Tifoyu önlemek için şehir içinde 33 bostan istimlâk edilecek
AKŞAM
Yağlarının fevkaladeliği yemeklerinin nefaseti, döner ve dlgfr kubatIarının pişirilmesi ustalarının emsalsizliği İle şöhreti olan
SARA Y Lokantasında htlyeıı üç kab ekstra veya tabldot yiyeceği gibi yalnız bir veya iki kab da yiyebilir. Salonları büyüktür. KARAKÖY No. 31. Tel: 49005
Sene 27 — No. 9579 — Fİatl her yerde 10 kuruştur.
PAZARTESt 19 Haziran 194S
Sahlbiı Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Her Türk
çiftçi ailesinin ge çalışacağı toprağa malik olması behemehal lâzımdır
(Atatürk)
Toprak bayramını
ve

kutlar-
ken: Hürriyet, Demokrasi ve Parti düşünceleri
coşkun tezahürlerle kutlandı
Dün memlekette toprak bayramı kutlandı. Türk milletinin yüzde seksen çoğunluğunu yapan köylü, uzun Türkiye tarihi boyunca ilk olarak içten seviniyor. Çünkü köyün bünyesi, çlf-çinin hayatı temelinden değişecektir.
Hiç şüphe yok ki tam bayram edilecek gün, Toprak dağıtımının gerçekleşeceği gündür. Zira kanunun tatbiki, hazırlanıp çıkarılmasından daha uzun sürecek. daha güç olacaktır. En güzel kanunun, iyi tatbik edilmezse, beklenen sonuçlara varmadığı, hattâ hiç beklenmedik kötü neticeler doğurduğu görülmemiş değildir. Bir gazeteye Ege’den yazıldığı gibi, bugün Toprak kanunu yüzünden çok sevinen köylü — umulmadık büyük bahtiyarlıkların elden kaçmasından korkan insanların ruhî haleti İçinde — işin uzatılmamasını, köylünün mahkeme ve daire kapılarına düşürülmemesini, dağıtıma hatır ve gönül karışmamasını. bu işte çalışkan vç doğrucu memurlar kullanılmasını istiyor. Haklıdırlar ve hükümetin gayretleri bu yo'da olacaktır.
Bir işi — ne kadar zor olsa da — başarmak İçin ona bir kere başlamak şart olduğuna göre, Toprak dağıtımım gerçekleştirmek İçin, ilkin bir kanun çıkması gerekti. Bundan dolayı, bugünden sevinmek memleketin hakkıdır ve gerek Millet Meclisi, gerek hükümet bu eserle ne ka dar övünseler azdır. Yirmi yıldır başarılan inkılâp ve imar eserlerinden teker teker her biri gibi bu Toprak kanunu da bu memlekette, tek başına, bir Partinin başlıca programı olur, sadece bunu gerçekleştiren bir Parti görevini yapmış sayılırdı. Demek istiyoruz ki hu memleketin, yirmi yıldır tek Parti ile idare edildiğinden detayı battığı iddia edilemez.
Tek Partinin göze çarpan kudretli bir örneği de M. Chur-chill’ln son nutkunda Çelik İdareli kahraman Rusya» diye vasıflandırdığı büyük komşu memlekettir. Kuvvetli bir düşmanın birdenbire tecavüzüne uğrayan, topraklan baştan başa İstilâ edilen Rusya, parlak zaferini, yalnız ordularının kahramanlığına değil, aynı zamanda ve bi’hassa Mareşal Stalinin çe-' lik Maresin-’. tek partili hattâ.
tek sınıflı rejiminin sarsılmayan kudretine borçludur. Nasıl ki fedakârlık ve kahramanlık duygularında kimsenin şüphe etmediği Fransız milletini parti kavgalarının aşırı derecesi ve faziletsiz bir basının anarşik hürriyeti bozmuştur.
Fakat ne Türkiyenin istiklâl savaşından doğan tek partisi, ne Rusyanm komünist devrimlnden çıkan tek sınıf diktatörlüğü her zaman için, her yerde mutlaka kudret ve kuvvet kaynağı olarak gösterilemiyeceği gibi, çok partili ve aşın hürriyeti! demokrasilerin mutlaka anarşi ve zayıflık âmili oldukları da öne sürülemez. Netekim îtalyada Ve Al-manyada tek partiler ve en sıkı otoriter rejimler bu memleketleri batırmış, Amrlka ve Ingiltere-de hakikî demokrasiler İse mucizeler yaratarak dünyayı kurtarmıştır.
Rejimlerin ve idare şekillerinin şahsî olmaması, milletin bünyesinden doğması ve tarihî tekâmüle uyması gerektir.
Tek •partiler, istibdada kadar gitmeyi göze almış otoritelere dayanarak hürriyetleri derece derece kısmak suretlle yaşarlar, yahut hürriyete ve demokrasiye doğru kendi İçlerinde tekâmül
Necmeddin Sadak
(Arkası sahlfe 2, sütun 1 de)
Halkalı ziraat mektebinde ve
Yukanda: Köylü kızlar Taksim Abidesine çelenk götürüyorlar, aşağıda: Köylüler, milli oyunlar oynuyorlar
Toprak kanunu hakkında iki büyük Şefin sözleri
Atatürk'ün 1 kanım 1936 senesinde Büyük Millet Meclisinde söylediği nutuktan:
.Toprak kanununun bir neticeye varmasını kamutayın yüksek himmetinden beklerim. Her Türk çifçl ailesinin, geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması behemehal lâzımdır. (Alkışlar)
Cumhur Başkanı tsmet İnönü’nün 1 mayıs 1945 tarihli nutkundan:
»Topraksız köylüye işli-ycceğl toprağı kendi matı olarak temin etmek, bugün başarmak üzere olduğumuz bir teşebbüstür Bundan da, Türk milletinin ileri ve kudretli olması için büyük ümitler besliyoruz. İşilyen köylünün bütün emeğinden ve kazancın-
dan Lamam olarak kendi ailesinin faydalanması ve kendi öz toprağını verimli ve bayındır kılması, Türk milletinin son 20 sene içindeki hayırlı inkılâpları arasında en üstte göze çarpan parlak eserlerden biri olacaktır. Asırların fena geleneği olan bir toprak sistemi, hür insanla-nn yaşadığı yeni ve İleri sisteme çevrilmek üzeredir. Cumhuriyet, toprak dağıtımı ile beraber olarak donatım işlerini de düşünmüştür.
Köylü kalkınması büyük dâvasının içine daldıktan sonra, ihtiyacının göstereceği yeni tedbirleri, iktidarımızda olan bütün vasıtalarla, durmadan temin etmeğe çalışacağız.*.
Günler Geçerken
DİKKATLER,
İlâçlar ve hekimler
Hastası olan tecrübe etmiştir: Doktor ilâç yazar, üçte biri bile kullanılmadan ba«ka ilâç ve başka ilâçlar... Eskiler terkedUir. Hastalığın nihayetinde ev. eczaneye döner.
İlâç kıtlığı ve pahalılığı olduğuna göre bu ziyankârlığın önüne geçmek, az miktarda İlâçlar yazmak, lüzumunda tekrarlamak, hekimlerimizin âdetleri arasına girmelidir.
Mevcut ilâçları yazmak, keza...
— 1
Bu sabahki telgraflar ikinci sahifemizdedir
—■—
Bugün AKŞAM 8 sahifedir
(Yazısı 1 üncü sahlfedet
Açık Millet Vekilliklerine seçim
ISTANBULDA MUHİDDİN ÜSTÜNDAfi KAZANDI
Burdurda Mehmet Sanlı, Çorumda Edip Alpsar, Kocaelinde Nihat Erim, Sıvasta Fikri Erhug* ve Zong-ul-dakta ince alemdaroğlu seçildi
Merhum Ali KAmi Akyiizden açık kalan İstanbul millet vekilliği İçin Üniversite konferans salonunda yapılan seçimin öğleye kadarkl ilk safhasını dünkü nüshamızda yazmıştık. Saat on bir buçukta evvelâ, Beşiktaş, sonra da Beyoğlu ikinci seçmenleri oy vermeğe başlamışlardır saat tam
12,30 da sandık kapanacağı sırada son oyu Erenköy lisesi müdürü B. Mahir Us vermiş, bundan sonra sandık başta Vali ve Belediye reisi B, Lûtfl Kırdar oLmak üzere, teftiş heyeti tarafından mühürlenmiş ve öğle paydo-
(Arkası 3 üncü sahlfede)
“Toprak,, sözü hakkında
Küçük çocukları yataklarına yatırırken çok defa »haydi bakalım. tumba döşek, yahut, tunbay!» demek âdettir. Bu söz nedir. hangi lisandandır, ınânalı mıdır, bir köke bağlanabilir miT Pek kolaylıkla... Zira Çağatay lügatinin ve Radloff’un yazdığına göre «tünbay», »şilte, yatak, yatılacak yer» mânasına gelir. (Tilrk dilinde ekler ve kökler) müellifine göre de kelime ahenksiz olup kökü «gece» anlamına olan «tün» dür. Evet, biz, bu ahenksizliği gidererek onu «tumba ve tunbay» yapmışız ve asırlardan beri mânasını hiç bilmeden — belki uzak ninelerimizin âdetine uyarak — kullanmakta devam etmişiz. «Bay», sona gelen ve fiil ile isim köklerinden İsim yapan bir ektir. Bizim manda dediğimiz hayvana Anadolunun bazı yerlerinde dombay - tombay denir ki kökü, şüphesiz «domalmak - tomalmak» fiilinden d ir. Bu fiil yusyuvarlak olmağı anlatır; '-tombul» da öyledir; şişmanca-lıktan dolayı yuvarlaktır Hattâ «tomar» da yuvarlak hale sokulmuş bir dağınıklığı göstermez mi?
Zaten «to>. ve «top» ile başlıyan bir çok kelimelerimizde bu, yuvarlaklık mânası göze çarpar: Top gibi, topak gibi, topuz gibi, topuk gibi, hattâ çoğumuzun aslını Ermenice sandığımız malûm toparlak nohut ezmesi t-opik gibi ki buğday su ile kaynatılıp arpa hamurlle yuğurulduktan sonra geçeye sarılır, dedelerimizce yenilirdi. Toplamak, toplanma, toplantı vesaire de hep. birleşme, derli toplu hale gelme, devşirme mânaları görünüyor. Şimdi günün bayramı ve ehemmiyetli bir meselesi olan kanundan dolayı «toprak» kelimesine geleceğiz Aslına bakınca «toprak» kelimesi — top . sözilne. fiillerle isimleri «yaprak . bayrak» misallerindeki gibi gene isim şekline sokan «rak» eki getirilmek sure-tilc -— yuvarlak olan «Küre • Arz,, m parçalarına mı işaret ediyor?
İlk devirlerde dünyanın toparlakça olduğu bilinmediğine göre buradaki top . sözünü «toplamak» fiiline maletmek daha doğru olur. Zira hu fiilde — meselâ yemişleri toplamak sözündeki gibi — verimi almak ve derlemek mânası vardır; «toprak™, mahsulü toplanan yer demesine otsa gerektir... ama ehil elbette daha doğrusunu bilir Bizimki bir bayram gevezeliği...
Refife Halid Karay
Sahile 2
SÖZÜN GELİŞİ
Düne kadar tersine akan saadet ve refah nehri
Atatürk 1 mart 1922 de Büyük Millet Meclisinin üçüncü çalışına devresini açarken şöyle demişti: «ır Heyeti celile-nizden ve bîitün cihandan bir sual sormama müsaade buyurunuz! Türkiyenin sahibi ve efendisi kimdir? Bunun cevabını derhal birlikte verelim: Türkiyenin sahibi hakikîsi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve elyak olan köylüdür. Binaenaleyh Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin riyaseti İktisadiye*! bu gayei asliyeyi istihsale matuftur...»
Türkiye Büyük Millet Meclisi Atatürk’ün İlk İnkılâp senelerinde işaret ettiği asıl hedefe, bu hedefe varmayı güçleştirenlerie yirmi üç sene süren bir mücadeleden sonra, hakiki müstahsili toprak sahibi eden kanunu kabul ederek varmıştır. Kutladığımız bayram bu memlekette, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve elyak olan köylünün» milletimizin bayramıdır.
İtiraf etmek lâzımdır kİ toprak kanunu kabul edilmeden önce «memleketin efendisi köylüdür» sözü acı bir İstihza mânası olmaya başlamıştı. Askerliğimi yaptığım sırada mensup olduğum • olaya her çağında yüzlerce memleket çocuğu gelir, hepsine vazife icabı teker teker mesleklerini sorardık. İçlerinde toprakta ça-1 sınayan bir kaç vatandaş çıkar, geri kalanların hepsi «rençper», o'dnklarmı söylerlerdi Hiç birinin İşlediği, verimlendirdiği top-r?’> kendisinin değildi. Bu vatanın asıl sahibi, bu vatanın bir karış toprağına sahip değildi. Tehlike zamanında bu topraklan canla başla müdafaaya koçan «kahraman» tehlike geçtiği zaman bir «■ec’r» di. Onun kolunun gücüne toprağın verdiği mükâfatı, yal-rız mahsul zamanı toprağa konan kargalar toplıyor, refah, saade ve servet müstahak olana uğramadan lâyık obnıyana doğru ata-yordn.
Büyük Meclisin kabul ettiği toprak kanunu bu tersine r.kan refah, saadet ve servet nehrini on altı milyonluk halk denl-z ne, köylü denizine doğru çeviren kanundur. Milletin müşterek iradesinin eseri olan toprak kanunu ile saadet ve refah nehri ta-h'î yatağında milletimize feyiz ve bereket saçacaktır. Ruhun ya-«H'Zsi’n Atatürk! «Türkiyenin sahibi hakikîsi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür.»
Şevket Rado
Toprak bayramını kutlarken: Hürriyet, demokrasi ve Parti düşünceleri
(Baş tarafı 1 inci sahifede) başlar, partinin içinde ayn düşünceler, görüşler, kanaatler belirir. Bu ayrılıklar, parti içinde çatışma ve çekişme şeklini ancak bir müddet muhafaza edebilir. Scnundâ maddî ayrılık mukadderdir. Tek partiler, yok olma surelile ömürlerine nihayet vermezler, bazı uzviyetlerde görülen bölünme şekille hayatlarını uzatır ar.
Bizde görülen tekâmül bu ikinci çeşittendir.
Kemalist rejim, tam mânasile otoriter bir devlet îdaresj kurmuştu. Demokrasi ve hürriyet dar sahalı idi. Bunun İçindir ki rejimi, biraz daha geniş demokrasiye doğru götürmek için geç, inişte yapılan parti tecrübeleri, her defasında «otorite» yi azaltıyor kaygısı yüzünden suya düşmüştür.
Bugünkü gelişme, Milletin ve Cumhuriyetin yarınını sağlamlamak isteyen en asil düşünce ve direktiften doğdu. Millet Meclisinde, Parti İçinde ve gazetelerde en geniş tenkitlerle başlayan, fakat akamete uğraması muhakkak sayılan sunî yaratışlar kadar, anarşiye kayması şüphesiz görünen başıboş zorlamalardan çekinen tedbirli bir yürüyüştür.
Görünüş şekli ne olursa olsun, tek parti rejimi yetmez olmuştur. Tek partili rejime, Mecliste ve kendi içindeki çekişmelerden sonra, hâlâ yaşıyor bile denilemez. En az ikinci bir muhalefet partisi «bilkuvve» doğmuştur. Bunun doğuş zarureti, bütçe do-layısile parti hükümetine yapılan şiddetli hücumlarda, ve Parti grupuna verilen önergelerde seziliyor. Doğumdaki anormal gecikme de bu çok acı tenkitleri yapanların hükümete gene güven oyu vermek zorunda kalmalarından ve hâlâ hiç kimsenin Partiden ayrılmış olmamasından anlaşılıyor.
Bu durum ergeç düzelecek, ciddî tenkit, ciddî murakabe vazifesini, Millet Meclisinde hem zaruretlerin, hem kanaatlerin doğurmak üzere olduğu bir parti üzerine alacaktır. İlk tekâmül budur.
Bu olurken, dışarda daha geniş hürriyete, herhangi prensip ve gayede partilerin kurulmasına engel sayılan kanunların top-yekûn, bir anda kaldırılmasını, değiştirilmesini isteyenler var.
Bunlar iki noktayı unutuyorlar: Bir partiden ve bir rejimden, o parti ve rejimi devirecek silâhlan kendi elile vermek suçunu işlemesi İstenmez. Bundan başka. Millet Meclisinin bugün şu veya bu kanunu kaldırması veya değiştirmesi, hürriyete doğru alabildiğine dizginsiz bir koş-
______ A E Ş A M _ ~
BU SABAHKİ TELGRAFLAR
San Francisco beyannamesi
Harbe mani olmak, devletlerin iradesine bağlıdır
Rusya, genel kurula fazla selâhiyet verilmesi itirazında ısrar ediyor
ma isteyenler için nasıl bir garanti olabilir ki duruma hâkim bulunan tek Parti Meclisi, İstediği ve lüzum gördüğü anda bu kanunların daha şiddetlisini yürürlüğe koyabilir. Demek oluyor ki herhangi esaslı ve sürekli bir değişimin ancak Millet Meclisi içinde kurulup tekâmül edecek parti veya partiler vasıtasile yapılması mümkündür. Daha geniş hürriyet, daha geniş demokrasi İsteyenlerin, sabırsızlık göstererek bu İşlerin hemen keyfî kararlarla ve zorla yaptırılmasını dilemeleri kadar demokrasiye zıt bir zihniyet olur mu?
En geniş hürriyete, en güzel demokrasi şekline erişmek, kendini bilen her okumuş İnsan İçin mukaddes bir ülküdür. Memlekette görmek İstediğimiz en mesut gün bu olacaktır. Bu yola girmek üzere olduğumuzu, hattâ şimdiden her istediğimizi yazıp söyiiyebildlğimiri görerek derin sevinç duyuyoruz,
İstemediğimiz şey, memlekette esmeye başlayan bu havanın, yabancı propagandalara cüretli bir zemin yapılması, hürriyetin fesatçılığa, demokrasinin sınıf mü-cade'elerine vasıta kılınması, nihayet dünyayı yıkan en korkunç harbin bile sarsamadığı bu bahtiyar memleketin içerden anarşi ateşine verilmesidir. Her dine, her mezhebe, her meslek ve akideye hürmet ederiz ve hürmet edilmesini isteriz. Elverir ki bu İnanlar adı ve sanı He açık söylensin, suç gibi gizlenmesin. Korkumuz, asfl samimî inanlarını blnblr sinsi marifet altında gizleyip oldukları gibi görünmekten korkanlardandır,
Necmeddin Sadak
Traktör tamir atelyesi
Dün Çukurovada törenle temeli atıldı
Ankara 18 (Telefonla) — Adanadan bildirildiğine göre, yedi yerde kurulmasına karar verilen Zirai donatım kurumu tamir a. t el yel erin den İki ve bütiln Güney Anadolunun ziraat makinelerine olan İhtiyacını karşılıyacak Çukurova traktör tamir a te İyesinin temel atma töreni dün Karşıyaka'da yapılmıştır. Bu atelye 5-8 milyon lira sarf edilmek suretile meydana getirilecektir. Törende Vali. Belediye başkanı ve birçok İleri gelen memurlarla İngiliz ve Amerikan konsolosları hazır bulunmuşlardır.
Vali B. Akif îyidoğanın hitabesinden sonra 28 metre yükseklikteki şahmerdanın 6000 kilo tazyikle dakikada 60 vuruş yapan büyük çekici, dokuz metre uzunluğundaki betonarme kazığı beş, on vuruşta yere çaktığı görülmüş ve bununla törene son verilmiştir. ■
San Francisco 18 (R) — 1 haftadan beri devamlı surette çalışmakta olan birleşmiş milletlerin delegeleri İnerini bitirmek; üzeredir. Bunlar San Franclsco’dan memnun ayrılacaklardır.
Görü* farklarına, ciddi İhtilâflara rağmen üç büyük bir çok noktalarda haklarından feragat etmişler, bir anlaşmaya varılmasını sağlamışlardır. San Francisco beyannamesi Dum-barton Oaks beyanname İnden östiin olacaktır.
Ruslar da konferansın neticelerinden memnun görünüyorlar.
Küçük milletler iee rey verme meselesine muhalefet etmektedirler.
Ban Francisco beyannamesinin İlerde bir harbe mani olacağını katiyetle söylemek biraz İleri gitmek olur. Harblete man! olmak bu beyannameyi imza etmiş olanların İradesine bağlıdır.
Kongre beyannameyi tasdik edecek
New - York 18 (R) — New - York Times gazetesi San Francisco beyannamesinin kongre tarafından tasdiki meselesine hasrettiği bir makalesinde şöyle demektedir:
Bu bey »namenin kongre tarafından tasdik edileceğine şüphe yoktur. Hiç kimse kongre âzaları arasında tam bir görüş birliği olduğunu iddia edemez Onun için de beyannamenin tasdiki esnasında başlayacak olan münakaşaların ne kadar süreceğini kimse kestiremez. Fakat Beyaz Saray 11e kongre arasındaki münasebetler çok iyidir.
San Franclsco'da beyanameoln hazırlanmasında vazife görmüş olan Amerikan delegeleri ar abında muha-
Londra 18 (Radyo) — Dört hava filosuna mensup 400 - 450 kadar üstün uçan kale Japon yanın mühim endüstri merkezlerinden dört şehre, Onıuka, Dagoşlma, Hamamaçu ve Yokarlki şehirlerine 3000 kadar yangın bombası atmışlardır.
Fillplnlerden hareket eden Amerikan uçakları Formoza adasındaki hedeflere yüzlerce tön bomba attıkları gibi, Çlndekl üslerinden havalanan diğer Amerikan uçakları da tç Mogo-llstana kadar 30Ö0 kilometre boyunca Japon münakale hatlarını dövmüşlerdir.
Japon şehirlerine 3 bin bomba daha atıldı
Okinavada Japon telefatı 80,000 ve Filipinlerde 402,000 i buldu
Polonya meselesi
Moskova’da iki taraf arasında görüşmeler başladı
Nevyork 18 (Radyo) — Moskova radyosunda konuşvan bir Amerikalı muhabirin bildirdiğine göre dün Mos-kovada PolonyalIlar arasında yeni bir hükümetin teşkili etrafında görüşmeler başlamıştır. Birleşik Amerika, İngiltere ve Sovyet Rusya PolonyalI delegeler üzerinde hiçbir tesir icra et-nıemek t edlr 1 er.
Londra 18 (Radyo) — Rusyada tevkif edilen 16 PolonyalInın muhakeme-1 erine bugün Moskova da başlanacakta-.
İngiltere ve Amerika büyük elçileri mümessillerini mahkemeye göndermeğe davet edilmişlerdir. Yabana basında davetli bulunmaktadır.
İngiltere’de terhis başlıyor
Londra 18 (R) — îngllterede bugün terhis bağlıyacaktır, Ordu, donanma ve hava kuvvetlerinde bulunan 48 yaşında ve daha yukarı erler ile subaylar JLk terhis olanlar arasında bulunacaklardır. Bir kısım kadınlar da terhis edilecektir.
lef ete mensup Oç mühim şahsiyet bulunuyor; Vandenborg, Tton v» binbaşı etime.
Rusyanın itiraz ettiği noktalar
Londra 18 (R) — Kxehang Te-Iegraplı’m Ban Francisco'dan verdiği btr habere göre, Sovyet Rusya genel kurula fasla salâhiyet rtren güvenlik anayasası maddeleri hakkındakl memnuniyetsizliğinde berdevamdır.
Sovyet delegelerinin rtlsi M. Gro-myko şöyle demiştir;
■MeclLae fazla salâhiyet ve devletlerin dahlM İşlerine do karışmak yetkisi verilmektedir. Meselâ dahil! bir iş olan hicret meselesine de meclis karışabilecektlr. Bu, milletlerin müstakil hareketlerine mâni olmak demektir.»
Küçük devletlerin tadil takrirleri
NevYork 18 (R) — Amerika Dışişleri Bakan muavin vekili M acilse h. San Francisco konferansında küçük devletlerin Dumbartön Oaks beyannamesine 400 kadar değişiklik getirmiş olduklarını bildirmektedir.
Gazetecilerin samimiyetle «45 küçükler» diye andıkları bu küçük devletlerin 400 kadar takriri, büyük devletlere karşı haklarını korumayı hrt-def tutuyordu. ,
Konferans 23 haziranda kapanacak
Berne 18 (R> — Amerika Dışişleri Bakanı M. 6te itin lu* San Francisco konferansının kapanış tarihinde bir değişiklik olmamış ve bunun M haziran olduğunu bildirmiştir.
Londra 18 (Radyo) — Oklnawa adasında şimdi nihai taarruza 4 Amerikan tümeni lştlrâk etmektedir. Adanın cenup ucuna Amrikan birlikleri 4 kilometre mesafede bulunuyorlar.
Japonlar Oklnawa adasında 80,000 ölü ve 1880 esir kaybetmişlerdir. Japon kumandanının cesedi de bulunmuştur.
Flllplnlerde Japonlar şimdiye kadar 402.000 ölü kaybetmiştir.
Yeni Gine İle Salomonlarda da son yedi ay zarfında Japonlar 10,000 Ölü vermişlerdir.
Ingilizler Polaya girdi
Trieste’de bir nümayiş itfaiye tulumbalarile dağıtıldı
Londra 18 (Radyo) — İngiliz kuvvetleri dün Pola limnanına girmişlerdir. Bu bölgede bulunan Tito birlikleri sah günü burasını tahliye edeceklerdir.
liman, Müttefik hava bombardımanları yüzünden harap bir haldedir.
Londra 18 (Radyo) — Yugoslav Haberler ajansının verdiği bir habere göre, Triestede bu bölgenin Yugoslav -yaya bağlanması İçin nümayiş yapmakta olan halkı. Müttefik askeri makamları İtfaiye pompalar İle dağıtmışlardır.
Londra 18 (Radyo) — Yugoslav Haberler ajansının verdiği bir habere göre, Trieste’de Müttefik askeri makamları halk mahkemelerini kapatmışlardır.
Tito’nun yeni nutku
Londra 18 (Radyo) — Belgrad'da faşist aleyhtarı Yugoslav kadınlarının kongresinde söz alan mareşal Ti-tö, hükümetine daha fazla Balâhiyet verilmesi İçin yardım etmelerini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
«Yugoslav zaferi Trleste bulutu Ue kapandı.»
Mareşal Tito nutkunun sonunda, dinleyicilerini, Müttefikleri alkışlamağa davet etmiştir.
Macar Nazi partisi lideri yakalandı
Londra 18 (R) — Amerikan radyosunun verdiği bir habere göre. Amerikan birlikleri eski Macar Balkanlarından Macar Nazi partisi lideri Bola îmredy’yi ele geçirmişlerdir.
Gî. Eisenhower Amerika yolunda
Londra 17 (R.) — Amerika’ya gitmekte olan GE. Elsenhower bugün Bermuda adasına varacak, yarın Voşlngtön'da kore-a inecektir. Başkan Truman 4 .nn General'l kabul edecektir.
Sisam adasında veba çıktı
Atina İS (A.A.) — Sisam valisi, adada bir çok veba vakalarının kaydedildiğini Yunan İçişleri Bakanlığına bildirmiştir.
Rusya ve Boğazlar
Bir Amerikan muhabirinin ileri •ördüğü mütalâalar
Nevyork 17 (AA.) — Amerikan efkârı, San Francisco konferansının teknik midelerinden gittikçe daha ziyade ilgisini kesmekte ve sulhun arazi ile alâkalı ve pratik meselelerl-le daha yakından meşgul olmağa başlamaktadır.
Nevv - York Times gazetesinin Ban Francisco muhabiri, aynı ruh hftletl-nln bizzat konferans delegeleri arasında da müşahede edilmekte olduğunu bildirerek diyor ki:
Dış İşleri Bakanlan, sulh konferansını göz önünde tutarak müzakerelerde bulunmaktadular. Esasen birçoklan muhtelif meseleler İçin meselâ Almanyada Akdeniz bölgesi ve sömürgeler İçin ayrı ayrı konferanslar toplanmasını tercih etmektedirler.
Diğer taraftan Ruslarla yapılan görüşmeler. Rusların Karadeniz Boğaz-larlle Bal tık Boğazlarından gerek sulh, gerek harb zamanlarında bütün milletler İçin serbes geçiş hakkı elde etmeğe azm eylemiş ol duldan İntibaını vermiş bulunmaktadır. Ruslar. aynı zamanda, Klel kanalın* da milletlerarası bir statü verilmesini lstiye-ceklerdir.
Belçika’da buhran
Solcu partiler, kiralın dönmemesinde ısrar ediyorlar
Londra 18 (R) — Belçlkada siyasi buhran havası devam ediyor. Brüksel sakindir. Fakat sosyalistler Kiralın yeniden Belçlkaya dönmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylemektedirler. Kıral Leopold Belçika topraklarına girer girmez umumi grev İlân edilecektir.
Eski Başbakan Van Acker, Kiralın tahtından feragat etmesinden ümit kesmiş olmadığını bildirmiştir.
Belçika liberal, sosyalist, komünist partil erile esnaf cemiyetleri neşrettikleri beyannamede Kiralın memlekete dönüşü, muhafazakârlar 11e faşistler İçin bir muzafferlyet teşkil ede ceğlnl ve mukavemet hareketini hiçe saymak demek olacağını ve Kıral Leopold döndüğü. takdirde memlekette karışıklıklar çıkaracağını söylemektedir.
/ Hrlstiyan partisi namlle kurulan bir parti de Kıral lehinde bir beyanname neşretmişttr Ayan ve Millet meclisleri reisleri sükûn ve nizamın muhafazası lehinde bulunmuşlardır.
Yeni Italyan kabinesi
Sinyor Parri yeni kabineyi kurmağı kabul etti
Londra 18 (R) — Prens Umberto, İtalyan mukavemet şefi Fertıççie Pam'den yeni hükümeti kurmasını İstemiştir.
Böylelikle 53 günden beri devam etmekte olan Italyan siyasi buhranı sona ermiştir.
Başbakan muavin! Togliari bir beyanatında şöyle demiştir:
•Hükümette sandalyasız hiç bir bakan kurulmiyacaktır. 6 mukavemet partt şefleri de en mühim mevkileri işgaJ edeceklerdir.»
8Inyor Parri İçişleri Bakanlığım da üzerine alacak. Adalet Bakanlığını komünist lideri Furattl'ye verecektir.
18 Haziran I0*!»
Üçler konferansı
Potsdam’da Sans-Soucit sarayında toplanması muhtemel
Londra 17 (AA.) — îyi haber alan membalardan bildirildiğine göre, üç büyükler Berlin civarında, Patsdam'-da Büyük Fredrik’in ve Kayfcerlerln ikametgâhı olan Şans - Soucls sarayında görüşmeleri muhtemeldir. Berlin'den takriben 25 kilometre mesafede bulunan Potsdam'ln bir çok binalarının İyi bir halde bulunması ve bu binaların, konferansa blzzarur İştirak edecek olan kimselerin ikametgâhına tahsis edilmek üzere tâdil edilebilmesi, ayrıca bütün mii-tecessls kimseleri uzak bulundurmak İmkânını veren park ve kışla tesisleri sayesinde, konferansın sırlarını muhafaza etmek İmkânını sağkyab ilmesi hasebiyle müsait bir yer c! Voğu belirtiliyor.
Konferansın. Almanyadj AJnışn militarizmiyle yakından ilgili ve Almanların Prusya azametinin bir âbidesi telâkki ettikleri yerde top] an-madyle siyasi adalet de yerine Kelmiş olacaktır. Konferansın. Berlin'de yapılacak bir askeri geçit rc.nl ile bağlıyacağı şüphesizdir. Rusltf ba geçit resmi İçin şimdiden hazırlıklar yapmışlardır. Bu geçit resminin Alman milletine askeri hezimetlerini iyice anlatacağı ümit edilebilir.
Suriye ve Lübnan
Suriyeliler, iki Fransız subayını öldürdüler
Londra 18 (Radyo» — Dün Halep’le Lâ2kıye arasında İblis'te iki Fransız subayı Suriyeliler tarafından öldürülmüştür. Bunlardan biri Halep bölgesi Fransız askeri kumandanı idi
İngiltere, Fransız notasına cevap verdi
Londra 18 (Radyo) — İngiliz başkentinin siyasi muharrirleri. İngiliz hükümetinin de Gaulle'ün Yakın Doğu meselesi hakkındakl notasına cevap vermiş olduğunu b*!d irmek redirler.
İngiliz hükümeti. Sovyet Rusya ve Çin hükümetlerini davet ederek Yakın Doğu meselesini genişletmek fikrini yerinde bulmamaktadır. Bu meseleyi başka meselelerle büyütmek de doğru bulunmamaktadır
Londra 17 (R.) — Suriye kaoınesl dün Cumhur Başkanı Şükrü EJkuvvetlenin Başkanlığı altında toplanmış, durumu görüşmüştür. Fransız askerleri Humus’un tahliyesin tamamlamışlardır Kışîalasa ve Fransızların İşgal ettikler! di? t boalara Suriye bayrağı çeltilmistİT
150 hecinsüvAr kaçtı
Beyrut lfl (A_A.) — 150 heclnsu-var, perşembe gecesi Dierzordakl kışlalarından firar etmişlerdir Bununla beraber seksen asker bu kışlalarda kalmışlardır. Fransız makam-1 arının müracaatı üzerin» îmriTizler kışlalara girmişlerdir.
Suriye ve Lübnan'daki Fragsla kuvvetlerinin. komutanı General Hunıbold, daha sonra kışlaları gezmiş ve tngiUzlere teslim edHırelertal emretmiştir.
Ankara at yarışları Cumhur Başkanı koşusunu Ahmet Atmanın Fettanı kazandı
Ankara 17 (Akşam) — Ankara at yarışlarının son haftası dün dc kalabalık bir seyirci kütlesi önünde yapıldı. Yarışlar umumiyet itibarlle çok güzel oldu. Cumhur Başkam koşusuna 11 at girdi ve Ahmet Atman’m Fettanı birinci geldi. Yarıştan sonra atın sahibi B. Ahmet Atman’ı kabul eden Cumhur Başkanı tsmet Irönü kupayı Ahaıet Atman'a verdi. Yarışların neticeleri şudur:
Birinci koşuda Ferahnak birinci oldu. Ganyan 1Û0 kuruş verdi.
İkinci koşuda Pike birinci, Levent İkinci. Ganyan 275, pliseler 100, 100 verdi.
Üçüncü koşu (Cumhur Başkanı koşusu) Fettan birinci, Gelincik ikinci, Buket üçüncü oldu. Ganyan 835. Plâseler 150, 180, 120 kuruş verdi.
Dördüncü koşu: Dabi birinci, Fışfış ikinci. Tufan üçüncü oldu. Ganyon 780. plâseler 405. 230 kuruş verdi.
Beşinci koşu: Yeşllbuldan birinci, Junt ikinci, Venüs üçüncü oldu. Ganyan 150, plâseler 110, 155, 155 verdi.
Altıncı koşu: MlrandoUn birinci oldu, Ganyan 155 kuruş verdi
Yedinci koşu: çiğdem birinci, Sür» tiik İkinci oldu. Ganyan 490, pliseler 250, 275 kurnş Verdi.
çifte bahis Fettan - Dabi 68 lira 40 kuruş, ikUl Çiğdem - Sürtük 42.75

kUTUş verdi.
Koşmıyanlar Karatep*. Yanık,

18 Haziran 1945
ARŞ AM
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Şehirdeki ve köydeki mülkiyetsizlik şekilleri
t | Ş E H I R~H A B E R L E R I
Bir gün İstanbul manzarasının karşısında hazin hazin içimi çekmiştim:
— Beş altı nesilden beri bu şehrin hemşerisiyim de şu karşımdaki pencerelerden hiç biri benim değil . demiştim.
Bu üzüntülü sözüm, arkadaşlarınım aklında kalmış: bana muhtelif vesilelerle tekrarlamışlar, Bun» rağmen, itiraf ederim: Şehirli olup evi olmamakla köylü olup tarlası olmamak arasında dağlar kadar fark mevcuttur. Ve bu fark, meselenin ruhunda-dır,
tehirde evi oimıyan yihayet kirada oturur, İyi bir ev de kira-lıyabilir. Sonra: Geçim, daima ev yüzünden değildir. Beş paralık emlâki oimıyan. orta bir emlâk sahibinden de daha iyi yaşar. Zira iyi ücretler vardır. Mütehassıslar, sanatkârlar, yüksek memurlar, üst İşçiler çok kazanırlar: daha da kazanmak ümidini beslerler.. Şehir hayatı öyle bir hayattır ki, insanın önünden bin bir fırsat geçer... Seyyar satıcılıktan dükkâncıhğa. dükkân-cılıktan orta hallıliğe fırlamanız mümkündürSanayiin büyük sanayi halini alamadığı bizimki gibi memleketlerde bu kapılar İnsanların yüzüne kati şekilde kapanmamıştır.
Şehir, hülâsa, bir ümit dünyasıdır.
Lâkin köyde bu böyle değil
Evvelâ, toprak öyle bir şey ki, miktarı mahdut. Kaç kilometre murabbaı ise o kadar kalır. Ekil-meyenleri ekersiniz; kesif ziraat usulüne geçersiniz. Fakat Bahirin asma bahçeleri halinde toprakları apâ.tmânvari çoğal* temassınız. Hele muayyen bir sınıf. orta çağdan kalma son çağda incelmiş usullerle verimli toprakların üstüne oturmuşsa artık kımıldatana aşkolsun. Üzerinde çalışanlar, ebediyen esir durumdadır. Çünkü sanayi şehirlerinin Beyyalliğı ziraat bölgelerinde yoktur; fırsatlar, İmkânlar enderdir. Bir aile şayet topraksız köylü durumuna düşmüşse, artık nesillerce öyle kalır. Hattâ asırlarca kaldığını bile muhtelif memleketlerin tarihi tesbit etmiştir. Başkasının toprağında yan boğaz tokluğa — fakat katiyen sırt pekliğine değil — çabala dur... Belki de cehennem havatı dedikleri budur.
Yeni kanun. Türkiyede ekseriyet olan köylüyü böyle bir kölelikten kurtarmak için ilk adım rolünü görüyor. Toprağa kavuşan köylünün çalışma vasıtalarına sahip olması, modern usullerle çalışmağa alışması, müteakip adımlan teşkil edecektir
Şehirde de; «Bir pencere bile benim değilin diye İÇ geçirmek feci şey... Fakat köyde "bir kanş toprağım yok!» demek ondan kat kat feci...
Dün havramı kutlanılan kanım hu m’»î faciavı önlüyor
(Vâ . Nü)
Gürültü şeh ri.
Sağlık Bakanı
İzmir gazetecilerine sıtma savaşına dair beyanatta bulundu
İzmir 18 (Telefonla) — Ege bölgelide sıtma İle savaşı tetkik eden Bağlık Bakanı B. Sadi Konuk, gazetecilere beyanatta bulunmuştur. Bakan. seyahatinden çok memnun ve görüşlerinin müspet olduğunu, gerek savaşta vazlfedar olanların, gerekse halkın bu İşin ehemmiyetini l&ylklyle kavramış bulunduğunu söylemiş .
— Savaş tam muvaffakiyetle yolunda gitmektedir, demiştir.
Bakan B Sadi Konuk dün sabah Afyona gitmiştir. Orada tetkiklerde bulunacak ve bir kaç gün sonra Afyondan Ankaraya geçecektir.
Bir genç ortadan ' kayboldu
İzmir 10 (Telefonla) Doktor Şevki Ugur’un 18 yaşındaki oğlu Aydoğan Uğur, Atatürk lisesi son sınıfında diğer derslerden onar numara aldığı halde bir dersten ikmale kaldığını öğrenince ortadan kaybolmuştur. Evine dönmeyen bu çalışkan gencin âkıbetlnden endişe edilmektedir. Babasının zabıtaya müracaatı üzerine Aydoğan Uğür aı-anmaktadır. Aradan tiç gün geçtiği halde henüz bir iz bulu-namamıştir.
Toprak bayramı her tarafta coşkun tezahürlerle kutlandı
Ankara 17 — Toprak bayramı bugün bütün yurt içind* *n ücra köşelerine kadar her yerde coşkun ve İçten tezahürata vesile veren tö* reni erle kutlanmıştır. Bu güzel günün bütün milletçe en büyük bir bayram günü olarak kutlandığını v© bu vesile İle Atatürk'ün aziz hâtırasının minnetle anıldığı ve kendilerini toprak sahibi eden Milli Şef İnönü'ye, Büyük MiUet Meclisine ve onun hükümetine karşı sonsuz şükran ve bağlılık duygularını İfade ve teyldeyledlğinl bildirmektedir.
Başkentte bu mutlu ve uğurlu gün parlak gösteriler© vesile vermiştir
Güzel bir yaı havası ve baştan başa donatılmış olan bütün şehri saran bir sevinç ve heyecan dalgası İçinde geçen bayram tezahüratına Halkevi önünde yapılan bLr törenle başlanmıştır. Burada sokaklara civar köylerden gelen köylülerimiz ve AnkaralIların teşldl eyledikleri kesif bir halk çoğunluğu toplanmış bulunuyordu. Saat tam dokuzda başta köylülerimiz olmak üzere hazır bulunanlar Atatürk'ün muvakkat kabrini ziyaret ederek Ebedi Şefin msmet huzurunda tâzim 11e eğilmişler v aziz hatırasını anmışlardır. Bu esna da kabir üzerinde «topraksız köylü!e rln minnetlerle yazılı muhteşem çelenk 1 eri e köylüler tarafından getirilen ve renk, renk kır çiçeklerinden yapılmış buketler konmuştur. Törenin bundan sonra başlıyan kısmı istiklâl marşı ve Ziraat enstitüleri öğrencileri tarafından söylenen ziraat marşı ile başlamış ve söz alan hatipler kanunun memleket ölçüsündeki büyük önemini ve amacını ve bunun köylüye sağlıyocağı faydallan belirtmişlerdir Köylülerimiz daha sonra ZLraat enstitülerinde verilen bir öğle ziyafetinde bulunmuşlar ve burada kendilerine Tarım Bakanlığı tarafından hazırlanmış kültüi- Alimleri gösterilmiş ve enstitüler gerilmiştir. Akşam üzeri de Orman çlfllğinde bir ziyafet verilmiştir Toprak bayramı lstanbulda da Halkevlerinde ve Odalarında ve Yeşilköy tohum ıslah istasyonunda. Halkalı ziraat okulunda, Büyükdere numune fidanlığında yapılan toplantılarla kutlanmıştır.
Bu mutlu gün. İzmlrdc de coşkun tezahürata vesile vermiştir.
lstanbulda Toprak bayramı şenlikleri lstanbulda da Toprak bayramı kun tezahürlerle kutlanmıştır. Yeşilköy civarındaki Halkalı Ziraat mektebinde dün saat 11 de başlıyan ve geç vakitlere kadar devam eden bir tören yapılmış, bu merasimde İl Ziraat müdürü. Ziraat odası reisi, Parti mensuplan, gazeteciler, civar köylerden gelen yüzlerce köylüler ve mektebin 150 talebesi bu merasime lşti-râk etmiştir. İlk olarak mektebin kıymetli müdürü B Rlfat Ekin birkaç sözle Toprak kanununun faydalarını belirtmiş ve büyüklerimize bu vesile ile duyulan şükran hislerin! canlandırmıştır.
Mütaakıben mektebin ekonomi öğretmeni B Fazıl Keyder bir konferans vermiş, toprak İçin OsmanlI devleti zamanında tatbik edilen usullerle, Cumhuriyet İdaresinin ziraat usullerini 937 Senesindenberi esaslı olarak 37 vilâyet, 201 kaza ve 17,000 köyde yaptığı tetkikat neticesinde mukayese etmiş ve tetklkalın Toprak kanununu doğurduğunu anlatmış ve demiştir kİ:
«— Eğer demokrasi; yalnız usullerde ve şekilde aranmıyorsa, onu Türk milletinin hayatının İçine yerleşmiş görmek istiyorsak, bu memleket içerisinde minderini, yorganını eşeğinin sırtına sararak çoluğu, ço-coğıyle İşliyecek toprak aramağa çıkan vatandaşların azalmasını, hattâ büsbütün ortadan kalkmasını temin etmek lâzımdır.»
B. Fazıldan sonra, bahçeler mimarı MevlÛt Baysal kısa bir söylev vermiş ve: «Cumhuriyet ağacının en güzel, en iri. en rayihalı meyvası şüphesiz Toprak kanunudur. Bu kanun karşısında nasırlı ellerin duaları büyükle-
mücadele
Bu sene şehir içinde 33 bostan istimlâk edilecek

