Zeytinyağı perakende satışı ilân edilecek yerlerde yapılacak
Kolay yemek kitabı
Bir IhtlüM eseri olduğu için i Dikkat buyurtı-nur!) Bekiz defa basılmıştır. Eviniz için bir KOLAY YKMFTC KİTABI almak bir kelim» ile ( menfa* tinizi) bilmek demektir. Yazan: FATMA FUAT GÜCÜYENER. Flatı İM kuru*. Belli toa-jlı kitapçılarda bulunur
Bena 27 — No. 9463 — Flatl her yerda 10 kuruştur. PERŞEMBE 22 Şubat 1945 Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hükmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
BERLİN’E TAARRUZ BAŞLIYOR
I
Hitler bu esnada Doğu cephesinde bulunu-
yordu. Nazilerin bütün bölgeyi müstahkem kale haline getirdikleri anlaşıldı
Meclisin yarınki toplantısı önce Parti grupu toplanacak
Guben - Gorlitz kesiminde büyük bir savaş cereyan ediyor
Brüksel 22 (A.A.) — ttalyada-kl üslerinden kalkan Müttefik bomba ve av bomba uçakları dün ilk defa olarak Hitler’in Berh-tesgadendeki evine akın etmişlerdir. Pilotların anlattıklarına S öre, uçaksavar bataryalarının teşi çok şiddetli İdi. Müttefik Uçaklan bu bölgede başka hedeflere de akınlar yapmışlardır, tkl demiryolu gan ve diğer İki •ehir bombardıman edilmiş. 2 tren ateşe verilmiştir.
Londra 22 (A.A.) — İtalyada-ki hava meydanlarından hareket iden Müttefik uçakları Hitler'in Berhtesgadendeki saklanma yerine hücum etmişlerdir.
Bu hareket bütün Berhtes-
Yunanistan'da Cumhuriyet ilân edilmesi isteniyor
Dört parti dün akşam bu hususta müşterek bir beyanname neşretti
Ankara 22 (R) — Kudüs radyosu bildiriyor: Liberal, terakkiperver, demokrat ve son günlerde kurulan sosyal demokrat partileri dün akşam müşterek »İr beyanname yayarak Yuna-İJstanda Cumhuriyetin derhal ilân edilmesini istemişlerdir.
Kabine buhranının önü alındı
Londra 22 (Rj — Yunanistan-da kabine buhranı tehlikesinin finü alınmıştır. Kıral naibi Da maskinos, bir emniyet müsteşar-hğı ihdası ve bu mevkie Gl. Vlârnos'un tâyini hakkındaki kararnameyi dün akşam imza etmiştir. Hatırlardadır ki Dahiliye Bakanı Rai]is bu kararı muvafık görmediğinden istifa etmişti Bu istifayı Hariciye ve Ziraat Bakanlarının istifası takip «deceği ısrarla söyleniyordu. Bu iki Nazır istifa etmemiş, bu suretle buhranın önü alınmıştır.
Yunan Makedonya»!
Atina 21 (A.A.) — Bulgar
Başbakanı Georgiev ile mareşal Tilo arasında, bilhassa Yunan
gaden bölgesinin Nazller tarafından kuvvetle tahkim edilmiş bir bölge haline getirilmiş olduğu ve etrafının seçme S. S. kıtaları tarafından müdafaa edilen istihkâmları ve yeraltı tesislerini koruyan bir tel örgüsü şebekeslle çevrilmiş bulunduğu hakkmdakl haberi hatırlatmaktadır.
Sanıldığına göre, Hitler'in İç istihkâmı bir kartal yuvası gibidir. Akın yapıldığı sırada Hlt-ler'ln Berhtesgaden’de bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Son alınan haberlerde kendisinin doğu cephesindeki umumî karargâhında bulunduğu bildirilmekte İdi.
Makedonyası hakkında yapılmakta olan görüşmeler karşısında Yunan siyasî çevreleri ilgisiz davranmaktadırlar.
Yeni Çekoslovak hükümeti
Slovakya’da Cositze şehrinde yerleşecek
Londra 22 (R) — Çekoslovak devlet reisi M. Bent* dun akşam radyoda Ingiliz milletine bir veda mesajı yapmıştır. M. Beııes bir İki güne kadar refikası vo hükümet erkânından bir kaç kişi İle birlikte Londra'dan ayrılacaktır. Evvelâ Moskova'ya gidecek, burada ileri gelen çek mukavemet hareketi erkânile görüşecektir. Sonra hükümetin merkc-zl Blovakya’da gurlardan Cositze şehrinnde kurulacaktır. Bu tarihten sonra Londra'daki Çek hükümeti ortadan kalkacak, M.( Beni* Çtk mukavemet hareketi azaltırını da içine alacak bir hiıkömet kurmak üzere siyasi parti liderle-ille görüşecektir.
Ankara 22 — Büyük Millet Meclisi yarın saat on yedide toplanacaktır. Meclis Başkanının daveti üzerine Millet Vekilleri Ankaraya gelmeğe başlamışlardır, Bu sabahki trenlerle bir çok millet vekili şehrimize gelmiştir. Asıl kalabalık kafilelerin yann sabah gelmesi bekleniyor.
İstanbul'da bulunan Münakalât, Gümrük ve İnhisarlar ve İktisat Bakanlan bu sabahki trenle Ankaraya gelmişlerdir.
Parti grupu yarın toplanıyor
Ankara 21 (AA.) — C. H. P Meclis grupu genel kurulu 23/2/ 945 cuma günü saat (14) te toplanacaktır.
Zeytinyağı
Perakende satış ilân edilecek dükkân ve mağazalarda yapılacak
Brüksel 22 (AA) — Moskovadan ve Berllnden gelen haberlere göre, Konlev ve Zukov orduları Berllne karşı bir çifte taarruza geçmek üzeredirler.
Paris 22 IAA.) — Mareşal Zukov birlikleri dün akşam Guben yakınlarında çarpışmakta idi. Guben şehri Sovyet topları tarafından şiddetle bombardıman edilmektedir. Moskovadan gelen haberlere göre, | Konlev orduları Kro&sen şehrini 20 kilometre geride bırakmışlar ve ileri hareketlernle devam etmişlerdir.
.liman Haberler ajansı, Guben -Gorlitz kesiminde büyük birrnuhare-be cereyan ettiğini ve Alman hatlarının bazı noktalarda çökmüş olduğunu bildirmektedir.
Konlev orduları Petrov blrliklerlle Moravya geçidi istikametinde taar-ruzi hareketlerine devam etmektedirler.
Yeni ileri hareketleri
Londra 22 ( A. A. I — Kızılor-du Dresden’e 90 kilometre, Berlin? 50 kilometre mesafede bulunmaktadır Pleybus'ü ele geçirmiş olan Birlikler Cottbus demiryolu kavşağına 30 kilometre mesafeye gelmişlerdir
Sovyet tebliği, Zukov kuvvetlerinin Öder boyunca faaliyetleri hakkında hâlâ hiçbir şey blidlrmemektedlr. Dün akşam D, N B. ajansının muharrirlerinden biri Öder doğusunda mühim faaliyetten ve büyük kuvvetlerin toplanmakta olduklarından bahsetmiştir D. N. B Alman ajansının muharriri demiştir kİ: «Sovyet-ter bu kesime mflhlrr tank ve top birlikleri toplamışlardır. Yeniden doğu cephesinin esas ehemmiyeti çekeceği gün yakındır.»
Konlev ordularının Brands nburg'-da ve Rokosovsky birliklerinin Dan-zlg istikametinde İleri hareketleri devam etmektedir.
700 kilometre cenupta. Komarno doğusunda Tuna boyunca Alman kuvvetlerinin şiddetli taarruzları geri atılmıştır.
Londra 22 (RJ — Kızılordu iki kesimde, Danzlg'e doğru giden Polonya koridorunda ve Brandenburg'da yeniden İlerlemiştir. Koridorda Czersk şehri zapteditmiştir. Burası Danzlg’e 70 kilometre mesafededir. Brenden* burg’da Sovyet kıtaları Öder nehrinin güneyinde İlerlemişlerdir şimdi Guben yakınlarında muharebeler oluyor Guben. Netse nehri üzerinde ve bu nehrin Öder nehrine döküldüğü yerdedir. Daha güneyde Kızılordu mühim btr sanayi merkezi olan Gör-lltz şehrine 40 kilometre mesafede bulunuyor.
Doğu Prusyada Koenigsberg etrafında çember daraltılmaktadır. Almanlar buradan Plllau limanına doğru bir çıkış hareketi yapmışlardır. Ruslar bazı yerlerden çekilmişlerdir. Breslau’da muharebeler devam ediyor. Kızılordu Tunanın şimalinde Alman hücumlarını tardetmeğe devam etmiştir.
Königsberg’den çıkan kuvvetler
Ankara 22 (R.) — Londra radyosu bildiriyor: Moskovadan gelen haberlere göre Koenlsberg’de çevrilmiş olan Alman kıtaları Plllau'dakl kuvvetlerle birleşmek üzere dün bütün gün hücum etmişlerdir Alman Haberler ajansına göre, Koenlgsberg'de-kl kuvvetler Plllau ve Danzlg'deid kuvvetlerle birleşmeğe muvaffak olmuşlardır.
Sovyet tebliği
Moskova 21 (AA.) — Mareşal Sta-lin tararından neşredilen bir günlük emirde, ikinci Beyaa Rıısya cephesine bağlı kıtaların. Polonyanın kuzey doğusundaki Alman müdafaa sisteminde mühim bir münakale merkezi ve müstahkem mevki olan Czersk kalesini zaptettklerl bildirilmektedir.
Sovyet tebliğinde de deniliyor ki:
Zamlan yarımadasında Kocnlgs-berg'ln batısında Almanların bu şehirden kaçmak için batı istikametinde Plllau’a doğru tanklarla ve piyade
Ankara 22 (Telefonla; — Zeytinyağı ve diğer nebati yağlar satışlarını düzenlemek maüuadlyle Ticarî1 Bakanlığı tarafından hazırlanan esaslar dairesinde çıkan kararnameyi dün bildirmiştim.
Bu kararnameye göre, istihsal yerlerindeki müstahsil, fabrikatör ve toptancılar, istihsal yeri dışındaki imalâtçı, toptancı ve perakendecilere sattıkları zeytinyağı, pamuk yağı ve sair her turlu nebati yağların cins, miktarını, nevini ve alıcının adresini mahalli M1IH korunma kontrolörlüğüne. bu teşkilâtın bulunmadığı yerlerde mahallin en büyük mülkiye âmirine satışı müteakip yazı ile bildirmeğe mecburdurlar.
Bütün şehir ve kasabalarda zeytinyağı İle pamuk yağının perakende satışı ancak voli ve kaymakamlarca tâyin ve ilân edilecek dükkânlar ve mağazalarda yapılacaktır. Bu yerler dışında zeytinyağı ve pamuk yağının perakende satışı yasaktır. Müstahsiller tarafından pazar yerlerinde müstehlike yapılan satışlar bu hükümden ayrıdır.
Zeytinyağı, pirina yağı ve pamuk yağı satışlarında, mahalli toptancı tacirlerin tavaasutu halinde, bunlar için tesbll edilmiş olan yüzde İki Azami toptancı kâr haddi yüzde beşe çıkarılmıştır.
Amerika Hariciye Bakanlarının toplantısı Londra 22 (R) — Amerika Birleşik devletlerinin Hariciye Bakanları Meksiko şehrinde toplanmışlardır. Toplantıda yalnız Arjantin ve Salvador Hariciye Bakanları yoktu. Görüşülecek başlıca mevzu Mihvere karşı siyaseti, diğer Amerikan devletlerinden farklı alan Arjanttnln durumudur.
DİKKATLER;
«Kadı», »hâkim» şimdi de «yargtç»
— Yeni terimler, mirim?!... Ben yine «mahkemei temyiz» derim; «yargıtay» demem...
Cevabı şudur:
— Keyfi isteyen «kadı efendi», yahut «zaptiye» diyor muydu?... Türlü dönemler gereğince «hâkim bey» yahut «bay hâkim» diyordu; «polis efendi», yahut «emniyet memuru., diyordu. Şimdi de anayasadaki gilıl «yargıç», «kol-iukçu» demek ve yazmak lâzım geliyor. «Hâkim» demenin artık kadı efendi., demekten farkı kalmamıştır. Belki sırf bir dil alışkanlığı ve kalem sürçmesi bâlâ vardır ki, bu da zamanla düzelecek.
