Sene: l Numara : 89
Abone Şeraiti
Türkiye için Hâriç için
1 senelik 1200 Kr. 2500 Kr.
6 aylık 600 „ 1300 „
3 „ 325 700 „
1 „...... 125 „ .......... —
Naruosmaniye. Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
W W
ES ! 1^8 cesaret ölümü çağırmak
£* İTİ jHL
Matbani Ebüzziya, İstanbul C Sabahlan Çıkar Siyasi Gazete T Fiatı Heryerde 5 KÛrusttir^^L
Cuma 7 Eylül 1934
A
I
A
c
3
Seneque .
(Şerhi 3 üncü sahifede)
Yevmi makale
İmtihan oyunları
Geçenlerde bu sütunlarda Maarifin iki mühim derdi olduğundan ▼e bu dertlerin müzmin bir hastalık gibi vakit vakit nüksettiğinden bahseylenıiştik.
Eylülün hulûliyle bir ikinci nüka devresine girdiğimiz anlaşılıyor. Filhakika dünkü gazetelerde yine bir imtihan dedikokusu var. Gazi Osman Paşa Ortamektebinin son sınıf riyaziye imtihanları yapılıyormuş. Maarif vekâletinden gönderilmiş olan riyaziye sualleri, imtihan saatinden beş dakika evvel açılmış ve talebeye verilmiş. Fakat bu sualler talebe tarafından tetkik edildikten sonra yanlış olduğu anlaşılmış ve muallimlerinin nazarı dikkati celbedilmiş.
Muallim Bey suallerin yanlışlı- , ğını tasdik etmiş mi, etmemiş mi bilmiyoruz. Fakat neticede takriben 85 talebeden 81 i suallere cevap verememiş. Şu rakama nazaran Maarif Vekâletinden gelen suallerde bir yanlışlık olduğuna inanmak lâzım geliyor. Çünkü bir mektebin veya bir sınıfın talebesi nekadar zayıf ve ten bel olursa olsun 81 talebenin birden sorulan suallere cevap vermekten âciz kalmasını akıl kabul edemez. Zaten bunu kabul etmek, Maarif ve mektep idarelerimizin büsbütün aleyhinde olu£ Çünkü bu suretle mekteplerde tedrisatın sıfır olduğuna ve senei ted-risiye zarfında talebenin başı ta-mamiyle boş bırakıldığına hükmetmek icabeder.
Böyle tir hüküm vermek ise büsbütün yürekler yakıcı bir lıal olduğundan yine Maarif idaresinin, gönderdiği suallerde doğruyu yanlıştan tefrik etmiyerek gelişigüzel hareket ettiğine karar vermek tabii daha ehven olur.
Zaten bundan dört ay evvel de Galatasaray Lisesinde bunun aynı bir hâdise daha olmuştu. Galatasaray Lisesinin son sınıf riyaziye imtihanlarında talebeye yine böyle yanlış sualler verilmiş ve biçare talebe bu yanlış suallere cevap vereceğiz diye bin türlü eza çektikten sonra nihayet imtihan kağıtlarını boş olarak mümeyiz beylere iade etmişlerdi.
Ortada böyle bir sabıka da bulunması Gazi Osman Paşa mektebi talebesine verilen sualler meselesinde de yine hata irtikâp edildiğini teyit etmektedir.
Bu hataların böyle tekerrür edip durması ise, Maarif idaremizin na derecelerde ıslaha mühtaç olduğuna ve bu bapta nekadar esaslı çalışmak lâzımgeldiğine büyük bir delildir.
Çünkü imtihanlar mektep ve talebe hayatının en mühim bir geçididir. O geçitten vaktiyle hepimiz mükerre-ren geçtik ve o geçitlerin hatırası zihnimize geldikçe daima da titrer dururuz.
imtihanda muvaffak olamıyan talebeye karşı maarif ve mektep idareleri daima çok merhametsizdir. Hatta bu merhametsizlik yalnız bizde değil, dünyanın her yerinde vardır. Talebe imtihanda bir defa muvaffak olamazsa sınıfta kalır, ikinci defa muvaffak olamazsa mektepten koğulur. Bir talebe için mektepten koğulmak ise yarı yarıya ölmek demektir. Hatta hazan derhal ölmek demektir. Çünkü imtihanda muvaffak olamadığından dolayı hayatına hatime çeken gençlere daima tesadüf edilir.
İmtihanda muvaffak olamıyan talebeye karşı bu kadar insafsız davranmak âdet olmasına mukabil, imtihan yapmasını bilmiyenlerin ve yahut imtihanlarda yanlış sual soranların hiçbir mesuliyeti yok mudur? Çünkü nihayet dünyada her nimetin mutlak bir külfeti olmak lâzımgelir. Yüzlerce talelebeyi saatlerle iki üç satırlık sualler karşısında terletmek ve bazan hayatlarının sonuna kadar cefasını çekecek akibetlere uğratmak salâhiyetini haiz olanların, zannederiz, bu salâhiyetlerinin vüs’at ve ehemmiyeti nisbetinde de mes’ul olmaları en basi* bir adalet mukte-zasıdır.
Talebenin sınıf imtihanı, gazete ve mecmualarda gördüğümüz bilmece ve muamma haili müsabakası değildir. Bu bilmece ve muammalarda bazan hata yapıldığı görülür.
Ebüzziya Zade
Devamı 2 inci sahifede
Türk - Rus dostluğu
Fahrettin Paşa, Kızıl-duyu methediyor
“M. ‘‘Voroşilof,, un modern orduların en büyük cenerallerirden biri olduğunu teyit ederim.,,
Fahrettin Paşa Ccneral "Voroşilof,,
Moskova 6 (A. A.) — Askerî heyeti reisi Fahrettin Paşa, tas ajansının muhabirine şu beyanatta bulunmuştur.
"Bu tatbikat esnasında kızıl orduyu kudretli ve teknik itibariyle kuvvetli gördük. İyi işliyen bir çok tayyarelerin müşterek hareketlerini ve keza kıtaatın faaliyetlerini tetkik ettik. Böyle bir kütleyi harp teknik vasıta-siyle idare etmek kolay bir iş değildir. İnce bir fikir, soğuk kanlılık iyi teknik malûmata ihtiyaç vardır. Bu tatbikatı gördükten sonra kızılordunun bütün bu meziyetlere malik bulunduğuna kani oldum.
Kızılordu bir harp vukuu halin-
de, vazifesini parlak bir surette ifaya muktedir olduğunu gösterecektir. İşte evvelemirde kayıt ve işaret etmek istediğim şey budur.
Birkaç gündür Sovyet Ukran-yasında bulunuyoruz. Bu memleketin zengin şehir ve köylerini ve kolkoz tarlalarının bol mahsullerini gördük.
Diğer taraftan en ziyade nazarı dikkatimizi celbeden şey halkın Kızılorduya, onun efrat ve kumandanlarına karşı gösterdiği hudutsuz aşktıt. Kıtaatın geçtiği yerlerde, halk ordularını büyük bir heyecan--la karşılamıştır.
Askerî talim ve terbiye, teşkilât ve idaresi de dikkate lâyıktır.
Bütün idare edenlerin ve onların muavinleri şeraiti temamen bilerek, tatbikatta tam bir müessirlik temin ettiler.
Bu birkaç gün zarfında harbiye komiseri “Voroşilof„un faaliyetini de gördük. Şunu söylemeliyim ki Kızılordu, reisiyle iftihar edebilir. M. “Voroşilof„un modern orduların en büyük cenerallerinden biri olduğunu teyit ederim.
Türk heyeti murahhasası, bu fırsattan bilistifade Sovyet - Türk dostluğunun kuvvetlenmekten hali kalmadığını bir kere daha kaydeder. „
Tevfik Rüştü Bey dün gitti
Milletler Cemiyetinde gayrı daimî âza oluyoruz
Avrupalılık-Asyalılık meselesi konuşulmadan âza-lığımızın kabulcdileceği muhakkak görülüyor- İran lehimizde namzetliğinden feragat etti
Perilerin bastığı ev!
Bütün mahalle halkı bir
birinden şüphe ediyor...
Ali Fakih mahallesindeki taşlar bitiriciye kadar cinlerle periler ele geçirilemiyecek galiba!..
ı sol taraftaki komşular mı taşlıyor, yoksa...
Dünkü nüshamızda okumuşsunuzdur. Koca Mustafa Paşanın Ali Fakih mahallesinde, 69 numaralı evde oturanlardan birisi zabıtaya müracaat etmiş ve :
— Amanın, demiş, evimizi bir buçuk aydır periler, cinler taşa tuttu...
imdadımıza koşun I /
Filhakika, birbuçuk aydır bu eve her gece, sahipleri meçhul eller ceviz boyunda taşlar yağdırıyorlar-mış. Hatta, yapılan bu şikâyet ve ihbar üzerine bir gece, evin icabe-den yerlerinde pusuya yatar) zabıta memurları da taşların atıldıklarına şahit olmuşlar, buna rağmen de, faili veya failleri meydana çıkaramamışlar.
Dün, bu garip hadisenin uyandırdığı merakları tatmin edebilmek ümidiyle, esrarengizleşen mahalleyi boyladım.
Güçlükle bulduğum Ali Fakih mahallesinde epice ilerledikten 6onra, boyundan büyük bir testiyi
evine götürmeğe çabalayan ufak bir çocuğa sordum:
— Yavrum, şu, perili ev nerede?
Saz benizli, kirli yüzlü yavru, üst dudağını dolduran sümüğünün yarısını çekti, yarısını yaladı, yuttu ve kendi evini anlatıyormuş kadar tabiî bir eda ile:
— Ha... Dedi, oradan geçtin ■en... Çeşme vardı hani... Onun karşısında...
69 numaralı evin, paslı paslı öten zilini çaldım. Kapıyı, on dört yaşlarında bir kız çocuğu araladı:
— Perili ev burası mı?
Bu sualime gülen çocuğun cevap vermesine vakit kalmadan önümde kırışık kuru yüzlü; alaca sakallı, koyu esmer, atmış yaşlarında bir zat peyda oldu:
Devamı 7 inci sahifede
..
| Bugünkü spor faaliyeti
| Saat onda: Moda deniz banyo-| larında mıntaka yüzme şampiyon-1 luğu.
E Saat 16,30 da: Beşiktaş Şeref | stadında Beşiktaş - Süleymaniye E maçı.
Elektrik ücretleri ve sanayiimiz Sanayiimizin inkişafı için elektrik ücretleri tenzil edilecek Alelûtnum elektrik ücretleri pahalı olduğu gibi, sanayide kullanılan elektrik fiat tarifesi de matlûp derecede ucuz değildir ve bu hal, İstan-bulda senayini inkişafına mani olan sebeplerden biridir 1
Bu eski mesele yeniden tazelen? miştir ve bu defa
Danış Bey sanayicilerimizin
lehinde bir neticeye bağlanması ümit edilmektedir.
Devamı 7 inci sahifede
Gayrı mübadiller lehinde bir karar
Şimdiye kadar Ziraat Bankası vasıtasıyle satılmakta olan firari mallarının Bankaya devrine takaddüm eden zamanda birikmiş vergileri malı satın alan müşterilerden istenilmekte, müşteriler de bu vergilerle kendilerini bittabi mükellef ad-detmemekte ve bu yüzden satılan mallar tesçil edilememekte idi. Bu vergilerin satılan malların fuzulî şaği-llerinden aranılması icabedeceği ve buna intizaren tesçil muamelesinin tehiri muvafık olmayacağı ahiren Maliye Vekâletince kabul edilerek keyfiyet vergi ve tapu dairelerine tebliğ edilmiştir.
Firari emlâkine ait vergilerin yeni mutasarrıflarından istenilmesi, gayrı mübadilleri izrar eden ve doğru olmıyan bir talepti Maliye Vekâletince nihayet bu haksızlığın önüne geçilmiş olması şayanı şükrandır.
Koyun mu, keçi mi Mavi damgalı etler koyun, kır-
mızı damgalılar keçidir I Karaağaç mezbahasında her gün birçok keçi kesildiği halde tstanbulda keçi eti satan kasap hemen hemen hiç yoktur, ilâç için keçi eti aranılsa "Ben keçi eti satıyorum I ,, diye ortaya çıkacak bir kasap var mıdır, bu da pek belli değildir.
Ohalde kesilen keçiler ne oluyor ? Gayet basit : Kasap] ğu keçi etini "Halis koyuı rak halka satmaktadır.
Devamı 7 inci sahifede
................... —
Bulgarlar “Çatalca,, önünde!
Bu tarihi tefrikamızı mutlaka takip ediniz
Dündenberi neşre başladığımız 41 Bulgarlar Çatalca önünde I „ isimli tarihî tefrika, bize pek pahalı ya oturan Balkan harbi felâketinin içyüzünü ve sabık Bulgar Çarı “ Ferdinand „ ın ihtiraslarını anlatıyor.
Bugün neşrettiğimiz kısımda ozamanki Sadrazam Kâmil Paşa tarafından Bulgarların istanbula girmekten mennedilmeleri için büyük devletler nezdinde vukubulan teşebbüse ve Kâmil Paşanın “Bulgarları Babıâlide bekliyecek, koltuğumda Öleceğim!,, şeklindeki beyanatına sabık Alman kayzeri “Vilhelm „ in verdiği cevabı okuyacaksınız.
Alman İmparatoru bu cevabında : v* girmelidirler de. Kâmil Paşa kemali iştira-
Balkan Harbinde Bulgar orduları Başkumandanlığını ifa eden Ceneral
“ Savof „
" Bulgarlar İstanbul* gireceklerdir
hatle ölebilir ! „ Diyor.
Bütün bunlara rağmen:
Çar “ Ferdinant „ İstanbula girip to “ Ayasofya „ camiinde “ Bizans imparatorluğu „ nu ilâna neden muvaffak olamadı ?
Bu sualin cevabını ve Balkan Harbinin gizli taraflarını tefrikamızda okuyunuz.
-J
dün hareketinden evvel
Tevfik Rüştü Bey
©ün gelen telgraflar, Milletler Cemiyeti meclisinde Çin devletinden inhilâl e-den gayri daimî azalığa Türkiye-nin namzetliğini resmen koyduğunu haber vermektedir. Milletler Cemiyeti nez-dindeki d a i m î
mu rah h a » mız, c,ma/ „
mem Ieketı mızın bilh assa sulh yolundaki büyük gayret ve hizmetlerini anarak Cemiyet meclisi içinde de bu mesaimize devam etmek istediğini anlatmıştır.
vapurun güvertesinde
Aynı âzalığa namzetliğini koymuş alan İran devleti, memleketimiz lehinde namzetliğini geri almıştır.
Milletler Cemiyeti, Cemiyete men* jup olan âzadan ve bunlardan seçilen meclisten teşekkül eder. Meclis âzalığı ya daimîdir, yahut gayri daimîdir. Gayri daimî âza bir müddet için intihap olunurlar ; müddetleri bitince intihapları temdit edilir veya başka namzetler onların yerlerine seçilirler.
Çin devleti de gayri daimî âzı arasında olduğu ve âzalık müddeti hitam bulduğu için memleketimiz onun yerine namzetliğini koymuştur, Devamı 7 inci sahifede
“Tunus,,ta da kanlı vukuat
Fransız idaresince n memnun olmıyan genç Tunuslular tarafından yapılmış olması melhuz bir karışıklık üzerine “Meknen,, de üç Tunuslu öldürül m"^tiir
Tunus 6 (A. A.) — “Sus„ civarında, “ Meknin „ do hadis olan karışıklık esnasında yerli Jandar- i malardan bir kişi ile ahaliden üç ' kişi öldürülmüş, birçok kimseler de j. yaralanmıştır. “Meknin,, belediye dairesi yanmıştır.
Asayiş iade olunmuştur. Sokaklarda kol geziyor.
Ceryan eden bu hadiseler, son ' tahrikât elebaşılarının, cenuba sü-rü'.mek suretile cezalandırılmaları hakkında Fransız yüksek makamlarının Tunus beyi ile anlaşarak aldığı tedbirler neticesidir.
Bu telgrafnamede bahsedilen vakanın sebebi şu ölebilir. “Tunus,,-ta birkaç senedir, Fransız idaresinden memnun olmıyan bir genç Tunuslular fırkası peyda olmuştur.
Bugençlerin ekserisi iyi tahsil görmüş, seciyeli ve kanaatlerine sadık oldukları cihetle gazeteler ve sair neşir vasıtalariyle yaptıkları propa-
Muttefikan oH^STer kararla “Meknen deki kanlı vukuata sebep oldukları anlaşılan
Tunus Fransa umuı Valisi “Peyruton,, şu telgrafı tebll
Tunus Beyi Dün Ajans j etmiştir: ganda ile “Tunus, fikrî bir hareket uyandırmağa mu vaffak olmuşlardır. Tunus idareı Devamı inci sahifemizde
ta Fransaya
Bugün avcıların bayramı var!
Istanbul avcıları bugün Çobançeşmede bayram yapacaklar
Avcılık başka memleketler pek terakki etmiştir, bizde de ö denberi av meraklıları çoktur* avcılık bir hayli tekâmül etmiş Bu itibarla İstanbul avcılarının günkü bayramı pek neş’eli' ve I geçeceği tahmin ediyor. I
Bugün İstanbul avcılarının bayramı var. Bu sabah erkenden avcılar ava çıkacaklar, saat onda Ço-bançeşmede buluşacaklar saat on birde bayram merasimine başlanacaktır. Saat yarrftıda yemek yenile-etk, bundan sonra da avcılar aralarında atış müsabakaları yapacaklardır.
2
— ZAMAN —
Amerikada grev devam ediyor

Sovyet birliği ve Milletler cemiyeti
Bugün Milletler cemiyeti, Rusyanın kabulünü konuşacak, bu iltihak cemiyeti kuvvetlendirecektir
Bugün toplanacak olan Milletler oamiyeti, Sovyet birliğinin Milletler cemiyetine kabul olunmasını tetkik edecek ve bu vadide bir karar verecektir. Mesele bir müddettenberi devletler arasında | müzakere edilmekte ve Rusyanın Milletler cemiyetine kabulü için zemin hazırlanmış bulunmaktadır. Bu itibarla Sovyet birliğinin Milletler cemiyeti azalığına kabul olunması için lâzım olan sülüsan ekseriyetin temin edilmiş olduğunda şüphe yoktur.
Sovyet Rusyanın milletler Cemiyeti azalığına intihabı ile beraber Cemiyet meclisinin daimî azalığından birine intihabı meselesi de derhal ortaya çıkacaktır. Fakat bu meselenin kolaylıkla halledileceğinde şüphe yoktur. Yalnız Lehistanm ve daha başka bazı devletlerin, ezcümle Ispanya ile Arjantinin de ayni mahiyette azalığa talip olmaları, bu işin biraz karışmasına sebep olacaksa da Sovyet birliğinin Lehistandan evvel bu mevkii ihraz edeceği muhakkak gibidir.
Bununla beraber Lehistan tarafından bu vadide ileri sürülen iddiaların da Fransaca nazarı dikkate alınacağı anlaşılıyor.
Sovyet birliğinin Milletler Cemiyetine girmesile bu Cemiyetin kuvvet peyda edeceğinde şüphe yoktur. Japonya ile Almanya gibi biri Uzak Şarkın mukadderatında, diğeri A vrupanın hayatında birer mühim rolü haiz olan iki devletin Cemiyetten çekilmeleri, onun cihanşümul mahiyette olması icap eden nüfuz ve tesirini bir hayli sarsmış, hatta bu hareket bir çoklan tarafından Milletler Cemiyetinin ölümü mahiyetinde telâkki edilmişti.
Sovyet birliğinin Cemiyete iltihakı bu telâkkiyi değiştirecek ve Milletler Cemiyetinin sarsılan nüfuzunu yeniden seğlamlaştırmağa yardım edecektir.
Ö.R.
revmt makale
İmtihan oyunları
Birinci sahifeden devam
Çünkü bunlar nihayet bir gönül eğlencesinden ibarettir ve bu bilmeceleri bilemiyenlere bir zarar gelmez. Fakat mektep imtihanlarının böyle gazete bilmeceleri gibi hafif ve ehemmiyetsiz tutulduğuna şahit olmak insanı cidden müteessir, hatta meyus ediyor. Çünkü ortada mev-zuubabis olan mesele, çocuklarımızın, yani memleketin istikbalidir.
Artık yavaş yavaş kanaat getirmek iktiza ediyor, ki bizde mektep imtihanları talebe için bir imtihan değil, daha ziyade Maarif erkânımız için bir ehliyet ve iktidar imtihanı mahiyetini almağa başlamıştır. Maarif erkânımızın ise bu imtihanda pek te parlak numara alamamakta olduklarını söylersek bilmeyiz kendilerini gücendirmiş olur muyuz? Bu Gazi Osman Paşa imtihanları meselesi, yeni Maarif Vekilimizin, Maarif idaremizi ıslah için nekadar uğraşmak mecburiyetinde olduğunu bir daha isbat
ıj etmiş oluyor. Maarif erkânımızın da a ; artık mektep ve imtihan işlerini
J.U. (w*lr telâkki
?j qc ¥ han IA ’ pek
AllJi
Bütün Rusları çıkaracaklar!

