ÇAYIR GÜZELİ
ZİYA ŞAKİK
Hakiki şahısların yaşadığı aşk ve maceralarla süslü olan bu nefis eseri her halde okuyunuz. Fiyatı 18ö kuruş, Evrendllek Yayınları.
Türklyede Akümülfitör Yapım Hususunda Boşluğu dolduran kıymetli bir eser' YÜKSEK MÜHENDİS VEHİP ENGİVİn Pratik Elektrik Batarya Tekniği Akümülâtörii
Kitabı satışa çıkarılmıştır. Teknik okulu talebelerine, Şoförlere, Teknisyenlere, Amatörlere hararetle tavsiye edilir.
SATIŞ MERKEZİ İKBAL KİTABEVİ
Sene 27 — No. 9542 — Fiat! her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 12 Mayıs 1945
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Harbin sonu ile sulhun ara dönemi
Harbin sonu İle sulhun imzayı arasında geçecek dönemin Uzun olacağı anlaşılıyor. Çünkü gelen haberler doğru ise sulh, an-çak Japon harbi bittikten sonra gerçekleşecektir. Müttefiklerin, bir Avrupa sulhuna dünya sulhunu tercih ettikleri anlaşılıyor.
Bunun sebepleri vardır: Amerika için Avrupa harbi ikinci derecede gelir. Asıl düşman Japonya yenilmedikçe Amerikan milleti harbi bitmiş sayamaz. Avru-pada savaşan Amerikan askerlerinin, yurtlarında bir aylık izinden sonra, daha çetin bir harb için Uzak Doğuya gönderildikleri bir sırada Avrupada sulh çekişmeleri, hattâ sulh sözü, yeni harb gayretlerini zayıf, düşürebilir. Ingiltere de azçok aynj durumdadır. çünkü o da bütün varlı-ğile Japonya harbinde Amerikana yardım etmek zorundadır, Eu İki devletin, bir yandan Pasifik ravaşına hızla atılırken, öbiir yandan Avrupada çapraşık sulh işlerine vakit ve dikkat ayırmaları güçtür.
Bundan başka, Sovyet Rusya-tun da Japonya harbinde oynı-Vacagı bir rol vardır. Molotof Yoldaş, San Francisco'dan aynl-madan önce. Japonya yenilince-ye kadar Sovyet Rusyamn harbi bitmiş saymayacağını söylediği gibi. Konferans çevrelerinden gelen haberler Sovyet Rusyamn da Japonyaya karşı harbe glrlşece-ği ihtimalini ileri sürüyor. Her halde Japonya harbinin de bitmiş olması, Avrupa sulhu konuşmaları üzerinde tesirler yapacak a&aslj bir unsurdur.
Kurulmasına çalışılan emniyet teşkilâtı yalnız Avrupalık değil, dünya ölçüsünde olduğu için, gelecek sulh konuşmalarının bütün dünya meselelerini birden kavraması bu bakımdan da faydalı görülebilir.
Avrupada harb bitmiş olmakla beraber, askerî durum henüz o kadar karışıktır, ortalık o derece perişandır kİ hemen İstense dahi yakın zamanda bir sulh konferansının işe başlaması mümkün değildir. Alman yanın temizlenmesi bitmemiş, idare şekli hakkında henüz karar verilmemiştir. H?r hangi bir otoritenin kurulması İçin de hayli zaman geçecektir.
Esasen, bu harbin sonunda, geçen harblerl tasfiye eden sulh konferansları şeklinde kalabalık, uzun boylu konuşma ve çatışmalara sahne olacak bir konferans beklememelidir. Üç devlet önce-.den konuşup karar verecekler ve kararlarını tatbik edeceklerdir. Konferansta, diğer devletlerin sözü olsa bile bu ancak ufak tefek ehemmiyetsiz değişmelere yetecektir. Bunun örneğini San Francisco konferansında gördük. Bir çok devletler, hak, adalet, insanlık prensipleri adına politika edebiyatına giren teklifler ileri sürmüşler, fakat Büyüklerin hazırladığı projede esaslı hiç bir şey değişmemiştir.
Avrupa sulhu için de Üçlerin buluşup konuşmaları şarttır.
Avrupa sulhunu Japon harbinin sonuna bıraktıran bu ve dalıa başka sebepler ne derece haklı ve yerinde olursa olsun, harbin bitişi 11e sulhun İmzası arasında geçecek zamanın Avru-panın acı ve karışık durumunu yatıştıı-nuyacağı. bilâkis ağırlaştıracağı İnkâr edilemez,
Avrupada sulh olup normal jıayat yerleşmeye başlamadıkça bir çok güçlüklerin önü alınrru-yacaktır. Kurtulan memleketlerde serbes seçimle temelli hükümetler kurulması sulha bırakılacağı için, bu yerlerde işgaller devanı edecek, Fransa bile binbir eziyetten sonra normal hayatına ka v uşamıyacaktır,
Avrupada bu harbs'.z, fakat sulhsuz durumun sürüp gitmesi, ekonomik zorluklardan başka siyasi gerginliklerin, dedikodula-
rın, sızıltıların artmasına yol açacak, bundan yalnız işgal altındaki memleketler değil, Müttefikler arası münasebetler de zarar görecektir.
Ortaya çıkacak başka bir güçlük de. yakında İşini bitirecek olan San Francisco konferansının yaratacağı Milletlerarası Kurulun, sulha erişmemiş bir Avrupa içinde nasıl işleyeceğidir. Acaba bu Kurulun İşlemesi için sulhun olması mı beklenecek, yoksa bu emniyet Kurulu hemen işe başlıyarak Avrupa durumuna şimdiden hâkim mİ olacak?
Hiç şüphe yok kİ eğer konferans bir neticeye varır da. Milletlerarası Emniyet Kurulu yeni siyaset ahlâkını kontrol etmeğe başlarsa, gelecek sulh için bundan büyük faydalar beklenebilir. Fakat ozaman. çok çetin İşlerle karşılaşacak olan bu teşkilâtın, doğmadan ölmesi tehlikesi vardır.
Harb bitti, fakat sulh oluncaya kadar hiç bir milletin, derece derece, derdi ve fedakârlığı bitmiş değildir. Bu devrenin kısa sürmesini dilemekten başka çare yoktur. Harbin kendisi gibi mirası da ağır olacaktır.
Necmeddln Sadak
Japonya’nın istilâsı
2000 üstün uçan kale, müthiş hücumlar yapacak
Londra 12 (B.B.C.) — İki bin üstün uçan kale, yakında Japonya’ya karşı misli görülmemiş hava hücumlarına başlıyacaktır. Okknava adası Japonyaya karşı yapılacak askeri harekâtta esaslı b>r rol oynıyacaktır. Amerikalılar, adanın başşehrine İki kilometre mesafeye kadar gelmişlerdir.
Mlndanao adasının şimal sahiline yeni bir Amerikan çıkarması yapılmıştır. Japonlar bozguna uğratılmış ve İçeriye doğru mühim terakkiler kaydedilmiştir.
Londra 12 (A.A.) — Tokyo’ya karşı yapılan İlk Müttefik hava akınına komuta eden general Doolettle bugün. Japonya’ya karşı yapılacak Müttefik hücumlarının artacağını söylemiş ve şöyle demiştir:
Başlıca stratejimiz, kara kuvvetlerinin düşman arazisini işgaline müsaade etmek üzere, düşmanı havadan zayıf düşürmek olacaktır.
Avrupadakl sekizinci Amerikan hava kuvvetlerine komuta eden general Doolettle. uzun mesafe av uçaklarının Alman hava kuvvetlerine karşı savaşı kazandıklarını bildirmiştir. Bunun neticesi, en tehlikeli saatinde Alman ordusuhu felce uğratan geniş bir tahrip olmuştur.
Harbin sona ermesi münasebetile
Başbakanın Millet Meclisindeki nutku
Meclis, ismet İnönüye Millet Meclisinin minnet ve bağlılığının bir heyet vasıtasile sunulmasını kabul etti
Ankara 11 (A. A.) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Başbakan Şükrü Saraçoğlu aşağıdaki demeçte bulunmuştur:
Arkadaşlar;
Dünyanı-zm en mamur v» en mesut bir köşesi olan Avrupa kıtası yıllarca ateş dalgası İçinde yuvarlandıktan sonra nihayet 2 gün evvel çok beklediği «ateş kes» emrini duyabildi. Ve bu duyuşla beraber yorgun ve yaralı yüzlerde yaşamak ve gülmek İsleri yeniden belirmeğe başladı,
Arkadaşlar;
Bugün bulunduğumu! yerden arkamıza dönerek bakacak olursak orada dostumuz v« müttefikimi! İngiltere’nin bir aralık dişlerine kadar silâhlı naz! Baldıranlarına karşı yapyalnız kalmasına rağmen, tnglllı milletinin hiçbir Ölçüye sjğmıyan fedakârlık ve mahrumiyetlere nasıl seve seve kat-
landığmı ve tngllla ordıı ve donanmasının hesaplara şığmı.vau ne büyük kahramanlıklar gösterdiğini anlar vo böyleçe dünya tarihine tngUterenln büyüklüğünü gösteren muhteşem bir âbidenin dikildiğini görürüz. (Bravo sesleri, alkışlar). Hiç »üph» yok, bu âbidenin üstünde, en Üstünde muhterem ve kudretli Churchlll'ln heykeli vardır. Ben bu heykeli derin mftna-larlyle daha şimdiden görüyorum.
Gen» arkamıza bakınca görürüz ki dostumuz Amerika denilen Yeni dünya. bu harb İçinde bir taraftan bütün cephelerde kahramanca dövüşürken, diğer taraftan geniş ve uzak gören dehâsı sayesinde yapılan ve hiçbir hesaba »ığmıyan maddi yardimlarile küçük milletler İçin derin, geniş ve sağlam kurucu ve kurtarıcı esaslar kuran İnsan! flklrlerlle insanlık dft* (Arkası sahlfe 2; sütun 8 te)
1,800,000 Alman hâlâ teslim olmadı
Bunlar, Amerikan hatlarının gerisine kaçmağa çalışıyor Ruslar 3 günde 300,000 den fazla esir aldılar
Londra 12 (A.A.) — Yugoslavya va Çekoslovakya yollarında halen 1.800.000 kadar Alman askeri bulunduğu sanılmaktadır. Bu askerle güçlükle, büyük kargaşalık ye sıkıntı İçinde İlerlemekte va Rlislar'a teslim olmamak 1çln Amerikan geri hatlarına nüfuz ederek onlara teslim olmaya çalışmaktadırlar,
Sovyet, Çek ve Yugoslav kıtaları bir çök Alman'Uı ricat yollarını keserek onları Doğuya dönmeye İcbar etmişlerdir. Bu arada Lctonya'da Cour-lande bölgesinde başkaca 68.000 Alman da R tıslara teslim olmuştur.
Londra 12 (B.B.C.) — Kızı lordu,
henüz teslim olmamış olan Alman ceplerinde temizleme harekâtı yapmakla meşguldür. Son üç gün zarfında Ruslar, 45 i general olmak üzere 300 000 Alman subay ve erini esir etmişlerdir. Sovyet kuvvetleri hem Çekoslovakya’da ve hem de Avusturya’da Amerikalılarla irtibat kurmuşlardır.
Alman zayiatı
Moskova 12 (a a ■ — Rusya'ya Alman taarruzunun başladığı günden
Üçler konferansını hazırlamak için
Ingiliz, Rus ve Amerikan dış bakanları haziranda görüşecekler
Bölge antlaşmaları meselesi San Francısco’da hallediliyor, Brezilya Dış Bakanı bir plân hazırladı
Londra 12 (B.B.C.) — İngiltere D»ş İşleri Bakanı B. Eden Başbakan muavini B. Attlee bir iki güne kadar Şan Francisco'dan ayrılacaklardır. B. Eden in, Amerika’dan ayrılmazdan ev vel yakında toplanması düşünülen Sta Un, Churchill ve Truman kenferanrina zemin hazırlama^ için Birleşik Amerika Başkanmı göreceği zannedilmektedir.
İngiltere, Sovyet Rusya ve Birleşik Amerika Dış İşleri Bakanları, haziranda iptidai bir mülâkat yapacak-İmdir,
San Francisco konferansında bölge andlaşmaları hakkında bir anlaşmaya varılması beklenmektedir,
Brezilya Diş İşleri Bakanı bölge antlaşmaları hakkında bir plân hazır lamıştır. Bu plâna göre dünya sulhunu tehdit eden vaziyetlerde söz, emniyet konseyinin olacaktır. Fakat Amerika kıtasını alâkadar eden meselelerde Amerika hükümetleri arasında yapılmış anlaşma muteber ola-cakttr.
Londra 11 (A.A.) — san Francisco* da basın toplantısında M. Eden, murahhaslar arasında hâkim olan ahenkten dolayı menin unlvet'lll bildirmiştir.
M, Eden ve arkadaşları dünya güvenlik teşkilâtı mlsakını tamamlamak üzere, 8an Franclaco'da bir kaç r(jn daha kalacaklardır M. Elen ve arkadaşları dünya teşkilatı yasasına geçirmek istedikleri Dumbarton Onks plânında, yapılacak muhtelif değişiklikler hakkında mutabık kalmışlardır, Davet edici dört btlyiüc devlet, bazı noktaları müzakereden soııra anlaşmaya varmışlardır. Bu anlaşma Fransanin da katıldığı dört büyük devlet arasındaki münasebetleri tâyin etmektedir.
Anlaşmanın İlk faslında, milletlerarası adalet ve kanuna temas eden hükümlerde bir çok değişikliklere İhtiyaç görülecektir.
M, Eden şöyle demiştir ■
(.Düşmanın mağlûbedllmeslnd? büyük yardımı dokunmuş bulunan orta devletlerin görü, tarzlarını da tatmin etmek mecburiyetindeyiz»
şimdiye kadar Almanlar ölü ve esir olarak 7.800.000 asker kaybetmişlerdir,
Alman denizaltıları
Londra 12 (B.B.C.) — Bir kısım Alman denizaltıları tosllm olmakla beraber, bir çoklar» da hâlâ serbes bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı Müttefik gemileri himaye altında seyrediyorlar. Alman denlzaltılarm-dan bazılarının Japonya’ya kaçmak İstedikleri İhtimali Müttefiklerce göa önünde tutulmaktadır.
DİKKATLER:
«Açık şehir»
Vali, İstanbulini son harb sırasında türlü türlii tehlikelere acık bir şehir olduğunu yazdı. Bir gazetemiz İse serlevhasında İstanbula "Açık şehir» diyor,
Harb bitti; bu askerî tâbirin mânasın» anlamayışımız şaşılacak şeydir!
Goering’in beyanatı
Hitler harbi kaybettiğine ne zaman inanmış?
Londra 12 IB.BC.) — Mareşal Goerlng kendlslle görüşen Müttefik muhabirlerin» gör» beyanatta bulunmuş, en ziyade hayretini muclb olan noktpnın MÜttetlk uçaklarının Berlin'e uçup ger! dönmeleri olduğunu söylemiştir. Goerlng devamla:
— İngiltere'nin istilâsı için emir verilmişti. Fakat kâfi miktarda uçak ve gemimiz olmadığı İçin buna teşebbüs edilmemiştir. Müttefikler, Nor-mandle sahillerine çıktıkları zaman muharebeyi kaybettiğimiz» inandım. Hitler de 32 nisanda Ruslar Oder'e ve Müttefikler de Elbe sahillerine vardıklar» zaman harbi kaybettiğine İnan getirdi. Hltlfr'in öldüğünü zannediyorum. Fakat ölümünün İntiharla mı, yoksa nüzul il» mİ olduğunu bilmiyorum.
Goerlng, esir kamplarının doğrudan doğruya Hltler’ln emri altında bulunduğunu va kendisinin bu İş» karışmadığını İddia etmiştir.
Norveç’in kurtuluşu
Londra 12 (B.B.O.) — Ruslar, Norveç’in şimalini, Müttefikler de cenup ve cenup batı kısımlarını İşgal edeceklerdir. Bu hususta İngiltere, Amerika, Rusya ve Norveç hükümetleri arasında anlaşma olmuştur. Norveç Veliahdı pens Olaf yakında Norveç'e dönecektir îşgal zamanındaki Norveç Adalet Bakanı teslim olmuştur. Yirmi Alman kurmayı bugün üç Yunkers uçağlte Norveç'ten İngiltere'ye gelmişlerdir. Bunlar, mnyn ve müdafaa tertibatlı? Müttellk lıarb esirleri hakkında malumat vereceklerdir.
Ingilterenin Savyet Rusyaya dair siyaseti
Economist, Ingiliz siyaseiinin yeniden gözden geç'nlnıes ni ve bunun kuvvetli bir pazarlıkla yapılmasını stiyor
Londra 12 (A.A.) — Economist gazetesi oldukça şiddetli bir makalede, Rusya hakkındakl İngiliz politikasının yeniden gözden geçirilmesini telkin etmekte ve bu İşin Ruslarınkl kadar kuvvetli bir pazarlıkla yapılması gerektiğini kaydeylemektedlr.
Başlıca Polonya meselesinde çıkan Müttellk buhranından bahseden makalede şöyle denilmektedir:
«Dört senelik mütemadi gayretlerden sonra Polonya çıkmazı İle Avusturya meselesindeki zorluğu ve doğuda ve batıda bloklar vücuda getirilmesi teklifinin mevcut ihtilâfları doğurmuş olan bir politikada esaslı surette yanlış noktalar bulunmak gerektir.»
İngiliz siyasetinin başlıca bir «tâviz vc uzlaşma» politikası olduğunu belirten Economist, şöyle devam ediyor:
(Bıı fedakârlıklar, Rusyamn dostça iş birliğini sağlamak ümidiyle yapılmıştır. Fakat bu yolda her hangi bir hedefe varılmışsa, bu, uzaktan görülmüyor. Politika bu kadar boş bir sonuç karşısında kalınca, en basit btr ihtlyatk&rlık bunun tâdilini emreder.
Bati müttefiklerlle dostça iş birliği hususundaki Sovyet arzusu, onlan her pazarlık vasıtasını Kullanmaktan ve her kâğıdı, kıymetini vererek oynamaktan menetmez. Ruslar belki bizden de aynı şeyi bekliyorlar. Belki de daha geniş bir anlaşma İçin gösterilen uzlaşma arzusunu, za'fından tefrik etmek hususunda hakikaten âcizdirler. Rusların hürmetini ve dostluğunu kazanmak İçin en iyi vasıta İhtimal kİ onlar kadar kuvvetle pazarlık yapmaktır.»
Polonya, Frankfurt ve Stettini istiyor
Londra 12 (B.B.C.) — Polonya’da Lublln radyosu tarafından yayılan bir tebliğ» gör» Varşova muvakkat hükümeti, Almanya’da Öder nehri üzerinde bulunan Frankfurt şehrinde PolonyalIları iskân etmeğe karar vermiştir. Aynı tebliğe gör» yakında binden fazla PolonyalI aile Loç bölgesinden Frankfurt şehrine nakledecektir.
Brltlsh United Press'» göre, PolonyalIlar. StettLn limanının da Polon-
ya'ya verilmesini istemektedirler. PolonyalIlar, kuvvetli bir Polonya devleti kurulması hususunda Btettln limanının hayati önemi üzerinde ısrar ediyorlar. Lehistan'ın Frankfurt hakkın da kİ görüşü. 8ovyet Rusyaya ali bir mesele olarak telâkki edilmektedir. Polonyanın batı hududu sulh konferansında tesblt edileceği ciheti». Polonya’nın Frankfurt ve Stettln üzerindeki iddialarının tanınması bahis mevzuu olamaz.
Günler Geçerken
Suç eşittir
Vurguncuları, Istifçlleri, haber verilmesi lüzumlu gıda maddelerle ilâçları gizlice saklıyanlan hükümet suçüstü yakalıyor, tutuyor, savcılığa veriyor. Fakat gazeteler bunların adını yaymaktan, halka bildirmekten çekiniyor. Niçin? Zira yarin o sanık beraet ederse aleyhte dâva açması Ihtimalile ihtiyatlı davranmak lüzumunu duyuyorlar, başlarına iş açmaktan haklı olarak kendilerini koruyorlar, öte taraftan başka şekilde suç yapmış, meselâ birini öldürmüş sanılan adamın hüviyetini açığa vurmakta kimse mahzur görmüyor.Bilmem nerede boğulmuş bir çocuğun katlinden iki şahıs zan altındadır. Sonunda Alinin kabahati olmadığı meydana çıkıyor. Veli hüküm giyiyor Ama, bir müddet biz Aliden de şüpheleniyoruz; şüphelendiğimiz için de adın» gazete sahlfelerine geçiriyoruz. Geçirmemize kanun İzin veriyor.
Vurguncuya ve Istifçiye ayrı bir imtiyaz veren tesir nedir? Vurgunculuk kî kanun ölüm cezasına kadar yol açmaktadır» yani ağır suçtur, cinayettir. Yakalandığını isim bildirerek yazmalıyız, suçsuzluğu belli olursa onu da — her suçta olduğu gibi — yazmakta gccikmemeliyiz, Gecikmiyeeeğiıniz de pek tabiîdir. Farzedelim bir eczane basılıyor, kilolarca kinin veya bildirilmemiş başka bir İlâç stokıı bulunuyor. Ne yapıyoruz? Gazeteye yazarken vakayı bir ecza ticarethanesi veya miiessesesl, yahut da bir eczane diye yan gizliyoruz. Peki, öyle bir lekeyi bütün eczanelere sürmek doğru mudur? Bütün meslek erbabını şüphe altına sokmak haysiyete dokunmaz mı? O haberi okuyunca önüme gelen eczaneden benim sıtkım sıyrıldı. Bu kötü zan, asıl sanığın beraet etmesine veya yükümlenmesine kadar devam edecek... Günahtır!
Vurguncunun, Istifçlııin suçunu öbür suçlardan ayırdetmeğe sebep bulamıyorum. Bu iş de bir zabıta vakasıdır; sinema müdürünü tekmeliyen bir hükümet memurunu» bile adını nasıl vaka sırası yazdıksa, şimdi yargılanma safhalarım yazıyorsak ve yarın neticeyi yazacaksak bunlar hakkında eşit hareket insaf ve adalet icabıdır.
Refik Hatifi Karay

Sahife 2
AKŞAM
[-HAFTA SONU NOTLARI-j]
Hîtler’in cesedimi?
Boğazlar hakkında
Karıncalanmış şair
enç sairlerin en ihtiyarı Asaf 'J Halet Çelebiyi tanırsınız. Şimdi hatırımda Türkçe bir mısraı yok. Zaten hatırımda oka da oka-som »ha şu şair!» diyeceğiniz de şüphelidir. Çünkü onun en meşhur mısraı Hintçedlr.: «Om maııl padme hum».
Tabii hatırladınız. İşte bu meşhur şair edebiyatımıza ikinci şiir kitabını hediye etti. Birinci kitabının adı «He» idi. yeni çıkan kitabının adı ise tıLâmellfn tir. Kendisine genç şairlerin, en ihtiyarı deyişim de bundan ileri gelmektedir. Şair hâlâ Arap harflerini kullanıyor. Fakat az kalmıştır. Lâmdlf’ten sonra •Yu adlı kitabını da çıkarınca Arap harfleri biter ve Türk alfabesi «A» İle başlar. O zaman alfabeden alfabeye geçen sayın Çelebiyi ser-brisçe genç şairler arasına sokabileceğiz.
Fakat bıı da güç olacak sanıyorum. Çünkü «Lâmelifv adlı kitap şu iki mısra İle sona eriyor:
BüyüyUp küçülmeyen bende Sanana karıncalar vu>dı> yani büyük ümitlerle bağlandığımız çel'bl şair şimdiden kullanılmamış bir tüfek gibi karıncalanınız tır. Kendisini yeni şairler arasına sokabilmemiz için bir de oturup temizlememiz, yağlamamız gelecek.
Ne yapalım, gülü seven dikenine katlanır.
Gi:lme komşuna
F? ıkra muharrirlerinin her ■* gün bir şaka mevzuda» âzami salâhiyetle söz açmalarına kızan çoktur ya. bunların İçinde en çok kızan muhakkak kl sayın edib-lcriniizden B. Nûhit Sırri Örik idi. Kendisini Ankarada gördüğüm sırada o zaman gazetelerde fıkra yazan Yaşar Nabl'yt hiç çekemez:
•— Yaşar Nabl bir gün kuru fasulyeden, bir gün De.let tiyatrosundan, bir gün balık bolluğundan, bir gün şiirden bahsediyor. Ken-
Sınır toprağı Ankaraya getiriliyor
Elâzığ 11 IA.A.) — Milli Şere sunulmak üzere Nusaybinden Mardin, Diyarbakır yollle Elâzı-ğa gelen sınır toprağı törenle Halkevine konmuş ve sabahı, yağmurlu bir havada merasimle alınan bayrak Malatya atletlerine teslim edilmek üzere yola çıkarılmıştır.
Ordu 11 (A.A.) — Sınır toprağı Giresun - Ordu sınırında, yanında Parti Başkanı da olduğu halde vali tarafından özel bir törenle teslim alınmış ve Ordu atletlerine teslim edilmiştir. Saat 12 de Halkevi önüne gelmiş, halkın tezahürlerde karşılanarak Samsun istikametine doğru uğurlanmıştır.
Italyan cephesini gezen askerî heyetimiz döndü
Ankara 11 (AA.) — İtalya'daki
Müttefik orduları nezdinde bir tetkik seyahati yapmış olan albay Behçet Türkmen başkanlığındaki Türk askeri heyet), rürkîyeye dönmüştür. Heye timiz bu seyahati esnasında Mareşal Alexander tarafından kabul edildiği gibi ayrıca 15 inci ordular grupu komutanı General Clark. Yunanistan.' dakl kuvvetlerin komutanı General Bcoble ve Kahire'de Orta Şark başkomutanı General Taget tarafından kabul edilmiştir. ı
Heyetimiz İtalya’daki bütün 8 inci ve 5 İsçi ordular cephelerini gezmiş ve Müttefikler askeri makamları tarafından her yerde bir alâka ve çok samimi bir dikkat ve nezaketle karşılanmıştır. Bu sc-yahat heyetimiz İçin Çok İstifadeli olmuştur.
Yeni Iran kabinesi kuruldu
Tahran 11 (A. A.) — Yeni İran Başbakanı doktor İbrahim Hâkimi kabinenin listesini bugün Şah’a takdim etmiştir.
İstanbul Valîİiğinden
1 — Zeytinyağı satışı İşi ile görevlendirilmiş bulunan perakendeciler 14/5/1945 pazartesi gününden itibaren halka zeytinyağı satışına bağlıyacaklardır.
2 — Zeytinyağı iki aylık İstihkak olarak ekmek karnelerinin «U-ı kuponu mukabilinde ve şehrin her semtLnde litresi 183 kuruş fiatla satılacaktır.
Kuponlar pere knde çiler tarafından 100 er kuponluk sayım kâğıtlarına yapış’; Jarak dağıtma sonunda, elde mevcut varsa mevcut zeytinyağını da bildirmek suretiyle belediye ekmek bürosuna verilecektir,
3 — Dağıtma İşi İle görevlendirilmiş bulunan bakkallar kendilerine verilmiş bulunan bidonları boşalır boşalmaz Ticaret ofisine verecekler ve kendilerine tahsis edilmiş bulunan yağlar İçin de ticaret müdürlüğünden alacaklın ftnUhOİâria ticaret ofishia müracaat edeceklerdir, (0318) .
dişine büyük tüccar mı desem, büyük tiyatro münekkidi mİ desem, büyük balıkçı mı desem, büyük şair mİ desem, doğrusu şaşır!yorum® derdi.
Aradan hayli zaman geçti, Bir de baktık B. Nahit Sırrı Örik İstanbul» gelmiş, Tanln gazetesinde fıkralar yazmaya başlamış. Bılnu görünce «nihayet gazetecilik âlemi İhtisasından ileri gltaılyccek bir fıkra muharririne kavuştu.» dedim ve yazılarını takibe başladım. Merak bu ya son hafta yazdığı fıkraların başlıklarını da bir kenara kaydetmişim sırası şöyle:
Belediye tiyatroları, Mussolinlye dair, Temizlik savaşı, Mısırın yolladığı filimler, Türkçeyl yaymak konusu üzerine, Mareşal P6tal.nl
Altında da şu sualler: B. Nahlt Sırrı Örik kimdir? Büyük tiyatro münekkidi mi, büyük siyasi mi, büyiil: Belediyeci mİ. büyük flllmcl mİ, biivük Türkçe yayıncısı mı yoksa mareşal Pdtain'l tahlil ettiğine göre büyük ihtiyar mı?
Ne olduğunu tabii B. Yaşar Nabl bilecektir. «Varlık* dergisinde haber verirse bizi bir müşkülden kurtarır.
Hıyarm akılsızlığı
A vrupada harbin sona erdiği hafta ucuzluğun da ilk haftası demektir, çünkü her şeyi ateş pahasına çıkaran harbdir. o yere serilince her şeyin ucuzluğa doğru yürümesini tabii saymalı.
Akıl insanlara vergidir. Hayvanlarda da biraz akıl olduğunu seziyoruz. Fakat bitkilerde akıl var mı, yok mu bahsi yok olduğu şeklinde hallfdilmlştlr. Bana öyle geliyor ki bitkilerde de akıl olsa gerektir. Bunların en akılsızı da mutlaka hıyar olacak. Çünkü harbin sona erdiği hafta 750 kuruştan piyasaya çıktı. Çilek bile 500 kuruşu kâfi bulurken hıyar 750 kuruş, şimdi bu akıl kârı mıdır? Yahut hıyalıktan başka nedir söyleyin bakalım.
ŞEVKET RADO
Londra kömür konferansına giden 'teyelimiz Ankara 12 — Bu ayın 18 inde Londrada bir dünya kömür konferansı toplanacaktır. Ekonomi müsteşarı B. Nihat Odabaşı İle kömiir İşletmesi umum müdürü B, İhsan Soyak bu konferansta Türkiycyl temsil edeceklerdir. Delegeler bugün uçakla hareket etmişlerdir.
Sahte lise diploması
Ankara 11 (Telefonla) — Ankara birinci ceza yargıçlığında Kâmil Bo-gaç adında birinin sahte lise diploması kullanmak suçundan duruşmasına başlanmıştır. Yargıçlanmağa göre Kâmil Bogaç, 1940 ta Istan bulda İlse olgunluk İmtihanı vermek istemiş ise de muvaffak olamıyaeağın-dan korkarak İmtihana girmemiştir. Kâmil, bir arkadaşının tavsiycslle Bursaya giderek orada bir adamdan 400 liraya sahte bir İlse diploması almış ve bununla Ankara hukukuna girmek İstemiştir. Fakat diploması tetkik edilince şüphelenilmiş ve diplomanın sahte olduğu bu suretle anlaşıldıktan sonra birinci ceza mahkemesine verilmiştir.
Duruşma, Kâmll’ln sahte diplomayı elde ettiği şahsın da mahkemeye celbi Ve bazı sorulara cevap gelmesi İçin baskn «;üne bırakılmıştır. K-l-mll'in duruşmasına mevkuten devam edilmekledir.
12 adaya İzmirden yiyecek gönderiliyor İzmir 11 — Kızılhaç adalara yardım merkezi İzmirden 1700 ton muhtelif gıda maddesi almıştır, Bunlar kurtarılan 12 adalara gönderilmek üzeredir, Adalardaki iaşe durumunun ve-hametlnl muhafaza etmekte olduğu gelen haberlerden öğrenilmiştir.
Sağlık Bakanı Antepte
Antep 11 (A.A.) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dı\ Sadi Konuk dün şehrimize gelmiştir.
Polonya meselesi
Mareşal Stalin, Londra ve Vaşington’a şiddetli bir nota gönderdi
Londra 11 (AA.) — Reııter ajansı bildiriyor:
PolonyalI General Okul İçki İle diğer bazı PolonyalIların tevkifi meselesinde Rusya tarafından muhafaza edilen gizli hattı hareket hakkında bura da teessür duyulduğu muhakkaktır.
Mareşal Stalin bu mesele hakkında Londra ve Waslılngton'a jlddetll bLr nota göndermiştir. Fakat bu meselede bizzat kendisi kabahatlidir.
Okullçkl, Rus aleyhtarı görüşlerinden dolayı General Slkorskl tarafından Polonya Genelkurmayından çıkarılmıştı. Slkorskl'nln ölümünden sonra, Sosnokovskl tarafından vazifesine İade edilerek General rütbesine terfi edilmiş ve daha sonra paraşütle Polonyaya İndirilmiştir.
Geçen ocak ayının 19 unda Polonya anavatan ordusuna hitaben neşrettiği bir emirnamede bu ordunun dağıtıldığım bildirmiştir.
Emirname şu kelimelerle başlıyordu:
Polonya'nın Almanlar tarafından işgali son» ermiştir. Fakat bu. hakiki Polonya dâvasının zaferi demek olmayıp bir İşgalin yerine diğer bir işgalin geçmesi demektir. Bu İşgal birincisinden daha korkunçtur, zira
Başbakan’ın Mecliste beyanatı
(Baş tarafı 1 inci sahifede) vasinin bugünkü ve yarınki mukaddes bir bayrağı olmuş, lıak hürriyet, adalet, medeniyet ve İnsanlık dâvaların. kendisine minnettar bırakmıştır. (Bravo sesleri, alkışladı.
Gönül isterdi kl, Amerikada doğan bu insanlık güneşinin cesur ve dâhi bayraktarı Roosevelt, bugünleri görsün ve kalblere dikilen insanlık âbidesinin gölgelerinde dolaşsın. Bı böyle olmakla beraber Amerlkalıiarm elinde yükselmekte otan insanlık bayrağı Amerika Devlet Reisinin elinde hiç de daha az bir İran, daha az bir haşmetle dalgalanmıyor. (Alkışları.
Gene arkamıza dönüp bakacak olursak orada dostumu? ve komşumuz Sovyetler devletinin bir boydan bir boya nazl barbarları tarafından merhametsizce yakıldığını, yıkıldığını ve birçok masumların öldürüldüğünü görürüz. Bil harbin ağır Tahribatına Sovyetler maruz kalmış ve ağır yükünü gene Sovyetler taşımıştır. Bu korkunç manzara karşısında dahi cesa" retlerl kır ilmi yan halk çocukları gene bir halk Çocuğu olan Stallö'in etrafında toplanarak onur dâhiyane sevk ve idaresiyle bütün intikamlarını birer birer almışlar ve düşmanlarını kendi inlerine kadar sürerek onların barbar prensiplerini kendileriyle beraber bu İnlerde boğmuşlardır. (Alkışlar).
Bu cihan harbinin birçok parlak sayfalarını Sovyetler yaıalmıştır Ve bu yazılan her sayfada dolma Sta-Lln'in diri yüzü görülmektedir. (Alkışlar).
Gene arkada kalan mühim bir hâdise dr dost ve komşu Yunanlstanın uğradığı felâket ve bu felâket karşısında I:3Tdeş Yunanlıların tarihe hediye etlikleri kahramanlık destanıdır. Hattâ denilebilir kİ. tecavüz ordularının Türk hudutlarında gösterdikleri tereddütte bu kahraman’iğin hissesi vardır.
Arkadaşlar;
Biz. millet olarak. 3üyük Miltet Meclisi olarak, hükümet olarak ve bir tek kelime 11e devle’- olarak, Alman milletine önayak olanların hazırlamakta oldukları faciaları, daha hazırlanırken sezdiğimiz gibi, hakkın, adaletin ve zaferin hangi cephede bulunduğunu anlamakta zorluk çekmedik. (Alkışlar). Bu seziş ve anlaş ıç-tan sonra yavaş yavaş tedbirlerimizi almağa çalıştık ve dış politikamıza kati ve muayyen bir istikamet verdik. Biraz sonra bu defa harhden kurtul ■ manın harbi göze almakla mümkün olabileceğini gördüğümüz için harbin patlamasından dört ay kadar evvel evvelâ İngiltere ve Fransa ile Akde-nlzln sulhunu korumak 1cln karşılıklı beyannameler İlân et.tlk.Bunu takiben de her İki devletle ittifak muahedeleri akdettik. ITarbltı başlamasından itibaren Türk milleti, büyük darlıklar. Ölçüsüz zorluklar, uzun ve karanlık geceler, kapılarımıza dayanan çılgın harb ve ateş alev'erl, haşin tehditlerle karşı karşıya kaldı. Fakat bütün bunlar bizim karar ve İrademizi (nll H varlık ve birliğimizi bozmak söyle dursun, milli vnrhk ve kararımızı yıkılmaz bir çelik kale haline getirdi. (Alkışlar). Bu sayede biz harbin her safhasında müttefik ve dostlarımıza elimizden gelen bütün yardımları yapabildik vo böylece sevinçle yaşamakta olduğumuz mesut günlere varabildik. (Alkışlar).
Görüşlerimizdeki İsabet, kararlarımızdaki metanet bizi tam vaktinde hakkı, medeniyeti, hürriyeti ve adaleti muzaffer çıkaran devletlerin arasına yerleştirdi. Buraya varabilmek İçin altı yıl öncedenborl tuttuğumuz yolun Ve aldığımız kararların ne kadar isabetli oldukları bugün tamamen meydandadır. Bu meydanda olan İşler için blrlblrimlzle sevişmek, öpüşmek, teh-' jfîMoşmck ve hattâ millet olarak, Bü-
muvakkat Polonya hükümeti kisvesi altında çalışıyor.
Bu demeçten sonra Okullçkl ve taraftarları ortadan kayboldular. Ruslar bunların Lublln’dıkl PolonyalIlara ve Rus kuvvetlerine karşı tet-hlşçl faaliyetleri hakkında müspet ve mufassal deliller elde ettiklerini İddia etmişlerdi.
Bu, böyle olduğuna göre, neden Stalin, İsimleri İhtiva eden liste kendisine verildiği zaman batı Müttefiklerini bu olaylardan derhal haberdar etmemiştir? Liste, İngiliz hükümetinin, genişletilmiş bir Polonya hükümeti İçin münasip namzetlerin İsimlerini talebetmesl üzerine Londra'daki PolonyalIlar tarafından hazırlanmıştı. Bu şahısların, mevcut şartlar İçinde ne dereceye kadar münasip olduğu pek ftşlkftr değildir. Fakat tabiidir kl, İngiliz vç Amerikan hükümetleri, kendi talepleri Özerine ne kadar tahrik edici bir şekilde olursa olsun İsimleri bildirilen şahıslardan kendilerini sorumlu hissetmektedirler
Bu garip meselede ayo’ınlatılacak daha pek çok şey vardır. Ve alınacak netice Moskova İle münasebetlerimiz üzerinde devamlı bir tesir yapabilecek mahiyettedir.
yük Millet Meclisi olarak vo hükümet olarak ve bir tek kelime ile devlet olarak övünmek hakkımızdır. Ve hattâ vazifemizdir. (Alkışları. (Jnutmıya-hm kl Atatürkün bize bıraktığı büyük miraslardan biri de Türk çocuklarının yaşamayı, gülmeyi, sevmc-yl ve sevişmeyi öğrenmeleridir. Tekrar ediyorum, altı yıl önce bugünkü durumu görebllmemn gururunu daima yaşı-yac3ğız. (Alkışlar)
Arkadaşlar;
Avrupada harb bitti. Sıra sulhu ve emniyeti tanzime geldi. Daha evvel San Fraûcisco’da toplanan dünyanın bellibaşlı devletleri harbi mezara sokmak. sulhu, medeniyeti, hürriyeti, İnsanlığı neşe içinde yaşatmak İçin çalışmalara başladı. Harb safında ye rlnl tutmuş olan Türk Cıı nhurlyetl • ne gelecek nesilleri sulh ve neşe içinde yaşatmak İçin tedbirler ariyan San Frnnclsco'da bir yer ayrıldı.
Biz buraca çoğalan tecrübelerimiz ve artan bilgilerimizle İnsanlık dâvasına faydalı olmağa çalışıyoruz. Çünkü inanıyoruz kl bu büyük heyet çok ve çok ktınşık düğümleri tehemeba.1 çözecek ve gelecek nesilleri neşe ve hürriyet havası İçinde yaşatmak im kânlarını behemehal bulacaktır.
Arkadaşlar;
Bundan sonra milletler:»’.ası zorlukları artan bilgi ve tecrübemizle yenmeğe çalışacağız. Bil zor İşte de muvaffaa olacağımıza kariiz. Çünkü Türk milleti kendi varlığına ve kuvvetine İnanıyor; (alkışları çünkü Türkiye Büyük Millet Meclîsi kendi varlığına ve kuvvetine güveniyor. (Alkışlar).
Arkadaşlar;
Harbin zaferle bitmesi şerefine hükümetinizin derin saygılarını Büyük Millet Meclisine sunarak sözlerime son veriyorum. (Sürekli ve şiddetli alkışları.
Millet Meclisinin kabul ettiği iki önerge
Başbakan Şükrü Saracoğlunnn yaptığı demeçten sonra Bulu millet vekili korgeneral Abdullah Akdoğan tarafından verilen ve 120 millet vekilinin İltihak ettiği aşağıdaki İki önerge alkışlarla kabul edilmiştir :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına:
Yurdumuzun yüksek ’daresl üzerinde görüşürken, düşüncelerimiz, tabiî olarak en yüksen kumanda mevkiine şeref veren yücu Cumhur Başkan muza müteveccih bulunmaktadır.
Tarihin en buhranlı bir devresinde siyasetimizin İsabetli bir görüşle idare edildiğini müşahede vc tesblt etmemiz münasebetiyle en çok ve en İyi çalışmanın bizlere ve bütün yurttaşlarımıza İyi örneği veren, iyi gören, doğru yolu gösteren, sevdiğimiz ve saydığımız en büyüğümüze, devletimizin başı İsmet İnönü’ye, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mlnnnet ve şükranlarının ve zütün kalbimizle duyduğumuz, anlayış ve inanışımızla sağladığımız bağlılığımızın, yüksek Başkanlıkça seçilecek (yirmi) millet vekili ağzından arzedllmeslnl teklif ediyoruz.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına:
1 — Hür İnsan, bağımsız millet dâvasının zafer kazandığı büyük günde hak ve hürriyet sever Türk milletinin kaıbl, bu uğurda canlarını veren kahramanlar İçin saygı vc minnetle çarpmaktadır.
2 — Türk milleti, kendi politikasını bu ulvi esaslara ve milli mlsakına uygun olarak İdare eden ve birçok milletleri hakjnz yere kan vo ateşe boğan bir devlide milli beka ve milli vakarını muhafaza ve ilâya ve milletimizin hür ve birleşmiş milletler hakkında şerefli yerini almasını temine muvaffak olan Cumhuriyet hükümetinin basiretli ve isabetli siyasetini sevgi ve takdirle anmaktadır.
* — Türk milleti, hak ve kamına
Ruslar, bir tanesi Hitle-rin cesedi olması muhtemel dört ceset bulmuşlar
Londra 11 (AA) — Berllnde bulunan İngiliz harb muhabiri bildiriyor:
Nihayet Ruslar Berllnde, bir tanesinin belki de Elitleri nkl olması İhtimali bulunan dört ceset bulmuşlardır. Bununla beraber hiçbirinin hüviyeti henüz tesblt edilememiştir.
Berlin tamamıyla Parabolün cııya kadar Hltler ve çetesinin tutunduğu yeraltı kalesinde Ruslar bir hafta müddetle araştırmalar yapmışlardır. Harabeler altından umumi görünüşü Bitleri andıran dört ceset çıkarılmıştır. Bu cesetlerin uzmanlar tarafından incelenmek üzere fotoğrafları ve Ölçüleri alınmıştır.
Fakat Ruslar. en küçük bir şüpheye yer vermeden mutlak surette Hitlerln olduğu tesblt edilecek bir cesedin hiç bir yerde onlunanuyaçağtna İnanmağa başlamışlardır.
Moskova 31 (AA.) — Sovyet gazetelerinin yardığına göre, Hitlerln Berllnde Başbakanlık dairesindeki odası, bir ceza mütehassısı doktor tarafından yapılacak incelemeye intlzaren olduğu gibi muhafaza edilecektir. Hltler esrarına temas eden son haber bu dur.
Himmler nerede?
Londra 11 (A.A.) — Berchtesgaden bölgesindeki Amerikan kıtaları, Hlmmlerln, buradan 25 kilometre mesafede bir yerde bulunduğuna dair şayialardan bir hakikat meydana çıkar mağa çalışmaktadırlar
Diğer söylentilere göre, maiyetinde S. 6. 1er bulunan Himmler bir uçakla salı gücü buraya gelmiştir.
Tifo ile mücadele
11 sıhhat meclisi, dün de bu mühim mesele ile meşgul oldu
İl Sıhhat meclisi, dün Vali muavini B. Ralf Tek'ln başkanlığında haftanın İkinci toplantısını yapmıştır. Meclisin, sah günü başladığı tifo hastalığı İncelemeleri dün sona ermiştir. Toplantıda, İslanbulda bir salgın halinde bulunmamakla beraber, arkası da bir türlü kesllmlyen tifo hastalığını önlemek üzere muhtelif kararlar alınmıştır. Şehirde satılmakta olan yiyecek ve İçecek maddelerinin ve bilhassa sebze ve meyvaların temizliğine. icabeden mıntakalarda halka mecburi tifo aşısı tatbIkına karar verilmiştir. Tifo başatlığına bir yatak teşkil eden şehrin lâğım, mecra ve kanallarının sağlığa zarar vermlyecek bir hale konulması toplantıda uzun konuşmalara yol açmıştır. İstanbulda yaptırılan yeni binalara alt lâğım borularının mutlaka umumi kanalizasyona bağlanması, şimdiye Kadar bağ-lanmıyan binaların en kısa bir zamanda bu eksikliklerinin tamamlattırılması. kanalizasyon şebekesi bu-lunmıvan yerlerde muntazam helâ çu kurlarının açtırılması ve bunların boşaltılması için gereken vasıtaların temini hususu da görüşülerek leabe-den kararlar verilmiştir. Meclis, Hıf-zıssıhha kanununda mevcut bu husustaki müeyyidelerden faydalanarak tifo savaşında yapılması lcabeden İşlerde gevşeklik gösteren bina sahiple-rile diğer ilgililerin cezalandırılması yoluna gidecektir.
Bundan başka muhtelif yiyecek ve içecek satan esnafın, sucuların sıkı muayeneleri yaptırılacak, İçlerinde tifo mikrobunu taşıyanların, bu hastalığı halka aşılamalarının önüne geçilecektir. Bu hususin Belediye de çok yakından İlgilenecektir. Esasen şehir İçindeki bostanların kaldırılması tşile de meşgul olunmaktadır.
Rumen Halk mahkemeleri
Londra 12 (B.B.CJ — Rumen halk mahkemeleri, pazartesi günü harb suçlularını yargılamaya başlıyacaklardır.
dayanan b'r barışın sağlanması ve bundan böyle milli ve İnsani hakların bir daha çiğnenmemesi İçin sulhsever raU'.eilerce yapılmakta olan gayret ve fedakârlıklara kendisinin de var kuvvetiyle iştlrâklttl dilemektedir.
Milletimizin bu İçten gelen duygularının en tabii bir ifadesi olarak Büyük Miliei Meclisi kararı ile İlân edilmesini arz ve teklif eyleriz.»
Ankara Halkevindekî toplantı
Ankara 11 — Avrupada harbin sona ermesi dolayıslle Ankara halkının Cumhur Başkanın» ve hükümet* minnet ve şükranlarını blldlımek için bugiln Halkevlnde büyült bil toplann yapılmış. Halkevi başkanı B. Ferit Celâl Güven, öğretmen Muzaffer, Eti Mesğut'ıın Susuz köyünden muhtar Hallt, son olayların önemini belirten kon uma I ar yapmışlardır. Cumhur Başkanına tftzlm telgrafı çekilmesi hakkındakl teklif, toplantıda alkışlarla karşılanmıştır. Ayrıca Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesinde de bLr toplantı yapılmıştır.
B. Haşan Sakanın görüşmelerde bulunduğu yalanlanıyor
Ban Francisco 11 (A.A.) — (Reuter): Türk heyeti, Türkiye Diş işleri Bakanı ve Türfc heyeti başkanı B. Haşan Sa-ka’nin Boğazlar meselesi İle ilgili görüşmelerde bulunduğu ve yahut beyanat yaptığı hakkındakl haberin asılsız olduğunu bugün bildirmiştir.
Bahis mevzuu olan haber, Türkiye'nin Montreux anlaşmasını modernleştirmeğe hazır olduğundan dört büyük devleti malûmattar ettiğine dair bulunmakta idi.
Nevyork 11 ıA.A.) — Türk heyeti nezdlnde basın müşaviri B. Fallh Rıf-kı Atay, BrLnavoba'va şu demeçte bulunmuştur: »United Press'te çıkan Ve Dış işleri Bakanı Ve Türk heyeti Başkanı B. Haşan Saka'ya Boğazlar meselesi İle İlgili olarak bazı beyana! ve taahhütler atfeden bu haber, ta-mamiyle asılsızdır. Heyetimiz, bu iddiayı resmen yalanlamak İçin mümkün bütün tedbirleri almaktadır.n
Şarkıcıyı 26 yerinden vurdu
Şaban, Nahideyi niçin bıçakladı?
Düıj, Ayvansarayda Lonca so-kağında bir yaralama vakası olmuş ve genç bir erkek yirmi iki yaşındaki dayısının kızı olan bir şarkıcıyı yirmi altı yerinden yaralamıştır, Hâdisenin tafsilâta şöyledir:
Ayvansarayda bir çok çalgıcıların, oyuncuların ve mümasil eşhasın oturmakta olduğu Lonca semtinde, şarkıcılık yapmakta olan Nahide isminde genç ve güzel bir kadının kocası Hüseyin taşraya gitmiştir, Hüseyin; karısına mukayyet olması için, onun halazadesi olan Şaban ismindeki gence tembihatta bulunmuştur Hüseyinin îstanbul-dan ayrılmasının üzerinden epey zaman geçmiş. Şabanın kulağına çalman bazı sözler fazla canına sıkmış, ve Nahideye bu dedikoduların esasım sormuştur, Na-hide, üstünkörü cevaplarla Şabanı iknaa çalışmışsa da, Şaban bunlara inanmamış ve nihayet dün geç vakit bu yüzden Nahide ile şiddetli bir münakaşaya tutuşmuştur.
Münazaa esnasında hırsını ye-nemiyen Şaban küçük, fakat keskin çakısını çıkararak, Nah!-deyi ayaklan altına almış ve çakıyı gelişi güzel kadının vücuduna yirmi altı kere sokup çıkarmıştır. Kadın kanlar içinde bir tarafa yıkılıp kalınca, Şaban kaçmak istemişse de yetişen polisler tarafından yakalanmıştır.
Nahide, derhal en yakın olan Balat Musevi hastanesine yatırılmıştır. Şaban adliyeye serilmiştir.
Barış piyangosu
Ankara 11 — Millî plyangç idaresi Barış piyangosu adllü fevkalâde bir piyango tertıbet-mlştir. Biletlerin satışına yakında başlanacaktır. Satış tamamlandıktan sonra çekiliş günü ay? rica ilân edilecektir. Biletler 28 Ura. ikramiye de yarım milyon lira olacaktır
Yunan kıral naibi Rodos’ta
Londra 12 (B.B.C.) — Yunan kıral naibi Daraasklnos ile ba# Bakanlar, bugün Averof kruyşu zörlle Rodosa ve Onlkt adaya gidecekler ve Yunanistanın selâmlarını götüreceklerdir.
11/5/1045 flütleri
Londra üzerine 1 sterlin ö.2Q
Nevyork üzerine 100 dolar 129-“1
CenovTö 100 İsviçre Fr. 30.326a
Madrid üzerine 100 pezeta 12.M
8tol£holm üzerine 100 kuron 31.1380
Borsa dışında
ALTIN
Gulden 33.81
Reşadiye 35.M
İngiliz 40.00
Külçe
AKŞAM
Şahın? 3
12 Mayıs 1945
AKŞAMDAN AKŞAMA Sel gitti kum kaldı
Sık sık temasta bulunduğum bir grupla akşam üzeri oturuyorduk, On dokuz radyosunu dinlemiştik. Büyük dozdaki ispirtolu içkiıere alıştıktan sonra, kendisine bir rakı kadehi bira ikram edilen ayyaş gibi yüzümü-bü buruşturmuştuk:
— Hiç bir fevkalâde haber yok!
Sonra, sıra ile arst ulusal ve yerli servisler başladı: Düğmeyi bile çevirmeğe değmedi.
— Malum tekrarlardır,
— Yatmadan evvel, son radyonun özetlerini dinleriz,
Dinledik:
— Nafile!
Nafile; yani heyecan uyandırıcı tarafı yok,,. Halbuki San Francisco konferansı: Tevkif edilen Göring'e dair matûmat; şu, bu, hiç de eksik değildi, Gözönün-den irağ etmemeli ki, yakında öyle bir devir gelecek; konferans dağılacak, yakalanan yakalanıp cezalanan cezalanacak. Ve uzun, eziyetli bir çekiçli devir başlıva-cak: Harabelerin yerine yeni binalar yapılması devri... Bir bomba serisiie bir bölgenin harabe-dilişi kolaydır: manşetleri süsler, özetlerde dikkati çeker. Fakat, «üç sokağın daha molozları temizlendi". (ıon fabrikaya daha ekip tedarik edildi!" tarzındaki imar haberleri, heyhat, insanların yüreklerine çarpıntı vermiyor:
— Kapat radyoyu...
— Çevir sahifeyi.,.
Bir esneme,,,
— Yahu! Ne olacak böyle?
•••
Meşhur ve üstat gazetecilerden biri, sabahleyin idarehaneye gelerek, arkadaşlarına:
— Ne telgraf var? - diye sorarmış.
— Mühim bir şey yok! - dediler mi; hemen paçaları sıvarmış:
— Öyleyse iş bize düştü; halim,rzden. ruhumuzdan, bilgimizden, hayatımızdan, ihtiyacımızdan mevzular çıkararak, umumi efkârı ilgilendirecek yazılar yazalım... cevabını verirmiş.
Yok, şayet:
— Pek mühim hâdiseler oldu... Dünya birbirine girdi! - diye haber verirlerse:
— Vakalar bizim namü hesabımıza çalışmış,,. Ben de çubuğumu yakarak maroken koltuğa uzanayım, tatlı bir uyku kestireyim! . dermiş.
Bütün bu harb ve darb zamanında, kimi memlekette sansür, kiminde kâğıtsızlık, kiminde kamp ve hepsinde umumî merakın yalnız bir tek mevzu üzeri-lı? toplanmış bulunması yüzünden. basın ve yayın mensuptan »altı sene mektep tatili» geçir-Eiş gibidirler. Tabii, yalnız, ararından ayrılmış bir grup, ta Cephelere kadar girmiş, ön saflarda vazife görmüştür. Türk gazetecilerinin şehit verdiği genç ve sevimli Salih Köseraif Çorlu' yu da bu münasebetle elem duyarak hatırlarız.
Fakat büyük kadro ihtiyatta kaldı; tek motörle, hattâ yarım ıııotörle işledi.
İtiraf etmeli: Gazeteleri, «zeytinyağı - sadeyağı sergisi» ne f ıdürdük. Şimdi artık sel gitti, lı ı kaldı. Bizim namımıza, bitim hesabımıza vazife gören büyü k hâdise köşeye çekildi. Fikir! lı. -eket! Faaliyet! Gayret! Cesaret! Hürriyet!
Büyük bir gecenin sabahında k( enklerini açan dükkâncılar gibi biz de, kepenkleri yeniden açmalı, yeni ruhta, yeni gayretlerle, yeni ümitlerle işe başlamalıyız.
Bütün basın ve yayın mensupları için aynı hal; İş başa düşmüştür,
(Vâ - NÛ)

