarlık teşkilâtı bir pek ilkiç (iptidaî), pek ortaçağ sistemidir. Medenî dünya şehirlerinde muhtarlık işleri nasıl sağlanıyor, ne gibi tesisler kurulmuş? Bunu tetkik ve tatbik etmediğimiz müddetçe aksaklıklardan kurtulamıyaca-ğımıza kalıbımı basarım.
Üç dört tığ gibi daktilosu, beş altı kan kırmızı mukayyidi, sekiz on arayıcı fişeği kıvraklığında simsarı bulunan muhtarlara sözüm yok. Nc mutlu öylelere! Fakat ne çare ki onların sayısı da koca mentlekette üçü dördü geçmez. Ötekilere gelince; muhtar denilen o bahtı esmerlere Allah takat, kuvvet, sabır ve taham-
Köy muhtarlığı bambaşka ve yerinde bir şey. İlle ve lâkin şehir mahalle muhtarlığı tarif edilemez. Onun belli başlı, muayyen, kesin ifadeli bir kitabı da yok. Öteden beri ya bir teamül veya bir baştan-savmacılıkla her işi muhtarın boynuna sarıp omuzlarına yük-
Mahallede kaç tane tek tırnaklı dnppe var? Muhtar mesuldür! Tahsildarlar, tahak-kukçular dururken vergi mükellefleri muhtarlıktan sorulur! Kaç bebe vaY? Kaçı emzikte, kaçı sapanla cam kırıyor? Kaçı okullu, kaçı delikanlı kırması, kaçı bayançe? Uzun beş aylık yaz tatilinde ilkokullar bunu kolayca yapmazlar da eğitim müdürleri vilâyet kana-liyle bunu beş gün içinde muhtardan isterler! Size son, çiçeği burnunda bir misal: Ziraat sayımında bir parlak sual. Mahallenizde kaç eşek var? Kaçı sıpa? Kaçı üç yaşında? Kaçı kartalmış? Bir daha: Kaç hindi yetiştirdiniz? Kaçını snttııuz, kaçını yahni, kebap eylediniz? Kısacası ve açıkçası: Bu sistemle devlet muhtarla başlıyor, muhtarla bitiyor.
Vaktiyle kaldırılmıştı. Benim de azbuz himmetim dokunmamış değildi. Amma ne yaptılar yaptılar yine kurdular.
Bu ilkiç teşkilâtı modernize etmek için, bütçe şimdilik imkân vermiyorsa bir şey denilemez. Fakat D.P. iktidarından çok ümit ediyorum, hattâ eminim ki günü gelir gelmez buna da mutlaka bir çare bulacaktır. Ben şimdilik dediğimi yine tekrarlayım: Çok şükür! Oh!
Aka GÜNDÜZ
Konyaya otobüsle turistik geziler
Yataklı vagonlar idaresinin ge
cen mevsim tertipfediği turistik
Konya seferleri umumî arjzu
zerine bu Cumartesinden itiba-
ren tçkror başlayacaktır. Cok rahat otobüs cumartesi günleri Ban kalar Caddesi Yataklı Vagonlar
önünden 12.30 da hareket etmekte vq yolcular 3 1/2 saat gibi bir zamanda Konyaya gitmektedirler. Konyada Selçuk eserleri Mevlânâ türbesi ve diğer görülmeğe değer yerler gezilmekte, pc^ar akşamı Ankaraya dönülmektedir-
- TAKVİM -
3 11 1950 — Cuma
Rumî 1366 — Ekim 21
Hicrî 1370 — Muharrem 22
Sahalı G.ıo 1.16
öğle 11.42 6.4S
İkindi. 14.35 9.36
Yatsı 19.25 1.32
İmsak 4.83 11.39
NÖBETÇİ ECZAHANELER
Ege, Bayer, Başkent
3/11 1950
ZAFER
Sayfa: 3
Acheson anlaşmaya
varılacağı fikrinde
DışPolitiko
Yunanistanda
buhran
Hikmet YAZICIOĞLU
Amerikan Dışişleri
Bakam Acheson
Silâhlanma programı etrafında
Dünya’nın aynası:
unanistan, yeniden siyasî bir buhranla muztariptir. Muhalefet basınının haftalardan beri devam edegelen şiddetli hücumları karşısında hükümet zayıflamış ve Başbakan Venizelos Kral Paııl'e kabinenin istifasını vermeği tasarlayacak kadar vaziyet vahamet kesbetmiştir. Hükümetin hareket tarzını tnyin etmek üzere bir toplantı yapan Başbakan Venizelos ile di parti başkanlarj Papandreu Çaldaris’in bir anlaşmaya ramadıkları ve dün kral ile bi görüşmede bulunan başbakanı bugün hükümdarı tekrar ziyaret ederek muhtemelen kabinenin istifasını vereceği anlaşılmaktadır.
Hükümet buhranına bu sefer malî bir mesele, daha doğrusu bir yolsuzluk sebep olmuş gibidir. Pire limanı idaresinde yapılan teftiş ve tahkikat neticesinde meydana çıkarılan suiistimal, tetkikat genişletildikçe dal budak salmış ve 915 den beri bu idarenin paralarından yüzlerce milyar drahminin peyderpey, ve sahte amele bordrosu ve diğer evrak tanzimi suretiyle ihtilas edildiği anlaşılmıştır.
Muhalefet gazetelerinin iddialarına göre, hâdisede başlıca suçlu, Dendrinellis adında bir zat, bu hususta heyecan verici bazı itiraf ve ifşaatta bulunmuştur. Dendrinelli, bir mutavassıt şahıs vasıtasiyle Halkçı Parti Lideri Çaldaris’in oğluna 400 milyon drahmi verdiğini ve bu para ile partinin organı olan gazetenin ıslâh edildiğini söylemiştir. Bu 400 milyon drahminin Pire limanı idaresinin parası olduğu ve mutavassıt şahsın, şimdi, parayı istirdat için Çalda-ris'in oğlu aleyhine dâva açtığı bildirilmektedir.
Bu haberleri yorumlayan muhalefet basını, başta, «Vima» v₺ -Nea» gazeteleri olmak üzere. Dendrinellis’in alelade bir şahıs olmadığını, Halkçı Parti dahilir-de büyük bir nüfuza sahip bulunduğunu iddia ederek bu müessif hâdiseye partiden daha bir çok kimselerin adını karıştırmış bulunmaktadırlar. Çaldaris tarafından aleyhlerine hakaret dâvası açılmış bulunan bu gazeteler ve diğer muhalefet organları, Halkçı Partinin, skandali örtmek için adlî cihaz üzerinde tazyik yapmakta olduğunu iddia edecek kadar da ileri varmışlar ve vakıaları belirten bir takım vesaik neşretmişlerdir. Bu vaziyet dahilinde halkçıların hükümette kalmaları biraz güçleşmiş ve nitekim, hükümeti teşkil eden üç partinin liderleri arasında dün yapılan ve üç saat süren müzakerelerde, mesele aydınlanıncaya kadar, partilerin tesa-nüdüne halel gelmemek üzere, Halkçı Partinin muvakkaten kabineyi terketmesi bahis mevzuu olmuştur. Çaldaris, bu teklifi kabul etmemiştir. Filhakika, böyle bir teklifi kabul etmek, i-leri sürülen ithamları zımnen kabullenmek olurdu ki, bir liderin partisini bu suretle ilzam etmeğe hakkı olamazdı, denebilir. Bununla beraber, bu red kararının vaziyeti ıslâh etmediği ve V enizelos’un istifaya hazırlandığı bildirilmektedir.
Amerikan ve Fransız tezlerini uzlaştırmak için çalışmalar
Paris Radyosu, 2 (Basın - Yayın) — Amerikan Dışişleri Baka m Acheson haftalık basın toplantısında Almanya'nın silahlandırılması hakkında Fransa tarafından ileri sürülen tekliften ba hisle bu plânın çök nazik neticeler doğurabilecek siyasî meseleleri ihtiva ettiğini belirterek, bu derece şümullü bir mesele ü' zerinde 3 günde bir anlaşmaya varabilmenin imkânsız olduğunu beyan etmiştir.
Amerikan Dışişleri Bakam, e soslar üzerinde önemli terakkiler kaydedilmiş olduğuna işaret ettikten sonra salı gününden itiba ren çalışmalarına başlamış bulunan askerî komite ile yardımcı lar komitesinin bu hususta takip ^dilecek usul meselesini inceli-yeceklerini söylemiştir. Acheson şunları ilâve etmiştir:
«Bir taraftan Alman silâhlı kuv
vetlerinin bîr Atlantik iştiraki lüzumu kabul edilirken diğer taraftan bu iştirakin kuvvetli bir Alman ordusu ile geniş bir genel kurmay ve kudretli bir Alman harp sanayiinin kurulmasına yol açmaması gerektiğinin takdir edildiği aknaatindeyim »
Amerikan Dışişleri Bakam sözlerine son verirken, Atlantik Pak ti devletlerinin, bütün taraflarca sayam kabul garantilerin mevcut olması şartile, Alman birliklerinin batı savunmasına katılma sına imkân verecek bir anlaşmayı kabul edecekleri kanaatini izhar etmiştir.
Bu basın toplantısı sırasında Tibet meselesine de temas eden Acheson Tibet’in komünistler tarafından istilâya uğramasını, A-merika'mn, son derece ciddî ve şoyam teessüf bir hâdise telâkki ettiğini beyan etmiştir.
Fransaya yardım
Kızıllar
Tibet’te
Fransa askeri yardımın yansını almış vaziyette
Paris Radyosu, 2 (Basın - Ya yın) — Fransız Maliye Bakam Maurice Petsche dün Amerika-dan Fransaya dönmüştür. Fransız Bakanı verdiği bir demeçte, Amerikalıların, karşılaştığı güçlüklerin halli hususunda Fransaya yardım için mevcut kanunların müsaadesi nisbetinde azamî gay reti serfettiklerini teyid etmiştir. Maurice Petshe sözlerine devamla, Fransa'nın, askerî yardım plâ nında derpiş edilen malzemenin yüzde ellisini aldığım açıklamış-t:r.
Dalai Lama’nın Hindistana kaçması muhtemel
Paris Radyosu 2 (Basın - Yayın) — Dünkü yayımında ilk de fa olarak Tibet olayanndan bah seden Pekin radyosu Lassa’nm 650 kilometre doğusunda S°n-tung yakınında büyük bir muharebe cereyan ettiğini bildirmiştir. Daha onra Cin haberler a-iansı da, şehrin zaptedilmiş olduğunu ve 4 binden fazla Tibet askerinin savaş dışı edildiğini
D. P. OCAK KONGRELERİ Demokrat Parti 1 No- lu Bu' cak Başkanlığından:
Serbest Fıkra
Bu şartlar dahilinde vuku-hulacak bir istifanın, Yunanistan'ı, halledilmesi çok giiç bir kabine buhranına sürüklemesi ve yeni seçimlere ihtiyaç gösterecek bir durum yaratması ihtimali vardır. Nitekim, mesele ile ilgili olarak, dün bir beyanatta bulunan General Plastiras, memlekette siyasî istikrarın sağlanması için meclisin feshedilmesi ve yeni seçimlere başvurulması lüzumundan bahsetmiştir.
Bucağımıza bağlı aaşğıda adı yazılı 3 ocağımızın kongre gün ve saatleri ve adresleri sayın üyelere ilân olunur.
Yenidoğan 4 No. lu ocak 6.11. 1950 gün ve saat 10 da ocak binasında-
Cinçin ocağı: 5.11.1950 gün ve saat 13 te ocak binasında.
Atıfbey 1 No. lu ocağı: 11-11. 1950 gün ve saat 18 de ocak binası karşısında Tahir Olgaz kıraathanesinde.
Görünüşe göre, şimdilik hükümetin meclin muvacehesindeki durumu, nâzım rolünü oynıyan Papandreu partisini:* 35 saylavının takınacakları tavra bağlı bulunmaktadır. Papandreu’nun da bir yandan Çaldaris, diğer yandan Venizelos ile ihtilâf halinde bulunması, vaziyeti biraz daha ümitsiz bir hale sokmuş bulunmaktadır.
İmtiyaz Sahibi:
Güneş Matbaacılık T.A.O. adına Başmuharrir MÜMTAZ FAİK FENİK
Mücahit TOPALAK
Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden
Fatin Fuad
Basıldığı yer: Güneş Matbaası — Ankara
Acaba anlıyacaklar mı?
Son günlerde, mevzu kıtlığından olacak, muhalefet basınında birtakım aslı olmıyan baskı, huzursuzluk haberlerinin neşri âdet haline gelmiş bulunmaktadır.
Türlü türlü muhayyel vakalar icadedilmekte ve sonda bu batıl hâdiseler üzerine çeşitli tefsirler yapılarak birtakım mütalealar yürütülmektedir.
Bunların ne maksatla ortaya atıldığı herkes tarafından bilinmekte olmasına mukabil, muhalefet bu hareketine ısrarla «vazifemizi yapıyoruz!» şeklinde mukabelede bulunarak esas gayesini örtmeğe çalışmaktadır.
İçinde bulunduğumuz müşkil şartlar karşısında bütün vatandaşların çok sıkı bir birlik bağı içinde olması-lüzumu aşikârdır.
Halbuki, muhalefet namı altında girişilen hareketin birliği bozmaktan başka bir işe yaramadığı da malûmdur.
Hal ve vaziyet bu şekli alınca, hükümetin elini kolu-bağlayıp, bu bozguncu harekete lâkayıt kalamıyacağı
Nitekim, Sayın Cumhur Başkanımız, Meclisi açış nutkunda bu bahse de temas etmiş, «zümrelerin hürriyeti tecavüzden masundur. Vatandaş korkudan masun kalmak hürriyetine de sahiptir!» demiş ve halkımızın devlet hukukuna riayette vatandaşlık mükellefiyetini yerine getirmekte dikkatli ve hassas olduğundan bahsederek, bunlar arasında istisnaların bulunabileceğine işaret etmiş ve şöyle demiştir:
«Bunlardan istisna teşkil edenler hakkında. Cumhuriyet kanunlarının hükümlerini yerine getirmek de müşkül değildir!»
Bundan anladığımız mânayı, muhalefet yapıyoruz, diye bozgunculuk metodlarının çeşitli nümunelerine başvuranların verebilmelerini istiyoruz:
«Vatanın selâmeti, memleket dâvasıdır. Parti dâvası değildir! Memleketi bir kenara bırakıp hasis emeller peşinde koşanlar, vatana hizmete mecbur edileceklerdir'-
Düşündüğümüze göre, bu sözlerin delâlet ettiği mâna budur. İnşallah anlarlar, dürüst, samimî muhalefet vazifelerini hakkiyle yapmağa başlıyarak memlekete faydalı olmağa çalışırlar!
Başbakanlık müsteşarının bir açıklaması
(Baş tarafı 1 inci sayfada) ile bana bir sual tevcih et mekte ve bunun cevabını bekle mektedir.
Bir devlet memuru olduğuma göre ismim mevzuubahs edilerek yapılan bu neşriyattaki kasdi sezmemenin imkânı yoktur. Ken dilerine tebliğ edilen tezkere Başbakanlıktan çıkmıştır. Ve bu tezkere ile Ulus gazetesine tebliğ edilen, bir hükümet kararnamesinin izahından başka bir şey değildir Kararnamenin yerinde olup olmadığının suali hiç bir zaman bana tevcih edilemez.
Sual sormak ihtiyacında iseler bunu bağlı bulunduğum siyasî mercilere her zaman ve diledikleri şekilde tevcih edebilirler-Bunda tamamiyle serbesttirler.
Kararnamenin tebliğine ait tez kereye gelince;
Kanunlara uygun olarak hazır lanmış ve imza ile kendilerine şahsan ve hiç bir suretle Ulus’a tebliğ edilmiş yazı hakkında da muhatap olamam. Bu tezkerenin yerinde olup olmadığı sualinin cevabım, ancak ve ancak adına imzamı koyduğum makamın sa bibine verebilirim-
D. P. Meclis
Grupu toplandı
(Baş tarafı 1 inci sayfada) mislerdir.
Vaktin gecikmiş olmasından dolayı Haysiyet Divanı seçiminin 7-11.1950 salı günü yapılması kararlaştırılmıştır.
MECLİS GRUPU İDARE KURULU TOPLANIYOR
D P. Meclis Grupu idare kurulu başkanlığından:
D.P. Meclis Grupu idare kurulu bugün (3 11 1950 cuma) saat 15 te toplanacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
Bu çok basit kaideyi Ulus ga zetesinin bilemediğini düşünmek dahi en hafif izahiyle hakiki bir safdillik olur. Bu itibarla mev ?uubahs yazılarında gizlenen maksatlarını şiddetle reddede
Keyfiyeti bu suretle açıklamak e cevaplandırmak mecburiye nde kaldığımdan dolayı beni lazur görmelerini de rica ede
Ahmet Salih Korur Başbakanlık Müsteşarı
haber vermiştir-
Yeni Delhi'de, Dalay Lama nın Lassa'yı terke hazırlanmakta ol‘ duğu ve Hindistan’a iltica etmek istediği resmen bildirilmektedir. Hindistan Hükümeti bu talebi kabul etmiştir.