dün
Rusya Japonyaya memurlar için bir nota verdi


daha çok ciddiyetle telâkki etmeleri ve ona göre çalışmaları zama-I nı gelmiş ve hatta geçmiştir. Ni-1 hayet talebeyi imtihan edelim der-0i İ ken bilâkis talebe tarafından imti-“ * han olunacak variyette bulunmak c te hoşa gidecek bir hal de-ğildir zannederiz.
m- • Ebüıziya Zade
0(n 11"
W ) Yugoslavya ile iki u(aJ muahede imzalandı ?U , Ank.r. 6 ( Telefonla ) — Yu-k ' Tgosl.vya İle aramızda hazırlanan
U 1 ikamet ve iadei mücrimin muahe-^kJe deleri bugün "dün„ Hariciye Vekâ-
L.fi Jetinde imza edilmiştir.
...........................•••••"•MU.UI.II.IIIIUIIII *ı«;t....
'\ HÂDİS AT KARŞISINDA} FİKİRLER, GÖRÜŞLER

L Gürültü ve kaza
I İngilterede gürültü ile mücadele rolunda kazanılan ilk muvaffakiyet, ’-vvelâ Londrada, daha sonra başka pederde sükût mıntakaları tesis r'tmek oldu. Bu sükût mıntakaları-4ın tesisi herkesi rahatsız eden gü-Eltüye karşı iyi bir tedbir teşkil jttt Fakat nakil vaııtalarının çıkardığı gürültülerden daha mühim bir )a ■fllâeeele vardı. Nakil vasıtalarının Jj Jjûkluğu ve mütemadi hareketi yü-, finden verilen kurbanlar 1
git 1 ae Herkesin beklediği ilk tedbir, ' B j kurbanların hiç olmazsa sayısını
3 »altmaktı. Halbuki iş aksine dön-• H Jpü ve kurbanların sayısı arttı. X. ,4 Londra,, gazetelerinin anlatışına rraıi,|-.lre bir hafta içinde bu şekilde ka-ki J ı(ıya uğrıyanların sayısı “159„ dur. tmırff* Otomobil kornalarını susturmak 9*naM*| kadar insanı kurban vermeğe a$k|( "tığer mi ?
ti ı^e 'i “Londra,, gazeteleri bunu bir-u? ‘ilerine sürüyorlarl )ir M). Baye f
a
S
/?.
Moskova 6 (A. A.) — Kaba-rovsk’dan bildiriliyor: Harbin matbuatı, son günlerde şark Çin şimendiferinde ıslahat tasavvurundan hararetle bahsetmeğe başlamıştır. Mevzuu bahsolunan ıslahat, Sovyet memurlarile Pekin ve Mukden muahedeleriyle temin edilmiş olan Sovyet Rusya hukuku aleyhinde yeni tedbirler ittihazını istihdaf ediyor. Rusya bir nota verdi
Moskova: 6 (A.A.) — Tas ajansı bildiriyor:
Sovyet Rusyanın harbin ce-neral konsolos vekili Mançuko siyasî mümessilliğine bir nota vermiştir. Doktor raporlarının da merbut bulunduğu bu notada esasen keyfî bir tarzda tevkif edilen Sovyet vatandaşlarına yapılan işkenceler şiddetle protesto edilmekte ve süratle tahkikat yapılması ve mesullerin ağır cezalandırilması ısrarla istenmektedir.
Şakileri kim silâhlandırmış
Moskova 6 (A. A.) — Harbinden bildirildiğine göre, Man-çuri ve Japon gazeteleri için Şark demiryolunun cenup kısmında 11 numaralı trenin uğradığı felâketi istismar etmeğe başlamışlardır. Bu gazeteler, Sovyet Rusya aleyhindeki mücadelelerine bu vesile ile daha büyük bir şiddet vererek Sovyet memurlarını mezkûr trene taarruz eden şakilerle berbaber hareket etmiş olmakla ittiham ederek Çin Şark demiryolunun Japon arkerî kuvvetleri tarafından işğalini istemektedir.
Halbuki taarauz mahallinde hadiseden sonra Japonların kunşun kovanları toplamak hususunda gösterdikleri itinaya rağmen elde edilen kovanlar şakilerin kimler tarafından silahlandırılmış olduğunu göstermekledir. Bu kovanların üzerinde “Orizava,, Japon markası vardır.
Mançuko-Rosya arasında bir itilâf
Harbin 6 (A. A.) — “Deyli telgraf,, muhabirinden :
İki ay müzakereden sonra, nehirlerde seyrüsefer için, Mançuko hükümeti ile Sovyetler arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşma, hudut üstünde bulunan Ussuri,wSungari nehirleriyle Hanko gölünde seyrüseferi tanzim etmektedir.
Grevciler, mertebe yerine
Vaşington 6 (A.A) — Bitaraf bir şahsiyet tarafından neşredilen bir istatistiğe göre mensucat sanayiinde greve iştirak edenlerin sayısı dün akşam 301 000 olmuştur. Bu artışa, kısmen tehdit ve şiddet istimali sebep olmuştur. Bazı patronlar, fabrikalarını, işçileri şiddetten ve fabrikayı yağmadan korumak için kendileri kapatmaktadır.
M. Gorman ve arkadaşları, hafta başından evvel grevin tamam olması için gayretlerini arttırmışlardır'
Cümhur reisinin bir tavassut komsiyonu yapacacagı haberi grev liderleri arasında heyecan uyandırmıştır. Tavassutun neticesine kadar grev emrinin geri alınması teklif edildiği takdirde sendikaların alacakları vaziyetin ne olacağı meçhuldür. Fakat grev komitesi, Cümhur
M. “Hitler,, e kim muavin olacak?
Londra 6 (A. A.) — "Deyli Telgraf,, muhabirinin, itimada değer bir kaynaktan aldığı habere göre, M. "Rudolf Hes„, Başvekil muavini, Reisicümhur muavini ve Nazi Fırkası meclis liderliği vazifelerini şahsında toplamış olacaktır. Meclis lider muavinliği ismiyle bir vazifeye de M. "Görniğ, in tayin edileceği söyleniyorsa da kabul edeceğinden şüphe edilmektedir.
Berlin 6 (A.A.) — M. Rudolf Hess’in, Reisi devlet ve Başvekil muavinliğine tayin edildiğine dair " Deyli Teleg-raf ,, ın Berlin muhabiri tarafından verilen haber resmen tekzip ediliyor.
Yunan Reisicüm-hurluğu
Atina 6 (Hususî)— Harbiye Nazırı Ceneral "Kondilis,, gazetecilere vuku bulan beyanatında, Cümhur reisi Müsyü "Za-imis„ in yeni cümhur reisliği intihabında yalnız hükümet taraftarı fırkaların namzetliğini kabul edeceğini söylemiştir.
Rus Profesörleri
Profesör Meşçaninof Dil Kurultayı hakkında beyanatta bulundu
Dil Kurultayına iştirak etmek üzere şehrimize gelen Rus âlimlerinden profesör Somoiloviç ve profesör Meşçaninof dün "Çiçerin,, vapurile şehrimizden Moskovaya |hareket etmişlerdir.
Bu münasebetle Kurullay hakkında mutalealarım rica eden bir muharririmize profesör Meşçaninof demiştir ki:
" — Bu İkinci Dil Kurultayı çok büyük bir tesir bırakmıştır. Çünkü, iki Kurultay arasındaki mesaiyi hulâsa ettiği gibi, önümüzdeki Kuraltaya kadar da cemiyetin mesai plânını kurmuştur. Bu çalışma plânını nazarî ve amelî olarak iki kısma ayırabiliriz. Nazarî olarak herkesin ayrı ayrı ve yekdiğerin-den haberdar olmıyarak çalışması doğru olmadığı için mesai birliğini teminen bir metot kurulması muvafık görülmüştür ki bunun istinat ettiği noktalar dört kısma ayrılabilir.
1 — Metot formel lisan teşekkülü hakkında tam bir fikir veremez. Çünkü onu, bugünkü vaziyeti itibariyle ve sabit bir tarzda tetkik eder. Bu eski
Reisicumhurun arzusunu mümkün getirecekler-ölen ve yaralananlar
reisinin arzusunu mümkün olduğu nisbette tatmin etmeğe çalışacağını bildirmiştir.
Muhtelif noktalarda karışıklıklar olduğu haber veriliyor. Trion şehrinde grevcilerle bir fabrikanın hususî bekçileri arasında ateş açılmış, bir kişi ölmüş, 20 kişi kadar yaralanmıştır.
Vaşington 6 (A.A.) — Amerikada alüminyom şirketinin 8,700 işçisi bu sabah tekrar işe başlıyacaklardır.
“ Tokyo „ daki grev de devam ediyor
Tokyo 6 (A. A.) — Belediye, tramvay ve otobüs grevine önayak olan 45 memuru çıkarmış, fakat Cuma gününden evvel işleri başına geldikleri takdirde vazifelerine devam edebileceklerini bildirmiştir.
Çarklar yağlanmak istermiş!
Tahtelbahir satışlarında memurlara komisyon veriliyormuş
Vaşington 6 (A.A.) — Silâh ve mühimmat satışları hakkında tetkikat yapan âyan komisyonunda, dün, Cenubî Amerika devletlerine yapdan denizaltı gemileri satışlarında verilen bahşişler görüşülmüştür.
"Elektrikli gemi,, şirketi yüksek memurları, Cenubî Amerikada iş yapabilmek için komisyon verdiklerini, fakat böyle bir usulün gayrimeşru olmadığını, “Cenubî Amerikada işlerin yürümesi için çarkların yağlanması icap ettiğini,, söylemişlerdir.
Lokomotifler gece düdük çalmıyacak
Londra 6 (A. A.) — Gürültü ile mücadelenin muvaffakiyetini arttırmak maksadiyle, lokomotiflerin, mübrem bir lüzum olmadıkça, geceleyin düdük öttürmeleri yasak edilmiştir.
lisaniyat ekol - ecole-’üdür.
2 — Lisan tetkikatında o lisanın tarihî tekâmülünü de tetkik zarureti vardır.
3 — Lisan tetkikatı, İçtimaî vaziyetlerdeki tekâmül tetkik edilmeden icra edilemez.
4 — Her lisanın yalnız münferiden tetkiki kâfi değildir. Onunla münasebeti ve akrabalığı olan lisanlarla muvazi şekilde tetkiki zaruridir.
Plânın amelî kısmı ise önümüzdeki iki sene zarfında tetkik edilecek muhtelif meselelerin tesbit edilmiş olmasıdır. Daha tetkik ve intaca mühtaç birçok meseleler vardır ki uzun tetebbuata ihtiyaç gösterir. Bunlar, İlmî bir surette ortaya atılıp teşriki mesai suretiyle halledilmeğe çalışılınca müsbet neticeler elde edilmesi kabil olabilir.
Fuhuşla mücadele nizamnamesi
Ankara 6 (Telefonla) — Fuhuşla mücadele nizamnamesinin bazı maddeleri icra Vekilleri heyeti tarafından değiştirilmiştir.
Eylül 7
Panayır ve Rusya
Hariciye vekili ile Rus ricali arasında telgraflar teati edildi
Ankara 6 (A. A.) — İzmir milletler arası panayırının açılışı münasebetiyle Hariciye Vekili Beyfendiye M. Krestinsky ve M. Karahan tarafından gönderilen telgraflarla cevapları şunlardır:
İzmir’de Tevfik Rüştü Bey efendi Hz. ne
İzmir milletler arası panayırının açılması münasebetiyle en candan tebriklerimi ve en hararetli dilciklerimi kabul etmenizi rica ederim. Bu panayırın millî Türk iktisadının inkişafına ve dost memleketin tealisine en yüksek derecede yardım edeceği kanaatindeyim. Bu panayıra Sovyet iktisadi teşekküllerinin, iki memleket arasındaki İktisadî münasebetlerde yeni bir merhale sayılan iştiraklerini görmekle hassatan bahtiyarım.
Krestinsky Moskova’da Hariciye komiser vekili M. Krestinsky Hazretlerine
İzmir milletler arası panayırının açılması münasebetiyle göndermiş olduğunuz telyazısında lütfen izhar ve ifade buyurulan nezaket ve samimî duygulara karşı en candan teşekkürleri-
Terfi edecek Maliye memurlarının listesi hazırlanıyor
Ankara 6 (Telefonla) — Bu günlerde Maliye Vekâletinde sık sık toplanan bir komisyon terfi eden maliye memurları ile İstanbul maliye teşkilâtında terfileri icabeden memurların listesini tetkik etmektedir.
Bunlardan 40 lira maaşlı Üsküdar mmtakası tahsil baş memurluğuna mezkûr mıntaka-nın 30 lira maaşlı icra memuru Saim bey tayin edilmiştir.
Bir adam çıldırdı ve çarşıda sekiz kişiyi yaraladı
İzmir 6 (Hususî) — Ödemişte Haşan isminde birisi delirmiş, İstanbul’da tedavi edildikten sonra ödemişe dönmüştü.
Haşan dün akşam birdenbire tekrar çıldırmış ve dün akşam sebze halinde bir kasap dükkânından kaptığı satırla aynı dükkânın çırağı Mustafadan başlıyarak önüne gelene saldırmış, tam sekiz kişiyi yaralamıştır.
Deli müşkülâtla yakalanabilmiştir. Yaralılar hastahaneye kaldırılmıştır. ____
Bir köyde büyük bir rakı fabrikası bulundu, müsademe oldu
İzmir 6 ( Hususî) — Berga-manın Doğancı köyünde Kirta dere içinde bir kaçak rakı fabrikası keşfedilmiş, muazzam teşkilât bulnmuştur.
Oflu Süleyman ve dokuz arkadaşının idare ettiği bu fab-
Küçük sanatlar ve Yunanlılar
Atina 6 (A.A) — Yunanlılar da dahil olmak üzere Türkiyede bütün ecnebilerin bazı sanatların icrasından menedilmeleri dola-yısıyle memnuniyetsizliklerini izhar eden bitaraf "Estia,, gazetesinin neşriyatını hükümet taraftarı "katimerini,, gazetesi tenkit eyleyerek diyor ki:
"Eğer bir mesele varsa, bu mesele, Türk-Yunan dostluğu dahilinde de hal olunabilir, ve şartlarından birini, iki memleketin beyenlmilel konferanslarda müşterek surette temsil olunması teşkil eden itilâfların esasına halel getirmez. ,,
min kabulünü rica etmekle beraber, büyük dost devlet pavi-yonunun kazandığı parlak muvaffakiyetten dolayı tebriklerimi taktime müsareat (eylerim.
Sovyetler ittihadı teşekküllerinin bu penayıra iştirak ettiklerini görmekle bahtiyar olarak, iki memleket arasındaki iktisadi münasebetlerin mütemadiyen kuvvetlenmekte olduğu hakkın-daki kanaata, bu münasebetle de iştirak eylerim.
Tevfik Rüştü
İzmirde Tevfik Rüştü Beyefendi Hazretlerine
İzmir panayırının açılması münasebetiyle en candan tebriklerimi ve halisane dileklerimi kabul buyurunuz.
Karahan Sovyetler İttihadı Büyük Elçisi Karahan Hazretlerine
Moskova
Nazikâne tel yazınıza kar-şılık en samimî teşekkürlerimle beraber, İzmir milletler arası panayırında büyük dost millet paviyonunun kazanmakta olduğu muvaffakiyetten dolayı hararetli tebriklerimi kabul ediniz.
Tevfik Rüştü
Ayrıca Yenişehir mal müdürü Ziya bey Lapseki mal müdürlüğüne, Kırşehir çiçek dağı malmüdürü Şevki bey yeni teşekkül eden Samsunun Kavak kazası malmüdürlüğüne, Tokat mal emlâk memuru İbrahim bey İncesu kazası müdürlüğüne ve Nazimiye malmüdürü Remzi bey de Ergani malmüdürlüğüne tayin edilmişlerdir.
rikayı aramaya giden jandarmalarla bu on kişi arasında şiddetli bir müsademe cereyan etmiş ve neticede Süleyman yaralı olarak yakalanmıştır. Diğerleri erazinin sarplığndan istifade ederek kaçmışlardır.
Ankarada su ucuzladı
Ankara 6 (Telefonla) — Ankarada 21 metre mik’abına kadar beher metre mik’abı 20 ve 22 metre mik’abından itibaren beher metre mik’abı için 15 kuruş olarak tespit edilen su fiatı Belediye meclisinin kararı ve İcra Vekilleri heyetinin tasvibi ile bilâ istisna metre mik’-abının on beş kuruş olması mu-va^'k görülmüştür.
İnegölün kurtuluşu
İnegöl 6 (Hususî) — Bugün kazamızın kurtuluşunun yıl dönümüdür. Bu münasebetle emsalsiz tezahürat ve bayram yapılmaktadır.

Eylül 7
-ZAMAN —
7



)e.
vi. m.
ri. I e.
k. k
İl
D
I

SÜTUNLAR ARASINDA
Kıymetli bir tekzip likmektep muallimlerinden büyük bir kısmından muallimlik sıfatının nezolunarak onların muallim vekili sayılacağı hakkında iki gün evvel bir haber intişar etti. Memleketin istikbalini işliyen mütevazı, sezsiz ve çok mütehammil hars mimarlarını pek haklı olarak ve incitecek olan böyle bir kararın maarif vekâletince alınabilmesini muhtemel görmemekle beraber böyle bir şayianın bile yüreklerde ne derin elemler uyandıracağını ihsas etmiş olmak için biz de dünkü nüshamızda bir fıkra yazdık.
Haklı idik; çünki o fıkrada kısaca izah ettiğimiz veçhile ilk mektep muallimleri yurdun hayrı için çalışan vatandaşlar için de en ağır vazifeyi omuzlarında taşıyan fedakâr bir zümredir. Yeni nesli onlar yetiştiriyorlar ve bu nesle Vatan sevgisini, Cümhuriyet aşkını, Milliyet muhabbetini ve okuma zevkini yine onlar veriyorlar. Bu büyük işi ■essiz ve iddiasız bir hayat içinde başarıyorlar. Bunlardan bir kısmı muntazam aylık
•e
başarıyorlar, ounı I daha düne kadar .1- bile atamıyorlardı.
Kendilerine verilegelen sükna bedeli çoktan kesilmiş bulunuyordu. Kıdem zamlarını alabilmekte -bütçe zaruretleri dolayısıyle - gittikçe mümkünsüzleşiyor. Bütün bunlara rağmen onlar, yüce ve nurdan bir ihram haline gelmesini istediğimiz, bu uğurda her türlü fedakârlığı yapmaktan çekinmediğimiz harsımız İçin sağlam, parlak ve sarsılmaz bir temel örmekten geri kalmıyorlar ve kalmıyacaklar.
Bu kadar muhterem olan ilk mektep mualimleri, yalnız muallim olmamakla iftihar ederler. Muallimlik onların hayattan bile aziz varlık larıdır. İşte, bir gazete de gördüğümüz haber, o aziz varlığı rencide edecek, mahiyette idi, bizde üzülerek dünkü fıkrayı kaleme almıştık.
Anadolu ajansı, takdire ve teşekküre değer bir hızla haberin aulszlığını tebliğ etti. Bu öyle müjdedir ki ondört bin temiz kalbin elemini gideriyor ve muallimi, millî istikbalin mimarı tanıyan kimseleri de sevinç içinde bırakıyor.
Ajansın bu mesele için yaptığı tebliğ, yine tekrar ediyoruz, tekzip değil, tepşirdir. Teşekkür ederiz.
B.
ki-
st-
Veremlilere şifa veren bir su!
Karamürselin Akçalet köyü civarında bir tepe üzerinde bir su bulunmuştur.
Bu suyun en ümitsiz hastalara iyi geldiği mahallî halkınca temin edilmekteeir.
Hatta, veremin son derecesinde olupta bu suyu içen Haşan oğlu Ahmet isminde bir köylü derhal iyileşmiştir. Suya “verem suyu,, ismi verilmiştir. Bununla beraber alâkadarlar henüz tahlil yapmamışlardır.
ı*l
Çarşamba parkı
Yeni Çarşamba parkının Fatih Belediye bahçesinden daha büyük ve Sultanahmet parkı kadar olması takarrür etmiştir. Bu parka bir de çocuk bahçesi ilâve edilecektir. Park yeni Çarşamba caddesinin iki tarafında dır.
Çubuk kaçakçılığı!
Dün şehrimizde bir kaçakçılık daha meydana çıkarılmıştır. Civarında az ev olduğu için daima ıssız bulunan Boğaz içindeki Balta limanından geç vakit bir kamyona sekiz çeki kadar yaş kestane çubuğu doldurulduğu ve bunların Tahtakalede bir dükkâna depo edildiği muhafaza teşkilâtı tarafından haber alınarak tahkikata başlanmıştır.
Süratla yapılan tahkikat çok geçmeden neticelenmiş ve mezkûr kamyonu Ekrem isminde bir şoförün idare ettiği, yaş kestane çubuklarının Tahte kalede bir sepetçi dükkânında saklandığı ve bütün bu İşleri de Ahmet kaptan isminde birinin yaptığı anlaşılmıştır.