V-
ŞEHİR HABERLERİ
Sadeyağ
Anadoluda fazla mal olduğu temin ediliyor
Zeytinyağı meselesi
Sadeyağ ila Herinin günden güne artması, yemeklik yağ Lhtlyaclle karşılaşan İstanbul halkını çok güç bir duruma sokmuştur. Istanbulda en ucuz ve en bol yağ mevsimi mayıs sonunda başlamaktadır. Bu zaman yaklaştığı halde İstanbulun ihtiyacı- ________ ___________________
nı karşılıyacak miktarda yeni mahsul perşembe günkü sayımızda va2mışt:k. gelmediği görülmektedir. I Ayrıca zeytinyağı tacir kotnüsyon-
Kış mevsiminin sert olmasından cu ve toptancı, bu işlerle yakından dolayı yağ istihsal eden hayvanlarda telefat " * --
yağ vardır, __ .— . _
1 işlerile yakından alâkalı kimselerle I temas ettik. Bunların bize verdiği malûmata göre bu senekl kışın hayvanlar üzerinde yaptığı kıran, yağ istihsalini azaltacak derecede değildir. Bahusus havalar yağışlı gittiğinden çayırlar çok büyümüş ve hayvanlar İlk baharda İyice beslenmişlerdir. Bu durum, hayvanlardan fazla süt istihsalini temin etmiştir Biatlerin mütemadiyen yükselmesi. İs-tanbulda zeytinyağı darlığının devam etmesini göz önüne alan müstahsille toptancı tüccarın — piyasayı büsbütün darlatmak üzere — yağ getlrtmemekteki arzularından İleri gelmektedir. Bu itibarla İstanbul belediyesi. istihsal merkezlerle sıkı surette temas eder ve İstanbulun ihtiyacını karsılıyacak derecede yeni mahsulün gelmesin! temin ederse hem fiatlerin düşeceğinde, hem de darlığın önü alınacağında şüphe edilmemektedir.
Anadoluda Istanbulda yağ sıkıntısı çekilmivecek miktarda İstihsal edilmiş yağ olduğu temin ediliyor.
husule geldiğinden a? çıktığını İleri surenler Bu mütalâa üzerine yağ


İşte onu yapamam!.
Zeytinyağı
Tacirler ve komüsyoncular “varlık içinde yokluk çekiliyor,, diyorlar
Pazartesi sabahından itibaren halka verilmeğe başlanacak
Zeytinyağı yokluğunu önlemek için alınması teabeden tedbirler hakkında bir müstahsilin ileri sürdüğü fikirleri
ilgisi bulunanları ve yağ tevzii İle ödevlendlriien kurullardaki sözü geçer kimseleri dinledik. Aşağı yukarı hepsinden birbirine benzer cevaplar, mütalâa ve teklifler aldık. Bunlar önce şimdiye kadar alman tedbirlerden mühim bir kısmını tenkldedlyor-lar ve bundan sonra da ilerisi için alınması lâzım gelen tedbirleri İleri sürüyorlar. Biz de. onlara uyarak bu yazımızda zeytinyağı darlığının han-gl sebeplerden ileri geldiğini anlatmağa çalışacak ve diğer yazımızda da| İlerisi İçin düşünülenleri sıralıyacrf-ğız
Zeytinyağı konusu, başhbaşına bir konu değildir Bilhassa 1939 senesin- 1 den sonraki tecrübeler, her cins >'a‘ gın birbirine bağlı-olarak flitlerinde Valfca„ hj, değişiklik olduğunu, yokluk veya bolluk görüldüğünü meydana vurmuştur. Onun için zeytinyağı bolluğunu temin edecek âmilleri ortaya atarken sadeyağ ve nebati yağlardan da kısaca bahsedeceğiz.
Kendilerini dinlediğimiz uzman, tacir ve ilgililerin zeytinyağı yokluğunu doğuran âmiller hususuda birleştiği noktalar şunlardır:
1 — 510 numaralı kararname zeytinyağı satışlarını tanzim edecek şekilde hazırlanmamıştır. Ticaret Bakanlığı, kararnameye, zeytinyağı satışlarındaki tabii olmıyan şekli ıslah etmek için bir takım İlâveler yapmayı tasarlamış ve on numaralı sirküleri çıkarmıştır. On numaralı sirküler, kararnameyi tadil etmektedir. Yeni tadilât da bu işi düzenlememiştir.
2 — İhtikârla mücadele kararnamesi. maddelere satış flatinln tesbi-tini Ticaret Bakanlığına bırakmıştır. Bakanlık, lüzum gördüğü maddelere zaman zaman satış ftatl koymağa kalkışmış, bu arada zeytinyağına da
Rötgen filmi ihtikârı meselesi
Röntgen filminde ihtikâr yapmak töhmetile doktor B. Tarık Temel İle bakkal Muhlddln'in polisçe yakalanarak milli korunma mahkemesine verildiğini yazmıştık, Vukuu İddia edilen bu röntgen filmi ihtikârı ile Cerrahpaşa hastanesinin hiç bir alâkası yoktur. Doktor B. Tarık Temel'e gelince aleyhindeki iddianın doğru olup olmadığı ancak yargılanma neticesinde belli olacaktır.
İçinde 1OO den fazla insan yaşıyan konak
Abdülhak Hâmit denilince akla İlk gelen isimlerden biri de «Sanıl * paşa zade Sezai» dlr. Bu İki candan arkadaşın lanl arasında sanki gö-I rünmeyen zincirler vardır. Bugün de:
AŞIYAN MÜZESİNDE...
t »Sergüzeşt» muharriri Sezaiys Abdüllıak Hâmldln yanıbaşmda yer veriyoruz. Hâtıralarını müzelerde topladığımız, İsmin» bir şehir müze' sin.de bir salon tahsis ettiğimiz romancı hakkında, Sami paşa zade ı Sezalye dair ne bLllrtz?.. Hemen hemen hiç bir şey?.. Bir yandan adı-ı na müze kurarken, bir taraftan da Sezai hakkında bu derin sükû-j tumuz cidden tuhaftır.
I Halbuki Sami paşa zade Sezai bizde yüzlerce cariye, halayık arasında yaşayarak, onların hayatlarını en ince noktalarına kadar tetkik ederek, sarayları andıran eski büyük konakları edebiyata sokarak ilk ( «tetkik romanla nı yazan İn candır. Aynı zamanda bir İlim akademisi olan Taşkasaptaki konak
, Meşhur (Zeynep Hanım Konağı» kadar enteresan, mühim ve meraklı bir yerdi.
ı Sami paşa zade Sezalye dair hazırladığımız kısa tetkik yazısında 1 içinde 100 kişiden fazla insan yaşayan bu konaktaki hayatla beraber ! bütün bir devri bulacaksınız, «Sergüzeşt» romanına dekor olan bu ko-, nağm tiplerini hattâ cariye, halayık, kalfa Islmlerlle birer birer göre-çeksiniz.
Bir kaç güne kadar başlıyacağız
V
müdahale etmiştir. Halbuki, zeytln-yağına satış fiati konurken sadeyağ ve nebatî yağlar İhmal edilmiştir. Yağ darlığı karşısında kalan müstehlik, zeytinyağı ile diğer yağların arasında mekik dokurken hangisine tehacüm göstermişse onun flatintn yükseldiği görülmüştür. Zeytinyağına müdahale edildiği anlarda sadeyağ ve nebati yağ satışları da tanzim edll-iniş bulunsaydı bugün kara borsa da bir kilo zeytinyağı 500, bir kilo Urla yağı 800 kuruşa fırlamazdı.
3 — Ticaret Bakanlığının diğer yağ fiatlerine müdahale etmeyişi ticaret piyasasında anormal ve şimdiye kadar görülmemiş bir durum yaratmıştır ve boylece zeytinyağının ekstra I ekstrasının 198 kuruşa satılacağında ısrar edildiği günlerde fındık yağı 300 I kuruşa fırlamıştır.
ı 4 — Zeytinyağı! arına satış fiati konduktan sonra satışlar tanzim edll-Konyamn bir köyünden kalkan bir celep veya Glresundan ayrılan fındıkçı, İstihsal bölgesinde parası yettiği kadar zeytinyağı alıp bir meçhul semte ayrılabilmiştir. Bu yağlar şimdi kayıptır.
5 — 510 numaralı kararname ancak Ankara, İzmir ve Istanbulda tatbik edilebiliyor. Diğer şehir ve kasabalarda hâlâ eski kontrolsüzlük hâkimdir. Enirde zeytinyağı bulunan tacir, müstahsil veya toptancı. Istanbuldakl kontroldan kaçınmak için malını diğer şehirlere sattı. Kimden müsait fiat buldu İse malını ona devretti. Anadolu tacirleri, Bakanlığın tesblt ettiği flatç ehemmiyet vermiyerek pazarlıkla mal alıp götürdüler
6 — Yağların Suriyeye geçirilmesine mâni oluşamadı. Orada bir kilo zeytinyağının on liraya satılması istihsal bölgesinden yüklü zeytinyağı toplayan KonyalI celebi veya Giresunlu fındıkçıyı harekete getirdi
Yukarıda yazdığımız sebeplerden etürü istihsal bölgesinden zeytinyağ-ların mühim bir kısmı kaldırıldı; fakat Istanbuldakl murakabeden kaçınılarak başka taraflara gönderildi.
Ticaret Bakanlığı, Istanbuldakl zeytinyağı darlığının arttığını görerek tedbir alınması yolunu tuttuğu esnada şu teklifte bulunuldu
Elinde 12 bin ton zeytinyağı bulunan İzmir İncir ve Üzüm Tarım Satış kooperatifi, bu yağlardan üç bin tonunu İstanbul emrine tahsis etme İldir. Vilâyet tarafından yağ tacirlerinden alınıp bakkallara zeytinyağı dağıtıldığı esnada Kooperatif de bir tacir gibi hareket etmeli ve bu üç bin tonu yavaş yavaş piyasaya çıkarmalıdır. Ancak bu suretle halk, yağ yokluğu hlssetmlyecek ve ' kalda yağ bulabilecektir.
Bu teklif, ilgililer tarafından geç tetkik edilmeğe başlandı. Halbuki, Bakanlık yeni bir beyanname İle istihsal bölgesindeki yağ stokunu öğrenmiş bulunuyordu. Böyle hareket edilmemekle piyasadaki yağalrin tükenmesi beklenmiş oldu. Yağlar azalınca da Tarım Kooperatifinin zeytinyağı tevziine bavlıyacağı bildirildi, ilgililerin bu husustaki fikirleri de şudur:
7 — Memlekette tevziat işi oıganl ze edilmemiştir. Yeni bir teşekkül olan Tarım Kooperatifi böyle bir İşi ilk nefa yapacaktır. Bu sebepten daha İlk faaliyetinde aksaklıklara Taşlanmıştır.
8 — Kooperatifin elinde vilâyetle—! rin ihtiyacını önleyecek miktarda
^•zeytinyağını nakledecek kap yoktur.
bak-
Darttlbedayiden Şehir Tiyatrosuna
Taşıtlara verilen benzin miktarının arttırılması muhtemel
Bir müddet evvel Sokonl Vakum Şirketi, İlgili makamlara müracaat ederek motorlu vasıta kullananların benzin istihkaklarının arttırılmasına izin verilmesini istemişti. Avrupa harbinin sona ermiş bulunması ve bu suretle de harici ticaretin engellere uğraması tehlikesinin bertaraf edilin- i üzerine ilgili makamların, Soko-nJ’nln bu dileği üzerinde önemle durmakta oldukları, hattâ şirketin mümessilleri]*? müzakerelere girlşlldiğl haber alınmıştır.
Geçen hafta bazı cevaplarını bu sütunda verdiğimiz «Darûlbedaylin müstakbel şekil ne olmalıdır» anketine sanatkâr Şadl merhum da muhatap olmuştu. O diyordu kİ: «Vak-tile müesses bir teşkilâtı, idareyi niçin devam ettirmemeli? Onda ne fenalık görüyorlar? Darûlbedaylin bir zamanlar muvaffakiyetten muvaffakiyete koşan, etrafında bir his, bir hareket uyandıran, başta taşındığı devirleri vardı. Herkes o vakit ah Darülbedayi... Ah Darülbedayi... diyordu. O vakit bu müessese bu muvaffakiyeti nasıl kazanmıştı? Onu düşünsünler.»
Düşünürsek anlarız İd o zaman herkes bizde tiyatronun, Türk tiyatrosunun kurulmasına çalışıyordu. O zaman şahıs yok, müessese vardı. Tiyatro yok, Türk Tiyatrosu vardL O zamanki muvaffakiyetin sırrı buydu.
«Son Saat» refikimizin anketine muhatap olmadıkları halde gazetelerde aynı sualin cevabını araştıranlar çok oldu. Bunlardan biri Yakup Kadri Karaosmanoğlu idi. O da bakiniz ne diyor: «Darülbedayi denilen müessesiyle Şehremaneti denilen hükümet şubesi arasında bir anlaşmaz- ...................... .......
lıktır gidiyor, zira bu müessese git-j boyama kabilinden olarak süslere ve
1932 nizamnamesi
Tasdik edilmemesi sebebi ne olabilir?
tikçe bir ticaret müessesesl hallna girdi. Heyeti temslllye dolgun ve muntazam maaş almaktan ve heyeti idare mümkün olduğu kadar çok hasılât temininden başka bir şey dü-şünmemeye başladı Bu suretle Da-rülbedaylin İlk teessüs anında hedef ittihaz edilen gaye büsbütün ortadan kalkmış bulunuyor.»
Dariilbedayle ve tiyatromuza pek çok emeği geçmiş olan Hüseyin Suat Yalçın'in da kanaatini öğrenmek faydalı olacaktır. Onun evvelce sütunlarımızda çıkan bir yazısından tezimizi alâkadar eden bu satırları alıyoruz: «Cemiyeti Belediyenin temaşa sanatına tahsis ettiği meblâğı biz keyfi mayeşa sarfa mezun değiliz. O paranın ancak mütehassıs bir heyetin karar ve tensibiyle temaşa tedrisatına, sanatkârlara ve lâztmgelen İşlere sorfol ’nmsı iktiza eder. Yoksa göz
gösterişlere değil, İşte Darülbedayi böyle hüdayi nâblt tiyatro uleması elinde bulundukça şehrimizin bütçesinden ayrılan paraların bir kısmı beyhude yare heder olur gider.»
O zaman, Darûlbedaylin önlenmesi lâzımgelen bu vaziyetini en veciz bir şekilde İfade eden Süleyman Nazif oldu. Başka bir vesileyle hatırlatmıştım. O:( Darülbedayldeki oyuucularm arzu ettikleri tarzda çalışmalarına ve fazla para kazanmalarına hakları olabilmek için evvelâ Şehremanetinin muaveneti Tesmiyesinden İstiğna etmeleri icabeder. Herkes yediği ekmeğin, elin, içtiği sütün bedelinden ifraz ve tediye ettiği resimle mitte-madiyen tağdiye ettiği Şehremaneti veznesinden çıkan bir paranın ne yolda sarf ve istihlâk edildiğini sormak hakkına maliktir. Darülbedıyle verilen paralar mahalline masruf ve sanatın terakkisine hadım olsaydı
Ticaret ofisi, Tarlş tarafından ts-tanbula getirilen zeytlnyağlanrh Be-yoğiundan maada bütün kazaların bakkallarına tesblt edilen miktarlarda dağıtmıştır. Bugün de Beyoğlu semtinde bulunan izinli bakkallara yağ verilmektedir. Pazartesi sabalu şehrin muhtelif semtlerinde bulunan 254 bakkal birden «U» fişi İle zeytinyağı satışına başlıyacaktıı
Zeytinyağının litresi 183 kuru? olarak teşbit edilmiştir. Lokantalar.n durumunu incellyen Ticaret Bakanlığı bunlara da aynca zeytinyağı tahsisine karar vermiştir Kalabalık işçi çalıştıran ve işçilerine öğle yemeklerini veren fabrikalara ayrıca zeytinyağı verilmeyecek, işçiler, yağlarını herkes gibi ekmek kartlarının fislert-le alacaklardır.
475
204
Belediye cezaları
Emniyet 6 nçı şube memurları esnafı temizliğe riayetsizlikten, şoför ve arabacıyı caddeyi işgalden.
1000 kişiyi tramvaylara asılmaktan ve atlamaktan ve 126 şoförü de tramvay ve vesait arasından zikzak yaparak geçmekten cezlandırmışıardır. Cezalılardan 2221 Ura tahsil edilmiştir. Bundan başka temizliğe riayetsizlikten Eminönünde üç dükkânın da kapatılmasına karar verilmiştir Yük-sekkaldırımda bulunan bir fırın tarafından noksan vezinde ve taşlı undan yapılan 1000 simit de İmha ettirilmiştir.
Eminönü Halkevinde zafer töreni
Avrupa harbinin sona ermesi üzerine dün Eminönü Halkevinde bir tören yapılmıştır. Kalabalık bir halk kütlesinin lştirâkile yapılan törende Cumhur Başkam İsmet înönüne ve Başbakan B. Şükrü Saracoğluna şükran telgrafları çekilmiştir Vali ve Belediye Reisi Dr. B tûtfi Kırdarlj bayan Kırdar da zafer şerefine, Doi-mabahçe sarayında çarşamba günü saat 22.30 da 1200 kişilik bir suvare tertlbetmişlerdlr. Suvarenln hazırlıklarına başlanmıştır.
A- Dün Milli Eğitim müdürlüğünde, Milli Eğitim müdürü B Halil Vedat Fıratlının başkanlığında özel okullar yardirektörlerl toplanmışlardır. Toplantıda imtihan meseleleri görüşülmüş ve mümeyyiz seçimi şekil hakkında kararlar verilmiştir.
Tacir ve müstahsilin kapları istenmiştir. Kap sahipleri. Ticaret Bakanlığının kararma göre yalnız yağlarını vereceklerini ve kaplarının İlerisi İçin oıuhafazası icabettlğinl bildirmişlerdir
Ticaret Ofisi de bu iş için Hazırlanmamıştır. ofis, hâdlsata tabi olarak yürümektedir.
9 — Yukarıda da yazdığımız gibi İzmir Tarım ve Satış Kooperatifinin elinde yeni mahsul zamanına kadar yetecek zeytinyağı vardır. Fakat tevziat şeklinin bozukluğu yüzünden halkın yağ ihtiyacı gideri İtmemektedir.
Birinci dağıtmadan sonra ikinci tevziatın* ne zaman bavlıyacağı veya yapılıp yapılmıyacağı belli değildir. Çünkü elde fazla kap yoktur.
Boylece Kooperatifin depolarında yağlar, zamanla tenekelerden sızar-1 ken halk «varlık içinde yokluk» çeke çektir. I .
Gelecek yazımızda da alınması i büktü: lcabeden tedbirler hakkında, tacirlerin neler söylediklerini yazacağız.
Köprüden saat tam ikide, Va-niköyüne ve öteki iskelelere uğramak üzere kalkan minimini vapurun burnu Boğaz istikametine dönünce güverte merdivenleri başında bir adam belirdi. Ayakta, yüzü güverte yolcularına çevrilmiş olduğu halde yüksek sesle şöyle söze başladı;
—• Sayın bayanlar ve baylar.,. Şimdiye kadar vapurda hiç konferans dinlememiş olan yolcular bunun üzerine baştan başa dikkat kesildiler Tanımadığımız zat sözlerine şöyle devam etti:
— Dünyanın en kötü şeyi nedir?..
Herkesin yüzüne baktıktan sor ra kendi sualine kendi cevap verdi:
— Can sıkıntısı!,.
Bir an durdu ve ilâve etti:
— Ben de sizi köprüden V'anı-köyiine gidinceye kadar bu fena şeyden kurtaracağım...
.Aferin doğrusu!.. Bugün yeryüzünü içinde bulunduğu şu müthiş can sıkıntısından kurtarmak için böyle milyonlarca insan lâzım. Tanımadığımız zat sözlerine şöyle devam etti:
— Bunun için de size bazı tuhaf el çabukluğu marifetleri göstereceğim...
Eskiden şarkılı vapurlar vardı. Bir aralık vapurlarda cambazlık eden kimseler de türemişti. Şimdi demek Boğaziçinde (>hokkabaz lı vapurlar, da işi i yormuş. Medeniyet terakki ediyor, şaka değil!... '
Ve hokkabaz hafif bir Rumeli şivesile konuşarak marifetlerine başladı. Gayet sempatik bir zat olduğu için ilk hamlede vapur halkını kavramıştı Yaptığı numaralar komik, eli de çabuk olduğu için herkesi hem hayrete düşürüyor, hrm de kahkahalarla güldürüyordu. Ciddi kellifelli bir zatın kocaman burnunun içinden bir yumurta, bir taze can eriği, bir ceviz, bir deste iskambil kâğıdı çıkardı. Bu kadar şey bir buruna nasıl sığmış?.. Hayrettir. Hokkabaz vapur balkına dönerek:
— Müsaade ederseniz biraz yemek yiyeceğim... Bir hokkabaz çikolatası yemek niyetindeyim,,, dedi
Hokkabaz çikolatası kocamın bir temel çivisi imiş. Bunu yutuverdi. Ve:
— Oh,.. Kamun da doydu... Üç çivi yedim mi tamamdır!.M dedi
Gıda maddelerinin son derece pahah olduğu şu zamanda bundan daha mükemmel ve ekonomik beslenme usulü olamaz. Yarından tezi yok, birer hokkabaz çikolatası tedarik etmeli,..
En nihayet hokkabaz vapurda gizli yerlere saklanan bir çok şeyleri şaşılacak bîr meharetle buldu.
Bu sırada yolculardan biri ona şöyle takıldı:
— Otıun bunun kulağının i-çindc ceviz, cebinde gizli erik bulmak bir şey ini?. Stn bakkalda gizli sadeyağ, z ytinyağı bul ki hakikaten hokkabaz olduğunu anlıyavım..,
. Vapur hokkabazı» boynunu

kimsenin teşekkürden başka diyeceği olmazdı. Halbuki bir takım faul, değersiz piyeslerle üç dört kişinin üç I dört para kazanmasından başka bir fayda temin etmlyen ve fazla olarak Drülbedayl haricinde çalışan sanatkâr anı kahir ve müsmir bir rekabet altında ezen bir muaveneti Şehre ma-neti daha ziyade idame ve İsraf etmemelidir. çünkü kaş yapılmak istenirken göz çıkarılıyor.» diyordu.
Görülüyor ki Darülbeylin yeni bir nizama tabi tutulması ihtiyacı eskl-denberl duyuluyor, fakat onu yola koyacak nizamname İse bir türlü hazırlanmıyordu. Darülbedayi 1914 te yapılan ve muhtelif kararlarla değiş-tirlldlğl için fiilen hükümsüz bırakılan nizamnameyle idare edilebilir ■ miydi? Bu hiç düşünülmüyordu.
Geçen yazımızda kaydettiğimiz gibi geç olsun da güç olmasın fehvasınca ' 1932 de bir komisyon toplandı ve yeni ; bir nizamname hazırlandı. Bunun ( metnini elde edemedim. Fakat onu ' hazırlamakla vazifelendirilen arka-daşimız Refik Ahmet Scvengll’ln , « HİIâlinhmer» gazetesine verdiği bir ! beyanat var ki ona dayanarak hak- 2 kında bir fikir edinebiliriz. Okuyalım: J ( Arkası altıncı sahifede) (
_____ Vallahi ağabey benim hokkabazlığım o derece ileri değil,.. Ancak şemsiyenin içindeki güvercini bulup çıkarabiliyorum. Bakkalın zeytinyağını sadeyağını çıkaramıyacağım!.. İnanır mısın daha zeytinyağlı bakla tatmadım., dedi.
Anladım; Hokkabaz, hokkabazlığı ile bile çarşıdan, pazardan korkuyordu.
Hikmet Feridun Es
tş mükellefiyetine aevkedilecek kamyonlar
İstanbul vilâyetinden tebliğ edilmiştir:
1 — 15. 5. 945 günü ücretli iş mü-
kellefiyetine sevkedllecek kamyonların plâka numaraları aşağıya yazılmıştır. - - M
2 __ Bu kamyonlar 15. 5. 945 gunu
saat 9 da behemehal Sultanahmet meydanında bulunacaklardır.
3 — İlânda yazılı vasıtalar aym günde saat 11 de sevkedileceklcrdir. Bu kafileye o saate kadar iştirak etmlyen vasıtaların plâkaları sökülerek seyrüseferden menedlleceklerdir
4 — İşbu ilân tebligat mahlyetin-dedir.
3446, 3448 , 3454. 3466. 3476, 3460 3^08, 3522, 3523, 3588, 3602, 3617. 362? î'”’" 3031. 3M7, 3767, 3768, 3812. 3826 3338. 3814, 3668, 3887, 3872, 3900. 3903. 3910. 3923, 3933.
S ah He 4
ARSAM
12 Mayıs 1945
FRANSA NASIL ÇÖKTÜ?
Yazan: Pierre Lazareff Çeviren: Şevket Rado
— Tefrika No. 35 ' —
3
Bulmaca
1 2 3
Başvekil Daladier ve 6 şubat kargaşalıkları
— Şeytan görsün yüzünü I Paris halkı yarın hepsini defedecek. Evvelce onların lehinde hareket ettiğimizi unutturmak, bunu da açıkça yapmak lâzımdır, dedi.
Bize dönüp, hükümetin gidişini tenkldeden bir başmakale yazılmasını söyledi: üstelik bu makalenin yazılmasını başmuharrire bırakmayıp kendisi de iştirâk etmeğe kalktı. Yeniden ısrar ettim:
- Daha dün halkı sükûnete davet ettik. Acaba tam bu kargaşalık ortasında İhtirasları ve kinleri kamçılamamız doğru olur mu?
Jean Prouvost:
— Halkın İtimadını muhafaza etmek istlyen onun tuttuğu yoldan gider. diyerek beni tersledi.
O gün Jean Prouvost'nun gazeteciliği nasıl anladığını öğrenmeğe başlıyordum. Zekâsı, muhayyilesi, seals kabiliyet! ve elindeki vasıtalarla Fransız basınını yenilemek kudretinde olan bu adam karakter kudreti ve ruh büyüklüğünden mahrumdu. Halk efkârını seziyor, fakot onu sevketmek c-’-p.rell olmadığından, peşinde sürüklenmekten başka bir şey İstemiyordu.
Taraftar olmadığım bir İşe karışmamak için, İsyan esnasında Dala-dicr'nln ne yaptığını öğrenmek üzere. onunla gidip görüşmek istediğimi söyledim.
Dolambaçlı yollardan, geçerek bin müşkülâtla Meclis binasının arka tarafına ulaşabLldlm. Tanıdığım bir komiser o esnada mucize kabilinden beni tanıyıp İçeri aldır d ı.
Civarda yaralanan polis memurla -rilc muhafızları tedavi etmek üzere hastane haline konan Meclis salonlarının önünden geçtim Ortada bu zavallıların İlk tedavilerini yapacak hiçbir vasıta yoktu.
Tribünlerden birine çıktım; oturum gürültü patırtı içinde devam ediyordu. Etrafa göz gezdirerek Daladier'yl aradım. Başı öne eğik, gözleri dalgın, kendini- koyuvermiş sırasında oturuyordu. Masanın üzerine vurarak panayır cambazını andıran hareketlerle kesin beyanatlar verecek hali kalmamıştı. Kımıldamadan, kırılmış bir taş bebek gibi darmadağın, etra-tındaki patırtıdan bile habersiz görünüyordu.
Basklı mebus Ybarnegaray sırasının üstüne çıkmış:
— Dahili harb başlamıştır! diye bağırıyor.
Kör mebus Scaplnl:
— Ateş etmek emrin! kim verdi? diye haykırıyordu.
Hakikaten uzaktan silâh sesleri gelmekte İdi Mebuslar koşuşuyorlardı.
Biri «Herkes blrlbirinl öldürüyor, mâni olun» diye bağırdı
Birdenbire bir adam geniş adımlarla Başvekilin karşısına gelip yumruğunu suratına doğru uzattı. Bu mebus Franklln Bouillon'du:
- Siz zelil, ehliyetsiz bir adamsınız. verdiğiniz sözleri tutmadınız: memleket sizi kovmadan siz çıkıp gidin! diye bağırdı.
Başvekil bu hakarete karşı başını bile kaldırmadı. Kabinesinin genç Nazırlan Jean Mistler, Plerre Cot. Guy la Chambre yanına yaklaştılar:
— Halk muhafızlanmıza ateş ediyor, dediler.
O raman Daladier arkadaşlarına değru döndü acıklı bir sesle:
— Ne yapacağız? dedi.
— Harekete geçmek lâzım. Cumhuriyeti kurtarmak lâzım; kuvvetli bir ç''■unluk kazandık, yalnız bu kâfi.»
Bir an Daladier düşünür gibi göründü. sonra «Ne yapalım?« dere- ne krlunu açarak bir aciz İşaret! yaptı.
Meclisin dahiliye müdürü gelip kulağına bir şeyler fısladı Daladier ağır Beır ayağa kalktı. Paris Belediye meclisinden gelen dört âza He görüşmek üzere ll:ridekl jdalardan birine gittiğin! öğrendim. Bunlar Başvekili İstifa etmesi İçin sıkıştırıyor:
— Ayrıldığınız ıaberinl götürebilirsek nümayişleri durdurabiliriz, diyorlardı.
Başvekil kabul etmedi:
— Meclis bana ltlmadetti. Kalıyorum. Elinizde hakikaten nümayişçilere tesir edecek bir kuwet varsa bunu şartlar ileri sürmeden kullanın» dedi.
Tekrar salona döndüğü zaman bir k&tlp. Dahiliye Nazırının telefonla yazdırdığı bir notu önüne bıraktı Bu sırada bir hademenin getirdiği PARİS - SOİR gazetesini Daladier âdeta kapar gibi onun elinden aldı. Başlıklarına bir göz gezdirdikten sonra buruşturup yere attı. Mebus Gaston Bergtry önünden geçerken:
«Alayda çavuşum bana, insanın elleri kirli iken bir makineli tüfeğe dokunmaması lâzım geldiğini öğretmişti» dedi.
Toplantı tahmin edilmez bir karışıklık İçinde sona erdi. Meclisin önündeki son mânlaların aşıldığı haberi dolaştığından, Meclis Reisi Ferdlnand Bıılsson Meclis askeri komutanım çağırıp, bir kazaya meydan vermemek İçin evvelce muhafızlardan alman kurşunlan tekrar vermesini söyledi. Şaşkın bir mebus:
— T şıkları söndürün, hiç olmazsa binayı boş zannetsinler I» diye bağırıyordu
Ne yapmak lâzım geldiğinde hâlâ mütereddit olan Daladier, Meclisin hususi salonlarından birinde, Nazır-
I
lordan birkaçını topladı, sonra önünde bir polis komiseri olduğu halde bir otomobile binip hemen civardaki Hariciye Nezaretine gitti. Birkaç ar-kadaşlyle birkaç gazeteci onu takl-bettiler Daladier yolda giderken her tarafta şiddetle hüküm süren kargaşalığı — ateş eden atlıları, düşen insanları, akan kam — görmemek l^ln ellerini gözlerine kapadı, fakat aynı zamanda kurşun vızlamalarını, yaralıların feryatlarını, «Daladier dar ağacına!» n Araları m duymamak için kulaklarını tıkıyamazdL
Biz Hariciye Nezaretine geldiğimiz zaman Daladier çıkıyordu . Cumhur Reisi Albert Lebrıın Elysâ sarayına çağırmıştı.
Bunun üzerine Dahiliye Nezaretinin yolunu tuttuk. Dahiliye Nazın Eugâne Frot bizi derhal kabul etti:
— Gürültü yatışıyor. I-Ier halde ilk kurşunları nümayişçilerin atlıklaıi muhakkak. Başvekil birkaç dakikaya kadar buraya gelecek. Adliye Nazırı. Cumhuriyet savcısı. Başsavcı ve Polis mü diriyle beraber bu nümayişlerin tekrarlanmaması için Icabeden bütün tedbirleri alacağız.» dedi.
Daladier olan biteni kısaca Cum- ' hur Reisine anlattıktan sonra yanında gene Jean Mistler, Plerre Cot ve Guy la Chambre olduğu halde gö- : ründü. Akşam gazeteleri bu genç Nazırları Da! adi er'yi mukavemete teş- : vik etmekle İtham ediyorlardı. Dahi- ı 11ye Nezaretinde yapılan toplantı sonunda birçok parti şeflerinin tevkifine ı karar verildi. Daladier «Devlet emniyetine karşı suikast» tahkikatı açılmasını İstedi.
Cumhuriyet savcısı gayet kuru bir , ifade İle:
— Elinizde bu suikastın delilleri var mı? Yok, değil mi? Öyle ise ada- i let! politikaya karıştırmayınız» dedi.
Daladier bunda olduğu gibi, az son- i ra Adliye Nazırı Meclise danışmadan sıkı yönetim ilân edemlyeceğlnl şöy- , ledlği zaman da gerilemek mecburi- ‘ yetinde kaldı. Nihayet ihtiyat asker- ■ lerln çağırılmasına karar verildi.
Daladier sabahın saat üçünde, başı l dalma öne eğik olduğu halde. Harici- ' ye Nezaretine gitmek üzere hareket ■ ettiği sırada yanına yaklaştım-
— Ne yapacaksınız? diye sordum.
Hiçbir tedbir alamıyan, hiçbir şeye mâni olamıyan Daladier sabahtanberl İlk defa olarak yüzüne kudretli adam maskesini geçirdi. Belini doğrultup göğsünü şişirerek:
— Ne yapacağımı göreceksiniz: Cumhuriyeti kurtaracağım» diye oa- j Sırdı.
W
Ertesi sabah gazetelerde ölenler ve yaralananların listeslle beraber ne cins makaleler çıktığı tahmin edilebilir. Her tarafta hükümetin derhal çekilmesi isteniyor, sokaklarda yeniden nümayişler olacağı haber veriliyordu.
Daha sabahleyin öğleden sonra Belediye binasında muvakkat bir askeri idare kurulacağını duydum. Duvarlarda parlâmentonun dağıtılmasını İstlyen afişler görüldü. Bütün partilere mensup politikacıların hep birden İktidardan çekilmesini ısrarla istedikleri Daladier hâlâ tereddütler İçinde İdi. 11,30 da Daladler'nln Cumhur Reisine hükümetin istifasını götürdüğü öğrenildi. Bu kararı elde etmeye çalışanlardan biri olan Meclis Reisi Ferdlnand BulSson arkadaşlarımızdan birine:
— Daladleriyi İstifa etmeğe sevke-den sebebin ne olduğunu İm kâm yok bilemezsiniz: Yeni karışıklıklar çıkması İhtimalinden değil, dahili harbin sebebolacağı mali buhrandan korkarak istifa etti.» dedi.
• **
Toulouse muhabirimize, küçük bir Güney - batı köyüne çekilmiş oturan eski Cumhur Reis! Gaston Dou-mergue'den derhal bir mülakat istemesini söyledim. Gaston Doumergue yetmişine! yaşının son günlerinde gizilce evlendiği genç kızlar İçin hikâyeler yazan karisiyle burada sakin bir ömür sürüyordu.
(Arkası var>
Büyük güreş müsabakaları
Tepebaşı bahçesinde en meşhur pehlivanlarımız karşılaşıyor
Kış aylarında favılasız bir şekilde devam eden İstanbul güreş ajanlığının faaliyeti bugün Tepebaşı bahçesinde yapılacak srn müsabakalarla nihayetlenml? olacaktır.
Türk sporuna parlak zaferler kazandıran ve bütün dünyaya ay yıldızlı form-mzı tanıtan güreşçilerimizin maalesef merkezi bir vaziyette kapalı salon olmamalı yüzünden y-p' tıkları müsabakalar çok sönük kalmış. bilhassa son zamanlarda s.ssiz sadasız cereyan edrn müsabakalar biraz da biz spor muharrirlerinin futbola razla yer vererek güreşi İhmal etmemiz üzerine lâzım ge'Tn alâkayı toplıyamanııştı. Güreş minderinden yetvmlş ve bu sporcuların muhtaç olduğu teşviki yakından duymuş o-Ian grnç federasyon rflslnin merkezi bir muhitte kapalı salon İnşası yolunda sarfettiğl gayreti, ve Fatihin ISST bir kö^e İnde medrese odslarıno sığınan faal giireş ajanının her haftaki müsabakalarla bu spor şubesin! yaşatmağa çalışmasını yakından bildiğimiz İçin bu hususta kendilerin! müaheze değil ancak tekdir edebiliriz.
Parlak devirler yaşıyan güreş şubemizin pa$lf kalmasını biraz da be> sencdenberl Avrupayı yakan, yıkan harbe bulmaktayız. Güreş kiMnuun en şaşaalı devrinin ecnebi pehlivanlarla sık, sık müsabakalara ynpt ğı-mız zamana tesadif ettiğim hepimiz hatırlarız. D.:nvanm en meş’ ur gü-reşvlJfrlni yetiştiren Ftolandiıa, İsveç, İtalya pehlivanlar nın birisi gelir, birisi gider, h-r sene bütün Balkan milletlerinin İştirâk ettiği Ba ‘ n şampiyonası memleketimizde başlı başına bir -por hâ-'i esi olurdu.
Güreş şubesinde bu canlı hareketleri yaşamış olan pehlivanlarımızı son senelerin alâkasızlığı ve ses İzli-
KADIKÖY S w S. E Y Y A’da
iki Filim
1 — Hoıııoii Durduran Şehir
Franchot Tone — E Von Ctrohein Akim
2
İki
Millî eğitim kupası
Fenerbahçe - Beşiktaş. Galatasaray - Beykoz maçları
Yarm şeref stadında Fenerbahçe İle Beşiktaş en çetin maçlarından birini yapacaklardır. Galatasaraydan sonra Uçaksavara da mağlûp olarak Maarif kupasından ümit kesen Sİ hay beyaz takımın son haftalarda aldığı neticelerin tesirlerini silmek ve ye’se düşen taraftarlarına rahat bir nefes aldırabllmek İçin kazanmak azmile oynayacağım pek İyi bildiğimizden yarınki maçı çetin diye vasıflandırıyoruz.
Sıkı bir yarış halinde devam eden lig maçlarında Beşiktaşın peşin! bı-raknuyan ve İkinciliği kazanan Sarı lâcivert takımın Maarif mükâfatı maçlarında Beşiktaş ve Gaıatasarayı arkada bırakark şimdiden birinciliği sağlaması döt, beş seneden beri Fenere daima tefevvuk eden Siyah be-yazlılann vaziyetini hayli güçleştirmekte bulunmuştur.
Hakkı ve Şeref gibi iki büyük yıldızın süslediği ve sürüklediği Siyah beyaz takım son senelerde bize en güzel futbolu göstermiş ve pek kıymetli neticeler elde etmiştir Bu böyle olmakla beraber on beş senedenberl bllâ fâsıla Beşiktaş kadrosunda yer alan bu elemanların yaşlan dolayıslle artık fornılerlnl muhafaza edebilmek hususunda çok ciddi bir perhize girmeleri gerektiğini teslbn etmek İca-beder. Bu ise cidden ağır bir külfettir.
Takımdaki genç elemanlar Hakkı ve Şerefin idaresine ihtiyaç hissettir-mlyecek kadar bilgili olmadıklarından Hüseyin. Yavuz ve Kemalin her zaman takdir ettiğimiz gayretlerini tanzim işi sıkışık anlarda Hakkinin, hücum halinde de şerefin vücuduna lüzum hissettirmektedir Beşiktaşın Galibiyet sansı Hakkı İle Suretin perhizine bağlıdır. Bu yarın için de havledir. Bu İki as oyuncu kendilerine düşen ağır yükü başarabildikleri nispette takımlarını muvaffakiyete gö-
Ajanlığın tertiplediği senelik faaliyet programının sen müsabakaları bugün Tepebaşı bahçesinde saat 16 da yapılacaktır. Sönük geçen güreş karşılaşmalarının parlak bir törenle kutlanması için bu müsabakalara azami şekilde ehemmiyet verilmiş ve en kıymetli amatör pehlivanlarımızın iştlrâkl temin edilmiştir Müsabakalar ajanlığın himayesinde güreş sporunda en fazla faallyft gör teren Kasımpaşa İle güreş kulüpleri tarafından organize edilmektedir. Güreşçilerinin malzeme ihtiyaçlarını temin etmek için uğraşan bu İki kulübümüzün İdarecileri her bakımdan takdir edilmeğe lâyıktır
Müsabakaya iştirâk edecek pehlivanların İsimlerinden anlaşılacağı ü- ___________________________________
zere karşılaşacak çiftler bugünün en ttireceklerdlr.
«.—1 Fen er bahçe ye gelince Yavaş yavaş ananevi temposunu elde etmeğe başlayan San lâcivert takımın İçinde sn veya bu İsmi zikretmekten ziyade umumi bir ahenk belirdiğin! tebarüz ettirmenin yerinde olacağını kaydettikten sonra diyebiliriz ki: Fenerliler Maarif mükâfatı maçlarında cidden
başta gelen güreşçileri ve iddialı ha-Slmlari olduğuna göre müsabakaların çok zevkli olacağı muhakkaktır
Derece alacak pehlivanların ayrıca milli güreş takımımıza namzet olarak seçilecekleri de karşılaşmaların e-hemmiyetinl arttırmaktadır. Programa göre 56 kiloda küçük Hüseyin - _________________w________ _______
Hakkı .Fehmi - Cemal. 6! de Oktav - 1 muvaffakiyetli oyunlarla şampiyon-Halil, Mehmet ■ Mu tafa, 66 da Ga- tuğa liyakatlerin! ispat eylemişler va zan fer - servet, Vahdet - Ihsan, 72 basımlarına üstün olduklarını gös de Nevzat - Kandemlr. Yusuf Aslan termlşlerdlr. Bundan evvelki maçlar- Ali, 79 da Kâzım - Faik, 87 de Rı- ....
zık - Satm Arıkan. ağırda Çoban Mehmet - Tosun. Samsunlu Ahmet -Mersinli Ahm’t güre’eceklerdlr.
ŞAZİ Tezcan
BU GÜN



Oo
e
5 h
1 K 9 H)
ı
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Bir meyva - Tersi cereyan eden.
2 — Rezil ve rüsvay. .
3 — Ekşi bir meyvaaşifi
4 — Başına «Dn gelirse stok yfrt-> dlr - Dâva vekili
5 — Çok seyrek Dlr dokuma,
6 — Rivayet eden - Avrupa ile Asya arasında bir dağ silsilesi.
7 — Tersi havada kımıldaşandır -Tersi tatlı değil.
8 — Budala bal böceği - Tersi sorgu eki.
9 — Uzun değil • Merhamet.
10 — Isale ettirilemez.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
5 —
Harb sonunda hava seyahatleri
Tamiroff
- Boşanmak istiyorum
DİCK POWEL — JOAN Bf.ONÖEL ılâve'en en yeni harp JURNALİ h

4"r" I
Memnu meyva... Aşk yıldızı., gibi harikalar yaratan rejisör »PRESTON STURGES > îq son zaferi
ARADIĞIM AŞK
..PALM 1 '. CH STORVı,
CLAUOETTE COI.Hr.KT— JOEL Mc. CREA MARY ASTOR — RUDY VALLEE’nin yarattığı Bir aşk romanı... Eşsiz bir neçe fırtınası sen?nin en
«inedir. Bu ? ii n T_> âl e ’ de
güzel
>
da dalma Beşiktaş tarafında dolaşan galibiyet İbresini bugün İçin Fenerden uzak görmek cidden insafsızca bir mütalâa olacaktır. Sonra bu ta-kim Beşiktaştan İlk beş dakikada iki gol yediği halele sahadan yine yenilmeden çıkmak gibi bir maneviyat sağlamlığı da göstermiş bulunmaktadır. O günkü Beşiktaş muhakkak ki yarın sahada göreceğimiz takımdan daha ümitli idi. O günden sonra Fener, hepsi İnkişaf arşeden maçlar yapmış. Beşiktaş sukutu hayal djğj-ran neticeler elde etmiştir Biltün bunlar müspet bir görüşle Fener lehine bir hükme sürükleyici mahiyette vakıalar olmakla beraber futbolda tesadüflerin rolü herşeyl altüst edebilecek kadar büyüktür
Mamafih ne olursa olsun Sarı lâcivert takım yarın bir kaç yıl fasıladan sonra da olsa Beşiktaşın karşısına daha güvenilir bir takım halinde çıkacak ve makûs şansını yenmek İçin elinden geleni yapacaktır. Bunu bildiğim için maçın çok -şevkli olacağını tahmin ediyor ve galibiyetin buna binlerce seyirci önünde hak kazanacak tarafta kalmasını temenni eyliyorum____________Örmen Kayrak
Curtis - Wright uçak fabrikasından bildirildiğine göre, harb sonunda hava yollarına başvurmak suretile yapılacak seyahatler çok büyük bir rağbet görecektir Bu tahminler bir çok âmillere istinat etmektedir, Harb devresinde elde edilen inkişaflar sayesinde, sulh zamanındaki hava seyahatlerinde büyük bir ,re-nllik olacağına asla şüphe ed!’e-mez. Esasen, kayaların sayısı büyük mikyasta azalmaktadır; hattâ, hava tehlikesi diye bir şeyin bahis mevzuu bile olamıvacağı tahmin edilmektedir.
Kör uçuş, kör iniş, iyi tenvirat. mükemmel rüyet. muvazeneli uçuş gibi yeniliklerin, hava yollarile yapılacak seyahatin konforunu arttıracağına asla şüphe edilemez.
Daktilo bilen

memur aranıyor
Bir müessese İçin, eski Türk-çeyl bilen ve kolaylıkla daktilo yazan bir memura ihtiyaç vardır. îstiyenlerin (Afcşam) İdaresine müracaatları.
*

f İSTANBUL
GAZİNOSU \ Bu akşam 21 de “ İsmail Dümbüllu tekmil kadrosile Ahmet Güldürür KAYSERİ GÜLLERİ komedi 3 perde Yarın 15,30 da matine. Tel: 4057-1

