ı
Ycşiiköyde Fener yanında.
ÇINAR
Otel - Lokanta Plâj ve Gazinosu
Her akşam caz
Tel: 18-2
Yarın
Sene 31 — No. 11015 — Flatl: her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 11 Haziran 1949
................. ■ M-B. ..-«.-L-»—' ' 1, —1
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden: O. Bildik — Akşam Matbaası
Büyiik Millet Meclisi yaz tatiline başladı
aşbakan dün mühim bir nutuk söyledi
Güzaltan'ın naşı bu sabah
şehrimize getirildi
askerî törenle karşılanan ■11 II* II 1*11*
Şemseddin Günaltay, zararlı cereyanlar kanununun siyasî emeller yolunda kullanılmayacağını temin etti
Seçim ve basın kanunları, Meclise kış içtimaında sunulacak, Amerikadan bir maliye mütehassısı getiriliyor
Ankara 10 — Büyük Millet Meclisinin, bugün Şükrü Saraçoğlu'nun başkanlığında yaptığı üçüncü oturumunda gündemin son maddesini teşkil eden iller kanunu tasarısını müzakere ve kabulünü müteakip kürsüye gelen Başbakan Şemsedln Günaltay uzun bir nutuk söylemiş ve ezcümle demiştir kİ:
Aziz arkadaşlar.
Uzun ve yorucu bir mesaiden sonra bugüp yaz tatiline girmek kararını verceğlnlz anlaşılıyor. Kış tatilini feda ederek memleketin en önemli kanunlarım, hattâ birçok sahalarda İnkılâplar yaratan kanunlarını tetkik ettiniz, onlara memleket İçinde en hayırlı olacak şekiller verdiniz. Bu itibarla sekizinci Büyük Millet Meclisinin üçüncü toplantısında parlâmento tarihimizde önemle anılacak hâtıralar bırakmış oldunuz
Memleketin türlü İhtiyaçlarına alt çıkardığınız kanunların başında malî teşkilâtımızda yepyeni bir çığır açan gelir vergisi kanunu ve onun tellm-matı gelmektedir.
Başbakan Meclisçe kabul e-dilen gelir vergisi, Savunma Bakanlığ teşkilâtı, emeklilik, iller kanunlarının ehemmiyetin-
Başbakan Mecliste nutuk söylerken
rüşür ve haklı olan şikâyetleri önlerler. Mahallindeki yeller ancak vatandaş şikâyeti olmalıdır, Valiler müracaat e-denlerl ancak vatandaş diye kabul edeceklerdir. (Bravo ses-j lerl). Ve bu suretledir kl biz; partilerin nüfuz ve tazyiklerin-* den masun bir devlet kurmuş oluruz.
Arkadaşlar.
Çıkardığınız bütün bu kanunlar gösteriyor kl. Büyük Millet Meclisi memleketteki bütün çalışan vatandaşları, Hepsini birden, hep beraber düşün.-, mektedlr. Ve bütün bu çalışan vatandaşların yaşayışlarını nl-zftmlamak ve akıbetlerini düşünmek hususunda B. M. Meclisi kendisine düşen vazifeyi hakklyle ifa etmiş bulunmaktadır. Tabii bunlar tekâmüle
den bahsettikten sonra sözlerine devamla demiştir ki:
Devlet işlerine partiler müdahale ettirilmiyecek
Hiç bir yerde partilerin devlet İşlerine mıihadaleslne mey
dan vermlyeceğliB. hangi partiden olursa olsun, kendi istinat ettiğim parti başta olmak üzere, partililerin şikâyetleri olursa buradaki parti reislerine bildirirler, bu parti reLs’e-rl de mesul ve siyasî adam u-lan Vekillerle ve Başvekille gC-
Fuat OüzaKm'ın cenazesi Do-ı ğu ekspresi İle bu sabah saat 7.10 da Haydarpaşaya getiril -1 iniştir.
Cenaze Haydarpnşada vilâyet erkânı, Kadıköy ve Üsküdar I kaymakamları, askeri kıta, bando ve polis müfrezeleri ve bü-! yük bir kalabalık tarafından doğru atılan İlk adımlardır. Bu j karşılanmıştır. Haydarpaşadan İşler tekâuiül yolunda daha zl-J cenaze arabas>na konan tabut yade UerlîyecMc ve büyüyecek- önde bando olduğu halde Üs-tlr.
Başbakan Meclisçe kabul edilen İhtiyarlık. Ereğli - Kozlu hattiyle Armutçuk şube hattının. kimsesiz çocukları koruma, verem savaşı kanunlarından bahsettikten sonra aşırı sağ ve sol cereyanlarına karşı
Dışişleri Bakanı Necmcddtn
nelkurmay Başkanı, Llerl gelen . ,
bir çok zevat ve kalabalık bir Sadak. MIHI Savunma Bakanı kafile garda treni karşılamış- (Hüsnü Çakır ve Genelkurmay lardır.
(Arak» sabite 2; sütün 8 dal
Dertler konferansında Sovyet teklifi
(Arken sabite 2; sütun 3 te)
Memurların vereceği mal beyannamesi
Devlet 'Tiyatrosunun kurulmasına ait kanun da Meclisçe kabul edildi
Tasarının müzakeresinde Bu-ud Kemal Yetkin, dekoratör, korepedltör, söflör ve kooJovit gibi elemanların devlet sanatkarı sayılmıyarak, kendilerine prim verilmemesini teklif etti ise de reddedildi.
Yeni Bakanltğtn kurulduğu kanaatimce hususî teşebbüslere Devlet teşebbüsleri yanında eşit muamele Bağlıyacak
Ankara 10 — İşletmeler Bakanı Münir Birsel, bu yeni Bakanlığın. iştigal sahası hakkında şu beyanatta bulunmuştur: •— İşletmeler Bakanlığının
,be-oe-
Ankara 10 — Memur ve hizmetlilerden alınacak beyannameler hakkmdakl tasarı, beyannamelere borçların da ilâve edilmesi muvafık görülerek. Meclisin bugünkü İçtimaında kabul edilmiştir.
Tasarının geçle! dördüncü maddesine göre, hâlen müstahdem bulunan askeri ve sivil memurlarla yargıçlar da yanname verecklerdlr. Bu
yannnmelere kendilerinin, kaplarının ve çocuklarının uhdesindeki bütün menkul ve gayri menkul mallan, para, mücevher ve saire her turlu tasarru narını kaydedeceklerdir. Bu beyannameler, neşri tarihinden muteber olan kanunun yürürlüğe girdiği günden itibaren üç ay. zarfında verilmiş bulnıa-oak’.ır Geçici beşinci maddeye göre, bu beyannameler incelenecek ve Icabederse savcılığa verilecektir.
Ankara 10 — Devlet Tiyutrolünün kuruluşuna dair kurun tasarısı da Meclisin bugünkü Oturumunda müzakere ve kabul ♦dilmiş tir.
Devlet Tiyatrosu memııı ve sanatkârları da, diğer me..nurlar gibi aynı rejime tabı olarak emekli sandığına gireceklerdir. Bundan başka sanal kâılara temsillerin ayak hasılatından munzam bir tediye yapılacaktır.
Maliye ve Adalet Bakanları şehrimizde
küdara. getirilmiş ve araba vapuru İle Kabataşa geçirilerek Adli Tıbba nakledilmiştir.
13 haziran 1049 günü öğle vakti Teşvikiye camisinde namazı kılındıktan sonra törenle Edtrnekapı şehitliğine defnedilecektir.
Ankaradan geçerken
Ankara 10 — Şehit kuryemiz Fuat Güzaltan'ın cenazesini getiren Erzurum treninin Anka-radun geçişi pek hazin olmuştur. Dışişleri, Milli Savunma bakanlarlyle Meclis heyeti, Oe-
013331333
işba hali
Mektepten beri ki, bir bardak suda muayyen miktarda tuz veya şeker erir. Çünkü tabiat kanunları arasında bir «işba , hali» vardır: Ona dayanınca nayt, maadln. ve enerji Lstihsa- dura|ar İlle vazifeli devlet İşletmelerinin, kanunların İşletmecilik ve
(Arttan sabite 2; sütun 1
İştigal sahasını İlk planda sa-
Robert Kolejde diploma tevzii
Amerika büyük elçisi bir hitabe ile yeni mezunlara diplomalarını tevzi etti
beue-l ten bir nutuk vermiş ve şöyle elemiştir:
«Filhakika gördüğüm, Ruv------—_ .,— _ vetli ve zinde bir Cuıniıuıiye-
karadan şehrlnı.zc gelmişlerdir fından verilmiş ve büyük elçi tin doğuşudur; öyle bir Cumiıu-
Bu yene Robert Knllejden" dlplomı alan gençler
Rober Kolejden bu sene ine- Türklyedckl intihalarını , un olanların diploma tevzii Maliye Bakanı İsmail Rüştü, töreni dün yapılmıştır. Mezıın-Aksnl Adalet Bakanı Fuat Sir-'ların diplomaları Amerikan ou-nıen bu sabahki kespresl? An-'yük elçisi G tfoduvortlı t.ıra-j
| riyet kl halkının dürüst ahlâkına istinat otmektdttlr ve kendi memleketlinin müdafaa ettiği aynı demokrasi prenslplo-rinl ve mllfetleıarası su'lıu kendisine e.ıas edinmiştir.»
"biliriz ancak
Vişinski Alman barış andlaşmasının hazırlanmasını ve imzadan bir yıl sonra işgal kuvvetlerinin çekilmesini teklif etti Londra 11 (Radyo» — Dörtler konferansının dünkü toplantısında Sovyet Dış Bakam VI-şlnski'nin Almanya ile yapılacak barış antlaşması hakkında Batılı Dışişleri Bakanlarına 3 maddeden mürekkep aşağıdaki teklifleri sunmuştur:
1 — Birleşik Amerika, İngiltere, Fransa ve Sovyet Rusya hükümetleri Almanya ile yapılacak barış antlaşması projesini 3 ay İçinde Dışişleri Bakanları konseyine tevdi edeceklerdir.
2 — Barış antlaşmasının imzasından bir sene sonra Almanya'nın işgaline İştirak eden bütün devetler, işgal kuvvetlerini bir sene içinde geri çekeceklerdir.
Güreşlere ait pullar
İktisatta da aynı vaziyet: Fiatler, bir hadde dama diyorlar. Mal sahibi, aylığı LGO tan yukarı kiracı bulamıyor. Yiyecek .giyecek maddeleri sürgit değildir. ITükumet ve Belediyeler baskı altına almasalar dahi, pahalılık, filânca noktaya kadar yükselebiliyor. İhtikârın dalıa fazla gayreti nafiledir' irticamki de iiyle. Çünkü Meşrutiyet ve Cumhuriyet inkılâplarının yetiştirdiği münevver bir nesil vardır. Onun mantığı nihayet işba haline ulaşıyor:
— Dlır! — diyor. — (Bir kişiden fazla insanın içtimai yasaktır!) tarzındaki üstüler, Sultan Hamid devrinin bizi vaktiyle güldürmüş garabetleriydi. Böyle bir kamın maddesini vicdanım kaldır maz. Reddediyorum. Sabır taşı çatlamıştır. O usullere artık rücu etmem imkânsızdır.
Efkârı umumiye iizüntii İçindeydi. Lâkin endîşe yersizmiş: Türlü tiirlü demokrasi ve hürriyet ve inkılâp ambalajları içinden, çok şükür, yine aynı köhne nıııh teva çıkmamıştır. (2 kişinin içtimai vesvesesi) tarihe karışmış bulunuyor. Cemiyetimiz, her şeye rağmen, ileri gittiğini İspat etmiştir.
Çok kimse (az) diye memnun olmasa dahi, muhteva- i , ya taallûk ettiğinden (uz) | dur.
3 — Dışişleri Bakanları konferansının şimdiki toplantısı sırasında barış ftiıtloşnıaamm hazırlanması için gerekûfl. tetkiklerini sona erdirecektir.
Batılı Bakanlar. Alman birliği ve Alınan hükümetinin kurulması işlerinde bir anlaşmaya •varılmadan evvel yapılan bu teklifi mevsimsiz diye tavsif etmişlerdir.
Poıt» itlaresluce bastırılacak yeni pullardan biri
(Arkası sabite 2; sütun 1 do)
Son defa yapılan Avrupa güreş birinciliklerinde yeniden Avrupa şampiyonu olalı güreşçilerimiz İçin Posta ve Telgraf İdaresi pullar bastırmağa katar vermiştir.
Kiracılar miting yapacaklarmış (Gazeteler)
Kııılumbağa — İyi ki biz yer yüzüne evimizle beraber gelmişiz!...
Sahile 3
Hafta Sonu Notları fgB
• .. ■: ••••»••■s rnuaıiK-^-
öğrenemedikten
sonra
il bilginlerimiz yen! kelimeler çıkarmak zo-
runda olduğumuza herkesi İnandırmak için sırası geldikçe veya sırasız şöyle diyorlar:
•— Efendim. eskiden mekteplerde Arapça. Farsça okutulduğu, kelime kökleri ve kelime yapma yolları brİletildiği için İn ran hiç görmediği bir kelimenin mânasını kimseye sormadan çıkarabilirdi. Meselâ «Tasvir» kelimesi. Mekteplerde «Suret? İn resim demek olduğu, «Suver» şeklinde cemilendlti öğretilir; «tasavvur» ve’ «musavver» kelimelerinin bu aileden olduğu belletilir, bunları öğrenen çocuk «Tasvir» kelimesini ilk def i görse bile bunun resimle, tarifle alâkalı olduğunu kolaylıkla anlar. Artık mekteplerde Arapça ve Acemce okutmadığımız İçin Türkçe köklerden üretmeler yapmak sorundayız. Bunu yapmazsak lûrkçe, her kelimesi ayrı ayrı öğrenilen bir dit olacaktır» diyorlar.
Bu iddia mantığa uygundur, fakat örnekler bu mantığı desLeklIyecek gibi değildir. Türk dil kuruntunun teklif ettiği «Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü, adlı kitapta «Tasvir» kelimesine karşılık olarak «Betimleme» kelimesini görüyoruz ve İddiaya rağmen hattâ biraz Türkçe bildirimiz! sanmamıza rağmen bizar bakmaz bu kelimenin resimle, kılıkla, dış görünüşle, tarifle alâkalı olduğunu -ıedense anlıya-mıyonız. Zaten anlıyamıya-cağınuz tahmin edildiği için sah ilenin altında şu bilgiler verilmiştir. «Beı» çehre, sima. sahile demekmiş. Bedlz resini, tasvir mânasına Uyormuş. «Bülmek» dc içme almak imiş. İşte
Türkçe kelimenin nereden çıktısını öğrenmek için biri— birini tutmayan üç kök öğ-
ren m ek lorunda kaldık. (Taı-vlr> neden «Betimleme» o-hıyor da «Bedlıüeme» veya «Blüleme» olmuyor? Ora» ayrı. Ortada bir kaide olmadığı İçin çocuklarımıza daha yıllarca gramer okutamı-yacaffıa, dolayısiyle Türkçe-yl öğretemlycceğlz , demek. Butun gayretimiz öğretlleınl-yecck bir Türkçe ortaya koymaksa bugünkü Türkçe zaten o haldedir. Ne kabahati var?
AKŞAM
11 Haîfrân 1G49
Büyük Millet Meclisi yaz tatiline başladı
K«-kabir
*
Çene almağa gidenler
Türkçenlıı devrimizde yaman bir buhran geçirdiği muhakkaktır. Yalnız Arapça Ye Farsça amili kelimeler her tatiyen tarafından ve hiç bir kaideye bağlı olmaksızın değiştirilmekle kalmıyor, Türkçe tâbirler de şekil değiştiriyor.
Geçen gün tramvayın sahanlığında iki genç buluştu. Blriblrlerinl çoktan beri gör- , memlş olacaklar kl kucak- ' laştılar. Hal ve hatır «ordu- . lar, konuştular. Nihayet önce binen İki üç durak son- ; ra İnerken ötekine dedi ki: I
— Ben her gün falan yer- ; deyim. Boş zamanlarında uğ- ı ray*ver de biraz çene atalım! I
Bağıra bağıra söylenen bu I cümlenin sonu kulağıma gc- ı Ünce tüylerim diken diken ı oldu, ölmek üzere bulunan 1 bir adamın hayattaki son da- ı kikası gözümün önüne gel- ( mişli. «Çene atmak» ancak 1 o dakikada ve İnsan çenesi- ı nin ancak bir iki defa yapa- I bildiği son hferekettlr. Bu sağ ' zalim gençler yazıhanede ( nasıl çene atacaklar? ’
Anlıyorsunuz değil mİ? Or- •’ tada bir «Hâlcıl nezl» hadi- 1 sesi yoküı. Sadece bir «Ge- ( vczellk» bahis mevzuu idi Delikanlılar «Çene çalmak» İs- 1 tiyorlardı. (
Zavallı Türkçe! Fişmiş tavuğun başına gı-lmiyen senin I başına geliyor! *
Şevket RAİM) 1
Mahsul
iş etmeler Bakanı
durumu
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Tarım Bakanı» alınan tedbirler b.akk’nda izahat verdi
Ankara 11 (Akşam) — Bir kaç gündenberi Tanın Bakanlığında kuraklık gören yerler halkına yapılacak yardım etrafında. Cavil Oral’ın başkanlığında Bakanlık Heri gelenleri. Toprak Mahsulleri umum müdürü ve Ziraat bankası umum müdürünün iştirakiyle yapılan toplantılar sona ermiştir. Hazırlanan rapor, Bakanlar Kuruluna sunulacaktır. Cav!t Oral, bu hususta ezcümle şunlan söylemtş-tir:
«— Hazırladığınız rapor, bu mevzuda muhtelif tad bileri İhtiva etmektedir. Daha evvel dc blldrmlş olduğum gibi kıtlık asla bahis mevzuu değildir Ancak yer yer sıkıntılar olduğu takdirde hükümet, tohumluk ve hayvan $eml olarak muhtaç çılan yerlere ne gibi yardımlarda bulunabileceğini tesblt etmiştir Aynce yemeklik sıkıntısı baş gösterecek olursa dalılldc her hangi bir spekülâsyona meydan vermemek için hariçten bir miktar yemeklik buğday getirmeği de göz önünde tuttuk.»
(.alışma hayatının türlü icaplarına göre, hükûrfıete terettüp eden işlerinin yürütülmesi teşkil etmektedir. Birinci merhalede Sitmerbank ve Etlbank te-sekkiillerlle bunların kurdukları müessese ve bazı endüstri ortaklıklarının bu teşekküllerin çalışma sahalarının hazırlanmasında geniş çapta hissesi otan kurumlar m faaliyetlerinin tanzimi tamamen bu iş sahasına girmektedir. Bunların harl-
| (Baş tarafı 1 inci »ahilede» kabul edilen kanuna temasla demiştir ki; #
Zararlı cereyanlara karşı kanun önemli olarak çıkardığıma kanunlardan blrl.11 de evvelki gündenberi uzun münakaşalarınıza zemin olan iararlı cereyanlar kanunudur. Hükümetiniz bu kanunun tanzimini düşünürken her şeyden evvel bugünkü dünyanın durumunu göz önüne âldı. Bugünkü dünya iki büyük harb sahası durumu ar-zcüncktedlı: Bizi çeviren bölgeler .tamamlyle İçtimai hayatımıza, dinimize, varlığımıza, kanaatimize aykın kanaatler besleyen insanlarla meskûn bulunmaktadır. Bunlar bir set gibi dikilen bizi yıkarlarsa büliln dünyayı istilâ edebilmek İmkânlarına malik olmaları pek tabiidir. Herşeyden evvel kendi varlığımızı korumak için muzır mikropların memleketimizde intişarını önlemek mecburiyetindeyiz. Tıpkı eski batınller gibi komünistler de açık cepheden nadiren hücum ederler. Onlar, elde etmek ve muzaffer olmak İstedikleri’ memlekette, kazanmak istedikleri ferdlerln, anlayışlarına, zevklerine ve kabiliyetlerine uygun olan şeklileri arar, bunları tatbik etmek suretiyle hulûl etmek yolunu bulurlar. Bakaramız bir yerde komünist dindar ve mü teki t bir adamdır. Başka bir yerde görürsünüz. alevidir. llazrcU Ali* nin perestlşkân. Haşan ve Hüseyin yoluna can veren bir fedaidir. Bir yerde görürsünüz komünist, demokrasileri köhne müesseseler addeder, çürümüş kanaatler sayar Yepyeni fikirler olarak komünizmi telkin eder. Genç İse ona göre telkin yapar, yaşlı kc mutekit adamsa, Şİİ İse. Sünni İse, Nakşibendi İse. Kadiri ise her birine ona göre telkin yapar.
İşte arkadaşlar, muzir cereyanları önleyen kanunun hedefi budur.
Bazı arkadaşlar bıı kanunim partiler aleyhinde kullanılacağından bahsettiler Bütün mem lekete karşı temin ederim kİ, ben bu mevkide bulundukça bu kanunu siyasi emeller yolunda > kullanmak küçüklüğünü gÖste- | reccklcrden olamam. Bu ancak memleketin varlığını, memleke- ; Un huzur ve asayişini baltala- , mak ve bombalamak İsteyenlere karşı tatbik edilecektir. Ve memnuniyetle gördüm kl Demokrat Parti bu hususta bizimle aynı kanaatledir. Bu İki parti aynı kanatte olursa...
Muammer Alakantın bir sözü
Muammer ALakant (Manisa): Aynı kanatta olmadığımızı 103 üncü maddede beyan ettik.
Başbakan (devamla): Ne di-
UUIUUUU UOII- ■
cinde kalan ve sınai mahiyet-1 J^rsunuz? Komünizm! önlemek te bulunan diğer bazı İşletmeler * **" w *— J-
«Askeri fabrikalar ve hava sa-j nayl! gibi» Bakanlığın İştigali sahasına girmesi şümullü bir tetkik mevzuu olarak ele alınacaktır.»
Ankara Belediyesi peşin maaş veriyor
Ankara 11 (Akşam) — Ankara Belediyesi dün yaptığı toplantıda Belediye memurlarına peşin maaş verilmesini karar altına almıştır.
Türk işleme sergisi
22 haziranda Londrada açılacak olan Türk İşleme sergisinin tertibi ve İdaresi için Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü müdürü Refla övünç «resim öğretmeni Mazhar Roamor ve tsmetpıiia ku enstitüsü öğretmeni Melek öter dün akşam saat 19 da şeh rlmlzden kalkan bir uçakla Londraya hareket etmişlerdir.
Heyet Londradakl sergiden sonra Parlar giderek, serginin orada da açıimasını temine çalışacaktır.
