Ortadan kaybolan Himmler* in Müttefiklerin eline geçtiği bildiriliyor
.
Lisan mütehassısı Prof. Angel
FRANSIZCA
Dersaneslnden: Fransızcanız zayıf ise bize geli-
ni». Uygun bir ücretle az zamanda takviye ederiz. Bahçekapı Selâmet Han, İst
Sene 27 — No. 9543 — Flatl her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 13 Mayıs 1945
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaam
Asıl zafer
Yazan, A, ADNAN ■ AD IV AR
Kudret ve temkin, inat ve hırsı /endi. Sakin, derin bakışlarla gören gözler, hırsla bulanmış gözlerden daha iyi gördü. Dünyanın hâlâ Faşist idaresi altında kalrmyan her bucağında, gizli, gizli Faşizme gönül bağlıyanlar. dan başka, bütün insanlar bayram etti. O güzel mayıs gecesinde gözler, göklere dikilince temiz yıldızların ışığında kaybettikleri çocuklarını, kanlarını, kocala-nnı. babalarını, analarını gördü. Bütün dillsr ölülere rahmet, dirilere rahat diledi.
Medeni dünyada tek bir şahsın ve onun etrafında toplanmış bir kaç kişinin keyfiyle yürüyen idareleri, eski b‘r tâbirle, yâran hükümetlerini yenen bu zafer insanlığa çok pahalıya oturdu. Bu idarelerin kendi memleketinde, yabancı diyarlarda medeniyet eserlerine, bilhassa insan canına karşı yaptığı cinayetler düşünülünce Hıristiyan kilise babalarından ilâhiyatçı — filozof Saint Augustin'in bütün gönlünü ahi-rete bağlamış bir dindar gibi dünya hükümetleri için kullandığı büyük şakavetler — Magna latrocinia tâbiri insanın hatırına gelmemek kabil olmuyor. Fakat bu idarelerin nrşum muvaffakiyetlerinden en sürekli olacağa benzi yeni bütün bir nesle bu cinayetlerin haklı, dökülen masum kanların faydalı olduğunu telkin eden yalancı ve hain felsefesidir. Bu felsefe üstün ırk. hayat sahası. disiplin, itaat. Führer. Duce mefhumlarını mekteplerde, kışlalarda milyonlarca gençlere bellettikçe artık o gençlerin her biri bir zamanlar eski Romada Cice-ron’un Tribünlerden şikâyet ederken Söylediği gibi muhakeme yok, katil var — Latrocinium. non judicium dsmeği pek sever olmuşlardı. İşte zaferden sonra asıl mesele, herhangi isim altında olursa olsun, insan hayatım hire sayarak kanun dışında adam "’diirmeği mubah tutan, «kuvvet ’nkka üstündür,» prensipini yürütmek istiyen rejimlere boyun eğmiyecek insanlar yetiştirmektir. Çünkü gördük ki istedikleri gün dünyayı kana boğacak bir harb, kardeşleri birbirine boğduracak bir ihtilâl çıkarmağa kaadir olan bu rejimler yalnız bir veya birkaç kişinin kuvvet ve kudretiyle teessüs etse bile o kudret ve kuvvete tapan bir yığın insanların el birliğiyle yürüyor. Başa geçip dar düşünür kafası, kısa görür gözlerile dünyayı yeni nizamlarla bahtiyar etmeğe, ya hut imparatorluklar hediye eylemeğe kalkışan bedbahtlar, muti, münkad, düşünmez insanlar, düşündüğünü söylemez mütefekkirler bulmadıkça muvaffak olamazlar. Böyle insanlar, daha uzun müddet, rinsi sinsi her tarafta zaferin hiç. sulhun piç olacağını söyleyip gezeceklerdir. Bu şom ağızlara asılacak kilidi, demir fabrikalarında, cephane ambarlarında aramamalıdır. O, Birleşmiş milletler murahhaslarının etrafında toplandıkları, toplanacakları yeşil örtülü masaların üzerinde dövülecek ve göze görünmez, sihirli bir anahtarla sessiz ve gıcırtısız o şom ağızlan kapıya çaktır.
tşte bu ağızlar kapandıktan, milletler açık kalble, blrbîrlerlle konuşup, dertleşip aralarında emniyet ve İtimat kurulduktan soriradır kl insanlar, sanki-evlerine hırsız girmiş gibi rahatsız yaşamaktan kurtulmak saadetine yani asıl zafere erişeceklerdir.
General Eisenhower, Reyms hemşerisi
Londra 13 (R) — Avıupada-ki Müttefik Başkumandanı Gl. filsenhower'e dün Fransa’nın Reyms şehri hemşeı-lliğl ve kurtarış madalyası nişanı verilmiştir. Merasim genel karargâh olan mektep binasında yapılmıştır Reyms şehri bu binayı tarihî âbide oiarak saklayacaktır.
Trieste meselesi
Amerika Dış Bakan vekili M. Grevv'in demeci
Amerikan mahfilleri demeci
mareşal Tito’ya bir ihtar sayıyor
Nevyork 13 (R) — Amerika Dış Bakanı vekili M. Grew tarafından Triyeste meselesi hakkında dün akşam yapılan beyanat mareşal Tito’ya bir İhtar sayılıyor. M. Grew demiştir ki:
«Triyeste - İngiliz - Amerikan mıntakasıdır. Halbuki mareşal Tito burada bir Sloven hükümeti kurmak istiyor. Böyle bir taraflı hal şekli tehlikelidir. Sulh konferansının karan beklenmelidir. Ben kaniim ki bu gibi meseleler böyle beyannameler!» halledilemez.'»
İtalya hükümeti Yugoslavla-nn Triyeste’ye girmelerini pro-t' to etmiş ve burasını Müt teri' 'in kontrol etmelerini istemiştir.
Londra 13 (R) — Amerika
Dışişleri Bakan vekili M. Grew, barış anlaşmasıle hakkında katî karar verillnciye kadar Triyeste limanının Müttefiklerin kontrolü altında kalacağını söylemiştir,
Londra 12 (BBC.) — B. B C siyasi muharririne göre. Tlto’nun Trieste üzerinle hâkimiyet İddia etmesi, harb sonrası meselelerinden bîrini ortaya atmaktadır, İngillzler, Trk.’te Umanını, Yugoslavlar da şehri kontrol etmektedir. İki tarafın kanun! vaziyeti tanzim edilmemiştir. Mareşal /levan -der bu meseleyi Tito İle görüşmek
Grew
İçin Belgrada gitmiştir. Trieste limanı, Avsturyanın İçerisin s giden münakale hatlarının kontrolü bakımından 1 âzını mr. İngiliz not lal nazarına göre, bu liman üzerindeki Yugoslav ve İta'yan İddiaları sulh konferansı toplanıncıya kadar beklıyscektlr. Mareşal AleVanderln Belgrada seyahati, müstacel asker! İhtiyaçlara a‘.dolup Trieste meselesine verilecek kati tesviye İle alâkalı değildir
Ingilterede sulh devresi hazırlıkları haşladı
M. Eden ve Attlee San Francisco’dan dönüyorlar
M. Eden bugün Vaşington’da Amerikan Başkanı ile görüşecek
San Francisco’daki Ingiliz heyetine Vaşington büyük elçisi Lord Halifax başkanlık edecek
Vaşington İS (AA.) — M. Eden ve M. Atylee, dün Londraya gitmek üzere, San Francisco’dan ayrılmışlardır. Vaşlngtondakl İngiliz büyük elçisi, konferansın sonuna kadar İngiliz heyetine başkanlık edecektir.
Londra 13 (R.) — San Francisco -dan gelmekte olan Dış Bakanı M. Eden Vaşington’a ağrıyarak bazı görüşmelerde bulunacaktır.
San Francisco konferansı dün Emniyet konseyinin 11 ftzadan mtlrek-kebolmasını kararlaştırmıştır. Dura-barton Oaks konferansında da ayni karar verilmişti.
Sömürgeler vesayeti hakkında bir ihtilâf
San Francisco 12 (AA.) — Reuter ajansının Özel muhabiri bildiriyor 1 Bugün Rus heyeti sömürgeler vesayeti hakkın dak! Amerikan teklifla-rlnde beklenilmedik bir sırada değişiklikler talebinde bulunmuştur. Bu değişiklikler Ruslara, Amerikalıların Pasiİlkteki bazı stratejik kontrol plânlarına karşı veto haklarını kullanmak İmkânım verecektir.
Feridun Cemal Erkin’in mesajı
San Francisco 12 (A.A.) — Türkiye Dış tşlerl Bakanlığı umumi kâtip muavini Feridun Cemal Erkin, bugün. Amerikan radyosunda vatandaşlarına hitaben yaptığı bir konuşmada demiştir kl:
«— Aziz vatandaşlarım;
Londra’ya dönmekte olau M, Eden
Güzel Türklyemlzln kıyılarından ayrılalı bir ay oldu. Bu zaman zarfında dünya hâdiselerinin gidişi yeni bir hız aldı. Bu hâdiseler, dünya sulh ve emniyetini teşkilâtlandırmak gayesi -le San Francisco konferansına lştirâk etmiş olanlarda bu teşkilâtın mümkün olduğu kadar çabuk kurulması ■
ve çalışabilecek bir hale konulman arzusunu uyandırmıştır.
Toplantılar her gün öğleden evvel ve sonra yapılmaktadır. Dumbarton Oaks teklifleri dünya güveni teşkilâtı bakkındakl müzakerelere esas olarak kabul edilmiştir. Fakat bu vesika konferansa lştlrâk eden milletlerin temsilcileri tarafından serbesçe İncelenmekte ve münakaşa edilmektedir Yeni fikirler İleri sürülmüştür ve herkes hakiki bir teşkilâtın kurulmasını arzu ve temenni etmektedir.
Bize, Türk ’ıeyetl üyelerine gelince, dünyanın istikbali hakkında hepimiz İyimser bulunuyoruz. Gayretlerimizin hedefin! güzel ve devamlı bir bina şeklinde tamamlanmış görmek istiyoruz.»
Türk gazetecilerinin tetkikleri
Paloalto (Kallfornia) 12 (A. A.) — Türk gazetecilerinden Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Emin Yalman. Fallh Rıfkı Atay ve Doğan Nadl dün Stan-ford üniversitesini gezmişlerdir. Gazeteciler bu üniversitede okuyan yirmi kadar Türk talebe tarafından karşılanmışlardır. Üniversitenin kütüphanesi. gazetecilik, mühendislik şubeleri ve diğer kısımlar gezilmlştir.
Coğrafya ve devletleı hukuku profesörü Mr. Meras öğleden sonra ga-zatecüerl ve Türk talebeyi evinde çaya davet etmiştir,

Bir sene içinde 1 milyon ev yapılacak, bir kısım fabrikalar siviller ve ihracat için çalışacaklar
Londra 13 IR.> — İngiltere'de sulh deVTesl çalışması İçin hazırlıklar başlamıştır. önümüzdeki 5 hafta İçinde iktisadi düzenleme hakkında plânlar neşredilecektir. Bunların başında ev meselesi geliyor. 10 sene İçinde 4 milyon ev yapılması kararlaştırılmıştır. Bu evlerden bir milyonu bir sene içinde inşa edilecektir. Ev İnşaatında Alman esirleri de kullanılacaktır.
Bir kısım fabrikalar İngiliz sivil halkı ve İhracat İçin malzeme yapacaklardır. İngiliz halkı harb senelerinde hiç bir şey satın almamışlar, 9 milyar Sterllng tasarruf etmşllerdir. Şimdi haliç bu para ile muhtaç olduğu şeyleri yavaş yavaş satın alacaktır. Bunların arasında otomobil, mut-
fak malzemesi, elektrik levazımı ve saire vardır.
Futbol, rugby. kriket tepkileri de yeniden çalışmağa başlamak üzeredir.
Terhis hazırlığı
Londra 12 (A.A.) — Noel'e kadar 500 bin erkek ordudaki hizmetlerinden ayrılarak sivil vazifeye dönecektir. İlk terhis 8 haziranda yapılacak, fakat Japon harbi bitmeden umumi terhis yapılnuyacaktır. Terhis edilenler, kaputlarından başka üniforma v» çamaşırlarını muhafaza, edeceklerdir. Bunlara 12 İngiliz lirası kıymetinde sivil elbise serilecektir-
M. Churchill’in nutku
Londra 13 (R) — Bugün Av-rupada harbin bitmesi ve Müttefiklerin zaferi mtlnasebetUe dua günüdür, tngllterenln her tarafında bu münasebetle kiliselerde dua edilecektir. M, Chur-chlll bu akşam saat 21 de, (Türkiye saatlle 22 de) nutuk söylt-yecektlr. __________
Madam Churchill Londra’ya döndü
Londra 12 (A.A.) — Madam Churchill uçakla Moskovadan Londraya gelmiş ve uçak olanında eşi tarafından karşılanmıştır.
Mareşal Montgomery Kopenhag’da
Londra 12 (A A.) — Mareşal Montgomery ve Amiral Cunnlgfaam bugün, Kopenhag’a muvasalatlarında halk tarafından hararetle karşılanmışlardır.
Kırıl Chrlstlan öğleden sonra Mareşali ve Amirali kabul etmiştir.
Belçika kıralı
Şimdilik Belçika’ya dönmüyor
Londra 13 (R) — Belçika kıralı Leopold İle görüşmek üzere Avusturyanın Salsburg şehrine gitmiş olan Belçika Bakanlan Brüksel’e dönmüşlerdir, Kiral şimdilik Belçikaya dönmlyecek-tlr Kardeşi prens Charles'a gönderdiği mektupta esirlik esnasında sıhhî vaziyeti bozulduğundan lstlrahate İhtiyacı olduğunu ve şimdilik naipliğe devam etmesin! bildirmiştir.
6 milyon eair
Londra 12 (A.A.) — Şimdi Batı Müttefiklerinin elindeki Alman esirlerinin sayısı altı milyonu bulmuştur.
Alman fabrikaları kamyon yapmağa başladılar
Londra 13 (AA.) — Kolonyada Alman fabrikalarında Almanların elinden çıkmış olan İlk kamyonlar işe başlamışlardır. Bu kamyonlar iki buçuk tonluktur.
HAFTA KONUŞMASI
Görünür görünmez kazalar
Yazan: Refik Halid Karay
Bugün beşinci sahlfemlzde
Müttefikler -SovyetRusya
Londrada çıkan Observer gazetesinin bir makalesi
Londra 13 (R.) — Observer gazetesi Sovyet Rusya’nın San Francisco' dakl hareket tarzının endişe uyandırdığını söylüyor ve diyor kl: «Sovyet Rusya'nın emniyetini sağlamak istemesi arzusu anlaşılır bir şeydir. Fakat bunu tehdit eden tehlike nedir? Hiç bir devlet Sovyet Rusya kadar emniyetli durumda değildir. Rusya yen! bir Alman taarruzundan endişe edemez. Esasen Almanya dirilse ve yeni bir maceraya atılsa blk Hltler'in tecrübesini tekrar ederek yeniden Rus topraklarım İşgale kaikışmıya-caktır.
Bir de demokrasinin mânası her tarafla bir telâkki edilmiyor. İngiltere için bunun mânası malûmdur, tş gal ettiğimiz yerlerde serbesçe seçim yapılarak halkın arzusunu bildirmesini taahhüt ettik.»
16 Polonyalının muhakemesi
Londra 13 (A.A) — Observer gazetesinin yazdığına göre, Sovyet makamları tarafından Kızılordu aleyhinde faaliyette bulunmaktan sanık 10 PolonyalInın âdil bir surette hüküm giymelerini sağhyacak asgari garanti, Müttefik memleketlere alt. evvelinden edinilmiş siyasi kanaatleri olmıyan tarafsız avukatların, bu sanıkların müdafaasını üzerlerine almalarına müsaade etmekle mümkün olacaktır.
Gazetenin İlâve ettiğine göre, dâva hazırlıkları büyük bir faaliyetle devam etmektedir. Her şey, askeri emniyet bakımından, Sovyet makamlarının kapalı celsede karar vereceklerini göstermektedir.
Müttefiklerin Orta Şark’taki ikmal merkezi kalacak
Londra 13 (A.A.) — Brltanova ajansının sanayi muhabiri yazıyor: Londra'da bildirildiğine göre, Avrupa'da harb sonu Orta Şarktaki ikmal merkezi faaliyetine derhal tesir etml-yecektlr. Buradaki İkmal merkezi, hiç olmazsa şimdilik faaliyetin» devam edecektir.
Avrupa’da açlık tehlikesi artıyor
Ingilterede halka verilen yiyecek miktarı yeniden azaltılıyor
Berlin’de yiyecek stokları bitti, şehirde 2 milyon kişi açlık tehlikesi karşısında
Nevyort 13 (R.) _ Avrupa’da yiyecek meselesinin fenalaştığı bildirilmektedir. Amerika bu vaziyet karşısında yardımı mümkün olduğu kadar genişletmeğe karar vermiştir önümüzdeki 12 ay zarfında Avrupa’ya 12 milyon ton yiyecek gönderilecektir.
Bunlar daha ziyade un, süt hülâsası ve hububattır. Et azdır ve bunlar daha ziyade konserve halinde olacaktır, Gönderilecek tereyağ miktarı da pek azdır.
Dünyanın ağrıyacağı en buyilk kıtlıklardan biri şeker kıtlığı olacaktır. Amerika’da daha şimdiden şeker istihsal Atı yüzde 25 derecesinde uzdır.
İngiltere’de iaşe vaziyetinin harb zamanından daha fena olduğu haber alınmıştır.
Londra 13 (R.) — İngiltere'de yiyecek meselesi çok fenalaşmıştır. Bu mesele hiç bir zaman bu derece vahim olmamıştı. Bu yüzden verilen yiyecek miktarının azaltılması İhtimalinden bahsediliyor. Holanda’da yiyecek durumu fenadır.
Berlinde açlık tehlikesi
Londra 13 (A.A.) — United Pressin bir muhabirine beyanatta bulunan Berlin’in askeri valisi şöyle demiştir: «Berllnln İdare Işlerlle uğraşmak onu İşgal etmekten çok daha güç. şimdi Alman başkentinde İki milyon Berllnli bulunuyor. Eldeki stoklar sona ermiştir. Kalkınma işlerinde Alman teknisyenleri çalışmaktadır.»
Londra 13 (A.A.) — Daily
Express’e göre, bütün dünyada yiyecek maddelerinin azlığı neticesi, Ingilterede gıda İstihkakının azaltılacağı muhakkak görülmektedir, Fakat bu azaltmanın ne zaman ve hangi nispet-
lerde yapılacağı henüz kararlaş, tinim amıştur,
İaşe Bakanı Llewellin ve istihsal Bakanı Lyttelton, Amerikan ve Kanadalı memurlarla son yaptıkları görüşmelerden bazı İyi neticeler elde etmişlerse de bunlar, et istihkakını bııgı’in-kü seviyesinde tutmak için kâfl değildir.
Paria’te bir grev
Londra 13 (A-A-) — Parlste dok amelesi grev İlân etmiştir. Bunlar yevmiyelerinin arttırılmasını istemektedirler.
DİKKATLERİ
Bu çocuğun ahlâkı neden bozuldu?
Tramvayda kontrolör soruyor;
— çocuğun bileti?
— Ona bilet alınır nuT.„ Daha beş yaşında!
Çocuk kıyametleri koparıyor:
— Çıldırdın mı sen, anne?,. Daha geçen hafta dokuzuna bas. tığım kutlanmadı miT
— Sus! terbiyesiz!,.. Bana mı inanacaksın, çocuğa mı, kondüktör.. , (Nasreddin hocanın eşek hikâyesi hesabı... )
Sonra, şikâyet edip duruyoruz: «Çocuklar niçin böyle oluyor?,.. Fenalığa alışıyorlar...»
Sahile 2
13 Mayıs 1945
SÜZÜN 6ELIŞI
Realite’nin zaferi
Cumhur Başkanı
Himmler yakalanmış