Teşekkür
Sevgili babamız ve aile reisimiz DURSUN VELİOĞLUNUN vukuu vefatı dolayıslle gerek bizzat, gerek mektup ve telgrafla kederleri-; mlzi paylaşan akraba ve dostlarımıza ayrı ayrı teşekküre imkân olmadı- j ğından gazetenizin tavassutunu rica1 ederiz.
Aile Damına Mustafa Velioğlu'
I
%
2 El) YÜK VE YENİ FİLÎM
1 - ERKEKSİZ
Sinemasında ŞEHİR
Büyük aşk ve macera filmi Baş rollerde: LİNDA DARN7-I.L — FDGAR BUCHARAN
2-ÖLMEYEN CANAVAR
Baş rollerde: JAMES ELLİ SON HEATHER ANGEL


f~} i IS Al • Yeni kurulan Balkanların en bil-J . vük ReVÜ Opcret|nj seyrettiniz mi?
I)iK K Al* xcnı Kuruıao Baikar.iüiın en bu-
r J . vii|c ReVÜ Operetini sejrcttiniz mi?
ATİLA RhVÜ OPEKETİ
100' kişilik Kadro, Büyük Orkestra, Bu güne kadar görülmemiş muhteşem elbiseler, Swing, Caz ve en yeni dansları, Üç saat Kahkaha İçinde seyretmek fırsatını kaçırmayınız.
Her akşam saat 21 de Suare ve
Pazar günleri saat lö da matine
DEĞİŞEN DÜNYA
Bu eserde: Karmfn Mirandayı ve şimdiye kadar tanımak fırsatını bulamadığınız yeni yıldızlarla genç kız tanıyacaksınız... Yerler numaralıdır. Gişe saat 13 den İtibaren açıktır.
TAKSİM: YAZLIK MAKSİM REVÜ OPERET TİYATROSU
Seiefon: 42633, Geceleri tramvay t -aıln edilmiştir
50
Maçların programı
Şeref stadında: Saat 14,30 da Galatasaray - Beykoz. Garan. Akal, Uluöz. 16.30 da Fer>?rbrthçe - Beşiktaş, Kılıç, Gezen. Gilventürk.
Galatasaray stadında: Saat 10 da Elektrik - Rami; Akın. Eldenı, El-nıen. 12 de Deralrspor - Ta’kızak; Esir. Eldem, Elmen.
■— ■—— ■■■
Hukuk fakiilte&i şampiyon oldu Üniversite fakülteleri arasında devam etmekte olan futbol maçlarının son karşılaşmaları hafta arasında Vefa stadında yapılarak nihayetten-mlş ve hukuk fakültesi Üniversite futbol şampiyanu olmuştur. Yapılan son karşılaşmalarda sivil tıp, askeri tıba 0-5 galip gelmiş, hukuk İle iktisat maçı çok heyecanlı bir oyundan sonra 0-0 berabere nihayetlenmlştir.
1V/TI7I CV Hürriyet uğrunda müthiş mu-□ lifiUO 1V1£jLIL1X cadde... İnsanlık ve vatan aş-
.uuıjuıı kl Gütel bir sevgili... Kahra-
Slnemasında man bir vatandaş,,.
Nefis bir sanat âbidesi,,.
ıl
HffliYFT KAHRAMANI
Bas rollerde VAN HEFLİN — Lionel Barrymore-Ruth Hussay 9

(—
EL
[SAVAŞ KIZI
Pek yakında
ELHAMRA SİNEMASINDA |
'.simin en hissi ve en heyecanlı filmi

Bir televizyon stüdyo su nasıl çalışıyor?
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
KUŞ BAKIŞI:
Aletler sessiz ve seyyardır. 7eleviz yonda, sinemada olduğu gibi bol makyaj kullanılmıyor. Dekorlar mahdut ve gri renktedir
Aşiyan müzesine konulacak olan üç tabloya dair..
Pırlantalı asa taşıyan Mareşal !
Müthiş bir kar tipisi içinde, sabahın en erken saatinde, kapı önünde duran araba...
Faaliyet halinde bulunan bir televizyon stüdyosu, tablo ve dekorları hn.rıriajna.k', metinleri düzeltmek, ışıkları ve resim çekme makinesin! ayarlamak ve İcâbında makineleri tamir etmek üzere sahne aralarında hiç durmadan mütemadiyen çalışan bir sinema stüdyosuna benzer.
Tj?ihct 1 metotları te* andan radyodan ziyade sinemaya yaklaşan ve bunlardan her ikisine de benzeyen televizyon, radyo ve sinemanın bütün güçlükleri!? karşılaşmaktadır.
Artistlerin el yazısı okuyabilmeleri veya unutulan bir metni çarçabuk hatırlamaları m (imletin olmadığından rollerini mükemmel surette öğrenmeleri gerekmektedir.
Televizyon filmi çevrudıği saman tenviratın mütemadiyen ayarlanması lcabettîfcme göre, sinema eksperlerinin ekseriya yaptığı gibi ışık tesirle-rtrden istifade etmek imkânsızdır
Kerim çekme makinesinin f . . ___________
sahası gayet mahduttur. Tek insan dlği zamanlar mu tesna. televizyon ben2jvon]u Tâkin garibi şudur Mhnai») «*nAm«inw*nk-huten riaha artisti matara! yar.mamaktadır Ka-,^. gjJ e bevin klâsik şekilden ’se-'dan muhtelif8 renklerde makyajlar zerre kadar ayntaaksızm yap-’-j'.m-mmktndırim- tırdığı o gayet sade elbiseler za-
Çot fotojenik olan hakiki .eya suni maninin en hararetli moda düş-btr çehrenin televizyon perdesi Cze- kufilerini bile hayran ederdi, rinde ifademiz otarak belirdiği sk sık Ekrem bev katiyen modaya uy-görûlmektedir. Televizyonda kırmızı maz fakat modayı kendisine uy-saçh. gayet ince ve zayıf yüzlü insan- 1 - - - - - -
lar -tercih olunmaktadır, çünkü televizyon makinesi r erimleri çekerken genişletmek lstidadındadır. Bu şartlar içinde belki bir gün telerizvınnm l meydana getirdiği bu yen1- meydan» , çerdi, leln büsbütün yeni bir «vü'izlar* se- j EZ’-l risl İntihap etmek İcabette ektir
Bir mütehassısın bu hu u«‘ v belirt- narinlik halindeydi, ti&ine güre, televizyonun radyodan' - - - - -• -- -
daha cok sayıda keskin zekâlar kulla-nabümfslne rağmen aranılan şartlan bulmak o kadar güçtür ki keskin zekâlı televizyon artistlerine çok ender olnrak ra'l^nnOlımrirt^’r
—-—------------------—--—-—***■—
| Terzi Alemşahın endişesi — Nejadın mektebinden gelen mektup — Bir | baba şefkati âbidesi — Büyük baba ve torun — Çocuğun ayaklarını j avuçlarınız içinde ıstttntz!.. — Kim kimden daha büyük?. — Edebiyatçıların yaşlan — Recai zadenin yüzüncü yılı — 3 resim..
Zamanın meşhur terzisi Alemşah, kalfasına döndü:
— O kumaşı kaldır... Ekrem beyefendiye göstereceğim... dedi.
Kalfa kumaşı kaldırırken Be-yoğlunun en İyi terzisi olan Alemşah Recai zade Ekrem beyi düşünüyordu.
Alemşah'in en zarif müşterisi oydu. Recai zadenin giyinişin deki incelik de şöhret salmıştı. Bu elbiseleri diken Alemşah dikişinde hiç bir zaman tem olarak maharetini gösterebildiğine kani değildi.
Tanınmış terzi ile müşteri, her elbise dikilmesinde âdeta münakaşa ederlerdi. Terzi Recai zadenin — meşhur zarafetini düşünerek — her elbisede az çok modaya uygun hareket itmeği isterdi. Çünkü bu elbiseleri sanatkâr terzi, üzerinde imzası olan birer sanat eseri addederdi. Bunun için sık sık modayı İleri sürerdi. •
Halbuki Recai zade katiyen modaya ayak uydurmaz, elbise dilönıinde klâsik şekilden zerre
' İşte hakika-
Operatörlere rehcerlik etmek üzere her resim çekme makinesinin arta-sinda makine İle yazılmış program ve cevaplan gösteren bir kâğıt astlı bulunmak tadır. Fakat operatör. daha ziyâde b&hzasina ve derhal yapılması gereken derişiklikleri kentlisine bildiren direktörün talimatına güvenir
Sinemaca en ço.( kullar.:.an hilelerin büyük bir kısrj direktörün eni-rint âmade tutulmaktadır. Direktör, yatandan çekilen resimleri ve uzaktan çekilen manzaraları değltlrebll-mekteölr. Bir sahneye gölge verebilmekte veya onu başka bir sahne haline sokabilmekte, hattâ İki veya daha fazla sahneyi aynı zaman-la gösterebilmektedir. ,
Bundan başka direktör, bütün ses kadar ay i ılmazdl. _
ve söz tesirlerinden de istifade ede- ten artist Olan terzi Alemşah "1 bilmektedir çileden çıkaran şey de buydu.
Sinema artistinin aksin olarak, Sanatım göstermek İçin saha bu-
görüş büyük bir sakal tajınman lâzım gel- araıyan coşkun bir sanatkâra
Inc'in rîlfri 7;m3nllr TnitU^^nn f^terİTvnn . . . — -- . ... . -
sahneleri dnemalardakinden daha artisti mutaya] apmama&tadır. Kakışadır, çünkü nispeten küçük o'.an l dm artistler gözlerine gölge yapma-televizyon resimlerini takibeden 4T-, "7 riskleri:
yirel. bir sinema perdesinin karşısın- kullanmaktadırlar da bulunduğu zamandan daha ziyade ” * sabırnriık gösterir. Aynı televizyon resmi 30 saniyeden fazla gösterildiği takdirde seyfrrin'n dikkat! gevşemeğe bajtar
Bütün teçhizat seyyar ve sessizdir
Müttefik kuvvetlerin Almanya'da aldığı mllyonlarca esirle? aranda birçok M&resal vardır. Bu martsa narın en mûhlmml Herman Goeriu g'dlr. Goering. H1 ti er 'den sonra Naziliğin en mühim şahsiyeti İdi. Hattâ Hitler, kendi şlnd?n sonra Goeringln 'Fuh-m> olacağını ilân etmişti.
Goerlng geçen harbde pilottu. Harbden sonra Danlmar'-ra ve İsveç'te makinist olarak çalışmıştır 3922 de Almanya'ya dönmüş. Hltler’e tanışarak Münih ayaklanmasını onunla beraber tertibetmlş'.ir Bu ayaklanma muvaffak olmayınca Hilierle birlikte hapse tıtalmıştır Fakat hapisten kaçmağa ve Avustoryn‘ya_ geçmeğe muvaffak olmuş, Oradan İtalya ve İsveç'e çıkmıştır. Isvvçde gpşt-r-dlğt tabii olmıyan hareketler yüzenden tımarhaneye gönderilmiştir. Goering’in hastalığı İçin (Hysterie anti soclaD teşhisi konmuştur. Goering uzun müddet timprUanede kaldıktan, sonra çıkaran 1927 ae Almanya’ya dönmüştür. Burada nucıun kıtalarını teşkil etmiş. Nazi partisinin en mühim tnüDiessîi’erindr'a Diri olmuştur,
Hitler iş başına geçtikten sonra Goeringl Prusya başreta’l ve Almanya Hava Bakanı yapmıştır Hsrbin İptidasında her tarafa dehşet ?aean Alman hava kuvvetini o vucıda getirmiştir. Goering, hiç bir ku-ıvetin Alman hava silâhına dayananı »yarağını övünerek söylerdi. İngiltere muharebesinin ilk günlerinde A'men uçakları tarafından yapılan bombardımanların tesirini görmek üzere bir çak la Londra’nın üzerinde urmuş-
durduğu çok olurdu
Giyinişindeki zarafet edebiyat tarihimize geçmiş olan Recal zade dalma koyu renkleri se-
ievmyon stüdyosunda bulunan fcer şey, kolaylıkla yer değiştirebilme-lidir. Projektör, resim çekme makinesi ve mikrofonlar, hafif bir İtişle ses çıkarmadan yer değ!Girebilen 3 kauçuk tekerlekli bir araba tertibatı üzerine monte edilmiştir. Bunlardan her b.rinin bir veya birçok kabloları vardır. Vazifeleri, bn cihazları getirip götürmekten ibaret olan müteaddit garsonlar, kabloların birbirine karışmamasına ve düğümlen-memestne dikkat ederler.
Mikrofonlar, operatörler laralîti-dan resim çekme makinesinin görüş sahası dışında artistlerin babından . .
yııkırı tutulan büyük odun çubuklar dirilmektedir. Çalışmaların c’evaırm fecrine monte edilmUtir. ca artistler, resim çekme makineleri
Umbutl tenvirat, artistlerin başın- ve projektörler ileri, geri çekilmekte dan yukan 6 şar veya 12 şer olarak ve yer değiştirmektedirler. açılı bulunan ve stüdyonun her hangi Bu dekorlar ekseriya muhtelif gri bir tnmfır, d.-ın yerleri ceğlştirflebıle- renklere boyanır Gri renk diğer cek bir şekilde tesis edilmiş bulunan renklerden daha zivade. arzu edilen ■lektrlk globlarile tenin edilmektedir, nihai tesirin elde edilmesini mümkün Projektörler de tekerlekli ş&ryöler kılmakta ve kolaylaştırmaktadır. t ...
fecrine monte edilmiştir. Bunlardan' Sinemanın fa-dalanabUece ! hu- Geçen gün getirdiği cüzdanına her birinin ayrı bir operatörü ve alt dutsı» harici manzaralara ve radyo- mektep İdaresi tarafından Nejat tarafından sahnenin aşağı tasnnnı nun geniş İmkânlarına nispetle tele- • , rgflyet jvj bjr şakirttir Ken-avtltnİAtmAen varavAn «fs mun- vİKvnnun en savı? n-vfetzv-ını teşkil 1 UınV»ı*dl hOŞBUdUZ]
ibaresi yazılmıştı O kadar sevindim kİ gözlerim yaşla doldu.» Nejadın ölümünden sonra Ekrem beyin geçirdiği sarsıntıyı uzun uzun anlattık. Torunu Mu-vakkar doğunca Ekrem bey Ne-jadın bütün sevgisini bu küçük yavruya vermiştir. Bu sevginin bu şefkatinin büyüklüğüne dair bir vaka anlatalım:
Ekrem beyde temizliğin bir hastalık haline geldiğini söylemiştik. Her gün sakalını 6 - 7 kere f'oşur foşur köpürtür, her tarafını ona göre yıkar, temizle
Dekorların tahdidi
Dekorlar, tiyatroda veya sın-mada olduğu gibi değiştirilmeme kte, senaryon tır. duvarları boyunca seri halinde
Elbiselerin! gayet iyi giyinirdi. Esasen titizliği ve temizliği bir 10 senelik elbisesi henüz dün dikilmiş gibi dururdu. Üzerinde en ufak bir toz görülmezdi.
Ekrem beyin diğer hususiyetlerine geçelim.
Yeryüzünde bir çok (-anao tipleri görmüş, anne şefkatine dair sayısız hikâyeler d ini emiş izdir. Anneye nazaran baba tipleri o derece dikkati üzerlerine çeke-memlşlerdir. Ekrem bey yeryüzünün en nadide baba tiplerinden biriydi. Babalık şefkati onda âbldeleşmiş ti. Ölen oğlunu bir fasıl halinde edebiyata sokması da bunu gösteriyor.
Mektuplarından birinde Ne-jjattan bahsederken şöyle diyor:
Aşiyan müzesine konulacak olan üstad'ın portresi nlrdi. Hele kendisinde kaib has- yaşça da ağabeyleri mevkiinde tahğı olduğunu anladıktan son-1 bulunuyordu. Namık Kemalden ra bu temizlik büsbütün fazla- 7„ Ziya paşadan ise 22 yaş küçük taşmıştı. Sokakta ölmekten kor-'olan Recai zade Terfik Fikretten
aydınlatmağa yarayan bir sıra mun- vizyonun en zayıf noktarinı I zam amptiller vardır. Resim çekme eden bu dekor tahdidi, bu e aslı me-maklnelerl ç-ık büyük ve seyyar sa- , seleyi halletmek İçin televizyon stüd-banlıtaar üzerine sıta gıkı tutturul- yosu direktörlerini büyük bir mriıa-muştur Bu sahanlıklar, operatörün jet göstermeğe mecbur etmektedir, istikametine ufki ve şakuli olarak' Bazan hariçte çekilen sahneler için değiştirebilmesin! temin eden hususi filim, üzerinde dekorların gösterildiği bir mihver örerine monte edilmiştir. bir perde önünde çevrilmdrtedlr.
Üc resim çekme mataneu hep bir- Teltr.lzyon cihazlarını imal eden desı işlemekte .unlar can biri yakın- r'- • — • ---•----■— --------------
da bulunan, diğeri uzakta bulunan eşyanın resmini çekmekte, öçûnchsÜ de müteakip sahne İçin hazır bir vaziyette bulundurulmaktadır.
Kırmızı renkteki ışık işaret'e1-".
stüdyonun çalışmakta olduğunu ar- vonu arasmdâ takriben 8000 te! evli-ttstlere, resim çekme opera türlerine ton alıcı cihan vardır.
ve teknisyenlere bildirmektedir. I Televizyon İşaretlerinin telle nakli-
Direktör, kontrol odasında bulunan n! temin edebilecek hususi kablolar bir mikrofonun arkasın s eeçnrirte ve provalar esnasında «rtlrtlere ve teknisyenlere oparlör vasitâ'lle emirler vermektedir. Bütün fotoraf, mikrofon veya projektör operatörleri çalıma esnasmda din leyle! cihazlarla mO-
Da Mont l&boratuvarlan, muaKam ve pahalıya malolan stüdyoların ve çok şayıdg personelin faydasız olduğunu İspat etmeğe koyulmuşlardır.
Bugün Birleşik Amerika'da muntazam surette çalışan 7 emisyon lst&s-

I
' 11
s çc* pahriı olduğundan bu meselenin en pratik hal çaresi, birbirinden 80
’ kilometre kadar mesahed? nakle-dlc!
ı menzil pekalan kurmaktır.
ı Son samanlarda New - York FUâ-■ delfla yolunun ötesinde bir yerde bu cehhra bir ballık taşımakta ve dlr k- nevi bir tecrübe istasyonu tesis edll-törûn emirlerini bu suri tle alm'.kta- mlştir dırlar. Televizyon belk! bütün Birleşik
Rwlm çekme makinesi operatörle- lAmerlkadn pek çabuk yayılamıya-rtn çalışma em asm d?, asgari talimat çaktır, Bununla beraber »Radio Cor almak metile çalışabUmelertn! temi - poraticm o? America, müessesi. 5 se-etraek örere bSt'm sCnaryö, en ufa!- nellk bir sulh devresinden sonra tcfcrrııatma kaJar önceden tenrirr. Birleşik Amerika'da halkın P 60 mın de kârlı bir İş temin ed:r gibi görün-edilmiş bulunmaktadır. ıistifade edebileceği 160 televizyon.mektedir.
neşriyat İstasyonu bulunacağını tahmin etmektedir.
O zaman evlerde kullanılacak aba makineler, bir televizyon ve radyo alıcı «Ihan İle teçhiz edilmiş otomatik bir fonograf kombinezonundan İbaret olabilecektir.
Teknik bakımdan televizyon daha bugünden memnunluk uyandırdı e gitl eğlence batanımdan umumi bir kıymet İfade etmekte. Amerikan hu susl reklâm v( Hân sistem! sayesinde!
kuyordu.
Titizliği o dereceye gelmişti ki sabahleyin kalkınca kendi yatağını. yine kendi elilç yapar veya zevcesine rica ederdi. Başka kimseye yatağına el sürdürmezdi. tşte bu tertemiz Ekrem beyin en büyük zevki torununu yata-gına alıp onunla saatlerce oynamaktı. Küçük yavru bazan küçük bir kaballat de yapardı.
O zaman bütün ev halkı sonsuz bir telâşla koşarlarken Ekrem bey:
— Gül suyudur o... yok...
SÖzîerlle onları teskin Bir aralık Ercüment ali esil e baba yüzünden ayrılmış. İstanbulini uzak bir mahallesinde oturuyordu.
Müthiş soğuk bir kış günüydü. kar yağıyordu. Tipiden göz gözü görmüyordu. Sabahın er- bu üç büyük edebiyat adamının, ken saatiydi. Ercüment Ekremln ı Recal zade Ekrem’in. Abdülhak kapısı çalındı. Açtılar. ....... “
Ekrem bey araba ile gelmişti, ı Merak ettiler. Zira gençlerin bile sokağa çıkamıyacağı derecede hava soğuktu Arabanın kapısını açarak:
— İçeriye buyurmaz mısınız?., diye sordular,
Ekrem bey' cevap verdi:
— Hayır... Giremeyeceğim. Derhal dönmek mecburiyetinde-ylm. Yalnız size şunu söylemeğe geldim. Hava pek soğuk. Muvak-kan odadan, hattâ yataktan çı- : karmayınız ve ayaklarını avuç- : lartnızın içinde ısıtınız.,.
Bunu sıkı sıkı tembih ten sonra Üstat Ekrem'in arabası kar tipisi içinde kayboldu...
Arkadaşları arasında-
20 yaş büyüktü. Halit Ziyadan 19 yaş. Abdülhak Hâmitten 4 yaş. muallim Naclden üç yaş, Sami paşa zade Sezaiden 12 yaş, İsmail Saladan 19 yaş büyük olan Üstat Ekrem 1847 doğumludur. İki sene sonra Recai zadenin yüzüncü yıldönümünü lâyık olduğu saygı ile kutlayacağız.
Zarar
ederdi. Ekrem
ettik-
Bir tabloya dair..
Diğer taraftan Aşlyan müzesinde Tevfık Fikretten başka devrin üç büyük siması, Recai zade, Abdülhak Hâmit ve Sami paşa zade Sezai İçin birer oda ayrıldığını gazetelerde okuyoruz, Bu müze için bu üç büvuk edebiyatçıya dair hâtıralar da toplanmaktadır. Bu arada üç de tablo bulunmuştur. Resme pek meraklı olan Abdülmecit vaktile
Goenng Büyük ou gururla t»ç cır düşman uçağının Alman topaktan ürerinde uça miy atasını söylemişti. Son senelerde müttefik açak’.an gece gündüz Almanya üzerinde uçarak istedikleri yeri bombardıman etmeğe başlayınca Goering'ln vıldm -ön-meğe başlamıştır.
Goering. İsveç çe umar naneye knrım avının da gösterdiği gibi tabii bir insan değildi Şatafata çok meraklı idi. Alman ordusunda mevcut olmıyan renklerde üniformalar yaptırır. pek çok nisan ve madalyalar takardı.
Bîr merakı da oyuncakla oynamaktı. Bilhassa elektrikle LşUyea şimendiferleri çok severdL Svıuin üst katinda büyük bir salonu $lm>--ıdifer hatları döşetmistl. Bu natlar öterinde birçok trenlerin gidiş ve Eciisml İdare ederdi. Çok samimî dost i arını bazen bu salona çıkarır yerlere serilmiş postlar üzerine oturarak trenlerin sevk ve idaresini onlara s^yret-tlrirdi
Goering son günler rarfında Sate-bourg civarında bulunuyordu Buraya gelen yedinci Amerikan orduzuna mensup 36 mcı tümene teslim olmuştur. Bu hususta yaveri albay ton Brauchltsch 'eski Alman başkumandanının oğlu1 teşebbüste bulunmuş ve Goering tümenin kumandan muavini GL Stack’a teslim olmuştur. GoerlngTn yanında karısı, çocuğu, yaverler!, hizmetçileri bulunuyordu. Bütün bunlar, birçok valizler ve kıymetli eşyalarla Kutbu 7 şatosuna nakledilmişlerdir
Goeringln iddiasına göre 24 .lisanda. Almanya'nın ikiye ayrılmak ürere olduğunu ve artık tealimden başka çare kalmadığını telefonla Hlt-ler'e söylemesi üzerine Hitler kendisini '.manim kaybetmekle itham ederek ölüme mahkum etmiştir Fakat bütün tınran ve merkUerindcn vaz geçerse ölüm cezasını affedeceğin! bildirmiştir Goering bu tebliğ üzerine bütün vazifelerinden istifasını vermiştir Fakat buna rağmen Hitler kendisinin öldürülmesini emretmiştir. Goertn hava kuvvetleri mensuplanma yardımlyle kaçmış teslim olancaya kadar gizlenmiştir.
Goering 52 yaşındadır. Faraşı pek çoktur. Almanya *nm en zrngln adamlarından biri diye meşhur-!ur. Şatafat merakı yüzünden elindeki Mareşallik asasına bile pırlanta taşlar koydurmuştu!

|Hâmid’in ve Sami paşa zade Se-Jzai'nfn aynı boyda büyük birer • tablolarını yapmıştır. Belediye bu üç tabloyu, Aşiyan müzesi için tedarik etmiştir. Esasen müze Fikretten başka, Recal zade Ekrem, Abdülhak Hami t, Sezai beylerin hâtıralarını da ihtiva edeceği İçin bu üç tablonun bulunup elç geçirilmesi pek İyi bir şey olmuştur
Recal zade Ekrem'in bu bahsettiğimiz büyük boydaki tablosu hâlen bir kız lisesinde bulunmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı yol İle bu tablo Aşlyan müzesine aldırılacaktır.
Hikmet Feridun Es
Alman denizaltılar)
Aile hayatında bu kadar ^f tngîü^lere »eshm oluyor kat i baba olan Recai zade arka- ,
, daşlan üzerinde de daima bir ?!yah ta-.Tsk çüımiş ol-
ağabey hürmeti uyandırmıştır.
Vaki.", tanzimattan sonraki ________
meşhur e-’-h’ tçılarunızm Ziya bıT den*»'* ipaşa ve Namık Kemalden sonra tekleniyor.
Londra il (BSC.l — Dört Alman
d tıkları halde ’nriliz limanlarına gelerek teslim olmuşlardır Buvua de ıta'tılarm ge»lp teslim ol-
■ Ruz fen adamları, renkli
, pamuk yetiştiriyorlar
; Sen zamanlarda Rus hu adanılan,
pamuk yetiştirmek hususunda tecrû-, beye girişmişlerdir. Şimdiye kadar . kahve rengi re yeşil pamuklar yetiş-tîrmeğe m ur allak olmuşlardır, şim-
L diHir çak gizi: {utulmakta olan hu • usul, ııebatm bahis mevzuu olan ren' gl, gıdaslle birlikte kökünden alması esasına IsUnadetaektedir.
Böyle bLr pamuklan yapılan glye-, çeklerin boyanmasına katiyen İhtiyaç yoktur. Renk, nebatın teşekkülüne nüfuz ettiği İçir., «İmasına da ihtt-mal yoktur.
Bir saatte 3,500 sandviç!
■ Amerika'da 2 Brocklynll vücuda getirdikler! bir seri imalât tertibatı sayesinde bir saatte 3.500 sandviç yapmağa muvaffak olmuştur. Seri ima tâ! Sayışı üzerine konulan kesilmiş dilimler bir otomatik et ve peynir serpicisinin önünden geçmektedir. Kayış üzerindeki yarım dilimler, serpicinin önünden geçtikten sonra, diğer bir teıtl-bann ilâve ettiği yanm dilimle sandı vlç tamamlanmaktadır
Sanite 6
akşam
12 2.1
Darülbedaviden Şehir Tivanrosuna
Hiç şileple seyahat ettiniz nü?. Tavsiye ederim, çok eğlencelidir. Ben bir defa gay-’t eski bir yük vapuru ile pek uzun bir yolculuk yaptım. Altı hafta deniz üstünde kaldığım bu acayip vapur gezintisini hiç unutamam.
Bu kabil şileplerden bazıları masraflarını daha hafifletmek maksadlle bir kaç da yolcu alırlar. Zaten topu topu R - 10 yolcu kamarası vardır.
Benim bu yük vapurunu seçmemde maksat onun hiç görmem İhtimali ol-nııyan bir lakını uzak ve çapraşık yerlerdeki limanlara uğraması ve orada İkişer, üçer gün kalarak, yuk alıp vermesi İdi. vakıa bu suretle yolum çok uzayacak, ı, altı buçuk haftadan faria bir zaman kaybedecektim amma pek çok ve enteresan yerler görecektim Zaten benim de maksadım bu idi. Bunun için yolculuğa çı-kıyordum.
Daha hareket limanında yük vapurundaki yolcular birbirini tanıdılar. Yalnız iki kişi ortada yoktu. Karıtan onlar İçin:
— Bugün evleniyorlar Ve uzak limanlara sevahate çıkıyorlar. Geç kalmalarına bakılırsa merasim üzün siirmüs olacak.. Çaresiz bekllveccğlz,. dedi
Hareket zamanına beş dakika ya kalmış ya kalmamıştı ki uzaktan yeni evlileri otomobillerle getirdiler.
Genç damat ııfak tefek, sevimli bir adamdı. Gelin İrice, kalın kalın dudaklı, burun delikleri kanatlı, gözleri gayet güzel etli canlı bir taze idi. Konuşurken bazı romanlarda taŞf edildiği gibi burun kanatları titriyordu. Sıkı ve dekolte bir elbise giymişti. Kaptan onları da aldıktan sonra gemiyi kaldırdı. Biz bütün yolcular — zannederim M kişi İdik — güverteye sıralanmış ayrıldığımız şehrin denizden manzarasını seyrediyorduk. Yalnız aramızda yeni evliler yoktu. Onlar gelir gelmez kamaralarına çekil mJşlfrdl. Belki heyecan, nikâh merasimi vesaire kendilerini çok yormuştu.
Saat İkiden sekize, yani akşam yemeğine kadar genç karı koca vapurda görünmedi. Akşam yemeğinin çıngırakları çalınırken meydana çıktılar. Bütün yolcuların ve kaptanın etrafında sıralandığı masada yer aldılar, Kaptan bu henüz bir günlük kıdemli evlilere İkram olsun diye kendisine yakın bir yer gösterdi. Erkek vapura geldiği elbise ile idi- Kadın, daha seyahatin ilk günü olduğu halde, elbise değişllrmek İşgüzarlığında, bulunmuştu. Etli canlı vücuduna daha sıkı gelen kırmızı bir elb!(« giymişti.
ilk gecen’n şerefine kaptan, misafiri addettiği yolcularına gayet nefis şaraplar açtırmıştı. Bunlardan hepimize bilhassa yeni çifte bnl bol İkram ediyordu.
Lâkın yeni gelin, daha sofradan kalkmadan önce tombul, beyaz ellerini ağzına götürerek esnemeğe başladı. Bir esnedi, bir daha esnedi. Bir daha... Kaptan.
— Uykunuz geldi galiba... diye gülümsedi.
Genç kadın cevap vîrdi:
— Deniz havası!.. Hep uykumu getirir!..
O kadar bol esiliyordu kİ onun bu hali bize bile geçmişti. Birer birer hepimiz esnemeğe başlamıştık. Birazı daha otursalar bütün vapur halkını, kactsnla beraber uyulacaklardı. Bereket ki hemen kamaralarına çekildiler.
Ertesi sabah kahvaltıda kaptan yeni geline sordu-
— Nasıl?., kamaranızdan memnun musunuz efendim?.. İyi uyudunuz mu?..
Gene kadın mesut bir gülümseme İle cevap verdi:
- Kameramız «Cennette bir köşk* * diye ferif edilebilir. O kadar memnunu.- .. Ancak bu kadar konforlu olabilir
Erkek de karısının bu sözlerine can ve gönülden iştirak etti. Kaptan güiümsiyerek başını salladı.
O akşam yemekten sonra yolcular
gezintiye çıktılar. Deniz ortacında, vapurda pek az yüründüğü İçin şilep yolcuları akşam yemeğinden sonra güvertede bir aşağı bir yukarı, yürüyüşe çıkıyorlardı. Bu suretle 20 - 30 devirle bilmem ne kadar yürünmüş olunuyordu kl bu da kaptana nazaran bir insanın günlük yürüyüşü İçin kâfi bir mesafe İdi.
Bu yürüyüşlerde yalnız yeni çifti gör emi yorduk. Zira onların hemen uykuları geliveriyordu.
Kaptan her gün İyi uyuyup uyumadıklarını, bir afzuları, bir şikâyetleri, kamaralarından memnun olup olmadıklarım soruyorlardı. Bir hafta sonra kaptanın sorduğu zamanlardan birinde yeni gelin şu sözleri ile hepimizi şaşırttı:
— Aman kaptan... Bizim kamaranın penceresi yokmuş!.. Biz var zannediyorduk. Daha doğrusu farkına varmamıştık. Dün biraz da manzara, deniz seyredelim diye pen-ere aradık. Bulamadık!.. Meğer blzlnı kamara pencereslz değil mİ imiş?..
Genç adam da tasdik etti:
— Evet... Penceresi yokmuş!.. Kaptan gülümsedi:
— Eeee... Sizhı. kamara geminin orta ye rindedir. Kenarda değildir.
Aradan İki hafta daha geçti. Yani yola çıkak üç hafta oluyordu.
Bir gün genç kadın kaptana:
— Kaptan, dedi, bizim kamaradan sıcak su borları geçiyor.... Kamarayı çok sıcak yapıyorI..
Kaptan başını salladı;
— Evet... Seyahate çıtalıdan beri farkına varmadınız mı?.. Bütlin sıcak su boruları sizin kamaradan geçer... Biraz sıcak olur içerisi...
Seyahatimize başlıyalı tam bir ay olmuştu kl bir gün kadın fena halde sinirli şu sözleri söyledi:
— Kaptan... Bizim kamaradan hamam büceklerl çıktı!.. Deniz ortasında, vapurda hamam böceği ilk defa görüyorum...
Kaptan güldü'
— Vapurlarda, hele eski vapurlar da bu böcekler çok çıkarlar. Hattâ bizim vapurda sizin kamaranızın ismi »Böcekli kamara» dır. Vapura bindiğiniz gündenberl her sabah hizmetçiler sizin kamaradan yarım kürek do-losu böcek süpürüp alıyorlarmış... Şimdiye kadar nasıl farkına varmadınız?,.
Genç kadın burun tavırdı*
— Aman, pencerellzllk bir taraftan, sıcak su borularının geçmesi b r yandan, bir de bu böcekler... Kamara değil. Cehennem azabı!..
Kaptan güldü:
— Bal ayının şiiri İçinde kusurlarını görmezsiniz diye size kumpanya bu kamarayı vermiş olacak... dedi.
İlk günler »Cennette bir köşk» olan kamaranın, haftalar geçtikçe bir takım yeni ve müthiş kusurları meydana çıkıyordu. Zira artık onlar etraf-larlle de meşgul olacak zaman bulabiliyorlardı (Bir yıldı?.)
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 kuruş 5400 kuruş
8 Aylık 1500 » 2000 •
3 Aylık C00 > 1600 >
Adres tebdili İçin elli kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksi takdirde res değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşleri; 20705 — îdare; 20681
Müdür: 20497
Cemazleyeivvel 29 — Hızır 7 İmsak Güneş öğle İkindi Ak- Yatsı E. 7.28 9.30 4.54 8.50 12,00 1.49 V. 3.44 5.40 13.10 17.06 20.17 22.05
İdarehane BabIâli civarı
Acımusluk sokak No. 14
Tilida ve ilimde yeni icadlar
Kan yerine Jelatin — PenicilÜne ağızdan Verilebilecek — Mazruf ses — Patinaj yapmayan otomobil lâstiği
Dr. Vıuınevar Bush'un idaresi altında bulunan Amerikan İlini araştırma ve gelişmeler «fisi araştır,malarının çoğu harb esrarı olarak kalmıştır. Fakat umumi sıhhat alanında yapılan son keşiflerden biri hakkında fikir edinüebilmesi İçin bu esrar, son zamanlarda oldukça açık-lanmşı ve Kaliforniya teknoloji enstitüsü, kan plazmasının yerini tuta-bıkn bir maddenin keşfini bildirmiştir.
Dr. Dan D. Campeli vc Dr. UntlS Paluling tarafından keşfedilen bu madde jeîâtinden yapılmıştır. «Oxy-polygelatlne» adı verilen ve çok ucuza malolan bu madde proteinlerden mürekkep zehirlemeyicl bir terkipten ibaret olup gönüllü hastalardan mürekkep bir grup üzerinde yapılan tecrübelerde Jçan tazyikinin canlandırılmasını ve kan miktarının sırttı-ılmasını mümkün kılmştr.
»Oxypolygelatine», en az 6 aydan evvel piyasaya çıkarılamıyacağı gibi gönüllü kan vericileri yeter miktarda hakiki kan plazması vermeğe devam ettikçe jelatinden yapılmış olan bu madde. Amerikan silâhlı kuvvetleri tarafından kullanılmıyacaktır.
Peniclline hapları
1940 da penicilUne'in keşfinden beri İlini adamları, bu İlâcın hastalara ağızdan verilmesini mümkün kılacak bir usulü tekemmül ettirmek İçin çalışmağa başlamışlardır. Filhakika midenin ifraz ettiği bazı asitler bu kuvvetli ilâcı imha ederek hazım cihazı vasıtasile verilmesine mâni olmakta idiler. Fakat son zamanlarda «Şölence» Amerikan derneğinde nAmerlkan Cyanamid Co.» müessese-slnln şubesi olan aLederle» lâbora-tuvarına mensup Dr. Rayınond L. Libby'nln pmlcilline'nln hastalara ağızdan verilmesine mâni olan bütün sebepleri bertaraf eden bir usul bulduğu bildirilmiştir.
Bu usule göre penlcilllne, pamuk yağı İle dolu jelâtin bir kapsül içine konulmaktadır.
Bu jelatin kapsül midede erimekle, fakat pamuk yağının muhafaza ettiği penlcilllne ince barsağa kadar giderek orada kan damarları tarafından İmtisas edilmektedir.
Pamuk yağının seviyesinde yutula-bllen bu 90,000 ünitelik peniclline dozu, ekseriya acı veren ve bazan da hastalar için birçok mahzurları olan deri altına yapılacak her biri 20.000 Ünitelik iki enjeksiyona muadildir.
Ses, zarf içine konacak
Plâstik maddeler ve elektronikler sahasında yapılan yeni tekemmüller, kelimenin tanı mânasLle sesin bir zarf İçine konmasını mümkünleştirmek-tedlr. Bu keşif, harbden sonraki insan faaliyetinin birçok branşlarında çok faydalı olacağa benziyor.
Bu netice, hususi surette icadedil-mlş küçük ve kolayca taşınabilir yeni bir alıcı âlet sayesinde elde edilebilmektedir. Ses, bu âletle kutru 20 eantimetreyL geçmeyen plâstik maddeden gayet ince olarak yapılmış bir disk üzerine fevkalâde net olarak alınmaktadır.
Bu diskin her iki yüzünde 15 dakika süren bir dikte kaydedllebil-mektedlr. Bıı disk o kadar hafiftir kl posta İle bir zarf İçinde gönderilebilir.
Diğer taraftan disk, öyle bir maddeden yapılmıştır k! yuvarlan »bilmekte ve katlanabilmesek! olduğu gibi yere düştüğü, hattâ üzerine kurşun kalemle yazı yazıldığı takdirde bile hiç bozulmamak tadır.
Tabakhanelerdeki döküntüler
Cııicago üniversitesinin Tıp fakültesi, şimdiye kadar dabbağ döküntüsü sayılan hayvan paçalarının kundura tabanı İmalinden kumaşın su geçme?, bir hale getirilmesine kadar olan bütün işlerde kullanılacak bir madde haline gellrilmeslnl mümkün kılan bir usul keşif ve tekemmül ettirdiğini bildirmiştir.
Paçaları gayet küçük parçalara ayırmak, asitle İşlemek ve kimyevi bir madde ile yıkamaktan İbaret olan bu usulün gayet baslL ve ucuza maiolduğu söylenmektedir.
Bu usulle muhtelif kalınlıkta İplik ve kundura taban! yapmak İçin kullanılan köseleden daha dayanıklı ve tercihan baskıdan geçmiş tabakalar halinde kullanılabilen bir mamul elde edilebilmektedir. Bu mamul bu-' hara kalbedllmek suretile kumaşların su geçmez bir hale getirilmesinde de kullanılabiliyor.
| İllin adanılan hâlen bundan, ameliyat dikişlerinde kullanılmak üzere ı tel yapmağa çalışmakta ve konserve I fabrikatörleri de bu paçaların ve müştaklarının başka şeylerde de kullanılması imkânlarını araştırmaktadırlar, Paçalar, bundan evvel yal-
' nız zamk İmalinde kullanılmakta İdi Fakat şimdi zamk İmalâtçılğı başka usullerle yapılmaktadır
Karlı ve buzlu havalarda otomobiller
Ötefl'enberl karlı kış havalarında patinaj yapan, kayan ve saplanan Amerikan otomobil şoförleri, son zamanlarda İyi bir haber almışlardır.
Anlaşılan nihayet derapaj yapmı-yan bir lâstik bulunmuş ve kanaat verici denemeler yapılmış alacak.
Washington'da amatör mucitlerden mürekkep bir grup, yere tamamille değen bir lâstik formülü bulduğunu bildirmiştir.
Yere yapışmışçasına işleyen bu yeni lâstik, karlı havalara mahsus imal edilen lâstiklerden daha iyi bir cer temin etmektedir.
Çok sert bir kauçuk mahlutundan olan bu lâstik, zımpara kâğıdı gibidir.
Senenin her mevsiminde kullanılmak üzere imal edilmiş olan bu yeni lâstik, kışın karlı ve buzlu havalarda mükemmel surette çalıştığı gibi yazın kuru toprak üzerinde de mükemmelen çalışmaktadır.
Son zamanlarda yapılan denemelerde mucitler oldukça yokuş yol'ar-dan İnip çıkmışlar ve hattâ buz tutmuş bir yokuşun ortasında patinaj ve derepaj yapmadan stop ederek tekrar hareket edebilmişlerdir.
Bu lâstiklerin mucitleri olan Cla-rence ve Lonnfe Gapfn, Morgan Town (Wet Virgina) da boya ve renkli kâğıt tlcaretlle meşguldürler, bu lâstik formülü üzerinde 6 sene çalışmış vc son zamanlarda waşhington’-daki »Andy Brothers» lâstik firmasının yardımı sayesinde formüllerini tekemmül ettirmeğe muvaffak olmuşlardır.
Talaş esasına dayanan sert madde baskı suretile kauçuk mahlûlûne karıştırılmakta ve böylece meydana gelen mamul lâstiğe tatbik olunmaktadır.
Gapen kardeşler, icadettlkleri lâstiğin alelade lâstikten daha dayanıklı olduğunu tahmin etmektedirler. Şimdiye kadar yeni lâstikler üzerinde hiç tecrübe edilmemiştir. Mucitler, imal ettikleri mahlûtla sıvanan kullanılmış lâstiklerle 16.000 kilometreden fazla yol katetmeğe muvaffak olmuşlardır.
(Baş tarafı üçüncü sahifede)
«Nizamnameye müessesenln Belediyeyle olan rabıtasının şeklini ve İdari cihetlerini tesblt eden hükümler konuldu. Gerek İdare memurlarının, gerek sanat kadrosuna dahil olanların tnyhı, terfi, taltif, tecziye ve azilleri muayyen usul ve nİ2ama bağlandı, salâhiyetlerin hududu tayin edildi.»
Buradaki «salâhiyetlerin hududu tayin edildi» cümlesi bize bu nizamnamenin İhtiyaca tekabül eden ilk şartlan haiz olduğunu ispat etmektedir. Okumaya devam edelim: «Nizamname, müessesede temsil edilecek eserlerin kabul şekil ve mahiyeti hakkında da hükümler! muhtevidir. Bu kısmın müzakeresi esnasında komisyon âzasından bazı arkadaşlarımız yeniden heyeti edebiye teşkil edilmesi fikrinde bulundular. Bu husus uzun zadıya tetkik ve münakaşa oldu. Komisyonun ekseriyeti heyeti edebiye teşkil edilmesine taraftar olmadı, teklif kabul edilmedi. Nizamnamenin Şehir meclisinde müzakeresi esnasında bu cihetin tekrar mevzuu bahsedilmesi ihtimali olabilir.»
Nizamnameyi hazırlayan komisyon bir edebi heyetin lüzumuna kani değilmiş demek. Bu yalnız piyes seçmek içinse haklıdır. Fakat edebi heyetin, daha esaslı bir vazifesi vardır. Ben kanaatimi muhtelif vesilede burada belirttim. Bu yazıların sonunda bir daha hülâsa edeceğim.
Nizamnamenin en mühim noktası -telif eser» dâvasıdır. Aynen okuyalım: «Darülbedaylde telif eserlere
bilhassa ehemmiyet verilmesi ve mii-essesenln tiyatro edebiyatımıza âzami derecede hizmet etmesi lüzumunda komisyon âzası müttefiktiler. Bu maksadla Darülbedayi bütçesine her sene muntazaman tiyatro eserleri telifini teşvik İçin ayrı tahsisat konulacaktır. Her sene bir telif piyes müsabakası açılacak, muharrirlere gazetelerle İlân gününden itibaren dört ay mühlet verilecek, getirilen eserler arasında birinciliği kazanana temsilde hâsıl olacak muayyen telif hakkından başka beş yüz Hra mükâfat verilecektir.»
Bu telif eser dâvasına b&şLı başına . bir yazı hasredeceğim için şimdilik geçiyorum, şimdi nizamnamenin son kısımları, hakkında da malûmat edinelim: «Darülbedayi sanatkârları
kabiliyet, kudret ve sanat hayatın-
YENİ YAYIN
MUKAVELELER HUSUSUNDA DEVLET ŞÛRASININ SALÂHİYETİ
Yazan: Hukuk doktoru Jacqe>
Sudre. «Lâ Competcncç du Conseii d'Etat en matiere de contrats» (Paris, 1928, Libralrle du Recueil Sirey).
Haşiyeler ilâve ederek Türkç.-ye çeviren: Devlet Şurası âzasından Hüsnü Berker, »Mukaveleler husi'sunda Devlet Şurasının salâhiyeti».
Eserde mukavele tâbiri çoje geniş ve şümullü bir mânada alındığından idarenin fertler lıakkındakl bir çok muamele ve tasarrufları mukavele mahiyetindedir.
Devlet Şûrasının kazai sala hiy etil e : bütün vatandaşlarca bilinmesi gerekil vc zaruri olan idari kaza mevzuuna giren hususlar eserin metin ve haşiyelerinde çok açık olarak gösterilmiştir. Eserin metninde hor nevi mukavelelerden bahsedildiği gibi haşiyelerinde de İdari dâvanın ayrıldığı branşlar, İdarî kazanın niçin lâzım olduğu, mukavelelerin ne gibi hallerde hangi şekil ve suretlerle bözülabl-leceklcri ve imtiyaz mukavelelerinin kaç tarz ve şekilde sona erecekleri, âmme hizmeti İmtiyazının raş3sı,
• Falt du prince». »Ferce ma’eure» ve İmprevlsion» nazariyelerL, İdarenin «nali mesuliyeti, memurun şarhsi ve , c&zat mesuliyetleri, memurun idare i karşısında mali mesuliyeti, memurun üçüncü şahıslar karşısında mali mesuliyeti, memuriyet mukavelesi tâbiri, tazminat sisteminin maaş sl’teml yerine konulması, idari dâvaların tekâmülü. adlî hâkimle İdarî hâkimin mukayesesi hakkında en meşhur ve maruf İdare hukuku profesörlerinin
daki kıdemleri nazarı dikkate alınmak suretiyle derecelere ayrılırlar. Bir derecede muayyen müddet çalışan ve ehliyet ve liyakatleri görülen sanatkârların dereceleri terfi olunur. Derecenin yükseltilmesi maaşın zam görmesi demektir. Müesseseye hariçten alınacak sanatkârlar sahne hayatındaki kıdemleri ve ehliyet ve İktidarları nazarı dikkate alınarak ten-slbedllen dereceye alınırlar. Sahne hayatında muayyen müddet çalışmış, dereceleri ikmal etmiş olanlar derecelerin fevkinde olan gedikli sınıfına terfi ederler. Gedikliler bu sınıfta muayyen müddet çalıştıktan sonra gerek arzularlyle, gerek müessesece görülen lüzum üzerine sanat hayatından ayrılabilirler. Bu suretle sahne hayatı şu kadar seneyi bulmuş ve bu müddetin şu kadar senesi Da-rülbedaylde geçmiş olan sanatkâra toplu İkramiye verilir. Sanatkârlar hastalandıkları ve esaslı bir tedaviye muhtaç oldukları takdirde müessese kendilerini belediye hastanelerinde birinci sınıf odalarda meccanen tedavi ettirir.»
Evvelki sene Şehir Tiyatrosu kadrosundan bahsederken, bu sütunlarda bütün aksaklıklarım göstermiş gecen sene de kadrodaki bu aksaklıkların hemen kamilen düzelmiş olduğunu okuyucularıma memnuniyetle bildirmiştim. Bu aksaklıkların senelerce sürmesi bir nlzamnamenlr olmaması ve o nizamnamenin tatbl kını kontrollü mükellef olan maka mın hiçe sayılması yüzendendi. Heı kes hatalı olduğuna kanaat getlrdiğ halde kimse tiyatromuzun aksak teamülüne karşı gelmedi Hatalar senelerce devam etti. Kök'eşti. 1932 de oldukça etraflı olduğu anlaşılan, btı nizamname yapıldı. O da bir türü tasdik ettirilip tatbik edilemedi. Ak sak teamüller bir anane halini aldı
Bu nizamnamenin Umumi Meclisi sevkedllememesl ve bu yüzden tas diksiz kalıp tatbik edilememesi sebeb veya sebepler! ne olabilir? Bunu kes tirmek kabil değil gibidir. Kabil ols. da fayda melhuz değil Mademki meriyete geçmemiş.
Ziyanın neresinden dönülse kârdır Elbette bu defa bir nizamname yapılır ve tiyatromuzun bütün bu aksaklıkları düzelir. Yirmi beş senedir başı boş olan bu müessesemlz de bu suretle nihayet düzenlenir
Selim Nfizfıst Gerçek

