Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

İşçi Arkadaşlar :
ı
Yakında çıkacak günlük siyasî gazetemizi bekleyiniz.
j

Ekonomik ve Sosyal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sap 10
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı 10 Kuruştur.
2 Kasını ' ) 1 >
Hükümetin İktisadî tedbir ve kararları karşısında Demokrat Partinin vaziyeti
-------------- «O ..... -- - s
Demokratlar iktidarda Olsalardı halkın sefaletini önle mek için alacaklari tedbirler neler olurdu? Demokrat Parti bu suali cevaplandırmalıdır
1 - Gündeliklere Zam
2 - Nakil vasıtalarında
tenzilâtlı işçi tarifesi
İSTİYORUZ!
Hükümetin 7 eylül kararları hatırlardadır : Türk Lirasının dış değeri düşürülmüş, “ İthalâta geniş serbestlik* verilmiş, serbest piyasa fiyatından ucuza altın satışına başlanmış, “maliyet unsurlarında indirmeler sağlamak suretiyle sanayi mamulleri ile orman mahsulleri fiyatlarında ve eşya uakliyat tarifelerinde mümkün görülen indirmeler * yapılacağı vaadedilmişti. Bu kararların neticeleri de meydanda : iç fiyatlar yeniden j-ük- I selme yolunu tutmuş, piyasaya tekrar para çıkarmak zorunda kalınmış ve nihayet hükümet, vaitleriniıı tam tersine, nakliyat tarifelerine zamlar yapmıştır. |
Basit bir iktisat aıılayişiyle 7 eylül kararlarının bu neticeleri vereceğini kestirmek zaten zor bir şey değildi. Teknik sebepler yüzünden iki haftalık bir gecikme ile basılan yazımızda, Gazetem-zin 28 eylül 1946 tarihli sayısında bunun böyle o-lacağını kesin olarak söylemiş tik.
7 eylül kararları karşısında, Demokrat Partinin tavrı ise, ilkin uzun zaman susmak oldu. Bu tavır başlıca iki sebepden ileri geliyordu. Bir kere kararların ne netice vereceğini kes tiremediler. Neticeler belli olduktan sonra konuşmayı daha “ akıllıca „ buldular. Müphem sözlerle, hükümete s ualler hazırlamakla vakit kazanmağa çalıştılar. Öteki sebep ise şu idi: İlân edilen kararlar, Demokrat Partinin başlıca dayanağı olan ticaret sermayesinin, ithalâtçı ve ihracatçı tüccarın işine geliyordu. Demokrat Parti iktidara geçseydi alacağı kararlar tıpı tıpına bunlar olacaktı. Ne yazık ki bunlar C. H. P. tarafından alınmıştı. Ve sırf bu yüzden Demokrat Parti tarafından resmen alkışlanamadı.
Artık olan olmuştur. Geriye dönüimiyecektir. icabı, kararların Demokrat Partili masına da sebep
Celâl Bayar’ııı 26 Ekimde Kirklareli’nde yaptığı konuşmayı işte bu çerçeve içinde gözden geçirmek lâzım :
“Hükümet, mali ve iktisadi yeni kararlar almıştır. Bu kararların kat’i neticesini görebilmek için daha geçen zaman pek azdır. Fakat, bence vaziyet taayyün etmiştir. Alman tedbirler vadedilen ucuzluğu | büyük salonu ve on
Parti taktiği tenkidinden tüccarın kırıl* kalmamıştır.
getirecek mahiyette değildir. Paranın düşürülmesi hem mÜ8bet hem de menfi tesirler yapar. İhraç mallarımızda canlılık yaratır, buna mukabil ithal malları yükselir. Parayı düşürmek çok defa bir tedbir olabi* lir, fakat bu arada elzem olan şey fiyatların yükselmesini önlemek, bunları aynı seviyede tutmaktır. Bu yapılmadığı takdirde gaye kaybolur. Bu iş hakkında alâkalılar beyanatta butundular, muvaffak olunacağını söylediler. Söylenenlerin -tahakkuk'- etmesi için bir müddet daha sab-’retmek lâzımdır. Buna rağmen tahakkuk ettiği takdirde bütün iktisat kaidelerinin üstünde, bilinen prensiplerin dışında bir vaziyet hasıl olacaktır. Bizim Bütün temennimiz onların haklı çıkmalarıdır.
Scnflik"aBMİer ^on«frcyi h«r*r«tle -takip ediyorlar.
XI
inşaat İşçilerinin Olağanüstü Toplantısı
İstanbul sendikacılığının talii nedense fırınlarda açıldı. Sendika gazetemiz metruk bir fırın da mayalanıp pişiyor. İstanbul Sendikalar Birliği Beşiktaş’ da Hasfırına nakledildi: oldu iki fırın. İşçilerimizin gayretleri bu hızla yürürse İs tan bu-lun fırın buhraniyle karşılaşması yakındır.
Beşiktaş’ın Hasftrını sarı badanalı cephesinde yirmiye yakın pencere, üç kat üzerinde iki altıya
Görülüyor ki Demokrat Parti Başkanı vaziyetin artık “ taayyün* ettiğine ancak şimdi kani olabilmiştir. Ama yine “iktisat kaideleri* nden, “bilinenn prensipler* den bahsetmelidir. Eğer bugünkü sözlerini kararların ilânından önce, yani netice-ri henüz belli değilken d uy saydık, nedense adı “iktisadçı* ya çıkan Celâl Bayat’ın iktisat ka’ idelerinden oldukça anladığına bazı prensipleri bildiğine hük-medebilirdik. Şimdilik kendilerine. tereddüde düşmeğe mahal olmadığını, “iktisat kaidelerinin üstünde, bil nen prensipleri dışında b r vaziyet h«sıl„ olmıyacağını sö^/clim.
Toplantıda bulunan b r genç Demokrat Parti Başkanı’na şu suali sormuş :
“iktidar partisinin bu işler başaramadığı ve başa-raraıyacağı görülüyor. Demokrat partinin alm-Pevaznı 4 üncü sayfada
yakın odasiyle^hakikaten birHı-riıı için fazla, Sendikalar Birliği için de daha şimdiden dardır.
Badanasız odalar, tahta merdivenler, kırık camlar, tavanlar keser, çekiç ve rende senfonisiyle renk ve şekil değiştiriyorlar. Elektrikçiler, marangozlar, sıvacılar kendilerini bir sürat yarışma kaptırmışlar.
Sendikalar Birliği Reisi Hakkı arkadaşla odaları geziyoruz. O usta bîr işçi olduğu kadar
Son birkaç sayıdanberi sendika, pahalılık konusundaki görüşünü bildiren yazılar yayınlamakladır. Bu yazıların güttüğü miisbtt dava, bu hesapsız fırlamaların işçi sınıfı üzerindeki tesirini azaltabilmek için iş ücretlerine zamlar yapılması isteğid-r. Evvelce de belirttiğimiz gibi bu isteğe karşı gösterilen sükût boykotu devam etmektedir. Ne çalışma Bakanlığı, ne de İktisat Bakanlığının bu hususta harekete geçtiklerini gösterir en ufak bir alâmet yoktur.
