10
Onuncu TU No. 3272
idare: tfunıoemantye No )" Tel Adresi: .TKNİ SABAH» İstanbul
Telefon: 3O79Ö
BKDİLİ eM
OrtaköyD.P. toplantısında yapılan tenkidler
«r
Cezaevinden
ad-
%
SALI
30
MART
1949
r
t
A B O N 1 Türkiye
MOO 9 aylık 1M9 3 aylık S00 1 aylık
HÜRRİYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFiiYiZ
Bazı Milletvekillerinin partiden ihraç edilmelerini C.H.P, Başkam mı istemiş?
Bir üye: “Kongreyi, tasfiyeleri tamamlandıktan sonra toplıyacakları anlaşılıyor, o takdirde buna büyük kongre değil dalkavuklar kongresi demek doğru olur,, dedi
Demokrat Parti içindeki son ihtilâflar üzerine Ortaköy D. P. bu-eak merkezinde, üyelerin tenviri saakaadile bir toplantı yapılmış, bu toplantıda ilçe başkanı Miebak Uraz, il idare kurulundan Salâhad din Güvendiren hazır bulunmuştur.
Toplantıyı bucak başkanı Cevad
Çoruh açmış, ve şunları söylemiştir:
«— 12 Temmuz beyannamesile Hürriyet Misakınm tahakkuk ettiğine hükmederek sevindik, bayram yaptık. Fakat vaziyet hiç de böyle çıkmadı.
Bu arada genel kurulla, Meclis Grupu arasında bir zıddiyet orta-
ya çıktı. Adeta yekdiğerini tanımaz bir hale geldiler.
Diğer taraftan il kongresi are-fesinde Kenan Öner istifa etti.
İBtifadan bir gün sonra merkez de bir toplantı yapıldı ve Celâl Bayar, şunları söyledi:
«— Ben, öneri seçerseniz bunu genel kurul tasdik etmiyecek de-
a-
h'
• e
GONUL İSTİYOR KI
Vakıû biz, ne olursa olsun, şuurlu halkımı zıh. bütün hürriyetlerini uyağı altında ezen bir partiye reylerini vermiyeceğinc eminiz anıma seçimleri tereddüde düşürmek, şu veya bu isim sırasında sallantıda bırakmak da Demokrat Partinin işliyebileceği en büyük günah olur. Demokratlar birleşmeli, muayyen tifakını yeniden ihya etmeli re
namzed isimleri üzerinde eski parlak günlerin sarsılmaz it-Halk Partr*9rfin-karşısında bıı heybetle görünmelidir.
VARIN
İJYÜM Mület Meclisi, bir i kaç giin sonra, yine faaliyete bağlıyacaktır. İlk çıkacak kanonlar arasında, seçim usulümüzü değiştiren ve seç menlere daha büyük enıniy et1 sağlamayı istihdaf eden bir proje de vardır. Şayed son dakikada, Halk Partisi çoğunluğunda aksi istikamette bir hava esmez veya estirilriıezse, yeni tarzın kabul olunacağı tahmin edilebilir. Filhakika projenin nihai liıiiza kerelerde, kesin olarak, ne şekil Alacağı pek belli olmaz. Çiınkii bundan evvel de has*r kanunu değiştirildiği vakit herkes liberal istikamette bir değişiklik olacağını ummuştu anıma Meclis önüne gelen tasan büsbütün kalemleri zincirliyen hükümleri ihtiva ediyordu ve öylece kabul olundu.
Haşan hu yanlış da, takib şayandır.
Yeni seçimlere, kısmi da olsa, ehemmiyet vermek lâzımdır. He nüz demokrasiye alışmış mevkiinde olan iıer âmme i^i \e bilhassa iutihab hakkı dikkatle, ııvanıklıkla karşılanmalıdır. 21 Temmuz seçimlerinde halkın I gösterdiği teyakkuz, bütün o ‘ ağır baskılara ve odunlara rağmen, hayli ünıid verici neticeler sağladı idi. Hele İstanhulda, matbuatın da murakabesi hu baskı ve el çabukluklarının asgari Imdılc inmesine sekeli o’-lıı. Yeni yapılacak seçimlere, Demokrat Parti, kanşik bir durumda giriyor. Bir kısım partili milletvekilleri partiden acaib kararlar ve karakuşi hükümlerle uzaklaştınlmiştır. Ahıneıl Emin Yalman istediği kadar *Bir fırtınanın bilânçosn) kabilinden başmakalelerle, işi olmuş bitmiş gibi göstersin. Muhakkak ki Demokratlar arasında, kurucuların gidişini, hele şiddet veya baskı politikalarını, tası ili et mi t enler, zan ve tahmin edildiğinden çoktur. Bilhassa Kenan önerin hâtıratında sayın Mareşal Fevzi Çakmak’a karşı alınan tavrın açıklanması herkesin gözünü açmıştır. Bir kısım kurucuların Mareşali, yüksek ilhamlara uyarak, İhtiramlı bir inziva köşesine oturttukları anlaşılmıştır ve bu hareket tarzı Demokrat Partinin kurucularına herhalde büyük bir şa’şaa vc şeref verecek bir mahiyette değildir. Binaenaleyh kendileri bu kadar çürük bir politika ta-. kih etmişken azimli bir politika fstîvenleri afaroz etmeğe kalkmaları ve haysiyet divânı satırım nluorta İşletmeleri lılç te yerinde olmamıştır. I
Vakıa, Halk Partisi manen . yıkılmış, kuvvelte» düşmüş, mil I lef nazarında İtibarım sıfıra in-1 dirmlş bir (eşldldîr. Saraçoğlu Çükrülor, Receb Pekcrler ve yft-ranı bu partiyi halkın gözünden,
Saka’nın selefimin izini, secim hususıın-etmemesi temenrıive %
düşürmek için ne lâzımsa hepsini .sapmışlardır. Dost ve yaram himaye, suiistimallere göz yumma, işlerde umumî bir lâubalilik havası estirmek gibi keyfî hareketler dürüst ve insaflı Halk Partilileri de bizar etmiştir. Zaten halkımızın başlan-
gıcda Demokrat Partiye göster* diği muhabbet ve teveccühün anahtarı ve sırn karşı tarafın bu halinde idi.
Şimdi ise Demokrat Parti erkânı birbirlerine girmekle - bia-ce boştur amma - Halk Partili (Devamı Sa„ 3; Sil., 4 de)
medim; bıı husus genel kurula ittir, tasdik eder veya etmez, de-1 dim.» ' I
Aradan çok geçmedi, Sadık Al- I doğanla, Hazım Bozcanın ve nihayet Ö6man Nuri Koninin partiden ihraçları haber verildi. Bu hâdiseler, genel kurulda bir tahakküm I zihniyeti takib edildiğini acı bir] şekilde müjdeledi.
îzmirde, bazı milletvekilleri aley hinde nâhoş sözler sarfedildi. Aka binde Celâl Bayar îzmire gitti ve grup başkanlığından istifa etti. 1
Bu hareketler, bizlerde tereddüt uyandırdı. Sonradan tüzüğe uygun olmıyan ihraçlar, tahakkümü bir daha isbat etti.
ihtilâfların hallini büyük kongrenin toplanması ile mümkün olacağını söyledik, bize (menfi) dediler.
(Devamı Sa., 3; Sii., 5 de)
Peşid Mercan ve Haşmet Orha.v mahkeme huzuru!'da, kenardâ Haşmet Orbay liyeye götürülür ’.ivd
Ankara Cinayetinin Kurbanı
Amerikan yardımı
Derincedeki tahliye işi süratle devam ediyor
Âsııerikan yardımı gerekince fjönde-rilen lıuph Kiafzcmesindea mühim bir miktar da dün karaya çıkarıldı
Amerikan yardm malzemesinin Derincede dün yapılan tahliyesinden bir görünüş
İFranko, liberali düşünceleri reddediyor..
J---------o----- 4
I Falanj lideri, «Henüz Is- J | panyadan örnek alma- t « mış diğer milletlerden on i ( yıl dalıa ilerideyiz» dedi (
Valaneiya ve diğer şehirlerin ' kurtuluş» yıldönümü münasebe Londra, 29 (A.A.) — Madrid, tile öğleye doğru Prado sarayı Önünde Falanj partisine men-f-ub 4500 kişinin toplanmasile yapılan merasimden sonra Fran co, kısa bir nutuk söyliyerek liberal düşünceleri reddetmiş ve
Îeflnin emri altında birleşmiş spanyanın hükümranlığını ve
bağımsızlığını yeniden teyid e-derek: «Henüz ispanyadan örnek almamış diğer milletlerden 'Devamı 3a., 3; 3ü., 4 de)
( Özel
Derince, 29 (A.A.) muhabirimiz bildiriyor) Basın 1 mensublan bugün de Derincede J Pvt. Charles N. de Glupper i- ‘ simli Amerikan taşıt gemisinin boşaltılmasında hazır bulunmuş lardı. Bu gemiye de harbde fevkalâde yararlık göstermiş bir (Devamı Sa„ 3 Sü., 6 da)
Hilmi Uran Malatyada bir saat konuştu
—— — o---------
Uran yin« dünya durumunu ve harb ihtimalini ertaya attı
Malatya: 29 (Hususî) — Şehrimizde bulunan Hilmi Uran bugün ipek sinemasında bir saat kadar süren uzun bir konuşma yapmıştır.
C. H. P. genel başkan vekili, par tinin milliyetçilik anlayışını izah ettikten sonra Halkevlerine ve lâiklik anlayışına temas etmiş ve bugünkü dünya harb sonu durumu hakkında da izahat vererek bugün silâhların susmuş olmasına rağmen dünyada henüz sulhün kurulamamış olduğunu açıklamış ve harb tehlikesinin zail olduğuna inanmamak lâzımgeldiğini hatırlattıktan sonra harb senelerinde olduğu gibi bugün de tam bir basiret içinde yaşamakta bulunduğu muzu ifade etmiştir.
Hilmi Uran yarın sabah Anka-raya hareket edecektir.
Rumanya seçimlerinin neticesi
Bükreş: 19 (AA.) — Dün yapılan Rumanya genel seçimlerimin tasni fi bitmiştir. Geçici resmi neticeler Şunlardır:
Seçmenler adedi 8.416 061. seçim lere iştirak edenler 7,732,651. hükû met taraftarı partiler bloku tarafın dan kazanılan oy yekûnu 7.116.267. bu neticeye göre, hükümetin 414 parlamento üyeliğinden 405 İni elde ettiği tahmin edilmek tedlr.
Yurdda karakış
Ankaraya mevsimin en şiddetli kan yağdı, İzmir dağlarına da kar düştü, Karadenizde fırtına devam ediyor
Soğuğun meyva bahçelerine zaıar vermesinden korkulmaktadır.
Şeben (Bolu): 29 (A.A.) — [Kırk ısekiz saattenberi devam eden kar bütün yolları kapatmıştır. Dün gece de şiddetli bir fırtına olmuştur.
Eğridir. 29 (A.A.) — Gece-
Dlln
Ankara, 29 (Hususî) akgamdanberi şehrimize mevsimin en şiddetli kar yağışı başla mıştır. Kann lrtifaı sabahın erken saatlerinde 20 santimi bulmuştur. Yağış aralıklı olarak devam etmektedir.
İzmir 29 (AA.) — Dün ak-şamdanberi şiddetli devam eden poyraz fırtınası gece yansına denberi yağmakta olan kar ya-doğru âzamî şiddetini bulmuş rım metreyi bulmuştur. İsparta ye şehri çevreliyen bütün dağ- Eğirdir yolu kapanmıştır.
........ (Devamı Sa., 3; Sü., » de)
lara kar dibanı üştür.
Boluda devam eden muhakeme gittikee karışık bir safha arzetmeye başlıyor, birşahid de: “Muzaffer Tuğruldan şübheleniyorum,, dedi Adliye tarihünizzie (Ajıkara ci- i nayeti) olarak yıllarca yaşı; acak ! bir mahiyet aızedc-n mahud adam !
öldürme dâvasının nakzen baki!-1 masına dün Bolu ağır ceza malike !
n.esi» d» devam olundu.
örtülü bı.lunduğu esrar perdesi bir türlü çözülemiyen bu acaib ve gerçekten çapraşık cinayetin bir Devamı Sa., 3; Sü., 1 de)
Dâvamız nasıl
4
Trııman, ordu için tahsisat istiyecek
Harb söylentileri devanı ediyor -Akdenize yeniden Amerikan zırhlılarının geleceği haber veriliyor
d
soysuzlaştı ?
- - - O
Yazan:8adık Aldoğan
Truman, Dı^bakan
Londra: 29 (A.A.) — Vaşing-tondaki basın muhabirleri başkan Trumanın askerî masraflar için kongreden munzam krediler istemek tasavvurunda olduğunu bildir mekledirler.
Bu haberlere göre başkan. 1.5 milyar sterlinin bu işe tahsisini bu hafta içinde istiyeccktir. Milletlerarası durum vehamet kesbettiği takdirde bu mikdar arttırılacaktır.
Harb söylentileri
Boston: 29 (A.A.) — Eski İr- | landa Başbakanı De Valera dün akşam Bostonda yapılan tezahürde 10 bin kişinin önünde şu beyanatta bulunmuştur:
Bir harb daha olacağından hiç gübhe etmiyorum. Meğer ki, dünya milletleri adaletin teessüsünü temin etmek için birlensinler. Biz îrlandada bıı teşkilâtın kurulmasını bekliyoruz.»
MarshalFla görüşüyor
Amerikan filosunun faaliyeti
Kahire: 29 (AP.) — Amerikan uçak taşır gemiai »Valley Forge» (Devamı Sa., 3; Sü., 5 de)
Muhalefetin doğduğu andan itibaren ilk ve başlıca dâvası, hepimi zin bildiği veçhile, mi İletimizi uzun yıllardır çekmekte olduğu maddi ve manevi ıztıraplardan kurtarmak, bunun için de bir çeyrek ra yaklaşan şeflik idaresine bir nt. hayet vermekti.