RADYO
ANKARA RADYOSU: Bugünkü program
18.00 Radyo çocuk kulübü, 18.45 Dans orkestrası. 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19 25 Dans orkestrası, 19.45 Konuşma, 20.00 Karışık şarkılar, 20.15 Radyo Gazetesi, 20 45 Fasıl 21.10 Çeşitli sololar (pl.l, 21.30 Salon orkestrası, 22.15 Dans müziği (pl.l, 22.45 Haberler.
eserlerinden iktibas suretile tafsilât ve izahat verilmiştir.
Hukuki tâbir ve ıstılahlardan en mühimlerinin İfade ettikler! mânalar haşiye olarak gösterildiği gibi eserde misal olarak zikredilen Eratsa Devlet Şûrası kararlarından elde edilebilen ve tetkikleri faydalı görülenlerin hulâsaları dahi haşiye olarak ilâve olun muştur.
Eserin İkinci tab’ı Üniversite, Cihan, İnkılâp ve Haset Kltaptvlerlnde satılmaktadır. 250 kuru-tur. -
LÂMELİF
Şair Asal Hâlet Çelebi bu isim altında yeni, şiirlerinden mürekkep bir kitap neşretmişlir Kitaptaki resimler bayan Fahrünnisa Zeyd tarafından yapılmıştır. Fıatl bir liradır.
Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P, Wentworth Tercüme eden: Vâ - Nû
——Tefrika No, 21 .
Her halde bu evde kalmiya niyetli değilsiniz, değil mİ, hanımcığım?
Amabel, sapsarı yüzüyle hizmetçiye döndü.
— Ben kalmiya mecburum, Ellen... Ama sen değilsin. —dedi.
Ellen, cebinden İtina İle tatlanmış büyük bir mendil çıkardı. Mendili ortasından tutup silkti. Böylece mendili açtıktan sonra yüzünü mendile kapattı, hıçkırmaya başladı. Hem de hanımı için elinden gelen bütün fedakârlıkları yapmaya hazır olduğunu söylüyordu. Fakat neylersLn kl, bir böyle gece daha geçirmeğe tahammülü yokmuş.
— Hattâ sizin uğrunuzda bile buna dayanamam, hanımcığım. —diyordu.
— Dayanmanı da İstemiyorum, —diye kati bLr sesle Amabel söylendi— Sen köşke dönersin. Geldin diye kiracımız madam Lee de pek memnun olur.
Ellen göz yaşları döküyordu. Gidinceye kadar bu sahne böyle sürdü. Köyde bir oda tutacağını, her gün gelerek işlerini göreceğini söylediyse de. bu fikre Amabel yanaşmadı. Böyle bir vaziyetin, Yeni Ev hakkında,
taze taze efsaneler doğuracağını Ellen her halde düşünmüyordu. Ağladı, yeniden itiraz ekti. Fakat, nihayet arabaya bindij yolun dönemecinde kayboldu.
Amabel, bir taraftan mütoessk olmakla beraber, bir taraftan da rahatlık duydu.
Hizmetçisinin kaybolduğu yola bakıp duruyordu kl, bk bisikletli postacı belirdi; kendisine bk telgraf uflattı.
Kira cısı yazıyor i
«Marmaduke buraya döndü. Alıkoyayım mı?»
«Lee»
— Cevabı var mı, bayan?
— Tabii, tabii,.,
Cevabı yazdı:
«Marmaduke'yl alıkoyunuz.»
Bisikletli gitti. O da arkasından baktığı sırada öyle dalgındı kİ, artık hiç bk şey farketmlyordu. Demek, Marmaduke evine dönmüşI Halbuki mesafe kırk kilometre.,, Bacakları kısa olduğu için bu köpek dayanamaz; yarım saatlik bir gezmeğe çıksa bile yerlere yatar, İnler.
Amabel, odasına döndü, oturdu.
Başını elleri arasına aldı. Derin düşüncelere daldı.
IX
Jenny haber verdi:
— Lady Suzanne Berkeley geldi, efendim.
Amabel kalktı. Ellerini uzatarak muhabbetle ilerledi. Lady Suzanne da bu elleri alarak aynı muhabbetle sıktı.
— Jullen, siz olduğunuzu söyledi. Dün akşam bu haberi vermek İçin mahsus gelmiş. Ah, güzelim! Siz olduğunuza ve sizin yerinizde şişman ve İhtiyar bk kadın olmadığına nasıl memnunum, bilemezsiniz. Her nedense, gözümün önünde, yeni kiracı tarif ettiğim gibi bir şeydi. Kendisini ziyaret etmek pek fenama gidiyordu. Durun, dürünl Size lylco bir bakayım. Değişip değişmediğinizi Jullen'e sormuştum, o da, bana kendim görüp hükmümü vereyim, demişti.
Amabel gülerek sordu:
— Acaba bundan kastı neymiş?
— Bilemiyorum. Sizi ben mutlaka tanırdım. Fakat bilmem, bu sözler de kompliman mı? Kırk yaşında bk kadına, ykmlslnde olduğunu söylemek münasip mİ? Şayet bu İddia yalan değilse, kadın hiç bk hisse maruz kalmamış. Yüzünün İfadesi, bu yüzden değişmemiş demektir. SLz, elbette azıcık değişmişsiniz. Fakat eskisi gibi güzelsiniz. Manen değişmişsiniz.
Amabel:
— Manen değiştiğim doğrudurl dedi.
Maziden bahsettiler. Sonra, Lady Berkeley, Amabei‘1 kendi evine götürüp orada birlikte çay içtiler.
— Edouard da sizi görmek istiyor. JuUen de bize gelecek. O sizi evinize teşyi eder.
Yolda yürürlerken büyük bir köpekle gezen İki kadına Tasladılar. Lady Suzanne İzahat verdi:
—_Bronson'un kızıyla mürebblyesl. Sîzleri tanıtayım.
Seslendi:
— Angola I
tkl kadın döndü,
— Ski madam Greyle tanıştırayım. Matmazel Lemolne, Mlss Bron-ı son.
Angola Bronson, epeyce genç İrisiydi. Aradan sekiz on sene geçerse belki güzel olur, hattâ epeyce güzri olur. Şimdi şaşkın, acend tavırları vardı. Mürebblyesl matmazel Lemol-no ise bambaşkaydı. Saçları gayet koyu renk, muntazam taranmış. Başında da bir şapka. Cildi fevkalâde şeffaf. Gözleri de yeşile çalan gri. Pek güzel olmamakla beraber, mütevazı bir hal! vardı. Tavırları da kibardı. Gülümsedi; ve eteklerine sürünen köpeğin başına elini koydu.
— Blzlerl tanıttınız. Forestier’yi tanıtmadınız. —dedi.— Halbuki üçü-
müzün içinde en enteresanı odur.
Amabel, hiç bir Fransız'ın İngilizce'yi bu derece aksansız konuştuğuna hiç Taslamamış».
Lady Suzanne:
— Forestler, geçen sene, Kristal Palas'da yapılan köpek müsabakasında birinci gelmişti. —dedi
Köpeklerden bahsederek yürümeğe devam ettiler. Patikanın sonunda yolları ayrıldı.
Biraz sonra, Lady Suzanne, Jullen’e ciddi ciddi şöyle dedi:
— Siz Forsham isminin meşhur olduğunu blUyorsunuz, sanırım. Hayır, öyle mütevazı tavırlar takınmayınız. Bu İşin sizinle ilgisi yok.
Uzun bir kahkaha attı.
— Küçük Bronson’un köpeklerinden bahsetmek İstiyorum, Yetiştirdiği köpekler, Fıosham İsmin! aldı. Demin Amabe'l'le buraya gelirken, Fo-restler'ye tasladık. Geçen senenin şampiyonu. Türlü türlü köpekleri var. Birinin İsmi, Forsham Favori, birisinin İsmi Forsham Fantezi... Daha da kim bilir kaç tane...
Jullen sordu:
— Bunları niçin Bronson diye tescil etmemişler? Forsham ne münasebet?
Lady Berkeley gülmeğe başladı.
— Angola’ya sorarım, —dedi.— Fena çocuk değildir. Biraz İnceliği noksan amma, kusurları vahim sayılmaz. I
Şayet bekçi köpeği atmak isliyeu birini biliyorsan, satılık İki köpeği var. İçlerinden birini gördüm: hakikaten pek güzel. İsmi de Korkusuz Forsham.
Jullen:
— Mersi! -dedi.— Cidden mersi... çünkü, verdiğin bu malûmat faydalı olabilir. E. kim bilir...
Amabel'e döndü:
— Size soracaktım, unuttum. Köpeğinizden haber var mı?
Amabel cevap vermedi. Bir pastayı kesmekle meşguldü. Neden sonra dalgın dalgın:
— Evet, evet, —dedi.— Bizim eve dönmüş. Bu sabah kiracımdan haber aidim.
JuUen, hayretle:
— Dönmüş, demek? —dedi.
Amabel, başını kaldırın aksısın tasdik etti. Esasen bu sırada, Suzanne Berkeley, kışın neler yaptığına ialr Jullen'e sualler soruyordu. Bir müddet sonra, Amabel'l teşyi ederken JuUen sordu:
— Kuzum neniz var?.. Bu akşam fevkalâde yorgun görünüyorsunuz.
Kadın:
— Geceyi pek İyi geçirmedim, —dedi.
— Sizi görür görmez zaten bunu anladım. Ne oldu kuzum?
(Arkası var'
12 ! Tay ıs 1&45
AKŞAM
Sahile T
Mısır çöllerinde çadırlı şehirler
Balkanlardan gelen mültecilerin oturdukları bu şehirlerde hayat nasıl geçer?
Amerikada mukim bir keşif daha
Kimyevi bir madde ile yumuşak tahtalar demir gibi sert ve dayanıklı bir hale getiriliyor
İstanbul Defterdarlığından SATILIK EMLAK
Dosya No.
55100/6121
Cinşi
Kıymeti Teminata
Ura Lira
Mısır çöllerindeki çadırlı şehirlerden biri
Mülteciler arasındaki gazetecilerden de İstifade edilerek her çadırlı şehirde bir gazete çıkarılıyor Mültecilerden ve diğer kaynaklardan temin edilen kitaplarla birer umumî kütüphane tesis edilmiştir. Çadırlı bir çok atelyeler vücuda getirilmiştir, Buralarda mülteciler arasındaki demirci, çömlekçi ustaları ve marangozlar çalışıyorlar.
Çadırlı şehirlerin her türlü mutfak ve ev eşyası bu çadırlı atelyelerde imal olunuyor. Madenî eşyanın ham maddesi kamp civarındaki şehirlerden toplanan kırık dökük demirlerdir. Bunlardan mükemmel ütüler, mangallar ve tencereler yapılıyor. Kadın ve kızlardan terzilik bilenler terzilik atelyelerinde çalışıyorlar.
Kızılhaç Amerikan bezini ve olarak
Bugün afacan oğlunuz evinizde elindeki izci baltasını yemek masasının üzerine atsa, veya annesi manikürünü yaparken aseton şişesin! parlak cilâlı tuvalet masasının üzerine devirse, bunların bıraktığı İzle-
rin düzeltilmesi sizi epey masrafa sokacaktır.
Mısır çöllerinde son seneler zarfında bir kaç yeni şehir peyda olmuştur. Fakat bu şehirlerin binaları çadırdan ibarettir. Çünkü bunlar muvakkattir, harbin sonunda ahval iyileştiği takdirde bu çöL şehirlerinin bütün sakinleri kalkıp Balkan yarım adasının yeşil vadilerine döneceklerdir.
Şu bir kaç satırdan anlaşılıyor ki çölde, çadır altında oturan mültecilerdir, Mısır ve Suri-yede m?sken buhranı olduğundan bunu bir kat daha şiddetlen d irmemek için mülteciler mevcut şehirlerin binalarına yerleştirilmemişler, çölde kimseye ait olmayan boş yerlere kurulan çadırlı kamplarda İskân edilmişlerdir.
Şehirlerden bir kısmında Dal-maçya sahillerinden gelmiş 40 bin mülteci yaşıyor. Filvaki mu- basmayı ve kumaşı top ttdil ve lâtif yerlerde yaşamağa ı çadırlı şehirlerin idarelerine ve-alışık olan bu mülteciler için|riyor. Bunları biçmek ve dikmek çölde yaşamak kolay bir şey de-[kadınların çalıştığı atölyelere ğildir. Çünkü burada hararet aittir, gölgede 120 dereceyi buluyor. Gölgelik de yok gibidir. Şu kadar var ki akşamlan hava serin ve iklim rutubetsiz olduğundan kamplardaki mültecilerin sıhhati iyidir. Bundan başka mülteci-1 lerin cümlesi için birer iş bulunmuş. bu suretle can sıkılmasına imkân bırakılmamıştır.
Çadırlı şehirler gerek İktisadî gerek idare cihetinden kendi başlarına birer hükümetçik teşkil ediyorlar. Merkezî bir komite şehirlerin dahilî inzibatını, teşkilâtını geçinme İşlerini idare ediyor. Merkezi komiteye de Kızılhaç ve askerî memurlar nezaret ediyorlar. Her gün merkezî komite nezaret eden memurlara gün'ük faaliyetleri hakkında rapor veriyorlar.
Çadırlı şehirlerde en mühim faaliyet herkese İŞ bulmak hu-susundadır, 14 yaşından aşağısında bulunan çocuklar için mektepler tesis edilmiştir. Altı yaşını bitiren her çocuk bu mekteplere devam etmeği mecbur tutuluyor.
Halkın millî şarkıları İçin musiki koroları teşkil edilmiştir. Tiyatroculuğa da ehemmiyet verilmiştir. Mülteciler içinde musikiye ve aktörlüğe kabiliyetli olanlar korolara ve tiyatro mekteplerine alınmıştır. Bunların muallimleri de Balkanlardan gelen mülteciler arsamdaki tanınmış sanatkârlardır.
Çalışmalar çabuk senvre vermiş ve pejmürde kıyafetle Orta Şark'a gelmiş olan mülteciler bir kaç ay zarfında çamaşır ve elbise bulmağa muvaffak olmuşlardır.
Kadınların vazifesi terzilik atelyelerinde çalışmaktan ibaret değildir. Mültecilere umumî aşhanelerden yemek veriliyor. Bu mutfaklarda yemek pişiren ve kapları yıkıyan kadınlardır.
Çadırlardaki bütün karyolalar ve beşikler Dalmaçyalı marangozlar atrafmdan marangozhane çadırlarında yapılmıştır Bunlara ait tahta ve ipler Kızılhaç tarafından veriliyor. Her çadırlı şehrin birer hastanesi ve doğumevi vardır. Bunlar Amerikan doktorlarının nezareti altındadır. Küçük çocuklar İçin oyuncak tedariki de çadırlı şehirlerin idaresine düşen mühim bir vazifedir, Türlü oyuncak ve bebek İmali İçin hususî atelyeler tesis edilmiştir.
Çadırlı şehirlerin ahalisi ayak-kaplarım da kendi atölyelerinden tedarik ediyorlar. Hariçten hazır olarak bir şey verilmiyor. Yalnız bez ve kumaş ve deri Kızılhaç tarafından temin olunuyor.
Bu mülteciler çöldeki çadırlı şehirlerden yeşil yurtlarına dönecekleri zaman yeni hayat için her suretle mücehhez bulunacaklardır. — F.
Operasyon hemşiresi alınacak
Siimerbauk sellüloz sanayii müesscsesi müdürlüğünden (İzmit)
1 — Müessesemlz sağlık teşkilâtına 140 lira aylık ücretli bir hemşire alınacaktır.
2 — İsteklilerin kızılay hemşire okulundan mezun ve cn az hastanelerin ameliyat kısımlarında 5 yıl çalışmış olmaları şarttır.
3 — Memurin kanununun 4. üncü maddesindeki vasıflan haiz olan İsteklilerin kısa hal tercümelerini havi bir dilekçe İle ve bonservis suretlerini iliştirerek 31 mayıs 1945 tarihine kadar İzmlttekl müessesemlz müdürlüğüne müracaat etmeleri lâzımdır.
4 — Halen çalışanların bulunduk lan hastanenin yazılı muvafnkatla-ruu almaları şarttır.
0 — Müessesemlze tayin edilecek hemşireye aylık ücretlerlle birlikte pahalılık zammı ayni yardım çocuk zammı ve İyi mesaileri halinde % 25 nlsbetlne kadar prim ve senelik fevkalâde ikramiye ve temettü devletin tesbit ettiği diğer İaşe maddeleri verilecektir, (0295)
Birleşik Amerikada yeni yapılan kimyevi bir madde İle tahtadan yapılmış bir masanın cilâlı sathı üzerine dökülen sıcak kahve, ve alkollü İçkiler mühim bir leke veya İz bırak-mıyacaktır. Ahiren İmal -edilen mukavim tahtadan yapılmış mobllyeler her türlü, kaba muameleye dayanabilecektir. Yeni tahta uzun müddet
suda bırakılsa bile üzerinde hiç bir şişkinlik veya iğrllme alâmeti görül-mlyecektlr. Demir gibi sert ve sağlamlığına rağmen bu tahtalar bütün zarafetini, damarlarını muhafaza ettiği gibi, rendeden geçirilen sathı, diğer tabii tahtalara nazaran çok daha muntazam, düz, ve pırıl pırıl parlamaktadır. Bu dayanıklı tahtadan yakında binlerce sahada İstifade edilecektir. Bilhassa mobilyacılık âleminde yeni bir İnkişaf sahası açılacaktır.
Maruf kimyagerler ve ormancılık mütehassısları, yaptıkları birçok tecrübeler neticesinde kimyevi bir madde İle her cins tahtayı demir gibi sert ve sağlam bir hale getirmeğe muvaffak olmuşlardır.
Herhangi bir tahtanın mukavemet ve sertliğinin arttırılması hususunda gayet ucuz ve mebzul olan kimyevi bir madde tazyik altında tahtaya tatbik edilmektedir. Dr. Berliner. bu kimyevî maddenin tazyik altında tahtanın elyafına işlendiğini, ve ge-nişllyen mollküller vasıtaslyle hâsıl olan bir nevi reçinenin tahtanın elyafını sıkıştırarak mukavemet ve sertliğin! arttırdığını söylemektedir. Bununla beraber sertleşen ve mukavemeti artan tahtanın, evsafında hiç bir değişiklik vuku bulmamakta yalnız tahta biraz daha koyumtrak bir renk almaktadır. «Superwood» denilen bu üstün tahta görünüş itlbarlle diğer âdi tahtalardan farksız ise de mukavemet ve sertlik itlbarlle kat kat üstündür. Bir kere sertleştirilen tahta artık ne kadar suya konsa yumuşatılmaz. Bu tahta ateşe karşı da gayet mukavimdir. Rendelenip marangozhanede rnobliye haline getirilen bu tahtaların cilâsı dümdüz satıhlarında diğer en pahalı tahtalarda bulunmıyan kendine has bir zarafet ve parlaklık ögze çarpmaktadır.
Dr. Berliner bir demecinde tahtanın ne cins ve ne kadar sert olursa olsun, kimyevi amellyeyl müteakip daha sert ve mukavim bir duruma geldiğini söylemiştir. Gayet yumuşak cins gürgen ağacı kimyevi surette sertleştlrlîdiğl vakit, en sert bir gürgen derecesinde mukavemet ve sertliği artmaktadır. Aynı kimyevî ame-liyeden geçirilen sert bir gürgen ise dünyanın en dayanıklı ve sert ağacı diye tanılan abanoz ağacı evsafına yükselmektedir. Dr. Berliner üstün tahta üzerinde yaptığı bir tecrübeyi şöyle anlatmaktadır: «Bu sertleştlr-dlğlmlz tahtalardan birini oksijen lâmbaslyle yaktığım vakit diğer tahtalara nazaran daha yavaş yandığını
ve İâmDayı söndürdüğüm vakit tahtadaki ateşin diğer âdi tahtalarda görülmlyen blı şekilde derhal söndüğünü gördün., Sert ve dayanıklı olan üstün tahtanın aynı zamanda ateşe karşı da mukavemeti fazladır.
Tahtayı sertleştirme amellyeslnde bütün rolü, dlmethylolurea ve urca namındaki kimyevi maddelerin ka-nştırıimaslyle elde edilen methylo-lurea namındaki beyaz renkli bir toz oynamaktadır 1920 de Birleşik Amerika'da plâstik İmaline başlandığı zaman, yalnız Almanya’dan İthaledll-mekte olan Urea'nın kilosu bir dolara mal olduğundan pahalı bir madde sayılmakta idi. Fakat, bugün Du-pont kumpanyasının West Virgin!» eyaletindeki kimyahanesinde bu madde hamızı karbondan bol miktarda gayet ucuza İstihsal edilmekte ve kilosu 10 kuruşa satılmaktadır.
Maruf bir orman mühendisi Urea kristallerini muhtelif cins ağaçların fidanlarının yeşil kabuklarına tatbik etmiş ve neticede bu fidanlardan yetişen ağaçlarda en ufak bir çürük ve çatlaklık müşahede edilmemiştir. Bu işlerle meşgul mütehassıslar yaptıkları tecrübeler arasında, Urea mah-lûlûne batırılan yeşil kabuklu taze bir ağacın İstenilen şeklide gayet kolaylıkla bük ölebildiğini keşfetmişlerdir. Bükülen ağacın tekrar ıslandığı vakit aldığı formu kaybetmemesi İçin de Formaldekıyde mahlülüne batırılmasının kâfi geldiğini öğrenmişlerdir. Bu basit ameliye ile istenilen biçime l Eritmektedirler.
Yeni bulunan kimyevi madde sayesinde Birleşik Amerika'da bulunan, ve şimdiye kadar İstifade edilemlyen birçok ormandan artık İstifade edilebilecektir.
Kimyevi metotla mukavemet ve sertliği arttırılan tahtalar alâlml semada bulunan herhangi renkten birine boyanabildiği gibi, güneş veya yağmur altında namütenahi bırakılsa dahi renginin hiç atmadığı yapılan tecrübelerde sabit olmuştur.
Ben boyalı bir üstün tahtayı tecrübe için ttun yarım saat kaynar su içinde bıraktım, ve neticede tahtanın boyasının zerre kadar atmamış olduğuna şahit oldum.
Urea reçlnasının boyalar üzerine birçok hizmetler! dokunmaktadır. Bu madde tahtanın boyalı sathını parlak muşamba gibi su geçmez ve leke tutmaz bir hale .getirmektedir. Bundan sonra, artık mağazaların tezgâhları, lokantaların masaları, oyuncaklar, tahta düğmeler üstün tahtadan İmal edilerek Urea sayesinde boyaları parlak, sabit kaldjğı gibi aynı zamanda leke de tutmıyacaktır.
Yeni üstün tahtanın bilhassa spor âlet edevatı İçin dc çok elverişli olduğu görülmüştür.
Bakırköy, Yenimahalle eski Cevizlik yeni Reyhan sokağında eski 33, yeni 71 kapı sayılı 66,50 M2 arsa.
Eminönü, Yalı mah. Değirmen sokağında 836 ada, 23 parsel «ski 48 mük. yeni 71 kapı sayılı 18 M2 arsa.
Beyoğlu, Bülbül muh. Dereotu sokağında 565 ada, 26 parsel eski 32, 32 mük yeni 53, 55 kapı sayılı 34,76 M2 arsa.
Sarıyer, eski Güzelce Alipaşa yeni Yeniköy mah. eski Salih ağa yeni Kapalı Bakkal sokağında eski 10 yeni 5 kapı sayılı ev.
D.l/3330-84 Adalar İlçesi Kinalıada, çandorh ve şarap sokağında 42 ada, 4 parsel, eski ve yeni 4 kapı sayılı 301 M2 arsanın 1/5 hissesi.
Adalar İlçesi, Kinalıada, Çandarlı ve Macar sokağında 38 ada, 5 parsel eski ve yeni 3 kapı sayılı 532 M2 arsanın 1/5 hissesi.
D.1/3330-52 Adalar İlçesi. Kinalıada, Çandarlı ve şarap sokağında 37 ada, 4 parsel eski ve yeni 7 kapı sayılı 376 M2 arsanın 1-5 hissesi. Kadıköy, Caferağa mah. Yoğurtçu Parkı yokuşu ve Şevklbey sokağında 111 ada, 11 parsel eski 7 mük. yen! ve taj 73 kapı, sayılı 218,50 M2 arsa.
Beyoğlu, Bülbül malı. Dereotu sokağında 583 ada, 10 parsel eski 63. yeni 16 kapı sayılı 26 M2 arsa, Beyoğlu. Bülbül mah. Tenekeci sokağında 570 ada. 12 parsel, eski 3 yeni 3/5 kapı sayılı 43 M2 arsa.
Eyüp, Düğmeciler, Nimet sokak eski ve yeni 2 kapı sayılı 79 M2 arsa.
Beyoğlu, eski Yenişehir, yeni Eskişehir mah. eski İkinci Bilecik Deresi yeni Küçük Akarca sokak eski 91 yeni 4 kapı sayılı 31 M2 arsa.
Yukarda yazılı gayri menkuller 23/5/945 çarşamba günü saat 14 Milli Emlâk Müdürlüğünde kurulu komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır. İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus hüviyet CÜZ-danlarile birlikte komisyona, fazla bilgi İçin sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. «5644»
52310/600
52301/1276
52153/211
1-3330-49
51112/188
52301/1333
52301/1165
122/13768
55100/5778
133
38
60,50
450
240
319
1510
52
129
40
130
10
8
34
18
24
23
114
4
3
10
Bayındırlık Bakanlığından :
1 — 21/5/945 tarihinde saat on altıda eksiltmesinin yapılacağı İlân edilmiş olan Ereğli Umanı inşaatı eksiltmesi, flat tahlili ve fiat vahltfi cetvellerinde bazı açıklamalar yapılması gerekil görüldüğünden 28/5/946 tarihine kadar uzatılmıştır.
2 — Eksiltme aynı şartlarla 28/5/945 tarihine rastlayan pazartesi günü saat on altıda Bakanlığımız demlryollar inşaat dairesinde yapılacaktır.
3 — Flat tahlili cetvelinin 5. 6, 7. 8. 9, 10, 15, 20, ve 25 İnci şahinleri İle flat vahidi cetvelinin on altıncı sahlfeslnde yapılan bu açıklamaları gösterir yen! sahlfeier eski sahifelerlin verilmesi karşılığında demlryollar İnşaat dairesinden parasız olarak ve rllecektlr."6711»
Acık Arttırma ilâm
Lokman Hekim (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye mütehassısı
Divanyolu 104 Muayene saatleri Pazar hariç her giin 2.5 — 5 Tel; 22398
İstanbul defterdarlığından:
SATILIK EMLÂK
Dosya No:
Cinsi
52151/753 Kinalıada, Kınalı Çarşı cad. 13 ada, 2 parsel sayılı 208 M2 arsa. 1664
55100/6177 Beşiktaş, Arnavutköy, eski Dolaptı kuyu.
yeni Dubaracı So. eski ve yeni 21 kapı sayılı, 17,85 M2 arsa. W
F.2/1724 Beykoz, Anadolu hisarı, Çavuşbaşı cad. eski
15. yeni 19, 22 kapı sayılı 145000 M2 içinde ahşap kulübesi olan Gölcük boslanı denilen boşlanın 10 sehlm İtlbarlle 4 sehlmte, bir
Kıymeti Teminatı Lira Lira
Başbakanlık istatistik genel müdürlüğü eksitl-me ve ihale komisyonundan:
1 — Genel nüfus sayımı basılı kâğıtlarının şevki İçin içten içe 34.5 boy. 20.5 en ve 16,5 derinlikte olan 7590-8000 adet sandığın kapalı zarf ile eksiltme ve ihalesi yapılacaktır.
Sandıklar tstanbulda gösterilecek yerde ilgili memura teslim olunacaktır.
2 — Tahmin olunan bedel beheri 250 şer kuruştan 20000 (yirmi bin) liradır. %7,5 hesabiyle muvakkat teminat vesikası verilmek lâzımdır.
3 — ihale haziran 1945 ayının 4 üncü pazartesi günii saat. 10,5 du| genel müdürlük binasında toplanacak olan komisyonda yapılacaktır.
Eksiltmeden bir saat evvel zarfların komisyon reisliğine verilmesi lâzımdır. Buna dair şartname Ankarada dairede, İstanbulda nüfus müdürlüğünden alınabilir. Sandık numunesi do aynı yerlerde görülebilir.
(0297)
sehlmln ruhu hissesi. 3205
52151/7B6 Kınalında. Teklnay So. 65 ada, 10 parsel,
sayılı 345,50 M2 arsa. 1037
52170/762 Beyoğlu Kalyoncu Külli ğu malı. Ömer Hay-
yam cad. 455 ada. 6 parsel, eski 35, 37 yeni
37, 39 kapı sayılı 174 M2 arsa. B29
80/7860 Beyoğlu, eski Tatavla. yeni Yenişehir malı.
eski Muhtar, yeni Muhtar Sadettin So. eski ve yeni 8 kapı sayılı 20 Mİ arsa. 40
62153/380 Beyoğlu, Kocateoe mah. Elmadağı cad- 537 ada, 22 parsel eski 103 miik. yeni ve taj 24i kapı sayılı 157,50 M2 arsanın 5/12 hissesi. 195
52301/078 Beyoğlu, Koca tepe mah. Duvarcı Adem So.
550 ada, 13 parsel eski 64 mük. yeni 84 taj
74 kapı sayılı 06,50 M2 arsa. 130
52301/1209 Beyoğlu. Bülbül malı, Tenekeci So. 570 ada,
11 parsel, eski 5, yeni 7 kapı sayılı 58,50 M2 arsa. 293
52301/1940 Beyoğlu, İnönü mah. Dolapderc cad. flO'l
ada, 23 parsel eski 104. yeni 90. 92 taj 38/1 kapı sayılı 50.75 M2 arsa. 253
52301/2316 Beyoğlu, Kocatepc mah. Kuzu Kulağı so. 538
ad», 34 parsel eski vc yeni 3 kapı sayılı 146 M2 ahşap l e aka ve evin 1/2 hissesi. • 500
55100/4380 Beyoğlu, eski Kiremitçi Ahmet Çelebi, yeni
Keçeci Piri mah. eski Kilise yeni Kalaycı Bahçesi So. eski 36, ven! 10 kapı sayıl! 26.50 M2 arsa. 106
125
5
241
78
40
3
15
10
22
19
38
8
Maden Tetkik ve \rama Enstitüsü Genel Direktörlüğünden:
Aşağıda evsafı yazılı kırema makinesi, ozalit makinesi, transformatör, elektrik motöriine akuple ve sair malzeme 13. 5. 045 tarihine rasgelen pazar günü saat 14 te Enstitünün Ankarada Akköprûdekl anbarında açık arttırma İle satılacaktır. İsteklilerin teminat akçelerlle satış günü mezkûr anbarda bulunmaları İlân olunur
1 — Krema makinesi, alfalâval saatte (240) litre.
2 — Amonyaktı ozalit kopya makinesi. (220) volt.
3 — İki adet transformatör, (3î Faz birinci (15000) volt, ikinci (220) volt.
FRKANS (42) takat (52)
(3) faz (42) periyot (50) K.V.A. birinci (200—115) volt, İkinci (15000) volt.
4 — Elektrik motörüne akuple tulumbalar iki adet, marka (Sülxer) volt (190) beygir kuvveti (25) adedi devir (2400) su verme takati (1,2) metre mikâbı dakikada.
(190) volt (240) amper (85) beygir (2400) devir, su verme takati dakikada (3.6) metre mikâbı.
5 — Elektrik motoru asma vinçle beraber.
6 — aantrafüj tulumba (1) pus kuturda.
» (15i santim kuturda.
7 — (37J model fort kamyon üç tonluk, motor ve lâstikleri eskidir.
8 — (36) model fort kaptı kaçtı (10) kişilik, çalışır vaziyette.
9 — Doç çeUk karoseri.
10 — Gazojen makinesi IMBERT odun ve kömürle kamyon çalıştırmak için üç adet yeni,
11 — Muhtelif kuturda eski tel halat.______ (61791
Kavak tomruğu kesim, taşınma ve istif işi
Devlet Orman İşletmesi Geyve Revir Amirliğinden:
1 — Revirimizin Katırözü bölgesinin Müfllsdere ormanında mevcut damgalı 800 adede denk 1600 metreküp kavak tomruğu açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 18. 5. 945 cuma günü saat 15 de revir binasında yapılacaktır.
3 — Metreküpünün muhammen bedeli 31 liradır,
4 — Muvakkat teminatı % 7,5 dan (2325) liradır.
5 — Şartname Ankarada orman umum müdürlüğünde, İstanbul. İzmit, Adapazarı, Bilecik revir ftmlrliklerfle Katırözü bölge şefliğinde ve revirimizde görülebilir
6 — İsteklilerin belirli gün ve saatte komisyona müracaatları. (6150)
Beykoz Müdürlüğünden:
Kazanç vergisinden borçlu Ahmet Yılmazın mezkûr borcu İçin Çubukluda haczedilen 30 çeki kestane odunu İle 10 M3. kayık yapmak için kerestelik yontulmuş ağaç 21. 5. 945 pazartesi günü saat 10 da satılacaktır.
İstekliler o gün o saatte Ahmet Yılmaz odun deposunda hazır bulunmaları ilân olunur. (6159)
İstanbul hukuk fakültesi dekanlığından:
Fakültemiz öğrencilerinin askerlik dersi imtihanlarının 14 mayıs 945 pazartesi günü başlayıp 16 mayıs 945 çarşamba akşamı hitam bulacağı ve İmtihana girecek öğrencilerin sınav günleri İle gruplan gösterir listenin fakültede ilân edildiği ilgililere ehemmiyetle bildirilir, (6260)
Kireç kaymağı ve Mayi Klor satışı
İzmît Siimerbank Sellüloz Sanayii Müesscsesi Müdürlüğünden:
Klor - Alkali Fabrikamız kireç kaymağı ve mayi klor İstihsaline başlamıştır.
İsteklilerin sıraya girmek üzere ihtiyaçlarını İzmit'te MüessCscml» müdürlüğüne yazı İle bildirmeler! İlân olunur.
Bir tondan aşağı olmama^ Üzere kireç kaymağı flat! fabrika İskele veya rampasında teslim yeni 100 kiloluk demir variller içinde kilosu 66 «altmış altı» kuruştur. 200 kiloluk demir variller İçinde kilosu 64 «aitmiş dört» kuruştur.
Mayi Klora ihtiyaçlar» olanların ellerinde tüp bulunduğu ve yahut 10 tonluk vagonlarla satın almağa İstekli oldukları takdirde müessesemlze müracaatları rica olunur. «6058»
Yukarıda yazılı gayri menkuller 6. 6. 945 çarşamba eilnil saat 14 de milli emlâk müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle satılacaktır. İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cilzdanlarlle ihale saatinde komisyona fazla bilgi icln sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. Î6309)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:
3659 sayılı kanunun lo uncu maddesi gereğince barem kanunu hükümleri dışında aylık verilmek üzere İdare merkezimiz İçin Tiirkçesl de gayet kuvvetli olmak şartile Fransızcaya gayet kuvvetle vakıf olanlar arasında müsabaka İmtihanı İle memur alınacaktır.
isteklilerin 22/5/945 salı akşamına kadar Ankarada umum müdürlük zat İşleri servisine İstanbulda şubemiz müdürlüğüne müracaatları. -8101»
Bahlfe a Uta SM 12 Mayıs î 043
HAŞAN LİMON ÇİÇEKLERİ Kolonyası
Ancak Avrupa ve Amerikada benzerine tesadüf eaılecek derecede yüksek bir kalitede olup pek lâtif kokuludur. Haşan depolarile bütün ıtriyat mağazalarında satılır
(RUMELİ HİSAR
NECİP BEY
ACI HAYVANAT BAHÇESi' M I AÇILMIŞTIR
Bayanlara mahsus gayet şık ve zarif modellerde 18 ayar altın BİLEZİKLİ SAATLERİMİZİ görünüz.
BADYOkarbom
«m. beyaz park
CAZ ve EĞLENCELER
____ Bu pazar Boğaza gidelim Açık havada dansedelim.
PLÂJ YAĞI İLE GÜNEŞTE KALMAK CİLDİ BOZMADAN ESMERLEŞMEKTİR.
Her yerde arayınız, Moran Laboratuvan Saksi
Zayi — Şehremini nüfus memurluğundan aldığım nüfus kâğıdımı ve Şehremini askerlik şubesinde kayıtlı askerlik tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 341 doğumlu
Salâhaddln oğlu Muhlddln Gültekln
Devren satılık imalathane mm
IOsmanbey civarında iki cepheli aydınlık ferah ve her İşe elverişli, havagazı, elektrik, su tesisatı, muhtelif tezgâhları, yazıhaneye elverişli bir odası bulunan bir İmalâthane devren acele satılıktır. Tafsilât için: Taksim, Cumhuriyet Meydanı No. 15 kat 4 de Vecih Kemlkog-lu’na müracaat. Telefon 22714.
Otomatik soğuk hava Buz dolaplarımız geldi
Siparişlerinizi bir an evvel kaydettiriniz,
SAHİBİNİN SESİ
Beyoğlu, İstiklâl caddesi 302 Tel; 44934
■■«^■■■■(KAPISI YAN SOKAKTADIR
TAM Bit ET YASIM BİLET .CEYBEK BİLET.
5 LiUA 2.5LÎRA 125 KURUŞ
İkramiye İkramiye
7.200.000
YtKUN
İkramiye adedi
/ /
2
5
70
50
100
200
7,200
4 OOO
6.000 ±0.000
m/hdart ~7ob~ûdö 50000 25000 10.000 5.000 2.000 1000 500 100 50 70
tu fart
i'l'Sooo 50 000 50.000 50000 50.000 700 000 700.000 700.000 120000 200OOO 80.000 200.000
Başbakanlık İstatistik genel müdürlüğü eksiltme ve ihale komsiyonundan:
1 — Mecmuu 25-30 milyon yapraktan ibaret ve yaprak sayıları muhtelif 250-280 bin (iki yüz elli İlâ iki yüz seksen bin) adet nüfus sayımı defterlerinin baskı ve cilt işinin kapalı zarfla eksiltme ve ihalesi yapılacaktır.
2 — Defterler ikişer telle dikilmiş olarak İstanbulda gösterilecek yerde ilgili memura teslim edilecektir
3 — Tahmin olunan baskı ve cilt bedeli 35 bin (otuz beş bin) liradır. % 7,5 hesabile muvakkat teminat vesikası v&llmek lâzımdır.
4 — Eksiltme haziran 1045 ayının 4 üncıi pazarLcsl günü saat 15 de
gem i müdürlük binasında toplanacak olan komisyonda yapılacaktır. Eksiltmenin açılmasından bir saat evvel zarfların komisyon reislisine verilmiş olması lâzımdır. Bu baptaki şartname Ankarada dairede, İstanbulda nüfus müdürlüğünden alınabilir. Defter numunesi de aynı yerlerde görülebilir. (3256)
Motorlu ve Yelkenli Gemi Armatörleri cemiyetinden:
Cemiyetimizin senelik uhıunıi heyet toplantısı 17. 5. 945 perşembe günü saat 15 te cemiyetimiz binasında yapılacağından kayıtlı azanın teşrifleri rica olunur.
Ruzname: İdari, mali ve murakıp raporlarının okunması ve ycııı idare beyell seçimi.
RİT
HERKESİN TUALET SABUNUDUR
Düşünce ve üzüntüden gelen buhranlarda
KARDOL
alınca
KİLOLAR tabletler gibi erir.
__________________
MENKUL SATIŞI
İstanbul 8 İnci İcra memurluğundan: ■ 845/745
Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen gardırop ve sair ev eşyası Çarşıkapı Lekeciler caddesi 14 numaralı evde i 17/5/945 perşembe günü saat 18 da yapılacak, verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazca İkinci arttırma 22/5/945 salı günil ayni mahalde yapılacaktır. Keza Kadın ökçeleri ve kundura kalıbı ve demir kasa ve saire Çarşıkapı Çilingirler caddesi Bileyiciler sokak 15 numarada ve Kürkçüler de 57 numaralı dükkânlarda 18/5/945 cuma günü saat 16 da yapılacaktır. Verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazsa ikinci arttırma 23/5/945 çarşamba günü aynı mahalde ve en çok arttıranın üzerine ihale edilecektir. Keyfiyet ilân olunur. «6340»
En iyi devadır. Hej^ecxanede^bulunur^ Zayi — Fatih nüfus memurluğundan aldığım nüfus kâğıdımı ve beraberinde Fatih askerlik şubesinden verilen ask'rllg tezkeremi kaybettim. Yenisini atacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1318 doğumlu Nuri TikOl ■ Kiralık yalı ■»
Yeniköyde taın konforlu dört büyük bir küçük oda, bir salon, fevkalâde möble. mutfak, yatak lcvazımatı dahil müstakil bir kat üzerinde, banyo; mutfak, rıhtım üzerinde büyük bir balkon, mükemmel bir rıhtım; fev kalâde manzaralı yalının üst katı sayflyellk İcabederse senelik kiraya verilecektir. İskele memuru bay Abdullah» müra-Cûât. Tel: 34. 4. ■■■■■
Ortak aranıyor
Kurulmuş kadın terzihanesi I İçin İyi kadın işi biten bir bayan I ortak aranıyor.
Müracaat: Bedriye. Tepebaşi I Meşrutiyet Cad. No. 48. Ankara ■ _Apt. kat 1. B
İstanbul milli korunma savcılığından: İlâm: 944/490
Koordinasyon heyeti kararına aykırı hareket etmek suretlle millî korunma kanununa muhalefetten suçlu Bandırmanın Sururlar mahallesinde Doğruyolda 13 No, da oturur. Halim oğlu 1321 doğumlu Mürsel Okşar hakkında 3005 sayılı kanuna tevfikan İstanbul (2) No. lu milli korunma mahkemesinde yapılan duruşma sonunda: suçlunun sabit görülen fiilinden dolayı hareketine uyan milli korunma K. nun muaddel 21, 55/2 ve 63 cü maddelerine tevfikan kırk lira ağır para cezasUe tecziyesine, ve hükmün katileştiğinde neşrine dair mezkûr mahkemeden verilen 18. 3. 44 tarih ve 44/783 sayılı karar katl-1 eşmekle İlân olunur. Akşam gazetesiyle neşrolunacaktır. (6275)
Sultanahmet birinci barış hukuk yargıçlığından: 945 5
Fatma Türkân ve Ali Muhterem ve Mehmet Sait ve Halime Cavldan ve Muhittin Selimi ve AH Ergazl ve Ayşe Nilüfer ve Ayşe Gülselin şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları İstanbul Eminönü kazası dahilinde Mahmutpaşa sururi mahallesinin sultan mektebi sokağında kâim eski 11 ve yeni 7. 9, 11 kapı ve 136 pafta ve 314 ada ve 1 parsel numaralı Rüs-tempaşa vakfından 373 metre mu-rabbamda klreçhane namı İle maruf bir kıta arsanın izalel şuyuu zımnında furuhtu takarrür ederek müzayedeye vazohın muştur. Kıymeti mu-hamiîiinesl 15000 on beş bin Hradır. Birinci açık arttırması sultan ahmet barış hukuk mahkemesinde 5. 6, 945 tarihine müsadif salı günü saat 14 den 16 ya kadar İcra olunacaktır. Kıymeti muhammlneslnln yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde o gün Ihalet kafiyesi yapılacaktır. Bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on gün müddetle temdit edilerek ikinci açık arttırması 15. 6. 945 cuma günü saat İlden 16 ya kadar icra kılınacak ve o gün en çok arttırana ihale edilecektir. İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların İşbu gayri menkul üzerindeki haklarım hususi ile faiz ve masrafa dair olan İddialarım evrakı müsbltelerl İle on beş gün içinde bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicilleri ile sabit olmadıkça satış bedeUnln paylaşmasından hariç kalacaklardır. Müterakim vergiler hissedarlara ve dellâUye ve yirmi senelik vakıf taviz bedeH ve İhale pulu ve tapu masrafları müşteriye gittir. Arttırma şartnamesi İşbu İlân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için başkitabet odasında açık bulundurulmaktadır. Talip olanların kıymeti muhammlneslnln yüzde yedi buçuğu nlsbetlnde pey akçesini hamilen o gün ve o saatte İstanbul sul-tanahmette tapu binasının alt katındaki Jairel mahsusasında Sultanahmet birinci barış hukuk yargıçlığı baş kltabettne 945/5 numara İle müracaatları İlân olunur. (6234i
Meşe odunu istihsal nakil ve istif işi
Devlet orman işletmesi Afyon revir amirliğinden:
1 — Rcvrlmizln 5 İnci Bölgesi dahilindeki Koca Sartak ormanından (16500) kental meşe odununun Banaz istasyonu Son Depomuza İstihsal, nakil, ve istif işi açık eksiltmeyi? konulmuştur.
2 — Açık eksiltme 17/5/945 gününe rastlayan perşembe günü saat 15 de Revirimiz binasında yapılacaktır
3 — Beher kentalinin istihsal, nakli ve İstif işinin muhammen bedeli (2) Hra (10) kuruştur.
4 - Muvakkat teminat % 7.5 hesablie (2598) lira (75) kuruştur.
5 - Açık eksiltme şartnamesi Orman Umum müdürlüğünde Kütahya. Uşak, Burdur Revir Amirliklerinde Banaz Bölge şefliğinde. Afyon Revir Amirliğinde ve mülhakatında görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatle komsiyona müracaatları.
______________________________________________________________.594 5
Beykoz Müdürlüsünden:
Kazanç vergisinden borçlu P tnlıçe tuğla fabrikası sahibi Şevki Önderin mezkûr borcu içli, fabrikada mevcut ve mahcuz (150000' yüz en) bin adet kerpiç tuğlası 21 5. •İn pazartesi günü saat 15 te satılacaktır
isteklilerin .. gün ı. saatte 1’ bahçe tuğlu fabrikasında hazır bn'mı-nıaları İlân olunur, (Ö158)
lonuoçı 18 MUHTELİF RENKTE BULUNAN
A.CHROMEKTO
?İÖ/ 5RC BOVRSINI ECZANE. PRRFüMERi MRGRZRLflRINORN RRRVINIZ . b- Vsı
1D18 - 1934 TİP FAKÜLTESİ
Mezunlarının senelik toplantısı
14 mayıs pazartesi günü saat 20 den itibaren Park Otelini allelerllc teşrifleri bütün sınLf arkadaşlarından rica olunur.
TERTİB HEYETİ
İKİ ARKADAŞ ARASIDA BİR MUHAVERE
— Bir bira almak için beni Bomontl bahçesine gitmemi tavsiye ettiğin için çok teşekkür ederim azizim İtiraf etmeli kİ bira gayet nefis ve taze olmakla beraber duble kadehi yalnız 24 kuruştur.
— Öyle dostum, yalnız Bomontl bahçesinde duble bira kadehim 24 kuruşa İçeblUrslnlz. Aynı zamanda aileler İçin hiç bir yerde bulamıyaca-ğınız küçük bira varilleri de vardır.
— O halde, ailece hoş bir İki saat geçirmek ve küçük varil birasını İçmek İçin İstanbul bira fabrikası (Eski Bomontl) bahçesini tercih etmekte haklan vardır.
Mensucat ve iplik fabrikatörlerine ÇflCLflR KİMYA FABRİKASI Yeri ive Merlnoz yapakları için en yüksek kalitede harman yağlan imal etmekte olduğunu arz eder.
Fabrika: Topkapt Maltepe — İstanbul Telefon: 23847 — Telgraf: Fctşer — İstanbul
-----AÇIK ARTIRMA İLE-------------
Fevkalâde Satış
945 mayısın 13 cü pazar günü saat 10 da Beyoğlunda, Taksimde Meşelik sokağında Rum Zaplou kız lisesi karşısında Hrlsovergi B. apartimanının 6 numaralı dairesinde bulunan ve şehrimizin en maruf ailelerden ve kolekslyonerleTden I. Gerson ailesine alt nadide eşya, Eski Fransız mamulâtı ve slzlle bronz motifleri havi muhteşem ve kıymetli halı ve emsalsiz vazolar açık arttırma suretlle satılacaktır, epok «Boulle, bir Bahü ve ayna, aynı mamulatından eşine az tesadüf olunur. Emsalsiz (Baulle> salon vitrini, louls XV oyun masası ve komod) Parlste Mme. VValtenvtİJe'ln meşhur Kolekslondan çıkma 2 adet bronz motlfU epok Sevres vazo, 1 adet epok ampir Sevres vazo, «Kapode monte» ve çln vazo ve gruplar hakiki Çin malı fildişi biblolar, eski Çln tekmili mine nadide vazolar, seçilmiş ve eski Mahal, Keşan Horasan seccade ve halıları, görülmemiş saka emperlal bir ayna, Goblen desenli perdeler. Gaile vazolar, İngiliz mavun komod ve dikiş masası, eski İran ve şam aşna lâmba ve pikaplar, sedef ve şanı tabureler. Tekmili altın ve gümüş kama eski kuburlar, tçl demir çap-rast telli meşhur «Pleyel» marka bir piyano, eski Halep kilimleri, Kadife perdeler, Marketerl salon masası, çok İyi halde eski Buhara İşlemeleri, duvar tabakları, tül perdeler, beyaz maden gümüş yaldız kadeh ve tabaklar, onlks masalar, sahibinin sesi salon gramofonu plâkları İle beraber, Avrupa valizleri, havagazı fırını, avizeler. Mavun kutularda komple oyun fişleri ve fildişi Japon majon oyunu; UmoJ çorbalıklar, kadın yazıhanesi, yeni cibinlikler, v.ş. Fazla malûmat almak İçin Beyoğlu Tepebaşı Morali pasajı 5 numaralı Portakal mobilya evine müracaat. Telefon: 42738.
Askerî deniz matbaası müdürlüğündenı
Matbaamızda boş bulunan anbar memur muavinliği için «80» lir* ücretle bir memur ahnacaktu-.
z İsteklilerin 15 Mayıs 945 tarihine kadar dilekçe ve veslkalarlle birlikte Kasım paşada bulunan matbaamıza müracaatları. «5719»

