Sene: I
Numara: 90
Cumartesi 8 Eylül 1934
Hariç için
2500 Kr. 1300 „
700 „

Türkiye
1 senelik
6 aylık
3 „ •
1 „........
Nuruosmaniye, Şeref Sokağı, TELEFON: 20520
Matbaai Ebüzziya, İstanbul Q Sabahları Çıkar Siyasî Gazete
J Fiatı Heryerde 5 Kuruştur
*'Ezelî ve mutlak bir kanun, hilkati idare eder: Tarakki kanunu!.. Hayatın sonsuzluğu içinde herşey yükselir. Sukutlar, hatalardır,,
Camitle Flammarion
(Şerhi 3 üncü sahifede)

Yevmi makale
Mes'uliyet hissi
Devlet makinesinin iyi yürümesi için lâzım olan şartlardan biri ve belki birincisi memurlarda mes’u-liyet hissinin çok kuvvetli mevcut olmasıdır.
Zaten mes’uliyet hissi hayatın her safhasında, herkeste ve her işte bulunması lâzım bir esastır.
Herhangi bir işi deruhte etmiş, herhangi bir işe teşebbüs etmiş olanlar, o işlerin kendilerine tahmil ettiği maddî ve manevî nes’uliyeti takdirden aciz iseler neticede muvaffak olmaları ihtimali pek azdır, daha doğrusu hiç yoktur.
İnsanlarda mes’uliyet hissi bazan fıtrî olarak bulunur, fakat bu his ekseriyetle umumî ve millî bir terbiyenin mahsulüdür.
Garp milletlerinin bazılarının millî terbiyeleri çok kuvvetli olduğu için mes’uliyet hissi efrat arasında çok inkişaf etmiştir. O cihetle o miletlerde fertlerin gerek şahsî işlerinde, gerek umuma ait ve memleket işlerinde daima muvaffak oldukları görülür. Hatta Garbın en kuvvetli ve en medenî milletleri, efradı mes’uliyet hissine en ziyade sahip olanlardır denilirse mübalâğa olmaz.
Bizde mes’uliyet hissi, uzun devirlerin ve belki uzun asırların ihmali yüzü nden maatteessüf kâfi derecede teessüs ve inkişaf edememiştir. Bizler fert itibarile de cemiyet itibarile de mes’uliyetin nekadar mühim bir esas olduğunu lâyıkıyle takdir etmiyoruz. Halbuki bir milletin her ferdi, yalnız bulunduğu heyeti içtimaiyeye karşı değil, kendi şahsına karşı da büyük mes’uli-yetler altındadır. Kendi başına mücerret yaşıyan, hiç ailesi olmı-yan ve kimseye hesap vermek mecburiyetinde bulunmıyan bir insan bile mes’uliyetten vareste değildir.. Kimsenin “Can benim değil mi, istediğim gibi yaşarım, istersem hayatıma bakarım, istersem bakmam,, Demeğe hakkı yoktur. Her ferdin şahsiyeti evvelâ kendinin ise, sonra da mensup olduğu heyeti içtimaiye-nindir. Çünkü sırf kendini düşünerek ve sırf kendi arzu ve hevesi dairesinde yaşamak istiyen bir adam, ef’alinin muhitinde hasıl edeceği tesiri düşünmek mecburiyetindedir. O tesiri hiç düşünmemek demek, bazan milletine, memleketine hiyanet derecesine kadar bile varabilir. Hiçbir insan için, meşhur (Robinson) gibi metrûk bir adada münzevi yaşamak imkânı yoktur, ki ef’al ve harekâtının yegâne rehberi ve nâzımı yalnız kendi keyif ve arzusundan ibaret kalabilsin.
Fertler için ehemmiyeti böyle olan mes’uliyet hissi amme hizmetleri, devlet işleri noktai nazarından daha büyük ehemmiyeti haizdir. Devletin herhangi bir işini tedvir mes’uliyetini deruhde etmiş olan bir memur o mes’uliyetinin eheny-miyetini nekadar takdir ederse devlet makinesi de okadar iyi yürümüş olur. Eğer memur mes’uliyetini takdir etmiyor da, vazifesinin yalnız devlet hâzinesinden maaş alarak gününü rahat geçirmekten ibaret olduğunu sanıyorsa ona hakikî vazifesini öğretmek devletin, ( yine kendi menfaati noktai nazarından, en ziyade dikkat etmesi lâzımgelen bir iştir.
Bu iş ise teenni ile ve fakat ’ aynı zamanda fikri takip ile yapılmak şartiyle okadar güç değildir. Devletin hiçbir vazife ihmali karşısında zaaf göstermediği, her memurun daimî ve haklı bir mü-rakabe altında tutulduğu kanaati hasıl olur olmaz memurlarda mesuliyet hissinin kuvvetleneceğine hiç şüphe etmemelidir. Biz girdiğimiz yeni tarakki ve tekâmül yolunda bu meseleye çok ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz. Her ferdin hem şahsına, hem de ammeye karşı ne gibi mes’uliyetler altında bulunduğunu ta mektep sıralarındaki çocuklardan başlıyarak mühim memuriyetlere kadar yükselmiş olanlara daimî surette telkin etmek idare siyasetinin başlı başına bir esasıdır. Bizi şu nıütalâatta bulunmağa mecbur eden sebep, Tramvay J şirketi işlerinin ıslahı münasebetiyle ortaya çıkan son meselelerdir.
Ebüzziya Zade
Devamı 2 inci sahifede
İmparator karar verecek
Japonya denizlerde mü savat taiebediyor
Uzak Şarkın gayretli milleti, Amerika ve Ingilte-reden aşağı kalmamak azminde görünüyor
Dün gelen telgraflar, Japon-yanın deniz teslihatı hakkında kati kararını vermek üzere bulunduğunu, Japonya namına dermeyan edilecek son tekliflerin Japonya İmparatoruna ar-zedildiğini haber vermekte, bu tekliflerde “Vaşington,, muahedesinin esas olarak “3-5-5„ nisbetinin kaldırılması istenildiği de ilâve olunmaktadır. I “3-5-5„ nisbetinden maksat, Amerika ile İngilterenin beş nisbetinde harp gemisi inşa et- -meşine mukabil Japonyanın ancak beşe nisbetle üç derecesinde inşaat yapabilmesidir ve elyevm tehir bulunan “Vaşington,, muahedesi bu esas üzerine tanzim edilmiştir.
Japonlar işte bu nisbeti kaldırarak yerine yeni bir nisbet konmasını yani Japonyanın Amerika ve İngiltere ile bahrî teslihatta müsavatı esasının, hiç olmazsa buna çok yakın bir esasın alâkadar devletlerce ka-
Ingiltere ile müsavat istiyen Japonya imparatoru bul edilmesini istiyorlar. Bunun başlıca sebebi de Japonya ile Amerika arasındaki rekabettir. Devamı 2 inci sahifede
Yeni gümüş paralar
Birinciliği kazanan heykeltraş Mesrur izzet B. ne diyor ?
Hcykeltraç Mesrur izzet Bey atölyesinde çdlışırker Yeni basılacak.
gümüş paralar müsabakası n d a bu paraların resim bulunan yüzü için heykeltraş Mesrur İzzet Beyin, arka kısmı için de Güzel Sanatlar Akademisi muallimlerinden Vedat Ömer Beyin eserleri birinciliği kazandığı malûmdur. Bu mü-
sabakada bazı Mesrur izzet Bey haksızlıklar yapıldığı yolundaki
iddialar üzerine fikrini soran bir muharririmize Mesrur İzzet Bey demiştir ki:
“—Efendim, herkes müsabakaya kazanmak niyetiyle girer, kazana-mayıncada müteessir olur. Bu gayet tabiî bir şey.. Hem bu gibi dedikodular her müsabakada olur.
Maamafih gümüş paralar müsabakasında gördüğüm dedikodulardan eonra nikel paralar müsabakasına girmek istemiyorum.,,
Mesrur İzzet Bey, evvelce de böyle bir para müsabakasına girip kazanmış olup olmadığı hakkındaki suale cevaben de demiştir ki :
Böyle birçok müsabakalara girdim. En yenilerinden biri :
Devamı 2 inci sahifede
Perili evin hikâyesi!
İnsan kıyafetindeki cinlerin ismi Polise bildirildi
Tevfik Rüştü B. Cenevre yolunda
Yunan Hariciye Nazırı da Adriya vapuruna bindi
Atina 7 (Hususi) — Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey bugün öğleden evvel “Adriya,, vapuriyle “Pire,, ye gelmiş ve Yunan Hariciye Nazırı M. “Maksimos,, ile Türkiye Elçiliği ve Konsolosluğu yüksek memurları tarafından istikbal edilmiştir.
Atina 7 (Hususi) — Hariciye Nazın M. "Maksimos,, bugün Venedik tarikiyle Cenevreye gitmek üzere “Adriya,, vapuriyle hareket edecektir. M. “Maksimos,, Tevfik Rüştü Beyle birlikte seyahat edecek ve yolculukları esnasında iki memleketi alâkadar eden muhtelif meseleler görüşülecektir.
M. “ Maksimos „ a M. “ Rosetti „ “ Papadakis „ ve “ Pipinelli „ refakat etmektedirler. Bunlar Yuna-nistanın “ Paris „ elçisi M. “ Poli-dis „ ve Bren elçisi M. “ Raf nel „ ile birlikte Yunanistanm Akvam Cemiyeti mümessilliği heyetini teşkil etmektedirler.
Misak tasdiknameleri teati edildi
Atina 1 (A. A.) — *Adria„ vapuriyle ve Venedik tarikiyle Cenevreye gitmekte olan Türkiye Hariciyle Vekili Tevfik Rüştü Bey bugün Atinaya uğramış ve M. “Maksimos,, la Ankarada imzalanmış olan Antat Kordiyal misakı-nın tasdiknamelerini teadi eylemiştir.
Bu müasebetele teati olunan nutuklarda iki memlekt arasındaki münasebetlerin sıklaşmasından tevellüt eden faydalar kaydolunmuştur
| Mekteplere leylî mec-İ canî girmek istiyenlere ş Resmî lise |ve ortamekteplere = leylî meccani olarak girmek isti-= yecek talebenin müsabaka imd-£ hanları hangi esaslar dahilinde i icra edileceği 19 madde şeklinde i tesbit olunmuştur. Maarif Vekâle-1 tinin bu husustaki tebliği ve leylî = meccani talebe imtihanlarının ne-| relerde icra edileceği hakkındaki ş malûmat 2 nci sahifemizde Son ş Haberler kısmımızdadır.
İktisat Vekili “Al „ da

Cinlerle Periler Os
[Resimde solda görülen iskemleli balkoı düşmektedir. Sağdaki açık kafes, Kocamustafa paşada Ali Faik mahallesinde müteahhit Osman efendinin evini kimlerin taşladığı hâlâ sarahatle anlaşılamamıştır.
Maamafih cinlerle perilerin bu
evine işte ouraaan hucum ediyor l
Osman efendinindir ve atılan taşlar buraya itlyik komşulardan birinin evine aittir] evi bazan geceleyin, bazan da güı düzün taslamağa niçin lüzum gördükleri pek alâ tahmin ediliyor.
Osman efendinin yetişmiş olan dört kerimesi mevcut olup
Devamı 2 inci sahifede
Yüzme birincileri seçildi
Beykoz birinci, Galata saray ikinci oldu
Yüzmede yeni rekorlar kazanıldı - Galatasaray kürekçileri dün “lrva„ ya gidip geldiler
İstanbul mınta-kası yüzme birincilikleri, büyük bir intizam ve alâka içinde [dün (Moda) banyosundaki yüzme havuzunda icra edilmiştir.
Kalabalıkbir halk kütlesi tarafından takip edilen bu yarışlarda alınan teknik netayiç, yeni Türkiye rekorları kazandırması itibariyle çok şayanı dikkat olmuştur. Neticeler şunlardır:
100 metre serbest erkekler: Ga-latasaraydan Orhan birinci (1,07,4), Galatasaraydan Halil ikinci, Fenerbah-çeden Fuat üçüncü.
100 metre serbest Hanımlar: Fe-nerbahçeden Matmazel Lola 1,36 ile yeni bir Türkiye
Dünkü yüzme mûsabakalarındaı bir intiba
sur atiyle deniz üstünde kayıp giderken
İstanbul su sporlar klubündJ Leylâ Asım Turgut Hanım ikiıj olmuştur.
400 metre sebest erkekler: (3 latasaydan Halil ( 5,45,9 ) birici Beykozdan Safvan ikinci. I
200 metre kurbağlama Hanımll İstanbul su sporları klübünden Le I Asım Turgut Hanım rakipsiz biriıfl
200 metre kurbağlama erkekli Beykozdan İzzet (3,36) birinci, Bİ kozdan Ömer ikinci, Fenerbahçe® Orhan üçüncü.
100 metre kurbağlama erkekB Beykozdan Âgâh (23,6) ile yeni I Türkiye rekoru tesis etmiştir. ■ latasaraydan Orhan ikinci, BeyM da Niko üçüncü. f
Devamı 5 inci raAı/etH
Celâl Beyin bugün gelmesi bekleniyor
İş Bankasının şubesini açmak üzre Edirneye gitmiş bulunan İktisat Vekili Celâl Bey, Trakya mıntakasında İktisadî vaziyet etrafında tetkiklerde bulunmuştur. Celâl Bey, evvelki gün öğleden sonra Edirne valisi Salim Özdemir, şeker fabrikası meclisi idare reisi Şakir âzadan Hayri ye İş Bankası umumî müdür vekili Muammer Beylerle beraber otomobille Alpulluya gelmiş ve Kırklareli Valisi Faik, fabrika müdürü Ali Şefik Beylerle fabrika erkânı tarafından istikbal edilmişlerdir. Celâl Bey öğle yemeğini müteakip şeker fabrikası ile fabrikanın müştemilâtını gezmiştir.
Bilâhare "Ergene„ köşkünde bir müddet istirahat ettikten sonra Kırklarelinden gelmiş olan heyetle bazı iktisadi mesail hakkında görüşmüştür.
Akşam üzeri İktisat Vekilinin şerefine fabrika erkânı tarafından bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette müteaddit nutuklar söylenmiş, ezcümle fabrika müdürü Şefik Bey “Alpullu,, şeker fabrikasının faaliyeti hakkında rakamlara müstenit izahatta bulunmuştur.
Celâl Bey dün akşam da Al-pulluda kalmıştır. Bugün şehrimize gelmesi muhtemeldir.
“Aydın,, ın kurtuluşu
Aydın 7 (A. A.) — Aydının kurtuluşunun on ikinci yıldönümü büyük merasimle kutlulan-mıştır. Şehir baştanbaşa donanmış ve halk coşkun tezahüratta bulunmuştur.
Üniversiteli gençlerden bir kafil dün şehrimizden “İzmir,, e gi
Üniversiteli gençlerden mürekkep yirmi beş kişilik bir kafile dün “ Anafarta „ vapuriyle limanımızdan İzmire hareket etmiştir.
Bu gençler 9 Eylül beynelmilel “İzmir,, panayırını gezecekler, “İzmir „ de birkaç gün kalarak tet-kikatta bulunacaklar , bundan
sonra “Begrama,, ya geçerek meşhur “Bergama,, harabelerini göreceklerdir.
Aralarında Üniversiteli genç Hanımların da bulunduğu bu ka-
Üniversiteli gençle» kendilerini tefyie gelenler vapurdan selâmlıyorlar filenin seyahati bir hafti vam edecektir.
Dün kendilerini birçoU kadaşları rıhtımda teşyi iniştir.
Davutpaşa gençleri arasmd;
Dünkü kongrede azanın birliğe lâkaydişim şikâyet edildi \e yeni idare heyeti seçili Davutpaşa Genç-lerbirliği dün öğle den evvelDavut-paşada ki kulüp binasında, İsmail Beyin tahti riyasetinde senelik kongresini akdetmiştir.
Eevvelâ reis Bey; kongrede ancak otuz kadar âza-nın bulunmasın-
dan mütevelit bir teessürle Birliğin istikbali namına bu gibi toplantılarda her arkadaşın ^ulunarak fikirlerim söylemeleri lâ-
Gençler Birliği içti
zımgeleceğini bildirmişi bu vadide uzun sözlerle a larını tenvir etmiştir.
Devamı 7 inci saA]

2
Eylül 8
===^__— ZAM A N '
||h:ar;Ucî h^a^bzerl^e-r |
... .... . . , -■ „,, , ■ ——J
^SONI^İHABERLER^
Amerikanın karşılaştığı meseleler
Amerika halkının altıda biri, işsizlik yüzünden devlet kesesinden beslenecektir
Amerika hükümeti mensucat amelesinin İlân ettiği grevle karşılaşmış bulunuyor. Grevin sebebi evvelce de yazdığımız gibi Amerikadaki tre-dünyonların, amele ücretlerini sermayedarlarla müzakere ve tesbit etmek hakkını kazanmak İstemeleridir. Bu suretle amele mesaisi çalışma şaraitl ücretleri işi tredünyonların hukuk ve salâhiyetleri dahilinde olacaktır.
Amerika bir taraftan bu güç İşle karşılaştığı gibi diğer taraftan önümüzdeki kış mevsiminde işsizler ve işsizler ailesi olan yirmi milyon Amerikalıyı devlet hesabına iaşe etmek meselesi İle de karşılaşmaktadır. Yirmi milyon kişi, Amerika nüfusunun aşağı yukarı altıda biri demektir Bunları geçindirmek için tahmin olunan meblâğ ise 1,500,000,000 dolardır.
Amerika hükümeti bu kadar büyük ve güç İslerle karşılaşdığı halde vaziyetin müşkilâtını yenmek için çalışmakta ve bütün dünya onun çok mühim tecrübesini derin bir merak İle takip etmektedir.
Bir devletin şöyle böyle beş milyon aileyi geçindirmek mecburiyetinde kalması şimdiye kadar görülmüş birşey değildi. Fakat buhran, Amerikayı bu vaziyete sürüklemiş bulunuyor. Bu İşin içinden çıkabilmenin kestirme yolu, işsizlere iş bulmaktır. Fakat bu gayeye varmak için dünyanın tabii bale dönmesi lâzımgelir ki bu da ancak uzak bir istikbalde mümkün ola» bilecektir.
Ohalde Amerikanın bu sıkıntıyı uzun bir zaman çekeceğinde şüphe yoktur.
Amerika grevinde kanlı hâdiseler
Ceman yekûn 10 ölü, 41 yaralı var. Şimdiye kadar 64 kişi de tevkif edildi
Kevmf makale
A
Mes'uliyet hissi Birinci sahifeden devam Bu meselelerin en mühimlerinden biri malûm olduğu üzere Tramvay Şirketinin yol parası namiyle senelerce İstanbul halkından birkaç milyon lira çekmiş olmasıdır. Senelerle devam eden bu suiistimal, yeni bir Nafıa Vekilinin İşe başlar başlamaz yaptığı tetkikatla meydana çıktı ve derhal önü alındı. Halbuki geçenlerde de yazdığımız veçhile, Şirketlerin muamelâtından asıl mes’ul olan ve hatta münhasıran bu muamelâtı takip ve mürakabe için Devlet hâzinesinden maaş alan muvazzaf memurlar vardır. Bu memurların se-nelerdenberi, Tramvay Şirketinin bu şayanı hayret yolsuzluğu nasıl nazarı dikkatlerini eelbetmemiştir. Nasıl olııp ta Şirketin böyle milyonlara baliğ olan paraları hergün halktan çekip almasına müsaade ı föstermişlerdir. İşte bu ihmal ve âkaydî, bazı memurlarımızın mes’u-iyet bissile nekadar az alâkadar ılduklarına büyük bir misal teşkil diyor. Hem öyle bir misal, ki mil-onlar meselesi meydana çıktığı akit, belki o milyonların mikda-ından ziyade bilhassa bu ihmal ve ikaydî herkesin nazarı dikkatini elbetmiştir. Tramvay Şirketinin jiistimailerine set çekilmesi şüp-esiz çok meşkûr bir hizmettir.
■ akat bu suiistimal karşısında se-1 elerle lâkayit kalmış olanların "Ç1 , es’uliyetlerinin de tesbit edilmesi ibemehal lâzımdır. Çünkü o ya-Imıyacak olursa, Tramvay şirketi ’ c fırsatta behemehal bir çaresini ılup yine yolsuzluğa başhyacaktır. ( zim memleketteki ecnebi Şirket-j *i, artık binbir misal ile anlaşıl-■ ştır.ki yalnız kendi menfaatleri-e ‘ hizmet ederler ve bu menfaat-