Sovyet kıtaları Berlin’e 50, Dresden’e 90 kilometre mesafeye geldiler
ÇEKOSLOVAK
• POZNAN
lUMEUS DRESDE
Created by free version of 2PDF
Doğu cephesinde son durumu ve gösterir kuvvetlerlle yaptıkları hücumları piiskürtülmüştür. İnatçı bir muharebe neticesinde kıtalarımız birçok meskûn yerleri bırakmağa mecbur olmuşlardır.
Bradenburg bölgesinde kıtalarımız 50 den fazla meskûn yerde savaşarak İlerlemişler ve aralarında Grapen-haln da olmak üzere bazı şehirler ele geçirmişlerdir.
Breslau bölgesinde kıtalarımız çevrilen düşman gurupunu İmha İçin savaşmışlardır.
Tunanın kuzey kıyısında Komarno-nun doğusunda kıtalarım» düşman tank ve piyadelerinin hüoumlnrını püskilrtmüşlerdlr.
Cephenin öteki kesimlerinde keşif
Muzaffer Aydın gene kaçtı
Üsküdar Cezaevinden kaçan suçlu aranıyor
Ankara, İzmir ve lstanbulda bir çok yüksek hırsızlık yaptıktan sonra zabıtaca yakalanan ve tam muhakemesine başlanacağı sırada bir akşam üzeri Boğaziçi vapurundan denize atlıya-rak kaçan Muzaffer Aydın Eskl-şehirde yakalanmış, buraya getirildikten sonra birinci asliye ceza mahkemesinde muhakeme edilmiş ve beş sene hapse mahkûm edilmişti.
Muzaffer Aydın; bu cezayı şehrimizde İlk soyduğu dört apartman hâdisesi dolayıslle yemiş. firarı esnasında, Aksaray civarında soyduğu İki apartman vakasından dolayı da muhakeme edilmekte bulunmuştu. İzmir v* Ankara adliyelerl de, Muzafferin bu şehirlerdeki suçlan do-layislle kendisini istemekteydiler.
Muzaffer, Üsküdar Cezaevln-
J
NKFURT^
Sovyet taarruz istikametlerini harita
faaliyeti ve birçok noktalarda mevzii savaşlar olmuştur.
Alman tebliği
Berlin 21 (AA.) — Alman tebliği Kızılordunun Batlbor'un kuzeyinde ve Breslau'm güneyinde hücumlarının kırıldığını. Aşağı Silezyada v« Guben bölgelerinde Sovyet baskısının arttığını bildirmektedir. Fauersten-berg ve Bruch arasnda muharebe hariflemlş. Plrltz kesiminde Sovyet taarruzları akim kalmıştır. Vlstttl'üa doğusunda ve batısında Tucbel'da her karış toprak için savaşlar oluyor.
Doğu Prusyada Laubau'm güney doğusunda Sovyet!er geni» bir cephe üzerinde büyük ölçüde taarruza geçmişlerdir.
Ege denizinde korsanlar
İngiliz bahriyesi bunları takip etmeğe başladı
New-Yorg (A-AJ — Burada öğrenildiğine göre, Yunanistan sularuı-dakl İngiliz bahriyesi Ege denizinde korsanlan takibe başlamıştır. Bu korsanlar çok cesurdurlar. İngtllzler gerek Yunanistan sahilleri, gereksa Adalar arasında seferleri teşvik için btı korsanların faaliyetine son vermek hedefini güdüyorlar.
Korsanların en. çok faaliyette bulundukları yerler Cyclades adaları sahilleridir. Tüccarlar bu sularda mallarını yüzer tonluk ahşap mavnalarda nakletmektedirler. Korsanlar mav nalra teker teker hücum ederek bunları soymakta veya soygunculuklarını mallar daha antrepolarda İken yapmaktadırlar.
de mevkuf bulunmaktaydı Dün gece bir yolunu bularak Cezaevinden kaçmıştır. Muzafferin kaçması alâkalılara bildirilini? ve yakalanması için icap eden tertibat alınmıştır.
AKŞAM _________________ 22 Şubat 1949
SOZUN GELİŞİ
Batı da Müttefik ileri
Lüksün ceremesi
Lokantacılar, mahal lobiciler, gazinolar sınıflara ayrılıyor. Birinci sınıflarda yiyecekler, içecekler pahalıdır. Gerçc oriılann güzel yerler olduğunu hep biliriz. Oturacak yerleri rabat, masalarının örtüleri sakız gibi, üzerleri de çiçeklidir. Duvarlarındaki boy boy aynalarda kendinizi ve başkalarını görürsünüz. Garson da fraklıdır. Ama yiyeceğiniz yemeklerin örtü kadar temiz, zeytinyağlanıı ayna kadar saf olduğu şüphelidir. Birinci sınıf lokantada gözünüz, gönlünüz açıla dursun, mideniz de bozulabilir.
İki gün önceki yazımızda sözü buraya getirerek lokantalar değil, yemekler sınıflara ayrılsın, iyi malzeme ile pişirilenler birinci sınıf, yani pahalı olsun, kötü malzeme ile pişirilen yemek birinci sınıf bir lokantada dahi iyi yemekten beş kere pahalı olmasın demiştim. Bu yazını sayın üstadımız Ercümend Ekrem Talu'nun gözüne ilişmiş; «Lüksün haracı» başlıklı yazısında bana hak vermiyor. Birinci sınıf lokantada yemeğin bozuk olmasını lüksün icabı sayıyor. Çünkü oralardan başka yerlere gidemeyen insanlar vardır: Yemeği güzel olsa da salonu kebap kokusu kokan, masa örtüleri yamalı, garsonlarının kılığı perişan lokantaya giremezler. Şatafatlı lokantada onlardan aluıan faz!» para lüksün haracıdır, diyor.
Tabii tıpkı böyle söylemiyor, ben yerimin darlığından anladığımı kısaltarak yazıyorum. t)stadın hakkı vardır, ama ben de büsbütün haksız değilim sanıyorum. Birinci sınıf lokantaya yalnız sırtında dört yüz liralık palto, üç bin liralık kürk taşıyan lilks düşkünü gitmez, orta halli bir vatandaş da kırk yılda bir gidebilir. O biizel dekor ortasında fraklı garsonun elinde özenerek pişirilmiş, esenliğe kasti olmıyan iyi bir yemekle gelmesi lâzımdır. Kötü bir yemekle gelince Belediy enin tasdikli listesindeki fazla para ile aynaların, koltukların, çiçeklerin masrafını ödemiş olmaz mıyız? Bunların maliyeti çıktıktan sonra artık yemekleri parasız yememiz gerekmez mi?
Kaldı ki Belediye üçüncü sınıf lokantadaki yemeklere az fiat . koymakla oralarda iyi yağ ile yemek pişirilmesine de imkân bırakmıyor. Lüks düşkününü mü düşünmeli, şehir halkının sıhhatini mi? Şevket Rado
hareketi hızlandı
Bir çok yerler zaptedildi, bazı kesimlerde Alman mukavemeti azaldı
Nevyork 22 (AA.) — üçüncü Amerikan ordusu Almanyada İleri hareketine 90 kilometrelik bir cephe üzerinden devam etmektedir. Prum'dan cenup İstikametinde gitmekte olan Amerikan kolu İle Echtemach’tan şimal istikametinde gitmekte olan Amerikan kolu arasında 20 kilometre kalmıştır.
General Patton kuvvetleri birçok şehir ve kasabaları işgal etmişlerdir. Fakat bati cephesinde esas hareketler Moselle 11e Sarr nehirleri arasında vukua gelmiştir. Burada Almanlar mukavemet etmez olmuşlardır, son 24 saat İçinde Amerikan birlikleri 14 kilometre İlerlemişlerdir. Amerikan birlikleri Sarr nehri boyunca 13 kilometrelik bir cephe tutmaktadırlar.
Harb muhabirlerinden sabaha karşı gelen beherler de. Müttefik kuvvetlerinin Forbach’ı zaptetmiş olduklarını bildirmektedir Bu kesimde son gün esnasında Amerikalılar 2400 esir almışlardır. 1 şubattanberl burada 11.000 esir alınmıştır.
Daha cenupta, yedinci Amerikan ordusu ileri hareketine devam etmektedir, şimalde, birinci Kanada ordusu yavaş yavaş İlerlemektedir. Arazi »ular altındadır. Almanlar yeniden bu cepheye takviye kıtaları getirmişlerdir. Devamlı düşman karşı taarruzları geri atılmaktadır.
Londra 22 (AA > — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine göre, Almanlar Sarr nehri doğu kıyılarına süratle çekilmektedirler. Birçok noktalarda bu ricat hareket! bir kaçıp andırmaktadır.
Almanların Sarr üzerinde yalnız 2 köprüler! kalmıştır. Bu lk! köprü de Müttefik topçusunun şiddetli ateşi altındadır.
Londra 22 (R.) —KanadalI kuvvetler hemen bütün Goch şehrini 2apt-elmlşlerdlr. Skoçlar bu şehrin batısındaki yolda muhkemce yerleşmişlerdir. KanadalIlarla tnglllz kıtaları Goch'un kuzey doğusunda birleşmişlerdir. Şimdi Kalkar'a doğru hareket başlamıştır. Burası Sİegfrled hattında tahkimli bir mevkidir.
Sarr kesiminde 4 kilometre ilerll-yen Amerikalı kuvvetler 12 kilometrelik bir cephe boyunca Sarr nehrine varmışlardır. Bu kuvvetler Treve şehrinin 20 kilometre güney batışında bulunan Küçük Sarburg kasabasına girdiler Fransız topraklarında bulunan Forbach şehrinde çarpışmalar oluyor.
Almanyadakl hedeflere akınlar devam etmektedir. Dün 1200 uçak Nii-renberg şehrini yeniden bombardıman etmiştir.
Cumhur Başkanı
Eski Amerika büyük elçisini kabul etti
Ankara 21 (A.A.) — Cumhur Balkanımız buğun saat 16,30 da Çankaya’daki köşklerinde, başka bir vazifeye tâyin edilmiş olması dolayısile memleketimizden ayman Birleşik Amerika büyük el-çLİ ekselans Steinhardt’ı kabul bı vurmuşlardır.
Bu mülakatta Hariciye Bakanı B. Haşan Saka da hazır bulunu-ustur.
Adana istasyonunda bir kaza
Adana 21 — Yeni İstasyonda, Haydar Şenol adında bir makasçı, manevra yapan lokomotifin altında kalmıştır. Bacakları kesilen Haydar hastaneye kaldırılmışsa da orada Ölmüştür.
Fırtına şiddetlendi
Karadenize hiç bir vapur çıkamıyor
Dünden beri çok şiddetli fırtına hüküm sürmektedir, yüzden Karadenize hiç bir vapur hareket edememiştir. Karadeniz-den limanımıza gelecek olan vapur ve motörlerin de yakın limanlara sığındıkları hakkında haber gelmiştir. Marmara seferleri güçlükle yapılmaktadır.
Dün gece fırtınadan şehrimizde bazı bacalar ve saçaklar uçmuşsa da ehemmiyetli bir vaka ve nüfusça kayıp olmamıştır. Rüzgârın sürati saniyede 20 metre idi.
Evvelki akşam Karadenize hareket eden Güneysu vapuru, Bo-gazdan çıktıktan biraz sonra geri dönmeğe mecbur olmuştur. Bu vapur yolcularile Boğazda beklemektedir. Bugün fırtına durursa vapur, yoluna devam edecek ve Karadenizde yakın limanlara sığman vapurlar da gelebileceklerdir.
Dün kar yağmamıştır. Gece vakit vakit sepiştirmiş, bu sabah yeniden başlamıştır. Termometre sıfırın altında 1 derecedir.
Burdur’da kar yarım metreyi buldu
Burdur 21 (A.A.) — Dün saat dokuzda başlıya» kar, ara vermeksizin bütün şiddetile devam etmektedir. Yağan karın yüksekliği yarım metreyi bulmuştur.