Bayan Meliha Avnl. Şişil Halkevinde nutuk söylerken
coş-
rlmlzln vicdan lstirahatlni sağlamaktadır» demiştir.
Bütün bunlara Halkalı köylülerinden Abdi Süren mukabele etmiş, «Çlfçlnln zenginliği hükümetin varlığıdır» demiştir.
Bunlardan sonra muazzam bir geçit resmi yapılmış, köylülük ve çifçlllk makineleri, âlât ve edevatı ve muhtelif timsaller geçirilmiştir.
Bunu takiben köylülerle bir arada yemek yenilmiş, bil&hara mektebin beden terbiyesi hocası B. Abbas Sa-karyanın yetiştirdiği gençler muhtelif spor harekâtı ve mili! oyunlarla, ora-de bulunanların takdirlerini celbet-mlşl erdir.
Mektep İdaresi. Cumhur Başkanı İsmet İnönûne. Başbakana, Parti genel sekreterliğine, Tarım Bakanlığına şükran telgrafları çekmiş, Taksim
ekıebi tak beleri, milli oyunları oynarken âbidesine gidilerek çelenkler konmuştur.
Şişli Halkevinde
Saat 16 da Şişli Halkevinde bir tören yapılmıştır. Bakırköy, KartaJ, Beykoz, Üsküdar, Sarıyer, Eyüp, Kâğıthane ve Mecldlyeköyden at. eşek ve arabalarla gelen köylüler, Halkevi n İn bahçesinde toplanmışlardır. Parti başkanı B. Fikret Silay, şehrimizde bulunan millet vekilleri, Büyükdere Orman fakültesi profesör ve dekanlarile zlraatçlier ve fakülte talebeleri de bahçede kendilerine ayrılan yerlerde oturmuşlardı. Saat 16 da mikrofon önüne gelen Şişli Halkevi başkanı bayan Meliha Avn! çok güzel bir nutuk söylemiştir. Üzerinde yıllar-danberi çalıştığı ve alın teri döktüğü toprağa köylünün ancak Toprak kanununun çıkmasından sonra sahlbol-duğunu belirten ve sık sık alkışlanan bayan Meliha Avnl. misafirlerine «Hoş geldiniz, bayramınız kutlu olsun» diyerek nutkunu bitirmiştir.
Bundan sonra Şişil Halkevi edebiyat kolu reisi B. Mustafa Tunalı mikrofon önüne geLpılş. toprağın, Toprak kanununun, çlfçtpln ehemmiyetini tebarüz ettirmiştir.
Bundan sonra iki köylü kızın taşıdığı başaktan bir çelenk önde, diğer çelenkler de arkada, bayrama Iştlr&k etmek üzere gelen çlfçller ve şehirli davetliler bandonun, davul ve zurnanın çaldığı havalar İçinde, yürüyerek Taksim meydanına gitmişlerdir. Bu alay caddeden geçerken herkes sokaklara dökülmüş, alayı seyrediyordu
Taksim âbidesi önünde de nutuklar söylenmiş, millet vekillerimizden şair Behçet Kemal çağlar da burada «Toprak» konulu bir destanını okumuştur.
Lstanbulda zaman zaman kendini gösteren tifo hastalığına karşı esaslı tedbirler alınmak üzere muhtelif kararlar verildiğini yazmıştık. Bu kararların ekserisi kolay başarılabilecek işler olmadığı için tatbikleri zamana ve bilhassa paraya mütevakkıftır. İs-tmbulda tifo hastalığını önlemek üzere yapılması gerekil işler birkaç gurupa ayrılmaktadır. Bu İşler arasında en mühim olanlardan birisi şehir İçindeki bostanların kaldırılmasıdır, şehir İçinde bulunması zararlı görülen bostanların tesbltl için hıf-ZlSSlhha mütehassısı bir doktor, bir yüksek mühendis, bir de Belediye müfettişinden mürekkep bir heyet teşkil edilmişti. Bu heyet bir müddet-tenberi Gazhane. Gümüşsüyü ve Ayaspaşa mıntakasında tetkikler yapmakta idi 3u tetkikler sonunda bu mıntAkada bulunmaları zararlı görülen 33 bostan tesbit edilmiştir. Belediyeye isimleri ve yerleri bildirilen bu 33 parça bostan istimlâk edilerek yeşil saha haline konulacaktır. Ekserisi lâğım sularîle sulanan bu baştanların istimlâkleri bu sene bütçeye konulan ödenekle yapılabilecektir. Bostanların İstimlâk muamelelerine yakında başlanacaktır. Tetkik heyeti başka mıntakalarda da incelemelere başlamıştır.
Diğer taraftan tifo hastalığının bulaşmasında başlıca âmil olan su meselesi le de meşgul olunmaktadır İlgililer, lstanbulda kullanılacak ve içilecek en emin su olarak Terkos suyunu göstermektedirler Esaslı bir şeklide tasfiye edilen ve devamlı surette dezenfektan vasfını muhafaza eden Terkos suyu, ekseriyetle gayrı sthhl şartlar İçinde doldurulup nakledilen memba sularına tercih edilmektedir. Bununla beraber bazı büyük yapılarda mevcut su depolarının modern şekilde olmamaları dolayısile bu depolarda uzun müddet kalan Terkos sularının İçilmesi, durmuş olması dolayısile pek emin görülmemektedir.
Şişli camiî
Şişlide yapılmasına karar verilen camiin tesviye! tûrablyes! sona ermek üzeredir. Camiin temeli yalanda törenle atılacaktır. Camiin inşası için lüzumlu malzeme tedarik edilmiştir. İnşaata sarfedilecek paranın büyük bir kısmı, İsmini vermek Lstemiyen hayırs(nc-r bir zat tarafından verilmekle beraber, bu zat. Icabetıiği takdirde paraca yine yardımda bulunacağını bildirmiştir. Camiin güzel bir dini yapı halinde meydana getirilmesi için Evkaf İdaresi büyük bir ilgi göstermektedir. Lüzumu halinde İdare de yapıya par» «affedecektir.
Açık Millet Vekilliklerine seçim
(Baş tarafı 1 inci sahifede) I olarak Beyoğlu ikinci seçmenlerinden t boşaltılmış ve teftiş heyeti sandığı su yapUmak üzere seçim faaliyetine B Su«t Kammuı oyunu itti »e açarak oy pusulalımın saymaja ba}-.. . ..... 'sandık da tam saat 15 30 da kanandı. İnmiştir Savımı» «nar ıs as H. h™.
nihayet verilmiştir.
Saat 13,5 ta sandık teftiş heyeti tarafından tekrar açılmış ve Kadıköy İkinci seçmenleri reylerini kullanmağa başlamışlardır. Bundan sonra ura İle Üsküdar. Beykoz. Bakırköy, Sarıyer ve Adalar ikinci seçmenleri sandık başına gelerek reylerini vermişlerdir. Bu kazaların rey vermeleri saat on beşte nihayet bulmuş, bunu mütaakıp zamanında oylarını kııllan-mıyan veya geç kalan İkinci seçmenler için yarım saatlik bir müddet ve-rllmlşti.Bu suretle mensup bulunduğu kazaya bakılmaksızın salona gelen İkine! seçmenlerin reyleri kabul edilmiştir
Seçim bitiyor
Bu sırada ikinci seçmenleri oy vermeğe çağıran ve bu İşi fahri bir surette yapan Eyüp ikinci seçmenlerinden B. Necati Kaptanoğlunun sesi yükseliyordu:
— Yarım dakika kaldı. 25 saniye kaldı, 20 saniye kaldı,, derken, son
Halkalıda rahneden kızlar
sandık da tam saat 15,30 da kapandı. Bu sırada soluk soluğa salona birinin girdiği görülmüştü. Bu zat, Sarıyer ikinci seçmenlerinden emekli general Hûsameddlndi. Fak ab sandık kapandığı ve muayyen saati yarım dakika geçtiği İçin general Hüsameddinln oyu kabul edilmemiştir.
Namzetlerin propagandası
Öğleden sonra da adaylar. _ konferans salonundaki kürsüye çıkarak kendi lehlerine propaganda yapmağa devam etmişlerdi Fakat sabahleyin görülen hararet şiddetini kaybetmişti. Avluya dolan halk, hatiplerin sözlerini alâka ile dinliyorlardı. Bu sırada bazı adaylar tekrar tekrar kürsüyü İşgal ediyorlar ve millet vekili seçildikleri takdirde takibedecek-lerl esaslar hakkında halka birçok valtlerde bulunuyorlardı. Bu vesile İle de şunu belirtmek yerinde olur kİ, dünkü seçim, bilhassa ik! bakımdan dikkati çekecek mahiyette İdi. Kürsüye çıkan adayların şahsi kanaat ve programlarını İzah ederken rakipleri hakkında yaptıkları tenkldler de ne-zaheti llhlâl etmlyecek surette karla davranmış olmaları İdi
Diğer nokta da seçimin son derece intizam altında cereyan etmesi İdi. Salona giriş, çıkış kapılan ayrılmış, seçimin gayet demokratik bir şeklide yapılabilmesi İçin gerek teftiş heyeti, gerek İdare mekanizması başında bulunan bütün âmir v© memurlar çok nâzik ve titiz davranmışlardır. Bunu dn memnuniyetle kaydetmek lâzımdır kİ İstanbul basın mensuplarına vazifelerini görebilmeleri İçin âzami kolaylık gösterilmiştir. Başta sayın doktor B Lûtfl Kırdar il© bütün maiyetinin bu husustaki ilgileri gazetecileri pek memnun ve mütehassis etmiştir.
Namzetlerin kazandıkları oylar Sandık kapandıktan sonra saloa
gcne
VB-
Meşhur bir filmin sonu şöyle-dir:
Kahramanlar son derecede heyecanlı bir takım vakalar geçirirler. Sinirleri harabolur. ümit ettikleri bir çok şeyler de boşa çıkar. Buna da üzgündürler
Erkek, kendisini seven ' ' na der ki:
— Gidiyorum.,, Şöyle mile sessiz, gürültüsüz, sinirleri dinlendirici bir gidiyorum...
Sevgili bu harikulade yeri merak eder, heyecanla sorar;
— Nereye gidiyorsun?.
Ve âşık cevap verir:
— İstanbula!,,
Bunun üzerine kadın, erkeğin boynuna atılır ve iki sinirleri bozuk sevgili dinlenmek için bu. 'hluınei beldesi , ne. İstanbul^ doğru yola çıkıyorlar.
İlâhi gafil yabancı aktörler!.^ Eğer yanılıp da hakikaten sessist-7_J lik ihtiyacı ile buraya gelmişler^ se yandılar gitti zavallılar.
Hele mevsim yazsa.
İstanbul, mayıs ayından ra gürültüsü en aşağı dört
kadı-
tama-sakin, şehre
o
son'—
„ .. ..n. --- m ıslı L-
olan bir şehirdir. Bilhassa gece-CD leri , Pencerelerin açılması, hele^ rdayo ve gramofon salgınından (D sonra. "İstanbul yazlan , m yel pare bir gürültü şekline sokmuş*— tur.
Bu açık pencereler insana
tuhaf zevkleri, ne garip eğlence-T? leri tanıtmıyor. (D
Meselâ gümbür gümbür bir(Q radyo sesi işitiyordunuz. Kulak (|) veriyorsunuz ki Portekizçe ha»*T herler dinliyorlar!. Evet Porte-'**' kigçe?!’!, Arkasından Mısır, Ab-dülvahap. Ondan sonra Kana-da’da gürültülü bir futbol maçının tafsilâtı. Bağıran seyircileı, spikerin raman zaman yükselen heyecanı... Bütün bunlar aynı radyodan!.
Ne yazık ki "gürültüden şikâyet» artık bugün için 'lüks bir sulh konusu addediliyor. Ve »gürültüden başka derdiniz yok mu’.ı, diye soruyorlar. Halbuki her biiyük muharebeden sonra yorgun sinirlerle gürültüden daha iyi dert mi ararsınız?
Harbden çıkışta, ateşten ne derece uzak kalırsanız kalınız, sessizlik en aranılan şeydir Bütün insanlar o kadar sükûnet ihtiyarındadırlar ki en güzel musiki. hattâ su şınlıtsı bile derin sükûnetle boy ölçemiyeeek bir haldedir.
Halbuki İstanbul yaz aylarile birlikte her mahallesi - gürültü müsabakası" na çıkan bir şehir oluyor.
Hakikaten yanılıp da bir haziran avında o sinema rejisörünün volu tstanhula düşer. Burada bir kaç gürültülü vaz gecesi geçirirse. bir daha sükûnet anvan kahramanlarını her halde başka yerlere gönderir.
Hikmet Feridun Es
reisi B. Muhlddln Üstündağ İstanbul millet vekilliğine seçilmiştir. Doktor B. Lûtfl Kırdar. yeni millet vekiline muvaffakiyet dilemiş ve memlekete hayırlı olmasını temenni etmiştir. B. Muhiddln Üstündağı tebrik eder ve başarılar dileriz.
Teftiş heyeti. B. Muhiddln Üstünci ağın seçim mazbatasını bugün ha-zırlıyacaktır. E Muhlddln Üstıindağ. kcndlslle görüşen bir muharririmiz® şu sözleri söylemiştir:
— Ben, uzun yıllar İstanbul şehrini belediye bakımından temsil etmiş olmak gereflnl İftiharla taşıdım. Kendilerini bu suretle temsil etmiş olduğum tstanbul hemşerllerlnin bu defa da Büyük Millet Mülkinde temsil şerefini bana bah itmiş olmaları. lıakkımdakl İtimat, teveccüh ve muhabbetlerinin bir delili olarak arzüşükran ederim
Diğer beş ilde kazanan namzetler
Ankara 17 (A.A.’ — Bugün Burdur, Çorum, İstanbul. Kocaeli. Sivas ve Zonguidakta açık birer millet vekillikleri İçin yapılan seçimlere dair Anadolu ajansının özel muhabirlerinden aldığı haberlere göre, seçimleri. Bıırdur’da Mehmet Sanlı, Çorum'da
lamıştır. Sayıma saat 15,45 de baş* lanmış ve saat 18,35 de nihayet bulmuştur.
Bundan sonra gazeteciler salona da?.et edilerek vali ve belediye reisi doktor B Lûtfl Kırdar tarafından seçimin neticeleri şu suretle tebliğ edilmiştir. Her adayın aldığı oy miktarı şunlardır:
Eski vali ve belediye reisi B Mu-htddin Üstilndağ 472, B. Hakkı Tank Us 357. umumi meclis Azasından B Vasfi Aktın 226, profesör gfneral Cemil Topuzlu 171. umumi meclis zabıt ve muamelât müdürü B- Zuhtıi Çubukçuoğlu 98 IB. Zühtü Çubukçu-oğlu adaylığını koymamıştı), profesör B. Zühtü tnban 32. B Nlzamettin Ali 20. B. Orhan ökoten 27. B. Emin Âli Yaşım 26, B. Hamdı Başar 22, B Celâl Eiiiun 22, B. Şerefeddln özer 21. emekli general Cafer Tayyar 18. B. İsmet Alkan 12, muallim B Arif Ülkü 10 (bu zat adaylar lçlnd© en çok kürsüye çıkıp propaganda yapmış ve konferans salonunun karşısındaki bir evin penceresinden halka ateşli sözlerle sabahtan akşama kadar her fırsatta soş söylemiştir.) B. ( Şııklr Pınar 10, B. Galip Kemali . Soylemezoğlu 7, B. Mehmet Sümer J 6. B. Mazhar Kazancı 5, B Ruhi Develloğlu, avukat B. Salm Nuri ' Nuray 5, B. Kenuıl Emin Bora, B. ..... ______, ,_________
Saim Başaran ve . B. Hallt Fahri EdfaAİ^7^dl'de Shît Erim, üçer, B. Hasıl Celâl. B 8en1hl Yü- sıvastû Fikri Erbug ve Zonguldak'ta rüten. B Şemsi Türer. B. Asaf Halet, int-ea]emdaroğlu kazanmışlardır.
Çelebi, B. Şerefeddln Atak ikişer, B. Hallt Ataç, B Zeki Baş. B- Refik Mangooğlu, B. Cemil Alpay, B. Fehmi Eren. B. Vehbi Araş, B. Hikmet Çeçen, B İrfan Erdemgll. B Nuri Gür-kan, B. Sıdkı Kefeli, B. Kenan Arar, B. Akagündüz de birer oy almışlardır. Oya iştirak edenlerin sayısı 1373 dir. Sandıktan 8 oy pusulası da boş çıkmıştır.
B. Muhıddin Üstündağin sözleri
Bu suratla sakı vali v* belediye
Sivas 18 (Akşamı — Dün yapılan seçimde Sivas namzetleri arasından emekli general Fikri Erbug 6ö0 oyla Sivas millet vekilliğine seçilmiştir
Halk Partisi mensubu olan generali, millet vekili seçilmesinden sonra evinda ziyaret ettim. Bana şunları söyledi:
«Başımızda bulunan büyüklerin çizdiği yoldan yürüyeceğim ve onlan destekllyeceğim. Vatandaşlarımın kalbinde yer tuttuğumu görmek benim İçin en büyük bir mazhariyettir Bu na lâyık olmağa çalışacağım »
sahile 4
A H $ A M
18 Haziran 1945
T\NIMADIG1MIZ MEŞHURLAR:
Bütün Istanbulu heyecana düşürün bir piyes..
Teodor Kasab’ın son derecede gözünü korkutan müthiş bir rakam: 4L ——..y «Pinti Hamit kimdir?.» — nAbdülhamdi şanoya çıkarmışlar!— Teo- ' dor Kasap Avrupaya kaçıyor — Kontes rolüne çtkan kadının sözlerri — ı Uğursuz bir rakam — 13 ile 15 arası — Diyojenin garip talihi — Korkunç ' «4» — Karakoy köprüsü ve rasathane topu — Unutulan bir söz,, ı, %----
Abdülhamitle, Teodor Kasap’ın arasını açan bir tiyatro piyesi oldu. Ve Kızıl Sultan bu piyes yüzünden Teodor K&sap’a uzun müddet için kin bağladı. Halk, Teodor Kasap’ın esprisine pek meftun olmuştu. Öteye beriye büyük bir cesaretle çattığı için kaleminden ne çıksa herkes buna. hattâ kendisinin bile düşünmediği, bir takım mânalar veri-yordn.
Bu sırada Teodor Kasap’ Pinti Hamid adında bir komedi yazdı. Hakikaten çok komik bir eserdi. AbdüLhamid’in cimriliği, hasisliği. pintiliği de darbımesel halinde,,.
Böyle Teodor Kasap’ın kaleni biden Pinti Hamid diye ortaya bir piyes çıkınca İstanbulda yer yerinden oynadı. Kahvehanelerde:
— AbdüLhamid'i şanoya çıkarıp oynatıyorlarmış!.,
— Pinti Hamid’i gördünüz mü?.. Ne dersiniz... Tıpkı tıpkısına da tasvir eylemiş ve canlandırmışlar!..
Tarzında dedikodular ayyuka çıkıyordu Bu piyes âdeta bütün îstanbulu heyecanlandırmıştı. Hattâ bazı i arı piyesin adına «Pinti Abdülhamidu diyorlardı. Bu dedikodular saraya, o zaman Murattan sonra ikinci şehzade olan Abdiilhanüd’in kulağına kadar gidiyordu. Esasen Namık Kemal ve Ziya paşa ile birlikte koyu bir murad tarafdan olan Teodor Kasap’ın bunu bilhassa yazdığına dair umumî bir kanaat uyanmıştı.
Lâkin Teodor Kasap’ın hiç akimdan geçmeyen bir iş oldu. Ab-diilazizden sonra Murad’ın tahta çıkıp inmesi âdeta göz açıp kapıyacak kadar kısa bir zamanda geçti. Abdüihamid padişah olunca Pinti Hamid tiyatrosunu yazan Teodor Kasap soluğu Paris’te aldı,,.
Halbuki yazdığı piyes Molie-reden adapte idi, Diyojenin muharriri direktör Âli beyle birlikte bütün Molieri adapte etmeği düşünmüşlerdi.
Âli bey Ayyar Hamza piyesini, Teodor kasap da Azarya’yı adapte etti. Yalnız Abdüihamld’in pintiliğinin büyük bir dedikodu halinde dolaştığı bir zamanda bu piyesi seçmesi ve ona Pinti Hamid gibi bir isim takması da kendisinin bu hususta alaycı bir fikri olduğu anlaşılıyor. Esasen halk bu piyesi Sulan Hamid’in üstüne yorunca Teodor Kasap da İşi bozmam ışır.
Artistlerin kullandıkları acayip kelimeler..
Teodor Kasap’ın matbuat kadar tiyatro ile de alâkadar olduğunu görüyoruz. Devrinde Istan -bula gelen ecnebi tiyatro kumpanyalarına çattığı gibi Güllü Agobu da epeyce parmağına dolamıştır. Zira Teodor Kasap sahnede en temiz Türkçe konuşulmasına tarafdardı. Güllü Agob’a yeni imtiyaz verildiği zaman yazdığı yazıda aktör ve aktrislerin piyes arasında marşopa «maş-rabaı>, baryam «bayram», erikse •ense», cılbak, «çıplak», He efendim gibi sözler söylediklerini ne yapıp yapıp bunlan katiyen düzeltmelerini ihtar ediyor. Sahnede hakikaten Kontes rolüne çıkan bir kadının «cılbak, marşopa, He efendim..» demesi de insanı çı'dırtır ya!..
Uğursuz bir rakam
Türkiyede çıkan ilk Türkçe mizah gazetesinin garip bir talihi göze çarptı Gazete dört rakamlı nüshalar da bir aksiliğe uğruyor ve kapatılıyordu, Nete-kim dört numaralı nüsha da kapandı, 14 numaralı da tekrar 15
gün müddetle kapandı,
Teodor Kasap bundan fena halde ürkmüştü arkadaşlarına, Namık Kemal ve Ebüzziya Tev-fik beye;
— Hazırlanalım... Yirmi dördüncü nüshada hem gazeteyi kapatıp, hem de bizi asmasalar ba-ri,._ Bu «4» rakamında bir uğursuzluk var... diyordu.
Buna o kadar inanmıştı ki gazetede 4 rakamını kullanmamağa karar verdi, 24 üncü nüsha geldi, heyecanlan alıp yürümüştü. Gazetenin başına, bir uğursuzluğa uğramamak için «24 numara» diye yazmadılar. Şöyle bir rakam attılar: Numara 1+23!,
Sonu dört ile biten rakamlardan gözleri o derece korkmuştu ki bunlan yazmadıktan başka ağlzlanna da almıyorlardı. 14 ten bahsederken «13 ile 15 arasındaki rakam» diyorlar, fakat katiyen 14 demiyorlardı.
Netekim 15 günlük kapanmadan sonra Diyojende şöyle bir konuşma görüyoruz:
— Merhaba Diyojen, Kaç gündür neredeydin Göremedik.
— Üstünüze iyilik sağlık!. Belime bir ağrı yapıştı. 15 gün kadar kımıldanamadım.
Yani 15 gün gazete kapatılmış!. Bunun sebebi sorulduğu zaman Diyojen şöyle cevap veriyor:
— Üstüme varma söyleyemem... 13 He 15 arası!.. Hep ba-şırna gelenler ondan... 13 Ûe 15 arası...
— Yani 14!
— Sus... Ağzından yel alsın.
— Nasıl sus?., 14!..
— Sus diyorum.., O rakamı ağzına alma,,,
«1+23» numaralı sayıda ise kapanmadan bu nüshaya eriştikleri için «şükür yetiştirene, şükür bu günleri gösterene» dîye başlı yan bir dua var.
Ne garip bir talih eseridir kİ Diyojen 123 üncü nüshada yine bir belâya çattı ve 124 te tekrar müthiş bir tehlike ile karşılaştı.
Bu itibarla Teodor Kasap 4 rakamından pek çekinirdi.
«Yürü., köprü açılıyor!.»
Teodor Kasap’ın gazetesi tetkik edilirse bugün unutulmuş bir çok halk tâbirleri, İstanbul argosu meydana çıkar Gündelik gazetelerin yazamadıkları birçok sözleri, cümleleri Diyojende bulmak ve Sultan Aziz devrinin İstanbulluna dair bir çok şeyler Öğrenmek kabildir. Bu itibarla da «Diyojen» pek kıymetli bir hazinedir.
Meselâ Diyojende Karakoy köprüsünün açılma ve kapanmasından şikâyet eden şöyle bir yazı var:
«İlâhi yarabbi.,, Şu Karaköy köprüsünün açılıp kapanması mösyö Kombari’nin attığı top gibi bir vakit ve saate mahsus olduğunu görmlyecek miyiz?.
Teodor Kasap’m uzun müddet çırakhk ettiği Çarşı İçi
[Mösyö Kombari o zamanın rasathane müdürü ve istanbulda zeval vakti bir top patlatan zat. Yazı, devam ediyor,] Gündüz hangi, saatte geçsek: «Köprü açıktır!» levhası. Tevekkeli külhan çapkınlan arasında:
«Yürrrrrü köprrrü açılıyor!» sözü darbımesel haline gelmemiş!,.
Demek o zamanlar darbımesel haline girecek kadar şöhret salmış olan bu «Yüm-rü köprü açılıyor!» sözü buradan geliyor ve bugün de tamamlle tarihe karışmıştır.
Diyojenin en güzel tarafı dilinin sadeliğidir. İnsan bunu okurken: «O zaman bu derece sade dil kullandıktan halde sonra bu nasıl bozulmuş ve kötüleşmiş!.» sualini kendi kendine sormaktan alamıyor.
Hikmet Feridun Es
BULMACA
123450789 10
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı;
1 — İlbaya vekâlet eden.
2 — Çok çok değil.
3 — Fakat - Bir erkek adı.
4 — Büyüklük - Zatı Aliniz.
5 — Boğaziçlnde bir İskele - Tersi şikârdır.
6 — Tazylket - Kundura malzeme-sindrfi.
7 — Damarları dolduran - Paketi kuk kuruşa duman.
8 — Tersi bulaşkan demektir - Bir şlr nevi.
9 — İri bir hayvan çobanı
10 — Dikkat - Tersi er ket keçidir. GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı: 1 — Ayvareçell, 2 — Yeis, Bavul, 3 — Vikaye, Eti. 4 — Asabiyet, s — Yiğit. Fa, 6 — Ebeyi çağır. 7 — Ça, Eta, İka. 8 — Evet. Giray, 9 — Lırt-, Fıkara, 10 — İHmarayan.
RADYO
Bugünkü program ANKARA RADYOSU:
18.00 Dans orkestrası, 18.30 Konuşma 18.45 Dans orkestrası 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Karışık şarkılar, 19.50 Konuşma, 20.00 Müzik, 20.15 Radyo Gazetesi, 20.45 Yurttan sesler, 21.15 Konuşma, 21.30 Senfoni orkeptrası, 2230 Dans müziği (pl.). 22.45 Haberler.
YARİN SABAHKİ PROGRAM
730 Müzik (pil, 7.45 Habtrler, 8.00, Müzik (pl.j, 12.30 şarkılar, 1245 Haberler, 13.00 Salon orkestra». I
Haber verme serbesliği
Amerikan Dış Bakan Vekilinin konuşması
Vaşlngton 17 (AA.) — Birleşik Amerika Dış İşleri Bakan vekili M. Grew, haber serbesliği mevzuu üzerinde radyo ile yaptığı bir konuşmada demiştir ki:
Zulüm unsurlarının bundan böyle erkek ve kadınlar! yanlış yola götürmelerine, onları aldatmalarına, tecavüz hareketlerine ve milli intihara sevketmelerlne artık katiyen meydan vermemelidir. En büyük karşılıklı anlaşma ve güvenlik unsurunun tethlş stratejisi İçin bir silâh haline gelmesine artık katiyen müsaade etmemeliyiz.
Haber yayınının, Nazi ve veya Japon düşmanlarımızın elinde kullanıldığı gibi fenalık İçin bir kuvvet gibi değil, iyilik için Ur kuvvet gibi fcul-lanılmastni görmek, millet olarak bizim için bir sorumluluk mevzuudur.
Dünya milletleri. San Francisco mtsakmı ne kadar kuvvetlL ve faydalı bir hale koyarlarsa bu mlsat o nispette kuvvetli ve faydalı olacaktır. Eğer kincilik ve yalancılık bir defa daha hudutlardan bildiği ribl pellp geçerse za'fa uğramak bu misale İçin mukadder olacaktır. Eğer biz ve diğer milletler, dünya radyo postalarımın. basan evlerinin Ve sinemalarının hakikati olduğu gibi aksett r-me lcrlne kati suretle karar verirsek bu misak büyük vaadini yerine getirecektir.
Almanyada’ki işgal kuvveti
Amerikalılar şimdilik 3 ordu bulunduracaklar
Londra 17 (AA.) — Almanyâdakl Müttefik genel karargâhından verilen bir habere göre her ne kadar İleride Amerikan İşgal kuvvetleri muhtemel olarak iki ordudan İbaret olacaksa da. şimdilik 3 Amerikan ordusu aralık ayına kadar Almanyada kalacaklardır. Amerikalılar işgal İçin 480.000 kişilik bir ordu tasarlamış iseler de halen Almanyada bulunan Amerikan kuvvetleri bu rakamı çok aşmaktadır ve bu hal daha bir zaman devam edecektir. Bazı kuvvetler Avrupadan çekilmişlerse de. bunlar, Avrupadaki kuvvetlerin tutan yanında çok ufak bir nispet arzetmektedlrler.
Bugünkü kanaate nazaran büyük devletlerin İşgal hudutları kati olarak «Üç büyük» ûn konferansından evvel tesblt edümeyeyecektlr. Şimdiye kadar kati olarak hiç bir hudut hattı tâyin olunmamıştır.
Bayan Goering’in durumu
Ncu'-York 17 (A.A.) — Goe-
ring’in karısı eski aktrislerden Enimy Sonneman, 90 inci Amerikan piyade tümeninin nezareti altında buluıılnaktadır. Buraya gelen ha herlere göre, bu vazife Amerikan askerlerinin hoşuna gitmemeğe başlamıştır.
Bayan Emmy Sonneman, Nn-remberg’in. güney doğusunda1 Neustadt'a bundan dört gün evvel büyük bir debdebe ile gelmiş-, tir. Bayan Goering’in yanında genel kurmay generallerinden biri tarafından imzalanmış bir emir vardı. Bu ernride kendisine «mümkün olan her türlü yardımın» yapılması yasalıydı. Pariste çaldığı elbiselerden dolayı «dünyanın en iyi giyinen kadını» ün-vanını kazanmış olan bayan Go-ering, şimdi kocasına alt bir çok villâlardan birinde daimî bir muhafaza altında yaşamaktadır.
Bayan Goering, 12 haziranda buı-aya ge'diği zaman yanında bir Mercedes Beşiz otomobilinden başka bir aylık istihlâke yetecek derecede yiyecek maddçje-rlnj muhtevi iki buçuk ton yük taşıyabilir bir kamyonet de vardı. Bir Alman generali ve çavuşu, Goering’in 7 yaşındaki kızı, bir hastabakıcı, bir dadı, bir oda hizmetçisi ve başka iki hizmetçi yanında bulunmakta idi.
Teşekkür
Dul bayan Elmonc G. Balıkçıysam zlyaı münasebc-tllc gerek cenaze merasiminde hazır bulunmak gerek bizzat gelip b-yanı faziyet etmek ve gerekse yazı He çelenk göndermek sıırtile elem ye tfeSSÜrümüst İştirak eylemek lûftunda bulunanlara ayrı nyrı teşekkür ve minnet hislerimizi bildirmeğe derin acımız mâni olduğundan bu hususun sayın gazetenizin tavossurutunu rica ederiz.
Vahrâm Balikciyan ailesi
Sahada güler yüzü ile dolaşan biri önünde durduk ve İrfan bizi birbirimize takdim etti. Bu zatın Beden Terbiyesi Genel direktör muavini Bay Vlldan Aşlr olduğunu öğrendim. Kendisi de vaktile birinci sınıf bir atlet olan Vlldan Aşlr, tahsilini İsveç'te yapmış. Böyle bir sporcunun bugün İş başında bulunmasını, Türk sporunun az zamanda üstün bir duruma yükseleceğini İşaret eden bir müjde olarak karşılamak lcabeder.
Türkiyede bulunduğum müddet zarfında, ekseriyetini koşucuların teşkil ettiği birçok atletlerle tanıştım. Bu atletlerden bir kısmı programlı, diğer bir kısmı ise akıllarına geldiği gibi çalışmaktadır. Benim kendi görüşüme göre,, eu büyük mahrumiyetleri, en çok muhtaç oldukları Antrenör keyfiyetidir. Ellerinden tutanları ols» ve onları bu yolda hakiki bilgi ve tecrübeye dayanarak yürüte-’ cck antrenörler bulunsa, Türkiyenin'
Atletizm İşleri
Ingiliz görüşile Türk atletleri
Yazan: Tora Johnson]
Balkan oyunlarında bayrak merasimi
(Bayrağın köşesinden tutan beyaz pantalonlu makalede bahsedilen federasyon başkanı İrfan Şahlnbaşiu-.']
|Bir vazife ile memleketimize gelen ve burada bulunduğu müddetçe atletizm İşlerini tetkik ederek muhtelif müsabakaları takibeden Ingiliz bilgin-I ferinden Tom Johnson Tiirkl-yedeki atletizm.' faaliyetine alt görüşlerini bu makalede tebarüz ettirmektedir |
— Tür ki yed eki seyahatim, esnasın -da, atletizm mnşahaltalarma Sik Sik gitmek en büyük zevkimdl. Bir defasında yine Türk atletlerini seyretmek İçin, arkadaşlarla beraber 19 Mayıs stadına gitmiştim. O gün Türkiye birincilikleri karşılaşmaları yapılacaktı, Türkiyenin her tarafından en seçme atletlerin İştirak edeceği bu günü kaçırmak İstemedim. Filhakika o gün. 100 ve 200 metreyi büyük bir başarı ile koşan ve bu mesafede son İki sene zarfında elde edilen en İyi dereceleri egale eden genç atleti candan alkışlamak fırsatını kazanmış oldum. Türkiyenin 100 metre re-korulû.6, 200 metre rekoru İse 22.5 dlr ve bunlar 1935 de temin edilmiştir. Bu şampiyonluk müsabakalarında 100 metre 10.9 da 200 metre ise 22.8-de koşulmuştur. Bu atleti birkaç defa seyretmek fırsatını elde ettim. Adının Cezml olduğunu öğrendiğim bu atlet, her defasında daha iyi bir durumda karşımıza çıkıyordu. Kuvvetli bacakları, İyi teşekkül etmiş omuzları, aşağı yukarı 1.77 santim boyu ve 76 kilo kadar ağırlığı İle bir sürat koşucusu için İdeal bir vücuda maliktir denilebilir.
Bu müsabakalar esnasında, zamanının en iyi gülleclsl olan ve bugün Türkiye Atletizm Federasyonu başkanı olan Ali İrfan ile de tanıştım. Tahsilini Cambridge üniversitesinde yapmış olan bu atlet, birçok müsabakalarda mektebini temsil etmek fırsatını da elde etmiştir. Sade benim değil, birçok İngiliz sporseverlerin ismini gayet iyi bildikleri İrfan. 1937 senesinde Osford üniversitemle yapılan müsabakalarda büyük bir gayret göstermiş ve gülleyi 14.93 metreye atarak üniversitesine bir hayli puvan kazandırmıştır.
Türkiye atletizminin İrfan gibi bir sportmenin elinde bulunması Türk sporculuğu İçin cidden hayırlı bir kazançtır. Kendisi birinci sınıf bir atlet olduktan maada, memleket dışında kazanmış olduğu büyük tecrübeler sayesinde, Türkiye atletizm teşkilâtının esaslı bir şekilde inkişafına hizmet edecek durumdadır.
İrfanla konuşurken, beraberce gülle atılan yere doğru İlerledik. Müsabakayı kazanan güllecl, iri, teşekkü-l&tı yerinde, kuvvetli ve çevik bir gençti. Bu sporun hususiyetine çok uygun bir tipti. Bununla beraber gülleyi fırlatma tekniğinde, henüz tashihe muhtaç olduğu gö2e çarpıyordu. Vücudunun kuvvetinden tam mâna-slle istifade edemediği gibi, son gayretini de iyi kombine edemiyordu. İrfan kendisine bazı tavsiyelerde bulundu ve oradan diğer bir grupa doğru ilerledik.
fcenrffyfndert.
(D dört bucağından gelmiş olan bu at-letlerln her birinin, yüz ağartacak.*— dereceler elde edeceklerine şüphem^
Öğrendiğime göre. Beden EğittmlJJ okulu, atletizmi programına ithal et-"O iniştir. Bundan gaye, öğretmen ola- (D cak gençlerin, gidecekleri okullarda'rrt atletizmi doğru ve teknik bir şeklide m öğretmeleri imkânını sağlamaktır. E-
Türkiyenln spor sahasında varat-^j tığı İnkılâplardan biri de, Türk kız-lannın spor faaliyetlerine resmen İştirak etmelerinin artık tabii bir cereyan almış olmasıdır. Kafesin ve peçenin karanlığından kurtulan Cumhuriyet kızları, bugün kültür vasıtalarının hepsinden, erkek kardeşleri kadar istifadeye hak kazanmış durumdadırlar. Türkiye birinciliklerinin yapıldığı 19 Mayıs stadında sağa sola koşuşan kız atletlerin çevik hareketleri, ciddi tavırları karşısında duyduğum hissi, hürmetten başka bir kelime İle ifade edemiyeceğfm. Kızlara ait bütün birincilikleri toplıyan İstanbul ekibinin IdareciSile görüştüm. Memleketinin ilk koşucusu olan bu Bayan, İstanbul ekibine birçok birincilikler kazandırmış olan sevimli atlet Neclâ’yı bana gösterdi ve onun her bakımdan bir atlet komple olduğunu ve muntazam çalışacak olursa memleketinin İsmini hariçte de temsil edebilecek durumda olduğunu söyledi. Beraber 800 metrede kızlar arasında yeni bir rekor yapan genç atleti tebrik için İlerledik. Heyecan ve yorgunluktan kıpkırmızı olmuştu. Güler vüzlle bana İngilizce olarak: «Thank you very much» diye cevap vermesi bende sevinç veren bir hayret uyandırdı. Bu hayretim çok sürmedi, çünkü yanımdaki bayan mekteplerde w halkevlerinde İngilizce lisanına karşı büyük btr rağbet olduğunu ve bilhassa bazı kelimeleri hemen herkesin bildiğini söyledi.
Yazıma son verirken, Türkiyenin atletizmde hızlı adımlarla yürüdüğünü ve isler düzelip de Olimpiyatlar başlayınca, İştirak edecek bir ekibi bulunacağına inanmak lâzım geldiğini söylemek İsterim. Harbden sonra İngiliz atletlerinin Türidyeyl ziyaretinin, bütün Türk atletleri tarafından kalbi bir sevinçle karşılanacağından şüphe etmiyorum.
TürkJer futbolcularımızı çok sever ve takdir ederler. Türkiyede hangi meclise gitti isem, Kahireden en son gelen futbolcuların İsimlerinden sevgi İle bahsedildiğini duydum ve bu his tabiatlle beni çok sevindirdi. Beynelmilel oyuncularımızın İsimleri de Türk sporcularının çoğunun malûmudur. Bütün bunları nazarı itibara alarak iki dost, memleket arasında müsabaka İmkânları hazırlanmasını temenni ederken. Türklyeye gidecek Türk atletlerini, benim de bulduğum gibi, âlicenap, kudret ve istidada saygı gösterir ve değerli bir rakip olarak bulacaklarından emin olduğumu da İlâve etmek isterim.
Eski bir Japon elçisinin makalesi
Londra 17 (AA.) — Reuter: Japon haberler bürosu, bugün yayınladığı bir haberde Japon diplomatlarından Japonyanın eski Berlin ve Çin büyük elçisi Komûtaro Honda’nın bir makalesinden bahsetmektedir. Bu makalede deniyor ki:
Milletimizi müdafaa eder ve topraklarımızda mukavemete beş, on v® hattâ yirmi sene mukavemete devam edersek düşman muhakkak yenilecektir. Varlığım muhafaza İçin yaptığı şimdiki harbde sarsılmaz bir azimle sonuna kadar savaşmak Japonya lçin taklbedilecek tek siyasettir. Komataro Honda; Sovyetler Birliğiyle tarafsızlık siyasetini muhazafa etmenin Japon diplomasisi İçin bir gaye telâkki edllmest lâzım geldiğini , ilâve etmiştir.
Türkiye’de 13,465,000 hektar tarla, 1,225,315 hektar bağ ve bahçe işleniyor
Bugün ziraate yaramaz bazı arazı parçalarının ziraate yarayışlı hale getirilmesi düşünülmektedir
Çlfçıye toprak dağıtılması ve çifçl ocakları kurulması hakkındakJ kamın un gerekçesinde dikkate şayan mühim noktalar ve kıymetli malûmat vardır. Bu sebeple gerekçenin bazı kısımlarını aşağıda neşrediyoruz
Türkiye’nin bugünkü arazisi; genişliği çeşitîiliği ve yarayışlığı bakı.-mınian bütün bir millet iktisadına, kalabalık bir cemiyete temel olabilecek bir varlıktır. Gerçekten vatanımız, genişlik bakımından milletimizin üremesine büyümesine yetecek büyüklükledir. Bilindiği üzere, bugünkü sınırlarımız içinde kalan arazı (767 bin 119> kilometre karedir. Bu genişlik çimdi nüfusumuza nispet edilirse. Türk milletinin mezkur varlığının tozun zamanlar İçin yeterliği anlaşılır. 194fi yılı istatistiklerine göre birim nüfusumuz (27.720.950) dir Bunun bütün vatan genişliği nispetinde kilometre kare başına (23i kişi düştüğü anlaşılır. Bu nispet şimdiki iktisadi bünyenin değişmesi ve teknik şartların iyileşin esiyle mekânın nüfus barındırma takatinin arttığı malûmdur Bu bakımdan da yurdumu-nuı nüfus alım kabiliyeti çok büyüktür. Meselâ nüfusumuz 50 milyonu bulduğunda kilometre kareye (65' kişi 75. milyona vardığında (97) kişi duşrcektlr Kilometre kareye (97) kl-ş) duşrrusJ, insanlığın bugünkü medeniyet seviyesinde bile çekilmez, bir nüfus kerafetl değildir. Şu İmüc« Türkiye gerek hal. gerek geecek İÇU^ ararl genişliği bakımından sevindirici bir durumdadır.
Bizim yurdumuz yapılış bakanından da çeşit araziyi İçinde toplamış bulunmaktadır. Memleketimiz toptan göe Önüne getirilirse hemen ht-men her çeşit- arazinin bulunduğu anlaşılır. Türkiye dağlan, yaylaları, geniş veya dar vftdllerl, yamaçları, tepeleri ve birçok ovaları ile sonsuz bir arazi çeşitliği gösterir. Arazi teşekküllerinin bu Unevvüü iktlsaden kullanılabilir arazinin de çeşitliğini doğul muştur. Bundan ötürü ziraate yarayışlı arazi çeşitlerinden tarla arazisi, bağ araalsl, bahçe arazisi, orman arazisi, çayır arazisi, mer’a ara-risl gibi kültür arazisi çeşitlerine Tür-, klye'nin her yâkasmda r sat lamı. Bunlardan başka da kurutulup kültür arazisi haline getirilecek bataklıklar ve ıslah edilecek daha başka arazi de memleketimizde vardır. Vakıa Anadolu’da çorak arazi çeşitlerine de rastlanır. Fakat bu çeşit arazi Türkiye genişliği içinde büyük bir yer tutmaz ve bizi yerindirmez.
Tahmlnlerc göre memleketimizde tarla, ve bahçe kültürlerine yarayışlı arazinin genişliği (15,925.095) hektar tutmaktadır Bunun bütün memleket genişliğine nispeti % 24.3 tür. Memleketimizin teknik seviyesinin yükselmesi ve millet iktisadının gelişmesi İle bugiiiı ziraate yaramaz ■aydığımız bazı arazi parçalarının da ziraate yarayışlı hale getirileceği, böylece İlerde kültür arazisinin biraz daha genlşiiyeceğl düşünülmelidir,
Hail hazırda Türkiye’deki İşlenen arazinin (13.465.000) hektarı tarla arazisi, (1,225,315) hektarı bağ bahçe arazisidir, öte yandan bugün mer a arazisi olarak kullanılan arazinin büyük bir kısmının ileride teknik inkişafın, nüfus çoğalmadı ve İktisadın gelişmesiyle tarla veya diğer araz! çeşitlerine İntikal edebileceğine İşaret etmek gerektir.
Bunlar bize yurdumuzun arazi çeşitliliği bakımından elverişli durumunu anlatır. Bu çeşitlilik zlraatlmlzv blrçok istihsal yönlerinde İnkişaf ettirilmesi İmkânlarını veriyor.
Memleketimizin orasında burasında rastlanan verimsiz topraklara rağmen, umumiyetle bizim topraklarımızın verim kudretleri üzerinde kötümser bir hüküm verilmemelidir. Bizde var olan kısır topraklar da memleket genişliği İçinde büyük bir yer tutmaz. Memleketin geniş parçalarında topraklar bizi sevindirecek bir verim kuvvetine maliktir. Bizim
Atatürk bir traktör kullanıyor
Makine 11e yapılan hasat
Hususî ormanların devletleştirilmesi
ogru
Yeni kanun tasarısı belki toprak kanunu kadar şumüllü olmayacak, fakat memleketimizin orman mülkiyetini yepyeni bir zihniyet ve yepyeni bir görüşe göre düzenliyecektir.
topraklrımiz emek ve teknikle ma-murlaştıktan sonra verim takallart daha ziyade yükselecektir. Bu düşüncelerle topraklanmızm yarayışlılığı da bizim inkişafımızın ayrı İmkânlarım saklıyor diyebiliriz.
Buraya kadar arzedllenlerden anlaşılacağı üzere memleketimizin arazi genişliği, çeşitliliği, topraklarının verim kabiliyeti zengin bir millet İktisadının ve bunun İçinde de giımrah bir ziraatın, kalabalık va rahat bir cemiyetin varlığını milmkiin kılmaktadır. Fakat İtiraf etmek İftEimdır kİ, bugün Türkiye'de ne cemiyet, ne de İktisat arazi varlığının vadettiğl bir bünye ve kuvvettedir. Bunun sebeplerini arazi varlığımızın eksiklerinden ziyade başka yerlerde aramak gerektir.
— Memlı ketimiz arazisinin genişlik. çeşitlilik ve yarayışlılık bakımlarından ifade ettikleri İmkânların henüz gerçekleştirilmemiş olmasının ve zlraatlmizln özlediğimiz kıratta gelişmemesinin başlıca sebeplerini önce blzdekl arazi mülkiyeti şartlarında ve bugünkü mülkiyet bünyesinin elverişsizliğinde görmek lâzımdır. Bilindiği üzere OsmanlI imparatorluğunun arazi mülkiyeti rejiminde devlet mülkiyeti kişi mülkiyetine dalıa üstün bir vaziyette bulunuyordu. Sonrada İmparatorluğun arazi mülkiyeti rejimi devlet mülkiyetinden hususi miilldyete doğru İnkişaf etmiştir. Bu İnkişaf tımar ve zeamet sisteminin çöKÜlmesIndrn sonra hızlanmıştır. Bu önden muhtelif zamanlarda yapılan kısmi reformların da tesiri olmuştur. Yalnız bu reformlar temelli ve kaplayıcı bir surette yapılmadığından imparatorluk dovrlnde kail surette hususî mülkiyetin lehine bir tasfiye yapılmamıştır.
Cumhuriyet devrinde, Türkiye’de arazi mülkiyeti rejiminin, karakter itibarile yeni bir safhaya girdiği malûmdur. Bu safha medeni kanunun kabul ve tatbik •dilmesiyle başlar. Medeni kanunun getirdiği arazi mülkiyeti rejiminde hususi mülkiyet asildir.
Bugünkü Türk cemiyeti hususi mülkiyet prensipleri üzerine kurulmuştur. Şüpheniz arazi mülkiyeti rejiminin terjeli dr hususi mülkiyet prensibidir Bu. milletimizin zaruretlerine uyduğu gibi gelecek zamanlarda inkişafının şartlarını ve İmkân-
Bir tarlada pancar ekim faaliyeti
larını da vermektedir. Bu hatamdan, bugün memleketimizde bir arazi mülkiyeti rejimi meselesi yoktur.
Fakat bugün Türkiye'de var olan arazi mülkiyeti bünyesi, rejimimizin uymadığı gibi, gelişmesini de hızlandıracak bir durumda değildir. Gerçekten. memleketimizde şimdi var olan arazi mülkiyeti bünyesinde boa büyük arazi mülklerinin bulunduğu göze çarpar
Büyük arazi mülkleri başta devlete, sonra bazı hükmi şahıslara, nihayet kişilere alt bulunmaktadır. Öte yandan geçimini toprağa bağlamış olan büyük bir kalabalık da topraksız veya geçinmeye yeter ölçüde topraktan mahrumdur. Büyük arazi çoğu yaşayışlarını toprağa bağlamadıkları halde, geçinmelerini toprağa bağlamış olanların hepsinin de elinde toprak bulunmamakta veya arazi mülkleri k&fi gelmemektedir.
Ellerinde büyük arazi mülkü bulunanların mühim bir kısmı hayatlarını zlraattcn kazanmadıkları İçin topraklarını işletmemektedirler. Bunlardan ziraat!e uğraşanları da, mülkiyetlerinde bulunan arazinin hepsinden faydalanamamaktadır, öte-yandan maişetlerini ziraattın çıkaran, fakat arazi mülkü olmadığındau veya yetmediğinden başkalarının topraklarını İşleyenler bu topraklara iyice sarılmamak tadır. Halbuki Tür-hlye ziraat İnin hızla geliştirilmesi memleket topraklarının gerçeklen benimsenip İmar edilmesine bağlanır. Bu sebepten toprağı İşleyenlerin ona sahip olması, toprağa sahip olanların. topraklarını işlemesi prensibi üzerinden Türkiye yürümek zorundadır.
Bundan başka, minelimizin üremesi. kendi arazi mülküne dayanan müstakil ailelerin çoğalmasını şart koşuyor. Bu da arazi mülkleri üzerinde yeni yeni aile varlıklarının doğmasiyle kabildir.
Nihayet, rejimimizin karakterler inden biri de halkçılık prensiplerinden gelmektedir. Ziraat alanında halkçılık prensibi. Türkiye’nin arazi mülkiyeti bünyesinde köylü mülklerinin geniş temeli teşkil etmesini gerektirir.
IXe bn sebeplerden bugtınkü var olan arazi mülkiyeti bımyemlzln, milletimizin zaruretlerine, gelişme şartlarına ve rejimimizin ruhuna yaraşır bir şeklide değiştirilmesi lâzımdır.
Memleket arazisinin sakladığı İmkânların özlediğimiz derecede gerçek-I eştirilme meşin İn ve zira a tim İzin hızla geliştirilmemişinin âmilleri arasında btadekl arazi işletilmesi rejiminin elverişsizliği de bulunmaktadır.
Gerçekten Türkiye’nin OsmanlI imparatorluğundan devraldığı ortakçılıkla arazi işletme şekil bugün de sürüp gitmektedir. Ortakçılıkla ararl işletme şekil kısmen tımar ve zeamet sistemlerinden azma bir sistemdir. Binıun yurdumuzda türlü tipleri vardır, Bu şekil işletmeye en ziyade büyük arazi mülklerinde Taşlanmaktadır. Haddi zatında ortakçılıkla İşleme şekil İptidai bir İşletme şekildir. Bu şekil İşletmede arazi onu benimseyenler tarafından İşletilmez, başkaları tarafından İşlenir. Diğer
— 1 —
Orman umum müdürlüğü bütçesinin konuşulması sırasında Amasya Millet Vekili Ali Kemal Ylğltoğlu'nun hususi ormanların devletleştirilmesine dair ileri sürdüğü mütalâaya karşı Sayın Tarım Bakam Şevket Reşit Batlboğlu, bu hususta hazırlanmış olan bir kanun tasarısının pek yakında Büyük Millet Meclisine sunulacağını bildirmiştir.
Tarım alanında büyük bir ıslahatın temelini teşkil edecek olan Toprak kanununun kabulünden sonra asd üretim şubelerinden birini teşkil eden ve zlaorUe de çok yakından bağlılığı bulunan ormancılık sahasında da mülkiyet nlramım düzenlemek, memleketin ve kamunun menfaatine uyar şekilde hususi ormanları devletleştirmek İcabeder Biz bu yazılar muzda orman! adak! hususi mülkiyetin kaldırılması, daha doğrusu hususi ormanların devletleştirilmesi hususundaki mucip sebeplerle kısaca temas ederek, bundan doğacak sosyal menfaati belirtmeğe çalışacağız.
Bilindiği üzere mülkiyet gerek kişi ve gerek topluluk hayatının şekillenmesi üzerinde rol oynıyan faktörler-! den hlrl ve en başta gelenidir. Çünkü mülkiyet, müesscseslnin dayanmakta olduğu prensiplerin şu veya bu istikamette değişmiş olması derhal hem kişi ve hem de topluluk hayatının başka bir şekil almasını, ekonomik düzenin başka duruma girmesini lcabetlrlr. Bu bakımdan mülkiyet müessesesi sosyal bünyenin kuruluşu üzerinde en fazla rol oynıyan faktörlerden biridir. Mülkiyet müesses esinin konusu içerisine çok çeşitli şeyler girer. Tarım içerisinde mülkiyetin hududu zamanla devamlı olarak değişmiş ve İlk zamanlarda sadece silâh, elbise ve süs eşyalarına taallûk ederken, sonraları binalarla topraklan da içerisine almış bulunmaktadır. Mülkiyetin bu şekilde genişlemesi tamamen sosyal ve ekonomik İcaplara dayanmaktadır. Gerçekten çobanlık devrinde mülkiyetin sadece hayvan sürülerine, tarım devrinde tarlalarla binalara, endüstri ve ticaret devrinde fabrikalar, hisse senetleri, tahviller telif ve İhtiralar gibi objeleri içerisine alması, mülkiyetin tamamen ekonomik ve sosyal bir duruma göre düzenlenmiş olduğunu gösterir.
Mülkiyetin hududu va taallûk ettiği objeler sosyal ve ekonomik zaru-
!■■■■■■■■«■■■■■■■■■■■«■■■■■■■■■■■(iırııt bir İfade ile arazi İşleyin lcr. İşledikleri araziye temellük etmezler. İşto ortakçılıkla İşletmenin bu mahiyeti cidden benimsenip imar ilmene büyük bir engeldir. Halbuki, arazinin hakkıyle işlenip mamur bir hale gelebilmesi için, ona onu İşleyenlerin temellük etmeleri gerektir. Türkiye’de geniş toprakların bakımsız olmalarının, iyice İstismar edilmemelerinin sır urmdan biri de işte bu ortakçılık sisteminde gizildir. Meııüeketi-mlBde ortakçılıkla işletme sistemi hukuki esaslara dayanmadığından bu İşiteme şeklinden doğan iktisadi ve içtimai münasebeti-r de teamüllere göre yürütülmektedir. Bu yüzden de sayısız ihtilâflar meydana gelmektedir. Ortakçılıkla İşletmenin hali hazırdaki şekil hem mülk sahipleri, hem ortakçılar, hem de millet iktisadı menfaatleri bakımındaki zararlıdır. Bu sistem kendi içinde. Türkiye zi-raatinin teknik, iktisadi ilerlemesini köstekleyen bütün engel kuvvetleri toplamaktadır.
Türlüye çiftçiliğini kalkındırabü-mek İçin, her şeyden önce yurt top-roklarıhın İşlenip mamurlaştırılmasını gözetmek şarttır. Bunun 1çln de
Yazan, Dr. Şeref Nuri tlknıen
Tiksek Ziraat enstitüsü ekonomi w maliye ilimleri doçenti
retlerle değiştiği gibi, mülkiyet mii-essesesinln da yendiği prensipler ve esaslar da zamanla değişmiş bulunmaktadır. Neteklm bugünkü hukıık rejimi eski Roma hukukunun «Mülkiyet her hangi bir şeyin iyi veya fena kullanıl nıaa hakkıdır* telâkkisini tanımamakta, «Mülkiyet servetin iyi kullanılması, topluluğa faydalı bir halde bulundurulması* esasını kabul etmektedir. Nasıl tam ve mutlak bir hürriyet hürriyetsizliği netlcelendlrirse, tam ve mutlak bir mülkiyet de servetlerin topluluk hayatı için faydesiz olmasına İmkân verebilir. Halbuki her çeşit sosyal müessese gibi, mülkiyet müessesesl de insan topluluğunun menfaatini temin etmek İçin meydana getirilmiştir. Yalnız bu menfaatin tahakkuk edebilmesi için mülkiyetin hududile, mülkiyetin kullanılış tarzının zaman zaman ekonomik ve sosyal icaplara göre Ayar edilmesi lâzım gelir. Nete-klm bugünkü hukuk rejimi her yerde az ve çok farklarla gerek mülkiyetin amirim ve gerek kullanmak tarzını bir takım normlarla kayıtlandırmış ve hudutlondırmıştır. Bu me-yanda Medeni kanunumuz mülkiyet hakikinin kullanılma hususunu kanunlara aykırı olmamak şartile tanımış ve kabul etml? bulunmaktadır. (*) Bütün bunlardan maksat memleket servetlerinin irrasyonel şekilde kullanılmasını önlemek ve kişi haya t İle cemiyet hayatı arasındaki ahengi ve denkleşmeyi meydana getirmektir.
Bilindiği üzere topluluk bir nevi organizma mahiyetinde olup, fertler bu organizmanın parçalan ve cü-zülerl halindedirler Bu böyle olunca fertlerin ayakta kala bilmesi ou topluluğun mevcudiyetine bağlı olduğu gibi, bunun İnkişafı ve gelişmesi de fertlerin görecekleri hlzemete, yapacakları fedakârlığa dayanmaktadır, Bu İtibarla mülkiyet hududunun daraltılma veya genişletilmesi, mûl-
(*) «Bfr şeye malik olan kimse, o şeyde tamun dairesinde diledtyi gibi tasarruf etmek hakkını haizdir. D Medeni kanun madde 018
gittikçe doğrudan doğruya arazi sahiplerinin arazilerini İşletmesi prensiplerine yönelmek gerektir. Topraklarımıza emek, bilgi, zekâ ve sermaye ancak bu prensip üzerinden yürüdüğümüz takdirde akacaktır
Şüphesiz, arazinin rasyonel bir şekilde kıymetlendirilmesi ve sakladığı bütün İmkânların gerçekleştirilmesi dâvasında viraatimlzde göze çarpan vâkıalar sadece bunlardan lbarte değildir. Bunlardan başka, memleketimizde arazi imliklerinin tapulaştırıl-nıasi. arazi mülklerinin sınırlandırılması, arazi mülklerinin tesçlU işlerinin yeni baştan düzcntcndlrllmesl, arazinin ttknik bakımdan ıslahı yollarının açılması gibi her biri kendine göre ehemmiyeti! diğer meseleler de vardır. Fakat hepsi birden zira! reformun küllünü teşkil eden bu meselelerin sıra ile çözülmeleri daha doğru görülmüştür. Zaten bu dâvalardan birinin gerçekleştirilmesi, diğerlerinin başarılması şartlarını ve İmkânlarını doğuracaktır. Bundan ötürü, önce çiftçilere toprag dağıtılması vc müstakil çiftçi ocaklarının kurulması dâvası öz olarak ele alınmıştır.
klyet hakkının şu veya bu şekilde kullanılmasına müsaade edilmesi hep topluluğun menfaati zaviyesinden mütalâa edilmektedir, çünkü topluluk menfaatinin sağ] enmiş olması, onun birer cüz’ü olan kişi menfaatlerinin temin edilmiş olması demektir. Mülkiyet hakkının taallûk ettiği objelerden topluluğu en fazla İlgilendiren toprak ve onun tamamlayıcı birer cüzi olan madenler, kayankJar ve ormanlar olmuştur. Gerçekten tarihin en eski devirlerinden beri bir çok İlim ve devlet adamları toprak mülkiyetlle. onun tamamlayıcı cüz’ü olan maden, kaynak ve orman mülkiyeti üzerinde durmuşlar ve bu hususta çeşit çeşit teoriler ortaya koymuşlardır, Bunların mülkiyet bakımından büyük bir önem kazanmış olması, bu servetlerin mahiyetleri icabafındandtr. Gerçekten İhtiyaçlarımızı giderecek olan diğer bütün servetler bilgi ve tekniğin verdiği İmkânlar İçerisinde az ve çok çoğaltılabilir. Halbuki toprak sathinin genişletilmesine hemen hemen imkân yoktur. Bu İtibarla arzı değişmeyen, daha doğrusu arz elesükiyetı sağlana bıyan I ve bu bakımdan «Tekel* teessüsüne büyük ölçüde imkân veren bir ekonomik servet mahiyetindedir. Bu böyle olduğu gibi toprağın ve onun tamamlayıcı cüzlerinin önemini arttıran diğer bir hususiyet de toprağın bütün varlıkların bir barınma alanı oluşu, ekonomik istihsallerin kuruluş yerini ve ana ittisallerin öz unsurunu teşkil edişidir. Eğer toprak ve onun mütemmim cüz’leri onlan madenler, kaynaklar ve ormanlar olma. ydı, insanların üremelerine, gelişme lerine ve yaşayış seviyelerini arttırmalarına imkân kalmazdı. Neteklm bütün bir tarih boyunca çıkan kavgaların sebebi hep toprak yüzünden olmuş devletler ve milletler hep toprak için birbirlerine girmişler, medeniyetler hep toprak sahibi olmak İçin toprak olup gitmişler
işte toprağın^e onun içinde ve üstünde taşıdığı tabii servetler bu kadar önemli olunca, topluluğun da bunun üzerinde durması re bunlara taallûk eden mülkiyet nizamını düzenlemesi en tabii ve en doğru bir hareket olarak görülür Neteklm bütün İleri memleketler toprak ve onun tamamlayıcı cüz’leri olan maden, kaynak ve orman mülkiyetlerini düzenlemişlerdir. Memleketimizde kabul edilen Toprak kanunu da ana İstihsal unsuru olan toprağı verimsiz bir halde bırakmamak İçin toprak mülkiyeti nizamını topluluğun menfaatine göre Ayarlamış bulunmaktadır. Fakat bunun yanında ormanlardaki mülkiyet rejiminin de topluluğun en yüksek menfaatine göre düzenlenip Ayarlanması ve bu suretle İki kardeş İstihsal şubesi arasındaki ahenk ve muvazenenin yerine getirilmesi icabeder.
İşte Sayın Tarım Bakanı Şevket Raşlt HaUboğlunu Büyük Millet Meclisine getirileceğine! n bahsettiği «Hususi ormanlaırıı istimlâkine ait kanun tasarısı» memleket ormancılığı mızın pürüzlü olan bir tarafını düzeltecek ve ormanları uzun yıllardan beri devletle kişi arasında bir mülkiyet ihtilâfının konusu olmaktan kurtaracaktır. Bu İtibarla bu kanun tasarısı belki kabul edilen Toprak kanunu kadar şümullü olmıyacniç va fakat memlcketlmlizn orman ırâilkl-yıtlnl yep yeni bir zihniyet ve yep ye nt bir görüşe göre düzenliyecektir. Gelecek yazımızda hususî ormanların devletleştUrlmfsindeki esaa prsı iplere kısaca temas edeceğiz.

