W j/p ' TIİTLER’İN YAKTIRDlCl KİTAP
Tacirler, ithalât ve ihracat £% 1%/g luııu“nfS^rt7Sı:%d^rû8UQk
birliklerinin lâğyini Ticaret Gölede" Val^ Bİ^'y-I
Bakanından istediler Iğy Kontes hermynîa zur mühlenib eşsiz
şaheseri, YENİ ÇIKTI.
, _______________________________ ARTİST YAYINEVİ
Sene 27 — No. 9605 — Flati her yerde 10 kuruştur. CUMARTESİ 14 Temmuz 1945 Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
■X
münasebetleri dolayısile
Milletler
anayasası
Türkiye - Sovyet Rusya müna-lebetleri hakkında iki türlü dürünce ortaya atılıyor, iki çeşit öğüt ileri sürülüyor. Bunlardan biri eskidir, daha doğrusu son yıllarındır, harb içinde doğmuştur. Ötekisi, büsbütün yenidir, son iki haftalık hâdise ve yayınlarla İlgilidir,
İlk düşünce şudur; Türkiye, . büyük komşusu Sovyet Rusya ile iyi geçinmeli, dost hattâ mütte.r fik olmalıdır. Böyle bir siyasete : hiç engel yoktur, bu dostluk . mümkündür. Bunun için Sovyet ; Rusya komşumuzun gönlünü a- ■ lıp ona el uzatmamız, güven vermemiz yeter.
Bu şekilde yazılar harbin son yıllarında yazılmıya başlanmıştır, bu çeşit İyimserlere hâlâ Taslanıyor
Türkiye - Sovyet Rusya dost ■ luk siyaseti bahsinde ortaya çıkanlara bakılırsa insan sanacak ki bu memlekette Sovyet Rusyaya dostluk siyaseti yeni bir şeydir ve Türkiye hükümeti eskiden beri buna aykırı bir yol tutmuş, bu memleketi idare edenler yirmi yıldır buna zıt bir siyaset gütmüşlerdir de şimdi bu yolun yanlış olduğunu bilen ve anlıyan çok akıllı politikacılar, bir istisna o-larak, Sovyet dostluğunu ileri sürüyorlar,
Lenin Rusyasına karşı millî mücadeleden beri Kemalist Tür-kiyenin güttüğü siyaset meydandadır. Buna bir dostluk siyaseti demek bile az gelir, Türkiye Cumhuriyetinin bütün dış siyasetinin temeli, tâ başından bugüne kadar, Sovyet Rusya dostluğuna dayanmıştır. Cumhuriyet hükümetinin yirmi .yıldır yaptığı her türlü an'aşmalar bu temel siyasetin vesikaları olduğu gibi, yirmi yıllık binbir imtihan bu siyasetin — bizim tarafımızdan — samimiliğini ispat etmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin dostluklarında, ittifaklarında, hareketlerinde bu dostluğa aykırı hiç bir şey gösterilemez. Bu dostluğun en çetin denemesi, biten harbin başında Türkiye, İngiltere ile Fran-sanın müttefiki ve Rusya ise Al-manyanın yardımcısı olduğu galip zamanlarda yapılmıştı.
Türklyenin yirmi yıllık ve arasız, her tecrübeden sağlam çıkmış dostluk siyasetinin verimsiz veya kısır kaldığım gören bir İki politikacımız, herşeyi unutarak gûya bizim tarafımızdan bu yolda hiç bir adım atılmamış gibi, yeni bir siyaset tavsiye ed-r tavrım takınarak Sovyet dostluğu kahramanı geçinmek istiyorlar. Türkiye daha ne yapabilirdi?
Bunlara sorulacak tek sual şudur: Müstakil ve haysiyetli bir devlet kalarak mı dostluk, yok-sa her ne pahasına olursa olsun dostluk mu? İngiltere, Amerika, Fransanın münasebetleri gibi mi bir anlaşma, Bulgar, Rumen, Çekoslovak çeşidinden bir ittifak m»?
Eğer, Türkiyenin Sovyet Rusya İle dostluk ve ittifak yapmaktan hiç bir an çekinmemiş, bu uğurda çok çalışmış olduğunu unutur görünerek, son hâdiselere göz yumarak Sovyet Rusya komşumuzun bize her çeşit el u-satışını, kaçınlmıyacak bir dostluk fırsatı sayanlar varsa bunların adı vatansever değil, Türk vatandaşı da değildir, başka şeydir. Velev ki Türkiyeyı Sovyet Rusyaya şirin gösterecek sihirli bir ('metamorfoz» aleti keşfetmiş olsunlar.
iki yıl önce «Rusya ile İttifak etmeliyiz diyenlere karşı yazdığımız gibi, dostluk ve İttifak bir taraflı dilekle olmaz, bunu karşı tarafın da istemesi İlk şarttır. Nihayet bir milletin dostluk ve ittifaklara verdiği değerin bir haddi vardır: Yaşamak, hür, müstakil ve şerefli yaşamak da şarttır.
Dostlukların ve İttifakların gayesi de bu değil midir?
Kısaca, Türklyenin yirmi yıl-
Amerika ayanı dış encümeni yasayı ittifakla tasdik etti
lık siyaseti Sovyet dostluğuna dayanmıştır, buna aykırı hiç bir harekette bulunmadık ve dostluğu bozan da biz değiliz, bu dostluğu en ileri şekilde perçinlemeğe daima hazırız. Bu böyle olunca, Sovyet dostluğunu memlekete yeni bir mal gibi getirmek kudretini kendilerinde görenlerden çok şüphe ederiz,
Sovyet Rusya İle münasebetlerimiz bakımından yanlış bulduğumuz İkinci öğüt, son haftalarda Rusyamn bazı dilekleri veya şartlan hakkında yabancı basında çıkan haberler dolayısile:
Necmeddin Sadak (Arkası sahife 2; sütun 5 te) _______________1 -
Washington Star’m makalesi
Londra 14 (R) — Vaşing-tondan bildirildiğine göre Amerika âyan encümeni dış işleri encümeni dün Birleşmiş Milletler anayasasını sıfıra karşı 20 reyle tasvibet-miştlr. 3 âyan âzası rey vermemiş ise bunlar, tasdik lâyihasının âyan meclisi heyeti umumiyesine sunulacağı 23 temmuza kadar fikirlerini bildirmek fırsatını bulacaktır.
_
Rus istekleri Balkan
larda ve Orta Doğu’da muvazeneyi yıkacak
Vaşlngton 13 (A.A.i — Washlngton Star gazetesi başmakalesinde diyor ki: Ankara İle Moskova arasındaki görüşmelerin kati mahiyeti açığa vurulmamış olmakla beraber, bilinenler, beynelmilel İşlerdeki ehemmiyetini tebarüz ettirmeğe kâfidir. Şu cihet oldukça açıktır ki, Moskova, bazı tâvizler hususunda Türkiye üzerinde siyasi kuvvetli bir baskı yapmaktadır ve bu tâvizler eğer kabul edilecek olursa, Tilrkiyeyi Sovyetlerln sahasına götürecektir. Bu hâdisenin mevzii olmaktan çok aşırı bir ehemmiyeti olacaktır. Bu hâdise Balkanlarda ve Orta Doğuda siyasi muvazeneyi bozacak ve bunu kurucu olmaktan ziyade yıkıcı bir istikamette yapacaktır. Modern Türklyenln lstlkrarcı vazifeleri ne kadar mübalâğa edilse azdır. İlk dünya inlıizammdan sonra, OsmanlI (Arkası sahife 2; sütun 3 te)
8. Haşan Saka
Dün öğle yemeğini B. Edenle b raber yedi
Londra 13 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor:
Türkiye Dış İşleri Bakanı B. Haşan Saka, dün sabah Londra'daki Yunan büyük elçisi ve öğleden sonra da Amerikan büyük elçisi ile görüşmüştür.
B. Haşan Saka ve refakatindeki zatlar, bugün öğle yemeğini Diş İşleri Bakanlığında M. Eden'ln davetlisi olarak yemişlerdir.
Truman, İtalyaya müsamahalı davranılması fikrinde
Almanyanın parçalanması meselesinde Birleşik Amerikanın görüşü
Londra 14 (A.A.) - Daily Teleg-raph gazetesinin Vaşlngton muhabirinin bildirdiğine göre, Almanyanın parçalanması meselesi karşısındaki Amerikan görüşü, memleketlerinin bölünmesi hususunda Almanlar tarafından bir İstek gösterilmesi halinde onların bu hususta cesaretlerinin, kırılmaması Icabettlği merkezindedir.
Muhabirin ilâve ettiğine göre, İtalya, Avusturya. Romanya, Bulgaristan ve Macaristan hudutları meselesinin İncelenmesi lâzımdır. İtalyan aslından olan Amerikalıların tesiri altında Başkan Truman, İtalyaya karşı müsamahalı bir barış fikrini müdafaa edecektir.
Hattâ İtalyaya Kuzey Afrlkadakl sömürgelerini vesayet altınca vermek İçin de bir tesir İcra edilmektedir. Bu sömürgeler arasında On İki ada bahis mevzuu değildir.
Bu adalar hakkmdakl Yunan İstekleri Amcrlkada kabul edilmektedir.
Dünya güvenlik teşkilâtı merkezinin nerede kurulacağı meselesine gelince, Daily Telegraph'ın muhabiri, bu merkezin küçük bir Müttefik memleket toprağında, faraza Bruxelles veya La Haye’de tesisinin istenildiğini ynzmaktadır. Merkezin Cenevre'de tesisi fikri de büyük bir muhalefetle karşılaşmamaktadır. Bu şehre Ruslar tarafından yapılan itirazların da za-yıflmış olduğunu zannettirecek sebepler vardır.
İtalya’da karışıklıkların sebebi sefalettir
Roma 14 (A.A.) — Rcuter ajansının
hususi muhabiri bildiriyor: Parrl hükümetinin karşısında bulunduğu güçlüklerin en Acilleri siyasi değil, iktls-dldlr. Mllâno vo Torlno’da çıkan son grevlerle Barl’nLn kuzeyinde Apulie'-de bazı kasabalarda yakında vukua gelmiş olan ayaklanmalara hükümetin düşmanları tarafından sebebiyet verilmiş değildir. Karışıklıkların sebebi, kuzeyde günden güne bozulan hayat şartları ve güneyde de köylerdeki sefalettir.
DİKKATLER:
Zavallı Çamlıca, zavallı Fenerbahçe!
Üsküdarlılar himmet ettiler; Sahillerini ağaçladılar. Beş on sene evvel bet bet toprak görünen kıyılar şimdi yeşilleşmiştir. Aynı miiddet zarfında Suadlye de güneşin altında cehennem olmak-tan çıkmış, zümrütleşmlştlr.
Fakat Fenerbahçe gibi, Çamlıca gibi İstanbulun en güzel noktalan, hâlâ bakımsız devirlerdeki kadar ağaçsız duruyor. Çam-lu-anin adı niçin Çamsızca değildir? Fenerbahçedekl asırlık ağaçların asrileri neden tutturu-' lamamıştır.
Potsdam konferansı üç hafta sürecek Yarın akşam gayri resmî görüşmelere başlanacak
B.Truman Brüksel’den, B. Churchill de Hendaye’-^ den tayyare ile Potsdam’a gideceklerdir. Üçler £ toplantısı sulh konferansı olarak sayılıyor
Londra 14 (R.) — Potsdam da toplanacak olan Üçler konferansının teferruatı hâlâ gizil tutulmakta İse d» Mareşal Stalln, B. Truman ve B. Churchill arasında gayri resmi görilş melerin pazar günü akşamı bağlıyacağı sanılmaktadır.
B. Truman'ın bindiği kruvazör, Anvers'e varmak üzeredir, b. Chur-chlll de Fransa'da Henday» şehrinde geçirmekte bulunduğu dinlenme tatilini bugün kesecek ve tayyare 11» Potsdam’a gidecektir. İngiliz Dış İşleri Bakanı B. Eden ile işçi partisi lideri B. Attlöe hemen Londra’dan, tayyare İle yola çıkacaktır.
Mareşal Stalln dün . aksarsa kadar Moskova’da bulunuyordu. Stalln, dün Çin Başbakanı B. Soong'u altıncı defa olarak kabul etmiştir. Bu, son görüşme olduğu sanılıyor.
B. Truman Brüksel den uçakla Potsdam’a gidecek
Nevyork 14 (R.) — Başkan Trumanı Avrupa'ya getiren Augusta kruvazörünün pazar sabahı Anvers limanına gireceği bildirilmektedir, Başkan, Anvers - Brüksel yolunu karadan yapacak ve Brüksel’de hususi bir uçağa binerek Postdam’a gidecektir. Başkan Truman’ın bu hava seyahatini General E!senhower'ta hususi uçağı İle yapacağı muhtemel görülmektedir.
Konferans üç hafta kadar sürecek
Londra 14 (R.) — Daily Telegraph’ ın bir muhabarl üçler toplantısı hakkında şunları yazmaktadır:
Potsdam konferansının üç harta süreceği sanılmaktadır. Bu toplantı, sulh konferansının bir başlangıcı addedilebilir.
Potsdam’da Başkan Truman, Başbakan Churchill ve Mareşal Stalln bilhassa hudut meselelerini görüşeceklerdir. Bunların arasında şu meseleler vardır:
1 — Almanya'nın doğu hudutları. Polonya ve Çekoslovakya istekleri.
2 — Holanda'nın Alnıanlar'dan İstediği topraklar. Bunlar. Almanlar tarafından su altında bırakılmış olan mümbit Holanda arazilerine karşılık istenmektedir.
3 — Doğu Prusyanın akıbeti?
Görüşülecek mühim bir mesele de Almanyanın kontrolüdür.
Potsdam konferansının 28 temmuz da ata vereceği sanılmaktadır. O vakit, M- Churchill ile M. Attleo Lon-draya dönecekler ve seçim neticeleri İlân edilirken hazır bulunacaklardır.
News Chronlcle'ln Potsdam’a göndermiş olduğu bir muhabir de şöyle demektedir:
«Bu sefer de. Mareşal Stalln misafirlerini kabul edecektir. Çünkü Potsdam Rus İşgal sahasında bulunmaktadır.
B. Truman müzakerelere hazırlanıyor
Nevyork 14 (R.) — Associated
Press’ln Augusta kruvazörünü» Başkan Truman yanında bulunan özel muhabiri şunları bildiriyor:
Başkan Truman, Yalta v» Tahran konferanslarından daha fazla sürebileceği muhtemel .olan toplantı İçin hazırlıklarına devam etmektedir.
(Arkası sahife 2; sütun 4 te)
HAFTA KONUŞMASI
Boğaziçinin can damarı
Yazan: Refik Halld Karay Yarınki Akşam'da
Tanımadığımız meşhurlar
Bugün yeni »erimiz başlamıştır, Beşinci sahlfededir.
Üçler konferansının toplanacağı Şans Souci sarayının cepheden görünüşü
AMERİKAN HORU GEMİLERİ JAPONYAYI TOPA TUTUYOR
Salı günkü akında 342 Japon uçağıyle 4 gemisi tahribedildi
Londra 14 (R.) — Henüz ele geçen haberlere göre. Amerikan harb gemileri Japonya yurt topraklarını bombardıman etmektedirler. İlle defa olarak Amerikan gemllerL Japon topraklarını top ateşine tutmaktadırlar.
Bombardıman edilen hedefler Tokyo’nun şimal doğusunda Henşu adasında İdi. Bu taarruzu yapmış olan
Amiral Halsey'in liçüncü filosu I zırhlı, İki kruvazör ve muhtelir destroyerlerden mürekkep bulunuyordu.
Japon anavatan topraklarından Hokaylde adasında hava alanları da bombardıman edilmiştir.
Amiral Nlmitz'den gelen bir haber» göre de. sah günü Japon hedeflerin» (Arkası sahife 2; sütun 6 da)
Günler Geçerken
Çözülmez bulmacalardan biri
Gazetelerdeki belli başlı sütunların hep yaşlı başlı, hattâ Meşrutiyetten arta kalma muharrirler elinde bulunması meselesi ara sıra ortaya konan çözülmez bulmacalardan biridir. Evet, doğrudur, günlük gazetelerde sütun sahibi tam genç muharrir yok gibidir. Eskiden böyle değildi; meselâ Cenab Şahabeddin gibi zamanına göre en şöhretli bir nasırın makaleleri arasına günün birinde, heııüz yirmisini doldurmuş bir Falih Rıfkı’nın yazılan karışır, az zamanda kendini tanıtır, yer alır, imzasını aratırdı. Hattâ eski üstatları çarçabuk gölgede bırakanlara da ras-larmştık. Bizim ve bizden az sonraki nesil bir gazeteye ayak bastı mı tutunur kalır, gelişir, yahut birinden öbürüne atlıyarak hor yer değiştirişte bir basamak dalla yükselirdi,
O devirde okuyucu tabakası bilimsizdi, iyiyi kötüyü ay irde-demezdi. Kof lâflara kıymet verirdi desek aynı muharrirleri bugünkü tabakanın da okuduğuna göre doğru söylemiş olamayız. Eski patronlar baba adamlardı, insan yetiştirmeği severlerdi, gençlere kesenin ağzını açarlardı hükmüne varsak gene hakikat! bulmuş sayılmayız. Zira pek İyi hatırladığım gibi çalıştığımla gazeteler hayır cemiyetleri değildi; sermaye sahipleri tam mfl-nasile meteliği hesap ederlerdi: muharririn yaşına bakmazlar, gazeteye bir şey kazandırıp kazandırmadığını gözönünde tutarlardı, Daha ileriye gideceğim; Genç muharririn eski usulde çırak yetlştirilirceslne çeşitli İşlerde kullanılması, sert muamele görmesi bile âdetti. Meselâ ben bir yanılan makale, hattâ başmakale yazar, öte yandan mütercimlik, muhbirlik, musahhihlik ederdim; paraya fazla ihtiyacım olmadığı halde «yapmam» demez, meslek aşkile emirlere boyun eğerdim
O halde? Ortada aksaklık var ama neresinde? Kusur gazete sahiplerinde midir, genç muharrirlerde mi, okuyucularda mı? Şu da var: Muharrir tazelenemiyor, karikatürist üreyor, tiireyor mu? Hani ya yenileri? İşin sırnnı tam olarak keşfedinceye kadar kabahati kimsenin sırtına yüklememek, gönül kırmamak nezaketini göstermeğe dikkat edelim.
Refik Halld Karay
Sahıfe 2
AKŞAM
14 Temmuz 1945
-HAFTA SONU NOTLARI^
Kısaltma kitabı
’T’ ürkçede kullanılan kısaltın a-
*• fardan şikâyet ettlginil, bun-alrı anlamakta güçlük çektiğimi gören bir sayın okuyucum, maskı -ha te Uzarlarımızdan B. İsmail Ok-day bana, 1943 yılında yayınladığı bir kitabını göndermek lûtfunda bulundu. «Türkçede kullanılan kısaltmalar# adını taşıyan bu 152 sa-bifelik kitap, resmi dairelere ait muhaberelerde, gazete ve mecmualarda, İlânlarda, fenni ve İlmi eserlerde rastlanan 4000 kadar kısaltmayı bir araya toplamıştır.
Doğrusu ben gazetelerde ikide bir karşıma çıkan «B. s. K.» yahut •A. D. C.» tarzındaki kısaltmalardan şikâyet ederken bunların sayıca dokuz buçuk formalık bir kitabı dolduracak yekûna vardığını hiç de tahmin etmiyordum. 1943 den bugüne kadar yüzlerce yeni kısaltma türediğine göre, sayın İsmail Okday kitabının İkinci baskısını hazırlamağa kalksa piyasadaki bütün kâğıtları satın almak zorunda kalacaktır.
Müellif kitabının ön sözünde diyor kİ: «Okunan bir yazıda, mütalâa edilen bir eserde rastlanan kısaltmaları çözmek İçin müracaat edilecek bir anahtar mahiyetinde bulunan bu kitabın aydınlarımıza nâçiz bir hizmeti dokunacağını üîmidcdcrim.a
Bu cümlede tevazuun işgal ettiği geniş yeri belirtmek lâzımdır. Kısaltma modası bugünkü hızile gittiği takdirde, elinde böyle bir anahtar olmıyanın gazeteleri nasıl okuyacağını, gazetede okuduğunu anlıyamıyana İse nasıl olup da «Aydın# denileceğini m^rak ediyorum.
İ|i
Pijamalı erkekler
Uzun zaman geceleri evinde entari giymiş erkek nesli pijama ortaya çıkınca, bu panto-lonlu, ceketli giyeceği pek sevdi. Komşumuz gün ortasında balkona çıkıyor, sırtında pijama! Karşıdaki bakkala gidiyor, pijama ile! Gece misafirlerini pijama İle kabul eden ev sahiplerini sık sik görürsünüz.
Henüz tramvayda, otobüste pl-,amali yolcular görmedim ama bir kaç gün evvel Boğazda bir kır kahvesine gittiğim zaman orada müşterilerden biri, yanında çoluk çocuğu ve sırtında pijama, oturuyordu I Her halde vapura da böyle binmiş olacak!
Eğer bu zatlar elbiseleri eskimesin diye pijama He dolaşıyorlarsa birşey denemez. Böyle değilse pijama Ue elbiseyi birfblrlne karış-
Avusturya işinde anlaşma
Dört büyük devlet aralarında anlaştı
Londra 14 (A.A.) — Daily Tele-graph gazetesilnn diplomatik muharriri yazıyor:
Avusturya'nın müştereken idaresi İçin şimdi dört büyük devlet arasında tam bir anlaşma elde edilmiştir.' Müttefikler arası Avusturya komisyonu. pek muhtemel olarak gelecek' ay Vlyana’da yerleşecektir. Rusıar, Tuna nehrinin kullanılması hakkın-: da Amerika tarafından İleri sürülen teklifi şimdi kabul etmiş bulunuyorlar. Bundan başka her Müttefikin Viyana dışında Ruş İşgal bölgesinde ayrı ayrı birer haya meydanına sahip olması noktası da Rusiarca kabul edilmiştir.
Öte yandan, Müttefik komisyonunca Vlyanada taklbedilecek siyaset hakkında da prensip itibariyle Müttefikler arasında mutabakat olduğu sanılmaktadır. Bu siyasetin ana hat-laır şunlardır:
1 — Avusturya'nın dört büyük devlet tararından müştereken idaresi İçin gerekil hükümetin kurulması.
2 — Almanya'dan resmen ayrı ve tamamiyle müstakil bir Avusturya devletinin tesisi.
3 — Mümkün olduğu kadar süratle serbes seçimler yapılabilmesi için gereken anlaşmalara varılması.
Cumhur Başkanı, yeni İtalya büyük elçisini kabul etti
Ankara 13 (AA.) — Cumhur Başkanı, İsmet İnönü, bugün saat 16,30 da Çankaya'daki köşklerine itimatnamesini takdime gelen yeni İtalya büyük elçLsl ekşclâns Comte Alberto Marcheti dİ Murlagllo'yu mutat merasim He kabul buuyrmuşlardir.
Bu merasim esnasında Diş klerl Hakan vekili Nurullah Esat Sümer de hazır bulunmuştur.
tırmışlar, dernektir. Yatak, odası elbisesi olan pijamayı giyip sokağa çıktıklarına göre sokak elbisesini giyip yatağa girdiklerini tahmin edebiliriz. Kadınlar ki en acayip kılıklara girmek hususunda sonsuz bir hürriyete sahiptirler, onlar henüz pijama ile sokağa çıkmazlarken elbise bakımından son derece muhafazkâr olan «rkek cinsinin pljanyı İle dolaşması erkekliğin şanından değildir.
0i
Sivrisinek savaşı miinasebetile
Muharrir arkadaşımız Fikret
Âdil bir sivrisinek hücumuna uğradığı gece dostumuz Ahnıtt Kudsi Tecer'ln «Sivrisinekler» adlı şiirini hatırlamış. Sivrisineklerle karşı henüz olağanüstü savaş açılmadığı devirlerde yazılmış olan bu şiirde Tccer sivrisineklere karşı hiç bir düşmana his beslemez, tam tersine, anlaşma taraftarı görünür. Hattâ bu şiirde onlarla ademi tecavüz ve karşılıklı yardım paktı özleyen bir mesaj mahiyeti vardır:
Geliyor saz çalarak J
Sinekler İmdadıma
Geliyor alçalarak,
Dil dökerek yardıma. Sinekler İmdadıma,
Ey bin nağmeyle sazdan Hülyama ses verenler! Bir beste gibi yazdan Rüyamı devşlrenler, Hülyama ses verenler!
Nereden yükselirsiniz Ademden, İrem den mİ?
Zulmetten gelirsiniz. Bir uzak âlemden m), Ademden îr,emden mİ?
Ruhumun anlaşılmaz Haille anlaşan siz!
Meleklerden sihirbaz Bir dil fısıldatan siz
Ruhumla anlaşan siz! > ı
Ey bin nağmeyle sa2dan
Hülyama ses verenleri B1r beste gibi yazdan Rüyamı devşlTenlor, Hülyama ses verenler!