Kömür İşçilerinin ücretlerine yapılması düşünülen zammın yüz-de kırka kadar olacağı ve bu ju vc müsteCel bir |ıa]jne gej.
zammın günde şu kadar, haftada şu ve bu miktarlara tekabül edeceği santimine kadar hesaplanıp gazetelerde yayınlandığı halde, henüz ücretlerin bilfiil arttırılıp artırılmadığı, arttırıldı ise evvelce meselâ bir lira alan işçinin şimdi elmc kaç para geçtiği şimdilik meçhuldür.
değerli bir teşkilâtçı olan ,Hak-kıgarkadaş :
Dört güne kadar tamirat bitecek diyor. Gözleri ışıl ışıl, kulağıma iğiliyor. Burada çalışa» arkadaşların hepsi sendikalist-tir. Biz yalnız malzemeyi alıyoruz. Para ile olacak işler mi bunlar? $u çocukların canla başla, nefes almadan kendi yuvaları için seve seve döktükleri alın terini görürde insannın gözleri yaşarmaz mı?
( Devamı 3 öncü sayfada )
« Diğer tıraftan, günün en mühim derdi olan pahalılık bir salgın halinde devam etmekte ve artmaktadır. Buna karşı, İş ücretlerine zam yapılması isteğiie birlikte şu noktalan da hükümetin dikkatine arzetmeyi vazife biliriz;
Vapur ücretlerine yapılan zamlar, işçiyi çok sıkıntıya düşürmüştür. Bunun için sabah ve akşam, tenzilâtlı işçi tarifeleri tatbik edilmeli ve bu tren, vapur, tramvay, otobüs gibi bütün nakil vasıtalarına teşmil edilmelidir. Bu, bütün memleketlerde bilinen ve tatbik edilen bir usuldür. Bizde de. tatbiki çok Jiiz» m-
iniştir.
Yol masrafının işçi bütçesinde büyük gedikler açtığı ve buna mutlaka bir çare balunması lâzım geldiği kanaatindeyiz.

Cumhuriyet Bayramının 23 cü yıl dönümü ve işçi şendi -kalar birliği:
İstanbul işçi sendikaları birliği 18 Ekim 946 tarihli bir dilekçe ile Vilâyete mü'aeaat ederek bu en büyük millî bayra-m mızda , yapılacak olan geçit resmine İstanbul işçi sendikaları birliğinin iştirak edeeeğini, bu hususta törende kendisine ayrılacak yerin bildirilmesini istemiştir. İstida uzun bir havale muamelesine tâbi tutulduktan sonra (Emmiyette karar kılmış) emniyete gönderilmiş ve ancak 26 Cumartesi günü öğleden sonra geçitteki işçi birlikleri arasındaki yerimizi öğrenmek üzere protokolü imzalayan vilâyet makamına müracaat etmemiz g-erektiği yolunda vasih ol mı yan bir cevap alınmıştır. Cevabı hamil zarfın üzerinden İstanbul işçi sendikaları b rliğini aramak maksadile İstanbıılun 'muhtelif semtlerine zarfın gönderildiği ve asıl cevabın 23 Ekim 1946 tarihinde yazılmış bulunduğu öğrenilmiştir.
Cevap elimize 26-10-1946 öğ-ledenden sonra geçtiğinden ve 28-10-1946 günü ancak vilâyetten malûmat almak mecburiyetinde bulunduğumuzdan İstanbul işçi sendikaları birliği muhtelif sendikaların bu kadar kısa zaman içhde hazirlanamıyacağını anladığından bildirememiş böy-lece 23 ıcü yıl dönümünü kutladığımız Cumhuriyet bayramı 3eçit resmine bağımsız işçi sen-ikalanmız iştirakten mahrum kalmışlardır.
Sendika gazetemiz işçi arkadaşlarımızın bayramını kutlular ve yukarıdaki hususu açıklamayı kendisine milli bir borç^sayar.
Sayfa: 2
Sendika Gazetesi
2 Kasım 1946
Artık hiç
Çalışına bakanının 25-10-946 tarihli gazetelerde çıkan beyanatı dolayısîle :
Çalışma Bakanının 25-10-946 tarihli İstanbul gazetelerinde çıkan beyanatından: Eski iş kanunumuzun üzelinde bakanlıkça gerekli değişiklikler yapılarak meclisin tasdikine arzolun-duğuııu biz sendika mensupları teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Teessürle diyoruz çünkü iş kanunun alması icap eden son şekli üzerinde eıı ilgili söz sahibi olmamız gereken bizlerin fikrimiz alınmadan A sindan Z ine kadar işçi sınıfını alâkadar eden yeni iş kaminu kalem?. alınmış bulunuyor.
Üstelik birde İstanbul Sendikaları Birliği genel sekreteri sıfatile ben İstanbul çalışma müdürlüğüne davet olunmuş, İngiltercden iş hayatımızı tanzim maksadile getirilmiş mûte hassısla tanıştırılmış ve bir kaç ay gibi kısa bir müddet zarfında kurulan bağımsız sendikaları mı hakkında uzun ve etraflı bir konuşma yapmıştık. Konuş mamızın sonunda İstanbul İşçi Sendikaları Birliği Genci Sekreteri o’arakdavet edilişimin asıl sebebinin çalışına bakanlığınca ’ değiştirilmesi kararlaştırılan iş kanunumuzda Sendikalar Birliği bakımından tebdil veya tadili istenen noktaların yazılı o . iarak 10 gün zarfında bakanlığa bildirilmesi olduğu açıklandı ve bu husustaki düşüncelerimizin etraflı bir şekilde rapor halinde kalemi alınmasını zira yeni iş kanunumuzun hazırlanmasında bu raporun esas ittihaz edileceği de ayrıca ilâve edildi. Biz çalışma bakanlığının samimiyetinden emin olarak hali hazır iş şartlarımızı dikkatle e-leyip dünyanın belli başlı demokratik memleketlerinin iş kanunlarım da tethik ederek iş kanunumuzun bu günkü şartlarına uygun bir şekilde nasıl olması lâzım geldiğini işçi sınıfının menfaatleri bakımından kaleme aldık.
güvenimiz kalmamıştır
2 — Madem ki iş kanunumuzun nasıl olması lâz.lm geldiği
hakkındaki fikirleri kale aiınmı yacaktı da sırf bu husus için İstanbul çalışma müdürlüğüne davet edilen İşçi Sendikaları Birliği Genel Sekreterlerinden ne için rapor istenmiştir.
3 — Çalışma bakanlığınca Türk İşçisinin fikirleri alınmadan tez elden kaleme alman yeni İş Kanununun son derece a-cele hazırlanmasının sebebi nedir.
4 İşçinin fikri alınmadan sür’atle hazırlanıp meclise sunulan yeni iş kanunu tasarısının
acaba ana hatları nelerdir ve eskisinden hangi noktalarda ayrılık gösternıekted r.
İşte bu gün uyanık Türk işçisinin kafasında bu ve bunlara benzer karşılık bekleyen birçok istifhamlar kıvrılmakta ve yığılmaktadır.
Çalışma bakanlığının önce İn-giltereden celbettiği mütehassısın tavassutuna kullanarak değiştirilecek olan iş kanunumuz ve Sendikalar hakkındaki düşüncelerimizi sordurup sonra da vereceğimiz, cevabı beklemeye lüzum görmeden mezkur kanun tasarısını meclise sunması kendisine bağladığımız ümidi kırmış hattâ tüketmiştir.
Bu durum karşısında arttk hiç güvenimiz kalmamıştır.
SENDİKACI
İşçi sağlığı
Dokuma işçilerinin sağlık durumları
20 Müesseseye birden bakan doktorlar
19 10/46 Son saat gazetesinden :
Raporumuzu tamamlayıp çalışma bakanlığına kemali samimiyetle sunacağımız sırada çalışma bakanının yukarda kaydettiğimiz beyanatı ile karşılaştık. Artık iş işten çoktan geçniş bulunyordu. Türk işçisinin 'hayati menfaatleri üzerinde kprar verilirken onun fikrinin usulen alınmasına lüzum görülmemesini hele önceden sendikalara değiştirilecek iş kanunu hakkındaki fikirleri sorulup da daha kendilerinden cevap almayı beklemeden karara varılmış bulunulmasını bu günkü ileri demokratik durumumuzla hiç bir noktadan bariştıramadık.
