Alınganlığa dair
Vatan: A. ADNAN ■ AP1VAB
Başbakan Şemseddin
Alınganlığın türlü dereceleri vardır. Herkes hafif derecede biraz alıngandır; çünkü hiç alıngan olmamak bir nevi hissizlik dernektir. Fakat yüksek derecede alınganlığın ekseriyetle tesbit olunan sebebi biraz sinir bozukluğu olduğundan böyle bir hal karsısında hemen hiddet ve şiddet ibraz etmek pek doğru olmaz. Fakat bazı alınganlıklar vardır ki onların teessür derecesi hakikate değil hayale, sureti malısusada tahayyül edilmiş vakıalara da-[ yanılarak büyütülür. En ufak bir dil sürçmesinden veyahut biraz mizaha kaçan bir üslûptan hemen nem kaparak ya dargınlık içinde derin bir sükûtu mucip olur veyahut şiddetli bir feveran hasıl eder. Halbuki bir müddet sonra bu infialin asla yerinde olmadığı anlaşılınca o feveranın ne kadar boş ve kof olduğu meydana çıkar. Şukadaı-ki eğer alınganlık suni, kasti olarak İhtiyar edilmiş ise o vakit ııe nedamet ne de alınganlık hastalığından şifa memul edilemez.Çünkü bu a-lınyanlığı göstermekten asıl maksat. en ufak bir gül dikeni ile dokunmayı bir kama darbesi, en küçük mizahi bir sözü en büyük bir küfür gibi telâkki etmektir.
Alınganlık cemiyetin her tabakasında, her meslekte hem alıngana. hem onun karşısındakilere huzursuzluk veren bir itiyat-dır Hele siyasi sahada alınganlık insanları çok kere yanlış yollara saptırır. Birinin fikrine muhalif söylenen her sözden büyütülmüş, şişirilmiş, kötü kötü mânalar’- çıkarılır. Neticede siyaset âleminde zaten, pek nadir görü-' fen müsamaha ve tahammülden eser'kalmaz. Bîr ferdin alıngan olması pek kolaylıkla düşünülebilir.- Fakat bir cemaat veya cemiyet halinde toplanmış fertlerin hep birden alıngan oluverme-si pek nadirdir. Bir topluluk hesabına izhar olunacak alınganlık topluluğu idare eden şahısların ortaya girerek işi büsbütün şişirmelerile cidden teessüfe şayan bir ha! alabilir. Herkes pek âlâ takdir edebilir ki siyasette, ve bütün beşeri vakıalarda insanların birbirlerine her an ^Dünden bugün güzelsin» diye hitap etmeleri beklenemez, hele topluluk halinde olanlara karşı asla beklenemez. Hususî hayatta, âdi münakaşalarda buluttan bahsedenin karşısındakine kurbağa demek istediğini anlıyacak kadar kendini alınganlığa kaptıranlar olduğu nazarı dikkate alınırsa siyasetin bin türlü ihtirasları, bin türlü entrikaları içinde karşısın-dakilerde alınganlık hissini tahrik etmeden konuşmanın ne kadar güc bir sanat olduğu anlaşılır. Alıngan olanlarda en ziyade göze çarpan ruhî hâlet üstünlük , hassasiyetle çalışıldığını, blrçolc ya-va ocaX^I,L- mıırlilaoiri;.- Um(ri bmi r l lllpnılnlfpt ten ti 11 nlfl rt nı n torpii-
Günaitayın beyanatı
Bu memlekette feyizli bir demokrasinin kurulacağından şüphe edilmemelidir
Patoloji Kongresi bu sabah da toplandı
Başbakan Şemseddin Günaltayla Sağlık Bakanının Kongrede nutukları
Başbakan, gaıetedlere beyanatta bulunurken
Yukarıda: Başbakan Şemseddin Günallay, Palo'oh koncresınd nutkunu söylüyor, aşağıda: Kongreden bir görünüş
Created by free version of 2PDF
Seçim kanunu — İrtikâp ve irtişa ile mücadele — Memurlar hakkındaki tasarı — Genelkurmay — Pahalılıkla mücadele ve hükümetin alacağı tedbirler
Başbakan. Şemseddin Günaltay, dün saat 3« da Vilâyet salonunda bir basın toplantısı tertlb ederek, memleket meseleleri üzerindi görüşlerini İzah etmiş, gazetecilerin sordukları suallere de cevaplar vermiştir. Toplantıda İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Dr. Lûtfi Kırdar da hazır bulunmuştur.
Şemseddin Günaltay, bir Başbakan sıfatiyle değil, eski bir hoca sıfatlyle konuşmak İstediğine işaretle söze şöyle başlamıştır:
Atatürk’e ait bir hâtıra
e— Ben., bilhassa, umumi efkârın mümessili .olan sîzlerden., bugün İçine girdiğimiz demokrasi rejimi hakkında fikir ve gaye birliği yapmaklığımızı rica ediyorum. Yeni rejimimiz, şmdl-ys kadar yaptığımız inkılâplarla kıyaslanırsa, dimağlarımızda değişiklik ifade eden bir inkılâptır.»
Başbakan, bu arada 8erbe a Fırkanın kuruluş gayesini ve Atatürk# ait bir hâtırasını naklederek. Fethi Ok-yar ın malûm nutkunu vermek üzere, gittiği İamlrddü nahoş hâdiseler hakkında telgraflarla gelen malûmat ra memleketin muhtelif yerlerinde müfrit zararlarına ve tepkilerine işaret eden AtatiLrkün «Çok partiye gitmenin z&manı henüz gelnvefniştlr .» dediğini söylemiştir.
Başbakan, bu hâtıralarını şu cüm-
le İle bağlamıştır:
«— Fakat. Atatürkün henilz gelmediğini söylediği o zaman artık gelmiştir. Ne hükümet, ne de mensub olduğum parti hesabına konuşuyorum .Demokrasi dâvasında münevver zümrenin büyük bir mesuliyet taşıdığına kaniim. Çünkü münevver zümreler, aynı zamanda rehberlik vazifesiyle mükelleftir. Sağlam bir demokrasi tesis etmek İçin ne yapmak lâzımdır? Bu hususta şahsan düşündüklerimin başında «sağlam seçim» mevzuu gelir. Seçimi hiç şüphe götürmlyccek bir tarzda yapmamız lâzımdır. Böyle o-iıirsa millet iradesi tam mlln&slyle tecelli eder. Bunu temin için de bir Seçim kanunu meydana getirmek ge-Tekınekte fdl.»
fcararı bekliyorum. Üzerinde durula-cak diğer bit nokta da sudur; Mesele secim kanununda değil, kanunun tat-bikuıdadır; bunu temin İçin Meclise bir kanun sunuyoruz., Oayemlz dev-.let memurlarının doğrudan doğruya devlet memuru olarak kalmaları, şu ı veya bu partiye mensup öimamaları-
dır. Bu takdirde, şu memur bu partiyi. öteki memur öbür partiyi iltizam etti gibi dedikodular ortadan kalkmış olurlar.»
Âl* * yan meclisi
Başbakan şemseddin Günaltay.
Ayan Meclisi konusuna da temas cde-(Arkası tahlfe 8; tütün. 3 te)
Berlin ablukası kalktıktan sonra
Orla Doğuda Rus tazyikinin artması muhtemel
'iz Başbakanı basın müşaviri VVilliamsın bir mektubu
Milletlerarası Mukayeseli Patoloji kongresi dün sabah saat 10.30 da Yıl-dız'dakt Lâle köşkünde Başbakan şemseddin aiinaltay'ın nutku ile a-çılnui ve çalışmalarına başlamıştır.
Başbakanın açış nutku
Başbakan bu nutkunda kongrenin Türklyede yapılmasının büyük bir memnunluk uyandırdığını belirttikten sonra bu gibi toplantıların milletleri birbirlerine yaklaştırdığını beyan etmiş ve şöyle demiştir:
«— Takdir buyuracağıma gibi insanlığı büyük ıztıraplar içinde kıv-raııdıran âmiller, yalnız cismimi hastalıklar değildir. Türlü sebepler ve sarsıntılar yüzünden bugün buhranlar İçinde çırpman beşeriyetin huzur ve turu bir sıhhate kavuşması İçin İçtimaî ve ahlâki hastalıkların da önlenmesi, bunların tedavileri çarelerinin aranması yolunda alâkalı bilginlerin işbirliği etmelerine büyiık bir İhtiyaç vardır.
İnsanların clsmani varlığını sıyanet
yolımdakl yüksek mesainizin mânevi ve İçtimai buhranlardan ko-rumaça yönelecek gayretlere örnek olmasııu candan dilemekle nıuzlarip dünyanın her bölgesinde duyulan bir arzuya tercüman olduğumu sanıyorum
Muhterem Deregtler. bu kongredir bir daha kartlaşacak olan geni* bilgi ve tecrübelerinizin feyizli sonuçlar vermesini dilerken yüksek jahüret-lerinlzi ve temsil ettiğiniz memleketleri. Türk Milleti ve Cumhuriyet Hükümeti adına selâmhyarak Patoloji Kompare kongresini rum.«
Dr. Nihad Reşat ve Sağlık Bakanının hitabeleri
Başbakandan sonra söz alın kongre başkanı Prof. Nihat Reşat Bdger kongre namına Cumhurbaşkanına, Başbakana. Sağlık Bakanına ve kongreye IştLrak etmek zahmetine katla-(Arkası 3 üncü uıhlfede)
Beşinci
.ıçıyo-
Seçim kanunu
Başbakan, seçim kanunu üzerinde
bancı memleket kanunlarının tercüme ettirildiğini. AvrupalI mütehassısların raporlarından da faydalanılarak bir kitap meydana getirildiğini söylemiş, çantasından çıkardığı pembe kaplı bir kitabı masa üstüne bırakarak:
— İşte o kitap da budıır- demiştir.
Eserin, tetkik edilmek üzere Bakanlık mütehassıslarından müteşekkil bir heyete verildiğini, daha sonra da üniversite profesörlerinin tetkiklerine sunulacagmı söyliyen Başbakan: «Alınacak neticenin müspet olacağı kanaatindeyim» demiştir. Başbakan Şemseddin Oünaltay sözlerine devamla bütün çalışmaların, hederinin, bu suretle meydana gelecek bir seçim kanununu Türk milletine mal etmek olduğunu söylemiştir.
Başbakan sözlerine şöyle devam etmiştir:
«— Demokrat ve Millet Partilerinin
ve aşağılık mudilesidiı Hangi cepheden bakarsak bakalım, alınganlık hele açığa vurulmadığı müddetçe insanlar arasında münasebeti güçleştiren, bazen bu münasebetlerin hlc beklenmedik bir zamahda bozulmasına sebep olan tehlikeli bir ruhi hâlettir. Fakat yukarıda söylediğimiz gibi bu alınganlık kasden beslenmiş ve şişirilmiş veyahut eksik ve yanlış haber üzerine kurulmuş olursa o vakit önüne geçilmeğe, tashih edilmeğe bile değmedîk-ten başka bu alınganlığa marua kalan- şahsı da o kadar rencide etmez.
Bu mücerret mütalâaları işte size kendime ait bir misal ile İzah etmek istiyorum: Her gün göremediğim bir sabah gazetecinde on gün evvel 36 punto başlıkla beni protesto eden. Yüksek İkti- ------------------.——-
sat ve Ticaret Mektebi Mezunla- j bu kanunun bazı maddeleri üzerinde rı Cemiyeti namına bir yazı oldu- '
ğunu bir İki gün evvel haber aldım. Vakıa 1948 bütçesi 1947 senesinde müzakere edilirken yani iki sene evvel Büyük Meclis kürsüsünden Yüksek Ticaret melek binde işletme muhasebesi dersi ---- -----
Foksa konulmasını rica etmiştim.1’1111'’11' lilJ1ll« etrafında gerek Metih-ricam neden bilmeni Mezun-ltc' Ser'‘kse Part,H nrkudoşlar nsr-dln-Ur Cemiyeti koneresi tarafından de *®’*“««« bulunmayı ve onları b-( tiki sene sonı-a/rok fena karşılan-1 tadll3m‘ lnıaleye *;alı?rnayı açıklamış, teessür ve teessüfleri mucip makla blr bl,e Wrı;ddut et-
Londra 14 CNafan) — İngiltere Başbakanı At t içenin basın müşaviri Francit Wililinu, Llverpool Daily Post gaiptesin e gönderdiği bir mek-hıpta Berihı ablukasın m fcalkmaslyle Orta Şark üzcrludekl İR us tazyik m m artması İhtimallerini belirtmekte ve şöyle demektedir:
«Fakat Türkiye veya trana karşı yapılacak bir hareketin, Avrupada olduğu gibi derhal bir harbe sebebiyet vereceğini Rusya pekâlâ bitmektedir. Diğer taraftan Rusya Arap memleketlerinde giriştiği İdeoloji savaşında muvaffak olamamış ve karışıklıklar çıkannuk hususunda dit hiçbir netice elde edememiştir diyebiliriz. Moskova, , Arap memleketlerinin dostluğunu kazanmak İçin sarfetilftl gayretlerden de bir şey elde edememiş ve bu hususta da muvaffakıyetslzllğc uğramıştır.»
Francis Wiltiams*u göre, Türk hükümetiyle Türk halkının gösterdiği azim Vaşlngtonda bıiyiik hayranlıkla karşılanmakta ve bu husus üzerinde ehemmiyetle durulmakladır.
Türkiye Şarkın en kuvvetli memleketi
Londra 14 fNafeıı» — Pakistan Başbakanı Liyakat AH Han Times gazetesinin Kahire muhabirine ver-
d.lgl bir beyanatta şöyle demiştir:
• Yakın Şarkın en kuvvetli memleketi Türlüyedir.' Türklycden sonra Mısırın başında bulunduğu Arap blokıı gelmektedir.»
Gelecek nesle bırakacağımız hayırlı bir miras
E irleşmiş Milletler siyasi komitesi İngiliz İtalyan anlaşmasını kabul etti
Vaşington 14 «Radyo' — Birleşmiş Milletler siyasi komitesi İtalyan sömürgeleri hakkında İngiliz - italyanj anlaşmasını 1& muhalif. 7 müstenkif oya karşı 34 oyla kabul etmiştir. Yalnız İngiliz - İtalyan anlaşmasına dahil olan ve balı Eritreııln Sudana verilmesine dair olan maddeyi 19 oya
Tiirkiyenin her hangi bir ceza ı evini ziyarete gidiniz:
— En fazla ne suçundan katil var?
— Kadın ve tarla hududu meselelerinden.
Kadın uğrunda kavga, Uâbil ile Kabil’den beri sürüp geliyor. ı;---- ,
Önlenmesi mümkün Fakat “«'J* “»? red^u”1’“r
tarla hududu kavgalarını tapu ve' Kabul cdilrr. ™::^ kadastro işlerini şu ııesil içinde ”ç kısma ayrılacak. Bingaziyl ’^dis. katiyete L_~_.________Z__________n-"*v
mümkündür.
Bir kac gün içindeki cinayetler:
1 —- Mardindc, Kızıltepenin Gîrhel köyünde bîr tarla hudut çizgisi yüzünden amca oğullan silâhla çarpışmışlar, 5 kişi ölmüş, 2 Si kadın 4 kişi ağır yaralanmış-t,r.
2 — Bat imda Ulugeçit ambarcı köyünde Mehmet Özgiir, tarla çitinin kime nit olduğa yüzünden komşusu llalili Sldürmüs, Köy korucusunu bıcaklnmıştır.
3 — Sarkışların Kapalıpırıar köyünden Âb idinle İbrahim vej Ilfiçı Kevi aynı apsava ev vapmalc münakaşası yüzünden kavga e
; | derek İbrahim ve Hacı Kevi, Â-' bid’.ni tüfekle öldürmüşlerdir.
------------- . --------- I 4 —İlh . (verim» dar).
tün başka bir muhit ve ruhi İlâ- 3e^lrn,crI *sln de b,r tecrübe teşkil nl görüşmek için 23 mayısta toplana- Bu nesil, kadastroyu ve tapu-lûl ..A».: _» .. t'CİCr. Jâzitll Helen deö'İSİklimpr dına (rzi- nalr Aİaw rVi*-H*e( lzaııfA-a mema ..ıınn. . lillliaVl taniSmladlğl tllkdİl'de CV"
lâflarımıza en hayırlı ve sükûn j verici mirası bırakmış olacak. ı
— — UMIMUİICI i VI/.CI II II.1U
nokta! nazarları vardır. D. P. bnjka-nı Celâl Sayardan rica ettim ve kendilerinden ara seçimlere iştirakleri halinde ne gibi tâdiller İslediklerini sordum. Partilerimizin müşterek . bU' mlİBaraa ile ara seçimlerine katılmalarını şahsan arzu ettlglın için iaite-
Dörtler konferansı
Batı devletleri mütehassısları bugün Pariste toplanıyor
Londra II ıR> — İngiliz, Fıahsız ___r, mumu , , ve Amerikan ınütelıassıslârı, bugün' blllıuştUλ, İki sene evvel büsbü-imem" taraftan bu kanun 195P toplanacaklar .e Almanya meselesi-1
,__ı.,. , .... .'iPclmlrrl İrin rl* hlr r.,alrlıl,,ı ....^(>»»,..1. 1
---- ,,,.11111 tujıj na- , . r .. .......
let içinde vâki olan ifademin Me- edor’Ja2,nı seIen değişiklikler çna gö-(cak olan Dörtler konferansına sunu-, re ayarlanmış olur. ŞLrtıdl dlQvr par- incak bir çok teklifler hazırlıyaeak-, Arkaa^»1dı> î; sütun 1 dey tilerimizin bu hututla veteceiUerl larüır.
Kabul edilen tasarıya göre Libya
başlamakla önlenifk Transı! vesayetine verilecek
i Trabltısgarp da 1051 senesinde İtalyan vesayetine devredilecektir O ta-! rlhe kadar Libya bölgesi, Türkiye Fransa, İtalya. Amerika ve Trablus-’ garp temsilcisinden mürekkep bir İstişare heyetinin yardımiyle İngiltere ' tarafından İdare olunacaktır.
| 10 sene sonra Libya ile Blngazi ba-
ğımsızlıklarını kazanacaklar, isteri er -, se birleşeceklerdir.
..Somali,- İtalyan vesayetine verilmektedir. Doğu Eritre Habeşistan* verilecektir. Batı Eritre hakkında bir karara varılamamıştır
*---------------------
Slyasl komitenin bakul ettiği bu anlaşmanın Birleşmiş Milletler genel kurulunda üçte İki nispetinde bir ekseriyetle kabul edileceği tahmin edil4 m ektedir.
Adalet ve Milli Savunma Bakanları geldi
Adalet Bakanı Fuat Slrmen ile Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakır bu sabahki Ankara ekspresiyle İstanbul^ gelmişlerdir. ‘ j
Celal Bayar Kaysenye gitti
Ankara 13 lAA 1 — Demokrat Parti genel başkanı Celâl Bayar bu sabah trenle Kayseriye gitmiştir.
Emeklilik kanunu tasarısı
Ankara 14 — Büyük Millet Meclisi emeklilik kanunu tasarısını çarşamba günkü toplantısında müzakereye baş-lıyac aktır.
Yeni Tefrikamız
KIZLARA SUİKAST
} Yazan: Aga+ha Christie Tercüme eden: Vâ-nû
Sahlfe 1
AKSAM
14 Mayıs 1949
Başbakanın beyanatı
{-HAFTA SONU NOTLARI^
Kitapları kapatmıyalım
anıdıklarımdan bir zata geçenlerde »Kitap okur musu-
nuz » diye sordum. O tarakla bezi olmadığını kısaca anlatmak istiyen bir tavırla:
_ Biz kitabı çoktan kapattık!
Diye cevap verdi ve kitabı ne zaman kapattığı hakkında tam bir tarih söyliyebilmck İçin mektepten çıkış senesini bulmaya kalktı.
Tanıdığım kıymetli genç nıaarlf-çilerden biri olan Balıkesir Milli Eğitim müdürü Muhlis Slvrloğlu, yeni tâyin edildiği Afyona gitmek üzere İstaııbuldan geçiyordu. Kendisiyle tesadüfen buluştuk. Kısa süren görüşmemiz sırasında okuma bahsi açıldı. Uzun müddet kaldığı Balıkeslrde genç nesiller arasında okuma hevesinin ne derecelerde olduğunu sordum:
— Okuma denince bizde hâlâ «Ders kitabı okuma» akla geliyor. Bunun dışında kalan her kitap çocuk için de, ailesi İçin de lüzumsuz sayılıyor. Halbuki ders kitabı başka kitapları okumaya alışmak İçin bir vasıtadan, bir anahtardan başka öir şey değildir. Bunu anlıyan nesiller çoğaldıkça memlekette okuma hevesi de artacaktır? dedi.
Kullanılmıyan anahtar
müşahede kitabın az
ukandaki iki memleketimizde okunmasının, hattâ gazete ve mecmua okuyucuları azlığının başlıca sebebini açık açık gösteriyor. Okumayı öğrenen nesiller yalnız anahtarı elde etmekle kalıyor, fakat o anahtarı kullanmıyorlar. Köylerde. kasabalarda üç senelik, beş senelik bir okuma devresinden geçtikten, okumayı yazmayı öğrendikten sonra unutanlara sık sık raslanmasının sebebi de bundan başka bir şey değildir
Heyhat, mektepten çıkar çıkmaz kitabı kapatıyoruz. Daha fenası mektepte imtihan korkusuyla- yani zorla okuduğumuz kitapları da okuyup tamamı kitapları
okuyacağımız kitapalrın sayıyoruz. Halbuki ders bizde başka ki Lapları
okumak hevesini tıyandırmamışsa okunmuş bile sayılmazlar. Turkiye-de modern mânasında maarif başladığı günden beri okuyanların süratle artmamasında öğretimin ders kitapları çerçevesi içinde kalması büyük âmil olmuştur. Maarifçilerl-ıniz ve çocuk velileri bu çemberi kırdıkları gün Türklyede okuma hevesi şahlanabilir.
