HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFİİYİZ
Çarşamba
31 MART 1S48
Onuuou TM
No. 3273
Idaro: Muruosmanlyt No. 11 Tri adresi: »TKNİ SABAH» Î6TANBUL Telefon: 307»
ABONİ
Türlüye
Senelik M00 ®. • eylık 1000 » 3 eylık «00 » 1 aylık 300 »
BIDILİ BeneM M00 8900 1000
•00
)

Nazarlar Yunanistan a çevriliyor






Fürk-Yunan müzakeratı Cuma günü başlıyacak
»X f»



İki memlekete müşterek, bir dış siyaset ve işbirliği imkânları araştırılacak
Yunan çetelerine karşı umumî taarruz haşladı
Harekâta İngiliz ve Amerikan subayları müşahid olarak iştirâk ediyor. Savaşlar hakkında tafsilât yok. Amerikanın Akdeniz filosu kumandanı da dün Atin aya vardı
Atina: 30 (A.A.) — Re ut er: Türk Dışişleri Bakam Necmed-din Sadakm cuma günü buraya gel meei beklenmektedir,
Türk Dışişleri Bakanı, iki memleket için müşterek bir dış siyaset ve İktisadî işbirliği imkânları üze rinde Yunan hükûmetile görüşmelerde bulunacaktır.
Muhtemelen hafta *onuna kadar BÜrecek olan bu görüşmeleri hazır lam ak üzere Yunan Dışişleri Bakanı M. Çaldaris, Türkiye büyük elçisi Ruşen Eşref Ünaydm ile dün iki defa görüşmüştür. Sherman, Yunan ferah ile görüşecek
Atina: 30 (A.A.) — Akdcuizde-ki Amerikan donanması başkomutanı amiral Forrest Shernun bu sabah sırasile Amerikanın Yuna-nistandaki maslahatgüzarı Kari RaDkinj. Başbakan Sofullsi, meLÜa Vvnnuia.nnı
Amerikan yardım heyeti başkam Dwight •Griewold’ı ziyaret etmiştir. Devamı Sa., 5; Sü , 6 da



*

Dışişleri Bakanımız Necmeddiıı •'Sadak ve Yunau.Başbakan mimini ve Dışişleri Bakanı Ç
HAYRETİ
Vakıâ hak vermek ağır amma
Demokrat Parti mensubları Himi Uranın sözlerini itina ile tekrar tekrar okumalı ve hattâ hafızalarına nakşetmelidirler. Eskiden dehşet ve korku içinde kendisine temas edilen bir partiye şimdi, zararsız bir hale geldiğine kani' olunarak, bol bol nasihat ve tavsiyelerde ■ ■—............... —............. bulunuluyor
umhuriyet H. Ph Genel hanbğıuda, Milletvekilliğinde, Başkan Vekili Hilmi U- ‘ Meclis kürsüsünü ve gazete sii-ran’a hak vermek, onun '
sözlerinde politika bakımından, doğruluk kokusu bile sezmek, Çok ağır ve kabulü bizce giiç bir iştir. Çünkii, Hilmi Uran, içişleri Bakanı sifatile meşhur 2i Temmuz seçimlerini idare etmiş ve ne bahasına olursa olsun, Halk Partisine çoğunluk sağlamıştı: Bu uğurda her silâhı mubah görmüş, resmi başka dil, vâlilere ve kaymakamlara gönderdiği gizli tamimlerde, ınelituhlarda, başka başka bil dil kullajunış, millet muvacehe-' sinde vc Meclis kürsüsünde ise. büsbütün başka bir çehre ile kendini göstermişti amma, allem edip kallenı edip seçimleri de kazanmıştı. Bu hizmetinin mükâfatı da kendisine Ik»I bol ödendi, Genel Başkan Vekilliği pavesine yükseltildi.
İşte mazisi bu kadar belli bir zatin sözüne inanmak hususunda insan doğrusu çok zorluk çekiyor. Eıı basit ve bedihi hakikatleri bile tekrarlasa faraza, güneş ortalığı aydınlatır, dese, insanın içine bîr subhe düşüyor. I'ran bunu acaba ne diye söylüyor, maksadı nedir, diye hir İstifham işareti kafada çengel leııivor. Çünkii güneşin ortalığı aydınlatması keyfiyeti, sırf bir hakikat olduğu İçin. Hilmi U-ran’ın ağzında yeri olamaz.
Demokrat Partide tartışma, çekişme ve Havsivet Divânı satın Iş’emo vazlvetl belirdi belireli, Hilmi Tiran’a da bir helâ-ğst ve nâtika hevesidir musallat ohln. Slmdlve kadar çok az söylemeği Itiyad edinmiş, Ba

[Yarın |
Deme hlpartideki Buhranın sebabi = Yaznn = Mustafa Kentli

•Demokrat Parti hmir eski il müteşebbis heyetinden»
ilk günkü tahminler yinemi çürüyor?
Suifan, Tevfik ve Celâdet
*•
KATİL HAŞMETTİR!
Doktor
tunlarını pek az gulitıtimaJ et-mi$ olan bu zat, bir aralık - yâni Demokrat Partinin birlik olduğu ve memlekette manen hâkim bulunduğu zamanlarda -dilini büsbütün yutmuş ve dut yemiş bülbüle dönmüştü. De -mokratlann savsaça, başbaşa gelmeleri, maşallah, Hilmi U-ran’ın dilini çözmeğe kâfi geldi: Kastamomıda. Ankarada
söylevler verdi; şimdi de Ma-la t y adan sesini işittiriyor.
Bu sadamn perdesi vc temponun yükselişi Demokrat kurucuların, Merkez Kurulun vo Hay siye t Divâııııun gözlerini açmaya ve kulaklarını kabartmaya kâfi geJnûyecekse artık hiç bir kuvvetin bu zevatı ve bu teşkilleri kımıldatması ve uyandırması ihtimali yeryüzünde yok demektir.
Devamı Sa., 3: Sü. 4 de)
AKEtIKA CUMHURBAŞKANLIĞI REKABETİ
Trumanın Vallace'a şiddetli hücumu
“İsterse pek beğendiği Rusya’ya gitsin.. Belki o zaman Stalin de onu (Hür Amerika) nın başkanı olarak kabul eder,,
Vaşington 30 (AJP) — Aslen Yunanlı olan Amerikalıların Yu nan İstiklâl bayramını kutlamak üzere burada yaptıkları toplantıya Başkan Truman da gelmiş ve bir söylev vermiştir.
Truman Amerikanın, «her memleketle sulh içinde yaşa -mak istediğini, fakat bir mem leketin hürriyetinin çiğnenmesi İne müsaade edemiyeceğinb söylemiş ve ezcümle şöyle demiştir: (Devamı Sa., 5; Sfl., ş da;
• ■ ■ ■ ■ - ■ ■■
Kızıl Basın ve Amerika
Amerikan delegesi, Sovyet basınının içyüzünü tejhir etti
Cenevre: 30 (AA.) — Birleşmiş Milletler haberleşme aerbesUsi kon feranaında Amerikan murahhas he yeti tarafından teklif edilmiş olan ve mllletleraraaında haberlerin ser best bir şekilde teati edilmesini teminat altına almak için bir nizam ortaya atan mukavelename tasarj «ı yavancı muhabirlere gösterilmiş olan kolaylıklarda fark gözetilme sini menetmekte ve bütrtkn muha birlere her yere ve her haber kayna gma en ziyade mazhan müsâade mu hablrlere sağlanan veya en ziyade mazhan müsaade millet gazetecile (Devamı Sa., 6; Sü., 7 de‘

Başbakan H. Saka Erzincanda
Erzincan: 30 (A.A.) — Başbakan Haşan Salca bu alışanı 22.30 da gehrlmizo gelmiştir.

le mücadelesi tebarüz ettiriliyor du.
Bu sırada Suitan ağlamağa başladı. Sultan mendilini çıka-) Devamı Sa., 3; Sü., 5 de)
Dediler ve duruşma on tekiz şahidin celbi için başka giine tâlik edildi..
Bolu 30 (Hususî)
Neş’et Naci'nin öldürülmesi ile neticelenen Ankara cinayetinin Boluda devam etmekte olan muhakemesi çok mühim ve yeni bir safhaya girmiş bulunmaktadır.
Katilin bugüne kadar Haşmet Orbay veya Reşid Mercan olduğuna dair hemen hemen u-unramî kanaat hâsıl olnuış bulunmasına rağmen, muhakemenin dünkü celsesinde şahid olarak dinlenilen Muzaffer’in Haş met Orbay'a müşabeheti bilhassa nazarı dikkati çekmiş ve bun dan sonra da Reşit parmağı ile Muzafferi işaret ederek;
— Katil budur’. demiştir.
Bu vaziyette kapanan dünkü celseden sonra, bu sabah da mahkemeye saat 9,10 da başlanılmıştır.
Mahkeme Açılıyor ve Sultan Huzurda
ilk olarak maktul doktorun hizmetçisi Sultan huzûra alındı ve Ankarada verdiği ifade okun du. Bu ifadede doktorun nasıl aklUrüldüğti anlaishyor x~e hajjb
Yiice Divân
ıf - «» f
Dün yeni ve eski Tarım Bakanlarını dinledi...
2 net İnönü zaferinin 27. ci yıldönümü
Bugün Birinci inönünde başliyarak eşsiz kc.hraman-lıklaria şahlana şahiaııa î-kinci İnönünde şahlkalaşan şanlı ve tarihî meydan muharebesinin 27 inci yıldönümünü gururla idrâk etmekteyiz.
27 yıl evvel büyük bir üstünlükle ve zengin malzeme ile mücehhez bir istilâ ordusu Bursa cebhesinde ciddi ola-___ve Vgak ççbhesindcn de şc^rtma multeâîlfîe örefihnû* * za karşı taarruza geçmişti.
Eskigehirl sürat ve kolaylıkla işgal etmek ve Anadolu şimendiferlerine hâkim bir durum alarak Ankarayı zabt ve Türk milletinin mukadderatını elinde tutan Büyük Millet Meclisi ve hükümetini dağıtıp mahvetmek gayesini taklb edecek bu müdhiş taarruz, şanlı Türk Mehmedci-ğiııln dünyaya parmak ısırtan cesaret ve kahramanlığı bu fenni harb plânlarını alt-(Devamı Sa., 5; Sii.. 7 de)

Şevket Haşiri Hatiboğlu İyiderc kereste fabrikasının Tekelin mes'uliyeti altında satın alındığını söyledi...
tkin-
Arkaca: 30 »Hususi) — Yüce Di van bu sabah toplanarak İyidere a er» - e fabrikası meselesi şalıidleri nln dinlenilmesine devam etmiştir, ilk olarak dinlenilen Tanm Bakanı Tahsin Coçkan, Suad Hayrinin yerinde olsaydı ayni şekilde hareket erip bir kereste fabrikası yapılma .Devamı Sa^ 5; Sü., 1 de)
15 bin ton şekerin ihalesi yapıldı
Ankara 30 (Hususî) ci parti olarak eksiltmeye çıka-
rılan 15 bin ton şekerin ihalesi Şeker Şirketi taraftndan Zeki Çalıkoğlu firmasına îstanbulda teslim kilosu 45 kuruştan yapılmıştır.
Bu suretle haliçten getirile -cek 36 bin ton şekerle memleke tin bütün ihtiyacı temin edil-miş olmaktadır.
Dün dinlenen Tanın Bakanı Tahsin Coşkun
atır da
kemal Demokra sinin gelişmesine mef|er tarafdamışl
Ankara 30 (Hususî) — Seyhan MiBetvekili Kemal Sâtır Cumhuriyet Halk Partisi Ankara il kongresinde yaptığı bir konuşmada Refik Koraltanm İs tanbul Eyüp İlce kongresinde yantığı konuşmaya cevap vererek, -Refik Koraltan, Halk Par tisinin eski zihniyetini, eski ağ 2fma döndüğünü, ayni taktiği kullandığını görerek üzülüyorum. (Kemal Sâtınn konuşmaları bu mütegallibe zihniyetinin bir misalidir.) demiştir.
Ben 37 yaşında bir arkadaşı nızım, iki devredir Mecliste politika hayatına girmiş bulunuyorum. Koraltanı da tanının. Meclis hayatından tanınm. Mem leketin muhtelif yerlerinde aldı (Devamı Sa,, 5: Sii., 5 de)

D. Parti Haysiyet Divânına verilip sonrada ortadan yok edilen şikâyetname
Demokrat Parti Eyiib ilçesi eski 2 İnci başkam. Rami bucak başkanı ve Defterdar ocak başkanı Mchmed Idil, Kenan Zorlu ve Haşan İtil imzalorile aldığımız bir (Devam* Sa., 6; SÜ,, 1 de)
Amerikan yardımına İspanyanın da idlıali kararlaştırıldı
yardım Bıanuntunun,Cuma günü kongre den çıkması ve ny«« gun Truman tara fıııdau iniKakauması bekleniyor
Va)}ington: 30 (AP.) — Dışiş-leri Bakanlığı mensublarmın verdikleri izahata göre, Avrupaya yardım programı Trumanın imzasından çıktıktan iki gün sonra ilk yardım malzemeHİnln bir Avrupa limanına boşaltılması için şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Bu suretle, İtalyan seçimlerinden on gün evvel, ilk kömür ve buğday lann Kalyaya boşaltılması kün olacaktır.
Yine bu kaynaklardan malûmata göre, programın ramdan cır fazla istifade
memleketlerin başında İngiltere ile Fransa yardır; İtalya, Hollanda ve Batı Almanya eıraeiyle ondan sonra gelmektedir.
Kanunun cuma giinü kongreden
çıkması ve Tınman tarafından derhal imzalanması beklenmektedir.
İspanyama donunu
Vaşington: 30 (A.R.) —• Tem-(Devam\ Sau 5; Sü., 6 de)
mtiın-
alman ilk kıs edecek
Birleşik Milletler Atom kontrol Komitesi dün bilfiil çöktü
r-
Komitenin dağılmasın^ Rusyanın takındığı tavır karşısında Amerikan delegesi taleb etti, Amerikanın atom araştırmalarına tahsisat 650 milyon doları aşıyor rikan delegesi teklif etmiştir..
Sovyet delegesi ki, komitenin' başkanı idi, komitenin dağılmaması için çok çalışmıştır. Fakat nihayet, komite müzakerelerinin gayri muayyen bir za--, man İçin tehir edildiğini söyle-: miştir. Delegeler salonUa birer, birer terketmi&lerdlr» I
aytrdığı yıllık
Londra, 30 (BJB.C.) — Birleşmiş Milletler Atom kontrol komitesi, bugün bilfiil çökmiLy-tür. Esas meselelerde Sovyetle-[ rin uysallığa yüz göstermeden dimdik duruşu, komite müzakerelerinin daha fazla uzamasına imkân bırakmamıştır.
Komitenin dağılmasını Ame-
• •
Diğer taraftan bugün Amerikan temsilciler meclisi finans komitesi, Atom araştırmaları i-çin yeniden 150 milyon dolarlık bir tahsisat kabul etmiştir. Bu rakamla bu sene için Atom araştırmaları için ayrılan meblâğ yekûnu 650 milyon dolardan fazlaya çıkmış oluyor.
TAKVİMDEN BİR YAPRAK
Yem boruları
alâkadar bir halis bugday-Horkcs hâs ek-mcs’elesi mi? Komisyon top-kıvırcık sürüte-
Vom borularının en tesirlisi û Hayatı ucuzlatma) va’di-dir. Gazoteler eksik olmasınlar bu boruyu sık sık üflerlor. Biz do gözle I rlmlz ümld ışıkları 5_________________
İle parlıyarak o va’dln Inoazını bekleriz. Boruda ne havalarım yoktur. Ekmekler bozuldu mu? Çal bir boru... Yakında bu mes'ole ilo komisyon toplanacak, dan çeşni tutulacak... moğo kavuşacak. Et Çal bir boru daha... lanacak; Kâgıthanede
ri yotiştlrllccok... İstanbul et ihtiyacını giderdikten başka belki komşu ınoınlckelloro kıvırcık et bile gönderecek... Mesken buhranı mı? Bir boru da bunun için çal... Komisyon toplanacak ucuz ınoskenler. yapılacak... Halk bedav^ dönecek kadar dûn kiralarla konforlu ovlcrdo kekâh ömür sürecek. Volhasıl Fikrotin dediği gibi:
Çal sevdiceğım, çal güzelim, çal meleğini çal! Fakat artık yom borusu bizi doyur-ınuyorj borunun dalgalana dalgalana
fezaya yaydığı nağmelere alışt (. Bu farkedillncc şimdi hepsine birJen bir boru çalmağı düşünmüş olacaklar ki . _ tdünkü gazetelerden
I | birinde Ticaret Oda* _ . } sına gönderilen
«Hayatı ucuzlatma tasarısı» ndan sediyorlar.
Bu muazzam mcs’oteyi tedkik tcsbıt İçin Ankarada bir komisyon kurulmuş; komisyonun hazırladığı tasarı yâni propo tedkik edilmek üzere Ticaret Odasına gönderilmiş.
Ticarot Odası no yapsın? Hemen on iki âzadan mürekkeb bir komisyon da o teşkil etmiş, tasarının tedkikino başlamış; komisyon on beş nihayet yirmi günde çalışmasını bitirecek ve raporunu Ankaraya gönderecekmiş. Rapor gittikten sonra hükûmot bu mes'elede âcil ve osaslı kararlar verecekmiş.
Ou gibi tedbirlerle hayatı bir parmak bile uouzfatmak İmkânı hasıl o-lamıyacağına şimdiden kalıbımı basa* rım.
iLüt/an sayfayı gevirinii^
bil bah
ve
I
SAYFA: 3