•i temin için her yolsuzluğa baş _ ruriar. Onları bu heveslerinden ncö J ^geçirmek İçin yegâne çare, ken-dA ₺ (er‘n* murakabe ile muvazzaf olan-ib vazifelerini merhametsiz bir m;e hıus ve dürüstlük ile ifa ettikle-m3' ' Jt kanaat getirmeleridir. Bunun nı. v de şimdiye kadar yapılan ) olsuz-, dardan mes’ul olanlar, mes’uli-kı ° * Berinin derecesiyle mütenasip aki-. * 5ere uğramalıdırlar,ki yerlerine
Uf 1 »cek olanlara bir dersi ibret teş-ru etsin. İşte bizde mes’uliyet hissi, tş ’ı: olda tedabirde hiç zaaf gösmetnek )î esinde, esaslı surette yerleşebilir, tik )c •în Hare makinemizin bazı ak sa-da bu iâzimeye çok ehemmiyet ’• ‘::fl İdlğinl, vazifesini iyi yapan me-un ‘ larln behemehal takdir edildiğini, ihmal ve lâkaydî gösteren-cezalandırıldığını görüyoruz.
'ı İt bu kaidenin daha devamlı, i* şümullü surette tatbiki lâzım-T (Ancak o sayededir, ki bundan 'I: a herhangi bir Şirketin senelcr-» milyonlarla suiistimal etmiş i' :sı gibi feci garabetlere şahit ,ı ' ktan kurtulabiliriz.
||i» Ebüzziya Zade
n