Okumanın faydası var mı?
Ç* üpheslz vatandaşa okuma
O hevesi vermekle İŞ bltaılye-ceklir. Ona okuyabileceği ve okuduğu zaman fay dolanabileceği kitaplar da vermek lâzımdır. Memleket nüfusunun büyük çoğunluğunu teşkil eden köylü, eğer okumayı öğrendikten sonra unutuyorsa bir sebebi dc okuması lâzım gelen kitapları eline bol miktarda veremediğimiz İçin, okumanın faydasını kendisine öt re tem ediğimiz için unutuyor.
İlk öğretim genel müdürü Yunus Kâzını Könl bu noksanı geçen sene hissetmiş, Milli Eğitim Bakanlığı yayınları arasında bir köy kitaplığı serisi açmıştı. Bu hayırlı işin İlk hazııiıkları sırasında tesadüfen Ankara da İdim. Onun için yürüyüşünü merakla takip ederim. Her birinden yirmi beşer bin basılan bu kitaplardan «Hububatın başlıca düşmanl ın. adını taşıyan dördüncü kitap şimdi öcıumdedir. Dan kurdu, nusr kurdu, yaprak güvesi, pancar böc ğt başak sineği, boncuklu tırtıl giU zararlı böcekleri tanıtan, buu'arla tarlada, ambarda nasıl mücadele edileceğini kısaca anlatan bu kitap muhakkak ki köylüye okrma bilmenin faydasız bir şey olmadığını gösterecek kitaplardandır. B ı yaz mevsiminde sayılarının sür. tle çoğalmasını, bütün maariflerin de önümüzdeki seneden itibaren genç nesilleri ders kitaplarında. ı başka kitaplara doğru açılmaya teşvik etmelerini dileriz. Ancak bundan sonra «okuyoruz!» diyebiliriz. Kitapları kapatmamanın çaresini bulalım.
(Baş tarafı 1 İnci saltifrde) İlmî cşasİDrln, İktisat kanun iaılyle rek müvazene teminine İhtiyaç oldu- vaziyeti ayaıh yitirilmek.
ğunu söylemiş: ' Evvelâ, müstacel ve önleyici tedbir-
li— Benim şahsî görüşüme göre bu terden bahsedeyim. Her reyden evvel muvazeneyi cn güzel bir şekilde Ayan istihsal ve istihlâk bölgeleri arasınd8-Meclisl tesis edebilir.» demiştir. ki pat muvazenesini temin etmek iû-
Bu arada, devlet İşleriyle parti dâ- /mıdır. Ara yere fazla kazanç lıırsiyle valannı biriblrlnden ayırmak ve dev- Eİvenj istihsal ve istihlâk bölgeleri a-let çarhını muntazam bir şekilde İş-, lasındaki büyük farklar yaratanları letmek için bazı tedbirler düşündüğü- derhal bertaraf etemek, nakil vasıta-nü de belirten Başbakan şunları soy- iarındakl darlığı, müşkülâtı önknıck lemiştir: 7C ücret, farkını azaltmak.»
(— Gene şahsi düşüncelerime gö- şemseddta Günallay. eşhasa Alt dere. partiler kendilerini memlekete nj2 taşıt vasıtalarının İstihsal bölgo-sevdirnıek suretile rey almalıdırlar.' ıerIndeId inanlardan sadece bir cins Ve gene partililer kendilerine men-' Ayabil meleri hak tonda» yaaa-
sup olan İnsanların cn iyisini seçme- fm icaidmıidığını, simdi her deniz ta- I İldirler. Bu memlekette feylr.ll bir de- çı₺ va,lLîUinın Ukde İ!i1telc «ftnyaMk mokrasi teessüs edeceğinde kimsenin hrr tür)ü |na, a]nblk,cc?rını söyiemlş-şnphesl olmamalıdır. Demagoglar. llr partilerde mevki alamıyncakiardır. | Demokrasinin en bârla ve feyizli vasıflarından bhl de demagogları derhal meydana vurmuş olmasıdır. Farzı muhal demagoglar, ortaya çıksalar bile, kendilerile olan mücadelede pek kısa bir zamanda çürüyeceklerdir.»
SUNUN MESELELERİ
Şevket RA'JO
Alınganlığa dair
(Baş tarafı 1 İnci sahilede) zvnlar Cemiyeti kongresini iki sene sonra müteessir etmesinden d-ilayı ben de bugün müteessif oldum. Bilseydim her mebusun kiir.-üden istediğini sormak haklımdan feragat ederek bu pek masum suali de sormazdım, O rene bütçe komisyonu müzakeresinde İktisadî teşekküllerin işletme muhasebesi olmadığından ve hahhk devrinde gösterilen insaf-islerin iyi gitmediğini ve hattâ: sizliktan bahsettiğim halde bu zarara uğradıklarını iddia eden I sözlerime maruz olanların asla mîite’-assıdann feryatları kulağı. alınganlık göstermemiş olmaları-o kadar doldurmuştu ki ben deipa şaşarken Yüksek Ticaret ve gc’-ek mektep ve gerek iktisat j iktisat mektebi mezunlarının fakültesi mensuplarından topla-' mekteplerinin programı hakkın-di"im malûmat ile fakülteye il-, da bir suale bile tahammül etmi-h"1 ini bütçe encümeninde teklif veCek kadar kendi ilim ve İrfan F'.t-.m yüksek mektepte işletmeAvurtlarına bağlı olmalarından da muhasebesi dersi olup olmadığını memnuniyet duyduğumu saklı-.'■'Tniakla iktifa etmiş ve devlet — bükerinin fa21a bir masraftan kurtulması için takip ettiğim ilhak keyfiyetini — sırf alelacele bîr yanlışlık yapmamak için — kürvüden teklif etmemiştim.
F'mdi ge’e’inı bendenize bütün matbuatı temsilen bir gazete! v--ıtasile tebliğ olunan .
tonamenin ifadesine: Orada bu-.
muhit ve şeraitine uyarak sorulmuş bir sual için iki sene sonra1 gösterilen bu şiddetli infiali ancak yukarıda izah ettiğim alınganlık denilen ruhî haletle izah etmeği en mutedil bir yol sayıyorum. Biı- çok yazılarımda bir cok arkadaşlarımla beraber bu mektebin tatbikat sahası olan ticaret ve esnalhk âleminde şu pa-
yamam.
A. Adnan - ADTVAR
Rita Hayworth 27 mayısta evleniyor
Cannes 14 (AP.) — Mlss Rita
Hay
Havadan para kazanma yolunun arlık kapandığına da İşaret eden Başbakan hu heveste olan çapulcuların şiddetle cezalandırılacaklarını anlatmıştır.
Et meselesi
El mevzuuna, da temas eden Başbakan- önü mîi ad eki kış İçin şimdiden tedbirler alındığım, Kursta, Erzurnm-da. Haymanada sürü yetiştiren tüccarlarla temasa geçildiğini, ayrıca
İrtikâp ve irtişa
Başbakan Şemseddin Günaltay. memleketteki lıuzurruztuk amillerin- ___
den birinin dc İrtikâp ve İrtişa oldu- jiayvan vefiyatının önüne geçilmesi ğuna İşaret etmiş, memur roŞunlıı- ’ lçin de ı.aoo.oftd Hra tahsisat ayrıldı-„„ sahiplerini müşkül duru-
ma düşüren «memnu mıntaka» farın 1 serbes bıraklması İçin gereken makamlara emirler verdiğini, soğuk et ve balık tesisleriyle bunların nakilleri için tahsisat ayrıldığını anlatmıştır.
ğunun sayısı az olan kötfı İnsanlar gm|. yüzünden müşkül durumda kaldığını belirterek şunları söylemişin1: I
•— En küçüğünden cn büyüğüne kadar bizim memurlarımız arasında memleket sevgisini, ahlâk ve fazileti kendilerine şiar edinmiş büyük bir ekseriyet vardır. Binaenaleyh bütün hücumlarım ızı bu fazlletkâr kütleye değil, kötülere tevcih etmeliyiz. Meclise götürmek İstediğimiz bir kanunla bu tip insanlardan devlet makinesini temizlemek istiyoruz Mesuli-: yeli idrâk, fazileti izhâr eden me-. murlarumza mükâfat usulünü koya-|
Suallere cevap
Başbakan, muhalefet partileri seçimlerde adli teminat meselesinde ısrar ederlerse bu takdirde şahsi mütalâalarının ne olduğu hakkındakl suale:
Bu teklifleri kendime mal edip, BuZklMeâeilet’•rk»«MUnma kabul 'turnece daha İyi 1,leyree6inl kabul ediyoruz. AaİM”**™- cevabım ,crml,Ur. Zira bu aayebe mranl'kelle hlr taüj «eb»»(l«>» aknaluy bllha«a lee-let re mesai yarW ba^amr; olacak- rii h^*l,a h*“1Vlc “lllclln lr“d"'-tır jı ' jne dayanılması lftzım geldiğine 1şa-
Başbakan Şemscddln Günallay, bu re^ etmiş, demiştir ki: maksatla her memurun bir mahremi *— Bunda çok hassas olmamız lâ-dosyası olacağını, kontrol işlerinin Kimdir. Ben bııgûn Mecliste şahsıma yeni esaslar dairesinde yapılacağını,, kar5« en ku^uk blr itimatsızlık sezer-yeni memurların mutlaka mal baya- £*m üerhal çekilirini. Milletin iradenin» tâbi tutulacağını anlatarak: dayanılmadan hiçbir İş görülc-
«— Ben. bu memleket çocukların- me*’ Milletvekilliği bir meslek değll-ka_ dir ve olmamalıdır da. Muayyen blr
I meslek sahibinin meselâ blr doktorun, blr profesörün, blr avukatın milletvekili seçilmelerinde fayda vardır,
da ahlâk üstünlüğü olduğuna i nlinı.» demiştir .
Genel Kurmay Millî _ _
Savunmaya bağlanıyor I Çünkü o. blr meslek adamıdır. Yarın Başbakan, müstakillen İdare olu- , Meclisten ayrıldı mı, İşinin başına ge-nan Genelkurmayın, hazarlnan bir çer. Mecliste de âtisinden emin ol-lasan Üe Milli Savunma Bakanlığına «Mu için açık ve doğru konuşur.» i bağlandığını, tasarının askeri ko-| Başbakan, hükümet değişmeleriyle, misyonca kabul edildiğini ve yakında taaâfJâhan işlerin bazan yanda kal-,Meclis umumi heyetinde kanunlaşa- öığıvemutlakbiranaprogramalhti-;Irağını söylemiş, Milli Savunmanın da bulunduğu yolundaki temenniye L çilse bağlı olduğuna işaret ederek: de cewabı vermiştir:
Sııası gelmişken bir defa daha tey’.d etmek İsterim kİ. artık bu meıu-lek( ite iâyûşcl bir makam yoktur. Bütün müesseseler millete. Büyük Milli t Meclisine karşı sorumlu olacakı: d:r.» *
Ba îairan, Basın kanununun da hazırlandığını söyledikten sonra, sulh zamanında milli savunma esaslarını ihtiva eden meselelerin, kurulacak o-lan »Milli Savunma Kurulu» tarafından gözden geçirileceğini anlatmıştır.
Hayat pahalılığı
Gelir vergisi hakkında da izahat verdikten sonra,
«— Doğrudur. Büyük bir devlet plânı yapmak lâzımdır. Bunun İçin Aınerlkadan mütehassıs getirtilecektir. Bütün işlerin plânlaşması, ahenkleştirilmesi leabeder Yapılan işleri efkârı umurrdyeye mal etmek lâzımdır. Aksi takdirde hep beraber şikâyet eder ve bağırırız >
piot&i- i worth ’,n prens Ali Han dostların^ KJiâda. bu-!27 mayısta yapılacak düğün İçin da-vt^uvor ken’dTJeçim da-’vcllyclcr «örK,ennl’ bulunmaktadır-
irenı dahilinde olduğu halde Ti-llar' er ret mektebinde ne dersler o-j k”luldu£una vâkıf değilmişim ve c'ûta bir mürtenedat ye fikrim» ol-red^n bûvle sözler sarfetm'ışim. . ----
bu hareketim şiddetle pro- mağlûp etmiştir.
tr-to edilmiş ve İstanbul mebu-."i'nıın. vani benim bu vukufsuz-1 lufrıımUn efkârı umumiveve arzı kararlaştırılmıştır. Bir mektebin hattâ en vüksek de olsa programını ezber bilmek mecburi yeti miz olsaydı o vakit bu suali solmak hakikaten yersiz olurdu. Halbuki vatandaşlar, mebuslarını intihan ederken değil Ticaret 1 mektebinin programından hattâ Anayasadan bile imtihan etmeği itiyat edinmemişierdir. Bundan başka protestonamenin sonunda »Memlekette bilgiçlikle tanınmış olan doktor Adnan’ını» ibaresini tashih etmek mecburiyetindeyim. Ben, memlekette ne şimdi âlim mânasına kullanılmak moda o-lan bilgin, ne de frenkçe pedant mânasına gelen bilgiç olarak benî tanıtacak bir eser meydana koymuş değilim. Hele yazılarımı dikkatle okuyanlar bilgiç görünmemek için bilhassa dikkât eden bir vazıcı okluğumu tasdik ederler.
Vr'h^cıi Millet Meclisi kürsü-
İsveç 3 - İngiltere 1
Slokholm 13 (A.A.ı — (Afp): İsveç milli futbol takımı İngiltereyl 3 - 1
Gecekondu yüzünden Beykozda yaralama Beykozda Kirazlı çlfUğlnln bir yerine gecekondu yapan İfadan isminde, ! biri, kendisinin buradan çıkarılması
hayat pahalılığı hakkında muhkeme karan alınıuış mevzuuna temas eden Başbakan, bu bulunmasına hiddetlenmiş ve çltllk mevzuun basit tedbirler ve sathi go- sahibinin oğlu En veri, İskete cadde-rüşlerle halledilecek bir İş olmadığım, sinde tabanca ile iki yerinden yarala-meselenin blr memleket, hattâ dünya I meselesi olduğunu söylemiş ve demiştir ki:
«— Bugünkü hayat şartları İcabı o-larak, ucuzlukta, pahalılıkla müessir olabilmek kimsenin yedi iktidarında dcğldir. Bizim yapacağımız şey, flat tereffülerlnl önlemek, pahalılığı durdurmak ve bu mevzuda şu iki esaslı ; nokta üzerinde yürümektir. Blr yan-1 dan müstacel tedbirlerle hayat pahalılığım tahdide çakşırken, öte yandan
mışür. Enver, Numune hastanesine kaldınlnuş. Haşan tabancaslyle bir-, İlkte yakalanmıştır.
Rüşvetten mahkumiyet :
Sami Eriş adında birinden yüz Ura
nakteıî, İki yüz Hra da senetle rüşvet almaktan mevkuf Emniyet müdürlüğü İkinci şube komiser muavinlerin* den Turhan Uyanık, asliye dokuzuncu ceza mahkemesince bir buçuk sene hapse mahkûm edilmiştir.
KÜÇÜKPAZAR
Ajansımız 16 Mayıs 1949 pazartesi günü açılarak sayın müşterilerimizin emirlerine âm de olacaktır.
Adres: Kiıçıikgazar Keresteciler Telefon:
25(113
TÜRKİYE İŞ BANKASI A. Ş
Birleşmiş Milletler ve İspanya
Bir kaç günden beri gelen telgraflar Birleşmiş Milletlerin Ispanya'ya karşı takip ettikleri siyasette bir değişme olması ihtimalinden bahsediyor. Birleşmiş Milletler Kurulu 1946 senesinde. Sovyet Kusyanın teklifiyle Franço İspanyasiyle siyasî münasebetlerin kesilmesine karar vermiş, bu karar üzerine Madrid'deki elçiler gcıi çağırılmıştı. Polonya İspanya ile ticarî münasebetlerin de kesilmesi ve bu memleketin İktisadî abluka altına alınması içiıı çok uğraşmış. fakat hıı yoldaki teklifler kabul edilmemişti. 1916 senesi aralık ayından, yâni iki buçuk seneden beri vaziyet bu şekilde devanı ediyordu. Son günler zarfında Brezilya eski kararın değiştirilmesi, her memleketin İspanya ile tabiî münasebetler kurmakta serbes bırakılması İçin Genel Kurula müracaatta bulunmuştur. Başta Bolivya, Kolombiya ve Peru olmak üzere diğer bazı Güney Amerika memleketleri vc Arap hükümetleri daha ileri giderek İspanyanın Milletler Cemiyetine alınmasını istemişlerdir. Genel Kurul ilk fırsatta bu hususta müzakerede bulunacaktır.
Amerika ve İngiltere ne lebde, ne aleyhte oy vermiycceklcri-ni ve Genel Kurulun karannı kabul edeceklerini bildirmişlerdir. Mamafih iki hükümetin de Franco İspanyasına karşı konulmuş olan kayıtların kaldırılmasına taraftar oldukları anlaşılıyor. Amerika Dışişleri Bakanı Acheson bir basm konferansında bundan ölçülü bir lisanla bahsetmiştir. Ayan Dışişleri komisyonu başkam Connally daha ileri giderek Amerikanın idaresi kendi görüşüne uymıyan bir çok memleketlere elçiler gönderdiği halde İspanya ile siyasî münasebetin kesilmesin] protesto etmiş, idare şekli Amerika-ya uymıyan memleketler arasında Sovyet Rusyantn adını da söylemiştir.
Genel Kurulun ispanya işini ne zaman görüşeceği belli değildir, bunun uzaması ihtimali vardır. Halbuki İspanya iktisadi bir buhran geçiriyor. İspanyanın Marshall plânından istifade etmesi bahis mevzuu olmamakla beraber son vaziyet karşısında Amerika, İspanyaya ödünç para verilmesi hususundaki yasağı kaldırmıştır. Bıınun üzerine İspanya bankası müdürü Morena Amerlkaya gitmiştir. Tapılacak müzakerelerin bir arılaşma ile neticeleneceği tahmin ediliyor. Bu. Frânco İspanyasıyla normal münasebetler kurulmasına doğru ilk adımı teşkil edecektir. — E. T.
Vergi
Uzmanlığı
Bu husustaki madde tasarıdan çıkarılarak adalet komisyonuna gönderildi
Ankara 13 — Büyük Millet Meclisi bugünkü toplantısında Gelir vergisi usul kanonu tasarısının müzakeresine devam etmiştir. Vergi uzmanlığınla ihdasına dair olan 390 inci maddenin müzakeresi uzun münakaşalara sebebiyet vermiştir. Bazı mebuslar söz alarak vergi uzmanlığı aleyhinde I bulunmuşlar ve böyle bir şeyin avukatların salâhiyetine mugayir olduğunu İleri sürmüşlerdir.
Maliye vc Adalet Bakan lariyle komisyon sözcüsü söz alarak, maddeyi müdafaa etmişler ve kabulünü istemişlerdir. Müzakerenin yeterliği hak-kındaki önergenin kabulünden sonra Ankara Mlleltvekili Emin Halim Er-gun ve 146 arkadaşı tararından verilen ve vergi uzmanlığına ait bölümün tasarıdan çıkarılarak müstakil bir kanun hâlinde hazırlanması İçin A-daiet komisyonuna gönderilmesine mütedair olan önerge sahiplerinin istekleri üzerine açık oya sunulmuş ve neticede oya iştirak eden 229 oydan 133 oyla önerge kabul edilerek vergi uzmanlığı bölümünün Adalet komisyonuna gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Bundan sonra vergi usul kanununun geri kalan maddeleriyle geçici maddelerin'- müzakereleri yapılarak aynen kabul edilmiş ve komisyonu gönderilen maddeler de gelmiş olduğundan, bunların müzakereleri yapılmış ve böylelikle tasarının birinci müzakeresi tamamlanmıştır
Haydarpaşa - Adana arasındaki tren seferleri
Ankara 13 (AA.> — Devlet Demk-yollan um tim müdürlüğünden bilrli-rüdiğlen güre, hâlen Haydaıpaşa İle Adana arasında haftads. altı küp işlemekle olan yolcu trenlerine, 14 mayıs 549 tarihinden itibaren Adalından cumartesL ve Haydarpaşadan pazar günleri kalkmak üzere bir sefer daha ilâve edilmiş ve bu suretle Adananın Haydarpaşa He münasebeti 1ıer güne çıkarılmıştır.
Baçketbolcularımız
Mısır’a gitti
BORSA
ESHAM VE TAHVİLÂT % 7 FAİZLİ TAHVİLLER
sim • eravrum ı
Sjv*» • Enurum 1-7
IM1 Demiryolu ı
1941 Demiryolu □
1641 Demiryolu (11
MılIJ Müdafaa I
Milli Mddafa» II
Milli MÜOafM m
| MÜH MİMDİM «V
% « FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma I
Kaimnm* (1
Kelkuım» m
'(8 istikrazı (
ıH8 istikrazı D
194] Demiryolu VI « S FAtZLİ TAHVİLLE»
Erkanı
i
Created by free version of 2PDF
Avrupa Basketbol şampiyonasına
İştirak edecek olan 13 basektboleiı ne 1 2 idaresi bu sabah uçakla Mısıra hareket etmişlerdir.