Ahmet kaptan henüz yakalan-mamıştır. Fakat bugün yarın ele geçirileceği muhakkak addedilmektedir.
Dün limanada iki kaza oldu
Bir motor battı bir sandal devrildi
Dün Salıpazarı açıklarında bir deniz kazası olmuş ve bir motor batmıştır.
Osman efendi isminde birine ait bulunan motor Salıpazarı açıklarında durmaktadır.
Bu sırada Haydarpaşadan Topa-neye gelmekte olan büyük ve kum yüklü bir kayık motöre bindirmiş ve batırmıştır. Nüfusça zayiat olmamıştır.
Bir sandal da devrildi
İneboiulu Mehmedin idaresindeki sandala, Galata rıhtımında bağlı bulunan Sakarya vapuruna yüklenmek üzere demirler yükletil-miştir.
Tahmil işi esnasında bir aralık sandal muvazenesini kaybederek devrilmiş İneboiulu Mehmet ile hamal Reşat denize düşmüşlerdir.
Her ikisi boğulmak tehlikesi atlatmışlar ve civardan yetişen sandalcılar tarafından kurtarılmıştır.
Parlâmentolar
Türk grupu hazırlıklarına devam ediyor
Beynelmilel Parlâmentolar Birliği Türk grupu dün yine Dolma-bahçe Sarayında toplanmış ve hazırlıklar etrafındaki konuşmalarına devam etmiştir.
Beynelmilel parlâmentolar konferansı bu ayın 24 ünde Yıldız Sarayında açılacaktır. Konferansa iştirak edecek memleketler murahhaslarının listeleri kâmilen gelmiştir.
Şimdi Dolmabahçe Sarayında toplanmakta olan Türk grupu toplantılarına Yıldız Sarayındaki yeni hususî dairelerinde devam edecektir.
Yıldız Sarayında konferanslara tahsis edilen salonun tefrişatı da bitmiştir.
Halk hatipleri konferanslar verecek
İntihabat faaliyeti devam etmektedir. Encümenler defterlerin tetkiklerini bitirmiş gibidirler. Cetvellerin Pazar veya Pazartesi günü mahallelere asılması mukarrerdir. Bu ayın yirmisinden itibaren hUkı intihabata teşvik için konferanslara başlanacaktır. Bu hususta radyodan da azamî surette istifade edilecektir. Bundan başka dıvarlara afişler asılacak, sinemalarda reklâmlar yapılacaktır.
Halk kürsülerinde konferanslar vermek için 168 hatip ayrılmıştır. İçlerinde kadınlarda vardır.
Fırınlarda temizlik
İstanbuldaki bir takım fırınlarda 6ihhî şeraite riayet edilmediği nazarıdikkati celbetmiş ve bu hv-susta müteyakkız bulunulması Belediye Polisine tamim edilmiştir.
Alemdar Belediye komiserliğin-ce yapılan umumî bir teftişte Ta-vukpazarında bir fırında bir günlük yapılacak ekmeğin mayası üzerine bir kömür çuvalı örtûldüğû görülmüş ve cürmü meşhut halinde yakalanarak hakkında evrak tanzim edilmiştir. Fırın sahibi Belediye Encümenine verilmiştir.
Adliyede faaliyet
20 temmuzda başlıyan bir buçuk aylık yaz tatili bitmiştir. Dünden itibaren adliye eski faaliyet haline avdet etmiş bulunmaktadır. Bilûmum hukuk ve ceza mahkemeleri faaliyete geçmiştir.
Sultanahmet camii ne olacak^
Bir akşam gazetesinde, mevsuk membadan alındığı kaydile çıkan bir Ankara telefon haberine göre, Sultanahmet camiinin kütüpane olmasına karar verilmiştir. Maarif Vekâleti ile alâkadarlar bu hususta tetkikat yapmaktadırlar. Bu takdirde İstanbul kütüpanelerindeki bütün kitaplar Sultanahmet camiine toplanacak bu suretle büyük ve millî bir kütüphane vücude getirilmiş olacaktır.
Tütüncüler ka patılmamalıdır
Halkı sıkan, Devlet varidatına zarar veren bu karar değiştirilmelidir
Dükkân ve mağazaların akşamları aynı saatte kapatılmaları hakkında verilen ve bir aydanberi tatbika geçilen kararlar hakkında itirazsız geçen hiç bir gün hemen yok gibidir. Son günlerde vaki olan bazı müracaatlar haklı görülmüş ve bu gibi yerlerin kapanma saatleri değiştirilmiş idi. Ahiren 45 muhtelif iş erbabı tarafından yeniden müracaat yapılmış ve dükkânlarının kapatılma saatlerinin değiştirilmesi istenilmiştir.
Daimî encümen, bütün bu müracaatları toptan reddetmiştir. Çünkü bunlar da kabul edildiği takdirde hemen hemen bütün dükkânların dokuza kadar açık kalmaları icabedeceği anlaşılmıştır. Encümen, İki aylık tecrübeye göre gelecek ay kış mevsimi için yeni bir "tahdit" tarifesi hazırlıyacaktır.
Sırası gelmişken şunu da ilâve edelim ki, daimi encümenin evvelce verdiği kararlarda hakikaten bazı isabetsizlikler vardır. Bu meyanda tütüncü dükkânlarını en kuvvetli bir misal olarak gösterebiliriz.
Dünyanın her tarafında tütün, sigara satan dükkânlar, istedikleri saatlere kadar hatta birçok yerlerde sabahlara kadar açık bulundurulmaktadır. Çünkü tütün, içenler için bir gıda maddesi kadar, belkide daha ziyade mühimdir. Nihayet gıdaya müteallik maddeler muayyen saatlerde alınabilir, fakat tütün ve sıgare insanın paketi bittiği ve aklına geldiği sırada aranılan fakat bulunamadığı sırada eksikliği fevkalâde hissedilen bir nesnedir.
Tütüncü dükkânlarının böyle tahdide tâbi tutulmaları halkı üzdüğü ve sıktığı gibi İnhisar idaresine, dolayısıyle hükümete de zararı vardır.
Çünkü tütüncü dükânları neka-dar satış yaparlarsa inhisar idaresi varidatı da o nisbette tezayüt etmiş olacaktır.
Belediyenin, tütüncülerin başka maddelerde sattıkları cihetle erken kapatılmalarına zaruret olduğu hakkındaki mütalaasını da biz doğru bulmayoruz. Bir tütüncüye beyiye hakkı olarak yüzde altı verilmektedir. Bunun ikisi malûller hissesidir. Mütebaki yüzde dört ise münhasıran tütün satışıyle bir dükkânı çevirmeğe ve bir ev geçindirmeğe katiyen kâfi gelmez. Bu itibarla tütüncüler ayni zamanda başka maddelerde satmağa mecburdurlar.
Binaenaleyh Daimi Encümenin gerek halkın gerek İnhisar idaresinin menfaati icabı olarak tütüncüler hakkındaki kararını tadil eylemesi çok muvafık ve yerinde bir hareket olacaktır. Bu hususta Encümen azâlarının ehemmiyetle nazarı dikkatlerini celbederiz.
Sokakların temizliği
İkinci, üçüncü derecedeki sokakların süpürülüp temizlenmediği hakkında şikâyetler vaki olmuştur. Belediye bu gibi sokaklarında temiz-letilmeleriyle alâkadar olacaktır.
Şerhler
“Hakikî cesaret ölümü çağırmak lâkete karşı mübarezeye girmektir,,
değil, fe-
Senegue
Şerh ve izah:
İrade za’fı, insanlığı küçülten bir nakisadır. Evi yanan adamlara tesadüf olunur ki kolaylıkla veya güçlükle telâfisi herhalde mümkün olan bu beliye önünde kendini kaybeder, ölümü yardımına çağırır. İflâs eden bir tacirin, açıkta kalmış bir memurun, sevgilisinden yüz bulmıyan bir âşıkın da ölümü aradıkları her yerde ve her diyarda sıksık görülür. Halbuki iradesine sahip olan her insan, en büyük
Seyyar esnafın terazileri
eliği 4ak-Belediye dün el teraz^rai lerini toplattırdı ;kkep Zincirli ve dilli el terazileri kaldırılması hakkında verilen mı/ * det dün bitmiş ve ölçüler kanu U.n*n mucibince bu kabil teraziler pi; 8ın,n sadan toplanmaya başlanmış! Hiç bir ernaf bu teraziyi kull &*** mıyacak kullananlar kanun m bince tecziye edileceklerdir. 1 “elef-Dün Vilâyetin bütün kaza ye mil-takaları belediye komiserleri bir âza-yete geçmişler ve bu el tera)ksimos„ nl kullanan esnaftan müsadeApılacak inişlerdir. diyorki:
Yalnız Alemdar Belediye . gerek ■erliği, kendi mıntakasında [milletler kildeki terazilerden 250 taeye ma-müsadere etmiştir. tektedir.
Esnaf, ölçüler kanunu muaüşterek ce kabul edilen menşurlu teraM. Mak-kullanmak mecburiyetindirler. i feyizli Bu teraziler, tartı husustfjıyız.,, halkın aldatılmasına mani olacaktijlâ-
Yusuf Ziya B. varın tetkik seyahatine çıkıyor
Şirketi Hayriyenin yeniden alacağı vapurlar için tetkikatta bulunmak üzere Şirketi Hayriye müdürü Yusuf Ziya Bey yarın şehrimizden hareketle İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Holanda vapur tezgâhlarını gezecek ve yeni model vapurları görecektir.
Yusuf Ziya Beyin bu seyahati tamamen bir tetkik seyyahatıdir. Vapur almak neticeye bağlıdır.
Dünkü gazetelerden biri Fransa ve Ingiltereden dört vapur alınacağını yazmışsada bu haber asılsızdır. Romen mektep gemisi gitti
Üç gündenberi şehrimizde misafir bulunan Köstence adlı Rcmen mektep gemisi dün akşam Pire ve Giride gitmek üzere yola çıkmıştır.
Vapur almıyor
Heyet dün şehrimizden hareket etti
Karadeniz yolunda işletmek üzere Vapurculuk şirketinin yeni vapur alacağı yazılmıştı.
Şirket müdürü Mustafa Bey beraberinde Meclisi İdare azasından Ahmet Bey olduğu halde dün limanımızdan hareket eden Adriye vapuru ile Avrupaya gitmiştir.
Mustafa Bey Tiryeste ve Mar-silyaya uğrıyarak buralardaki satılık vapurları tetkik edecektir. Bu seyahat bir ay sürecek ve bu müddet zarfında vapur satın alınmış olacaktır.
Limanımıza yeni gelen bir vapur
Yeni inşa edilen "Sofla,, isimli ve Alman bandıralı vapur limanını za ilk gelişini tes’it için dün bayraklarla donatılmıştır. Dün akşam vapur acentesi tarafından vapurda bir ziyafet verilmiştir.
T
bile tamiri
bir felâketin kabil olduğunu düşünerek öyle bir vaziyet karşısında itidalini kaybetmez, gördüğü zarardan kurtulmak yolunu arar.
Lâtin filezofu Senek kaydettiğimiz vecize sile “Pire için yorgan yakılmaz,, demek istiyor. Hayata göre musibetlerin kıymeti nihayet bir pire mahiyetindedir. Felâkete karşı mücadele etmeği öğrenmek, ayni zamanda vatanî bir borçtur da. Bu da unutulmamalıdır.
2.AMAN
İsveç - Almanya atletizm müsabakaları yapıldı
Istokholm 6 (A. A.) — İsveçle Almanya arasında yapılan atletizm müsabakası intizar hilâfına olarak isveçlilerin galebesile neticelenmiştir. Birinci günü Almanlar 12 pu-van kadar ileri oldukları halde ertesi gün İsveçliler büyük bir tefev-1 vuk göstermişler ve neticede Al-ı manlara yetiştikten başka 2/3 gibi
Atletizm Avrupa şampiyonası
Roma 6 (A. A.) — Bu ■ ne Italyada Torino şehrinde icra edi-cek olan Avrupa atletizm birinciliklerine, beyrak yarışları hariç o-larak, 351 atlet iştirak edecektir. Amerikalılar müstesna olarak bunların arasında dünyanın en meşhur atletleri mevcuttur. Balkan milletleri arasında Yunanlılar Fraogudis, Mandikas, Yorgakopolos, Çukalas ve Yogoslavya Krevs ile iştirak etmektedir,
Müsabakalardan bilhassa 800, 1500 ve 5000 metrelerin pek hararetli olacağı tahmin edilmektedir. Çekoslovakya - Yugoslavya maçı
Prag 6 (A. A.) — Yirmi bin keıuİt" °n“n£^e oynanan bu musaba-lardır. Bele'^?,’loT“kya,,“, için kimseyi icb*.
Bu hususta mütaleal.? bittiği halde ettiğimiz salâhiyettar bırc. Yugoslav-diyece hazırlanmış olan şu tevzihi bize vermiştir.
“ tstanbulda hususî teşebbüslerle işletilmekte olan otobüslerin, bir şirket halinde idaresi için otobüs sahiplerinin birleşmek teşebbüsünde bulundukları son günlerde gaze-lerde okunmakta ve bu teşebbüse iştirak etmek istemiyen otobüs sahiplerinin suveri muhtelife ile üzerlerinde tesir ika edilmek istenildiği ve şirket teşkili teşebbüsünün Vilâyet ve Belediyede iltizam edilmekte olduğunun işae edildiği işitilmektedir.
Bundan başka Belediyece tevessül edilmiş olan otobüs {işletme imtiyazının dahi akim kaldığı yine bazı gazetelerin neşriyatından anlaşılmaktadır. Halbuki 15 Temmuz 934 tarihli resmî gazetede neşredilen 9/7/934 tarih 2571 sayılı kanun mucibince Belediye sınırı dahilinde muayyen mıntakaiar arasında yolcu nakil vasıtası olarak otobüs, ominbüs otokar işletmek hakkı münhasıran belediyelere ve-iluıirş olduğundan mevzuubahis imtiyaz teşebbüsünün akameti hak-kmdaki neşriyat doğru değildir.
Diğer taraftan otobüs sahiplerinin şirket teşkiline matuf teşebbüsleri şahşî takdirlerine bağlı olmakla beraber bu teşebbüse iştirak eden- '
lerin otobüs imtiyazının belediyece 1
filen istimali halinde uğrayacakları zararların belediyeye teveccüh edemeyeceği ve böyle bir teşekküle 1
girmek istemeyenlerin tazyik olun- 1
masına müsaade edilemeyeceği ve mevzubahis şirket teşkili teşebbü- '
sünün Vilâyet ve Belediyece ilti- '
zam edildiği hakkındaki şayiaların da doğru olmad.ğı alâkadar hemşehrileri melhuz zararlardan korumak üzere beyan olunur.
Diğer taraftan otobüsçüleden bazıları dün belediyeye müracaat ,
ederek otobüs seferlerinin ve adet- ]
terinin intizama konulmasını talep etmişlerdir. Bunlar bu müracaatla- , rında muayyen hatlarda lüzumundan fazla otobüs buludırıldığı halde bazı hatlarda ihtiyaçtan pek az araba olduğunu ileri sürmüşlardir.
Bu müracaat tetkik edilmektedir.
Selanik sergisi
Şehrimizin bir kısım tacirleri, Selanik dokuz eylül sergisine iştirak etmeğa karar vermişlerdir.
Bu münasebetle Ticaret Odası memleketimizde imal olunan muhtelif mallara ait nümuneler toplamaya başlamıştır. Diğer taraftan tacirler de sergiye iştirak için hazırlıklar yapmaktadır.
Selânik sergisine iştirak etrafında yapılan bu hazırlıklar yarına kadar bitmiş ve Ticaret Odası tarafından toplanılmakta olan numunelerde Türkofise gönderilmiş olar çaktır.
bir puvandan noksan bir farkla galebeyi temin etmişlerdir. Filhakika neticede isveçliler 101 1/3 pu-van almışlar, Almanlar ise 100 2/3 puvanda kalmışlardır. Bu mikros-kopik fark, bugünkü 'vaziyette iki milletin yekdiğerine ne derece yakın olduklarını gösterir.
Galatasaray klübünün tebliği
İstanbul 6 (A.A.) — Galatasaray klübü reisliğinden: Galatasaray klübünün heyeti umumiye içtimai 28/eylûl/934 cuma günü fevkalâde olarak akdedileceğinden azanın teşrifleri rica olunur.
Norveç - Fenlândıya maç
Oslo 6 (A.A) — Yağmura rağmen onbeş bin kişi huzurunda oynanılan Norveç - Fenlândiya millî müsabakasını 5-2 Norveç takımı kazanmıştır.
Mıntaka içtimai
T. t. C. İ İstanbul mmtakaıı reisliğinden:
31/8/1934 kongresinde seçilen mıntaka merkez ve idman heyetleri reisi ve azasının iştirakile 9/9/1934 Pazar günü saat 17 de mıntaka merkezinde umumî bir toplanma yapılacaktır. Muhterem azanın teşrifleri olarak kullanılan yere el attı, Hükümetçe aylığı elli liraya tutulan o dairenin kirasını üç yüz liraya çıkardı, posta şubesini de işinden geri bıraktırdı| ve nihayet emeline erdi, rakip tanıdığı mağazanın komşusu oldu.
Halbuki bu irade kuvvetiyle, bu para ile başka bir yerde bir ticaret evi kurabilirdi, daha yüksele kâr edilebilirdi. Şimdiki vaziyette dar bir muhitin muayyen ihtiyacı paylaşılmış oluyor ve bir müesse-seyi koruyacak kazanç, ikiye bölünüyor. Bu, göz göre göre zarara girmek ve bir vatandaşı da durup dururken zarara sokmaktır.
İşte şehrimizde ve birçok şehirlerde kapanan dükkânların açılanlardan fazla olmasının hakiki sebebi.t L.
200 muallim taşraya verildi
Maarif Müdürü Haydar Beyin riyasetinde ve muavin İzzet, ilk tedrisat müfettişlerinden Tevfik, Şe , Süleyman Şevket, Ömer Lûif. eylerin iştirakile önümüzdeki ders senesi ilk tedrisat kadrolarının tes-biti için 44 üncü İlkmsktepte yapılmakta olan toplantı hitam bulrn ış ve kadrolar tesbit edilmiştir.
Bu meyanda bu sene yeniden açılması kararlaştırılan sekiz ilk-mektebin kadrosu da hazırlanmıştır.
Bu kadrolar tasdik için pek yakında Maarif Vekâletine könderi-lecektir. Bunları Maarif Müdürü Haydar Beyin bizzat Vekâlete götürmesi ve tasdik ettirerek getirmesi ihtimali de vardır.
Kadrolar tasdik edildikten sonra keyfiyet alâkadarlara bildirilecektir.
Diğer taraftan bu sene, talebesi üçyüzden az olan mekteplerdeki başmualiimlere de birer sınıf verilir iştir ve bu muallimlerin adedi yüz ı kadardır.
Bu seneki kadroya göre Taşra-dan elli muallim İstanbul mıntaka-, sına verilmiştir ve şehrimizden deı iki yüz kadar muallimin Taşraya gönderilmesi kararlaştırılmıştır.Bun-lar muhtelif kaza ve köylere taksim edilecektir.
Yeni kadro, tedrisatın başlaya-l cağı bir teşrini evvele kadar tasdik ve alâkadarlara tebliğ edilmiş ola-
Yanlış verilen sual
Gazi Osman Paşa orta mektebi son sınıf riyaziye imtihanında su« alin yanlış söylenmesi neticesi 8, talebeden ancak dokuzunun muvaf fak olabildiği yazılmıştı. Aldığı mız malûmata nazaran Maarif mü' *~tişi umumiliği bu mesele hakkıı da tahkikata başlamıştır.
Vakanın hakikî mahiyeti bu tal kikat neticesinde anlaşılmış ol çaktır.
H Â R İ- C î"W
POLİSTE
Bir kadının 600
lirası çalındı
Sovyet birliği ve Milletler cemiyeti Bugün Milletler cemiyeti, Rusyanın kabulünü konuşacak, bu iltihak cemiyeti kuvvetlendirecektir
"Bugün toplanacak olan Milletler oemiyetı, Sovyet birliğinin Milletler cemiyetine kabul olunmasını tetkik edecek ve bu vadide bir karar verecektir. Mesele bir müddettenberi devletler arasında I müzakere edilmekte ve Rusyanın Milletler cemiyetine kabulü için zemin hazırlanmış bulunmaktadır. Bu itibarla Sovyet birliğinin Milletler cemiyeti azalığına kabul olunması için lâzım olan sûlüsan ekseriyetin temin edilmiş olduğunda şüphe yoktur.
Sovyet Rusyanın milletler Cemiyeti atalığına intihabı ile beraber Cemiyet meclisinin daimi atalığından birine intihabı meselesi de derhal ortaya çıkacaktır. Fakat bu meselenin kolaylıkla halledileceğinde şüphe yoktur. Yalnız Lehistanın ve daha başka bazı devletlerin, ezcümle Ispanya ile Arjantinin de ayni mahiyette atalığa talip olmaları, bu işin biraz karışmasına sebep olacaksa da Sovyet birliğinin Lehistandan evvel bu ■nevkii ihraz edeceği muhakkak gibidir.