a
«Ancak o sayededir, ki bundan
İDİSAT KARŞISINDA] i fc/RLER, GÖRÜŞLER ]
■Thnin en büyük faydalarından ■’Ç .(insanlara iş vermesi, onları um' ^rmaıı, kazandırmasıdır. Bunun git 1 1 mahiyetini anlamak için bir
oe ). gazetesinin neşrettiği şu rak-. B e-’ra bakmak kifayet eder:
- »p ^mobilcilik 2,500,000; elektrik-
* ir b'J .000,000; sinemacılık 400,000
H ıculuk 400,000; elektrik vesai-z- M|(i( soğutma cihazları 100,000, fecilik aşağı yukarı ayni mik-ki | ı(!ş doğurmuştur.
tmMf 1 araştırmalarının doğurduğu f*na/ı n,n Asanları işsiz bıraktığın -,| ek yanlıştır.
„ »n*\kis ilim insanlara İş kapıla-
/üş iı) )ir atı
BsyM 1
R.
I Müthiş bir tren kazası o’du
Beş kişi öldü, kırk da yaralı var
Londra 7 (A. A.) — İki tren Glasgov merkezi istasyonu civarında çarpışmışlardır. Makinist ile ateşçi ölmüşlerdir. Kaktan fazla yaralı vardır. Şehrin bütün hasta nakleden otomobillerine vaz’ıyet edilmiştir. Bütün hastanelerin doktorları acele olarak kaza yerine gitmişlerdir.
Çarpışma iki yolcu treni arasında olmuştur. Lokomotiflerden biri ötekinin üstüne çıkmıştır. İki trenin de ilk üç vagonları iç içe girmişler, parçalanmışlardır. Dört hattın üzeri tahta ve demirlerle doludur.
Londra 7 (A. A.) — Gias-gov civarındaki tren kazasında yaralanan iki lokomotifin birisinin ateşçisi de ölmüştür.
Londra 7 (A. A.) — Glas-gov tren kazasında yaralan iki kadın, yaralarının tesirde ölmüşlerdir. Bu suretle ölenlerin sayısı beş olmuştur.
Perili evi taşlıyan-lar kim?
Birinci sahifeden devam bunlar mektebe devam etmekte kendi hallerinde yaşamakta ve babalarının aldığı son model radyoyu geç vakitlere kadar çalarak eğlenmektedirler. Ara sıra aile arasında yapılan saz eğlenceleri de buna inzimam etmektedir. Halbuki o civar halkının bir kısmı vasat geçimli ve bu itibarla da eğlenebilecek vesaitten mahrum oldukları için, araya çekememeziik girdiği bu hasedin şevkiyle komşular terafından Osman efendinin evi taşlanmak suretiyle cahiline bir intikam alınmak istenildiği anlaşılmaktadır.
Osman efendinin refikası, kendilerinden şüphe ettiği komşuları polise bildirmiştir. Zabıta henüz takibat ve tahkikatını bitirmediği için biz do isim zikretmiyoruz.
Evin taşlanan arka kısmının sık ağaçlık olması, birkaç eve ait bahçenin bu kısımda birleşmiş bulunması, taşları kimin atmakta olduğunu tesbit etmek işini güçleştirmekte ise de hakikatte insan olan bu cinlerle perilerin kim oldukları nihayet anlaşılacağına şüphe yoktur.
Nevyork 7 (A. A.) — Mensucat grevinin üçüncü günü silâhlı mücadeleler olmuştur.
Şimalî Karolinde grevciler, çalışmak istiyen bir fabrika memurları ile çarpışmışlardır. Altı kişi ölmüştür. Şehir heyecan içindedir.
Cenubî Karolin de grevcilerle bir fabrika bekçileri arasında Almanyada bankacılk
Berlin 7 (A. A.) — Havana ajansı bildiriyor: Hükümet, Alman iktisadiyatına pek faydalı olmıyan kredi müesseselerinin adedini tahdit için yeni banka müesseseleri veya mevcut müesseseler tarafından şubeler açılmasını menetmişti-*.
Amerikada harp bitmiyecek gibi
Mağlûp olan Bolivya ileride zafere ulaşacağından emin!
Vaşington 7 (A. A.) — Hariciye Nezaretinin “Lapaz,, dan öğrendiğine nazaran cepheden avdet eden Reisicümhur M. “ Salamaka „ orada erkânıhar-biye ile istişarede bulunmuştur. Erkânıharbiye kendisine iki üç gün zarfında cevap verecektir. Reisicümhurun ordu vaziyetini cesaret verici mahiyette bulduğu ve erkânıharbiyenin kendisini hezimet ifade eden şartları hiçbir suretle kabul etmemeğe teşvik ettiği bildirilmektedir.
Bu nikbinlik, ParaguaylIların üssülharekelerinden uzak bulunmalarından ileri gelmektedir. Zannedildiğine göre, Bolivya kendisine yapılan teklifi ancak bazı şartlar altında kabul edecektir. Bolivya sefareti, ParaguaylIların taahhütlerine muhalif olarak, teklifi kabul ettiklerini vaktinden evvel bildirmiş olmalarını protesto etmiştir, imparator karar verecek
Birinci sahifeden devam
Herhalde Japonların istediklerini yapabilecek vaziyyette olduklarına şüphe etmemelidir.
Tokya 7 (A. A.)— Japonların deniz meselesi hakkındaki nihaî teklifleri İmparato» aarze-dilmiştir. İmparator bu teklifleri isterse tadil edebilecektir.
Tekliflerde “beş - beş - üç,, nisbetinin kaldırılması, “Vaşington,, muahedesinin tadili veya yerine bir başka muahede yapılması vardır.
Bu siyasetin tasvibi, bugün kabineden istenilecektir.
Japonya, aynı zamanda saf fi harp zırhlıları ile tayyare taşıyan gemilerin tamamen kaldırılmasını veya cezrî şekilde tahdidini istiyecektir.
Yeni gümüş
Birinci sahifeden devam
Eski harflerle olan Cümhuriyet nikel paraların resimlerini de ben yaptım. Bugün piyasada kullanılmakta olan nikel kuruşlar ve yirmilik ile onluklar benim eserimdir. Bunlardan başka şimdiye kadar basılan birçok Türk paralan da benim eserimdir.
İstiklâl madalyaları ile Ankara altınlarını, yeni ziynet altınlarını da ben yaptım.,,
Mesrur İzzet Bey, Senayii nefise mektebinin 310 senesi mezunlarındandır ve mezkûr mektebin hey-keltraşlık kısmını birincilikle bitirmiştir. Maamafih mumaileyh hey-keltraşlıktan ziyade modelciliğe de ihtisası olduğunu söylemektedir.
yapılan mücadelede bir grevci sil&hla öldürülmüştür.
Atlanta şehirinde bir grevci almış olduğu yaraların tesiriyle ölmüştür.
Grevin başladığı günden bu güne kadar on ölü ve kırkbir yaralı vardır. 64 Kişi tevkif edilmiştir. Son yapılan tahminler, grevcilerin sayısını 340,000 olarak tesbit etmektedir.
İdamdan kurtuldu
Viyana 27 (A. A.) — 25 temmuzda (DolfüsUn katledildiği gün) Başvekâlette nöbetçi olan polis memuru Hoelzel idama mahkûm edilmiştir.
Viyana 7 (A. A.) — Hoel-zel'in idam karan müebbet hapis olarak değiştirilmiştir
Almanyadaki Yahudiler
M. “Hitler,, e neden rey vermişler miş?
Berlin 6 (A.A) Havas Ajansı bildiriyor: Milliyetperver Alman yahudileri cemiyeti doktor “Navman,, ın reisliğinde bugün toplanmıştır. Mumaileyh irat ettiği nutkunda demiştir ki:
“— Reyiâmda “evet,, reyi vermekliğimiz yeni bir ayrılıktan içtinap içindir. Yahudiler, Alman yahudiliği ile şimdiki muarızlarımız arrsında daha sonra bir uzlaşmanın tahakkukunu görmek ümidiyle her şeye tahammül etmelidirler.,,
Bu cemiyetin marşında şu ifadeler vardır :
“Almanlık vazifemizi yapalım, bizimle alay etsinler, bizi istihfaf etsinler, biz Alman kalalım,,.
Rusya borç mu istiyor ?
Vaşington 7 (A. A.) —, Sa-l&hiyettar bir membadan haber alındığına göre Sovyet - Amerika borçları müzakerelerinin akamete uğramasına sebep, Ru^yanın 100 milyon dolarlık bir istikraz ile aynı miktarda kredi kolaylıkları yapılması için İsrarıdır.
Söylendiğine göre Reisicüm-hur, kredi kolaylıkları yapılmasına müsaittir. Fakat istikrazı reddetmektedir.
Irak Meclisi feshedildi
Bağdat 6 ( A. A. ) Kral bir emirname ile Parlâmentoyu feshetmiştir. Yeni intihabatın tarihi tesbit edilmemiştir.
Sırbistan Veliahdine nişan
Atina 7 (Hususî) — Yunan Cümhur Reisi M. “Zaimis,, Sırbistan Veliahdine Büyük Salip nişanını vermiştir.
Yunan kabinesine muhalifte mi alıncak?
Atina 7 (Hususî) “Venizolos,, taraftarı"Elefteron Vima,, gazetesinin bir Haberine göre Ayandan sabık hariciye nazırı M. “Mihalakopulos„kendisne teklif edilen Maliye nezaretini redet-miş ve hükümetle teşriki mesaide bulunabilmek için Hariciye nezaretini kabul edeceğini söylemiştir.
Almanyada yeni tev-kifat var
Berlin 7 (A. A.) — Royter ajansı muhabirinden : Komünist oldukları iddia edilen elli kişi, gizli polis tarafından “Berlin,, in ,‘Şöemeberg,, nahiyesinde yapılan taharriyat esnasında tevkif edilmiştir.
Taharriyata devam edilmektedir.
Söylendiğine göre polis tahrikat yapan komünistlerin umumî karargâhını bulmuştur.
Mekteplere alınacak leylî meccani talebe
Maarif Vekaletinin
Ank.ra 7 (A. A.) -
Vekâletinden blldirilm.şbr:
915 mımsr.l. kanunun leri dahilinde Maarif Vekâ id.re.ind.ki « OrUmektcP
lerde ley» Meccani olmak l«»y I
l. rin müs.b.k. imtihanlar. .»»S -d.ki esaslar dahilinde icra «d.le
Müsabaka imtihanlar. 30/ I 9 / 1934 Pax.r günü saat 9 da a« I '■'•““■Müsabakaya i.tirak ede-.eklerin mür.ctl.n »/9/1934ey-J lül cumartesi gunu akşamına '‘•t^Uytm.-cc.niUkmü^b.k. imti».ni.r.n.i,«rA.d«.kk..n«-ziyetleri ve ibraz edecekler fc.Hr müdürler t.r.fmdan te* edilecek, lüzum görülürse Vekâlet, tahkikat yap.lacakt.r,
4-Leyli meccanilik mflsab. k. imtih.nl.nna l5tlr.k edecek namzetlerin haiz olmalar. lâz.mgs-len (artlar şunlardır!
. — Türk olmak “ecnebi tabı , iyetlndeki Türk soyundan ol.n ço- , euklar da dahildir.,, I
ettiği hadieri ^nd. bulunmak.
c — Bedence ve runç»
m. lül, takat ve kusurlu olmamak.
ü — Velisi kendisini tahsil et-tiremiyecek kadar fakir bulunmak;
” 1 Zekâ.., ç.l.»k.nh«., ablak. mensup olduğu mektepten .laca». (otogr.fi. vesika ile
Dördüncü maddenin a »e „ hûvivet cüzdaniyle c„ şar-
’t, mektep doktoru, bulunm.d.g. takdirde, imtihamn yap.latag. ma X hükümet tabibi tarahnd» ..pHacak ”“77X“k ".porb, !
U3,nec* i
"(ac.g. Muallimler meclisi m.sba-. tahakkuk ettirilecektir.
‘•’f- İmlan sualleri her s.n.f | mecc.niUgi için »yr’ (
azere Vekâlet tarafından tertip narak göderilecektir. . _ Vi. I
e __Müsabaka imtihanı, her
lt«t merkezindeki lisede, «M bu-lunm.yan Vilâyetlerde
. j 7 mektep te bulunnuyan v‘ ;7drmXzlXde Maarif idare-•'"^I-Ü-hÜkomisyonUr.,
Liflerde gelinde
M?.Xmüdürlerinin reisliği slt.nda TesekküT edecek komisyon tarafın-dmİ y.p.l.e.k«- Komisyon 3 mu-.İlimden müteşekkil
»_MQMb.kalmhh.nlar. Türk ’iri ol.r.k İcra edilecektir.
9 _ Vekâlet t.raf.ndan gonde-^■“'rrrbe^tı '^L^Hk'a imtibanianmu
' . hu imtihanlar içm Vekâ-
Ht’’t.rr.f.nd.n gönderilmiş oi.n kâğıtlar üzerine yazılacaktır.
fş _ İmtihan kâg.tlar. muhur-
İzmirde üzüm ve incir satışları
İzmir 7 (A. A.) — Eylülün birinci gününden altına günü akşamına kadar bir hafta içinde İzmir Borsasmda beş kuruştan on üç kuruş otuz paraya kadar 1650 çuval incir, yedi kuruştan on dokuz kuruşa kadar 32,632 çuval üzüm satılmıştır.
-------------□—-------------
“Cevizli,, köyü yeniden yapılıyor
Akseki 7 (A.A) — Bir yangın neticesinde harap olan ve yediden inşasına başlanan Cevizli k^yü inşaatı hayli ilerlemiştir.
105 evden ibaret olan bu inşaatın Cumhuriyet bayramında bitirilmesi için çalışılmaktadır.
-------------.g------:------
Ziraat Vekili
Giresun 7 (A. A.) — Ziraat Vekili Muhlis Bey bu sabah Gülcemal vapuriyle buraya gelmiş ve şehrimizin mülkî ve as- , kerî erkânı tarafından karşılanmıştır. Vekil Bey iskele mey-dadında duran ihtiram kıtasını teftiş ettikten sonra belediyeye gelmiş ve bir müddet isti-
mühim bir tebliği lenmiyeceği gibi hiçbir suretle de işaretlenmiyecektir.
12 — Talebe cevapları yazarken müsveddelik kâğıtlar kullanmıya-caktır. Yalnız riyaziye imtihanı için müsveddelik kâğıt verilebilir.
13 — imtihanlar 3/5/1934 tarih ve 25111 ve 6/5/1934 tarih ve 25240 numaralı tamimlerin tahrirî imtihanlara ait hükümleri dahilinde yapılacaktır.
14 — Müsabaka imtihanlarını
yapacak olan heyetin reisi, usulüne _
muvafık olan müracaattan kabul I
ile şartları haiz olanların adlarını
ve hüviyetlerini tesbit ederek ken-di'erine fotoğraflı birer vesika verecektir. Ancak bu vesikayı ibraz l edenler imtihanlara iştirak ettirilecektir.
b — imtihan için tayin olunan müddet sonunda imtihan kâğıtları toplanarak usulüne göre bir mazbata ve komisyon tarafından imza I edilecektir.
I c — Mazbata : İmtihanın sureti I ceryanı, sual zarflarının açılma tarzı imtihana iştirak edenlerin sınıf üzerinde adetleri ve icap eden mütalâalar bulunacaktır.
15 — Vekâlet numara ölçülerini birleştirmek maksadiyle imtihan kâğıtlarını merkezde tetkik ettlre-
ı çektir. Bunan İçin imtihan kâğıtları behemehal imtihan bittiği gün zarf içine konarak mühürlenecek ve resmî taahhütlü olarak mazbata ile birlikte doğrudan doğruya Oria tedrisat umum müdürlüğüne gönderilecektir.
16 Türkçe ve Edebiyat imtihanı 30 Eylül pazar, Riyaziye imtihanı 1 Teşrinievvel pazartesi, tarih - coğrafya imtihanı 2 Teşrinievvel salı günü icra edilecektir. İmtihanların kaç saat süreceği sual zarfının Üzerinde yazılıdır.
17. Yukardaki şartlar dahilinde leylî meccanilik imtihanlarını kazananların adları Vekâlet tarafından | gazetelerle ilân olunacaktır.
18 — İmtihanlarda müsavi derecede muvaffak olanlardan şehit çocukları tercih olunacaktır.
19 — Bu tamim münasip mahallere asılmak suretiyle ilân edilecektir.
İmtihanlar nerede yapılacak?
İmtihanların icra edileceği yerlerin liatesi aşağıdadır:
Adana Erkek lisesi, Ankara kız lisesi, Antalya erkek lisesi, Afyon Karahlsar erkek lisesi, Bursa erkek lisesi, Balıkesir lisesi, Diyarıbekir lisesi, Denizli lisesi, Edirne lisesi, Erenköy kız lisesi, Erzurum erkek lisesi. Eskişehir lisesi, Gaziantep lisesi, Galatasaray lisesi, İzmir Erkek lisesi, Kars lisesi, Kas-tamoni lisesi, Kayseri lisesi, Konya lisesi, Kütahya lisesi, Malatya lisesi, Samsun lisesi, Sivas lisesi, Trabzon lisesi, Yozgat lisesi, Amasya, Aydın, Bilecik, Bitlis, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Elâziz, Erzineaı-, Giresun, Gümüşhane, tsparta, İzmit, Kırk-lıreli, Kırşehir, Mania», M.r.ş, Mardin, Mersin, Muğla, Niğde, Ordu, Rize, Sinop, Siirt, Tekirdağ, Urfa, Van, Zonguldak orlamektep-leriyle Beyazıt Maarif Müdürlüğü.
“Giresun,, da
rahat etmiştir.
Muhlis Boy Pazar gününe kadar burada kalarak tetki-katta bulunacaklardır.
( Son haberleri mizin dovam
7 inci sahifede )
Eylül 8
3
SÜTUNLAR ARASINDA
Muharrirlerin ölümü
Mahmut Yesari Bey “ Biz nasıl ölürüz „ başlıklı hazin bir yazı neşretti. Alfons Dörde, bir ölünün hislerini tahlil ederek tabut ardında ▼e etrafında dönen çirkinlikleri bütün iğrençliğiyle ortaya atmıştı. Bir 'cenaze arkasında geçecek iki üç saati heder 6ayan dostların bu jefil [düşünceleri, kocasının henüz başlıyan matemiyle göz yaşı içinde kalmış dul kadının yanı başında kulaktan kulağa devrolunan kahkahalar ve daha birçok çirkin şeyler o yazıda canlandırılmıştı. Fransız edibi, o küçük eseriyle cemiyetin nerelere kadar düştüğünü tasvir etmek istiyordu.
Fazıl Ahmet beyde yirmi beş sene evvel “ kalbim „ diye mensur bir şiir yazmıştı. Bu da ölümle ve mezar ile alâkalı idi. Fakat enfes bir yazı olup şiir üslubiyle ve aşka (istinat edilerek kaleme alınmıştı.
" Biz nasıl ölürüz ? „ yayışı Dor-deninkinden de, Fazıl Ahmet be-y.nkinden de güzeldir.Çünkü tama-miyle hayattan kopye edilmiştir, hayali ve hattâ mizahi gibi görünürse de baştan başa hakikattir, hiçbir satırında hayal yoktur. Üslubunda mizahı görünmesi ise tasvir olunan fecaati okuyuculara hazmettirmek için ihtiyar olunmuş bir kalem cilvesidir.
Biz bu yazıyi, muharrir ailesi arasında yaşayan samimiyetsizliği mertçe tasvir ettiğinden dolayı beğendik. Fakat Matbuat Cemiyetinin, o yazıyı bir ders gibi okumasını isteriz. Çünkü genç romancının gösterdiği ağır akibet, o cemiyeti teşkil eden insanların hepsi için de jnukadderdir.
Fakat bir nokta daha var ve Mahmut Yesari Beyden vakit bulursa onuda böyle mertçe ve açıkça tasvir etmesini rica ederiz : Muharrirlerin hayatı!.. Bize kalırsa muharrirlerimizin ölümleri kadar yaşamaları da bir faciadır, öyle bir facia ki bunu şen bir şekle sokmak anka meşrep Matbuat Cemiyetimizin bile elinden gelmez, gelemez.
Zavallı muharrirler 1...
B.
Avrupada muvaffakiyetle çalışan bir talebemiz
Avrupada tahdide bulunan gençlerimi z d en bazıları, çalışkanlıkları ve dürüstlükleri ile bütün muhitlerinde nazarı dikkati celbeylemekte ve Türkün namını yükseltmektedirler. Mahkemeyi Temyiz âzasından Ziya Beyin
mahdumu olup A manyanın Frank-ffort Ammayn şehrinde pedagoji tahsil etmekte bulunan Bedi Ziya Bey de bu meyanda bulunmaktadır.
Bu genç ayni zamanda orada memleketimize dair verdiği müteaddit konferanslarla büyük bir alâka uyandırmış, bilhssaa ilk konferansından dolayı Maarif Vekâleti kendisini resmen takdir etmiştir.
Bedi Ziya Bey, geçenlerde “Sar„ havzasında seyahat eden ve muhtelif dokuz millet talebesinden müteşekkil olan talebe grupuna ittifakla reis intihap olunmuştur.
Resmimiz, temsil ettiği bu beynelmilel grup namına Bedi Ziya Beyi “Sar,,da meçhul asker mezarına çelenk korken gösteriyor
Amerika hükümeti, işsizlikle mücadele ederken işsizlere para yerine mesken ve yiyecek temin etmeyi münasip görmüş^ve. ona göre tedbir ittihaz etmiştir. Nev-yorkta 18,000 işsizi barındıran, aynı zamanda onlara geni işler öğreten evler açılmıştır. Bu evlerde işsizlere her gün muntazaman yemek verilmektedir. Derç ettiğimiz bu resim işsizleri yemek yerken gösteriyor ve bundan da anlaşılıyor ki Amer ikadaki işsizler, birçok yerlerdeki iş sahiplerinden daha iyi yaşamaktadırlar
Almanyaya buğday satacağız
Muhtelif memleketlerle müzakere berdavam
Ziraat Bankasının müteaddit memleketlere buğday ihracı hakkında yaptığı müzakereler netice vermek üzeredir. Bu meyanda Alnıan-yaya buğday ihracı zımnında yapılan müzakerat bir hayli ilerlemiş ve hatta A'manyaya ilk satış ta yapılmıştır. Almanyaya ilk parti olarak “150,, ton buğday ihraç edilecektir.
Ziraat Bankası bu sene zarfında şimdiye kadar zurradan“9„ bin ton buğday satın almıştır.
“1932,, ve “1933,, seneleri zarfında bankanın köylüden mübayaa etmiş olduğu buğday miktarı “182000,, tona baliğ olmaktadır.
Cumhuriyet Gençler Mahfili ve Uzunköprülüler
Cümhuriyet Gençler mahfili, “4„ temsil vermek üzere Uzunköprü Halkevi tarafından angaje edilmiştir. 17 Eylülde buradan hareket edecek olan gençler 21 Ey’.ûl cuma günü şehrimize avdet edeceklerdir.
Telefon Şirketindeki fazla para Telefon şirketinin abonelerinden aldığı fazla paranın 220,000 lira olduğu anlaşılmıştır. Halbuki Şirket şimdilik yalnız 190,000 lirayı iade etmiş ve Merkez bankasına yatırmıştır.
Posta ve Telgraf müdürlüğüne müracaat ederek fazla parayı belediyeye teberrü edemeyeceklerini bildiren abonelerin isimleri mezkûr müdürlükçe Belediyeye bildirilecektir.
Leylek - Kartal harbi mecruhlan!
Leyleklerle Kartallar arasında vukubulan kanlı savaştan karilerimizi haberdar etmştik. Galibi mağlûbu lâyıkıyle anlaşılamı-yan bu harpte her iki tarafın da bir bayii zayiat vermiş olduğu anlaşılıyor.
Mecruh leylerden sonra yaralı kartallar da muharebe meydanından dönmeğe başlamışlardır. Evvelki günden beri iki yaralı kartal Halice demirli duran yelkenlilerin direklerinde tünemektedirler. Gemiciler bu mecruh muharipleri tedavi etmekte ve karınlarını doyurmaktadır.
Şehir Tiyatrosunda yeni eserler
İstanbul belediyesi Şehir tiyatrosunun Tepebaşı bahçesinde açtığı kooperatif faaliyetine nihayet vermiştir. Bunun sebebi yeni tiyatro mevsiminin yaklaşması bu sebeple provalara başlamak lüzumunun hasıl olmasıdır.
Eylülün on beşinden itibarn provalara, 1 teşrinievvelde de kış temsillerine başlanılacaktır.
Bu sene şehir tiyatrosu repertuvan çok zengindir. Birçok maruf eserler oynanacaktır. Bu meyanda Alman şairi “Göte,, nin “Faust„ u, “Şekis-pir„ in “Hamlet*, i, “Kral Odip„ i ve “Makbet„i ile “Madam Sanjen,, gibi eserler vardır.
Madam “Raşel,, in başına gelenler Kadıncağız sabaha kadar eşya-sıyle sokakta kaldı!
Dün gece saat 20 raddelerinde Ankara caddesinde garip bir vak’a olmuştur. Madam “ Raşel „ isminde bir kadın tanımadığı bir evin kapısı önüne kendisine ait bütün ev eşyasını yığmış ve 1 «Bana oyun oynadılar! „ diye bağıra bağıra sabah-lanııştır. Eu garip hâdise şudur :
Beşiktaş taraflarında bir evin bir odasında oturan Madam “ Raşel „ dün İstanbul tarafına geçmiş ve kendisine bu cihette bir odacık aramıştır.
Nihayet Ankara caddesinde Ahmet Halit kütüpanesinin tam karşısında 83 numaralı evde bir boş oda bulmuştur. Madam odayı gezmiş, pazar'ık yapmış ve üç buçuk liraya kiralamıştır.
Bunun üzerine Madam “Raşel,, Beşiktastaki odasında bulunan eşyasını bir arabaya yüklemiş ve yeni evine getirmiştir. Fakat busefer garip bir vaziyetle karşılaşmıştır. Yeni kiraladığı evin içindekiler Madama kapıyı, açmamış'ar :
— Ve biz seni tanımıyoruz, odayı da sana kiralamadık, demişlerdir.
Bu vaziyet karşısında Madam “Raşel,, evvelâ hiddetlenmiş, bağırmış çağırmış, fakat hiç bir netice hasıl olmayınca ağlamağa başlamıştır. İşe polis müdahale etmiş, fakat Madamın eve alınması kabil olmamıştır.
Madamın eşyası sandıklar, sepetler, çuvallar, denkler gibi birçok parçalardan mürekkep ve oldukça çok olduğu için, derhal başka bir yere nakledilememiştir.
Madam eşyalarının başında sabaha kadar beklemeğe karar vermiştir. Dün gece kendisini polis muhafaza etmiştir. Mesele bugün halledilecektir.
Bir Sigortayı dolandırmak istediler
Gümrük muhafaza memurlariie zabıta bir Halı sigortası dolandırıcılığını meydana çıkarmıştır.
Hâdise şudur :
Şehrim'zde bulunan bir Ermeni tacire ait olan ve kıymetli halıları ihtiva eden büyük bir denk Ode-saya nakledilmek üzere bir Sigorta kumpanyasına yüksek bir ücretle verilmiştir. Sigorta kumpanyası halıyı vapura koymuştur. Fakat vapur Odesaya geldiği zaman hah denginin ortada olmadığı görülmüştür. Bunun üzerine tahkikat yapılmış ve dengin, vapur Sarıyer açıklarına geldiği zaman vapurdan aşı-rıldığı ve Sigorta kumpanyasının dolandırmak istendiği anlaşılmıştır. Alâkadarlar hakkında takibata başlanmıştır.
Şerhler
“Ezelî ve mutlak bir kanun, hilkati idare eder: Tarakki kanunu!.. Hayatın sonsuzluğu içinde herşey yükselir. Sukutlar, hatalardır,, Camitle Flammarion
Şerh ve izah:
Camitle Flammarion, bizim yurdumuzda da şöhret almış âlimlerdendir, ölümü üzerinden on sene bile geçmemiştir. Çok ağır fennî mevzuları ekseriya hikâye üslubile tahlil ve teşrih ederdi, onlardan herkesin zevk alıp müstefit olmasına imkân verirdi. Bu meşhur âlim, Kâinatı tarakki kanununun idare ettiğini söylüyor ve hilkatte yükselmenin esas, sukutun da hata olduğunu iddia ediyor.
Bütün varlıklar için tarakki mukadder midir, her mevcut mutlaka yükselmek için mi var olmuştur? Burası istifa ve tekâmül ka-
Başvekilin Şark I Yenileme Kanu.
nuna muhalefet
Seyahati
Başvekil İsmet Paşanın Şark vilâyetlerimizde yapacağı seyahatin ana hatları hemen hemen taayyün etmiştir, ismet Paşa İstanbul-dan vapurla Trabzona gidecek, Erzurum - Kars - Beyazıt - Van -Muş vilâyetlerine de uğradıktan sonra “Diyarbekir,, i ziyaret edecek ve oradan Ankaraya avdet eyliyccektir. Başvekil Paşanın ziyaret edecekleri vilâyetlerde şimdiden istikbal hazırlığına başlanıl-
__________________________, Gürültü cezası bin
1
Şehirde gürültüyü azaltmak için Belediye tarafından ittihaz edilen tedbirlere muhalif hareket eden esnafa bir ay zarfında yazdan para cezaları bin lirayı bulmuştır. Bundan maada henüz kesbi katiyet etmemiş mühim mikdarda cezalarda vardır.
Kasap çırağının eli gitti
Balıkpazarında Tahmis sokağında kasap Hakkı Efendinin dükkânında çıraklık yapan Hüseyin isminde bir çocuk dün makine ile et kıyarken elini makineye kaptırmış, ağır surette yaralanmıştır.
Hüseyin hastaneye kaldırılmıştır.
POLİSTE
Misafirlikte ölü.
1
Dün bir zat misafir gittiği bir hanede ansızın ölmüştür.
Arnavutköyünde oturan Mehmet kaptan dün mahalle komşusu Saniye Hanımın evine misafir gitmiştir.
Ev sshibi île misafir öteden beriden muhabbet ederlerken Mehmet kaptan birdenbire olduğu yere yı-kılıvermiş, bu gayri tabiî halden şaşıran Saniye Hanım feryada başlamıştır. Neticede Mehmet kaptanın sektei kalpten öldüğü anlaşılmıştır.
Düğün evinde facia
Şehremininde oturan Servet hanım dün öğleden sonra Ho hor caddesinde 50 numaralı hanede yapılmakta olan görümcesinin düğüne gitmiş, merdivenleri inerken birdenbire muvazenesini kaybederek düşmüştür.
Servet hanım ağır surette yaralanmış ve berayı tedavi Cerrah Paşa hastanesine kaldırılmıştır.
Vapurda dayak
Saat 6 vapuru Adalardan gelirken Nazım ve Nurettin isminde iki arkadaşla Hüseyin isminde bir zat arasında sebebi henüz anlaşılmayan bir meseleden dolayı kavga çıkmış, Hüseyin Efendi iki arkadaş tarafından darp ve cerhedilmiştir.
Polis Nazım ile Nurettin’i yakalamıştır.
nunları dolayısiyle münakaşayı davet etse bile insanlığın ezelî nasibi her halde tarakkidir, yükselmektir. Beşer tarihi, bu hakikati itiraz kabul etmez surette isbat ediyor. Ohal-de fertlerin de bu tabiî kanuna uygun bir hayat geçirmeleri zaruridir. Bu da yarını bugünden daha iyi yapmaya çalışmakla tahakkuk eder. Bugünden iyi olan yarın, her yuvanın ve her ferdin tarakki kanununa intibak ettiğini gösterir. Bugünden fena olan yarın ise kanun haricinde kaldığına delâlet edeceği cihetle feci birşey olur.
ZAMAN
Davete icabet etmeyince mahkûm oldu
Galata gümrüğü memurlarından İsmail bey, dosyaların yenilenme kanununa muhalif hareketten dolayı Sultan Ahmet sulh ceza mahkemesi tarafından elli lira para cezasına mahkûm edilmiştir.
İsmail beyin sebebi mahkûmiyeti şudur: Bir zata borçlu olan İsmail bey bu zat tarafından dava edilmiş, fakat dava evrakı Adliye yangınında yanmıştır. Alacaklı vekili dördüncü icra memurhğına müracaat etmiş, icra memuru da İsmail beye ihbarname göndermiştir.
Halbuki İsmail Bey icra memurunun davetine icabet etmemiş bunun üzerine mesele icra hakimliğine intikal eylemiştir, icra hakimi İsmail Beyi “2367,, numaralı kanunun maddei mahsusuna tevfikan on lira para cezasına mahkûm ve kendisini tekrar davet etmiştir. İsmail Bey icra hakiminin bu davetine de icabet etmemiş ve makul bir itiraz da serdeyleyememiş olduğundan mezkûr kanunun “35„ inci maddesinin “3,, üncü bendine tevfikan Sulh ceza mahkemesine sevkedilmiş ve 1 50„ lira para cezasına mahkûm olmuştur. Bu madde de üç aya kadar hapis cezası da vardır.
Sabıkalı asker kaçağı yaralandı
Evvelki gün Fatihte bir cerh vakası olmuş, bir sabıkalı kaçmağa teşebbüsünün cezası olarak yaralanmıştır. Vaka şu suretle olmuştur:
Sabıkalılardan Altmdiş namiyle maruf Niyazi aynı zamanda asker kaçağı da olduğundan uzun zaman-danberi zabıta ve inzibat memurları kendisini aramkta imişler. Nihayet memurlar sabıkalının Fatihte muh-tefi olduğu evi öğrenmişler ve kendisini yakalamak için tertibat almışlardır.
Evvelki gün Niyazi Fatihte saklandığı evden çıkarken memurlar taraf(ndan yakalanmış ve merkeze götürülmek üzere yola çıkarılmıştır.
Sabıkalı evvelâ teslimiyet göstermiş ve oyunu kaybetmiş kabadayı bir oyuncu gibi memurların ortasında yürümeğe başlamıştır. Lâkin kalabalıktı bir yere gelince anî olarak silkinmiş ve memurların elinden kurtularak bacaklarının bütün kuvvetiyle Kıztaşma dağru kaç maya başlamıştır.
Bu firar kaşısında esasen müte-yakkiz olan memurlar şaşırmamışlar ve Niyariye üç kere durmasın ihtar etmişlerdir.
Lâkin arılı firari bu ihtarlara ehemmiyet vermemiş, kalabalığa karışmak için bi âkis hızını arttıı-mıştır. Bu vaziyet karşısında memurlar tabancalarına davranarak firarinin üzerine ateş etmeğe başlamışlar ve altmdişi başından yaralamışlardır. Bir kurşun yağmuru altında kalan sabıkalı işin şaka götürür tarafı olmadığını anlıyarak durmuş ve yakasını yeniden memurların eline teslim etmiştir.
Sabıkalı asker kaçağı, başındaki yara oldukça ağır olduğundan, be-rayi tedavi Cerrahpaşa hastahane-sine yatırılmıştır.
İngilizler Sudan gibi geniş memleketlerde zabıta aevrigelerinm mem/fl taramasına imkân bulunmadığını anlayarak bu işin tayyarelerle karar vermişlerdir. Bu kararın tatbikinden çok iyi neticeler alınmıştır. /?esıml tayyare Sudanın merkezi olan “ Hortum „ dan 250 mil uzaklıkta olan " Xasl havalisinde uçmakta ve zabıta vazifesini yapmaktadır. Çöllerde polis vazı/1 gören bu tayyareler kullanılmağa başlanıldığından beri vukuat azalmişt■
Ç*öylesem tesiri yok Pussam gönül razı değil
Valiler arasında
Son günlerin mühim hâdiselerinden biri de valiler arasında yapılan değişiklikler di.Gazetelerimiz nedense bu hâdise üzerinde tevekkuf etmediler, beşaltı valinin birden vekâlet emrine alınması gibi alelâdelikten çok yüksek bir keyfiyetin sebeplerini araştırmağa lüzûm görmediler. Halbuki vukua gelen şu değişiklik dikkate değer bir şeydi ve tabiatlle halkın dahi alâkasını uyandırmıştı.
Evet birkaç Valinin birden vazife başından uzaklaştırılması idare tarihinde çok seyrek görülür hâdiselerdendir. Dahiliye Vekâleti böyle bir kararı ne gibi zaruretlerle aldı, düşünülmeğe değmez mi ?..
Biz bu düşünceyi geçirirken, ız-tırarî bir ricatle, Osmanlılık ve Meşrutiyet devirlerindeki valileri hatırladık, bunlardan evvelkiler, idare hayatında tek bir düstur tanırlardı : İdarei maslahat L. Bu düsturun hakikî manası: yerinde saymaktır. Vali, yalnız gününü geçirmeğe bakardı, yeniliğe ve tarakki-ye doğru yürümeği değil. Böyle bir şeyi düşünmeği bile suç sayardı.Saray da idarei maslahat politikasında muvaffak olanları, yani hiç birşey yapmayanları rütbe ile, nişanla mü-kâfatlandırırdı.
Meşrutiyet valileri kısmen eski devirden kalma adamlardı, yeni idarenin icaplarını ve vecibelerini bir türlü idrâk edemiyorlardı, inkılâpçı zihniyetini taşıyarak o devirde valiliğe yükselenler ise muhtelif unsurların zıt menfaatlerini meşrutî esaslara göre telife oğraş-maktan zaman bulup ta birşeyler yapmayı düşünemiyorlardı. Meşrutiyet devrinde valilik sınıfının istilzam ettiği vazifeleri tamamiyle görebilmiş olanlar yok denilecek «kader azdır.
Cumhuriyet, her iki devrin sakat veya muzur zihniyetlerini, hatta en küçük mikyasta, yaşatamaz-dı. Çünkü millî kanunlar millete hizmet etmek ve yurdu yükseltmek imkânlarını derece derece verdiği gibi memurların da neler yapmaya mecbur olduklarını o imkânlara göre mertebe mertebe tayin eylemişti. Vah, mutlaka çalışacaktı ve çalıştıracaktı, yollar, mektepler, or-ı manlar, iktisadi sahalar, harsî mevzular bu beklenen mesaiyi göğüslerinde tebellür ettirecekti.
Dahiliye Vekâleti, bizim an!a-| y ışı miza göre, rejimin emrettiği vel beklediği İdarî faaliyeti mürakabe-1 de çok hassas davranıyor. Beledi-I ye köy kanunlarını tatbik etmekte! sür’at ve ciddiyet gösteren, hayvani van yetiştirme işine kendi mıntakaJ lannda bir umde haline koyup veJ rimli surette çalışan, insan sıhatına koruma keyfiyetini esaslı bir meşJ gale bilerek uğraşan, yolları düzeli lip genişleten, mekteplere inkişa veren, ormanları zenginleştirme gayesini güden, iktisadi teşebbüt girişen valileri takdirnamelerle, k 4em zammiyle taltif etmesi ve ayı zamanda va’îîer arasında mühiı değişiklikler yapması o hassaşiyeti en parlak bir delilidir.
Mürakabenin bulunduğu yeı vazifanin iyi görüldüğüne şiip edilemez, vazifenin iyi görüldü ycrıerae ise ter(uaci muhdKkalLi İşte bizim son idari değişiklik! den çıkardığız neticeL..
Yangın başlangıcı
Dün öğle vakti, Edirnekapı Atikalipaşa mahallesinde Fahçıv oğlu sokağında 89 numaralı Madı “Anastas,, ın kiracı olarak oturc ğu ahşap evin merdiven altınd yangın çıkmış, etrafa sirayet ( meden söndürülmüştür.
Eylal 8
4
’ tiJOt 'f
Milletler Cemiyeti
^Milletler Cemiyeti Meclisi yarı daimî azalığına namzetliğimizi koymamız münasebetiyle karilerimizden biri Milletler cemiyetinin nasıl bir teşekkül olduğunu soruyor, cevap veriyoruz.
Milletler Cemiyeti 1919 senesinde Pariste toplanan sulh konferansının vücut verdiği bir teşekküldür. Versay muahedesi bu teşekkülden bahseder. Milletler Cemiyetinin teşkiline ait misak 1919 senesinin 28 haziranında müttefik devletler ile Alman murahhasları tarafından imza edildi.
Misaka göre Milletler Cemiyeti, cemiyet âzasının teşkil ettiği umumî heyetten Milletler Cemiyeti meclisinden ve daimî kâtibi umumiliğinden teşekkül eder. Umumî içtimaa her devletin üç murahhası iştirak eder, fakat her devletin bir reyi vardır. Âzaya muayyen zamanlarda, yahut lüzum görüldükçe içtima ederler. Cemiyetin meclis bü-İük devletlerin beşini, nisbeten üyükçe sayılan devletlerin de dördünü temsil eden dört mümessilden teşekkül eder. Meclis istediği taktirde âzasının sayısını, umumî bir içtimada âzanın muvafakatile artırabilir. Meclisin kararları birer emir değil, birer tavsiyedir. Meclis, lüzum hasıl aldukça toplanır, fakat senede bir kere toplanması şarttır.
Mecliste, cemiyette dünya sul-
.TT,