Kaçak Muaeviler
Dün akşam Galata nh Unundun Fi-llstine hareket etmek üzere bulumu Galatasaray vapurunda zabıtaca yapılan kontrolda Haylm, Jafer. Es'tl-nazl adlarında üç Musevinln pu'-a-portsuz olarak makine dairesinde saklanarak gitmekte oldukları tcshlt edilmiş ve yakalanmışlardır.
Yapılan tahkikatta bu Musevilrrin yağcı Mehmet Eskin tarafından ka-çınlmalarının temin edilmiş olduju anlaşılmış. yağcı Mehmet de yakalanarak hepsi hakkında kanuni takibata girişilmiştir.
Neuchatel Rasathanesinin 1948 müsabakası neticeleri:
w ,15
•7.30
•735
•7.15 •7.50 rrıs
I
I I9N ___
ıs3a İMr«mu»ıı ».15
I Milli Müdnfnj m »75
Demiryolu IV db bö
Deminroi» v ot .75
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPU
! Tahvl’tar t-i l«50
J Fİ İM» MneUcrl % 19 C2.59
'.îlljnaşşD «en»t 76,75
ŞİRKET HİSSELERİ
i Merkez Bankası 12a—
Ij Bankası 24 10
T Ticaret Bansnın B10
Arzlnn Çimento 17 75
Satışlar I
38.—- !
40.70 »415
4-12 !
Neuchatel Rasathanesinde 1948 de Zenlth'in yeni başarılar Neuchatel Rasathanesinin 1948 senesi müsabakalarında Zenith bir kerre daha çok parlak bir başarı elde etmiştir.
Aşağıda bildireceğimiz neticeler çok ehemmiyetlidir.
Tasrifteki sebat ve uzun sentlerden beri devam eden mümaselet kronometrelerimizin değerini tebarüz ettiriyor.
Fabrikalar arasında en İyi dört adet kol kronometreleri için seri müsabaka birinci mükâfatını Zenith kazanmıştır.
Bu müsabakada Zenlth'in laraıll numarası 7.67 olduğuna göre 9 83 tasnif numaıaslle İkinci gelen rakibinden göze çarpar bir farkla ayrılmıştır.
Şayanı dikkattir kİ bu sınıfta Zenith saaiları fabrikaları birinci mükâfatları ola ' yegâne fabrikadır. Diğer taraftan ikinci mükâfatı kazananlar içinde 8.7 tasnif numarasile birinci gelen gene Zenith krononıet-j residir. Zenith müsabakaya 8 , saat koyarak şu neticeleri almıştır. Dört birinci mükâfat, üç Iklnçi mükâfat, bir üçüncü mükâfat.
Yukarıda bildirdiğimiz gibi bkinel mükâfatı kazanan dört adet saatinin aldığı tasnif notu 7,67 dlr.
Diğer dört adet Zenith saatinin tasnif notu vasatisi de 9.3 tür.
Halbuki bize en yakın rakibin en iyi 4 saatinin tasnif notu vasatisi 9,83 tür.
Bu suretle Zenith bir kerre rtnluı saatlerinin yüksek kalitesini Isu-i et
Zenith. vasatisi
I
AKŞAMDAN AKŞAMA
Ben ettim, biiyük irat sahipleri etmesinler... Aman!
Pahalılık nispeti
—>
Sabah gazeteleri ne diyor? |
Münevver bir okuyucumuz, a-şağıki fikirlerinin benim siitıı-nıııııda devredilmesini isliyor. Dükkânının 30 liralık değişmez geliriyle yaşıyhinamskta ısrar e* den. fakat ı» baş belâsı dükkânını harbilen evvelkine kıyasla on mis li pahalı satıp sermayesini başka bir verimli tarafa nakleylenıekte ayak direyen meşhur AksaraylI Fatma hanımdan, — büyük ım-lâk sahiplerinin bu klâsik nikahından — özür diledikten sonra, maddeleri sıralıyorum.
Miidckkik okuyucum diyor kı: 1 — Bildiğimiz hiç bir medenî
Belediye bir istatistik tanzim ettirdi
'Belediye, gıda maddelerinin harb-ten evvelki yıllara nazaran ne derece pahalılaştığını tesblt ettirmiştir Yapılan iatatlsMKlere göre 940 senesine kadar gıda maddeleri fiatlerinüe pek bariz artışlar kaydedilmemiştir Harbten evvel 100 kuruşluk mal 340 da 208 kuruşa, 941 senesinde 284 kuruşa. 942 de 378 kuruşa. 943 de 413 kuruşa, 944 te 495 kuruşa çıkmıştır.
945 senesinde gıda maddeleri flat-lerlndc bir sene evvele nispetle yüzde 5-7 nispetinde bir ucuzluk görülmüş ve bu suretle harbten evvel yiiz ku-m-nılckette kira kanıtım İlga (■■ ruşluk mal bu yıl içinde 454 kuruşa dilmemiş, hic bir tarafta «aııti alınabilmiştir. Buna mukabil 948 da sosyalin bir teşebbüse girişilme-', flatler tekrar yükselmiş ve 10fl kuruş-nıi-tir. Balyada dükkânlar içini hık mal 483 kuruşa, 947 senesinde de 1‘r.l ten ve ikametgâhlar için 484 kuruşa çıkmıştır. Bu sene içinde 195S dan itibaren serbestlik teklif j tatbik edilen 7 eylül kararlarlyle fl-cdilmiş ise de. bu tasan pek az at ler büsbütün artmıştır.
rey toplamıştır. Unutmanııılı ki. 949 senesi henüz t amanı l anmadığı cüzi bir nisbet müstesna, emlak ;için elde kati rakamlar yoktur. Fakat sahibi zengin, kiracı ise fukara müşahedeye göre et ,11e yağlar, sabun, sınıflardandır. Büyük ve yıkıcı bir harbden çıktıktan sonra, bunaltıcı bir iktisadi darlığa giren camiamıza, elbette böyle ağır bir darbe indirmeğe hakkımız yok tur
2 — Mal sahipleri, az varidattan şikâyet ediyorlar. Safi olarak, ellerine yüzde 2, yüzde S geçiyormuş. Ala! O takdirde, emlâklerini satıp, yerine, zahmetsiz. kontratsız, pulsuz, pürüzsüz, yüzde 7, hattâ yüde 7,5 safi — ve vergiye tâbi Oİmıyan — bir irad temin etsinler. Eğer milli istikrazlara emniyetleri yoksa, demek emlâki irad için değil, «teminat» nıaksa-diyle tercih ediyorlar. Şu halde fazla irad istemesinler. Daha sıkı teminat istiyen bazı kimseler, irattan büsbütün vaz geçip altın alıyorlar. Üstelik kasa parası ö-deyip muhafaza için bankalara harç veriyorlar. Hem varidat, hem teminat, ancak varidatın tahdidi ile kabildir. Netekim, ecnebi borsalarda, hükümetlerin tahvilâtı az varidattı, hususî şirketlerinin epeyce fazla varîdatlı-dır. İki nimet birden mümkün değil.
3 — Hükümetler, umumiyetle, talebe kıyasla az olan inalları bir nevi narha tâbi tutuyorlar. Bu U-sul sert ve sıkı kanunlarla bütün dünyada tatbik edilmiş ve edilmektedir. Bu^iin bile, ekmek, kömür. et, nakliye vesaire ücretleri ve havayı ci zaruriye sayılan birçok maddeler ve hizmetler pek sıkı kontrol altında tutulmaktadır. Hattâ sinema biletleri, berber ücretleri bile baskıdadır. Bankalar, istedikleri faizi değil, hükümetin âzami diye huduttandır-dığı faizi alabilirler. Bu gibi misaller yüzlercedir, O takdirde niçin emlâk sahibine kiracılarını a-lalıildiğine ezmek hakkı verilsin?
sebze ve meyvalar geçen yıllarla mukayese edilmlyecek derecede fırlamış bulunmaktadır. Etler, harbten evvelki fia ilerin 7-8 misil ol muştur. Yağlarla sabundaki nispet de buna yakındır.
Gıda maddeleri flütlerinin bu artış nLspetlne nazaran umumiyetle ailelerin kazancı hiçbir zaman bu nispette yükselmediği İçin pahalılığa Inanmı-yanların sayısı gittikçe azalmaktadır.
İdarede ıslahat hazırlıkları
Ahmet Emin Yalman VATANdakl brısnı aka leşinde Başbakanın diinkii beyanatında idare usullerinde ıslahat ve meniııriar arasında umumi tensikat yapılacağını bildirmesine temas ederek memlekette temelli Inr usul Ve zihniycL inkılâbına ihtiyaç olduğunu ileri sürdükten sonra şöyle de-
' m ekledir:
Zemin hazırlanmadan ve muhalif partilerle İşbirliği kurmadan girişilecek bir memur tensikat hareketi; mevcut şartlar dairesinde beklenen neticeleri hasıl edemez.
Bizce ilk iş. memlekette dahil! sulh ve emniyeti kurmaktır. Bu yapılmadan ve İşe memleket ölçüsünde bir millî mahiyet; verilmeden açılacak bir taraflı bir tensikat ve ıslahat müca delesi bizi hakiki bir salâha yaklaş-, lırncak yerde bundan uzaklaşl ırabl-, Ur. Binlerce maaş sahibi tarafından bir ekmek ve İstikbal meselesi diye karşılanacak bir işi: başlı başına bir gaye değil, temelli bir ıslahat hareketinin belki tedricî, fakat herhalde kati surette vereceği bir netice diye , karşılamak basiret İcabıdır.
★
Prof. Neumark’ın raporu
Cilıad Baban da TASVİRflekl başmakalesinde devlet işlerinin rasyo-I nalize edilmesi hakkında Prof. Neu-mark tarafından hazırlanan rapora
temas ederek, meselenin çok defa etraflı ıslahata ihtiyaç gösterdiğini belirtmekte ve şöyle demekledir:
Hiç şüphe yok, rasyonalizasyon bir zihniyet ve İyi tesblt İşidir. İliklerimize kadar geçen kötü Adetlerden sıyrılmak İşidir.
Biz. profesör Neumark'a. bu müşkül dâvaya cesaretle yanaşmış, İşi bir tarafından tutup kaldırmış olmasından dolayı çok teşekkür ederiz. Üzerinde konuşuia konuşuia belki nün birinde müsbet bir neticeye mak mümkün olur.
★
Narhın tahlili
gü-var-
t'lıınay YENİ SÂBAHtnkl fıkrasın-j da Bele diyenin şimdiye kadar tesblt ettiği narlıların müsbet netice vermediğini ve verciniyeceğinl ileri sürerek şöyle demektedir:
Biz narhı koyamıyoruz.
Çünkü bizde et buhranı, süt buhranı, yağ buhranı, sebze buhranı diye bir şey yok Bizde hayat buhranı var: pahalılık buhranı var.
Ete narh koyuyoruz. Kasap dükkânı kapatıyor.
Zerzevata ne narh konabilir; ne de tanzim satışı yapılabilir; kilosu elliye de pirinç var; iki yüze de pirinç var. Narh konulursa elli kuruşluk pirinci 200 lük diye yutturacaklar.
Bu mesele bir (Dâire - 1 f&sldel cllr: İçinden çıkılacak taraflı kalmamıştır.
Vefalıların tanışma çayı
Vefalılar tanışma çayı bugün saat 15 te Taksim gazinosunda yapılacaktır.
Sağlık işleri
Belediyenin sarfettıği paralar
Patoloji Kongresi
(Ha-, tarafı 1 inci salıilcdo delegelere teşekkür etmiş ve es-
4 — l'tizde 1, yaiıut 2 dul ve fukara emlâk sahipleri varsa, geri kalanlar büyük zenginlerdir. Fakir halkın mesken mukadderatını onlara teslim etmekten büyük felâketler doğar.Fukara, her masrafını ayarlıyarak kemerini kısabilir. Fakat ay başı gelince kirayı kısmaksızm Ödemek zorundadır, Çalışan sınıflar için, kiranın biiyük yük olduğunu herkes takdir etmektedir. Kiraların ser-bes kalın asiyle ahalinin yüzde doksanı ezilecektir. Hele firma sahipleri, büyük işkenceye uğratılacak, iktisadımızın belkemiği zedelenecektir.
Şehrimizde toplanan milletlerarası patoloji kongresi münasebetiyle İstanbul belediyesi bütçesinden, sağlık' işlerine ayrılan paralar tesblt olunmuştur.
Verilen İzahata göre belediye, son birkaç yıl İçinde yeni hastaneler açmak. mevcutları genişletmek ve bazı noksanları tamamlamak ilzere 3 milyon lira sarfetmiştlr.
Yapılan yeni müesseselerin başında Cerrahpaşaya İlâve edilen 200 yataklı verem hastanesi gelmektedir. Buraya 2 milyon 205 bin lira harcanmıştır Bu paralar sadece müesşeselerln inşa ve teçhizine sarfedllmlştlr. Ayrıca belediye hastanelerinin İdame masrafları İçin her yıl bütçeden 5 milyon lira ayrılmaktadır kİ bu suretle belediye bütçesinin yüzde 13,32 sİ sağlık İşleri masraflarım teşkil etmektedir.
On sene evvel İstanbul'un sağlık işlerine 1 milyon 81 bin lira ayırmakta idi ki bu da bütçenin 9,5 u kadardır.
İstanbulda belediyeye bağlı sağlık müesseselemdekl yatak sayısı on yıl önce 1020 İken bugün 1750 olmuştur.
5 — Emlâk sahipliği bir meslek midir? Emlâk sahibi de çalışabilir. Teşebbüse girişebilir. Emlâk, yardımcı gelirdir. Yoksa insan tembelliğe, işsizliğe alışır. Binaenaleyh «mal sahipleri de nasıl geçinsin?» diye bir sual varid o-latnaz. Onda, ayrıca, çalışmasîlc ve teşebbüsiyle geçinmek iıukâııı da mevcuttur.
Gençlik ve Spor bayramı hazırlığı
IS Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı İçin okulların stadyumlarda müştereken yaptıkları umumi provalar sona ermiştir.
Pazartesi günü öğleden sonra İnönü ve Fenerbahçe stadyumlarında, bayram günü merasimi göremlyecelder için gösteriler ve beden hareketleri aynen yapılacak ve o gün herkes İnönü ve Fenerbahçe stadyumlarına Berbestçe girerek gösterileri takip edebileceklerdir.
Her İki stadyum 40 bin kişi alabilecektir.
nan_____„____ ...____ __________
kl Türk komitesi başkanı Âkil Muhtar özdenin Unıi değerini ve vefatının yarattığı boşluğu tebarüz ettirmiştir. Başkan bundan sonra mukayeseli Patoloji ilminin önem ve faydalarından bahşetmiş ve Şarkla tıp İlminin yeri ve İnkişafı hakkında malûmat vermiştir,
Nihat Reşat Belgelin büyük bir a-lâka 11c dinlenen nutkundan sonra Sağlık Bakanı Dr. Kemali Bayezit kürsüye gelerek Bakanlık adına kongreyi selâmlamış ve Mukayeseli Patoloji İlminin faydalı neticelerini hatırlattıktan sonra şunları söylemiştir:
«— 1939 da Roma da toplanan Dördüncü Patoloji Komparc Kongresi; blzlere, virüs hastalıkları, patolojik İrsiyet, müşterek antijenlerin vtızfc-sl, ve nebatlardaki regresK vetireler hakkında kıymetli bilgiler vermişti. Dünyayı alt üst eden ve hâlâ Htttap-larını duyduğumuz feci hâdiseler do-layıslyle, 1939 dan ancak on yıl sonra, bugün tekrar toplanmasını bir başarı olarak kaydetmek gereken bu Beşinci kongrede de. teorik ve pratik bir çok kıymetli ve taze mevzular meydana konacak; bazıları, ilim â-lemlne belki yeni ufuklar da açacaktır. Nebatlardaki ümoral ünmüniteden, İnsan tüberkülozunun yeni şlm-yoteraplslne kadar illin mevzularını ele alan gündeminizin, fikir dünyasına yeni yeni kazançlur getireceğine eminiz.
Huzurunuzda gerek tıp liml mensuplarımız namına ve gerek şahıen duyduğum şerefi bir kere daha tek-rarlıyarak Kongreye hayırlı vj başarılı çalışmalar dilerim.»
Yabancı delegelerin sözleri
Sağlık Bakanından sonra birçok
yabancı delegeler söz alarak Kongrenin ehemmiyetini □elletmiş!er vo Kon greyc başarılar temenni etmişlerdir.
İlk olarak kürsüye gelen Belçikalı Dr. Buckart kısa bir konuşmada bulunarak Kongreye başarılar dilemiş. KanadalI Prof. Panlsset, tspanyalı Dr. Salamanca da kendisinden sonra, söz alarak aynı temenniye tekrarlamışlardır.
Bundan sonra kürsüye grien Pıof. Barlety Kongrenin tarihçesinden vo kurucularından bahsetmiş ve bu yolda hizmet etmiş olan İlim adamlarını .ıclârnlamışlır.
Prof. Barlely'den sonra Prof. SI -moıınet ve Prof. Dolllng kürsüye gelmişler ve Kongre hakkındakl Ijri temennilerini belirtmişlerdir.
Bunu müteakip sos alan YunanistanlI Prof. Bejmiş uzun bir konuşma yaparak Prof. Âkil Muhtarın hizmetlerinden bahsetmiş ve merhumun hâtırasına hürmeten delegeler! bir dakika sükûta davet etmiştir.
Iraklı Prof, şevket Ez zah&vl de A-kll Muhtarın ölümü dolayıslyle Ilftk Tıp âleminin duyduğu teessüre tercüman olmuş ve Kongreye -başarılar dilemiştir.
Bundan sonra balyan Prof. Favllll ve Ankaradan Prof. Şevki Akçay konuşmuşlardır. Bunu müteakip Kongrenin genel sekreteri Prof. İhsan Şükrü Akse! Tarım Bakanının Kongreye gönderdiği bir demeci okumuş ve merasim bu şekilde sona ermiştir.
Kongre öğleden sonra saat 15 de tekrar toplanmış ve bu celsede Prof. Rnmnn. Prof. Sınlth, Prof. Knlght, Prof. Rondonl. Dr. Açıkalııı, Dr. Llvl-erats, Prof. Geurden, Prof. Carda ve Prof. Crleux çeşlILl mevzulardakl tezlerini okumuşlardır.
Kongre bu sabah saat R de t ikrar toplanarak çalışmalarına devam edecektir.
6 — Kiraları katiyen tahditsiz serbes bırakan bir kanun çıkarsa, gayrı menkullerin kıymetleri aynı nisbette artacak, ve herkes, en kârlı iştir diye, servetini, sermayesini emlâke bağlıyacak. Hükümet istikrazları, imal ve ticaret işleri için kâfi sermaye nasıl tedarik edilecek?
7 — Vergiler meselesi de çok mııt-iındir. Bazı vergilerin esası, verilen kiraya dayanıyor. Dükkân ve yazıhanelerin, ardiye ve fabrikaların kiraları serbes bırakılınca, mevcut dar vaziyete nazaran, bu kiralar, 5-6, hattâ 10 misline çıkabilir. Demek, vergilerde aynı nisbette ftrlıyacak? Bu paraları hangi babayiğit verebilecek df,
ler nasıl mâlışer manzarası antede cek?
Okuyucum ilâve ediyor:
Bu gibi kanunlar yalnız alışveriş bakımından değil, sosyal bakımdan çıkarılır.
Meselâ, şu gibi vaziyetleri de düşünmeli. Muğlâk makinelerini yerleştirmiş bir kiracıya, mal sahibi: «Çık binamdan!» diyecek, yahut gelsin 50 bin lira hava parası.
Bir de: Kanun, bahsedildiği şekilde çıkarsa, sınıflar arasında kin tohumu serpilmiş olacaktır.
Bu sefer de, bu fikirlerin elçiliğini yapıyorum. Gerçi, teııkidleri doğru buluyorum anıma, yine buna zeval olmasa gerek. İratlarının haşmetiyle mütenasip nüfuz sahibi zevatı kiramdan aman dlle-
matlûp ucuzlukta bir piyasa mev-1 rim! Ben ettim, onlar etmesinler, cııt utacak? Ya sonra mahkeme-1 (Vâ-Nû)
T. C. Ziraat Bankası
(16'5'1949 tarihinden itibaren) T. C. Ziraat Bankası yukarıki krokide gösterilen mahalde de
HAVALE, ÇEK, TAHSİL SENETLERİ, TASARRUF ve DİĞER TEVDİAT
Muameleleri için sayın müşterilerinin emirlerine âmadedir.
Esnafı
• kontrol
Nizamname ve talimatnamelerde değişiklik yapılacak
Belediyenin aldığı yeni salâhiyetlerle esnaf kon trol 1 arına başladığını yazmıştık, Kontrollarda ötcdcnberl bir takım güçlükler orzeden nizamname ve talimatnamelerin yeni esaslara göre tâdili lüzumlu görülmektedir. Bilhassa gıda maddeleri nizamnamesinin süratle tâdili İstenmektedir.
Bu nizamname hileli ve pis görülen çeşitli yiyecek maddelerinin satıştan menedikneslne imkan vermemektedir. Bu nizamname, belediye sağlık İşleri mensuplarlyle diğer alâkalılara müsadere salâhiyeti vermediği için pis, hileli ve sağlığa zararlı olduğu âşlkâr bulunan maddelerin satışına serbesçe devam edilmektedir.
Nizamname- ancak bu gibi maddelerden numune almağı tahlil ettirmeği. hile tesblt edilirse esnafı mahkemeye sevketmeğl âmirdir. Bu işler süratle neticelendirilemediğinden mahkeme kararı alınıncaya kadar o mal çoktan satılmış bulunmakladır.
Nizamnameuin bu noksan tarafı İle aksayan diğer cihetlerinin t&dill İstenmekte ve belediye İle sağlık mensuplarına hileli ve pis gıda maddelerini müsadere ve imha salâhiyet! verilmesi lüzumlu görülmektedir.
