Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
o. 2 ARALIK 1945 PAZAR- No. 2-
Demokrasi Dâvamız
CAMİ BAYKURT
İt ham e d i y o r
• . ADR ESJ- ■ ■ • 12Ö Kumbaracı Yokuşu Beyoğlu - İstanbul Telefon : 40758 p. K. 2068 ' AİBON'Ef; 1 Ssne : ' 23 T, L. 6 Ay î 15 T. L. 3 Ay : - «T. L. Adres değiştirmek 2SK.
F İ ATİ 10 KURUŞTUR
Neşriyat Müdürü:. CAMİ BAYKURT
Londra, 1 (Radyo) — Mareşal Tito bugün iki meclisin müşterek toplantısında kısa bir demeçten sonra istifasını vermiş, akabinde mec,is hükümete alkışlar arasında güven oyu vererek Titonun devlet şefliğinde kalmasında İsrar etmiştir.
Sahibi : VEDAD BAYKURT
İki yıl önce faşist İtalya, altı ay evvel de naz! Almanya, müttefik demokrat devletlerin intikamcı yumruğu altında ezildiler. Evet, intikamcı diyorum; çünkü faşizmi nazizim, totalitarizm—ne nam İle ifade ederseniz ediniz—masum kana bulanmış bu menhus tesis İle insanlığın göreceği bir hesabı, aiacağı İntikamı vardı. Bu nesap geçen mayıs ayı Berimde kapatıldı. Haydutların ini kendi başlarına yıkıldı.
Ezilmiş, namus ve hayatı ayak atımda çiğnenmiş milletler nefes aldılar. korKunç bir kâbustan uyanmışlardı. Artık bu son facia olsun, dediler, insanlık nayslyetlnl yeni bir tecavüzden kurtarmak istiyorlardı. bunun Içm de Rooseyelr’ln dört Azadeliğini muoataa etmek, ner yerce gerçek demokrasiler kurmak, tertlere korkusuz düşünmek ve düşündüklerini yumadan söylemek, hakikatleri ogrenmek^ve öğretmek hürriyetini vermek istiyorlardı. Ancak boyle-ce içtimai sefalete, tecavüzlere ve harplere mani olabileceklerini umuyoriaroı. işte, faşizmin zalim kalesi yıkılırken hürriyeti dünyaca kurmak İçin doguşen milletler bu necip şevk ile ayaklanmışlardı, birkaç aydânoerl bizi meşgul eden Türk demokrasi davası da bu şevkin eseridir,
Bu ânda Türkiye naşı! bir rejim altında bulunuyordu; bir ae ona bakalım t Demokratik bir ana yatfâmız varcı;- çunku cumnurij eti inkar etmedikçe onun bu sıması oegışcırılemezol.. Fakat bu nalaçı yasa, Abouiınecıt zamanı.nca yalnız resmi .salnamelerde kayıtlı Kalan lz»d tarınlı kanun esası gibi... hakikaua İse memleket, faşist kaynaklardan alınmış kanunlarla idare olunuyordu, bon aort ay _xaı fınoa kaıp asçaya benzeyen bu rejimi tarif İçin ya zılmaoık soz kuımâaı. bu nalı, deyışme ve yenilenme zaruretini ııies’uı devlet aaamiarı, nukumet gaze-' temleri pile naran açıkça, çok Kere ustu kapalı ola* rax kaoui ve ıtırar ettiler, rtu.-tumet ve_ıvultet.meclisi bu kanunları taaıl yoiuııaâ tereaoutlu bir adım atmak ısteoı ve yarı yoma durau: lŞ\e bugünkü vazıyet.
Sanfransiskoya gittik. Yalnız kendi memleketimizde aee>ı, Ouiıyaııin iler yerınûe Oemokrasıyı tesis etmek Vecmesınî kabul ettik; ve îmyîe bir senet-ır?-zaıauık. urauan geıirmış oidugûmuz.«birleşmiş mil-leıier mısakı»- nı. tsuyuk miller mecıı.şl iasuık eaerek bu vecibeleri millet namına kaoul.ettiği gun ruerıı-lekeumıze sokulmuş\ öıan ıaşıst Kanunların hepsini ’7 ...bırueıı k.aıuırniae geiekil; yoasa kenuısıııl saıııe CtıT .... 5 *J.LS*" “M ,.2t“ru^L'Çİi^k j-jı I îte t.-.iş.k.1 necjl'.’ph.''
- aoaru yüıa^ınhek'. İstemediler, mucipsiz &rfr iâaffe' n.uuuetlnı uzattılar, meclis'kapılarını kapaouar, yaz ramine gittiler, rnçm Y
Şüphe, yok kİ Büyük ,Millet_Mecllsi ve onun iti-i.- madına dayanan hükümeti bu yanlıszyola sürükleyen
“Müttefik Kontrol Komisyonundaki Amerikan miimessilleriAlman mâlî müesseseler ile ilgilidir
Moskova, 1 (a.a.) — (Tas ajansı bildiriyor) Amerikada Gousse’ın şerefine tertip edilen bir'akşam ziyafetinde söz alan senatör Kilgore, Sovyet halkına ve kızıl orduya saygı hislerini belirterek, .Birleşik Amerika ile Sovyetler. Birliği arasında sıkı ticarî münasebetler kurulmasını istemiştir.
Senatör, Birleşik Amerika, Sovyetler birliği ve İngiltere'nin Potsdamda Almanyayı askerî ve İktisadî bakımdan silâh-
sızlandırmak suretile faşizmi ortadan kaldırmak hususunda anlaşdıklanna işaret ederek demiştir ki:
“Müttefik kontrol komisyonundaki bazı mümessillerimiz bu politikayı.istemiye istemi-ye tatbik etmektedirler. ;Bun-IarAlmanyadaki JıayaÇsev1-yĞsile aşikâr surette, fazla meşgul oldukları halde AI-manyanın kurbanı olan memleketlerdeki hayat seviyesi ve iktisadı 'inkişafla ilgilenmemiş görünüyorlar.,, .
Hitler sağ mı ?
Sovyetler yeniden araştırmağa başladılar
İHTİKARLA MÜCADELE
Ticaret Bakanlığına gönderilmek üzere bazı raporlar hazırlandı
.. Ankara, 1. (Hususi) - A-nayasaya aykırı .maddeleri Öı-tivş.edeıi' Matbuat, cemiyetle polis - vazife ve selâhiyetleri ,y?PJ.lâ£.şk-. değişikliklere; ajf. k'3-n un, i- tâsarıl atıf Ş ~ Şaşlâa^âipİığa gelmiştir'.' • ' - .
Bu kanunlarda yapılacak değişiklikler hakkında son za-m aın 1la.rda._M at buata,akseden,
Moskova — Tas ajansı bildiriyor :
Tebrizde çıkan «Azerbay-can>7gazetesij;4ran [Azerbay-canı Halk Meclisinde Demokrat Partisi liderlerinden “Pe-şevari» memleketinin (stekleri hakkındaki söylediği sözleri yayınlamaktadır. Peşaveri A-zerbâycanın İrandan ayrılmak gibi > bir-- istediği olmadığını yalnız asırların-;. köhne örf ve geleneklerinden sıyrılmak, mil-lî-'lisanı ve millî hakları kurtarmak maksadını güttüğünü söylemiştir. Peşaveri demiş-tirki: '
“İranŞMeclisine Millet' Vekillerimizi göndereceğiz. İrandaki bütün-milletler kardeşi-mizdir. Anladığımız ve istediğimiz; kendi evimizin sahibi olmak, bu eve istediğimiz nizâm ve intizamı vermektir.*.
Daha sonra 'Peşaveri şun-lan söylem'ştir :
.“Halk için normal hayat şartlarının tahakkukunu . istiyoruz.'Plânlarımızı ve arzularımızı halkın münakaşasına bırakacağız. Millet tarafından asvip edilenleri tatbik, diğer-
lerini de reddedeceğiz.,, «Kendi kendine idare sisteminin tahakkukundan sonra Azerbaycanın ihyasına çalışacağız. Harap, bakımsız köylerimizi ve şehirlerimizi kuracağız. ' Mektepler ve müesseseler açacağız.,, ‘
Peşaveri ziraat meselelerine geçerek ziraatın terakkisine çalışılacağını söylemiş ve bu modern teknik ve fen asrında Azerbaycan çiftçilerinin hâlâ ortaçağ âletleriyle çiftçilik yaptıklarından da bahsetmiştir.
Iran notasına Sovyetlerin cevabı «
Moskova, 1 (R.)
■ Iran dış işleri bakanlığının Sovyetler Birliğine verdiği notada İran Kürdistanındaki isyanların. ve isyan çıkaranların Sovyetlerden yardım gördüğü ve Iran jandarmalarının isyan mıntıkalarına gönderilmesine. ve Iran adlî makamlarına Sovyet temsilcilerinin zorluklar çıkardığı yolunda ispatsız iddialar vardır.
Natada, ; İran r Türk hududunda karakollar bulunmamasının Sovyetler birliğinin ka-'bahati ’gibiı göster ilmektedir.
. S^bVy e ilerin cevabında, Alayiş-ayında Tahrana 25 bin ton zalıire gönderilerek Irana
Berlin. 1 (A. A:)— Ruslar Hitler’in ölümü hakkındaki tahkikatı yeniden, ele almışlar ve bu maksatla Hitler ve 'Eva Brâun’nu.içinde intihar ettikleri sanılan Alman Başbakanlığı binası sığınağının enkazı arasında araştırmalara başlamışlardır. Son günler zarfında Başbakanlık binasının bir kısmında infilâklar j işitilmiştir. Bu, infilâkların Hitler’in özel daireleriyle sığmak arasında bir gizli tünelin.' bulunduğu rivayet edilen kısımda vuku-b’ulmuş. olması, manalı görülmektedir. G.P.U; memurları sığınağı bir çok defalar ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerin birinde yanlarında bir Fransız olduğu sanılan bir yabancı memur da bulunmaKta, îdi.
Diğer taraftan ' Britanova, ajansının « bildirdiğine - göre, bazılarınınH>ir faşist topiınuğu bazılarının da deliler (; birliği de4iği..hınsbyanlılç^-jslâhtatçj.-
______________ Gan-' diye 'atıen (ille Hitlerin dünyaya, dünyâyı - birleştirmek için gönderilmiştir ) ■ sözünü
ve cemiyetler kanununda, gü nün ihtiyâçlarına uygun değişiklikler yâaılacaği söylenmektedir. ... ;
J.^'..Yç.Ûl.en ^mütemmim malû-'f. ; .s
dan doğruya Bakanlar kurulunca tesbit olunacaktır.
Ankara,’2 (Hususî)— Umumiyetleiyi haber alan mahfillere göre, yeni kurulacak olan Partinin ismi “Demok I rat Halk Partisidir.,, . .1
Kurucuları meyanında eski' hariciye' vekili Dr. Tevfjk.Rüş I tü Araş' da bulunmaktadır | Kurucu üye olarak ' şimdili! Refik Koraltan,. Adnan Meç. deres,.' -Fuat Köprülü, ' -\eskj.
..(amir. Belediye Reisi-
Evliyazadenin ve eski - Aydıı.gglg‘1^.^ parti Reisi Etem .Menderesin^^^^^ isimleri zikredilmektedir^
?.îfe' w®
W
yardımda bulunulduğu ve ku-■zey^ İranda, \vali ; ve . memur
P’Ş’-'-'âo e tu *> u ntdgi rıtıek ■. Ista mittiler. ■ mucipsiz ••.e.TiftraSFb ] n.uuuetıııı üzânılar, meclis/Kapılarını Kapaoılar, ya«. tatiline gittiler. Niçin T
Şüphe, yok ki Büyük MİI!et_M?.cllsi ve. önün İtimadına uayanan hükümeti. bu_yanlıj*yo!a sürükleyen seoep'ıer varaır; ve .nukumet du seuepıerı açıkça soy-lemege.mecDuraur; bger gerçekten cumnürıyet rejimi anında yaşıyorsak... buyun ıvııllet meclisi âzâst-. . nın sik sık ızııar . ermekte olaugu bir haleti runiye vardır kİ, galip fırkanın dışınoa kimsenin söze ka-, rışmasmı İstemiyor, kendi Tirka âzâsının.bile Sözlerinden sinirleniyor. Biz de herkes gıol zevahire hür-met edelim. Bu efendileri millet vekili olarâk kabul edelim. Fakat memlekette bugünkü mebuslara vekâlet vermemiş olanlar da var.Bu kabil vatandaşların sayısı birçok binleri aşar. Bunların Mecliste vekili yok ki memleketin idare mes’ullyetinl üzerine alan galip fırkadan sual sorsun. Fakat bu vekili olmayan paryalar para vergisini ve lüzumunda can vergisini ve. rlyorlar. Kendi mukadderatlarını alâkadar eden mag-’ şuş İdare sisteminin devamı sebebini bilmek ve öğ-: renmek onların da hakkıdır. Bu hakkı zorla elimiz-
- den almak Meclisin selâhiyeti haricindedir.- Yoksa keyfî idarelerin en kötüsü olan parlemento Istipda-dını koymuş olurlar. ' ■ • - ■■■
Bu bahiste söyleyecek çok sözlerimiz var. Fakat şimdilik bu kadarı yeter. Hükümet, /demokrasi yolunda attığı İlk adımda niçin tereddüt etti? Niçin gazeteleri söyletiyor da buna mani olan kanunları kaldırmıyor ? Bu mes'ele üzerinde niyeti hâlis İnsanlarla konuşmağa hazırız. Ancak bu konuşma—efendice olsun ve fikir ismetine hürmet edilsin.
■gelmiştir.-. .. ' . ■
Bu ■ • kanunlarda yapı i a cak değişiklikler hakkında son zamanlarda Matbuata aks eden, 'fakat esaslı tadilleri ihtiva .et; madikleri cihetle yeniden tenkitlere maruz kalan1 .tasarıların e hi bir tetkike tabi tutulacağı^ bildirilmektedir.
Bu arada gazete gazete kapatmak salâhiyetinin Danıştayız verilmiyerek yeui .bir esasa bağlanacağı; poiis vazife' ve salâhiyetleri kanununun vatandaşın her türlü masûni-yetini telıdit eden 18 inci-maddesinin büsbütün kaldırılacağı Kteİbe
dan doğruya Bakanlar kurulunca tesbı’t olunacaktır.
' Diğer taraftan İstanbul ile diğer bazı vilâyetlerde tatbik edilmekte olan sıkı yönetim (Örfî idare) nin müddeti bu ayın sonlarına doğru bitmekledir. Sıkı- yönetimin uzatılması hakkında;' -başbakanlıktan meclise henüz tezkere gelmemiştir. Bu ayın yirmisine kadar Neclisce bu tezkere altı merii takdirde sıkı yönetim kendiliğinden kalkmış olacaktır, ~ '
î
snı
Harp suçluları mahkemesi
Yarın devam ediyor
Londra. — Nüremberg mahkemeleri beynelmilel askerî mahkemesi başkanı, Rudolf Hess’in yargılanmıya katlanabilecek kadar akılca norma farzedildiğini bildirmiştir. Tıp raporları ve ken-kendisinin taktik sebeplerden dolayı unutkan göründüğünü dün bildirmesi üzerine mevcut fa-raziyeler sona ermiştir. (-
Alman entelligence Servis’iniri eski, başkan muavinin tümgeneral Lahausen’in dünkü ifşaatını müteakip, bu gün yine ifadesinin alınmağa başlanmıştır. iddia-makamının yetkili suallerinden sonra, Mareşal - Keitel’in avukatı da sorguya başlamıştır.. J ! : .
Lalîöusen, 1 (R.) —« Keitel’in nihaî zaförei inandığını ve Hitlere, muhalif fikir sahibi bîr subayın mevcudiyetine tahammül edemediğin söylemiştir.. . Y. ■
Eski Alman emniyet bakanı Katel Braun’un avukatının bir sorusundan sonra, mahkeme pazartesiye talik edilmiştir. ’ •
İşçi partisi hükümeti tenkid ediyor
Nev-york 1, (Radyo) — İşçi. ve komünist parti âzaları btjgün Ingiltere’nin bir çok şehirlerinde Atlee hükümeti aleyhinde tezahüratta bulunarak hükümetin, aynen konser; vatörlerin kör politikasını takip etmelerini protesto etmişlerdir.
'■ t Daily vvorker » gazetesi seçmenlere vâd edilen program ’ ve politikanın tatbikini istemektedir., ,
Ingiliz kıt’aları çekilmezse hükümet istifa edecek
Boston, 2 (Hususî) — Associated Press’in verdiği bir habere göre dün Mısır’da üç vekil, Ingiliz kuvvetlerinin Mısır’ı derhal tahliye etmedikleri takdirde istifa edeceklerini beyan etmiş. ■
Koalizyon hükümetine dahil olan Veft partisine mensup vekillerin çekilmesi hükümetin de... düşmesine sebep olacaktır.
„■ İyi haber alan mahfillere göre, başvekil Nakraşi.paşa da Mısır notası kabul edilmediği takdirde istifasını verece-
ğini söylemiştir.
w
.?■
- Bîr kaç gön evvel şehrimize gelen .yunan Enosis futbol takımı ilk maçı dün saat 1.4530 da Beşiktaş, stadlann-da Pera takımı ile yapmışhr. lQbin kişinin heyecanla takip
ettiği bu meraklı maçi misa fir takımı 2-1 kazanmıştır. Yukarıdaki resim bu maça bik enstantaneyi tâkik etmektedir. Tafsilâtı dördüncü sahifededir
neşrettiği bir demecinde"Gan-dıye atten (ille Hitlerin dünyaya, dünyâyı • birleştirmek ıçm gönderilmiştir ) sözünü eıe almakta ve Hitlerin allah ile iblis ( arasında hakemlik yapacağı hezeyanını ileri’ sürmektedir. '■ ■ '
Tiirkiye -Macaristan münasebeti eri;
Budapeşte 1, (A.Â.) Macar başbakr.nı M.Zoltan 4Tildy, hükümetinin programını izah eden ■ nutkunda, hükümetinin Türkiye ile mümkün olduğu kadar ; çabuk - siyâsî münase-betler ‘tesis 'etmek arzusunu belirtmiştir.
Tuticeli Askerî Valisinin Selâhiyeti Alınıyor
Ankara, 1 (Yeni Dünya) — Tunceli Vilâyetinin idaresine dair kanunun yürürlükten kaldırılması. hakkındaki tasar bu günlerde B. M. Meclisine verilecektir.
Kanun .1936 yılındanberi tatbik ' edilmektedir. 4 üncü umum müfettiş ve Tunceli askeri valisi, Vilâyetin idaresine ait geniş selâhiyetlere sahip bulunmakta, ve lüzûm gördüğü takdirde Vilâyet içinde oturanları bir yerden diğer bir ,'yeıe nakleder, vilâyet dışına çıkartırdı.
Her türlü takibatın durdurulmasına cezanın , teciline selâhiyetli olan vali, ölüm ce zalarmı tecile tâbi tutmazsa infaz edilirdi. j
Kanun bu ayın sonunda müddetini doldurmaktadır.
r
Evliyazadenin ve eski- - Aydıı
parti Reisi Eteın Menderesin^^MttM isimleri zikredilmektedir.' ’
Yeni , partinin programı İç --- - 2^ ~ ~ '
Bakanlığa sunulacaktır. ... ... * Yeril partinin lideri ı C./BAYAR
ÇANKAY-ŞEK Komünistleri - meclise alıyor,.
Londra, 1 (R.) — Çin istihbarat nazırının, Reuter muhabirine verdiği malûmata göre, Çin ’ kömuhistlerile «merkezî hükümeti arasındaki müzakerelerde çıkan en mühim müşkül, şimalde mahallî. ' valiliklere komünistlerin .tayini ve bağımsız bir ordunun idamesi işinden çıkmıştır.
Mareşal Çan-Kay-Şek, Çin anayasasını tâdil için, millî meclis toplanmadan evvel, komünistlerin meclise alınmasını gözden geçirmeğe hazır olduğunu bildirmiştir.
r~....... —
Apaçık, Dosdoğru...
Mayıs ayında Tahrana 25 bin ton zahire gönderilerek İrana yardımda bulunulduğu ve kuzey Iranda: vali ve memur yokluğu yüzünden mes’uliyet taşınamıyacağı, memur naklinde yardım edildiği, hatta İran memurlarından Beyyat’ıu Tebrize gitmesi için uçak ve* rilniği bildirilmiştir.
İran-Türk hududuna jandarma karakollarının yerleşmesi zor olduğundan, İran’ın haberdar edildiği ■ ve İran’ın bu işi üzerine almaktan çekindiğini yazmıştır.
A d il oğlu
D e g i ş i y o ı\
510 .numaralı kararname ihtikârla mücadeleye ait
DJŞMAN! F
•W.
BU tâbiri pervasızca kul-• lanan küstah şunları iyi öğ-tensin:'- ■■■
■ Biz', irticaınfaşizmin Ve fa. jİştirÇdüşmânıyız.,
Biz/'her çeşit yobazın ve . yobazlığın düşmanıyız.
Ve bte Türk halkının ekmeğine, hürriyetine ve istiklâline göz dikenlerin düş maniyiz!...
ile
kararnamenin tâdili ve harp sonu durumumuza daha uygun bir şekile getirilmesi hakkında alâkalı birlikler ve ticaret odalarından Ticaret Bakanlığına, raporlar gelecektir. ./Aldığımız malûmata nazaran Bakanlık, kararnamenin tamamen kaldırılmasından ziyade: bugünkü şartlara intibak edecek şekilde tâdilini, daha münasip görmektedir. Yalnız kararnameye bâzı maddelerin ilâvesi üzerinde durulmaktadır.
Yeni kararnamede ticarette mevzu meselesi ön plâna alınacaktır. Bu atada eski kararnamedeki kâr hadleri bulunan maddeler serbest bıra-j kılacak ■ ve'serbest olan maddeler.'içini de • -bazılarına kâr .hadleri tâyin ‘ edilecektir. Bu hususta yeni bir listenin hazırlanmasına başlanmıştır.
Tâdil edilen ' kararname yakında Bakanlar Kurulunda görüşülmeğe başlanacaktır.
— Devamf dördücüde —
akliyle, tek partili, sözüm .. „ ona demokrasi sistemini müdafaa edenler, imtiyazsız sınıfsız bir millet. oluşumuzu, halk kütleleri’ arasında ideolojik menfaat ayrılıkları bulunmadığını ileri sürerlerdi.
Sınıf tasfiyesini yapmayan, dolayısiyle sınıflı cemiyet ka-rekterîni muhafaza eden'bir milletin bütün kütlelerinin tek bîr siyasî parti çatısı altında toplanabileceğini sananları, hâdiseler pek çabuk tekzip etti-Hem öylesine ki, .tek parti sistemi ilk akşûlameiini kendi bünyesiriçinde gösterdi.'
İki gece evvel partiye bağlı gazeteler erkânının hususî toplantısında alman kararlar da gösteriyor ki, millî vesayet dâvâsıriın daha fazla yürütü-lemiyeceğini, partinin bütün milleti'temsil etmekte olduğu, iddiasının*’da tamamiyle iflâs ett’ğini artık--kendileri de anlamış bulunuyorlar..
Bundan aşağı yukarı on yıl evvel İstanbulini o .zamanki parti başkanımn diktatörce Söylediği .şu' sözlerin de bugün için gülünç olmaktan başka hiç bir değeri .kalmamıştır: (Tür-kiyede'C. H. Partisinin vesayetinden müstağni kalacak tek bir fert bulunamaz.»
Halbuki bugün milyonlarca vatandaş kanunlarda mevcut yığın yığın engellere, yasaklara rağmen teşkilâtlandırmak ye ideolojik saflar kurmak ihtiyacını duymakta, uzun yıllar sürmüş olan tek parti hükümranlığını artık sona er-irmek istemekte di r.
Millî beraberlik mes’elesi ile, tek adam ve tek otorit sistemini birbirine karıştıran birini diğerinin zarurî neticesiymiş gibi gösteren meşhur demagojinin artık nefesi kesilmiş gibidir.
Milletçe beraberlik demek, bütün milletin C. H.’ Partisinin çatısı altında zorla toplanması ve zorla bir tek idareye bağlanması demek değildir. Böyle bir iddia değersiz olduğu kadar da gülünçtür.
Bir yeraltı işçisinin, topraksızdır köylünün, ’ günlük geçimini saıı’at bilgisi veya küçücük sermayesi ile yürütenlerin, büyük sermayedarlarla, toprak bilgilerde C. H. Partisi çatısı altında ' tezatsız bir siyasî birlik vücıide- getirileceğini sananlara artık kimse kulak asmamaktadır. Çünkü, bu tezatlar İktisadî ve İçtimaî şartların zarurî neticeleridir.
‘1 YENİ DÜNYA
ŞEHİRDE «YENİ DONYA»
Sur dışında insanoğlu . .
■ Öİr dçri fabrikasında
-Amele: hayatın: görmek üzere
...Gönderdiğimiz muharririn gördükleri
Yerde iki üç mezar, etrafında korkunç mü teaffin bir koku; leş. ölü hamam otu, lağım, pi-yün, barsak köktiau. Önümüzde .sarı, sarı yüzlü bir adam.
— Kaç saat çalışırsın hemşerim?
— Sekiz, dokuz, on, onbir...
— Fazla çalışdığın zaman mesai alır mısın?
. — Hayır!
— Cumartesi öyleye kadar, tabii?
— Ne münasebeti. Akşama kadar. Burada cumartesi mt'murtesi bayram mavram yoktur.
— Ya hasta olursan?...
— Hasta olursam yatar kalırım. Umursayan olmaz bereket odam var. Şuralarda kahve peykelerinde daracık odalarda bit, pire, tahtakurusu içinde yatan binlerce adam var. Şurada Gazlı-çeşmede. Gidip bir görün. î
Oradan ayrılıp başka bir imalathaneye giriyoruz. Fabrika sahibi fabrikayı gezdiriyor. Sessiz ..işçiler bize bakup işlerine dönüyorlar. Kşndilç.'ine bir şey sormağa, konuşmağa imkân yok. Bu imkân olsa bile hiç on saat çalışıyorsa sekiz, saat demez olur mu insan, fabrika sahibinin yanında?
Şu ne güzel ihtiyar! Zayıf,, içine iki kazak giymiş, bir dede yüzü,..
■— Merhaba babacığım.