Bununla beraber Lehistan tarafından bu vadide ileri sürülen iddiaların da Fransaca natarı dikkate alınacağı anlaşılıyor.
Sovyet birliğinin Milletler Cemiyetine girmenle bu Cemiyetin kuvvet peyda edeceğinde şüphe yoktur. Japonya ile Almanya gibi biri Uzak Çarkın mukadderatında, diğeri Avrupanın hayatında birer mühim rolü haiz olan iki devletin Cemiyetten çekilmeleri, onun cihanşümul mahiyette olması icap eden nüfuz ve tesirini bir hayli sarsmış, hatta bu hareket bir çokları tarafından Milletler Cemiyetinin ölümü mahiyetinde telâkki edilmişti.
Sovyet birliğinin Cemiyete iltihakı bu telâkkiyi değiştirecek ve Milletler Cemiyetinin sarsılan nüfuzunu yeniden seğlamlaştırmağa yardım edecektir.
O.R.
fevmt makale
İmtihan oyunları
Birinci sahifeden devam
Çünkü bunlar nihayet bir gönül eğlencesinden ibarettir ve »'• hilmece-vıeçenlerde Nahit Sırrı Beyin Muharrir adlı bir eserini bu sütun-larda-biraz da lâtife karıştırarak -kısaça tahlil etmiştik. Genç muharrir, arkadaşlarımızdan birine yazdığı mektupta o tahlili kısmen nahoş bulduğunu yazıyor, belki öyle idi. Fakat biz, bu sütundaki yazılarımızda elimizden geldiği kadar bitaraf kalmak istiyoruz. Müessirle değil yalnız eserle meşgul oluyoruz. "Muharrir„l tahlil ederken de Bynı şeyi yaptık, gördüğümüzü göstermeğe savaştık. Nitekim aynı romancının yeni bir eserini de o •ihniyetle tahlil edeceğiz.
* Eve düşen yıldırım „ Anado-Iıda geçen bir faciadır. İlk bakışta mevzuu basit görünür. Çünkü her yerde ve daima görünen vakalardan biridir. Fakat Nahit Sırrı Bey bu basit mevzuu terkip etmek-1 te cidden muvaffak olmuştur. Ta-Bannua düşmeden, kalemini zor-' lamadan ve hâttâ mevzuun sadeli-, ğini de bozmadan hikâyeye selis bir ‘ akış vermiştir.
* Facia şudur : Ahmet Şükrü Efen-’ «di adlı ve Ankaralı ihtiyar bir Îadam var. Onun Namık ve Sait adlı iki oğlundan birincisi evlidir, t Şayeşte Hanımıh kocasıdır. Sait, . henüz liseye devam eden bir gençtir. Şayeste ile Namıkın izdivacı ı ( aşktan doğma değildir, görücü I *' usuliyle ve eve iş görecek bir ka-(din getirmek emeliyle yapılan izdi-* Taçlardandır. Ahmet Şükrü Efendi, 4 evinin hakimidir, bir sözünü iki ettirmez takımdandır.
K 1 Birgün bu ihtiyar adam, onyedi 1' ’genedenberi dargın durduğu karde-n.®‘»i Hüsnü efendiden bir mektup a-İfayor. Mektup hastaneden yazıl-F '»ıştır. Ve vasiyetname gibidir.
....
Bugünün Aşkları
IUL i»
Millî Roman )
İh j | A — Cüzdanın derisi ve içindeki k. o! para!..
B " ' — Deri, kötü bir meşin. İçinde
i -.Agaliba ödenecek faturalardan Hı , izşka birşey yok.
— Sert meşin de, ben derinin ha-n£i,güderi olduğunu görüyorum. Se-J. r ,: seve koynumda taşırım. m£rf^ Şimdi aralarında bir münakaşa 9in,a*jj şlamıştı. Belma, genç ressamı; 'şl k ”'.|siz bir güzel olduğunu allandıra M Kandıra anlatmıya çalışıyordu. u? ** j.'vinç, onun kuru, kupkuru birşey ir ** luğunu İddia ediyordu. Belma,
Bütün Ruslar^jl çıkaraca^’
Rusya ..Lanettin matbaası
Ahmet Şükrü efendi son derece müteessir oluyor, lstanbula gidiyor ve kardeşinin ölüsile karşılaşıyor. Şimdi onun tek bir vazifesi var: Helâllaşamadığı kardeşinin vasiyetini yerine getirmek ve onun bir yerde bakılmakta olan onsekiz yaşındaki kızı Muazzezi alıp evine götürmek I
İhtiyar amca bu vazifeyi yapıyor, güzel yeğenini Ankaraya götürüyor. İşte Eve düşen yıldırım budur, bu kızdır. Romanın tadını kaçırmamak için mevzuu tamamlamaktan çekiniyoruz. Fakat memnuniyetle söylemekten geri kalamayız: Nahit Sırrı bey, o genç kızı derece derece yıldırım yapmakta tam bir muvaffakiyet göstermiştir. İlkin Namıkın sonra Saidinin kıza gönül vermeleri, Şayestenin kocasını elinden tutabilmek için çevirdiği entrikalar güzel ve bilhassa selis surette tasvir olunmuştur.
Romanda yüksek bir üslup, felsefî mülahazalar yoktur. Görgüsüz ve hatta tahsilsiz bir kadın olan Şayesteye bazen seviyesinden yüksek sözler söyletilmiştir. Bu, bir çok romancılar gibi Nahit Sırrı beyinde nedense tecviz ettikleri bir sanat nakisarıdır.
İhtimal ki aceleden ileri geliyor, yahut sanat heyecanının coşkunluğu sırasında göze çarpmıyor.
“Eve düşen yıldırım,, , zevkle okunacak bir eserdir.
Her tarafta talebe fazla
Sivas 2 (Hususî) — Lise ve ortamektebe kayıt ve kabul muamelesi başlamıştı. Bu sene şimdiye kadar bu mekteplere kayıt olunanlar geçen senekinden fazladır.

Tefrika No : 4
gözler ne canlı, dedikçe beriki, iğ-reniyormuş gibi yüzünü ekşiterek “ne ölü bakış, ne ölü bakış,, diyordu. Vapurda, müşterek tekdirlerini ve hatta hayretlerini kazanan koyu siyah 6açlar, nefis burun, bronz gerdan şimdi Sevincin ağzında birer istihza vesile»! oluyordu. &(iatta bir aralık arkadaşının methiyelerinden fena halde sinirlendi: v — Sen dedi, onu evine çağırmakla anandan, babandan başlıya-rak bütün bildiklerine, tanıdıklarına maskara olmıya namzettendin.
Vapurculuk şirketinin vapurlarını bağladığı Sirkeci iskele-sinde dün mühim bir yankesicilik G vak’ası olmuştur. Samiye hanım m(isminde bir kadıncağız, İzmirden gelen oğlunu karşılamak üzere Vnönü vapuruna girmiş, oğlu ile bir buluşmuştur, dilen Samiye hanım, oğlunu da sucai'arak vaPur(kn çıktığı zaman , oynundaki para çıkınını yok-* e^mış, fakat içinde temam (600) ra bulunan çantasının yerinde tehditler estiğini görmüştür, olmu Samiye Hanım, ağlıya sızlıya kalari^8 karakolunu dar bulmuş fabrifö"’ gelJeni, anlatmıştır.
. . , olıs, derhal bir araştırma
’Ç1" *mışo civarda faaliyette bu-M- luğu tesbit edilen Sadık hafta nde bir sabıkalı tutulmuş tamam iye Hanımla müvacehe edil-arttırmı’r-
Cümt1111*^6 Hanım, bir aralık bu . . n'.a karşılaştığını söylemiş-
k°iMiy%Oo Hra meydanda yoktur grev li(k Adliyeye teslim edilmiştir. "ya■,d,, iki cerh tıcesınc geri )»‘rn“ dört saat içinde iki dird erk yakas* olmuştur : xiy 1 — Kasımpaşa aandalcıla-pa rından Haşan ile Rizeli Memiş

Meyvahoş sandal iskelesine geldikleri bir sırada aralarındaki nöbet meselesinden dolayı kavgaya tutuşmuşlardır.
Biraz sonra kavga kızışmış ve Haşan eline geçirdiği büyük bir sopa ile Memışi bir çok yerlerinden tehlikeli surette yaralamıştır.
Memiş hastahaneye kaldırılmıştır. Haşan da yakalanmıştır.
2 — Süleymaniyede oturan hamal Ramazan ile Kürt Hüseyin, Dökmeciler içinde bir kahvede oyun oyamaktalar iken kavga çıkarmışlar, neticede Kürt Hüseyi Ramazanı çakı ile yaralamıştır. Hüseyin yakalanmıştır.
Gece yansı mandolin çalınır mı?
Evvelki gece Şişlide izzet paşa konağında bir hâdise olmuştur: Rum ve ermeni gençlerinden mürekkep yedi kişilik bir kafile, ellerinde mandolin olduğu ve bunları çaldıkları halde sokaktan geçmektedirler. Gecenin geç vaktinde yapılan bu hareket doğru olmadığından devriye polis memuru, bunları menetmek istemiş, içlerinden İstefan isminde biri çıkarak polise karşı gelmiş, ileri geri söylenmiştir. Polis bu delikanlı hakkında zabıtaya hakaret suçundan takibat yapmaya başlamıştır.
Yangın
Beyoğlunda kürkçü Abraham efendinin dükkânındaki hava gazı tesisatı tamire muhtaç görülmüştür.
Dün Kemal efendi isminde bir zat bu tesisatı tamir etmekte iken birdenbire boru patlamış ve yangın çıkmışsada etrafa sirayetine meydan verilmeden söndürülmüştür.
Zorla güzellik olur mu?
Zorla güzellik olmaz derler,
Ben kendimi gülünç olmaktan koruyacağım.
— Bizden sonra Bülent, sizin eve de gelmiyecek mi ?
— Evimizin sirk olmadığını bu hayvan kılıklı adama müsaadenizle anlatırım, ziyaretlerinin sıkletinden kurtulurum.
Belma, kolunu Sevincin kolundan çekti, gözlerini onun mavi gözlerine dikti, uzun uzun baktı:
— Bunları, dedi, sahi mi söylüyorsun ?.. Vapurda Apollona benzettiğin Bülendi şimdi hayvan mı buluyorsun ?
— Genç kızlara nasıl selâm verileceğini bÜmiyen, hatta “ doğru, dürüst „ konuşmayı beceremiyen bir adama ne denir ki ?
— Güzelliğini anlamak, güzelliğini dirhem dirhem satmak hayvanlık ha. Sen sapıttın galiba Sevinç!
— Sapıtsaydım şunun bunun resmini yapardım, sonra onların hakaretlerine uğrardım?
— Bülent, bize hakaret aıi etti?
— Hayır hanımefendi, iltifat buyurdu. Maamafih hayvanların iltifatı da başka türlü olamazdı.
Maraş köylerinde
“Hep Şehirliler okuyor, köylüleri hiç düşünen yok ki.
Maraş 1 (Hsususî) — Maraş kazalarını gezip "Zaman,, karilerine tanıtmak maksadiyle kazalara seyahata çıkmıştım. Yolum “önsen,, köyüne düştü.
Bu güzel köyü “Zaman,, karilerine tanıtmak isterim.
Önsen tepeler arasında düz bir yerde kurulmuş oldukça kalabalık şirin ve güzel bir köydür. Havası temiz ve saf, ahalisi çalışkan yüzleri güneşten kızarmış, cana yakın ve misafirperver adamlardır.
Ben köye geldiğim zaman akşam oluyordu. Güneş semada kızıl izler bırakıp batarken köylüler kadınlı erkekli kazma, kürek ve orakları ellerinde köylerine dönüyorlardı. Biraz sonra köylerine misafir bir gazeteci geldiğini duyunca birer, ikişer gelip etrefıma toplanmağa başladılar. Onlara “Zaman,, gazetesinden bahsettim ve yanımda bulunan iki “Zaman,, nüshasını köyün okuma bilen delikanlılarına verdim. Gazeteyi alan delikanlılardan biri içini çekerek :
“— Ah Beyim gazete yüzü görmiyoruz ki, hiç değil haftada bir köyümüze gazete gelse, okur, dünyada ne olup ne bittiğini öğrenirdik. Hep şehirliler okuyor köylüleri düşünen yok kil,, dedi.
Onlara arada sırada“Zaman,, gazetesi göndereceğimi söyledim, çok sevindiler, diğer bir delikanlı:
“— Köyümüzün güzelliği etrafa yayıldı da artık gazetecilerde gelmeğe başladılar. Geçenlerde Vali bey, Halkevi re isi, meb’us Halit Bey, Hükümet doktoru ve daha birçok zatlardan mürekkep atlı bir kafile bizim köye geldiler. Vali Bey hatırımızı sordu dertlerimizi dinledi, kendisine buğdaylarımızın ve diğer hububatın Hatlarının düşük olduğunu satılmadığını söyledik; Bunun üzerine Vali Bey köyde bir ziraat koopera-
amma, bazıları bunun aksine olarak bu işi zorla yapmağa kalıkışmakta ve cezasını da bulmaktadır.
Şu vak’a bir misaldir.
Tophanede de Karabaş mahallesinde oturan Zehra hanım karakola müracaatle:
— Yusuf isminde bir adam, hergün evime gelerek kardeşim Fatma ile evlenmek istemektedir.
Ben buna imkân olmadığını
Belma, kaşlarını çattı :
— Sevinç, dedi, bunları ciddî söylüyorsan darılırım
— Sebep ?
— Çünkü ben Bülendi benimsedim. Bu yaz, benim gülüm odur, bülbülüm odur. Bütün bir mevsim onu koklıyacağım, onu dinliyece-ğim.
— Sen de bu sözlerde samimi misin ?
— İliğime kadar I
— öyleyse teessüflerimi söylememe müsaade et. Çünkü bu genç ressam alığın biri. Senin koca bir yazını berbat edip bırakacak. Beni dinlersen hür yürek prensibini bırakma. Bugün Ali ise yarın Veli !.. Asrın kızı, başka türlü düşünemez.
— Ben de ömrümü Bülende bağlıyacağım demedim. Onunla bir tek yaz, düşüp kalkmak istiyorum.
— Değmez! Değer!
Tünele girilecek kapı önünde durmuşlardı, döğüşür gibi konuşuyorlardı Sevinç, arkadaşının ressama bağlandığını anlayınca sesindeki
bitirmemiş fakat bir sözünü ke-
tifi açtıracağını vadetti. Bu kooperatif bizim buğdayları alıp toptan şehirde satacakmış. Daha sonra köyümüzün biraz ötesinde billûr gibi temiz bir suyumuz olduğu halde biz burada su yüzünden sıkıntı çekiyoruz"
Su işini de Vali Beye söyledik, Vali Bey bunun da kolayını buldu. Köyün civarındaki suyu demir borularla köye getireceğini söyledi ve hemen işe başlamaları için emir verdivşim-di yapılıyor, „
Delikanlı sözünü daha söyliyecekti, ihtiyar delikanlının serek :
“ — Hele o doktorun hastalara baktığını hiç söylemiyorsun I Vallahi Beyin, hastalıktan başım yerden kalkmıyordu her gün karnım ağrırdı. Doktor muayene etti, ilâç verdi. Çok şükür birşeyciğim kalmadı. Benden başka daha bir çok hastalara baktı onlara ilâçlar verdi, kinin 'dağıttı. Bu yüzden bir çok hastalar kurtuldu. Şimdi köyün bütün halkı doktora ve gelenlere dua ediyorlar.
Hem şimdi şehirde halk için bir ev yapmışlar, buraya “Halkevi,, diyorlarmış orada köylüler içinde bir yer ayırmışlar, adamlar seçmişler, onlar köyleri gezip köylülerin dertlerini dinliyerek hayırlı bir çok iş Ur yapacaklarmış. ,,
O gece orada kaldım. Sabahleyin kalktığım zaman kendimde bir hafiflik ve zindelik hissettim. Bu, köyün havasının iyiliğinden olacaktı. Yine bu havanın ve sükûnetin yardımıyle sabaha kadar deliksiz bir uyku çekmiştim.
Köylüler tarlalarına giderken Türk yurdunun güzel ve sevimli başka bir köyünü görmek üzere yola çıktım.
*
müteaddit defalar kendisine söyledimse de dinlettiremedim.
Bugün yine eve geldi :
— Artık sana son sözüm, kardeşin Fatmayı bana vermezsen ikinizi de öldüreceğim 1 Diye tehdit etti. Bizi bu adamın elinden kurtarın!.
Zehra Hanımın polise vaki olan bu müracaatı üzerine Yusuf yakalanmış, hakkında tahkikata başlanmıştıır.
sertliği birdenbire sildi, yumaşak yumuşak konuşmaya başladı ve sordu :
— Gönül senin. İstersen çöplüğe de atabilirsin. Fakat Muhtarı ne yapacaksın ? Yarın onunla plâjda buluşacaktın ?
— Bülendi sevmek, Muhtarla buluşmaya neden mani olsun. Ben yarınki randevüme sadıkım. İki gün sonra da ressamı bekliyeceğim.
Sevinç kıvrak bir kahkaha bıraktı :
’— Yamansın Belma, dedi, bende şu alık gence gönül verip Muhtarı unutacaksın, bizim alemlerimizi altüst edeceksin diye üzülüyordum. Mademki yine bizimle berabersin, ne yaparsan yap. Yalnız Muhtarı bıraktığın gün kıyameti koparırım. Çünkü Muhtarın gelmediği yere Adil de gelmez, o vakit ben, birgün eşsiz kalırım.
— Yok canım, telâş etme. Sen eşsizliğe karşı sigortalısın. Elinde birkaç yedek var I
— Hüsnüyü söylüyorsun, değil mi? O yedek değil, kelek. Ne yenir ne koklanır.
Adanada ihracat işleri
Adana 6 (A. A.) — Bu senenin yaz mevsimi istihsal ve ticari hareketleri itibariyle geçet, seneden daha şayanı memnuniyet bir şekilde geçmektedir. Alman haberlere göre Payas limanından iki ay içinde arpa, yulaf ve akdarı ihracatı 90 bin tonu bulmuştur. Bunlardan başka 6 bin koyun, 3 bin tavuk ve 550 sığır ihracatı kaydedilmiştir.
Belediye intihabatı
Adana 6 (A.A) — Belediye intihap encümenini teşkil et- F mek üzere her mahalleden ayrılan ikişer kişinin adları, dün ’ akşam belediyeye bildirilmiştir. Bunların adedi 52 dir.
Orta mektebe rağbet çok
Adana 6 (A. A.) — Şehrimizde orta tahsil mekteplerine bu sene fevkalâde bir rağbet vardır. Şimdiye kadar kayıtlan yapılanların adedi geçen senenin iki mislini geçmiştir.
Muğlada Ergani tahvilleri
Muğla 5 (A. A.) — Ergani dahili istikrazının -c- tertibinin satışına başlanmıştır. Diğerleri gibi bu tertip tahviller de halkımız tarafından büyük bir tehalükle satın alınmaktadır.
Trabzonda fındık satışları
Trabzon 5 (A.A.) — Bu hafta Trabzon borsasında 34 kuruş 30 paradan 37 kuruşa kadar 40,080 kilo iç, 16 kuruştan 18 kuruşa kadar 111,800 kilo kabuklu fındık 13 kuruştan 14 kuruş 10 paraya kadar 26,500 kilo yaş fındık ve 50 paradan 221,500 adet birinci /-yumurta ve 20 paradan 11 bin adet ikinci yumurta satılmıştır. Sivas Takımı Kayseriye gidecek
Sivas 2 (Hususî) — “Sivas spor,, takımının Kayseriye giderek orada bir maç yapması için iki vilâyet arasında muhabere cereyan etmektedir. Bu temas şehrimiz sporu için çok faideli olacaktır.
Hafik kazasına su getiriliyor
Sivas 1 ( Hususî) — Hafik kazasına iyi su getirilme ame-Üyesine başlanmıştır. Hafikliler önümüzdeki Cümhuriyet bayramında temiz suya kavuşacaklardır.
— Ya Kâmran ?
— O fena değil amma şımarık. İstiyor ki hep biz yalvaralım, kendisi nazetsin. Sonra onun gizli bir siyaseti de var. Benimle aşk oyunu yapmak isterken kızkardeşini de bizim Muzaffere peşkeş çekmeğe çalışıyor.
— İyi ya. O seni eğlendirir, kardeşin de onun hemşiresini. Böy-lesi daha samimî olmaz mı ?
— Kardeşin gözü sende. İnciye bir türlü ısınamıyor.
—- Benim yüreğim de artık Bü-lentte. Birader Beyefendiye bunu lütfen anlatıver de boş yere etrafımda dolaşmasın, inci Hanımı angaje etsin.
İki kız, sanki bir meyva, bir ceviz falan paylaşıyorlarmış gibi beş altı erkeğin aşkını aralarında 4-taksim ederlerken ve bunlaroanı kimine çürük, kimine sağ payesi! vererek gülüşürlerken kır saçlı bir adam, ellerini pantalon ceplerine sokarak kendilerini süzüyordu, sözlerini de can kulağıyle dinliyordu.