Toprak Mahsullerimiz için istekler
Ankara 21 — Dış memleketlerden toprak mahsullerimiz için İstekler artmaktadır. Ticaret Bakanlığı bu sebeple toprak mahsullerimizin stok durumunu İncelemektedir. İhracedl-lecek hububatın bazı İthalât eşyaslle, mr lî bıı arada zeyllnyağile müba-dek.-I de İncelenmektedir.
Erenköy kız lisesi yandı
Yangın 3 saat sürdü, nüfusça kayıp yoktur
Amerikalılar daha bir adaya asker çıkardılar
Londra 22 ( Radyo ) — İvo-
jlma adasında çetin muyarebe-ler devam ediyor. Amerikalılar işgal ettikleri topraklan genişletmişlerdir. Amerikan kuvvetleri adını adım ilerliyor. Adaya top ve yeni kuvvetler çıkarılmıştır. Donanma, müstahkem mevki haline getirilen bodrumlardaki
Dün gece saat 21 de Erenköy kız lisesinde yangın çıkmış, binanın tamamen sşhap ve yağlı boyalı oluşu o sırada şiddetli rüzgâr esmesi atehin süratle büyümesine sebep teşkil etmiştir Erenköy. Kadıköy ve Üsküdar İtfaiye gruplarının birlikte çalışmalarına rağmen yangın tanı 3 saat sürmüş, bina tamamen yanmıştır.
Yangım ilk defa, Hanifc adında bir talebe görerek idareye haber ver- , iniştir. İdare de telefonla itfaiyeyi' şehre sığınmışlardır. Gl. Mac Arthur haberdar etmiş ise de ateş çabuk büyümüştür. Bayezlt kulesi de yangını L” görerek İtfaiyeye malûmat verlmlştlr.
Bina, «Rıdvan paşa köşkü» namlie maruf olup 30 odalıdır. Ateş, soba borularının bacaya geçen kısmında ve üst kat odalardan birinin tavanından başlamış, çok kısa bir zamanda tavanı olduğu gibi ateş kaplamıştır. Buradan dökülen ateşler üçüncü katı, üçüncü kattan dökülen ateşler de ikinci katı tutuşturmak suretile birinci kata kadar süratle genişlemiştir. Gerek Erenköy halkının, gerekes mektep İdaresi mensuplarile talebelerin yardımı İle eşya kurtarılmasına çalışılmış, bir miktar evrak ve eşya kurtarıl »bilmiştir. •
Lisede 198 leyli talebe vardı. Bunlardan bir kısmının yatakhalcrl binanın üst katında, ciğer kısmının yatakhanesi de, binaya yakın diğer ayrı bir binada İdi. Yangın başladığı anda talebe henüz yatmamış bulunduğu İçin nüfusça kayıp olmamıştır. Revir kısmında yatan bir kaç hasta talebe de derhal binadan dışarıya çıkarılmak ve civardaki köşklerden birine nakledilmek suretile kurtarılmışlardır.
1 Yanan binanın yakınında bulunan sinema salonu İle fizik kimya Iftbora-tuvarı, sıçrayan ateş parçalarlle tutuşmuş ve hurlar da kısmen yanmıştır .
Kadıköy savcılığı ve zabıta ilk tahkikatta binanın ahşap olmasına binaen alınması lâzım gelen tedbirlerin noksan olduğu neticesine varılmış, yangına başlangıç teşkil eden yatakhane odacısının İfadesine müracaat edilmiştir. Tahkikata devam «dilmektedir.
Açıkta kalan talebe
Şehrimiz Maarif müdürü ila orta tedrisat müdür muavini bu sabah Erenköyilne giderek talebenin durumu ile meşgul olmağa başlamışlardır. Açıkta kalan leyli ve nihari talebenin Çamlıca ve Kandilli liselerinde oku-tuhm-nna devam edilmesi düşünülmekte İse de, bugün mahallinde yapılacak İncelemeden sonra kat! bir karara varılacaktır
bir Bu
Amerika’da buna ihtimal veriliyor
Hashington 21 (A.A.)
Anu. ikanın üçüncü Pasifik, nanması komutanı amiral Has-ley, Birleşik Amerikayı Japonya tarafından gelebilecek bir barış teklifine karşı ihtiyatlı davıan-
do-
mevti naııııe getirilen ooarumıaroaKJ
Japon kaleleri bombard.man et-lm«? ATCt .
mıfctcdir. I VaŞ’ngtonu ziyaret eden am;-
Fillplnlerde Man illa şehrinde Ja-(ra^> Amerikanın Japon kudreti poniar sur içinde bulunan 3.5 kilo- j tamamile eziiinciye kadar sava-
şa devam edeceğini söylemiştir. Vaşingtondakl salâhiyetti müşahitler, Japonyanın işgalinden ve Sovyetler Birliğinin harbe iştirakinden evvel bir Japon barış karşılaşılmasın!
i metre murabbalik bir sahadaki eski 'şehre sığınmışlardır. Gl. Mac Arthur sivil ahalinin kayıbuıı azaltmak mak-sadile harekelin uzun sürebileceğini söylemiştir.
Corrigidore adasındaki Japon gar- \'ı
nlzonu yokedilmiştir. Amerikan denizi “ ,, .. "• V
altıları Uzak şark sularında 25 Japon, beklemekte oldukları İçin bu be-gemlsi batırmıştır. Bunların arasında' yanatl daha da büyük bir Önem 3 harb gemisi vardır.
Bir adaya daha asker çıkarıldı
Londra 22 (R) — Tokyo radyosu Amerikalıların İvojima'nın kuzey batısında başka bir adaya daha asker çıkardıklarını bildiriyor.
Amerikalıların kayıbı
Paris 22 (A.A.) — Nf-w-York radyosunun verdiği bir habere göre, Amerikan kuvvetleri İvojlma adasına çıkarma esnasında 3500 kişi kaybetmişlerdir.
1 kazanmıştır.
Lloyd George ağır hasta
Londra 21 (A.A.) — Kont
Lloyd George’un sıhhî vaziyeti endişe verici mahiyette görünmektedir. Doktorlar »2 yaşında olan kontun artan bir zafiyetten mufiarip olduğunu söylüyorlar.
20 milyon asker
Kızılordunun mevcudu hakkında bir Amerikalı muhabir ne diyor?
New - York 22 (A.A.) Sov-yetler Birliğinde 18 ay kaldıktan sonra New-York’a dönen «New -York Heıald Tribüne» gazetesinin hususî muhabiri Maurice Hinks, Kızı lordunun şimdi her zamankinden kuvvetli bulunduğunu ve Amerikan malzemesile büyük ölçüde teçhiz ’r‘ ‘ ’
duğunu söylemiştir.
Maurice Hinks, şu riyor: Kolordunun 'yirmi milyon askeri malıdır. Hesap basittir. 1939 da Rusyada 32 milyon aile vardı, her ailede askerlik çağında bir kişi bulunduğu farzedilse bu 32 milyon asker eder.
edilmiş ol-
izahatı ve-saflarında mevcut ol-
IMiıHıi
Ingiltere ile tica ret anlaşması
Görüşmelerin müspet şekilde neticeleneceği muhakkak görülüyor
Ankara 22 ı Telefonla) — İngiltere 11e yeni bir ticaret anlaşması yapmak üzere seçilen heyet Ankara. İstanbul, İzmir ve Mersin Ticaret ve sanayi heyellerlle, diğer taraftan da Bakanlıklar nezdinde yaptığı temasları tamamlamıştır.
Ticaret Bakanlığı, memleketimizin muhtaç olduğu maddelerle İhraç edebileceğimiz maddeler hakkında heyete malûmat vermiştir. Yapılacak anlaşmanın müspet şekilde nrtlceie-necğl muhakkak görülmekte ve anlaşmanın tatbikine geçildikten sonra piyasada bir genişlik vukua geleceği kuvvetle tahmin edilmektedir.
Hariciye Bakanlığı umumi kştlbl B. Cevat Açıkalın’ın başkanlığında olan ticaret heyetimiz Ankaradan Adana -Kahire yollle Londraya hareket edecektir.
1945 yılının en değerli eseri:
Bir denizci kömürden zehirlendi
Haliçte Haaköy Önünde demirli bulunan bir kömür motörü sahibi Hayri ile tayfadan Mustafa Çevik, dün gece yakarak ka-marslarına aldıkları bir mangal kömürden zehirlenmişlerdir. Bunlardan Mustafa Çevik bulunduğu yerde ölmüş, Hayri kaptan hayatı tehlikeli bir halde iBalat hastanesine kaldırılmıştır.
MİLLÎ ŞEF'in Söylev, Demeç, ve Mesajları Milli Şefimizin Cumhurbaşkanlığına seçildikleri günden 1944 yllı sonuna kadar irad buyurdukları Söylev, Demeç ve Mesajlarını İhtiva eden bu kıymetli eser, biri dört renkli olmak üzere ...
Şefimizin dört portrelerde süslenmiştir,
kartonlu 300, cildlî 400 kuruş.
Bütllı. kitapçılarda satışa çıkarılmıştır. Derleyen: Kadiri Kemal Kop. Yayınhyan Akay Kitabevi— Ankara
Milli

Sanfransisco konferansı
Fransa'nın iştiraki reddedeceği sanılıyor
Bari» 21 (A.A.) — , United
Press bildiriyor: Bazı Fransız çevrelerinde, Fransanın San-francisco konferansına iştiraki reddedeceği zannedilmektedir. Fransız hükümetinin, Kırım konferansı hakkında daha fazla izahat almak İçin sorduğu suallere cevap beklediği de ilâve edilmektedir. Bu üç sualin ne olduğu malûmdur.
Fransa, Sanfıancisco konferansında davet . eden mi oksa davet edilen bir devlet mi olacaktır, Fransa, Almanyanm mukadderatına müteallik bütün müzakereleLe İştirake davet edilecek midir? Fransa, Berlin Müttefikler arası askeri komisyonunda temsil edilecek midir?
Fazla olarak, Fransa, Hariciye Bakanlarının zaman zaman yapacakları toplantılara iştirâk edeceği hususunda teminat almak arzusundadır.
Bundan başka. Fransız hükümet çevrelerinde, Avrupa hürriyeti hakkındakl demeç münasebetle biraz endişe duyulmaktadır. Avrupanın üç büyük Şefin teşkil edeceği bir direktuar tarafından sevk ve İdare edileceğinden korkulduğu söyleniyor. Bu cümleden olmak üzere, doğu petrol boru lan hakkındakl tasalıların Fransa’ya danışmaksızın tatbik sahasına konulmasından da endişe edilmektedir.
Bu suretle, general de Gaulle’ ün kiyasetle hareket ettiği kabul edilmektedir. Fakat, sağ cenahın nüfuzlu bir gazetesi olan »Flgaro» gazetesi, bir kac gün önce, Müttefikler birliğinin milli gururdan üstün tutulması gerektiğini yazıyordu. Sabahlan yayınlanan «Aurore gazetesi de. bugünkü sayısında. Fransanın haklarını, imtiyazlarının vekan-nı müdafaa etmesi gerektiğini ve -nazlı kadın» rolü oynamasının belki de fiizull olduğunu yazmaktadır.
Almanya mahkûmdur
Kızılordunun yıldönümü münasebetile Pravda gazetesinin bir makalesi
Moskova 21 (A.A.) — Toss ajansı bildiriyor: pravda gazetesi başmakalesinde şunları yazmaktadır: Memleketimiz, şeref toplarının fasılasız gürültüsü arasında, Kiziİot dunun kuruluşunun 27 nel yıldönümüne doğru gidiyor, o tarihi güne bir hafta kaldı. 23 şubata yaklaşıldıkça bütün Sovyetler Birliği milletlerinin orduya ve askerlere, büyük teşkilâtçısı ve kaptanı Stalln’e karşı bağlılığı daha çok belirmektedir.
Yirmi yedi yıl önce, Alman emperyalizmine karşı savaşlar arasında doğan ordumuz, Sovyetler Birliği milletlerinin ve hürriyete âşık bütün İnsanlığın ümitlerini şerefle tahakkuk ettirmiştir. Bu ordu, en büyük harb-lerden birinde Hltler harb makinesini önemli mağlûbiyetlere uğratmıştır ve faşist Almanyayı, gözünün yaşına bakmadan, uçuruma doğru itmektedir.