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İstanbul şubesi müdürlüğünden:
Sivrihisar demirci mahallesinden Tombak zade hacı Mehmet adın* yazılı D. sınıfı birlik 22021 numaralı bir adet bankamız hisse senedi kaybedilmiş olduğundan artık hükmü kalmamıştır. Yerine başka numaralı yeni senet verileceği bildirilir. (6280)
ARMATÖR ve DENİZCİLERE
Kızaklar beton ızgaralar üzeri ZARLARI» açılmıştır Büyiikderede «ARMA DENİZ Kinde deniz ve karada ayni meyil ile çalışır Depolarımızda her türlü malzeme bulunur. Ve piyasa fistandan saıfedilir. Tekne ve makinalar garantili tamir edilir. Spor tekneleri balıkçı ve nakliye gemileri inşa edilir. Telefon: 44017.
ÇAYIR GÜZELİ
ZİYA ŞAKİK
Hakiki şahısların yaşadığı aşk ve maceralarla süslü olan bu nefis eseri her halde okuyunuz. Fiyatı 18ö kuruş, Evrendllek Yayınları.
Türklyede Akümülfitör Yapım Hususunda Boşluğu dolduran kıymetli bir eser' YÜKSEK MÜHENDİS VEHİP ENGİVİn Pratik Elektrik Batarya Tekniği Akümülâtörii
Kitabı satışa çıkarılmıştır. Teknik okulu talebelerine, Şoförlere, Teknisyenlere, Amatörlere hararetle tavsiye edilir.
SATIŞ MERKEZİ İKBAL KİTABEVİ
Sene 27 — No. 9542 — Fiat! her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 12 Mayıs 1945
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Harbin sonu ile sulhun ara dönemi
Harbin sonu İle sulhun imzayı arasında geçecek dönemin Uzun olacağı anlaşılıyor. Çünkü gelen haberler doğru ise sulh, an-çak Japon harbi bittikten sonra gerçekleşecektir. Müttefiklerin, bir Avrupa sulhuna dünya sulhunu tercih ettikleri anlaşılıyor.
Bunun sebepleri vardır: Amerika için Avrupa harbi ikinci derecede gelir. Asıl düşman Japonya yenilmedikçe Amerikan milleti harbi bitmiş sayamaz. Avru-pada savaşan Amerikan askerlerinin, yurtlarında bir aylık izinden sonra, daha çetin bir harb için Uzak Doğuya gönderildikleri bir sırada Avrupada sulh çekişmeleri, hattâ sulh sözü, yeni harb gayretlerini zayıf, düşürebilir. Ingiltere de azçok aynj durumdadır. çünkü o da bütün varlı-ğile Japonya harbinde Amerikana yardım etmek zorundadır, Eu İki devletin, bir yandan Pasifik ravaşına hızla atılırken, öbiir yandan Avrupada çapraşık sulh işlerine vakit ve dikkat ayırmaları güçtür.
Bundan başka, Sovyet Rusya-tun da Japonya harbinde oynı-Vacagı bir rol vardır. Molotof Yoldaş, San Francisco'dan aynl-madan önce. Japonya yenilince-ye kadar Sovyet Rusyamn harbi bitmiş saymayacağını söylediği gibi. Konferans çevrelerinden gelen haberler Sovyet Rusyamn da Japonyaya karşı harbe glrlşece-ği ihtimalini ileri sürüyor. Her halde Japonya harbinin de bitmiş olması, Avrupa sulhu konuşmaları üzerinde tesirler yapacak a&aslj bir unsurdur.
Kurulmasına çalışılan emniyet teşkilâtı yalnız Avrupalık değil, dünya ölçüsünde olduğu için, gelecek sulh konuşmalarının bütün dünya meselelerini birden kavraması bu bakımdan da faydalı görülebilir.
Avrupada harb bitmiş olmakla beraber, askerî durum henüz o kadar karışıktır, ortalık o derece perişandır kİ hemen İstense dahi yakın zamanda bir sulh konferansının işe başlaması mümkün değildir. Alman yanın temizlenmesi bitmemiş, idare şekli hakkında henüz karar verilmemiştir. H?r hangi bir otoritenin kurulması İçin de hayli zaman geçecektir.
Esasen, bu harbin sonunda, geçen harblerl tasfiye eden sulh konferansları şeklinde kalabalık, uzun boylu konuşma ve çatışmalara sahne olacak bir konferans beklememelidir. Üç devlet önce-.den konuşup karar verecekler ve kararlarını tatbik edeceklerdir. Konferansta, diğer devletlerin sözü olsa bile bu ancak ufak tefek ehemmiyetsiz değişmelere yetecektir. Bunun örneğini San Francisco konferansında gördük. Bir çok devletler, hak, adalet, insanlık prensipleri adına politika edebiyatına giren teklifler ileri sürmüşler, fakat Büyüklerin hazırladığı projede esaslı hiç bir şey değişmemiştir.
Avrupa sulhu için de Üçlerin buluşup konuşmaları şarttır.
Avrupa sulhunu Japon harbinin sonuna bıraktıran bu ve dalıa başka sebepler ne derece haklı ve yerinde olursa olsun, harbin bitişi 11e sulhun İmzası arasında geçecek zamanın Avru-panın acı ve karışık durumunu yatıştıı-nuyacağı. bilâkis ağırlaştıracağı İnkâr edilemez,
Avrupada sulh olup normal jıayat yerleşmeye başlamadıkça bir çok güçlüklerin önü alınrru-yacaktır. Kurtulan memleketlerde serbes seçimle temelli hükümetler kurulması sulha bırakılacağı için, bu yerlerde işgaller devanı edecek, Fransa bile binbir eziyetten sonra normal hayatına ka v uşamıyacaktır,
Avrupada bu harbs'.z, fakat sulhsuz durumun sürüp gitmesi, ekonomik zorluklardan başka siyasi gerginliklerin, dedikodula-
rın, sızıltıların artmasına yol açacak, bundan yalnız işgal altındaki memleketler değil, Müttefikler arası münasebetler de zarar görecektir.
Ortaya çıkacak başka bir güçlük de. yakında İşini bitirecek olan San Francisco konferansının yaratacağı Milletlerarası Kurulun, sulha erişmemiş bir Avrupa içinde nasıl işleyeceğidir. Acaba bu Kurulun İşlemesi için sulhun olması mı beklenecek, yoksa bu emniyet Kurulu hemen işe başlıyarak Avrupa durumuna şimdiden hâkim mİ olacak?
Hiç şüphe yok kİ eğer konferans bir neticeye varır da. Milletlerarası Emniyet Kurulu yeni siyaset ahlâkını kontrol etmeğe başlarsa, gelecek sulh için bundan büyük faydalar beklenebilir. Fakat ozaman. çok çetin İşlerle karşılaşacak olan bu teşkilâtın, doğmadan ölmesi tehlikesi vardır.
Harb bitti, fakat sulh oluncaya kadar hiç bir milletin, derece derece, derdi ve fedakârlığı bitmiş değildir. Bu devrenin kısa sürmesini dilemekten başka çare yoktur. Harbin kendisi gibi mirası da ağır olacaktır.
Necmeddln Sadak
Japonya’nın istilâsı
2000 üstün uçan kale, müthiş hücumlar yapacak
Londra 12 (B.B.C.) — İki bin üstün uçan kale, yakında Japonya’ya karşı misli görülmemiş hava hücumlarına başlıyacaktır. Okknava adası Japonyaya karşı yapılacak askeri harekâtta esaslı b>r rol oynıyacaktır. Amerikalılar, adanın başşehrine İki kilometre mesafeye kadar gelmişlerdir.
Mlndanao adasının şimal sahiline yeni bir Amerikan çıkarması yapılmıştır. Japonlar bozguna uğratılmış ve İçeriye doğru mühim terakkiler kaydedilmiştir.
Londra 12 (A.A.) — Tokyo’ya karşı yapılan İlk Müttefik hava akınına komuta eden general Doolettle bugün. Japonya’ya karşı yapılacak Müttefik hücumlarının artacağını söylemiş ve şöyle demiştir:
Başlıca stratejimiz, kara kuvvetlerinin düşman arazisini işgaline müsaade etmek üzere, düşmanı havadan zayıf düşürmek olacaktır.
Avrupadakl sekizinci Amerikan hava kuvvetlerine komuta eden general Doolettle. uzun mesafe av uçaklarının Alman hava kuvvetlerine karşı savaşı kazandıklarını bildirmiştir. Bunun neticesi, en tehlikeli saatinde Alman ordusuhu felce uğratan geniş bir tahrip olmuştur.
Harbin sona ermesi münasebetile
Başbakanın Millet Meclisindeki nutku
Meclis, ismet İnönüye Millet Meclisinin minnet ve bağlılığının bir heyet vasıtasile sunulmasını kabul etti
Ankara 11 (A. A.) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Başbakan Şükrü Saraçoğlu aşağıdaki demeçte bulunmuştur:
Arkadaşlar;
Dünyanı-zm en mamur v» en mesut bir köşesi olan Avrupa kıtası yıllarca ateş dalgası İçinde yuvarlandıktan sonra nihayet 2 gün evvel çok beklediği «ateş kes» emrini duyabildi. Ve bu duyuşla beraber yorgun ve yaralı yüzlerde yaşamak ve gülmek İsleri yeniden belirmeğe başladı,
Arkadaşlar;
Bugün bulunduğumu! yerden arkamıza dönerek bakacak olursak orada dostumuz v« müttefikimi! İngiltere’nin bir aralık dişlerine kadar silâhlı naz! Baldıranlarına karşı yapyalnız kalmasına rağmen, tnglllı milletinin hiçbir Ölçüye sjğmıyan fedakârlık ve mahrumiyetlere nasıl seve seve kat-
landığmı ve tngllla ordıı ve donanmasının hesaplara şığmı.vau ne büyük kahramanlıklar gösterdiğini anlar vo böyleçe dünya tarihine tngUterenln büyüklüğünü gösteren muhteşem bir âbidenin dikildiğini görürüz. (Bravo sesleri, alkışlar). Hiç »üph» yok, bu âbidenin üstünde, en Üstünde muhterem ve kudretli Churchlll'ln heykeli vardır. Ben bu heykeli derin mftna-larlyle daha şimdiden görüyorum.
Gen» arkamıza bakınca görürüz ki dostumuz Amerika denilen Yeni dünya. bu harb İçinde bir taraftan bütün cephelerde kahramanca dövüşürken, diğer taraftan geniş ve uzak gören dehâsı sayesinde yapılan ve hiçbir hesaba »ığmıyan maddi yardimlarile küçük milletler İçin derin, geniş ve sağlam kurucu ve kurtarıcı esaslar kuran İnsan! flklrlerlle insanlık dft* (Arkası sahlfe 2; sütun 8 te)
1,800,000 Alman hâlâ teslim olmadı
Bunlar, Amerikan hatlarının gerisine kaçmağa çalışıyor Ruslar 3 günde 300,000 den fazla esir aldılar
Londra 12 (A.A.) — Yugoslavya va Çekoslovakya yollarında halen 1.800.000 kadar Alman askeri bulunduğu sanılmaktadır. Bu askerle güçlükle, büyük kargaşalık ye sıkıntı İçinde İlerlemekte va Rlislar'a teslim olmamak 1çln Amerikan geri hatlarına nüfuz ederek onlara teslim olmaya çalışmaktadırlar,
Sovyet, Çek ve Yugoslav kıtaları bir çök Alman'Uı ricat yollarını keserek onları Doğuya dönmeye İcbar etmişlerdir. Bu arada Lctonya'da Cour-lande bölgesinde başkaca 68.000 Alman da R tıslara teslim olmuştur.
Londra 12 (B.B.C.) — Kızı lordu,
henüz teslim olmamış olan Alman ceplerinde temizleme harekâtı yapmakla meşguldür. Son üç gün zarfında Ruslar, 45 i general olmak üzere 300 000 Alman subay ve erini esir etmişlerdir. Sovyet kuvvetleri hem Çekoslovakya’da ve hem de Avusturya’da Amerikalılarla irtibat kurmuşlardır.
Alman zayiatı
Moskova 12 (a a ■ — Rusya'ya Alman taarruzunun başladığı günden
Üçler konferansını hazırlamak için
Ingiliz, Rus ve Amerikan dış bakanları haziranda görüşecekler
Bölge antlaşmaları meselesi San Francısco’da hallediliyor, Brezilya Dış Bakanı bir plân hazırladı
Londra 12 (B.B.C.) — İngiltere D»ş İşleri Bakanı B. Eden Başbakan muavini B. Attlee bir iki güne kadar Şan Francisco'dan ayrılacaklardır. B. Eden in, Amerika’dan ayrılmazdan ev vel yakında toplanması düşünülen Sta Un, Churchill ve Truman kenferanrina zemin hazırlama^ için Birleşik Amerika Başkanmı göreceği zannedilmektedir.
İngiltere, Sovyet Rusya ve Birleşik Amerika Dış İşleri Bakanları, haziranda iptidai bir mülâkat yapacak-İmdir,
San Francisco konferansında bölge andlaşmaları hakkında bir anlaşmaya varılması beklenmektedir,
Brezilya Diş İşleri Bakanı bölge antlaşmaları hakkında bir plân hazır lamıştır. Bu plâna göre dünya sulhunu tehdit eden vaziyetlerde söz, emniyet konseyinin olacaktır. Fakat Amerika kıtasını alâkadar eden meselelerde Amerika hükümetleri arasında yapılmış anlaşma muteber ola-cakttr.
Londra 11 (A.A.) — san Francisco* da basın toplantısında M. Eden, murahhaslar arasında hâkim olan ahenkten dolayı menin unlvet'lll bildirmiştir.
M, Eden ve arkadaşları dünya güvenlik teşkilâtı mlsakını tamamlamak üzere, 8an Franclaco'da bir kaç r(jn daha kalacaklardır M. Elen ve arkadaşları dünya teşkilatı yasasına geçirmek istedikleri Dumbarton Onks plânında, yapılacak muhtelif değişiklikler hakkında mutabık kalmışlardır, Davet edici dört btlyiüc devlet, bazı noktaları müzakereden soııra anlaşmaya varmışlardır. Bu anlaşma Fransanin da katıldığı dört büyük devlet arasındaki münasebetleri tâyin etmektedir.
Anlaşmanın İlk faslında, milletlerarası adalet ve kanuna temas eden hükümlerde bir çok değişikliklere İhtiyaç görülecektir.
M, Eden şöyle demiştir ■
(.Düşmanın mağlûbedllmeslnd? büyük yardımı dokunmuş bulunan orta devletlerin görü, tarzlarını da tatmin etmek mecburiyetindeyiz»
şimdiye kadar Almanlar ölü ve esir olarak 7.800.000 asker kaybetmişlerdir,
Alman denizaltıları
Londra 12 (B.B.C.) — Bir kısım Alman denizaltıları tosllm olmakla beraber, bir çoklar» da hâlâ serbes bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı Müttefik gemileri himaye altında seyrediyorlar. Alman denlzaltılarm-dan bazılarının Japonya’ya kaçmak İstedikleri İhtimali Müttefiklerce göa önünde tutulmaktadır.
DİKKATLER:
«Açık şehir»
Vali, İstanbulini son harb sırasında türlü türlii tehlikelere acık bir şehir olduğunu yazdı. Bir gazetemiz İse serlevhasında İstanbula "Açık şehir» diyor,
Harb bitti; bu askerî tâbirin mânasın» anlamayışımız şaşılacak şeydir!
Goering’in beyanatı
Hitler harbi kaybettiğine ne zaman inanmış?
Londra 12 IB.BC.) — Mareşal Goerlng kendlslle görüşen Müttefik muhabirlerin» gör» beyanatta bulunmuş, en ziyade hayretini muclb olan noktpnın MÜttetlk uçaklarının Berlin'e uçup ger! dönmeleri olduğunu söylemiştir. Goerlng devamla:
— İngiltere'nin istilâsı için emir verilmişti. Fakat kâfi miktarda uçak ve gemimiz olmadığı İçin buna teşebbüs edilmemiştir. Müttefikler, Nor-mandle sahillerine çıktıkları zaman muharebeyi kaybettiğimiz» inandım. Hitler de 32 nisanda Ruslar Oder'e ve Müttefikler de Elbe sahillerine vardıklar» zaman harbi kaybettiğine İnan getirdi. Hltlfr'in öldüğünü zannediyorum. Fakat ölümünün İntiharla mı, yoksa nüzul il» mİ olduğunu bilmiyorum.
Goerlng, esir kamplarının doğrudan doğruya Hltler’ln emri altında bulunduğunu va kendisinin bu İş» karışmadığını İddia etmiştir.
Norveç’in kurtuluşu
Londra 12 (B.B.O.) — Ruslar, Norveç’in şimalini, Müttefikler de cenup ve cenup batı kısımlarını İşgal edeceklerdir. Bu hususta İngiltere, Amerika, Rusya ve Norveç hükümetleri arasında anlaşma olmuştur. Norveç Veliahdı pens Olaf yakında Norveç'e dönecektir îşgal zamanındaki Norveç Adalet Bakanı teslim olmuştur. Yirmi Alman kurmayı bugün üç Yunkers uçağlte Norveç'ten İngiltere'ye gelmişlerdir. Bunlar, mnyn ve müdafaa tertibatlı? Müttellk lıarb esirleri hakkında malumat vereceklerdir.
Ingilterenin Savyet Rusyaya dair siyaseti
Economist, Ingiliz siyaseiinin yeniden gözden geç'nlnıes ni ve bunun kuvvetli bir pazarlıkla yapılmasını stiyor
Londra 12 (A.A.) — Economist gazetesi oldukça şiddetli bir makalede, Rusya hakkındakl İngiliz politikasının yeniden gözden geçirilmesini telkin etmekte ve bu İşin Ruslarınkl kadar kuvvetli bir pazarlıkla yapılması gerektiğini kaydeylemektedlr.
Başlıca Polonya meselesinde çıkan Müttellk buhranından bahseden makalede şöyle denilmektedir:
«Dört senelik mütemadi gayretlerden sonra Polonya çıkmazı İle Avusturya meselesindeki zorluğu ve doğuda ve batıda bloklar vücuda getirilmesi teklifinin mevcut ihtilâfları doğurmuş olan bir politikada esaslı surette yanlış noktalar bulunmak gerektir.»
İngiliz siyasetinin başlıca bir «tâviz vc uzlaşma» politikası olduğunu belirten Economist, şöyle devam ediyor:
(Bıı fedakârlıklar, Rusyamn dostça iş birliğini sağlamak ümidiyle yapılmıştır. Fakat bu yolda her hangi bir hedefe varılmışsa, bu, uzaktan görülmüyor. Politika bu kadar boş bir sonuç karşısında kalınca, en basit btr ihtlyatk&rlık bunun tâdilini emreder.
Bati müttefiklerlle dostça iş birliği hususundaki Sovyet arzusu, onlan her pazarlık vasıtasını Kullanmaktan ve her kâğıdı, kıymetini vererek oynamaktan menetmez. Ruslar belki bizden de aynı şeyi bekliyorlar. Belki de daha geniş bir anlaşma İçin gösterilen uzlaşma arzusunu, za'fından tefrik etmek hususunda hakikaten âcizdirler. Rusların hürmetini ve dostluğunu kazanmak İçin en iyi vasıta İhtimal kİ onlar kadar kuvvetle pazarlık yapmaktır.»
Polonya, Frankfurt ve Stettini istiyor
Londra 12 (B.B.C.) — Polonya’da Lublln radyosu tarafından yayılan bir tebliğ» gör» Varşova muvakkat hükümeti, Almanya’da Öder nehri üzerinde bulunan Frankfurt şehrinde PolonyalIları iskân etmeğe karar vermiştir. Aynı tebliğe gör» yakında binden fazla PolonyalI aile Loç bölgesinden Frankfurt şehrine nakledecektir.
Brltlsh United Press'» göre, PolonyalIlar. StettLn limanının da Polon-
ya'ya verilmesini istemektedirler. PolonyalIlar, kuvvetli bir Polonya devleti kurulması hususunda Btettln limanının hayati önemi üzerinde ısrar ediyorlar. Lehistan'ın Frankfurt hakkın da kİ görüşü. 8ovyet Rusyaya ali bir mesele olarak telâkki edilmektedir. Polonyanın batı hududu sulh konferansında tesblt edileceği ciheti». Polonya’nın Frankfurt ve Stettln üzerindeki iddialarının tanınması bahis mevzuu olamaz.
Günler Geçerken
Suç eşittir
Vurguncuları, Istifçlleri, haber verilmesi lüzumlu gıda maddelerle ilâçları gizlice saklıyanlan hükümet suçüstü yakalıyor, tutuyor, savcılığa veriyor. Fakat gazeteler bunların adını yaymaktan, halka bildirmekten çekiniyor. Niçin? Zira yarin o sanık beraet ederse aleyhte dâva açması Ihtimalile ihtiyatlı davranmak lüzumunu duyuyorlar, başlarına iş açmaktan haklı olarak kendilerini koruyorlar, öte taraftan başka şekilde suç yapmış, meselâ birini öldürmüş sanılan adamın hüviyetini açığa vurmakta kimse mahzur görmüyor.Bilmem nerede boğulmuş bir çocuğun katlinden iki şahıs zan altındadır. Sonunda Alinin kabahati olmadığı meydana çıkıyor. Veli hüküm giyiyor Ama, bir müddet biz Aliden de şüpheleniyoruz; şüphelendiğimiz için de adın» gazete sahlfelerine geçiriyoruz. Geçirmemize kanun İzin veriyor.
Vurguncuya ve Istifçiye ayrı bir imtiyaz veren tesir nedir? Vurgunculuk kî kanun ölüm cezasına kadar yol açmaktadır» yani ağır suçtur, cinayettir. Yakalandığını isim bildirerek yazmalıyız, suçsuzluğu belli olursa onu da — her suçta olduğu gibi — yazmakta gccikmemeliyiz, Gecikmiyeeeğiıniz de pek tabiîdir. Farzedelim bir eczane basılıyor, kilolarca kinin veya bildirilmemiş başka bir İlâç stokıı bulunuyor. Ne yapıyoruz? Gazeteye yazarken vakayı bir ecza ticarethanesi veya miiessesesl, yahut da bir eczane diye yan gizliyoruz. Peki, öyle bir lekeyi bütün eczanelere sürmek doğru mudur? Bütün meslek erbabını şüphe altına sokmak haysiyete dokunmaz mı? O haberi okuyunca önüme gelen eczaneden benim sıtkım sıyrıldı. Bu kötü zan, asıl sanığın beraet etmesine veya yükümlenmesine kadar devam edecek... Günahtır!
Vurguncunun, Istifçlııin suçunu öbür suçlardan ayırdetmeğe sebep bulamıyorum. Bu iş de bir zabıta vakasıdır; sinema müdürünü tekmeliyen bir hükümet memurunu» bile adını nasıl vaka sırası yazdıksa, şimdi yargılanma safhalarım yazıyorsak ve yarın neticeyi yazacaksak bunlar hakkında eşit hareket insaf ve adalet icabıdır.
Refik Hatifi Karay

Sahife 2
AKŞAM
[-HAFTA SONU NOTLARI-j]
Hîtler’in cesedimi?
Boğazlar hakkında
Karıncalanmış şair
enç sairlerin en ihtiyarı Asaf 'J Halet Çelebiyi tanırsınız. Şimdi hatırımda Türkçe bir mısraı yok. Zaten hatırımda oka da oka-som »ha şu şair!» diyeceğiniz de şüphelidir. Çünkü onun en meşhur mısraı Hintçedlr.: «Om maııl padme hum».
Tabii hatırladınız. İşte bu meşhur şair edebiyatımıza ikinci şiir kitabını hediye etti. Birinci kitabının adı «He» idi. yeni çıkan kitabının adı ise tıLâmellfn tir. Kendisine genç şairlerin, en ihtiyarı deyişim de bundan ileri gelmektedir. Şair hâlâ Arap harflerini kullanıyor. Fakat az kalmıştır. Lâmdlf’ten sonra •Yu adlı kitabını da çıkarınca Arap harfleri biter ve Türk alfabesi «A» İle başlar. O zaman alfabeden alfabeye geçen sayın Çelebiyi ser-brisçe genç şairler arasına sokabileceğiz.
Fakat bıı da güç olacak sanıyorum. Çünkü «Lâmelifv adlı kitap şu iki mısra İle sona eriyor:
BüyüyUp küçülmeyen bende Sanana karıncalar vu>dı> yani büyük ümitlerle bağlandığımız çel'bl şair şimdiden kullanılmamış bir tüfek gibi karıncalanınız tır. Kendisini yeni şairler arasına sokabilmemiz için bir de oturup temizlememiz, yağlamamız gelecek.
Ne yapalım, gülü seven dikenine katlanır.
Gi:lme komşuna
F? ıkra muharrirlerinin her ■* gün bir şaka mevzuda» âzami salâhiyetle söz açmalarına kızan çoktur ya. bunların İçinde en çok kızan muhakkak kl sayın edib-lcriniizden B. Nûhit Sırri Örik idi. Kendisini Ankarada gördüğüm sırada o zaman gazetelerde fıkra yazan Yaşar Nabl'yt hiç çekemez:
•— Yaşar Nabl bir gün kuru fasulyeden, bir gün De.let tiyatrosundan, bir gün balık bolluğundan, bir gün şiirden bahsediyor. Ken-
Sınır toprağı Ankaraya getiriliyor
Elâzığ 11 IA.A.) — Milli Şere sunulmak üzere Nusaybinden Mardin, Diyarbakır yollle Elâzı-ğa gelen sınır toprağı törenle Halkevine konmuş ve sabahı, yağmurlu bir havada merasimle alınan bayrak Malatya atletlerine teslim edilmek üzere yola çıkarılmıştır.
Ordu 11 (A.A.) — Sınır toprağı Giresun - Ordu sınırında, yanında Parti Başkanı da olduğu halde vali tarafından özel bir törenle teslim alınmış ve Ordu atletlerine teslim edilmiştir. Saat 12 de Halkevi önüne gelmiş, halkın tezahürlerde karşılanarak Samsun istikametine doğru uğurlanmıştır.
Italyan cephesini gezen askerî heyetimiz döndü
Ankara 11 (AA.) — İtalya'daki
Müttefik orduları nezdinde bir tetkik seyahati yapmış olan albay Behçet Türkmen başkanlığındaki Türk askeri heyet), rürkîyeye dönmüştür. Heye timiz bu seyahati esnasında Mareşal Alexander tarafından kabul edildiği gibi ayrıca 15 inci ordular grupu komutanı General Clark. Yunanistan.' dakl kuvvetlerin komutanı General Bcoble ve Kahire'de Orta Şark başkomutanı General Taget tarafından kabul edilmiştir. ı
Heyetimiz İtalya’daki bütün 8 inci ve 5 İsçi ordular cephelerini gezmiş ve Müttefikler askeri makamları tarafından her yerde bir alâka ve çok samimi bir dikkat ve nezaketle karşılanmıştır. Bu sc-yahat heyetimiz İçin Çok İstifadeli olmuştur.
Yeni Iran kabinesi kuruldu
Tahran 11 (A. A.) — Yeni İran Başbakanı doktor İbrahim Hâkimi kabinenin listesini bugün Şah’a takdim etmiştir.
İstanbul Valîİiğinden
1 — Zeytinyağı satışı İşi ile görevlendirilmiş bulunan perakendeciler 14/5/1945 pazartesi gününden itibaren halka zeytinyağı satışına bağlıyacaklardır.
2 — Zeytinyağı iki aylık İstihkak olarak ekmek karnelerinin «U-ı kuponu mukabilinde ve şehrin her semtLnde litresi 183 kuruş fiatla satılacaktır.
Kuponlar pere knde çiler tarafından 100 er kuponluk sayım kâğıtlarına yapış’; Jarak dağıtma sonunda, elde mevcut varsa mevcut zeytinyağını da bildirmek suretiyle belediye ekmek bürosuna verilecektir,
3 — Dağıtma İşi İle görevlendirilmiş bulunan bakkallar kendilerine verilmiş bulunan bidonları boşalır boşalmaz Ticaret ofisine verecekler ve kendilerine tahsis edilmiş bulunan yağlar İçin de ticaret müdürlüğünden alacaklın ftnUhOİâria ticaret ofishia müracaat edeceklerdir, (0318) .
dişine büyük tüccar mı desem, büyük tiyatro münekkidi mİ desem, büyük balıkçı mı desem, büyük şair mİ desem, doğrusu şaşır!yorum® derdi.
Aradan hayli zaman geçti, Bir de baktık B. Nahit Sırrı Örik İstanbul» gelmiş, Tanln gazetesinde fıkralar yazmaya başlamış. Bılnu görünce «nihayet gazetecilik âlemi İhtisasından ileri gltaılyccek bir fıkra muharririne kavuştu.» dedim ve yazılarını takibe başladım. Merak bu ya son hafta yazdığı fıkraların başlıklarını da bir kenara kaydetmişim sırası şöyle:
Belediye tiyatroları, Mussolinlye dair, Temizlik savaşı, Mısırın yolladığı filimler, Türkçeyl yaymak konusu üzerine, Mareşal P6tal.nl
Altında da şu sualler: B. Nahlt Sırrı Örik kimdir? Büyük tiyatro münekkidi mi, büyük siyasi mi, büyiil: Belediyeci mİ. büyük flllmcl mİ, biivük Türkçe yayıncısı mı yoksa mareşal Pdtain'l tahlil ettiğine göre büyük ihtiyar mı?
Ne olduğunu tabii B. Yaşar Nabl bilecektir. «Varlık* dergisinde haber verirse bizi bir müşkülden kurtarır.
Hıyarm akılsızlığı
A vrupada harbin sona erdiği hafta ucuzluğun da ilk haftası demektir, çünkü her şeyi ateş pahasına çıkaran harbdir. o yere serilince her şeyin ucuzluğa doğru yürümesini tabii saymalı.
Akıl insanlara vergidir. Hayvanlarda da biraz akıl olduğunu seziyoruz. Fakat bitkilerde akıl var mı, yok mu bahsi yok olduğu şeklinde hallfdilmlştlr. Bana öyle geliyor ki bitkilerde de akıl olsa gerektir. Bunların en akılsızı da mutlaka hıyar olacak. Çünkü harbin sona erdiği hafta 750 kuruştan piyasaya çıktı. Çilek bile 500 kuruşu kâfi bulurken hıyar 750 kuruş, şimdi bu akıl kârı mıdır? Yahut hıyalıktan başka nedir söyleyin bakalım.
ŞEVKET RADO
Londra kömür konferansına giden 'teyelimiz Ankara 12 — Bu ayın 18 inde Londrada bir dünya kömür konferansı toplanacaktır. Ekonomi müsteşarı B. Nihat Odabaşı İle kömiir İşletmesi umum müdürü B, İhsan Soyak bu konferansta Türkiycyl temsil edeceklerdir. Delegeler bugün uçakla hareket etmişlerdir.
Sahte lise diploması
Ankara 11 (Telefonla) — Ankara birinci ceza yargıçlığında Kâmil Bo-gaç adında birinin sahte lise diploması kullanmak suçundan duruşmasına başlanmıştır. Yargıçlanmağa göre Kâmil Bogaç, 1940 ta Istan bulda İlse olgunluk İmtihanı vermek istemiş ise de muvaffak olamıyaeağın-dan korkarak İmtihana girmemiştir. Kâmil, bir arkadaşının tavsiycslle Bursaya giderek orada bir adamdan 400 liraya sahte bir İlse diploması almış ve bununla Ankara hukukuna girmek İstemiştir. Fakat diploması tetkik edilince şüphelenilmiş ve diplomanın sahte olduğu bu suretle anlaşıldıktan sonra birinci ceza mahkemesine verilmiştir.
Duruşma, Kâmll’ln sahte diplomayı elde ettiği şahsın da mahkemeye celbi Ve bazı sorulara cevap gelmesi İçin baskn «;üne bırakılmıştır. K-l-mll'in duruşmasına mevkuten devam edilmekledir.
12 adaya İzmirden yiyecek gönderiliyor İzmir 11 — Kızılhaç adalara yardım merkezi İzmirden 1700 ton muhtelif gıda maddesi almıştır, Bunlar kurtarılan 12 adalara gönderilmek üzeredir, Adalardaki iaşe durumunun ve-hametlnl muhafaza etmekte olduğu gelen haberlerden öğrenilmiştir.
Sağlık Bakanı Antepte
Antep 11 (A.A.) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dı\ Sadi Konuk dün şehrimize gelmiştir.
Polonya meselesi
Mareşal Stalin, Londra ve Vaşington’a şiddetli bir nota gönderdi
Londra 11 (AA.) — Reııter ajansı bildiriyor:
PolonyalI General Okul İçki İle diğer bazı PolonyalIların tevkifi meselesinde Rusya tarafından muhafaza edilen gizli hattı hareket hakkında bura da teessür duyulduğu muhakkaktır.
Mareşal Stalin bu mesele hakkında Londra ve Waslılngton'a jlddetll bLr nota göndermiştir. Fakat bu meselede bizzat kendisi kabahatlidir.
Okullçkl, Rus aleyhtarı görüşlerinden dolayı General Slkorskl tarafından Polonya Genelkurmayından çıkarılmıştı. Slkorskl'nln ölümünden sonra, Sosnokovskl tarafından vazifesine İade edilerek General rütbesine terfi edilmiş ve daha sonra paraşütle Polonyaya İndirilmiştir.
Geçen ocak ayının 19 unda Polonya anavatan ordusuna hitaben neşrettiği bir emirnamede bu ordunun dağıtıldığım bildirmiştir.
Emirname şu kelimelerle başlıyordu:
Polonya'nın Almanlar tarafından işgali son» ermiştir. Fakat bu. hakiki Polonya dâvasının zaferi demek olmayıp bir İşgalin yerine diğer bir işgalin geçmesi demektir. Bu İşgal birincisinden daha korkunçtur, zira
Başbakan’ın Mecliste beyanatı
(Baş tarafı 1 inci sahifede) vasinin bugünkü ve yarınki mukaddes bir bayrağı olmuş, lıak hürriyet, adalet, medeniyet ve İnsanlık dâvaların. kendisine minnettar bırakmıştır. (Bravo sesleri, alkışladı.
Gönül isterdi kl, Amerikada doğan bu insanlık güneşinin cesur ve dâhi bayraktarı Roosevelt, bugünleri görsün ve kalblere dikilen insanlık âbidesinin gölgelerinde dolaşsın. Bı böyle olmakla beraber Amerlkalıiarm elinde yükselmekte otan insanlık bayrağı Amerika Devlet Reisinin elinde hiç de daha az bir İran, daha az bir haşmetle dalgalanmıyor. (Alkışları.
Gene arkamıza dönüp bakacak olursak orada dostumu? ve komşumuz Sovyetler devletinin bir boydan bir boya nazl barbarları tarafından merhametsizce yakıldığını, yıkıldığını ve birçok masumların öldürüldüğünü görürüz. Bil harbin ağır Tahribatına Sovyetler maruz kalmış ve ağır yükünü gene Sovyetler taşımıştır. Bu korkunç manzara karşısında dahi cesa" retlerl kır ilmi yan halk çocukları gene bir halk Çocuğu olan Stallö'in etrafında toplanarak onur dâhiyane sevk ve idaresiyle bütün intikamlarını birer birer almışlar ve düşmanlarını kendi inlerine kadar sürerek onların barbar prensiplerini kendileriyle beraber bu İnlerde boğmuşlardır. (Alkışlar).
Bu cihan harbinin birçok parlak sayfalarını Sovyetler yaıalmıştır Ve bu yazılan her sayfada dolma Sta-Lln'in diri yüzü görülmektedir. (Alkışlar).
Gene arkada kalan mühim bir hâdise dr dost ve komşu Yunanlstanın uğradığı felâket ve bu felâket karşısında I:3Tdeş Yunanlıların tarihe hediye etlikleri kahramanlık destanıdır. Hattâ denilebilir kİ. tecavüz ordularının Türk hudutlarında gösterdikleri tereddütte bu kahraman’iğin hissesi vardır.
Arkadaşlar;
Biz. millet olarak. 3üyük Miltet Meclisi olarak, hükümet olarak ve bir tek kelime 11e devle’- olarak, Alman milletine önayak olanların hazırlamakta oldukları faciaları, daha hazırlanırken sezdiğimiz gibi, hakkın, adaletin ve zaferin hangi cephede bulunduğunu anlamakta zorluk çekmedik. (Alkışlar). Bu seziş ve anlaş ıç-tan sonra yavaş yavaş tedbirlerimizi almağa çalıştık ve dış politikamıza kati ve muayyen bir istikamet verdik. Biraz sonra bu defa harhden kurtul ■ manın harbi göze almakla mümkün olabileceğini gördüğümüz için harbin patlamasından dört ay kadar evvel evvelâ İngiltere ve Fransa ile Akde-nlzln sulhunu korumak 1cln karşılıklı beyannameler İlân et.tlk.Bunu takiben de her İki devletle ittifak muahedeleri akdettik. ITarbltı başlamasından itibaren Türk milleti, büyük darlıklar. Ölçüsüz zorluklar, uzun ve karanlık geceler, kapılarımıza dayanan çılgın harb ve ateş alev'erl, haşin tehditlerle karşı karşıya kaldı. Fakat bütün bunlar bizim karar ve İrademizi (nll H varlık ve birliğimizi bozmak söyle dursun, milli vnrhk ve kararımızı yıkılmaz bir çelik kale haline getirdi. (Alkışlar). Bu sayede biz harbin her safhasında müttefik ve dostlarımıza elimizden gelen bütün yardımları yapabildik vo böylece sevinçle yaşamakta olduğumuz mesut günlere varabildik. (Alkışlar).
Görüşlerimizdeki İsabet, kararlarımızdaki metanet bizi tam vaktinde hakkı, medeniyeti, hürriyeti ve adaleti muzaffer çıkaran devletlerin arasına yerleştirdi. Buraya varabilmek İçin altı yıl öncedenborl tuttuğumuz yolun Ve aldığımız kararların ne kadar isabetli oldukları bugün tamamen meydandadır. Bu meydanda olan İşler için blrlblrimlzle sevişmek, öpüşmek, teh-' jfîMoşmck ve hattâ millet olarak, Bü-
muvakkat Polonya hükümeti kisvesi altında çalışıyor.
Bu demeçten sonra Okullçkl ve taraftarları ortadan kayboldular. Ruslar bunların Lublln’dıkl PolonyalIlara ve Rus kuvvetlerine karşı tet-hlşçl faaliyetleri hakkında müspet ve mufassal deliller elde ettiklerini İddia etmişlerdi.
Bu, böyle olduğuna göre, neden Stalin, İsimleri İhtiva eden liste kendisine verildiği zaman batı Müttefiklerini bu olaylardan derhal haberdar etmemiştir? Liste, İngiliz hükümetinin, genişletilmiş bir Polonya hükümeti İçin münasip namzetlerin İsimlerini talebetmesl üzerine Londra'daki PolonyalIlar tarafından hazırlanmıştı. Bu şahısların, mevcut şartlar İçinde ne dereceye kadar münasip olduğu pek ftşlkftr değildir. Fakat tabiidir kl, İngiliz vç Amerikan hükümetleri, kendi talepleri Özerine ne kadar tahrik edici bir şekilde olursa olsun İsimleri bildirilen şahıslardan kendilerini sorumlu hissetmektedirler
Bu garip meselede ayo’ınlatılacak daha pek çok şey vardır. Ve alınacak netice Moskova İle münasebetlerimiz üzerinde devamlı bir tesir yapabilecek mahiyettedir.
yük Millet Meclisi olarak vo hükümet olarak ve bir tek kelime ile devlet olarak övünmek hakkımızdır. Ve hattâ vazifemizdir. (Alkışları. (Jnutmıya-hm kl Atatürkün bize bıraktığı büyük miraslardan biri de Türk çocuklarının yaşamayı, gülmeyi, sevmc-yl ve sevişmeyi öğrenmeleridir. Tekrar ediyorum, altı yıl önce bugünkü durumu görebllmemn gururunu daima yaşı-yac3ğız. (Alkışlar)
Arkadaşlar;
Avrupada harb bitti. Sıra sulhu ve emniyeti tanzime geldi. Daha evvel San Fraûcisco’da toplanan dünyanın bellibaşlı devletleri harbi mezara sokmak. sulhu, medeniyeti, hürriyeti, İnsanlığı neşe içinde yaşatmak İçin çalışmalara başladı. Harb safında ye rlnl tutmuş olan Türk Cıı nhurlyetl • ne gelecek nesilleri sulh ve neşe içinde yaşatmak İçin tedbirler ariyan San Frnnclsco'da bir yer ayrıldı.
Biz buraca çoğalan tecrübelerimiz ve artan bilgilerimizle İnsanlık dâvasına faydalı olmağa çalışıyoruz. Çünkü inanıyoruz kl bu büyük heyet çok ve çok ktınşık düğümleri tehemeba.1 çözecek ve gelecek nesilleri neşe ve hürriyet havası İçinde yaşatmak im kânlarını behemehal bulacaktır.
Arkadaşlar;
Bundan sonra milletler:»’.ası zorlukları artan bilgi ve tecrübemizle yenmeğe çalışacağız. Bil zor İşte de muvaffaa olacağımıza kariiz. Çünkü Türk milleti kendi varlığına ve kuvvetine İnanıyor; (alkışları çünkü Türkiye Büyük Millet Meclîsi kendi varlığına ve kuvvetine güveniyor. (Alkışlar).
Arkadaşlar;
Harbin zaferle bitmesi şerefine hükümetinizin derin saygılarını Büyük Millet Meclisine sunarak sözlerime son veriyorum. (Sürekli ve şiddetli alkışları.
Millet Meclisinin kabul ettiği iki önerge
Başbakan Şükrü Saracoğlunnn yaptığı demeçten sonra Bulu millet vekili korgeneral Abdullah Akdoğan tarafından verilen ve 120 millet vekilinin İltihak ettiği aşağıdaki İki önerge alkışlarla kabul edilmiştir :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına:
Yurdumuzun yüksek ’daresl üzerinde görüşürken, düşüncelerimiz, tabiî olarak en yüksen kumanda mevkiine şeref veren yücu Cumhur Başkan muza müteveccih bulunmaktadır.
Tarihin en buhranlı bir devresinde siyasetimizin İsabetli bir görüşle idare edildiğini müşahede vc tesblt etmemiz münasebetiyle en çok ve en İyi çalışmanın bizlere ve bütün yurttaşlarımıza İyi örneği veren, iyi gören, doğru yolu gösteren, sevdiğimiz ve saydığımız en büyüğümüze, devletimizin başı İsmet İnönü’ye, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mlnnnet ve şükranlarının ve zütün kalbimizle duyduğumuz, anlayış ve inanışımızla sağladığımız bağlılığımızın, yüksek Başkanlıkça seçilecek (yirmi) millet vekili ağzından arzedllmeslnl teklif ediyoruz.
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına:
1 — Hür İnsan, bağımsız millet dâvasının zafer kazandığı büyük günde hak ve hürriyet sever Türk milletinin kaıbl, bu uğurda canlarını veren kahramanlar İçin saygı vc minnetle çarpmaktadır.
2 — Türk milleti, kendi politikasını bu ulvi esaslara ve milli mlsakına uygun olarak İdare eden ve birçok milletleri hakjnz yere kan vo ateşe boğan bir devlide milli beka ve milli vakarını muhafaza ve ilâya ve milletimizin hür ve birleşmiş milletler hakkında şerefli yerini almasını temine muvaffak olan Cumhuriyet hükümetinin basiretli ve isabetli siyasetini sevgi ve takdirle anmaktadır.
* — Türk milleti, hak ve kamına
Ruslar, bir tanesi Hitle-rin cesedi olması muhtemel dört ceset bulmuşlar
Londra 11 (AA) — Berllnde bulunan İngiliz harb muhabiri bildiriyor:
Nihayet Ruslar Berllnde, bir tanesinin belki de Elitleri nkl olması İhtimali bulunan dört ceset bulmuşlardır. Bununla beraber hiçbirinin hüviyeti henüz tesblt edilememiştir.
Berlin tamamıyla Parabolün cııya kadar Hltler ve çetesinin tutunduğu yeraltı kalesinde Ruslar bir hafta müddetle araştırmalar yapmışlardır. Harabeler altından umumi görünüşü Bitleri andıran dört ceset çıkarılmıştır. Bu cesetlerin uzmanlar tarafından incelenmek üzere fotoğrafları ve Ölçüleri alınmıştır.
Fakat Ruslar. en küçük bir şüpheye yer vermeden mutlak surette Hitlerln olduğu tesblt edilecek bir cesedin hiç bir yerde onlunanuyaçağtna İnanmağa başlamışlardır.
Moskova 31 (AA.) — Sovyet gazetelerinin yardığına göre, Hitlerln Berllnde Başbakanlık dairesindeki odası, bir ceza mütehassısı doktor tarafından yapılacak incelemeye intlzaren olduğu gibi muhafaza edilecektir. Hltler esrarına temas eden son haber bu dur.
Himmler nerede?
Londra 11 (A.A.) — Berchtesgaden bölgesindeki Amerikan kıtaları, Hlmmlerln, buradan 25 kilometre mesafede bir yerde bulunduğuna dair şayialardan bir hakikat meydana çıkar mağa çalışmaktadırlar
Diğer söylentilere göre, maiyetinde S. 6. 1er bulunan Himmler bir uçakla salı gücü buraya gelmiştir.
Tifo ile mücadele
11 sıhhat meclisi, dün de bu mühim mesele ile meşgul oldu
İl Sıhhat meclisi, dün Vali muavini B. Ralf Tek'ln başkanlığında haftanın İkinci toplantısını yapmıştır. Meclisin, sah günü başladığı tifo hastalığı İncelemeleri dün sona ermiştir. Toplantıda, İslanbulda bir salgın halinde bulunmamakla beraber, arkası da bir türlü kesllmlyen tifo hastalığını önlemek üzere muhtelif kararlar alınmıştır. Şehirde satılmakta olan yiyecek ve İçecek maddelerinin ve bilhassa sebze ve meyvaların temizliğine. icabeden mıntakalarda halka mecburi tifo aşısı tatbIkına karar verilmiştir. Tifo başatlığına bir yatak teşkil eden şehrin lâğım, mecra ve kanallarının sağlığa zarar vermlyecek bir hale konulması toplantıda uzun konuşmalara yol açmıştır. İstanbulda yaptırılan yeni binalara alt lâğım borularının mutlaka umumi kanalizasyona bağlanması, şimdiye Kadar bağ-lanmıyan binaların en kısa bir zamanda bu eksikliklerinin tamamlattırılması. kanalizasyon şebekesi bu-lunmıvan yerlerde muntazam helâ çu kurlarının açtırılması ve bunların boşaltılması için gereken vasıtaların temini hususu da görüşülerek leabe-den kararlar verilmiştir. Meclis, Hıf-zıssıhha kanununda mevcut bu husustaki müeyyidelerden faydalanarak tifo savaşında yapılması lcabeden İşlerde gevşeklik gösteren bina sahiple-rile diğer ilgililerin cezalandırılması yoluna gidecektir.
Bundan başka muhtelif yiyecek ve içecek satan esnafın, sucuların sıkı muayeneleri yaptırılacak, İçlerinde tifo mikrobunu taşıyanların, bu hastalığı halka aşılamalarının önüne geçilecektir. Bu hususin Belediye de çok yakından İlgilenecektir. Esasen şehir İçindeki bostanların kaldırılması tşile de meşgul olunmaktadır.
Rumen Halk mahkemeleri
Londra 12 (B.B.CJ — Rumen halk mahkemeleri, pazartesi günü harb suçlularını yargılamaya başlıyacaklardır.
dayanan b'r barışın sağlanması ve bundan böyle milli ve İnsani hakların bir daha çiğnenmemesi İçin sulhsever raU'.eilerce yapılmakta olan gayret ve fedakârlıklara kendisinin de var kuvvetiyle iştlrâklttl dilemektedir.
Milletimizin bu İçten gelen duygularının en tabii bir ifadesi olarak Büyük Miliei Meclisi kararı ile İlân edilmesini arz ve teklif eyleriz.»
Ankara Halkevindekî toplantı
Ankara 11 — Avrupada harbin sona ermesi dolayıslle Ankara halkının Cumhur Başkanın» ve hükümet* minnet ve şükranlarını blldlımek için bugiln Halkevlnde büyült bil toplann yapılmış. Halkevi başkanı B. Ferit Celâl Güven, öğretmen Muzaffer, Eti Mesğut'ıın Susuz köyünden muhtar Hallt, son olayların önemini belirten kon uma I ar yapmışlardır. Cumhur Başkanına tftzlm telgrafı çekilmesi hakkındakl teklif, toplantıda alkışlarla karşılanmıştır. Ayrıca Dil, Tarih ve Coğrafya fakültesinde de bLr toplantı yapılmıştır.
B. Haşan Sakanın görüşmelerde bulunduğu yalanlanıyor
Ban Francisco 11 (A.A.) — (Reuter): Türk heyeti, Türkiye Diş işleri Bakanı ve Türfc heyeti başkanı B. Haşan Sa-ka’nin Boğazlar meselesi İle ilgili görüşmelerde bulunduğu ve yahut beyanat yaptığı hakkındakl haberin asılsız olduğunu bugün bildirmiştir.
Bahis mevzuu olan haber, Türkiye'nin Montreux anlaşmasını modernleştirmeğe hazır olduğundan dört büyük devleti malûmattar ettiğine dair bulunmakta idi.
Nevyork 11 ıA.A.) — Türk heyeti nezdlnde basın müşaviri B. Fallh Rıf-kı Atay, BrLnavoba'va şu demeçte bulunmuştur: »United Press'te çıkan Ve Dış işleri Bakanı Ve Türk heyeti Başkanı B. Haşan Saka'ya Boğazlar meselesi İle İlgili olarak bazı beyana! ve taahhütler atfeden bu haber, ta-mamiyle asılsızdır. Heyetimiz, bu iddiayı resmen yalanlamak İçin mümkün bütün tedbirleri almaktadır.n
Şarkıcıyı 26 yerinden vurdu
Şaban, Nahideyi niçin bıçakladı?
Düıj, Ayvansarayda Lonca so-kağında bir yaralama vakası olmuş ve genç bir erkek yirmi iki yaşındaki dayısının kızı olan bir şarkıcıyı yirmi altı yerinden yaralamıştır, Hâdisenin tafsilâta şöyledir:
Ayvansarayda bir çok çalgıcıların, oyuncuların ve mümasil eşhasın oturmakta olduğu Lonca semtinde, şarkıcılık yapmakta olan Nahide isminde genç ve güzel bir kadının kocası Hüseyin taşraya gitmiştir, Hüseyin; karısına mukayyet olması için, onun halazadesi olan Şaban ismindeki gence tembihatta bulunmuştur Hüseyinin îstanbul-dan ayrılmasının üzerinden epey zaman geçmiş. Şabanın kulağına çalman bazı sözler fazla canına sıkmış, ve Nahideye bu dedikoduların esasım sormuştur, Na-hide, üstünkörü cevaplarla Şabanı iknaa çalışmışsa da, Şaban bunlara inanmamış ve nihayet dün geç vakit bu yüzden Nahide ile şiddetli bir münakaşaya tutuşmuştur.
Münazaa esnasında hırsını ye-nemiyen Şaban küçük, fakat keskin çakısını çıkararak, Nah!-deyi ayaklan altına almış ve çakıyı gelişi güzel kadının vücuduna yirmi altı kere sokup çıkarmıştır. Kadın kanlar içinde bir tarafa yıkılıp kalınca, Şaban kaçmak istemişse de yetişen polisler tarafından yakalanmıştır.
Nahide, derhal en yakın olan Balat Musevi hastanesine yatırılmıştır. Şaban adliyeye serilmiştir.
Barış piyangosu
Ankara 11 — Millî plyangç idaresi Barış piyangosu adllü fevkalâde bir piyango tertıbet-mlştir. Biletlerin satışına yakında başlanacaktır. Satış tamamlandıktan sonra çekiliş günü ay? rica ilân edilecektir. Biletler 28 Ura. ikramiye de yarım milyon lira olacaktır
Yunan kıral naibi Rodos’ta
Londra 12 (B.B.C.) — Yunan kıral naibi Daraasklnos ile ba# Bakanlar, bugün Averof kruyşu zörlle Rodosa ve Onlkt adaya gidecekler ve Yunanistanın selâmlarını götüreceklerdir.
11/5/1045 flütleri
Londra üzerine 1 sterlin ö.2Q
Nevyork üzerine 100 dolar 129-“1
CenovTö 100 İsviçre Fr. 30.326a
Madrid üzerine 100 pezeta 12.M
8tol£holm üzerine 100 kuron 31.1380
Borsa dışında
ALTIN
Gulden 33.81
Reşadiye 35.M
İngiliz 40.00
Külçe
AKŞAM
Şahın? 3
12 Mayıs 1945
AKŞAMDAN AKŞAMA Sel gitti kum kaldı
Sık sık temasta bulunduğum bir grupla akşam üzeri oturuyorduk, On dokuz radyosunu dinlemiştik. Büyük dozdaki ispirtolu içkiıere alıştıktan sonra, kendisine bir rakı kadehi bira ikram edilen ayyaş gibi yüzümü-bü buruşturmuştuk:
— Hiç bir fevkalâde haber yok!
Sonra, sıra ile arst ulusal ve yerli servisler başladı: Düğmeyi bile çevirmeğe değmedi.
— Malum tekrarlardır,
— Yatmadan evvel, son radyonun özetlerini dinleriz,
Dinledik:
— Nafile!
Nafile; yani heyecan uyandırıcı tarafı yok,,. Halbuki San Francisco konferansı: Tevkif edilen Göring'e dair matûmat; şu, bu, hiç de eksik değildi, Gözönün-den irağ etmemeli ki, yakında öyle bir devir gelecek; konferans dağılacak, yakalanan yakalanıp cezalanan cezalanacak. Ve uzun, eziyetli bir çekiçli devir başlıva-cak: Harabelerin yerine yeni binalar yapılması devri... Bir bomba serisiie bir bölgenin harabe-dilişi kolaydır: manşetleri süsler, özetlerde dikkati çeker. Fakat, «üç sokağın daha molozları temizlendi". (ıon fabrikaya daha ekip tedarik edildi!" tarzındaki imar haberleri, heyhat, insanların yüreklerine çarpıntı vermiyor:
— Kapat radyoyu...
— Çevir sahifeyi.,.
Bir esneme,,,
— Yahu! Ne olacak böyle?
•••
Meşhur ve üstat gazetecilerden biri, sabahleyin idarehaneye gelerek, arkadaşlarına:
— Ne telgraf var? - diye sorarmış.
— Mühim bir şey yok! - dediler mi; hemen paçaları sıvarmış:
— Öyleyse iş bize düştü; halim,rzden. ruhumuzdan, bilgimizden, hayatımızdan, ihtiyacımızdan mevzular çıkararak, umumi efkârı ilgilendirecek yazılar yazalım... cevabını verirmiş.
Yok, şayet:
— Pek mühim hâdiseler oldu... Dünya birbirine girdi! - diye haber verirlerse:
— Vakalar bizim namü hesabımıza çalışmış,,. Ben de çubuğumu yakarak maroken koltuğa uzanayım, tatlı bir uyku kestireyim! . dermiş.
Bütün bu harb ve darb zamanında, kimi memlekette sansür, kiminde kâğıtsızlık, kiminde kamp ve hepsinde umumî merakın yalnız bir tek mevzu üzeri-lı? toplanmış bulunması yüzünden. basın ve yayın mensuptan »altı sene mektep tatili» geçir-Eiş gibidirler. Tabii, yalnız, ararından ayrılmış bir grup, ta Cephelere kadar girmiş, ön saflarda vazife görmüştür. Türk gazetecilerinin şehit verdiği genç ve sevimli Salih Köseraif Çorlu' yu da bu münasebetle elem duyarak hatırlarız.
Fakat büyük kadro ihtiyatta kaldı; tek motörle, hattâ yarım ıııotörle işledi.
İtiraf etmeli: Gazeteleri, «zeytinyağı - sadeyağı sergisi» ne f ıdürdük. Şimdi artık sel gitti, lı ı kaldı. Bizim namımıza, bitim hesabımıza vazife gören büyü k hâdise köşeye çekildi. Fikir! lı. -eket! Faaliyet! Gayret! Cesaret! Hürriyet!
Büyük bir gecenin sabahında k( enklerini açan dükkâncılar gibi biz de, kepenkleri yeniden açmalı, yeni ruhta, yeni gayretlerle, yeni ümitlerle işe başlamalıyız.
Bütün basın ve yayın mensupları için aynı hal; İş başa düşmüştür,
(Vâ - NÛ)