Olayları bu suretle sıraladık- | tan sonra insanın aklına şu sualler geliyor.
I — İş kanunumuzda devrin iş şartlarına ve yeni demokratik gelişmemize uygun olarak değişiklikl-r yapılacağına göre bu hususta en çok selahiyetli söz sahibi şüphe yok ki işçinin bizzat kendisi ve onun bağımsız sendika teşkilâtlarıdır. Bu itibarla eski, kifayetsiz ve tatbikatta da hiç yeri olmayan iş kan.ınumuzuıı tadil veya daha doğru b r tabirle baştan aşağı tebdilinde nihai karara varılmadan önce Sendikaların fikirleri acaba neden alınmamıştır?
İstanbul bölge çalışma mü dürlüğü imalathane, fabrika ve mekteplerin sağlık durumları hakkında son yaptığı incelemelerde bu müesseselerin kanunen mecbur bulundukları doktor tutmak ödevlerini hepsinin sözde yerine getirdikleri fakat ismen var olan bu doktorların cismen hiçbir zaman mevcut olmadıkları ve bu ödeVi pek az bir meblağ karşılığı olarak mahalli hükümet tabipleri ile bir kaç profesörün formaliteyi karşılayacak tarzda arada sırada müessesede göründükleri tesbit olunmuştur, jstanbuldaki sayısız imalâthane, fabrika, mektep, ateliyenin bir kaç profesyonel formalite hekiminin elinde olduğu da anlaşılmıştır. Bu arada yalnız bir ilçe tabibinin Beşiktaş’dan Arnavutköy’ üne kadar olan sahadaki mektep ve fabrikaların hepsinin resmi doktoru olduğu bu arada meydana çıkarılmıştır. Bu tabibin yedi kudretinde olan müessese yekununun 20 yi aştığını söylersek buralarda sağlık işlerinin nasıl yürüdüğünü okuyucularımız çok iyi anlarlar. Aynı şekilde bîr başka Kaza hükümet tabibî 17 muesseseye ancak maaşlarını almak suretiyle bakmaktadır. Bu hadise bütün İstanbul için böyledir.
Bu müesseselerin her biri 20/30 lira gibi pek cüzi bir para ile doktor formalitesini yerine getirmekte ve resmî makamlara karşı bu hekim adlarını bir paratoner gibi kullanmaktadırlar.
Esasen kaza dahilindeki sağlık meselelerinin kontrolü hükümet tabibinin vazifesi olduğu için kurnaz müessese sahipleri bu mesul şah«ı kendilerine dok tor diye tutarak şimdiye kadar sızıltıya meydan vermeden işi yürütmektedirler.
Bu işi yalnız hükümet tabipleri değil üniversite profesörlerinden bazıları da görmekte, bilhassa büyük fabrika ve müesseseler y sak savmak kabilinden bu profesörlerin titrin-den faydalanmakta beri tarafta binlerce işçinin hayatı asla kale alınmamaktadır. Çalışma ve bağlık bakanlıklannınm bu #nemli işle ilgilenmelerini temenni etmekle gazete sözünü bitiriyor.
Sendika : Biz işçi sağlıyı adlı seriden endüstri hekimliği başlıklı yazımızda daha önce
bu konuya işaret etmiş müesseselerden bir çoğunun sağlık işlerini bir doktor değil ancak tam teşkilâtlı bir hasta-hanenin karşılayabilecek durumda olduğunu belirtmiştik.
Sağlıkçı
ve
Bu işçi kızın hakkı-nı kim arıyacak
Feriköy Bilgiç sokak 24 numaralı sırma fabrikası sahibi Sepon Civan ve aym fabrikanın işletme müdürü Tarkum Halukyan aleyhinde. Pangaltı Türk beyi sokak 17/2 de oturan fabrika işçilerinden Alis Nalbatyan İstanbul Cumhuriyet savcılığına bir dava açmıştır, iş Kanunu nizam ve emirlerine aykırı hareket ederek genç kızın yaralanıp sakatlanmasına sebep olduklarından haklarında kanuni takibatın yapılması istenmiştir.
Hâdise şöyle olmuştur: Alis Nalbatyan by fabrikada iki şenedir, çalışmaktadır. Diğer işçilerle fabrikada yevmiyelerinin a'ttırıl-
dir çalışmaktadır. Diğer işçilerle fabrikada yevmiyelerinin arttırılmasını istemişlerdir. İşletme müdürü buna yanaşmıyarak sadece onlara fabrikada bir jrıkana cak yer temin edeceğini -vadet-miş ve bunun için de kendilerine fabrikanın abdesthanesini göstermiştir? işçi fabrika kazamı; dan sıcak suları buraya kovalarla taşıyarak yıkanmağa başlamışlardır. Soğuklar başlayınca da bir mangal yanmış kömür de abdesthaneye konulmaktadır.
8-11-1945 günü her tarafı kapalı yerde işçi yıkanırken birden bire fenalık geçirerek mangalın üzerine yıkılmıştır. Hâdise derhal arkadaşları taraf.ndan görülerek imdadına yetişilmiş büsbütün yanmaktan kurtarılarak fabrikanın yardımiyle evine gönderilmiştir. Bir müddet fabrika doktoru tarafından tedavi edilmiş vî beş ay hastanede yatmiş
tır.
Genç işçi kız şimdi çalışamı-yacak bir durumdadır. Yürürken

Dokuma ve buna bağlı sanayide bizzat mesleğin tesir yaparak husule getirmiş olduğu ehemmiyetli bir hastalık mevcut değildir.
Dokuma işçilerinin umumî sağlığı yaşadıkları hayat şartlarına, sosyal çevrelerine ve bilhassa ça-lışdıklari müesseseııin teknik organizasyonuna bağlıdır. İş mahallinin ve işin yapılma şeklinin hijyen kaidelerine uygun olmaması, y'apılan işi düşünüp, yapanın ihmâl edilmesi bir takım ârizâlara sebep oiıır.
Dokumacılarda en fazla görülen ânzalar hazım ve teneffüs cihazı hastalıkları, adale ve mafsal romatizmaları ve bilhassa kadın işçilerde fazla görülen bevli tenasüli bozukluklarla kansızlıklardır.