Elini mi uzatsın yoksa başını mı eğsin, ne yapsın bilemiyor. Elini uzatacak oldu. Çekindi.
. Palamutlu elini tuttum sıktırjı.
— Kaç yaşmdasıfı baba?
—. Altmış sekiz oğlum.
— Kaç senedir çalışıyorsuu ?
— Kırk iki senedir.
— Aynı yerdemiş
— Yok, burada yirmi iki seneliğim.
— Ne alırsın ?
'325 kuruş.
— Nerelisin?
Cevabını alamadım, |Kırmızı yüzlü kâtip:
— Emekdarımızdır, dedi.
Patronun amcası oğlu kısa boylu, babayani şekilde şık giyinmiş genç kolumdan yakaladı. Beni başka taraflara sürükledi. *
4 Soruyorum : ■ ’
—- Bir eczaneniz var mı burada?
— .Tabiî!
/ — Öğle yemeği veriyorsunuz. Akşam ıbirşey dermeği düşünüyor musunuz?
— Tabiî 1.
___ Hasta olııncaAşciye _yardım eder.misiniz?
PIERRE VAN RAASSEN
Of '
ASRIMIZIN GÜNLERİ
Oğ
Vatikan'ın entrika
4* * ★ ★ ’
ALMANYA NİÇİN HÂLÂ HİMAYE
■; ’ ;★
“Papanın yakınlarından Kardinal von Gariach’ın da karıştığrbir casusluk dâvâsı,
bu hususta çevrilen entrikaları meydana çıkarmıştır...
r:
-İkinci cihan harbinde milletler arası politikaya çok müessir olan bir âmil vardır: Katolik apostollk Roma kilisesi. Vatikarıın birinci cihan harbinde merkezi devletleri demokrat devletler cephesine karşı ne kadar ısrar ile müdafâa ettiği malûmdur. .Aynı kilisenin nazizmin teşekkülü esnasında ne? suretle mües-' sfr olduğunu gösteren bu I makaleyi:.«Açtlon» gaze-'
fesinden aynen naklediyoruz
ISIS ıiiiİMö
Sonraları,. Cenevrede ve-, Kee dayı, .sanayi iş hacminin : za- gelişmesiyle birdenbire kanlı
CRANŞ[Z katolik şeflerinden ■ Piou Papa'nın Münihte-ki mümessili Kardinal Pacelli ile 1917 de görüşürken^şu a-cı cevabı almıştı: «Gidin sevgili ■- vilâyetlerinizi araştırın» Papalık, mukaddes makamı, merkezî imparatorluklar hesabına, monarşileri kurtarma imkânı verebilecek ve uzun zaman kendi tasarrufunda’ bulunan Avrupa hakimlik mevkiini teinin edecek ( galip |ve mağlubu bellisiz barış» Hususunu -müzakerejetnıek" teşeb-büsüne -1 çalışıyordu. Vatikan müessese!erinitr_cevmen a ast-hığuna_kapılmış memurları va-sıtasıyle ön plâna geçirmek is-' tedığı: tezin parolaları şunlardı: (ne galipler, ne de mağluplar» ve bilhassa ne [^mütecavizler, ne de mütecaviz kur-banları» Papanın yatııJarından Kardinal ..von:.. .luarlaçfi’in da. karıştığı bir casusluk/dâvası bu 'hususta çevrilen entrikaları meydana çıkarmıştır. Barışçı propaganda,
ya başka bir yerde, ne man: Haile Selâssıe veya Dr. milliyetçilik -kavgalarına dü-
' ' ’ ” ’’ Ş6n Avrupalılarm tarihlerini
çizmek bakımından yeni bir devrin arifesinde' olduklarını söylerdi. •
Senelerden sonra şunu diyebilirim ki sınıfların ve insan topluluklarının üzerine sıvalı insanlığın sefaletini, ve duçar oldukları akıbeti tanıdığım ve rasladığım devlet adamlarından hiç biri Kee da-. yı kadar kesin olarak görememişti.
Tahminime göre, dayımın dünya meselelerinde bu isabetli görüşleri Parisde san’at akademisinde: uzun bir tahsil devresi geçirmiş olmasından ötürüdür. Viiıcent Von Foh le arkadaşlık etmiş, Victor Hugo, Renanın toplantılarını diniemek fırsatını bulmuşdu.
Kee dayı, uzun yürüyüş'e-rîmizde, Paris komününün.kan-Jau?lullua j— macerasını, Avrupada. ha-
iller arasında ..en şerefli bir kikî ilk halk hükümetinin jştar menkıbe olarak anlatılır. e»‘ği emirnamelerin manâsını
Kasabamızın suın ve sükûn' anlatırken yüzü ateşlenir, bil-içinde .geçen hayatını hiç bir munım nadıse bozmamıştı. Kıştan sokanlar donmaz, kilisenin çanı senede bir gün değişik nava çalar, ihtiyarlar kanâl boyunca sıralanmış sıralara oturarak dalgın ' dâığın sulan • seyredene., zab.t.er mahnıuzlânni şiKirclataran genç kızları takıp ederler, nedıreu ne yenıaen tânzimine yetten-yanğın olur ve senede bırcıe-ta kraliçenin, apguın gününde geçit res.ni yapnır, sosyalist- Herşeydej. sanatta, aşıcda, ıeraen başka nemes purtanal aınue adilik, ou soz.erıme iyi .jenjt'.Koraeıa ,tA(ıp jımoriara
İçer.’"' “ ‘ ' ' ■ J
İşte bu sulh ve sükûn ka- Avrupa burjUazısnıı enkazı al-sabâsınua.Nee aayııma çocuk- tında bırakacak gunierae yatuğumun eıi.guzeı-g.uıuerı geç- şayacansın,,
Veizman istikballerini Inğilte- ( rerenın yüksek menfaatlerinde ( gördüklerini anlatan sözlerini ( işitsen yahut Lord cecil veya s Edenin tekrarladıklarını duysam,- yahut Azana ve Gandi ninjlngiliz kalleşliğinden bah- ' seden konuşmalarını hatırH- , sam müşekkil vucutlu Rom ( Paul Krugerin Utrech deki toplantıda söylediği şu sözler hâlâ kulaklarımda çınlar.
İngiltere kapılarının yüzüme kapanmalarını emretti ve hepsi itaat ettiler..
Doğduğum ve büyüdüğüm Gorcum kasabası Hollanda Cumhuriyeti kadar eski 13. asırlık bir târihe sahiptir, Jan v'an der Heyden bizim kasa-oamızda doğmuştur ve HollandalIların en büyük evlâdı ' sayılan • Milletler Cemiyetinin auKukçu'.aria ' babası Hugo Grotıuş un bir saat kadar kasabamızda kalmış olması yer-
değildir; ekseriya geçmiş geleceğe emretmektedir ve Versay ve SenjermenYmu-ahedelerinin düşmanları, [ve milletler cemiyetini .tahkirden zevk duyanlar gelecekteki milletlerarası sözleşmelerin i-natlı yıkıcıları olmak-tehlike-s'ndedirler
1918 propogondacıları^«harp mesuliyetlerinin' ı^dâvet ettiği umumi laneti bertaiafvet-mekle nasıl çalışdılarsa, şimdi de katolik . kilisesinin salahiyetli s.es’eri sona ermiş^harp karşısında «Alman ^halkının müşterek mesuliyetsizliği» mevzuunu yem olarak, oltalarına takmaktadırlar.
Bugünkü;_Papa, 12.*PiuS, bütün sıyasîjjmesleğini Alman yada yapmıştır. W17^de Papanın mümessili olarak... sulh tarzının aracılığını yapmak üzere -Münihe gönderilmişti; muvaffak olamadı, fakat orada kıymetli dostluklar edindi. Barıştan sonra Alman hükümet merkezine yerleşen diplomasi ' heyetleri içinde en kıdemlisi iuı.
Bu papalık mümessil hakkında‘Jnğıliü [sefiri; ,L'ord A-bornom: «birliğinin en fazla haber.alan, adamıdır» diyor-du.j. • =
Bu devir; sosyal— demok-
Papa Hazretleri
Papahk.nazarmda’'Alman ları£imra’adıkları muhahede'.e'
İmparatorluğu-ve [Avusturya- re riayet etmiye teşvik etme-
* ura dud- 7^.. - * ; ■
kurban- ratlann merkez katoliklerıyle
diler,' bilâkis, Alınanlara adaletsiz.bir koalisyonun l....—
lan oldukları anlatıldı: « Mu-
hasemat hemen her t-.........-
kesilmiş olsa da, hattâ : bazı
Macaristan monaışisi, tradisi-siyonel tarzda hoşlanılan körü körüne otorite ve sosyalizme muhalefet prensiplerini sembolize ediyorlardı;-halbuki, m.üteffikler, boş ve .saçma .-barış'mukavele’.eri de. imzalan*
itttıfalc ederek reis Ebe-t in
tarafta yeruden kurulmuş, olan.erkâ? nı harbiyenın deıaletıyie Alman ihtilalini tasfiye ettikten şeyleîfe ' kapılmtş • -demokratik ^/Bül^sâ, kökleşmiş kin e:_ ı:u___ır„-r_ . * * ligi: şansoıye örunınng ın vaı.
iarı meyaana çıkarmıştır, d a- ..., "T humlarl da,“a ka aCakhr‘*. nızca . katoııkfere dayanarak
rışçı propaganda, katolik ra* görünüyorlardı. Buncan (Papanın kilise ruhanilerine- • jutunnbtıecegi KUd-
şen tararından ilham edilen di- başka, muzaffer olduğu tak- gönderdiği mukaddes yazılar- rette olduğu kanaatini -hü-
bir liberalizmin taraftarı ola-
ettiği emirnamelerin manâsını
hassa PıerreLachaıre mezarlığında yapılan katliâmı hatırlarken büyük bir heyecana düşerdi.
“O gün bütün Avrupanîn sırtlanları taçlı veya taçsız kurtlar hürriyeti ebediyete Kadar boğduklarını zannetmişler, dünyayı kısır munayyneıerın-
!* mışierdı.. Buğun bu arzularının neticelerini . görüyoruz.
nı harbiyenın deıaletıyie Ai-
humları daima kalacaktır.'
J-çuiuk ver sen. /Avrupa. . Kaza-ninfn b’ıraen' p.ıüâyıp bytun
'OğTeTyemeğ-r'veriyöfsuhüz. AkşâmüKîrşey bu 'Eusustâ'.'çevrilen ''entrika-ian meydana çıkarmıştır. Barışçı propaganda, katolik 1 şen taralından ilham edilen di- ' leKtıflerüen müstesna şekilde 1
■ ■ ■■ 1 gıdalâhiyördu. Bir koy -papazının öğrettiklerini Capoıetto, dâ gayet iyi şekilde takıp ettiklerinden dolayı suçlu sayılarak zavallı piyade erleri kurşuna dizilmemiş miydi?
Milletler ve . müteffik hükümetleri, tam bir tarih bilgisizliği içerisinde uzun zaman papalık mukaddes makamını ruhanî bir kudret zannetmişlerdi; halbuki,;o herşeyden ev- _ velj-muhafaza_edilecek maddî larak_kutlanmadı. ve ■ siyasî-^menfaatler endişesi-' . . —
lefmüteharrik dünya mikya- karnın namzetliği MilIetler.Ce-sındâ bir teşkilât olarakjjortaya miyetinde bertaraf edildiği va-A.kit Papalık metinleri Almaıi-
vermeği düşünüyor musunuz?
— Tabiî 1
— Hasta olunca işçiye yardım eder misiniz? .— Tabiiiîl
. -r~. Ne kadar zaman yardım edersiniz?
— Biz kanunî hadden çok ileriye-bile -geçeriz. Ben iki sene adamlarımdan verem olmuş birine baktım.
— Sonra iyileşti mi?
Tabiiiî, diyecek sandım demedi.
— Hayır öldü, dedi.
— Çok hastalık var mıdır işçi arasında?
Tabiî demiyeceğini biliyordum. Amma bunu söyliyeceği hiç aklıma gelmezdi:
. —. Efendim, burada hastalık olmaz. Bu kireç, palamut, çam kabuğu, tanen, heropor, sama, alkol, asid sülfürik^mikrobu mikrop tutmaz, l'.at’iyyen burada hastalık olmaz. Büyük kolerada Istanbuldâ kıran olmu.ş;ş-şburada kimsenin burnu kanamamış.
—- Kaza falan da olmaz mı?
bir liberalizmin taraftarı olarak görünüyorlardı. Bundan başka, muzaffer olduğu takdirde ortodoks Rusya Roma . katolizmi için bir tehlike teşkil edecekti.
1917 şubatında, Vatikan’ın bütün v3Sitalariyle mâni ol-ıriıya çalıştığı Amerikan müdahalesi, onun bütün tasavvurlarını mahvetti;bundan sen-ra, Roma’da somurtkan bir sessislık içerisine girildi, riiha-yef -zafer geldi, re 11 İkinci Teşrin günü hoşa gitsin veya gitmesin,' bir bayram’gün'iijö-
■ Daha sonra, Papalık.], ma-
:■ "mis.- OUIUnba/'TvaîClcrsr’Tra-MiM---------------------------------r-'
t y r . . , . , . Ix U£i: şansoiye Brunırmg- in yah
humları daima kalacaktır.* -
(Papanın kilise ruhanılenne ,„1£Iard3 .tiltUllnbıiechgı KUd-gÖnderdiği mukaddes yazılardan 19ZV ) Roma, kendi öncülerinin hezîmetini kalp neş-esile kabul edemezdi. Papa bir mümessili Fruvirth isicdi-yüksek bir papaz bu hususda vaktile şöyle demişti. «AI-
manyas yüksek kurabilmesi icabeden_bir nu-surduri herkesçe işitilmesi hoşa gitmeyen, fakat bugün isbat^edilmiş , olan?bu şeyleri hatırlatmak hiç de faidesiz
mukaddes makamın ümitler kurması ve
_ . katouklöre ‘dayanarak iktidarda';tutuıiıibııecegı Kudrette .ötdugu kanaatini - /hükümet başına -g-eçırüıgı senesine_ kadar ; suienıimışti.
Zaten Katolik merkez partisi oe nıçte grup saynmıya-câk bir tarzda, «meşru yeni nizama yani_lll . ncü . rayiha müsbet yardımiyle ,tberaber kayıtsız riayetini »_,ilân_ ettikten bir. kaç zaman^sonra 1930 de ortadan , kalkıyordu. .Partinin iki şeti. vatanıannı terket-tiler. .
— Devamı "var
' ’ nının bıraen patıayıp^ b'çrun
; İşte bu sulh ve sükûn ka- Avrupa. Duquazıs,m enkazı al-sabasınua.Nee aayımıa çocuk- tında OıraKacaK gunıerae ya-lugumuıı en.guz.eı.guıı.erı geç- şayacaKsm, ti.' riıçasınrâıaoı.ecegı-ıııevzu öuıaDp.meK için ceuuui r ıan-aeraa oeraoe^ce üzün gezinu-ler^yapar, geceıerı ae viran KOy m.sarırnanelerınae {Koy.u-ıe.ıe anpapuK ederaiK. ts.ee dayıdan meKtepte okuduklarından -^daha tazıa tarın oğ-rendim,s.En_çok sevdığı^mev- _
zuıar Fransa - Rusya narbi, slz milletine karşı hudutsuz „ _ —T T^öl " • bir sevgi taşıyordu.
3.. uncu Napolyon devri ve -
Fransız komün:?, ihtilâlij idi. - (Devamı 4var).
“Bu kazanı kim patlatacak Kee dayı,, •
“Kendileri, bunlar kuvvete dayanarak yaşadılar, buğun kuvvetin karşısında param parça olacaklar,, '
Dayımın ikinci vatını da Fransa idi. Fransaya ve Fran-
— Pek ufak tefek. Ben büyük bir kazaya ■ şahit olmadım. Olsa da yardım ediyoruz.
Mikroba karşı mikropla mücadele eden Pas-tör gibi bir adam hüviyeti almağa başlayan .fabrika sahibi, artık ne sorsam “Tabiiî,, diyordu.
îş kanununun emrettiği .herşeyi yapıyormuş. Eczaneyi görmedim. Temiz musluklarını, geniş, havadar imalâthanelerini gördüm. Ortalık, da temizdi. Yalnız hastalık olmaz demesiyle 40 a-. melenin yerini tutan makineyi anlayış, kafası...
Ah, o kafası'!... 40 amelenin yorucu işini .hafifleten, 40 işçiye daha mürehfeh bir hayat temin için insan kafasının yaptığı ejderha çelik arkamda hâlâ, homur homur homurdanırKen ısmarlanmış çayın son yudumumu içmekte idim. Fabri-ka sahibi hâlâ bahçesini methediyordu: .
— Şu güzel bahçede amelelerimiz otururlar, ;sigaralarını içer gezerler. Şimdi kış ' zamanı ol-. duğu için kimseler yok, her halde yirmi iki senedir orada çalışan, üçyüz' yirmibeş kuruş alan ihtiyar herhalde şu horoz ibiğinin dibine çö-melmiş sigarasını içiyordurl. ’ ■
- ■Küçük bahçede, bir kanape bile yok. İki tane sandalye var. Bu çiçekler ne tuhaf... kasımpatla-rı ite ateşçiçekleri yazın iıeden bakanların ;gön--jüriü' gözünü açmak için açtıklarını insana söyleyiveriyorlar. Hele Lir horoz ibiği var içlerinde, geveze: - • --:■■■
— O ihtiyar mı ? Onda iş’yokl Bir güncük dibimde çömelip bir sigaracık içmişti de,..;dı-yiveriyor adama. İhtiyara bu bahçede ne güzel •oturulur, çiçek seyredilir diye sorsam bana ne der.'acaba, diye düşünüyorum.:
. . ' '■"'■Ne ideceğim çiçeği efendi.?».
..-.-v- ■ ;. ■■ S. F. ABASI YANIK
çıdıyordu,
İnğilizlerin i dişle/i__ Eernard Shov : ^?’Va*‘inıd«nJ*vey/°ı^®^^r Dünyânin'meşhur zekâların-.' k:, dan b|r| de Bernard Shov dır. Ti-
pik sakalından kahnjayakkabıla-rına kadar meşhur olan bu 80 lık Ingiliz sosyalistinin Rusya seyahatinden sonradır ki, İngiliz .fkârı umumiyesi sosyalist Rusya hakkında hakiki birfikir edinmek İçli ara'ştırmalare başla-mışlaraır.j
Hattâ denilebilir ki Bernard mem- shov ur Rusya seyahatti dünya
> . r----- u
saçların tedavisi uğrunda bir çok ileri memleketler senelerdir mil- ( yorilârca.Tahsisat ayırıp bilgin- ( lerinl laboraruvarlarda çalıştırır- j lar. Vakât şimdiye; kadar, kabak , kafalı .İstanbullu b.ir-berberln İddiası hariç, bu sahada müsbet blrrkeşıf yapılamamıştır, Saç dö- ( kulme'-naştalığı umûmldfr. Tür- , kiyeden Ârjantlne, Esklmodan Malezyaya-kadarvbütün ______ ____
leke.ı-lerde ve insanlar arasında efkârı umumiyesi için Litvinov’un ou nal .görülür, bir de baz. mil- merhum Mil(et,er Cemiyetindeki letlere nas tabii nakısalar var- par|ak nutuklarlndan daha a,â. dır. Meselâ Ingılizlerjn dişleri..- Ka|, 0|muşo,ur.
uunya mılleılerinl dişlemekte İnğilizlerin dernekçi tablyat-pek mahir-oian £ıı. millet neden- |an hatırlanırsa Bernard Shov se kopardıklarını çiğnemek tır- gibi bir adam için kurmuş olduk-susunoa tabiatın kalleşliğine uğ- |an türlü türlü cemiyetleri tan-, ramıştır. İstatistiklere göre 16 min etmek zor değildir.
ile lb yaş araşınca bulunan i,;-
• , ■ . . , . -■ ■■ . . pat lan nuıuıttaı
dır. Meselâ IngılizlerJ.n -dişleri..- Ka|, olmuşd.ur, uunya mılleılerinl dişlemekte
ile yaş arasında ouluııan l(|- cemiyetlerden birinin tertip
gıllzlerln yüzde .12 sİ dişlerini ettiği ziyafete gitmeğe mecbur söktürerek takma diş taktırırlar, kalan Snöv hissiyatını açıkça öilnassa aristokrat ve plütokraf söylemekten kendini alamamış ailelerin kızları, İlerde daha zor- ve verdiği kısa bir söylevde şöy-luk..çekmesinler dlye.küçuklukle- I® demiştir.
rinde dişlerini,yenilerler., ueçen «Sevgili dostlarım, Kendi a-nâfta/dış koruma cemiyeti bu ranızda İstediğinizi yapmakta sahada laboratuar ’ tecrübele- .serbestsiniz. Toplantılarınıza dedril hızlandırsınlar d ye” İngilte- vam-ediniz. Benim-politik görüşmenin 4 meşhur: üniversitesine lerimi, sizin anlayışınıza gö-3.60,000 .Inğl.Uz. lirası teberru- rB -hmo mil-
da bulunmuştuf.’Bakalım Ingiliz milleti dişIerlzğı sağlşmlrğını terhin -edebilecek .'mİ?
sizin anlayışınıza göre kabul ettiğiniz şekilde münakaşa ediniz. Sevgilerimi kabul -ediniz. Sizden bir tek ricanı var; allah aşkı nız.
tına beni yalnız btrakı*
de .Celâl Ba- başında olduğu kadar saf^vç yeni-bir parti ktl- samimî bulunduğunu,. kema-rac iğini teyit etmektedir. Tas- lizolden, bâşka herhangi bir vir bu arada “Atatürk’ün te-'ideoloji ile hiçbir alâkası ol-_ _______________ sis ettiği rejimin bir ^nsuru1"^'?1"1 söylemiştir.
Bayar’ın yeni bir fırka^kurmak- olarak çalışan ve^bü repm.hü-
Celâl Bayar’ın yeni partisi
Dünkü sabah gazetelerinde ilk başta gelen mevzular Celâl
işi mutlaka zamana {bırakmak gerektir. Dilde bir mütareke İlân edilmeli, beyhude«savaş-tan vazgeçilmeli. Zamanla her-şey yoluna girecektir. Bugünkü iki türlü Türkçe arasında mevcut aykınlık^kalkmalı.
, ' - .l®
SIVAS’taTçıkan “ÜLKE; gazetcsininJT neşriyatına
Tasvir bucu bilhassa kaydetmeğe ■' lüzum görüyor ve Celâl Bayar*ın başka fikirlere sapmıyacağını tekrar ediyor. Aynı gazetenin bir gün evvelki nüshasındaki fıkra hatıra - ~
geliyor. Ce'.âl Bayar’ın âdı karşı Zekeriya’sSertel millet yeni çıkan mecmuaya yazı ya- ö n ü n d e he-zacaklar arasında görüldü- saplaşmak is-ğünden dolayı Tasvir pek acı-_tediğini şöy- / yor, Celâl Bayar’ın >onlar. ara- jüyOr. Haİ k ' r sında yer alacağına şaşıyordu. Partisinin ver-Tasvir bu: endişesinden ken- Jiği 400^.000 dini kurtulmuş sayabilir. lira ile Sivas- A-..
İnsanı şaşırtan- bir de şu ta. bir gazete var : Vatan ve Tasvir ’ gibi'ç i k ar ildiğini yazmakta ve kendi hakkında dönen dedikodulardan da bahsetmektedir. Onlar da Ze-keriya Sertel’den, hesap sormuşlar. Zekeriya yevmî bir gazetenin sahibidir. Moda’da köşkü vardır, diyörlarmış. Ze-
kametlerinde vekillik ve başvekillik vazifeleri görmüş olan Celâl Bayar’ın es.aseıı başka v^. ____ e bir ideolojiye; hizmet' edece-
aliyetlere geç- [f./ ■ ğini ummak veyahut onun bu
j. şekil kemalizm’den; başka bir
' ideolojiye taraftar' olabilece-
ğini göstermek isteyenler bu hususta _ tamamen yanılmışlar-, dır,, diyor.
Ah-..
ÎAN, Celâl Bayar m diğer var: Vatan ve Tasvir gibi' partisini' kurmak üzeıe yekdiğerine aykırı iki gazete-m^vzua^ geçmektedir. O da geçtiği faaliyete ehemmiyet nin bu bahis üzerinde ihsas « a •• ettikleri reylerin birbirine pek
. benzemesi. ' ?■' ' ■'
9
HÜRSES’e nazaran Celâl
Bayar’ın yeni partisinin , . .. . - -
mevzuundan sonra en mühim keriya Sertel de, cevaben otuz yer alan dil meselesidir. Beşinci beş senelik bir-meslek hayatı Dil Kurultayının toplantısıdır, olduğunu ve. işe _ darlık içinde Bu mevzu da yeni bir havadis başladığını ve nihayet mes-canlılığı vermiyor değil. Onun /f 1
biri de bü hususta Celâl Ba- 'Çin meseIâ Burhan' Belgenin yar'la • bir mülâkatta bulun- dünkü Hürses’tek. başmaka-
. ı-ı d ı dil durumumuza, dairdir,
muştur. Celal Bayar kema- Muhan.rird gö;e bir nevi mü-liznie ve onun -.istihdaf ettiği tareke ilânı lâzımgeliyor. Eğer millî hâkimiyete bağhlığıuın, sade bir lisan isteniyorsa
üzere eve'.ce verc'iği söylenen kararını nihayet teyit ettiği ve bu yolda fa _$şa aliyetlere geç-tiği etrafında toplanıyordu. Xf' ,
VATAN An- '
kara muhabirinden telgrafla aldığı haberleri yazıyor. Fakat Ankaradan met Emin Yalman aynca ... telefonla anlatarak diğer bir.