Bakan, bu teşkilâtın'mesuliyetini üzerine alacak, yalnız bu işlerle meşgul olacak bir makama lüzum olduğunu anlatmış ve yeni Bakanlık İçin Meclisten ayrıca tahsisat istanmfyec.eğl, Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı bütçelerindeki tahsisatla bu işin İdare olunabileceği kanaatini izhar elmiş, gerek hükümet teşkilâtı, gerek işletmeler bakımından tasarruflar sağlamak İmkânı bulunacağını da ilâve etmiş: «Bu tesisin devletçilik sisteminin daha şiddetli tatbikin! İstilzam edeceği» yolundaki endişelere de şu cevabı vermiştir:
«— Bir kere parti hükümeti olarak parti programına bağlıyız. Onun haricinde ve onun ruhuna aykın hiç bir tedbir almağı hatırımızdan geçirmeyiz. Bu kuruluş kanaatimizce, bilâkis hususi teşebbüslerin, devlet teşebbüsleri yanında eşit muamelelere mazhar olmasını temin edecek bir tedbir sayılmalıdır.»
7 esrarkeş yakalandı
Dün gece Tophanede Kadirler yokuşunda Nâzun namında birinin esrar tekkesi İşlettiği haber alınmış ve basılmıştır. Hayri. Emin. Mehmet, gelemez. Vadi, Mustafa ve Nu-reddln adında 7 kişi esrar İçerlerken cümıu meşhut halinde yakalanmıştır.
Nâzım hakkında da takibata tur. Bunların arasında bir ta-; baş lanın ıştır.
hususunda nlzlmle beraber değil misiniz? Ben komünizmin memlekete girmemesi mücadelesinden bahsediyorum.
Sedat Pek (Kocaeli» — Onun sözü sayılmaz.
Başbakan Şemseddln Günai-tay (devamla) — Parti reisiniz, partiniz adına burada sök söyleyen arkadaşınız beraber olduğunuzu söylemişlerdi, Sen ne sıfatla Demokrat Partinin aynı kanatte olmadığını söylüyorsun? (Gürültüler»
Eşref Dizdar (Giresun) — Size söz yok artık,
Sedat Tek (Kocaeli) — Dönmelere itibar yok.
Başbakan Şenıseddln Günal-lay (devamla) — Arkadaşlar, bu kanun çıkardığınız kanunların en öneınlllcrlndendlr, Başka partiler beraber olmasa da ben kendi partime ve bu memleketin namuslu, şerefli ve‘ memleketi seven vatandaşlarıma güvenerek bu mücadeleyi başlı başına yapmak kudretini kendimde görmekteyim (Bravo sesleri, şiddetli alkışlar)
Memurlara ait kanun
Çıkardığınız kanunların nemlilerinden biri de lara alt kanundur.
Arkadaşlar, memurlar meselesi, görüyorum kl bazı yerlerde muhtllif surette yorumlanmakladır. Hükümetin bu husustaki nokta! nazarını belirtmek İsterim Tâ kİ temiz, dürüst ve namuslu memur arka- i duşlar müsterih olsunlar. Beıı Türk çocuklarının yaradılış İtibariyle faziletli olduklarına k:ı -nüm. Memurlarımızın ekseriyeti azimeslnln dürüst Tiirk çocukları olduklarında şüphem ynk-
ö-
memıır-
lar olabilir. Benim getirdiğim ve sizden salâhiyet istediğim kanun bu gibi dalâlete düşmüş adamlar içindir, Yoksa temiz, namuslu, dürüst vatandaşları himaye edeceğini, onları kabl-E llyelltrlnln, zekâlarının İnkişa-1 fı İçin mesuliyetleri İle karşı karşıya bulunduracağım. Tâ ki, ‘ bu gençlerimizin İstidat ve ka-blllyetlert kendi kendilerine ka-■ rar vermek melekeleri artsın.
Memurlarımız bu kudrette ta-mamiylc İnkişaf ederse, giirc-çeksiniz ki. kırtasiyecilik diye şikâyet ettiğimiz şey kendiliğinden ortadan kalkacaktır Memurlar kanunu hakkında söyllyeeeğim budur. Yalnız, burada bir noktaya Işrata etmek isterim, o da: Dürüsttilkieri ve namuskâHıkları hakkındaki kanaat ve üoktal nazarım yukarda arzotıgim gibi olmakla beraber, memurlar arasında lâkaydinin geniş nispette yayılmış olduğu kanan tini huzurunuzda belirtmek zaruretini duymaktayım. Bu da muhtelif sebeplerden ileri gelmektedir Başlıcası her memurun mesuliyetiyle karşı karşıya bulunmaması ve çalışan takdir ve tefeyyüz İmkânlarını bulmamalarıdır, şimdi’bu yolu tutarsak her memur vazife ve mesuliyetiyle karşı karşıya kalacak ve çalışanlar takdir ve tefeyyüze mazhar olacaklardır. Bu savede İftkayd! de ortadan kalkacaktır. Lfikaydlyi itiyat edinmiş ve bunda musir bulunanlar kendi mukadderatlarını kendileri tâyin etmiş olacaklardır. (Soldan bravn sesleri)
Buna mukabil, faziletli, dü-rüşt, çalışkan ve kabiliyetli vatandaşları ve gençleri himaye etmek de hükümetimizin birinci vazifesidir. Onları İcabettlkçe hem mükâfatlandırmak hem terfi ve terakkilerini kabiliyetleriyle, gayretleriyle ahenkli bir surette temin etmek bore um uzdur.
Hükümet va iterini verine gelirdi Arkadaşlar.
Çıkardığımız kanunlar bunları yapmak için hükümete imkân1 ve salâhiyet? vermektedir, tbotö.ipdcaeybk
Bu sırada bir . noktaya -temas etmek isterim. Bası gazeteler ve bazı zevat, hükümet geniş vald-ferle |ş başına geldi, fakat. İş sözde kaldı demektedirler. Görüyorsunuz ki arkadaşlar, hükümetiniz Is başına geldiği günden beri görülmesi lâzım gelen işleri gormiiş. yapılması icap ‘ eden kanunları yaparak getlr-1 mlş ve bunlar çık anim ıstır.
Bazı arkadaşlar zannediyorlar kİ demokraside bir Başbakan 1 eski devirlerin Sadrazamları gibi yapacağım dediği işi hemeıı : o aksam veya ertesi sabah I yapmak salâhiyetini haizdir Hayır arkadaşlar, demokraside ■ hiç bir Başbakan böyle bir sa-: J&kltatl haiz değildir. Böyle bir salâhiyeti olduğunu sanan Başbakan tehlikeli bir adamdır. Demokraside bir Başbakan memleket için hayırlı gördüğü ı şeyi türlü vasıtalarla evvelâ efkârı umumlyeye arzeder. Efkârı Umunılycnln Intlbalannı ahc. ondan sonra ona göre bir tasarı yapar. B M. M ne getirir. B M. M komisyonları onu enine boyuna tetkik, münakaşa ve'tadil eder. Neticede tasanlar Genel Kurulunuza, buraya gelir. Burada da münakaşalar, mücadeleler yapılır. Neticede Başbakanın memleket İçin hayırlı gördüğü sey. memleketin mnh olarak kanım siklinde çıkar. Ancak ondan sonra Başbakan is görmek salâhiyetini kendisinde bulur.
S e'’inrı ve Basın kanunları
Seçim kanunu şimdiye kadar niye getirilmedi deniliyor. Ben sözümden hulfetmiş bir adam değilim. Beyannamede aynen söyle demiştim: «Hükümetiniz 1950 seçimlerinin hiç bir vatandaşın yüreğinde şüpheye yer bırakmıyacak en teminatlı bir şekilde yapılması İçin ilmin ve tecrübenin telkin edeceği tedbirleri gözonünde tutmaktan geri kalmıyacaktır .
Görüyorsunuz ki o zaman secim kanununun 1950 İçin ha-zırlıyacağımı söylemiş bulunuyorum Bu vaadimi önümüzdeki k»ş Içtİmaında yerine getirmiş olacağım. Yani 1950 den evvel tasan tetkikiniz cmüne^arzedll-mlş olacaktır.
Mevcut kanunun noksanlarının neler olduğunu, partilerin karşı karşıya bulunduğu küçük bir necimde tecrübe etmek İçin yine karşı partilerin ara seçimlere girmesinin İyi olacağını i bildirdim. Her İki parti de gir- ı
mek İstemediler. Bu kendilerinin bilecekleri bir İştir. Karar kendilerine aittir. Fakat böyle bir seçime grmlş olsalardı mevcut kanunun şikâyet edilen noktalarının neler olduğu çok iyi anlaşılır ve yapılacak kanun o nispette mükemmel olurdu. Kendilerine geniş bir fâ-vör olmak üzere mevcut kanunda başlıca nelerin değiştirilmesini İstiyorlarsa bildirmelerini rica etmiştim. Bu teklifleri yapsalardı onları arkadaşlarıma arzedecek ve partinin muvafakatim almaya çalışacaktım. Fakat kendileri bazı mülâhazalarla bu seçimlere girmek istemiyorlar. Bu karar münhasıran kendilerine aittir.
Basın tasarısı
Görüyorsunuz kl hükümet, beyannamesinde söylemiş olduğu bütün esaslar* yapmış, hazırlamış ve kanun olarak çıkarmıştır. Yalnız basın kanunu çıkarılamamıştır. Fakat bu tasan da hatırlanmış, ancak Meclisin tatil devresi geldiği İçin müzakeresine İmkân hasıl olamamıştır.
Amerikadan bir maliye mütehassısı getiriliyor
Arkadaşlar,
Yaptığınız kanıınlan munta-şurette tatbik edebilmek devlet makinesinin muntazaman İşlemesine mütevakkıf olduğunu tabii takdir buyururdunuz. Devlet makinesini muntazaman işletmek İçin programında bazı tedbirlere baş vuracağımızı söylemiştim.
Bu tedbirlere baş vurduk. Her ıcyin bam mail durumun ıslahı keyfiyetidir. Amerikan hükümetine müracaat ettik, büyük bir hüsnü niyet İle karşılaslık-Amerlkanın eski Maliye Bakan muavini 'ktisat profesörü Mr. Cloyhg’u bize gönderme-yl kabul ettiler ve büyük bir dostluk nişanesi olarak da yol masrafları da dahil olmak üzere bizden ücret lstenilmİyece- | tini bildirdiler (Soldan bravo _ sesleri).
Bundan dolar tabi» müteşekkiriz: Hazırladığımız birçok mü- ■ tehassış plânları vardır, bil- ; hassa teknik müeşseselerln ba- ; şına bu mütehassislan Ettir- : mek İstiyoruz Bunlar Rln de . müracaat ettik Ve bunların üc- I retlerinln MBrahnlt plânının hibe kısmından verilmesi için de teşebüse glrştlk Bu teşebbüs neticelenirse tabii çok İyi c olacakı ir. 1
M BHııgiı geldikten conra , beyannamemde bahsetmiş ol- t doğum devlet plânının yapıt- • ması işi kendisiyle görüşülecek i ve gereken mütehassıslar getl-, ( r ilecek tir. £
Hepinize ve hepimize Tanrıdan muvaffakiyet dilerim. (Sol- l dan sürekli alkışlar).
zam
Mille» Meclisi vaz tatiline baslpd»
Ankara 10 — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısı sabah saat ondan 20.30 a kadar ön buçuk raat devam etmiş, birçok tasanlar çıkarılmış ve 1 kasıma kadar ya2 tatilin- karar verilmiştir
Türk ceza kanununun bazı maddelerinin değiştirim es! ne dair olan tasarının 183 üncü maddesi üzerinde müzakere cereyan etmiş, Adalet Bakanı tarafından İzahat verilmiş ve bundan sonra tasarının tüh 0 oya konularak kabul edilınişt-tir.
Bundan sonra da şeyhlik, babalık ve diğer çeşitli din! tari-katlere başlık edenlerin memleket Asayişini bozmak temayüllerini gösterdikleri takdirde ağır hapisle tecziyelerini ve gerektiği takdirde bir yıldan az olmamak üzere ve mefsedetle-rinl İka edemiyecekleri başka yerlere sürülmeleri hakkında hükümete yetki veren tasarı kanunlaştı.
Gene bugünkü toplantıda «Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa iktisadi İşbirliği» ne dahil memleketlerle borçlanma, yardım ve ödeme hakkında hükümete yetki verilmesine dair tasarı Dışişleri Bakanının teklifi üzerine acele müzakere ve kabul edildi.
tiler kanunu tasarısının ve diğer tasarıların* İkinci müzakeresi de tamalandıktan sonra Başbakan kürsüye geldi, seçim dairelerine gitmekle olan MÜ-letvekilleriyle uzun bir hasbıhalde bulundu
Başbakandan sonra SaracjJ lu da kısa bir konuşma iie oturumu kapadı.
Filistinde gerginlik
Filistin meselesi halledilmekten henüz çok uzak bulunuyor. Arap devletleriyle İsrail hükümeti arasındaki mütareke üzerine beslenen ümitler tahakkuk etmemiştir; Loun’da Birleşmiş Milletler Arabulma komisyonu İle yapılan ve haftalardan beri devam eden görüşmeler hiçbir netice vermemiştir.
En büyük güçlük Arap muhacirleri yüzünden çıkıyor. Askerî harekât esnasında 800 bin kadar Arap, memleketlerini bırakarak Mısıra. Ürdün*. Suriyeye İltica etmişti. Simdi, büyük bir sefalet içinde bulunan bu muhacirlerden bir kısmının olsun yerlerine yurtlarına avdet etmesi isteniyor. İsrail hükümeti buna razı olmuyor. memlekette biiyük bir mesken buhranı ve işsizlik hiikiim sürdüğünden. Yahudi muhacirlerin açıkta bu-lıınduklanndan bahsediyor. Londradan Kelep haberlere bakılırsa Filistinde şimdiden 250 bin Yahudi muhaciri açıkta ve işsizdir. Her ay selen ortalama 20 bin muhacir işsizlerin miktarını arttırıyor, işsizler ve yersizler geçen hafta, ilk defa olarak, nümayiş yapmışlardır.
İsrail hükümetinin büyük güçlükler karşısında bulunduğu muhakkaktır. Fakat bu. memleketin asıl h kının yerlerinden, ynrtianndan uzakta kalmalarım n zur gösteremez. Bu sebepledir ki. Yahudilrrc karşı müsait vaziyet almış olan Amerika bile Arap mültecilı den bir kısmının memleketlerine dönmelerini temi çalışıyor. Amerikan Dışişleri Bakanı yardımcısı ’A'e bu hususta görüşmeler olduğunu söylemiştir. Bazı ma filler Amerikanın İsrail hükümetini sıkıştırdığını idi ediyorlar.
Anlaşmaya mâni olan İkinci bir sebep de Araplaı Yahuditer arasındaki zıddiyettir. Araplar, Yahııdilet Filistin Ar a pl arma karşı şiddetli baskı Yaptıklarında bunları hapse ,ağır para cezasına mahkûm ettikleri den şikâyet ediyorlar.
Görülüyor ki hudut meselesinde ve Kudüs’ün va yeti hakkında anlaşma olsa bile. Araplarla Yahudiler arasını bulmak kolay olmıy«cağından, Filrstindeki k rarstz vaziyet uzun müddet devam edecektir. — E. T.
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Başkanı orgeneral Abdumh-man Nafiz Oürman' Ue Harb Malûlleri cemiyeti adına Gaziantep milletvekili Bekir Kaleli, kuriye Fuat Güzaltan'ın nâşını getiren-vagona girerek tabutun önünde eğilmişler ve birer çelenk koymuşlardır.
Trenin İstasyonda duruşu esnasında bir polis müfrezesi Ue bir İnzibat kıtası tizim duruşunda bulunmuştur.
Doğu ekspresi saat 17.50 de İstanbul’a hareket etmiş ve bu sırada merhumun n&şı istasyonda hazır bulunanlar tarafından tekrar selâmlanmıştır
Kuriyenin eşyası bize teslim edildi
Ankara 11 (Akşam) — Huşlar, ölümü sırasında Fuat Güzal-tan'm yanında bulunan çanta ve diğer eşyaları bize teslim etmişlerdir. Bu arada ölüm hâdisesi haktandakl tabip raporu rfa vardır. Istanbulda yapılacak olan otopsiden sonra ölüm şekil anlaşılacaktır
Otopsi raporundan sonra ikinci bir tebliğ neşredilecektir
BORSA
Ç E K t ( A
Ne» Yorlı
Pkrui ... --------------
Cenevre 100 İsviçre >
Amestertlam 1(K> Florin Brüksel 100 Briçi ka V. Prag 100 Çekoslovak Kr-St*l:holm IDO İsveç Kr. Lizbon 100 Eskudea
14 haziranda İran Şahını ziyaret edecek
Bağdat 10 (A AJ _ CRejter): Saraydan verilen bir tenliğe göre Irak naibi Abdüllllâh bu ayın 14 ünde Tahtana giderek şah Rıza pehlevîyl ziyaret edecektir. Halbuki naibin bugün hareket etmesi l&zımdL Ziyaretin ayın 14 üne talikine dair tebliğde hiç bir açıklama yoktur.
Naibe Dışişleri Bakanı Fazıl Cemali ve MlUi Meells Saikanı Abdulvehhap Miri fan refakat edecektir.
Dörtlerler konferansı
(Baş tarafı 1 inci sahifede) Konferans teklifi tetkik edilmek üzere Dışişleri Bakanlan yardımcılarına göndermeyi kararlaştırmıştır.
Bu Sovyet teklifi münasebetiyle söz alan İngiliz Dışişleri Bakanı Berin «Bir demokrat bir Almanya İstiyoruz. Birkaç kişinin elinde âlet olacak bir demokrasi istemiyoruz» demiş ve Rusya tarafından yapılan teklifin barış İşiyle yalnız Rus-yanın alâkadar olduğu fikrini uyandırmak endişesinden iler! geldiğini ilâve etmiştir.
Schumann da Almanya meselelerinde bîr anlaşmaya varılmadan yapılan bu teklifin nafile olduğunu, bir anlaşma-esmolya varıldıktan sonra İşgal kııv-ios mu | setlerinin çekilmesi yerine ade-8 3867
5,60 »7.8800 ti 2(9.1
1 Sterlin
100 D-'lar
100 Fransız r
din! azaltmak suretiyle işe başlanabileceğini İleri sürmüştür.
Created by free version of 2PDF
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 7 rAtZLZt TAHVİLLER
Siva» - Erzurum l M 3Û
Slvi - Erzurum 3-7 20 40
1941 Demtryçlu 1 9ÛA5
1941 Demiryolu n n w
IM1 bemlryolu fil 51 —
MI 111 Mfldsf»» »OM
Milli Mddaf»» □ 90.—
Mil İt Müdafaa EH «110
Mili Müdafaa IV 97.33
% « TAİZLİ TAKVtUZa
Kalkınma [ »i
Kalkınma (I (M -
Kalkınma (İT »» _
»48 İBİlkrazı I «T lu
MS te'Umi» n ■6 —
İMİ Demiryolu VI 98 —
% 1 FAİZLt TARVİLLOt
1938 Erf-ml M«
1338 Ikraml«ali » m
Milli Müdafaa U1 »7İ
Demiryolu IV . »T -
Demiryolu V 97 İS
SJTADOLU DEMİHYOLD ORUPU
Tahviller 1-9 107 SU
HLıse senetleri 1» (U> 83.—
Mümessil senet n.-
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankam İM -
İj Bankası 34 10
T. Ticaret Bankası 5 10
ArMan Çimenlo 18.—
SARRAFLARDA ALTIN
8«l>»la>
Gulden .tuzu
TUH ması «9 (3
as
Ktile» fi ’rfi
Rnal şsa
Fecir bir kaza
Şişli Halâskârgazi caddesi 254 numaralı Şirin apartmanının üçüncü katında oturan albay Şefik Hulusi dün akşam çakmağına benzin koyduktan sonra şişenin ağzını kapamadan çakmağını çakmış ve patlayan benzin şişesi Şefik Hu-lusinln elinin yaralanmasına sebep olduğu gibi ateş döşemelerin üstüne de yayılmıştır. Bu esnada Şefik Huiuslnin 14 yaşındaki oğlu Ünal’ın da saçları tutuşmuş, fakat evdekilerln gayretti e yangın önlenmiştir.
Ankarada kuzu eti 225 kuruşa
Ankara 11 (Akşam) — Kuzu etinin kilosu dıındcn itibaren 240 kuruştan 225 kuruşa İndirilmiştir. _______ ,
Devlet Bakanlığı emrindeki memurlar Ankara 11 (Akşam) —- Muvakkat Devlet Bakanlığı emlinde çaılşıp da başka Bakanlıklar kadrosunda bulunan memurlar yerlerine iade mislerdir. Devlet Bak-kadrosuna venl memurlar jıpjjazu sauiıiı >
kim dalâlet* duşmuş bedbaht-
İt Haziran 1949
AKŞAM
Sahlfe S
\K$:\M(AKSAMg|
Haseki hastanesi yüz karasıdır
Yanlış anlaşılmasın. Derhal tasrih edeyim; «Baş hekim Ahmet Şükrü Emeddeıı, mütehassıs doktorlardan, hemşirelerden. hastabakıcılardan vesair İnsan kadrosundan şikâyet etmiyorum. Onlar, bilâkis, şaşılarak bir sabırla, gayretle, fennin en son tekâmüllerini takip ederek vazifelerini görmeğe çabalıyorlar. Tebrike lâyıktırlar.
Buna rağmen Haseki hastanesi, yliz karasıdır; gönül yarasıdır. Böyle bir faciayı havsala almaz, vicdan kabul etmez. Kac gecedir rüyalarıma girdi.
★
— Hastane köşelerinde sürünmek! — diye bir tâbir vardır.
Bunun mânasını pek an-iıvaınayız.
— İki hasta bîr yatakta yatıyor! — diye duyanı.
Bu manzarayı gözlerimizin önünde canlandıranlayız.
— Türlü türlü fantezilere, lükslere para israf edileceğine hastanelere sarfcdllsin, günahtır! — diye homurdı-yatılara mantık yürütürüz: «Cemiyetteki her İş birden, tenasüp dairesinde inkişaf etmeli!» diye bilgiçlik taslarız.
Meğer bütün şikâyetler yerden göğe haklı imiş. Kalb ile iman, dil ile ikrar ediyorum.
Çünkü Haseki hastanesinin halini gördüm. Allah düşürmesin yahut: Allah ıslah etsin! Hayır: bu İşleri Allaha bırakmamalı. Bunların ıslahı kulların vazifesidir Hem de müstacel bir varı f e.
(ocuklara, ihtiyarlara ve hastalara şefkat göstermesini bilmeyen bir cemiyetin hah fenadır.'*
S. O. S.
★
İdare mevkiindeki kimselerle efkârı umumlyenin mü messillerine. bu arada biz gazetecilere, bazı müesseseler, badanalı koridorlar, temiz örtülü yataklar, üzerinde cicek bulunan sofra zaviyesinden gösterilir. Ben şahsan fırsatını bulup. Haseki hastanesini alelade bir hastanın ziyaret ettiği gibi gördüm: ve o manzarayı aşağıda tasvir edeceğim.