Görülüyor kİ sivrisinekler bu candan sulh teşebbüsüne o zaman cevap vermemiş, melâneilerine devam etmişlerdir. Artık Ahmet Kudsi Tecer üstadımızdan bugünkü olağanüstü sivrisinek mücadelesine uygun bir savaş marşı yazmasını beklemek hakkımızdır.
ŞEVKET RADO
Cinayet mi?
Topkapıda bir çocuk cesedi bulundu
Bu sabah Edlrnekapı ile Topkapl arasındaki asfalt yolda bir çocuk cesedi bulunmuştur. Cesedin başı dağılmış, vücudundan bir kısım parçalar da kopmuştur.
Yapılan tahkikat sonunda çocuğun Çapa’da Yirmi sek! Çelebi sokağında oturan 9 yaşında Mehmet Kaya olduğu öğrenilmişse de, niçin ve kimler tarafından öldürüldüğü henüz anlaşılamamıştır.
ür Eyüpte Kemerburgazda Saime adında 4 yaşında bir kız çocuğu bos-tanda kuyu başında oynarken kuyuya düşerek boğulmuştur.
* Bakırköyünde Agop kızı tlzo adında bir kadın. Sakızağacı caddesinde bir otomobilin çarpmasile ağır surette yaralanmıştır.
Kaçakçılıkla mücadele
Ankara 14 (Telefonla) — Haziran ayı İçinde güney sınır ve Ege kıyı gümrük bölgelerinde gümrük muhafaza teşkllâtlle kaçakçılar arasında 35 1 çarpışmalı 129 vaka olmuştur. Kaçakçıların kaçırmak İstedikleri 124 kilo yünlü ve İpekli kumaş, 652 çuval, 4429 kilo çeşitli gümrük eşyası müsadere edilerek kaçakçılar Adllyeye teslim edilmişlerdir.
Ekonomi Bakanı bu akşam Bursadan geliyor
Bursaya gitmiş olan Ekonomi Bakanı B. Fuat S!rmen ve Sümer Bank genel müdürü B. Hulki Allsbah bu akşam İstanbula döneceklerdir.
Sağlık Bakanı Eskişehirde
Ankara 13 (A.A,) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Sadi Konuk, yanında husus! kalem müdürü olduğu halde bugün 13.20 trenlle Eskişehir'e gitmiştir.
Bakan, bu tetkik gezisinde Eskişehir, Kütahya, Balıkesir, Çanakkale. Bursa ve Bilecik'teki olağanüstü utma savaşı çalışmalarını ve buralardaki sıhhi teşkilâtın durbmunu İncellyecektir.
Tacirler, dileklerini ve fikirlerini dün Bahan a söylediler
Zeytinyağı için Ankarada toplantı yapılacak, birlikler meselesi, hayat pahalılığı ve 510 numaralı kararname
Sabık Atina büyük elçimiz
Dün Mersin vapur île İstanbul'a geldi
Ticaret Bakanı B. Ralf Karadeniz dün Ticaret odası salonunda muhte-If zümrelere mensup tacirlerle bir konuşma yapmıştır. Toplantıda Teşkilâtlandırma genel müdürü, Mıntaka ticaret müdürü. Ticaret ofisi genel müdürü- ve Ticaret odası genel kâtibi bulunmuş, çeşitli konular üzerinde konuşulmuş, iç ve dış ticaretimiz, şikâyetler, dilek ve arzular din-enmlştlr.
Zeytinyağı meselesi
Zeytinyağı durumuna geçildiği sırada İncelemeler yapıldığını «öyllycn Bakan, sözlerine şunları Hftve etmiştir:
«Zeytinyağı hakkında alınmış olan bugünkü tedbirlere alt mucip sebepler zamanında sisinle beraber konuşulmuş olsaydı, siz de bundan başka alınacak tedbir olmadığına kani olurdunuz. Ancak, bugün hâdiseler değişmiş ve bu durum karşısında bu mesele yeniden ele alınmış, tetkik edilmiş ve bir neticeye varılmıştır. Kat! karardan evvel İstanbul ve İzmir tacirlerinin de IştlrâJtile Ankarada yapılacak bir toplantıda bu netice tetkik olunacak ve kati karara varılacaktır.»
Tacirler, birliklerin lağvını istediler
Tacirlerin, Ticaret birliklerinin zararlı çalıştığını, memleket ticaret ve ekonomisine faydalı olamadığını söylemeleri ve lâğvedilmeleri lcabettiğlni söylemeleri üzerine. Bakan-, normal şartlar içinde bu mütalâaların doğru sayılabileceğini, fakat bugün anormal şartlar içinde bulunduğumuzdan, hükümetin memleket İthalât v« ihracatını kontrol etmesi lâzım geldiği, mevcut dövizimizin ne gibi mallara ve ne miktarda sarfedlleceği. gelecek malların evsafının ne olması lcabettl-ğl ve bunların müstehlike ne suretle verileceğini murakabe etmesinin ve ve bilmesinin lüzumlu olduğunu, bu itibarla birliklerin ıslaiı edilmek su-retlle bir müddet daha devam etmesinin doğTU Olacağı cevabını vermiştir. Tacirler İse. artık normale doğru gidildiğinden. Birliklerin kaldırılmasında ısrar etmişlerdir.
Vasinaton Strar’ın bir makalesi
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
İmparatorluğunun yerine mütekâslf ve mütecanis milli bir Türk devleti geçtiği zaman. Türkiye öyle bir değişiklik göstermiştir id, hiçbir değişiklik bundan daha tamam olamaz. Garp usullerine göre modernleşen yeni Türkiye Cumhuriyeti her şeyden evvel durumundan memnun olan bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti, kaybolan Osmanh imparatorluğu üzerinde İddialarda bulunmak hususunda hiçbir niyet beslemediği gibi, hudutları dışında bulunan Türk unsurlarını da kendi hudutları İçine almak hevesinde değildir. Türklyenln dış siyaseti, hemen hemen bütün Tûrkler bugünkü hudutları içinde bulunduğundan, daima elinde bulunanı muhafaza etmeği ve milletin enerjisini asırlarca süren emperyalist sergüzeştler yüzünden İhmal edilen kaynakların inkişafına hasretmeği İstihdaf etmiştir. Bu barışçı ve meharetll siyasettir kl, Türklyc-yl son fine kadar İkinci dünya harbinin dışında tutmuştur. Türkiye’nin harbe girişi, ona Birleşmiş milletler üyesi olmak İmkânını veren siyasi bir hareket olmuştur. Hattâ harbden önce Türkiye Balkan komşularlylc. komşu Asya devletleriyle, Büyük Britanya ve Fransa ile ve Sovyetler Birliğiyle antlaşmalar yaptı. Bütiin bu antlaşmaların hedefi dahili İstikrarı muhafaza etmekti ve tedafüi mahiyeti haizdi. Bu harb. YunanistanlI olan lıarlç, Balkan antlaşmalarını hükümsüz bırakmışsa da, Orta Doğunun müslüman devletleriyle ve Büyük Britanya De olan antlaşmaları olduğu gibi duruyor. Bu arada Birleşmiş milletler üyesi de olduğu İçin Türklyenln beynelmilel mevldi daha ziyade kuvvetlenmiştir. Bu siyasi şebekede yegâne gedik, Sovyetler Birliğiyle bir antlaşma olmamasıdır. Moskova, yirmi yıl önce imzalanan antlaşmayı feshettikten sonra, yeni bir antlaşmayı öyle şartlarla akdetmek istiyor kl, Ankara bunları teklif edildiği şekilde zararlı ve kabul edilemez telâkki etmektedir. Türklyenln harb sonrası statüsünün ehemmiyeti o derece şümullüdür kl, önümüzdeki üç büyükler konferansında etraflı olarak müzakere edileceğine şüphe olmıyan birinci derecede siyasî bir mesele teşkil eder. Gerek Avrupönın, gerek As-yanın istikrarını kuvvetlendirmek için kurucu bir tesviye tarzına iril lüzum vardır.
Bunun üzerine, B. Raif Karadeniz;
«Bence normal şartlar mutlak olmalıdır. Mademki henüz normal şartlar tamamen avdet etmemiştir; şu halde bu anormal şartların İcabettir-dlğl tedbirlere lüzum vardır. Yabancı memleketlerde de normal şartların avdet ettiğini gösteren belirtiler yoktur. Hattâ İngiltere ve Amerika dahi normal şartlara avdet edememiştir» demiştir.
Birliklerin tevziatında yolsuzluklara raslandığı, Anadolu İçin ayrılan malların tekrnr İstanbula getirildiği, murakabe teşkilâtının faydadan ziyade zararlı olduğu ileri sürülmüştür.
Bu sırada böz alan Antalya Nakliyat ambarı sahibi B. Mehmet Slpahl-oğlu nakliyat güçlükleri etrafında şunları söylemiştir:
Nakliyat zorlukları
«İhracatı arttırmak İçin nakliyatı kolaylaştırmalıdır. Nakliyattaki güçlükler yüzünden yabancı memleketler mallarımızı almıyorlar ve bize mal yollamıyorlar. Nakliyat İmkânları temin edilirse İhracat da kolaylaşacaktır.»
Hayat pahalılığı
Hayat pahalılığı konusunda söz alanlar, devlet müesesselerlnin, fazla kâr temini maksadlle mallarının Batilerin! yükselttiklerini, tacirlerin de bunlara ayak uydurarak kendi mallarının fiatlerlnl fırlattıklarını söylemişler ve misal olarak şeker, kömür ve diğer ban maddeleri göstermişlerdir.
Bit konuda halkın miihlm bir İhtiyaç maddesi oln ekmeğin daha kolay ve daha ucuz temin edilmesi İçin İstanbul. İzmir ve Ankaraya serbes buğday ve un girmesinin temini lâzım geldiği mütalâasında bulunanlar da olmuştur.
B. Ralf Karadeniz, bunun ekmek kartlarının kaldırılmasını İcabettlre-ceğlnl ve bu itibarla yeni rekolte tamamen idrâk edilmedikçe böyle bir meselenin düşünülemlyeceğinl bildirmiştir.
Bakan, 510 numaralı kararnamenin kaldırılmasını Istlyenlere verdiği.cevapta. bu kararnamenin ticaret adamlarını sıktığına kendisinin de kani bulunduğunu ve gereken tedbirleri alacağını söylemiştir.
Potsdam konferansı iîc hafta sürecek
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Potsdam konferansında görünülecek meseleler çoktur. Almanlar arasında hudut meseleleri, Avrupanm İaşesi meselesi ve Almanya'nın İşgali vardır.
Başkan Truman her vakit Japon harbi İle uğraşmaktadır, zaten başlıca meşgalesini bu savaş çekmektedir. Başkan Truman devamlı surette Beyaz Ev 11e temastadır. Kendisi, Japon adaları açıklarında son günler esnasında faaliyet göstermekte olan Amiral Halsey donanmasının her hareketini taklbet-mektedlr.
Üçler toplantısı sulh konferansı sayılıyor
Londra 13 (A.A.) — Bu sene içinde yahut 1948 baharında resmen yapılacak barış konferansına bir hazırlık olmak üzere, Potsdam'da üç büyükler konferansında bazı anlaşmalara varılması muhtemel olmakla beraber, Londra ve Vaşlngton siyasi mahfilleri, gelecek haftaki görüşmeleri hakikatte bir Avrupa barış konferansı akdetmektedirler. Amerikalılara göre. Avrupa'da harbe İştirak etmiş milletlerin temsilcilerinin de bulunacağı bir Avrupa barış genel konferansının hiç toplanmaması da mümkündür.
Yunan meselesi
Paris 14 (R.) — Paris radyosu
Elence yayımında üçler toplantısında Yunan meselesinin de görüşüleceğini bildirmiştir.
İngiliz askerlerinin Şerlinde geçit resmi
Berlin 13 (A.A.) — Bugün, Berlinde kalabalık bir halk kütlesi önünde 12 bin İngiliz askerile yüzlerce tank ve zırhlı otomobil, başlarında muzika olduğu halde bir geçit resmi yapmıştır. Bu kıtalar general Lyne'ln önünden geçmişlerdir.
Türkiye - Suriye hududunda Fransız askeri kalmadı
Antakya 13 (A.A.) — Güney sınırımızdaki Kesep Uçesl Fransız memurları dün saat 18 da İngiliz askerinin himayesinde Lâzklye'ye götürülmüştür. Bu suretle dünden İtibaren Türkiye - Suriye sınırında tek bir Fransız kalmamıştır.
Ankara’da bir büyücü kadın
3 ay hapse, 50 lira para cezasına mahkûm oldu
Ankara 14 (Telefonla) — Şehrimizde Altındağ! mahallesinde bir evdeı aşıladı Hanım, soyadı da Demir olan 40 yaşında bir kadın oturuyor. Bu evin genç ve İhtiyar, hasta ve sağlam, güzel ve çirkin, kadınlı erkekli birçok kimseler tarafından sık sık ziyaret edilerek Hanımın yanında kalmaları zabıtanın nazarı dikkatini celbetmlş ve devamlı surette göz altında bulundurulan bu evde büyücülük yapıldığı tesblt olunduktan sonra büyücü kadın suç üstü yakalanmıştır/
Büyücü kadının ziyaretçileri üzerinde tesir İcra eden marifetinin şunlar olduğu da tesblt edilmiştir: Hastalara şifa, dertlilere deva, âşıklara sevda...
Hanım Demirin bütün marifeti 11 adet karabiberi avucuna alarak okuyup üflemekten ve bunları müşterilerine vererek bir hayli para koparmaktan ibarettir.
Suç üstü yakalanan Hanım Demir, meşhut suçlar kanununa tevfikan derhal mahkemeye sevkedllmjş ve as-Dye cezada yapılan yargılanması esnasında şahitlerin de Ifadelerlle suçu jablt görülerek 3 ay hapsine ve 50 lira da para cezasına mahkûm edilmiştir. Hanım Demir mahkmeden doğruca hapishaneye sevked.ilmistir.
Balkanlarda vaziyetgergin
Arnavutluk d.ört sınıfı silâh altına aldı
Emekliye ayrılan Atina büyük elçimiz B. Enis Akaygen dün, Mersin vapurlle Atina'dan şehrimize gelmiş, vapurda kendisi İle konuşan gazetecilere şunları söylemiştir:
— Yunanistan'dan ayrılırken bana gösterilen sevgiden dolayı son derecede mütehassisim. Arkamda sağlam ve sarsılmaz bir Türk - Yunan dostluğu bırakmış olmam memnuniyetimi arttırmaktadır.
Yunanistan'ın gün geçtikçe gelişmekte ve hayat şartlarının kolaylaşmakta olduğunu da söyledikten sonra:
— Hattâ bugün İçin orada bir bolluk olduğu dahi söylenebilir, demiştir.
Aynı vapurla Yunan basın birliği başkanı B. Zarlfis de şehrimize gelmiştir. B. Zarlfis Yunan gazetecilerinin Türkiye’ye şükran borcunu Ödemek maksadlle geldiğini işaret ettikten sonra şunları söylemlştr:
— İşgalin acı ve karanlık günlerinde Elen basın birliğinin muhtelif milletler gazetecilerinden İstediği yardıma sadece Türk meslektaşlarımız mukabele etmişlerdir. Yunanistan'a yiyecek maddesi getiren Türk vapurlarının her seterinde blzlore dörder kiloluk paketler göndermeği unutmı-yan Türk gazetecilerine, teşekkürü bir borç biliriz.»
Türkiye - Sovyet Rusya münasebetleri dolaytsile yanlış ve şüpheli görüşler
(Baş tarafı 1 inci sahifede) «Dünya basını bir çok şeyler yazıyor, Türk milleti doğruyu bilmiyor, hükümet bu mesele hakkında memleket efkârını aydınlatmalıdır» şeklinde ortaya atılan düşüncedir.
Bu mesele hakkında dünya efkârı ne biliyorsa Türk milleti de onu, aynı yollardan öğrenmiştir.
Eğer Türkiye hükümeti bir harekete teşebbüs etmiş, başkalarından bir şey istemiş olsaydı ve bu yüzden herhangi siyasî bir hâdise doğsaydı efkârı aydınlatmak Türkiye hükümetine düşen bir vazife olurdu. Rusyanın Türklye-den İstedikleri hakkında dünya ve memleket efkârını aydınlat mağa lüzum görenler varsa bunu Sovyet hükümetinden İstemelidirler.
Türkiye hükümetinin, henüz ne olduğu, neye varacağı, ne şekil alacağı belli olmayan meseleler hakkında — dost kalmak, dostluğunu ilerletmek istediği bir memleketle konuşmalarını açığa vurması siyasî nezakete ne derece uygun olur bilmeyiz, fakat Türkiye hükümetinden böyle bir şey istemek onu, İçinden zor çıkılır durumlara sokmak arzusundan mülhem değilse, iki devlet arasında çıkan buhranın gerektirdiği dikkat ve hassasiyeti bilmemezlikten ileri gelebilir. Eğer konusu, şekli, vardığı safhalar kümûmetler tarafından ilân edilebilecek, olgunlaşmış siyasi müzakereler karşısında olsaydık, dünya basınında haftalardır yer tutan bunca dedikodu üzerine — yukarda da söylediğimiz gibi — istekleri ileri süren taraf ilkin efkârı aydınlatmak lüzumunu duyardı. Türkiye hükümeti bu vazifeyi Sovyet Rusya adına yapmanın faydalı olacağına inanmamış olsa gerektir. Buna İhtiyaç gördüğü gün Türk milletini aydınlatmak vazifesini herhalde ihmal etmez. Böyle ehemmiyetli bir meselede, hükümeti kendimizden akılsız, yahut vatan dâvasında vazifesini bilmez sayarak — veya öyle görünerek «Tan» gazetesi gibi: «Herkes biliyor, yalnız Türk milleti bilmiyor» demek geçirdiğimiz günlerin vehametlnl bilmemek, yahut bunu istismar etmektir. Esasen bu iddia da doğru değildir, çünkü İlgili devletler dışında her verde milletler neyi biliyorsa Türk milleti de onu biliyor. Her-kesin bildiği de dünya gazetelerinin yazdıkları değil midir?
Hükümetin millete olanı biteni açığâ vurmamasmdaki sebepleri anlayıp takdir etmek, her gün siyasî meseleleri lnceliyecek kudrette olanların en basit vazi fesidir, Milletten hiç bir şey g-i? ■ İçirmez, fakat en nazik konııs maları, en buhranlı safhalarında resmen açığa vurmak n rede âdettir?
Türk milleti herkes gibi herşe-yi öğrenmiştir. Sırası gelince hükümetin ağzından da dini İrecektir,
Mecmeddin Sadak
Atina 13 (R.) — Balkanlarda gerginlik artmaktadır. Arnavutluk hükümeti dört sınıfı silâh altına çağırmıştır. Cenubi Arnavutlukta oturan yüzlerse un an ailesi bir kampta enterne edilmişlerdir.
Londra 13 (A.A.ı— Evenlng Standard gazetesinin Atina muhabiri tarafından bildirildiğine göre. Yunan naibi Damaskinos, muhabire verdiği bir miilâkatta. Yunanistanm Arnavutluk toprakları üzerinde istekler İleri sürmek tasavvurunda olduğunu açıkça göstermişle.
Damaskinos, Yunanistanm Müttefik zaferine olan iştirakine rağmen, Mihver yanında savaşmış bir memleket olan Arnavutluktaki Yunanlıların fena muameleye tabi tutulduklarını söylemiştir.
Naip, ayrıca şunları .ilâve etmiştir: cAsayişi temi niçin Güney Arnavutluğa sadece bir Müttefik İşgal kuvveti gönderilmesi kâfi değUdir. YunanistanlI}, bu memleket hakkında müdafaa etmek niyetinde olduğu arazi talepleri de vardır.»
Amerikan harb gemileri (Baş tarafı 1 inci sahifede) karşı yapılmış olan akınlar esnasında düşman 342 uçak kaybetmiştir. 4 Japon gemisi de batırılmış veya ağır surette hasara uğratılmıştır. Amerikan kuvvetleri 10 uçak kaybetmişlerdir.
Tahmin edildiğine göre, Hokayide adasında Japonların 25 hava alanı bulunmaktadır. Hon Şu adasında da 25 hava alanı bombalanmıştır.
Borneo adasında, Balikpapan kesiminden gelen AvustralyalI birlikler İleri hareketlerine devam etmişlerdir.
Birmanya'da deniz sularının yükselmesi üzerine Slttang kesiminde 10.000 Japonun İrtibatı kesilmiştir.
Londra 14 İR.) — Bu sabah uçak gemilerinden kalkan 1000 Amerikan bomba uçağı yeniden Japonyaya çullanmışlar dır.
Paris 14 (R.) — Paris radyosunun verdiği bir habere göre, Japon imparatoru Hirohltö'ya karşı bundan bir müddet evvel yapılmış olan suikasttan sonra Japon başkentinde bir siyasî buhran baş göstermiştir.
Amiral Suzukl'nln kabine â2aları-nı değiştirdiği söylenmektedir
Tokyo radyosunda konuşan bir Japon gazetecisi de, hükümete şiddetle hücum etmiş ve lâzım gelen tedbirleri almamakla kabine asalarını itham etmiştir.
Londra 14 (A.A.) — İngiliz do-
nanması, Singapur'u kapamakta olan Malaka geçidindeki maylnlerl temizlemeye başlamıştır. Japonlar karşı koymaya teşebbüs etmemişlerdir.
13/7/1945 flatleri
: '.onöra üzerine 1 sterlin
Jevvork üzerine 10(1 dolar 132. -Cenevre 100 İsviçre Fr. BO.ü'HO
Madrid üzerine 100 pezet-a 3? 84
Stokholm üzerine 100 kuron 31,1325 Borsa dışında
ALTIN FİATLERİ
GUİdO) 95 85
Reşadly» 38.50
İngiliz «-30
Külçe (Blr gramı) 5 67
14 Temmuz 1945
Sahifp
AKŞAMDAN AKSAM S
Tiirkiy aya galen yolcular daha büyük kolavbklara mezhar olmalıdır
«Harb bitt;, siyasi işler’de er geç yoluna girecektir!., düşünce-Bİle komşu memleketlerden bu yaz tek tük yolcular geldi. İlerde, daha da gelecektir elbette. İki umumi harb arasında mütemadiyen: «Turist isteriz! Böyle usullerimiz varken bize tursit gelmez! » der. dururduk. Yine aynı teranelere başlamak zamanıdır!
İzmirden aldığım bir mektupta şöyle yazılı:
Geçenlerde Atinadan bizim De-nizyol'an vapurile İzmir’e ecnebi bir aile geldi. Şehrimizi,, halkımızı o kadar çok sevdiler, beğendiler ki.,. Fakat bir müddet son. ra Atmaya dönmek zamanı geldi. Usulen pasaportlarını vize ettirmek üzere müracaatta bulundular/ Mâliyeye borç olup olmadığım anlamak için bir çok maliye şubelerinden geçirildiler. Halbuki bunlar, İzmirde ne ticarette, ne de başka muamelede bulundular. Bir şey alıp satmadılar. Mâliyeye beyanname vermediler.
İkinci zorluk da bilet almalarında görüldü. Atinadan gelir-kcn getirdikleri ecnebi parasını Tiirkiyede bozdurmuşlar. Kambiyo murakabesinin malûmatı tahtında Türk parasına çevir misler. Bilet almak üzere Devlet Denizyolları acentesine müracaat ettiler ve Tiirk parası vererek bilet almak istediler. Denizyolları acentesi Türk parasını kabul etmedi. Ya İngiliz lirası, ya dolar getirilmesini ve bu paranın da kambiyo murakıbının iznini aldıktan sonra Merkez bankasında Türk parasına tahvil ettirilmesini istedi.
Ecnebiler kambiyo murakibine başvuruyorlar. Murakip, kendilerine döviz vermiyor. Yolcular, bilet almaktan âciz kalıyorlar. N'hayet konsoloshanelerine müracaata mecbur kalıyorlar. Bu suretle para bularak, bu formülleri ikmalden sonra bilet almağa muvaffak oluyorlar.
Bundan sonra iş vapura binmeğe kalıyor. Yine miişkilât. Hâlen ecnebi vapurlar gidip gelmediği için İzmirdeki gümrük muayene memurları epey boş oturmaktadır. On beş günde bir, pazar günü Pireye giden Devlet Denizyolları vapuruna girecek yolcular bulunursa onların eşyasını muayene ile meşgul olacaklardır, Bir ayın 28 gününü rahat geçiren yolcu salonu muayene memurları tzmirden ayrılması pazar günlerine raslayan Pire'ye gidecek vapurun yolcularını — bir tatil gününün sabah kısmını feda ederek — uğurlıya-mıyorlar. Vapur, pazar sabahı dokuzda İzmirden ayrılıyor. Yolcuların sabah altıda, yedide, sekizde vapura binmeleri, o saatlerde muayeneleri yapılmaları mümkün iken muayene memurları pazar tatilindedir diye yolcular cumartesi akşamından vapura binmeğe mecbur kalıyorlar. Gümrük saat on sekizde kapandığından, yolcular da cumartesi günü o saate kadar pasaporttan geçmeğe ve hiç de lüzum olmadığı halde ertesi gün hareket zamanı olan saat dokuza kadar on beş saat vapurda ikamete ve bu suretle de bir akşam yemeği, bir de sabah kahvaltısı masrafı vermeğe mecbur tutuluyorlar İşte durum.