bir
Siyah Örtü


Yazan: Doktor Haşan Sükûti Bey Basan: Hilmi kitaphanesi
| astığı matemi örtüden geliyor. Fakat romanda o kıza ve onun haya-tile hatıralarına gelinciye kadar birçok sahifeler var ki bizzat muharririn düşüncelerini, duygularını, hazan askerî ve bazan siyasî mülâhazalarını ihtiva ediyor. Yine o sahifeler, Balkan harbinin tarihçesini de- şöyle böyle - göstermektedir. Bizce eserin yegâne hususiyeti de buradadır. Muharrir, kaleme almak istediği romana, orijinal bir çığırla girmek istemiş. Balkan harbinin tarihçesi, Edirne müdafaası hakkındaki satular ve mülâhazalar — sanat bakımından — bu emeli gösteriyor.
Fakat ayni satırlar ve sahifeler, fena idare edilen bir harbin acılarını bizzat tadan, kan ve ateş içinde siyasetin günahlarını da gören bir duygulu doktorun feryadı da sayılabilir. Haşan Sükûti Bey, çığır yapmak isterken bütün ruhî elemlerini, sitemlerini ve şikâyetlerini de dökmüştür.
İşte bu mahiyetteki çığırdan bir roman çıkıyor. Muharrir, romanını Balkan harbi tarihçesine bağlamakta muvaffakiyet göstermiştir. Yine o harbin doğurduğu facia, romanın hakikî mevzuunu teşkil etmekle beraber muharrir, kendini
i Bizde doktorlardan hayli edip,
1 şair ve romancı yetişmiştir : Beşir
1 Fuat, Nazım, Cenap, Aptullah Cevdet, Şerafettin Mağmumi, İshak I Sükuti o zümrenin en şöhretlilerin-ı dendir. Şimdi elimizde bulunan i“ Siyah Örtü „ adlı romanda bir 'doktorun kaleminden çıkmıştır.
Doktorlar, insanlığın ıstıraplarını .çok yakından tetkika fırsat bulan ı ' ısanat sahipleridir. Gerçi onların 'temas ettikleri ıstıraplar, daima inaddidir. Fakat bu maddî elemlerin muhitinde neler, ne facialar ve
rin muhitinde neler, ne facialar
3 hatta haileler seyredilmez ki ?..
‘ | Haşan Sükût! Beyin romanını da 11 ( biz böyle bir tahmin ile, doktor
- A juna şahit olac T** kkuduk. Halbuki
* f rftaşka çıktı.
.e “Sivah örtü.. .
ı diz Doyıe Dır tanmın ııe, aoıaor l f özü nün gördüğü İçtimaî sahnelerden birinin kitap haline konulduğuna şahit olacağımızı sanarak i mevzu büsbütün

~ ' “Siyah örtü,, , Balkan harbi fa-
31 i ’ fasına taallûk ediyor. Muharrir, pir (izzat bu facianın içinde yaşamış-ro * |T» Edirne müstahkem mevkiinin Un müdafaasına iştirak etmiştir..
(Eseri yazmak için lâzımgelen ham de o faciadan alıyor.
1 ; “Siyah Örtü„ , genç ve hassas
, U.T r kızın Edirne müdafaası devam (erken harbi günügününe üzerin-S takip ettiği bir harita üzerine
hunu alâkadar eden meseleleri
mevzubahs eder. Fakat meclis, ce-
miyetin icra heyeti mevkiindedir.
Bazı muayyen istisnalardan ma-
adasında meclis de, cemiyet te ittifak ile rey vermek mecburiyetindedir. Daimî kâtibi umumilik ce-
miyetin faaliyetlerine göre dairelere ayrılmıştır.
Cemiyete girecek yeni âta, sü-lûsan âzanın rey vermesiyle kabul olunur.
Cemiyetten çekilecek bir devlet iki sene evvelinden haber verir.
Misakın ahkâmına göte cemiyet âzasından bir devlet misak ahkâmı hilâfına harbedecek olursa o devlet
bütün cemiyet âzasına harp ilân etmiş sayılır. Onun için bütün bu devletler o devletle münasebetle-
rini keserler, ona karşı İktisadî tedbirler alırlar.
Bütün beynelmilel taahhütler milletler cemiyeti kâtipliği nezdin-de tescil edilerek neşrolunur. Aksi takdirde tanınmaz. Cemiyete giren yeni âza cemiyete girmeden evvel misak ahkâmına muhalif her hangi bir taahhüde girişmişlerse o taahhüttlerden ibra olunur.
Mandalar vermek te cemiyetİD hukukundandır.
Milletler Cemiyetinin masrafı, âza arasında nisbet dairesinde tevzi olunur.


Radyo ile nutuk iradederken...
Başlıca meşhur simalar nasıl
vaziyet alıyorlarmış ?
Son zamanlarda radyo ile nutuk iradetmek en tabiî hadiseler sırasına girdi. Görün-miyen bir mahatap kütlesine hitap etmek, mahdut dinleyicilere hitap etmekten daha umumî oldu.
Bir sürü devlet adamlarının nutuklarını radyoda idare eden bir zat bunların nasıl söz söylediklerini şöylece anlatmaktadır:
Fransız Başvekili M. “Du-merg,, yazdığı notları gülümseyerek okumakta ve «anki halkın tasdikini görmek istiyormuş gibi aletler içine bakmaktadır. Ingiltere kralı Beşinci “ Corc „ baştan aşağı yazdığı nutku ağır ağır ve kafasını kâğıtlardan kaldırmadan okumaktadır.
Ingiliz veliahtı sıkıntılıdır. Ne yazar, ne notu vardır. Kısaca ve gelişigüzel söyler ve aletin karşısından kaçar. Söylediği zamanlarda da ellerini sıkar, diğer taraftan nazarları tavanda dolaşır.
“Musolini,,, vatandaşı “Çiçe-ron„ gibi hiç durmadan ve düşünmeden söyler. Doğuştan hatiptir. Söylerken gözleri, yüzü, parlar, elleriyle işaretler yapar, tıpkı halk karşısında imiş gibi konuşur, Amerika Reisicümhuru M. “Ruzvelt,, hazırlıksız dudaklarında tebessüm, ağır ağır konuşur, emniyet verici bir gülümseyişi onu ‘ Dumerg,,e benzetir, mevzudan dışarı bırakamıyor. Romandaki kahramanlarla beraber dolaşıyor. İntihap edilen girizgâhın hususiyeti bu alâkayı zarurî gösteriyor.
Balkan harbinde şehit olan bir zabitle Edirneyi bir müddet ele geçiren Bulgarlar elinde yine şehit düşen nişanlısı bu acıklı romanın mihverini teşkil ediyorlar. Zabiti bize muharrir tarif ediyor, tanıtıyor. Şehit nişanlının hassas ruhunu, bizzat onun kalemiyle teşrih ediyor.
Bunlar, yani bir tarihçeden romana, romandan hatıralara geçmek harekette karışıklık yapmıyor değil. Hele araya Bahaettin Şakir Beye ait hatıraların, Tevfik Fikretle şiirlerinin girmesi, asıl romanı arayanları, biraz yoruyor. Bununla beraber kitap, okuyanları sürüklemekten geri kalmıyor.
Eğer Haşan Sükûti Bey, diğer eserlerinde afakî olmayı düşünürse ve afakiliği de enfüsilik derecesinde muvaffakiyetle başarırsa doktor muharrirler arasına yeni bir isim ilâve etmiş olacaktır.
Komşu Bulgarların Edirneyi sayıkladıkları günlerde bulunuyoruz.
“Siyah örtü„yü bu sırada okumak daha ibretli olacaktır.
İzmir mektupları
İzmirde yaz hayatı - Çeşme ılıcaları - Plajlar imar ve reklâma muhtaçtır
İzmir 1 (Hususî) — İzmirde | belli başlı iki sınıf halk var. Birisi tüccar ve ihracâtçılar, diğeri de ameleler. Mütavassıt sınıfı teşkil edenler pek azdır.
Söylemeğe lüzüm yok ki, İz-mirin sıcak, yakıcı hararetinden kaça bilen kimseler birinci sınıfa mensup insanlardır. Onların da gittiği yer Çeşme ılıcalarıdır.
Çeşme İzmirden 85 kilometre kadar çeker. İtiraf etmek lâzımdır ki şehre ılıcaları bağlıyan yol hiç te fena değildir. Tamirat ameleleri yolun deliklerini kapaya bilmek için mütemadiyen uğraşmaktadırlar. Yalnız gönül arzu eder ki kuru havalarda ortalığı toza boğan şose, yerini asfalta terk etsin, ilk nazara çarpan ve hoşuma giden şey yolun sağ ve solunda ekilmemiş bağ ve bahçe haline ifrağ edilmemiş bir karış açık toprağın mevcut olmamasıdır. EskişehirdenAnkaraya giderken gözü yoran çorak bozkırlara mukabil buraları yer yer yeşillik ve çiçeklerle bezenmiş.,
Çeşme... Mubaleğa etmekten korkmasam.heman, dünyanın en güzel yeri diyivereceğim. Filhakika burada tanışdığım birFransız bana Çeşme ile (Deauville) plajının mukayesesini yaptığı zaman fikrime kuvvet verdi. Ve nerede buradaki mavi sema ve denizdeki sükûnet., dedi. Orası mütemadi dalgalardan kurtulmadığı gibi, güneş de kendisini nadiren bulutların arasından gösterir.
Çeşmede inkişafa müstaat bir hal var. Plajındaki hayat Flor-yayı her halde aratmıyor. Suyun güzelliği ve güneşin tatlılığı Caddebostanı, Suadiyeyi akla bile getirmez..
Buranın plajını işletmek hakkı Hilâliahmere verilmiş, pek de iyi edilmiş. Yalnız bu cemiyete düşen vazife, şimdiki yaptığından biraz fazla olması icabeder.
Çeşmenin kıymeti çok eski zamanlardanberi bilindiği halde şu suda birkaç sene zarfında ziyade rağbet görmeğe başladı Halkın ve bilhassa buralara rağbet edebilecek insanların gelebilmesini temin edebilmek için eldeki mevcut otellerin fi-atını indirmek, daimî elektrik tesisatı vücude getirmek, güzel bir gazino inşa ederek akşamları geç vakte kadar cazband bulundurmak akla gelen ilk ve ibtidaî tedbirlerdendir.
Buralara gelebilmek nihayet tesbit edebilmekten ibarettir. Maliyeti bu kadar ucuz olan bir teferruç biraz gayretle başarılacak şey değildir. Filhakika bir çok gençlerimizin muhtelif zamanlarda toplanarak grup halinde eğlence seyahatlerine çıktıkları nadir değildir.
Bu cümleden Atinaya, Ro-manyaya, Bulgaristana seyahatler yapılmıştır* Son çıkan pasaport kararnamesiyle hare birdenbire artınca — yarım liradan on beş liraya çıkarılmıştır — buna imkân kalmamıştır. Binaenaleyh gençlerimizin seyahat ve eğlence ihtiyaçlarını memleketin içinde aramaları lüzumlu olacaktır.
Meselâ onbeş an altı liraya buralara grup halinde yapılacak seyahatler, İstanbullulara hem bir haftalık eğlence ve hatta hem de ucuzca seyahat ederek memleketin tanılmağa ve tanıtılmağa muhtaç olan yerlerini tanımak imkânını bahşeder.
Çeşme plâji Avrupai bir manzara almağa başlamıştır. Bilhassa cuma günleri plaj, zarif pijamalar ve güzel deniz kenarı tuvaletlerde dolmaktadır. Yorulan ve başlarını dinlemek için asude hayatı tercih eden insanlara burada bol bol tesadüf ediliyor. Ezcümle geçen sene Tevfik Rüştü Bey, istirahat zamanlarını burada geçirdiği gibi bu senedeMudafaı milliye Vekili Zekâi Bey 20 gün mezuniyetini burada geçirmiştir.
Plajda bir sürü tanıdık insana rast gelmek mümkündür. İzmirden, İstanbuldan, Ankara-dan fırsat bulup gelen memurlar, tüccarlar istirahat etmekte ve sıhhat aramaktadırlar.
Çeşmede hayat pahali değildir. Temiz güzel odalı oteller ve pansiyonlar yemek içmek de dahil olduğu halde nihayet iki buçuk liradır. Bu sebepten dolayı da izmirin bütün Musevî aileleri buraya gelmişlerdir.
Musevilerden başka Çeşmenin tadını çıkaranlar, İzmirin yerli İngilizleri ve Frasızlarıdır. Denizin açığında beyaz yatlar ve güzel kotralar İngiltere ve Fransız filamaları taşımaktadır.
Yeni yeni inşaat da göze çarpmaktadır. İzmirin maruf doktoru ve İstanbul valisinin biraderi Ekrem Hayri, Sabun
Adanada ekmek fiatı arttı
/ki değirmenin buğdayı koruma kanu-
nundan istisnası isteniliyor
Adana 6 (A. A.) — Ortada hiç bir sebep yokken ekmek fiatlerı üç dört günden beri kiloda 20 para arttırılmıştır. Alâkadar makamlar bu hususta tetkikata başlamıştır.
Biri karşıyakada, diğeri şehir içinde olmak üzere iki değirmenin yalnız köylü buğdaylarını öğütmesi ve bu buğdayı koruma kanunundan hariç tutulması için tekrar mali-liye Vekâletine müracaat edilmiştir.
Adanada fiatlar düşüyor
Adana 6 (A. A.) — Piyasada pamuk ve hububat Batlarında hafif ve devamlı bir düşkünlük vardır. Bugün Mısır pamuğunun kilosu 33- 33. 25, ekspres 24 dür.
Dört beş gündenberi pazara gelmiye başlıyan kozanın kilosu da 5. 5 kuruşa satılmaktadır.
Arpanın kilosu 2. 5 yulafın da 2. 25 kuruşa düşmüştür.
Panayırı 100 bin kişi gezdi
İzmir 6 (A. A.) — Şimdiye kadar panayırı ziyaret edenlerin miktarı yüz bini geçmiştir. Panayır komitesi panayırın her günkü ziyaretlerini gösterir bir grafik hazırlamaktadır.
tüccarı Ömer Muharrem beyler çok şık ve güzel villalar yaptırarak göz alıcı bir surette orasını süslemişlerdir.
Dünyada şöhret bulan ve binlerce ecnebiyi çeken pilâjlara, tabiat bizim pilâjımızdan daha cömert davranmamıştır, onlara bu marufiyeti temin eden, konfor ve bilhassa reklamdır. Çeşme bugünkü vaziyetiyle mü-tevazi bir mütekait gibi münzevi yaşamaktadır. Onu bu halden ç karmak şahsi men-featleri tatmin edeceği ğibi hiç olmazsa zevk ve eğlence aramak için memleketten dışarı gidenlere de mani olmak gibi millî vazifesini de görmesine yarayacaktır. Bu hesapta hariçten gelecek parayı nazarı dikkate almadık bile..
Memleketin Çeşme gibi ğüzel yerlerini memleket ve hatta dünya efkârı umumiyesine tanıtmak matbuatın da mühim vazifelerinden biridir.
fiilî Koman
Buğunun Aşkları
üz ressam Bülent Beyin ılık nden aldığı sarhoşluktan kur-0Cpkj ' «amış olan Belma, bir değil on . a(j5, k tarafından göz hapsine alın-h'id ^'/brkında olamazdı. Fakat beriki 1 (k^k kanlılığını çoktan ele almış-‘,cı(isağını ve solunu görüyordu.
kim boncuk mavisi mini mini ’ MVprİni kendi üzerlerine diken TMn taçlıyı da Belmadan evvel gör-’l"a*(ı e ona da gösterdi t V ’ ıt% Bak fu herif, demindenberi bakıyor!
^/ -^elma, yan gözle baktı ve bir-y
a

Tefrika No : 5 denbire sinirlendi, ileri atıldı, a-damcağızın yüzüne bir sille yapıştırdı ve haykırdu
— Genç kızlara pispis bakanların cezası budurt
Gelip geçenler, babası yerinde bir adamı silleliyen genç kıza bakıp başlarını sallıyorlardı, nereye savuşacağını tayin edemiyerek bulunduğu yerde sallanan kır saçlı adama da acıyorlardı. Kimi kulaklara, kimi muhatap bulamıyarak havaya dökülen hükümler, aşağı yukarı, şu şekli taşıyordu: Göste
riş, kahpe göterişi 1...
Fakat kızlar, kendilerini ayıp-lıyan halk ile alâkadar olmadılar, sandal içi üstsüz iskarpinlerinin topuklarını sert sert taşlara vura-rah yürüdüler, tünel dehlizlerinde kayboldular.
Ressam Bülent Bey Belma Hanımın evine gitmek için söz verdiği günün sabahında yatağını pek geç terkedebilmişti. Gece yarısından iki saat sonraya kadar komşu evde poker oynamıştı. Halbuki on saat uyumak Adeti idi. Bu Adeti, en büyük zevkleri de feda (ederek muhafaza etmeyi severken bu gece yedi saat uyüyabilmişti. Kendine hem aşçılık, hem de ara sıra metreslik eden Rum kızı da o gün mezundu, nişanlısiyle gezmeğe gitmişti. Ev boştu. Genç ressam bu boşluk içinde yine uyumak, eksik kalan saatleri tamamlamak ihtiyacını duyuyordu. Fakat [yapılacak işler vardı.
Bir pu! müsabakası için potreler hazıriıyacaktı, karşılarındaki apartmandaki yetmişlik bir Ermeni zen
gininin aylardanberi başlayıp ta bitiremediği resmini bugünlerde ikmal için namusu üzerine söz vermişti. Alman lisesinden genç bir kızın da büyük bir resmini yapmak mecburiyetinde idi. O resmin bittiği gün genç kız, kendisiyle bir sinema locasında başbaşa kalmayı ta-tahhüt etmiş bulunuyordu.
Bu müstacel işlerden başka yarı kalmış veya hiç başlanılmamış bir çok şeyler daha vardı. Üç aydan-beri verilemiyen ev kirası, gün geçtikçe kabaran bakkal ve kasap hesabı, terzinin faturası, dostlardan alınmış bir sürü ödünç para, hep bu işlerin bitirilmesiyle ödenecekti. Binaenaleyh çalışmak lâzımdı.
Bülent, sade bir iç kömleği ve İÇ pantolonu ile üzerine uzandığı şezlongta bu lüzumu hatırlayıp üzülüyordu. Müsabaka için birşeyler bulmak ve komşu ermeninin resmini bitirmeğe çalışmaktan ise tatlı bir uyku kestirmeği tercih ediyordu.Henüz kahvaltıda almadığı için uykuyu daha kolaylıkla ve daha lezzetle hazmedebileceğin! anlıyordu. Fakat işler, o hep yarı kalmış işler
aklına geldikçe uykusu kaçıyordu, şezlong üstünde kıvranmaya başla-yordu.
Kolayın gücü yenmesine ramak kaldığı ve son bir cehtile gözlerini kapayacağı sırada kapı zili çalındı, genç ressam yerinden sıçradı. Yüzü ekşimişti, rahatsız edildiğinden dolayı dudaklarında küfürler dolaşıyordu. Bir aralık zihninden ses çıkarmamak ve yine şezlonga uzanmakta geçti. Fakat sık sık kendini ziyarete gelen küçük sevgililerden birinin gelmiş olması ihtimalini düşünerek ve bu ihtimalin sahih çıkması halinde uykuyu daha güzel kestirebileceğini hesaplıyarak bu fikri attı, ayağına bir pantolon geçirdi, yavaş yavaş aşağı indi, kapıyı açtı ve... Homurdandı:
— Siz, siz ha. Rüyada görsem inanmazdım. Bu ne büyük tenezzül ?
Ve sonra ayni ağır şive ile gelen misafiri içeriye davet etti.
— Buyurun efendim, girin.
Gelen Sevinçti, şık bir tuvaletle eşiğin önünde duruyordu, gülümsüyordu. Ressamın kendisini içeriye çağırması üzerine biraz kızardı:
— Sizi rahatsız etmeyeyim, bakın daha giyinmemişsiniz de.
—Giyinmek kolay. Hele siz içeri girin, oturun.
— Sıkılıyorum, terliyorum. Çok münasebetsiz bir ziyaret. Belki içinizden hakkımda fena hükümler de veriyorsunuz. Fakat zaruret, beni böyle bir harekete şevketti.
Sevinç, bütün bunları eşik üstünde söyledikten sonra içeri girdi. Ressamın kapıyi kapayıp yanına gelmesi için geçen kısa bir an içinde antrenin her tarafına göz gezdirdi, burnuna dıvarları koklar gibi görünen bir şekil verdi ve ellerini çırpa çırpa ressama döndü :
— Sanat kokusu evinize de sinmiş. Gözüm sanatkârı görürken burnum da o güzel kokuyu alıyor.
Bülent Bey, ne güldü, ne teşekkür etti, sadece merdiveni gösterdi:
— Çıkınız, atölyem yukarıdadır, sizinle orada konuşalım.
Sevinç, etrafı bir daha tetkik ederek sordu :
— Yalnız mısınız?
— Bugün yalnızım, hizmetçim yirmi dört saat izinlidir.
Devamı var