“Yeni Dünya,, gazetesinin in- vererek f‘Oö- " tişarının arifesinde çıkan “Gö- rüşler„ mec-rüşler,, mecmuasındaki neşri- muasma eski yattan Celâl Bayar ile arkadaş- vekilin larının müteessir olduklarıdır. ’
Celâl.Bayar “Görüşler,, mec- yaça'ğı.’keyfi-muasınm tahrir heyetine dahil yeti günün olmadığını söylemiştir. Ahmet meselesi öl-Emin Yalmana göre mecmu- düğünü ilâve ayı çıkaran Sertel’ler bir gaf daha yapmışlardır. Ahmet Emin’in anlatmak istediği; kendi gazetesinin muhalefetile diğer gazete ve . mecmuaların neşriyatı arasında hiçbir alâka ve münasebet bulunmadığıdır.
yazı
yazıp .yazını-..
ediyor. Tan’nı Ankara muha-
Dil Kurultayının toplantısıdır, olduğunu ve, işe darlık içinde
canlılığı vermiyor değil. Onun
lekte muvaffak olmuşsa bunun hesabını millet .önünde vermeğe hazır bulunduğunu söylüyor. Onların , ise böyle bir hesap vermeğe lıaztr olmadıkları için işi demagojiye çöktüklerini ilâve ediyor. .
(3)
2» 12-945 YENİ DÜNYÂ
sal olarap lıer balçığın
İHAN kaynaş-ması içindeyiz:
1) Bir gün, önce .. Asyanm ■doğusun d;a • sonra Afrika-
• ' [ nın bir nokta-
sında patlak veren, milyonlarca insanın milyonlarca^ insanı —yıldırımlarla|basarak,şehirler, ordular, devletler silip • süpürerek. — köleleştirme çılgınlığı, nihayet son şidde-tiyle İleri Avrupa’nın da am göbeğinde boşanıverdi. Japon eşderi’nin ihtiyar, -barışçı , jtevekküllü J Çin’de , İtalyan Donkişötu’nun cahil, ■ gafil, zavallı Habeşistan’daki zaferleri, o kâdâr engelsiz, kazançları o kadar iştahlandırıcı oldu kij «Herşe-. yin üstünde» ki Alman ro-botosu, daha ziyade J dayanamadı ve dünya'nın ,en az,, bin yıllık g kaderini - tayin etmek ,üzere görülmemiş bir ^kudurganlıkla ş-gök-leriJ^basmıyaj^yerlerrsarsnıı-yaAbirbirıggardınca •- devletleri yutmıyag-koyuluverdi.'VÂ? yâ’dag da Avrupa’da_ da, Al-rika’daj da saldırışlar önce-
leri öylesine başarılı; kazanç- tını, hüriyetini, haysiyetini lar öylesine büyük olmakta kurtarmak için birleşelim, da-devam etti ki Üç Ahbab yanalım.» diye haykınyorlar-Çavuşlar büsbütün kudurdu- dı. Bu kıyamet içinde çok lar ve dünyanın işini bitir- müthiş çok uzun, insanı per-mek için sağdan soldan Amerika’ya bile çull anmaktan çekinmediler. İşte böy-lece kanj- ve ateş fırtınaları, dünyanın hemenj hemen bütün karalarını; bütün havalarım, bütün denizlerini sarmış oldu.
Saldıranların bayrakları şuydu: «Bütün dünya nimetleri yalnız bize; bizden başkalarına da yalnız ölüm ve kölelik!» Büyük devlet ç.a-pındaki bu üç haydut, bütün dünyayı soyup paylaşmak, paylaşırken de aralarında boğazlaşmak • azmin-deydiler. Bunların baskınına, ateşine ve talanına uğrıyan-lar, bir yandan dişlerini sıkıp dayanarak bu cihan afetini . durdurma hazırlıklarına yeni koyulurlarken, öteyan- yonlarca aç, milyonlarca sa-dan> «Ne mediniyet kalacak, ne insanlık; insanlığın lıaya-
Bugüne kadar dünya tanat'ı » umumi zaman karanlığın, kör menfaatin yan i İfrit’in pençesinde kalmıştı. Milâd’-nı yirminci yüzyılı’nm bu üç-perdel i Cihan Savaşı bu iki ruhun bütün insanlık ölcü-
boto kendini öldürdü,». ejder şaşkın, fakat henüz ayakta. işte bu ânda; şaşma takati kalmamış dünyayı yeni- sünde ilk ve son boğuşma-
den şaşırtan yepyeni birşey oldu: Bütün hesapların milyonlarla milyarlarla yapıldığı. bu dünyanın anababa gününde iki Japon şehrine atılan birerden yalnız iki bombacık, bu cihan yangınını yepyeni bir yangınla çıktığı yerde söndürdü : Ej-der’in de işi bitmiş ve perde inmişti.
İşte böylece Milâd'ın yirminci yüzyılı’nm bu üç perdeli Cihan savaşı ile, dilleri dinleri renkleri safları ne o-lursa olsun, yeryüzünün dost sandaki düşman bütün insanları, bü- Banatkâr Ruhu, tün dünyayı saran ayni ölüm Dünyası yıkılan, tarih ve ıstırap havası içinde ken- kapanan Balçık-lnsan'in can ’a yıkıldılar: Sayısız diliklerinden birleştiler ve bu damârı, kör menfeatti; birçok devlet hara- y°^a tarihte ilk defa gerçek natkâr Ruhu milyonlarca ölii, ir.
M itat HEREKE
deyse yeise düşürecek kara yıllar geçti. Fakat baskına uğrayan hazırlıksız taraf, yılmadı, dayandı, hazırlandı ve günün birinde Ahbap Çavuşlar’ın soluklarının ke-silmiye başladığı farkedildi. Derken duraladılar, derken gerilemiye başladılar ve nihayet .saldırışlarından pek çok daha, müthiş karşı saldırışlar altında, korkunç yıkılışlarla yıkıldılar: f şehir, besi,
sidir. İfrit’in’ dünyası yıkılmış, tarihi kapanmıştır; bundan sonra ancak çete muharebeleri verilecektir.
3) Şimdi, yanmış yıkılmış, harp malulü dünyamız üstünde kara Cihan İmparatorluğunun milyarca ezik tebealarından ibaretiz; dünyamızı cennete, her birimizi hür, haysiyetli ve mesut birer Dünya Vatandaşına çevirecek kim ? Şüphesiz bu Cihan Savaşının Cihan zaferi’ni kazanan, yani in-aydmlık, ışık sevgi
Sa-ise ancak uç-
r.il- bir cihân imparatorluğu, ken- suz ■ bucaksız bir sevgidir. . diliğinden, doğuvermiş
kat, hasta, deli ve çtplak... Bütün insanların
Donkîşot öldürüldü, ro_ ıstırapta bu ilk tam
'1 Metropoliten galerisiinde şöhret pazanan tablo: JOıartet
zülme dedim ya! Müslümanın mak için gelirken ihtiyatlı dâvran-müslümana yardım etmek bor- mış, yol parasından ayrr cebine altı cu. Bu hasta halinde İstanbul yüz liraçık koymuştu. Yanmdakirie: gibi yere derman aramıya gelmişsin, “Yüz elli liram var. Yol parası seni yüz üstü bırakmak hemşeriliğe ile otel parası da içinde !> "dedi.
oldu. beven, kendini değil sevdi-acıda Xln* düşünür; kendisi için birleş- fleİi! sevdiği için yaşar. malu_ beven verir, verir, verir, bu ka- Sanatkâr, kör’ menfeat ka-
sığar mı? Bak dinle beni: şu koskoca şehirde bir tane er saslı doktor gördüm. O da sağlık yurdununn sahibi ğının dokunduğu yerde illet kaimi- bulda yarana pansıman bile yapmaz-yor. Eli pek hafif. Dört yerinden karnını lar- Gittiğimiz doktor ne kadar da gözü deştiği adamlar bir hafta sonra Hay- tok olsa gene masarifini alacak, çoluğu darpaşa’ya, tirene yürüye yürüye gi- çocuğu bu yüzden ekmek yiyor, ke-diyorlar. Hele böbrek, ciğer, yürek seden veremez ya 1 O röntgen makine-ameliyatında . bitirmiş, Avrupada bi- si adamın içini dışını göstermek için le üstüne yok diyorlar. Bir muayene- ne kadar elektrik yakıyos, biliyor mu-hanesi var, içindeki âletleri İstanbulun sun ? Üstelik film de bulunmuyor, bir hastanesinde göremezsin, Alman- Ben rahmetli kardeşim için ne kadar ya’dan hususî gelmiş. O röntgenler, aradım. Karaborsadan ateş pahasına o aynalar, o cemekân içindeki pırıl alacaksın. Vazgeçelim bu işten de sen pırıl gümüş makaslar, bıçarlar,. o süt yol paranı yimeden Niğde’ye dön. gibi beyaz ameliyat masaları, canım, anlatmakla tükenecek gibi değil ki... Hastanesi deniz kenarında, padişah saraylarının 1 başını kaldırıp baksan selâtin camilerinden yedisini sekizini birden görürsün, limana giren bütün ecnebi vapurları ayağının altında. Dedim ya, tarifi mümsünsüz.»
x— ■■■» —............ . ı > Öteki birden-
— bîre olduğu yerde,
SABAHATTİN ALİ I sokağın ortasında
I durdu: «Ciddî mi söy-İrfan bey. Bıça- lüyorsun-?» .dedi, «Bu para ile Istan-
işin şakaya gelmiyeceğini anlıyan Avni:
«Yok canım,» dedi, «tanıdık hem-
nız rcenarjnua, pauışaıı . .
bitişiğinde. Yatağından ŞerlIe^en beş on kuruş daha bulu-
.. ruz. Şu dertten bir kurtulalım da..» Doktor onları pek bekletmeden kabul etti. Muayenehanesi pırıl pırıl aletlerle doluydu. Avni artık alıştığı, fakat bir türlü sevmediği o acayip
mesı, bu yanık, harp
İti dünya üzerindeki _________
ra Uman imparatorluğu, ydıanndan kurtulan, gerçek Dünya Birliği’nin ' h"""tr • -l“ 1
dir.
2) Yeryüzünün savaşların bu en en müthişi de, 1 vaşlar gibi, ne falan yerde başlamış ne filan yerde bitmiştir; bütün savaşlar, İnsan da başiar İnsan da biter.
İnsan denen mahlukta en eski zamanlardanberi karanlıkla aydınlık, balçıkla ışık, kör menfaatle • •sevgi. trrit’le Sanatkâr ’ Ruhu- boğuşup j durmaktadır. Çin'de H:nt te, Turan'da, İran’da Küçükasya’da Mısır’da, Yu-
negatırı'- h^rıük içinde kendini de âlemi de oldukları gibi gö-gördüğü umumisi butun sa-
-•.rjşn, hayatı.ve hor şeyi - m-,. sanları, hayvanları, dağıarı her ve sek Sini çalışân ruhtur. İşte anca( bu ruhla, bu ruh içinde yıkana yıkanadır ki şimdiki
»s ...
Kara Çınanw lmparatorıugun-..dan .. '.haysiyetli, mesut,
e pırıl pırı! bir Dünya birliği çıkacak ve yeryüzünde Uüneş-lnsan’ın ktarını başıı--yAö^tır.^.-Elinde . Atom.,;...ku'd-
bitkilerı denizleri yıldızları şeyi, her şeyi - seven boyrnce geniş ve yuk-yaşamanm yüksek neşe duyan ve duyurmıya ruhtur. İşte bu ruh
Avni Akbulut önce can kulağıyla kokusunu gene duyunca hemen dinlerken sonlara doğru mahzun bir orada bıçak altına yatırmışlar gibi tavurla başını sallamıya başlamıştı; bb-emeğe başladı. İçinden: «Gene Karşısındaki belki de bunu farkederek düştük bu naletlerin eline.» diye söy-susunca, ümitsiz bir sesıe mırıldandı: ‘enıy°r> Bu ândan itibaren artık hiç «Oraların fiyatı da ona göredir. ?eyin kend> elinde olmadığım, on-Böyle lüküs yerler bizim için değili» bağlık yurdu ile sahibini fazlaca övdüğünü anlayan adam, üst ğından ön dişleri dökülmüş doğru uzanan kır bıyıklarını sağa sola sıvazladı, kül rengi gözlerini bir ân küçültüp düşündükten sonra :
«Yok canım,»»şdedi, «sana söyledim ya, heiâl süt jemmiş ^adam 1 Undaki insaniyeti kimsede bulamazsın. Halden anlar, paran çıkışmazsa der-dını amelıyatsız .da ...sağaltır. Bir de konuşmaları var, hani insanın illetini-dıliyle çekip alıyor -desem -hilâfsız—»-
duda-ağzına
lar ne derse itiraz etrheden yapmağa mccour kalacağını biliyordu.
Kendisini beyaz örtülü, yüksekçe bir sedire yatırıp karnını iteleyen a-dama baktı: bu kısa, kalın, yassı birisiydi. Her ân bir kalp durmasından öluverecekmiş -hissini veren kırmızı, şişkin, iri delikli yüzü yağlı^gibi parlıyordu. Denşetii canı-sikiımış gibi bir hali vardı. Hastanın karnını, göğsünü, sırtını, ağzını, burnunu muayene ettikten ve Kayseri'de çekilen röntgen filmlerini gözden geçirdikten sonra:
... .'«Sizi ^kliniğe, ..kaldırıp .müşahede
. Avni . şüphe, ile başını^salladı : | altlna alalım, ıcabederse ameliyat ede-"2/Benim^derdimsöyıextatlı dil Jle riz- Bünyenizin böbrekte taş yapmak ameliyatsız iyi olacak soyundan de- temayüıu var. Sıkı rejim, ^kuvvetli i-
ırrrr.ıe’ - sanatkar" k tınır do- -ğuşupj durmaktadır. Çin'de ‘ Hint te, Turan'da, Iran da ' Küçükasya’da Mısır’da, Yu-nun'da Roma’da, Rönesans ' Avrupası’nda ve Modern ’ Dünya’ da hülâsa her yerde . her zamar. mini mini yahut büyükçe tektuk güzel zafer parıltıları görünmüş; merhamet, hak, adalet, hürriyet, sevgi, insanlık, kardeşlik gi bi sesler yükselip kaybol muş fakat Milâd’ın son bir kaç yüzyılı içinde bü sesler bilhassa. Avrupa ve Amerika’da gittikçe ■ bütün dünyanın havasını dolduracak bir gürlüğe varmıştı. Hele yaşadığımız yüz yıl içinde aydınlığın karanlığı Işığın balçığı sevginin kör menfaati, Sanatkâr Ruhu’nun 1..........
gittikçe büyümekte olan zaferlerle ve büyük ölçülerde ezip • sürmiye başladığı o kadar açık göründü ki İfrit büyük tehlikeyi toptan defetmek için açık ve toptan bir hamle yapmak zorunda kaldı. Yaptı ve yıkıldı. ”
ROMANCI LVE^ HARP
ramanlart~(harb27alanındaj(ba- bu mucizenin karşısında göz-yatlarını tehlikeye koydukları, [eri kamaşmış duruyor. Barış yahut da sanata dair konuş- ' ' " hıkları zaman hep bunu . düşünürler. Böyle bir fikirden kaçmak gerçekten mümkün müdür? Zaten devamlı saadet olmıyacağını bilen tek mahlûkun saadeti aslında bozuktur. İnsan yaratılışında şuur ve bilgi ile belâsını bulmuştur. Ama insanın asıl büyüklüğü de buradan gelir. İnsanı kemiren bu ıstırap, bu yok olma korkusu, onu yok olmaktan kurtarmağa götürür.
ı kurtaranlayız, miş birisinden öğrenebiliriz, bunu biliyoruz, ama vücudu-Üstelik bu müşahidin eski?muzdan başka kalacak bir şe- şaşıyorsak, tıpkı öyle, ölmeğe le, disipliniyle, kardeşlikleriyle dünya götüşünü de bilirsek fayda büsbütün artar. Zira onun bugünkü görüşleri ile dünkülerini kıyaslarsak, aradaki farkı tesbiteder ve böylece harbin verdiği dersleri ortaya koyabiliriz.
Malroinun . harb sonunda
.yazdığı son eserini okurken işte bunu düşünti-. yordum. Malro .hem günümüzün en büyük, en derin romancılarından, hem de Mukavemet .Hareketinin belli başlı şeflerinden biri’dir.. Elbette bu harbin verdiği ..dersleri onun eserinde bulmak mümkün olacaktır.
“insan ölmeğe mahkûm ol-duğunu bilen tek mahlûktur.» “Bu cümle bir 3abit fikir gibi . Malronun. eserinin hemen her sah'fesinde görünün Kah-
am altı'yıl sür-I/Îa dü bu harb. Bu IV İ'altı yılı^yaşannş, 6) bu korkunç" ıztı-İa rabı tatmış, olan-^j lar; ne gibi tec-rübeler edindiler, bu büyük dersten nasıl,-Haydalandılar? Acaba- bunu kimden öğrenmeli ? -
Bunu ancak bu harbe katılmış, onda faal bir rol oynamış, ama gene de ister kendisinin, ister başkalarının harb - içindeki durumlarına tarafsız ıbir müşahid gözüyle bakabil- Vücudumuzu
günlerinde onu iyice kavrıya-mamıştık bu mucize devamlı olduğu için bize bir mucize gibi görünmüyordu. Ama şimdi her saniyesinde ölümle karşı karşıya kaldığımız anlar yaşadık. Her an ölmemiz mümkündü. İşte bu sebeple hayatın hakiki manasını, büyüklüğünü anlamış olduk. Var olmak günün akışına katılmak, üzgârı, soğuğu, sıcağı duymak bu ne büyük mucize, nr anlatılması, inanılması güç şeydir. Nasıl bir mucizenn bitişine değilde var olmasına yat, günlük hayat, sevinçle riy-
yıtnız de yok mu sanki?
işte bu gaye ile en asil, en yüKsek işler yapılabiliyor. Meuenıyetıer doğup yükseliyor. beısi. garip gelir ama öıüm korkusu, Jjlümıin kaçınılmaz bir şey olduğunu bilmek, insan gayretlerini körükleyen asil amil değil de nedir f Üıum hemen her yerde hayatın yardımcısı olmuştur. Hayatın büyüklüğü, zenginle ğı onunae Oıum ne kadar zavallı kalıyor..
Harbin sebebvlduğu yıkın-
değil yaşamakta olmamıza şaş- ne kadar daha zengin, iıejka-malı. bu mucize bitmez tü-.dar, daha manalıdır. Yok ol-kenmez bir saadet kaynağıdır.
Harbden önce Malro: “İn- tın kıymetini, bayağı olmadı-sanlığm Hâli,, ni anlatmak
hayatın sırrını öğretmek için küçük dediğimiz taraflarının isyan edenlerin, öldürenlerin, enemmiyetını kavrıyoruz; onmama mankûm olanların, afyon çekenlerin, en aşağı sefalet çukuruna yuvarlananların rurı hallerini tanlıl etti. Ancak bunların insan hayatına bir derinlik, bir mâna verebildiğine inanıyordu. Ama bir şey yoktur. Ölüm bile bu ne kanar yanıtmış olduğunu geniş hayat içinde kendi ye-tılar arasında hayat devam e- gördü. Bu harbde ölenıer de, rini alıyor, dip gidiyor; ot büyüyor, ta- öldürenler de, insanlığın en a-vuklar geziyor, yanan köyler şağı mertebesine inenler de üzerinde yükselen güneş ha- pek çoktu. Malro onları ya-yatın zaferini işaret ediyor;, kından gördü, tanıdı, ne öl-bize hep o büyük sırrı, büyük menin, ne öldürmeu’n ne de mucizeyi hatırlatıyor:. hayatta zulmün hayata yeni bir mana olmak mucizesini. İnsan oğlıl ilâve etmediğini gördü. Ha- (Devamı 4 üncü
mak tehlikesi -önünde, haya-
ğını öğreniyoruz. Hayatın şu
lar hayatın tabii unsurlarıdır : hayat da (bunu harb te, ölümle Karşı karşıya kaldığımız zaman ögrendiK) hiçbir zaman kııçüK aegııdır. Tam tersi, ondan daha büyük, daha geniş
Malroyu barış zamanlarında günlük hayatını hor görüp macera arkasından koşan Mal-ro’yu, büyük bir sükûnet kaplamıştır. Bu harb yük maceraların hayatta ol-
ona en bü-
pırıl pırıl bir Dünya birliği çıkacak ve yeryüzünde Güneş-lnsan’ın ^tarıtıı başlı-yacaKtır. ^Elinde Atom kudretiyle. ve daha^ başka bu-luşları ile^gGüneş-jnsan, açlık, tembellik,~ taassup,j yılgınlık, açıkgözlük, kabarma ve böbürlenme gibi İfrit’in târihinden kalma türlü se-illîkleri dünyasından boğacak ve bütün insanlara gerçek hürriyetin, gerçek haysiyetin, gerçek kardeşliğin hülâsa gerçek neşe ve saadetin kapılarını ^ardına kadar açacaktır. Her ne kadar uzun zamanlar çete ;mu harebelerine girişecek olan İfrit, yine boş durmıyacak bilhassa doğacak çocukların İfrit’i *Ç,n^e Yeni Dünya’yı dinamitlemek için usanmadan tekrar tekrar saldıracaksa da Güneş - ınsan’ın sağlam, sade, temiz ve ferah dünyasında yenile yenile nihayet silinecektir.
Nerde, hangi devirde ve hangi ad altında olu-sa olsun kendinde İfrit’in zincirlerini kırıp atarak kendini de âlemi de hür olarak görüp gösteren hayatı ve âlemi sevip sevdiren, köle milyonları uyandırıp kurtarmak için yanan bütün geiıp göçmüş Sanatkâr Ruhları taparcasına anmak, onların - her biri birer Gûneş-In-san olan ve Güneş-lnsan dünyasını pınan lerıni hında
yerinde olacaKtır. baıçiK-lnsan dan Uüneş-lnsanın dogmasını , Unlar sagıaaııar; Yeni Dünya yı ounıar Kuracaslaraır; bunlar, Kendileri içın hıç bir_şey
. istemiyen, kendilerini İnsanlığın bahtını yüceltmiye veren bu Sevgi Kahramanları...
, Yeni Dünya Anayasasının temel maddesi, Kayıtsız Şartsız Sevgi, Yeni Dünya’da temel iş, vatandaşlarda Sanatkâr Rulîu’nu geliştirme ola-captır.
Mitat HER EKE
hazırlama yolunda çır-- günümüzdeKİ kardeş-\ em Dünya'nm saba-canaan selamlamak, peK
sahife4e )
Y---F —.J, — -....„.u-.~y,r.
Avni şüphe, ile başını^salladı : } «Benim- derdim^öyıe ;- tatlı dil ile ameliyatsız iyi olacak soyundan değil, bir böbrekjjiki taş bu, bıçağı yi-ırieden çıkar mı ?»
Öteki güldü : .
«Tabiî fcçıkar. _ ilâçla eritivermce aşağıdan dökülür gider. Bu doktorda öyle ilâçlar" var ki Istanbalun bir hastanesinde bulamazsın, Alamanya’-dan hususî gelmiş l»
Avni hâlâ tereddüt eder gibiydi, fakat öteki durmadan doktorların vicdansızlığını, bunlar arasında operatör trfan’ın nasıl bir inci olduğunu, «Allah doktorları günahkâr kullarını ce-, zalandırmıya yollamış, ama günahsız kullarını da yüz üstü kommamış!» diyerek anlattı. «Tatlı canına acıman yok mu senin?» diye boyuna tekrarladı. Ertesi gün işini gücünü bırakıp onunla birlikte bu «helâl süt emmiş» adama gitmiye de razı oldu, Gündüzkü uykusuna rağmen hâlâ yol yorgunluğunu atamamış ve bu heyecanlı konuşmadan büsbütün harap düşmüş olan hasta, «Hayırlısı neyse o olsun.» diyerek yatağına uzandı, sabaha, kadar inleyip oflayarak, hattâ bazan birdenbire gelen keskin sancıların tesiriyle bağırıp yerinden fırlayarak döndü durdu.
Kuşluk vaktine doğru beraberce yola düzülüp operatör Irfan’ın yazı-nehanesine gittiler. Bu doktorun resmî işi olmadığı için öğleden önceleri de yerinde bulunuyordu. Değirmi sakallı hayır- sahibi: Yanında kaç paran var ? Malûm ya, yorganına göre ayağını uzat demişler.-riaramız belli olunca tedaviyi, ilâcı da ona göre tutarız,3 işin Hantazi-yesine kaçmayız.» • .
Avni Akbulut-^bir (taraftan hastalığın ve^te da vinin "fan taziyesi nasıl oluyor acaba diye düşünürken, bir taraftan da cebindeki paranın hesabını yaptı. Öyle göründüğü kadar da züğürt değildi. Nüfus memurluğunu bıraktıktan sonra elindeki bir bağ, bir de elma bahçesi ile gül gibi geçiniyor, ikisi de evli o-olan " büyük oğullarının yardınıile küçük oğlu Süleymanı ve birtane-cik kızı Ferideyi ortaokula . gönderiyordu. • Hastalığı için Niğde ve Kayseride ettiği. masrafların topu yüz lirayı bulmazdı. Ama şimdi ls-kanbula bu derdi kökünden aldır-
altıııa alalım, ıcabederse ameliyat ederiz. Bünyenizin böbrekte taş yapmak temayüıu var. Sıkı rejim, ^kuvvetli i-laçıar lazım.» dedi.
Değirmi ■ sakallı ^.dorlu «Müsaade buyurjis^jdiyejjd^ktoru'bir kenara çekerek, Avntnin de duyabileceği bir sesle, hastanın bu masarifi kaldıramı-cağını, kendisini sıkıca bir muayeneden geçirip Almanyadan jgelen ilâçlarla derdine derman olmasını rica ettiğini söyledi. Avni söze karışıp: «Bilmem olur mu ki? Bana Kayseride bu taşlar ameliyatsız düşmez dediler-di.„ diyecek oldu,- fakat doktorun sert bir el hareketi onu susturdu:
«Düşmez ne demek? Taşın cinsine bağlı, ilâçla eriyen taş . var, erimi-yen var. önce iyi bir tahlil yaptırıp bunu anlamalı, bünyenin hususiyetlerini her bakımdan incelemeli, tedaviyi buna göre tayin ermeli. Operatif müdahale en sonra düşünülecek şeydir, öyle her karnı ağrıyana ameliyat diyen doktorlara pek güvenme. Bu gün tababetin esası kimyadır. Cerrahlık yayaş yavaş maziye karışacak.„
Bu ilmi mülâhazaları pek iyi kav-rıyamıyan ve doktorun yüzündeki can sıkıntısı ifadesinin artmakta olduğunu fark eden Avni : “Siz nasıl münasip görürseniz öyle yapalım, doktor!,, diyerek razı oldu.