»9

AS
a
Okl'YUl
»ıvo

k

■3İ
3î M A R T 1948
•*l


Yazan: Profesör Kenan Öner
— 31 —
z Memleketin iç durueııuaun veya dünya ahvalinin gül penbe nlduğu-HU iddin etıueğe elbette yer yoktur. Ancak miitrttııuliyen dünya ahvalini ve dış durumu, maksada ve arzuya göro tasvir ve tefsir ederek iç Eylerimizi bunun bnskiM altında bulundurmak gayreti de umumi efkârın tok iyi anladığı eskimiş bir taktiktir. Hiç şübhe yok ki seçimlerin yen) ienmesindeki hakikî -ebebl ».»«lennmek için gösterilen biitün gayretlere rağmen, Halk Parthtace -eçiınlerln büyiilc bir hızla yenilenmesine karar Yerilmiş olnmaınin, diğer partilerin gelişmesine imkân bırakmamak ve dihıiin hâkim olan öncün şartlarını da devam ettirmek, memlekette ciddi l»ir muhatefete yer vermemek maksadından ileti geldiğini artık herkes bilmektedir. Mete belediye seçimleri bn kanaati büsbütün teyid etmiş bulunmaktadır.
Milletvekili seçimlerinde ancak hükümet ve devlet niifuztıuu kendi idıine harekete getirmekten vazgeçmedi ve vatandaş reyinin serbestliğine rlayetkâr olduğunu g)-termesi iledir ki bu menfi kanaati değiştirebilir.
Hakikatler ve seçimler mftıasebetile fiil ve harekjt olarak bir kere ılalıa herkesin gözü önüne serilecektir. Tiirk milletinin milletvekili seçimlerinde Halk Partisinin takib edeceği hareket tarzını bütün dik-katile takib edeceğinden şübhe yoktur. İktidar partisinin millet önünde vereceği böyle bir imtihandan muvaffak çıkabilmesi, memleket için cidden mesut bir hâdi-e olacaktır.
Makalenin diğer kısmı ise Detiet Başkanlığı ile parti başkanlığının bir şahsiyette birleşmesi meselesine tahsis olunmuştur. Bu meselede makale sahibi Anayasamızla ve kanonlarımızla kayıtlıy ız. Şu veya bıı esasla kayıtlı değiliz diyor ve biraz aşağıda da şayet muhalifler Devlet Başkanlığı ile parti başkanlığının bir zat uhdesinde birleşmesini istemiyorlarsa Anayasada ve kan tınlarımrzda değişiklik istiyorlar demektir nıütaleasıuı ilâve ediyor.
Bu sö-zlerile makale sahibi Anayasada Cumhuriyet Başkanlığı ile parti başkanlığının bir zatın uhdesinde bulunmasını emreden bir hükmün nıevcııd olduğuna iddia etmek mevkiinde bnlunnyor. Halbuki Anayasada devlet başkanımn parti başkanlığmılan ayrılmasını menedecek bir hüküm mevcud değildir. Ve bu hususta Anayasada hiç bir tâdile ihtiyaç yoktur. Aksine olarak Anayasamızca da kabul edilmiş bulunan sorumsuzluk prensibi devlet başkanlığı ile parti başkanlığının bir zatın uhdesinde birleşmesini icabettirir. Çünkü ■ Anayasaya göre Millet Meclisine karşı sorumsuz otjuı deflet başkanı parti başkanı sıfatile idare ve icra işlerini en hurda teferriiatına kadar elinde bulundurabilir. Bundan başka parti mücadelelerinin -istünde kahııası icabeden devlet baş-kunlığı yüksek makamı, parti başkanlığı ile birleştiği halde zarurî olarak bu mücadelelerin içme katılmış olur kî bunun büyük mahzurları asla gözden uzak tutulamaz. Tek parti usulü terkedilir edilmez görülen vakıalar ve hakikatler bu fiilî durumun bir an evvel tashih edilmesinin zaruretini de belirtmiş bulunuy or.
Bir taraftan bu dâvada Anayasaya dayanılınıyacağı anlaşıldığı için olacak ki derhal başka bir mesnede müracaat etmek liizııınu duyuluyor. Ve devlet başkıvnhğı ile parti başkanlığının Atatürk'ün şahsında birleşmiş olduğu ileri sürülüyor.
Tek partili idarede Devlet Başkanmın ayni zamanda parti başkanı olup olmamalının fiili ve hakiki bir fark yaratımı acağı izaha lüzum olmtyon bir hakikattir. Tek partili idare ile çok partili idare birbirinden o kadar başkadır ki bıı ikisinin arasındaki fark akla, kara a-rasındaki fark kadar büyüktür.
Tek partili idareyi ciddi olarak terketmelde gayet ıniilıiıu bir inkılâbın içine girmiş bulunduğumuzu bizzat Halk Partili iddia etmiyor mu?... O halde bu iki idarenin, lıer birinin kendine mahsus icablarını birbirine karıştırmakta devam etmekteki mâna ne olabilir?...
Sonra, tek partibizde hır fiilî durum olarak yasadığını, yoksa başka partileri kurmanın kanunen ve hukuken menedilmiş olmadığını hatırlamak da icabetler.
1930 da Serbest 'Partinin kuru ima silo devlet ve parti başkanlığının ayrılması meselesinin o zaman derhal ortaya çıktığını görüyoruz. O zaman Serbest Fırka reisi Fethi Beye yazdığı bir ınektııbda Atatürk Cumhuriyet Halk Partisinin başkanlığını fiilen yapmamakta olduğunu, ancak Devlet Başkanlığı vazifesinin hitamında fiilen partisinin başına geçeceğini, İliç bir tefsire malıal bırakmıyacak şekilde jfade etmiştir.
Fikrimize* parti başkanlığının Devlet Başkanlığından Türk Demokrasisinin halle mecbur olduğu bir mesele olarak dadır. Devlet reisliği yüksek makamının, parti mücadeleleri kulmıyarak bütün partilerin üstünde kalması ve hepstae karşı adalet ve insaf duygulariie ve kanonun emrettiği taın tarafsızlıkta hareket edebilmesi ancak ve ancak bu meselenin halline bağlr bulunmaktadır.
Torbalıların dertleri
Trenle Torbalıya gelirken sîzdeki ilk intiba hiç de fona değildir. İki lural —ılcıuiryo lunıın— bağlık ve incirlik o-larak sırataıınııştır. Biraz ileride çam ormanlığı görülür. Fakat bıı intiba müteşebbis kimseler tarafından D. D. Yollarına yaptıkları ısrarlı müracaatları neticesinde hükümet biıınst önünde yapılan durakta inildiği zaman tamamen silinmektedir. Ve burada ıereceğiniz hükmim şıı olucağı muhakkaktır: Batı Ana dolan un en bakimsi/, ve en liran ilçelerinden biri olarak kalan zavallı Torbalı.
On beş senedir Torbalıda hiç bir yenilik olmadığını tereddütsüz söyliyebilİTİnı. Fakat bu haksızlık olur (I). Eski elektrik santralı yerine yenisi yapılmakla beraber iki tesisz.t arasında İliç bir fark görülmemektedir.
Yolların da acıklı halini burada zikretmemek bir Tbr balılı olmam lıasabile beni üzüntü içinde boğar. Yol diye burada gösterebileceğimiz bir şey olmadığını söylersem sakın gülmeyin. Size yol diye gösterilen yerlerden yaz. mevsimi toz ve topraktan, kısın da çamurdan as la geçilemez.
Torbalının ıueşlıur bir pazarı le pazar yeri vardır. E-genin en meşhur pazarı eskiden burada olurdu. Fakat bugüıı bu yerin acıklı haline göz atıldığı zaman bu acınacak hale giilıneınck elden gelmez.
Kasablaruı önünden geçer kfen muhakkak burnunuzu kapamanız lâzım gelir. Aksi takdirde buradan kolay kolay geçemezsiniz. Bu da belediye inzibatının ne kadar vazifesini lâyıkile anlamış olursunuz.
Eskiden Torbalı ün salınıştı. Hattâ
yete göre kasabanın duru baldan gelmekte iıniş. Böyle olduğu halde bugün Torbalı arıcılığı hiçtir.
Görülüyor ki Torbalı lıer cihetten giin geçtikçe gerilemektedir. Yeşil knsabnmzın dirâyetile ellere acele ihtiyacı vardır. Şayet bu hususta acele edilmezse Torbalı yıkılmağa ergeç mabkûmduT.
■Namık Zeki Ertuğrul mahallesinde Torbalı.
yaptığını
arıeılığile bir riva-isml


■ ■
açıklıkla
ayrılması karşımız*» içine so-ayni
M Ü TEFE R RİJC
—■■■ ■■ 1 - I — ■■■
“Bizde ve dünyada son hâdiseler,,
Makaledeki şu sözler yukarıda belirtmek istediğimiz mülâhazaları ne kadar teyid ediyor: İnönü 1 tizimi görürse parti başkanı sılatiie nasıl konuşulacağını da gösterebilir ve bu nutuk doğu ııutuklarlle kıyaslandığı vakit muhaliflerimiz aradaki farkı kavramak fırsatını bulurlar..»
--------o--------
Rize milletvekili Fahri Kurtuluş bu mevzuda bir konferans verdi
Beyotjîunda bir ev çöklii üç vatandaş öldü
Evin tahliyesi için bir sene evvel yapılan tebligatı dinlemiyen mal sahibi hakkında takibata başlandı
Tarla başında Yağhane sokağın-da 50 numaralı avukat Alâeddlnln karıîjna ait ilil katlı alışap ev ev velki akşam saat 23 sıralarında ani olarak çökmüştür.
Hâdise vukuunda sekiz kişi enkaz altında kalmıştır. Bunlardan Mujganın 18 yaşındaki kızı Muallâ İle 12 yaşındaki kızı Muazzez ve an nesi 65 yaşlarında Ayşe enkaz altjn da ezilerek feci bir şeklide ölmüşlerdir.
Hâdise yerine celbedilen İtfaiye nln gayrcl.de enkaz altından Çıka rılan 5 kişi de derhal hastaiıaneye
Müjgan, savcılık sonunda çürümüş
kaldırılmışlardır- Yaralanırlar şun ardır: Mesih Boran, annesi Hatice kızı Bilge, ile Mehmed,
Hâdisenin tahkikatına el koymuş, yapılan keşif evin pek fazla eskimiş ve
olduğu görülmüştr. Bundan bir se ne evvel mezkûr evin arka tarafın d a ki duvarı çökmüş ve belediyece tahliye etmeleri işin ev sahibine tabllgat yapılmıştır. Fakat bu tebli gata rağmen evi tahliye deneyen mal sahibi hakkında kan j .c taklba ta başlanmıştır.


ÜNİVERSİTEDE^
İstanbul ve Ankara
Üniversiteleri arasında münazara

D EN İZDE
iz •• •• *1 . •
Komur ihtiyaç beyannamesi
Halka tekrar beyanname tevzii hususunda Hakunlıklan emir yelir yelmez faaliyete geçilecek


25 Haziran tarihli Tasvirde de Cumhurbaşkanının bir,gün evvel öğleden sonra iktidar partisine gelerek uzun müddet kaldığını ve bu toplantıda Istanbuldan gelen Cevdet Kerim Ineedayının da bulunarak lstanbui bölgesindeki şahsiyetlerin kabiliyetleri hakkında malûmat getirdiği gibi partiyi tenvir eylediği açığa vurulmakta ve mumaileyhin 25 Haziranda Istanbula dönerek buradaki çalışmalarına devam edeceği bildirilmekte bulunuyordu.
ir.
Rize Mî İlet vekili Dr. Fahri Kur tu luş, dn saat 17 de, Eminönü Halke vinde, Milli Türk Talebe Birliği na mına. (Bizde ve dünyada son hâdiseler. mevzulu bir konferans ver iniştir-
Konferansında son hâdiseleri bundan doğabilecek tehlikeleri,

26 Haziran tarihli gazetelerde de Balıkc-sirdeki Cuınh-ıırivet Halk7 Partisinin köylerde âza yazabilmek için 60, 70 lira ücretle adamlar gön-) dermekte ve hattâ muhtelif köylere ayrıca yüzer lira dağıtarak bun-, larla âza kaydını sağlamak istediğini, halkın böyle sıkıntılı bir devrede! yine kendilerinden vergi olarak toplanan paralann bu şekilde sarfedil- { meşini düşünerek bir kat daha müteessir vaziyette ■Demokrat Partiye 3 meyletmekte olduğunu ve Demokrat Partinin merkez kazasile bir çök } köylerindeki gelişmesi Cumhuriyet Halk Partisince endişe ile diİRİiniil.)
düğünü işaa etmekte idi. (Tasvir: No. 449). !
ve he yecanlı bir lisanla hülâsftlîden Fah ri Kurtuluş; bu arada, «Moskof» ve ^Komünizm - tehlikesine de temas ederek; nasıl korunmamız ve cep

fDevamı var)
fBaştarafı 1 incide)
Napolyon: «Ben haHedilrmsmi istemediğim mes’eltfleri komisyonlara havale ederimi» dermiş. Ne kadar doğrudur.
Memlekette hayatı uouzlatmak gayet basit ve gayet kolaydır; fakat (kabil-r- icra) değildir. Çünkü iş, yurdumuzu hir ahtapot gibi sülüktü bacakları ile saran «karaborsa» ya dokunur; nedense buna pek dokunulmuyor.
Karaborsa yıkılmadıktan sonra hayatı ucuzlatmağa İmkân yoktur. Halbuki dün yine bir gazetede okudum. Halka dağıtılacak pamukluların çoğu daha kimsenin haberi olmadan karaborsaya intikal etmiş yakında nüfus başına tenzilâtlı amerikan ve patiska
sadasız şimdi-
seçilen
dağıtılacakmış. Onu da sasslz karaborsaya uçuruvermek için den tedbirler alınıyormuş...
Komisyonun yahııd boyuna
komisyonların bunlardan haberleri varl mı? |
«Hayatı uauzlaiına» incotemesl dört' dıvarın arasında, yaşlı çuha masanın etrafına dizilip çene çalmakla olmaz. Çıkmalı... Gezmeli;.. Halkla temas etmeli,.. Çakmakçılar yokuşu, Mısırçar-şısııım Stılıanhamamı kapısı gibi karaborsa sahalarında dolaşman ondan son ra da rapor hazırlamak değil mücadeleye girişmen.
Hükümet bunu yapabilocok mİ? Yapamazsa bütün bu taearılar bir avun-
madan ibaret kalmağa mahkûmdur. V

4 Nisan pazar günü, Ankara Ünl veısitesl Talebe Birliği İle, İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği arasında ( Ahlâka Fikir Yolu İle mi ,yoksa 1. man yolu ile mİ varılır?» mevzulu bir münazara tertiplenmiştir.
Müzakere, saat 15 de Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi salon larıncla yapılacak ve radyo ile de yayınlanacaktır.
( Ahlâka Fikir yolu ile varılır» tezini Ankara Talebe Birliği; «Ahlâka îman yolu ile varılır» tezini de İstanbul Talebe Birliği müdafaa ede çektir.
Amerikalı profesör Wilson*un dünkü konferansı
Bundan bir müddet evvel, İstan bul üniversitesi Devletler Hukuku Enstitüsü tarafından; konferanslar vermek üzere Türkiyeye dâvet edil iniş bulunan, Amerikalı Profesör AVilson, ilk konferansını dün saat 14 hp Hukuk Fakültesi üçündü sınıf salonunda yermiştîr.
Konferans Üniversite Profesörleri ve kesif bir talebe kitlesi tarafın dan alâka ile dlnlenilmiştlr.
Edebiyat Fakültesi şiir resmigeçidi
' Edebiyat Fakültesi Talebe Gemiye tl tarafından 2 Nisan 947 cuma gü nü saat 14 de Eminönü Halkevlnde bir Şiir Resmigeçidi hazırlanmıştır.' Bu günde aşlc, ve tabiat üzerinde ya zilmiş şiirlerle, hamasi şiirler üç ay rı fasıla ile okunacak ve bu fası lalarda müzik yayanı yapılacaktır. Güzel okuyanlara muhtelif hediyeler verilecektir. Girişin dâvetiyeli ol dnğu bildirilmektedir.
Sabıkalı ile kadın yakalandı
Harım Güüzar ve Fatma adında iki sabıkal ıkadın dü sabah Şişlide Pazar sokasrnda Nuriye Can admda bir kadının 50 lira bulunan çanta smı aşırırken yakalanmışlardır.
Sanıklar Savcılığa teslim edilmiş lerdir.

jHl
he almamız gerektiğini ve Türk gençliğinin kudret ve kuvvetini te barüz ettirmiştir-
llhami Perk Deniz yorllarından ihraç edildi
Bir müddet evvel «Ege. vapurun da vukua gelen mühim öir kaçlkçı hk hâdls esile alâkasın d ar. dolayı mahkeme neticesi 9 aya znahküm olan Denizyolları Başar enteei İLha mi Perke, nizamnamenin 20 inci maddesi gereğince hizmetler. .Araç edilmiştir ■
tstanbul - Trabzon arasında sür’at postası ihdas edilecek İstanbul ile Trabzon arasında bir sürat postası ihdası İçin. Ulaştırma Bakanlığına yapılan müracaatlar, yerinde görüldüğünden. Bakanlık tarafından Denizyollarına gönderilen emirde, bu hususta tetkiklere başlanılması blldlriimekteür.
■■■o-— —-
ADLİ Y ED E
-

• •
Katil Yusuf Kıpçak m idamı istendi
Bir müddet evvel Su'.t anahmedde Buhara Tekkesinde 14-yaşında Ha cer adında bir kızı aşk yüzünden bıçaJklıyarak öldüren 44 yaşlarında Türkistanlı Yusuf Kıpçak hakkın d a kİ dâvanın duruşmasına dün de 1 İnci ağır ceza mahkerr.’-'nde de vam edilmiştir.
Safçı esas hakkındaki m^tâleasi nı söyleyerek katilin 4 yddır sevdi ği Haceti hasden. öldürmüş olduğu nu ileri sürmüş ceza kanununun 450 inci maddesinin 4 üncü fıkrası muoCMnce idamını istemiştir.
Duruşma müdafaa İçin başka gü ne talik edilmiştir,
----------o----------
«Malatya Kay sı Gecesi»
«Okumuşu çoğaltma ve okuyan koruma kurumu» tarafından tertip edilen. «Maltya kayısı gecesi» 9 Ni san Cuma günü.saat 11 den sabaha kadar devam etmek üzere, Taksim Belediye gazinosunda yapılacaktır.
Çeşitli eğlence ve sürpizlerle do lu olan Kayısı Gecesine güzide ses-ve saz sanatkârları da katılacaklar dır.
Ekonomi Bakanı Cavlt Ekin geçen perşembe günü gazetemize ver eliği beyanatta kok kömürü tevziatı na da temas c-tmkş, esas İhtiyaç sa hlplerini tekrar tesbit İçin, mayıs ayı içerisinde halka kok kâmürii İh tiyaç beyannamesi tevzi edileceğini bildirmişti.
ilgililer nezdinde yaptığımız tet kikata göre, kömür satış ve tevzi müeaseseul müdürlüğüne Bakanlık bu hususta henüz bir tebliğde bulun ıuamıştır. Beyanname tevziine dair emir gelir gelmez faaliyete geçile-cekdlr.
Diğer taraftan son günlerde hava ların soğuması karşısında ikinci tak sit kömür satışları artmış, bir çok vatandaşların ihtiyaçları karşılan, nuştır.
Kömür tevziatına bir nisandan 1-tibaren nihayet verlleceöl haber ve idialarj doğru değildir.
---------------------
Milli Piyungo talihlileri
Milli Piyongonun 7 Mart 1948 çe kllişlnde büyük ikramiye kazanan lardan. bugüne kadar Milli Piyango bürolarına veya ZLraat Bankası şu belerine müracaatla paralarını a-lan. talihliler şunlardır:
100.000 lira kazananlar: Akçaabat Nefsi Polathane mahallesinde çiit çi Osman oğlu Mustafa Topsakal ve Ankarada Mi saki Milli mahallesi topçular sokak No: 5 te terzi Meh med Numan Tınaz.
20.000 lira kazananlar: İstanbul ŞişliSamanyolu sokak No: 83 te şoför Serkis Panasoğlu.
10000 lira kazananlar: İstanbul Beyazıt Kemalpaşa mahallesi Genç Türk caddesi Aylan Apartmanında memui' Haşan Mazhar Eşigök. Çan kaya Muhafız kıtasında er Şarkış lalı Ali Ufacık, Adana Hasır pazarında 60 numarada işçi Mehmed Kumak, Adanada Sucu Zade mahal leşi.No: 48 sokak No:83 te çiftçi M. Kemal Salman oğlu. İzmit Kâğıt fabrikasında işçi Reşit Ülgen.
5000 lira kazananlar: İstanbul Fatih caddesi No: 10 da fuincrMeh med Özdem, Ayancıkta kasap Ah med Prlştlnell, Akşehlrde Karaşl kö yünde çiftçi Ali Erdem Afcşehirde Kuşçu mahallesinde ev kadını Zekiye Çakıroğlu. Mersinde Gümrük komisyoncusu Selâhaddin Salih oğ lu, Ankara Tıb Talebe yurtunda me mur Durmuş Yıldız, İstanbul Eyüb Sofular caddesi Zekâtdede sokak No: 17 de fabrika ustası Adem Se zennen, Mersinde maarif aturacı Hakkı Tuncay, Beyoğlu Suterazlsi sokak No. 27 de Rum mektebinde hademe Tanaş Bezirgâııoğlu, Pendik Stadyum sokak No: 6 da kömür cü Hüseyin Yücel. Bayramiçte terzi Şevki Ertan, Ankara Millî Savunma Bakanlığında Kurmay Tuğbay Hüs nli Bilge, Kadıköyde Şaiş Lâtife sokak No: 37 de de elbiseci Kara bet Bovacıoğlu
Adalet Bakanlığı teftiş heyeti reisi şehrimize geldi
Adalet Bakanlığı teftiş heyeti başkam Sezai Bilge du sabahki ekspresle şehrimize gelmiştir.
Sezai Bilge Adalet cihazında yapı lacak değişiklikler hakkında tetkik lerde bulunacaktır.