Belediye, nizamnamenin tâdili İcap eden cihetlerini tesblt ettirmeğe başlamıştır. Yakında bu husustaki teklif İçişleri Bakanlığına gönderilecektir.
Nizamname belediyeye imha salâhiyeti verirse esnafın pis ve hileli yiyecek maddesi satmağa cesaret ede-mlyeceğl umuluyor.
Basın dâvaları
Rifat İlgaz ile Mehmet Aziz Esin mahkûm oldular
Büyük Millet Meclisinin mânevi şalısiyetlne yayınla hakaret etmekten sanık «Zincirli Hürriyet» gazetesi sahip ve yazı işleri müdürü Mehmet Ali Aybar He muharrir Sabahaddln AH haklarında yapılmakta olan ilk tahkikat sona ermiştir.
AH Er te klıı adında biri tarafından öldürüldüğü bahis mevzuu olan Sabahaddln Alinin ölüm kaydı nüfus sicilline geçinceye kadar onun hak-kındaki takibatın muvakkaten tatiline. diğer sanık Mehmet AH Aybar hakkında da ceza kanununun 159 uncu maddesine göre son tahkikatın açılıp ağır ceza mahkemesinde duruşmasının yapılması kararlaşmıştır. Mehmet Ali Aybar hakkında tatbiki İslenen madde kendisinin tevkifini Icabettlrd iğinden hakkında tevkif müzekkeresi kesilerek İnfaz edilmek üzere emniyet müdürlüğüne gönderilmiştir.
Bundan başka. cMnrko Paşa* gazetesinin 35 sayılı nüshasında çıkan ve Cumhurbaşkanının gıyaplarında şahıslatma hakaret ve tecavüz mahiyetinde görülen: «Marko Paşanın Noel münasebetiyle haşmetli bir zata gönderdiği mesaj* başlıklı yazıdan dolayı İkinci ağır ceza mahkemesinde yargılanmakta olan gazele sahibi Rıfat llgazm üç sene müddetle hapsine karar verilmiştir.
Diğer taraftan, gene «Marka Paşa» gazetesinde çıkan, «Pamuk Prenses Ellzabet doğurdu»- «Dünya kırallan İşi azıttılar» ve «Bir kadın aranıyor» başlıklı üç yazı dolayıslyle İngiltere, Mısır ve İran hükümetleri tarafından bu kıratlıklara hakaret edildiği cihetle kanuni takibat yapılması istenmiş ve bu istek üzerine takibata geçilerek gazete sahibi Rıfat Ilgazı ve Thuharrir Aziz Esin aleyhlerine asliye yedinci ecza mahkemesinde dâva açılmıştı. Bu dâva da sona ermiş ve mahkeme; bu yazılarda İran ve Mısır kurallarının tahkir edildiğini sabit görmüş ve Rıfat Ilgarla Aziz Esinin yedişer ay müddetle hapislerine ve gazetenin kapatılmasına karat vet-nı Lştir.
Yalnız Prenses E İzi bat tarafından ancak şalisi dâva açıldığı takdirde kanuni takibat yapılması icabedeceği neticesine varan hâkim, yalnız bu husustaki dâvanın muvakkaten tatilini de karar altına almıştır.
Etriisk yeni bir Hayfa «efen yapacak
Geçenlerde İstnnbuldan 500 . tamirden de 500 Musevlyl Haytaya götürmüş otan «Etriisk. vapurunun bu seferde gördüğü rağbet üzerine Denizyolları İdaresi tarafından geminin yeni bir Hayfa seferi daha yapması kararlaştırılmıştır.
Gemi 24 mayıs salı günii saat 18 de limanımızdan hareket edecek ve İz-mlre uğradıktan sonra doğru Haytaya gidecektir.
İSTANBUL HAYATI
Memur telefonları
İstanbulda devlet memur lan arasında evlerine telefon alıp da mükâleme tahsisatı umumi bütçeden ödenenlerin telefonlarının kaldırılmasına Bakanlar Kurulu karar vermiş ve telefon idaresi tebligat yaparak tahsisatın kesildiğini, bundan sonra telefonu kullanmakta devam ederlerse miikâleme ücretinin kendilerinden alınacağını bildirmiş.
Kıymet itibariie ufak da olsa, tasarruf bakımından iyi bir tedbir. Büyük israfların yanında buncağızın ne ehemmiyeti var, demiyelim. El değmişken ulakları yapılsın, bir giin büyüklerine de sıra gelir inşallah!
Bu telefonlardan bir çoğunun nasıl kullanıldığı hepimizce malûmdur. Vazifesini alâkalandıran hakiki bir is zartıretile bay müdürün evindeki telefon bir sen® içinde ancak bir veya iki defa kullanılır. Fakat sene sonuna kadar o daire tarafından ödenen fatura yekunları kabarık rakamlara yükselir.
Evdekilerin canları sıkıldıkça telefona el atarlar. Bundan daha iyi eğlence olur mu? Aç telefonu, evvelâ dairede bay müdürün hatırını sor. Ondan sonra çevir n dost numaralarını.
— Ne âlemdesiniz, ayol? Çoktan beri görüşemiyoruz. (...) nin yeni yaptırdığı tayyörü gördün mü? Ben hiç beğenmedim.
Konuş, konuşabildiğin kadar, şehirler arası miikâlemeler de caba. Telefon beylik, tahsisatı mîllet cayır cayır veriyor.
Ev telefonlarının israfı jalnız evden yapılan mükâleme ücret-lerile kalmıyor, bay müdürler de daireden eve sık sık telefon açıyorlar. sarfiyat iki taraflı oluyor ve iş zamanının bir kısmı da telefon miisahabelerile geçiyor.
Hülâsa, ev telefonlarının kaldırılması bir çok bakımlardan faydalıdır. Fakat kararı verirken ve tatbik ederken iyice düşünmek, mahzurlu taraflarını da gözönün-de tutmak zaruridir. Bir kararla rastgele her memur ve âmirin evindeki telefon kaldırılırsa, fayda verine zararlı neticeler verir.
Bazı memurlar vardır ki vazifeleri icabı olarak, mesai saatleri haricinde de gece gündüz dışarı ile daima irtibat halinde bulunmak mecburiyetindedirler.
Meselâ emniyet müdürünün, itfaiye müdürünün evlerindeki telefonların kaldınlamıyacağı tabiidir. Bu arada sağlık müdürünü de unutmamak gerek. Bir milyon nüfuslu şehrin sağlık mesuliyetini üzerine alan memurun elbette her an hariçle temasta bulunma» bir zarurettir. Bilhassa anormal zamanlarda, mazal-lalı. salgın hastalıklar zuhurunda sağlık müdürü gece gündü» dairesindeki masa başında oturamaz. Fakat evinde Istirahate Çekildiği vakit de dışarı ile irtibatını kesmemesi icap eder. Acil vakalarda kendisi telefonla haberdar edilir, o da maiyetindeki teşkilâtta nöbetçi hekimlerine, hastanelere gene telefonla direktif verir.
Telefonlar kaldırılırken bu gibi istisnaları nazarı dikkate almak lâzım.
Cemal REFİK
..............■■■■■■■■■■■■•■■m» Sümerbank fabrikaları
Teşkilâtta yapılacak değişiklik hakkında bir karar verilemedi
Sümerbank teşkilâtının çalışma tarzında yapılmasına uğraşılan değişiklikler hakkında hâlâ kati bir karar alınamamıştır. Hâlen İplik ve Dokuma Fabrikaları Müesseseslne bağlı olarak çalışan 17 fabrikanın doğrudan doğruya Siımerbank Umum Müdürlüğüne bağlanmak suretiyle daha serbest ve rasyonel çalışmalarım hedef tutan bu faaliyet hakkında bir karara bağlanamamış olması bittâbi İplik vb Dokuma Fabrikaları Mües-sesesinde çalışan memurların verimleri üzerinde menfi bir tesir yaratmakta, müessesenin her gün lâğvedilmesini bekllyen memurların randımanı düşmektedir.
Bu hususla İlgili olarak iiç gün fince Anka raya giden müdür muavini Sadi Altav’ın dönmesi beklenirken bu defa Umum Müdürlükten telefonla çağrılması üzerine müessese mû-diirii Nihat Aipar da dün sabah u-çaklu Ankaraya gitmiştir.
Artık bu teşkilât değişikliği üzerinde Ankarada bir an önce karara varılması ümid ve temenni edilmektedir.
Created by free version of 2PDF
Silinle 4
Harbierin sebebi mü
tecaviz insan tipi midir
Ölüm kuyusundaki küçük kız çocuk
Mütecaviz insan tipi yerine sulhçu tip — Çocuk neşriyatı ve çocuk filimleri — Memleketimizde çocuk neşriyatı ne haldedir? — Suçlu çocuklar üzerinde yapılan anketin neticeleri
Son dünya savaşı sırasında ve harbi : takip eden şu yıllarda insanlığın ma- : ruz kaldığı sıkıntılar saymakla bitmez. Pahalılık, mesken buhranı, türlü ■ sosyal meseleler, siyasi istikrarsızlık ■ az çok bütün memleketlerde hâlâ de- ■ vam ediyor.
Bu-’ünkü dertler devalandırıl- ı diktan sonra tekrar bu hallere düşmemek için harbin önlenmesine çareler arandığı malûmdur. Bilhassa Birinci dünya harbinden sonra hızlanan bu cereyan son hsırbden sonra büsbütün artmıştır. Sosyologlar. terbiyeciler. psikoloji İle uğraşanlar, siyasetçiler ve diğer meslek ve fikir erbabı kendi zaviyelerinden müstakbel harb- , leri önlemenin çareleri üzerinde ehemiyetle durmaktadırlar. Bil hususta ileri sürüjen türlü fikir ve tedbirler arasında »mütecaviz İnsan tipini» ortadan kaldırmak ve bu yoldan milletleri, blrbirlerlyle İyi münasebetler kurup devam ettiren ve ihtilâf larını sulh yoluyla halleden topluluklar halinde teşkilâtlandırmak meselesi üzeride dikkatle durulmaktadır.
Çocuk terblyesile yakından alâkalı olan bu mevzu, bazı memleketlerde' ehemmiyetle ele alınmıştır. Çocukların birbirlerini ve bütün insanlığı sevmeleri için onların terbiyesine verile-i cek İstikamet, okudukları kitap, gazete ve dergilerle seyrettikleri filimle-1 rin mahiyeti bu meselede birinci derecede ehemmiyetli telâkki ediliyor.
Mütecaviz yaradılışta olan çocuklar siyasi veya âdi suçların mücrimi olmağa müsteit görülürler. Gerek bunların, gerekse normal çocukların ahlâkında muharebe, cinayet, hırsızlık ve gangsterlik hlkâylerl, romanları ve filimlerinin menfî tesirler hasıl ettiği iddia olunuyor. Bu sebeplerle çocuk neşriyatının bu bakımdan da devlet kontroluna tâbi tutulması İsteniyor.
Memleketimizde bu hususta yapılacak İşler olup olmadığını anlamak İçin alâkalılarla görüştük. Onların düşüncelerini yazıyoruz:
Cezacı görüşü ile
Hukuk fakültesi ceza ve ceza usulü doçenti ve kriminoloji enstitüsünün faal mensuplarından Sulhl Dön-mezer diyor kİ:
*— Sureti umumlyede bazı neşriyatın geıek büyükleri, gerek küçükleri suç İşlemeğe teşvik ettiği kabul edilir. Okuma, yoluyla meydana gelen tesirin görme yoluyla olandan daha fazla bulunduğuna şüphe yoktur. Çünkü çocuğun bunları tekrar tekrar okuması imkânı vardır.
Türkiyedc çocuk suçluluğunun arttığı türlü tezahürleriyle tesblt ediliyor. Bunu daha ziyade mahkûmlar İstatistiğindeki rakamlardan anlıyoruz. Bu yalnız memleketimize has bir şey değildir. Son harb İçinde ve müteakip yılarda bilhassa istilâ görmüş Avrupa memleketlerinde çocuk suçluluğundaki artış korkunç nispette yük selmlştir. Okuduğumuza göre Ahnan-yada. hattâ İtalyada bir takım çocuk çeteleri hayat mücadelesine atılmışlardır.
Harbin tesirlerine en az maruz kalan Anıerikada dahi îkinet dünya harbinden sonra çocuk suçluluğu arttığı için tedbirler alınmıştır. Bu mem-|
Bütün Amerikayı heyecan içinde bırakan bir facia
■ ■'LJ~_l.'~lfc.:.'Tl U— IIDFIH I I' ilil I1 II " ■R"!! IJ 4 -X
■SEFİLLER, PARİS SSItARI, İKİ YETİME- MONTE KKİSTOn “
Filmlerine nazire olarak yapılan
Bugün LÂLE = AR
SİNEM Al ARINDA
ISTIRAP ÇOCUĞU
«OLİVEK TH’İST»
ölmez eserlerlle kalplerde ebediyen yaşıysa büyük yazar
(£-» . _UM -CHARLES DİCKEMS- iıı en büyük zaferi.
—
lekette çocuk mahkemelerine yeni bir ruh getirilmeğe çalışılıyor.
Yalnız bizde çocuk neşriyatının çocuk suçluluğundaki tesirini mübalâğa etmemek lâzımdır. Çünkü suç İşleyen çocukların yüzde 80 ilinden fazlası okuma yazma bilmiyor . Memleketimizde mektep çocukları, yabancı memleketlerden farklı olarak hemen hemen hiç suç işlemez. Suçlular daha ziyade serseri ve fakir çocuklardır. Halbuki yabancı memleketlerdeki suçlu çocukların hepsi okuma yazama bilirler. Esasen buna mecburdurlar.
Memleketimizdeki suçlu çocukların ekseriyetini köylü çocukları teşkil eder kİ bunların da mühim kısmı okuma yazma bilmiyor
Kriminoloji enstitüsünde takriben bin suçlu çocuk üzerinde yaptığımız anketle suç salklerl arasında kötü neşriyatın tesirini gösteren İşaret yok gibidir. 947 suçlu çocuk üzerinde yapılan bu ankette bunlardan 419 unun okuma yazma bilmediği görülmüştür. Bunlar arasında İlk tahsilini bilirmiş olanların yekûnu İse 132 dlr. Şu halde kontrolsuz neşriyatın tesiri, diğerle-JrJne nazaran bariz değildir.
Fil imlere gelince; bu hususla memleketimizde hiç bir İlmi etüt yoktur.
i Garbta İse Ilım adamları bu mevzuda mutabakat halinde değillerdir. Bazı memleketlerde, meselâ Belçikada çokçuk filimleri yaşlara göre tahdit edilmiştir.
Hülâsa çocuk suçluluğu, çok karışık, tesirlerin ortaya koyduğu bir muhas- i saladır. Bunun sosyal kökleri derin- ] dir. Binaenaleyh daha ziyade bu rirler bertaraf edilmelidir.
Psikolog görüşüyle
Psikoloji profesörü Sabri Esat yavuşgll de şunları söylemiştir.
— Evvelâ filimler üzerinde duralım:
Çocukta doğuştan nev’e ait bir müca dele şevki tabiisi vardır. Seyrettiği dö ğüşlü, tabancalı filimlerle bu şevki tabii âdeta kuru sıkı boşanılıyor ve çocuk bundan ferahlıyor. Şu halde bu çeşit (ilimleri faydalı addetmek lâzımdır. Çünkü kötü İnsiyakları kana-lize ediyor. Ancak çocuklarda bir taklit çağı vardır. Bu çağda taklide olan ruhi meyil çocuğu, bu filimleri seyrettikten sonra kötü hareketlere sürükleyebilir. Bildiğime göre bu meyil doğuşta gayet iptidaî bir şekilde başlar. 2 yaşında kuvvetlenir ve ilk çocukluk müddetine® devam eder. Mü-rahıkhğa doğru da azalır. Bu devrede ........... ..............
ise orijinal görünmek şahsiyetimizin bütün Amerika, üç buçuk yaşındaki vasfıdır. Eğer istatistikler, çocuğun tjir kız çotuğunun hayatı üzerinde taklit çağında daha çok suç işlediğini gösteriyorsa bu halde de suçluların c! nayet filimleri seyredenler arasında mı, yoksa seyretmeyenler arasında mı fazladır? Bunu araştırmalıdır. O halde bu hususta verilecek hükmün
. esaslı bir etüde muhtaç olduğu meydana çıkar.
Mevcut istatistiklere göre çocuk suçlarının büyük kısmının sineması olmıyan köylerde İşlendiği görülüyor. | Şehirlerde cereyan eden münferit hâ-: «liselerle f İlimleri cürüm amili olarak . göstermek doğru olmaz.
— O halde mütecaviz ve hunhar tipi ortadan kaldırmak için ne yap-
,‘mah?
I (Arkası 6 ncı sahifede)
Sadeddin GÖKÇEPİNAR !
te-
Sı-
Kathy, kuyuya düştüğü boru, km kurtarmak İçin yapılan hafriyat Ncvyork- (Nisan) — Denilebilir kij
titremiş, dua etmiştir. Böyle bir faciaya şimdiye kadar tesadût edilmemiştir.
Kathy Flscııs İsminde sevimli, satışın bir kızcağız Kalifonivanm San' Marino şehrinde bir iâsilk lopla oynuyordu. Oynadığı yerde metruk öl' kuyunun 35 santim genişliğindeki borusunun ağzı vardı Kııyıı, inhin.ılı bir şekilde yetmiş metre derinliğe kr dar uzuyordu. Top şuraya buraya sıçrıyaıak borunun içine düştü ve kayboldu. Kathy borunun ağzına doğru eğildi ve topu yaltalıyayım derken teine düştü'. Bu vaka 8 Hisaıı cuma ğüııü oklıı.
Derhal alarm verildi, İtfaiye, bekçiler, binlerce amele vaka mahalline koşarak geldi ve hemen toprak kaz-
I
I
KISKANÇLIK
Yazan: .AI.PIIONSE DAUDET A Türkçesl: MFHffURE ALEV OK t Tefrika No. 83
sedl bu sabah Atzanrtre’ın bulduğu vaziyette, şimdi tekrar yatırdık.
Hâkimin talebi üzerine, zabıt kâtibi, riemindenberl yazmakta olduğu ifadeyi, — sabık uşağın ifadesini — Richard İçin, pcsteıı bîr sesle okudu:
... Curna akşamı, yemekten -onra Grosboıırg’dan çıkan prens, bu pazartesi sabahına kadar görünmemişti: fakat, bilhassa İlk İki gün, şatoda kimse meraka düşmedi, ziıa prensin, ara sıra bu gibi kaçamakları olurdu. Ancak pazar akşamı, on dokuzuncu yaş günü şerefine verilen ve bütün arkadaşlarının davetli oldukları ziyafet sofrasında da görünmeyince merak başladı. Mamafih. Düşesi telâşa vermemek İçin geç vakte kadar salonun ışıkları yanık tutuldu ve gençler, bu gecenin şerefine öğrenilmiş bir menuet dansına bile giriştiler. Bütün gece gözünü kırpmıyan g?n"ral, pazartesi sabahı, erken erken, adam koşturup AJezaıı-^
dre'ı çağırttı ve gizil üzüntüsünü, endişesini anlattı. Alezandre hemen gülümsiyerek velinimetini şu sözlerle teskine çalıştı.
— Merak edilecek bir şey yok efendimiz, mösyö Chaıiexis‘yi dûn de gördüm... evvelsi günü de gördüm.
Yüzü gülen baba:
— Nerede gördün? diye sordu.
— O zaman da, hep aynı yerde... Chene-Pricur civarında bir köşesi var, orada... Zaten bir aydanberi prens büyük bir şemsiyenin altında, otların çimenlerin içinde yatıp birini beklerdi... Kimi?... haberim yok efendimiz... şimdiye kadar öğrenmek merakına düşmedim, fakat şayet generalimiz emrediyorsa.,-,
— Hayır, ne münasebet! Yalnız bu kadar yakın bir yerde manevra çevirdiğine göre, annesini meraklan kurtarmak için Grosbourg’a hiç uğramamasına şaşıyorum. Eğer kendisini bugün görürsen, benden sana
izin, bu şemsiye altı sefasını boz-' maktan çekinme ve oğluma dediklerimi söyle.
Mösyö Alezndre, meseleyi halledeceğini generale vâdedlyor ve esasen Uzelles'e gitmekte olduğu İçin, öğleden .sonrayı beklemeden, orman tarafından dolaşmağa, karar veriyor. Fenijran'ların parkını saran demir parmaklık civarında, izah edilmez bir hisse kapılarak eğilip ve ormanın ta ilerisinde prensin her za-|inan!:i yerine doğru bakıyor. Sabah sabah, daha saat sekizi bile bulmamışken, ollar ıslak bir halde iken, şemsiyenin apaçık bekliyedurduğunu görerek hayret ediyor. Hem genç prens de orada... zahir uyuya kalmış olacak diye düşünüyor, zira mösyö Alexandre bir iki defa sesleniyorsa da bir cevap alamıyor. Bunun üstüne...
ifadenin bu noktasında kalınmıştı ve zabıt kâtibi tekrar söze bavlıyan Alexandre'a döndü;
«Bunun üstüne efendim, yürüdüm, şemsiyeyi tutup kaldırdım ve öyle müthiş bir manzara ile karşılaştım ki, korkudan bağıra bağıra koşmağa başladım. Mösyö Rlcharcljn bahçıvanları sesimi işittiler, her taraftan bir sürü gelen oldu; fakat Corbeil’-den polis jandarma yetişene kadar,
Uu mevsimin büyük muvaffakı yeti
ŞEYTANIN KURBANLARI
TYRONE POWER — GENE TİERNEY —
ANNE BAXTFJl
Orijinal kopya Türkçe kopya
MELEK’te
İlâveten : KORKUSUZ L A S î RENKLİ Seanslar : 2 - 4,15 - 5,55 - 8,10 - 9,50
Büyük muvaffakiyetle devam ediyor.