Bu dâva millete o derecede mal ol muştu ki, bunu görmemezlikten gelmeye imkân yoktu- Demokrat Parti kurucuları da milletin bu te mayülünü anlamışlar; müsait buldukları bu ruhi ve fikri vasattan a çık gözlülük ederek çok faydalanmışlardır. Halkın bu adamlar hak kında göstermiş olduğu muhabbet ve bağlılığın hakikî sebebi milletin benimsemiş olduğu bu dâva idi.
1946 milletvekili seçimine de, mil letin büyük bir çoğunluğu bu dâva nın tahakkuku yâni: Diktatörlüğü târihe gömmek için girmişti; bunda da zerre kadar şüpheye mahal yok tur. O halde 1946 seçiminde muvaf fak olunamadı ise dâva ortadan kalktı mp
Dâvamızdan vazgeçtiğimizi kuru culariddia cdeblllrel mi? Eğer şeref duygusuna sahih iseler bu dâvadan
(Devamı Se., 4; Sü., 1 deı
’AKVİMDEN BİR YAPRAK
di.
Başbakan da dün Erzincana hareket etti -------------o----
Ankara: 29 (Hususî) — Bakanlar kurulu bu sabah toplanarak son lı:\ dlselerl vc 12 nisanda Büyük Millet Meclisine sunulacak olan bazı kanun tasarılarını gözden geçirmiş tir. Toplantıyı müteakib Başbakan Haşan Saka saat 15 45 de kalkan Erzurum trcrıile Erzincan havalisin de bir İnceleme gezisine çıkmıştır. Başbakana Sı.ğlı ve Bayındırlık Ba kanlıklarından bazı daire müdürle ri de refakat etmektedir. _
emleketimizdo hayli bayramlar ihdas ettik. Bunların hepsi bir sobob tahtında vaıedil-Bu bayramlara bir C*'"'
yenisinin ilâvesini dü ULU şünüyorum: Aoaba | _
bir ağaç bayramı kabul etsek nasıl olur? Bu ağaç bayramı yalnız ağacı tes’id etmek için tesis edilmomell. Ayni zamanda yurdumuza faydası da dokunınalı. Geçen gün bir ormancı i-lo görüştüm. Bundan elli sene evvelki ormanlarımızdan ancak yüzde on kaldığını —büyük bir teessürle— söyledi. Demek oluyor kİ bu gidişle sonoler geçtikçe artık orman kalınıyacak; orman kalmayınoa onun nıes’elosi de kal-vııyacak; nihayot bütün yurdumuzu çırçıplak bırakacağız.
O halde moselâ Şubat ve Mart ları ağaç dikmo aylarıdır; bunun haııgj bir gününü bayram olarak
bul eylesok vo o günü her Türk, yurdunun toprağına bir ağaç dlkınohle mükellef olsa fena mı olur?
Yanı zahmetsizce senede ınemleke* timizo ınoyva olsun, süs olsun on seki
ay-her ka-
Bunun dokuz milyonu tutmasa, dokuz milyonu tutar, dokuz milyonu değil bir milyonu tutsa yine ınüsbot bir ne-
,,oe sayılır. Zira yur-s8 ■ ) dumurda maalesef a-
1 ®aç dikmek pek mahdut muhitlere kalmıştır. Halbuki teş-oir devamlı bir faaliyete muhtaçtır.
Memlokctin senede azın azı olarak bir milyon agaoa ihtiyacı vardır. Ancak bu sayedo kuraklığa çare bulaoa-gız; ancak bu sayede yurdumuzun havasında salâha doğru bir değişiklik temin oyllyeceglz.
Bir kaç defa bir münjsobetle yazdığım gibi bizdo «Ağaç muhabbeti! yoktur; bilâkis ağaca karşı adota bir husumet vardır. Kuru demeyiz, yaş deınoyiz baltayı harekete gotlrmok I* çin sahihsiz ağaç ararız.
Ağacın pek bariz bir hayatiyeti olduğunu anlatmak ve onu sevdirmek icabetler; bunun için dovamlı neşriyat ister; bunu yapamıyoruz. Fakat bayram olarak tokarrilr odeoek günd( hor yıırddaşın bir ağaç dikmek mükellefiyeti kabul edilse ağaçla beraber
SAYFA: 3
j
Yazan: Profesör Kenan Öner
- 30 —
* Otuz milyonu geçen bir milleti ve üç milyonu geride bırakan bir •rduyıı beslemek kâfi gelmiyormuş gibi, Almanların da iaşesini az çok üzerimize almış bulunuyorduk. Vakıa o zaman da ihtikâr ve suiistimal almış yürümüş, vagon ticareti bugünün fazilet hocaları sayesinde azıtarak köpeklere barbunya balığından ziyafet çekecek, Miloviçlerin altına bankonotlardan çarşaf serecek kadar harb zenginleri, bir türedi saltanatı, memleketi kaplamıştı. Bu lıarbde İse dünyanın en zengin milletlerile birleşmiş, abloka yüzü görmemiş, nüfus ve topraklarımız yarıva inmiş olduğu halde, millet, o zamanki kadar olsun bir refah yüzü görebilmiş midir ?vı
Üzerimizden esen bir harb rüzgârının tesiri altında ne hale geldiğini insafla düşünür, o vakitle bu zaman arasındaki farkı mukayese edersek, idare partisinde dehâ derecesinde bir dirayet vücuduna inanmış görünmekle bilmem neyi isbat etmiş oluruz?.
Maalesef bugüne nazaran daha ideal sahibi görünen Ittihad ve Terakki hükümetinin bir topal İsmail Hakkısı ile bir Kara Kemalini mumla arasak bulamaz hâle geldik. İhtikâr, suiistimal ve hırsızlıklarla mücadele için ne yaptıksa aksi neticeler verdi. Hele bu sahada kaş yapayım derken çıkardığımız gözlerle Halk Partisi önünde bir ehram yapmak bile mümkün olacağına inanmak mevkiindeyiz.
Milletin zarurî ihtiyacından olmayan lüks ve fantezi eşyalar üzerinde bir kaç kuruş ihtikâr yapanlarla mahkemeler dolup boşalırken münakaşalarda milyonlar kazanan ve kazandıranların haşmet ve da-râtıııı seyretmekten başka ne yapabildik?... İstanbul belediyesinin şehre yetmez varidatile halk tramvaylara yapışarak yaşamak imkânın^ aramağa cabalar, aylarca iki kayış tedarik edememek yüzünden şehir ahalisi alabildiği nevalelerle Yüksekkaldırım dağlarına tırmanır, içecek ve temizlenecek bir kat ra su hulamaz, muhteşem Yenicamiin açılan avlusu yanındaki meşhur Balıkpazarmda çamurdan halk yürüyemez, karşılaşan arabalar birbirini geçemezken Taksim meydanlarında heykeller, taklar ve merdivenler, Unkapanı köprüsünün öte başında yangın yerini andıran ağaçsız bulvarlardan başka halka sükûn ve zur verecek hangi eser vücude-getirdik ?
îş başındakilerin iş yapıyormuş gibi görünmelerini temin için pılan bu gösteriş âbidelerini vücude getirmek, belediyeye her gün
vergi verebilmek için halk inleyip dururken kendisinden alınan paralarla Halk Paıtisine kâşaneler yapılır, büyüklerimize isbatı sadakat için çiftlikler, arsalar hediye etmekle başka çeşit bir israf ve tebasbu-sun ihtira beratını şehir meclislerinde tescil ettirmekten başka ne yapabildik?...
Her gün artan israf ve suiistimaller; milletin cn iptidaî ihtiyacına kadar burun-sokan inhisarlar, varlık vergisi gibi hatıra gelmez ve mantığa sığmaz vergiler altında vatandaşların ezilmesi yetmiyormuş gibi orman kanunu ile de milletin muavenete muhtaç kısmını inletip dururken öte tarafta hep bunlara rağmen, bilmem kaç ton altının göz ve muhakeme kamaştırıcı parlaklığına dayanarak akıl erdirilemiyen bir demagoji mantıkile enflasyon olmadığını isbata kalkmak kifayet et-miyormuş' gibi milletin çekmekte olduğu bu tahammülsüz ıztırabı harbe girmemekle ödemiş olduğu zehabı batılını âlemi iknaa çalışmaktan ve baııu. temcit pilâvı, gibi aç milletin başına kakmaktan başka hangi mürüvveti gösterebildik?.. A
hu-
ya-bir
W
Haziran ayının kayde değer hâdiselerinden biri de Ulusun bir başmakalesine cevaben 'Adnan Menderesin 23 Haziran tarihli Vatan gazetesinde çıkan yazısı olmuştur. Bu cevabın İçtimaî faydası ve İlmî kıymeti bakımından
bu sayfalara naklini de memleketin Demokrasi tarihi hesabına lüztımlu'bulmaktayım. Menderes bu yazılında:
MENDERESİN BİR YAZISI
OkUYLÇÜ
DİYOR l(l
ilginize kanuna derece iktisadi
vcriien bir emirde ev-gönderilen tekliflerin olunduğu ve on beş 918 den itibaren ancak
ile dereceten alâ-
mııaır.'iv'.i şöyle-
mcımı r esamisini
Et kombinesi kurulacak
Yolcu salonu müdürü Neş’et: “Marsilya’da meydana çıkarılan kaçakçılığın bizimle alâkası yoktur,, diyor
«İstanbul ) vapurunun bundan ev vclkl Marsllyaya varışında mühim bir kaçakçılık hâdisesinin meydana çıkarıldığını İstanbuldan giden yolcular arasında Ahmed Subhl A-tamar ile karısı Erlkanın, 400 altın ve 5000 dolar para kaçaklığı suçiy le Fransız gümrük zabıtası tarafın dan yakalandıklarını yazmıştık. Meselenin asıl dikkâti çeken tarafı yakalanan karı kocanın, vapurun limanımızdan hareketine 5—10 da klka kala gelen ve gaimrük kontrol lerl yetişemediğinden, bilâhare mo törle vapura giden yolcular arasın da bulunmasıdır.
Dün bu hususta malûmatına mü racaat ettiğimiz Yolcu Salonu güm rük müdürü B. Neşet, şunları söylemiştir:
« — Marsilyada meydana çıkarılan bu hâdisenin bizi âlâkadar eden
tarafı yoktur. Ahmed Suphi ve ka Tısı, memleketimize gelirken yanla rındakl altın be paraları deklere et tirdi kİ erin den, Trük parasının değerini koruma kanunun 15 İnci mad desl mucibince, çıkarmakta da ser biattirler»
Fakat öğrendiğimize göre 15 maddede de, ancak, ecnebilerle, ya bancı memlekette İkâmet eden Türklerln Tiirklyeden giderken, ge llşte deklere ettikleri kıymetli ma den ve paralan, götürebilecekleri tasrih edilmektedir. Bundan dolayı, Subhl Atamar ve eşinin külliyetli miktarda altın ve para çıkarma müsadesi aldıklarına ve ecnebi tabiiyetinde olmadıklarına göre, İkâmetgâhlarının yabancı mem lekette olması İcab etmektedir.
Bu sebeble hâdise hakkında tah kİ kata başlanmıştır.
M Ü TEFE RRÎK
EKONOMİ:
Bu işle muvazzaf tutulan Ticaret Ofisi şimdiden tetkiklere başladı
Tekel memurlarının dilekleri
Tekel memurlarının mesaileri hakkında yakın mü teşekki riz. 1 en i göro ücretleri birer düşürülmüş devlet
teşekkülleri memurlarına prim verilmesine rağmen Tekel idaresi memurlarına lıenüz bu yardmı usulü tatbik edilmemiştir. Mağdur cilan memurlar mesai harici hayat hakin nadan fedakârlık yolile aldıkları mesai üc-retile ihtiyaçlarmdan mahdut bir kısmını temine çalışırken bu mesai karşılığının vcrihnlyeccği şayiaları bir hayli endişe uyandırdığı sırada işi ciddî alâka İle ta-kib eden gazetenizin Nisan 948 den itibaren bilfımnm me murlara mesul zammı verilmesine devam -edileceği yolundaki tebşirinize bütün memurlar sevinmişlerdir. A-hiren velce ipdal mart
mubayaa ile ilgili memurla-nn listeye dahil edileceği bildirilmiştir* Bütiin şubeler mübayaa halıdır.
Mesai
dir:
Evvelâ
havi listeler her ayın ilk lıaf tasında genel müdürlüğe gön deriliyor, genel müdürlük bu listeyi tasdik ederek o a-yın on beşine kadar mahalline iade ediyordu.
Ötcdenberî bu cari usule tebean Ocak, Şubat, Mart 948 aylan içinde ayni suretle listelerle sunulan tekliflere on beş marta kadar fazla mesaî yapılmaması hak kında cevab verilmediğinden başka manen de İki buçuk ay «artında hayat haklarından fedakârlık suretile mesaî harici görevde bulunduktan sonra mesai tekliflerinin iptal edildiği bildirilmiştir ki bu sebebden memurlar mad-* deten gördükleri zarardan başka manen de iki buçuk ay mesai harici çalıştınlmış o-luyorlar. Eğer bu emir Ocak ayı ortasında erilmiş olsaydı memurlar da başka mesaiye devanı etmez ve büdcele-rini alacakları paraya göre tanzim ederlerdi.
Y. tütün mübayaa mınta-kalarında şimdiye lûııuııu memur ve demine verilmekte sainin 15 Marttan
kısım memura îıihisan da ay ni sakat altında çalışan arkadaşlar arasında ikilik doğurarak lıoşnudsuzluğa yol açmaktadır.
Hayat pahaiıhğımn ağır şartları içinde idaresini teminden âciz bulunan memurla mı rızkından yapılacak tasarrufun iş ve geçim bakımından hâzineye menfaat temin 'edemiyeceğmi takdir buyurursunuz.