Bu durumun bu gibi garip tecellileri olduğunu, anlatılacak daha başka hikâyeler bulunduğunu yolcusu gelip gidenler bilir. Seyahat, cidden eziyet halini almıştır.
En küçük bir hüsnüniyetle bütün bu muğlak muameleler basitleştirilebilir; bu eziyetler yo-kolur ve Türkiyeye seyahat hakikaten -Ah. ne güzel! Tekrar gelsek!- dedirtecek hal alabilir.
(Vâ - NÛ)
Ulaştırma Bakanı bu sabah geldi
Ulaştırma Bakanı general Ali Fuat Ceb&soy bu sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir____
Orman yangını söndürüldü
Kartal İlçesinin Aydos ile Şamandıra köyü arasında iiç gün evvel bavlıyan orman yangını nihayet dün •öadürülmûştur.
| [ŞEHİR HABERLERİ
Bozuk ekmekler
Odun ve kömür
Dün bir çok fırınlardan numuneler alındı
Odun boldur, fakat >ehre getirilen kömür, ihtiyaca yetmiyor
Bulunduğumuz mevsim, kışlık yakacak İhtiyacını temine en elverişli aylar olduğundan, şimdiden herkes kömür veya odununu almağa başlamıştır. Şehrimize çok miktarda odun gelmektedir. Belediyece yapılan İncelemeler neticesinde senelik İhtiyacı karşıliyacak derecede odun stokunun daha şimdiden temin edildiği anlaşılmıştır. Bu bakımdan önümüzdeki kış esnasında bir sıkıntı çekileceği tahmin edilmemektedir. Ancak mangal kömürü için durum aynı değildir. Is-tanbula şimdiye kadar pek az mangal kömürü getirilmiştir. İstanbula civar ormanlarda da kâfi miktarda mangal kömürü yapılmamıştır. Ormanlarda maktalar da ihtiyacı karşıliyacak derecede değildir. Son zamanlarda bütün ormanlar devlete geçtiğinden, ormanlar İstanbul Revir Amirliği tarafından idare edilmektedir. Belediye, mangal kömürünü daha ziyade fakir halk tabakalarının kullandığını göz önüne alarak, kış mevsiminde sıkıntı çekilmemesi İçin daha fazla mangal kömürü yapılmak üzere İstanbul ormanlarında yeni maktalar temin edil mesl için Revir âmiriiğl nezdinde teşebbüste bulunmuştur. Belediyenin teklifi kabul edilirse önümüzdeki kış mevsiminde mangal kömürü buhranının önü alınmış olacaktır.
Toprak mahsulleri genel müdürünün tetkikleri
Toprak mahsulleri ofisi genel müdürü B Hâmit Koray Trakyadaki incelemelerini bitirdikten sonra pazar günü İstanbula dönerek Ticaret Bakanına incelemelerinin neticesini bildirecektir.
Verilen malûmata göre mahsul Trakyarıın bir kısmında verimli, bir kısmında verimsizdir. Geçen senesi mahsulden eksiklik miktarı genel müdür İstanbula döndükten sonra anlaş.lacaktır.
Şehrin bazı semtlerinde her iki nevi ekmek de çok bozuk çıkmaktadır. Bozukluk gerek şikâyet edenler tarafından getirilen numunelerde gerekse belediye murakıplarının fırınlardan aldıkları muhtelif ekmek ve un numunelerinde aşikâr surette görülmektedir. Bu durum karşısında dün sabahtan İtibaren fırınların günün muhtelif saatlerinde çıkardığı ekmeklerden numuneler alınmış ve tahlil edilmek üzere belediye klmyaha-neslne gönderilmiştir. Alınacak neticeye göre bu işte hileli görülenler Milli korunma mahkemesine verileceklerdir.
Gelen ilâçlar «atışa çıkarıldı
Memleketimize İthal edilen ilâçlar eczahanelerde satışa çıkarılmıştır. Bu İlâçlar arasında bulunan kalsiyum sandoz'a karşı büyük bir tehacüm görülmektedir. Bir gün İçinde Beyoğlu mıntakasmda bulunan bir hususi doktor tarafından kalsiyum sandoz için 20 reçete verilmiştir. Kararlaştırılan esasa göre bu reçetelerin hükümet doktorları tarafından tasdik edilmeleri İcabetmektedlr. Bu dunun karşısında Beyoğlu hükümet doktoru Sıhhat müdürlüğüne müracaat ederek Teçeteler! tasdik etmekte tereddüt ettiğini bildirmiştir.
Sıhhat müdürlüğü, reçeteleri veren doktorun hastalarını kaydettiği protokol defterinin kontrol edilmesini ve muayene edLien hastalara hakikaten kalsiyum sandoz verilmesi İcabedlp etmediğinin tetkikini hükümet doktorluğuna bildirmiştir. Hükümet doktorunda, deftere kaydedilen hastalara bu ilâçtan verilmesi lcabettlğl hakkında bir kanaat hasıl olursa reçeteler tasdik edilecektir.
Zeytinyağı dağıtmak istiyen bakkallar
Birçok bakkallar, zeytinyağı dağıtmak üzere İstanbul ticaret mıntaka müdürlüğüne müracaat ediyorlar. Yağ dağıtabilecek bakkallar önce tesbit edilmiştir. Hazırlanan listeye yeni İlâve yapılmıyacaktır. Ancak yağ tevziinden vazgeçen bakkalın yerine tevziat işi o semtin başka bakkalına verilecektir.__________
Satışa çıkarılan ithal malları
Kastamonuda Mustafa Rıfkı Ylrml-beşoğluna oto ve kamyon akşamı. Sirkeci Kayseri handa Serattar İth. İhr. külçe kalay, İst. Basiret handa İçel İth. İh. ta kalay, Bahçekapı Yeni Valde handa Mustafa özkanlıya külçe kalay. Yeni Valde handa I. T. İ. T. İ. ye kalay halitası. Tütün Gümük Yağcılar sokakta Hakkı Tu-nadüzüye kalay. Taksim Cumhuriyet meydanında Osman Sabri Pekine muhtelif oto boyası ve müstahzar. İst. Fincancılarda 14 de Aram Kam-parosyana cam düğme, Yeşilköy Halkalı cad. de Gramofon T. L. Ş.ye plâk etiketi, plâk gomalakası ve plâk macunu, İstiklâl cad. 320 de Vahram Gesar'a mikrofon ve kablosu, İst. Rahvandılar sokakta Mustafa Balmumcuya nikel sülfatı. Tahtakale cad. 31 de İsrael ve Sami Saltlye antlın boya. İst. Kısmet handa Fahri Garana üstiıbeç, Gal. Arslan handa Süleyman Teomana üstübeç. Yeşil-dlrek Hoca han sokakta Ayaz Bay-buriye sunî ipek ipliği, ve sülyen. Rıhtım cad. İktisat handa J- N- B n_ mayora kireç kaymhğı, (Ziya Tordu Şirketi firması emrindedir) (İzmir Birliğinden).
Okuyucularım hatırlasalar gerek. C. H. p. nin 1045 sanat mükâfatım »telif piyes* e vermeyi kararlaştırdığını öğrenince çok sevinmiştik. Yazık ki bu güzel haber o zaman, bugünkü . gibi, gazetelerimizin sütunlarına ancak kısa bir havadis olarak aksetmişti. Tiyatro tarihimizin bu mühim dönüm noktası lâyık olduğu şekilde belirtilmemişti.
Bu sütunlarda biz iki yazı yazmış, bu müsabakanın ne büyük bir boşluğu doldurmaya namzet olduğunu göstermiş; Üstelik bir taraftan »bir tiyatromuz var» diye iftihar ederken, bir taraftan da henüz »bir Türk tiyatrosu kuramadık» diye hayıflanmakta olduğumuzu söylemiştik.
Daha evvelce romana verilen İlk sanat mükâfatının mukannen bir müddet zarfında neşredilmiş olmasından başka hiçbir şartı yoktu.
Piyes müsabakası için ise. her nedense, konu, teknik ve dil bakımından muhtelif şartlar konulmuştu, öyle kİ yazılacak piyeslerin »tezli» olması zarureti doğuyordu. Bu do tabletiyle yazılacak eserin kıymetini azaltacaktı.
Şartnamedeki «İnkılâbın güttüğü gayeleri belirtmek» kaydına gelince piyesin mevzuundan çıkan bir mâna olarak kaldıkça belki piyese bir kuvvet verebilirdi. Fakat muharrirler,
bununla iktifa etmlyerek, yalnız muhaveresiyle değil, piyesin harekeliyi» de «inkılâbın güttüğü gayeler» I belirtmeye kalkıştıkları takdirde eserlerinin kıymetini düşürecekler muhakkaktı. çünkü bu şartlar dahilinde bugün kabul edilebilecek bir piyes yazmak İmkânı yoktu. Biz bu kanaatimizi o zaman da söylemiş ve müsabıkların bu şartlan pek kaale almamalarını ve yalnız Halkevlerinde oynanacak bir piyes yazmaya çalışmalarını tavsiye etmiştik. Bu suretle vücuda getirecekleri eserin matluba muvafık olması İhtimalinin -çoğalacağına İşaret etmiştik.
Üstelik piyes muharrirlerimizin henüz mevzuu hareketle İfadeden İleri gidemediklerine göre, şartların biri olan «İnsan ruhunu işleme* kaydının çok ağır olduğunu, bunun öyle kolayca başarılamıyacağmı ilâve etmiştik.
Hülâsa kanaatimiz, konulan şartların, daha doğrusu şart konulması-
Sanayiciler
Salı günü İktisat
Bakanının başkanlığında toplanacaklar
Bursaya gitmiş olan Ekonomi Bakanı B. Fuat Girmen, hafta başında tekrar İstanbula dönerek salı günü saat dokuz buçukta sanayi birliği salonunda yapılacak sanayiciler toplantısına başkanlık edecektir.
Bölge sanayi birliğine dahil sanayici zümre heyetlerinin başkanlan dün öğleden sonra birlik genel sekreteri B. Hallt Göleryüz'ün başkanlığında toplanarak salı günü Bakan a bildirilecek husustan tesbit etmişlerdir. Sah günkü toplantıda bilhassa harb sonu sanayi durumumuzun üzerinde önemle durulacaktır.
Ticaret, Esnaf odalarında ticaret borsaları kanununda değişiklik yapılacak
Ticaret odaları, Esnaf odalan ve Ticaret borsaları kanununun tatbikatında bir takım aksaklıklar olmuştur. Tatbikatta görülen bu eksikliklerin Ticaret Bakanlığınca değiştirilmesine karar verilmiştir. Tadil işine geçilmeden önce Ticaret odalarının, Borsalarırı ve Esnaf odalarının mütalâaları sorulacaktır.
Tesbit edildiğine göre Ticaret odaları İle Esnaf odalarının aynı kanunun, ayni maddelerine dayanarak İdaresinde güçlük çekilmektedir
Kime tüccar ve kime esnaf deneceği henüz anlaşılamamış, Ticaret odası ile Esnar odası bir türlü işbirliği yapamamıştır.
Kanunda eksik tarafların ilâvesi ve tadili lcabeden maddelerin değiştirilmesi İçin Bakanlık bir kongre yapılması cihetini tasvip etmlyerck rapor gönderilmesini İstemektedir. İncelemeler bitirildikten sonra Ticaret Bakanlığı tadilleri gösteren bir kanun tasarısı hazırlayacaktır.
Kari mektubu
GÜMRÜKLEME
Mahallemize çeşme, çeşmeye musluk istiyoruz!
Un kapanının Atatürk bulvarı yanındaki Kasap Demlrhun mahallesinde bir çeşme vardı. Kapatılan bu çeşmenin yerine yeni bir terkos çeşmesi yapılması uygun görülmüş olmasına rağmen senelerdenberl yapılanuyor. Mü -teaddit defalar su İşleri müdürlüğünün dikkat nazarı çekildi İse de bir türlü müspet veya tnenfl bir cevap verilmedi! Mahallenin sokaklarında terkos boıusu döşeli olduğundan sular idaresinin çeşmeden halkı İstifade ettirmesi İçin musluk parasından başka masrafı yoktur. Başka semtlerde de böyle olmuştur. Biz mahalle sakinleri ise ihmale kurban gidiyoruz! Tifüse karşı en önde bir tedbir olan temizliğimizi de yapamıyoruz. Susuzluktan yanan yüreğimizi serinletecek valt değil, mahallemize çeşme, çeşmeye musluk istiyoruz!
İZZET DİZİCİ
işlerinde mütehassıslarımız size: VAKİTTEN
•
N AR İTTEN
•
kazandırırlar
ELÂZİZ NAKLİYAT Şti. İstanbul — İzmir — Mersin İSKENDERUN
Bir tacir daha parti kurmak istiyor
Dün de Halil Güden İmzaslle vilâyete yeni bir parti kurmak İçin İstida İle bir müracaat yapılmıştır. Müracaat sahibi ticaretle meşgul olduğunu İstidasında zikretmekte ve yalnız İkametgâh adresin! bildirmektedir. Cemiyetler kanununun 4 üncü maddesine aykırı ve eksik görülen bu müracaat reddedilecektir.
Cumhuriyet Halk Partisinin
1946 PİYESMÜSflBflKflSI
Geçen seneki - Bu seneki - Bir mukayese
nın, güzel piyes yazılmasına engel olacağı merkezlndeydl. N eterim korktuğumuz geçen sene başımıza geldi. Müsabaka sonunda toplanan 150 küsur eser konulan şartlara uygun ve «yeter olgunlukta» görülmedi ve derece takdir edilmedi. Bununla beraber bir kaç eser beğenildi, hattâ bir tanesi — Kafa kâğıdı — müşterek olarak takdir edildi.
Müsabakaya katılan eserleri bu mu-vaffakıyetslzllğe rağmen jüri tarafından çok valtk&r bulunduğundan müsabakanın yenilenmesi de kararlaştı.
Burada İtiraf etmeliyiz kİ müsabakanın kendi gibi seçiş şekli de hatalıydı. Kanaatimizce 1045 piyes müsabakasının muvaffakıyetslzllğinln asıl sebeplerinden biri de belki birincisi budur.
Bu seneki müsabakanın seçiş şartı da daha mâkul. Bu seneki müsabakanın vâdesi bitmeden evvel bu hususta kanaatlerimizi yazmak vaadiyle
Tifüs aşısı
Kalabalık yerlerde bulunanlara aşı yapılacak
Dün bir gazete, Şağlik Bakanlığının emri üzerine yakında bütün İstanbul halkına meccani tifüs aşısının tatblkına başlanacağım yazıyordu.
Yaptığımız tahkikata göre bu haberde biraz yanlışlık vardır. Bakanlık, İstanbul Sağlık müdürlüğüne İs-tanbulda halka tifüs aşısı yapılabilmek üzere incelemelerde bulunulmasını bildirmiştir.
İstanbul Sağlık müdürlüğü, Istan -bulda kalabalık müesseseler de ve buna benzer yerlerdeki İnsanların sayısını tsblt edecektir. Her semt temmuz ayı sonuna kadar kendi aşı ihtiyaçlarını bildirecektir.
Netice Sağlık Bakanlığına bildirilecektir. Bunun üzerine Bakanlık Refik Saydam Enstitüsünde hazırlanan tifüs aşısından istanbulun ihtiyacım karşıliyacak miktarda gönderecektir
Aşı toplu yerlerde bulunanlara ve bu arada 12 yaşından yukarı mektep çocuklarına meccanen yapılacaktır. Enstitü bu sene çok miktarda tifüs aşısı hazırladığı İçin İstanbulda nıü-esseselerden sonra halk da parası karşılığında aşı olabilecektir.
Bakanlık ağustostan itibaren mecburi tifo aşısı da yaptıracaktır
Üniversite’de Lozan günü
24 temmuz Lozan günü münasebe-tlle üniversite konferans salonunda yüksek tahsil gençliği tarafından büyük bir tören hazırlanmıştır.
Töreni üniversite rektörü profesör Tevfik Sağlam açacak ve o’r profesör de bugünün ehemmiyetini, belirten konferans verecektir. Ayrıca hukuk son sınıf talebelerinden bilisi de Lozan gününü aydınlatan söylevde bulunacaktır.
Kapıdağı’da 400 hektarlık orman yandı Erdek (Akşam) — Erdek'ln Kuyu-dağı ormanlarında İki gün İki gece devam eden ve çok tehlikeli bir orman yangını olmuştur. Kaçak kömür yakan ocaklardan çıkan ateş, havanın çok rüzgârlı ve yağmıusuzluktan yerlerin çok kuru olmasından kolaylıkla ormana sirayet etmiş ve ormanın dört tarafına yayılmıştır
Bandırmadan ve Erdeklen yangın yerine gönderilen asker ve Jandarmaların ve ilce halkı ile civar köyleri ahalisinin gayret ve yard'mları neticesinde yangın sonaürülmüştür. Tahminen dört yüz hektar genişliğindeki bir sahada pek çok meşe ağaç yanmıştır.
Alman hastanesi
Dün vilâyet sağlık müdürü evvelki gece üst katından çıkan yangın neticesinde kısmen yanan Alman hastanesini gezmiştir. Yangınm bacadan çıktığı anlaşılmıştır. Hastane hem bir Türk hdm de bir ecnebi şirkete şlgorta ettirilmişti. Sigorta şirketlerinden almaca^ para İle hastanenin kısa bir zamanda tamir ettirilerek tekrar kullanılacak bir hale getirileceği söyleniyor.
Kasımpaşa kulübü Bursaya gitti
Kasımpaşa Gençlik kulübü, Akm-spor kulübünün daveti üzerine güreş, boks ve sair spor maçları yapmak üzere bay Kadri Şen ve Cavit Tözenln başkanlığı altında 40 kişilik bir kafile İle cumartesi günü sabahı Marakaz vapurile Bursaya hareket etmiştir
şimdi bu yeni müsabakaya dair biraz malûmat verelim:
Bu sene, geçen sene yaptığımız İtirazlar kamilen gözetilerek, yazılacak piyesler için hiçbir şart koşulmamış olmasını görmek bizi çok memnun etti. Gazetelerimizde yapılan bazı neşriyat İse piyes# dair bazı şartların ve alâkadarların istifadesi İçin, müsabakanın, henüz gazetelerimizde neşrolunmıyan, fakat müsabaka ilânlarında müracaat tavsiye edilen, metnini aynen veriyoruz:
1) Piyes sanat mükâfatına katılmak istiyen piyes müelliflerinin eserlerini 1945 yılı ekim ayının sonuna kadar Cumhuriyet Halk Partisi genel sekreterliğine vermiş olmaları veya bu eserleri bu tarihe kadar taahhütlü olarak postayla göndermiş bulunmaları şarttır.
2) Eserler eğer basılmış değilse yaa makinesiyle kâğıdın yalnız bir yüzüne yazılmış olmalı ve iki nüsha olarak gönderilmelidir.
3) Müsabakaya gönderilecek eserler basılmış değilse yazanların adları ve İmzalan bulunmıyacak, sahiplerinin kabul edecekleri l ir rumuz konacaktır. Ayrıca, üzerinde aynı rumuzu taşıyan ve Cumhuriyet Halk I
Selim Niiehet Gerçek (Arkası 7 fnel sayfada) I
Bir çırpıda ||
Harb karşısında yazıcı.* 1 2 3..
Harb karşısında muharrir hakikaten pek meraklı bîr durumdadır. Evvelce, herkese sık sık neşe, kahkaha ve etrafı pespembe görmeği, her fırsatta tenbih eden bu zevatın burunlarından düşen bin parça olacak En kıvrak, en şık, en gönül açıcı olanlarında bile şimdi korkunç bir ciddilik göze çarpıyor.
Dünkü kolleksiyonlan kanş-t iriniz. Onlar arasında size yaz günü buğulu bir Göksu testisini kocaman bir sütun içinde ne nefis bir şekilde anlatanlar vardı. Bazen neşeli bir yazı üstadı çıkar, bu sıcak günlerde uzun uzun, ballandıra ballandıra bir buzlu cacık tarif ederdi ki son satıra kadar yutkuna y utkuna okurdunuz.
Bitişik komşu sütunda, gölgtLL. li. bir çardak altında, akasyal o nn içinde öyle nefis bir çiling£L sofrası kurulmuştur ki hayatCM nızda içki içmeseniz bile yazı Ifrte-yapılmış bu şaheser natiir ınorr* karşısında duraklarsınız. C
Satırlar ve kelimeler bu güzçE sofrayı İstakoz salatasından voW ğurtlu patlıcan kızartmasına kaQ dar bütün teferruatile önünüz^ sermiştir, (D
Halbuki şimdi?.. Sanki h, (D içinde muharrir denilen nıahlıU— ka buzlu cacıktan, dışı buğulan>s mış Göksu testisinden bahse mek haramdır Sanki harb ıçind^ muharrir gayet ciddi bîr takınCD nesnelerden bahsetmeğe mecburçg' dur. Öteki, hayattan mevzula© bayağı, modası geçmiş bir takınTE lâflar addedilmekte!..
•••
Halbuki hiç olmazsa ar aşıra böyle mevzular ne kadar ağız değiştirici bir lezzet veriyor.
Ne zamandanberi onlara hasret kaldık.
Meselâ şu «kiraz - vişne» ye dair bir mevzuum var, «Modası geçmiş sulh mevzuu» dive bir türlü kullanamıyorum.
Vişne kiraza nazaran ekşi suratlı. aksi ve huysuz gibi görünen fakat gayetle iyi kalbli ve marifetli insanlara benzemez mi? Hoppa kız kardeşi kiraza nispetle ne kadar hamarattır... Likörü, reçeli, şurubu, peltesi, şerbeti, marmalatı, ekmek tatlısı, şekerlemesi vesaire ile her işe eli yatan tam bir «ev hanımı >. On parmağında on marifet. Bizim için âdeta saçını süpürge, kolunu kürek eder. Daha olmazsa kendisini kurutturur. Kışın kompostosunu yaptırtır. Sapından bile ilâç çıkarırız.
Bir de kiraza bakın. Hoppalığın timsali gibidir. Ancak niyet tutmak gibi havai şeyler ona yakışır. Yenilmekten bıkınca vişne gibi uzun uzun vefa göstermez, kurtlanıverir... Fakat siz geliniz de bu sulh mevzuunu uzun uzun yazınız...
Hikmet Feridun Es
Bomonti bira fabrikasının doldurma kısmı genişletildi
Tekel idaresine bağlı Bomonti bira fabrikasının doldurma dairesi yeniden inşa ettirilmiştir. Bu yeni kısmın faaliyete başlaması veslleslle matbuat mensupları dün fabrikaya davet edilerek fabrika ve -yeni kısım gezdirilmiş ve fabrika müdürü B. Hikmet Barlas tarafından gazetecilere gerekli İzahat verilmiştir. Fabrikada 400 amele çalışmakta ve günde 40 bin litre ıra İmal edilmektedir. Bomonti faDrikasında İmal edilen biraya yetecek nispette malt kısmı elde edilemiyor. Fabrikada yılda ancak 8 milyon litre biraya yetecek kadar malt yapılmaktadır. Yılda 4 - « yüz ton kadar malt Ankara bira fabrikasından İstanbul'a getirilmektedir.
Yeniden yaptırılan doldurma dairesinde saatte ö bin şişe bira doldurmaktadır.
Fabrikanın gazöe dairesi de gazeteciler tarafından gerilmiştir. Burada günde on bin şişe gazijz imal edilmektedir. Elde kâfi miktarda şişe olmadığından ve gazoz dairesinin pek geniş bir şekilde kurulmuş olmamasından Bomontl'de şehrin bütün İhtı yacını karşıliyacak miktarda gazöa yapılamamaktadır.
Zeytinyağı tevziatı
Perşembe gününden beri nüfus başına iri aylık İstihkak olan birer litre zeytinyağının tevziatı devam etmektedir. Tevziata başlanmadan evvel altı yüz ton yağ stok edilmişti, şehir İhtiyacı sekiz yüz küsur tondur. Tevziat İki ay devam edeceği için İki yüz ton yağ da bu müddet sarfında şehrimize getirilecektir
Sahile 4
A m A M
14 Temmuz 1945
Ormanlarımızın korunmasında yeni sistem
Milli ekonominin bütünlüğü içinde yer alan orman varlığı serbest bir tabiat serveti olmaktan çıkınca, artifc onun gelişi güzel bir idareye değil, gayesi ve maksadı belli olan bir jşiıtmeye tabi olması İcabetler. Nitekim her ileri memleketin ormancılık mevzuatına baktığımız zaman. bütün ormanların "teknik ve ekonomik icaplara göre düzeni endi-rihccğlne daha doğrusu işletmeler içerisinde fidanlıkların kurulacağına. ağaçlandırma İle kesim ve taşıma İşlerinin plânlaştırılacağma, ormandan elde edilecek her çeşit mahsulün rasyonel şekilde kivmetlendlrllece-ğine ve ormana hariçten gelecek zararların önleneceğine dair bir takını bükümlerin mevcut olduğunu görürüz Bütün bu tedbirler ayrı ayrı maksatları gütmekle beraber, her biri diğerinin tamamlayıcısı ve her biri ormandan beklenen ekonomik gayeyi tahakkuk ettlrtecek mahiyet-) tedir. Bunlardan her hangi birisinin ormanın tabi olduğu ekonomik şartlara ve tabiat İcaplarına göre düzenlenmemiş olması hakiki bir orman İşletmesinin kurulmadığını gösterir. tşte bu tedbirlerden birisi ormanın korunmasına alt olan bir tedbirdir kİ, bunun da gelişi güzel tatbikine İmkân yoktur. Aksi halde ormancılık politikasında alınacak olan en İsabetli ve en doğru hareketlerden bile faydalı sonuçlar beklenemez.