Motorlu tren seferden kaldırılıyor
Ankara — Haydarpaşa hattın da işletilmekte olan motorlu tren 8.11.1950 çarşamba günü son de fa olarak Haydarpaşa'dan An karaya hareket edecek ve bu ta rihten sonra ikinci bir iş'ara ka dar işlemiyecektir.
Müessif bir irtihal!
Cumhur Balkanımız Sayın Celâl Bayar'ın nutkundan öğreniyoruz ki, demiryolları-mızda mühim miktarda ma-teryel tabiî ömürlerini tamamlamıştır. Bunların yenilenmesi için büyük ölçüde para sarfı lâzım gelmektedir. Fakat İdarenin birikmiş borçları da 130 milyon liradır!
Demiryollarımızda mühim miktarda materyelin tabiî ömürlerini tamamlaması ne demektir? Bu demektir ki, vagonların, lokomotiflerin, rayların, furgonların mühim miktarı, sizlere ömür vefat etmiştir! Hele raylar da vefat edince artık bakide kalanlara ne kadar dua etsek müstecap olmaz! Çünkü dua ile peynir gemisi yürür ama, lokomotif yürümez!
Bizim eski iktidar, mütemadiyen demiryolu siyaseti, demiryolu siyaseti der, du-
Yazan ——)
| Sarıçizmeli
rurdu. «Çelik ağlarla ördük ana yurdu dört baştan!» diye şarkılar, marşlar söyletirdi! Demek bu çelik ağların hepsi, zamanla teneke ağ, şimendiferler de çimendirzadel olmuşlar!
İşte bugünkü iktidara devrettikleri ulaştırma faaliyeti!
Çalışa çalışa, nihayet demiryolları materyeli üzerinde seyahat edenlerin tabiî ömürleri de artık Cenabı Hakka emanet!
Peki ama. bunların bir mesulü yok mudur? Demiryollarının üzerinde lokomotif değil de, politika yürütenler ne oldu?
Sivas, Eskişehir cer atel-yelerinde partileri için nutuk
x cer edenler, biraz da rayları İve vagonları düşünmediler mi?
Üstelik 130 milyon lira borçl Bu da tabiî ömürlerini iamamlıyan maieryelin iskat parası mıdır?
Şimdi hem bu borç ödenecek, hem de üstelik ölen maieryelin cenazesi kaldırılacak!
Bu 130 milyon liralık borç nasıl olmuş da birikmiş, diyeceksiniz. İdare, Erzurum yolundak Güllübağ istasyonuna kadar Ulus'la, Son Telgraf gazetesine abone olursa, artık geri yandaki israfı siz düşünün!
Sözün kısası; bu ve bunun gibi sebeplerle demiryolu materyeli. Cumhuriyet Halk Partisine dönmüştür!
Hani biraz daha kalsalar, bu 130 milyona bir do çelenk masrafı binecekmiş!
Bir Amerikan - Rus harbi çıktığı takdirde
Netice hangi taraflardan ne gibi inkişaflar gösterebilecektir
Amerika daha şimdiden, Sovyet Rusyanm müdahale ettiği mevzii bir harbe karışmıştır- Bu kabil ba$ka iç harpler de vukua gelebilir veya müzminleşebilir. Meselâ: Almanyada ve Hindi-çinide. Formoza adası da, A merikalılann halkçı Cin ordusu ile karşılaşmaya mecbur olacakları bir anlaşmazlığa zemin teş kil edebilir. Yugoslavya, Rus peyk devletlerinin tehdidi altında dır ve bu tehdit artacak olursa, Amerika derhal müdahale et mek mecburiyetinde kalmış olacaktır. Yunanistan, Iran, Türkiye gibi devletler de tehlikeli nokta lar teşkil etmektedir.
sa Sicilyayı ve Şimal Afrika sahillerini eldç tutmaya çalıjacak-
Rusya ile Amerika orasındaki bir harbin ikinci safhası; Kar-
şılıklı kuvvetlerin mevzilerini sağ-
lamlaştırmaya ve
ğej- Avrupa memleketleri ile münakaleyi sekteye uğratmaya ve neticede Rusyayı kendi hudud-lan dahiline çekilmesine mecbur
etmeğe matuf olacaktır.
mevziî taarruz-
larla kazançlar elde» etmeğe matuf olacaktır. Harbin bu sofası,
Bütün bu mevzii harplerden birdenbire bir umumî harbin çıkması mümkündür- Bu takdirde, her iki muhasımm da takip ede ceği hattı hareket ne olacak tır? Daha şimdiden, takip edile cek tabiyenin umumî hatlarını aşağıdaki şekilde tahlil etmek kabildir. Pek tabiidir ki, bu tahlil, umumî bir harbin yahut Rus
bir kaç sene sürebilir- Fakat c zaman da, her iki taraf, muhası-mın sanaî merkezlerini ve iaşe yollarını imha etmeğe çalışa cğktır. Böyle bir harpte Rusların gayretleri, kısmen askerî, İktisadî ve siyasî olacaktır.
Ingiltereyi harp harici edebilmek için, Manş sahiline yerleşir yerleşme/z Rusyanm Büyük Biritanyaya ayrı bir sulh teklif etmesi mümkündür. Bu teklif muhakkak ki, reddedilecektir ve o zaman Rusya V 2 tipi roketlerle Ingiltereyi imha etmeöe çalışacaktır.
Akdenizin ve Yakın Sarkın kont rolü: Amerikan tabiyesinin esası olacaktır. Bu kotrolü temirten, Amerikalıların elde tuttukları mevzileri kuvvetlendirecekler ve ileri hava alanlarına malik olabilmek îçm mümkün olduğu kadar
ileriye doğru gitmeğe çoklardır.
çalışa-
Amerikamn, Rusyaya, Akdeniz Mınlokalanna ve Yakın Sarka ya pacoğı bombardıman taarruzunun başlıca hedefleri sınai merkezleri, petrol ve münakâle tesisleri olacaktır- Atom bomba-
Rusyam
hemen kullamlmıyacağı edilebilir. Amerikalılar,
ın can damarı olan müna
kâle hatlarını imha ettikleri tak-
dirde, bu hareketin netice üze-
ya ile Amerika
da cereyan
edecek bir harbin, önümüzdeki
seneler zarfında vukua geleceğini kabul efmek şartile muteber sayılabilir.
O zaman, heyecanlı haberler neşreden magazinlerin ileri sürdükleri gibi, bir robot harbi, â limlerin oturdukları yerden, bastıkları bir düğme sayesinde dün-
yayı yer ile yeksan edecekleri bir harbi, gözönüne getirmemek lâzımdır. Bu şekil bir harp hâlâ hayaldir. Yapacağımız tah lil mevcut imkân ve silâhların nisbetinde olacaktır-

Şimalden girişilecek bir harp hakkında: Bu son seneler zarfında uzun uzadıya bahsedilmişse de, yakın âtide, her iki taraf için bu imkânsızdır. Cönkü, böyle bir harbe iştirak edecek olan uçaklar, henüz kâfi miktarda mevcut değildir. Mamafih, bu daha uzak bir istikbalde mümkün olabilir.
Bir yıldırım harbi: Neticesinde atılacak bir kaç atom bombası, meseleyi haledebilirse de, bu da mümkün sayılamaz. Şüphesiz ki, Rusyaya karşı atom bombası kullanılacaktır, fakat bununla kot î bir neticeye vasıl olmak müm kün olmıyacaktır- Eğer harp pat-lıyacak olursa, uzun süreceği muhakkaktır. Esasen, bu ne Rusya-nın, ne de Amerikanın birbirlerinin arazisini işgal edemiyecei-leri acayip bir harp olmuş olacaktır.
Rüsybnın istilâ etmek istiyeceği veya edeceği yerer: Halen Av-rupada işgâl etmediği mıntaka-lardır. Bugünkü deımirperde hududundan başlıyacak olan ileriye doğru bir hareketle, garbi Almanya, Danimarka, Fransa, 8elçika, Hollanda ve Manş denizinden Pirenjere kadar olan sahalar, Ruslar tarafından istilâ edilecektir. Halbuki garp devletleri, halihazırda bu hareketi önliyecek kadar, o mmtakalarda kâfi kuvvetlere sahip değillerdir. Eğer garbi Almanyadan itibaren Ruslar garbe doğru sarkacak olurlarsa, bugün Almanya ve garbi Avusturyada bulunan ufak miktardaki müttefik kuvvetleri derhal geri çekileceklerdir.
balyaya, Yunanistana ve Skan-dinav devletlerine karşı Rusların bir ileri harekette bulunmala rı ihtimal dahilindedir. Bu mm-takalar dağlık olmakla beraber, alınacak neticeye göre, Rusların, Boğazlara, Söveyşe ve Tür kiyeye veya Iran petrollerine doğru harekete geçmeleri de
Amerikanın tutacağı yerler, Rusların kolayca vasıl olamıya-caklan sahalar olacaktır. Hattâ, Ruslar Avrupayı istilâ etseler bile, Amerikalılar, Ingiltereyi, İr londayı, Izlandayı, İspanyayı, Portekizi, Norveç'i, Akdeniz a dalarım, Orta Şarkı ve Şimal Af rikayı, ellerinde tutmak îstiye-ceklerdir. Eğer kâfi miktarda kuv
vet toplamaya imkân
bulurlarsa,
Ruslar, Amerikalıları Yunanistan dan, balyadan ve Norveç'ten atmaya muyaffak olabilirler. Fa kat Amerika, her ne pahasına olursa olsun Portekizi, İspanyayı, Akdeniz Adalarım ve bilhas-
Garbi Avrupadan istifade ede-bilmek için: Rusya o mıntaka istihsalini kendi istihsaline ilâve ettirmeğe çalışacaktır- Fakat bu da kolay tatbik edilebilecek bir şekli değildir, zira, Garbî Avrupa ile Rus sanai merkezleri
rinde müessir olması şüphesizdir.


muazzamdır.
balyada Ruslar komü-
nist partilerin müzaheretini bula-
bilecektiç, fakat buna mukabil kendilerine karşı cephe alacak
milyonlarca antikomünistleye rast lıyacaklardır.
Petrol menbolannı elde edebil-
Füze bombalarının atış merkezleri olan Fransa ve Hollanda sahilleri, Ir.giltereden ve lr-landadan kalkan Amerikan uçaklarının taarruzuna uğrayabilecektir. Rusyanm Şimali Garbisi de ayni üslerden kalkan uçaklarla bombalanabilecektir. Fakat V 2 lerin müessir atışından ötürü, Amerikalıların Ingilte-reye tercihan Irlandayı üs olarak kullanmaan daha muhtemeldir-
mek: Veya hiç olmazsa muhasi-mı onlardan mahrum kılabilmek için Rusların, İrandaki Amerikan ve Ingiliz petrol sahalarım ele geçirmek istiyece-klerine şüphe yoktur .Fakat o mmtakalar çok
arızalı olduğundan,
a tarafta gi-
rişilecek bir hareketin hava yolu
ile olması daha muhtemeldir.
Eğer Ruslar petrol şehirlerini ele geçire(miyecek olurlarsa, petrol kuyularım bombardıman etmek suretile imha etmeğe çalışacaklardır-
Amerikanın deniz hatlarını kes mek için: Ve Akdeniz ile Ingiliz adalarını tecrit edebilmek için Rusya, 250 mevcutlu denizaltı filosunu kullanacaktır.
Amerikanın bu harbin ikinci safhasındaki gayreti: Rus iktisadiyatım felce uğratmaya ve di-
Rus nüfuzu altındaki Garbî Avrupadaki sabotoi: Hareketlerinin Amerikalılar tarafından desteklenmesi ihtimal dahilindedir.
Amerikan kuvveîleri Garbî Av-rupayı istilâ edecekler midir?: Bu sualin cevabı muhakkak ki, hayır dır. İstilâ ve fethedilmesi için Rusyanm fazla uzak ve vasi olduğu kabul edilmektedir. Hattâ bu istilâ vuku bulsa blie, işgâl kuvvetleri, Almanyada ve Ja-ponyada karşılaştıkları kontrol ve imar mevzularından daha çetinleri ila karşılaşmış olurlar.
Rusyanm hava müdafaa hatlarını yormak mümkün olabilecek midir?: Rusya, hava gücünü, u-çâk imalâhna hasretmiştir- Fakat Rusya, modern bir radar sistemine sahip değidir ve geniş arazisi ile müessir bir hava mü-(Sonu 6 ncı sayfada)

Sayfa: 4
ZAFER
3711/1950
Et kombinası işi
Turumana
Başmakaleden devam
suikast
(Boş tarafı 1 inci sayfada) ameleye tabi olacaklardır.
Fevzi Lûifi Karaosmanoğlu-nun beyanatı
Şimdi Fevzi Lûtfi Karaos-manoğlu’nun beyanatını aşağı koyuyoruz:
«— Et kombinaları mevzuu
uzun zamandan beri matbuatta muhtelif neşriyata sebebiyet verdi. Devlet Başkanı şark seyahatinde bu kombinalardan birisini gördü. Buraya dönünce kendileriyle konuştum. Bu kombinalar, tutulan yolda ikmal mi edilmeli? Yoksa biraz küçüUülmeli mi? Biz bu mevzuları tetkik edip işin hakikî cephesine vâkıf olduğumuz zaman C. H. P. ye mensup bazı gazetelerde eski Bakanlar ve bazı zevat yazılar yazdılar. İşi elimize almış ve tetkik etmiş olmamıza rağmen bir müddet evvel neşredilen kısa, sade ve yumuşak sözleri söyledik. Bizim bu sözlerimize mukabil gene eski iktidar mensupları â-dpta uluorta, hakikatleri bir tarafa bırakarak üzerimize sal-d rırcasına yazdılar, söylediler. Politik yaygaralarla hakikatleri tahrif ettikleri gibi bugünkü
çük çaptaki kombina işi yerine yine eski işe devam etmişler.
Bizim bugün yaptığımız iş memleketin et ihtiyacını karşı-lıyacak olan İktisadî İşbirliğiy-le anlaşmaya varılan proje ve hayvancılığı da inkişaf ettirecek yoldur. Vazifelerini suiistimal ederek milletin huzurunda kabahatli insanlar olarak bir
kenara çekilmesi icabedcnlerin bu cesaretle konuşmaları ancak utanmadıklarına delâlet eder.
edilememiş bulunmakta ve tesisat da gayri faal bir halde durmaktadır.
(Baştarafı 1 inci dc) suikastçının itiraflarda bulunduğunu söylemiştir- Alman son bil
Dünya barışı için mühim
Cumhurreisinin nutku
iktidara: «Ya iç finansmanı temin edemiyorlar veya Marshall Plânından yardım alamıyorlar» dediler. Soruşturduk. îşi daha derinleştirerek esasından halletmeye, kavramaya çalıştık.
Kombinalar bu çapla yapılırsa memleketin tahammül ede-
Mesaisiyle iftihar duyduğum Mr. Dorr, bu mektubu bize neş ı-edilsin diye göndermemiş, yal nız hakikatler meydana çıksın diye göndermiştir.
Bu kadar cesaret ve küstah-l’kla karşımıza çıkanlara âdil bir şahidin ifadesi olarak kullanıyorum.
Umumî efkâr önünde utan -madan yalan söyliyenleıin bu mektuptan sonra artık bu mem lekette konuşabileceklerini ü -rr.it etmiyorum.»
Devlet Bakanı eski iktidarın, memleketin 17 yerinde inşası için girişilen işin İstanbul’da eti toptan ancak 210 kuruşa ıııale-dilebileceğinin de bugün anla -şıldığını sözlerine ilâve ettikten sonra Mr. Russel Dorr tarafından kendisine hitaben yazılan şu mektubu vermiştir:
miyeceği bir
tesisat olur. Zaten
iç sermaye temin edilmeden işe başlanmıştır. İktisadî işbirli-
•ğiyle mutabık kalınmadan ken-
ıı ».d: bildikleri gibi hareket ettik-
leri de bugün meydandadır. Çerçevenin dışına çıkılarak iş görülmeğe çalışılmış, siparişler yapılmıştır. Bu vaziyette memleketin yüz milyon liradan faz-
Sayın Bay Bakan,
26 Ekim 1950 tarih i mektubunuzu aldım. Marshaıl Plânı işlerinin muntazam bir şekilde ve vaktinde yürütül iresi bakımından İktisadî İşbirliği İdaresi tarafından finanse edilmekte o-lan Toprak Ofis Et Kombinaları projesinin tatbikiyle ilgili o-larak yazılı bir izahata lüzum bulunduğu hususunda sizinle mutabıkım. Bu itibarla vo tale-
binize karşılık olarak, bu mesele hakkmdaki görüşmelerimizde
la parasını hesapsız kitapsız birtakım maceraperestlerin key fine bırakarak harcatamazdık.