Taksimde MAKSİM
SALONUNDA Büyük Sanatkârımız
ZATİ SUNGUR
Yeııl hünerlerine büyük muvaffakiyetle devam ediyor. Her cumartesi, pazar ve çarşamba günleri saat 15,30 da nı atine.
NOT: Türklycde ilk defa Vantrilok muamması. Zati Sungur tarafından gösterilecektir.
(e“”“Bugün
Kadıköy O P£ R A Sinemasında
ji İki tıüyüir film birden
/ — CİNNET (Türkçe Sözlü)
Oynayanlar: ROSSANO HKAZZİ — GİKO CERVİ — İSA FOLA
2 - ÇİFTÇİNİN KIZI (The Farmcr’sj daughterı Oynayanlar; Lorclla Yotıng — Jo&eph Cotlen — Ethel Barrymore
..
S U MER
M e v I û d
May Zetterling ve Albert Lleven tarafından yaratılan
FRiED A
Casusluk, dramatik maceralarla dolu hissi ve âşıkane filmini mutlaka görünüz. Memnun kalacaksınız.
ma ve delme makineleri getirildL Yeis içinde bulunan kızın ana ve babası kuyunun karanlığına eğilmiş ■ Kathy! Kathy!» diye bağırıyorlardı.
28 metre derinlikte bulunan biçare kızcağız pek zayıf bir sesle cevap veriyordu, Çocuğun seviyesine yaklaşabilmek için mütehassıs amele, boruya muvazi istikamette hafriyata başlamışlardı. Fakat toprakta, çöküntüler oluyordu. Mamafih kuyunun borusunda bir delik açmağa muvaffak oldularsa da bu delik, çocuğun bulunduğu yerin çok yukarısında idi Bu yüzden hafriyattan vazgeçmek zarureti hasıl oldu.
İki saat müddetle Kathy nift işitildi. Bu ses gitgide hafifledi, nihayet gelmez oldu.
Büyük bir gayretle İkinci hafriyata başlandı ve hafriyatın içine geniş bir. başına konmuştu.
Mühteviy atının zenginliği ve renkli paftalarîyle 20. inci asrın rakipsiz bir şaheser olan dünyalım cn büyük patronla elişi ve model mecmuası.
boru döşendi. Hafriyata fasıla verilmeden bir gün iki gece, hummalı surette devam edildi Amele bir taraftan çakşırken, diğer taraftan on beş bin kişi ve bütün Amerika kiliselerinde binlerce aile dua edip duruyordu.
Nihayet bu ikhıci hafriyatta çocuğun yanına yaklaşmak m ümitlin oldu Acaba sağ nu? ölü mü? Zavallı kızcağızın vücudu bir İple bağlanarak yavaş yavaş kuyunun yukarısına çekildi, Zavallı yavrucuk ölmüştü. Tanı elli dört saat kuyunun İçinde ltal-
sesi
Su bedbaht kızcağız İki gün sonra gömüldü. Cenazede de kesif bir kalabalık vardı. En sevdiği bebeği, yanı
kimseyi cesede yaklaştırtmadım, bir şeye dokundurtmaduu.»
Ağızlarda bîr tasvip ve takdir mırıltısı. dolaştı.
Tarife sığmaz bir heyecana, — İçinde, dehşet ve korkudan ziyade. ağır bir yükü atıp kurtulmanın rahatlığı da besbelli — acayip bir heyecana tutulan Fenlgan:
—- Öldüğü muhakkak mı? diye sordu.
Delermiş:
— Şüpheye zerre kadar yer kalmış mı kî... işte kendiniz dc bakın... di-lyerek, prens d'Olnıutz’un; gönül-I ler fetheden, canlar yakan, cazibesine mukavemet edileni iyen o ocava-Laho delikanlının ne hale Kirdlğinl gösterdi. İsim verilenılyecek kadar korkunç iğrenç bir şey:
Derileri büsbütün soyulmamış bir ölü kafası ki: kimi yeri, keınirilip temizlenmiş, fil dişi gib| beyaz, perdahlı kemik kısınılan İle, İskelet haline. giirmlş bile... kimi taralından da, kana bulaşık, saçak saçak, İlme İlme et parçaları sarkıyor... pıhtt-!anmış, kabuklanmış göz ve ağız çukurlarında. burun ve kulak oyuklarında, bir adale bakiyesile yana kayıp çarpılmış, çene etrafında binler-1 *ce kımızıı karjnca, kurt, kara böcek ıvıcır vıcır kaynaşıyor... i
Sevgili kızım «Nezihe Demlrtekin» İn vefatının sene! devriyeslne müsadif 15 mayıs 949 yarınki pazar günü öğle namazını müteakip ruhuna ithaf edilmek üzere Teşvikiye camiinde mevlûdu şerif okatturulaczğından tanıyanların ve İhvanı dinin teşrifleri rica olunur.
Annesi: Melek Denıirlekiıı
Mevlûde davet
Sevgili annemiz rahmetli iffet Tii-rel'in ölümünün üçüncü yıldönümüne rastlıyan 15/Mayıs, 349 pazar gönü öğle namazını müteakip mevlûıiu şt^ rif okunacaktır.
Evlâtları Faik Türel, Ali Rıza ı ure) Hikmet Sancar, Mustafa Türel a 2. buyuranla; m Beyoğlu Ağaca, uiim teşriflerini rica ederler.
Nice kadınuı sevdiği, okşadığı İnsin. nice erkeği kıskançlıktan deliye çeviren insan: Buydu İşte!
Jandarmalar m itip kakmasına rağmen Richard’la, beraber cesede bakmağa çabahyaıı meraklı kalabalık: korku, dehşet İçinde geri kaç iliverdi. Görebilmiş olanlar, dövüne döviine. halk sınıfına has kelime ve teşbih-, lerle feci manzarayı anlatıyor:
»Amanın görmediğinize şükredin... Kafası fanus gibi delinmiş.diye bağrışıyorlardı. Ve pek kasvetli, pek karanlık dramlarda âdet olduğu üzere. kıs kıs bir iki gülüşme sesi duyuluyordu.
Ortalığa birdenbire tekrar eski suskunluk, — sinek vızıltılarının, otlar içinde -saltanat süren böcek seslerinin kuşattığı — heyecanlı bir suskunluk çöktü. ,
Hâkimin bir İşareti üzerine, ölü arabası, alçak dallara sürtüne sûrLü-ne yadlaşıyor ve iki kolcu, cesedi tutup arabaya koyuyorlardı. Bu adamlardan tiri, kafayı bir yazma mendille örtmek İnceliğini göstermişti, §u blı İki adımlık İşi görene kadar, taşıyıcıların mavi ceketleri kana bulaşmış, . üzerlerine karıncalar böcekler üşüş-I m üştü.
i Richard sesine bir teessür edâsı ve-
runor» ecn»»'
Senelik «Mi »uru» 5400 kurut
( «ylık LStKI • £XXJ >
S aylık «u . 1BOO .
1 «yUk 100 . - •
Ad re» tebdili 1(1» elli kuruşluk sol «toderilmt İldir A kal takdirde Mrw değiştirilmek
Telefonlarımı» Başmuharrir- ZOSM Vaa İsleri UTKU - Idara 10BB1 Mûddı 2tMin
He cep IS — Huu S
tmonk âtı Öİ1» İkindi Ak. Vat»,
E. 7 22 D26 «.51 8 48 12,00 1.50 '
V. 3.40 5« 13-10 17-00 204» 22»
taarHuma BahıSU- civarı Cemal «4»(-lı wKa£> No 13
Created by free version of 2PDF
rebilmek için kendini zorlıyarak, De-lerous'ya:
— Nereye taşıtıyorsunuz? diye sordu.
— Tabii Grosbourg’a-.. Alezandre önden gidip ana babaya vaziyeti anlatmağa çalışacak. D'Alcantara'larnı kendi arazi Itrinde bir aile kabri var. cenazeyi hemen defnedeceğiz. Otopsi meselesine gelince, arkamızdan yürüyen şu silindir şapkalı iki «tabibi hazık», bu işin altından kendi başlarına kalkabilecek gibi görünmüyorlar
Hamura dönmüş kafanın önünde afallayıp kaldılar. «Beyne kan hücumu İle ânî bir ölüm» diye tahmin yürütüyorlar. Bu hesapça, dükün ailesine sık sık musallat olan «eceli kaza-, genç prensi de şemsiyesinin allında bulmuş oluyor. Gerçi bu faraziveye benim de aklım yatmıyor değil... Zaten bunu kabul etmediğimiz takdirde, işin İçinde bir cinayet aramak lazım... Yani prensi biri öldürdü, sonra cesedi mutat vaziyetinde, her zaman yattığı yere götürüp koydu... Buda pek canavarca bir iş olur... Hem ne sebeple?»
Fenlgan parkı boyunca uzayıp giden, böğürtlenler sarmış, bozuk yolda, Alcsandre ile jandarmaların muhafızlığı alımda ilerliyen meşum arabayı; konuşa konuşa takip ediyorlardı.
(Arkası var)
f TARİHTEN SAHiFELER 1
Küçük bir tınhtt.
Müzik dinleme âdabı
Eski günlere dair
Eski İstanbullular her mevsimin ayrı bir yaşayış tarzı olduğunu kabul etmişlerdi. Ferahlı devirlerde yalnız
Çok hareketli bir konser mevsimi boyunca salonların dolup taştığına şahit olduk. Sevinilecek bir mamut-jra.. Fakat müziğe karşı gösterilen bu alâkanın yanı başında bozan öyle ‘aksaklıklar gördük kİ zevkimle örselendi; üzüldük.
kol »Önlerinden sorulurdu. (Yaz do-| Konsere vaktinde gelmek iıiyadını tasiyle süfera ve müteberan ecnebi, kazanamadık. Bunu her şeyden evvel ile Mısırlı Paşaların vesair bazı zeva-!bahls mevzuu etmek gerek. Kouser-
Yazan: ,
I HAI UK V. ŞEHSUVAROOLO |i
giyiniş, yemek yiyiş de^il, İkamet el- ne şekilde muamele yapılacağı Jcara-İ1 mek efelenmek de mevsimlere göre ■ • • —— -w— 1
ayrı ayrı setnUerde olurdu.
Baharda erguvanların açılışıyla be- —------------------- -
raber Haliç kıyılarındaki yalılarına llO geceleri sandal ve kayıklarla do- lerl tertip edenler her ihUmıde karinen İstanbul kibarları, yoz mevsim-j:laştlktalo bu gibilere karşı ne yapıla- - *•'" ““—u n-"1-"1
larlnH» Rn&ariçine eöc ederlerdi. hi» rişfacrnHa îstinyedeki kara-
cak günlerde lebi derya yalılarının.1 teo’ sefinesi kumandanı taralından
Bahriye Nezaretinden sual edlmişli.
[4]
Böyle hallerde. Nezaretle, Mabeyn arasında uzun yazışmalar olur, niha- vaziyet doğuyor ki bin bir çeşit nakil | yet siyasi ihtilâflar doğurabilecek hal | vasıtası aksaklığı yüzünden saatinde lerde gürültü çıkarmaktan çekinilir- konserden ayrılmak zaruretinde bu-, di. Ilımanlar zarar görüyor. Bu on beş
Fakat o yıllarda Boğaziçinde âdeta dukikaiıif gecikmenin tanıamile yer-ı.beylik) kurmuş olrnı yabancı sefa-j^ olduğunn kaniiz. Çünkü ekserisi re Herin beylik gemileri sarayın ve(4- - - ■ ■ ■ - — — -’-
şehrin huzurunu kaçırırdı. Bunlar hakkında mütemadi tedbirler alını- ( yordu. İstanbuida ve Boğazlçlndekl hareketleri daima limana bLldirilir, ( Bizzat n. Abdülhamit bu gemilerin _ seyrühareketlyle meşgul olurdu.
Bir zamanlar bu gemilerin hepsi Tophane rıhtımına kıçtan kara bağlamışlardı. Mürettebatın TâUmhane'; içinden geçmeleri, tehlikeli görüldüğünden oradan kaldırıldılar, Fakat bu gemiler ayrı ayrı demirlemişlerken de neler yapmaalardı. Bir defasında Fransız sefareti maiyet vapuru Ada cihetine gitmiş, bir müddet sonra İstanbul halkı Marmaradan gelen top sesleriyle telâşa düşmüştü. Yıldızla Bahriye Nezareti arasında memurlar mekik dokudu. Telgraflar durmadan çalıştı. Neticede topinnn Ada tarafına giden Fransız vapuru tarafından atıl-1 dığı tesblt olundu.
1898 senesinde Karadenitden fccüp --Büyükderede ışamandırabend) olanjsınt Rusyanın. îstanbul sefaretine memur geldiğini gördük. Açık havada veya Jabometriş vapuru prova direğine bir i salonlarda verilen konsertenle saa-bandıra çekip indirdikten sonra bir 'İnde müziğe başlamak ve kapıları ..................................kapamak en doğru yoldur kanaatindeyiz.
Bayanların şapkasından rlkâyetçl-yiz. Ya upuzun külah gibi, ya yayvan bini gibi şapkalar sahneyi görmemize mâni oluyor. Mutlaka şapka ile kon-gelmek gerekiyorsa arkadaki
Kadında ve erkekte hoşa gitmeyenleri
tT_ __________ ________ ____________________ ....... ___________________“ ŞJ bir çeyrek kadar sonra perdeyi
lerinde Boğaziçlne göç ederlerdi. Sı-'cagj ^Ir defasında îstinyedeki kaıft- açıyorlar. Böylece on beş dakikalık uı« aNt»ı»»u«» imhi riama val>lnnnın lamfınHaıı bir gecikmeyi konsere ye Lişeruiy enle -
rin hesabına hoş görüyorlar demektir. Fakat bununla konserin on beşi ı dakika, daha geç biünesl gibi biri
426 erkek cevap veriyor
geniş, refah mimarisi içinde mesut, gamsız günler yaşanırdı.
Boğaziçindekl yalı sahiplerinin ellerinde ekseriya hududu ılebi derya l . diye gösterilen yalı senetleri bulunur- , du. y unanlar bu senet sahipleri. hududu belli olnııyaıı lebi derya tâbirinden istifade ederek arazilerini kazıklar çakmak ve doldurmak suretiyle denize doğru genişletmeye koyuldular
Türlü mahzurları görülen bu usulün önüne geçilmek üzere nihayet H578 senesinde bir karar alındı ve (lebi derya lâfzı İmha) olundu. (11
Boğaziçta yalıları, mesireleri kadar kayıklar ve donanmaları da meşhurdu
Abtiülhafc Hâmit beyin töündürierl ne kadar raşen ise geceler! o kadar naruşen) dediği Boğaziçinde bazı geceler yapılan donanma şenlikleri (2| gö-ûlmeye değer bir güzellikteydi
Bu senliklerde yatılar renk renk kandillerle, şekillerle, yazılarla donanır vc Tersaneden getirilen sallar üstünde türlü türlü havai fişekler yakılırdı. Tophane, donanma gecelerine mahsus toplariyle. Tersane sallar üstündeki ışık ovunlariyle seyircilerin hayret ve takdirini toplardı. Sallaı ekseriya Saray burnuna. Bûyükdereye Bebeğe. Tophaneye konulurdu. Bazı zamanlarda bu sallardan bir ikisini Tophane İdare ederdi.
Bu aydınlık gecelerde binalar ve kayıklar Buğazicinin şiirini tamamlarlardı. Kayık ince endazesi, türlü nakışlan, İhramları. Üsküdar çatmasından telli hatalden yapılmış döşemeleriyle Boğaziçi sularının bir güzelliğiydi.
İstanbullular boş vakitlerini, tatillerini geçirmek için kayıklarla Boğaz -içine giderler ve bu gezintilerde en büyük İstirahat!, gönü) ferahlığını bulurlardı.
II. Abdülhamit devrinde gemi ve kayık tehlikeli vasılalar arasına girdi. Padişah amcasının donanma tarafından tahttan indirtmesine, sarayın filikalarla kuşatılmış olmasına karşı duyduğu vehmi hiç bir vakit yenemezdi.
Kendi denizden uzak olmak İçin Dolnrıbahçe sarayını terke ili. Donanmayı Halice kapatu. Fakat yine Yıldızdan deniz mütemadiyen tarassut edilir, gelen yabancı gemiler tesblt olunur, bunlar uzakça, şüpheli bir yere demirlerlerse derhal Bahriye Nezaretinden sorulurdu.
Artık Bo&azıçiııde mehtap âlemleri tertip olunanııyor geceleri muayyen bir saatten sonra İstanbullular kayıklarla Bojaz kıyılarında dolaşamıyor-du.
Boğazın en tehlikeli mmtakası V Muradın mahpus olduğu Çırağsa sarayı önleri idi. Orada daima bir gemi nöbet bekler, geceleri geminin flikaları karakol gezerdi. Bu saraya yaklaşmak, bu civarda Lenczzühc çıkmak bir cinnetti.
Bu sarayda oturanlara itimat edilmez, civarda dolaşanlardan şüphelenilir. Boğazın diğer taraflarında saraya karşı her hangi btr suikast ha-1 reketine karşı uyanık durulurdu.
Fakat bu tedbirleri alacak. İnzibatı güzünü ke.smlştir. Kadın haninney(> temin edecek karakol gemilerine de kaldırılmıştır, inanılmazdı. iHer sene ramazanda if- ____
tar ve sahur vakitlerinde îstinyedeki Sun'a, Arnavut kötündeki t " '
Tersanedeki Plcııidderya torpldoge- _ ____________________
çerlerinden top atılır. 8u gemilere beş §iıkniye Dilemen, Nasip İyeni, _______
çapındaki lop İle takımları her yıl ra-' Karakuş, Plndaros Platonldis, Kemal mazanlarda verilip sonra geri «lımr- İncesu, Dimltro Monoyudlz, Ferruh ü' J 131 ! Başağa. A. Arad ve Nuri İyem tar»-
İstanbuilular hakkında konulmuş fuıdsn tertip edilen resim sergisi bu kayık yasakları bazan müşküller do- gün saat 15 te Taksimdeki Fransız gurur, seyyahlar ve yabancı şahıslara Konsolosluğunda açılacaktır.
devamlı olan dinleyiciler bu sefer de kendilerini buna göre ayarlıyorlar Cebindeki saatini bile bile beş oıı dakika İleriye alanların yaptıkları gibi.. Kanaatimizce yapılacak iş kon- , serlere saatinde başlamak ve salon kapılarıııı kapamaktır. Konser başladıktan bir müddet sonra. hattâ (yarım saat katlar sonra pervasız, ayakkabılarım tıkırdat» gıcırdata, garsonlarla konuşa konuşa gelenler günden, güne çoğalıyor. Gelenlere yer göstermek ve program satmak vazl-feslnl görenler de sağı solıı rahatsız etmekten geri kalmıyorlar Ve boylere programın başındaki bir çok eserlerden hayır kalmıyor. İki müzik eseri arasındaki fasılada kapıların açılması ve ancak bu «ırada gecikmiş olanların salona kabul edilmesi 'bıı aksaklığın önüne geçebilir.
Geçen yaz Açık Hava Tiyatrosunda gelip verilen bir konserde programın yan-kndar akın akın dinleyicilerin
Yılan derisi ayakkabı ve çanta — Kadında boya — Tabiî renkte saç — Ojeli tırnaklar aralığında siyahlıklar — Göğüs — Fazla konuşan kadın — Sigara ve içki kullananlar arasındaki fark — Zıplar vaziyette yürümek — Dağınık çanla — Zenginliği ile mağrur tipler — Pasaklı ve savruk kadınlar — Unutkanlık ve dalgınlık — Ya kadınlar erkekler için ne diyorlar?
Gazeteci olarak bulunduğum resmi ve hususi toplantılarda, yolculukta, çaylarda, balolarda, kokteyl parti-'terde. açılma törenlerinde, mülâkal-larda ve ropörtaj vesilesile Bitliğim 'çeşitli yerlerde kendileri ile konuştuğum evli kadın ve erkekler arasında tamam on yıldanberl bir suale cevap inplamakta İdim Sırasını getirip erkeğe sınıyordum;
— Genç ve güzel bir kadında hoşa gitmeyen nelerle karşılaşırsınız?
Muhatabım Iradın İse sualim, tabi at 11e. şöyle oluyordu
— Genç ve güzel bir erkekte hoşa Bilmeyen neler görürsünüz?
Cevap veren erkekler
On yıl sonra dün defterimi pozden geçirirken gördüm kİ 218 kadınla '424 erkeklen suallerime cevap topla-
mışunta
I Erkekleri mevki ve mesleklerine göre şöyle bir tasnif edeyim dedim bakın neler çıkU! Cevap verenler anısında 2 vekil, 24 m obua, 'i vali, 0 Belediye reisi, 7 emniyet müdürü, 8 hâkim, 34 doktor. 5 maarif müdürü, 18 futbolcu var. Gazeteci, romancı, musikişinas ve aktörlerin yekûnu İse 78 yı bulmuş!- Mühendislerin sayısı da futbolcularla başbaşa 18 de kailmiş!... Nedense en çok tüccarlardan cevap almışım. Her halde 7 eylül ka-'rarlannın piyasadaki tesiri hakkında mütalâalarını topladığım zamana taslamış olacak kl en ciddi bir bahis üzerinde konuşurken havaiyata da temas etmekten geri katmamışım. Tamam 118 tüccar sualime cevap vermiş ki bu suretle yekûn 318 oluyor. Kalan 108 kişiden 18 t öğretmen, 11 t polis, gerisi de lokantacı, berber, şoför. çiçekçi, bar sahibi, güvercin ve kanarya meraklıları, sebzeci, meyva-cı. hamamcı, mezeci ve bekçi ..