Şehrimizde İngiliz dostlan miz tarafından çıkarılan lıal talik «Realite» dergisinin zafer sayısında blribirinden ibretli İki kronoloji vesikası var. Biri harbin resimli tarihi. Beş kiisûr sene insanlığın Nazi ve faşist âfetini yenmek için nelere katlandığını, sonunda da büyüye büyüye dev olan iyi kuvvetlerin önünde sııçlııJann nasıl dize geldiğini yirmi dört salıife bir vecize bü-tıinlüğile anlatıyor. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin bir kötünün biitiin dünyaya zararı dokunduğuna hu harbin tarihinden daha iyi bîr vesika bulunanııyacaktır.
Değeri bunun kadar üstün ikinci bir vesika da yine «Realite,, dergisindeki iki kâhin mukayesesidir. Bu iki kâhinden biri Hitier, öbürü de Churchill’dir DeTgi 1937 den başlıyarak iki kâhinin nutuklarından parçalar alıyor. Hitlerin kehanetlerinden batılan şunlar:
«Rusya vc Almanya artık harb etuıiyeceklerdir. Bunu aklı selimin bir zaferi olarak vasıflandırmaktayım,»
«Ben Almanyaya; 100(1 senelik zafer ve şeref temin etmek üzere Allah tarafından seçilmiş adamım, buna kaniim»
«Ne yapalım beri taraftaki düşmanlarım hiçtirler, lar, ayyaşlar hâlâ niçin mukavemet ediyorlar acaba?»
«Zavallı İngiliz milleti, ben seni mahvedeceğim. Clıurchill’e teşekkür edebilirsin»
«Almanya, harbi en az beklenildiği bir zamanda çaktır»
Churchill’m mukabil kehanetlerini sıralamaya lüzum yoktur. Vel-ar, akh seiîm, hesap, iman ve sendelemez bir mukavemet gücünün mahsulü olan kehaneti daima şu: «Zafer, zafer, her ne pahasına olursa olsun zafer!» Bugün bütün dünyanın kutladığı zafer onun daha harbin başında gördüğü neticeydi.
Eğer tarihin bir ders olmak değeri varsa bundan böyle Alman milletile beraber bütün milletler başlarına geçecek insanları sözlerinden tanımak ve tartmak imkânını bol bol elde etmişlerdir. Hitleri elbette ki Allah göndermiştir, fakat lıer halde Almanyaya 1000 «ene zafer ve şeref temin etmek İçin değil, belki de milletlere 1000 senelik bir ders olsun diye!
İsmet İnönü’nün 19 mayısta bir nutuk Iradetmesi muhtemel
Şimdi Müttefiklerin elinde bulunuyormuş
Oğlunu azarlayan anaya kızan baba, karısını ve oğlunu öldürdü
Ahmak.
kazana-
Ankara 12 — Avrupada harbin bitmesi ve Müttefiklerin zaferi münasebetle memleketin her tarafında tezahürler devam ediyor, 19 mayıs şenlikleri münasebetle Cumhur Başkanı İsmet İnönü tarafından bir hitabe İrat edilmesi muhtemeldir. Basın Birliğinin kokteyl partisi
Avrupada harbin bitmesi mü-nasebetile dün akşam da Türk Basın Birliği tarafından Park Otelde bir kokteyl parti verilmiştir. Toplantı saat 18,30 dan 21 e kadar devam etmiş, yerli ve yabancı gazetecilerden başka Vali ve Belediye Reisi Dr. Lûtfi Kırdar, sıkı yönetim komutanı korgeneral Şahit Noyon, Parti İdare heyeti başkanı B, Fikret Sılay, rektör profesör Tevfik Sağlam ve daha bir çok davetliler hazır bulunmuşlardır.
Polonya meselesi
Sovyet Rusya 16Polonyalt lider hakkın' daki teşebbüse henüz cevap vermedi
Vashington 12 (.A.A.) — Resmen bildirildiğine göre, mareşal Etalin, PolonyalI 16 liderin tevkifi hakkında İngiltere ve Amerika tarafından yapılan teşebbüse, bunların Akıbetine daiT izahatı muhtevi henüz bir cevap vermemiştir,
Slalin’in doğrudan doğruya Başkan Truman’a bir mesaj gönderdiği ilâve edilmektedir. Ancak, bu mesajda, Polonya meselesi hakkında bugünkü esas dahilinde yeni müzakerelerin faydasız olacağı hususunda Sovyet mütalâasının Truman’a bildirilmiş olduğuna dair haberleri Dışişleri Bakanlığı teyid veya tek-zibetmekten imtina eylemiştir.
Dışişleri Bakanı vekili- M. Grew, Stalin’in Rusya lîe batı müttefikleri arasında bir anlaşma imkânı mevcut olmadığı hak-kmdaki mütalâasını M Chur-chill'e vç M. Truman’a bildirdiğine dair bir gazetede çıkan haberi yalanlamıştır.
İngiliz gazetelerinin mütalâaları
Loıuka 12 (A.A.) — Reuter: Rusyanın bat-ı devletlerde bilhassa Polonya meselesine müteallik münasebetleri, haftalık Ingiliz mecmualarının başlıca mevzuunu teşkli etmekte berdevamdır.
PolonyalI şeflerin tevkifini bahis mevzuu eden «Spectator» şunları yazmaktadır: «Rusya ile batı devletleri arasında ayrılık çıkarmak yolunda Almanların düşündükleri şeylerin hlÇ biri murahhasların diplomatik do-
konulmaklıklarına ve Müttefikler arasındaki anlayış zihniyetine karşı gösterilen bu garip saygısızlık kadar müessir olamazdı.
Herkesin kendi kendisine şu suali sormağa hakkı vardır: Dünya güvenliğini bu esas Üzerine mi kurmağa davet edildik?
«The Tablete oldukça sert bir lisanla şunları yazıyor;
•Ruslar, yalnız Polonya meselesinde değli. fakat San Francisco konferansı, Avusturya, Yugoslavya, Romanya meselelerinde ve hakikatte bütün meseleler üzerinde, kendilerine çok zararı dokunan kibirli bir beceriksizlikle hareket ediyorlar. İşçi sınıfının efkârı Sovyet siyaseti aleyhine tezahür etmektedir.»
Diğer taraftan solcu bir gazete olan «New Statesman Edenin ve Stettlnius’un vaziyetlerini tenkldederek şunlar» yazmakta dır:
..Rusyanın çevresindeki devletlere zorla tek veçheli hükümetlerin kabul ettirilmesi esef edilecek bir şeydir. Fakat Moskova, batıdan çekindiği müddetçe, Rusyanın bu hal tarzına bağlanmakta devam etmesi tehlikesi mevcuttur. Sovyet Rusyanın çevresinde bulunan memleketler ve bu memleketlerde Rusyaya karşı müstakil kalmak için gürültü çıkaran unsurlar İçin en iyi hal tarzı, Amerikalıların ve İngilizlerln harbde olduğu gibi sulhta da değişmeyen bir dostluk içinde, müşterek İktisadî kalkınma gayeleri İçin Ruslarla işbirliği edeceklerini Rus müttefiklerine açıkça anlatmalarıdır.»
Çekirge istilâsı
Mısır üç yönden çekirge istilâsına uğradı
Kahire 12 (A. A) — Çekirgeler Mısır’ı Sudan’dan, Trablus’dan ve Suudi Arablstandan olmak üzere üç yönden İstilâ etmektedir. Yukarı Mısır büyük hasarlara maruz kalmıştır. Sina yarımadasında durum vehaıne-tlni muhafaza etmekle beraber, son resmi raporlar yukarı Mısır'da durumun oldukça düzeldiğini göstermektedir.
Hububat Lstlhsalfttını azaltma tehlikesi yaratan çekirgelere karşı yapılan mücadelede Orta Şak iaşe ve İkmal merkezi ile mahalli makamlar İş birliği yapmaktadır, çekirgelerin ürediği çölün bazı bölgelerinde, mücadele şeklini tesbit İçin Mısır ve diğer. Arap memleketleri arasında müzakereler yapıldığı tahmin ediliyor.
Yeni silâhlar
Almanların sırları
Müttefiklerin eline geçti
Londra 13 (A.A.) — Haber verildiğine göre, Almanyanın, müttefiki Ja-ponyaya bildirmek İstemediği askeri ve bahri sırları Müttefiklerin eline geçmiştir ve belki de .Taponlara karşı kullanılacaklardır.
Almanların faydalı keşiflerinden bazıları denizaltı harbine taallûk etmektedir. Şimdi İngiliz donanmasına teslim olan Alman denlzaltıları en son güne kadar Müttefikler İçin ciddi bir tehlike teşkil etmişlerdir. Alman âlimlerinin gayretlerini, denl-zaltılarm su altında eskisinden çok daha fazla kalabilmelerini sağlıyacak cihazlar hazılamafc için harcadıkları malûmdur.
Ele geçirilen Alman denlzaltıları tngütz uzmanları tarafından İtina İle İncelenmektedir. İngiliz bahriyeslnln İleri durumda olan teknik elemanlarının, Doğu sularındaki harekât için, bu Alman cihazlarını daha mükemmel bir hale getirmeleri pek muhtemeldir.
Olağanüstü hallerin devamı müddetince verilen kararlar henüz kaldırılmıyor
At.kara 12 — Olağanüstü hallerin devamı müddetince verilen kararların ve alınan tedbirlerin kaldırılacağı, bazı daire ve teşekküllerin lağvedileceği hak kındaki haberler henüz bir söylentiden İbarettir. Gerçekte harb bitmiştir, fakat dünya iktisadi ve idari nizamının mahiyeti ile, bunlarla ilgili diğer İşler henüz halledilmiş değildir. Bu sebepledir ki olağanüstü halin ne zaman sona ereceği, alman tedbir ve kararların ne vakit kaldırılacağı belli değildir.
Berna 18 İR.) — Kolıunblya Amerikan radyosunun son dakikada verdiği malûmata göre Hlmmler çimdi Müttefiklerin elinde bulunmaktadır.
Stokholm 18 (A.A.) — Malmoe'den alınan bir telgrafa göre, İçlerinde belki EUmraler'ln de bulunduğu nesilerden milreluep küçük bir gurup bu hafta zarfında bir gece bir «er! hücumbotuna binerek Jutland’dan ayrılmıştır. Bu gurup Norveç’e kadar gitmeğe muvaffak olabilirse, ya bir denizaltı İle kaçmağa muvaffak olabilecek veya dağlarda gizlenmeğe çalışacaktır.
Kudüs 13 (A.A.) — Amerikan kaynaklarından gelen bir habere göre, AmJral Doenitz Himmler'l Amerikan kuvvetlerine teslim etmiştir. Hlmmler Flosbıırg’da Amerikalılara verilmiştir. Bu haber, Londra'da resmen teylde-d İlmemi ştlr.
Hitlerin Ekqnomi Bakanı yakalandı
Londra 12 (B.B.C.) — Müttefiklerin elinde 132 nazl şefi bulunmaktadır. Bunlar arasında nazl Ekonomi Bakanı Funk da vardır.
Rommel intihar etmiş
Brazzaville 13 (AA.) — Ccnevredcn gelen bir habere göre. Mareşal Rommel bir kuza esnasında ölmem'ş-tlr. Bu habere göre, Rommel 2q temmuz sulkasdma İştirak ettiğinden Hltier tarafından intihara mecbur tutulmuştur.
Harb suçluları
Londra 12 (R.) — iyi bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Hermann darbı g, Rudolf Hess ve Helnrlch Hinun-ler hart suçluları listesine geçirilmişlerdir. Amiral Kari Doenitz’ln de bu listeye geçirilmesi ve muhakeme edilmesi ihtimali kuvvetlidir. Bunların hepsinin ölüm cezasına mahkûm dilmeleri de mümkündür.
e-
Trabzon vapuru geliyor
Ankara 12 — Fransa İçin Toulon’a mal götüren Trabzon vapuru, dönüşte Ankara Belediyesinin İsrtçreye ıs-marlariılb 7 otobüsle birçok ilâç getirecektir. __________
İzmit'te D.D.T. yapılacak
Sivrisinek ve diğer haşerelerin İmhası için «D. D. T-> adında bir İlâç keşfedildiğini yazmıştık. Terli malzeme ile yapılabilen bıı ilâcın imali IşUe Sümer Bank tan bir heyet meşgul olmaktadır. Tetkiklerden müspet netice alınmıştır. İzmit kâğıt fabrikasında ayrılacak bir pavlyonda bu Uâçtan külliyetli miktarda yapılacak ve yurdun her tarafına gönderilecektir.
Bir bekçi hırsızlık suçile yakalandı
Ankaıa P ıTelefonlaj— Yenldoğan mahallesinde otuarn gece bekçisi Hüseyin. Sirner Bank binası önünde duran ve Yerli Mallar Pazarlarına alt sandıklardan birinin İçinden 20 çift çorap çalnustir. Hiiseyln hakkında bn suçtan tahkikat yapılırken, onun, bir kaç gün evvel de Mühendis hanında çalışan, ‘erzl Mevlût. Salih ve Nacl-nln dükkanlarına girdiği ve dükkân sahiplerinin müşterilerle konuştuğu bir sırada duvarda asılı ve henüz teyelli btr halde bulunan bir ceket, bir pantalon v? bir yelek çaldığı anlaşılmıştır. Üç muhtelif dükkândan çal-dıklarlle bir takım elbise meydana getirmek Istlven bu gece bekçisi der hal Adllvcye teslim edilmiş ve yapılan yargılan masında suçunu ’tlraf etmiş tir. Yargılanma, karara kalmıştır.
Ankara’da yardımsevenler balosu Ankara ı? (Telefomai — YaTdım-venler Derneği dün akşam Ankara-palas salonlarında bir balo vermiştir. Baloda, Derneğin koruyucu başkanı bayan Mevh-he înönû de bulunmuştur.
Bu sabahki yangın
Bu sabah caat altı buçukta Tahta-kalede Uzun-’arşı caddesinde 311 numaralı üç katlı simitçi fırınında yangın çıkmıştır. İtfaiye vaktinde yetişmişse (le fırının ahşap kısmı tanı amile yanmıştır. Fakat ateşin etraftaki binalara sirayetine meydan verilmemiştir.
Yeni bir Penicillin fabrikası
Londra 13 (A.A.) — Bir milyondan fazla Sterlin?; sarıcdllerek Llverpool’ da yaptırılmakta olan Penicilin fabrikasının İnşaatı hemen hemen bitmiş gibidir. Fıbrlka 11 dönümlük yer kaplamaktadır. T boratuvarlar, dünyanın en büyük lâboratuvarlan olacaktır, Bunların her birinde kimyagerler ve fen memurları hariç olmak üzere, 250 - 300 kişi çalışacaktır.
Fabrika İaşe Bakanlığı adına hususi bir şirket tarafından İşletilecektir. İstihsale yazdan başlanabileceği ümldedllmektedir. Bu fabrika bütün dilyada kurulacak diğer penicilin fabrikalarına bir Örnek teşkil edecektir.
Denizaltılar
Şimdiye kadar 21 denizaltı teslim oldu
Ankara 18 (Telefonla) — Dün burada bir aile faciası oldu: Cebecide Hastane civarında oturan Lûtfi, karısı Makbule ve oğul RUat ile yemekten sonra odalarına çekilmişler, şundan bandan konuşmağa başlamışlardır. Bu konuşma esnasında Makbule, her nedense, oğlu Rlfatı azarlamış ve bu azar üç Idşlllk aileyi blrlblrLne katarak kanlı bir facia halini almıştır, Lûtfi, oğlu Rtfatın annesi Makbule tarafından azarlanmasına kızmış ve karısına, oğulunun küçük bir çocuk değil, 21 yaşında bir delikanlı olduğundan, onu azarlıyamıyocağını söylemiş; karısı Makbule de babanın bu çeşit müdahalesine kızmıştır Kan kocanın anısında şiddetli bir münakaşaya yel »çan bu konu üzerinde atışmalar iler’edlkçe İlerlemiş ve nihayet hiddetini yenemiyen baba, tabancasını çekerek karısına karşı birkaç el ateş etmiştir. Çıkan kurşunlar-
dan biri kadının çene kemiğini kırarak ensesinden çıkmış, diğer bir kurşun da gene kadının midesine saplanmıştır.
Babasının tu şekildeki harekeline mâni olmak tstlyen Rlfat, babasının elinden tabancayı almak isterken bir kurşun da bu 21 yaşındaki delikanlıya İsabet eunlştlr.
Tabanca sesleri üzerine vakaya yetişen komşular ve zabıta, anne İla oğlun van yana yatan cesetlerile karşılaşmışlardır.
İlk bakışta onların ağır yaralı oldukları sanılmışsa da Öldükleri anlaşılmıştır. Bu feci tablo karşısında kalan baba, cesetlerin üstüne atılarak ağlamağa başlamış ve zabıta, ona cesetlerin üstünden güçlükle kaldırarak meraeze götürmüştür. Cesetlerin gömülmesine Adalet doktorluğunca U-lzln verilmiş ve tahkikata başlanmış- """" tır.
Japonya barış için
bir yol arıyor
Japon adaları işgal edilmemek şartile sulhu imza etmeğe hazır
O Û_ C\l
o
O $2 (D > (D P
Londra 13 (R) — Şimdiye kadar 13 AJman denlzaltısı İngiliz limanlarına gelerek teslim olmuştur. 2 denizaltı Cebelütta-rık’ta, 2 denizaltı yeni Iskoçyada teslim olmuştur. Bugün bir tane daha gelecektir. Yeni teslim olan Fransadaki Lorient limanında 3 denizaltı bulunmaktaydı.
Vaşlngton 13 (A.A.) — Uzak mesafeli. Alman den lzalt darından bazılarının Japonvaya doğru yol almakta olduklarından şüphe edilmektedir. Amerikan donanması bunların Ja-ponyaya varmalarına mâni olmak İçin gereken bütün tedbirleri almak üzeredir.
Amerikan sözcüsü, su altında seyreden bir denizaltı keşfedildiği ve yahut deniz üzerinde giden bir Alman de Hırıltısının teslim İşaret i olan siyah Dayrak çekmemiş olduğu görüldüğü takdirde Amerikan karakol gemilerine, tıınİBra derhal ateş açmaları hususunda emir verildiğini söylemiştir. Henüz hiçbir Alman denizaltını Amerikan limanlarına gelmiş değildir Fıhat Batı Ati antikte dolaşan Mûtrefik gemiler İle birçok Alman de-nlza’.tın arasında temas tesis edilmiştir.
Batı Amerika kıyılarında da ba2i /ilmin denlzaltıları beklenmektedir. Fakat bunların çoğu henüz Amerikan sahillerinden çok uzaktadır. Bunların bir kısmı Kanada’ya gitmektedir. Almanya, teslim olduğu gün Atlantik’te faaliyette bulunan Alman dentzaltı-larımn KM) kadar olduğu tahmin edilmektedir Bunlardan bazılarının henüz açık denizde olduğu muhakkaktır. Fakat bunlar da teslim olmak hususundaki emirden haberdar ol-madık'arını iddia edemezler.
Almanların yağma ettikleri bir hazine bulundu
Londra 13 (A.A.) — Daily Herald gazetesinin muhabirine göre, Luene-berg’de Hotandalılardan vağma edilmiş bir hazine bir Alman'ın ihbarı üzerine meydana çıkarılmıştır. Kıymeti binlerce İngiliz lirasına baliğ olan bu hazînenin büyük kısmı altın, gümüş eşya, tahvilât, para ve banknottur. Bu hazînenin yerini bir paraşütçü birliğine haber veren Alman, gizil Alman polisinin Alman devlet bankası temsilcilerinin gelmesine kadar bu hazîneyi muhafazaya kendisini memur ittiğini söylemiştir. Hazînede bulunan eşyadan çoğunun Ho-landalılara alt olduğu görülmüştür.
Napoliye gelen siyasî esirler
Napoli 13 (AA.) — Napoli’de M-Leon Blum'la beraber, prens Bourbon Parme, «kİ Macar Başbakanı M. Kallay, Schuchnlgg, General PâpagOS ve 22 millete mensup siyasi esirler de bulunmaktadır.
Vaşlngton 13 (AA.) — Şimdi tahakkuk ettiğine göre, Başkan Roose-velt'ln ölümünden bir müddet evvel Japonya, Moskova vasıtasile Birleşik Amerika devletlerine ve muhtemel olarak Büyük Britanya'ya barış tekliflerinde bulunmuştur.
Japon teklifi, kayıtan şartız bir teklif değildi. Japonlar ordularım, donanmalarını ve hava kuvvetlerini teslim etmeyi kabul etmekle beraber anavatan adalarından başka Formoz adasını ve Mançuko'yu muhafaza etmek İstiyorlardı Bu teklif o kadar gayri müsait telâkki edilmiştir kİ cevap bile verilmemiştir.
Vaşlngton 12 (AA.) — «Reuter*: Bazı Japon mahfilleri, Japonya ile harbde olan devletler Japonya’yı işgal etmek haklarından vazgeçtikleri takdirde, Japon donanma ve hava kuvvetlerinin teslimini ve hariçteki bütün topraklardan Japon kuvvetlerinin çekilmesini teklif etmişlerdir. Bu tefclir Ingiltere ve Amerika tarafından reddedilmiştir.
Avrupadan gönderilecek kıtalar
Londra 13 (AA.) — Amerika ve Büyük Britanya, Japonya'nın yıkılmasını temin etmek üzere, Avrupa harb sahnesinden Pasifik bölgesine, nakledilebilecek asker v« malzemenin şevkine ait mufassal plânın hazırlan-'masını bitirmişlerdir.
I Bu plânın hazırlanmasına Avru-ı pa zaferinden evvel başlan-'nuştı. Bu İş için büyük askeri şefler arasında bir toplantı yapılmıştır, istihsal İşleri İle meşgul şefler ve mütehassıslar bazı silâhlara ait malumatı askeri makamlara bildirmişlerdir. Bu silâhlar geç hazırlandığı İçin Almanya’ya karşı kullanılamamıştır.
Bu konferansta ilk görüşülen mesele bu silâhların üstesi ve kullanma usulleri olmuştur. Aşağıdaki hususlar bir karara bağlanmıştır:
1 — Amerika’nın ve İngiltere’nin elinde mevcut başlıca silâhlar,
2 __ Zaruri olan silâhların ve mü-
himmatın miktarı,
3 — Gereken asker sayısı,
4 — Bu kuvvetlerin Pasifik bölgesine ne vakit ve ne kadar bir zamanda gönderilebileceğinin doğru olarak teSbltl.
Bütün bunlar, beklenilmedik inkişafları karşılıyabtlecek şekilde ve her şeyi geniş ölçüde hesabedebllmek suretlle hazırlanmıştır.
Japonya’da ölen esirler
Yeni Delhi 13 (AA.) — Birmanya' da Japonların eline düşen İngiliz askerlerinden üçte biri Uk on İki ay zarfında ölmüştür. Bu ölümlerin çoğu gıdasızlıktan Ufrl gelmiştir.
Bir Amerikan komutanı ne diyor?
Vaşlngton 13 (AA.) — Yedinci
Amerikan ordusu komutanı General Pntch bir gazeteciler toplaniısında yaptığı bir demeçte Japonya’ya karşı , harbin bir seneye kadar biteceği zan- . nında bulunduğunu söylemiştir.
P a si fiğe gönderilen malzeme
Vaşlngton 13 (A.A.) — Bildirildiğine göre, Norveç’in ve Manş den!2İ adalarının İstilâsı İçin müşterek deniz ve kara harekâtında kullanılmak üzere İngiltere’de hazır duran tççhl-70E Pnclfllr rmhrslnr nııkİMİlIcrektir.
ve
Bu teçhizattan bir Kısmı daha şimdl-3j? den yola çıkarılmış bulunuyor. -*Zj Pasifik cephesine asker g gönderilmesine başlandı?? Londra 13 (R.) — Avrupa'dan pasl-” file cephesine asker gönderilmesine başlanmıştır. Üç ay İçinde 845 bin asker gönderilecektir. Bundan sonra gelecek (iç ay içinde de 1.200.000 asker gönderilecektir.
5 cephede taarruz
Londra 13 (R.ı — Japonya’ya karşı 6 cepheden taarruz ediliyor. Birmanya'da Ar akan'dan çekilen Japon askerleri tald bediime ktedlr. 1000 asker balta görmemiş ormanlarda tutağa düşürülmüştür.
Çin kuvvetleri Batı Honan'da taarruza devam ediyorlar. Bu taarruzda Müttefik uçakları kendilerine tam yardım etniktedir. Diin 3' şehir daha zaptedllmlştir Japonlar burada en mühim mağlûbiyete uğramak üzeredirler.
Oklnava adasında Hediyen Amerikan kuvvetleri adanın başşehrinin varoşlarına varmışlardır. Mlndanao ve Luzon adasında Amerikanlar yeniden İlerlemişlerdir. Yeni Gine’de Avustralya kuvvetleri ileri hareketine devam ediyorlar.
Bir hava - deniz muharebesi
1 Londra 13 (R-) — Dün Okinavû. adası açıklarında bir hava - denil muharebesi olmuştur Müttefik ve Japon uçakları arasında şiddetli çarpışmalar sonunda '/5 Japon uçağı düşürülmüştür. Japonlar da büyükçü bir Amerikan harb gemisini ve diğer birkaç gemiyi hasara uğratmışlardır.
îngilterenin deniz kayıpları
Londra 13 (A.A.J — Sunday Tlmefl gazetesinin deniz muharriri şöyla yazmaktadır: 193S ile 1945 arasında İngiltere 345 harb gemisi kaybetmiştir. Halbuki geçen harpde 1914 İla 1918 arasında İngiltere 341 harb gemisi kaybetmişti.
Büyük tonajda harb gemilerinin, modern harbde elverişli olmadıkları ve çabuk batırıldıkları hakkındâkl İddiaları boşa çıkmıştır. İngiliz donan ması bu harb esnasında 5 zırhlı kaybetmiştir. Halbuki geçen harbde ayni donanma 13 zırhlı kaybediyordu.
Ingillzler bu harbde. geçen harbd# kaj’betmlş oldukları muhrlp’erln İki mislini kaybetmişlerdir
Bahriye bu harbde 47 00o kişi kaybetmiştir. Geçen harbde İse ayna kuvvet 34.000 kişi kaybediyordu.
Irak, Iran ve Mısırla ticaretimiz arttırılıyor Ankara 12 (R.G.) — O rt aş arktaki komşu memlektelerle ticarî görüşmeler yapmak üzere, Türk heyeti Bağdada gitmiştir, Heyetimiz buradan İrana da gidecektir. ____________
Romada bir çarpışma
Brazzaville 13 (AA.) — Roma’dan gelen bir habere göre, harbin sonuna tMİdetmek İçin yapılmış olan nümayişler esnasında komünistler Ue askerler arasında çarpışmalar olmuş-zat Pasifik cephesine nakledilecektir, tur.
İstanbul Valiliğinden
14/5/945 tarlhlnedn İtibaren yapılacak zeytinyağı satışlarında her «U> kuponu mukabilinde bir litre zeytinyağı verilecektir. (A3S9)
13 MaVls 1945
AKŞAM
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Aleve verilen sigara paketleri
Mukavva, kâğıt darlığı malûmdur, Bizim memlekette ile bu, kendini şiddetle hissettiriyor. Tekel Bakanlığı, halktan ve bakkallarla tütün satan dükkânlardan boş sigara paketlerinin geri verilmesini rica etmişti. İstenilen derecede iade temin edjlemeyince başka bir çare düşünülmüş. Şehrin büyük merkezlerine, halk boş kutuları atabilsin; yerler de kirlenmesin, tasarruf da olsun, yani bir taşla İki kuş vurulsun diye hususi şekilde kutular yapılmış: paket içine atılabiliyor, dışarı çı-kanlamıyor: Dökülmez hokkalar tarzında.
Baktım, tünel başında hayli paket birikmişti. Galiba folluğa yumurta bırakır tarzda bırakmışlar. Zira ben orada tramvay beklediğim sırada öteki beriki pa-ketini yere fırlattı Ayağiyle de basarak ezdi. Dalgınlık mı, «rahmet olsam kimsenin bağına yağmam!» hesabı mı artık bilemem.
Fakat 11 mayıs cuma günü saat on dokuz buçuk raddeleriydi, Karaköyde Ziraat bankasının köşesine geldim ki, halkı orada toplanmış, bir acayip manzara seyreder buldum. Bunun için «acayip» tâbiri kâfi mi? Feci mi demeli; yoksa ölmüş bir kelime ile bir tâbiri muvakkaten dirilterek •efeâ* mı, «ve min el’feçayi» mi demeli, bilmiyorum:
Tekel idaresinin o noktaya koyduğu kutunun içinden bir alevdir yükseliyordu. Bütün paketler hani hani yanıyor. Açılamadığı için de yangıncımın önüne geçilemiyor. Yeni kutunun kaldırımı füsliyen manzarasında hâsd olan karan da caba.
Hepimiz hazin hazin baktık. Hikâyenin muhayyel olmadığına, 19,35 vapurunun ekser yolcuları şahittir. Ertesi gün kutuyu açmağa gelen Tekel memuru da elbet şahadet eder.
Bu kaza olabilir mi? Binde dokuz yüz doksan dokuz ihtimalle olamaz. Bu, tahrip için sarfedil-miş hususi bir emektir. Bu, bir Vandal ruhun hortlamasıdır. Aynı ruh, yeni boyanmış duvarları çizer, parklara dikilen fidanları koparır, sokak ampullerini kırar, Ada çamlarını yolar, mezar taşlarının kavuklarını bir matrak darbesi!e yere serer; hele maazallah eline kanştk bir devirde fırsat aiişnüye görsün, yahut bir katakulli ile kütlelerin mukadderatını eline almasın: Komada Neron, Istanbulda Kabakçı Mustafa, Almanya da Himmlere muavin olur Mar-ı sermadldeye rabbim güneş göstermesin!
İstanbul gibi ilk okulları çoğalmış bir şehirde — hoş her Türk okulunda — birinci ehemmiyetteki telkinler arasına Vandallikle mücadele girmelidir.
Kahrolsun bu ruh...
Bütün dünyadan, havırlısiyle,. (Vâ . Nû)
ŞEHİR HABERLERl||
İzmir Fuarı bu sene millî olarak açılacak
Ankaradan şehrimize gelen İzmir
Belediye Reisinin gazetecilere beyanatı
Margarin yağı
Toptan 289 kuruştan satılması gerekirken 317 kuruşa çıkarıldı
Şehrimizdeki margarin yağı fabrikası tarafından hazırlanan 1100 teneke yağ piyasaya çıkarılmıştır. Bu yağlardan 300 teneke de Ankaraya ssvkedilmlştir. Balıkpazarında tcsblı edilen dükkânlara margarin yağlarının toptan kilosu 289 kuruşa satılmaktadır. Bu yağların, hazırlanmasında pamuk yağı kullanılmaktadır
Ticaret borsasında toptan kilosu 31.7 kuruştan muamele gören bu flattek! margarin yağı pazartesi günü Vilâyetçe tetkik ettirilecektir. Verilen karar gereğince şehirde margarin yağının toptan kilosu 289 kuruştan fazlaya satılmaması İcabetmektedlr. Evvelâ margarin yağının borsada muamele görmemesi İcabetmekte, sonra da toptan 289 kuruştan fazlaya satılmaması lâzımdır.
Otobüsler
Kodeks komisyonu
Kodeks komisyonu vilâyet sağlık müdürlüğünde İkinci toplantısını önümüzdeki pazartesi günü yapacaktır, İlk toplantısında çalışma programını tesbit eden komisyonun bundan sonra daha sık toplanacağı tahmin edilmektedir.
3 kuruşa simit
Bir simitçi «simit fiatinde ihtikâr vardır» diyor
Abdullah adında eski bir simitçi ustası dün Milli Korunma Savcılığına müracaat ederek, simit imalâtında ihtikâr yapıldığını, şimdiki halde beş *uruşa satılan simitlerin 3 kuruşa satılabileceğini, flatlerl tesbit eden heyetin simitçiler taralından aldatılmış olduğunu sövllyerek bu yolda bir istidayı savcılığa vermiştir.
43 senelik simitçi olduğunu söyil-yen Abdullah ustanın İddiasına göre, hâdisenin mahiyeti şudur: Bir çuval undan beheri 60 gram olmak üzere 1800 ile 200'0 adet arasında simit çıkmaktadır. Fiat tesbitl sırasında ise bir çuvaldan 1400 simit çıktığı esasi üzerinden hesap yapılmış ve buna göre hır simit İçin 5 kuruş fiat kabul edilmiştir. Abdullah usta, kendisinin de hazır bulunacağı bir tecrübede İddiasını İspat edeceğini söylemektedir. Savcılık mesele İle alâkadar olmağa başlamıştır. Simit yapıcıları yarın sav cılığa getirtilerek malûmatlarına müracaat edilecektir. Hâdisenin iç yüzii yarılacak tahkikat sonunda belli olacaktır.
Tramvay idaresi Mecidiyeköyünde bir garaj yaptıracak
Takan bahçesinin köşesinde Bağcılık Kulübü binasının yıktırılmasına başlandığını yazmştk. Belediye buraya zemin katı geniş bir-salon olmak üzere büyük bir şekerleme mağazası yaptırmağa karar vermişti. Fakat bu binanın inşaatı bir müddet gecikecek, burası şimdilik tanzim olunacaktır.
Sürpagoıı sahasının tramvay caddesindeki yüzü tanzim edildiği halde, evvelce kaldırılması kararlaştırılan garaj binasına dokunulmamıştır. Bu garajda tramvay İdaresinin otobüsleri durmaktadır. Fakat garaj şimdi elde bulunan arabaları da İstiap edemeyecek kadar dar olduğundan bir kısım otobüsler, açıkta gecelemektedirler. Tamvay İdaresi. Amerlkadan kışa kadar gelecek olanlarla otobüs sayılarına kırk araba daha ilâve edecektir. Bunun İçin geniş bir garaj bl nasina ihtiyaç görülmektedir. Tramvay İdaresi bu maksatla Mecldlyekö-yünde bir arsa temin etmiştir. Burada yaptırılacak garaj İki yüz otobüs alacak şekilde olacak ve önümüzdeki aylarda İnşaata başlanacaktır. Mecidiye köyiı garajı bittikten sonra Sürp-agop garajı da yıktırılarak yeri tanzim edilecektir.
Fuar işlerini İlgili makamlarla görüşmek için bir müddettenberi Anka-rada bulunan İzmir Belediye reisi B. Reşat Lebleblcloğlu şehrimize gelmiştir. Vali ve Belediye reisi B. LÜtfi Kırdan makamında ziyaret eden B, Reşat Leblebicloğlu gazetecilere §u beyanatta bulunmuştur:
— Bu sen&ki İzmir fuarını mil i olarak açıyoruz. Bu yıl sulh içinde açacağımız fuar bir sulh fuarı alarak hazırlanmaktadır. Favlyonlar yalnız memleketimize ait eşyayı teşhir edecektir. Başkentimiz fuaTİa çok yakından İlgilenmektedir. Bütün Bakanlıklar fuara geniş ölçüde iştirak yetmek İçin hazırlıklarla meşguldürler. Bu senek! sulh fuarımızda birçok yenilikler olacaktır. Bu arada Ankara Devlet Konser vatuvarı bir ay müddetle, on beş gün opera, on beş gün de tiyatro temsilleri verecektir. Fuarın açık bulunduğu müddetçe İstanbul - İzmir. İstanbul - Bandırma vapur seferleri. Bandırma - İzmir tren seferlerile Ege bölgesinden İzmire otoray seferlerinin arttırılması hususu Ulaştırma Bakanlığınca temin edilecektir. Bundan başka mülhakattan.
İzmire otobüs seferleri de arttırılacaktır. Fuarın cazip olması için mümkün olan her şeyi yapmaktayız.
Şimdi İzmlrln mühim bir derdi olan Halkapmar bataklığının kurutulması İşlle meşgulüz. BLr müteahhide İhale edilmiş bulunan kurutma işine 5-6 yüz bin lira sarfedilınektedlr. Bataklığın kurutulması sonbaharda tamamlanmış olacaktır.
İzmir Elektrik, Su. Havagazı. Otobüs ve Tramvay İdarelerini Eshot adı altında bir umum müdürlükte topladık. Bu işletmeleri tek umum müdürlükte toplamaktan beklediğimiz faydalar yavaş yavaş tahakkuk etmektedir. Evvelâ, ayn ayrı İşletmelerin masraflarından tasarruf edilmektedir. Sonra işler bir elde toplanmıştır. Su, elektrik, havagazı bulunan bir evde ayrı ayrı memurların saatleri muayene etmelerindeki ve ev sahibinin ayrı ayn dairelere abone ücretlerini yatırmaktaki güçlüğünü bu suretle önledik.
Ankaraya fuar meselelerini görüşmek İçin gitmiştim. İzmire dönerken İstanbula da uğradım.»
B. Reşat Leblebicloğlu bugün İzmire dönmektedir.
4 otobüs ve ye lek parçalar geliyor
Bundan bir müddet önce tsveçten Drottningholm vapuru ile Belediyeye bir otobüs gelmişti. Haber aldığımıza göre gümrük zorlukları yüzünden uzun müddet gümrükte kalan bu otobüs nihayet İdarenin eline teslim edilmiştir. Karoseri kısmındaki ân-zanın giderilmesini müteakip önümüzdeki hafta servise konulacaktır.
Dün gelen bir telgrafta diğer 4 otobüsün tsveçten yedek parçaları havi olarak yola cıknt. dığı v(= bu vapurla birçok elektrik malzemesinin de gönderildiği bildirilmiştir. Amerlkadan gelmiş o'.3n büyük (White) otobüslerinden 2 tanesi yedek parça noksanlığından işletilemiyordu. Bunlara ait ilk parti yedek aksam diin İskender una varmıştır. On beş güne kadar garajda duran bu İki arabanın sefere çıkarılacağı îıml-dediliyor.
Tifoya karşı tedbirler
Şehir içindeki ahırlar kapattırılacak içme ve kullanma sularının temizliği sağlanacak
e------------------
İçinde 1OO den fazla insan yaşıyan konak
l Abdiilhak Hâmit denilince akla İlk gelen İsimlerden biri de «Sami i , paça zade Sezai» dir. Bu iki candan arkadaşın İsmi arasında sanki görünmeyen zincirler vardır. Bugün de:
AŞIYAN MÜZESİNDE...
«Sergüzeşt» muharriri Sezalye Abdiilhak Hâmidin yanıbaşında yer ■ veriyoruz. Hâtıralarını müzelerde topladığımız, Lsmine bir şehir müze- ı sinde bir salon tahsLs ettiğimiz romancı hakkında. Sami paşa zade , Sezalye dair ne biliriz?.. Hemen hemen hiç bir şey?.. Bir yandan adı- I na müze kurarken, bir taraftan da Seza! hakkında bu derin sükû- 1 tumuz cidden tuhaftır.
Halbuki Sami paşa zade Sezai bizde yüzlerce cariye, halayık ara- ( ■suıda yaşayarak, onların hayatlarını en ince noktalarına kadar tetkik ederek, sarayları andıran eski büyük konaklan edebiyata sokarak İlk ! «tetkik romanı» nı yazan İnsandır.Aynı zamanda bir İlim akademisi olan: Taşkasaptaki konak
Meşhur «Zeynep Hanım Konağı» kadar enteresan, mühim ve nıs- ! roklı bir yerdi. >
Sami paşa zade Sezalye dair hazırladığımız kısa tetkik yazısında . İçinde 100 kişiden fazla İnsan yaşayan bu konaktaki hayatla beraber I bütün bir devri bulacaksınız. «Sergüzeşt» romanına dekor olan bu ko-I cağın tiplerini hattâ cariye, halayık, kalfa islmlerlle birer birer göre-c' kainiz.
Bir kaç güne kadar başlıyacağız
Şehirde vakaları eksllmiyen ve önümüzdeki yaz mevsimi dolayısile, gerek kara sineklerden, gerekse sebze ve meyvalardan daha çok artması ihtimali olan tifo hastalığını önlemek İçin tedbir alınmakta olduğunu yazmıştık. Cuma günü vilâyette yapılan Sıhhat meclisi toplantısında önleyici tedbir olarak tesbit edilen işlerin başında içme suyu membalarlle taşınma şekillerinin ıslahı, şehirde kara sinek üreten yerlerin ortadan kaldırılması ve açıkta akan lâğım, kanalizasyon ve mecraların derhal örtülmesi işleri vardır.
Tifüsten gayrı her türlü bulaşıcı hastalığı nakleden ve üreme nispet! korkunç rakamlara varan kara sineklerle de savaşılacaktır. Sineklerin çoğaldığı yerlerin başında şehir içinde bulunan ahırlar gelmektedir. Vakille inek beslemek İçin evlerinde ahır yapmak lstlyenler, Belediyenin lüzumlu gördüğü şartları ahırlarında tatbik etmişlerdi. Bıigiin bunların yanında bir de arabacı ahırlarının yer aldığı, yaptırılan incelemeler sonunda anlaşılmıştır. Sağlık şartlarına uygun olmıyan bu gibi ahırlar, sahiplerine icabeden şartlan tamamlamalarına İzin verilmeden şehir dışına naklettl-r İlecektir.
Sıcak gübreye yumurtasını bırakan bir kara sineğin 6 saat İçinde yavrusunu uçurduğu göz önüne alınırsa, şehir içinde bulunan ahırların sağlığa ne derece zararlı oldukları anlaşılır. Şehrin Şişil gibi kalabalık semtlerinde domuz ahırlarının da mevcudolduğu İncelemeler sonunda meydana çıkarılmıştır Bundan başka Şişlideki Fransız hastanesiyle tramvay garajının açıkta akan lâğımları birleşmekte ve şehrin sağlığını ' ehdldetmekte olduğu da görül-
m üştür. Bu müessese lere tebligat yaptırılacak ve lâğımların muntazam çukurlarda toplattırılın ası sağlanacaktır.
Tifo hastalığının bulaşmasında başta gelen âmillerden birisi de İçme sularıdır. Hıfzıssıhha kanunu gereğince İçme sulan membalarının 500 metre kare çevresinin himaye mmt akası olarak ayrılması icabetmektedlr. Bu mıntaka İçine hayvan ve İnsanların girmeleri de menedllecektlr. Bundan başka su membalannda da muhafaza tertibatı alınacaktır. Bir de evlerde, daha ziyade, kullanma sularının temin,edildiği kuyulara civarda bulunan kanalizasyon sularının karışması ihtimali varit görülmektedir. Bunlar İçin geniş bir teşkilât vücuda getirilerek semt semt evlerdeki kuyuların durumları tetkik ettirilecektir. Kırk-çeşme sularlle, Hamidlye suyu ve diğer su şebekelerinin İncelenerek. ıslahı lüzum görülen yerlerinin tesbittne başlanacaktır. Bu sulardan alınan muhtelif nümuneler tahlil ettirilecektir.
Şehir İçindeki bostanların şehir dışına çıkarılması, bostanların sulandıkları suların temiz olması ve bilhassa muhtelif yiyecek ve İçecek satan esnafın sıkı bir surette muayenesi de yapılması kararlaştırılan işler arasında vardır.
Sivrisinekle mücadele
Sıtma ve slvrlslneklçrle savaş için son tedbirler alınmıştır. Pazartesi gününden itibaren, 94 ekip halinde faaliyete geçecek olan mücadele memurları evleri dolaşmağa başlıyacaklar ve sivrisinek üretebilecek yerleri, bu arada kuyuları, sarnıçları, yangın sularını muhafaza eden kova ve tenekeleri, el yıkanan yerleri, bulaşık çukurlarını gözden geçireceklerdir.
Cezalandırılan esnaf
Bir hafta zarfında bakkal, sebzeci, kasap, tatlıcı ve yoğurtçu olarak 15 muhtelif esnaf muhtelif suçlardan dolayı Milli korunma mahkemesine verilmiştir. ________
Satışa çıkarılan ithal malları
Gal. Tünel Cad. No. 48 de M Ihtan Gesar ve ortağına takım çeliği, şerit testere, değirmen çekici ve azzalon sandık çeliği, İst. Hacopulo Handa Haşan Ekine lüks feneri, gaz ocağı ve yedekleri, Eyüp Bahariyede N. Abdur-rahman M. oğullarına tarak teli ve ham tilki postu. Ankara Sanayi Cad No. 76 da Nuri Oğlakçıya kösele kayış, Gal. Güneş Handa Marşa İthalât ye İhracat T. A. Ş, ye çelik testere, İst. Hasırcılar Yılmaz Handa J Şprin-ger ve Vlklor Amona toplu iğne. İst. Zafer Çikolata fabrikasına tane kakao, İst. Tahtakale No. 44 te Mukavva Kâğıt Ltd.'e merdane tutkalı İst. Ananiadi Handa Zaman Ecza Deposuna sulfonamld - A - D, İst. Karaağaç Bakir Zümre fabrikasına bancım nitrat. Bahçekâpı Taş handa Ticaret T. A, ş. ne sül.yen boya, Bahçekapı Ankara - Konya handa Sülevman Serime yapak merinos.
Tütlin Gümrük İskelesi yanında
Her türlü
Ticaret malları
İçin
ARDİYE
Yan ve Kredi Bankası A.Ş.
KÜÇÜK HABERLER
■fc Gazetemizin 5. 5. 945 tarihli sayısında İplik ihtikârının hangi sebeplerden ileri geldiğini yazmış ve Ekonomi Bakanlığının müfettişleri vasıtaslle yaptırdığı tetkiklerde ihtikârın bir sebebinin de memleketin muhtelif yerlerine dağılmış olan el tezgâhlarına verilen ipliklerin kara borsaya satılmasından İleri geldiğini tesblt ettiğin! belirtmiştik.
İstanbul el tezgâhlan dokumacıları kooperatifinden aldığımız bir mektupta, ortaklarına tahsis edilen İpliğin esasen ihtiyaca yetmediğinden bahsedilerek kara borsaya İplik verenlerin kendi kooperatifleri ortaklarından olamıyacağı bildirilmektedir.
Yüksek fiatle filim satılması iddiası
Yüksek flatle röntgen filmi satmak suçlle tevkif edilen Dr. Tank Temel’ln yargılanmasına dün 3 numaralı Milli Korunma mahkemesinde başlanmıştır. Doktor, suçu kati surette inkâr etmiştir. Bazı şahitler dinlenmiş, bundan sonra doktorun avukatları söz söylemişlerdir. Bazı noktaların incelenmesi İçin duruşma başka güne bırakılmıştır.
Kocaeli futbol birincilikleri
İzmit 13 (Akşam) — Dört il arasında yapılacak olan Kocaeli gurupu futbol birinciliklerine dün stadyumda büyük bir kalabalık önünde başlanmıştır. İlk maç Kocaeli şampiyonu Harb Filosu İle Edirne Şampiyonu Ayşe Kadın takımları arasında yapıldı ve Harb Filosu takımı maçı 6-0 kazandı
İkinci maç, Eskişehir şampiyonu Demlrsporla Bursa şampiyonu Akın-spor arasında yapılmıştır. Maçı 4-0 Denürspor kazanmıştır. Her İki maçı da İstanbuldan gelen hakem Şazi Tezcan İdare etmiştir.
Gurup şampiyonluğu için bugün Kocaail İle Eskişehir arasında bir maç yapılacaktır.
Piyade abş okulunda diploma tevzii
Çankırı 12 (AA.) — Çankırı Piyade Atış Okulu 36 ncı devresini bitiren genç ıûyade subaylarımıza bugün törenle diplomaları verilmiştir. Ordu ve memleket büyüklerlle, seçkin davetliler huzurunda yapılan bu tören çok samimi bir hava içinde geçmiştir.
Atatürk bulvarında kamulaştırılacak arsalar
Atatürk bulvarının Saraçhanebaşı ile ' Aksaray ^arasındaki kısmında henüz belediyeye mal olmıyan bazı ufak tefe karsaların kamulaştırılmasına devam edilmektedir. Fakat bunlar, yolun şimdiki İstikametinde pürüz teşkil eden küçük bir takım arsalardan ibarettir. Bundan başka bulvarın bu kısmında her İki tarafında yirmişer metre derinliğinde gerideki arazi de karaulaştırılacaktır. Bundan mak at caddenin açılması yüzünden şereflenen ve değeri artan arsaların satışından hem belediyeye yeni bir gelir temin etmek, hem de yapılan masrafı karşılamaktır.
Bundan başka belediyenin bu sahada tatbik ettiği imar plânına göre yaptıracağı ve yahut başka daire veya müesseseler tarafından yapılmasını temin edeceği binalar vardır.
Bu binalardan biri Fatih Halkevi olacaktır.
Bulvarın Saraçhanebaşındaki kısmının başlangıcını teşkil eden noktada evvelce yıktırılan İbrahim paşa hamamı arsasının Fatih tarafına İsabet eden bazı binalar da kaldırılacaktır. Ve bu kısımda büyük bir üçgen meydana gelecektir. Bu üçgenden İtibaren caddenin bu kısmına yeni bir İstikamet verilecek ve görülen çarpıklık düzeltilecektir
Diğer taraftan buradaki üçgenin gerek Fatih'e, gerek Aksaray'a gerek Marmara’ya hâkim olduğunu göz önüne alan B. Proat tam bu yere Fatih Sultan Mehmed’In heykelliıl dikmeği muvafık görmektedir. Fakat Şehircilik mütehassısının bu fikri henüz kabul edilmemiştir.
Kaybolan bir yalt dolayısiyle
Vapurla Üsküdardan geçiyordum. Bîr aralık aklıma geldi. Son zamanlarda kendisine ait uzun bir yazı yazdığım meşhur serasker Hüseyin Avni paşanın yahşi-m aradım. Baştan başa sahile baktım: Yalı yok!.. Acaba yakılıyor mu idim?. Çünkü henüz bir ay kadar önce bu yalı yerinde duruyordu. Hattâ yazım için lâzım olduğundan fotoğrafçı gönderip resmini çektirmiştik. Bu fotoğrafı gazeteye de basmıştık. Koca yalı şimdi birden bire nasıl kaybolabilirdi?
Sahili bir daha gözlerimle araştırdım. O zaman bir takım kimselerin artık temeline kadar inmiş olduktan bir bina bakiyesini ta m amile ortadan kaldırmakla meşgul olduklarını gördüm.
Vapurda yanımda bulunan eski bir Boğaziçliyc:
— Pek tuhafıma gitti. Bu ne sürat'. Hani bazı memleketlerde öyle bir inşaat hızı varmış ki sabahleyin bir caddeden geçerken yeni ve büyük bir .bina gören adam:
— Bu bina dün akşam evime dönerken yoktu... Şimdi nereden çıktı?, diye sorarsa kendisine şu cevabı verirlermiş:
— Gece yapıldı efendim!.
Boğaziçinde yalıların akıbeti üzerinde bunun aksini görüyoruz İşte misali... dedim.
Eski Boğazlı cevap verdi:
— Bu sizin tesadüfen görüp öğrendiğiniz bir şey!.. Daha bunun gibi neler var...
Daha ziyade şehre ait umumi güzellikler ve bir devrin kendisine mahsus mimarisini, tarihini yaşatan binalar olması dolayı sile bunların keyfe göre yıktırılmaları ayn bir meseledir. Benim burada dokunmak isted'ğim şey başkadır Meselâ bu serasker Hüseyin Avni paşa yalısı içinde Osmanlı tarihinin en mühim kararlarından biri verilmiştir. Aziz-Murat devrinin en önemli tarih dekoru bu validir. Yıktınlmasını ayn bîr mevzu olarak bir tarafa bırakalım. Acaba burası yıkılmadan önce -tarih bakımından lüzumludur !.. diye şıı binanın bir kar fotoğrafı çekilip saklanmış ni’dır? Ne gezer? «Lâzınj olursa eski resimlerden bulunabilir» dü-siincesile hareket ettiğimiz için bııgiin ortadan kalkmış eski, mü- • him binalardan hiç birinin fotoğrafını, resmini bulamıyoruz. Yahut pek mühim zorluklarla bn'ııvonız
Bir yerde şehre ait eski bir re-sime. bir fotoğrafa rastlayınca ı bakın o zaman burası nasünus!» diye havret duvuvorii’ o*? olmazsa resimle olsun, teshil »d1!-nıeden ortadan kalkan, yalnız Beyazda nice binalar var.
Eski hallerini bilememek’1 sade bu binalar hakkında deMI. şehrin eski çehresi hakkında da biiyiik bilgisizliğe düşüyoruz. Hic olmazsa şehirde bir asrı asmış, tahta inşaatın dahi, mecburi olarak yıktırılması lâzım gelince bun>ann beş on resmini çekip t-=hit edelim.
Külfeti hic, fakat faydası çok bir iş olacaktır.
Hikmet Feridun Fs
12/5'1945 flatlerl
Londra üzerine' 1 sterlin 5.20
Nevyork üzerine 100 dolar ı30 59 Cenevre 100 İsviçre FY 30,3 .'55
Madrid «zerine 100 pezeta 12.84 Stokholnı üzerine 100 kuron 31.1325
ESHAM VE TAHVİLÂ1
% 5 faizli ikramiyeler;
TURAL
ÖKSÜRÜK HAPLARI
1933 Ergani 25.2S
1938 İkramiye!! 22-69
MIHI Müdafaa 22 30
D. Yolu İkramiyen 60 —
% 7 faizi! Tahviller:
Sivas • Erzurum I 20. ”0
Sivas - Erzurum 2-7 20.30
1941 Demiryolu 1 20 20
1941 Demiryolu II 19.81
1941 Demiryolu UT 20.7?
Milli Müdafaa 1 20.40
Millî Müdafaa D 19.75
Milli Müdafaa m 10-73
Anadolu Demiryolu Grupu: Tahviller 1-2 64-
Hisse senetleri % 60 • 35.-
Mümessll senet 50 1/2
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 149.—
Borsa dışında
ALTIN
Gulden 90
Reşadiye 70
tnglllz 40
| Külçe *5.27
Sahile 4
13 Mayıs 1945
AKSAM
SON BASKI
FRANSA NASIL ÇÖKTÜ?
Yazan: Pierre Lazareff Çeviren: Şevket Rado_
V.... — Tefrika No. 36
Başvekil Daladier ve 6 şubat kargaşalıkları
Fransızların uslu akıllı, yatıştırıcı bir şahsiyet olarak tanıdıkları Gas-ton Doumergue bence de yaşadığımız acı hâdiseleri en tarafsız, en mâkul neticelere götürecek adamdı. Bütün partileri bir tarafa bırakarak: verdiği beyanat saat İkide PARİS - SOİR gazetesinde çıktı. Mebuslar Meclisiyle Ayan Meclisi reislerinin telefonda kendisinden ısrarla rica etmeleri üzerine saat altıda Gaston Dou-mccgue çekildiği köyü hükümeti kuı-mnk üzere terketmcyl kabul etmişti.
Şehir hâlâ karmakarışık bir halde İken o — müfrit sağcılarla, müfrit solculu* hariç olmak üzere — btr uz-laana hükümeti kuruyordu.
12 şubatta sosyalistlerle komünistlerin birlikte ilân ettikleri «protesto mahiyetinde umumi grev» büyük blr h*!k tabakasının Cours de Vlneennes-da bir nümayiş yapmalarına İmkân verdi. Bu nümayiş Stavlsky meselesinin sebebolduğu son halk kaynaşması idi.
IS şubatta Gaston Doumergue Âv.ın ve Mebusan Meclislerine hüku-m'ti"l takdim etti, aşağı yukarı 300 oy f—tas 11 e çoğunluk kazandı. Paris F ■
E 'ouard Herrlot gibi Andrâ Tar-dleu de hükümete girmişti . Louıs Be- h.oıı Hariciye Ngzırı. Pierre Laval M.1 -mlûkcLcr Nasurı idL Mareşal Pıta in de Milli Müdafaa Nazırı oluyordu.
İntihar mı, cinayet mi?
Taşra halkı çalkanan, ayak'anan, dövüşen Parlsl hayretle seyretmişti. Taşra gazeteleri başkentin büyük gazetelerinin savurduğu gürültülü tehditlere, ölçüsüz küfürlere soğuk trtr çekingenlik, bir taaccüp ve müessir bir asaletle mukabele etmişti. Taşranın orta haLU halkından PARİS -SOİR gazetesine, demokrasi rejimine bağlılıklarını ve onu müdafaa etmek azimlerini belirten mektuplar yağıyordu. Parislilerden büyük bir çoğunluğun sağcı ve solcu önderlerin leş viklerlne mukavemet etmeleri kadar büyük şehrin zihnlyetile memleketin geri kalan kısmının zihniyeti arasında ki bu fark suikastın muvaffak olamamasının asıl sebebi idi. Ortada hakikaten bir suikast vardı. Her gün yeni bir delil bulunuyordu. 6 şubat mesulleri hakkında Meclis tahkikat komisyonunun çalışmaları da esrar perdesini tamamen kaldıramamakla beraber böyle bir suikastın mevcudolduğunu açıkça ortaya koyacaktı.
Filhakika adli ve İdari tahkikatlara müvazi olarak Mecliste de iki komisyon Stavlsky meselesiie, bu rezaletin doğurduğu kanlı ayaklanmalar üzerinde çalışıyordu.
Bunca heyecanlı günler geçirdikten sonra biraz dinlenmek üzere 48 saat İzin almaya karar verdiğim sırada Dljon muhabirimiz 21 şubat günü beni telefona çağırdı:
— Stavlsky dâvalarını ilk defa tehire uğratan Seln savcılığı savcı muavini, sonra mahkeme âzası olan bir Prince vardı hatırlıyor musunuz?... Evet, tâ kendisi... Com-be - aux - Fees denilen yerde demiryolu üzerinde ölü bulundu ilâçla uyutulup yiara bağlanmış, dedi.
Dinlenmeğe gitmenin zamanı değildi. Stavlsky meselesi bu beklenmedik facia ile yeniden hortluyordu. Radikal Dahiliye Nazın Albert Sar-raut daha meselenin ne olduğunu iyice öğrenmeden «Âza Prince bir dalavereye kurban gitmiştir, mesullerini meydana çıkarıp Cezalandıracağız» diye resmi bir beyanatta bulununca 6 şubat hâdiselerini tertibedenler bu fırsatın üzerine daha kolaylıkla atıldılar.
Bununla beraber âza Prince in ölümü kalın bir esrar perde?ile örtülü kalıyordu. Prince, 20 şubat günü sabahleyin saat 11 de karısına, Dijon'-dan telefon ettiklerini, ve kendisini derhal hasta olan annesinin yanına ■ çağırdıklarını söyliyerek oturduğu apartmanı terketmlştl. Dijon'da her zaman indiği otelde değil de, başka otelde bir oda kiralamıştı. Sonra arkadaşı savcı Durandı görmüş, onunla ehemmiyetsiz bir takım bahisler üzerinde görüşmüş, fakat sıhhati zaten yerinde olan annesinin evine uğramamıştı. Hayatının son saatlerine dair kati olarak bilinenler bundun İbaretti. Başka bir zaman olsaydı bu hâdise «Combe - aux - Fees’nln esrarı» başlığı ellmda yaşanmış polis romanlarının en mükemmeli yerine geçerdi. Fakat politika derhal cesedi kaptı ve romanın zahirelerini karıştırmaya bile lüzum görmeden sonunu keyfinin İstediği şekle sokuverdi.
Filhakika gazeteler kararlarını vermişlerdi: «Vicdan sahibi bir adam
olan âza Prince, hangi tazyikler altında ve hangi emirlerle Stavisky’nln dâvalarını tehir ettiğini açığa vurmasın diye öldürülmüştür. O fitavtaky’-yi himaye eden masonlar tarafından bir tuzağa düşürülüp katledildi» di yorlardı.
Bundan sonra suçluyu bulmak İçin bir adım daha atmak lâzımdı. Nete-klm L’ACTİON FRANÇAİSE, LE JOUR. gibi gazeteler ve diğerleri bu adımı rahatça attılar: «Masonlar masonluğun en büyük rütbesini lıalz olan eski Başvekil Camllle Chau-tenıpsın emrlle hareket ederler. Chautemps. kendisinin kayınbiraderi olan Cumhuriyet savcısı Pressard'ı korumak İstiyordu» dediler.
Bu kati ithamların yanında tabia-tile en küçük bir delil bile yoktu. Chautemps kendini müdafaa etmek İstedi. Fakat bunu âdeti olduğu üzere şüpheli görülen bir takım politika dalavereleri çevirerek yaptı. Kendisine açıktan açığa -Nazik Kaatli» adı takıldı: onu kirletmek için, hakiki bir çöp tenekesi olan ve Stavlsky meselesini ilk defa açığa vurup bu işe Camllle Chautemps ın da adını sokan LA BONNE GUERRE gazetesinin koleksiyonlarını karıştırdılar.
PARİS - SOİR gazetesi Prince meselesini aydınlatmak İçin en aşağı on beş muhabir kullanmakta fdl. Tahkikata resmen memur olan Milli Emniyet de maznun mevkiinde bulunduğundan serbesçe çalışamıyordu.
Camllle Chautemps'ın Prince’l Milli Emniyet vasılaslle öldürttüğü, polislerin de kendilerini temize çıkarmak için uydurma suçlular bulmaya çalıştıkları İddia ediliyordu. Neteklm polis müfettişi Bony, Marsilya Umanına dehşet salmak ve limanda ne kadar hırsız, uğursuz varsa hepsini seçime Iştlrâk ettirip sağcı partilere yardım etmekle tanınmış Carbonne ve Splroto adında iki Marsllyalı kaçakçıyı tevkif ettirdi. Fakat Prince meselesinde Carbonne ve Spiroto'yu suçlu sandıran yegâne delil de bunların şubat ayında Dfjon şehrinde görülmelerinden İbaretti,
Tevkif edildiklerini öğrenir öğrenmez Milli Emniyete gittim. Geceleyin, cinayet masası şefi M. Mondanel ’le uzun uzun görüştüm. Neticede, Emniyetin tevkif ettiği kimselerin hakiki suçlular olmadığını bildiği, hakiki suçluları bulmaktan da ümidi kestiği kanaatine vardım. Polis müfettişi Bony, kendisinden derece derece üstün olan âmirlerini aşıp doğrudan doğruya, eskiden yanında gizil siyasi vazifeler gördüğü Dahllye Nazırı Albert Sarraut ile temasa girmiş ve onun emrlle bu işi yapmıştı. Carbonne ve Splroto. eski Paris Polis müdürü Jean Chlappe’ın ahbapları olan KorsikalI guruplara bağlı idiler. Bu malûmatı edinerek Emniyetten çıktığım zaman polis müfettişi Bony tarafından yapılan hareketin yeni karışıklıklar doğuracağından şüphem kalmadı.
Ertesi gün, bir zaman gizil evlerde geçmiş bir vakaya karışan maceracı bir kadın beni ziyarete geldi. Adı Mile Cotlllon olan bu kadın polis müfettişi Bony aleyhinde bir vesika getirdiğini söyledi. Bu vesika hiçbir suretle teyidedllmlyen şifahi bir şahadetten ibaretti. Ziyaretime gelen kadının mazisi pek karışık olduğundan, sözlerini nazarı İtibara alamıya-cağımı bildirdim. Şahadetinin heyecan uyandıracağını ısrarla tekrarladı; nihayet paraya ihtiyacı olduğunu, sözlerini satın almazsam gidip başka bir gazeteye satacağını söyledi. Dayattığımı görünce hiddetle çıkıp gitti. Arkadaşlarımdan biri onun dışarı çıkınca köşede bekllyen bir arabaya bindiğini, arabanın içinde de İrtikâptan azledilmiş eski bir polis komiserinin bulunduğunu görmüş.
Birkaç gün sonrn GRİNGOİRE gazetesi Mile. Cotillon'un hikâyesini esaslı surette değiştirerek tuzlayıp biberleyip masonluğa ve «çürümüş politikacılara» karşı bir harb vasıtası gibi kullanarak neşrediyordu. Memle-k-Mn harareti yeniden yükselmekte :1i. Maısllyada sağcı mebus Simon Sabiani'nln İdaresi altında, çapulculuktan birdenbire mazlum mevkiine geçen «Carbonne ve Spiroto'nun derhal tahliye edilmeleri için» miting ler yapılıyordu.
Halk efkârı hiçbir zaman bu kadar bayağı şekilde aldatılmamıştı. Dalma ürkek olan namuslu gazeteler Prince muammasını 8 şubat isyancılarının İlk defa ortaya attıkları şekliden başka türlü yazmaya bir türlü cesaret edemiyorlardı. Âza Prince'in oğlu muharipler safına geçip umumi toplantılarda halkı suçluların, bu arada Camllle Chautemps. Pressard ve ortaklarının tevkif edilmelerini istemeğe teşvik ediyordu. (Arkası var)
{Tarihten Salhlfaler|
Birinci cihan savaşında Almanya ile ittifak meselesi
Zenci pilotlar
tKırmtzı kuyruks adlt avcı grupuna mensup olan bu Amerikan Zencileri İtalya Ve Adriyatik'te büyük başarılar gösteriyorlar
ELHAMRA SİNEMASINDA KADIN ve CANAVAR VERA URUBA RALSTON — RİCHARD AKLEN — ERİCÎI
VON STROHtM
Bütün tst an bulun takdirle gördüğü film... Ölen bir İnsanın beynini yaşatan bir doktor... Bir güzel kadının ruhu hayatın esrarım aşkın muamması n meydana çıkardı.
------m^^——-----M——M-----
Birinci Cihan savaşında OsmanlI devletinin Almanya Ue ittifakının nasıl ve ne gibi şartlar ve İcaplar altında akdedilmiş olduğunu Akşam'da (Meşrutiyette Saray ve BabIâli başlığı altında neşrettiği makalerden 1940 haziranında çıkan dokuzunda (188 -197 numaralar) yazmıştım. Bu makaleleri yazmak İçin o zaman en ziyade OsmanlI Mebusan Meclisinde harb kabinelerinin Divanı âlîye sevkı kararı üzerine Beşinci şubede tutulan tahkikat zabıtnamelerine. Bahriye Nazırı Cemal paşa İle Alman askerî heyeti reisi general Liman von San-ders'in hâlıratına ve muteber bazı ecnebi müelliflerinin escrlerlle gazetelerimizin neşriyatına istlnadeyle-miştim.
Beşinci şubece o zaman İstanbulda bulunmıyan Dahiliye Nazırı ve sonra Sadrazam Talât paşanın bu mesele hakkında İfadesine zarurî olarak müracaat edilememişti, şimdi Tanln gazetesinde Talât paşanın neşredilmekte olan hatıratında bu eksiğin İkmal edilmiş olduğu görüldü.
Talât paşanın günü gününe tutmuş olmayıp Almanyada iken mîidafaana-me tarzmda kaleme aldığı ve Alman-caya da tercüme ettirdiği bu hâ^rat bundan yirmi dört sene evvel (Yeni şark) gazetesinin 29 teşrinisani 1337 — 1921 — tarihli ve 58 numaralı nüshasından itlbaren-vc Türkçe aslından Paris sefareti esbak müsteşarı bay Rauf Ahmet tarafından kısmen neşredilmiş ve 30 nüshadan sonra 28 kânunuevvel 1337 de kesilmişti.
Hatıratın bu defa Tanin'de Alman-casından tercüme suretlie yeniden neşrine başlanılması, beni de $u satırları yazmağa ve OsmanlI - Alman harb Ittlfakıyle İlgili bütün OsmanlI ricalinin bu İttifak meselesinin nasıl vücut bulmuş olduğu hakkında tamamlanan ifadelerini bu bapta neşrolunmuş olan Alman vesıkalaıJle karşılaştırmağa şevketti.
Alman İmparatorluğunun sukutundan sonra teşekkül eden Alman Cumhuriyet hükümetince meydana konulmuş olan bu vesikalar gene bay Rauf Ahmet tarafından Almancadan tercüme ettirilerek Milliyet gazetesinin 7 mart 1930 tarihli nüshasından İtibaren kendi tetkik ve mütalâalarile neşrolunmuştur. Bu tercümeden ben de burada İstifade edeceğim.
Osmanlı devletinin İlk Cihan savaşından evvel Avrupadaki İttifak zümrelerinden birine iltihak hakkında hissettiği İhtiyacı ve bunu temin için yaptığı teşebbüsleri yukanda bahsettiğim makalelerimde etraflle izaha çalışmıştım. Bu sebeple ittifak meselesinin bu mukaddematıru burada tekrar etmeğe lüzum görmüyorum.
Bir Avrupa zümreslle ittifak etmek yolunda sarfolunan gayretlerin akamete uğramasından, bütün hükümet erkânmca uğranılan hayal inkisarı ve duyulan acı üzerine Almanya İle ittifak fırsatını kaçırmak istemlyen Sadrazam Snit Halim paşa mal bulmuş mağribi gibi bu işe sarılmış ve kendinden evvelki Sadrazamların bir türlü elde edemedikleri bu siyasî muvaffakiyeti kendi eseri olarak tarihe maletmek iimniyeslyle şartlar hakkında uzun münakaşalara ve pazarlığa bile girişmeğe lüzum görmemişti.
Salt Halim paşa Almanya ile İttifakın akdi meselesinde Mebusan besinci şubesinde mazbut ifadesinde şöyle söylemişti:
[Almanyanm İstanbul sefiri ile bendeniz arasında İttifak için vukua gelen ilk mükâleme, pek iyi hatırımda yok. 330 — 1914 — temmuzunun 14 veya 15 inci gününe müsadiftir. Umumi harb ağustosta İlân edilmiştir.
Şurasını söyllyeyim ki: İttifak teklifi Alınanlar tarafından vuku bulmuştur. Bilâhara müznkerat cereyan etti. Keyfiyeti Zatı Şahaneye arzede-rek mezuniyet aldık.]
Sait Halim paşaya göre:
(Mıizakerler Umumi harbin ademi vukuu vukuundan daha ziyade muhtemel olduğu bir hengâmede başlamıştır ve İttifak tecavüz! değil, tedafüidir. Zannedildiği gibi bu ittifak bizi muharebeye scvkeylemek İçin de yapılmış değildir.)
Sadrazam Sait Halim paşanın Beşinci Sultan Mehmet Reşat'tan aldığını U‘-van ettiği mezuniyeti ihtiva eden hattı hümayunun sureti şudur:
(Rıısyanm tecavüzatı muhtemelesi-ne karşı Almanya devletile tedafüi bir ittifak akdine Sadrazam ve Hariciye Nazırı dur.]
dan tercümesinden Tanln gazetelerinde ittifak meselesine müteallik olarac münteşir fıkralarında — pek az kelime farklarlle — şöyle demektedir:
(Avusturya vellahttain katil üzerine siyasi ufku tehlikeli bulutlar kaplamıştı. Bu sıralarda bir gün Sadrazam Salt Halim paşa Enver paşayı, Halil l-eyi — Mebusan reisi — ve beni nezdlne davet ederek Almanyanm Delvetl aliyye İle şeraiti mütesavlye dairesinde ittifak arzusunda olduğunu sefir Vangenhelm'ın kendisine açtığını söyledi ve reyimizi almak istedi. Her üçümüz de devletin yaşıyabll-mesl ancak büyük bir Avrupa devleti-le müttefik bulunmasına mütevakkıf olduğunu, hattâ ilim, fen. ticaret noktnl nazarından yükselmiş olan bu devlet sayesinde memleketin esbabı beka ve terakkisi temin edilebileceği mütalâasında bulunduk. Salt Halim paşr. nıüzakeratı kendisi İdare edeceğini söyliyerek mahrem kalmasını İhtar etti. Hattâ ortada resmi ve kati bir teklif olmadığından, şimdiden diğer rüfekaya da bir şey açılmamasını rica elti.
Bu teklifin harb tehlikesi üzerine yapıldığını derhal keşfetmiştik. Esasen böyle bir vesile olmayınca zayıf Türkiyeyi hiç bir devletin dalrei ittifakına almıyacağını da pekâlâ biliyor idik. Yalnız umumî harb olmaz, biz de bir İttifak zümresine girmiş olur isek devleti muhataradan kurtarma oluruz kanaatinde İdik.
Nihayet İttifak müspet bir hale geldi ve Sadrâzam paşa İle Vangenhaym arasında İmza edildi. Aynı şekilde Avusturya sefiri ile de bir muahede İmzalandı. Bundan Heyeti Vükelâyı teşkil eden zevatı mühlmme haberdar edildi.
Pek az zaman sonra Almanya 1le Rusya arasında harb Hân edildi. 1
Görülüyor ki Talât paşa da Salt Halim paşa gibi ittifakın Almanya ile Rusya arasında harbin İlânından evvel imzalandığını beyan ediyor Halbuki Maliye Nazırı Cavit bey 5 İnci şu bedeki ifadesinde ittifakın 1330 temmuzunun yirmisinde — 1914 ağustosunun İkisinde — kendisi İlân edilecek moratoryom kanunu hakkında görüşmek üzere Salt Halim paşa yalısında bir odada bulunduğu sırada Sadrâzam tarafından İmzalanarak başka nir odada beklemekte olan Alman sefareti baş tercümanı Webere verildiğini söylediği gibi Taninde neşredilmekte olan günü gününe mazbut nâtıratında da bu beyanatını teyidevlemi8tlr. Alman - Rus harbi İse o gün ve saatte artık ilân edilmiş bulunuyordu. Mebusan besinci şubede zaptolunan ifadeler hep İttifak teklifinin Salt Halim paşanın dediği gibi iptida Almanlar tarafından geldiğini teyldedecek yolundadır Fakat Cavit beyinkinden maada bütün bu ifadelerde İttifak muahedesinin imza günü ve saati tâyin olunmıyarak bu bapta Lir müphemiyet. muhafaza edilmek istenildiği farkediliyor.
Bizde bu İttifakın ne gibi müzakere safhalarından geçtikten sonra akdedildlğlne dair hiç bîr vesika ortaya konulmamış İken yukanda işaret ettiğimiz gibi Almanyada buna dair neşredilmiş olan vesikalar ittifak akdi keyfiyetini OsmanlI Vükelâsının gösterdikleri şekilden büsbütün başka surette tasvir etmektedir.
Bu Alman vesikalar'ndan ikinci bir makaıede bahsedeceğim
Süleyman Kân» irime
Güneşin ışıklan altında parıl parıl parlayan bakır renginde bir uçak, mavi gökte dolaştıktan sonra kuvvetli motor ünün Son gürültüsiknü keserek Adriyatik danizl yakınında bir yere baş döndürücü, bir süratle salimen Lndi.
Kırmızı kuyruğu güneşin altında parlıyan uçak durur durmaz çevik bir zenci, pilot yerinden dışarı lırlıyarak bulunduğum iniş meydanındaki yere doğru sık adımlarla İlerledi.
Zenci, sesinin duyulacağı bir mesafeye geldiği zaman bana: .Ben teğmen Jack Hoilcaw'ım. Zannedersem siz yolcum olacaksınız.» dedi.
Kendisinin ellerini sıktım ve btnl 15 inci Amerikan hava koluna mensup münhasıran zencilerden mürekkep «Kırmızı Kuyruklar» avcı grupu Üssüne götürecek olan bu çfvlfc ve güvenli tayyareciyi tetkike koyuldum.
Amerikan ordusu yüksek zenci subaylarından olan tuğgeneral Benja men O. Davls'ln oğlu albay B. O. Da-vls JrJn kumandası altında bulunan »Kırmızı Kuyruklar, grupu, kuzey Afrika’da, Fransa’da, İtalya'da, Yugoslavya’da, Macaristan'da ve Almnya' dakl hava muharebeleri esnasında pek çok zaferler kazanmıştır.
Mustang uçaklarını idare eden bu grupa mensup pilotlar, Plocsta, Sofya, Salerno, Friedrlchshafen ve Münih’teki düşman hedeflerine taarruzlarda bulunmuşlardır. Bunlar, bir gün içinde 8 kadar pike bombardıman seferi yapmışlardır. **"
Bunları tanımak üzere Paris'ten hava yollyle İtalya'ya gelmiş olan ben, şimdi ilk ✓Kırmızı Kuyruklu» He karşılaşmış bulunuyordum.
Sonradan öğrendiğime göre, fllo-tllayı İdare etmekte olan bu uçağın pilotu, Dlstringulsh Flying Cross ma-dalyasile taltif edilmiştir
Holsclâw'in mensup olduğu grup, deniz aşırı vazifesine parlak bir surette başlamıştır. Kuzey Afrika'da bulunan 8 inci İngiliz ordusuna yaptığı müessir yardımlardan dolayı her hafta General Montgomery'nln tebriklerini kazanıyordu.
Yaptığı pike bombardımanları ve durmadan geçtiği mitralyöz hücum-larlle bu grupa mensup uçaklar, düşmanın mitralyöz yuvalarını, tanklarını, topçu mevzilerini ve münakale yollarını kullanılmaz bir hale getirmek suretlie kara kuvvetlerine yardım ediyorlardı.
İtalya'ya karşı teşebbüs edilen ilk hücumlar esnasında bu grupa mensup pilotlar Anzlo köprübaşında bir gün İçinde 17 düşman av ve bomba uaçğuıı düşürmüşlerdir.
Fakat bu avoı grupuna verilen başlıca vazife, bomba uçaklarımızı düşman avcılarına karşı himaye etmekti. »Kirmıtı Kuyruklar» ın uzak menzilli ağır bomba uçaklarına refakat ettikleri 100 den fazla taarruz esnasında düşman avcılarının hareketlle hiçbir bomba uçağı kaybedilmemlştir
Zenci avcı pilotları 1043 yılı başUı-danberl deniz aşırı yerlerde savaşmaktadırlar.
Bu uçaklardan mürekkep ilk fiîo-tlla dahi albay B. O. Davis tarafın-
dun kumanda edilmekte idi. fak iş olarak bu fllotlla, kuzey Afrika'dan havalanmış ve Pantcllerla İtalyan adasına taarruz etmiştir. Sonra keza kuzey Afrika’dan havalanmak sureti-» le Slcllyaya karşı yapılan bir taarruza İştirak etmiş, daha sonra da Salcr-no'ya karşı hücumlara geçmiştir.
4 aydan daha fazla bir müddet İçinde 4 muhtelif hava meydanında hareket eden bu filotilla, Amerikan kıra kuvvetleri Roma'ya doğru ve Ro-ma'nın ötesinde ilerlerken bunların havadan himayesine yardım etmiştir.
Bu fllotlla 16 ay içinde 500 den fazla savaş seferi yapmış, hava muha-rebclerindc 23 ve kendisine verilen vazifelerin büyük bir kısmı devriye hareketlerinden ibaret çulunmuş ol. masına rağmen 58 düşman uçağ: yerde tahribetmiştlr.
1944 yılı başında filotila. kndlsl gi oaşka fiiotllalarla beraber münhasırı zencilerden mürekkep 15 inci Amer kan hava kolunun bir birliğini teşl etmek üzere zenci avcılar grupuı bağlandı
Bu suretle teşekkül eden birlik, g ' çen 3 ocakla ilk yıldönümünü kutı mıştır. Başlangıçta d ağın t k bir halı olan ve daha ziyade deneme kabilli den teşkil edilmiş bulunan »Kırmı Kuyruklar» savaşa hazır bir halı bulunmak üzere lâzım olan bütı teknik teçhizat ve personeli muhte tam bir t'.şkllât haline getirilmiştir.
Grupa mensup olanların % 3o ' kolej kurslarına devam etmşiLerd ! Hemen hemen butun pilotlar, bir K 1 lejden mezun oldukları gibi blrço da Amerikan hava kuvvetlerine İH hak etmek üzere kârlı işlerini terk” ' inişlerdir
Bunların arasından banları bütün Amerikan Birleşik devletlerinde tamu-. ’ mış atletlerdir. Meselâ kuzey - batı Amerika üniversitelileri arasında en iyi futbol oyuncularından biri olan , teğmen Bernlo Jafferson bunlar ara-sindadır.
Bunların büyük bir kısmı harbden . sonra havacılıkta kalmak niyetin, e-dlrler. Bunlar büyük bir yaratma , kudreti ve İcarf kabiliyeti göstermişlerdir. Sarfcttkleri gayretlerle savaş , uçaklarının elde ettikleri neticeleri geliştiren 24 ten fazla tertibat meydana getirmişlerdir. Karışık bir mitralyöz mekan İzm asından motor b ı: jilerinln temizlenmesinin sadeleş'l-rllmesine varıncaya kadar birçok . İcatlar da bulmuşlardır ki, Amerikın 1 hava kuvvetleri bunlardan çok istifade etmiştir.
Daktilo bilen
memur aranıyor
Sait Halim paşa mezun-
Mehmet Reşat
16 temmuz 1330 hümayunda mûtat üzere bulunmaması, İstizan
Bu hattı hicri tarihin keyfiyetinin usulen Mabeyin Başkita-bet dairesine uğratılmadlğını ve doğruda ndoğrııya Sadrazamla padişah n.raşında geçtiğini trösterm ekledir Mesele, vükelânın çoğundan bile gizil tutulmak İstenildiğine görc.Jnı suretle cereyan etmek de tnbil idt. ittifak akdine mezuniyet alındığı tarih ae dikkati caliptir.
Talât paşa da /kıratının Türkçe aslından Teni (jark ve Almaneasın-
e
Küçük Çiftlik parkı
Varlık vergisinden dolayı defterdarlık tarafından satılığa çıkarılan veliaht Yusuf Izzeddln veresesine ait Maçka iiç Dolmabahçe arasındaki Küçük çifllk Parkı Belediyece satın alınmıştı. Küçük Çlflik Pat kının bil hassa yaz günle rinde büyük bir rağbet kazandığını göz önilne alan Belediye, bu sene parkı yeniden düzeltmeğe karar vermiştir.
Bundan başka Maçka tramvay cad-deslndcn parka İnen yokuş da düzeltilecektir Burada bulunan bazı eski binalar, kulübeler Belediyece kaldırılacak ve bugünlerde muameleye baş lan ne aktır.