Kızılordunun 27 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle yayınladığı günlük emrinde, Stalln. Hltler aleyhtarı Müttefikler safında anlaşmazlıklara sebebiyet vermek İçin Hitlerci elebaşıların ümitsiz teşebbüslerinden bahsediyordu. Stalln, bu nazl entrikalarının akamate uğrıyacağını haber vermiştir. «Zira Hltler aleyhtarı koalisyonun temelinde. Hltler Almanya-smı ve onun Avrupadaki suç ortaklarını ezmeği müşterek vazife edinmiş Müttefiklerin hayat! menfaatleri vardır.»
Kırını konferansı, sovyetler Birliğinin. îngllterenln ve Birleşik Amerikanın savaş ittifakına parlak bir delil teşkil eder.
Almanya mahkûdur. Doğudan, batıdan, güneyden ve kuzeyden, Al-manyanın kalbin» yeni va daha kuvvetli darbeler İndirilecektir.
Bütün Sovyet milletleri, Almanya-nın kalbine öldürücü bir darbe indirmek İçin Kızılordu ile beraber hazır-lanmaktadır. Sovyet vatandaşları bu İş İçin neler yapmaları gerektiğini biliyorlar.
Sovyetler Birliği, Büyük Stallnln önderliği altında. Kızılordunun kuruluş yıldönümünü, cephede ve cephe gerilerinde yeni zaferlerle kutlıyacak-tır.»
Suriye ve Lübnan
Mısır parlâmentosunda Başbakanın demeci
Kahire 21 (A.A.) — Mısır
parlâmentosunda soz alan Başbakan Ahmet Mahir paşa, Suriye, Lübnan ve Fransa arasındaki münasebetleri ilgilendiren meselelere temas etmiştir. Ahmet Mahir paşa ezcümle şöyle demiştir:
• Suriye ve Lübnan'da geçen olaylar, bu memleketlerle Fransa arasındaki münasebetleri güçleştirmektedir. Mısır hükümeti, bu meseleleri dikkatle takıbet-miştir, Suriye Cumhuriyet! Brokarı Mısır’a geldiği zaman bu meseleyi kendlsiîe görüştüm. Takınılacak tavır hakkında mutabık kaldık, Mısır hükümetinin, Suriye ile Lübnanm ıddiaianmLL desteklediğini Suriye CumhurO başkanı tasvip r-tnuşîır Ümıtû. ediyoruz ki Fran&a bu meselcyiCN samimiyet ve dostluk ha v asm— içinde çözmek için elinden gele- O ııi yapacaktır. C
Fransanın Suriye ve Lubnan-aO daki hattı hareketi Mısırda yan-'w kılar bulmuştur ve bulacaktır, Eminim ki Fransa, durumu ta- > mamile takdir etmektedir ve-. Suriye İle Lübnan’; ihlâl edile-miyecek tam bir istiklâle kavıış-,ıZ tuımak üzere bir anlaşma ve^T uyuşma politikası güdecektir
Beyrut 22 (A.A.) — Lübnan Başvekili Abdülhamit Karameh"S Hicaz, Mısır seyahatinden avdeti^? münasebetile Suriye devlet reisi ro Şükrü Alkım’etli'v’i Şam’da zi- 2 yaret etmiş ve kendisile uzım biıç^ görüşmede bulunmuştur.
Fransadaki Alman esirleri
Paris 22 (A.A.) — Fransız or. duşu tarafından esir edilen 48 binden fazla Alman Fransa'da tarla İşlerinde çalıştırılmaktadır.
Bundan başka Amerikan makamları Fransaya 60 bin harb esi.-, teslim etmeği kabul etmiş: . Bunlar Cenevre andlaş-n.asına göre muamele görecekler ve Fransız askerlerine verilen tayınların aynını alacaklardır.
Atlantik beyannamesi
M. Churchill: «Kanun değil bir rehberdir» diyor
Londra 21 (A.A.) — Churchıfl bugün Avam kamarasında .-At lantik beyannamesi kanun değil bir rehberdir» demiştir.
Bu suretle Başbakan, Atlantik beyannamesinin ikinci maddesinin Letoııya, Litvanya, Es-tonya ve Polonya’ya tatbl» edilip edilmiyeceğine dair muhafazakâr Petherick’in bir sorusuna kısaca cevap vermiş bulunmaktadır. Bu maddede «büyük dev. letler, İlgili milletlerin serbes oylarına dayanmayan hiç bir arazi değişikliğini göımek İstemezler» denilmektedir.
borsa!
Mübarek mevlûdü nebevi
İstanbul Müftülüğünden: R«b1ül-evvclln on ikisine müsadif 25 Şubat 1945 pazar günü gecesi (cumartesi akşamı ı mübarek Mevlidi Nebevi (A. 8.1 olduğu ilân olunur.
21/2/1945 flaticıl
Lonara üzerine ı sterlin 522
Nevyork üzerine 100 dolar 130 50
Cenevre 100 İsviçre Fr 30 3256
Madrid üzerine 100 pezeta 128»
Stokholm üzerine 100 kuron 31 132b
Esbnm ve Tahvilât
Ergani % 5 1033 24 80
tkramlyell % 5 838 S2 —
% 5 Ikramlyell M M. 21 63
7 Mili! Müdafaa J9 50
Milli Müdafaa 2 fi(» 3Ö
Milli Müdaıaa 3 19 2C
% 5 845 Milli Müdafa 19.16
Sivas - Erzurum 1 19 10
Sivas - Erzurum 2-7 >9.10
% 7 1041 D. Y. I 1935
1941 Demiryolu n 40 40
1041 Demiryolu IH losn
1941 Demiryolu % 5 08.8İ
Anadolu D Yolu % 64 34 5Ö
Anadolu tahvil! 1 - El •8—
Anadolu Mümes. ■48.—
Merkez Bankası 250.—
îş Bankası nama. 14.26
tş bankası hamiline >6.50
Aslan çimento 8 8Î>
BORSA DİŞİNDİ
Reşadiye altını 37.—
Gulden 34 08
Külce altın Dlı grarru 540
4
i! DAN AKŞAM A\
Şebinkarahisarlı 18 yaştnda İbrahim
Son kar fırtınasında bir yere ağırca bir emanet teslim etmem lâzım geldi. Ambalajla, Haydar-paşaya çıktını Kiiçiik bir hamal, çevik bir hareketle yaklaştı. Fener yolunun tâ falanca yerine bir buçuk lira istedi. Gidip gelme bilet benden; bir liraya razı oldu. Derhal yüklendi.
Meğer bu tren, yarım saat kadar beklermiş. Üçüncü mevkiin rafına paketi yerleştirip oturduk. Aramızda ahbaplık kuruluverdi.
Bir sigara uzattım, Yadıma hürmetle alaturka şekilde tereddüt ettiyse de aldı. O gün yemeği yemediğim aklıma m işti. Az sonra:
— İki simit bana, bir d« dine alır mısın? - dedim.
Fakat içtimai bir haksızlık yapmamak için, derhal düzelttim:
— Şayet sen de acıklınsa kendine de iki tane al.
— Peki... Büfede» bakayım.
Lirayı abp gitti. Böyle tecrübelerde yandığım çok olmuştur amma, tekrarlamaktan kendimb. alamam. Kazanacağı para, kemali bir lira. İhtimal lirayı ele geçirdiği için sıvışır. Numarasız hamal. . Uğraşacak değilim a... işte beş dakika, altı dakika... Gü-liimsiyerek göründü. Kâğıda sardırmış. — ikisi ayrı, ikisi ayrı cins — dört simidi uzattı:
— Bu taraftakiler bayatçaydı da... Öteden aldım.
— Peki... Her cinsten birer tane ikimize de,., x
Hangisinden başladığıma dikkat ederek o da aynını yaptı. Memleketini, yaşını, durumunu, burada «ordum:
ŞebinkarahisarLı. 1$ yaşında tbrahimmiş! Anası. ■
dinden küçük kardeşleri varmış. Para kazahmak için bir sene evvel burada hemşeriterinin yanına gelmiş. İki dayısı Haşan ve Hüseyin suculuk ederlermiş. Bir müddet onların yanmda barındıktan sonra Demiryolu ambarlarında hamallık etmeğe başla-mış.
— Şimdi günde 25(1 kuruş yevmiye alıyorum. Pa zatları da aynı para ile çalışıyorum. Eskiden ekmek ve yemeğimizi de bedava veriyorlardı. Şimdi kestiler. Fakat onun yerine gündeliğimizi 3Ö0 kuruş yapacaklarmış diyorlar. Paydostan sonra iskelede bulunuyorum. Bugün gördüğünü» gibi iş gözlüyorum.
- - Açıklan ne kazanıyorsun?
— Altmış lira kadar. Onu babama gönderiyorum.
— Kendi yanında da birikmiş yaran vardır.
Güldü. Sırrını ortaya vurmadı.
— Sinemaya gidiyor musun?
— Daha hiç gitmedim.
— Okumak yatmak?
— Benden küçükleri mektebe götürüyorlar. Anıma ben vaktimi geçirdim. Okumağı kendi kendime öğrendim. Mektup bile yazıyorum.
Daha da nıiş. sılaya kullanılmış O cihetten hayh yamalıydı:
— Yetmiş liraya, kahve rengi bir dc yabanlık elbise aidim. Sizinkinin biçiminde, Yeni ayakkabılarım da var
İki altın dişi vardı, Yüzü nurlu, gözleri ferliydi.
— E. İbrahim... Para yapacağa benziyorsun... Sonunda maksadın ne?.. İstanbulda yerleşip yan mı geleceksin?
— Yok... - diye cevap verdi. -Kendi memleketimde yerleşîce. ğim. Orada rahatlığa kavuşacağım.
öğle gel-
ken-
adını, aile ne yaptığını
ŞEHİR HABERLERİ
İthalâtçıların toplantıları
Dün muhtelif zümreler ticaret odasında görüştüler
mo-
Dun Ticaret odası salonunda türlü ve motörsüa nakil vasıtaları birliği öğleden evvel; cam, lüccaclye, boylar ve kimyevi maddeler vo tıbbi ecza ithalâtçıları birliği öğleden sonra yıllık toplantılarını yapmışlardır. Her İki toplantıda. Ankaradoki İngiliz -Amerikan ticaret bürosundan işlerin[ geç çıktığı İleri sürülmüştür.
Öğleden sonra yapılan cam. züçea-clye. boyalar ve kimyevi maddeler ve tıbbi ecza ithalâtçıları birliği toplantısında ısmarlamların hepsi geldiği takdirde piyasanın kötü duruma düşeceği İleri sürülerek tedbir alınması istenmekte, bazı maddelerin ısmarlaması sırasında flatlerlnde yüzde elli düşüklük yapıldığı ve her gün dış memleketlere yapılan ısmarlamaların 'elliden aşağı düşmediği bildiril mealedir.
Ortadan kavboluveren tnâfcardan acı acı şikâyet edilmiştir. Birliklerin toplantılarında bir ticaret kulübü açılması 1leri sürülmektedir. Kulüp, ticaret hayatında tanışmayı kuvvetlendirecektir. Toplantılar bittikten sonra kulübün açılması İçin çalışmaya geçilecektir.
Üyeden B. Sırrı Enver, tıbbi ecza ithalâtçılarının cam birliğinden ayrı-| tarak ayrı'bir birlik kurulması İçin teşebbüse geçtiklerini söylemiş, bu teklif toplantıda bulunanlar tarafından uysun görülmüştür.
babası, keti-
anlattı: 40 lira vergiden hemşerisınden bir yün yatak almış, rahatmış. Üstü başı
Bu İbrahim, Anadolu köylerinden büyük şehirlerde iş yapmağa, para kazanmağa asırlardan beri akın akın gelen insanların 1945 teki halini gösteriyor; neticenin hiç de fena olmadığı meydandadır.
Geçenlerde bu sütunda bir BursalI gencin, kıyafetsizlik yüzünden iş bulamadığını yazmıştım. Bulamamıştır: zira «yan münevver., dir; yarı münevverler seviyesinde iş aramaktadır. Halbuki böylelerine ayda 100 - 150 lira hazır...