Kadınlar
Şimdi de -genç.ve güzel bir erkekte boşa gitmeyen nelerle karşılaşırsınız?* sualine cevap veren kadınları tasnif edelim:
Meslek sahibi olarak 8 bayan avutul, 4 dişçi, 12 doktor. 8 ebe, S daktilo. 2 hâkim. 4 öğretmen, (2 terzi S şapkacı. 7 ses sanatkârı. 1 mühendis kl ceman 71 bayan— Kalan 14? si de çaylarda, kokteyl partilerde, balolarda, müsamerelerde, defiklerdş ve muhtelif vesilelerle yapılan toplantılarda zevçleri yanında torudıgmı bayanlardır. “
Burada bir noktaya işaret etmek İtlerin» kl bir çok erkek giyinme. yürüme, oturup kalkma, konuşma, yeme ve içme .el sıkma, traş ve saç ı arama, sigara içme ve selâmlaşmacta hiç ehemmiyet vermedikleri en ufak noktalara kadınların çok dikkat ettiklerini bu minimini anketle tesblt etmiş oluyorum.
Yılan derisi ve hoşa gitmeyenler
Erkekler ise kadınlar kaaar Inca tramvay, otobüs, tren gibi umumi eleyip sık dokumuyorlar. Fakat öy-[vesaiti natllycde yüksek sesle konıış-lelerl de var kl hiç akla gelmez, ha- masından.
yalden geçmez bir kadın eşyası, onun 1 12 — 135 erkek, herhangi bir ya-
■ ■OH««»«ll««l«ll««llll«llll««lltl*«lla«aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaalaaM*aaaal
pare top attı Derhal gemiden bu hareketin sebebi soruldu. Gemi tarafından bu topun zeval topu olduğu ve her gün muayyen saatte atılacağı bildirildi.
Aynı yıl içinde Alman sefareti malı yetine memur Lorlay yatından her sere gün tâlim İçin karaya silâhlı asker-' dinleyiciyi koruyacak ufak tefek bir terle ufak bir de top çıkarılmaya baş- . lanmış, bu hal söylenilip menedilmiş-se de gemi kumandanı sefarete müracaatla talimlere devam edeceğini ı bildirmişti. Bunun üzerine Yıldız te-ı lâşlanmış. hâdisenin diğer sefaret vapurlarına da sirayet etmesinden korkulmuş ve meselenin devletler hu-ı kukuna aykırı olduğundan bahisle
Hariciye Nezaretine teşebbüse geç-
r mest emrolunnıuştu.
şapka İntihap edilsin. Teamüle, modaya uygun mudur, değil mLdlr bilmiyoruz amma. şapkasız konsere gelmek şayanı tercihtir.
Konserlerde bir eser çalınırken konuşanlara, ulu orta fikirlerini beyan edenlere rasljyoru», Bu gibi konuşmaların zamanı programın iki kısmı arasındaki fasıladır. On beş dakika içinde sigarasını tüttürenler, kahvesini ve çayını, limonu tasını İçenler bu arada artist ve eser hakkındaki
uu U141LUI aıciJL »C cocı ımhnuıuar.1 fil Bahriye arşivi, Şârap Bahriye()e bahirlerine anlatabt-; lirler, dedikodu yapabilirler. Bu kon» (21 Bu şenlikler sultanların, şehıa- mer!r1mlnde PM.r çshnirt.en dinilerin doğumlarında ve cülusların
delerin doğumlannda ve «ulusların yıldönümlerinde yapılırdı. Abdiıluiı yurt dışı seyahatlerinden döndüğü saman da İstanbulda biiyiik donanmalar tertip edilmişti.
13] Bahriye arşltl. Mektubu kalemi 13tt.
(41 Bahriye arşivi 1313.
1 lediklerlınlzden bir kaç örnek verlyo-
■ ruz:
«Berbat etti. Kemplftea aonra bu esere elini sürmeraellydi..* »Ne kusurlu bir teknik.. Geçen sene dinlediğimiz Amerikalının tekniği nerede, bu nerede!.. Karlı dağlar var arada..* •Bu çok ihtiyar.. Eli ayağı zavallının.. Bin yaşında. — bin bir yaşında., j «Tavus kuşu gibi kendisini beğenen, dirhem dirhem , satan bir ha!! var kİ sinirini» doku-(nnyor... ... v. s,... v. s. her dinleyici j mütalâasını beyan etmekte, nükteli ı Isoz söylemekte serbesttir- Fakat bu- ; nun yeri ve zamanı vardır.
Geçen yıllarda da dikkatimizi çe- ı ken fakat bilhassa bu yıl daha bariz | bir şekilde âdeta göze batan bir nevi , gayretkeşliği bahis mevzuu etmek is- ı Uyuruz. Yalnız daha önce şu ııoklayı belirtmeliyiz ki müzik, din ve milliyet farkı gözetmeden bütün İnsanlığa hltab eden müşterek bir Idil, müşterek bir kıymettir. Kendisini müziğe veren sanatkâr da ( — dini ve milliyeti ne olursa otsun — müzik eserini yaymak, onu dünyanın |dört bucağında tanıtmak ve sevdir-lıııek vazifesin! yüklenmiş olan İnsan- 1 dır. Hal böyle iken bazı yersiz mütalâalara ve fuzuli gayretkeşliklere tesadüf ediyoruz. Meselâ- «Lazarc Levy bu sene dinleyici bulanuyscak. Zaten bu piyanisti yıllardır dinliyoruz. Hep aynı terane. — Hayır, yanılıyorsun.. O piyanist dalma salonu doldurur, Çünkü Yahudldir. Biletlerini dostları elden satıyorlar!..* Yahut: oKrmpff'in konserlerine dikkat ettin mi? Btr tek Yahudi yoktu. Çünkü bu piyanist Nazi imiş!. Yahut: «Piyanist Heroyorgu İş yapacak; .-.aionu dolduracak. Çünkü Yunanlıdır. İstanbulun Rum cemaati biletleri kapışacaktır'.« Yahut: ..Piyanist L. Caralan gerçi memleketimizde tanınmamış bir sanatkârdır amma Ermeni olduğu için salon tıklım tıklım dolacak!..»
Bu gibi görüşlerin çuk defa isabetli olduğuna şahit olmakla üzüldük. 'Kıymet, sanatkârın sanalındadır; Helikopterle nakliyat: Londra, rouquet ara .nida işliyen bir helıkop- Kanında ve inanışlarında değiller, Paris’te Jnvaiides binası önünde yere taivn» Fikri çİCEKOClCİ
Jiletle karısının yüzünü kesen şoför
Ankara 13 (Akşam) — İsmetpaşa mahallesinde oturan şoför Mustafa Hıran karasım yüzünden jiletle ya-I ralamıştır. Karısının kendisini ter. ketinerinden muğber olan şoför İlk tesadüfle üzerine saldırarak jiletle I .■iinU.A u.U-______1_•___»____
kaldırılmıştır.
Sarıyer. Yeni bir resim sergisi
' ’ Genç ressamlarımızdan Azra İnal, Fethi
titriyor Hayır.
sahibi ne kadar genç vc giizcl olursa olsun, kadını derhal gözden düşûrü- • veriyor! Meselâ, yılan derisi çanta ı İle yılan derisi ayakkabı—
Anketime cevap veren ve içlerinde ( biri vali, 7 sİ mebus, 22 sl gazeteci ı muharrir ve musikişinas olan 58 münevver. elinde yılan derisi çanta, ayaklarında da aynı deriden iskarpin | gördükleri kadından ürperti duyarak , soğuduklarını söylemişlerdir .
Meslek ve mevkilerde yazdığım 428 -ıkeğin «kadında hoşa gitmeyenler* ı diye söylediklerini madde madde , tasnife tâbi tuttuğum zaman şöyle bir netice ile karşılaşıyorum.
1 — 426 erkekten 421 1, yüzünü ( 1 fazla boyayan kadından zerre kadar
hoşlanmadıklarını söylemişlerdir.
2 — 400 erkek, kendi saç renkleri- ; nln kadına en tabii güzelliği verdiğine işaret ederek boyanan saçın kadını çlrkinleştirdiğinde ittifak etmiştir.
3 — 372 erkek giyimine ve tuvale- | Une son derece itina ettikleri halde ojeli tırnaklarının aralıkları kirli kalmış kadınlardan nefret ettikleri cevabını vermşilerdlr .
4 — 270 erkek, vücuda nazaran gayri mütenasip büyüklükte göğsün kadının güzelliğini bozduğunu söylemişlerdir.
6 — Herhangi bir toplantıda başkasına söz bırakmayıp boyuna ka-ııuşmak ve kendini dinletmek isteyen kadından hoşlanmadıklarım söyleyen erkeklerin yekûnu 2S8 dir.
6—426 erkekten 261 1, sigara İçen kadınlardan.
7 — 260 erkek, umumi yerlerde eteklerini diz kapakları üstüne kadar çekip bacaklarım teşhir etmek İsteyen kadınlardan,
8 — 282 erkek sokakta zıplar vaziyette yürüyen kadınlardan hoşian-cevabını vermişlerdir.
9 — 250 erkek, kadının boynuna, göğsüne, kollarına, ve parmaklarına bir takım iğneler, bilezikler v« küpeler takarak, gûya lüks yapıyormuş gibi salkım saçak giyinen kadını,1 «görgüsüzlük* He vasıflandırarak bu gibi kadınlardan hiç hoşlanmadıklarını söylemişlerdir.
10 — Ne gariptir kl bundan sonraki ■ tasnifte rakam birdenbire İM yt düşmekte ve bu 150 erkek, kadının yanındaki erkekle yarış edercesine içki kullanmasından hoşlanmadıkları cevabını vermektedirler. Halbuki sigara İçmeyen kadından hoşlanma- 1 dıklarını söyleyen erkeklerin ytkûntı 261 İdi. Demek ki kadının sigara içmesi. İçki kullanmasından riyada hoşa gitmiyor .
11 — 146 erkek, kadının vapur,
bancı yanında, onun olur olmaz her litına gülen kadından hoşlanmadıklarını söylemektedirler.
Niçin evlileri tercih ettim?
Sayılan 135 İle 26 arasında değişen erkekler de. kazana 11e alâkadar olan, her dediğini mutlaka kabul ettirmek iddiasında boluna», çantası dağınık, zenginliği ile mağrur pasaklı ve savruk, unutkan ve dalgın kadından hoşlanmadıkları cevabını vermişlerdir.
Bu minimini anketin en şayanı dikkat tarafını, sualime cevap veren kadınlarla erkeklerin evli olmalarına bilhassa ehemmiyet vermekllftimdir. Çünkü erkeklerin .hiç hoşlanmam-, diye saydıkları şeylerden bir çoklarının kendi eşlerinde olup olmadık kırını da bıı suretle tesblt etmek imkânını bulmuş olacaktım. Vardığım netice şudur kl, erkeklerden pek wn, istedikleri gibi bir kadmla evlenmişlerdir. ,
Bir dahaki yanda da kadınların genç ve güzel bir erkekte hoşa gitmeyen nelerle karşılaşırsınız? sualine verdikleri cevaplan belirteceğim. Bunlar arasında erkeğin oilml-yerek ihmal ettiği öyle enteresan şeyler var kl defterimi gözden geçirirken şimdi ben de hayretler İrinde kalıyorum.
Cemnleddin Bil DİK
Betül Ay t unun duruşmasına dün devam edildi
Kocası Alâaddtn Aytunun ölümünden sanık olarak birinci atarceza . mahkemesinde yargılanmakta olan Betül Aytunun durmmınsına dün devam edilmiştir.
Mahkeme. Alfiadinln başmdakî kurşun yarasının seyri, yaralanmayı müteakip vficut harekâtının ne seklide olabileceği, kurşunun ne kadar mesafeden atılmış olduğu noktalarının kat! surette tesbiti için dâva dosyasının adli tıp mûessesesine gönderilmesine karar vermiştir.
Boğazda araba vapuru seferleri
Şehir Hatları tşleunesfnin Boğazın iki yakası arasında kurmak istediği yeni araba vapuru seferleri ürerindeki çalışmalar ilerlemektedtr. Geçenlerde de yazdığımız gibi Ymtttöyte Beykoz arasında yeni bir araba vapuru aervlıd kurulması için yapı Un temaslar ilerlemiş ve müspet bir sonuca yaklaşmıştır. Teşebbüsler tahakkuk eder etmez bu servis çalışmağa haşlayacak ur.
Diğer taraftan idare şimdi (*e Bebekle Küçüksu arasında bir araba vapurü servlşl kurmağa çalışmakladır. Bu hususla yapılan ;"l*şınalar da müspet netice verdiği takdirde bul yaz mevsiminde iki yeni a ra bu vapuru servisi İşletmeye açılacaktır.
!•■■■■• ■■**■*«■■ ■ ■•■»i**«««ia«Maaaaa«a"
Yeşilköydekl Bale okulunun küçük öğrencileri
Created by free version of 2PDF
omu ııulus memurluğu.
Asma altına... Zos
~ öafıııe o
Anadoluda, Trakyada seyahatler yapan bir mühendis arkadaşım anlattı:
ı ■ 1 ■ Yazan: ■ ■ ı
I NİHAL KARAMAÖARALI I
Harblerin sebebi miiteca
viz insan tipi midir
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Talih beni köpeklere bile bile maskara etti!
— Araya simsar sokmadan İnsanların birbirlerini tanımalarını temin etmeli. Tanışma sevgiye yol açar. Bu hususta Unesco'nun programı mükemmeldir.
Pedagog gözüyle
Pedagoji cemiyeti âzasından öğretmen Münir Raşlt öğmen de şöyle demiştir:
— Bugünkü çocuk neşriyatının aşırı tarafları olmakla beraber bunu itham etmek haksızlık olur. Kovboy flllmleri de cinayet ve hırsızlıklara sebebiyet verebilir. Fakat bunların tesirleri zannedildiği kadar çok değildir.
Mücadele çocuk İçin hayat İcabıdır. Bu bir İnsiyaktır ve az çok her ferdde vardır. Tramvaya asılarak seyahat eden çocuk bu sebeple neşelenir. Sonra gerek flllmlerde. gerek hikâyelerde hırsızlar, katiller, neticede cezalarını bulurlar. Bu suretle iyiliğin zaferi görülür.
Çocuklarımızı sulhçtt olsun diye mücadeleden uzak yetiştirirsek bunun faydaları zararından az olur. Kavga eden, bir mütecavize karşı koyan çocukları aşağı yukarı hoş görmeliyiz. Bununla beraber çocuk neşriyatının flıenlenmesl doğru olur. Bu neşriyat çirkin, mânâsız ve bilhassa marazl olmamalıdır. Meselâ bir çocuk dergisinde Türk askerinin, bir düşman askerini boğazlarken gördtim, bıı fenadır. Çocuk, Türk askerinin, İyi adam boğazladığını değil kahraman ve kuvvetli ve fakat iyi kalbll olduğunu öğrenmelidir.
Sonra lıarblerln de yakın zamanda ortadan kalkacağına şahsan kani değilim. Tatbik edilirse Birleşmiş Milletler İdeolojisinin pek yerinde bir şey
Kelepçeli delikanlı masum bir eda ile yüzümüze bakıp boynunu büktü. Zannedersiniz ki hemen tözlerinden yaşlar boşanıverecek. orduk:
— Pek kederli görünüyorsun, ahbap. Başından bir kaza mı geçti?
Ayaklarının ucuna bakarak biraz düşündükten sonra başını kaldırdı:
— Söylemeğe utanıyorum, bey kardeşini. Bu dünyanın çivisi kop tu galiba. Zaten babam da her zaman; «Oğlum, insanlara güvenme sakın. Düşenin dostu olmaz. Kendini kollamaz da bir düşersen kimse elinden tutmaz, gelen geçen tekme vurur" derdi. Doğru söze lâfımız yok. Düşmı-yelira, diyorum amma olmuyor İşte. Düşmez kalkmaz, bir Allah. Kazalar .belâlar insanlar içindir. Bazen düz kaldırımda giderken bile kazara düşüyor insan. Kazaya karşı gelmek bizim elimizde değil ki. Çocuklar bile düşe kalka büyüyorlar. Ne yapalım, her şeye tahammül etmek lâzım. Öm-______ ________________________„
rümüz hep düşmekle geçecek, ma kocaman bir köpek dikilme® "" değil ya. Düşe düşe ben de bir mî! Çocukken beni bir defa kö- C gün doğru yürümesini öğrenece- pek ısırmıştı, O zamandan berl.2 ğim her halde. Amma diyeceksin çok korkarım köpekten. Sokakta OT ki; «Sen doğru vüfümeslnl öğte- karşıma dikilince geriye dönüp m ninceye kadar anandan emdiğin ] savuşmak istedim. Bu sefer dişle > süt burnundan gelecek» orası da rinl sırıtarak hırlamağa başladı dopril. Vplâkin hpn anamdan ria ICnnoSin cakası Aİıır muO Ralrlırn- 3?
ma rahatlık vermediler. Usta başı kafa tutar, işçi başı kafa tutar. bıktırırlar insanı. Ben böyle şeylere tahammül edemiyorum, çıngar çıkıyor. Bir defa da ustabaşıyı marizledim, onun zünden kodese girdim.
— Hiç bir iş yapmıyorsun mek?
— Yapmaz olur muyum, kardeşim? Boş oturup aç yaşamıyorum ya, İskelelerde hamallık falan yaparak ekmek parasım çıkarmağa çalışıyoruz.
— Bu seferki suçun nedir?
Gene mahzun, masum bakışlarla başını salladı:
— Sorma, bey birader. Söylemeğe utanıyorum. Köpekten ne umarsın? İnsan bir defa düşünce köpekler bile musallat oluyor. Köpek yüzünden kodese girmekten öyle utanıyorum ki-
— Köpek yüzünden mi yakala-, dılar seni? ■—
— Yaaa, bey abi. Bu sefer de — köpek numarasına çarpıldım. Ge-“■ celevin düşüne düşüne gidiyor-*^ dum. Karanlık bir sokakta karşı-'ta ma Lrnrtaman Kir Irnnalr Hilrilmp'Z
O derece şaşmıştı kİ. deminki İstanbul şivesini mahalli şiveye çevirip yüzüme baktı:
— Zatın nerden billyon? - diye tekrarladı.
Otobüs kalkıyordu, Adamcağızın merakını tatmin ödemeksizin kasabadan ayrıldım.
Tuhaf şey! Bu modayı bu kasabaya yayan meğer blzmlşlz ha? Bizim müteahhit şişman Refikle karısı tut-turakçı Muallâ... Amma ne tutturdu idi otomobilde... «viski de viski... İlla buz gibi viski ile soda...» Bakın hele, başka türlü edemezmiş... Refik, ona, (rakı, sirke v» kahve İle yapılan punç) hikâyesini anlattı. Ben de, (gazozu ve kanyağı: birleştirirsek İlk girdiğimiz kasabada viski içeceğimizi) ortaya attım. Hacivat sakallının bahsettiği; o kahkahalar İçinde, şu kahvehanede üç beş dakika yan geldik... Beğendiniz mİ getirdiğimiz modayı! hakkı var: Ne çabuk, ne kolay, ne manasız yayılır bu moda dedikleri... İngiliz kıtalinin baş parmağında nasır . çıktı diye, burnu bombe ayakkabılar vaktiyle dünyaya yayılmış, Bizim tulturakçı Muallimin canı viski İstedi diye de:
— Asma altına... zos!
fi ıısbütiln garibime gitti. Ben da yerlileri taklld ettim, llanl, alafranga. softalarda pot kırmak Istemlyen-t lar ne yaparlar? Yan gözle komşuyu kert İr İz, o ne yapıyorsa taklit... Ben de öyle... Esmer mayllli şişeden lkl parmak bardağıma, üzerine de fosurtu İle dökülen şefat mayii... Bardak doldu.
Vahaya kavuşmuş bedevi hazziyle sineye çektim. Oooh. nefis!... Ve esmer şişeyi, yine komşuları taklidan, âdeti belde mucibince cebime indirdim.
Damağımı şaklatıyorum, genzime dolan kokuyu burnuma massettiriyorum... Bu ne? Bunu da bir tanımış-itğım var. Tıpkı bu kasabanın çarşı meydanı gibi; tıpkı bu kahvehane gibi; tıpkı bu kasabanın İsmi gibi , Hacivat sakallının âşinâ bir şey... Viski desem değil, ‘ soda desem değil... Tatlımsı amma hoş...
Eski çak:
Otobüs kasabanın çarşı meydanında durunca:
«t— Benim buraya bir karo daha gelmişltğlm var, galiba.» hissine kapıldım.
— Neresi burası? - eledim.
Lüks lâmbası yanan kahvedeki nadir boş masaları kapmakla meşgul bulunduklarından, suallini cevapsız bıraktılar.
Ben de onları taklit ederken, ısrar ettim:
— Yahu, nedir buranın ismi?
Kasabanın ismini söylediler. Kendi memleketimizde olmakla beraber öyle nadir kullanılan bir isimdi ki şimdi bile hatırlamıyorum. Evet, ömür boyunca işitmişim amma, gazetelerde ini tasladım, Postahanede mİ kulağıma çalındı. Yoksa bizzat geçtim ini? Toparlayamadım.