— Doğru değildir efendim.
— Kara Kemalin evinde kaç defa toplandınız?
— Bir defa efendim.
— Arkadaşlarınızdan yapılacak fırka hakkında Rauf Beyle görüşen var mı?
— Bilmiyorum; belki görüştüler, fakat bana söylemediler.
— O halde Kara Vasıf Bej’ siz değilsiniz?
— Kara Vasıf olduğuma ben de pişmanım; kâşki olmasay; aım Kara Kemali bilâhare sokakta gördüm. Alacak meselesini tasfiye etmeyi teklif etti. Reddettim. Teşekkül etmekte o-lan fırkaya Kemal Beyle beraber girmekte mutabık kaldık.
— Şu halde îttihad ve Terakki ile birleşiyorsunuz?
— Bendeniz îttihad ve Terakkinin mevcudiyetine kani değilim. Yalnız onun muhiti vardır onun için görüştük.
— Cevablarınız bizi tatmin etmemiştir. Abdiilkadire no vazife verdiniz?
— Abdülkadire Harput fırka kâtibliğini teklif ettim, gitmedi, t -
— Vekâleten göndermek istediğiniz Midhat Bey kimdir?
— Necati Beyin kardeşi olsa gerektir.
— Maraş mebusu sabıkı Hasib Bcvin mektubu ııedir?
Bu fırkaya girince bütün
İzmir İstiklâl Mahkemelinde neler gördüm?
I
V



L
Yazan Ç
■ I ■ ■


»
Tefrika 221
aıl(adaşlara fırkaya girmeleri için mektub yazdık. Hasib Bey kendisine müracaat vukubulma-dığından, başkasını kâtlb yapmak istediklerinden bahis mek-tııb yazdı; ben de Aııkaraya bil dirdim.
— Tamimi niçin yapıyorsunuz?
— Arkadaşlarla biribirimizi haberdar edeceğimize dair söz -leşmiştik.
— Erziııoan teşkilâtından neden bahsettiniz?
— Ovadan E.nin bey yazdı.
— îzmir için kimi düşündü -ııiiz?
— Rahmi beyi merkez münasip görmüştü; ben kendisine yaz cıım, kabul etmedi.
— Samsun için kimi tavsiye ettiniz?
— Emin bey Ziya Hurşidi tav siye etmişti; o oldu.
— Hafız Mehmed ?
— Kendisi grubdan değildi, o-nun için kendisine fırkaya girmesi için mektub yazmadık.
— FYrka kapandıktan sonra eşyasını tasfiye ettiniz mi?
— Halet, Sâbit beyler yaptılar.
— Aranızda bir para meselesi var?.
— Para yokttı, bazı şubeler borç yaptılar. Benim istikrazını yoktur, Rauf bey bin lira ikraz etti.
— Abdulkadirle konuşmanız devam etti mi?
— Arasıra gelirdi, Hafız Meh med bey uzun müddet gelmedi. Ziya Ilurşid bey. Enver bey geldiler. Şükrü beyle ev kirası
--------------------------------x meselesinden dolayı son zaman-, larda görüşmedik.---------------)
— Teşrikimesaî ettiniz. Siya- ? sî arkadaşlarınız nihayet bir su- ’ ikasde karar veriyorlar. Nasıl, olur da siz buna dair birşey bil-^ m ezsin iz? L
— Mutlak surette haberdar i değilim. ı
— Bunu arkadaşlarınız bir- L çoklarına söylemişlerdir. Mese-ı lâ Ziya Hurşid az çok kabiliyet / gördüğü insanlara söylemiştir.. J Hafız Mehmede de söylemiştir.) Bu ciheti kabul etmemek için j az çok düşünmek lâzımdır. \
— Efendim arzediyorum, eğer| Â suikasdden haberdar olsaydım hiç olmazsa bu çocuğu zabtet-meğe çalışırdım.
— Arkadaşlarınızdan istifa o-den oldu mu?
— Evet, İsmail Hakkı bey re-.İ’Vf girdi çekildi; Necati beyit fnldlrH» FTnİFı* Mnhn.A/1 /1\ 4 "
Katil kim?
ani çocukluğumuoır oyun oynardık; birimiz avucuna bir $3y sonra hor iki etini
yumup uzatarak saklanan fındık, llbya ve yahud her hangi bh sayın nog avuçta nu yoksa soîdatdnde rai otdu» £unu bulmayı karşısındakine bırnkr; o da makamla:
— Ya şundadır/ ya bunda, helvacının kızında!., chyerek laâlettayin yu-înulu avuçlardan birine hafifse vurur, ya oyunu kazanr yohutta kaybederdik, işte mahud (Ankara cinayeti) bu çocuk oyununa döndü.
€valâ katil Mercandı. Sonra
bu kanh s4at Reşitle Haşmet Or bay arasında bir nevi münakaşa veya müzayede mevzuu oîdu. Şimdi de katilin Muzaffer olduğu iddia olunuyor.
09n kendi hesabına Türk adüyesi-sinin kör düğüm haltne gelmek tstüJa-dını gösteren bu çapraşık meseleyi de ergeç hal edeceğine eminim. Amma ve lâkin biz gazetecilerde okuyucularımıza taze heyecan yaratacağız diye zaten muğlak olan bu işi büsbütün temden çıkılmaz ha*e getirmek için elimizden getonl yapmakta kusur etmiyoruz. Tabii gerek Reşit Mercan, gerekse Haşmet Orbay da bu heyecan ve halecan avcılığından azami derecede faydalanıyorlar.
Hele Reşidin evvelâ:
— Katil benim'. Kiralından sonra o sinir bozucu kekelometeri ve ağzındaki baklayı - şayet varsa - hir türlü çıkarmak istemeyormuş şibl davranması bu dramın ilk kısım ve perdelerini teşkîf eder. Daha sonra sahneye Haşmet Orbayın çıkışına ?a-hit oluyor, bu sefer de asıl mücrim o-larak bu paşazadeyi karşımızda görüyoruz. Şimdi ise canilik sırası şahitror-den Muzaffere gelmiş bulunuyor.
* 3ana öyH geliyor ki bu)FQyrete sa* yan dava uzayıp gittikçe günün birinde Reşit Mercanın mesatâ:
— Asıl katil Ankara vabsı riev.at Tandoğan idi, nitekim haîukatın moy-dana çıkaco&m anlayınca intihar et-til demesinden bile korkulur. O bunu demesine dünden derdi ama niçin a-kıl edip dememiş olduğuna şabanlarJa-mm.
Şimdiye kadar meslek icabı pek çok esrarengiz cinayet vak'alarma rastladım, bir çok polis Kafiyesi ve dedektif masalları okudum; fakat böyle çapraşığına, hem de biz gazetecilerin var kuvvetimizle büsbütün esrarengiz jir mahiyet almasına çabaladığımız, içinden çıkılmazına tesadüf etmedim. »Mele o Reşit Mercan sanırsınız ki kör düğüm üzerine düğüın vurmaktan sanki şeytan! tCT — duymaktadır. 9irı. gün:
— Katil Haşmettir! diyor.
gün ise:
— Affederseniz yanılmışım katil Muzafferdir! buyuruyor sürü gazeteci bu ittlhamtarr okuyncu-lanınrza bir an evvel ulaştırabilmek için yaz demiyor, kış demiyor Dolulara kadar taban tepiyor, han köşelerinde otel odalarında ya tahtakurulanna yem oluyor, yahutta dişltrinıiz birbirine vurarak çivi kesiyoruz.

Dün öğleden evvel matbaaya kerht ferli bir zat geldi, bana:
— Efendi oğlum, bu seferki dâvada bakalım doktor Naci Arzanin katiltiğ şerefi (!) hangi delikanlıya nasıp ola* cak? Bir ahbapla bahse tutuştuk, ben Reşit Mercan şahitlerden birini itti-ham edecek dedim, arkadaşım hayır yine kemküınle vakit kazanmak isii-yecek dedi; bir haber alabildıruzso lütfen bildirin de bahsi ben mi kalandım, yoksa bizim ahbap mı öğreneyim, meraktan kurtulayım! demez mi?
Bon de lâhavle çekerek bir iki saal sonra intişar edecek akşam gazete-lerini beklemesini tavsiye ederek bu acayip misafiri sepetledim.
Merhum doktor Naci Arzanin hakiki katilı ergeç meydana çıkacaktır. Çünkü hom Tanrı adaletine, hem de insanlarınkine iman edenlerdenim. Fakat bari bu mes'ut dakikaya kadar hepimiz aklımızı bozmasakl..
İşte ben bimdilik buna dua ediyorum. FIKRACI
Çamlıca kız lisesinde bir toplantı yapılacak Önümüzdeki Pazar giinü.saat 14 de. Çamlıca Kız Lisesinde, eski ç.un lıca Inas Sultanisi ile. Çamlıca Kız Orta okul ve Çamlıca Kız Lisesi me zunlarının iştirakıle bir mezunlar toplantısı yapılacaktır. Bu toplantıda eski hatıralar anılacak ve bir de çay verilecektir.

-r TAKVtW
MART 1948
Ertesi
hakiki vc bir
-4
çekildi; Hafız Mehmed bey de) çekildi. |
— Demek, diğerleri nihayete? kadar kaldılar? ı
— Evet efendim. ı
— Edip efenin bir ifadesi) var? J
— iddianamede hayretle gör-4 diim. Eendeııiz bir kere uzak-k tan kendisini gördüm. ı
— Dur ifade okunsun. ı
(Devamı va*)

1364 Rumi
Mart
18
Kasını
31
Çarşuinba
145 — AY 3 — GUN 91
Vakitle/
Güneş Öğle ikindi Akşam Yatsı İmsak

S.
5 k2 )5
ö
.0
4
-eti D?
45
19
52
32
05
06
Ezani
S
11
5
9
12
1
9


D.
14
47 I
20

de
mi

• •
başka
kamçı
nakdi mua*
İDARECİ
i
Bir-
ve Genel tenkide - mevlci-
hasta kaçta
oimıyan bulunan btf Millet Menedecek mh
hiç
bulmuşa
I
l
)
ir hâle
SAYFA: 1
Vakıa hak
nota verdi
• •
I
*
îstiria mahfil göre
iki ol-
Her iki taraf içi» iarariil propagftndaya ton ( verilmesi isteniyor 1 Tahran 30 (AP) — Dün ) gece açıklandığına göre t- ) ran,- Rusyaya bir nota ve- ) rerek, «her iki taraf için t zararlı olan kötti propagan 1 daya Sovyet hükümetinin 1 artık bir son vermesini» 1 5 açıkça istemiştir. I
( Son Rus notası, alınma- I I dan iki gün evvel verilmiş i * oian bu notada, Iran hü- . i korneti, Sovyet şahıs ve S J rjsmî makamları tarafın- ( | dan İran aleyhinde yapı- I | lan düşmanca propaganda- ( laıdan» şikâyet etmekte- 5 dir. (
Notaya göre Prof. Stayn ) berg adında bir Rus mu- ( harriri İran Başbakanı S Hşkimî’nin «bir Sovyet düş ( manı» olduğunu, «Amerika ) Iıların İranı da ikinci bir ( Yunanistan haline getirme ) ye çalıştıklarını. Hakimi’- ( nin İranı Rusyaya karşı f askeri bir üs haline koy- I inak is t edimi- iddia etmiş- ? tir. İran Dışişleri Bakan- I lığı bu iddiaların -asılsız bi c yer isnat'olduğunu işaret e S derek. bu ffibi şevlerin dost c ) bık münasebetine sığmaca ) | cağını belirtmekte ve şöyle i J demektedir: S
t İşlerimizde uzak mem- } ? tekellerden gelen mütehas- ? | sısları kullanmak İran’ın 1 t menfaatlerini muhafaza i- ? çin ötedenberi tatbik etti- ) ğimiz millî ve ananevi usu- r ıımuzdur. )
Bu usule de bizi. 100 se- r nedenberi. Çar hükümet- S terinin memleketimize kar ( şı besledikleri düşmanca S nivetler ve mütecaviz e- t rıeller sebeb olmuştur. 1 Binaenaleyh. İran Har- ? biye Bakanlığımla bazı A- i merikan memurlarının ve- ? ya idare müşavirlerinin bu S lunması yukarıda adı ge- r çen profesöıiin. Sovyet C radvo ve basınının ileri sür f düğü uydurma iddialara ) ve esassız isnadlara sebeb c (■ İm amalidir. )
İran hükümeti bir iki J yabancı memurun, hattâ ) yabancı bir devletin îra- ( rı başka bir memlekete ) tecavüz için kullanmasına ( eslâ müsaae etmemiştir ) -.•e bundan sonra da etme- ( ) vecektir. îran hükümeti, ) I kendi islerinin idaresinde ( e takip edeceği dış siya- ) v(.-ette yabancı bir devle- ( 1 in görüşlerine tâbi olma- ) yaraktır.» (
Nota. îran hükümetinin ) iki memleket arasında sa- ( mımî ve dostane münase- ) bet. kurulması arzusunda ( olduğu mülâhazasıyla ni- ) ^havet bulmaktadır. (
S.Rusya-Fîn müzakeratı
--------o--------
Ankara: 30 (Radyo Gazetesi) — Sacvyet Rusyanın Moskovadakl Fin neyetine yaptığı teklifler Finlandi va Başkentine gelmiştir. Fin kabl nesi dpvamlı surette lçtimahallnde dir- Durumun ağır olduğu bildirili yor. Herhalde Finlandlyanın, kendi istiklâlini tehlikeye düşürecek şartlar kabul edeceğini zannetmek zordur.
Helsindi: 30 (AA) — Karşıcı bir yardım anlaşmasının aktedllme si hususunda Sovyetler tarafından yapılan tekliflerin Helsinkiye gel-mesi üzerine büyük bir siyasi faa llyet başlamıştır.
Cumhurbaşkanı, Başbakan vekl-lile Dışişleri Bakam Vekilini kabul etmiştir. Dış münâsebetler Bakan lıklararası komitesile dış münâse betler parlâmento komitesi bugün toplanmıştır.
Helslnkiden talimat gelinciye ka dar Moskova görüşmelerine ara ve rilmiştir.
Helsinki: 30 (A A.) — Paskalya yortuları esnasında Fin hükümet mahllllerlrijle büyük bir faaliyet müşahade edilmiştir.
B, B. C, nin Stokhoim muhabiri, resmi mahfillerin ketumiyetine rat men Finlandiya hükümetinin Rus tekliflerini endişö ile karşıladığının bilinmekte olduğunu bildirmekte-dir»





lito, îrieste bölgesinde manevra yaptırıyormuş
İtalyan Başbakanının yeni seçim nutku, Trumanın Vatikan mümessili Romada Trieste, 30 (AP) — Yugoslav bölgesinde Ingiliz - Amerikan bölgesine kaçan muhacirler. Yugoslavlann son zamanlarda kendi işgal bölgelerinde as ker tahşidine başladıklarını ha ber vermektedirler.
Bu haberler resmî kaynaklar dan teyid edilmemekle beraber, hudut civarında Yugoslav kıtalarının bazı manevralar yaptıkları anlaşılmaktadır.
Trieste, 30 (AA) -millî kurtuluş komitesi terinden bildirildiğine
«Delle Dimesse» manastın rahibeleri Yugoslav makamlarından manastırıl tahliye emri almışlarda-. Manastır işgal edilerek Yugoslav kıtalannın emrine verilecektir.
Ölüme (Mahkûm Edilen Yugoslav Memurlan
Londra 30 (B.B.C.) — Bugün Belgardda İktisadî sabotaj iddiasile iki memur ölüme mah tkûm edilmiştin (Bunların, hükümete on bir Ingiliz lirasına muadil bir zarar vermiş olduk-Ian iddia olunuyor.
Truman’ın Mümessili
Nevyork, 30, (A.A.) --
Başkan Truman’ın Vatican ( nezdindeki sahsî temsilcisi olan Wvron Tavlor, dün uçakla Lizl bnn yolile Ronıaya hareket et-i mistir.
Seyahatinin maksadı hakkın da sorulan suallere Taylor, ce-vah vermekten imtina etmiştir.
İtalyan Başbakanının Yeni
Nutku
Roma 30 (A.A.) — îtatya seferi esnasında çetin muharebelere sahne olan ve yeniden i-mar edilen Casino şehrinde söz sövleyen De Gasperi, ezcümle şöyle demiştir:
Triestenin bir barış müeyyidesi olması için bir anlaşmaya varılması maksadiie Rusvaya' dlrmektedir.


tavsiyelerde bulunması hususunda Cominforme’a emir ver meşini Tito’dan istedim.
Biz Bolşevik olmak istemiyo-ruz. Sulh istiyoruz, çünkü sulh olmaksızın millî ekonomimizin kalkınmasını temin edemeyiz.
Togliatti'nin, «her ne bahasına olursa olsun muzaffer olacağız» şeklindeki sözlerim îma eden De Gasperi, şöyle demiştir :
Rus sistemile idare olunan bir memlekette Ibu cümlenin mânası, muhtelif ideoloiilere sa hib seçmenlerin kam dökülecek tir, demektir.
De Gasperi, Papanın 18 Nisanda yapılacak İtalyan seçim leri sadece hükümete karşı bir İtimad 0501 olmayıb bir vicdan oyudur, şeklinde dün söylediği sözleri tekrarlayarak sözlerini şöyle bitirmiştir:
18 Nisanda yanılmamız, iic nesil boyunca yanılmış dudumuza delâlet eder.
Silâh lı Çarpışma
Milano 30 (A.A.)
Bugün küreklerle silâhlanmış işsizler Milano sokaklarında nümayiş -ler vaptıklan sırada İtalyan po Jisinin hücum kuvvetleri hare -kete geçmeye hazır bulunmuş -tur
İşsizler bu nümayişi, dün ko münist gençliği tarafından bir işçi grupuııa karşı yapılan hü cumda komünistlerin üzerine a-teş açılarak bunlaıdan ikisinin ölmesini ve birinin de vahim bir şekilde yaralanmasın protesto maksadile yapmışlardır.
Bu hücumdan bahseden B. B. C. nin Roma muhabiri, komünist ve faşistler arasında dün husule gelen bu çarpışmanın en i. anidar olayı her iki taraf’n ’ nn-ıam olduğunu bil
«Korku, Sovyetlerin başlıca silâhıdır..»
Bir Amerikan gazetesi: “Rus propaganda* sındaiti korku unsurları, Moskovanın bizzat korktuğunu gösteren alâmetlerdir,, diyor Vaşington: 30 (AA.) — Nevyork
Times gazetesine göre Sovyetler Birliği tarafından İskandinavya ve Italyaya karşı kullanılan propagan da ve korku unsurları, Moskovanın bizzat korktuğunu gösteren alâmet lerdir. Bu gazete şöyle demektedir: Avrupanın kalkınma programına karşı açılan mücadelenin şiddetlen mesi bu programın Sovyet plânları İçin başlıca maniayı teşkil ettiğinin en inandıncı bir delilini teşkil et mektedir. Korku, Sovyetlerin başlı ca silâhıdır. Sovyetler. ancak bu sİ lâhlarla Avrupada ilerleyebilirler.
leyebilirler.
Demokrasilerin başlıca müttefiki ise İnsanların ve milletlerin ümld yolunda İlerlemek hususundaki a-zimleridlr.
Papanın HrLstlyanların vicdanına hitabı, Nevyork Herald Tribüne gazetesine göre batı memdenlyetl-nin karşılaştığı meselenin derinlik ve müstaceliyetini gösteren bariz bir vesikadır. Bu gazete şunları yaz maktadır:
Bu mesele, öyle bir şekil almıştı» kİ artık iki efendiye birden hizmet etmek mümkün olamamaktadır. Ya

Vermek ağır Amma..............
(Başmakaleden devam) Hilmi Uran, daha birkaç güıı ovvel, biz kasımlarımızın müşkül durumlarından faydalanmak istemeyiz, diye ucuz bir ulüvvü-ccnap gösterisi yaparken, için için, rahatça ve genişçe konuşabilmek üzere Demokratlardaki kargaşalık ve şurişüı daha vahimleşmesini beklivormuş kİ, Kastamonudakl lâflarını u-nutarak, rakib parti şimdi artık açığa vurmaya başlamıştır. Doğmsn bir muhntefet partisi zimamdarları için Hilmi Uran’-dan ders almaktan ve onun na-sihatlarına muhtaç olmaktan daha acı ııe olabilir? Hele Uran sözlerinde haklı da olursa.. Çünkü eski İçişleri Bakanı Demokrat Parti idarecileri için di-y or ki: Bu zevat Demokrasi zıddı vaziyetleri hep bizim ha raketlerimizde ihtimam ve dikkat le arayan duruyorlardı. Şimdi bıı nn kendi aralarında benziyorlar...
Haysiyet Divânının Kııruî’un en ufak bir ciir’et edenlere karşı teri ve mazileri ne olursa olsun - insafsızca ve merhamet-1 sizce Satar atışı, Halk Partisi Genel Başkan Vekilinin bile dikkatini çekmiş olacak ki, o da, lisanı halile, bu kadar şiddeti biz bile yapmadık demek istiyor. O Halk Partisi ki, baskı ve zor hususunda hiç bir kayıd ile kendisini bağlı savmaz ve çeyrek asır bu memlekette keyfî Lir idare kurmuştur, o bite bu kadar kısa bir zamanda, bu kadar ihraç ve idam hükmü vermemiştir.
Hakikaten şu Demokrat Parti kurucularına ne oldu? Hangi iğfalkâr ruh bu zevatı bu kadar avuttu? Hayret ve esefle insan bu sualleri keudi kendine sormaktan kendini alamıyor, çünkü Hilmi Uran’ın haklı tenkidlerine mâruz kalmak bedbahtlığı ve ondan Demokrasi dersi almak zilleti de kuruculara nasib ve mukadder imiş.
Bu kadar İyi bir yola döküldükten ve muhasımlanna vaaz ve nasihat vermek mevkiine yükseldikten sonra, yan yolda kalmaya lüzum hissetmeyen Hilmi Uran Malatya’da tam ve l(â-iuü vo tenıeuuiter iz-
har etmiş ve: «muhalefet partisinin içinde çırpındığı buhrandan bir an ı-wel kurtulması arzuya lâyıkdır» demiştir. Hattâ: «Mâkul bir murakabe sistemi tesi s etmesi yerinde olur» cümlesini de ilâve buyurmuştur.
Halk Partisi Genel Başkan Vekilinin mâkul dediği murakabenin, Cumhuriyet Halk Partisinin kılma halel getirmeyecek onun iktidarda ebedîleşme-«s sine asla engel olmayacak bir
Pılacak İş, ya bütün kusurları kabul ederek batı medeniyetinin yanında yer almak veya totaliter is tlbdad lehinde bu medeniyetin tah rlblne çalışmaktan ibaret kalıyor, NORVEÇ GAZETELERİNİN tefsirleri
Oslo: 30 (A A.) — Norveçin dış po litikasına karşı, Sovyet gazetesi «İz vestla tarafından yapılan hücumlar basın tarafından yorumlanmaktadır-
Bu hücumun bir atecrübe ve İh bar balonundan» başka bir şey ol madiğini belirten hükümet gazete sİ «Arbelder Bladet» İn yorumcula-|