Mahkeme koridorların da t
Hapse girdiğime yanmam da I..
— Kendi halinde, melekler gibi namuslu bir ndamam, sana karşı kim ne diyebilir?..
— Hay ağzını öpeyim senin. Velft-kln ben kim olduğumu kimselere anlatamıyorum. Bilirsin ya, sen de benim gibi kuru iftiraya uğrayıp da yankesici diye nâhak yere kodeso geldiğin zaman ne kadar üzülmüştün de. ben seni teselli etmiştim. Ondan sonra iki defa daha hapishanede buluştuk. birbirimizden İncinmedik. Gelgeldim, benim gibi namuslu adamı yine hırsız diye buralara getirdiler. Bu seferkine çok İçerliyorum ha... Hapse girdiğime değil de, rezil olduğuma yanıyorum. Namusumu iki paralık etmek İstiyorlar utanmaz herifler. İşte buna cfkârlaruyorum.
— Aldırma be Salim ahirim. Büyük başların büyük dertleri olur. Biz yine namuslu adam olalım da, el âlem ne derse desin. Hepsi vız gelir. Anlat bakalım, bu seferki iş nedir? Dur. bir sigara içelim hele!..
Cebini dİ dikilyerek .çıkardığı buruşuk sigarayı evvela kendi ağzına alıp yaktı, Mis tost e sıkı sıkı birkaç nefes çekip yanya kadar indirdikten sonra ağzından çıkarıp 8a1lm‘in dudağına yapıştırdı:
— Hele bir iki nefes çok de kafan yerine gelsin. Bu dünyada deririz adam yok...
Salim morarmış pörsük dudaklarını birleştirip sigarayı derin derin çekti, dumanları burun deliklerinden fışkırtarak gürültülü bir de geğirmeden sonra başını salladı:
_______ — Bu seferki de dost kazığı. Geçen-llme lerde eski bir ahbabın hatırını sora-Varan yım diye dükkânına uğramıştım. Me-
Doktor
simsarları
Robert Kollej’de konferans
Yeşilay ikinci reisi Dr. İbrahim Zati Öget dun Robert Kolej'de alkol ve keyif verici zehirler hakkında bir konferans vermiştir. Konferansçı bilhassa bunların İçtimaî tesirlerini tetkik ve İzah etmiştir. Konferans alâka İle dinlenmiştir.
Evet, maznun Salim hapse gLrdlğl-ne yanmıyor, fakat rezil olduğuna hayıflanıyorI ,
—• Hapis dediğin nedir kl? Çok çok versinler de üç ay giyeyim. Bunlardan bir şey çıkmaz. Alnımın kara yazısı böyle İmiş, tecelli bu imiş der geçerim. Üç ay hapishanede yatmakla ölmez ya İnsani
Diyor: kimisi alnına, kimisi göz kapaklarına doğru kıvrılmış kırçıl kaşlarını çatarak mağruruna devam ediyor:
— Ben feleğin çemberinden geçmiş ı adamım. Üç ayını da, üç senesini de bilirim oranın. Ahbap iftirası uğruna üç defa girdim, çıktım kodese. Beni hapishaneden korkacak kadar toy sanıyorlar da enayiler dâva açıyorlar. Hapislik dediğin vız gelir bana...
Sultanahmet sulh ceza mahkemesinin Önünde kanape.ve oturmuş. Gûya bileklerindeki kelepçeyi gizler gibi ceket kollarını sarkıtmış, parmaklarını taraklamış, çapaklı gözlerini kırpıştım kırpıştıra yanındaki jandarmaya İşaretler yaparak anlatıyor. Yaşı elliden fazla gösteriyor. Alnı kırışık, göz kapakları şiş. burnu mosmor, sarkık yanakları kırçıl kıl yumaklorl-le örtülü. Sırtında yakaları kayışlaşmış ceket, düğmeleri kopmuş alacalı mintan, başında tepesi delik, kenarları sarkık sivri bir şapka, pantalon paçaları püsküllenmi?, pabuçlarında yama vuracak yer kalmamış... Vebal! kendi boynuna. İftira mlftira. ne olursa olsun Salim hırsızlık suçundan şimdiye kadar üç defa hapishaneye girmiş amma hâlâ İki yakasını bir j araya getirip kılığını kıyafetini bile düzeltememlş, şubat ayazında İlme ceketle tir tir titriyor dördüncü suç. Ona bakarsanız bu da ger herif almış yürümüş. Benim su-ötekller gibi kuru iftira. Lâkin bu se-' ratrnıa bile bakmıyor Dükkânda fer pek içerlemiş. Alt dudağının ke-’ müşteri birbirinin sırtına biniyor, narından sarkan sönmüş sigara iz-. Üçe aldığı kumaşı beş yüze satıyor marltlnl eme eme homurdanıyor: da, bLr kimse kalkıp; «a btlâder! Sen
— Ne de karametli başım varmış?!. J“ ’ *"
Önüne gelen bana çatıyor. Sen beni tanımazsın. Eski candarnıalar olsa şimdi; Salim abl. diye başıma toplanırlardı. Ben namuslu adamım. Gel
Etıbba odası reisi Prof. M. Kemal Oke’nin demeci
gelen
Kaçarken yakalandı
25
Bu suçtan dolayı da gün hapse mahkûm oldu
Hocapaşa Maliye tahsil şubesi kasasını soyan Ömerln asliye İkinci cezadaki muhakemesi neticesinde altı sene 20 gün hapse mahkûm olduğunu dün yazmıştık.
Ömer: öğleden sonra diğer bazı mevkuflarla birlikte saya olarak cezaevine götürülmekte İken Ebussuut caddesinden geçtikler! bir sırada, birdenbire elini kelepçeden sıyırmağa muvaffak olmuş ve Hoçapaşa hamamına İnen yol üzerinde kaçmağa koyulmuştur.
Jandarmalar Ömeri sıkı surette ta-klbetmlşler. nihayet bir hayli ileride yakalamağa muvaffak olmuşlardır.
Ömer hakkında, bu kaçma suçundan derhal hazırlık tahkikat evrakı tanzim olunmuş ve cürmümeşhut kanununa göre neöbetcl üçüncü ceza mahkemesine verilmiştir. Dün geç vakit yapılan duruşması sonunda 25 gün hapse mahkum edilmiştir.
Satışa çıkarılan ithal malları
İst Taş handa Zingal T. A. Ş ne zımpara taşı, ateş tuğlası, çelik şaft, testere, Gal Ahen Münih handa Ni-, Jad Servene lâmbasız radyo. İst. Mar-puççuiar No. 19 da Y. Voreopulosa kırmızı boya, Dark Caramel, esnas, İst. Aşırenfedi cad. Türkiye Eczacılar duposıına kafein, kafein Sltrat. İşt. Kenetnclltr handa Ankara Ecza deposuna Kloroform, İst. Eminbcy handa A. C. Calnoya merdane tutkalı, İst Çakmakçılar No. 88 de Dirtuı Üriiike sakal, saç ve boya fırçası.
Uludağ’da kayak müsabakaları
Bursa 21 (A.A ) — Beden terbiyesi genel müdürlüğü tarafından yüksek okullar arasında tertllbedllen kayak müsabakaları Uludağ'da federasyon reisinin İdaresi altında yapılmıştır.
Mukavemet yarışından sonra Ankara Gazi terbiye enstitüsünden Hüseyin Özler birinci. Dil - Tarih fakillte-slnedn Bekir Arpag ikincil. Synsal bilgilerden Namık üçüncü olmuşlardır.
İniş müsabakasında Bekir Arpag birinci. Yüksek ziraat enstitüsünden Orhan Baştürkmen ikinci, Siyasal bilgilerden Namık üçüncü olmuşlardır.
(Vâ . Nû)
* Dün sehlre 6 moldrle BuJgarls- „------ ^„.ıvu
tandan 35ü bin kilo mangal kömürü j Kapalı İniş müsabakasında da Becet Irllmiştlr. Unkapanı. Kasımpaşa, kir Arpag birinci, Yüksek ziraat ens-Fındıklı ve Kuruçeşme iskelelerine titsünden Orhan İkinci, Teknik ünl-
düpedüz kora borsacılık yapıyorsun. Bu ne kârdır^ Şu kadar adamı göz görerek soyup soğana çeviriyorsun. Ayıp, günah değil ml?> demiyor. Bu ........... —.... - ............dünya böyle İşte. Sözüm ona ahbabın
gelelim, kime anlatırsın derdini de.' dükkânında alışverişleri seyrederken kim İnanır sözlerine?.. kapının ardında birkaç tane kötü
M «ı kanlanın» çipll eö.talyle pantolon ooıünıt ll»u Klmso OSnlip ... ... An »«nl ^1... .41.Io.lno hlln hnt-nnıvnr
_____________,______• «şu pantolonlar dükkânda «atılmıyorsa bana ver de götürüp dışarıda satayım, kârını paylaşalım. ben de bir ekmek parası kâ-zar.ayım* dedim de herif kulak bile asmadı. Ben de: «hadi, şu adama bir Salim ,yllJk ede*',m Ne de olsa eskl ahbap-I tır. Şu pantolonları götürüp satayım ' da parasını kendisine getireyim. Bana da beş on kuruş tellâllık verir elbet* dedim, pantalonlan alıp çıktım. Vay anam vay. Meğer dünya yüzünde ne dostluk kalmış, ne ahbaplık. İyilik kadrini bilen de yok. Ben çarşı içinde pantalonlan satmak isterken polisler yakama...
Sözünü tamamlıyaınadı. Mahkeme açıldı, jandarmanın önü sıra girdi..
Bir müddet sonra merdivenlerde tekrar karşılaştık, tylllk sever namuslu Salim, hapishane arkadaşı Aliye dert yanıyor:
— Görüyorsun ya, dost İftirasından üç ay daha gün giydim. Zaten bunun böyle olacağını evvelden kestirmiştim. Gel de bu dünyada namusunla İş yap bakalım. Kodese girdiğime yanmam amma, el âleme rezil oldum. Üstelik pantolonlar da gitti Yine ben çini çıplak kodesi boyluyû-rum. Bizim gibi namuslu adamların iki yakası bir araya gelmiyor vesse-lâm!.. ce. Re.
etrafa bakınırken birdenbire doğrul- mal dl?e yüzlerine bile bakmıyor, dıı, çenestvle karsıdaki kalabalığı l$a- Birkaç defa: «şu ret etti:
— Hah... İşte, beni çok İyi tanıyan namus sahibi bir adam çıktı. Allahın aşkına şu ortadaki tıknaz boylu efen- yanayımı
.. , . I umanı ı
diye seslenlver.
Jandarma aldırış etmedi,
kendisi seslendi:
— Heey, Ali bey! . GeJ be birader.1 gel de şu halime bak- Benim nasıl adanı olduğumu şunlara anlatıver.
Elleri arkasında, mahkeme kapısındaki kalabalığa sokularak ötekinin berikinin koynunu koltuğunu dikiz eder gibi dolaşan adam başını çevirdi, elini alnına siper edip bir müddet baktıktan sonra gülümslyerek Sallm'e yaklaştı:
— Allah seni İnandırsın kİ karşıdan tanıyamadım. Geçmiş olslın. Yine bir kem göz çarptı galiba,
Maznun Salim memnun, mağrur bir eda ile evvelâ yeni gelen adama, sonra Jandarmaya ve etraftpkilere baktı, öksürüklü bir tükürükle dudağındaki izmariti attıktan sonra tekrar söze başladı:
— İşte, şurada duranlar da şahidim olsunlar Namusun hakkı için doğru söyle Ali bey, sen beni nasıl tanırsın?
Öteki ciddiyetle başını sallayıp ho-j
murdandı:
Kalay tevzii
Sabit gelirlilere 80 gram kalay verilecek
Vilâyet emrlna verilen beş buçuk ton kalayın kimlere ve nasıl dağıtılacağı kararlaştırılmıştır. Dağıtma İrini Yapı ve Kredi bankası yapacaktır. Kalay memurlarla emekli dul ve yetimlere yani ana korneri olan kimselere 80 gram olarak dağıtılacaktır. Bu kalaylar külçe halinde olduklarından dağıtmada kolaylık olsun diye Darphanede çubuk haline getirilecektir. Bu İş ancak bir ayda yapılabileceğinden dağıtma o zaman başlanabilecektir.__________
Kok kömürü dağıtımı devam ediyor
Etlbank İstanbul kömür tevzi ve satış şubesi, şubatın başında başlayan kömür dağıtımına devam ediyor.