Zihnim bu mesele ile meşgul; kahve iskemlesine oturmuş, İskemlenin iki ard ayağı üzerinde beşikle gibi sallanıyor, etrafıma göz gezdiriyordum. Kasaba kahveleri, ekseriya birbirine benzer. Duvarlardaki taş basma resimler de birbirinden farklı değildir. Masalar, sandalyeler, peyke, Oirağın seğlrtişl. müşterilerin pastra, pişpirik, domino oynamaları: bronz dominoları mermer masaya; tavla pullarını altıncı kapıya şaklatmaları keza birbirinden farklı değildir. Ben kendi hesabıma, pinekleyen, nargile guruldatan, başbaşa vermiş nan. yahut köşeye geçip metheden almalar arasında bariz ayrılıklar göremem. belli çay fincanlarında, karanfil, bazan tarçın, bazan mıır da sunulabilir; kahve fincanlarına nohudun miktarı çok yahut aı da girablllr; lâkin bu kadarcık inhiraflar tablonun umumi tesiri üzerinde bir değişiklik husule getirmez.
Gelelim: Lahavle!..
Bu da ne böyle? Buranın halkı bambaşka bir şeyler içmekte... Se-ğlrtgen garson:
— Asma altına...... Zos! - diyor...
Koşup küçük şişeler getiriyor. Tapalarını açıyor, sonra müşterilerden üçüne, ikisine esmer renkli bir şişeyi, milli mücadele zamanında İçki yasağı varken rakı şişesini usulla verir gibi esrarengiz şekilde kamanço ediyor Müşteriler, bu şişeden, kendi bardaklarına... Ve bardaklarda pırıl pırıl köpüklü bir mayi beliriyor Kaldırıyorlar, tokuşturuyorlar...
— Çın çın, şerefe!
Öyle bir zevkle İçiyor ve dudakla rını yalıyorlar ki... Bu ne böyle?... Tıpası poflatdan şişeler, hep buzlu buzlu... İştahım kabardı. Bahusus,İden sizin gibi bir beyle, topaç gibi uzak bir yolculuktan gelmiş, susuz- başka bir bay. bir de sülün gibi bir j duın. bayan İndi. I—____________ ___—
Avrupa lokantalarında yemek isim-j'.. —1-----1----------L_ L
lerlni beceremeyen acemi bir seyyah girdiler, sizin şu oturduğunuz odası ile, garsona, parmağımla koni-'ya oturdular, şu masaları işaret ettim:
— Bana da bunlardan... - dedim.
Ve hayret!...
ayın nesneyi içtiklerini o sırada far- kepenkli bakkaldan bir şişe konyak I kediverdim. Demek, buranın mahal- getirttiler. O zamanki garson bu se-, II bir hususiyeti?... I gir ten değildi Bir gözü kör, çopur]
Garson: bir hantal oğlandı. Sonra, buzlu ga-
— Yolcu beğe zos... - diye haykır- zoz getirttiler; konyakla karıştırıp
dı: sonra koşup »zos», ne İse ondan dikdiier. Ve yine kahkahalar içinde bana da bir şişe getirdi. Tıpayı bırt- otomobillerine bindiler. J~
lallı; elime de etiketi çıkarılmış, vam... Demek kİ, «zos» mantarı açılmış bir küçük şişeyi es- hâdise üzerine...??
rarenglz şekilde sıkıştırdı. j — Moda oldu, beyim! - diye sözü-
— Bize müskirat müsaadesi veril- mü tamamladı - Peki amma, zatın
mlyor da beyimi bunu nereden bil iyon?
Edince kandı lebin lıftlırı meraka hutur
Diyarı Mısra değil kandıharedek glderla
yü-
de-
bey
mırılda-kendlnl da öyle Nazenin bazan thla-
Demiş .. Evet, nailinin dediği gibi, hakikaten — gözün bir hâtırası, kulağın bir hâtırası olduğu gibi, bazan da — dilin bir hâtırası oluyor: ve öbürlerinden baskın çıkıyor. Bu içtiğim de öyle. Ben bunu bileceğimi Tatmışını. Amına nerede olabilir? Mayi gövdemde kabarıyor, beynimin bir noktasını tahrik ederek ille hâtıramı uyandırmak İstiyor. Ve hâtıram, ha uyandı, ha uyanacak
Rüzgâr glb! yanımdan geçen garsona sordum:
— Nedir bu «zos»?
— Gazoz, beyim!
Derhal uzaklaştığı için esmer şlşa-dekitıl sormağa İmkâıı bulamadım; cebimden usulla çıkarıp kimseye çaktırmakSLZin kokladım, Konyak! Diğer ismiyle kanyak...
Ansızın, kulağımın dibinde bir mırıltı duyup başımı çevLrdlm. baktım.1 Hacivat sakalı ile. Nesreddin Hoca gözlerile. çelebi varl yumuşak sesiyle yerlilerden biri...
Bana doğru eğilmiş anlatıyor:
— Çok kimse merak eder, siz da etmiş olacaksınız, paşam yabancısınız. halinizden anlaşılıyor. Moda, gözüm, bu... moda!... Ne de çabuk yayılır bu moda dedikleri... Bir gün, efendim, buradan bir otomobil geçti. Üç dakika mı desem, beş dakika mı desem, hilâl olmasın amma o kadar kısa bir müddet durdular. îçin-,
ilk insanlar
Pek az konuşurlarmış!
Londra 11 (Naten) — Dünyanın en meşhur PaleontoloJLstlerlnden blıl ö-lan Transval Mıueum müdürü Dr. Robert Broom New-York Times gazetesinde yazdığı bir makalede »öyle demektedir:
«İnsanın menşeini bulmak İçin a-sırlardan bçrl yapılmakta olan çalışmalar sonuna gelmiştir denilebilir. Güney Afrlkada bulunan bazı fosiller bu meseleyi aydınlatmaktadır. Bu fosillerin gösterdiği gibi ilk İnsanlar Güney Afrlkada yaşamıştır. Bu hu-*“ i susta İlk keşif 1924 senesinde yapıl-“• mıştı. O vakitten beri yapılan ayrı ayrı sekiz keşif bu husustaki görüşleri tamamlamıştır. Bundan kısa bir müddet evvel yapılan son keşifte ortaya çıkarılan çene bundan bir veya lkl milyon sene evveline aittir. Bu çene açık bir şeklide şunu gösteriyor ki İlk İnsan bir insan - maymun veya bLr maymun - insan idi. Bu çenenin önü düzdür ve maymunîarınklnl andırmam aktadır. Hattâ bu çenede İnsan çenesinin kaba bir şekli de görülmektedir.
Burada şu tez ileri sürülmektedir; y. bir de sülün gibi bir. insanın çenesi zamanla ve konuşa ko-Kahkahalar ataraktan, n«9a tekâmül etmiştir. Demek oluyor Avrupa lokantalarında yemek İslın- ] ve hepimizi trkilterekten bu kahveye ki bu İlk insan pek az konuşmuşdu.
masa-
Elimle sus işareti yaptım:
— Arkasını ben anlatayım. Karşı kahvede de dlm - Şimdi kapalı olan şu
- detanta
olduğunu da kabul ediyorum.»
Sadeddin GÖKÇEPINAK
Resim sergisi
«Onlar gurubu üçüncü resim sergisi. bu ayın 18 sında Sanat Sevenler Cemiyetinin Ses Opereti Pasajındaki sergi salonunda açılacak, ay sonuna kadar açık kalacaktır.
Kömür tevzii
tştanbulda la nisan tarihinde sona eren 1948 - 49 yılı kömürü tevziatından sonra yeni yıl tevziatının bir an önce başlamasına çalışılmaktadır. Bu münasebetle İstanbul Kömür Satış ve Tevzi miiessesesl müdürü Ra sim Ak-yaşar İlgililerle görüşmek üzere Anka-raya gitmiştir.
GI. Sadık Aldoğan
General Sadık Aldoğan’ın Millet Partisinden ayrılacağına dair bazı haberler çıkmıştı. Partinin Genel Başkanı Hikmet Bâyur bunıın doğru olmadığını kat.i bir surette bıldlriyoı.
RADYO
Bunun için da insan menşei meselesinin halledilmiş olduğu söylenebilir. Bu adam da ayakta duruyordu. Şlm-di yen! araştırmaların netede yapıl-ması gerektiğini ve bu araştırmalardan neler beklediğimizi biliyoruz.»
Yola de-modası, bu
İPEKLER İÇİNDE
AŞK ve MACERA ROMANI
Yazan : Craig Riıce Tercüme eden : Vi-Nû
, Tefrika No.
Hriene, haykırdı:
— Ne diyorsun, Malone? Kaybetmemeli kazüıoyu...
— Canım, orasını biliyorum. Ben, cücenin kaatillnl keşfedeceğim. Dokuz saate varmadan behemhal keş-fetıneliyim, edeceğim de AnnetLe GinniB ne halde?
Daha da soracak bir çok sualleri vardı.
— Annette OÜnnls, kulus arkasında giyiniyor. Hâlâ sarsıntısı devanı ediyor ama zannederim, uğradığı bu netameli işlerin altından sıyrılmanın yolunu bulacaktır. (H61âne, sigarasının dumanını savurdu.» Peki ama, Jakt-, nerede? Çok merak ediyorum.
Malone:
— Tsss! — dedi. — Temsil başlıyor.
K.’ndl kendine teminat vermişti Kapıyı kontrol etm iyece ktü. Fakat n-. ı' hıe hâkim olamayıp bir kere daha baktı. Ruth Raarlson, çok gecik-
mez, gelir.
Bir puro yaktı, iskemlesinin arkalığımı dayandı. Kazinoya göz gezdirdi. Eğer Jake. halkın tehacümünü birkaç gece daha bu coşkunlukta muhafaza edebilirse, bütün vartalardan yakayı sıyırır, selâmete ulaşır.
Bu akşam da salon kalabalık mı kalabalık. Malone, tanınmış bir çok simalara rasladı, Pen Reddlck, masalardan birinde yalnız oturuyor. Betty Royal’ln şaşaa saçtığı farkedl-llyor. Etrafında beş perestişkâr. Ned Royal, diğer bir masada oturmuş; yorgun halli, ufak tefek bir esmerle ciddi bir muhavereye girişmiş. Barın yanındaki kapıların açılıp kapanmasına, Malone, tekrar tekrar bakmaktan kendini alamadı. Amerikan barında omuzlarını kaldırmış ol uran iri yarı adam, belki de Lou Goldsıtıilh'tiı ama İyi seçemiyor Gözlerini öte yana çevirip loş bir masada Mas Hook‘U|
doğru. Velâkin. ben anamdan da doğru dürüst süt emmemişim kİ. Doğurduktan sonra hastalanmış, sütü kesilmiş, beni keçi sütüyle büyütmüşler. Görüyorsun ya. e-fendl abi, daha çocukken benim kısmetim kesilmiş. Ben diişmiye-yim de kim düşsün? Kaderimiz böyle İmiş.
— Nasıl düşüyorsun bakaLım?
— Orasını hiç sorma. Cenabı
Allah beni düşmek için yaratmış Yoksulluğa düşüyorum. yanlış yollara düşüyorum, mahkemelere düşüyorum. Buralara kaçıncı gelişim, biliyor musun? Bu sefer .. ... __________ _____ ______
tamam beş oldu. Mahkemeye dü- .durulmaz ya. İçeridekiler duvar-şünce yakayı kurtarsam, öyle ' düşmelere can kurban. Mahkemelerden sonra da kodese düşmek var. İşte buna can dayanmıyor. Hapishane gardiyanına döndüm. Gençliğim oralarda geçiyor. Yazık değil mi bana? ...
— Seni oralara sebepsiz yere Duvarda elime bir şeyler geçti,
götürmüyorlar ya. Elbet bir suç Bez midir, perde midir, fark ede-işlivorsun da hapishaneye atıyor- i medim. Bari şunları kucaklıya-lar. ' ' y
— Bu da ayrı bir mesele, bey guşayım, dedim. 'Karanlıkta eit-abi. Kaderimiz böyle imiş, dedim me ne geçti ise aldım, gene kapıya. Farkına varmadan yanlış yol-1 lara düşüyoruz. Bu dünyada parasız yaşanır mı? Meret para da kendi kendine gelip insanın cebine girmiyor ki. Oturduğu yerde tıkır tıkır para kazananlar da var amma bunun için evvelâ ta-|ba. ben hırsız filân değilim» dl-lih lâzım. Anasının sütünü bile' verek köpek meselesini anlattım emmeyen adamda talih olur mu?
— Genç adamsın. Vücudunun sağlam olduğa da besbelli.
Köpeğin şakası olur mu? Saldıracak geçmişi tenekeli. Yavaş ya-, vaş arka üstü yürüyerek geriye çekilmeğe başladım. Ben gerile-^* dikçe köpek de hırlıyarak üzerime doğru geliyor. Vay dinine varı "O eliğimin talihi vay! Köpeklerin karşısında bile susta durduruyor çfl benî. Yavaş vavaş geriliyerek bir (D kapının önüne geldim. Köpek deJr ayağımın ucuna kadar yaklaştı'-* Bağırsam, öflcelenecek, üzerime atlıyacak. Baktım ki kurtuluş yok, kapıya bir omuz verdim, çat diye açıldı. Hemen kendimi içeriye attım. Sabaha kadar orada
£
I
larsa hırsız diye yakama yapışacaklar. O zaman derdimi kime i anlatabilirim, Kapının aralığından bakıyorum, köpek dışarıda bekliyor. Girdiğim yerde belki bir [sopa bulurum diyerek karanlıkta etrafı yoklaştırmağa başladım.
yım da köpeğin üzerine atıp sa-
yı yavaşça açtım, baktım kİ köpek karşı duvarın dibine geçmiş. Elimdekileri köpeğin üzerine çatlamak için giderken kulağımın dibinde bir düdük vızladı, enseme biri yapıştı. «Aman bekçi ba-
ANKARA RADYOSU
Bu akşamki program
17 Çocuk saati. 18 M. S. yari ve Daor m!l-: zlgl (Pl.l. J8 İS MUtlk: (Pl,). 19 M. S. ayarı ve Haberler. 19.15 Geçmişte bugan, n.to Yurt irin sesler, 19.50 Şarkılar, tUrMler.
2o.i5 Bon-o garetesi. 30.M Seıbcı ıa«t. m.m Çalımlı bir tavırla kelepçeli iner sor. (Muhayyer faslı). 21.30 Melılap w- kollârmt klVjrip paZUİariril ŞİŞİf-kıları ve Sahilden sesler. 12 Konuşma. 22.15
Operalardan setitıe parçalar (Pl.l, 22 43 M-
S. ayan ve Halterler, 23
—■ , SATILIK KOTRA
İsmi: JAN - MARİE
Eni : 3.50 Derinliği
Makinesi : 80 Beygir
Çektiği su : 2.80
Altı Bakır kaplı çift
vekâlet altın kupâsını kazanmış bir KOTRA uygun Halle satılıktır.
İstinyede, Kalafatçı NURİ USTAYA müracaat.
Boyu : 14 METRE
: 2 METRE
GREY MARKA Marş otomatik
amma bekçi meram anlar mı? Yakaladığı pjibi beni karakola götürdü. Karakolda baktım ki evin duvarından elime geçen şeyler bir erkek paltosu ile iki kadın mantosu imiş. «(Sen hırsızsın, bunları çalmışsın» diye tutturdular. Karanlıkta paltoyu, mantoyu nasıl farkedeyim ben? Bir köpeğin yüzünden başıma gelenleri görüyorsun ya.
Mahkeme açıldı. Jandarma kelepçelerini çıkarırken gene me-lûl. mehzun yüzümüze baktı:
— Talihsizlik böyledir işte. KÖ-' peklerin bile maskarası olduk.
— Sayenizde elim ayağın tutar, bey birader. Arkadaşlardan hiç biri benim bileğimi bükemez. 'Fakat şu polisler. jandarmalar belimi büküyorlar.
. — Bir sürü fabrikalar var. öyle bir yerde çalışıp para kazan-’sana. Oturduğun yerde elbette para gelmez.
— Onu da denedim, efendi a-bi. Bir kac defa İşe girdim. Am-
dlrekll, İki kamaralı lüks Fransız yapısı Bas-
gördü. Alelusul acalpllklerlne devanı ederek sırtına bir lâcivert smokin geçirmiş. Biraz ötede, plst'e pek yakır. bir masada von Flanagan kurulmuş: oyunlara bir artist tenkldkârlığı ile bakıyor.
Balenin içinde, diğer kızlar arasın- ' da Annette Glnnis de var. Solukluğu hâlâ devam ediyor. Yeni alınmış bir kız, Mildred aoldsmlth yerine oynuyor. Böylece uvertür numarası nihayet bulmakta. Işıklar da değişti, Al Omega'nın orkestrası yen! bir melodiye başladı. Angela Doll’un sahneye çıkacağı anlaşılıyor.
Angela da biraz soluk. Fakat, temsilde bulunacağı İçin kendi kendine tesir ederek hareketlerine hâkim olmuş. Jake, burada bulunsa da görse, memnun olur.
Malone, giriş kapısına tekrar baktı: adam sen de vakit daha erken!
Bale heyeti, tekrar sahneye geldi. Cenup Amerika numarasına başladı.
Malone. uzun İpek çorapları tetkik ettikten sonra, nazarlarını derhal çeviriverdi. Demek kİ İhtiyat çorapları varmış ha? On bir dansöz! Sahne üzerlndeler... On ikinci yeni dansöz de aralarına katılmış. On bir çift ipek çorap ve on ikinci çift...
Kendi kendine dedi kİ:
«— Hayır, hâfizamda kurcaladığım nokta bu nokta değili Muammayı çözecek olan anahtar bu değil. Başka bir şey var.»
Helâne, nefes nefese haykırdı:
— Jakel
Maloııe, başını kaldırınca, masalarında kırmızı saçlı, İri yarı delikanlıyı gördü. Dostu, elbise bile değiştirmek imkânım bulamamış. Uykusuz geçirdiği bunca saatten sonra yüzünde derin hatlar görünüyor. Fakat gözleri ümitle parlıyor.
— Her İş nizama kondu. — dedi. — Göreceksiniz, bakın nasıl güzel olacak.
Helene. söze başladı:
— Peki, numara?
— Her şey. her şey nizamına girdi. Lftakal, ben öyle zannediyorum. (Karışık saçlarında parmaklarını gezdirdi.) Çok rica ederim, şimdi beni sual yağmuruna tutmayın, helâklm.
Helene‘e bir nazar attı.:
— Bu kadar az uyku uyumuşken bir kadının bu derece güzel olması lnıana zarardır — dedi.
Genç kadın muhabbetle cevap ver dL:
— Bir erkeğin, bir gece uyumamak yüzünden kıyafetinde seninki kadar bozukluk olması da İmana zarardır.1
(Tenkld eder bir nazarla kocasına bakıp ilâve etti:) Jake! Sen de harikuladesin ama. kıravatını düzelt bakayım.
Jake. söyleneni yaptı. Bir İçki ısmarladı. Salonu temaşa edercesine süzdü.
— Harikulade bir müessese,.. —de di.
Gözleri Max Hook'tan von Fla-gan‘a, ondan da Malone'a çevrildi.
Malone:
— İcabeden her şeyi yapaca-ğim! — vaadinde bulundu.
Lâkin bu vaadi nasıl tutabileceğini kestlremlyor. Keza. Ruth Rawlson’un da ne zaman geleceğini bilemiyor.
Bale heyeti, Cenubi Amerika numarasını bitirdikten sonra sahneden çekildi. Işıklar hafifçe karardı.
Jake, kadehini boşalttı. İleri doğru eğilip mırıldandı:
— Şimdi, bakın...
Orkestrada ses şada yok. Birdenbire piyanist, «Patinajcı adımları- havasını — pek de ustaca olmaksızın — çalmağa koyuldu.
Perde açıldı. Cücenin dev vücutlu muavini Jackson göründü. Sırtında, vücuduna pek de uymıyan bir frak vardı. Silindir şapkası da göze batacak derecede küçüktü.
Ce. Re.
Bir an. küçük" dans sahasında, korkmuş gibi durdu. Ne j-apacağını bilemiyor gibiydi.
Helöne:
— Jake! — dedi. Malone, susuyor.
Von Flanagan, avuçlarını patlatarak alkışladı.
Jackson, halka hitaben pürüzsü» bir lisanla:
— Size bazı enteresan numaralar göstereceğim. Eğlendlreblllrsem bahtiyar olurum. — dedi-
Pistten aşağı indi. Az daha, merdivenden tökezliyecektl, Cebinden bir deste iskambil çıkardL
Seyirciler, henüz ne hüküm vereceklerini bilemiyorlar.
Jackson, pistin kenarında oturan bir seyirci kestirdi.
— Sayın bay! Bu kartlardan blrlol seçmek iûtfunda bulunur musunuz? — dedi. — Arzu ettiğiniz her lıangl birini, sayın bay... Her hangi birini...
Göze, şu hakikat çarpıyordu kl. Jackson, kitaptan öğrendiği bu numarada falso etmemek üzere, bütün dikkatini sarfedlyordu. Buna rağmen, karıştırdığı deste, birdenbire elinden fırlayıp yere yayıldı. Yakalamak için (Arkası var)
14 Mayıs 1949
AKSAM
Satm* 7
/N ÇORAP
Makineleri
h İngiliz Harrtoon yuvarlak çorap makinelerinden büyük bir parti Ingll-tereden vapura yüklenmiş bulun-ı maktadır. Bu makinelerden edinmek \ isteyenlerin siparişleri, Türkiye Mü-
\ mcssülifeince şimdiden kabul olun- I maktadır. Müracaat:
/ M. İHSAN SITKI
Sirkeci, Kayseri Han No. 4
Telefon: 25712.