Dokuma sanayiinin bazı hususiyetleri iş mahallerinde özel bazı fizik şartları icap ettirir. Dokuma iplikleri kuru havada adeta cam gibi kırıldığından bunların işleneceği mahallin havasının çok rutubetli olması lâzımdır. Kuru hava aynı zamanda bazı kazalara da sebep ola bilir. Meselâ fazla kuruluk ipek liflerinde statik bir elektriklenme husule getirir, bunun neticesi de yangınlar zuhur edebilir. İşte bu sebepten iş mahal leri daima rutubetli olarak tutulur. Yalnız bu rutubeti tanzim etmek ve aynı zamanda hararetle de uygun bir seviyede tutmak iktiza eder. İplikler için en uygun olarak ve hareretle beraber ayar edilmiş bir rutubet işçilerin çalışması için de muvafıktır. Fakat hararet ile rutubet arasındaki bu uygunluk aranmaz, yani yalnız iplikler göz önünde tutulup işçilerin sağlığı kale alınmiyacak olursa bu vaziyet bir taraftan işçilerin iş gücünü azaltır, diğer taraftan da bazı hastalıklara sebep olur. Zira tam rahatlık hissile hiç üşümeden ve sıcaktan da sıkıntı hissetmeden çalışabilmek için sabit bir hararet (meselâ 18 derece) ve buna uygun muayyen bir miktar rutubete ihtiyaç vardır, ve her sıcaklık derecesine uygun gelen rutubet derecesi de değişiktir. Bunların arasındaki münasebet tanzim edile-meyip lâalettayin bir sıcaklıkla (meselâ yazın çok sıcak, kışın soğuk) fevkalâde fazla bir rutubet bulunacak olursa havanın fena tesiri dediğimiz hal baş gösterir. Hem-işçilerin iş veri mi azalır, hem de teneffüs ciha-z.ı hastalıkları ve romatizmalar ortaya çıkjır. Modern işletmelerde bu (sıcaklık - rutubet) uygunluğu hususî cihazlarla temin edilir ve daimî kontrole tâbi tutulur. Küçük fabrika ve işletmelerde ise işçiler çok gayrı
müsait bir hijyen şartı içinde çalışırlar. Buralarda hava yenilenmesi de hava ceryam şeklinde yapıldığından nezle, bronşit, hatta zatürrie hiç eksik olmaz. Teneffüs cihazı hastalıklarına sebep olan diğer bir âmil de havaya karışan yün, pamuk ve ipek tozlarıdır. Bunlar bir taraftan ak ciğerlerde tahrişler yaparlar, diğer taraftan da bazı hassas kimselerde astm nöbetleri (nefes darlığı) tevlit ederler. Modern teknikle işleyen yerlerde havadan bu tozlar daima emilerek alınıp yerine ayni sıcaklıkta temiz hava verildiğinden bu mahzur da bertaraf edilmiştir.
Dokuma işçileri ekseriyetle ayakta çalıştıklarından kolaylıkla deveran bozukluklarına uğrarlar ve bunun neticesi varisler (bacaklarda kara kan damarlarında kanın birikmesi neticesi bu damarların dolgun ve bariz bir şekil alması) teşekkül eder. Ağır yük kaldıran veya itenlerde (bilhassa kadın işçilerde), kannlar'yle masaya dayanıp veya itenlerde ekseriya bağırsak düşmeleri ve bunun neticesi müzmin kabızlar husule gelir.
İşe küçük yaşta başlayan kız çocuklarında otururken veya a-yakta çalışırken işin icap ettirdiği yanlış vaziyetler kemiklerin anormal bir şekilde gelişmesini mucip olur ve bunlar da gebelik ve doğumda kendini gösteren bir takım havsala çarpıklıkları tevlit eder. Bu sebepten dokumacılıkta çalışan kadınların gebelik hallerinde pek erken aylarda başlayan bir ihtimam ve nezaret zaruridir. Ancak bu şekilde doğum âriza 1 arının önü alınabilir. Endüstri tekniğinin ilerlemesi ve alman sosyal yardım tedbirleri sayesinde dokuma sanayii buğün artık kadınlar için en muvafık ve müsait işlerden birisi olmuştur. Meselâ Sovyetler Birliğinde kadınlar bu sanayii randıman ve bilhassa desen zevkleri bakımından âdeta yarım asır ileri götürmüşlerdir.
Üzerinde ehemmiyetle durulması gereken diğer bir nokta da ğeri ve küçük işletmelerde çalışan işçiler arasında ötedenbe ri mevcut olan fena bir itiyaddır. İşçiler mekik ipliğini ağızlariy-le emmek suretiyle geçiriler. Bu bilhassa ince iplik kullanan tezgâhlarda, ipliğin sık sık kopması hallerinde çok nır. Aynı bir tezgâhın zamanlarda muhtelif tarafından işletilmesi
bu iplik geçirme şekli verem ve frenginin geçişinde âmil olması dolayısiyle çok tehlikelidir. Buna bu sebepten (ölüm öpücüğü) ismi de verilmiştir. İpliğin mekiğe demir bir tel (kroşe) ile geçirilmesi lâzımdır. Modern otomatik dokumacılıkta bu şekil mekikler ortadan kalk 'tığından bu ârızanın da önü a-lınınıştr. Modern teknikte aynı zamanda kumaş boyalarında ve apre ile baskıda kullanılan kimyevî maddelerin tevlit ettiği zehirlenmeler ve cilt hastalıkları lahakik ? da gittikçe azalmaktadır.
Devimi 4 üncü sayfada
çok zorluk çekmektedir.
Hem altı ay işinden olmuş, sıhhatini kadınlık zerafetini kaybetmiş, hem de hiç bir maddî te minat karşişında bulunmamaktadır.
Soruyoruz : acaba hâdisenin vuku bulduğu gün fabrika müs tahdemleri onu tedavi ve muayene eden doktorlar neden vakayı âzım gelen alâkalılara polise, müddeiumumiliğe bildirmemişleridr.
Vaziyeti iş Bakanlığının da bir | daha baştan tetkik ve t--------
etmesini bekleriz.
tekrarla-muhtclif kimseler halinde
*
2 Kasım 1946
__________________________________________ o ayıa : 5
İnşaat İşçilerinin Olağanüstü toplantısı 1946 İngiliz Trade-Union’lar
■■■■■■ -__ ■
( (İVftaraf) 1 inci sayfada )
Hakikaten bu işçi gençler en çok sevilen bir türküyü söyler-gibi, en fazla arzulanan bir yemeği karşılar gibi çalışıyorlar. Emininıki her birinin beşer öner senelik işçi hayatlarında bu kadar zevkle, iştahla çalıştıkları gün yoktur.
Üst kattaki büyük salona iskemleler taşınıyor. İstanbul inşaat işçileri Rendikasmm olağanüstü toplantısına hazırlanıyorlar. Hakkı arkadaşla henüz pencere camları yeni takılan küçükçe bir odaya geçtik. Doktor odası... Tütüncüler Sendikasından güler yüzlü bir işçi :
Sormayın diyor. Doktor, üç gün sonra geldiğimde şunları işteşim diye bir liste bıraktı. Hemen de tamamladık gibi. Ge çen hafta şu dışarıya tam kırk hasta işçi sıralanmış. Soğuk bir taraftan, elektrikler yapılmamış ışık yok, benim elimde bir muin, hastalar şu soğuk masanın üzerinde. Doktor arkadaş bizi iyice haşladı. Yerden göğe kadar haklı, amma bu sefer o da şaşıracak.
Hakkı usta ile göz göze geldik. Düşündüklerimizi daha evvel kelimelendirdi:
Bu günlerimizi yarınki işçi I nesillere tatlı birer hatıra olarak nakledeceğiz.
Saat, 13 ayak sesleri, rende ve çekiçler durdu. Büyük salo nun ön sıralarını iki yüze yakın inşaat işçisi doldurmuş. Diğer Sendikaların misafir hey’etleri-ne ve Sendikalar birliğine yerler ayrılmış. Kurucu hey’eti» mes’ul kâtibi oturumu açıyor. *
Arkadaş ve kardeş toplantısını açıyorum. Bu nasırlı ellerin kendi benliği için çalışması ancak Sendikacı arkadaşların candan alâkalarına bağlıdır.
Oturumu idare edecek hey e-te başkan Sa(ahaddin kayayı, kâtipliğe de Abdülkadir Basa ve Kavlanı aday gösteriyorum.