Devamı var
Eylül 7
ZAMAN
7
100 üncü yılda gördüklerim, duyduklarım
Cevat Paşanın hesabına göre Harbi yeden kaç kişi mezun olmuştur?
“Bir sofra ki etrafında, talebelerinin, talebelerinin talebelerini gören hocalar, ve hocalarının, hocalarının hocalarını gören talebe var!
Harbiye Mektebinin yüzüncü devri senevisinde Kâzım ve Cevat Paşalarla diğer zevattan bazıları bir arada
— Biraz daha sık kendin'... Bu nutuktan sonra “büfe,, var!
— Bu kalabalıkta, biz büfeden pek hayır göremeyiz!
— Yok canım... Büfe on bin,
Taksime giden tramvaylar, kalabalık ve seyyar birer Harbiye sınıfına dönmüş. Sırmalı manevra kayışlarını, kılıçlarını kuşanmış zabitlerin arasına karışmış tektük siviller, smokinli, fraklı misafirlerle dolu bir ziyafet salonuna gündelik kıyafetle girmiş kimseler gibi göze batıyor.
Sirkeciden Beyoğluna giden tramvay yollarının tevakkuf mahalleri, beyhude yere boş araba bek-liyen biçarelerle dolu.
Kondoktörler, durak yerlerinde gırtlakları kurumuş tellâllar gibi yırtınıyorlar :
— Taksime kadar efendim, Taksime kadar !..
— Hanım, Taksime kadar... ileriye gitmez 1
Kuş beyinli bir kadın, alelâde-günlerde bile nizam yasak, kanun tanımayan bu şirketin zavallı memurlarından, bu “ana baba„ gününde mantık umuyor :
— E, tabelâda “Maçka,, yazıyor ya... Neden gitmiyormuş Taksimden ileri 1
Aksiliği zevk edinmiş kondoktör esrarengiz bir tavır takmıyor :
— Gitmez, gitmiyor işte !
Bu müphem cevap, halk arasında tahminlere, dedikodulara yol açıyor:
— Taksimde tramvay yoluna İki apartıman yıkılmış galiba !
— Hayır.. Değil... Pangaltıda büyük bir yangın çıkmış 1
En fazla telâş, bir grup halinde toplanmış gazetecilerde seziliyor :
— Nasıl gideceğiz yahu ?
— Yetişemiyeceğiz galiba!
— Otomobille gideriz 1
— Otomobilde geçmiyor Taksimden ileri!
— Ben bu kadar kalabalık olacağını tahmin etseydim sabahtan giderdim !
Nihayet âşinâ bir şoför hissettiği dertlerine çare buluyor :
— Beşiktaştan, Akaretlerden çıkarayım sizi... Arka taraftan yol açık!
Ve, Harbiyenin yüzüncü yıldönümü gibi mühim bir hâdiseyi atlamak tehlikesini, atlamak faciasını atlatan gazeteciler, iki arabaya doluyorlar.
Harbiye mektebinin civarını dolduran mahşerî kalabalık, arasından tramvay otomobil değil, insan, hatta hava, su sızdırmıyacak kadar kesif.
Hele Sipahi ocağı avlusunun etrafı, insan yığınlarından mürekkep koyu, sık ve geniş bir kuşakla çevrili.
Nihayet, kürsüde, Harbiye kumandanı göründü. O nutkunu söylüyor. Ve, gazeteciler, oparlörler-den çıkan seslerin en netini bu'mak için adeta kulaklarını ayar ediyorlar ve yontulmuş kalemler, beyaz kâğıtlar üzerinde çifte sesi duymuş keklik ayakları gibi, adeta koşuyor.
Bu “kalemle kelâm,, yarışında geri kalanlar, telâşlı telâşlı soruyorlar:
— “Tunç göğüsler„den sonra ne dedi?
— Eyvah kalemim kırıldı!
— Telâş etme yahu, Ajans verecek nutukları!
— Okunacak nutukları dağıttılar bize... Ben veririm 6ana, kopya edersin!
— Ha, öyle söylesene... Yoksa iş Ajanstan almıya kalırsa sabahı matbaada görürüz!
— Ben fena halde susadım !
kişilikmiş!
— Senin sıcak beynine vurmuş ta, rakamlar hakkındaki bilgini eritmiş galiba. On bin kişilik büfeye yer mi, sofra mı, garson mu, para mı dayanır ?
— Yüz senede bir bu yahu, yapmışlardır I
Nutuklardan sonra bir anafor gibi birbirine karışarak,coşkun bir nehir, bir sel halinde mektep binasının içine doğru akan kalabalık arasında karşılaşan mütekait ve eski zabitler konuşuyorlar:
— Yüzüncü sene şerefine bu iş olmasaydı, birbirimizi görmeden ölecektik.
— Öyle... Bundan sonra her sene gelsek bari!
Harbiye bahçesinde kurulan beyaz örtüler sofralardan birinin başında merasime gelen zevatın en yüksek rütbe ve makam ihraz etmiş olanları bir araya gelmişler: Meclis Reisi Kâzım ve ordunun muvazzaf en kıdemli kumandanı Cevat paşa, Maarif Vekili Abidin bey, gayri muvazzaf Harbiye mezunlarının en kıdemlilerinden Ahmet İhsan ve eski Harbiye nazırı Ferit paşalar...
Hulâsa, bir sofra ki etrafında, talebelerinin, talebelerinin talebelerinin talelerini gören hocalar, ve hocalarının, hocalarının hocalarının hocalarını gören talebeler var.
Meclis Reisi Kâzım paşa hazretleri güiüyor, ve yaşlı bir zata:
— Kâzım Paşa sizden de eski değilmi Paşam? Diyor ve hayretini gizliyemiyor:
— Çok eski, çok eski günler... İhtiyar bildiklerimiz hocalarının ho-calariyle yan yana gelince gözlerimizde gençleşiverdiler adeta!
Birinci ferik Cevat Paşa hazretleri; yanında oturan hocası Ahmet Paşadan bahsediyor ve:
—■ Ben, diyor, Harbiyeye Galatasaray lisesinden gelmiştim. Der-saneye ilk girdiğim gün beni tahtaya kaldıran Ahmet Paşanın :
— Cevat efendi Sultan Ahmet! diyen sesi hâlâ kulağımdadırl
Sonra, Harbiyeden şimdiye kadar çıkan mezunların miktarı mevzuu bahsoluyor. Yine Cevat Paşa :
— Ben, diyor 1312 ye kadar mezun olanların yekûnunu mirat Mektebi Harbiyeden çıkardım ve ondan sonrakiler için, bu yekûnla mütenasip bir rakam ilâve ettim, 20000 i buldum.
Eski, çok eski günleri yada vesile olan bu neşeli sohbetten sonra mektebin gezilmesine başlandı.
Gazi Hazretlerinin 1317 de okudukları dershane, o zamanki vaziyetiyle tanzim edilmişti. Nal şeklinde ve üzeri koyu lâğcivet çuha ile örtülmüş bir ders masasının etrafına sandalyalar konulmuş, san-dalyaların arkalarına gelen duvarada 1317 de o yerleri işgal etmiş zevatın eski, yeni resimleri asılmış... içeri girilince kapının sol ve sağ taraflarına iri göbekli birer küp ve maşrapa yerleştirilmiş.
Duvarlara havagazı kollarının çakılması bile ihmal edilmemiş.
O sınıfta okumak mazhariyetine ulaşmış olanlardan gelenler, birbir-Jeriyle, mektep günlerini hatırlamanın verdiği neşe ile şakalaşıyorlar.
Nakliye müfettişi Hayri Paşa, Halil Paşa ile ve kendi sınıflarından bir sivil zatla konuşuyor.
Sivil zat, Hayri Paşanın, kendi boyuna yaklaşan oğluna:
— Ya, diyor, işte biz tam şurada yanyana oturduk babanla... Ama ben ondan çok fazla çalışkandım...
Yaşlı, kibar, ve ince yüzlü birisi tam o sırada, sivil zatın kulağını çekiyor, ve gülüyor.
— Hocanın yanında yalan söyleme bari I
Halil Paşa ona:
— Hocam diyor, o, eskiden kop-ye ederken de; böyle yalan söylerken olduğu gibi etrafını kollamayı ihmal edip yakayı ele vermez miydi ?
Dershaneye eski halinin verileceğini duymıyan bilmiyenlerden birisi, o maksatla konmuş olan küplerden birisine, içinde su var zannıyle saldırıyor. Bulamayınca da yanındakine:
— Yahu, diyor, bu sıcağa kar mı dayanır. Hemen dibini kurutmuşlar koca küplerin.
Diğeri, gözlerini tavanlarda dolaştırarak yine aynı maksatla asılmış olan havagazı kollarını işaret ediyor:
— Yazık yahu, koca Harbiyeye hâlâ elektrik getirmemişler !
Nihayet, günün ışıklariyle beraber, Harbiye koridorlarını dolduran kalabalık ta eriyor, dağılıyor.
Gurbetteki bütün evlâtlarına kavuşmanın zevkine doyamıyan, Harbiye, gurbete evlât göndermiye alışmış feragatkâr ve metanetli bir ana gibi, ezelî sükûtuna dalıyor.
Şimdi onun mütevazi koynunda haki kütlelerin yarınki değerli başları yetişiyor 1
Naci Sadullah
ı~ RADYO PROGRAMI 1 l____________________________________)
7 Eylül Cuma
İSTANBUL
12.20 Plâk neşriyatı. 18,30 Plâk neşriyatı. 19,20 Ajans haberleri. 19,30 Türk musiki neşriyatı: (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Beyler ve Vecihe, Nazan Feridun, Nedime Hanımlar, Ovrik efendi). 21,20 Ajans ve Borsa haberleri. 21,30 Radye orkestrası tarafından hafif musiki.
686 Khz, BELGRAT, 437 m.
20 Radyo orkestrası. 20,45 Musahabe. 21,15 Zağrepten nakil. 22,45 Reklâmlar. 22,55 Plâk-haberler. 23,20 Kahvehane konseri,
950 Khz. BRESLAU. 31 m,
20 Şen plâklar. 20,45 Siyasî haberler. 21 Haberler. 21,15 Veber’in eserlerinden tanınmamış parçalar.
546 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m.
20,25 Çift piyano konseri. 21 Harice bir bakış. 21,15 Spor ve borsa. 21,30 Stüdyodan Offenbanın “La fille d'Elizen-de„ operası. 23,15 Haberler. 23,35 Dans plâkları. 24,15 Szoba sigan takımı. 823 Khz. BÜKREŞ, 364 m.
13-75 Gündüz neşriyatı. 18 Radyo orkestrası. 19 Musahabe. 19,20 Radyo orkestrası tarafından Ispanyol musikisi. 20 Üniversite. 20,20 Plâk. 20,45 Kenferans.
21,45 Taganni. 22,15 Flüt musikisi. 22,45 haberler.
904 Khz. HAMBURG, 332 m.
20.45 Siyasî kısa haberler. 21 Haberler. 21,15 Millî neşriyat. 22 “ Ploog un Auto „ isimli radyo temsili. 23 Haberler.
23,20 Musikili program arası. 24 tagan-nili dans musikisi,
1031 Khz. KÖNİGSBERG, 2» m.
20,15 Cimnastik. 20,45 Siyasi kısa haberler. 27 Haberler. 21,15 Veber’in eserlerinden konser. 21,45 Rhin’de bir ev isimli neşriyat. 22 Mozart’ın eserlerinden konser. 23 Haberler. 23,30 Gece konseri. 785 Khz. LEİPZİG, m. 238
19.20 Dans ve neşeli musiki. 20,45 Siyasî neşriyat. 21 Haberler. 21,15 Königs-berg'ten naklen Opera musikisi. 21,45 Skeç. 22,25 Oda musikisi. 23,25 Haberler, spor. 23,55 Kolonyadan gece konseri. MİLANO - TORİNO - FLORANSA,
21.45 Una visita ağlı auditori„ isimli radyo temsil. 22,15 Musahabe. 22,25 Sen-'* fonik konser. 24 Haberler.
638 Khz. PRAG. 470 m.
20,55 Viyolensel konseri. 21,20 Musa, habe. 21,35 Arap musikisi. 22 Amûla cemiyeti azası tarafından konser. 23 H; berler. 23,15 Yeni Çek dansları. 23,\ Rusça haberler.
ROMA - NAPOLİ - BARİ,
21,10 Plâk. 21,30 “La ve dova alleg* isimli F. Leharın opereti.
592 Khz. VİYANA, 507 m. -----------------------------t
21.20 Haberler. 20,30 öyton. 27 Al„ allte. 21,20 Beethoven’in eserlerini konser. 22 Operet musikisi. 23,20 Hah ler. 23,50 Askerî konser 2 Viyana hı i musikisi.
ıükûmeti de namzetliğini
i “letliğimizi cek -nDün Haricilin Reisliği Müsyü Mak-ürı Ceneral , nezaretinin mürekkep • a Vs *)nda haricî
Bir alım b” bulunan jpzetliğinin ar. Denizin dibiı,n bir

al “elef-:ye mil-bir âza-_______''aaksimos„ de yapılacak ve diyorki: arın, gerek leri milletler bir reye ma-ettirmektedir. ile müşterek yoruz. M. Mak-yapacağı feyizli ■ nnun olmalıyız.,, •Yunan itilâ-cet yok
, — Gazeteler,
V/r/İKB^^yin M. “Maksimos,, yapacağı müiâkata ^ıda yeni bir itilâf gınası verilmesinden \ 'terini izhar ederek •* -ki devlet arasında ,mza edilen “Antant -âve edilecek başka .'iğini, Tevfik Rüştü jksimos,, un “Cenev-Dr: Vilya» memleketlerini alâ-Şimdiye mftseleleri konuşmak ı . i t daha bulmuş olacak-bırçok s)rlar deniz dip
sırlarını Rüştü Bey “Çere,, ye gitti
A Vekili Tevfik Rüştü ^J^bah onda “ Adriya„ va-^-‘Venedik,, tarikiyle "Ce-hareket etmiştir.
Amerikde toplanacak olan Mil-yaz mev»(etin*n lmumî içtimaine de halkın'” Tev,ik Rü’t0 . , r polis müfrezesi resmi
ara Önlemiştir. İstanbulda buğunu, Vn ecnebi elçiler, İstanbul stralardakova büyük elçisi Vasıf, larda bit*k Hüseyin Ragıp,
. . ük elçisi Şevki, Muhtelit
az®ar’komisyonu Türk murah-ku bulc hariciye müsteşar vekili nazarı yler ve 6air birçok zevat alarak üştü Beyi teşyi etmişler-rın ön cecek 1 Bey bir muharririmil«« bu leyyahatinin üç hafta kadar *’ a ^ edeceğini söylemiştir.
«yy4 unus „ ta da hastr . _
Hanlı vukuat ^&vrinci sahifeden devam ıir„ ve “Fas,, a nisbetle biraz boj serbestçe olduğu ve “Tunus,, sin de şöyle böyle bir yarı -tariyet hakkında bulunduğu ci-M e Fransız idaresi bir müddet ^gençlere karşı birşey yapama-tı. Maamafih Fransa hükümeti, tuştaki harekâttan mütemadiyen Iİrlenmekte idi. Bu sinirlilik asa-a da Fransız gazetelerinde görürdük.
I “Tunus,, gençlerinin tahrikâtını, ınusta iktisadi vaziyetin son seterde ziyadesiyle bozulmuş olması teshil ediyordu. Yukarıdaki tel-caf Fransanın nihayet Tunuslulara jırşı şiddetli harekete karar ver-Jğinî gösteriyor. Çünkü “Tunus,, vatanperlerinin bir kısmı Tunusun cenubundaki çöllere sürülmüş, bunun üzerine de “Meknen,, deki vaka zuhur etmiştir.
Zamanın takvimi
EYLÜL
I 1934 Ruzu bızır 125 7 Hicrî K.sene’ 1353 1 Rumi aene ’ 1350 Ağustos 25
CUMA
| Sabah îemaziyülevvel 27 İMSÂK
1 s. D. S. D.
110 59 9 15
1 5 33 3 49
öğle ikindi Ak am Yatsı Ezani! Z»vall|
S. 5 D. S. D. S. D. S. D.
38 9 17 12 — 1 34
12 12 [ıs 49 18 |351 20 9
I * | İstanbul Evkaf Müdürlüğü İlânları
1— 75 8-9-934 — Cumartesi
76— 160 9-9-934 — Pazar
161— İlâ 10-9-934 — Pazartesi
Hayrat hademesinin Ağustos 934 - vazifeleri yukarıda ya tarihlerde hizalarındaki No. sıralarına göre verileceği ilân olun (5509)
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesindeı
İkmal imtihanları 1 Teşrinievvelde Başlayacaktır. İmtihana çeklerin 25 Eylül 934 tarihine kadar imtihana istek kâğıtla idareye vermeleri lâzımdır. “5389..
İsveç - Alm&nya atletizm müsabakaları yapıldı
Istokholm 6 (A. A.) — İsveçle Almanya arasında yapılan atletizm müsabakası intizar hilâfına olarak İsveçlilerin galebesile neticelenmiştir. Birinci günü Almanlar 12 pu-van kadar ileri oldukları halde ertesi gün isveçliler büyük bir tefevvuk göstermişler ve neticede Alınanlara yetiştikten başka 2/3 gibi Atletizm Avrupa şampiyonası
Roma 6 (A. A.) — Bu sene italyada Torino şehrinde icra edi-cek olan Avrupa atletizm birinciliklerine, beyrak yarışları hariç o-larak, 351 atlet iştirak edecektir. Amerikalılar müstesna olarak bunların arasında dünyanın en meşhur atletleri mevcuttur. Balkan milletleri arasında Yunanlılar Frangudis, Mandikas, Yorgakopolos, Çukalas ve Yogoslavya Krevs ile iştirak etmektedir,
Müsabakalardan bilhassa 800, 1500 ve 5000 metrelerin pek hararetli olacağı tahmin edilmektedir. Çekoslovakya - Yugoslavya maçı
Prag 6 (A. A.) — Yirmi bin kişi önünde oynanan bu mûsaba-3-1 Çekoslovakyanın galebesiyle neticelenmiştir.
Birinci devre 3-0 bittiği halde ikinci devrede Sokuloç Yugoslav-ların şeref sayısını kayda muvffak olmuştur.
Bir kayığın geçirdiği macera Kadı köylü kereste tacirlerinden Hüseyin Bey, Cibaliden aldığı keresteleri, Ahmet kaptan isminde birinin kayığına yükleyip yola çıkarmış, kendisi de dükkânına gitmiştir. Kayık Sarayburnu önlerinde akıntıya tutulmuş ve dümen tutturamı-yarak- Ahırkapı, Kumkapı, Sa-matya önlerinden Zeytinburnu-na doğru yol almıştır.
Nihayet Zeytiuburnu açıkla-na kadar gelen kayık, burada birdenbire bir kayaya çarpmış ve batmıştır. Kayıkta bulunan Ahmet ve Ali kaptanlarla tayfa Osman denize dökülmüşlerse de yüze yüze karaya çıkıp kurtulmuşlardır. Denize dükülen keresteleri de civardaki kayıkçılar toplıyarak sahibine teslim etmişlerdir.
Sanayi tetkikatı
Bir aydanberi şehrimizde muhtelif sanayi şubeleri üzerinde tedkikat yapmakta olan İktisat Vekâleti Sanayi umum müdürü Recai Bey tedkikatını ikmal etmiştir. Tetkikat esnasında vergilerin ve gümrük tarifelerinin sanayi üzerindeki tesiratı da araştırılmıştır.
Bu arada muamele vergisinin sanayi üzerinde tesiri göze çarpmaktadır. On ameleden fazla işçi çalıştıran müesseselerin bu vergiye tâbi tutulması fabrikaların büyümesine mani olduğu tahakkuk etmiştir. Diğer taraftan küçük müesseseler vergiye tâbi olmadıkları için büyük müesseselere rekabet yapmaktadırlar.
bir puvandan noksan bir farkla galebeyi temin etmişlerdir. Filhakika neticede İsveçliler 101 1/3 pu-van almışlar, Almanlar ise 100 2/3 puvanda kalmışlardır. Bu mikros-kopik fark, bugünkü 'vaziyette iki milletin yekdiğerine ne derece yakın olduklarını gösterir.
Galatasaray klübünün tebliği
İstanbul 6 (A.A.) — Galatasaray klübü reisliğinden: Galatasaray klübünün heyeti umumiye içtimai 28/eylûl/934 cuma günü fevkalâde olarak akdedileceğinden azanın teşrifleri rica olunur.
Norveç - Fenlândiya maç
Oslo 6 (A.A) — Yağmura rağmen onbeş bin kişi huzurunda oynanılan Norveç - Fenlândiya millî müsabakasını 5-2 Norveç takımı kazanmıştır.
Mıntaka içtimai
T. t. C. î İstanbul mıntakası reisliğinden:
31/8/1934 kongresinde seçilen mıntaka merkez ve idman heyetleri reisi ve azasmın işti* ra kile 9/9/1934 Pazar günü saat 17 de mıntaka merkezinde umumî bir toplanma yapılacaktır. Muhterem azanın teşrifleri rica olunur.