Bakanlığınıza verilmiş olan ma-
I-Iiç bir ciddî projeye rantabili-te hesaplarına istinat etmeden başlanan ve memleketin bünyesine uymıyan, memlekette daha evvel yapılması lâzım işler varken bu işe bu parayı sarfedemez ve ettiremezdik. Hakikatleri örterek, tahrif ede-
lûmatı âtide hülâsa ediyorum:
Türkiye’nin canlı hayvan kaynaklarının işletilmesi tarzının ıslâh edilebileceği ve yapıldığı takdirde sadece Türkiye menşeli .
etlerin Batı Avrupa pazarlarına arzedilmesiyle iktifa olunmayıp
Bu arada 1950 yılı ilkbaharında misyonumuz, müşavir olarak Harı- 11. Mc. Kee’nin hizmetini sağlanmıştır. Mr. Mc. Kcc et kom binası sahasında dünyanın en büyük ve muvaffak olmuş şirketlerinden biri olan «Swift and Company. adlı ınüpsscse namına Birleşik Amerika’da et kombinaları işletmeciliğinde uzun yıllar çalışmış ve tecrübe sahibi olmuş bir mütehassıstır. Mr. Mc. Kee misyonun talimatı tahtında, Misyonun tarım uzmanı, Toprak Ofis ve Menges tcşkilâtiyle birlikte Türkiye’de et endüstrisinin kurulmasını derpiş eden Menges teklifini incelemiştir. Bu incelemelere istinaden, misyonumuz, 22 milyon dolara malolacak Menges teklifinin gayet mübalâğalı olduğu, buna mukabil, Menges tavsiyelerinin bir kısmını da ihtiva edecek küçük çapta bir programın isabetli olacağı neticesine varmıştır.
Misyonumuz clcınanlariyle Menges teşkilâtı ve Toprak Ofis arasında cereyan eden müzakereler 1950 yılı Nisan ayında Devlet Bakanı tarafındım imzalanan ve ECA tarafından kabul olunan bir proje aplikasyonunun tanzimi ile neticelenmiştir. İktisadî İşbirliği İdaresiyle Türk Hükümeti arasındaki bu proje anlaşması aşağıdaki hususları derpiş etmekte idi: (a) Erzurum tesisatının sığır kesimi ile birlikte koyun kesimini de sağlayacak bir şekilde tevsii ve ayrıca 30 tonluk buz tesisatını da ihtiva etmek üzere bir takım ilâve teçhizatın enstalasyonu, (b) Konya’da kesim ve konserve tesisinin inşaı (C) Ankara ve İstanbul'da mezbaha ve soğukha-va depolarının inşaı, (d) Kayseri, Trabzon ve Zonguldakta so-ğukhava depoları ve buz tesislerinin inşaı. Bu tesislerin kesilecek hayvan adedine göre tesbit edilecek muayyen kapasiteleri olacaktı.
oilere göre, Costa Rica vatan daşı olan bu iki suikatçı, Çosla Rica Milliyetçi Partisine mensup
bulunmaktadırlar. Bu şahıslar Milliyetçi partinin tahrikile Costa
Rica'da çıkan isyanın, Amerika
nın da yardımiyle bastırılması üzerine. Başkan Truman'ı öldür*
mek amociylc Vaşington’a gel mişler ve bu suikasta teşebbüs etmişlerdir.
Vaşington, 2 (a-a.) (United
Press) — Suikastçiletden Torre solasın üzerinde polii bir mektup bulmuştur. Porto * Riko milliyetçi lideri Pedro Albuzo Cam-pos'un yazdığı bu mektupta, «aslâ tereddüt etmeden harekete geçmesi» Torresolastan istenmek tedir.
Öğleden sonra. Başkan Tru man, Arlingfon milli mezarlığında yapılacak bir merasimde hazır bulunmak üzere Blair House dan çıkmadan birkaç dakika ön ce, iki Porto * Rikolu müfrit, ellerinde- Alman markası iki oto matik tabanca olduğu holde Blair House’un ön kapısından içeriye girmeğe teşebbüs etmişlerdir.
Başkan Truman yalak odasında uyumaktaydı. Silâh sesleriy Ic uyanınca koşup pencereyi aç mis, polis geri çekilmesini kendisine söylemiştir- Bunun üzerine Truman pencereyi kopatnnş’ır.
İSYAN BASTIRILDI
San Juan, (Portoriko,) 2 (a.a.) (Afp) — Porto Riko'daki kanlı ihtilâl milli muhafızlar tarofından bastırılmıştır. Fakat San Juan ile diğer mühim yerlerde ciddî tedbirlerin alınmasına devam edil-
lülcrin sayısı 68 e yükselmiştir, bunun 57 si milliyetçi âsilerden. 9 zu polis ve ikisi de millî muhafızlardandır. Yaralı sayısı 51 dir.

zamanda, canlı hayvan ihıa
çatının da artacağı keyfiyeti,
rek bizi hırpalamak için üzerimize saldıranlar hakikatle kar-
şılaşacaklardır.
1949 yılı başlarında; gerek misyonumuz ve gerekse Türkiye hükümetince anlaşılmış bulunmakta idi. Bu hedefler tahakkuk
Memleketin her işinde mevcut imkânlar dışında ve üstünde milyonlarca parasını düşüncesizce sarfetmek istiyenler artık bu memlekette iş görmek için yer almamalıdır, kanaatindeyiz. Bunları hangi işte olursa olsun takip etmek memleket varlıklarını ellerinden kurtarmak vazifemizdir.
Bunu düşünerek hakikatleri efkârı umumiyeye olduğu gibi bildirmek gayesiyle" fikir ve müşahedelerini öğrenmek için İktisadî İşbirliği İdaresinin Ankara'daki mümessiline bir mek tup yazdık. Aldığımız cevap hakikatlerin aynasıdır. Memleketin parasını yok yere millet bünyesine uymaksızın harcamak istiyenlerle İktisadî İşbir-liğiyle mutabık kaldık diye yalan şöyliyenler Türk matbuatı vasıtasiyle efkârı umumiyeye arzedilecek mektuptan sonra . hâlâ utanmazlarsa diyecek yok ' tur.
ettiği takdirde Marshall Plânının tatbiki de tabiatiyle büyük ölçüde yardım görecekti. Bu itibarla misyonumuz Türkiyeye memleketin bir çok yerlerinde hayvancılık imkânların ve hususiyetlerini tetkik eden muhtelif müşavirler celbetmiştir.
Bu arada Türk hükümeti kendi namına (Lou Menges Orga-nization İne., adındaki bir A-
merikan firmasının hizmetlerin-
den faydalanmıştır. Bu firma, Türk hükümetinin talebi üzerine
ve Türk
hükümetince
verilen
malûmata istinaden bütün Tür-
kiyeye şamil ve son derece geniş ölçüde tutulmuş bir et endüstrisinin kurulmasını dörpiş eden bir teklif hazrlamıştır. İktisadî İş Birliği İdaresi bu teklifin hazırlanmasından haberdar edilmiş,
fakat bu hazırlığa herhangi bir şekilde iştirak etmemiş, sadece et endüstrisinin ıslâhı gerekti-
Kendileri iktidarda değil di-
ye hakikatleri göstermemek i-çin hırçınlık yapanlara daima hakikatler en güzel cevabı ve-
ğine dair umumî mahiyette mutabakatını bildirmekle iktifa etmiş; mezkûr teklifin mahiyet ve kıymeti hakkında herhangi bir kanaat izhar eylememiştir.
recektir.
Memleketin bütün kendi paraları imiş
gibi hesapsız kitapsız harcıyan-lara nerede rastgelirsek takip
etmek ve onları suçüstü yakalamak, efkârı umumiye önün-
de teşhir etmek, yalanlarına ve rezaletlerine meydan vermemek, bugünkü iktidarıp vazifesidir. O vakit yumuşak konuştuk. Anlar ve susarlar zannetmiştik. Mücerret hakikatlerin ifadesinden anlamıyanlara yumuşak hitap yanlışmış. Onun için bugün bu mektubu Türk matbuatına tevdi etmeden yalancı ve müfterilerin karşısın-
Bundan sonra 1949 yılı yaz ve son baharında «Menges. firma-siyle birlikte çalışan Toprak Ofis kendi kaynaklariyle Erzurum’da bir sığır eti kombinası vücuda getirmeğe başlamıştır. 1949-50 yılı başında dahi inşaata şayanı dikkat bir gayretle devam edilmiştir. Bu tesis 1950 ilkbaharında hemen tamamen ikmal olunmuştu. Maalesef bazı tâli fakat mevcudiyeti zarurî unsurların temin edilmemesi
yüzünden, bildiğiniz gibi, bu tesisatı işletmek kabil olamamış-
tır. Marshall Plânının teknik yardım programı tahtında İktisadî İşbirliği İdaresi bu tesisle-
da başka türtü konuşmaya imkân olmadığını hissettik.
ri işletmeye açmak ve Türk
personelini yetiştirmek için tec-
İktisadi İşbirliği İdaresi, mezkûr projenin tahakkuku için doğ ıudan doğruya dolar yardımından 1,450,000 dolara kadar bir tahsisat ve Marshall Plânına dahil katılan memleketlerden ECA tarafından finanse edilen tiraj hakları faslından 3,900,000 dolarlık bir miktar tasvip etmiştir.
Bu sırada Haziranda sipariş e-dilen teçhizatın bilfiil ınübayaa-
slna ait anlaşmalar henüz im-
zalanmamış ve akreditifleri de henüz açılmamış bulunuyordu. Binaenaleyh, hükümeti fazla za-
rara maruz kalmadan’siparişle-
rin daha uygun bir ölçüye indi-
rilmesi o tarihte henüz müm-
kündü. Mr. Mc. Kee Temmuz a-
Bu tesislerin tesbiti, teçhizatın mübayaasına yardım ve inşaata nezaret için de Toprak Ofisi Menges teşkilâtı ile bir mukavele imzalamıştır.
Diğer taraftan bu tesislerin faaliyete geçirilmesi için de kendisinden istifade edilmek üzero Mr. Mc. Kee’nin E.C.A. teknik yardım programından faydalanarak istihdamı Toprak Ofisi tarafından talep edilmiş ve ECA da buna muvafakat eylemiştir.
yında muhtelif görüşmeler elmasında, Toprak Ofisi verilmiş o-lan siparişleri kısmak hususunda ikna etmeye çalışmıştır. Mumaileyh durumu ECA misyonuna bir raporla bildirmiştir. Tiraj hakkı fonlarının istimali hususunda kontrol • imkânlarına malik olmıyan, ve daha önce teati edilen proje aplikasyon anlaşması mucibinçe ECA dolarlarının sarfına, yetki vermiş bulunan misyonumuz, bu meselede nüfuzunu kullanmıya çalış-

ECA, keza teknik yardım programı altında tecrübeli bir veteriner ile tecrübeli bir kombina işletmecisinin temin edilmesi hususunda muvafakat etmiştir.
Temin ettikleri iç finansman ■ yolu dahi o zamanki vekilleri günün bil inde Divanı Aliye götürecek mahiyette şeylerdir. Toprak Mahsulleri Ofisi mevzuunda et mevzuu diye bir şey ' yoktur. Bunlar Marshall İdare-' siyle anlaşmayı temin etmeden et işine başlamışlar. Buna salâhiyetleri yoktur ve olamaz. İşe başladıktan sonra İktisadî İş-Birliği İdaresine müracaat et -mişler, projeyi bu çapta kabul ettirememişler. İktisadî İşbirliği tarafından tasvip edilen kü-
rübeli personel temini hususunda mutabık kalmıştır. Noksan
teçhizatın, hiç olmazsa personel
yetiştirilmesi bakımından faali-
yete geçilmesini temin maksa-diyle, tayyare ile Türkiyeye sev-
kcdilmesi, ve bu sayede bu kıymetli tesislerden mahdut da olsa
bir istifade sağlanması yolunda
teknik yardım mütehassısları tarafından mükerreren tavsiye-
lerde bulunulmuştur. Tavsiyele-
rin yerine getirileceği hususunda
Toprak Ofisinin vaktiyle işba-şinda bulunan yetkili şahıslarca
verilen mükerrer teminata rağ-
men mezkûr teçhizat hâlâ temin
Bu hazırlıklara uygun olarak Haziran aynda Mr. Mc. Kec Türkiyeye avdet etmiş ve Toprak Ofise çalışmaya amade olduğunu bildirmiştir. Bu arada gerekli tesisat Menges teşkilâtı tarafından tesbit olunmuş ve teçhizat için siparişlerde bulunmak üzere bir Türk mübayaa heyeti de Birleşik Amerika ile Avrupaya 'gönderilmiş ve heyet mübayaalaı-a başlamıştır. Bir taraftan Mr. Mc. Kec görevini ifa sırasında evsafı tesbit olunan ve sipariş edilen teçhizatın tetkikini de deruhte etmiştir. Mr. Mc. Kee, kesilen hayvan sik letleıi ve kesilmiş etlerin dayanma evsafına dair Toprak Ofisin Lou Menges teşkilâtına, hazırlı-yacağı projelere esas olmak ü-üzere, verdiği talimatın içindeki bir takım faıaziyenin de yanlış olduğunu, kısa bir zamanda müşahede etmiştir. Bunun neticesi olarak da, tasarlanan ve sipariş edilmiş olan teçhizatın ihtiyaçtan çok daha geniş mikyasta olduğu anlaşılmıştır. Aynı zamanda, Mr. Mc. Kec, ECA ta-aıfından tasvip edilen projenin Eızurumda sadece 30 tonluk bir buz tesisatını derpiş etmesine rağmen, verilen siparişlerde bu tesisatın 105 tonluk, yani lüzum lu kapasitenin üç mislinden fazla olduğunu tesbit eylemiştir.
Bu vaziyet karşısında Mr. Mc. Kee derhal mezkûr noktalan Toprak Ofiste et kombinaları projesiyle meşgul olnn zatın dikkat nazarına aızetmiştir.
7 Temmuz tarihinde misyonumuz Toprak Ofisi tarafından sipariş edilen malzemenin bir üstesini talebeylemiştir. Evvelâ listenin bir kaç güne kadar verileceği bildirilmiş, bilâhare muhtelif teknik vesait güçlükler gibi biı- takım mazeretlerle bu talebimiz devamlı olıt'ak tehir edilmiştir. Nihayet Temmuz ayının sonuna doğru Toprak Ofisi, misyonumuza bu malûmatı vercmiyeceğini ve misyonun bunun Devlet Bakanlığından talep etmesi gerektiğini kat'î olarak bildirmiştir. Bakanlığın tasvibi ile aylardan beri bu proje üzerinde doğrudan doğruya Toprak Ofisi ile yakından çaljş-masına rağmen, misyonumuz, bu meseleyi Bakanlığınız yolu ile ele almak zorunda kalmıştır.
Bu arada Toprak Ofis, ECA tarafından temin edilen teknik yardım uzmanlarının devamlı ve açık ikazlarını ve ECA misyonu tarafından istenilen malûmat
talebini katiyyen nazarı itibara
almamış, ve bidayette sipariş olunan teçhizat miktarı üzerin-
ı'editif açmaya devam etmekte bulunmuştur.
Ekselanslarının da malûmları
oldyğu. veçhile Toprak Ofisin, yeni Genel .Müdürü bu mesele etrafında tamamiyle farklı bir durum almış olup, kendisi ECA teknik ygı-dım .müşavirleri ve misyon ile işbirliği yaparak sipariş oluljan fazla teçhizatın iptaline çalışmaktadır. Toprak Ofis tarafından girişilen bu e-neı-jik hareket tarzının maruz kalınan zararları azaltacağı hususunda ümitvarım.
Derin saygılarımla.
Russell H. Dorr
prensipler
sözleri dünya barışı için, bir doktrin olacak kıymet ve ehem miyet taşımaktadır. Türkiye işte son Kore tecavüzünde, kendisine düşen vecibeyi. Cumhur Başkanımızın söylediği gibi tam «zamanında» yerine geiir-
Demek hem vecibeleri tereddütsüz yerine getirmek, hem de zamanında yerine getirmek lâzımdır. Yoksa iş işten geçtikten sonra tereddütle yapılan hareketlerin, yalnız bir şekli örtmekten başka hiç bir şeyo yaramaması ve umumî hiç bir netice doğurmaması kabildir.