Bilindiği üzere orman korunmasından maksat ormanı hariçten gelecek olan her türlü zarara karşı korumak demektir. Bu zararlar belli başlı olarak ormanların yakılması, ormanların tarlaya çevrllmes;. ormanlarda hayvan otlatılması ve ormandaki mahsullerin çalınması şeklinde tezahür edebilir. Orman işletmelerinin ana kapitalini teşkil eden ağaç servetini bu nevi tehlikelerden korumak İçin, ekonomik ve teknik maksatlara uygun bir koruma sisteminin, bir koruma teşkilâtının vücuda getirilmesi lâzımdır. Aksi haîde husule gelecek kıymet kayıpları çok büyük olur. Nitekim memleketimiz oı m anlarının harap olmasının en büyük ve en başta gelen âmillerinden birisi Türkiye ormanlarının ekonomik bir gaye güden İşletmeye açılmamış olması ve bunun yanında sistemli bir koruma teşkilâtına yer verilmemiş olmasıdır. Gerçekten o'r-n.anlarımızı dolaşanlar sik sık kel ve çıplak sahalarla karşılaşırlar. Bu çıplak alanlar orman işletmelerinin birer yarası halindedir. Bu yaralar devamlı olarak genişlerse orman iş-Jttmelerlnin ölümü de elbette mukadder olur. Gerçekten memleketimizde son yıllara varıncaya kadar hır sene sayısı 200 ile 600 arasında değişmek üzere orman yangınının çıktığı ve bu yüzden a e 60 - 80 bin hektarlık bir orman servetinin kül Olup gittiği görülmekte idi. (1) Bunun yanında orman varlığını tehlikeye sokan diğer sebepleri de küçümsememek lâzımdır.
İşte bütün bu noktalan göz önünde tutan orman kanunu ormana hariçten gelecek zararları önlemek üzere bir takım esaslı hükümler koymuş bulunmaktadır. Bu hükümler den orman yangınlarına ve devlet ormanlarında hayvan otlatılmasına ait hükümler ayn ayrı fasıllar halinde tertlbedilmlş ve buna mukabil diğer suretlerle husule gelecek zararları önleyici hükümler de dağınık olarak kanunun hususi ormanlar, vakıf ormanları, köy, belediye ve hususi idare gibi hükmi şahsiyeti haiz müessese ormanları fasıllarında yerleştirilmiştir. Orman kanunundaki bu hükümler doğrudan doğruya ormanların nasıl ve ne şekilde korunması lâzım geleceğine dairdir. Koruma işinin kimler ve ne gibi bir teşkilâtla İdare olunacağı meselesine gelince, kanun bu hususta etraflı hükümleri koymamakla beraber koruma İşinin orman brkçllerile orman bekçi başılan tarafından yapılacağını kabul etmiş bulunmaktadır. Yalnız orman kanunu 18/2/1937 tarihinde çıkartılmış olmakla beraber, tatbik mevkiine 1/6/1937 gününde konulmuştur. İşte kanununun neşri tarihi İle tatbik edllmtsl arasında geçen dört aya yakın bir devre İçerisinde orman koruma İşleri üzerine ayn bir kanun çıkartılarak ormanların korunması ödevi askeri kıtalara tevdi olunmuştu.
Bu suretle 1924 yılında kısmi mahiyette olmak üzere tatbik edilen (21 ve kısa bir zaman sonra da kaldırılan askeri koruma sistemi yeniden İhya edilmiş vc bütün memleket ormanlarına teşmil olunmuştu, (3) Bu 3157 sayılı c Orman koruma teşkilât kanununa» göre bir orman genel komutanlığı vücuda getirilmişti. Bu teşkilât üzerine aldığı görev bakımından hem Tarım ve iıem de Millî Savunma Bakanlıklarına bağlı bulunuyordu.
Ormanların korunması işlinin askeri kıtalara terkedllmeslndekl sebep-lcrden birisi muhafaza İmkânını genişletmek ve ormanları daha sıkı bir kontrol altına koymakj. Bilindiği Üzere orman umum müdürlüğü Devlet ormanlarını kendisi işletmiyor, hususi müteşebbislere daha doğrusu Badece kâr peşinde koşan orman müteahhitlerine bırakıyordu. Halbuki orman İsletmeleri kârlılık nronslbin-
Yazan. Dr. Şeref Nuri tlkmen
Yiîfcsek Ziraat enstitüsü ekonomi »e maliye ilimleri doçenti
den ziyade verimlilik esasına dayanan İşletim» mcvzularıdır. Orman müteahhidi ormana bakmak, ormanı imar etmekten ziyade, İşletmeye yatırdığı kapitalin en yüksek faizini en kısn bir devre içerisinde çıkarmaya bakar Bu böyle olunca da ormanın korunması İşini müteahhitten beklemek fazla bir iyimserlik olur. İşte bu bakımdan orman umum müdürlüğü bir taraftan ormanları hususi şahıslara İşlettirirken, diğer taraftan da koruma İşini üzerine almış bulunuyordu. Böyle bir durum İçerisinde İse orman koruma teşkilâtını geniş tutmaya ve bu hususta fazla personel kullanmaya İmkân yokr-ur Ne tekim ormanı hariçten gelecek zararlara karşı koruma ödevini üzerine almış olan orman bekçilerinin miktarı çok mahduttu. Sırf Tcorunaa İşllc uğraşacak olanların miktarını arttırmak üzere, 1021 yılı muvazene! umumiye kanununun 3-4 üncü maddesine ayrı bir hüküm konulmuştu. Yalnız bu hüküm sadece malî bokundan genel bir mânayı taşıdığından tatbikatta büyük bir rol oynıyamamıştır Bu İtibarla askeri koruma teşkilâtına daha geniş ölçüde imkânlar sağlıyım kanım 1937 yılında çıkarılmıştır
Bu kanun memleketimizdeki orman muhafaza teşkilâtını genişletmeye ve bu işlerde çalışan personelin miktarını arttırmaya imkân vermesi bakımından büyük bir fayda temin etmiştir. Fakat bununla beraber bazı önemli mahzurları doğurmaktan d» geri kalmış değildir. Biz bu mahzurların en ehemmiyetlilerini şu noktalar etrafında toplıyablllrfr-
1 — Orman koruma işi esaslı bir bilgiye dayanır. Bu İtibarla orman korumasında vazifelendirilecek olan her şahsın muayyen, bir tahsil ve staj devresinden geçmiş olması icabeder. Nctekim ormancılığı İleri memleket-1 lerln mevzuaCinda buna dair hükümler görmekteyiz. Hattâ memleketimizde 1931 yılında çıkarılmış'bir talimatname de mevcuttur. (4J
Bu talimatnameye göre orman bekçilerinin yetiştirilmesi İçin memleketin muhtelit yerlerinde ( Orman bekçi mekteplerinin» açılması iktiza etmektedir. Bu suretle orman koruma işi bir meslek ve bir sanat haline getirilmiştir. Esasen orman koruma İşlerini göz önünde tutaçtık olursak, başka türlü düşünmeye de İmkân yoktur. Halbuki askeri teşkilâtta vazife alanların esas ödevleri ormancılık değildir. Bundan başka koruma erleri askerlik hizmetini bitirdikten sonra bu vazifeden ayrılacaklar ve bunların yerine yenileri geleceklerdir. Bu İse lşde yetişmeyi ve pişmeyi aksaklaştırır.
2 — İşletmeler ekonomik - teknik faaliyetin plânlı bir organizasyonunu ifade ederler. İşletmelerdeki bütün İşler işletmenin gayesine uygun şekilde birbirlerini tamamlarlar. Bu İtibarla orman İşletmelerindeki dikim, yetiştirme, bakım ve koruma İşleri de birbirlerini tamamlayıcı mahiyettedirler. Bunların topyekûn bir elden ve bir merkezden sevk ve İdare edilmeleri icabeder. Halbuki askeri koruma teşkilâtı orman umum müdürlüğünün tam ve mutlak şekilde emrinde değildi. Bu İse işletmeye ait İşlerin bir bütün halinde İdaresini zorlaştıracaktı.
Hiç şüphe yok kİ bu zorlaştırma daha ziyade devlet işletmelerinin ku-rulmaslie kendisini göstermiş olacaktır. Bunun için bütün ormanlarımız devlet ellle ve devlet işletmesi halinde kıymetlendiril meye başlanınca askeri koruma teşkilâtının görevine son verilmiş ve bu hususta da orman Içletmesl vazlfelendlrllmlştlr. Çünkü Koruma İşinin orman işletmesi tarafından görülmesi işletmecilik timinin başlıca prensiplerindendir.
(1) Prof. Dr. Ali Kemal Yijttoölul «Orman Darlığımız» fktisadl YörüyCş sayı 117, S. 6.
(2) «Her sene Muda/aal Milliye Vekâletince knr'a efradı meyanından jandarmaların tefrikine müteallik usul dairesinde te Ziraat Vekâletinden lüzum gösterilecek miktarda efrat tefrik edilerek orman muhafazasında istihdam olunmak ve jandarma sıfat ve salâhiyetini haiz bulunmak üzere Vekâleti mezkûr e emrine verilecektir.* 1924 yılı muvazenel -umumiye kanunu, Resmi Ceride No. 71.
(3) «Orman koruma vazifesi hu kanunda gösterilen şekilde askeri kıtalara verilmiştir.» Orman koruma teşkilât kanunu, 5. 5. 1937. No. 3157.
(41 «Orman bekçi ve bekçibaşıfa-rmm bekçi mekteplerinde yetiştirilmesi ve bunların vazife ve sureli İstihdamlarına dair talimatname» II. V. 1931, Resmi gazete.
Mesut bir doğum
Beyoğlu elektrik İdaresi abonman müdürü bay
MEHMBT ALİ BAY8AI/İO
10. 7. 045 günü bir kız evlâdı dünyaya geldiği haber alınmıştır. Yavrusunun uzun ömürlü va bcmıcll olmuaıni di-lerla-
Olimpiyakos
ilk maçını bugün şehrimizde Şeref stadında Galatasarayla yapacak
935 te Fenerbahçe - Olim piyakos maçında kaptanlar
Uç maç yapmak üzere şehrimize gelmiş bulunan Yunanistan şampiyonu Olimpiyakos takımı ilk maçını bugün Şeref stadında Galatasarayla yapacaktır. Sıcakların ortalığı kavurduğu ve bütün İstanbul'un biraz serinlemek gayesile denize koştuğu bir zamanda statların tahdit edilmiş dört duvarı arasına kapanmağa gönül razı olmuyor amma; harb yıllarının doğurduğu bin bir müşkilât yüzünden uzun seneler hasret kaldığımız bir ecnebi ekibin maçım görmek düşüncesi bizlere bu sıcaklara rağmen stat, laıa taşınmak cesaretini veriyor. Prensip itibarile yaz günlerinde kulüplerin maç yapmasına müsaade vermeyen ve bunu talimat-, name İle meneden futbol federasyonuna da bu müsaadeyi verdiren sebepler arasında çoktan beri ecnebi maçı yapılmaması gösterilebilir
Bir taraftan ecnebi takım oyunu görmek, diğer taraftan futbolcularımızın kalitesini anlamak her halde küçümsenecek bir İş değildir. Bu bakımdan sı-caklata rağmen Olîmplyakosu getirmeğe teşebbüs eden Beşiktaş ve Galatasaray, idarecilerine futbol meraklılarının birer teşekkür borcu olduklarını burada hatırlatır ve bu teşekkürleri de maçlara gelerek kulüplerimizin teahhüt altına girmiş oldukları masrafları ödemelerine yardım etmekle eda etmiş olurlar.
Olimpiyakosu eski sporcular çok yakından tanırlar. Müteaddit seneler Yunanistan şampiyonu olan bu takım bundan evvel gelişlerinde 931 de Fenere 1 -0. Galatasaray» 2 - 0 mağlûp olmuş, 935 te Fenere 3 - 1 yenilmiş. Güneş'e 2 - 1 galip gelmiştir. Haıb badiresinin en acı sillesine mâruz kalan dost Yunan futbolünün bugünkü durumunu bilmiyoruz. Harbden evvel bizim futbol seviyesine yakın bulunan Yunanlıların harb dolayısile bir çok kıymetli elemanlarını kaybetmiş olduklarını tahmin etmekteyiz. Bu oyuncuların yerlerini dolduranların futbol kıymetini ve dolayısile Yunan futbolünün bugünkü durumunu bu maçlar gösterecektir. Ve ancak bu maçlardan sonra Yunanlı dostlarımızın futbol kalkınması hakkında bir kanaat edinmiş olacağız. Bâzı refiklerimiz Yunan takımında dört İngiliz futbolcü-sünün de bulunduğunu kaydet-, mlşlerse de bu husus hakkında) her hangi bir malûmat edinmek kabu olamamıştır. Renklerimizin Fenerbahçe - Galatasaray vfizdıM bu kevflvetm hakikat y *
hakkuk ettiği andan itibaren çocuklun idmanlara getirmek İçin kaptanlarının sarfettiği gayreti takdirle karşılamamak İçin insanın bir futbol' takımının sahaya nasıl çıktığını bilmemesi İcabeder, Senenin dokuz ayını biiâ fasıla maç yapmakla geçiren — kıymetli dostum Ömer Besim’in güzel bir buluşla topçular diye İsimlendirdiği futbolcular — pek haklı olarak yaz aylarım plâjlarda geçirm?k üzere şehrimizin muhtelif mahallerine dağılmışlar ve bunları idmanlara getirtebilmek cidden güç biliş olmuştur. Neteklm ilk idmanlara ancak üç dört kişi gelebilmiştir. Nihayet geçen pazar yapılan maçlar dolayısile hepsini bir araya tophyabilmek kabil olmuş, fakat gerek Taksim ve gerekse Beyoğlu spora karşı alınan neticeler idarecileri tatmin etmekten çok uzak kalmıştır,
Beyoğlusporla Taksimin bu hususî maçlarda muvaffakiyetli oyun çıkarmaları İse bu takımlardaki futbolcularla kendi kulüplerinin basketbol, voleybol ekiplerinde mütemadiyen oynamaları ve İdman üzerinde bulunmalarından Peri gelmiştir.
Yukarda izah ettiğimiz sebepler yüzünden alelacele toparlanmağa çalışılan futbolcularımızın Form denilen nesneyi — boyacı küpü olamıyacağına göre — kolaylıkla elde edemeyecekleri şüphesizdir. Bu bakımdan Yunanlı dostlarımızla yapılacak bu maçların samimiyeti takviye edecek bir karşılaşmadan yukarı çıka-mıyacağina Işâert etmek lâzımdır. îyi oyun, kalite yüksekliği bu mevsimde elde edilemez. Hazırlığı tamam olmıyan futbolcularımızın ecnebi maçlarında duyulan heyecanı bir kere daha bizlere tattırmaları ve temiz birer oyun çıkarmaları biz meraklılara kâfidir
Şazı TEZCAN
p’
Maçların programı
ŞEREF STADINDA:
Cumartesi: Saat 16,30 Beşiktaş . Beyoğlu; Saat 18,30 Olimpiyakos - Galatasaray,
Pazar: Saat 16,30 Galatasaray - Beyoğlu; Saat 1B.30 Olimpiyakos - Beşiktaş,
Perşembe: Saat 16,30 Beşiktaş . Galatasaray; Saat 1'8.30 Ollmpiaykos - Beyoğlu.
yazdığı bu keyfiyetin hakikat olmasını temenni ederiz
Olimpiyakos İle karşılaşacak olan bizim takımların durumu hakkında fazla bir mütalâa yü-
tenis maçları
15 temmuzda yapılması kararlaştırılan Fenerbahçe - Galat vs ray te-_____________...... _ nls maçı Olimpiyakos maç an do-rütmeyi doğru bulmuyoruz. Çün- laynlle 5 ağustos pazar gününe teki Gllmnivaknsım »relmesi ta. hlr edilmiştir.
At yarışları
İkinci haftanın program ve tahminleri
At yarışlarının İkinci hafta koşularına yarın Velletendl çayırında devam edilecektir, Haftama program ve tahminleri aşağıdadır:
Birinci koşu
Bir defada İki blıı lira kazanmamış olan üç yaşında yeril saf kan İn-gillriere mahsus olup ikramiyesi 500, mesafesi 1800 metredir. Koşuya 1 — Elanvltal 68. 2 — Gelincik. 66.5 kilo İle İştirak etmektedir. Favori geçen haftanın galibi Gelinciktir.
İkinci koşu (Satış)
Dört ve yukarı yaşla sal kan Araplara mahsus olup ikramiyesi 300. mesafesi 2000 metredir. Koşuya kayıtlı olan atlann âzami satış fiati 1500 liradır. Koşuya 1 — Bora 64. 2 — Ceylân 84, 3 — Hergül 64. 4. — Demlrboldan 62 kilo İle İştirak etmektedir. Satış koşusu olduğundan , katt bir tahminde bulunmağı doğru bulmuyoruz. Atlann içinde sakat olanlar da vardır.
Üçüncü koşu
İki yaşında ve koşu kazanmamış yeril saf kan İngillzlere matuus olup İkramiyesi 500. mesafesi 1000 metredir.
Koşuya 1 — Bürücük 58, 2 — Nev-kts 54.5. 3 — Çiçek 54.5. 4 — Aşk 54.5 kilo İle iştirak etmektedir. ,
Şimdiye kadar koşu kazanmamış olan bu taylar arasında en şanslı olarak geçen hafta Levent İle çu-kurovadan sonra gelen Çiçek görülmekle beraber koşu kısa mesafede olduğundan diğer taylara da şans vermek lâzımdır. Çiçekten sonra Bû-rücüfc ümitlidir.
Dördüncü koşu (Hendikap)
Üç yaşındaki yerli yarım kan. İngl-| lizlere mahsus olup İkramiyesi 300, mesafesi 1400 metredir. Koşuya 1 — Eurgaz 70, 2 — Sabareftar 62. 3 — Toros 63. 4 — Sülün 51 kilo ile iştirak etmektedir. Ağır kilo taşımasına rağmen geçen haftanın galibi Burgaz gene favoridir. Rakibi Sabareftardır.
Beşinci koşu
Üç yaşında saf kan Araplara mahsus olup İkramiyesi 400 Hra, mesafesi 1600 metredir. Koşuya 1 — Yunt
62.5, 2 — Venüs 57.5, 3 — Kovboy 66, 4 — Dikmen. Kızı 54.5, 6 — Nurcan
54.5, 6 — İnci 54.5 kilo İle lştrag etmektedir. Favori yunt ve hafîl kilo
; İle koşan Kovboy görülmektedir, veri üsü de İhmal etmemek lâzımdır.
Altıncı koşu
Üç ve daha yukarı yaşta sat kan İngillzlere mahsus olup İkramiyesi 500, mesafesi 2000 metredir. Koşuya 1 — Destcgül 6ü 5. 2 — Diken 58. 3 — Komlsarj 57. 4 — Varda 67. 5 — Elanvltal 53 kilo ile İştirak etmektedir. Geçen haftanın galipleri Desteğin İle Dikmen gene favoridir. Çekiştikleri takdirde Komlsaj İle Elanvl-talln de şansı vay dır.
Bahsim üşter ekler: İkili bahis 2, 3. 4. 5. 6 ncı koşularda.
Çifte bahis 5, 6 ncı koşularda.
Üçlü bahis 3, 4, 6 net koşulardadır. NURKUT TEZOĞLÜ
Fransa, büyük devlet kazanmış mı?
Paris 13 (A.A.) — Fransız, haberler ajansının bildirdiğine göre, «Fransa büyük devlet mevkiini tekrar elde el-mij midir?» sualini kaışılıyan her sınıftan Fransızların yüzde yetmiş ikisi menfi cevap vermişlerdir.
Bu sual. İstatistik ve halk efkârını yoklama bürosu tarafından sorulmuştu. Halkın yüzde yirmi dördü bu sormayı müspet olarak cevaplamış gerisi İse hiç cevap vermemiştir.
* Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Beden terbiyesi şubesi öğrencileri Pendlkte mutat kamplarım kurmak üzere şehrimize gelmişlerdir. Kampta okul direktörü B. Suat Altan da bulunmaktadır.
Acı bir kayıp
Safiye Hüseyin Elbl'nln eşi, yüksek mühendis Tank Elbl ve Fatma Nihat Elbinin babası. İffet Elblnln. kayınpederi Bahriye sermühendlsi sabıkı merhum Ahmet paşa damadı bahriye Ümerasından
HÜSEYİN ELBt hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 15. 7. 945 pazar günü öğle namazını müteakip Beyazıt camiinden kaldırılarak Feriköy mezarlığındaki makberl mahsusuna defnedilecektir. Mevlâ rahmet eylesin.
TEŞEKKÜR
Kıymetli ağabeyimiz ve aile relsimis MEHMET ALİ ÖZBUDUNUN İzmittc vefalı haseblle cenaze törenine pek kalabnlık olarak İştirak eden hemşehrilerimize telgraf, mektup ve telefonla veya bizzat evlerimize gelmek suretlle taziyede bulunan akraba ve dostlarımıza teşekkürlerimizin iblögı için sayın gazetenizin vrsatatını rica eyleriz.
Özbudunlar ailesi namına avukat HayrUllah Özbudun
Rasattepe’de
Yeni bulunan bir Frikya kiralının tümülüsü
Sıvaslan İstanbula gelirken bazı mühim işlerim İçin Ankaraya uğradım. Bu arada Sıvasın tetkik ettiğim tarihi ve çok kıymetli Selçuk eserleri hakkında Müzeler umum müdürü B. Hâmit Zübayr'Ie görüşmem lcabecli-yordu. Umum müdürlüğe girdiğim vakit mimar arkadaşlarımdan biri, Atatürk için anıt - kabir yapılacak sahada inşaat hususunda gerekli toprak tesviyesi yapılırken Milâttan en az 2700 sene evveline ait Frik hükümdarlarından birinin tümülüs’üniin bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine yanımda Associated Press ajansının muhabiri ve arkeolog Mahmut Akok olduğu halde derhal nıe2arın bulunduğu yer olan Rasatteoı-'yc hareket ettik. Otomobilimiz yeni bulunan mezarın yanında durdu. İndiğimiz vakit 4 köşe büyük bir mezar çukuru gördük.
Arkeolog Mahmut anlatmağa başladı:
— Bu gördüğünüz çukurun üzerln-■de bir tepe vardı. Anıt - kablrln yapıldığı bu sahayı tesviye ederken bu tepeyi de düzlemek İcabetti. Tepe düzlenir düzlenmez, bunun altında çakıllı bir saha gö2üktii. Milli Eğitim Bakanlığının gördüğü lüzum üzerine, Türk Tarih Kurumu işe bavlıyarak tabii zeminden 2 metre derinde 5y6,5 metre ebadında bir mezar çukuru buldu. Bıı mezar çukurunun ortasında ayrıca kalın kalaslarla yapılmış 2.5x3.5 metre ölçüde geniş bir tekne diyebileceğimiz bir kabir blunmuştur. Bıı teknenin doğu batı ucunda kalın kütükten yapılmış bir bank (sıra), sıranın önünde demirden mamul trlpod (sacayak) ve sayısı ona yalan İçleri kül ve içki dolu toprak kaplar, mezar teknesinin güney kenarında müteaddit madeni eşya ele geçmiştir. Bunlar ölüye sunulan hediyelerle giyimine alt eserlerdir Bu madenî eşya, üzerleri altın yaldızlı, gayet sa-natkârane işlenmiş bronz kap ve âletlerdir, Mezarda harb âleti nevinden madenî cirit uçlarına benzer âletler de bulunmuştur. Bu hafriyatı Türk Tarih Kurumu adına genç Türk arkeologlar idare etmişlerdir.
Kabrin İçinde bulduğumuz tarihi eşyalar karşımızdaki görülen çadırdadır. Mezarın İçinde yalnız teknenin kenarları gözüküyordu. Bunlar 2700 senedenberl artık tamamen çürümeğe yüz tutmuş bir vaziyette İdiler.
Bundan sonra çıkarılan eşyalaTm bulunduğu çadıra girdik. Burada eşyaların bir kısmı sandıklara, bir kısmı da mukavva kutulara yerleştirilmişti,
çadırın İçinde çanak parçalarını çok büyük bir meharetle blrlblrlne yapıştıran B. Abdullah İşine devam ediyor ve esas şekli meydana getiriyordu.
Sonra at üzerinde atılan bronzdan ve İçinde ağaç bulunan mızrak ucu gördük.
Daha başka devrin bariz karakterlerini gösteren bronzdan ve altın yaldızlı, boğazı yuvarlak kabarelerle süs-1 lenmlş ağız ve emzik kısmı mevcut olan bir vazo.