Bir müessese İçin, eski Türk-çcyl büen ve kolaylıkla daktilo yazan bir memura Lhtlyaç vardır. İstlyenlerln t Akşam) idaresine müracaatları.
V

BUGÜN
TAKSİM SİNEMASINDA
Türkçe sözlü ve şarkılı
DÖRDÜNCÜ ve SONUNCU HAFTASI
Bu film bu mevsimde başka hiç bir sinemada gösterilmiyeceğlnden seyretmek Istlyenlere acele etmeleri tavsiye olunur.
I
SÜMER Sinemasında
iki AÇIKGÖZ POLİS HAFiYESi
Bütün sıkıntılarını unutturacak ve iki saat kahkahalarla güldürecek bu filmi her halde görünüz. Baş rollerde: BUD ABBOTT - LOU COSTELLO
——
... DİKKAT
ATİLA REVÜ OPERETİ
Yeni kurulan Balkanların en büyük Revü Operetini seyrettiniz mi?

DEĞİŞEN DÜNYA
ÎW» kişilik Kadro, Büyük Orkestra. Bu güne kadar görülmemiş muhteşem elbiseler, Swlng, Caz ve en yeni dansları, Üç saat Kahkaha içinde seyretmek fırsatını kaçırmayınız.
Her akşam saat 21 de Suare ve
Pazar günleri saat 16 da matine
Bu eserde: Karinen Mlrandayı ve şimdiye kadar tanımak fırsatını bulamadığınız yeni yıldızlarla 59 genç kız tanıyacaksınız.,. Yerler numaralıdır. Gişe saat 13 den itibaren açıktır.
TAKSİM: YAZLIK MAKSİM REVÜ OPERET TİYATROSU
Tdefön: 42633, Geceleri tramvay u«ln edilmiştir.
' 1 I
HAFTA KONUŞMASI
1ANIMAD1Ğ1M1Z MEŞHURLAR
Kim bilir şimdiye kadar öldürücü kazalar kaç Neronu, kaç H itler He Mussoliniyi başımzidan savdı? Tarih, bazı kazaların savuşturulmasından ötürü bir çok sahifesini kana boyamış, bazı kazaların önlenememeşinden dolayı da bir çok iyilikleri sahif elerine geçirememek talihsizliğine uğramıştır
Halit Ziya hakkında dik kate değer bir mektup
İ
yı da bir çok iyilikleri sahlfeleri-ne getirememek talihsizliğine uğramış ttr.
nsan ellisini, altmışını, da-ha fazlasını bulur, uzun ömürlü olur... Fakat — çeşitli hastalıkları hesaba katmıyorum — görünür görünmez ne kazalar atlatır; ancak o kazaları atlatmak suretlle saçı sakalı ağarmış, olgun hattâ geçkin bir yaşa ulaşır. Yoksa meselâ ben — tifo zatülcenb, andokartld gibi kolay affetmez bir takım ağır hastalıklar çektikten ve politika tehlikelerinin pek dehşetlilerini savdıktan başka — yedi yaşında, on yedisinde, otuz beşinde âdi kazalar neticesi çoktan şu lanî dünyadan elimi eteğimi çekmiş bulunacaktım. Pek ehemmiyeti yoktu.
Ne ya2ik ki büyük olacak, fenne. ilme, sanata değerli hizmetleri dokunacak nice adam, henüz verimli çağa varmadan bazı hastalıkların pençesine düşerek, yahut bazı kazalara kurban giderek insanlık âlemini çok ehemmiyetli ilerlemelerden yoksun bırakıcılardır Şüphe yok kİ eğer harbieı, hastalıklar, hele kazalar olmasaydı keşiflerle sanatların ölçüsü çoktan artmış, hiç değilse beş, on asır önceden şimdiki duruma ulaşılmıştı.
Meselâ Edison küçük yaşta bir hastalık veya kaza sonunda ölüverseydi ampulün icadı belki de XXI. asra kalacaktı. Mimar Sinan bir veba salgınında, gldl-verseydl Süleymaniye camiini göremiyecektlk. Nedim, Patrona Halil ihtilâlinde değil de, çocukken, dam yerine pencereden tepesi üstü düşse ve can verseydi:
Bak nedir dünyada resmi sohbeti zevkü sala Seyri Sadabadı sen bir kere iyd olsun da gör
Diyemiyecek, bize eski devirlerin nazlı şarkılarını bırakamıya-eaktı.
Bu örnekler yeter. Siz, İsterseniz daha bir çoklarını bulur, Hayyam’dan, Raphael ve de Vinci ye, Pasteurden Penicilin» mu-cidine. Deniş Papenden Marconi-ye, Danteden Mozart'a kadar çeşitli ilim ve sanat adamlarını sayabilirsiniz.
Ve diyebilirsiniz ki: «Kaza ve hastalık olmasaydı hayırlı meşhurlardan daha bir mislini sıralamak mümkün olacaktı!»
Şu var ki aynı sebepler yüzünden dünya bir çok değerleri kaybettiği gibi bir çok âfetleri de önlemiştir.
Kim bil İt şimdiye kadar öldürücü hastalıklar ve kazalar kaç Neronu, kaç Kaligülayı, kaç Na-poleon veya Hitler ile Mussollni-yi başımızdan savdı? Meselâ KorsikalI diktatör, henüz adsız sansız bir subay, bıyık'an terlememiş 1 bir zibidi İken atını bir ırmağa sürmüş. at sürçmüş, binicisi tepe taklak suya düşmüş, yüzme bil-med ğinden dibi boylamıştı. Az l sonra bir ceset olacaktı. Olsaydı — imparatorluk harplerinin İstatistiklerini yoklı yarak tam 1 hesabını yazıyorum — 1950,000 kişi hH fılçire, gençlik cağında, ' - _
sapasağlam Öbür dünyayı boyla. j ^e İZ arıyor, elim şakağımda, pli-maktan kurtulacaktı ve kend’n- P° yerine kurşun kalem ağzımda, masaya geçip ihtimaller üzerinde kafa patlatıyordum.
İşte bu düşüncelerle yorgun, geceleyin selâmlıktan hareme •dönerken avlu kapısından içeri
Bütün. o meşhur kötüler ve iyiler arasında esamim okunmamakla beraber ben de, san çizmeli Mehmet ağa olarak — her fert gibi — epeyce kazalardan kurtulmuş bir adamım.
Belli başlı tlç tanesini aklıma getirdikçe tüylerim ürperir.
İlkinde yedi yaşında ya vardım, yahut yok... Evin altkatı ışık almaz nemli bir bodrumdu. Buraya yapıdan arta kalan çürük, çivileri paslı tahtalar yığmışlardı. Na-> al oldu, bilmem... Bir fırladım, yalınayak, çılgın gibi bodruma kendimi attım, koşmağa başladım. Birden, dehşetli bir çığlık koparmıştım: Kocaman bir temel çivisi tabanıma batmıştı; batmış değil, üstüne usta bir dülger tarafından keserle vurulmuşçasma mıhlanmış, saplanmıştı. Yetiştiler, zor belâ, sarsa sallıya ayağımı mıhlandığı yerden söktüler. Kan, değme ufak boy musluk ağamdan çıkan sudan fazla akıyordu; eğer din bakımından mubah ise namaz değil, gusül aptesti bile almağa yeterdi!
O zamanlarda yaraya tentür-dîyod sürmek nerede, İspirto veya kolonya bile kullanmağı kimse, hele kadınlar hiç bilmezdi. Ne yaptılar? Kanı dindirmek İçin gene aynı loş, ıslak bodrumdan id-rofil pamuk yerine Örümcek ağı sıyırıp bastılar. Temel çivisi şayet tetanosla değilse örümcek ağında bu kötü mikrobun kulturleşmiş olması muhakkaktı. Tetanos için bodrumdan daha elverişli bir hayat sahası ve örümcek ağından daha sevimli bir yuva bulunur mıydı?
Kazıklı humma — o güzelim Meşrutiyete kavuşmadan ve kutlu Cumhuriyete erişmeden — beni sarsa hırpalıya alıp götürecekti.
İyi kötü göreceklerim ve tatlı acı çekeceklerim vannşı ki ne çivide, ne de ağda mikrop yokmuş... ‘ ‘ *-*■
lavdan-törize iniş!
sanki her ikisi de otok-çıkmış kadar temiz, pas-ve dezenfekte, t ertem iz-
kinci^kaza çok korkunçtu
1 ve iğrençti,.. Az daha lâğımda boğulacaktım. Hem yazık, hem de ayıp olacaktı
On yedi yaşındaydım, Şerlok Holmes'in henüz Türkçeye çevrilmeyen polis romanlarını Fran-sızcasmdan okuyor, evde vaka arıyor, bulup da hüner göstermek hevesile yanıyordum.
Günün birinde tam istediğim oldu: Bizde bir kaç gece misafir kalıp dönen akraba bir hanımdan telgraf geldi. Mücevherlerini unutup gittiğini bildiriyor ve cevap bekliyordu. Odasını aradık. evi taradık..’ eser yok!
Her şey yapıldı... «Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi» den tutunuz da Musafı Şerife anahtar sokup çevirmeğe kadar! Ben bunlardan medet ummuyordum; hemen bir Şerlok Holmes tavrı takınmıştım, pertavsızla yerler-
dtn sonra gelecek d’ktatör tasla'-'an örn eksiz kalacaktı.
Yıllık rnükâf»f’an vere batsın, Nobei. t'-crübe'-rtni yaparken bir kaz-a netfcesi havava uçup bin bir narca olsaydı dinamitin İcadı büyük bir ihtimalle gecikecek, bitin-: i ve ikinci Cihan harbleri İse Napolğonunk inden fazla zarar vermiyreekti.
KorsikalIyı yüzme biten bir er kurtarmak gafletinde bulundu: Nobel ise — eksi şeytan — ihtiyatlı hareket, etmek dirayetini gösterdi! Sultan Murat yerine Abdiilhamit çıldırabilirdi ve bir meczup Sokolluyu değil, her hangi zalim bir sadrâzamı han-çeriîyebiHrdl.
Tarih, bazı kazaların savuş-turulmasından ötürü bir çok sahi fesini kana boyamı0, bazı kazaların önlenememesinden. dola-
dalmışım. Avluda o gün evin do-, : lu çukuru açılmıştı ve tehlike işareti olarak, önüne bir kör fener konmuştu. Halılar üstünde ■ pertavsızla hırsız izi bulacağını sanan ben, ne çukuru farketmiş, ne feneri görmüştüm. Aklım In-; giliz polis hafiyestnde ve çeşitli ' marifetlerindeydi. Bir adım attım, bir daha.,. Sonra yer yanl-[ di, cumburlup bir lüzucetli kuyuya yuvarlandım. Battım, çıktım: ellerimle kenarı tutmak istedim. Fakat yakaladığım çürük, kokulu topraklar dökülüveriyor, her dökülüşte beni tekrar lâğı-I ma daldırıyordu.
ı Mevsim yaz,,, herkes bahçede... Köşkte in yok. cin yok. Feryatlarım cevapsız kalıyor, takatim tükeniyor. boğuluyorum. Hem de havuzda, derede, çayda, ırmakta, denizde, temiz sularda değil,., murdarlık İçinde!
Beni her ölüden bambaşka türlü, katmerli yıkamak .lâzım gelecekti.
Fakat hacet kalmadı; biraz sonra hamamdaydım, kendi kendimi yıkıyor ve temiz vücuduma başımdan aşağı bir şişe Atkenson kolonyasını boşaltarak bütün evdekilerden daha temiz, mis kokuyordum. Zira — şans bu ya! — feryadımı nasılsa bahçe salasına çıkm'amış oaln bir yaşlı hizmetçi duymuş, koşmuş, elini uzatmış ve beni yukarıya çekmişti.
kurtulmakla beraber kazaların en utandırıcısına uğradığım muhakkaktı.
Gene muhakkaktı ki dar, kapalı, loş yerlerde boğulmağa İstidadım var. Alman Nazilerinin eline geçip de mahut kamplardaki zehirli gaz kamyonlarına ti-kılmamaklığım bir lütuf!
Zira üçüncü kâza sırasında
— çok şükür bir lâğıma değilse de — onun temizine, bir sarnıca düştüm, Lübnan köylerinin hemen hepsinde kuyu ve akar su yoktur; fakat yağmur sularını biriktiren geniş sarnıçlar vardır. Benim oturduğum evin sarnıç kapağı mutlağındaydı ve su, tulumba ile çekilirdi. Bir gün tulumbanın köselesi aşındı. İşim gücüm olmadığından vakit geçirmek İçin bu bir fırsattı. Kol-larrmı sıvadım, kapağı açtım, vidalan söktüm. Bir aralık, Ingiliz anahtarını alayım diye masaya doğru yürüdüm ve gerisin geri döndüm. Dönüş o dönüş...
Ke] Hasna’m sahnesindeki deliklerden birine girip kaybolan şeytan rolüne çıkmış aktör gibi
— fakat hayat sahnesinde — kayboluverdim. Kötüsü şu ki dibi boyladıktan sonra kafam battığım yerdeki kapağın ağzına değil. uzakta, beton zemine çarptı... Bir daha daldım. Eğer bu sefer kapak hizasında yükselmezsem — evde tek başıma ol-duğum dan — kurtuluş imkânı yoktu.
Bereket, su altından hesaplamış, sıvazlamışım gibi tas tama-mına deliği buldum... tırmanıp çıktım
Çıkamıyabilirdim ve çıkamayınca da yirmi yıl daha yaşamamış, yurda kavuşamamış olurdum. Bu, büyük çapta bir kayıp sayılmazdı ama On sekiz milyon nüfus arasında benim yaşamak -lığımın da kimseye zaran dokun- ' mazdı,
Refik Halid Karay
ifa
Olnııova adasına ihra ç yapan gemiler
Paşa selâm verdi ve şunları söyledi: “Harbiye mektebi talebesi, Ekrem efendi, Bayezid’in cenazesini taşımağa geldiler..,,
A
) Ekrem efendi, Bayezit kimdir?. — Sandalda 10 yaşında bir çocuk — \ Mülkiye mektebinde ve sultanide hocalık — Kıymetli bir talebe: Tevfik Fikret — Evin önünde muntazam ayak sesleri — Harbiye mektebi tale-I besi geliyor — Görülmemiş bir cenaze alayı — Iran Şahmın telgrafı — Ağlıyan kadın!.
V
■ Mektep nazırı elindeki künye
• cetvelini okudu:
— Ekrem efendi, Bayezit...
— Mevcut!.,
Hülyalı bakışlı genç bir adam ‘ ders nazırına cevap vermişti Bu ' Harbiye mektebinin en çalışkan
• talebesindendi, 120 kişilik koca 1 sınıfta ikinci gelmişti.
1 Harbiye mektebindeki k ün yeşile «Ekrem efendi,, Bayezit» Re-cai zadeden başka kimse değildi.
' Recai azdenin Tevfik Fikrete , benzeyen taraflarından bîri de budur. İkisinde de İlk meslek hevesi askerlik üzerine çevrilmiş-‘ tir. Hattâ bu hevesi Ekrem beyi ‘ ı Harbiye mektebine kadar götür-f müştü. O derece çalışkan ve göz-( de biı- talebeydi ki eğer sıhhati ve bünyesi müsait olsaydı belki , de Üstadı «Recai zade Ekrem pa-i şa» olarak tanıyacaktık.
Sıhhati izin vermediği için Harbiye mektebinden ve asker-
• İlkten ayrılan. Ekrem beyin ga-1 yet çalışkan bir talebe olması
irsi bir meziyettir. ,
Buna dair bir hâdise de anla-’ talim:
Recai efendinin büyük babası Galata kadısı Tabir efendiydi. Tabir efendinin karısı bîr Yeniçerinin kızıydı. Haliçte, Sütlüce-‘ de otururlardı. Mütevazı bir aile,,. Bir gün Tahir efendinin zevcesi, arkasından da kendisi ölünce 10 yaşındaki oğlu Nured-‘ din efendi [Recai zadenin büyük babası] dünyada tek başına ka-. lıyor. Koskocaman bir yalı ve bir Arap bacı... İşte bu kadar... Devir, Sultan Mahmut amam,., L Tekaüt sandığı filân gibi şeyler de yok. Mahalle halkı toplanı-yor, kadı efendinin yetimine göz kulak olmak üzere bir vesayet , heyeti seçiyorlar, O zaman, o civarda mektep olarak bir Eyüp-sultan camii var. Bu 10 yaşında-ki paımak kadar çocuk, tek başına her sabah erkenden, Sütlüceden 10 para vererek bir kayığa ı' biniyor, karşıya EyüpsuTtana ge-. çiyor. Camide kendisine ayrılan . köşede diz çökerek hıfza çalışıyor, Minimininin harikulâde bir sesi var. Gayet yanık okurmuş,,.
Bir gün Sultan Mahmut camiye geliyor. Hafızların arasında bu şaşılacak derecede ufak, temiz yüzlü, edip tavırlı çocuk dikkati çekiyor, kim olduğunu soruyor:
— Galata kadısı Tahir efendinin oğludur. Yetim kaldı. Kendi başına okuyor!, cevabını veriyorlar. Derhal Enderona alını* yor. Bir taraftan musikiye, bir taraftan da mühendislik tahsiline başlıyan Nureddin efendi maadin kalemi ser halifeliğine, yani madeni er umum müdürlüğüne yükseliyor, İşte bu Nured-dln efendidir ki kendi çalışmasl-le bugün aşağı yukan 50 - 60 şeceresi üreyen zattır ve Recai efendinin babasıdır. Netekim yalnız Ekrem değil, oğullan Nejat ve Ercüment de çok zeki ve çalışkan talebeydiler. Bunu da Recaî zadenin mektuplarından anlıyoruz.
Hocalığı..
Ekrem bey yalnız çalışkan bir talebe değli aynı zamanda mükemmel bir hoca da olmuştur. Mülklyede ve mektebi Sultanideki talebesi ondan bahsederlerken: «Ekrem bey bize edebiyat dersile beraber edeb dersi de vermiştir!.» derlerdi., Onun dersi olduğu zaman talebe katiyen tıraşlı bîr halde sınıfa girmez, üst başlarında bir toz zerresi bu-
Üstadın son resimlerinden biri lunmamasma dikkat ederlerdi, Ekrem bey ayakta ve büyük bir nezaketle talebeye hitabetlerdi. Pek çok talebe yetiştirmiştir Ve bunlar arasında kimler yoktu ki?. Meselâ Tevfik Fikret!.
Mektepte de hayatta da istidat keşfedicî ve teşvik ediciydi. Meselâ neşredilmemiş bir mektubunu gördüm. Bu mektub hem onun bu karakterini hem de Halit Ziya hakkındaki fikirlerini gösteriyor. Ekrem bey ('Beyoğlu — 19 şubat 313» tarihli mektubunda bir dostuna aynen şöyle diyor:
«Halit Ziya mı dedin .. Evet, pek güzel yazar. Ramazandan beri İkdam'da neşrolunan fıkraları içinde ne lâtif şeyler var. «Sevdayı Senkin» i elbette oku-Gerçekten değil mi? Halit Ziyanın, o parlak eserler meydana getireceğini ben on on beş sene evvelden keşfetmiştim. Bidayet neşriyatında bütün bütün aleyhinde söz söyleyenleri kandırmak için ne kadar çok mübahaseler ettim: İşte hakikat meydana çıktı.
Lâkin affedersin, sen de biraz çalışsan ondan pek ger! kalmazsın. İlh İlh„n
ölümü..
Matemli evin kapısı önünde muntazam ayak sesleri işitildi. En önde Mektebi Harbiye müdürü Naci paşa yürüyordu. Naci paşa askerce, rert bir selâm verdikten sonra şunları söyledi:
— Harbiye mektebi talebesi, mekteplerine şeref vermiş olan «Ekrem efendi Bayezit» in cenazesini taşımağa, ona karşı son vazifelerini göstermeğe geldiler!.
mu şs undur.
zekânın böyle nadide
Bu hakikaten heybetli bir andı,
İstanbul, Recai zade için o güne kadar görülmeyen, pek muazzam bir cenaze alayı yaptı.
Evvelâ Türbeye gömülmesi için irade çıkmıştı. Halbuki Kü-çüksuya Nej adın yanına gömülmesi için Üstat Ekrem’in vasiyeti vardı. Nihayet Halit Ziyadan eve bir tezkere geldi. Vasiyet işitilince irade geri alınmıştı.
O vefakâr zevce «kalb hasta-lığından öldü. Dirilenıer var.» diye hayat yoldaşını 2 gün toprağa vermeğe kıyamamış, bekletmişti. Tabutun altına evvelâ Harbiydiler girdiier Ve içnide memleketin en büyükleri de olan muazzam insan dalgalarının önünde Reca: vnlt? ıka-
nldı.
İran Şahnen telgrafı..
Ayasofya camiinde kend’sine son hürmet vazifesi gösterilirken. o zaman yanmamış bulunan Adliye sarayının direklerinden birinin dibinde yüzü örtülü ve fakir kılıklı bir kadının hıçkı-ra hıçkıra ağlamakta olduğu dikkati çekti. Ailed«*n biri kadının yanına sokula-’k niçin ağladığını sordu. Ve acıklı, meraklı İbret verici bir hikâye dinleri. Hâdise şuymuş:
Meşrutiyeti müteakip Evkaf Nazın olduğu zaman Ekrem bey istipdat zamannıda yağma Haşanın böreği kabilinden dağıtılmış evkafı geri almak istemişti. O sırada Zeyrek civarında oturan bu kadının 3 odalı evini de geri almak icabetmişti Kadın Nazınn huzuruna çıktı. Şehit annesi olduğunu, elinden alınan evin kendisi için hem barınacak bir yer, hem iki odasını kiraya vererek geçinmesine yarıvacak • yegâne gelir olduğunu söyledi. Nazır tahkikat yaptırdı. Kadının dediği doğruydu. Fakat hiç kimseye istisnaî muamele yapamazdı. Evin getirebileceği para 750 kuruştu, Recai zade her ay bu parayı ölünciye kadar bu kadına kendi maaşından ödemişti,.
Onu bazıları para hakkında bir az mümsik sanırlar. Hic değildi. Hayatında böyle yaptığı sayısız yardımlar vardı. Bunun içindir ki en büyük Devlet memurluklarında tam 50 sene bulunmuş olan Recai zadenin ölümünde oturduğu evle 1000 lira paradan başka bir şey kalmamıştı
Fakat kitlenin verdiği manevî kıymet, madde kıymetini unutturacak kadar yüksekti, O günü gelen yüzlerce telgraf arasında bir tanesi bilhassa dikkati çekiyordu.
Tâ Tahrandan gelen, bu telgrafın îran Şahinşahı Recai zadenin ölümü etrafında keüme-leştirilmlş göz yaşlarını gönderiyordu,.
Hikmet Feridun Es
Gl. Elsenhorcer bir Cep otomobili İle cephede Amerikan kıtalarını tefti» ediyor
flahlfe S
A M
13 Mayı? 1945
iKi arkadaşı Yeni bir çaiışma
HER. AKŞAM
Bankadan sve dönünce aoyunda. i mağı (M pek am eder görtnmüyor-Q günü apartmanda sıcak au bulmak larciı: Pakla* birdenbire sorguya ge-kabildi. Hemen banyoya girdi. YUmuo- • .... .
dı.
Sudan lıcnuz çıkmış, kurulanıyor-chı. Telefon çaldı. Kenan telefona hemen Memen yarı çıplak gitti. Arkadaşı Selim'ln sesi farkedilen bir heyecanla şunları söylüyordu:
— Kenan... Baştan aşağı kulak kesilerek beni dinle... Bugün ben bir kaçamak yaptım. Bir güzel arkadaşla beraber sinemaya glttinı. «Yerin kulağı var» derler. Meğer yerin gözü de varmış kardeşim. Beni görmüşler!. Ve havadis şaşılacak bir süratle bizim eve yetişmiş... Bizim bayan benim ağ-unu aradı. İşi senin üstüne attım. «Ben sinemaya filân gitmedim. Mutlaka yine Kenan'ı görüp bana benzetmişlerdir.» dedim. Aman beni bozma kardeşim... Zira mutlaka sana işi soracak...
— Peki amma ben nasıl senin yaptığın İşi üstüme alabilirim? Hem kabahati üstüme alsam bile Pakize inanır mı kİ?.
— İnanır... İnanır... Seninle birbirimize ne kadar benzediğimizi söylemeğe hacet var mı?. Bilmez misin, mektepten beri herkes bizi birbirimizle karıştırır. Seni ben, beni sen zanneder. Hele şu aynını yaptığımız kahverengi kostümlerden sonra!.. Haaa.. Aklımda İken söyllyeyim. üstünde de o kahve rengi kostüm olacak... Yani Pakize sana sorduğu zaman böyle diyeceksin... «Hayalı* sinemasına gitmiş olacaksın .. Yanındaki kadın uzun boylu, kırmızı saçlı, şık bir kadın. Oynanan filinin adı da «Tatlı yalanlar» ıınutftıa...
— İyi amma birader... Ben o «Tatlı yalanlar- filmini görmedim ki? Ya Pakize filim hakkında tafsilât İsterse...
— Bak kısaca sana mevzuu da anlatayım.. Yaşlı bir adam var. Genç bir kıza tutkun... Kız gayetle yalancı... Adam kızın kendisini sevmediğini biliyor. Kız ona mütemadiyen yalanlar söylüyor. Herif bu yalanları bile hile sineye çekiyor... Zira bunlar dünyanın en tatlı yalanlarıdır... işte böyle bir mevzu canim... Sana da baştan başa sormıyacak ya... Anlattığım kadarını ezberle.. Yetişir...
— Aman b?n bu İşi beceremiyece-ğim. Yüzüme gözüme bulaştıracağım galiba.
— Sakın kardeşim... Bml müthiş bir badireden kutarmış olacaksın... Aman dikkat et!.. Yukarıdan birisi iniyor. Merdivenlerde ayak sesi var. Ben konuşmağı kesiyorum...
Ve bundan sonra telefon kapandı. Kenan hayretler İçinde kalmıştı. Bu Selim'in yaptığı olur münasebetsizliklerden değildi. Yap, et, sonra getir kendisinin başına çıkınla... £lur şey mi bu?.. Halbuki Selim ne kadar çapkınsa, Kenan, o derece kendi halinde bir çocuktu. Öyle gizli kapaklı işlerle, kadın maceralarile hiç bir alâkası yoktu.
Hâlâ bornuzu içinde idi. Kurulanmasına devam ederken telefon yeniden çaldı. Bu îefer Pakize'nin asabi s*asl makinenin içinde çın çın ötüyordu: ■
— Kenan bey... Bu akşam meşgul musunuz?
— Hayır efendim.. Bir emriniz mİ vardı?..
— Estafurullah... Bize kadar gelip bir kakvemizi içmenizi rica edecektik Sesinize hasret kzidııc. Eski dots-larınızi unuttunuz. Selim de gelmenizi rica ediyor.
— Peki efendim.. Rahatsız edeyim.,. Ben de ne zamandan beri ziyaret.nizi düşünüyordum.
— Bu akşam yemeğe bekliyoruz,
Mv‘ kkak..
T 1 fim kapandıktan sonra Kenan
kertil kendine:
— Bu gece sorgu gecesi!., dedi.
Evde Pakize Selimle Kenan’ı bir dal: ı bile yalnız bırakmadı. Konuşup anlaşmalarından korktuğu pek be!!' idi. Kaçamak telefonlaşan İki arkadaş da birblrlerile yalnız kal-
cMidyordu. Ntha^et
iKMn’a:
— Bu lıeMa güad Mr filim var... ..Tattı yalanlar» I- Oyniyonlar da mükemmel artistler. Gördünüz mü?..
Kenan kıp kımun toarilerek cevap vwdâ:
— Evet... Bugün gördüm!..
Paklse derin bir nefes aldı. Scllm'in yiteüne baktı. Selim de gülümsedi. ■ NMİ mışl.» gibiye t* harekette bulundu.
Pakize sorguya devam etti:
— Nasıl bir filim bari .. Güael mİ?.
— Evet... Çok gi»el...
Nttiayet genç kadın ağzındaki baklayı çıkardı:
— Sizi bugün sinemada görmüşler.,. Yalnız da değilmişsiniz.
Kenan sarardı:
— Demek yerin hem kulağı, han de gözü varmış... Kırk yılda bir namaz!.. Onu dn herkes görmüş...
Pakize gülüyordu:
— Mamafih ben o bayanı tanırım... Selim sen de bilirsin... Hani seyahatte tanışmıştık...
Selim Kenan'a:
— Vay kâfir vay... Demek böyle ha... Sarı saman altindan su yürütmek... Öyle mİ?. Olur uçanlardan değilsin Kenan... .
Kenan ona hain hain bakıyordu Pakize:
— Fakat kadın hususunda pek zevk sahibi değilmişsiniz... O bayan adam akıllı yaşlıdır. Ve çirkindir de... Değil mi Selim?..
Selim tasdik etti:
— Öyle... Yazık Kenan... Midesizmişsin vesselam!. Bu genç bolluğunda’.
Keııan tenhada bulsa kendisine şu terleri döktüren üstelik de alay eden arkadaşını boğabllirdl.
İki gün sonra Pakize Kenan'a:
— Haydi, haydi uzun etmeyiniz. Gelecek haftaki çayda sizinki de var. Gelin... Hep beraber eğleniriz. Kendisine sizden bahsettim. Adeta hayranınız.. diyordu.
Kırmızı saçlı kadınla Kenan'ın yalandan macerası dedikodu halinde dillerde dolaşıyordu.
Bir gün Kenan'ın karşısına bir adam çıktı ve onat
— Bana bak arkadaş... Ben o peşini bırakmadığın kızıl saçlı bayanın yeni nişanlısıyım... Bir daha onun arkasında seni görmİyeyim... Pena yaparım... dedi.
'Ve sonra küfrederek uzaklaştı. Aradan o kadar zaman geçtiği halde işte hâlâ Kenan'ın bu uydurma macerasından bahsediliyor. Selim bile dedikoduya İnanmış olacak ki ikide bir Kenan'a:
— Sen nesin’- Ne san saman altından su yürüten herifsin... diyor ve başını sallıyor...
yemekle Ke-
(Bir yıldız)
ANKARA RADYOSU:
Bugünkü program
18 00 Dans orkestrası, 18,45 Şarkılar. 19.00 Haberler. 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Salon orkestrası. 20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21.00 Hafif şarkılar (pl.). 21.15 Şarkı ve Türküler, 21.30 Müzik, 20.05 Dans Müziği (pl.l, 22.15 Haftanın spor neticeleri, 22.30 At yarışları neticeleri. 22.35 Dans müziği (pl.l. 23.45 Beherler.
YAREN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Hafif müzik (pl->, 7.45 Haberler, 8 00 Müzik (pl.). 8.23 Gündelik spor servisi, 12.30 Şarkılar. 12.45 Haberler, 13 00 Salon orkestrası.
EGömlekiş"!
BİRİNCİ SİN l» GÖMLEKÇİ |
■■ Teı 2(1098 Sirkeci ,
devri başlarken
İstanbul şehrinin elinden alman bir hak geri verilmelidir
Birleşik Amerikanın batı çorak belgeleri
Bu saha, sulama sistemi sayesinde, yeryüzünün en verimli yeri oldu
yazan: MÜSTAFA RAGIB ESATLI

Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P. VVentnorth Tercüme eden: Vâ - Nü
Omuzları karanlıkta birbirine sürtünüyordu. Julienln endişeli bir hali vardı. Ama bel, İçinde bir ferahlık duyar gibi oldu. Demek kİ Jullen onunla meşgul. Bundan dolayı pek memnun oldu.
— Garip hâdiseler cereyan etti. Bu sabah Ellen’i yollamak mecburiyetinde kaldım. Daha fazlasına tahammül edemedi.
Jullen:
— Peki amma, ne oldu, ne bitti?
— Gene bahçe kapısı vuruldu. Bir inilti işitildi. Belki Marmaduke'dlr. Bir tuzağa tutulmuştu da kurtuldu sandım. Ellen'ln İtirazına rağmen aşağıya İndim. Hizmetçim zaten korkmuştu. Asabiydi. Bununla beraber. beni kapının Önüne kadar götürdü. Kanadı açtığım vakit, hlzemt-çlmle benim aramızdan bir şey akıp geçti. Bütün ışıklar söndü. Ellen de bayılır gibi bir hal aldı,
, Amabel, nefes nefese soluyacak kadar heyecanlanmıştı. Kısık bir sesle çabuk çabuk konuşuyordu. Jullen, onun koluna glrd' Kadının titrediğini hissetti.
Amabel devamla;
— Onu yukarıya nasıl çıkartabildim, bilemiyorum. Ortalık zifiri karanlıktı. Bir miyavlama işltülyordu. Sanki evin her tarafından, Ellen yürüyemez halde olduğu İçin onu, kavramıştım. Ağlıyor, İnliyordu. Ah, Jullen, pek feci bir vaziyetti.
— Tasavvur ediyorum. Demek ki, sokak kapısını açtığınız zaman, aranızdan bir şeyin süzülüp geçtiğini hissettiniz?
— Evet.
— İçeriye sığınmak İstiyen bir kedidir.
— Değildi. Geçerken omuzuma sürtündüğünü duydum.
— İhtimal atlamıştır.
• — Hayır, hayır. Hem omuzuma, hem yüzüme süründü. Aramızdan geçen İnsan şeklinde bir şeydi. Hem ışıklar, Jullen? Işıklan kim söndürmüş olabilir? Her halde elektrik lâmbaları, kapının açılmasından hasıl olan rüzgârla sönmüş değildir.
İkisinin de dimağına aynı düşünce saplanmıştı. Fakat söylemediler.
Nihayet, .Tüllen:
— Demek kİ, Ellen'ln glUiüini söylüyorsunuz.
Beş sene sekiz ayı dolduran Avru-padaki harb ateşinin sönmesi üzerine İnsanlık âlemi, bu eski, medeni kıtayı kaplıyan müthiş olr harabe 1le karşılaştı. Bu acıklı manzara, mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda kalkınmak İçin hemen diizen işine koyulmak zaruretini hissettiriyor. I Önümüzdeki günlerde, her bakımdan, yaraları sarmak, İktisadi, İçtimai sefaletleri önlemek üzere, yıllarca sürecek, büyük bir çalışma devrinin açıldığını göreceğiz. Bu devirde bütün Avrupa milletleri, her geçen günün, saatin, hattâ dakikanın israf edilmemesine dikkat edeceklerdir.
Bin kere şükredelim: Bizim gibi harb fâcialarından uzbk kalmış bir memlekette, gerçe, bu l.adar acele istiyen bir durum yoktur. Şehirlerimizde, köylerimizde başını sokacak bir dam altına, sıcak bir juvaya sahip ve nafakasını, iyi kotu, bulabilecek bahtiyar bir mevkie maliktir. Fakat demokrasinin, hürriyetin zaferi, insanlığa yeni, mesut bir devir müjdelediğinden ve her millete medeniyet sahasında İlerlemek hakkını verdiğinden yeni açılacak büyük çalışma savaşında bizim de — kendi ihtiyaçlarımıza uygun — hissemizin büyük olacağı tabiidir. Bu çalışma programı, o kadar dallı budaklı ve gentş olacaktır ki burada bunlan sayıp sıralamak bile sütun doldurur Şu muhakkaktır kİ yürüyeceğimiz uzun yolu aydınlatabilmek İçin, elimizde bilgi ve kültür meşalesi bulunmazsa derhal sendeler, yuvarlanırız. Bu Asırda milletleri bilgisizlik kadar ezen, yokluğa sürükilye.n daha feci bir tehlike yoktur. Cumhuriyet rejiminin. milletin bilgi ve kültür seviyesini yükseltmek üzere, başta İlk öğretim olarak, ehemmiyetle eline aldığı büyük İlim ve terbiye dâvasının başlıca sebebi budur.
Bu arada şehirlerimizi, köylerimizi en medeni ve mesut refah seviyesine ulaştırmaktaki milli kararımızı, şimdi, bir kat daha tatbiki mecburuz. Zaten, yıllarca evvel başladığımız bu işte, harb dolayıstle. tabii bir yavaşlama geçirdik. Bundan sonraki çalışmamızı, aradaki aralığı kapatacak bir ölçü He. denkleştirmekten başka çare yoktur. Şehirlerimizi, kasabalarımızı yeni baştan düzeltmek. Türk milletinin medeni ve demokrat dünyadaki. şerefli mevkiine uygun, bir dereceye getirmek lâzımdır. Bu alandaki her gayret, halkın sosyal seviyesini olgunlaştıran başlıca sebep olacaktır. Halbuki bu gayeye ulaşabilmek İçin İhtiyaçlarımız, yalnız göze batanlardan ibaret değildir
Meselâ İstanbul'u ele alırsak, bu ( büyük ve eşsiz şehrin istediği işler,' yüz milyonlarca lirayı yutacak kadar çoktur. Alâkalılar, yalnız lâğımlarının, çukurlarının kapanması yolunda elli milyon liradan bahsediyorlar. ’ Lâkin şehrin refah ve İmarını sağlamak için yalnız yol yapmak, meydan. park açmaktan İbaret sanmak da derdi bir trafından görmek demektir. İstanbul’un henüz tamamlle1 el sürülmemiş sosyal, sağlık işleri, halkın geçinme zorluklarını giderecek iktisadi meseleleri vardır Bunla-, rm da mühim bir kısmı, büyük gelir kaynaklanna dayanan zor şeylerdir. Bu büyük para nereden, nasıl bulunacaktır? Bu ayrı, halli kolay olmı-yan bir meseledir.
Fakat İstanbul şehrine ait bazı gelirler vardır ki şehir yıllarca bundan mahrum kalmaktadır. Buna kuvvetli
bir misal vermek mümkündür. Elektrik, tramvay ve tünel İdaresinin 1944 yılı bllftnçosunu ele alıyorum: Bu bilançoya göre idare — yekûn itibarile kaydediyorum — mâliyeye bu sene içinde 2,968,328 lira 09 kuruş ödemiştir. Bu para. İstanbul belediyesinin umumi bütçesine göre epeyce mühim bir yekûn tutmaktadır. Bu paranın bir kısmı elektrikten alman istihlâk, bir kısmı tramvay ve tünel gelirinden tahsil edilen nakliye resimleri, üst tarafı da kazanç, buhran vergileriyle zamlarıdır.
«Âmme hizmeti» ni yapan bu mü-* esseseler, ticari mahiyette ve hissedarlarına muayyen miktarda «temettü» getirici mahiyette inidir? Kanuni ve hukuki vaziyetlerine göre kârları evvelâ müesseselerin ıslâhat ve tekâmülüne sarfedllecek, sonra da belediyeye bir gelir kaynağı teşkil edecektir. Zaten şirketlerden satın alınıp da belediyeye devredilmelerinden maksat, yaln- işletme işini şehre vermek değil, daha ziyade şehre yeni bir varidat İmkânı temin etmek içindi.
Burada asıl ?arip olan taraf şudur: Elektrik, tramvay ve tünel işletmeleri. şirketler tarafından İdare edilirken. bu gibi vergilerden hiç bLrile mükellef değildiler. Şimdi hazînenin aldığı bütün bu vergi ve resimlerin tutarı, şirket hissedarlarının kâr bilançolarını kabartıyor ve bu para da memleket dışına çıkıyordu. Halbuki bu teşekküller, devletçe satın alındığı zaman, şirketlere alt «bütün hukuk ve vecalbi ile» belediyeye devredilmişlerdi. Vaziyet öyle bir hale gel-selere yükletilen «bütün 7ecaibl İfa» etmekte, fakat «hukuk» undan ka> etmekte, takat «hukuk» undan çok şeyler h betmektedir!
Yurdun her tarafında olduğu gibi İstanbulda da, "yeni sulh devresinin başladığı bugünlerde, büyük bir çalışma savaşına gireceğiz. İstanbulun muhtaç olduğu geniş ölçüdeki gelirlerden bir kısmı olsun, elinden alınan bu paranın asıl sahibine bırakılma-sile temin edilir.
Cumhuriyet mâliyesinin şehir halkının bu en tabii hakkını tanımakta daha fazla geclkmlyeceğlne inanmamak için başka bir sebep yoktur. Demokrasi idarelerde «halk» m hakkı, her şeyin üstündedir.
K AKŞAM S
Abone bedeli
Türkiye Ecnebi
2800 kuruş 5400 kuruş
1500 * 2900 »
800 * 1600 >
tebdili İçin elli kuruşluk
Senelik
6 Aylık
3 Aylık
Adres
pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşleri: 20765 — İdare: 20681 Müdür: 20497
C&maziyelâhır 1 — Hızır 8 İmsak Güneş Öğle İkindi Ak. Yatsı E. 7.25 9.28 4.53 8.49 12.00 1.49 V. 3.42 5.45 13.10 17.08 20.18 22.06
idarehane BabIâli civarı
Acımusluk sokak No. 14
Amerika Birleşik Devletlerinin tahminen dörtte biri olan 48 eyaletten yedisi eskiden tamami-le çorak bir çöl halindeydi Roc-key dağlarından batıya, Pasifik sahillerine doğru, ve Kanada hududundan güney istikametinde Meksikoya kadar uzanan bu kurak havali sulama sayesinde Amerikanın en zengin meyva-lıklannın, ve senede 4 defa mahsul veren verimli tarlaların bulunduğu kıymetli bir arazi haline getirilmiştir.
Amerikan Batı bölgesini dünyanın en münbit arazisi haline getirmeğe muvaffak olan bu bölgenin çalışkan çifçileri, buraya1 ilk ayak bastıktan zaman, dün-’ yanın diğer taraflarında asırlar-! dan beri tatbik edilmekte olan sulama işleri hakkında hiç ma-' lumatlan yoktu. Fakat bir çok hatalar yaparak, fazla mtsaî ve para sarfederek edindikleri uzun tecrübeler neticesinde zengin fakat çorak topraklarını dağlardan indirmeğe muvaffak oldukları kıymetli su sayesinde besli-yerek âzami istifade etmenin usullerini öğrendiler.
Hudut sistemi
Hudut sistemi namile şöhret bulan açık geniş bir hendeğin içine doldurulan suyu taşırma usulile yapılan sulama sistemi Birleşik Amerikada asırlardan beri kırmızı derililer tarafından tatbik edilmekteydi. Batıya ilk yerleşen çifçiler, bu çok ekonomik ve az işçilik istiyen sistemi daha inkişaf ettirerek topraklarını verimleştirmeğe başladılar.
Batının bir çok yerlerinde hâlâ tatbik edilmekte olan bu eski sistem sulama, 75 metre boyunda 22.5 metre genişliğinde hafif bir meyille alçalan muazzam bir hendek içine su doldurularak yapılır. Hendeğin her iki ucunda açılıp kapanabilen iki büyük kapak vardır. Havuzun alçak seviyede bulunan kısmındaki kapak açılarak, kanallar vasıtasile su tarla’ara kadar sevkedilir. Ana su havuzunun büyüklüğü, arazinin meyline: toprağın cinsine ve su miktarının bolluğuna göre değişir.
Su hendeğinden kanallar vast-tasile getirilen su, arazinin her tarafına yayılması için tarlaların sathı her 30 metrede bir yerine göre 21/2 - 30 santim bir meyille alçalmak tadır. Bu meyil suyu çabuk emen gevşek toprakta daha fazla ve suyu geç emen sert toprakta ise daha azdır. Bu sistem ile sulanan tarialann satıhları gayet ihtimamla düzeltilerek matlup meylin hatasız olarak verilmiş olması şarttır. Aksi takdirde düzgün olmıyan satıhlı bir tarladaki ufak tepeciklere su nüfuz etmez ve bittabi bu kısımlardaki ekinler verimsiz olur.
Beton künklerle sulama
Kalın künkler içinde getirilen bol miktarda su ile yapılan sulama, açık hendek sisteminden çok masraflıysa da, o nispette
dayanıklı ve fazla randıman temin etmektedir. Uzaktan künklerle getirilen suyun mecrasında daima bir ihtiyat su deposu inşa edilir ve bu suretle fazla tazyik dolayısile künklerin patlamasının önüne geçilir.
Toprak 76 santim kazılarak künkler yerleştirilir ve bu suretle çift sürülürken künklere bir zarar gelmez. Yarım hektarlık bir araziye döşenen künklerin fiati 100 dolara baliğ olduğundan bu sistem irva ve İska, diğer metodlara nazaran çok pahalıdır. Bilhassa KalifomiyanınLJL muazzam meyva bahçeleri veO bostanlan kamilen bu sistemleû-sulanmaktadır,
Son günlerde Birleşik Asneri-'g ka'da sulama işleri o kadar fazla inkişaf etmiştir ki, arazi sa- C hibi bir çifçi; evvelâ bir ziraat.2 mühendisine müracaat ederek {O toprağının evsafını ve hangi mahsule elverişli olduğunu öğ- > renir, ve bilâhara mühendis tarafından çizilen plâna göre mat- Q) lûp sulama tesisatını döşetir ve»fc bunu müteakip de arazinin sathı düzeltilir ve ekim yapılır. _Q
Fıskiye sistemi U
Daha fazla bostan ve meyva (D bahçelerinde kullanılan diğer'Jg bir sulama metodu da, delikli (jj uzun borular içinden akıtılan Jr tazyikli su, havaya doğru fıskiye'** gibi fışkırarak tıpkı tabiî yağmur gibi araziyi sular.
Birleşik Amerikanın batı havalisinde bu üç çeşit sulama sistemi kullanılmakta ise de, bunlar arasında en fazla taammüm edeni ucuza malolan açık hendek metodudur. Gayet basit gibi görünen bu sistem tatbik edilmeden evvel arazi iyice tetkik edilir: kazılan su yollarına lüzum görülen meylin verilmesi icabe-deı. Hazneden su salıverildiği vakit, şayet su fazla süratle akarsa, yolun cidarlarını çatlatır ve takıntılara sebebiyet verir. Bu takdirde su yolunun fazla meyilli olduğu anlaşılır Çok basit gibi görünen hafriyat amel iyesi ekseriya bir mühendis tarafından çizilen plâna göre yapılır. Hesaplanmış tam meyilli bir su yolu sayesinde’ masraf, emek ve sudan tasarruf olunduğu gibi kanalın kenarı da çatlamaz ve su ziyan olmadan muntazam bir süratle akarak arazinin her tarafına dağılır.
Ucuz veya pahalı metodlar sayesinde senede 5 santim yağmur gören ve eskiden «Amerikan çölü» namiyle şöhret bulan Amerikanın çorak batı havalisi memleketin en sevimli ziraî sahası haline gelmşitir. ..............
* Vali muavinliği vekâletinde bulunan Beşiktaş kaymakamı B. Sairinin Beyoğlu kaymakamlığına, Beyoğlu kaymakamı B Bekir'in de Adapazarı kaymakamlığına tâyinleri emrinin geldiğini yazmıştık. Beşiktaş kaymakamlığına tâyin edileceği yazılan Adapazarı kaymakamı Sivrihisar kaymakamlığına tâyin edileceğinden Beşlktaşa kimin tâyin edileceği henüz belli değildir.
— Evet, gitti. Zavallıcık! Beni bı-1 rakmak İstemiyordu. Fakat bu derece heyecana tahammülü yoktu.
Jullen. genç kadının kolunu İyice tuttu.
— Peki siz? —dedi.
Amabel, sinirli sinirli güldü:
— Ben mİ? Görüyorsunuz, ben sakinim. Hele sl2inle konuşmam, kalbime pek büyük bir ferah verdi.
— İyi amma, o evde sizin yalnız başınıza kalmanız doğru değil. Haydi geri dönelim. Sizi Berkeley'lere bırakayım, onlar memnuniyetle misafir ederler.
Amabel:
— İki yilz İngiliz lirasını kazanmam lâzım. —dedi.— O ciheti unutuyorsunuz.
— Pekâlâ... Öyleyse bırakın da sizin yanınızda ben kalayım. Aşağıki salonda yatarım. Seslenirseniz duyarım.
Amabel, teessüfle:
— İmkânı yok!
— Niçin?
— Tabii,,. Âlem noktasından...
— Bunun ehemmiyeti yoktur, zannediyordum.
— Şehirde İhtimal ehemmiyet vermezler. Halbuki köyde... On beş senelik tecrübem var. Bu cihet pek mühimdir. Ne büyütürler, nasıl dallanıp budaklandırırlar, tasavvur edemezsiniz.
— Kimsenin haberi olmaz.
Amabel, azıcık başını kaldırdı.
Jullen, bu hareketi gördü ve mânasını anladı.
— Âlem ne derse desin... Alemin dediği yerin dibine batsın. —dedi.
Sükût İçinde yürümekte devam ettiler. Hava ağır ve rütubetllydL Yolun kaypak bir hali vardı. İki tarafta yüksek çitler, âdeta bir duvar teşkil ediyordu.
Bir müddet sonra, Juilea başını hafifçe çevirdi ve sordu:
— Köpeğinizi geri getirecek misiniz?
Amabel, tereddütle:
— Öyle bir fikrim yok.
— Niçin?
•— Bilmiyorum,
Fakat, sesinin İfadesinde şu mâna vardı: «Sebebini söylemek İstemiyorum.»
— Buna rağmen bir köpeğiniz ol-ımak lâzım.
Amabel, cevap vermiyordu. Jullen de ütülüyordu. Kadınlar ne İnatçı ne kadar garip! Konuşmak lcabettlği zaman susarlar, susmak fajabettlği zaman konuşurlar.
— Gettrmementada ne sebep var? —diye sordu.
Genç kadın kolunu birdenbire çekti.
— Bilmiyorum, Jullen. Bu işin içinde bir takım harikuladelikler var.
•— Köpeğinizden mi balısedlyorsunuz?
— Evet. Evvelâ, onun gidişi beni son derece şaşırttı. Bu hayvan, yanımdan ayrılmasını hiç İstemezdi. Soğuktan, rütubetten nefret ederdi. Ocak yanında ya tınıya bayılır. Fakat, meselâ ben bahçeyle uğraşırken hava ne kadar fena olursa olsun gene yanımda kalır. Tabii buraya dönmesini tercih ederim. Fakat mütemadiyen inildiyor. Bu da sinirlerimi bozuyor. Nasd oldu da yanımdan kaçıp gitti, iıayret ediyorum. Burada ocak yanıyor, Bıçak yerden ayrıldı; yağmur altında kaçtı gitti. Jullen! Benim evim buradan kırk kilometre Uzaktadır. Anlıyanuyorum, doğrusu. O kısa bacaklı hayvanın bu kadar bir mesafe katetmeslne maddeten İmkân yoktur.
— Fakat her şeye rağmen, hayvanın geri gelmesini niçin İstemediğinizi İzah etmediniz.
— Bilmiyorum... İzah edemiyorum Bir hâdise olacakmış gibi geliyor. Ben, kemdi şahsıma tehlikeyi göze alırım. Fakat, savatlı Marmaduke'yl o telıllkey* atmak fikrinde değilim.
Jullen*:
— Buna rağmen yanmada bir köpek otanalı! —dedi.
Telîrar sustular. Ağır ağır yürümekte devam ettiler.
Eve vardıkları zaman, Jullen:
— İçeri girebilir miyim? —diye sordu.— Şayet müsaade ederseniz, bazı şeylere bakmak istiyorum.
Amabel kapıyı açtı. Küçük salona girdiler. Bunun üzerine Jullen, İzahat verdi:
— Burada bir telefon vardı. Evle bahçıvan kulübesi arasında İrtibat tesis ederdi. Halalarımın ölümünden bir İki sene evvel bu mevcuttu. Madam Brown’un kocası bahçıvan olduğu için, lcabettlkçe onu çağırmak İçin kullanırlardı.
Amabel:
— Ben telefonu görmedim. —dedL
— Biz buraya geldiğimiz zaman pekâlâ İşliyordu, üç sene evvel Geor-ges’la ben kullandık.
— Ben telefonu görmedim, —diye tekrarladı.
Genç kadının İşgal ettiği odaya birlikte gittiler. Jullen:
— Burada, pencerenin yanındaydı, —dedi.— Yazı masası telefonu örtüyor.
Odanın öteki tarafına gitti. Ya* masasını çekti. Hakikaten de, duvara asılı bir telefon makinesi gözüktü.
— İşte! Siz burada kalın İsterseniz, ben de kulübeye kadar gideyim. Telefon İşler vaziyette midir, görürüz. İhtimal ki pillerin temizlenmesi lcabedecektir. Piller şu taraftadır. Madam Brown bunlan patlıyan bir şey zanneder.
(Arkası var)
Sahile T
bir kısmını kendisi yapıyor
Avrupadaki Müttefik kuvvetlerinin başkomutanı general Eisenhower, 29 seneden beri evlidir. Refikası madam Marie Elsenhower Birleşik Amerikanın orta garp kısmına mensuptur, riyali saçlı ve neşeli bir kadındır, Madam Eisenhover, vakti!e Panamada, Fiüpinierde, Pariste ve Amerikanın muhtelif tasımlarında kocasına refakat etmiştir.
Madam Eisenhover, bugün 46 yaşındadır. Enerjisinden hiç bir şey kaybetmemiştir. Şimdi, Va-şingtondaüti bir apartmanda ikamet etmekte, sade bir asker karısı iştiyakile kocasından mektup beklemektedir General Ei-senhower kendisine muntazaman 5-6 satırlık mektuplar yazmaktadır. Madam Elsenhower de. ayrıldıkları günden beri hiç bir suretle ihmal etmediği sahifeler dolusu mektuplarını muntazaman haftada 2 defa yazmaktaki-.
Çeçen sene haziran ayında ırtdam Efsenhower, oğlu John* un Birleşik Amerika asker! akademisinden mezuniyetini beklemek üzere West Point'de bulunduğu bir sırada, istilânın banladığım ve kocasının büyük Bur-tarnıa vazifesine başlamış olduğunu öğrenmşiti.
Sabahın ilk saatlerinde gazete satan bir kadın, kendisini uyandırarak bu haberi vermişti.
Tam mânasile bir sürpriz teşkil eden haber karşısında madam Eisenhower:
— Niçin bunu bana haber veren olmadı?.,. Çok heyecanlandım. demiştir.
Madam Eisenhover o gün sabahtan akşama kadar radyodaki tebliğleri dinlemişti. Arada sırada göri erinden yaş akmasına rağmen, her zamanki enerjisini muhafaza ediyordu
Gayet faal bir hayat geçiriyor
Kendisine yakın olanlar tarafindan «Mamie» diye çağırılan madam Elsenhover. umumiyet ftbarle gayet neşeli, çok çalışmaktan hoşlanan bir kadındır. Bilhassa hayatı faaliyet ve değişiklik içinde geçmiştir. Kendisini mütemadi surette hayata uydurmağı tam m&naslle bilmiştir. Madam Eişenhower, 1648 senesinde Atlantiğf geçen bir aileye mensuptur. Babası John Shel-don Doud, Birleşik Amerikanın bir çlflîk eyaleti olan Lowa'da Elvina Mathilda Carlsen’le evlendi ve böylece, Marie doğmuş oldu. Daha sonra Denver ailesi Colorado'ya yerleşti. Fakat, her sene kışın San Antonio (Texas) dakl taşlık evlerine gidiyorlardı.
Genç Elsenhower burada, 1915 senesinin sonbahar mevsiminde Marla İle tanıştı. Kulüpte, bir arada yemek yemişlerdi. Yemekten sonra Eisenhower:
«Muhafızları teftiş edeceğim. Biz de benimle birlikte gelir misiniz?» diye sordu.
O günden sonra, ailenin evinde bir çok günler geçiren Elsen-hower, 1916 senesinde Marie, Eiscnhower’in çocukluk devresi, nl geçirmiş olduğu Abilene'e gitmişlerdi. Burada karısile annesi tanışmışlar ve derhal btrblrlerln-den hoşlanmışlardı
San Antonio*ya döndükleri vakit madam Elsenhower, İlk evini kurmuş bulunuyordu Küçük bir mutfakta yemek pişiriyordu, Fakat, o zamanlarda kocası kendisinden daha ziyade yemek pişirmekten hoşlanıyordu. Madam Elsenhower, kocasmm daima ev Işlerlle meşgul olmaktan hoşlandığını bilirdi. Eisen-hower, üniformasını ütülemekten, akşamlan kâğıt oynayıp, sabahlan at gezintileri yapmaktan pek çok. hoşlanmaktadır. Elsenhower, yemek hususunda pek müşkllpesent değildi. Fakat, çiğ soğan yemekten dalma hoşlaşmaktadır.
Ailenin İlk oğlu, San Antonlo-da doğmuştu
1933 senesinin yaz mevsimln-, de, ikinci çocukları John doğmuştu,
1941 senesinin aralık ayında Japonlar, Hawai'ye hücum edince Eısenhower, ailesi tekrar San
Madam Eiseahower
Antonio'ye dönmüştü. General Eisenhotver, derhal Vaşington'a davet edilmiş ve ‘karısına telâşla, şöyle demişti:
«Randolip Field'de, beni götürmek için bir uçak bekliyor. Belki de orada bir kaç gün kalacağım. Sadece küçük l>ir bavul dolusu eşyaya ihtiyacım var.»
İşte, bu şekilde general Eisen-hower, beynelmilel bir şöhret âlemine girmiş bulunuyordu. Bundan sonra, Vaşingtonda kocasına iltihak eden madam Ei-senhover, kendisile kısa bir müddet bir arada bulunabildi. Arası çok geçmeden general, denizaşırı bir yere gitmişti. Madam Eiserihower, kocasının mütemadi ve seri terlilerini ancak gazetelerden öğrenebiliyordu.
Hem kocası ve hem de oğlu askerî hizmette bulunan madam Elsenhover, Vaşingtonda sakin bir hayat geçirmektedir. Oturma odasında John’un bir yağlı boya resmi, piyanonun üzerinde de E!senhower’in şimal! Afrikadan göndermiş olduğu bir resim göze çarpıyor.
Madam Elsenhow er şunları söylemiştir:
— Kocalan askere giden her hangi bir Amerikalı kadından kendimi farklı bulmuyorum.»
Madam Eisenhcrver, alış verişini ve ev İşlerinin büyük bir kısmını da kendisi yapmaktadır. Denizaşırı hizmetinde bulunan tanıdık subayların refikalar!İp daimi surette irtibata vardır. Amerikan kadınlarının gönüllü.1 servisi için bir çok saatler çalışmaktadır.
Şimdilik madam EIsenhower, kocası tarafından daha kısa blı zaman zarfında tahakkuk ettirilmesi imkân dahilinde olduğunu ümit ettiği zafer gününü beklemektedir.
Çocuğunuza Dadı
Bulmak için
.Ak,™. ın KÜÇÜK İLAN. LAR en süratli ve en ucuz vasıtadır.
DOKTOR
Fethi Erden
LABORATUVARI
Kan, idrar, balgam, mevaddı gaita tahlilleri ve (İdrar ua.ıüa-sfle gebeliğin ilk günlerindeki katî teşhisi) yapılır.
Beyoğlu, Taksime giderken Meşelik sokağı Ferah apartı-manı Tel. 40534
| - İŞ ARIYANLAR
İNGİLİZCEDE TECRÜBELİ BAYAN ÖĞRETMEN — İlk, orta, lise talebeleri ilerletip, imtihana hazırlar: Konuşmalarını ilerletmek suretlle bir kaç saat refakat edebilir Akşam'da T. B. C.8028
KUYRUKLU BİR PİYANO — Satın alınacaktır. Elinde mevcut olup satmak ietl yenler marka ve evsafı İle birlikte 1002 posta kutusuna bUdirü-raef!__________________■ 9017 _ 2
YEŞİLKÖ1DE SATILIK YENİ KÖŞK — İçi, dışı yağlı boya. B oda, 2 sofa, geniş bahçe. Mobilyalı boş olarak derhal teslim. İstasyona 1, denize 5 dakika mesafede. Halkalı caddesi 19. Telefon 23632. Görmek İçin 18 No,_____________9Qi ı _ 2
SATILIK ARANIYOR — İstanbulun her semtinde satılık ev, apartman aranıyor. (Deney Emiâk'e) Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han 1 telefon 43840 7099
TECRÜBELİ MUHASİP - Kanuna uygun defterleri tutar, İyi Türkçe, Fransızca, daktilo bilir. Kısmen veya biitün giln İçin genç bir bay, cindi bir
SATILIK BUZ DOLARI — 7 ayak
KelVlnatör havuzu General elektrik..
Müracaat. Saraçhanebaştnda 275 mı- ( , _____ _____
maralı muhallebici dünkkânma. Te-, dikte İstasyonda ve hat boyunda tnk-lefon: 21607. 8028 ‘ ' * "* ~
I SATILDI GENİŞ ARSALAR — Pen-
ACELE SATILIK BIÇKI ŞERİT MA-_ . _ 1 NİNESİ —- Fransız malı yüzlük ve
müsssesede İş aramaktadır. Referansın beygirlik motorile beraber. Bir de verebilir. Akşam'da J. S. rumuzuna freze biîtün teferruat) tamam olarak müracaat. . 8085 .... - - - - -
— 4 sftle de verilir. Müracaat- Pendlkte Stadyom sokak No. 62 şevki Atasayan 9016 - 3
BİR BAKTERİYOLOG VE BİR DOKTOR — İstanbulda yahut yakın taşrada uygun ücretle her hangi vazife istemektedirler, Akşam'da B. D rilmuvımn m-nupla müracaat.
SAYIN AVUKAT VE (MÜESSESE SAHİPLERİNE — Avukat yanında çalışmış yaahane ve muamelâtı takipte tecrübeli biri vazifeye hazırdır. Akşam’da (Çalışkan) adresine yazanız 8094 — 1
TECRÜBELİ MUHASİP — Muayyen gîiıı ve saatlerde çalışarak her nevi muhasebe işlerini görür. Akşam'da »Muhasip» rümuzuna müracaat 80B8 - 1
MALT MEVZUATA VAKIFIM — Devlet devairlnde muhasebecilikle uğraştım. Muhaberat ve mubayaa işlerinden anlar, kanunî şekilde defter t: tarım. Askerlikle alâkam yoktur Ticarethane ve şirketlerde muvâkkat veya daimî olarak çalışabilirim. Akşam da (Ferdi) rümuzuna tahriren bildirilmesi. 9019 — 1
BÜRO MEMURU — Yazı içleri, Türkçe, Fransızca, Rumca. Daktilo Bilir, hesap makinesinde çabuk yazan c-ld.H bayan iş aramaktadır. Referans vardır. Akşamda B, V, 9020 — 1
GECE UYKUSUZLUĞUNA MÜTEHAMMİLİM — Eski yeni yazı Ve hesap bilirim, otel kâtipliği ve emsali İş lsti’'ı ,rum. Ketlllm var. a ıramda jjj-çük Kânlar S. O. S. 9021 —
ERKEK ahÇI iş ARIYOR — Alafranga, alaturka yemek pişirmesini bilir Bolulu bir ahçı iş aramaktadır. Beyazıtta Bakırcılarda Ahçlar kahvesinde Ali Rızaya müracaat. 9052 —
KALORİFERCİYİM İŞ ARIYORUM — Üç sene Dizel motörlerinde çalıştım. İstiyenler Akşam’da R, s. m-rümuzuna mektupla müracaat, 9051 —
İŞÇİ ARIYANLAR
İŞÇİ ARANIYOR — Boğaziçi lisesi için erkek ve kadın işçiye lüzum vardır. İsteklilerin temiz kâğıtlffrlle Ar-navutköyünde ilse müdürlüğüne müracaatları. 9000 — 1
YAZLIKTA — Bir villâda oda hizmetini ve ülii işlerini yapacak bir bayan sramyor. KaTaköy, Necabl Bey caddesi 41 - 43 Demlrtoağ han No. 18, 8099 — 1
1AZI.TKTA — tkl kişilik ailenin yemek, çamaşır, ev İşlerine bakacak bir hayan aranıyor. Karaköy, Necati Bey caddesi 41 - 43 Demirba£ NO- 18. 8098 — 1
ERKEK AHÇI VE BİR HİZMETÇİ IRANIYOR — Zonguldak İçin bir katı koca ve yahut yalnız bir kadın flhçı isteniyor. Osmanbey Rumeli caddesi Af itap apartmanı 3 No. ya müracaat. 8064 —
LİSAN BİLİR — Miirebblye İle diplomalı ameliyathane idare eden bir
aranıyor. İatlyenlerln Cağoloğlu Sıhhat yurduna müracaat. 9042 . —
OPERATÖR ARANIYOR — BİT İn-tertlype makinesi İçin bir operatör aranıyor. Müracaat: Telefon: 44006. 0032 — 7
ÇOK iri — İngilizce ticari muhabereye vakıf bir bayan aranıyor. Müracaat: Tatolrn, Kristal han No. 9/15. Telefon: 82588. 9(M —
SATILIK EŞYA
SATILIK STİL ENDAM AYNASI — Stil ayaklı bir endam aynası satılıktır. Telefon 81986. No. ya müracat. 8038 — 2
ACELE SATILIK DENİZ M ÖTÜRÜ — İngiliz Vikers Peter markalı çift silindir mazotla çalışır. 00 beygir takatmda bütün akşamı mükemmel ve az kullanılmıştır. Uygun fiatle acele satılıktır. Karaköy Rıhtım caddesi No. 15 e sorulacaktır. 9010 — \
FRİGIDAİRE MARKALI BİR BUZ DOLABI — Acele satılıktır. Adres: Osmanbey Şair Nigftr sokak Kitapçı Apt. 06/5 8090 —2
AZ KULLANILMIŞ — Tango 4 Hohner 120 başlı 4 sesli bir akordeon Sandal Bedesteninde 14 mayıs pazartesi günü 13 de satılacaktır. 9012 .
ARABA ÜSTÜNDE — Benzin motö-rile akupie liç parmak Sontırfuş tıı-
satılıktır. Sahibi dışarı gideceğinden Tahtakal? Kutucular caddesi 69 numaralı dükkâna müracaat. 9033 — 5
SATILIK KOTRA — 7,5 metre boy kamaralı 2 yataklı tuvalet lâvabo ve yelken lerlle komple spor ve denize mukavim mükemmel vaziyette bir kotra satılıktır. Pazarlık ve malûmat için 42101 No. ya telefonla müracaat.
9050 - 2
ELEKTRİK MOTOR VE DİNAMOSU — Atarple ve tablosu ile iki takını satılıktır. 1.20 ve 1,75 Mlowat. Karaköy Palas 0 ncı kat 11 No. Telefon: 42-564. 9041 _ 1
15ETONİYER — 125 ve 150 Ve 175 litrelik üç adet beton makinesi satılıktır. Kûraköy Palas 6 ncı kat 11 No Telefon: 42524 0042 — 1
- Kiralık - Salı 1 ı k
3000 LİRAYA AHŞAP SATILIK EV— 5 oda, elektrik, kuyusu, bü^mk bahçesi. Feriköy Çobanoglu sokak 20. Pazarlık için Fatih Macar Kardeşler caddesi 31. 8091 — 1
CİHANGİRDE ACELE SATILIK ARSA — Marmaraya nazır bir dönüme yafan arsa satılıktır. İmar plânına uygun İnşaat ruhsatiyesi vardır. Cihangir Susam sokak 26 Diirdane apartmanı kapıcısı Halil'e müracaat. 8093 - 1
YA7IHANE ARANIYOR — Bahçe-kapı; Sirkeci veya Eminönünde telefonlu bir veya iki odalı yazıhane aranıyor. Posta kutusu 321e mürocat edilmesi. 8097 — l
İTLİK BOYAHANESİ — Eşya ve takımları satılık: dükkânı kiralık müracaat - Bakırköy Yenimahalle On Temmuz caddesi No, 32. 9903 - 2
FENERBAHÇEDE KİRALIK VE SATILIK KÖŞK — Belvü Öleli yakınında tramvay caddesinde muntazam bahçe İçinde mükemmel mobilya, telefon, Frijider, piyano, her türlii konforu havidir. Müracaat Tel: 82545 ve yahut: Yakın bakkal. 9002 — 1
ŞİŞHANE CİVARINDA — Dokuz daire iki diikkânlı İyi İrattı sağlam yapılı bir apartman acele satılıktır. P, K. 1445 Galata Tel. 40311 9005 —
FENERYOLUNDA — Geniş cepheli İçinde küçük bir evi de bulunan çam ağaçlı iki dönüm bahçe uygun bir fiatle satılıktır. Tel: 49311 9007 —
BAHARİYEDE VİLLÂ — Kadlkö-yünde Süreyya sineması tramvayının caddesi Üzerinde bahçeli, kaloriferli, çok muhteşem bir villâ acele satılıktır. Akşam’da Eviş ritanuzuna müracaat. 9022 — 1
BEYAZITTA — tmar durumunda tramvay güzergâhı olan ve Floryadan Pendiğe kadar Marmarayı kucaklı-yan şayanı dikkat bir arsa çok emsaline nazaran çok tilıven bedelle artılıyor. Akşam'da Dvlş. 9023 — 1
8500 LİRAYA BOŞ TESLİM — Bey-oğlunun güzel bir semtinde kâglr beş odalı, havagazı, elektrik va Terkos suyu olan ev acele satılıktır. Akşamda EvLş. ' 9024 -r-1
55.000 LİRAYA — Beyazıt, Soğana-Ja'da beş daire, beşer odalı, tam konforlu, denize fevkalâde nezaretli apartman bir katı boş teslim. Müracaat: Kuman Ülken. Emlâk İşlevi, Dlvonyolu C. 9 Tel: 21807 9013 —
23,000 LİKAYA — Sultanahmet, Di-vanyolunda üstünde beş odası olan dükkân. Numan Ülken. Tel: 21807. Dlvanyolu C. D 9014 —
22,000 LİRAYA — lAleLl'de Bulvara yakın üç daireli liç, dörder pdalı tam ronforlu apartman bir katı boş tes-im. Tel: 21807. Dlvanyolu fi CO15 —
SATILIK ARSA — MecidiyeköyÜn-de tramvaya yakın, İmar plânına gö re şerefli vaziyette, dört yol aflmnöa, (311 M2) arsa 6500 liraya «sele satılıktır. (Deney Emiâk'e) mürnonoL Galata, Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han No. 2. Telefon 48840. 8935 — 2
BATİLİK EV — Kadıköy Cevizlik Ahter S. No. 14. 0 oda havagazı, elektrik. terkos, sarnıç ve kuyu. Suadiye Arayol No. 400/2 ye müracaat.
0027 — 11
ŞAHLIK APARTMAN — T e v ifa -yede 4 daireli senede 3000 Ura kanunî kir ah yirmi hin lira ipotekli 36 bin. Her gün S - 11 e kadar telefon 22278. 0021 - 2
KADIKÖYDE SATTI, IK KÂGİR EV — Altıyol. Telefon cad. No. 62, 64, 6G. Zemin katta iki dükkân, üstünde İki müstakil kat. 500 arsın. Fİ, 8000. Müracaat: Karaköyde Haraççı S. No. 39 Muzaffer Eser. 0018 —
BOSTANCIDA — Küçükyalıda asfalt üstünde biri 7 ötekisi üc odalı kısmen eşyalı konforlu telefonlu iki köşk kiralıktır. İçindekilere müracaat telefon 52-248 9025 — 5
MOBİLYALI VE TELEFONLU — 4 oda, banyolu Fenerbahçe apartmanı ikinci katı kiralıktır. Fenerbahçe. Tel: 60520 9026 — 1
UYGUN SATILIK — Üsküdarda VaUdei Atikte beş oda elektrik, bahçe. kuyııhı yeni bir ev şahlıktır fh-kfldnrda S«4lmpa«adn 40 No. bavan Fatmaya. 9029 —
32000 LİRAYA — Beyoğlundft Tünel civarında İstiklâl caddesini (Joıen, 2 dükkânlı. 6 daireli, üçer dörder odalı. Lratlı, 2 dairesi boş teslim, apartman sariliktir (Deney Emiâk’e) müracaat. Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin "han 2 Telefon 43840 9034 — 2
CAftALOĞLUNUN EN İYİ YERİNDE— Hastane, mektep, yurt, apartıman olabilecek 329 M- K. üzerinde 40 odalı İki ahşap kö'k satılıktır Beyoğlu, Büyük Parmakkapi kösehaçi No. 4. kat 2. Sühulet Emlâk Bürosuna Tel:
42396 Zarif üzrio’a müracaat 9036 — 2
ALTI AYLLK KİRALIK İHÖBLE APARTIMAN — Üç oda bit hol banyo telefon Şişli bahçelerine yakın sabahlar 9 - Tl e kadar 84117 müracaat , 9039 — 2
DEVREN — İki odalı yazıhane ve ıtriyat İmalâthanesi. Piyasanın en işlek yerinde Baiıçekapı Hüdadat Lo-kantasma müracaat 9038 — 2
BOCAZİÇtNDE KİRALIK YALI -Yenlköyde, rıhtımı kendisine alt bir yalı hemen kiralıktır 38.257 ye telefon 9040 — 2
ŞİŞLİ — âbldelhftrrlyet caddesi 35/1 No. lı konforlu bir dükkân devren satılıktır. Dükkâna müracaat. 9047 — 5
KİRALIK KAT — Erenköy Ehtem Erendi caddesinde büyük ve bol çamlı bahçe İçinde bütim konforu havi ayrıca telefonu bulunan bir köçk katı ■yaz mevsimi içta kiralıktır. Tafsilât için 52,67 ye müracaat. 9045 — 2
BEBEĞİN EN GÜZEL YERİNDE — Üç buçuk odalı geniş balkonlu, ve-randalı, telefonlu yalı apartıman katıyla; Beyazıt, Lâleli, Maçka. Şişlideki beş odalı apartıman katını, ev sahiplerinin muvafakatiyle değişmek isteyenlerin (Bebek caddesi 109) a müracaattan. Telefon: 36.140. 9043 - 2
ACELE SATILIK YALI — Yalova-da 5 oda bir miibfak Vlr hamam helâ iki bahçe kâgir ıhktır. Görmek İçin: Yalova yete’me. Görüşmek İçin: Kadıköy Cevizlik Sokııllu sokak 39 No. ya. 9309 -
KİRALIK EV — İki daireli, bir dairede 4 oda snlon, mutfak, banyo. 7 dönüm bahçesi ve bn8*. kuyu, tulumba, elektrik, terkos mevcut Fcneryolu YaveraSa sokak 19 No. aynı sokakta 39 No. ya müracaat. 8058 —
SATILIK ARSA — Nlşantaş Güzel Bahçe önü ve arkası fevkalâde manzaralı ceohesl 12 derinliği 25 metre ucuz satılıktır Müracaat tel: 43945. 804? — 1
SATILIK EMLAK ARANIYOR — Jstanbulun her yerinde apartman ev mağaza imalâthane, fabrika, han. arsa ve çlflîk almak, satmak ve kârlı İşi ölüp da devredecekler veya ortak lstiyenler Beyoğlu Büyük Parmakka-pı köşebaşi 4 No. kat 2 Zarif Özalp. Telefon: 42398 6055 — 10
ACELE DEVREN SATILIK TUHAFİYECİ DÜKK.lNI — Cihangirde Ege bahçesi sırasında üç yol ağzında 11 numaralı dükkân satılıktır. İçindekilere müracaat, 8012 —
SATILIK KÖŞK — Erenköy Elem
Elemdi caddesi fırın karşısında 20/1 Tumarah tekmil konforu hal. altı odalı, bahçesinde büyük kaskatlı ha-vub: çanı ve meyva ağaçları vardır, tçhıdekl sahibine müracaat, 8021 — 2
BEYAZIT — Üniversite caddesinin en lüks ve en İşlek ıtriyat ve kırtasiye mağazası devren satılıktır. Telefon 23461 numaraya müracaat.
_ 30011 - ft
SATILIK — Cihangirin en güzel yerinde 3 Iretlj konak her katta 3 çer oda, denize naar. havagazı, elektrik, su Galatasaray lisesi karcıatndn temi Eyüp. Boş teslim edilecektir.
8084 -
FATİH, AKSARAY, BEYOĞLU, BOĞAZİÇİ — Semtlerinde ev, arsa, apartmanı olup da satmak İsteyenlerin Sirkeci Ankara caddesinde 66 kapı No. ya müracaatları. Tel: 20310 __________________________6066 - 3
ÇOK ŞİRİN APARTM4N — Eiruz-aganın mütena yerinde 4 katlı 4 daireli her katında İkişer üçer odalı holleri olan konforlu denize manzaralı apartman Deney Emlâk 30080 liradır. Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han 2 No. Tel 43840 8035 -
BOĞAZIN YAKIN — Sakin bir köyünde 8 odalı, möbleli, buz dolabı, radyoyu, meyva, çiçek bahçelerini havi bir yalı kiralıktır. Galatasaray Emlâklş. Tel: 49010 8061
ACELE SATILIK — An karada büyük bir terzihane azimet dolayıMIs acele satılıktır. Müracaat yeri: Baysa! Biçki Kı>»nı . İstanbul: Beyazıt.
8060 —
4500 LİRAYA SATILIK AHŞAP EV — Şehremini odabaşı Yaylak sokak 25 No. beş oda. bir mutfak. İki helâ. muşamba döşeli. yağlı boyalı, kuyu, terkos, elektrik, bahçesinde havuz, otuz meyva ağacı bo§ teslim findekilere müracaat 306
ACELE SATILIKTIR - Muhtelif boyda 5 adet torna. 1 planya ve bilû-mum, edevat, motor ve saire. Pırasanın en İşlek ve sanayi merkezinde çalışır halde, motor, maktae tamirat atrlv-’^l Telefon: 4n392.
8014 - 3
satilik VİLLÂ — Bostancıda asfaltta deniz ve Adalara nazır yeni çok güzel İki villâ ayrı ayrı veya birlikte acele ehven satılıktır. Bostancı Kasaplar İçinde bisikletçi Muharreme müracaat.8087 -
Bİ'YÜKDEREDE SATILIK SAHÎL-flANE — Büyûkdere bahçesi karşısında 201 No. 1) yedi odalı bahçeli iki dükkânı bulunan sahilhane üç odası boş olarak şahlıktır. Altında kahveciye müracaat.8040 -
ACELE SATILIK EV ARANIYOR —
Kadıköy. İstanbul, Şişil. Maçka'da müstakil İki katlı satılık ev aranmaktadır, Tafsilâtla flatln Galata Posta kutusu 1329 a yazılması. 0050 — 2
6500 LİRAYA — Yenîkapıda acele satılık ve boş teslim edilir kârglr ev. Müracaat: Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosu, ömerâblt han Galata Tel. No. 42363 8067 —'l
8000 LİRAYA — Flrüzağada kârglr ev, 3000 liraya Beylerbeyinde beş odalı ahşap ev, 6090 liraya Kuzguncukta kârglr ev. ömerâblt han 2 '23 tel: 42368 80G8 — 1
^-MÜTEFERRİK
1NGLİZCF HUSUSÎ DERS — En kestirme usul İle çabuk, kolay İngilizce öğretirim. Ders ücretleri mutedildir. Şartlan öğrenmek İçin İstanbul posta kutusu 227 numaraya.
8089 - 3
ORTAK ARANIYOR — Açlk şarap, bira satan bir bâyll bu İşten anlıyım sermayeli bir ortak arıyor. Çember-litaş Vezlrhan cad. No. 57 8096 —
SAYFİYENİZE GÖÇ EDERKEN — Eşyanızı üzüntüsüz taşıtabilmek için adresinizi 49311 telefona not ettirme-nlr. kâfidir.9006 -
İNGİLİZCE — Amerlkada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir genç üç ayda Usan öğretir. «DR. rümuzuno mektupla mii-9054 -
racaat- __________________________
SATILIK İNEKLER — Devamlı süt veren on beş baş cins inek toptan satılıktır. tstlyenlerin gazetemiz ilân memurluğundan adres alması.
. 9030 — 2
lumba alıcı demir borularlle Macar I dert demir körük, örs satılıktır. Üsküdar Bolaksinûn mahallesi Topha-nelioğlu sokak 34 No. ya. 9053 — 1
SATILIK EV — Kımguncrfrta, Tahtalı bostan sokağında 10 numaralı kâglr ev yedi oda suyu elektriği havagazı vardır. İsketeye iki dakika mesafede görmek İçin Kuzguncuk'ta Berber Emine pazarlık İçin Akşam ilân memurluğuna müracaat 8027 — 1
MEKTUPLARINIZI ALDIRINIZ
Gazetemiz İdarehanesini adres olarak göstermiş ölen karilerimizden
8.L.A — H.K — H,G — H.R.O — Ciddi 13 — HE namlarına gelen mektupları idarehanemizden aldırmaları rica olunur.