Üç senedenberl her sene verilen kömür tutarı artmaktadır. Sıra ile her sene çoğalma nispeti on bin aileden aşağı düşmemiştir. Halbuki îs-tanbuia her sene gelip yerleşenlerin sayısı bu kadar tutmamaktadır. Bu durum karşısında ilerisi İçin tedbir alınması tcabcdecektlr. Muhtarlar toplantıya çağrılarak veya direktif verilerek kömür İstihkak sahipleri’ hakkında konuşulacaktır, iktisat Bakanlığından henüz bir buyruk alın-
İndirilen kömürlerin satışları yapıl- versiteden Ömer İnönü üçüncü ol- madığından kömür dağıtımı müddeti maktadır. I muşlardır. | kısaltılın anıaştlr.
KÜÇÜK HABERLER
Tedavi makfiadlle" şehrimize bir çok taşralıları «en iyi doktora, götürmek vaadlie tanıdık doktorlara götürerek müşteri başına 100 - 150 kuruş komisyon alan 18 kişinin yakalandığını yazmıştık.
Bir muharririmiz bu münasebette Etıbba Odası reisi Prof. M. Kemal öke İle konuşmuştur. Profesör M. Kemal Öke bu mevzu etrafında ezcümle şuhlan söylemiştir.
— Etlbba odası Öteden beri bu hasta simsarlarını takip ve bu İşin önlenmesi İçin muhtelif yollardan istifade etmektedir. Hekimlik şeref Vö haysiyetini çiğnenmekten vikayeye çalıştık, fakat alınan .tedbirler düşündüğümüz neticeyi vermemiştir. Hastalarla hekim ve bıı simsarlar arasındaki münasebeti kati delillere dayanarak tesbit ve hukuki bakımdan tetkike İmkân bulunamıyordu. İstanbul gibi dağınık ve hekimi, hnstas bol olan bir şehirde simsarların bıı rollerini tespit etmek ve onlara karşı müessir tedbirler almak imkânı olamıyordu. Etlbba odası ve onun bünyesinde toplanmış olan ciddi ve şerefli hekimler, simsarlarla 1$ birliği yapanları daha ziyade şayanı takbih ve tenkit buluyoruz. Oda. hasta simsarlarının faaliyetlerinin: eksilmediğini görünce ilgili makamlara müracaattan geri kalmadı. Sîmsar tavassutundan istiane edecek kadar düştüğünü İşitmekten çok mütesslr olduğumuz doktorların 3-5 kişiyi geçmlyeceğinl umuyoruz.
Biz. Etlbba odası idare heyeti de. Emniyet müdürlüğünce teSblt edilmiş hekim İsimleri üzerinde ehemmiyetle durarak ve elimizdeki nizamnamenin bize verdiği salâhiyete dayanarak en zecri tedbirleri almakta biran olsun tereddüt etmiyeccğlz. Bu nizamname, haysiyet divanı kanunları dahilinde, bize doktorluk yapmaktan menetmek salâhiyetini dahi vermektedir.
Amerikalı gazeteciler
Dün Türk gazeteciîerile temas ettiler
Ankaradan şehrimize geldiğini yazdığımız Amerikalı gazetecilerle dün, Beyoğlunda. Amerikan Haberler bürosunda bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Basın birliği merkez İdare heyeti başkanı B, Fallh Rıfkı At$y. İstanbul bölgesi başkanı, gazete sahip ve başmuharrirlerile yabancı ajans ve gazete muhabirler! hazır bulunmuşlardır. Amerikalı gazeteciler, seyahatleri ve gayeleri hakkında İzahat vermişlerdir-
Akşam da. Basın Dirliği İstanbul bölgesi tarafından Taksim Belediye gazinosunda misafir gazeteciler şere* fine bir ziyafet verilmiştir.
Çalıştığı arabada 11 dakikalık bir gecikmeye sebep olan vatmana sormuşlar:
— Niçin bu kadar geciktin?..
Cevap vermiş:
— Bütün yolcular erkek olmadığı için...
Ve sonra izah etmi$:
— Kadınlar hem kalabalık, hem de tramvaylardan çok ağır inip biniyorlar...
Vatman haklı mı, yoksa haksız mı?.. Bilmiyorum. Ancak insanın vapurda, sokakta, sinemada, tramvayda sık sık aklına şu şüphe geliyor:
Acaba sokaklar yalnız sayın kadınlara mahsus mudur? Acaba sinemalar yalnız kadınlar için mi filim gösteriyor?. Hele tramvaylar, kadınlar için icadedilmiş bir nakil vasıtası mıdır?.. Geçenlerde bir vapurun liiks mevkiine şöyle gözüm İlişti. «Şık ve zarif kadınlar kongresi., toplanmış zannettim. Bir ikisi müstesna yolculardan hepsi kadın...
Sinemaları, tramvayları ve sokakları dolduran kalabalık arasında insan şöyle sorabilir: Erkeklere ne oldu?.. Onlar nerede-ler?
Ilarbden önce bütün dünyada bir «açık hava nesli» yetiştirilmesine çalışılıyordu. Hattâ bazı memleketlerde, mekteplerde «çatının haricine çıkınız!» tarzında levhalar göze çarpıyordu.
Galiba yeryüzünün beklediği bu «açık hava hayatı» alabildiğine umumileşti. Şimdi «açık hava neşjiı» arasında, gençlerden raaa-' da, elli beşlik, altmışlık hattâ daha fazla yaştaki kadınlara da rasgelmek mümkündür.
Merak edilecek şey: Şu evlerde ; kimler oturuyor?..
Eski nesilden kimseler bundan 50 sene evvel vaziyetin böyle olmadığını, sokaklardaki manzaranın çok değiştiğini söylüyor-lar.
Dün eski kitaplar satan bir zattan Süleyman Tevfik tarafından tercüme edilmiş, 1327 senesinde İstanbulda Meşrutiyet matbaasında basılmış, bir Fransız kadın muharririnin eserini satın aldım. Or dokuzuncu asrın son yansında yazılmış olan bu kitapta kadın muharrir aşağı yu kan şöyle diyor;
«Bugün 15 yaşında şöyle söylerler; Onlaruı larında kadınlar bütün rini evlerde geçirirlerdi, lar yalnız lüzumlu
Created by free version of 2PDF
★ Dış memleketlerden mal getirmek züere yapılan başvurmalar artıyor. Ticaret Bakanlığı, başvurmalarda İleri sürüten İthal mallarını gözden geçirerek lüzumlu gördükleri siparişleri İngiliz, Amerikan bürosuna bildiriyor.
İngiliz, Amerikan bürosuna başvurma yolu ile yapılan ısmarlama işlerinin ağır yürüdüğü görülerek ithalatçılardan hemen hepsi serbest döviz yoluna kaçmaktadır. Hükümet kurullarının yapacakları ısmarlamalardan artan döviz tutan tacirlere dağıtılacaktır.
*r Ticaret birliklerinin yıllık toplantıları devam ediyor. Birliklerin genel sekreteri B. Salâhaddln Çuk-ruh, toplantılarda bulunarak dilekleri not ediyor. Toplantılar sona erdikten sonra İleri sürülen dileklerden faydalı bulunanlar Ticaret Bakanlığına bldlrllec ektir.
★ İl Parti kongresinde kabul edilen dileklerden Ankara'da ilgili makamlarca yapılacak olanlarla İstanbul iline ve belediytoino alt olanlar tasnif edilerek basılmış ve ilgili makamlara dağıtılmıştır. 1945 belediye ve hususi idare bütçeleri umumi meclisin bütçe encümeninde konuşulduğundan kongrede kabul edilen şehre ve İle alt dilekler göz önüne alınacaktır,
■k Etler İçin tesbtt edilen flatler bugünkü flütlerin aynıdır. Bundan sonra, kararlaşan flatlerden fazlaya et satmağa kalkan kasapların meydana çıkarılması için tedbir alınıyor.
Yunan çocuklarına yardım
Dost Yunan çocuklarına Kızılay vasitaslle yardım etmek üzere Vali ve Belediye reisi doktor Lûtfl Kırdar'ıû başkanlığı altında bir dernek kurulmuştu. Yurttaşlarım şefkatlerine baş vurmak surrtite toplanan İanelerle tedarik edilen yiyecek ve eşya geçenlerde Konya vapnrile Atlnaya gönderilmiş, Konya vapuru da bir kaç gün evvel limanımıza dönmüştü.
Bu suretle ödevini üamamhyan kurum. diin akşam üreri Belediyede vali ve Belediye reisi doktor Lûtfl Kırdar ın başkanlığı altında bir toplantı yapmış ve vazifesini bitirdiği İçin çalışmalarına -son vermiştir.
Ticaret odaları toplantısına gönderilecek delegeler
İstanbul Ticaret odari meclis! bir İki güne kadar toplanarak Ankarada yapılacağı anlaşılan Ticaret odaları toplantısına gönderilecek delegeler va teklifler üzerinde konuşulacaktır.
Odaların toplan tısına önem verilmektedir. 510 numaralı kararnamenin tatbikatı ve muhtelif ticarî bu toplantının gündemini teşkil çektir. ______________
Karaköy köprülü
Bazı gazeteler, araşır» Karaköy köprüsünde aksaklık olduğundan bahsetmektedirler. Köprünün dayandığı dubalar sık sık tâmlr edildiğinden ve tâmlr şırasında yedek dubalar da kullanıldığından. Köprüde hiçbir aksaklık mevcut değildir. Dubalarla Köprü dün sair kısınılan Balat atelye-slnde tâmlr edilmektedir.
■ir Kira İhtikârını önlemek İçin bir j teşkilât kurulması Icabetmekte İdi. Belediyede kurulacak olan bu teşkilât için ödenek meselesi İncelenmektedir-
işler ede-
olanlar zaman-vakitle-
Sokak-çıkışlara mahsus olup, katiyen gezmeğe mahsus bir yer değildi. Dükkânların ve mağazaların önünde dolaşmak pek ayıptı.»
Demek 19 uncu asırda 75 yaşında bulunan kadınlar böyle düşünüyorlardı. Bugünkü de ne kadar ayrı bir vaziyet...
Şimdi 19 uncu asırda yaşamış olan kadın muharrir de kendi devrine ait şu görüşlerini ilâve ediyor;
«Parisli bir kadın zamanımızda, haftada, hattâ basan on beş günde bir, ancak üç saat kadar hanesinde kalmak mecburiyeti zalimanesine katlanıyor.». '
Kadın muharrire nazaran bir on dokuzuncu asır kadının kapısını çaldığınız zaman:
— Madam evde mi?., dîye sormak pek saf ve toy bir sualdir. Ancak:
— Madam sorahîlirsiniz.
Şu halde, yeryüzünde, kadınların sokağa rağbetleri on dokuzuncu asrın son yansında başlıyor. Ve ev. geceden geceye yatılacak Dir yer haline giriyoı.
Geçenlerde bir uzak memleket radyosunda bir konferansçı kadınların bir gün içinde ev dışında basan hattâ 18 saat geçirmekte olduklarım ve buna da iyice alıştıklarını söyledikten sonra:
— Normal zaman gelince tabii hayata dönmek güç olacak’-diyordu.
Doğrudur.