Bundan .sonra tamamen demirden yapılmış bir trlpod'u (üç ayaklı sacayağı) tetkik ettik.
Mezardan çıkarılan bir İki küçük kemik tahlile muhtaçtır. Bunların bilhassa bir tanesi İnsan kemiğine benzemekle beraber kurban edilen bir hayvana alt olmak ihtimali de vardır.
İçeriden aynı zamanda tahta blı banko da çıkarılmıştır. Bu büyük kütük 2700 yılın teslrlle tamamen çürümüştür. Aynen kurumuş bir tütün manzarası göstermektedir. Üzerin» dokununca ufalanmakta ve parçalanmaktadır. Yalnız öz Tasımları sağlam kalmıştır. Biz bütün bunları görürken B. Abdullah hâlâ jelâtin ve aseton karışığı bir madde İle toprak çanakların parçalarını birbirine yapıştı-yordu.
B. Abdullah:
— Altı yedi senedir çalşıyorurrt, kimseyi yetiştlremedlm. Herkes bizim Mazhar Osmana gitmeğe niyetimiz yok. diyor.
İnsanların görüşü hazan aradan binlerce yıl geçtiği halde yine ayni noktada blrleşlyor, 2700 sene evvel Frikya kurallarına ayrılan mezar yeri, bugün de Türk milleti tarafından büyük atalarına anıt - kabir sahası olarak tahsis edilmiştir.
Mustafa Baydar Sivas Lisesi Edebiyat öğretmeni
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 kuruş 8400 kuruş
6 Aylık 1500 » 2900 »
3 Aylık 800 » 1800 >
Adres tebdili için elli kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20505
Yazı İşleri; 20765 — İdare: 20681
Müdür; 20497
şaban 4 — Hızır 70
İmsak Güneş öğle İkindi Ak Yatsı E. 8.46 9-00 4 39 8 38 12.00 1.58 V. 3.26 5.40 13,30 17.19 20.40 22.38
İdarehane BabIâli civan
Acımuslun sokak No. 13
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR
Suriyede parlayan yıldız! Imparator Fransuva Jozef
Genç Sultan Osmanın hac veşilcsile! mlş olan validesi ait Nasibe oğlu-Suriyeden geçmek orzutunda bulun- nıın padişahtan resmen müsaade al-duğunun şüyuu Ltibnanda Maan oğul- madan siyasi teşebbüslerde b ulunları ailesini btiyûk endişeye düşür- ‘..‘.."L-” o.. _.
müştü. Fakat İstanbulda Kapı kul- şc Avram Nabmiası da üzüyordu, lan arasında çıkan isyan üzerine Bunun farkına varan kaptan Fran-fiultan Osmanın hail ve katil, Del! çesko kendisinin şarkta İkamet ve Sultan Muştalanın İkinci defa lclâsl seyahat edebileceğine dair padişah-bu endişelere nihayet vermişti. '
Mamı oğlu Emir Fahreddin Çamca. İslanbulda casuslar bulunudııruyor, olaylar hakkında vaktlle haberler alıyor. yeni yüksek mansıplar sahiplerini altınlar ile elde etmeği ihmal etmiyordu. ’
Arada Şanı valilerde çıkan İhtilâflar, münazaalar üzerine askerler arasında müsademeler olmuyor değildi. Amma bu mahalli meseleler böyle günlerde İstanbuida önemli bir akis uyandırmıyordu. Bilâkis merkezce Fahreddlnln İtibarı artm görünüyordu. Maan oğlu İrtanl.. . a Kapı kâhyası gibi bulundurduğu Hacı Derviş vcsatetlle Safcd ve Nablıs sancaklıklarını teylden oğlu Aksak Emir Ali uhdesinde İpka ettirdikten başka Gazzeyi de hükümeti dahiline almağa muvaffak olmuştu,
1525 temmuzunun nihayetlerine doğru Fahreddlnln baş düşmanı Şam ı Trablus hâkimi İhtiyar S-ylf oğlu Yusuf paşa ölmüş, Maan oğlu bu fır-şattan İstifade ederek Şam Trablusıı ı üzerine hücumla şehri ve civarını i kırk gün mütemadiyen yağma et- : nişti.
Bu hre eti bir çiırüm saymıyan , İstanbulca varidat) pek azaldığı İçin İsteklisi bulunmıyan Şam Trablus sancağı da Fahreddlnln tensibiyle ı valdesi Seyf oğullarından bir ka-din olan, küçük oğlu Emir Hüseyin e tevcih edilmişti Bu suretle müverrih Kalmanın tâbirile «mahzı şeytaneti- 1 ııe mebnl müdebbiri memleket paye- ' sinde» duran Fahreddin Şam taraf- ı ları hariç olmak üzere Surlyenln bü- ! tün sahil kısmını eline geçirmişti : Maan oğlu Padişaha karşı İtaat ı yüzü gösteriyor, senevi maktu ver- : fisini muntazaman göndermekte de- ı vam ediyordu Zaten o bu derece mutlane hareket etmemiş olsa dahi I îstanbuldakt karışıklıklar dolayısiyle 1 merkezi hükümetin Suriyede bir I tedln hareketine girişmek suretiyle büyük bir gaile açmağa kudreti yoktu ı
1625 senesinde — H 1038 — Maan ı oğlu Fahreddlnln İkbali artık haddi ı kusvasma varmış bulunuyordu. Sek- I banlardan mürekkep kuvveti gittik- ı çe artmıştı; şamt bile istilasından ; korkuluyordu Fahreddin bu senelerde Toskana dukalığı i!e eski mü- : nasebellerlnde devam edip duruyor- I du. Arada hediyeler teati olunuyor. : Toskana gemileri Suriye Umanlarına ı geliyor, harb levazımı getiriyor, Ll- ı vurnoya ipek götürüyordu. I
Fahreddin hâlâ Toskana ticaretinin İntişarın^ hizmet suretiyle teh- : İlke günlerinde İstinat edebilecek : harici bir kuvvetin yardımını temin i eylemek tasavvurunda sabit bulunu- : yordu.
Bu düşünce ile İdi kİ 1029 da Sa.vdada bir Toskana konsolosluğu İhdasını muvafık bulmuştu.
Toskana dukasının Suriyede gayri resmi ajanı olan baron dö La Legre emir Fahrddln ile duka arasında münasebetlere ve muhaberelere tavassut ediyordu.
1572 de Floransa balyozu padişah sarayından koğulmak suretiyle Toskana hükûmftlne büyük hakarette bulunmuştu, şimdi Saydada bir Toskana konsolosunun olup bitmiş bir İş gibi ikamesi biraz da bu haka-relln karşılığı yerine geçecekti.
Birkaç s(lıe kil kİ Toskanada kıtlık hüküm sürüyordu. Lübnan İle münasebetlerin, münakalâtın sıklaşması Surlyed- n ziyade miktarda buğday getirilmesine, bu kıtlığın tehvl-nlne (le yarıyacaktı. Bu sebeple Toskana hükümeti Saydada bir konsolos bulundurmak, tasavvurundan pek memnun olmuştu.
Floransa asilzadelerinden olup İs-tanbulda hayli zaman yaşıyarak Arap diline ve şark âdetlerine vukuf hası! eylemiş bulunan kaptan Fran-çesko da Verrazzano bu Sayda konsolosluğu İçin biçilmiş kaftan gibi İdi
Llvurnoda boş gemi hazırlandı Muhtelif ticaret eşyası, dprtta bir nispetinde kârlı olarak mübadele edilmek üzere yüksekçe bir miktar Toskana meskûkâtı, harb teçhizatı ve pek kıymetli hediyelerle doldurulan bu gemiler iki kalyon refakatinde 1830 ekim ayının ilk günlerinde Uvurnodan hareket etti
O devirde İngiliz ve Venedik gemilerinden maada Osmanlı sahillerine gelecek gemUerln Fransız bayrağı altında seyrüsrier etmeleri kapitülâsyonlar tcaplarındandı. Fahreddin de Toskana gemilerinin ihtiyaten bu ÜEimeye riayet etmelerini tavsiye eylemiş olduğu İçin direklerine Fransız bayrağı çekilen bu gemiler hareketlerinden iki buçuk ay sonra Saydaya vâsıl oldular.
Emir Fahreddlnln harici işlerini Avram Nahmlas isminde bir Musevi Idnrc rdiyordtı Kaptanla İl]c görüşen bu adam oldu.
Fahreddin artık ihtiyarlamış ol-mHitvle Devrıılkfimer saravuıa çekil-
masını tehlikeli görüyordu. Bu endl-
Haindi beye seslendi
ton, bir izinnameyi hâmil bulunduğunu, hükümete icabı takdirinde konsolos gibi değil, ticaret için geldiğini de beyan edeceğini söyllyerek Musevi memuru tatmin etti.
Saydada Fahreddlnln oğlu emir Ali sarayında kaptanı pek samimiyetle kabul etti. Kaptan uzunca bir yolculuktan sonra harabelerinin azameti karşısında mebhut kaldığı Baalbek taraflarında emir Fahreddin İle de görüştü.
Fahreddin resmen bir ticaret acentesi gibi kabul ettiği Verrazzano İle başbaça mülâkatlarmda »kâğıt üstüne konulamıyacak meseleler» hakkında gizilce konuştular.
Maan oğlu İcabı halinde hazînesini emniyette bulundurmak üzere Toskana hükümetinin kendisine bir gem! vermesini. Lübnanı bir Avrupa ülkesi derecesinde imar İçin muhtaç olduğu mühendis ve mimarların, iş-başıların, bir su işleri uzmanının, kendisi İçLn kâmil bir tabibin, bahçıvanlarla sekiz usta çlfçl ailesinin, bir ekmek fırıncısının gönderilmesini istedi. Gelecek olanların hepsinin vereceği tahsisat İle memnun edileceklerini temin etti.
Verrazzano kendlsLni pek ziyade tatyip eden emir Fahreddlnln yanından ayrılarak Saydaya gelince evvelce not ettiği bütün bu talepleri hükümetine bildirdi.
Bu «gayri resmi» Toskana konsolosu Sayda Fransız konsolosu mösyö Tarkez’e kapltülâsnolara göre vermesi İcabrden vergiyi tediyeden imtina etti. Fransız konsolosunun şahsi menfaatine de dokunan bu muamele onu Toskana - Lübnan münasebetleri aleyhinde vaziyet almağa şevketti.
Toskana gemileri sonlarında OsmanlI İhracı yasak zahirelerle dolu olarak hareket ettiler.
Emir Fahreddin gemiden başka ne İstemişse Toskana hükümeti hepsini göndermekte istical gösterdi. Fah-reddln 1831 ekim ayında Saydaya gelen Toskanalıları sarayında muhteşem bir surette kabul etti. Kendisine takdim olunan ağır hediyeler de pek makbule geçti
Toskanalı mühendisler hemen Lüb-nanda bir köprü ve (Sûri da bir kale inşasına koyuldular. Diğer sanatkârlar ve ustalar da ihtisasları dairesinde İşlere sarıldılar. O zaman da Lüb-nanın İmar durumunda başarılar biri birini takibe»!
Bu suretle Suriye taraflarında Fransız nüfuzu yerine İtalyan nüfuzunun kaim olmağa başlaması Fran-sanin Sayda konsolosunun dikkatini ve teessürünü celbedlyordu.
Mösyö Tarkez 163i aralık ayı içinde lcabeden tedbirler alınmak, te-şebbülerde bulunulmak üzere keyfiyeti kardinal dö Rlchelleu’ye mufassalım bildirdi.
Avrupada otuz sene muharebesi bütün devletleri meşgul etmekteydi. Osmanlı devletine karşı haçlı seferi açmak tasavvur ve emelleri zaruri olarak büsbütün terkolımmuştu.
Floransada veba illeti hüküm sürüyor ve gittikçe sirayet şiddetini arttırıyordu. Bu yüzden Suriye İle ticaret de yavaş, yavaş azala, azala nihayet tamamen kesilmiş, artık Toskana gemileri Saydaya uğramaz olmuştu, vmazzanonun konsoloslukta devamı da artık faydasız, lüzumsuz görünüyordu.
Rlchellfu, Toskana hükümetini 8u-rlyede siyasi ve ticari teşebbüslerde bulunmaktan vazgeçmesi İçin sıkıştırmış olup olmadığı hakkında bir vesika görüleni emişse de Sayda Fransız konsolosu mösyö Tarkez'in Toskana teşebbüsleri hakkında gösterdiği husumette hükümetinin kudret ve nüfuzuna dayandığı görülüyordu. Bu kuvvetli engel de Toskana konsolosunun Saydada ikametini temdit eylemesine İmkân bırakmıyordu.
Nihayet bir gün Verrazzano, Flo-ransaya avdet emrini aldı.
Fahreddin. Toskana konsolosunu götüren geminin ufukta kaybolduğunu götünee pek ziyade sıkıldı. Çün-kil bu ayrılış ve gidiş kendisince pek muazzez bir hayalin sona erdiğini gösteriyordu! Şimdi bir de önemli bir gaile başgöstermlşll
Sadrâzam Hüsrev paşa Bağdat dönüşünde (H. 1040) Suriye taraflarındaki kışlaklara sipahiler göndermişti. Maun oğlu bunları kabul etmemiş, arada şiddetli bir çarpışma olmuş, bu sipahiler birçok maktuller vererek Maan oğlu hükümeti dairesi haricine atılmıştı.
Fakat ne Hüsrev paşa, ne de İstanbul hükümeti tarafından Suriyede bu kan dökülmesine rağmen İş daha İleriye götürülmek münasip görülmemişti .
Ancak Dördüncü Sultan Muradın Maan oğlunun bu hareketine nokta koymaması kabil olamazdı. Emir Fahreddlnln vaUdnel sit Neslbe bir da
1831 martının limanlarından
Tabağındaki peçeteyi kaldırınca şaşırıverdi. Peçetenin altından bir Lejyondonör nişanı çıkmıştı
Viyananın mesut günleri — Dünya sergisi — Türkiyeden gelen eşya — Birbirine eklenmiş merdivenlerin tepesinde — İmparator geliyor!..- — Son derecede tehlikeli vaziyet — İmparator Hamdi beye ne sordu? Fransuva Jozefin satın aldığı tablo — Memleketine bir müze ve bir akademi hediye eden büyük adam — Hamdi beyin jübilesi — Istanbula gelen binlerce telgraf — Toprak altından çıkarılan bir şekir...
1876 senesi Vlya-nanın en mesut gün-| leri. MuslkS. arabal ve vals.
Büyük dünya ser-aon hazır-devam ediyor. Yeryüzünün hes, tarafından gelen eşya arasında bilhassa Türklyeden getirilenler daha teşhir edilmeden alâka uyandırmıştır. Lt-kln sergideki Türk komiseri beraberinde getirdiği eşya kadar bütün Vlya-nanin dikkatini üstüne çekmiştir. Bu, zayıf, sakallı bir insandır: Meşhur Osman Hamdi bey...
O günü Türkiye eşyası sergiye yerleştirilmektedir. Hamdı bey bunlardan bir kısmının daha güzel görünmesi için tavandan başlıya-rak. uzun direklerin ta tepesine asıl-^ masını istiyor. Mü-' tomadlyen Fransız-,’ ca emirler veriyor, bağırıp çağırıyor, amma anlı yan kim? Etrafında Fransızca bilen tek yok... HamdJ Fransızca emlrle-
rine aykırı tamamlle Almanca cevaplar verUlyor. Ne çare kİ Hamdl bey de bu dilden hiç bir şey anlamıyor. Bir türlll eşyasının, binanın tavanına nasıl asılacağını anlatmak kabil olamıyor.
Bunun Üzerine Hamdl bey gibi tez canlı, son derecede sinirli bir adam ne yapabilir?.. Sonsuz bir hiddet İçinde ceketini sırtından çıkarıp yere atıyor, pek ziyade yüksek, birbirine bağlanmış İki merdivenin üstüne, şiddetle tırmanarak en tepeye kadar çıkıyor. Orada da gayetle dar ve henüz İyi tesblt edilmemiş bir direğin üstüne fırlıyor... Elindeki eşyayı bizzat asacak!.. Bütün sergi mensupları hayretler içindedir. Zira öteki milletlerin komiserlerinin ekserisini yakalarında çiçek, pek çıtkırıldım zatlar olarak görmeğe alışmışlardır. Bu nasıl komiser böyle?.. Lâkırdısını anlatamadığı zaman ceketini çıkarıp atınca bir hamlede direğin tepesine fırlıyor. Yalnız bu yüksek tavana çıkarken Hamdl bey mütemadiyen sallanan uzun tahta merdivenin, tahta direği sıkı sıkı tutmaları İçin yerde-kilere tenblh etmeği de unutmuyor
Hamdl bey direğin tepesinde buraya yalnız tek ayakla basmak mecburiyetinde olduğunu anlıyor. Öteki ayağını İse, birbirine ortalarından bağlanmış uzun tahta merdivenin rn üst basamağına koyacaktır. Ellerinin biri İle duvara dayanacak, ötekiler de eşya asacaktır. Fakat çok defa İki elini birden kullanması şarttır.
Bundan daha tehlikeli bir vaziyet tasavvur bile edllçmez. Hele Hamdi bey gibi zayıf, nahif, böyle İşlerde katiyen İdmanı olmıyan bir İnsan İçin.
Cû
Hamdı bey kendisi fçin merasim yapılan jOksford üniversitesinin ilmi kıyafeti ile orada çekilmiş resmi
Hamdl bey iki eliyle çalıştığı
tehlikeli anlarda birdenbire kocaman sergi binasının içinde inanılmıyacak bir sükûnet başlıyor. Her zaman sergi o kadar gürültülü bir yerdir kİ, daha biraz evvel Hamdl bey merdivenlerin ve direklerin tepepsinden aşağıya sesini Işlttlremiyordu. Şimdi bu lnanıl-nuyacak sessizlik nedir? Ne oluyor?. Tavandan bir İğne düşürülse aşağıda çıtırtısı işitilecek!.. Ve bir taraftan da Hamdl beyin üstünde bulunduğu direkler, merdivenler mütemadiyen sallanmağa başlamıştır...
Elindeki eşya ile tavandan aşağıya bakan Hamdl bey yerde bir heyecan dalgalandığını derhal farkedlyor. Bir ses:
— İmparator geliyor!., imparator hazretleri geliyorlar... diyor.
Sessizlik İçinde bir kundura gıcırtısı. Herkes işini gücünü bırakıp ceketini giymiştir. Hamdl beyin merdivenlerini ve direklerini tutan hademelerin bir kısmı da ceketini giymek, veya imparatora selâm vermek, onu görmek İçin dağılmışlardır. Direk de, merdivenler de kendi halinde bırakılmıştır. Tavanda, kıymetli eşyaları uğrunda, saat Takkası gibi sallanan ve hayatının en korkunç dakikalarını yaşiyan Hamdl bey unutulmuştur.
Fransuva Jozef İlerliyor. Türk eşyasının teşhir edileceği yere gelince tavanda, direklerin tepesinde, ceketsiz eşya asan bir insan görünce pek merak ediyor. Gözlerini kısıp dikkatle bakıyor. Ötedenberl tanıdığı Hanı-dl beyi farkediyor
Ve pek sevdiği bu orijinal adama aşağıdan ahbapça sesleniyor:
— Hamdl bey.. Oraya çıkarıp da
ha kalkmamak üzere hasta yatağına düşmüştü. Oğlu bu zamana kadar daima nasihatlerini dlnllyerek uğraşmış, ’ * ' ‘ “
gelmiş, kendisi padişah basireti me edebilecek, engelleri ortadan kaldırmağa muvaffak olabilecek miydi? Kendisine birçok hizmetleri dokunduğu halde son zamanlarda şüphelendiği adamı Şamlı Hacı Keyvan ve Şam Trablus serdarı Mustafa ağa gibilerin katillerinde gömermiş olduğu şldcfet ve gurur salklerlne bundan sonra gem takabilecek miydi Yoksa yükseldiği mevkide başı rru dönecekti?
Oğlunu ve mensup olduğu hanedanı kudret sahibi görmek emeli, gayesiyle U2iın seneler katlandığı üzüntüler, sıkıntılar, mahrumiyetler,
nıuharebeler etmiş, galip İkbale nail olmuştu. Fakat dünyadan gidince korkunç kuvveti karşısında İtidali, muhafaza, mûvazeneyl lda-
tehlikeler gözleri önünden bir sinema şeridi gibi geçiyordu. Şimdi mesut bir sonuca erişilmiş gibiydi! Fakat yanlış bir adımla bir uçuruma düşülebilirdi’
Bu düşünceler, bu ölüm hastasının zihnini aylarca karıştırıp duîdu! Nihayet Slt Neslbe 1833 ocak aymın ortasında öldü.
Hüsrev paşanın sadaretten azil üzerine tstanbıılda çıkan İhtilâlde sadrâzam Hafız paşa kapıkulları tarafından sarayda parçalanmış, bir müddet sonra Dördüncü 8ultan Murat Hüsrev paşayı idam ettirdiği gibi ikinci bir isyanın mflrettlbl olan sadrâzam damat Recep paşanın da işini bitirerek İdareyi kudret ve şiddetle ele almıştı.
Arlıg Maan oğlu emir Fahreddlnln de dokuz sene kadar parliyan yıldızının sönmek zamanı gelmişti!
SÜLEYMAN KÂN t tRTEM
astığınız şey nedir?
Aşağıdan merdivenler ve direkler tutulmadığı için sallanan ve âdeta düşmek üzere bulunan Hamdl bey cevap veriyor:
— Hayatım haşmetmeap... Kendi canım!..
Ötüm tehlikesi arasındaki bu nükte Fransuva Jozef’ln son derecede hoşuna gidiyor. Heyecan dalgası İçinde farkedllmiyen tehlike anlaşılıyor. Fransuva 'jozef:
— Aman direkleri ve merdivenleri tutunuz... Derhal... diyor.
Hâmdl bey elindeki eşyayı astıktan sonra aşağıya süzülüyor, ceketini giyiyor.
imparatorun elini sıkıyor Ertesi günü bütün Viyana gazeteleri hâdiseden bahsediyor. Hamdl beyin «orada ne teşhir ediyorsunuz?.» sualine karşı «canımı!» sözleriyle memleketten getirdiği ve kaybolmasından çok korktuğu eşyaya ne derece kıymet verdiğini de anlatan bir mâna vardı. Lâkin tehlike içinde «canımı» demesi bilhassa dikkati çekmişti.
Fransuva Jozef'le öteden beri tanışırlardı. İmparator Hamdl beyin sanatını son derecede takdir ediyordu. Onun birkaç tablosunu da satın almış sarayına, müzelere astırmıştı. Bilhassa pek beğendiği bir tablosu vardı: Genç ve İlmi kıyafette bir talebe. Bir rahle önünde kitap okuyor. Yanında sanatkârane bir şamdan, bir kalın mum...
İmparator bu esere o derece ehemmiyet vermişti kİ sarayın sanat müşavirlerini göndererek tabloyu kendi hesabına satın aldırmıştı.
Osman Hamdi bey
Yeni nesillere Osman Hamdl beyi babasından başhyarak ve yeni bir mevzu olarak anlatmağa çalışmak hakikaten acı bir şeydir. Çünkü umumi kültür ve sanat hayatımızda zayıf bünyesiyle bir «dev adam» olan Hamdi beyi zevklerine, hususiyetlerine, mücadelelerine, çalışma tarzına kadar çok İyi tanımamız lâzım gelirdi.
Hamdl bey ki bu memlekete — hem de blnaslyle birlikte — muazzam bir müze hediye etmiştir: Eski eserler müzesi!. Hamdl bey ki bu memlekete bir «Sanat üniversitesi» mahiyetine giren bir yüksek mektep hediye etmiştir: Güzel sanatlar akademisi.
Hamdl bey ki bizim aramızdan, toprağı kazarak altından eski eserleri çıkarmağı düşünen ilk adamdır. Hamdl bey kİ müzemizi tek başına zenginleştiren ve «İskenderLn lâhdi» adı takılan mezarla birlikte birçok eserleri ve hattâ binlerce sene önce yaşamış kocaman şehirleri bulan İnsandır...
Kendisi hakkında ne biliriz ve ne yapmışızdır?.. Güzel sanatlar akademisi önündeki hgykeUne bakıp geçenler arasında:
— Kim bu zat?. Kimdir bu Hamdl bey?..
Diyenlere bile rastlamak kabildir. Umumi kültürümüz hesabına hakikaten büyük bir acı...