Nahoş bir şekil almış bulunan bu mesai işinin eskisi gibi ellişer saııt üzerinden bilumum memur ve müstahdemine teşınilile düzeltilmesini veya prim usulünün tat ı biki için gazetenizin Icıymet-| li tavassutunu rica ediyoruz.
H. Doğrusöz
Ofis un karaborsasını önlemeğe çalışıyor
Almanyaya ihraç edilecek tütünler
hür-söy-
kadar bi-müstah-olan me-sonra bir
«Vatandaşın söz, fikir ve vicdan hürriyeti, Demokrasinin temelini teşkil eder. Bir memlekette Demokrasi vardır diyebilmek için bu hürriyetlerin tehdit altında bulunabilmesi veya bulunabileceği korkusunun kalblerde olması, kanunda yazılı olanlar ne olursa olsuıı, o memlekette Demokrasinin yer bulmamış olmasının şaşmaz delilidir. Halbuki, bilhassa son zamanlarda. Halk Partisi adına ve hesabına Millet Meclisi kürsüsünde, gazete sütunlarında ve yahut da parti ve seçiın propagandası olarak yurdun her köşesinde ve bucağında vatandaş Tivetlerine karşı açık ve kapalı tedditlerle dolu uzun uzun sözler lenmekte, sütunlar ve sütunlar dolusu yazılar yazılmaktadır.
Vatandaş hürriyetlerini bağlayan kanunların daha ağırlaştırıla-cağı, Icabedince hürriyet İlâhinin üzerine şal örtüleceği, muhalif partilerin kapatılıp mensuplarının perişan edileceği gibi tehditlerle vicdanlar daimî bir baskı ve ıztırab (altında bulundurulmaktadır. O kadar ki resmî beyanatın hürriyet vâdeden cümlelerinin altında bile bu tehditlerin sivri normu hissetmemek «nümkün değildir.
İşte bu şebekledir ki her şeyden önce Demokrat Partinin 18.G.94Ö tarihli beyannamesine l'lus gazetesinin başmakalesinde verilen cevab-ta. her nedense ürkütme ve korkutma cdebiyatnMİaıı vazgeçildiğini ve oldukça mutedil bir lisanla konuşulduğunu ilk defa olarak görmekle memleket namına duyduğumuz memnuutağıı belirtmek istiyoruz. Ger-çekteu Ulusun bu yazısında mütad tehditlere rastlamak şöyle dursun, aksine olarak, teminat mahiyetinde sözler) bile. gözx, çarpmaktadır. Meselâ bu yazımn bir yerinde (Memlekette Itemokrasi çağı bir daha kapanmamak üzere açılmıştır.) denilmektedir. Gerçi Demokrasinin ku-ruldnğu memleketlerde bu hususlarda teminat vermek veya teminat istemek kimsenin akimdan geçmez. Böyle olmakla beraber biz Ulusun bu günkü başmakalesinde ve bilhassa yukarıda kaydeyledîğimiz cümle İle bir zihniyet ilerlemesine şfthîd olduğumuzu innid etmek istiyoruz.
kıamı seçhnlerin yeni
s ' Nail Bey — Efendim beraber çalışmak için bana da teklif ettiler. Fakat îttihad ve Terakkinin mümessili olmadığımı söyledim.
Reis — duk; «Birinci ikinci grupların birleşmesi sizi ne için alâkadar ediyordu?» dedik. Birleştirip lt-tihadcılan faaliyete getirmek Mecliste kuvvetleri parçalatmak maksadını istihdaf ettiklerini söyledi.
Kara Vasıf Bey doğru değildir.
— Kara Kemal ile nasıl tanışıyorsunuz? Kara Vasıf Bey üç arkadaştık. Birisi Kemal Be Fidanlık yapıldığı zaman kesilip kai-J yin aleyhinde idi, birisi lehinde dirildiğim söylediler. Ayrıca Sariycr ) idi; ben de aleyhinde idim. Le-
( «arlısındaki meşhur muazzam çınarı da bir kaymakam yol yapmak tasav-vurlie kelmiş kaldırmış...
Kartalda kadirşinas bir kaymakam yarısı kurumuş kalan kısmı da bir kabuk haline gelmiş beş yüz sonolik bir çınarı tamir ettirmiş, Kanuni devrinde İstanbuldan hareket eden ordular bu ağacın civarında mola verirleri kuman danlar bu ağacın gölgeliğinde dinlenirlermiş. Bizde kadirşinaslık da şahısla kaim olduğu İçin o kaymakam gideli bu tarihi ağaç ocağa namzet bir hal-1 dedir.
Ağaç bavraını fikri bakalım alâkadar muhitlerde ne gibi bir âkle husule getlrecok»
Makalenin esasına gelince, bu ysunın -bir kıwnı seçhnierin yeni İçilmesindeki sebcblerin izahına hasredilmiş bulunuyor. Yazının bu kıs , nıında dünya ahvaline ve dış duruma aid tablo mümkün olduğu kadaı koyu boyalarla karartılmaktadır. Gayret oradadır ki okuyanlar sanki1 bu bir iki ay içinde seçimler yenilenmezse, memleketin bir büyük ve si vah tehlike karşısında müdafaasız bırakılmış, utacağı ve seçimler yenileneceği takdirde ise sanki bu tehlikelerin ya -zayii lıyacağı, veya büsbütün ortadan kalkacağı tesiri altında bırakılmak isteniyor.
/Dmwhi var;
fBaştarafı 1 incide) gönüllere onun muhabbeti de dikilmiş olur. Na6il bir fidan zaman İle kök budak salıverirse ağaç muhabbeti de öyle gelişir; nihayet ağacın kesilip yakılmak için değil, dal budak salıvererek bulunduğu muhitin fena havasını tasfiye eylemek için olduğu kanaati telkin edilmiş olur.
Ağaç tarihi bir abidedir ve bitim memleketimizde bu canlı âbidelerden çok vardım Bugün bunların haylisi kesilmiş, yakılmış çıkarılmış ve yahud ıakıınsızlıktan kurutulmuştur.
Meselâ Bizans zamanında Haçlılar Istanbulu zaptettikleri zaman Codfru-va dö Buyon'un Büyükdere çayırına diktiği dört tane meşe bundan yirmi otuz sene evvolino kadar mevcud İdi. Ne oldu diye sordum, soruşturdum.
T
Nail Bey
Ali thsan Beye sor-
Efendim
Efendim
hinde söyliyen Sezai Ömer Bey dir. Bu suretle Kara Kemal ile görüştük, sonra Kemal Bey î-aşe Nazın oldu, beni çağırdı; Kara Kemale müşaviri askerî oldum. Ondan sonra muntazaman görüştük.
— Terakkiperver fırkayı nasıl teşkil ettiniz?
— Bir gün Kemal Bey geldi. O sırada Meclis toplanmış, matbuatta yeni bir fırka çıkacağı söyleniyordu. Kemal Beye bir alacak meselesi için gitmiştim. Gazeteyi gösterdi. Nasıl bu fırkaya girecek misin? Arkadaşlarla görüştük, benim progra-
Yeni mahsul idrak 1 edilinceye kadar, edindekl stokları İdare etmek maksadile Toprak Ofisi, yeni tedbirler almıştır.
Bu tedbirler meyamuda, 74—76 randımanlı unun tevziine bazı tah dldler konulmuş ve Ofis, makarna püsküvit, pasta ve simit imâltçıları na muayyen miktarda un vermeğe başlamıştır.
Geçici olan bu tedbirler, buğday fiyatlarının daha fazla yükselmesini, önlemeğe matuf bulunmakta dır.
Diğer taraftan ekmek çenlsinde 1 nisanda yapılacakdeğlşikllkhak-kında henüz Ticaret Baanhğm-dan bir haber gelmemiştir-
Belediyeye 20 kamyon tahsis edildi
Ticaret Bakanlığı tarafından İs tanbul belediyesine, temizlik İşlerin de kullanılmak üzere 20 kamyon tahsis edilmiştir.
Kamyonlar, ufak bir tadilâttan sonra servise girecektir-
Beyunt post abonesinin ıslahına başlanıyor
Beyazıt postahanesl hakkında va kİ olan şikâyetler üzerine P. T. T. İdaresi, İptidai bir şekilde olan bu İşlek merkezin tevsii lşlerlle meşgul olmaktadır.
P. T. T. İdaresi Beyazıt postaha nesinin Üniversite posta Lokallle birleştirilmesi işini düştmmektedir.
Diğer taraftan öğrendiğimize gö se Beyazıt postahanesinde ki telefon için kapalı blr mahal yapılack tır.
C. H. P. bucak kongreleri sona erdi
C. H- P- bucak kongreleri evvelki gün sona ermiştir-
ilçe kongrelerine 3 nisan cumartesi günü başlanacak tik kongre Bakırköy ilçesinde, saat 14.30 da il çe merkezince yapılacaktır.
Almanyanın Müttefik İşgal Bölgesine satacağımız tütünlere, Amerikalılar tarafından 41—45 çent gl bi gayet düşük bir fiyat tesbit edil diği ve bu vaziyet karşısında, Türkiye Tütüncüler Birliğinin ha rekete geçerek gerekli temas ve te şebbüslerde bulunduğu malûmdur.
Bunun neticesinde vaziyet nisbe ten ferahlatıcı bir durum almıştır.
Frankfurttakl heyetten gelen son telgrafta da müzakerelerin, le himize geliştiği bildirilmektedir.
Bakırköy E. Orta okulunun müsamere ve konseri
Bakırköy Erkek Ortaokulu Okul Aile Birliği tarafından 4 nisan 1948 pazar günü Bakırköy bez fabrikası salonunda büyük bir müsamere verilecektir. Bu müsamerede Münir Nureddin ve arkadaşları bir konser verecek ve müteakiben okulunme-zunlaı tarafından bir piyes temsil edilecektir,
Ankarada Ticaret Bakanlığı nez-dlnde, büyük istihlâk merkezlerinin et ihtiyacını karışlamak ve canlı hayvan ihraç İmkânlarını araştır mak maksadile toplanan Et temin komisyonuna İştirak eden belediye ı iktisad işleri müdürü, dün şehrimi, ze dönmüştür.
Müdür, kendlsile konuşan gazete ellere, toplantı hakkında şunları söylemiştir:
« — Dolar ve İsviçre frangı tnu kabili kasaplık hayvan ihracına mü saade olunduktan sonra Ticaret Bakanlığı büyük istihlâk merkezle rlnln et ihtiyacım normal bir şeklî ( ke karşıamak lmkânnlarını aramak | maksadile bu toplantıyı tertip etmiştir.
Toplantı da, tecrübeli olmaları dolayısile belediye mümessllerlnin bu yoldaki fikirleri soruldu. Umumiyet itibarile bu işin, müstakil bir teşekküle devri istendi ve Ticaret Ofisin bu teşekkül etrafında tet kikler yapmak üzere 15 günlük bir mühlet verildi.
Bu teşekkül, ileride kurulacak o-lan et Irombinesinin nüvesini teşkil etmektedir.»
Diğer taraftan öğrendiğimize göre bu sabah saat 10 da belediye reis muavini Nazım Ardanın başkanlı ğında bir toplantı yapılacaktır.
Bu toplantı da Ticaret Ofisi U-mum müdürü M. Nuri Anıl, iktisad İşleri ve'mezbaha nıüdürelri de ha-' zır bulunacak; öğleden sonra m'üdürii. mezgahaya giderek kikler yapacaktır.
---------O ■ ı ■ ■ —
ÜNİVFFFITFrF:
ADLİ Y E D F
Elden ele satılan zavallı genç kız
Topkapıda Gecekondu evlerinden birinde oturan Trabzonlu Ahmed bundan iki ay evvel Orduya gitmiş ve 13 yaşında Nermin adında bir kızı dayısından 200 liraya satın a-lıp İstanbula getirmiştir. Ayni evde oturan Alımedin ağabeyisl Dursun kıza göz koymuştur.
Ahmed de genç kızı 500 lira mu kabilinde ağabeyisl Dursuna satmış tır.
Diğer taraftan kızlarının İstan-bula kaçırıldığını haber alan anne ve babasısavcılığa müracaat etmiş Jetidir.
Yakalanarak nöbetçi savcı nıua vinliğince sorgu altına alınan Ahmed ile Dursun dün sabah tevkif edilmişlerdir. Tahkikata devam o-lunmaktadır.
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler gördüm?
)• •
V
II
i
’e sui
L
f
Yazan C/
Tefrikti Ko. 220
Ofis tet-
9
Üniversite ek inşaatında kullanılacak malzeme temin edildi ----------------o------
iktisad ve Hukuk Fakülteler -tahsis edilmek üzere, Ünlvr merkez binasının arkasında ması kararlaştırılan «Ek İnş
nm ihalesi bir müddet evvel biaril miş bulunuyordu.
Öğrendiğimize göre ihalenin bü tün muameleleri ikmal edilmiş ve gerekli İnşaat malzemesi temin edil miştir. inşaata, önümüzdeki günler içinde derhal başlanacak ve temel atma merasiminde. Rektör kısa bir hitabede bulunacaktır. Üniversite Profesörler Kurulu dün toplandı
Üniversite Profesörler kıjrulu, dün saat 16 da mutad toplantısını yaparak, ele aldığı «İkisad Fakül tesl sömestr talimatnamesi» üzerin de müzakerelerde bulunmuştur.
Haber verildiğine göre, talimatım menin müzakeresi iki hafta sonra ikmal edilmiş olacaktır.
Tıb Fakültesi Derneğinin konseri bu akşam veriliyor Üniversite Talebe Birliği Tıb Fakültesi Derneği yardım sandığı menfaatine, bu akşam saat 20 de Çenıberlitaş sinemasında bir Türk musikisi, konseri verilecektir.