Eylül 8
— TAM
7
Çocuk doğum tarihinde hiç görülmemiş bir hâdise
--------------------□--------------------
Kanadada bir köylü kadın bir batında beş çocuk birden doğurdu - Çocukların hepsi de yaşıyor - Kanada hükümeti
ve halkı çocukları evlâtlığa kabul etti ve fevkalâde tahsisatla bakıyor
u
J “Sar,, dareyiâmadoğ
^Sîîetine Franca kî» __xzr l*
jru
Fransa bir muhtıra neşretti, bu* reyiâmı kazanmaktan ümidini kestiğini mi gösteriyor?
Pariı 7 (A. A.) — Fransız matbuatı Sar meselesi hakkında Fransanm reyiâm komisyonuna ve Milletler Cemiyetine dahil bulunan devletlere verdiği muhtırayı ulun uzadıya mevzuu bahis etmektedirler.
Sar reyiâmının ortaya çıkardığı muhtelif meseleleri tetkik eden bu muhtırada mezkûr meselelerin şimdiden halledilerek reyiâm ile yeni rejim arasındaki müddetin uzaltılmamas» temenni olunmaktadır.
Fransa hükümeti Versay muahedesinin derpiş ettiği her üç ihtimal de nazarı dikkate alınarak aşağıdaki hususatı bildirmektedir:
1 — Sar’ın Fransaya iltihakı takdirinde Fransa hükümeti bütün Sar halkına dil, ırk ve din farkı gözetilmeksizin Fransız vatandaşı hukukunu verecektir. Fransa reyiâmm neticesi her ne olursa olsun buna benzer ahkâmın Milletler Cemiyeti tarafından alınacak kararlara konulmasını istemektedir.
2 — Şimdiki rejimin ipkası takdirinde Sar halkının hükû- ı met işlerine karışmasının muvafık olacağı mütaleasındadır. Fransız hükümeti tecrübelerden alınan derslere göre bu rejimin değiştirilmesi hususunda evvelce yapılan temennilerin nazarı dikkate alınmasını kabul eder. İktisap olunan hukukun temini için icap eden tedbirlerin tetkiki Milletler Cemiyeti Meclisine aittir.
Nihayet Fransa Sar’da malik olduğu madenlerin büyük bir kısmını muvafık şeraitle bizzat Sar hükümetine terketmeğe amadedir.
SON HABERLER..............
irat amil-mümessili Yüzme
İşarlar ve-:rek ihti-p bir va-
1 •• i • istedim,
kürekçi^*/
5 jğunden Birinci sahifeden ve 1^5 ta tah-200 metro serbest )Iraadl^ Galatasaraydan Hç’edilemî-birinci, Beykozds cü, Fenerbahçeduhsilim de_ 400 metro «(lan|„,n bat. Fenerbahçeden:recede tabail 7,48 ile yeni bfl„ Vekâleti ru tesis etmi%a„if edildik-Sporları kliibrn ve bundan Turgut hanım oruni ı ketmiştir. ın ,onra bi, 1500 metro-, kH görülerek Beykozdan Sıyere ayni ,e. ni bir Türkiyça a2 okumuş miştir. Beykoaabddjğjnj bjz_ yine Beykozd dür. cevap verecek
4 X200 F Kariimiz iddi-at - Cihat - isbat edebilir mürekkep îmiyoruz. Fakat (11,41,8) ikj diye gö8tere_ ikinci. açlığımızdan na-Puvan vaj;çin bu mektu-yonluğunu |ediL puvan vazi;* koz 111 pu^dile bera_ yonu oljnuş .
puvanla iki •
Kanadanın Ontaryo eyaletinde Riyon isminde bir köylü kadının bir batında doğurduğu
Beş kız çocuğu bir arada ve hali sıhhatte
Bundan iki ay evvel, Kanadanın (Ontaryo) (Turosto)da bir köylü kainin ağrıları tutar. Gûya ebesi yalnız başına doğurtma ameliyesini yapacağını söyler. Fakat ebe kadın iki çocuk aldıktan sonra içeride daha bir hayli çocuk olduğunu görünce hayretlerde kalır, hatta birazda korkar, acele köyün hekimini çağırırlar. Hekim bir hayli uğraştıktan sonra birbiri arkasına üç çocuk daha alır, bu suretle köylü kadın bir batında beş çocul^ dünyaya getirmiş olur. Vakıa bir batında beş çocuk doğuran kadiri görülmemiş değildir. Fakat beş çocuğun birden yaşamasını şimdiye kadar tıp tarihi kaydetmemiştir.
Kadını doğurtan doktor (Dafoe) ailenin fakirliğine bakar, bunların bu çocuklarla ve annesiyle meşgul olamıyacaklarını anlar ve bizzat uğraşarak gerek çocukları yaşatmağa, gerek annelerini kurtarmağa karar verir.
Çocukların babası olan köylüye gelince adamcağız ilk günü hayretler ve dehşetler içinde kalır. "Bu-kadar çocuğu nasıl besliyeceğiml,, diye dövünmeğe başlar. Fakat bu fevkalâde doğum hadisesi gazetelere akseder. Gazetelerin neşri sayesinde bütün Kanada ahalisi bu beş çocuğa ve annesine karşı büyük bir alâka göstermeğe başlar.
Kanada Salibiahmeri bir iana listesi açar. Az zamanda mühim mikdarda para toplanır. Kanada doğum evleri cemiyetleri, en iyi çocuk bakıcılardan üç kadını çocuklara tayin eder ve her gün bu çocuklar için şişe şişe [kadın sütü gönderir. Yine Kanadanın en büyük çocuk doktorları bu beş kardeşle meşgul olmağa başlarlar. Çocuklar ara sıra ufak bir hastalık alâmeti gösterince fevkalâde te-dabir ittihaz olunur.
Nihayet dört beş hafta sonra hem çocukların annesi kurtarılır,
hemde beş kız kardeş canlı, sıhhatli bir hale getirilir. Fakat bütün bu işleri yapmak 'çin Salibah-nıerin ianesi kifayet etmeyeceğinden yine gazetelerin neşriyatiyle hükümet de işe karışır. Ve çocuklara dört tane vasi tayin eder. Toplanan iane ile de köylünün evi civarında en son tekâmülâtı havi bir çocuk bakım yurdu inşa edilir. Bu yurda kalorifer, banyo, sıcak ve soğuk tertibatı fennin en son terâkkiyatına göre yapılmıştır.
Velhasıl bu beş çocuk bütün KanadalIların üzerlerine titredikleri çok kıymetli evlâtları olmuştur. Gazeteler her gün çocukların ahvali sıhhiyesi hakkında raporlar neşretmekte ve halka malûmat vermektedir.
Çocukların babası köylü ( Di-yon) a gelince, bidayette [ beş çocuğu ne yapacağım ] diye meyus olurken şimdi bu beş çocuk sayesinde Kanadanın en meşhur adamı olmuştur.
,Bir arada doğan beş yavru ile anneleri, babaları ve büyük babaları Ontaryo
Beş yavrudan her birine hergün böylv zeytinyağı banyosu yapılıyor
İstanbul Borsası kapanış || ( RADYO PROGRAMI ı fiatleri 6-9-1934 l--------------------------------------------------------)
8 Eylül Cumartesi
İSTANBUL
78,30 Plâk neşriyatı. 19 Fransızca ders.
19.30 Türk musiki neşriyatı: (Fahire, Safiye Hanımlar ve Refik Fikret Beyler). 21 Eşref Şefik Bey tarafından konferans.
21.30 Stüdyo tango ve caz orkestrası. 686 Khz, BELGRAT, 437 m.
27 Musahabe. 21,30 Orkestr tile halk şarkıları. 22 Radye (-
23 Haberler. 23,15 Kisilofon solo. Plâk. 24 Kahvehane konseri. 24,30 plâkları, 950 Khz. BRESLAU. 315m,
20,05 Harmonik konseri. 20,30 Musa-ve plâk. 21 Haberler. 21,10 Eski klâsik danslar.
546 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m.
Zamanın takvimi

fiatleri 6- 9-1934
ÇEKLER
EYLÜL
3 Sar'm Almanyaya iltihakı takdirinde Fransa Sar’da-ki madenlerinin kıymetini filen
Açılış Kapanış j
Londra 620,50 620,50
Nev-York 0,80632 0.8090 (
Paris 12,06 12,06 ;
Milano 9.27 9,27
Brüksel 3,3925 3,39
Atina 83,18 —
Cenevre 2,4373 2,4360
Sofya 65,965
Amsterdam 1,1750 1,1746
Prag 19,085 —
Stokholm 3,125 —
Viyana — —
Madrit 5,8215 5,82
Berlin 2,02 2,0191 |
Varşova 4,2125 —
Budapeşte 3,94125 —
Bükreş 79,1575 -r
Belgrat 34,8325 —
Yokohama 2,685 —
Moskova 1094,25 -
ı Tahvil ve Senetler
a refaka-
23.45 Dans
79,45 Bertha salon orkestrası. 21 Neşeli neşriyat. 22.30 Trio konser. 23.30 Dans musikisi. 24,70 Horvat ılgan takımı 823 Khz. BÜKREŞ, 364 m.
Resmî ser
1934
8
Ruzu bızır
126
| CUMARTESİ
İMSAK
1 Sabah Cemaziyülevvel
1 S. D.
1 11 1 28
5 34
S. 9 JL 17
3 50 |
öjl e ikindi Akşam Yatsı
S. D S. D. S. D. S. D.
5 3 9 17 12 — 1 34
12 1 15 48 18 33 20 7
Açılış Kapanış
’o/O 5 faizli 1933
İkramlyeli (Ergani) —
0/0 7,5 faizli Türk
1 borcu tahvili I 28.45 28.45 |
Anadolu D.yolu l II 47.40 47,60 l
’ „ n UI
Anadolu Demiryolu — — 1
mümessil
0/0 7,5 Türk B. III — — |
10/07,5 „ „ II —
— —
1 Merkez Bank — — !
Anadolu D. yolu0/O 60 — —
İş bank nama 10 — 10 —
Şark Değirmenleri -i — i
Bomunti - Nektar
peşin - lı
13-15 Gündüz neşriyattı 18 Popüler Romen musikisi. 7 9 Musahabe. 19,20 Szelian Matza orkestrası. 20 Üniversite. 20,20 Plâk. 20,45 Konferans. 21 Radyo orkestrası (Beynelmilel Şark musiki). 22 Musahabe. 22,20 Romen musikisi. 23 Haberler. 23,30 Bir lokantadan naklen konser 191 Khz. DEUTSCHLANDSENDER 1571m.
21,30 “Pfeifaufelle Sorgen,, isimli mu-sikili, piyesi. 23 Haberler. 23,30 Spor. 23, 45 Deniz haberleri. 24 Orkestra konseri. 904 Khz. HAMBURG, 332 m.
20 Köylü neşriyatı. 21 Haberler. 21,45 Karışık şeriyat (MUnihten naklen). 23 Son haberler. 23,20 Muslkili neşriyat. 24 Mu-siklli ve neşeli neşriyat (Dans musikisi). 1031 Khz. KÖNİGSBERG, 291 m.
20.35 Bando-oda musikisi. 20.30 Musahabe. 21,10 Samimî bir arkadaş neşriyatı. 22,10 Aktüalite. 23 Haberler. 23,80 Neşeli musiki ve dans parçaları.
785 Khz. LEİPZİG, m. 382
19.35 Karışık neşriyat. 20,15 Musahabe. 20,35 Masür deniz harplerine dair. 21 Haberler. 21,10 Milöcker’in “Das verseh-vvundene Schloss,, isimli operet temsili.w 23,20 Haberler, spor. 23,50 Gece musiki. 574 Khz. MÜHLACKER (Stufgrat) 523 m.
20 “Hitler gençliği,, isimli temsil. 21
Bugünkü hava
Yeşilköy hava rasat merkezinden aldığımız malûmata göre dün havanın tazyik derecesi 7,63 milimetre, en fazla sıcaklık 29, en az 15 derece idi. Kuruluk 25, rutuLet 23 dür.
Bugün hava hafif bulutlu geçecek, rüzgâr Şimalden orta kuvvette esecektir.
puvanla üçt»1*? fenerinde
Beykoz itmesinde 11 nüme şampiy( temizlik işleri dukça uzulden Muzaffer bir mesai «derdiği bir mek-vasıl olmu/e temizlik işleri lerdeBeyk muvazzaf me-kıymetli PdaB irtikâP ed)-Fahri bey!ve suiistimal yü-p I nda ne bir şikâ-Lıalatasmücrimiyetini tep “IrVc delil olmadığı
Galatatjine nihayet veril-lecek ay bildiriyor, edilmek yeti maktua ile ru hazırhlunduğunu da ilâ-saraylı g-numaileyh, evrakı Bebekttımahkemeye veril-birinci ebesine rağmen ara-kibedere geçtiği halde bu-ikinci el babı adaleti bu-rından Ç ilâve ediyor ve rinci ek4 yaşında, en kü-maraniR olan yedi evlâdı-tün ujaa ekmek için fer-olan Grini ifade ediyor, nakkaktubunu “Ne olacak-dönecevel olsun, biran ev-Ehetecelli etsin ve maden d tebeyyün eylesin „ bu s^iriyor.
tır. (a Muzaffer efendinin yarelhahatı yoksa işinden rina U, yedi evladiyle ken-faid(çhğa mahkûm halde emt;ünahtır. Ehemmiyetle kkatı celbederiz.
_ Kumkapı sayrıldılar
Kumkapı klübünün es-îduğu gibi ikiye ayrılacağı laki haberler teeyyüt etmiştir, planan mezkûr klüp kongre-fa - Kumkapı klüplerinin asını kararlaştırmıştır.
*/934 den itibaren her iki kendi sahalarında ayrı ayrı
Haderler. 21.05 Saar 21.15 Ne,.11 .k.e)»caktlr.
nakil. ZÎf’Y’' kongresi, her iki tarafın oek kalabalık olmuş, kon-L)4 mıntaka ikinci reisi çok 1 Bey riyaset etmiş ve miş, üy’m* bir hava içinde culuktan nın Bozhane n--^sı olmuşlardır. Orada . çiren GalatasaraylI gens
22.15 Deutschlandsenderdeı
Dans plâkları. 23,20 Haberler. 23,35 Tavsiyeler. 23,45 Mahalli, haberler, spor. 24 Dans musikisi. 1 Gece musiki.
638 Khz. PRAG. 470 m.
20,10 Askerî konser. 20,55 Musahabe. 20,70 Konferans. 21,35 Caz musikisi. (Plâk ile) 21,55 “Pensionnat,, isimli operet - haberler. 23,15 Plâk. 23,30 Brüno-dah naklen Schrammel musikisi.
592 Khz. VİYANA, 507 m.
20,15 Haberler. 20,35 Piyano musikisi.
21.15 Rokoko akşamı 22,45 Holzer radyo orkestrası. 23,30 Konserin devamı. 24,30 Dans musikisi.
elde etmek azmindedir. Bugün Sar’da tedavül etmekte olan frank, haricî borçların tesviyesine yaramalıdır.
Ve bu borçlar ta namen ödenmelidir. Nihayet Fransa reyiâm komitesinin yapacağı diğer teklifleri ananevi beynelmilel teşriki mesai zihniyetiyle tetkike amadedir.
Ingilizler Fransayı haklı buluyor
Londra 7 (A.A) — Fransız muhtırası burada umumiyetle tasvip olunmaktadır Fransız hükümetinin Sar’ın tahliyesini, oradaki madenler bedelinin tediyesine tabi tutması, haklı görülmektedir.
Fransa ümidini kesti mi?
Saarbrüken 7 (A. A.) — Fransız muhtrasmı mevzuubahs eden Alman cephesi gazeteleri, muhtıranın bilhassa şimdiki rejimin idamesini en güzel bir sureti hal olarak göstermeği istihdaf eylediğini yazmaktadır. Çünkü Fransanın reyiâmın kendi lehine neticeleneceği ümitleri artık tamamen uçmuştur.
Sar Almanyaya geçerse
Berlin 7 (A. A.) — Fransız muhtırasının muhteviyatı buradı hiçbir hayret uyandırmamıştı. Mamafi şunu da kaydetmek icap eder ki, Sar arazisine Almanya ile birleştikten sonra da hususî beynelmilel bir rejime tabi memleket mahiyeti vermek teşebbüsü muahedeye muhaliftir ve kabul olunamaz. Esasen Sar halkı da pekâlâ biliyor ki kendi menafii ancak kendi millî hükümeti tarafından lâyıkile himaye olunabilir.


Ankara ve İzmirde dünkü maçlar
Ankara bisiklet teşvik müsabakalarının neticesi— Ankarada Çankaya, İzmirde Altınordu galip
Ankara 7 (A. A.) Bisiklet federasyonunun tertip ettiği teşvik müsabakalarından birincisi bugün öğleden evvel Akköprü - Etimesut arasında kırk kilometre üzerinde yapılmıştır.
ittifakspordan Talât Efendi 78 dakika 36 saniye 3/5 ta birinci, üç metre gerisinden gelen Çankayada Osep Efendi ikinci ve Çankayadan Eyüp Efendi de üçüncü olmuşlardır.
Küçükler arasında mıntaka teşvik müsabakası yapılmıştır. Bu müsabaka Akköprü - Gazi Ortan çiftliği tarikivle istasyona kadar 14 kilometre üzerinne icra edilm'ş, Çankayadan Rifat Efendi birinci Çankayan Salih ve Marko Efendiler ikici ve üçüncü gelmişlerdir.
Ankara 7 (A.A) — Bugün Çankaya ve Demirspor kulüplerinin birinci takımları arasında bir maç yapılmış, Çankaya 8-0 galip gelmiştir.