Ucuz arsalar
Beş bin ar«a tesbit edildi
Meskenslz halka tevziine karar verilen ucuz ve uzun vâde-| 11 arsalar İşi hal yoluna girmiştir. Belediye İle Maliye Bakanlığı mümessilleri uzun müddetten beri Defterdarlıkta çalışarak tstanbuldakl hazîneye alt arsaların kayıtlarını çıkartmakla meşgul idiler. Bu İşin sona ermek üzere olduğu ve şimdiye kadar tesbit edilen arsaların beş bin kadar ucuz mesken İnşasına kifayet edeceği anlaşılmıştır.
Beledtye, bu İş İçin hazırhya-cağı esasları Şehir Meclisinin tasdikinden geçirerek işe başlamak kararındadır. Bu maksatla şimdiye kadar meskenslz halka tevzii uygun görülen arsaların listeleriyle bunların satışına ve karşılıklarının ödenme stııe att esasların tesbit edilmesiyle uğraşılmaktadır. Bu hazırlıklar, Umumi Meclisin bu toplantı devresi Sona ermeden tamamlanabilirse bu devrede, aksi halde temmuzda yapılacak olağanüstü bir toplantıda görüşülerek karara bağlanacak ve faaliyete geçilecektir.
Ucuz eşya kuponları
15 haziranda müddetleri sona eren Ticaret Ofisinin ucuz eşya kuponlarının 15 eylüle kadar muteber olması kararlaştırıl m ışt ır.
Toprak bayramı
Yarın merasimle kutlanacak
Sah ah Gazeteleri Ne Diyor ?
Tuhaf şeyler
Nadir Nadi, CUMHURİYETteki «Tuhaf şeyler» başlıklı makalesinde aşın softalarla aşırı solculara karşı hazırlanan kanun tasarısı Büyük ' Meclisinde görüşülürken Partisi sözciisti Osman Köni'nln Başbakan hakkında ileri sürdüğü benzetişleri yersiz bulduğunu yazmaktadır.
Şeınseddin Günaltayı da başarı ile geçirdiği sinir imtihanından dolayı tebrik eden başyazar, Fuat Köprülüye de temas ederek makalesini şöyle bitirmektedir:
Halbuki sayın kurucu, tasarıyı sanki kendisi hazırlamışca-sına hükümetle oy birliği etti. Halk Partili Milletvekillerinin bile aşırı bulduğu maddeleri o heyecanla savundu; bu memlekette sağ ve sol İrticaa yer verllmlyeceğinl, her kımıldanışta hıyanet yılanının ezileceğini söyledi.
İnkılâplarımızın korunması bahsinde iktidarla muhalefet arasındaki fikir birliği, bizi ancak sevindirir. Ancak sayın kurucuya bir noktayı hatırlatmak isteriz kl, aşın sağ ve aşırı sol kadar aşırı orta da bu memleket İçin bir tehlikedir.
— Sen sus. sen 3us. yalnız ben konuşayım!
Nerede durursa dursun yeri nerede olursa olsun, bu zihniyeti taşıyan bir kata aşırıdır. Bir adam hain olmadan, memleketin kötülüğünü istemeden de herkesten ayrı düşünebilir
gayesi vatan-Çünkü hem de
Aşırı ha-
İstanbul
vapuru
M i İlet Millet Nuri
başı
Demokrasi rejiminin düşünce hürriyetini daşlara sağlamaktır, bu hem güzel, faydalı bir şeydir,
rekctlerden korunacağız diye fikir hürriyetini boğmaya kalkarsak. aşırı yolların en tehlikelisine kendimiz sapmış oul-ruz.
★
Dahilî atıllı peşinde
Ahmet Emin Yalman bugünkü başmakalesinde memlekette bir sulh havasının hâkini olması için bir çok kimselerin ara bulucu bir r* --------1—'
gerektiğini belirt tikten sonra şöyle rtemektedtr;
tki ayrı kampa ayrılan ve birblrlerlyle teması kesen, anlaşma köprülerini birer birer yıkan, yakan vatandaşların her iki taraf lyle sıkı teması muhafaza eden, ruhlarını derinden derine okumak İmkânını bulan bir müstakil gazeteci sıfatıyla ben şunu görüyorum kl asıl ayırıcı âmiller; gaye ve 'emellerdeki farklar değildir. Bunların başlıcaları. sadece karşılıklı şiiphe ve vehimler ve bir de lema3 noksanlarıdır.
İstanbul valisi doktor Lût-fi Kırdann himmet ederek açtırdığı yeni çocuk pavlyo-iui hariç: Üniversiteye ait bazı kısımlar da hariç: Belediyenin elindeki bütün tesis ve binalar, öyle eski ve Öyle dardır ki, böyle bir hastane bozuntusuna ancak büyük zelzelelerden, büyük bombardımanlardan ve nüfusun yarısmı öldüren salgın hastalıklardan sonra raslanır zannederim. Halbuki, harbe girmemiş Türkiyede, fethin bes yüzüncü yılına yakın bir tarihte ve İstanbul şehrinin «Sıhhat sitesi• ortasında raslıyoruz.
Yersizlik öyledir ki: Balgam hokkaları, yoğurt kâseleri, oturaklar, penisilin şi şeleri. sterilize aletler, yemek kaplan, bulaşıklar, yekdiğerine birer karış mesafede. derme çatma dolaplar 1-ç İndedir. Bunların da birer karış ötesinde aynı karyolada çift hasta yatıyor. Ve bil hevetl umumiye, meselâ, as-lâ gün görmez, hava almaz bir bombardıman sığınağının rutubet içindeki ve turşu kavanozuna benzeyen koca lengerleri arasındadır. Lengerlerde ilmi tahlil için getirilmiş insan beyinleri vardır. Bunlar üzerinde çalışan doktorlar, 1949 tarihli İngilizce ihtisas kitaplarını — kl okuyabildiklerine dc kanaat getirdim. — kemli traş fırçalarının, yakalıklarının bulunduğu dolaplara sıkıştırmak mecburvetinde kalmışlardır. Yine bir karış ötede bir terazi: içinde yine insan uzuvları tartılacak. .
Duvarlardan elektrik telleri sarkmış... boyalar düşmüş . Ca„ çekişenler, ameliyata gidecekler, ameliyattan gelenler hep aynı yerde-ler Ameliyat salonu çift olmak lâzımken tek ve yeni iş bittiği için kan revan (Arkan 6 tıpı salüfede)
(Vâ-Nû)
Toprak Bayramı yarın birçok kazalarda merasimle kutlanacaktır. Çataloa kazasına bağlı Çakıl köyünde de yarın bu münasebetle büyük bir merasim yapılacaktır.
Toprak komsyonunun bir seneden beri Çatalca ve Silivri mıntakasmdakl çalışmalarının neticesi olarak her Lkl kazada 9636 dönüm arazinin köylüye dağıtılması kararlaştırılmıştır.
Dağıtılacak olan arazinin 2410 dönümü Slllvrldedlr ve devlete aittir. Bu toprak 163 nüfuslu 41 çiftçi ailesine tevzi e-dilecektlr. Geri kalan 7226 dönüm Çatalcadadır Bu arazi de 1264 nüfuslu 338 çiftçi ailesine dağıtılacaktır.
Dağıtılacak olan bu topraklar parsellere ayrılmıştır. Toprakla rın tapuları pazar günü merasimle çiftçilere verilecektir. Yapılacak törende İstanbul vali ve belediye reisi Dr. Lûtfl Kırdar, şehir meçlisi âzaları ve zira! mü essese müdürleri hazır bulunacaklardır.
Türk - Amerikan cemiyeti
Cemiyet balkanlarının Dış Bakanımızın mesajına cevapları
Pakistan İçişleri Bakanı
Şehrimizde bulunan Pakistan Dahiliye, Maarif ve Sıhhiye Vekili Gazi Fazıllllâh İle Sıhhat İşleri umum müdürü Dr. Akbani dün sabah vilâyette Vali ve Belediye reisi Lûtfl Kırdar'ı ziyaret etmişlerdir.
Seyrüsefer memurlarına eldiven vo yağmurluk
Belediye seyrüsefer memurlarına beyaz kolluk ve eldiven ve yağmurluk alınması İçin beş bin lira tahsis etmiş ve bunların yapılması müteahhidine hale olunmuştur.
1-
Üsküdarda inşa edilecek yollar
Bu yıl Üsküdar kazasında halkın dileklerine göre tesbit edilen yolların İhalesi yapılmıştır. Bir kaç güne kadar başlanacak olan bu yollara 125 bin lira sarfedik’cektlr.
Münakalat Bakanlığı
„ -------------- *-
Bu İsimde bir Bakanlık yok. diyeceksiniz. Ben de öyle biliyordum. Resmen hu Bakanlığın adı «Ulaştırma Bakanlığı» na çevrileli yıllar ■” i muamelelerde de bu isim kullanılır, ki-
inek cesaretini duyanlarımız da bulunmalıdır. *
Aşırı cereyanlar
YENİ SABAHın başmakalesinde komünizm propagandası ve asır» sağcılık İçin elde mevcut olan -.2 __________ -- ■
olduğu halde, yeni bir kanun'c(e »Batı Akdeniz Hattı» ndakl taplara da bu işim geçmiş-ilcri sürmenin başka hedefleri * ’ ' ' — ' *'*
olmam lâzım geldiği İddia edildikten sonra şöyle denmektedir:
Öyle görünüyor kl demok- vapuru Mansuytiyu oır uruıııs ratlar, bu kanunun müzakere-' seferi yaptıktan sonra da oBa-sinde, hükümet tarafını tut-.ti Akdeniz Hattı* nda Amerl-muşlardir. Çîinkû Millet Parti- kadan yeni alman «Ankara»
*•—- -r-—»—i—*—
Batı Akdeniz son seferini yapıyor
Devlet Denizyolları idaresinin "Idu. Resmi müeyyideler kuvvetli ..İstanbul" vapuru dün saat 12 de bu isim
son seferine çıkmıştır. Bundan sonra gemi, yenf açılacak Doğu - Güney Akdeniz postasında çalışacak. 24 haziranda «Ege» vapuru Marsllyaya bir aralık
rol oynamaları g| bu mevzularda Halk Partisi- | vapuru İşllyecektlr. Dün gemlle
ne karşı direnmiştir. Koniye' 290 yolcu ve 300 ton yük gitmiştir. Giden yolcular arasında Güzel Sanatlar Akademisi profesörlerinden ressam Leo-puld Lâvy ve profesör Naşit firez vardır. M. LĞopold LĞvy yaz tatilini memleketi olan Fransa-da geçirecektir.
ııe ı uıı (3iaıııı^u*ı. ııuıııj-o rağmen Günaitay desteklen-j m iştir. Anlaşılıyor kl tasarı her halde kanunluk kesbedecektlr. Mamafih bazı pek aykırı hükümler — faraza iki kişinin bir araya gelmesinin cemiyet sayılması gibi — metinden çıkarılmıştır. Amma ne de olsa politika havasının ağırlaştığı görülmektedir. Bir çok hatipler bu kanunu, seçimler için çoğunluk partisi elinde bir baskı vasıtası saymakta ısrar etmişlerdir. Bir taraftan valilerin salâhiyeti genişletilmiş, diğer taraftan kanun müeyyideleri ağırlaştırılmıştır. Bütün bunların umumi seçimler arifesinde yapılması ve bu derece İstical edilmesi her halde bir çok şüphelere yer denemez.
Matbuat emniyetini nerede?... asıl onları vâdetmiş İdi...
ve yol verse haksız
incir, uzum
Rüşvet almakla sanık iki mühendisin muhakemesi
Beyoğlu belediye fen heyeti baş mühendisi Necati ile mühendis Samim, bir ticarethane sahibinden rüşvet aldıklarından asliye dokuzuncu ceza mahkemesinde mevkuten yargılanmışlar, Necati sekiz aya. Samım de dört ay hapse mahkûm edilmişlerdi.
Dâva dosyasını tetkik eden yargıla? mahkemenin bu suçu «rüşvet» olarak kabul etmesini' yerinde bulmamış ve bundan1 daha ağır olan «irtikâp» vasfında olduğu neticesine vararak kararı bozmuştur. Dün bunların tekrar durşmaları yapılması mukarrerdi. Bütün suçlular mahkemeye getirilmişlerdi. Fakat bunların vekillerinden birinin temyizin kararma ı karşı baş savcılığa müracaat e-
Kaldı kl bu sene üzümde de s , jere> «tashih karârı» Isteğln-livre satışlar olacaktır. ^de bulunduğu anlaşıldığından
(mahkeme, dosyanın İncelenmek üzere temyiz baş savcılığına gönderilmesine karar ve-rer
Yeni mahsul geçen senekinden pek az noksan olacak
İzmir 9 — Bağların bugünkü durumuna nazaran henüz rekolte hakkında bir tahminde bulunmağa İmkân olmadığ» beyan edilmekle beraber rekoltenin 60-85 bLn ton olması ihtimalinden bahsedilmektedir. Mu hakkak olan nokta, rekoltenin geçen senekl miktardan fazla olmıyacağıdır. Belki de yüzde 5-10 arasında bir noksanlık mümkündür.
Günün şartlan İçinde 6Û-6't biti tonluk üzüın rekoltelerin?.! satılması güçlük arzetmektedir
Kuduz bir köpek altı çöpçüyü ısırdı
Ayaspaşada kuduran bir av köpeği o civarı heyecana verdiği 3iradB, oradan geçmekte olan belediye temizlik eklpl köpeği takibedtp yakalamışsa da köpek altı kadar ameleyi dolamıştır.
Bunun üzerine köpek çifte İle öldürülmüş, kuduz hastanesinde yapılan otopside hayvanın kuduz olduğu görüldüğünden ameleler hastanede tedavi altına alınmıştır.
Şimdiden alivre fiyatlarını so ran müesseseler vardır. Bunlara henüz cevap verilememekle, hiç olmazsa rekoltenin anlaşılması ve hesaba müstenit bir tahmin yapılması İslenmektedir.
Ingiliz İaşe nezaretinin 04i' -950 mevsiminde toplu üzüm alışı yapmıyacagı ve İngllterede-kl üzüm mubayaacılarını serbes bırakacağı hakkında çıkan bir haber teyld olunmamıştır. Bunun aksine olarak İngiliz İaşe nezaretinin Türklyeden 25- 30 bin ton arasında üzüm satın almağa hazır bulunduğu, eğer fl-at tekitti yapılırsa bunun tetkik mevzuu olacağı söylenmiştir.
a durşmayı tatil etmiştir.
Kepek ihracatı durgun
Son zamanlarda şehrimizden yapılan kepek İhracatı çok durgun ve verimsiz gltmektedr. Bu nun sebebi alıcı memleketlere göre flütlerimizin yüksek oluşudur. Bugünkü vaziyette yalnız Yunanistan ve Fillstlne ihracat yapılabilmektedir. Hattâ gelen haberlere göre Filistin bile bizim flatlerln yüzde sekiz noksanın» Uruguaydan 2500 ton kepek almıştır.
Almanya ile ticaret
Almanyadan mal gelmeğe başladı
Almanya İçin verilen dövizlerle yapılan siparişler yavaş yavaş şehrimize »çimeğe başlamıştır. Bu arada kantar, kazma ve örekler vardır. Yakında pulluk bıçaklarının da geleceği haber verilmektedir.
Diğer taraftan, Almanya ile iş yapan İhracatçılarımız da Bakanlığa müracaat ederek Alman anlaşmasının tam tatbik edilmesini istemişlerdir Bunların İddialarına göre Amerikan işgal makamları Almanya için ayrılan meyva kontenjanını tahdit ederek İhracatçılarımızı müşkül duruma sokmuşlardır.
P. T. T. nin memnuniyet verici görüşleri
PTT Genel Müdürlüğü, teşkilâtı olmıyan bucak ve köylerden Yalova kaplıcalarında,1 Emed İlçesinin Degirmisaz is-1 lasyonundû. Kırkağaç İlçesinin Bfikırköyünde, Tercanın Vtcan İstasyonunda. Çerkeşln Ovacık' bucağında, Karabük ilçesinin Yenişehir köyünde, İzmlrln Çeşmesinde birer P. T. T. merkezi açmıştır.
P. T. T. teşkilâtına her bakımdan ihtiyacı olan köylü vatandaşlarımızın kolaylığını sağ-lıyacak bu başarılar takdire şayandır.
Ankara 10 (AA.) — Türk -Amerikan Birliğinin kuruluşu nıi'ınasebellle Dışişleri Bakanımız Necmeddlo Sadak tarafından gönderilen mesaja, kirlik başkanlan M. Edwln C. Wllson İle büyükelçi Selim Sarperj aşağıdaki cevabı yollamışlardır:
7 haziran 1049 da Türk -I Amerikan Birliğinin kuruluşu' münasebetUe göndermek löt-' funda bulunduğunuz İyi dilek-* ler mesajının kurucu üyelerin j öniinde yaptıkları toplantıda okunmuş olduğunu ekselansı- 1 niza bildirmekle şeref duymaktayız. Bu mesai, yeni kurulan Birliğimiz İçin bir ilham ve gayret kaynağı oLmuş ve bütün üyelerin heyecanlı alkişlarllc karşılanmıştır. Büiiin üyeler, aynı zamanda, Birliğin müdafaa ettiği iyi gaye İçin göstermek Kıtfunda bulunduğunuz nazik alâkaya karşı derin nıln- j net (arlık hislerinin ve kıymet' biçilmez müzaher-’tinlue dayan-, makta devam edeceklerine olan İtimatlarının da ekselinsiniz» I bildirilmesine oybirliği Ua ka-] rar vermişlerdir.
tir, gazeteler bövle yazar, halk da buııu bellemiştir, bunu söyler.
Fakat beııim elimde bir zarf var. Sol iist köşesinde matbu olarak «münakalât Bakanlığı., yazılı. Zarfın üzerindeki İstanbul postanesinin damgası 7-6-49 tarihini taşıyor. Dostlarımdan birinin yaptığı bir müracaata cevap olarak îstanbulda P. T. T. umum müdürlüğüne bağlı bir daireden gönderilen tezkere bu zarfı» içinde gelmiş. Ll-
Baktık. şaştık, şaşırdık. Q Acaba Bakanlığın ismi tek-fi rar değiştirildi de bizim ha-Ç\| berimiz mi yok? Hangisi mit-», teber? Ulaştırma Bakanlığı O mı. Münakalât Bakanlığı q mı? O
Verecekleri cevabı biliyorum; «Ulaştırma Bakanlığıdır. Fakat münakalât Ba- (D kanlığı zamanında külliyet- >* II miktarda bastırılan kırta- 0 siye elimizde kaldı, tsim de- (D ğişince bunları imha ede-»t mezdik. Ziyan olmasın diye kullanıyoruz.» _Q
Evet amma. Bakanlığın — ismi değiştikten sonra elbette gene külliyetli miktardaki kırtasiye bastırıldı ve ken- (O dişine bağlı olan dairelere 2 dağıtıldı. Eski damgalı varf-ç^ ların ziyan edilmesine kimse razı olmaz. Bu zarflar, idarenin iç teşkilâtı arasındaki muhaberelerde pek âlâ kullanılabilir. Fakat esbabı mesalilı ile yapılan muhaberelerde yeni zarfların kullanılması icap eder. Efkârı tereddüde, tezebrübe düşürecek bu gibi lâubalilikle» yakışık almaz.
Bakanlık isimlerinden bahis ardmısken, öteden heri zihnime takılan bir kaç noktava da temas etmeden geçemi v ereğim.
Bir çok sahalarda isim kargaşalığı sürüp gidivüT. Meselâ Ziraat Bakanlığının ilmi Tarım Bakanlığı oldu. Fakat Tarım Bakanlığına bağlı geniş bir teşkilâtın adı «Zirai donatını kurutu." Arapça, Türkçe ve ne idiiğii belirsiz bir kelimenin de kuyruklanmasîle meydanı gelmiş bir acayip terkip. Ziraî dive kuyruğunda bir de yâ-i nisbî var.
Neden «Tarım Bakanlığı» ve niçin «Ziraî donatım kurulu»? ııe lisana uyuyor, ne akla, ne mantığa.
Evvelce bir defa daha temas etmiştim: şu «Vilâyet» ve «İl» kelimeleri de zihin kurcalıyor.
Büyük Millet Meclisinden kanun çıkıyor, ismi «tiler kanunu.» Fakat resmi muamele ve muhaberelerde daima «vilâyet» kelimesi geçiyor. îstanbulda eski Babıâli konağının tepesinde de »İstanbul vilâyeti» vazıh.
Bunların hangisi doğrudur? Hangisini kullanacağız? Çocuklarımıza hangisini belleteceğiz?
«İl» İn kııvruğuna kazara bir de «çe» takıldı, «Kaza», «İlce» oldu. Fakat yazıda da, konuşmada da kaymakamlık kelimesi kullanılıyor.
Bu karışıklıklar ne zaman ve nasıl düzelecek?
Cemal REFİK
Yeni bîr şehirlerarası santralı
P.T.T. Umum Müdürlüğünün giriştiği teşebbüsler üzerine Tahtakaledekl Telefon Müdürlüğü binasında 51 pozlsiyonlıı yeni bir şehirlerarası santralı kurulmuştur. Bu santral yakında çalışmaya başlıyacak ve şehirlerarası konuşmaları daha I-yt olacaktır. Şimdiki santral da sökülüp Anadoluya götûrülecek-
Berlinde şimendifer işçilerinin grevleri
Komünist gençliği mensupları grevcileri dağıtmağa çalışıyorlar
Müstehcen addedilen bir gazete hakkında takibat
»Modem Stüdyo ve Aşk» adiyle intişar etmiş bulunun bir gazete savcılıkça müstehcen " ülmüş, kanuni takibata lşllmlş ve toplallırılmıştır.
Gazetenin sahibi olarak rüııen Hayati Hançerlloğlu İsmindeki genç dün savcılık basın bürosuna davet edilerek sorguya çekilmiştir, Bu genç, gazetenin intişarından dar olmadığını ve nasıl basılıp çıkarılmış olduğunu da bitmediğini söylemiştir Savcılık soruşturmalara devam etmektedir.