Hikmet Feridun Es Z—————X M e v 1 û d
Babam ve aile reisimiz İBRAHİM ÇOLAK'm ruhuna ithaf edilmek üzere ve ölümünün .yıl dönümü münasebetiyle 24 şubat 945 cumarte.il günü Öğle namazından sonra Teşvikiye camisinde mevludu şerif okunacaktır. Merhumu sevenlerin, dostlarının ve arzu edenlerin duamızc işti- , raklerinl rica ederiz ‘
İbrahim Çolak altesi namına oğlu Er toğrul çolak
J z
döndü nıiiî.. diye
KARAR ZAMANI
H
|Yazan: SUMNER WELLS
BİRİNCİ KISIM ÜÇÜNCÜ BAHİS
Avrupaya misyonum; 1940
Fransız Ayan, Mebusan reislerde görüşmeler, bunların mütalâaları

Başveklle göre, meselenin ruhu hava kuvvetleri İdi. Daha evvel Cenova konferansında da söylediği gibi, sulhu korumak, ve silâhsızlanmayı taahhüt eden devletlerin taahhütlerini yerine getirmelerini temin etmek için, zabıta vazifesini görmek üzero, muhtelif Avrupa milletlerinin vereceği ünitelerden mürekkep milletler arası bir hava kuvveti vücuda getirmek lâzımdı. Böyle bir zabıta kuvveti İyi idare edildiği takdirde, Avrupada herhangi bir milletin tecavüz! hare-. kele geçmesine mân! olmak İçin kâfi İdi. Modern hava silâhının bugünkü kudretine bakılırsa, bu zabıt* kuvvetinin vazifesini yapması tehdidi, son senelerde müteraviz Avrupa devletlerini dahi tecavüzlerini ifadan me-nedebllirdi.
Başvekil, çok defalar Rooscveltln . dediği gibi, tecavüz silâhı İle müdafaa silâhını birbirinden ayırmak lâ- ; nm geldiğine kan! bulunduğunu söy- ■ ledl. Polis İçin lâzım olanlar müstes- ; na. her türlü tecavüz silâhlarını İm- i ha etmek ve yalnız müdafaaya yari- ; yaıı silâhlan bırakmak suretiyle em- , siyeli temin mümkün olabilirdi. ;
Mösyö Daladler Münih konferan- 1 nndakl tecrübesini, ve müzakerelere 1 iştirak eden devlet adamlarının gö- ’ rüşlcrlnl anlatmak nezaketinde bulundu.
O akşam, Başvekil ben! akşam ye- 1 meğtae dâvet ettiği İçin gece de ' onunla konuşmağa devam fırsatına ' maliktim. Ziyafette Başvekil muavini 1 Chautemp, Hariciye Nazırı ve eski 1 Vaşlngton sefiri Georges Bonnet; ' Hariciye Nezareti umumi kâtibi 1 Alexl Lcger. parlâmento hariciye en- • cümenl ikinci reisi Champtler de Rl- 1 bes. ve son Berlin sefiri Coulondre, 1 genel kurmay başkanı general Gam- 1 Un de hazır bulunacaklardı.
O akşam da konuşma, gündüz Baş- ! vekille görüştüğüm mevzular üzerinde devam etti. Leger. her vakit olduğu gibi, görüşlerindeki berraklık ve mantık, ve siyasi felsefesindeki libe- J rai İzm İle dikkati çekiyordu.
Mussolinl’nln İtalyayı sürükliyece- | ğ siyaset hakkında umumi bir karar- j Bizlık vardı. Neteldm sonra Londrada j da aynı kararsızlığa şahit olmuştum. , Kayıt bir faşist azlığı hariç, İtalyan milletinin bir Avrupa harbine siirük- , lenmek istemediğinde fikirler bera- ( herdi. Kararsızlık, Mussollnlnln, har- . bl kazanacağından emin olmadıkça, ’ halkın arzusuna rağmen böyle bir ( maceraya atılıp atılmıyacağını tâ- ( yinde görünüyordu.
Ayan reisile nıiilâkat
Ertesi gün âyan reisi Jules Jeanne-ny’i ziyaret ettim. Reis, beni Lüksem-burg sarayındaki resmi ikametgâhında kabul etti. Saray, çocukluğumda ' her köşesin! tanıdığım Lüksemburg : bahçesine bakıyordu. Mösyö Jeanne-uey, başının üzerinde bulunan rafta ; Clemenceau’nun büstü bulunduğuna ; işaret ederek söze başladı. Clemen- ı ceau'nun kendi hayatı üzerinde hâ- : kim tesiri bulunduğunu ve şimdi 77 ' yaşında Clemenceau’nun haklı oldu-ğıınu ve 1919 da peygamberane bir görüşe sahip bulunduğunu her vakitten İyi anladığını söyledi. Ayan reisi de. CumhurrelSI gibi. Alman hududundaki vilâyetlerden birinde doğdu- ! ftunu, çocukluğunda doğduğu köyün Alman askerleri tarafından 9işgal edilmesini hatırladığını anlattı O vakitten beri Fransanın Almanya tarafından daha İki harbe mecbur edil-
dlğlnl hatırlattı. Almanya mağlûp edilinceye ve kendisine bir daha böyle maceralara kalkamıyacnk derecede ders verilinceye kadar lıarbetmek lâzım geldiğinde, bütün âyanın ken-dlsile aynı fikirde bulunduğunu temin etti.
Onu dinlerken Clemenceau’nun şenini İşitiyor gibi idim: «Bir kuduz köpeğe karşı yalnız bir şey yapılabilir: Ya öldürülür, yahut zincir# vurulur,»
Herriot'nun görüşü
Meclis reisi Edouard Herrlot ile yaptığım konuşma da beni aynı derecede heyecana düşürdü. Mösyö Herrlot Amerika Ctunhurre isinden, onun yaptıklarından ve müdafaa ettiği fikirlerden derin bir takdirle bahsetti. 1933 de Vaşlngtona yaptığı ziyaretin sıcak hâtırasını muhafaza ediyordu.
Herrlot, bütün hayatında, bilhassa son yirmi senede, kendisini Almanya İle Fransa arasında devamlı bir dostluğun temellerini atmağa hasrettiğini söyledi. Fakat bütün gayretleri boşa çıkmıştı. Streseman ve Mars gibi Alman devlet adamları ona kaç defa yalan söylemiş ve onu aldatmışlardı. Nihayet, bugünkü vaziyetten Alman liderlerinin değil, Alman milletinin mesul olduğu kanaatine varmıştı.
Herrlot, 1924 de Başvekil bulunduğu sırada, Vaymar cumhuriyeti hükümeti Lokamo anlaşmasının vücuda getirdiği barışı İstemekte samimi olduğuna garp devletlerini İnandırmağa muvaffak olduğu İçin. İngiliz başvekili Ramsay Mc Donald'm daveti üzerine Lopdrayı ziyaret etmekte bulunan Alman hükümeti ftzalarile görüşmeğe razı olmuştu. Herrlot, A'-man murahhasları İçinde Strese-man'ın baş rol oynadığını söyledi, Herrlot Londraya varır varmaz Strese man onu gizil bir buluşmaya davet etmişti, Herrlot istemlyerek bu buluşmayı kabul etmişti, Bu buluşmada Streşeman. Herriot'ya. îngllte-renln dışında, Fransa 11e Almnnyain.ı gizil bir İttifak akdetmelerini tekili etmişti. Herrlot, Almanynnın yeni doğuşunun peygamberi olarak tanınan. bir adam bu derece âdi ve kaba bir İhanete tenezzül erlerse, artık bir milletin Almanyaya nasıl gilveneb’le-ceğlnl anlamak İstiyordu.
Herrlot. Almanyanın askeri mağlûbiyetinden başka bir çare göremlyor-du. Hakiki bir harb netlcoslndt, Fransa bir defa daha çiğnenecektl. Cumhuriyet, birçok seneler harabeye dönecekti. Harbin Akıbetlerinden bu i de, Avrupanın siyasi v( ekonomik bünyesinin tamamen değişmesi olacaktı. Bu sebeple Herrlot kötümser ve tamamen ümitsizdi.
Bonnetnin demeci
O gün geç vakit Başvekil muavini Cami İle Chautemps ve Georges Bon-net İle görüştüm.
Chautemps, Daladler gibi düşunü-yordu. Bonnet bana Münih konferansından sonra Fransa İle Almanya arasında cereyan eden müzakerelerin mufassal bir tarihçesini anlattı. Ber-ltade bana kendisi hakkında söylenenden haberi olmaksızın, sırf kendiliğinden 1038 aralık ayında Rlb-bentropla bir ademi tecavüz paktı İmza ettiği hakkmdaki dedikoduların asılsız olduğunu söyledi, şarki Avrtıpaya alt Fransız siyaseti bahis mevzuu olduğu «aman. Fransanın Polonya meselesi ile alâkadar olmıya-cağına dair hiç kimseye hiç bir teminat vermediğinde ısrar etti.
(Arkası var)
Cephe gerisini en korkunç harplere eahne yapan, vazife uğrunda ölümle boy ölçüşen Fransız tarihine en büyük şerefi kazandıran




RHİN NEHRİ
Tönıycn yollar. — Su yollan (frerinde kullanılan taşıt vasıtaları. — Al manyada su yollanırn önemi ve Almanya imparatoru 2 nci Wiihelm in bir sözü. — Tarih boyunca Rhin nehri. — Yılda 85 milyon ton trafikti bir su yolu. — Bu trafik Süveyş kanalile Panama kanalının yıllık trafikleri mecmuu-nuu iki mislidir. — 15,000 parçadan mürekkep bir taşıt filosu. — Rhin, Alnıanyanm bel kemiğidir
I—■
1 ■
8 9 10
k

S5
Si -
- — -
Casus Mart Rişar
EDWİQ FEUİLI.ERE — ERÎCH VON STROHEİN'ln yarattığı bir film
Harbin en korkunç günlerinden., casusluğun en heyecanlı »a tı neferinden alınan hakiki bir tarihtir,
bv akşam: Lâle sinemasında

Kadıköy SÛRE Y YA Sinemasında
BU AKŞAM Mevsimin en güzel iki filmi
VATAN KAHRAMANLARI GÖRÜNMEYEN GÖZLER e
m
Cebir ve tehakküm gösterenlere karşı bir jpüleUn CMizafforemı mücadelesini tasvir eden bu şaheser ~
YALNIZ ŞARK Sinemasında
BtR KAÇ GÜN DAHA GÖHTERtLBCBJrrfK
İSMMa Seanslar: 3.30 — (M0 ,QQ ye 0 da.
Nehirler taşıt yolu olarak her halde pek evvellerden beri kuUanılnuş-tir. Belki göller kenarında kazıklar üzerine oturtulmuş kulübelerde oturanlar yani palafltler ahalisi erişim yolu olarak stdeca gollerden faydalanıyorlardı. Zaten dalma yerleşmek İçip tehlikesiz su kenarlarını aramış olan İnsan toplulukları hiç ‘ ' yok kİ, önlerine serilen bu yürüyen yollardan, üzerine ata binilir gibi oturulan ağaç kütükleri, ivi oyulmuş kütüklerden sala kadar ne derec* iptidai olursa olsun bütün çarelere baş vurmak ve bunları suda harekete getirebilme^ veya idare etmek için de karadan yedekte çekmek, kiirek, yelken kullanmak suretile hemen İstifadeye kalkışmışlardır. H₺le orta çağlarda ve rönesanstg su yollan kara yollarının çok bozuk ve bakımsız ve bir de bu yollarda taşıtın çok pahalıya mal olması yüzünden tüccar eşyası taşıtı bakımından çok rağbette İdi. İnsanları taşımak için de pek rahat olmamakla Beraber karadan yedekçi atlara çektirilen büyük pazar kayıkları kullanılırdı. XV taci yüzyılın ortasına doğru eklüzün İcadı ve tatbiki nehirler üzerinde he: türlü taşıtı büsbütün kolaylaştırdı denebilir.
Su yoltı ile taşıtın, demiryoluna dayanabilmesi yavaşlığına rağmen j Kömür taşıtı: A, akış yukarıya çok ucuz olmasından ve uzun «aman- d 6 n akjg «.j.’ doeru
lar bozulmadan durabilecek madde- ö’ aK,« _7;gl\ g
lerle, ağır, çok yer tutan maddelerin Maden cevheri. 3. Zahire ve bu yol ile taşınmağa daha uygun un. Şeritlerin genişliği trafiğin gelmesindendir. Bu yollan, ahenkli, tonilâto hacmilö mütenasiptir tertipli ve birbirlerine İyi bağlanmış bir şebeke kurduğu ve İnsanlar tarafından ıslah tdllmlş ve aktarmaya meydan vermlyen kanallarla tamamlandığı Almanya gibt kalabalık, büyük endüstri sahibi memleketler ekonomisinde, pek hayati roller oynar.