Üsküdarda hayvan Parkı
Ankara 6 (Telefonla) — Ana-doludan yürüyerek Istanbula go len senevi 100 000 baş kadar hayvanın son muayene mevkii olarak Ziraat Vekâletince Üsküdarda inşa ettirilecek hay-van parkı için icap eden arsanın satın alınması Ziraat Vekâletinden bugün İstanbul vilâyetine tebliğ edilmiştir. Bu hususta muktazi para da vilâyete gönderilmiştir.
Parklara rağbet arttı
Son günler de parklara : artmıştır. Tahminî bir h( göre yalnız Cuma günleri hane parkına 45 bin kişi gi mektedir. Halk parkın en ziyı de denize nazır taraflarına raj bet etmektedir.
r£JV/ NEŞRİYAT
Yeni Adam
36 ncı sayısı dikkate dfw bir şekilde çıktı. İçindekiler İsmail Hakkı, Dumlupmar sav şı. Cami, Siyaset âleminde ola: lar. A. Tevfik, Halk üniverı tesi derslerinden arziyat. Molnar, Gümüş kabza. İsmi Hakkı, Sait Çelebi (Dram). Gültekin, Şür aleyhinde. İ. I Bayi derdine çare. Rusya’ı çoçuk şehirleri. A. Cemil, Se siz İstanbul. Mühendis N. O man, Sinema hiylelerinin fen cephesi. İsmail Hakkı, Sup Nuri Beye açık mektup. Ye Adam Radyo alfabesi. Dr. 1 zeddin Şadan, Sokrat bir h moseksüel miydi ? Dünya ili sanat, teıkit haberleri ve ı simler.
HARİCÎZ^H
PO1 İŞLERİ
Sovyet birliği ve Milletler cemiyeti Bugün Milletler cemiyeti, Rusyanın kabulünü konuşacak, bu iltihak cemiyeti kuvvetlendirecektir
"Bugün toplanacak olan Milletler oemiyeti, Sovyet birliğinin Milletler cemiyetine kabul olunmasını tetkik edecek ve bu vadide bir karar verecektir. Mesele bir müddettenberi devletler arasında I müzakere edilmekte ve Ruayanın Milletler cemiyetine kabulü için zemin hazırlanmış bulunmaktadır. Bu itibarla Sovyet birliğinin Milletler cemiyeti azalığına kabul olunması için lâzım olan sülüsan ekseriyetin temin edilmiş olduğunda şüphe yoktur.
Sovyet Rusyanın milletler Cemiyeti azalığına intihabı ile beraber Cemiyet meclisinin daimî azalığından birine intihabı meselesi de derhal ortaya çıkacaktır. Fakat bu meselenin kolaylıkla halledileceğinde şüphe yoktur. Yalnız Lehistanın ve daha başka bazı devletlerin, ezcümle Ispanya ile Arjantinin de ayni mahiyette azalığa talip olmaları, bu işin biraz karışmasına sebep olacaksa da Sovyet birliğinin Lehistandan evvel bu mevkii ihraz edeceği muhakkak gibidir.
Bununla beraber Lehistan tarafından bu vadide ileri sürülen iddiaların da Fransaca nazarı dikkate alınacağı anlaşılıyor.
Sovyet birliğinin Milletler Cemiyetine girmesile bu Cemiyetin kuvvet peyda edeceğinde şüphe yoktur. Japonya ile Almanya gibi biri Uzak Çarkın mukadderatında, diğeri Avrupanm hayatında birer mühim rolü haiz olan iki devletin Cemiyetten çekilmeleri, onun cihanşümul mahiyette olması icap eden nüfuz ve tesirini bir hayli sarsmış, batta bu hareket bir çokları tarafından Milletler Cemiyetinin ölümü mahiyetinde telâkki edilmişti.
Sovyet birliğinin Cemiyete iltihakı bu telâkkiyi değiştirecek ve Milletler Cemiyetinin sarsılan nüfuzunu yeniden seğlamlaştırmağa yardım edecektir.
O.R.
fevmt makale
İmtihan oyunları
Birinci sahifeden devam Çünkü bunlar nihayet bir gönül eğlencesinden ibarettir ve bu bilmece-• ‘ geçenlerde Nahit Sırrı Beyin Muharrir adlı bir eserini bu sütun-larda-blraz da lâtife karıştırarak -kısaça tahlil etmiştik. Genç muharrir, arkadaşlarımızdan birine yazdığı mektupta o tahlili kısmen nahoş bulduğunu yazıyor, belki öyle idi. Fakat biz, bu sütundaki yatılarımızda elimizden geldiği kadar bitaraf kalmak istiyoruz. Müessirle değil yalnız eserle meşgul oluyoruz. "Muharrir„i tahlil ederken de aynı şeyi yaptık, gördüğümüzü göstermeğe savaştık. Nitekim aynı romancının yeni bir eserini de o •ihniyetle tahlil edeceğiz.
* Eve düşen yıldırım „ Anado-hda geçen bir faciadır, ilk bakışta mevzuu basit görünür. Çünkü her yerde ve daima görünen vakalardan biridir. Fakat Nahit Sırrı Bey bu basit mevzuu terkip etmekte cidden muvaffak olmuştur. Ta-aannua düşmeden, kalemini zorlamadan ve hâttâ mevzuun sadeliğini de bozmadan hikâyeye selis bir •kış vermiştir.
Facia şudur : Ahmet Şükrü Efendi adlı ve Ankarah ihtiyar bir •dam var. Onun Namık ve Sait •dlı iki oğlundan birincisi evlidir, Şayeşte Hanımıh kocasıdır. Sait, henüz liseye devam eden bir gençtir. Şayeste He Namıkın izdivacı , aşktan doğma değildir, görücü usuliyle ve eve iş görecek bir kadın getirmek emeliyle yapılan izdivaçlardandır. Ahmet Şükrü Efendi, evinin hakimidir, bir sözünü iki ettirmez takımdandır.
' Birgün bu ihtiyar adam, onyedi •enedenberi dargın durduğu kardeşe! Hüsnü efendiden bir mektup a-.byor. Mektup hastaneden yazıl-1 niştir. Ve vasiyetname gibidir.
Bütün Ruslariji çıkaracak1
kusya J,anettjn matbaan
Ahmet Şükrü efendi son derece müteessir oluyor, istanbula gidiyor ve kardeşinin ölüsile karşılaşıyor. Şimdi onun tek bir vazifesi var: Helâllaşamadığı kardeşinin vasiyetini yerine getirmek ve onun bir yerde bakılmakta olan onsekiz yaşındaki kızı Muazzezi alıp evine götürmek 1
İhtiyar amca bu vazifeyi yapıyor, güzel yeğenini Ankaraya götürüyor. işte Eve düşen yıldırım budur, bu kızdır. Romanın tadını kaçırmamak için mevzuu tamamlamaktan çekiniyoruz. Fakat memnuniyetle söylemekten geri kalamayız: Nahit Sırrı bey, o genç kızı derece derece yıldırım yapmakta tam bir muvaffakiyet göstermiştir. İlkin Namıkın sonra Saidinin kıza gönül vermeleri, Şayestenin kocasını elinden tutabilmek için çevirdiği entrikalar güzel ve bilhassa selis surette tasvir olunmuştur.
Romanda yüksek bir üslup, felsefî mülahazalar yoktur. Görgüsüz ve hatta tahsilsiz bir kadın olan Şayesteye bazen seviyesinden yüksek sözler söyletilmiştir. Bu, bir çok romancılar gibi Nahit Sırrı beyinde nedense tecviz ettikleri bir sanat nakisarıdır.
ihtimal ki aceleden ileri geliyor, yahut sanat heyecanının coşkunluğu sırasında göze çarpmıyor.
“Eve düşen yıldırım,, , zevkle okunacak bir eserdir.
Her tarafta talebe fazla
Sivas 2 (Hususî) — Lise ve ortamektebe kayıt ve kabul muamelesi başlamıştı. Bu sene şimdiye kadar bu mekteplere kayıt olunanlar geçen senekinden fazladır.
BiOoların istikbali
\ Vapur Piyasası yeni baştan te Medü^ddüde sevkedilmiştir
t vak’ası ( .
____• ı dolarının istikbali m isminde gelen (?ktır, bilhassa kurak-tnönü ^ettiği buhranlı vazi-bir ıiıluşnuettar makamları çok dilet Sam;ektedir. Cumhur Re-sucaıarak-n iktidar sandalyesine eder°ynuhberi iş âleminde ha-000^^’almış olmakla beraber tehdg]ier sayısı 10 milyonu geç-olmı Sa- 30 haziranda hitama kaladis aliye senesinin bütçe fabrit?”.900.000.000 dolardır, için k iin muavenet ve imar
M. ^vermiş olduğu bütün hafta nje’Uanılsa idi bu açık tamamjye 1)0 doları bulacaktı, arttırmir. çen sene harcanmı-Cümım*y₺n içinde bulundu-komsiygjjj sene zarfında zi-grev li k Addolunacağı muhak-uyandı İt idaresi bu sene
ticesin *ı 10 bin milyon geri afirmi defo
dirderh yakası Amerikan büt-Jp’ j Kaaiydından evvel rtrmdan Hasar -. R .
Mey vahoş sanece^ . dikleri bir sır kaynaklan bu nöbet meselesiı bol olan bir gaya tutuşmuş?! meselesine Biraz sonra ebilir. Ancak
ve Haşan eline araitin gide-bir .opa ile Men bir refaha ermden tehlike! Muhakkak lamıştır. . »
w. . , , da Amerı-
Memış hastanı £ ,
mıjtır. Haşanda * IaLrf‘
2 — Süleyman?1» bulun-
hamal Ramazan i, şeyin. Dökmecilenara siya-kahvede oyun oyanjşü mj||i. kavga çıkarmışlar, r beyanat Hüseyi Ramazanı ^ierinde ralamıştır. Hüseyin
Gece yarısı Hatları yük-
çalınır rrAmerika
Evvelki gece Flnd»B ve paşa konağında b;ümûş sa-muştur: Rum ve tmubayaat lerinden mürekkerronun et. bir kafile, ellerine r •» olduğu ve bunları ça( . . .
sokaktan geçmektede enn nin geç vaktinde (e arttir-hareket doğru olf gümüş devriye polis memu’in tica-menetmek istemiş, edeme-İstefan isminde birfo ihra-polise karşı gelmiş, GQ-söylenmiştir. Polis bt ’ hakkında zabıtaya ha*ln 1 çundan takibat yapma13*1’3?" mıştır. Reisi
Yangın “*• kı
Beyoğlunda kürkçü /’üyük efendinin dükkânındak?13^®
gazı tesisatı tamire görülmüştür. îsını
Dün Kemal efendi il kabir zat bu tesisatı tamir (000 te iken birdenbire borı bir lamış ve yangın çıkmışsaate-rafa sirayetine meydan verevden söndürülmüştür. |ar Zorla güzellik olur r,er
Zorla güzellik olmaz de—.
memleketlerde kambiyo ve rayiç akçe temevvücatında kuvvetli bir istikrarı kendilerine gaye edinmişlerdir. Hiilâsa Amerikanın altın mikyasını terkederek doları uzun müddet kararsızlığa sürüklemiş, şimdi parasını gümüş esasına istinat ettirmek arzusiyle dolar piyasasını yeni baştan tereddüde sevketmiştir.
Yeni bir gümüş borsası
Bütün ziraat mahsullerde madenlerin birer borsası olduğu halde gümüş için ayrıca bir borsa yoktu. Son günlerde Ka-nadanuı Montreal şehrinde kambiyo ve esham borsasma bağlı olmak şartiyle bir gümüş borsan açılmasına karar verilmiştir.
Bu borsa şimalî Amerikada gümüş üzerine muamele yapan yegâne müessese olacaktır.
Nevyork borsasmda gümüş üzerine muamele imkânları bulunamamıştı.
Bulgaristanda yeni bir inhisar idaresi
Proje ve kanunları hazırlan-makte olan petrol, tütün, sigara, ispirto ve tuz inhisar idaresi Bulgaristan hâzinesi için yeni bir varidat kaynağı teşkil edecektir. Devlet inhisarı bir kaç haftaya kadar faaliyete geçmiş bulunacaktır.
Halı piyasamız
Halı piyasamız ölü mevsimini geçirmektedir. Gümrük antrepolarında durgunluk devam ediyor. Avrupanm muhtelif merkezlerinden bazı ufak tefek siparişler alınmakta ise de bunlar hep ucuz mallara inhisar etmektedir. Bununla beraber son zamanlarda piyasamızı bir iki ecnebi alıcı ziyaret etmiştir. Fiatlar uzun zamandanberi değişmemiştir. Esasen halılar hemen hemen maliyet fi-atına satılmakta olduğundan bu seviyelerden daha aşağıya düşmelerine ihtimal yoktur. Aksi takdirde şehrimizin İranlı halı tacirleri zarara mal satmış olacaklardır.
Anbarlarda her cinsten olmak üzere 800 balye halı isteka vardır. Yakın istikbalde işlerin açılacağı ümit edilmektedir. Anadolu halıları piyasası-da gayet sakin olduğu gibi malda gelmiyor. Fiatlarda hiç bir değişiklik kaydedilmemiştir. Türk halılarından Bergama malları metre murabbaı 8,50 ile 11; Borlu halıları 5 ile 7; Demirci 4 ile 6, İsparta yıkanmış 9 ile 12; yıkanmamış 8 ile 10 lira arasındadır.
Kayseri has ipek 35 den 60 liraya kadar; Merserize ipek 15 den 20 ye kadar; nebati birinci mallar 16 dan 22 liraya kadardır.
Bulgar Çan “Ferdinant,, Çatalca önüne nasıl gelmişti?
Sadrazam, düşmanı Babıalide bekliyecekti! Almanya imparatoru“Bulgarlar İstanbula girmeli!„diyordu — 2 —
Abdülhamit aylardanberi tahtan indirilmişti. Osmanlı idaresi ise ayakta duramıyacak derecede zaif bulunuyordu. Şimdi herkes (Ferdinant) m ahval ve etvarına gözünü dikmişler, ne yapacağını gözlüyordu. Alman-yanın (Londra) sefiri Kühlman Rus sefirinin beyanatına atfen (Ferdinant) ın odasında seneler-denberi ( Ayasofya ) nın bir resmini sakladığını söylüyordu. Bu rivayete göre (Ferdinant) bu kadim mabette Bizans imparatorlarının tacını giymek hülyasında imiş.
Artık Bulgar çarı İslâv hissiyatının bu kadar coşup taşmış olduğu bir sırada Rusya-nın müsellehan müdahale ede-miyeceğini düşünerek bu hülyasının tahakkuk zamanı geldiği kanaatinde idi. Teşrinievvelin yirmi sekizi ile otuz biri arasında Türkler (Lüleburgaz) da yeni bir hezimete uğramışlar, Sırp-lar (Draç) ve (Manastır) ı işgal etmişlerdi. Avrupa düveli mu-azzaması methuş ve hayran, daima Osmanlıların aleyhine cereyanı vakayie karşı ne türlü bir vaziyet alacaklarını bir türlü tayin edemiyorlardı.
Teşrinisaninin birinde (Londra) daki Rus sefiri hariciye nazın (Sazonov) a şu telgraf-nameyi çekiyordu:
“Son vakayi burada okadar derin bir tesir yapmıştır ki Türk davası tamamile ortadan kaybolmuştur. Müsyü (Grebi) Bulgarlara Çatalca hattı önünde tevakkuf etmelerini söylemenin mümkün olmadığını zira böyle bir tevekkufun Türklere kendilerini toplayıp harbin şimdiye kadar verdiği neticeleri berakis edebilecek bir fırsat verebileceğini beyan etti ve Ingilterede efkârı umumivenin temamile Bulgarların lehinde o!ması dolayısile Bulgarların Çatalca önünde durmalarını iste-yemiyeceğini ilâve eyledi,,
Halbuki Rusya Hariciye Nazırı Bulgarların İstanbula girmelerini istemiyordu ve (Londra) daki Rus sefiri vasıtasiyle bu noktayi nazarım İngiltere hükümetine bildirmişti. Lâkin (Ferdinant) Rusyanın muhalefetine rağmen İstanbula girecek olursa (Sazonov) ne yapacaktı ? Rus
hariciye nazırı Rusyanın (Paris) sefirine şu telgrafı çekti: “Dü-velimuaazzâma Balkan devlet* lerine (Edirne) den Karadenize kadar bütün Avrapay Osmani onlara terk edildiğini müttehideı beyan etmedikçe müttefiklerin Istan bulu işgalden men edile-miyecekleri kanaatindeyiz,,
Demek oluyor ki Bulgarların İstanbula kadar ilerliyecekleri-ne herkes iman etmişti. Teşrinisaninin bidayetinde Osmanlı hükümeti düvelimııazzâmaya bir mütareke akti hususunda müracaat etti. Teşrinisaninin dördüncü günü Almanya imparatoru ikinci Viihelm bu talebe şu cevabı veriyordu:
“ Bu iş muhariplere taallûk eden bir meseledir. Galipler şartlarını ileriye sürsünler. Balkan devletlerini durdurmayı reddediyorum. Osmanlı hükümeti Balkan düveli müttefika-sına müracaat etsin. Dört müttefik devlet tarafından kendilerini rahatsız etmek niyetine atfedilebilecek herhangi bir hare kete iştirak edilmesini menediyorum. (Ferdinant) arzu ediyorsa İstanbula girebilir.,,
Halbuki Teşrinisaninin yedinci günü Türk Hariciye Nazın düveli müazamanın İstanbul sefirlerini toplıyarak şu beyanatta bulunuyordu: “OsmanlI hükümeti Çatalca hatlarını sonuna kadar müdafaa etmeğe karar vermiştir ve bunu da mu-Zdfferane yapabileceğini ümit eylemektedir mahaza kaziyenin aksinide derpiş eylemek mecburiyetindedir. Bu takdirde Bulgar ordusu şehrin kapılarında tevekkuf etmez ve (Ferdinant) muzaffer kıtaatının başında İstanbula girmek daiyesinde bulunursa vaziyet son derece ve-hâmet kesbeder.
(Ferdinant) bu harbin bir Ehlisalip seferi olduğunu ilân etti. Bulgar çeteleri yollarına tesadüf eden bütün müslüman-ları boğazlıyordu. İstanbula iltica etmiş olan muhacirler bu katliamlar hakkında korkunç tafsilât veriyorlar. İstanbul ahalisi de müteheyyiç bir halde bulunuyor.
Devamı var
L*Jc Millî Roman )
4 — Cüzdanın derisi ve içindeki
; , ol para!..
(J — Deri, kötü bîr meşin. İçinde galiba ödenecek faturalardan
■L_ kşka birşey yok.
cı*İ' — Sert meşin de, ben derinin ha-'trt.ı güderi olduğunu görüyorum. Se-
'i'j seve koynumda taşırım.
r'F: Şimdi aralarında bir münakaşa k^’.’’a mıştı. Belma, genç ressamı. | bir güzel olduğunu allandıra
5 Lallandıra; anlatmıya çalışıyordu. * ) vinç, onun kuru, kupkuru birşey e*‘tuğunu iddia ediyordu. Belma,
Tefrika No : 4 gözler ne canlı, dedikçe beriki, iğ-reniyormuş gibi yüzünü ekşiterek Mne ölü bakış, ne ölü bakış,, diyordu. Vapurda, müşterek tekdirlerini ve hatta hayretlerini kazanan koyu siyah saçlar, nefis burun, bronz gerdan şimdi Sevincin ağzında birer istihza vesile»! oluyordu, ^iatta bir aralık arkadaşının methiyelerinden fena halde sinirlendi:
— Sen dedi, onu evine çağırmakla anandan, babandan başlıya-rak bütün bildiklerine, tanıdıklarına maskara olmıya namzettendin.
Ben kendimi gülünç olmaktan^, ruyacağım. |_
— Bizden sonra Bülent, eve de gelmiyecek mi ?
— Evimizin sirk olmadığını. hayvan kılıklı adama müsaadeni anlatırım, ziyaretlerinin sıklet'nd kurtulurum.
Belma, kolunu Sevincin koluı dan çekti, gözlerini onun ma-, gözlerine dikti, uzun uzun baktı:
— Bunları, dedi, sahi mi söylü yorsun ?.. Vapurda Apollona benzettiğin Bülendi şimdi hayvan m.-buluyorsun ?
— Genç kızlara nasıl selâm verileceğini bUmiyen, hatta “ doğru, dürüst „ konuşmayı beceremiyen bir adama ne denir ki ?
— Güzelliğini anlamak, güzelliğini dirhem dirhem satmak hayvanlık ha. Sen sapıttın galiba Sevinç!
— Sapıtsaydım şunun bunun resmini yapardım, sonra onların hakaretlerine uğrardım?
— Bülent, bize hakaret mi etti?
— Hayır hanımefendi. iltifat buyurdu. Maamafih hayvanların iltifatı da başka türlü olamazdı.
— Pek iyi yavrum, burada daha rahat edersin. Eşyaların nerede!
Melahat mahzunane elindeki yol çantasını göstererek:
— İşte eşyam bundan ibaret ! Dedi.