Sayın Bayar'ın Meclis'te yaptığı bu izahlar, Türkiye'de Demokrat Parti iktidarının takip edeceği dış politikanın ana vasıflarını herkese gayet vazıh bir şekilde anlatmaktadır. Evet, Türkiye vecibelerini tereddütsüz yerine getirecek, vo bu vecibeleri iakabbül ederken de gayet dikkatli hareket edo-
Momleketlmiz, Kore tecavüzünde Amorika'dan sonra Birleşmiş Milletler safında ilk yeri almış olmakla iftihar edebilir. Cumhur Başkanımız, Kore tecavüzü dolayısiyle Hükümetimiz tarafından verilen kararı söylediği zaman, Meclisin bütün demokrat çoğunluğu tarafından sürekli alkışlarla, «yaşa» sesleriyle karşılandı. Fakat ne yazık ki, dış politikada sözde beraberliği iddia eden muhalefet saflarında hiç bir tasvip emaresi yoktu. Demek Halk Partisi, hâlâ, o eski tereddütlü, kararsız politika sistemine sadıktı; hâlâ dış politikada müessir bir rol oynamak için azimli davranmak, ve bilhassa milletlerarası vecibeleri yerine getirmek lâzım geldiğine kani olamamışiil
Burada bir noktayı daha işaret etmeden geçmiyeceğiz: Büyük Millet Meclisindeki demokrat çoğunluk. Sayın Baya-rın Kore hakkındaki izahlarını sürekli alkışlarla karşılamak suretiyle muhalefetin, bu iş için behemehal b^cçlisi toplamak lâzım geldiği hakkındaki iddialarını reddetmiş, ve bilâkis, Hükümet kararını candan tasvip etmiştir. Çünkü ortada milletlerarası ieahhütlerden doğan bir vecibe vardır, bu vecibenin yerine getirilmesi için Meclisi toplamak, bu vecibeyi «zamanında» yerine getirememek olacaktır. Esasen Birleşmiş Milletler Anayasası Meclisten geçmiş, kanunlaşmış, ve bunun yürütülmesine İcra Vekilleri Heyeti memur edilmiştir. Kaldı ki. Dışişleri Bakanımız da Mecliste Kore ihtilâfı dolayısiyle yaptığı beyanatta bu anlaşmadan dolayı bize düşen vecibeleri yerine getireceğimizi de bildirmiş ve tasvip olunmuştur.
Bu hakikatleri burada bir defa daha tekrar etmekten mak şadımız, muhalefetin bu mevzularda hâlâ ne kadar sakim bir yolda yürüdüğünü göstermekten daha ziyade, bugünkü iktidarın bütün barışsever milletlere örnek teşkil edecek olan kararlı, tereddütsüz dış politikasının Büyük Millet Meclisinin çoğunluğuna dayandığını ve orada kuvvet alarak yürüdüğünü anlatmaktır.
Muhalefetin bu movzuda yaptığı propagandalar bir defa bu defa Meclisin kahir düş-
aliyetine dair verdiği izahat da ayrıca memnunluğa sebep olmuştur. Hükümetin denk bütçe prensipine kuvvetle bağlı kalacağını ifade eden Cumhur Başkanının vergiler mevzuunda söylediği sözler, bu arada Yol Vergisinin vatandaşlar arasında kazanç seviyesine göre adilâne bir esasa bağlanacağını ve köylüler «için çok mühim olan hayvan vergisinin bir kaç merhalede kaldırılacağını bildirmesi büyük bir memnunluk uyandırmıştır.
Nutkun dış politikaya ait kısımları da şehrimiz; siyarA çevrelerinde ve ecnebiler arasında derin bir alâka toplamıştır. Bu çevreler Sayın Celâl Bayar’ın Birleşmiş Milletler bahsinde söylediklerinin büyük önemini bilhassa belirtmektedirler.

Ankara, 2 (T.H.A.) — Cumhur Başkanımızdı dün Büyük Millet Meclisinde söyledikleri nutkun, şehrimiz siyasî çevrelerinde çok müsnet bir tesir yaptığı açıkça görül-
Tarafsız mahfiller, bu nutku, demokrasi hayatımızın gösterdiği gelişmenin en bariz nümunesi olarak görmektedirler.
Devlet Başkanı mevkiinin tarafsızlığı tamamen muhafaza
icabettirdiği ederek ve
partiler üstünde kalmasını bilerek, sadece
(Başı 1 İnci sayfada) memleket meselelerini ele almış olması bilhassa belirtilmektedir.
Bu nutkun yapıcı unsurları üzerinde ehemmiyetle durulmakta, gelecek yıllarda yapılması derpiş edilen işlerin hakikaten memleketin en esaslı fneselelerini teşkil ettiği işaret olunmaktadır.
Diğer taraftan ^muhalefet çevrelerinin de lehte yorum yapılmamakla beraber, aleyhte de bir tefsirde bulunmaktan kaçınmaları nazarı dikkati çekmektedir.
Bu nutkun şort zamanlarda partiler arasındaki gerginliğe izale edeceği ve muhalefetin açtığı münakaşa çığırının, bugünkü seyrini değiştirecek ciddî memleket meselelerine teveccüh edeceği Anlatılmaktadır.
Nutkun dış politika mevzuuna temas eden kısmı da yabancı çevrelerde müsait karşılanmıştır.
Birleşmiş Milletler idealine olan bağlılığımızın 'Devlet Başfcaninın ağzından bir defa daha tekrarı, bu yoldaki azmimizin yeni bir delilini vernirştiı*.
Bulgarların, iribaşlarımızı tehcir hususunda yaptıkları gayA insariî ve devletler hukukuna aykırı hareketleri karşısıhda hükümetin alacağı vaziyet hakkındaki sözleri mükemmel ve yerinde bir tedbir olarak va-sıflandırılmaktadır.
Eski iktidarın bir yalanı
daha, ve ekseriyeti önünde suya müşiür.
Cumhur Başkanımızın leşmiş Milletler mevzuu rinde söylediği fikirlere gelince, onlar da üzerinde ehemmiyetle durulması lâzım gelen prensiplerdir.
Sayın Bayar «Kore hâdiseleri dolayısiyle alınmış olan kararın bu müessesenin hayatî ve umumi tesiri hakkında bir imtihan teşkil ettiğini ve aynı zamanda teşkilâtın bilinen zaaflarını da ortaya koyduğunu söylerken, bunları önliyecek tedbirleri de bildirmiştir:
1 — Birleşmiş Milletlerde menfi unsurların, birtakım engelleme metodlariyle milletlerarası emniyetin teessüsüne mani olmalarına karşı tedbirler alınmalıdır.
2 — Milletlerarası bir polis teşkilâtı kurularak, teşkilâtın lüzumu halinde otomatik bir surette harekete geçmesi temin olunmalıdır.
3 — Tecavüz emniyet sisteminde bırakılan gediklere karşı yapıldığı için, bu gediklerin
Bir-
(Baş tarafı 1 nci sayfada) (karşılık) fonu hesaplarından 125 000.000 lira istimal edilmesi hususunda müsaade verilmesi için salâhiyet almıştır.
Kontrparti fonları, katılan mem leketlerde, Marshall Plânı programının bir parçasıdır. Marshall Plânı İdaresi, herhangi katılan bir memlekete bir dolar veya diğer bir Avrupa parası tahsisi yaptığı zaman, o memleket bu paronm karşılığım kendi parası ile Merkez Bankasına yatırır-Kontrparti fonu diye isimlendirilen bu paraların istimali ise, o memleketin iktisadi kalkınmasına hasredilmek üzere, Marshall Plânı İdaresi ile katılan memleket makamlarının varacağı anlaşma ya bağlıdır.
Bugüne kadar Türkiyeye hibe suretiyle tahsis edilen dolar ve diğer yabancı paraların tutarı 242-800.000 liraya baliğ olmuştur ki, meblağın 198.000.000 lirası kontrparti fonuna yatırılmış bulunmaktadır.
Devlet Bakanlığı ile Türkiye Marshall Plânı Özel Misyonu halen kontrparti fonunun sarf progıramını hazırlamaka meşguldürler. Bu program, Türkiye en* vestisman programına sıkı suretle bağlı olarak koordine edilmiş olacaktır-
İktisadî İşbirliği İdaresi Türkiye özel misyonu şefi, Orta Elçi Russell H. Dorr, bugün kontrparti fonunun ilk kısmının kullanılabileceğine dair İktisadi İşbirliği |-daresinden gelen müsaade haberini açıklamıştır.
Türk hükümeti ile Misyon arasında varılan mutabakata göre bu meblağın 82.680000 lirası devlet envestismanlarma ve 42.450.000 lirası da hususî teşebbüslere kredi olarak tahsis edilecektir. Hükümetle Misyon arasında bu paraların ne gibi kalkınma işlerinde istimal edileceğine dair anlaşmaya varıldığı zaman, icabeden mütemmim malûmat Misyon tarafından tekrar a-Çıklanacaktır-
Mr. Dorr, vermiş olduğu bir demeçte, kontrparti fonunun istimali hakkında şunları söylemiştir:
«Bu tahsislerden Türk halkı da dolayısiyle istifade edecektir. Bizce, bu paraların kullanılma* sile, her iki tarafça arzu edildiği veçhile, Türkiye iktisadiyatının inkişafı ve yeniden canlandırılması yolunda mühim bir a-d)m atılmış olacaktır.
«Bu paralardan ziraî kredilere ayrılacak olan tahsisatla daha birçok çiftçi traktör yeni sahaların ziı meşini sağlayacak
de Türkiyenin ziraî Istihsalâtı artmış bulunacaktır.
«Bu tahsisatla yapılacak yollar la çiftçiler elde ettikeri mahsullerini daha kolaylıkla merkezlere sevk edebilecekler ve bunları da ha iyi fiyatlarla satabileceklerdir-Bu suretle şehirli vatandaşlar daha mebzul gıda maddeleri bulabileceklerdir.
Muhtelif sanayi kollarına ayrılacak tahsisatlar ise, iş hacmini büyültecek, istihsali arttıracaktır.»
Bernard Shaw
(Baştarafı 1 inci de) kahat devresine girmiş olan Ber nard Shav iki gün önce yeniden şiddetli surette hastalanmıştı. Ta nmmız Ingiliz edibi Ölümüne kadar geçen son 26 saat esnasında lamarnen kendini kaybetmiş bulu nuyOrdu.
CESEDİ YAKILACAK
Türkiye bugüne kadar Amcri* kadan, memleket yollarının inşası için lâzım gelen teçhizat mukabili 11.800.000 dolar yani takriben 33 000.000 liralık tahsisat temin etmiş bulunuyor. Bu yeni kontrparti fonlarının istimali ile, yol programının tahakkuku için daha 36.800.000 tahsis ilâve edilmiş oluyor- Bu yeni tahsisat, üç senelik programda mevzubohis olan 3000 kilometrelik yol inşasına hizmet edecektir.
Ayot, 2 ’fa.a.) (Reuter) — lngi|-terede hemen herkes Bernard Shav’mın VVestminsfer kilisesinde Ingiliz meşhurları yanına defnedilmesini istemektedir.
Fakat vasiyetnamesinde izhar etmiş olduğu arzuya binaen ta nmmış tiyatro yazan önümüzde ki pazartesi günü yakılacaktır-
Geçen iki sene zarfında, Marshall Plânından ziraî kalkınma için 35.000.000 dolar, yani 98.000-000 lira tahsis edilmiştir. Bu kerre kontrparti fonundan bu işler için verilecek 15-300.000 liralık mütemmim tahsisatla, çiftçilere, kendilerine yeni ziraat makineleri alabilmeleri için -geniş imkânlar temin edilmiş olacaktır.
Ziraat Bankası son zamanlar da, Misyonla mutabık olarak, geniş ziraî krediler sağlamak e-sasmı kabul etmiştir- Bu krediler ziraat makinelerinin teminini kolaylaştıracak ve bu suretle istihsal artacak ve daha ziyade o-razi sürülebilecektir.
Bunun neticesi olarak ziraî makineler sahn almış olan zürra, diğer yardımcı makine ihtiyaçlarım temin edebilecek ve aynı zamanda bu makinelerin en iyi nasıl kullanılabileceğine dair malûmat toplıyabilecektir. Ziraî kredilerin tam semeresi işte o za n*.an temin edilmiş olacaktır. Diğer taraftan bugüne kadar bir traktör ile pulluk alabilmiş zürra bu kerre bu yeni krediler va* sıtasile geri kalan ihtiyaçlarını temin edebilecek, ve makineli ziraatta kullanılan bütün malzemeyi elde etmiş olacaktır.
kapatılması çareleri aranmalıdır. ■
Barışseverliği eski «Cemiyeti Akvam» gibi platonik sahada bırakmak istemiyen Birleşmiş Milletlerin bu esaslar dahilinde yürüyerek kuvvetlenmesini istemek ve beklemek hakkımızdır. Yalnız şunu da unutmamak lâzımdır ki, bu hususta gereken tedbirler gene «zamanında» alınmalıdır.
Bunun içindir ki. Cumhur Başkanımızın bu nutku, Türkiye için olduğu kadar milletlerarası münasebetler ve barışın temini bakımından da yapıcı, realist esasları ihtiva eden çok mühim bir vesikadır.
Nutkun, Türkiye'nin diğer devletlerle olan münasebetlerine ait olan kısmını da yarın tahlile devam edeceğiz.
Mümtaz Faik FENİK
Kontrparti fonundan takriben 20-000.000 lira da Zonguldak kömür havzasının inkişafı için tahsis edilecektir. Bu paralar elektrik ve mekanikî nakliye malzemesinin kuruması ve Marshall fi-
ılabilecek, ıaj haklarından istifade suretiy-tiraata açılabi* |e satın alınmış bulunan lavuar ( ve bu suretle larm yerleştirilmesi için kullanr I lacaktır. Bu paranın bir kısmını da Marshall Plânı yardımı ile yapılmakta olan Zonguldak limanının masraflarım karşılıyacaktır.
Bu fondan takriben 10 milyon îira Catcüağzından kstaebola kadar yapılmakta olan havaî e* nerji hattın inşaatında kullanr I lacaktır. Bu suretle ağır sınaî merkezlerinden biri olan Istan* bula bol enerji temin edilecek ve bilvesile Soma, Dcğirmisaz ve Tunçbilek’teki kömür madenlerinin ve muhtelif maden projelerinin istihsalini arttıracaktır- Bu projeler halen Marshall Plânı yardımı ile hali inşadadırlan
Kontrparti fonundan 42.484.000 lira hususî teşebbüslere tahsis edilmektedir. Bu fondan Türk Hü kümeli, iş adamlarının teklif ettikleri projelerin Hükümet ve Misyon tarafından kabul ve tasdik edilenlerine krediler tahsis
Fahri Belen
(Baştarafı 1 inci de) te ihtiyâcım olduğuna karar verilmiştir. Buna rağmen bazı gazetelerde yapılan yorumlardan ve bir gazetedeki beyanatımın tahrif edilmesinden müteessirim. Zatı devletlerinin kısa bir zamanda iadei afiyet etmeleri cn büyük temennilerimdendir. Defin sevgi vc saygılarımı suna-
Fahri Belen
Başbakanın cevabı
Başbakan Adnan Menderes de Fahri Belen'e telgrafla aşağıdaki cevabı vermiştir:
Sayın Fahri Belen,
İstanbul
«Hastalığınızın bir an evvel şif* bulmasını candan temenni ederim. Beyanatınızın aramızda bir ihtilâf vesilesi yapılmak istenmesine karşı izhâr buyurduğunuz dikkat ve alâkadan dolayı teşekkurleritni ve derin saygılarımı arztderini.»
Başbakan
Adnan Menderes
Yukarıda neşrettiğimiz telgraflar, muhalefet gazetelerinde görülen haberlerin ne dereceye kadar (Jöğru olduğunu ortaya koymuş bulunmakta ve yine bu gazetelere bir cevap teşkil etmektedir,
Satılık Bağ ve sayfiyelik
Güven evleri sırtlarında, Orta Ayrancıda, fevkalâde manzaralı 16 dönümlük içinde bağ evi vc içme suyu kaynağı bulunan arazi şahlıktır. İcabında parsellenebilir.. Komşularına su ve elektrik
geçmektedir- On tarafında Meclis binası bulunduğundan istik balde _ .kıymeti fevkalâde arta çaktır- Cumartesi akşamına ka dar Park Palas otelinde Feyzi ye bilâhare İstanbul Eminönü, Arpacılar Han No. 6 Telefon 20384.
5955
edecektir-
Bugüne kadar tasdik edilmiş bulunan hususî projeler meya-nmda şun|ar mevcuttur: İkisi Is-tanbulda biri dc Izmirdc Olmak üzere üç çimento fabrikası için H.300.000 lira geçen martta sula rın tahrip ettiği Eskişehir cam fabrikasının yeniddn inşası için 75.000 Ura; Izmrde bir pamuk temizleme ve bir dc yağ fabrikası için 462.000 lira,- vc İstanbul-da bir soğuk hava deposu inşa-tı için de 611000 lira.