1
Sahlfe 6
* R Ş A M
18 Haziran 1945
F
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
HASTA
Nöbetçi hemşirelerin odasındaki küçük aynada yüzünü tetkik etti. Ne kadar sararmıştı. Dudakları bm beyaz kesilmiş ve birlblrine yapışmışta. Gözleri belermlştl. Ceketinin içinde, incecik vücudu âdeta kaybolmuştu. 56 gün önceki yakışıklı delLkanlı ile aynadaki hasta ve zayıf adam arasında hiç bir münasebet, yoktu.
Odaya giren, genç sarışın hastabakıcı:
— Gidiyor musunuz?., aiylnmişsl-plz bile... Röntgen için 15 gün sonra bir dalıa geleceğinizi sakın unutmayınız.,. dedi. ,
Bu genç ve .sevimli hastabakıcılar, hastanede kaldığı müddetçe.kendisinin etrafında pervane olmuşlardı. Sermet onlar teşekkür etti, Genç kızlar da beyaz lastik ayakkabıları He hiç gürültü çıkarmadan, hastane bahçesinin gölgeli yollarında yürüyerek genç adamı kapıya kadar geçirdiler, Burada eller sıkıldı. '
Hastaneden çıkan adam kapının dışına ilk adımını attı.
Ne kadar halsizdi. Diz kapakları titriyordu. Kulaklarında \ acayip bir uğultu vardı. Hastanenin^önünden tramvay İstasyonuna kadar giden güneşli yol ona asla bltmlyecekmlş gibi geliyordu. Bu yola bakarken yorgunluktan olduğu yerde yıkılacak gibi oluyordu.
Son derece ağır yürüyordu. Bu kadar genç olmasına rağmen şaşılacak derecede sayıflığı. sarılığı, uzun boyu ve hâlâ çok güzel çehresi dikkati çekiyordu.
İçinde biraz evvel ayrıldığı İyi kalbli, lâstik iskarpini! kızlar hakkında derin bir minnettarlık hissi vardı. Dudakları hararetten kuruduğu zaman İçlerinden biri ayran getirmişti. Ateşi yükseldiği bir gün ötekisi alnını, boynunu, ensesini, şakaklarını bol kolonyalı pamukla şllmlştl. Ötkeller de hep candan davranmışlardı. Bu genç adamın ölmezini hiç istemediklerini her hareketleri ile belli etmişlerdi.
Sermet: -Biraz vücuduma kuvvet geli rgelmez, gazete İle onlara teşekkür edeceğim.» dedi. Tramvay istasyonuna glmlştl. Fakat çok yorulmuştu. Sokakların bu kadar gürültülü, bu kadar baş döndürücü, bu kadar göz karartıcı olduğunu bütün hayatında bugünkü kadar hissetmemişti. O kadar kuvvetten kesllmşitl ki hasta bir köpek gttb bir kaldırım üstüne uzanıp, ne olursa oLsun yatmak, yatmak. hiç kalkmamak istiyordu.
Gelen ilk tramvaya bindi. Bunun için çok güçlük çekmişti. Bereket versin bir kalabalık dalgasının tam orta yerine düşmüş ve vagonun ortasına kadar sürüklenmişti. O kadar dolu ve sıkışık bir vaziyette idi kİ tutunacak bir yer aradı. Etrafına uzun uzun baktı. Boş bir sarı demir bile yoktu. En yakınındaki pencerelerin demirine tutundu.
Oturmak, hattâ yatmak, up uzun hiç bir hareketsiz olarak yatmak, şu anda onun için ne mühim bir İhtiyaçtı!.. Lâkin ayakta durmak bile müşküldü. Hele o kalabalığı yara yara yanından geçen yolcular, biletçi, kontrol vesaire!.. Her geçen insandan sonra devrilecek gibi oluyordu. Oturanlara gıpta ile bakıyordu. Bir genç adam yerinden kalkarak, genç, sili halli ve güzel bir kadına:
— Buyurmaz misiniz?., diye kendi oturduğu sırayı gösterdi. Kadın oturdu. Ve otururken de teşekkür etti.
Bir aralık Sermedin gözleri tam yanındaki sıraya İlişti. Burada çok güzel bir genç kadın oturuyordu. Ke-ylfll keyifli pencereden dışarısını seyretmekte idi. Birdenbire başını kaldırdı. Sermfd’le göz göze geldiler. İşte o zaman genç kadın hemen yerinden kalktı:
— Buyurunuz beyefendi... Oturunuz efendim!., dedi
Bu Sermedin hiç ümidetmediği bir şeydi, Evvelâ reddettiğini söyilyen teşekkürlerle karışık bir cümle mırıldandı. Genç kadın ısrar ediyordu. Boş sandalye gözüne bir tahttan çok
Idaha cazibeli görünmekte İdi. Oturdu. Ve düşünceye daldı. Hastalığının mecalsizliğinin derecesi bu kadar yüzünden belli oluyor mu İdi? Genç kadın yanında ayakta duruyordu. Önünde İri yan, şişman bir adam vardı. Bu zat:
— Ne sıcak yahu!.. .Sözleri ile Sermedin oturduğu kanapenin yanındaki geniş tramvay camının kayışlarına yapıştı. Pencereyi açmak istiyordu. Hava cereyanının başlt-yacağını düşünen hastaneden yeni çıkmış adam ıstırapla şişman yolcunun yüzüne bakıyordu. LâkJn adam hiç o taraflı değildi, penpereyl açmak hususunda kati bir kararı olduğu her halinden anlaşılıyordu.
Lâkin bu sırada genç ve güzel kadın şişman yolcuya:
— Cereyan yapar efendim... Pencereyi açmayınız, öbür taraftaki camlar açık zaten... dedi.
Şişman adam cevap verdi:
— Bu havada cereyan olur mu?,.
Kadın gayet vakur, sert, kısa mukabelede bulundu:
— Olur. Açmayınız.
Ve pfncere açılmadı. Genç kadın Sermed'in yüzündeki korku hatlarından camı açtırmak istemediğini, cereyandan korktuğunu anlamıştı. Sermet kendlsne uzaktan şefkat gösteren bu genç ve güzel kadını, hiç bir şey düşünmeden, bir anne, bir abla gibi öpmek İstiyordu, Bu güzelliği nispetinde iyi kadın, hasta delikanlının gözünde, mukaddes kitaplardaki bakireler gibi âdeta azizleşmişti.
Tramvaydan inerken de onun yardımını gördü. Ayağını yere atar atmaz başı dönmüş, gözü kararmıştı. Tramvay uzaklaşmış, ikisi birlikte İndikleri İçin asfalt yolda yapayalnız kalmışlardı.
Delikanlının başı pervane gibi dönüyordu. Genç kadın onu kolundan tuttu. 8ermet. bir macera dalaveresi olup olmadığını şüphe etmeden, aralarındaki cinsiyet farkını düşünmeden ve Itamadederek koluna giren bu güzel kadına hayranlıkla bakıyordu.
Köşe başında teşekkür etti. Ve ondan ayrıldı. Evde bir müddet daha yüksek ateşle yattığı zaman hep bu genç kadını düşünüyordu.
Onun bir İnsan İçin hayatta na mühim bir destek olduğunu anlamıştı. İnsan böyle bir kadınla re yaşamaktan, ne hastalıktan, ne de ölümden korkabllirdl.
İyi olduktan sonra onu çok aradı. Bulamadı. Bir hastane dönüşünde o bir peri gilb karşısına çıkmış ve bir hayal halinde kaybolup gitmişti... Genç kadını asla bulamadı.
(Bir yıldız)
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 6 Aylık 1500 3 Aylık C00
kuruş 5400 kuruş
» 2900 »
* 1600 a
Adres tebdili İçin elli kuruş 1 ut pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20585
Yazı tşlerl: 20765 — tdare: 20681 Müdür: 20497
Recep 8 — Hızır 44
İmsak Güneş öğle İkindi Ak Yatsı E. 6.24 8.45 4.32 8 32 12.00 2.04 V. 3 07 5.28 13.15 17.16 20.43 22.47
idarehane Babıâli civan
Acunuslufc sokak No. 13
rGömlekiş"!
I BİRİNCİ SİNİP GÖMLEK Çİ |
T«J: 30006 Blrteel ■■■■*“
İnsan gözlerinde bulunan kusurlar nelerdir?
Uzağı iyi gören gözler, yakını iyi göremezler. Miyopluk, insan ömrünün sonuna kadar sürer* Baş ağrılarının dörtte üçü Astigmatizmden ileri gelir
40 yaşında. 80 kilo sıkletinde ve 1,67 boyunda olan vasat bir adamın rüyeti 20/20 dir. Fakat, aramızdan birçoğu bu Şekle uygun değildir.
20/20 nispeti, 20 kadem ötede asılı duran bir levhada yazılmış olan bir nevi hususi harfleri okuyabilen adamın rüyet seviyesini teşkil etmektedir. Eğer rüyet nispeti 20/30 olursa, o adamın 3o kademden okuması lâ-zun gelen hurufatı 20 kademden görmesine delâlet eder.
Bu rüyet seviyesi, 1862 senesinde Snclkn İsminde bir adam tarafından tesbit edilmiştir. Snellen levhası veya buna muadil olan her hangi bir levha bugün, bütün göz doktorları tarafından kullanılmaktadır.
Hakikati arayacak olursak, 20/20 nispetinin normal rüyeti teşkil etmediğini anlarız Bu, sadece vasatı bir rüyettlr. Bazı kimseler, en mükemmel tashih edici adeselere başvurmak suretile ancak 20/30 nispetinde bir rüyete sahip olabiliyorlar. Halbuki, bunların gözlerinde hiç bir fevkalâdelik yoktur. Gene, sadece 20/15 nispetinde rüyete sahip olan gözler de vardır. Bu gibi gözlerin de gayrı tabii olarak kabul edilmesine hiç bir sebep yoktur.
Uzunluk veya Iğrillk bakımından vücudumuz normal şekilde nasıl ta-lıavvül ediyorsa, gözlerimizin durumu da aynı merkezdedir.
Gözün tahavvül şeklindeki cesamet farkları, rüyet hastalarını doğurmaktadır. Bu rüyet hastalarına şu isimler verilmektedir:
Hypcrmctropi (uzağı görınei.
Myopi (yakını görme). Astigmatizm.
Tabii gözde, gelen ışık doğrudan doğruya tabakal şebeklye'nin merkezine aksetmektedir. Bu vaziyet karşısında, uzağı gören göz çok kısa; yakını gören göz de çok uzun olur. Bu gözler, cepheden geriye doğru ölçülmektedir. Böylece, uzağı gören dar göze gelen ışık, tabakal şebeki-ycnln gerisine aksetmektedir. Uzağı gören uzun göze giren ışık da tabaka! şebeklyenin önüne aksetmektedir.
Her iki vaziyette dc rüyet gayet zayıftır. Göz, doğuşta bile esas cesametinin 3/2 nl teşkil ettiği İçin, basan çabuk büyümesi de imkân dahilindedir. Böylcce, gözün vakitsiz olarak esaslı bir şekilde büyümesi yüzünden, uzak ve yakın rüyet husule gelmektedir.
Umumiyet itlbarllc, gözün tam mâ-naslle büyüme keyfiyeti, 9-10 yaşlarında başgöstermektedir. Uzağı gören gözlerin birçoğu, daimi surette bu şekilde kalmaktadır.
Hypcrmetropl bugün, en çok tesadüf edilen göz hatalarından biridir. Bazı gözlerin ne için uzağı gördüğü. 1858 senesinde Franz Donders tarafından tesbit edilmiştir. O zamana kadar bu vaziyet hakkında sarih olarak bir şey bilinmiyordu. Fakat, bu hastalığın % 50 nispetinde bütün yaşlı insanlarda mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bazı hayvanlar da, insanlar gibi uzağı gören gözlere sahiptirler. Fakat İnsanların hayvanlar gibi geniş bir faaliyet sahasına ihtiyaçları yoklar. Esasen, yüzlerce senedcnberl tabii olan uzak gödüşümiizii yakın İşlerde kullanıyoruz.
Uzağı gören bazı kimseler, gözlerinin çok iyi olduğunu zannederler. Fakat, bu düşünceleri hiç de yerinde değildir, çünkü, levhadaki en küçıık harfleri seçebilen bir adamın gözleri bile tabii sayılamaz, çünkü, bir
Kanun bilgileri
Cezayı hafifleten sebepler
adamın gözleri ne kadar uzağı görürse, yakını seçmek hususunda da o kadar müşkülât çeker. Uzağı gören gözler, tıpkı bir fotoğraf makinesine benzer. Fotoğraf makineleri de ekseriya uzağı ly], yakını da fena tesbit ederler.
Bazı kimselerin gözleri aşırı derecede uzağı gördüğü için, yakın rüyet bakımından gözlerinin esaslı bir şekilde tashih edilmesine İmkân olamamıştır. Bu gibi gözler, yakını gören gözler kadar fenadır.
Myopi (yakını görme) de bir rüyet bozukluğudur. Lâkin, yeni doğanlarda myopi kısmen nadirdir, ilk yaşlarda, çocukların % io unda bu göz ftnzası boşgöstermektedir. Miyop gözün rüyet prensipleri. 160ft senesinde Johann Kepler isminde bir Alman astronomu tarafından İzah edilmişti. işte o zamandanberl, ne İçin bu çeşit bir göze malik olduğumuzu anlamak İçin pek çok gayretler sarfedlldi. Lâkin, şimdiye kadar bu bakımdan pek cüzi bir muvaffakiyet elde edilmiştir. Bu hususta birçok İzahatta bulunulmuştur.
Bazıları, alından geriye doğru uzun başlı insanların ekseriya gergin göz bebeklerine sahip olduklarını ve bu yüzden miyopluk âmâsının başgös-■terdlğl ileri sürülmektedir. Diğerleri de, bir yandan diğer yana doğru geniş olan başlarda husule gelen göz bebeği gerginliği yüzünden miyopl hasıl olduğunu iddia etmektedirler.
Bu son nazariye daha mâkul görülmektedir. çünkü, geniş bir çehreye sahip olan Almanlarla şarklıların umumiyet itibarile miyop oldukları müşahede edilmiştir. Diğer taraftan. Çin okullarına devam eden çocukların %"*50 Sİ miyoptur. Halbuki, Birleşik Amerika'da çocukların % 10 nispetinde miyop oldukları tesbit edilmiştir.
Miyopluk hakkında üçüncü bir teori daha mevcuttur. İnsanlar, vahşetten medeniyete doğru inkişaf ederken, gitgide Ve mütemadi bir artışla yakını gören gözlere sahip olmuşlardır. Ve belki de gözlerimiz — tabiatta sık sık başgöBterdigi gibi — her yeni yaşama usulüne kendilerini uydurmak için büyük bir gayret sarfedlyorlar-
Kısaca, miyoplnin neden husule geldiği henüz anlaşılmış değildir. Ancak. okula devam eden küçük çocuklarda mlyopinln arttığını biliyoruz. Lâkin, neye bazı durumda artıp ve neden diğer vaziyetlerde artmadığını İzah etmek de henüz mümkün değildir.
Diğer taraftan, miyoplnin 18 - 20 yaşing kadar arttığını ve daha sonra da durakladığını biliyoruz. Aynı zamanda, mlyopinln irsi olduğunu da kabul etmek lâzımdır.
Uzağı gören gözleri, gayret Sarfet-kimstlerde umumiyet itibarile baş ağrılarf ve baş dönmesi vardır. Halbuki. yakını gören gözlere sahip olan kimselerin durumu daha basittir. Bunlar, sadece uzağı pek İyi görmezler; o kadar..
Uzağı gören gözler, gayrçt sarfet-mekle yakını görmeğe alıştırmak mümkündür. Lâkin, yakını gören gözlere sahip olan kimselerin yardımsız uzağı görmelerine İmkân ve ihtimal yoktur. Miyop olan bir kimse, yakınındaki eşyaları kolaylıkla görür. Fakat, gözlük takmadığı takdirde biraz ötedeki mesafe kendisi İçin daimi surette zulmetler İçine gark olan bir dünyadan başka bir şey değildir.
Miyop olanın bedbahtlığı, hayatının son günlerine kadar bu durumu
Kanun bazı hallerde suç işleyenlere o suç için kanunda yazılı tam cezanın verilmesini uygun bulmamış, bu cezalardan muayyen nispetler dairesinde indirmeler yapılacağına işaret etmiştir. Hafifletici sebepler kanunî ve takdirî olabildiği gibi fiilî ve şahsî de olabilir. Şahsî olanlar kimlerin şahsında bulunursa onlar istifâde eder, yaş küçüklüğü ve sağır - dilsizlik gibi. Fiilî olanlar bütün şeriklere saridir.
Kanunî hafifletici sebeplere gelince, kanun, bazı haller mevcut olduğu takdirde cezanın azaltılacağım açıkça yazmıştır Meselâ, aklî mal İlliyet ceza mesuliyetini büsbütün kaldıracak surette olmayıp da ehemmiyetli derecede azaltabilecek mahiyette ise asil ceza indirilir. Keza, suç haksız bir tahrik neticesi olarak işlenilmiş olursa, yani, suçlu suçunu karşısındakinin kendisini tahrik eden haksız bir fiilinin husule getirdiği gazap veya şedit bir elemin tesiri altında işlemiş bulunursa. ceza azaltılır. Tahrik ağır ve şiddetli olduğu takdirde ceza daha fazla indirilir. Tahrikin mevcut olup olmadığını, mevcut ise haksız bulunup bulunmadığını, veya tahrikin ağır ve şiddetli olup olmadığını hâkim takdir eder.
Kanunda bazı suçlara ait olmak üzere hususî hafifletici sebepler de vardır. Meselâ,
muhafaza etmesindedir. Ne zaman, ne adese ve ne de operatörün meha-retl bu akıbeti değiştirmeğe kadir değildir.
Eğer miyopsanız, 20 sene mütemadi surette gözlük taksanız dahi bir gün o gözlüğü bir an için çıkaracak olsanız, derhal her zamanki gibi gözlerinizin sadece yakını gördüğünü farkedersinlz. İmkân dahilinde olan bir tek ş*y varsa, o da miyoplnin artmasıdır. Bozan bunun önüne geçmek İçin başvurulan bütün tedbirler boşa gider'.
Kızlarının taktığı kalın adeseleri günün birinde gözlerinden çıkaracaklarını tahmin eden aileler pek çoktur; fakat, o gün hiç bir zaman gel-mlyeccktir.
Umumiyet itibarile miyopların göz bebekleri büyük oldjığu için, kuvvetli ışık ve parıltıdan müteessir olurlar. Gene göz bebeklerinin büj'ük oluşu yüzünden ışık fazlalığını bertaraf etmek suretile daha İyi bir rüyet temin edebilmek için, göz kapakların: sık sik açıp kaparlar. Göz kapağına yapılan böyle bir tazyik neticesinde, göz bebeğimiz' yassılaştıkça miyop! azalır ve netice itibarile mesafe rii-yetl iyileşir.
Baş ağrısı ve baş dönmesinin başlıca sebeplerinden biri de astigmatizmidir. Miyop olan bir kimsenin, diğerlerine nazaran hep şeyi gözlerinin görebileceği bir mesafede tuttuğu nazarı İtibara alınacak olursa, bu yüzden husule gelecek her hangi bir yorgunluğun sebebini bulmak mümkündür. Miyopl için tedavi usulleri izah edilmiştir. Bunlardan bazıları tecrübeye şayan olmakla beraber, diğerleri düşündürücü bir mahiyet ar-zetmektedlr,
Doktorlar arasındaki umumi kanaat miyoplnin eskiden zannedildiği gibi korkunç bir şey olmadığı mer-
hırsızhkta çalınan malın kıymetinin pek cüzi olması keza hırsızın çaldığı şeyi tahkikattan evvel iade etmesi veya bedelini ödemesi verilecek cezanın indirilmesine sebep olur.
Takdirî hafifletici sebepler İse bsbütün başka bir amaçla konulmuştur. Karşısına gelen suçluyu hâkim cezalandırırken kanuna bakar. Kanunda her cezanın bir en aşağı haddi bir de en yukarı haddi vardır. Ağırlatıcı sebepler olmadığı takdirde suçluya cezanın en aşağı haddini vermek mecburiyeti vardır. Hâkim bu en aşağı haddi verdiği halde bile bazan vicdanen rahat etmez. Suçun işlenme tarzına, failin şahsına ve hareketine göre cezanın daha fazla İndirilmesi İcabet-tiği hakkında temiz vicdanında bir kanaat vardır. İşte bu kanaati izhar edebilmesi için kanun hâkime ayrıca bir takdir hakkı bahşetmiş ve 59 uncu maddede demiştir ki: Kanunî hafifletici sebeplerden ayn olarak mahkemece her ne zaman fail lehine cezayı hafifletecek takdiri sebepler kabul edilirse ölüm cezası yerine 30 ve müebbet ağır hapis yerine 24 sene ağır hapis cezası hükmolunur. Diğer cezaların altıda birinden üçte birine kadar indirilir.
Avukat Emcet Ağış

kesindedir. Hattâ, bazı bakımdan bu ânzanın avantajlı olduğu bile müşahede edilmiştir.
Saatçilik ve kuyumculuk gibi, pek yakından çalışılması lâzım gelen işler vardır. Yakını görpn gözlere sahip olan bir kimse bu İşi. uzağı .gören gözlere sahip olan bir kimseden daha kolayca başarır.
Miyopl, duraklama devresine girdiği bir sırada, bu gibi tilerle meşgul olmak, hiç dc tehlikeli sayılamaz. Gözlerin büyüklük veya küçüklüğünün rüyet üzerinde hiç bir tesiri yoktur
Miyopl ve hypermelropl yetişmiyor muş gibi, bir de astigmatizm derdi ile uğraşmamız lcabediyor.
Gözlerini muayene ettirirken, bir hastanın:
«Astigmatizm nedir?..» diye sual sormaması pek nadirdir.
Astigmatizm, berrak görmemek demektir. Lâkin, bu rüyete gayri tabii de denmez; çünkü, İnsanların büyük bir kısmı ast i gm atiktir. Fakat, bunların astigmatizmi zorluk verecek mahiyette değildir.
Astigmatizm, tek başına mevcut olabileceği gibi, miyopi veya hyper-metroplye de refakat edebilir kİ. böyle bir vaziyet ancak adeselerle tashih edilebilir. Lâkin, astigmatizm; myopi ve hypermetropl gibi kabili tedavi değildir.
Astigmatizm, orta yaşa kadar azalır ve çoğalır ve daha sonra da tekrar çoğalmağa başlar. Küçük astigmatizm hataları, gençlikte nazarı İtibara alınabilecek ehemmiyetli bir mesele teşkil etmez. Fakat, hata aşırı derecede olursa, göz mücadele edemeyip, ruyetin azalmasına sebebiyet verebilir. Ancak, yakından görülecek İşlerde çalışanlarda hası! olan baş ağrılarının 4/3 ü, astigmatizmden Heri gelmektedir.


Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P. Wentworth Tercüme eden: Yâ - Nû
■— ' Tefrika No. 50 —
— Acaba vaktinde eve yetişebilecek iniyiz, dersiniz? - diye sordu.
Julien:
— Orasını pek bilemiyorum. — cevabını verdi. — Her halde acele etmeliyiz. Şuradan geçerek yolu kısaltırız. Bu patikanın İnsana birkaç dakika kazandırdığını ötedenberl tecrübe ettim.
Forsham malikânesinin Eski Evi civarındaki küçük ormana varmışlardı. Arkalarında, bir rüzgâr darbesi kabardı; ve onları kamçıladı. Bu öyle garip bir rüzgârdı kİ, Julien birdenbire hayrette kaldı. Matmazel Lemoine haykırıverdi. Erkek, onu bileğinden yakaladı; ve:
— Koşsak daha iyi ederiz. - dedl.
Kız cevap verdi:
— Evet, evet.
Lâkin, ancak on metre kadar llerle-miıjlerdl kİ, ilk şimşek çaktı. Arkasından da müthiş gök gürültüsü duyuldu. Mürebbiye olduğu yerde kaldı Elleriyle yüzünü kapadı.
Julien:
— Geliniz! — diye seslendi.
Fakat, kız, hareketsiz duruyordu.
Erkek, onu kandırmıya uğraştı;
— Burada kalamayız ya?
Tam o esnada, daha parlak bir şimşek, daha şiddetli bir gök gürültüsü!
Mürebbiye, avaz avaz çığlıkları koparıyordu. Julien. onu sarsmak, kendine getirmek İstedi. Fakat ini, ona, sarıhyerdi. Hıçkırıklar İçinde:
— Jullenl Beni kurlarım», Julien!
.Sonra tekrarladı durdu:
— Julien! Julien! Jullenl
Son yirmi dört saat İçinde, Julien. kollan arasında, dehşette kalmış iki kadın almışta. Bunlar arasında, Ama-bel onda sepmall ve şefkat uyandırmıştı. Halbuki madmazel Lemoine* ın bu hareketi ona fena halde kızdır dr
Gök gürültüsü üzerine bayıhvoron bir kadına ne yapılır?
— Allah aşkına, madmazell Kenedinize geliniz. Sizi bir kaç dakika içinde evinize götürürüm. Buna mani olmayınız. Esasen, fırtınana» ne büyük kısmı geçti zannederim. Yıldırımlar bizden uzaklaşıyor.
Erkek, konuştuğu müddetçe, kadın da kollarını gevşetti. Başını kaldırdı, 11ü üç def» soluk altta.
Birdenbire, üçüncü bir şLmşek çaktı. Julien genç kızın yüzünü gördü. Fakat, bu yüz, Marle-Anastasie Le-molne’ın yüzü değil! Birdenbire, başka bir yüzü hatırlayıverdi. Daha genç, daha solgun, daha dehşete kapılmış. Dudakları aralanmış, gözleri kaymış bir yüz! Marie Annle Brown'ın yüzü!
Ne dediğinin kendi de farkına varmaksızın, birdenbire:
— Annle! — diye haykırdı.
Derken, gök gürültüleri arasında yağmur boşanıverdi. Kadın sendeledi. Perişan bir halde onun omuzuna yığıldı.
Jullen'in aklı fikri karmakarışık olmuştu. Lâkin, harekete geçmek düşüncesi. bütün düşüncelerine hâkimdi. Kaskatı kesilen kadını, kucaina aldı. Elli metre kadar ilerlemişti kİ. kadın, gene kendine gelerek onun boynuna iyice sarıldı; tekrar seslendi:
—Jııhen! Julien! Jullenl
Erkeğin hiddeti büsbütün arttı. Nazarında vaziyet, gittikçe aydınlanıyordu. Şu anda madmazel Lemoine* ın karşısın da bulumııyor. Gerçe bu da Isterikllğl İçinde soğuk bir kadın! Fakat Annle Brovn'ın karşısında bulunuyordu. O da kendisini küçük ismiyle çağırıyordu ki, büsbütün sinir!
Kadını yere bastırdı. Kolundan yakalayıp Um( doğru «UrükledL Aksi ukak
— Haydi, haydi! Kendinizi toplayın. — dedi. •
Böylece, Forsham malikânesinin Eski Evinin kapısına vardılar: Ju-lien:
— Haydi güle güle! — dedi.
Yol arkadaşını başından savınca, İçi ferahladı.
Hâlâ, titriyordu. Fakat, soğukkanlılığını topladı. Kadın, ona:
— Bana karşı büyük iyilik ettiniz. Beni affediniz! Kendime sahip olamadım. — dedi.
Bu sözleri işitti, işitmedi. O sırada, ağır kapı, üzerlerine kapandı.
XX vm
Agatha Morlend'm falcı Madam ThompsonTa macerasını hikâye eden mektup, salı günü yazılmıştı. Amabcl bunu çarşamba sabahı aldı. O esnada, hemşiresinin zihninde bir reak-’sion hasıl oldu.
Ablası gerçe kardeşine «Gel, bende kal!» demişti amma, doğrusu istenirse, için için, kardeşinin gelmemesini düeyordu. Öz kardeşine İnsanın buz gibi bir oda vermesi caiz miydi? Halbuki, hizmetçilerin odaları bile mükemmeldi; ve âlâ ısıtılmışlardı.
Agatha o gün yemeğini zabıta âmiri Le Mesurler*nhı karısı İsabellele beraber yedi. Başka davetliler de vardı. Agatha hayatında İlk defa rasladığı bayan Henry Marchla yanyanaydı.
Bu Bn_ Henry March (yahut Jonc)
kızlığında Jane Sainth ismini taşırdı.1 Fevkalâde bir macera geçirmiş olmakla meşhurdu. Yüzünün hatları flu olan ufak tefek bir şahsiyetti. Buna rağmen, cazibesi İnkâr olunamazdı.
Sebebi anlaşılamıyorsa da, her halde pek sempatikti. Derhal Agatha İle konuşmağa başladı, Ona eski bir dost gibi hitabetti.
Amabel'in ablası da sesini alçaltarak, coşkunlukla dedi ki:
— Dün bir bakıcıya gittim,
— Niçin?
— Niçin mi?.. Zihnime bir mesele takılmıştı.
Jane, yüzünü buruşturdu ve neşeli neşeli sordu:
— Bari zihninize takılan bahsi çözebildi ml? Tahmin ederim ki, bakici, kadınmıştır. Zira, bakıcılar, her nedense. ekseriya kadın olurlar.
— sıkıntılarımı dağıttı... Nispeten dağıttı... — diye, Agatha cevap verdi. — Beynimi oyalayan bahiste bent tamamile tatmin etti. Lâkin, kardeşim mevzuunda beni endişeye düşürdü.
— Kardeşiniz mİ?
— Evet, hemşirem... Benim küçüğüm... Kadıncağız, eski bir köy evine yerleşti. Ev perili İmiş diyorlar... Evlerin perili olabileceğine İnanır misini. Madam?
— Hortlaklara İnanmam. Lâkin
şüphesiz, eski bir evi fareler istilâ edebilir. Hırsızlar da gelebilir Bu tarzda hâdiseler olabilir.
Bu tarz sözler. Agatha’nm kalbine kuvvet verdi. Kadıncağız doğruldu.
— Uzaktan şaka etmek kolaydır! — dedi. — Fakat sizin de benim gibi tesir altında kalacağınıza eminim. Bakıcı, benim ismimi de, hemşire-minklnl de bilmiyordu. Amabel’in ne şekil ve şemailde olduğundan haberi yoktu. Bütün bunlar: bana bildirdikten maada, kardeşimin oturduğu evi de adamakıllı bana tarif etti... Hülâsa, herşeyl bildi... Hemşiremin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Evinden derhal ayrılması lâzım geldiğini de İlâve etti.
«Kendisine:
(— Tehdit eden tehlike ne türlüdür? — diye sordum.
«Düştü, bayıldı. Ayıldığı zaman da benimle konuştuklarının hiç birini hatırlamadı.
Jane gülümsedi:
— Pek usta bir bakıcı İmiş... Bayılma faslını kasdedlyorum. Zira, medl'um söylediği sözlerden ziyade, bu bayılma faslı sizi tesir altında bırakmıştır.
Agatha artık coşmuştu. Hâdisenin cereyan ettiği küçük, karanlık ve kokulu odayı tasvir etti. Blllûr topa, bakıcının dumanlı gözlerini, titreyen sesini anlattı. (Arkası var)
18 Haziran 19ıâ
AKŞAM
Sahlfe 7
I1AI.K DOKTORU
Ada çayı çok kuvvetli bir şifa kaynağı ve deva hâzinesidir
- İŞ ARIYANLAR
1 — (Ada çayı) nın tarihi, her zaman içtiğimiz (hakiki çay) dan daha eskidir. İlkin, (Yeşil Kıbrıs) narnlîe büyük şöhret alan (Kıbrıs) ın (2000) metre yükseklikle ve milyonlarca çam ağaçlariie süslenmiş (Karlı dağ) m etelerinde keşfedilmiştir. İşte bundan ötürü (Ada çayı) ismini almıştır.
2 — Akdeniz adalarında, Anadolu-muzun bir çok dağlarında tabii olarak yetişmektedir.
3 — çok faydalı bir ot olduğu için bahçelerde, tarlalarda yetişrlliyor. Fakat kendi kendine bitenler gibi kuvvetli olmuyor.
4 — Pamuk gibi beyaz tüylerle süslenen yapraklan ve menekşe gibi mavi renklerle açan çiçekleri hekimlikte çok kullanılmaktadır.
5 — Ada çayının yapılışında güzel kokulu bir (ssans), yağlı bir ruh vardır. Bundan başka bolca (Tanen) ve sakız gibi bir takım cevherler bulunduğu için uykuda çok terliycn zayıf ve kansızların, ağır hastalıktan yeni kalkanların ve veremlilerin nezlesini kesmek için kullanılır. Her gece yatarken Ada çayını, bildiğimiz çay gibi haşlayıp içirtmek lâzımdır,
6 — Ada çayım, geyikler, tavşanlar, keçiler, ve hattâ aslanlar bile çok severler. Yerler. Ve çok faydalanırlar Eski Arapça Lâtince, Yunanca yazılmış kitapların anlattıklarına bakılırsa, Filistin, Suriye ye Anadolu dağlarında vaktile yaşayan aslanlar kaplanlar. ve geyikler Ada çayını çokça yadlklcri cihetle herekti 1 yavru yetiştirirlerdi. Gebe kalan hayvanlar Adia çayım yemeğe devam ettiklerinden çok sağlam döl yaparlardı.
7 — (İbnl Sina), (Razlı, lîbni Ca-₺ir> İpokrat, DiyarbakIrlI (Aetius) Avrupada (von Swiun) gibi pek eski hekimler. Ada çayını kaynatıp süzdükten sonra suyu İle yaralara, çıbanlara (pasuman) yaparlardı. Şimdiki tâbirle bu suyu (antiseptik) gibi kullanırlardı. Sari, bulaştırıcı hastalara ve yapışkan hastalıklara tutulmamak için sağlamlara lçirlrlerdL
8 — Eski asırda husule gelen dehşetli bir (Veba) salgım esnasında çok Ada çayı içen kadınlar, bu hastalıktan kurtuldular. Ve çok yavru sahibi oldular. Mısır hekimlerinin yaptıkları denemelerden anlaşıldı ki (ada çayı) nı çok kullanan kızlar çabuk evlendiler. Ve her sene çocuk yetlrUrdl-Jer. Ve hiç yavru düşürmediler.
9 — Eski hekimler kadın hastalıklarına, âdetlerini düzgün görmlyenlere bol bol ada çayı İçirirlerdi. Sinirliliği. asabiliği gidermek ve kuvvet vermek için kullanırlardı. (Felç) 11, nü-züllü, kötürümlere ve hattâ (sar'a)-hJara bile ada çayını verirlerdi. Her (derde deva) olduğuna inanırlardı. Bu güzel kokulu çayın hulâsa (ekstre) smı yapıp tatlı şarapla verem olanlara ter kismek. ve kuvvet vermek için kullanırlardı. Ateşli hastalık geçirenlere, fikirlerini ve bedenlerini yoranlara ada çayının suyunu İçirirlerdi.
Şark memleketlerinde büyük ün alan ada çayı Avrupaya da yayıldığı cihetle oraların eski hekimleri de ada çayını çok kullanırlardı. Saçları düşeni re, saçlarını uzatmak Istjyen kızlara, papazlar® ada çayını İspirto (alkol) ile karıştırarak başlarına (friksiyon) yaptırırlardı, sürdürürlerdi.
10 — Avrupada *pek meşhur olan (Boerhav) namındaki eski hekim ada çayım birçok hastalıklara kullanmıştı.
11 — (VitanRh) ve (Hormon) meseleleri aldı yürüdü. Bu münasebetle lâboratuvarlarda dişi fareler® (ada (®yı) nın hulâsası, özii şlringa edilerek tecrübe edilmiştir. Neticede (fol-llkulin) adında olan (kadın hormonu) nun yaptığı tesirin aynını görmüşlerdir.
12 — Yapılan sağlam, temelli denemelerden sonra kesin olaîak şu anlaşılmıştır: Bir kilo ada çayı (16000) ölçü (ünite), (folllkulin) hormonuna muadildir. Vaktile kocakarı İlâçları arasına düşmüş olan zavallı ada çayı şimdi yeni hakimlerin ellerinde çok faydalı, tesirli ve şlfali bir İlâç olarak taymetlenmiştlr.
13 — Yarim kilo kaynar suya (5 - 10) gram kadar ada çayı atıp demleyiniz. (Rize) çayı kadar nefis olur. Dışardan gelen bayağı çaylar kadar lezzetli olur. Midenize de İyi gelir.
14 — Müsâvl miktar (papatya, tarçın. karanfil, nane, vanilya, limon kabuğu, lâvanta çiçeği ve ada çayını) karıştırınız, her bardak suya bir tutam koyarak çay gibi haşlayınız. En mükemmel çay v(; derman İlâcı olur.
15 — Kekik otu, vanilya, mslyon, pelin, safran ve ada çayını müsavi miktar karıştırınız. Her bardağa bir tutam koyarak cay gibi haşlayınız. Midenin gazlarını giderir, öksürüğe fayda verir.
16 — Katran, pollgala (süt otu), oğul otu, imelya), yer sarmaşığı, altın kökü, terementi menekşe, köknar niizi ve ada çayını müsavi miktar alıp karıştırınız. Heı- bardağa bir tutam koyarak başlayınız. Bolca şekerle İçerseniz öksürüğü yumuşatır. Balgamları çıknrır
17 Maydanoz vişnenin kirazın
mı**r buğdayının
mürver çr J;ı ada çayını karıştı-,
muz. Biraz alıp haşlayınız. Bolca şekerle İçerseniz böbreklere fayda verir. İdrarı söktürür. Bclsoğukhığuna bile fayda verir. (Aibümin) 11 hastalara şifa verir.
18 — Kuşkonmaz, ayrık kökü, çilek fidanı, yüksük otu, maydanoz, ardıç, keten tohumu, çlydem soğanı ve tohumu, ada soğanı, beş parmak otu, terementi ve ada çayını karıştırınız, biraz alıp haşladıktan sonra bolca şekerle İçiniz. Icfrar çoğalır, böbrek kumları tardediilr.
19 — Ada çayı, iklime ve yerine göre haziranda, temmuzda mavirtrak çiçeklerle süslenir. Beyazımtrak ve yaprakları uzuncadır. Kenarları tırtıllıdır. Menekşeye benziyen çiçeklerin ve yaprakların güzel kokulan vardır. Fakat lezzetleri acımtraktır.
20 — Ada çaylarını haziran zamanında, daha âlâsı temmuzda toplayıp gölgede kurutmalı. Bu zamana kadar kalmalıdır ki günfş ışıklarile bol bol feyizlensln, kuvvetlensin.
21 — Ada çayını yalnız olarak ve yahut limon kabuğile haşlayıp içerseniz, hazımsızlığı giderir. Mide bu-ılanmasuu. kusmayı durdurur.
22 — Ada çayının çiçeklerini ve yapraklarını kaynatınız, banyo suyuna karıştırınız. Zayıf, kansız, çelimsiz çocuklarınıza banyo yaptırınız. Çok fayda görürler.
23 — Ada çayını ceviz yapraklar ile haşlayıp zayıf ve bünyeleri bozuk yavrularınıza, kızlarınıza, gençlerinize banyo yaptırınız. Çok istifade ederler. 1 Kuvvetlenirler.
24 — 4da çayını ve çiçeklerini temiz bir suda, bir çeyrek saat kaynattıktan sonra süzünüz. Bu suyun her kilosuna bir gram (asld saliflhk) katınız Boğaz hastalıklarına karşı mükemmel bir gargara ilâcı olur. Burun nezlesine bile iyi gelir.
25 — Ada çayını, ıhlamur, papatya, hatmi, kekik, otu ve bir baş haşhaş ile karıştırarak bir kilo suda kaynatınız. Bademciklerin şişmelerine, bcğaz ağrılarına karşı pc^ tesirli bir gargara olur.
26 — Anason, melek otu, ıhlamur, sığır kuyruğu denilen bir nevi ot. ada çayı, menekşe kökünü müsavi miktarda karıştırınız. Bunlardan iki çorba kaşığı kadar alınız. Bir kilo suya bir baş haşhaş koyarak bunlarla kaynatıp süzünüz. Bu İlâçtan her saatte (1-2) çorba kaşığı İçerseniz: (Eski bronşit) lere, kökleşmiş öksürüklere. tıknefeslik yapan (Astına) hastalığına çok fayda verir.
27 — Bir kilo suya biraz ada çayı, hatmi ve İki bas kadar haşhaş ile (40) gram (Boraks) ilâve ederek haşlayıp süzünüz. Hık olarak ağzınızı (5 - lû) dakikada bir kere çalkalarsanız (maşmaza) yaparsanız diş etlerinin ufunetlenmelerine, ve muvakkat olarak diş ağrısına karşı bir ilâç kullanmış olursunuz.
28 — Bir kilo temiz suya bir avuç dolusu kadar ada çayı, (40) gram (asld borik) ve yahut (boraks) karıştırarak kaynatıp süzünüz. Ad! yaralara, sathi, deri üstünde bulunan yanıklara, kan çıbanlarına temiz (pansıman), (tımar) yaparsanız fayda görürsünüz.
29 — Bazı meraklılar, ada çaymın tozunu yemeklere (baharat) gibi kullanırlar. Balık veya atlerden yapılan yemeklere, ıskaralara korlar.
30 — Bahçelerde beslenen ve çok bereketli ziirriyet veren tavşanların yemlerine ada çayı katılırsa etleri pek nefis ve lezzetli olur.
31 — Evde beslenen koyanların, Malta keçilerinin, ineklerin yemlerine ada çayı konulursa çok nefis ve güzel kokulu süt ve kaymak elde edilmiş olur.
32 — (Lâden) ve ada çayı fazla bulunan dağlarda, bayırlarda otlatılan koyunların, keçilerin, İneklerin etleri, sütleri, yoğurtları, kaymakları fevkalâde tatlı ve nefis olur.
33 — Kışın ocaklara, mangallara arasıra ada çayı konursa havayı temizler. Odaların İçine, (öd ağacı) ya-kılıyormuş gibi güzel bir koku yayılır.
34 — Bahçelerde yetiştirilen ada çaylarlle, yol kenarlarını, tarhlarını çevrelerini süslerler.
35 —* Kıbnsta köylülerin çoğu ada çayını bir kazanda kaynatırlar. Kazanın üstüne bir tahta korlar. Bunun üzerine de bir yastık yerleştirirler. Hastayı yastığın üstüne oturtup yünlü çarşaflarla, battaniyelerle, yorganlarla sararlar. Bu şifalı çayın sıcak buğusiyle, basur memelerine fayda verirler. Hastayı terletirler. Soğuk algınlığını giderirler.
36 — Ada çayına (kuru üzüm -hurma - kuru İncir - ünnap) karıştırınız. Buda haşlayıp süzünüz, en kuvvetli bir öksürük İlâcı olur. Buna âdi şeker ve yahut (nöbet şekeri) İlâve ederseniz daha tesirli olur.
37 — Eğer bu İlâçlı suyun her bardağına yarım gram (Bonzot dö sud) katarsanız göğsünüz yumuşar, balgamları söker. Her gün bu tarzda (4 - 5) bardak içerseniz nihayet âdi öksürükten, (bronşit) ten kurtulmuş olursunuz.
38 — Eliniz, ayağınız İncinirse, bur-kulursa, damar damar üstüne, sinir, sinir üzerine gelirse istirahat etmek
İNGİLİZCE, FRANSIZCA, ALMANCA — Ticari muhaberatı ve her nevi tercüme İşleri seri ve kusursuz olarak yapılır. Akşamda «İngilizce muhaberat rümuzuna müracaat. 273 — 2
MUHASİP ARAYANLARA — Her nevi ticari muhasebe usullerine. Fran-sızcaya vakıf mücerrep muhasibe ihtiyacı olanların 23574 telefon numarasına müracaatları mercudur. 308 -
İNGİLİZCE — Ticari muhabereye vakıf ve Türkiye ile ticaret yapmak İstlycn İngiliz ve Amerikan firmalarını bilir. Müracaat H. S. Akşam gazetesi. 322 — l
KAPICILIK ARIYORUM _ Bir ailemden başka kimsem yoktur. Muteber kefil de verebilirim. İyi bir apartman kapıcılığı arıyorum. Akşam: (Kapıcı) rümuzuna. 323 —
MAKASTAR BİR BAYAN — Anka-rada terzihane İdare etmiş bir bayan kadın işlerine alt biçki ve prova için iş aramaktadır. Mektupla Kadıköy Talimhane Ferit Bey sok. No. 11 bayan Hikmet adresine müracaat. 328
OKUR YAZAR — Gertç bayan yalnız yemek İşlerini kalabaiıksız ailenin 60 - 65 liraya kabul eder. Akşam’da tafsilâtlı mektupla N. K. rümuzuna müracaat. 311 — 1
BÖCEKÇİLERE — Öğretmen okulu mezunu ve İpek böcekçiliği kursundan pekiyi derecede diploması olan bir genç iş aramaktadır. İhtiyacı olan tğ sahiplerinin gazetemizde S. L. E. rumuzuna müracaatları rica olunur. 344 —
İNGİLİZCEDEN, ER ANSIZ CAD AN TÜRKÇÜYE TERCÜMEYE MUKTEDİR — Teknik sahada çalışmış genç daimi ve yahut muvakkat İş arıyor. Akşam’da T. E. K. rümuzuna mektupla müracaat. 341. —
MALİYE VARİDAT DAİRESİ ŞEFLİĞİNDEN EMEKLİ — Bütün varidat kanunlarına vakıf bir memur ticari ve sınai müesseselerln mali işlerini aylık ücretle üstüne alır. Kazanç ve muamele vergisi defterlerini tutar. (Müracaat: Akşam’da Mail) 339 —
işçi ARIYANLAR
MUHASEBE — Muhabere, dosya tanzimi, eski harfleri bUlr, seri jiakti-lo yazar bir bayan veya bay memura ihtiyaç vardır. Taliplerin tereiimrJ halleri, çalıştıkları yerleri el yazılarlie yazarak 1524 No. Galata posta kutusuna bildirmeleri. 310
OKUR YAZAR — Bir amele bayan lâzımdır. Hcrgün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakale caddesi No. 96 Kundura boya İmalâthanesi Nuri Leflef. 117 1
MÜREBBİYE ARANIYOR — 6 yaşında kız çocuğuyla meşgul olacak Fransızca bilir mürebbiye aranıyor. Pazardan başka 44762 ye telefon edilmesi. 355, — 2
YÜKSEK MAAŞ — 4 yaşında bir çocuğu ana şefkatli* bakacak orta yaşlı lisan bilir bir mürebbiye llo hastabakıcı ve hademe kadın aranıyor. Acele Cağaloğlu Sıhhat Yurduna müracaat. 343 —
TEKNİSYEN ARANIYOR — İngilizce veya Fransızca bilen ve askerlik hizmetini yapmış, makine ve elektrikte nazari ve pratiği kuvvetli, tamirde ihtisası olanlar alınacaktır. Robert Kolej Mühendis tasnu mezunları tercih edilir. Taliplerin şahsi, tahsil ve tecrübe durumlarını yazı İle Afif Esen Sağlık Apart. daire 3 Park Otel yanı Ayazpaşa adresine müracaatları. 349 — 2
J- SATILIK EŞYA
ACELE SATILIK — General Elektrik markalı soğutma havuzu. Müracaat Galata Necatlbey cad. 239 No.lı bakkal. 338 — 1
ACELE SATILJJK DOĞRAMA MAKİNELERİ — Şerit 80 İlk, plânya 50 ilk, freze, daire tepsi, makkap, frezeil kaimlik 3 adet motör trasmJs-yon, kayışlar İle Şturtel, teferruatı 18,000 liraya. Müracaat Eskişehir Hava hastane İnşaatı marangozhanesine. 237
şartile her gun ada çayının sıcak suyu ile o yerlere banyo yaparsanız çok pii°kii)lrri. faydalanırsınız.
39 — Rumlar, ortodokslur ada ça-
T
yına (Meryem ana yaprakları) namını verirler, ve bu yapraklardan çok kudsl ve ruhani hasletler, meziyetler beklerler.
40 — Ada çayı yalnız kadınların değil, erkeklerin de bedii duygularını kamçılar, uyandırır.
41 — Ada çayı pek az olarak çay gibi demlenirse, yani suyu kaynatıp ateşten İndirir, indirmez suya atılır ve bir çeyrek sonra içilirse barsamlara yumuşaklık, llynet verir.
42 — Ada çayını suya çokça koyarak yirmi dakika ateşte kaynatıldıktan sonra İçilirse kabızlık verir.
43 _ Ada çayını yalnız ve yahut müsavi miktar kokulu gül yaprakla-rile karıştırınız. Kuvvetli şarap sirkesine koyunuz. Şişenin ağzını sımsıkı kapayarak güneşte birkaç hafta bulundurunuz. Romatizmadan, soğuk algınlığından ileri gelen ağrılarınıza sürünüz, (masaj) yapınız, ovunuz. Çok fayda görürsünüz.
44 — Ada çayına birkaç tane karanfil ve biraz da parça halinde tarçın, zencefil, havlıcan ilâve ederek haşlayınız. Bolca şekerle ve yahut halis üzüm pekmeziyle ve yahut bal ile İçerseniz çok ısınırsınız, beslenirsiniz, kuvvetlenirsiniz. Ve öksürüğünüze karşı cok faydalı bir ilâç içmiş olursunuz.
LOKMAN IIEKİM
SATILIK KELEPİR OTOMOBİL -Fiat markajı, 6 silindiril hâlen faul bir taksi ucuz bir flatte acele satılıktır. Telefon 23083 316 — 3
8İMENS MARKA — Bllyalı 10 beygir kuvvetinde 1400 devre yapar yeni motör satılıktır. Galata Kürekçiler caddesi 69 No- da bay Sabahaddinc müracaat. 310 — 1
KLEPPER MARKA — Kauçuk padilbot satılıktır. Akşam’da «S. U.» rümuzuna mektupla müracaat. 330 -
SATILIK BUZ DOLABI — KelvLna-tor marka 940 modeli dört ayaklı büyüğ buz dolabı Aksaray Ordu caddesi No. 379 kasap dükkânına, 360 — 4
SATILIK ŞARPİ — Yolculuk dola-yıslle suya İnmiş vaziyette İyi bir şarpi ehven flatie satılıktır. Suadlye Şen sokaktaki pansiyonda Kirkorn müracaat Telefon 52-7 325 — 1
BAKKALLARA YARAR — Bilhassa Büyükada, Suadlye gibi yazlık muhitlerde mal tevziine elverişli üç tekerlekli 2 hafif yük bisikleti acele satılıktır. İsteyenlerin Eminönü Haşan Deposuna müracaatları. Tel: 20711. 347 — 2
ÇOCUK ARABASI — Avrupa mamulatı, az kullanılmış, yaylı ve kalın lâstlkli bir çocuk arabası İstenmektedir. Müracaat: Galatada, Perşcmbe-pazar, Aslan han, 4 üncü kat No. 7 yahut telefon 44423 342 —
SATILIK KAMYON — Altı adet yeni lâstiği İle Şevrolc kamyonu satılıktır. Ayrıca bir adet 32x6 yedek lâstikte verilecektir. Telefon: 40383. 357 — 3
SATILIK ŞARPİ — Bütün teferruatı bronz, tam mükemmel bir şarpi satılıktır. Görmek istiyenRrln Sirkecide Yalı köşkü caddesinde Yeni Sebat nakliye anbanna müracaatları. 356 — 2
j| — Kiralık — Satılık
SATILIK — Bostancıda Küçükyalı-da asfaltta 33 numaralı bahçeli konforlu Adalara karşı 9 odalı iki kat beton köşk satılıktır. Müracaat telefon: 52-248 223
KARTALDA — Rahmanlarda yedi odalı kagir köşklle yirmi dönümde meyvah bağ ve bahçe sile favkalâde manzaralı bir köşk kiralıktır. Sabahlan 60583 telefon edilmesi. 266 — 1
DEVREN SATILIK YAZIHANE — Bcyoğlunda İstiklâl caddesinde 98 numaralı apartmanın birinci katında 3 oda telefonlu tam konforlu 12 - 14 ve 17 - 19 telefon 41571 e müracaat 264
BEŞİKTAŞIN GAYET İŞLEK YERİNDE — Müşterisi bol htr İşe elverişli dükkân devren acele satılıktır. Beşiktaş Akaretler köşebaşı 2 numara Necatiye müracaat 307 — 1
SATILIK EV — 2 oda bir sofa, bir matbah, elektrik, Beşiktaş Tür kail mahallesi hattat Tahsin sokak 60 numara müracaat: Kapalı çarşı Zincirli han karşısı 6 numaraya. 299 —
SATILIK FABRİKA ARSASI — Zeytlnburnu fabrikasının karşısında, istasyonun tam yanında 5964 metre tapulu ve harltalı bir arsa satılıktır. İstiycnler Galatada Büyük Balıklı han 23 numarada Kiryako Yetiğe müracaatları. 301 — 2
ACELE UCUZ SATILIK EV — Beş oda elektrik, kuyu, bahçeli yanm kâ-gir tramvay durağında Kadıköy Kur-bsğahdere Abdülhailm Mcmduh sokak 10 numaraya müracaat. 305 — 1
SATlLıK EV — Pangaltıdn on oda, muşamba, telefonlu, kâglr, boş teslim 30,000 Hradır. Galata, Agopya» han No. 4 Lûtfl can tel 42736. 278 —
SATILIK SEDLİ YALI — Arnavut-köy 1 inci cadde No. 210 kız koleji sırasında öğleden sonra 4 ten 6 ya kadar. 361 — 2
ACELE SATILIK — Modanın güzel yerinde denize rıhtımı manzarası 3200 metre bahçesi meyva çanı ağaçlan olan betonarme köşk. Telefon 60051 - 42340. 352 — 2
DEVREN SATILIK DÜKKÂN — Her içe yarar bakkal dükkânı eadde üstünde devren satılıktır. Harbiye Ha-lâskârgazt cad. No. 16 . 332 — 1
DEVREN SATILIK DÜKKÂN — Gayet İyi mevkide bakkal dükkânı devren satılıktır. Akşam’da «Bakkal» rümuzuna. 333 — 1
SATILIK EV — Samatya caddesi 209 No. 4 odalı kâglr bu. elektrik tesisatı mavcut sarnıç, kuyu. Bey-, oğlu Ağahamamı 26/1 eczanenin karşısına müracaat. 334 — 5
BEYOĞLU — Tcpeboışı Meşrutiyet caddesi No. 159 Kıymet kıraathanesi ortak veya devren satılıktır. Bayan Kıymete müracaat, 336 — 1
HEYBELİADADA — Çamlara yakın bahçeli ve elektrik tesisattı dört oda ve' iki bölüğ olan bir ev 3000 liraya satılık Hüseyin Rahmi So. 78. 337 — 2
DEVREN SATILIK YAZIHANE — Galatanm en İşlek yerinde 3 oda möble telefon her şeyi tamamdır. Ferdi Selek Galata Ömerâblt han 2/23 telefon 42368 340. — 2
DEVREN SATILIK BAKKAL DÜKKÂNI — Aksaray tramvay yolunda pazar yeri yanında Ordu caddesinde 326 No. lı bakkal dükkânı devren satılıktır. 346 — 2
11000 Liraya EV — Pangaltrda güzel mevkide Lkl katlı İki. üç oda hol banyolu boş teslim Taksim Kristal arkasında MtlM Emiâklş. Telefon: 82777. 364 —
SATILIK KÂGİR EV (8000) LİRA — Tozkoparan'da, asfaltta, merkezi bir yerde gayet metin beş kat 6 oda, su, elektrik ve saire. Şişhane tramvay durağında 196 numarada şerbetçi Nuri Çan’a müracaat. 353 — 2
BOŞ ODA — Orta yaşlı bir bay mobilyaslz veya az mobUyell İstanbul ve Beyoğlu cihetinde (Bebeğe kadar) Akşamda «B. ş.» rümuzuna mektupla müracaat. 358 2
KİRALIK YAZLIK EV — Denize bir dakika yedi ve dört odalı möble olarak kiralıktır, çiltehavuzlar çıkmaz Deniz sokak 6 numaraya müracaat. 348 — 2
KİRALIK KONAK ARANIYOR — Sult&nahmetle Şehzadebaşı arasında, tramvay caddeslne mümkün mertebe yakın. Fındıklı, Taksim, Beşiktaş (Akaretler) üçkenl İçinde, kısmen kârglr, öğrenci yurdu olmağa elverişli, hâlen boş veya ağustos sonunda boş teslim edilebilecek kiralık büyük konak oranmnktadır. (P. K. 1609 -Galata) adresine yazılması. 350 — 9„
SATIUK EMLÂK ARANIYOR — Apartman, ev, yalı, villâ, dükkân, orsalarını satmak Istlyenlerln (Deney Emlâke). Galata rıhtımında Kefeli Hüseyin han 2 telefon 43840 351 — 8
SATILIK EV — Beyoğlu Sakızağacı Keçi sokak 4 numaralı yedi oda terke». elektrik, taraça bir kail boş Adam sokak 4 numaraya müracaat.
311 —
KADIKÖYÜNDE — Senede 20ÖQ lira Iradı olan İki daire, bir dükkânı havi yeni, beton ev boş olarak satılacaktır. Telefon 00728 müracaat.
307
HAVASIZ DEVREN SATILIK VEYA ORTAKLIĞA — Bnaklarlle terkedi-iccek lüks tesisattı bakkaliye Cağa!-oğlu İran sefarethanesi karşısında 3 No. lı içindekilere müracaat, 3oa —
KİRALIK BİNA — Bankalar caddesinde 6 odalı bina, atelye, her nevi ticarethaneye elverişli ş’kle sokulmak şartile kiralıktır. Tophane iskele caddesi 23 telefon 49344 312
KADIKÖY’ÜNDE 12000 LİRAY/P-ACELE 8ATILTK KÂGİR EV — BüO yük bahçe içerisinde tam konforlu O odalı miiceddct ev. Müracaat Evlş Akşam.__________ 221 — ..
SATILIK ARSALAR _ Fatihte Ha-^ raççı Muhittin mahallesi GelenbcvlC sokağında 3, Karadeniz caddesi üze-O rinde 5 parça arsaların 19/6/945 saat(/) ondan on bhe kadar Fatih birincijs sulh hukuk yargıçlığı başkâtip! i glnccc satışı yapılacaktır. Baş icat İpli-e müracaatları. 335 - O
----------------------------------0
SATILIK MÜFREZ ARSALAR
Yenlköyde Sipahi ocağı yanınla. Gör-^ mek için İçindeki bekçiye, toptan da2? satılır. J45 — *
-------------:--------------------TJ
SATILIK KAGİR EV — Reyoğlu-Q) nun merkezi bir yerinde, a oda, mutfak, 2 helâ. terkos. elektrik, ha-S va gazi, taraşa vardır. Evkaf bedellj" ödenmiştir. Fiatı 12000 lira. AkşamÇ^ da (S. K.) rumuzuna mektupla müracaat 359 —
BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI KARŞISINDA SATILIK BİNA — Meşrutiyet caddesinde apartımana çevrilmesi mümkün, altında mağazası bulunan 144 - 146 No. tajlı bina Beyoğlu sulh hâkimliği baş kâtipUğince 25/6/945 pazartesi günü saat 16 da satılıktır. No. a,25/945 208 — 3
SU ADİYE VE HAVALİSİNDE — Acele satılık, ucuz arsalar ve köşkler için müracaat: Suadlye Şen sokak Gündüz Bakkaliyesi. 327 — 1
YÜZDE YÜZ KÂR — 28 bin Ur» mukabilinde kati ferağ yapılacak çok şayanı dikkat bir mülk üzerinden verilen paranın bir misli fazlası derhal alınabilecektir. Tafsilât mektupla isteyiniz. İhmal etmeyiniz Evlş Akşam. 362
— 2
DİKKATE ŞAYAN — Geniş cepheli çok geni* bahçeli muazzam apartmanın nısıf hissesi veya tamamı acele satılıktır Semti Şişil tramvay caddesindedir Para sahiplerinin çok istifadesini mucip vaziyetleri vardır. Acele mektupla tafsilât isteyiniz. Evlş akşam. 363 — 2
KİRALIK EV KATI — 3 oda bir helâ. ttrkos, elektrik. Edimekapi .caddesi Eski Ali durak yeri köşedeki bakkal veya evden sor. 365 —■
5- müteferrik
FRANSIZCA OLARAK — Riyaziye, fizik, kimya dersleri yerilir. Mükâlemo tercüme öğretilir. Üniversitelilere sınıf ve giriş İmtihanlarına hazırlar. Akşam'do LÜ. rümuzuna müracaat.
284 — 2
İNGİLİZCEYİ — Mükemmel bilen ve hocalıkta tecrübeli bir genç seri ve pratik bir usulle hususî derslerle İngilizce öğretmektedir. Akşam’da «İngilizce» rümuzuna müracaat. 272 - 4
SATILIK — Harbiye meydanına bir dakika kârglr yedi oda banyolu mükemmel ev. Taksim Şehit Muhtar caddesi No. 40/1. Tel: 84019.
32»)
SATILIK — Fındıklıda tramvaya kırk metre geniş bahçe içinde İki katlı ev. Taksim Şehit Muhtar caddesi No. 40/1. Tel’ 84019. 321
BOŞ SATILIK İKİ KÂGİR EV — Fatihte taksilerin durduğu caddenin nihayetinde köşede yedi ve beş odalı. 17000 ve 16000 liraya. Aynı caddede 10 No. ya. 318 - 4
BOSTANCIDA — Cami sokağında tramvay, tren, vapura bir dakfca hut boyunda 8 No. lı altı odalı yarım kâ-glr hane satılıktır. 52-197 telefona.
317 — 1
HAVA PARASIZ — Bakırköyün mutena yerinde (25) senelik bakkal dükkânı acele satılıktır. Üzerindeki oda, saire bir aile için çok kullanışlıdır. Bu da eşyasllc dükkânla, birlikte devredilecektir. Bakırköy İstanbul caddesi 60 No. ya müracaat.
324 - 2
SİRKECİNİN — En santral yerinde 7 odalı ev ve yanında büyük bir dükkân boş olarak acele saklıktır. Büyük Eskişehir otelinde Refik Kûlı-yaya müracaat.30i —
ACELE DEVREN SATILIK DÜKKÂN— Gayet işlek ve lüks bir bakkaliye acele satılıktır. Müracaat: Sultanahmet Park karşısı İnan Emlâk Bürosu No. 68 ’ 257 —1
SATILIK EV — Kumkapı Han sokak No. 20-5 oda. 2 hol. 2 mutfak, yağlı boya ve muşambalı havuzlu
ANKARA DA SATILIK ARSA — Bakanlıklara yakın Akay sokak parsel 2 ada 1101 blok başı 18 er metre iki . _ yüzlü 837 metre sahasında. İsteklile- bahçesi, elektrik, terkos ve kuyulu rln her gün 18 ilâ 20 aratindn -60736- satılıktır. Pazardan maada saat 13 -telefona. 135 — 115 e kadar içindekilere. 258 2
İŞLEK YERDE — Dükkân veya her hangi kârlı bir İş devretmek veya sermayeli ortak isteyenler Akşamda R. R. remzine müracaat. 318 — 2
İNGİLİZCE DERSLERİ — Mrs. VA.
Beyoğlu, Bursa sokak Allyon sok
Kurban Ap. No. 3/2. 328 — 1
İNGİLİZCE — Amer ikada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce Öğretmiş bir genç îiç ayda lisan öğretir. «DJS.» rumuzuna mektupla müracaat. 331 — 1
mb Yeni ve mükemmel ■
İKELVİNATöR I (Buzdolabı) Satılıktır.
I K - 4 - 1940 model
■ Görmek İçin Şişil, Osmanbey I tramvay durağı, Raif paşa Aprt. | daire 4. Telefon saat 10-17 ara-'■■■■ sında 23866 bay Zeki ■■■
SATILIK MARANGOZ TEZGÂHLARI ARANIYOR Doğrama işleri İçin planya, kalınlık. freze ve saire tezgâhları ve elektrik motorları olup ta satmak veya kiralamak istiyeii-lerln şartlarını ve makinelerine nerede görülebileceğini Galata posta kutusu 1310 a bildirmeleri.
O
Taksitle,
Dikiş makinalarj satışı başladı.
Galata, Voyvoda cad. 132/134
V





Bnhlfe 8
AKŞAM
S t M E R B A N K
SELLÜLOZ SANAYİİ MÜESSESESiNDEN:
Piyasa ihtiyaçları için yazı, bası, anıbalâj kâğıdı v* karton yapılacaktır.
Müessese, fabrikalarının imalât kapasitesi nispetinde, piyasaya aşağıda ciııs ve gramajı yazılı kâğıt ve karton yaparak satacaktır;
1 — Satış ve dağıtımın düzenlenmesi için 510 sayılı koordinasyon kararma göre 1. 5, 1945 tarihinden evvel toptancı ve perakendeci kâğıtçı vesikasını haiz olanlarla yine aynı tarihten evvel kurulu matbaacılar, kitapçılar ve iştigal konusu itibaıile kâğıt ve karton istihlâk eden fabrika ve imalâthanelerin 1945 yılı hakikî kâğıt ve karton İhtiyaçlarını temmuz ayından başlamak üzere v® her ay için ayn ayrı göstererek 25. 6. 1945 tarihine kadar postaya tevdi suretiyle îzmltte 8ü-merbank Sellüloz sanayii müessesesi müdürlüğü adresine taahhütlü mektupla bildirmeleri ve bu tarihten sonra yapılacak müracaatların nazarı itibara alınmıyacağı,
2 — Müesseseden toptan olarak satılacak asgari miktarın pleür kâğıdında bir, kâğıt ve kartonlarda her cins gramaj veya numarada 5 ton olduğundan bu miktarlardan aşağı ihtiyaçları olanların müesseseye müracaat etmemeleri.
3 — 2 inci maddede yazılı miktarlardan az ihtiyaçların I.ctu mallar pazarlarından karşılanacağı ve bunun aynca gazetelerle bildirileceği,
4 — Toptan kâğıt ve karton isteyeceklerin, bunları nerelerde ve ne için kullanacaklarını ve 510 sayılı koordinasyon kararma göre aldıkları grup vesikalarının nereden, hangi tarihte alındığını ve numarasını müracaatlarında açıkça bildirmeleri, bunu yapmıyarılann müracaatlarının nazarı İtibara alınamıyacağı,
5 — Bugüne kadar Devlet Kırtasiye ve matbua İdaresinden ihtiyaçlarını sağlamakta bulunan daire ve müesseselere fabrikadan ve Yerli Mallar Pazarlarından satış yapılmıyaca-ğından bunların müracaatta bulunmamaları,
6 — 1 temmuz 1945 tarihinden İtibaren yıl sonuna kadar müessese imali derpiş edilen kâğıt ve karton cinsi, gramaj ve numaralarının aşağıda gösterildiği İlân olunur:
Cinsi
Hava yolları dünya milletlerini birbirlerine bağlayacaktır
Birleşik Amerika ve müttefik devletler işbirliği yaparak dünyanın en muazzam hava şebekelini vücuda getirmişlerdir.
Şimdi, bütün kıtalarda hava alanları, tamir Ve kontrol istasyonları mevcuttur. Bütün bunlar. bir çok milletleri birbirlerine bağlayan muazzam biz hava şebekesi teşkil etmektedir.
Harp bitince, bu hava yolları sulh uçakları taralından katedilecektir.
CONSOLIDATED VULTEB AIRCRAFT OF AMERICA, harpten sonra, bütün memleketlerin hava hatlanna arzetruek üzere, ticaret uçakları imal etmek tasavvurundadır.
No,
Sellüloz ambalaj kâğıdı Sellüloz ambalaj kâğıdı

îmitasyon graft
Birinci hamur yazı, bası kâğıdı
İkinci hamur yazı bası kâğıdı
Pelür kâğıdı
45) 60)
Beyaz mukavva No. 80) 100) 120) 50) 60)
Gri mukavva No. 80) 100)
• 120)
Tripleks karton No. 80)
120)
225)
Kromo karton 280) 300)
Dosyalık karton 250
ve kar-
NOT: ihtiyaçlar tesbît edildikten sonra bıı kâğıt tonlara ait satıs fiatları ayrıca ilân olunacaktır. ,
Dizel Alternatör grupu alınacak
SUmerbank Selüloz sanayi Mliessesesi (İzmit)
Tenvirat İçin takriben 20 Kw takatinde 220/380 volt tevettürlü 750 -1500 adedi devirli tevzi tabloları birlikte Dizel Alternatör grubu alınacaktır. Radyotörlüt Dizeller tercih edilir. Satmak lstlyenlerin 28/8/845 gününe kadar vesalklerile birlikte müessesemize müracaatları. (7921)
SATILIK EMLÂK
İstanbul Defterdarlığından:
Dosya No. 55100/0407
Cinsl
Kıymeti Teminatı LLra Lira
Üsküdar. Ihâanlye mah. Harem iskelesi cad. eski 12 mük. yeni 22 kapı sayılı 124 M2 arsa.
Üsküdar thsanlye mah. Harem iskelesi so. egki 12 mük. yeni 24 kapı sayılı 118.44 M2 arsa.
Üsküdar, (Nuhkuyusu) Pazarbaşı mah. Mir oğlu so. eski 30 yeni 40 kapı sayılı 108 M2 arsanın 240/080 hissesi, Beyoğlu, Paııgaltı mah. Çimen so. eski 219 yeni 189 kapı, 632 ada, 21 parsel sayılı 60 M2 arsa.
Beyoğlu, (Taksimi Bostan mah. Solak so. eski ve yeni 10 kapı, «04 ada. 17 parsel 39 M2 arsa.
Beyoğlu, Bülbül malı. Tavsan so. 649 ada,
14 parsel, eski ve yeni 1 kapı sayılı 66,75 M2 arsa.
Kadıköy, Haşan paşa mah- Fıstıklı so. •'■ski 2 mük. yeni 59 kapı sayılı 90,78 M2 ahşap ev.
Kadıköy, Raslmpaşa mah. Karakolhane so. 2 .1 ada, 18 parsel, eski 46, yeni 70 kapı sayılı 78 M2 zemini havi bahçeli ahşap ev.
Beykoz. Paşabahçe mah. Fenerli bahçe so. eski 55, 57. 59. yeni I, 3. 5 kapı sayılı 122 M2 dükkânı olan ev ve arsanın 1/3 hissesi. Bakırköy Zeytinlik mah. eski hatta giden birinci, yeni Halkacı so. eski 11 yeni
15 kapı sayılı 583,16 M2 arsa.
Beyoğlu, Mecldiyeköy, gpafta, 24 ada, 4 parsel sayılı 392 M2 arsa.
Emln&uü. Mercanaga malı. Nargtlecl so.
769 ada, 2 parsel. 8 kapı sayılı 53 M2 arsa.
Yukarıda yazılı gayri menkuller 6/7/945 cuma saat 1 müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle satılacaktır.
latekUKrln geçici tmelnat makbuzları ve nüfuz cüzdanlarlle komisyona, fazla bilgi için »Özü geçen müdürlüğe başvurmaları. (7905)
55100/6408
65100/5523
52301/2111
62301/3183
61114/40
61114/1
F.2/241
55100/6378
51217/214
52301/4210
248
237
25
117
134
2400
1200
400
875
780
14 de Milli
18
18
3
14
9
11
180
00
30
86
30
59 Emlâk
18 Haziran 1945
/—BİLEZİKLİ SAATLER —
CONSOLIDATED VULTEE AIRCRAFT CORPORATION UNITED STATES OF AMERICA
Bayanlara mahsus gayet ŞLk ve zarif modellerde 18 ayar altın BİLEZİKLİ SAATLERİMİZİ görünüz.
Singer Saat Mağazası emS?mbSl "
Her nevi mücevherat siparişleri kabul olunur. —
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi İstanbul Şubesinden:
LİNYİT KÖMÜRÜ SATIŞI
Garp Linyitleri İşletmesi MüesseseslnLn Llnyltleer! satışa çıkarılmıştır.
a) Soma / Değlrmlsaz / Tavşanlı İşletmelerinin PARÇA Linyit Kömürü:
b) Kuruçeşme Depomuzda, müşterinin vesaitine yüklenmiş olarak, tealim;
TONU 30 LİRA
O Bütün ihtiyaç sahiplerine, fabrikalara ve kömürcülere motorle veya depoda tamamen serbest olarak verilir.
d) Satış Yeri: .
Yeni Yolcu Salonu 3. cü kat 1 No. lı oda
7145 GALATA
7 icaret Ofisi Umum Müdürlüğünce
SATILIK EV
Kızılay Derneği İstanbul Temsilciliğinden :
1 — Derneğimize ait Sultanahmet Tavukhane sokağındaki muhammen kıymeti 5200 lira olan 22 numaralı ahşap ev 22 Haziran 945 cuma günü saat 11 de Sirkeci Mimar Vedat caddesi Kızılay hanındaki Temsilcilik dairesinde açık arttırma He satılacaktır.
2 — Evi görmek isteyenlerin içindekilere, şartnameyi görmek 19te-yenlerln Lse Temsilciliğimize müracaatları ilân olunur.
Satılan Matlar
Krş. 8t,
Muşamba taklidi kâğıt Rulosu 450 19
Matbaa m lürekkebt «büyük fıçılar içinde. KUosu 100 —
Ura Kr.
Matbaa mürekkebi a muhtelif renklerde, birer kiloluk kutularda sandık 3154 kilo parti olarak» 13464 21

Devlet orman işletmeâi Bartın revir amirliğinden:
1 — Revirimize bağlı Oöveles bölgesinin Karabalçık ve Kayabaşı ormanından 700 ton karışık odunun 5.Km. mesafede Çakraz deposuna Ayıntepe ormanından İstihsal olunacak 400 ton karışık odunun 7. Km. mesafede Çambu İskele deposuna. Farıhcık ormanından hazırlanacak 400 ton karışık odunun 8. Km. mesafede Tekkeönü İskele deposuna nakil ve İstiflenmesi şartlle ceman 150 ton karışık odunun yukarıda işaret olunduğu veçhile çakraz, Çambu. Tekkeönü İskele ve depolarına nakil ve İstiflenmesi kesim ve odun haline ifrağı açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — İşbu odunun beher tonunun Muhammen bedeli 8 Hradır.
3 — Muvakkat teminatı 900 liradır.
4 — Açık eksiltme 23/6/945 tarihine raslıyan cumartesi günü saat 12 de revirimiz binasında toplanacak komisyon huzurunda icra edilecektir.
5 — Açık eksiltme şartnamesi Ankarada Orman umum müdürlüğünde, Karabük, Araç ve Bartın revir Amirliklerinde gorülebHlr.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(8014)
Eminönü Kaymakam ve B. Ş. Müdürlüğünden:
Maarif Bakanlığı İstanbul Maarif Matbaası cümle kapısı önünde bulunması dolay ıs! le kapı önünün açılması maksadlle kamulaştırılmasını umumî menfaat kararı alınmış olan Sultanahemt İshakpaşa mahallesinin İahakpaşa caddesinde ikinci adada Muhlise. Fatma Melek ve salrenln tasarrufunda bulunan 78 parsel No, lu 52 metre kare sahalı arsanın tamamına bugünkü rayice göre (1000) bin lira kıymet takdir edildiği 1295 ta rlhli istimlâk kararnamesinin 8 inci fıkrasına tevfikan kanuni tebligat makamına kaim olmak üzere İlân olunur. 8035
Zeytinyağı alan bakallara
Ticaret Ofisi Umum Müdürlüğünden:
İlk İki aylık zeytinyağı hesabını kesmemiş olan bakkalların boş varilleri İade ederek hesaplarını biran evvel kesmeleri lüzumu ilân olunur. 8024
Devlet orman işletmesi Bartın revir amirliğin* den:
1 — Revirimize bağlı Yenlhan bölgesinin Kırık Dumanlı ormanının 28 A ve 27 A bölgelerinde mevcut 1500 ton meşe ve kayın karışık odununun enkazdan istihsal edilerek 25 Km. mesafede Bartın iskelesinde gösterilecek depoya nakil ve İstiflenmesi açık eksiltme suretlle satışa çıkarılmıştır.
2 — İşbu 1500 ton odunun beher kentalinin muhammen bedeli 1 Ura 80 kuruştur.
3 — Muvakkat teminat 2025 Hradır.
4 — Eksiltme 23/6/945 tarihine raslıyan cumartesi günü saal 12 de revirimiz binasında toplanacak komisyon huzurunda icra edilecektir.
5 — Şartname Ornıan umum müdürlüğünde, Karabük. Araç ve Bartın revir Amirliklerinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(8015)
İstanbul
Dosya No. 81112 - 330
51217 - 1114
244
Y tıkardaki
SATILIK ARSALAR
Defterdarlığından:
Kıymeti
Lira
Teminatı Lira
5280
396
653
Cinsi
Kadıköy, Bostancı mah. Yazmacı Ta-hlr so. 312 ada, 6 veî parsel 7/1 ve 7/2 kapı sayılı 310 + 35o=66O M2 iki arsa. Beyoğlu. Mecidiye köy 12 pafta. 70 ada,
9 parsel sayılı 3477 M2 arsa, ____
arsalar 29/6/945 cuma saat 15-30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarfla satılacaktır.
İstekHlerln 2490 sayılı kanuna uygun olarak hazırlanmış teklif mektuplarını ihale günü saat 14,30 a kadar komisyona vermeleri.
Fazla bilgi için sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. 7702
Yalova Kaplıcaları işletme idaresi müdürlüğünden:
elverişli her tarafı camla kapalı sık de tuhafiye ve benzerlerini satışa elverişli her tarafı camla kapalı şık bir dükkânın İşletmesi İhale edilecektir.
İsteklilerin 22'6/945 cuma günü saat 14 te Kaplıcadaki komisyona gelmeleri. (8039)
Matbaa mürekkebi «muhtelif renklerde, birer kiloluk» kutu-
kırda 12 sandık 850 Kg. Beyaz karton 240 Gr. Çamaşır mandalı Muhtelif deriler «cins ve Hatları hakkında servisten alınabilir.. Orosası malûmat 3501 105 3 Krş. 89 85 at.
Transmisyon kayışı 150 mm. en Metresi 3801 92
. • 120 . » 3104 80
■ * 100 » » 2617 80
» * 85 » » 2262 20
> » 80 > » 2143 23
» » 50 » ■ 1236 50
Ruf Ol t «tek katlı, beher topu 2189
Rufolt «çift katlı* beher topu 2886 —
Şap «Macar malı» Kilosu 82 46
Barlum siklfld • 86 84
Klorat dö potas «100 kiloluk fıçılarda Alman malı. Fıçısı 12000 —
Sülfad üî> zenk Kilosu 25 —
Siilfad dö fer «Kara boya Çek malı. 30 —
Toprak bova mavi »Alman malı» 118 45
Toprak boya yeşil «Alman malı. » 121 49
Badana boyası siyah «Alman malı» » 91 55
Badana boyası pembe «Alman malı» > 125 05
ÇİVİ t «Utra Marln» cMacar mali» 173 62
Bizmut karbonat «Ingiliz malı» 1513 08
■ subnltrat «İngHiz mah» » — —
» subgalat «İngiliz malı» > 1679 11
» salisilat »İngiliz malt. > 1584 16
Matara İçin halka 273 47
Askı çengeli «Malara İçin madenden» 6 45
Çuvaldız «İzmir depo teslimi» 1009 adedi 3230 80
Ur» Kr.
Korniş çivisi, vida, fırtına çengeli (69 sandık* parti olîrak Sandık askısı «İzmir depo teslimi* 1035 Kg. parti olarak 12699 2135 Krş. 49 06 St.
İki ağızlı demir desîere «İsv6ç malı» 300X25X0.80 mm. dflhnesl 384 —
İki ağızlı demir destere Gobe marka 300X25X0.85 80 mm. » 344 97
Baltalı kazma adedi 125 —
Kazma
Kürek muhtelif numara, ağırlık ve şekillerde
Varyoz servisten malûmat alınabilir.
Balta
Demir çember 20X1 mm. Kilosu 76 4»
Demir çember 22X1 mm, » 72 58
Parlak çelik asansör teli «Alman malı» 26 ram. 6X37-|-1 h Kg. 152 77
» » halat «İsveç malı» 24 » 191 56
» » » 24.8 » 181 56
... 32 » 182 44
* > » 35 » 182 44
(7780)
işçiler Bakanlığından
1 — Bakanlığımızca 35 X 50 eb’adında 3030 gelen evrak, 2000 giden evrak, 2100 gelen ve giden evrak kayıt defteri, 300 . sicil, 600 memurlar Muhakemat defteri, 600 İdare heyeti zabıt defteri. 25 X 85 eb'adınd* 2850 zimmet defetrl olarak 11480 tane defterin besi işi kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Tahmin edilen bası ücreti 14350 liradır.
3 _ Muvakkat teminatı 1076.25 bin yetmiş altı lira yLrml beş kuruştur. ’ .
4 — Eksiltme 2 Temmuz 1948 pazartesi günü saat 16 de Bakanlık levazım müdürlüğünde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
5 — Teklif mektuplarını eksUtmenln yapılacağı saatten bir saat önceye kadar komisyon başkanlığına verilerek makbuz alınması gereklidir.
8__İsteklilerin bu işe ait şartnameyi levazım müdürlüğünden parası»
alabilirler. (7997)
Maarif matbaası müdürlüğünden/
Cinsi Miktarı Tahmini bedeli % 7.8 muvakkat pey akçesi
6 ve 8 punto karışık cins harf 800 kg. 3200 240
Metali Matbaamızdan verilerek açık eksiltme He döktürülecek olan evsafı şartnamesinde yazılı karışık cins harflerin İhalesi 25/0/945 pazartesi günü saat il de İstanbulda Maarif Matbaasında yapılacağından isteklilerin yazılı gün ve saatte muvakkat temlnatlarlle birlikte idare komisyonuna başvurmaları.
Şartname Müdürlükten parasız olarak edinilebilir. 7653
7 1
Tifoyu önlemek için şehir içinde 33 bostan istimlâk edilecek
AKŞAM
Yağlarının fevkaladeliği yemeklerinin nefaseti, döner ve dlgfr kubatIarının pişirilmesi ustalarının emsalsizliği İle şöhreti olan
SARA Y Lokantasında htlyeıı üç kab ekstra veya tabldot yiyeceği gibi yalnız bir veya iki kab da yiyebilir. Salonları büyüktür. KARAKÖY No. 31. Tel: 49005
Sene 27 — No. 9579 — Fİatl her yerde 10 kuruştur.
PAZARTESt 19 Haziran 194S
Sahlbiı Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Her Türk
çiftçi ailesinin ge çalışacağı toprağa malik olması behemehal lâzımdır
(Atatürk)
Toprak bayramını
ve