Peçete altında Lejyon donör •
Halbuki o bizde dünya ölçüsünde şöhret yapmış. İsmini dünya mikyasında kıymetlendirmiş bir insandı. Bunu da vaka ile anlatalım:
Bir gün Hamdl bey Kuruçeşınedcki evinde sofraya oturdu Dalgındı Peçetesini tabağından aldı. Kıvrımlarını açıp dizine serecekti. Birdenbire hayretle duraladı. Tabağında komandor rütbesinden lejiyon donöT nişanı duruyordu. Etraftan İzahat verdiler. Fransız hükümeti Hamdi beye lejiyon donör nişanını verirken. Fransız sefiri ona böyle sanatkârane bir sürpriz yapmağı da beraber düşünmüştü
Oran Kordon dö Pros’tan tutun da hemen bütün milletler ona nlşan-
i Lignin’den gübre olarak istifade edilecek
Kâğıt imalâtında ikinci mahsulü teşkil eden Lîgnin. öteden heri istifade edilmeyen bir maddeydi, Netekim, sanayi âleminde Lignin'e tam mânasile çöp tenekesine gidecek bir madde nazarile bakılmaklardı. Fakat şimdi, bu maddeyi diğer organik maddelere karıştırmak suretile gübre olarak kullanılabileceği Yale üniversitesine mensup fen adamı Robert S. Arr’es tarafından bildirilmiştir,
Mister Robert. elde büyük mikyasta Lignin mevcut olduğunu nazarı itibare almak suertile bu yeni İşin gayet ehemmiyetli bir ihtira olduğunu bildirmiştr. Şimdiye kadar Birleşik Amerika-da her sene iki milyon tonluk Lignin nehirlere atılmaktaydı. Bundan böyle bu maddeden gübre olarak İstifade edilecektir, LL
Lignin'} istifadeli bir durumaO sokan fen adamı bu husustsû-şunlatı söylemiştir. «Son ?aman^ larda yapılan tecrübelerin gös-*^ terdiğl gibi Lignri devletlerin — arazi koruma programında ga-Q yet ehemmiyetli bir rol oynıya-J) bilir, Netekim, bugünden itiba-Jjr ren süprüntü olmaktan kurtulan® Lignin toprağa yüksek randı--man verecek bir gübre o’orak is-S timal edilecektir t_
İki mühim ihtira
Son zamanlarda general Elec-"O tric kumpanyasının iki mühimp ihtirada bulunduğu habîr veril- (0 inektedir. Birinci ihtira geniş perdeli bir televizyon ahizesidir/} Bu yeni makine sayesinde baro*"' sonunda gayet güzel resimler zaptedileceği katiyetle ileri sürülmektedir.
İkinci İcat bir radyofonograf-tır. Elektronik mikrofona sahip olan bu ahize sayesinde şimdiye kadar hiç bir zaman müşahede edilmeyen bir nefasette plâk dinlemek mümkün olacaktır,
»Electronic Indusries» isim'i mecmuanın başmuharriri Dr. Orestes H. Caldroeli kendi evini nazarı itibare alarak harb sonu dünyasında televizyonun evlerde ne gibi yeniliğe önavak olacağını tahlil etmiştir.
Dr. Orestes’e göre harb sonunda televizyon kullanılmağa başlar başlamaz aile hayatında ve adetlerinde bir çok değişiklikler başgösterecektir. Akşamlan televizyon ailenin belli başlı eğlen çelerinden birini teşkil edece’ tir. Bu vaziyet karşısında ot-mobil pek çok kullanılmıyacağı İçin benzin ve lâstikten büyük mikyasta iktisat edilecektir.
Fakat, diğer taraftan sinemalar, en çok satan romanlar ve zabıta hikâyeleri eskisi kadar rağbet görmi yecek tir Aileler daha ziyade televizyonda gösterilecek seyahat ve spor sahnelerile alâkadar olmaktan hoşlanacaklardır.
Televizyon, ev dekorasyonuna bile nüfuz edecektir. Netekim, her akşam televizyon seanslarına İştirak edecek aile efradına kolayca yer hazırlamak işine elverişli olabilecek mobilyalardan istifade etmek istenecektir. Diğer taraftan televizyon seanslarında yapılacak reklâmlar her ailenin' mübayaa usullerini değiştirecektir.
larını göndermişlerdi, ilim hayatının toplu bir yıldönümünde bütün Avrupa namına Parlste kendisine Jüb'le yapıldı. İstanbul» gelen tebrik telgrafları binleri aştığı İçin saray şüphelendi. Abdülhamlt:
— Avrupadan bir günde bu kad ir telgraf almanın mânası nedir?., diye her birinin tetkikini istedi.
Bütün bunların dışında Hamdl bey Amerıkadakl Filadelfiya müzesinden tutun da birçok meşhur Avrupa galerilerinde hâlâ eserleri bulunan hakikaten beynelmilel bir şöhrettir ve bütün bunlara rağmen çoğumuz İnatla. ısrarla onu bilmeyiz. Acı olduğu kadar da tuhaftır.
Hamdl beyin hayatım fasıl fasıl tetkik edeceğiz.
Hikmet Feridun Es
DÜNYA MUHARRİRLERİNDEN TERCÜMELER SERİSİ: 76 - 77 ■
DOSTOEYEVSKİ
Dünya edebiyatının ölmlyen şaheseri
Çeviren; HAKısl SÜHA GEZGİN
2 elit tamamı "50 sahıfe 500 kuruş ■KKaamHsa REMZİ kîtabevİ
joa
6ahlfe 6
AE^AM
14 Temmuz 1043
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
I
K a p o II a ır
Hayatının kırk be« senesi kapıları dinlemekle geçmişti. Dört yaşında İken bu işe başladı. Küçücük kulağını, oda kapılarının aralığına dayar ve uzun uzun dinlerdi. Sonra bıınu hayatının en büyük İtiyadı haline getirmişti.
Elli yaşına gelinceye kadar on binlerce kapı dinledi. Zaten ona nazaran kapılar ancak kulak dayanıp gizlice dinlenecek bir takım âletlerdi. Kapı görünce duramazdı. Hele arkasında gizli, heyecanlı, korkunç, meraklı şeyler konuşulan kapılar onu mukavemet edllmlyecek bir kuvvetle kulaklarından âdeta kendisine doğru çekerdi. Hoş ardında pek meraklı şeyler değil de gelişigüzel meseleler konuşulan kapıları da dinlerdi ya... Bütün kapılar onun İçin İnsana sırları, gizil aşkları, gizli düşmanlıkları aralıklarından yavaşça kulağa fısıldayan bir taıkm esrarengiz gevezelerdi O yarim asırlık bir tecrübeden sonra artık kapıları dinlemek, onlardan sır almak hususun-• da âdeta kendisine mahsus bir usul sahibi olmuştu. Yeryüzünde hiç kimse onun kadar kapıların dilinden, kapıların fısıltısından anlayamazdı.
Bu yüzden birçok heyecanlar geçirmişti. Bazan korkmuş, bazan şaşmıştı. Zira dinlediği binlerce kapıdan- neler çğrenmlş. ne akla hayale gelmiyecek şeyler lşitmlştl. Kapılar, kendisine verdikleri bir takım olmt-yacak sırlarla onu daima şaşırtmıştı.
Nihayet şöhreti bütün şehire yayılmıştı. Kendisin garip bir ad takmışlardı: „Kapı Kulak Esmanım» derlerdi. .ıKapı Kulak» ne demekti?.. Galiba bu sözle Esmanın kulağının daima kapılarda olduğunu söylemek istiyorlardı.
Hayat «Kapı Kulak Esmanım» ı daima kalabalık konaklara atmıştı. Galiba hayatını böyle tanzim etmek için çalışmıştı. Belki kendisine daha İyi ve daha refahlı, fakat küçük ve tenha bir ev gösterseierdi Bunu kabul etmezdi. Daha fena bir vaziyette kalabalık konaklarda yaşamak İsterdi Zira böyle konaklarda dinlenecek birçok kapılar vardır. Ve Kapı Kulak Esmanım. kapı dinlemeden geçirdiği günleri «yaşanmamış» farzederdi. Esma İçin hayat kapalı kapılardan ibaretti. Belki bu müthiş bir hastalıktı. Fakat Kapı Kulak Es-mamm kendi hasisliğinden memnundu.
Bütün kapılan severdi. Lâkin insanların tercih ettiği yemekler gibi onun da seçtiği, ayırdığı, bilhassa hoşlandığı kapılar vardı. Meselâ yeni evlilerin kapılan, misafirlerin yatak odalarının kapılan, dedikoducu, çenesi düşük olarak tanınmşı olanların kapıları...
İşte bunlara »Kapı Kulak Esmanım» baydırdı Hayatında çok çeşitli kapılar dinlemişti. Maselâ bir kere, bir Abdülhamlt paşasının bir hizmetçi kızla içinde bulunduğu bir odanın kapısını dinlemişti. Ne kadar şaşırtıcı şeyelr duymuştu, Bir kere konağa gelip haftalarca kalan Ve son derecede fakir diye tanılan bir ihtiyar kadının kapısını dinlerken sayılan altınların şıkrtısını lşitmlştl. Bu kapılar kendisine tanıdıklamdan pek ağır başlı dört hanımefendinin ne foyalarını öğretmemlşti. Daha huna gelinceye kadar neler neler...
Konakta gene bir düğün vardı. Kapı Kulak Esma’nın heyecandan etekleri zil çalıyordu. Böyle bir hâdise ona çok meraklı, çok enteresan kapılar hediye etmiş olacaktı. Kapı Kulak Esmanınım sevinci hıından İleri geliyordu.
Lâkin ev halkının saygısızlığına bakınız kİ Esmanımı kaplarla hiç yalnız bırakmıyolardı. Zira onun âdetini biliyorlardı. Tamam 10 gün böyle geçti. Kapılarla bir türlü yalnız k31amıyan bedbaht Estnacık günler geçtikçe üzüntüden eriyor, soluyor, verem olacak raddelere geliyordu.
Yeni evliler odalarına çekiliyorlar, kapılar kapanıyor. Fakat heyhat
dinlemek içip ona fLrsat ver iniyorlar dil..
Tamam 10 gün sonra bu fırsatı buldu. Artık her gece gidip hasretini çektiği bu kapıya kulağını dayıya-rak doya doya dinliyordu.
İçeridekller kendisinden şüphelendikleri için zaman zaman bir den bir» kapıyı açarak dışarıyı kontrol «diyorlardı. Lâkin Esma öyle bir iki senelik acemi kapı dinleyicilerden değildi. Kırk beş senelik Üstat bir «kapı dinleyicisi, olduğu için birdenbire açılan kapıların arkasında toyca yakalanmazdı.
Yeni evlilerin bir gece şöyle konuştuklarını işitti;
— Tılsımı öğrendin mİ?..
— öğrendim kancığım... Yağmurlu bir gece gideceksin. Bostanlan geçeceksin. O büyük bostan kuyusunun yanına gelince büyük taşa basacak üç kere:
— Açıl susam açıl!., diyeceksin.
Bu suretle define kendisini gösterecekmiş!..
Kapı Kulak Esmanım az daha heyecanından bayılacaktı, tşto hiç bir kapı şimdiye kadar kendisine böyle muazzam bir sır vermlj değildi. Bir definenin yetini ve tılsımını öğrenmişti!.. Ne kapıl..
Şimdi bir tek şey kalıyordu. Herkesten önce davranmak!..
Yatağına girdi. Aklı hep oradaydı. Yeni evlilerin tarif ettikleri bostan-ları, bostan kuyusunu gayet İyi biliyordu. şimdi gidip onlardan önce defineyi ele geçirmek elzemdi.
Uykusu kaçmıştı. Birdenbire dışarıda bir şakırtı oldu. Yağmur yağıyordu. Tılsım aklına geldi. Yağmurlu gecede ve yağmur altında defineye gidilecekti. Herkesten önce onu bulmak İçin bundan münasip fırsat olamazdı. Yatağından fırladı...
Ertesi sabah ytnl evliler:
— Ona mükemmel bir oyun oynadık. Böyle uydurmasyon define hikâyesi kendisine İyi bir ders olacaktır. Acaba dün gece gitti mi?.. Bir daha kapı dinlemeği öğrensin!., diyorlardı. Birdenbire müthiş bir havadis işittiler.
Kapı Kulak Esmanım'ın ölüsünü bostan kuyusunda bulmuşlardı.
(Bir yıldız!
BULMACA
12345 8 7 8 8 10
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Bir su kasabamızın şifa kay-
nağı.
2 — Araya fesat karıştıran.
3 — Geveze - Sonuna «T» gelirse
yalancı mabuddur.
4 — Bir nevi el işlemeli - Taze
değil.
5 — Arı gibi ses çıkarmak.
6 — Kaba kumaş - Sonuna (L»
gelirse canlı olarak dur de-mekltr.
7 — En nihayet verilen hüküm.
8 — Meharet - Deniz komutanı.
9 — Varak - Söz.
10 — Herşeyl çabuk unutan - Nota.
Geçen bulmacanın halli
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Müşteriler, 2 — Üf(İrmek, Ne, 3 — Şümul, İade, 4 — Truman, Rel, 5 — Emlâklvar, S — Re, Nlşabur, 7 — îkl. Vatani, 8 — Araba, im, 9 — Enderun!. 10 — Reel, Rimel.
Gün Doğmadan Paris
EDEBÎ ROMAN*
Yazan; Louis Bromfıeld
Tercüme eden: Vâ
Nû
ŞEHRİN İMARI
Belediye yahu* mali imkânları değil, şehrin iktisadi şartlarını da gös önüne almak sorundadır
Yazan: MUSTAFA RAGIB ESATLI
İstanbul Belediyesi, şüphe yok kİ, İş mekanizmasını İstanbulun İmarı gayesine göre ayarlamış bir programa bağlamıştır. Bunun içindir kİ her yıl, bir evvelkine nispetle şehrin bir az daha düzene girip güzelleşmesi yolunda ele geçen fırsatlar feda edilmiyor. Araya giren harbin doğurduğu sıkıntılar, güçlükler, büyük çapta hareketlere engel olmuşsa da baz: esaslı caddeler açmak, parklar, bahçeler kurmay da mümkün olmuştur. Ancak İstanbul pek geniş ve dağınık olduğundan bu şehri baştan başa bezeyip şenlendirmek — harb yıl'a rının zorlukları olmasa da — uzun yıllara ve yüz milyonlara sığacak çok şümullü ve sabır lstlyen bir dâvadır. Neteklm hükümetçe tasdik edilen imar plânı — normal zaman ve şartlara göre büe — beşer seneılk İş programlarına bölünmüştü. Eğer 1039 da harb çıkmasaydı ve bu yüzden İstanbul'un İktisâdi şartlarını değiştiren durumlar ve tesirler olmasaydı bu beşer senelik programlar, gayet ölçülü ve muntazam bir seyre tâbi olarak, _ _
tatbik mevkiine konacaktı. Bununla tifo tehlikesini önlemek beraber evvelce hazırlanan program | dan İleri geldiğini sı lordan da büsbütün vazgeçilmiş de*, imar plânı mucibine» ğlldir: Çok büyük paraya ihtiyaç yeşil.........................
gösteren bir takım işler, daha clve- ' rlşll zamanlara bırakılmak ve normal şartlara göre her beşer seneye sığan imar faaliyetleri de daha uzun zamanların kadrosu İçine alınmak surenle İmar plânının tatbikına devam edilmektedir. Bu da ispat ediyor kİ İstanbul Belediyesi, normal şartlara göre hazırlanan İmar programına giren büyük projeleri sırf parası olmadığı için ele alamıyor ve bunları geciktirmeğe mecbur oluyor.
Fakat acaba İstanbul Belediyesinin İmar politikasında yalnız mali imkân mı âmil olmalıdır? Şüphe yoktur kİ bütün vazifelerini aksaksız yapabilmeleri İçin Belediyelerin zenginleşmesi şarttır. Şehir ihtiyaçlarının her birine cak kabarık bütçeli yennl, eğer İş bilir ediliyorsa, muvaffak olmamasına hiç bir sebep yoktur. Lâkin temin edilecek gelir kaynaklarının da devamlı olması gerektir. Bu da halkın verini kabiliyetinin artması İle mümkündür. Şu halde Belediyeyi, gelirinin gelişmesi kadar, hattâ ondan fazla şehrin iktisadi durumu alâkalandır-malıdır. Bunun içindir kİ İmar hareketleri ancak şehrin ekonomik bünyesine uygun gittiği ve halkın zararlara katlanmasına meydan vermediği takdirde sağlam, sarsılmaz bir köke dayanarak az zamanda verimli olur.
imarda zenginleştirici, refah verici. hiç olmazsa her hangi taraftan bakılırsa bakılsın, darlık doğurmayt-cı bir yol tutulmalıdır.
Bu fikri, daha başka cepheden de anlatmak lâzımdır: Farzedellnı kİ İmar programındaki çok ehemmiyetli! ve büyük çapta bir işe yetecek kadar Belediyenin parası mevcuttur. Bunu başarmak için de ne formalite. ne de mail bakımdan bir güçlük ve engel vardır ve çalışma sahası da pek elverişlidir. Şehrin İmarını — Neye malolursa olsun — faaliyetinin mihveri olarak kabul eden bir Belediye idaresi bu kadar uygun ve kolay şartlarla yapılabilmesi mümkün olan o imar işini bir an evvel oldurmağa çalışacaktır. Huşuslle bu iş şehrin bir parçasını güzelleştirdiği, harablden kurtardığı İçin füsunkâr ve cazibelidir; etraftan takdir ve teşekkür de toplıyacağı muhakkaktır Böyle oduğu halde geniş imar hareketlerinin daha müsait zamanlara bırakılman lâzımdır. Meselâ (mesken
karşı koya-bir Bekdl-ellerle idare
buhranı) nm hüküm sürdüğü şehirdeki mesken sayısını azaltarak bu buhranı büsbütün arttıracak surette yapılacak İmar işlerinden nasıl bir fayda beklenebilir? İmarda yıktırılacak binalara mukabil yenilerinin yapılması imkânlarının mevcut olması göz önüne alınacak çok mühim bir noktadır. Nitekim İçişleri Bakanlığı, İstanbulda yapılacak İstimlâklerin. mesken buhranına meydan vermlyecek şekilde, yapılmasını Belediyeye birçok tebliğlerle bildirdiğinden son zamanlarda cadde, meydan açılırken, mümkün olduğu kadar, mesken olmıyan sahalar tercih edilmiştir. Bundan da anlaşılıyor kJ her İmar hareketi, her zaman şehre faydalı olamaz: şehrin, halkın İhtiyacını İyi ölçmek gerektir.
Bütün bu İzahattan sonra mühim bir noktaya dokunmak İstiyorum; Belediye son zamanlarda Maçka ve civarındaki otuz parça bostani kamulaştırmağa (İstimlâke) karar vermiş ve bu işe teşebbüs etmiştir, ilk önce bunun, bostanların lâğım sula-rile sulanmasına nihayet vermek vo ‘ ..... ‘ ' maksadın-
sanmıştım. Fakat :c bu bostanların _ . ıha haline konulması lâzım geldiğinden Belıdiyenln bostanlan İstimlâk ederken sırf bu bakımdan hareket ettiğini öğrendim.
Evvelâ şunu belirtmek icabeder kİ İstanbul halkının sebze ihtiyacı, yalnız hâlden temin edilmemektedir, şehir içindeki bostanların mahsulü de — hâle uğramadan — mahallelerde satılmaktadır.
Hususlle bu bostanların bulundukları semtlerde satılan sebzelerin mühim bir kısmı hâl mali değildir. Esasen sebze ve meyva flatleri alabildiğine yüksektir. Sebze ve mey-vayi ucuzlatacak ciddi bir tedbir alınmadığı düşünülünce, olur olmaz fırsatlardan, bahanelerden istifade eden esnafa, bu otuz bostanın ortadan kalkması — hiç olmazsa şehrin geniş bir sahasında — flatlerln bir kat daha yükseltmek bahanesini verecektir.
Bu semtlerdeki bostanların (yeşil saha) haline konulması şehrin İmarı, güzelliği bakımından lüzumlu olabilir. Ancak geçinme zorluğunun ve hayat pahalılığının devam ettiği bu zor yıllar İçinde bu gibi İmar plânlarını daha elverlŞli zamanlara bırakmak lâzım gelmez mİ? ,
Oörülüyor ki imar politikasında madalyanın bir tarafını görmek yetmez şehrin güzelliği, imarı kadar» İktisâdi şartlarını, halkı sıkmıyacak durumları da esaslı surette İncelemek zaruridir.
Umuyorum kİ Belediyemiz, imar politikasında, zamanın gülçüklerlnl göz öniine alarak, daha basiretli bir programla hareket etmekte tereddüt elmiyecektlr.
I
“Ankara kupası,, tenis turnuvası sona erdi
TeA erkek'te Fehmi Kizîîf çift erkek” te
Bay kur t - Enes Talay; tek bayan, Muallâ Q. ue Muhtelitte Muallâ G - Vedat Abut şampiyon oldular.
Milli Eğitim Bakanlığı B. T. U. NL Spor oyunları federasyonu tarafından tertiplenen «Ankara kupası» tenis turnuvası geçen hafta İçinde An-karada sona ermiştir. 5 gün süren ve An karanın, İstanbulun en küveti! ve ğenç tenisçilerinin iştirak ettiği bu önemli müsabakalar, Anka-ranın en seçkin ve güzide halkı tarafından büyük bir ilgi !le taklbedll-mlştir.
19 Ağustos kortlarına harikulâde denecek derecede bir müsabaka kortunun ilâvesi maçları, seyredenleri çok rahat bir duruma sokmuştu. Müsabakalara Istanbuldan 10 erkek. 2 bayan» Anka ra dan 22 erkek. 12 bayan katılmıştı.
Tek erkeklerde ı inci turlar normal neticeler verdi bu turlar önemli karşılaşmalarda Suat Baykurt An-don'u, Amerikalı Short Suat Nemliyi, Behbut Süzaııı ve Arevyan da An-
karanın genç favorisi Bekir Arpağı elediler. 2 ne! turda bir sürpriz oldu. Vedat Abut genç oyuncu Nihat Oör-
giiye kaybetti. Bu turda da Krla Arevl, Ankaranm genç ve kabiliyetli tenisçisi Celâsln Lüy Behbutu, Short Lefterlyl, S. Baykurt A. Taıı-doğanı ve Fehmi Kızı! da Celâl Uluğu kazandılar.
Yarım çeyrek sonlarda, maçlar çok heyecanlı ve tenis kalitesi bakımındım İyi oldu. Fehmi İle Enesin maçı başarılı oldu, ilk sette En es 5/3 ileride idi, fakat Fehmi bu seti 8/8 kurtardıktan sonra 2 nci seti 6'0 aldı.
Bu akşamki program
18-00 Radyo çocuk kulübü. 18/5 Dans orkestrası. 19.00 Haberler, 19L0 Geçmişte bugün. 19.25 Dans orkes trası, 19.45 Konuşma, 20.00 Şarkılar. 20.15 Radyo Gazetesi, 20.45 FaslI. 21.10 Salon orkestrası. 22.00 Dans müziği (pl.l. 22.15 Konuşma, 22.30 Dans müziği (pl.>, 22.45 M. S. ayan Haberler.
BİRİNCİ SINIF GÖMLKKCİ ^■Te): 20098 Sirkeci ■■
Krls Celâsini 3 sette ve Melih de Nlhad Görgüyü 2 sette yendiler. Yarım çeyrek turunun en fazla ilgi İle seyredilen maçı Amerikalı Short İle İstanbul çkiplnln 1 No. lı oyuncusu Suat Bakyurt arasında oldu. Suat bu çok usta rakibinin karşısında fevkalâde ve akıllı bir oyun çıkararak maçı 6/3 6/4 ajdı. Amerikalının bugünkü tenisçilerimizde hiç göremediğimiz bobma gibi servisleri göze çarpıyordu. Yarım son maçlarında Fehmi Krlsl 2 sette 6/1 8/4, Suat Baykurt da Melihi 3 sette 8/6 5/7 6/3 kazandılar. Bu suretle tek erkek finalistleri meydana çıkmış oluyordu. Genç oyuncu Suat Baykurt Türkiye şampiyonu Fehmi Kızıla karşı...
Hk sette Fehmi normal oyununa giremedi. Suat bundan İstifade ederek kuvvetli rakibinden İlk seti 7/5 almağa muvaffak oldu. 2 nci sette Fehmlyl oyununa girmiş bir durumda gördük, makine gibi işleyen sol vuTUşlarlle Suattan 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü setleri sıra İle 6/2 6/2 6/1 alarak 4 yıldanberl kazandığı şampiyonluklara bir kıymetlisini daha kattı. Bu maç da tenis kalitesi bakımından muvaffak olmuş sayılabilir. Suadm maç tecrübeslle komnie oyununun arttığını gördükçe memnun oluyoruz.