Irakın Londra büyük elçisi gitti
frakın Ankara büyük elçiliğini yapmaktayken Paris büyük elçiliğine nakledilen ekselâoa Ati Emin bey yeni vazifesi başına gitmek üzere dün «İstanbul» vapuruyla memleketimizden yarılmıştır. Büyük elçi, hareketinden önce kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
«— Çok mesut seneler geçirdiğim Türkiyede n ayrıldığını İçin mütecasirim Memleketini* ze saadet, İnkişaf ve refah temenni ederin». Yeni vazifemi . göreceğim Frnıtsatla da bir haber- dostluk havası bulacağımı Buıld ederim
Biıyuk elçi, vapurda Irak kolonisi erkânı ve İstanbul vali ve belediye reisi Dr Lûtfi Kır-dar tarafından uguriauınıştır.
gö gl-
ğö-
Sahffe 4
AKŞAM
11 Haziran 19'9
idil Biret'in Paris hayatı
Londranın müzik muhitlerinde de harika çocuktan bahsediliyor
Londradan, Ulus gazetesine gönderilen bir mektupta hârika çocuk İdil BireL’l ziyaret etmek İçin Parlsc yapılan bir «yahat-*en, İdilini Patisteki hayatından bahsediliyor. Mektupta deniliyor İd:
İdM'in Paris muvaffakiyeti he nen bütün Fransız gazetelerini ve ajansları günlerce meşgul etti. Ok adar ki Londranın Müzik muhitlerinde bile harika çocuktan bahsedilir olcu.
Geçen hafta Perise küçük dostumu ziyarete gittim. Biraz şişmanlamış, hattâ gobekleıı-mlş, kucağında bebekleri, Ayşe'si, İncisi ve yolculuğunda. beraber beğenip aldığımız Marie Antoineltei oMuğu halde sıç-nya sıçnya beni katşdadı. Dost larrnm çok iyi bildi# kesik tatlı kahkahaları odayı dolduruyordu. tik suali:
— O gün benden sonra Monte Kristo’nun adasına gittiniz mİ?
— Hayır idildi? İm hiç ben sen rtz böyle bir gezinti, yapar mıyım.
Memnun gülüyor,.
— üşülmeyin dönüşte gene beraber gezeriz ve adayı görürüz.
Idil'le Istan buldan Parise kadar beraber seyahat ettik. Mar-allyad3. çok yüksek ve bütün şehre hâkim bir tepe üzerinde kurulmuş olan Nötre Dtuue do la Gard kilisesini gezdik. K1U-«den sahile çok yakın. kale duvarlar!yle çevrili küçük bir ada görünüyordu^ Monte KrLs-to'nun adası- İdili adayı çok gör m ek istedi fakat hemen Paris'e hareket etmek sorundaydık.
★
Idil'i Napollde Suna Kan karşıladı. Ta Romadan kalkıp gelmiş Suna'yr her zamanki tevazu ve sessizliği İçinde bulduk. Adamakıllı yeni muhitine İntibak. etmiş, görünüyordu, ltal-yancası hayli İlerlemiş. İtalyanlarla çekişerek pazarlık yapacak fcadaî tatlı tatlı konuşuyordu—
★
Patiste United Press'ln bildirdiği muvaffakiyetli ve hafif tertip br İmtihan olan konserden sonra Idil'i, müstakbel hocası olacağa çok benzlyen. Fransa-Dm meşhur yazarlarından Lıl-clette Descaves'ın km Madama Descaves kendi talebelerinin verdiği bir konsere davet ediyor ;kalabalık bir dinleyici hu-surunda verilen konserde bir fere. hoca Idil'i elinden tutmuş sahnede görünüyor:
— Bugün aramızda Tür kİ yeden gelen 7 yaşında bir misafirimiz var: İdil Biret.
İdil her zamanki soğuklan-hhğı İle piyanonun başına geçiyor. Kendi tabiriyle «Bach amca» sından, Mozart'tan, Despus-ay’den çalıyor; arkasından da dinleyicilerine kendi eserlerinden bir ziyafet çekiyor.
Salon bir anda karışıyor: alkışlar bravolan kovalıyor. Herkes Ayağa kalkmış heyecan için de alkışlıyor, alkışlıyor- Idil, etrafını saran İmza meraklılarının elinden güçlükle kurtarılıyor..
tdll'ln Paristekl meşhur konserinden evvel verdi# bir konser daha var. Pek bahsedilmedi. Zannedersem hiç bahsedilmedi. Fakat kuvvetle umuyorum ki İstanbul vapuru alıç ısına kadar hâlâ IdU'i anıyordur,
Son gece idil. İdil kendisine gösterilen misafir perverllğe mu kabele etmek İstedi. Şefik Kâptan kendi tabiriyle gemisini asfaltlan yürüttü ve o müthiş e-klnos fırtınası İle kıymetli misafirini müteessir etmek İstemedi ama Idil de öyle bir müzik ziyafeti çekti ki, kaptan yine borçlu kaldı zannediyorum.
Bütün yolcular müzik salo-n un (laydı. Herkes heyecanla t-diri bekliyor..
Küçük İdil, elinde Marie An-toinettel, siyah buklelerini sal-hyarak, minderlerle yükseltilen tabureye olurdu. (Bach amca» sın dan do Minör prelüde ve Fugue’ü Bolfeglelto'yu, Re Minör konserin birinci kısmını, in •anı hayran eden, m estetle n bir bava İçinde çaldı. Arkasından Depussy'nln Mlnslrel'inl. Mozart’ın Re Minör fanlazisinl din lerllk. Salonda tek bir ses tek bir nefes yortu. Herkes irileşmiş, şaşkın gözlerle bu minik çocuğu seyrediyordu. O bu sessizliği kesik kahkahalarla bozarak, her zaman .bilhassa annesine sorduğu sualini tekrarlayıp:
— Ne çalayım?
Dakikalarca süren alkış bütün salonu doldurdu. Konserin İkinci kısmını kendi eserleri teşkil etti. Şurası çok dikkate değer Baoh'tan, Mozart'tan son ra Idil'in Ayasofyasını. Süley-manlya veya Trenin! dinlemek insanı daha çok sarsıyor. Çünkü bu büyük bestecilerin arkasından ruh, renk ve şahsiyet ba kımından. Idil’in eserleri tamamen kendini bulmuş, İnsana hiç de basit geimiyen, nevi şahsına münhasır parçalardır.
★
Paris’te Idil'e alt bir hikâyenin bir parçasına şahit oldum. Patiste İki saat kadar uzakta o-turnn ve orkestra şefi olan Mösyö Biret namında bit zat, Idil'in konserlerine ait yan ve kritikleri okuduktan. İsmin! resimlerin! gördükten sonra Biret feneriyle akraba olup olmadığını anlamaya karar vermiş. Sefirimiz Sayın MenemencloŞlu'na yazmış. Elçilikten adresi öğrenmiş, kalkmış gelmiş.
Zarif, orta ynşh bir Fransız, anlatıyor: Amcalarından birinin 13 çocuğu vnrmış. Bu kuzenler dünyanın muhtelif yerlerine dağılmışlar. Acaba Idil’de bu kuzenlerden birinin çocuğu veya torunu olmasın? Tabii Idil de dahil hepimiz güldük. Parisli Mösyö Biret pek esef etti. Muhakkak kİ Idil'e akraba olamamak esef edlecek bir şey...
★
Bir ara dalmış. M. Blttl'nln akraba ve toaUûkatma ait hikayeyi dinlerken, o harika küçük eller bir anda bir resim çizivermiş; Parisli Kadın — güzel bir mevzu., evet Idil'in ellerinden bahsederken United Press’ in unuttuğu bir noktayı belirtmek isterim: O gün Madame Descaves’ın evindeki konserde, Konservatuvar Konser Cemiyeti Umumi Kâtibi M. Andr4 Hu-et:
— Idil hakikaten h&rlka bir çocuk, fakat şurası muhakkak kİ, çok İyi bir hoca İle çalışmış. Bunun izlerini parmaklarında taşıyor.
Demişti. Bu bir hoca İçin no kadar övünülecek bir şey. Her halde Mllh&t Fenmen de bahtiyardır.
Zeytin güvesi ile mücadele
Ankara 0 (AA) — Haber aldığımıza göre Gemlik mıntaka-aında zeytin ağaçlarında büyük mikyasta zarar yapan zeytin güvesine karşı Tarım Bakanlığı mücadele teşkilâtı tarafından geniş bir savaş açılmış ve 15 köyde 837571 zeytin ağacı İlâçtan arak 4211,5 kilo D. D. T. kullanılmıştır.
Modern pülvnrlıatörler kullanmak suretiyle yapılan mücadelede bütün bu sahadaki zeytin güveleri İmha edlmiştir.
BULMACA
Mahmut Şevket paşa 36 yıl evvel bugün öldürülmüştü
Ogün paşanın otomobilini idare
eden şoför hâdiseyi anlatıyor
Tam 38 yıl önce bugün yani nıml tarihle 1320 (1913) «nesinin 29 mayıs (11 haziran) çarşamba günü saat 11,30 civarında, devrin en meşhur ve nüfuzlu adamı sadrazam ve harbiye nazırı Mahmut Şevket paşa bir suikast neticesinde ökiürülmüş-lü. Bütün memlekette bomba gibi patlıyan bu suikast, İttihat ve Tevakki fırkasına muhalif, hattâ düşman olaıı Hürriyet ve İtilâf fırkasının bir kumı âzası tarafından tertiplenmişti Güdülen hedef de, bir müddet önce «Babıâil baskımı adı verilen hareketle onları iktidardan u-taklaştıraıı İttihat ve Terakki fırkasından intikam almak, yani bu fırkanın dayandığı adamı vurarak tekrar iktidarı elo geçirmekti.
Hâdise günü
Hâdise günü Mahmut Şevketi paşa saat 11,30 sularında Baye-zitte şimdi İstanbul üniversitesi merkez binası olan o zamanki Harbiye Nezaretinden otomobile binerek beraberinde İki yaveri ve uşağı olduğu halde Ba-bıâllde şimdiki vilâyet merkezi | olan sadarete gitmek üzere yola çıkıyor. Araba tramvay cad- ■ deslnden Çarşıkapısına sapacağı sırada yani şimdi sol tarafın da benzinci dükkânının bulunduğu yerde duruyor, karşıdan gelen bir cenaze alayı yolu kapamıştır. Yan tarat ta yol üstünde başka bir otomobil ı daha durmakladır, işte bu kalabalık sahne İçinde paşa vuruluyor.
Güzel bir tesadüf beni, bu hâdisenin canlı şahidiyle karşı karşıya getirdi: Yaşlı dostlarını dan bir zat, geçen gün lâf ara- J sında, paşanın o gün arabasını , ____
kullanan şoförün hâlen hayatin diyorlar. Arkadaşı İsmail Akcr-bulundufeunu söyledi. Adresini manın yorgun olduğunu blldL-bilmiyordu, İşin, orasını, da bl- ğinden beni onunla görüştürsün halletmemiz İcap ediyordu., memek İçin elinden geleni yap-Arkadaşlarmın kendisine Kabakçı İsmail dedikleri bu eski otomobil kurdunu Tophanede buldum. Kendisi şimdi rıhtım üzerinde bir oto tamir garajının »ahlbldlr. Kapıdaki tabelâda İsmini okudum: İsmail Hakkı A-kerman. İçeride karşıma orta boylu, zayıf, kır saçlı, çalar gözlü birisi çıktı.
— Kimi arıyorsunuz?
— İsmail Hakkı beyi.
— Kendisi burada yok bir şey m! istiyorsunuz? Ben onun arkadaşıyım.
Kendimi tanıttım ve ziyaret sebebini söyledim,
— Ben de Mahmut Şevket paşanın arabasını kullanırdım dedi.
Şoförler üçleşiyor!
Şaşırdım. Şoförler Iklleşmlştl.
O, devam etti:
— Bir dc Arap İsmail vardır.
O da paşanın şoförüydü.
Şoförler (İçleşmişti.
— Ha gayret, dedim, şimdi domino olacak!
— Yok; nepsl bu kadar biz. la üst kata çıktı. Sonra yukarı-Hareket Ordusuyla beraber pa- da konuşulanları İşitenlerden
Mahmııt Şevket paşanın cenaa: merasiminden iki enstantane
şanın maiyetinde, o zaman Al-manyadan yeni gelen bir kaç zırhl otomobille fstnnbula Kirdik. Sonra da gene Almanyadan İstanbul* İlk defa olarak gelen Mcrsedes markalı binek otomobillerinden biri paşanın emrine tahsis edilince, biz üç arkadaş' bu arabayı nöbetleşe kullanmaya başladık. Hâdise günü sıra İsmail Aterinanındı. O gün o kullandı.
İskender Doğuluna adındaki bu zat beni çok uğraştırdı. Şoförler Cemiyetinin ilk kurucusu olduğu için ona «Birinci İskender» veya «Cemiyetçi İskender»
ti Nihayet Iskenderin orada bulunmadığı bir başka gün İsmail Akermanı buldum.
Şoför anlatıyor
— Aradan çok zaman geçli amma bugünkü gibi hatırlıyorum. dedi. Paşa, dünyanın en mütevazı adamlarından biriydi. Haftada bir gün, o da perşembe akşamı ÜsküdardaJd e-vine gider, cumartesi sabahı dönerdi. Diğer geceler Harbiye Nezaretindeki küçük odasında bulunan basit ve tahta gibi sert karyolasında yatardı. Sabahlan saat ona kadar Harbiye Naza-retindekl makamında çalışır, sonra, Babıâliye, Sadaret makamına giderdi.
O gün ben, âdetimiz veçhile otomobili gene saat ona doğru Harbiye Nezaretinin önündeki binek taşının kenarına çektim ve beklemeye başladım. O sırada nezaretin dış kapısından sP.T atle bir araba geldi içinden İstanbul muhafızı ve idarei örfiye âmiri Cemal bey İndi ve hız-
Ulaştırma konuları:
Paris telgraf konferansı
1938 tarihli Kahire telgraf ve telefon nizam namelerinin bugünkü ihtiyaçlara göre değiştirilmesi neden gecikti? — Paris telgraf konferansı gündemindeki mühim meselelerden bazıları bakında bir kaç söz
Yazan Hüsnü Sadık DUHUKAL
Soldan u|a: 1 — B,r »Uâh, î — B*41n yarın, 3 — isUnbuîd» bir yo- ’ huıj. 4 — Başına »S» Hciirsc çocuk I olur - Kudurmuş. 3 — Tersi tçrrtbcl- | İlktir - Rlyn«tlın Başlan®!» 6 — Tcl’’, yumuşak değil - Sesini çıkarma. T — | □alilli cuddB İTrazal- - Kaim kafalı. ’ 8 — Çadırlar, 9 — Bir renk kısrak yavrusu. 10 — Vemelc - D«Jtlııln yavrulu.
Yukarıdan «sağıya: I — icara verilecek kamara. 2 — NeUccal sıfır, j 3 — Si«> karfi hUrmll var, 4 — Kaba ' kuma] - Yama • Bir peygamber. S — ' Terai asker paltosu - Bir nevi b«-kerteme. 8 — Tayyar» - İhata eder, ; 7 — Terli kırışık hole B«IIr - Yumurtanın bap. 8 — flr müstahzar. ]
GEÇEN BULMACANIN HALLİ j
Soldan «afta: I — Tolrpnll. 2 )— Ednblyal, 3 — Dnvellye. 4 — AlnJ Ani. 6 — Vuur. Nn, a — İbik, 1 — yamalama, B — Ey. Noıar, 9 —■ Rasat, Li. JU — tııanııınıız
Yukarıdan açagıya 1 — Te«J«v|-yeri. 2 — Edolıbaynn. 3 — Levazım. S*. 4 — Ebe. Ikanan. a — Pılar. Lâta. e - Ayin. Ya». 7 - Tayin, Mala. ■ — İle. Avarlz.
Pire Mehmet sokuğıml iki cviıı kuşatılması
öğrendiğime göre Cemal bey Mahmut Şevket paşaya bir suikast ihtimalinden bahsetmiş. O sabah meçhul bir kimse Cemal beye telefon ederek «Size, Talât paşaya ve Mahmut Şevket paşaya bugün suikast yapılacak. Raberlnla olsun» demiş ve kim olduğunu söylemeden kapatmış. Cemal bey de bu muhavereyi Mahmut Şevket paşaya naklederek «Paşam, böyle bir Ilı bar var. Gelin, her ihtimale karşı bugün Sadarete gideceğiniz yolu değiştirelim veya fazla emniyet tedbiri alalım» diye ricada bulunmuş. Fakat paşa bu ikaza aldırmamış ve «Asker adam korkmaz. Biz memleket için yetiştik. İcabında da memleket için ölürüz» diye cevap vermiş.
Gene sonradan öğrendiğime göre Cemal bey paşanın yanında bir saat kalıp çıktıktan sonra paşanın yaverlerine vaziyeti anlatmış ve beni etmeden her ihtimale karşı bazı emniyet tedbirleri almalarını söylemiş. Onlar da bana söylemeden otomobilin ceplerine tabancalar koymuşlar.
Neyse, Cemal bey gittikten sonra paşa çıktı. Halinde hiç bir fevkalâdelik yoktu. Her günkü gibi gene sağ tarafa oturdu. Soluna seryavçri süvari yüzha-şıst Eşref bey. karşısındaki stra-pontene de yaver bahriye yüzbaşısı İbrahim bey olurdular.
Benim yanımda paşanın uşağı Kâzım ağa, onun yanında da muavinim Mehmet oturuyordu.
Harbiye Nezaretinden hareket
Araba hareket etti. Bayezlt meydanında şimdi havuz olan yerden geçip Çarşıkapısına doğrulduk. Şimdi sol köşede benzinci dükkânının bulundu yere geldik O zaman burası dardı. Yana bakınca bir şeye dikkat ettim: Fatma Sultan çeşmesinin sağında bir otomobil duruyor ve şoförü Abdurrahman bize garip garip bakıyotdu.
Bu çocuğu tanıdığım için bakışına hayret ettim. Fakat e-hcmmlyet vermedim. O sırada karşıtlan bir cenaze alayı göründü. Önde zikreden dervişler, arkada tabutu takiben bir kaç yüz kişi vardı. Ben yan taraftan ağır ağır geçmek istedim. Fakat telefonun zili çaldı.
Bu münasebetle söyllyeyim kİ şoför mahalliyle arka tarafı bir' cam bölme ayine ve arkada o- [ turan kimse şoföre telefonla talimat verirdi. Kullaklığı aldım. Paşa «Oğlum, cenazeye hürmet edip biraz bekllyellm» diyordu.
Kurşun yağmuru
Tam o sırada bir patlama duyuldu. Arabanın lâstiği patladı sandım. Muavinim Mehme-de, sol lâstiğe bakmasını söyledim. Ben de sağ yandaki tekerlekler! muayeneye hazırlanıyordum, Oesnada İkinci, derken Ü-çüncü patlama duyuldu. Meseleyi anladık. Kurşun yağmuruna tutulmuştuk. Mermilerden biri önden geldi. Kâzım ağayla
(Arkası 6 ncı sahlfrde)
Şahap B/lLCfO(»LU.kü«ök olduklarına görz «iv ala-
Mlll etler ar ası haberleşme münasebetlerini tanzim «den Kahire telgraf ve telefon nizamnameleri 1938 danteli revizyona tâbi tutulamadı. Bu nizamnamelerin zamanımız İhtiyaçlarına göre değiştirilmesini sağlayacak olan telgTaf konferansının toplanmasına ikinci Cihan harbinin araya girmesi mâni oldn. Fakat, harbin sona ermesinden bugün? kadar aradan epey zaman geçtiği halde bu konferansın toplantıya çağrılması yine kabil olamadı. Çünkü Kahire T. T. nizamnamelerinde ne gibi değişiklikler yapılması İcabett İğini te&bit edebilmek için ilk önce, bunların merbut bulunduğu 1932 tarihli Madrid telekomünikasyon ana mukavelesinin aynen yürürlükte kalıp kalnuyacâğmm bilinmesi lâzımdı. Bu ana mukavelenin âklbetl meçhul kaldıkça buna merbut ek nizamnamelerin değiştirilmesi de tabia-tiyle bahis mevzuu olamazdı. Halbuki harbin devamı boyunca telekomünikasyon ve radyoko-münikasyon sahalarında kaydedilen mühim Llerleme ve gelişmeler artık Madrid ana mukavelesi hükümlerinin milletlerarası münasebetlerde yeni muhabere ihtiyâçlarına cevap verecek mahiyette olmadığını meydana koymuş bulunuyordu.
Bu sebeple, harb bittikten sonra İlk yapılacak İş, bu ana mukavele hükümlerinin. — İşaret ettiğimiz gelişmeler göz ö-nünde buludurulmak şartiyle Birleşmiş Milletler teşkil&tiyle tesblt edilen esaslar çerçevesi dahilinde— değiştirilmesine alt tedbirlerin alınmasından İbaretti.
Aynı zamanda, telsiz telgraf ve telefon, radar ve televizyon gibi çeşitli muhabere sistemlin tindeki yeni buluşlar v© mühim ilerlemeler hasebiyle 1938 tarihli Kahire Radyokomiinikasyon nizamnamesinin de derhal değiştirilmesi zarureti kendini hls-•etirmekte İdi. Bilhassa. bu nizamname gereğince muhtelit memleketler arasında tevzi e-dllmiş olan radyoelektrik fre- ' kanslar (herç dalga uzunlukları) 1 da bu memleketlerin İhtiyaçlarım karşılamadığı cihetle yeni ‘ ihtiyaçlar göz ününde bulundu- 1 rulmak suretiyle dalga uzunluklarının yeni baştan, tevziata 1 tâbi tutulması Lcabediyordu. İşte 1 belirtmeğe çalıştığımız bu gibi 1 sebeplerden dolayıdır kİ 1947 yılı ortalarına doğru Atlantic City' ‘ de toplantıya çağrılan telekomünikasyon bLriiğl delegeleri taralından Madrit ana muka- ' volesiyle Kahire Radyokomünl- ! kasyon nizamnamesinde esaslı değişiklikler yapıldı [•] Yeni- ' den tanzim edilen mukavele İle Radyökûmüniltasyoû nizamnamesi 1949 yılı başından beri her memlekette tatbik mevkiine konulmuş bulunuyor Bu vaziyet karşısında arlık. Kahire telgraf ve telefon nizamnamelerinin de Atlantic Clty'de tesblt edilen , yeni esaslara göre ayarlanması- : na sıra gelmişti Bu maksatla | tertip edilen idari telgraf kon- , feransı geçen mayıs ayının 18 2 Indenberl Paris'te müzakerele- , tine devam etmektedir. Gündemindeki çeşitli mevzuların e- ( hemmlyeti ve çokluğu dolayısiyle bu konferans müzakerelerinin bir buçuk aydan fazla süreceği tahmin ediliyor
Memleketimle delegelerinin de t İştirak ettiği Paris konferan- ; sındır görüşülmekte olan mühim | meselelerden bazılarına kısaca temas etmek istiyoruz: (
Fikrimizse, Paris konferansı , modern telgrafçılığın icaplarına . uymuş olmak İçin evvel emirde, ( telgraf ücret tarif elerini esaslı _ surette değiştirmek sorundadır.
Bugıın milletlerarası telgraf münasebetlerinde yürürlükte o-lan tarifeler basit kelime ve altın frank esâsına dayanmaktadır.