Konsere Münir Nurcddin Selçuk ve Perihan Altındağ İştirak edecek tir.
iyisi mİ köşende
□Idunij
3u ış|
p^rti
Onu
ııek ünde nusırrhn. E-
sure» e ve
henüz iki
* I
)aatı vene nı izah ıia-
(
.ili galiba lıaj not teşkil ctst manga) deril-
30 mart kü
W
/ HE./? 6ABA/Z | Gelen mektublar
bn beni patron çağırttı. Bfı hayli itttfattan sonra dadl kil — Fıkracı, parti münaka*
şaları; kurucu, bozucu kavgaları, müh rlt, mutedil mucador^erl etrafınla öy( le acaip ve saçma mekvJ:!ar galmegf haşladı ki bunları ciddiye ah) neşret* sok gazete mizah mecmuasına cek. Yırtıp kâğıt sepetine atsak rafgirlikle suçlandırılacağız, bunları sana voreyim de, een neşredersin.
— Aman efendim, dlyeoek ben bana gelen nıekiubları bile Jandırmakta zorluk çekiyorum. Ulunaya havale buyursanız...
Sırtımı okşıy&rak: ’
— Yok yok, dedi, viunaym mücadelesinden ağzı yaktır
toyle şeylere karıştırmak do^ru olmaz.
Çaresiz:
— Peki! Demeğe mecbur oı t.i ve uzattığı bir tomar mektubu alurak masamın, başına döndüm
★
Patronun gerçekten hakkı v.)rmış{ çünkü gelen mektublar sahi • n oıf harika idi. Meselâ Bafckosırde:,
— Halk' Par ti sı bu sertlar femdt yirmi yıl daha âkUdauia» kAûrl diyen zat bir yalanlama mektubu t-
miş. Fakat bu nıeklub ):r /ûic-*Ua ııa nu, yoksa hır perçinleme mi tx U değil. Bakın, bu zat mükemmel b * Rumeli şı vesile neler yazıyor; A& '. can alacak kısmını, imlâyı tu.e û üMır-maden aynen kopya ediyorum.
t i 2.3.918 — ğüalû Yem Saba in — başmakalesi ıcındokı — 3ay A. Ce-maleddın Saraço^Umın — yazışla ğe* linçe — umakale ic odeki — buıııı» şahsıma aid — Balıkesir C H. P. — merkezindeki demeçte —«ou par,ı daha — 20 — sene iktidar kalacaktır — kanaatinde r
vet bu baaim suzümdır «sçahsı gire çimdir.J Bunuda yazdtf’nız ıpbi ıskasının sozjniı tekrarlamak direktif ile değil particilik —tecz’ıhası* le söyledim. Demokratlar
yaşındadır iktidarı kendilerine ecslim edemeyiz dedim —) fakat (ıe Cevdet bay Kerim ince day r ? do görmediğim — ib4 ğil kalbimi ızahladi
Su yazınin bu muharrire veriien oü gerek, ola bilirya ben
şım — diğeri kangal — anlamıştır.
2İra — ben — 20 — sene san ?alya-va yapışık kalacağız — ğibi söz demedim. İktidar particinin bir üyesîyinı amma — h? bir tuakam-uo sar.daly.5 yo nede bir vazife — He meniaat bekleyen ve bekleyecek olan kiıuse yım. Sadece bilgisine, ve kanaatına ğöre her halde bu C. H. P. Din memleketi çok yıllar idare zaruret ve iktidarına ınalik — olduğunu kalbi, ilmi, tecrübeye bağlı kesin alametlerle kabul o den bir particiyim.»
★
Ne diyeyim Tanrı saytn AbıînUah Feyzi Erdoner gibi üyeleri Halk Partisine bağışlasın: Yalnız anhyama-dıgım cihet şu: Orta oyununda 2unw lili taklidi ini yapıyoruz; yoksa politika mı? Bu sualime de bir cevab alabilsem:
— Hamdolsun, bizde de ciddiı ve e-fendice parti münakaşaları başladı! deyip yan gelecek, çbugunıu yakacak ve keyfime bakacağım.
FIKRACI
mımı götürün, siz de programı nızı getirin. Görüşelim» dedi. Oıı altı sayfalık birşeydi. Salâ-haddin Beyin olup olmadığını bilmiyorum. Hüseyin Avm Bey, Necati Bey vardı. Programı beğenmedim «Program böyle mi olur?» dedim.
— Kara Kemalle gittiniz, o-rada görüşüyorsunuz?..
— Evet ona gittik. Fırka me selesi etrafında konuştuk.
— Siz «Bir fırka teşkil olunuyor, fikirleri bize muvafık ge lirse dahil oluruz» mu dediniz?
— Evet «Bizim kanaatimize muvafık bir programı olan bir fırkaya arkadaşlar isterlerse gireriz» dedik. Kemal Bey: «Peki fırka programını neşretsin göre lim, ondan sonra girmek lâzım gelirse gireriz» dedi.
— Fakat fırkanın programını kimler yaptı?
— Mebuslar yapnuş, onlar tanzim etmiş.
— Bırak onları.
— Efendim müsaade buyurunuz, bildiklerimi. işittiklerimi arzedeyim. Fırka teşekkül elti. Program neşrolundu; İstanbul teşkilâtını Şükrü Beye havale etmişlerdi. Bir gün ben Kemal Beye gittim. Bana fırkanın programını beğenmedi-ini söyledi; ertesi gün Sivas mebusu Muammer Bey oraya gelmiş beni çağırmışlardı. Bana «fırkaya girdin mi?» diye sordular. Ben de «girdim»' dedim. Muammer Bey teklif edildiğini fakat girnjiye-ceğini söyledi. Şu ciheti de arbedeyim ki bir alacak meselesinden dolayı da Kemal Beyle aı-a-
Kastamonuşilebi Amerika yolunda 4000 ton krom yüküyle izbende rundan Amerikaya müteveccihen hareket eden aKastamonu şilebi nin 1 veya 2 nisanda Phledclphiya muvassalatı beklenmektedir Gemi dönüşte yardrnı malzemesi getirecektir.
Diğer taraftan. Iskenderundakl yardım malzemesi tahliyesini bitir iniş olan «Rize» şilebi Amerika için krom yüklemeye başlamıştır. Şiın diye kadar 3800 ton yüklemiş olan 4000 ton iblağ olunca doğruca Nev yorka hareket edecek ve dönüşte yardım malzemesi getirecektir.
«Akar» gaz gemisi Hayfaya gitti
Abadandan. Denizyollarına ait akaryakıt yiikile ayın 26 sında İznıi re gelen »Akar,, gaz gemisinin tahli yesi bitmiş ve dün sabah, tekrar a-karyakıt yüklemek için Hayfaya ha hangi prograjaadır . MııhalpfH- ( r t - -_______-
fırkasının progi’amlaıı işte bun- i lardu*. J
Kemâl Beyin yanında gör-J dûgiinı program muntazam su-7 t ette yazılmış iki yüz maddeden) mürekkebdir. ı
(Dokuz maddelik program 4 gösterildi.) ı
— Bunu nerede gördünüz? ı
— Görmedim efendim. r
— Haziranda Salâlıaddin Be-» yin evinde toplandınız ını? ?
— Evet tonlandik, çıkacak ’
fırkava girelim mi, girmiyelim ’ mİ? diye. j
— Kemal Beyle Istanbulda |
tûplandımz mı? i
— Evet, Kemal Bey girmiyor i
diye müzakere ettik. . f £
-- Arkadaşlarınız programı? yaptığınızı söylüyorlar? J
(Peı timi var) i
€1
---------
mız pek iyi değildi. Çok rica ede | rim. adamlarına sorunuz. Bir ( buçuk senedenberi yanına git- i tun mı? Beni orada gördüler f mi" Kemal Bey bir gün haberi göndererek şu hccab meselesini / tasfiye için yanına gelmemi, ’ kendisinin bana geleceğini bil-1 nrişti. Bu mesele kin görüşmi-1 yeceğrmi. fakat dost sıfatile gel 1 diği takdirde görülebileceğimi i Söyledim. Z
(Vasıf Beye bîr takını pro-} gramlar gösterildi.) ı
— Kemal Beyle görüştüğünüz ı
* TAirv|ffl
MART 1048
1364
’ Rumi
Mart
17
SALI
1357 . H ■■.ri
Cem
evvel
19
Kasım 144 — AY 3 — GUN 90
Güneş Öğle İkindi Akşaa Yatsı lıfcAlf
Va.'iU S.
5
12
15
18
20
4
n.
47
19
51
32
04
08
Ezani S.
11
5
9
12
1
9
D.
17
49
21
38
33 I
33 1
30 M A R T. 194b
a
r E N T S A B I 8
Gönül
D. P
fBaştarafı 1 incide) numaralı faili olarak mahkûm e-dllen Rpşid Mercandan sonra bütün şübheler Haşmet Orbay üzerin de toplanmış bulunuyordu.
Katil Haşmet de değil ise-.-
Halbuki bu ayın yirmi beşinci perşembe günü İstanbul ikinci a-ğır ceza mahkemesi istinabe sure-■ t)ie Haşmetin müstakbel kayınvalidesini dmlej-uıce Haşmetin de maktul Doktor Naci Arzanin katili olamıyacağı anlaşıldı. Filvaki fimdi Mıçkada. Havuzlu sokağında, (90) numaralı evde oturan Bayan Belkıs Işıkman bildiklerini şu suretle anlattı:
— O geee kızım Müşerref (Haş met Ortayın nişanlısı). Türkân ve oğlum Orhanla birlikte otururken, 6aat (19,30) sıralarında Haşmet Orbay bize misafir geldi. Oturduk, konuştuk ve y-'mek yedik. Saat (23) de otobüsüne yetişmek üzere bizden ayrdİL
Ertesi gün saat dokuza doğru Haşmet re.crar bize geldi. Heyecanlı görüuüyord”.. Bana, Reşid Mercanın Doktor Naci Arzani öldürmüş olduğunu ve kendisine iltica eden bu arkadaşını da önce evinde sakladığını söyledi. Benim hâdise etrafında bildiklerim bundan ibarettir, v
Haşmet Ortayın nişanlısı bayan Müşerrefin kardeşi ve bayan Bel* kıs Işıkmanııı küçük kızı bayan Türkân Işıkman da annesinin anlattıklarını aynen tekrarlamış, yal nız Haşmet gitmeden evvel kendisine odasına çekilip yattığı için Haşmetin evlerinden kaçta çıkıp gittiğini bilmediğini söylemişti.
Üçüncü ve son şahit Orhan I-şıkman ise. halen Ankarada yedek subay okulunda bulunduğundan ifadesi alınamamıştı.
O halde katil kimdir?...
Bu iki şahidin ifadesinden vuzuhla anlaşılan cihet, şudur ki cinayet gecesi Haşmet "Ortay nişan lısmın evine misafirliğe gelmiştir, kendisi heyecanlı değildir, normal dir ve ancak ferdası gün sabahleyin saat dokuzda tekrar nişanlısının evine geldiği vakittir ki heyecanlıdır, telâşlıdır ve arkadaşı Rcşid Mercanın doktor Naci Arzani öldürdüğünü söylemiştir.
Vakıâ bir geee evvel misafirliğe geldiği vakit de Haşmetin vakadan -■habrrd^T- oMu*! «öğvkknnl’h-ğmı ve metanetini muhafaza ederek müstakbel kayınvalidesine, bal dızma, kayınbiraderine ve nişanlısına bir şey hissettirmemeğe muvaffak olabileceği de hatıra gelmez bir ihtimal sayılamazsa da fiğde bir delikanlının tam üç buçuk saat, korkunç bir cinayetin faili olmasına rağmen, nişanlısının karşısında metanet gösterip suçsuzluk rolünü muvaffakiyetle oynıyabil-mesinin bir hay li müşkül bir iş olduğunu da göz önünde bulundu!-mak lâzımdır.
Sanki bütün bunlar kâfi değilmiş gibi son günlerde ortaya bir de AnkaralI bir diş doktoru meselesi çıkmış bulunmaktadır.
Bir rivayete göre cinayetin ferdası günü Reşid Mercan karakola teslim olup da vali Nevzad Tando-ğan merhumun odasına getirildiği sırada odada Ankaranın diş hekim, lerinden Adnan Göksan da bulunu yormuş. Pek çok dedikodulara se-beb olan Nevzad Tandoğaııın hakiki sebebi hâlâ lâyıkile tevezuh etmiyen acaib intiharından sonra büsbütün dallanıp budaklanan ma-hud (Reşid Mercan - Nevzad Tan-doğan) 'konuşmasını işitmiş imiş.
Ankara gazetc4erinden naklen bazı İstanbul refiklerimizde de yer bulan bu iddia vakıa henüz teeyyüd etmiş değildir. Hattâ Ankara gazeteleri doktor Adnan GÖk san ın savcılığa müracaat ettiğini ve ifade vermeğe hazır bulunduğu nu dahi yazmışlarsa da kendisine müracaat eden muharrirlere Anka ra savcısı bay Baha Soysal diş doktoru Adnan Göksanın henüz savcılığa baş vurmadığını söylemiştir.
Haşmet lüde|»çeJeri!e öriini)yor!...
Görülüyor ki esrarını her bakım dan hâlâ muhafazada devam eden cim vet dâvası dün Bolu ağır ceza mahkemesinde yeniden ve nakzen rüyete haşlandığı vakit umumi alâ ka ve heyecan tavsamak şöyle dur sun, bilâkis artmış ve âdeta katmerleşmiş bulunuyordu.
Mahkemeye sabahleyin saat dokuzda başlandı.
Riyaset makamını yargıç Mustafa Tekiner. işgal ediyor, âzal ıklat da Abdullah ICrkmen ve llyas Karaağaç bulunuyordu. İddia makamını savcı Esad Arscd.işgal et-- inişti.