Ankara Cinayeti
i jGün ün enteresan haberleri |
(_________________________)
Bahsi müşterek
* Aintree: (İngiltere) — Grand National adı verilen İngilterenln en büyük manialı at yarışını «Sheilas Cottage» adlı 9 yaşında bir kısrak kazanmıştır. Müşterek bahis bire 50 vermiştir.
«Grand National» yarışı 300 000 den fazla seyirci toplamıştır.
. • (AP)
Otomobil imalinde en modern sistem
Londra; — Hâlen Londrada otomobil imalâtı İçin en modem sistemlerden biri tatbik edilmek üzeredir. Bu sisteme göre, yapıla cak otomobiller merkezi bir üsten radyo İle idare edilecektir. Aynra ca bu otomobillerde seyahat edenler yolda telefonla konuşabileceklerdir. (A.A)
Meşeden daha sert
* Londra: Ağaç budaklarını fen
nl bir amellyeye tâbi tutarak meşeden daha sert bir hale getirmek İmkânları aranmaktadır. Bu yeni ve sert tahtaya istenilen şekil de verilebilecektir. (AA.)
Büyük sahrayı geçecek Italyanlar
Cezayir; — Güney Afrika BLr ligine gitmek .üzere Cezaylre gelmiş olan 100 den fazla İtalyan mu haclrl sahrayı kebiri geçmek için hazırlıklarda bulunmaktadırlar. Sahranın nisan sonundan evvel geçilmesi lâzım gelmektedir-Fransız makamları bu tarihle ekim ayı arasında çölün geçilmesi nl men etmektedirler. (A.A )
Nil deltasında elektrik santralı
Kahire: — Nll deltasının Kuzeyinde inşa edilecek olan elektrik santralının imtiyazı bir Fransız şlr ketine verilmiştir. Santralın kudre ti 40 bin kilovat olacak ve bilâhare 110 bin kilovata çıkarılacaktır-(AA ) Italyadaki Amerikan işçilerine sigara gönderildi Londra. —Roma radyosu, Amerikan işçilerine 2 milyon paketten fezls sigara gönderdiğini bildirmekledir.
Sigaralar önümüzdeki ay İçinde Italyaya gelmiş olacak ve İtalya-
• * M
nın başlıca sınai bölgelerinde dağı tılmasına başlanacaktır. (AA.)
Eski krallar kaçtı
■jf Meksiko; — «Excelsior» gaze tesi eskiden, tahttan düşmüş kral lann Lsviçrede toplandıklarını, şlm dİ İse lsvlçrenln yerine Kûbanın geçtiğini işaret ederek şöyle diyor: flspanyol veliahdı Don Juan. Hapsb ırgiarın Otto hep orada, herhalde, memleketin güzellikleri ne hayran oldukları için deoll, a sil sebep şu olsa gerek: Havana VaşlngtonjL yakm bir verdir- Avru panın siyasi hâdiseleri İse bugün Vaşingtonda hazırlanmaktadır-» (AP)
Manncrheim’in seyahati
•fa Bâl: — Eski Fin Cuuıhurbaş kam Mareşal Mannerheim, pazar test) akşem »fusey ekspresi ile Bâl şehrine gelmiştir. Mareşal, bir ote lo inmiştir- Bu şehirde iki jiin kal diktan sonra doktorlar tarafından kendisine tavsiye edildiği veçhile İstirahat etmek üzere Luzanoya gl decektfr. (AA.)


e






u ' *
* S S



 . -A '9 ' - -
• / ■
* -ir * -
• / « - * * 4 , 4- y. *
* r



M)
(Baştarafı 1 incide) np gözlerini silerken reis Mustafa Pekiner sordu:
— Neden ağlayıp sızlıyorsun?
— Doktorun o hali gözümün önüne geldi de..
— Doğru söyle! Yoksa başka bir korku filân mı?
— Yok efendim! Hiçbir şeyim, hiçbir korkum yok.
— Vak’adan sonra avukat Bayan Suat Berk’in evindeyken «Katil Reşittir!» dedin mi,
— Hayır efendim! Fakat, katilin ismi Reşit diye söyleniyordu. Belki ben de bu isim üzerine bir şey söylemiş olabilirim.
— Ankara mahkemesinde katil Reşittir diye sana gösterildi mi?
— Hayır! Ankara mahkemesinde ifadem alınırken suçlu Re şit bana gösterilmedi.
— Ankarada mahkemede koridorda kolunda çantayla bir şahsın dolaştığını görmüşsün ve yanındaki memura bu adam kim dir? Diye sormuşsun. Sordun mu?
— Evet! O da şahitlik için
gelen Haşmet Orbaydır.» cevabını verdi.
— Sonra ne oldu?
— Haşmet mahkemeye girdi. Biraz sonra baygın olarak dışarı çıkardılar. Mahkemede bayılmıştı.
— Demek baygın çıkardılar Haşmeti?
— Evet! Dışarıda ayıltmak i-çin uğraştılar.
Katil Haşmettir!..
— Sen katil Haşmettir diyorsun değil mi?
— Evet!
— Haşmeti de k«aridorda görmüştün.
— Evet, gördüm.
— O halde katil bu bayılan adamdır dive o zaman neden söylemedin?
— Bana sorulmadı. Katil de gösterilmedi.
— Gösterilsin gösterilmenin, sen o gün koridorda gördüğün ve sonra mahkemeden baygın o
■ ■■ ■ ■■ ■ -—-■■■■ ■ ■ murakabe olduğunda şüphe yoktur. Yâni şu rahmetli F.lniıâ 3 a ı han tertibi bir murakabe.
Demokrat Parti mensubları Hilmi Uran’ın sözlerini itina i-le tekrar tekrar okumalı ve hattâ hafızalarına nakşe. udidirler. Eskiden dehşet ve korku i-çinde kendisine temas edilen bir partiye simdi, zararsız geldiğine kani oluna nasihat vr tavsiyelerde bulunuluyor. Yalnız bn hâlin ağırlığı altında kurucular da, Genel Kurul da, Haysiyet . Divânı da e-zilınelidirler. Bu musibet bile kimsenin gözünü açmaz ve ihtiras, kin, nefret, şahsî tahakküm zevkleri üstün gelirse o zaman İni zevata fazla ümid bağlamanın da hoşluğu kesin olarak sabit olur.
A. Cemaleddin Saraçoğlu.
r“" ■_ .s
larak çıkarılan adam katildir diye neden söylemedin?
— O vakit benim pek kısa ifademi aldılar da!!..
— O sırada katilden suçlu 0-larak bulunan Reşit, senin bazı ifadelerine itiraz etmiş. Mahkemede onunla görüşüp konuşmuşsun.
— Yalan reis bey. Yalnız Reşit mahkemede bana ters ters bakıyordu. Ona muğber oldum.
Müteakiben Sultanın Ankara-daki ifadesinin bu kısmı okundu. Reşidin Sultanın ifadesine itiraz ettiği noktalar kendisine söylendi ve soruldu:
— Bak, bu ifadende hep sanık. sanık 3amk diye söylüyorsun. Sanık Haşmettir diye neden söylemedin?
— Vallahi efendim, söylemiye vim diye ne tehdit ettiler, ne de birşey söylediler. Mahkemede sormadıkları için söylemedim. Haşmet ismi de bahis mev zuu olmadı.
— Peki neden sanık, dedin de Reşit veya Haşmet demedin?
Sanık Ne Demektir,.
— İsim sormadılar, ben söylemedim.
Reis Sultana sordu:
— Sanık kelimesini sen söyledin?
— Hayır!
— Sanık ne demek?
— Bilmem. Belki bunları kim yazdırdı.
— Reşide mahkemede bakmadın mı?
— Reşit arkama düşüyordu. Dönüp bakmadım. Bana da göstermediler. Zaten Reşit katil diye teslim olduktan ve suçu da üstüne aldıktan sonra ben ııe derdim? İnsanlar da birbirine bçnzer.
— Doktorun karısı bavan M lüfer ertesi gün apartımana geldiği zaman, sen. Ankara savcısı Kemal Bora da orada olduğu halde Nilüfer hanım, katili kapıcı Tevfik de gördü, konuşlu, demişsin.
— Hayır efendim! Ben o gün polislerle beraber kanlı halıyı kaldırmış ortalığı temizlemiştim. Nilüfer hanıma da kocasının kalbden öldüğü söylenilmişti. Onun yanında bunu söykve— mezdim. Bana Haııuna yaklaşma! Onunla konuşma! Kocasının öldürüldüğünü söyleme! di ye tenbih ettiler.
— Katil Tevfik ile konuştu demişsin.
Tevfik Bana Sormuştu..
— Öoğru'. ’İVviik bana sur-muştu. «Sultart! Katil benim konuştuğun) adam mıvdı? Bir yanlışlık olmasın! dedi.
Ben de Tabiî, ondan sı değildir- demiştim.
Tevfik Ne Diyor?
Bunun üzerine şahit Tevfik çağırıldı; dedi ki:
— Kapı mühürlü idi.
idareci === gözile
aktûallteler
Mahallî idarelerde
A
otonomi ?




n, şöyle demektedirler:
«Şimal memleketlerine karşı gıri şlleft hücumlar bu memleketlerin Batıya doğru temayülleri dolavıslle Sovyetler tarafından duyulan endi şenin bir tezahürüdür:»
Hiçbir siyasi temayülü olmayan «Morgenposten» gazetesi, bu meyan da bir sene evvel Sovyetlerin Sval bard’dakl askeri ’ üsleri isteyişinin ve Norveçin bunu reddetmesini ha tırlatıyor.
Muhafazakâr ■ Aftenposten» gaze tesi, Sovyet ithamlarının mantık, sız ve miinâsebetslz olduğunu beyan etmektedir.
Savcı Kemal Bora geldi. Kapın açtılar. Savcı Nilüfere başsağlığı diledi. Esasen Nilüferin o sırada teessürden aklı başında bile değildi. Bu sırada Sultan da: ♦Efeııd.’m, hasta İle Tevfik de o turdu ve konuştu. Bunu Tevfik de bilir.» dedi. Kemal Bora da bana Nasıl bir hastaydı, tanır mısın?" diye sordu. Ben de Zayıftı. Oturuşuna göre sarışın bir kimseydi1 dedim. Kemal Bora «Sen hâdisede bulundun mu?» diye sordu. Ben “Bulunmadım,, cevabını verince “öyleyse senin ifadeni almağa lüzum yoktur.,, dedi. Fakat bu sırada Nilüfer içeriye girmişti. Bu muhavereyi duymadı.
Reis Sultana sordu:
— Doktoru öldüren kaçta geldi ve doktoru öldürdü?
— Hasta tam yedide
— 1 — ayın İçişleri Bakanı tında «Mahalli idareler kanır nunda tevsii mezuniyet asası-
na rnüstenid olmak üzere, tam bir o-tonomi prensipi ve rejimi kabul odlk mlştir.
Meclisi umumîlere tamamen salahiyetli bir şekilde büdcelertni tertib ve tanzim etmek ve bunun tatbikatını sağlıyabilecek bir karar mûessesesi olmak hakkını tanıyacağız. Valile, u-murni idarede ve mahalli idarede tevsii mezuniyet esasına rnüstenid olmak üzere icra organı olarak kalacak ve ıımumi meclislere içlerinden seçilecek kimseler riyaset edecektir.» demiştir.
İçişleri Bakanlığınca, Büyük Mîllet Meclisine arzedılmek üzere hazırlanan bir kaç tasarı münasebetile sayın Bakanın bir müddet evvel hir refikimize yaptığı beyanat ile bugünkü arasında bir fark vardır. Bunda, muhterem hakanın aşağı yukarı, İdari otonomiden ne anladığı izah edilmektedir.
(*Meclisi umumilere tamamen salahiyetli bir şekilde büdcelerini tertib ve tanzim etmek ve bunun tatbikatını sağlıyabilecek bir karar müessese* olmak hakkı tanınmak.»
Matbuata sureti bir türlü aksetti-rılmıyen tasarıyı giremediğimiz iç n muhterem Bakandan şunu öğrenmek isterdik. Tamamen salahiyetli bir şekilde büdcelerini tertib ve tanz»m etmek hakkı tanılan umumi meclis kararları, velev şekil itibarile. ve hattâ hiç bir tadile uğramamak kaydile. Dahiliye Vekâletine arzedilccek midir? Vekâlet bu büdcelerde mecburi yâni ka nuni hizmetlerin bulunup bulunmadığı ıı tetkik etmiyecek midir? Ve bulunmaması itibarile bu büdceieri red /eya tâdil edocek midir?...
Kanunun emrettiği hizmetlerin yapılıp yapılmamasını, umumi meclislerin keyfi ve takdiri hareketlerine bı-rakPmıyacağı pek tabii olduğuna göre, merkezi idarenin, bu büdceter münast bctile, umumi meclislerin kararları üze rinde bir nevi müdahalesi ?ani İlmî tâbiri ile (idari velayeti) mevcud demektir.
Şu halde bu mahalli teşekküller 3 tatbik edilen, idare rejimi ademi kezivei olacaktır- . **.1|
Diğer cihetten, merkezi idarenin, medeniyetin terakkisi ve binnetica « halk ihtiyaçlarının çoğalması yüzündün her gün yeni kanunlar ile ifasını mecburî kıldığı âmme hizmetlerinin iş.a-mesi İçin lüzumlu olan masraflar, vilâyet varidatile kapanamadığı tak* dirde, vilâyetlerin büdce açığını bili sual ve cevab hükümet kapatacak mıdır?
Bu açık, bir çok seneler devam ettr ği takdirde, İçişleri Bakanlığının teb kik ve nıürakabe mahsulü vc milyonlara varacak nakdi muavenetini, Büyük lisi, bilâ münakaşa kabul dir?...
Meclis nihayet bir gün,
venet tertibinden verilen milyonların hakiki sarf mahallerini araştırma vazifesini bihakkın İçişleri Bakanlığın* tahmil etse, yüksek vekâlet de bu hususta bazı emir ve nebiler ittihaz etst merkezi idarenin, büdceler münasebetle, umumi meclislerin kararları üzerinde bir nevi müdahalesi yâni ilmi tâbiri ile (İdarî velâyetini) istimal etmesi demek doğil midir?...
Şu halde, bu mahalli teşekküllerde tatbik edilen idare rejimi, otonomi doğil, ademi morkeziyettir.
Hattâ daha ileri gidilerek bu tarzın ademi merkeziyet doğil belki merkezi-yot olduğu iddiası ingllterede movcud-tur.


Mc. Art hur, Japonların grev yapmasına müsaade I etmedi {
Londra: — General Mc. ? Arthur Japonyada gerv yapıl- z masına müsaade etmemiştir- Gene) rai emrinde: «Memleketin İktisadi ) zorluklar çektiği bir zamanda bu ( kadar tehlikeli bir içtimai silâhın ( kullanılmasına müsaade edemem-1 demiştir- (BBC.) i
Renkli n'.addeler tekniği | ★ Londra: — Harb esnasında » büyük bir kıymeti haiz olan renkli ) maddeler tekniğinin tatbik salıasj ) na konması bugün ehemmiyeti art ) tırınaktadır. Bu yeni ilim ancak ı çok yakm zo manim da inşlkaf ede l bilmiştir- Fakat ingilterede her ( gün bu ilmin yeni bir tatbik saha ? sı keşi edilmektedir. )
Son samanlarda Ingiliz alimleri ) ‘aralından bu konuda yapdan ke- J şiflerin biri nhrdnium boyanın dlj ğer herhangi bir renkten fazla ha ı raret muhafaza ettiğidir- İçinde i bir tek ekktıik lâmbası yanmakta Z olan alumlnium boyalı bir odada r yapılan tecrübe odanın hattâ kışın) bile başka teshin vasıtalarlyle 1.1 ) tılrr.esım icap ettirıniyecek k dar ı muhafaza ettiğini göstermiştir. I3u j keşfin dahili dekurasyon sistemini de büyük değışlkliler mey«iana ge L tlreceğl umulmaktadır. (A.A.) J


geldi. Bekleme odamnda otururken doktora haber verdim. Saat 7.25 idi. Hastahaneye gideceksiniz. Şu hastaya da bakın!» dedim. Doktor beni içeriye yolladı. Ben rıutfağa giderken de hastava; “Gel oğlum!,, diye seslenip İçeriye aldı.
— Muayene odasında kaç da kika kaldı?
— Tahminen on, on be dakika..
— O günlerde doktora bir mektup geldi mi?
— Havır! Ben doktor namına gelmiş bir mektup görmedim.
Avukat Suad Berk’in ifadesi Avukat Bayan Suat Berk diye çağırıldı. JSuat Berjc geldi. Reis sordu:
— Sizin ifadenize göre Sultan size daima «Katil Haşmettir.» dermiş.
■V
— Evet! Sultan yanımda hiz nıetçi olduğu müddetçe bana vû eve gelenlere Katil Reşittir!» diyordu. Haşmeti de ilk defa mahkeme koridorunda gördü -günü söylemiştir.
Sultana soruldu.
— Ben Suat hanıma «Katil Reşittir!- diye birşey söyleme-1 dini. i
Haşmetin Avukatı Soruyor ! Her iki şahit de ifadelerinde Detvımı g tp
Amerika, Filistin için “Ateş kes,, emri verilmesini teklif etti
Londra 30 (B.B.C.) leşmiş Milletler güvenlik konse yi bu akşam gece yarışma ka öar devam eden bir toplant yapmıştır. İlk sözü Birleşik merika delegesi Warren Austiı almıştır. Amerikan delegesi koı şeyin Filistin için derhal «ate; kes» emri vermesini, Arablarl; Yahudiler arasında mütarek akdinin teminini ve muvakka vesayet idaresinin tesisi içiı genel kurulun hususî bir top lantıya çağınlmasmı istemişti^
Sovyet delegesi Gromiko, A merikan tekliflerine itiraz et mis genel kuı-ulun hususî b; toplantıya çağırılmasına lüzuj clmad’ğını söylemiştir. •
Diğer taraftan Filistindeki i giliz manda idafresi 15 Mayı dan iribaren kalkmış olacaktı O tarihten itibaren Filistin 1 leıi İngiliz Sömürgeler Rakı-d lığından alınarak D’ş Eakanlıtf devredilmiş olacaktır, »

f I N î SABAH
SAYFAt 4
Bursa tütün müstahsili kötü durumda


Baskı yapan Bucak müdürünün marifeti
D. P. Ocak teşkilâtı kurulması için müracaat eden müteşebbisleri çağıran bucak müdürü; «Cclâi Kayar istifa etti, siz de bu işten vazgeçin» demiştir.
Bahkesld; (Hususi) — 18 Mart 948 tarihli . Balıkesir Postası» gazetecinde baskı yapan bucak müdürü— başlıklı şayanı dikkat bir ya eı çıkmıştır. Hâdise bakımından mü hini olan bu yazıyı aynen bildiriyo rum:
Bigadiç ilçesine bağlı Yağcılar bu cağı köylerinin bir kısmında D. P ocağı kurmak üzere müteşebbisler tarafından verilen beyannameler mevzubahis köy teşkilâtlarının ge-‘ ciktiı-hiek nUtksatüle müteşebbislere türlü engeller çıkarılarak köyleri ile bucak ve İlçe arasında mekik do tutturulmuştur- Haber aldığıma gö re bu defa ayni bucağın 12 sine ait beyannameler 30 ar kuruşluk pulla n İle birlikte bucak müdürlüne imza ile verildiği halde anlaşılamıyan se bepten geri çevrilmiş ve üç aydır İl muhaberlerl verilmemiştir.
Bununla beraber bucak müdürü müteşebbisleri çağırarak: — Celâl Bayap istifa etti, bunun sonu yoktur. Sizde vazgeçin şeklinde baskı
• • * 4? t
yaptığı, buna muttali olan D. P, II çe başkanlığının bunlardan Altun lar köyü kurucularını İlçeye davetle, bucak müdürü hakkında takibat yapılmak üzere bir taraftan dilek çe ile şalisen, dilekçe İle diğer ta raftan parti konallle alâkadarlara baş vurulacağı anlaşılmaktadır-Köylü vatandaşlar, bizzat şahld ol dukları bu hâdiseler karşısında 12 Temmuz beyannamesine rağmen baskıma sinsi, slnei devanı ot tlgl noktasında müttefiktirler.
HALKEVİ BAHÇESİ C- H. P- LİYE VERİLDİ
Balıkesir: (Hususi) — Halkevi
bahçesinin 5 Nisanda açık arttırma İle kiraya verileceği 19 Mart 948 ta ı ihli . Balıkesir Postası » gazetesi ile maalesef 19 P. 11 Alımed usulsüz ola-Bu hâdiseler
ilân edildiği halde Mart 948 günü C, H, adında bir vatandaşa ıak ihale ekmiştir,
hâlâ Balıkesirde himaye zihniyetinin devam edegeldişine mükemmel bir delildir.
İzm itte ev buhranı gün geçtikçe artıyor
Buhrana sebeb fabrikalanın hep l ) şehirde inşa edilmesi gösteriliyor •
İzmit: (Hususî* — Zaman, zaman üzerinde durulan ve fakat bir türlü hailedilemlyen şehrimizdeki ev buh ram dolayısile kira bedellerinin yükselmesi meselesi geçim şartları üzerine ağır bir tesir yapmaktadır.
Sınai ve iktisadi sebeplerin altında çoğalan şehir nüfusu; bu haya ti meselenin bir an evvel halledilmesi lüzumunu şiddetle hissetirmek tedir.
Kâğıt fabrikasında çalışan me-aıur ve işçilerin ekseriyetle dışarıdan gelmesi ve müessese teşkilâtı nın zamanla gelişme halinde bulun ması dolayısile; nüfus kesafeti üze rine az çok tesir yapmaktadır. Bu münâsebetle Fabrikanın herşeyden evvel İşçi siteleri teşkil etmesi için Sümerbank umum müdürlüğünün bu hayatı mesele üzerinde hassasi yetle durması beklenmektedir,
Tekrar ve katiyetle işaret edelim
ki ;bıı işin gecikmeğe ve kırtasiyeci llğe asla tahammülü yoktur-
Diğer taraftan şehrimizde teşek külleri bulunan Bakanlıkların İzmit üzerinde durarak, şehir yükünün hafifletilmesi bakırcımdan âcil tetbirleri alması şehir halkını çok memnun edecektir. Şehrin eıı uzak ve sağlık şartlan bakımından otu rulmağa asla müsait olmayan bir o danın 17 lira icara verilmesi, bu ev faciası hakkında ufak bir fikir ve rir kanaatindeyim,
Kiracılaı ındra; ev sahiplerinin ıh" tiras ve kahredici taleplerine uyma mak için oturdukları evin 939 sene sine göre rayiçlerinin tesbitini iste inek üzere belediyeye müracaat et meleri ev sahihlerini bir hayli telâ şa düşürmüştür.
Dununu bütün açıklığı ile bildir uıenin Verdiği vicdan rahatlığı 1-cinde neticeyi ümitle bekliyoruz.
Cihad Savaş
Cantaa •‘Kanallılar cemiyeti,, Şubesi faaliyette
Meşhur ve kıymetli tayyarecimiz Vecihi Hürküşün açtığı bu cemiyete gençler çok rağbet ediyor. Cemiyetin reisi Tahir ve reis vekili Pethi ellerindeki plâna göre motörsiİ2 iki kişilik uçak inşasına başladılar.
A )
kili 18 yaşında Fethi Ozar Kanatlılar C. mecmuasında gördükleri bir tayyare plânına göre bir hafta zarfında iki kişilik mo töreüz tayyare yapmışlardır. Eoyu üç metre altmış santim, eni kanat genişliğile dört metre elli santimdir. İçine konan dişli tertibatile harekete getirilen pervanenin hava tazyıkde tayyare sekiz on metre mesafeye sekmektedir. Şimdi cemiyetin önü her gün meraklılarla dolup boşalmakta, kaydolan ü-ye adedi de günden güne artmaktadır. Müteşebbis gençleri tebrik eder Türk havalarının müstakbel kahramanlarına başarılar çilleriz.
Bandırma, (Hususî) — Mer- j kezi îstanbulda Serencebey yokuşunda kıymetli tayyarecimiz ı Vecihi Bey tarafından 1947 yılında kurulan Kanatlılar Cemiyetinin bundan yirmi gün önce resmî müsaadesi alınarak şehrimizde de bir şubesi açılmış, cemiyete bu kadar kısa bir zamanda yüzü aşan hevesli gençler katılmış bulunmaktadır.
Maviş ayı içinde cemiyet mer kezuıden uçuş için plânör ve tayyarelerle cemiyet, reisi Vecihi Bey Bandırmaya gelecek u-çuş ve paraşütle atlama gösterileri yapılarak talimlere başlanacaktır.'Bu zamanı uzun gören bu heveskâr gençlerden Reis 22 yaşında Tahir Olcayla reis ve-
■ ■ r...,— ■■ —
I
I
k«sum mı ıngancııar loopcratifi kongresi
Kastamonu: (Hususi) — Şehri-n .cn miitevazl bir kooperatifi o-lan Urgancılar koperatifi küçük bir ‘»istemli şekilde çahşmakta-d:i( Bugün fçin ortaklan azdır am :ııa. zamanla çoğalacağına İliç şüp nemiz yoktur. Küçük koperatif in r.i .nfa ddgru'gitmektedir. Şehrimiz Kendirleri kalite bakımından üstün Jüğü ve kooperatif ortaklarının us la oluşu münâsebetile Urgancılar koperatlflne kısa bir zaman içinde a rn: iyelerinin azlığına rağmen bü v iil


r
-----------------
BulgaristanlI] * ırkdaşlarımıza yılan mezalim
Bmıkesire gelen 41 mültecinin muhabirimize arılattıkları olayıar
Bulgar
Balıkesir (Hususî) zulmünden kaçarak yurdumuza iltica eden Türklerden 41 kişilik bir kafile dün şehrimize gel miştir. Belediyenin kendilerine tahsis ettiği otelde kendilerle görüştüm.