3/11/1950
ZAFER
Sayfa: 5
Yurdun kalkınma dâvaları
bütündür
Erzurum
Kara yolunda katedilen
3000 kilometrelik mesafe
Yol dâvamızın temeli atılmıştır. İşinin ehli teknisyenlerimizin cansiperane'çalışmaları ile bu inşaatın bir gün muazzam bir âbide halinde gerçekleştirileceğinden asla tereddüt edilemez
II ..31
Ankarada dostlarıma Amasya üzerinden Kayseri - Eriîürüm -Tunceli - Elâzığ - Maıaş yolu ile Pınarbaşındân tekrâr’AıîEa-raya kadar devam edecek.olan bir yolculuğa çıkajağpfy^ jsüyle diğiııı zaman, yüzlerinde Kemen hemen aynı hayret ifadeleri belirdi veya.. O., hem de 1 otomobille öyle mi, Allah kolâyhk ver sin temennilerile karşılaştım. Büyük bir dert ve( mania olan İmâ edilen şeyin yol )TmeaCİesi olduğunda şüphe yoktu.n,İçimde tatlı bir heyecan halûrçlç-u-yanan yeni yeni memleket köşeleri görmek arzulundan mütevellit sevinç, âdeta (kaybol -mağa yüz tutmuş ve yorgunluğu nasl kaldıracağımı kara kara düşünmeğe başlar olmuştum. Yol kafilemiz Karayolları Genel Müdürü ^0001 Diker, Amerikan Yol Ijeyerî Başkanı Jesse Williamş, The National Geografic Magazine Mec muası baş muJiaınrlöKnden Maynard Williams ve Y. Mühen dis Haydar Sicimoğlundan müteşekkildi. Yol uzmjııu ’.İVillianıs ile gazeteci Williams Aaşeğı yukarı aynı yaştalar; GO—65 arası. Yani bizim için kanunen. |e-kaüt olup kahve köşeleı,-in(je, pinekleme devresi. Yol , başkanı Williams orta boylu, tık^p?, e-nerjik bir zat. Bu yaşta dost bir ülkenin.: yol davasında hem de en müşkül şartlar jçîn$e .vazife almış, durup djnlenpıeden çalışıyor. Yarın, bu .mçmleket yol dâvasını halletmiş duyuma girerse, feragatli çalışmalarına karşı minnet ve şükran duyacağımız şâhıslardan Bir tanesi de Mr. Williams olacaktıri'Gaze teci Williams ise, üzün "'boylu nüktedan yaman bir” 7 ihtiyar delikanlı. 8 ' nı
ve ötesi
Doğu K oradeniz tileri
M
Jcsse Wi!liams
! K. ( İM)İ
Sabahın erken saatlerinde Elmadağ istikametinde ybla çıkıyoruz. Yollar mükemmeli, ara bamız da konforlu, bana köley lık temennisinde bulunâir dostlarımı düşünerek gülümsüyorum. Adeta bir lâhzada Elnıa-dağına vardık. Taşlık, berbat bir arazi; ziraat yapmak imkân sız. Elmadağ ile Asi Yozgat köyleri yüz yüze vermişler. Aıa zi elverişli olsa her iki köyün blrlcşerek ileride kasaba‘.olmak istidadında olduğu düşünülebilir. Güzel şosefniz tükendi. O-tomobilimiz, dalgalı bîr’ denizde seyreden sandallar gibi çalkalanmağa başladı. İlaydar "bey Çerikliye kadar yol olmadığı nı söyleyince, tüyleıjm diken diken oldu. Bu sefer Ankarada ki dostlarıma bira çerle-
dim desem yeridir. »essim
;ehreleri alay edep'£ibi gözümde canlanıyordu. Bir ara . yolu kaybettik gibi geldi bana. Çünkü tarla içinden gîtnıO^c 1
»uiim lyuiuvu (skuivjJc l)SŞ-ladık. Meğer hemen 'sflîm arkasında yol inşaatı varmış. Hep beraber indik, bizi kâıayağız bir mühendis karşifam. Köylülerin .Yoldüzer. delliKleii -Öol-dozer. makinesi büyiik"'bir gürültü ile çalışıyor. "İzahatlar a-lındıktan sonra, öervîrn,yolünu
takiben bir diğer inşaata geçi-
Büyükçe bir köprü yapılıyor. Bir saat sonra başka bir köprü inşaatındayız. Bütün bu inşaatlar müteahhit işi. Karayolları eskiden olduğu gibi işi ihale e-dip şartnameye uygun ise teslim muamelelerile iktifa etmiyor. işi daha bidayetinden itibaren kontrolü altına alıyor. Gaye, müteahhide zorluklar çı kaıtmak değildir. Direktifler ve riliyor, ileride tashihi büyük masraf ve ziyanlara sebep Olacak hususlarda müteahhidin dik kati çekiliyor. Aynı zamanda kendisine idarece yapılması mümkün yardımlar da tesbit e-diliyor. Tam bir iş ahengi. Yolumuz Kızılırmak kenarını takip ediyor. Williams’ın tâbirin-ce Redriver, sakin sakin kıvrım kıvrım akıyor. Bizim yolların bşşhca iki hususiyeti vardır: Toz ve çoban köpekleri. Toz, otomobillerimizin arkasından he nüz alevlenmemiş bir yangından çıkan dumanlar gibi fışkırıyor. Biz ikinci arabada olduğumuz için bunları yutuyoruz tabiî. Çoban köpekleri, havlıya-rak otomobillerimize saldırıyorlar. Ama peşimizden uzun boylu koşup yorulmuyorlar. Bana öyle geldi ki, bu köpekler pekâlâ otomobillere alışmışlar, belki onu sevimli bile buluyorlardı. Ne yapmab ki, serde çoban köpekliği var. Koyunların nazarında haşmet ve itibarlarını kay betmemeleri için böyle hareket etmeleri lâzım. Kırıkkaledeyiz.
Yollar gittikçe beterleşiyor. Bir saattenbeıi ufak bir dere güzergâhından gidiyoruz. Bazı .ılımlarında su seviyesi yüksel liği için bata çıka güçlükle gevebiliyoruz. Büyük su birikinti-1 Tinin batak olmıyan kısımlarını tesbit etmek maksadiyle sık sık durup vaziyeti incelemek1 icab ediyor. Merkepleri üzerinde keyifli keyifli giden köylülere rastlıyoruz. Otomobilin bu rada ne işi var der gibi medeniyetin gücü ile istihfaf eden nazarları gözlerimizden kaçmıyor. Merkep üzerinde olduktan sonra onlar için deresi de
ve kağnıdan kurtulmadıkça yol dâvasının ehemmiyetini anlıya-mıyacak. Yolsuzluğun acısını yal nız kış aylarında yollar kardan ve çamurdan geçilmez hale geldikçe hissedecek. Nihayet dere den kurtuluyoruz. Tesviyesi yapılmış Çerikli - Kırıkkale yolu düz bir hat şeklinde ufuklara doğru uzanıyor. Tesviyeli yola kâh yaklaşarak kâh uzaklaşarak tarlaların içerisinden gidiyoruz. Traktör skreyper makinelerinin sesleri göğü yırtıyor. Çeriklide yol şantiyesinde iniyoruz. Karşımızda Çerikli istasyonu ve seyyar silolar. Manzara fevkalâde.
Karşı sırtlar bir renk pano-roması içinde, insan kendini renkli Amerikan filmlerinde zan nediyor. Kırıkkale - Çerikli yolunun bu mevsimde bitirileceği katiyetle ifade ediliyor. Bu yolun ehemmiyeti fevkalâde bü -yük. Çünkü Kırıkkale - Ankara arasındaki kısmın da tamamlanırsa, Ankara ile Sivas - Erzincan - Erzurum - Çorum - A-nıasya - Merzifon - Samsun a-rasında kestirme güzergâhtı bir yol şebekesi temin edilmiş olacaktır. Meselâ, bu takdirde, An karadan Samsuna 8 saatte gidilebilecektir. Adı geçen mınta-kaların iktisadi hayatı, böyle-ce, hareket ve canlılık unsuru yeni bir kuvvet kazanacak demektir. Zaten yollarımız yapılırken iktisadi cihet daima ön plânda tutuluyor. Karayolları Genel Müdürlüğünde sadece bu işle uğraşan mütehassıs bir grup mevcuttur.Vazifesi İktisadî etüdler yaparak yollarımızı değerlendirmek. Bilhassa istihsal havzalarını büyük merkezlere bağlıyan yollara çok kıymet veriliyor. Çeltikten Samsun istikametinde yolumuza devam ettik. Yollar bakıma alınmış, gayet rahat bir şekilde seyahat ediyoruz. 45 dakikada Sungurlu kazasına vardık. Yol güzergâhı üzerinde olduğu için ha roketli bir kasaba. Yollar ikmal edilince bu kazanın ehemmiyeti bir kat daha artacaktır.
(Devam edecek)
Çocuktum, büyüklerimden duymuştum: «Un çuvalının üstünde ölüyoruz» derlerdi. Simdi ben, aynı şeyi çocuklarıma söylüyorum. İşte Halk Partisi iktidarının büyük başarısı I..
İ
Ankara’da il^en seyahat programımı soranlara kısaca Erzurum ve ötesi diyordum. O vakit henüz vatanın bu parçasını görmemiştim. Anadolu’nun şarkından başka her tarafını gezip dolaşarak yurdumuzdaki yaşama şartlan hakkında edindiğim intihalarımı şark bölgesine doğru uzatırken hayalim, şimalde Erzurum, cenupta Diyarbakır’ı bir türlü aşamazdı. Sanırdım ki Erzurum, benim gibi (sözde okumuş) kimselerin barınabileceği beldelerin de serhadadir. Sarıkamış, Kars, hele Ağrı, Erzurum’dan soma uçsuz bucaksız bir buz deryasına doğru gittikçe küçülüp belirsizleşen beldeler zincirinin birer halkalarıydı sanki..
Geldim ve gördüm ki: bütünmüş vatan.. «Şark» bugüne kadar kafamda
rılıp istifhamlaşan bir bölge yokmuş hakikatte.. Erzurumlu kız, sırtındaki tehekeye bir a-vuç tezek atabilmek için sığır sürüsünün peşinden koşan Kon yalı kızdan daha fazla yorulmuyor burada.. Buranın derdi de bütün vatanın dördi gibi hep aynı dert, aynı sıkıntı: aydınlanmamış vatandaş kitlesi, işlenmemiş büyük imkânlar yurdu... I{
biı* diye kıv-
Ayvalık'ta
Ayvalık, (Hususi)
Partisinin il ve ilçe teşkilâtının resmen açılışlarım yapmak mak-sadiyle bir kaç gündenberi Eğe bölgesinde bulunan kuruculardan Ahmet Tahtakılıç ile Gl. Sadık Aldoğan bugün Ayvalık ilçesi teşkilâtının kü$at resmî dolayısiyle yapılan toplantıda konuşmuşlardır.
çok kalabalık biı kitlesi doldurmuştu. Bu
insan killeri karsısında
hayret
Eskişehir (Husûsî) — Güzel tş Matbaası tarafından gazele . satıcıları vazifeleri sirasıncfa her türlü çirkin hâdiselerden korunmak Ye meslek arkadaşlarına da örnek olabilmok üzere fotoğrafta görüldüğü gibi giydirilmiştir. Ki-izbevinin bu güzel hareketi takdirle karşılanmıştır.
Meydanı halk kesif bizzat M- Partililer de içinde kalmışlardı. Fakat M. Par tili hatiplerin konuşmaya bas' laması ile meydanı dolduranla rm % 90 n)n Demokrat Partili oldukları anlaşıldı. Basta Tali lakılıç ve Gl. Aldoğan olduğu halde bütün hatipler gayet rinde suallere muhatap luyoriardı Bu beklenmedik hadi so bütün M. Partisi mensupl hüsraan uğratmış vc hepsi dönerek eli bos ht vdet etmişlerdir.
Çocuktum, büyüklerimden duymuştum:. «.Un çuvalının üstünde açlıktan ölüyoruz» derlerdi. Şimdi ben, aynı şeyi çocuklarıma söylüyorum. İşte Halk Partisi iktidarının büyük başarısı!.. Bu iktidarın, çeyrek asırdanberi (Şark hizmeti) tatbikatı ile vatanın bütünlüğü fikrini parçalıyan icraatı ye-tişmiyormuş gibi gider ayak ortaya attığı (şark kalkınması) kundağının fitilini ikide bir a-teşlemeğe çalıştığını gördükçe tüylerim ürperiyor. Hele Erzurum ve .ötesiniı şığa hararete ve harekete kavuşturmak için dört milyon isteyen Tortum du rurken; daha büyük bir parayı (Et Kombinasının) saç kaburgalarına gömen bir zihniyetin bu vatanın henüz aydınlanmamış semasında yalancı bir (Çoban Yıldızı) rolüne çıkması mümkün değildir artık.. Çünkü 14 mayısta şafak sökmeği başladı.. Gece bitiyor.. Güneş mutlaka doğacaktır.
ve balık sanayii
i
Balıkçılığın inkişafının temin edeceği faydalar Doğu Karadenize münhasır kalmayıp bütün yurd için de faydalı olacaktır
Vatan bütünlüğü ve memleket kalkınması bakımından doğu ve batı diye bir tefrik yapılmasının ne acı neticeler doğurduğu artık herkesçe bilinen aşikâr hakikatlerdendir. Bu korkunç -ve sakil düşünce ve ikilik sebebiyledir ki doğu illerimiz her türlü medenî-vasıtalardan mahrum bir imkânsızlıklar diyarı haline getirilmiştir.
Bugün artık, Allaha çok şükür, vatan bütünlüğümüzü rencide eden böyle bir ayrılık mevcut değildir. Her işte olduğu gibi İktisadî ve içtimai kalkınma bahsinde de memleket bir bütün olarak ele alınmaktadır, bundan böyle de hep öyle olacaktır. Kalkınma mevzuunda, da şu veya bu kasabanın, şu veya bu şehrin değil, bü tün memleketin toptan kalkınması nazarda tutulacak, hamleler ve işler bu esasa göre a-yarlanacaktır. Ancak bu şekilde hareket edildiği zamandır ki, batı illerinin nisbî inkişafı-
Mahmut Gologlu
Trabzon Milletvekili
na karşı doğu illerinin geriliği önlenecek ve yurdumuzun muh telif bölgeleri arasında içtimai ve İktisadî durum itibariyle bir tevazün hasıl olacaktır. Çünkü böyle bir düşünce tarziyle, doğu illerinin bugünkü geri durumu. devam ettikçe memleketin bir bütün olarak kalkındırılmasının imkânsızlığı kabul edilerek her türlü imar ve kalkınma hareketlerinde yurdumuzun geri kalmış bölgeleri tercihan mebde ittihaz olunacaktır.
İşte bu sebepledir ki, Demokrat Hükümetimizin, memleket kalkınmasında büyük tesirleri aşikâr bulunan balık sanayiini ilk plânda ele almış bulunmasını ve Trabzon’da büyük bir balık sanayii kurmağı tasarlamış olmasını ta^dir-kârlıkla karşılıyoruz.
Çukurova’nın
Ziraat savaşı
Makinalı geniş çiftçilik bölgeye yerleşmiştir
Filhakika bu tasavvur katileşip de mevkii tatbika konulduğu gün Trabzon’un İktisadî ve İçtimaî kalkınması o derece süratli olacaktır ki bu kalkınmanın tesiri hemen bütün Doğu Karadeniz illerine sirayet e-decek, hattâ memleket çapında bir ehemmiyet gösterecektir.
Balık sanayiinin Trabzon’da kurulması halinde hasıl olacak neticeleri kısaca gözden geçirecek olursak derhal ve açıkça anlaşılır ki istikbale ait hükmümüzde yanılma ve mübalâğa payı yoktur.
Bir kere, devlet hayatımızda ilk defa olarak tam ve kâmil mânâsiyle deniz mahsullerimizden istifade yoluna girmiş bulunacağız. Böyle Doğu Karadeniz balıkçılığı birdenbire, yıllardır hayal ettiği emsalsiz bir inkişafa mazhar olacaktır. Karadeniz’de pek mebzul miktarda balık mevcut olduğundan bu inkişaf kendiliğinden vukubulacaktır.
Saniyen pek mebzul olan bu balıklar gerek dondurulmuş o-larak, gerekse konserve halinde yurdumuzun her tarafına, hattâ yabancı memleketlere sevkolur.acak, bu sayede Karadeniz kıyılariyle İç Anadolu arasında bir nakliye, mübadele ve kaynaşma olacaktır, de edilmesine rağmenuböiıb
Bugün iptidaî vasıtalarla elde edilmesine rağmen külliyetli bir ihraç metaı olan (balık yağı) da bu tesisler sayesinde çok daha büyük bir yekûna varacak ve memleketimizin esaslı bir ihraç metaı haline gelecektir.