Muhakeme başlamadan evvel Rrşid Mercanla Haşmet Orbay •adiıyeye kelepçeli olarak getirilmişlerdi. Haşmet elindeki kelepçeleri gazetecilere göstererek:
— Bana kelepçe takılmıyacağı yazılmıştı. Halbuki görüyorsunuz ki benim de kelepçelerim var; hum de bunlar dcnuıdm...dedi. » » Muhakeme banlıyor
Reşid Mercan ve Haşmet Orbay mahkemeye girdiler. Her ikisi de
heyeti hâkimeyi kibarca selâmladılar. Avukatlar da yerlerini aldı. Reşid son günlerde bırakmış olduğu sakalını kesmişti.
Evvelâ şahidlerden hukuk fakültesinde adli tıb öğretmeni doktor Talât Vaöfi öz almdı. Ankara birinci asliye ceza mahkemesindeki ilk ifadesi okundu. Şahid bunda şöyle diyordu:
— Muayenehanemde meşgulken bir ses işittim. Bu Sultanın sesi idi. Yukarıya, çıktım. Neşet Naci-.nin odasının kapısı açıktı, lçireiye girdim. Yerde yatıyordu. Kalbinde üç dört kurşun yaradı vardı. Ya kasını ve kıravatını gevşettim .Nab zı atıyordu. Yerde patlamamış bir -mermi vardı. Masasına gittim, üstünde Reşit Beıey yazılı bir reçete buldum. Bu sırada diğerleri geldiler. Bir zabıta memuru masanın üstünü kanştırıvor, mermiyi alıyordu. Kendisine:
— Aman-bunlar hâdisenin şahididirler, dokunmayınız! dedim. Kızdı.
— Siz benim vazifeme.müdahale edemezsiniz, dedi.Bana hakaret)* etti. Koluma girip beni götürdüler. Bu adam, tıknazca, orta boy lu, kara kaşlı birisiydi. Reis sordu:
— Masanın UEtüdde bir reçete mi vardı?
— Evet!
— Okudunuz md?
— Okudum^ 1
Dosyadaki reçeteler
Dosyadaki 16.10.945 ve 12.2.915 ve 27.3.945 tarihli reçeteler kendisine verildi. O zaman ^okuduğu reçetenin hangisi o «tuğu soruldu. Uzun uzun tetkiklerden sonra 27. 3.945 tarihli reçete olduğunu söyledi. Yazının inceliğinden, mürekkepten. doktorun imzasından ve Reşit Berey isminden tanıdığını ilâve etti. Halbuki bu reçete Reşit Mercan yakalandıktan sonra üstün de bulunan reçeteydi. Reisi bir daha bakmasını şö? ledi.
— Kat’î söyliy»?nıenı, fakat bu idi! dedi.
Reis:
— t'stüste iki reçete olamaz mıydı? Dive sordu Şahit:
— Gayet muntazam bir şekilde iistüste konulursa «galatı Tüyetle farkına varılamaz, dedi.
Reis:
— Sekiz av*evvul alinize alma-dan okuduğunuzu feöyloseydiniz bu ihtilâf vukua gelmezdi, dedi.
-- Sorulmamış olacak ki ben de söylemedim.
• — Saat kaçtaişittiniz?
— Zannedersem vedi vardı.
Reis dosyadan kendisine bir resim gönderdi.
— Sizinle münakaşa eden komiser bu mudur? diye sordu.
— Resim cebinden, çekilmiştir. Bun o komiseri ıprolilden görmüştüm. Fakat boyu bosu/ tıknazlığı benziyor, dedi.
Bu komiıer mermiyi kaybetmekten 30 lira eeza siyen Vahdet tin Timoçiıı idi.
Reşidin avukatı Celâl Yardımcı, Narı Ulueri profilden görmesini iatedi. Şahid dedi ki:
— Naci Ulueri Ankarada. yandan gördüm. Konuştuğum adam o değildi. Naci UtrrcTin dilinde biraz rekfıket vardır.
• İkinci ualdd
îkiııci şahid Nimet Taşkıran da gürültiü üzmnc, N« ş’- t Nacinin o-dasına gittiğini, doktorun ayakları kapıya duğrıı yattığını, gözünde gözlük bulunduğunu, ağzından kan geldiğini söyledi.
— Yerde mermi gördünüz mü?
— Hayır! Ancak Talât Vasfi «aman, mermi, reçete kaybolmasın. Bir şeye dokunulmasın!» diyordu. Sonra bir siville münakaşa ettiler. Fazla bir şey işitmedim.» t uunuu *»ahid
Bundan «sunnı dinlenen üçüncü bir şahid doktor Hami Gürcn de; Saat 19.15 de üst katta Neş’et Nacinin.-odasında hır gürültü duydu-ğunu, akabinde beş altı el silâh a-tıldığını, yukarı koşunca Neş etin yerde yattığını ve masa üzerinde bir reçete gördüğünü, tahkikata yardım için reçeteyi -okuyup tarihine baktığını söyledi. JRcçeter gösterildi. Hâini. Tulât Vasfiniıı aksine 12.2.915 tarihli reçetenin nıasa üzerinde durduğunu ısrarla söyledi ve iki doktor şahidin ifadelerinin birbiZûi tut madiği bu su rotle görüldü.
İfadeleriniz birbirini tutmuyor..
§nhit Dr. Fahri Ecevit gelmemişti. Başkan, doktorlara:
— İfadeleriniz birbirini tutmuyor. Öğleden sonra sizi Ankara es ki ikinci şube müdürü B. Naci U-luerle yüzleştireceğim, dedi ve polis Fikri Öncel çağrıldı. Reis bu şahide sordu:
4 üncü şalıid Diuiıadceme huzurundu ı
—’ Hâdise yerine nasıl ve ne zaman gittiniz?
—. Hâdise gecesi saat sekiz buçukta Yeni Sinemaya giderken Adliye binası önünde Naci Ulueıle karşılaştım. Birlikte cinayetin işlendiği yeıe gittik. Kemal Bora, ; Kâmil Okay) Emniyet müdürü Si*
nasi Tolga, Adlî tabib Baheet Ka-mav bazı polisler vardı. Odada Kâ mil Okay ve Behçet Ramayın hazırladıkları zabıt ve raporları ben yazdım. Diğer odada savcı Kemal şahitlerin ifadelerini almıştı.
— Makineyle yazılı zabıttaki mürekkepli tashihleri kim yaptı?
— Mermilerin çapları yanlış yazılmıştı. Kâmil Okay tashih etti.
İKİNCİ CLESE
Bundan sonra beş dakika ara verildi. Bu arada Haşmet Orbay, sanki idam talebile mahkemeye verilmiş bir sanık değil de bir ilim ve fen adamı imiş gibi:
— Atom araştırmalarına devam ediyorum. Atomu bütün dünya i-çin çok faydalı bir şekle sokacağım,* dedi.
Zeki Kunırulııııun ifadesi
Beş dakika sonra celse açıldı. Eski Ankara başsavcı yardımcısı ve hâlen Yargıtay raportörü Zeki Kumrallı çağırıldı.
— Haşmeti tanımam. Bu lıâdise-yc vazifeli değildim. Ancak bu dâva Ankarada karara bağlandıktan sonra Regid bir gazote muhabirine: ) Haşmetin de bu hâdisede rolü vardır. Dâva temyiz mahkemesinde devam ederken döyliye-cek bir çok sözlerim var.» demiştir. Bu yazı üzerine, Kemal Bora beni çağırıp beraberce ceza evine götürdü. Hâdisenin sebebi meçhuldü. Belki Reşid aydınlatır diye dü şündük. Reşidi müdürün odasına getirttik. Bu beyanatile ne demek istediğini sordum. Reşid:
— Benim mukadderatım bundan sonra annemin elindedir. Onun ma lûmatı olmadan bir şey söyliye-mem. Annemi de getirin. Söyliye-ceklerimi onun yanında söylerim, dedi.
Bundan sonra Reşidin annesi Kum uranı buldurup cezaevine getirttik. Kâmran, Kemal Bora ya: !
— Haşmetin bana telefonla bildirdiği Neşet Nacinin üzerindeki mektubu buldunuz mu? dive sor-
•
du. Kemal Bora da:
— .Böyle bir mektub bulunma-dı, dedi. Reşidi çağırttı, Re^id. annesinin yanında:
— Mahkemede söylediklerimden başka bir diyeceğim yoktur, dedi.
Mahkeme, Kâmraııı bu bahiste Zeki Kumrulu ile yüzleştirmek ü-zere salondan dışarı çıkarttı.
■Reis. Zeki Koraya sordu:
— Kemal Bora Reşide ne nasihatte bulundu?.
— Kemal Bora ve hiç -kim sebeb üzerinde tatmin edile içmiş olduğundan cinayetin sebebi ve Haşmetin bu işteki rolü Reşide nasihat edilerek sorııl-ou.
Reşid kaldırıldı:
— Bana Kemal Boranın hapishanede tehdid edici sözler saıfetmesi üzerine: « Annem gel sin sövlerim diverek ^nneıni getirttim. Bu husus şahide sorulsun dedi.
Zeki: '
— Belki de Kemal Bora Beride: Sana şimdiye kadar küs-’ nlı muamele ettim, dayak atma1 dırn dediği zanıan bundan bir tehdid mânası çıkmış olabilir. Halbuki Kemal Kora nasihatte bulunuyordu, dedi.
Reşid:
— Kemal Bora, gazetelerdeki bazı yazıları tekzib için bana tekzib mektublarmı zorla imza ettiriyordu. j
Müteakiben muhakeme öğleden soıırava bırakıldı.
ÖĞLEDEN SONRAKİ
OTURl IM
öğleden sonraki oturumda Naci IJluer huzura alındı. Naci THııer vâki suallere eer,abQn doktor Nacinin odasındaki masa üzerinde iki reçete bulunduğunu, bunları eline almadığını, evvelce bir reçete değil (reçele ler) demiş olduğunu. 27 mart *at*ilıli reçeteyi Reşidin üzerinden savr» vnrdımdsı Kâmilin ııl dığını sövledi.
Daha sonra Sultan çağınti;. Ka rnzı^fp oldııer^-nıı hn 1 ’rlı madiğim sövledi. Halbuki Sultan, ilk ifadesinde nıasa üstünde katilin sankasile reçeteyi ken dirinin teslim ettiğini söylüyordu. Sultana ne diyeceği soruldu.
— Vallahi reis ney, ben ne reçr'te aldım, ne de kimseye ver dini. Beni odaya bile sokmadılar, dedi.
Naci diner de, vâki sual ii-zprin(‘ bnrl«H*»drn «nura flnltnn-la telefonla hiç konuşmadığını, belki memurların telefon ettiği nı sövledi.
Sua(l Berk, Sultan, evinde Naci I!!ıır)-ir) ijr def;l telefonla konuştu dedi.
ŞAJIİ DMflIZAFFEldN İFADESİ
Bundan sonra Ankaralı sahid Muzaffer Doğrul alındı. İlk ifa desi okundu Katilin aranmasın dişine gösterdiğini sövledi. Reşidin kendisinin arkadaşı olduğunu, 20 gilıı evvel kendisilo gö i’tif.tü.ğitnli de ilâve etti. ,
Reis Zekiye hitaben:
genel kongresi için talebler artıyor
İsliyor ki...........
fBıışıııakalotleıt devam) zimanularlarda hiij'iik ünıidler uyandırdılar. Adeta onların ce-sedlerine rıılı üflediler. Daha şimdiden Ililnıi Uran’m dili değişti. Şurada burada konuşan Halk Partililer yirmi, hattâ kırk yıl daha milletin banında bağdaş kurmaktan bahsedecek kadar cüreti ileri götürdüler. Dalla evvelki giin de İçişleri Bakanı Münir Hüsrev (»öle fC'. II. P.) Ankara vilâyet kongresinde. "Şu veya bu neşriyatla menıle-*■ • .At
kette bazı kötü tahrikler yapmak istiyeııler yakalarını elimizden kurtaranıatlıır» buyurdu. Biraz da Şükrü Sokıııensü-erlerin ağzını hatırlatan bu tehdid müfrit solculara mı aiddir, yoksa bu diş bileme alelûmum muhalif gazeteleri mi istihdaf etmektedir, orası pek belli olmamakla beraber kabul ve teslim etmek gerektir ki İçişleri
Bakanı, Saka hükümeti: icabında eldeki lıaşiıı basın kanıınıı-uıın çeşidli silâhların', şu veya bu istikamette, kullanmaktan ■perva etmez demek istemekte-İd ir.
JCıı şartlar ve hâdiseler kurucuların Jıaysiyet divânının ve parti genel kurulunun gözlerini uçmaya acaba kâfi gelmez mi? Büyük kongrenin (Hüı ri.vvt Mi-sıılii) denilen büyük ahdi heııiiz j erine getirilmiş değildir. De-mokratik hürriyetler sağlanmak tan hâlâ uzaktır. \al.ıa hasım sarsılmıştır, zelzele halindedir amma daha yere verilmemiştir, lanı onu sarsarak, olmuş ar-,mud gibi diişüımek zamanında kurucuların çıkardıkları sen ve l»en kavgası yerinde midir? Bu ihtilâflar demolira^i.) e ve memlekete hizmet midir? Biz bunu Jıiç.sanmıyoruz ve gönül istiyor dii insaflı Demokrat kurucuları \e idarecileri ellerini vicdanlarına basarak düşünsünler vc bu boş ihtilâfları bertaraf edecek şekilleri bulsunlar tâ ki seçmen-•A ■
İtrin huzuruna, kısmi seçimler için de olsa derli toplu ve pürüzsüz bir halde çıksınlar...
Şimdiki keşmekeşten ve çekişmeden pusuda fırsat bckli-yen Halk Partisi faydalanmayı umabilir. Onun hu ümidini daha doğmadan kırmak bütün Demokratların mukaddes bir borcu olmak lâzıın golir.