kutlar-
ken: Hürriyet, Demokrasi ve Parti düşünceleri
coşkun tezahürlerle kutlandı
Dün memlekette toprak bayramı kutlandı. Türk milletinin yüzde seksen çoğunluğunu yapan köylü, uzun Türkiye tarihi boyunca ilk olarak içten seviniyor. Çünkü köyün bünyesi, çlf-çinin hayatı temelinden değişecektir.
Hiç şüphe yok ki tam bayram edilecek gün, Toprak dağıtımının gerçekleşeceği gündür. Zira kanunun tatbiki, hazırlanıp çıkarılmasından daha uzun sürecek. daha güç olacaktır. En güzel kanunun, iyi tatbik edilmezse, beklenen sonuçlara varmadığı, hattâ hiç beklenmedik kötü neticeler doğurduğu görülmemiş değildir. Bir gazeteye Ege’den yazıldığı gibi, bugün Toprak kanunu yüzünden çok sevinen köylü — umulmadık büyük bahtiyarlıkların elden kaçmasından korkan insanların ruhî haleti İçinde — işin uzatılmamasını, köylünün mahkeme ve daire kapılarına düşürülmemesini, dağıtıma hatır ve gönül karışmamasını. bu işte çalışkan vç doğrucu memurlar kullanılmasını istiyor. Haklıdırlar ve hükümetin gayretleri bu yo'da olacaktır.
Bir işi — ne kadar zor olsa da — başarmak İçin ona bir kere başlamak şart olduğuna göre, Toprak dağıtımım gerçekleştirmek İçin, ilkin bir kanun çıkması gerekti. Bundan dolayı, bugünden sevinmek memleketin hakkıdır ve gerek Millet Meclisi, gerek hükümet bu eserle ne ka dar övünseler azdır. Yirmi yıldır başarılan inkılâp ve imar eserlerinden teker teker her biri gibi bu Toprak kanunu da bu memlekette, tek başına, bir Partinin başlıca programı olur, sadece bunu gerçekleştiren bir Parti görevini yapmış sayılırdı. Demek istiyoruz ki hu memleketin, yirmi yıldır tek Parti ile idare edildiğinden detayı battığı iddia edilemez.
Tek Partinin göze çarpan kudretli bir örneği de M. Chur-chill’ln son nutkunda Çelik İdareli kahraman Rusya» diye vasıflandırdığı büyük komşu memlekettir. Kuvvetli bir düşmanın birdenbire tecavüzüne uğrayan, topraklan baştan başa İstilâ edilen Rusya, parlak zaferini, yalnız ordularının kahramanlığına değil, aynı zamanda ve bi’hassa Mareşal Stalinin çe-' lik Maresin-’. tek partili hattâ.
tek sınıflı rejiminin sarsılmayan kudretine borçludur. Nasıl ki fedakârlık ve kahramanlık duygularında kimsenin şüphe etmediği Fransız milletini parti kavgalarının aşırı derecesi ve faziletsiz bir basının anarşik hürriyeti bozmuştur.
Fakat ne Türkiyenin istiklâl savaşından doğan tek partisi, ne Rusyanm komünist devrimlnden çıkan tek sınıf diktatörlüğü her zaman için, her yerde mutlaka kudret ve kuvvet kaynağı olarak gösterilemiyeceği gibi, çok partili ve aşın hürriyeti! demokrasilerin mutlaka anarşi ve zayıflık âmili oldukları da öne sürülemez. Netekim îtalyada Ve Al-manyada tek partiler ve en sıkı otoriter rejimler bu memleketleri batırmış, Amrlka ve Ingiltere-de hakikî demokrasiler İse mucizeler yaratarak dünyayı kurtarmıştır.
Rejimlerin ve idare şekillerinin şahsî olmaması, milletin bünyesinden doğması ve tarihî tekâmüle uyması gerektir.
Tek •partiler, istibdada kadar gitmeyi göze almış otoritelere dayanarak hürriyetleri derece derece kısmak suretlle yaşarlar, yahut hürriyete ve demokrasiye doğru kendi İçlerinde tekâmül
Necmeddin Sadak
(Arkası sahlfe 2, sütun 1 de)
Halkalı ziraat mektebinde ve
Yukanda: Köylü kızlar Taksim Abidesine çelenk götürüyorlar, aşağıda: Köylüler, milli oyunlar oynuyorlar
Toprak kanunu hakkında iki büyük Şefin sözleri
Atatürk'ün 1 kanım 1936 senesinde Büyük Millet Meclisinde söylediği nutuktan:
.Toprak kanununun bir neticeye varmasını kamutayın yüksek himmetinden beklerim. Her Türk çifçl ailesinin, geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması behemehal lâzımdır. (Alkışlar)
Cumhur Başkanı tsmet İnönü’nün 1 mayıs 1945 tarihli nutkundan:
»Topraksız köylüye işli-ycceğl toprağı kendi matı olarak temin etmek, bugün başarmak üzere olduğumuz bir teşebbüstür Bundan da, Türk milletinin ileri ve kudretli olması için büyük ümitler besliyoruz. İşilyen köylünün bütün emeğinden ve kazancın-
dan Lamam olarak kendi ailesinin faydalanması ve kendi öz toprağını verimli ve bayındır kılması, Türk milletinin son 20 sene içindeki hayırlı inkılâpları arasında en üstte göze çarpan parlak eserlerden biri olacaktır. Asırların fena geleneği olan bir toprak sistemi, hür insanla-nn yaşadığı yeni ve İleri sisteme çevrilmek üzeredir. Cumhuriyet, toprak dağıtımı ile beraber olarak donatım işlerini de düşünmüştür.
Köylü kalkınması büyük dâvasının içine daldıktan sonra, ihtiyacının göstereceği yeni tedbirleri, iktidarımızda olan bütün vasıtalarla, durmadan temin etmeğe çalışacağız.*.
Günler Geçerken
DİKKATLER,
İlâçlar ve hekimler
Hastası olan tecrübe etmiştir: Doktor ilâç yazar, üçte biri bile kullanılmadan ba«ka ilâç ve başka ilâçlar... Eskiler terkedUir. Hastalığın nihayetinde ev. eczaneye döner.
İlâç kıtlığı ve pahalılığı olduğuna göre bu ziyankârlığın önüne geçmek, az miktarda İlâçlar yazmak, lüzumunda tekrarlamak, hekimlerimizin âdetleri arasına girmelidir.
Mevcut ilâçları yazmak, keza...
— 1
Bu sabahki telgraflar ikinci sahifemizdedir
—■—
Bugün AKŞAM 8 sahifedir
(Yazısı 1 üncü sahlfedet
Açık Millet Vekilliklerine seçim
ISTANBULDA MUHİDDİN ÜSTÜNDAfi KAZANDI
Burdurda Mehmet Sanlı, Çorumda Edip Alpsar, Kocaelinde Nihat Erim, Sıvasta Fikri Erhug* ve Zong-ul-dakta ince alemdaroğlu seçildi
Merhum Ali KAmi Akyiizden açık kalan İstanbul millet vekilliği İçin Üniversite konferans salonunda yapılan seçimin öğleye kadarkl ilk safhasını dünkü nüshamızda yazmıştık. Saat on bir buçukta evvelâ, Beşiktaş, sonra da Beyoğlu ikinci seçmenleri oy vermeğe başlamışlardır saat tam
12,30 da sandık kapanacağı sırada son oyu Erenköy lisesi müdürü B. Mahir Us vermiş, bundan sonra sandık başta Vali ve Belediye reisi B, Lûtfl Kırdar oLmak üzere, teftiş heyeti tarafından mühürlenmiş ve öğle paydo-
(Arkası 3 üncü sahlfede)
“Toprak,, sözü hakkında
Küçük çocukları yataklarına yatırırken çok defa »haydi bakalım. tumba döşek, yahut, tunbay!» demek âdettir. Bu söz nedir. hangi lisandandır, ınânalı mıdır, bir köke bağlanabilir miT Pek kolaylıkla... Zira Çağatay lügatinin ve Radloff’un yazdığına göre «tünbay», »şilte, yatak, yatılacak yer» mânasına gelir. (Tilrk dilinde ekler ve kökler) müellifine göre de kelime ahenksiz olup kökü «gece» anlamına olan «tün» dür. Evet, biz, bu ahenksizliği gidererek onu «tumba ve tunbay» yapmışız ve asırlardan beri mânasını hiç bilmeden — belki uzak ninelerimizin âdetine uyarak — kullanmakta devam etmişiz. «Bay», sona gelen ve fiil ile isim köklerinden İsim yapan bir ektir. Bizim manda dediğimiz hayvana Anadolunun bazı yerlerinde dombay - tombay denir ki kökü, şüphesiz «domalmak - tomalmak» fiilinden d ir. Bu fiil yusyuvarlak olmağı anlatır; '-tombul» da öyledir; şişmanca-lıktan dolayı yuvarlaktır Hattâ «tomar» da yuvarlak hale sokulmuş bir dağınıklığı göstermez mi?
Zaten «to>. ve «top» ile başlıyan bir çok kelimelerimizde bu, yuvarlaklık mânası göze çarpar: Top gibi, topak gibi, topuz gibi, topuk gibi, hattâ çoğumuzun aslını Ermenice sandığımız malûm toparlak nohut ezmesi t-opik gibi ki buğday su ile kaynatılıp arpa hamurlle yuğurulduktan sonra geçeye sarılır, dedelerimizce yenilirdi. Toplamak, toplanma, toplantı vesaire de hep. birleşme, derli toplu hale gelme, devşirme mânaları görünüyor. Şimdi günün bayramı ve ehemmiyetli bir meselesi olan kanundan dolayı «toprak» kelimesine geleceğiz Aslına bakınca «toprak» kelimesi — top . sözilne. fiillerle isimleri «yaprak . bayrak» misallerindeki gibi gene isim şekline sokan «rak» eki getirilmek sure-tilc -— yuvarlak olan «Küre • Arz,, m parçalarına mı işaret ediyor?
İlk devirlerde dünyanın toparlakça olduğu bilinmediğine göre buradaki top . sözünü «toplamak» fiiline maletmek daha doğru olur. Zira hu fiilde — meselâ yemişleri toplamak sözündeki gibi — verimi almak ve derlemek mânası vardır; «toprak™, mahsulü toplanan yer demesine otsa gerektir... ama ehil elbette daha doğrusunu bilir Bizimki bir bayram gevezeliği...
Refife Halid Karay
Sahile 2
SÖZÜN GELİŞİ
Düne kadar tersine akan saadet ve refah nehri
Atatürk 1 mart 1922 de Büyük Millet Meclisinin üçüncü çalışına devresini açarken şöyle demişti: «ır Heyeti celile-nizden ve bîitün cihandan bir sual sormama müsaade buyurunuz! Türkiyenin sahibi ve efendisi kimdir? Bunun cevabını derhal birlikte verelim: Türkiyenin sahibi hakikîsi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve elyak olan köylüdür. Binaenaleyh Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin riyaseti İktisadiye*! bu gayei asliyeyi istihsale matuftur...»
Türkiye Büyük Millet Meclisi Atatürk’ün İlk İnkılâp senelerinde işaret ettiği asıl hedefe, bu hedefe varmayı güçleştirenlerie yirmi üç sene süren bir mücadeleden sonra, hakiki müstahsili toprak sahibi eden kanunu kabul ederek varmıştır. Kutladığımız bayram bu memlekette, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve elyak olan köylünün» milletimizin bayramıdır.
İtiraf etmek lâzımdır kİ toprak kanunu kabul edilmeden önce «memleketin efendisi köylüdür» sözü acı bir İstihza mânası olmaya başlamıştı. Askerliğimi yaptığım sırada mensup olduğum • olaya her çağında yüzlerce memleket çocuğu gelir, hepsine vazife icabı teker teker mesleklerini sorardık. İçlerinde toprakta ça-1 sınayan bir kaç vatandaş çıkar, geri kalanların hepsi «rençper», o'dnklarmı söylerlerdi Hiç birinin İşlediği, verimlendirdiği top-r?’> kendisinin değildi. Bu vatanın asıl sahibi, bu vatanın bir karış toprağına sahip değildi. Tehlike zamanında bu topraklan canla başla müdafaaya koçan «kahraman» tehlike geçtiği zaman bir «■ec’r» di. Onun kolunun gücüne toprağın verdiği mükâfatı, yal-rız mahsul zamanı toprağa konan kargalar toplıyor, refah, saade ve servet müstahak olana uğramadan lâyık obnıyana doğru ata-yordn.
Büyük Meclisin kabul ettiği toprak kanunu bu tersine r.kan refah, saadet ve servet nehrini on altı milyonluk halk denl-z ne, köylü denizine doğru çeviren kanundur. Milletin müşterek iradesinin eseri olan toprak kanunu ile saadet ve refah nehri ta-h'î yatağında milletimize feyiz ve bereket saçacaktır. Ruhun ya-«H'Zsi’n Atatürk! «Türkiyenin sahibi hakikîsi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür.»
Şevket Rado
Toprak bayramını kutlarken: Hürriyet, demokrasi ve Parti düşünceleri
(Baş tarafı 1 inci sahifede) başlar, partinin içinde ayn düşünceler, görüşler, kanaatler belirir. Bu ayrılıklar, parti içinde çatışma ve çekişme şeklini ancak bir müddet muhafaza edebilir. Scnundâ maddî ayrılık mukadderdir. Tek partiler, yok olma surelile ömürlerine nihayet vermezler, bazı uzviyetlerde görülen bölünme şekille hayatlarını uzatır ar.
Bizde görülen tekâmül bu ikinci çeşittendir.
Kemalist rejim, tam mânasile otoriter bir devlet îdaresj kurmuştu. Demokrasi ve hürriyet dar sahalı idi. Bunun İçindir ki rejimi, biraz daha geniş demokrasiye doğru götürmek için geç, inişte yapılan parti tecrübeleri, her defasında «otorite» yi azaltıyor kaygısı yüzünden suya düşmüştür.
Bugünkü gelişme, Milletin ve Cumhuriyetin yarınını sağlamlamak isteyen en asil düşünce ve direktiften doğdu. Millet Meclisinde, Parti İçinde ve gazetelerde en geniş tenkitlerle başlayan, fakat akamete uğraması muhakkak sayılan sunî yaratışlar kadar, anarşiye kayması şüphesiz görünen başıboş zorlamalardan çekinen tedbirli bir yürüyüştür.
Görünüş şekli ne olursa olsun, tek parti rejimi yetmez olmuştur. Tek partili rejime, Mecliste ve kendi içindeki çekişmelerden sonra, hâlâ yaşıyor bile denilemez. En az ikinci bir muhalefet partisi «bilkuvve» doğmuştur. Bunun doğuş zarureti, bütçe do-layısile parti hükümetine yapılan şiddetli hücumlarda, ve Parti grupuna verilen önergelerde seziliyor. Doğumdaki anormal gecikme de bu çok acı tenkitleri yapanların hükümete gene güven oyu vermek zorunda kalmalarından ve hâlâ hiç kimsenin Partiden ayrılmış olmamasından anlaşılıyor.
Bu durum ergeç düzelecek, ciddî tenkit, ciddî murakabe vazifesini, Millet Meclisinde hem zaruretlerin, hem kanaatlerin doğurmak üzere olduğu bir parti üzerine alacaktır. İlk tekâmül budur.
Bu olurken, dışarda daha geniş hürriyete, herhangi prensip ve gayede partilerin kurulmasına engel sayılan kanunların top-yekûn, bir anda kaldırılmasını, değiştirilmesini isteyenler var.
Bunlar iki noktayı unutuyorlar: Bir partiden ve bir rejimden, o parti ve rejimi devirecek silâhlan kendi elile vermek suçunu işlemesi İstenmez. Bundan başka. Millet Meclisinin bugün şu veya bu kanunu kaldırması veya değiştirmesi, hürriyete doğru alabildiğine dizginsiz bir koş-
______ A E Ş A M _ ~
BU SABAHKİ TELGRAFLAR
San Francisco beyannamesi
Harbe mani olmak, devletlerin iradesine bağlıdır
Rusya, genel kurula fazla selâhiyet verilmesi itirazında ısrar ediyor
ma isteyenler için nasıl bir garanti olabilir ki duruma hâkim bulunan tek Parti Meclisi, İstediği ve lüzum gördüğü anda bu kanunların daha şiddetlisini yürürlüğe koyabilir. Demek oluyor ki herhangi esaslı ve sürekli bir değişimin ancak Millet Meclisi içinde kurulup tekâmül edecek parti veya partiler vasıtasile yapılması mümkündür. Daha geniş hürriyet, daha geniş demokrasi İsteyenlerin, sabırsızlık göstererek bu İşlerin hemen keyfî kararlarla ve zorla yaptırılmasını dilemeleri kadar demokrasiye zıt bir zihniyet olur mu?
En geniş hürriyete, en güzel demokrasi şekline erişmek, kendini bilen her okumuş İnsan İçin mukaddes bir ülküdür. Memlekette görmek İstediğimiz en mesut gün bu olacaktır. Bu yola girmek üzere olduğumuzu, hattâ şimdiden her istediğimizi yazıp söyiiyebildlğimiri görerek derin sevinç duyuyoruz,
İstemediğimiz şey, memlekette esmeye başlayan bu havanın, yabancı propagandalara cüretli bir zemin yapılması, hürriyetin fesatçılığa, demokrasinin sınıf mü-cade'elerine vasıta kılınması, nihayet dünyayı yıkan en korkunç harbin bile sarsamadığı bu bahtiyar memleketin içerden anarşi ateşine verilmesidir. Her dine, her mezhebe, her meslek ve akideye hürmet ederiz ve hürmet edilmesini isteriz. Elverir ki bu İnanlar adı ve sanı He açık söylensin, suç gibi gizlenmesin. Korkumuz, asfl samimî inanlarını blnblr sinsi marifet altında gizleyip oldukları gibi görünmekten korkanlardandır,
Necmeddin Sadak
Traktör tamir atelyesi
Dün Çukurovada törenle temeli atıldı
Ankara 18 (Telefonla) — Adanadan bildirildiğine göre, yedi yerde kurulmasına karar verilen Zirai donatım kurumu tamir a. t el yel erin den İki ve bütiln Güney Anadolunun ziraat makinelerine olan İhtiyacını karşılıyacak Çukurova traktör tamir a te İyesinin temel atma töreni dün Karşıyaka'da yapılmıştır. Bu atelye 5-8 milyon lira sarf edilmek suretile meydana getirilecektir. Törende Vali. Belediye başkanı ve birçok İleri gelen memurlarla İngiliz ve Amerikan konsolosları hazır bulunmuşlardır.
Vali B. Akif îyidoğanın hitabesinden sonra 28 metre yükseklikteki şahmerdanın 6000 kilo tazyikle dakikada 60 vuruş yapan büyük çekici, dokuz metre uzunluğundaki betonarme kazığı beş, on vuruşta yere çaktığı görülmüş ve bununla törene son verilmiştir. ■
San Francisco 18 (R) — 1 haftadan beri devamlı surette çalışmakta olan birleşmiş milletlerin delegeleri İnerini bitirmek; üzeredir. Bunlar San Franclsco’dan memnun ayrılacaklardır.
Görü* farklarına, ciddi İhtilâflara rağmen üç büyük bir çok noktalarda haklarından feragat etmişler, bir anlaşmaya varılmasını sağlamışlardır. San Francisco beyannamesi Dum-barton Oaks beyanname İnden östiin olacaktır.
Ruslar da konferansın neticelerinden memnun görünüyorlar.
Küçük milletler iee rey verme meselesine muhalefet etmektedirler.
Ban Francisco beyannamesinin İlerde bir harbe mani olacağını katiyetle söylemek biraz İleri gitmek olur. Harblete man! olmak bu beyannameyi imza etmiş olanların İradesine bağlıdır.
Kongre beyannameyi tasdik edecek
New - York 18 (R) — New - York Times gazetesi San Francisco beyannamesinin kongre tarafından tasdiki meselesine hasrettiği bir makalesinde şöyle demektedir:
Bu bey »namenin kongre tarafından tasdik edileceğine şüphe yoktur. Hiç kimse kongre âzaları arasında tam bir görüş birliği olduğunu iddia edemez Onun için de beyannamenin tasdiki esnasında başlayacak olan münakaşaların ne kadar süreceğini kimse kestiremez. Fakat Beyaz Saray 11e kongre arasındaki münasebetler çok iyidir.
San Franclsco'da beyanameoln hazırlanmasında vazife görmüş olan Amerikan delegeleri ar abında muha-
Londra 18 (Radyo) — Dört hava filosuna mensup 400 - 450 kadar üstün uçan kale Japon yanın mühim endüstri merkezlerinden dört şehre, Onıuka, Dagoşlma, Hamamaçu ve Yokarlki şehirlerine 3000 kadar yangın bombası atmışlardır.
Fillplnlerden hareket eden Amerikan uçakları Formoza adasındaki hedeflere yüzlerce tön bomba attıkları gibi, Çlndekl üslerinden havalanan diğer Amerikan uçakları da tç Mogo-llstana kadar 30Ö0 kilometre boyunca Japon münakale hatlarını dövmüşlerdir.
Japon şehirlerine 3 bin bomba daha atıldı
Okinavada Japon telefatı 80,000 ve Filipinlerde 402,000 i buldu
Polonya meselesi
Moskova’da iki taraf arasında görüşmeler başladı
Nevyork 18 (Radyo) — Moskova radyosunda konuşvan bir Amerikalı muhabirin bildirdiğine göre dün Mos-kovada PolonyalIlar arasında yeni bir hükümetin teşkili etrafında görüşmeler başlamıştır. Birleşik Amerika, İngiltere ve Sovyet Rusya PolonyalI delegeler üzerinde hiçbir tesir icra et-nıemek t edlr 1 er.
Londra 18 (Radyo) — Rusyada tevkif edilen 16 PolonyalInın muhakeme-1 erine bugün Moskova da başlanacakta-.
İngiltere ve Amerika büyük elçileri mümessillerini mahkemeye göndermeğe davet edilmişlerdir. Yabana basında davetli bulunmaktadır.
İngiltere’de terhis başlıyor
Londra 18 (R) — îngllterede bugün terhis bağlıyacaktır, Ordu, donanma ve hava kuvvetlerinde bulunan 48 yaşında ve daha yukarı erler ile subaylar JLk terhis olanlar arasında bulunacaklardır. Bir kısım kadınlar da terhis edilecektir.
lef ete mensup Oç mühim şahsiyet bulunuyor; Vandenborg, Tton v» binbaşı etime.
Rusyanın itiraz ettiği noktalar
Londra 18 (R) — Kxehang Te-Iegraplı’m Ban Francisco'dan verdiği btr habere göre, Sovyet Rusya genel kurula fasla salâhiyet rtren güvenlik anayasası maddeleri hakkındakl memnuniyetsizliğinde berdevamdır.
Sovyet delegelerinin rtlsi M. Gro-myko şöyle demiştir;
■MeclLae fazla salâhiyet ve devletlerin dahlM İşlerine do karışmak yetkisi verilmektedir. Meselâ dahil! bir iş olan hicret meselesine de meclis karışabilecektlr. Bu, milletlerin müstakil hareketlerine mâni olmak demektir.»
Küçük devletlerin tadil takrirleri
NevYork 18 (R) — Amerika Dışişleri Bakan muavin vekili M acilse h. San Francisco konferansında küçük devletlerin Dumbartön Oaks beyannamesine 400 kadar değişiklik getirmiş olduklarını bildirmektedir.
Gazetecilerin samimiyetle «45 küçükler» diye andıkları bu küçük devletlerin 400 kadar takriri, büyük devletlere karşı haklarını korumayı hrt-def tutuyordu. ,
Konferans 23 haziranda kapanacak
Berne 18 (R> — Amerika Dışişleri Bakanı M. 6te itin lu* San Francisco konferansının kapanış tarihinde bir değişiklik olmamış ve bunun M haziran olduğunu bildirmiştir.
Londra 18 (Radyo) — Oklnawa adasında şimdi nihai taarruza 4 Amerikan tümeni lştlrâk etmektedir. Adanın cenup ucuna Amrikan birlikleri 4 kilometre mesafede bulunuyorlar.
Japonlar Oklnawa adasında 80,000 ölü ve 1880 esir kaybetmişlerdir. Japon kumandanının cesedi de bulunmuştur.
Flllplnlerde Japonlar şimdiye kadar 402.000 ölü kaybetmiştir.
Yeni Gine İle Salomonlarda da son yedi ay zarfında Japonlar 10,000 Ölü vermişlerdir.
Ingilizler Polaya girdi
Trieste’de bir nümayiş itfaiye tulumbalarile dağıtıldı
Londra 18 (Radyo) — İngiliz kuvvetleri dün Pola limnanına girmişlerdir. Bu bölgede bulunan Tito birlikleri sah günü burasını tahliye edeceklerdir.
liman, Müttefik hava bombardımanları yüzünden harap bir haldedir.
Londra 18 (Radyo) — Yugoslav Haberler ajansının verdiği bir habere göre, Triestede bu bölgenin Yugoslav -yaya bağlanması İçin nümayiş yapmakta olan halkı. Müttefik askeri makamları İtfaiye pompalar İle dağıtmışlardır.
Londra 18 (Radyo) — Yugoslav Haberler ajansının verdiği bir habere göre, Trieste’de Müttefik askeri makamları halk mahkemelerini kapatmışlardır.
Tito’nun yeni nutku
Londra 18 (Radyo) — Belgrad'da faşist aleyhtarı Yugoslav kadınlarının kongresinde söz alan mareşal Ti-tö, hükümetine daha fazla Balâhiyet verilmesi İçin yardım etmelerini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
«Yugoslav zaferi Trleste bulutu Ue kapandı.»
Mareşal Tito nutkunun sonunda, dinleyicilerini, Müttefikleri alkışlamağa davet etmiştir.
Macar Nazi partisi lideri yakalandı
Londra 18 (R) — Amerikan radyosunun verdiği bir habere göre. Amerikan birlikleri eski Macar Balkanlarından Macar Nazi partisi lideri Bola îmredy’yi ele geçirmişlerdir.
Gî. Eisenhower Amerika yolunda
Londra 17 (R.) — Amerika’ya gitmekte olan GE. Elsenhower bugün Bermuda adasına varacak, yarın Voşlngtön'da kore-a inecektir. Başkan Truman 4 .nn General'l kabul edecektir.
Sisam adasında veba çıktı
Atina İS (A.A.) — Sisam valisi, adada bir çok veba vakalarının kaydedildiğini Yunan İçişleri Bakanlığına bildirmiştir.
Rusya ve Boğazlar
Bir Amerikan muhabirinin ileri •ördüğü mütalâalar
Nevyork 17 (AA.) — Amerikan efkârı, San Francisco konferansının teknik midelerinden gittikçe daha ziyade ilgisini kesmekte ve sulhun arazi ile alâkalı ve pratik meselelerl-le daha yakından meşgul olmağa başlamaktadır.
Nevv - York Times gazetesinin Ban Francisco muhabiri, aynı ruh hftletl-nln bizzat konferans delegeleri arasında da müşahede edilmekte olduğunu bildirerek diyor ki:
Dış İşleri Bakanlan, sulh konferansını göz önünde tutarak müzakerelerde bulunmaktadular. Esasen birçoklan muhtelif meseleler İçin meselâ Almanyada Akdeniz bölgesi ve sömürgeler İçin ayrı ayrı konferanslar toplanmasını tercih etmektedirler.
Diğer taraftan Ruslarla yapılan görüşmeler. Rusların Karadeniz Boğaz-larlle Bal tık Boğazlarından gerek sulh, gerek harb zamanlarında bütün milletler İçin serbes geçiş hakkı elde etmeğe azm eylemiş ol duldan İntibaını vermiş bulunmaktadır. Ruslar. aynı zamanda, Klel kanalın* da milletlerarası bir statü verilmesini lstiye-ceklerdir.
Belçika’da buhran
Solcu partiler, kiralın dönmemesinde ısrar ediyorlar
Londra 18 (R) — Belçlkada siyasi buhran havası devam ediyor. Brüksel sakindir. Fakat sosyalistler Kiralın yeniden Belçlkaya dönmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylemektedirler. Kıral Leopold Belçika topraklarına girer girmez umumi grev İlân edilecektir.
Eski Başbakan Van Acker, Kiralın tahtından feragat etmesinden ümit kesmiş olmadığını bildirmiştir.
Belçika liberal, sosyalist, komünist partil erile esnaf cemiyetleri neşrettikleri beyannamede Kiralın memlekete dönüşü, muhafazakârlar 11e faşistler İçin bir muzafferlyet teşkil ede ceğlnl ve mukavemet hareketini hiçe saymak demek olacağını ve Kıral Leopold döndüğü. takdirde memlekette karışıklıklar çıkaracağını söylemektedir.
/ Hrlstiyan partisi namlle kurulan bir parti de Kıral lehinde bir beyanname neşretmişttr Ayan ve Millet meclisleri reisleri sükûn ve nizamın muhafazası lehinde bulunmuşlardır.
Yeni Italyan kabinesi
Sinyor Parri yeni kabineyi kurmağı kabul etti
Londra 18 (R) — Prens Umberto, İtalyan mukavemet şefi Fertıççie Pam'den yeni hükümeti kurmasını İstemiştir.
Böylelikle 53 günden beri devam etmekte olan Italyan siyasi buhranı sona ermiştir.
Başbakan muavin! Togliari bir beyanatında şöyle demiştir:
•Hükümette sandalyasız hiç bir bakan kurulmiyacaktır. 6 mukavemet partt şefleri de en mühim mevkileri işgaJ edeceklerdir.»
8Inyor Parri İçişleri Bakanlığım da üzerine alacak. Adalet Bakanlığını komünist lideri Furattl'ye verecektir.
18 Haziran I0*!»
Üçler konferansı
Potsdam’da Sans-Soucit sarayında toplanması muhtemel
Londra 17 (AA.) — îyi haber alan membalardan bildirildiğine göre, üç büyükler Berlin civarında, Patsdam'-da Büyük Fredrik’in ve Kayfcerlerln ikametgâhı olan Şans - Soucls sarayında görüşmeleri muhtemeldir. Berlin'den takriben 25 kilometre mesafede bulunan Potsdam'ln bir çok binalarının İyi bir halde bulunması ve bu binaların, konferansa blzzarur İştirak edecek olan kimselerin ikametgâhına tahsis edilmek üzere tâdil edilebilmesi, ayrıca bütün mii-tecessls kimseleri uzak bulundurmak İmkânını veren park ve kışla tesisleri sayesinde, konferansın sırlarını muhafaza etmek İmkânını sağkyab ilmesi hasebiyle müsait bir yer c! Voğu belirtiliyor.
Konferansın. Almanyadj AJnışn militarizmiyle yakından ilgili ve Almanların Prusya azametinin bir âbidesi telâkki ettikleri yerde top] an-madyle siyasi adalet de yerine Kelmiş olacaktır. Konferansın. Berlin'de yapılacak bir askeri geçit rc.nl ile bağlıyacağı şüphesizdir. Rusltf ba geçit resmi İçin şimdiden hazırlıklar yapmışlardır. Bu geçit resminin Alman milletine askeri hezimetlerini iyice anlatacağı ümit edilebilir.
Suriye ve Lübnan
Suriyeliler, iki Fransız subayını öldürdüler
Londra 18 (Radyo» — Dün Halep’le Lâ2kıye arasında İblis'te iki Fransız subayı Suriyeliler tarafından öldürülmüştür. Bunlardan biri Halep bölgesi Fransız askeri kumandanı idi
İngiltere, Fransız notasına cevap verdi
Londra 18 (Radyo) — İngiliz başkentinin siyasi muharrirleri. İngiliz hükümetinin de Gaulle'ün Yakın Doğu meselesi hakkındakl notasına cevap vermiş olduğunu b*!d irmek redirler.
İngiliz hükümeti. Sovyet Rusya ve Çin hükümetlerini davet ederek Yakın Doğu meselesini genişletmek fikrini yerinde bulmamaktadır. Bu meseleyi başka meselelerle büyütmek de doğru bulunmamaktadır
Londra 17 (R.) — Suriye kaoınesl dün Cumhur Başkanı Şükrü EJkuvvetlenin Başkanlığı altında toplanmış, durumu görüşmüştür. Fransız askerleri Humus’un tahliyesin tamamlamışlardır Kışîalasa ve Fransızların İşgal ettikler! di? t boalara Suriye bayrağı çeltilmistİT
150 hecinsüvAr kaçtı
Beyrut lfl (A_A.) — 150 heclnsu-var, perşembe gecesi Dierzordakl kışlalarından firar etmişlerdir Bununla beraber seksen asker bu kışlalarda kalmışlardır. Fransız makam-1 arının müracaatı üzerin» îmriTizler kışlalara girmişlerdir.
Suriye ve Lübnan'daki Fragsla kuvvetlerinin. komutanı General Hunıbold, daha sonra kışlaları gezmiş ve tngiUzlere teslim edHırelertal emretmiştir.
Ankara at yarışları Cumhur Başkanı koşusunu Ahmet Atmanın Fettanı kazandı
Ankara 17 (Akşam) — Ankara at yarışlarının son haftası dün dc kalabalık bir seyirci kütlesi önünde yapıldı. Yarışlar umumiyet itibarlle çok güzel oldu. Cumhur Başkam koşusuna 11 at girdi ve Ahmet Atman’m Fettanı birinci geldi. Yarıştan sonra atın sahibi B. Ahmet Atman’ı kabul eden Cumhur Başkanı tsmet Irönü kupayı Ahaıet Atman'a verdi. Yarışların neticeleri şudur:
Birinci koşuda Ferahnak birinci oldu. Ganyan 1Û0 kuruş verdi.
İkinci koşuda Pike birinci, Levent İkinci. Ganyan 275, pliseler 100, 100 verdi.
Üçüncü koşu (Cumhur Başkanı koşusu) Fettan birinci, Gelincik ikinci, Buket üçüncü oldu. Ganyan 835. Plâseler 150, 180, 120 kuruş verdi.
Dördüncü koşu: Dabi birinci, Fışfış ikinci. Tufan üçüncü oldu. Ganyon 780. plâseler 405. 230 kuruş verdi.
Beşinci koşu: Yeşllbuldan birinci, Junt ikinci, Venüs üçüncü oldu. Ganyan 150, plâseler 110, 155, 155 verdi.
Altıncı koşu: MlrandoUn birinci oldu, Ganyan 155 kuruş verdi
Yedinci koşu: çiğdem birinci, Sür» tiik İkinci oldu. Ganyan 490, pliseler 250, 275 kurnş Verdi.
çifte bahis Fettan - Dabi 68 lira 40 kuruş, ikUl Çiğdem - Sürtük 42.75

kUTUş verdi.
Koşmıyanlar Karatep*. Yanık,

18 Haziran 1945
ARŞ AM
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Şehirdeki ve köydeki mülkiyetsizlik şekilleri
t | Ş E H I R~H A B E R L E R I
Bir gün İstanbul manzarasının karşısında hazin hazin içimi çekmiştim:
— Beş altı nesilden beri bu şehrin hemşerisiyim de şu karşımdaki pencerelerden hiç biri benim değil . demiştim.
Bu üzüntülü sözüm, arkadaşlarınım aklında kalmış: bana muhtelif vesilelerle tekrarlamışlar, Bun» rağmen, itiraf ederim: Şehirli olup evi olmamakla köylü olup tarlası olmamak arasında dağlar kadar fark mevcuttur. Ve bu fark, meselenin ruhunda-dır,
tehirde evi oimıyan yihayet kirada oturur, İyi bir ev de kira-lıyabilir. Sonra: Geçim, daima ev yüzünden değildir. Beş paralık emlâki oimıyan. orta bir emlâk sahibinden de daha iyi yaşar. Zira iyi ücretler vardır. Mütehassıslar, sanatkârlar, yüksek memurlar, üst İşçiler çok kazanırlar: daha da kazanmak ümidini beslerler.. Şehir hayatı öyle bir hayattır ki, insanın önünden bin bir fırsat geçer... Seyyar satıcılıktan dükkâncıhğa. dükkân-cılıktan orta hallıliğe fırlamanız mümkündürSanayiin büyük sanayi halini alamadığı bizimki gibi memleketlerde bu kapılar İnsanların yüzüne kati şekilde kapanmamıştır.
Şehir, hülâsa, bir ümit dünyasıdır.
Lâkin köyde bu böyle değil
Evvelâ, toprak öyle bir şey ki, miktarı mahdut. Kaç kilometre murabbaı ise o kadar kalır. Ekil-meyenleri ekersiniz; kesif ziraat usulüne geçersiniz. Fakat Bahirin asma bahçeleri halinde toprakları apâ.tmânvari çoğal* temassınız. Hele muayyen bir sınıf. orta çağdan kalma son çağda incelmiş usullerle verimli toprakların üstüne oturmuşsa artık kımıldatana aşkolsun. Üzerinde çalışanlar, ebediyen esir durumdadır. Çünkü sanayi şehirlerinin Beyyalliğı ziraat bölgelerinde yoktur; fırsatlar, İmkânlar enderdir. Bir aile şayet topraksız köylü durumuna düşmüşse, artık nesillerce öyle kalır. Hattâ asırlarca kaldığını bile muhtelif memleketlerin tarihi tesbit etmiştir. Başkasının toprağında yan boğaz tokluğa — fakat katiyen sırt pekliğine değil — çabala dur... Belki de cehennem havatı dedikleri budur.
Yeni kanun. Türkiyede ekseriyet olan köylüyü böyle bir kölelikten kurtarmak için ilk adım rolünü görüyor. Toprağa kavuşan köylünün çalışma vasıtalarına sahip olması, modern usullerle çalışmağa alışması, müteakip adımlan teşkil edecektir
Şehirde de; «Bir pencere bile benim değilin diye İÇ geçirmek feci şey... Fakat köyde "bir kanş toprağım yok!» demek ondan kat kat feci...
Dün havramı kutlanılan kanım hu m’»î faciavı önlüyor
(Vâ . Nü)
Gürültü şeh ri.
Sağlık Bakanı
İzmir gazetecilerine sıtma savaşına dair beyanatta bulundu
İzmir 18 (Telefonla) — Ege bölgelide sıtma İle savaşı tetkik eden Bağlık Bakanı B. Sadi Konuk, gazetecilere beyanatta bulunmuştur. Bakan. seyahatinden çok memnun ve görüşlerinin müspet olduğunu, gerek savaşta vazlfedar olanların, gerekse halkın bu İşin ehemmiyetini l&ylklyle kavramış bulunduğunu söylemiş .
— Savaş tam muvaffakiyetle yolunda gitmektedir, demiştir.
Bakan B Sadi Konuk dün sabah Afyona gitmiştir. Orada tetkiklerde bulunacak ve bir kaç gün sonra Afyondan Ankaraya geçecektir.
Bir genç ortadan ' kayboldu
İzmir 10 (Telefonla) Doktor Şevki Ugur’un 18 yaşındaki oğlu Aydoğan Uğur, Atatürk lisesi son sınıfında diğer derslerden onar numara aldığı halde bir dersten ikmale kaldığını öğrenince ortadan kaybolmuştur. Evine dönmeyen bu çalışkan gencin âkıbetlnden endişe edilmektedir. Babasının zabıtaya müracaatı üzerine Aydoğan Uğür aı-anmaktadır. Aradan tiç gün geçtiği halde henüz bir iz bulu-namamıştir.
Toprak bayramı her tarafta coşkun tezahürlerle kutlandı
Ankara 17 — Toprak bayramı bugün bütün yurt içind* *n ücra köşelerine kadar her yerde coşkun ve İçten tezahürata vesile veren tö* reni erle kutlanmıştır. Bu güzel günün bütün milletçe en büyük bir bayram günü olarak kutlandığını v© bu vesile İle Atatürk'ün aziz hâtırasının minnetle anıldığı ve kendilerini toprak sahibi eden Milli Şef İnönü'ye, Büyük MiUet Meclisine ve onun hükümetine karşı sonsuz şükran ve bağlılık duygularını İfade ve teyldeyledlğinl bildirmektedir.
Başkentte bu mutlu ve uğurlu gün parlak gösteriler© vesile vermiştir
Güzel bir yaı havası ve baştan başa donatılmış olan bütün şehri saran bir sevinç ve heyecan dalgası İçinde geçen bayram tezahüratına Halkevi önünde yapılan bLr törenle başlanmıştır. Burada sokaklara civar köylerden gelen köylülerimiz ve AnkaralIların teşldl eyledikleri kesif bir halk çoğunluğu toplanmış bulunuyordu. Saat tam dokuzda başta köylülerimiz olmak üzere hazır bulunanlar Atatürk'ün muvakkat kabrini ziyaret ederek Ebedi Şefin msmet huzurunda tâzim 11e eğilmişler v aziz hatırasını anmışlardır. Bu esna da kabir üzerinde «topraksız köylü!e rln minnetlerle yazılı muhteşem çelenk 1 eri e köylüler tarafından getirilen ve renk, renk kır çiçeklerinden yapılmış buketler konmuştur. Törenin bundan sonra başlıyan kısmı istiklâl marşı ve Ziraat enstitüleri öğrencileri tarafından söylenen ziraat marşı ile başlamış ve söz alan hatipler kanunun memleket ölçüsündeki büyük önemini ve amacını ve bunun köylüye sağlıyocağı faydallan belirtmişlerdir Köylülerimiz daha sonra ZLraat enstitülerinde verilen bir öğle ziyafetinde bulunmuşlar ve burada kendilerine Tarım Bakanlığı tarafından hazırlanmış kültüi- Alimleri gösterilmiş ve enstitüler gerilmiştir. Akşam üzeri de Orman çlfllğinde bir ziyafet verilmiştir Toprak bayramı lstanbulda da Halkevlerinde ve Odalarında ve Yeşilköy tohum ıslah istasyonunda. Halkalı ziraat okulunda, Büyükdere numune fidanlığında yapılan toplantılarla kutlanmıştır.
Bu mutlu gün. İzmlrdc de coşkun tezahürata vesile vermiştir.
lstanbulda Toprak bayramı şenlikleri lstanbulda da Toprak bayramı kun tezahürlerle kutlanmıştır. Yeşilköy civarındaki Halkalı Ziraat mektebinde dün saat 11 de başlıyan ve geç vakitlere kadar devam eden bir tören yapılmış, bu merasimde İl Ziraat müdürü. Ziraat odası reisi, Parti mensuplan, gazeteciler, civar köylerden gelen yüzlerce köylüler ve mektebin 150 talebesi bu merasime lşti-râk etmiştir. İlk olarak mektebin kıymetli müdürü B Rlfat Ekin birkaç sözle Toprak kanununun faydalarını belirtmiş ve büyüklerimize bu vesile ile duyulan şükran hislerin! canlandırmıştır.
Mütaakıben mektebin ekonomi öğretmeni B Fazıl Keyder bir konferans vermiş, toprak İçin OsmanlI devleti zamanında tatbik edilen usullerle, Cumhuriyet İdaresinin ziraat usullerini 937 Senesindenberi esaslı olarak 37 vilâyet, 201 kaza ve 17,000 köyde yaptığı tetkikat neticesinde mukayese etmiş ve tetklkalın Toprak kanununu doğurduğunu anlatmış ve demiştir kİ:
«— Eğer demokrasi; yalnız usullerde ve şekilde aranmıyorsa, onu Türk milletinin hayatının İçine yerleşmiş görmek istiyorsak, bu memleket içerisinde minderini, yorganını eşeğinin sırtına sararak çoluğu, ço-coğıyle İşliyecek toprak aramağa çıkan vatandaşların azalmasını, hattâ büsbütün ortadan kalkmasını temin etmek lâzımdır.»
B. Fazıldan sonra, bahçeler mimarı MevlÛt Baysal kısa bir söylev vermiş ve: «Cumhuriyet ağacının en güzel, en iri. en rayihalı meyvası şüphesiz Toprak kanunudur. Bu kanun karşısında nasırlı ellerin duaları büyükle-
mücadele
Bu sene şehir içinde 33 bostan istimlâk edilecek