Telgraflar. Avrupa rejimi ve Avrupa dışı rejimi memleketleri arasında alınıp verildiğine nazaran her memleketin terminal ve transit ücret payları değiştiği gibi Avrupa rejimine gi-_ ren. memleketlerin büyük veya
caklan ücretlerin miktarları bir birinden farklıdır. Diğer taraftan. şunu da söylemek yerinde olur ki alınacak ücretlere esaı olan kelime sayıcı da zannedildiği gibi kalay değildir.
Bu bakundan telgraf tarifelerinin basit kelime yerine fototelgraflarda yapıldığı gibi başka pratik bir esasa İstinat ettirilmesini daha faydalı ve lüzumlu görüyoruz. Bununla beraber, Paris konferansının telgrafçılıkta böyle bir inkılâp yapmak cesaretini göstereceğini talimin etmiyoruz
Park konferansının dikkat nazara alması gereken diğer mühim bir mesele de son seneler içinde uçak postalarında, elde edilen ve gittikçe artan sürat unsurudur. Bu yüzden, telgraf lıasılab her memlekette gittikçe azalmakladır. Böyle bir vaziyeti önlemek için Paris konferansının harkın ve ticaret erbabının telgraf muhabere vasıtasından geniş ölçüde faydalanmasını teşvik maksadı yle lüzumlu tedbirleri alması lâzım gelir. Bu hususta, ilk hatıra gelen, milletler arası münasebetlerde basıcı (aritmik* telgraf makinelerinin kullanılmasına dayanan telgraf abone (telex) servisinin genişletilmesidir.
Bu servisle geçirilecek telgraflardan basit kelime esasına göre değil de telefon konuşmalarında olduğu gibi zaman ünitesi üzerinden Montreus ticaret kongresi tarafından tavsiye edilen şekilde ücret alınmalıdır. Aynı zamanda, gene, ticaret odası kongresi tavsiyelerine u-yularak mektup telgraflarından yüz kelime esası üzerinden mutedil ve götürü bir ücret tarifesi tesblt edilmelidir. Bu tedbirlerden başka, telgraf nizam-^■'namesine (LC = gecikmeli! tel-grafların geniş mikyasta geçirilmesini sağlıyıenk hükümler konulmalıdır. Montreus ticaret odası kongresinin haberleşme bahsinde açıkladığı muhtelif talepleri hakkında istimzaç ettiğiniz , enternasyonal telgraf bürosundan aldığımız bir mektupla Paris konferansı taralından bu taleplerin kabul edileceği mütalâası Ueti sürülmektedir. Milletler arası ticari münasebetlerin artmasına yardım, edecek bu ve benzeri tedbirlerin alınması her balde çok yerinde olur.
Bundan başka. Paris konferansından hava nakliyatının tam emniyetini .sağlamak üzere radyo elektrik nizamnamesine esaslı hükümler dercedilmeslnl mümkün kılacak lüzumlu tedbirleri de alacağını kuvvetle ümit etmek isteriz
Hüsnü Sadık DÜRUKAL
Demiryollarında fazla nakliyat Ankara 11 (Akşamı — De- et Demiryolları sistem ati a yük taşınla işine son derece ehemmiyet vererek yük taşunok ls-tiyen müracaat sahiplerine kolaylıklar göstermektedir. Eu yıl mayıs ayı İçinde geçen yıla nazaran 7000 vagon fazla yuk taşınmıştır.
Borçlanma, yardnn ve ödeme anlaşmaları Ankara 11 ((Akşam) — Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa İşbirliğine dahil memleketlerle borçlanma, yardım ve ödeme anlaşmaları akdi için hükümete yetki verilmesine dair kanun tasarısı alâkalı komisyonlardan geçerek Meclis gündemine alınmıştır.
1*1 Atlantic ertyi konferansları tarafından.
H ÖTEDENBERİ —(
yiERAK ETTİĞİN
İNCİL’İ
Bugün ol. Hayatı aydınlatan bu mühim eserin Türkçe nüshası, karton 125, bez ciltlisi 200 kuruştur Ayrıta bütün Garp ve Şark dillerinde mevcuttur Tediyen olarak her adrese gönderilir.
KİTABI AIVKADDE»
Şti.
439 İstiklâl cad. Bey»? »
Created by free version of 2PDF
[ Tarihten Sahifeler J
Yüz beş sene evvel Sarayburnundan Orta-köye kadar bir gezinti
Arslan adamlar
Amerikada bunlardan on beşi idam edildi
İran - Irak
Irak kiralının seyahatine ehemmiyet veriliyor
Siinnet düğününden notlar
1841 yılında Sirkeciden bir goriiuu*
— S —
19 asrın birinci yansında Sirkeci kıyılarında kayıkhaneler re bazı depolarla, şahıslara ait haneler vardı.
Bir Bostancıbaşı risalesi 111 Yalı kşkünden sonra saray hudutları dışındaki evleri, sahipleriyle beraber tesbit etemkcl-dtr. Bu semt daha ziyade vazifeleri icabı saraya yatan bulunma lan lâzım çelen kimselerle memurların sakin oldukları bir semtti.
Birbirlerine yatan evlerde. Padişahın Başimamı, Heklm-başısı. Berberbaşısı. eski Bos-tancıbaşısı ve bazı hassa silâh-şörlert oturuyorlardı.
Semtin diğer sakinleri arasında da. Divanı hümayun oev-llkcisl Saip efendi. Ruûs ikinci kesedarı Esat efendi’. Ista; bul ağası Ellıaç Sadık eğa Ruûs kalemi kesedan Ömer efendi siz-, lan. hocagândan Hamdullah erendi vesair kimseler bulunuyordu.
Ayni mıntakada ve deniz kenarında bir taşçılar ocağı, yanında kayıkhaneler, yeşil kmz-mitli camii. Kol kayığı ve Ağa dairesi, Bostancı tulumba kışlası. Sadaret sandalcı koğuşu i:e Reisin dairesi, odun meydanı-Kuşçubaş» camii. Kireççi başıya mahsus klreçhane odası ve önünde de Vezir İskelesi bulunuyordu. İskeleden sonra üç göz bir kayıkhane geliyor re bundan sonra da o tarihlerde >e-nûz yeni inşa edilmiş bulunan Hidayet camif bulunuyordu.
Camiin yatanında İstanbul ağası iskelesi namlyle andan bir kayık iskelesi ve gerisinde de fctanbul ağasının dairesi vardı.
Bu kıyının cami ve mescitleri arasında inşasına sebep oıan hâdise batanımdan en dikkate değeri Hidayet camii İdi. Bu camiin yeri eskiden kayıkhane İtB-Bu kayıkhaneler üstündeki bekâr odalarında türlü ahlâksızlıklar oluyordu Bunu haaec alan II. Mahmut Sekbanbaşı ve sonra da Yeniçeri ağası olan Mehmet ağaya bu odaları bas-tırttı ve bu baskın neticesinde adalarda uygunsuz kadınlar yakalandı Bunun üzerine kayk-hanelerle üstündekf odalar yık tırıldı ve yerine bir cami inşa Obtndu. 1813 de biten yeni camie (Hidayet) İsmi verildi,
O senenin şaban ayının (1329/ İlk cuma giinü Padişah Mevit iskelesinden sandalına binip Gümrük önüne çıktı ve curıa namazını Hidayet camiinde kıldı.
Bu kıylarda Kireç iskelesi [2i. Tulumbacılar ocağı re Yeşil kiremitli mescitleri de muhtelif tarihlerde inşa edimlilerdi, Kireç iskelesi mescidi Fatih S; 1-tan Mehmet yapısı tdl. Yeşil kiremitli mescidi de Kanun". Sultan Süleyman zamanında tuşa edildi. Camiin iistû. Bozla ne ı haşıl ardan Sıvaslı Mehmet ağa tarafından çini İri remli !(» döşendiğinden mescit bu namla yâdedllir olmuştu.
Sirkeci semti sonraları geıLşi gıizel yapılmış, bir çok dükkânlarla dolmuştu. Osmatılı sarayının, Topkapıdan Dol ına-bahçeye nakil sebebiyle Sirkeci «emlindeki Vezir konakları da terkeluııarak Beşiktaş vc civarında yeni konaklar inşasına başlanılmıştı. Bu suretle oteller hanlar, kahvehaneler, dükkânlar ile hareketli bir esnaf mın-takası haline giren Sirkeci, deniz taralında da ambar re depolat la kapalı bit vaziyetteydi.
LKouryulu. inşası muna^cuc-
YS23D" HM.LK T. ŞEHSCVAROfcLU
tiyle. Sirkecide bîr çok yerler İstimlâk olunmuş, bir meydan açılmış ve buraya büyük bir İstasyon kurulmuştu. Buna rağmen zaman zaman bu semt salaş binalarla kalabalıklaşıyordu.
Bilhasa o tarihlerde Sirkecide mevcut vapur iskelesi karşısı salaş dükkânlarla, kahvelerle örtülmüş bir haldeydL
Hükümet 1911 senesinde Bulgar kiralının îstanbulu ziyareti esnasında hazinel hassaya alt bulunan bu yerler üzerindeki dttkânlan yıktır tıp kaldınttı.
Eskiden, yaz mevsimlerinde, vezir kayıkları Sirkeci iskelesine . yanaşır ve bu-adan Babıâllye 'gidilirdi. Yeni tâyin ohınar. Sadrazamlara yapılan (Sadaret olaylarında) da Sirkeci rzsm! klsveli devlet adamlarının, yolda biriken halkın hasıl ettiği kalabalıkla müstesna günlerini yaşardı. •
Eminönü meydanı da eskiden bir çok binalarla kaplı dar bLr saha halinde idi İlk defa n Abdülhamit devrinde ve Sait paşa sadaretinde burasının açılması ve İmarı düşnüînıüşse de muvaffak olunamamıştı. 131
Eskiden Eminönü meydanında Uçar! müesseslerden başka ban devlet daireleri de vardı H. Mahmut zamanında ve 1831 senesinde Harir Nazın Lûtft efendi marifetiyle Yeni cami meydanında HarLr Nazrrlarma mahsus iki katlı bir daire İnşa olumuştu. Harir ve afyon konulmak üzere de Mısır çarşısının kitapçı mağazalarından otuz tane ayrıldı. [4]
[1] Bostancıbaşılar Padişah' iarın kayıklarının dümenini kullanırlardı. Haliç ve Boğaziçi kıyılarında muhteşem saltanat kayıldariyle yahut tebdil kayıklarıyla dolaşan hükümdarlar zaman raman nazarı dikkatlerini çeken bası yalıları ve sair binaların sahiplerini sorup öğrenmek İslerlerdi.
Bostancıbaşdar, Padişahla! in bu arzularına cevap vermek illere yanlarında bütün Boğaz ve Haliç tayıianndaki bina sahiplerinin isimlerini gösteren defterler bulundururlardı. Kendilerinin de tereddüt ettikleri bir yer otursa bu deftere bakıp ar-zederterdl. Bu defterlere Bos-tancıhaşı risalesi denilmektedir.
Biz şimdiye kadar İÜ. Setim ve II. Mahmut defterlerine ait muhtelif Bostancrbsşı risaleleri gördük. Daha eTCİ vrdaha sonra yazılmış olanlara tesadüf etmedik.
[21 Babıâliye ve Divanı nit-mayiina merasimle kabul olunan yabancı elçiler eskiden deniz yoluyla Kireç isketesinden Sirkeciye çıkarlar ve buradan mutat teşrifat usullerine göte karşılanıp Babıâllye yahut ihvan ı hümayuna giderlerdi.
13 J Esasen 11. AbdiıUıımlt za-tnauuıda İstanbul şehrinin büyük binalarla. meydanlaıla İman meseleleri tetkik ettirilmiş vc bu hususta da yabancı bazı mimarlara da müteaddit plânlar yaptmlmı^Lı. Bu plânlardan bir kısmı balen Üniversite kütüphanesinde mahfuzdur
Kİ 1Ü3S w nesinde Feshanci âmire nezareti kurulunca bu memuriyete de Harir nezareti kendisinde kalmak üzere Direr Lülii «fendi tâyin ulunmuşlu.
Kahire 10 (Nafen) — Irak kıral naibinin Irana yapacağı ziyarete büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Buradaki siyasi çevrelerde mevcut kanaate göre. bu ziyaret sonunda İran Ue Irak arasında «yabancı bir memleketten» gelebilecek muhtemel bir taarruza karşı yeni bir antlaşma imza edilecektir.
Bağdattan gelen haberlere göre, bu seyahatinde Irak kıral naibine Dışişleri Bakanı refakat edecektir. Irak Milli Savunma Bakanı
Londra 10 tNafen) — Merkezi Taııganyka’dan gelen en son haberlere göre, bu bölgede «Arslan adam»Jar yeniden faaliyete geçmiş bulunmaktadırlar. Bunların son birkaç ay zarfında 200 den fazla yerlinin ölümüne sebep oldukları da ilâve edilmektedir.
Muhabirlere göre, bu «Arslan adam» 1ar esrarengiz bir kabileye mensupturlar ve faa,*".vunma Bakanı şükrü el Wa-jetlerini senlslelmsk l5ln «e-la.nIn dc t,1M K,„| nalbi ne .emi, bir surette raallyel İcra hus„5un(takl
etmektedirler. Son zamanlar- ) da bu Arslan adamlardan on beşi yakalanmış ve bunlar umumi meydanlarda yerlilerin gözü önünde idam edilmiştir,
Bu Arştan adamlar. Tanga-nyka'nın en eski ananelerinden birini yaşatmaya çalışmakta, arslan postlrına bürünüp1 ormanlarda tipin arslanlar el- s«e ®yn'3 Henıenln W Dm Hobi yasantaktadırlar. Bunlar «Ur- «lan bir kürkü
sekleri İle diz kapaklarına yer- :allnnli5t>r. Eski patinaj şam-lajtlrdlktert Bayat ulak, lakat Piyonu İkinci deladn- bdyis bir
. . ... ____ hırsızken kurban eltmekfedlr.
Karagözde, monolog da tarihe karışmıştır...
Deri üstiine resim yapan da kalmamı;
-| Yazan : Cemaleddin Bildik
haberler böyle bir antlaşmanın U] imza edileceğine delil olarakul gösterilmektedir. j!
aynı zamanda gayet keskin bıçaklarla pusuya düşürdükleri av ları üzerine çullanmakta ve tıpta bir arslan gibi bunları parçalamaktadırlar.
Her ne kadar «Arslan adam»-1 ardan on beşi alenen idam e-dümlşse de. cinayetlerin sonu alınmış değildir. Merkezi Tan-ganyka'da yaşayan kabileler akşam olduğu vakit kulübelerinden dışarıya çıkmaya cesaret edememektedirler.
Sonia Henie’nin kürkü çalındı
New - York 10 iAA.) — Dün
Cizre’de elektrik
Cizre X0 (A.A.j — Tarihi bir kasaba olan Cizre dün elektrik ışığına kavuşmuştur. Açılış törenine bütün kasaba halta iştirak etmiştir. Belediye başka-nının kısa bir hitabesiyle törene başlanmış, kaymakam da santralın kufdeleslnl keserek tesislerin açılışını yapmıştır.
Avrupa birliği
Siverek 10 (AA) — Elektrik santrali binasının temel atma töreni bugün halkın sevinç te-Roma 10 (AA.)— İtalya baş- rahürleri arasında yapılmıştır,
bakanı de Gasperf dün akşam ’ .__
Avrupa birliğinin «önüne geçil-mes bir vâtaa» olduğunu söylemiş ve .bizim neslimiz tarafın- ItlTÎITiasi dan başarılmış ve tahakkuk et-, tirUmemlş de olsa. Avrupa birliği bir gayedir ve o gayeye doğru ilerlemekteyiz# diye Hflve etmiştir.
De Gasperl Avrupa hareketleri hakkındaJd Londra konferansı neticelerini izah etmek için yapılan toplantıda konuşmuştur.
Sözü geçen konferansta İtalyan heyetine başkanlık etmiş olan saylav Gülseppe Tognl, hareketin müstakbel toplantısının şubat ayında Romada pılacağını bildirmiştir.
ya-
îtalyada yağmur don
Siragüza 10 (AA) — Yağmur ve donla karışık bir fırtına Ca-rlnena bölgesinde ehemmiyetli ■ararlara sebep olmuştur. Feyezan neticesinde bazı noktalarda seyrüsefere mâni olmaktadır. Don tabakasının yüksekliği bazı yerlerde 2 metreyi bulmuştur. 8 milyon üzüm kütüğü re 240 ton hububat hasara uğramıştır. 1
Doğu illerimizin kal-çalışmaları
Ankara 11 (Akşam) — Doğu
illerimizin kalkınması İçin alınan karar üzerine yapılarak İşleri tetkik etmek üzere tçlşlîri Bakanlığının iller idaresi genel müdürü Dllâver Argun’un başkanlığında kurulan Bakanlıklar arası komisyon çalışmalarını bitirmiştir. Komisyon Doğu İllerimizde yapılacak kalkınma programını ve bu programın tahakkuku için her Bakanlıkça sarfedilmes! gereken ödenek miktarını ayrı ayrı tesbit etmiştir.
Rapor, ilgili Bakanlıklar tarafından tasvip olunduktan son ra Bakanlar Kurulunun tasdi-kına sunulacak ve kısa bir zamanda tatbikine girişilecektir.
Seyrüsefer kanunu
Ankara 11 (Akşam) — B.l-■ yındırlık Bakanı Garp rıcnıie-ketlerinde ve Amcrlknda olduğu gibi bizde de artış medunl ve hayati bir İhtiyaç haline gelmiş bulunan seyrüsefer îşle-rl için bir kanın tasamı lıaz.r-' lam ıştır.
Şimdiki çocuklar, karagöze hiç alâka göstermiyorlar — Karagöz oynatmak da unutulmuş! — Monologun bugünkü hayat sahnelerinden aldığı espriler — Evlerde neden et ve balık yenmez? — Buyurun büfeye! — Cin üstüne zerde, votka üstüne pilâv...
Bir dostumun, eski âdetlere sadık kalarak «hokkabazı, kuklası, cambazı, Karagözü, mono-noloğu ve çengisi» İle tertip ettiği sünnet düğününde kuklaya kadar gördüklerimi perşembe günkü «Akşam» da yazmıştım. Bugün de kukladan sonra Karagözle başlayan, sahneleri anlatmağa çalışacağım.
Karagözcü sünnet çocuklarının yattıkları karyola karşısına perdesini kurarken:
«— Şu sinema dalgası, mahvetti Karagözümüzü...» diye kendi kendine söyleniyor, yanında çırağına çıkışıyordu:
— Ulanl Nereye koydun Lâzı!
Karyola önünde, sağında ve solunda toplanan kadınlı erkekli, büyüklü küçüklü davetli kalabalığı sabırsızlık içinde Karagözün başlamasını bekliye dursunlar, perde arkasına geçerek Karagözcüyü deşmeğe çalışıyorum:
— Karagözü sinema mı mahvetti?
— Ona şüphe mİ var. Senede bir İki sünnete davet edecekler de takımları toplayıp gideceğiz diye tekleşip duruyoruz.
şimdi piyasada deve ve sığır derisini şeffaf hale getirecek, bu deriler üstüne Karagöz resimleri yapacak kimse de kalmadığını soy liy erek:
— İşte, dedi, vaziyet bu hale gelince Karagözün büsbütün tarihe karıştığına İnanabiliriz, çünkü o resimleri yapan kalmadı. Eldeki resimleri iyi muhafaza etmeli, onlar, günün birinde âsan atlka diye fırıl ' aranacak...
fırıl
Karagözü •eyrederken
30 - 35 sene var kİ Karagöz seyretmemlştlm. Nihayet perde kuruldu, arkaya ipler gerildi, 100 mumluk bir elektrik lâmbası da perde arkasında yakıldı! Neyi oynıyacak diye sabırsızlık İçinde İdim. Yalnız ben değil, yıllardır Karagöz görmemiş diğer davetliler de sabırsızlanıyorlardı. Acaba neyi oy-nıyacak? Eskiden seyrettiklerim birer birer hâtıramda canlanıyordu. Yalova sefası, Âşıklar. Kanlı kavak... Dahası var. Hamam, Kanlı Nlgâr, Çadır, Kayık... Hele o Kâğıthane sefası ne güzeldir. Tımarhane de hiç aklımdan çıkmaz... O laman Karagözle deliler arasında geçen muhavereye nasıl da katıla katıla gülerdik... Kahveciler, büyük olunca, cambazlar da güzel oyunlardı...
Karagözde nükte ve cinaslı söz söylemek şarttır. Hele taklitçilik başta yer alır. Meselâ bir Kayserilinin, bir Arnavutlun, bir Lâzın ne de güzel taklitleri yapılırdı.
UzaimıyaJım, Hacivat geldi ve söze başladı:
İVakşî sun'un remzeder hüsnünde rüyet perdesi Hocai hükmü ezeldendir, hakikat perdesi Siretl surette mümkündür temaşa eylemek Hâil olmaz ayni irfana basiret perdesi...
I
Oöe uou ile küçüklere dikkat ediyorum. Hiç birinde, zamanımızda gösterdiğimiz yakın alâkanın zerresi yok... Hacivat sözlerini şöylece bitirdi:
Hnnjti «ıl'a İltica eUen fen* bulmaz Oynatan Astadı gör, kurmuş muhabbet perdevl
12 haziranda Triyestc «ebrlule seçim yapılacaktır. Seçim mücadeleyi çok şiddetlidir Yukında bîr heykelin kaidr.-dne yapıştırılan ilanlar görülüyor.
Halbuki bunları, perde arkacındaki K u a sözo ü söylerdi. Şimdi perdeye getirilen Hmİ-
Tarihe karışan karagöz ve hacı vat perdede
— Hem pahalı, hem evdekl-lerln tansiyonu vaaaar...
— Peki ne yiyorlar?
— Baklaaa!
— Bakla mı dedin?
— Evet baklaaa!...
— Balık da mı yemiyorlar?
— Bizde balık, denize dökülür de yenmeeezl...
Görülüyor ki monoloğ da, hayatın, bugünkü sahnelerinden espriler çıkarıyor, eski monologların tatlı tatlı dinlediğimiz taklitli, güldürücü hikâyelerine bonzer şeyler yazıyorlar.
Bu monologun en çok mu-valfak olduğu taklit de köpek havlaması, horoz ötmesi ve tavuk gıdaklaması idi. nerede o eski Kayserili, Arnavut ve Lâz taklitli konuşmalar!...
Hareket halinde bir kukla
vata söyletiliyor. Herhalde Karagöz oynatmak da unutulmaktadır. Ve o Karagözcü:
Evvelâ resmeylemtş, resnıeyle-yen resmi zıhı la Perde kurdum şem’a yaktım gösteren rillıl hayal
yıldan beri demeseydi
konuş-
Demeden de. oyuna başlamazdı. Bu da yok...