Vakıa biz, ne olursa olsun, şuurlu halkımızın, bütiiıı .lıiirri-yellerini ayağı altında ezen bir partiye reylerini vermiycceğinc enliniz amma seçmenleri tereddüde düşürmek, şu veya bu isim arasında sallantıda bırakmak da Demokrat Partinin "işliyebi-Icceği rıı büyük günah olur. Demokratlar birleşmeli, muayyen îıanızed isimleri üzerinde eski parlak günlerin sarkılmaz ittila-kını yeniden ihya etmeli ve Halk Partisinin karşısında bıı heybetle görünmelidir. Hilmi Lrııtıları ve peyklerini susturacak, donakaldıracak tek hareket tarzı bıulıır. Bıınıı memleket de istiyor.'Fakat acaba Demokratlı! r bu kadar feragat ve ihtiraslarına bu derece hâkimiyet gösterebilecekler mi?..
A. Gemaleddiıı SARAÇOĞLU
Dünkü yazımızda Rumanya Kralı tarafından Erzincan felâketzedelerine bir vardım olanık gönderilen kerestenin Erainea-nın imârına snrfohıııacağı ver-de Ankarada Saraçoğlu muhalle sinin kııruhıııisina tahsis edilmiş olduğu rir ayetinden bahsetmiştik. Dün Mîua.şlı bir dosttan öğrenmiş bıılıınııvonız ki bu üç yüz mctremikâbı kereste hâlen Malatya istasyonunda açıkta \e yağmur altında çiiıiimekte iıııis. Demek ki Rnracoğlıı ma-hallesiniıı inşaatında dahi kullanılmamıştır ve heder olup gitmekte bulunmuştur.
Düzeltir, olaiyııcıılarımızd m özür dileriz.
• •
A. C. S
A)aiki de
Franko I beral düşünceleri rec’ d di yor
1 iıtrhlp) oıı yıl daha ilerideyiz ve onların durumu hükümranlığımızı ve bağımsızlığımızı daha ziyade
— Sen evvelki ifadende: Haş met (•) u.u’ ı. .ı; du
Muzaffere para vererek Neş’et Naciyi öldürtmüştür demişsin. Böyle söyledin nıi?
— Söyledim.
— Bu Muzaffer midir?
— Evet, budur. Kendisinden şübhe ediyorum.
— Tahkikat gecesi Naci Ulu-er)o stır'i-.f r(d'iv do-
laşmış, lüzumsuz alâka göstermişsin...
M uza ff er gül ii rnsüyordu. Reis sordu:
— Senden şiibhe ediyorlar.
Mr.znff'i.’. bövle bir itham kır şısında kalacak adamdan beklemen hiddeti göstermedi. Yalnız
(Baş tarafı l incide)
Demokrasi peşinde koştuğumuza göre fikir hürriyetine kıymet verilmek lâzımgelir. Genel kongre nin toplanmasını istemekle bizi D. P. ye karşı (komplo) kurmakla itham ettiler.
Bugün D. P. nin ocak ve bucaklarında bir dalıakküm vardır. )
BÜYÜK KONGRENİN TOULANMASI LEHİNDE...
Bundan sonra söz alan üyeden Ahmed Cepoğlu Genel Mergezin hareketlerini asla tasvip etmediğini muhalefet yapmanın tüzüğe ay kırı olmadığını ve büyük kongrenin toplanmasını istemenin genel kurula karşı bir komplo teşkil etme eliğini söylemiş ve krucu diye bir şey tanımadığını .belirttikten sonra sözlerine şöyle devam etmiştir:
a — D. P. kurucu denilen insan lara babalarından kalmış bir çili llkmldir. Biz o çiftlikte çalışan u-şaklar mjyıZ? Haysiyet Divanı İse, İstediğini çalıştırıyor istemediğini kulağından tutup atıyor.»
Bir toplantıda münevver tanıdı-ğım/z bir zat şöyle könüştü: c — Molozlar, beyinsizler, faziletsiz ler, çakıltaşları, sîzleri kim zehirledi? Oneristler mi; (yâd ederiz) ses ler:
Onerlstler kimlerdir blliyormusu ııuz? Genel Merkeze muhalif olan lara söylüyorlar.»
Ben şahsen Celâl Bayan, başkan tanımayarak istediğim gibi konuşa bilirini. Bu tüzüğe aykırı mıdır?
Bu tasfiyeden maksad, işlerine yaramayanları ayıklamaktır. Tasfi ye neticesinde kaç kişi kalacaktır. Bu takdirde toplanacak kongreye büyük kongre, denemez. Ben buna1 (Dalkavuklar Kongresi) diyebilirim. D. P. nin bugünkü vaziyeti, fırtına lı bir denizde seyreden geminin va
ziyetine benziyor. Şiddetli bir fjrtı na esiyor ve emirler Getiriyor.
Bu rüzgâr Çankayadan esiyor ar kadaşlar,
(Alkışlar)
Ben Ger.el Merkeze muhalif ol dugum için ihraç edileceğim. Ben, bu gibilerin kurbanıyım!
Ben ne Celâl Bayan, ne Köprülüyü, nede Öneri tanırım!
Doğru bir fikre itaat, doğru bir harekettir. Körü körüne sadakat, insanlara yakışmayan bir haslettir
Büyük Kongrenin toplanmasını talep ediyorum..»
Bundan sonra söz alan Turgud da şunlşn söylemiştir:
— Sadık Aldoğan şahsi kanaatle rlni. izhar ediyor, diye niçin. D. P, den çıkarılıyor? Bu hangi sebeb le izah edilebilir, arkadaşlar?
Daha diin gibi yakın bir zamanda Celâl Bayar, Meclis çalışmalarından sitayişle bahsettiği arkadaşla rım bugün (bozguncu) diye vasıf landırıyor.
12 Temmuz beyannamesinden şahsi.bir borç diye bahsetti. İnönü İsterse memlekette hürriyet yayılacak, İslemezse yayılmıyacdkmış.
Bugün artık D, P. ye karşı inan cim sarsılmıştır. İhraç edilenler 1-çln mucib bir sebeb göstersinler, bütün sözlerimi geri alacağım.
Bu adamlar, ya İnönünün direk tlflcrlle'veyahutta Fuad Köprülü ve Adnan Menderesin hoşuna git medlkleri İçin atılmışlardır.
Bundan sonra Fuad Demir sö? alarak. Genci Merkezin hareketleri nl tasvib edici mahiyette konuşmuş ise de, hazır bulunanlar tarafından susturulmuştur.
Toplantıya son verilmezden evvel D- P Genel Başkanlığına, Büyük Kongrenin toplanması hususunda bir telgraf çekilmiştir.
• •
■
II ir tavzih
Soo Fsl’ifta
SAYFA: 3
Dünkü gazetemizde emeklilik meselesile ilgili olarak Ali Zeki Ço-banoğlunurı bir yazısı intişar etmiştir.
Yazının başında Zeki Çobanoğlu nun Afyonlu olduğu bildirilmektedir. Bir tertib hatası olarak konulan bu cümledeki Afyon kelimesi Zeki Çobanoğluna aid olmayıp yazı da mektub değil kendisi tarafından gazetemize verilmiş bir muhaledir. Düzeltir ve özür dileriz.
--------o--------
Trurran, ordu için tahsisat isteyecek fBaştarafı 1 incide)
ile ( Lowes ve «Thomas» muhrib-lerinin bugün Süveyş kanalından geçmeleri beklenmeketdir. «Valley Forge» Basra körfezinde bir hava muharebesi manevrası yapmış ve bu manevrada hücum emirlerini Suudi Arabislan veliahdı Emir Suud vermiştir.
Amerikan uçaktaşır gemisi ve yanındaki iki muhrib, dünyayı devir seyahatine devam ederek Akdeniz dolanacaktır. Bu arada İsken deriyeye veya Napoliye uğramaları ihtimali vardır. Gemiler Cebe-litankta yeniden malzeme alacaklar ve Panama kanalına doğru yola koyulacaklardır.
- ■ -----o —" - -
Yurdda karakış
(Baştarafı 1 incide)
Şid-
Seyidgazi, 29 (A.A.) detti bir tipi vardır. Bütün gece kar yağmıştır.
KARADENİZDE FIRTINA
Zonguldak, 29 (A.A.) — Ge-cedenberi şiddetli kar yağmaktadır. Karadenizde fırtına vam ediyor.
Istan bulda
de-
so-
Şehrimizde dün de hava ğuktu. Günün ve geeenin muhtelif saatlerinde sulu kur da yağmıştır.
arttırmıştır. Zira Ispanya herşe yiııi îspanyollara medyundur.» demiştir.
Pranko, İspanya dahilî harbi esnasında binlerce İspanyol çocuğunun yurddan çıkarılma anı ICusyamn en büyük cürümlerin den biri olarak takbih etmiştir.
telâşlanarak eevab verdi:
— Haşmet benim bir kere görüştüğüm arkadaştır. Halbuki Reşid ile senelerdenberidir tanışırım. Haşmetin bir lâfı ii-zoi” udim ö dürecek lu si değildir. Naci Uluere o gece yardım etmemse sırf insanlık eseridir.
Bu esnada şapka, emnnottun getirildi, Buruşmuş ve şeklini kaybet-inişti. Tanıyamadı. Reis, şopkavı Re şide de gösterdi. Reşid gülümsedi ve:
— Şapka benlin değil kİ tanıyayım. Haşmet daha İyi tamı) Koııdi-slnindirısdedh / ... _ j: ■
Bundan sonra duruşma yâruı sabah 8,30 a bnakıldb
Bu’gar ve Uk ranya delegeleri
Basınımıza hücum ettiler ve ccvab-a,.dır ı d il ar Cenevre: J29 (A.A.) — Anadolu Ajaıibiıun Özel Muhabiri Bildiriyor:
Haberleşme hürriyeti konferansının üçüncü komisyonunda Ukranya murahhası basın hür rlyetlnden ve havadislerin doğru verilmesi ve iıarb tarihçiliği yapılmaması lüzumundan bahsetmiş ve Ulus gazetesinde 1937 yj lnıda çıkan bir ankette Rusyanın parçalanması icap ettiği yolunda bir cevap görüldüğünü söylemiştir. Bu komisyondaki Türk delegesi Ka raosmanıglu Ukranya murahassı-na verdiği cevapta Tüıkiyenin Rus yada yapılan inkılâp denemesine ilk gündenberl anlayış gösterdiğini ve şayet bir ankete böyle bir cevap vaki olmuş ise bunun binlerce kişi den birinin nıütâleası olmak icap ettiğini ve bu du Tıırkiyede ve Türk basınında hürriyetin bariz bir rai sall olduğunu söylemiş, önünde bu iuııan vc Moskova radyosunun neş riyatmı İhtiva eden dosyada bu it hamların mevcut olduğunu bildir mlş ve genç Ukranya delegesi bun ları aldığı talimat üzerine tekrarla ılığını söylemiştir.
Cenevre: 29 (A.A.) — Anadolu Ajansı »*zel muhabiri bildiriyor:
Haberleşme hürriyeti konferıın-sının 3 üncü komisyonunun öğleden sonraki celsesinde Bulgar mu rahhasi basın ve haberleşme ser-bestisinden bahsederek» İstanbul-da çıkan bir gazetenin Bulgarlar aleyhindeki neşriyatından bahsettikten sonra konferansın basının serbestisinin temini yolunda ırk ve millet kininin ortadan kaldırıl-niHHi için icabeden kararları alma smı işlemiştir.
t
Muruhbasimız Karaosnıaaoğ-lu Bulgar delegesine verdiği eevab ta bıı delegenin sadece bir gazetenin neşriyatından bahsettiğini, neş rivatın hükümet tanıtından idare’
I edilmediğini ve ancak böyle bir| neşriyat varsa bu gazetenin tarihine göre Bulgurlar tarafından devletler hukuku kaidelerine aykırı olarak düşürülen iki Türk uçağından bir pilotun yaralanması bir dr. erinin ölmesi hâdisesinden ileri gvb'iiş olması hızım geldiğini söyb mi ve bilmukabele Bulgar gazetrh rinde bir çok uygunsuz yazılar çıktığını belirtmiştir.
Amerikan yardımı
w
(Raşüırafı 1 iııciıh*) erin ismi verilmiştir. Gemideki ■ hial/eme arasında ağır tank, i kamyon, top, muhabere, radar, teksiz, seyyar atölyeler; fotoğraf malzemesi ve saire vardı:. Ili.van'n muhalefetine rağmen gemi 1 .'■•’iik bir süratle boşaltıl makta ol'lır’u fribi varın I cı a-efeden A.' '.erik:” a hareket cVrnöı si de muhtemeldir.
İdarî tahdidlere tâbi fuhuş
istemıtiA alkolizm r at idesinde, bütün maneviyatını kaybı den kodm, artık" şeyi ka*
bul etmece ve yıpmoğa haz rdır.
Artık erkeğini saçmak ye reddetmek hakkından tafnamtie nılhrumdur.
Her ırktan sameş. zührevî hasta* tıktı, hislerini -ı- »îıyaçlı hor
orkeğîn şovhet arzuMana froyvanî bir inkiyad ile rj»‘u olmağı haıırdır. Bu* ralara girdikten ionra aru* ou kadını küçük bir para nutkabdı/ıde her erko-ftin arzu ve -.*endin. teslim et-
mek ıneeburı ye ımatJır Arhk insan delildir.. Yalnızca oir îttir.
Şeref ve haysiyetini isteri 1 hangi er* kek, bu sehl ıntifo le etmek
bayalıgında buaıtubıteart iir. iki buç-luıu bulunan bu faille-
rinden biri, umunu eAtaerc uH-ırUne, cı nıiyctin şerefsizlik damga.MM, umumi hürriyetinin tahdidine maruz kalacak, dikeri erkek iso, hiç hır itfimaî «ve ınaddî kayda tâbi ohuakoızm bütürç haklarına, imtiyazlarına, şeref ve hay sjyeline sâhib olarak serbest kalaeal ve yaşıyacaktır ve memlekette, cemiye He rolünü yapmakta devam edecektir. Hattâ aldığı zührevî hastalığın hesabını kimseye vermeden, bunu sağa ve sola, vatandaşa, bemşerisme, aşihyabiiecekiir.