Modern bir limana kavuşmakta olan Trabzon’da balık
sanayiinin kurulmasiyle zarurî olarak, Erzurum’daki kombinanın faaliyet sahası haricinde kalacak ve bu tesisler bugün haddinden fazla bir hacimde kurulmuş olan Erzurum et kombinasının yükünü hafifletecek ve eksiğini tamamlıya-caktır.
Et sanayii ile müştereken faaliyete geçecek bulunan balak sanayiinin artık maddelerinden uzvî gübre imal edilecek ve Doğu Karadeniz kıyılarındaki toprakların şiddetli ve büyük bir ihtiyacı kendiliğinden karşılanmış olarak bu mıntaka topraklarının mahsulleri de bir kaç misli ziyadesiyle ele geçirilebilecektir.
Gene bu tesisler sayesinde rr.eyvacılık inkişaf edecek ve Doğu Karadeniz kıyılarından yaş meyva ihracı kaabil olabilecektir.
Nihayet, nüfus kesafetiyle meşhur olan Doğu Karadeniz kıyılarının büyük derdi (işsizlik) ehemmiyetli çapta önlenmiş bulunacak ve devleti gittikçe azamet peyda eden büyük bir gaileden kurtaracaktır.
Trabzon’da kurulacak balık sanayiinin şu kısa bilânçosiyle de görülmektedir ki isabetli yerlerde atılacak adımlardan hasıl olacak İktisadî kalkınmanın tesir ve ehemmiyeti yalnız bir şehrin hudutları içine münhasır kalmayıp bütün yurda şamil bir derecede bulunacaktır.
Memleket kalkınması ile yüreği çırpınan bir vatandaş sı-fatiyle, balık sanayiinin Trabzon’da kurulmasını dört gözle bekliyoruz.
Sevinçli vc acı günlerinde Kızılay’ı hatırla.

Zenginin malı varsa fakirin de Kızılay’ı
Ateşi söndüren acıyı dindiren de Kızılay-dır.
Adana (Hususi) — 1
yılında ziraatın makineleşmesine doğru Türkiyede mühim adımlar atılmıştır. Bu arada belli başlı ve zengin tarım istihsal bölgelerinin tam bir pıakinleş-meye doğru yaklaştıkları müşahede edilmiştir. Bu hususta bilhassa Çukurova bölgesinin mühim terakki kaydettiği ve ziraa-tini tamamİyle makineleştirmek üzere bulunduğu kaydedilmektedir- 1950 yılında Çukurovada üç çift öküzle derin nadas yapan köylüye artık rastlanmaz olmu; tur.
Marshall Plânı vasıtasiylc getirilmekte olan makinelerin temin ettiği faydayı köylüye anlatmak maksadiylc bütün memleketle gi risilmiş olan kanpanyanm da yavaş yavaş semere vermekte olduğu anlaşılmıştır. Köylüye makine ile sürülen ve ekilen arazinin yüzde yirmi beş nisbelindc
19501 fazla istihsal verdiği gösteril-
miştir.
Tarım Bakanlığı ile işbirliği yapmakta olan Marshall plânı ziraat eksperlerinin bel rtiklerine göre, şimdi süratle varılması lâ-zmı gelen ikinci hedef umumiyet le ekseriyeti teşkil etmekte olan fakir köylüye makine teminidir ve ya bu makinelerden istifade etmesini sağlamaktır. Bunun için de teşebbüse girişilmiş bulunulmaktadır- Bazı müteşebbis kirrr eler« taksi, traklör»cülük yapmaya başlamışlar ve ucuz fiyatla isleyenin toprağını sürerek ekmeğe kalkışmışlardır. Fakat henüz bu sahada bir plânlama ve gruplaşma temin edilemediğinden bu ususlden tam manasiyle fayda temin etmek henüz mümkün olamamaktadır. Fakat yakın bir âtide bu hedefe de uîaşıla-uhakkak addedilmekte-
İzmit'te
C. H. P.
Ziraat
M. Yazıcıoğlu
(Devamı var)
Erzurum'un bir kış günü manzarası
lilerin garip hareketi
İlçemizde Cumhuriyet Bayramı güneşli ve güzel bir havada çok neşeli geçmiştir. Bu günün kıymetini takdir eden yakın köylüler merasime iştirak etmişlerdir.
İstiklâl Marşım vekar ve huşu ile dinleyen halk sporcu ve o* kullular, millî ihtilâl ve yürüyüş sembolü olan (Dağ başını duman almış) marşım söylerken asırlarca devam eden istibdat ve zulmet devrinden kurtuluş vc istiklâl devrinin başladığı, o günlerdeki büyük Atatürkün ölmez hatırasını yâdetmişlerdir-
Türk köylü ve şehirlisinin el birliği, gönül birliği ve devlet müessesclerinin yardımile vücuda gelerek Türk gençliğinin İçtimaî ve medenî yükselişine tahsis ed len vc cumhuriyetin banisi büyük Atatürk de işaret buyurdukları veçhile (Halkevleri halkın ve Türk gençliğinin malıdır). Buyrukları hilâfına ve bu güzel maksatların tahakkuku bir tarafa bırakılarak Halkevlerini kendilerine bir siyaset yuvası yaptıktan sonra iktidarın kendilerine verdiği (ek parti ve şeflik rejimlerinin devam ettiği sırada şeflerinin birer emrile bu millî mabetler C.H.P. namına bütün hukuk prensipleri ve kanunlar hiçe savılarak tescil ettirilmiştir- Bu şekilde gasbedilen , Türk ocaklarının tasarruflarını temin edenler partilerine gayrî
Bankasının temeli atıldı
Burada, yeni Ziraat Bankası binasının temel atma töreni yapılmıştır. İlk hare vali ve belediye başkanı tarafından konulmuş ve müessesenin uğurlu olması temenni edilmiştir.
Kızılay’ın nurlu ışığı daima ağlayanları arar.

Kızılay’a üye olunuz, Hayır işlerinde o sizin elinizdir.
meşru olarak vaziyet ettikleri bu güzelim mabetlere bu gü* nün heyecanım ve demokrasi nizamım tanımaktan âciz ve sırf parti gayretkeşliği ile Halkevi binasının balkonuna vc ayrıca cephesindeki meydanlığa dikilen ağaçlar üzerine Türk bayraklarının yukarısına altı oklu parti bayraklarını çekmek su-retilc yaptıkları saygısızlıkları D. P. ilçe vc belediye başkam Nuri Balaban tarafından kendilerine yapılan ciddî ihtar ve teşebbüs üzerine islâh ettirilerek Türk bayrağı lâyık olduğu yerine ashrılmıstır.
Ç.H P. lilerin bu saygısız ha-rckellcri bütün münevverler vc halk üzerinde teessür uyandırmış ve hâdise bir zabıtla tevsik edilmiştir.
Sayfa: 6
ZAFER
3/11/1950
f Bellamy Cinayeti
ZAFER İN POLİS TEFRİKASI —„
Yazan: Fr.ulces Noycs Harl Çeviren: S. Yancıo^lı
— 128 —
Derken kulağının dibinde bir ses duydu:
— Bana tahammül edemezmiş! Ben ona gösteririm! diyordu.
Kızıl saçlı kız oturduğu yerde birdenbire arkasına döndü. Öteki, yakışıklı yüzünde garip bir ifadeyle yanındaki koltuğa dayanmış duruyordu.
Kız, kendi sesine kendi de şaşarak:
— Sakın bir daha böyle çıkıp gitme, e mi! Sakın gitme! diye yalvardı.
Muhabir, pırıl pırıl ışıkların a'.lında son derece solgun görünüyordu. Ehemmiyetsiz bir şeyden bahseder gibi:
— Nihayet, neticede seninle evlenmemeğe karar verdim, dedi.
Kız evvelâ birdenbire bembeyaz kesildiğini, sonra kıpkır mızı olduğunu, sonra tekrar yine bembeyaz solduğunu hissetti. Kalbi patlayacak gibi çarpıyordu. O da söylediği söze ayni derecede ehemmiyet vermiyor görünmeğe çalışa-
— Nihayet, neticede ne demek oluyor? diye sordu.
— Yâni bütün söylediğin saçmaların neticesinde demek istiyorum.
Kızü saçlı kız işi alaya boğmak istedi, fakat sesi işitilmi-yecek kadar zayıf çıktı.
miş sayılarak takibata uğraya caklaı-dır. Lûtfen bu noktanın hatırda tutulmasını rica ediyorum. Kapıları sıkı tutunuz.
O sırada bir üçüncü kapı a-çıldı. Ciddî fakat yorgun halli, çiftçi, tüccar ve esnaftan ibaret alelade on iki insan, âciz ellerinde hayat ve ölüm kudreti taşıyan on iki kişi birer birer içeriye girdiler. Kızıl saçlı kız sunki boğuluyormuş gibi arkadaşının koluna sımsıkı yapıştı.
Yukarıdaki lâmbaların insafsız ışığı altındu kül gibi beyaz yüzlerle bir yarım daire çiz*' rek dizildi.
Hâkim Carver:
— Verilecek hüküm üzerinde mutabık kaldınız mı? diye sordu.
Hep bir ağızdan yükseleu kalın bir ses:
— Et'et, kaldık, diye cevap verdi.
— Maznunlar jüri heyetine bakınız. Jüri heyeti,' siz de maznunla ra bakınız!
Solgun, bembeyaz kesilmiş yüzler bir an tereddüt etmeden aldıkları emre göre hareket ederek döndüler.
— Aman etme! Gel benimle evlen, dedi.
Muhabir eski berrak sesini bulmuş gibiydi.
— Burada ne diye oturuyoruz, Allahaşkma! Burada bir cinayet dâvasında asgarî iki yüz elli kişinin yiyecek gibi bakışları altında işimiz ne? Buralarda bir deniz kenarı yok mu? Ağaçlık bir bahçe bulamıyor mıyız? Mehtaplı, bülbüller öten bir ağaçlık bulmak mümkün değil mi? Haydi kalk, eşyalarını topla, buradan çıkıp gidelim.
— Efendiler, Stephen Bellamy nazarınızda mücrim midir, değil midir?
— Mücrim değildir.
Mahkeme salonunda baştan başa bir mırıltı dolaştı ve derhal sustu.
— Susan îves mücrim midir, değil midir?
Kızıl saçlı kız uslu bir çocuk
— Mücrim değildir.
Bir an için hiç kimse yerinden oynamadı, kımıldamadı, hattâ nefes almadı. Derken, bii'denbire, basının azameti karşısında kanunun heybetini unutan basın mensuplan yerlerinden fırladılar. Saat yedi-’ ye üç dakika vardı. Demek ki, j son tabı için üç dakikalık vakitleri kalmıştı! Kapılara doğru edilen çılgınca hücum nöbetçiler tarafından derhal durduruldu.
gibi derhal yerinden fırladı. _ Lûtfen yerİPrinize otnnl.
Hakikaten, burada, bu cinayet dâvasında ne işleri vardı? Zaten artık cinayet dâvasının da. gazeteye yazılacak röportajın da ne ehemmiyeti kalmıştı? Asıl mühim olan şey...
Bir an kendi kendine hayret ederek durdu, kaldı.
nuz! Kimse yerinden kalkmasın!
Hâkim Carver’in asası müthiş bir gök gürültüsü gibi patladı.
Deıken, o anda, birdenbire esrarengiz bir kuvvetle mahkeme salonu canlanıverdi. Halbuki ne içeriye giren olmuştu,» ne de içeriden bir ses çıkaran vardı. Görülmedik bir el herkesi birer birer tutup yerlerine savuruyormuş gibi herkes yerlerine hücum ediyordu. Her kafadan bir ses çıkıyor, müthiş bir hay ve huydur gidiyordu.
— Geliyorlar!
— Dorothy, gel yerine otur.
— Larry, neredesin, geliyorlar!
— Kalemini çıkar, çabuk ol!
— Affedersiniz, benim yerime oturmuşsunuz, lûtfen kalkar mısınız?
— Dikkat, geliyorlar!
Bu gürültü ne derece ânî olduysa, o derece ânî bir sükûnettir çöktü. Sol taraftaki kapıdan iki aşina gölge her zamanki gibi ayni sükûnetle içeriye girdi. Sağ taraftan ise siyah cübbesiyle Hâkim Carver göründü. Mahkeme salonu kapısının. üzerindeki saat yediye çeyrek kalayı gösteriyordu.
Hâkim Carver Öfkeden haşin bir mânaya bürünen sesiyle:
Kanunla basının bu muazzam çarpışması arasında iki kişi tamamiylc unutulmuştu. Onlar da şaşkın gibiydiler. Stephen Bellamy'nin gergin yüzü, kendisini hürriyete kavuşturacak olan kapıya doğru çevrilmişti. Susan İves ise geriye doğru bakıyordu. Gözleri, pencerenin yanındaki köşede siyah saçlı başını önüne eğmiş oturan adama, ve bu adamın cesur, kahraman ve heyecanlı bakışlarına takılmıştı. Kızıl saçlı kız yüzünü arkadaşının koluna dayamış, hiç çekinmeden hüngür hüngür ağlıyordu. Bu sığındığı kolda ıslak bir yünlü kumaş kokusu ile tütün kokusundan müteşekkil bir cennet rayihası vardı... Kapının üzerindeki saat yediyi gös teriyordu. Bellamy dâvası bit-
— Bu salonun inzibatiyle meşgul olan kimse yok mu? diye haykırdı. Bu andan itibaren kapıdan ne kimse girecek, ne de kimse çıkacaktır.
Üzüntülü bakışlar perişan bir halde birbirlerine takıldı. Ya gazetelerin son tabılarına yetiştirilecek havadisler ne o-lacaktı ? Gazeteleri ancak yediye kadar tutabilirlerdi. Ondan sonra artık makineye verilmelerine mâni olunamazdı. Bari biraz çabuk olsalardı.
Fakat her şeyden üstün olan kanunun mümessili meselenin o tarafiyle hiç de alâkadar değildi; zerre kadar da telâş etmiyordu.
— Mahkeme salonunda bulunanlara bir iki söz söylemek istiyorum. Verilecek hükmün neticesi olarak en küçük teza-
i hü ı*atta bulunmağa
, denler mahkemeye hakaret et-
Hâkim Carver, günlerdir hissetmediği bir hafiflikle ken di küçük yazı odasına girdi. Burası hoş bir yerdi. Duvarları tavana kadar koyu renkli bir tahta ile kaplıydı. İki geniş penceresi, iki büyük rahat koltuğu, ve bir de üzeri yığınlarla kitap ve kâğıt dolu büyük bir yazıhanesi vardı. Duvarlara sıralanan raflarda güzel renkli ciltlerle yüzlerce kitap görülüyordu. Kapının üzerinde ise, gözlerine bağlanan sargının ellerinde tuttuğu uçlarına ağır bir tebessümle gülümseyen, beyaz bir harmani-yeye sarılmış bir kadın, adaleti temsil eden bir resim vardı. Odanın karşı tarafında siyah cübbesi içinde büyük hâkim John Marshall’ın resmi karşısına isabet eden adalet timsaline bakıyor, ve sanki aralarında paylaşılan bir sır mevcutmuş gibi tatlı ve hoş bir tebessümle gülümsiyordu.
Hâkim Carver odaya girerken bu iki resme üzüntülü birer nazar fırlatmaktan kendini alamadı; fakat onlardan cesaret veren bir bakışla mukabele görmüş gibi müsterih bir tavırla koltuğuna doğru ilerledi. Her ikisi de onun otuz senelik dostu idiler.
(Devam edecek)
Satılık
Sus Sineması pasajında Enver Turasaya müracaat- Tel: 15362.
(5948)
ANKARA UMUM GAZETE BA Yİ VE SATICILARI DRENEGİN-DEN:
Derneğimizin ilk genel kurul toplantısı, 8 Kasım 1950 Çarşamba oünü saat 10 da Halkevinde yapılacaktır. Bu toplantıya gelebilmek için Ankara gazete bayi ve satıcılığı ile iştigal eden esnafın derneğe kaydolması lâzım dır 5 Kasım Pazar günü, Posta caddesi Ahmet Erkmen Ham 27
numarada bulunan demeğimiz sabahtan aksama kadar açık bulundurulacak ve aza kaydı yapılacaktır. Toplantı tarihine kadar derneğe kaydım yaptırmayan lar toplantıya giremeyeceklerdir. Bu itibarla gazeteci arkadaşların üç adet vesikalık fotoğrafla dernek merkezine müracaatları ilân olunur.