Karagözcü, 42 ■Karagözcüyüm»
onun Karagöz oynatmağı derme çatma öğrenlverip geldiğine hükmedecektim. Halbuki eski bir Karagözcü olduğunu iddia ediyordu. Oyun böylece eksik başladı ve oyunda asıl olan nükteleri ve cinasları
maları da duyamadık. Demek kl Karagöz, hakikaten karışmıştır.
Hatırımda kaldığına göre oyunun mucldl, dünyadaki bütün İşlerin gelip geçen bir gölgeden başka bir şey olmadığını, perdenin kapanması ile ortada ne gölge, ne hayal, ne suret »e ne hâdise kalmıyacağım esas İttihaz etmiştir. îşte Karagöz de bu esas dahilinde göçüp gitmiş, ortada ne suretini yapan, ne de oynatanı kalmıştır.
tarihe
Buyurun büfeye
Monolog da İşini bitirip ortadan çekilince çengi faaliyete geçti. Bir keman, bir darbuka, bir udun önünde yanakları al boyalı, entarisi tasa etekli bir kadın gerdan kıra, göbek ata, omuz tltrete tltrete çiftetelli oynarken bozuk para çantalarının ağzı açu dı, lir al an ıslatıp ıslatıp yapıştıran yapıştırana...
Derken bir ses:
— Buyurun büfeye...
Eskiden büfe ne gezerdi ... Kocaman sinilerle yer sofraları kurulur, pilâvı zerdesi orada yenirdi. Zamana bakın kİ, eski âdetlere tamamile sadık kalınmak üzere tertip edilen şu sünnet düğününde bile birası, rakısı, votkası, cini, balık yumurtasından tutunuz d& salamı ve dili, Istakoz ve mayanoz-lu balığı He mükellef bir büfe kurulmuştu. En garip tarafı da şu İdi ki, bütün bunlardan sonra çıkarılan pilâv zerde d? midede yerlerini buldular. Cin ve votka üstüne pilâv, bira vc rakı üstüne zerde!...
Zaman pek değişmiş ve istense bile eski âdetler bir gececik dahi olsa yerine getirilemez olmuş...
Monoloğ
Karagözün, hiç bir davetliyi tatmin etmediği görülünce monologa karşı ümitli olmaktan başka çare bulamadık. Nihayet o da geldi. İki kedinin birbirine karşı miyavlamalarının konuşma olduğunu söyleyen mono loğ, onların dilinde» anladığını İşaret ederek:
— Şimdi, dedi, size bunların ne konuştuklarını yapacağım.
Bir kedi gibi mlyavlıyaıak konuşmağa başladı:
— Orada ne arıyorsun?
— Ylyeceeeek.
— Ben de aradım, yooook...
— Kemik de mİ yoook?
— Kt yemiyorlar kİ olsuuunl
— Nedeeeen?
Cemaleddin BİI.DİK
300 » - »
Adres lebdin için «m kuruşluk pul «StKİerllmelIdlr. Aksi takdirde adres deriştirilmez.
Teletonldnımz Başmuharrir VOSflS Van t|)er( 20763 — İdare M081 Mflddr »4ftT
Baban 14 — Hızır 37 tmıak Od. Öğle İkindi Ak Yalaı
r. «M S.4» 4.33 9.33 12.00 3.Ö3
V. 3.08 8.18 13,13 17,14 Z0.1l 22.13
İdarehane: BabılLU elvan
C«nud Kadir «akağı No 13
11 Haziran 1949
AK ŞAMflfeıAKŞ AMg]
Mahkeme Koridorlarında
RUH KUVVETİ
■ Yazan: ■ ■■ .
NİHAL KARAMAĞARÂLİI
Kulaklarımda binlerce çan çalıyor. - Genzimde kloroform kokusu .. Kirpiklerimi gliçl-lkle araladım; ameliyat masasından bembeyaz bir odaya nakledilmişim Sevindim. Dünyaya yeniden gelmenin sevLncl ..Derin bir nefesle gözlerimi tekrar kapadım. Tam o sırada baş ucumda bir fısıltı İşittim. Berrak bir kadın sesi, hafif bir Orta Anadolu lehçesiyle-
— Sana bahsetmiştim, doktor. benim velinimetim — diyordu. — Bugünkü Hasııa oluğumu ona borçluyum.
Doktorun şakacı cevabı:
— Hani bana borçluydun?
Sevimli bir gülüş:
— Evvelâ, ona sonra sana. .
İlk defa gözlerim onun sayesinde dünyayı gördü... Ne kendine gelir kİ’
— Nerdeyse ayılır.
— Ben beklerim. Sen. numaradaki kadını bir Ateşi çıkmış dediler.'
Bir kapı açıldı ve kapandı.
Üzerime birinin eğildiğini sez-, meşini bir kere tashih yetiyor; dkn Herhalde velinimeti oldu- şayet İkinci seferinde de kivi-ğumu iddia eden kadın her ramazsa bir daha o kelimeyi kim İse o olacak. * tekrarlamıyor; yerine bir mıı-
Bu defa daha az kuvvet sat- kabili buluveriyor. Kobat dllly-flyle göz kapaklarımı kaldna-, le alay etmediğimize kanaat bildim. Yüzüme eğilen bu sarı- getirince abus sükûtiliğinden şın güzel hastabakıcı?... Ye inin eser kalmamıştı. Dili çözülmüş, ederim onu tanımıyorum. ’
— Yazık, beni hatırlamadınız On yıl evvelsini hele bir düşünün... Ben. Haşana... Haşana ...
Birbirine yapışık dudaklarım kımıldadı galiba: amma kendi sesimi duyamadım. Beynimde yalnız onun sesi:
«— Ben Hasna...
Hasna.. .
Bu isim, kafamın dumanlı boşluklarında seyredip yaklaş-! Ukça keskinleşen bir çığlık ha-! ------------------------ - - -
llnde şuuruma çarptı; hâtıra- rüyorduk. j nlr?-.
lanm uyandı; Kerpiçten bir ev.1 — Topuklarımı çakıylan ec- onu yüz iistü bırakmayı da Heykelin bulunduğu meydan- cük yonttum da bir bakayım nefsime yediremedim. Hareket dan sağa sapınca yıkık namaz-aplamın ayakkabıları ayağıma etmeden evvel, epey zamandır
»man
l
mâmış. On beş gün kadar binbaşının hanesinde hizmetçilik etmiş amma onlar da başka memlekete tâyin oluverlnce Hasna yine ortada kalmış...
— Adanı arayodunuz. da, Be-ey, kimsesi-.. Herhal gözü açH-madık.
Herhal değil. Hasnanın gözü açılmadık olduğu muhakkaktı. Yeni doğmuş bir kedi yavrusu kadar mânâsız, sevimsiz, sarsak. bir haftayı bocalıyarak geçirdi Fakat vakta kİ yeni girdiği dünyayı yadırgayış faslı bitti: bu defa da gözlerinin açılma İstidadı karşısında biz bocaladık. Harlkulâde kabiliyetli bir mahlûktu, Kafasının içinde İşlenmemiş bir elmas madeni vardı ki azıcık himmetle zekâ huzmeleri fışkırıyordu. Şehirliliğe İlk İstihalesi dilini düzeltmekle başladı. Bir kell-
Şevket paşa
(Baytarart 4 üncü sahnede) benim kulaklarımız arasından geçip arkası bize dönük oturan yaver İbrahim beyan beynine saplandı. Yaver, kanlar içinde paşanın kucağına düştü. Bu sırada Beryaver Eşrer beyle kâzım ağa da tabancalarını çekip mütecavizlere ateş etmeye başla-mışlrdı. Amma kurşunlar bir istikametten gelmiyordu kİ. Hem otomobilden, hem de yandaki yıkık bir duvarın üstünden ateş ediliyordu Ayrıca caddenin arkasında pervasızca dulmuş olan kuatlllerden sarı par-dösülü Ziya da durmadan kurşun yağdırıyordu. Yıkık duvarın üstündeki Topal Terfikti. Bu sırada paşa la vuruldu ve kucağında yatan İbrahim beyin üstüne yuvarlandı Kâzım ağa da yaralandı.
Bütün bu kurşun düellosu 5-4 I dakika sürdü. Sonra kaatlller. enddede duran Ziyayı da arabaya alıp kaçtılar. Yalnız To-! pnl Tevflk otomobile blneme-hattâ nılştl. Sonra onu Gedlkpaşada niçin çakırağa hanında yakaladılar. soyle’ Harbiye Nezaretine
Haseki fıastanegı yiiz karamdir
(Baş tarafı S üncü sahlfede) içinde halbuki lıer an. bir şoför, bir kazazedeyi getirebilir...
Bu haller, yersizlikten, im kansızlıktandır. Gerek baş hekimin, gerek diğer personelin bu curcuna ortasında her şevi mümkün mertebe nizamına sokmak İçin nasıl gayret ettiklerini gördüm. Netekim, bahsi Fgecen modern çocuk kısmında nizam ve tertipte alivyiilâlâ muvaffak olmuşlar. Fakat eski kısımlarda hakkiyle tanzim imkânı vok.
Benim evime vezir vüzeralar bile destursuz giremez!
Hasna...
Sol kolunu kiril bir sarftı İle boynundan asmış, kana-pede bacak bacak üstüne atmış. yan gözle Jandarmayı süzüyor, mırıldanıyor. Yaklaştık, âsina bakışlarla gülümsedi:
— Merhaba, bey abiier. Nasılsınız bakalım"1 Keyifler yolunda mı?
— Cok şükür, biz İyiyiz. Sen ne âlemdesin?
Sanlı kolunu işaret etti
— Bizim âlemimiz meydanda işte. Kolumu görüyorsunuz va. pisi pisine sakatlandık. Bileğimi görseniz, kütük gibi şişti, mosmor oldu, ölüsü kınalı.
— Ne oldu koluna? Düştün mü?
— Yok beyahu. Düşmedik,
belâya çattık. Vav dinine yandığımın işi vay! Az kaldı sakat kalıyordum genç yasta. Kol dedirin şakaya gelmez, bev abl. Kolumun gittiği bir şey değil, bizim arkadaşların numaraların-' dan l ' ' . ........
«Ulan, hıyar Zühdü! Kolunu hem de; (Zorla eve girdin» patlıcan renginde mi kes- diyerek beni çal vaka edLp tiler?. diyerek sarakaya a- karakola aldıtar. Kan mll-'açak'ar bent Kotsuzluk da letl bövledlr İsle. Mandeosive
— Bu işin cezası vardır. — Evvallah, bey karde-
"O ........ . (0
şımıza o gelir. 0
Kadınla da konuştuk. Du- (D daklar boyalı, yanaklar allık * lı. kaslar rastıklı, gözler sür-meli.ablak vüzlü.uzun bovlu.
cak değilsin ya.
— Sen cok toysun, efendi kardeşim. Avrat kısmının böyle numaralarına bos vermezsen bu dünyada çapkınlık yapamazsın. Benim bir defa İnadım tuttu mu. işin arkasını bırakmam. Karının peşine takıldım, evinin önüne kadar gittik Kapıyı açtı, İçeriye girdi, ben de arkasından girmek istedim. jBana balta olma ulan. Çekil buradan, yoksa kafanı kırarım ■ diverekten beni sepetlemeğe kalktı. Yutar mıyım bunları? «Numarayı bırak. abla, dedim. Eve almı-vacaklın da ilk evvelâ yüzüme ne diye gülerek beni bu- LJL ralara kadar getirdin?,, bun- Q lan söylerken elimi uzatıp û_ kapıya vapıstım Kan İçe- Ç\| rlden abanınca bileğim ka- m_ pmın arasına sıkıstı. Tekme O ile kapıyı açtıktan sonra i c çeri ve dalıp kahbenin saçını 0 elime dolavacaktım amma — .. ------------ devri veler gelip işe karıştı-
kurtulamyaea»ım; \ ıar. Hem bileğim sakattandı.
' : -rZorla eve girdin"
iniş?... Ayçiçeği gibi açılan yüzünde kendine inancı ayan olarak bizden cevap bekliyordu. Gel de bu arzuya lâkayıt kal...
Aradan daha iki aylık bir zaman geçti; Hasna artık İlk mektebin dördüncü sınıfındaki bir talebe kndar malûmat sahibiydi. Onun tekâmülünü merakla taklb ediyor; «Bu tesadüfi tohum gelişmek İçin müsait toprağını buldu, bakalım nasıl bir fiil* verecek?* diye düşünüyorduk.
Fakat, filiz verdiğini göre-mediktl.
Yazın, arkadaşımla karısı is-' tanbul'a dönmek mecburiyetini duydular. Hasnayı da götürmek istiyorlardı. Fakat, kız, karşı-m(2da ilk def» direndi;
— Bcıı tstanbula gltmeın.
Bütün ısrarlarımıza tehditlerimize rağmen gitaıfk isıcmsiiısinı de [ ı-farOıye Nezaretine
medl. Çaresi? onu yanımda ah-' .
koydum fakat kulağını da bük-1 avdet
tüm: | Ortalık bomboştu Ne cenaze
— Bana bak. ben de bu kasa- alayı, ne İmam, ne de tabut kalbadır yerleşecek değilim. Talih mıştı. Hemen arabayı geri çekip tekrar Harbiye Nezaretine getirdim. Büyük bir şans eseri olarak yara dahi almadan bu kurşun cehenneminden kurtulmuştum. Seryaver Eşref beye de bir şey olmamış, fakat yaver İbrahim bey derhal ölmüştü. Kâzım afta hafif, paşaysa ağır yaralıydı. Kâzım ağa yaralı haille paşayı kucaklayıp odasına çıkardı Bütün ihtimama rağmen zavallı .paşa çok yaşamadı Aldığı beş kurşun yarasının tesiriyle vücudu delik, deşik olmuştu Biraz sonra öldü. Kurşunlardan biri sağ yanağından geçip gözünü delmiş ve beynine saplanmıştı.
Hâdise hakkında açılan tahkikat ve yapılan muhakeme sonunda, yakalanan doksan kişiden yalnız on kişi beraet etti.
Pire Mehmet sokağında
Sııikaste İştirak edenlerden bir kısmı Beyoğlunda. Plremeh-met sokağında 1 numaralı evde yakalandılar. 1 Kâzım, bahriyeli Şevket ve Meh met Ali İdi. Bu ev, paşanın katlinden İki gün sonra polis tarafından • sarıldı. Divanı Harb kararıyla bu doksan kişinin çoğu İdama mahkûm edildi.
Hattâ ben bile 1'2 gün nezaret altında kaldım. Birisi benim t-çln: «O da suikastçılarla işblr- ff ilğt yapmış ve arabayı ( ‘
durdurmak İçin 2000 sarı lira " almıştır* demiş. Bu yüzden 121
‘Sen moruksun paran var gün Topal Tcvflkle aynı odada I Memleketimizin ikimut
ben seni nldeylm? Ikl cl bir baş yattık. Başımızda birer polis] ||t kJ|Pnıl,., valllnslyıe inceleyip! İçin, çalışır nerede olsa ekme- bekledi. Neyse, sonunda bu söz-joı wa Blnı, bu uibük «yiık memua-ğlml çıkarırım,, demiş. Dediği-' lcrin yalan olduğu anlaşıldı da. um. hasiruı »mı da çıktı. Tavsiye ni de yapmış... şimdi merak- kendimi zor kurtardım «derir.
ket hastanesinde ameliyathane şahap RALCIOGLD
hademesiymiş.
Bu mektuptan sonra da Has- daklarına götürdü;
nadan bLr daha haber alama- — Bu hastanede başhemşlre-mış; İtiraf edeyim, o kasaba- yim. bey amca — dedi — çe-1 nın hayaliyle beraber onu da kirdekten yetiştim. Sizi ameli-1 v—J doktor dtı kocam-
Idır . tkt oğlumuz var
Ruh kuvvetinden birazını ba-jııımı neyaz orıuıerın arasın-, na da aşıla. Hasna, çabuk iyi
rüzgârı bakarsın, yaz geçmeden bpııi de tstanbula lletlverlr.
Başını eğdi:
— Ne yapalım kısmet bu kadarmış, derim. - diye mırıldandı.
Ve. kehanetim tahakkuk etti. H Bu muhaverenin arası pek so-ğ umanı işti kİ, kasabada rızkım ’ ’Eşyalarımı topladım,
Son bir defa Hasnaya:
— İstersen seni de götlire-
İyeni konuşmaya başhyan bir çocuk gibi sevimli oluvermişti. ■' Illgl kemiği gıdalandığı nispette serpiliyor; güzelleşiyor; soluk yüzüne kan geliyor; mavi /gözlerinde, yılmayan bir ruhun l pırıltıları beliriyor.
süsüne de pek düşkündü.
Her gün yeni tıumaralarlle bizi,vim ' aed,m
afallatıyordu. Onu; temzllen-l San’uı kafas,n’ lna{,a 3al,a-nıek üzere kendisine verilen d,:
■ yüksek topuklu kahve rengi1 — Cık! Va bu defa itiraf etti:
.'süet iskarpinlere ayaklarını Köyünden, anasından o denlu
■ uydurmak İçin çabalarken gö- ırağlara düşemezmlş. Ne de-
İstanbul valisi, aynı zamanda doktor olduğu İçin. Haseki hastanesinin ne kötü durumda olduğunun farkına varmıştır. Hattâ 300 venl yatak yerine 40» yataklı yeni bir tesis kuvveden fiile çıkarmak üzeredir. Muvaffak o-labildiğl anda, şehir kendisine minnettar kalacaktır. Lâkin, Haseki hastanesini biitün miiçtemilâtiyle gezip görenler üzerinde şöyle bir kanaat hasıl oluyor ki; burada belediyeye alt çocttk kısmından gayrı İliç bir tama edilecek bölük yoktur. (Çamaşırlık, mut bak dahil). Hesaplaşıp cümlesini Üniversiteye terketmeli. Belediyenin 400 yataklı yeni hastanesini şehir nüfusunun daha kesif olduğu bir semtte, meselâ hastaneslzlik sıkıntısı çeken Beyoğlunda açmalı.
Bir şehrin bakkal dükkânlarını bir yangın yerine yığmak. öbür tarafları bakkal-sız bırakmak ne kadar abesse, hastaneler mevzuunda da durum aynıdır. Tekasüften zarar görüyoruz.
2 o > o P
gâlıııı karşısında... Bahçesinde girecek mİ. dedim... onun es- tanıdığım elli beşlik, altmışlık bir erik, btr kayısı vardı... Bu ' *
evde üç kişiydik Arkadaşım Nail, karısı Macide ve ben. , Derken aramızda bir dördüncü qahu peyda oluverdlydl; Hasna...
Kıştı. Derece sıfmn
kim bilir kaç' __________________
buzların sarktığı, ağaç dalla-nndft karların donup ikinci kânun ortalarında bahar çiçekleri açtırdığı öyle bir kış.. Kapı calindi: ihtiyar dişlek sütçü. Yanını la soluk mavi şalvarlı, sarı r>?5 tem allı dal gibi bir kızcağız . Rahnıetslzllkten kavrulmuş bir başak gibi merhamet uyandırıcı... Şöyle bir yaşını biçtim; yirmi beşinde gö- .........
tünüyordu. Lâkın ancak on se- sabahı, vaktinden evvel akşamı klzinrte olmalıydı. (Köylüleri- getirdiği kekremsi kasabada biz fnize yaş biçerken biz şehirli- , YABANLAR'm lere nazaran pek çabuk yıprandıklarını dikkate alıp insaflı bir muhammin olmağı o sıralarda öğrenmiştim.)
Dişlek sütçü, getirdiği kız hakkında izahat verdi: Biçarenin hikâyesi de. kendi gibi pek basit, pek basmakalıp: Üvey babası çok düğermiş. Canına tak demiş. Peştemalını başıria... Nereye gldiyon? diyeni bUe ol-
klsl benim yenim...
Bir sabah çay tepsisini Belirdiği sırada bakıyorduk; uçîarı belini yelpazeilyen bilek kalınlığındaki soluk sarı saçları, kucakları hizasından makas ye- „ o,.w.a....... „___
altında mİ»; tepesine buklelerden bir ,lydt ondan bir mektup aldım. . Musluklardan kokoroz oturtmuş.
Maddenin verdiği diz kapaklarından mutbagın eski tül Üçer dörder parmak kesintiye uğrayarak ı u> ıoı „
raksını, »enlerine su. oluyor,etaek"'Sl»ârmu».' _________________
Ve, ÖBlet, mtarnohal, tebes- ,lm m6!t(lrn Wsl ıenl„ sel„ sılmlerle onu birbirimize Bösto- u torım o| dlyormuj Hajna. rip kaş göz işaretleri yaparken d0> gurur duyuyoruz.
Horozların vaktinden evvel
I bekâr bir eşrafzadeye onu yanına almasını rica ettim. Evindeki hizmetçi kalabalığın arasına Hasna da gönül rızaslle yerleşti.
İstanbul'a geldiğimin sene-
i
I Mektup kitap harfleriyle yazıl-
1 entarileri mlştı. Fakat yazanın kafasın-budayor; ortaya koymağa
perdeleri, hafiydi. Bana hayatından bah-■ İnsafsızca gediyordu Efendisi ona etme-entarislntn diglnl komamtş. ille kendine ı. Ma-
cekllir dert değildir ha.
— Nerede yaralandın?
— Orasını sorma. Biledim, __ ______________________
kapının arasına sıkıstı, kan Sjm. Onu de çekeceğiz tabii başladı itmeğe, «Yapma u- Almmtzda ne vazıh İse balan çecmisi tenekeli. Bırak simim n «eiir şu kapıvı. bileğimi koparacaksın” diye bağırıyorum amma lâf dinlemiyor kahbe. Baktım ki iş fenaya varacak, tekmeyi vurduğum "ibl kapı jr| v’ftWı1t kırkını aeckin, yivi da, karıyı da gerlve fır- |1S!k t>ir kaldırım vosması lattım, kolumu kurtardım. lYarıva kadar kızıla boyan-
— Evde karınla kavga et- mıS sigarasını derin derin tin öyle mi? I çekip dumanı bizim vüî'i-
— Lâkırdıya omuz verme- müze üfliverek çalımlı bir sene, bev kardeşim. evde karı ne arıyor? Bir tane vardı, on {riln evvel sepetledim.
— Hangi kadınla kavga ettin ya?
— Göçnüyor musun karşıdaki kahbeyi? Beni öyle biı mandepsiye bastırdı ki.' Akşam bir arkadaşla otur- uıan senin Eibi __________
duk. karşı kamV3 demlen- metelik vermem ben. ... dik. Ondan ayrıldıktan son- kusun eti venmez. sen git de ra çakır keyif eve giderken kendi denğini ara. Benden önümde şu karı pevda oldu.' ekmek vok • dedim. Halâ sır-Kendi kendime; ;Evdekinl nasıvor salak herif. Üstelik sepetledim, veni kısmet ö- b,r eve .virmeğe kalkıyor nüme çıktı- diyerek adım- genim evime şehzadeler, ve-larımı sıklaştırıp yanma git- zır ve vüzeralat bile desturum. İnsan çakır keyif olun- slJZ giremez. Devriveler sel-ca dünyavi gülistan görü- mesevciı, evin içinde takon-, vor. Ne yalan sövliveyim. va ye ağzım burnunu dağı-avrat hoşuma gitti. «Uğur- tacaktım serserinin.