Bahlfe fl_____________
AÇIK EKSİLTME
Erenköy kız lisesi müdürlüğünden t
24/5/945 perşembe günü «aat 14 da tıtanbulda Liseler Mulutsobeclllğl eksiltme komisyonu odasında «2996,55. Ura keşif bedelli Erenköy Kjb Lisesi hamam tamiri ve tesisat işleri açık eksiltmeye konulmuştur.
Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi v« fenni şartnameleri. proje keşif hulâsası İle buna mtlteferrl diğer evrak dairelinde görülecektir.
Muvakkat teminat (.224. liradır. İsteklilerin tekUf mektupları ve en az bir taahhütte 1500 liralık bu İşe benzer 1$ yaptığına daLr İdarelerinden almış olduğu vesikalara İstinaden İstanbul Vilâyetine müracaatla eksiltme tarihinden tatil günleri hariç 8 gün evvel alınmış ehliyet ve 946 yılma alt ticaret odası vesikaları ile gelmeleri. »6066»
| İstanbul Belediyesi ilânları |
Cerrahpaşa Hastanesi için lüzumu olan on bin metre gaz ldrofll ve dört bin metre tarlatan alınması kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur. Tahmin bedeli 5990 lira ve İlk. teminatı 449 lira 25 kuruştur. Şartnamesi Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. Tallplelrn İlk teminat makbuz veya mektupları ve şartname gereğince gösterilmesi lâzım gelen diğer belgelerile birlikte 2490 sayılı kanuna göre haarlıyacak lan kapalı zarflarını 24 '5/945 perşembe günll saat 14 de kadar Daimi Encümene vermeleri lüzumu İlân olunur. 14114»
Türkiye iş Bankası
Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye plânı
ÇEKİLİŞLER; 29 ocak, 2 Mayıs. 24 ağustos, 1 kasım tarihlerinde yapılır.
__ 1945 İKRAMİYELERİ ___
1 adet ARSA (İstanbul'da Büyük Yalj’da . Ada; 164, parsel No. 4,
923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık = 20ÜU.— Lira
I 3 1000 d — 30Q0.— D
4 0 500 a — 2000.— »
10 » 200 » — 2000.— -■
25 n 100 > - 2500 — B
100 » 40 » — 4000.—
150 » 20 > — 3000.— K
300 10 » 3000.- »
Türkiye tş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda talllnlzl de denemiş olursunuz. •
Toplantıya davet
Darülacezeye Yardım Cemiyetinden:
Cemiyetimiz Umumi heyeti 18/5/945 cuma günü saat 15 da Ticaret Odasında ve İdare heyeti intihabı yapılmak üzere fevkalâde toplanacağından mukayyet âzanm hazır bulunmaları rica olunur. İdare heyeti
Ankara belediyesinden:
1 — Kauçuğu daireden verilmek üzere (25) tanesi birer ve (251 tanesi İkişer metre olmak üzere (501 tane Isplralll emme hortum yaptırılması işi on beş gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (4125) liradır.
3 — teminatı (309) lira (38) kuruştur.
4 — Eksiltmeye gireceklerin bu işi yapmakla ehliyeti haiz bir imalâthane sahibi veya vekili olduğuna dair Ticaret odasından alınacak bir vesika İbraz etmesi şarttır.
5 _ şartnamesini görmek istiye.ılerln her gün Encümen kalemine vö
isteklilerin de 1/6/945 cuma günü saat 11 de Belediye dairesinde Encümene müracaatları. ■ «63350
İstanbul sıhhi müesseler arttırma ve eksiltme komisyonundan:
Sağlık ve Sosyal Yardım Başkanlığına bağlı devlet hastaneleri İhtiyacı için 15 ton brüt ldrofll pamuk alınması lşl pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 16/5/945 çarşamba günü saat 15 te Cağaloğlunda Bağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen bedel beher kilo briit ldrofll pamuk İçin (375) kuruştur.
3 — Kati teminatı 8437 liradır.
4 — İstekliler şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İstekliler cari seneye alt Ticaret odası vesikası, gurup vesikası ve 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar.ile bu İşe yeter kat! teminat makbuz veya banka mektubile belli günde komisyona müracaatları. (6089)
OSMANLI BANKASI
TÜRK ANONİİV ŞİRKETİ
TESİS TARİHİ 1863
3tarüleri ve l'ürkiye Cumhuriyeti ile munekıl mukavelenamesi 2292 Numaralı 10/6/1933 tarihli kanunla tezdik edilmiştir. (24/6/1933 tarihli 2435 Numaralı Resmî Gazete)
Sermayesi: 10.000 000 Ingiliz Lira»
İhtiyat ıkceıı-______1,26(1000 İnciliz Liran
Türkivenin i>aşhc* Şehirlerinde PARİS. MARSİLYA ve NlS’de LONDRA ve MANÇESTERDE MISIR. KIBRIS. YUNANİSTAN İRAN, İRAK. FİLİSTİN ve MAVERAYI ERDÜN’de
Merkez ve Şubeleri
Yugoslavya, Rumanyu. Yunanistan, Suriye, Lübnan Filyalleri ve bütün Dünvade Acente ve Muhabirleri vardır.
Heı nevi Banks Muameleleri yapar
Hesabı cari ve mevduat hesaplan küşadı.
Ticarî krediler v- vesaiki) krediler klişadı.
Türkiye ve Ecnebi memleketle) üzerine keşide senedat isaontosu Borsa emirleri
Esham ve tahvilât, altın ve emtae Üzerine avans.
9enedat tahsilatı ve saire. -
En yüksele emniyet fartlarım haiz kiralık Kasalat Şovla: vardır,
Piyasanın en müsait -a-tlarilr (kumbaralı veva kumbaram?) n*.(rrul faeeenlar açılır
A R 9 A M
13 Mayla 1945
Zayi hisse senetleri
Namıma kayıtlı Türk Ticaret Bankası A. şirketinin 141047 den 141246 ya kadar 200 adet hisse senedini zayi ettim. Yenilerini alacağımdan eskilerin hükümsüz olduğunu bildiririm.
Fued Kttseralf
Adalar Sulh mahkemesi satış memurluğundan: 945/41
Medlha Mustafa Şerif, Benllıa, Ayşe, Neylr, Haşan, Ahmet, Refik, Fatma Güzin, Mehmet Ali, İsmail Afif ve Fahri Durudağanın müştereken mutasarrıf bulundukları Büyükada Ollzeller ve Adacaml sokağında, ada 79. parsel 31 numaralı bahçeli ahşap hane He 30 parselli arsa kabili taksim olmadığından izaleyi şuyu sure-ttle satılmasına karar verilmiş olduğundan açık arttırmaya konulmuştur.
Hanenin evsafı: Bir bodrum Ikı kat ve bir tavan arasından müteşekkil olup birinci katta önü taraş bir salon, dört oda bir sofa, bir kiler, bir helâ.
İkinci katta . Dört oda. bir sofa, bir helâ. Üçüncü katta bir oda önü taraş vc her İlci tarafında tavan arası vardır. Hanenin mesahal sathlyesl 753 ve 30 parselli arsanın mesahal sathlyesl de 721 metre murabbamdan İbarettir. Ayrıca bahçede kârglr bir oda, bir çamaşırlık, bir mutfak ve bir helâ vardır. Hanenin bohçeslle beraber 27554 ve 50 parselli arsanın da 12978 Hra ki ceman arsa İle beraber heyeti umumiyeslnln kıymeti rauhön-menesl 40532 liradır.
Delilliye resmi ,ihale pulu ve 20 se-nelllc taviz bedeli müşteriye aittir. Vergi ve belediye rüsumu bedeli İhaleden tenzil olunur. Arttırmaya İştirak edenlerin yüzde yedi buçuğu nisbctlnde pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mektubunu ibraz etmeleri muktezidir. .
Birinci arttırma 4/6/945 tarihine müsadif pazartesi günü saat 14 den 10 ya kadar mahkemede İcra olunacaktır. Muhammen kıymetinin yüzde yelmiş beşini bulursa müşteriye ihale olunur. Bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on gün daha uzatılıp İkinci arttırma 15/6/945 cuma günü aynı mahal ve saatte İcra olunacak ve en çok arttırana İhaleyi kat iyesi yapılacaktır
ipotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve İrtifak hakkı sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını hususile masraf ve faize dair olan İddialarını evrakı müsbitelerlle İlân tarihinden İtibaren 15 gün zarfında bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicilllle sabit olmı-yanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha tozla malûmat almak istlyenlcrin herkesin görebilmesi için 25/5/945 tarihinden İtibaren açık bulundurulacak arttırma şartnamesilc 945/41 sayılı dosyadaki vesaiki Körebileceklerl İlân olunur.
(.6293»
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan : 945/42
Mahcuz olup satılma:ına karar verilen bir radyo maa pikap ve bir adet Kelvlnatör marka dondurma makinesi Şehzadebası Turan Sineması yanında 22 ve 24 sayılı tatlıcı dükkâ-nuıda 22'5/945 sah günü saat 14 te birinci % 75 İni bulmadığı takdirde 24/5/945 perşembe günü aynı saatte İkinci arttırma suretiyle satılacaktır. Taliplerin mahallinde hazır bulunacak satış memuruna müracaatları Hân olunur. «6327*
ıDr. A. Asım Onur ı
Ortaköy Şifa Yurdu
Şehir gürültüsünden uzak bir yerde büyük bir parkın içinde ve camların ortasında fevkalâde güzel manzaralı, çok temiz • e iyi bakınıl), kadın, erkek her türlü hastalara açık hususi hastane. Sinirlerini ve yorgunluğunu dinlendirmek ve neka-hat devrini geçirmek istiyen. lere mahsus yegâne müessese.
Telefon: 84421
PUDRALAR MODASINDA
Y.eni yetje vlcalâ de.fa ir
TEBEDDÜL
rakmayan,* bir gül f tenl_veren İyeni bir pudra* bulmuşlardır,,
Mübalâğalı gayri tabii “Makyaj ^kalmadı'
HAŞAN
Cllde^türüleçek''gayri mer’i
,yeni^blr pudra, tabiî bir güzellik verir.ı
Parlsln şık kadınlan, yeni bfr itnoda' İcat, J etmişlerdir.* . Btltün^gü». 'sabit duran'vb biç parlaklık izi bl^
Bunun sırrı
defa geçırllmlı en ince
pudrayı »kİ defa krema köpüğü ile karıştırılması usulü ile izah edilebilir. Franşa kimyagerlerinin senelerce faraştırmaları neticesinde elde edilen bu Usul, Tokalar) mües-sesesinin inhisarı altmdadrr. Bu yeni Tokalon pudrası, artık parlak burunlara ve yağlı ellilere ebediyen son vermiştir. Cildinize, sekiz saati, zarfmda “Mat» duran nefis ve güzel bir renk verir. Rüzgârda ve yağmurda ve hattâ terlemede cildinizi parlak göstermez. "Fini Mat,, Tokalon pudrasını kullanırsanız almanıza bir gül jrapraftmm tazeliğini ve güzelliğini bahşeder, sevimliliğinizi ve cazibenizi bir kat daha arttırırsınız. On muhtelif ve yeni cazip renkte olan Tokalon pudrasından birini intihap ediniz.
.
Daima
BiOKS
D,Ş MACUKunk
'-reih edl„u,
Dr. Zekâi Muammer
TUNÇMAN
Bakteriyoloji Laboratuarı
Kan ve idrar muayeneslle gebeliğin erken teşhisi. Wassfrmann teamülü, kan gruplan. tifo, sıtma, balgam İdrar, kazurat muayeneleri kanda üre. şeker vesair biyolojik tahliller, ultra ve fluorescence mlkroskopi yapılır,
Dlvanyolu İhsan Sami Lâboıa-tuvan No. 113. Tel- 2C981
SATILIK YALI
Boğaziçi İstlnye asfalt cadde üzerinde Vapur İskelesine ve otobüs durağına çok yakın ayrı ayrı 3 kattan İbaret müteaddit çam, mtyva ağaçlarını İhtiva eden geniş bir bahçe İçinde bina olunmuş ve yeni boyanmış bir yalı satılıktır. 80659 numaralı telefonla akşamlan saat 6 dan — 8 e kadar İzahat alınabilir."
Zayi — Fatih nüfus memurluğundan aldığım nüfus cüzdanımı zayi ettim. Şişil nüfus memurluğundan yenisini aldığımdan eskisinin hükmü yoktur.
Şişil Süleyman Nazif sokak No. 50 Feridun klzl Lora Gürgüç
İstanbul sıhhi müesseseler arttırma ve eksiltme komisyonundan:
Leyli Tıp talebe yurdu İhtiyacı İçin 5000 kilo kuzu eti alınması lşl pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 14/5/945 pazartesi günü saat 11 de Cağaloğlundha Sağlık va Sosyal Yardım müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen bedel beher kilo kuzu eti İçin 250 kuruştur.
3 — Kati teminatı 1875 HradLr.
4 — İstekliler şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İstekliler car! seneye alt Ticaret odası vesikası, gurup vesikası
ve 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar ile btı İşe yeter kati teminat mak-btlB VpVn hanlra rv, itiz H ,1,1, • 1.. Kn1ll »11» j .. ı.„,.......... ™ ... tattan
i
GUZELL1G1N SIRRI CİLD
GÜZELLİK KREMLERİ
k.
Birlik Ziraat Takvimi 1945
Tilrk Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği tarafından yayınlanmış bulunan BİRLİK ZİRAAT TAKVİMİ, ziraatın her sahasına alt İş bilgilerini özlü ve açık bir dille anlatan ve çiftçilerimizin her zaman faydalanacakları mükemmel bir muhtıradır. Takvimde ele alınan mevzuların baş-lıcalan şunlardır:
Her ay yapılması gereken ziraat işleri — Ziraat âlet ve makinaları -Toprak bilgisi — Çeşitli ziraat gübreleri — N-bat yetiştirme notları — Yem bitkileri, çayır ve otlaklar — Sebzecilik, oeyvacılm, bağcılık ve çiçekçilik İşleri — Bitki hastalıkları - Zararlı hayvan ve böcekler — Zararlılarla savaş ilâçları — Hayvan yemlerinin yapıları ve besleme notları — Bulaşıcı hayvan hastalıkları — Ziraat sanatları — Köylü, el ve ev İşleri — Ölçme bilgisi — Çiftçinin tutacağı hesaplara ait örnek ve cetveller -Genel takvim bilgileri.. Vs.
22 Forma kalınlığında ve temiz bir şekilde basılmış bulunan bu takvimlerin ciltsizleri (2.5'. bez ciltlileri (4) Ura flatle satılmaktadır. Mevcudu pek az kalan BİRLİK ZİRAAT TAKVİMİ 1945 den temin etmek İsteyenler şu adrese başvurmalıdırlar. «TÜRK YÜKSEK ZİRAAT MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ. Postu kutusu: 305 ANKARA.» (5924)
Ankara Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemizin Alman DU1 Edebiyatı ve Fransız Dili Edebiyatı Enstitülerine birer doçent. İle Alman DU1 Edebiyatı, Fransız Dili Edebiyatı, Hindoloji ve Türk İnkılâp Tarihi Enstitülerine birer asistan alınacaktır.
Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden veya buna muadil bir kuruldan mezun olan İsteklilerin, r jyıs 1 45 sonuna kadar, namzet numarası almak ve sınav şartlarını öğrenmek üzere Fakülte Dekanlığına bir dilekçe ile müracaatları. «5712»
İstanbul ziraat mektebi sabit sermaye çiftliğinden:
1 — Çlfllğe alt «624* altı yüz yirmi dört Lira «85» seksen beş kuruş kıymetinde 42 adet muhtelif boy saç fıçının 2/5/945 gününe raslıyan arttırılmasında talip çıkmadığından arttırma müddeti on gün uzatılmıştır.
2 — Arttırma 14/5/945 pazartesi günü saat 15 te Halkalıda İstanbul Ziraat mektebinde yapılacaktır
3 — Muvakkat teminat «48» kırk altı Hra «88» seksen altı kuruş olup şartnamenin her gün İstanbul Ziraat mektebinde görülebileceği ilân olu-
(5268)
ZİRAAT
buz veya banka mektubtyle belli günde komisyona müracaatları. (6332)
Ankara belediyesinden:
1 — On beş gün müddetle ve kapalı zarf usulü İle bir adet Dizel tulumba gurubu satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli (28,000) liradır.
3 — Teminatı (2,100) Hradır.
4 — Teminat su İşleri veznesine yatırılacaktır.
5 — Bunun 29'5/945 salı günü saat 11 de talibine ihalesi mukarrer bulunduğundan şartnamesini görmek Istlyenlerln her gün encümen kalemine müracaatları vc İsteklilerin 2490 numaralı kanunun 32 nel maddesi sarahati veçhile tanzim edecekler! teklif mektuplarını ihale günü olan 29/5/945 salı günü saat ona kadar Belediye dairesinde müteşekkil encü-
jnıene vermeleri.

BiCIKTiEEN,
DAHAT-GO&U
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve lhbaraız tasarruf hesaplarında
12 Mart. 11 Haziran, 11 Eylül ve 11 Birincikânun keşide tarihlerinden bir ay evvelki matlûp bakiyeleri 50 liradan az olmamakla berabar keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mlkdardao aşağı düşml-yenler arasında senede 4 def'a " re İkramiye dağıtılacaklar.
st
çekilen
kuria Ue aşağıdaki plâna gö-

4 Ad
4
4
40
100
120 160 ■
DİKKAT
1000 liralık
500 »
250 •
100 >
40
80
4000 2000
J000
4000 SOOO
4800
3200
Llra

paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı döşm'ven-
Hesaplarındaki ..._____________________________________
lere ikramiye çıktığı tekdirde % 20 fozlasUe verilecektir.
Ortadan kaybolan Himmler* in Müttefiklerin eline geçtiği bildiriliyor
.
Lisan mütehassısı Prof. Angel
FRANSIZCA
Dersaneslnden: Fransızcanız zayıf ise bize geli-
ni». Uygun bir ücretle az zamanda takviye ederiz. Bahçekapı Selâmet Han, İst
Sene 27 — No. 9543 — Flatl her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 13 Mayıs 1945
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaam
Asıl zafer
Yazan, A, ADNAN ■ AD IV AR
Kudret ve temkin, inat ve hırsı /endi. Sakin, derin bakışlarla gören gözler, hırsla bulanmış gözlerden daha iyi gördü. Dünyanın hâlâ Faşist idaresi altında kalrmyan her bucağında, gizli, gizli Faşizme gönül bağlıyanlar. dan başka, bütün insanlar bayram etti. O güzel mayıs gecesinde gözler, göklere dikilince temiz yıldızların ışığında kaybettikleri çocuklarını, kanlarını, kocala-nnı. babalarını, analarını gördü. Bütün dillsr ölülere rahmet, dirilere rahat diledi.
Medeni dünyada tek bir şahsın ve onun etrafında toplanmış bir kaç kişinin keyfiyle yürüyen idareleri, eski b‘r tâbirle, yâran hükümetlerini yenen bu zafer insanlığa çok pahalıya oturdu. Bu idarelerin kendi memleketinde, yabancı diyarlarda medeniyet eserlerine, bilhassa insan canına karşı yaptığı cinayetler düşünülünce Hıristiyan kilise babalarından ilâhiyatçı — filozof Saint Augustin'in bütün gönlünü ahi-rete bağlamış bir dindar gibi dünya hükümetleri için kullandığı büyük şakavetler — Magna latrocinia tâbiri insanın hatırına gelmemek kabil olmuyor. Fakat bu idarelerin nrşum muvaffakiyetlerinden en sürekli olacağa benzi yeni bütün bir nesle bu cinayetlerin haklı, dökülen masum kanların faydalı olduğunu telkin eden yalancı ve hain felsefesidir. Bu felsefe üstün ırk. hayat sahası. disiplin, itaat. Führer. Duce mefhumlarını mekteplerde, kışlalarda milyonlarca gençlere bellettikçe artık o gençlerin her biri bir zamanlar eski Romada Cice-ron’un Tribünlerden şikâyet ederken Söylediği gibi muhakeme yok, katil var — Latrocinium. non judicium dsmeği pek sever olmuşlardı. İşte zaferden sonra asıl mesele, herhangi isim altında olursa olsun, insan hayatım hire sayarak kanun dışında adam "’diirmeği mubah tutan, «kuvvet ’nkka üstündür,» prensipini yürütmek istiyen rejimlere boyun eğmiyecek insanlar yetiştirmektir. Çünkü gördük ki istedikleri gün dünyayı kana boğacak bir harb, kardeşleri birbirine boğduracak bir ihtilâl çıkarmağa kaadir olan bu rejimler yalnız bir veya birkaç kişinin kuvvet ve kudretiyle teessüs etse bile o kudret ve kuvvete tapan bir yığın insanların el birliğiyle yürüyor. Başa geçip dar düşünür kafası, kısa görür gözlerile dünyayı yeni nizamlarla bahtiyar etmeğe, ya hut imparatorluklar hediye eylemeğe kalkışan bedbahtlar, muti, münkad, düşünmez insanlar, düşündüğünü söylemez mütefekkirler bulmadıkça muvaffak olamazlar. Böyle insanlar, daha uzun müddet, rinsi sinsi her tarafta zaferin hiç. sulhun piç olacağını söyleyip gezeceklerdir. Bu şom ağızlara asılacak kilidi, demir fabrikalarında, cephane ambarlarında aramamalıdır. O, Birleşmiş milletler murahhaslarının etrafında toplandıkları, toplanacakları yeşil örtülü masaların üzerinde dövülecek ve göze görünmez, sihirli bir anahtarla sessiz ve gıcırtısız o şom ağızlan kapıya çaktır.
tşte bu ağızlar kapandıktan, milletler açık kalble, blrbîrlerlle konuşup, dertleşip aralarında emniyet ve İtimat kurulduktan soriradır kl insanlar, sanki-evlerine hırsız girmiş gibi rahatsız yaşamaktan kurtulmak saadetine yani asıl zafere erişeceklerdir.
General Eisenhower, Reyms hemşerisi
Londra 13 (R) — Avıupada-ki Müttefik Başkumandanı Gl. filsenhower'e dün Fransa’nın Reyms şehri hemşeı-lliğl ve kurtarış madalyası nişanı verilmiştir. Merasim genel karargâh olan mektep binasında yapılmıştır Reyms şehri bu binayı tarihî âbide oiarak saklayacaktır.
Trieste meselesi
Amerika Dış Bakan vekili M. Grevv'in demeci
Amerikan mahfilleri demeci
mareşal Tito’ya bir ihtar sayıyor
Nevyork 13 (R) — Amerika Dış Bakanı vekili M. Grew tarafından Triyeste meselesi hakkında dün akşam yapılan beyanat mareşal Tito’ya bir İhtar sayılıyor. M. Grew demiştir ki:
«Triyeste - İngiliz - Amerikan mıntakasıdır. Halbuki mareşal Tito burada bir Sloven hükümeti kurmak istiyor. Böyle bir taraflı hal şekli tehlikelidir. Sulh konferansının karan beklenmelidir. Ben kaniim ki bu gibi meseleler böyle beyannameler!» halledilemez.'»
İtalya hükümeti Yugoslavla-nn Triyeste’ye girmelerini pro-t' to etmiş ve burasını Müt teri' 'in kontrol etmelerini istemiştir.
Londra 13 (R) — Amerika
Dışişleri Bakan vekili M. Grew, barış anlaşmasıle hakkında katî karar verillnciye kadar Triyeste limanının Müttefiklerin kontrolü altında kalacağını söylemiştir,
Londra 12 (BBC.) — B. B C siyasi muharririne göre. Tlto’nun Trieste üzerinle hâkimiyet İddia etmesi, harb sonrası meselelerinden bîrini ortaya atmaktadır, İngillzler, Trk.’te Umanını, Yugoslavlar da şehri kontrol etmektedir. İki tarafın kanun! vaziyeti tanzim edilmemiştir. Mareşal /levan -der bu meseleyi Tito İle görüşmek
Grew
İçin Belgrada gitmiştir. Trieste limanı, Avsturyanın İçerisin s giden münakale hatlarının kontrolü bakımından 1 âzını mr. İngiliz not lal nazarına göre, bu liman üzerindeki Yugoslav ve İta'yan İddiaları sulh konferansı toplanıncıya kadar beklıyscektlr. Mareşal AleVanderln Belgrada seyahati, müstacel asker! İhtiyaçlara a‘.dolup Trieste meselesine verilecek kati tesviye İle alâkalı değildir
Ingilterede sulh devresi hazırlıkları haşladı
M. Eden ve Attlee San Francisco’dan dönüyorlar
M. Eden bugün Vaşington’da Amerikan Başkanı ile görüşecek
San Francisco’daki Ingiliz heyetine Vaşington büyük elçisi Lord Halifax başkanlık edecek
Vaşington İS (AA.) — M. Eden ve M. Atylee, dün Londraya gitmek üzere, San Francisco’dan ayrılmışlardır. Vaşlngtondakl İngiliz büyük elçisi, konferansın sonuna kadar İngiliz heyetine başkanlık edecektir.
Londra 13 (R.) — San Francisco -dan gelmekte olan Dış Bakanı M. Eden Vaşington’a ağrıyarak bazı görüşmelerde bulunacaktır.
San Francisco konferansı dün Emniyet konseyinin 11 ftzadan mtlrek-kebolmasını kararlaştırmıştır. Dura-barton Oaks konferansında da ayni karar verilmişti.
Sömürgeler vesayeti hakkında bir ihtilâf
San Francisco 12 (AA.) — Reuter ajansının Özel muhabiri bildiriyor 1 Bugün Rus heyeti sömürgeler vesayeti hakkın dak! Amerikan teklifla-rlnde beklenilmedik bir sırada değişiklikler talebinde bulunmuştur. Bu değişiklikler Ruslara, Amerikalıların Pasiİlkteki bazı stratejik kontrol plânlarına karşı veto haklarını kullanmak İmkânım verecektir.
Feridun Cemal Erkin’in mesajı
San Francisco 12 (A.A.) — Türkiye Dış tşlerl Bakanlığı umumi kâtip muavini Feridun Cemal Erkin, bugün. Amerikan radyosunda vatandaşlarına hitaben yaptığı bir konuşmada demiştir kl:
«— Aziz vatandaşlarım;
Londra’ya dönmekte olau M, Eden
Güzel Türklyemlzln kıyılarından ayrılalı bir ay oldu. Bu zaman zarfında dünya hâdiselerinin gidişi yeni bir hız aldı. Bu hâdiseler, dünya sulh ve emniyetini teşkilâtlandırmak gayesi -le San Francisco konferansına lştirâk etmiş olanlarda bu teşkilâtın mümkün olduğu kadar çabuk kurulması ■
ve çalışabilecek bir hale konulman arzusunu uyandırmıştır.
Toplantılar her gün öğleden evvel ve sonra yapılmaktadır. Dumbarton Oaks teklifleri dünya güveni teşkilâtı bakkındakl müzakerelere esas olarak kabul edilmiştir. Fakat bu vesika konferansa lştlrâk eden milletlerin temsilcileri tarafından serbesçe İncelenmekte ve münakaşa edilmektedir Yeni fikirler İleri sürülmüştür ve herkes hakiki bir teşkilâtın kurulmasını arzu ve temenni etmektedir.
Bize, Türk ’ıeyetl üyelerine gelince, dünyanın istikbali hakkında hepimiz İyimser bulunuyoruz. Gayretlerimizin hedefin! güzel ve devamlı bir bina şeklinde tamamlanmış görmek istiyoruz.»
Türk gazetecilerinin tetkikleri
Paloalto (Kallfornia) 12 (A. A.) — Türk gazetecilerinden Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Emin Yalman. Fallh Rıfkı Atay ve Doğan Nadl dün Stan-ford üniversitesini gezmişlerdir. Gazeteciler bu üniversitede okuyan yirmi kadar Türk talebe tarafından karşılanmışlardır. Üniversitenin kütüphanesi. gazetecilik, mühendislik şubeleri ve diğer kısımlar gezilmlştir.
Coğrafya ve devletleı hukuku profesörü Mr. Meras öğleden sonra ga-zatecüerl ve Türk talebeyi evinde çaya davet etmiştir,

Bir sene içinde 1 milyon ev yapılacak, bir kısım fabrikalar siviller ve ihracat için çalışacaklar
Londra 13 IR.> — İngiltere'de sulh deVTesl çalışması İçin hazırlıklar başlamıştır. önümüzdeki 5 hafta İçinde iktisadi düzenleme hakkında plânlar neşredilecektir. Bunların başında ev meselesi geliyor. 10 sene İçinde 4 milyon ev yapılması kararlaştırılmıştır. Bu evlerden bir milyonu bir sene içinde inşa edilecektir. Ev İnşaatında Alman esirleri de kullanılacaktır.
Bir kısım fabrikalar İngiliz sivil halkı ve İhracat İçin malzeme yapacaklardır. İngiliz halkı harb senelerinde hiç bir şey satın almamışlar, 9 milyar Sterllng tasarruf etmşllerdir. Şimdi haliç bu para ile muhtaç olduğu şeyleri yavaş yavaş satın alacaktır. Bunların arasında otomobil, mut-
fak malzemesi, elektrik levazımı ve saire vardır.
Futbol, rugby. kriket tepkileri de yeniden çalışmağa başlamak üzeredir.
Terhis hazırlığı
Londra 12 (A.A.) — Noel'e kadar 500 bin erkek ordudaki hizmetlerinden ayrılarak sivil vazifeye dönecektir. İlk terhis 8 haziranda yapılacak, fakat Japon harbi bitmeden umumi terhis yapılnuyacaktır. Terhis edilenler, kaputlarından başka üniforma v» çamaşırlarını muhafaza, edeceklerdir. Bunlara 12 İngiliz lirası kıymetinde sivil elbise serilecektir-
M. Churchill’in nutku
Londra 13 (R) — Bugün Av-rupada harbin bitmesi ve Müttefiklerin zaferi mtlnasebetUe dua günüdür, tngllterenln her tarafında bu münasebetle kiliselerde dua edilecektir. M, Chur-chlll bu akşam saat 21 de, (Türkiye saatlle 22 de) nutuk söylt-yecektlr. __________
Madam Churchill Londra’ya döndü
Londra 12 (A.A.) — Madam Churchill uçakla Moskovadan Londraya gelmiş ve uçak olanında eşi tarafından karşılanmıştır.
Mareşal Montgomery Kopenhag’da
Londra 12 (A A.) — Mareşal Montgomery ve Amiral Cunnlgfaam bugün, Kopenhag’a muvasalatlarında halk tarafından hararetle karşılanmışlardır.
Kırıl Chrlstlan öğleden sonra Mareşali ve Amirali kabul etmiştir.
Belçika kıralı
Şimdilik Belçika’ya dönmüyor
Londra 13 (R) — Belçika kıralı Leopold İle görüşmek üzere Avusturyanın Salsburg şehrine gitmiş olan Belçika Bakanlan Brüksel’e dönmüşlerdir, Kiral şimdilik Belçikaya dönmlyecek-tlr Kardeşi prens Charles'a gönderdiği mektupta esirlik esnasında sıhhî vaziyeti bozulduğundan lstlrahate İhtiyacı olduğunu ve şimdilik naipliğe devam etmesin! bildirmiştir.
6 milyon eair
Londra 12 (A.A.) — Şimdi Batı Müttefiklerinin elindeki Alman esirlerinin sayısı altı milyonu bulmuştur.
Alman fabrikaları kamyon yapmağa başladılar
Londra 13 (AA.) — Kolonyada Alman fabrikalarında Almanların elinden çıkmış olan İlk kamyonlar işe başlamışlardır. Bu kamyonlar iki buçuk tonluktur.
HAFTA KONUŞMASI
Görünür görünmez kazalar
Yazan: Refik Halid Karay
Bugün beşinci sahlfemlzde
Müttefikler -SovyetRusya
Londrada çıkan Observer gazetesinin bir makalesi
Londra 13 (R.) — Observer gazetesi Sovyet Rusya’nın San Francisco' dakl hareket tarzının endişe uyandırdığını söylüyor ve diyor kl: «Sovyet Rusya'nın emniyetini sağlamak istemesi arzusu anlaşılır bir şeydir. Fakat bunu tehdit eden tehlike nedir? Hiç bir devlet Sovyet Rusya kadar emniyetli durumda değildir. Rusya yen! bir Alman taarruzundan endişe edemez. Esasen Almanya dirilse ve yeni bir maceraya atılsa blk Hltler'in tecrübesini tekrar ederek yeniden Rus topraklarım İşgale kaikışmıya-caktır.
Bir de demokrasinin mânası her tarafla bir telâkki edilmiyor. İngiltere için bunun mânası malûmdur, tş gal ettiğimiz yerlerde serbesçe seçim yapılarak halkın arzusunu bildirmesini taahhüt ettik.»
16 Polonyalının muhakemesi
Londra 13 (A.A) — Observer gazetesinin yazdığına göre, Sovyet makamları tarafından Kızılordu aleyhinde faaliyette bulunmaktan sanık 10 PolonyalInın âdil bir surette hüküm giymelerini sağhyacak asgari garanti, Müttefik memleketlere alt. evvelinden edinilmiş siyasi kanaatleri olmıyan tarafsız avukatların, bu sanıkların müdafaasını üzerlerine almalarına müsaade etmekle mümkün olacaktır.
Gazetenin İlâve ettiğine göre, dâva hazırlıkları büyük bir faaliyetle devam etmektedir. Her şey, askeri emniyet bakımından, Sovyet makamlarının kapalı celsede karar vereceklerini göstermektedir.
Müttefiklerin Orta Şark’taki ikmal merkezi kalacak
Londra 13 (A.A.) — Brltanova ajansının sanayi muhabiri yazıyor: Londra'da bildirildiğine göre, Avrupa'da harb sonu Orta Şarktaki ikmal merkezi faaliyetine derhal tesir etml-yecektlr. Buradaki İkmal merkezi, hiç olmazsa şimdilik faaliyetin» devam edecektir.
Avrupa’da açlık tehlikesi artıyor
Ingilterede halka verilen yiyecek miktarı yeniden azaltılıyor
Berlin’de yiyecek stokları bitti, şehirde 2 milyon kişi açlık tehlikesi karşısında
Nevyort 13 (R.) _ Avrupa’da yiyecek meselesinin fenalaştığı bildirilmektedir. Amerika bu vaziyet karşısında yardımı mümkün olduğu kadar genişletmeğe karar vermiştir önümüzdeki 12 ay zarfında Avrupa’ya 12 milyon ton yiyecek gönderilecektir.
Bunlar daha ziyade un, süt hülâsası ve hububattır. Et azdır ve bunlar daha ziyade konserve halinde olacaktır, Gönderilecek tereyağ miktarı da pek azdır.
Dünyanın ağrıyacağı en buyilk kıtlıklardan biri şeker kıtlığı olacaktır. Amerika’da daha şimdiden şeker istihsal Atı yüzde 25 derecesinde uzdır.
İngiltere’de iaşe vaziyetinin harb zamanından daha fena olduğu haber alınmıştır.
Londra 13 (R.) — İngiltere'de yiyecek meselesi çok fenalaşmıştır. Bu mesele hiç bir zaman bu derece vahim olmamıştı. Bu yüzden verilen yiyecek miktarının azaltılması İhtimalinden bahsediliyor. Holanda’da yiyecek durumu fenadır.
Berlinde açlık tehlikesi
Londra 13 (A.A.) — United Pressin bir muhabirine beyanatta bulunan Berlin’in askeri valisi şöyle demiştir: «Berllnln İdare Işlerlle uğraşmak onu İşgal etmekten çok daha güç. şimdi Alman başkentinde İki milyon Berllnli bulunuyor. Eldeki stoklar sona ermiştir. Kalkınma işlerinde Alman teknisyenleri çalışmaktadır.»
Londra 13 (A.A.) — Daily
Express’e göre, bütün dünyada yiyecek maddelerinin azlığı neticesi, Ingilterede gıda İstihkakının azaltılacağı muhakkak görülmektedir, Fakat bu azaltmanın ne zaman ve hangi nispet-
lerde yapılacağı henüz kararlaş, tinim amıştur,
İaşe Bakanı Llewellin ve istihsal Bakanı Lyttelton, Amerikan ve Kanadalı memurlarla son yaptıkları görüşmelerden bazı İyi neticeler elde etmişlerse de bunlar, et istihkakını bııgı’in-kü seviyesinde tutmak için kâfl değildir.
Paria’te bir grev
Londra 13 (A-A-) — Parlste dok amelesi grev İlân etmiştir. Bunlar yevmiyelerinin arttırılmasını istemektedirler.
DİKKATLERİ
Bu çocuğun ahlâkı neden bozuldu?
Tramvayda kontrolör soruyor;
— çocuğun bileti?
— Ona bilet alınır nuT.„ Daha beş yaşında!
Çocuk kıyametleri koparıyor:
— Çıldırdın mı sen, anne?,. Daha geçen hafta dokuzuna bas. tığım kutlanmadı miT
— Sus! terbiyesiz!,.. Bana mı inanacaksın, çocuğa mı, kondüktör.. , (Nasreddin hocanın eşek hikâyesi hesabı... )
Sonra, şikâyet edip duruyoruz: «Çocuklar niçin böyle oluyor?,.. Fenalığa alışıyorlar...»
Sahile 2
13 Mayıs 1945
SÜZÜN 6ELIŞI
Realite’nin zaferi
Cumhur Başkanı
Himmler yakalanmış