Bundan sonra yirmi gün kadar süren muayene ve tedavisinde Borlu, hemşerisi Avniyi hemen hiç yalnız bırakmadı. Elinden gelen her yardımı her kolaylığı gösterdi. Ara sıra : işlerinin yüzüstü kaldığından bahsetse bile, Avninin: “Siz artık zahmet etmeyin, ben kendim gider gelirim.,, yollu tekliflerini asla kabul etmiyor, onunla birlikte karaborsada röntgen filmi a-rıyor, bulunca pazarlığını' kendisi edi* veriyor, Avninin bünyesini iyice anlamak için her birine bir kaç defa gittikleri • bakteriologlar, dahiliyeciler, mide mütehassısları, asabiyeciler, kalb-çiler, gözcüler, kulakçılarla o konuşuyor, çeşit çeşit yapılan kan ve idrar tahlilleri için çeşit çeşit lâboratu-varlara girip çıhıyur, raporları okuyup, tecrübelerine dayanarak izah ediyor, nihayet doktor İrfanın reçetelerinde yazılı olup piyasadan kalkmış bulunan şifalı Alman ilâçlarının el altından satıldığı yerleri o meydana çıkarıyor vei biraz pahalı da olsa, elde edilmesin-sağlıyordu.
— Devamı var
Politikası
i KİNCİ DÜYA HARBİNDEN I sonra cihan politikasında rolü
ikinci dereceye inmiş olan Büyük Bi-rıtanya İmparatorluğu okyanuslar üze- / rindeki hakimiyetini Avrupada hakemlik rolünü kaybetmiştir. Ekonomik’ kanunların baskısı, Amerikanın ticarî rekabeti ve yine Amerikan pâ-
’ rasma muhtaç olması. Ingiltereyi cidden güç bir mevkie koymuştur.
Faşist cephesine karşı zaferi kazanan üç büyük müttefik arasında, . şüphe yok ki, İngiltere’nin başaracağı iş çok ağır ve güçtür. İııgilizlerin sarsılmış olan imparatorlukla: 1 pekiştirmek için her tarafta ve hususiyle Akdenizde giriştiği siyasî mücadele, bizim için merakla takip edilmeğe
■ değer. Herkes bilir ki, Ingılizlerın , kıraliyet idaresine karşı bir zââıf vardır. Dünyâ harbinden sonra Ingilteıe politakısınm, hususıle Akdenizde, kendi nüfuz bölgelerinde yaşayan milletlere krallık rejimini zorla kabul ettirmek yolundaki gayıe lerini iik bakışta bu ' zâafa isnat ermek kabildir. -Fakat dikkatli bir göz çabucak farkeder ki Akdeniz ve hüsusile Yakın Şarkta ■ İngiliz İmparatorluk politikasını tat-biKe memur olanlar sadece hk - politikasının peşinde yorlar. • Onlar koyu taşıst yaşatmağa ve totaliter iar çıkarmağa uğraşıyorlar.
büyük Britanya imparatorluğunun bu bölgelerden geçen yollarını müdafaa için ölmesi icabeden milletleri yürütmek icabediyor. 'labiî bu millet.erin efradı gönül hoşluğu ile kendilerini .-öldürtmek istemezler — hele bu fedakârlık Londradaki City'nin birkaç milyoneri hesabına olursa... Her ta-ratta mılier.erı köıe sürüsü gibi kamçı altında yürütecek otoriter faşist . hükümetler kurmağa çalışmalarının sebebi budur. İspanyada, İtalya'da aç çok guçıiiKİe maksatlarına ermiş gibidirler. Ancak Yunanistanda gerçekten hür dpğmuş bir .avuç mıııet, erendııerı terletmektedir.
İngiliz dıpıomatlarınmjbu politikalarını en z’ıyaue-kolaymcla .ateik ettik- ”’ leri yerler, şüphe yok kiYakın Şarkın arap memıeket.erıaır.tfuralaraa oıan biten işlerin bizi^daha ziyade^alâkadar etmesi ıcabeaer. Şuudî Arabıstanaaki,
Belgrad 1, (A A.)-—Yugoslav Müessisân Meclîsi bugün bir çok kanun tasarısı tasvip etmiştir.
Bunların arasında- kıra! Pierre’in koğülarak memlekete dönmesine, mani olunmasın isteyen bir tasarı da bulunmaktadır.-
Bundan sonra Müess'sân Meclisine sunulan- bir tasarıda yeni Cumhurbaşkanlığı- vazifelerinin, müessesan başkanı ve 6 Yugoslav federal birliğini temsil eden 6 başkan muavininin teşkil edecekleri bir heyet- tarafından ifa edilmesi istenmektedir.
i Ingiliz gazetelerinin ı miltalsaları
Londra, 1 (AA.) — Yu-| i gos’.av Kurucular Mec’isi ta-I î rafından cçmhuriyetin ilânını | yorumlayan yazılarda bu ka-1 rar karşısında pek az bir hayretin izhar edildiği görülmektedir. Bu yorumlara göre ve Times’in de işaret ettiği gibi seçimlerin neticeleri, seç menlerin kırallıksız bir istikbale doğru yol almak hususundaki azimlerini belirtmiştir, fimes, yazısında şunü .ilâve ediyor :
“İngiltere’de he. kes Yugoslav Koruyucular Meclisini
kral-koşmu-rejimleri kral—ık-Çiirikü
Namzet sayısı SOdur.
Yeniden 4 kişinamzetliğini koydu
etmişlerdir.
| X-' l.VU J U S3".
bacı Mustafa Ögtüzün, pastırmacı Simon Kalaycıoğlu ve muharrir Hikmet Nisandır.
Seçim bu sabah Eeyazıt-taki Üniversite konferans salonunda yapılacaktır, nin rğieden tahmin edilmektedir.
Şehrimizde^bugün münhal I-etliklerini ilân bulunan bir milletvekilliği için j Bunlar Sainı Sertkollueı seçim yap.l ıcaktır.
Seçim hazırlıkları’ ikmal edilmiş ve namzet sayısı da belli olmuştur. Eevelki akşa-! ma kadar 30 kişi namzetliğini koymuş bulunmakta idi. Dün de vi âyete babı müracaatlar yapılmış ve 4 kişi daha nam-
hükümranlık bir teşekkülden başka telâkki etmiyor.,,
Gazete bundan sonra kur-i tarılan' toplraklardaki müca-i dele esnasında vatanseverler: tarafından' kurulmuş ve müte- j akiben de teşkilâtların: muha-1 fazaya devam etmiş olan ma-d hallî komitelerin, kurtuluş ko- ■ mite'erinin ehemmiyetine işa- j ret etmekte ve halk arasından I seçilmiş olan bu komite’erin 'I’ito’nun muvaffakiyetinde bir âmil te.kil etmiş olduklarına dikkati çekmektedir.
İngiliz gazetelerinin baş makalelerinde-ve yorumlarında da işaret edildiği gibi, ratık alınmıştır ve nıç imkân yoktur.
Binaehaleya liberal
Chronic.e gazetesinin t dığı gibi KiraJ Bıene'ın du.u-mıaıeaı.st bir göıü;îe edeceği^ ve ve.çafia yata çekileceği ümit ed.lmek-iedir. Eski -kırai durumuna gîıen yalnız kendisi değildir, z-ira harp esnasında bir çök ! tahtlar ■ devrilmiştir ve aynı Net.ce- jiiJtimal daha bir kaç kırallığı sonra alınacaği > beklemektedir.
1 i
i, karar tâai.me
Vaşington 1. (A.A) Diş-işleri ^Bakanlığı, Atina’daki seçim hazırlıklarında "müşahit olarak bulunan Henry Grady-nin mütalâalarını • yayınlamıştır.
Henry Grady ezcümle şunları söylemiştir:
Istediği - hükümet şeklini tayin etmek Yunan milletine aittir. Ümit ederim ki bizim - hazır bulunmaklığımız, Y unan milletinin serbestçe, taraftarlık olmadan ve -korkusuz olarak seçim yapabilmesine yardım edecektir-
ıl Niycz
ele yaz-
: 510 No. kararname i değişiyor >
■ — Birinciden devam — j Btrtcan başka Tcaret Oda-!
i
: lan hazırladıkları raporlarda I • toptancı ve perakendeci kâr
■ hadlerinin değiştirilmemesi^ ! isıemektediıler. Bakanlıktaki
ıcanaat ise, buı 1 uın indirilmesi j lâzım olduğu merkezindedir.
Diğer taraftan Ticaret Bakanlığında bugünkü fiatlarm
■ tetkiki ve pahalılığın önlen;
i Altın fiatları
j Dün borsa dışında bir Re-j şat altını 34.80, İngiliz 42 — | •C'.y/a/'VA m OH af» *3*3 -
îsveçre 31.20, Golden 33 — Külçe 5.19 kuruştan satılmş-tır.
mesi hususunda tetkikler yapan bir komite kurulmuştur. Komitenin hazırlıyacağı rapor hükümete verilecektir. •
kabu. özel ha-
L
JOHN STEİNBECH
Hârp yıllarında yazılmış hareket ve heyecan dolu bir eser.
. Bu ehadî tefrikaya yarın başlıyortı
b por
.V İhracat ve ithalât da” döviz ve takas işi _ ; J Mühim rol^oynamaktadır
Ge.ek ithalat gerek ibra duğu İsrarla iddia racatıınızda esaslı dünya pi- tedir. yasalarına vani ldgiliz^ve A-
2
edilmek- t
Bu gün yapılan takaslara
Ç» a x m 3 kî 3 î> ı
KajdK şiH.-’j.
Abdiillâtiı adında biri Su-riyeden^kaçaic olaraıc ‘getirdiği ZJ.ojj çaKmaktajinı Hayrı', Mustafa, Şükrii ve Sait vası-tasıyie satmaya teşebbüs ederken suç ustu yakalanmıştı.
... Maznunlar o ir.ci.as.iye ce-
EN.S 2 ■ B. Şpor t
Eriösîs takımı.teknik .ve enerjik bir oyunla B. Sporu yendi
İKİNCİ DEVRE Enosis takımı 4 , , Bu devrede de Yunan .ta-
L üoeii n îlii-lİ m • I-J4 t'-i—*-
Dost Yunanistanın futbol şampiyonu
yasalarına vanı Idgılız-ve A- »uğun yapılan ■ takaslara .. Maznunlar o inci as.>ye ce- * t • • ı,,L,-,,;
.merıkan^ahalarjRalyaöisma.
Hadiselerinin içyüzü İran muvakkat komitesi Boston, 2 (Hususî)-— Tahrandan alınan haberlere nazaran Azerbay'canın muhtariyeti için dövüşen ve kendine “Muvakkat Komite,, i. mini veren meclis diin {millet vekillerini seçmiştir.
Bu haber Tahranda . bir bomba tesiri yapmıştır.
Sovyet kıtaları İranı Tahliye ettiler Tahran, -2 (a.a.) — Reuter ajansının muhabiri yazıyor: Resmen haber verildiğine göre, Tahranda kalan Rus kuvvetlerinin bakiyeleri şimendifer istasyonlarıyla münakale merkezlerinden çekilmiştir. Şimdi Rus kuvvetlerinin karargâhı şehirden 4 kilometre uzak bir noktada bulunmaktadır.
Bu geri çekilme hareketi, İran hükümetinin Rus işgali altında bulunan kuzey bölgelerine asker gönderme talebinin Bevyetler tarafından reddedilmiş olduğunu bildiren notanın açıklanmasını takip etmektedir.
Burada hükümet mahfillerinde bu nota, İngiltere, Amerika ve Iran devletleri tarafından sçın zamanlarda Rusyaya verilmiş olan .bütün notalardaki talepleri reddetmiş gibi telâkki edilmektedir.
Tahranda dolaşan söylentilere göre, İngiliz ve Amerikan kıtaları kuzeyde sağlam bir surette yerleşmektedirler. İran kıtaları. da, Sovyetlf rin ıed cevabına rağmen, kuz'eye doğru ilerlemekte bulunuyorlar. '
Vaşington’dan gelen bîr habere göre,(• Tahran Amerikan büyük elçiliği memurlarından mürekkep bir heyet A-zerbaycahldarm isyan merkezi olan Tebriz şejırinegönde-
arap memıer.et.erıöır.Buralaraa oıan biten işlerin bizÇdaha ziyade ^alâkadar etmesi ıcabeaer. öuudî Arabıstanaaki çengin petrol monbaları etrafında Amerika, Lıgiliz petrol krallarının uzun çekişmelerden sonra anlaşmaları, menfaat taksimi, sağa sola bahşiş tevzıa gibi yağlı ışıeri şimdilik Dır tareta bırakacağız, i.ıgılteıe Yakın Şarkda geçen narpoe ihdas etmiş. olduğu ıvıısır krallığı ve bir alay manda memleketleri, cPan-Arap» mes elesini icat ede,ek önce bünye-de fransızlarla ve bu günlerde Fi-listinde yahudilerle ihtilâfa düştü. Fakat bunlara be_e; kazandığı, beş arap krallığından ibaret yeni bir müdafaa blökudur. Bu blokun içinde reislik yerini Mısır .krallığı aldı. Hâşimîlerin Irak krallığına İbnussuut boyun eğmez, Haşımıleri koğmuş olan bujHı-caz kralına onlar itaat etmezler, naenaleyn ister istemez İngiliz, tikası Halepden Akbeye kadar . nan yeni büyük bir krallık daha makla meşgul : Büyük Suriye lığı. Bunuiı başına da Haş.mîlerden Emir Abdullahm getirileceği söyleniyor. Tık bakışta akla ge.en şudur-: Kahireye karşı Şamı, eski Emev.ye saltanatının tarihî nüfuzunu ihya etmeğe, bu suretle şarıda Ingiliz hâkimiyetine isyan etmeğe alışiK milliyetçi Mısın ikinci bir mevkie dü3ürmeğe gayret sartedilmekte... böyle olmakla beraber Mısır, Hicaz ve huriye arasında üstünlük dâvasından çıkacak çekişmelerin ardı arası kesılmiyeceği muhakkaktır. Bu sebepledir ki Ingil.ız diplomasis.nın şarkta a, ap.arın fevkinde birleştirici nüfuz hâkimiyetini haiz bir kıiyvete ihtiyacı vardır. Ingılte.e bu
• nüruzu ararken eski Tan-Arap» - yakın şarkta iken Osmanlı İmparatonu-
• ğunubaşka bir şekil ve surette diriltmek ■ zaruriyetile karşı karşıya gelmiş olduğunu tahmin edebiliriz. Geıçe, o imparatorluğun temel taşı olan Türkiye l.ıgilteı enin bugüri müttefiki sayılmakta ise de Ingılterenin arzusuna uygun bir rejim altında değildir
-. Cumhuriyettir. Ancak İslamlık dola-yısile arap âlemiyle bir rabıtası var-’ dır. Bundan doıayıdır ki bir Cermen federasyonuna benzeyen yeni' siyâsî terkibin içinde Prusya rolünü' oyna- ’ yamaz. Fakat Osmanlı imparatorluğunun mirası arasında - bir de İslâm halifeliği mes’elesi vardır ki son zamanlarda Mısır meliki bu makama
>T 'v"Tjcri yerler, Şüphe yok ki Yakın Şa
c?i-poli-uza-kur-kral-
racatımızda esaslı dünya piyasalarına vani ldgiliz_-ve A-merikan sahalarına yaklaşmamızın lâzım geıdıği butiin resmi ^makamlar tarafından kabul_ edilmektedir, Merkezi Avruka sanayıî vs iktisadi vaziyeti kendisini buluncaya kadar geçecek olan asgarî 4-5 sene zarfında her iki piyasayla tekmil temaslarınızı muhafaza etmemiz icap etmektedir. İngiliz Sahasıyla Amerikan ^piyasalarından İhı halat yapmamız iukânları gittikçe çoğalmaktadır. Fakat döviz noksanlığı bu fırsattan gereği gibi istifade edebilme? mizi imkân haricinde bırakmaktadır. Bu günki takas mevzuatımız bv. memleketlere yapacağımız ihracat neticesinde döviz teminine mani olmaktadır. Bu gün tatbik edilmekte olan tasas sistemlerinin memleket için çok zararlı o’.-
çıkmak sevdasiyle hayli teşebbüs er yapmış, fakat İngiliz politikasının muhalefeti yüzünuen bu hülyanın ömıü çok kısa olmuştu, Fon bazı alâmetlere basarak kendi kendimize soruyoruz: Acaba In-giıte.e arapns â.emini ve Hindistan’daki sayısı 90 milyona varan İslâm akallıyeiinı toplu bir halde el aıtındayuıü-tebilmek için bir çeşit ruhanî makam vücude getirmek mi istiyor? Böyle bir tertip Ingilic emperyai politikasını idare edemer için düşünüimi-yecek bir şey değildir.- Ve zannederiz kr mevcut kanunî ■ manialara rağmen memleketi-mizi-gorültü’ü ve mümayişli bir ' tarzda ziyaret etmiş olan eski Osı.ıanlı hanedanına mensup bir prensesin aramızda ikametini bu yolda atılmış-bir hatve gibi telâkki etmek yanlış olmaz.
tedir. |
Bu gün yapılan takaslara 0/o_12ıJ yani jYerbesfypiy asala- : ra uazarar. °/o 80 kadar- fazla fiat koyulunca dövizli piyasaların Hatlarına kadar düş’mesi daima gecikmektedir. Halbuki bizim bu piyasalara süratle intibakımız elzem görülmektedir.
Diğer taraftan ihracatçı hususî takasla yapılan bu muameleleri ve % 80 primi müstehlike intikâl ettirmektedir. Meselâ isveçe % 120 takasla 200-220 kuruştan satılan deriler müstahsilden 110 - 120 kuruştan alınmaktadır.
Hususî takasta kabul edilen bu primle memleketimiz, ihracatı yapan memleketten her hangi bir istifade ..temin edememektedir.. Ancak müstehlik kütlesinden almanan % 80 nispetindeki bir para ihracatçıya intikal etmetedir. .
Takasla yapılabilecek ithalât ve ihracat işlerinin normal olabilmesi için takastaki primin tahdidi lâzım geldiği ileri sürülmektedir. Yani serbest piyasalardaki Hatlardan % 20-25 arasında bir prime müsaade edilmelidir. Bu prime de ayrıca % 40 nispetinde . döviz prim ilâve edilince bu miktar % 60-65 nispetini ala-z aktır.
’iYiuştamT^’^'CTfCirn VÖ^53TTr^a§ti" tasıyie satmaya teşebbüs ederken suç- ustu yakalanmıştı.
Maznunlar 3 ir.Ci as.ıye ceza mahkemesine verilmelerdir. Duruşma dun neticelenmiş, Abdudâtif 5 ay hapse/ 3iWu lira ağır para cezasına, Mustafa, ve baıt 5 şer .ay,. Şükrü ije Hayri de 3 e.- hapse mah-se mahkûm edilmişle.dır.
Bir Kedin Meselesi
Beyoğlu Abanoz sokağı 29 numarada oturan Bekir Kurum ile Bayram sokağı 10 numarada oturan Sabri Ertuna adında iki arkadaş, Taksimde bir kadın meselesinden kavgaya tutuşmuşlardır.
Faz’.a hiddetlenen Sabri bir aralık bıçağını çekerek Bekiri yaralamıştır.
Yaralı hastaneye kaldırılmış, maznun yakalanarak tahkikata başlanmıştır. .
fviiliî Korunma Mahkemesine Verilenler
Galetada toptancı sabun tüccarı İvle.ımet Kurun ile Maiı-mutpaşada fildişi taciri-IVlen-med mallarını satışa arzetme-mekdeıi, Dalatan a saatçi Ar-şa.k IVıa.casyan fazla tiatla saat satmak suçundan millî ko-lUiıma sazcmguia verilmiş .erdir.
B.“Sporu" yendi
İncirlerimiz geri çevrildi
Ankara .1 (Yeni dünya)— Amerikalı tüccarların Eg e bölgesinden mübayaa ettikleri-500 ton inciri bey enine dikleri ve geri çevirdikleri hakkında alâkalı, makamlar şu malumatı vermektedirler:
. — Geri çevrilen incir miktarı 500 tondan daha azdır. Bu incirler kontrol edilmeden ihraç edilmiştir. Çünkü kontrol e tmek tabidir.
alıcının arzusuna
Romancı va harp
İkuiCi sa.urbetı mak macerası önünde ne
k.a" dar so.ıuk kaicııgını, en bu-yu(c muc.ze.nn yarın ua güneşi görmek, çay ıç.;ıex, dostlarla bıriiK urup Dır gaye uğrunda çalışmak olduğunu öğretti. .-
Harbin bize öğrettiği bu-
Dost Yunanistanın futbol şampiyonu Eııosis takımı 4 maç yapmak üzere şehrimize I gelmiş ve _dün ilk maçını ( Beyoğlu-spörla_yapmıştır.
Dünkü maçta Yuııan-^takı-mı Beyoğlu-spordan dahakiyi oynamış, bilhassa teknik ve. enerji bakımından seyircilerin takdirini kazanmıştır.
■ .. Oyun niutad veçhile 14.15
te ‘başlıyâcağı yerde 25 dakika rötarla başladı. •
• Sahaya çıkan Enosis takımının forması sarı - siyahtı ve göğüs erinde çift başlı kartal bulunuyordu. Takımlar sahada şu şekilde yer aldılar.
Enos’s: Devalinyas, Papa-dopulos, Gosparis, Spiridis, Cane tis, Maginos, Markodu-ios, Y alamidİs, . Mavropulos, Niköiaidis, Kandolemis.
Beyoğlu spor: Şalabi, Pa-nar.i, Cive.ek, Yafas, Maruli Kazikas, Çiçopulos, Filibos, Culaii, Koçis, Karnik.
| Hakemler: Saii Tezcan -
11 Feridun Kılıç, belamı Akol. Oyun Enosis.n vuruşiyle
■ başmal. Pera ka.esine indııer-• se ae bu âkın ofsaytla kesildi.
■ ı op bir nıudaer ortalarda do--1 taştı. 4 cü dakikada Enos,sm - oır akinmaa sag ıç güzel bir i Yur çekti, takar top sag Kaıe
anegmı yalayarak âvta çıktı. Dana sonra rera’nın bir akinmaa Kazıxasın erıres bir Sanuenru LnosıS kaıec.sı çok gu-e. b.oKe. ederek ten, meyi uerrarâr etti.
Maç dev: e ortalarında her oyunıy.e sonlarda bir uştün-inci. dakı-Polas sıkı bir ı ilk galibiyet
' İKİNCİ DEVRE
Bu devrede de Yunan .takımı üstünlüğünü . muhafaza etti. 6 ncı dakikada Gene Movropıılos siki bir şütle 2 inci golü çıkardı.
Üst üste yapıları akınlarla Pera kalesi müteaddid defalar tehlike içinde kaldı.
20 inci dakikada Enosis'e penaltı verildi. Koçi bu fırsatı kaçırarak, topu hafif bir şütle kalecinin kucağına veriverdi.
Enosisin yaptığı akınlar bir netice vermedi.
32 inci dakikada Koçi saû köşeden güzel bir şütle tikı-
kân büyük elçiliği memurlarından mürekkep bir heyet A-zerbaycanlıların isyan merkezi olan Tebriz şehrine gönderilmiştir.
Büyük bir kaçakçı şebekesi mahkemeye verildi
Suriye ile şehrimiz arasında kaçakçılık yapan büyük bir şebeke yakalanmıştır. Bu şebekenin mensubu bulunan! lardan yataklı vagonlar şef-Hamdi Kıvrak, garson Hüseyin ile karısı Fitnat, garson Osman, komiser muavini Ne şet, polis memuru Muammer,
I3 JOUllo IllvIUurU IYlUaEQHlCr> kırtasiye tacirlerindey Mehmet ve Sırrı dün mevkufen Kadı-altında devam ederken 2 galebiyetle bitti. '
Yunan takımı Beyoğluspor- [ dan çpk daha güzel bir oyun | çıkardı.
yük şey, küçük dediğimiz, bayağı bulduğumuz- günlük, hayatın kıymetidir.
(Rögar CaiüoisJ dan
E.. BATI
iki takımla müsavi devam etti, Fakat tnosis takımı-bariz mk temin -etti. 35 Kada Movro şütle . takımın;
golünü çıkardı,. Pera kalccesi Eııosis hücumlarını güzel kurtarışlarla gollere mâni oldu. Devre 1-0 Enosisin galibiyetiyle bitti.
• 11 köy Asliye Ceza mahkemesi-
! ne verilmişlerdir.
Kolu kırılan işçi
Hasköy Şark değirmeni Doğan İYİGÜNGÖR amelelerinden Haşan Çalış değirmede çalıştığı bir sırada kolunu makinaya kaptırmıştır. Kolu kırılan Haşan derhal hastaneye kaldırılmıştır.
Kaza etrafında tahkikata başlanmıştır.
Boynuz satmadığından millî korunmada
Mahmutpaşa Abut han karşısında boynuzcu Mehmçt Fildişi, dükkânında bulunan 10 ton boynuzu satmaktan imtina ettiğinden millî korunma savcılığına verilmiş ve hakkında tahkikata başlanmıştır.
Yeni tayinler
Münhal bulunan Vilâye ve Belediye sağlık sosyal yardım müdür muavinliğine Niğde sağlık müdürü Dr. Kâmil tayin edilmiş ve dün vazifesine başlamıştır.
Diğer taraftan bu vazifeyi yekâleten yapan Dr. Bediî sari hastalıklar mücadelesi müdür muavinliğine tayin edilmiştir. ■
GalatasaraylIlara
Müjde
Galatasaray Klübü idare Heyeti 27.12.1945 tarihince topı ınarak yeni bir karar vermiştir.
baş.captanlığa MelımeriLeb lebi getirilmiştir. Tem başKap-tana muvaffakiyetler temenni eoeriz.
ülimpiyatlar Avrupada YaptiacaK
Filadelfiya, 1. a.a.-
Ame.-ıkanın oiimp.yat oyunları Komitesi üyeıerınuen M. Kirby Avrupa meaııe-setıerın-den çoğunun mali üurumları-nıiı AmeriKaya sporcu tadımlarını göndermeye müsait olmaması sebebiyle önümüzdeki olimpiyat oyunlarının Avrupada yapılacağını söylemiştir.