Biblo - Toblo * Tablo - Biblo
Açık arttırma ite
Gayet Sevimli Bir Eşya Satışı
15 Mayıs 1949 pazar günü saat 10 da Bey oğlunda İstiklâl caddesi SES Tiyatrosu ittisalinde 146 numaralı LUVR Apartımanın 3 No. lı dairesinde mevcut ve Madam Marguerilte Budina’ya ait kıymetli, zevkli ve sevimli eşya,’ Biblo, Tablo, halı ve saire açık arttırma İle satılacaktır. Hakiki İngiliz mamulatı masif mavundan mamul ve oymalı çerçeveli aynası ile gayet zengin 1 büfe, yine Londranın meşhur Mapples et Cie fabrikasının mamulatı tekmil gül ağacından İngiliz fileleri ile müzeyyen BERJER şeklinde 1 kanape, 2 koltuk, 1 markiz, 2 diğer koltuk. 4 sandalya, 1 kolon ve fevkalâde güzellikte bir vitrinden mürekkep Ingiliz Salon takımı, Fransız mamulatı otomatik bir yemek makası ve 6 sandalye lstorlu nadide bir kadın yazıhanesi, salon için vıtrinll gayet güzel bir çay arabası. İç İçe giren gayet zarif ve oymalı 5 masadan mürekkep mükemmel bir Gigogne masa, 2 adet yep yeni Amerikan koltuklar. Meşhur ressamların imzalan hav! yagllı ve sulu boya tablolar, Kapo di monte bir heykel, muhtelif biblolar ve kristaller. mükemmel bir şampanya Bolu, ayaklı renk renk kristal şarap kadehleri, meşhur AEG markalı elektrikli hah süpürgesi iVampyre) Vienna mamulatı sedefli bir salon masası ve Paris malı bronzlu emsalsiz bir Bahii, sedefli Tabureler Portukez. KPM, Japon, Fransız. Rus. Bln-blan ve sair davar tabaklan, aynalı ve aynasız dolaplar, Portmanto, etajerler, sedefli bir tavla, tül ve Kadife perdeler. FantazI sandalsalar, ve sah hayli Ev eşyaları. Horasan., Goıdez, Ferhan. Sparıa ve sair güzel halılar. Fa-la tafsilât almak İçin A. Bablkyan'a ■nürecaat. Telefon : 41221
Iskr.tul Esnaf ve Küçük Sanatkârlar istihlâk Kooperatifinden:
Kooperatifimize ald 3299 numaralı ŞEVROLE marka 946 model kamyon yedek ve diğer tefcrrûatile beraber 18/5/040 çarşamba günü saat 17 de Türbe, BabIâli caddesi 10 numara. Kooperatif merkezinde satılacaktır Kamyonu görmek arzu ederi İstekliler Aksaray, Horhor caddesi GÜZEL Garaj’ria görebilirler.
BULUNMUŞ SAAT
IÛcyoğlunda İstiklal caddesinde bir kadın kol saat! bulunmuştur. Beyoğlu Yerli Mallar Müdür muavini Cevat Slrmcn’e müracaat.
Ack eksiltme ilânı
Istanb l Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — Yaiuıarfa O.raoucul binası unarımı açık eksiltmeye çıkarılmıştır. Ke ir bedeli (4999-Hra (98» kuruştur. Eksiltme 27/5/949 tarihinde cuma günü saat 15 di* İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tara Tından yapılacaktır.
2 Bu işe alt evrak şunlardır! Mukavele, eksiltme, bayındırlık İşleri genel, hususi ve fenni şartnameleri proje, keşif hülâsasiyie buna müteferrl evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye Lstlrak etmek için taliplerin «375> liralık muvakkat te-
minat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve (949.. yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden lalll günleri hariç (3» gün evvel vilâyet makamına mürcaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul elliğine dair lmzalama-şi şarttır. (6033)
İstanbul Sular idaresinden:
idaremiz lhtlyaçı İçin muhtelif eb'adda demir ve çelik satın alınacaktır. Şartnamesi satmalına servisinden alınabilir.
isteJcliitrin teklif bedellerinin % 7,5 gu nlsbellnde tem in atla rll e birlikte kapalı mektuplarını 10.5.949 pazartesi günü saat 11 e kadar Bcyoghmda İdare merkezinde muamelât 'lakesine vermeleri. (8036)
Sayon Dektor va Ecsaeıllaır® :
MARUF FRANSIZ Fabrikalarınla
İsimleri aşağıda yazılı müstahzarlarının yeniden piyasaya arzcdikliğini sayçı ile bildiririz.
EVATMİNE Amp. — CARRİON
RETROPİTUİNE Amp. L- ÇARK İ ON
L1P1ODOL F Amp. GUEKBET
LİPİODOL Ca usule s — CUERBET
SYNCORTYL Amp. 5 mgr. ROIJSSEL
SYNCORTYL Amp. 10 mer. ROUSSEL
HEMOSTYL Amp. ROUSSEL
HEMOSTYL S i rop ROUSSEL
HEPAMOXYL Ampoules — ROUSSEL
HEPAMOXYL Sirop — ROUSSEL
Benzogynoestry) Anıp. 1 mgr. — ROUSSEL
Benzogynoestryl Amp. 5 mxr. — ROUSSEL
LUTOGYL Amp, 2 mecr. — ROUSSEL
LUTOGYL Amp, 5 mgr. — ROUSSEL
LUTOGYL Amp. 10 mfit. — ROUSSEL
LUTOGYL Compr. 5 mgr. ROUSSEL
LUTOGYL Corapr. 10 mgr. — ROUSSEL
MÜESSESESf
FICHET: **
mBn SONU OLMAYAN BİR KASA...
Fichet çelik kasaları, yer yüzünde o kadar büyük bir şöhrete sahiptir ki bir çok yobancı dilde, Fichet kelimesi, hasa manasına kullanılmakladır.
En usta kasa hırsızına, en müthiş yangına, hafta en şiddetli bombardımana bile Fichet asla boyun eğmez.... Bu son cihan harbi esnasında Fİchet'nin fevkalâde mukavemetine dair yüzlerce mühim vesikayı derleyen bir broşür sayın müfterilerimizin emrine amadedir.
FİCHET
KASALARI
TEVZİAT ve 5ATI$ YERİ : KOÇ TİCARET T. A. Ş.
I Bura Levanmı Şubeli )
Golalc, Rüılım Cadden. Kotluca Han, Kol 2 — Telefon 493 3 7
| DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI |
Devlet Demiryolları Haydarpaşa I. ci
İşletme Müdürlüsünden:
İşletmemizin Avrupa haltı kesiminde yolcu v® banliyö trenlerinin tarifeleri 15.5.040 tarihinden İtibaren degişLlrllccektlr. Lüzumlu malûmat istasyonlardan alınabilir. Sayuı halka ilân olunur. 1641ü)
*
Devlet Demiryolları Hajadarpaşa I. isletme Müdürlüğünden.*
Tuzla İçmelerine 15 5.1949 tarihinden İtibaren tren İşlemeye başlayacaktır. Fazla malumat istasyonlardan alınabilir. Keyfiyet sayın halka İlân olunur . (6350i
Millî Eğitim Bakan’ığından:
î _ Bezi Bakanlıkça verlJmrk şartile 4050 lira muhammen bedelli
2700 adet (renk gömleği vc 3CüU lira muhammen bedelli 6000 laktın Don gömlek dikimi açık eksiltmeyle ihale edilecektir.
2 _ Frenk gömleklerinin Iha'esi. 30 mayıs B49 tarihine raslayan pazartesi günü saat 15.30 da don g$mle*in İhalesi aynı tarihtr saat 16 da Büyük Evkaf apartımanı 4 üncü katta Ticaret öğretim Müdürlüğü odasında toplanacak arttırma eksiltme ve ihale komisyonunca yapılacaktır.
3 -- Eksiltmeye girebilmek için:
a' Frenk gömlekleri İçin 3.C4 Hra ve dûn gömlekler İçin 270 liralık ge-| çlcl inanca makbuzunu, .
b) Ticaret vç Sanayi veya Esna! Odasından 1949 yılı İçinde ferz! olduklarına dair belgenin bulunması. ı6526)
rMMMMa İnciliz malı bakirli
SOMYA YAYI
Toplası IS* 1 * * * 5*, perakende 200
Refik Isfendiyar Gil L t d.
Jito.ccl Kayseri lıiın No. 30
ZAYİ — İstanbul Tıp Fakültesinden ııldıftını şebekeyi kaybet! İm. Hii-|;ümsiulii£ünü İlân etlerim.
No. GIGS Ha.vim Al bağlı
ZAYİ — İstanbul Tıp Fakültesinden aldığım şebekeyi kaybettim. Hükümsüzlüğünü ilân ederim.
No. 6170 Eyüp Aına t o
İstanbul İkinci İcra Memurlu İhından: »49/172
Bir borçtan dolayı haciz edilip bu kerre satılmasına karar verilen İki a* det Nlkelaııj banyosu 25/5Z949 tarlhl-
i ne raslayan Çarşamba günü saat 16 da birinci açık attırma suret İle satl-
I bıçaktır. Mahcuz banyolar birinci açık artırmada muhammen kıymetini but maaşa ikinci açık artırması 1-6-94) tarihine müsadif Çarşamba günü aynı saatte İcra edileceğinden alıcıların gösterilen gün ve saatte satış mahalli olan Galnta Büyük Millet han 40 numarada hazır bulunacak memurumu-1 ■za müracaatları üân olunur. 3735 ı
Şişli bucağı nüfus memurluğundan:
şişil Pangaltı mahallesi 103 haııe' öl/46 da kayıtlı Nlkıdl oğlu PeLro Te-mutekleus'un adınca İstanbul Asliye
5 inci hukuk yargıçlığının 15 4 949 tarih ve 949 292 esas ve 949/267 sayılı kararlle tPETERi olarak tebdil edildiğinden Kanunu Medeninin 26 ncı maddesine göre Hân olunur
Şişil nüfus memurluğu.
HOLLANDA KRALİYETİ HAVAYOLLARI
HUSUSÎ HAFTA SONU SEFERLERİ
İTALYA
Istanbuldon kalkış Cumartesi 14.00
Komaya varış Cumartesi 16.00
Hafta sonunda seyahat ederek
ZAMANDAN KAZANINIZ I
Fazla tafsilât için
bütün seyahat acentelerine
veyû umumi acente ı
TURHOL TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
İstiklâl caddeıi. Atlas lınomaıı pasajında No. 709-4
t.ı0rot . İRANSA ER* . İSTANBUL Tat.: 40 7 44
İst. Lv. Amirlimi İlânları
Ankara Lv. Â. Sa. AL Ko. dan:
Aşağıda cins vc mlkdan yazılı 4 kalem sebze kapalı zarfla satın alınacaklar Eksiltmesi 17 Mayıs 949 günü ihale saatleri hizalarımla yazılıdır. Taliplerin kanuni vesikaiarlle teklif mektuplarını liıaie saatinden bir saat evveline kadar komisyona termeleri.
MIkdarı Tutarı Teminat İhale
Cinsi Ton Ura Lira saati
Sakızkabafiı 282 TO3«) (775 10,30
Ispanak 150 37.500 2813 10.45
Bakla 70 .21,000 1675 1)
Sakızkabafiı 100 25,000 1875 11.15
■ 1120 -
★
1 — Kotpiisyonda mevcut evsaf ve şartnamesi dahilinde
Created by free version of 2PDF
vanizll oluklu saç kapalı zarfla «atın alınacaktır. Tutan tunsa tin* mup geçici teminatı 4671 lira 60 kuruştur
2 — Eksiltmesi 20 mayıs 949 günü saat 16 da Harölyede tst Lv a «I satın alma komisyonunda yapılacaktı-. Şartlnşmalsr lıer gün kumu yanda görülür. İsteklilerin eksiltme sualinden bir saat evveline kınat leKbf mektuplarım komisyon başk. na vermiş bulunmaları ılöfll M>T7>
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara Şehir dahili yollarda yapılacak makadam. şme. ssTıtlt ce bitümlü katran kaplama İşleri 15 gün süre vc kapalı zarf usulü ile
meye konulmuştur.
2 _ Muhammen keşif bedeli {549112) lira (651 kuruştur.
3 — Teminatı (25715! lira (71) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Keşif cetveli idari ve fenni şartname vesair evrak her gün Felrdlye Tutanak ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir,
6 — İhalesi 25/5/949 çarşamba günü saat 18 da Belediyede toplanan encümende yapılacaktır.
7 - Bu işe girmek Iştlyenlerin Ticaret Odasına kayıtlı bulun maltın V. Mühendis, mühendis veya bu gibi bir fen adamı İle teşriki mesul ■ '■.'.ini toput eylemesi ve ( 150» bin liralık asfalt kaplama ve 1200ı bin liralık yol İşlerini yapmış olduğuna dair vesika ibraz ve asfalt makinesi vc püskürtme makinesi bulunduğunu ispat ederek İhaleden ı mili günü harici üç gün evvel Fen Müdürlüğüne müracaatla yeterlik belgesi alarak teklif mektubuna eklenmesi lâzımdır.
S — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 tnri maddesi sarahat» veçhile hazırlı ya cnkları teklif mektuplarını belli günde saat 15 e kadar ma'; Dua karşılığında encümen başkanlığına vermeleri ve İhalede hazır bulunmaları lâzımdır_________________________________ 6823
Bina Satışı
Türle Hava Kurumu Genel Merkezin den:
1 — İstanbul Biiyük postahanc caddesinde 47 numaralı eski piyango binası görülen lüzum üzerine açık arıtırına ile sa'tışıı çıkarılmıştır »Kaloriler ve sabit dolaplar dahili*
2 - Binanın muhammen bedeli «400,000», muvakkat teminatı JO.uoo» liradır.
3 - İhale 16 Mayıs 949 tarihine rnslıyan pazartesi, günü saat «45» do Kurumun İstanbul şubelinde aynı blııada yapılacaktır.
4 - İstekliler şartnameyi kurum genel merkezinden ve İstanbul şubemizden alabilirler.
5 - Türk Hava Kurumu Lhaieylyapıp yapmamakta veya dilediğine
vermekte serbesttir. «6087 i
Zonguldak Valiliğinden
1 — Köylerde D D T Tatbikatı İçin 300 adet Pülverlzatör 12 5 '949 tarihinden İtibaren 15 gün müddetle açık eksiltmeye çıkarılnuflır.
Eksiltme 27/5 949 Cuma gönü saat 11 de Zonguldak t! Daimi encümeninde yapılacaktır.
2 - Pülverlzatörlec İçin Marka mevzuubahis olmayıp *u şartlar aranmaktadır!
a — Hazne 18 litrelik olup Cm 2 ye 5 Atmosfer basınca mütehammil bulunacak,
b — Pompası madnn1 subaplı ve kapak tertibatı muhkem olacak, c — Hortumu 120 Cm. Chrader Walflı bezli lâstikten olup Atomlze edici memeli ve yedeği İle beraber olacaktır.
3 — Beher PiilverJzatörün muhammen bedeli 52 liradır. Tutar üzerinden "o 7,5 hesabiyle geçici teminât alnır. (1170» liradır.
I - Fiılverizntörler Zonguldakta Safilik müdürlüğünde teslim. edilecektir.
5 — Buna alt şartname Zonguldak ve İstanbul Sağlık müdürlüklerinde mevcuttur. Görmek IsUyenlerln buralara müracaat etmeleri lâzımdır.
6 — İsteklileri il belirli giin ve saatte geçici teminat, müsblt evrakları
ve aynı zamanda teklif edilen Pülvcrizatörün bir nünıuncslle berat ı Zonguldak II Dalını komslyununa müracaatları, ı(iL72i
Sahile 8
AKSAM
14 Mayıs 1949
»Satllık villâ»
Yeşilköyde İki asfalt cadde üzerinde mutena bir yerde elektrik, banyo ve- bahçesi bulunan ve medhallerl ayrı iki aparlı-nıandan mürekkep bir vlllA satılıktır.
Taliplerin Sabundu Han cad-.1 -sinde Başar Han 31 Nu. ya saat 15 . 17 arasında müracaatları.
SATILIK KOTSA
İH beygir kuvvetinde' Cray marka marş otomatik mblörllı, Mar-koııi yelkenli, İki yatak, tuvalet buz dolabı, ayrıca iki gemle! yalattı bulunan 9 metre boyunda tam teçhizat ve bütün konforu huvl bir kotra yeni boyanmış vaziyette ehven fiyatla satılık-
M racaat: Ömer Abid Han Kal m !. No. 22 Telefon: 426Ö3 ■■
İstanbul 1 kinci İcra memurluğunda. ı. 948 1857
Mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilen maroken kaplı bir kanape ve 2 Koltuk bir tane üzeri kristal camii vı.-ıhane ve yazıhane koltuğu, bir maroken kaplı eski model arkalı kolluk ve stdrlu dosya dolabı Sirkeci Ralli han 3 No. lı yazıhanede 28/5,949 perşembe günü saat 14 den 15 e kadar ve Nişantaşuıda vali konağı cad-desiude İpek Filim, stüdyosunda bulunan muşamba imalâthanesinde TRANSMİSYON tesisatı melançor kasnak ve avare 2 adet çuha kaplı buyul? masa vantilatörrve filim kurulma dolabı ve saire aynı gün saat 18 dan 17 ye kadar birinci açık arttırma suretlle satılacaktır. O gün muhammen kıymetin yüzde 75 İni bulmadı? ı takdirde ikinci açık arttırması 31 5 949 salı günü aynı yer ve ay-ıiı sul’lerde yapılarak en çok arttırana ihale edilecektir, isteklilerin belli gün ve saa'lerde mahallinde bulunacak memura müracaatları ilân olunur.
KAYIP KÖPEK ARANIYOR
Sun göğsü hatif beyazlı, kısa tüylü av köpeği talimhane civarında kaybolmuştur. Bulan memnun edilecektir. 22883 numaraya telefon edil-îr.esi.
TAKMA MOTÖRLERİN EN ZENGİN
En küçük tenezzüh sandalından boşlayıp en ağır mavunalara uygun modeller mevcuttur. —
Sportwın
Sportvvın
Zephyr
Lıgtıtfour
Speedıtwın Speedıfour
Ltgh tfour
ÇEŞİDİNİ TAKDİM EDER
Normal ve uzun şaftlı»
3.3 beydir kuvvetinde 2 silindirlidiı
Speedtföur
Amerikanın Eıı Meşhur Taknıa Molör Fabrikasının Mamulatıdır.
Created by free version of 2PDF
YENİ YAYIlMB
.ŞADIRVAN
7 nel «aynı bugün çıktı
Bfîıçet Kemal Cağlar tarıfnıdan. hır lıallı cnin., -.ünleri çıkarılan ŞADIRVAN haltaiılc lueemuaSİlun T net sayını buKÜn çıkmıştır.' Oku-.-■■■.■ularımız.-. tavsiye ederiı.
lotanbulda Perakende Satış Yeri: QDE0
Mağazası Sirkeci Hamidiye Cailesi No. 16
Oyun Kâğıdı Bayiliği
YAPMAK İSTİYENLERE
Yurdumuzun herhangi bir köşesinde oyun kâğıdı bayiliği yapmak ısriyenler diledikleri oyun kâğıdını Istanbulda Kızılay Satış Deposuna sıpa 1 iş edebilirler.
Fiatleri vc salıkları öğrenmek için .-
i-danbulda Kızılay Salış Deposuna, Aıılcurada Kızılay Genel Merkezine. başka şehir ve kasabalarda Kızılay şubelerine müracaat edilmesi ffl rica olunur,
SULFADERME
YARA MERHEMİ
»ARA, YANIK, ÇATLAK ve ÇIBANA KARSI
ACIR ÎŞÎTENLERE MÜJDE :
Dünyanın en iyi işitme âleti olan
SONOTONE
Kulak Makineleri gelmiştir.
qrkV/ATHMC fısıltıları alır, uzaklan gelen zayıf
jUInL/ 1 (JINe. sesleri kulağınıza getirir.
PARAZİT YAPMAZ
çok gürültülü bir yerde lüzumsuz gürültüleri yok ederek rahatça işitmenizi temin eder.
Pil ve yedek akşamı mevcuttur.
Türkiye Mümessilliği :
KOMİLİ OĞULLARI NECMİ KOMİLİ ve ORTAKLARI
İtlanbul - Pahçekapı ; Telgraf: Komili - İstanbul
Kutlu Han 5/7 Telefon: 20798
SONOTONE
. AKTAŞ T A $
inşaat yaptırmak istiyenlere:
Eve zevk verdirecek muhakkak plânıdır. Her zevke uygun plânı ancak Teknik Evler inşaatında bulacaksınız. Galata Yolcu Salonu karşısında Mumhane Cad. Mumcu ha, 54No. da kat 3.
I
1!
r TUZLA İÇMELERİ -1
I 15.5.949 pazar sabahından itibaren Otel. Lokanta vc tam teş- R
9 kilâtiyje mevsim hususi trenlerde işliverek ziyaretçilerine R açılacaktır. •■■■■■■■■■«■■■■
ÇOCUKLARINIZIN SIUUATI YUVANIZIN SAADETİDİR
A R I
PİRİNÇ» HUBUBAT UNLARI YAVRULARINIZA NEŞE «
^SIUUAT SAĞLAR
Poşu K. 815
OTOBÜS ALINACAK
Üsküdar — Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları T. A. Şirketinden:
Bütün evsafı Belediye talimatına uygun olmak şartiyle 3 İlâ fl adet küçük otobüs alınacaktır. Alâkadarların idaremiz Levazım Müdürlüğünden alacakları formüle uygun olarak yazılı tekliflerini 31 mayıs akşamına kadar şiı',;eie göndermeleri ilân olunur_
Comments (0)