çift erkek maçlarının 1 İnci turunda çok sürprizli bir maç oldu. İstanbulun Melih ve Suat Nemliden mürekkep kuvvetli çifti Ankaranm Lef-terl Suat Dlvltçl çiftine 3 sette 7/5 7/9 ve 6/0 yenildiler. 1 inci turunun diğer sonuçlan normaldi. Yarım çeyrek sonlarda İyi maçlara şahit olduk. Vedat Abut Fehmi, Fazıl Peker Nthatı 6/1 6/1, Krls .Arev Lef teri, Fuat D. yi 6/4. 6/2. Behbut Andon Kerim Bükey Beklri 6/3 7/5 ve Suat Baykurt Enes, Celâl Uluğ SÜzanı 6/3 6/3 mağlûbettller. Yarım sonlarda Vedat Abut Fehmi Krls Aı-evyanla yaptıkları maç çok güzel oldu. İlk seti Krls Arev geride olmalarına
Tek erkek Türkiye şampiyonu Fehmi Kızıl
Çi/i erkekler şampiyonu
Suat Baykurt Enes Talay rağmen kazandılar. 2 nci ve 3 üncü setlerde her iki çift de çok çalıştılar, bilhassa Fehmi 11e Krlatn filedeki smaç ve voleleri göze çarpmakla idi Bu son iki sette daha müessir oynayan Vedat Fehmi maçı kuvv tıl rakiplerinden 4/6 6/2 6/4 aldılar
Enes Suat Baykurt çifti de Andon Behbut çiftini 6/1 8 3 yenerek turnuvadan çıkardılar. Bu suretle de finale Enes Suat Baykurt • Vedat Abut Fehmi Kızıl çiftleri kakarlardı çok kalabalık bir seyirci huzurunda yapılan bu maç yillardanberl görmediğimiz derecede güzel oynandı İdeal bir çift olan Enes ve Suat Baykurt çok canlı. atak ve yüksek Hâsta bir oyun çıkararak Ankaranm en kuvvetli ekibini 6/3 6/2 6/2 yenerek şampiyon oldular. Bu maçta Enes Talayın fevkalâde vole ve smaçlan ve Suat Baykurtun da akıllı oyunu herkesin takdirini kazandı
Muhtelitlerde, iyi maçlar seyrettik. Finalde Vedat Abut - Muallâ O. G. Aore - Suat Baykurt muhtelitini 6/1 6/2 kazandılar
Tek bayanlarda, 12 yüdanberl şampiyonluğu muhafa?a eden Muallâ G. finalde AnkaralI Bahtiyeyl 6'0 6/3 yenerek i inci oldu
Maçlardan sonra 19 Mayıs tenis kortları üyeleri İstanbullu tenisçiler şerefine kortun taraşında bir gardenparti vermişlerdir. Neşe içinde geçen bu eğlence arasında B T U müdür vekili sayın Vildan Aşlr Savaşır tarafından kazananlara kıymetli »tenisçi büstleri» sunulmuştur. Şampiyonlarımızı kutlarız.
CELÂL ULUÖ
Bir futbol maçı
Ankarada, İstanbuJ ve Ankara tenisçilerinin yaptığı bir fufbol maçında İstanbullu tenisçiler rakiplerini 3 - 2 yenmişlerdir.
Kız, gecenin gelip çattığını ve ışığın dışarıya sızacağını birdenbire farket-tl Bu nl2am hariciydi. Belâlara se-bebolabllird!.. Bereket bahçe tarafındaki lâmba yanıyor, sokak tarafındaki yanmıyordu.
Kalktı, pencereye gitti. Ağır bro-kart perdeleri tutan sırmalı kordonları çözdü. EVİ, parasını tüketip memleketine dönen bir Arjantinliden kiralamıştı. Arjantinli burasını RomanyalI metresi için döşemiş. Her şey şüpheli bir zevkin mahsulü: ağır şekilde şatafatlıydı. Sırmalı kordonlar, madeni kablolara benziyordu,
— Paris sence her şeydir, değil rûl?
Artist tekrar yerine çöktü.
— Paris olmasaydı, şimdi Amerika'da, maskara bir tiyatroda, yahut sokakta olacaktım. — diye cevap verdi. — Yok, hayır, kendimi büyük görmüyorum. Gerçi burada yıldızım amma, kendi memleketimde üçüncü sınıf bir glrl kalırdım. Orada rekabet çoktur.
Tiyatro sahibi, purosunun ucunu yeniden temaşaya daldı.
— Günün birinde Nevyork'a gitmeliyim. Söylediğin gibiyse iş var.
— 8öyledlğlm gibi, hattâ daha fa*-lası, yavmm.
— Buna rağmen aklın, fikrin Paris'te?
Kız başını kaldırdı. Yüzünü garip bir ışık aydınlattı.
— Tabii aklım, fikrim Parlste. Bu şehri tapmırcasına seviyorum. Her şeyimi Parlse medyunum.
— Burada sana karşı İyi davrandılar.
— Değil mi ya!
— Amma İşte gene de şimdi Parls-ten ayrılmak İstiyorsun.
Kız, erkeğe baktı:
— şayet bir faydam dokumaydı, şayet burada bir iyilik edebllaeydlm, kalırdım. Bu meseleyi çok düşündüm. Çıkar yol bulamıyorum. Hayır, memleketime döneceğim.
Adam, doğrudan doğruya cevap vermedi. Fakat bir dakika süren sükûttan sonra:
— Kalışımın sebeplerinden biri.... İhtimal kİ başlıcası, başka yerde ya-
şamayı tasavvur edemedlğimdlr... Nem varsa kaybetmişim müsavi! Kazanmağa yeniden başlamak kudretini kendimde buluyorum. Lâkin başka yerde dalma Parlsln hasretini duyacağım.
Sigaranın ucunu yeniden İncelemeğe koyuldu. Kız da, böylece, muhatabının kendisine henüz bütün düşüncesini söylememiş olduğunu anladı. Adam, acayip bir bahse geçti:
— Iskenderunda doğdum. Bundan evvel, Paris'i görmeden evvel, orasını vatanım sanırdım. Benim gibiler çoktur.
Çirkinliğini bazan silen o şefkatli ve hararetli İfade, siyah gözlerini aydınlattı.
Kız, bir müddet düşünceye daldı.
— Ne demek İstediğini kavrıyorum, Benim vaziyetim de, aşağı yukarı aynı.
Tiyatro sahibi, birdenbire sordu:
— Peki, Nic?
— Nasıl «peki Nlc>?
— Gideceksin, onu bırakıyor musun?
— Evet, L«on, böylesl daha muvafıktır, sanırım.
Sesinde bir değişme oldu.
— Hoş, Akıbetini bilmiyorum a.... Esirdir, yahut da, ihtimal ölmüştür.
İfadedeki bu değişme üzerine, erkek döndü; lâk ayıtça sordu: _
— Bu gece yemeğini benimle yer misin?
— Yapacak başka işim yok. Peki, sokağa çıkmak yasağı?
Adam, neşeli neşeli gülerek.
— O ciheti düşündüm. İstifade ettiğimiz avantajlardan biri. Kendim İçin de, senin için de birer vesika edindim.
Portföyünü çıkardı; kendi adına ve kızın adına yazılmış ve resmi mühürle damgalanmış kâğıtları meydana koydu.
— Bir pasaport fotoğrafı yapıştırman kalıyor. Blzler tiyatrocularız. Bizlere İhtiyaçları var. Hiç güçlük göstermediler. Ecnebi oluşumuz da tesir etti. Lâkin vesikanı kaybetme ha! Kıymetlidir. İnsanın yanında bu varken istediği yere gidebilir.
Yıldız, hayretle, vesikayı alıp muayene etti.
Sonra, arkadaşına bakarak:
— Ne de olsa Amerlkaya döneceğim. - dedi.
— Eh, ne yapaLım, gldlnclye kadar bunu kullanırsın. Yemeği jıerede yemek İstersin? Bir kabarede mİ?
— Hayır, arzum yok. Almanları görmeğe tahammül edemem,
— Öyleyse nereye?
— Montmartre’dakl yerlerden birine... Lulgi'ye...
— Luigl olsun. Burada şampanyan var mı? İhtimal orada bulamayız.
— Var amma, mahzende.
— Gidip getirsem?
Kız, kalktı.
— Hayır, bulması kolay değildir. Ben de seninle gelirim.
Bakır tezyinatlı ve marketrlll bir masanın çekmesinden İki anahtar çıkardı.
— Arjantinlinin kıymetli şaraplardan mükemmel bir stoku varmış. Saklayış şeklinden öyle anlaşılıyor. Amma artık çok miktar kalmamış.
Yan yanal ayakta, erkeğin siyah kıvırcık saçlı başı, kızın ancak omuzuna varıyordu.
— Mahzeni evvelce görmüş mily-dün?
— Hayır.
— Görmen değer.
Artist ileriden yürüdü. Odadan çıkıp sofadaki yuvarlak merdivenden indi. Ağır, çıkış kapışma vardı. Koridorda bir küçük kapı açtı; elektrik düğmesini çevirdi. Bir tek ampul, çok eski olduğu anlaşılan, basamakları aşınmış bir merdivenin başında yanıverdi.
Aşağıda muazzam bir oda; tavanı kubbeli, burası da taşlık.
D’Abrlzzi durdu, etrafına bakındı.
Lâkin burası evden daha eski bir yapıl - dedi.
— Arjantln’llnln dediğine göre, mahzen eski bir manastırın aksa minelimmiş. Ev, üstüne yapılmış.
D'Abrizzi, purosunu ağzından çıkardı. Ani bir hürmetle:
— Çok eski, çok! - dedi.
Oda toz içindeydi. Şurasında burasında kırık eşyalar, tahta kasalar v« türlii öte beri vardı.
Kız, tavanı tutan sütunlar arasında ilerledi. Bir an sonra erkek de arkasından gitti. Artist, duvara gömülmüş tahta bir kapı önüne varıp anahtarlarından biriyle bunu açtı. Önlerinde, tavanı kubbeli, kâglr bir galeri belirdi. Kızın elektriği yakması üzerine, galeri daha vâzıh göründü. Dört metre eninde, on üç metre boyunda kadar bir şeydi. En dipte çelik bir kapı. Kız, burasını da açtı. Alaca karanlıkta, şişeler tahta raflara sıralanmış olarak göründü Kız. parma-gıyle bir kasayı gösterdi.
— şunun üstüne basman lâzım. Lanson yukarıdadır, - dedi.
Tahta kasaya basmak sayesinde, D'Abrlzzi, kızın gösterdiği rafa uzanabildi. İki şişeyi, âdeta hürmetle yerlerinden aldı
— Bunlar bize elverir.
— Umarım
Sonra, ışıkları, söndürereklen ve kapıları kllltliyerekten gerisin geri döndüler. İç odanın çelik kapısı, kolaylıkla kapanıyordu. Kilidi, otomatik şekildeydi.
D'Abrlzzi:
(Arkası var)
Sahife 7
14 Temmuz ı__^
AKŞAM
fimerikada âlî mahkemenin vazifesi ve selâhiyeti
Bu mahkeme Amerika’ya bugünkü kuvvet ve kudretini teinin etmekte en büyük âmil olmuştur
kü bunun temel! ve eras teşkilâtı anayasaya dayanıyor. Bunun İçin yüz elli senedenberi âli mahkeme Amerikan memleket ve devletinin birlik remzi olmuş ve dalma anayasanın yegâne tefslrchi vazifesini ifa etmiştir.
Âli mahkemenin ilk kurulduğu za-uıan haiz bulunduğu kaza! salâhiyeti zamanın icap ve İhtiyaçları karşısında mütemadiyen genişletilmiştir. . nayasadan çıkan her türlü dâvaların ve hattâ harici muahedelere alt ihtilâfların hal ve tesviyesi âli mahkemeye bırakılmıştır. Daha sonra açık denizlerde ve Birleşik hükümetlerin sularında tahaddüs eden dâvaların bakılması da âli mahkemeye verilmiştir. Şimdi sayısı kırk sekize çıkan şimali Amerika Birleşik hükümetlerinden ikisi veya birkaçı ara-t;nda çıkan her türlü ihtilâflara ve bu hükümetlerin tebaaları arasındaki dâvalara bakmak münhasıran âlı mahkemeye ait bulunuyor.
Şimalî Amerika küçük bir zirai cumhuriyet bulunduğu zaman âlî mahkeme kongre ve icra kuvveti ve kazai salâhiyet arasında muvazeneyi ve hududu temin etmek maksadlle kurulmuştu. Fakat Cumhuriyetlerin sayısı kırk sekizi bulup nüfusu dört buçuk milyondan yüz otuz milyona çıkınca ve Amerika en büyük sanayi memleketi olunca, âlî mahkemenin rolü ve salâhiyeti son derecede genişlemiştir. Ali mahkeme, şimalî Amerika anayasasının tefslrclsl ve son merci yani temyiz makamı ve mahkemesi olması Itibarlle anayasanın maddelerinin ruhunu İhlâl ve tahrlbedecek her türlü kanunları ilga Veya tadil eder. İlk tesis edildiği zaman âli mahkeme beş hâkimden müteşekkildi. şimdi İse bir baş hâkim İle sekiz hâkimden müteşekkildir. Bunlar kaydı hayat şartlle intihap ve tâyin olunur. Geçen bir buçuk asır zarfında Amerikan milletinin en şerefli makimi olan âli mahkemede seksen yedi hâkim hizmet etmiştir.
Ali mahkemenin hâkimleri tetkik edilbcek mesele ve dâvanın mahiyetine göre ayn encümenler halinde çalışabilirler. Fakat son karar dokuz hâkimin umumi toplantısında ekseriyetle verilir.
Vaşlngton şehrinde çok muhteşem bir binada çalışmakta olan âlî mahkeme şimal! Amerikan halk ve devletinin içinde dalma düzenliği temin edegelmlş ve bu suretle Amerikanın büyümesine ve sağlamlaşmasına en büyük hizmette bulunmuştur. — F.
şimali Amerika Birleşik devletlerinin en yüksek kazai makamı Ali mahkemedir. Bu mahkeme Amerika cumhuriyetinin umum İşlerinde bir buçuk asırdan beri, en büyük rolü oynamaktadır. Denilebilir ki Amerikan halkının ve devletin ve memleketin bütün işlerini görmekte olan müesseseler arasında âli mahkeme âyan ve mebusan meclisleri ve Cumhur başkanı kadar ağır basıyor.
Çok defa gerek kazai İşlerde gerek şimali Amerikanın dahilî ve harici siyasetlerinde âli mahkeme son sözünü söylemiştir. Anayasa ahkâmını izah vc tefsirde yegâne salâhiyet sahibi yüksek mahkeme olduğundan bu makam bundan sonra da daima kendi kudr*t ve nüfuzunu ihsas edecektir
Cumhurrelsl memleketin idaresi, İktisadi ve siyasi hayatını altüst edecek cezri kanunlar hazırlıyabillr ve bunları kongreden yani şimali Amerikanın parlamentosundan da geçirebilir. Fakat âli mahkeme bunların münderecatını ve tatbik şeklini anayasanın ruh veya teamülüne uygun görmez İse derhal bu kanunlar ve idari kararlar hükümden sakıt olur. Cumhur başkanııun ve parlâmentonun her türlü karar ve icraatını bu yüksek mahkeme dalma dizginllyebl-liyor.
Al! mahkeme 150 sene evvel tesis edildiği zaman bugünkü kadar geniş rolü ve vazife sahibi olması hiç düşünülmemişti. O tarihte şimali Amerika müttehit hükümetleri cumhuriyeti ancak 13 hükümetten teşekkül etmişti. Bütün nüfusu topu topu dört buçuk milyon, bu halkın maişet vasıtası münhasıran ziraat İdi.
Bu ehemmiyetsiz ve sönük devletin en zayıf tarafı kendisini teşkil eden 13 hükümetten her birinin hayat ve menfaati ayrı olmasından dolayı ou hükümetlerin arasında sonu gelmez İhtilâf ve nizalann hüküm sürmesi idi. Her hükümet kendi menfaat ve tebaasını korumak için ağır basmak istiyordu. İşte bu sebepledir kİ hükümetlerin münferit arzu ve idaresi fevkinde İrade ve salâhiyet sahibi bir müessese vücuda get'rerek İhtilâflar* kökünden hallü fasletmek gayesi ile âli mahkeme kurulmuştur
Ali mahkemenin Azalan Cumhurrelsl tarafından âyan meclisinin de rey ve muvafakati inzimam etmek şartl-le seçilir. Şimali Amerika parlâmentosu diğer mahkemeleri ve mıntaka ve kaza mahkemelerini teşkil etmeğe ve değiştirmeğe salâhlyellidir. Fakat âli mahkemeye hiç dokunamaz. Çün-
Zehirli tenekeler
Ankara 13 (Telefonla) — Kurşunla yapıştırılmış akar yakıt tenekelerinin hususî ellere geçtiği ve bunlara gıda maddesi konulduğu haber alınmıştır. Bu tenekelerin, İçindeki gıda maddelerini zehirlediği tesbit edildiğinden bunların- bu suretle kullanılmaması mahalli mülkiye Amirliklerine bildirilmiştir. Ticaret Bakanlığının bu husustaki yayımında bildirdiğine göre tenekeler mahallî mülkiye Amir-İlklerince levhalar haline getirtilecek ve bunlarla soba ve soba boruları yapılması temin olunarak içine her hangi bir gıda maddesi konulacak teneke halinde kullanılmasına mân! olunacaktır.
Edirne’de bir hırsızlık
Edirne (Akşam) — Dün gece şehrimizde bir hırsızlık vakası olmuştur. Edirnenln çok iyi tanıdığı ve sevdiği, İstanbul gazeteleri bayii kitapçı Şevki Evrensei'in Saraçhane caddesindeki evine gece duvara merdiven konulmak suretlle girilmiş ve evinde bulunan 2000 lirası lie kıymetli bir mücevheri çalınmıştır. Tahkikata el koyan İl zabıtası bu latn faillerini meydana çıkarmak üzere faaliyete geçmiş bulunmaktadır.
Edirne’de sıtma savaşı
Edirne (Akşam) — Sıtma savaşı bölgesi İçine alınmış olan İlimizde ve civarda sivrisinek yapan k'içük su birikintileri ile bataklıkların kuıutul-ması işine hızla ve önemle devam edilmektedir. Savaşa fiilen iştirak et-miyenlerden 10 Lira nakden alınmaktadır. ______________
Mi8irdan sunî kauçuk yapılıyor
New-Ycrrk 13 (R) — Amerika-de şimdj mısır kullanılarak sen-tetkik kauçuk yapılmaktadır. Verilen haberlere göre, bu yeni kauçuk eski kauçuk gibi çabuk alınmamakta ve arabaların süratle gitmesini kolaylaştırmaktadır.
Raylar üzerinde uyurken tren çiğneyip öldürmüş
Adana 13 (Telefonla) — Bahçe İlçesinde demiryolu bekçilerinden Ökkeş bir aralık başını raya koyarak yatmış ve bu dinlenme esnasında uyumuştur. Ökkeş bu sırada geçen bir katar tarafından uyuduğu yerde ezilerek ölmüştür. Kaza yüzünden Haydarpaşa postası 3 saat gecikmiştir.
Süt tenceresini devirerek
yanmış
Beylerbeyinde Küplüce caddesinde 1 numaralı evde oturan beş yaşında Emine isminde bir ku, annesi evde yokken mutfakta ateş üzerinde kaynamakta olan süt tenceresini İndirmek ve süt İçmek İstemiş, fakat bu sırada tencere devrilerek kız muhtelif yerlerindn yanmıştır. Emine, Haydarpaşa hastanesine kaldırılmış. Üsküdar savcılığı tahkikata el koymuştur.
Norveç okullarında Rusça öğretilecek
Londra 13 (R) — Oslo’dan
gelen bir habere göre, Norveç okullarında Rusça öğretilecektir, İlk dersler başlamıştır.
Hitler’in İsviçre bankalarındaki paraları
Londra 13 (A.A.) — İnanılır bir
İsviçre kaynağından alınan bir habere göre. İsviçre bankalarında ayrı ayn adlar altında ve hep beraber 70 bin İngiliz lirası tutan üç hesap bulunduğu meydana çıkarılmıştır. Bu hesapların Hltler’c alt olduğu zannedilmektedir. İsviçre Federal Maliye Bakanlığı, bu haberi ne teyld ne de tekzlbetmlş İse de. bu paranın bir kıs mı İle Amerikan dövizi satın alınmış olduğu sanılmaktadır.
Halkalı Ziraat Okulu Sabit Sermaye Çifliginden:
1 — Mektebimizin 25 dekarlık bağlarının üzüm hasılatı toptan ve götürü olarak açık arttırma İle satılacaktır.
2 — Muhammen kıymeti *1800» bin sekiz yüz Uradır.
3 — Muvakkat teminat «135» yüz otuz beş liradır.
4 — Arttırma 27. 7 . 945 cuma günü saat 14 de Halkalı ziraat mektebinde yapılacaktır.
5 — Şartnamenin her gün Halkalı Ziraat mektebinde görülebileceği
İlân olunur. «9130».
Diyarbakır jandarma konak komutlanlığından:
Tutan Teminat
Lira Er Kilosu makbuzu Saat Tarihi
10500 20 180,000 1238 10 8/8/945 kapalı zarf D bakırdan Mardin J. okul ve alay K.
13660 20 150,000 1025 10 8/8/945 » ■ » Silvan J. Okul K.
Jandarma konağından yukarda gösterilen mahallere kamyon Ve hayvanla eşya, erzak vc er seyredileceğinden kapalı sarf usuUyle eksiltmeye konulmuştur. İsteklilerin teminat makbuzlarlle kapalı zarflarının belli edilen giln ve saatten evvel Jandarma konağında toplanacak komisyona verilmesi ve buna ait şartnamenin konaklan öğreniloıeel (9040)
1946 Piyes Müsabakası
(Baş tarafı üçüncü sahifede) Partisi Genel Sekreterliği adresine yazılmış bulunan kapalı bir zarf İçinde, eserin adiyle beraber sahibinin adı, soyadı, açtk adresi ve imzası bulunacaktır. (Mektup ve paketlerin üzerine «Sanat mükâfatı müsabakası İçin» diye ayrıca yazılmalıdır.)
4) Müsabakaya kabul edilecek eserlerde aranacak vasıflar şunlardır:
a) 1945 yılından önce oynanmış veya basılmış olmamak.
b) Telif edilmiş eser olmak,
c) Gerek konu, gerek dil, gerek sahneye konma şartlan bakımından Halkevlerinde oynanacak vasıfta bulunmak,
d) Bir perdelikse en çok bir saat, bundan fazla ise en çok iki saat sürecek şekilde tertiplenmiş bulunmak.
5) müsabakada birinci gelene 2000, İkinciye 1500, üçûncûye 1000, onuncu-ya kadar kazanan yedi esere 300 er lira ikramiye verilecektir.
6) O. H. P. derece ve İkramiye kazanan eserleri İcabında bastırmak. Halkevlerinde temsil ettirmek hakkına malik olacaktır.
Müellifi isterse bu eserleri ayrıca bastırablleceğl gibi bunların Halkevi d^mda oynanmasına da müsaade edilecektir.
7) Piyesler Genel Sekreterliğin seçeceği sekiz kişilik bir jüri heyeti tarafından İncelenecek ve bu heyet tarafından mükâfat vc ikramiye kazanacak eserler ayrılacaktır.
8) Müsabaka neticesi 24 şubat 1946 pazar günü ilân edilecektir.»
Selim Nûshet Gerçek
Not: Lûtufkâr mektubunu «halen Ankarada mukim eski Sarı yerlilerden Bahaeddln Serenci» şeklinde imzalı-yan değerli bir okuyucum amatör temsillere dair üç hafta süren yazımın bir ».okşanın i tamamlıyor. Müsaadeleriyle mektuplarını aynen buraya abyorum. Kendilerine sonsuz teşekkürler ederim.
- 8. N. G.
«1931 senesine gelinceye kadar Sarıyer civarında bulunan liseli gençler sahne ihtiyaçlarını tatmin için mektep müsamerelerlne iştirak ederler: bazıları da işi daha ileriye götürerek sâmiin sıfatile «Alay Köşkü» nde kurslara kaydolurlardı. Şimdiki gibi otobüsün ademi mevcudiyeti,
muhalefeti senit gibi esbaptan hevesleri, İştiyakları dalma noksan kalırdı. Nihayet aralarında karar verdiler; resmi formaliteyi ikmal ettikten sonra 1931 senesinin nihayetine doğru Sarıyerde bir «Gençler Mahfili» kurdular.
Müessisleri şunlardır: Zek&l, Münir, Selâml, Hayrullah, Mahmut Nedim, Enis ve Resal...
Sanyerin «kaza» olması üzerine mahfilin ismi de «Sarıyer Kazası Gençler Mahfili» oldu. Daha sonra da bu teşekkül «Sanyer Halkevi» ne raptolunmuş...
Gelelim faaliyetine; 1931 den 1935 senesine kadar muntazaman her ay yeni bir eser vaz'ı sahne olunur, müteaddit kereler oynanırdı. Ufaklı, büyüklü eserlerden bilhassa oynanan «Arapça değil mİ uydur, uydur söyle» ile «Bir İzdivacı müteyemmen* gibi Hayrullah, Resal ve Münir’in muvaffak oldukları eserlerle «Sekizinci, Canavar, Hissel şayia» ve o zamanın mergup eserleri halk tarafından cidden rağbet görmüş, gençler muvaffak olmuş, takdir edilmişlerdi. Temsiller halen halkevi olan Partinin Büyükderedeki binasında verilirdi. Mahallin büyükleri gençleri himaye ederlerdi. Binadan gayri her şey gençlerin gayretiyle vücut bulurdu. Dekor. ışık tertibatı, reji başta olmak üzere aksesuvar filân hep şahsiydi. Piyeste lüzumlu olan fes, maşlâh, çarşaf, entari, hepsi gençlerin babalarının, annelerinin malı idi.