Binnetice bütün bu fiillerin mafcdu ru yalnız ve yalnız kadın ve istifade edicisi de maalesef yalnız erkektir.
Mevcudiyetini, bir kolime ile her şeyini kaybeden hu kadın, siyasi haklarını kulfanıp, memleketi idare edenleri seçecek öyle mi?
Bugünkü mes'ulîyet müessestir, yidiere tâbi erkeğin mcs’uliycti hissini ortadan kaldıran bir rejimi umumi efkâr tarafından, milletin manevî ve ruhî terbi yesini Ifsad eden bir rejim olarak te lâkki olunur.
Bir hayvan sürüsü gibi, bir yıgn» kurbanlık kadının, resmi müsaade ile açılan bu sefahat yerlerinde erkeklerin önime atılması keyfiyeti, &nmemn tensibine iktiran etmiş, lüzumlu Vıs doktrinin tatbikatı namına yapılmak tadır. Saınımf ve bitaraf bir muhakeme, bu vazıyetin cinsler arasındaki münasebetleri, gerek mağdur ve rek istifade ediciler noktasından lete düşürmektedir.
Bu sefahat laboratuvariarında, dına karşı saygısızlık, erkeğin mes’u-liyotini istihfaf, hayata ehommiyet ver meyişi öğrenmekle kalmıyorlar, er. müstehcen ahlâk fcsadliklarını, öğreniyorlar, dalâlete sapan hislerinin sukutunu görüyorlar.
Bu batakhanelerden, gerek ruh ve gerek bedenon bulaşık ve ınülcvvcs o-larak çıkan, aile ocağına hiç şübhe yok ki eksilmiş ve bulanık bir ruhi halet ve maddi mukavemet götürmekledir. Bu resmi sefahat ve nüfus kırımı moktcbınin uzun müddet devamı medenî memleketler İçin bir zül UfkJI etmektedir.
İdarî nizam ve takyidlcro tâbi fuhşun müdafilerine gelince: Bunlar-idare tarafından âmme intizamı ve âmme sıhhati temin edilmedikçe ve ahlâkî zabıta da, vazifesini hakklle ifa ettikçe, müsaadeli fuhşun zarar ycrıno memlekete fayda temin edeceğini ve bu suretle fuhuş nisbelinin azalacağını iddia etmektedirler.
Halbuki, kanuni güçlüklere rağmen, umumi ev açmak için müracaatlar, her gün biraz daha çoğaldığı gibi, vesika alan serbest kadınların adedi de ziyadeleşmektedir.
Halbuki, fuhşun memnu* olduğu bütün memleketlerde, fuhuş yapan kadın adodi azaldığı gibi hastalık nls-bed do pok çok düşmekledir. Salâhiyet dar makamlar istatistikler bunu todir.
• F •
asri ve İçtimaî terbiye, hissinin inkişafı üzerine Fuhşu, idari nizam ve tak kılıp kadının hürriyeti ve
Sıhhi ve manevi olarak tesblti ise:
ge-zil-
ka-
tarafından yapılan teyid eder mahiyet-
ınüsbet bir program teklif olunan madueler
1 — Fuhuş riyali tahdid bütün tedbirlerin kaldırılması.
munascbc'.ıle, şahsî hür-eden ve mer’t bulunan
2) Fuhşun, her mânada tasavvur c-dilebilon şekillerinin zccr ve tenkilini olsun olmasın, her iki cinsten, bekâr voya ovlı, tetulid, cobır voya rızaon olsun, hususi serserilik, kad.n ticareti, umumi evler işletilmesi, laf atını, film gösterme, ilân yapma ve saire.)
3 — Fuhıış ve sefahate tahrikin zecr vc tenkili.
4 — Yalnız kadınlardan murekkeb bir zabıta ihdası.
5 — Fuhşu kaldırmak vo burun bakkaldaki ıvıevcud. kanaat vo fikirlerin umunuihşmosıni Udubckedcotk led-bırlor vaz ı.
6 -t- Sıhhi tüdbirier UcnıılnMSindan (içtimai tababet) ibaret ur.
(Devanu Sa., 4; SU» 1 de)
BAİTAS İ
T t N T 8 A B A »
30 Af A R T 1943
Dâvamız nasıl soysuzlaştı ?
al benim söylememe hiç te hacet yoktur.
imkân nlsbetlnde kısaltarak tas virlne çalıştığım kurucularla onların yarânjiu saran haleti ruhij'ye gayet açık gösteriyor kİ. 12 Temmuz beyannamesine bağlanmış o. lanlar bir kaç anayasaya aykırı ka nunu İnönü’nün nüfuzundan faydalanarak 1950 senesinde yapıla cak seçime kadar deftlştirtecekler. Buna mukabil de tamamen ona te heyet edecekler ve Halk Partisinin hükümranlığı da sürüp gidecektir!
Bunu da genel kurulun tavsiye ve ısran üzerine bu kurula ubudiyyet telgrafı çekenler mükemmel bir şe kilde yutmuş olacaklardır.
•
Hülâsa olarak denilebilir ki Demokrat Partinin bir tesadüf eseri başma geçmiş olanlar muhalefetin dâvasını o derecede mihverinden çıkarmışlardır kİ bu gidişle muhale fetih 1950 senesine kadar kendisini kaptırdığı bu dolabın İçinde dönüp durmaktan başka bir nasibi olma yacaktır.
CBaştarafı 1 İncide)
▼A2&eçUklerini açıktan açığa söyle meleri lâzım gelirdi- Yoksa bu mü hlm iyi beceremj.veceklcrlni anlaya Tak, bu acizlerini örtmek için bir ta kim âdi siyaset oyunları İle Demok ratlann efkârım çelmeğe onları bir bir kişinin tesir ve nüfuzuna ve o-yalayjp dâvayı unutturmak yoluna sapmak dürüst bir politika olamaz di. Vatandaşların akil selimi önün de çok geçmeden sapıtmış oldukla ti meydana çıkardı, neteklm bugün gıktığı gibi kendilerini dev aynasın da gören hu siyaset bücürleri hep birlikle uğrunda birleşmiş olduğumuz asil dâvaya ihanet ettiler; Bu dâva bir anayasa dâvasıdır: Hâki miyyet kayıtsız şartsız milletindiı dâvasıdır, Bunu nasıl unuttular da bir kişinin tesir ve nüfuzuna be o yıun tevassutuna tenezzül edere! ondan medet ummak ve milletin 1: teklerini onun sâyesinde yaptırma! zilletine düştüler? Nerede kaldı mı halef et
Memleketimizde şef sisteminin tanı mânâsı ile yürüyüp durduğunun yüzlerce örneklerinden cn yenisini İbret olmak üzere arze deceğim:
Polis vazife ve selâhiyet kanunun mahud 18- maddesinin nasıl kaldın! dığmj bir anlatayım da, şef sistemi ni kaldırmaktan ibaret olan ilk he nelimizi (dâvamızı) ' kendilerini Demokratlara baştacı etmeğe çalışan bu hodgânıiarın nasıl dâvamızı soysuzlaştırdıklarını görelim: Bu kanunun kamutayda görüşül meşinden İki üç gün kadar evvel, Celâl Bayar, İnönü'yü ziyaret ede rek 12 temmuz beyannamesinin neş tine sâlk olan konuşmalarda mah rem surette aralarında teati ettik leri anlaşılan valileri hatırlatıyor! Ve bu valtlertri çok gecikmiş olan fil 11 neticelerinden birisinin tahakku kunu istiyor; İnönü de artık Demokratların ağzına bir parmak bal ;almanjn sırası geldiğini kabul edi yari
Bunun üzerine, Çankaya da Basanlar kurulu toplanıyor; ve lnoııu nün .arzusuna tevfikan bu maddenin kaldırılması İçin hükümet ye nl bir tasarıyı Meclise getiriyor! Ve o zamana kadar bu maddenin kal dır: imasına şiddetle ve musirren muhalefet etmiş olan Adalet ve İç işleri komisyonunun Halk Partili üyeleri ve hatıâ kaldırılırsa İstifa edeceğini ileri süren İçişleri Baka nj bu arzuyu işidir işitmez hemen fikirlerini değiştiriyorlar; ve maddenin kaldırılmasını kabul ediyorlar!
Bu Konuşmalar henüz vuku bul-uıakra iken yâni: Kanun henüz ka mutaya gelipde kabul edilmeden evvel. Celâl Bavar telefonla İzmir deki arkadaşlara bu maddenin kaldırılacağım müjdeliyor. Kurucu lann böbürlendikleri bu muvaffakı yet yeni anlatır?
İnönü Meclise de gelerek Halk Partililerin ileri gelenlerine icap e den emirleri veriyor; bu arada Demokrat Parti Meclis grupu Başkan vökili Demlreliiyi de davet ederek, ölç hır şeyden haberi yokmuş gibi, ve sair evsafını gösterir
Demokratların da noktal nazarım soruyor: ve bu maddenin mutlaka ka.'o rılması fikrinde olduğumuzu Demirciliden işitiyor, ve böylece bize de, kendi nüfuzu ile bu madde nin ancak kaldırılacağını anlatmak istiyor!
Halbuki anayasanın 32 inci mad-
de.-! sösyle der:
Cumhurbaşkanı Bulunduğu müddetçe, Meclis konuşmalarına katılamaz ve reyini veremez...
Açıkça görülüyor ki, Demokrat Partinin başında bulunan bir kaç kişi Halk Partisinin mutedilleri sayılanlarla anlaşarak ve İnönüye dayanarak bir takım anayasaya ay kın kanunlan kaldırtmak ve böyle ce kendi akıllarınca siyasî basiret ve kiyaset sahibi olduklarım lsbat etmek sevdasındadırlar! Sanki mil »etin istediği bir kaç kanunun değiş tirilmesinden ibaretmiş! Bu kanun lar kalkarsa milletin lztıraplan dinecekmiş!
işte mahut 18 maddenin ne gibi ruhi ve fikri şartlar dâhilinde kal dirilmiş olduğunu görüyoruz. Bu. nun adına ne demek lâzım geldiği.
Üniversitelilerin eğlence günü güze! geçti
Üniversite Talebe Birliği Hukuk Fakültesi Derneği tarafından, dün Marmara Lokalinde, saat 14.30 dan 18 e kadar siiren bir Eğlence günü» tertip edilmiştir.
■ Eğlence günü o talebeler tarafından okunan şarkı ve türküler ve muhtelif sürpizlerle. neşe içinde geç miştir.
İdareci gözile
Genç bîr kadının
w I •• •• »• V 1 •
olumu şüpheli
•• ••11 •• goruldu
Karagümrükte Saray Ağası caddesinde 92 numaralı evin üst katın da teyzesi Mahmurenln yanında o turan Lütflye adında genç ve gü zel bir kız dün sabah odasında ölü olarak bulunmuştur.
Yapılan tahkikata göre Lütflye evvelki gün ev halkı İle birlikte si nemey'a gitmiş ve bir aralık hava alacağım» diyerek dışarı çıkmış fa kat bir daha dönmemiştir. Sinema dönüşünde Lütflyenln odasını 1-çerden kilitli bulan teyzesi belki n yur kanaatile aşağı İnmiş ve diin sabah kalkmadığını görünce poli se haber vermiştir Odasında ölü o larak bulunan Lütflyenln cesedi Morga galdırıimıştır.
a
(• l
IJ
| Vapur Seferleri |
F r a te 11 i Sperco
Deniz Acentası — Seyahat
£
■(
Vapurun ismi | | Hareket tarihi | Uğrayacağı Limanlar
Vulcanus - Mart da Anvers, Rotl^rdanı, Amsterdam, Hamburg
Tıberıus 1 - Nisan da Anvers, Rotterdam, Amsterdanı, namburg
Forvik 5 - Nisan da 1 riye«t(
I Adres : TRATELLî SPERCO
HudaVendigâr han Galata
Telefon: 40919
I
B
İst- Borsasmın 29/3/948 Fij allan .
Londra Nevj’orh Paris
Cenevre
Amsterdam
Brüksel
Prag
Stokholm
Lizbon
11.3858ı
282.52
1 3000
05,7270
105.5408
6.3887
560
77 8860
11.2499
ESHAM VE TAHVİLÂT
%
%
%
%
%
941 Demiryolu 2 Kalkınma 3 Kalk una ı Kalkınma 2 Milli Müdafaa 2
G
6
8
7
19 98
9023
96.05
96.25
21-50
Ankarada satılık yer
Büyük Millet Meclisi bahçesi yanında Akköprü asfaltı üstünde stad yum sahası önünde, Ulus matbaasından gelen caddenin bu asfalta kavuştuğu köşede İçinde İki ev ve Yağcıoğlullarile Güllü oğullarının kereste depolan ve bürolan bulunan birbirine gitişlk biri 403, İkin cisi 543 lük iki parselde 946 metre kare arsa İmar şuyuunu gidermek için satılığa çıkarılmıştır. Birine 8621 İkincisine 11077 lira kıymet ko nulmuştur. Arttırma 6 nisan 1948 sah sabahı 11 buçuğa kadar Anka rada İcra gayri menkul satış daire sinde yapılacaktır. Halen İyi İradı vardır. Ankaranm en değerli yeri dlr. Fırsattan istifade ediniz.
| Onerve Yücel dâvası
neşrolunan dÂvMimn teşkil eden şekilde ba-
1
a
SALI 30/3/948
Kayın Dört Köşe Satışı
Devlet Orman
Satılacak mal :
Mahal ve mevkii :
Mlktar ve cinsi Muhammen bedeli İlk teminatı Müddeti
ihale şekli
İhale tarihi ihale yeıl
iş etmesi İnegöl Müdürlüğünden:
Kalın dörtköşe
Hayriye Böglesl emvalinden İnegöl istif yarinde mevcut.