TOPLANTI GÜNDEMİ:
1 — Ana nizamnamenin mü zakere ve kabulü;
2 — Dilek ve temeninler;
3 — İdare kurulu seçimi;
4 — Denetçiler seçimi;
5 — Haysiyet divanı seçimi;
6 — Esnaf demekeri birliğine girilip girilmemesi hakkında mü-
Çankaya Seçim Kurulundan:
19 11 1950 tarihine tesadüf e den pazar günü Yalıncak, Karata?, köylerinde yalnız muhtar, seçimi iptal edilen Kayadibi, Ye-ni?ıh köylerinde muhtar ve ihtiyar heyeti seçimi yapılacağı ilân olunur. 2404
Satılık ev
Topraktık, Misafir sokak No. 249. Tapusu vardır- Ost katta 2 o oda, 1 mutfak, helâ ve koridor; alt katta 1 oda ve 1 hol. Aynca bir miktar bağı vardır. Bo$ teslim çdilir. Konuşmak için İtfaiye Müdür yardımcısı Hüseyin Onat’a ıpüracaat edilmesi- (5949)
Kiralık
Maltepede Bekir Kalfa apartmanında aile yanında iki oda 50 liraya kiralıktır.
11 Kasım 1950 cumartesi gecesi saat 21 de Fransız kadın keman virtüözü
Colette FRANTZ
Piyanoda Mithat FENMEN
HALKEVİNDE TEK RESİTAL
ileiler: 6 kasım pazartesi günü saat 9 dan itibaren Ulus Meydanı, Bankalar caddesi Millî Piyango gişesinde satılacaktır.
Tel: 11048. Fiyatlar: 500 - 300 - 200. Öğronci: 50 krş. Nüvit Beriker konserleri
......
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Umum Müdürlüğünden
Bankamızın Ankara ve İstanbul Şubelerinde çalıştırılmak üzere İngilizce, Fransızca ve Almanca lisanlarına vâkıf olanlar
arasından müsabaka ile memur alınacaktır.
İmtihana iştirak için askerliğini yapmış olmak ve evvelce Bankamızca açılan lisan imtihanlarına girmemiş,bulunmak lâzımdır.
Yazılı imtihan günleri aşağıda gösterilmiştir.
27 Kasım 1950 Pazartesi saat 14 te İngilizce
28 Kasım 1950 Salı saat 14 tc Fransızca
29 Kasım 1950 çarşamba saat 14 te Almanca
30 Kasım 1950 perşembe saat 14 te Türkçe kompozisyon Yazılı imtihanda kazananlar aynca sözlü imtihana çağırılacaklardır.
Kazananlar, lisan bilgileri, tecrübe vc kabiliyetleri gözö-nünde tutularak ücret veya maaşla tayin edileceklerdir. İmtihanlar Ankara ve İstanbul’da yapılacaktır.
İsteklilerin 25 Ksım 1950 tarihine kadar Ankara’da Umum Müdürlük Personel Servisine, İstanbul’da Şube Müdürlüğün' nüracaatları. (8222)—2405
Tütün Eksper Kursuna talebe alınacak
Tekel Genel Müdürlüğü Enstitüler Müdürlüğünden:
1 — Enstitülerimizde 1.1.1951 de derslere başlanacak olan Tütün Eksper Kursu ziraat devresine talebe alınacaktır.
2 — Taliplerin lise veya muadili bir okuldan mezun olması, askerliğini yapmış bulunması ve yaşlarının 25 den yukarı «1926 doğumlular dahil» olmaması şarttır.
3 — Giriş müsabakası 12.12.1950 pazartesi günü saat 10 da Enstitülerimizde yapılacaktır.
4 — Fazla tafsilât almak ve yazılmak için «Tekel Enstitüler Müdürlüğü Cevizli - Maltepe - İstanbul» adresine gerekli belgeler «nüfus tezkeresi, diploma, terhis tezkeresi, iyi huy kâğıdı», iki fotoğraf ve bir dilekçe ile en geç 15 Aralık 1950 cuma akşamına kadar müracaat edilerek bir namzet numarası alınması lâzımdır.
«Telefon: 54 - 24 ten Kurs servisi» 8148 — 2403
"Otomobil satılacak,,
Devlet Demiryolları Ankara 2 inci İşletme Komisyonun-
1 ;— İdaremizin Ankara motor atölyesinde bulunan 1 adet «Pojp» marka otomobil açık arttırma ile satılacaktır.
2 — Muhammen bedeli (1500) bin beş yüz lira, geçici inancası (112,50) yüz on iki lira elli kuruştur.
3 — Otomobil mesai saatlerinde motor atölyesinde tetkik edilebileceği gibi şartnamesi de komisyon kaleminde görülebilir.
4 — İsteklilerin satışın yapılacağı 21 kasım 1950 salı günü
saat 15 te teminat makbuzları ve kanunî vesikaları ile komisyonumuza müracaatları. (8209)—2412
Ticaret ve Sanayi Odasından
Unvan: Demir Ali Tabuk
Sicil No.: 3323
Ankara’da Anafartalar semtinde Elmalı sokağında 18 numaralı evde oturan Anafartalar semtinde Elmalı sokağında 18 No. lu mahalli ticarî ikametgâh ittihaz ve inşaat müteahhitliği ticaretiyle iştigal eden Ticaret Odasının 2/708 numarasında kayıtlı T.C. tebaasından Demir Ali Tabuk’un yukarıda yazılı ticaret unvaniyle noterlikten tasdikli imzası şeklinin Ticaret Kanununun ahkâmına uyularak 2/11/1950 tarihinde tescil edildiği duyurulur. (8213)—2408
(Taksitle arsalar satılacak)
1 — Ankara’da Yenituran mahallesinin Akköprü mevkiinde ada ve parsel numaralan aşağıda yazılı arsalar, parsel parsel veya hepsi birden kapalı zarf usuliyle ve taksitlerle satılığa çıkarılmıştır. (On dört parsel numaralı arsa şuyuludur.)
2 — İhalesi 16 Kasım 1950 tarihine rastlıyan perşembe günü saat (15) te Sergievindeki T. H. K. Merkez binasında yapılacaktır. Şartnamesi Levazım şubemizden parasız alınabilir.
3 — İstekliler, teminat mektup veya makbuzlarını da ihtiva eden teklif mektuplarını saat (14) e
imarın Ada No.
kadar teslim etmelidirler. Kurumumuz ihaleyi yapıp yanmamakta serbesttir. Teminatı Lira
Parsel No.
Kadastronun Ada
Metrekare
Parsel Miktarı
M. Fiatı M. Bedeli Kuruş Lira
K.
K.
1540
1540
1540
11
13
14
549 22
549 22
549 4—6
2240
2163
1843
751 16822 40
751 16244 ltf
751 13840 93
1261 63 1218 31 1038 07
Nakliyat yaptırılacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Ankara Bölge Müdürlüğünden
1 — Aşağıdaki müfredatlı cetvelde adları yazılı anbarımızda mevcut veya bundan sonra mübayaa edilecek Ofisimize ait hububat, bakliyat vesair maddelerin hizalarında gösterilen mahallere nakli işi kısa vade ile eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme anbarın hizalarında gösterilen günlerde Ankara Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül edecek hususî komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İsteklilerin karşılarında gösterilen geçici teminatlarını eksiltmeden bir saat önceye kadar Ankara silosu yanındaki Ankara İşletme Şefliği veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzları ile ihale saatinden evvel komisyona baş vurmaları lâzımdır.
4 — Bu işe ait şartlaşma vesözleşme tasarıları beş lira karşılığında Ankara Bölge Müdürlüğü Ticaret Servisi ile cetvelde yazılı anbar Şefliklerinden temin edilir.
Hububatın
teslim Taşınacak
alınacağı istasyon Miktarı Eksiltme mahal tarihi Gün
Saat Temin
Haftalık nakil tonajı
Sorgun
Haymana
Yerköy
Yerköy Ankara
3000
1200
1000
8/11/1950 Çarşamba
8/11/1950 Çarşamba
9/11/1950 Perşembe
13.30 3000 350
15.30 1200 350
15.30 1000 350
3/11 1950
ZAFER
Sayfa: 7
Ayda 25 ve 40 lira arasında Taksitle Satış İstanbul Mağazasında:
Pilli, elektrikli radyoları meşhur Fransız Alcyon bisiklet-î ka kol, cep, duvar, masa saatleri, elmas, pırlanta, altın yü-) akordeonların zengin çeşitlerini mağazamızda bulacaksınız ( No. 239/1 Adliye üstü yeni mağazalar Tel: 14761 ler, tekli, otomatik pikaplar, ütüler, gramofonlar, her mar-Ş zük, kolye, broşlar, bavul, evrak çantaları, radyo pilleri, ş Merkez: Bahaitin Atatuğ, Tevfik Ertaş. Anafartalar Cad J Şubesi: Anafarialar No. 201 İstanbul kuyumcusu - Ankara
KUMAŞLARIMIZ
GELDİ
Avrupa ve memleketrrrrtzin tanınmış fabrikalarında mevsim için hazırlanan
PALTO, PARDESÜ, MANTO ve KOSTÜMLÜK bol, çeşitlerimiz gelmi§ ve satışa arzedilmiştir.
Anafartalar Cad. Evkaf İş Hanı, Kat 1. No. 103 - 104.
Ha^an Yücel
Tel: 11822. Terzi Kumaşçı
Trençkot - Pardesü - Manto ve Tuhafiye
Aradığınız evsaf ve fiyatta ancak
Mahir
ELBİSE
ve TUHAFİYE EVİNDE BULABİLİRSİNİZ
Mahir
Mağazamıza bir ziyaret, menfaatiniz icabıdır.
ADRES: Anafartalar, Alsancak sokak No. 27 Telefon: 16475, 1 inci Noter karşısı (Belediye evlenme salonu yanında). (2861)
i
Maraş Defterdarlığından ilân
Esas No. 301, Dosya No. 4070. Cinsi: Yılankırkan namı diğeri Kilepazar hanının 40 da 35 hissesi Şih Adil ve Antab caddesi. Mahallesi: Bostancı, Tapu tarihi: Teşrinievvel 332, Tapu numarası: 74, Tahrir numarası: 83, Zirai: 600, Muhammen kıymeti: 35.000 liradır. Son teklif edilen fiyat: 53700 liradır. Temi nat akçesi 2625 liradır. Hududu: Sağı tariki âm, solu Katolik kilisesinin kahvehanesi, arkası Bardakçı Buğus ve kahveci Salih haneleri, cephesi: tariki âm.
Stajyer bayan memur alınacak
Ankara Telefon Müdürlüğünden:
1 — Ankara Telefon Müdürlüğünün işletme servisine telefoncu yetiştirilmek ve telefonculuk yapabilecek duruma geldikleri zaman telefoncu kadrolarına geçirilmek suretlle ücretli-i arttırılmak üzere (95) lira ücretle ve yapılacak deneme vr ve müsabakada kazanan bayanlardan (20) stajyer alınacaktır.
2 — Müsabakaya gireceklerin;
A) 783 sayılı Memurin Kanununun 4 üncü maddesindek' vasıf ve şartları haiz.
Ankara Telefon Müdürlüğünden
1 — Ankara Telefon Müdürlüğü binasının aydınlatma neor tesisatının müteahhit tarafından noksan bırakılan kısımlarının ikmal ettirilmesi işi açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Tahmin edilen bedel (2614) lira 50 kuruştur.
3 — Bu işe ait keşif özeti Ankara Telefon Müdürlüğündr görülebilir.
4 — Eksiltme 15/11/1950 Çarşamba günü saat 15 de yapılacaktır.-
5 — Geçici teminat 196 liradır.
6 — Eksiltmeye gireceklerin geçici teminat makbuzları ile diğer kanuni vesikalarını eksiltme günü olan 15/11/1950 Çar-
amba günü saat 15 e kadar Ankara Telefon Müdürlüğüne vereleri ve eksiltme saatinde hazır bulunmalar» ilân olunur.
(8096)—(2355)
Yukarda hudut ve evsafı yazılı bir parça hanın tapu kay dına müsteniden 40 da 35 hissesi hazîneye ait bulunduğundur işbu hissenin satışı 2490 sayılı Kanunun 40 inci maddesi muci bince peşin bedelle kapalı zarf usuliyle arttırmaya çıkarılmas’ nn ve bü müddetin hitamı olan 21.11.1950 perşembe günü san'
B) En az orta okul mezunu.
C) 17 yaşını bitirmiş, en çok (25) yaşını geçmemiş olmaları
Ç) 18 yaşını tamamlamamış olanların müsabaka ve hizme-tirmeleri için velilerinden alacakları muvafakat senetlerin' kçclerine bağlamaları.
15 de Defterdarlıkta müteşekkil satış komisyonunda satışı icrr edileceğinden almak isteyenlerin 2825 lira teminat akçelerim
müzayede saatinden evvel 'teslimi sandık ederek mukabilinde
alacakları makbuzlarla ve teklif zarflariyle birlikte müzaved' saatinden bir saat evvele kadar adı geçen komisyona müracaat ^etmeleri ilân ölünür. (8186)—2386
Devlet Orman İşletmesi Beypazarı Müdürlüğünden:
Satılacak mal: Çam tomruk satışı 1 parti, Çam tomruk satışı 2 parti.
Mahal ve mevkii: Eğrioba bölgesi öküz çayırı orman içi istif yerinde.
Miktar ve cinsi: 610 adet muadili 202.395 M3. çam tomruğu 1 parti. 640 adet muadili 200.367 M3. çam tomruğu 2 parti.
Muhammen bedeli: Beher M3. 30 liradan.
İlk teminat: 455 lira 40 kuruştur. 1 nci parti. 450 lira 83 kuruştur. 2 nci parti.
Müddeti: 10 gün.
İhale şekli: Açık arttırma.
İhale tarihi: 20/11/1950 pazartesi günü saat 15 de.
İhale yeri: Beypazarı İşletme Müdürlüğü binasında.
1 - Vakanda cinsi yazılı çam tomruklar açık arttırma ile s-t-p çaktır.
2 — Buna ait şartname Orman Genel Md. İstanbul, Ankara Merkez, Bolu, Eskişehir, K. Hamam Karaman İşletme Mü-dü:ilikleriyle İşletmemizde görülebilir.
3 — Taliplerin ihale gününde evrakı müsbite ve ilk teminatları ile komisyona müracaatları. (8137)—2382
Kayseri ve civarı Elektrik T. A.
Ortaklığı Yönetim kurulundan
Ortaklığımızın Ortaklar Genel-Kurulu 27 Kasım 1950 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 14 de Kayseri’de Maarif hanında bulunan şirket merkez binalında olağanüstü olarak toplanacaktır.
Bu toplantıda hazır bulunacak ortakların hamil oldukları hisse senetlerini veya hamil bulundukları hisse senetlerinin nu mara ve kıymetlerini gösterir müsbit vesikaları toplantı gününden bir hafta evvel ortaklık veznesine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Ortaklık esas sözleşme ve ticaret kanunu hükümlerine u-yularak ortakların bugün ve saatte bu toplantıda asaleten ve -j gerek vekâleten hazır bulunmaları, vekâleten bulunacak ortakların usulüne muvafık vekâletnameyi hamil bulunmaları ve ve killerin şahsan ortak ve oy sahibi bulunmaları lüzumu ilân olu-
Olağanüsiü Genel Kurul Gündemi aşağıda yazılıdır:
Bünyan şelâlesinden elektrik istihsali hakkındaki 926 tarihli imtiyaz mukavelesine ek olarak Sivas ili dahilinde Sızır köyündeki Sızır namı diğer Göksu’dan elektrik istihsali için gerekli tesisatı yapmak ve bu sudan elektrik istihsal etmek hususunda icabeden imtiyaz hak ve yetkilerini almak ve bu husustaki gereken mukaveleleri ve eski imtiyaz mukavelesinde yapılacak tadilleri ait olduğu yüksek hükümet makamlariy-le müzakere ve tanzim ve imza etmek üzere şirket İdare Kuruluna yetki verilmesi ve bu hususta İdare Kurulu tarafından hazırlanan mucip sebepler raporunun okunması. (8187)—2385
D) Bilfiil imletme servisinde çalışmağa, gündüz ve gece nö 'vilnr:no girmeğe rızaları bulunduğunu verecekleri dilekçeler ile tasrih etmeleri.
E) Sağlık durumlarının işletme servisinde çalışmağa, gündü?. ve gece nöbetlerine girmeğe müsait olduğunun idarece sağlık kuruluna yaptırılacak muayene sonunda tahakkuk etmes' lâzımdır.
3 — Müsabakaya girmek üzere müracaatta bulunacaklar telefonculuğa elverişli olup olmadıklarının anlaşılması için ev vel emirde Ankara Telefon Müdürlüğünce bir denemeye tabı tutulacak ve deneme sonunda muvafık görülenler müsabakayı-iştirak ettirileceklerdir.