Yine Çankayanın b takımiyle Ankaragücü arasında yapman kupa maçını Çankaya 4-0 kazanmıştır.
İzmir 7 (A.A) — İki maç yapmak üzere İzmire gelen Ankaragücü takımı bugün kalabalık bir seyirci kütlesi önünde ilk maçını yaptı. İzmir İkincisi Altınordu takımı ile yaptığı bu maçı Ankaragücü 5-0 kaybetti.
Halkın intihaba iştiraki için
Konya 7 (A.A.) — Belediye intihap encümeni bugün toplanarak defterlerin 9 Eylülde açılmasına ve onbeş Ey’ûlde de indirilmesine karar vermiştir.
Halk Fırkası Belediye intihabına vatandaşların fazla miktarda iştirakini kolaylaştırmak için icap eden tetbirlere teşebbüs etmiştir.
Biz “Zağrep,, mağlûbiyetimizin dedikoduları ile meşgul olurken...
Yunanlılar galip atletlerini tezahüratla karşıladılar
Belediyede atletler şerefine muazzam bir kabul resmi yapılmış ve Maarif Nazırı M. “Makropulos,, ile “ Atina „ Belediye Reisi M. “ Kotza „ tarafından nutuklar söylenmiştir. "Atina,, Belediye Reisi ayrıca atletlere “ Akropol „ daki "Minerva,, zeytin ağacından koparılmış bir dal tevdi etmiştir.
Atina 6 (A. A.) — Yunanistanı "Zağrep,, te yapılan Balkan olim-piyadında muvaffakiyetle temsil eden Yunan atletleri Atinaya gelmişlerdir. Atletler istasyonda, hükümeti temsilen Atina valisi, Atina
yondan itibaren belediye dairesine kadar 15 bin kişi refakat etmiştir.
Atletler Belediye dairesinden çıkarken, yağmura rağmen binanın önünde beklemekte olan büyük bir halkın yeni tezahürleriyle karşılaşmışlardır.
Atletleri getirmekte olan trenin huduttan itibaren durduğu her istasyonda halk atletler şerefine tezahürlerde bulunmuştur.
şil ormanlar arasında harfcelediye reisi, belediye meclisi aza-ade manzaralar teşkil ederek ’Pormu'ahhta’-, i , . . ı .. .. ı ! (k pır halk kütlesi tarafın-
akan Irva deresini ve koyu pek ritıf. Ha|k atIel|ere
\abul yapmış ve erkânına istas-
Belediyenin iyi bir karan
Belediye, istanbuldaki tarihî ve mimarî kıymeti haiz binaları harap olmaktan kurtarmak için tamire karar vermiştir. Bu binalar cami, sebil, çeşme, türbe, yalı ve köşklerdir.
Tarihî ve mimarî kıymeti haiz bu kabil binaların vaziyeti yakında tesbit edilecektir.
Eylül 8
4
1 I
Milletler Cemiyeti
^Milletler Cemiyeti Meclisi yarı daimî azalığına namzetliğimizi koymamız münasebetiyle karilerimizden biri Milletler cemiyetinin nasıl bir teşekkül olduğunu soruyor, cevap veriyoruz.
Milletler Cemiyeti 1919 senesinde Pariste toplanan sulh konferansının vücut verdiği bir teşekküldür. Versay muahedesi bu teşekkülden bahseder. Milletler Cemiyetinin teşkiline ait misak 1919 senesinin 28 haziranında müttefik devletler ile Alman murahhasları tarafından imza edildi.
Misaka göre Milletler Cemiyeti, cemiyet âzasının teşkil ettiği umumî heyetten Milletler Cemiyeti meclisinden ve daimî kâtibi umimi-liğinden teşekkül eder. Umumî içtimaa her devletin üç murahhası İştirak eder, fakat her devletin bir reyi vardır. Âzaya muayyen zamanlarda, yahut lüzum görüldükçe içtima ederler. Cemiyetin meclis büyük devletlerin beşini, nisbeten büyükçe sayılan devletlerin de dördünü temsil eden dört mümessilden teşekkül eder. Meclis istediği taktirde âzasının sayısını, umumî bir içtimada âzanın muvafakatile artırabilir. Meclisin kararları birer emir değil, birer tavsiyedir. Meclis, lüzum hasıl aldukça toplanır, fakat senede bir kere toplanması şarttır.
Mecliste, cemiyette dünya sul-
hunu alâkada meseleleri
mevzubahs eder. Fakat meclis, cemiyetin icra heyeti mevkiindedir.
Bazı muayyen istisnalardan maadasında meclis de, cemiyet te ittifak ile rey vermek mecburiyetindedir. Daimî kâtibi umumilik cemiyetin faaliyetlerine göre dairelere ayrılmıştır.
Cemiyete girecek yeni âza, sü-lüsan âzanın rey vermesiyle kabul olunur.
Cemiyetten çekilecek bir devlet iki sene evvelinden haber verir.
Misakın ahkâmına göte cemiyet âzasından bir devlet misak ahkâmı hilâfına harbedecek olursa o devlet bütün cemiyet âzasına harp ilân etmiş sayılır. Onun için bütün bu devletler o devletle münasebetlerini keserler, ona karşı İktisadî tedbirler alırlar.
Bütün beynelmilel taahhütler milletler cemiyeti kâtipliği nezdin-de tescil edilerek neşrolunur. Aksi takdirde tanınmaz. Cemiyete giren yeni âza cemiyete girmeden evvel misak ahkâmına muhalif her hangi bir taahhüde girişmişlerse o taahhüttlerden ibra olunur.
Mandalar vermek te cemiyetin hukukundandır.
Milletler Cemiyetinin masrafı, âza arasında nisbet dairesinde tevzi
Siyah Örtü
Bizde doktorlardan hayli edip, şair ve romancı yetişmiştir : Beşir | Fuat, Nazım, Cenap, Aptullah Cev-H, det, Şerafettin Mağmumi, İshak i Sükûti o zümrenin en şöhretlilerin-Şimdi elimizde bulunan ... _ —,— -I» adlı romanda bir
doktorun kaleminden çıkmıştır.
ii. f Doktorlar, insanlığın ıstıraplarını 1 ıçok yakından tetkika fırsat bulan ’ 'sanat sahipleridir. Gerçi onların temas ettikleri ıstıraplar, daima
■ maddidir. Fakat bu maddi elemle-. irin muhitinde neler, ne facialar ve hatta haileler seyredilmez ki ?..
■ Haşan Sükûti Beyin romanını da il | "biz böyle bir tahmin ile, doktor 'e ; fozünün gördüğü İçtimaî sahneler-U- Û fen birinin kitap haline konuldu-50 T *Una ?ab‘t olacağımızı sanarak . I Kkuduk. Halbuki mevzu büsbütün , J ‘Mka çıktı.
jiJİrtg “Siyah örtü,, , Balkan harbi fa-iasına taallûk ediyor. Muharrir, yl * bizzat bu facianın içinde yaşamışla i, Jr» Edirne müstahkem mevkiinin !ja,' müdafaasına iştirak etmiştir..
Eseri yazmak için lâzımgelen L iT ham de o faciadan alıyor.
. ,I.| “Siyah Örtü,, , genç ve hassas kızın Edirne müdafaası devam terken harbi günügününe üzerin-nİ£İ ,: tak*P ettiği bir harita üzerine
i
• dendir. Şim ’ “ Siyah Örtü
—ZAMAN—
Radpiîl'
■ratstanbul Piyasası
Başhc'iamızın bir haftalık vaziyeti
vazivebubat klsrnl
* mevaridatm bir-'tması ve ihracat için in geçen haftakine nis-Utaesi dolayısıle arpa a hafif bir durgunluk t ve fiatlar da azıcık
Yazan: Doktor Haşan Sükûti Bey Basan: Hilmi kitaphanesi
I

astığı matemi örtüden geliyor. Fakat romanda o kıza ve onun haya-tile hatıralarına gelinciye kadar birçok sahifeler var ki bizzat muharririn düşüncelerini, duygularını, hazan askerî ve bazan siyasî mülâhazalarını ihtiva ediyor. Yine o sahifeler, Balkan harbinin tarihçesini de- şöyle böyle - göstermektedir.
Bizce eserin yegâne hususiyeti de buradadır. Muharrir, kaleme almak istediği romana, orijinal bir çığırla girmek istemiş. Balkan harbinin tarihçesi, Edirne müdafaası hakkındaki satıılar ve mülâhazalar — sanat bakımından — bu emeli gösteriyor.
Fakat ayni satırlar ve sahifeler, fena İdare edilen bir harbin acılarını bizzat tadan, kan ve ateş içinde siyasetin günahlarını da gören bir duygulu doktorun feryadı da sayılabilir. Haşan Sükûti Bey, çığır yapmak isterken bütün ruhî elemlerini, sitemlerini ve şikâyetlerini de dökmüştür.
işte bu mahiyetteki çığırdan bir roman çıkıyor. Muharrir, romanını Balkan harbi tarihçesine bağlamakta muvaffakiyet göstermiştir. Yine o harbin doğurduğu facia, romanın hakiki mevzuunu teşkil etmekle beraber muharrir, kendini
Son nutuk dişeler miyen hitap etr
... k arpanın kilo fiatı •ere nıtacçen hafta ar acne cvveI mî oldu K S K s
,3 73 2 50
’f/’ta zarfında Anadolu nutu a,|Cjan İstanbula 1457 j23* gelmiştir. Şehrimizin !tondur. Yabancı 'apılan ta hm ilâ t ta
_______ l
merg,, yazdıj ‘t"1.013" *.rPa ı | pılel fıat seviye-yer.k okumak îhracatlBu^ km ta.dikini jvvetH ihtinıaı|er gibi aletler .Ç,tanberi limanı. Ingiltere kralı memleketlere baştan aşağı kletilmiş bulun-ağır ağır ve k dan kaldırmadtaya fazla mal Ingiliz veliaht yu’yle fiatlar yazar, ne notu‘»tür- Piy"ay« ve gelişigüzel ..enbire ar‘m»-, j . e tesir etmış-
karşısmdan ka- , , ... ,
. , , Jhtelıf yerler-
zamanlarda da )() buğday diğer taraftan Bt0|darl 22]33 da dolaşır. .irmen silo ve “Musolini,,, vaJnan 10700 ron„ gibi hiç dun dahil değil-şünmeden söyler, ediyor, tiptir. Söylerken ton yukle-parlar, elleriyle işi tarihinden tıpkı halk karşısıızekûn“ 3000 konuşur, Amerika eîen mevs*’ M. “Ruzvelt,, hazıı™^» yaPh-larında tebessüm,k tondu,
nuşur, emniyet ver:1^ *c*t-
bulunduğu seyışı onu Dumet s
____________________rumuz zira-mevzudan dişarı bıra^3 hu sifa-mandaki kahramanlar^*-’ Muhte-laşıyor. İntihap edil-barını mu-hususiyeti bu alâkayıe gözden rıyor.________nun vasati
Balkan harbinde şt3*^1-’ zabitle Edirneyi bir geçiren Bulgarlar eline düşen nişanlısı bu ac-mihverini teşkil ediyc
ledikleril 6 dır:
Fransız
81
46
Roman
ressam Bülent Beyin ılık 1 1 nden aldığı sarhoşluktan kur-,egk *'|)amış olan Belma, bir değil on .a\S;)k tarafından göz hapsine alın-pjir.^Arkında olamazdı. Fakat beriki kanlılığını çoktan ele almış-ÎCı,(^sağını ve solunu görüyordu, fc.'rih^klm boncuk mavisi mini mini t *ff«rîni kendi üzerlerine diken
• İaçlıyı da Belmadan evvel gör-’şijr'ı ' °” da
öa4e,*l i ,U *ıer‘l| demindenberi
u^-.'b.k.yorl
jir *İ'9‘ma’ yan bûktl v® bir‘
BayH'1!
a
Tefrika No : 5 den bire sinirlendi, ileri atıldı, a-damcağızın yüzüne bir sille yapıştırdı ve haykırdı:
— Genç kızlara pispis bakanların cezası budur I
Gelip geçenler, babası yerinde bir adamı sillelıyen genç kıza bakıp başlarını sallıyorlardı, nereye savuşacağını tayin edemiyerek bulunduğu yerde sallanan kır saçlı adama da acıyorlardı. Kimi kulaklara, kimi muhatap bulamıyarak havaya dökülen hükümler, »»—*u yukarı, şu şekli taşıyord -»^raaya.--
Çavdar, darı ve mısır piyasalarında hiç bir hareket yoktur Kuş yemine gelince, bundan evvelki yazımızla da işaret etmiş olduğumuz veçhile fiatlar geçen sene seviyelerinin iki misline çıkmıştır. Mal azdır. Satıcılar çekingen davranmaktadır. İstanbul borsasında bu hafta kilosu 8 kuruş 20 paradan 10 ton kuş yemi satılmıştır 23 ton da ihraç edilmiştir.
Afyon
Avrupada müzakereler yapmakta olan heyetten henüz bir haber gelmemiştir. Geçen hafta yazmış olduğumuz gibi bu heyet Avrupa afyon kartelleri-le satış için müzakereler yapmaktadır. İnhisar idaresi bu hafta da harice hiç bir satış yapmamıştır. Bursada kilosu 787 kuruş 20 paradan 198 kilo kaba mal ve 738 kuruş 20 paradan 779 kilo Malatya afyonu satılmıştır.
Keçi kılı, tiftik, yapak
Piyasanın bu kısmı canlılığını muhafaza etmektedir. Bir çok fırsatlarla söylemiş olduğumuz gibi bu mallarımız için hiçbir endişeye mahal yoktur. Kırkımlar müsait ve elverişli şartlarla elden çıkarılacaktır Nitekim son haftaların alış verişleri bu sözlerimizi teyit edici mahiyettedir.
Aşağıya mukayeseli bir cetvel halinde dercettiğimiz fiatlar kilonun vasatı fiatı olup kuruş ve santimdir.
Bu hafta 44.04 45,21 £8.— 40.55 39.— 3937
Geçen haftal 41,33 4S.41
4933
933 de ayni hafta
50,70
38,72
49.14
35,10
Keçi kılı tabak Tiftik anamal
„ Çengelli
„ Deri San
Kaba
Yapak trafoya
kırkım
„ Tabak
„ Anadolu kırkım 38.57
„ „ Tabak 31,20
Bu hafta 80 ton keçi kılı, 136 ton tiftik 353 ton yapak ihraç ettik
3635
A E.
bize muharrir tarif ediyı 1 ■ •• •• »i
Şehit ni,.„ı.n.„ h. J ından taze uzum ıhra-““ 1“,e"i.y!* ‘fi bu sene arttı
Bunlar, yanı bir tar mana, romandan habral.zare^“*n harekette karışıklık yapre göre Hele araya Bahaettin Ş“ ait hatıraların, Tevfik Fi.Ji oruz* lerinin girmesi, asıl roma..
, ,, Ağustos
l.n, biraz yoruyor.
ber kitap, okuyanları sü^ijm }59 ten geri kalmıyor. gramlık
Eğer Haşan Sükûti B115.060 eserlerinde afakî olmayı )58.953 se ve afakiliği de enfüsilik^O kilo sinde muvaffakiyetle başar kilo tor muharrirler arasına j kilo isim ilâve etmiş olacaktır, lsvıç-
Komşu Bulgarların Edin: yıkladıkları günlerde bulum
“Siyah Örtü„yû bu sırada oğuk
m ak daha ibretli olacaktır. *
hava deposu tertibatını haiz vapurla 116 550 kilo taze üzüm gönderilmiştir ki bu mikdarda Girit ve Mısıra gönderilen üzümler dahil değildir.
Geçen sene 30 Temmuzdan 20 Ağustosa kadar gönderilmiş olan taze üzüm yekûnu ancak 576,180 kiloyu bulmuştu. Demek ki bu senenin ihracatı hemen hemen iki misline çıkmış bulunmaktadır. Bu fazlalık da Yunan üzümlerinin bu sene pek erkenden yetişmiş olmalarından ileri gelmektedir. Beynelmilel piyasalarda ş:d_'etli rekabetler karşısında erken mal yetiştirmek herhalde müstahsilin lehinedir.
üç
riş, kahpe göterişi I... n. ,u
Fakat kızlar, kendilerini *’z,n lıyan halk ile alâkadar olma^'°a sandal içi üstsüz iskarpinle *r topuklarını sert sert taşlara v rah yürüdüler, tünel dehlizleri kayboldular.
Ressam Bülent Bey Belma Ffr nımın evine gitmek için söz ve’ diği günün sabahında yatağını pe.‘ geç terkedebilmişti. Gece yarısın dan iki saat sonraya kadar komşu evde poker oynamıştı. Halbuki on saat uyumak Adeti idi. Bu âdeti, en büyük zevkleri de feda Jeder'-r‘r muhafaza etmeyi severken bu rtb’ yedi saat uyüyabilmişti. K e*löt hem aşçılık, hem de ara »ı^öy“(*“, reslik eden Rum kızı da "‘‘ÜQr zundu, nişanlısiyle gwn biraz zati. Ev boştu. Gr‘xl,K ve anne şef-luk içinde v«yesinden mahrumiyet lan saatle biraz sinirli olmasına se-duyuy- verdi. İşte ara sıra görülen serbest hareketleri, hırçınlıkları bundan ileri geliyor. Her ne ise bu meseleden ileride daha fazla bahsederiz.
— Valde Hanım birşey daha soracağım...
— Ne soracaksın oğlum ?
— Melâhat Hanım geldiği wıkit . bana çok mahzun ve kendini şaşırmış gibi göründü, size de öyle görünmedi mi ?
— Evet, zavallı kızcağız bana da biraz mustarip gibi göründü.
— Böyle elinde bir çanta ile ya'nız başına gelivermesi, simasının yorgunluğu, renginin solukluğu, ba-kış'arındaki mahzunluk ve dalgınlık her halde başından birşey geçtiğine delâlet ediyor.
- — Öyle olacak. Fakat ben de
sizden fazla birşey bilmiyorum. Hele biraz bekleyelim, elbet ne olduğunu öğreniriz. Şimdi yemeğe gidelim oğlum. Melâhat te elini yüzünü yıkayıp hazırlanmıştır. Onu bekletmeyelim.
— Başüstüne Valide hanım.
Sofraya oturdular. Şükrü esasen şen ve lâtifeci bir delikanlı idi. Nihal de nişanlısına uyarak o da gayet tatlı tatlı konuşuyor, sofrayı neşe indirmek için elinden geleni yapıyordu. Saadet Hanım ise, Me-
İngiltere Kralı “Corç„ diyordu ki:
“Bulgarlar mükemmelen döğüştüler.“Ferdinant„ın İstanbula girip “Ayasofya,, da âyin yaptırmak arzusu gayri kabili mukavemettir!,,
— 3 —
Halbuki İstanbulda (350000) gayri müslime karşı (650000) İslâm bulunuyor. Demek oluyor ki muhakkak bir felâkete doğ-tu gidiyoruz. Hükümdar, prensler ve nazırlar İstaubuldan bir yi re kıpırdamıyacaklar. Hepimiz vazifemiz başında olmıya azmettik. Binaenaleyh hazırlan-makta olan facialara Bulgar ordusunu durdurmak suretiyle mani olmayı derpiş etmek Avrupa devletlerine düşen bir vazifedir.,,
Fransanm o zamanki İstanbul sefiri Müsyü (Bompard) raporunda bu beyanata lâveten diyor ki: “Bunun üzerine içeriye Sadrazam girdi ve Hariciye nazırının sözlerini daha îb-ramkâr ve daha feci cümlelerle tekit etti ve düşmanı Babıâlide bekliyeceğini ve koltuğu üzerinde öleceğini söyledi. „
Almanya İmparatoru kendisine bu beyanatı bildiren sefiri (Vangenheim) in raporuna şu telhisi yazmıştı: “Manasız sözler. Bulgarlar İstanbula gireceklerdir ve girmelidirlerde. Sadrazam ihtiyar Kâmil kemali istirahatle ölebilir. Kendisi yüz yaşını çoktan geçmiştir. ,,
ikinci Viihelm Ormanlıların Çatalcada Bulgar tazyıkına tahammül edemeyip (Ferdinant) ın (Ayasofya) ya gireceği hakkm-daki ikinci bir raporda da: ° Evet Bulgar hükümdarı “Ayasofya,, ya girmelidir,, notunu koymuştur.
İngiltere kralı “Corj„ ise Avusturyanın “Londra,, sefiri “Menadroff,, teşrinisanin altına günü şu sözleri söylüyordu :
“ — Bulgarlar mükemmel bir surette dövüştüler Bu adamları zaferlerinin semerelerinden mahrum etmek doğru olmaz. în-gilterede efkârı umumiye Bulgarları bu haklarından mahrum etmeğe matuf yapılacak her hangi bir teşebbüse müsaade etmez. “Ferdinant,, ın İstanbula girip “ Ayasofya „ d? âyin icra ettirmesi arzusu gayrı ka-
. bili mukavemettir.,.
Sadrazam, düveli muazza-manın müdahale edemiyecek-lerini anlayınca bir mütareke aktı için eski hukuku nazarı dikkate alarak, doğrudan doğruya çar (Ferdanant)a müracaat etti. Bu müddet zarfında işe üçüncü
muhasım da burnunu sokmuştu: Kolera.
Avrupa düveli muazzamasınm kendisinin İstanbula girdiği takdirde alacakları vaziyeti kesdi-retniyen (Ferdenant) tereddüt etti. Şayet kendisi Alman, Ingili ve Rus hükümdarlarının bu husustaki fikirlerini bilmiş olsaydı acaba ne yapardı? Bizans İmparatorluğu hülyasını tahakkuk ettirmek için herçi badâbad belki son kozunu da oynardı.
* ♦
Bulgarlar Çatalca hattı önünde tavakkuf ettikleri zaman Balkan müttefikleri arasında ilk nifak emmareleri görünmeğe başlamıştı. Yunanlılar, Selânik-teki Bulgar kumandanının Çar “Ferdinant,, a çekmiş olduğu bir telgrafaameden fena halde kuşkulanmalardı. Bulgar kumandanı bu telgrafnamesinde “Selanik bugünden itibaren zatı şahanenizin memleketleri meya-nına dahil olmuş bulunuyor H diyordu.
Halbuki Yunanlılar Selâniği bizzat zabt ve muhafaza etmek şerefini kendilerine hasretmişlerdi. Filvaki Balkan devletleri arasında yapılan anlaşmalarda (Selânik) biç bir devlete tahsis edilmiş değildi ve üç devlet ordusu da bu şehre ayni zamanda girecekti. Diğer taraftan Kara dağlıların vaziyeti Sırpları endişeye sevkedi-yordu. Romanyalılar ise bitaraflıklarının mükâfatı olarak Bulgar hududundaki arazi üzerinde bir takım müddeiyat ser-dediyorlardı. Büyük Romen gazetesi olan ( Universul ) , “Bulgarların İstanbula girmeğe ve Bulgar hükümdarının (Bizans) tahtının basamaklarını çıkmakta olduğu sırada Romanyanm ne yapması lâzım geldiğini,, soruyordu. Halbuki Bulgar efkârı umumiyesi o kadar büyük fedakârlıklar pahasına elde edilmiş olan muvaffakiyetlerden bedmest bir hale gelmişti.
(Sofya) da diplomatça hareket edilerek Bulgaristana yeni dostlar tedariki çaresine bakılmıyor değildi. Hatta bir aralık (Berlin) de BulgaristaBjn Türkiyeye ittifak teklif etmiş olduğu havadi-side deveran etmişti.
Deuamı var
Iâhate büyük bir şefkat ve mülâ-yimetle muamele ediyor, genç kızın gönlünü almağa çalışıyordu.
Yemekler de gayet güzeldi. Bern beyaz sofra örtüleri ve havlniar, parıl parıl parlıyan sofra takım'arı itina ile pişirilmiş yemekler, bu evdeki kadınların tam manasiyle hanım o duklarını ispat ediyordu. Yemek yedikleri yer geniş ve havadar idi. Ağaçlıklı ve çiçekli bahçeden esen hafif rüzgâr güzel kokulan getiriyor, açık kapıdan karşı yakanın berrak ve sakin denizi görünüyordu. Üzüm, şeftali, arv.ıut gibi yemişlerin en nefisleri gayet güzel tertip edilerek yemişliklere konmuş olduğu için onlar da sofraya ayrı hir zerafet veriyordu.
Fakat sofradakilerin biiain neş’e ve sürurlanna, genç kıza çek candan ve şefkatli muamelelerine, bütün bu güzelliklere rağmen Melâhat yine dalgın duruyordu. Ara sıra lâkırdıya karınıyor, Nibalin lâtifelerine ve sevimli sözlerine mukabele etmek intiyor. Fakat zihninin daima bir hayal peşinde olduğu, üzücü bir düşüncenin mütema-
di surette tahtı tesirinde bulunduğu anlaşılıyordu.
Yemekten sonra evin öuünde sarmaşıklar, salkımlar ile örtülmüş olan taraçaya çıktılar, hasır koltuklara oturdular, kahvelerini içmeğe başladılar. Hatta Melâhat alafranga usul mucibince cebinden çıkardığı zarif bir tabakadan aldığı ince kadın sigarasını da yaktı.
Genç bir kızın böyle, bahusus annesi yerinde yaşlı bir hanımın yanında sigara yakması Şükrünün nazarı dikkatini celbetmekten hali kalmadı. Delikanlı arasıra gözünün ucuyla Melâhati tetkik ediyor, bu İstanbullu küçük hanımın, kederli haline rağmen hasır koltuk üzerinde uzanarak oturması, ayağını ayağının üzerine atması, tellendire tel-’ lendire sigara içmesi hayliden hayliye hayretini mucip oluyordu. Nihale gelince o da nişanlısının bu hayretini görüyor ve lâtifeci km mütemadiyen kahkaha salıverip duruyordu.
Nihal bir aralık dedi, ki:
Devamı var