Kayın dört köşe 63 M3 781 Ds3
Beher metreküpü 120 liradır,
574 lira 03 kuruştur.
15 gündür
Açık arttırma suretile
12/4. 948 pazartesi günü saat 15 de
İnegöl Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü binasında-
yazılı 63, 781 M3 kayın dört köşe açık arttırma
• a
ÜÇÜNCÜ KİTAB İddia ve Karar Profesör Avukat Kenan 0-ner tarafından ve öner - Yücel üçüncü kitabını bu eser nefis bir
•ıbp satışa çıkarılmıştır. Mlk dan pek mahdut olduğundan tükenmek üzeredir. Mem leket çapında Mr dâvanın tamamlayıcı kitabı olan bu e-ser her Türk münevverinin kütiıbhaneslnde yer alacak bir kıymet ve ehemmiyettedir. Kitabetlerden arayın.
Fiyatı 175 kuruştur.
*
«Yücel - öner» dâvasına ald Profesör Kenan önerin eserlerinden birinci ve ikinci cildi erin mevcudlan tükenmek üzeredir. Bu kjjınet M ve ibret verici kitablann her üçünü de Ankara caddesindeki «Kanaat» ve «İnla-lâb» Kitabevlerinden tedarik edebilirsiniz.
Kadar Ödenmesi
Hakkında
İstanbul Ticaret ve Sanayi Oda sından
4365 »ayılı kanunun 33 cü madde-n senelik oda aidatının üç ay zarfında ödemediği takdirde üç mieli alınacağını nıutazamnundır.
1948 »eneei aidatının baıjlaDgıcı 1.1 948 olduğundan 31.3.948 akşamına kadar ödenmeyen aidatların 1.4.918 den itibaren üç misli tahnili zarurot re kat’iyet keebedeceğiııden buna mahal bırakılmamak üzere odamızda kayıtlı bütün âzanıızın senelik aidatını 6on 31.3.948 akvamına kadar muhasebe |ubemizo müracaatla ödemeleri lüzumu tavsiye ve rica olunur. (2183)
7-29
7.30
730
7,45 Haberler,
8.00
Açılış ve program, M, s, aan,
Müzik: Marşlar ıP).,
830
Müzik; Çeşitli
Hafit Müzik (Plj
Müzik: Operet
Melodileri (Pl,)
Müzik: Şarkılar (Plj Kapanış.
845
9 00
12.29 Açılış ve program
12.30
1230
1300
1315
1 — Yukarıda cinsi suretile satılacaktır,
2 — Buna ait şartname Ankara Orman Genel M. de Ankara Merkez, Bursa Bilecik, ve Eskişehir İşletme müdürlükleriyle Müdürlüğümüzde ve İstanbul Başmühendisliğinde görülebilir.
3 — Taliplerin ihale gününde evrakı müsbite ve • ilk teminatları İle komisyona müracaatları (3730)
/—SI
Bu aylarda havaların kararsızlığına karşı kolunuzda veya çantanızda herhalde bir P A R D E S Ü taşıyınız. Perakende 23 lirayı ■ İBRAHİM IRGOREN: Sultan Hamam Dikranyan Han No: 21
V1
)
ATİNİZ İÇİN
t
FF
. ■
•(»
âana
Müracaat: Pazardan başka
Ortaokul-Lise ve Teknik Okullar Talebesine
Tuna Dersevi’nde MATEMATİK — FİZİK — KİMYA — LİSAN Derileri verilir.
Dersei'l Talebesini en iyi şekilde ve kısa zanıanda imli hazırlar.
her gün saat (14-18) arasında r_. . , Atatürk Bulvarı No. 88
TUNA DERSEVI (Aksaray Postahane karşısı) AKSARAY — İSTANBUL
Arazöz alınacak
iye
Başkanlığından
itfaiye teşkilâtı için sulama ve yangın söndürme tertibatını haiz
3—5 tonluk bir arazöz satm alınacağından mevcudu olanların marka, bir mektupla 20/4/1948 şali gününe | kadar belediyemiz başkanlığına müracaatta bulunmaları İlân olunur.
(4009)
(Kapak Zarf Usulile Motor
*
İstanbul Defterdarlığından;
Muhammen bedeli lira
4500
Teminatı lira
338
MARK A
0,06 0,08
m.rn m/m
TIRAŞ BIÇAKLARI
Üstünlük timsalidir Türkiye Genel Mümessili ÎB RAHİM ÇAVUŞOGLU Bahçekapı, Celâl bey han No.39 Tel: 20146 İstanbul
r - ■■ ■
0,10 m/m
(
%
İfiTANBUL BKI .KDİYKSI
ŞEHİR TİYATROLARI'
t
)
r*
M, s, ayan, Müzik: Şarkılar. Haberler,
Müzik:: Radyo Salon Orkestrası.
14.00 Kapanış.
17.58 Açılış ve program, 18.00 M, «, ayarı,
18.00 Müzik: Radyo Dans Orkestrası-
18 30 Konuşma.
18 45 Müzik.
19.00 M, & ayarı
19.00 Haberler,
19.15
1920
Geçmişte Buğun. Müzik: Mandolin Birliği.
Konuşma.
Müzik: Şarkılaı, Radyo Gazetesi
1945
20.00
20- 15
20,30 Serbest Saat.
20 35 Müzik: Şarkılar Türküler.
21.00 Konuşma. “ ---
21- 15 Müzik: Tarihi
Türk Müziği.
22 00 Müzik.
22.35 Müzik: Dans Müziği (Pl.»
22- 45 M, s, ayan
22.45 Haberler.
23.00 Program, ve Kapanış,
ULMACM
---*
Kasımpaşa Deniz sevkıyat memunu ğunda bulunan Selâmetiderya adlı motor (Listesinde yazılı demirba-şile birlikte) 51196—80
Yukarıda yazılı Selâmetiderya motörünün 12/4/948 pazartesi günü saat 15/30 da da Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarf usulile ihalesi yapılacaktır.
İsteklilerin kimlik belgeleri ve teminat makbuzlarını havi 2490 sa yılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlanmış teklif mektuplarım İhale günü saat 14/30 za kadar komisyona vermeleri. Fazla bilgi için de her. gün sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (3910)
Saat 20 de Draa
fTıgmı:
DÜŞMAN Yazan : Andre Paul Antolne Türkçesi : Lûtfi Telefon: 42157 Komedi Kıenu:
KAŞ YAPAYIM
DERKEN
Yazan : N. Nancey H. De Gorsse Türkçesi : Vasfl R. Zobu, R Baran
Telefon : 40409
ite liva» Sahibi:
A. CEMALEDDİH SARAÇOĞLU -Yaaı îflarİBİ fiilen ıdara eden: Yıuı işleri Müdürü: FATİH FUAD
Dır.ildi£i Yer:
«Yeni Sabah» müraUiphanMi
Baaddığı yer: (Gün Basımevi»
Pavyon Tamiri Matbah ve Hela İnşaatı yaptırılacak
İst. iskân Müdürlüğünden
1 — Tuzlada mülteci kampındaki 9 pavyon tamiri ve matbah ve helanın yeniden inşası, ve teferrüatı açık münâkaşaya konulmuştur.
2 — Bedeli keşif ( 26215. lira 92 kuruştur,
3 — ihale 8 Nisan 948 e rastlayan perşembe günü saat 11 de Sir keçide Mithat Paşa hanında birinci katta iskân müdürlüğü odasındaki komisyonca yapılacaktır,
4 — Taliplerin bugünün saat on birine kadar kanuni teminatlarım mâliyeye tevdi etmeleri ve üç gün evveline kadar da İhaleye girebilmek İçin dilekçelerine bağlı vesikalarım ibraz etmiş bulunması lâzımdır,
6 — Keşif, idaiı ve fenni şartnamelerin alınabilmesi için lıergün İskân müdürlüğüne müracaat edile bilir. (3516)
1 2 .1 4 5 6
'4
3
A
SOLDAN SAĞA :
t
/ t
4 b
»
1 — Lâzlann tepinmesi, İkinci de recede; 2 — Sonuna »R* gelirse ııuıo loji olur, Emtia; 3 — Tersi başa musallat olan bir hastalık, Müste-hak; 4 — Tersi Alman rejimine mensup, Sonuna 'Kİ gelirse nesil olur: 5 — Bir harfin okunuşu, Kül han dansı: 6 — Aıab harfinden bl rinin okunuşu. Tramvay yolu; 7 — Kurtuluş, Eşya konur; 8 — Kısa zaman, Bir kadın ismi; 9 — Nesebi gayri sahih çocuğun argo lisanında ki adı, Gayri nıünbit arazi.
YUKARIDAN AŞAĞI l
aktüalıtter
İdarî tahdidlere tâbi fuhuş
taran 3 Üncüde
Fuhuş mes'elesinde, memlcketimi-ıln vaziyetinin totkikini başka bir güne bırakarak yalnız şurasını İşaret e-Oecegiz ki:
Sâri hastalıklar beynelmilel İttihadı umumi heyetinin İttihaz etmiş olduğu kararda yukarıda gösterdiğimiz programın aynıdrr.
Fuhuş hakkında, memleketimizin vaziyetini başka bir yazıda izaha çalışacağız.
İDAREOİ
— Ey nas! îyi bilmiş olun ki îbni Zübeyr, bu ümmetin kibarlarındandır. Buna rağmen Hilâfete rağbet ve münazaa ile Allaha taati terkeyledi. Cenabı Hakkın harimine dayandı. Allahın hariminde bulunduğu için kendisini emniyette saydı. Eğer âsi ere birşey mâni ve hafız olsaydı, Cennetin ihtiramı, Âdem aleyhisselâmı muhafaza ederdi. Çünkü Ulu Tanrı; Hazreti Âdemi kudret elile halk ve bütün melâike ona se de eylemişti. Fakat o, Ulu Tanrının emrine âsi olup yasak edilen meyvanm a-ğauindan yediği için Cennetten çıkarıldı. Halbuki Âdem aley-his^elâm, Allah ir dinde, Abdullah İlmi Zübevrfden ekrem idi. Cennette hürmet cihetinden M^kkeden yüksektir.
Haccâc-ı-Zâlimin muhtelif se-beblerle minberlerde söylediği şu sözler de pek mühimdir:
— Bir kimse bir derde müb-
accac -1
Aşk - Macera - Tarih - Cinayet
rem Z. ltory o d a 1 T efrika No» 154
telâ olsa da onu gidermese; o-nun ilâcı bendedir.
— Bir kimsenin başı vücuduna a ğu- gelse, başım uçurtmak suretile onu o yükten kurtarırım. Şeytanın mekri varsa sultanın da kılıcı vardır. Yâni Şeytana uyup suç igliyeni lâyık olduğu şeyle mükâfatlandırırım.
— Bir kimse afiyette olup da gükretmese, nihayet Ölümün pen çesine düşürerek nimet ve âfi-yetten mahruır kalıp helâk o)ur.
Bir tarihte halk arasında Hac câc’ın öldüğüne dair bir haber
çıkıp yayılmış ve bv. haber Haccâc’m kulağına gitmişti. Zâlim Emîr, bu haberi hem teessür, hem teessüf ve hem de hiddetle karşıladı. Hemen yüksek bir yere çıkıp:
— Ey Rhali! diye bağırdı. Şunu iyi bilmiş olun ki Irak ehli, nifak ehlidir; haklıların burunlarına şeytan üflemlştir Haccâc öldü diye yalan söylediler. Far-zcdelim ki Haccâc ölmüştür. Bundan ne çıkar, ne zaraı gelir, ne hayır umulur? Dünyada mahlû kattan hasis, hakir ve
zelil olan şeytandan başka bir ferdin baki kalmasına imkân yoktur. Cenabı Hak buna izin vermemiştir. Hattâ yerlerin ve göklerin, Sultan Hazreti Süleyman dahi vakti gelince göç edip gitmiştir. Görüyorsunuz ki şu anda hayattayım ve Cenabı Hakdan bütün Müslümanlar i-çin mağfiret temenni etmekteyim.
Haccâc, bu hutbeden sonra, Maveraünnehir fatihi olan büyük emirlerden Kuteybe’ye bir mektub yazdı. Bu mektubda ezcümle söyle diyordu:
•Yâ âmir, bir kimse hiç durmadan elli sene yol yürüse, nihayet varmak istediği yere ulaşır.. Malûmun ola ki elli sene y’a-şıyan bir insana âhiret yakındır.» |
Bu mektub, Haccâc’m son mektubu‘olmuştur. Çünkü aradan çok geçmeden elli yaşında vefat etmiştir.
Kuteybenin künye?) Ebû Sa-lihtir. Emeviye devleti ramanın da yetişmiş, birçok valiliklerde bulunmuş, ülkeler fethetmiş bir, kumandandı. Birkaç sefer Mave raünnehire gidip h.-j betmiş; hadsiz, hesabsız ganimet alnuş-t». Pek cesur, sehavetli, yumuşak başlı, gayet akıllı, zeki ve iyi huylu bir zattı. Ve hiçbir ayıb ile mâvub değildi. Lâkin Bâhi-le kabilesinden olduğu için dost lan (Bâhilî) diyerek kendisine lâtife ederlerdi. Kııteybe, fazla hilmiııden dolayı bu lâtifelere ta hamınül eder, ses çıkarmazdı.
'Devamı var)
1 — Perişan, Kulp; 2 — Başjua (Ş) gelince yol olur, Rum kız isini: 3 — Bir içki, açık kırmızı; 4 Bej gir, Çağ; 5 — Elzem, Put; 6 — Yad« der, Nota; 7 — Olurmu manâsına, Sonuna (D) llâvesile talebe; 8 — Kabul eden. Cildin açılmasından meydana gelir; 9 — Şehir. Nota Temiz.
1
r
4
6
l
9
4
l b
EVVELKİ BULMACANIN HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ 123456789