Adaylar çoğunlukla kabul edildi. Tasnif komisyonuna Haşan fitil ve Yusuf Ziya Giray seçiliyorlar. Oturum başkanı idare ve mürakaba hey’etleri aday listesini okuyor. Yirmi üç kişiden on beşi seçilecek. Bu liste haricinde adaylığını koymak istiyen arkadaşlar var mı? Yok.
Matbu aday listeleri dağıldı. Seçim gizli oyla yapılacak. Yer yer grup grup münakaşa ve müşavereler salonu hareketlendirdi. Bir kasket içinde toplanan rey pus'aları tasnif heybetinin önünde. Tam bir saat sonra neticeler oy sirasiyle okunuyor.
Yusuf Ziya Giray; Mustafa İrgat; Abdülkadir Basa; Selâhat-tin Kaya; Kemal Balyoz, Haşan Çatmaz, Mustafa Ayylldiz, Ahmet-Kavlan, Hamdi Akın, Ahmet Özdemir. İdare Hey’etine İsmail Erçakar, Dimitri Papa-yan, Gavriyel Kohen, Fethi İrk, Tacettin Ağırbaş Kontrol Komisyon azalıklarına İdare Hey’eti kendi aralarında Yusuf Ziya Giray’ı Sekreterliğe, Kemal Balyoz’u muhasipliğe, ve Mustafa Irgadı teşkilâtçılığa seçiyorlar.
Sekreter Yusuf Ziya konuşuyor:
İşçilerimizin hak ve menfşatlarının müdafaası .ancak teşkilâtlı bulunmamız ve candan bağlılıklarımızla gerçekleşebilir.
Dokuzuncu Millî Tıp Kongresi Ankarada, Üniversite binasında toplandı. Kongrenin başlıca kokularından ikisini kaydedelim: “Vitaminler ve köy sağlığı.» Sağlık Bakanı Behçet Uz. açış nutkunda şunları söyledi :
“Buralarda (Türkiyede) yaşi-yan yurttaşlarımız, hayatın ve sıhhatin kaynağı olan saf hava ve bol güneş ışığından en yüksek derecede istifade ederler. Yurdumuzda bu iki hayatî ve sıhhî madde hem boldıir hem de hiç bir maddî külfete tâbi değildir.» Sayın Bakan, bu pek ııaz.arî sözünden sonra, “fakat şunu da itiraf edelim ki„... ile başlıyan başka bir cümle ile, köydeki sağlık şartlarına biraz, olsun temas etti.
Öldürücü Çukurova güneşi altında çapa sallıyan ırgat kadına, veya Orta Anadoiunun ayaz kesen steplerinde, çift süren köylüye havayı övmeğe nek cesaret edemeyiz. Evet, Türk halkı bu topraklar üzerinde mesut ve sihhatli yaşıyabilir, fakat bunun böyle olması için ne yapılmıştır ve ne yapılmaktadır, mesele burada. Havadan ve güneşten istifade etmenin, »hiç bir maddî külfete tâbi olmadıkı» fikrine, biz işçiler, herkesden iyi cevap verebiliriz. Hava ve güneş kıtlığından vereme ve türlü hastalıklara tutulan bizler değilmiyiz ? Daracık pencereli, l'işıksız, rutubetli kulübelerimiz, de bunalan bizler değilmiyiz.? Çocuklarımızın sıhhî, havadar, ve derli toplu yerlerde oynayamamalarının derdini çeken biz değilmiyiz. ? Birçok memleketlerde olduğu gibi, senede bir, dinlenme evlerinde ve tam ücretle tezgâha çekilmek, deniz ve yayla havasından istifade etmek hakkımız değilmidir?
Bu memleketin işçisi, köylüsü, ufak memuru, çileli münevveri, “Vitamin ve Tıbbî müstahzarlar,» sergilerinden ne anlayacak?

Sendika Gazetesi

Bütün arkadaşlar bu öz varlıklarında derecesiz, çalışmalıdırlar. İşçilerimizi korumak, seslerimizi duyurmak ve haklarımızı kurtarmak mücadelesinde bir bütün, bir tek olarak yürümeli-yiz. Bizden olmayan derneklerin bizim davamızda yeri yoktur. Himaye değil hak istiyoruz. Bizim tanıyabileceğimiz, yüksek organ ancak ve ancak İstanbul Sendikalar Birliği olabilir. Biz bu birliğe katılacak üçüncüyüz, fakat on üçüncümüz kapıda sıra bekliyor.
Yusuf Ziyanın İstanbul Sendikalar Birliğine katılma teklifi dakikalarca alkışlandı ve kabili edildi. İnşaat işçilerinden biri, hakkı işçi gazetesi olan SENDİKA ya abone olalım onu yaşatalım dedi. Sendikalar Birli ğinden Yusuf Birlik adına te-şe tkür etti. Tütüncüler Sendikasından Fahri İşçilik şuurunun perçinlendiği bu çeşit toplantıların sıklaşdirilması dileğinde bulundu. İnşaatçılardan İsmail Çakar samimi bir eda ile Sendikanın ve Sendikalar Birliğinin yaşaması uğrunda icabederse sırtındaki eski caketini de satacağını ve inşaat işçilerinin an-
cak senenin dört ayında doğru dürüst çalışabileceklerini, borç harç içinde çekilen sıkıntıların bundan böyle paylaşacağını söyledikten sonra :
Arkadaşlar! Ne duruyorsunuz kuçaklaşulim, bayramlaşalım diye haykırdı. İdare heyetinin ve umumi heyetin yer yer fotoğrafları almıyor. Beni, İsmail Çakarın şiir gibi sıcak, içten ve hür sesinde büyüleyen mert ve namuslu işçilerimiz hakkında şüpheye düşenler, bu toplantıda bulunsalardı yalnız, yüzleri kızarır ve yalnız, utanırlardı. Hakkı arkadaş ellerini uğıışdu-ruyor :
Eksiğimiz, var. Avuçlarımız, birbirlerimize kenetli. Fakat gırtlaklarımızda düğümlenen gür seslerimize halâ bir melodi bulamadık.
Onun ne demek istediğini anlıyorum. Toplantıyı terke hazırlanan bütün işçi arkadaşların gözlerinde ayni sualin pırıltıları çakıyor. İstanbul Sendikalar Birliği Türkiye İşçilerinin erkek sesine yakışacak bir MARŞ Arıyor .
Hadi MALKOÇ
Bu Sene Trade-union lar kongresi Brighton da toplanacak ve amele hükümetinin bir senelik’ faaliyetini gözden geçirecektir. Hiç şüphe yok ki bu kongre de geçen sene Bourormouth deki kongreden daha kuvvetle, memleketin karşılaştığı bir çok mes’-ele lere yakından temas etmek fırsatını bulacağız. Bunun se-bebide İngiltere’de bilhassa a-mele arasında vaz’iyyetiıı iyileşeceği yerde kötüleşmesine karşı duyulan telâştır.
Halkın tahakkuku için rey verdiği —Sulh, Mesken ve emniyet— mes’ele ferinin halline sulhten beri halâ yaklaşılmamış tır. Emtea fiyatları yükselmekte, bununla beraber kâr hadleri ve işsizlik artmakta, harici mes’e\eler durumunda hiç bir değişiklik görülmemektedir. Bundan başka 40 saatlik hafta mesaisi ve tatmin edici ücret mes’ele leritie hükümet tarafından muhalefet gösterilmektedir. Ingiliz Trade-Union larına göre bütün bu mes’ele ler halkın is-ikbali ile o kadar alâkadardır ki Trade-u nioıı’la^ kongresinin bu celselerinde ön safta müzakere edilmelidir.