Eylül 8
— ZAMAN —
BALKAN MEKTUPLARI
“Siz Bulgar mısınız?,,
İstanbul Dil Kurultayından dönen Prefosör “Gaca-nof„, Türkiyede Bulgarlara eziyet edildiği efsanesine inanmıştı. Bereket versin ki...
İstanbuldan akşam üzeri kalkan Avrupa treni ile bütün gece süren ağır ve yorucu bir yorgunluktan sonra sabahın yedisine doğru Karaağaç istasyonuna varırsınız. En yakın Balkan devletlerinden birinin, meselâ Bulgaristanın hükümet merkezine gitmek için önünüzde daha on iki saatlik bir yolculuk var. Konvansiyonel, en ufak durakların bile hatırını sormadan geçmiyor. Gümrük ve pasaport yoklamaları için durmak mecburiyetinde bulunduğu hudut duraklarındaki gayrı tabiî tevakkuflarda caba..
Talihsiz memleket
Karaağaçtan hareket ediyoruz. Ortalıkta derin bir sessizlik var. Güzel Edirnenin bu şirin köşesi, uzaktan, harap evleri ve boş arsa-_ lariyle hazin bir köy manzarası ar-zediyor. Bir zamanlar burası “Avrupa Edirnesi,, adını taşıyordu ve Edirnenin bütün ecnebi zenginleri burada otururlardı. Fazla olarak birçok kimselerin yaz günlerini ve yaz mevsimini burada bir sayfiye hayatı halinde geçirdiklerini de görüyorduk. Muhtelif askerî med ve cezirlere ve bir sürü azgın ve muhteris istilâlara uğrayan kahraman Edirnenin bu şirin mahallesi, bugün temiz sinesinde hâlâ o kirli istilâ günlerinin yaralarını taşıyor.. Talihsiz memleket!.
Edirneye bakıyorum. Tren artık Yunan toprağında Mustafapaşaya doğru yol alıyor. Sabah güneşinin ilk şuaları, Selimiyenin İlâhî kubbesi üzerine aksetmiş.. Yeni parçalanan sisten bir tül içersinde güzel Edirne muhteşem Selimiyesiyle gittikçe uzaklaşıyor; uzaklaştıkça siliniyor..
"Bulgarlara eziyet ediyorlarmış?,,
Karaağaç tan bizim kupaya kucağı çocuklu bir Madam bindi, Seyahatte tanışmak, hiçbir merasime tabi değildir. Refikam derhal bu Madamla ahbap oluyor ve., konuşuyorlar. Yaşlı, şişman ve palabıyık bir zat ta başını uzatarak Bulgarca soruyor:
— Siz Bulgar mısınız ?
Muhaverenin Bulgarca oluşundan cesaret alan bu zat sualini Burarken teklifsizçe girip oturuyor. Ağzımızı açmağa meydan bulmadan .öulgar Madam müsbet bir cevap veriyor.
— işidiyoruz, ki Türkler buradaki Bulgarlara eziyet ediyorlarmış. İşlerine, güçlerine müsaade etmiyorlarmış.. Mekteplerini kapatmışlar.. Kovuyorlarmış.. Doğru mu?.
Kalbim burkuluyor. Bulgar madamın vereceği cevabı bekliyorum:
— Hayır, diyor madam. Türk-lerin bize iliştiği yok. Herkes işile gücile meşguldür. Edirnede 60 - 70 hane kadar Bulgar vardır. Mektepleri, muallimleri, kiliseleri ve papasları vardır. Yalandır bu söyledikleriniz..
— Bizim gazeteler öyle yazdılar. Bulgarları hudut haricî ediyorlarmış.
— Yanlış yazmışlar.. Ecnebi tabiiyetinde olanlara mahsus bir kanun vardır. Benim kocam Uzunköp-rüde altı, yedi senedenberi terzi-
lik yapıyor. Lâkin Bulgar tab’ası-yız. Şimdi kanun bırakmıyor. Fili-Jıaye. dönüyorum. Kocam da işlerini düzelttikten sonra gelecektir. Türk ^tab'ası olan Bulgarlara bir şey diyen yok.. Onlar serbest çalışıyorlar..
— Siz nasıl yaşadınız ? memnun mısınız Türklerden?
— Allah bin bereket versin., geçindik. Yaşadık.. Kardeş gibi yaşadık.
Muhatıbım profesör “Ga-çanof,, tu
Bu zatla tanışmak lâzımdı. Ona, memleketim hakkında lâzım gelen bütün malûmatı vermek ve kafasında düğümlenen menfi telâkki ve fikirleri söküp atmak ihtiyaciyle kıvranıyordum. Türk olduğumu, kendisine memlektim hakkında soracağı her suale bütün bir gönül açhğiyle cevap vermeğe hazır bulunduğumu söyledim.. Ve, ilk iş olmak üzere Bulgar madamın izaha ,/^alıştığı küçük sanatlar kanununun tatbikinden sonra hasıl olan vaziyeti anlattım.
Muhatıbım samimî bir zat. Ara-sıra Lana Türkçe söylüyor. Bu, nazarı dikkatimi celbetmişti. Sordum. Trakyalı veya MakedonyalI olması ihtimali vardı.
| Cevap yerine bana cebinden çıkardığı büyücek bir kartı uzattı. Okudum. Bu, Sofye Üniversitesi şark lisanları profesörü gospodin “ Mihail Gacanof„un Dil kurultayına serbestçe girebilmesini mümkün kılan İstanbul Dil kurultayı duhuliye kartlarından biriydi..
Profesör “Gacanof,,, Sofye Üniversitesi namına bizim Dil kurultayını selâmlamağa giden ve ilk içti-malarda bulunduktan sonra memleketine dönmekte olan zat...
Bu, benim için iyi bir fırsattı. Evvelâ muhterem profesörün memleketimiz hakkında taşıdığı fena kanaatleri düzeltmek ve sonra da Kurultay hakkındaki fikirlerini sormak...
Dil Kurultayına dair
Birçok şeylerden bahsediyoruz. Büyük ileri hareketlerimizin hemen her safhasını izah ediyorum. Büyüklerimizin dahilî ve haricî siyasetleri hakkındaki noktai nazarları üzerinde duruyorum. Yeni fabrikalarımızdan ve yeni şimendifer yollarımızdan bahsediyorum. Bu meyanda memleketimizde yaşayan ekalliyetlerin vaziyetlerini anlatıyorum. Gospodin “Gaçanof,, beni dikkatle din-leyor ve.. Fena bir tesir altında bulunduğunu düşünerek müteessir görünüyor. Artık iki komşu, iki dost gibi senli benli görüşüyoruz, soruyorum :
— Dil Kurultayında bulundunuz. Bu büyük iş hakkındaki düşüncelerinizi söylermisiniz !
— Çok büyük bir dava.. Çabık olacak bir iş değil. Fakat, mademki bu işin de başında Gazi vardır, mutlaka istediğiniz bir şekilde halledilecektir..
Muhterem profesör kılasıklere meclup ve... Maziye mıhlı. Bana Arap ve Farisi lisanlarının zenginliklerinden ve ahenklerinden bahsederek divan edebiyatından parçalar okuyor. Ben müdafaalarımı yapıyorum. O, hemen temin ediyor:
— Dedim ya.. Bu atılışınız mühim bir davadır. Lâkin yakacaksınız.. Çünkü; iş başıpda “o,, var... Gazi başınızda durdukça herşeyi başaracakşınız...
Münevver bir komşunun kafasına, aleyhimizde neşriyat yapan bir, iki haris ve sergüzeştçi Bulgar gazetesinin yalancı neşriyatından doğan menfi fikirleri giderdiğimden dolayı memnun bir haldeyim. Fakat, birazda müteessirim.
Memleketimizde günlerce kalan ve en salâhiyettar, en münevver Türk ricali arasında günlerce bulunarak memleketimizin tarihî kongrelerinden birinde misafirlik eden bu zat, nasıl olmuş ta hakkımızda-ki fikirlerini düzeltmeğe imkân bulamamış ?. Tesadüf bizi karşılaştırmamış plsaydı, eminim ki Gospodin “Gaçanof,, Bulgar madamın sözlerinden müteessir olmıyacak ve getirdiği menfi ve kötü fikirleri aynen götürecekti..
İki millet arasına fenalık sokmak ne fena şey I. Bunları gidermek için her iki tarafın münevverleri el birliğile ve bütün bir samimiyetle çalışmağa mecburdurlar..
Mustafa Şerif
Davutpaşa gençleri arasında
7 inci sahifeden devam
Bundan sonra bazı âza söz alarak birliğin muhtelif spor şubelerinin ismi her zaman ağızlarda dolaşan büyük kulüpler derecesine yükseltilmesi temennisini izhar etmişler, bunun için lâzımgelen şeylerin bir an evvel yapılması lüzumundan bahsetmişler, bu arada bir âza da idare heyetinin bazı işleri yapmadığını işaret etmiştir.
Klubün genç âzasından Ömer bey, arkadaşının bu fikrine itiraz etmiş, "heyeti idare bazı işleri yapmadı,, cümlesinin, “yapamadı,, tarzında ifade edilmesi daha doğru olacağını söy-liyerek bu hususta bütçenin mü-saadesizliğinden ve âzanın lâ-kaydisinden bahsetmiş, klübün atisi hakkında çok faydalı sözlerle umumun alâkasını celbet-miştir.
Neticede ekseriyet yeni idare heyeti intihabına karar vermiş ve Mehmet Sırrı, Ömer Faruk, Osman Nuri, Mehmet Emin, Adil, îsmail ve İbrahim beyler yeni idare heyetine seçilerek kongreye nihayet verilmiştir.
Berberlerin tatili meselesi
Kadıköyünde berber Ahmet Sefa efendi. Berberler Cemiyeti reisi Mustafa Sabri efendinin gazetemizde çıkan "berberler tatil isteyor. Hiç birimizin medeni yaşayışımız yoktur,, tarzındaki beyauabndan bahisle gönderdiği bir mektupta diyor ki: "Mustafa Hayri efendi medenî ihtiyaçı yalnız dükkân kapamak mı zan ediyor ?
Bir çok berber gösterebilirim ki tencerede yimek pişirip kapağında yiyecek kadar yoksuldur ve bunu temin etmek için bile dişini tırnağına takıp 16 saat çalışmak mecburiyetinde kalıyor. İş olsa 24 saatta Çalışacak, elverir ki karnını doyursun 1
Sayısı çok olan bu berberlerin tatil istemesine imkân var mıdır? Bunlar ne cuma günleri, nede eyyamı adiye de dükkânlarını erken kapamak bile istemezler.
Her halde Mustafa Hayri efendinin reyi ile hareket edilmemeli, ekseriyetin reyine bakılmalıdır. „
*
* ¥
Bez fabrikasından çıkan amele
Bakırköyde Sakız ağacında iskele caddesinde Mehmet ve Yenimahallede fırın sokağında Celâl Efendiler, Bakırköy bez fabrikasınîn 4 senelik işçisi oldukları halde işlerini bırakmak mecburiyeti ile karşılaştırıldıklarını söyleyerek bundan şikâyet ediyorlar, Bu karilerimizin ifadesine göre kendileri şimdiye kadar pamuk kısmında çalışmışlar ve ihtisas kesbetmişlerdir, Halbuki durup dururken ve ortada hiç sebep yokken, yerlerine kadın alınmak suretiyle. 4-5 erkek amele meyanında kendileri de pamuk kısmından dokuma kısmına verilmişlerdir.
Dokuma kısmında çalışmakta ve meselâ ruyet kabiliyetinin yüksekliği gibi bazı bedeni evsafa mutavakkıftır, işte bu sebeplerle karilerimiz dokuma kısmında çalışamayacaklarını görmüşler, zaten sebepsiz pamuk kısmındnn oraya nakledilmelerini de çıkarılmalarına bir mukaddeme sayarak işlerini bırakmışlardır.
Eğer hakikaten kendileri bilâsebep pamuk kısmından dokuma kısmına naklolunmuşlarsa ortada bir haksızlık var demektir ve bu haksızlık neticesinde 4-5 amelenin işsiz kalması doğru değildir. Nazarıdikkati celbederiz.
Bir türlü gelmiyen nüfus kaydı
Beyoğlunda Fıçıcı sokağında 7 numarada sakin Sahure hanımın zevci vefat etmiştir, 7 yaşındaki oğlu Oğuza küçük bir maaş bağlanm'ftıa, fakat şimdi bunu alamıyor.
Sahure hanım bize gönderdiği mektupta bu hususta diyor ki:
"Çocuğumun nüfus kaydı
Sarıkamıştadır elinde nüfus
tezkeresi de var. Fakat kaydı
getirilmedikçe maaşını vermi-
yorlar. Nüfus kaydinin İstanbula nakli için Beyoğlu nüfus şübe-sine müracaat ettik. 18-3-034 tarihinde de oradan Sarıkamışa yazıldı. Fakat müteaddit resmî tekitler ve bizim hususî teşeb-büsatımıza rağmen bir türlü kayit gelmiyor, bu yüzden de maaş alamıyoruz.,,
Nüfus işlerinin tanzimi için çalışılan bu esnada muamelâtı da tesri etmenin kolayını bulmalıdır. Bu nüfus kaydının bir an evvel çıkarılıp gönderilmesi için alâkadarların ehemmiyetle nazarı dikkatini celbederiz.
İnhisarlar Vekâletine nasıl girdiler?
Sabık Trabzon müskirat amillerinden ve amiller mümessili İsmail Safa imzasiyle aldığımız bir mektupta deniliyor ki:
"922 senesinde İnhisarlar vekâletine müracaat ederek ihtisasım hasebiyle münasip bir vazifeye tayin edilmemi istedim. Uzun muamelelerden sonra inhisarlar umum müdürlüğünden gelen 11 - 1 - 934 tarih ve 155 5591 numaralı tahriratta tahsilim orta derecede olmadığı için memuriyete tayin edilemi-yeceğim bildirildi.
Halbuki benim tahsilim derecesinde okumuş olanların, hatta daha aşağı derecede tahsil görenlerin İnhisarlar Vekâleti memuriyetlerinde tavzif edildiklerini görüyorum ve bundan dolayı eza duyuyorum.,,
Kariimiz bundan sonra bir vatandaşın tahsili kıt görülerek alınmadığı vazifelere ayni seviyede veya daha az okumuş olanların nasıl alınabildiğini bizde soruyor.
Tabii buna cevap verecek vaziyette değiliz. Kariimiz iddiasını maddeten isbat edebilir mi? Bunu da bilmiyoruz. Fakat gayri vakii vaki diye göstereceğini de ummadığımızdan na-zardikkati celbiçin bu mektubundan bahseyledik.
Yedi evlâdile beraber aç!
İstanbul Haliç fenerinde Mürsel paşa caddesinde 11 numarada sabık temizlik işleri müstahdemlerinden Muzaffer efendi bize gönderdiği bir mektupta, “Belediye temizlik işleri müdüriyetinde muvazzaf memurlar tarafından irtikâp edilen yolsuzluk ve suiistimal yüzünden, hakkında ne bir şikâyet ve ne de mücrimiyetini tep-yin edecek delil olmadığı halde,, vazifesine nihayet verilmiş olduğunu bildiriyor.
Esasen ücreti maktua ile müstahdem bulunduğunu da ilâ-ye eyleyen mumaileyh, evrakı tabkikiyenin mahkemeye verildiği söylenilmesine rağmen aradan haftalar geçtiği halde bunun bir türlü babı adaleti bulamadığını da ilâve ediyor ve en büyüğü 14 yaşında, en küçüğü 9 aylık olan yedi evlâdının bir lokma ekmek için feryat ettiklerini ifade ediyor, kariimiz mektubunu “Ne olacaksa biran evvel olsun, biran evvel adalet tecelli etsin ve masumiyetim tebeyyün eylesin „ diyerek bitiriyor.
Filhakika Muzaffer efendinin hiç bir kabahati yoksa işinden çıkarılması, yedi evladiyle kendisinin açlığa mahkûm halde kalması günahtır. Ehemmiyetle nazarı dikkati celbederiz.
Vefa - Kumkapı ayrıldılar
Vefa - Kumkapı klübünün eskiden olduğu gibi ikiye ayrılacağı hakkındaki haberler teeyyût etmiştir. Dün toplanan mezkûr klüp kongresi, Vefa - Kumkapı klüplerinin ayrılmasını kararlaştırmıştır.
7/9/934 den itibaren her iki klüp kendi sahalarında ayrı ayrı çalışacaktır.
Klüp kongresi, her iki tarafın âzalariyle pek kalabalık olmuş, kongreye İstanbul mıntaka ikinci reisi Fethi Tahsin Bey riyaset etmiş ve kongre pek samimî bir hava içinde geçmiştir.
Bir otomobil kazası daha
MecidiyekÖyünden Şişliye gitmekte olan 5566 numaralı ve şoför “lliya„nın idaresindeki otomobil dün İbrahim isminde bir zata çarparak ayağından yaralanmasına sebep olmuştur.
7 “Sar,, da reyiâma doğru Fransa bir muhtıra neşretti, bu* reyiâmı kazan-maktan ümidini kestiğini mi gösteriyor?
Paris 7 (A. A.) — Fransız matbuatı Sar meselesi hakkın- I da Fransanın reyiâm komisyonuna ve Milletler Cemiyetine dahil bulunan devletlere verdiği muhtırayı uzun uzadıya mevzuu bahis etmektedirler.
Sar reyiâmının ortaya çıkardığı muhtelif meseleleri tetkik eden bu muhtırada mezkûr meselelerin şimdiden halledilerek reyiâm ile yeni rejim arasındaki müddetin uzaltılmaması temenni olunmaktadır.
Fransa hükümeti Versay muahedesinin derpiş ettiği her üç ihtimal de nazarı dikkate alınarak aşağıdaki hususatı bildirmektedir:
1 — Sar’ın Fransaya iltihakı takdirinde Fransa hükümeti bütün Sar halkına dil, ırk ve din farkı gözetilmeksizin Fransız vatandaşı hukukunu verecektir. Fransa reyiâmın neticesi her ne olursa olsun buna benzer ahkâmın Milletler Cemiyeti tarafından alınacak kararlara konulmasını istemektedir.
2 — Şimdiki rejimin ipkası takdirinde Sar halkının bükü- i met işlerine karışmasının muvafık olacağı mütaleasındadır. Fransız hükümeti tecrübelerden alınan derslere göre bu rejimİD değiştirilmesi hususunda evvelce yapılan temennilerin nazarı dikkate ahnmasmı kabul eder. İktisap olunan hukukun temini için icap eden tedbirlerin tetkiki Milletler Cemiyeti Meclisine aittir.
Nihayet Fransa Sar'da malik olduğu madenlerin büyük bir kısmını muvafık şeraitle bizzat Sar hükümetine terketmeğe amadedir.
SON HABERLER
Ankara ve İzmirde dünkü maçlar
Ankara bisiklet teşvik müsabakalarının neticesi— Ankarada Çankaya, İzmirde Altınordu galip
Ankara 7 (A. A.) Bisiklet federasyonunun tertip ettiği teşvik müsabakalarından birincisi bugün öğleden evvel Akköprü - Etimesut arasında kırk kilometre üzerinde yapılmıştır.
ittifakspordan Talât Efendi 78 dakika 36 saniye 3/5 ta birinci, üç metre gerisinden gelen Çankayada Osep Efendi ikinci ve Çankayadan Eyüp Efendi de üçüncü olmuşlardır.
Küçükler arasında mıntaka teşvik müsabakası yapılmıştır. Bu müsabaka Akköprü - Gazi Ortan çiftliği tarikivle istasyona kadar 14 kilometre üzerinne icra edilm'ş, Çankayadan Rifat Efendi birinci Çankayan Salih ve Marko Efendiler ikici ve üçüncü gelmişlerdir.
Ankara 7 (A.A) — Bugün Çankaya ve Demirspor kulüplerinin birinci takımları arasında bir maç yapılmış, Çankaya 8-0 galip gel-
Biz “Zağrep,, mağlûbiyetimizin dedikoduları ile meşgul olurken...
Yunanlılar galip atletlerini tezahüratla karşıladılar
Belediyede atletler şerefine muazzam bir kabul resmi yapılmış ve Maarif Nazırı M. “Makropulos,, ile “Atina,, Belediye Reisi M. “ Kotza „ tarafından nutuklar söylenmiştir. “ Atina „ Belediye Reisi ayrıca atletlere “ Akropol „ daki “Minerva,, zeytin ağacından koparılmış bir dal tevdi etmiştir.
Atina 6 (A. A.) — Yunanistan! "Zağrep,, te yapılan Balkan ollm-piyadında muvaffakiyetle temsil edeıı Yunan atletleri Atinaya gelmişlerdir. Atletler istasyonda, hükümeti temsilen Atina valisi, Atina belediye reisi, belediye meclisi azalan, bütün spor teşkilâtı murahhasları, büyük bir halk kütlesi tarafından karşılanmıştır. Halk atletlere muzafferane bir kabul yapmış ve atletlerle hükümet erkânına istas-
I
3 — Sar’ın Aimanyaya iltihakı takdirinde Fransa Sar’da-ki madenlerinin kıymetini filen elde etmek azmindedir. Bugün Sar’da tedavül etmekte olan frank, haricî borçların tesviyesine yaramalıdır.
Ve bu borçlar ta namen ödenmelidir. Nihayet Fransa reyiâm komitesinin yapacağı diğer teklifleri ananevi beynelmilel teşriki mesai zihniyetiyle tetkike amadedir.
Ingilizler Fransayı haklı buluyor
Londra 7 (A.A) — Fransız muhtırası burada umumiyetle tasvip olunmaktadır Fransıa hükümetinin Sar’ın tahliyesini, oradaki madenler bedelinin tediyesine tabi tutması, haklı görülmektedir.
Fransa ümidini kesti mi?
Saarbrüken 7 (A. A.) — Fransız muhtrasını mevzuubahs eden Alman cephesi gazeteleri, muhtıranın bilhassa şimdiki rejimin idamesini en güzel bir sureti hal olarak göstermeği istihdaf eylediğini yazmaktadır.
| Çünkü Fransanın reyiâmın kendi lehine neticeleneceği ümitleri artık tamamen uçmuştur.
Sar Aimanyaya geçerse
Berlin 7 (A. A.) — Fransız muhtırasının muhteviyatı buradı hiçbir hayret uyandırmamıştır. Mamafi şunu da kaydetmek icap eder ki, Sar arazisine Almanya ile birleştikten sonra da hususî beynelmilel bir rejime tabi memleket mahiyeti vermek teşebbüsü muahedeye muhaliftir ve kabul olunamaz. Esasen Sar halkı da pekâlâ biliyor ki kendi menafii ancak kendi millî hükümeti tarafından lâyıkile himaye olunabilir.
Yine Çankayanın b takımiyle Ankaragücü arasında yapılan kupa maçını Çankaya 4-0 kazanmıştır.
İzmir 7 (A.A) — İki maç yapmak üzere İzmire gelen Ankaragücü takımı bugün kalabalık bir seyirci kütlesi önünde ilk maçını yaptı. İzmir İkincisi Altınordu takımı ile yaptığı bu maçı Ankaragücü 5-0 kaybetti.
Halkın intihaba iştiraki için
Konya 7 (A.A.) — Belediye intihap encümeni bugün toplanarak defterlerin 9 Eylülde açılmasına ve onbeş Eylülde de indirilmesine karar vermiştir.
Halk Fırkası Belediye intihabına vatandaşların fazla miktarda iştirakini kolaylaştırmak için icap eden tetbirlere teşebbüs etmiştir.
yondan itibaren belediye dairesine kadar 15 bin kişi refakat etmiştir.
Atletler Belediye dairesinden çıkarken, yağmura rağmen binanın önünde beklemekte olan büyük bir halkın yeni tezahürleriyle karşılaşmışlardır.
Atletleri getirmekte olan trenin huduttan itibaren durduğu her istasyonda halk atletler şerefine tezahürlerde bulunmuştur.
Belediyenin iyi bir kararı
Belediye, lstanbuldaki tarihî ve mimarî kıymeti haiz binaları harap olmaktan kurtarmak için tamire karar vermiştir. Bu binalar cami, sebil, çeşme, türbe, yalı ve köşklerdir. .
Tarihî ve mimarı kıymeti haiz bu kabil binaların vaziyeti yakında tesbit edilecektir.
Eylül 8