4 — Müsabaka 20/11/1950 Pazartesi günü saat 14 de Anka ra Telefon Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
5 — Deneme sonunda müsabakaya girmeye hak kazananların müsabaka saatinden on beş dakika evvel müsabaka yerinde hazır bulunmaları lâzımdır.
6 — İsteklilerin nihayet 16/11/1950 Perşembe gönü saa*
17 ye kadar Ankara Telefon Müdürlüğüne baş vurmaları ilân olunur. (8097)—(2356)
I
İki motor için teklif isteniyor
Erzurum Belediye Başkanlığından:
Erzurum Belediyesi için; 2000 rakımında 600 ilâ 750 beygir gücünde çalışabilen 231/400 voltluk 50 frekanslı trifaze alter-natörlerle akuple aynı cinsten iki motor alınması düşünülmek-
Motörlerde aranılan şartlar:
1 — Ekonomik olmaları,
2 — Komplike olmamaları, yedeklerinin kolayca tedarik edilebilmesi,
3 — Sağlam ve fiyatça müsait olmalarıdır. Düşük devirli motörler tercih edilecektir. Fi yatlar; biri îstanbulda, diğeri
Erzurum’da teslim şartiyle ayrı ayrı bildirilmelidir.
Motörlerin Erzurum’da montajı satıcıya ait olacak, on bes gün çalıştırıldıktan sonra teslim alınacaktır.
Satışa talip olanların kataloglarını ve satış şartlarını Er ruzumu Belediyesine bildirmeleri. (8115) 2362
BÜYÜK Mağazada
Taksitle Satış Başladı
Memur ve Subaylara Kolaylık
Adres: Anafartalar Adliye Sarayı. yenJ mağazalar karsısı No.
\ 1
Â
Diyarbakır Valiliğinden
1 — Ergani ilçesinin Zengetil bucağında olan Zengetil çay üzerinde betonarme köprü inşaatı kapalı zarf iısuliyle eksiltmece çıkarılmıştır.
2 — Keşif bedeli 38580 lira 71 kuruş olup ilk teminat 289’ lira 55 kuruştur.
3 — Kapalı zarf usuliyle yapılacak eksiltme ihalesi Diyar bakır il daimi komisyonunda 11 Kasım 1950 Cumartesi günü saât 11 de icra kılınacaktır. İsteklilerin 2490 sarılı kanunda ya zıh vesaikle birlikte teklif mektuplarını 11 Kasım Cufnartes' günü saat 10 a kadar komisyon başkanlığına vermeleri şarttır Posta gecikmeleri kabul edilmez.
4 — İsteklilerin ihaleden nihayet üç gün evvel Bayındırlık Müdürlüğünden alacakları ehliyet vesikasiyle Ticaret Oda? kayıt vesikası ve ilk teminat makbuzunu teklif zarfında bul -Umdurmaları lâzımdır.
5 — Keşif, proje ve diğer evrak parasız olarak il daim’
komisyonda görülebilir. (1447)—(8003)(2343)
P. T. T. işletme Genel Müdürlüğünden
1 — Kayaş’ın Köyiçi mahallesinde kâin P.T.T. levazım de poşu avlusunda bulunan harap bir binanın 15 gün içinde yıkılarak molozunun Belediyece gösterilecek mahalle kaldırılması ve yerinin tesviyesi alıcıya ait olmak üzere enkazının açık arttırma usuliyle satışa çıkarıldığı 31/10/1950 tarihinde talip bulunamadığından arttırma süresi 10 gün uzatılmıştır.
2 — İşin muhammen bedeli 250 lira olup muvakkat ten i-natı 18.75 liradır.
3 — Arttırma 10/11/1950 tarihine rastlıyan cuma günü sa~f l‘| te Genel Müdürlük binasının Emlâk ve Levazım Müdürlü _ü dasında toplanacak Satınalma Komisyonunda yapılacaktır
4 — Arttırmaya iştirak etmek istiyenlerin muvakkat terr: nntı Genel Müdürlük veznesine yatırmaları, şartnameyi ok"-i”ün kabul ettiklerine dair imzalamaları ve şartnamede yaz’-lolduğu üzere düzenliyecekleri bir teahhütnameyi imzalayıp Vermeleri şarttır.
r 5 — İ'in şartnamesi P.T.T. Genel Müdürlüğü Emlâk ve Ln-•——nı Müdürlüğünde iş saatleri dahilinde her zaman görülebilir. (8220)— 2407
DİKKAT |
Tiryakilere müjde p
Kah ve 10 liraya
Halis temiz ince ve taze kahve ancak (,■
Tiryaki kahve ve çay ticarethanesinde
bulunur ■■
Sahibi: SAMİ SAZLIK ' J
Merkezi: Anafartalar, Hükümet caddesi, Orman Çift- ■ liği karşısı Tel: 12966. M
Şube: Hamamönü No. 138 — Tel: 13345.(5929) M
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan
Bulaşıcı hastalıklar savaşında kullanılmak üzere:
Döviz müsaadesi Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca verilecek olan 50 ton yüzde-yüz saf D. D. T. kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme, 15 kasım 1950 çarşamba günü saat 15 de Cağaloğlundaki Sağlık ve S. Y. Müdürlüğü binasında toplanan Sıhhî Kurumlar Satmalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: beher kilosu 325 kuruştan olmak üzere tutarı: 162.500 lira olup, ilk teminatı: 9375 liradır.
3 — İstekliler bu işe ait şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin cari seneye ait ticaret odası vesikası ile 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbu’ mukabilinde komisyona vermeleri.
5 — Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir.
Menemen Belediye Başkanlığından
1 — Menemen belediyesine ait eski Postane binasiyle altın-)-ki iki dükkânın mülkiyetinin satılması kapalı zarf usulü ile arttırmaya konulmuştur.
2 — Arttırma 17 Kasım 1950 tarihine müsadif cuma günü s^at 15 de belediye dairesinde icra kılınacağından taliplerin bir saat önce saat 14 e kadar teklif mektuplarını ve sair evrakları ■mza mukabilinde Belediye Başkanlığına teslim etmeleri şarttır.
3 — Bu işin muhammen bedeli «20000» Türk lirasıdır.
4 — Muvakkat teminat bedeli «1500» liradır.
5 — Bu işe ait şartname bedelsiz olarak muhasebeden alınabilir. (8825)—2406
Ticaret ve Sanayi Odasından
Unvan: Edip Kargın
Sicil No.: 3322
Ankara’da Cebeci semtinde Demirlibahçe mahallesinde Gü-zeltepe sokağında 35 numaralı evde oturan Demirlibahçe semtinde Güzeltepe sokağında 35 No. lu mahalli ticarî ikametgâh ittihaz ve tüccar terzilik ticaretiyle iştigal eden Ticaret Odasının 17/298 numarasında kayıtlı T. C. tebaasından Edip Kargm-■n yukarda yazılı ticaret unvaniyle noterlikten tasdikli imzası şeklinin Ticaret Kanununun ahkâmına uyularak 2/11/1950 tarihinde tescil edildiği duyurulur. (8212)—2409
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
28 Ekim 1950 vaziyeti
A K T İl PASİF
BÜYÜK Mağazanın j
ZENGİN Kadın, Erkek, Çocuk, Bebe :
Tekmil GıYıM EŞYA Çeşitlerini ?
)300 — Talî 15149 — Hikmet Ünal ye Ortağı KollekHf Şirketi $
BÜYÜK Mağazanın
İthal Ettiği Avrupa Kumaş
yerli kostümlükleri müşterilerini nuannun edecek vasıftadır;
ıkara Şube:!
10 Liraya
Halis ve taze
Brezilya Kahvesi
İbrahim Melek müessesesi
Merkez ve Şubelerinde
Telefon: 13241 (5858)
D. P. Ocak Kongreleri
Dört No. lu Bucak Başkanlığından:
Bucağımıza bağlı Ocakların kongre gün ve saatleri aşağıda belirli gün ve saatlerde Bucak binasında yapılacak olan bağlı oldukları Ocak kongrelerinde bu lunmalan rica olunur.
Yenihayat Ocağı: 4 11/1950 cumartesi günü saat 20 de.
Pazar Ocağı: 7 11 1950 salı günü saat 20 do.
Nâzımbey Ocağı: 9 11 1950 perşembe günü saat 20 de.
Sükrüye Ocağı: 12/11,1950 pazar gün üsaat 14 de-
Kayabaşı Ocağı: 14 11/1950 salı günü saa'r 20 de.
DOKTOR
Muammer Bayiilker
Dahiliye Mütehassısı
Hastalarını her gün saat 15 ten 19 a kadar Anafar-tak.r Cad. Köklü han kat 2 No. 8 de kabul eder. T
Tel: 13335
Ev: Dört yol aile bahçesi karsısı Kestane Sok- No. 32
BÜYÜK Mağazanın
Hususî aureiie getirttiği Paris diplomalı terzi Niko NtKOLAÎDİS
Garantili
Sipariş, her türlü giyim ihtiyacınızı karşılamak üzere emrinizdedir. Reklâm değil hakikattir.
3/11/1950
Havagücü ile karşılaşacak olan Hacettepe
geçmesi bekle-
başarılar dile-
Boks takımımız kampa alındı
ragüci
Gençlerbir-bir kadro mevcuttur.
Voleybol Karşılaşmaları
Yedek !
Egespor, 1
Karagücü.
B. T. Ankara Ajanlığından:
Bu hafta 19 Mayıs Stadyu -munda yapılacak olan lig maçlarının programı aşağıya yazılmıştır.
İlgililere tebliğ olunur.
Birinci
Takımlar
Kampa alman boksörle lardır:
Cumartesi 4 Kasım 1950:
Birinci küme:
Saat 13.00 de: Haıpokulu • Maltepe.
Saat 15.00 de: Havagücü -Hacettepe.
İkinci küme:
Saat 13.00 de: Dikmen - Beşiktaş (2 No.lu çimen saha).
Saat 13.00 de: Dışkapı - Barbaros (1 No.lu toprak saha)
Saat 13.00 de: Işıkspor - Çan kaya (2 No.lu toprak saha).
Üçüncü küme:
Saat 14.45 de: Yıldırımspor -Etlik (2 No.lu çimen saha)
Saat 14.45 de: Kavaklıdere -Doğaııspor (1 No.lu toprak saha).
Saat 14.45 de: Kurtuluş - İncesu (2 No.lu toprak saha).
Pazar 5 Kasım 1950:
Birinci küme:
Saat 13.00 de: Emniyet - Ka-
Üçüncü küme:
normal olarak Har-neticelenmcsi
Saat 13.00 de: Kayaşspor Mamakspor (2 No.lu çimen s; ha).
Bölgesi Futbol
Saat 14.45 de: Başkentspor -Cebeci (2 No.lu çimen saha).
Saat 14.45 de: Jandarma gücü - Mctespor (2 No.lu toprak saha).
Subay, Başkentspor, Emniyet, Etlikspor,
Havagücü .......
Harbokulu . . . . . Ankaragücü . . . . Emniyet.........
Gençlcrbirliği . . . Hacettepe.......
Demirspor.......
Hilâl...........
Kalespor........
Maltepe.........
NOT : Kayagücü
küme pııvan vaziyeti
Maç G. B. M. A. Y.
İstanbul'dan: Hüsnü Özün, Vural İnan, Oktay Kolçakoğlu, Ayhan Eryılıııaz, Enver Angün, Cevdet Özçentik, Suphi Okur, Şaban Minasyan.
kuvvetli olarak girmektedirler.
Nefesli vo genç oyunculardan teşekkül eden bu iki takım lig maçlarının en tehlikeli takımla-
Havagücüniin golcü forvetine, mukab'l müdafaasında hasım o-yuncuları iyi rnarke ettiği takdirde maçı kaybetmeleri biraz güçtü.-.
Hacettepe ise, geçen yıla nazaran dalın derli toplu bir takım manzarası a iletmektedir.
Kanaatimızca forvet hattına tecrübeli bir oyuncu alınırsa takımın akınlarının tanzimi daha iyi olur. Bu şekilde hareket edil-
Dcmirı spor'un şampiyonluk yolunda oynıyacağı son kozdur. Bu bakımdan Demirspor - Geiçlerbir-liği karşılaşmasının oldukça çetin ve heyecanlı nebilir.
Takımlarımıza
Lig maçlarının ikinci haftasına cumartesi ve pazar günleri devam edilecektir. Bu haftaki karşılaşmalar çok büyük ehemmiyet taşımaktadır.
Cumartesi günü Harbokulu -Maltepe ve Havagücü - Hacette pe karşılaşacaktır.
Harbokulu - Maltepe laşması bokulunun lehine beklenmektedir.
Havagücü - Hacettepe maçı ise, günün en çetin ve güzel kar şılaşmasıdır. Her iki takım bu sezon lig maçlarına hazırlıklı, hattâ geçen yıla nazaran daha
Seçmeleri kazanıp da kampa alınması evvelce kararlaşan Ilalit, Garbis, Aleko profesyonelliği kabul ettikleri için, bu kampa alınmamışlardır.
rama.naktadır. Buna sebep Genç lerbirliğinin ve Demirsporu-ı henüz esas kadrolarını tesbit e-demedikleri veyahut ayrılan o-vuncuların yerlerinin doldurula-madığı gösterilebilir.
Gençlcrbirliği takımında, Necip. Haşan, Halim ve haf Ali’nin yaı-ın takımda yerlerini muhafaza edip edcmiyecekleri malûm değildir. Hattâ Necib'in bu sezon fulbol oynamıyacağı da söylenmektedir.
Bu vaziyete göre, liginin sahaya genç ile çıkması ihtimali Buna rağmen Gençlerbirliğinin iyi bir oyun çıkarması mümkündür,
Demirspor ise, elinde mevcut bütün imkânlara, idarecilerinin çalışmalarına rağmen, futbolculardan istenilen randıman alınamamaktadır. Son defa Fener-bahçenin noksan kadrosuna karşı çıkarılan bozuk oyuna ve mağ lûbiyet, kulüp idarecileri kadar Ankara sporunu seven ve düşünen kimseleri üzmüştür. Takımda umumî bir isteksizlik mevcut, en zayıf rakiplerine karşı dahi şuurlu bir oyun çıkaıılamamak-ta ve rakip takımların oyunlarına tâbi olmaktadır.
Biz bunun mesulü olarak, idareci ve antrenörü değil futbolcuları buluyoruz. Çünkü kendilerine gösterilen bütün kolaylıklar Ankara’da hemen hemen hiç bir kulübe müyesser olmamıştır.
Sezon l uş.ndar. beri elde ed!-len bu fena neticelerin futbolcuları artık bir harekete getirmesi lâzımdır. Hal böyle devam ettiği takdirde kendilerine verilen emeğe cidden yazıktır.
Lig maçlarının birinci haftasında Demirspoı’un Ankaıagü-eüııc karşı uğradığı mağlûbiyetten sonra, bu maça büyük bir ö-nem vermesi icabedcr. Zira bu maçı da kaybettiği takdirde lig şampiyonluğuna vedâ etmesi lâzımdır.
Kanaatimızca, bu maç Demir
Necati Korkut
Abdullah Özkutlu
Halit Ergönül
Garbis Zahaıyan
Adnan inan
Aleko Topakozma
2 — Bir amatörün federasyonumuzun müsaadesi dışında bir profesyonel ile müsabaka yapması caiz olmadığından keyfiyetin ilânına lüzum hasıl olu-
Pazar gün! ii maçlara gelince; Kalespor - ll.’âl iie Karagücü -Emniyet arasnıda yapılacak o-lan karşılaşmaların hemen hemen müsavi kuvvetler arasında olduğundan oldukça çekişmeli ve heyecanlı geçmesi beklenmek -
Gençlcrbirliği - Demirspor ma çı ise, her iki takım bu sezon nedense istikrarlı oyunlar çıka-
Yarın oynanacak olan Havagücü Hacettepe maçının da senenin en çetin karşılaşması olacağı anlaşılıyor
Ankara’dan: Halini, Doğan Karaca, Yusuf Meı-gen, Mustafa İnci. Sainı Saygılı, Ali Melek, Kâmil Işıl.
boks karşılaşması için millî boks takımımız dün şehrimizde kampa alınmıştır. Kanıp 10 ksıma kadar devam edecektir.
IJcden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Boks Federasyonu Baş-kanlğından:
1 — Vaki müracaat üzerine E. B.ü. aşağıda isimleri yazılı boksörler adına çıkardığı profesyonellik lisansları sahiplerine verilmek üzere federasyonumuza gelmiş bulunmaktadır. Bunlar sahiplerinin adreslerine gön derilnıiştir. Bu suretle E.B.U. ca profesyonel tanınan ve fedeıas-yonumuzca da profesyonel olu-rak kaydedilen boksörlerimiz şunlardır:
Sezonun favori tak unlarından Havagücü
Profesyonelliği ’ ilân edilen^, boksörlerimiz
ozargımu
SPOR

Comments (0)