Bulgaristanın Şumlu kazasının Pamukçu köyünden Süleyman bana ezcümle şunları söyledi:
Bulgaristanda iken sonsuz bir işkence altında yaşıyorduk, gör düğünüz gibi 4İ kişilik kafile arasında ancak (2) gene vardır. Diğerleri balta altında can vermişlerdir.
Türkiyede bulunduğumuz için sonsuz bir sevine duymaktayız. Allah Türk milletine zevâl vermesin. Otelde bulunan diğer bir vatandaş otelin bahçesinde oy-nıyan ufak bir kız çocuğunu gös tererek: îşte bunun da babasını Bulgarlar öldürdü. Bize zorla din telkin etmek istediler. İsimlerimizi dahi değiştirdiler, Meh medi Memedof, Ahmedi Ahme-dof yaptılar. Lekelenmedik ne ırzımız ne de namusumuz kaldı. Birkaç sual daha sormak istedimse de oğul daha fazla sual sorup derdlerimi deşuıe, Ve beni bu yaşımda daha fazla ağlatma. İhtiyar ve ıztırablı va tandaşm gözleri yaşla dolmuştu. Daha fazla rahatsız etmemek için iyilikler temennisile o-telden ayrıldım.
Vecihi Bıçakçıoğlu

Zcngokakta Gl. KaraLe-kir’in ruhuna Mev’ût okutuldu
■ - o ----
Zonguldak “(HUSUSÎ)"— kın rahmetine kavuşan, Büyük Millet Meclisi Başkanı General Kâzım Karabekiri’n ruhuna, 52’ınci ölüm günü olan 17.3.1948 günü Kozluda çarşı camiinde bir Mevlüt okutulmuştur.
Kozlu halkından bir kaç hayırsever vatandaşın teşebbüsi-le yapılan bu mevlüde kalabalık bir camaat iştirak etmiş ve mu hitte memnuniyetle karşılanmıştır.
Ka-
■ ' ■ - -o .......
Lüleburgaz’da bir hırsız yakalandı ,
Lüleburgaa (Hususî
sabamızın Yıldırım muhallesin-de Turgutbey caddesinde Faik Bülent’e ait bakkal dükkânı bundan iki gece evvel damı delinmek suretiyle soyulmuş bir çok bakkaliye eşyasını çalan meçhul hırsız zabıtanın bilmi-yen gayretiyle kısa bir zamanca çabuk yakalanarak Adalete teslim edilmiştir.
Hâdise de şayanı dikkat olan nokta suçun faili Recep serbest kasaba da herkesin itimadını kazanmış, namuslu olarak tanın mı? hattâ kendisine binlerce lira emanet edilmiş olan bir kim se bulunması, yakalandığı, sıra bir çok kimselerin bu şahsa tekeffül ve iyi şahadette bulunmuş olmalarıdır.
Emniyet teşki’f.tıııı gösterilen bu muvaffakiyetlerinden dolayı tebrik ederiz.
Şelırin ticarî hayatı tütün satışlarının durgunluğundan sekteye uğradı. Ekmek sıkıntısı hâlâ devam ediyor
Bursa, (Hususî) — Bursaıun tütün piyasası açıldığı güııden-beri satışlar üzerinde bariz bir ourgunluk göze çarpmaktadır. Bursa ve havalisi tütün rekolte si bu sene 10 - 12 milyon kilo olarak tahmin edilmektedir. Bu güne kadar Tekel idaresi ile tü tün tüccarı Mehmed Sabitten maada satışa iştirak eden olmamış, eden olmuşsa da pek azdır. Gerek Tekelin ve gerekse tütün tüccarının bu mübaya-at mikdarı malıdud olmuştur. Şehrin ticarî ve hayatı tülün satışlarının durgunluğu sebebi-le sekteye uğramış gibidir. Bugüne kadar ecnebi firmalardan hiçbiri mübayaata iştirak etme nıiş olmakla beraber edeceklerine dair de ortada bir emare veya malûmat mevcud değildir. Bu hal müstahsili haklı olarak endişeye sevketmektedir. Önümüzdeki günlere ilmid bağlıyân Jar mevcudsa da durumun ne gibi bir neticeye varacağı meşkûktür.
• •
kârlar temin etmişlerdir,
Geçen İsafta kongrelerini yaptj iar çok samimi oldu. Bu kooperatif fedakâr ve feragatkâı- arkadaşları 4İn( ;inde toplanmıştır.
Heyeti İdarelerini tebrik eder bu mtiesseseye hayırlı başarılar dileriz.
Lü.aburgazda tütün k çakçısu yakal ndı
Lüleburgaz: «Hususi) - Lülebur gaz Emniyet teşkilâtının son zaman larda uygunsuz kimseler üzerinde yafjtığı titiz Ve yorulmaz faaliyeti semere vermektedir.
Bu meyanda kasabamız Gündûğu ■mahallesinin-.eski Turgutbey cedd( sinde bakkallıkla iştigal eden Şaban Gezicinin kaçak tütün alıp sat tığını hisseden emniyet ân! bir bas kpıla- bu şahsın evinde yaptığı ara mada altı kilo kadar kıyılmış tütün bulunmuştur.
Müsadere edilen bu tütiin Tekel İdaresince teslim ve tütün kaçakçısı da Adilyeye teslim edilerek tevki) edilmiştir.

Edretnıdin hamiyetli bir do 'toru
Balıkesir, (Hususî) — Edre-mid D. P. Başkanı doktor Muharrem Tuncay fakir yurddaşla rı bedava muayene etmektedir. Memnuniyetle öğrendiğimize gö re bu doktor her nazar ayrı bir köye giderek hasta bulunan köylü vatandaşları köylerinde tedavi etmektedir
Eğer her doktorumuz Muharrem Tuncay gibi fedakâr olsay dı sağlık plânına sarfedilen yiiz binlerce lira tasarruf edilmiş o-hırdu. Bu hayırsever doktoru tebriki bir vazife biliriz.
----- Q— , ,
Yüksek tahsil gençliğine yardım ce niyeti
Kastamonu (Hususî) — Şehrimizin faal ve birçok faydalı işler yapmakla tanınmış olan Kastamonu yüksek tahsil gene liğine vardım cemiyeti bu defa hem kendilerine bir gelir kaynağı ve hem de Kastarnonumuzun
İŞehir Tiyatrosu 1 Femsil lerı|
kamında
^ehir Tiyatrosu bu haftadan itibaren Andre Anloine'ın (LEnnenıie - burnum) adlı piyesini temsile başladı. Andre Paul Antoine, Durülbedayiin tenisinde Şehremini ( mıil nasa tarafın-dan memleketimize- getirilen ve dünyanın en büyük tiyatrocularından biri alım Atttöine’ın buyuk oğludur. Eser ilk defa olarak lyzy senesi nisanında (Antoine) tigatrmuında oy-nannuş ve İtene Roaher tarufnidan sahneye konulmuştur. Zevç rolünü Amiri İterley âşık rolünü de Andre Luguet oyrınnuşlı. İkisi de çok tanınmış sanatkârlardır, bilhassa Andre 1m-guct, çatlak sesine rağmen Parisin Kulvar tiyatrolarında çok şöhret k^zannuş bir artistir. Hu piyesi Avın yada seyretmedim; buna mukabil müellifinin (Gran Ginııöt) da (H ^.uinin son Oecnı) adile yazdığı esen gördüm ve san at kudretine şahid oldum. Amiri Paul Antoine’ m afalı t adan Atlar» adlı bir eseri daha vardır ki tenkid taralından fa ğ inlimi st i. *Düs-man» güzel bir eserdir. Saluumizde. muvaffakiyetle temsil edilmiştir. fUhatna ( ahide ile butunu yarlardı. '
Bu eser F,ansî2cadan tercemc edilmiş olmalına ıağmen bir yerinde Bay ve Bayan unvanı kullanılıyor. Bu unvanlar tut -madı: resmiyette zoraki geçi yor, fakat hususiyette de kim se birbirine Bayım» ve (Ba-»■■■■. yanım - diye hi-
■ o ■ —
Manyasın, Salur köyünde bir kabadayının marifetleri
-----o----
Bandırma (Hususî) — Manyasın Salur köyünde iki sene evvel muhtarlık yapan Hüseyin Kilerci köy sandığından zimme tine dört bin lira geçirdiği tahakkuk etmiş, mahkûm olarak Bandırma Cezaevinde on dört ay yatmış ve bundan üç ay evvel mahkûmiyetini doldurarak serbest bırakılmıştı. Köy odasına olan dört bin liranın ödenmesi için köy ihtiyar heyetince alınan bir kararla icraya verilerek haciz yoluna gidileceğini öğrenir öğrenmez bir akşam i-çerek âzalardan İhsan özcannı işlemekte olduğu kahveye gelmiş içki istemiş, İhsanın kahve sinde içki içilemiyeceğini ihtar etmesi üzerine - Iç desen de içme desen de içeceğim diyerek yanında taşımakta olduğu ta-Uîîncayı çekerek Ihsanaatcşrct mis. İhsan kendini yere atma-sile muhakkak biröliimden kur tulmuştur. Bandırma C. Savcılığı hâdiseye el koymuştur.
—o-.
Bucağından
A rhavi
bu
Arhavi
Hooaya verilen I öy
Hopa (Hususî)
cağımız her bakımdan kaza teş
kilâtına elverişli iken bazı nüfuzlu şahsiyetlerin tesirleri yüzünden bii’ türlü tekemmül ettirilememiş olan evrak vilâyet dosyalarımda mahfuz kalmıştır. Bu haksızlıklar yetmiyormuş gi bi 1100 nüfusu bulunan büyüz bir köyü de bucağımızdan ayırmak istemektedirler.
Bu köyün Arhaviye mi yoksa Hopa kazasına mı verilmesi hak kında yapılan reyiâm, köy muh tavının dolapları yüzünden türlü desiselerle değiştirilerek (Ho pa) yı istiyoruz şeklinde .yazılmış gösterilmiştir.
Halbuki aslında köy halkının Arhavi bucağım tercih ettiği rnu hakkaktir. Diğer taraftan öğrendiğime göre rey sahihlerinden bazılarına da reyleri istimal ettirilmemiştir. Bu suretle yapılan kanunsuz seçim bozulmamış ve köy Hopaya verilmiş tir.
Düzce Halkevinde yapılan toplantı
Düzce (Hususî) — Çeçen hafta şehrimiz Halkevi salonun da bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda (Müzik ve Temsil kolları ne şekilde çalışmalıdır) İki şubenin çalışmaları üzerinde ayrı ayn durulmuş ve noksan olan müzik âletlerinin alınmasına. temsil şubesi için de makyaj takımile kostüm dolabı Hım tesisine karar verilmiştir. Bu arada Halkevi temsil şubesinde kadınların bulunmayışı noktasına temas edilmiş ve kuv vetli bir rejisöre ve organizatö re ihtiyaç bulunduğunu belirtmiştir. Toplantıda hazır bulunan Bolu Milletvekili Cemi* öz-çağlar gençlerle hasbıhallerde bulunmuştur. Bilâhare udi Mus tafa, Tevfik, Ruhi şarkılar teren nüm etmişlerdir
büyük bir 'Hiyacı olan (Şehir Oteli) ni açmışlardır. B»r cok yerlerin birinci sınıf etelinden daha üstün olan bu müesseseyi kuranlara teşekkürü bir bore biliriz


Kemal Giirmen,
Bu mevHİm Şehii’ Tiyatrosu dram kısmının talihi mezarlıktan açıldı. Otuzuncu yıldönümü münâsebetile; (Baykuş) un tem silinde, kâfi derecede kabristanlar, mezarlar, ölüler, baykuş sesleri gördükten ve dinledikten sonra onu - - -
tak i beden And- r _____
— Paul Antoine» in piyesinde de perde açılır açıl nıaz gene bir mezarlıkla karşılaştık.'
Fakat derhal söyleyelim ki, bu mezarlık esere büsbütün baş ka bir hava vermek, onu ba-nalite’den çıkarmak için cidden güzel düşünülmüş bir buluştur. »Düşman» piyesi, bu seneki tiyatro mevsiminin en güzel eser lerinden biridir. Mevzuu anlatalım :
(Tusen) denilen ölüler yortusudur; o gece ölüler mezarların dan çıkıp, aralarında görüşüyorlar. Evvelâ bir bahriyeli var ki. bir kız sevmiş; onunla, âşıknıın kollarının arasında kadın evlenmek istemiş; kızı refah i-çinde yaşatmak için serveti olmadığı cihetle serbest çalışa -rak para kazanmak ümidile res mî meslekten ayrılmış, Groen -lânda birkaç sefer yapmış neticede spekülâsyonca parasını kaybetmiş
Müstakbel kainpederinin ba şartlar içinde kızı kendisine ver miyeeeğini bildiği için onu kaçırmağı düşünmüş; kız buna, muvafakat etmiş, takat genç -âşık, -evden çıktıktan sonra hir mektupla buna imkân olmadığını bildirmiş; bahriyeli de ken dini öldürmüş.
Bu muhaverede Bahriyeliye muhatab olan adam da onun inti harından üç ay sonra kızla evlenen adamdır. On sene yaşamışlar; kız bu kocayı sevmemiş. üstüne âşıklar tutmuş; nihayet ayrılık hazırlığında ve şiddetli bir münakaşada ona son aşıkını da takdim ediyor. Aşıkla zevç görüşüyor ve âşık zevci kadını affetmeğe razı eyliyor. Kadın bundan mütahasria oluyor ve kocasından af taleb ederek ona avdet ediyor. Bir kalb krizi zevci yıldırımla vurulmuş gibi öldürüyor. Üçüncü mezar komşusu âşık dır. Kadın, onu da âşk ile, şehvetle öldürmüştür.
Bütün bu vukuat tablolarda ayrı ayrı yaşatılmıştır ve eser güzel işlenmiştir. Mevzudaki realiteler görülmemiş renklerle süslenmiştir. Her tablo değiştikçe. kavrayıcı, pür zekâ bir mükâleme ile karşılaşılıyor ve eserdeki fıkır mozayiklerinin sanat kudreti karşısında hayran oluyorduk.
Karşımızdaki şahsiyetler ayrı ayrı yaradılışları, düşüncele ri temsil ediyorlardı. Meselâ, bahriyeli genç kızı romantik biı aşk ile elde etmek ve onu bütün maddî bağlılıklardan a-yırai'ak frenklerin: »aşk ve sa-dç su iie yaşamak» diye vasıflandırdıkları bir hayat ile tutmak istiyordu, muvaffak ola -madı. Zevç, zengin bir fabrika tördii. O da kadının lüks zevkini para ile tatmin ederek o-na mâlik olmak istiyordu. O da nıuvaffak olamadı. Aşık, kadı nın cismanî zevklerine hitab ediyordu. O da şehvet uçurumuna vuvarlanmaktan kendini tu-kurtaı anıadı.
Piyesin en güzel sannelerin-den biri nunda sen g' tinde o birer suıeiıe omumuzu mu «-damların kabirlerini ziyaret etiz.esidir. Yıılıuz biı mazide bah-rıveli. tamamen unutulmuş bir noktadan ibarettir. Zaman değişmiş, hîslfcr maddileşmiş, ak sa-'ü kimya kız, pim1 lunar delikanlı ile zaman «aşk yapmağı» bava almak, konuşmak ve »âî-
muvaffak olanların ön safında re gibi, bedenî bir ihtiyaç telâkki eylediklerini çok kuvvetli istin ad noktaları ile belirtiyorlar. Bu sahne piyesin kuvvetli
lar. Bu sahne piyesin sahnelerinden biridir.
Piyeste ayn ayrı belirten roller, tiyatro
— YAZAN
Cevad ULUN AY \
şahsiyet tabirin-
(

• • •
ve bütün
İradının en so-
beyaz saçlarla Tu-
£İjj:ü kızının re! akalar ak. mezarh^â- ge'’P —-tie öldürdüğü bu a-
hisler maddileşmiş, kadım n yanındaki bir mühendisi bahri velinin olduğu için
trene hı-bu-
oian uzak orada görüştüğü
ikisi de aşkı, yahud yemek, içmek.
ce (prens rol) 1er olmasına rağ men güçtü, çok güçtü. Nitekim bazı sanatkârlar rolün paı lak-Iığına rağmen muvaffak ola-
lığına rağmen muvaffak nıadılar.
Fakat, muvaffakiyetin safında bulunanlar, Cahide Kemal Gürmen’dir.
Bilhassa Cahide, kadın rollerinde muvaffakiyetin en yüksek zirvesine çn niş -tır. Piyesin başlangıcındaki gene kızın bütün (evolils-yon) unu vukuat ile karakterin atba şı beraber yürüterek nihayet
• • en-ile
lığı bütün ince, derin teferruatı ile belirtmeğe bu derece i-aabetle muvaffak olması, Cahi-denin san’at hayatında sayılı biı- merhale teşkil eder.
Senelerdenberi Şehir Tiyatro bu sanatkârlarının bütün ean’-at gösterilerini adım adım ta -kip ediyorum. Cahideyi ehem -mryetli, ehemmiyetsiz pek çok rollerde gördüm. Fakat Arıdre Paul Antoine'iıı piyesindeki ka dar bir role sahip olduğuna rastlamadım. Bu rolün Tirrk tiyatro tarihinde hususî bir ehem miyeti vardır.
Eğer bu değerli artist fhtisa-satını, hünerini biraz umumî bilgi ve edebiyat ile kuvvetlen-dirmeğe meyletmiş olsa, Türk sahnesinin valnız kuvvetli bir elemanı değil 'medâr-ı-iftihar-ı olurdu. Fakat edebiyat dediğimiz zaman güzel Türk lisanının baştan ayağa san’atle işlen miş, zengin, kuvvetli edebiyatını kasdediyorum. Şimdiki uydurma lisan edebiyatı değil. Bunu virmi dört saatte herkes öğrenebilir.
Kemal Gütmenin (Andre) sini pek beğendim. Kadın, kocasına âşıkmı tanıtacağı zaman onu çağırıyor. Aşıkm sahneye girişi, birden seyircileri âşıkııı lehine meylettiren en büyük â-mil oluyordu. Kemal Gürmea bunu kavramasını bildi. Miikâ-lemede pek kuvvetli idi. Bilhas sa kadınla barışırken gösterdi-, ği sanatte o kadar samim? ol-jhı ki. sahnenin halka açık o-lan kısmını şeffaf bir dıvar san dik.
Mahmud Morali koca, rolünde beklediğimiz kudreti gösteremedi. Rol. gülünçtür, fakat komik değildir. Bu inceliği o âyar bir sanatkârın anlaması ve anlatması lâzımdı. Bu komik hava eseri o hâle getirdi kı - biraz anlayışı kıt olduğumu zannettiğim bir seyirciyi gülmeden tıkanacack sandım.
Romantik bahriyeli rolünü Talat Artemel oynayacakken rahatsızlığı dolayısile rol Kânı Kıpçağa tevdi edilmiş.
Romantik bir rol oynamak i-çin biraz romantizm in ne olduğunu bilmek lâzımdır. Bunlar okumakla edinilir; tarifle olmaz. Bu itibarla ikinci dere-1 cede olan bu rol, eserde oldu -1 ğu kadar sahnede de unutuldu.
Sııavi Teciu genç adam rolün de hiç de fena değildi. Buna mu kabil Nevin Seval’i zamane genç kızı i llimde iyi bulmadık. Daha modern, kanaatlerinin maddîliğim daha bâriz surette gö: termesi lâzımdı. Erkekleş-, miş bir genç kız yerine tabiî hüviyetinden ayrılamamış alel -âdo bir tin gördük. Roldeki gaye bu değildir.
Eserin tercümesi beni tatmin etmedi. Haşan Ali Ediz’e de söylediğim gibi cümle yapılarında itina gösterilmemiştir.. Kıs? bir cümlede üc defa "biraz daha çok» tabiri kullanılıyor. Mühim bir nokta daha var:
• •