Bayan Meliha Avnl. Şişil Halkevinde nutuk söylerken
coş-
rlmlzln vicdan lstirahatlni sağlamaktadır» demiştir.
Bütün bunlara Halkalı köylülerinden Abdi Süren mukabele etmiş, «Çlfçlnln zenginliği hükümetin varlığıdır» demiştir.
Bunlardan sonra muazzam bir geçit resmi yapılmış, köylülük ve çifçlllk makineleri, âlât ve edevatı ve muhtelif timsaller geçirilmiştir.
Bunu takiben köylülerle bir arada yemek yenilmiş, bil&hara mektebin beden terbiyesi hocası B. Abbas Sa-karyanın yetiştirdiği gençler muhtelif spor harekâtı ve mili! oyunlarla, ora-de bulunanların takdirlerini celbet-mlşl erdir.
Mektep İdaresi. Cumhur Başkanı İsmet İnönûne. Başbakana, Parti genel sekreterliğine, Tarım Bakanlığına şükran telgrafları çekmiş, Taksim
ekıebi tak beleri, milli oyunları oynarken âbidesine gidilerek çelenkler konmuştur.
Şişli Halkevinde
Saat 16 da Şişli Halkevinde bir tören yapılmıştır. Bakırköy, KartaJ, Beykoz, Üsküdar, Sarıyer, Eyüp, Kâğıthane ve Mecldlyeköyden at. eşek ve arabalarla gelen köylüler, Halkevi n İn bahçesinde toplanmışlardır. Parti başkanı B. Fikret Silay, şehrimizde bulunan millet vekilleri, Büyükdere Orman fakültesi profesör ve dekanlarile zlraatçlier ve fakülte talebeleri de bahçede kendilerine ayrılan yerlerde oturmuşlardı. Saat 16 da mikrofon önüne gelen Şişli Halkevi başkanı bayan Meliha Avn! çok güzel bir nutuk söylemiştir. Üzerinde yıllar-danberi çalıştığı ve alın teri döktüğü toprağa köylünün ancak Toprak kanununun çıkmasından sonra sahlbol-duğunu belirten ve sık sık alkışlanan bayan Meliha Avnl. misafirlerine «Hoş geldiniz, bayramınız kutlu olsun» diyerek nutkunu bitirmiştir.
Bundan sonra Şişil Halkevi edebiyat kolu reisi B. Mustafa Tunalı mikrofon önüne geLpılş. toprağın, Toprak kanununun, çlfçtpln ehemmiyetini tebarüz ettirmiştir.
Bundan sonra iki köylü kızın taşıdığı başaktan bir çelenk önde, diğer çelenkler de arkada, bayrama Iştlr&k etmek üzere gelen çlfçller ve şehirli davetliler bandonun, davul ve zurnanın çaldığı havalar İçinde, yürüyerek Taksim meydanına gitmişlerdir. Bu alay caddeden geçerken herkes sokaklara dökülmüş, alayı seyrediyordu
Taksim âbidesi önünde de nutuklar söylenmiş, millet vekillerimizden şair Behçet Kemal çağlar da burada «Toprak» konulu bir destanını okumuştur.
Lstanbulda zaman zaman kendini gösteren tifo hastalığına karşı esaslı tedbirler alınmak üzere muhtelif kararlar verildiğini yazmıştık. Bu kararların ekserisi kolay başarılabilecek işler olmadığı için tatbikleri zamana ve bilhassa paraya mütevakkıftır. İs-tmbulda tifo hastalığını önlemek üzere yapılması gerekil işler birkaç gurupa ayrılmaktadır. Bu İşler arasında en mühim olanlardan birisi şehir İçindeki bostanların kaldırılmasıdır, şehir İçinde bulunması zararlı görülen bostanların tesbltl için hıf-ZlSSlhha mütehassısı bir doktor, bir yüksek mühendis, bir de Belediye müfettişinden mürekkep bir heyet teşkil edilmişti. Bu heyet bir müddet-tenberi Gazhane. Gümüşsüyü ve Ayaspaşa mıntakasında tetkikler yapmakta idi 3u tetkikler sonunda bu mıntAkada bulunmaları zararlı görülen 33 bostan tesbit edilmiştir. Belediyeye isimleri ve yerleri bildirilen bu 33 parça bostan istimlâk edilerek yeşil saha haline konulacaktır. Ekserisi lâğım sularîle sulanan bu baştanların istimlâkleri bu sene bütçeye konulan ödenekle yapılabilecektir. Bostanların İstimlâk muamelelerine yakında başlanacaktır. Tetkik heyeti başka mıntakalarda da incelemelere başlamıştır.
Diğer taraftan tifo hastalığının bulaşmasında başlıca âmil olan su meselesi le de meşgul olunmaktadır İlgililer, lstanbulda kullanılacak ve içilecek en emin su olarak Terkos suyunu göstermektedirler Esaslı bir şeklide tasfiye edilen ve devamlı surette dezenfektan vasfını muhafaza eden Terkos suyu, ekseriyetle gayrı sthhl şartlar İçinde doldurulup nakledilen memba sularına tercih edilmektedir. Bununla beraber bazı büyük yapılarda mevcut su depolarının modern şekilde olmamaları dolayısile bu depolarda uzun müddet kalan Terkos sularının İçilmesi, durmuş olması dolayısile pek emin görülmemektedir.
Şişli camiî
Şişlide yapılmasına karar verilen camiin tesviye! tûrablyes! sona ermek üzeredir. Camiin temeli yalanda törenle atılacaktır. Camiin inşası için lüzumlu malzeme tedarik edilmiştir. İnşaata sarfedilecek paranın büyük bir kısmı, İsmini vermek Lstemiyen hayırs(nc-r bir zat tarafından verilmekle beraber, bu zat. Icabetıiği takdirde paraca yine yardımda bulunacağını bildirmiştir. Camiin güzel bir dini yapı halinde meydana getirilmesi için Evkaf İdaresi büyük bir ilgi göstermektedir. Lüzumu halinde İdare de yapıya par» «affedecektir.
Açık Millet Vekilliklerine seçim
(Baş tarafı 1 inci sahifede) I olarak Beyoğlu ikinci seçmenlerinden t boşaltılmış ve teftiş heyeti sandığı su yapUmak üzere seçim faaliyetine B Su«t Kammuı oyunu itti »e açarak oy pusulalımın saymaja ba}-.. . ..... 'sandık da tam saat 15 30 da kanandı. İnmiştir Savımı» «nar ıs as H. h™.
nihayet verilmiştir.
Saat 13,5 ta sandık teftiş heyeti tarafından tekrar açılmış ve Kadıköy İkinci seçmenleri reylerini kullanmağa başlamışlardır. Bundan sonra ura İle Üsküdar. Beykoz. Bakırköy, Sarıyer ve Adalar ikinci seçmenleri sandık başına gelerek reylerini vermişlerdir. Bu kazaların rey vermeleri saat on beşte nihayet bulmuş, bunu mütaakıp zamanında oylarını kııllan-mıyan veya geç kalan İkinci seçmenler için yarım saatlik bir müddet ve-rllmlşti.Bu suretle mensup bulunduğu kazaya bakılmaksızın salona gelen İkine! seçmenlerin reyleri kabul edilmiştir
Seçim bitiyor
Bu sırada ikinci seçmenleri oy vermeğe çağıran ve bu İşi fahri bir surette yapan Eyüp ikinci seçmenlerinden B. Necati Kaptanoğlunun sesi yükseliyordu:
— Yarım dakika kaldı. 25 saniye kaldı, 20 saniye kaldı,, derken, son
Halkalıda rahneden kızlar
sandık da tam saat 15,30 da kapandı. Bu sırada soluk soluğa salona birinin girdiği görülmüştü. Bu zat, Sarıyer ikinci seçmenlerinden emekli general Hûsameddlndi. Fak ab sandık kapandığı ve muayyen saati yarım dakika geçtiği İçin general Hüsameddinln oyu kabul edilmemiştir.
Namzetlerin propagandası
Öğleden sonra da adaylar. _ konferans salonundaki kürsüye çıkarak kendi lehlerine propaganda yapmağa devam etmişlerdi Fakat sabahleyin görülen hararet şiddetini kaybetmişti. Avluya dolan halk, hatiplerin sözlerini alâka ile dinliyorlardı. Bu sırada bazı adaylar tekrar tekrar kürsüyü İşgal ediyorlar ve millet vekili seçildikleri takdirde takibedecek-lerl esaslar hakkında halka birçok valtlerde bulunuyorlardı. Bu vesile İle de şunu belirtmek yerinde olur kİ, dünkü seçim, bilhassa ik! bakımdan dikkati çekecek mahiyette İdi. Kürsüye çıkan adayların şahsi kanaat ve programlarını İzah ederken rakipleri hakkında yaptıkları tenkldler de ne-zaheti llhlâl etmlyecek surette karla davranmış olmaları İdi
Diğer nokta da seçimin son derece intizam altında cereyan etmesi İdi. Salona giriş, çıkış kapılan ayrılmış, seçimin gayet demokratik bir şeklide yapılabilmesi İçin gerek teftiş heyeti, gerek İdare mekanizması başında bulunan bütün âmir v© memurlar çok nâzik ve titiz davranmışlardır. Bunu dn memnuniyetle kaydetmek lâzımdır kİ İstanbul basın mensuplarına vazifelerini görebilmeleri İçin âzami kolaylık gösterilmiştir. Başta sayın doktor B Lûtfl Kırdar il© bütün maiyetinin bu husustaki ilgileri gazetecileri pek memnun ve mütehassis etmiştir.
Namzetlerin kazandıkları oylar Sandık kapandıktan sonra saloa
gcne
VB-
Meşhur bir filmin sonu şöyle-dir:
Kahramanlar son derecede heyecanlı bir takım vakalar geçirirler. Sinirleri harabolur. ümit ettikleri bir çok şeyler de boşa çıkar. Buna da üzgündürler
Erkek, kendisini seven ' ' na der ki:
— Gidiyorum.,, Şöyle mile sessiz, gürültüsüz, sinirleri dinlendirici bir gidiyorum...
Sevgili bu harikulade yeri merak eder, heyecanla sorar;
— Nereye gidiyorsun?.
Ve âşık cevap verir:
— İstanbula!,,
Bunun üzerine kadın, erkeğin boynuna atılır ve iki sinirleri bozuk sevgili dinlenmek için bu. 'hluınei beldesi , ne. İstanbul^ doğru yola çıkıyorlar.
İlâhi gafil yabancı aktörler!.^ Eğer yanılıp da hakikaten sessist-7_J lik ihtiyacı ile buraya gelmişler^ se yandılar gitti zavallılar.
Hele mevsim yazsa.
İstanbul, mayıs ayından ra gürültüsü en aşağı dört
kadı-
tama-sakin, şehre
o
son'—
„ .. ..n. --- m ıslı L-
olan bir şehirdir. Bilhassa gece-CD leri , Pencerelerin açılması, hele^ rdayo ve gramofon salgınından (D sonra. "İstanbul yazlan , m yel pare bir gürültü şekline sokmuş*— tur.
Bu açık pencereler insana
tuhaf zevkleri, ne garip eğlence-T? leri tanıtmıyor. (D
Meselâ gümbür gümbür bir(Q radyo sesi işitiyordunuz. Kulak (|) veriyorsunuz ki Portekizçe ha»*T herler dinliyorlar!. Evet Porte-'**' kigçe?!’!, Arkasından Mısır, Ab-dülvahap. Ondan sonra Kana-da’da gürültülü bir futbol maçının tafsilâtı. Bağıran seyircileı, spikerin raman zaman yükselen heyecanı... Bütün bunlar aynı radyodan!.
Ne yazık ki "gürültüden şikâyet» artık bugün için 'lüks bir sulh konusu addediliyor. Ve »gürültüden başka derdiniz yok mu’.ı, diye soruyorlar. Halbuki her biiyük muharebeden sonra yorgun sinirlerle gürültüden daha iyi dert mi ararsınız?
Harbden çıkışta, ateşten ne derece uzak kalırsanız kalınız, sessizlik en aranılan şeydir Bütün insanlar o kadar sükûnet ihtiyarındadırlar ki en güzel musiki. hattâ su şınlıtsı bile derin sükûnetle boy ölçemiyeeek bir haldedir.
Halbuki İstanbul yaz aylarile birlikte her mahallesi - gürültü müsabakası" na çıkan bir şehir oluyor.
Hakikaten yanılıp da bir haziran avında o sinema rejisörünün volu tstanhula düşer. Burada bir kaç gürültülü vaz gecesi geçirirse. bir daha sükûnet anvan kahramanlarını her halde başka yerlere gönderir.
Hikmet Feridun Es
reisi B. Muhlddln Üstündağ İstanbul millet vekilliğine seçilmiştir. Doktor B. Lûtfl Kırdar. yeni millet vekiline muvaffakiyet dilemiş ve memlekete hayırlı olmasını temenni etmiştir. B. Muhiddln Üstündağı tebrik eder ve başarılar dileriz.
Teftiş heyeti. B. Muhiddln Üstünci ağın seçim mazbatasını bugün ha-zırlıyacaktır. E Muhlddln Üstıindağ. kcndlslle görüşen bir muharririmiz® şu sözleri söylemiştir:
— Ben, uzun yıllar İstanbul şehrini belediye bakımından temsil etmiş olmak gereflnl İftiharla taşıdım. Kendilerini bu suretle temsil etmiş olduğum tstanbul hemşerllerlnin bu defa da Büyük Millet Mülkinde temsil şerefini bana bah itmiş olmaları. lıakkımdakl İtimat, teveccüh ve muhabbetlerinin bir delili olarak arzüşükran ederim
Diğer beş ilde kazanan namzetler
Ankara 17 (A.A.’ — Bugün Burdur, Çorum, İstanbul. Kocaeli. Sivas ve Zonguidakta açık birer millet vekillikleri İçin yapılan seçimlere dair Anadolu ajansının özel muhabirlerinden aldığı haberlere göre, seçimleri. Bıırdur’da Mehmet Sanlı, Çorum'da
lamıştır. Sayıma saat 15,45 de baş* lanmış ve saat 18,35 de nihayet bulmuştur.
Bundan sonra gazeteciler salona da?.et edilerek vali ve belediye reisi doktor B Lûtfl Kırdar tarafından seçimin neticeleri şu suretle tebliğ edilmiştir. Her adayın aldığı oy miktarı şunlardır:
Eski vali ve belediye reisi B Mu-htddin Üstilndağ 472, B. Hakkı Tank Us 357. umumi meclis Azasından B Vasfi Aktın 226, profesör gfneral Cemil Topuzlu 171. umumi meclis zabıt ve muamelât müdürü B- Zuhtıi Çubukçuoğlu 98 IB. Zühtü Çubukçu-oğlu adaylığını koymamıştı), profesör B. Zühtü tnban 32. B Nlzamettin Ali 20. B. Orhan ökoten 27. B. Emin Âli Yaşım 26, B. Hamdı Başar 22, B Celâl Eiiiun 22, B. Şerefeddln özer 21. emekli general Cafer Tayyar 18. B. İsmet Alkan 12, muallim B Arif Ülkü 10 (bu zat adaylar lçlnd© en çok kürsüye çıkıp propaganda yapmış ve konferans salonunun karşısındaki bir evin penceresinden halka ateşli sözlerle sabahtan akşama kadar her fırsatta soş söylemiştir.) B. ( Şııklr Pınar 10, B. Galip Kemali . Soylemezoğlu 7, B. Mehmet Sümer J 6. B. Mazhar Kazancı 5, B Ruhi Develloğlu, avukat B. Salm Nuri ' Nuray 5, B. Kenuıl Emin Bora, B. ..... ______, ,_________
Saim Başaran ve . B. Hallt Fahri EdfaAİ^7^dl'de Shît Erim, üçer, B. Hasıl Celâl. B 8en1hl Yü- sıvastû Fikri Erbug ve Zonguldak'ta rüten. B Şemsi Türer. B. Asaf Halet, int-ea]emdaroğlu kazanmışlardır.
Çelebi, B. Şerefeddln Atak ikişer, B. Hallt Ataç, B Zeki Baş. B- Refik Mangooğlu, B. Cemil Alpay, B. Fehmi Eren. B. Vehbi Araş, B. Hikmet Çeçen, B İrfan Erdemgll. B Nuri Gür-kan, B. Sıdkı Kefeli, B. Kenan Arar, B. Akagündüz de birer oy almışlardır. Oya iştirak edenlerin sayısı 1373 dir. Sandıktan 8 oy pusulası da boş çıkmıştır.
B. Muhıddin Üstündağin sözleri
Bu suratla sakı vali v* belediye
Sivas 18 (Akşamı — Dün yapılan seçimde Sivas namzetleri arasından emekli general Fikri Erbug 6ö0 oyla Sivas millet vekilliğine seçilmiştir
Halk Partisi mensubu olan generali, millet vekili seçilmesinden sonra evinda ziyaret ettim. Bana şunları söyledi:
«Başımızda bulunan büyüklerin çizdiği yoldan yürüyeceğim ve onlan destekllyeceğim. Vatandaşlarımın kalbinde yer tuttuğumu görmek benim İçin en büyük bir mazhariyettir Bu na lâyık olmağa çalışacağım »
sahile 4
A H $ A M
18 Haziran 1945
T\NIMADIG1MIZ MEŞHURLAR:
Bütün Istanbulu heyecana düşürün bir piyes..
Teodor Kasab’ın son derecede gözünü korkutan müthiş bir rakam: 4L ——..y «Pinti Hamit kimdir?.» — nAbdülhamdi şanoya çıkarmışlar!— Teo- ' dor Kasap Avrupaya kaçıyor — Kontes rolüne çtkan kadının sözlerri — ı Uğursuz bir rakam — 13 ile 15 arası — Diyojenin garip talihi — Korkunç ' «4» — Karakoy köprüsü ve rasathane topu — Unutulan bir söz,, ı, %----
Abdülhamitle, Teodor Kasap’ın arasını açan bir tiyatro piyesi oldu. Ve Kızıl Sultan bu piyes yüzünden Teodor K&sap’a uzun müddet için kin bağladı. Halk, Teodor Kasap’ın esprisine pek meftun olmuştu. Öteye beriye büyük bir cesaretle çattığı için kaleminden ne çıksa herkes buna. hattâ kendisinin bile düşünmediği, bir takım mânalar veri-yordn.
Bu sırada Teodor Kasap’ Pinti Hamid adında bir komedi yazdı. Hakikaten çok komik bir eserdi. AbdüLhamid’in cimriliği, hasisliği. pintiliği de darbımesel halinde,,.
Böyle Teodor Kasap’ın kaleni biden Pinti Hamid diye ortaya bir piyes çıkınca İstanbulda yer yerinden oynadı. Kahvehanelerde:
— AbdüLhamid'i şanoya çıkarıp oynatıyorlarmış!.,
— Pinti Hamid’i gördünüz mü?.. Ne dersiniz... Tıpkı tıpkısına da tasvir eylemiş ve canlandırmışlar!..
Tarzında dedikodular ayyuka çıkıyordu Bu piyes âdeta bütün îstanbulu heyecanlandırmıştı. Hattâ bazı i arı piyesin adına «Pinti Abdülhamidu diyorlardı. Bu dedikodular saraya, o zaman Murattan sonra ikinci şehzade olan Abdiilhanüd’in kulağına kadar gidiyordu. Esasen Namık Kemal ve Ziya paşa ile birlikte koyu bir murad tarafdan olan Teodor Kasap’ın bunu bilhassa yazdığına dair umumî bir kanaat uyanmıştı.
Lâkin Teodor Kasap’ın hiç akimdan geçmeyen bir iş oldu. Ab-diilazizden sonra Murad’ın tahta çıkıp inmesi âdeta göz açıp kapıyacak kadar kısa bir zamanda geçti. Abdüihamid padişah olunca Pinti Hamid tiyatrosunu yazan Teodor Kasap soluğu Paris’te aldı,,.
Halbuki yazdığı piyes Molie-reden adapte idi, Diyojenin muharriri direktör Âli beyle birlikte bütün Molieri adapte etmeği düşünmüşlerdi.
Âli bey Ayyar Hamza piyesini, Teodor kasap da Azarya’yı adapte etti. Yalnız Abdüihamld’in pintiliğinin büyük bir dedikodu halinde dolaştığı bir zamanda bu piyesi seçmesi ve ona Pinti Hamid gibi bir isim takması da kendisinin bu hususta alaycı bir fikri olduğu anlaşılıyor. Esasen halk bu piyesi Sulan Hamid’in üstüne yorunca Teodor Kasap da İşi bozmam ışır.
Artistlerin kullandıkları acayip kelimeler..
Teodor Kasap’ın matbuat kadar tiyatro ile de alâkadar olduğunu görüyoruz. Devrinde Istan -bula gelen ecnebi tiyatro kumpanyalarına çattığı gibi Güllü Agobu da epeyce parmağına dolamıştır. Zira Teodor Kasap sahnede en temiz Türkçe konuşulmasına tarafdardı. Güllü Agob’a yeni imtiyaz verildiği zaman yazdığı yazıda aktör ve aktrislerin piyes arasında marşopa «maş-rabaı>, baryam «bayram», erikse •ense», cılbak, «çıplak», He efendim gibi sözler söylediklerini ne yapıp yapıp bunlan katiyen düzeltmelerini ihtar ediyor. Sahnede hakikaten Kontes rolüne çıkan bir kadının «cılbak, marşopa, He efendim..» demesi de insanı çı'dırtır ya!..
Uğursuz bir rakam
Türkiyede çıkan ilk Türkçe mizah gazetesinin garip bir talihi göze çarptı Gazete dört rakamlı nüshalar da bir aksiliğe uğruyor ve kapatılıyordu, Nete-kim dört numaralı nüsha da kapandı, 14 numaralı da tekrar 15
gün müddetle kapandı,
Teodor Kasap bundan fena halde ürkmüştü arkadaşlarına, Namık Kemal ve Ebüzziya Tev-fik beye;
— Hazırlanalım... Yirmi dördüncü nüshada hem gazeteyi kapatıp, hem de bizi asmasalar ba-ri,._ Bu «4» rakamında bir uğursuzluk var... diyordu.
Buna o kadar inanmıştı ki gazetede 4 rakamını kullanmamağa karar verdi, 24 üncü nüsha geldi, heyecanlan alıp yürümüştü. Gazetenin başına, bir uğursuzluğa uğramamak için «24 numara» diye yazmadılar. Şöyle bir rakam attılar: Numara 1+23!,
Sonu dört ile biten rakamlardan gözleri o derece korkmuştu ki bunlan yazmadıktan başka ağlzlanna da almıyorlardı. 14 ten bahsederken «13 ile 15 arasındaki rakam» diyorlar, fakat katiyen 14 demiyorlardı.
Netekim 15 günlük kapanmadan sonra Diyojende şöyle bir konuşma görüyoruz:
— Merhaba Diyojen, Kaç gündür neredeydin Göremedik.
— Üstünüze iyilik sağlık!. Belime bir ağrı yapıştı. 15 gün kadar kımıldanamadım.
Yani 15 gün gazete kapatılmış!. Bunun sebebi sorulduğu zaman Diyojen şöyle cevap veriyor:
— Üstüme varma söyleyemem... 13 He 15 arası!.. Hep ba-şırna gelenler ondan... 13 Ûe 15 arası...
— Yani 14!
— Sus... Ağzından yel alsın.
— Nasıl sus?., 14!..
— Sus diyorum.., O rakamı ağzına alma,,,
«1+23» numaralı sayıda ise kapanmadan bu nüshaya eriştikleri için «şükür yetiştirene, şükür bu günleri gösterene» dîye başlı yan bir dua var.
Ne garip bir talih eseridir kİ Diyojen 123 üncü nüshada yine bir belâya çattı ve 124 te tekrar müthiş bir tehlike ile karşılaştı.
Bu itibarla Teodor Kasap 4 rakamından pek çekinirdi.
«Yürü., köprü açılıyor!.»
Teodor Kasap’ın gazetesi tetkik edilirse bugün unutulmuş bir çok halk tâbirleri, İstanbul argosu meydana çıkar Gündelik gazetelerin yazamadıkları birçok sözleri, cümleleri Diyojende bulmak ve Sultan Aziz devrinin İstanbulluna dair bir çok şeyler Öğrenmek kabildir. Bu itibarla da «Diyojen» pek kıymetli bir hazinedir.
Meselâ Diyojende Karakoy köprüsünün açılma ve kapanmasından şikâyet eden şöyle bir yazı var:
«İlâhi yarabbi.,, Şu Karaköy köprüsünün açılıp kapanması mösyö Kombari’nin attığı top gibi bir vakit ve saate mahsus olduğunu görmlyecek miyiz?.
Teodor Kasap’m uzun müddet çırakhk ettiği Çarşı İçi
[Mösyö Kombari o zamanın rasathane müdürü ve istanbulda zeval vakti bir top patlatan zat. Yazı, devam ediyor,] Gündüz hangi, saatte geçsek: «Köprü açıktır!» levhası. Tevekkeli külhan çapkınlan arasında:
«Yürrrrrü köprrrü açılıyor!» sözü darbımesel haline gelmemiş!,.
Demek o zamanlar darbımesel haline girecek kadar şöhret salmış olan bu «Yüm-rü köprü açılıyor!» sözü buradan geliyor ve bugün de tamamlle tarihe karışmıştır.
Diyojenin en güzel tarafı dilinin sadeliğidir. İnsan bunu okurken: «O zaman bu derece sade dil kullandıktan halde sonra bu nasıl bozulmuş ve kötüleşmiş!.» sualini kendi kendine sormaktan alamıyor.
Hikmet Feridun Es
BULMACA
123450789 10
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı;
1 — İlbaya vekâlet eden.
2 — Çok çok değil.
3 — Fakat - Bir erkek adı.
4 — Büyüklük - Zatı Aliniz.
5 — Boğaziçlnde bir İskele - Tersi şikârdır.
6 — Tazylket - Kundura malzeme-sindrfi.
7 — Damarları dolduran - Paketi kuk kuruşa duman.
8 — Tersi bulaşkan demektir - Bir şlr nevi.
9 — İri bir hayvan çobanı
10 — Dikkat - Tersi er ket keçidir. GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı: 1 — Ayvareçell, 2 — Yeis, Bavul, 3 — Vikaye, Eti. 4 — Asabiyet, s — Yiğit. Fa, 6 — Ebeyi çağır. 7 — Ça, Eta, İka. 8 — Evet. Giray, 9 — Lırt-, Fıkara, 10 — İHmarayan.
RADYO
Bugünkü program ANKARA RADYOSU:
18.00 Dans orkestrası, 18.30 Konuşma 18.45 Dans orkestrası 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Karışık şarkılar, 19.50 Konuşma, 20.00 Müzik, 20.15 Radyo Gazetesi, 20.45 Yurttan sesler, 21.15 Konuşma, 21.30 Senfoni orkeptrası, 2230 Dans müziği (pl.). 22.45 Haberler.
YARİN SABAHKİ PROGRAM
730 Müzik (pil, 7.45 Habtrler, 8.00, Müzik (pl.j, 12.30 şarkılar, 1245 Haberler, 13.00 Salon orkestra». I
Haber verme serbesliği
Amerikan Dış Bakan Vekilinin konuşması
Vaşlngton 17 (AA.) — Birleşik Amerika Dış İşleri Bakan vekili M. Grew, haber serbesliği mevzuu üzerinde radyo ile yaptığı bir konuşmada demiştir ki:
Zulüm unsurlarının bundan böyle erkek ve kadınlar! yanlış yola götürmelerine, onları aldatmalarına, tecavüz hareketlerine ve milli intihara sevketmelerlne artık katiyen meydan vermemelidir. En büyük karşılıklı anlaşma ve güvenlik unsurunun tethlş stratejisi İçin bir silâh haline gelmesine artık katiyen müsaade etmemeliyiz.
Haber yayınının, Nazi ve veya Japon düşmanlarımızın elinde kullanıldığı gibi fenalık İçin bir kuvvet gibi değil, iyilik için Ur kuvvet gibi fcul-lanılmastni görmek, millet olarak bizim için bir sorumluluk mevzuudur.
Dünya milletleri. San Francisco mtsakmı ne kadar kuvvetlL ve faydalı bir hale koyarlarsa bu mlsat o nispette kuvvetli ve faydalı olacaktır. Eğer kincilik ve yalancılık bir defa daha hudutlardan bildiği ribl pellp geçerse za'fa uğramak bu misale İçin mukadder olacaktır. Eğer biz ve diğer milletler, dünya radyo postalarımın. basan evlerinin Ve sinemalarının hakikati olduğu gibi aksett r-me lcrlne kati suretle karar verirsek bu misak büyük vaadini yerine getirecektir.
Almanyada’ki işgal kuvveti
Amerikalılar şimdilik 3 ordu bulunduracaklar
Londra 17 (AA.) — Almanyâdakl Müttefik genel karargâhından verilen bir habere göre her ne kadar İleride Amerikan İşgal kuvvetleri muhtemel olarak iki ordudan İbaret olacaksa da. şimdilik 3 Amerikan ordusu aralık ayına kadar Almanyada kalacaklardır. Amerikalılar işgal İçin 480.000 kişilik bir ordu tasarlamış iseler de halen Almanyada bulunan Amerikan kuvvetleri bu rakamı çok aşmaktadır ve bu hal daha bir zaman devam edecektir. Bazı kuvvetler Avrupadan çekilmişlerse de. bunlar, Avrupadaki kuvvetlerin tutan yanında çok ufak bir nispet arzetmektedlrler.
Bugünkü kanaate nazaran büyük devletlerin İşgal hudutları kati olarak «Üç büyük» ûn konferansından evvel tesblt edümeyeyecektlr. Şimdiye kadar kati olarak hiç bir hudut hattı tâyin olunmamıştır.
Bayan Goering’in durumu
Ncu'-York 17 (A.A.) — Goe-
ring’in karısı eski aktrislerden Enimy Sonneman, 90 inci Amerikan piyade tümeninin nezareti altında buluıılnaktadır. Buraya gelen ha herlere göre, bu vazife Amerikan askerlerinin hoşuna gitmemeğe başlamıştır.
Bayan Emmy Sonneman, Nn-remberg’in. güney doğusunda1 Neustadt'a bundan dört gün evvel büyük bir debdebe ile gelmiş-, tir. Bayan Goering’in yanında genel kurmay generallerinden biri tarafından imzalanmış bir emir vardı. Bu ernride kendisine «mümkün olan her türlü yardımın» yapılması yasalıydı. Pariste çaldığı elbiselerden dolayı «dünyanın en iyi giyinen kadını» ün-vanını kazanmış olan bayan Go-ering, şimdi kocasına alt bir çok villâlardan birinde daimî bir muhafaza altında yaşamaktadır.
Bayan Goering, 12 haziranda buı-aya ge'diği zaman yanında bir Mercedes Beşiz otomobilinden başka bir aylık istihlâke yetecek derecede yiyecek maddçje-rlnj muhtevi iki buçuk ton yük taşıyabilir bir kamyonet de vardı. Bir Alman generali ve çavuşu, Goering’in 7 yaşındaki kızı, bir hastabakıcı, bir dadı, bir oda hizmetçisi ve başka iki hizmetçi yanında bulunmakta idi.
Teşekkür
Dul bayan Elmonc G. Balıkçıysam zlyaı münasebc-tllc gerek cenaze merasiminde hazır bulunmak gerek bizzat gelip b-yanı faziyet etmek ve gerekse yazı He çelenk göndermek sıırtile elem ye tfeSSÜrümüst İştirak eylemek lûftunda bulunanlara ayrı nyrı teşekkür ve minnet hislerimizi bildirmeğe derin acımız mâni olduğundan bu hususun sayın gazetenizin tavossurutunu rica ederiz.
Vahrâm Balikciyan ailesi
Sahada güler yüzü ile dolaşan biri önünde durduk ve İrfan bizi birbirimize takdim etti. Bu zatın Beden Terbiyesi Genel direktör muavini Bay Vlldan Aşlr olduğunu öğrendim. Kendisi de vaktile birinci sınıf bir atlet olan Vlldan Aşlr, tahsilini İsveç'te yapmış. Böyle bir sporcunun bugün İş başında bulunmasını, Türk sporunun az zamanda üstün bir duruma yükseleceğini İşaret eden bir müjde olarak karşılamak lcabeder.
Türkiyede bulunduğum müddet zarfında, ekseriyetini koşucuların teşkil ettiği birçok atletlerle tanıştım. Bu atletlerden bir kısmı programlı, diğer bir kısmı ise akıllarına geldiği gibi çalışmaktadır. Benim kendi görüşüme göre,, eu büyük mahrumiyetleri, en çok muhtaç oldukları Antrenör keyfiyetidir. Ellerinden tutanları ols» ve onları bu yolda hakiki bilgi ve tecrübeye dayanarak yürüte-’ cck antrenörler bulunsa, Türkiyenin'
Atletizm İşleri
Ingiliz görüşile Türk atletleri
Yazan: Tora Johnson]
Balkan oyunlarında bayrak merasimi
(Bayrağın köşesinden tutan beyaz pantalonlu makalede bahsedilen federasyon başkanı İrfan Şahlnbaşiu-.']
|Bir vazife ile memleketimize gelen ve burada bulunduğu müddetçe atletizm İşlerini tetkik ederek muhtelif müsabakaları takibeden Ingiliz bilgin-I ferinden Tom Johnson Tiirkl-yedeki atletizm.' faaliyetine alt görüşlerini bu makalede tebarüz ettirmektedir |
— Tür ki yed eki seyahatim, esnasın -da, atletizm mnşahaltalarma Sik Sik gitmek en büyük zevkimdl. Bir defasında yine Türk atletlerini seyretmek İçin, arkadaşlarla beraber 19 Mayıs stadına gitmiştim. O gün Türkiye birincilikleri karşılaşmaları yapılacaktı, Türkiyenin her tarafından en seçme atletlerin İştirak edeceği bu günü kaçırmak İstemedim. Filhakika o gün. 100 ve 200 metreyi büyük bir başarı ile koşan ve bu mesafede son İki sene zarfında elde edilen en İyi dereceleri egale eden genç atleti candan alkışlamak fırsatını kazanmış oldum. Türkiyenin 100 metre re-korulû.6, 200 metre rekoru İse 22.5 dlr ve bunlar 1935 de temin edilmiştir. Bu şampiyonluk müsabakalarında 100 metre 10.9 da 200 metre ise 22.8-de koşulmuştur. Bu atleti birkaç defa seyretmek fırsatını elde ettim. Adının Cezml olduğunu öğrendiğim bu atlet, her defasında daha iyi bir durumda karşımıza çıkıyordu. Kuvvetli bacakları, İyi teşekkül etmiş omuzları, aşağı yukarı 1.77 santim boyu ve 76 kilo kadar ağırlığı İle bir sürat koşucusu için İdeal bir vücuda maliktir denilebilir.
Bu müsabakalar esnasında, zamanının en iyi gülleclsl olan ve bugün Türkiye Atletizm Federasyonu başkanı olan Ali İrfan ile de tanıştım. Tahsilini Cambridge üniversitesinde yapmış olan bu atlet, birçok müsabakalarda mektebini temsil etmek fırsatını da elde etmiştir. Sade benim değil, birçok İngiliz sporseverlerin ismini gayet iyi bildikleri İrfan. 1937 senesinde Osford üniversitemle yapılan müsabakalarda büyük bir gayret göstermiş ve gülleyi 14.93 metreye atarak üniversitesine bir hayli puvan kazandırmıştır.
Türkiye atletizminin İrfan gibi bir sportmenin elinde bulunması Türk sporculuğu İçin cidden hayırlı bir kazançtır. Kendisi birinci sınıf bir atlet olduktan maada, memleket dışında kazanmış olduğu büyük tecrübeler sayesinde, Türkiye atletizm teşkilâtının esaslı bir şekilde inkişafına hizmet edecek durumdadır.
İrfanla konuşurken, beraberce gülle atılan yere doğru İlerledik. Müsabakayı kazanan güllecl, iri, teşekkü-l&tı yerinde, kuvvetli ve çevik bir gençti. Bu sporun hususiyetine çok uygun bir tipti. Bununla beraber gülleyi fırlatma tekniğinde, henüz tashihe muhtaç olduğu gö2e çarpıyordu. Vücudunun kuvvetinden tam mâna-slle istifade edemediği gibi, son gayretini de iyi kombine edemiyordu. İrfan kendisine bazı tavsiyelerde bulundu ve oradan diğer bir grupa doğru ilerledik.
fcenrffyfndert.
(D dört bucağından gelmiş olan bu at-letlerln her birinin, yüz ağartacak.*— dereceler elde edeceklerine şüphem^
Öğrendiğime göre. Beden EğittmlJJ okulu, atletizmi programına ithal et-"O iniştir. Bundan gaye, öğretmen ola- (D cak gençlerin, gidecekleri okullarda'rrt atletizmi doğru ve teknik bir şeklide m öğretmeleri imkânını sağlamaktır. E-
Türkiyenln spor sahasında varat-^j tığı İnkılâplardan biri de, Türk kız-lannın spor faaliyetlerine resmen İştirak etmelerinin artık tabii bir cereyan almış olmasıdır. Kafesin ve peçenin karanlığından kurtulan Cumhuriyet kızları, bugün kültür vasıtalarının hepsinden, erkek kardeşleri kadar istifadeye hak kazanmış durumdadırlar. Türkiye birinciliklerinin yapıldığı 19 Mayıs stadında sağa sola koşuşan kız atletlerin çevik hareketleri, ciddi tavırları karşısında duyduğum hissi, hürmetten başka bir kelime İle ifade edemiyeceğfm. Kızlara ait bütün birincilikleri toplıyan İstanbul ekibinin IdareciSile görüştüm. Memleketinin ilk koşucusu olan bu Bayan, İstanbul ekibine birçok birincilikler kazandırmış olan sevimli atlet Neclâ’yı bana gösterdi ve onun her bakımdan bir atlet komple olduğunu ve muntazam çalışacak olursa memleketinin İsmini hariçte de temsil edebilecek durumda olduğunu söyledi. Beraber 800 metrede kızlar arasında yeni bir rekor yapan genç atleti tebrik için İlerledik. Heyecan ve yorgunluktan kıpkırmızı olmuştu. Güler vüzlle bana İngilizce olarak: «Thank you very much» diye cevap vermesi bende sevinç veren bir hayret uyandırdı. Bu hayretim çok sürmedi, çünkü yanımdaki bayan mekteplerde w halkevlerinde İngilizce lisanına karşı büyük btr rağbet olduğunu ve bilhassa bazı kelimeleri hemen herkesin bildiğini söyledi.
Yazıma son verirken, Türkiyenin atletizmde hızlı adımlarla yürüdüğünü ve isler düzelip de Olimpiyatlar başlayınca, İştirak edecek bir ekibi bulunacağına inanmak lâzım geldiğini söylemek İsterim. Harbden sonra İngiliz atletlerinin Türidyeyl ziyaretinin, bütün Türk atletleri tarafından kalbi bir sevinçle karşılanacağından şüphe etmiyorum.
TürkJer futbolcularımızı çok sever ve takdir ederler. Türkiyede hangi meclise gitti isem, Kahireden en son gelen futbolcuların İsimlerinden sevgi İle bahsedildiğini duydum ve bu his tabiatlle beni çok sevindirdi. Beynelmilel oyuncularımızın İsimleri de Türk sporcularının çoğunun malûmudur. Bütün bunları nazarı itibara alarak iki dost, memleket arasında müsabaka İmkânları hazırlanmasını temenni ederken. Türklyeye gidecek Türk atletlerini, benim de bulduğum gibi, âlicenap, kudret ve istidada saygı gösterir ve değerli bir rakip olarak bulacaklarından emin olduğumu da İlâve etmek isterim.
Eski bir Japon elçisinin makalesi
Londra 17 (AA.) — Reuter: Japon haberler bürosu, bugün yayınladığı bir haberde Japon diplomatlarından Japonyanın eski Berlin ve Çin büyük elçisi Komûtaro Honda’nın bir makalesinden bahsetmektedir. Bu makalede deniyor ki:
Milletimizi müdafaa eder ve topraklarımızda mukavemete beş, on v® hattâ yirmi sene mukavemete devam edersek düşman muhakkak yenilecektir. Varlığım muhafaza İçin yaptığı şimdiki harbde sarsılmaz bir azimle sonuna kadar savaşmak Japonya lçin taklbedilecek tek siyasettir. Komataro Honda; Sovyetler Birliğiyle tarafsızlık siyasetini muhazafa etmenin Japon diplomasisi İçin bir gaye telâkki edllmest lâzım geldiğini , ilâve etmiştir.
Türkiye’de 13,465,000 hektar tarla, 1,225,315 hektar bağ ve bahçe işleniyor
Bugün ziraate yaramaz bazı arazı parçalarının ziraate yarayışlı hale getirilmesi düşünülmektedir
Çlfçıye toprak dağıtılması ve çifçl ocakları kurulması hakkındakJ kamın un gerekçesinde dikkate şayan mühim noktalar ve kıymetli malûmat vardır. Bu sebeple gerekçenin bazı kısımlarını aşağıda neşrediyoruz
Türkiye’nin bugünkü arazisi; genişliği çeşitîiliği ve yarayışlığı bakı.-mınian bütün bir millet iktisadına, kalabalık bir cemiyete temel olabilecek bir varlıktır. Gerçekten vatanımız, genişlik bakımından milletimizin üremesine büyümesine yetecek büyüklükledir. Bilindiği üzere, bugünkü sınırlarımız içinde kalan arazı (767 bin 119> kilometre karedir. Bu genişlik çimdi nüfusumuza nispet edilirse. Türk milletinin mezkur varlığının tozun zamanlar İçin yeterliği anlaşılır. 194fi yılı istatistiklerine göre birim nüfusumuz (27.720.950) dir Bunun bütün vatan genişliği nispetinde kilometre kare başına (23i kişi düştüğü anlaşılır. Bu nispet şimdiki iktisadi bünyenin değişmesi ve teknik şartların iyileşin esiyle mekânın nüfus barındırma takatinin arttığı malûmdur Bu bakımdan da yurdumu-nuı nüfus alım kabiliyeti çok büyüktür. Meselâ nüfusumuz 50 milyonu bulduğunda kilometre kareye (65' kişi 75. milyona vardığında (97) kişi duşrcektlr Kilometre kareye (97) kl-ş) duşrrusJ, insanlığın bugünkü medeniyet seviyesinde bile çekilmez, bir nüfus kerafetl değildir. Şu İmüc« Türkiye gerek hal. gerek geecek İÇU^ ararl genişliği bakımından sevindirici bir durumdadır.
Bizim yurdumuz yapılış bakanından da çeşit araziyi İçinde toplamış bulunmaktadır. Memleketimiz toptan göe Önüne getirilirse hemen ht-men her çeşit- arazinin bulunduğu anlaşılır. Türkiye dağlan, yaylaları, geniş veya dar vftdllerl, yamaçları, tepeleri ve birçok ovaları ile sonsuz bir arazi çeşitliği gösterir. Arazi teşekküllerinin bu Unevvüü iktlsaden kullanılabilir arazinin de çeşitliğini doğul muştur. Bundan ötürü ziraate yarayışlı arazi çeşitlerinden tarla arazisi, bağ araalsl, bahçe arazisi, orman arazisi, çayır arazisi, mer’a ara-risl gibi kültür arazisi çeşitlerine Tür-, klye'nin her yâkasmda r sat lamı. Bunlardan başka da kurutulup kültür arazisi haline getirilecek bataklıklar ve ıslah edilecek daha başka arazi de memleketimizde vardır. Vakıa Anadolu’da çorak arazi çeşitlerine de rastlanır. Fakat bu çeşit arazi Türkiye genişliği içinde büyük bir yer tutmaz ve bizi yerindirmez.
Tahmlnlerc göre memleketimizde tarla, ve bahçe kültürlerine yarayışlı arazinin genişliği (15,925.095) hektar tutmaktadır Bunun bütün memleket genişliğine nispeti % 24.3 tür. Memleketimizin teknik seviyesinin yükselmesi ve millet iktisadının gelişmesi İle bugiiiı ziraate yaramaz ■aydığımız bazı arazi parçalarının da ziraate yarayışlı hale getirileceği, böylece İlerde kültür arazisinin biraz daha genlşiiyeceğl düşünülmelidir,
Hail hazırda Türkiye’deki İşlenen arazinin (13.465.000) hektarı tarla arazisi, (1,225,315) hektarı bağ bahçe arazisidir, öte yandan bugün mer a arazisi olarak kullanılan arazinin büyük bir kısmının ileride teknik inkişafın, nüfus çoğalmadı ve İktisadın gelişmesiyle tarla veya diğer araz! çeşitlerine İntikal edebileceğine İşaret etmek gerektir.
Bunlar bize yurdumuzun arazi çeşitliliği bakımından elverişli durumunu anlatır. Bu çeşitlilik zlraatlmlzv blrçok istihsal yönlerinde İnkişaf ettirilmesi İmkânlarını veriyor.
Memleketimizin orasında burasında rastlanan verimsiz topraklara rağmen, umumiyetle bizim topraklarımızın verim kudretleri üzerinde kötümser bir hüküm verilmemelidir. Bizde var olan kısır topraklar da memleket genişliği İçinde büyük bir yer tutmaz. Memleketin geniş parçalarında topraklar bizi sevindirecek bir verim kuvvetine maliktir. Bizim
Atatürk bir traktör kullanıyor
Makine 11e yapılan hasat
Hususî ormanların devletleştirilmesi
ogru
Yeni kanun tasarısı belki toprak kanunu kadar şumüllü olmayacak, fakat memleketimizin orman mülkiyetini yepyeni bir zihniyet ve yepyeni bir görüşe göre düzenliyecektir.
topraklrımiz emek ve teknikle ma-murlaştıktan sonra verim takallart daha ziyade yükselecektir. Bu düşüncelerle topraklanmızm yarayışlılığı da bizim inkişafımızın ayrı İmkânlarım saklıyor diyebiliriz.
Buraya kadar arzedllenlerden anlaşılacağı üzere memleketimizin arazi genişliği, çeşitliliği, topraklarının verim kabiliyeti zengin bir millet İktisadının ve bunun İçinde de giımrah bir ziraatın, kalabalık va rahat bir cemiyetin varlığını milmkiin kılmaktadır. Fakat İtiraf etmek İftEimdır kİ, bugün Türkiye'de ne cemiyet, ne de İktisat arazi varlığının vadettiğl bir bünye ve kuvvettedir. Bunun sebeplerini arazi varlığımızın eksiklerinden ziyade başka yerlerde aramak gerektir.
— Memlı ketimiz arazisinin genişlik. çeşitlilik ve yarayışlılık bakımlarından ifade ettikleri İmkânların henüz gerçekleştirilmemiş olmasının ve zlraatlmizln özlediğimiz kıratta gelişmemesinin başlıca sebeplerini önce blzdekl arazi mülkiyeti şartlarında ve bugünkü mülkiyet bünyesinin elverişsizliğinde görmek lâzımdır. Bilindiği üzere OsmanlI imparatorluğunun arazi mülkiyeti rejiminde devlet mülkiyeti kişi mülkiyetine dalıa üstün bir vaziyette bulunuyordu. Sonrada İmparatorluğun arazi mülkiyeti rejimi devlet mülkiyetinden hususi miilldyete doğru İnkişaf etmiştir. Bu İnkişaf tımar ve zeamet sisteminin çöKÜlmesIndrn sonra hızlanmıştır. Bu önden muhtelif zamanlarda yapılan kısmi reformların da tesiri olmuştur. Yalnız bu reformlar temelli ve kaplayıcı bir surette yapılmadığından imparatorluk dovrlnde kail surette hususî mülkiyetin lehine bir tasfiye yapılmamıştır.
Cumhuriyet devrinde, Türkiye’de arazi mülkiyeti rejiminin, karakter itibarile yeni bir safhaya girdiği malûmdur. Bu safha medeni kanunun kabul ve tatbik •dilmesiyle başlar. Medeni kanunun getirdiği arazi mülkiyeti rejiminde hususi mülkiyet asildir.
Bugünkü Türk cemiyeti hususi mülkiyet prensipleri üzerine kurulmuştur. Şüpheniz arazi mülkiyeti rejiminin terjeli dr hususi mülkiyet prensibidir Bu. milletimizin zaruretlerine uyduğu gibi gelecek zamanlarda inkişafının şartlarını ve İmkân-
Bir tarlada pancar ekim faaliyeti
larını da vermektedir. Bu hatamdan, bugün memleketimizde bir arazi mülkiyeti rejimi meselesi yoktur.
Fakat bugün Türkiye'de var olan arazi mülkiyeti bünyesi, rejimimizin uymadığı gibi, gelişmesini de hızlandıracak bir durumda değildir. Gerçekten. memleketimizde şimdi var olan arazi mülkiyeti bünyesinde boa büyük arazi mülklerinin bulunduğu göze çarpar
Büyük arazi mülkleri başta devlete, sonra bazı hükmi şahıslara, nihayet kişilere alt bulunmaktadır. Öte yandan geçimini toprağa bağlamış olan büyük bir kalabalık da topraksız veya geçinmeye yeter ölçüde topraktan mahrumdur. Büyük arazi çoğu yaşayışlarını toprağa bağlamadıkları halde, geçinmelerini toprağa bağlamış olanların hepsinin de elinde toprak bulunmamakta veya arazi mülkleri k&fi gelmemektedir.
Ellerinde büyük arazi mülkü bulunanların mühim bir kısmı hayatlarını zlraattcn kazanmadıkları İçin topraklarını işletmemektedirler. Bunlardan ziraat!e uğraşanları da, mülkiyetlerinde bulunan arazinin hepsinden faydalanamamaktadır, öte-yandan maişetlerini ziraattın çıkaran, fakat arazi mülkü olmadığındau veya yetmediğinden başkalarının topraklarını İşleyenler bu topraklara iyice sarılmamak tadır. Halbuki Tür-hlye ziraat İnin hızla geliştirilmesi memleket topraklarının gerçeklen benimsenip İmar edilmesine bağlanır. Bu sebepten toprağı İşleyenlerin ona sahip olması, toprağa sahip olanların. topraklarını işlemesi prensibi üzerinden Türkiye yürümek zorundadır.
Bundan başka, minelimizin üremesi. kendi arazi mülküne dayanan müstakil ailelerin çoğalmasını şart koşuyor. Bu da arazi mülkleri üzerinde yeni yeni aile varlıklarının doğmasiyle kabildir.
Nihayet, rejimimizin karakterler inden biri de halkçılık prensiplerinden gelmektedir. Ziraat alanında halkçılık prensibi. Türkiye’nin arazi mülkiyeti bünyesinde köylü mülklerinin geniş temeli teşkil etmesini gerektirir.
IXe bn sebeplerden bugtınkü var olan arazi mülkiyeti bımyemlzln, milletimizin zaruretlerine, gelişme şartlarına ve rejimimizin ruhuna yaraşır bir şeklide değiştirilmesi lâzımdır.
Memleket arazisinin sakladığı İmkânların özlediğimiz derecede gerçek-I eştirilme meşin İn ve zira a tim İzin hızla geliştirilmemişinin âmilleri arasında btadekl arazi işletilmesi rejiminin elverişsizliği de bulunmaktadır.
Gerçekten Türkiye’nin OsmanlI imparatorluğundan devraldığı ortakçılıkla arazi işletme şekil bugün de sürüp gitmektedir. Ortakçılıkla ararl işletme şekil kısmen tımar ve zeamet sistemlerinden azma bir sistemdir. Binıun yurdumuzda türlü tipleri vardır, Bu şekil işletmeye en ziyade büyük arazi mülklerinde Taşlanmaktadır. Haddi zatında ortakçılıkla İşleme şekil İptidai bir İşletme şekildir. Bu şekil İşletmede arazi onu benimseyenler tarafından İşletilmez, başkaları tarafından İşlenir. Diğer
— 1 —
Orman umum müdürlüğü bütçesinin konuşulması sırasında Amasya Millet Vekili Ali Kemal Ylğltoğlu'nun hususi ormanların devletleştirilmesine dair ileri sürdüğü mütalâaya karşı Sayın Tarım Bakam Şevket Reşit Batlboğlu, bu hususta hazırlanmış olan bir kanun tasarısının pek yakında Büyük Millet Meclisine sunulacağını bildirmiştir.
Tarım alanında büyük bir ıslahatın temelini teşkil edecek olan Toprak kanununun kabulünden sonra asd üretim şubelerinden birini teşkil eden ve zlaorUe de çok yakından bağlılığı bulunan ormancılık sahasında da mülkiyet nlramım düzenlemek, memleketin ve kamunun menfaatine uyar şekilde hususi ormanları devletleştirmek İcabeder Biz bu yazılar muzda orman! adak! hususi mülkiyetin kaldırılması, daha doğrusu hususi ormanların devletleştirilmesi hususundaki mucip sebeplerle kısaca temas ederek, bundan doğacak sosyal menfaati belirtmeğe çalışacağız.
Bilindiği üzere mülkiyet gerek kişi ve gerek topluluk hayatının şekillenmesi üzerinde rol oynıyan faktörler-! den hlrl ve en başta gelenidir. Çünkü mülkiyet, müesscseslnin dayanmakta olduğu prensiplerin şu veya bu istikamette değişmiş olması derhal hem kişi ve hem de topluluk hayatının başka bir şekil almasını, ekonomik düzenin başka duruma girmesini lcabetlrlr. Bu bakımdan mülkiyet müessesesi sosyal bünyenin kuruluşu üzerinde en fazla rol oynıyan faktörlerden biridir. Mülkiyet müesses esinin konusu içerisine çok çeşitli şeyler girer. Tarım içerisinde mülkiyetin hududu zamanla devamlı olarak değişmiş ve İlk zamanlarda sadece silâh, elbise ve süs eşyalarına taallûk ederken, sonraları binalarla topraklan da içerisine almış bulunmaktadır. Mülkiyetin bu şekilde genişlemesi tamamen sosyal ve ekonomik İcaplara dayanmaktadır. Gerçekten çobanlık devrinde mülkiyetin sadece hayvan sürülerine, tarım devrinde tarlalarla binalara, endüstri ve ticaret devrinde fabrikalar, hisse senetleri, tahviller telif ve İhtiralar gibi objeleri içerisine alması, mülkiyetin tamamen ekonomik ve sosyal bir duruma göre düzenlenmiş olduğunu gösterir.
Mülkiyetin hududu va taallûk ettiği objeler sosyal ve ekonomik zaru-
!■■■■■■■■«■■■■■■■■■■■«■■■■■■■■■■■(iırııt bir İfade ile arazi İşleyin lcr. İşledikleri araziye temellük etmezler. İşto ortakçılıkla İşletmenin bu mahiyeti cidden benimsenip imar ilmene büyük bir engeldir. Halbuki, arazinin hakkıyle işlenip mamur bir hale gelebilmesi için, ona onu İşleyenlerin temellük etmeleri gerektir. Türkiye’de geniş toprakların bakımsız olmalarının, iyice İstismar edilmemelerinin sır urmdan biri de işte bu ortakçılık sisteminde gizildir. Meııüeketi-mlBde ortakçılıkla işletme sistemi hukuki esaslara dayanmadığından bu İşiteme şeklinden doğan iktisadi ve içtimai münasebeti-r de teamüllere göre yürütülmektedir. Bu yüzden de sayısız ihtilâflar meydana gelmektedir. Ortakçılıkla İşletmenin hali hazırdaki şekil hem mülk sahipleri, hem ortakçılar, hem de millet iktisadı menfaatleri bakımındaki zararlıdır. Bu sistem kendi içinde. Türkiye zi-raatinin teknik, iktisadi ilerlemesini köstekleyen bütün engel kuvvetleri toplamaktadır.
Türlüye çiftçiliğini kalkındırabü-mek İçin, her şeyden önce yurt top-roklarıhın İşlenip mamurlaştırılmasını gözetmek şarttır. Bunun 1çln de
Yazan, Dr. Şeref Nuri tlknıen
Tiksek Ziraat enstitüsü ekonomi w maliye ilimleri doçenti
retlerle değiştiği gibi, mülkiyet mii-essesesinln da yendiği prensipler ve esaslar da zamanla değişmiş bulunmaktadır. Neteklm bugünkü hukıık rejimi eski Roma hukukunun «Mülkiyet her hangi bir şeyin iyi veya fena kullanıl nıaa hakkıdır* telâkkisini tanımamakta, «Mülkiyet servetin iyi kullanılması, topluluğa faydalı bir halde bulundurulması* esasını kabul etmektedir. Nasıl tam ve mutlak bir hürriyet hürriyetsizliği netlcelendlrirse, tam ve mutlak bir mülkiyet de servetlerin topluluk hayatı için faydesiz olmasına İmkân verebilir. Halbuki her çeşit sosyal müessese gibi, mülkiyet müessesesl de insan topluluğunun menfaatini temin etmek İçin meydana getirilmiştir. Yalnız bu menfaatin tahakkuk edebilmesi için mülkiyetin hududile, mülkiyetin kullanılış tarzının zaman zaman ekonomik ve sosyal icaplara göre Ayar edilmesi lâzım gelir. Nete-klm bugünkü hukuk rejimi her yerde az ve çok farklarla gerek mülkiyetin amirim ve gerek kullanmak tarzını bir takım normlarla kayıtlandırmış ve hudutlondırmıştır. Bu me-yanda Medeni kanunumuz mülkiyet hakikinin kullanılma hususunu kanunlara aykırı olmamak şartile tanımış ve kabul etml? bulunmaktadır. (*) Bütün bunlardan maksat memleket servetlerinin irrasyonel şekilde kullanılmasını önlemek ve kişi haya t İle cemiyet hayatı arasındaki ahengi ve denkleşmeyi meydana getirmektir.
Bilindiği üzere topluluk bir nevi organizma mahiyetinde olup, fertler bu organizmanın parçalan ve cü-zülerl halindedirler Bu böyle olunca fertlerin ayakta kala bilmesi ou topluluğun mevcudiyetine bağlı olduğu gibi, bunun İnkişafı ve gelişmesi de fertlerin görecekleri hlzemete, yapacakları fedakârlığa dayanmaktadır, Bu İtibarla mülkiyet hududunun daraltılma veya genişletilmesi, mûl-
(*) «Bfr şeye malik olan kimse, o şeyde tamun dairesinde diledtyi gibi tasarruf etmek hakkını haizdir. D Medeni kanun madde 018
gittikçe doğrudan doğruya arazi sahiplerinin arazilerini İşletmesi prensiplerine yönelmek gerektir. Topraklarımıza emek, bilgi, zekâ ve sermaye ancak bu prensip üzerinden yürüdüğümüz takdirde akacaktır
Şüphesiz, arazinin rasyonel bir şekilde kıymetlendirilmesi ve sakladığı bütün İmkânların gerçekleştirilmesi dâvasında viraatimlzde göze çarpan vâkıalar sadece bunlardan lbarte değildir. Bunlardan başka, memleketimizde arazi imliklerinin tapulaştırıl-nıasi. arazi mülklerinin sınırlandırılması, arazi mülklerinin tesçlU işlerinin yeni baştan düzcntcndlrllmesl, arazinin ttknik bakımdan ıslahı yollarının açılması gibi her biri kendine göre ehemmiyeti! diğer meseleler de vardır. Fakat hepsi birden zira! reformun küllünü teşkil eden bu meselelerin sıra ile çözülmeleri daha doğru görülmüştür. Zaten bu dâvalardan birinin gerçekleştirilmesi, diğerlerinin başarılması şartlarını ve İmkânlarını doğuracaktır. Bundan ötürü, önce çiftçilere toprag dağıtılması vc müstakil çiftçi ocaklarının kurulması dâvası öz olarak ele alınmıştır.
klyet hakkının şu veya bu şekilde kullanılmasına müsaade edilmesi hep topluluğun menfaati zaviyesinden mütalâa edilmektedir, çünkü topluluk menfaatinin sağ] enmiş olması, onun birer cüz’ü olan kişi menfaatlerinin temin edilmiş olması demektir. Mülkiyet hakkının taallûk ettiği objelerden topluluğu en fazla İlgilendiren toprak ve onun tamamlayıcı birer cüzi olan madenler, kayankJar ve ormanlar olmuştur. Gerçekten tarihin en eski devirlerinden beri bir çok İlim ve devlet adamları toprak mülkiyetlle. onun tamamlayıcı cüz’ü olan maden, kaynak ve orman mülkiyeti üzerinde durmuşlar ve bu hususta çeşit çeşit teoriler ortaya koymuşlardır, Bunların mülkiyet bakımından büyük bir önem kazanmış olması, bu servetlerin mahiyetleri icabafındandtr. Gerçekten İhtiyaçlarımızı giderecek olan diğer bütün servetler bilgi ve tekniğin verdiği İmkânlar İçerisinde az ve çok çoğaltılabilir. Halbuki toprak sathinin genişletilmesine hemen hemen imkân yoktur. Bu İtibarla arzı değişmeyen, daha doğrusu arz elesükiyetı sağlana bıyan I ve bu bakımdan «Tekel* teessüsüne büyük ölçüde imkân veren bir ekonomik servet mahiyetindedir. Bu böyle olduğu gibi toprağın ve onun tamamlayıcı cüzlerinin önemini arttıran diğer bir hususiyet de toprağın bütün varlıkların bir barınma alanı oluşu, ekonomik istihsallerin kuruluş yerini ve ana ittisallerin öz unsurunu teşkil edişidir. Eğer toprak ve onun mütemmim cüz’leri onlan madenler, kaynaklar ve ormanlar olma. ydı, insanların üremelerine, gelişme lerine ve yaşayış seviyelerini arttırmalarına imkân kalmazdı. Neteklm bütün bir tarih boyunca çıkan kavgaların sebebi hep toprak yüzünden olmuş devletler ve milletler hep toprak için birbirlerine girmişler, medeniyetler hep toprak sahibi olmak İçin toprak olup gitmişler
işte toprağın^e onun içinde ve üstünde taşıdığı tabii servetler bu kadar önemli olunca, topluluğun da bunun üzerinde durması re bunlara taallûk eden mülkiyet nizamını düzenlemesi en tabii ve en doğru bir hareket olarak görülür Neteklm bütün İleri memleketler toprak ve onun tamamlayıcı cüz’leri olan maden, kaynak ve orman mülkiyetlerini düzenlemişlerdir. Memleketimizde kabul edilen Toprak kanunu da ana İstihsal unsuru olan toprağı verimsiz bir halde bırakmamak İçin toprak mülkiyeti nizamını topluluğun menfaatine göre Ayarlamış bulunmaktadır. Fakat bunun yanında ormanlardaki mülkiyet rejiminin de topluluğun en yüksek menfaatine göre düzenlenip Ayarlanması ve bu suretle İki kardeş İstihsal şubesi arasındaki ahenk ve muvazenenin yerine getirilmesi icabeder.
İşte Sayın Tarım Bakanı Şevket Raşlt HaUboğlunu Büyük Millet Meclisine getirileceğine! n bahsettiği «Hususi ormanlaırıı istimlâkine ait kanun tasarısı» memleket ormancılığı mızın pürüzlü olan bir tarafını düzeltecek ve ormanları uzun yıllardan beri devletle kişi arasında bir mülkiyet ihtilâfının konusu olmaktan kurtaracaktır. Bu İtibarla bu kanun tasarısı belki kabul edilen Toprak kanunu kadar şümullü olmıyacniç va fakat memlcketlmlizn orman ırâilkl-yıtlnl yep yeni bir zihniyet ve yep ye nt bir görüşe göre düzenliyecektir. Gelecek yazımızda hususî ormanların devletleştUrlmfsindeki esaa prsı iplere kısaca temas edeceğiz.