M. Kirby bu oyunların İsviçre’de veya İngiltere’de yapılacağını zannetmekte olduğunu da ilâve etmiştir.
Basıldığı yer;: NAM Basımevi
o. 2 ARALIK 1945 PAZAR- No. 2-
Demokrasi Dâvamız
CAMİ BAYKURT
İt ham e d i y o r
• . ADR ESJ- ■ ■ • 12Ö Kumbaracı Yokuşu Beyoğlu - İstanbul Telefon : 40758 p. K. 2068 ' AİBON'Ef; 1 Ssne : ' 23 T, L. 6 Ay î 15 T. L. 3 Ay : - «T. L. Adres değiştirmek 2SK.
F İ ATİ 10 KURUŞTUR
Neşriyat Müdürü:. CAMİ BAYKURT
Londra, 1 (Radyo) — Mareşal Tito bugün iki meclisin müşterek toplantısında kısa bir demeçten sonra istifasını vermiş, akabinde mec,is hükümete alkışlar arasında güven oyu vererek Titonun devlet şefliğinde kalmasında İsrar etmiştir.
Sahibi : VEDAD BAYKURT
İki yıl önce faşist İtalya, altı ay evvel de naz! Almanya, müttefik demokrat devletlerin intikamcı yumruğu altında ezildiler. Evet, intikamcı diyorum; çünkü faşizmi nazizim, totalitarizm—ne nam İle ifade ederseniz ediniz—masum kana bulanmış bu menhus tesis İle insanlığın göreceği bir hesabı, aiacağı İntikamı vardı. Bu nesap geçen mayıs ayı Berimde kapatıldı. Haydutların ini kendi başlarına yıkıldı.
Ezilmiş, namus ve hayatı ayak atımda çiğnenmiş milletler nefes aldılar. korKunç bir kâbustan uyanmışlardı. Artık bu son facia olsun, dediler, insanlık nayslyetlnl yeni bir tecavüzden kurtarmak istiyorlardı. bunun Içm de Rooseyelr’ln dört Azadeliğini muoataa etmek, ner yerce gerçek demokrasiler kurmak, tertlere korkusuz düşünmek ve düşündüklerini yumadan söylemek, hakikatleri ogrenmek^ve öğretmek hürriyetini vermek istiyorlardı. Ancak boyle-ce içtimai sefalete, tecavüzlere ve harplere mani olabileceklerini umuyoriaroı. işte, faşizmin zalim kalesi yıkılırken hürriyeti dünyaca kurmak İçin doguşen milletler bu necip şevk ile ayaklanmışlardı, birkaç aydânoerl bizi meşgul eden Türk demokrasi davası da bu şevkin eseridir,
Bu ânda Türkiye naşı! bir rejim altında bulunuyordu; bir ae ona bakalım t Demokratik bir ana yatfâmız varcı;- çunku cumnurij eti inkar etmedikçe onun bu sıması oegışcırılemezol.. Fakat bu nalaçı yasa, Abouiınecıt zamanı.nca yalnız resmi .salnamelerde kayıtlı Kalan lz»d tarınlı kanun esası gibi... hakikaua İse memleket, faşist kaynaklardan alınmış kanunlarla idare olunuyordu, bon aort ay _xaı fınoa kaıp asçaya benzeyen bu rejimi tarif İçin ya zılmaoık soz kuımâaı. bu nalı, deyışme ve yenilenme zaruretini ııies’uı devlet aaamiarı, nukumet gaze-' temleri pile naran açıkça, çok Kere ustu kapalı ola* rax kaoui ve ıtırar ettiler, rtu.-tumet ve_ıvultet.meclisi bu kanunları taaıl yoiuııaâ tereaoutlu bir adım atmak ısteoı ve yarı yoma durau: lŞ\e bugünkü vazıyet.
Sanfransiskoya gittik. Yalnız kendi memleketimizde aee>ı, Ouiıyaııin iler yerınûe Oemokrasıyı tesis etmek Vecmesınî kabul ettik; ve îmyîe bir senet-ır?-zaıauık. urauan geıirmış oidugûmuz.«birleşmiş mil-leıier mısakı»- nı. tsuyuk miller mecıı.şl iasuık eaerek bu vecibeleri millet namına kaoul.ettiği gun ruerıı-lekeumıze sokulmuş\ öıan ıaşıst Kanunların hepsini ’7 ...bırueıı k.aıuırniae geiekil; yoasa kenuısıııl saıııe CtıT .... 5 *J.LS*" “M ,.2t“ru^L'Çİi^k j-jı I îte t.-.iş.k.1 necjl'.’ph.''
- aoaru yüıa^ınhek'. İstemediler, mucipsiz &rfr iâaffe' n.uuuetlnı uzattılar, meclis'kapılarını kapaouar, yaz ramine gittiler, rnçm Y
Şüphe, yok kİ Büyük ,Millet_Mecllsi ve onun iti-i.- madına dayanan hükümeti bu yanlıszyola sürükleyen
“Müttefik Kontrol Komisyonundaki Amerikan miimessilleriAlman mâlî müesseseler ile ilgilidir
Moskova, 1 (a.a.) — (Tas ajansı bildiriyor) Amerikada Gousse’ın şerefine tertip edilen bir'akşam ziyafetinde söz alan senatör Kilgore, Sovyet halkına ve kızıl orduya saygı hislerini belirterek, .Birleşik Amerika ile Sovyetler. Birliği arasında sıkı ticarî münasebetler kurulmasını istemiştir.
Senatör, Birleşik Amerika, Sovyetler birliği ve İngiltere'nin Potsdamda Almanyayı askerî ve İktisadî bakımdan silâh-
sızlandırmak suretile faşizmi ortadan kaldırmak hususunda anlaşdıklanna işaret ederek demiştir ki:
“Müttefik kontrol komisyonundaki bazı mümessillerimiz bu politikayı.istemiye istemi-ye tatbik etmektedirler. ;Bun-IarAlmanyadaki JıayaÇsev1-yĞsile aşikâr surette, fazla meşgul oldukları halde AI-manyanın kurbanı olan memleketlerdeki hayat seviyesi ve iktisadı 'inkişafla ilgilenmemiş görünüyorlar.,, .
Hitler sağ mı ?
Sovyetler yeniden araştırmağa başladılar
İHTİKARLA MÜCADELE
Ticaret Bakanlığına gönderilmek üzere bazı raporlar hazırlandı
.. Ankara, 1. (Hususi) - A-nayasaya aykırı .maddeleri Öı-tivş.edeıi' Matbuat, cemiyetle polis - vazife ve selâhiyetleri ,y?PJ.lâ£.şk-. değişikliklere; ajf. k'3-n un, i- tâsarıl atıf Ş ~ Şaşlâa^âipİığa gelmiştir'.' • ' - .
Bu kanunlarda yapılacak değişiklikler hakkında son za-m aın 1la.rda._M at buata,akseden,
Moskova — Tas ajansı bildiriyor :
Tebrizde çıkan «Azerbay-can>7gazetesij;4ran [Azerbay-canı Halk Meclisinde Demokrat Partisi liderlerinden “Pe-şevari» memleketinin (stekleri hakkındaki söylediği sözleri yayınlamaktadır. Peşaveri A-zerbâycanın İrandan ayrılmak gibi > bir-- istediği olmadığını yalnız asırların-;. köhne örf ve geleneklerinden sıyrılmak, mil-lî-'lisanı ve millî hakları kurtarmak maksadını güttüğünü söylemiştir. Peşaveri demiş-tirki: '
“İranŞMeclisine Millet' Vekillerimizi göndereceğiz. İrandaki bütün-milletler kardeşi-mizdir. Anladığımız ve istediğimiz; kendi evimizin sahibi olmak, bu eve istediğimiz nizâm ve intizamı vermektir.*.
Daha sonra 'Peşaveri şun-lan söylem'ştir :
.“Halk için normal hayat şartlarının tahakkukunu . istiyoruz.'Plânlarımızı ve arzularımızı halkın münakaşasına bırakacağız. Millet tarafından asvip edilenleri tatbik, diğer-
lerini de reddedeceğiz.,, «Kendi kendine idare sisteminin tahakkukundan sonra Azerbaycanın ihyasına çalışacağız. Harap, bakımsız köylerimizi ve şehirlerimizi kuracağız. ' Mektepler ve müesseseler açacağız.,, ‘
Peşaveri ziraat meselelerine geçerek ziraatın terakkisine çalışılacağını söylemiş ve bu modern teknik ve fen asrında Azerbaycan çiftçilerinin hâlâ ortaçağ âletleriyle çiftçilik yaptıklarından da bahsetmiştir.
Iran notasına Sovyetlerin cevabı «
Moskova, 1 (R.)
■ Iran dış işleri bakanlığının Sovyetler Birliğine verdiği notada İran Kürdistanındaki isyanların. ve isyan çıkaranların Sovyetlerden yardım gördüğü ve Iran jandarmalarının isyan mıntıkalarına gönderilmesine. ve Iran adlî makamlarına Sovyet temsilcilerinin zorluklar çıkardığı yolunda ispatsız iddialar vardır.
Natada, ; İran r Türk hududunda karakollar bulunmamasının Sovyetler birliğinin ka-'bahati ’gibiı göster ilmektedir.
. S^bVy e ilerin cevabında, Alayiş-ayında Tahrana 25 bin ton zalıire gönderilerek Irana
Berlin. 1 (A. A:)— Ruslar Hitler’in ölümü hakkındaki tahkikatı yeniden, ele almışlar ve bu maksatla Hitler ve 'Eva Brâun’nu.içinde intihar ettikleri sanılan Alman Başbakanlığı binası sığınağının enkazı arasında araştırmalara başlamışlardır. Son günler zarfında Başbakanlık binasının bir kısmında infilâklar j işitilmiştir. Bu, infilâkların Hitler’in özel daireleriyle sığmak arasında bir gizli tünelin.' bulunduğu rivayet edilen kısımda vuku-b’ulmuş. olması, manalı görülmektedir. G.P.U; memurları sığınağı bir çok defalar ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerin birinde yanlarında bir Fransız olduğu sanılan bir yabancı memur da bulunmaKta, îdi.
Diğer taraftan ' Britanova, ajansının « bildirdiğine - göre, bazılarınınH>ir faşist topiınuğu bazılarının da deliler (; birliği de4iği..hınsbyanlılç^-jslâhtatçj.-
______________ Gan-' diye 'atıen (ille Hitlerin dünyaya, dünyâyı - birleştirmek için gönderilmiştir ) ■ sözünü
ve cemiyetler kanununda, gü nün ihtiyâçlarına uygun değişiklikler yâaılacaği söylenmektedir. ... ;
J.^'..Yç.Ûl.en ^mütemmim malû-'f. ; .s
dan doğruya Bakanlar kurulunca tesbit olunacaktır.
Ankara,’2 (Hususî)— Umumiyetleiyi haber alan mahfillere göre, yeni kurulacak olan Partinin ismi “Demok I rat Halk Partisidir.,, . .1
Kurucuları meyanında eski' hariciye' vekili Dr. Tevfjk.Rüş I tü Araş' da bulunmaktadır | Kurucu üye olarak ' şimdili! Refik Koraltan,. Adnan Meç. deres,.' -Fuat Köprülü, ' -\eskj.
..(amir. Belediye Reisi-
Evliyazadenin ve eski - Aydıı.gglg‘1^.^ parti Reisi Etem .Menderesin^^^^^ isimleri zikredilmektedir^
?.îfe' w®
W
yardımda bulunulduğu ve ku-■zey^ İranda, \vali ; ve . memur
P’Ş’-'-'âo e tu *> u ntdgi rıtıek ■. Ista mittiler. ■ mucipsiz ••.e.TiftraSFb ] n.uuuetıııı üzânılar, meclis/Kapılarını Kapaoılar, ya«. tatiline gittiler. Niçin T
Şüphe, yok ki Büyük MİI!et_M?.cllsi ve. önün İtimadına uayanan hükümeti. bu_yanlıj*yo!a sürükleyen seoep'ıer varaır; ve .nukumet du seuepıerı açıkça soy-lemege.mecDuraur; bger gerçekten cumnürıyet rejimi anında yaşıyorsak... buyun ıvııllet meclisi âzâst-. . nın sik sık ızııar . ermekte olaugu bir haleti runiye vardır kİ, galip fırkanın dışınoa kimsenin söze ka-, rışmasmı İstemiyor, kendi Tirka âzâsının.bile Sözlerinden sinirleniyor. Biz de herkes gıol zevahire hür-met edelim. Bu efendileri millet vekili olarâk kabul edelim. Fakat memlekette bugünkü mebuslara vekâlet vermemiş olanlar da var.Bu kabil vatandaşların sayısı birçok binleri aşar. Bunların Mecliste vekili yok ki memleketin idare mes’ullyetinl üzerine alan galip fırkadan sual sorsun. Fakat bu vekili olmayan paryalar para vergisini ve lüzumunda can vergisini ve. rlyorlar. Kendi mukadderatlarını alâkadar eden mag-’ şuş İdare sisteminin devamı sebebini bilmek ve öğ-: renmek onların da hakkıdır. Bu hakkı zorla elimiz-
- den almak Meclisin selâhiyeti haricindedir.- Yoksa keyfî idarelerin en kötüsü olan parlemento Istipda-dını koymuş olurlar. ' ■ • - ■■■
Bu bahiste söyleyecek çok sözlerimiz var. Fakat şimdilik bu kadarı yeter. Hükümet, /demokrasi yolunda attığı İlk adımda niçin tereddüt etti? Niçin gazeteleri söyletiyor da buna mani olan kanunları kaldırmıyor ? Bu mes'ele üzerinde niyeti hâlis İnsanlarla konuşmağa hazırız. Ancak bu konuşma—efendice olsun ve fikir ismetine hürmet edilsin.
■gelmiştir.-. .. ' . ■
Bu ■ • kanunlarda yapı i a cak değişiklikler hakkında son zamanlarda Matbuata aks eden, 'fakat esaslı tadilleri ihtiva .et; madikleri cihetle yeniden tenkitlere maruz kalan1 .tasarıların e hi bir tetkike tabi tutulacağı^ bildirilmektedir.
Bu arada gazete gazete kapatmak salâhiyetinin Danıştayız verilmiyerek yeui .bir esasa bağlanacağı; poiis vazife' ve salâhiyetleri kanununun vatandaşın her türlü masûni-yetini telıdit eden 18 inci-maddesinin büsbütün kaldırılacağı Kteİbe
dan doğruya Bakanlar kurulunca tesbı’t olunacaktır.
' Diğer taraftan İstanbul ile diğer bazı vilâyetlerde tatbik edilmekte olan sıkı yönetim (Örfî idare) nin müddeti bu ayın sonlarına doğru bitmekledir. Sıkı- yönetimin uzatılması hakkında;' -başbakanlıktan meclise henüz tezkere gelmemiştir. Bu ayın yirmisine kadar Neclisce bu tezkere altı merii takdirde sıkı yönetim kendiliğinden kalkmış olacaktır, ~ '
î
snı
Harp suçluları mahkemesi
Yarın devam ediyor
Londra. — Nüremberg mahkemeleri beynelmilel askerî mahkemesi başkanı, Rudolf Hess’in yargılanmıya katlanabilecek kadar akılca norma farzedildiğini bildirmiştir. Tıp raporları ve ken-kendisinin taktik sebeplerden dolayı unutkan göründüğünü dün bildirmesi üzerine mevcut fa-raziyeler sona ermiştir. (-
Alman entelligence Servis’iniri eski, başkan muavinin tümgeneral Lahausen’in dünkü ifşaatını müteakip, bu gün yine ifadesinin alınmağa başlanmıştır. iddia-makamının yetkili suallerinden sonra, Mareşal - Keitel’in avukatı da sorguya başlamıştır.. J ! : .
Lalîöusen, 1 (R.) —« Keitel’in nihaî zaförei inandığını ve Hitlere, muhalif fikir sahibi bîr subayın mevcudiyetine tahammül edemediğin söylemiştir.. . Y. ■
Eski Alman emniyet bakanı Katel Braun’un avukatının bir sorusundan sonra, mahkeme pazartesiye talik edilmiştir. ’ •
İşçi partisi hükümeti tenkid ediyor
Nev-york 1, (Radyo) — İşçi. ve komünist parti âzaları btjgün Ingiltere’nin bir çok şehirlerinde Atlee hükümeti aleyhinde tezahüratta bulunarak hükümetin, aynen konser; vatörlerin kör politikasını takip etmelerini protesto etmişlerdir.
'■ t Daily vvorker » gazetesi seçmenlere vâd edilen program ’ ve politikanın tatbikini istemektedir., ,
Ingiliz kıt’aları çekilmezse hükümet istifa edecek
Boston, 2 (Hususî) — Associated Press’in verdiği bir habere göre dün Mısır’da üç vekil, Ingiliz kuvvetlerinin Mısır’ı derhal tahliye etmedikleri takdirde istifa edeceklerini beyan etmiş. ■
Koalizyon hükümetine dahil olan Veft partisine mensup vekillerin çekilmesi hükümetin de... düşmesine sebep olacaktır.
„■ İyi haber alan mahfillere göre, başvekil Nakraşi.paşa da Mısır notası kabul edilmediği takdirde istifasını verece-
ğini söylemiştir.
w
.?■
- Bîr kaç gön evvel şehrimize gelen .yunan Enosis futbol takımı ilk maçı dün saat 1.4530 da Beşiktaş, stadlann-da Pera takımı ile yapmışhr. lQbin kişinin heyecanla takip
ettiği bu meraklı maçi misa fir takımı 2-1 kazanmıştır. Yukarıdaki resim bu maça bik enstantaneyi tâkik etmektedir. Tafsilâtı dördüncü sahifededir
neşrettiği bir demecinde"Gan-dıye atten (ille Hitlerin dünyaya, dünyâyı • birleştirmek ıçm gönderilmiştir ) sözünü eıe almakta ve Hitlerin allah ile iblis ( arasında hakemlik yapacağı hezeyanını ileri’ sürmektedir. '■ ■ '
Tiirkiye -Macaristan münasebeti eri;
Budapeşte 1, (A.Â.) Macar başbakr.nı M.Zoltan 4Tildy, hükümetinin programını izah eden ■ nutkunda, hükümetinin Türkiye ile mümkün olduğu kadar ; çabuk - siyâsî münase-betler ‘tesis 'etmek arzusunu belirtmiştir.
Tuticeli Askerî Valisinin Selâhiyeti Alınıyor
Ankara, 1 (Yeni Dünya) — Tunceli Vilâyetinin idaresine dair kanunun yürürlükten kaldırılması. hakkındaki tasar bu günlerde B. M. Meclisine verilecektir.
Kanun .1936 yılındanberi tatbik ' edilmektedir. 4 üncü umum müfettiş ve Tunceli askeri valisi, Vilâyetin idaresine ait geniş selâhiyetlere sahip bulunmakta, ve lüzûm gördüğü takdirde Vilâyet içinde oturanları bir yerden diğer bir ,'yeıe nakleder, vilâyet dışına çıkartırdı.
Her türlü takibatın durdurulmasına cezanın , teciline selâhiyetli olan vali, ölüm ce zalarmı tecile tâbi tutmazsa infaz edilirdi. j
Kanun bu ayın sonunda müddetini doldurmaktadır.
r
Evliyazadenin ve eski- - Aydıı
parti Reisi Eteın Menderesin^^MttM isimleri zikredilmektedir.' ’
Yeni , partinin programı İç --- - 2^ ~ ~ '
Bakanlığa sunulacaktır. ... ... * Yeril partinin lideri ı C./BAYAR
ÇANKAY-ŞEK Komünistleri - meclise alıyor,.
Londra, 1 (R.) — Çin istihbarat nazırının, Reuter muhabirine verdiği malûmata göre, Çin ’ kömuhistlerile «merkezî hükümeti arasındaki müzakerelerde çıkan en mühim müşkül, şimalde mahallî. ' valiliklere komünistlerin .tayini ve bağımsız bir ordunun idamesi işinden çıkmıştır.
Mareşal Çan-Kay-Şek, Çin anayasasını tâdil için, millî meclis toplanmadan evvel, komünistlerin meclise alınmasını gözden geçirmeğe hazır olduğunu bildirmiştir.
r~....... —
Apaçık, Dosdoğru...
Mayıs ayında Tahrana 25 bin ton zahire gönderilerek İrana yardımda bulunulduğu ve kuzey Iranda: vali ve memur yokluğu yüzünden mes’uliyet taşınamıyacağı, memur naklinde yardım edildiği, hatta İran memurlarından Beyyat’ıu Tebrize gitmesi için uçak ve* rilniği bildirilmiştir.
İran-Türk hududuna jandarma karakollarının yerleşmesi zor olduğundan, İran’ın haberdar edildiği ■ ve İran’ın bu işi üzerine almaktan çekindiğini yazmıştır.
A d il oğlu
D e g i ş i y o ı\
510 .numaralı kararname ihtikârla mücadeleye ait
DJŞMAN! F
•W.
BU tâbiri pervasızca kul-• lanan küstah şunları iyi öğ-tensin:'- ■■■
■ Biz', irticaınfaşizmin Ve fa. jİştirÇdüşmânıyız.,
Biz/'her çeşit yobazın ve . yobazlığın düşmanıyız.
Ve bte Türk halkının ekmeğine, hürriyetine ve istiklâline göz dikenlerin düş maniyiz!...
ile
kararnamenin tâdili ve harp sonu durumumuza daha uygun bir şekile getirilmesi hakkında alâkalı birlikler ve ticaret odalarından Ticaret Bakanlığına, raporlar gelecektir. ./Aldığımız malûmata nazaran Bakanlık, kararnamenin tamamen kaldırılmasından ziyade: bugünkü şartlara intibak edecek şekilde tâdilini, daha münasip görmektedir. Yalnız kararnameye bâzı maddelerin ilâvesi üzerinde durulmaktadır.
Yeni kararnamede ticarette mevzu meselesi ön plâna alınacaktır. Bu atada eski kararnamedeki kâr hadleri bulunan maddeler serbest bıra-j kılacak ■ ve'serbest olan maddeler.'içini de • -bazılarına kâr .hadleri tâyin ‘ edilecektir. Bu hususta yeni bir listenin hazırlanmasına başlanmıştır.
Tâdil edilen ' kararname yakında Bakanlar Kurulunda görüşülmeğe başlanacaktır.
— Devamf dördücüde —
akliyle, tek partili, sözüm .. „ ona demokrasi sistemini müdafaa edenler, imtiyazsız sınıfsız bir millet. oluşumuzu, halk kütleleri’ arasında ideolojik menfaat ayrılıkları bulunmadığını ileri sürerlerdi.
Sınıf tasfiyesini yapmayan, dolayısiyle sınıflı cemiyet ka-rekterîni muhafaza eden'bir milletin bütün kütlelerinin tek bîr siyasî parti çatısı altında toplanabileceğini sananları, hâdiseler pek çabuk tekzip etti-Hem öylesine ki, .tek parti sistemi ilk akşûlameiini kendi bünyesiriçinde gösterdi.'
İki gece evvel partiye bağlı gazeteler erkânının hususî toplantısında alman kararlar da gösteriyor ki, millî vesayet dâvâsıriın daha fazla yürütü-lemiyeceğini, partinin bütün milleti'temsil etmekte olduğu, iddiasının*’da tamamiyle iflâs ett’ğini artık--kendileri de anlamış bulunuyorlar..
Bundan aşağı yukarı on yıl evvel İstanbulini o .zamanki parti başkanımn diktatörce Söylediği .şu' sözlerin de bugün için gülünç olmaktan başka hiç bir değeri .kalmamıştır: (Tür-kiyede'C. H. Partisinin vesayetinden müstağni kalacak tek bir fert bulunamaz.»
Halbuki bugün milyonlarca vatandaş kanunlarda mevcut yığın yığın engellere, yasaklara rağmen teşkilâtlandırmak ye ideolojik saflar kurmak ihtiyacını duymakta, uzun yıllar sürmüş olan tek parti hükümranlığını artık sona er-irmek istemekte di r.
Millî beraberlik mes’elesi ile, tek adam ve tek otorit sistemini birbirine karıştıran birini diğerinin zarurî neticesiymiş gibi gösteren meşhur demagojinin artık nefesi kesilmiş gibidir.
Milletçe beraberlik demek, bütün milletin C. H.’ Partisinin çatısı altında zorla toplanması ve zorla bir tek idareye bağlanması demek değildir. Böyle bir iddia değersiz olduğu kadar da gülünçtür.
Bir yeraltı işçisinin, topraksızdır köylünün, ’ günlük geçimini saıı’at bilgisi veya küçücük sermayesi ile yürütenlerin, büyük sermayedarlarla, toprak bilgilerde C. H. Partisi çatısı altında ' tezatsız bir siyasî birlik vücıide- getirileceğini sananlara artık kimse kulak asmamaktadır. Çünkü, bu tezatlar İktisadî ve İçtimaî şartların zarurî neticeleridir.
‘1 YENİ DÜNYA
ŞEHİRDE «YENİ DONYA»
Sur dışında insanoğlu . .
■ Öİr dçri fabrikasında
-Amele: hayatın: görmek üzere
...Gönderdiğimiz muharririn gördükleri
Yerde iki üç mezar, etrafında korkunç mü teaffin bir koku; leş. ölü hamam otu, lağım, pi-yün, barsak köktiau. Önümüzde .sarı, sarı yüzlü bir adam.
— Kaç saat çalışırsın hemşerim?
— Sekiz, dokuz, on, onbir...
— Fazla çalışdığın zaman mesai alır mısın?
. — Hayır!
— Cumartesi öyleye kadar, tabii?
— Ne münasebeti. Akşama kadar. Burada cumartesi mt'murtesi bayram mavram yoktur.
— Ya hasta olursan?...
— Hasta olursam yatar kalırım. Umursayan olmaz bereket odam var. Şuralarda kahve peykelerinde daracık odalarda bit, pire, tahtakurusu içinde yatan binlerce adam var. Şurada Gazlı-çeşmede. Gidip bir görün. î
Oradan ayrılıp başka bir imalathaneye giriyoruz. Fabrika sahibi fabrikayı gezdiriyor. Sessiz ..işçiler bize bakup işlerine dönüyorlar. Kşndilç.'ine bir şey sormağa, konuşmağa imkân yok. Bu imkân olsa bile hiç on saat çalışıyorsa sekiz, saat demez olur mu insan, fabrika sahibinin yanında?
Şu ne güzel ihtiyar! Zayıf,, içine iki kazak giymiş, bir dede yüzü,..
■— Merhaba babacığım.