I
I
za adamlar kanlarına eskiden 'kaşık düşmanı» "çocukların ana-iBi-
«kaıı av&Mb w», •köroğli: kabilinden zim Bayan (İyonar. Fakat hiç biı mecliste kimse birbirine kar şı bu itnvam kullanmıyor. »Bey, hanım, hfanurtefeudi daha yerleştiği nınkarıdan ındıriiemcdi ve ındiriiemiyeı'ek.
Eserin mut ercimi ısraı ile ou unvanın kulJınuimasnu istemiş tir; olabilir. Fakat ölüler birbirlerine ’Bay, Bayan1 diyor -lar da telefoncu kız neden «mat mazel oluyor? Kadının şv.br.c-lendiği ra k^besi neden »Madam Moren- oluyor? Ovıe olduktan
* V
sonra onlar da «Bayan- olmalı değil mi?
Aşık muavene için doktorunu evine aâvet eder. Kadın ziyaretçinin Doktor olduğunu bi.’ miyor. Asıkına sorar:
— Arkadaşın neci?
Aşıkııı cevabı şudur:
•— A’iv.seksivon yapıyor .. O da senin gibi.
Şu biı ik? satırın aynen F'an sızcası şöyledir:
— qu‘îl zlu.ııla vie ton anıi?
— l.a ch(»p qwc toi... de
la vfvİMectinr..
Bunun doğru şöyle olacağını zanned5/
— Arkadaşın
— Senin yaptığın işi... Vivı-seksiyon.
Evet ar ma ı Vivisection) ne demek? Bu kelimenin mânası birtakım tıbbî- tecrübeler için diri havvan’an keşi» biçmektir. Fakat b”nu bu kadar ıı zun cümle iie söyle'^meriz. R’u-kat, «canlı ten'vanlardâ tp* ih» dersek anlasırmaz. bir lfığat da sarf etmiş olmayız.
tercemesinin zorum: ne iş yapar’
— Don tehiı
AIu-
Örnek lir Ziınz t
• • te
n u uıu
Balıkesir: (Hususi'
kesine karşı şuhrimiz. Ziraat hürlüğü çok yerir.de kararlar ahn.ş trr. Don fııtâcağ. gere Ziraat müdürlüğünce çora..İran top sk.ilİ-mas haıdm tepc.ere ateş yak.la.uk ve ayni zamanda bekçiler l.avuiu ateş ederek bildireceklerdir.
Ziraat nnictûnuğt. • n emirkri gree ğjnce bağ aıııc«—r. arospıa yerleşti rilmiş ve üzerim. .; • muot uukal-müş samanlar (-şturulaeaktır. Böylece Donun »• Jura yapacağı za rarjn önüne g 1 -iş olacak ır
Lüzumlu Cedb.almayarak ’aag larıiım nıahiuı.'. scaeb olan baş sa hipleri 25 İra para cezasına • arptı nlacaktır. Esasen çuıjşkaıı'ığHİe te mayüz etmiş Z raat müdürlüğünü takdir ederiz.
Kas .aıuonuGA Dutluklar kurulacak
Kastamonu: H.ms)) — Kasta monuda yeniden Dutluklar kurul, çaktır. Bu karar köylüyü çok sevin dir miştir.
Dutluklar sadesinde, IpekböcekJı rl yetiştirilecek ve köylü için hazır ve kolay bir lu-zanç temin edilnuş olacaktır.
Yeni Ziraat ».udurii bu i?ic çanla başla uğraşmaktadır. .ryric^ zaman da Amerikan Dur -a'es tohumlar cu getirilmiştir.
Kastamouuda köpek bolluğu!
Kastamonu Hususi) — Sokaklar arasınd.? o .-ıboş gezen kopekler çoğalmışta:
Kuduz ihtiın karşasmda bir da olmaktaön dikkâtini eekı olacaktır-
• ) k J 4 A
.1 vardır. Bu dıırtnn »üt ıs una bekaları Belediyenin nazarı nek yerinde bir İş o
e


I
IKARA
ben
SAYFA: S

A L±
Amerikan yardımına Nazarlar Yunanistana çevriliyor ispanyanın da ıdhalı T J
Baş taraf» 1 üncüde ısrar ediyorlardı, Suat Berk dışarıya çıkarıldı. Haşmetin ve-kili Feridun Söğütlüğü sön aldı ,ve şu suallerin Sultandan sorulmasını istedi:
— Sultan Ankarada mahkemede şahadette bulunurken Re-git arkasında değil sağı gerisinde idi. Kendisi Reşidi mahkeme de görmüştür. Bir sene sonra da müdahil veküleriuin tahrik ve teşviki ile -Katı! Haşmettir!» diye şahadet .etmiştir. Sultan müdahil vekillerinin yazıhanesine gitmiş, görüşmüştür. Gidip gitmediği kendisine sorulsun. Ka til belli olmadan dispansere devanı ettiğini nereden biliyor? Bir ifadesinde de Doktor Ne -§et Naci birkaç gün önce Reşidin annesini azarlamıştı, deruiş. Bunu nereden duymuştur? Saniyen şahitlerden Salık Güven: «Sultan bana katilin kafası yana dönüktü, burnu tümsekti.» demişti diyor. Ş; v.ii bakılsın hangisinin burnu tümsektir? Sonra Sultan M^j.z-ri tanıyor mu, tanımıyor mu 3 da sorulsun
Bu sualler üze. :.e mahkeme heyeti müzakereye çekildi.
Karar
20 dakika soa.ı reise açıldı. Sıı karar verildi;
«Şahit Sultanın .:..-) aııser hak kında Ankarada ifadesi alınmış tır. Katilin o zaman henüz j a-kalaıımannş olma^nıa ve Sultanın Bolu duruşmasında vaki şahadet ve ifadesine göre kendisine Haşmetin tek;ur yandan gösterilerek buru;', tümsekliği hakkında sual tevcihine mahal olmadığına, ancak Hamit Şev -ketin yazıhanesine gidip gitmediğinin ve Muzafferi tanıyıp nımadığınııı sorulmasına oy Uğile karar verildi.
Mühim Bir Yüzleştirme..
Bunun üzerine Reis, Neşet Nacinin hizmetçisi Sultana sordu:
— Bir Muzaffer Torun Dün burada şahitlik etti, metin samimi arkadaşı imiş. An karada gezen birisi Böyle bir şahıs gördün mü?
— Hayır efendim .' Bu isimde birisini tanımanı.
Muzaffer çağıııi
=-’EeTki görünce ranırsın, işte Muzaffer budut*.
Diye yüzleştirildi. Sultan bak tı; baktı:
— Hayır* Bununla görüşme -dini, tanımıyorum, dedi.
Muzaffere soruidu. O da:
— Sultanla hiç görüşmedim. Cevabım verdi ve:
- Sen doktor Naciye nuıaya neve hie gitmedin mi?
Sualine de:
ta-bir
doktnr şahit
var..
Haş



I

Yüce Dîvân
f Baş tarafı l incide) «ına vansa alınmasına- karar verece ğini zira Tekel idaresinin ambalaj lık keresteye büyük ihtiyacı bulan duğunu söylemiş ve o zamanlar Ta nnı Bakanlığı ile Tekel Bakanlığı arasında blı* soğukluk bulunduğunu Tarmı Bakanlığının Tekele kereste vermek istemediğini bildirerek me seleyi Bakanlar Kuruluna açtığını ve Başbakanın şifahi emlrlerile fabrikaya kereste temin edildiğini sözlerine İlâve etmiştir. Başkan Şa lıldden Orman idaresinin diğer ınü esseselore tomruk verdiği halde nl çiıı fabrikaya vermek istemediğini sormuş. Tahsin Coşkun bunun se bobini bilmediğini söylemiştir.
Eundan sonra dinlenilen eski Ta nm Bakanı Şevket Raşld Hatiboğlu İse Iyldere kereste fabrikası sahip lerinin Orman İdaresine müracaat la fabrikayı 115 bin liraya satmak İstediklerini idarece yaptırılan eks pertizde fabrikaya 65—70 bin lira kıymet biçildiğini fabrika civarında ormanlardan 2S yıl lçin kereste verileceğine dair bir anlaşma olma 1 sına rağmen Ormanların takati ti)1 kelimesinden anlaşnıaıım yerine) getirilmediğini fabrika sahiplerinin* dâva ederek dâvayı kazandıkların » söylemiş ve bllâhara fabrikanın T(! kel tarafından satın alınmasından' sonra Ürgüblü İle konuşarak fabrl ( kaya kereste temin edildiğini bildir1
miştir. Şahid bundan sonra fabrlkâC nm Bakanlar kurulu kaıarlle değili Tekelin mesuliyeti altında evrakı--c ın elden imzalatılmak suretllo satın} alındığını söylemiştir. )
Bundan sonra dinlenilen şahidS Lususi kalem şefl Necati YürükoğluJ fabrikanın satın alınması işlle bir? İlgisi olmadığım ancak satış ınua-J melesinden sonra Bakanın lmzasmıc havi iki pusla İle fabrika sahibi A-S klf Sadjkoğluna.bedeli mukabili 30c şişi şampanya^ be viski verilmiş ol} dudunu söylemiştir. Bundan sonra dinlenilen şalıld Tehel müsteşar, Ilulfısl Aylın ise fabrikanın satın ahnmasmı mukaddem Tarım Bakan liri ile yaz.lı muhaberata dair b; zı açıklamalarda bulunmuş ve diıı lenecck başı:., .Jud olmadığından ( de Guİlat’a’zeyİ olarak acıkla-duruşmaya y.rm sabah devam et} tucaffız. '
mek üzere son veriimlş'.ip
— Hayır!
Mukabelesinde bulundu. Muzaffer dışarıya çıkarıldı. Reis Sultana tekrar sordu:
— Bale, sen Hâmit Şevketin yazıhanesine gidip görüşmüşsün. Orada sana Haşmetin a-teybinde ifade ver! ■ demişler?
Sultan. Hâmit Şevketin böyle biı şey söylemediğjıi beyan elti.
Bu sırada Reşidin avukatı Celâl Yardımcı süz aldı:
— Sultana Hâmit Şevketten başka Reşit veya Haşmetin ak rabalanndan veya adamları taralından birşey Öğretildi mi”
— Hayır! Hiç kimse tarafından birşey öğretilmedi.
— Doktor Neşet Nacinin cinayetten birkaç gün evvel Re-; şidin aıuıesi Kâmıranı azarladı-’ ğmı işittim demişsin?
— Yalan! Hatulamıyorıuu. Duysam söylerdim.
— Fakat bir ifadende var. İyi düşün!
Sultan hatırlıvamadı. Bu ifa-des; okundu. Tekrarlatıldı. Yine hatırlayamadı. Kâmıana sorul-dtt:
-- Böyle bir azarlama oklu mu?
— Evvelce de aızettiğim gibi. 19 Mayısta kızım Nuhratııı bay rama gitmemesi için dispanserden bir rapor almak istedim. Neşet Naci bev dispanserde de çalışıyordu. Vermedi. Bu yüzden münakaşa ettik.
— ölümünden birkaç gün ön. ce doktoru görmeğe gittin mi?|
— Havır!
Sultan da belki bu azarlamayı hademelerden filân duymuş olabileceğini söyledi. Duruşma 14.30 da devam edilmek üzere talik olundu.
ÖĞLEDEN SONRAKİ OTURUM -
Saat 14 te ikinci oturum açıldı ve içeriye evvelâ bu cinayet hâdisesi nin en mühim şahidlerinden bulunan Celâdet Cönk aluıd*. Usulen ve min ettirildikten sonra Celâdetin rl okundu-
Müteakiben reis sordu:
— Senin hangi ifadelerin doğru olduğunu anlıyamadık gitti. Evvelce yaları şahadetten de tevkif edil muhtelif tarihlerde verdiği ifadele din. Sonra hakikate rücu ettiğinden serbest bırakıldı.n İfadelerinin han gisine inanalım?
— Ben öldürüleceğim hakkında bir tehdit mektubu almıştım. Fena haled korkuyordum Evvelce susma yv-uınyh ettim. Fakat başka çare

1

kalmayınca kendim için bir bildirini. Son ifademde söylediğim gibi Katil Haşmettir!
— Tehdit mektubunu ne zaman aldın?
— Mektubu Boluva gelmeden ön ce almıştım. Bektııbu bilâhare Bolu savcılığına gönderdim.
— Kız kardeşin Mut;.yet ifadeni değiştirmen için telktr.atta bulunmuş. sana tesir etmiş doğru mu?
— Hayır!
— Bir başkası sana telkinde bulundu mu?
— Hayır, kat’iyyen’.
— Peki, hakikate rücu etmeği na sil oldu hatırladın?
— Vicdan azabı çektiğimden Nl hayet hakikati söyledim; Katil Hey mettir- Cinayet günü doktorun mu ayenehanesine gittim.
KAP AYI AÇAN HAŞMET ORBAYDIR
— Kapjvı kim açtı?
— Haşmet Oıbay.
— Doktor Naci Haşmeti muayene ye ne zaman aldı?
— 10 dakika sonra Ben o sırada bekleme odasında oturuyordum
— Haşmet nerede oturuyordu,
— Vestiyerin yanında.
— Haşmet İçeriye girdikten ne ka dar sonra gürültü işittin?
— Tahminen 15 dakika kadar son ra içeride gürültü oldu.
Bundan sonra İçeriye muvacehe edilmek üzere Celâdetin kardeşi Mü eyyet Cönk alındı.
Reis sordu:
— Haşmetle Reşidi tanır mısınrz?
— Hayır tanımam.
— Doktor Neşet Naciyi tanır nu smız?
— Gıyaben tanırım.
— Kardeşinize cezaevinde şahid lik için telkinlerde bulunmuşsunuz. Ne dersiniz?
— Hayır bunu şiddetle reddederim.
— Niçin tevkif edildiğini Celâ dete sormadınız mı?
— Sordum, bana yalancı şahitlik ten tevkif edildiğini, fakat tekrar dinlenmesi için mahkemeye İstida yazdığını söyledi-
— Bolııda kaç gün kaldınız?
— 10 gün kaldım. Ve Celâdet ser best bırakıldıktan sonra beraber An karaya gittik.
— Burada resmi ziyaret yaptınız mı?
Celâdet beni gördükten sonra savcı Zahit Töre gittim. Onunla ko nuştum. .
HAŞMETİN AVUKATI SORUYOR Bu sırada Haşmet Orbayıp avu kaıak söz aldı ve şöyle dedi:
Bu şahid Ankaraya döndükten sonra her hangi bir kimseye (Her kes Haşmetin katil olmasını isti yor. Celâdet te katil Haşmettir, di yerek kendisini kurtarmışı diye biı şey söylemir midir?
Bu aradd Haşmet Oıbay ayağa kal karak sö zaidi ve şöyle dedi:
— Şahid kat’iyyen doğru söylemi yor JMüevyet Cönk cezaevine geldi ğiııde tanımadığı bir şalısın yanın da Celâdetle konuştuğunu söyledi. Halbuki şahid kardeşi ile cezaevi müdürü Celâlin yanında konuşmuş tu. Celâl her şeyi bilir, onun için a
söylemeği
iııs

o
kendisinin dinlenmesini hak ve dalet namına rica ediyorum.
Durum Müeyyetten. soruldu, şöyle dedi-
— B;n cezaevi müdür Celâlin ya nmda kat’iyyen konuşmadım.
Bu sırada Celâdet tekrar içeri a lındı ve başkan kendisine sordu:
— Müeyyetle cezaevinde nerede konuştunuz?
— Kâtip odasında.
— içeride konuşurken yanınızda kim vardı?
— Şimdi hatırbyamıyorum.
— Cezaevi müdürünün yanında konuştunuz mu?
— Hayır böyle bir konuşma olma dı.
Burada duruşmaya 10 dakika a. verildi.
teKTstz-i- icejsif VE ISTI NE BE EVRAKTA Kr
Bu on dadikalık fasıladan sonra du ruşmaya devam edildi. Anyarada be lediyesindun gelen fotoğrafhanelerin açılma ve kapanma saatlerini gösteren müzekkere, temsilî keşif hakkında Ankara bi rınci asliye ceza yargıçlığının tanzim ettiği rapor ve İstanbul ağırceza mahkemesince alınan şahit Belkis Ilıtmanın ifadesi şahit Faiz Işıtman, Kemal Bora ve yardımcısı Kâmil Okayuı Aıı karada alınan ifadeleri ve son olarak adı davaya karışan ve Reşidin vali Tandoğanla konuş masında hazır bulunduğu söylenen diş doktoru Adnan Gökta-nnı verdiği ifadeler okundu.
Adııan ifadesinde Reşitle Tun doğan arasında cereyan eden konuşmada hazır bulunduğunu ve Tandoğanın Reşide Doktoru sen mi öldürdün? Niçin öldürdün?” diye sorması üzerine Reşidin başını önüne eğerek Be ni verem hastalığından dolayı uzun zaman oyaladıktan sonra nihayet sanatoryonıa gönderme diği iciıı öldürdüm cevabını verdiğini bunun üzerine Tando ganin 'Sen mademki sanator -yoma gitmek istiyordun , bana





seni
Reşidin avukatı
müracaat etseydi» gönderirdim, niçin bu genç dok tora kıydın?» dediğim işittiğini ve başka bir şey söylemediğini bildiriyordu.
Raporun okunmasını mütea -kip reis Reşide sordu:
Diş Doktoru Adnan l'ydurıua Sabittir
— Buna ne dersin?
— Ben vali ile konuşurken evvelki ifadelerimde de söyledi ğiırı gibi adını bildirdiğim kim seterden başka içeride kimse yoktu. Diş doktoru Adnanı ta mnm, benim de dişlerimi teda vi ediyordu. Kendisi orada katiyen yoktu.
Bu arada şöyle dedi:
— Vakada n bugüne kadar 2,5 sene geçti. Bu müddet zar f;nda bu diş doktoru Adnan ıı-yuyor mu idi ki, bir şey söyle medi de şimdi meydana çıkavak şahadet ediyor, bu uydurma biı* şahittir.
1k( Tanık Tekrar Ettiler: Kalil Haşmettir
Daha sonra huzura alınan Ke mal Çapan:
Ölünün vaziyetini Anlattıktan sonra avukat Celâl X ardım cı söz alarak şahit Tevfik ve Celâdete faillerin bir daha gös terilmesini istedi. Tateb kabul e uildi ve reisin bu yoldaki sorusu üzerine Celâdet eli ite Haşmeti göstererek yüksek seste:
— Katil budıır, dedi.
Tevfik ise yine ayni şekild? elini uzatarak Haşmeti gösterdi ve şövle dedi:
— îşte efendim, katil budur.
Reşidin avukatı tekrar söz al dı ve şunları söyledi:
— Yargıtaym bozma sebeple rince fail değişmemiştir. Bina -enalevh Reşit fiilin ikamdan sonra suçu üzerine aldığı için ceza kanununun 296 inci maddesi mucibince tecziyesi icap e der. Bu maddeye göre de azamî 45 gün malıktım olması lâzun gelir. Reşit ise bu müddetten fazla yatnuştır. Tahliyesine ve mahkemenin gayri mevkuf ola* lak devamına karar verilmesi ni talep ederim.
Hâkimler Heyeti Müzakereye Çekildikten Soura
Müteakiben muîıakeme heyeti karar vermek üzere saat 1S.4Û da salonu terkederek müzakere ye çekildi.
Yarım saatlik bir müzakereden sonra reis ve âzalaı* tekrar yerlerini aldılar, huzftra halen Kastamonu emnivet müdürü bu w
lunan Naci Uluer alındı. Vâki sual üzerine vâli Tandoğanın odasında paravan yanındaki sandalyede bir adam oturduğu, kendisini şahsan tanımadığını, dış doktoru Adnan Göksan o— lup olmadığını bilmediğini söyledi.
Reşid de sorulan sual üzerine vft’inin odasında ne diş doktoru nun, ne de başka kimsenin bulunmadığını söyledi.
Reşidin avukatı da söz alarak r/nr.;»;., tevkif edilmesini istedi. Mütalâası sorulan savcı, takibat yapılmasına lüzum olmadığını söyledi. Mahkeme talebe uydu. .Mulıkrnırıiüı kararı
Bundan sonra mahkeme heyeti şu kararı verdi:
1 — Sultanın katilin Reşid olduğuna dair ısrarla söylediğine şahid olan Nevzatın görevi, yargıç Melâhat, Miieyycd Tezgiıı, Süreyya Ağaoğlunun dinlenmesine.
2 — Celâdet Cönkün katil Reşid olduğuna dair beyanda bulunduğuna şehndet edeceği bildirilen M a 1 i ye Ba k anlığı m ü terebn le rin -den Esadın. Istıınbul Cniveısitesi profesörlerinden Nözhet Kürkçü-oğlunun, Maliye Bakanlığı müşavirlerinden avukat Mazlum Kayalının dinlenmesine.