Şehrimizde İngiliz dostlan miz tarafından çıkarılan lıal talik «Realite» dergisinin zafer sayısında blribirinden ibretli İki kronoloji vesikası var. Biri harbin resimli tarihi. Beş kiisûr sene insanlığın Nazi ve faşist âfetini yenmek için nelere katlandığını, sonunda da büyüye büyüye dev olan iyi kuvvetlerin önünde sııçlııJann nasıl dize geldiğini yirmi dört salıife bir vecize bü-tıinlüğile anlatıyor. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin bir kötünün biitiin dünyaya zararı dokunduğuna hu harbin tarihinden daha iyi bîr vesika bulunanııyacaktır.
Değeri bunun kadar üstün ikinci bir vesika da yine «Realite,, dergisindeki iki kâhin mukayesesidir. Bu iki kâhinden biri Hitier, öbürü de Churchill’dir DeTgi 1937 den başlıyarak iki kâhinin nutuklarından parçalar alıyor. Hitlerin kehanetlerinden batılan şunlar:
«Rusya vc Almanya artık harb etuıiyeceklerdir. Bunu aklı selimin bir zaferi olarak vasıflandırmaktayım,»
«Ben Almanyaya; 100(1 senelik zafer ve şeref temin etmek üzere Allah tarafından seçilmiş adamım, buna kaniim»
«Ne yapalım beri taraftaki düşmanlarım hiçtirler, lar, ayyaşlar hâlâ niçin mukavemet ediyorlar acaba?»
«Zavallı İngiliz milleti, ben seni mahvedeceğim. Clıurchill’e teşekkür edebilirsin»
«Almanya, harbi en az beklenildiği bir zamanda çaktır»
Churchill’m mukabil kehanetlerini sıralamaya lüzum yoktur. Vel-ar, akh seiîm, hesap, iman ve sendelemez bir mukavemet gücünün mahsulü olan kehaneti daima şu: «Zafer, zafer, her ne pahasına olursa olsun zafer!» Bugün bütün dünyanın kutladığı zafer onun daha harbin başında gördüğü neticeydi.
Eğer tarihin bir ders olmak değeri varsa bundan böyle Alman milletile beraber bütün milletler başlarına geçecek insanları sözlerinden tanımak ve tartmak imkânını bol bol elde etmişlerdir. Hitleri elbette ki Allah göndermiştir, fakat lıer halde Almanyaya 1000 «ene zafer ve şeref temin etmek İçin değil, belki de milletlere 1000 senelik bir ders olsun diye!
İsmet İnönü’nün 19 mayısta bir nutuk Iradetmesi muhtemel
Şimdi Müttefiklerin elinde bulunuyormuş
Oğlunu azarlayan anaya kızan baba, karısını ve oğlunu öldürdü
Ahmak.
kazana-
Ankara 12 — Avrupada harbin bitmesi ve Müttefiklerin zaferi münasebetle memleketin her tarafında tezahürler devam ediyor, 19 mayıs şenlikleri münasebetle Cumhur Başkanı İsmet İnönü tarafından bir hitabe İrat edilmesi muhtemeldir. Basın Birliğinin kokteyl partisi
Avrupada harbin bitmesi mü-nasebetile dün akşam da Türk Basın Birliği tarafından Park Otelde bir kokteyl parti verilmiştir. Toplantı saat 18,30 dan 21 e kadar devam etmiş, yerli ve yabancı gazetecilerden başka Vali ve Belediye Reisi Dr. Lûtfi Kırdar, sıkı yönetim komutanı korgeneral Şahit Noyon, Parti İdare heyeti başkanı B, Fikret Sılay, rektör profesör Tevfik Sağlam ve daha bir çok davetliler hazır bulunmuşlardır.
Polonya meselesi
Sovyet Rusya 16Polonyalt lider hakkın' daki teşebbüse henüz cevap vermedi
Vashington 12 (.A.A.) — Resmen bildirildiğine göre, mareşal Etalin, PolonyalI 16 liderin tevkifi hakkında İngiltere ve Amerika tarafından yapılan teşebbüse, bunların Akıbetine daiT izahatı muhtevi henüz bir cevap vermemiştir,
Slalin’in doğrudan doğruya Başkan Truman’a bir mesaj gönderdiği ilâve edilmektedir. Ancak, bu mesajda, Polonya meselesi hakkında bugünkü esas dahilinde yeni müzakerelerin faydasız olacağı hususunda Sovyet mütalâasının Truman’a bildirilmiş olduğuna dair haberleri Dışişleri Bakanlığı teyid veya tek-zibetmekten imtina eylemiştir.
Dışişleri Bakanı vekili- M. Grew, Stalin’in Rusya lîe batı müttefikleri arasında bir anlaşma imkânı mevcut olmadığı hak-kmdaki mütalâasını M Chur-chill'e vç M. Truman’a bildirdiğine dair bir gazetede çıkan haberi yalanlamıştır.
İngiliz gazetelerinin mütalâaları
Loıuka 12 (A.A.) — Reuter: Rusyanın bat-ı devletlerde bilhassa Polonya meselesine müteallik münasebetleri, haftalık Ingiliz mecmualarının başlıca mevzuunu teşkli etmekte berdevamdır.
PolonyalI şeflerin tevkifini bahis mevzuu eden «Spectator» şunları yazmaktadır: «Rusya ile batı devletleri arasında ayrılık çıkarmak yolunda Almanların düşündükleri şeylerin hlÇ biri murahhasların diplomatik do-
konulmaklıklarına ve Müttefikler arasındaki anlayış zihniyetine karşı gösterilen bu garip saygısızlık kadar müessir olamazdı.
Herkesin kendi kendisine şu suali sormağa hakkı vardır: Dünya güvenliğini bu esas Üzerine mi kurmağa davet edildik?
«The Tablete oldukça sert bir lisanla şunları yazıyor;
•Ruslar, yalnız Polonya meselesinde değli. fakat San Francisco konferansı, Avusturya, Yugoslavya, Romanya meselelerinde ve hakikatte bütün meseleler üzerinde, kendilerine çok zararı dokunan kibirli bir beceriksizlikle hareket ediyorlar. İşçi sınıfının efkârı Sovyet siyaseti aleyhine tezahür etmektedir.»
Diğer taraftan solcu bir gazete olan «New Statesman Edenin ve Stettlnius’un vaziyetlerini tenkldederek şunlar» yazmakta dır:
..Rusyanın çevresindeki devletlere zorla tek veçheli hükümetlerin kabul ettirilmesi esef edilecek bir şeydir. Fakat Moskova, batıdan çekindiği müddetçe, Rusyanın bu hal tarzına bağlanmakta devam etmesi tehlikesi mevcuttur. Sovyet Rusyanın çevresinde bulunan memleketler ve bu memleketlerde Rusyaya karşı müstakil kalmak için gürültü çıkaran unsurlar İçin en iyi hal tarzı, Amerikalıların ve İngilizlerln harbde olduğu gibi sulhta da değişmeyen bir dostluk içinde, müşterek İktisadî kalkınma gayeleri İçin Ruslarla işbirliği edeceklerini Rus müttefiklerine açıkça anlatmalarıdır.»
Çekirge istilâsı
Mısır üç yönden çekirge istilâsına uğradı
Kahire 12 (A. A) — Çekirgeler Mısır’ı Sudan’dan, Trablus’dan ve Suudi Arablstandan olmak üzere üç yönden İstilâ etmektedir. Yukarı Mısır büyük hasarlara maruz kalmıştır. Sina yarımadasında durum vehaıne-tlni muhafaza etmekle beraber, son resmi raporlar yukarı Mısır'da durumun oldukça düzeldiğini göstermektedir.
Hububat Lstlhsalfttını azaltma tehlikesi yaratan çekirgelere karşı yapılan mücadelede Orta Şak iaşe ve İkmal merkezi ile mahalli makamlar İş birliği yapmaktadır, çekirgelerin ürediği çölün bazı bölgelerinde, mücadele şeklini tesbit İçin Mısır ve diğer. Arap memleketleri arasında müzakereler yapıldığı tahmin ediliyor.
Yeni silâhlar
Almanların sırları
Müttefiklerin eline geçti
Londra 13 (A.A.) — Haber verildiğine göre, Almanyanın, müttefiki Ja-ponyaya bildirmek İstemediği askeri ve bahri sırları Müttefiklerin eline geçmiştir ve belki de .Taponlara karşı kullanılacaklardır.
Almanların faydalı keşiflerinden bazıları denizaltı harbine taallûk etmektedir. Şimdi İngiliz donanmasına teslim olan Alman denlzaltıları en son güne kadar Müttefikler İçin ciddi bir tehlike teşkil etmişlerdir. Alman âlimlerinin gayretlerini, denl-zaltılarm su altında eskisinden çok daha fazla kalabilmelerini sağlıyacak cihazlar hazılamafc için harcadıkları malûmdur.
Ele geçirilen Alman denlzaltıları tngütz uzmanları tarafından İtina İle İncelenmektedir. İngiliz bahriyeslnln İleri durumda olan teknik elemanlarının, Doğu sularındaki harekât için, bu Alman cihazlarını daha mükemmel bir hale getirmeleri pek muhtemeldir.
Olağanüstü hallerin devamı müddetince verilen kararlar henüz kaldırılmıyor
At.kara 12 — Olağanüstü hallerin devamı müddetince verilen kararların ve alınan tedbirlerin kaldırılacağı, bazı daire ve teşekküllerin lağvedileceği hak kındaki haberler henüz bir söylentiden İbarettir. Gerçekte harb bitmiştir, fakat dünya iktisadi ve idari nizamının mahiyeti ile, bunlarla ilgili diğer İşler henüz halledilmiş değildir. Bu sebepledir ki olağanüstü halin ne zaman sona ereceği, alman tedbir ve kararların ne vakit kaldırılacağı belli değildir.
Berna 18 İR.) — Kolıunblya Amerikan radyosunun son dakikada verdiği malûmata göre Hlmmler çimdi Müttefiklerin elinde bulunmaktadır.
Stokholm 18 (A.A.) — Malmoe'den alınan bir telgrafa göre, İçlerinde belki EUmraler'ln de bulunduğu nesilerden milreluep küçük bir gurup bu hafta zarfında bir gece bir «er! hücumbotuna binerek Jutland’dan ayrılmıştır. Bu gurup Norveç’e kadar gitmeğe muvaffak olabilirse, ya bir denizaltı İle kaçmağa muvaffak olabilecek veya dağlarda gizlenmeğe çalışacaktır.
Kudüs 13 (A.A.) — Amerikan kaynaklarından gelen bir habere göre, AmJral Doenitz Himmler'l Amerikan kuvvetlerine teslim etmiştir. Hlmmler Flosbıırg’da Amerikalılara verilmiştir. Bu haber, Londra'da resmen teylde-d İlmemi ştlr.
Hitlerin Ekqnomi Bakanı yakalandı
Londra 12 (B.B.C.) — Müttefiklerin elinde 132 nazl şefi bulunmaktadır. Bunlar arasında nazl Ekonomi Bakanı Funk da vardır.
Rommel intihar etmiş
Brazzaville 13 (AA.) — Ccnevredcn gelen bir habere göre. Mareşal Rommel bir kuza esnasında ölmem'ş-tlr. Bu habere göre, Rommel 2q temmuz sulkasdma İştirak ettiğinden Hltier tarafından intihara mecbur tutulmuştur.
Harb suçluları
Londra 12 (R.) — iyi bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Hermann darbı g, Rudolf Hess ve Helnrlch Hinun-ler hart suçluları listesine geçirilmişlerdir. Amiral Kari Doenitz’ln de bu listeye geçirilmesi ve muhakeme edilmesi ihtimali kuvvetlidir. Bunların hepsinin ölüm cezasına mahkûm dilmeleri de mümkündür.
e-
Trabzon vapuru geliyor
Ankara 12 — Fransa İçin Toulon’a mal götüren Trabzon vapuru, dönüşte Ankara Belediyesinin İsrtçreye ıs-marlariılb 7 otobüsle birçok ilâç getirecektir. __________
İzmit'te D.D.T. yapılacak
Sivrisinek ve diğer haşerelerin İmhası için «D. D. T-> adında bir İlâç keşfedildiğini yazmıştık. Terli malzeme ile yapılabilen bıı ilâcın imali IşUe Sümer Bank tan bir heyet meşgul olmaktadır. Tetkiklerden müspet netice alınmıştır. İzmit kâğıt fabrikasında ayrılacak bir pavlyonda bu Uâçtan külliyetli miktarda yapılacak ve yurdun her tarafına gönderilecektir.
Bir bekçi hırsızlık suçile yakalandı
Ankaıa P ıTelefonlaj— Yenldoğan mahallesinde otuarn gece bekçisi Hüseyin. Sirner Bank binası önünde duran ve Yerli Mallar Pazarlarına alt sandıklardan birinin İçinden 20 çift çorap çalnustir. Hiiseyln hakkında bn suçtan tahkikat yapılırken, onun, bir kaç gün evvel de Mühendis hanında çalışan, ‘erzl Mevlût. Salih ve Nacl-nln dükkanlarına girdiği ve dükkân sahiplerinin müşterilerle konuştuğu bir sırada duvarda asılı ve henüz teyelli btr halde bulunan bir ceket, bir pantalon v? bir yelek çaldığı anlaşılmıştır. Üç muhtelif dükkândan çal-dıklarlle bir takım elbise meydana getirmek Istlven bu gece bekçisi der hal Adllvcye teslim edilmiş ve yapılan yargılan masında suçunu ’tlraf etmiş tir. Yargılanma, karara kalmıştır.
Ankara’da yardımsevenler balosu Ankara ı? (Telefomai — YaTdım-venler Derneği dün akşam Ankara-palas salonlarında bir balo vermiştir. Baloda, Derneğin koruyucu başkanı bayan Mevh-he înönû de bulunmuştur.
Bu sabahki yangın
Bu sabah caat altı buçukta Tahta-kalede Uzun-’arşı caddesinde 311 numaralı üç katlı simitçi fırınında yangın çıkmıştır. İtfaiye vaktinde yetişmişse (le fırının ahşap kısmı tanı amile yanmıştır. Fakat ateşin etraftaki binalara sirayetine meydan verilmemiştir.
Yeni bir Penicillin fabrikası
Londra 13 (A.A.) — Bir milyondan fazla Sterlin?; sarıcdllerek Llverpool’ da yaptırılmakta olan Penicilin fabrikasının İnşaatı hemen hemen bitmiş gibidir. Fıbrlka 11 dönümlük yer kaplamaktadır. T boratuvarlar, dünyanın en büyük lâboratuvarlan olacaktır, Bunların her birinde kimyagerler ve fen memurları hariç olmak üzere, 250 - 300 kişi çalışacaktır.
Fabrika İaşe Bakanlığı adına hususi bir şirket tarafından İşletilecektir. İstihsale yazdan başlanabileceği ümldedllmektedir. Bu fabrika bütün dilyada kurulacak diğer penicilin fabrikalarına bir Örnek teşkil edecektir.
Denizaltılar
Şimdiye kadar 21 denizaltı teslim oldu
Ankara 18 (Telefonla) — Dün burada bir aile faciası oldu: Cebecide Hastane civarında oturan Lûtfi, karısı Makbule ve oğul RUat ile yemekten sonra odalarına çekilmişler, şundan bandan konuşmağa başlamışlardır. Bu konuşma esnasında Makbule, her nedense, oğlu Rlfatı azarlamış ve bu azar üç Idşlllk aileyi blrlblrLne katarak kanlı bir facia halini almıştır, Lûtfi, oğlu Rtfatın annesi Makbule tarafından azarlanmasına kızmış ve karısına, oğulunun küçük bir çocuk değil, 21 yaşında bir delikanlı olduğundan, onu azarlıyamıyocağını söylemiş; karısı Makbule de babanın bu çeşit müdahalesine kızmıştır Kan kocanın anısında şiddetli bir münakaşaya yel »çan bu konu üzerinde atışmalar iler’edlkçe İlerlemiş ve nihayet hiddetini yenemiyen baba, tabancasını çekerek karısına karşı birkaç el ateş etmiştir. Çıkan kurşunlar-
dan biri kadının çene kemiğini kırarak ensesinden çıkmış, diğer bir kurşun da gene kadının midesine saplanmıştır.
Babasının tu şekildeki harekeline mâni olmak tstlyen Rlfat, babasının elinden tabancayı almak isterken bir kurşun da bu 21 yaşındaki delikanlıya İsabet eunlştlr.
Tabanca sesleri üzerine vakaya yetişen komşular ve zabıta, anne İla oğlun van yana yatan cesetlerile karşılaşmışlardır.
İlk bakışta onların ağır yaralı oldukları sanılmışsa da Öldükleri anlaşılmıştır. Bu feci tablo karşısında kalan baba, cesetlerin üstüne atılarak ağlamağa başlamış ve zabıta, ona cesetlerin üstünden güçlükle kaldırarak meraeze götürmüştür. Cesetlerin gömülmesine Adalet doktorluğunca U-lzln verilmiş ve tahkikata başlanmış- """" tır.
Japonya barış için
bir yol arıyor
Japon adaları işgal edilmemek şartile sulhu imza etmeğe hazır
O Û_ C\l
o
O $2 (D > (D P
Londra 13 (R) — Şimdiye kadar 13 AJman denlzaltısı İngiliz limanlarına gelerek teslim olmuştur. 2 denizaltı Cebelütta-rık’ta, 2 denizaltı yeni Iskoçyada teslim olmuştur. Bugün bir tane daha gelecektir. Yeni teslim olan Fransadaki Lorient limanında 3 denizaltı bulunmaktaydı.
Vaşlngton 13 (A.A.) — Uzak mesafeli. Alman den lzalt darından bazılarının Japonvaya doğru yol almakta olduklarından şüphe edilmektedir. Amerikan donanması bunların Ja-ponyaya varmalarına mâni olmak İçin gereken bütün tedbirleri almak üzeredir.
Amerikan sözcüsü, su altında seyreden bir denizaltı keşfedildiği ve yahut deniz üzerinde giden bir Alman de Hırıltısının teslim İşaret i olan siyah Dayrak çekmemiş olduğu görüldüğü takdirde Amerikan karakol gemilerine, tıınİBra derhal ateş açmaları hususunda emir verildiğini söylemiştir. Henüz hiçbir Alman denizaltını Amerikan limanlarına gelmiş değildir Fıhat Batı Ati antikte dolaşan Mûtrefik gemiler İle birçok Alman de-nlza’.tın arasında temas tesis edilmiştir.
Batı Amerika kıyılarında da ba2i /ilmin denlzaltıları beklenmektedir. Fakat bunların çoğu henüz Amerikan sahillerinden çok uzaktadır. Bunların bir kısmı Kanada’ya gitmektedir. Almanya, teslim olduğu gün Atlantik’te faaliyette bulunan Alman dentzaltı-larımn KM) kadar olduğu tahmin edilmektedir Bunlardan bazılarının henüz açık denizde olduğu muhakkaktır. Fakat bunlar da teslim olmak hususundaki emirden haberdar ol-madık'arını iddia edemezler.
Almanların yağma ettikleri bir hazine bulundu
Londra 13 (A.A.) — Daily Herald gazetesinin muhabirine göre, Luene-berg’de Hotandalılardan vağma edilmiş bir hazine bir Alman'ın ihbarı üzerine meydana çıkarılmıştır. Kıymeti binlerce İngiliz lirasına baliğ olan bu hazînenin büyük kısmı altın, gümüş eşya, tahvilât, para ve banknottur. Bu hazînenin yerini bir paraşütçü birliğine haber veren Alman, gizil Alman polisinin Alman devlet bankası temsilcilerinin gelmesine kadar bu hazîneyi muhafazaya kendisini memur ittiğini söylemiştir. Hazînede bulunan eşyadan çoğunun Ho-landalılara alt olduğu görülmüştür.
Napoliye gelen siyasî esirler
Napoli 13 (AA.) — Napoli’de M-Leon Blum'la beraber, prens Bourbon Parme, «kİ Macar Başbakanı M. Kallay, Schuchnlgg, General PâpagOS ve 22 millete mensup siyasi esirler de bulunmaktadır.
Vaşlngton 13 (AA.) — Şimdi tahakkuk ettiğine göre, Başkan Roose-velt'ln ölümünden bir müddet evvel Japonya, Moskova vasıtasile Birleşik Amerika devletlerine ve muhtemel olarak Büyük Britanya'ya barış tekliflerinde bulunmuştur.
Japon teklifi, kayıtan şartız bir teklif değildi. Japonlar ordularım, donanmalarını ve hava kuvvetlerini teslim etmeyi kabul etmekle beraber anavatan adalarından başka Formoz adasını ve Mançuko'yu muhafaza etmek İstiyorlardı Bu teklif o kadar gayri müsait telâkki edilmiştir kİ cevap bile verilmemiştir.
Vaşlngton 12 (AA.) — «Reuter*: Bazı Japon mahfilleri, Japonya ile harbde olan devletler Japonya’yı işgal etmek haklarından vazgeçtikleri takdirde, Japon donanma ve hava kuvvetlerinin teslimini ve hariçteki bütün topraklardan Japon kuvvetlerinin çekilmesini teklif etmişlerdir. Bu tefclir Ingiltere ve Amerika tarafından reddedilmiştir.
Avrupadan gönderilecek kıtalar
Londra 13 (AA.) — Amerika ve Büyük Britanya, Japonya'nın yıkılmasını temin etmek üzere, Avrupa harb sahnesinden Pasifik bölgesine, nakledilebilecek asker v« malzemenin şevkine ait mufassal plânın hazırlan-'masını bitirmişlerdir.
I Bu plânın hazırlanmasına Avru-ı pa zaferinden evvel başlan-'nuştı. Bu İş için büyük askeri şefler arasında bir toplantı yapılmıştır, istihsal İşleri İle meşgul şefler ve mütehassıslar bazı silâhlara ait malumatı askeri makamlara bildirmişlerdir. Bu silâhlar geç hazırlandığı İçin Almanya’ya karşı kullanılamamıştır.
Bu konferansta ilk görüşülen mesele bu silâhların üstesi ve kullanma usulleri olmuştur. Aşağıdaki hususlar bir karara bağlanmıştır:
1 — Amerika’nın ve İngiltere’nin elinde mevcut başlıca silâhlar,
2 __ Zaruri olan silâhların ve mü-
himmatın miktarı,
3 — Gereken asker sayısı,
4 — Bu kuvvetlerin Pasifik bölgesine ne vakit ve ne kadar bir zamanda gönderilebileceğinin doğru olarak teSbltl.
Bütün bunlar, beklenilmedik inkişafları karşılıyabtlecek şekilde ve her şeyi geniş ölçüde hesabedebllmek suretlle hazırlanmıştır.
Japonya’da ölen esirler
Yeni Delhi 13 (AA.) — Birmanya' da Japonların eline düşen İngiliz askerlerinden üçte biri Uk on İki ay zarfında ölmüştür. Bu ölümlerin çoğu gıdasızlıktan Ufrl gelmiştir.
Bir Amerikan komutanı ne diyor?
Vaşlngton 13 (AA.) — Yedinci
Amerikan ordusu komutanı General Pntch bir gazeteciler toplaniısında yaptığı bir demeçte Japonya’ya karşı , harbin bir seneye kadar biteceği zan- . nında bulunduğunu söylemiştir.
P a si fiğe gönderilen malzeme
Vaşlngton 13 (A.A.) — Bildirildiğine göre, Norveç’in ve Manş den!2İ adalarının İstilâsı İçin müşterek deniz ve kara harekâtında kullanılmak üzere İngiltere’de hazır duran tççhl-70E Pnclfllr rmhrslnr nııkİMİlIcrektir.
ve
Bu teçhizattan bir Kısmı daha şimdl-3j? den yola çıkarılmış bulunuyor. -*Zj Pasifik cephesine asker g gönderilmesine başlandı?? Londra 13 (R.) — Avrupa'dan pasl-” file cephesine asker gönderilmesine başlanmıştır. Üç ay İçinde 845 bin asker gönderilecektir. Bundan sonra gelecek (iç ay içinde de 1.200.000 asker gönderilecektir.
5 cephede taarruz
Londra 13 (R.ı — Japonya’ya karşı 6 cepheden taarruz ediliyor. Birmanya'da Ar akan'dan çekilen Japon askerleri tald bediime ktedlr. 1000 asker balta görmemiş ormanlarda tutağa düşürülmüştür.
Çin kuvvetleri Batı Honan'da taarruza devam ediyorlar. Bu taarruzda Müttefik uçakları kendilerine tam yardım etniktedir. Diin 3' şehir daha zaptedllmlştir Japonlar burada en mühim mağlûbiyete uğramak üzeredirler.
Oklnava adasında Hediyen Amerikan kuvvetleri adanın başşehrinin varoşlarına varmışlardır. Mlndanao ve Luzon adasında Amerikanlar yeniden İlerlemişlerdir. Yeni Gine’de Avustralya kuvvetleri ileri hareketine devam ediyorlar.
Bir hava - deniz muharebesi
1 Londra 13 (R-) — Dün Okinavû. adası açıklarında bir hava - denil muharebesi olmuştur Müttefik ve Japon uçakları arasında şiddetli çarpışmalar sonunda '/5 Japon uçağı düşürülmüştür. Japonlar da büyükçü bir Amerikan harb gemisini ve diğer birkaç gemiyi hasara uğratmışlardır.
îngilterenin deniz kayıpları
Londra 13 (A.A.J — Sunday Tlmefl gazetesinin deniz muharriri şöyla yazmaktadır: 193S ile 1945 arasında İngiltere 345 harb gemisi kaybetmiştir. Halbuki geçen harpde 1914 İla 1918 arasında İngiltere 341 harb gemisi kaybetmişti.
Büyük tonajda harb gemilerinin, modern harbde elverişli olmadıkları ve çabuk batırıldıkları hakkındâkl İddiaları boşa çıkmıştır. İngiliz donan ması bu harb esnasında 5 zırhlı kaybetmiştir. Halbuki geçen harbde ayni donanma 13 zırhlı kaybediyordu.
Ingillzler bu harbde. geçen harbd# kaj’betmlş oldukları muhrlp’erln İki mislini kaybetmişlerdir
Bahriye bu harbde 47 00o kişi kaybetmiştir. Geçen harbde İse ayna kuvvet 34.000 kişi kaybediyordu.
Irak, Iran ve Mısırla ticaretimiz arttırılıyor Ankara 12 (R.G.) — O rt aş arktaki komşu memlektelerle ticarî görüşmeler yapmak üzere, Türk heyeti Bağdada gitmiştir, Heyetimiz buradan İrana da gidecektir. ____________
Romada bir çarpışma
Brazzaville 13 (AA.) — Roma’dan gelen bir habere göre, harbin sonuna tMİdetmek İçin yapılmış olan nümayişler esnasında komünistler Ue askerler arasında çarpışmalar olmuş-zat Pasifik cephesine nakledilecektir, tur.
İstanbul Valiliğinden
14/5/945 tarlhlnedn İtibaren yapılacak zeytinyağı satışlarında her «U> kuponu mukabilinde bir litre zeytinyağı verilecektir. (A3S9)
13 MaVls 1945
AKŞAM
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Aleve verilen sigara paketleri
Mukavva, kâğıt darlığı malûmdur, Bizim memlekette ile bu, kendini şiddetle hissettiriyor. Tekel Bakanlığı, halktan ve bakkallarla tütün satan dükkânlardan boş sigara paketlerinin geri verilmesini rica etmişti. İstenilen derecede iade temin edjlemeyince başka bir çare düşünülmüş. Şehrin büyük merkezlerine, halk boş kutuları atabilsin; yerler de kirlenmesin, tasarruf da olsun, yani bir taşla İki kuş vurulsun diye hususi şekilde kutular yapılmış: paket içine atılabiliyor, dışarı çı-kanlamıyor: Dökülmez hokkalar tarzında.
Baktım, tünel başında hayli paket birikmişti. Galiba folluğa yumurta bırakır tarzda bırakmışlar. Zira ben orada tramvay beklediğim sırada öteki beriki pa-ketini yere fırlattı Ayağiyle de basarak ezdi. Dalgınlık mı, «rahmet olsam kimsenin bağına yağmam!» hesabı mı artık bilemem.
Fakat 11 mayıs cuma günü saat on dokuz buçuk raddeleriydi, Karaköyde Ziraat bankasının köşesine geldim ki, halkı orada toplanmış, bir acayip manzara seyreder buldum. Bunun için «acayip» tâbiri kâfi mi? Feci mi demeli; yoksa ölmüş bir kelime ile bir tâbiri muvakkaten dirilterek •efeâ* mı, «ve min el’feçayi» mi demeli, bilmiyorum:
Tekel idaresinin o noktaya koyduğu kutunun içinden bir alevdir yükseliyordu. Bütün paketler hani hani yanıyor. Açılamadığı için de yangıncımın önüne geçilemiyor. Yeni kutunun kaldırımı füsliyen manzarasında hâsd olan karan da caba.
Hepimiz hazin hazin baktık. Hikâyenin muhayyel olmadığına, 19,35 vapurunun ekser yolcuları şahittir. Ertesi gün kutuyu açmağa gelen Tekel memuru da elbet şahadet eder.
Bu kaza olabilir mi? Binde dokuz yüz doksan dokuz ihtimalle olamaz. Bu, tahrip için sarfedil-miş hususi bir emektir. Bu, bir Vandal ruhun hortlamasıdır. Aynı ruh, yeni boyanmış duvarları çizer, parklara dikilen fidanları koparır, sokak ampullerini kırar, Ada çamlarını yolar, mezar taşlarının kavuklarını bir matrak darbesi!e yere serer; hele maazallah eline kanştk bir devirde fırsat aiişnüye görsün, yahut bir katakulli ile kütlelerin mukadderatını eline almasın: Komada Neron, Istanbulda Kabakçı Mustafa, Almanya da Himmlere muavin olur Mar-ı sermadldeye rabbim güneş göstermesin!
İstanbul gibi ilk okulları çoğalmış bir şehirde — hoş her Türk okulunda — birinci ehemmiyetteki telkinler arasına Vandallikle mücadele girmelidir.
Kahrolsun bu ruh...
Bütün dünyadan, havırlısiyle,. (Vâ . Nû)
ŞEHİR HABERLERl||
İzmir Fuarı bu sene millî olarak açılacak
Ankaradan şehrimize gelen İzmir
Belediye Reisinin gazetecilere beyanatı
Margarin yağı
Toptan 289 kuruştan satılması gerekirken 317 kuruşa çıkarıldı
Şehrimizdeki margarin yağı fabrikası tarafından hazırlanan 1100 teneke yağ piyasaya çıkarılmıştır. Bu yağlardan 300 teneke de Ankaraya ssvkedilmlştir. Balıkpazarında tcsblı edilen dükkânlara margarin yağlarının toptan kilosu 289 kuruşa satılmaktadır. Bu yağların, hazırlanmasında pamuk yağı kullanılmaktadır
Ticaret borsasında toptan kilosu 31.7 kuruştan muamele gören bu flattek! margarin yağı pazartesi günü Vilâyetçe tetkik ettirilecektir. Verilen karar gereğince şehirde margarin yağının toptan kilosu 289 kuruştan fazlaya satılmaması İcabetmektedlr. Evvelâ margarin yağının borsada muamele görmemesi İcabetmekte, sonra da toptan 289 kuruştan fazlaya satılmaması lâzımdır.
Otobüsler
Kodeks komisyonu
Kodeks komisyonu vilâyet sağlık müdürlüğünde İkinci toplantısını önümüzdeki pazartesi günü yapacaktır, İlk toplantısında çalışma programını tesbit eden komisyonun bundan sonra daha sık toplanacağı tahmin edilmektedir.
3 kuruşa simit
Bir simitçi «simit fiatinde ihtikâr vardır» diyor
Abdullah adında eski bir simitçi ustası dün Milli Korunma Savcılığına müracaat ederek, simit imalâtında ihtikâr yapıldığını, şimdiki halde beş *uruşa satılan simitlerin 3 kuruşa satılabileceğini, flatlerl tesbit eden heyetin simitçiler taralından aldatılmış olduğunu sövllyerek bu yolda bir istidayı savcılığa vermiştir.
43 senelik simitçi olduğunu söyil-yen Abdullah ustanın İddiasına göre, hâdisenin mahiyeti şudur: Bir çuval undan beheri 60 gram olmak üzere 1800 ile 200'0 adet arasında simit çıkmaktadır. Fiat tesbitl sırasında ise bir çuvaldan 1400 simit çıktığı esasi üzerinden hesap yapılmış ve buna göre hır simit İçin 5 kuruş fiat kabul edilmiştir. Abdullah usta, kendisinin de hazır bulunacağı bir tecrübede İddiasını İspat edeceğini söylemektedir. Savcılık mesele İle alâkadar olmağa başlamıştır. Simit yapıcıları yarın sav cılığa getirtilerek malûmatlarına müracaat edilecektir. Hâdisenin iç yüzii yarılacak tahkikat sonunda belli olacaktır.
Tramvay idaresi Mecidiyeköyünde bir garaj yaptıracak
Takan bahçesinin köşesinde Bağcılık Kulübü binasının yıktırılmasına başlandığını yazmştk. Belediye buraya zemin katı geniş bir-salon olmak üzere büyük bir şekerleme mağazası yaptırmağa karar vermişti. Fakat bu binanın inşaatı bir müddet gecikecek, burası şimdilik tanzim olunacaktır.
Sürpagoıı sahasının tramvay caddesindeki yüzü tanzim edildiği halde, evvelce kaldırılması kararlaştırılan garaj binasına dokunulmamıştır. Bu garajda tramvay İdaresinin otobüsleri durmaktadır. Fakat garaj şimdi elde bulunan arabaları da İstiap edemeyecek kadar dar olduğundan bir kısım otobüsler, açıkta gecelemektedirler. Tamvay İdaresi. Amerlkadan kışa kadar gelecek olanlarla otobüs sayılarına kırk araba daha ilâve edecektir. Bunun İçin geniş bir garaj bl nasina ihtiyaç görülmektedir. Tramvay İdaresi bu maksatla Mecldlyekö-yünde bir arsa temin etmiştir. Burada yaptırılacak garaj İki yüz otobüs alacak şekilde olacak ve önümüzdeki aylarda İnşaata başlanacaktır. Mecidiye köyiı garajı bittikten sonra Sürp-agop garajı da yıktırılarak yeri tanzim edilecektir.
Fuar işlerini İlgili makamlarla görüşmek için bir müddettenberi Anka-rada bulunan İzmir Belediye reisi B. Reşat Lebleblcloğlu şehrimize gelmiştir. Vali ve Belediye reisi B. LÜtfi Kırdan makamında ziyaret eden B, Reşat Leblebicloğlu gazetecilere §u beyanatta bulunmuştur:
— Bu sen&ki İzmir fuarını mil i olarak açıyoruz. Bu yıl sulh içinde açacağımız fuar bir sulh fuarı alarak hazırlanmaktadır. Favlyonlar yalnız memleketimize ait eşyayı teşhir edecektir. Başkentimiz fuaTİa çok yakından İlgilenmektedir. Bütün Bakanlıklar fuara geniş ölçüde iştirak yetmek İçin hazırlıklarla meşguldürler. Bu senek! sulh fuarımızda birçok yenilikler olacaktır. Bu arada Ankara Devlet Konser vatuvarı bir ay müddetle, on beş gün opera, on beş gün de tiyatro temsilleri verecektir. Fuarın açık bulunduğu müddetçe İstanbul - İzmir. İstanbul - Bandırma vapur seferleri. Bandırma - İzmir tren seferlerile Ege bölgesinden İzmire otoray seferlerinin arttırılması hususu Ulaştırma Bakanlığınca temin edilecektir. Bundan başka mülhakattan.
İzmire otobüs seferleri de arttırılacaktır. Fuarın cazip olması için mümkün olan her şeyi yapmaktayız.
Şimdi İzmlrln mühim bir derdi olan Halkapmar bataklığının kurutulması İşlle meşgulüz. BLr müteahhide İhale edilmiş bulunan kurutma işine 5-6 yüz bin lira sarfedilınektedlr. Bataklığın kurutulması sonbaharda tamamlanmış olacaktır.
İzmir Elektrik, Su. Havagazı. Otobüs ve Tramvay İdarelerini Eshot adı altında bir umum müdürlükte topladık. Bu işletmeleri tek umum müdürlükte toplamaktan beklediğimiz faydalar yavaş yavaş tahakkuk etmektedir. Evvelâ, ayn ayrı İşletmelerin masraflarından tasarruf edilmektedir. Sonra işler bir elde toplanmıştır. Su, elektrik, havagazı bulunan bir evde ayrı ayrı memurların saatleri muayene etmelerindeki ve ev sahibinin ayrı ayn dairelere abone ücretlerini yatırmaktaki güçlüğünü bu suretle önledik.
Ankaraya fuar meselelerini görüşmek İçin gitmiştim. İzmire dönerken İstanbula da uğradım.»
B. Reşat Leblebicloğlu bugün İzmire dönmektedir.
4 otobüs ve ye lek parçalar geliyor
Bundan bir müddet önce tsveçten Drottningholm vapuru ile Belediyeye bir otobüs gelmişti. Haber aldığımıza göre gümrük zorlukları yüzünden uzun müddet gümrükte kalan bu otobüs nihayet İdarenin eline teslim edilmiştir. Karoseri kısmındaki ân-zanın giderilmesini müteakip önümüzdeki hafta servise konulacaktır.
Dün gelen bir telgrafta diğer 4 otobüsün tsveçten yedek parçaları havi olarak yola cıknt. dığı v(= bu vapurla birçok elektrik malzemesinin de gönderildiği bildirilmiştir. Amerlkadan gelmiş o'.3n büyük (White) otobüslerinden 2 tanesi yedek parça noksanlığından işletilemiyordu. Bunlara ait ilk parti yedek aksam diin İskender una varmıştır. On beş güne kadar garajda duran bu İki arabanın sefere çıkarılacağı îıml-dediliyor.
Tifoya karşı tedbirler
Şehir içindeki ahırlar kapattırılacak içme ve kullanma sularının temizliği sağlanacak
e------------------
İçinde 1OO den fazla insan yaşıyan konak
l Abdiilhak Hâmit denilince akla İlk gelen İsimlerden biri de «Sami i , paça zade Sezai» dir. Bu iki candan arkadaşın İsmi arasında sanki görünmeyen zincirler vardır. Bugün de:
AŞIYAN MÜZESİNDE...
«Sergüzeşt» muharriri Sezalye Abdiilhak Hâmidin yanıbaşında yer ■ veriyoruz. Hâtıralarını müzelerde topladığımız, Lsmine bir şehir müze- ı sinde bir salon tahsLs ettiğimiz romancı hakkında. Sami paşa zade , Sezalye dair ne biliriz?.. Hemen hemen hiç bir şey?.. Bir yandan adı- I na müze kurarken, bir taraftan da Seza! hakkında bu derin sükû- 1 tumuz cidden tuhaftır.
Halbuki Sami paşa zade Sezai bizde yüzlerce cariye, halayık ara- ( ■suıda yaşayarak, onların hayatlarını en ince noktalarına kadar tetkik ederek, sarayları andıran eski büyük konaklan edebiyata sokarak İlk ! «tetkik romanı» nı yazan İnsandır.Aynı zamanda bir İlim akademisi olan: Taşkasaptaki konak
Meşhur «Zeynep Hanım Konağı» kadar enteresan, mühim ve nıs- ! roklı bir yerdi. >
Sami paşa zade Sezalye dair hazırladığımız kısa tetkik yazısında . İçinde 100 kişiden fazla İnsan yaşayan bu konaktaki hayatla beraber I bütün bir devri bulacaksınız. «Sergüzeşt» romanına dekor olan bu ko-I cağın tiplerini hattâ cariye, halayık, kalfa islmlerlle birer birer göre-c' kainiz.
Bir kaç güne kadar başlıyacağız
Şehirde vakaları eksllmiyen ve önümüzdeki yaz mevsimi dolayısile, gerek kara sineklerden, gerekse sebze ve meyvalardan daha çok artması ihtimali olan tifo hastalığını önlemek İçin tedbir alınmakta olduğunu yazmıştık. Cuma günü vilâyette yapılan Sıhhat meclisi toplantısında önleyici tedbir olarak tesbit edilen işlerin başında içme suyu membalarlle taşınma şekillerinin ıslahı, şehirde kara sinek üreten yerlerin ortadan kaldırılması ve açıkta akan lâğım, kanalizasyon ve mecraların derhal örtülmesi işleri vardır.
Tifüsten gayrı her türlü bulaşıcı hastalığı nakleden ve üreme nispet! korkunç rakamlara varan kara sineklerle de savaşılacaktır. Sineklerin çoğaldığı yerlerin başında şehir içinde bulunan ahırlar gelmektedir. Vakille inek beslemek İçin evlerinde ahır yapmak lstlyenler, Belediyenin lüzumlu gördüğü şartları ahırlarında tatbik etmişlerdi. Bıigiin bunların yanında bir de arabacı ahırlarının yer aldığı, yaptırılan incelemeler sonunda anlaşılmıştır. Sağlık şartlarına uygun olmıyan bu gibi ahırlar, sahiplerine icabeden şartlan tamamlamalarına İzin verilmeden şehir dışına naklettl-r İlecektir.
Sıcak gübreye yumurtasını bırakan bir kara sineğin 6 saat İçinde yavrusunu uçurduğu göz önüne alınırsa, şehir içinde bulunan ahırların sağlığa ne derece zararlı oldukları anlaşılır. Şehrin Şişil gibi kalabalık semtlerinde domuz ahırlarının da mevcudolduğu İncelemeler sonunda meydana çıkarılmıştır Bundan başka Şişlideki Fransız hastanesiyle tramvay garajının açıkta akan lâğımları birleşmekte ve şehrin sağlığını ' ehdldetmekte olduğu da görül-
m üştür. Bu müessese lere tebligat yaptırılacak ve lâğımların muntazam çukurlarda toplattırılın ası sağlanacaktır.
Tifo hastalığının bulaşmasında başta gelen âmillerden birisi de İçme sularıdır. Hıfzıssıhha kanunu gereğince İçme sulan membalarının 500 metre kare çevresinin himaye mmt akası olarak ayrılması icabetmektedlr. Bu mıntaka İçine hayvan ve İnsanların girmeleri de menedllecektlr. Bundan başka su membalannda da muhafaza tertibatı alınacaktır. Bir de evlerde, daha ziyade, kullanma sularının temin,edildiği kuyulara civarda bulunan kanalizasyon sularının karışması ihtimali varit görülmektedir. Bunlar İçin geniş bir teşkilât vücuda getirilerek semt semt evlerdeki kuyuların durumları tetkik ettirilecektir. Kırk-çeşme sularlle, Hamidlye suyu ve diğer su şebekelerinin İncelenerek. ıslahı lüzum görülen yerlerinin tesbittne başlanacaktır. Bu sulardan alınan muhtelif nümuneler tahlil ettirilecektir.
Şehir İçindeki bostanların şehir dışına çıkarılması, bostanların sulandıkları suların temiz olması ve bilhassa muhtelif yiyecek ve İçecek satan esnafın sıkı bir surette muayenesi de yapılması kararlaştırılan işler arasında vardır.
Sivrisinekle mücadele
Sıtma ve slvrlslneklçrle savaş için son tedbirler alınmıştır. Pazartesi gününden itibaren, 94 ekip halinde faaliyete geçecek olan mücadele memurları evleri dolaşmağa başlıyacaklar ve sivrisinek üretebilecek yerleri, bu arada kuyuları, sarnıçları, yangın sularını muhafaza eden kova ve tenekeleri, el yıkanan yerleri, bulaşık çukurlarını gözden geçireceklerdir.
Cezalandırılan esnaf
Bir hafta zarfında bakkal, sebzeci, kasap, tatlıcı ve yoğurtçu olarak 15 muhtelif esnaf muhtelif suçlardan dolayı Milli korunma mahkemesine verilmiştir. ________
Satışa çıkarılan ithal malları
Gal. Tünel Cad. No. 48 de M Ihtan Gesar ve ortağına takım çeliği, şerit testere, değirmen çekici ve azzalon sandık çeliği, İst. Hacopulo Handa Haşan Ekine lüks feneri, gaz ocağı ve yedekleri, Eyüp Bahariyede N. Abdur-rahman M. oğullarına tarak teli ve ham tilki postu. Ankara Sanayi Cad No. 76 da Nuri Oğlakçıya kösele kayış, Gal. Güneş Handa Marşa İthalât ye İhracat T. A. Ş, ye çelik testere, İst. Hasırcılar Yılmaz Handa J Şprin-ger ve Vlklor Amona toplu iğne. İst. Zafer Çikolata fabrikasına tane kakao, İst. Tahtakale No. 44 te Mukavva Kâğıt Ltd.'e merdane tutkalı İst. Ananiadi Handa Zaman Ecza Deposuna sulfonamld - A - D, İst. Karaağaç Bakir Zümre fabrikasına bancım nitrat. Bahçekâpı Taş handa Ticaret T. A, ş. ne sül.yen boya, Bahçekapı Ankara - Konya handa Sülevman Serime yapak merinos.
Tütlin Gümrük İskelesi yanında
Her türlü
Ticaret malları
İçin
ARDİYE
Yan ve Kredi Bankası A.Ş.
KÜÇÜK HABERLER
■fc Gazetemizin 5. 5. 945 tarihli sayısında İplik ihtikârının hangi sebeplerden ileri geldiğini yazmış ve Ekonomi Bakanlığının müfettişleri vasıtaslle yaptırdığı tetkiklerde ihtikârın bir sebebinin de memleketin muhtelif yerlerine dağılmış olan el tezgâhlarına verilen ipliklerin kara borsaya satılmasından İleri geldiğini tesblt ettiğin! belirtmiştik.
İstanbul el tezgâhlan dokumacıları kooperatifinden aldığımız bir mektupta, ortaklarına tahsis edilen İpliğin esasen ihtiyaca yetmediğinden bahsedilerek kara borsaya İplik verenlerin kendi kooperatifleri ortaklarından olamıyacağı bildirilmektedir.
Yüksek fiatle filim satılması iddiası
Yüksek flatle röntgen filmi satmak suçlle tevkif edilen Dr. Tank Temel’ln yargılanmasına dün 3 numaralı Milli Korunma mahkemesinde başlanmıştır. Doktor, suçu kati surette inkâr etmiştir. Bazı şahitler dinlenmiş, bundan sonra doktorun avukatları söz söylemişlerdir. Bazı noktaların incelenmesi İçin duruşma başka güne bırakılmıştır.
Kocaeli futbol birincilikleri
İzmit 13 (Akşam) — Dört il arasında yapılacak olan Kocaeli gurupu futbol birinciliklerine dün stadyumda büyük bir kalabalık önünde başlanmıştır. İlk maç Kocaeli şampiyonu Harb Filosu İle Edirne Şampiyonu Ayşe Kadın takımları arasında yapıldı ve Harb Filosu takımı maçı 6-0 kazandı
İkinci maç, Eskişehir şampiyonu Demlrsporla Bursa şampiyonu Akın-spor arasında yapılmıştır. Maçı 4-0 Denürspor kazanmıştır. Her İki maçı da İstanbuldan gelen hakem Şazi Tezcan İdare etmiştir.
Gurup şampiyonluğu için bugün Kocaail İle Eskişehir arasında bir maç yapılacaktır.
Piyade abş okulunda diploma tevzii
Çankırı 12 (AA.) — Çankırı Piyade Atış Okulu 36 ncı devresini bitiren genç ıûyade subaylarımıza bugün törenle diplomaları verilmiştir. Ordu ve memleket büyüklerlle, seçkin davetliler huzurunda yapılan bu tören çok samimi bir hava içinde geçmiştir.
Atatürk bulvarında kamulaştırılacak arsalar
Atatürk bulvarının Saraçhanebaşı ile ' Aksaray ^arasındaki kısmında henüz belediyeye mal olmıyan bazı ufak tefe karsaların kamulaştırılmasına devam edilmektedir. Fakat bunlar, yolun şimdiki İstikametinde pürüz teşkil eden küçük bir takım arsalardan ibarettir. Bundan başka bulvarın bu kısmında her İki tarafında yirmişer metre derinliğinde gerideki arazi de karaulaştırılacaktır. Bundan mak at caddenin açılması yüzünden şereflenen ve değeri artan arsaların satışından hem belediyeye yeni bir gelir temin etmek, hem de yapılan masrafı karşılamaktır.
Bundan başka belediyenin bu sahada tatbik ettiği imar plânına göre yaptıracağı ve yahut başka daire veya müesseseler tarafından yapılmasını temin edeceği binalar vardır.
Bu binalardan biri Fatih Halkevi olacaktır.
Bulvarın Saraçhanebaşındaki kısmının başlangıcını teşkil eden noktada evvelce yıktırılan İbrahim paşa hamamı arsasının Fatih tarafına İsabet eden bazı binalar da kaldırılacaktır. Ve bu kısımda büyük bir üçgen meydana gelecektir. Bu üçgenden İtibaren caddenin bu kısmına yeni bir İstikamet verilecek ve görülen çarpıklık düzeltilecektir
Diğer taraftan buradaki üçgenin gerek Fatih'e, gerek Aksaray'a gerek Marmara’ya hâkim olduğunu göz önüne alan B. Proat tam bu yere Fatih Sultan Mehmed’In heykelliıl dikmeği muvafık görmektedir. Fakat Şehircilik mütehassısının bu fikri henüz kabul edilmemiştir.
Kaybolan bir yalt dolayısiyle
Vapurla Üsküdardan geçiyordum. Bîr aralık aklıma geldi. Son zamanlarda kendisine ait uzun bir yazı yazdığım meşhur serasker Hüseyin Avni paşanın yahşi-m aradım. Baştan başa sahile baktım: Yalı yok!.. Acaba yakılıyor mu idim?. Çünkü henüz bir ay kadar önce bu yalı yerinde duruyordu. Hattâ yazım için lâzım olduğundan fotoğrafçı gönderip resmini çektirmiştik. Bu fotoğrafı gazeteye de basmıştık. Koca yalı şimdi birden bire nasıl kaybolabilirdi?
Sahili bir daha gözlerimle araştırdım. O zaman bir takım kimselerin artık temeline kadar inmiş olduktan bir bina bakiyesini ta m amile ortadan kaldırmakla meşgul olduklarını gördüm.
Vapurda yanımda bulunan eski bir Boğaziçliyc:
— Pek tuhafıma gitti. Bu ne sürat'. Hani bazı memleketlerde öyle bir inşaat hızı varmış ki sabahleyin bir caddeden geçerken yeni ve büyük bir .bina gören adam:
— Bu bina dün akşam evime dönerken yoktu... Şimdi nereden çıktı?, diye sorarsa kendisine şu cevabı verirlermiş:
— Gece yapıldı efendim!.
Boğaziçinde yalıların akıbeti üzerinde bunun aksini görüyoruz İşte misali... dedim.
Eski Boğazlı cevap verdi:
— Bu sizin tesadüfen görüp öğrendiğiniz bir şey!.. Daha bunun gibi neler var...
Daha ziyade şehre ait umumi güzellikler ve bir devrin kendisine mahsus mimarisini, tarihini yaşatan binalar olması dolayı sile bunların keyfe göre yıktırılmaları ayn bir meseledir. Benim burada dokunmak isted'ğim şey başkadır Meselâ bu serasker Hüseyin Avni paşa yalısı içinde Osmanlı tarihinin en mühim kararlarından biri verilmiştir. Aziz-Murat devrinin en önemli tarih dekoru bu validir. Yıktınlmasını ayn bîr mevzu olarak bir tarafa bırakalım. Acaba burası yıkılmadan önce -tarih bakımından lüzumludur !.. diye şıı binanın bir kar fotoğrafı çekilip saklanmış ni’dır? Ne gezer? «Lâzınj olursa eski resimlerden bulunabilir» dü-siincesile hareket ettiğimiz için bııgiin ortadan kalkmış eski, mü- • him binalardan hiç birinin fotoğrafını, resmini bulamıyoruz. Yahut pek mühim zorluklarla bn'ııvonız
Bir yerde şehre ait eski bir re-sime. bir fotoğrafa rastlayınca ı bakın o zaman burası nasünus!» diye havret duvuvorii’ o*? olmazsa resimle olsun, teshil »d1!-nıeden ortadan kalkan, yalnız Beyazda nice binalar var.
Eski hallerini bilememek’1 sade bu binalar hakkında deMI. şehrin eski çehresi hakkında da biiyiik bilgisizliğe düşüyoruz. Hic olmazsa şehirde bir asrı asmış, tahta inşaatın dahi, mecburi olarak yıktırılması lâzım gelince bun>ann beş on resmini çekip t-=hit edelim.
Külfeti hic, fakat faydası çok bir iş olacaktır.
Hikmet Feridun Fs
12/5'1945 flatlerl
Londra üzerine' 1 sterlin 5.20
Nevyork üzerine 100 dolar ı30 59 Cenevre 100 İsviçre FY 30,3 .'55
Madrid «zerine 100 pezeta 12.84 Stokholnı üzerine 100 kuron 31.1325
ESHAM VE TAHVİLÂ1
% 5 faizli ikramiyeler;
TURAL
ÖKSÜRÜK HAPLARI
1933 Ergani 25.2S
1938 İkramiye!! 22-69
MIHI Müdafaa 22 30
D. Yolu İkramiyen 60 —
% 7 faizi! Tahviller:
Sivas • Erzurum I 20. ”0
Sivas - Erzurum 2-7 20.30
1941 Demiryolu 1 20 20
1941 Demiryolu II 19.81
1941 Demiryolu UT 20.7?
Milli Müdafaa 1 20.40
Millî Müdafaa D 19.75
Milli Müdafaa m 10-73
Anadolu Demiryolu Grupu: Tahviller 1-2 64-
Hisse senetleri % 60 • 35.-
Mümessll senet 50 1/2
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 149.—
Borsa dışında
ALTIN
Gulden 90
Reşadiye 70
tnglllz 40
| Külçe *5.27
Sahile 4
13 Mayıs 1945
AKSAM
SON BASKI
FRANSA NASIL ÇÖKTÜ?
Yazan: Pierre Lazareff Çeviren: Şevket Rado_
V.... — Tefrika No. 36
Başvekil Daladier ve 6 şubat kargaşalıkları
Fransızların uslu akıllı, yatıştırıcı bir şahsiyet olarak tanıdıkları Gas-ton Doumergue bence de yaşadığımız acı hâdiseleri en tarafsız, en mâkul neticelere götürecek adamdı. Bütün partileri bir tarafa bırakarak: verdiği beyanat saat İkide PARİS - SOİR gazetesinde çıktı. Mebuslar Meclisiyle Ayan Meclisi reislerinin telefonda kendisinden ısrarla rica etmeleri üzerine saat altıda Gaston Dou-mccgue çekildiği köyü hükümeti kuı-mnk üzere terketmcyl kabul etmişti.
Şehir hâlâ karmakarışık bir halde İken o — müfrit sağcılarla, müfrit solculu* hariç olmak üzere — btr uz-laana hükümeti kuruyordu.
12 şubatta sosyalistlerle komünistlerin birlikte ilân ettikleri «protesto mahiyetinde umumi grev» büyük blr h*!k tabakasının Cours de Vlneennes-da bir nümayiş yapmalarına İmkân verdi. Bu nümayiş Stavlsky meselesinin sebebolduğu son halk kaynaşması idi.
IS şubatta Gaston Doumergue Âv.ın ve Mebusan Meclislerine hüku-m'ti"l takdim etti, aşağı yukarı 300 oy f—tas 11 e çoğunluk kazandı. Paris F ■
E 'ouard Herrlot gibi Andrâ Tar-dleu de hükümete girmişti . Louıs Be- h.oıı Hariciye Ngzırı. Pierre Laval M.1 -mlûkcLcr Nasurı idL Mareşal Pıta in de Milli Müdafaa Nazırı oluyordu.
İntihar mı, cinayet mi?
Taşra halkı çalkanan, ayak'anan, dövüşen Parlsl hayretle seyretmişti. Taşra gazeteleri başkentin büyük gazetelerinin savurduğu gürültülü tehditlere, ölçüsüz küfürlere soğuk trtr çekingenlik, bir taaccüp ve müessir bir asaletle mukabele etmişti. Taşranın orta haLU halkından PARİS -SOİR gazetesine, demokrasi rejimine bağlılıklarını ve onu müdafaa etmek azimlerini belirten mektuplar yağıyordu. Parislilerden büyük bir çoğunluğun sağcı ve solcu önderlerin leş viklerlne mukavemet etmeleri kadar büyük şehrin zihnlyetile memleketin geri kalan kısmının zihniyeti arasında ki bu fark suikastın muvaffak olamamasının asıl sebebi idi. Ortada hakikaten bir suikast vardı. Her gün yeni bir delil bulunuyordu. 6 şubat mesulleri hakkında Meclis tahkikat komisyonunun çalışmaları da esrar perdesini tamamen kaldıramamakla beraber böyle bir suikastın mevcudolduğunu açıkça ortaya koyacaktı.
Filhakika adli ve İdari tahkikatlara müvazi olarak Mecliste de iki komisyon Stavlsky meselesiie, bu rezaletin doğurduğu kanlı ayaklanmalar üzerinde çalışıyordu.
Bunca heyecanlı günler geçirdikten sonra biraz dinlenmek üzere 48 saat İzin almaya karar verdiğim sırada Dljon muhabirimiz 21 şubat günü beni telefona çağırdı:
— Stavlsky dâvalarını ilk defa tehire uğratan Seln savcılığı savcı muavini, sonra mahkeme âzası olan bir Prince vardı hatırlıyor musunuz?... Evet, tâ kendisi... Com-be - aux - Fees denilen yerde demiryolu üzerinde ölü bulundu ilâçla uyutulup yiara bağlanmış, dedi.
Dinlenmeğe gitmenin zamanı değildi. Stavlsky meselesi bu beklenmedik facia ile yeniden hortluyordu. Radikal Dahiliye Nazın Albert Sar-raut daha meselenin ne olduğunu iyice öğrenmeden «Âza Prince bir dalavereye kurban gitmiştir, mesullerini meydana çıkarıp Cezalandıracağız» diye resmi bir beyanatta bulununca 6 şubat hâdiselerini tertibedenler bu fırsatın üzerine daha kolaylıkla atıldılar.
Bununla beraber âza Prince in ölümü kalın bir esrar perde?ile örtülü kalıyordu. Prince, 20 şubat günü sabahleyin saat 11 de karısına, Dijon'-dan telefon ettiklerini, ve kendisini derhal hasta olan annesinin yanına ■ çağırdıklarını söyliyerek oturduğu apartmanı terketmlştl. Dijon'da her zaman indiği otelde değil de, başka otelde bir oda kiralamıştı. Sonra arkadaşı savcı Durandı görmüş, onunla ehemmiyetsiz bir takım bahisler üzerinde görüşmüş, fakat sıhhati zaten yerinde olan annesinin evine uğramamıştı. Hayatının son saatlerine dair kati olarak bilinenler bundun İbaretti. Başka bir zaman olsaydı bu hâdise «Combe - aux - Fees’nln esrarı» başlığı ellmda yaşanmış polis romanlarının en mükemmeli yerine geçerdi. Fakat politika derhal cesedi kaptı ve romanın zahirelerini karıştırmaya bile lüzum görmeden sonunu keyfinin İstediği şekle sokuverdi.
Filhakika gazeteler kararlarını vermişlerdi: «Vicdan sahibi bir adam
olan âza Prince, hangi tazyikler altında ve hangi emirlerle Stavisky’nln dâvalarını tehir ettiğini açığa vurmasın diye öldürülmüştür. O fitavtaky’-yi himaye eden masonlar tarafından bir tuzağa düşürülüp katledildi» di yorlardı.
Bundan sonra suçluyu bulmak İçin bir adım daha atmak lâzımdı. Nete-klm L’ACTİON FRANÇAİSE, LE JOUR. gibi gazeteler ve diğerleri bu adımı rahatça attılar: «Masonlar masonluğun en büyük rütbesini lıalz olan eski Başvekil Camllle Chau-tenıpsın emrlle hareket ederler. Chautemps. kendisinin kayınbiraderi olan Cumhuriyet savcısı Pressard'ı korumak İstiyordu» dediler.
Bu kati ithamların yanında tabia-tile en küçük bir delil bile yoktu. Chautemps kendini müdafaa etmek İstedi. Fakat bunu âdeti olduğu üzere şüpheli görülen bir takım politika dalavereleri çevirerek yaptı. Kendisine açıktan açığa -Nazik Kaatli» adı takıldı: onu kirletmek için, hakiki bir çöp tenekesi olan ve Stavlsky meselesini ilk defa açığa vurup bu işe Camllle Chautemps ın da adını sokan LA BONNE GUERRE gazetesinin koleksiyonlarını karıştırdılar.
PARİS - SOİR gazetesi Prince meselesini aydınlatmak İçin en aşağı on beş muhabir kullanmakta fdl. Tahkikata resmen memur olan Milli Emniyet de maznun mevkiinde bulunduğundan serbesçe çalışamıyordu.
Camllle Chautemps'ın Prince’l Milli Emniyet vasılaslle öldürttüğü, polislerin de kendilerini temize çıkarmak için uydurma suçlular bulmaya çalıştıkları İddia ediliyordu. Neteklm polis müfettişi Bony, Marsilya Umanına dehşet salmak ve limanda ne kadar hırsız, uğursuz varsa hepsini seçime Iştlrâk ettirip sağcı partilere yardım etmekle tanınmış Carbonne ve Splroto adında iki Marsllyalı kaçakçıyı tevkif ettirdi. Fakat Prince meselesinde Carbonne ve Spiroto'yu suçlu sandıran yegâne delil de bunların şubat ayında Dfjon şehrinde görülmelerinden İbaretti,
Tevkif edildiklerini öğrenir öğrenmez Milli Emniyete gittim. Geceleyin, cinayet masası şefi M. Mondanel ’le uzun uzun görüştüm. Neticede, Emniyetin tevkif ettiği kimselerin hakiki suçlular olmadığını bildiği, hakiki suçluları bulmaktan da ümidi kestiği kanaatine vardım. Polis müfettişi Bony, kendisinden derece derece üstün olan âmirlerini aşıp doğrudan doğruya, eskiden yanında gizil siyasi vazifeler gördüğü Dahllye Nazırı Albert Sarraut ile temasa girmiş ve onun emrlle bu işi yapmıştı. Carbonne ve Splroto. eski Paris Polis müdürü Jean Chlappe’ın ahbapları olan KorsikalI guruplara bağlı idiler. Bu malûmatı edinerek Emniyetten çıktığım zaman polis müfettişi Bony tarafından yapılan hareketin yeni karışıklıklar doğuracağından şüphem kalmadı.
Ertesi gün, bir zaman gizil evlerde geçmiş bir vakaya karışan maceracı bir kadın beni ziyarete geldi. Adı Mile Cotlllon olan bu kadın polis müfettişi Bony aleyhinde bir vesika getirdiğini söyledi. Bu vesika hiçbir suretle teyidedllmlyen şifahi bir şahadetten ibaretti. Ziyaretime gelen kadının mazisi pek karışık olduğundan, sözlerini nazarı İtibara alamıya-cağımı bildirdim. Şahadetinin heyecan uyandıracağını ısrarla tekrarladı; nihayet paraya ihtiyacı olduğunu, sözlerini satın almazsam gidip başka bir gazeteye satacağını söyledi. Dayattığımı görünce hiddetle çıkıp gitti. Arkadaşlarımdan biri onun dışarı çıkınca köşede bekllyen bir arabaya bindiğini, arabanın içinde de İrtikâptan azledilmiş eski bir polis komiserinin bulunduğunu görmüş.
Birkaç gün sonrn GRİNGOİRE gazetesi Mile. Cotillon'un hikâyesini esaslı surette değiştirerek tuzlayıp biberleyip masonluğa ve «çürümüş politikacılara» karşı bir harb vasıtası gibi kullanarak neşrediyordu. Memle-k-Mn harareti yeniden yükselmekte :1i. Maısllyada sağcı mebus Simon Sabiani'nln İdaresi altında, çapulculuktan birdenbire mazlum mevkiine geçen «Carbonne ve Spiroto'nun derhal tahliye edilmeleri için» miting ler yapılıyordu.
Halk efkârı hiçbir zaman bu kadar bayağı şekilde aldatılmamıştı. Dalma ürkek olan namuslu gazeteler Prince muammasını 8 şubat isyancılarının İlk defa ortaya attıkları şekliden başka türlü yazmaya bir türlü cesaret edemiyorlardı. Âza Prince'in oğlu muharipler safına geçip umumi toplantılarda halkı suçluların, bu arada Camllle Chautemps. Pressard ve ortaklarının tevkif edilmelerini istemeğe teşvik ediyordu. (Arkası var)
{Tarihten Salhlfaler|
Birinci cihan savaşında Almanya ile ittifak meselesi
Zenci pilotlar
tKırmtzı kuyruks adlt avcı grupuna mensup olan bu Amerikan Zencileri İtalya Ve Adriyatik'te büyük başarılar gösteriyorlar
ELHAMRA SİNEMASINDA KADIN ve CANAVAR VERA URUBA RALSTON — RİCHARD AKLEN — ERİCÎI
VON STROHtM
Bütün tst an bulun takdirle gördüğü film... Ölen bir İnsanın beynini yaşatan bir doktor... Bir güzel kadının ruhu hayatın esrarım aşkın muamması n meydana çıkardı.
------m^^——-----M——M-----
Birinci Cihan savaşında OsmanlI devletinin Almanya Ue ittifakının nasıl ve ne gibi şartlar ve İcaplar altında akdedilmiş olduğunu Akşam'da (Meşrutiyette Saray ve BabIâli başlığı altında neşrettiği makalerden 1940 haziranında çıkan dokuzunda (188 -197 numaralar) yazmıştım. Bu makaleleri yazmak İçin o zaman en ziyade OsmanlI Mebusan Meclisinde harb kabinelerinin Divanı âlîye sevkı kararı üzerine Beşinci şubede tutulan tahkikat zabıtnamelerine. Bahriye Nazırı Cemal paşa İle Alman askerî heyeti reisi general Liman von San-ders'in hâlıratına ve muteber bazı ecnebi müelliflerinin escrlerlle gazetelerimizin neşriyatına istlnadeyle-miştim.
Beşinci şubece o zaman İstanbulda bulunmıyan Dahiliye Nazırı ve sonra Sadrazam Talât paşanın bu mesele hakkında İfadesine zarurî olarak müracaat edilememişti, şimdi Tanln gazetesinde Talât paşanın neşredilmekte olan hatıratında bu eksiğin İkmal edilmiş olduğu görüldü.
Talât paşanın günü gününe tutmuş olmayıp Almanyada iken mîidafaana-me tarzmda kaleme aldığı ve Alman-caya da tercüme ettirdiği bu hâ^rat bundan yirmi dört sene evvel (Yeni şark) gazetesinin 29 teşrinisani 1337 — 1921 — tarihli ve 58 numaralı nüshasından itlbaren-vc Türkçe aslından Paris sefareti esbak müsteşarı bay Rauf Ahmet tarafından kısmen neşredilmiş ve 30 nüshadan sonra 28 kânunuevvel 1337 de kesilmişti.
Hatıratın bu defa Tanin'de Alman-casından tercüme suretlie yeniden neşrine başlanılması, beni de $u satırları yazmağa ve OsmanlI - Alman harb Ittlfakıyle İlgili bütün OsmanlI ricalinin bu İttifak meselesinin nasıl vücut bulmuş olduğu hakkında tamamlanan ifadelerini bu bapta neşrolunmuş olan Alman vesıkalaıJle karşılaştırmağa şevketti.
Alman İmparatorluğunun sukutundan sonra teşekkül eden Alman Cumhuriyet hükümetince meydana konulmuş olan bu vesikalar gene bay Rauf Ahmet tarafından Almancadan tercüme ettirilerek Milliyet gazetesinin 7 mart 1930 tarihli nüshasından İtibaren kendi tetkik ve mütalâalarile neşrolunmuştur. Bu tercümeden ben de burada İstifade edeceğim.
Osmanlı devletinin İlk Cihan savaşından evvel Avrupadaki İttifak zümrelerinden birine iltihak hakkında hissettiği İhtiyacı ve bunu temin için yaptığı teşebbüsleri yukanda bahsettiğim makalelerimde etraflle izaha çalışmıştım. Bu sebeple ittifak meselesinin bu mukaddematıru burada tekrar etmeğe lüzum görmüyorum.
Bir Avrupa zümreslle ittifak etmek yolunda sarfolunan gayretlerin akamete uğramasından, bütün hükümet erkânmca uğranılan hayal inkisarı ve duyulan acı üzerine Almanya İle ittifak fırsatını kaçırmak istemlyen Sadrazam Snit Halim paşa mal bulmuş mağribi gibi bu işe sarılmış ve kendinden evvelki Sadrazamların bir türlü elde edemedikleri bu siyasî muvaffakiyeti kendi eseri olarak tarihe maletmek iimniyeslyle şartlar hakkında uzun münakaşalara ve pazarlığa bile girişmeğe lüzum görmemişti.
Salt Halim paşa Almanya ile İttifakın akdi meselesinde Mebusan besinci şubesinde mazbut ifadesinde şöyle söylemişti:
[Almanyanm İstanbul sefiri ile bendeniz arasında İttifak için vukua gelen ilk mükâleme, pek iyi hatırımda yok. 330 — 1914 — temmuzunun 14 veya 15 inci gününe müsadiftir. Umumi harb ağustosta İlân edilmiştir.
Şurasını söyllyeyim ki: İttifak teklifi Alınanlar tarafından vuku bulmuştur. Bilâhara müznkerat cereyan etti. Keyfiyeti Zatı Şahaneye arzede-rek mezuniyet aldık.]
Sait Halim paşaya göre:
(Mıizakerler Umumi harbin ademi vukuu vukuundan daha ziyade muhtemel olduğu bir hengâmede başlamıştır ve İttifak tecavüz! değil, tedafüidir. Zannedildiği gibi bu ittifak bizi muharebeye scvkeylemek İçin de yapılmış değildir.)
Sadrazam Sait Halim paşanın Beşinci Sultan Mehmet Reşat'tan aldığını U‘-van ettiği mezuniyeti ihtiva eden hattı hümayunun sureti şudur:
(Rıısyanm tecavüzatı muhtemelesi-ne karşı Almanya devletile tedafüi bir ittifak akdine Sadrazam ve Hariciye Nazırı dur.]
dan tercümesinden Tanln gazetelerinde ittifak meselesine müteallik olarac münteşir fıkralarında — pek az kelime farklarlle — şöyle demektedir:
(Avusturya vellahttain katil üzerine siyasi ufku tehlikeli bulutlar kaplamıştı. Bu sıralarda bir gün Sadrazam Salt Halim paşa Enver paşayı, Halil l-eyi — Mebusan reisi — ve beni nezdlne davet ederek Almanyanm Delvetl aliyye İle şeraiti mütesavlye dairesinde ittifak arzusunda olduğunu sefir Vangenhelm'ın kendisine açtığını söyledi ve reyimizi almak istedi. Her üçümüz de devletin yaşıyabll-mesl ancak büyük bir Avrupa devleti-le müttefik bulunmasına mütevakkıf olduğunu, hattâ ilim, fen. ticaret noktnl nazarından yükselmiş olan bu devlet sayesinde memleketin esbabı beka ve terakkisi temin edilebileceği mütalâasında bulunduk. Salt Halim paşr. nıüzakeratı kendisi İdare edeceğini söyliyerek mahrem kalmasını İhtar etti. Hattâ ortada resmi ve kati bir teklif olmadığından, şimdiden diğer rüfekaya da bir şey açılmamasını rica elti.
Bu teklifin harb tehlikesi üzerine yapıldığını derhal keşfetmiştik. Esasen böyle bir vesile olmayınca zayıf Türkiyeyi hiç bir devletin dalrei ittifakına almıyacağını da pekâlâ biliyor idik. Yalnız umumî harb olmaz, biz de bir İttifak zümresine girmiş olur isek devleti muhataradan kurtarma oluruz kanaatinde İdik.
Nihayet İttifak müspet bir hale geldi ve Sadrâzam paşa İle Vangenhaym arasında İmza edildi. Aynı şekilde Avusturya sefiri ile de bir muahede İmzalandı. Bundan Heyeti Vükelâyı teşkil eden zevatı mühlmme haberdar edildi.
Pek az zaman sonra Almanya 1le Rusya arasında harb Hân edildi. 1
Görülüyor ki Talât paşa da Salt Halim paşa gibi ittifakın Almanya ile Rusya arasında harbin İlânından evvel imzalandığını beyan ediyor Halbuki Maliye Nazırı Cavit bey 5 İnci şu bedeki ifadesinde ittifakın 1330 temmuzunun yirmisinde — 1914 ağustosunun İkisinde — kendisi İlân edilecek moratoryom kanunu hakkında görüşmek üzere Salt Halim paşa yalısında bir odada bulunduğu sırada Sadrâzam tarafından İmzalanarak başka nir odada beklemekte olan Alman sefareti baş tercümanı Webere verildiğini söylediği gibi Taninde neşredilmekte olan günü gününe mazbut nâtıratında da bu beyanatını teyidevlemi8tlr. Alman - Rus harbi İse o gün ve saatte artık ilân edilmiş bulunuyordu. Mebusan besinci şubede zaptolunan ifadeler hep İttifak teklifinin Salt Halim paşanın dediği gibi iptida Almanlar tarafından geldiğini teyldedecek yolundadır Fakat Cavit beyinkinden maada bütün bu ifadelerde İttifak muahedesinin imza günü ve saati tâyin olunmıyarak bu bapta Lir müphemiyet. muhafaza edilmek istenildiği farkediliyor.
Bizde bu İttifakın ne gibi müzakere safhalarından geçtikten sonra akdedildlğlne dair hiç bîr vesika ortaya konulmamış İken yukanda işaret ettiğimiz gibi Almanyada buna dair neşredilmiş olan vesikalar ittifak akdi keyfiyetini OsmanlI Vükelâsının gösterdikleri şekilden büsbütün başka surette tasvir etmektedir.
Bu Alman vesikalar'ndan ikinci bir makaıede bahsedeceğim
Süleyman Kân» irime
Güneşin ışıklan altında parıl parıl parlayan bakır renginde bir uçak, mavi gökte dolaştıktan sonra kuvvetli motor ünün Son gürültüsiknü keserek Adriyatik danizl yakınında bir yere baş döndürücü, bir süratle salimen Lndi.
Kırmızı kuyruğu güneşin altında parlıyan uçak durur durmaz çevik bir zenci, pilot yerinden dışarı lırlıyarak bulunduğum iniş meydanındaki yere doğru sık adımlarla İlerledi.
Zenci, sesinin duyulacağı bir mesafeye geldiği zaman bana: .Ben teğmen Jack Hoilcaw'ım. Zannedersem siz yolcum olacaksınız.» dedi.
Kendisinin ellerini sıktım ve btnl 15 inci Amerikan hava koluna mensup münhasıran zencilerden mürekkep «Kırmızı Kuyruklar» avcı grupu Üssüne götürecek olan bu çfvlfc ve güvenli tayyareciyi tetkike koyuldum.
Amerikan ordusu yüksek zenci subaylarından olan tuğgeneral Benja men O. Davls'ln oğlu albay B. O. Da-vls JrJn kumandası altında bulunan »Kırmızı Kuyruklar, grupu, kuzey Afrika’da, Fransa’da, İtalya'da, Yugoslavya’da, Macaristan'da ve Almnya' dakl hava muharebeleri esnasında pek çok zaferler kazanmıştır.
Mustang uçaklarını idare eden bu grupa mensup pilotlar, Plocsta, Sofya, Salerno, Friedrlchshafen ve Münih’teki düşman hedeflerine taarruzlarda bulunmuşlardır. Bunlar, bir gün içinde 8 kadar pike bombardıman seferi yapmışlardır. **"
Bunları tanımak üzere Paris'ten hava yollyle İtalya'ya gelmiş olan ben, şimdi ilk ✓Kırmızı Kuyruklu» He karşılaşmış bulunuyordum.
Sonradan öğrendiğime göre, fllo-tllayı İdare etmekte olan bu uçağın pilotu, Dlstringulsh Flying Cross ma-dalyasile taltif edilmiştir
Holsclâw'in mensup olduğu grup, deniz aşırı vazifesine parlak bir surette başlamıştır. Kuzey Afrika'da bulunan 8 inci İngiliz ordusuna yaptığı müessir yardımlardan dolayı her hafta General Montgomery'nln tebriklerini kazanıyordu.
Yaptığı pike bombardımanları ve durmadan geçtiği mitralyöz hücum-larlle bu grupa mensup uçaklar, düşmanın mitralyöz yuvalarını, tanklarını, topçu mevzilerini ve münakale yollarını kullanılmaz bir hale getirmek suretlie kara kuvvetlerine yardım ediyorlardı.
İtalya'ya karşı teşebbüs edilen ilk hücumlar esnasında bu grupa mensup pilotlar Anzlo köprübaşında bir gün İçinde 17 düşman av ve bomba uaçğuıı düşürmüşlerdir.
Fakat bu avoı grupuna verilen başlıca vazife, bomba uçaklarımızı düşman avcılarına karşı himaye etmekti. »Kirmıtı Kuyruklar» ın uzak menzilli ağır bomba uçaklarına refakat ettikleri 100 den fazla taarruz esnasında düşman avcılarının hareketlle hiçbir bomba uçağı kaybedilmemlştir
Zenci avcı pilotları 1043 yılı başUı-danberl deniz aşırı yerlerde savaşmaktadırlar.
Bu uçaklardan mürekkep ilk fiîo-tlla dahi albay B. O. Davis tarafın-
dun kumanda edilmekte idi. fak iş olarak bu fllotlla, kuzey Afrika'dan havalanmış ve Pantcllerla İtalyan adasına taarruz etmiştir. Sonra keza kuzey Afrika’dan havalanmak sureti-» le Slcllyaya karşı yapılan bir taarruza İştirak etmiş, daha sonra da Salcr-no'ya karşı hücumlara geçmiştir.
4 aydan daha fazla bir müddet İçinde 4 muhtelif hava meydanında hareket eden bu filotilla, Amerikan kıra kuvvetleri Roma'ya doğru ve Ro-ma'nın ötesinde ilerlerken bunların havadan himayesine yardım etmiştir.
Bu fllotlla 16 ay içinde 500 den fazla savaş seferi yapmış, hava muha-rebclerindc 23 ve kendisine verilen vazifelerin büyük bir kısmı devriye hareketlerinden ibaret çulunmuş ol. masına rağmen 58 düşman uçağ: yerde tahribetmiştlr.
1944 yılı başında filotila. kndlsl gi oaşka fiiotllalarla beraber münhasırı zencilerden mürekkep 15 inci Amer kan hava kolunun bir birliğini teşl etmek üzere zenci avcılar grupuı bağlandı
Bu suretle teşekkül eden birlik, g ' çen 3 ocakla ilk yıldönümünü kutı mıştır. Başlangıçta d ağın t k bir halı olan ve daha ziyade deneme kabilli den teşkil edilmiş bulunan »Kırmı Kuyruklar» savaşa hazır bir halı bulunmak üzere lâzım olan bütı teknik teçhizat ve personeli muhte tam bir t'.şkllât haline getirilmiştir.
Grupa mensup olanların % 3o ' kolej kurslarına devam etmşiLerd ! Hemen hemen butun pilotlar, bir K 1 lejden mezun oldukları gibi blrço da Amerikan hava kuvvetlerine İH hak etmek üzere kârlı işlerini terk” ' inişlerdir
Bunların arasından banları bütün Amerikan Birleşik devletlerinde tamu-. ’ mış atletlerdir. Meselâ kuzey - batı Amerika üniversitelileri arasında en iyi futbol oyuncularından biri olan , teğmen Bernlo Jafferson bunlar ara-sindadır.
Bunların büyük bir kısmı harbden . sonra havacılıkta kalmak niyetin, e-dlrler. Bunlar büyük bir yaratma , kudreti ve İcarf kabiliyeti göstermişlerdir. Sarfcttkleri gayretlerle savaş , uçaklarının elde ettikleri neticeleri geliştiren 24 ten fazla tertibat meydana getirmişlerdir. Karışık bir mitralyöz mekan İzm asından motor b ı: jilerinln temizlenmesinin sadeleş'l-rllmesine varıncaya kadar birçok . İcatlar da bulmuşlardır ki, Amerikın 1 hava kuvvetleri bunlardan çok istifade etmiştir.
Daktilo bilen
memur aranıyor
Sait Halim paşa mezun-
Mehmet Reşat
16 temmuz 1330 hümayunda mûtat üzere bulunmaması, İstizan
Bu hattı hicri tarihin keyfiyetinin usulen Mabeyin Başkita-bet dairesine uğratılmadlğını ve doğruda ndoğrııya Sadrazamla padişah n.raşında geçtiğini trösterm ekledir Mesele, vükelânın çoğundan bile gizil tutulmak İstenildiğine görc.Jnı suretle cereyan etmek de tnbil idt. ittifak akdine mezuniyet alındığı tarih ae dikkati caliptir.
Talât paşa da /kıratının Türkçe aslından Teni (jark ve Almaneasın-
e
Küçük Çiftlik parkı
Varlık vergisinden dolayı defterdarlık tarafından satılığa çıkarılan veliaht Yusuf Izzeddln veresesine ait Maçka iiç Dolmabahçe arasındaki Küçük çifllk Parkı Belediyece satın alınmıştı. Küçük Çlflik Pat kının bil hassa yaz günle rinde büyük bir rağbet kazandığını göz önilne alan Belediye, bu sene parkı yeniden düzeltmeğe karar vermiştir.
Bundan başka Maçka tramvay cad-deslndcn parka İnen yokuş da düzeltilecektir Burada bulunan bazı eski binalar, kulübeler Belediyece kaldırılacak ve bugünlerde muameleye baş lan ne aktır.