V-
ŞEHİR HABERLERİ
Sadeyağ
Anadoluda fazla mal olduğu temin ediliyor
Zeytinyağı meselesi
Sadeyağ ila Herinin günden güne artması, yemeklik yağ Lhtlyaclle karşılaşan İstanbul halkını çok güç bir duruma sokmuştur. Istanbulda en ucuz ve en bol yağ mevsimi mayıs sonunda başlamaktadır. Bu zaman yaklaştığı halde İstanbulun ihtiyacı- ________ ___________________
nı karşılıyacak miktarda yeni mahsul perşembe günkü sayımızda va2mışt:k. gelmediği görülmektedir. I Ayrıca zeytinyağı tacir kotnüsyon-
Kış mevsiminin sert olmasından cu ve toptancı, bu işlerle yakından dolayı yağ istihsal eden hayvanlarda telefat " * --
yağ vardır, __ .— . _
1 işlerile yakından alâkalı kimselerle I temas ettik. Bunların bize verdiği malûmata göre bu senekl kışın hayvanlar üzerinde yaptığı kıran, yağ istihsalini azaltacak derecede değildir. Bahusus havalar yağışlı gittiğinden çayırlar çok büyümüş ve hayvanlar İlk baharda İyice beslenmişlerdir. Bu durum, hayvanlardan fazla süt istihsalini temin etmiştir Biatlerin mütemadiyen yükselmesi. İs-tanbulda zeytinyağı darlığının devam etmesini göz önüne alan müstahsille toptancı tüccarın — piyasayı büsbütün darlatmak üzere — yağ getlrtmemekteki arzularından İleri gelmektedir. Bu itibarla İstanbul belediyesi. istihsal merkezlerle sıkı surette temas eder ve İstanbulun ihtiyacını karsılıyacak derecede yeni mahsulün gelmesin! temin ederse hem fiatlerin düşeceğinde, hem de darlığın önü alınacağında şüphe edilmemektedir.
Anadoluda Istanbulda yağ sıkıntısı çekilmivecek miktarda İstihsal edilmiş yağ olduğu temin ediliyor.
husule geldiğinden a? çıktığını İleri surenler Bu mütalâa üzerine yağ


İşte onu yapamam!.
Zeytinyağı
Tacirler ve komüsyoncular “varlık içinde yokluk çekiliyor,, diyorlar
Pazartesi sabahından itibaren halka verilmeğe başlanacak
Zeytinyağı yokluğunu önlemek için alınması teabeden tedbirler hakkında bir müstahsilin ileri sürdüğü fikirleri
ilgisi bulunanları ve yağ tevzii İle ödevlendlriien kurullardaki sözü geçer kimseleri dinledik. Aşağı yukarı hepsinden birbirine benzer cevaplar, mütalâa ve teklifler aldık. Bunlar önce şimdiye kadar alman tedbirlerden mühim bir kısmını tenkldedlyor-lar ve bundan sonra da ilerisi için alınması lâzım gelen tedbirleri İleri sürüyorlar. Biz de. onlara uyarak bu yazımızda zeytinyağı darlığının han-gl sebeplerden ileri geldiğini anlatmağa çalışacak ve diğer yazımızda da| İlerisi İçin düşünülenleri sıralıyacrf-ğız
Zeytinyağı konusu, başhbaşına bir konu değildir Bilhassa 1939 senesin- 1 den sonraki tecrübeler, her cins >'a‘ gın birbirine bağlı-olarak flitlerinde Valfca„ hj, değişiklik olduğunu, yokluk veya bolluk görüldüğünü meydana vurmuştur. Onun için zeytinyağı bolluğunu temin edecek âmilleri ortaya atarken sadeyağ ve nebati yağlardan da kısaca bahsedeceğiz.
Kendilerini dinlediğimiz uzman, tacir ve ilgililerin zeytinyağı yokluğunu doğuran âmiller hususuda birleştiği noktalar şunlardır:
1 — 510 numaralı kararname zeytinyağı satışlarını tanzim edecek şekilde hazırlanmamıştır. Ticaret Bakanlığı, kararnameye, zeytinyağı satışlarındaki tabii olmıyan şekli ıslah etmek için bir takım İlâveler yapmayı tasarlamış ve on numaralı sirküleri çıkarmıştır. On numaralı sirküler, kararnameyi tadil etmektedir. Yeni tadilât da bu işi düzenlememiştir.
2 — İhtikârla mücadele kararnamesi. maddelere satış flatinln tesbi-tini Ticaret Bakanlığına bırakmıştır. Bakanlık, lüzum gördüğü maddelere zaman zaman satış ftatl koymağa kalkışmış, bu arada zeytinyağına da
Rötgen filmi ihtikârı meselesi
Röntgen filminde ihtikâr yapmak töhmetile doktor B. Tarık Temel İle bakkal Muhlddln'in polisçe yakalanarak milli korunma mahkemesine verildiğini yazmıştık, Vukuu İddia edilen bu röntgen filmi ihtikârı ile Cerrahpaşa hastanesinin hiç bir alâkası yoktur. Doktor B. Tarık Temel'e gelince aleyhindeki iddianın doğru olup olmadığı ancak yargılanma neticesinde belli olacaktır.
İçinde 1OO den fazla insan yaşıyan konak
Abdülhak Hâmit denilince akla İlk gelen isimlerden biri de «Sanıl * paşa zade Sezai» dlr. Bu İki candan arkadaşın lanl arasında sanki gö-I rünmeyen zincirler vardır. Bugün de:
AŞIYAN MÜZESİNDE...
t »Sergüzeşt» muharriri Sezaiys Abdüllıak Hâmldln yanıbaşmda yer veriyoruz. Hâtıralarını müzelerde topladığımız, İsmin» bir şehir müze' sin.de bir salon tahsis ettiğimiz romancı hakkında, Sami paşa zade ı Sezalye dair ne bLllrtz?.. Hemen hemen hiç bir şey?.. Bir yandan adı-ı na müze kurarken, bir taraftan da Sezai hakkında bu derin sükû-j tumuz cidden tuhaftır.
I Halbuki Sami paşa zade Sezai bizde yüzlerce cariye, halayık arasında yaşayarak, onların hayatlarını en ince noktalarına kadar tetkik ederek, sarayları andıran eski büyük konakları edebiyata sokarak ilk ( «tetkik romanla nı yazan İn candır. Aynı zamanda bir İlim akademisi olan Taşkasaptaki konak
, Meşhur (Zeynep Hanım Konağı» kadar enteresan, mühim ve meraklı bir yerdi.
ı Sami paşa zade Sezalye dair hazırladığımız kısa tetkik yazısında 1 içinde 100 kişiden fazla insan yaşayan bu konaktaki hayatla beraber ! bütün bir devri bulacaksınız, «Sergüzeşt» romanına dekor olan bu ko-, nağm tiplerini hattâ cariye, halayık, kalfa Islmlerlle birer birer göre-çeksiniz.
Bir kaç güne kadar başlıyacağız
V
müdahale etmiştir. Halbuki, zeytln-yağına satış fiati konurken sadeyağ ve nebatî yağlar İhmal edilmiştir. Yağ darlığı karşısında kalan müstehlik, zeytinyağı ile diğer yağların arasında mekik dokurken hangisine tehacüm göstermişse onun flatintn yükseldiği görülmüştür. Zeytinyağına müdahale edildiği anlarda sadeyağ ve nebati yağ satışları da tanzim edll-iniş bulunsaydı bugün kara borsa da bir kilo zeytinyağı 500, bir kilo Urla yağı 800 kuruşa fırlamazdı.
3 — Ticaret Bakanlığının diğer yağ fiatlerine müdahale etmeyişi ticaret piyasasında anormal ve şimdiye kadar görülmemiş bir durum yaratmıştır ve boylece zeytinyağının ekstra I ekstrasının 198 kuruşa satılacağında ısrar edildiği günlerde fındık yağı 300 I kuruşa fırlamıştır.
ı 4 — Zeytinyağı! arına satış fiati konduktan sonra satışlar tanzim edll-Konyamn bir köyünden kalkan bir celep veya Glresundan ayrılan fındıkçı, İstihsal bölgesinde parası yettiği kadar zeytinyağı alıp bir meçhul semte ayrılabilmiştir. Bu yağlar şimdi kayıptır.
5 — 510 numaralı kararname ancak Ankara, İzmir ve Istanbulda tatbik edilebiliyor. Diğer şehir ve kasabalarda hâlâ eski kontrolsüzlük hâkimdir. Enirde zeytinyağı bulunan tacir, müstahsil veya toptancı. Istanbuldakl kontroldan kaçınmak için malını diğer şehirlere sattı. Kimden müsait fiat buldu İse malını ona devretti. Anadolu tacirleri, Bakanlığın tesblt ettiği flatç ehemmiyet vermiyerek pazarlıkla mal alıp götürdüler
6 — Yağların Suriyeye geçirilmesine mâni oluşamadı. Orada bir kilo zeytinyağının on liraya satılması istihsal bölgesinden yüklü zeytinyağı toplayan KonyalI celebi veya Giresunlu fındıkçıyı harekete getirdi
Yukarıda yazdığımız sebeplerden etürü istihsal bölgesinden zeytinyağ-ların mühim bir kısmı kaldırıldı; fakat Istanbuldakl murakabeden kaçınılarak başka taraflara gönderildi.
Ticaret Bakanlığı, Istanbuldakl zeytinyağı darlığının arttığını görerek tedbir alınması yolunu tuttuğu esnada şu teklifte bulunuldu
Elinde 12 bin ton zeytinyağı bulunan İzmir İncir ve Üzüm Tarım Satış kooperatifi, bu yağlardan üç bin tonunu İstanbul emrine tahsis etme İldir. Vilâyet tarafından yağ tacirlerinden alınıp bakkallara zeytinyağı dağıtıldığı esnada Kooperatif de bir tacir gibi hareket etmeli ve bu üç bin tonu yavaş yavaş piyasaya çıkarmalıdır. Ancak bu suretle halk, yağ yokluğu hlssetmlyecek ve ' kalda yağ bulabilecektir.
Bu teklif, ilgililer tarafından geç tetkik edilmeğe başlandı. Halbuki, Bakanlık yeni bir beyanname İle istihsal bölgesindeki yağ stokunu öğrenmiş bulunuyordu. Böyle hareket edilmemekle piyasadaki yağalrin tükenmesi beklenmiş oldu. Yağlar azalınca da Tarım Kooperatifinin zeytinyağı tevziine bavlıyacağı bildirildi, ilgililerin bu husustaki fikirleri de şudur:
7 — Memlekette tevziat işi oıganl ze edilmemiştir. Yeni bir teşekkül olan Tarım Kooperatifi böyle bir İşi ilk nefa yapacaktır. Bu sebepten daha İlk faaliyetinde aksaklıklara Taşlanmıştır.
8 — Kooperatifin elinde vilâyetle—! rin ihtiyacını önleyecek miktarda
^•zeytinyağını nakledecek kap yoktur.
bak-
Darttlbedayiden Şehir Tiyatrosuna
Taşıtlara verilen benzin miktarının arttırılması muhtemel
Bir müddet evvel Sokonl Vakum Şirketi, İlgili makamlara müracaat ederek motorlu vasıta kullananların benzin istihkaklarının arttırılmasına izin verilmesini istemişti. Avrupa harbinin sona ermiş bulunması ve bu suretle de harici ticaretin engellere uğraması tehlikesinin bertaraf edilin- i üzerine ilgili makamların, Soko-nJ’nln bu dileği üzerinde önemle durmakta oldukları, hattâ şirketin mümessilleri]*? müzakerelere girlşlldiğl haber alınmıştır.
Geçen hafta bazı cevaplarını bu sütunda verdiğimiz «Darûlbedaylin müstakbel şekil ne olmalıdır» anketine sanatkâr Şadl merhum da muhatap olmuştu. O diyordu kİ: «Vak-tile müesses bir teşkilâtı, idareyi niçin devam ettirmemeli? Onda ne fenalık görüyorlar? Darûlbedaylin bir zamanlar muvaffakiyetten muvaffakiyete koşan, etrafında bir his, bir hareket uyandıran, başta taşındığı devirleri vardı. Herkes o vakit ah Darülbedayi... Ah Darülbedayi... diyordu. O vakit bu müessese bu muvaffakiyeti nasıl kazanmıştı? Onu düşünsünler.»
Düşünürsek anlarız İd o zaman herkes bizde tiyatronun, Türk tiyatrosunun kurulmasına çalışıyordu. O zaman şahıs yok, müessese vardı. Tiyatro yok, Türk Tiyatrosu vardL O zamanki muvaffakiyetin sırrı buydu.
«Son Saat» refikimizin anketine muhatap olmadıkları halde gazetelerde aynı sualin cevabını araştıranlar çok oldu. Bunlardan biri Yakup Kadri Karaosmanoğlu idi. O da bakiniz ne diyor: «Darülbedayi denilen müessesiyle Şehremaneti denilen hükümet şubesi arasında bir anlaşmaz- ...................... .......
lıktır gidiyor, zira bu müessese git-j boyama kabilinden olarak süslere ve
1932 nizamnamesi
Tasdik edilmemesi sebebi ne olabilir?
tikçe bir ticaret müessesesl hallna girdi. Heyeti temslllye dolgun ve muntazam maaş almaktan ve heyeti idare mümkün olduğu kadar çok hasılât temininden başka bir şey dü-şünmemeye başladı Bu suretle Da-rülbedaylin İlk teessüs anında hedef ittihaz edilen gaye büsbütün ortadan kalkmış bulunuyor.»
Dariilbedayle ve tiyatromuza pek çok emeği geçmiş olan Hüseyin Suat Yalçın'in da kanaatini öğrenmek faydalı olacaktır. Onun evvelce sütunlarımızda çıkan bir yazısından tezimizi alâkadar eden bu satırları alıyoruz: «Cemiyeti Belediyenin temaşa sanatına tahsis ettiği meblâğı biz keyfi mayeşa sarfa mezun değiliz. O paranın ancak mütehassıs bir heyetin karar ve tensibiyle temaşa tedrisatına, sanatkârlara ve lâztmgelen İşlere sorfol ’nmsı iktiza eder. Yoksa göz
gösterişlere değil, İşte Darülbedayi böyle hüdayi nâblt tiyatro uleması elinde bulundukça şehrimizin bütçesinden ayrılan paraların bir kısmı beyhude yare heder olur gider.»
O zaman, Darûlbedaylin önlenmesi lâzımgelen bu vaziyetini en veciz bir şekilde İfade eden Süleyman Nazif oldu. Başka bir vesileyle hatırlatmıştım. O:( Darülbedayldeki oyuucularm arzu ettikleri tarzda çalışmalarına ve fazla para kazanmalarına hakları olabilmek için evvelâ Şehremanetinin muaveneti Tesmiyesinden İstiğna etmeleri icabeder. Herkes yediği ekmeğin, elin, içtiği sütün bedelinden ifraz ve tediye ettiği resimle mitte-madiyen tağdiye ettiği Şehremaneti veznesinden çıkan bir paranın ne yolda sarf ve istihlâk edildiğini sormak hakkına maliktir. Darülbedıyle verilen paralar mahalline masruf ve sanatın terakkisine hadım olsaydı
Ticaret ofisi, Tarlş tarafından ts-tanbula getirilen zeytlnyağlanrh Be-yoğiundan maada bütün kazaların bakkallarına tesblt edilen miktarlarda dağıtmıştır. Bugün de Beyoğlu semtinde bulunan izinli bakkallara yağ verilmektedir. Pazartesi sabalu şehrin muhtelif semtlerinde bulunan 254 bakkal birden «U» fişi İle zeytinyağı satışına başlıyacaktıı
Zeytinyağının litresi 183 kuru? olarak teşbit edilmiştir. Lokantalar.n durumunu incellyen Ticaret Bakanlığı bunlara da aynca zeytinyağı tahsisine karar vermiştir Kalabalık işçi çalıştıran ve işçilerine öğle yemeklerini veren fabrikalara ayrıca zeytinyağı verilmeyecek, işçiler, yağlarını herkes gibi ekmek kartlarının fislert-le alacaklardır.
475
204
Belediye cezaları
Emniyet 6 nçı şube memurları esnafı temizliğe riayetsizlikten, şoför ve arabacıyı caddeyi işgalden.
1000 kişiyi tramvaylara asılmaktan ve atlamaktan ve 126 şoförü de tramvay ve vesait arasından zikzak yaparak geçmekten cezlandırmışıardır. Cezalılardan 2221 Ura tahsil edilmiştir. Bundan başka temizliğe riayetsizlikten Eminönünde üç dükkânın da kapatılmasına karar verilmiştir Yük-sekkaldırımda bulunan bir fırın tarafından noksan vezinde ve taşlı undan yapılan 1000 simit de İmha ettirilmiştir.
Eminönü Halkevinde zafer töreni
Avrupa harbinin sona ermesi üzerine dün Eminönü Halkevinde bir tören yapılmıştır. Kalabalık bir halk kütlesinin lştirâkile yapılan törende Cumhur Başkam İsmet înönüne ve Başbakan B. Şükrü Saracoğluna şükran telgrafları çekilmiştir Vali ve Belediye Reisi Dr. B tûtfi Kırdarlj bayan Kırdar da zafer şerefine, Doi-mabahçe sarayında çarşamba günü saat 22.30 da 1200 kişilik bir suvare tertlbetmişlerdlr. Suvarenln hazırlıklarına başlanmıştır.
A- Dün Milli Eğitim müdürlüğünde, Milli Eğitim müdürü B Halil Vedat Fıratlının başkanlığında özel okullar yardirektörlerl toplanmışlardır. Toplantıda imtihan meseleleri görüşülmüş ve mümeyyiz seçimi şekil hakkında kararlar verilmiştir.
Tacir ve müstahsilin kapları istenmiştir. Kap sahipleri. Ticaret Bakanlığının kararma göre yalnız yağlarını vereceklerini ve kaplarının İlerisi İçin oıuhafazası icabettlğinl bildirmişlerdir
Ticaret Ofisi de bu iş için Hazırlanmamıştır. ofis, hâdlsata tabi olarak yürümektedir.
9 — Yukarıda da yazdığımız gibi İzmir Tarım ve Satış Kooperatifinin elinde yeni mahsul zamanına kadar yetecek zeytinyağı vardır. Fakat tevziat şeklinin bozukluğu yüzünden halkın yağ ihtiyacı gideri İtmemektedir.
Birinci dağıtmadan sonra ikinci tevziatın* ne zaman bavlıyacağı veya yapılıp yapılmıyacağı belli değildir. Çünkü elde fazla kap yoktur.
Boylece Kooperatifin depolarında yağlar, zamanla tenekelerden sızar-1 ken halk «varlık içinde yokluk» çeke çektir. I .
Gelecek yazımızda da alınması i büktü: lcabeden tedbirler hakkında, tacirlerin neler söylediklerini yazacağız.
Köprüden saat tam ikide, Va-niköyüne ve öteki iskelelere uğramak üzere kalkan minimini vapurun burnu Boğaz istikametine dönünce güverte merdivenleri başında bir adam belirdi. Ayakta, yüzü güverte yolcularına çevrilmiş olduğu halde yüksek sesle şöyle söze başladı;
—• Sayın bayanlar ve baylar.,. Şimdiye kadar vapurda hiç konferans dinlememiş olan yolcular bunun üzerine baştan başa dikkat kesildiler Tanımadığımız zat sözlerine şöyle devam etti:
— Dünyanın en kötü şeyi nedir?..
Herkesin yüzüne baktıktan sor ra kendi sualine kendi cevap verdi:
— Can sıkıntısı!,.
Bir an durdu ve ilâve etti:
— Ben de sizi köprüden V'anı-köyiine gidinceye kadar bu fena şeyden kurtaracağım...
.Aferin doğrusu!.. Bugün yeryüzünü içinde bulunduğu şu müthiş can sıkıntısından kurtarmak için böyle milyonlarca insan lâzım. Tanımadığımız zat sözlerine şöyle devam etti:
— Bunun için de size bazı tuhaf el çabukluğu marifetleri göstereceğim...
Eskiden şarkılı vapurlar vardı. Bir aralık vapurlarda cambazlık eden kimseler de türemişti. Şimdi demek Boğaziçinde (>hokkabaz lı vapurlar, da işi i yormuş. Medeniyet terakki ediyor, şaka değil!... '
Ve hokkabaz hafif bir Rumeli şivesile konuşarak marifetlerine başladı. Gayet sempatik bir zat olduğu için ilk hamlede vapur halkını kavramıştı Yaptığı numaralar komik, eli de çabuk olduğu için herkesi hem hayrete düşürüyor, hrm de kahkahalarla güldürüyordu. Ciddi kellifelli bir zatın kocaman burnunun içinden bir yumurta, bir taze can eriği, bir ceviz, bir deste iskambil kâğıdı çıkardı. Bu kadar şey bir buruna nasıl sığmış?.. Hayrettir. Hokkabaz vapur balkına dönerek:
— Müsaade ederseniz biraz yemek yiyeceğim... Bir hokkabaz çikolatası yemek niyetindeyim,,, dedi
Hokkabaz çikolatası kocamın bir temel çivisi imiş. Bunu yutuverdi. Ve:
— Oh,.. Kamun da doydu... Üç çivi yedim mi tamamdır!.M dedi
Gıda maddelerinin son derece pahah olduğu şu zamanda bundan daha mükemmel ve ekonomik beslenme usulü olamaz. Yarından tezi yok, birer hokkabaz çikolatası tedarik etmeli,..
En nihayet hokkabaz vapurda gizli yerlere saklanan bir çok şeyleri şaşılacak bîr meharetle buldu.
Bu sırada yolculardan biri ona şöyle takıldı:
— Otıun bunun kulağının i-çindc ceviz, cebinde gizli erik bulmak bir şey ini?. Stn bakkalda gizli sadeyağ, z ytinyağı bul ki hakikaten hokkabaz olduğunu anlıyavım..,
. Vapur hokkabazı» boynunu

kimsenin teşekkürden başka diyeceği olmazdı. Halbuki bir takım faul, değersiz piyeslerle üç dört kişinin üç I dört para kazanmasından başka bir fayda temin etmlyen ve fazla olarak Drülbedayl haricinde çalışan sanatkâr anı kahir ve müsmir bir rekabet altında ezen bir muaveneti Şehre ma-neti daha ziyade idame ve İsraf etmemelidir. çünkü kaş yapılmak istenirken göz çıkarılıyor.» diyordu.
Görülüyor ki Darülbeylin yeni bir nizama tabi tutulması ihtiyacı eskl-denberl duyuluyor, fakat onu yola koyacak nizamname İse bir türlü hazırlanmıyordu. Darülbedayi 1914 te yapılan ve muhtelif kararlarla değiş-tirlldlğl için fiilen hükümsüz bırakılan nizamnameyle idare edilebilir ■ miydi? Bu hiç düşünülmüyordu.
Geçen yazımızda kaydettiğimiz gibi geç olsun da güç olmasın fehvasınca ' 1932 de bir komisyon toplandı ve yeni ; bir nizamname hazırlandı. Bunun ( metnini elde edemedim. Fakat onu ' hazırlamakla vazifelendirilen arka-daşimız Refik Ahmet Scvengll’ln , « HİIâlinhmer» gazetesine verdiği bir ! beyanat var ki ona dayanarak hak- 2 kında bir fikir edinebiliriz. Okuyalım: J ( Arkası altıncı sahifede) (
_____ Vallahi ağabey benim hokkabazlığım o derece ileri değil,.. Ancak şemsiyenin içindeki güvercini bulup çıkarabiliyorum. Bakkalın zeytinyağını sadeyağını çıkaramıyacağım!.. İnanır mısın daha zeytinyağlı bakla tatmadım., dedi.
Anladım; Hokkabaz, hokkabazlığı ile bile çarşıdan, pazardan korkuyordu.
Hikmet Feridun Es
tş mükellefiyetine aevkedilecek kamyonlar
İstanbul vilâyetinden tebliğ edilmiştir:
1 — 15. 5. 945 günü ücretli iş mü-
kellefiyetine sevkedllecek kamyonların plâka numaraları aşağıya yazılmıştır. - - M
2 __ Bu kamyonlar 15. 5. 945 gunu
saat 9 da behemehal Sultanahmet meydanında bulunacaklardır.
3 — İlânda yazılı vasıtalar aym günde saat 11 de sevkedileceklcrdir. Bu kafileye o saate kadar iştirak etmlyen vasıtaların plâkaları sökülerek seyrüseferden menedlleceklerdir
4 — İşbu ilân tebligat mahlyetin-dedir.
3446, 3448 , 3454. 3466. 3476, 3460 3^08, 3522, 3523, 3588, 3602, 3617. 362? î'”’" 3031. 3M7, 3767, 3768, 3812. 3826 3338. 3814, 3668, 3887, 3872, 3900. 3903. 3910. 3923, 3933.
S ah He 4
ARSAM
12 Mayıs 1945
FRANSA NASIL ÇÖKTÜ?
Yazan: Pierre Lazareff Çeviren: Şevket Rado
— Tefrika No. 35 ' —
3
Bulmaca
1 2 3
Başvekil Daladier ve 6 şubat kargaşalıkları
— Şeytan görsün yüzünü I Paris halkı yarın hepsini defedecek. Evvelce onların lehinde hareket ettiğimizi unutturmak, bunu da açıkça yapmak lâzımdır, dedi.
Bize dönüp, hükümetin gidişini tenkldeden bir başmakale yazılmasını söyledi: üstelik bu makalenin yazılmasını başmuharrire bırakmayıp kendisi de iştirâk etmeğe kalktı. Yeniden ısrar ettim:
- Daha dün halkı sükûnete davet ettik. Acaba tam bu kargaşalık ortasında İhtirasları ve kinleri kamçılamamız doğru olur mu?
Jean Prouvost:
— Halkın İtimadını muhafaza etmek istlyen onun tuttuğu yoldan gider. diyerek beni tersledi.
O gün Jean Prouvost'nun gazeteciliği nasıl anladığını öğrenmeğe başlıyordum. Zekâsı, muhayyilesi, seals kabiliyet! ve elindeki vasıtalarla Fransız basınını yenilemek kudretinde olan bu adam karakter kudreti ve ruh büyüklüğünden mahrumdu. Halk efkârını seziyor, fakot onu sevketmek c-’-p.rell olmadığından, peşinde sürüklenmekten başka bir şey İstemiyordu.
Taraftar olmadığım bir İşe karışmamak için, İsyan esnasında Dala-dicr'nln ne yaptığını öğrenmek üzere. onunla gidip görüşmek istediğimi söyledim.
Dolambaçlı yollardan, geçerek bin müşkülâtla Meclis binasının arka tarafına ulaşabLldlm. Tanıdığım bir komiser o esnada mucize kabilinden beni tanıyıp İçeri aldır d ı.
Civarda yaralanan polis memurla -rilc muhafızları tedavi etmek üzere hastane haline konan Meclis salonlarının önünden geçtim Ortada bu zavallıların İlk tedavilerini yapacak hiçbir vasıta yoktu.
Tribünlerden birine çıktım; oturum gürültü patırtı içinde devam ediyordu. Etrafa göz gezdirerek Daladier'yl aradım. Başı öne eğik, gözleri dalgın, kendini- koyuvermiş sırasında oturuyordu. Masanın üzerine vurarak panayır cambazını andıran hareketlerle kesin beyanatlar verecek hali kalmamıştı. Kımıldamadan, kırılmış bir taş bebek gibi darmadağın, etra-tındaki patırtıdan bile habersiz görünüyordu.
Basklı mebus Ybarnegaray sırasının üstüne çıkmış:
— Dahili harb başlamıştır! diye bağırıyor.
Kör mebus Scaplnl:
— Ateş etmek emrin! kim verdi? diye haykırıyordu.
Hakikaten uzaktan silâh sesleri gelmekte İdi Mebuslar koşuşuyorlardı.
Biri «Herkes blrlbirinl öldürüyor, mâni olun» diye bağırdı
Birdenbire bir adam geniş adımlarla Başvekilin karşısına gelip yumruğunu suratına doğru uzattı. Bu mebus Franklln Bouillon'du:
- Siz zelil, ehliyetsiz bir adamsınız. verdiğiniz sözleri tutmadınız: memleket sizi kovmadan siz çıkıp gidin! diye bağırdı.
Başvekil bu hakarete karşı başını bile kaldırmadı. Kabinesinin genç Nazırlan Jean Mistler, Plerre Cot. Guy la Chambre yanına yaklaştılar:
— Halk muhafızlanmıza ateş ediyor, dediler.
O raman Daladier arkadaşlarına değru döndü acıklı bir sesle:
— Ne yapacağız? dedi.
— Harekete geçmek lâzım. Cumhuriyeti kurtarmak lâzım; kuvvetli bir ç''■unluk kazandık, yalnız bu kâfi.»
Bir an Daladier düşünür gibi göründü. sonra «Ne yapalım?« dere- ne krlunu açarak bir aciz İşaret! yaptı.
Meclisin dahiliye müdürü gelip kulağına bir şeyler fısladı Daladier ağır Beır ayağa kalktı. Paris Belediye meclisinden gelen dört âza He görüşmek üzere ll:ridekl jdalardan birine gittiğin! öğrendim. Bunlar Başvekili İstifa etmesi İçin sıkıştırıyor:
— Ayrıldığınız ıaberinl götürebilirsek nümayişleri durdurabiliriz, diyorlardı.
Başvekil kabul etmedi:
— Meclis bana ltlmadetti. Kalıyorum. Elinizde hakikaten nümayişçilere tesir edecek bir kuwet varsa bunu şartlar ileri sürmeden kullanın» dedi.
Tekrar salona döndüğü zaman bir k&tlp. Dahiliye Nazırının telefonla yazdırdığı bir notu önüne bıraktı Bu sırada bir hademenin getirdiği PARİS - SOİR gazetesini Daladier âdeta kapar gibi onun elinden aldı. Başlıklarına bir göz gezdirdikten sonra buruşturup yere attı. Mebus Gaston Bergtry önünden geçerken:
«Alayda çavuşum bana, insanın elleri kirli iken bir makineli tüfeğe dokunmaması lâzım geldiğini öğretmişti» dedi.
Toplantı tahmin edilmez bir karışıklık İçinde sona erdi. Meclisin önündeki son mânlaların aşıldığı haberi dolaştığından, Meclis Reisi Ferdlnand Bıılsson Meclis askeri komutanım çağırıp, bir kazaya meydan vermemek İçin evvelce muhafızlardan alman kurşunlan tekrar vermesini söyledi. Şaşkın bir mebus:
— T şıkları söndürün, hiç olmazsa binayı boş zannetsinler I» diye bağırıyordu
Ne yapmak lâzım geldiğinde hâlâ mütereddit olan Daladier, Meclisin hususi salonlarından birinde, Nazır-
I
lordan birkaçını topladı, sonra önünde bir polis komiseri olduğu halde bir otomobile binip hemen civardaki Hariciye Nezaretine gitti. Birkaç ar-kadaşlyle birkaç gazeteci onu takl-bettiler Daladier yolda giderken her tarafta şiddetle hüküm süren kargaşalığı — ateş eden atlıları, düşen insanları, akan kam — görmemek l^ln ellerini gözlerine kapadı, fakat aynı zamanda kurşun vızlamalarını, yaralıların feryatlarını, «Daladier dar ağacına!» n Araları m duymamak için kulaklarını tıkıyamazdL
Biz Hariciye Nezaretine geldiğimiz zaman Daladier çıkıyordu . Cumhur Reisi Albert Lebrıın Elysâ sarayına çağırmıştı.
Bunun üzerine Dahiliye Nezaretinin yolunu tuttuk. Dahiliye Nazın Eugâne Frot bizi derhal kabul etti:
— Gürültü yatışıyor. I-Ier halde ilk kurşunları nümayişçilerin atlıklaıi muhakkak. Başvekil birkaç dakikaya kadar buraya gelecek. Adliye Nazırı. Cumhuriyet savcısı. Başsavcı ve Polis mü diriyle beraber bu nümayişlerin tekrarlanmaması için Icabeden bütün tedbirleri alacağız.» dedi.
Daladier olan biteni kısaca Cum- ' hur Reisine anlattıktan sonra yanında gene Jean Mistler, Plerre Cot ve Guy la Chambre olduğu halde gö- : ründü. Akşam gazeteleri bu genç Nazırları Da! adi er'yi mukavemete teş- : vik etmekle İtham ediyorlardı. Dahi- ı 11ye Nezaretinde yapılan toplantı sonunda birçok parti şeflerinin tevkifine ı karar verildi. Daladier «Devlet emniyetine karşı suikast» tahkikatı açılmasını İstedi.
Cumhuriyet savcısı gayet kuru bir , ifade İle:
— Elinizde bu suikastın delilleri var mı? Yok, değil mi? Öyle ise ada- i let! politikaya karıştırmayınız» dedi.
Daladier bunda olduğu gibi, az son- i ra Adliye Nazırı Meclise danışmadan sıkı yönetim ilân edemlyeceğlnl şöy- , ledlği zaman da gerilemek mecburi- ‘ yetinde kaldı. Nihayet ihtiyat asker- ■ lerln çağırılmasına karar verildi.
Daladier sabahın saat üçünde, başı l dalma öne eğik olduğu halde. Harici- ' ye Nezaretine gitmek üzere hareket ■ ettiği sırada yanına yaklaştım-
— Ne yapacaksınız? diye sordum.
Hiçbir tedbir alamıyan, hiçbir şeye mâni olamıyan Daladier sabahtanberl İlk defa olarak yüzüne kudretli adam maskesini geçirdi. Belini doğrultup göğsünü şişirerek:
— Ne yapacağımı göreceksiniz: Cumhuriyeti kurtaracağım» diye oa- j Sırdı.
W
Ertesi sabah gazetelerde ölenler ve yaralananların listeslle beraber ne cins makaleler çıktığı tahmin edilebilir. Her tarafta hükümetin derhal çekilmesi isteniyor, sokaklarda yeniden nümayişler olacağı haber veriliyordu.
Daha sabahleyin öğleden sonra Belediye binasında muvakkat bir askeri idare kurulacağını duydum. Duvarlarda parlâmentonun dağıtılmasını İstlyen afişler görüldü. Bütün partilere mensup politikacıların hep birden İktidardan çekilmesini ısrarla istedikleri Daladier hâlâ tereddütler İçinde İdi. 11,30 da Daladler'nln Cumhur Reisine hükümetin istifasını götürdüğü öğrenildi. Bu kararı elde etmeye çalışanlardan biri olan Meclis Reisi Ferdlnand BulSson arkadaşlarımızdan birine:
— Daladleriyi İstifa etmeğe sevke-den sebebin ne olduğunu İm kâm yok bilemezsiniz: Yeni karışıklıklar çıkması İhtimalinden değil, dahili harbin sebebolacağı mali buhrandan korkarak istifa etti.» dedi.
• **
Toulouse muhabirimize, küçük bir Güney - batı köyüne çekilmiş oturan eski Cumhur Reis! Gaston Dou-mergue'den derhal bir mülakat istemesini söyledim. Gaston Doumergue yetmişine! yaşının son günlerinde gizilce evlendiği genç kızlar İçin hikâyeler yazan karisiyle burada sakin bir ömür sürüyordu.
(Arkası var>
Büyük güreş müsabakaları
Tepebaşı bahçesinde en meşhur pehlivanlarımız karşılaşıyor
Kış aylarında favılasız bir şekilde devam eden İstanbul güreş ajanlığının faaliyeti bugün Tepebaşı bahçesinde yapılacak srn müsabakalarla nihayetlenml? olacaktır.
Türk sporuna parlak zaferler kazandıran ve bütün dünyaya ay yıldızlı form-mzı tanıtan güreşçilerimizin maalesef merkezi bir vaziyette kapalı salon olmamalı yüzünden y-p' tıkları müsabakalar çok sönük kalmış. bilhassa son zamanlarda s.ssiz sadasız cereyan edrn müsabakalar biraz da biz spor muharrirlerinin futbola razla yer vererek güreşi İhmal etmemiz üzerine lâzım ge'Tn alâkayı toplıyamanııştı. Güreş minderinden yetvmlş ve bu sporcuların muhtaç olduğu teşviki yakından duymuş o-Ian grnç federasyon rflslnin merkezi bir muhitte kapalı salon İnşası yolunda sarfettiğl gayreti, ve Fatihin ISST bir kö^e İnde medrese odslarıno sığınan faal giireş ajanının her haftaki müsabakalarla bu spor şubesin! yaşatmağa çalışmasını yakından bildiğimiz İçin bu hususta kendilerin! müaheze değil ancak tekdir edebiliriz.
Parlak devirler yaşıyan güreş şubemizin pa$lf kalmasını biraz da be> sencdenberl Avrupayı yakan, yıkan harbe bulmaktayız. Güreş kiMnuun en şaşaalı devrinin ecnebi pehlivanlarla sık, sık müsabakalara ynpt ğı-mız zamana tesadif ettiğim hepimiz hatırlarız. D.:nvanm en meş’ ur gü-reşvlJfrlni yetiştiren Ftolandiıa, İsveç, İtalya pehlivanlar nın birisi gelir, birisi gider, h-r sene bütün Balkan milletlerinin İştirâk ettiği Ba ‘ n şampiyonası memleketimizde başlı başına bir -por hâ-'i esi olurdu.
Güreş şubesinde bu canlı hareketleri yaşamış olan pehlivanlarımızı son senelerin alâkasızlığı ve ses İzli-
KADIKÖY S w S. E Y Y A’da
iki Filim
1 — Hoıııoii Durduran Şehir
Franchot Tone — E Von Ctrohein Akim
2
İki
Millî eğitim kupası
Fenerbahçe - Beşiktaş. Galatasaray - Beykoz maçları
Yarm şeref stadında Fenerbahçe İle Beşiktaş en çetin maçlarından birini yapacaklardır. Galatasaraydan sonra Uçaksavara da mağlûp olarak Maarif kupasından ümit kesen Sİ hay beyaz takımın son haftalarda aldığı neticelerin tesirlerini silmek ve ye’se düşen taraftarlarına rahat bir nefes aldırabllmek İçin kazanmak azmile oynayacağım pek İyi bildiğimizden yarınki maçı çetin diye vasıflandırıyoruz.
Sıkı bir yarış halinde devam eden lig maçlarında Beşiktaşın peşin! bı-raknuyan ve İkinciliği kazanan Sarı lâcivert takımın Maarif mükâfatı maçlarında Beşiktaş ve Gaıatasarayı arkada bırakark şimdiden birinciliği sağlaması döt, beş seneden beri Fenere daima tefevvuk eden Siyah be-yazlılann vaziyetini hayli güçleştirmekte bulunmuştur.
Hakkı ve Şeref gibi iki büyük yıldızın süslediği ve sürüklediği Siyah beyaz takım son senelerde bize en güzel futbolu göstermiş ve pek kıymetli neticeler elde etmiştir Bu böyle olmakla beraber on beş senedenberl bllâ fâsıla Beşiktaş kadrosunda yer alan bu elemanların yaşlan dolayıslle artık fornılerlnl muhafaza edebilmek hususunda çok ciddi bir perhize girmeleri gerektiğini teslbn etmek İca-beder. Bu ise cidden ağır bir külfettir.
Takımdaki genç elemanlar Hakkı ve Şerefin idaresine ihtiyaç hissettir-mlyecek kadar bilgili olmadıklarından Hüseyin. Yavuz ve Kemalin her zaman takdir ettiğimiz gayretlerini tanzim işi sıkışık anlarda Hakkinin, hücum halinde de şerefin vücuduna lüzum hissettirmektedir Beşiktaşın Galibiyet sansı Hakkı İle Suretin perhizine bağlıdır. Bu yarın için de havledir. Bu İki as oyuncu kendilerine düşen ağır yükü başarabildikleri nispette takımlarını muvaffakiyete gö-
Ajanlığın tertiplediği senelik faaliyet programının sen müsabakaları bugün Tepebaşı bahçesinde saat 16 da yapılacaktır. Sönük geçen güreş karşılaşmalarının parlak bir törenle kutlanması için bu müsabakalara azami şekilde ehemmiyet verilmiş ve en kıymetli amatör pehlivanlarımızın iştlrâkl temin edilmiştir Müsabakalar ajanlığın himayesinde güreş sporunda en fazla faallyft gör teren Kasımpaşa İle güreş kulüpleri tarafından organize edilmektedir. Güreşçilerinin malzeme ihtiyaçlarını temin etmek için uğraşan bu İki kulübümüzün İdarecileri her bakımdan takdir edilmeğe lâyıktır
Müsabakaya iştirâk edecek pehlivanların İsimlerinden anlaşılacağı ü- ___________________________________
zere karşılaşacak çiftler bugünün en ttireceklerdlr.
«.—1 Fen er bahçe ye gelince Yavaş yavaş ananevi temposunu elde etmeğe başlayan San lâcivert takımın İçinde sn veya bu İsmi zikretmekten ziyade umumi bir ahenk belirdiğin! tebarüz ettirmenin yerinde olacağını kaydettikten sonra diyebiliriz ki: Fenerliler Maarif mükâfatı maçlarında cidden
başta gelen güreşçileri ve iddialı ha-Slmlari olduğuna göre müsabakaların çok zevkli olacağı muhakkaktır
Derece alacak pehlivanların ayrıca milli güreş takımımıza namzet olarak seçilecekleri de karşılaşmaların e-hemmiyetinl arttırmaktadır. Programa göre 56 kiloda küçük Hüseyin - _________________w________ _______
Hakkı .Fehmi - Cemal. 6! de Oktav - 1 muvaffakiyetli oyunlarla şampiyon-Halil, Mehmet ■ Mu tafa, 66 da Ga- tuğa liyakatlerin! ispat eylemişler va zan fer - servet, Vahdet - Ihsan, 72 basımlarına üstün olduklarını gös de Nevzat - Kandemlr. Yusuf Aslan termlşlerdlr. Bundan evvelki maçlar- Ali, 79 da Kâzım - Faik, 87 de Rı- ....
zık - Satm Arıkan. ağırda Çoban Mehmet - Tosun. Samsunlu Ahmet -Mersinli Ahm’t güre’eceklerdlr.
ŞAZİ Tezcan
BU GÜN



Oo
e
5 h
1 K 9 H)
ı
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Bir meyva - Tersi cereyan eden.
2 — Rezil ve rüsvay. .
3 — Ekşi bir meyvaaşifi
4 — Başına «Dn gelirse stok yfrt-> dlr - Dâva vekili
5 — Çok seyrek Dlr dokuma,
6 — Rivayet eden - Avrupa ile Asya arasında bir dağ silsilesi.
7 — Tersi havada kımıldaşandır -Tersi tatlı değil.
8 — Budala bal böceği - Tersi sorgu eki.
9 — Uzun değil • Merhamet.
10 — Isale ettirilemez.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
5 —
Harb sonunda hava seyahatleri
Tamiroff
- Boşanmak istiyorum
DİCK POWEL — JOAN Bf.ONÖEL ılâve'en en yeni harp JURNALİ h

4"r" I
Memnu meyva... Aşk yıldızı., gibi harikalar yaratan rejisör »PRESTON STURGES > îq son zaferi
ARADIĞIM AŞK
..PALM 1 '. CH STORVı,
CLAUOETTE COI.Hr.KT— JOEL Mc. CREA MARY ASTOR — RUDY VALLEE’nin yarattığı Bir aşk romanı... Eşsiz bir neçe fırtınası sen?nin en
«inedir. Bu ? ii n T_> âl e ’ de
güzel
>
da dalma Beşiktaş tarafında dolaşan galibiyet İbresini bugün İçin Fenerden uzak görmek cidden insafsızca bir mütalâa olacaktır. Sonra bu ta-kim Beşiktaştan İlk beş dakikada iki gol yediği halele sahadan yine yenilmeden çıkmak gibi bir maneviyat sağlamlığı da göstermiş bulunmaktadır. O günkü Beşiktaş muhakkak ki yarın sahada göreceğimiz takımdan daha ümitli idi. O günden sonra Fener, hepsi İnkişaf arşeden maçlar yapmış. Beşiktaş sukutu hayal djğj-ran neticeler elde etmiştir Biltün bunlar müspet bir görüşle Fener lehine bir hükme sürükleyici mahiyette vakıalar olmakla beraber futbolda tesadüflerin rolü herşeyl altüst edebilecek kadar büyüktür
Mamafih ne olursa olsun Sarı lâcivert takım yarın bir kaç yıl fasıladan sonra da olsa Beşiktaşın karşısına daha güvenilir bir takım halinde çıkacak ve makûs şansını yenmek İçin elinden geleni yapacaktır. Bunu bildiğim için maçın çok -şevkli olacağını tahmin ediyor ve galibiyetin buna binlerce seyirci önünde hak kazanacak tarafta kalmasını temenni eyliyorum____________Örmen Kayrak
Curtis - Wright uçak fabrikasından bildirildiğine göre, harb sonunda hava yollarına başvurmak suretile yapılacak seyahatler çok büyük bir rağbet görecektir Bu tahminler bir çok âmillere istinat etmektedir, Harb devresinde elde edilen inkişaflar sayesinde, sulh zamanındaki hava seyahatlerinde büyük bir ,re-nllik olacağına asla şüphe ed!’e-mez. Esasen, kayaların sayısı büyük mikyasta azalmaktadır; hattâ, hava tehlikesi diye bir şeyin bahis mevzuu bile olamıvacağı tahmin edilmektedir.
Kör uçuş, kör iniş, iyi tenvirat. mükemmel rüyet. muvazeneli uçuş gibi yeniliklerin, hava yollarile yapılacak seyahatin konforunu arttıracağına asla şüphe edilemez.
Daktilo bilen

memur aranıyor
Bir müessese İçin, eski Türk-çeyl bilen ve kolaylıkla daktilo yazan bir memura ihtiyaç vardır. îstiyenlerin (Afcşam) İdaresine müracaatları.
*

f İSTANBUL
GAZİNOSU \ Bu akşam 21 de “ İsmail Dümbüllu tekmil kadrosile Ahmet Güldürür KAYSERİ GÜLLERİ komedi 3 perde Yarın 15,30 da matine. Tel: 4057-1