Elini mi uzatsın yoksa başını mı eğsin, ne yapsın bilemiyor. Elini uzatacak oldu. Çekindi.
. Palamutlu elini tuttum sıktırjı.
— Kaç yaşmdasıfı baba?
—. Altmış sekiz oğlum.
— Kaç senedir çalışıyorsuu ?
— Kırk iki senedir.
— Aynı yerdemiş
— Yok, burada yirmi iki seneliğim.
— Ne alırsın ?
'325 kuruş.
— Nerelisin?
Cevabını alamadım, |Kırmızı yüzlü kâtip:
— Emekdarımızdır, dedi.
Patronun amcası oğlu kısa boylu, babayani şekilde şık giyinmiş genç kolumdan yakaladı. Beni başka taraflara sürükledi. *
4 Soruyorum : ■ ’
—- Bir eczaneniz var mı burada?
— .Tabiî!
/ — Öğle yemeği veriyorsunuz. Akşam ıbirşey dermeği düşünüyor musunuz?
— Tabiî 1.
___ Hasta olııncaAşciye _yardım eder.misiniz?
PIERRE VAN RAASSEN
Of '
ASRIMIZIN GÜNLERİ
Oğ
Vatikan'ın entrika
4* * ★ ★ ’
ALMANYA NİÇİN HÂLÂ HİMAYE
■; ’ ;★
“Papanın yakınlarından Kardinal von Gariach’ın da karıştığrbir casusluk dâvâsı,
bu hususta çevrilen entrikaları meydana çıkarmıştır...
r:
-İkinci cihan harbinde milletler arası politikaya çok müessir olan bir âmil vardır: Katolik apostollk Roma kilisesi. Vatikarıın birinci cihan harbinde merkezi devletleri demokrat devletler cephesine karşı ne kadar ısrar ile müdafâa ettiği malûmdur. .Aynı kilisenin nazizmin teşekkülü esnasında ne? suretle mües-' sfr olduğunu gösteren bu I makaleyi:.«Açtlon» gaze-'
fesinden aynen naklediyoruz
ISIS ıiiiİMö
Sonraları,. Cenevrede ve-, Kee dayı, .sanayi iş hacminin : za- gelişmesiyle birdenbire kanlı
CRANŞ[Z katolik şeflerinden ■ Piou Papa'nın Münihte-ki mümessili Kardinal Pacelli ile 1917 de görüşürken^şu a-cı cevabı almıştı: «Gidin sevgili ■- vilâyetlerinizi araştırın» Papalık, mukaddes makamı, merkezî imparatorluklar hesabına, monarşileri kurtarma imkânı verebilecek ve uzun zaman kendi tasarrufunda’ bulunan Avrupa hakimlik mevkiini teinin edecek ( galip |ve mağlubu bellisiz barış» Hususunu -müzakerejetnıek" teşeb-büsüne -1 çalışıyordu. Vatikan müessese!erinitr_cevmen a ast-hığuna_kapılmış memurları va-sıtasıyle ön plâna geçirmek is-' tedığı: tezin parolaları şunlardı: (ne galipler, ne de mağluplar» ve bilhassa ne [^mütecavizler, ne de mütecaviz kur-banları» Papanın yatııJarından Kardinal ..von:.. .luarlaçfi’in da. karıştığı bir casusluk/dâvası bu 'hususta çevrilen entrikaları meydana çıkarmıştır. Barışçı propaganda,
ya başka bir yerde, ne man: Haile Selâssıe veya Dr. milliyetçilik -kavgalarına dü-
' ' ’ ” ’’ Ş6n Avrupalılarm tarihlerini
çizmek bakımından yeni bir devrin arifesinde' olduklarını söylerdi. •
Senelerden sonra şunu diyebilirim ki sınıfların ve insan topluluklarının üzerine sıvalı insanlığın sefaletini, ve duçar oldukları akıbeti tanıdığım ve rasladığım devlet adamlarından hiç biri Kee da-. yı kadar kesin olarak görememişti.
Tahminime göre, dayımın dünya meselelerinde bu isabetli görüşleri Parisde san’at akademisinde: uzun bir tahsil devresi geçirmiş olmasından ötürüdür. Viiıcent Von Foh le arkadaşlık etmiş, Victor Hugo, Renanın toplantılarını diniemek fırsatını bulmuşdu.
Kee dayı, uzun yürüyüş'e-rîmizde, Paris komününün.kan-Jau?lullua j— macerasını, Avrupada. ha-
iller arasında ..en şerefli bir kikî ilk halk hükümetinin jştar menkıbe olarak anlatılır. e»‘ği emirnamelerin manâsını
Kasabamızın suın ve sükûn' anlatırken yüzü ateşlenir, bil-içinde .geçen hayatını hiç bir munım nadıse bozmamıştı. Kıştan sokanlar donmaz, kilisenin çanı senede bir gün değişik nava çalar, ihtiyarlar kanâl boyunca sıralanmış sıralara oturarak dalgın ' dâığın sulan • seyredene., zab.t.er mahnıuzlânni şiKirclataran genç kızları takıp ederler, nedıreu ne yenıaen tânzimine yetten-yanğın olur ve senede bırcıe-ta kraliçenin, apguın gününde geçit res.ni yapnır, sosyalist- Herşeydej. sanatta, aşıcda, ıeraen başka nemes purtanal aınue adilik, ou soz.erıme iyi .jenjt'.Koraeıa ,tA(ıp jımoriara
İçer.’"' “ ‘ ' ' ■ J
İşte bu sulh ve sükûn ka- Avrupa burjUazısnıı enkazı al-sabâsınua.Nee aayııma çocuk- tında bırakacak gunierae yatuğumun eıi.guzeı-g.uıuerı geç- şayacansın,,
Veizman istikballerini Inğilte- ( rerenın yüksek menfaatlerinde ( gördüklerini anlatan sözlerini ( işitsen yahut Lord cecil veya s Edenin tekrarladıklarını duysam,- yahut Azana ve Gandi ninjlngiliz kalleşliğinden bah- ' seden konuşmalarını hatırH- , sam müşekkil vucutlu Rom ( Paul Krugerin Utrech deki toplantıda söylediği şu sözler hâlâ kulaklarımda çınlar.
İngiltere kapılarının yüzüme kapanmalarını emretti ve hepsi itaat ettiler..
Doğduğum ve büyüdüğüm Gorcum kasabası Hollanda Cumhuriyeti kadar eski 13. asırlık bir târihe sahiptir, Jan v'an der Heyden bizim kasa-oamızda doğmuştur ve HollandalIların en büyük evlâdı ' sayılan • Milletler Cemiyetinin auKukçu'.aria ' babası Hugo Grotıuş un bir saat kadar kasabamızda kalmış olması yer-
değildir; ekseriya geçmiş geleceğe emretmektedir ve Versay ve SenjermenYmu-ahedelerinin düşmanları, [ve milletler cemiyetini .tahkirden zevk duyanlar gelecekteki milletlerarası sözleşmelerin i-natlı yıkıcıları olmak-tehlike-s'ndedirler
1918 propogondacıları^«harp mesuliyetlerinin' ı^dâvet ettiği umumi laneti bertaiafvet-mekle nasıl çalışdılarsa, şimdi de katolik . kilisesinin salahiyetli s.es’eri sona ermiş^harp karşısında «Alman ^halkının müşterek mesuliyetsizliği» mevzuunu yem olarak, oltalarına takmaktadırlar.
Bugünkü;_Papa, 12.*PiuS, bütün sıyasîjjmesleğini Alman yada yapmıştır. W17^de Papanın mümessili olarak... sulh tarzının aracılığını yapmak üzere -Münihe gönderilmişti; muvaffak olamadı, fakat orada kıymetli dostluklar edindi. Barıştan sonra Alman hükümet merkezine yerleşen diplomasi ' heyetleri içinde en kıdemlisi iuı.
Bu papalık mümessil hakkında‘Jnğıliü [sefiri; ,L'ord A-bornom: «birliğinin en fazla haber.alan, adamıdır» diyor-du.j. • =
Bu devir; sosyal— demok-
Papa Hazretleri
Papahk.nazarmda’'Alman ları£imra’adıkları muhahede'.e'
İmparatorluğu-ve [Avusturya- re riayet etmiye teşvik etme-
* ura dud- 7^.. - * ; ■
kurban- ratlann merkez katoliklerıyle
diler,' bilâkis, Alınanlara adaletsiz.bir koalisyonun l....—
lan oldukları anlatıldı: « Mu-
hasemat hemen her t-.........-
kesilmiş olsa da, hattâ : bazı
Macaristan monaışisi, tradisi-siyonel tarzda hoşlanılan körü körüne otorite ve sosyalizme muhalefet prensiplerini sembolize ediyorlardı;-halbuki, m.üteffikler, boş ve .saçma .-barış'mukavele’.eri de. imzalan*
itttıfalc ederek reis Ebe-t in
tarafta yeruden kurulmuş, olan.erkâ? nı harbiyenın deıaletıyie Alman ihtilalini tasfiye ettikten şeyleîfe ' kapılmtş • -demokratik ^/Bül^sâ, kökleşmiş kin e:_ ı:u___ır„-r_ . * * ligi: şansoıye örunınng ın vaı.
iarı meyaana çıkarmıştır, d a- ..., "T humlarl da,“a ka aCakhr‘*. nızca . katoııkfere dayanarak
rışçı propaganda, katolik ra* görünüyorlardı. Buncan (Papanın kilise ruhanilerine- • jutunnbtıecegi KUd-
şen tararından ilham edilen di- başka, muzaffer olduğu tak- gönderdiği mukaddes yazılar- rette olduğu kanaatini -hü-
bir liberalizmin taraftarı ola-
ettiği emirnamelerin manâsını
hassa PıerreLachaıre mezarlığında yapılan katliâmı hatırlarken büyük bir heyecana düşerdi.
“O gün bütün Avrupanîn sırtlanları taçlı veya taçsız kurtlar hürriyeti ebediyete Kadar boğduklarını zannetmişler, dünyayı kısır munayyneıerın-
!* mışierdı.. Buğun bu arzularının neticelerini . görüyoruz.
nı harbiyenın deıaletıyie Ai-
humları daima kalacaktır.'
J-çuiuk ver sen. /Avrupa. . Kaza-ninfn b’ıraen' p.ıüâyıp bytun
'OğTeTyemeğ-r'veriyöfsuhüz. AkşâmüKîrşey bu 'Eusustâ'.'çevrilen ''entrika-ian meydana çıkarmıştır. Barışçı propaganda, katolik 1 şen taralından ilham edilen di- ' leKtıflerüen müstesna şekilde 1
■ ■ ■■ 1 gıdalâhiyördu. Bir koy -papazının öğrettiklerini Capoıetto, dâ gayet iyi şekilde takıp ettiklerinden dolayı suçlu sayılarak zavallı piyade erleri kurşuna dizilmemiş miydi?
Milletler ve . müteffik hükümetleri, tam bir tarih bilgisizliği içerisinde uzun zaman papalık mukaddes makamını ruhanî bir kudret zannetmişlerdi; halbuki,;o herşeyden ev- _ velj-muhafaza_edilecek maddî larak_kutlanmadı. ve ■ siyasî-^menfaatler endişesi-' . . —
lefmüteharrik dünya mikya- karnın namzetliği MilIetler.Ce-sındâ bir teşkilât olarakjjortaya miyetinde bertaraf edildiği va-A.kit Papalık metinleri Almaıi-
vermeği düşünüyor musunuz?
— Tabiî 1
— Hasta olunca işçiye yardım eder misiniz? .— Tabiiiîl
. -r~. Ne kadar zaman yardım edersiniz?
— Biz kanunî hadden çok ileriye-bile -geçeriz. Ben iki sene adamlarımdan verem olmuş birine baktım.
— Sonra iyileşti mi?
Tabiiiî, diyecek sandım demedi.
— Hayır öldü, dedi.
— Çok hastalık var mıdır işçi arasında?
Tabiî demiyeceğini biliyordum. Amma bunu söyliyeceği hiç aklıma gelmezdi:
. —. Efendim, burada hastalık olmaz. Bu kireç, palamut, çam kabuğu, tanen, heropor, sama, alkol, asid sülfürik^mikrobu mikrop tutmaz, l'.at’iyyen burada hastalık olmaz. Büyük kolerada Istanbuldâ kıran olmu.ş;ş-şburada kimsenin burnu kanamamış.
—- Kaza falan da olmaz mı?
bir liberalizmin taraftarı olarak görünüyorlardı. Bundan başka, muzaffer olduğu takdirde ortodoks Rusya Roma . katolizmi için bir tehlike teşkil edecekti.
1917 şubatında, Vatikan’ın bütün v3Sitalariyle mâni ol-ıriıya çalıştığı Amerikan müdahalesi, onun bütün tasavvurlarını mahvetti;bundan sen-ra, Roma’da somurtkan bir sessislık içerisine girildi, riiha-yef -zafer geldi, re 11 İkinci Teşrin günü hoşa gitsin veya gitmesin,' bir bayram’gün'iijö-
■ Daha sonra, Papalık.], ma-
:■ "mis.- OUIUnba/'TvaîClcrsr’Tra-MiM---------------------------------r-'
t y r . . , . , . Ix U£i: şansoiye Brunırmg- in yah
humları daima kalacaktır.* -
(Papanın kilise ruhanılenne ,„1£Iard3 .tiltUllnbıiechgı KUd-gÖnderdiği mukaddes yazılardan 19ZV ) Roma, kendi öncülerinin hezîmetini kalp neş-esile kabul edemezdi. Papa bir mümessili Fruvirth isicdi-yüksek bir papaz bu hususda vaktile şöyle demişti. «AI-
manyas yüksek kurabilmesi icabeden_bir nu-surduri herkesçe işitilmesi hoşa gitmeyen, fakat bugün isbat^edilmiş , olan?bu şeyleri hatırlatmak hiç de faidesiz
mukaddes makamın ümitler kurması ve
_ . katouklöre ‘dayanarak iktidarda';tutuıiıibııecegı Kudrette .ötdugu kanaatini - /hükümet başına -g-eçırüıgı senesine_ kadar ; suienıimışti.
Zaten Katolik merkez partisi oe nıçte grup saynmıya-câk bir tarzda, «meşru yeni nizama yani_lll . ncü . rayiha müsbet yardımiyle ,tberaber kayıtsız riayetini »_,ilân_ ettikten bir. kaç zaman^sonra 1930 de ortadan , kalkıyordu. .Partinin iki şeti. vatanıannı terket-tiler. .
— Devamı "var
' ’ nının bıraen patıayıp^ b'çrun
; İşte bu sulh ve sükûn ka- Avrupa. Duquazıs,m enkazı al-sabasınua.Nee aayımıa çocuk- tında OıraKacaK gunıerae ya-lugumuıı en.guz.eı.guıı.erı geç- şayacaKsm, ti.' riıçasınrâıaoı.ecegı-ıııevzu öuıaDp.meK için ceuuui r ıan-aeraa oeraoe^ce üzün gezinu-ler^yapar, geceıerı ae viran KOy m.sarırnanelerınae {Koy.u-ıe.ıe anpapuK ederaiK. ts.ee dayıdan meKtepte okuduklarından -^daha tazıa tarın oğ-rendim,s.En_çok sevdığı^mev- _
zuıar Fransa - Rusya narbi, slz milletine karşı hudutsuz „ _ —T T^öl " • bir sevgi taşıyordu.
3.. uncu Napolyon devri ve -
Fransız komün:?, ihtilâlij idi. - (Devamı 4var).
“Bu kazanı kim patlatacak Kee dayı,, •
“Kendileri, bunlar kuvvete dayanarak yaşadılar, buğun kuvvetin karşısında param parça olacaklar,, '
Dayımın ikinci vatını da Fransa idi. Fransaya ve Fran-
— Pek ufak tefek. Ben büyük bir kazaya ■ şahit olmadım. Olsa da yardım ediyoruz.
Mikroba karşı mikropla mücadele eden Pas-tör gibi bir adam hüviyeti almağa başlayan .fabrika sahibi, artık ne sorsam “Tabiiî,, diyordu.
îş kanununun emrettiği .herşeyi yapıyormuş. Eczaneyi görmedim. Temiz musluklarını, geniş, havadar imalâthanelerini gördüm. Ortalık, da temizdi. Yalnız hastalık olmaz demesiyle 40 a-. melenin yerini tutan makineyi anlayış, kafası...
Ah, o kafası'!... 40 amelenin yorucu işini .hafifleten, 40 işçiye daha mürehfeh bir hayat temin için insan kafasının yaptığı ejderha çelik arkamda hâlâ, homur homur homurdanırKen ısmarlanmış çayın son yudumumu içmekte idim. Fabri-ka sahibi hâlâ bahçesini methediyordu: .
— Şu güzel bahçede amelelerimiz otururlar, ;sigaralarını içer gezerler. Şimdi kış ' zamanı ol-. duğu için kimseler yok, her halde yirmi iki senedir orada çalışan, üçyüz' yirmibeş kuruş alan ihtiyar herhalde şu horoz ibiğinin dibine çö-melmiş sigarasını içiyordurl. ’ ■
- ■Küçük bahçede, bir kanape bile yok. İki tane sandalye var. Bu çiçekler ne tuhaf... kasımpatla-rı ite ateşçiçekleri yazın iıeden bakanların ;gön--jüriü' gözünü açmak için açtıklarını insana söyleyiveriyorlar. Hele Lir horoz ibiği var içlerinde, geveze: - • --:■■■
— O ihtiyar mı ? Onda iş’yokl Bir güncük dibimde çömelip bir sigaracık içmişti de,..;dı-yiveriyor adama. İhtiyara bu bahçede ne güzel •oturulur, çiçek seyredilir diye sorsam bana ne der.'acaba, diye düşünüyorum.:
. . ' '■"'■Ne ideceğim çiçeği efendi.?».
..-.-v- ■ ;. ■■ S. F. ABASI YANIK
çıdıyordu,
İnğilizlerin i dişle/i__ Eernard Shov : ^?’Va*‘inıd«nJ*vey/°ı^®^^r Dünyânin'meşhur zekâların-.' k:, dan b|r| de Bernard Shov dır. Ti-
pik sakalından kahnjayakkabıla-rına kadar meşhur olan bu 80 lık Ingiliz sosyalistinin Rusya seyahatinden sonradır ki, İngiliz .fkârı umumiyesi sosyalist Rusya hakkında hakiki birfikir edinmek İçli ara'ştırmalare başla-mışlaraır.j
Hattâ denilebilir ki Bernard mem- shov ur Rusya seyahatti dünya
> . r----- u
saçların tedavisi uğrunda bir çok ileri memleketler senelerdir mil- ( yorilârca.Tahsisat ayırıp bilgin- ( lerinl laboraruvarlarda çalıştırır- j lar. Vakât şimdiye; kadar, kabak , kafalı .İstanbullu b.ir-berberln İddiası hariç, bu sahada müsbet blrrkeşıf yapılamamıştır, Saç dö- ( kulme'-naştalığı umûmldfr. Tür- , kiyeden Ârjantlne, Esklmodan Malezyaya-kadarvbütün ______ ____
leke.ı-lerde ve insanlar arasında efkârı umumiyesi için Litvinov’un ou nal .görülür, bir de baz. mil- merhum Mil(et,er Cemiyetindeki letlere nas tabii nakısalar var- par|ak nutuklarlndan daha a,â. dır. Meselâ Ingılizlerjn dişleri..- Ka|, 0|muşo,ur.
uunya mılleılerinl dişlemekte İnğilizlerin dernekçi tablyat-pek mahir-oian £ıı. millet neden- |an hatırlanırsa Bernard Shov se kopardıklarını çiğnemek tır- gibi bir adam için kurmuş olduk-susunoa tabiatın kalleşliğine uğ- |an türlü türlü cemiyetleri tan-, ramıştır. İstatistiklere göre 16 min etmek zor değildir.
ile lb yaş araşınca bulunan i,;-
• , ■ . . , . -■ ■■ . . pat lan nuıuıttaı
dır. Meselâ IngılizlerJ.n -dişleri..- Ka|, olmuşd.ur, uunya mılleılerinl dişlemekte
ile yaş arasında ouluııan l(|- cemiyetlerden birinin tertip
gıllzlerln yüzde .12 sİ dişlerini ettiği ziyafete gitmeğe mecbur söktürerek takma diş taktırırlar, kalan Snöv hissiyatını açıkça öilnassa aristokrat ve plütokraf söylemekten kendini alamamış ailelerin kızları, İlerde daha zor- ve verdiği kısa bir söylevde şöy-luk..çekmesinler dlye.küçuklukle- I® demiştir.
rinde dişlerini,yenilerler., ueçen «Sevgili dostlarım, Kendi a-nâfta/dış koruma cemiyeti bu ranızda İstediğinizi yapmakta sahada laboratuar ’ tecrübele- .serbestsiniz. Toplantılarınıza dedril hızlandırsınlar d ye” İngilte- vam-ediniz. Benim-politik görüşmenin 4 meşhur: üniversitesine lerimi, sizin anlayışınıza gö-3.60,000 .Inğl.Uz. lirası teberru- rB -hmo mil-
da bulunmuştuf.’Bakalım Ingiliz milleti dişIerlzğı sağlşmlrğını terhin -edebilecek .'mİ?
sizin anlayışınıza göre kabul ettiğiniz şekilde münakaşa ediniz. Sevgilerimi kabul -ediniz. Sizden bir tek ricanı var; allah aşkı nız.
tına beni yalnız btrakı*
de .Celâl Ba- başında olduğu kadar saf^vç yeni-bir parti ktl- samimî bulunduğunu,. kema-rac iğini teyit etmektedir. Tas- lizolden, bâşka herhangi bir vir bu arada “Atatürk’ün te-'ideoloji ile hiçbir alâkası ol-_ _______________ sis ettiği rejimin bir ^nsuru1"^'?1"1 söylemiştir.
Bayar’ın yeni bir fırka^kurmak- olarak çalışan ve^bü repm.hü-
Celâl Bayar’ın yeni partisi
Dünkü sabah gazetelerinde ilk başta gelen mevzular Celâl
işi mutlaka zamana {bırakmak gerektir. Dilde bir mütareke İlân edilmeli, beyhude«savaş-tan vazgeçilmeli. Zamanla her-şey yoluna girecektir. Bugünkü iki türlü Türkçe arasında mevcut aykınlık^kalkmalı.
, ' - .l®
SIVAS’taTçıkan “ÜLKE; gazetcsininJT neşriyatına
Tasvir bucu bilhassa kaydetmeğe ■' lüzum görüyor ve Celâl Bayar*ın başka fikirlere sapmıyacağını tekrar ediyor. Aynı gazetenin bir gün evvelki nüshasındaki fıkra hatıra - ~
geliyor. Ce'.âl Bayar’ın âdı karşı Zekeriya’sSertel millet yeni çıkan mecmuaya yazı ya- ö n ü n d e he-zacaklar arasında görüldü- saplaşmak is-ğünden dolayı Tasvir pek acı-_tediğini şöy- / yor, Celâl Bayar’ın >onlar. ara- jüyOr. Haİ k ' r sında yer alacağına şaşıyordu. Partisinin ver-Tasvir bu: endişesinden ken- Jiği 400^.000 dini kurtulmuş sayabilir. lira ile Sivas- A-..
İnsanı şaşırtan- bir de şu ta. bir gazete var : Vatan ve Tasvir ’ gibi'ç i k ar ildiğini yazmakta ve kendi hakkında dönen dedikodulardan da bahsetmektedir. Onlar da Ze-keriya Sertel’den, hesap sormuşlar. Zekeriya yevmî bir gazetenin sahibidir. Moda’da köşkü vardır, diyörlarmış. Ze-
kametlerinde vekillik ve başvekillik vazifeleri görmüş olan Celâl Bayar’ın es.aseıı başka v^. ____ e bir ideolojiye; hizmet' edece-
aliyetlere geç- [f./ ■ ğini ummak veyahut onun bu
j. şekil kemalizm’den; başka bir
' ideolojiye taraftar' olabilece-
ğini göstermek isteyenler bu hususta _ tamamen yanılmışlar-, dır,, diyor.
Ah-..
ÎAN, Celâl Bayar m diğer var: Vatan ve Tasvir gibi' partisini' kurmak üzeıe yekdiğerine aykırı iki gazete-m^vzua^ geçmektedir. O da geçtiği faaliyete ehemmiyet nin bu bahis üzerinde ihsas « a •• ettikleri reylerin birbirine pek
. benzemesi. ' ?■' ' ■'
9
HÜRSES’e nazaran Celâl
Bayar’ın yeni partisinin , . .. . - -
mevzuundan sonra en mühim keriya Sertel de, cevaben otuz yer alan dil meselesidir. Beşinci beş senelik bir-meslek hayatı Dil Kurultayının toplantısıdır, olduğunu ve. işe _ darlık içinde Bu mevzu da yeni bir havadis başladığını ve nihayet mes-canlılığı vermiyor değil. Onun /f 1
biri de bü hususta Celâl Ba- 'Çin meseIâ Burhan' Belgenin yar'la • bir mülâkatta bulun- dünkü Hürses’tek. başmaka-
. ı-ı d ı dil durumumuza, dairdir,
muştur. Celal Bayar kema- Muhan.rird gö;e bir nevi mü-liznie ve onun -.istihdaf ettiği tareke ilânı lâzımgeliyor. Eğer millî hâkimiyete bağhlığıuın, sade bir lisan isteniyorsa
üzere eve'.ce verc'iği söylenen kararını nihayet teyit ettiği ve bu yolda fa _$şa aliyetlere geç-tiği etrafında toplanıyordu. Xf' ,
VATAN An- '
kara muhabirinden telgrafla aldığı haberleri yazıyor. Fakat Ankaradan met Emin Yalman aynca ... telefonla anlatarak diğer bir.