İlk zamanlarda muhitin dedikodusundan çekinen hanımlar sahneye çıkmadıklarından rollerini «Selâm!» ve «Ahmet» yapardı...
Yazın sünnet düğünü vesilesiyle orta oyunları, kışları da muntazaman Karagöz fasılları, alaturka ve alafranga konserler tertibolunurdu.
Herkesin zamanla başka yerlere dağılmaslyle gençlerde de sahneye olan alâka hızını kaybetti. Bu mahfilde yetişenlerden Resal halen Ankara Halkevi temsil kolundadır. Geçen seneye kadar muntazaman sahneye çıkardı. Halkevlndc amatör temsillerinin herhangi bir sebebe mebnl muntazaman devam edememesinden galiba o da kat’ı alâka etmiş olsa gerektir. Diğer arkadaşlar ise sahneden tamamlyle ayrıldılar.
Çam travers ve kereste satışı
Devlet Orman işletmesi Kaş Revir amirliğinden:
Satılacak mal; Mamul çam travers ve kerestesi.
Mahal ve mevkii: Kalkan iskelesinde ve Demrenln Dalyan, sıfat iskelelerinde, .
Miktar ve cinsi: 9499 adede denk 867 M3 392 Dm3 çam travers ve kerestesi «üç partide»
Muhammen bedeli; Beher metreküpü 110 liradan,
ilk teminatı: Üç partlnlp % 7,5 hesabiyle 7155 lira 98 kuruştur. Müddeti: 20 gün
İhale şekli: Açık arttırma usullyie.
İhale tarihi: 23 . 7 945 pazartesi günü saat 11 de.
İhale yeri: Devlet orman işletmesi Kaş revir amirliği binasında.
1 — Yukarıda cinsi yazılı 9499 adede denk 8670 metreküp 392 desl-metreküp mamul çam travers ve keresteleri Kalkan İskelesinde ve Demrenln Dalyan, Sıfat deniz İskeleleri Son depolarında üç parti halinde açık arttırma ile satışa konulmuştur.
2 — Buna alt şartname Ankara Orman genel müdürlüğünde, Mersin, Adana, Antalya, Fethiye. Finike revir amirliklerinde İzmir orman bölge şefliğinde ve işletmemizde görülebilir
3 — Taliplerin ihale gününde evrakı müsblte ve ilk temlnatlarlie komisyona müracaatları. (9193)
Elektrikçi ve Bobinci ustası aranıyor
İstanbulda bulunan bir müessesenln fabrikada çalışmak üzere 2 adet ehliyetnamen birinci sınıf elektrikçi ile 1 adet ehliyetnamen bobin ustasına ihtiyacı vardır. İsteklilerin vesika suretlerini (Galata 1122) numaralı posta kutusu ile göndermeleri İlân olunur.
Halkalı Ziraat Okulu Sabit Sermaye Çif liginden:
1 — Mektebimizin üç buçuk ton tahmin olunan muhtelif cins ve çeşitte evsaf ve kıymetçe yüksek elmaları açık arttırma İle satılacaktır.
2 — Muhammen kıymeti «700» yedi yüz liradır.
3 — Muvakkat teminatı «52,5» elli iki buçuk liradır.
4 — Arttırma 27. 7 , 945 cuma günü saat 15 de Halkalı ziraat mektebinde yapılacaktır.
5 — Şartnamenin her gün Halkal. Ziraat okulunda görülebileceği
ilân olunur. (9131)
MUHASEBECİ VE TAHSİLDAR ARANIYOR
Hesap hareketleri geniş olan bir Anonim Şirketin Ankara şubesi muhasebe servisini resen idare edebilecek bilgi ve kabiliyette muhasebeciye ve şirketin İstanbul merkezi için de tecrübeli ve ticari usule tamamen âşinâ muhasebe kısım şeflerine vc kefalet verebilecek bir tah slldara ihtiyaç vardır.
Talip olanların kısa hal tercümeleri İle istlyeceklerî aylık miktarını bildirir bir mektuba fotoğraflarını da ekllyerek (posta kutusu 709 İstanbul- adresine müracaatları rica olunur,
inşaat ilânı
Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi başkanlığından:
1 — Dolmabahçede yaptırılmakta olan İnönü stadyumunun 421.459 lira 07 kuruş keşif bedelli 3 üncü kısım inşaatı, taş kaplama, döşeme, sıva, doğrama ve sair ince işleri kapalı zarf usulü ile eksiltmeye vazedilmiştir.
2 — İhale 27 temmuz 945 tarihine rastlıyan cuma günü saat 16 da Taksimde Sıraselvilerde Bölge binasında toplanacak komisyonda icra edilecektir.
3 — Bu işe mahsus muvakkat teminat akçesi 22.223 liradır.
4 — Eksiltmeye ait keşif ve mukavele örnekleri her gün Bölge muhasebesinden 20 lira bedel mukabilinde alınabilir.
5 — işe girecek müteahhitlerin Y. Mimar veya Y, Mühendis olmaları, olmadığı takdirde bir Y. Mimar veya Y. Mühendisle ortak olarak işi taahhüt etmeleri lâzımdır.
6 — İsteklilerin bir defada 300,000 liralık bir bina taahhüdü işini lâyıkiyle ifa ettiklerini bildirir bir resmî daireden alınmış vesika ile birlikte aynı taahhüt içinde veya ayn bir taahhütte esaslı ve bu vasıfta bir taş kaplama işini muvaffakiyetle yaptığını gösterir yine resmî bir makamdan alınmış vesikaiariyle en geç 24 temmuz 945 salı günü saat 17 ye kadar Bölge müdürlüğüne yazı ile müracaat ederek ehliyet vesikası almalan lâzımdır.
7 — Taliplerin ehliyet vesikası, muvakkat teminat makbuzu,
eksiltme evrakının imzalı bir nüshası ve bu yıla ait ticaret odası vesikasını havi zarflarını ihale tarihinden en geç bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde Bölge muhasebesine vermeleri lüzumu İlân olunur. (8906)
Uçak Motörii Fabrikası Yaptırılacak g
Türk Hava Kurumu Genel Merkezînden:
1 — Eksiltmeye konulan İş: *q
Türk hava kurumunun Ankarada Gazi İstasyon civarında yaptıracağı Uçak motörü fabrikası blnalan İnşaatıdır. Keşif bedeli 2.902.444.5C İki milyon dokuz yüz İki bin dört yüz kırk dört Ura elli kuruştur. ,O
2 — Eksiltme 23/7/945 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 dg)
Türk hava kurumu genel merkezinde toplanacak olan arttırma ve ekslltfe? me komisyonu tarafından kapalı zarf usullyie yapılacaktı?. ş—
3 — Eksiltme şartnamesi keşif ve diğer evrak 100 lira mukabilinde
Ankarada genel merkez satınalma komisyonunda ve İstanbulda Türfl) Hava kurumu şubesinden alınabilir. (D
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulü dairesinde 100.823.it liralık muvakkat teminat vermeleri ve 1939 senesi 30 eylülünden evvel^ 750,000 liralık, bu tarihten sonra 1.500.000 Ura kıymetinde bir fabrika lry»> şaatını veya diğer bu ehemmiyette bir inşaat işini bir defada ve bir mukavele ile teahhüt ederek muvaffakiyetle bitirdiğine ve muvakkat kaQ bulunu yaptırdığına dair vesika göstermesi fen heyetinin klmlerdegj müteşekkil olduğunu hangi bankalarla iş yaptığını bildirmesi lâzimdl^J Türk hava kurumu başkanlığı gerek İbraz edilen vesika ve gerekse mütefl) ahhldfn hail hazırdaki mali variyeti ve fenni elemanları bakımında^-yetklsinl gözönünde tutarak eksiltmeye iştirak edecek müteahhitlere ehliyet verecektir. Bu ehliye t r.amnln tkllf zarflarının İçine konulması şarttır.
5 — İsteklilerin usulü dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarını İkinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyon başkanlığına teslim etmeleri lâzımdır.
8 — Hava kurumu İhaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (8919)
Hakkâri Bayındırlık M üdürlüğünden:
1 — Hakkâri merkezinde kapalı zarf usuUyle İki memur evi yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli yirmi dört bin iki yüz kırk bir lira seksen altı kuruştur.
3 — Bu İşe alt şartname, keşlfname ve sair evrak Hakkâri H daim! encümeninde görülebilir.
4 — İhale 945 temmuz ayının 27 cl cuma günü öğleden sonra encümen salonunda saat 13.30 da yapılacaktır.
5 — İstenilen kanunî belgeleri İbraz etmek mecburiyetindedirler.
ö — Muvakkat teminat 1818 lira 4 kuruştur._____(9221)___________
Şerbetçiotu alınacaktır
Tekel Genel müdürlüğünden:
Yurdumuzun birçok yerlerinde kendi kendine ve çok miktarda yetişen ve Şerbetçiotu ve Mayaotu ve Ömerotu denilen çiçeklerin kurutulmuş olanları vasıflarına göre kilosu 3 liradan 0 liraya kadar satın alınacaktır.
Bu çiçekleri toplayıp satmak İsteyenlerin toplama ve kurutma işleri hakkında bilgi edinmek üzere bulundukları yerin Tekel İdaresine başvurmaları. (7965)
Devlet orman işletmesi Biga revir amirliğinden:
Açık eksiltmeye Bölgesi. Or- Beher kentalinin Muvakkat
konulan İşin manın adı ve Mikdarı Teslim flato teminat
Cinsi Deposu kental mahalli Ll. Kr Li. Kr.
Sazak Bölgesi Deren ti
Andızlıçeşme 10000 deposu 1 50 Or. ve Deren tl
Deposu.
1125 00
Toplama, odun Boy ve kutruna ayırma, depoya nakil ve istifi. ,
1 — Yukarıda cinsi, eksiltme şekli, bölgesi, ormanın adı, mikdarı, teslim mahalli, beher kentalinin flatı ve muvakkat teminatı yazılı çam ve meşe enkazını toplama, odun boy ve kutruna ayırma ve yedi kilometre mesafedeki depoya nakil ve depoda muntazam istif İşi 26/7/945 tarihine «atlayan perşembe günü saat 15 de Devlet orman İşletmesi Biga revir amirliğinde yapılacaktır.
2 — Buna alt şartname orman Umum Müdürlüğünde. Balıkesir. Bayramiç, İstanbul, Biga revir âmlrliğUe Sazak bölge şefliği ve Çanakkale Yenice Orman Bölge kâtipliğinde görülebilir.
3 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte Biga revir ânılrllğine müracaatları. (0070)
Nakliye işi
Bayındırlık Bakanlığı İstanbul malzeme gurup amirliğinden:
Bakanlığımız tarafından yaptırılmakta olan yollar İnşaatı için, ihale gününden 945 aralık ayı sonuna kadar, gerekli bütün malzeme nakliyatı işi. 20.000 lira muhammen bedel üzerinden kapalı zarf usulü ilde eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltmesi 27/7/945 cuma günü saat 15 de Galatada Karaköy Perçemli sokak Cemaat hanında Grup âmlrliği eksiltme komisyonunda yapılacaktır.
İstekli nakliyecilerin bu !ş için, 1500 liralık geçici teminat makbuz veya banka teminat mektupları ile 945 akçalı yılı için Ticaret odasında kayıtlı bulunduklarını ve resmî idarelere en az 15 bin liralık nakliye işi başardıklarını bildirir belgeler ile teklif mektuplarını havi olacak zarflarını, 2490 sayılı eksiltme kanunun 32 nel maddesi çerçevesinde düzenllye-rek, eksiltme günü saat 14 de kadar komisyon başkanlığına vermeleri.
Şartlaşma kâğıtları gurup Amirliği bürosunda incelenecektir.
Postadaki gecikmelere değer verilmez. (9008)
Satılık Kayın odunu
Devlet Orman İşletmesi Geyve Müdürlüğünden
1 — Doğançay bölgemizin Geyve istasyon depomuzda «3037, 19-. kental odun açık arttırmaya çıkarılmıştır.
2 — Arttırma 17.7.945 salı günü saat 15 de müdürlüğümüz binasında yapılacaktır.
3 — Beher kentalinin muhammen bedeli 299 kuruştur.
— % 7,5 teminatı «681» lira 09» kuruştur,
5 — Şartname Orman Umum Müdürlüğünde, îzmlt, Adapazarı ve Doğançay bölge şefliğileişietmemlzde görülebilir.
6 — İsteklilerin belirli gün ve saatte komisyona müracaatları.
Sili
B ahi f e 8
AKŞAM
14 Temmuz 1945
KREM
vam etmektedir,ı
Kadıköy Vakıflar Direktörlüğü ilânları
Semt ve mahallesi
Sokağı
Cinsi No. su
Cocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyıınlu
Taksim - Talimhane palas, Telefon: 32627
KİMYAGER HÜSAMEDDİN
İdrar, Kan ve sair tahliller.
Eminönü, Emlâk Eytam bankası karşısında İzzet Bey han No. 6
NEVİN
DOKTOR ARANIYOR
Garbi Anadoluda İşletmeleri, bulunan bir sınat müessese doktor aramaktadır. İsteklilerin hal tercümeleriyle fotografları-ıi 2323 P. K. Galatasaray adre sine göndermeleri.
Güneşin hayat veren, ıjıkla-rmdan'vöcudunuzu yakmadan hakikaten ^istifade edebilmeli
ve çok sıhhatlf bir renge malik olabilmek için güneş banyosundan evvel cildinize ince bir tabaka
KREM NEVİN sürerek hafif bir\ masa] yapmış. İlk de güneşte onbeş dakikadan fazla durmayınız
Sonraları tedricen bu- vakti arttırabilirsiniz.
■ Balta Limanı Kemik veremi
,’j Hastanesi Operatörü
İDr. SADREDDİN ONARAN
I Haricî hastalıklar. Kemik has-I talıklan, Ortopedi, mütehassısı. I Beyoğlu Mis sokak. Gökçek
■ apartımam No. 1/5 ________
.■■■■■ Telefon: 41457
ZAYİ SENET
Taksim ile Şişil arasında bir cüzdanın IperLslnde Noterden tasdikli 1000 liralık bir senet kaybolmuştur. Bulan Kapalı Çarşı, Çukur Han, Bay Mlgir-dıç'a getirdiği takdirde memnun ilecektir.
ZAYİ — Çekoslovak pasaportumu kaybettim. Hükmü kalmadığını İlân ederim.
Konu: Samoel Rapaport Büyük Farmakkapı özgayret apartımam. No. 1.
Çırçır Gazozu^
Tercih ediniz
Itriyat mağazaları ile plâj büfelerinden ısrarla arayınız
[_ BETONARME DEMiRi
6. 8. İO milimlik demir
SATIŞ YERİ: Galatn gümrük karşısı Adriyatik Han CİNGİ DEMİR ÇEKME FABRİKASI BÜROSU defon:
Teknik üniversite satın alma komisyonundan
Teknik üniversitemize açık eksiltme usullyle 300 çeki odun satın alınacaktır,. Beher çekisinin yvrt binasına teslim llatı 15 Uradır. İlk teminatı 335 liradır. .
Eksiltme 2. 8. 1945 nerşembe günü saat 10 da yapılacaktır. Fazla malûmat almak İçin rektörlüğe müracaat (9270)
Ani surette kuruluşu kesinlenmiş olan şirketimiz kurucu ortaklar genel kurulunun aşağıdaki gündemde yazılı işleri, görüşmek ve karara bağlamak üzere (1 ağustos •1'451 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 11 de şirket merkezi olan Beyoğlunda Asmalımescltte Yeniçeri ağası sokağında 4 numaralı yeni hanın 2 mel katındaki dairesinde olağanüstü toplantıya çağrılmaları yönetim kurulunca kararlaştırılmış olduğundan ortakların toplantı gününden bir hafta önceye kadar hisse senetlerini veya bunların yerine geçen vesaiki fJrkete vererek giriş kâğıdı almaları ve bu toplantı için şirket sermayesinin en az dörtte birinin temsili şart ve esas mukavelenamenin *52» İnci maddesi gereğince hazır bulunan ortakların on hisse İçin bir oyu olacağı ve ancak hisse adedi ne olursa olsun 10 - ondan ziyade oyu olamıyacağı ve buna göre ortakların belli gün ve saatte gösterilen toplantı yerine teşrifleri rica ve İlân olunur.
GÜNDEM:
1 — Yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarının tesbltf,
2 — Denetçilerin ücretlerinin tesbltl,
3 — Şirket için ihtiyar olunan kuruluş masraflarınım onaylanması,
Malaty Bez ve iplik Fabrikası T. A. Ş.
İstanbul Satınalma Bürosundan:
Galatada piyasaya yakın kaloriferli 2 oda aranıyor. Müracaat: Galata Eski Şarap İskelesi, Muradiye han No 16, Tel: 41645
Un öğüttürülmesi ve ekmek imali
Erzurum Belediye Reisliğinden:
1 — Erzurum şehrinde oturan {sabit ve dar gelirlilerle şehir halkının ekmek ihtiyacı olan hububatın öğütülmesi ekmek imal ve satışı lşintn 80. 6. 945 günü -apjlan eksiltmesinde talip zuhur etmediğinden 2490 sayılı kanunun 4(ı inci maddesi gereğince yeniden 20 gün müddetle kapalı zarf usullyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Taahhüt müddeti İhale tarihinden İtibaren 31. 12. 945 gününe kadardır.
3 — Bu İş 7. 7. 945 gününden itibaren eksiltmeye konulmuş olup 21 temmuz 945 cuma günü saat 11 de belediye encümeninde İhale edilecektir.
4 — Muvakkat teminatı Imallye ücreti olan 120000 lira üzerinden 7280 Uradır.
5 — Şartname suretini latiyenlere 600 kuruş mukabilinde belediyeden verilecektir.
6 — Talipler ticaret odası veslkaslle muvakkat teminat ve teklif mektuplarını İhaleden bir saat evvel belediye encümenine vermiş olacaklardır.
7 — Postadaki gecikme kabul edilmez. (9189)
Eczacı Mesul Müdür aranıyor
Dolgun, maaşla taşrada mesul müdürlük istiyenler acele Türkiye Eczacıları cemiyetine müracaatları..
Mail vaziyetinin milsaadeslzllği naseblle yüksek tahsiline devam edememek mecburiyetinde bulunan PEK İYİ DERECE ÎLE LİSE
- MEZUNU
Genç bir bayan
Şirket ve müesseselerçfe vazife arıyor. Stenografi ve daktilografiyi, orta derece Fransızca ve bir az da İngilizce bilir. Alâkadarların lütfen (t. H.J rümuzu İle İst. posta kutusu adresine yazmaları rica olunur.
ZAYİ — İspir nüfus memurluğundan aldığım nüfus kâğıdımı ve beraberinde Sultanahmet yabancı askerlik şubesinde kayıtlı askerlik tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
320 doğumlu Ömer oğlu Behçet Çiçek
Sayın Halka Müjde
Nezih ve şen bir aile yuvası olan
KÜÇÜK BEBEK YALI GAZİNOSUNDA
Bu akşam kıymetli Ses Sanatkârı
FİKRİYE ’nin
Keman, piyano ve tambur İle refakat edecek arkadaşlarının lştlırakl-le vereceği konseri dinlemek fırsatını kaçırmayınız.
Ayrıca: MENDEL FIRDMAN İdaresindeki MÜKEMMEL CAZ de-
ZAYİ — 1935 - 36 ders yılı Galatasaray lisesinden almış olduğum olgunluk diplomasını zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur. ' Fethi Atay
Merdiven köyü
Nazenin
BİLEZİKLİ SAATLER
Bayanlara mahsus gayet şık ve zarif modellerde 18 ayar altın BİLEZİKLİ SAATLERİMİZİ görünüz.
Singer Saat Mağazası E'»”S''
Her nevi mücevherat siparişleri kabul olunur. ■B—l
Q û_ CM
reated by free version ol
o
Senelik kirası Lira K. Maa müştemilât eski tekke 200 00 bina ve bahçesi *J taj 4
Arsa 36 36 00
arsa 31. 12. 946 tarihine kadar kiraya
Üsküdar Gerede
«Yukarıda yazılı __________>w, .„
verilmek üzere açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhalesi 19. 7. M5 perşembe günü saat 15 dedir. İsteklilerin Kadıköy vakıflar müdürlüğü aıcarat kalemine gelmeleri. (9015)
Uncular so. bina, bahçe, ve
Camiin semti
İçerenköy Kartalda
★
Camiin İsmi Açık olan vazife
Mehmet Çavuş İmam Çalık Ahmetağa » Dolayoba s
Paşabahçede Inclrköy Sinanağa »
Bulgurluda ~ ‘ "
Anadoluhlsarmda Beykozda Üsküdarda Çengelköy Beylerbeyinde Burhaniye ■
Üsküdar Altulzade d
Yukarıda mevkileri ve isimleri yazılı
Bodrum 1 Mustafa Mu haşşi' Sinan Kabasakal 1 Imrahor Kaymakam Mustafa Pş.
ve Hatiplik
Hatiplik vekâleti
» Hatiplik
___________________________________________ camilerin açık İmam ve hatiplikleri İçin 30/7/945 tarihine rastlayan pazartesi gilnü saat 14 de müsabaka İmtihanı yapılacaktır, İsteklilerin dilekçe ve gerekil bclgelerllc birlikte idaremiz mebanl kalemine müracaatları. (9332)
Doktor, sıhhat memuru ve hemşire alınacak
Ereğli Kömürleri işletmesi umum müdürlüğünden:
1 — işletmemiz sağlık teşkilâtı için bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmek üzere bir doktor,
2 — Hastahanemlz İçin bakteriyoloğ, röntgen mütehassısı ve hemşire,
3 — Dispanserlerimiz için sıhhat memuru alınacaktır,
isteklilerin Zonguldakta İşletmemiz umum müdürlüğüne müracaatları. (9334)
Kızıl Kayın Karaağaç Tomruğu Alınacak
Müracaat: HALK KONTRPLAK FABRİKASI 4 cü Vakıf Han Asma kat 13, Telefon: 23141,
—» Mühürdar Kulübünden: —
m 7 temmuz 1945 de yapılacağı bildirilmiş ve ekseriyet olmaması I yüzünden geri bırakılmış olan Kulübümüzün yıllık toplantısı 21 tem-I muz cumartesi saat ifl da yapılacağından muhterem azanın gösterilen I gün ve saatte kulüpte bulunmaları rica olunur.
[
Tekel U. Müdürlüğü ilânları
1 — Malatya tütün fabrikası kalorifer, etüv ve sıcak su tesisatı İşi kapalı zarf usullyle yaptırılacaktır.
2 — Muhammen bedel 20074.75 Ura olup muvakkat teminatı 1505.61 Uradır.
3 — Eksiltme 3. 8. 945 cuma günü saat 11 de Kabataşta genel müdürlük levazım şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Eksiltmeye gireceklerin bundan evvel asgari 15000 liralık bu gibi işler! muvaffakiyetle yapmış olduklarına dair gösterecekleri vesika İle eksiltme güuünden üç gün evveline kadar genel müdürlük inşaat şubesinden ehltyet vesikası almış olmaları lâzımdır.
5 — Şartlaşma her giin adı geçen şubeden 10û kuruş mukabilinde verilir. Ankara, İzmir, Malatya başmüdürlüklerinde görülebilir.
8 — isteklilerin mühürlü Hat teklif mektuplarını güvenme parası kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar mezkûr komisyon başkanlığına makbuzu veya banka teminat mektubu va kanuni vesaiki İhtiva edecek olan makbuz mukabilinde vermeleri İlân olunur.
7 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul olunmaz. (0374)
Bu akşam
BUyttkdere
BEYAZ PARK’ta
BEYAZ GECE
MÜZEYYEN SENAR IŞIL
ve arkadaşları konseri
Bayan A D A L E T 'İn ekzotlk dansları
Modem Varyete
-Sürpriz? BÜYÜK BİR ÜSTAD SAHNEDE—
Avdet İçin İstanbula ve civar köylere otobüsler temin olunmuştur.
(TARİŞ) Telgraf adresi
İZMİR İNCİR VE ÜZÜM TARIM SATIŞ
Kooperatifleri Birliğinden:
Birliğimizin Telgraf adresi (T A R İ Ş) olarak tescil ettirilmiştir. Müşterilerimizin bu kısa adresle muhabere etmeleri rica olunur.
T. C.
ZII2AAT
BANKASI
BICiKTiOEN
pahat-gdgo
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve itibarsız tasarruf hesaplannda
12 Mart. 11 Haziran, 11 Eylül ve 11 Blrlnclk&nun keşide tarihlerinden bir ay evvelki matlûp bakiyeleri 60 liradan az olmamakla beraber keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mlkdardan aşağı düşml-
yenler arasında senede 4 defa ro İkramiye dağıtılacaktır. çekilen kura İle aşağıdaki plân* gö-
4 Adet 1000 liralık 4000 Lira
4 > 500 » 2000 >
4 > 250 » 1000 ■
40 » 100 ■ -1000 >
100 » 50 > 5000 >
120 > 40 > 4800 •
160 • 20 * 3200 »
DİKKAT
Hesaplanndakl paralar bir sene İçinde 50 liradan aşağı düşmlyen-lere İkramiye çıktığı takdirde % 20 fazlaslle verilecektir.
Comments (0)