Teşekkür
Sevgili babamız ve aile reisimiz DURSUN VELİOĞLUNUN vukuu vefatı dolayıslle gerek bizzat, gerek mektup ve telgrafla kederleri-; mlzi paylaşan akraba ve dostlarımıza ayrı ayrı teşekküre imkân olmadı- j ğından gazetenizin tavassutunu rica1 ederiz.
Aile Damına Mustafa Velioğlu'
I
%
2 El) YÜK VE YENİ FİLÎM
1 - ERKEKSİZ
Sinemasında ŞEHİR
Büyük aşk ve macera filmi Baş rollerde: LİNDA DARN7-I.L — FDGAR BUCHARAN
2-ÖLMEYEN CANAVAR
Baş rollerde: JAMES ELLİ SON HEATHER ANGEL


f~} i IS Al • Yeni kurulan Balkanların en bil-J . vük ReVÜ Opcret|nj seyrettiniz mi?
I)iK K Al* xcnı Kuruıao Baikar.iüiın en bu-
r J . vii|c ReVÜ Operetini sejrcttiniz mi?
ATİLA RhVÜ OPEKETİ
100' kişilik Kadro, Büyük Orkestra, Bu güne kadar görülmemiş muhteşem elbiseler, Swing, Caz ve en yeni dansları, Üç saat Kahkaha İçinde seyretmek fırsatını kaçırmayınız.
Her akşam saat 21 de Suare ve
Pazar günleri saat lö da matine
DEĞİŞEN DÜNYA
Bu eserde: Karmfn Mirandayı ve şimdiye kadar tanımak fırsatını bulamadığınız yeni yıldızlarla genç kız tanıyacaksınız... Yerler numaralıdır. Gişe saat 13 den İtibaren açıktır.
TAKSİM: YAZLIK MAKSİM REVÜ OPERET TİYATROSU
Seiefon: 42633, Geceleri tramvay t -aıln edilmiştir
50
Maçların programı
Şeref stadında: Saat 14,30 da Galatasaray - Beykoz. Garan. Akal, Uluöz. 16.30 da Fer>?rbrthçe - Beşiktaş, Kılıç, Gezen. Gilventürk.
Galatasaray stadında: Saat 10 da Elektrik - Rami; Akın. Eldenı, El-nıen. 12 de Deralrspor - Ta’kızak; Esir. Eldem, Elmen.
■— ■—— ■■■
Hukuk fakiilte&i şampiyon oldu Üniversite fakülteleri arasında devam etmekte olan futbol maçlarının son karşılaşmaları hafta arasında Vefa stadında yapılarak nihayetten-mlş ve hukuk fakültesi Üniversite futbol şampiyanu olmuştur. Yapılan son karşılaşmalarda sivil tıp, askeri tıba 0-5 galip gelmiş, hukuk İle iktisat maçı çok heyecanlı bir oyundan sonra 0-0 berabere nihayetlenmlştir.
1V/TI7I CV Hürriyet uğrunda müthiş mu-□ lifiUO 1V1£jLIL1X cadde... İnsanlık ve vatan aş-
.uuıjuıı kl Gütel bir sevgili... Kahra-
Slnemasında man bir vatandaş,,.
Nefis bir sanat âbidesi,,.
ıl
HffliYFT KAHRAMANI
Bas rollerde VAN HEFLİN — Lionel Barrymore-Ruth Hussay 9

(—
EL
[SAVAŞ KIZI
Pek yakında
ELHAMRA SİNEMASINDA |
'.simin en hissi ve en heyecanlı filmi

Bir televizyon stüdyo su nasıl çalışıyor?
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
KUŞ BAKIŞI:
Aletler sessiz ve seyyardır. 7eleviz yonda, sinemada olduğu gibi bol makyaj kullanılmıyor. Dekorlar mahdut ve gri renktedir
Aşiyan müzesine konulacak olan üç tabloya dair..
Pırlantalı asa taşıyan Mareşal !
Müthiş bir kar tipisi içinde, sabahın en erken saatinde, kapı önünde duran araba...
Faaliyet halinde bulunan bir televizyon stüdyosu, tablo ve dekorları hn.rıriajna.k', metinleri düzeltmek, ışıkları ve resim çekme makinesin! ayarlamak ve İcâbında makineleri tamir etmek üzere sahne aralarında hiç durmadan mütemadiyen çalışan bir sinema stüdyosuna benzer.
Tj?ihct 1 metotları te* andan radyodan ziyade sinemaya yaklaşan ve bunlardan her ikisine de benzeyen televizyon, radyo ve sinemanın bütün güçlükleri!? karşılaşmaktadır.
Artistlerin el yazısı okuyabilmeleri veya unutulan bir metni çarçabuk hatırlamaları m (imletin olmadığından rollerini mükemmel surette öğrenmeleri gerekmektedir.
Televizyon filmi çevrudıği saman tenviratın mütemadiyen ayarlanması lcabettîfcme göre, sinema eksperlerinin ekseriya yaptığı gibi ışık tesirle-rtrden istifade etmek imkânsızdır
Kerim çekme makinesinin f . . ___________
sahası gayet mahduttur. Tek insan dlği zamanlar mu tesna. televizyon ben2jvon]u Tâkin garibi şudur Mhnai») «*nAm«inw*nk-huten riaha artisti matara! yar.mamaktadır Ka-,^. gjJ e bevin klâsik şekilden ’se-'dan muhtelif8 renklerde makyajlar zerre kadar ayntaaksızm yap-’-j'.m-mmktndırim- tırdığı o gayet sade elbiseler za-
Çot fotojenik olan hakiki .eya suni maninin en hararetli moda düş-btr çehrenin televizyon perdesi Cze- kufilerini bile hayran ederdi, rinde ifademiz otarak belirdiği sk sık Ekrem bev katiyen modaya uy-görûlmektedir. Televizyonda kırmızı maz fakat modayı kendisine uy-saçh. gayet ince ve zayıf yüzlü insan- 1 - - - - - -
lar -tercih olunmaktadır, çünkü televizyon makinesi r erimleri çekerken genişletmek lstidadındadır. Bu şartlar içinde belki bir gün telerizvınnm l meydana getirdiği bu yen1- meydan» , çerdi, leln büsbütün yeni bir «vü'izlar* se- j EZ’-l risl İntihap etmek İcabette ektir
Bir mütehassısın bu hu u«‘ v belirt- narinlik halindeydi, ti&ine güre, televizyonun radyodan' - - - - -• -- -
daha cok sayıda keskin zekâlar kulla-nabümfslne rağmen aranılan şartlan bulmak o kadar güçtür ki keskin zekâlı televizyon artistlerine çok ender olnrak ra'l^nnOlımrirt^’r
—-—------------------—--—-—***■—
| Terzi Alemşahın endişesi — Nejadın mektebinden gelen mektup — Bir | baba şefkati âbidesi — Büyük baba ve torun — Çocuğun ayaklarını j avuçlarınız içinde ıstttntz!.. — Kim kimden daha büyük?. — Edebiyatçıların yaşlan — Recai zadenin yüzüncü yılı — 3 resim..
Zamanın meşhur terzisi Alemşah, kalfasına döndü:
— O kumaşı kaldır... Ekrem beyefendiye göstereceğim... dedi.
Kalfa kumaşı kaldırırken Be-yoğlunun en İyi terzisi olan Alemşah Recai zade Ekrem beyi düşünüyordu.
Alemşah'in en zarif müşterisi oydu. Recai zadenin giyinişin deki incelik de şöhret salmıştı. Bu elbiseleri diken Alemşah dikişinde hiç bir zaman tem olarak maharetini gösterebildiğine kani değildi.
Tanınmış terzi ile müşteri, her elbise dikilmesinde âdeta münakaşa ederlerdi. Terzi Recai zadenin — meşhur zarafetini düşünerek — her elbisede az çok modaya uygun hareket itmeği isterdi. Çünkü bu elbiseleri sanatkâr terzi, üzerinde imzası olan birer sanat eseri addederdi. Bunun için sık sık modayı İleri sürerdi. •
Halbuki Recai zade katiyen modaya ayak uydurmaz, elbise dilönıinde klâsik şekilden zerre
' İşte hakika-
Operatörlere rehcerlik etmek üzere her resim çekme makinesinin arta-sinda makine İle yazılmış program ve cevaplan gösteren bir kâğıt astlı bulunmak tadır. Fakat operatör. daha ziyâde b&hzasina ve derhal yapılması gereken derişiklikleri kentlisine bildiren direktörün talimatına güvenir
Sinemaca en ço.( kullar.:.an hilelerin büyük bir kısrj direktörün eni-rint âmade tutulmaktadır. Direktör, yatandan çekilen resimleri ve uzaktan çekilen manzaraları değltlrebll-mekteölr. Bir sahneye gölge verebilmekte veya onu başka bir sahne haline sokabilmekte, hattâ İki veya daha fazla sahneyi aynı zaman-la gösterebilmektedir. ,
Bundan başka direktör, bütün ses kadar ay i ılmazdl. _
ve söz tesirlerinden de istifade ede- ten artist Olan terzi Alemşah "1 bilmektedir çileden çıkaran şey de buydu.
Sinema artistinin aksin olarak, Sanatım göstermek İçin saha bu-
görüş büyük bir sakal tajınman lâzım gel- araıyan coşkun bir sanatkâra
Inc'in rîlfri 7;m3nllr TnitU^^nn f^terİTvnn . . . — -- . ... . -
sahneleri dnemalardakinden daha artisti mutaya] apmama&tadır. Kakışadır, çünkü nispeten küçük o'.an l dm artistler gözlerine gölge yapma-televizyon resimlerini takibeden 4T-, "7 riskleri:
yirel. bir sinema perdesinin karşısın- kullanmaktadırlar da bulunduğu zamandan daha ziyade ” * sabırnriık gösterir. Aynı televizyon resmi 30 saniyeden fazla gösterildiği takdirde seyfrrin'n dikkat! gevşemeğe bajtar
Bütün teçhizat seyyar ve sessizdir
Müttefik kuvvetlerin Almanya'da aldığı mllyonlarca esirle? aranda birçok M&resal vardır. Bu martsa narın en mûhlmml Herman Goeriu g'dlr. Goering. H1 ti er 'den sonra Naziliğin en mühim şahsiyeti İdi. Hattâ Hitler, kendi şlnd?n sonra Goeringln 'Fuh-m> olacağını ilân etmişti.
Goerlng geçen harbde pilottu. Harbden sonra Danlmar'-ra ve İsveç'te makinist olarak çalışmıştır 3922 de Almanya'ya dönmüş. Hltler’e tanışarak Münih ayaklanmasını onunla beraber tertibetmlş'.ir Bu ayaklanma muvaffak olmayınca Hilierle birlikte hapse tıtalmıştır Fakat hapisten kaçmağa ve Avustoryn‘ya_ geçmeğe muvaffak olmuş, Oradan İtalya ve İsveç'e çıkmıştır. Isvvçde gpşt-r-dlğt tabii olmıyan hareketler yüzenden tımarhaneye gönderilmiştir. Goering’in hastalığı İçin (Hysterie anti soclaD teşhisi konmuştur. Goering uzun müddet timprUanede kaldıktan, sonra çıkaran 1927 ae Almanya’ya dönmüştür. Burada nucıun kıtalarını teşkil etmiş. Nazi partisinin en mühim tnüDiessîi’erindr'a Diri olmuştur,
Hitler iş başına geçtikten sonra Goeringl Prusya başreta’l ve Almanya Hava Bakanı yapmıştır Hsrbin İptidasında her tarafa dehşet ?aean Alman hava kuvvetini o vucıda getirmiştir. Goering, hiç bir ku-ıvetin Alman hava silâhına dayananı »yarağını övünerek söylerdi. İngiltere muharebesinin ilk günlerinde A'men uçakları tarafından yapılan bombardımanların tesirini görmek üzere bir çak la Londra’nın üzerinde urmuş-
durduğu çok olurdu
Giyinişindeki zarafet edebiyat tarihimize geçmiş olan Recal zade dalma koyu renkleri se-
ievmyon stüdyosunda bulunan fcer şey, kolaylıkla yer değiştirebilme-lidir. Projektör, resim çekme makinesi ve mikrofonlar, hafif bir İtişle ses çıkarmadan yer değ!Girebilen 3 kauçuk tekerlekli bir araba tertibatı üzerine monte edilmiştir. Bunlardan her b.rinin bir veya birçok kabloları vardır. Vazifeleri, bn cihazları getirip götürmekten ibaret olan müteaddit garsonlar, kabloların birbirine karışmamasına ve düğümlen-memestne dikkat ederler.
Mikrofonlar, operatörler laralîti-dan resim çekme makinesinin görüş sahası dışında artistlerin babından . .
yııkırı tutulan büyük odun çubuklar dirilmektedir. Çalışmaların c’evaırm fecrine monte edilmUtir. ca artistler, resim çekme makineleri
Umbutl tenvirat, artistlerin başın- ve projektörler ileri, geri çekilmekte dan yukan 6 şar veya 12 şer olarak ve yer değiştirmektedirler. açılı bulunan ve stüdyonun her hangi Bu dekorlar ekseriya muhtelif gri bir tnmfır, d.-ın yerleri ceğlştirflebıle- renklere boyanır Gri renk diğer cek bir şekilde tesis edilmiş bulunan renklerden daha zivade. arzu edilen ■lektrlk globlarile tenin edilmektedir, nihai tesirin elde edilmesini mümkün Projektörler de tekerlekli ş&ryöler kılmakta ve kolaylaştırmaktadır. t ...
fecrine monte edilmiştir. Bunlardan' Sinemanın fa-dalanabUece ! hu- Geçen gün getirdiği cüzdanına her birinin ayrı bir operatörü ve alt dutsı» harici manzaralara ve radyo- mektep İdaresi tarafından Nejat tarafından sahnenin aşağı tasnnnı nun geniş İmkânlarına nispetle tele- • , rgflyet jvj bjr şakirttir Ken-avtltnİAtmAen varavAn «fs mun- vİKvnnun en savı? n-vfetzv-ını teşkil 1 UınV»ı*dl hOŞBUdUZ]
ibaresi yazılmıştı O kadar sevindim kİ gözlerim yaşla doldu.» Nejadın ölümünden sonra Ekrem beyin geçirdiği sarsıntıyı uzun uzun anlattık. Torunu Mu-vakkar doğunca Ekrem bey Ne-jadın bütün sevgisini bu küçük yavruya vermiştir. Bu sevginin bu şefkatinin büyüklüğüne dair bir vaka anlatalım:
Ekrem beyde temizliğin bir hastalık haline geldiğini söylemiştik. Her gün sakalını 6 - 7 kere f'oşur foşur köpürtür, her tarafını ona göre yıkar, temizle
Dekorların tahdidi
Dekorlar, tiyatroda veya sın-mada olduğu gibi değiştirilmeme kte, senaryon tır. duvarları boyunca seri halinde
Elbiselerin! gayet iyi giyinirdi. Esasen titizliği ve temizliği bir 10 senelik elbisesi henüz dün dikilmiş gibi dururdu. Üzerinde en ufak bir toz görülmezdi.
Ekrem beyin diğer hususiyetlerine geçelim.
Yeryüzünde bir çok (-anao tipleri görmüş, anne şefkatine dair sayısız hikâyeler d ini emiş izdir. Anneye nazaran baba tipleri o derece dikkati üzerlerine çeke-memlşlerdir. Ekrem bey yeryüzünün en nadide baba tiplerinden biriydi. Babalık şefkati onda âbldeleşmiş ti. Ölen oğlunu bir fasıl halinde edebiyata sokması da bunu gösteriyor.
Mektuplarından birinde Ne-jjattan bahsederken şöyle diyor:
Aşiyan müzesine konulacak olan üstad'ın portresi nlrdi. Hele kendisinde kaib has- yaşça da ağabeyleri mevkiinde tahğı olduğunu anladıktan son-1 bulunuyordu. Namık Kemalden ra bu temizlik büsbütün fazla- 7„ Ziya paşadan ise 22 yaş küçük taşmıştı. Sokakta ölmekten kor-'olan Recai zade Terfik Fikretten
aydınlatmağa yarayan bir sıra mun- vizyonun en zayıf noktarinı I zam amptiller vardır. Resim çekme eden bu dekor tahdidi, bu e aslı me-maklnelerl ç-ık büyük ve seyyar sa- , seleyi halletmek İçin televizyon stüd-banlıtaar üzerine sıta gıkı tutturul- yosu direktörlerini büyük bir mriıa-muştur Bu sahanlıklar, operatörün jet göstermeğe mecbur etmektedir, istikametine ufki ve şakuli olarak' Bazan hariçte çekilen sahneler için değiştirebilmesin! temin eden hususi filim, üzerinde dekorların gösterildiği bir mihver örerine monte edilmiştir. bir perde önünde çevrilmdrtedlr.
Üc resim çekme mataneu hep bir- Teltr.lzyon cihazlarını imal eden desı işlemekte .unlar can biri yakın- r'- • — • ---•----■— --------------
da bulunan, diğeri uzakta bulunan eşyanın resmini çekmekte, öçûnchsÜ de müteakip sahne İçin hazır bir vaziyette bulundurulmaktadır.
Kırmızı renkteki ışık işaret'e1-".
stüdyonun çalışmakta olduğunu ar- vonu arasmdâ takriben 8000 te! evli-ttstlere, resim çekme opera türlerine ton alıcı cihan vardır.
ve teknisyenlere bildirmektedir. I Televizyon İşaretlerinin telle nakli-
Direktör, kontrol odasında bulunan n! temin edebilecek hususi kablolar bir mikrofonun arkasın s eeçnrirte ve provalar esnasında «rtlrtlere ve teknisyenlere oparlör vasitâ'lle emirler vermektedir. Bütün fotoraf, mikrofon veya projektör operatörleri çalıma esnasmda din leyle! cihazlarla mO-
Da Mont l&boratuvarlan, muaKam ve pahalıya malolan stüdyoların ve çok şayıdg personelin faydasız olduğunu İspat etmeğe koyulmuşlardır.
Bugün Birleşik Amerika'da muntazam surette çalışan 7 emisyon lst&s-

I
' 11
s çc* pahriı olduğundan bu meselenin en pratik hal çaresi, birbirinden 80
’ kilometre kadar mesahed? nakle-dlc!
ı menzil pekalan kurmaktır.
ı Son samanlarda New - York FUâ-■ delfla yolunun ötesinde bir yerde bu cehhra bir ballık taşımakta ve dlr k- nevi bir tecrübe istasyonu tesis edll-törûn emirlerini bu suri tle alm'.kta- mlştir dırlar. Televizyon belk! bütün Birleşik
Rwlm çekme makinesi operatörle- lAmerlkadn pek çabuk yayılamıya-rtn çalışma em asm d?, asgari talimat çaktır, Bununla beraber »Radio Cor almak metile çalışabUmelertn! temi - poraticm o? America, müessesi. 5 se-etraek örere bSt'm sCnaryö, en ufa!- nellk bir sulh devresinden sonra tcfcrrııatma kaJar önceden tenrirr. Birleşik Amerika'da halkın P 60 mın de kârlı bir İş temin ed:r gibi görün-edilmiş bulunmaktadır. ıistifade edebileceği 160 televizyon.mektedir.
neşriyat İstasyonu bulunacağını tahmin etmektedir.
O zaman evlerde kullanılacak aba makineler, bir televizyon ve radyo alıcı «Ihan İle teçhiz edilmiş otomatik bir fonograf kombinezonundan İbaret olabilecektir.
Teknik bakımdan televizyon daha bugünden memnunluk uyandırdı e gitl eğlence batanımdan umumi bir kıymet İfade etmekte. Amerikan hu susl reklâm v( Hân sistem! sayesinde!
kuyordu.
Titizliği o dereceye gelmişti ki sabahleyin kalkınca kendi yatağını. yine kendi elilç yapar veya zevcesine rica ederdi. Başka kimseye yatağına el sürdürmezdi. tşte bu tertemiz Ekrem beyin en büyük zevki torununu yata-gına alıp onunla saatlerce oynamaktı. Küçük yavru bazan küçük bir kaballat de yapardı.
O zaman bütün ev halkı sonsuz bir telâşla koşarlarken Ekrem bey:
— Gül suyudur o... yok...
SÖzîerlle onları teskin Bir aralık Ercüment ali esil e baba yüzünden ayrılmış. İstanbulini uzak bir mahallesinde oturuyordu.
Müthiş soğuk bir kış günüydü. kar yağıyordu. Tipiden göz gözü görmüyordu. Sabahın er- bu üç büyük edebiyat adamının, ken saatiydi. Ercüment Ekremln ı Recal zade Ekrem’in. Abdülhak kapısı çalındı. Açtılar. ....... “
Ekrem bey araba ile gelmişti, ı Merak ettiler. Zira gençlerin bile sokağa çıkamıyacağı derecede hava soğuktu Arabanın kapısını açarak:
— İçeriye buyurmaz mısınız?., diye sordular,
Ekrem bey' cevap verdi:
— Hayır... Giremeyeceğim. Derhal dönmek mecburiyetinde-ylm. Yalnız size şunu söylemeğe geldim. Hava pek soğuk. Muvak-kan odadan, hattâ yataktan çı- : karmayınız ve ayaklarını avuç- : lartnızın içinde ısıtınız.,.
Bunu sıkı sıkı tembih ten sonra Üstat Ekrem'in arabası kar tipisi içinde kayboldu...
Arkadaşları arasında-
20 yaş büyüktü. Halit Ziyadan 19 yaş. Abdülhak Hâmitten 4 yaş. muallim Naclden üç yaş, Sami paşa zade Sezaiden 12 yaş, İsmail Saladan 19 yaş büyük olan Üstat Ekrem 1847 doğumludur. İki sene sonra Recai zadenin yüzüncü yıldönümünü lâyık olduğu saygı ile kutlayacağız.
Zarar
ederdi. Ekrem
ettik-
Bir tabloya dair..
Diğer taraftan Aşlyan müzesinde Tevfık Fikretten başka devrin üç büyük siması, Recai zade, Abdülhak Hâmit ve Sami paşa zade Sezai İçin birer oda ayrıldığını gazetelerde okuyoruz, Bu müze için bu üç büvuk edebiyatçıya dair hâtıralar da toplanmaktadır. Bu arada üç de tablo bulunmuştur. Resme pek meraklı olan Abdülmecit vaktile
Goenng Büyük ou gururla t»ç cır düşman uçağının Alman topaktan ürerinde uça miy atasını söylemişti. Son senelerde müttefik açak’.an gece gündüz Almanya üzerinde uçarak istedikleri yeri bombardıman etmeğe başlayınca Goering'ln vıldm -ön-meğe başlamıştır.
Goering. İsveç çe umar naneye knrım avının da gösterdiği gibi tabii bir insan değildi Şatafata çok meraklı idi. Alman ordusunda mevcut olmıyan renklerde üniformalar yaptırır. pek çok nisan ve madalyalar takardı.
Bîr merakı da oyuncakla oynamaktı. Bilhassa elektrikle LşUyea şimendiferleri çok severdL Svıuin üst katinda büyük bir salonu $lm>--ıdifer hatları döşetmistl. Bu natlar öterinde birçok trenlerin gidiş ve Eciisml İdare ederdi. Çok samimî dost i arını bazen bu salona çıkarır yerlere serilmiş postlar üzerine oturarak trenlerin sevk ve idaresini onlara s^yret-tlrirdi
Goering son günler rarfında Sate-bourg civarında bulunuyordu Buraya gelen yedinci Amerikan orduzuna mensup 36 mcı tümene teslim olmuştur. Bu hususta yaveri albay ton Brauchltsch 'eski Alman başkumandanının oğlu1 teşebbüste bulunmuş ve Goering tümenin kumandan muavini GL Stack’a teslim olmuştur. GoerlngTn yanında karısı, çocuğu, yaverler!, hizmetçileri bulunuyordu. Bütün bunlar, birçok valizler ve kıymetli eşyalarla Kutbu 7 şatosuna nakledilmişlerdir
Goeringln iddiasına göre 24 .lisanda. Almanya'nın ikiye ayrılmak ürere olduğunu ve artık tealimden başka çare kalmadığını telefonla Hlt-ler'e söylemesi üzerine Hitler kendisini '.manim kaybetmekle itham ederek ölüme mahkum etmiştir Fakat bütün tınran ve merkUerindcn vaz geçerse ölüm cezasını affedeceğin! bildirmiştir Goering bu tebliğ üzerine bütün vazifelerinden istifasını vermiştir Fakat buna rağmen Hitler kendisinin öldürülmesini emretmiştir. Goertn hava kuvvetleri mensuplanma yardımlyle kaçmış teslim olancaya kadar gizlenmiştir.
Goering 52 yaşındadır. Faraşı pek çoktur. Almanya *nm en zrngln adamlarından biri diye meşhur-!ur. Şatafat merakı yüzünden elindeki Mareşallik asasına bile pırlanta taşlar koydurmuştu!

|Hâmid’in ve Sami paşa zade Se-Jzai'nfn aynı boyda büyük birer • tablolarını yapmıştır. Belediye bu üç tabloyu, Aşiyan müzesi için tedarik etmiştir. Esasen müze Fikretten başka, Recal zade Ekrem, Abdülhak Hami t, Sezai beylerin hâtıralarını da ihtiva edeceği İçin bu üç tablonun bulunup elç geçirilmesi pek İyi bir şey olmuştur
Recal zade Ekrem'in bu bahsettiğimiz büyük boydaki tablosu hâlen bir kız lisesinde bulunmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı yol İle bu tablo Aşlyan müzesine aldırılacaktır.
Hikmet Feridun Es
Alman denizaltılar)
Aile hayatında bu kadar ^f tngîü^lere »eshm oluyor kat i baba olan Recai zade arka- ,
, daşlan üzerinde de daima bir ?!yah ta-.Tsk çüımiş ol-
ağabey hürmeti uyandırmıştır.
Vaki.", tanzimattan sonraki ________
meşhur e-’-h’ tçılarunızm Ziya bıT den*»'* ipaşa ve Namık Kemalden sonra tekleniyor.
Londra il (BSC.l — Dört Alman
d tıkları halde ’nriliz limanlarına gelerek teslim olmuşlardır Buvua de ıta'tılarm ge»lp teslim ol-
■ Ruz fen adamları, renkli
, pamuk yetiştiriyorlar
; Sen zamanlarda Rus hu adanılan,
pamuk yetiştirmek hususunda tecrû-, beye girişmişlerdir. Şimdiye kadar . kahve rengi re yeşil pamuklar yetiş-tîrmeğe m ur allak olmuşlardır, şim-
L diHir çak gizi: {utulmakta olan hu • usul, ııebatm bahis mevzuu olan ren' gl, gıdaslle birlikte kökünden alması esasına IsUnadetaektedir.
Böyle bLr pamuklan yapılan glye-, çeklerin boyanmasına katiyen İhtiyaç yoktur. Renk, nebatın teşekkülüne nüfuz ettiği İçir., «İmasına da ihtt-mal yoktur.
Bir saatte 3,500 sandviç!
■ Amerika'da 2 Brocklynll vücuda getirdikler! bir seri imalât tertibatı sayesinde bir saatte 3.500 sandviç yapmağa muvaffak olmuştur. Seri ima tâ! Sayışı üzerine konulan kesilmiş dilimler bir otomatik et ve peynir serpicisinin önünden geçmektedir. Kayış üzerindeki yarım dilimler, serpicinin önünden geçtikten sonra, diğer bir teıtl-bann ilâve ettiği yanm dilimle sandı vlç tamamlanmaktadır
Sanite 6
akşam
12 2.1
Darülbedaviden Şehir Tivanrosuna
Hiç şileple seyahat ettiniz nü?. Tavsiye ederim, çok eğlencelidir. Ben bir defa gay-’t eski bir yük vapuru ile pek uzun bir yolculuk yaptım. Altı hafta deniz üstünde kaldığım bu acayip vapur gezintisini hiç unutamam.
Bu kabil şileplerden bazıları masraflarını daha hafifletmek maksadlle bir kaç da yolcu alırlar. Zaten topu topu R - 10 yolcu kamarası vardır.
Benim bu yük vapurunu seçmemde maksat onun hiç görmem İhtimali ol-nııyan bir lakını uzak ve çapraşık yerlerdeki limanlara uğraması ve orada İkişer, üçer gün kalarak, yuk alıp vermesi İdi. vakıa bu suretle yolum çok uzayacak, ı, altı buçuk haftadan faria bir zaman kaybedecektim amma pek çok ve enteresan yerler görecektim Zaten benim de maksadım bu idi. Bunun için yolculuğa çı-kıyordum.
Daha hareket limanında yük vapurundaki yolcular birbirini tanıdılar. Yalnız iki kişi ortada yoktu. Karıtan onlar İçin:
— Bugün evleniyorlar Ve uzak limanlara sevahate çıkıyorlar. Geç kalmalarına bakılırsa merasim üzün siirmüs olacak.. Çaresiz bekllveccğlz,. dedi
Hareket zamanına beş dakika ya kalmış ya kalmamıştı ki uzaktan yeni evlileri otomobillerle getirdiler.
Genç damat ııfak tefek, sevimli bir adamdı. Gelin İrice, kalın kalın dudaklı, burun delikleri kanatlı, gözleri gayet güzel etli canlı bir taze idi. Konuşurken bazı romanlarda taŞf edildiği gibi burun kanatları titriyordu. Sıkı ve dekolte bir elbise giymişti. Kaptan onları da aldıktan sonra gemiyi kaldırdı. Biz bütün yolcular — zannederim M kişi İdik — güverteye sıralanmış ayrıldığımız şehrin denizden manzarasını seyrediyorduk. Yalnız aramızda yeni evliler yoktu. Onlar gelir gelmez kamaralarına çekil mJşlfrdl. Belki heyecan, nikâh merasimi vesaire kendilerini çok yormuştu.
Saat İkiden sekize, yani akşam yemeğine kadar genç karı koca vapurda görünmedi. Akşam yemeğinin çıngırakları çalınırken meydana çıktılar. Bütün yolcuların ve kaptanın etrafında sıralandığı masada yer aldılar, Kaptan bu henüz bir günlük kıdemli evlilere İkram olsun diye kendisine yakın bir yer gösterdi. Erkek vapura geldiği elbise ile idi- Kadın, daha seyahatin ilk günü olduğu halde, elbise değişllrmek İşgüzarlığında, bulunmuştu. Etli canlı vücuduna daha sıkı gelen kırmızı bir elb!(« giymişti.
ilk gecen’n şerefine kaptan, misafiri addettiği yolcularına gayet nefis şaraplar açtırmıştı. Bunlardan hepimize bilhassa yeni çifte bnl bol İkram ediyordu.
Lâkın yeni gelin, daha sofradan kalkmadan önce tombul, beyaz ellerini ağzına götürerek esnemeğe başladı. Bir esnedi, bir daha esnedi. Bir daha... Kaptan.
— Uykunuz geldi galiba... diye gülümsedi.
Genç kadın cevap vîrdi:
— Deniz havası!.. Hep uykumu getirir!..
O kadar bol esiliyordu kİ onun bu hali bize bile geçmişti. Birer birer hepimiz esnemeğe başlamıştık. Birazı daha otursalar bütün vapur halkını, kactsnla beraber uyulacaklardı. Bereket ki hemen kamaralarına çekildiler.
Ertesi sabah kahvaltıda kaptan yeni geline sordu-
— Nasıl?., kamaranızdan memnun musunuz efendim?.. İyi uyudunuz mu?..
Gene kadın mesut bir gülümseme İle cevap verdi:
- Kameramız «Cennette bir köşk* * diye ferif edilebilir. O kadar memnunu.- .. Ancak bu kadar konforlu olabilir
Erkek de karısının bu sözlerine can ve gönülden iştirak etti. Kaptan güiümsiyerek başını salladı.
O akşam yemekten sonra yolcular
gezintiye çıktılar. Deniz ortacında, vapurda pek az yüründüğü İçin şilep yolcuları akşam yemeğinden sonra güvertede bir aşağı bir yukarı, yürüyüşe çıkıyorlardı. Bu suretle 20 - 30 devirle bilmem ne kadar yürünmüş olunuyordu kl bu da kaptana nazaran bir insanın günlük yürüyüşü İçin kâfi bir mesafe İdi.
Bu yürüyüşlerde yalnız yeni çifti gör emi yorduk. Zira onların hemen uykuları geliveriyordu.
Kaptan her gün İyi uyuyup uyumadıklarını, bir afzuları, bir şikâyetleri, kamaralarından memnun olup olmadıklarım soruyorlardı. Bir hafta sonra kaptanın sorduğu zamanlardan birinde yeni gelin şu sözleri ile hepimizi şaşırttı:
— Aman kaptan... Bizim kamaranın penceresi yokmuş!.. Biz var zannediyorduk. Daha doğrusu farkına varmamıştık. Dün biraz da manzara, deniz seyredelim diye pen-ere aradık. Bulamadık!.. Meğer blzlnı kamara pencereslz değil mİ imiş?..
Genç adam da tasdik etti:
— Evet... Penceresi yokmuş!.. Kaptan gülümsedi:
— Eeee... Sizhı. kamara geminin orta ye rindedir. Kenarda değildir.
Aradan İki hafta daha geçti. Yani yola çıkak üç hafta oluyordu.
Bir gün genç kadın kaptana:
— Kaptan, dedi, bizim kamaradan sıcak su borları geçiyor.... Kamarayı çok sıcak yapıyorI..
Kaptan başını salladı;
— Evet... Seyahate çıtalıdan beri farkına varmadınız mı?.. Bütlin sıcak su boruları sizin kamaradan geçer... Biraz sıcak olur içerisi...
Seyahatimize başlıyalı tam bir ay olmuştu kl bir gün kadın fena halde sinirli şu sözleri söyledi:
— Kaptan... Bizim kamaradan hamam büceklerl çıktı!.. Deniz ortasında, vapurda hamam böceği ilk defa görüyorum...
Kaptan güldü'
— Vapurlarda, hele eski vapurlar da bu böcekler çok çıkarlar. Hattâ bizim vapurda sizin kamaranızın ismi »Böcekli kamara» dır. Vapura bindiğiniz gündenberl her sabah hizmetçiler sizin kamaradan yarım kürek do-losu böcek süpürüp alıyorlarmış... Şimdiye kadar nasıl farkına varmadınız?,.
Genç kadın burun tavırdı*
— Aman, pencerellzllk bir taraftan, sıcak su borularının geçmesi b r yandan, bir de bu böcekler... Kamara değil. Cehennem azabı!..
Kaptan güldü:
— Bal ayının şiiri İçinde kusurlarını görmezsiniz diye size kumpanya bu kamarayı vermiş olacak... dedi.
İlk günler »Cennette bir köşk» olan kamaranın, haftalar geçtikçe bir takım yeni ve müthiş kusurları meydana çıkıyordu. Zira artık onlar etraf-larlle de meşgul olacak zaman bulabiliyorlardı (Bir yıldı?.)
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 kuruş 5400 kuruş
8 Aylık 1500 » 2000 •
3 Aylık C00 > 1600 >
Adres tebdili İçin elli kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksi takdirde res değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşleri; 20705 — îdare; 20681
Müdür: 20497
Cemazleyeivvel 29 — Hızır 7 İmsak Güneş öğle İkindi Ak- Yatsı E. 7.28 9.30 4.54 8.50 12,00 1.49 V. 3.44 5.40 13.10 17.06 20.17 22.05
İdarehane BabIâli civarı
Acımusluk sokak No. 14
Tilida ve ilimde yeni icadlar
Kan yerine Jelatin — PenicilÜne ağızdan Verilebilecek — Mazruf ses — Patinaj yapmayan otomobil lâstiği
Dr. Vıuınevar Bush'un idaresi altında bulunan Amerikan İlini araştırma ve gelişmeler «fisi araştır,malarının çoğu harb esrarı olarak kalmıştır. Fakat umumi sıhhat alanında yapılan son keşiflerden biri hakkında fikir edinüebilmesi İçin bu esrar, son zamanlarda oldukça açık-lanmşı ve Kaliforniya teknoloji enstitüsü, kan plazmasının yerini tuta-bıkn bir maddenin keşfini bildirmiştir.
Dr. Dan D. Campeli vc Dr. UntlS Paluling tarafından keşfedilen bu madde jeîâtinden yapılmıştır. «Oxy-polygelatlne» adı verilen ve çok ucuza malolan bu madde proteinlerden mürekkep zehirlemeyicl bir terkipten ibaret olup gönüllü hastalardan mürekkep bir grup üzerinde yapılan tecrübelerde Jçan tazyikinin canlandırılmasını ve kan miktarının sırttı-ılmasını mümkün kılmştr.
»Oxypolygelatine», en az 6 aydan evvel piyasaya çıkarılamıyacağı gibi gönüllü kan vericileri yeter miktarda hakiki kan plazması vermeğe devam ettikçe jelatinden yapılmış olan bu madde. Amerikan silâhlı kuvvetleri tarafından kullanılmıyacaktır.
Peniclline hapları
1940 da penicilUne'in keşfinden beri İlini adamları, bu İlâcın hastalara ağızdan verilmesini mümkün kılacak bir usulü tekemmül ettirmek İçin çalışmağa başlamışlardır. Filhakika midenin ifraz ettiği bazı asitler bu kuvvetli ilâcı imha ederek hazım cihazı vasıtasile verilmesine mâni olmakta idiler. Fakat son zamanlarda «Şölence» Amerikan derneğinde nAmerlkan Cyanamid Co.» müessese-slnln şubesi olan aLederle» lâbora-tuvarına mensup Dr. Rayınond L. Libby'nln pmlcilline'nln hastalara ağızdan verilmesine mâni olan bütün sebepleri bertaraf eden bir usul bulduğu bildirilmiştir.
Bu usule göre penlcilllne, pamuk yağı İle dolu jelâtin bir kapsül içine konulmaktadır.
Bu jelatin kapsül midede erimekle, fakat pamuk yağının muhafaza ettiği penlcilllne ince barsağa kadar giderek orada kan damarları tarafından İmtisas edilmektedir.
Pamuk yağının seviyesinde yutula-bllen bu 90,000 ünitelik peniclline dozu, ekseriya acı veren ve bazan da hastalar için birçok mahzurları olan deri altına yapılacak her biri 20.000 Ünitelik iki enjeksiyona muadildir.
Ses, zarf içine konacak
Plâstik maddeler ve elektronikler sahasında yapılan yeni tekemmüller, kelimenin tanı mânasLle sesin bir zarf İçine konmasını mümkünleştirmek-tedlr. Bu keşif, harbden sonraki insan faaliyetinin birçok branşlarında çok faydalı olacağa benziyor.
Bu netice, hususi surette icadedil-mlş küçük ve kolayca taşınabilir yeni bir alıcı âlet sayesinde elde edilebilmektedir. Ses, bu âletle kutru 20 eantimetreyL geçmeyen plâstik maddeden gayet ince olarak yapılmış bir disk üzerine fevkalâde net olarak alınmaktadır.
Bu diskin her iki yüzünde 15 dakika süren bir dikte kaydedllebil-mektedlr. Bıı disk o kadar hafiftir kl posta İle bir zarf İçinde gönderilebilir.
Diğer taraftan disk, öyle bir maddeden yapılmıştır k! yuvarlan »bilmekte ve katlanabilmesek! olduğu gibi yere düştüğü, hattâ üzerine kurşun kalemle yazı yazıldığı takdirde bile hiç bozulmamak tadır.
Tabakhanelerdeki döküntüler
Cııicago üniversitesinin Tıp fakültesi, şimdiye kadar dabbağ döküntüsü sayılan hayvan paçalarının kundura tabanı İmalinden kumaşın su geçme?, bir hale getirilmesine kadar olan bütün işlerde kullanılacak bir madde haline gellrilmeslnl mümkün kılan bir usul keşif ve tekemmül ettirdiğini bildirmiştir.
Paçaları gayet küçük parçalara ayırmak, asitle İşlemek ve kimyevi bir madde ile yıkamaktan İbaret olan bu usulün gayet baslL ve ucuza maiolduğu söylenmektedir.
Bu usulle muhtelif kalınlıkta İplik ve kundura taban! yapmak İçin kullanılan köseleden daha dayanıklı ve tercihan baskıdan geçmiş tabakalar halinde kullanılabilen bir mamul elde edilebilmektedir. Bu mamul bu-' hara kalbedllmek suretile kumaşların su geçmez bir hale getirilmesinde de kullanılabiliyor.
| İllin adanılan hâlen bundan, ameliyat dikişlerinde kullanılmak üzere ı tel yapmağa çalışmakta ve konserve I fabrikatörleri de bu paçaların ve müştaklarının başka şeylerde de kullanılması imkânlarını araştırmaktadırlar, Paçalar, bundan evvel yal-
' nız zamk İmalinde kullanılmakta İdi Fakat şimdi zamk İmalâtçılğı başka usullerle yapılmaktadır
Karlı ve buzlu havalarda otomobiller
Ötefl'enberl karlı kış havalarında patinaj yapan, kayan ve saplanan Amerikan otomobil şoförleri, son zamanlarda İyi bir haber almışlardır.
Anlaşılan nihayet derapaj yapmı-yan bir lâstik bulunmuş ve kanaat verici denemeler yapılmış alacak.
Washington'da amatör mucitlerden mürekkep bir grup, yere tamamille değen bir lâstik formülü bulduğunu bildirmiştir.
Yere yapışmışçasına işleyen bu yeni lâstik, karlı havalara mahsus imal edilen lâstiklerden daha iyi bir cer temin etmektedir.
Çok sert bir kauçuk mahlutundan olan bu lâstik, zımpara kâğıdı gibidir.
Senenin her mevsiminde kullanılmak üzere imal edilmiş olan bu yeni lâstik, kışın karlı ve buzlu havalarda mükemmel surette çalıştığı gibi yazın kuru toprak üzerinde de mükemmelen çalışmaktadır.
Son zamanlarda yapılan denemelerde mucitler oldukça yokuş yol'ar-dan İnip çıkmışlar ve hattâ buz tutmuş bir yokuşun ortasında patinaj ve derepaj yapmadan stop ederek tekrar hareket edebilmişlerdir.
Bu lâstiklerin mucitleri olan Cla-rence ve Lonnfe Gapfn, Morgan Town (Wet Virgina) da boya ve renkli kâğıt tlcaretlle meşguldürler, bu lâstik formülü üzerinde 6 sene çalışmış vc son zamanlarda waşhington’-daki »Andy Brothers» lâstik firmasının yardımı sayesinde formüllerini tekemmül ettirmeğe muvaffak olmuşlardır.
Talaş esasına dayanan sert madde baskı suretile kauçuk mahlûlûne karıştırılmakta ve böylece meydana gelen mamul lâstiğe tatbik olunmaktadır.
Gapen kardeşler, icadettlkleri lâstiğin alelade lâstikten daha dayanıklı olduğunu tahmin etmektedirler. Şimdiye kadar yeni lâstikler üzerinde hiç tecrübe edilmemiştir. Mucitler, imal ettikleri mahlûtla sıvanan kullanılmış lâstiklerle 16.000 kilometreden fazla yol katetmeğe muvaffak olmuşlardır.
(Baş tarafı üçüncü sahifede)
«Nizamnameye müessesenln Belediyeyle olan rabıtasının şeklini ve İdari cihetlerini tesblt eden hükümler konuldu. Gerek İdare memurlarının, gerek sanat kadrosuna dahil olanların tnyhı, terfi, taltif, tecziye ve azilleri muayyen usul ve nİ2ama bağlandı, salâhiyetlerin hududu tayin edildi.»
Buradaki «salâhiyetlerin hududu tayin edildi» cümlesi bize bu nizamnamenin İhtiyaca tekabül eden ilk şartlan haiz olduğunu ispat etmektedir. Okumaya devam edelim: «Nizamname, müessesede temsil edilecek eserlerin kabul şekil ve mahiyeti hakkında da hükümler! muhtevidir. Bu kısmın müzakeresi esnasında komisyon âzasından bazı arkadaşlarımız yeniden heyeti edebiye teşkil edilmesi fikrinde bulundular. Bu husus uzun zadıya tetkik ve münakaşa oldu. Komisyonun ekseriyeti heyeti edebiye teşkil edilmesine taraftar olmadı, teklif kabul edilmedi. Nizamnamenin Şehir meclisinde müzakeresi esnasında bu cihetin tekrar mevzuu bahsedilmesi ihtimali olabilir.»
Nizamnameyi hazırlayan komisyon bir edebi heyetin lüzumuna kani değilmiş demek. Bu yalnız piyes seçmek içinse haklıdır. Fakat edebi heyetin, daha esaslı bir vazifesi vardır. Ben kanaatimi muhtelif vesilede burada belirttim. Bu yazıların sonunda bir daha hülâsa edeceğim.
Nizamnamenin en mühim noktası -telif eser» dâvasıdır. Aynen okuyalım: «Darülbedaylde telif eserlere
bilhassa ehemmiyet verilmesi ve mii-essesenln tiyatro edebiyatımıza âzami derecede hizmet etmesi lüzumunda komisyon âzası müttefiktiler. Bu maksadla Darülbedayi bütçesine her sene muntazaman tiyatro eserleri telifini teşvik İçin ayrı tahsisat konulacaktır. Her sene bir telif piyes müsabakası açılacak, muharrirlere gazetelerle İlân gününden itibaren dört ay mühlet verilecek, getirilen eserler arasında birinciliği kazanana temsilde hâsıl olacak muayyen telif hakkından başka beş yüz Hra mükâfat verilecektir.»
Bu telif eser dâvasına b&şLı başına . bir yazı hasredeceğim için şimdilik geçiyorum, şimdi nizamnamenin son kısımları, hakkında da malûmat edinelim: «Darülbedayi sanatkârları
kabiliyet, kudret ve sanat hayatın-
YENİ YAYIN
MUKAVELELER HUSUSUNDA DEVLET ŞÛRASININ SALÂHİYETİ
Yazan: Hukuk doktoru Jacqe>
Sudre. «Lâ Competcncç du Conseii d'Etat en matiere de contrats» (Paris, 1928, Libralrle du Recueil Sirey).
Haşiyeler ilâve ederek Türkç.-ye çeviren: Devlet Şurası âzasından Hüsnü Berker, »Mukaveleler husi'sunda Devlet Şurasının salâhiyeti».
Eserde mukavele tâbiri çoje geniş ve şümullü bir mânada alındığından idarenin fertler lıakkındakl bir çok muamele ve tasarrufları mukavele mahiyetindedir.
Devlet Şûrasının kazai sala hiy etil e : bütün vatandaşlarca bilinmesi gerekil vc zaruri olan idari kaza mevzuuna giren hususlar eserin metin ve haşiyelerinde çok açık olarak gösterilmiştir. Eserin metninde hor nevi mukavelelerden bahsedildiği gibi haşiyelerinde de İdari dâvanın ayrıldığı branşlar, İdarî kazanın niçin lâzım olduğu, mukavelelerin ne gibi hallerde hangi şekil ve suretlerle bözülabl-leceklcri ve imtiyaz mukavelelerinin kaç tarz ve şekilde sona erecekleri, âmme hizmeti İmtiyazının raş3sı,
• Falt du prince». »Ferce ma’eure» ve İmprevlsion» nazariyelerL, İdarenin «nali mesuliyeti, memurun şarhsi ve , c&zat mesuliyetleri, memurun idare i karşısında mali mesuliyeti, memurun üçüncü şahıslar karşısında mali mesuliyeti, memuriyet mukavelesi tâbiri, tazminat sisteminin maaş sl’teml yerine konulması, idari dâvaların tekâmülü. adlî hâkimle İdarî hâkimin mukayesesi hakkında en meşhur ve maruf İdare hukuku profesörlerinin
daki kıdemleri nazarı dikkate alınmak suretiyle derecelere ayrılırlar. Bir derecede muayyen müddet çalışan ve ehliyet ve liyakatleri görülen sanatkârların dereceleri terfi olunur. Derecenin yükseltilmesi maaşın zam görmesi demektir. Müesseseye hariçten alınacak sanatkârlar sahne hayatındaki kıdemleri ve ehliyet ve İktidarları nazarı dikkate alınarak ten-slbedllen dereceye alınırlar. Sahne hayatında muayyen müddet çalışmış, dereceleri ikmal etmiş olanlar derecelerin fevkinde olan gedikli sınıfına terfi ederler. Gedikliler bu sınıfta muayyen müddet çalıştıktan sonra gerek arzularlyle, gerek müessesece görülen lüzum üzerine sanat hayatından ayrılabilirler. Bu suretle sahne hayatı şu kadar seneyi bulmuş ve bu müddetin şu kadar senesi Da-rülbedaylde geçmiş olan sanatkâra toplu İkramiye verilir. Sanatkârlar hastalandıkları ve esaslı bir tedaviye muhtaç oldukları takdirde müessese kendilerini belediye hastanelerinde birinci sınıf odalarda meccanen tedavi ettirir.»
Evvelki sene Şehir Tiyatrosu kadrosundan bahsederken, bu sütunlarda bütün aksaklıklarım göstermiş gecen sene de kadrodaki bu aksaklıkların hemen kamilen düzelmiş olduğunu okuyucularıma memnuniyetle bildirmiştim. Bu aksaklıkların senelerce sürmesi bir nlzamnamenlr olmaması ve o nizamnamenin tatbl kını kontrollü mükellef olan maka mın hiçe sayılması yüzendendi. Heı kes hatalı olduğuna kanaat getlrdiğ halde kimse tiyatromuzun aksak teamülüne karşı gelmedi Hatalar senelerce devam etti. Kök'eşti. 1932 de oldukça etraflı olduğu anlaşılan, btı nizamname yapıldı. O da bir türü tasdik ettirilip tatbik edilemedi. Ak sak teamüller bir anane halini aldı
Bu nizamnamenin Umumi Meclisi sevkedllememesl ve bu yüzden tas diksiz kalıp tatbik edilememesi sebeb veya sebepler! ne olabilir? Bunu kes tirmek kabil değil gibidir. Kabil ols. da fayda melhuz değil Mademki meriyete geçmemiş.
Ziyanın neresinden dönülse kârdır Elbette bu defa bir nizamname yapılır ve tiyatromuzun bütün bu aksaklıkları düzelir. Yirmi beş senedir başı boş olan bu müessesemlz de bu suretle nihayet düzenlenir
Selim Nfizfıst Gerçek