Nihal bağırarak:
— Melahat şakamı söyliyorsun, sen hiç istanbuldan buraya böyle bir çanta ile getirmişin?
Melâhat daha gelir gelmez vaziyetini anlatmış olmamak için de-diki:
— Çök kalacak değilim de onun için böyle bir çanta ile geldim. Babam Atinaya gitti. Oradan dönüşte gelip beni buradan alacak.
Melâhat bu sözleri söylerken bir kaç adım geride biraz yabancı ve fakat kibar tavırla durmakta olan bahriye zabitine gözü ilişti. Nihal lerhal neşe ile dediki;
— Sana nişanlım, bahriye yüz-aşısı Şükrü Beyi takdm edeyim, ükrü beyden ben sana her akit mektuplarımda bahseder ve ;ok methederdim. Şimdi bizzat Kendisini görüyorsun. İyi dikkatte
bakalım, methetiğim gibi yakışıklı iyi bir delikanlı mı?
Nihalin bu sözlerinden şakacı, munis ve çok sevimli bir kız olduğu anlaşılıyordu.
Melâhat, bahriye zabitine resmî bir selâm vererek elini sıktı.
Nihal dedi ki:
— Nişanlım hakkında hemen bir hüküm veremezsin. Vapurla da gelmiş olsan şimdi her halde biraz yorgun olacaksın. Sana oda hazırlanmaya kadar gel benim odamda oturalım.
Melâhat, şakacı ve neşeli teyzezadesini takiben eve girdi.
Yüzbaşı Şükrü ise geride kalmış olan nişanlısının annesi Saadet hanıma:
—- Bu güzel ve kibar küçük hanım kim? diye sordu.
— Bu küçük hanım, lstanbulun en kibar ailelerinden birine mensuptur. Bizim akrabamızdır. İstanbullu olduğu için biraz fazla alafrangadır. Pederinin ismi Suat Mahir beydir.
—Suat Mahir bey mi? Şu istanbu-
lun meşhur faprikatoru Suat Mahir bey mi ?
— Evet oğlum, onun kızı. Sil Suat Mahir beyi tanıyormusunuz ?
—- Şahsen değil, yalnız ismini biliyorum.Kızı Melâhat hanımdan da buraya gelmezden birkaç gün evvel bana bahsetmişlerdi.
— Ne münasebetle ?
— Pek sevdiğim ve pek değerli arkadaşlarımdan biri Melâhat Hanımı bilmem nerede tanımış ve kendisine büyük bir alâka hasıl etmiş. Ben buraya, lzmire hareket etmeden birgün evvel arkadaşıma İstan-bulda rasgelmiştim ve akşamı beraber geçirmiştik. Bana o akşamki yemek esnasında uzun uzadıya Suat Mahir Beyin kızından bahsetmiş hatta fena arkadaşlarla düşüp kalktığından biraz şikâyet te etmişti. Ne garip tesadüf, demek Mahir Beyin kerimesi sizin akrabanız imiş. Halbuki ben arkadaşıma Nihaiden de bahaetmiş ve kendisiyle nişanlanmak üzere olduğumuzu söylemiştim.
Devamı var
Eylül 7
—ZAMAN—
7
Perilerin bastığı ev
Birinci sahifeden devam
Tevfik Rüştü B. gitti
Birinci sahifeden devam
— Kimi aradınız efendim?
— Sabık imam, ve lâhik müteahhit Osman Efendi gizsiniz galiba?
— Evet efendim!
— Sizinle biraz konuşmak istiyorum. Ben gazeteciyim 1
Osman efendinin arkasını takip ettim, taşlığı ve mutbağı geçtik. Ahşap bir balkona çıktık. Getirilen sandalyelerden birine oturdum ve:
— Şu, dedim, peri, cin hikâyesinden bahsedecektim.., Aslı var mı bu işlerin!
— Ne münasebet efendim, peri taş atar mı ?
— Ne atar ?
— Yani taş atan peri değil demek istiyordum.
Osman efendi mahrem bir tavırla sol taraftaki komşuyu işaret etti, ve kimseye duyurmaktan çekinir gibi fısıldadı j
— Bunlar atıyor taşlarıl
— Niye, “Radyo,, yu geç vakte kadar kesmiyorsunuz diye mi?
Kahve getiren küçük kız karıştı :
— Ne münasebet efendim... Alaturka bitince kapıyoruz!
Osman Efendi anlattı ?
— Efendim, benim bu komşu Muhlise Hanımla aram imamlık zamanımdan açıktır. Anlatması caiz olmıyan bir meseleden... O, rahat etmek için bizi bizar edip kaçırmak istiyor. Oğluyla bir olup bu yolu bulmuş... Dün gece mahdum şu kızılcık ağacına tırmanıp gizlendi, bekledi. Taş atılır atılmaz, Muhlise Hanımın telâşla içeri kaçtığını görmüş. Bizimkiler de kaç defa farkına varmışlar ama, iyice emin olmadan günaha girmek istememişler...
Yine yanımıza giren küçük kız:
— Hem, dedi, sade Muhlise Hanım değil ki... Onun bitişiğinde ki Necibe, ve Kevser J Hanımlarda birlik... Muhlise Hanım onları kışkırtmış... Nöbetleşe nöbetleşe, bir gece bunlar, bir gece öbürleri taşlıyorlar bizi... Kaç defa gözümüzle gördük...
Osman Efendiden ayrıldıktan sonra bitişik kapıyı vurdum. Buna onun bitişiğindeki evden uzanan bir baş cevap verdi:
— Muhlise Hanımı arayorsanız, pazara gitti 1
— Ya... Siz Necibe, yahut Kevser Hanım olmayasınız?
Hanım, ismini bilişime şaşırmış tibi:
— Neye olmayayım, dedi, benim... Necibeyim...
— Sizinle biraz konuşsak... Şu, peri hikâyesi! Hani ben gazeteciyim de!
Necibe hanım:
— Durun biraz! Dedi. Ve az sonra girmemi söyledi. Kapının tam arkasına bir sandalye konmuştu. Fakat ortada kimse de yoktu. Merdivenin arkasından bir ses geldi:
— Buyurun sorun ?
Ve saklambaç oynar gibi birbirimizi görmeden konuşmaya başladık:
Necibe hanım, komşunun söylediğine göre, Muhlise hanımın teşvikile, Osman beyin evini taş-lıyormusunuz!
Necibe hanımın sesi hırçınlaştı:
— Bizmi?... Üstümüze iyilik sağlık. . Ne diye taşlıyalım... Evimizde delikanlı yok ki aramızda nef-saniyet olsun... Hem biz teşvika kapılacak insanlar mıyız?
Benim babamı görseniz siz.. Altmış yaşında asil gümrük me-'murudur o... Geçenlerde bize taş isabet etti de, pencereye çıktı, banğır bangır bağırdıydi, kimdir, bu rezatleği işliyen diyel...
Ona da hak vererek uzaklaştım. Ve, biraz aşağıda dükkânının kapısı önünde aksakallı bir zatla çene çalan bakkal İsmail efendiye yaklaştım. Aynı suali sordum, güldü:
— Vallâhi beyim bir türlü an-hyamadık gitti... Hep ayrı ayrı gelip kendi evlerinin taşlandığından şikâyet ediyorlar... Gelin de çıkın içinden...
Şu Muhlise hanım varmış... Nasıl kadındır, ne zaman gelir o?
İsmail efendi, elile çarşı yolundan yaklaşan orta yaşlı bir hanımı gösterdi:
— 4te) giliyor!
Yanımıza yaklaşmasını beklediğim Muhlise hanıma:
Osman beyin komşusu sizmisiniz? Dedim. Cevap olarak bir suâlde o sordu:
Evet... Siz vergi memurumusunuz? Hayır.., Vergi memurile sizin kadar az karşılaşmak is teyen bir ,
adam evladı yani gazeteciyim... Sizden şu peri masalını anlatmanızı rica edecektim... Osman beyin söylediğine göre taşları atan sîzmişsiniz? Muhlise hanım, arkalıksız sandalyede oturan ak sakallı zata İşaret etti:
— İşte, dedi, evvelâ taşı, Yaşar amcam atıyordu !
İhtiyarın gözleri hayretle açıldı:
— Ben mi atıyordum ? Muhlise Hanım devam etti ı — Hayır, sanki, diyorum... Evvelâ sana iftira etmediler mi ? Nihayet iş döndü, dolaştı, benim başıma bindi demek.w Onlar mı diyorlar ben atıyorum diye ?.. Gelin beraber de yüzleşelim...
Cevabımı beklemeden yürüyen Muhlise Hanımı takip ettim. Osman Beyin kızlarından biri, yan inik kafesin arkasında oturuyordu. Muhlise Hanım oraya sokuldu :
— Siz mi söylemişsiniz, ben mi atıyormuşum taşları ?
İnce bir ses duyuldu:
— Tabii ya... Dün de, evvelisi gün de gözlerimizle gördük... Artık şüphesi kalmadı ki... Hele dün gece kaçmadın mı taşı attıktan sonra ?
— Taşı attıktan sonra değil, taş atıldıktan sonra kaçtım... Taş atılınca siz kaçmaz mısınız? Siz şüphe etmiyesiniz diye başımı gözümü mü yardıracağım...
— Sen attın?
— Ben atmadım!
Hiddete gelen Muhlise Hanım bana döndü:
— Gelin efendim de anlatayım size... Gelin görün bakın...
Biraz daha yürüdük. Muhlise Hanımın evine girdik. Muhlise Hanım, taşlandığı söylenen çinko kaplı dıvara bitişik helânın kırık kiremitlerini gösterdi:
— Allah için söyleyin... Pusla bizim... Biz garezlik olsun diye kendi malımızı kırar mıyız... Onlar, asıl bu işi yapanı arıyacaklarına önlerine geçene iftira savuruyorlar.., Bulunsa., şu işi yapan bir meydana çıksa, bende “tazminatlık,, istiye-ceğim... Bunların “isbatlıkları,, mı var benim attığıma... Bizim de ağzımız onlar kadar yanık bu işten... Ben öyle el çatısı taşlıyacaklardan değilim... “İftiralık,, dava ederim alimallah onlardan...
Gittikçe ateşlenen Muhlise hanım kapıya doğru yürüdü:
— Gelin, gidelim, yüzleşelim... Haydi, haydi, gelin...
İçimi bir fırtınanın kopmasına vesile olmak korkusu doldurdu. Hemen dile geldim:
— Aman Muhlise Hanımcığım... “Senin gibi kadına,, yaraşır mı mahalle ortasında çene atıştırmak,.. Hakkını ararsın elbete.. Tabii, hakkın var... insan kendi kiremitlerini kırar mı ?
Bu sözlerimle sÜKÛn bulan muhatabım beni teşyi ederken:
— “Tazminattık,, istiyeceğim hepsinden... Görürler onlar 1
Diyordu!
Bu iş, zabıtaya ve sabık imam Osman beye göre basit bir komşu kavgası... Bazı komşulara nazaran peri, cin şeytan marifeti... Bazılarınca, meçhul muziplerin nahoş şa-kasr... Muhlise, Necibe, Kevser hanımlara bakılırsa, tamamen meçhul ve esrarengiz bir mesele... Bana kalırsa, cinli, şeytanlı işlere taş çıkaracak kadar cince, şeytauca bir azizlik, bir muziplik, ne bileyim, bir şey ki, Fakih mahallesinin kurak bahçelerinde atılabilecek boydan taşlar tükenmeden sona ermiyecek.
Naci Sadullah
Koyun mu keçi mi
Birinci sahifeden devam
İşte bunu nazarı dikkate alan Belediye halka koyun diye keçi eti sürütmemesini temin etmek mak-sadiyie Polis ve Belediye zabıtasına yeni bir tamim göndermiştir. Bu tamimde mezbahada“koyunlara mavi, keçilere kırmızı renkte damga vurulacağı,, kaydedilerek halkın buna dikkate alıştırılması tavsiye olunmaktadır.
Karilerimiz dikkat etsinler: Üzerinde mavi damga bulunan et koyun etidir. Kırmızı renkli damga taşıyan etler ise keçi etidir.
muş bulunan İran hükümeti de Türkiye lehine olarak namzetliğini geriye almıştır.
Yunanistan namzetliğimizi müdafaa edecek
Atina 6 (Hususi) —J)ün Hari- ı ciye Nezaretinde Başvekilin Reisliği altında Hariciye Nazırı Müsyü Maksimos ve Hariciye Nazırı Ceneral Kondilis İle Hariciye nezaretinin alâkadar müdirlerinden mürekkep olarak taplanan komisyonda haricî işler müzakere edilmiş ve bu arada Akvam Cemiyetinde boş bulunan azalığa Türkiyenin namzetliğinin müdafaası kararlaştırılmıştır.
Türkiye - Yunanistan bir reye maliktirler
Atina 6 (A. A.) — Liberal “elef-teron vima„ gazetesi Türkiyeye milletler Cemiyeti meclisinde bir âza-lık verilmesi için M. “Makrimos,, tarafından “Cenevre,, de yapılacak gayretleri tasvip ediyor ve diyorki:
“ Gerek Yunanlıların, gerek Türkiyenin menfaatleri milletler Cemiyeti meclisinde bir reye malik olmalarını icap ettirmektedir.
Mademki Türkiye ile müşterek bir vaziyette bulunuyoruz. M. Mak-simosun C( nevrede yapacağı feyizli eserden dolayı memnun olmalıyız.,, Yeni bir Türk-Yunan itilâfına hacet yok
Atina 6 ( Hususî) — Gazeteler, Tevfik Rüştü Beyin M. “Maksimos,, ile Cenevrede yapacağı mülâkata iki devlet arasında yeni bir itilâf aktedileceği manası verilmesinden dolayı hayretlerini izhar ederek geçen sene iki devlet arasında “Ankara,, da imza edilen “Antant kordiyal,, a ilâve edilecek başka birşey olmadığını, Tevfik Rüştü Beyle M. “Maksimos,, un “Cenevre,, de sadece memleketlerini alâkadar eden meseleleri konuşmak için bir fırsat daha bulmuş olacaklarını yazıyorlar.
Tevfik Rüştü Bey “Cenevre,, ye gitti
Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey dün sabah onda “ Adriya„ va-puriyle ve “Venedik,, tarikiyle “Cenevre,, ye hareket etmiştir.
10 eylülde toplanacak olan Milletler Cemiyetinin umumî içlimaına iştirake giden Tevfik Rüştü Beye rıhtımda bir polis müfrezesi resmi selâmı ifa eylemiştir. İstanbulda bulunan bütün ecnebi elçiler, Ltanbul Valisi, Moskova büyük elçisi Vasıf, Roma büyük elçisi Hüseyin Ragıp, Sofya büyük elçisi Şevki, Muhtelit Mübadele komisyonu Türk murahhası Esat, hariciye müsteşar vekili Agâh Beyler ve sair birçok zevat Tevfik Rüştü Beyi teşyi etmişlerdir.
Vekil Bey bir muharririmize, bu defaki seyyahatinin üç hafta kadar imtidat edeceğini söylemiştir.
“ Tunus „ ta da kanlı vukuat
Birinci sahifeden devam “Cezair,, ve “Fas,, a nisbetle biraz daha serbestçe olduğu ve “Tunus,, beğinin de şöyle böyle bir yarı muhtariyet hakkında bulunduğu cihetle Fransız idaresi bir müddet bu gençlere karşı birşey yapamamıştı. Maamafih Fransa hükümeti, Tunustaki harekâttan mütemadiyen sinirlenmekte idi. Bu sinirlilik asarını da Fransız gazetelerinde görüyorduk.
“Tunus,, gençlerinin tahrikâtını, Tunusta iktisadi vaziyetin son senelerde ziyadesiyle bozulmuş olması da teshil ediyordu. Yukarıdaki telgraf Fransanın nihayet Tunuslulara karşı şiddetli harekete karar verdiğini gösteriyor. Çünkü “Tunus,, vatanperler'ınin bir kısmı Tunusun cenubundaki çöllere sürülmüş, bunun üzerine de “Meknen,, deki vaka zuhur etmiştir.
Milletler cemiyetinin umumî içtimaları haricinde Cemiyet faaliyetleri meclis tarafından idare olunur. Bu itibarla meclise iştirak eden âza, bütün bu faaliyette mühim bir rol sahibidirler.
Namzetliğimiz konuldu
Cenevre 6 (A. A.) — Cemal Hüsnü Bey, Milletler cemiyeti baş kâtipliğine gönderdiği bir mektupla Milletler cemiyeti konseyinde in-hilâl edecek olan gayri daimî Aralıklardan birisine Türkiyenin namzetliğini koymuştur.
Umumî kâtiplik muhitinde, Çinden boşalacak olan âzalığa Türkiyenin intihabı muhakkak telâkki edilmektedir. Türkiyenin intihabı Asyalı ve yahut Avrupalı gibi bir mesele de mevzuu bah-solmıyacaktır.
Umumî heyet Eylülün 17 nci günü sabahı İspanya ile Çinin tekrar intihapları talebini görüşecek, ve ayni gün öğleden sonra da konsey âzalarını seçecektir.
Cemal Hüsnü Beyin beyanatı
Cenevre 6 (A. A.) — Türkiye, Milletler Cemiyeti meclisinde Çinden inhilâl eden gayri daimî âza-Iığa resmen namzetliğini koymuştur.
Milletler Cemiyeti mehafilinde, bir Asyalı memleketin diğer Asyalı bir memleket tarafıdnan istihlâf edilmesi hakkındaki mer’i usulden bu dafa Türkiye lehine olarak inhiraf edileceği beyan edilmektedir.
Türkiyenin “Bern,, elçisi ve Milletler Cemiyeti nezdinde Daimî murahhası Cemal Hüsnü Bey bu hususta bulunarak hassaten demiştir ki:
“Türkiye Cumhuriyeti, Milletler Cemiyeti meclisi gayri daimî âza-lığına namzetliğini koymuştur.
Türkiyenin on senedenberi sulh yolunda yattığı gayretler malûmdur. Bilcümle devletlerle ve hassaten komşularımızla olan münasebetlerimiz gayet iyidir. Emelimiz meclis dahilinde de aynı gayret ve mesaimize devam eylemektir. „ Avrupalılık — Asyalılık ?
Türkiyenin nemzetliğini koyduğu âzalık Çinden inhilâl eden âza-lıktır. Malûm olduğu üzere Çine 1931 de bu âzalık verilmiş olup müddeti önümüzdeki içtima devresinde tamam olacaktır.
Türkiye filhakika bir avrupa devletidir. Fakat diğer taraftan âzalıkların kıtalar arasında taksimi hiç bir hukukî esasa istinat etmemekte ve cemiyetin misakında böyle bir şey bulunmamaktadır. Bu yalnız şimdiye kadar zımnen kabul olunmuş bir usuldür. Mamafi Türkiyenin büyük bir kısım erazi-sinin Asyada bulunduğu da ayrıca bir hakikattir. Türkiye namzetliğini bu mülâhazalara istinaden koymuştur.
Iran namzetliğini geri aldı
Aynı azalıga namzetliğini koy-
Elektrik ücretleri ve sanayiimiz Birinci sahifeden devam
İstanbul Senayi müdürlüğünün lâğvından evvel Müdir Refik Bey tarafından tanzim ve Ticaret Odası meclisinde münakaşa edildikten sonra İktisat Vekâletine gönderilen rapora gelen cevap, bu ümidi takviye edecek mahiyettedir.
İktisat vekâleti, elektrik batlarındaki yüksekliğin İstanbul senayiine ika ettiği fena tesirleri izah eden bu rapora verdiği cavapta, Nafıa Vekâletince yeni elektrik ücretleri tetkik edilirken sanayide sarfo-lunan elektrik fiatları meselesinin de ehemmiyetle nazarıdikkate a-lanacağını bildirmektedir.
Dün bu hususta İktisat müfettişi Daniş beyden malûmat istedik. Mumaileyh bir muharririmize demiştir ki:
“ — Elektrik sanayide pek fazla kullanıldığı halde bunun kilovat saatinde fabrikalara pek az tenzilât yapılıyor. Bu suretle de yerli malı pahalıya maloluyor. sürüm azalıyor.
Halbuki elektrik fiatları indirilecek olursa yerli mallarımız ucuza mal olur, elektrik sarfiyatı da ucuzluğu nisbetinde fazlalaşmış olur.,, Erbabı sanayiimiz de, Elektrik Şirketi tarafından sanayi istihlâkâtı için yapılan tenzilâtın azlığında, ayni zamanda sanayide elektrik sar. fiyatı pek fazla olduğu için bunu daha ucuzlattığı takdirde Şirketin hiç bir surette ziyan etmiyeceğin-de müttefiktirler.
Herhalde, yeni ücretler tesbit olunurken sanayi istihlâkâtı tarifesinin sanayiimizin inkişafına engel olmıyacak bir hadde tenzil edileceği muhakkak addolunmaktadır.