“Yeni Dünya,, gazetesinin in- vererek f‘Oö- " tişarının arifesinde çıkan “Gö- rüşler„ mec-rüşler,, mecmuasındaki neşri- muasma eski yattan Celâl Bayar ile arkadaş- vekilin larının müteessir olduklarıdır. ’
Celâl.Bayar “Görüşler,, mec- yaça'ğı.’keyfi-muasınm tahrir heyetine dahil yeti günün olmadığını söylemiştir. Ahmet meselesi öl-Emin Yalmana göre mecmu- düğünü ilâve ayı çıkaran Sertel’ler bir gaf daha yapmışlardır. Ahmet Emin’in anlatmak istediği; kendi gazetesinin muhalefetile diğer gazete ve . mecmuaların neşriyatı arasında hiçbir alâka ve münasebet bulunmadığıdır.
yazı
yazıp .yazını-..
ediyor. Tan’nı Ankara muha-
Dil Kurultayının toplantısıdır, olduğunu ve, işe darlık içinde
canlılığı vermiyor değil. Onun
lekte muvaffak olmuşsa bunun hesabını millet .önünde vermeğe hazır bulunduğunu söylüyor. Onların , ise böyle bir hesap vermeğe lıaztr olmadıkları için işi demagojiye çöktüklerini ilâve ediyor. .
(3)
2» 12-945 YENİ DÜNYÂ
sal olarap lıer balçığın
İHAN kaynaş-ması içindeyiz:
1) Bir gün, önce .. Asyanm ■doğusun d;a • sonra Afrika-
• ' [ nın bir nokta-
sında patlak veren, milyonlarca insanın milyonlarca^ insanı —yıldırımlarla|basarak,şehirler, ordular, devletler silip • süpürerek. — köleleştirme çılgınlığı, nihayet son şidde-tiyle İleri Avrupa’nın da am göbeğinde boşanıverdi. Japon eşderi’nin ihtiyar, -barışçı , jtevekküllü J Çin’de , İtalyan Donkişötu’nun cahil, ■ gafil, zavallı Habeşistan’daki zaferleri, o kâdâr engelsiz, kazançları o kadar iştahlandırıcı oldu kij «Herşe-. yin üstünde» ki Alman ro-botosu, daha ziyade J dayanamadı ve dünya'nın ,en az,, bin yıllık g kaderini - tayin etmek ,üzere görülmemiş bir ^kudurganlıkla ş-gök-leriJ^basmıyaj^yerlerrsarsnıı-yaAbirbirıggardınca •- devletleri yutmıyag-koyuluverdi.'VÂ? yâ’dag da Avrupa’da_ da, Al-rika’daj da saldırışlar önce-
leri öylesine başarılı; kazanç- tını, hüriyetini, haysiyetini lar öylesine büyük olmakta kurtarmak için birleşelim, da-devam etti ki Üç Ahbab yanalım.» diye haykınyorlar-Çavuşlar büsbütün kudurdu- dı. Bu kıyamet içinde çok lar ve dünyanın işini bitir- müthiş çok uzun, insanı per-mek için sağdan soldan Amerika’ya bile çull anmaktan çekinmediler. İşte böy-lece kanj- ve ateş fırtınaları, dünyanın hemenj hemen bütün karalarını; bütün havalarım, bütün denizlerini sarmış oldu.
Saldıranların bayrakları şuydu: «Bütün dünya nimetleri yalnız bize; bizden başkalarına da yalnız ölüm ve kölelik!» Büyük devlet ç.a-pındaki bu üç haydut, bütün dünyayı soyup paylaşmak, paylaşırken de aralarında boğazlaşmak • azmin-deydiler. Bunların baskınına, ateşine ve talanına uğrıyan-lar, bir yandan dişlerini sıkıp dayanarak bu cihan afetini . durdurma hazırlıklarına yeni koyulurlarken, öteyan- yonlarca aç, milyonlarca sa-dan> «Ne mediniyet kalacak, ne insanlık; insanlığın lıaya-
Bugüne kadar dünya tanat'ı » umumi zaman karanlığın, kör menfaatin yan i İfrit’in pençesinde kalmıştı. Milâd’-nı yirminci yüzyılı’nm bu üç-perdel i Cihan Savaşı bu iki ruhun bütün insanlık ölcü-
boto kendini öldürdü,». ejder şaşkın, fakat henüz ayakta. işte bu ânda; şaşma takati kalmamış dünyayı yeni- sünde ilk ve son boğuşma-
den şaşırtan yepyeni birşey oldu: Bütün hesapların milyonlarla milyarlarla yapıldığı. bu dünyanın anababa gününde iki Japon şehrine atılan birerden yalnız iki bombacık, bu cihan yangınını yepyeni bir yangınla çıktığı yerde söndürdü : Ej-der’in de işi bitmiş ve perde inmişti.
İşte böylece Milâd'ın yirminci yüzyılı’nm bu üç perdeli Cihan savaşı ile, dilleri dinleri renkleri safları ne o-lursa olsun, yeryüzünün dost sandaki düşman bütün insanları, bü- Banatkâr Ruhu, tün dünyayı saran ayni ölüm Dünyası yıkılan, tarih ve ıstırap havası içinde ken- kapanan Balçık-lnsan'in can ’a yıkıldılar: Sayısız diliklerinden birleştiler ve bu damârı, kör menfeatti; birçok devlet hara- y°^a tarihte ilk defa gerçek natkâr Ruhu milyonlarca ölii, ir.
M itat HEREKE
deyse yeise düşürecek kara yıllar geçti. Fakat baskına uğrayan hazırlıksız taraf, yılmadı, dayandı, hazırlandı ve günün birinde Ahbap Çavuşlar’ın soluklarının ke-silmiye başladığı farkedildi. Derken duraladılar, derken gerilemiye başladılar ve nihayet .saldırışlarından pek çok daha, müthiş karşı saldırışlar altında, korkunç yıkılışlarla yıkıldılar: f şehir, besi,
sidir. İfrit’in’ dünyası yıkılmış, tarihi kapanmıştır; bundan sonra ancak çete muharebeleri verilecektir.
3) Şimdi, yanmış yıkılmış, harp malulü dünyamız üstünde kara Cihan İmparatorluğunun milyarca ezik tebealarından ibaretiz; dünyamızı cennete, her birimizi hür, haysiyetli ve mesut birer Dünya Vatandaşına çevirecek kim ? Şüphesiz bu Cihan Savaşının Cihan zaferi’ni kazanan, yani in-aydmlık, ışık sevgi
Sa-ise ancak uç-
r.il- bir cihân imparatorluğu, ken- suz ■ bucaksız bir sevgidir. . diliğinden, doğuvermiş
kat, hasta, deli ve çtplak... Bütün insanların
Donkîşot öldürüldü, ro_ ıstırapta bu ilk tam
'1 Metropoliten galerisiinde şöhret pazanan tablo: JOıartet
zülme dedim ya! Müslümanın mak için gelirken ihtiyatlı dâvran-müslümana yardım etmek bor- mış, yol parasından ayrr cebine altı cu. Bu hasta halinde İstanbul yüz liraçık koymuştu. Yanmdakirie: gibi yere derman aramıya gelmişsin, “Yüz elli liram var. Yol parası seni yüz üstü bırakmak hemşeriliğe ile otel parası da içinde !> "dedi.
oldu. beven, kendini değil sevdi-acıda Xln* düşünür; kendisi için birleş- fleİi! sevdiği için yaşar. malu_ beven verir, verir, verir, bu ka- Sanatkâr, kör’ menfeat ka-
sığar mı? Bak dinle beni: şu koskoca şehirde bir tane er saslı doktor gördüm. O da sağlık yurdununn sahibi ğının dokunduğu yerde illet kaimi- bulda yarana pansıman bile yapmaz-yor. Eli pek hafif. Dört yerinden karnını lar- Gittiğimiz doktor ne kadar da gözü deştiği adamlar bir hafta sonra Hay- tok olsa gene masarifini alacak, çoluğu darpaşa’ya, tirene yürüye yürüye gi- çocuğu bu yüzden ekmek yiyor, ke-diyorlar. Hele böbrek, ciğer, yürek seden veremez ya 1 O röntgen makine-ameliyatında . bitirmiş, Avrupada bi- si adamın içini dışını göstermek için le üstüne yok diyorlar. Bir muayene- ne kadar elektrik yakıyos, biliyor mu-hanesi var, içindeki âletleri İstanbulun sun ? Üstelik film de bulunmuyor, bir hastanesinde göremezsin, Alman- Ben rahmetli kardeşim için ne kadar ya’dan hususî gelmiş. O röntgenler, aradım. Karaborsadan ateş pahasına o aynalar, o cemekân içindeki pırıl alacaksın. Vazgeçelim bu işten de sen pırıl gümüş makaslar, bıçarlar,. o süt yol paranı yimeden Niğde’ye dön. gibi beyaz ameliyat masaları, canım, anlatmakla tükenecek gibi değil ki... Hastanesi deniz kenarında, padişah saraylarının 1 başını kaldırıp baksan selâtin camilerinden yedisini sekizini birden görürsün, limana giren bütün ecnebi vapurları ayağının altında. Dedim ya, tarifi mümsünsüz.»
x— ■■■» —............ . ı > Öteki birden-
— bîre olduğu yerde,
SABAHATTİN ALİ I sokağın ortasında
I durdu: «Ciddî mi söy-İrfan bey. Bıça- lüyorsun-?» .dedi, «Bu para ile Istan-
işin şakaya gelmiyeceğini anlıyan Avni:
«Yok canım,» dedi, «tanıdık hem-
nız rcenarjnua, pauışaıı . .
bitişiğinde. Yatağından ŞerlIe^en beş on kuruş daha bulu-
.. ruz. Şu dertten bir kurtulalım da..» Doktor onları pek bekletmeden kabul etti. Muayenehanesi pırıl pırıl aletlerle doluydu. Avni artık alıştığı, fakat bir türlü sevmediği o acayip
mesı, bu yanık, harp
İti dünya üzerindeki _________
ra Uman imparatorluğu, ydıanndan kurtulan, gerçek Dünya Birliği’nin ' h"""tr • -l“ 1
dir.
2) Yeryüzünün savaşların bu en en müthişi de, 1 vaşlar gibi, ne falan yerde başlamış ne filan yerde bitmiştir; bütün savaşlar, İnsan da başiar İnsan da biter.
İnsan denen mahlukta en eski zamanlardanberi karanlıkla aydınlık, balçıkla ışık, kör menfaatle • •sevgi. trrit’le Sanatkâr ’ Ruhu- boğuşup j durmaktadır. Çin'de H:nt te, Turan'da, İran’da Küçükasya’da Mısır’da, Yu-
negatırı'- h^rıük içinde kendini de âlemi de oldukları gibi gö-gördüğü umumisi butun sa-
-•.rjşn, hayatı.ve hor şeyi - m-,. sanları, hayvanları, dağıarı her ve sek Sini çalışân ruhtur. İşte anca( bu ruhla, bu ruh içinde yıkana yıkanadır ki şimdiki
»s ...
Kara Çınanw lmparatorıugun-..dan .. '.haysiyetli, mesut,
e pırıl pırı! bir Dünya birliği çıkacak ve yeryüzünde Uüneş-lnsan’ın ktarını başıı--yAö^tır.^.-Elinde . Atom.,;...ku'd-
bitkilerı denizleri yıldızları şeyi, her şeyi - seven boyrnce geniş ve yuk-yaşamanm yüksek neşe duyan ve duyurmıya ruhtur. İşte bu ruh
Avni Akbulut önce can kulağıyla kokusunu gene duyunca hemen dinlerken sonlara doğru mahzun bir orada bıçak altına yatırmışlar gibi tavurla başını sallamıya başlamıştı; bb-emeğe başladı. İçinden: «Gene Karşısındaki belki de bunu farkederek düştük bu naletlerin eline.» diye söy-susunca, ümitsiz bir sesıe mırıldandı: ‘enıy°r> Bu ândan itibaren artık hiç «Oraların fiyatı da ona göredir. ?eyin kend> elinde olmadığım, on-Böyle lüküs yerler bizim için değili» bağlık yurdu ile sahibini fazlaca övdüğünü anlayan adam, üst ğından ön dişleri dökülmüş doğru uzanan kır bıyıklarını sağa sola sıvazladı, kül rengi gözlerini bir ân küçültüp düşündükten sonra :
«Yok canım,»»şdedi, «sana söyledim ya, heiâl süt jemmiş ^adam 1 Undaki insaniyeti kimsede bulamazsın. Halden anlar, paran çıkışmazsa der-dını amelıyatsız .da ...sağaltır. Bir de konuşmaları var, hani insanın illetini-dıliyle çekip alıyor -desem -hilâfsız—»-
duda-ağzına
lar ne derse itiraz etrheden yapmağa mccour kalacağını biliyordu.
Kendisini beyaz örtülü, yüksekçe bir sedire yatırıp karnını iteleyen a-dama baktı: bu kısa, kalın, yassı birisiydi. Her ân bir kalp durmasından öluverecekmiş -hissini veren kırmızı, şişkin, iri delikli yüzü yağlı^gibi parlıyordu. Denşetii canı-sikiımış gibi bir hali vardı. Hastanın karnını, göğsünü, sırtını, ağzını, burnunu muayene ettikten ve Kayseri'de çekilen röntgen filmlerini gözden geçirdikten sonra:
... .'«Sizi ^kliniğe, ..kaldırıp .müşahede
. Avni . şüphe, ile başını^salladı : | altlna alalım, ıcabederse ameliyat ede-"2/Benim^derdimsöyıextatlı dil Jle riz- Bünyenizin böbrekte taş yapmak ameliyatsız iyi olacak soyundan de- temayüıu var. Sıkı rejim, ^kuvvetli i-
ırrrr.ıe’ - sanatkar" k tınır do- -ğuşupj durmaktadır. Çin'de ‘ Hint te, Turan'da, Iran da ' Küçükasya’da Mısır’da, Yu-nun'da Roma’da, Rönesans ' Avrupası’nda ve Modern ’ Dünya’ da hülâsa her yerde . her zamar. mini mini yahut büyükçe tektuk güzel zafer parıltıları görünmüş; merhamet, hak, adalet, hürriyet, sevgi, insanlık, kardeşlik gi bi sesler yükselip kaybol muş fakat Milâd’ın son bir kaç yüzyılı içinde bü sesler bilhassa. Avrupa ve Amerika’da gittikçe ■ bütün dünyanın havasını dolduracak bir gürlüğe varmıştı. Hele yaşadığımız yüz yıl içinde aydınlığın karanlığı Işığın balçığı sevginin kör menfaati, Sanatkâr Ruhu’nun 1..........
gittikçe büyümekte olan zaferlerle ve büyük ölçülerde ezip • sürmiye başladığı o kadar açık göründü ki İfrit büyük tehlikeyi toptan defetmek için açık ve toptan bir hamle yapmak zorunda kaldı. Yaptı ve yıkıldı. ”
ROMANCI LVE^ HARP
ramanlart~(harb27alanındaj(ba- bu mucizenin karşısında göz-yatlarını tehlikeye koydukları, [eri kamaşmış duruyor. Barış yahut da sanata dair konuş- ' ' " hıkları zaman hep bunu . düşünürler. Böyle bir fikirden kaçmak gerçekten mümkün müdür? Zaten devamlı saadet olmıyacağını bilen tek mahlûkun saadeti aslında bozuktur. İnsan yaratılışında şuur ve bilgi ile belâsını bulmuştur. Ama insanın asıl büyüklüğü de buradan gelir. İnsanı kemiren bu ıstırap, bu yok olma korkusu, onu yok olmaktan kurtarmağa götürür.
ı kurtaranlayız, miş birisinden öğrenebiliriz, bunu biliyoruz, ama vücudu-Üstelik bu müşahidin eski?muzdan başka kalacak bir şe- şaşıyorsak, tıpkı öyle, ölmeğe le, disipliniyle, kardeşlikleriyle dünya götüşünü de bilirsek fayda büsbütün artar. Zira onun bugünkü görüşleri ile dünkülerini kıyaslarsak, aradaki farkı tesbiteder ve böylece harbin verdiği dersleri ortaya koyabiliriz.
Malroinun . harb sonunda
.yazdığı son eserini okurken işte bunu düşünti-. yordum. Malro .hem günümüzün en büyük, en derin romancılarından, hem de Mukavemet .Hareketinin belli başlı şeflerinden biri’dir.. Elbette bu harbin verdiği ..dersleri onun eserinde bulmak mümkün olacaktır.
“insan ölmeğe mahkûm ol-duğunu bilen tek mahlûktur.» “Bu cümle bir 3abit fikir gibi . Malronun. eserinin hemen her sah'fesinde görünün Kah-
am altı'yıl sür-I/Îa dü bu harb. Bu IV İ'altı yılı^yaşannş, 6) bu korkunç" ıztı-İa rabı tatmış, olan-^j lar; ne gibi tec-rübeler edindiler, bu büyük dersten nasıl,-Haydalandılar? Acaba- bunu kimden öğrenmeli ? -
Bunu ancak bu harbe katılmış, onda faal bir rol oynamış, ama gene de ister kendisinin, ister başkalarının harb - içindeki durumlarına tarafsız ıbir müşahid gözüyle bakabil- Vücudumuzu
günlerinde onu iyice kavrıya-mamıştık bu mucize devamlı olduğu için bize bir mucize gibi görünmüyordu. Ama şimdi her saniyesinde ölümle karşı karşıya kaldığımız anlar yaşadık. Her an ölmemiz mümkündü. İşte bu sebeple hayatın hakiki manasını, büyüklüğünü anlamış olduk. Var olmak günün akışına katılmak, üzgârı, soğuğu, sıcağı duymak bu ne büyük mucize, nr anlatılması, inanılması güç şeydir. Nasıl bir mucizenn bitişine değilde var olmasına yat, günlük hayat, sevinçle riy-
yıtnız de yok mu sanki?
işte bu gaye ile en asil, en yüKsek işler yapılabiliyor. Meuenıyetıer doğup yükseliyor. beısi. garip gelir ama öıüm korkusu, Jjlümıin kaçınılmaz bir şey olduğunu bilmek, insan gayretlerini körükleyen asil amil değil de nedir f Üıum hemen her yerde hayatın yardımcısı olmuştur. Hayatın büyüklüğü, zenginle ğı onunae Oıum ne kadar zavallı kalıyor..
Harbin sebebvlduğu yıkın-
değil yaşamakta olmamıza şaş- ne kadar daha zengin, iıejka-malı. bu mucize bitmez tü-.dar, daha manalıdır. Yok ol-kenmez bir saadet kaynağıdır.
Harbden önce Malro: “İn- tın kıymetini, bayağı olmadı-sanlığm Hâli,, ni anlatmak
hayatın sırrını öğretmek için küçük dediğimiz taraflarının isyan edenlerin, öldürenlerin, enemmiyetını kavrıyoruz; onmama mankûm olanların, afyon çekenlerin, en aşağı sefalet çukuruna yuvarlananların rurı hallerini tanlıl etti. Ancak bunların insan hayatına bir derinlik, bir mâna verebildiğine inanıyordu. Ama bir şey yoktur. Ölüm bile bu ne kanar yanıtmış olduğunu geniş hayat içinde kendi ye-tılar arasında hayat devam e- gördü. Bu harbde ölenıer de, rini alıyor, dip gidiyor; ot büyüyor, ta- öldürenler de, insanlığın en a-vuklar geziyor, yanan köyler şağı mertebesine inenler de üzerinde yükselen güneş ha- pek çoktu. Malro onları ya-yatın zaferini işaret ediyor;, kından gördü, tanıdı, ne öl-bize hep o büyük sırrı, büyük menin, ne öldürmeu’n ne de mucizeyi hatırlatıyor:. hayatta zulmün hayata yeni bir mana olmak mucizesini. İnsan oğlıl ilâve etmediğini gördü. Ha- (Devamı 4 üncü
mak tehlikesi -önünde, haya-
ğını öğreniyoruz. Hayatın şu
lar hayatın tabii unsurlarıdır : hayat da (bunu harb te, ölümle Karşı karşıya kaldığımız zaman ögrendiK) hiçbir zaman kııçüK aegııdır. Tam tersi, ondan daha büyük, daha geniş
Malroyu barış zamanlarında günlük hayatını hor görüp macera arkasından koşan Mal-ro’yu, büyük bir sükûnet kaplamıştır. Bu harb yük maceraların hayatta ol-
ona en bü-
pırıl pırıl bir Dünya birliği çıkacak ve yeryüzünde Güneş-lnsan’ın ^tarıtıı başlı-yacaKtır. ^Elinde Atom kudretiyle. ve daha^ başka bu-luşları ile^gGüneş-jnsan, açlık, tembellik,~ taassup,j yılgınlık, açıkgözlük, kabarma ve böbürlenme gibi İfrit’in târihinden kalma türlü se-illîkleri dünyasından boğacak ve bütün insanlara gerçek hürriyetin, gerçek haysiyetin, gerçek kardeşliğin hülâsa gerçek neşe ve saadetin kapılarını ^ardına kadar açacaktır. Her ne kadar uzun zamanlar çete ;mu harebelerine girişecek olan İfrit, yine boş durmıyacak bilhassa doğacak çocukların İfrit’i *Ç,n^e Yeni Dünya’yı dinamitlemek için usanmadan tekrar tekrar saldıracaksa da Güneş - ınsan’ın sağlam, sade, temiz ve ferah dünyasında yenile yenile nihayet silinecektir.
Nerde, hangi devirde ve hangi ad altında olu-sa olsun kendinde İfrit’in zincirlerini kırıp atarak kendini de âlemi de hür olarak görüp gösteren hayatı ve âlemi sevip sevdiren, köle milyonları uyandırıp kurtarmak için yanan bütün geiıp göçmüş Sanatkâr Ruhları taparcasına anmak, onların - her biri birer Gûneş-In-san olan ve Güneş-lnsan dünyasını pınan lerıni hında
yerinde olacaKtır. baıçiK-lnsan dan Uüneş-lnsanın dogmasını , Unlar sagıaaııar; Yeni Dünya yı ounıar Kuracaslaraır; bunlar, Kendileri içın hıç bir_şey
. istemiyen, kendilerini İnsanlığın bahtını yüceltmiye veren bu Sevgi Kahramanları...
, Yeni Dünya Anayasasının temel maddesi, Kayıtsız Şartsız Sevgi, Yeni Dünya’da temel iş, vatandaşlarda Sanatkâr Rulîu’nu geliştirme ola-captır.
Mitat HER EKE
hazırlama yolunda çır-- günümüzdeKİ kardeş-\ em Dünya'nm saba-canaan selamlamak, peK
sahife4e )
Y---F —.J, — -....„.u-.~y,r.
Avni şüphe, ile başını^salladı : } «Benim- derdim^öyıe ;- tatlı dil ile ameliyatsız iyi olacak soyundan değil, bir böbrekjjiki taş bu, bıçağı yi-ırieden çıkar mı ?»
Öteki güldü : .
«Tabiî fcçıkar. _ ilâçla eritivermce aşağıdan dökülür gider. Bu doktorda öyle ilâçlar" var ki Istanbalun bir hastanesinde bulamazsın, Alamanya’-dan hususî gelmiş l»
Avni hâlâ tereddüt eder gibiydi, fakat öteki durmadan doktorların vicdansızlığını, bunlar arasında operatör trfan’ın nasıl bir inci olduğunu, «Allah doktorları günahkâr kullarını ce-, zalandırmıya yollamış, ama günahsız kullarını da yüz üstü kommamış!» diyerek anlattı. «Tatlı canına acıman yok mu senin?» diye boyuna tekrarladı. Ertesi gün işini gücünü bırakıp onunla birlikte bu «helâl süt emmiş» adama gitmiye de razı oldu, Gündüzkü uykusuna rağmen hâlâ yol yorgunluğunu atamamış ve bu heyecanlı konuşmadan büsbütün harap düşmüş olan hasta, «Hayırlısı neyse o olsun.» diyerek yatağına uzandı, sabaha, kadar inleyip oflayarak, hattâ bazan birdenbire gelen keskin sancıların tesiriyle bağırıp yerinden fırlayarak döndü durdu.
Kuşluk vaktine doğru beraberce yola düzülüp operatör Irfan’ın yazı-nehanesine gittiler. Bu doktorun resmî işi olmadığı için öğleden önceleri de yerinde bulunuyordu. Değirmi sakallı hayır- sahibi: Yanında kaç paran var ? Malûm ya, yorganına göre ayağını uzat demişler.-riaramız belli olunca tedaviyi, ilâcı da ona göre tutarız,3 işin Hantazi-yesine kaçmayız.» • .
Avni Akbulut-^bir (taraftan hastalığın ve^te da vinin "fan taziyesi nasıl oluyor acaba diye düşünürken, bir taraftan da cebindeki paranın hesabını yaptı. Öyle göründüğü kadar da züğürt değildi. Nüfus memurluğunu bıraktıktan sonra elindeki bir bağ, bir de elma bahçesi ile gül gibi geçiniyor, ikisi de evli o-olan " büyük oğullarının yardınıile küçük oğlu Süleymanı ve birtane-cik kızı Ferideyi ortaokula . gönderiyordu. • Hastalığı için Niğde ve Kayseride ettiği. masrafların topu yüz lirayı bulmazdı. Ama şimdi ls-kanbula bu derdi kökünden aldır-
altıııa alalım, ıcabederse ameliyat ederiz. Bünyenizin böbrekte taş yapmak temayüıu var. Sıkı rejim, ^kuvvetli i-laçıar lazım.» dedi.
Değirmi ■ sakallı ^.dorlu «Müsaade buyurjis^jdiyejjd^ktoru'bir kenara çekerek, Avntnin de duyabileceği bir sesle, hastanın bu masarifi kaldıramı-cağını, kendisini sıkıca bir muayeneden geçirip Almanyadan jgelen ilâçlarla derdine derman olmasını rica ettiğini söyledi. Avni söze karışıp: «Bilmem olur mu ki? Bana Kayseride bu taşlar ameliyatsız düşmez dediler-di.„ diyecek oldu,- fakat doktorun sert bir el hareketi onu susturdu:
«Düşmez ne demek? Taşın cinsine bağlı, ilâçla eriyen taş . var, erimi-yen var. önce iyi bir tahlil yaptırıp bunu anlamalı, bünyenin hususiyetlerini her bakımdan incelemeli, tedaviyi buna göre tayin ermeli. Operatif müdahale en sonra düşünülecek şeydir, öyle her karnı ağrıyana ameliyat diyen doktorlara pek güvenme. Bu gün tababetin esası kimyadır. Cerrahlık yayaş yavaş maziye karışacak.„
Bu ilmi mülâhazaları pek iyi kav-rıyamıyan ve doktorun yüzündeki can sıkıntısı ifadesinin artmakta olduğunu fark eden Avni : “Siz nasıl münasip görürseniz öyle yapalım, doktor!,, diyerek razı oldu.