Iar olsun, hanını abla. Ne Mübasir se3ıen.di. sigarası-------------------------- tarafa böyle?” dedim Kavı- nLn atesini kûpard!. lanarl-törkiye iktisat mecmuasi I gülerek yüzüme bakınca ti canta(ına koyup telâşlı bende hoşafın yağı kesildi, f-ıâ-., Anladım ki karıda ekmek ‘ - —
var. O cevap vermedi amma
'.ben yârenliğe başladım.
★
a Spor Sarayı ııe kadar süratle yapıldı ise . bu 400 yataklı modern hastanenin de o kadar süratle va Beyoğlunda, ya Üsküdarda açılmasını biitün mümessillerimizden dileriz. Çünkü İstanbul tarafının aynı semtteki hastaneleri kâfi, vafi-
^Bizim 2öz kaydırdı:
” ı —Neler anlattı size o ser-
seri?
— Kolunu kanının arasına sıkıştırmışsın da ondan şikâyet edivor.
— Vav enayi vay! Kafayı dumanlamış, aç köpek gfti arkama takıldı. «Çekil, ulan. Senin gibi salozlara Her
Bunlar yüzbaşı( ^jr [ja|ta fazla merkeziyet-
çilik bakımından zaraTİt olacaktır.
Haseki hastanesini bir an evvel bu halden kurtaralım.
(Vâ-Nû)
işblr-orada
Ce. Re.
u
mağmum evi.
onunla şenlenmişti. Üçümüzde, bir böceğin istihalesini merakla laklh eden bir biyologa dönmüştük. Hasnaya hayrandık. Başlıca meşgalemiz o İdi. _______ ____________
Geldiğinin ikinci ayındaydı. hafızamın arşiv mahzenine fır- yat eden
Bir Alfabe kltabüe karşımzıa bitivermiştim, dikildi. Komşunun oğluna ak-] (ardan aldırmış. Parmak kadar T" ' -----çocuklar güldür güldür okuyor- dan uzattım; elini tutacaktım; olayım, larmış da o neden okuyamazın- fakat o benim elimi tuttu, du- Nihal KARAM AĞARALI
ı Hem konuşuyorum, hem gi-' diyoruz. Yol bitmek tüken-I mek bilmiyor. «Sizin ev anıma da uzakmış, hanım abla dedim. Kan bu sefer;
■ Benim evimden sana ne? Havdi bakalım, cek arabanı Kulağımın dibinde dırlanıp
RADYO
Kızlara Suikast
ZABITA ROMANI
Varan; Agatha Chrlslle Tercüme eden: Vâ - Nü
- T.-frilra ^0. 15 a
— Evet.
Freddie, ansızın gülümsedi. Yüzünde bir İnanmaınazlık ifadesi belirmişti.
— Bunu size Nlck mİ söyledi?
— Hayır, madam... Kendi gözlerimle gördüm... Kurşun da işte...
Kurşunu uzattı, genç kadın hafifçe geriledi. '
— Demek o halde... O ıhalde...
— Artık uğradığı kazaları matmazelin uydurmadığını an-lıyorsu »uzdur. Delili elimde... Dahası da var. Şu son birkaç gün zarfında, vuku bulan garip kazalar... Her halde İşittiniz... Yokta işitmediniz mİ?... içilmemiş de olabilirsiniz, zira buraya daha dün geldiniz değil mİ?
— Evet, dün.
— Buraya gelmeden önce, gafı!’* TavLstock'ta arkadaşlarınızla oturuyordunuz?
— Merak ettim, madam, o arkadaşlarınız kimlerdir?
Oenç kadm, kaşlarını kaldırdı; aoğuk bir ifade İle:
Ne derneğe size soy üyeyim? _ dedi
Polrot, henıen masumane hayretini tyakındı;
— Atfedersiniz madam maksadımı anlatamadım Benim de TavUtocl^'ta dostlarım vardır. Belki de onlara rastlamış olacağınızı düşündüm. Meselâ Buchanaıı... Kendisini hiç gördünüz mü?
Bayan Freddie Rlce, başını salladı:
— Hayır, hatırlamıyorum. Kendisine rastlamadım. (Sesi, şimdi som dereee samimi.) Bu mevzuu bir tarafa bırakalım da, Nlck meselesini anlatın. Ona kim kurşun sikti? Neden
öldürmek istedi?
Polrot:
— Bu işi kimin yaptığını henüz bilmiyorum. — dedi. — Fakat elbette öğreneceğim... Ben. detektifim, tsmlm de Hercule Poirot'dur.
— Pek meşhur bir İsim.
— Çok naziksiniz, madam.
Genç kadın, yavaşça sordu:
— Peki, ne yapmamı istiyorsunuz?
Ben şaşırdım. Dostumun da şaşırdığım zannederim. Zira, ondan böyle bir sual bekteml-yordur. ,
— Sizden arkadaşınızı gözetmenizi rica edeceğim.
— Hay hay.
— Teşekkür ederim. Dileğim bundan İbaret.
Kalktı. Başlyle kısaca bir selâm verdi. Masamıza döndük.
— Polrot, lüzumundan fazla açık hareket etmiyor musun? — dedim.
— Başka türlü nasıl hareket edebilirlin?
— Neymiş o?
— Bayan Freddie Rtee buraya gelmeden muhakkak ki Tavtelock'ta değildi... Neredeydi acaba?... Bunu mutlaka
! AKŞAM TİCARET DERSLER t
I $1*11 Halkevinden
Halkevtınır.d* verilmekte olan pra------—„---------------------------r
lik aksam ticaret kuraları dokuıun• ' durma" dİVe numaraya b&$-cu dcvı-Mİne IS tıarlr.ndnn Itlabern ]amaz mıl Kafam Öyle kl?-1>a*Unaca|tından latektllcrln bir«r to- - - -
her git” Halkevi Mronına
veya YUk«k Ekonomi ve Ticaret o- - --
kulu İdare memurluğuna müracaat- Kadm seninle konuşmak Isları. 1 tem emiş. Zorla konuştura-
keşfedeceğim. Hercule Polrot'u atlatmak mümkün değildir. İş-: te, yakışıklı delikanlı Lazarus da masaya döndü.., Kadın, bizim ziyaretimizi anltıyor... Bize doğru bakıyorlar... Herif yaman zekiye benzer... Kafasının biçimi de gösteriyor... Ah, bir bllebilsem şu...
Sözünü yarıda bıraktı.
—. Neyi blleblisen? — diye sordum.
Müphem bir ifade ile:
— Pazartesi günü neler öğreneceğimi. — dedi
Hiç bir şey söytemekslzln yüzüne baktım, İçini çekti.
— Artık eski günlerde olduğun gibi mütecessis görünmüyorsun!
— Daha da ehemmiyetli zevkler var.
— Yani ne gibi?
— Suallerime cevap vermekten seni azat etmek zevki,
— Muziplik senlnklsl.
— Yok canım?
Gözlerinde bir şimşek çaktı.
Az soAra. Nlck, masanın yanından geçti; kavalyelerinden ayrılmıştı; pırıl pırıl renkleri olan bir kuş hafifliğile yanımıza sokuldu.
t 81
dı ki...
— Ne dlve kızıyorsun?
ANKARA RADYOSU Bu akşamki program
18.5* Açılın ve program. İT Çocuk sisli. 18 M S ayarı ve Dan.» mü-igl (Pil. 18.15 Müzik: l?i.l. 1» M S iyin ve Haberler. 11.15 C«nıljUı Buetln. 13.S0 YurttArt Sesler, 10 W şarkılar, M.H Radyo Gaıeıeal. ».O» Serbes Saat. SOJS biçen- (Nihavent faslı». âiJO Şarkılar, türküler. t Konumu, 22.15 M(Uüc (Pil. SS.P ta-panyol şarkıları İPİ ı, 2S.4S M S ayarı ve Haberler. 21 Dun m liriği ıPt.j. 23.30 Projram ve kapanış.
Dalgın bir ifade İle: i — Ben. uçurum kıyısında dans eder gibiyim. — dedi.
— Neylersiniz, bu da sizin İçin yeni bir macera, sayılır.
Eliyle hoş bir İşaret yaparak yanımızdan ayrıldı.
Alçak seste: •
— îşte bu da yeni bir nağme. — dedim — Uçurumun kenarında dans etmek teşbihi ne garip.
— Buııa rağmen, teşbihi He hakikate yaklaşmış oluyor. Bu küçüğün harikulâde bir cesareti var. Maalesef, bu haslet, içinde bulunduğu şu an için el vermiyor. Kendisini daha İhtiyatlı görmeği ritbu ederdim.
— X —
Ertesi gün pazardL Otelin terasında oturuyorduk kl. Polrot birdenbire yerinden fırladı. Saat on bir buçuktu.
— Gel, — dedi. — Küçük bir tecrübede bulunacağız. Bay La-zarus'Ia bayan Freddie Rlce’ın Nlck Buckley ite birlikte otomobille gittiklerine eminim, şimdi önümüzde saha açık.
— Ne yapmak için?
— Sonra öğrenirsin.
Terasın basamaklarından İn-
dik Denize giden zikzaklı yolu takibe başladık. Denizde yıkanmış dönen Ikl şahı31a karşılaştık.
Geçmeleri üzerine. Polrot. bir küçük kapıya yaklaştı. Epey paslı bir kapı ve üzerinde yarı silinmiş şu İbare var: «Netameli Ev. Hususi methal»
Hiç kimseyi görmediğimi» İçin girdik. Veradanın cam kapılan açıktı Salona daldık. Vakit kaybetmeksizin. Polrot. hole geçti. Sonra, Nick'ln odasına doğru hi21a yürüdü, ben de ar-kusından gittim
Yatağın kenarına otuıı.p dostum göz kırptı
— Ne kolaymış değil mİ? Buraya geldiğimizi kimse görmedi. Gittiğimizi de görtnlye-cek. işlerimizi ciddiyetle ele ala-lirlz. Meselâ, tablonun telini eğellyeblllrlz. öyle kİ, bu tablo, kısa zamanda düşebilir. Ya-’hut da buna yakın işler yapabiliriz. Çünkü artık, bu evin ahbapları ıneyanına girmiş bulunuyoruz Diğer tâbirle her hareketimizin tefsiri caiz.
— Evet, ben de öyle derim.
— Bu dalavereleri döndüren gelişi güzel bir kaçık değildir.
Binaenaleyh, bu işi mantıkla yakından tetkik edelim
Fikren o derece meşguldük kl bir şey konuşmaksızın odadan ayrıldık. Merdivenin dönemecinde birdenbire durduk. Bir adam geliyordu. O da durdu Yüzü gölgede gizlenmiş bulunmasına rağmen, fevkalâde hayrette kaldığına hiç şüphe yoktu. tik konuşan o oldu. Sert bir seste haykırdı:
— Hey yukardakilerl Sizin orada ne yaptığınızı öğrenmek istiyorum.
Polrot. heyecana düşmeksizin sordu:
ı — Siz bay Croft musunuz? Söyleyin bakayım!
— Evet, oyum ama -
— Pekâlâ, öyleyse salona inelim. Münakaşamızı orada daha İyi yaparız
Meçhul adam bu teklifi kabul ederek basamaklardan gerisin geri indi Salona girmemizi müteakip, Polrot, kapıyı itina ile kapadı; ve konuşmağa başladı:
— Kendimi tanıtmama müsaade edin tsmlm Hercule Poirot'dur Ve b'zmetlntede bulunmağa hazır un. lAtkası var)
11 Haziran 1549
AKŞAM
Sahile 1
Renklerin hayatunızda oynadığı büyüle rol!
Adalelerin gerilmesi, mizacın uysal yabut atak olması, hattâ muhakememizin doğru olarak çalışması, muhtelif renklerin asap üzerinde yaptığı tesirle alâkalı görülüyor
Beş duygu arasında, İnsana en çuk müessir olan görme duygusudur. Hatta psikologların İddiasına göre. İnsan hissi bakımdan en ziyade görme duygusu ile tatmin olmaktadır; ve insanı yine hissi bakımdan en az tatmin eden tauna duygusudur.
Görme duygusu İle Asaba ve doiayısüe ruhi hayatımıza en çok tesir eden renklerdir. Hattâ muhtelif renklerin yalnız ruhi hayatımıza değil, doğrudan doğruya vücudumun, da tesir ettiği anlaşılmıştır. Meşhur sinir mütehassısı Dr Kurt Goldstein, bu sahada yaptığı tetkiklerden sonra şöyle bir vaka anlatıyor:
Beyninin arka kısmından rahatsız olan bir kadıncağız, yürürken dalma bir tarafa yıkılmak temayülünü gösteriyor -muş. Hasta karim kırmızı renkte elbiselerini giydiği zaman, yürümesi büsbütün imkânsız bir hal aldığı gibi, baş dönmesine benzer fenalıklar geçirmeğe başlıyormuş. Fakat mavi yahut yeşil elbiselerini giyince bu hal geçerek, normal olarak yürümeğe başlıyormuş. Bunun üzerine kadıncağız da bu derdini yeşil ve mavi elbiselerlle tedavi etmeğe kalkmış!
Eu acayip vakayı, doktor GoJds’ein şu şekilde izah etmektedir: Kırmızı renk beyin üzerinde tahrik edici bir tesir yapmaktadır. İnsanı daha çok faaliyete sevkettiği gibi, atak Hareketlere daha çok uymaktadır. Diğer taraftan yeşil, İnsanda bir düşünme duygusu yaratmaktadır; ve hislerin tatminine daha çok yaramakladır. Kırmızı renk bilhassa hareket ve fikirlerimizin dogmasına yarayan bir «emin vazifesi görmektedir. Yeşil renkte İse.' bu fikirler kendi kendilerine aksiyon haline geçerler. Bunun gibi diğer renkler de vücudumuzda ayrı ayrı tesirler yapmaktadır.
Aynı izaha dayanarak Lob Angeles’te Occidental Koleji profesörlerinden Dr. Gilbert Brighonse. bir kaç yüz kişiden müteşekkil bir grup talebelerinin, kırmua ışık altında adalelerinin harekâtını tetkik etmiş ve adalelerin kırmızı ışk altında, normal zamanlarda olduğundan % 12 nispetinde bir fazlalıkla çalıştığını tesblt etmiştir. Bundan başka bazı psikolojik testler kırmızı ışık altında vaktin daha çabuk geçtiği hissini vermektedir. Yeşil ışık he, vaktin daha yavaş geçtiği İntibaını bırakmaktadır. Hattâ muayyen ağırlıklar, kırmızı ışık altında daha ağırmış gibi, yeşil ışık altında İse ağırlığından kaybetmiş gibi bir his bırakmaktadır.
Ekseri hayvanlar muhtelif renkleri ayırt edememekle beraber. son yapılan tecrübelerle renklerin bazı böceklere tesir ettiği anlaşılmıştır. Meselâ Binekler mavi renkten hiç haz^t-mtzler. Son. zamanlarda Chicagolu bir peynirci, İmalâthanesini güneşin üJtravtote şualarından korumak için, binanın pencerelerini maviye boyatmıştı. Aradan bir müddet geçince diğer renkteki pencerele-
re sinekler üşüştüğü halde, mavi pencerelere bir tek sineğin konmadığı görülmüştür.
Diğer taraftan sivrisinekler mavi rengi çok sevmektedir. Bu sebepten dolayı, bu harb içinde sıtmalı yerlerde çalışmak mecburiyetinde kalan A-merıkan bahriyelileri mavi elbiselerini çıkartarak, beyaz elbiseler giymişler, ve neticede sivrisineklerin hücumung, miri elbise giyenlerden daha az uğramışlardır. Sivrisinekler ve geceleri uçan diğer böcekler bilhassa, koyu portakal ringindeki ışıklarla kaçırtılmak-tadır.
Böceklerden başka, midye gibi kabuklu deniz hayvanlarının da daha ziyade koyu renklerden hazettlgi anlaşılmıştır. Meselâ tekneleri açık renkte olan gemiler, koyu renkte olandan daha az midye tutmaktadır. Midyeler bilhassa açık yeşil ve beyaz renklerden hiç ba-zetmemektedir.
Sineklerin bazı renklere karşı duydukları nefret göz önünde tutularak, hâlen Amerikada reçel fabrikalarının ve 'süthanelerin pencereleri portakal rengine boyanmaktadır. Bu sa- 1 yede, portakal rengine fena halde sinirlenen sinekler, pencerelerden mümkün mertebe uzağa kaçmaktadır.
Renklerin hayatımızda oynadığı rolün ehemmiyeti, uzun inücfdet kör olup ta sonradan gözleri açılan bir kimsenin halinden daha İyi anlaşılmaktadır. 18 seneden beri kör olup ta, ameliyat neticesi gözleri açılan biri, etrafındaki türlü renkleri gördükten sonra tahassüslerini şu şekilde ani ati mistir: «Gözlerim açıldığı zaman beni İlk büyüleyen şey renkler olmuştur. Çünkü o zamana kadar muhtelif renklerin isimlerini Işitmlştlm. Fakat hangi rengin hangisi olduğunu bilmiyordum. Gözlerim açıldığı zaman, koyu yeşil rengi, kafamın İçindeki anane yahut sadakat mefhumları He aynı buldum. Açık yeşil de bana ufak bir çocuk teninin tesirini bıraktı. Açık maviyi görünce, tıpkı sıcak bir günde soğuk bir şey içiyormuşum gjbl bende bir tazelik ve ferahlık tesiri bıraktı.
Moru gördüğüm zaman, bu rengi soğuk, buz gibi bir şeye benzetmiştim. Pembe İse yemesi hoş bir pastaya benziyordu. Kırmızı da bende, sıcak yakıcı bir tesir bıraktı. »
Bundan da anlaşılacağı üzere renklerin günlük hayatımızdaki önemi pek büyüktür. Het hareketimiz az çok renklerden müteessir olduğu gibi, sıhhatli olmamız da yine renklere tâbidir.
î. inci sınıf
Verem ve dahiliye hastalıkları mutehavsısı
Dr. Sadık Bilgiseven
Muayenehane: Fatih tramvay cad. Kristal kıraathanesi karşısında. Pazardan başka her gün saat 330 - 8 arasında.
Şanghay molıarebeninde barjp olan şehrin kenar mahalle-İrriudrn lıirl
İstanbul 2 el icra memurluğundan: 947/1362
Bir borçtan dolayı açık arttırma ile naraya çevrilmesine karar verilen ve tamamına 28560 Hra kıymet takdir olunan Eminönü .Süleymaniye mahallesi ağızlıkçı ve devoğlu yokuşu sokağında eski 11 yeni 1. 3, 13 kapı Nolu 204 paftanın 282 ada 3 parsel nolu 988 metre nrn-rabbı metre miktarında bahçeli ahşap evin 2/1 hissesi açık arttırmaya çıkarılmış olup 21X 49 tarihinden itibaren şartnamesi herkesin görebilmesi için daire divanhanesine talik «Ütecektir. Satış peşindir. Müşteriler muhammen kıymetin % 7.5 nöbetinde pey akçesi veyahut r.ı’’-1! bir bankanın teminatlı mektubu verilmesi icap eder. Müterakim vergiler ile rusumu tei-lâliye borçluya 20 senelik taviz bedeli ihale pulu müşteriye a't-tir. Gayri menkul kendisine 1-hate olunan müşteri derhal veya verilen mühlet İçinde parayı vermezse ihale karan fesheder ve kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzeımiş olduğa bedelle almaya razı iftarsa ona ihale edilir. O da razı olmaz veyahut bulunmazsa hemen 7 gün müddetle arttırmaya çıkarılır. Her İM halde 1 ci İhale edilen müşteri iki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan mesuldür. İhale farkı ve geçen günlerin faizi ayrıca bükme hacet kalmaksızın da lrcce tahsil olunur. Ahşap ev 10 ve 12 numaratajlıdır. Ön ve arka cepheleri bahçe olup sokak yüzü duvarla çevrilidir. Bodrum ve zemin kat olmak üzere iki katlıdır. Ahşap merdivenle katlara Inllmektfedlr. Evin altındave 12 numaratajlı kapıdan girilen bahçede kapısı bulunan bodrum kısmı kârıkadlm tonoz kemerlidir. Evin zemin katında karşılıklı 8 oda alaturka taşlı helâ ve birinci katında 9 oda 2 helâsı vaTdır. Blnanm döşemeleri düzlüğünü kaybettiği gibi bölmeleri de şakul ünden ayrılmış umumiyetle bağdadi sıvaları dökülmüş harap bir haldedir. Oda, oda kiraya verilmiştir. Blnanm çatısı yeril ki-remltl örtülüdür. Binanın yan tarafında da kagir harap bir mutfak vardır. Ağızlıkçı sokağında 6 numaratajlı çift kanat-!t demir kapıdan girilen zemini toprak tavanı tonoz kemerlidir Bu kısmın üstünde 10 numara-tajlı kapıdan girilen bahçe İçinde ahşap bir katlı oda ve ön yanında ahşap salaş vardır. Yüz ölçüsü kayden 988 metredir.
Birinci açık arttırması 4.7.949 tarihine müsadif PAZARTESİ günü saat 14 den 10 ya kadar İstanbul icra dairelerine mahsus satış salonunda icra edilecektir. Arttırma bedeli kıymeti muhamminesinln %75 ini bulduğu takdirde İhale edilecektir. Akri takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma 10 gün temdit edilerek 14.7,949 tarihine müsadif PERŞEMBE günü aynı saatte en çok arttırana İhale edilecektir, 2004 numaralı İc. îf K. 128 cı maddelerine tevfikan ipotek sahibi alacaklılar ile diğer alâkadarların ve İrtifak hakkı sahiplerinin İşbu gayrimenkuldaki haklarını ve h us naile faiz ve mesa-rife dair olan İddiaları evraka raüBbltelerlyle birlikte 15 gün 1-çinde İcra dairesine bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu siciUerfle sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından
hariç kalırlar. Alâkadarların işbu madde! kanunlyeye göre hareket etmeleri ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin 947/1362 numaraslle dairemize masrafa dair olan müracaat!an Hân olunur.
(48441
Muhtelif tip, cins ve markada otomobil yedek parçaları satılacaktır Ereğli KöHürleri İşletmesinden
İ iletmemiz merkez an barında mevcut, muhtelit tip, cins ve markada kamyon ve binek otomobili yedek parçalan partiler halinde satıma çıkarılmış tur.
Bu husustaki Şartnameler :
ZONGULDAK'da : tşletmemlz Ticaret Grup müdürlüsünden,
İSTANBUL da: Kil Bank İstanbul Şubesinden, ANKARA'da : Eti Bank Genel müdürlüğünden, ADANA : Ticaret ve Sanayi Odasından. TRABZON : Ticaret ve Sanayi Odasından . İZMİR : Kömür Satış v» Tevzi Mûeaseseslnden alınabilir.