Bir müessese İçin, eski Türk-çcyl büen ve kolaylıkla daktilo yazan bir memura Lhtlyaç vardır. İstlyenlerln t Akşam) idaresine müracaatları.
V

BUGÜN
TAKSİM SİNEMASINDA
Türkçe sözlü ve şarkılı
DÖRDÜNCÜ ve SONUNCU HAFTASI
Bu film bu mevsimde başka hiç bir sinemada gösterilmiyeceğlnden seyretmek Istlyenlere acele etmeleri tavsiye olunur.
I
SÜMER Sinemasında
iki AÇIKGÖZ POLİS HAFiYESi
Bütün sıkıntılarını unutturacak ve iki saat kahkahalarla güldürecek bu filmi her halde görünüz. Baş rollerde: BUD ABBOTT - LOU COSTELLO
——
... DİKKAT
ATİLA REVÜ OPERETİ
Yeni kurulan Balkanların en büyük Revü Operetini seyrettiniz mi?

DEĞİŞEN DÜNYA
ÎW» kişilik Kadro, Büyük Orkestra. Bu güne kadar görülmemiş muhteşem elbiseler, Swlng, Caz ve en yeni dansları, Üç saat Kahkaha içinde seyretmek fırsatını kaçırmayınız.
Her akşam saat 21 de Suare ve
Pazar günleri saat 16 da matine
Bu eserde: Karinen Mlrandayı ve şimdiye kadar tanımak fırsatını bulamadığınız yeni yıldızlarla 59 genç kız tanıyacaksınız.,. Yerler numaralıdır. Gişe saat 13 den itibaren açıktır.
TAKSİM: YAZLIK MAKSİM REVÜ OPERET TİYATROSU
Tdefön: 42633, Geceleri tramvay u«ln edilmiştir.
' 1 I
HAFTA KONUŞMASI
1ANIMAD1Ğ1M1Z MEŞHURLAR
Kim bilir şimdiye kadar öldürücü kazalar kaç Neronu, kaç H itler He Mussoliniyi başımzidan savdı? Tarih, bazı kazaların savuşturulmasından ötürü bir çok sahifesini kana boyamış, bazı kazaların önlenememeşinden dolayı da bir çok iyilikleri sahif elerine geçirememek talihsizliğine uğramıştır
Halit Ziya hakkında dik kate değer bir mektup
İ
yı da bir çok iyilikleri sahlfeleri-ne getirememek talihsizliğine uğramış ttr.
nsan ellisini, altmışını, da-ha fazlasını bulur, uzun ömürlü olur... Fakat — çeşitli hastalıkları hesaba katmıyorum — görünür görünmez ne kazalar atlatır; ancak o kazaları atlatmak suretlle saçı sakalı ağarmış, olgun hattâ geçkin bir yaşa ulaşır. Yoksa meselâ ben — tifo zatülcenb, andokartld gibi kolay affetmez bir takım ağır hastalıklar çektikten ve politika tehlikelerinin pek dehşetlilerini savdıktan başka — yedi yaşında, on yedisinde, otuz beşinde âdi kazalar neticesi çoktan şu lanî dünyadan elimi eteğimi çekmiş bulunacaktım. Pek ehemmiyeti yoktu.
Ne ya2ik ki büyük olacak, fenne. ilme, sanata değerli hizmetleri dokunacak nice adam, henüz verimli çağa varmadan bazı hastalıkların pençesine düşerek, yahut bazı kazalara kurban giderek insanlık âlemini çok ehemmiyetli ilerlemelerden yoksun bırakıcılardır Şüphe yok kİ eğer harbieı, hastalıklar, hele kazalar olmasaydı keşiflerle sanatların ölçüsü çoktan artmış, hiç değilse beş, on asır önceden şimdiki duruma ulaşılmıştı.
Meselâ Edison küçük yaşta bir hastalık veya kaza sonunda ölüverseydi ampulün icadı belki de XXI. asra kalacaktı. Mimar Sinan bir veba salgınında, gldl-verseydl Süleymaniye camiini göremiyecektlk. Nedim, Patrona Halil ihtilâlinde değil de, çocukken, dam yerine pencereden tepesi üstü düşse ve can verseydi:
Bak nedir dünyada resmi sohbeti zevkü sala Seyri Sadabadı sen bir kere iyd olsun da gör
Diyemiyecek, bize eski devirlerin nazlı şarkılarını bırakamıya-eaktı.
Bu örnekler yeter. Siz, İsterseniz daha bir çoklarını bulur, Hayyam’dan, Raphael ve de Vinci ye, Pasteurden Penicilin» mu-cidine. Deniş Papenden Marconi-ye, Danteden Mozart'a kadar çeşitli ilim ve sanat adamlarını sayabilirsiniz.
Ve diyebilirsiniz ki: «Kaza ve hastalık olmasaydı hayırlı meşhurlardan daha bir mislini sıralamak mümkün olacaktı!»
Şu var ki aynı sebepler yüzünden dünya bir çok değerleri kaybettiği gibi bir çok âfetleri de önlemiştir.
Kim bil İt şimdiye kadar öldürücü hastalıklar ve kazalar kaç Neronu, kaç Kaligülayı, kaç Na-poleon veya Hitler ile Mussollni-yi başımızdan savdı? Meselâ KorsikalI diktatör, henüz adsız sansız bir subay, bıyık'an terlememiş 1 bir zibidi İken atını bir ırmağa sürmüş. at sürçmüş, binicisi tepe taklak suya düşmüş, yüzme bil-med ğinden dibi boylamıştı. Az l sonra bir ceset olacaktı. Olsaydı — imparatorluk harplerinin İstatistiklerini yoklı yarak tam 1 hesabını yazıyorum — 1950,000 kişi hH fılçire, gençlik cağında, ' - _
sapasağlam Öbür dünyayı boyla. j ^e İZ arıyor, elim şakağımda, pli-maktan kurtulacaktı ve kend’n- P° yerine kurşun kalem ağzımda, masaya geçip ihtimaller üzerinde kafa patlatıyordum.
İşte bu düşüncelerle yorgun, geceleyin selâmlıktan hareme •dönerken avlu kapısından içeri
Bütün. o meşhur kötüler ve iyiler arasında esamim okunmamakla beraber ben de, san çizmeli Mehmet ağa olarak — her fert gibi — epeyce kazalardan kurtulmuş bir adamım.
Belli başlı tlç tanesini aklıma getirdikçe tüylerim ürperir.
İlkinde yedi yaşında ya vardım, yahut yok... Evin altkatı ışık almaz nemli bir bodrumdu. Buraya yapıdan arta kalan çürük, çivileri paslı tahtalar yığmışlardı. Na-> al oldu, bilmem... Bir fırladım, yalınayak, çılgın gibi bodruma kendimi attım, koşmağa başladım. Birden, dehşetli bir çığlık koparmıştım: Kocaman bir temel çivisi tabanıma batmıştı; batmış değil, üstüne usta bir dülger tarafından keserle vurulmuşçasma mıhlanmış, saplanmıştı. Yetiştiler, zor belâ, sarsa sallıya ayağımı mıhlandığı yerden söktüler. Kan, değme ufak boy musluk ağamdan çıkan sudan fazla akıyordu; eğer din bakımından mubah ise namaz değil, gusül aptesti bile almağa yeterdi!
O zamanlarda yaraya tentür-dîyod sürmek nerede, İspirto veya kolonya bile kullanmağı kimse, hele kadınlar hiç bilmezdi. Ne yaptılar? Kanı dindirmek İçin gene aynı loş, ıslak bodrumdan id-rofil pamuk yerine Örümcek ağı sıyırıp bastılar. Temel çivisi şayet tetanosla değilse örümcek ağında bu kötü mikrobun kulturleşmiş olması muhakkaktı. Tetanos için bodrumdan daha elverişli bir hayat sahası ve örümcek ağından daha sevimli bir yuva bulunur mıydı?
Kazıklı humma — o güzelim Meşrutiyete kavuşmadan ve kutlu Cumhuriyete erişmeden — beni sarsa hırpalıya alıp götürecekti.
İyi kötü göreceklerim ve tatlı acı çekeceklerim vannşı ki ne çivide, ne de ağda mikrop yokmuş... ‘ ‘ *-*■
lavdan-törize iniş!
sanki her ikisi de otok-çıkmış kadar temiz, pas-ve dezenfekte, t ertem iz-
kinci^kaza çok korkunçtu
1 ve iğrençti,.. Az daha lâğımda boğulacaktım. Hem yazık, hem de ayıp olacaktı
On yedi yaşındaydım, Şerlok Holmes'in henüz Türkçeye çevrilmeyen polis romanlarını Fran-sızcasmdan okuyor, evde vaka arıyor, bulup da hüner göstermek hevesile yanıyordum.
Günün birinde tam istediğim oldu: Bizde bir kaç gece misafir kalıp dönen akraba bir hanımdan telgraf geldi. Mücevherlerini unutup gittiğini bildiriyor ve cevap bekliyordu. Odasını aradık. evi taradık..’ eser yok!
Her şey yapıldı... «Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi» den tutunuz da Musafı Şerife anahtar sokup çevirmeğe kadar! Ben bunlardan medet ummuyordum; hemen bir Şerlok Holmes tavrı takınmıştım, pertavsızla yerler-
dtn sonra gelecek d’ktatör tasla'-'an örn eksiz kalacaktı.
Yıllık rnükâf»f’an vere batsın, Nobei. t'-crübe'-rtni yaparken bir kaz-a netfcesi havava uçup bin bir narca olsaydı dinamitin İcadı büyük bir ihtimalle gecikecek, bitin-: i ve ikinci Cihan harbleri İse Napolğonunk inden fazla zarar vermiyreekti.
KorsikalIyı yüzme biten bir er kurtarmak gafletinde bulundu: Nobel ise — eksi şeytan — ihtiyatlı hareket, etmek dirayetini gösterdi! Sultan Murat yerine Abdiilhamit çıldırabilirdi ve bir meczup Sokolluyu değil, her hangi zalim bir sadrâzamı han-çeriîyebiHrdl.
Tarih, bazı kazaların savuş-turulmasından ötürü bir çok sahi fesini kana boyamı0, bazı kazaların önlenememesinden. dola-
dalmışım. Avluda o gün evin do-, : lu çukuru açılmıştı ve tehlike işareti olarak, önüne bir kör fener konmuştu. Halılar üstünde ■ pertavsızla hırsız izi bulacağını sanan ben, ne çukuru farketmiş, ne feneri görmüştüm. Aklım In-; giliz polis hafiyestnde ve çeşitli ' marifetlerindeydi. Bir adım attım, bir daha.,. Sonra yer yanl-[ di, cumburlup bir lüzucetli kuyuya yuvarlandım. Battım, çıktım: ellerimle kenarı tutmak istedim. Fakat yakaladığım çürük, kokulu topraklar dökülüveriyor, her dökülüşte beni tekrar lâğı-I ma daldırıyordu.
ı Mevsim yaz,,, herkes bahçede... Köşkte in yok. cin yok. Feryatlarım cevapsız kalıyor, takatim tükeniyor. boğuluyorum. Hem de havuzda, derede, çayda, ırmakta, denizde, temiz sularda değil,., murdarlık İçinde!
Beni her ölüden bambaşka türlü, katmerli yıkamak .lâzım gelecekti.
Fakat hacet kalmadı; biraz sonra hamamdaydım, kendi kendimi yıkıyor ve temiz vücuduma başımdan aşağı bir şişe Atkenson kolonyasını boşaltarak bütün evdekilerden daha temiz, mis kokuyordum. Zira — şans bu ya! — feryadımı nasılsa bahçe salasına çıkm'amış oaln bir yaşlı hizmetçi duymuş, koşmuş, elini uzatmış ve beni yukarıya çekmişti.
kurtulmakla beraber kazaların en utandırıcısına uğradığım muhakkaktı.
Gene muhakkaktı ki dar, kapalı, loş yerlerde boğulmağa İstidadım var. Alman Nazilerinin eline geçip de mahut kamplardaki zehirli gaz kamyonlarına ti-kılmamaklığım bir lütuf!
Zira üçüncü kâza sırasında
— çok şükür bir lâğıma değilse de — onun temizine, bir sarnıca düştüm, Lübnan köylerinin hemen hepsinde kuyu ve akar su yoktur; fakat yağmur sularını biriktiren geniş sarnıçlar vardır. Benim oturduğum evin sarnıç kapağı mutlağındaydı ve su, tulumba ile çekilirdi. Bir gün tulumbanın köselesi aşındı. İşim gücüm olmadığından vakit geçirmek İçin bu bir fırsattı. Kol-larrmı sıvadım, kapağı açtım, vidalan söktüm. Bir aralık, Ingiliz anahtarını alayım diye masaya doğru yürüdüm ve gerisin geri döndüm. Dönüş o dönüş...
Ke] Hasna’m sahnesindeki deliklerden birine girip kaybolan şeytan rolüne çıkmış aktör gibi
— fakat hayat sahnesinde — kayboluverdim. Kötüsü şu ki dibi boyladıktan sonra kafam battığım yerdeki kapağın ağzına değil. uzakta, beton zemine çarptı... Bir daha daldım. Eğer bu sefer kapak hizasında yükselmezsem — evde tek başıma ol-duğum dan — kurtuluş imkânı yoktu.
Bereket, su altından hesaplamış, sıvazlamışım gibi tas tama-mına deliği buldum... tırmanıp çıktım
Çıkamıyabilirdim ve çıkamayınca da yirmi yıl daha yaşamamış, yurda kavuşamamış olurdum. Bu, büyük çapta bir kayıp sayılmazdı ama On sekiz milyon nüfus arasında benim yaşamak -lığımın da kimseye zaran dokun- ' mazdı,
Refik Halid Karay
ifa
Olnııova adasına ihra ç yapan gemiler
Paşa selâm verdi ve şunları söyledi: “Harbiye mektebi talebesi, Ekrem efendi, Bayezid’in cenazesini taşımağa geldiler..,,
A
) Ekrem efendi, Bayezit kimdir?. — Sandalda 10 yaşında bir çocuk — \ Mülkiye mektebinde ve sultanide hocalık — Kıymetli bir talebe: Tevfik Fikret — Evin önünde muntazam ayak sesleri — Harbiye mektebi tale-I besi geliyor — Görülmemiş bir cenaze alayı — Iran Şahmın telgrafı — Ağlıyan kadın!.
V
■ Mektep nazırı elindeki künye
• cetvelini okudu:
— Ekrem efendi, Bayezit...
— Mevcut!.,
Hülyalı bakışlı genç bir adam ‘ ders nazırına cevap vermişti Bu ' Harbiye mektebinin en çalışkan
• talebesindendi, 120 kişilik koca 1 sınıfta ikinci gelmişti.
1 Harbiye mektebindeki k ün yeşile «Ekrem efendi,, Bayezit» Re-cai zadeden başka kimse değildi.
' Recai azdenin Tevfik Fikrete , benzeyen taraflarından bîri de budur. İkisinde de İlk meslek hevesi askerlik üzerine çevrilmiş-‘ tir. Hattâ bu hevesi Ekrem beyi ‘ ı Harbiye mektebine kadar götür-f müştü. O derece çalışkan ve göz-( de biı- talebeydi ki eğer sıhhati ve bünyesi müsait olsaydı belki , de Üstadı «Recai zade Ekrem pa-i şa» olarak tanıyacaktık.
Sıhhati izin vermediği için Harbiye mektebinden ve asker-
• İlkten ayrılan. Ekrem beyin ga-1 yet çalışkan bir talebe olması
irsi bir meziyettir. ,
Buna dair bir hâdise de anla-’ talim:
Recai efendinin büyük babası Galata kadısı Tabir efendiydi. Tabir efendinin karısı bîr Yeniçerinin kızıydı. Haliçte, Sütlüce-‘ de otururlardı. Mütevazı bir aile,,. Bir gün Tahir efendinin zevcesi, arkasından da kendisi ölünce 10 yaşındaki oğlu Nured-‘ din efendi [Recai zadenin büyük babası] dünyada tek başına ka-. lıyor. Koskocaman bir yalı ve bir Arap bacı... İşte bu kadar... Devir, Sultan Mahmut amam,., L Tekaüt sandığı filân gibi şeyler de yok. Mahalle halkı toplanı-yor, kadı efendinin yetimine göz kulak olmak üzere bir vesayet , heyeti seçiyorlar, O zaman, o civarda mektep olarak bir Eyüp-sultan camii var. Bu 10 yaşında-ki paımak kadar çocuk, tek başına her sabah erkenden, Sütlüceden 10 para vererek bir kayığa ı' biniyor, karşıya EyüpsuTtana ge-. çiyor. Camide kendisine ayrılan . köşede diz çökerek hıfza çalışıyor, Minimininin harikulâde bir sesi var. Gayet yanık okurmuş,,.
Bir gün Sultan Mahmut camiye geliyor. Hafızların arasında bu şaşılacak derecede ufak, temiz yüzlü, edip tavırlı çocuk dikkati çekiyor, kim olduğunu soruyor:
— Galata kadısı Tahir efendinin oğludur. Yetim kaldı. Kendi başına okuyor!, cevabını veriyorlar. Derhal Enderona alını* yor. Bir taraftan musikiye, bir taraftan da mühendislik tahsiline başlıyan Nureddin efendi maadin kalemi ser halifeliğine, yani madeni er umum müdürlüğüne yükseliyor, İşte bu Nured-dln efendidir ki kendi çalışmasl-le bugün aşağı yukan 50 - 60 şeceresi üreyen zattır ve Recai efendinin babasıdır. Netekim yalnız Ekrem değil, oğullan Nejat ve Ercüment de çok zeki ve çalışkan talebeydiler. Bunu da Recaî zadenin mektuplarından anlıyoruz.
Hocalığı..
Ekrem bey yalnız çalışkan bir talebe değli aynı zamanda mükemmel bir hoca da olmuştur. Mülklyede ve mektebi Sultanideki talebesi ondan bahsederlerken: «Ekrem bey bize edebiyat dersile beraber edeb dersi de vermiştir!.» derlerdi., Onun dersi olduğu zaman talebe katiyen tıraşlı bîr halde sınıfa girmez, üst başlarında bir toz zerresi bu-
Üstadın son resimlerinden biri lunmamasma dikkat ederlerdi, Ekrem bey ayakta ve büyük bir nezaketle talebeye hitabetlerdi. Pek çok talebe yetiştirmiştir Ve bunlar arasında kimler yoktu ki?. Meselâ Tevfik Fikret!.
Mektepte de hayatta da istidat keşfedicî ve teşvik ediciydi. Meselâ neşredilmemiş bir mektubunu gördüm. Bu mektub hem onun bu karakterini hem de Halit Ziya hakkındaki fikirlerini gösteriyor. Ekrem bey ('Beyoğlu — 19 şubat 313» tarihli mektubunda bir dostuna aynen şöyle diyor:
«Halit Ziya mı dedin .. Evet, pek güzel yazar. Ramazandan beri İkdam'da neşrolunan fıkraları içinde ne lâtif şeyler var. «Sevdayı Senkin» i elbette oku-Gerçekten değil mi? Halit Ziyanın, o parlak eserler meydana getireceğini ben on on beş sene evvelden keşfetmiştim. Bidayet neşriyatında bütün bütün aleyhinde söz söyleyenleri kandırmak için ne kadar çok mübahaseler ettim: İşte hakikat meydana çıktı.
Lâkin affedersin, sen de biraz çalışsan ondan pek ger! kalmazsın. İlh İlh„n
ölümü..
Matemli evin kapısı önünde muntazam ayak sesleri işitildi. En önde Mektebi Harbiye müdürü Naci paşa yürüyordu. Naci paşa askerce, rert bir selâm verdikten sonra şunları söyledi:
— Harbiye mektebi talebesi, mekteplerine şeref vermiş olan «Ekrem efendi Bayezit» in cenazesini taşımağa, ona karşı son vazifelerini göstermeğe geldiler!.
mu şs undur.
zekânın böyle nadide
Bu hakikaten heybetli bir andı,
İstanbul, Recai zade için o güne kadar görülmeyen, pek muazzam bir cenaze alayı yaptı.
Evvelâ Türbeye gömülmesi için irade çıkmıştı. Halbuki Kü-çüksuya Nej adın yanına gömülmesi için Üstat Ekrem’in vasiyeti vardı. Nihayet Halit Ziyadan eve bir tezkere geldi. Vasiyet işitilince irade geri alınmıştı.
O vefakâr zevce «kalb hasta-lığından öldü. Dirilenıer var.» diye hayat yoldaşını 2 gün toprağa vermeğe kıyamamış, bekletmişti. Tabutun altına evvelâ Harbiydiler girdiier Ve içnide memleketin en büyükleri de olan muazzam insan dalgalarının önünde Reca: vnlt? ıka-
nldı.
İran Şahnen telgrafı..
Ayasofya camiinde kend’sine son hürmet vazifesi gösterilirken. o zaman yanmamış bulunan Adliye sarayının direklerinden birinin dibinde yüzü örtülü ve fakir kılıklı bir kadının hıçkı-ra hıçkıra ağlamakta olduğu dikkati çekti. Ailed«*n biri kadının yanına sokula-’k niçin ağladığını sordu. Ve acıklı, meraklı İbret verici bir hikâye dinleri. Hâdise şuymuş:
Meşrutiyeti müteakip Evkaf Nazın olduğu zaman Ekrem bey istipdat zamannıda yağma Haşanın böreği kabilinden dağıtılmış evkafı geri almak istemişti. O sırada Zeyrek civarında oturan bu kadının 3 odalı evini de geri almak icabetmişti Kadın Nazınn huzuruna çıktı. Şehit annesi olduğunu, elinden alınan evin kendisi için hem barınacak bir yer, hem iki odasını kiraya vererek geçinmesine yarıvacak • yegâne gelir olduğunu söyledi. Nazır tahkikat yaptırdı. Kadının dediği doğruydu. Fakat hiç kimseye istisnaî muamele yapamazdı. Evin getirebileceği para 750 kuruştu, Recai zade her ay bu parayı ölünciye kadar bu kadına kendi maaşından ödemişti,.
Onu bazıları para hakkında bir az mümsik sanırlar. Hic değildi. Hayatında böyle yaptığı sayısız yardımlar vardı. Bunun içindir ki en büyük Devlet memurluklarında tam 50 sene bulunmuş olan Recai zadenin ölümünde oturduğu evle 1000 lira paradan başka bir şey kalmamıştı
Fakat kitlenin verdiği manevî kıymet, madde kıymetini unutturacak kadar yüksekti, O günü gelen yüzlerce telgraf arasında bir tanesi bilhassa dikkati çekiyordu.
Tâ Tahrandan gelen, bu telgrafın îran Şahinşahı Recai zadenin ölümü etrafında keüme-leştirilmlş göz yaşlarını gönderiyordu,.
Hikmet Feridun Es
Gl. Elsenhorcer bir Cep otomobili İle cephede Amerikan kıtalarını tefti» ediyor
flahlfe S
A M
13 Mayı? 1945
iKi arkadaşı Yeni bir çaiışma
HER. AKŞAM
Bankadan sve dönünce aoyunda. i mağı (M pek am eder görtnmüyor-Q günü apartmanda sıcak au bulmak larciı: Pakla* birdenbire sorguya ge-kabildi. Hemen banyoya girdi. YUmuo- • .... .
dı.
Sudan lıcnuz çıkmış, kurulanıyor-chı. Telefon çaldı. Kenan telefona hemen Memen yarı çıplak gitti. Arkadaşı Selim'ln sesi farkedilen bir heyecanla şunları söylüyordu:
— Kenan... Baştan aşağı kulak kesilerek beni dinle... Bugün ben bir kaçamak yaptım. Bir güzel arkadaşla beraber sinemaya glttinı. «Yerin kulağı var» derler. Meğer yerin gözü de varmış kardeşim. Beni görmüşler!. Ve havadis şaşılacak bir süratle bizim eve yetişmiş... Bizim bayan benim ağ-unu aradı. İşi senin üstüne attım. «Ben sinemaya filân gitmedim. Mutlaka yine Kenan'ı görüp bana benzetmişlerdir.» dedim. Aman beni bozma kardeşim... Zira mutlaka sana işi soracak...
— Peki amma ben nasıl senin yaptığın İşi üstüme alabilirim? Hem kabahati üstüme alsam bile Pakize inanır mı kİ?.
— İnanır... İnanır... Seninle birbirimize ne kadar benzediğimizi söylemeğe hacet var mı?. Bilmez misin, mektepten beri herkes bizi birbirimizle karıştırır. Seni ben, beni sen zanneder. Hele şu aynını yaptığımız kahverengi kostümlerden sonra!.. Haaa.. Aklımda İken söyllyeyim. üstünde de o kahve rengi kostüm olacak... Yani Pakize sana sorduğu zaman böyle diyeceksin... «Hayalı* sinemasına gitmiş olacaksın .. Yanındaki kadın uzun boylu, kırmızı saçlı, şık bir kadın. Oynanan filinin adı da «Tatlı yalanlar» ıınutftıa...
— İyi amma birader... Ben o «Tatlı yalanlar- filmini görmedim ki? Ya Pakize filim hakkında tafsilât İsterse...
— Bak kısaca sana mevzuu da anlatayım.. Yaşlı bir adam var. Genç bir kıza tutkun... Kız gayetle yalancı... Adam kızın kendisini sevmediğini biliyor. Kız ona mütemadiyen yalanlar söylüyor. Herif bu yalanları bile hile sineye çekiyor... Zira bunlar dünyanın en tatlı yalanlarıdır... işte böyle bir mevzu canim... Sana da baştan başa sormıyacak ya... Anlattığım kadarını ezberle.. Yetişir...
— Aman b?n bu İşi beceremiyece-ğim. Yüzüme gözüme bulaştıracağım galiba.
— Sakın kardeşim... Bml müthiş bir badireden kutarmış olacaksın... Aman dikkat et!.. Yukarıdan birisi iniyor. Merdivenlerde ayak sesi var. Ben konuşmağı kesiyorum...
Ve bundan sonra telefon kapandı. Kenan hayretler İçinde kalmıştı. Bu Selim'in yaptığı olur münasebetsizliklerden değildi. Yap, et, sonra getir kendisinin başına çıkınla... £lur şey mi bu?.. Halbuki Selim ne kadar çapkınsa, Kenan, o derece kendi halinde bir çocuktu. Öyle gizli kapaklı işlerle, kadın maceralarile hiç bir alâkası yoktu.
Hâlâ bornuzu içinde idi. Kurulanmasına devam ederken telefon yeniden çaldı. Bu îefer Pakize'nin asabi s*asl makinenin içinde çın çın ötüyordu: ■
— Kenan bey... Bu akşam meşgul musunuz?
— Hayır efendim.. Bir emriniz mİ vardı?..
— Estafurullah... Bize kadar gelip bir kakvemizi içmenizi rica edecektik Sesinize hasret kzidııc. Eski dots-larınızi unuttunuz. Selim de gelmenizi rica ediyor.
— Peki efendim.. Rahatsız edeyim.,. Ben de ne zamandan beri ziyaret.nizi düşünüyordum.
— Bu akşam yemeğe bekliyoruz,
Mv‘ kkak..
T 1 fim kapandıktan sonra Kenan
kertil kendine:
— Bu gece sorgu gecesi!., dedi.
Evde Pakize Selimle Kenan’ı bir dal: ı bile yalnız bırakmadı. Konuşup anlaşmalarından korktuğu pek be!!' idi. Kaçamak telefonlaşan İki arkadaş da birblrlerile yalnız kal-
cMidyordu. Ntha^et
iKMn’a:
— Bu lıeMa güad Mr filim var... ..Tattı yalanlar» I- Oyniyonlar da mükemmel artistler. Gördünüz mü?..
Kenan kıp kımun toarilerek cevap vwdâ:
— Evet... Bugün gördüm!..
Paklse derin bir nefes aldı. Scllm'in yiteüne baktı. Selim de gülümsedi. ■ NMİ mışl.» gibiye t* harekette bulundu.
Pakize sorguya devam etti:
— Nasıl bir filim bari .. Güael mİ?.
— Evet... Çok gi»el...
Nttiayet genç kadın ağzındaki baklayı çıkardı:
— Sizi bugün sinemada görmüşler.,. Yalnız da değilmişsiniz.
Kenan sarardı:
— Demek yerin hem kulağı, han de gözü varmış... Kırk yılda bir namaz!.. Onu dn herkes görmüş...
Pakize gülüyordu:
— Mamafih ben o bayanı tanırım... Selim sen de bilirsin... Hani seyahatte tanışmıştık...
Selim Kenan'a:
— Vay kâfir vay... Demek böyle ha... Sarı saman altindan su yürütmek... Öyle mİ?. Olur uçanlardan değilsin Kenan... .
Kenan ona hain hain bakıyordu Pakize:
— Fakat kadın hususunda pek zevk sahibi değilmişsiniz... O bayan adam akıllı yaşlıdır. Ve çirkindir de... Değil mi Selim?..
Selim tasdik etti:
— Öyle... Yazık Kenan... Midesizmişsin vesselam!. Bu genç bolluğunda’.
Keııan tenhada bulsa kendisine şu terleri döktüren üstelik de alay eden arkadaşını boğabllirdl.
İki gün sonra Pakize Kenan'a:
— Haydi, haydi uzun etmeyiniz. Gelecek haftaki çayda sizinki de var. Gelin... Hep beraber eğleniriz. Kendisine sizden bahsettim. Adeta hayranınız.. diyordu.
Kırmızı saçlı kadınla Kenan'ın yalandan macerası dedikodu halinde dillerde dolaşıyordu.
Bir gün Kenan'ın karşısına bir adam çıktı ve onat
— Bana bak arkadaş... Ben o peşini bırakmadığın kızıl saçlı bayanın yeni nişanlısıyım... Bir daha onun arkasında seni görmİyeyim... Pena yaparım... dedi.
'Ve sonra küfrederek uzaklaştı. Aradan o kadar zaman geçtiği halde işte hâlâ Kenan'ın bu uydurma macerasından bahsediliyor. Selim bile dedikoduya İnanmış olacak ki ikide bir Kenan'a:
— Sen nesin’- Ne san saman altından su yürüten herifsin... diyor ve başını sallıyor...
yemekle Ke-
(Bir yıldız)
ANKARA RADYOSU:
Bugünkü program
18 00 Dans orkestrası, 18,45 Şarkılar. 19.00 Haberler. 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Salon orkestrası. 20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21.00 Hafif şarkılar (pl.). 21.15 Şarkı ve Türküler, 21.30 Müzik, 20.05 Dans Müziği (pl.l, 22.15 Haftanın spor neticeleri, 22.30 At yarışları neticeleri. 22.35 Dans müziği (pl.l. 23.45 Beherler.
YAREN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Hafif müzik (pl->, 7.45 Haberler, 8 00 Müzik (pl.). 8.23 Gündelik spor servisi, 12.30 Şarkılar. 12.45 Haberler, 13 00 Salon orkestrası.
EGömlekiş"!
BİRİNCİ SİN l» GÖMLEKÇİ |
■■ Teı 2(1098 Sirkeci ,
devri başlarken
İstanbul şehrinin elinden alman bir hak geri verilmelidir
Birleşik Amerikanın batı çorak belgeleri
Bu saha, sulama sistemi sayesinde, yeryüzünün en verimli yeri oldu
yazan: MÜSTAFA RAGIB ESATLI

Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P. VVentnorth Tercüme eden: Vâ - Nü
Omuzları karanlıkta birbirine sürtünüyordu. Julienln endişeli bir hali vardı. Ama bel, İçinde bir ferahlık duyar gibi oldu. Demek kİ Jullen onunla meşgul. Bundan dolayı pek memnun oldu.
— Garip hâdiseler cereyan etti. Bu sabah Ellen’i yollamak mecburiyetinde kaldım. Daha fazlasına tahammül edemedi.
Jullen:
— Peki amma, ne oldu, ne bitti?
— Gene bahçe kapısı vuruldu. Bir inilti işitildi. Belki Marmaduke'dlr. Bir tuzağa tutulmuştu da kurtuldu sandım. Ellen'ln İtirazına rağmen aşağıya İndim. Hizmetçim zaten korkmuştu. Asabiydi. Bununla beraber. beni kapının Önüne kadar götürdü. Kanadı açtığım vakit, hlzemt-çlmle benim aramızdan bir şey akıp geçti. Bütün ışıklar söndü. Ellen de bayılır gibi bir hal aldı,
, Amabel, nefes nefese soluyacak kadar heyecanlanmıştı. Kısık bir sesle çabuk çabuk konuşuyordu. Jullen, onun koluna glrd' Kadının titrediğini hissetti.
Amabel devamla;
— Onu yukarıya nasıl çıkartabildim, bilemiyorum. Ortalık zifiri karanlıktı. Bir miyavlama işltülyordu. Sanki evin her tarafından, Ellen yürüyemez halde olduğu İçin onu, kavramıştım. Ağlıyor, İnliyordu. Ah, Jullen, pek feci bir vaziyetti.
— Tasavvur ediyorum. Demek ki, sokak kapısını açtığınız zaman, aranızdan bir şeyin süzülüp geçtiğini hissettiniz?
— Evet.
— İçeriye sığınmak İstiyen bir kedidir.
— Değildi. Geçerken omuzuma sürtündüğünü duydum.
— İhtimal atlamıştır.
• — Hayır, hayır. Hem omuzuma, hem yüzüme süründü. Aramızdan geçen İnsan şeklinde bir şeydi. Hem ışıklar, Jullen? Işıklan kim söndürmüş olabilir? Her halde elektrik lâmbaları, kapının açılmasından hasıl olan rüzgârla sönmüş değildir.
İkisinin de dimağına aynı düşünce saplanmıştı. Fakat söylemediler.
Nihayet, .Tüllen:
— Demek kİ, Ellen'ln glUiüini söylüyorsunuz.
Beş sene sekiz ayı dolduran Avru-padaki harb ateşinin sönmesi üzerine İnsanlık âlemi, bu eski, medeni kıtayı kaplıyan müthiş olr harabe 1le karşılaştı. Bu acıklı manzara, mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda kalkınmak İçin hemen diizen işine koyulmak zaruretini hissettiriyor. I Önümüzdeki günlerde, her bakımdan, yaraları sarmak, İktisadi, İçtimai sefaletleri önlemek üzere, yıllarca sürecek, büyük bir çalışma devrinin açıldığını göreceğiz. Bu devirde bütün Avrupa milletleri, her geçen günün, saatin, hattâ dakikanın israf edilmemesine dikkat edeceklerdir.
Bin kere şükredelim: Bizim gibi harb fâcialarından uzbk kalmış bir memlekette, gerçe, bu l.adar acele istiyen bir durum yoktur. Şehirlerimizde, köylerimizde başını sokacak bir dam altına, sıcak bir juvaya sahip ve nafakasını, iyi kotu, bulabilecek bahtiyar bir mevkie maliktir. Fakat demokrasinin, hürriyetin zaferi, insanlığa yeni, mesut bir devir müjdelediğinden ve her millete medeniyet sahasında İlerlemek hakkını verdiğinden yeni açılacak büyük çalışma savaşında bizim de — kendi ihtiyaçlarımıza uygun — hissemizin büyük olacağı tabiidir. Bu çalışma programı, o kadar dallı budaklı ve gentş olacaktır ki burada bunlan sayıp sıralamak bile sütun doldurur Şu muhakkaktır kİ yürüyeceğimiz uzun yolu aydınlatabilmek İçin, elimizde bilgi ve kültür meşalesi bulunmazsa derhal sendeler, yuvarlanırız. Bu Asırda milletleri bilgisizlik kadar ezen, yokluğa sürükilye.n daha feci bir tehlike yoktur. Cumhuriyet rejiminin. milletin bilgi ve kültür seviyesini yükseltmek üzere, başta İlk öğretim olarak, ehemmiyetle eline aldığı büyük İlim ve terbiye dâvasının başlıca sebebi budur.
Bu arada şehirlerimizi, köylerimizi en medeni ve mesut refah seviyesine ulaştırmaktaki milli kararımızı, şimdi, bir kat daha tatbiki mecburuz. Zaten, yıllarca evvel başladığımız bu işte, harb dolayıstle. tabii bir yavaşlama geçirdik. Bundan sonraki çalışmamızı, aradaki aralığı kapatacak bir ölçü He. denkleştirmekten başka çare yoktur. Şehirlerimizi, kasabalarımızı yeni baştan düzeltmek. Türk milletinin medeni ve demokrat dünyadaki. şerefli mevkiine uygun, bir dereceye getirmek lâzımdır. Bu alandaki her gayret, halkın sosyal seviyesini olgunlaştıran başlıca sebep olacaktır. Halbuki bu gayeye ulaşabilmek İçin İhtiyaçlarımız, yalnız göze batanlardan ibaret değildir
Meselâ İstanbul'u ele alırsak, bu ( büyük ve eşsiz şehrin istediği işler,' yüz milyonlarca lirayı yutacak kadar çoktur. Alâkalılar, yalnız lâğımlarının, çukurlarının kapanması yolunda elli milyon liradan bahsediyorlar. ’ Lâkin şehrin refah ve İmarını sağlamak için yalnız yol yapmak, meydan. park açmaktan İbaret sanmak da derdi bir trafından görmek demektir. İstanbul’un henüz tamamlle1 el sürülmemiş sosyal, sağlık işleri, halkın geçinme zorluklarını giderecek iktisadi meseleleri vardır Bunla-, rm da mühim bir kısmı, büyük gelir kaynaklanna dayanan zor şeylerdir. Bu büyük para nereden, nasıl bulunacaktır? Bu ayrı, halli kolay olmı-yan bir meseledir.
Fakat İstanbul şehrine ait bazı gelirler vardır ki şehir yıllarca bundan mahrum kalmaktadır. Buna kuvvetli
bir misal vermek mümkündür. Elektrik, tramvay ve tünel İdaresinin 1944 yılı bllftnçosunu ele alıyorum: Bu bilançoya göre idare — yekûn itibarile kaydediyorum — mâliyeye bu sene içinde 2,968,328 lira 09 kuruş ödemiştir. Bu para. İstanbul belediyesinin umumi bütçesine göre epeyce mühim bir yekûn tutmaktadır. Bu paranın bir kısmı elektrikten alman istihlâk, bir kısmı tramvay ve tünel gelirinden tahsil edilen nakliye resimleri, üst tarafı da kazanç, buhran vergileriyle zamlarıdır.
«Âmme hizmeti» ni yapan bu mü-* esseseler, ticari mahiyette ve hissedarlarına muayyen miktarda «temettü» getirici mahiyette inidir? Kanuni ve hukuki vaziyetlerine göre kârları evvelâ müesseselerin ıslâhat ve tekâmülüne sarfedllecek, sonra da belediyeye bir gelir kaynağı teşkil edecektir. Zaten şirketlerden satın alınıp da belediyeye devredilmelerinden maksat, yaln- işletme işini şehre vermek değil, daha ziyade şehre yeni bir varidat İmkânı temin etmek içindi.
Burada asıl ?arip olan taraf şudur: Elektrik, tramvay ve tünel işletmeleri. şirketler tarafından İdare edilirken. bu gibi vergilerden hiç bLrile mükellef değildiler. Şimdi hazînenin aldığı bütün bu vergi ve resimlerin tutarı, şirket hissedarlarının kâr bilançolarını kabartıyor ve bu para da memleket dışına çıkıyordu. Halbuki bu teşekküller, devletçe satın alındığı zaman, şirketlere alt «bütün hukuk ve vecalbi ile» belediyeye devredilmişlerdi. Vaziyet öyle bir hale gel-selere yükletilen «bütün 7ecaibl İfa» etmekte, fakat «hukuk» undan ka> etmekte, takat «hukuk» undan çok şeyler h betmektedir!
Yurdun her tarafında olduğu gibi İstanbulda da, "yeni sulh devresinin başladığı bugünlerde, büyük bir çalışma savaşına gireceğiz. İstanbulun muhtaç olduğu geniş ölçüdeki gelirlerden bir kısmı olsun, elinden alınan bu paranın asıl sahibine bırakılma-sile temin edilir.
Cumhuriyet mâliyesinin şehir halkının bu en tabii hakkını tanımakta daha fazla geclkmlyeceğlne inanmamak için başka bir sebep yoktur. Demokrasi idarelerde «halk» m hakkı, her şeyin üstündedir.
K AKŞAM S
Abone bedeli
Türkiye Ecnebi
2800 kuruş 5400 kuruş
1500 * 2900 »
800 * 1600 >
tebdili İçin elli kuruşluk
Senelik
6 Aylık
3 Aylık
Adres
pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşleri: 20765 — İdare: 20681 Müdür: 20497
C&maziyelâhır 1 — Hızır 8 İmsak Güneş Öğle İkindi Ak. Yatsı E. 7.25 9.28 4.53 8.49 12.00 1.49 V. 3.42 5.45 13.10 17.08 20.18 22.06
idarehane BabIâli civarı
Acımusluk sokak No. 14
Amerika Birleşik Devletlerinin tahminen dörtte biri olan 48 eyaletten yedisi eskiden tamami-le çorak bir çöl halindeydi Roc-key dağlarından batıya, Pasifik sahillerine doğru, ve Kanada hududundan güney istikametinde Meksikoya kadar uzanan bu kurak havali sulama sayesinde Amerikanın en zengin meyva-lıklannın, ve senede 4 defa mahsul veren verimli tarlaların bulunduğu kıymetli bir arazi haline getirilmiştir.
Amerikan Batı bölgesini dünyanın en münbit arazisi haline getirmeğe muvaffak olan bu bölgenin çalışkan çifçileri, buraya1 ilk ayak bastıktan zaman, dün-’ yanın diğer taraflarında asırlar-! dan beri tatbik edilmekte olan sulama işleri hakkında hiç ma-' lumatlan yoktu. Fakat bir çok hatalar yaparak, fazla mtsaî ve para sarfederek edindikleri uzun tecrübeler neticesinde zengin fakat çorak topraklarını dağlardan indirmeğe muvaffak oldukları kıymetli su sayesinde besli-yerek âzami istifade etmenin usullerini öğrendiler.
Hudut sistemi
Hudut sistemi namile şöhret bulan açık geniş bir hendeğin içine doldurulan suyu taşırma usulile yapılan sulama sistemi Birleşik Amerikada asırlardan beri kırmızı derililer tarafından tatbik edilmekteydi. Batıya ilk yerleşen çifçiler, bu çok ekonomik ve az işçilik istiyen sistemi daha inkişaf ettirerek topraklarını verimleştirmeğe başladılar.
Batının bir çok yerlerinde hâlâ tatbik edilmekte olan bu eski sistem sulama, 75 metre boyunda 22.5 metre genişliğinde hafif bir meyille alçalan muazzam bir hendek içine su doldurularak yapılır. Hendeğin her iki ucunda açılıp kapanabilen iki büyük kapak vardır. Havuzun alçak seviyede bulunan kısmındaki kapak açılarak, kanallar vasıtasile su tarla’ara kadar sevkedilir. Ana su havuzunun büyüklüğü, arazinin meyline: toprağın cinsine ve su miktarının bolluğuna göre değişir.
Su hendeğinden kanallar vast-tasile getirilen su, arazinin her tarafına yayılması için tarlaların sathı her 30 metrede bir yerine göre 21/2 - 30 santim bir meyille alçalmak tadır. Bu meyil suyu çabuk emen gevşek toprakta daha fazla ve suyu geç emen sert toprakta ise daha azdır. Bu sistem ile sulanan tarialann satıhları gayet ihtimamla düzeltilerek matlup meylin hatasız olarak verilmiş olması şarttır. Aksi takdirde düzgün olmıyan satıhlı bir tarladaki ufak tepeciklere su nüfuz etmez ve bittabi bu kısımlardaki ekinler verimsiz olur.
Beton künklerle sulama
Kalın künkler içinde getirilen bol miktarda su ile yapılan sulama, açık hendek sisteminden çok masraflıysa da, o nispette
dayanıklı ve fazla randıman temin etmektedir. Uzaktan künklerle getirilen suyun mecrasında daima bir ihtiyat su deposu inşa edilir ve bu suretle fazla tazyik dolayısile künklerin patlamasının önüne geçilir.
Toprak 76 santim kazılarak künkler yerleştirilir ve bu suretle çift sürülürken künklere bir zarar gelmez. Yarım hektarlık bir araziye döşenen künklerin fiati 100 dolara baliğ olduğundan bu sistem irva ve İska, diğer metodlara nazaran çok pahalıdır. Bilhassa KalifomiyanınLJL muazzam meyva bahçeleri veO bostanlan kamilen bu sistemleû-sulanmaktadır,
Son günlerde Birleşik Asneri-'g ka'da sulama işleri o kadar fazla inkişaf etmiştir ki, arazi sa- C hibi bir çifçi; evvelâ bir ziraat.2 mühendisine müracaat ederek {O toprağının evsafını ve hangi mahsule elverişli olduğunu öğ- > renir, ve bilâhara mühendis tarafından çizilen plâna göre mat- Q) lûp sulama tesisatını döşetir ve»fc bunu müteakip de arazinin sathı düzeltilir ve ekim yapılır. _Q
Fıskiye sistemi U
Daha fazla bostan ve meyva (D bahçelerinde kullanılan diğer'Jg bir sulama metodu da, delikli (jj uzun borular içinden akıtılan Jr tazyikli su, havaya doğru fıskiye'** gibi fışkırarak tıpkı tabiî yağmur gibi araziyi sular.
Birleşik Amerikanın batı havalisinde bu üç çeşit sulama sistemi kullanılmakta ise de, bunlar arasında en fazla taammüm edeni ucuza malolan açık hendek metodudur. Gayet basit gibi görünen bu sistem tatbik edilmeden evvel arazi iyice tetkik edilir: kazılan su yollarına lüzum görülen meylin verilmesi icabe-deı. Hazneden su salıverildiği vakit, şayet su fazla süratle akarsa, yolun cidarlarını çatlatır ve takıntılara sebebiyet verir. Bu takdirde su yolunun fazla meyilli olduğu anlaşılır Çok basit gibi görünen hafriyat amel iyesi ekseriya bir mühendis tarafından çizilen plâna göre yapılır. Hesaplanmış tam meyilli bir su yolu sayesinde’ masraf, emek ve sudan tasarruf olunduğu gibi kanalın kenarı da çatlamaz ve su ziyan olmadan muntazam bir süratle akarak arazinin her tarafına dağılır.
Ucuz veya pahalı metodlar sayesinde senede 5 santim yağmur gören ve eskiden «Amerikan çölü» namiyle şöhret bulan Amerikanın çorak batı havalisi memleketin en sevimli ziraî sahası haline gelmşitir. ..............
* Vali muavinliği vekâletinde bulunan Beşiktaş kaymakamı B. Sairinin Beyoğlu kaymakamlığına, Beyoğlu kaymakamı B Bekir'in de Adapazarı kaymakamlığına tâyinleri emrinin geldiğini yazmıştık. Beşiktaş kaymakamlığına tâyin edileceği yazılan Adapazarı kaymakamı Sivrihisar kaymakamlığına tâyin edileceğinden Beşlktaşa kimin tâyin edileceği henüz belli değildir.
— Evet, gitti. Zavallıcık! Beni bı-1 rakmak İstemiyordu. Fakat bu derece heyecana tahammülü yoktu.
Jullen. genç kadının kolunu İyice tuttu.
— Peki siz? —dedi.
Amabel, sinirli sinirli güldü:
— Ben mİ? Görüyorsunuz, ben sakinim. Hele sl2inle konuşmam, kalbime pek büyük bir ferah verdi.
— İyi amma, o evde sizin yalnız başınıza kalmanız doğru değil. Haydi geri dönelim. Sizi Berkeley'lere bırakayım, onlar memnuniyetle misafir ederler.
Amabel:
— İki yilz İngiliz lirasını kazanmam lâzım. —dedi.— O ciheti unutuyorsunuz.
— Pekâlâ... Öyleyse bırakın da sizin yanınızda ben kalayım. Aşağıki salonda yatarım. Seslenirseniz duyarım.
Amabel, teessüfle:
— İmkânı yok!
— Niçin?
— Tabii,,. Âlem noktasından...
— Bunun ehemmiyeti yoktur, zannediyordum.
— Şehirde İhtimal ehemmiyet vermezler. Halbuki köyde... On beş senelik tecrübem var. Bu cihet pek mühimdir. Ne büyütürler, nasıl dallanıp budaklandırırlar, tasavvur edemezsiniz.
— Kimsenin haberi olmaz.
Amabel, azıcık başını kaldırdı.
Jullen, bu hareketi gördü ve mânasını anladı.
— Âlem ne derse desin... Alemin dediği yerin dibine batsın. —dedi.
Sükût İçinde yürümekte devam ettiler. Hava ağır ve rütubetllydL Yolun kaypak bir hali vardı. İki tarafta yüksek çitler, âdeta bir duvar teşkil ediyordu.
Bir müddet sonra, Juilea başını hafifçe çevirdi ve sordu:
— Köpeğinizi geri getirecek misiniz?
Amabel, tereddütle:
— Öyle bir fikrim yok.
— Niçin?
•— Bilmiyorum,
Fakat, sesinin İfadesinde şu mâna vardı: «Sebebini söylemek İstemiyorum.»
— Buna rağmen bir köpeğiniz ol-ımak lâzım.
Amabel, cevap vermiyordu. Jullen de ütülüyordu. Kadınlar ne İnatçı ne kadar garip! Konuşmak lcabettlği zaman susarlar, susmak fajabettlği zaman konuşurlar.
— Gettrmementada ne sebep var? —diye sordu.
Genç kadın kolunu birdenbire çekti.
— Bilmiyorum, Jullen. Bu işin içinde bir takım harikuladelikler var.
•— Köpeğinizden mi balısedlyorsunuz?
— Evet. Evvelâ, onun gidişi beni son derece şaşırttı. Bu hayvan, yanımdan ayrılmasını hiç İstemezdi. Soğuktan, rütubetten nefret ederdi. Ocak yanında ya tınıya bayılır. Fakat, meselâ ben bahçeyle uğraşırken hava ne kadar fena olursa olsun gene yanımda kalır. Tabii buraya dönmesini tercih ederim. Fakat mütemadiyen inildiyor. Bu da sinirlerimi bozuyor. Nasd oldu da yanımdan kaçıp gitti, iıayret ediyorum. Burada ocak yanıyor, Bıçak yerden ayrıldı; yağmur altında kaçtı gitti. Jullen! Benim evim buradan kırk kilometre Uzaktadır. Anlıyanuyorum, doğrusu. O kısa bacaklı hayvanın bu kadar bir mesafe katetmeslne maddeten İmkân yoktur.
— Fakat her şeye rağmen, hayvanın geri gelmesini niçin İstemediğinizi İzah etmediniz.
— Bilmiyorum... İzah edemiyorum Bir hâdise olacakmış gibi geliyor. Ben, kemdi şahsıma tehlikeyi göze alırım. Fakat, savatlı Marmaduke'yl o telıllkey* atmak fikrinde değilim.
Jullen*:
— Buna rağmen yanmada bir köpek otanalı! —dedi.
Telîrar sustular. Ağır ağır yürümekte devam ettiler.
Eve vardıkları zaman, Jullen:
— İçeri girebilir miyim? —diye sordu.— Şayet müsaade ederseniz, bazı şeylere bakmak istiyorum.
Amabel kapıyı açtı. Küçük salona girdiler. Bunun üzerine Jullen, İzahat verdi:
— Burada bir telefon vardı. Evle bahçıvan kulübesi arasında İrtibat tesis ederdi. Halalarımın ölümünden bir İki sene evvel bu mevcuttu. Madam Brown’un kocası bahçıvan olduğu için, lcabettlkçe onu çağırmak İçin kullanırlardı.
Amabel:
— Ben telefonu görmedim. —dedL
— Biz buraya geldiğimiz zaman pekâlâ İşliyordu, üç sene evvel Geor-ges’la ben kullandık.
— Ben telefonu görmedim, —diye tekrarladı.
Genç kadının İşgal ettiği odaya birlikte gittiler. Jullen:
— Burada, pencerenin yanındaydı, —dedi.— Yazı masası telefonu örtüyor.
Odanın öteki tarafına gitti. Ya* masasını çekti. Hakikaten de, duvara asılı bir telefon makinesi gözüktü.
— İşte! Siz burada kalın İsterseniz, ben de kulübeye kadar gideyim. Telefon İşler vaziyette midir, görürüz. İhtimal ki pillerin temizlenmesi lcabedecektir. Piller şu taraftadır. Madam Brown bunlan patlıyan bir şey zanneder.
(Arkası var)



Bahlfe fl_____________
AÇIK EKSİLTME
Erenköy kız lisesi müdürlüğünden t
24/5/945 perşembe günü «aat 14 da tıtanbulda Liseler Mulutsobeclllğl eksiltme komisyonu odasında «2996,55. Ura keşif bedelli Erenköy Kjb Lisesi hamam tamiri ve tesisat işleri açık eksiltmeye konulmuştur.
Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi v« fenni şartnameleri. proje keşif hulâsası İle buna mtlteferrl diğer evrak dairelinde görülecektir.
Muvakkat teminat (.224. liradır. İsteklilerin tekUf mektupları ve en az bir taahhütte 1500 liralık bu İşe benzer 1$ yaptığına daLr İdarelerinden almış olduğu vesikalara İstinaden İstanbul Vilâyetine müracaatla eksiltme tarihinden tatil günleri hariç 8 gün evvel alınmış ehliyet ve 946 yılma alt ticaret odası vesikaları ile gelmeleri. »6066»
| İstanbul Belediyesi ilânları |
Cerrahpaşa Hastanesi için lüzumu olan on bin metre gaz ldrofll ve dört bin metre tarlatan alınması kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur. Tahmin bedeli 5990 lira ve İlk. teminatı 449 lira 25 kuruştur. Şartnamesi Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. Tallplelrn İlk teminat makbuz veya mektupları ve şartname gereğince gösterilmesi lâzım gelen diğer belgelerile birlikte 2490 sayılı kanuna göre haarlıyacak lan kapalı zarflarını 24 '5/945 perşembe günll saat 14 de kadar Daimi Encümene vermeleri lüzumu İlân olunur. 14114»
Türkiye iş Bankası
Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye plânı
ÇEKİLİŞLER; 29 ocak, 2 Mayıs. 24 ağustos, 1 kasım tarihlerinde yapılır.
__ 1945 İKRAMİYELERİ ___
1 adet ARSA (İstanbul'da Büyük Yalj’da . Ada; 164, parsel No. 4,
923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık = 20ÜU.— Lira
I 3 1000 d — 30Q0.— D
4 0 500 a — 2000.— »
10 » 200 » — 2000.— -■
25 n 100 > - 2500 — B
100 » 40 » — 4000.—
150 » 20 > — 3000.— K
300 10 » 3000.- »
Türkiye tş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda talllnlzl de denemiş olursunuz. •
Toplantıya davet
Darülacezeye Yardım Cemiyetinden:
Cemiyetimiz Umumi heyeti 18/5/945 cuma günü saat 15 da Ticaret Odasında ve İdare heyeti intihabı yapılmak üzere fevkalâde toplanacağından mukayyet âzanm hazır bulunmaları rica olunur. İdare heyeti
Ankara belediyesinden:
1 — Kauçuğu daireden verilmek üzere (25) tanesi birer ve (251 tanesi İkişer metre olmak üzere (501 tane Isplralll emme hortum yaptırılması işi on beş gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (4125) liradır.
3 — teminatı (309) lira (38) kuruştur.
4 — Eksiltmeye gireceklerin bu işi yapmakla ehliyeti haiz bir imalâthane sahibi veya vekili olduğuna dair Ticaret odasından alınacak bir vesika İbraz etmesi şarttır.
5 _ şartnamesini görmek istiye.ılerln her gün Encümen kalemine vö
isteklilerin de 1/6/945 cuma günü saat 11 de Belediye dairesinde Encümene müracaatları. ■ «63350
İstanbul sıhhi müesseler arttırma ve eksiltme komisyonundan:
Sağlık ve Sosyal Yardım Başkanlığına bağlı devlet hastaneleri İhtiyacı için 15 ton brüt ldrofll pamuk alınması lşl pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 16/5/945 çarşamba günü saat 15 te Cağaloğlunda Bağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen bedel beher kilo briit ldrofll pamuk İçin (375) kuruştur.
3 — Kati teminatı 8437 liradır.
4 — İstekliler şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İstekliler cari seneye alt Ticaret odası vesikası, gurup vesikası ve 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar.ile bu İşe yeter kat! teminat makbuz veya banka mektubile belli günde komisyona müracaatları. (6089)
OSMANLI BANKASI
TÜRK ANONİİV ŞİRKETİ
TESİS TARİHİ 1863
3tarüleri ve l'ürkiye Cumhuriyeti ile munekıl mukavelenamesi 2292 Numaralı 10/6/1933 tarihli kanunla tezdik edilmiştir. (24/6/1933 tarihli 2435 Numaralı Resmî Gazete)
Sermayesi: 10.000 000 Ingiliz Lira»
İhtiyat ıkceıı-______1,26(1000 İnciliz Liran
Türkivenin i>aşhc* Şehirlerinde PARİS. MARSİLYA ve NlS’de LONDRA ve MANÇESTERDE MISIR. KIBRIS. YUNANİSTAN İRAN, İRAK. FİLİSTİN ve MAVERAYI ERDÜN’de
Merkez ve Şubeleri
Yugoslavya, Rumanyu. Yunanistan, Suriye, Lübnan Filyalleri ve bütün Dünvade Acente ve Muhabirleri vardır.
Heı nevi Banks Muameleleri yapar
Hesabı cari ve mevduat hesaplan küşadı.
Ticarî krediler v- vesaiki) krediler klişadı.
Türkiye ve Ecnebi memleketle) üzerine keşide senedat isaontosu Borsa emirleri
Esham ve tahvilât, altın ve emtae Üzerine avans.
9enedat tahsilatı ve saire. -
En yüksele emniyet fartlarım haiz kiralık Kasalat Şovla: vardır,
Piyasanın en müsait -a-tlarilr (kumbaralı veva kumbaram?) n*.(rrul faeeenlar açılır
A R 9 A M
13 Mayla 1945
Zayi hisse senetleri
Namıma kayıtlı Türk Ticaret Bankası A. şirketinin 141047 den 141246 ya kadar 200 adet hisse senedini zayi ettim. Yenilerini alacağımdan eskilerin hükümsüz olduğunu bildiririm.
Fued Kttseralf
Adalar Sulh mahkemesi satış memurluğundan: 945/41
Medlha Mustafa Şerif, Benllıa, Ayşe, Neylr, Haşan, Ahmet, Refik, Fatma Güzin, Mehmet Ali, İsmail Afif ve Fahri Durudağanın müştereken mutasarrıf bulundukları Büyükada Ollzeller ve Adacaml sokağında, ada 79. parsel 31 numaralı bahçeli ahşap hane He 30 parselli arsa kabili taksim olmadığından izaleyi şuyu sure-ttle satılmasına karar verilmiş olduğundan açık arttırmaya konulmuştur.
Hanenin evsafı: Bir bodrum Ikı kat ve bir tavan arasından müteşekkil olup birinci katta önü taraş bir salon, dört oda bir sofa, bir kiler, bir helâ.
İkinci katta . Dört oda. bir sofa, bir helâ. Üçüncü katta bir oda önü taraş vc her İlci tarafında tavan arası vardır. Hanenin mesahal sathlyesl 753 ve 30 parselli arsanın mesahal sathlyesl de 721 metre murabbamdan İbarettir. Ayrıca bahçede kârglr bir oda, bir çamaşırlık, bir mutfak ve bir helâ vardır. Hanenin bohçeslle beraber 27554 ve 50 parselli arsanın da 12978 Hra ki ceman arsa İle beraber heyeti umumiyeslnln kıymeti rauhön-menesl 40532 liradır.
Delilliye resmi ,ihale pulu ve 20 se-nelllc taviz bedeli müşteriye aittir. Vergi ve belediye rüsumu bedeli İhaleden tenzil olunur. Arttırmaya İştirak edenlerin yüzde yedi buçuğu nisbctlnde pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mektubunu ibraz etmeleri muktezidir. .
Birinci arttırma 4/6/945 tarihine müsadif pazartesi günü saat 14 den 10 ya kadar mahkemede İcra olunacaktır. Muhammen kıymetinin yüzde yelmiş beşini bulursa müşteriye ihale olunur. Bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on gün daha uzatılıp İkinci arttırma 15/6/945 cuma günü aynı mahal ve saatte İcra olunacak ve en çok arttırana İhaleyi kat iyesi yapılacaktır
ipotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve İrtifak hakkı sahiplerinin gayri menkul üzerindeki haklarını hususile masraf ve faize dair olan İddialarını evrakı müsbitelerlle İlân tarihinden İtibaren 15 gün zarfında bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicilllle sabit olmı-yanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha tozla malûmat almak istlyenlcrin herkesin görebilmesi için 25/5/945 tarihinden İtibaren açık bulundurulacak arttırma şartnamesilc 945/41 sayılı dosyadaki vesaiki Körebileceklerl İlân olunur.
(.6293»
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan : 945/42
Mahcuz olup satılma:ına karar verilen bir radyo maa pikap ve bir adet Kelvlnatör marka dondurma makinesi Şehzadebası Turan Sineması yanında 22 ve 24 sayılı tatlıcı dükkâ-nuıda 22'5/945 sah günü saat 14 te birinci % 75 İni bulmadığı takdirde 24/5/945 perşembe günü aynı saatte İkinci arttırma suretiyle satılacaktır. Taliplerin mahallinde hazır bulunacak satış memuruna müracaatları Hân olunur. «6327*
ıDr. A. Asım Onur ı
Ortaköy Şifa Yurdu
Şehir gürültüsünden uzak bir yerde büyük bir parkın içinde ve camların ortasında fevkalâde güzel manzaralı, çok temiz • e iyi bakınıl), kadın, erkek her türlü hastalara açık hususi hastane. Sinirlerini ve yorgunluğunu dinlendirmek ve neka-hat devrini geçirmek istiyen. lere mahsus yegâne müessese.
Telefon: 84421
PUDRALAR MODASINDA
Y.eni yetje vlcalâ de.fa ir
TEBEDDÜL
rakmayan,* bir gül f tenl_veren İyeni bir pudra* bulmuşlardır,,
Mübalâğalı gayri tabii “Makyaj ^kalmadı'
HAŞAN
Cllde^türüleçek''gayri mer’i
,yeni^blr pudra, tabiî bir güzellik verir.ı
Parlsln şık kadınlan, yeni bfr itnoda' İcat, J etmişlerdir.* . Btltün^gü». 'sabit duran'vb biç parlaklık izi bl^
Bunun sırrı
defa geçırllmlı en ince
pudrayı »kİ defa krema köpüğü ile karıştırılması usulü ile izah edilebilir. Franşa kimyagerlerinin senelerce faraştırmaları neticesinde elde edilen bu Usul, Tokalar) mües-sesesinin inhisarı altmdadrr. Bu yeni Tokalon pudrası, artık parlak burunlara ve yağlı ellilere ebediyen son vermiştir. Cildinize, sekiz saati, zarfmda “Mat» duran nefis ve güzel bir renk verir. Rüzgârda ve yağmurda ve hattâ terlemede cildinizi parlak göstermez. "Fini Mat,, Tokalon pudrasını kullanırsanız almanıza bir gül jrapraftmm tazeliğini ve güzelliğini bahşeder, sevimliliğinizi ve cazibenizi bir kat daha arttırırsınız. On muhtelif ve yeni cazip renkte olan Tokalon pudrasından birini intihap ediniz.
.
Daima
BiOKS
D,Ş MACUKunk
'-reih edl„u,
Dr. Zekâi Muammer
TUNÇMAN
Bakteriyoloji Laboratuarı
Kan ve idrar muayeneslle gebeliğin erken teşhisi. Wassfrmann teamülü, kan gruplan. tifo, sıtma, balgam İdrar, kazurat muayeneleri kanda üre. şeker vesair biyolojik tahliller, ultra ve fluorescence mlkroskopi yapılır,
Dlvanyolu İhsan Sami Lâboıa-tuvan No. 113. Tel- 2C981
SATILIK YALI
Boğaziçi İstlnye asfalt cadde üzerinde Vapur İskelesine ve otobüs durağına çok yakın ayrı ayrı 3 kattan İbaret müteaddit çam, mtyva ağaçlarını İhtiva eden geniş bir bahçe İçinde bina olunmuş ve yeni boyanmış bir yalı satılıktır. 80659 numaralı telefonla akşamlan saat 6 dan — 8 e kadar İzahat alınabilir."
Zayi — Fatih nüfus memurluğundan aldığım nüfus cüzdanımı zayi ettim. Şişil nüfus memurluğundan yenisini aldığımdan eskisinin hükmü yoktur.
Şişil Süleyman Nazif sokak No. 50 Feridun klzl Lora Gürgüç
İstanbul sıhhi müesseseler arttırma ve eksiltme komisyonundan:
Leyli Tıp talebe yurdu İhtiyacı İçin 5000 kilo kuzu eti alınması lşl pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 14/5/945 pazartesi günü saat 11 de Cağaloğlundha Sağlık va Sosyal Yardım müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen bedel beher kilo kuzu eti İçin 250 kuruştur.
3 — Kati teminatı 1875 HradLr.
4 — İstekliler şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İstekliler car! seneye alt Ticaret odası vesikası, gurup vesikası
ve 2490 sayılı kanunda yazılı vesikalar ile btı İşe yeter kati teminat mak-btlB VpVn hanlra rv, itiz H ,1,1, • 1.. Kn1ll »11» j .. ı.„,.......... ™ ... tattan
i
GUZELL1G1N SIRRI CİLD
GÜZELLİK KREMLERİ
k.
Birlik Ziraat Takvimi 1945
Tilrk Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği tarafından yayınlanmış bulunan BİRLİK ZİRAAT TAKVİMİ, ziraatın her sahasına alt İş bilgilerini özlü ve açık bir dille anlatan ve çiftçilerimizin her zaman faydalanacakları mükemmel bir muhtıradır. Takvimde ele alınan mevzuların baş-lıcalan şunlardır:
Her ay yapılması gereken ziraat işleri — Ziraat âlet ve makinaları -Toprak bilgisi — Çeşitli ziraat gübreleri — N-bat yetiştirme notları — Yem bitkileri, çayır ve otlaklar — Sebzecilik, oeyvacılm, bağcılık ve çiçekçilik İşleri — Bitki hastalıkları - Zararlı hayvan ve böcekler — Zararlılarla savaş ilâçları — Hayvan yemlerinin yapıları ve besleme notları — Bulaşıcı hayvan hastalıkları — Ziraat sanatları — Köylü, el ve ev İşleri — Ölçme bilgisi — Çiftçinin tutacağı hesaplara ait örnek ve cetveller -Genel takvim bilgileri.. Vs.
22 Forma kalınlığında ve temiz bir şekilde basılmış bulunan bu takvimlerin ciltsizleri (2.5'. bez ciltlileri (4) Ura flatle satılmaktadır. Mevcudu pek az kalan BİRLİK ZİRAAT TAKVİMİ 1945 den temin etmek İsteyenler şu adrese başvurmalıdırlar. «TÜRK YÜKSEK ZİRAAT MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ. Postu kutusu: 305 ANKARA.» (5924)
Ankara Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemizin Alman DU1 Edebiyatı ve Fransız Dili Edebiyatı Enstitülerine birer doçent. İle Alman DU1 Edebiyatı, Fransız Dili Edebiyatı, Hindoloji ve Türk İnkılâp Tarihi Enstitülerine birer asistan alınacaktır.
Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden veya buna muadil bir kuruldan mezun olan İsteklilerin, r jyıs 1 45 sonuna kadar, namzet numarası almak ve sınav şartlarını öğrenmek üzere Fakülte Dekanlığına bir dilekçe ile müracaatları. «5712»
İstanbul ziraat mektebi sabit sermaye çiftliğinden:
1 — Çlfllğe alt «624* altı yüz yirmi dört Lira «85» seksen beş kuruş kıymetinde 42 adet muhtelif boy saç fıçının 2/5/945 gününe raslıyan arttırılmasında talip çıkmadığından arttırma müddeti on gün uzatılmıştır.
2 — Arttırma 14/5/945 pazartesi günü saat 15 te Halkalıda İstanbul Ziraat mektebinde yapılacaktır
3 — Muvakkat teminat «48» kırk altı Hra «88» seksen altı kuruş olup şartnamenin her gün İstanbul Ziraat mektebinde görülebileceği ilân olu-
(5268)
ZİRAAT
buz veya banka mektubtyle belli günde komisyona müracaatları. (6332)
Ankara belediyesinden:
1 — On beş gün müddetle ve kapalı zarf usulü İle bir adet Dizel tulumba gurubu satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli (28,000) liradır.
3 — Teminatı (2,100) Hradır.
4 — Teminat su İşleri veznesine yatırılacaktır.
5 — Bunun 29'5/945 salı günü saat 11 de talibine ihalesi mukarrer bulunduğundan şartnamesini görmek Istlyenlerln her gün encümen kalemine müracaatları vc İsteklilerin 2490 numaralı kanunun 32 nel maddesi sarahati veçhile tanzim edecekler! teklif mektuplarını ihale günü olan 29/5/945 salı günü saat ona kadar Belediye dairesinde müteşekkil encü-
jnıene vermeleri.

BiCIKTiEEN,
DAHAT-GO&U
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve lhbaraız tasarruf hesaplarında
12 Mart. 11 Haziran, 11 Eylül ve 11 Birincikânun keşide tarihlerinden bir ay evvelki matlûp bakiyeleri 50 liradan az olmamakla berabar keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mlkdardao aşağı düşml-yenler arasında senede 4 def'a " re İkramiye dağıtılacaklar.
st
çekilen
kuria Ue aşağıdaki plâna gö-

4 Ad
4
4
40
100
120 160 ■
DİKKAT
1000 liralık
500 »
250 •
100 >
40
80
4000 2000
J000
4000 SOOO
4800
3200
Llra

paralar bir sene içinde 50 liradan aşağı döşm'ven-
Hesaplarındaki ..._____________________________________
lere ikramiye çıktığı tekdirde % 20 fozlasUe verilecektir.

Comments (0)