Bu kongrede amele partisinin seçim programı da mümessille rin dikkat nazarına arz edilecek, İngiltere Trade-unionTa-rinın ileri sürdüğü “İstikbale bakalım» formülü gözden geçirilecektir. «İstikbale bakalım formülünde hükümetin harici siyasetine ait bazı mes’eleler üzerinde hüküm yürütülmekte bilhassa üç mes’ele üzerine dikkat çekilmektedir:
1 — Yunanistan’da reaksiyo-ner unsurları kuvvetlendirmeğe, kralın dönüşünü temine, terakki perver unsurların ezilmesine yardım eden, hükümetin takip ettiği siyaset.
2 — Hâlâ faşist bir devlet sistemini muhafaza eden general Franco ile İktisadî ve siyasî münasebetlerin devamı.
3 — İngiltere ile Sovyet rus ya arasındaki münasebetlerin düzeltilmesi.
Bundan başka İngiltere ekonomisinin kapitalist Amerikaya bağlanması, Almanya’nın nazi-lîkten kurtarılmasında müessir adımlar atılmadığı meseleleri de kongrede konuşulacaktır. Hükümetin tâkip ettiği bu siyasetin, amele partisinin seçim programında kabul edilip edil-miyeceği hakkında kongrenin reyini bildirmesi istenecektir
Kongre bu mes’eleleri şu sebeple ehemmiyetle dikkat nazarına almıştır: geçen seııeki | kongrede kararlaştığı üzere bir İııgiHz Trade-union’lar hey’ eti Yunanistan’a gitmiş, buradaki Trade union’lar seçiminde I müşahit olarak bulunmuşlardı. ' Kongrede Yunan hükümetinin seçimlerin neticesine riayet etmesi kararlaştırılmıştır. Fakat Yunan hükümeti seçimi müteakip yeni kanunlar çıkarmış, Yunan Trade - union'ları kapanmıştır. Bu hareket İngiltere Trade-union'lan tarafından nefretle karşılanmıştı. Bunun gibi amele hareketi içinde büyük bir alâka ile tâkip edilen amele hükümetinin haricî siyaseti üzerinde de kongrede mühim müzakereler yapılacak ve amele hükümetini tazyik edici ka-
Dokuzuncu Millî Tıp Kongresi Hakkında

Sayin Bakan diyor ki: “Müstesna ve tam bir gıda olan saf ve temiz sütün büyümekte olan çocukların lıergünkü içkisi olduğuna bütün yurttaşları inandırmak, taze sebzelerin, hayvauî ve nebati proteinlerin yenilmesi her fırsatta ileri sürülnelidir. (Türk mutfağı) da incelenecek bir konu hâlinde durmaktadır.. „ Yani sütün yüzünü gördük te hayır mı dedik? Sayın Bakan, sütün kilosu kaça, kaç para kazanıyoruz, işçinin ve köylünün ortalama geçim vaziyeti nedir, bunlardan haberli mı?
Geçim zorundan sütünü şehre taşıyan köylünün, ve bu sütü çocuğuna alacak durumda olmayan işçi, ufak memur, fakir münevverin, sütten faydalanmaları için, yoksa sayın Bakanın bir plânı mı var? Bize bir kolaylığı mı olacp.k? “Taze sebzelerin vanı proteinlerin yenilmesi her fırsatta ileri sürülınelidir...»
Amenna, doğru, ileri sürülsün, hayvani veya nebati proteiui ye-ınemezlik etmiycceğiz ama, Sayın Bakan bunları alabilmemi^ için bir çâre mi buHu? Hele (Türk mutf iği). Sayın Bakan için cidden incelenecek bir haliude durmaktadır.»
Öğütten, ve vaatlerden yana verimli kongreler değil de, bizi veremden, açlıktan, havasızlıktan, güneşsizlikten, kurtaracak kongreler istiyoruz. Bunlar sıhhî bir gıdayı yeter miktarda alabilmemiz için hükümete baş vuracaklar, çocuklarımıza sütü ulaştırmak için çare bulacaklar, veremlileri kurtarmak için geniş bir plânı tatbikte ön ayak olacaklar, işçiler ve diğer az kazançlı vatandaşlar için yeni sıhhî mahallelerin inşası için kendi cephelerinden icabedeni yapacaklardır. Yoksa hâli vakti yerinde olanlara vitaminlerden vitamin beğendirmekten ne çıkar, böyle kongreler neye yarar?
konu
Altın DAĞLI
Sayfa: 3
kogresi
VYorld News and revieti's'den Yazan: Ben Bradltg
rarlar alınacaktır. Bu kongreden sonra derhal hükümetin müstakbel siyasetinde amelenin menfaatlerini sağlayan büyük bir değişiklik olacağı tahmin ve ümit edilmektedir.
Bu kongre müııasibetiyle dört millî teşekkülün -Demir yolları amele cemiyeti, demir yollan işçileri sendikası, Clerical işçiler sendikası, tüt ıı işçileri sendikası- Trade - unionizim ve ' müs emlikelerde ki amelenin hayat seviyesi hakkında verdikleri karar’arda çok enteresandır. Verilen kararlara göre bu mes’ eleleri tetkik için müstemlekeleri ziyaret edecek bir hey’et seçilecektir. Hindista • ve dünya sendikaları federasyonu hakkında da mühim kararlar verilmiştir.
Beş mühim karardan biri de nasyonalizasion mes’elesidir.
Nasyonalize edilen sanayide, hisse senetlerini ellerinde bulundu ranlara devletin malî tazminat vermesi mes’elesi de kongrede şiddetle münakaşa edilecektir. Bu tazminatın asgariye indirilmesi, bu sanayicilerin malî va-z’iyyeti iyice tetkik edildikten sonra kabul edilmesi teklif edilecektir. •
Çelik sanayii mes’elesinde kongreden, hükümetin teklif ettiği plânı büyük bir dikkatle ğözden geçirmesi, nasyonalize edilecek senayide hükümetin teknik ve pratik adamlarla istişare etmesi, çelik sanayiinin sür’atle nasyonalize edilmesi istenecektir.
Mesaî saatleri ve ücretler hakkında da mühim kararlar verilmiştir. Trade-union’lar u-mumî meclisi muhtelif sendikalarla istişareden sonra bir milli ücret siyasetini formüle edecek bir asgari ücret plânını hü-kü mete bildirecektir. Amele i[e patron arasındaki ücret müzakereleri metodu da gözden geçirilecektir. Bir çok union’lar 40 saatlik hafta mesaisi etrafında yapılan Kampanyanın (Cam pagne) kuvvetlendirilmesini, bir çok sanayide patronların amele ile yaptığı müzakerelerde ki hareket tarzı hakkında Trade union’lar umumî meclisinin hükümetle temasa geçmesini, umumî meclisin 1945 deki raporunda ileri sürdüğü hatlar dahilinde sanayi amelesiyle patronlar a-rasinda yapılan anlaşmaların iş vekâleti tarafından tesçil edilmesini istemektedirler.
İngiltere’nin kalkınması plânında union’larm vaz.’iyyetini kuvvetlendirecek bir çok kararlar da verilmiştir. Bu kararlar amelenin sanayii tanzim ve kontrola iştirakini kabul etmektedir. Hükümetin İktisadî plânını tatbik, ııasyonaliz.as-yon plânında muvaffak olması, bu prensiplerin kabulüne ve tatbikine bağlıdır. Bunlardan başka, mesken, işsizlik, fiyatları kontrol ve dünya milleteri arasında İktisadî Cooperation gibi hayatî mes’eleler hakkında da mühim kararlar verilmiştir 1946 Kongresinin ruzname-sinde . görülen bu kararlar bu sene İngiliz Trade - union’lar kongresinde amelenin hakiki ruhunu ve ihtiyaçlarım aksettirdiğini göstermekte, amelenin Bornmouth da son sözünü söylemediğini hükümete anlatmaktadır. Brighton da toplanan bu kongre seçim programının bu noksanlarını tamamlayacak mahiyette yapılmasını arzu eden altı buçuk milyon ameleyi temsil etmektedir.