Bahis konusu yedek parçalan görmek lstiyenlertn, Zon-guldak’da merkez ambarımıza müracaatta bulunmaları lâzımdır.
Satış kapalı zarf usulü ile 29 Haziran 1949 çarşamba günü saat 16 da yapılacağından, ihaleye Iştrak edeceklerin teklif mektuplarllc teminatlarını havi sarflarını en geç l-hale günü saat 15 e kadar İşletmemiz başkatipliğine vermelerini rica ederiz .
Şartnameye aykırı olacak teklifler kabul edllmiyeceği gibi postada vııkubujacak tehbürler de nazarı İtibara a-I mm ı yaraktır .
İşletme idaresi ihaleyi kısmen veya tamamen dilediğin-.-yapıp yapmamakta .serbestin (3255'
I«t. Lv. Amirliği ilânları
Aşağıda No. ve boyalan yazılı 2 parti buz mıiu kapalı zarfla zatın alınacaktır. Miktarı 2.500,900 adet tahmin bedeli 50000 Hra olup teminatı 3750 Hradır. İhalesi 16Haziran/94ğ günü saat il de Ankarada M. 8. B. 8a. AL Ko da yapılacaktır. Buz mıhlan İsveç aktiebolaget O Muctad t son firması mamulatı o lacaktır. (EE. Tip) nümunc evsaf ve şartname İst. Lv. amirliğinde görülür 250 kuruşa komisyonda satılır. Taliplerin kanun! vesikaları İle teklif mektuplannı İhale saatinden bir saat evveHne kadar. Ko. na vermeleri.
No. 2 5 Om/m LSOÛ.OOO adet
No. 3 55m/m 1.000,000 » (1109-5608)
—
Devlet* Orman işletmesi Adapazarı Müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Hendek bölgesi çiftlik istif yerinde mevcut 266 adede denk 103.505 metreküp dişbudak tomruğu bir parti halinde açık arttırma İle satışa çıkarılmıştır.
2 — Açık arttırma 20 haziran 949 pazartesi günü saat 15 de Hendek bölge şefliği binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpün tahmin! bedel! 55 1lra 50 kuruş olup % |j_ 7,5 hesabiyle 430 lira 84 kuruş geçte! teminat alınır
3 — Bu İşe alt şartname Orman Genel müdürlüğü Ankara, fi İstanbul, İzmit İşletme Müdürlüğünde.- Adapazarı merkez, rvı Hendek bölge şefllklerile İşletmemiz Müdürlüğünde görülebilir. t|
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsplteleri Llo Q
birlikte komisyona müracaatları İlân olunur. (7990)
Gaziantep ili valiliğinden: |
Köy okulları İçin açık eksiltme ite 80 M3 çam kereste alı- (D nacaktır. Beher metre küpün muhammen bedeli (300) lira tutan (24000) Uradır.
İsteklilerin şartları öğrenmek üzere hergün ve eksiltmeye (D İştirak İçin 20 haziran 040 pazartesi günü saat 14 de 118001 Jl- ıt ra geçici teminatla Gaziantep İH daimî komisyonu başkanlı-ğma müracaatları. (8031* ft
İstanbul 2 inci İcra Memurluğundan : 948/4550
İstanbul TahtakaJe Fırıncılar sokak 5 numarada mukim İken bUâlıare Şehzade başı Delikanlı sokak 5 numarada da bulunmı-yan ve İkametgâhı meçhul olan Fikret Erçln'e :
Şahver Erçınç İstanbul As. 6 ncı Hukuk Yargıçlığının 21/10/ 9*17 gün ve E. 47 1615 K. 47/ 1442 sayılı İlâma istinaden velâ-yet hakkı annesi Sahvere tevdi edilen çocuğunuz Erolım geçirmiş olduğu menencît Tüber- i küloz İçin tedavi masrafı olarak anne tarafından sarfedilen 1287 lira 82 kuruşun yansı olan 643 Hra 91 kuruş İle yargılama gideri 20 Hra 93 kuruşun temini tahsili hakkında yukarıda yazt-lı adreşierinize gönderilen icra emri Ikametgâhunzm meçhuli-yetl hasebiyle bllâtebliğ iade edilmiş ve zabıta İle yapılan tahkikatla da halihazır adresiniz tesblt edilememiş olduğundan İcra emrinin 20 gün süre verilmek suretiyle llânen tebliğine İstanbul İcra yargıçlığm-ra karar verilmiştir. İlân tarihinden İtibaren yukarıda mevzu ubah Is borcunuzu 20 gün l-e-..-, «.-v çinde ödemeniz lâzımdır. Bu dan 12 ye kadar acık arttırma müddet İçinde istenilen parayı ile satılacağından İsteklilerin; ödemezseniz tetkik merciinden satma girmeleri İçin mezkûri veya temyiz veyahut ladei mah- '
tarlanın muhammen kıymeti keme yolu ile ait olduğu mah-
bulunan 12000 liranın %7â ğu nlsbetinde pey akçesi veya resmi bir bankanın teminat mektubunu yatırmaları lâzımdır. Satış tarihine kadar müterakim vergi borçlan ve alınması lâzım geldiği takdirde 20 senelik evkaf tâvizi ve masarifi muhakeme ve satış harcı hissedarlarına ve tellaliye ile ihale pulu müşterisine alt olacaktır. Satış günü muhammen kıymetin %75 ini bulmadığı takdirde cn son arttıranın taahhüdü ha-kj kalmak üzere müzayedenin ifi gün daha uzatılarak 18/7/949 tarihine tesadüf eden pazartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar cn çok arttırana kesin ihalesi yap ılacaktır.
İcra ve iflâs kânununun 126 inci maddesi mucibince ipotek I sahibi alacaklılar İle diğer alâkadarların hususi He faiz ve
İddlalavnı 115 gun içinde mahkemeye toil-Idirmeleri. aksi halde haklan tapu sicilleri tir sû bil olmadık-. ça satış bedelinin paylaşmasın- j Idan hariç kalacakları ve dahi fazla malûmat İsteyenlerin mahkemenin 948, 553 sayılı dosyasına müracaat eylemeleri İlân olunur.
İbrahim Halil Alim İle Nasibe Arman ve Nasip Nlşlloğlu Meîâ-hat Kebeci ve Şevket Can ve Fevriye Sonmezocağın şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları Kadıköy Kozyatağı mahallesi ve caddesinde kâin 18050 metre karelik geniş yüzü Koz-yatağı caddesi 2 dar yüzünden biri Okur sokağı diğeri antikacı Khdrl hâlen Marl sual 4 üncü tarafı tarla ile mahdut plan cok meyilli veya tümsek kısımları bulunmıyan ve İçinde büyüklü küçüklü 7 incir, 1 ceviz, sığacı İle 1 kuyu ve bu kuyunun yanında suları biriktirmeye mahsus üstü açık takriben 20Û 250 metre derinliğinde duvarları kârglr olan eski 37 yeni 22 kapı numaralı bir bab arsanın satılmak suretiyle ş uyu unun 1-zalesine mahkemece karar verilmiş olduğundan İlân tarihinden itibaren 20 gün müddetle Kadıköy 1 inci Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde başka'ip nezdtnde acık bulundurulan satış şartnamesinde yazılı şerait dairesinde 6/7/919 tarihine tas-iıyan çarşamba günü saaL 10
kemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmedikçe cebri icra yapılacağı ve ylrıc bu müddet içinde mal beyanında bulunmanız ve bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız ve hakikate muha-
lif beyanda bulunrsanız hapisle cezalandırılacağınız Hân olunur. 4346
Cafer Fahri Dikmenin
Eserlerinden
Çocuk hekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane
Palas. Telefon.- «2627
Yeni arıcılık
Av ve salon köpekleri Savaş re polis köpeği Tavukçulukta muvaffakiyetin sırrı
Nasıl tavukçuluk yapmalı?
Tavukçulukta nasıl kazanılır?
Tavukları yumurtlatmak için ne yedirmeli dir?
Tavıık hastalıkları Kanarya
Kitapçılardan arayınız
Kış.
50
50
50
25
25
25
25
25
25
159
4338
DEVLET DENİZYOLLARI İLÂNLARI
Eksiltmesi yapılacak olan işlerin mahiyet ve cinsi
Tasarlanmış Geçici gü-Değeri venmesi Lira Kr. Lira Kr. Şekil
EKSİLTMENİN Tarihi Günü Baati
İşçiler servisinde sıcak su 4414 15 «62 12 Pazarlık 17/6/1940 Cuma U
tesisatı Galata eski gümrük binasın- 3797 42 569 «1 Pazarlık 17/6/1949 Cuma 14 30
dakl teraslara asfalt döşenmesi z Bûyiikdere İstasyonunda ge- 1425 00 213 75 Pazarlık 17/6/1949 Cuma 15,30
milere cereyan veren tesisatın tamir ve ıslahı
1, — Yıkanda yazılı İşlerin pazarlığı hizalarında yazılı tarihlerde Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
2. — tsteklllerin. ayni teknik vasıfta yapı veya onarım tçlıı! evvelce başarı ile yapmış olduklarına dair belgelerini pazarlık sırasında komisyona ibraz etmeleri, pazarlıktan oııce 4u-mbıyondan alacaktan bir yan He güvenme paralarını idare veznesine yatırmaları ve şartnamelerde yazalı belge re makbuztarile birlHcte belirli saatte '/loıntoyoHcla bulunmaları.
8 _ Şartnameler her gun Tap» Şubral Müdürlüğünde görülebilir. (tl(7)
Sümerbank Alım ve Satım Müessesesi Müdürlüğünden
Galatada Voyvoda caddesinde Sümerbank binasında bulunan «Sümerbank İstanbul satmalına ve nakliyat müdurlu-tü* 1/6 949 tarihinden İtibaren alım ve satım müessesesi İle birleştirilmiş ve yen! müessese binasında mutad çalışmalarına başlamıştır. ,
Satınalma ve Nakliyat mcvzularunızla İlgili firmalarla diğer, işsahiplerinln bundan sonra müessesemtele temasa gelmeleri lüzumu ilân olunur ı822Ş)
30 Takım Makas alınacak
Eayındırlık Bakanlığından
25/Temmuz/i949 tarihine tesadüf eden pazartesi gsınit saat 11 (onbk'ı de Bayındırlık Bakanlığı blnau içinde Mal seme Müdürlüğü ’dc toplanacak Malzeme Eksiltme Komisyonr ı-da 15 sağ ve 15 sol olmak üzere demir traversi! ve anglasm ui tertibatlı göbek akşamı manganezll dökme çelikten mamul komple (fener ve teferruaLı ile beraber) ve devlet tipi raya uj-gun 30 adet makas takımı kapalı zarf usulü ile satın aline,-Mk-iır.
Makas (akımlarının muhammen bedeli, yukarıda yazılı şeraiti haiz olmak ve Haydarpaşa rıhtımında Cif Eııpalan t ■ nı şartı He beher takımı İçin 7330 eyedibin üç yüz otuz) lira hesabiyle 30 takımına ceman 210.900 tiki yüz on dokuz bin dokuz yüz) liradır. İşin geçiri teminat miktarı 12245 (on iki bin iki yüz kırk beş) Hra olup bu husustaki şartlaşma bakanlık malzeme müdürlüğünden 11 (anblr) Ura karşılığında temin olunabIHr.
isteklilerin geçici teminat ve şartlaşmasında yazılı belgelerle 2490 S. İt kanun geçerlikleri dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarını eksiltme gûnik saat (10) a kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına, vermiş olmaları lâzımdır.
(78021
Bayındırlık P akanlığından:
Eksiltmeye konulan îfc.
1 — Bursada Mannaracık bataklığının kurutulması işi ile şedde inşaatı olup tahmin edilen keşif bedel! fiat birimleri esası ürerinden (4955231 lira (73) kuruştur.
2 — Eksiltme 2.7.1049 tarihine rasbyan cumartesi günü saat (11) de Ankarada Su İşleri Reisliği binası içinde toplanacak olan su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 _ isteklilerin eksiltme şartlaşmasını, sözleşme tasarısı-
nı özel teknik şartlaşma, flat birimleri ve keşif cetvelini, Bayındırlık İşleri genel şartlaşmasını ve su İşleri umumi fenni şartlaşmasını (24) Hra (78) kuruş karşılığında Su İşleri Reisliğinden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek İçin İsteklilerin (235701 Hra (95ı kuruş geçici teminat vermeleri ve bu İşin teknik ehemmiyetinde bulunan diğer bir İşi muvaffakiyetle başardığını veya idare ve denetlediğini İşba ta yarar belgeleriyle birlikte eksiltmenin yapılacağı günden en az (tatil günleri hariç) üç gün evvel yazı İle Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bıı işin eksili meşine girmek için yeterlik belgeleri ahudan ve bu belgeyi gös? termeleri şarttır.
5 _ iiteklllerlD teklif enek Luplarınj 2 inci maddede yazılı
saatten bir saat öncesine kadar Su tşlerl Reisliğine makbuz karşılığında vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (8.2311
İstanbul C. Savcılığından:
İstanbul mahkemelerile İcra daireleri İçin muhtelif boyda ve altlıklı 24 adet demir kasa açık eksiltme ile satın alnm-caktır.
Eksiltme 24.8949 euma günü «aat 10 da yen! postahane arkası Asır Efendi sokak 13 No. da adalet Levsuun dairesinde yapılacaktır.
Şartname aynı dairede her zaman görülebilir. Tamamı 1-çln tahmin erillen bedel «900 lira olup geçici güvenlik parası 517 Hra 50 kuruştur.
isteklilerin gösterilen gün ve saatte ğcrekll belgeleriyle hazır bulunacak komisyona başvıırmalan Hân olunur. 7918
TAS H i H
iller Bankasından:
1 G 6 84P tarihli Ulus ve 4 -\6 C 949 farlhll Yenlsabah ve Akşam z;>/.etelerinde yayııHanan Blrgi Kasabası için saun alınacak dizel grubu İki adet olmayıp bir adettir. Düzeltiriz.
Sahife 8
AKŞAM
11 Haziran 1949
SAKLI SIRLAR SAYESİNDE
Pudranız saatlerce sabit kalır
S*bıvhl(yın bir defan* pudralanmak la butıin bir guo kadıfa gibi yumuşak mat. nemin ve tabii tenkil bitten l muhafaza etmek ne «sadet de İtil m»? Tokalon
pudrn>(nın terkibinde bulunan krema »«pufu bir Uf aftan dikerlerine nio-belle bu fevkalâde dsyanıUıftı temin ederken dıfter («raftan da cildi besler ve yumuşatır. Bu h»walarına ilk» ve alarak mnıı da ehemmiyetle belit tel ım ki Tokalan pudrası havalan-dfrttmıı olduğu için o kadar ince ve, O kadar hafiftir ki, cilt ürerinde kat*, iyen norle farkedilemet Kroneakpa âleti -iyennde her cilt renginin tipik dalfta uzunluklarına göre aynrtaııraif olmntından «ire en munaııp dûıcCek cengi do nihayet bulabileceksin ir. Tokalın pudrası, wn derece tevkil ve lıitıt bir tekilde İrokulandırılmıal Olduğundan eildinıade tamamen tabili bir renk, gürellik ve letafetle birlikte aynı (amanda nefiı bir rahıya te-' mm rtme»ite de buzuna kadar erişil-J ■nemış bir fevkalâdelik Lbror eder.l Saatlerce çalışmış veya açık lıavodo' knlmı* olaanır bile yuzunüriın yeni* sihir ve caribesıle erkeklerin bütün o ırarlirinin üterim ide toplandığını] görecek tınır
Zayi — Fatih İS. İlk okuldan IMS - 1949 ders yılında aldığım 399 numaralı pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Sınıl IV A. No 399 Tülây Çinkılıç
Dm.yılca tanınmış
ZİEİSS MARKA
MİKROSKOPLARIMIZ
gelmiştir.
Adres: Sıtdeddln Evliya Zade, Mısırçarşıst No. 54 İSTANBUL
NOT: Mûesscsemlz tenis halinde bulunduğundan muvakkaten saat 10 dan 1J e ve 15 ten 17 1'2 a kadar müracaat edilmesi rica
PS
R A Q Y O
Created by free version of 2PDF
■■HB DOKTOR
FETHİ ERDEN
lAboratuvari
(Bakteriyolojik. Biyolojik ve kimyevi tahliller yapılır. Beyoğlu Taksime giderken Meseli sokağı Ferah Apartımanı. Tel 40534
Lokman Hekim (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye Mütehassısı □ivanyolu 104 Muayene saatleri Parar hariç tıer gun 2.5 - 5
Tel: Î339B
Fransızca mütercimliği için imtihan
İstanbul Belediyesinden:
Barem İçi 250 lira ücretli bir Fransızca mütercimi alma çaktır. İmtihan yazılı ve sözlü olarak 20 o 949 tarihinde Belediye Merkez binasında yapılacaktır Eylemli askerliğini yapmış ve otuz beş yaşını geçmemiş olan isteklilerin Belediye Başkanlığına hitaben yazacakları dilekçe İle tahsil ve askerlik belgeleri nüfus hüviyet cüzdanı ve 4 tane ufak kıtada fotoğrafla birlikte haziranın İS İnci cumartesi gününe kadar Türbede Belediye Zat İşleri Müdürlüğüne müracaatları İlân olunur (8384>
İstanbul Elektrik Tramvay Ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğü Memur Ve Müstahdemîeri Yardım Sandığından:
Ta3tlkli sandık nizamnamesinin 15 inci maddesi mucibince 2/7/949 cumartesi günü saat İl de sandığın idare merkezi olan Tuneı (ütünde Umum Müdürlük binasında fevkalâde olarak toplanacaktır.
Gıınderıı:
İdare Kurulu tarafından hazırlanan yeni ihdas ve tadiller hakkınoaki projelerin müzakere ve karara bağla uması,
Sandık üyelerinin yukarıda sözü geçen gun ve saatte top lantıya gelmeleri rica olunur. (83l&)
Sütü azalan
anneler W- ff
öf?
üzülmesinler^.^—
Çünkü - '
ARI
En dayanıklı ...
. . Kaya
En keskin .
Gillette bıçağıdır
Pirinç unları gibi temiz vitamini bol. bestemi. kuvveti, fazla
bir yardımcıları vardır.
Fosta K. 815
Tel. 24766
MAVİ
Gillette
10 bıçak 170 kuruş
ÎNGÎLÎZ HAŞARAT ÖLDÜRÜCÜSÜ
'Cammeiant - iicttet Her; ı/ttarürun ganııa i tamtrinf ( j'iınırır ı BMC i verilet mmeccel ticari iiimftir
GAMMEXANE
Imperiaf Chemical Industrie» Ltd. iaboratuvaria*(na 1 tekemmül ellırılm.ş bir ensekUSHl-r.
'GAMMEXANE
ÇAMMEKANE-
Fabrikalara, evlere, nşuaııara ve hayvanlara arız o'an bilumum haşaratla mücadeade '-(uyaffak'yehe kullanılmaktadır.
GAMMEXANE‘
Tesrrr yültaeli ve devamlıdır Teşkil etliği ince tabaka haftalarca halta ayıarca oldurucu tesirim munafaza etmekledir
GAMMEXANE
Har vazıyet ve 'M'yacı Karşılayabilmek (C>n mayı, tot ve duman veuCı şekılier nde >ınjı edilmekledir.
G*MMEXAN£ haşarat oıUNne OLUM o6mckti«.
İMPERİAL KEMiKAL İNOUSTRıS (TURKEY’ı LTO„ İŞ BAMKMSl HANI. GALAT* i S T A N a M L
DİKKAT! DİKKAT!
Mevsimi ıı en büyü ; eşya satışı
Büyük müzayede ile harikulade satış
Tekmili Alman malı eş a ve biblo satışı
12 haziran 949 pazar çütııi saat 10 da Osnıanbeyde Halâs-kârgazi caddesi 194 numaralı apartımanın 2 numaralı dairesinde 'Osmanbey poslaham- karşısı) bulunan ve Berlüı sefiri merhum Tevtkk Paşaya alt çok kıymetli eşya, harika konser piyanosu, Alman g :muşu eşya salu ve viyana vazo ve duvar tabakları, yazı ko ek siy onu. orijinal İmzalı tablolar, kristal su takımı, halı, krUtori eşya va. vs. açık ari-tırma ile satılncnktır. ı
Stil Rönesans tekmili oyma 12 sandalyası ile beraber 15 parçadan ibaret yemek oda tıkımı.Ingilızmalıtekmilimar-kotri İşlemeli emsalsiz salon v- bııduar takımı, Beclılsteln .markalı yarını kuyruklu harisi konser piyanosu, Almanya-nın Kırnllyet sarayların kuyumcusu olan Hofliferânt L Po-sene hususi surette ısmarlanmış 12 kişilik komple gümüş ve vermçy emsalsiz çatal bıçak takımı. İsmail Hakkı. Haindi ve şevket Dağın akuarel ve yağh boya tabloları. Yesarl zade İzzet efendinin yazıları. 12 kişilik komple bakara kristali SU takımı. Kristofl jardlnver ve çay takımları, çay> masası, sedef tabureler, maden tepsi, mine İşlemeli çeıçeveier, krLstal bakara gümüşlü sürahiler, yaldızlı kristal su takımı, üstleri mine işlemeli gümüş likör kadehleri, porselen üzerine minyatür işlemeli e m s a lılz tablolar, tekmili ınarketeri İşlemeli tablo. İspanya dantelinden sofrı^ örtüsü. Şam İşi örtü ve şallar, işlemeli çay örtüleri.
DİKKAT Hakiki saks ve eski Viyana biblo koleksiyonu, grup heykeller, duvar tabakla ı büstlet vs. vs. Hereke İnızalı Goblen kabartma desenli seo’adeler. Şiraz ve Hanından seccade ve yol halıları. Avruna gümüşü pay. yemek ve çay tabakları. Ingiliz malı tekmili oyma maun ağacından ııuibi etajer. ;
Ekspozisyon : li haziran 949 cumartesi saat 14-19 a kadar . Fazla tafsilât almak İçin Portakal mobilya cvhıe müracaat ■Trpebaşı Morali pasa] No. 137 8. Telefon: 85199-42970
5 bıçak 85 kuruş “Gün aydın Gillette ile başlar,.
Evinizin
Ferahlığını .
BRASSC
MADEN CİLASİLE
SAĞLAYINIZ
İstanbul Deniz Komutanlığından:
Satın aldırılacak 250 metre 75 m/m lik pik boruyu gerek hazır mevcutlarından ve gerekse sipariş suretiyle getirmek suretiyle vermeğe İstekli olacakların 19 Haalran 949 akşamına Kadar komutanlığımız Ş. IV. Mdne tekliflerini vermeleri.
(B2üd»
Comments (0)