Bundan sonra yirmi gün kadar süren muayene ve tedavisinde Borlu, hemşerisi Avniyi hemen hiç yalnız bırakmadı. Elinden gelen her yardımı her kolaylığı gösterdi. Ara sıra : işlerinin yüzüstü kaldığından bahsetse bile, Avninin: “Siz artık zahmet etmeyin, ben kendim gider gelirim.,, yollu tekliflerini asla kabul etmiyor, onunla birlikte karaborsada röntgen filmi a-rıyor, bulunca pazarlığını' kendisi edi* veriyor, Avninin bünyesini iyice anlamak için her birine bir kaç defa gittikleri • bakteriologlar, dahiliyeciler, mide mütehassısları, asabiyeciler, kalb-çiler, gözcüler, kulakçılarla o konuşuyor, çeşit çeşit yapılan kan ve idrar tahlilleri için çeşit çeşit lâboratu-varlara girip çıhıyur, raporları okuyup, tecrübelerine dayanarak izah ediyor, nihayet doktor İrfanın reçetelerinde yazılı olup piyasadan kalkmış bulunan şifalı Alman ilâçlarının el altından satıldığı yerleri o meydana çıkarıyor vei biraz pahalı da olsa, elde edilmesin-sağlıyordu.
— Devamı var
Politikası
i KİNCİ DÜYA HARBİNDEN I sonra cihan politikasında rolü
ikinci dereceye inmiş olan Büyük Bi-rıtanya İmparatorluğu okyanuslar üze- / rindeki hakimiyetini Avrupada hakemlik rolünü kaybetmiştir. Ekonomik’ kanunların baskısı, Amerikanın ticarî rekabeti ve yine Amerikan pâ-
’ rasma muhtaç olması. Ingiltereyi cidden güç bir mevkie koymuştur.
Faşist cephesine karşı zaferi kazanan üç büyük müttefik arasında, . şüphe yok ki, İngiltere’nin başaracağı iş çok ağır ve güçtür. İııgilizlerin sarsılmış olan imparatorlukla: 1 pekiştirmek için her tarafta ve hususiyle Akdenizde giriştiği siyasî mücadele, bizim için merakla takip edilmeğe
■ değer. Herkes bilir ki, Ingılizlerın , kıraliyet idaresine karşı bir zââıf vardır. Dünyâ harbinden sonra Ingilteıe politakısınm, hususıle Akdenizde, kendi nüfuz bölgelerinde yaşayan milletlere krallık rejimini zorla kabul ettirmek yolundaki gayıe lerini iik bakışta bu ' zâafa isnat ermek kabildir. -Fakat dikkatli bir göz çabucak farkeder ki Akdeniz ve hüsusile Yakın Şarkta ■ İngiliz İmparatorluk politikasını tat-biKe memur olanlar sadece hk - politikasının peşinde yorlar. • Onlar koyu taşıst yaşatmağa ve totaliter iar çıkarmağa uğraşıyorlar.
büyük Britanya imparatorluğunun bu bölgelerden geçen yollarını müdafaa için ölmesi icabeden milletleri yürütmek icabediyor. 'labiî bu millet.erin efradı gönül hoşluğu ile kendilerini .-öldürtmek istemezler — hele bu fedakârlık Londradaki City'nin birkaç milyoneri hesabına olursa... Her ta-ratta mılier.erı köıe sürüsü gibi kamçı altında yürütecek otoriter faşist . hükümetler kurmağa çalışmalarının sebebi budur. İspanyada, İtalya'da aç çok guçıiiKİe maksatlarına ermiş gibidirler. Ancak Yunanistanda gerçekten hür dpğmuş bir .avuç mıııet, erendııerı terletmektedir.
İngiliz dıpıomatlarınmjbu politikalarını en z’ıyaue-kolaymcla .ateik ettik- ”’ leri yerler, şüphe yok kiYakın Şarkın arap memıeket.erıaır.tfuralaraa oıan biten işlerin bizi^daha ziyade^alâkadar etmesi ıcabeaer. Şuudî Arabıstanaaki,
Belgrad 1, (A A.)-—Yugoslav Müessisân Meclîsi bugün bir çok kanun tasarısı tasvip etmiştir.
Bunların arasında- kıra! Pierre’in koğülarak memlekete dönmesine, mani olunmasın isteyen bir tasarı da bulunmaktadır.-
Bundan sonra Müess'sân Meclisine sunulan- bir tasarıda yeni Cumhurbaşkanlığı- vazifelerinin, müessesan başkanı ve 6 Yugoslav federal birliğini temsil eden 6 başkan muavininin teşkil edecekleri bir heyet- tarafından ifa edilmesi istenmektedir.
i Ingiliz gazetelerinin ı miltalsaları
Londra, 1 (AA.) — Yu-| i gos’.av Kurucular Mec’isi ta-I î rafından cçmhuriyetin ilânını | yorumlayan yazılarda bu ka-1 rar karşısında pek az bir hayretin izhar edildiği görülmektedir. Bu yorumlara göre ve Times’in de işaret ettiği gibi seçimlerin neticeleri, seç menlerin kırallıksız bir istikbale doğru yol almak hususundaki azimlerini belirtmiştir, fimes, yazısında şunü .ilâve ediyor :
“İngiltere’de he. kes Yugoslav Koruyucular Meclisini
kral-koşmu-rejimleri kral—ık-Çiirikü
Namzet sayısı SOdur.
Yeniden 4 kişinamzetliğini koydu
etmişlerdir.
| X-' l.VU J U S3".
bacı Mustafa Ögtüzün, pastırmacı Simon Kalaycıoğlu ve muharrir Hikmet Nisandır.
Seçim bu sabah Eeyazıt-taki Üniversite konferans salonunda yapılacaktır, nin rğieden tahmin edilmektedir.
Şehrimizde^bugün münhal I-etliklerini ilân bulunan bir milletvekilliği için j Bunlar Sainı Sertkollueı seçim yap.l ıcaktır.
Seçim hazırlıkları’ ikmal edilmiş ve namzet sayısı da belli olmuştur. Eevelki akşa-! ma kadar 30 kişi namzetliğini koymuş bulunmakta idi. Dün de vi âyete babı müracaatlar yapılmış ve 4 kişi daha nam-
hükümranlık bir teşekkülden başka telâkki etmiyor.,,
Gazete bundan sonra kur-i tarılan' toplraklardaki müca-i dele esnasında vatanseverler: tarafından' kurulmuş ve müte- j akiben de teşkilâtların: muha-1 fazaya devam etmiş olan ma-d hallî komitelerin, kurtuluş ko- ■ mite'erinin ehemmiyetine işa- j ret etmekte ve halk arasından I seçilmiş olan bu komite’erin 'I’ito’nun muvaffakiyetinde bir âmil te.kil etmiş olduklarına dikkati çekmektedir.
İngiliz gazetelerinin baş makalelerinde-ve yorumlarında da işaret edildiği gibi, ratık alınmıştır ve nıç imkân yoktur.
Binaehaleya liberal
Chronic.e gazetesinin t dığı gibi KiraJ Bıene'ın du.u-mıaıeaı.st bir göıü;îe edeceği^ ve ve.çafia yata çekileceği ümit ed.lmek-iedir. Eski -kırai durumuna gîıen yalnız kendisi değildir, z-ira harp esnasında bir çök ! tahtlar ■ devrilmiştir ve aynı Net.ce- jiiJtimal daha bir kaç kırallığı sonra alınacaği > beklemektedir.
1 i
i, karar tâai.me
Vaşington 1. (A.A) Diş-işleri ^Bakanlığı, Atina’daki seçim hazırlıklarında "müşahit olarak bulunan Henry Grady-nin mütalâalarını • yayınlamıştır.
Henry Grady ezcümle şunları söylemiştir:
Istediği - hükümet şeklini tayin etmek Yunan milletine aittir. Ümit ederim ki bizim - hazır bulunmaklığımız, Y unan milletinin serbestçe, taraftarlık olmadan ve -korkusuz olarak seçim yapabilmesine yardım edecektir-
ıl Niycz
ele yaz-
: 510 No. kararname i değişiyor >
■ — Birinciden devam — j Btrtcan başka Tcaret Oda-!
i
: lan hazırladıkları raporlarda I • toptancı ve perakendeci kâr
■ hadlerinin değiştirilmemesi^ ! isıemektediıler. Bakanlıktaki
ıcanaat ise, buı 1 uın indirilmesi j lâzım olduğu merkezindedir.
Diğer taraftan Ticaret Bakanlığında bugünkü fiatlarm
■ tetkiki ve pahalılığın önlen;
i Altın fiatları
j Dün borsa dışında bir Re-j şat altını 34.80, İngiliz 42 — | •C'.y/a/'VA m OH af» *3*3 -
îsveçre 31.20, Golden 33 — Külçe 5.19 kuruştan satılmş-tır.
mesi hususunda tetkikler yapan bir komite kurulmuştur. Komitenin hazırlıyacağı rapor hükümete verilecektir. •
kabu. özel ha-
L
JOHN STEİNBECH
Hârp yıllarında yazılmış hareket ve heyecan dolu bir eser.
. Bu ehadî tefrikaya yarın başlıyortı
b por
.V İhracat ve ithalât da” döviz ve takas işi _ ; J Mühim rol^oynamaktadır
Ge.ek ithalat gerek ibra duğu İsrarla iddia racatıınızda esaslı dünya pi- tedir. yasalarına vani ldgiliz^ve A-
2
edilmek- t
Bu gün yapılan takaslara
Ç» a x m 3 kî 3 î> ı
KajdK şiH.-’j.
Abdiillâtiı adında biri Su-riyeden^kaçaic olaraıc ‘getirdiği ZJ.ojj çaKmaktajinı Hayrı', Mustafa, Şükrii ve Sait vası-tasıyie satmaya teşebbüs ederken suç ustu yakalanmıştı.
... Maznunlar o ir.ci.as.iye ce-
EN.S 2 ■ B. Şpor t
Eriösîs takımı.teknik .ve enerjik bir oyunla B. Sporu yendi
İKİNCİ DEVRE Enosis takımı 4 , , Bu devrede de Yunan .ta-
L üoeii n îlii-lİ m • I-J4 t'-i—*-
Dost Yunanistanın futbol şampiyonu
yasalarına vanı Idgılız-ve A- »uğun yapılan ■ takaslara .. Maznunlar o inci as.>ye ce- * t • • ı,,L,-,,;
.merıkan^ahalarjRalyaöisma.
Hadiselerinin içyüzü İran muvakkat komitesi Boston, 2 (Hususî)-— Tahrandan alınan haberlere nazaran Azerbay'canın muhtariyeti için dövüşen ve kendine “Muvakkat Komite,, i. mini veren meclis diin {millet vekillerini seçmiştir.
Bu haber Tahranda . bir bomba tesiri yapmıştır.
Sovyet kıtaları İranı Tahliye ettiler Tahran, -2 (a.a.) — Reuter ajansının muhabiri yazıyor: Resmen haber verildiğine göre, Tahranda kalan Rus kuvvetlerinin bakiyeleri şimendifer istasyonlarıyla münakale merkezlerinden çekilmiştir. Şimdi Rus kuvvetlerinin karargâhı şehirden 4 kilometre uzak bir noktada bulunmaktadır.
Bu geri çekilme hareketi, İran hükümetinin Rus işgali altında bulunan kuzey bölgelerine asker gönderme talebinin Bevyetler tarafından reddedilmiş olduğunu bildiren notanın açıklanmasını takip etmektedir.
Burada hükümet mahfillerinde bu nota, İngiltere, Amerika ve Iran devletleri tarafından sçın zamanlarda Rusyaya verilmiş olan .bütün notalardaki talepleri reddetmiş gibi telâkki edilmektedir.
Tahranda dolaşan söylentilere göre, İngiliz ve Amerikan kıtaları kuzeyde sağlam bir surette yerleşmektedirler. İran kıtaları. da, Sovyetlf rin ıed cevabına rağmen, kuz'eye doğru ilerlemekte bulunuyorlar. '
Vaşington’dan gelen bîr habere göre,(• Tahran Amerikan büyük elçiliği memurlarından mürekkep bir heyet A-zerbaycahldarm isyan merkezi olan Tebriz şejırinegönde-
arap memıer.et.erıöır.Buralaraa oıan biten işlerin bizÇdaha ziyade ^alâkadar etmesi ıcabeaer. öuudî Arabıstanaaki çengin petrol monbaları etrafında Amerika, Lıgiliz petrol krallarının uzun çekişmelerden sonra anlaşmaları, menfaat taksimi, sağa sola bahşiş tevzıa gibi yağlı ışıeri şimdilik Dır tareta bırakacağız, i.ıgılteıe Yakın Şarkda geçen narpoe ihdas etmiş. olduğu ıvıısır krallığı ve bir alay manda memleketleri, cPan-Arap» mes elesini icat ede,ek önce bünye-de fransızlarla ve bu günlerde Fi-listinde yahudilerle ihtilâfa düştü. Fakat bunlara be_e; kazandığı, beş arap krallığından ibaret yeni bir müdafaa blökudur. Bu blokun içinde reislik yerini Mısır .krallığı aldı. Hâşimîlerin Irak krallığına İbnussuut boyun eğmez, Haşımıleri koğmuş olan bujHı-caz kralına onlar itaat etmezler, naenaleyn ister istemez İngiliz, tikası Halepden Akbeye kadar . nan yeni büyük bir krallık daha makla meşgul : Büyük Suriye lığı. Bunuiı başına da Haş.mîlerden Emir Abdullahm getirileceği söyleniyor. Tık bakışta akla ge.en şudur-: Kahireye karşı Şamı, eski Emev.ye saltanatının tarihî nüfuzunu ihya etmeğe, bu suretle şarıda Ingiliz hâkimiyetine isyan etmeğe alışiK milliyetçi Mısın ikinci bir mevkie dü3ürmeğe gayret sartedilmekte... böyle olmakla beraber Mısır, Hicaz ve huriye arasında üstünlük dâvasından çıkacak çekişmelerin ardı arası kesılmiyeceği muhakkaktır. Bu sebepledir ki Ingil.ız diplomasis.nın şarkta a, ap.arın fevkinde birleştirici nüfuz hâkimiyetini haiz bir kıiyvete ihtiyacı vardır. Ingılte.e bu
• nüruzu ararken eski Tan-Arap» - yakın şarkta iken Osmanlı İmparatonu-
• ğunubaşka bir şekil ve surette diriltmek ■ zaruriyetile karşı karşıya gelmiş olduğunu tahmin edebiliriz. Geıçe, o imparatorluğun temel taşı olan Türkiye l.ıgilteı enin bugüri müttefiki sayılmakta ise de Ingılterenin arzusuna uygun bir rejim altında değildir
-. Cumhuriyettir. Ancak İslamlık dola-yısile arap âlemiyle bir rabıtası var-’ dır. Bundan doıayıdır ki bir Cermen federasyonuna benzeyen yeni' siyâsî terkibin içinde Prusya rolünü' oyna- ’ yamaz. Fakat Osmanlı imparatorluğunun mirası arasında - bir de İslâm halifeliği mes’elesi vardır ki son zamanlarda Mısır meliki bu makama
>T 'v"Tjcri yerler, Şüphe yok ki Yakın Şa
c?i-poli-uza-kur-kral-
racatımızda esaslı dünya piyasalarına vani ldgiliz_-ve A-merikan sahalarına yaklaşmamızın lâzım geıdıği butiin resmi ^makamlar tarafından kabul_ edilmektedir, Merkezi Avruka sanayıî vs iktisadi vaziyeti kendisini buluncaya kadar geçecek olan asgarî 4-5 sene zarfında her iki piyasayla tekmil temaslarınızı muhafaza etmemiz icap etmektedir. İngiliz Sahasıyla Amerikan ^piyasalarından İhı halat yapmamız iukânları gittikçe çoğalmaktadır. Fakat döviz noksanlığı bu fırsattan gereği gibi istifade edebilme? mizi imkân haricinde bırakmaktadır. Bu günki takas mevzuatımız bv. memleketlere yapacağımız ihracat neticesinde döviz teminine mani olmaktadır. Bu gün tatbik edilmekte olan tasas sistemlerinin memleket için çok zararlı o’.-
çıkmak sevdasiyle hayli teşebbüs er yapmış, fakat İngiliz politikasının muhalefeti yüzünuen bu hülyanın ömıü çok kısa olmuştu, Fon bazı alâmetlere basarak kendi kendimize soruyoruz: Acaba In-giıte.e arapns â.emini ve Hindistan’daki sayısı 90 milyona varan İslâm akallıyeiinı toplu bir halde el aıtındayuıü-tebilmek için bir çeşit ruhanî makam vücude getirmek mi istiyor? Böyle bir tertip Ingilic emperyai politikasını idare edemer için düşünüimi-yecek bir şey değildir.- Ve zannederiz kr mevcut kanunî ■ manialara rağmen memleketi-mizi-gorültü’ü ve mümayişli bir ' tarzda ziyaret etmiş olan eski Osı.ıanlı hanedanına mensup bir prensesin aramızda ikametini bu yolda atılmış-bir hatve gibi telâkki etmek yanlış olmaz.
tedir. |
Bu gün yapılan takaslara 0/o_12ıJ yani jYerbesfypiy asala- : ra uazarar. °/o 80 kadar- fazla fiat koyulunca dövizli piyasaların Hatlarına kadar düş’mesi daima gecikmektedir. Halbuki bizim bu piyasalara süratle intibakımız elzem görülmektedir.
Diğer taraftan ihracatçı hususî takasla yapılan bu muameleleri ve % 80 primi müstehlike intikâl ettirmektedir. Meselâ isveçe % 120 takasla 200-220 kuruştan satılan deriler müstahsilden 110 - 120 kuruştan alınmaktadır.
Hususî takasta kabul edilen bu primle memleketimiz, ihracatı yapan memleketten her hangi bir istifade ..temin edememektedir.. Ancak müstehlik kütlesinden almanan % 80 nispetindeki bir para ihracatçıya intikal etmetedir. .
Takasla yapılabilecek ithalât ve ihracat işlerinin normal olabilmesi için takastaki primin tahdidi lâzım geldiği ileri sürülmektedir. Yani serbest piyasalardaki Hatlardan % 20-25 arasında bir prime müsaade edilmelidir. Bu prime de ayrıca % 40 nispetinde . döviz prim ilâve edilince bu miktar % 60-65 nispetini ala-z aktır.
’iYiuştamT^’^'CTfCirn VÖ^53TTr^a§ti" tasıyie satmaya teşebbüs ederken suç- ustu yakalanmıştı.
Maznunlar 3 ir.Ci as.ıye ceza mahkemesine verilmelerdir. Duruşma dun neticelenmiş, Abdudâtif 5 ay hapse/ 3iWu lira ağır para cezasına, Mustafa, ve baıt 5 şer .ay,. Şükrü ije Hayri de 3 e.- hapse mah-se mahkûm edilmişle.dır.
Bir Kedin Meselesi
Beyoğlu Abanoz sokağı 29 numarada oturan Bekir Kurum ile Bayram sokağı 10 numarada oturan Sabri Ertuna adında iki arkadaş, Taksimde bir kadın meselesinden kavgaya tutuşmuşlardır.
Faz’.a hiddetlenen Sabri bir aralık bıçağını çekerek Bekiri yaralamıştır.
Yaralı hastaneye kaldırılmış, maznun yakalanarak tahkikata başlanmıştır. .
fviiliî Korunma Mahkemesine Verilenler
Galetada toptancı sabun tüccarı İvle.ımet Kurun ile Maiı-mutpaşada fildişi taciri-IVlen-med mallarını satışa arzetme-mekdeıi, Dalatan a saatçi Ar-şa.k IVıa.casyan fazla tiatla saat satmak suçundan millî ko-lUiıma sazcmguia verilmiş .erdir.
B.“Sporu" yendi
İncirlerimiz geri çevrildi
Ankara .1 (Yeni dünya)— Amerikalı tüccarların Eg e bölgesinden mübayaa ettikleri-500 ton inciri bey enine dikleri ve geri çevirdikleri hakkında alâkalı, makamlar şu malumatı vermektedirler:
. — Geri çevrilen incir miktarı 500 tondan daha azdır. Bu incirler kontrol edilmeden ihraç edilmiştir. Çünkü kontrol e tmek tabidir.
alıcının arzusuna
Romancı va harp
İkuiCi sa.urbetı mak macerası önünde ne
k.a" dar so.ıuk kaicııgını, en bu-yu(c muc.ze.nn yarın ua güneşi görmek, çay ıç.;ıex, dostlarla bıriiK urup Dır gaye uğrunda çalışmak olduğunu öğretti. .-
Harbin bize öğrettiği bu-
Dost Yunanistanın futbol şampiyonu Eııosis takımı 4 maç yapmak üzere şehrimize I gelmiş ve _dün ilk maçını ( Beyoğlu-spörla_yapmıştır.
Dünkü maçta Yuııan-^takı-mı Beyoğlu-spordan dahakiyi oynamış, bilhassa teknik ve. enerji bakımından seyircilerin takdirini kazanmıştır.
■ .. Oyun niutad veçhile 14.15
te ‘başlıyâcağı yerde 25 dakika rötarla başladı. •
• Sahaya çıkan Enosis takımının forması sarı - siyahtı ve göğüs erinde çift başlı kartal bulunuyordu. Takımlar sahada şu şekilde yer aldılar.
Enos’s: Devalinyas, Papa-dopulos, Gosparis, Spiridis, Cane tis, Maginos, Markodu-ios, Y alamidİs, . Mavropulos, Niköiaidis, Kandolemis.
Beyoğlu spor: Şalabi, Pa-nar.i, Cive.ek, Yafas, Maruli Kazikas, Çiçopulos, Filibos, Culaii, Koçis, Karnik.
| Hakemler: Saii Tezcan -
11 Feridun Kılıç, belamı Akol. Oyun Enosis.n vuruşiyle
■ başmal. Pera ka.esine indııer-• se ae bu âkın ofsaytla kesildi.
■ ı op bir nıudaer ortalarda do--1 taştı. 4 cü dakikada Enos,sm - oır akinmaa sag ıç güzel bir i Yur çekti, takar top sag Kaıe
anegmı yalayarak âvta çıktı. Dana sonra rera’nın bir akinmaa Kazıxasın erıres bir Sanuenru LnosıS kaıec.sı çok gu-e. b.oKe. ederek ten, meyi uerrarâr etti.
Maç dev: e ortalarında her oyunıy.e sonlarda bir uştün-inci. dakı-Polas sıkı bir ı ilk galibiyet
' İKİNCİ DEVRE
Bu devrede de Yunan .takımı üstünlüğünü . muhafaza etti. 6 ncı dakikada Gene Movropıılos siki bir şütle 2 inci golü çıkardı.
Üst üste yapıları akınlarla Pera kalesi müteaddid defalar tehlike içinde kaldı.
20 inci dakikada Enosis'e penaltı verildi. Koçi bu fırsatı kaçırarak, topu hafif bir şütle kalecinin kucağına veriverdi.
Enosisin yaptığı akınlar bir netice vermedi.
32 inci dakikada Koçi saû köşeden güzel bir şütle tikı-
kân büyük elçiliği memurlarından mürekkep bir heyet A-zerbaycanlıların isyan merkezi olan Tebriz şehrine gönderilmiştir.
Büyük bir kaçakçı şebekesi mahkemeye verildi
Suriye ile şehrimiz arasında kaçakçılık yapan büyük bir şebeke yakalanmıştır. Bu şebekenin mensubu bulunan! lardan yataklı vagonlar şef-Hamdi Kıvrak, garson Hüseyin ile karısı Fitnat, garson Osman, komiser muavini Ne şet, polis memuru Muammer,
I3 JOUllo IllvIUurU IYlUaEQHlCr> kırtasiye tacirlerindey Mehmet ve Sırrı dün mevkufen Kadı-altında devam ederken 2 galebiyetle bitti. '
Yunan takımı Beyoğluspor- [ dan çpk daha güzel bir oyun | çıkardı.
yük şey, küçük dediğimiz, bayağı bulduğumuz- günlük, hayatın kıymetidir.
(Rögar CaiüoisJ dan
E.. BATI
iki takımla müsavi devam etti, Fakat tnosis takımı-bariz mk temin -etti. 35 Kada Movro şütle . takımın;
golünü çıkardı,. Pera kalccesi Eııosis hücumlarını güzel kurtarışlarla gollere mâni oldu. Devre 1-0 Enosisin galibiyetiyle bitti.
• 11 köy Asliye Ceza mahkemesi-
! ne verilmişlerdir.
Kolu kırılan işçi
Hasköy Şark değirmeni Doğan İYİGÜNGÖR amelelerinden Haşan Çalış değirmede çalıştığı bir sırada kolunu makinaya kaptırmıştır. Kolu kırılan Haşan derhal hastaneye kaldırılmıştır.
Kaza etrafında tahkikata başlanmıştır.
Boynuz satmadığından millî korunmada
Mahmutpaşa Abut han karşısında boynuzcu Mehmçt Fildişi, dükkânında bulunan 10 ton boynuzu satmaktan imtina ettiğinden millî korunma savcılığına verilmiş ve hakkında tahkikata başlanmıştır.
Yeni tayinler
Münhal bulunan Vilâye ve Belediye sağlık sosyal yardım müdür muavinliğine Niğde sağlık müdürü Dr. Kâmil tayin edilmiş ve dün vazifesine başlamıştır.
Diğer taraftan bu vazifeyi yekâleten yapan Dr. Bediî sari hastalıklar mücadelesi müdür muavinliğine tayin edilmiştir. ■
GalatasaraylIlara
Müjde
Galatasaray Klübü idare Heyeti 27.12.1945 tarihince topı ınarak yeni bir karar vermiştir.
baş.captanlığa MelımeriLeb lebi getirilmiştir. Tem başKap-tana muvaffakiyetler temenni eoeriz.
ülimpiyatlar Avrupada YaptiacaK
Filadelfiya, 1. a.a.-
Ame.-ıkanın oiimp.yat oyunları Komitesi üyeıerınuen M. Kirby Avrupa meaııe-setıerın-den çoğunun mali üurumları-nıiı AmeriKaya sporcu tadımlarını göndermeye müsait olmaması sebebiyle önümüzdeki olimpiyat oyunlarının Avrupada yapılacağını söylemiştir.
M. Kirby bu oyunların İsviçre’de veya İngiltere’de yapılacağını zannetmekte olduğunu da ilâve etmiştir.
Basıldığı yer;: NAM Basımevi
Comments (0)