ı
ı
I
—ZAMAN—
Adapazarı Türk Ticaret Bankası
1934 SENESİ MART BİLANÇOSU
AKTİF
İZAHAT'
T. Lirası Kuş.
PASİF
I Z AH A T
T. Lirası Kuş.
ytinyağı Türkiyenin en aaf, en tabii, re en nefis yağıdır. Dünyada Haşan zeytinyağı kadar nefis bir yağ yoktur. Avru-panın pis sabun yağlarından taktir suretile elde edilmiş yağlarından sakınınız, bu yağlar en fena ve sabunluk yağlardan temizlenmek suretile elde edilir. Fakat hiç lezzeti yoktur, ise mideyi berbat eder. Bunun için yemeklerde
Banknot................. . '...........
Dahildeki muhabir Bankalar.............
SENEDAT CÜZDANI .......................
Vadesine üç ay kalan 1.536.334.23
„ üç aydan fazla kalan 0.00
ESHAM VE TAHVİLÂT CÜZDANI . . .
“9İ810.00
143.579.90
Borsada kote olanlar
„ „ olmıyanlar
AVANSLAR . . . .
s
907.485
83.526
1.536.334
238.389
695.408
59
52
23
90
73
Hauııziyeti fazla yaglaı behemehal Hatan zeytinyağı i.timal ediniz. Türkiyenin ve bütün dünyanın leziz ve nefis yeğı olup cihanşümul şöhreti haizdir. Şerbet gibi tatlı olup tababette içmek suretile müstameldir.
Kum, taş, böbrek, mesane, idrar yolu, bilhaasa safra, sarılık ve karaciğer hastalıklarında, zâfı umumide bol bol Haşan zeytinyağı içiniz!
Yemeklerde, tatlılarda, pilâvda tereyağı yerine ve salatalarda, havyarda, mayonezde lezzet ve nefasetine payan yoktur. Hamıziyeti yüktür. Midesi zayıf olanlar ve baraaklanndan muztarip olanlar yemeklerinde behemehal HAŞAN ZEYTİNYAĞINDAN istimal etmelidirler. Müleyyin ve hâslındır. En mükemmel ve en sıhhî bir mugaddi ve mukavvidir.
Haşan zeytinyağını gayet iyi yağlı beyaz peynirle ezerek ve karıştırarak havyar halinde kızarmış ekmekle o kadar leziz bir gıda olur ki sevgili yavrularını seven ana ve babalar bu mükemmel ve çok besleyici ve çok nefis gıdayı her sabah kahvaltıda çocuklarına yedirirler, bunu çocuklar o kadar sever ki hergün verseniz bıkmazlar.
Emtia ve vesaik üzerine avanslar 533.055.24 Sair mütenevvi avanslar 162.353.49
BORÇLU HESABI CARİLER ....
741.943.29 395.315.14
Kefalet mukabili krediler Teminatlı krediler MUHTELİF BORÇLULAR
İpotek mukabili avanslar iştirakler MENKULLER
s
s *
1.137.258
762.188
334.333
354.394
132.394
43
52
31
41
41
“ Zayi „ .
Ergani istikraz tahvillerinin “B„ tertibine ait 102753 No. lu muvakkat makbuzu kaybettim. Gördüğüm lüzum üzerine
işbu makbuzun kıymeti kalmadığını ilân ederim.
Su Şehir merkez muallimi Ferdiye
Makineler
Kasalar
Tesisat
Mefruşat
GAYRİ MENKULLER Banka binaları
Diğer gayri menkuller NÂZtM HESAPLAR .
11.400.00
10.368.41
39.065.12
51.619.25
285.344
49
98.791.30
186.553.19
1.262.732
7.729^46
38
29
İstanbul Ziraat Bankasından
Sıra No. su
1321
1322
1323
1324
Semti
Fener Beyoğlu Boğaziçi
Kadıköy
1325
1326
1327
Mahallesi
Sokağı
Cinsi
Hissesi
Tophane
Kadıköy
Boğaziçi
Tahta minare Hüseyin ağa Yenimahalle Osman ağa
Sefer Kâhya
Cafer ağa Yenimahalle
Fırın ve Tahtaminare Arnavut ve Bilezik Bakkal
Söğütlü çeşme ve birinci sokak Boğazkesen cad.
Üç dükkân ve üç hane İki hane
Arsa metre 66
Kâgir yedi dükkân
Kagir dükkân
’l
2/24 2/7 Tamamı
Emlâk Hisseye göre No. su muhammen
2-4-109-111-113.115 484
600
100 5000
SERMAYE ................
İhtiyatlar............
Fevkalâde ihtiyat
Kanunî ve Nizamî ihtiyat
Muhabir bankalar . . .
Mevduat..............t
Cari hesaplar . . . .
Tassarruf mevduatı . .
Vadesiz
Vadeli
0.00
131.376.45
1.200.000 00
131.376 45
................... 85.276 21
.................. 195.561
............... 1.578.656
............... 2.408.959
145.682.10
2.263.277.11
948.629.71
1.225.465.13
Bir ay kadar
Bir aydan bir seneye kadar 82.182.27
Bir sene ve bir'senden fazla vadeliler
Tediye emirleri: . ............................ ^ . 39.442
Sair muhtelif alacaklılar............................. 694.834
İtfa tahsisatı .........................................12.710
Talep olunmamış temettüler ve koponlar . . . 120.296
Nazım hesaplar 1.262.732
1.729.846
50
62
21
93
00
02
97
38
29

I Karaciğer - Mide - Barsak - Taş - Kum hastalıklarına
TUZLA tçEMâ^:
İçme ve tren hatlarında mühim tenzilât yapılmıştır Hergün köprüden 6,30 - 7,35 - 8,5 - 9,50 - 11 - 13,15 - 15,10 -16-45 ve Haydarpaşaya giden vapurların trenleri içmelere giderler
kıymeti T.L
4f-71
5 197-197/1-27-29-31-33-35
131
Satılık Ucuz Ev
Kumkapı Nişancasında büyük caddeye iki dakikalık mesafede muhtelif meyva ağaçlarını havi bahçeli, kuyulu dört oda, .ki sofa, iki taşlık, 3 hela ve saireyi havi ahşap hane azimet hasebiyle acele satılıktır, taliplerin Nişancada Çeşme sokağında 12 numaralı mezkûr hane derunundakilere müracaatları.
J14640 55296 («50 120 1/2
133
3308
ı»
2000
900
Kâgir hane
Ahşap hane ve dükkân 1/2
3
1-124 eski
Orta
Pazarbaşı ve Fıçıcı sokaklar Yemeniciler Çardak
Ahşap hane ve arsa 1/2
Kâgir mağaza 1872
40320
1500
519
69-71 eski 92 yeni 4
Yüzde yedi buçuk pey akçelerde ihale bedelleri nakden veya gayrimübadd bonosile ödenmek üzere yukarıda evsafı yazılı
1328
1329
Gal ita Eminönü
Arap camii Ahiçelebi
III
ısı
Yüzde yedi buçuk pey akçelerde ihale bedelleri nakden veya gayrimübadd bonosile ödenmek üzere yukarıda evsafı yazılı gay-rimmkuller açık arttırma s retile satışa çıkarılmıştır. İhaleleri 10/9/934 Pazartesi günü saat on beştedir. Şartname Bankamız kapısına asılmıştır. Senei haliye vergisiyle belediye resimleri müşteriye aittir. Talip olanların ziraat bankasında müteşekkil komisyona müracaatları ilân olunur. “ 5007 ,,
ei Saar havzasının d-'i sınaî kıymeti
% Kömür, demir ve
dk çelik istihsalâtı
Malûm olduğu üzere Akvam cemiyetinin tayin etmiş olduğu '531 idarikomisyonun karariyle Saar havzası Alman ordusunun şimalî Fransa madenlerinde yaptığı r tahribata bedel 15 sene müd-I detle Fransa ya verilmişti. Bu ] müddet 1934 yılında bitmekteki dir. Müddetin hitamında da Saar ahalisi bugünkü idarenin de* 1 ramı yahut mıntakm Fransaya veya Almanyaya ilhakı için rey j vereceklerdir.
1289 kilometre murabbamda
4
| ja ve 7,000,000 nüfuslu olan bu ' J' vilâyet bilhassa kömür, demir •4 ve çelik bakımından çok kıyar’ metlidir: Cihanın en fazla istih-sal senesi olan 1929 da bura-nın kömür istihsalâtı 13580000
E**,j ton iken bu rakkamlar 1932 do mİ? a 10,580,000 tona inmişti.
B 1 Fransanın mezkûr senelere *’ id1 tekabül edeu kömür istihsalâtı rnV1929 da 54,900.000 ton ve kilf‘1932de 47,250,000 tondu Al-manyanın da 338,600,000 le aA" ---------------------------------
öa?
I
YENİ NEŞRİYAT
Ülkü çıktı
Ülkünün 4 üncü cildini baş-lıyan 19 uncu sayısı çıkmıştır. Bu sayıda baş yazı olarak Nafi Atıf beyin “Türk Dili ve Kurultayı,, makalesi vardır. Bunu takibeden Ahmet Nesimi beyin yazısı mesuliyet telâkkisi üzerinde çok değerli bir fel^pfî etüttür. İsmail Hakkı beyin An-talyanın ehemmiyeti, Naci beyin belediye yazıları günün memleket hadiseleri üzerinde aydınlatması bir alâka uyandıran yazılardır. Kemal Saim beyle yapılmış bir mülakat buğday koruma işi hakkında etraflı izahat vermektedir.
Ülkü bu sayısında “Köycüler Bölümü., nün ikinci yaşma bastığını haber veriyor ve köycü-lere güzel bir hitapta bulunuyor. “Ülkü,, yü tavsiye ederiz.
227,500,000 tondu. Saar havzasının ham demir istihsalâtı, cihanın en yüksek istihsal yılı olan 1929 da 2,070,000 Fran-sânın 10,209,000 Almanyanın da 13,190,000 tondu.
1932 Yılında bu istihsalât Saar havzasında 1,330,000 Fransada 5,540,000 Almanyada 3870,000 tona düşmüştü. Çelik istihsalâtmda da ayni vaziyeti
Satılık hane
Eyüpsultanda İslâm Bey caddesinde 53 No. lu altı odalı, içinde kırçeşme suyu ve büyük bahçeyi havi hane satılıktır. Ev iki bölükten ibaret olup mahiye 20 lira icar getirmektedir. İsteyenler: Aksarayda Horhor hamam sokağında 22 No. lu hanede Bahriye Hanıma müracaatları.
görüyoruz. 1929 Yılında Saar 2,170,000 ton çelik istihsal etmiş Fransa istihsalâtı 9,550,000 Almanyanın da 15,990,000 tonu bulmuştu. 1932 de ise Saar çelik istihsalâtı 1.440.000 Fransa-nın 5.550.000 Almanyanın 5.680 000 tona düşmüştü.
1932 Rakamlarını ele almak suretile görürüz ki Saar havzası Alman kömürlerinin yüzde 40,6, demirlerinin yüzde 34,04 ve çeliğinin 25,03 nisbetini temsil etmektedir Fransa için bu nisbetler kömüre yüzde 2204 kömüre yüzde 24,0, çeliğe yüzde 25,09 düşmektedir. Saar havzasının her iki memlekete olan kıymeti bu rakamlardan da aşikâr bir surette görülmektedir.
0.
(
(
t
1
(
4
4
4
4
4
4 tedarik edebilirsiniz. Devlet
4
4
4
4
4
4
4
0'
— Zührevi ve cilt hastalıkları — Mütehassısı Dr. HAYRI ÖMER Öğleden sonra Beyoğlu Ağacamii karşıtında 133 No.
—Tel: 43SS6 __.
AKB A
Ankarada A K B A kitap evinin birinci" şubesi modern bir şekilde Maarif Vekâleti karşısında açılmıştır. A K B A kitap evleri her dilde kitap, mecmua, gazete ihtiyaçlarına cevap vermektedirler. Gerek kitaplarınızı gerek kırtasiyenizi en ucuz olarak, gazetemizin günü geçmiş nüshalarını da A K B A kitap evlerinden
matbaası neşriyatının Ankara- f da aatış yeri A K B A kitap F evleridir.
AKB A Merkeıi Telefon 3137 k Airinci Şube 1761 F
İkinci Şube : Saman Pazar .
Göz Hekimi Dr. Süleyman Şükrü Babıâli, Ankara caddesi No. 60
Telefon, 22566
101
ıs
Fatih - Saraçhanebaşı Horhor
Caddesi Münürpaşa Konağı
Kız - Erkek - Orta - Lise kısımlarını havi Ana ilk
Hayriye Lisesi Nehari
Resmî liselerin bütün imtiyaz hukukunu haiz ve Maarif Vekâletince MUADELETİ tasdik olunmuştur. Tedrisatındaki ciddiyet ve intizamiyle talebenin sıhhat ve gıdasına itinasiyle tanınmış olan mektebimizde kayıt kabul muamelesine başlanmıştır. ilk kısımdan itibaren ecnebi lisanı başlar. Talebe mektebin hususî otomobil ve otobüsleriyle nakledilir. Cumadan maada her gün 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunu-. Tafsilât isteyenlere tarifname gönderilir. Telefon 20530
S i
I I
Tayyare Piyango Müdürlüğünden : |
Şartnamesi mucibince 35 ton kalburlanmış yerli Kıriple ma-den kömürü mubayaa edileceğinden taliplerin 8 Eylül Cumartesi günü saat 14 buçukta Komisyona müracaatları. “5372,,
nc OO TOOC oooo oc OOOC OO 3C OOOC OOç § Cilt, Zührevi hastalıklar g mütehassısı
s Dr. Feyzi Ahmet §
fi Babıâli Ankara caddesi No. 43 2 ö Cumadan başka hergün sa- £ bahtan akşama Tekfbn: 23899
800000000DCOOOOOCOO X* oc000000
Kiralık Ev
Beşiktaşta Serence Bey yokuşunda Çıtlenbik sokağında 16 numaralı hanenin, temami-le ayrı, yedi odalı, bütün konforu haiz, bahçeli ve fevkalâde nezaretli bir bölüğü kiralıktır. Mezkûr eve müracaat.
İmtiyaz sahibi: Ali
Umumî neşriyatı idare eden yaxı işleri müdürü : C. Hikmet
Matbaai Ebüzciya
Asipirol Necati; Salih Necati
eczanesi
•T