Şia fırkalarında İmamet • in bn.şda geldiğini söylemindik. A-' lalarındaki ayrılık da bu (îma-1 raet) in tevcih ve tâyini yüzün-[ dendir. Bu bakımdan, dört bö-ı İlimde inceleyenlere uymağı mü ı nasib görüyor ve açıklanmasında kolaylık ve irtibat itibarite de tasııifdeki sırayı bozarak önce Zeydiye ve Keysaniye’den, sonra tmamiye ile Galiye’dttı bahseylemeği elverişli buluyoruz. Derziye, Nusayriye, Babîye ve Bahiye, Ismailiye... vesaire gibi zamanımızda dahi yaşamak ta bulunan tarikatleri; her ne kadar bir kısım âlimler; Şiaıım Gullat kısırımdan saymışlar ise de, bizce bunların; İslâmî nıez-heb fırkaları» olmaktan ziyade birer garip ve bâtıl (din) olarak kabulü uygun görülmekte»
* dir. (*) Şu kadar ki, inançların* ; da İslâm büyüklerinin adı geçmekte ve kendileri zahiri Iıaİ-; terini ielûma nisbot eylemekte ' bulunduklarına göıc, ' bunlara , müteallik (İnanç hareketleri) ni
kararlaştırıldı ('Baştarafı 1 incide) silciler Meclisi Dışişleri komisyonu bu sabah yaptığı gizli oturumda 6 milyar 205 milyon dolarlık Avru-panın kalkınması programından ] istifade eden memleketler listesine İspanyanın da dahil edilmesini kararlaştırmıştır. Bu karar, pazar tesi akşamı cumhuriyetçi saylavlardan Alvin Okoııski tarafından Temsilciler Meclisi bürosuna sunu lan tâdil teklifi üzerine alınmıştır. Temsilciler Meclisi İspanyanın Marshall planına iştirakini 52 oya karşı 149 oyla tasvib etmiştir.
Londra d a hoşnudsıızlıık
Londra: 30 (AP.) — Avrupa
kalkınma programına İspanyanın iltihakına yol açan Birleşik Amerika Temsilciler Meclisinin kararı sorumlu İngiliz çevreleri tarafından boş karşılanmamıştır.
İngiliz hükümetine mensup kay nakların izhar ettikleri kanaata göre, Avrupa kalkınma programına diğer memleketlerin iştirake davet konusu şimdi 16 devlete râ-ci bulunmaktadır.
Fransa, İtalya ve Avustııryaya yardım
Nevyork: 30 (A.A.) — Dün. A-m erik a, Marshall plânı tatbikatına başlanmasına intizaren, Fransa. İtalya ve Avusturyaya teslimatın devam edebilmesi için 13.750.000 İngiliz lirası tahsisat kabul etmiştir.
Bu iş ile ilgili kararname, başkan tarafından imzalanmak üzere Beyaz Saraya gönderilmiştir.
Ayni zamanda, Mümessiller Mec lisi Dışişleri Komitesi, Rusya ve peyklerine gönderilecek harb mal zemesi üzerine munzam bir kontrol vazeden tadilâtı kabul etmiştir.

fBa^iıarafı 1 incide)
Amiral Sn-nnan yırın sabah Yunan kralı Paul tarafından kabul edilecektir.
Çetecilere karşı taarruz başladı
Londra: 30 (B.B.C.) — Çete
kuvvetler■: karşı girişileceği bil-
dirilen büyük taarruzun Selânik şimalinde Kılkış civarında başladığı bildiriliyor.
Gelen haberlerden harekâta, Ingiliz ve Amerikan subayları, müşahit olarak iştirâk etmektedir. Savaş devim ediyor. Henüz tafsilât alınamamıştır.
Savaş tafsilâtı
Londra: 30 (A.A.) — B. B. C. ııiu Balkanlar muhabiri, kuzey ve batı Yunanistanda sava? bölgelerinde yaptığı bir gezinin intihalarını şu tarzda anlatmaktadır:
Vaziyet, si'ndiye kadar görülme mış deıe. 0 - kötüleşmiştir. Zira, ordu, bölg- deki bütün köylerde sokağa çıkma yasağını sıkı surette tatbik etmektedir. Bundan başka, yine ordu mırile bir kaç ana yol hariç olmak üzere, bütün diğer yol larda askeri kafileler diğer bütün muştur,
larda 10ı) kilometreye kadar vaziyet normal görünmektedir. Ame rikan inşaat firmaları. 4 seneden-beı i bir çok arabaya ve bir çok insan hayatına mal olan yollan tamir etmek e in çalışmaktadır. Bu konuda yağmurlar kadar zamanın da ehem* âyeti vardır.
Dağlık bölgelerdeki sivil halk
müstesna, seyrüsefer durdıırul-A tınımın kuzeyindeki yol-

Hayret!
('Baştara.û 1 incide) ğı vazifelerin hikâyelerini dinli yerek oradajı tanırım. Eğer bu memlekette bir tegallüp zihniye tı varsa Kemal Satırda değil Koraltandadıi’. Demiş ve bütün konuşmalarının şahsî olduğunu söyliverek, sözlerine şöyle devam etmiştir:
Bu memlekette ben Demokratik hayatın gelişmesini, yerleşmesini Koraltandan yüzbin İtere daha fazla isterim. İsterim, çünkü daha benim yaşım gençtir. Dört defa, beş defa ( düşer kalkarım, amma Koral- j tan bir defa düştükten sonra Allah çok uzun ömür versin bir defa daha kalkınması şüphelidir. Onun için aramızda zihniyet farkı vardır.
Nasıl olur da ben Demokrasinin gelişmesine çelme takmak isterim. Bu mümkün müdür, de miştiı*.


Molotof Berlinde imiş
Berlin: 30 (A.A.) — Molotofun dün gece Berline geldiği haberi şa yi olmuş ise do bu haberin doğru iuğunu tef-bit etmek mümkün ola mainıştır.

3 — Ankarada zayi olan mermi den dolayı para cezasına mahkûm olan komiser Vahdetin ilızaren cel | bine ve dinlenmesine.
4 — Ankauı polislerinden hâdise mahallinde bulunan Yusuf Kah i vecioğlu ile polis Reşad Terenin ih zaren celbine ve dinlenmesine.
5 — Hâlen Ankarada Yedek Su | bay Okulunda han Işıkmanm meşine.
6 — Celâdet
evinde (Allah var, katil olmıyan Haşmete nasıl katil diyebilirim) dediğini işiten ve halen Ankara. Sinop, Zonguldak ve İsparta cezaevlerinde bulunan dört mahkûmun dinlenmesine.
7 — Duruşmanın 18 Nisan 948 giiııü saat 9 a talikine karar verilmiştir.
bulunan istinabe
Cönkün
Bohı ceza-
orduya yardım etmeğe hazırdır. Lâkin bu halk, ordunun burada kalmasını arzu ettiğinden, çok çabuk haynl sukutuna uğramaktadır. Köylüler, şimdi âsilerin mev» • zilerini inşa etmekte tereddüt eyte miyeceklerdir.
Yunan ordusunun maneviyat va silâhtan ziyade dağ savaşı talim v« terbiye ine ihtiyacı vardır. Asile» çocukluklarından beri bildikleri bıı bölgede karanlıkta da olsa harekât ta bulunmakta, buna mukabil A-tina bölgesinden toplanmış olan askerin arazi bilgisi kifayetsiz gel inektedir.
Çetecilerin kaçırdığı Yunan çocukları
Lake Succes: 30 (AP.) — Yunan Dışişleri Bakanı K)nstanth) Çaldaris, Birleşmiş Milletler Kuruluna gönderdiği bir telgrafta, komünistlerin Yunanistan'da on binlerce çocuğu kaçırdıklarım v( bunları Belgrada, Sofvaya, şe. Tiraııaya götürdüklerini miştir.
Yunan Dışişleri Bakanı,
nistlerin bunu memlekete dehşet salmak için yaptıklarını kaydederek şöyle demektedir:
Yunanistan bu komünist çetelere karşı çarpışmakta devam edecektir; fakat, dünyanın medeni milletleri de bu mücadelenin 3yni zamanda kendi dâvaları olduğunu bilmeleri ve yükü her birinin gücü yettiği kadar aralarında paylaşma lan lâzımdır.
Bük ra bildi r-
komü
Amerika Cumhurbaşkanlığı rekabeti f Baş ta rafı 1 incide)
«Amerika harb istemiyor, asla istememiştir. Fakat harbclen daha fena şeyler de vardır ki. esaret bunların içindedir.»
Bin kişinin bulunduğu bu top' lantı^-ı acarken Dean Alfange ‘ da şehir adına kısa bir söylev | vermiş ve bunda eski Yunan ta ruhini ima ederek şöyle demiş1 tir: I
«Bugün Amerikada üçüncü bir partinin Cumhurbaşkanlığı • ııa adayı olarak NVallace göste riiiyor. Onun da Yunan çetelerinin arasına katılıp dağa çıkması iyi olur. Belki o Stalin onu hükümeti kabul eder.
Truman bahse temas etaniş ve şöyle demiştir:
(Benim söylemek istediğimi Dean daha evvel söyledi. Eski Yunanlılar arasında da bir Wal lâce vardı, demek istiyordum.. Hakikaten. Yunan tarihindeki Alkibyadis. dünyanın emsalsiz demagogudur. Bu Yunan komutanını taklit edenlere ben Yıl nanistaıı dağlarına gitmeyi tav şive edeceğim; öı*ası güzel bir memlekettir. Böyle bir adamın, pek bayıldığı memlekete gitmesini ve eğer isterse, orada k^n di memleketi aleyhine çalışmasını tavsiye ederim.
Vaşiııgton 30 (A.A.) — Ulis, Başkan Truman dün akşam Yunan menşeli Amerikalıların başlıca teşkilâtlarından biri olan Aspa teşkilâtının senelik ziyafetinde bulunmuştur.
Eiseııhover Adaklığını Koymayacak
Vaşiııgton, 30, (A.A.) — Müttefik kuvvetlerinin eski başkomutanı General Eisenho -ver resmî sözcüsü vasıtasile yaptığı beyanatta gelecek Cum hurbaşkanlığı seçimlerine aday lığının konulmasını kabul etme mek kararını değiştirmediğini açık bir şekilde bildirmiştir.
da ııin
da,
• •
zaman:
«hür Amerikan başkam olarak
söylevinde bu
2 inci lr.önü zaferinin 27.ci yıldönü
mu fBa stara fı 1 incide) üst eden fedakâr müdafaası karşısında parçalanmıştı. Türk orducu. Eskişehir. Afyonkarahisara kar^) ayni zamanda şiddetle taarruza geçen istilâ ordusunun taarruzuna kırmakla kalmamış, onu perişan, bir halde rieatc mecbur ettiği gibi kısmı küllisi ile cenuba dönerek Afvonkaralıisar civarında bulunan düşman kuvvetlerini de vatan top raklarının bağrından söküp atmıktır.
Kızıi Basın ve Amerika ("Başta rafı 1 incide) ıîne teinin edilen şartlar dahihnde girebileceklerini vazetmektedir.
Bu makvelenamede mu bahirlerin veya haber ajanslarının, yazıla n-nın sansüre tabi olmadan veya g.e clkiirılmeden gönderilmesine muşa ade edilmesi fakat anlaşmayı imza layan her devletin doğrudan doğru ya Millî Askeri güvenliğe müteallik haberler hakkında nizamnameler te sis edebileceği ileri sürülmektedir.
Mukavelenamede anlaşmayı imza layan devletlerden herhangi birisi nin hâdiselerin hakiki veçhesi hak kAka diğer devletlere ayni şekilde malûmat verebileceği bildirilmekte dir.
Tasarıya nazaran bu mukavelena rne iki devlet anlaşma tasdiknamelerini Birleşmiş Milletler nezdinde te ati ettikten sonra yürürlüğe girecek ve mukavelename diğer bütün dev letlerln de ilhakına açık bulunduj-u lacaktır.
Müşahitler Amerika heyeti tara fından ileri sürülmüş olan bu tasa; nyı muhtelif şekillerde tatbik edile bilecek esasların genel olarak beya nışeklinde değil fakat yürürlüğe konabilecek mahdut bir anlaşmayı tahakkuk ettirevilecek bir teşebbüs olarak addetmektedirler . .
Amerikan basının çok çabuk de ğişebilen ve mesuliyetten ari oldu ğu yolunda Sovyet delegesi taratır» dan yapılan ithamlara cevap vercıf Amerikan gazeteler korporasyonu. nun başkanı Nenri Mayrtin şunlar» söylemiştir:
Amerikan basını bütün tarihi hep yunca Sovyetlerin kontrolü altında bulunan basının göstermiş olduğa şui’suz İdeolojik değişlkliüleri hi( bir zaman göstermemiştir.
Aınerikaııbasınuım birkaç kişinin hâkimiyeti altında bulunduğu yok luııdakl ithamlara cevap veren Ma» tin Sovyetler Birliğine «bizzat Ko, münist Partisinin bütün gazeteleri kontrol etmekte olduğunu ve bi» hareket ve propaganda idaresi fa bütün gazetelerdeki tahrir heyet !-rt nl kontnol altında bulundurduğunu söylemiştir.

Yaz»n
şprtlaı* dahilinde kendi hakkınıc Muaviyeye terkedip çekilmeği/ uv"un buldu. Şartlar içinde eır nıülıınımi; Muaviyenin kendi yerine sülâlesinden başkasını veliahd yapmaması idi. Ne yazık ki. bu şartın mevcudiyeti î-nmnı Haşan ın zchirlettirilip ortadan kaldırılmasını tacil etti ve oMiın vefatından sonra (Ye-zid) in uebiı* ve hde ile veliahd olarak tanıttırılmasına mâni o-lunıadı. Babasının ölümde yerine geçen Yezid yamanında ise, beı* müsliimanın yüreğinde kıyamete kadar unutulmaz yaralar açan Kerbelâ vak’ası hu-dûs eyledi.-
Acıklı hâdise; çok yazılnuş-tır tekrarına lüzum yoktur. Burada (İmanı Hüseyin) in faciadan sağ kalan tek halefinden, Ir nın (Zeynelâbidin) den bahs cvl iveceğiz.
taeağız.
( ' ) Yecidiye'nİn dahi böyle olduğunu t*', velco göstermiştik.
f
(Devamı var)
Tefa-âfass IV, KH
— Caniler ve mazlumlar — Elife I*iç Ziyadııı meş’um oğlu
Ha l ()f|:aga
Şia fırkaları Emirinin DivâııC bir kadın, cesur bir yenç! — — (Yezid) in divanında —
Zeydiye mezhebi fırkaları: — Şia mezheblerinin (Nâs) lara ne yolda dayandıklarını evvelce yazmıştık. (Zeydiye) de, Nâsla-ra İHtiııad eyler. Ancak bunlar; Niısların keyfiyetlerinde, Teber-rî ve Tevelli şekillerinde, İmamet şartlarında ve imametin sırasında, imamların şahıslarımda, (Mehdi) ligin tevcihinde diğer Şiî fırkalarından ayrılırlar. Önce, (Zeydiye) ismini alnıohı-rı sebebi üzerinde duracak, noıı-ra diğer hususlardaki tahkikatımıza geçeceğiz:
Zeydiye adnu almalarunn se-
/juudiuc mezhebi — herin lada, üç (Ali) ler
— Remil it Ehremin okşadığı dudaklar — Eedakâr bir ihtiyarın aeıklı âkibeti! Şanı sarayında matem!
1 obi; imamet sırasuıda (Hazreti Hüseyin) in oğlu olup Zeynelâ-bidin, Seccad isimlerde de anılan (Ali Avsat) ııı oğlu (Zeyd) i (îmanı) tanımalarındandır.
Ortanca Ali Bin Hüseyin (Zeynelâbidin); Hazreti Hüseyi-nin Kerbelâ faciasından kurtulabilen biricik erkek çocuğudıu*. Diğer Hüseynî imamlar: bu zattan türemişlerdir. Bu sebeble e-hemnıiyeti büyük olduğundan o-ı.ııp Kerbelâ hailesinden nasıl o-lur da kurtulabilmiş ve neden dolayı dördüncü imam olarak tanınmış bulunduğu hakkında i-
Merd Uğursuz muzafferiyet 1 a'ih mi, hatâ mı?
zabot verilmek icap eyliyor: Hazreti Ali’nin şehadetınden sonra, makamına büyük oğlu 1-mam Haşan geçti. Bir taraftan Hsvaric’in gaileleri, diğer taraf taıı Kûfelileıin sadakatsizlikleri karşısında güç duruma düştü. Böyle kararsız ve iki yüzlü bir halk, zabt ve ra’otı bozuk askerle Muaviyeye karşı durulmanın imkânsızlığını anlamakta gecikmedi. îslâmlaı* arasında yeniden kan dökülmesine sebeb olmak* da istemedi. JIilâf( (‘ postunda oturarak neticesi meşkiik maceralara aiılmalılan ise, bazı
Bugün çıkan 5-inci sayısında Yahya Kemal’in Fndüiüsts faks
adlı şaheserini sunmakla bahtiyardır