(Halen kongre toplantı halindedir )
Şayia : 4
Sendika Gazetesi
2 Kasım 1946
H t kin itin iktisadı tedbir | ve kararları karşısında De mokrat Partinin vaziyeti
(Baştarafı Birincide) ması lâzım gelen tedbirler hakkında hazırladığı bir projesi varmıdır? Mec lise teklif yapılacakmıdır?,.
Tam yerinde bir sual. Celâl Bayar btı suale bakın ne cevap veriyor :
“Sana bir misal vereyim yavrum. Karşımda beş tane aşçı var. Sen hepsine şekerini, ununu, velhasıl lâzım olan bütün malzeme yi veriyorsun. Hepsi helva yapıp getiriyor. Bu beş helva da aynı nefasette o-labilir mi? Biri ağza alın- 1 mıyacak kadar kötü, diğeri şöyle böyle, belki içlerinden bir tanesi fevkalâ de olabilir- Burada iş, aş çının merhametine kalmıştır. Hüner helvayı yapan eldedir. Bilmem anlatabildim mi ?„
Demokrat Partinin yalnız son kararlar karşısındaki durumuna değil, doğrudan doğruya hikmeti vücudunu da bu kadar veciz bir teşbihle anlatan bu sözler ancak Parti Başkanın» ağzından dinlenebilirdi. Kararlar, helvanın malzemesinden başka^ birşey değildir. Neticeleri za allnmıyacak kadar kötü,, çık-dıysa, kabahat sadece ahçıdadır. Demokrat Partinin her lavrl, her hareketi maalesef hep ayni zihniyeti belirtiyor: “Helvayı sen pişirme, ben pişireyim,. Helvayı yiyenler daima aynı zümrelerdir. Bu kazanın abında yananlar ise, başta işçi sınıfı gelmek üzere halk kitleleri, kısaca, Türk halkı.
Delikanlının tam yerinde, pek zekice sualini biz de tekrarll-J yarak Demokrat Partiden soru-yoruz : *■ ’ - - ”
iktidarda olsalardı, pahalı iği halkın sefaletini önlemek için alacakları tedbirler neler olurdu? Bu hususta hazır bulunması lâzım gelen bir projeleri var midir? Varsa nedir?
Demokrat Parti bu suallere cevap verirse, Türkiye’deki bütün sınıf ve tabakaları hep birden refaha kavuşturacak sihirli değneğinin ucunu da biraz olsun göstermiş olacaktır.
SENDİKACI
Gelecek sayımızda Başbakanın Cumhuriyet bayramını açış nutkunu ele alacağız. ,
Kocaeii Hakliye İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ;
(Geçen sayıdan devamj
Ankara Madeni İşler ve Makine
İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
5 — Teşkilât:
N. 1. S. nın merkez idare hey’etini 11 kişilik daimi bir idare meclisi azaları teşkil eder. İdare meclisine seçilen azalar ilk içti-mada kendi aralarından birini Sendika mes’ul kâtipliğine, bir diğerini hesap ve vezne kâtipliğine ve bir öçüncüsünü de teşkilât kçtippğine seçeılcr. Bu suretle teşekkül eden üç kişilik daimi icra komisyonu Sendikanın bütün işlerini tedvir ederler. Ve idare meclisine karşı mes’uldürier.
6 — idare meclisi lüzum gördüğü takdirde, daimi icra komisyonuna yardımcı olarak mümessiller ihdas eder. Mümessiller daimi surette mesul kât p ile temas ederler ve ona karşı mesuldürler.
7 — Sendikanın bütün muhaberatından mes'ul kâtip mesuldür, g — İdare meclisi azalan ayda bir defa olmak üzere mesul
kâtibin başkanlığında içtima eder ve daimi icra komisyonunun vereceği faa|iyet raporunu tetkik eder.
9 — Sendikanın idaresi bu ana niztfmname ile ve idare meclisinin vereçeği kararlara göredir. Daimi icra komisyonu bunun haricinde hareket ed. m z.
10 — Sendikaya kayıtlı aza her altı ayda bir umumî içtima ak-teder. Bu içtımada işçi sınıfını ilgilendiren umumi meseleler, görüşülür, münakaşa edilir ve idare meclisine lüzumlu direktifler verilir.
11 - Sendika azası her sene muntazaman kongre akteder ve bu kongrede idare metlisinin-vereceği raporu ve hesabatı tetkik ederek idare meclisini faaliyetinden dolayı ibra eder veya alınması içap eden tedbirleri karar altına alır. Sendikaya kayıtlı azanın umumî .içtimaa, kongreye daveti ve bu içtimalarda alınacak kararların azaya bildirimi ya bir beyanname veyahut gazetelerle neşredilmek suretiyle yapılacaktır.
12 — Senelik kongrelerde sendikada mevcut azanın ekseriyetile idare meclisi azalan yeniden seçilir. Bundan başka kongre 5 kişilik bir kontrol komisyonu seçer. Ana nizamnamenin tadili de ancak kongrelerde ekseriyetin vereceği kararla yapılabilir.
13 — Kontrol komisyonu reisini kendi arasından seçer ve her üc ayda bfr muntazam toplanarak Sendikanın hesabatını tetkik eder ve azanın nizamnameye aykırı hareket) karşısında disiplin cezaları veya sendikadan çıkartma kararı verir. Kontrol komisyonunun vereceği karorlara ancak kongrede itiraz, olunabilir. Kongre kararları katidir.
1 _ Ankara Madeni işler ve Makine İşçileri Sendikası adı altında gayri siyasi bir cemiyet kurulmuştur. Cemiyet kısaca M. İ. M. İ. S. remzile adlandırılır.
2 — Şumulü: Ankara dahilinde fabrika, imarethan *, atel-yc, dükkân v.s. müesseslerde veya tek başına makine ve maden işlerinde çal şan bilumum (kadın, erkek) kol ve kafa işçilerini sinesinde toplar.
3 - - Gayesi î
A) Madeni işler ve Makine İşçilerinin ekonomik ve sosyal menfaatlerini müdafaaya kadir toplu bir kitle halinde birleştirmek, işverenler ve alanların mümessilleri nezdinde onları temsil etmek ve haklarını korumaktır.
B) Yürürlükte olan iş Kanunu ve Sosyal Sigorta Kanununun ve işçinin menfaalleıiyle ilgili diğer kanunların hükümlerine uyulup uyulmadığını daimi bir surette araştırmak ve Madt-ni İşler ve Makine İşçilerinin huoisi çalışma şaıtlarının gt tekli kaldığı kanun ların çıkarılması için uğraşmak ve bu kanunlara uymayan halleri,, muameleleri ortadan kaldırmak için kanuni yollardan işçiler, harekele geçirmek, gtrckeıı yerlere başvurmar veya onların ( d na dava açmak.
C) İşçileri ihtisasları ve kültürleri bakımından yetiştirmek ırak-sadile ihtisas kursları, spor kulüpleri açmak, memlckrt ve dünya m( selelerine dair konferanslar v.s. tertip ederek çeşitli küllûr faaliyetlerinde bulunmak.