İsveç - Almanya atletizm müsabakaları yapıldı
Istokholm 6 (A. A.) — İsveçle Almanya arasında yapılan atletizm müsabakası intizar hilâfına olarak isveçlilerin galebesile neticelenmiştir. Birinci günü Almanlar 12 pu-van kadar ileri olduktan halde ertesi gün isveçliler büyük bir tefevvuk göstermişler ve neticede Alınanlara yetiştikten başka 2/3 gibi Atletizm Avrupa şampiyonası
Roma 6 (A. A.) — Bu sene italyada Torino şehrinde icra edi-cek olan Avrupa atletizm birinciliklerine, beyrak yarışları hariç o-larak, 351 atlet iştirak edecektir. Amerikalılar müstesna olarak bunların arasında dünyanın en meşhur atletleri mevcuttur. Balkan milletleri arasında Yunanlılar Frangudis, Mandikas, Yorgakopolos, Çukalas ve Yogoslavya Krevs ile iştirak etmektedir,
Müsabakalardan bilhassa 800, 1500 ve 5000 metrelerin pek hararetli olacağı tahmin edilmektedir. Çekoslovakya - Yugoslavya maçı
Prag 6 (A. A.) — Yirmi bin kişi önünde oynanan bu müsaba-3-1 Çekoslovakyanın galebesiyle neticelenmiştir.
Birinci devre 3-0 bittiği halde ikinci devrede Sokuloç Yugoslav-ların şeref sayısını kayda muvffak olmuştur.
Bir kayığın ge- | çirdiği macera Kadı köylü kereste tacirlerinden Hüseyin Bey, Cibaliden aldığı keresteleri, Ahmet kaptan isminde birinin kayığına yükleyip yola çıkarmış, kendisi de dükkânına gitmiştir. Kayık Sarayburnu önlerinde akıntıya tutulmuş ve dümen tutturamı-yarak- Ahırkapı, Kumkapı, Sa-matya önlerinden Zeytinburnu-na doğru yol almıştır.
Nihayet Zeytiuburnu açıkla-na kadar gelen kayık, burada birdenbire bir kayaya çarpmış ve batmıştır. Kayıkta bulunan Ahmet ve Ali kaptanlarla tayfa Osman denize dökülmüşlerse de yüze yüze karaya çıkıp kurtulmuşlardır. Denize dükülen keresteleri de civardaki kayıkçılar toplıyarak sahibine teslim etmişlerdir.
Sanayi tetkikatı
Bir aydanberi şehrimizde muhtelif sanayi şubeleri üzerinde tedkikat yapmakta olan İktisat Vekâleti Sanayi umum müdürü Recai Bey tedkikatını ikmal etmiştir. Tetkikat esnasında vergilerin ve gümrük tarifelerinin sanayi üzerindeki tesiratı da araştırılmıştır.
Bu arada muamele vergisinin sanayi üzerinde tesiri göze çarpmaktadır. On ameleden fazla işçi çalıştıran müesseselerin bu vergiye tâbi tutulması fabrikaların büyümesine mani olduğu tahakkuk etmiştir. Diğer taraftan küçük müesseseler vergiye tâbi olmadıkları için büyük müesseselere rekabet yapmaktadırlar.
I * | İstanbul Evkaf Müdürlüğü İlânları |
1— 75
76— 160 161— İlâ
Hayrat hademesinin Ağustos 934 - vazifeleri yukarıda ya tarihlerde hizalarındaki No. sıralarına göre verileceği ilân olun (5509)
Zamanın takvimi

EYLÜL
1934 Rum hııır 125 7 Hicrî K.sene 1353 | Rumi »ene 1350 i Aru.io.
CUMA
| Sabah îemazijülevvel 27 İMSÂK
1 S. D. S. D.
I 10 59 9 15
1 5 33 3 49
öğle İkindi Akşam Yatsı Ezaııt
S. D. 5 38 S. D. 9 17 S. D. 12 — S. D. 1 34
12 12 15 [49j 18135 201 9
8- 9-934 — Cumartesi
9- 9-934 — Pazar 10-9-934 — Pazartesi
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde!
İkmal imtihanları 1 Teşrinievvelde Başlayacaktır. İmtihana çeklerin 25 Eylül 934 tarihine kadar imtihana istek kâğıtla idareye vermeleri lâzımdır. “5389..
bir puvandan noksan bir farkla galebeyi temin etmişlerdir. Filhakika neticede isveçliler 101 1/3 pu-van almışlar, Almanlar ise 100 2/3 puvanda kalmışlardır. Bu mikros-kopik fark, bugünkü 'vaziyette iki milletin yekdiğerine ne derece yakın olduklarını gösterir.
Galatasaray klübünün tebliği
İstanbul 6 (A.A.) — Galatasaray klübü reisliğinden: Galatasaray klübünün heyeti umumiye içtimai 28/eylûl/934 cuma günü fevkalâde olarak akdedileceğinden azanın teşrifleri rica olunur.
Norveç - Fenlândiya maç
Oslo 6 (A.A) — Yağmura rağmen onbeş bin kişi huzurunda oynanılan Norveç - Fenlândiya millî müsabakasını 5-2 Norveç takımı kazanmıştır.
Mıntaka içtimai
T. t. C. t İstanbul mıntakası reisliğinden:
31/8/1934 kongresinde seçilen mıntaka merkez ve idman heyetleri reisi ve azasının işti-ra kile 9/9/1934 Pazar günü saat 17 de mıntaka merkezinde umumî bir toplanma yapılacaktır. Muhterem azanın teşrifleri rica olunur.
Üsküdarda hayvan Parkı
Ankara 6 (Telefonla) — Ana-doludan yürüyerek Istanbula ge len senevi 100 000 baş kadar hayvanın son muayene mevkii olarak Ziraat Vekâletince Üsküdarda inşa ettirilecek hayvan parkı için icap eden arsanın satın alınması Ziraat Vekâletinden bugün İstanbul vilâyetine tebliğ edilmiştir. Bu hususta muktazi para da vilâyete gönderilmiştir.
Parklara rağbet artta
Son günler de parklara rağb artmıştır. Tahminî bir hesab; göre yalnız Cuma günleri Gül hane parkına 45 bin kişi git mektedir. Halk parkın en ziya de denize nazır taraflarına rağ bet etmektedir.
YEN! NEŞRİYAT
Yeni Adam
36 ncı sayısı dikkate değe bir şekilde çıktı. İçindekiler İsmail Hakkı, Dumlupmar sava şı. Cami, Siyaset âleminde olan lar. A. Tevfik, Halk üniversi tesi derslerinden arziyat. I Molnar, Gümüş kabza. İsm« Hakkı, Sait Çelebi (Dram). 1 Gültekin, Şiir aleyhinde. İ. 1 Bayi derdine çare. Rusya’c çoçuk şehirleri. A. Cemil, Se siz İstanbul. Mühendis N. O man, Sinema hiylelerinin fen cephesi. İsmail Hakkı, Sup Nuri Beye açık mektup. Ye Adam Radyo alfabesi. Dr. İ zeddin Şadan, Sokrat bir h moseksüel miydi ? Dünya ili sanat, tenkit haberleri ve ı simler.
Far Buğday Taneleri
Farelerin bulunduğu mahalle (Far) Haşan fare zehirinden buğday nevileri serpilerek bütün fareler öldürülür. Buğday nevilerinin beher adedi bir adet fareyi muhakkak surette öldürür. Ve bu ölen fareler kokmaz ve kaskatı bir hale gelir. Ve istimali gayet basittir.
FAR MACUNU
Far macuniyle far buğday danelerinin her ikisi bir arada istimal edenler farelerin ana baba ve ecdatlarının külliyen mahvu perişan olacakları muhakkaktır.
Buğday nevileriyle macunlarının beher kutusu 25 ve büyükleri kırk kuruştur, ikisi bir arada 40 kuruştur. Deposu Haşan Ecza Deposudur.
Neharî
Nişantaşında - Tramvay ve Şakayık caddelerinde ( lHİüîj Şişli Terakki Lisesi
ANA - İLK - ORTA - LİSE
56 sene evvel Selânikte tesis ve 1919 da İstanbula nakledilmiş, Turkiyenin en eski hususî mektebidir. Resmî liselere muadeleti ve muamelâtının düzgünlüğü Maarifçe musaddaktır.
Kız ve erkek talebe için yanyana ve geniş bahçeli iki binada ayrı leyli teşkilâtı verdir. Mevcut Fransızca, Almanca, İngilizce kurlarına dokuz yaşından itibaren her talebe iştirak eder. Resmî müfredat programlarına göre talebesini ciddî ve muvaffak bir surette bakalorya imtihanlarına hazırlıyan müessese 20 kiş lik bir Maarif encümeninin nezaret ve himayesine mazhardır. Mektep hergün saat 10 - 17 arasında açıktır. Kayit işlerine Cumartesi • Pazartesi - Çarşamba günleri bakılır. Telefon: 42517
I
) I
■S!
İstanbul Ziraat Bankasından
M (• dı * 'et
Sıra Semti Mahallesi Sokağı _ Cinsi Hissesi Emlâk Hisseye göre
No. su No. su muhammen kıymeti
1310 Tarabya Tarabya Kolçiyarı Hane 1/2 20/1-20 750 T. L.
1311 Beyoğlu Hüseyin ağa Tarlabaşı Cad. Kâgir hane 1/2 123 4000
1312 Büy likada Yalı Yazıcı ,, 1/2 8 500
1313 Büyükdere Büyükdere Pikolu eski, Kahkaha yeni „ 1/2 18-20 1250
1314 Burgazadası Burgazadası Manastır Cad. Arsa 700 . Tamamı 29 1000
1315 Galata Beyazıt Topçular Cad. Kâgir dükkân 160/432 125 1112
1316 Ortaköy Ortaköy Aşmalı Ahşap hane 1/2 16 750
1317 Büyükr Maden Ayanikola Arsa metresi 3047 Tamamı 68 yeni, 44 eski 3047
1318 KadıkL Caferağa Mühürdar Cad. Kâgir dükkân üstü hane 3/16 5 563
1319 Kumkapı Tavaşi Fındık kıran Hane Tamamı 13 800
■ 1083 Galata Kemankeş Gümrük Kâgir mağaza üstü iki kat odalar yanmıştır. 2/3 27-27-1 6667
[ Yüzde yedi buçuk pey akçeleriyle ihale bedelleri nakden veya gayrimubadil bonosile ödenmek üzere yukarıda yazılı gayrimenkul-
uır. ucutı uaııyc «cıgıaıyıc ucıcuıy» tcaııuıctı ıııuçıcrıyc «
Mülkiye Mektebine
L ’î
lerden 1083 sıra numaralısı kapalı zarfla, diğerleri açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır. İhaleleri 8-9-934 Cumartesi günü saat on beştedir. Şartname mucibince tanzim olunacak kapalı zarfların mezkûr günde saat on beşe kadar satış komisyonuna tevdii lâzım-® * dır. Senei haliye vergisiyle belediye resimleri müşteriye aittir. Şartname Bankamız kapısına asılmıştır. "4900,,


alınma şartlan
Mülkiye Mektebi Müdürlüğünden:
) Mülkiye Mektebine Lise mezunları alınır. Mektebe girmek is-eyenlerin yaşları 18 den küçük 25 den büyük olmamalıdır, Istek-iier bir dilek kâğıdı, sağlamlık ve çiçek aşısı raporları, altı tane
’ ,5X6 büyüklüğünde fotoğraf, hüviyet cüzdanı ve Lise şahadet-amesinin asılları ile 1-9-934 tarihinden itibaren Pazartesi ve j'/erşenbe günleri saat ondan on altıya kadar Yıldızdaki mektep i müdürlüğüne müracaat etmelidirler. Müracaat müddeti 25 - Eylül-I 34 te biter. Taşrada bulunanlar bu tarihte mektepte bulumalı-; Urlar.
’ İsteklilerin sayısı mektebe alınacak talebe adedinden fazla Hk’lursa aralarında Edebiyat, Felsefe, İçtimaiyat, Riyaziye, Tabiiye, /L^arih, Coğrafiye ve ecnebi lisanı derslerinin seçme imtihanı ya-’ftlır. “5141,,
.]
i
'• tı
arı
i_________________________________________
'Jy^üzel San atlar Akademisi Müdürlüğünden:
k’ lGüzel San’atlar Akademisi için münakaşaya konulan 340 met-ş?nr,a^ hortum için talibi tarafından verilen fiat komisyonca yüksek aşk|( -’^rüldüğünden 5-9-934 tarihinden itibaren bir hafta müddetle M fnakasa uzatılmıştır. Taliplerin 12-9-934 Çarşamba günü saat j da Fındıklıda Yüksek mektepler muhasipliğinde müteşekkil öaye ('misyona müracaatları. “ 5508 „
Far macununun ince bir ekmek parçası üzerinde sürülerek ve ufak ufak kesilerek veya hamur, pastırma, ve her nevi yiyeceklere hafif surette sürülerek farelerin bulunduğu mahalle bırakılır. Fareler bunu kemali iştihaile yerler. Ve derhal ölürler. Ve bir daha kokmazlar.
Satılık hane
Eyüpsultanda İslâm Bey caddesinde 53 No. lu altı odalı, içinde kırçeşme suyu ve büyük bahçeyi havi hane satılıktır. Ev iki bölükten ibaret olup mahiye 20 lira icar getirmektedir. İsteyenler: Aksarayda Horhor hamam sokağında 22 No. lu hanede Bahriye Hanıma müracaatları.
İstanbul Kadastro Hâkimliğinden :
Ahiçelebi mehallesinde Yemiş iskelesi caddesinde eski 7 yeni 5 numaralı dükkândan dolayı Maliye hâzinesi ile Olga Dota hanım aralarından mütekevvin davaya ait dava istidası ve davetiye mezbure Olga Dota hanımın ikametgâhı meçhul olmasına mebni tebliğ edilememiş ve muhakemeninin 17 - 9 - 934 tarihine müsadif Pazartesi günü saat 14 te icrası mukarrer bulunmuş olduğundan gün ve saati mezkû'da hazır bulunması veya tarafından bir vekil göndermesi lüzumu ilânen tebliğ olunur.
(2385)
İstanbul Kadastro hâkimliğinden: Ahiçelebi mahallesinde Tuzcularda numaralı dükkândan dolayı Maliye hâzinesi ile Yorgi efendi ve Maryo Lenga Hanım meyanelerinde mütekevvin davaya ait istida ile davetiye mumaileyhimanın ikametgâhları meçhul olmasına mebni tebliğ edilememiş ve muhakeme 17-9-934 tarihine müsadif pazartesi günü saat 15 e talik edilmiş olduğundan gün ve saati mezkûrde hazır bulunmaları veya taraflarından bir vekil göndermeleri lüzumu ilânen tebliğ olunur. (2384)
■ ■
Fatih - Saraçhanebaşı Horhor Caddesi Münürpaşa Konağı Kız - Erkek - Orta - Lise kısımlarını havi
Ana T T • I • Leylî
ilk Hayriye Lisesi Neharı
Resmî liselerin bütün imtiyaz hukukunu haiz ve Maarif Vekâletince MUADELETİ tasdik olunmuştur. Tedrisatındaki ciddiyet ve intizamiyle talebenin sıhhat ve gıdasına itinasiyle tanınmış olan mektebimizde kayıt kabul muamelesine başlanmıştır. ilk kısımdan itibaren ecnebî lisanı başlar. Talebe mektebin hususî otomobil ve otobüsleriyle nakledilir. Cumadan maada her gün 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunur. Tafsilât isteyenlere tarifname gönderilir. Telefon 20530
^Jnhişa^^^^Müdürlüğünden^l
A. — “ 32,000,, kilo motorin : “12-9-934 çarşamba saat 15 „
B. — “2,000,, metre yağlı yeşil kaneviçe “22-9-934 cumartesi saat 15,,
Satın alınacak bu iki malzemeyi vermek isteyenlerin şartnameleri gördükten sonra pazarlığa iştirak edebilmek için “% 7,5„ teminat akçeleriyle beraber hergün birinin hizasında gösterilen gün ve saatte Cibalide alım satım komisyonuna müracaatları. “5448,,
İmtiyaz sahibi: Ali
Umumi Beşriyatı idare eden yan işleri müdürü : C. Hikmet Matbaai Ebüııiya
rTürkiye Cumhuriyet^
Merkez Bankasından:
Geliri tamamen Ergani Demiryolunun inşasına tahsis olunan ikramiyeli % 5 faizli 1933 istikrazının 4.000.000, — liralık 3 üncü kısmını teşkil eden C tertibi tahvillerin kayıt muamelesine 30 Ağustos 934 tarihinde başlanacak ve 30 Eylül 934 rarihinde nihayet verilecektir.
Bu istikrazın B tertibi hamillerinin. C tertibinden aynı numaraları alabilmeleri için 30 Ağustos 1934 tarihinden 4 Eylül 934 akşamına kadar evvelce B tertibi muvakkat makbuzlarını hangi Bankalardan almışlar ise yine aynı Bankalara müracaat etmeleri lâzımdır.
5 Eylül 934 tarihinden 30 Eylül 934 tarihine kadar olan müddet zarfında satışlar umuma tahsis olunmuştur. Beheri 20, — lira itibarî kıymetindeki C tertibi tahvillerin 19 lira fii ihracına müterakim kupon faizi olarak 40 kuruş zam olunmuştur. Bu suretle yeni tertip tahviller 19 lira 40 kuruş üzerinden satılacaktır.
Kayıt muameleleri Bankamızda dahil olduğu halde Emlâk ve Eytam, Sümer, İş, OsmanlI, Ziraat Bankalarının Türkiyede ki bilûmum şubeleri ile İstanbul ve Izmirdeki diğer Bankalar tarafından yapılacaktır. " 5227 „__________________________ _______________
Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden:
1 : Bu sene Yüksek Ziraat Enstitüsünün Baytar, Ziraat ve Orman fakültelerine meccani leylî ve ücretli leylî ve niharî erkek ve kız talebe alınacaktır. Kayıt ve kabul şartları aşağıda yazılıdır.
a : Türk tebaasından olmak (Ecnebiler hususî talimatnamesine göre kabul edilir).
b : Lise bakaloryasını vermiş bulunmak.
c : Leylî olacak talebenin yaşı 17 den aşağı 25 den yukarı olmamak.
d : Mesleklerinin icap ettirdiği beden kabiliyeti ve sağlamlıkları hakk nda tam teşekküllü hastahanelerden sıhhat raporu getirmek ve aşı şahadetnamesi vermek.
e : Belediye veya polis merkezlerinden hüsnühal mazbatası getirmek.
2 : Enstitüye girmek istiyenler yukarıdaki vesikalarla birlikte 6 kıt'a fotoğraflı bir istida ile doğruca Ankarada Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğüne göndermelidirler.
3 : Müracaat zamanı Temmuzun onuncu gününden Eylülün sonuncu gününe kadardır.
4 : Evrakı tam olmayanlar enstitüye kabul edilmezler. Müessese kayıt ve kabul edilen talebeyi iki ay zarfında tekrar muayene ettirir. Kabiliyeti bedeniyeyi haiz olmayanların kaydı silinir.
5 : Leylî meccani talebeden staj veya tahsil devresi içinde stajını veya Fakültesini bırakanlardan veya cezaen çıkarılanlardan hükümetçe yapılan masrafı ödeyeceklerine dair Enstitünün vere ceği nümuneye göre Noterlikten musaddak kefaletname vereceklerdir.
6 : Vaktinde tam evrakla müracaat etmişler arasında kabul edilecek talebe diploma derecesine ve müracaat tarihlerine göre tefrik edilecektir.
7 : Ziraat, Baytar, Orman Fakültelerine alınacak talebeler Tabiî tümler Fakültesinin 1, 2, 3 üncü sömestrlerinde mevcut dersleri de takibe mecburdurlar.
8 : Ziraat Fakültesine alınacak talebe Ankarada Gazi Orman Çiftliğinde on ay staj göreceklerdir.
Talebeye bu staj müddetince yemek ve elbise masrafları karşılığı olarak 30 lira aylık verilir. Harcirah verilmez.
9 : Ücretli leylî talebenin ücreti üç taksitte ödenmek üzere 275 liradır.
10: Ücretli leylî talebç tercih olunur. Kabul şartlarını haiz olan niharî talebe için miktar tahdit edilmiştir. (3704)
Yüksek Mühendis Mektebi Sa-tınalma Komisyonundan :
Mektebin mayıs 935 gayesine kadar ihtiyacı olan beyaz ve kaşar peyniri münakaşası 17/9/934 tarihine müsadif pazartesi günü saat 14 te icra edilmek üzere alenî münakaşaya konulmuştur. İsteyenler şartnamesini mektep idaresine müracaatla görebilirler. Münakaşaya girmek istiyenlerin muayyen saatten evvel muvakkat teminatlarını vezneye teslim eylemeleri ilân olunur. "5092,,
İstanbul ithalât Gümrüğü Müdürlüğünden:
İstanbul Günrük Başmüdürlüğü için lüzumu olan 150 ton Lavamarin maden kömürü ile İstanbul İthalât Ticareti Dahiliye ve Sirkeci Gümrükleri için 30 ton kok kömürü ve 20,500 kilo Mangal kömürü ile 240 çeki kesilmiş meşe cinsinden odun ol-baptaki şartnamelerine tevfikan münakaşa ile alınacaktır. Talip olanların 22/Eylül/934 Cumartesi günü saat 14 de İstanbul İthalât Gümrüğündeki Satınalma Komisyonuna müracaatları. “5211,,