SI? de bu eşsiz dergiyi okuyarak eadolııuzl____
A

SAYFA: 8
A
D, Parti Haysiyet Divânına verilip sonrada ortadan yok edilen şikâyıtname
(Baştaratii 1 incide) foehtuboa 0.2.948 tarihinde Demokrat Parti genel Haysiyet Divânına bir şikâyetname gönderdik leri ve bu şikâyetnamenin ortadan yokedildiği iddia edilmektedir.
Ayrıca Osman Nuri Koni tarafından da teyid edilen bu hâdise İle ilgili şikâyetnameyi umumî efkârın bilgisine sunmak mahsadile Mynen aşağıya alıyoruz:
Demokrat Parti Genel Haysiyet Divânına:
Ankara
♦Sayın kuru!, mensubu bulunduğumuz partinin İstanbul itinin ilçelerinden Eminönü vc Beyoğlun-dan başlayıp bütün teşkilâtın ft-henk vc düzenini bozan partimizin dahilî program ve tüzüğüne aykırı ve fesatkâr hareketlerde bura, teşkilâtının altüst olmasına âmil olan bu şahısları himaye değil hat tâ tahrik eden genel idare kurulu üyelerinden Fuad Köprülü ile o-iıun hareketlerini de dcstckliycn arkadaşları hakkında yüksek Divânımıza müracaatla şikâyet etme ği partimizin yüce menfaati namıma lüzumlu gördük. Şöyle ki:
İlk tesisinden itibaren tam bir l.henk içinde çalışan Demokrat Parti vilâyetimiz teşkilâtı Eminö-oünde Orhan Köprülünün, Beyoğ-Junda ahiren partiden kovulan Nevzat Şıımnunun etrafında topla-• aan-sayisı mahdut kimselerin kun îağma mânız kalmıştır. Bu yıkıcı fâaliyeti desteklemek için îstanbu-a geldiği anlaşılan Fuad Köprü-ünün direktifleri ve merkezi ha-•eket ve tahrikleri il teşkilâtının Sikme vaziyetine düşmesine mün-•er olmuştur. Bunların müşterek faaliyeti Kenan öner gibi bütün maddi ve manevî varlığını partimize bağışlıyan fedakâr bir baştan da bizi mahrum etmeği intaç etmiş ve bununla Fuad Köprülü bizce kıskançlık yüzünden teşkilâta tamir edilmez bir gedik açmıştır. Bu günde milletin ruhunu dolduran bu adam istifası sebebini ifşadan imtina etmekte ise de biz hâdiselerden ve merkezden ya yılan sözlerin ruhumuzda hasıl ettiği tepkilerden bu istifanın ciddî sebebleri olduğuna kaniiz. Çünkü hayatı mukabilinde millet ve memleket hizmetinde devam eden bir insiuı durup dünürken bu hizmetlerinden uzaklaşmak için önlenmez bir ıstırab duymalıdır. ■
Etraftan öğrendiğimiz ve delillerini topladığımız hâdiseler tabiî bir başkan olarak kabul ettiğimiz Kenan önerin Vatan ve Parti hesabına ağlatıcı bir suikaste kurban gittiğini esefi» tizlere göstermektedir.
önerden intikamı, memleket mu babbetine tercih eden Fuad Köprülünün Ankaraya avdetinden son ra oğlundan ve Nevzat hâmillerinden aldığı esassız haber ve kötülemelere bir kıymet verdirmek i-^in bütün teşkilât içinde bir güneş gibi pariıyan İstanbul teşkilâtının güya elîm bir halde bulunduğunu polisten ve Halk PartisinJcn öğrendiklerini her mecliste söylemek :en çekinmemiş muhasımlann zihniyeti ile parti faaliyetini ölçmek lalâh tinden kendisini kurtarama-miştır. Bu kabilden bir çok dedikodularını işitmiyen ve bilmiyen merkezi umumî âzalaraıdan kimse kalmadığına inanmış bulunuyoruz.
Sayın ve âdil heyet, biz o kanaatteyiz ki meydana gelen bu vaziyet tüzüğümüzün en ağır cezasını iltizam eden ağır bir suçtur. Bu bir hakikat iken partililerin hamle kırıcı infiallerine rağmen bu şah aın genel kurulun müzaheretine rnazhar olması, telkinlerine revaç verilmesi herkesi dilgır etmek suretile partiden uzaklaştırıcı neticeler tevlid etmesi uzak bir İhtimal değildir. Şuna emin olmaktayız ki parti işlerinin İnönü ölçüsü ile a-yarlaıımasını beğenmiyenleri partiden uzaklaştırmak prensibi son zamanlarda hayli revaç bulmaktadır. Tüzüğümüz rehherimizdir. Biz bunu lâyıkile tatbik etmezsek iktidar mevkiini Anayasaya riayetsizliğinden şikâyete hakkımız olmaz. Millet için Anayasa ne ise parti için de tüzük odur. Aksi takdirde Halk Partisinden farkımız kalmaz. Bizim Tüzükten anladığımıza göre, bir partinin hükümlerine riayetsizliğinden dolayı hakkın da tahkikat icrasına yetkili olan mercii, partinin Haysiyet Divânıdır. Böyle olduğu halde sözleri ve yazılan muhasım parti ve, bizim idare kurulunun hoşuna gitmiyen Sadık Aldoğan kumla çağnîarak, kanunî mânasile istintak edilmiş ve bir müddet sükût etmesi kendisine ihtar edilınh). Partili her şah Buı hürriyeti mcak bir program ve tüzüğe bağlıdır. Bunlara aykı-n olmıyan her sözü söylemek ve yazmak her partilinin hak ve hürriyeti icabıdır. Millet hak vc hürri yeti için mücadele etmek istiyen partimizin başında bulunanların program ve tüzük dışında kalan fiil ve hareketinden dolayı bir partiliyi mııahazeye kalkışmaları teli fi mümkün olmıyan bir tezat teş
kil eder. Aldoğanın söz ve yazılarında parti program ve tüzüğüne aykırılık varsa onu salâhiyettar Haysiyet Divânına sevketmeleri lâ zını gelirken bu muameleyi bıraka rak partililerin çok 6evdiği Aldo-ğandaıı susması hakkında bir te-ahhüt ahnnıası Demokratik bir hareket sayılmasa gerektir. Bu da yetmiyormuş gibi Aldoğanın isticvabı yapılırken Halkçıların müfrit diye tanıtmağa uğraştıkları bazı Demokratların Haysiyet Divânına verileceğini ve Aldoğanın isticvabından işe başlandığının müjdelen-diğini do öğrenmiş bulunuyoruz.
Köprülünün bu hareketi genel başkan tarafından burada tevil e-dilerek Londra ziyaretinden sonra onun Nihad Erimle olan yaklaşma sebebi ile aralarında temas ve telefon muhabereleri olduğu ileri sü rülmüş, bu muhaverenin de o kabilden olduğu ve (Ulus) tâki ifşaat bir tesadüf olarak bildirilmiş ise de bu beyanat kimseyi tatmin etmemiş. Refik Komitanın hareke ti ise sinir saikası ile vukubulduğu tahakkuk etmesi bahanesi ile müsamahaya ve örtbas edilmeği lâyık görülmüştür.
işte bıı örtbas keyfiyeti art.k bir itiyad halini almış ki, Kenan önerin İstanbul başkanlığından is tifasındaıı doğan elim vaziyeti de kapatmak gayrc-tile. dört tarafa yayılan sayın kumcularımız gibi ayni maksatla Bursaya giden savın Bayar da İstanbul kumlundan celbettiği Salâlıaddiıı Güvendiren ve Muhtar Akman delegelerle temas ederek (Kenanın tekrar intihabını önleyiniz, seçerlerse genel kurulca tasdik edilmiyeceğini) sö.v leyiniz. Direktifleri gibi bir kaç gün sonra yine bu maksatla Is-tanbula gelerek ilçe başkaiılarını, daha sonradan kongre delegelerini etrafına toplıyarak ayni tazyiki yapmakla Demokrasi prensiplerinden kabil olduğu kadar uzaklaştığı da meşhudumuz olmuştur.
Tesisine aııd içtiğimiz Demokrasi seçim hürriyeti ile başlar. Bunun temin edilmediği yerde Demokrasinin sözü biie olmaz. .Seçim serbestisine imkân hazırlamak için intihab kanunlanmn tebdilini temi ne çalışan önemli bir müessifinin burada partili seçmen arkadaşlar»; tazyike kalkışması hepimize’ yeis ve fütur vermiştir. Bu hareket
FF
İSTANBUL EMNİYET SANDIĞI

vicdanla hallet-karşısmdadır. partimizi Inhi-veya bunu tes-
MARKA
0,06 0,08 0,10
m/m ra/m m/m
TIRAŞ BIÇAKLARI
Üstünlük timsalidir Türkiye Genel Mümessili İBRAHİM CAVUŞOCLU Bahçekapı, Celâl bey han No.39 Tel: 20146 İstanbul
, ■ ■ ■ ■ — —- - - * ■
Tasarruf hesabları ikramiye plânı
ihbarlı, ihbarsız tasaıruf hesaplarında (50) Ura ve daha fazifı ve vadeli hesaplarda (Ö00) lira ve daha çok mevduatı olanlarla ihbarlı, ihbarsız hesaplara mayıs sonuna kadar (50) ve vadeli hesaplara Kasım sonuna kadar )500) lira yatıranlara verilecek ikramiyeler:
ihbarlı, ihbarsız hesaplar için:
Vadeliler için:
I BORS0
tst. F .o • zj, r . (larj
3i M h RT
1048
Londra Nevyoı«
Paris
Cenevre Amstercan»
Brilkse)
Prpğ
Stok he,;.n.
Lizbon
? 1.3856
382.52 13060
55,7270 .'05.54yi
6.3887
560
77 8ti60
11.3490
ESHAM VE TAHVİLAT
tarzının genel kurulca tasvih edildiğinden sonra tatbik .itildiğine biz ihtimal vermek istemiyoruz. Böyle düşünmekte yanlış isek bunu tasvib eden Genel Kurul da tü zük ve Demokrasi hükümlerine uy mıyan bu harekette müşterek olmak icabeder. Çok sayın v? çok âdil olması icabeden yüksek divânınız, bu hâdiseleri kâmil bitarafsızlık ve temiz bir mek mecburiyeti Vereceğiniz karar İfilden kurtaracak hil edecektir.
Sayın liderin parti nizamnameleri hududu dışına çıkanlar ku lağından tutulup Haysiyet Divânına verilirler, o da yetmezse partiden atılır, geçer giderler tehdidinden ilham alarak tahmin ederiz ki bu şikayetimiz tüzük dışı addolunarak kulağımızdan tutulup par tiden atılmak suretile geçip gideceğiz. Hattâ eminiz ki partinin beka ve takviyesi mülâhazası ile yaz dığımız bu şikâyetnamedeki yazılarımız ihtirasımıza, komünistlerin iğfaline kapıldığımıza ve fesadımıza hamlolunarak bunları yapanlara feda edileceğiz Bizler bu âkı-beti de göze alarak yukarıda isimleri yazılı geçen partililer aleyhine bu şikâyetnameyi sunmakla partiye hizmet ettiğimize İnanmış bulunuyoruz. Bu vak’alar sizlerce bilin miyorsa tenvir edecek ve kanaatleri temin gyliyecek delilleri d» gös termeğe hazırız.
Partinin yüksek hakimleri, vazife telâkkiniz neyi icabettirlyorsa onu yapınız. Yalnız unutmayınız ki vereceğiniz karar, memleketin Demokrasi tarihinde bir yer alacaktır. ltimadlanmızı saygılarımıza ebk riz... j
Defterdar ocak başkanı Haşan İtil
P. Rami bucak başkanı Kenan Zorlu
D. P. Eyüp ilçe idare kumlu , başkanı
Mehmed İdil
D
y. Ekonomi ve ticaret Derneğinin kongresi M, T, T, B, Yitiksek Ekonomi Ticaret derneği, 2 Nisan Cuma
nü saat 14 de okul konferans salo-
ve

/•----------
| Öner ve
Yücel dâvası
I
r
2
3
3
6
20
50
150
1 Adet 5000 Liralık 5000 Lira 1
1
1
2
5
4
»
»
2500
1500
1000
250
100
50
10
1
)
5000
4500 3000 1500 2000
2500 1500
s)
»
)

(Çekiliş
taıihi
25000 L
19 HaziraD 948)
Adet 10000 Liralık 10000 Lira
2
2
)
2
X
■»
)
)
2500 2000 1000
500
250
*
*
)
*

2500
2000
2000
2500
1000
/C
%
%
%
641 Demiryolu 2
941 Demiryolu 5
Mi İM Müdafaa 1
7
6
7
7 -Mnn Müdafaa 4
20 —
90 90
• 20.75
2046
20000 L.

(Çekiliş ihbarlı, ihbarsız heseplarda: Mevduatı
neşrolunan dâvasının teşkil eden şekilde ba-
ÜÇÜNCÜ KİTAB
İddia ve Karar
Profesör Avukat Kenan ö-ner tarafından ve öner - Yücel üçüncü kitabını bu eser nefis bir
silip satışa çıkarılmıştır. Mik ) dan pek mahdut olduğun- ( dan tükenmek üzeredir. Mem 5 leket çapında bir dâvanın ta- ( mamlayıcı kitabı olau bu e- ) ser her Türk • münevverinin C kütübhaneslnde yer alacak S bir kıymet ve ehemmiyetle- J dlr. Kitabeılardan arayın. j
Fiyat» 175 kuruştur. )
* I
«Yücel - öner» dâvasına i aid Profesör Kenan önerin J eserlerinden birinci ve ikin- / ci dirilerin mevcudlan tü- ) kennek üzeredir. Bu kıymet ( U ve ibret verici ki falıların ) her üçünü de Ankara cadde- C sindeki «Kanaat» ve «Inkı- * lâb» Kitabevlerinden tedarik ( edebilirsiniz. 5
İSTANBUL. BBLEDÎYKS1 ŞEHİR TİYATRO».tRl Baal M de Dr«ı
düşman
Yazan : Andre
fi'
nunda, olağanüstü bir kongre ya p*ul AntOjpe J
bacaktır

___
Bir ev sahibi olmak her yurddaş için bir fagedir.
Türkiye İş Bankası
Bu arzunuza ulaşmanız için size imkân sağlamıştır. Bundan faydalanınız.
Türkiye İŞ Bankasında tasarruf ibıeaabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.
; Yılda dört defa ikramiye çekilişi: Heı çekilişte 1 EV, ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
İkinci Çekilişti Haziran
tarihi 12 Aralık 948)
(50) liradan fazla çılanlara ilk (50) lira için bir, müteakip beher 100 lira için birer kura hakkı tanınır. Ancak bir kişiye beşten fazla kuraya iştlrftk hakkı tanınmaz.
Kur’a iki sene ve daha fazla vadelilere isabet ederse ikramiyeler %20 fazlasiyle ödenir. (3899)
Ortaokul - Lise ve Teknik Okullar Talebesine
Tuna Dersevi nde MATEMATİK — FİZİK — KİMYA — LİSAN Dersleri
Dersevi Talebesini en iyi hana Müracaat: Pazardan başka
TUNA DERSEVİ
- KİMYA -verilir.
şekilde ve kısa zamanda imdi hazırlar.
her gün saat (14-181 arasmdt
Atatürk Bulvarı A o. 88 (Aksaray Postahane karşısı) AKSARAY — İSTANBUL
te
ÇARŞAMBA — 31/3/İta
7,20 Açıj«. vc program,
7.30 M, s, ayan,
7.80 Müzik: Haf.f Muzlit P. )
7.45 Haberler
8 00
a.2o
Banoo Müzikleri (PJ ) Müzik: Çeşitli Hafif Müzik (P).) Tangolar,
845
9 00 Kapanı!».
12.29 Açılış ve program
12.30 M, 5, ayan,
12.30
Mifelk: Radyo •Salon Orkejstrar. Haberler.
Hanşık Şarkıla;
Kapanış.
Açılış ve program.
V
Türkçesi: Lûtfi Telefon: 42157
Komedi Kısmı: KAŞ YAPAYIM
DERKEN
Yazan : N. Nancey H. De Gorsse Türkçeal: Vasiı R. Zobu, R. Baran Telefon : 40400
fiaiı talebe temsili saat: 19 da Pazar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu-
Selçuk Kız Enstitüsü sergisi beğenildi
Evvelki gitn, saat 17.30 da Par-makkapıda Kız Teknik öğretim dal mi sergi galerisinde açılan, Selçuk Kız Enstitüsü resim ve el İşi ser gisl çok beğenilmiştir.
Sağlık ve Sosyal Yardım I Bakanlığından
Dr. M. Muhlis Sunar I
Dr. Cemal Özkan
Dr Bedii Erkul
Dr. İsmail Paylan Dr. Reşat Vahap
Tıb öğrenci Yurdu 945 yılı mezunlarından olup emsallerinden geç, askere alınmış olmaları dolayısile ;umanında terhis edlmerr) ; olan yu kanda İsimleri yazılı bulunan 5 tabibin terhis edilmiş olmaları gerek tlği halde tâyinleri tayinleri İçin heraiz müracaat etmediklerinden mec murî hizmete tabi olan mumaileyhimin bulundukları sağlık.n-JiUüritikle rlne veya doğrudan Bakanlığa müracaat etme’»* tozumu ilân olunur,
1 ’ -41İ4)
1300
13.15
1400
1758
18.00 M, s, ayan,
18 00 Müzik: Film
Müzikleri (P! ı
18.15 Konuşma.
1830
1900
1900
1915
19-20
19-45
20.00 Müzik: Keman
■Soloları (Pl.)
20.15 Radyo Gazeteci
20 30 Serbest Saat;
20.35 Temsil.
21.20
21.30 MülHt: Cumhurbaşkanlığı
Müzik: İnce Saz,
M, s, ayan, Haberler, .
Geçmişte Bugün.
Müzîk: Yurddan Sesler Konuşma: Kitab Saati
Serbest Saat-

Armoni Muzlkası.
22.15 Müzik: Dans Müziği -Pi.)
22.45 _________
22.45 Haberler.
23.00 Program ve Kapanış,
*
Teknik Üniversite satınalma komisyonundan:
Üniversitemiz öğrenciler!r.e kapalı zarf usulile 360 takım e’.b.-e uiktı rllecektlr.
İlk teminat 1215 lira olup beher takın! elbisenin dikiş bedeli 45 liradır. Eksiltme 16/4/948 tarihinde ve saat 11.30 da yapılacaktır
Teklifler eksiltme saatinden bir saat evvel verilecektir.
Postada baki gecikme kabul edilmez, Fazla malûmat için ko na müracaat. )4)04)
SOLDAN SAĞA 3
Grip - Baş - Diş ve Romatizma
AĞRILARINA KARŞI

rA
Gişelerimizden broşür İsteyiniz (
İV T-

J
r d
*
4
6 t
â
I
l
JUL MACA
/ 2 3 4 5 6 7 S 9
•1 • 1 1 B i • 1 1
i I I 1 :»ı 1 1
i sai 1 1 1 1
Nı 1 K 1
ı 1 1 at! 1 1 Tl
«II 1 Rü 1 1 I fe
ı :» 1 i
1 1 1 INI 1 i 1’
1 l
| ‘ KM ı» It^-i t !
1 — Uşak, Şöhret; 2 — ken, duraklama edatı; 3 — Bir no ta, Şarkî beygir nevinden; 4 — Ma kine parçası. Lâzlann kullandığı bir edat; 5 — Okuyucu, İskambil de birliye; 6 — Bir nota .ilâvesi; 7 — Hırs, Tersi aşağı; 8 — Eski Boğa zlçi vapurları şirketi, Büyük çay (danslı); 9 — Dikkâtin Rumjarda telâffuzu, Çıkmayınca can çıkmaz.
YUKARIDAN AŞAĞI :
Tersi mes
Kuteybe, bir giin bir ârâbî ile lâtife etmek istiyerek.
— Yâ ârâbî! dedi. Benim gibi hem Emîr ve hem de Bâhilî olmak seni mesrur eder mi?
Ârâbî, yüzünü nefretle buruşturarak cevab verdi.
— Lâ vallahBir emirlik için böyle bir âdi kabileye mensub olrr.ak istemem.
— Peki, bu kabileye mensubiyeti halifelikle kabul eder ini sm
— Değil Halifelikle, şarkdan ■arbe, şimalden cenuba kadar bütün dünyanın hükümdarlığını hana verseler; yine Bâhilî olmayı kabul etmem.
★ .
— Eğer Bâiıiyt’den olursan ehli cemıct olursun deseler ne buyurursun?
Ârâbî, biı müddet düşündükten sonra:
-- Cennet tekiler dahili oldu-ğıınm bilmemek şakule razı oln rınn, cevabını verdi.
Bu cevap, Kuteybe’vı kahka lıslarla güldürdü.
K.ıteybe, Haceâc’a bağlı time-


Aşk - Macera • Tarih - Cinayet
Yagaaas K? uıhtarreaiBi Z. al Tefrıka No. İ5&
ıanın ekberu eşrefi idi. Haccâc, halifeye yazdığı bir nıektubda rnedhüsenâöinı yapaı ak Kutey -be’yi Horasan valiliğine tâyin ettirmişti Bu tayine sebeb de Yezid lbni Mebleb'di:
Daha evvel Horasan vâlini, Yoaid lbni Mehleb’in babası Mehleb'di. Yczid lbni Mehleb, babasının yerine geçH. Pek â-dıl olduğu için kendisini halka derhal sevdirdi ve günden giine yükselmeğe boşladı. Herkes, ondan memnun bulunuyor ve merili ini yapıyordu. -
Haccâc, Yezid îbni Mehleb’in iyi şöhret ve adaletle yliksel -meşini kıskandı. Onu azil ettirmek için balı aneler aramağa başladı
Haccâc, halifeyi ziyaret için Şam’a gidiyordu. Yolda ilmi ci-fir v*» nücuma vâkıf bir rahible karşılaştı. Rahibe:
— Bizim ahvalin?izi istihraç eyledin mi? diye sordu, Rahib de:
— Evet, dedi. Ahvalinim ma-liımdur
-- Abdulmelik hakkında istihracın nedü ?
- Madem İd, ha’ifedir. artık onun için istihraca lüzum yoktur.
— Acaba Abdulmelik’den sonra halife kim olur?
— Velld nâmında Wr kimse halife olacak zannmdayım.
— Peki, benden sonra Irak vâllsî kim olur acaba?
— Yezid r.âmaıda birici...
— Yezid'in Irak valisi olması salığımda mıdır, yoksa ölümümden sonra mı?
— Malûnı değildir?
Rahib «malûm değildir- demekle, Yezid’in Haccâc ölmeden İrak vâliei olacağını îma ediyordu. Haccâc, onun böyle demek istediğini anlayarak ü-zülJü. Yezid adını taşıyan bü -tün ümerayı gözünüz önüne gc tirdi. Kendi yerine bunların han gie-irîıi geçebileceğim günlerce düşündü Nihayet bir gün U -beyd îbni Yunüs’e:
— Yâ îbni Yunus, dedi. Bir rahib. benim yerime Yezid adın da birisinin vâli olacağını haber

verdi. Kendilerinden şüphe ettiğim dört Yezid ismi üzerinde duruyorum. Biri Yczid lbni Ke-beşe, İkincisi Yezid lbni Hu -sayn, üçüncüsü de Yezid İbni Dinaı’dır. Lâkin bu üç şahsın İliç birisinde valilik yapacak iktidar yoktur. Üzerinde durduğum isimlerden dördüncüsü, Ye zid lbni Mehleb’diı* ki, bu isiru beni pek düşündürüyor.
Ubeyd, Haccâc’ı vesvese ve evhamdan kurtaracağı yerde:
— Haklısm, dedi. O, hakikaten size rakibdir. Bir bahane bulup Yezid’i öldürtmelisiniz. Başka türlü hareket edemezsiniz. Aksi halde halk nazarında hakir ve zelil olursunuz.
— Hak söylersin, yâ Ubeyd! fakat Yezid’i öldürtmekliğim bü yük bir ihtilâle yol açar.
— O hakle onu azıl ettirt -nıek çarelerine başvurursunuz.
— Bu fikir fena değil... Ben .le ayni şeyi düşünüyordum.
(Devamı var)


1 — Memnu, Lezzet; 2 — Birden, Ufkî; 3 — Bir nota, Bulmağa çalış mak; 4 — Paltolu mânâsına, El İçi (avuç); 5 — Bir nota. Oldukça nl da); 6 — Döşek; 7 — Limon gibi eşkşidir, Lleti caride; 8 — Tersi bir Cenub Vilâyeti, Yüce; 9 — Hayret 1 fadesl. Az rey (bileşik halde.)
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ
1 2 3 4 5 6 / ' U )

A t
1
*
t
t
i
H O R A ST E ”rr j
E| S. A T: 1 tt M A I.J
L. E K ■ C A’l z!*
A ıs ] ZÎA N'* ! 1 F
K İl fcs A P A $ fei 4
L ı A M.B R.a Y
S E | L |A H ©,'K A P
A n|k N AD 1 R ı
P İÇ »ÇOR
r\AA
İni Uyu ₺ Hu!. 11
A CEMALEGDİN SmIAÇC.)
Yumi îylerıoı fıilun
Yw.ı îjhtri Al üu ur (i E ATİ1 t-
DırJldiğı
«Yani Sabah» mOratvIobanam
Katıldığı yarı «Gün Baaın'ovla