1
Sahlfe 6
* R Ş A M
18 Haziran 1945
F
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
HASTA
Nöbetçi hemşirelerin odasındaki küçük aynada yüzünü tetkik etti. Ne kadar sararmıştı. Dudakları bm beyaz kesilmiş ve birlblrine yapışmışta. Gözleri belermlştl. Ceketinin içinde, incecik vücudu âdeta kaybolmuştu. 56 gün önceki yakışıklı delLkanlı ile aynadaki hasta ve zayıf adam arasında hiç bir münasebet, yoktu.
Odaya giren, genç sarışın hastabakıcı:
— Gidiyor musunuz?., aiylnmişsl-plz bile... Röntgen için 15 gün sonra bir dalıa geleceğinizi sakın unutmayınız.,. dedi. ,
Bu genç ve .sevimli hastabakıcılar, hastanede kaldığı müddetçe.kendisinin etrafında pervane olmuşlardı. Sermet onlar teşekkür etti, Genç kızlar da beyaz lastik ayakkabıları He hiç gürültü çıkarmadan, hastane bahçesinin gölgeli yollarında yürüyerek genç adamı kapıya kadar geçirdiler, Burada eller sıkıldı. '
Hastaneden çıkan adam kapının dışına ilk adımını attı.
Ne kadar halsizdi. Diz kapakları titriyordu. Kulaklarında \ acayip bir uğultu vardı. Hastanenin^önünden tramvay İstasyonuna kadar giden güneşli yol ona asla bltmlyecekmlş gibi geliyordu. Bu yola bakarken yorgunluktan olduğu yerde yıkılacak gibi oluyordu.
Son derece ağır yürüyordu. Bu kadar genç olmasına rağmen şaşılacak derecede sayıflığı. sarılığı, uzun boyu ve hâlâ çok güzel çehresi dikkati çekiyordu.
İçinde biraz evvel ayrıldığı İyi kalbli, lâstik iskarpini! kızlar hakkında derin bir minnettarlık hissi vardı. Dudakları hararetten kuruduğu zaman İçlerinden biri ayran getirmişti. Ateşi yükseldiği bir gün ötekisi alnını, boynunu, ensesini, şakaklarını bol kolonyalı pamukla şllmlştl. Ötkeller de hep candan davranmışlardı. Bu genç adamın ölmezini hiç istemediklerini her hareketleri ile belli etmişlerdi.
Sermet: -Biraz vücuduma kuvvet geli rgelmez, gazete İle onlara teşekkür edeceğim.» dedi. Tramvay istasyonuna glmlştl. Fakat çok yorulmuştu. Sokakların bu kadar gürültülü, bu kadar baş döndürücü, bu kadar göz karartıcı olduğunu bütün hayatında bugünkü kadar hissetmemişti. O kadar kuvvetten kesllmşitl ki hasta bir köpek gttb bir kaldırım üstüne uzanıp, ne olursa oLsun yatmak, yatmak. hiç kalkmamak istiyordu.
Gelen ilk tramvaya bindi. Bunun için çok güçlük çekmişti. Bereket versin bir kalabalık dalgasının tam orta yerine düşmüş ve vagonun ortasına kadar sürüklenmişti. O kadar dolu ve sıkışık bir vaziyette idi kİ tutunacak bir yer aradı. Etrafına uzun uzun baktı. Boş bir sarı demir bile yoktu. En yakınındaki pencerelerin demirine tutundu.
Oturmak, hattâ yatmak, up uzun hiç bir hareketsiz olarak yatmak, şu anda onun için ne mühim bir İhtiyaçtı!.. Lâkin ayakta durmak bile müşküldü. Hele o kalabalığı yara yara yanından geçen yolcular, biletçi, kontrol vesaire!.. Her geçen insandan sonra devrilecek gibi oluyordu. Oturanlara gıpta ile bakıyordu. Bir genç adam yerinden kalkarak, genç, sili halli ve güzel bir kadına:
— Buyurmaz misiniz?., diye kendi oturduğu sırayı gösterdi. Kadın oturdu. Ve otururken de teşekkür etti.
Bir aralık Sermedin gözleri tam yanındaki sıraya İlişti. Burada çok güzel bir genç kadın oturuyordu. Ke-ylfll keyifli pencereden dışarısını seyretmekte idi. Birdenbire başını kaldırdı. Sermfd’le göz göze geldiler. İşte o zaman genç kadın hemen yerinden kalktı:
— Buyurunuz beyefendi... Oturunuz efendim!., dedi
Bu Sermedin hiç ümidetmediği bir şeydi, Evvelâ reddettiğini söyilyen teşekkürlerle karışık bir cümle mırıldandı. Genç kadın ısrar ediyordu. Boş sandalye gözüne bir tahttan çok
Idaha cazibeli görünmekte İdi. Oturdu. Ve düşünceye daldı. Hastalığının mecalsizliğinin derecesi bu kadar yüzünden belli oluyor mu İdi? Genç kadın yanında ayakta duruyordu. Önünde İri yan, şişman bir adam vardı. Bu zat:
— Ne sıcak yahu!.. .Sözleri ile Sermedin oturduğu kanapenin yanındaki geniş tramvay camının kayışlarına yapıştı. Pencereyi açmak istiyordu. Hava cereyanının başlt-yacağını düşünen hastaneden yeni çıkmış adam ıstırapla şişman yolcunun yüzüne bakıyordu. LâkJn adam hiç o taraflı değildi, penpereyl açmak hususunda kati bir kararı olduğu her halinden anlaşılıyordu.
Lâkin bu sırada genç ve güzel kadın şişman yolcuya:
— Cereyan yapar efendim... Pencereyi açmayınız, öbür taraftaki camlar açık zaten... dedi.
Şişman adam cevap verdi:
— Bu havada cereyan olur mu?,.
Kadın gayet vakur, sert, kısa mukabelede bulundu:
— Olur. Açmayınız.
Ve pfncere açılmadı. Genç kadın Sermed'in yüzündeki korku hatlarından camı açtırmak istemediğini, cereyandan korktuğunu anlamıştı. Sermet kendlsne uzaktan şefkat gösteren bu genç ve güzel kadını, hiç bir şey düşünmeden, bir anne, bir abla gibi öpmek İstiyordu, Bu güzelliği nispetinde iyi kadın, hasta delikanlının gözünde, mukaddes kitaplardaki bakireler gibi âdeta azizleşmişti.
Tramvaydan inerken de onun yardımını gördü. Ayağını yere atar atmaz başı dönmüş, gözü kararmıştı. Tramvay uzaklaşmış, ikisi birlikte İndikleri İçin asfalt yolda yapayalnız kalmışlardı.
Delikanlının başı pervane gibi dönüyordu. Genç kadın onu kolundan tuttu. 8ermet. bir macera dalaveresi olup olmadığını şüphe etmeden, aralarındaki cinsiyet farkını düşünmeden ve Itamadederek koluna giren bu güzel kadına hayranlıkla bakıyordu.
Köşe başında teşekkür etti. Ve ondan ayrıldı. Evde bir müddet daha yüksek ateşle yattığı zaman hep bu genç kadını düşünüyordu.
Onun bir İnsan İçin hayatta na mühim bir destek olduğunu anlamıştı. İnsan böyle bir kadınla re yaşamaktan, ne hastalıktan, ne de ölümden korkabllirdl.
İyi olduktan sonra onu çok aradı. Bulamadı. Bir hastane dönüşünde o bir peri gilb karşısına çıkmış ve bir hayal halinde kaybolup gitmişti... Genç kadını asla bulamadı.
(Bir yıldız)
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 6 Aylık 1500 3 Aylık C00
kuruş 5400 kuruş
» 2900 »
* 1600 a
Adres tebdili İçin elli kuruş 1 ut pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20585
Yazı tşlerl: 20765 — tdare: 20681 Müdür: 20497
Recep 8 — Hızır 44
İmsak Güneş öğle İkindi Ak Yatsı E. 6.24 8.45 4.32 8 32 12.00 2.04 V. 3 07 5.28 13.15 17.16 20.43 22.47
idarehane Babıâli civan
Acunuslufc sokak No. 13
rGömlekiş"!
I BİRİNCİ SİNİP GÖMLEK Çİ |
T«J: 30006 Blrteel ■■■■*“
İnsan gözlerinde bulunan kusurlar nelerdir?
Uzağı iyi gören gözler, yakını iyi göremezler. Miyopluk, insan ömrünün sonuna kadar sürer* Baş ağrılarının dörtte üçü Astigmatizmden ileri gelir
40 yaşında. 80 kilo sıkletinde ve 1,67 boyunda olan vasat bir adamın rüyeti 20/20 dir. Fakat, aramızdan birçoğu bu Şekle uygun değildir.
20/20 nispeti, 20 kadem ötede asılı duran bir levhada yazılmış olan bir nevi hususi harfleri okuyabilen adamın rüyet seviyesini teşkil etmektedir. Eğer rüyet nispeti 20/30 olursa, o adamın 3o kademden okuması lâ-zun gelen hurufatı 20 kademden görmesine delâlet eder.
Bu rüyet seviyesi, 1862 senesinde Snclkn İsminde bir adam tarafından tesbit edilmiştir. Snellen levhası veya buna muadil olan her hangi bir levha bugün, bütün göz doktorları tarafından kullanılmaktadır.
Hakikati arayacak olursak, 20/20 nispetinin normal rüyeti teşkil etmediğini anlarız Bu, sadece vasatı bir rüyettlr. Bazı kimseler, en mükemmel tashih edici adeselere başvurmak suretile ancak 20/30 nispetinde bir rüyete sahip olabiliyorlar. Halbuki, bunların gözlerinde hiç bir fevkalâdelik yoktur. Gene, sadece 20/15 nispetinde rüyete sahip olan gözler de vardır. Bu gibi gözlerin de gayrı tabii olarak kabul edilmesine hiç bir sebep yoktur.
Uzunluk veya Iğrillk bakımından vücudumuz normal şekilde nasıl ta-lıavvül ediyorsa, gözlerimizin durumu da aynı merkezdedir.
Gözün tahavvül şeklindeki cesamet farkları, rüyet hastalarını doğurmaktadır. Bu rüyet hastalarına şu isimler verilmektedir:
Hypcrmctropi (uzağı görınei.
Myopi (yakını görme). Astigmatizm.
Tabii gözde, gelen ışık doğrudan doğruya tabakal şebeklye'nin merkezine aksetmektedir. Bu vaziyet karşısında, uzağı gören göz çok kısa; yakını gören göz de çok uzun olur. Bu gözler, cepheden geriye doğru ölçülmektedir. Böylece, uzağı gören dar göze gelen ışık, tabakal şebeki-ycnln gerisine aksetmektedir. Uzağı gören uzun göze giren ışık da tabaka! şebeklyenin önüne aksetmektedir.
Her iki vaziyette dc rüyet gayet zayıftır. Göz, doğuşta bile esas cesametinin 3/2 nl teşkil ettiği İçin, basan çabuk büyümesi de imkân dahilindedir. Böylcce, gözün vakitsiz olarak esaslı bir şekilde büyümesi yüzünden, uzak ve yakın rüyet husule gelmektedir.
Umumiyet itlbarllc, gözün tam mâ-naslle büyüme keyfiyeti, 9-10 yaşlarında başgöstermektedir. Uzağı gören gözlerin birçoğu, daimi surette bu şekilde kalmaktadır.
Hypcrmetropl bugün, en çok tesadüf edilen göz hatalarından biridir. Bazı gözlerin ne için uzağı gördüğü. 1858 senesinde Franz Donders tarafından tesbit edilmiştir. O zamana kadar bu vaziyet hakkında sarih olarak bir şey bilinmiyordu. Fakat, bu hastalığın % 50 nispetinde bütün yaşlı insanlarda mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bazı hayvanlar da, insanlar gibi uzağı gören gözlere sahiptirler. Fakat İnsanların hayvanlar gibi geniş bir faaliyet sahasına ihtiyaçları yoklar. Esasen, yüzlerce senedcnberl tabii olan uzak gödüşümiizii yakın İşlerde kullanıyoruz.
Uzağı gören bazı kimseler, gözlerinin çok iyi olduğunu zannederler. Fakat, bu düşünceleri hiç de yerinde değildir, çünkü, levhadaki en küçıık harfleri seçebilen bir adamın gözleri bile tabii sayılamaz, çünkü, bir
Kanun bilgileri
Cezayı hafifleten sebepler
adamın gözleri ne kadar uzağı görürse, yakını seçmek hususunda da o kadar müşkülât çeker. Uzağı gören gözler, tıpkı bir fotoğraf makinesine benzer. Fotoğraf makineleri de ekseriya uzağı ly], yakını da fena tesbit ederler.
Bazı kimselerin gözleri aşırı derecede uzağı gördüğü için, yakın rüyet bakımından gözlerinin esaslı bir şekilde tashih edilmesine İmkân olamamıştır. Bu gibi gözler, yakını gören gözler kadar fenadır.
Myopi (yakını görme) de bir rüyet bozukluğudur. Lâkin, yeni doğanlarda myopi kısmen nadirdir, ilk yaşlarda, çocukların % io unda bu göz ftnzası boşgöstermektedir. Miyop gözün rüyet prensipleri. 160ft senesinde Johann Kepler isminde bir Alman astronomu tarafından İzah edilmişti. işte o zamandanberl, ne İçin bu çeşit bir göze malik olduğumuzu anlamak İçin pek çok gayretler sarfedlldi. Lâkin, şimdiye kadar bu bakımdan pek cüzi bir muvaffakiyet elde edilmiştir. Bu hususta birçok İzahatta bulunulmuştur.
Bazıları, alından geriye doğru uzun başlı insanların ekseriya gergin göz bebeklerine sahip olduklarını ve bu yüzden miyopluk âmâsının başgös-■terdlğl ileri sürülmektedir. Diğerleri de, bir yandan diğer yana doğru geniş olan başlarda husule gelen göz bebeği gerginliği yüzünden miyopl hasıl olduğunu iddia etmektedirler.
Bu son nazariye daha mâkul görülmektedir. çünkü, geniş bir çehreye sahip olan Almanlarla şarklıların umumiyet itibarile miyop oldukları müşahede edilmiştir. Diğer taraftan. Çin okullarına devam eden çocukların %"*50 Sİ miyoptur. Halbuki, Birleşik Amerika'da çocukların % 10 nispetinde miyop oldukları tesbit edilmiştir.
Miyopluk hakkında üçüncü bir teori daha mevcuttur. İnsanlar, vahşetten medeniyete doğru inkişaf ederken, gitgide Ve mütemadi bir artışla yakını gören gözlere sahip olmuşlardır. Ve belki de gözlerimiz — tabiatta sık sık başgöBterdigi gibi — her yeni yaşama usulüne kendilerini uydurmak için büyük bir gayret sarfedlyorlar-
Kısaca, miyoplnin neden husule geldiği henüz anlaşılmış değildir. Ancak. okula devam eden küçük çocuklarda mlyopinln arttığını biliyoruz. Lâkin, neye bazı durumda artıp ve neden diğer vaziyetlerde artmadığını İzah etmek de henüz mümkün değildir.
Diğer taraftan, miyoplnin 18 - 20 yaşing kadar arttığını ve daha sonra da durakladığını biliyoruz. Aynı zamanda, mlyopinln irsi olduğunu da kabul etmek lâzımdır.
Uzağı gören gözleri, gayret Sarfet-kimstlerde umumiyet itibarile baş ağrılarf ve baş dönmesi vardır. Halbuki. yakını gören gözlere sahip olan kimselerin durumu daha basittir. Bunlar, sadece uzağı pek İyi görmezler; o kadar..
Uzağı gören gözler, gayrçt sarfet-mekle yakını görmeğe alıştırmak mümkündür. Lâkin, yakını gören gözlere sahip olan kimselerin yardımsız uzağı görmelerine İmkân ve ihtimal yoktur. Miyop olan bir kimse, yakınındaki eşyaları kolaylıkla görür. Fakat, gözlük takmadığı takdirde biraz ötedeki mesafe kendisi İçin daimi surette zulmetler İçine gark olan bir dünyadan başka bir şey değildir.
Miyop olanın bedbahtlığı, hayatının son günlerine kadar bu durumu
Kanun bazı hallerde suç işleyenlere o suç için kanunda yazılı tam cezanın verilmesini uygun bulmamış, bu cezalardan muayyen nispetler dairesinde indirmeler yapılacağına işaret etmiştir. Hafifletici sebepler kanunî ve takdirî olabildiği gibi fiilî ve şahsî de olabilir. Şahsî olanlar kimlerin şahsında bulunursa onlar istifâde eder, yaş küçüklüğü ve sağır - dilsizlik gibi. Fiilî olanlar bütün şeriklere saridir.
Kanunî hafifletici sebeplere gelince, kanun, bazı haller mevcut olduğu takdirde cezanın azaltılacağım açıkça yazmıştır Meselâ, aklî mal İlliyet ceza mesuliyetini büsbütün kaldıracak surette olmayıp da ehemmiyetli derecede azaltabilecek mahiyette ise asil ceza indirilir. Keza, suç haksız bir tahrik neticesi olarak işlenilmiş olursa, yani, suçlu suçunu karşısındakinin kendisini tahrik eden haksız bir fiilinin husule getirdiği gazap veya şedit bir elemin tesiri altında işlemiş bulunursa. ceza azaltılır. Tahrik ağır ve şiddetli olduğu takdirde ceza daha fazla indirilir. Tahrikin mevcut olup olmadığını, mevcut ise haksız bulunup bulunmadığını, veya tahrikin ağır ve şiddetli olup olmadığını hâkim takdir eder.
Kanunda bazı suçlara ait olmak üzere hususî hafifletici sebepler de vardır. Meselâ,
muhafaza etmesindedir. Ne zaman, ne adese ve ne de operatörün meha-retl bu akıbeti değiştirmeğe kadir değildir.
Eğer miyopsanız, 20 sene mütemadi surette gözlük taksanız dahi bir gün o gözlüğü bir an için çıkaracak olsanız, derhal her zamanki gibi gözlerinizin sadece yakını gördüğünü farkedersinlz. İmkân dahilinde olan bir tek ş*y varsa, o da miyoplnin artmasıdır. Bozan bunun önüne geçmek İçin başvurulan bütün tedbirler boşa gider'.
Kızlarının taktığı kalın adeseleri günün birinde gözlerinden çıkaracaklarını tahmin eden aileler pek çoktur; fakat, o gün hiç bir zaman gel-mlyeccktir.
Umumiyet itibarile miyopların göz bebekleri büyük oldjığu için, kuvvetli ışık ve parıltıdan müteessir olurlar. Gene göz bebeklerinin büj'ük oluşu yüzünden ışık fazlalığını bertaraf etmek suretile daha İyi bir rüyet temin edebilmek için, göz kapakların: sık sik açıp kaparlar. Göz kapağına yapılan böyle bir tazyik neticesinde, göz bebeğimiz' yassılaştıkça miyop! azalır ve netice itibarile mesafe rii-yetl iyileşir.
Baş ağrısı ve baş dönmesinin başlıca sebeplerinden biri de astigmatizmidir. Miyop olan bir kimsenin, diğerlerine nazaran hep şeyi gözlerinin görebileceği bir mesafede tuttuğu nazarı İtibara alınacak olursa, bu yüzden husule gelecek her hangi bir yorgunluğun sebebini bulmak mümkündür. Miyopl için tedavi usulleri izah edilmiştir. Bunlardan bazıları tecrübeye şayan olmakla beraber, diğerleri düşündürücü bir mahiyet ar-zetmektedlr,
Doktorlar arasındaki umumi kanaat miyoplnin eskiden zannedildiği gibi korkunç bir şey olmadığı mer-
hırsızhkta çalınan malın kıymetinin pek cüzi olması keza hırsızın çaldığı şeyi tahkikattan evvel iade etmesi veya bedelini ödemesi verilecek cezanın indirilmesine sebep olur.
Takdirî hafifletici sebepler İse bsbütün başka bir amaçla konulmuştur. Karşısına gelen suçluyu hâkim cezalandırırken kanuna bakar. Kanunda her cezanın bir en aşağı haddi bir de en yukarı haddi vardır. Ağırlatıcı sebepler olmadığı takdirde suçluya cezanın en aşağı haddini vermek mecburiyeti vardır. Hâkim bu en aşağı haddi verdiği halde bile bazan vicdanen rahat etmez. Suçun işlenme tarzına, failin şahsına ve hareketine göre cezanın daha fazla İndirilmesi İcabet-tiği hakkında temiz vicdanında bir kanaat vardır. İşte bu kanaati izhar edebilmesi için kanun hâkime ayrıca bir takdir hakkı bahşetmiş ve 59 uncu maddede demiştir ki: Kanunî hafifletici sebeplerden ayn olarak mahkemece her ne zaman fail lehine cezayı hafifletecek takdiri sebepler kabul edilirse ölüm cezası yerine 30 ve müebbet ağır hapis yerine 24 sene ağır hapis cezası hükmolunur. Diğer cezaların altıda birinden üçte birine kadar indirilir.
Avukat Emcet Ağış

kesindedir. Hattâ, bazı bakımdan bu ânzanın avantajlı olduğu bile müşahede edilmiştir.
Saatçilik ve kuyumculuk gibi, pek yakından çalışılması lâzım gelen işler vardır. Yakını görpn gözlere sahip olan bir kimse bu İşi. uzağı .gören gözlere sahip olan bir kimseden daha kolayca başarır.
Miyopl, duraklama devresine girdiği bir sırada, bu gibi tilerle meşgul olmak, hiç dc tehlikeli sayılamaz. Gözlerin büyüklük veya küçüklüğünün rüyet üzerinde hiç bir tesiri yoktur
Miyopl ve hypermelropl yetişmiyor muş gibi, bir de astigmatizm derdi ile uğraşmamız lcabediyor.
Gözlerini muayene ettirirken, bir hastanın:
«Astigmatizm nedir?..» diye sual sormaması pek nadirdir.
Astigmatizm, berrak görmemek demektir. Lâkin, bu rüyete gayri tabii de denmez; çünkü, İnsanların büyük bir kısmı ast i gm atiktir. Fakat, bunların astigmatizmi zorluk verecek mahiyette değildir.
Astigmatizm, tek başına mevcut olabileceği gibi, miyopi veya hyper-metroplye de refakat edebilir kİ. böyle bir vaziyet ancak adeselerle tashih edilebilir. Lâkin, astigmatizm; myopi ve hypermetropl gibi kabili tedavi değildir.
Astigmatizm, orta yaşa kadar azalır ve çoğalır ve daha sonra da tekrar çoğalmağa başlar. Küçük astigmatizm hataları, gençlikte nazarı İtibara alınabilecek ehemmiyetli bir mesele teşkil etmez. Fakat, hata aşırı derecede olursa, göz mücadele edemeyip, ruyetin azalmasına sebebiyet verebilir. Ancak, yakından görülecek İşlerde çalışanlarda hası! olan baş ağrılarının 4/3 ü, astigmatizmden Heri gelmektedir.


Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P. Wentworth Tercüme eden: Yâ - Nû
■— ' Tefrika No. 50 —
— Acaba vaktinde eve yetişebilecek iniyiz, dersiniz? - diye sordu.
Julien:
— Orasını pek bilemiyorum. — cevabını verdi. — Her halde acele etmeliyiz. Şuradan geçerek yolu kısaltırız. Bu patikanın İnsana birkaç dakika kazandırdığını ötedenberl tecrübe ettim.
Forsham malikânesinin Eski Evi civarındaki küçük ormana varmışlardı. Arkalarında, bir rüzgâr darbesi kabardı; ve onları kamçıladı. Bu öyle garip bir rüzgârdı kİ, Julien birdenbire hayrette kaldı. Matmazel Lemoine haykırıverdi. Erkek, onu bileğinden yakaladı; ve:
— Koşsak daha iyi ederiz. - dedl.
Kız cevap verdi:
— Evet, evet.
Lâkin, ancak on metre kadar llerle-miıjlerdl kİ, ilk şimşek çaktı. Arkasından da müthiş gök gürültüsü duyuldu. Mürebbiye olduğu yerde kaldı Elleriyle yüzünü kapadı.
Julien:
— Geliniz! — diye seslendi.
Fakat, kız, hareketsiz duruyordu.
Erkek, onu kandırmıya uğraştı;
— Burada kalamayız ya?
Tam o esnada, daha parlak bir şimşek, daha şiddetli bir gök gürültüsü!
Mürebbiye, avaz avaz çığlıkları koparıyordu. Julien. onu sarsmak, kendine getirmek İstedi. Fakat ini, ona, sarıhyerdi. Hıçkırıklar İçinde:
— Jullenl Beni kurlarım», Julien!
.Sonra tekrarladı durdu:
— Julien! Julien! Jullenl
Son yirmi dört saat İçinde, Julien. kollan arasında, dehşette kalmış iki kadın almışta. Bunlar arasında, Ama-bel onda sepmall ve şefkat uyandırmıştı. Halbuki madmazel Lemoine* ın bu hareketi ona fena halde kızdır dr
Gök gürültüsü üzerine bayıhvoron bir kadına ne yapılır?
— Allah aşkına, madmazell Kenedinize geliniz. Sizi bir kaç dakika içinde evinize götürürüm. Buna mani olmayınız. Esasen, fırtınana» ne büyük kısmı geçti zannederim. Yıldırımlar bizden uzaklaşıyor.
Erkek, konuştuğu müddetçe, kadın da kollarını gevşetti. Başını kaldırdı, 11ü üç def» soluk altta.
Birdenbire, üçüncü bir şLmşek çaktı. Julien genç kızın yüzünü gördü. Fakat, bu yüz, Marle-Anastasie Le-molne’ın yüzü değil! Birdenbire, başka bir yüzü hatırlayıverdi. Daha genç, daha solgun, daha dehşete kapılmış. Dudakları aralanmış, gözleri kaymış bir yüz! Marie Annle Brown'ın yüzü!
Ne dediğinin kendi de farkına varmaksızın, birdenbire:
— Annle! — diye haykırdı.
Derken, gök gürültüleri arasında yağmur boşanıverdi. Kadın sendeledi. Perişan bir halde onun omuzuna yığıldı.
Jullen'in aklı fikri karmakarışık olmuştu. Lâkin, harekete geçmek düşüncesi. bütün düşüncelerine hâkimdi. Kaskatı kesilen kadını, kucaina aldı. Elli metre kadar ilerlemişti kİ. kadın, gene kendine gelerek onun boynuna iyice sarıldı; tekrar seslendi:
—Jııhen! Julien! Jullenl
Erkeğin hiddeti büsbütün arttı. Nazarında vaziyet, gittikçe aydınlanıyordu. Şu anda madmazel Lemoine* ın karşısın da bulumııyor. Gerçe bu da Isterikllğl İçinde soğuk bir kadın! Fakat Annle Brovn'ın karşısında bulunuyordu. O da kendisini küçük ismiyle çağırıyordu ki, büsbütün sinir!
Kadını yere bastırdı. Kolundan yakalayıp Um( doğru «UrükledL Aksi ukak
— Haydi, haydi! Kendinizi toplayın. — dedi. •
Böylece, Forsham malikânesinin Eski Evinin kapısına vardılar: Ju-lien:
— Haydi güle güle! — dedi.
Yol arkadaşını başından savınca, İçi ferahladı.
Hâlâ, titriyordu. Fakat, soğukkanlılığını topladı. Kadın, ona:
— Bana karşı büyük iyilik ettiniz. Beni affediniz! Kendime sahip olamadım. — dedi.
Bu sözleri işitti, işitmedi. O sırada, ağır kapı, üzerlerine kapandı.
XX vm
Agatha Morlend'm falcı Madam ThompsonTa macerasını hikâye eden mektup, salı günü yazılmıştı. Amabcl bunu çarşamba sabahı aldı. O esnada, hemşiresinin zihninde bir reak-’sion hasıl oldu.
Ablası gerçe kardeşine «Gel, bende kal!» demişti amma, doğrusu istenirse, için için, kardeşinin gelmemesini düeyordu. Öz kardeşine İnsanın buz gibi bir oda vermesi caiz miydi? Halbuki, hizmetçilerin odaları bile mükemmeldi; ve âlâ ısıtılmışlardı.
Agatha o gün yemeğini zabıta âmiri Le Mesurler*nhı karısı İsabellele beraber yedi. Başka davetliler de vardı. Agatha hayatında İlk defa rasladığı bayan Henry Marchla yanyanaydı.
Bu Bn_ Henry March (yahut Jonc)
kızlığında Jane Sainth ismini taşırdı.1 Fevkalâde bir macera geçirmiş olmakla meşhurdu. Yüzünün hatları flu olan ufak tefek bir şahsiyetti. Buna rağmen, cazibesi İnkâr olunamazdı.
Sebebi anlaşılamıyorsa da, her halde pek sempatikti. Derhal Agatha İle konuşmağa başladı, Ona eski bir dost gibi hitabetti.
Amabel'in ablası da sesini alçaltarak, coşkunlukla dedi ki:
— Dün bir bakıcıya gittim,
— Niçin?
— Niçin mi?.. Zihnime bir mesele takılmıştı.
Jane, yüzünü buruşturdu ve neşeli neşeli sordu:
— Bari zihninize takılan bahsi çözebildi ml? Tahmin ederim ki, bakici, kadınmıştır. Zira, bakıcılar, her nedense. ekseriya kadın olurlar.
— sıkıntılarımı dağıttı... Nispeten dağıttı... — diye, Agatha cevap verdi. — Beynimi oyalayan bahiste bent tamamile tatmin etti. Lâkin, kardeşim mevzuunda beni endişeye düşürdü.
— Kardeşiniz mİ?
— Evet, hemşirem... Benim küçüğüm... Kadıncağız, eski bir köy evine yerleşti. Ev perili İmiş diyorlar... Evlerin perili olabileceğine İnanır misini. Madam?
— Hortlaklara İnanmam. Lâkin
şüphesiz, eski bir evi fareler istilâ edebilir. Hırsızlar da gelebilir Bu tarzda hâdiseler olabilir.
Bu tarz sözler. Agatha’nm kalbine kuvvet verdi. Kadıncağız doğruldu.
— Uzaktan şaka etmek kolaydır! — dedi. — Fakat sizin de benim gibi tesir altında kalacağınıza eminim. Bakıcı, benim ismimi de, hemşire-minklnl de bilmiyordu. Amabel’in ne şekil ve şemailde olduğundan haberi yoktu. Bütün bunlar: bana bildirdikten maada, kardeşimin oturduğu evi de adamakıllı bana tarif etti... Hülâsa, herşeyl bildi... Hemşiremin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Evinden derhal ayrılması lâzım geldiğini de İlâve etti.
«Kendisine:
(— Tehdit eden tehlike ne türlüdür? — diye sordum.
«Düştü, bayıldı. Ayıldığı zaman da benimle konuştuklarının hiç birini hatırlamadı.
Jane gülümsedi:
— Pek usta bir bakıcı İmiş... Bayılma faslını kasdedlyorum. Zira, medl'um söylediği sözlerden ziyade, bu bayılma faslı sizi tesir altında bırakmıştır.
Agatha artık coşmuştu. Hâdisenin cereyan ettiği küçük, karanlık ve kokulu odayı tasvir etti. Blllûr topa, bakıcının dumanlı gözlerini, titreyen sesini anlattı. (Arkası var)
18 Haziran 19ıâ
AKŞAM
Sahlfe 7
I1AI.K DOKTORU
Ada çayı çok kuvvetli bir şifa kaynağı ve deva hâzinesidir
- İŞ ARIYANLAR
1 — (Ada çayı) nın tarihi, her zaman içtiğimiz (hakiki çay) dan daha eskidir. İlkin, (Yeşil Kıbrıs) narnlîe büyük şöhret alan (Kıbrıs) ın (2000) metre yükseklikle ve milyonlarca çam ağaçlariie süslenmiş (Karlı dağ) m etelerinde keşfedilmiştir. İşte bundan ötürü (Ada çayı) ismini almıştır.
2 — Akdeniz adalarında, Anadolu-muzun bir çok dağlarında tabii olarak yetişmektedir.
3 — çok faydalı bir ot olduğu için bahçelerde, tarlalarda yetişrlliyor. Fakat kendi kendine bitenler gibi kuvvetli olmuyor.
4 — Pamuk gibi beyaz tüylerle süslenen yapraklan ve menekşe gibi mavi renklerle açan çiçekleri hekimlikte çok kullanılmaktadır.
5 — Ada çayının yapılışında güzel kokulu bir (ssans), yağlı bir ruh vardır. Bundan başka bolca (Tanen) ve sakız gibi bir takım cevherler bulunduğu için uykuda çok terliycn zayıf ve kansızların, ağır hastalıktan yeni kalkanların ve veremlilerin nezlesini kesmek için kullanılır. Her gece yatarken Ada çayını, bildiğimiz çay gibi haşlayıp içirtmek lâzımdır,
6 — Ada çayım, geyikler, tavşanlar, keçiler, ve hattâ aslanlar bile çok severler. Yerler. Ve çok faydalanırlar Eski Arapça Lâtince, Yunanca yazılmış kitapların anlattıklarına bakılırsa, Filistin, Suriye ye Anadolu dağlarında vaktile yaşayan aslanlar kaplanlar. ve geyikler Ada çayını çokça yadlklcri cihetle herekti 1 yavru yetiştirirlerdi. Gebe kalan hayvanlar Adia çayım yemeğe devam ettiklerinden çok sağlam döl yaparlardı.
7 — (İbnl Sina), (Razlı, lîbni Ca-₺ir> İpokrat, DiyarbakIrlI (Aetius) Avrupada (von Swiun) gibi pek eski hekimler. Ada çayını kaynatıp süzdükten sonra suyu İle yaralara, çıbanlara (pasuman) yaparlardı. Şimdiki tâbirle bu suyu (antiseptik) gibi kullanırlardı. Sari, bulaştırıcı hastalara ve yapışkan hastalıklara tutulmamak için sağlamlara lçirlrlerdL
8 — Eski asırda husule gelen dehşetli bir (Veba) salgım esnasında çok Ada çayı içen kadınlar, bu hastalıktan kurtuldular. Ve çok yavru sahibi oldular. Mısır hekimlerinin yaptıkları denemelerden anlaşıldı ki (ada çayı) nı çok kullanan kızlar çabuk evlendiler. Ve her sene çocuk yetlrUrdl-Jer. Ve hiç yavru düşürmediler.
9 — Eski hekimler kadın hastalıklarına, âdetlerini düzgün görmlyenlere bol bol ada çayı İçirirlerdi. Sinirliliği. asabiliği gidermek ve kuvvet vermek için kullanırlardı. (Felç) 11, nü-züllü, kötürümlere ve hattâ (sar'a)-hJara bile ada çayını verirlerdi. Her (derde deva) olduğuna inanırlardı. Bu güzel kokulu çayın hulâsa (ekstre) smı yapıp tatlı şarapla verem olanlara ter kismek. ve kuvvet vermek için kullanırlardı. Ateşli hastalık geçirenlere, fikirlerini ve bedenlerini yoranlara ada çayının suyunu İçirirlerdi.
Şark memleketlerinde büyük ün alan ada çayı Avrupaya da yayıldığı cihetle oraların eski hekimleri de ada çayını çok kullanırlardı. Saçları düşeni re, saçlarını uzatmak Istjyen kızlara, papazlar® ada çayını İspirto (alkol) ile karıştırarak başlarına (friksiyon) yaptırırlardı, sürdürürlerdi.
10 — Avrupada *pek meşhur olan (Boerhav) namındaki eski hekim ada çayım birçok hastalıklara kullanmıştı.
11 — (VitanRh) ve (Hormon) meseleleri aldı yürüdü. Bu münasebetle lâboratuvarlarda dişi fareler® (ada (®yı) nın hulâsası, özii şlringa edilerek tecrübe edilmiştir. Neticede (fol-llkulin) adında olan (kadın hormonu) nun yaptığı tesirin aynını görmüşlerdir.
12 — Yapılan sağlam, temelli denemelerden sonra kesin olaîak şu anlaşılmıştır: Bir kilo ada çayı (16000) ölçü (ünite), (folllkulin) hormonuna muadildir. Vaktile kocakarı İlâçları arasına düşmüş olan zavallı ada çayı şimdi yeni hakimlerin ellerinde çok faydalı, tesirli ve şlfali bir İlâç olarak taymetlenmiştlr.
13 — Yarim kilo kaynar suya (5 - 10) gram kadar ada çayı atıp demleyiniz. (Rize) çayı kadar nefis olur. Dışardan gelen bayağı çaylar kadar lezzetli olur. Midenize de İyi gelir.
14 — Müsâvl miktar (papatya, tarçın. karanfil, nane, vanilya, limon kabuğu, lâvanta çiçeği ve ada çayını) karıştırınız, her bardak suya bir tutam koyarak çay gibi haşlayınız. En mükemmel çay v(; derman İlâcı olur.
15 — Kekik otu, vanilya, mslyon, pelin, safran ve ada çayını müsavi miktar karıştırınız. Her bardağa bir tutam koyarak cay gibi haşlayınız. Midenin gazlarını giderir, öksürüğe fayda verir.
16 — Katran, pollgala (süt otu), oğul otu, imelya), yer sarmaşığı, altın kökü, terementi menekşe, köknar niizi ve ada çayını müsavi miktar alıp karıştırınız. Heı- bardağa bir tutam koyarak başlayınız. Bolca şekerle İçerseniz öksürüğü yumuşatır. Balgamları çıknrır
17 Maydanoz vişnenin kirazın
mı**r buğdayının
mürver çr J;ı ada çayını karıştı-,
muz. Biraz alıp haşlayınız. Bolca şekerle İçerseniz böbreklere fayda verir. İdrarı söktürür. Bclsoğukhığuna bile fayda verir. (Aibümin) 11 hastalara şifa verir.
18 — Kuşkonmaz, ayrık kökü, çilek fidanı, yüksük otu, maydanoz, ardıç, keten tohumu, çlydem soğanı ve tohumu, ada soğanı, beş parmak otu, terementi ve ada çayını karıştırınız, biraz alıp haşladıktan sonra bolca şekerle İçiniz. Icfrar çoğalır, böbrek kumları tardediilr.
19 — Ada çayı, iklime ve yerine göre haziranda, temmuzda mavirtrak çiçeklerle süslenir. Beyazımtrak ve yaprakları uzuncadır. Kenarları tırtıllıdır. Menekşeye benziyen çiçeklerin ve yaprakların güzel kokulan vardır. Fakat lezzetleri acımtraktır.
20 — Ada çaylarını haziran zamanında, daha âlâsı temmuzda toplayıp gölgede kurutmalı. Bu zamana kadar kalmalıdır ki günfş ışıklarile bol bol feyizlensln, kuvvetlensin.
21 — Ada çayını yalnız olarak ve yahut limon kabuğile haşlayıp içerseniz, hazımsızlığı giderir. Mide bu-ılanmasuu. kusmayı durdurur.
22 — Ada çayının çiçeklerini ve yapraklarını kaynatınız, banyo suyuna karıştırınız. Zayıf, kansız, çelimsiz çocuklarınıza banyo yaptırınız. Çok fayda görürler.
23 — Ada çayını ceviz yapraklar ile haşlayıp zayıf ve bünyeleri bozuk yavrularınıza, kızlarınıza, gençlerinize banyo yaptırınız. Çok istifade ederler. 1 Kuvvetlenirler.
24 — 4da çayını ve çiçeklerini temiz bir suda, bir çeyrek saat kaynattıktan sonra süzünüz. Bu suyun her kilosuna bir gram (asld saliflhk) katınız Boğaz hastalıklarına karşı mükemmel bir gargara ilâcı olur. Burun nezlesine bile iyi gelir.
25 — Ada çayını, ıhlamur, papatya, hatmi, kekik, otu ve bir baş haşhaş ile karıştırarak bir kilo suda kaynatınız. Bademciklerin şişmelerine, bcğaz ağrılarına karşı pc^ tesirli bir gargara olur.
26 — Anason, melek otu, ıhlamur, sığır kuyruğu denilen bir nevi ot. ada çayı, menekşe kökünü müsavi miktarda karıştırınız. Bunlardan iki çorba kaşığı kadar alınız. Bir kilo suya bir baş haşhaş koyarak bunlarla kaynatıp süzünüz. Bu İlâçtan her saatte (1-2) çorba kaşığı İçerseniz: (Eski bronşit) lere, kökleşmiş öksürüklere. tıknefeslik yapan (Astına) hastalığına çok fayda verir.
27 — Bir kilo suya biraz ada çayı, hatmi ve İki bas kadar haşhaş ile (40) gram (Boraks) ilâve ederek haşlayıp süzünüz. Hık olarak ağzınızı (5 - lû) dakikada bir kere çalkalarsanız (maşmaza) yaparsanız diş etlerinin ufunetlenmelerine, ve muvakkat olarak diş ağrısına karşı bir ilâç kullanmış olursunuz.
28 — Bir kilo temiz suya bir avuç dolusu kadar ada çayı, (40) gram (asld borik) ve yahut (boraks) karıştırarak kaynatıp süzünüz. Ad! yaralara, sathi, deri üstünde bulunan yanıklara, kan çıbanlarına temiz (pansıman), (tımar) yaparsanız fayda görürsünüz.
29 — Bazı meraklılar, ada çaymın tozunu yemeklere (baharat) gibi kullanırlar. Balık veya atlerden yapılan yemeklere, ıskaralara korlar.
30 — Bahçelerde beslenen ve çok bereketli ziirriyet veren tavşanların yemlerine ada çayı katılırsa etleri pek nefis ve lezzetli olur.
31 — Evde beslenen koyanların, Malta keçilerinin, ineklerin yemlerine ada çayı konulursa çok nefis ve güzel kokulu süt ve kaymak elde edilmiş olur.
32 — (Lâden) ve ada çayı fazla bulunan dağlarda, bayırlarda otlatılan koyunların, keçilerin, İneklerin etleri, sütleri, yoğurtları, kaymakları fevkalâde tatlı ve nefis olur.
33 — Kışın ocaklara, mangallara arasıra ada çayı konursa havayı temizler. Odaların İçine, (öd ağacı) ya-kılıyormuş gibi güzel bir koku yayılır.
34 — Bahçelerde yetiştirilen ada çaylarlle, yol kenarlarını, tarhlarını çevrelerini süslerler.
35 —* Kıbnsta köylülerin çoğu ada çayını bir kazanda kaynatırlar. Kazanın üstüne bir tahta korlar. Bunun üzerine de bir yastık yerleştirirler. Hastayı yastığın üstüne oturtup yünlü çarşaflarla, battaniyelerle, yorganlarla sararlar. Bu şifalı çayın sıcak buğusiyle, basur memelerine fayda verirler. Hastayı terletirler. Soğuk algınlığını giderirler.
36 — Ada çayına (kuru üzüm -hurma - kuru İncir - ünnap) karıştırınız. Buda haşlayıp süzünüz, en kuvvetli bir öksürük İlâcı olur. Buna âdi şeker ve yahut (nöbet şekeri) İlâve ederseniz daha tesirli olur.
37 — Eğer bu İlâçlı suyun her bardağına yarım gram (Bonzot dö sud) katarsanız göğsünüz yumuşar, balgamları söker. Her gün bu tarzda (4 - 5) bardak içerseniz nihayet âdi öksürükten, (bronşit) ten kurtulmuş olursunuz.
38 — Eliniz, ayağınız İncinirse, bur-kulursa, damar damar üstüne, sinir, sinir üzerine gelirse istirahat etmek
İNGİLİZCE, FRANSIZCA, ALMANCA — Ticari muhaberatı ve her nevi tercüme İşleri seri ve kusursuz olarak yapılır. Akşamda «İngilizce muhaberat rümuzuna müracaat. 273 — 2
MUHASİP ARAYANLARA — Her nevi ticari muhasebe usullerine. Fran-sızcaya vakıf mücerrep muhasibe ihtiyacı olanların 23574 telefon numarasına müracaatları mercudur. 308 -
İNGİLİZCE — Ticari muhabereye vakıf ve Türkiye ile ticaret yapmak İstlycn İngiliz ve Amerikan firmalarını bilir. Müracaat H. S. Akşam gazetesi. 322 — l
KAPICILIK ARIYORUM _ Bir ailemden başka kimsem yoktur. Muteber kefil de verebilirim. İyi bir apartman kapıcılığı arıyorum. Akşam: (Kapıcı) rümuzuna. 323 —
MAKASTAR BİR BAYAN — Anka-rada terzihane İdare etmiş bir bayan kadın işlerine alt biçki ve prova için iş aramaktadır. Mektupla Kadıköy Talimhane Ferit Bey sok. No. 11 bayan Hikmet adresine müracaat. 328
OKUR YAZAR — Gertç bayan yalnız yemek İşlerini kalabaiıksız ailenin 60 - 65 liraya kabul eder. Akşam’da tafsilâtlı mektupla N. K. rümuzuna müracaat. 311 — 1
BÖCEKÇİLERE — Öğretmen okulu mezunu ve İpek böcekçiliği kursundan pekiyi derecede diploması olan bir genç iş aramaktadır. İhtiyacı olan tğ sahiplerinin gazetemizde S. L. E. rumuzuna müracaatları rica olunur. 344 —
İNGİLİZCEDEN, ER ANSIZ CAD AN TÜRKÇÜYE TERCÜMEYE MUKTEDİR — Teknik sahada çalışmış genç daimi ve yahut muvakkat İş arıyor. Akşam’da T. E. K. rümuzuna mektupla müracaat. 341. —
MALİYE VARİDAT DAİRESİ ŞEFLİĞİNDEN EMEKLİ — Bütün varidat kanunlarına vakıf bir memur ticari ve sınai müesseselerln mali işlerini aylık ücretle üstüne alır. Kazanç ve muamele vergisi defterlerini tutar. (Müracaat: Akşam’da Mail) 339 —
işçi ARIYANLAR
MUHASEBE — Muhabere, dosya tanzimi, eski harfleri bUlr, seri jiakti-lo yazar bir bayan veya bay memura ihtiyaç vardır. Taliplerin tereiimrJ halleri, çalıştıkları yerleri el yazılarlie yazarak 1524 No. Galata posta kutusuna bildirmeleri. 310
OKUR YAZAR — Bir amele bayan lâzımdır. Hcrgün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakale caddesi No. 96 Kundura boya İmalâthanesi Nuri Leflef. 117 1
MÜREBBİYE ARANIYOR — 6 yaşında kız çocuğuyla meşgul olacak Fransızca bilir mürebbiye aranıyor. Pazardan başka 44762 ye telefon edilmesi. 355, — 2
YÜKSEK MAAŞ — 4 yaşında bir çocuğu ana şefkatli* bakacak orta yaşlı lisan bilir bir mürebbiye llo hastabakıcı ve hademe kadın aranıyor. Acele Cağaloğlu Sıhhat Yurduna müracaat. 343 —
TEKNİSYEN ARANIYOR — İngilizce veya Fransızca bilen ve askerlik hizmetini yapmış, makine ve elektrikte nazari ve pratiği kuvvetli, tamirde ihtisası olanlar alınacaktır. Robert Kolej Mühendis tasnu mezunları tercih edilir. Taliplerin şahsi, tahsil ve tecrübe durumlarını yazı İle Afif Esen Sağlık Apart. daire 3 Park Otel yanı Ayazpaşa adresine müracaatları. 349 — 2
J- SATILIK EŞYA
ACELE SATILIK — General Elektrik markalı soğutma havuzu. Müracaat Galata Necatlbey cad. 239 No.lı bakkal. 338 — 1
ACELE SATILJJK DOĞRAMA MAKİNELERİ — Şerit 80 İlk, plânya 50 ilk, freze, daire tepsi, makkap, frezeil kaimlik 3 adet motör trasmJs-yon, kayışlar İle Şturtel, teferruatı 18,000 liraya. Müracaat Eskişehir Hava hastane İnşaatı marangozhanesine. 237
şartile her gun ada çayının sıcak suyu ile o yerlere banyo yaparsanız çok pii°kii)lrri. faydalanırsınız.
39 — Rumlar, ortodokslur ada ça-
T
yına (Meryem ana yaprakları) namını verirler, ve bu yapraklardan çok kudsl ve ruhani hasletler, meziyetler beklerler.
40 — Ada çayı yalnız kadınların değil, erkeklerin de bedii duygularını kamçılar, uyandırır.
41 — Ada çayı pek az olarak çay gibi demlenirse, yani suyu kaynatıp ateşten İndirir, indirmez suya atılır ve bir çeyrek sonra içilirse barsamlara yumuşaklık, llynet verir.
42 — Ada çayını suya çokça koyarak yirmi dakika ateşte kaynatıldıktan sonra İçilirse kabızlık verir.
43 _ Ada çayını yalnız ve yahut müsavi miktar kokulu gül yaprakla-rile karıştırınız. Kuvvetli şarap sirkesine koyunuz. Şişenin ağzını sımsıkı kapayarak güneşte birkaç hafta bulundurunuz. Romatizmadan, soğuk algınlığından ileri gelen ağrılarınıza sürünüz, (masaj) yapınız, ovunuz. Çok fayda görürsünüz.
44 — Ada çayına birkaç tane karanfil ve biraz da parça halinde tarçın, zencefil, havlıcan ilâve ederek haşlayınız. Bolca şekerle ve yahut halis üzüm pekmeziyle ve yahut bal ile İçerseniz çok ısınırsınız, beslenirsiniz, kuvvetlenirsiniz. Ve öksürüğünüze karşı cok faydalı bir ilâç içmiş olursunuz.
LOKMAN IIEKİM
SATILIK KELEPİR OTOMOBİL -Fiat markajı, 6 silindiril hâlen faul bir taksi ucuz bir flatte acele satılıktır. Telefon 23083 316 — 3
8İMENS MARKA — Bllyalı 10 beygir kuvvetinde 1400 devre yapar yeni motör satılıktır. Galata Kürekçiler caddesi 69 No- da bay Sabahaddinc müracaat. 310 — 1
KLEPPER MARKA — Kauçuk padilbot satılıktır. Akşam’da «S. U.» rümuzuna mektupla müracaat. 330 -
SATILIK BUZ DOLABI — KelvLna-tor marka 940 modeli dört ayaklı büyüğ buz dolabı Aksaray Ordu caddesi No. 379 kasap dükkânına, 360 — 4
SATILIK ŞARPİ — Yolculuk dola-yıslle suya İnmiş vaziyette İyi bir şarpi ehven flatie satılıktır. Suadlye Şen sokaktaki pansiyonda Kirkorn müracaat Telefon 52-7 325 — 1
BAKKALLARA YARAR — Bilhassa Büyükada, Suadlye gibi yazlık muhitlerde mal tevziine elverişli üç tekerlekli 2 hafif yük bisikleti acele satılıktır. İsteyenlerin Eminönü Haşan Deposuna müracaatları. Tel: 20711. 347 — 2
ÇOCUK ARABASI — Avrupa mamulatı, az kullanılmış, yaylı ve kalın lâstlkli bir çocuk arabası İstenmektedir. Müracaat: Galatada, Perşcmbe-pazar, Aslan han, 4 üncü kat No. 7 yahut telefon 44423 342 —
SATILIK KAMYON — Altı adet yeni lâstiği İle Şevrolc kamyonu satılıktır. Ayrıca bir adet 32x6 yedek lâstikte verilecektir. Telefon: 40383. 357 — 3
SATILIK ŞARPİ — Bütün teferruatı bronz, tam mükemmel bir şarpi satılıktır. Görmek istiyenRrln Sirkecide Yalı köşkü caddesinde Yeni Sebat nakliye anbanna müracaatları. 356 — 2
j| — Kiralık — Satılık
SATILIK — Bostancıda Küçükyalı-da asfaltta 33 numaralı bahçeli konforlu Adalara karşı 9 odalı iki kat beton köşk satılıktır. Müracaat telefon: 52-248 223
KARTALDA — Rahmanlarda yedi odalı kagir köşklle yirmi dönümde meyvah bağ ve bahçe sile favkalâde manzaralı bir köşk kiralıktır. Sabahlan 60583 telefon edilmesi. 266 — 1
DEVREN SATILIK YAZIHANE — Bcyoğlunda İstiklâl caddesinde 98 numaralı apartmanın birinci katında 3 oda telefonlu tam konforlu 12 - 14 ve 17 - 19 telefon 41571 e müracaat 264
BEŞİKTAŞIN GAYET İŞLEK YERİNDE — Müşterisi bol htr İşe elverişli dükkân devren acele satılıktır. Beşiktaş Akaretler köşebaşı 2 numara Necatiye müracaat 307 — 1
SATILIK EV — 2 oda bir sofa, bir matbah, elektrik, Beşiktaş Tür kail mahallesi hattat Tahsin sokak 60 numara müracaat: Kapalı çarşı Zincirli han karşısı 6 numaraya. 299 —
SATILIK FABRİKA ARSASI — Zeytlnburnu fabrikasının karşısında, istasyonun tam yanında 5964 metre tapulu ve harltalı bir arsa satılıktır. İstiycnler Galatada Büyük Balıklı han 23 numarada Kiryako Yetiğe müracaatları. 301 — 2
ACELE UCUZ SATILIK EV — Beş oda elektrik, kuyu, bahçeli yanm kâ-gir tramvay durağında Kadıköy Kur-bsğahdere Abdülhailm Mcmduh sokak 10 numaraya müracaat. 305 — 1
SATlLıK EV — Pangaltıdn on oda, muşamba, telefonlu, kâglr, boş teslim 30,000 Hradır. Galata, Agopya» han No. 4 Lûtfl can tel 42736. 278 —
SATILIK SEDLİ YALI — Arnavut-köy 1 inci cadde No. 210 kız koleji sırasında öğleden sonra 4 ten 6 ya kadar. 361 — 2
ACELE SATILIK — Modanın güzel yerinde denize rıhtımı manzarası 3200 metre bahçesi meyva çanı ağaçlan olan betonarme köşk. Telefon 60051 - 42340. 352 — 2
DEVREN SATILIK DÜKKÂN — Her içe yarar bakkal dükkânı eadde üstünde devren satılıktır. Harbiye Ha-lâskârgazt cad. No. 16 . 332 — 1
DEVREN SATILIK DÜKKÂN — Gayet İyi mevkide bakkal dükkânı devren satılıktır. Akşam’da «Bakkal» rümuzuna. 333 — 1
SATILIK EV — Samatya caddesi 209 No. 4 odalı kâglr bu. elektrik tesisatı mavcut sarnıç, kuyu. Bey-, oğlu Ağahamamı 26/1 eczanenin karşısına müracaat. 334 — 5
BEYOĞLU — Tcpeboışı Meşrutiyet caddesi No. 159 Kıymet kıraathanesi ortak veya devren satılıktır. Bayan Kıymete müracaat, 336 — 1
HEYBELİADADA — Çamlara yakın bahçeli ve elektrik tesisattı dört oda ve' iki bölüğ olan bir ev 3000 liraya satılık Hüseyin Rahmi So. 78. 337 — 2
DEVREN SATILIK YAZIHANE — Galatanm en İşlek yerinde 3 oda möble telefon her şeyi tamamdır. Ferdi Selek Galata Ömerâblt han 2/23 telefon 42368 340. — 2
DEVREN SATILIK BAKKAL DÜKKÂNI — Aksaray tramvay yolunda pazar yeri yanında Ordu caddesinde 326 No. lı bakkal dükkânı devren satılıktır. 346 — 2
11000 Liraya EV — Pangaltrda güzel mevkide Lkl katlı İki. üç oda hol banyolu boş teslim Taksim Kristal arkasında MtlM Emiâklş. Telefon: 82777. 364 —
SATILIK KÂGİR EV (8000) LİRA — Tozkoparan'da, asfaltta, merkezi bir yerde gayet metin beş kat 6 oda, su, elektrik ve saire. Şişhane tramvay durağında 196 numarada şerbetçi Nuri Çan’a müracaat. 353 — 2
BOŞ ODA — Orta yaşlı bir bay mobilyaslz veya az mobUyell İstanbul ve Beyoğlu cihetinde (Bebeğe kadar) Akşamda «B. ş.» rümuzuna mektupla müracaat. 358 2
KİRALIK YAZLIK EV — Denize bir dakika yedi ve dört odalı möble olarak kiralıktır, çiltehavuzlar çıkmaz Deniz sokak 6 numaraya müracaat. 348 — 2
KİRALIK KONAK ARANIYOR — Sult&nahmetle Şehzadebaşı arasında, tramvay caddeslne mümkün mertebe yakın. Fındıklı, Taksim, Beşiktaş (Akaretler) üçkenl İçinde, kısmen kârglr, öğrenci yurdu olmağa elverişli, hâlen boş veya ağustos sonunda boş teslim edilebilecek kiralık büyük konak oranmnktadır. (P. K. 1609 -Galata) adresine yazılması. 350 — 9„
SATIUK EMLÂK ARANIYOR — Apartman, ev, yalı, villâ, dükkân, orsalarını satmak Istlyenlerln (Deney Emlâke). Galata rıhtımında Kefeli Hüseyin han 2 telefon 43840 351 — 8
SATILIK EV — Beyoğlu Sakızağacı Keçi sokak 4 numaralı yedi oda terke». elektrik, taraça bir kail boş Adam sokak 4 numaraya müracaat.
311 —
KADIKÖYÜNDE — Senede 20ÖQ lira Iradı olan İki daire, bir dükkânı havi yeni, beton ev boş olarak satılacaktır. Telefon 00728 müracaat.
307
HAVASIZ DEVREN SATILIK VEYA ORTAKLIĞA — Bnaklarlle terkedi-iccek lüks tesisattı bakkaliye Cağa!-oğlu İran sefarethanesi karşısında 3 No. lı içindekilere müracaat, 3oa —
KİRALIK BİNA — Bankalar caddesinde 6 odalı bina, atelye, her nevi ticarethaneye elverişli ş’kle sokulmak şartile kiralıktır. Tophane iskele caddesi 23 telefon 49344 312
KADIKÖY’ÜNDE 12000 LİRAY/P-ACELE 8ATILTK KÂGİR EV — BüO yük bahçe içerisinde tam konforlu O odalı miiceddct ev. Müracaat Evlş Akşam.__________ 221 — ..
SATILIK ARSALAR _ Fatihte Ha-^ raççı Muhittin mahallesi GelenbcvlC sokağında 3, Karadeniz caddesi üze-O rinde 5 parça arsaların 19/6/945 saat(/) ondan on bhe kadar Fatih birincijs sulh hukuk yargıçlığı başkâtip! i glnccc satışı yapılacaktır. Baş icat İpli-e müracaatları. 335 - O
----------------------------------0
SATILIK MÜFREZ ARSALAR
Yenlköyde Sipahi ocağı yanınla. Gör-^ mek için İçindeki bekçiye, toptan da2? satılır. J45 — *
-------------:--------------------TJ
SATILIK KAGİR EV — Reyoğlu-Q) nun merkezi bir yerinde, a oda, mutfak, 2 helâ. terkos. elektrik, ha-S va gazi, taraşa vardır. Evkaf bedellj" ödenmiştir. Fiatı 12000 lira. AkşamÇ^ da (S. K.) rumuzuna mektupla müracaat 359 —
BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI KARŞISINDA SATILIK BİNA — Meşrutiyet caddesinde apartımana çevrilmesi mümkün, altında mağazası bulunan 144 - 146 No. tajlı bina Beyoğlu sulh hâkimliği baş kâtipUğince 25/6/945 pazartesi günü saat 16 da satılıktır. No. a,25/945 208 — 3
SU ADİYE VE HAVALİSİNDE — Acele satılık, ucuz arsalar ve köşkler için müracaat: Suadlye Şen sokak Gündüz Bakkaliyesi. 327 — 1
YÜZDE YÜZ KÂR — 28 bin Ur» mukabilinde kati ferağ yapılacak çok şayanı dikkat bir mülk üzerinden verilen paranın bir misli fazlası derhal alınabilecektir. Tafsilât mektupla isteyiniz. İhmal etmeyiniz Evlş Akşam. 362
— 2
DİKKATE ŞAYAN — Geniş cepheli çok geni* bahçeli muazzam apartmanın nısıf hissesi veya tamamı acele satılıktır Semti Şişil tramvay caddesindedir Para sahiplerinin çok istifadesini mucip vaziyetleri vardır. Acele mektupla tafsilât isteyiniz. Evlş akşam. 363 — 2
KİRALIK EV KATI — 3 oda bir helâ. ttrkos, elektrik. Edimekapi .caddesi Eski Ali durak yeri köşedeki bakkal veya evden sor. 365 —■
5- müteferrik
FRANSIZCA OLARAK — Riyaziye, fizik, kimya dersleri yerilir. Mükâlemo tercüme öğretilir. Üniversitelilere sınıf ve giriş İmtihanlarına hazırlar. Akşam'do LÜ. rümuzuna müracaat.
284 — 2
İNGİLİZCEYİ — Mükemmel bilen ve hocalıkta tecrübeli bir genç seri ve pratik bir usulle hususî derslerle İngilizce öğretmektedir. Akşam’da «İngilizce» rümuzuna müracaat. 272 - 4
SATILIK — Harbiye meydanına bir dakika kârglr yedi oda banyolu mükemmel ev. Taksim Şehit Muhtar caddesi No. 40/1. Tel: 84019.
32»)
SATILIK — Fındıklıda tramvaya kırk metre geniş bahçe içinde İki katlı ev. Taksim Şehit Muhtar caddesi No. 40/1. Tel’ 84019. 321
BOŞ SATILIK İKİ KÂGİR EV — Fatihte taksilerin durduğu caddenin nihayetinde köşede yedi ve beş odalı. 17000 ve 16000 liraya. Aynı caddede 10 No. ya. 318 - 4
BOSTANCIDA — Cami sokağında tramvay, tren, vapura bir dakfca hut boyunda 8 No. lı altı odalı yarım kâ-glr hane satılıktır. 52-197 telefona.
317 — 1
HAVA PARASIZ — Bakırköyün mutena yerinde (25) senelik bakkal dükkânı acele satılıktır. Üzerindeki oda, saire bir aile için çok kullanışlıdır. Bu da eşyasllc dükkânla, birlikte devredilecektir. Bakırköy İstanbul caddesi 60 No. ya müracaat.
324 - 2
SİRKECİNİN — En santral yerinde 7 odalı ev ve yanında büyük bir dükkân boş olarak acele saklıktır. Büyük Eskişehir otelinde Refik Kûlı-yaya müracaat.30i —
ACELE DEVREN SATILIK DÜKKÂN— Gayet işlek ve lüks bir bakkaliye acele satılıktır. Müracaat: Sultanahmet Park karşısı İnan Emlâk Bürosu No. 68 ’ 257 —1
SATILIK EV — Kumkapı Han sokak No. 20-5 oda. 2 hol. 2 mutfak, yağlı boya ve muşambalı havuzlu
ANKARA DA SATILIK ARSA — Bakanlıklara yakın Akay sokak parsel 2 ada 1101 blok başı 18 er metre iki . _ yüzlü 837 metre sahasında. İsteklile- bahçesi, elektrik, terkos ve kuyulu rln her gün 18 ilâ 20 aratindn -60736- satılıktır. Pazardan maada saat 13 -telefona. 135 — 115 e kadar içindekilere. 258 2
İŞLEK YERDE — Dükkân veya her hangi kârlı bir İş devretmek veya sermayeli ortak isteyenler Akşamda R. R. remzine müracaat. 318 — 2
İNGİLİZCE DERSLERİ — Mrs. VA.
Beyoğlu, Bursa sokak Allyon sok
Kurban Ap. No. 3/2. 328 — 1
İNGİLİZCE — Amer ikada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce Öğretmiş bir genç îiç ayda lisan öğretir. «DJS.» rumuzuna mektupla müracaat. 331 — 1
mb Yeni ve mükemmel ■
İKELVİNATöR I (Buzdolabı) Satılıktır.
I K - 4 - 1940 model
■ Görmek İçin Şişil, Osmanbey I tramvay durağı, Raif paşa Aprt. | daire 4. Telefon saat 10-17 ara-'■■■■ sında 23866 bay Zeki ■■■
SATILIK MARANGOZ TEZGÂHLARI ARANIYOR Doğrama işleri İçin planya, kalınlık. freze ve saire tezgâhları ve elektrik motorları olup ta satmak veya kiralamak istiyeii-lerln şartlarını ve makinelerine nerede görülebileceğini Galata posta kutusu 1310 a bildirmeleri.
O
Taksitle,
Dikiş makinalarj satışı başladı.
Galata, Voyvoda cad. 132/134
V





Bnhlfe 8
AKŞAM
S t M E R B A N K
SELLÜLOZ SANAYİİ MÜESSESESiNDEN:
Piyasa ihtiyaçları için yazı, bası, anıbalâj kâğıdı v* karton yapılacaktır.
Müessese, fabrikalarının imalât kapasitesi nispetinde, piyasaya aşağıda ciııs ve gramajı yazılı kâğıt ve karton yaparak satacaktır;
1 — Satış ve dağıtımın düzenlenmesi için 510 sayılı koordinasyon kararma göre 1. 5, 1945 tarihinden evvel toptancı ve perakendeci kâğıtçı vesikasını haiz olanlarla yine aynı tarihten evvel kurulu matbaacılar, kitapçılar ve iştigal konusu itibaıile kâğıt ve karton istihlâk eden fabrika ve imalâthanelerin 1945 yılı hakikî kâğıt ve karton İhtiyaçlarını temmuz ayından başlamak üzere v® her ay için ayn ayrı göstererek 25. 6. 1945 tarihine kadar postaya tevdi suretiyle îzmltte 8ü-merbank Sellüloz sanayii müessesesi müdürlüğü adresine taahhütlü mektupla bildirmeleri ve bu tarihten sonra yapılacak müracaatların nazarı itibara alınmıyacağı,
2 — Müesseseden toptan olarak satılacak asgari miktarın pleür kâğıdında bir, kâğıt ve kartonlarda her cins gramaj veya numarada 5 ton olduğundan bu miktarlardan aşağı ihtiyaçları olanların müesseseye müracaat etmemeleri.
3 — 2 inci maddede yazılı miktarlardan az ihtiyaçların I.ctu mallar pazarlarından karşılanacağı ve bunun aynca gazetelerle bildirileceği,
4 — Toptan kâğıt ve karton isteyeceklerin, bunları nerelerde ve ne için kullanacaklarını ve 510 sayılı koordinasyon kararma göre aldıkları grup vesikalarının nereden, hangi tarihte alındığını ve numarasını müracaatlarında açıkça bildirmeleri, bunu yapmıyarılann müracaatlarının nazarı İtibara alınamıyacağı,
5 — Bugüne kadar Devlet Kırtasiye ve matbua İdaresinden ihtiyaçlarını sağlamakta bulunan daire ve müesseselere fabrikadan ve Yerli Mallar Pazarlarından satış yapılmıyaca-ğından bunların müracaatta bulunmamaları,
6 — 1 temmuz 1945 tarihinden İtibaren yıl sonuna kadar müessese imali derpiş edilen kâğıt ve karton cinsi, gramaj ve numaralarının aşağıda gösterildiği İlân olunur:
Cinsi
Hava yolları dünya milletlerini birbirlerine bağlayacaktır
Birleşik Amerika ve müttefik devletler işbirliği yaparak dünyanın en muazzam hava şebekelini vücuda getirmişlerdir.
Şimdi, bütün kıtalarda hava alanları, tamir Ve kontrol istasyonları mevcuttur. Bütün bunlar. bir çok milletleri birbirlerine bağlayan muazzam biz hava şebekesi teşkil etmektedir.
Harp bitince, bu hava yolları sulh uçakları taralından katedilecektir.
CONSOLIDATED VULTEB AIRCRAFT OF AMERICA, harpten sonra, bütün memleketlerin hava hatlanna arzetruek üzere, ticaret uçakları imal etmek tasavvurundadır.
No,
Sellüloz ambalaj kâğıdı Sellüloz ambalaj kâğıdı

îmitasyon graft
Birinci hamur yazı, bası kâğıdı
İkinci hamur yazı bası kâğıdı
Pelür kâğıdı
45) 60)
Beyaz mukavva No. 80) 100) 120) 50) 60)
Gri mukavva No. 80) 100)
• 120)
Tripleks karton No. 80)
120)
225)
Kromo karton 280) 300)
Dosyalık karton 250
ve kar-
NOT: ihtiyaçlar tesbît edildikten sonra bıı kâğıt tonlara ait satıs fiatları ayrıca ilân olunacaktır. ,
Dizel Alternatör grupu alınacak
SUmerbank Selüloz sanayi Mliessesesi (İzmit)
Tenvirat İçin takriben 20 Kw takatinde 220/380 volt tevettürlü 750 -1500 adedi devirli tevzi tabloları birlikte Dizel Alternatör grubu alınacaktır. Radyotörlüt Dizeller tercih edilir. Satmak lstlyenlerin 28/8/845 gününe kadar vesalklerile birlikte müessesemize müracaatları. (7921)
SATILIK EMLÂK
İstanbul Defterdarlığından:
Dosya No. 55100/0407
Cinsl
Kıymeti Teminatı LLra Lira
Üsküdar. Ihâanlye mah. Harem iskelesi cad. eski 12 mük. yeni 22 kapı sayılı 124 M2 arsa.
Üsküdar thsanlye mah. Harem iskelesi so. egki 12 mük. yeni 24 kapı sayılı 118.44 M2 arsa.
Üsküdar, (Nuhkuyusu) Pazarbaşı mah. Mir oğlu so. eski 30 yeni 40 kapı sayılı 108 M2 arsanın 240/080 hissesi, Beyoğlu, Paııgaltı mah. Çimen so. eski 219 yeni 189 kapı, 632 ada, 21 parsel sayılı 60 M2 arsa.
Beyoğlu, (Taksimi Bostan mah. Solak so. eski ve yeni 10 kapı, «04 ada. 17 parsel 39 M2 arsa.
Beyoğlu, Bülbül malı. Tavsan so. 649 ada,
14 parsel, eski ve yeni 1 kapı sayılı 66,75 M2 arsa.
Kadıköy, Haşan paşa mah- Fıstıklı so. •'■ski 2 mük. yeni 59 kapı sayılı 90,78 M2 ahşap ev.
Kadıköy, Raslmpaşa mah. Karakolhane so. 2 .1 ada, 18 parsel, eski 46, yeni 70 kapı sayılı 78 M2 zemini havi bahçeli ahşap ev.
Beykoz. Paşabahçe mah. Fenerli bahçe so. eski 55, 57. 59. yeni I, 3. 5 kapı sayılı 122 M2 dükkânı olan ev ve arsanın 1/3 hissesi. Bakırköy Zeytinlik mah. eski hatta giden birinci, yeni Halkacı so. eski 11 yeni
15 kapı sayılı 583,16 M2 arsa.
Beyoğlu, Mecldiyeköy, gpafta, 24 ada, 4 parsel sayılı 392 M2 arsa.
Emln&uü. Mercanaga malı. Nargtlecl so.
769 ada, 2 parsel. 8 kapı sayılı 53 M2 arsa.
Yukarıda yazılı gayri menkuller 6/7/945 cuma saat 1 müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı açık arttırma İle satılacaktır.
latekUKrln geçici tmelnat makbuzları ve nüfuz cüzdanlarlle komisyona, fazla bilgi için »Özü geçen müdürlüğe başvurmaları. (7905)
55100/6408
65100/5523
52301/2111
62301/3183
61114/40
61114/1
F.2/241
55100/6378
51217/214
52301/4210
248
237
25
117
134
2400
1200
400
875
780
14 de Milli
18
18
3
14
9
11
180
00
30
86
30
59 Emlâk
18 Haziran 1945
/—BİLEZİKLİ SAATLER —
CONSOLIDATED VULTEE AIRCRAFT CORPORATION UNITED STATES OF AMERICA
Bayanlara mahsus gayet ŞLk ve zarif modellerde 18 ayar altın BİLEZİKLİ SAATLERİMİZİ görünüz.
Singer Saat Mağazası emS?mbSl "
Her nevi mücevherat siparişleri kabul olunur. —
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi Müessesesi İstanbul Şubesinden:
LİNYİT KÖMÜRÜ SATIŞI
Garp Linyitleri İşletmesi MüesseseslnLn Llnyltleer! satışa çıkarılmıştır.
a) Soma / Değlrmlsaz / Tavşanlı İşletmelerinin PARÇA Linyit Kömürü:
b) Kuruçeşme Depomuzda, müşterinin vesaitine yüklenmiş olarak, tealim;
TONU 30 LİRA
O Bütün ihtiyaç sahiplerine, fabrikalara ve kömürcülere motorle veya depoda tamamen serbest olarak verilir.
d) Satış Yeri: .
Yeni Yolcu Salonu 3. cü kat 1 No. lı oda
7145 GALATA
7 icaret Ofisi Umum Müdürlüğünce
SATILIK EV
Kızılay Derneği İstanbul Temsilciliğinden :
1 — Derneğimize ait Sultanahmet Tavukhane sokağındaki muhammen kıymeti 5200 lira olan 22 numaralı ahşap ev 22 Haziran 945 cuma günü saat 11 de Sirkeci Mimar Vedat caddesi Kızılay hanındaki Temsilcilik dairesinde açık arttırma He satılacaktır.
2 — Evi görmek isteyenlerin içindekilere, şartnameyi görmek 19te-yenlerln Lse Temsilciliğimize müracaatları ilân olunur.
Satılan Matlar
Krş. 8t,
Muşamba taklidi kâğıt Rulosu 450 19
Matbaa m lürekkebt «büyük fıçılar içinde. KUosu 100 —
Ura Kr.
Matbaa mürekkebi a muhtelif renklerde, birer kiloluk kutularda sandık 3154 kilo parti olarak» 13464 21

Devlet orman işletmeâi Bartın revir amirliğinden:
1 — Revirimize bağlı Oöveles bölgesinin Karabalçık ve Kayabaşı ormanından 700 ton karışık odunun 5.Km. mesafede Çakraz deposuna Ayıntepe ormanından İstihsal olunacak 400 ton karışık odunun 7. Km. mesafede Çambu İskele deposuna. Farıhcık ormanından hazırlanacak 400 ton karışık odunun 8. Km. mesafede Tekkeönü İskele deposuna nakil ve İstiflenmesi şartlle ceman 150 ton karışık odunun yukarıda işaret olunduğu veçhile çakraz, Çambu. Tekkeönü İskele ve depolarına nakil ve İstiflenmesi kesim ve odun haline ifrağı açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — İşbu odunun beher tonunun Muhammen bedeli 8 Hradır.
3 — Muvakkat teminatı 900 liradır.
4 — Açık eksiltme 23/6/945 tarihine raslıyan cumartesi günü saat 12 de revirimiz binasında toplanacak komisyon huzurunda icra edilecektir.
5 — Açık eksiltme şartnamesi Ankarada Orman umum müdürlüğünde, Karabük, Araç ve Bartın revir Amirliklerinde gorülebHlr.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(8014)
Eminönü Kaymakam ve B. Ş. Müdürlüğünden:
Maarif Bakanlığı İstanbul Maarif Matbaası cümle kapısı önünde bulunması dolay ıs! le kapı önünün açılması maksadlle kamulaştırılmasını umumî menfaat kararı alınmış olan Sultanahemt İshakpaşa mahallesinin İahakpaşa caddesinde ikinci adada Muhlise. Fatma Melek ve salrenln tasarrufunda bulunan 78 parsel No, lu 52 metre kare sahalı arsanın tamamına bugünkü rayice göre (1000) bin lira kıymet takdir edildiği 1295 ta rlhli istimlâk kararnamesinin 8 inci fıkrasına tevfikan kanuni tebligat makamına kaim olmak üzere İlân olunur. 8035
Zeytinyağı alan bakallara
Ticaret Ofisi Umum Müdürlüğünden:
İlk İki aylık zeytinyağı hesabını kesmemiş olan bakkalların boş varilleri İade ederek hesaplarını biran evvel kesmeleri lüzumu ilân olunur. 8024
Devlet orman işletmesi Bartın revir amirliğin* den:
1 — Revirimize bağlı Yenlhan bölgesinin Kırık Dumanlı ormanının 28 A ve 27 A bölgelerinde mevcut 1500 ton meşe ve kayın karışık odununun enkazdan istihsal edilerek 25 Km. mesafede Bartın iskelesinde gösterilecek depoya nakil ve İstiflenmesi açık eksiltme suretlle satışa çıkarılmıştır.
2 — İşbu 1500 ton odunun beher kentalinin muhammen bedeli 1 Ura 80 kuruştur.
3 — Muvakkat teminat 2025 Hradır.
4 — Eksiltme 23/6/945 tarihine raslıyan cumartesi günü saal 12 de revirimiz binasında toplanacak komisyon huzurunda icra edilecektir.
5 — Şartname Ornıan umum müdürlüğünde, Karabük. Araç ve Bartın revir Amirliklerinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(8015)
İstanbul
Dosya No. 81112 - 330
51217 - 1114
244
Y tıkardaki
SATILIK ARSALAR
Defterdarlığından:
Kıymeti
Lira
Teminatı Lira
5280
396
653
Cinsi
Kadıköy, Bostancı mah. Yazmacı Ta-hlr so. 312 ada, 6 veî parsel 7/1 ve 7/2 kapı sayılı 310 + 35o=66O M2 iki arsa. Beyoğlu. Mecidiye köy 12 pafta. 70 ada,
9 parsel sayılı 3477 M2 arsa, ____
arsalar 29/6/945 cuma saat 15-30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarfla satılacaktır.
İstekHlerln 2490 sayılı kanuna uygun olarak hazırlanmış teklif mektuplarını ihale günü saat 14,30 a kadar komisyona vermeleri.
Fazla bilgi için sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. 7702
Yalova Kaplıcaları işletme idaresi müdürlüğünden:
elverişli her tarafı camla kapalı sık de tuhafiye ve benzerlerini satışa elverişli her tarafı camla kapalı şık bir dükkânın İşletmesi İhale edilecektir.
İsteklilerin 22'6/945 cuma günü saat 14 te Kaplıcadaki komisyona gelmeleri. (8039)
Matbaa mürekkebi «muhtelif renklerde, birer kiloluk» kutu-
kırda 12 sandık 850 Kg. Beyaz karton 240 Gr. Çamaşır mandalı Muhtelif deriler «cins ve Hatları hakkında servisten alınabilir.. Orosası malûmat 3501 105 3 Krş. 89 85 at.
Transmisyon kayışı 150 mm. en Metresi 3801 92
. • 120 . » 3104 80
■ * 100 » » 2617 80
» * 85 » » 2262 20
> » 80 > » 2143 23
» » 50 » ■ 1236 50
Ruf Ol t «tek katlı, beher topu 2189
Rufolt «çift katlı* beher topu 2886 —
Şap «Macar malı» Kilosu 82 46
Barlum siklfld • 86 84
Klorat dö potas «100 kiloluk fıçılarda Alman malı. Fıçısı 12000 —
Sülfad üî> zenk Kilosu 25 —
Siilfad dö fer «Kara boya Çek malı. 30 —
Toprak bova mavi »Alman malı» 118 45
Toprak boya yeşil «Alman malı. » 121 49
Badana boyası siyah «Alman malı» » 91 55
Badana boyası pembe «Alman malı» > 125 05
ÇİVİ t «Utra Marln» cMacar mali» 173 62
Bizmut karbonat «Ingiliz malı» 1513 08
■ subnltrat «İngHiz mah» » — —
» subgalat «İngiliz malı» > 1679 11
» salisilat »İngiliz malt. > 1584 16
Matara İçin halka 273 47
Askı çengeli «Malara İçin madenden» 6 45
Çuvaldız «İzmir depo teslimi» 1009 adedi 3230 80
Ur» Kr.
Korniş çivisi, vida, fırtına çengeli (69 sandık* parti olîrak Sandık askısı «İzmir depo teslimi* 1035 Kg. parti olarak 12699 2135 Krş. 49 06 St.
İki ağızlı demir desîere «İsv6ç malı» 300X25X0.80 mm. dflhnesl 384 —
İki ağızlı demir destere Gobe marka 300X25X0.85 80 mm. » 344 97
Baltalı kazma adedi 125 —
Kazma
Kürek muhtelif numara, ağırlık ve şekillerde
Varyoz servisten malûmat alınabilir.
Balta
Demir çember 20X1 mm. Kilosu 76 4»
Demir çember 22X1 mm, » 72 58
Parlak çelik asansör teli «Alman malı» 26 ram. 6X37-|-1 h Kg. 152 77
» » halat «İsveç malı» 24 » 191 56
» » » 24.8 » 181 56
... 32 » 182 44
* > » 35 » 182 44
(7780)
işçiler Bakanlığından
1 — Bakanlığımızca 35 X 50 eb’adında 3030 gelen evrak, 2000 giden evrak, 2100 gelen ve giden evrak kayıt defteri, 300 . sicil, 600 memurlar Muhakemat defteri, 600 İdare heyeti zabıt defteri. 25 X 85 eb'adınd* 2850 zimmet defetrl olarak 11480 tane defterin besi işi kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Tahmin edilen bası ücreti 14350 liradır.
3 _ Muvakkat teminatı 1076.25 bin yetmiş altı lira yLrml beş kuruştur. ’ .
4 — Eksiltme 2 Temmuz 1948 pazartesi günü saat 16 de Bakanlık levazım müdürlüğünde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
5 — Teklif mektuplarını eksUtmenln yapılacağı saatten bir saat önceye kadar komisyon başkanlığına verilerek makbuz alınması gereklidir.
8__İsteklilerin bu işe ait şartnameyi levazım müdürlüğünden parası»
alabilirler. (7997)
Maarif matbaası müdürlüğünden/
Cinsi Miktarı Tahmini bedeli % 7.8 muvakkat pey akçesi
6 ve 8 punto karışık cins harf 800 kg. 3200 240
Metali Matbaamızdan verilerek açık eksiltme He döktürülecek olan evsafı şartnamesinde yazılı karışık cins harflerin İhalesi 25/0/945 pazartesi günü saat il de İstanbulda Maarif Matbaasında yapılacağından isteklilerin yazılı gün ve saatte muvakkat temlnatlarlle birlikte idare komisyonuna başvurmaları.
Şartname Müdürlükten parasız olarak edinilebilir. 7653
7 1

Comments (0)