RADYO
ANKARA RADYOSU: Bugünkü program
18.00 Radyo çocuk kulübü, 18.45 Dans orkestrası. 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19 25 Dans orkestrası, 19.45 Konuşma, 20.00 Karışık şarkılar, 20.15 Radyo Gazetesi, 20 45 Fasıl 21.10 Çeşitli sololar (pl.l, 21.30 Salon orkestrası, 22.15 Dans müziği (pl.l, 22.45 Haberler.
eserlerinden iktibas suretile tafsilât ve izahat verilmiştir.
Hukuki tâbir ve ıstılahlardan en mühimlerinin İfade ettikler! mânalar haşiye olarak gösterildiği gibi eserde misal olarak zikredilen Eratsa Devlet Şûrası kararlarından elde edilebilen ve tetkikleri faydalı görülenlerin hulâsaları dahi haşiye olarak ilâve olun muştur.
Eserin İkinci tab’ı Üniversite, Cihan, İnkılâp ve Haset Kltaptvlerlnde satılmaktadır. 250 kuru-tur. -
LÂMELİF
Şair Asal Hâlet Çelebi bu isim altında yeni, şiirlerinden mürekkep bir kitap neşretmişlir Kitaptaki resimler bayan Fahrünnisa Zeyd tarafından yapılmıştır. Fıatl bir liradır.
Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P, Wentworth Tercüme eden: Vâ - Nû
——Tefrika No, 21 .
Her halde bu evde kalmiya niyetli değilsiniz, değil mİ, hanımcığım?
Amabel, sapsarı yüzüyle hizmetçiye döndü.
— Ben kalmiya mecburum, Ellen... Ama sen değilsin. —dedi.
Ellen, cebinden İtina İle tatlanmış büyük bir mendil çıkardı. Mendili ortasından tutup silkti. Böylece mendili açtıktan sonra yüzünü mendile kapattı, hıçkırmaya başladı. Hem de hanımı için elinden gelen bütün fedakârlıkları yapmaya hazır olduğunu söylüyordu. Fakat neylersLn kl, bir böyle gece daha geçirmeğe tahammülü yokmuş.
— Hattâ sizin uğrunuzda bile buna dayanamam, hanımcığım. —diyordu.
— Dayanmanı da İstemiyorum, —diye kati bLr sesle Amabel söylendi— Sen köşke dönersin. Geldin diye kiracımız madam Lee de pek memnun olur.
Ellen göz yaşları döküyordu. Gidinceye kadar bu sahne böyle sürdü. Köyde bir oda tutacağını, her gün gelerek işlerini göreceğini söylediyse de. bu fikre Amabel yanaşmadı. Böyle bir vaziyetin, Yeni Ev hakkında,
taze taze efsaneler doğuracağını Ellen her halde düşünmüyordu. Ağladı, yeniden itiraz ekti. Fakat, nihayet arabaya bindij yolun dönemecinde kayboldu.
Amabel, bir taraftan mütoessk olmakla beraber, bir taraftan da rahatlık duydu.
Hizmetçisinin kaybolduğu yola bakıp duruyordu kl, bk bisikletli postacı belirdi; kendisine bk telgraf uflattı.
Kira cısı yazıyor i
«Marmaduke buraya döndü. Alıkoyayım mı?»
«Lee»
— Cevabı var mı, bayan?
— Tabii, tabii,.,
Cevabı yazdı:
«Marmaduke'yl alıkoyunuz.»
Bisikletli gitti. O da arkasından baktığı sırada öyle dalgındı kİ, artık hiç bk şey farketmlyordu. Demek, Marmaduke evine dönmüşI Halbuki mesafe kırk kilometre.,, Bacakları kısa olduğu için bu köpek dayanamaz; yarım saatlik bir gezmeğe çıksa bile yerlere yatar, İnler.
Amabel, odasına döndü, oturdu.
Başını elleri arasına aldı. Derin düşüncelere daldı.
IX
Jenny haber verdi:
— Lady Suzanne Berkeley geldi, efendim.
Amabel kalktı. Ellerini uzatarak muhabbetle ilerledi. Lady Suzanne da bu elleri alarak aynı muhabbetle sıktı.
— Jullen, siz olduğunuzu söyledi. Dün akşam bu haberi vermek İçin mahsus gelmiş. Ah, güzelim! Siz olduğunuza ve sizin yerinizde şişman ve İhtiyar bk kadın olmadığına nasıl memnunum, bilemezsiniz. Her nedense, gözümün önünde, yeni kiracı tarif ettiğim gibi bir şeydi. Kendisini ziyaret etmek pek fenama gidiyordu. Durun, dürünl Size lylco bir bakayım. Değişip değişmediğinizi Jullen'e sormuştum, o da, bana kendim görüp hükmümü vereyim, demişti.
Amabel gülerek sordu:
— Acaba bundan kastı neymiş?
— Bilemiyorum. Sizi ben mutlaka tanırdım. Fakat bilmem, bu sözler de kompliman mı? Kırk yaşında bk kadına, ykmlslnde olduğunu söylemek münasip mİ? Şayet bu İddia yalan değilse, kadın hiç bk hisse maruz kalmamış. Yüzünün İfadesi, bu yüzden değişmemiş demektir. SLz, elbette azıcık değişmişsiniz. Fakat eskisi gibi güzelsiniz. Manen değişmişsiniz.
Amabel:
— Manen değiştiğim doğrudurl dedi.
Maziden bahsettiler. Sonra, Lady Berkeley, Amabei‘1 kendi evine götürüp orada birlikte çay içtiler.
— Edouard da sizi görmek istiyor. JuUen de bize gelecek. O sizi evinize teşyi eder.
Yolda yürürlerken büyük bir köpekle gezen İki kadına Tasladılar. Lady Suzanne İzahat verdi:
—_Bronson'un kızıyla mürebblyesl. Sîzleri tanıtayım.
Seslendi:
— Angola I
tkl kadın döndü,
— Ski madam Greyle tanıştırayım. Matmazel Lemolne, Mlss Bron-ı son.
Angola Bronson, epeyce genç İrisiydi. Aradan sekiz on sene geçerse belki güzel olur, hattâ epeyce güzri olur. Şimdi şaşkın, acend tavırları vardı. Mürebblyesl matmazel Lemol-no ise bambaşkaydı. Saçları gayet koyu renk, muntazam taranmış. Başında da bir şapka. Cildi fevkalâde şeffaf. Gözleri de yeşile çalan gri. Pek güzel olmamakla beraber, mütevazı bir hal! vardı. Tavırları da kibardı. Gülümsedi; ve eteklerine sürünen köpeğin başına elini koydu.
— Blzlerl tanıttınız. Forestier’yi tanıtmadınız. —dedi.— Halbuki üçü-
müzün içinde en enteresanı odur.
Amabel, hiç bir Fransız'ın İngilizce'yi bu derece aksansız konuştuğuna hiç Taslamamış».
Lady Suzanne:
— Forestler, geçen sene, Kristal Palas'da yapılan köpek müsabakasında birinci gelmişti. —dedi
Köpeklerden bahsederek yürümeğe devam ettiler. Patikanın sonunda yolları ayrıldı.
Biraz sonra, Lady Suzanne, Jullen’e ciddi ciddi şöyle dedi:
— Siz Forsham isminin meşhur olduğunu blUyorsunuz, sanırım. Hayır, öyle mütevazı tavırlar takınmayınız. Bu İşin sizinle ilgisi yok.
Uzun bir kahkaha attı.
— Küçük Bronson’un köpeklerinden bahsetmek İstiyorum, Yetiştirdiği köpekler, Fıosham İsmin! aldı. Demin Amabe'l'le buraya gelirken, Fo-restler'ye tasladık. Geçen senenin şampiyonu. Türlü türlü köpekleri var. Birinin İsmi, Forsham Favori, birisinin İsmi Forsham Fantezi... Daha da kim bilir kaç tane...
Jullen sordu:
— Bunları niçin Bronson diye tescil etmemişler? Forsham ne münasebet?
Lady Berkeley gülmeğe başladı.
— Angola’ya sorarım, —dedi.— Fena çocuk değildir. Biraz İnceliği noksan amma, kusurları vahim sayılmaz. I
Şayet bekçi köpeği atmak isliyeu birini biliyorsan, satılık İki köpeği var. İçlerinden birini gördüm: hakikaten pek güzel. İsmi de Korkusuz Forsham.
Jullen:
— Mersi! -dedi.— Cidden mersi... çünkü, verdiğin bu malûmat faydalı olabilir. E. kim bilir...
Amabel'e döndü:
— Size soracaktım, unuttum. Köpeğinizden haber var mı?
Amabel cevap vermedi. Bir pastayı kesmekle meşguldü. Neden sonra dalgın dalgın:
— Evet, evet, —dedi.— Bizim eve dönmüş. Bu sabah kiracımdan haber aidim.
JuUen, hayretle:
— Dönmüş, demek? —dedi.
Amabel, başını kaldırın aksısın tasdik etti. Esasen bu sırada, Suzanne Berkeley, kışın neler yaptığına ialr Jullen'e sualler soruyordu. Bir müddet sonra, Amabel'l teşyi ederken JuUen sordu:
— Kuzum neniz var?.. Bu akşam fevkalâde yorgun görünüyorsunuz.
Kadın:
— Geceyi pek İyi geçirmedim, —dedi.
— Sizi görür görmez zaten bunu anladım. Ne oldu kuzum?
(Arkası var'
12 ! Tay ıs 1&45
AKŞAM
Sahile T
Mısır çöllerinde çadırlı şehirler
Balkanlardan gelen mültecilerin oturdukları bu şehirlerde hayat nasıl geçer?
Amerikada mukim bir keşif daha
Kimyevi bir madde ile yumuşak tahtalar demir gibi sert ve dayanıklı bir hale getiriliyor
İstanbul Defterdarlığından SATILIK EMLAK
Dosya No.
55100/6121
Cinşi
Kıymeti Teminata
Ura Lira
Mısır çöllerindeki çadırlı şehirlerden biri
Mülteciler arasındaki gazetecilerden de İstifade edilerek her çadırlı şehirde bir gazete çıkarılıyor Mültecilerden ve diğer kaynaklardan temin edilen kitaplarla birer umumî kütüphane tesis edilmiştir. Çadırlı bir çok atelyeler vücuda getirilmiştir, Buralarda mülteciler arasındaki demirci, çömlekçi ustaları ve marangozlar çalışıyorlar.
Çadırlı şehirlerin her türlü mutfak ve ev eşyası bu çadırlı atelyelerde imal olunuyor. Madenî eşyanın ham maddesi kamp civarındaki şehirlerden toplanan kırık dökük demirlerdir. Bunlardan mükemmel ütüler, mangallar ve tencereler yapılıyor. Kadın ve kızlardan terzilik bilenler terzilik atelyelerinde çalışıyorlar.
Kızılhaç Amerikan bezini ve olarak
Bugün afacan oğlunuz evinizde elindeki izci baltasını yemek masasının üzerine atsa, veya annesi manikürünü yaparken aseton şişesin! parlak cilâlı tuvalet masasının üzerine devirse, bunların bıraktığı İzle-
rin düzeltilmesi sizi epey masrafa sokacaktır.
Mısır çöllerinde son seneler zarfında bir kaç yeni şehir peyda olmuştur. Fakat bu şehirlerin binaları çadırdan ibarettir. Çünkü bunlar muvakkattir, harbin sonunda ahval iyileştiği takdirde bu çöL şehirlerinin bütün sakinleri kalkıp Balkan yarım adasının yeşil vadilerine döneceklerdir.
Şu bir kaç satırdan anlaşılıyor ki çölde, çadır altında oturan mültecilerdir, Mısır ve Suri-yede m?sken buhranı olduğundan bunu bir kat daha şiddetlen d irmemek için mülteciler mevcut şehirlerin binalarına yerleştirilmemişler, çölde kimseye ait olmayan boş yerlere kurulan çadırlı kamplarda İskân edilmişlerdir.
Şehirlerden bir kısmında Dal-maçya sahillerinden gelmiş 40 bin mülteci yaşıyor. Filvaki mu- basmayı ve kumaşı top ttdil ve lâtif yerlerde yaşamağa ı çadırlı şehirlerin idarelerine ve-alışık olan bu mülteciler için|riyor. Bunları biçmek ve dikmek çölde yaşamak kolay bir şey de-[kadınların çalıştığı atölyelere ğildir. Çünkü burada hararet aittir, gölgede 120 dereceyi buluyor. Gölgelik de yok gibidir. Şu kadar var ki akşamlan hava serin ve iklim rutubetsiz olduğundan kamplardaki mültecilerin sıhhati iyidir. Bundan başka mülteci-1 lerin cümlesi için birer iş bulunmuş. bu suretle can sıkılmasına imkân bırakılmamıştır.
Çadırlı şehirler gerek İktisadî gerek idare cihetinden kendi başlarına birer hükümetçik teşkil ediyorlar. Merkezî bir komite şehirlerin dahilî inzibatını, teşkilâtını geçinme İşlerini idare ediyor. Merkezi komiteye de Kızılhaç ve askerî memurlar nezaret ediyorlar. Her gün merkezî komite nezaret eden memurlara gün'ük faaliyetleri hakkında rapor veriyorlar.
Çadırlı şehirlerde en mühim faaliyet herkese İŞ bulmak hu-susundadır, 14 yaşından aşağısında bulunan çocuklar için mektepler tesis edilmiştir. Altı yaşını bitiren her çocuk bu mekteplere devam etmeği mecbur tutuluyor.
Halkın millî şarkıları İçin musiki koroları teşkil edilmiştir. Tiyatroculuğa da ehemmiyet verilmiştir. Mülteciler içinde musikiye ve aktörlüğe kabiliyetli olanlar korolara ve tiyatro mekteplerine alınmıştır. Bunların muallimleri de Balkanlardan gelen mülteciler arsamdaki tanınmış sanatkârlardır.
Çalışmalar çabuk senvre vermiş ve pejmürde kıyafetle Orta Şark'a gelmiş olan mülteciler bir kaç ay zarfında çamaşır ve elbise bulmağa muvaffak olmuşlardır.
Kadınların vazifesi terzilik atelyelerinde çalışmaktan ibaret değildir. Mültecilere umumî aşhanelerden yemek veriliyor. Bu mutfaklarda yemek pişiren ve kapları yıkıyan kadınlardır.
Çadırlardaki bütün karyolalar ve beşikler Dalmaçyalı marangozlar atrafmdan marangozhane çadırlarında yapılmıştır Bunlara ait tahta ve ipler Kızılhaç tarafından veriliyor. Her çadırlı şehrin birer hastanesi ve doğumevi vardır. Bunlar Amerikan doktorlarının nezareti altındadır. Küçük çocuklar İçin oyuncak tedariki de çadırlı şehirlerin idaresine düşen mühim bir vazifedir, Türlü oyuncak ve bebek İmali İçin hususî atelyeler tesis edilmiştir.
Çadırlı şehirlerin ahalisi ayak-kaplarım da kendi atölyelerinden tedarik ediyorlar. Hariçten hazır olarak bir şey verilmiyor. Yalnız bez ve kumaş ve deri Kızılhaç tarafından temin olunuyor.
Bu mülteciler çöldeki çadırlı şehirlerden yeşil yurtlarına dönecekleri zaman yeni hayat için her suretle mücehhez bulunacaklardır. — F.
Operasyon hemşiresi alınacak
Siimerbauk sellüloz sanayii müesscsesi müdürlüğünden (İzmit)
1 — Müessesemlz sağlık teşkilâtına 140 lira aylık ücretli bir hemşire alınacaktır.
2 — İsteklilerin kızılay hemşire okulundan mezun ve cn az hastanelerin ameliyat kısımlarında 5 yıl çalışmış olmaları şarttır.
3 — Memurin kanununun 4. üncü maddesindeki vasıflan haiz olan İsteklilerin kısa hal tercümelerini havi bir dilekçe İle ve bonservis suretlerini iliştirerek 31 mayıs 1945 tarihine kadar İzmlttekl müessesemlz müdürlüğüne müracaat etmeleri lâzımdır.
4 — Halen çalışanların bulunduk lan hastanenin yazılı muvafnkatla-ruu almaları şarttır.
0 — Müessesemlze tayin edilecek hemşireye aylık ücretlerlle birlikte pahalılık zammı ayni yardım çocuk zammı ve İyi mesaileri halinde % 25 nlsbetlne kadar prim ve senelik fevkalâde ikramiye ve temettü devletin tesbit ettiği diğer İaşe maddeleri verilecektir, (0295)
Birleşik Amerikada yeni yapılan kimyevi bir madde İle tahtadan yapılmış bir masanın cilâlı sathı üzerine dökülen sıcak kahve, ve alkollü İçkiler mühim bir leke veya İz bırak-mıyacaktır. Ahiren İmal -edilen mukavim tahtadan yapılmış mobllyeler her türlü, kaba muameleye dayanabilecektir. Yeni tahta uzun müddet
suda bırakılsa bile üzerinde hiç bir şişkinlik veya iğrllme alâmeti görül-mlyecektlr. Demir gibi sert ve sağlamlığına rağmen bu tahtalar bütün zarafetini, damarlarını muhafaza ettiği gibi, rendeden geçirilen sathı, diğer tabii tahtalara nazaran çok daha muntazam, düz, ve pırıl pırıl parlamaktadır. Bu dayanıklı tahtadan yakında binlerce sahada İstifade edilecektir. Bilhassa mobilyacılık âleminde yeni bir İnkişaf sahası açılacaktır.
Maruf kimyagerler ve ormancılık mütehassısları, yaptıkları birçok tecrübeler neticesinde kimyevi bir madde İle her cins tahtayı demir gibi sert ve sağlam bir hale getirmeğe muvaffak olmuşlardır.
Herhangi bir tahtanın mukavemet ve sertliğinin arttırılması hususunda gayet ucuz ve mebzul olan kimyevi bir madde tazyik altında tahtaya tatbik edilmektedir. Dr. Berliner. bu kimyevî maddenin tazyik altında tahtanın elyafına işlendiğini, ve ge-nişllyen mollküller vasıtaslyle hâsıl olan bir nevi reçinenin tahtanın elyafını sıkıştırarak mukavemet ve sertliğin! arttırdığını söylemektedir. Bununla beraber sertleşen ve mukavemeti artan tahtanın, evsafında hiç bir değişiklik vuku bulmamakta yalnız tahta biraz daha koyumtrak bir renk almaktadır. «Superwood» denilen bu üstün tahta görünüş itlbarlle diğer âdi tahtalardan farksız ise de mukavemet ve sertlik itlbarlle kat kat üstündür. Bir kere sertleştirilen tahta artık ne kadar suya konsa yumuşatılmaz. Bu tahta ateşe karşı da gayet mukavimdir. Rendelenip marangozhanede rnobliye haline getirilen bu tahtaların cilâsı dümdüz satıhlarında diğer en pahalı tahtalarda bulunmıyan kendine has bir zarafet ve parlaklık ögze çarpmaktadır.
Dr. Berliner bir demecinde tahtanın ne cins ve ne kadar sert olursa olsun, kimyevi amellyeyl müteakip daha sert ve mukavim bir duruma geldiğini söylemiştir. Gayet yumuşak cins gürgen ağacı kimyevi surette sertleştlrlîdiğl vakit, en sert bir gürgen derecesinde mukavemet ve sertliği artmaktadır. Aynı kimyevî ame-liyeden geçirilen sert bir gürgen ise dünyanın en dayanıklı ve sert ağacı diye tanılan abanoz ağacı evsafına yükselmektedir. Dr. Berliner üstün tahta üzerinde yaptığı bir tecrübeyi şöyle anlatmaktadır: «Bu sertleştlr-dlğlmlz tahtalardan birini oksijen lâmbaslyle yaktığım vakit diğer tahtalara nazaran daha yavaş yandığını
ve İâmDayı söndürdüğüm vakit tahtadaki ateşin diğer âdi tahtalarda görülmlyen blı şekilde derhal söndüğünü gördün., Sert ve dayanıklı olan üstün tahtanın aynı zamanda ateşe karşı da mukavemeti fazladır.
Tahtayı sertleştirme amellyeslnde bütün rolü, dlmethylolurea ve urca namındaki kimyevi maddelerin ka-nştırıimaslyle elde edilen methylo-lurea namındaki beyaz renkli bir toz oynamaktadır 1920 de Birleşik Amerika'da plâstik İmaline başlandığı zaman, yalnız Almanya’dan İthaledll-mekte olan Urea'nın kilosu bir dolara mal olduğundan pahalı bir madde sayılmakta idi. Fakat, bugün Du-pont kumpanyasının West Virgin!» eyaletindeki kimyahanesinde bu madde hamızı karbondan bol miktarda gayet ucuza İstihsal edilmekte ve kilosu 10 kuruşa satılmaktadır.
Maruf bir orman mühendisi Urea kristallerini muhtelif cins ağaçların fidanlarının yeşil kabuklarına tatbik etmiş ve neticede bu fidanlardan yetişen ağaçlarda en ufak bir çürük ve çatlaklık müşahede edilmemiştir. Bu işlerle meşgul mütehassıslar yaptıkları tecrübeler arasında, Urea mah-lûlûne batırılan yeşil kabuklu taze bir ağacın İstenilen şeklide gayet kolaylıkla bük ölebildiğini keşfetmişlerdir. Bükülen ağacın tekrar ıslandığı vakit aldığı formu kaybetmemesi İçin de Formaldekıyde mahlülüne batırılmasının kâfi geldiğini öğrenmişlerdir. Bu basit ameliye ile istenilen biçime l Eritmektedirler.
Yeni bulunan kimyevi madde sayesinde Birleşik Amerika'da bulunan, ve şimdiye kadar İstifade edilemlyen birçok ormandan artık İstifade edilebilecektir.
Kimyevi metotla mukavemet ve sertliği arttırılan tahtalar alâlml semada bulunan herhangi renkten birine boyanabildiği gibi, güneş veya yağmur altında namütenahi bırakılsa dahi renginin hiç atmadığı yapılan tecrübelerde sabit olmuştur.
Ben boyalı bir üstün tahtayı tecrübe için ttun yarım saat kaynar su içinde bıraktım, ve neticede tahtanın boyasının zerre kadar atmamış olduğuna şahit oldum.
Urea reçlnasının boyalar üzerine birçok hizmetler! dokunmaktadır. Bu madde tahtanın boyalı sathını parlak muşamba gibi su geçmez ve leke tutmaz bir hale .getirmektedir. Bundan sonra, artık mağazaların tezgâhları, lokantaların masaları, oyuncaklar, tahta düğmeler üstün tahtadan İmal edilerek Urea sayesinde boyaları parlak, sabit kaldjğı gibi aynı zamanda leke de tutmıyacaktır.
Yeni üstün tahtanın bilhassa spor âlet edevatı İçin dc çok elverişli olduğu görülmüştür.
Bakırköy, Yenimahalle eski Cevizlik yeni Reyhan sokağında eski 33, yeni 71 kapı sayılı 66,50 M2 arsa.
Eminönü, Yalı mah. Değirmen sokağında 836 ada, 23 parsel «ski 48 mük. yeni 71 kapı sayılı 18 M2 arsa.
Beyoğlu, Bülbül muh. Dereotu sokağında 565 ada, 26 parsel eski 32, 32 mük yeni 53, 55 kapı sayılı 34,76 M2 arsa.
Sarıyer, eski Güzelce Alipaşa yeni Yeniköy mah. eski Salih ağa yeni Kapalı Bakkal sokağında eski 10 yeni 5 kapı sayılı ev.
D.l/3330-84 Adalar İlçesi Kinalıada, çandorh ve şarap sokağında 42 ada, 4 parsel, eski ve yeni 4 kapı sayılı 301 M2 arsanın 1/5 hissesi.
Adalar İlçesi, Kinalıada, Çandarlı ve Macar sokağında 38 ada, 5 parsel eski ve yeni 3 kapı sayılı 532 M2 arsanın 1/5 hissesi.
D.1/3330-52 Adalar İlçesi. Kinalıada, Çandarlı ve şarap sokağında 37 ada, 4 parsel eski ve yeni 7 kapı sayılı 376 M2 arsanın 1-5 hissesi. Kadıköy, Caferağa mah. Yoğurtçu Parkı yokuşu ve Şevklbey sokağında 111 ada, 11 parsel eski 7 mük. yen! ve taj 73 kapı, sayılı 218,50 M2 arsa.
Beyoğlu, Bülbül malı. Dereotu sokağında 583 ada, 10 parsel eski 63. yeni 16 kapı sayılı 26 M2 arsa, Beyoğlu. Bülbül mah. Tenekeci sokağında 570 ada. 12 parsel, eski 3 yeni 3/5 kapı sayılı 43 M2 arsa.
Eyüp, Düğmeciler, Nimet sokak eski ve yeni 2 kapı sayılı 79 M2 arsa.
Beyoğlu, eski Yenişehir, yeni Eskişehir mah. eski İkinci Bilecik Deresi yeni Küçük Akarca sokak eski 91 yeni 4 kapı sayılı 31 M2 arsa.
Yukarda yazılı gayri menkuller 23/5/945 çarşamba günü saat 14 Milli Emlâk Müdürlüğünde kurulu komisyonda ayrı ayrı açık arttırma ile satılacaktır. İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus hüviyet CÜZ-danlarile birlikte komisyona, fazla bilgi İçin sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. «5644»
52310/600
52301/1276
52153/211
1-3330-49
51112/188
52301/1333
52301/1165
122/13768
55100/5778
133
38
60,50
450
240
319
1510
52
129
40
130
10
8
34
18
24
23
114
4
3
10
Bayındırlık Bakanlığından :
1 — 21/5/945 tarihinde saat on altıda eksiltmesinin yapılacağı İlân edilmiş olan Ereğli Umanı inşaatı eksiltmesi, flat tahlili ve fiat vahltfi cetvellerinde bazı açıklamalar yapılması gerekil görüldüğünden 28/5/946 tarihine kadar uzatılmıştır.
2 — Eksiltme aynı şartlarla 28/5/945 tarihine rastlayan pazartesi günü saat on altıda Bakanlığımız demlryollar inşaat dairesinde yapılacaktır.
3 — Flat tahlili cetvelinin 5. 6, 7. 8. 9, 10, 15, 20, ve 25 İnci şahinleri İle flat vahidi cetvelinin on altıncı sahlfeslnde yapılan bu açıklamaları gösterir yen! sahlfeier eski sahifelerlin verilmesi karşılığında demlryollar İnşaat dairesinden parasız olarak ve rllecektlr."6711»
Acık Arttırma ilâm
Lokman Hekim (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye mütehassısı
Divanyolu 104 Muayene saatleri Pazar hariç her giin 2.5 — 5 Tel; 22398
İstanbul defterdarlığından:
SATILIK EMLÂK
Dosya No:
Cinsi
52151/753 Kinalıada, Kınalı Çarşı cad. 13 ada, 2 parsel sayılı 208 M2 arsa. 1664
55100/6177 Beşiktaş, Arnavutköy, eski Dolaptı kuyu.
yeni Dubaracı So. eski ve yeni 21 kapı sayılı, 17,85 M2 arsa. W
F.2/1724 Beykoz, Anadolu hisarı, Çavuşbaşı cad. eski
15. yeni 19, 22 kapı sayılı 145000 M2 içinde ahşap kulübesi olan Gölcük boslanı denilen boşlanın 10 sehlm İtlbarlle 4 sehlmte, bir
Kıymeti Teminatı Lira Lira
Başbakanlık istatistik genel müdürlüğü eksitl-me ve ihale komisyonundan:
1 — Genel nüfus sayımı basılı kâğıtlarının şevki İçin içten içe 34.5 boy. 20.5 en ve 16,5 derinlikte olan 7590-8000 adet sandığın kapalı zarf ile eksiltme ve ihalesi yapılacaktır.
Sandıklar tstanbulda gösterilecek yerde ilgili memura teslim olunacaktır.
2 — Tahmin olunan bedel beheri 250 şer kuruştan 20000 (yirmi bin) liradır. %7,5 hesabiyle muvakkat teminat vesikası verilmek lâzımdır.
3 — ihale haziran 1945 ayının 4 üncü pazartesi günii saat. 10,5 du| genel müdürlük binasında toplanacak olan komisyonda yapılacaktır.
Eksiltmeden bir saat evvel zarfların komisyon reisliğine verilmesi lâzımdır. Buna dair şartname Ankarada dairede, İstanbulda nüfus müdürlüğünden alınabilir. Sandık numunesi do aynı yerlerde görülebilir.
(0297)
sehlmln ruhu hissesi. 3205
52151/7B6 Kınalında. Teklnay So. 65 ada, 10 parsel,
sayılı 345,50 M2 arsa. 1037
52170/762 Beyoğlu Kalyoncu Külli ğu malı. Ömer Hay-
yam cad. 455 ada. 6 parsel, eski 35, 37 yeni
37, 39 kapı sayılı 174 M2 arsa. B29
80/7860 Beyoğlu, eski Tatavla. yeni Yenişehir malı.
eski Muhtar, yeni Muhtar Sadettin So. eski ve yeni 8 kapı sayılı 20 Mİ arsa. 40
62153/380 Beyoğlu, Kocateoe mah. Elmadağı cad- 537 ada, 22 parsel eski 103 miik. yeni ve taj 24i kapı sayılı 157,50 M2 arsanın 5/12 hissesi. 195
52301/078 Beyoğlu, Koca tepe mah. Duvarcı Adem So.
550 ada, 13 parsel eski 64 mük. yeni 84 taj
74 kapı sayılı 06,50 M2 arsa. 130
52301/1209 Beyoğlu. Bülbül malı, Tenekeci So. 570 ada,
11 parsel, eski 5, yeni 7 kapı sayılı 58,50 M2 arsa. 293
52301/1940 Beyoğlu, İnönü mah. Dolapderc cad. flO'l
ada, 23 parsel eski 104. yeni 90. 92 taj 38/1 kapı sayılı 50.75 M2 arsa. 253
52301/2316 Beyoğlu, Kocatepc mah. Kuzu Kulağı so. 538
ad», 34 parsel eski vc yeni 3 kapı sayılı 146 M2 ahşap l e aka ve evin 1/2 hissesi. • 500
55100/4380 Beyoğlu, eski Kiremitçi Ahmet Çelebi, yeni
Keçeci Piri mah. eski Kilise yeni Kalaycı Bahçesi So. eski 36, ven! 10 kapı sayıl! 26.50 M2 arsa. 106
125
5
241
78
40
3
15
10
22
19
38
8
Maden Tetkik ve \rama Enstitüsü Genel Direktörlüğünden:
Aşağıda evsafı yazılı kırema makinesi, ozalit makinesi, transformatör, elektrik motöriine akuple ve sair malzeme 13. 5. 045 tarihine rasgelen pazar günü saat 14 te Enstitünün Ankarada Akköprûdekl anbarında açık arttırma İle satılacaktır. İsteklilerin teminat akçelerlle satış günü mezkûr anbarda bulunmaları İlân olunur
1 — Krema makinesi, alfalâval saatte (240) litre.
2 — Amonyaktı ozalit kopya makinesi. (220) volt.
3 — İki adet transformatör, (3î Faz birinci (15000) volt, ikinci (220) volt.
FRKANS (42) takat (52)
(3) faz (42) periyot (50) K.V.A. birinci (200—115) volt, İkinci (15000) volt.
4 — Elektrik motörüne akuple tulumbalar iki adet, marka (Sülxer) volt (190) beygir kuvveti (25) adedi devir (2400) su verme takati (1,2) metre mikâbı dakikada.
(190) volt (240) amper (85) beygir (2400) devir, su verme takati dakikada (3.6) metre mikâbı.
5 — Elektrik motoru asma vinçle beraber.
6 — aantrafüj tulumba (1) pus kuturda.
» (15i santim kuturda.
7 — (37J model fort kamyon üç tonluk, motor ve lâstikleri eskidir.
8 — (36) model fort kaptı kaçtı (10) kişilik, çalışır vaziyette.
9 — Doç çeUk karoseri.
10 — Gazojen makinesi IMBERT odun ve kömürle kamyon çalıştırmak için üç adet yeni,
11 — Muhtelif kuturda eski tel halat.______ (61791
Kavak tomruğu kesim, taşınma ve istif işi
Devlet Orman İşletmesi Geyve Revir Amirliğinden:
1 — Revirimizin Katırözü bölgesinin Müfllsdere ormanında mevcut damgalı 800 adede denk 1600 metreküp kavak tomruğu açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 18. 5. 945 cuma günü saat 15 de revir binasında yapılacaktır.
3 — Metreküpünün muhammen bedeli 31 liradır,
4 — Muvakkat teminatı % 7,5 dan (2325) liradır.
5 — Şartname Ankarada orman umum müdürlüğünde, İstanbul. İzmit, Adapazarı, Bilecik revir ftmlrliklerfle Katırözü bölge şefliğinde ve revirimizde görülebilir
6 — İsteklilerin belirli gün ve saatte komisyona müracaatları. (6150)
Beykoz Müdürlüğünden:
Kazanç vergisinden borçlu Ahmet Yılmazın mezkûr borcu İçin Çubukluda haczedilen 30 çeki kestane odunu İle 10 M3. kayık yapmak için kerestelik yontulmuş ağaç 21. 5. 945 pazartesi günü saat 10 da satılacaktır.
İstekliler o gün o saatte Ahmet Yılmaz odun deposunda hazır bulunmaları ilân olunur. (6159)
İstanbul hukuk fakültesi dekanlığından:
Fakültemiz öğrencilerinin askerlik dersi imtihanlarının 14 mayıs 945 pazartesi günü başlayıp 16 mayıs 945 çarşamba akşamı hitam bulacağı ve İmtihana girecek öğrencilerin sınav günleri İle gruplan gösterir listenin fakültede ilân edildiği ilgililere ehemmiyetle bildirilir, (6260)
Kireç kaymağı ve Mayi Klor satışı
İzmît Siimerbank Sellüloz Sanayii Müesscsesi Müdürlüğünden:
Klor - Alkali Fabrikamız kireç kaymağı ve mayi klor İstihsaline başlamıştır.
İsteklilerin sıraya girmek üzere ihtiyaçlarını İzmit'te MüessCscml» müdürlüğüne yazı İle bildirmeler! İlân olunur.
Bir tondan aşağı olmama^ Üzere kireç kaymağı flat! fabrika İskele veya rampasında teslim yeni 100 kiloluk demir variller içinde kilosu 66 «altmış altı» kuruştur. 200 kiloluk demir variller İçinde kilosu 64 «aitmiş dört» kuruştur.
Mayi Klora ihtiyaçlar» olanların ellerinde tüp bulunduğu ve yahut 10 tonluk vagonlarla satın almağa İstekli oldukları takdirde müessesemlze müracaatları rica olunur. «6058»
Yukarıda yazılı gayri menkuller 6. 6. 945 çarşamba eilnil saat 14 de milli emlâk müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle satılacaktır. İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cilzdanlarlle ihale saatinde komisyona fazla bilgi icln sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. Î6309)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:
3659 sayılı kanunun lo uncu maddesi gereğince barem kanunu hükümleri dışında aylık verilmek üzere İdare merkezimiz İçin Tiirkçesl de gayet kuvvetli olmak şartile Fransızcaya gayet kuvvetle vakıf olanlar arasında müsabaka İmtihanı İle memur alınacaktır.
isteklilerin 22/5/945 salı akşamına kadar Ankarada umum müdürlük zat İşleri servisine İstanbulda şubemiz müdürlüğüne müracaatları. -8101»
Bahlfe a Uta SM 12 Mayıs î 043
HAŞAN LİMON ÇİÇEKLERİ Kolonyası
Ancak Avrupa ve Amerikada benzerine tesadüf eaılecek derecede yüksek bir kalitede olup pek lâtif kokuludur. Haşan depolarile bütün ıtriyat mağazalarında satılır
(RUMELİ HİSAR
NECİP BEY
ACI HAYVANAT BAHÇESi' M I AÇILMIŞTIR
Bayanlara mahsus gayet şık ve zarif modellerde 18 ayar altın BİLEZİKLİ SAATLERİMİZİ görünüz.
BADYOkarbom
«m. beyaz park
CAZ ve EĞLENCELER
____ Bu pazar Boğaza gidelim Açık havada dansedelim.
PLÂJ YAĞI İLE GÜNEŞTE KALMAK CİLDİ BOZMADAN ESMERLEŞMEKTİR.
Her yerde arayınız, Moran Laboratuvan Saksi
Zayi — Şehremini nüfus memurluğundan aldığım nüfus kâğıdımı ve Şehremini askerlik şubesinde kayıtlı askerlik tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 341 doğumlu
Salâhaddln oğlu Muhlddln Gültekln
Devren satılık imalathane mm
IOsmanbey civarında iki cepheli aydınlık ferah ve her İşe elverişli, havagazı, elektrik, su tesisatı, muhtelif tezgâhları, yazıhaneye elverişli bir odası bulunan bir İmalâthane devren acele satılıktır. Tafsilât için: Taksim, Cumhuriyet Meydanı No. 15 kat 4 de Vecih Kemlkog-lu’na müracaat. Telefon 22714.
Otomatik soğuk hava Buz dolaplarımız geldi
Siparişlerinizi bir an evvel kaydettiriniz,
SAHİBİNİN SESİ
Beyoğlu, İstiklâl caddesi 302 Tel; 44934
■■«^■■■■(KAPISI YAN SOKAKTADIR
TAM Bit ET YASIM BİLET .CEYBEK BİLET.
5 LiUA 2.5LÎRA 125 KURUŞ
İkramiye İkramiye
7.200.000
YtKUN
İkramiye adedi
/ /
2
5
70
50
100
200
7,200
4 OOO
6.000 ±0.000
m/hdart ~7ob~ûdö 50000 25000 10.000 5.000 2.000 1000 500 100 50 70
tu fart
i'l'Sooo 50 000 50.000 50000 50.000 700 000 700.000 700.000 120000 200OOO 80.000 200.000
Başbakanlık İstatistik genel müdürlüğü eksiltme ve ihale komsiyonundan:
1 — Mecmuu 25-30 milyon yapraktan ibaret ve yaprak sayıları muhtelif 250-280 bin (iki yüz elli İlâ iki yüz seksen bin) adet nüfus sayımı defterlerinin baskı ve cilt işinin kapalı zarfla eksiltme ve ihalesi yapılacaktır.
2 — Defterler ikişer telle dikilmiş olarak İstanbulda gösterilecek yerde ilgili memura teslim edilecektir
3 — Tahmin olunan baskı ve cilt bedeli 35 bin (otuz beş bin) liradır. % 7,5 hesabile muvakkat teminat vesikası v&llmek lâzımdır.
4 — Eksiltme haziran 1045 ayının 4 üncıi pazarLcsl günü saat 15 de
gem i müdürlük binasında toplanacak olan komisyonda yapılacaktır. Eksiltmenin açılmasından bir saat evvel zarfların komisyon reislisine verilmiş olması lâzımdır. Bu baptaki şartname Ankarada dairede, İstanbulda nüfus müdürlüğünden alınabilir. Defter numunesi de aynı yerlerde görülebilir. (3256)
Motorlu ve Yelkenli Gemi Armatörleri cemiyetinden:
Cemiyetimizin senelik uhıunıi heyet toplantısı 17. 5. 945 perşembe günü saat 15 te cemiyetimiz binasında yapılacağından kayıtlı azanın teşrifleri rica olunur.
Ruzname: İdari, mali ve murakıp raporlarının okunması ve ycııı idare beyell seçimi.
RİT
HERKESİN TUALET SABUNUDUR
Düşünce ve üzüntüden gelen buhranlarda
KARDOL
alınca
KİLOLAR tabletler gibi erir.
__________________
MENKUL SATIŞI
İstanbul 8 İnci İcra memurluğundan: ■ 845/745
Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen gardırop ve sair ev eşyası Çarşıkapı Lekeciler caddesi 14 numaralı evde i 17/5/945 perşembe günü saat 18 da yapılacak, verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazca İkinci arttırma 22/5/945 salı günil ayni mahalde yapılacaktır. Keza Kadın ökçeleri ve kundura kalıbı ve demir kasa ve saire Çarşıkapı Çilingirler caddesi Bileyiciler sokak 15 numarada ve Kürkçüler de 57 numaralı dükkânlarda 18/5/945 cuma günü saat 16 da yapılacaktır. Verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazsa ikinci arttırma 23/5/945 çarşamba günü aynı mahalde ve en çok arttıranın üzerine ihale edilecektir. Keyfiyet ilân olunur. «6340»
En iyi devadır. Hej^ecxanede^bulunur^ Zayi — Fatih nüfus memurluğundan aldığım nüfus kâğıdımı ve beraberinde Fatih askerlik şubesinden verilen ask'rllg tezkeremi kaybettim. Yenisini atacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1318 doğumlu Nuri TikOl ■ Kiralık yalı ■»
Yeniköyde taın konforlu dört büyük bir küçük oda, bir salon, fevkalâde möble. mutfak, yatak lcvazımatı dahil müstakil bir kat üzerinde, banyo; mutfak, rıhtım üzerinde büyük bir balkon, mükemmel bir rıhtım; fev kalâde manzaralı yalının üst katı sayflyellk İcabederse senelik kiraya verilecektir. İskele memuru bay Abdullah» müra-Cûât. Tel: 34. 4. ■■■■■
Ortak aranıyor
Kurulmuş kadın terzihanesi I İçin İyi kadın işi biten bir bayan I ortak aranıyor.
Müracaat: Bedriye. Tepebaşi I Meşrutiyet Cad. No. 48. Ankara ■ _Apt. kat 1. B
İstanbul milli korunma savcılığından: İlâm: 944/490
Koordinasyon heyeti kararına aykırı hareket etmek suretlle millî korunma kanununa muhalefetten suçlu Bandırmanın Sururlar mahallesinde Doğruyolda 13 No, da oturur. Halim oğlu 1321 doğumlu Mürsel Okşar hakkında 3005 sayılı kanuna tevfikan İstanbul (2) No. lu milli korunma mahkemesinde yapılan duruşma sonunda: suçlunun sabit görülen fiilinden dolayı hareketine uyan milli korunma K. nun muaddel 21, 55/2 ve 63 cü maddelerine tevfikan kırk lira ağır para cezasUe tecziyesine, ve hükmün katileştiğinde neşrine dair mezkûr mahkemeden verilen 18. 3. 44 tarih ve 44/783 sayılı karar katl-1 eşmekle İlân olunur. Akşam gazetesiyle neşrolunacaktır. (6275)
Sultanahmet birinci barış hukuk yargıçlığından: 945 5
Fatma Türkân ve Ali Muhterem ve Mehmet Sait ve Halime Cavldan ve Muhittin Selimi ve AH Ergazl ve Ayşe Nilüfer ve Ayşe Gülselin şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları İstanbul Eminönü kazası dahilinde Mahmutpaşa sururi mahallesinin sultan mektebi sokağında kâim eski 11 ve yeni 7. 9, 11 kapı ve 136 pafta ve 314 ada ve 1 parsel numaralı Rüs-tempaşa vakfından 373 metre mu-rabbamda klreçhane namı İle maruf bir kıta arsanın izalel şuyuu zımnında furuhtu takarrür ederek müzayedeye vazohın muştur. Kıymeti mu-hamiîiinesl 15000 on beş bin Hradır. Birinci açık arttırması sultan ahmet barış hukuk mahkemesinde 5. 6, 945 tarihine müsadif salı günü saat 14 den 16 ya kadar İcra olunacaktır. Kıymeti muhammlneslnln yüzde yetmiş beşini bulduğu takdirde o gün Ihalet kafiyesi yapılacaktır. Bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on gün müddetle temdit edilerek ikinci açık arttırması 15. 6. 945 cuma günü saat İlden 16 ya kadar icra kılınacak ve o gün en çok arttırana ihale edilecektir. İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların İşbu gayri menkul üzerindeki haklarım hususi ile faiz ve masrafa dair olan İddialarım evrakı müsbltelerl İle on beş gün içinde bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicilleri ile sabit olmadıkça satış bedeUnln paylaşmasından hariç kalacaklardır. Müterakim vergiler hissedarlara ve dellâUye ve yirmi senelik vakıf taviz bedeH ve İhale pulu ve tapu masrafları müşteriye gittir. Arttırma şartnamesi İşbu İlân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için başkitabet odasında açık bulundurulmaktadır. Talip olanların kıymeti muhammlneslnln yüzde yedi buçuğu nlsbetlnde pey akçesini hamilen o gün ve o saatte İstanbul sul-tanahmette tapu binasının alt katındaki Jairel mahsusasında Sultanahmet birinci barış hukuk yargıçlığı baş kltabettne 945/5 numara İle müracaatları İlân olunur. (6234i
Meşe odunu istihsal nakil ve istif işi
Devlet orman işletmesi Afyon revir amirliğinden:
1 — Rcvrlmizln 5 İnci Bölgesi dahilindeki Koca Sartak ormanından (16500) kental meşe odununun Banaz istasyonu Son Depomuza İstihsal, nakil, ve istif işi açık eksiltmeyi? konulmuştur.
2 — Açık eksiltme 17/5/945 gününe rastlayan perşembe günü saat 15 de Revirimiz binasında yapılacaktır
3 — Beher kentalinin istihsal, nakli ve İstif işinin muhammen bedeli (2) Hra (10) kuruştur.
4 - Muvakkat teminat % 7.5 hesablie (2598) lira (75) kuruştur.
5 - Açık eksiltme şartnamesi Orman Umum müdürlüğünde Kütahya. Uşak, Burdur Revir Amirliklerinde Banaz Bölge şefliğinde. Afyon Revir Amirliğinde ve mülhakatında görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatle komsiyona müracaatları.
______________________________________________________________.594 5
Beykoz Müdürlüsünden:
Kazanç vergisinden borçlu P tnlıçe tuğla fabrikası sahibi Şevki Önderin mezkûr borcu içli, fabrikada mevcut ve mahcuz (150000' yüz en) bin adet kerpiç tuğlası 21 5. •İn pazartesi günü saat 15 te satılacaktır
isteklilerin .. gün ı. saatte 1’ bahçe tuğlu fabrikasında hazır bn'mı-nıaları İlân olunur, (Ö158)
lonuoçı 18 MUHTELİF RENKTE BULUNAN
A.CHROMEKTO
?İÖ/ 5RC BOVRSINI ECZANE. PRRFüMERi MRGRZRLflRINORN RRRVINIZ . b- Vsı
1D18 - 1934 TİP FAKÜLTESİ
Mezunlarının senelik toplantısı
14 mayıs pazartesi günü saat 20 den itibaren Park Otelini allelerllc teşrifleri bütün sınLf arkadaşlarından rica olunur.
TERTİB HEYETİ
İKİ ARKADAŞ ARASIDA BİR MUHAVERE
— Bir bira almak için beni Bomontl bahçesine gitmemi tavsiye ettiğin için çok teşekkür ederim azizim İtiraf etmeli kİ bira gayet nefis ve taze olmakla beraber duble kadehi yalnız 24 kuruştur.
— Öyle dostum, yalnız Bomontl bahçesinde duble bira kadehim 24 kuruşa İçeblUrslnlz. Aynı zamanda aileler İçin hiç bir yerde bulamıyaca-ğınız küçük bira varilleri de vardır.
— O halde, ailece hoş bir İki saat geçirmek ve küçük varil birasını İçmek İçin İstanbul bira fabrikası (Eski Bomontl) bahçesini tercih etmekte haklan vardır.
Mensucat ve iplik fabrikatörlerine ÇflCLflR KİMYA FABRİKASI Yeri ive Merlnoz yapakları için en yüksek kalitede harman yağlan imal etmekte olduğunu arz eder.
Fabrika: Topkapt Maltepe — İstanbul Telefon: 23847 — Telgraf: Fctşer — İstanbul
-----AÇIK ARTIRMA İLE-------------
Fevkalâde Satış
945 mayısın 13 cü pazar günü saat 10 da Beyoğlunda, Taksimde Meşelik sokağında Rum Zaplou kız lisesi karşısında Hrlsovergi B. apartimanının 6 numaralı dairesinde bulunan ve şehrimizin en maruf ailelerden ve kolekslyonerleTden I. Gerson ailesine alt nadide eşya, Eski Fransız mamulâtı ve slzlle bronz motifleri havi muhteşem ve kıymetli halı ve emsalsiz vazolar açık arttırma suretlle satılacaktır, epok «Boulle, bir Bahü ve ayna, aynı mamulatından eşine az tesadüf olunur. Emsalsiz (Baulle> salon vitrini, louls XV oyun masası ve komod) Parlste Mme. VValtenvtİJe'ln meşhur Kolekslondan çıkma 2 adet bronz motlfU epok Sevres vazo, 1 adet epok ampir Sevres vazo, «Kapode monte» ve çln vazo ve gruplar hakiki Çin malı fildişi biblolar, eski Çln tekmili mine nadide vazolar, seçilmiş ve eski Mahal, Keşan Horasan seccade ve halıları, görülmemiş saka emperlal bir ayna, Goblen desenli perdeler. Gaile vazolar, İngiliz mavun komod ve dikiş masası, eski İran ve şam aşna lâmba ve pikaplar, sedef ve şanı tabureler. Tekmili altın ve gümüş kama eski kuburlar, tçl demir çap-rast telli meşhur «Pleyel» marka bir piyano, eski Halep kilimleri, Kadife perdeler, Marketerl salon masası, çok İyi halde eski Buhara İşlemeleri, duvar tabakları, tül perdeler, beyaz maden gümüş yaldız kadeh ve tabaklar, onlks masalar, sahibinin sesi salon gramofonu plâkları İle beraber, Avrupa valizleri, havagazı fırını, avizeler. Mavun kutularda komple oyun fişleri ve fildişi Japon majon oyunu; UmoJ çorbalıklar, kadın yazıhanesi, yeni cibinlikler, v.ş. Fazla malûmat almak İçin Beyoğlu Tepebaşı Morali pasajı 5 numaralı Portakal mobilya evine müracaat. Telefon: 42738.
Askerî deniz matbaası müdürlüğündenı
Matbaamızda boş bulunan anbar memur muavinliği için «80» lir* ücretle bir memur ahnacaktu-.
z İsteklilerin 15 Mayıs 945 tarihine kadar dilekçe ve veslkalarlle birlikte Kasım paşada bulunan matbaamıza müracaatları. «5719»

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İstanbul şubesi müdürlüğünden:
Sivrihisar demirci mahallesinden Tombak zade hacı Mehmet adın* yazılı D. sınıfı birlik 22021 numaralı bir adet bankamız hisse senedi kaybedilmiş olduğundan artık hükmü kalmamıştır. Yerine başka numaralı yeni senet verileceği bildirilir. (6280)
ARMATÖR ve DENİZCİLERE
Kızaklar beton ızgaralar üzeri ZARLARI» açılmıştır Büyiikderede «ARMA DENİZ Kinde deniz ve karada ayni meyil ile çalışır Depolarımızda her türlü malzeme bulunur. Ve piyasa fistandan saıfedilir. Tekne ve makinalar garantili tamir edilir. Spor tekneleri balıkçı ve nakliye gemileri inşa edilir. Telefon: 44017.

Comments (0)