D) İşçiler arasında bağlılık, birlik ve yardımlaşma hareketlerini sağlamak.
E) Sendika azalarına yardım maksadiyle bir yardım sandığ: ve bir istihlâk kooperatifi kurmar. (Bunun için ayrıca iç tüzük hazırlanacaktır)/
(Devamı gelecek sayıda)
işçi sağlığı
Baştarafı 2 inci sayfada
Genç işçilerde yanlış oturma ve ayakta her hangi bir şekilde çarpık durma neticesi vücûdun normal inhinaları artar ve bilhassa göğüs kafesinde iğri-likler husule gelir ki bu da kalp ve ak ciğerlerin normal çalışması üzerine tesir ederek bir takım ânzalara sebep olur. Böyle ak ciğerler muhtelif en feksiyonlara ve bilhassa vereme karşı çok müsait bir şekil alır. Bu müsait duruma besi yetersizliği, mesken şartlarının uygunsuzluğu, fazla yorgunluk gibi sebepler de inzimam edince verem yayılmağa başlar.
İş mahallerinin iyi ve muvafık bir şekilde aydnılatılmama-8i bir takım görme bozuklııtla-rı doğurur. Bu sebepten dokuma işçilerinde^miyopi fazla görülü».
Her türlü sıbhîj şartlan kontrollari temin edilmiş müessede bir işçinin (-ynı
inanda, birkaç tezgâhı birden i-dare etmesi dahi hiç bir yorgunluk ânzası tevlit etmez. Yorgunluk, ve meslek hastalığı bu sanayi şubesinde doğrudan doğruya sıhhî ve sosyal şartlara ğbalıdır.
ve bir za-
1 — İzmir ayakkabı işçileri sendikası adı altında gayri s yasi bir cemiyet kurulmuştur.
2 Sendikanın uğraşacağı mevzu ve maksatlar şunlardır :
A) Ayakkabı işçilerini iş verenler, hükümet makamları vesair idare âmirleri Önünde temsil etmek her/ sahada onların hak ve menfaatlarına uymayan durumlara ve muamelelere karşı teşebbüslerde bulunmak.
B) İş kanununun ve Büyük Millet Meclisinden çıkacak diğer iş gücünü koruma, çtimaî sigorta kanunlarının hükümlerine riayet edilip edilmediğini daimî surette araştırmak. Onlara aykırı, halleri ve muameleleri ortadan kaldırmak için işçileri harekete geçirmek, icabında gereken yerlere baş vurmak ve işçiler n haklarının korunması için onlar adına dava açmak.
C) İşç lerin fikrî ve bedeni serpilmelerini sağlamak için ihtisas kursları, spor talimleri, ve oyunları, memleket ve dünya meselelerine dair konferanslar güzel sanat dersleri, korolar vesaire organize etmek bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir işçi
resinde idare, heyeti vazifesini görür. Bu muvakkat idare auyuh kuiübu açmak ve idare etmek.
D) İşçiler arasında tesanüt ve teavün duygularını geliştirmek ve fiilî hareketler haline yükseltmek.
E) Bir karşılıklı yardım sandığı kurmak, teker teker sefalete lık âza'arına aynî veya nakdî yardımlarda bulunmak ve işç lerinin menfaatlannı korumak için sandık mevcudunun mühim tir kısmını saklamak.
Devamı gelecek sayıda
Devamı geleek sayıda
Bakırköy Bez Fabrikası İsçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
Geçen Sayıdan devam
4 - Teşkilât :
Sendika faaliyetlerini yedi kişilik bir idare heyeti sevk \e ida-eder. Bu hevetı bir sene için çoğunlukla Sendika azalarının
re
umumî içtimai seçer.
5 — Muvafakat hüküm :
Sendika kurucularından en az ûç’kişi ilk uc aylık kuruluş dev-
üç ay sonunda yazılmış azalan umumî içtimaa çağırır, bu toplantı ana nizamnameyi ya olduğu gibi veya değiştirerek çoğunluğun reyile kabul eder ve nizamı idare heyetini seçer.
6 — İdare heyetinin vazifeleri 3 cü maddede de sayılan ga^ yeleri gerçekleştirmeğe uğraşmak, aza ı mak veya kabul etmek, bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek, fabrika işçilerinin umumî menfaatlerinin korunması için varidatın bir kısmını sağlam bir ihtiyat akçesi halinde saklamak. İşçileri ilgilendiren her çeşit iş şartları, sağlık vc gündelik meseleleri aralıksız göz önünde bulundurmak ve onların müşterek adlarına teşebbüslere girişmek, kültür sahasında işçilerin seviyesini yükseltmek için imkân dahilinde olan her çareye baş vurmak, mühim kararlar almak zarureti hasıl olunca azalauı olağanüstü umumî toplantılara çağırmak ve ilah ..
7 — İdare heyetine seçilen azalar umumî içtima sonunda
ilk toplantılarını yaparlar. Kendi aralarından bir Sendika mesul kâtı oi, bir muhasip ve veznedar ve bir de teşkilât ve kültür işleri I kâtibi seçerler. «i
8 — İdare heyeti haftada bir defa mesul kâtibin başkanlığında toplanacaktır.
9 — Sendikayı resmi makamlar, işletmeler ve resmi makamlar önünde temsil etmek ve para işlerinde veznedarla birlikte imza koymak ve sendika adına taahhütlere girişmek yetkileri nesul kâtibe aittir. Mühim işlerde idare heyeti onunla birlikte temsile iştirak etmek üzere bir veya birkaç azasına vekalet verebilir.
10 — Vezne ve hesap kâtibi aza aidatını makbuz mukabilinde teslim alır ve bunların hesabını tutar. İdare heyeti karariyle zaruri masraflar yapıldıktan sonra kasa mevcudunun 25 liradan fazlası mesul katibin ve veznedarın müşterek hesaplarına bir bankaya yatırılır.
11 — Teşkilât ve kültür İşleri kâtibi Sendikanın kayıtlarını tutar ve kültür faaliyetlerini tanzim eder. (Dcvamı geeciek sayıda)
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: Mitat’ Kemal Akkanat Tertip ve Baskı F - K Basımevi
u maddede de sayhan ga- Jöşen santj aidatını, teberrüatını topla- ay’kkabı iı
İstanbul Basın ve yayın kafa ve kol işçileri sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 —■ İstanbul vilâyeti sınırlan içinde mevcut bilumum matbaa ve gazete idarehanelerinde çalışan mürettip ve makinist, rnuhar-ve müstahdem gibi yâni kol ve kafa işçilerinin kâffesini bağ-
t r
rında toplamak üzere Basın ve Yayın işçileri Sendikası adı altında gayri siyasî bir cemiyet kurulmuştur.
2 — Sendikanın adı bu nizamnamede kısaltılmış olarak B.Y.İ.S-.emzi ile gösterilmiştir.
3 — Sendikanin uğraşacağı maksat ve gayeler şunlardır :
a) Matbaa ve gazete idarehanelerinde çalışan muharrir, mü-rettip, makinist ve t unların çırak ve yamaklariyle küçük müstahdemleri hükûn et makamlarile iş verenler önünde temsil etmek ve sendika âzalarının iş hayatlarını ve geçim vasıtalarını düzeltmek için gereken her çareye baş vurmak, kanun, kararname ve talimatnameleriyle bağlanmış haklarını korumak, işçilerin hak ve mcnfaatlarına uymayan durumlara muamelelere karşı teşebbüslerde bulunmak üzere yetkili makamlara müracaat etmek ve ica-i bında mücadele etmek.
Devamı gelecek sayıda

Comments (0)