Almanya'nın çok iyi clhetlenmiş, dallanmış, budaklanmış v« birbirlerinden dar eşiklerle ayrılmış olan akar suları çoktan beri memleket için pek faydalı tabi! birer taşıt yolu vazifesin! görmüştür. Fakat bir çok eksiklikleri düzeltmek İcabetmtştlr. Almanya imparatoru 2 nel Guillaume «Alman milletinin İstikbali bütita akar sularının taşıta uygun bir hale sokulmasına bağlıdır,!, demişti. Buna uyan Almanlar lüzum gördükçe nehirlerini âdeta yeni baştan «inşa» etmişler ve bu uğurda hiç bir ftda-kfirlıktan çekinmemişlerdir. İşte bugünkü konumuzu teşkil eden Rhin nehri yer yer yeni baştan yapılmış su yollarından biridir,
Rhin diğer kıtaların ve hattâ Doğu Avrupasının dev nehirleri arasına karıştırılamamakla beraber sularını topladığı 225-000 kilometre karelik havzası, 1300 kilometre uzunluğu vo asıl politik vs ekonomik önemi 11e bilhassa Orta Avrupanın en büyük nehirlerinden biri sayılır.
Orta Alplar'da Salnt - Gothard masifinden doğan ve 375 kilometre uzunluğundaki yukarı çığn (mecra) İsviçre'nin, 395 kilometrelik aşağı çığrı Holandn'nm malı olan RJıln 858 kilometre uzunluğundaki orta çığımda tamamen Almanya'nındır.
Bâle’den Mayençe'a tadar nehir Almanya'da Kara Ormanlar; ■ Fransa’da Vosges’lann çerçevelediği gayet geniş btr ovada akar. Mayan ce* tan Bonn'a kadar nehir 100 kilometrelik bir kısmında Rhin masifler! adını taşıyan yıpranmış bir takım dağlar orasından kendine, pitoresk bir çok boğazlardan geçmek suretile baza gedikler açar.
Bonn’dan itibaren nehir artık çığana girmiştir, Emmerich'te Holanda’ ya girerken Rhin'in genişliği 67û metre olup deniz Seviyesinden yüksekliği ancak 15 metredir. Holanda'da bu genişlik hazan bir kilometreyi bulur, Birbirinden farklı iklimli boıge-
şüphe
B>ıin su yolu üzerinde taşıt hacmini gösteren grafik
lerden gelen çeşitli ve kuvvetli kollan yüzünden P.hln nehrinin yata- , ğinda senenin her ayında üzerinde taşıtı durdurmıyacak derecede boi su vardır denebilir. Rhin donlarda ı , pek az müteessir olur. Bu sayede Rhin . dalma mükemmel.bir taşıt yolu (slr-kiılAsyon yolu) olmuş ve çığrında yapılan düzeltmeler bu suyu Doğu Avrupa'daki arkadaşlarına nispetle Avrupa’nın ve hattâ, dünyanın nabzı en muntazam atan bir nehri haline konuştur. Teşkil ettiği geçiş yolu miinnsebetUe yo kınlarına ve hattâ uzaklarına yerleşmiş insan topluluklarının tarih boyunca her vakit dikkatini çekmiş olan Rhin Avrupa tarihinde dalma esaslı roller oynamıştır, bugün de Avrupa'nın, bilhassa Almanya’nın ekonomik hayatında pek bilyük bir yer tutmaktadır.
Büyük Avrupa ovasının batı parçasını kuzeyden güneye doğru kesen bu Rhin vaktlle Roma âlemi üe barbarlar filemi arasında 8irur vazifesini görmüştür. Eon yüz yıllarda selâmetini sağlamak İçin Fransa topraklarının doğuda tabii bir sınır gibi telâkki ettiği bu nehir İçin dalma tiö-vüşmüştür. Diğer taraftan Rhin nehrine Cermenliğin batı sının gibi baktın Almanya burasını her vakit en kuvvetli bir müdafaa cephesi ery-mıştır. Sonsuz savaşlara sahne olan Rhin kıyıları hart» talihinin bir veya diğer tarafa gülmesine göre sık sık sahip değiştirmiştir. Avrupa'nın başlıca ticaret daman olan Rhln’in ifa yakasına ve bilhassa bir az imkanda bahsettiğimiz Rhin masifleri boğazına İsabet eden yüksekliklere orta çağlarda, gedikleri gözetlemek İçin Burgrave'lur tarafından bir takım şatolar yaptırılmıştır. Vaktlle ormandan açılmış alanlar İçine oturtulmuş ve nehrin yakalanna kadnr taraca hallnda inen yeşil bafrlar içine gömülmüş olan bu şatoların bugün harabeleri bile Rhln'e pitoresk bir coğrafi ı görünüm (manzara) bahşeder. Bura- (
w
d
Holanda Almanya sının Emmerlch, TOestphalie'da - Dulsbourg, Palatinat’da
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı;
1 — İsticvap edilen.
2 — Tecdidi ftrâ.
3 — Başına «ö* gelirse üstünü kapa demektir - Tersi bir kümes hayvanının siyahıdır.
4 — Bizim meslekten.
5 — Boyu büyütüleenee.
6 — Şaibeliler
7 — Alacalar giymiş küçük Bayan.
8 — Tersi fare gibi ziyankârlık yapan - Bir sıtot eki |j_
0 — Kör - Bal yapan mahlûklar. Q 10 — Başına «1» gelirse bir hayva»| olur - Çünkü. p.
GEÇEN BULMACAMIZIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı: O 1 — Soltçokluk, 2 — Avare, İare^_ 3 — Lâyiha. Kur, 4 — Tri, İst İfa, £ 5 — çehlstan, 6 — Astar. Ke, 7 Ki, Tarlfat, 8 — Lâkin, Fil, 0 — Uru.’, W Kalın. 10 — Kerarhet. Ne.
Mevlût 0
Ebüzziya Zade VelicFin JD ruhuna
Çtmberlitaştakl Atik Ali paça ea,i?* mllnde bugünkü perşembe öğle namazından sonra EfeÛzzlJ^ ya zade veli din ruhuna
nacak Mevtada bütün kendisini venlet davqt olunur.
TEŞEKKÜR Q
Yeğenimiz Afife Sazerta ıstırap ve ciddi tehlikeler İçerisindeki doğumunun lcabettlrdlği mühim ameliyatı derin bir kudret ve kifayetle başararak hem hastanın ve hem de çocuğunun hayatlarını kurtararak tekrar kendilerini ailemize kazandıran Tıp Fakültesi lkinel doğum kliniği şefi pek sayın profesör Dr. bay Naşlt Erez İle profesör Dr. bay W. Nlxon ve doçent Dr. bay Ertuğru! Yenen'e karşı olan ailemizin en derin minnet ve teşekkür hislerini ve gerek ameliyat esnasında ve gerekse müteakiben derin şefkat hislerini ve kıymetli yardımlarını esirgemlyen asistan Dr. bay Ercüment Bora İle diğer asistanlardan Dr. bay Mehmet Başak, Dr. bayan Sablha Uğur. Dr bayan Hikmet Ovacık, Dr. bay Şerif Kursaklı, Dr. bay Nihat Baydur, Dr. Reşat Kuran ve ayrıca büyük ihtimam ve alâkalarından çok mütehassis olduğumuz başhemşire bayan Asiye İle hemşire bayan Atiyeye ve her bir! ayn ayrı hastamızla meşgul olan kliniğin bllûmum mensuplarına gönlümüzün engin duygularının mahsulü olan minnet ve şükranlarımızı arzederiz.
Antalya umumi nakliyat T. A. ş. idare meclisi reisi Ziya SIpahloğlu
üzerinde Ruhrort Mannheim. Alsace'da Strasbourg bu emsalsiz su yolunun dünya çapında en önemli limanlandır. Bunlardan başka en işlekler! Lüdwie*shafen, Rhelnhauscn, Düsseldorf. Mayence, Kolonya. Mata üzerinde olmasına rağmen Francfort olmak üzere nehrin İki yakası üzerinde irili ufaklı yirmi beşe yakın liman vardır.
Aşağı Rhin üzerinden yüklil gelen denize dayanıklı bazı dubalar Rotter-rlam limanından denize açılarak kuzey ve Baltık denizlerini aşari aı. İngiltere. İskandinavya ve Rusya limanlarına kadar giderler. Diğer taraftan 1000 tonilâtoluk gemiler doğrudan doğruya Kolonya nehir limanına kadar gelebilirler.
tcabedçn yerlerde derinlik arttırılmış olduğundan nehrin, ağzından Kolonya'ya kadar olan parçasında her yerde derinlik en aşağı 4 metreyi bulmuştur. Blngen'e kadar 3 metre derinliğinde, olan nehir, Bingen He Mayence arasında 2,75. Mayence 1le Mannheim arasında 2,50 ve nihayet bu son limanla Khel arasında 2 metredir.
Nehir üzerinde taşıt yapan demir dubaların büyüklüğü çokluk 800 ile 2000 ton arasındadır, bunlar içinde 3500 tonilatoluk olanları da vardır. En büyüklerinin boyu 133. genişliği 14 ve su kesimi 2,85 olan bu dubaları beşlik, onluk kafileler halinde kuvvetli römorkörler çeker. Nehir üzerinde çalışan irili ufaklı dubaların miktarı 32.500 ve römorkörlerin şayia 1500 «den fazladır. Bu muazzam nehir ticaret filosunun M.000 den fazla mürettebatı vardır. Nehir üzerine Ruhr ocaklarından çıkan kömürü ycsl Rhin boyundaki şehirlere İptidai veya yiyecek maddesi yetiştirmek, gerek ecnebi memleketler ve gerekse Rh!n Almanya'sının uraneı bölgelerine Ruhr ocaklarından çıkan kömürü dağıtmaktır. Atışıyla Rhin Üzerindeki ticari faaliyetin sirkülasyonunu tanzim eden kalb, Ruhr suyunun Rhln'e kavuştuğu nokta etrafına toplanmış olan ve senenin taşıt hacından 30 milyon tonu geçen Ruhrort - Dulstoourg limanları kompleksidir. Aşağı Rhta'-den Holanda'ya doğru olan taşıtın hemen hemen dörtte üç buçuğu, güneye doğra olan taşıtın da yarısından fazlasını maden kömürü teşkil eder. Zaten bütün nehrin esas taşıtı maden kömürü, maden cevheri, zahire ve undur. İsviçre’de Bâle nehir limanından Holanda sınırında Emmerlch nehir Umanına kadar Rhin üzerinde taşınan marşandizin hncml yıllık 85 milyon tonu bulur. Ancak nehrin en işlek trafiği Vestfalya Ruhr uran bölgesine isabet eden kısımdadır Buranın trafiği yıllık 45 He M milyon tonu bulur.
Rhin su yolunun Ruhrort - Duls-bourg’dan sonra en İşlek Umanı senelik 10 milyon tondan fazla trafiği 11c uydusu «peyk!I olan Ludaigsha-ten’le beraber Maıınhelm'dlr Ancak .................. .
bu ikiz liman Duisbourg'un aksine kemiği demekte o kadar haklıyı.-, olarak gönderdiğinden fazla mal çe- ALİ MACİT ARDA
TEŞEKKÜR
Annemizi ebedi olarak kaybetme te-ten doğan acımızı cenazesine gelmek) telefon, telgraf ve mektuplarla taziyeye koşmak suretile paylaşan nzia dostlarımızı yazı ile ayrı ayr1 karşılamağa lmkfin bulamıyoruz. Aile atana yürekten teşekkürlerimiz! sunmağı gazetenizin lütfuna arzedlyo rum. Profesör doktor
Ekrem Behçet TezeJ
ÖLÜM
Vodtae eşrafından bay Haşan ke, ilmesi sabit Reji İdaresi baş müdürü merhum bay Ahmet Vefik eşi ve Merkez Bankası şeflerinden Hikmet Al-ganfrln kayın validesi
BAYAN KADEHE KES E BİR
Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugünkü perşembe günü öğl» namazı Beyazıt camiinde falındı telan sonra Merkezdendi kabristanındaki aile mezarlığına defnedilecektir. Allah kederdide ailesine sabrı cemll İhsan eylesin.
Çelenk gönderilmemesi rica olunur.

ŞEHtK l'ikATHUSU saat 20.30 da
Dram Kısmında
YAYLA KARTALI
Komedi Kısmında YUKARI KÖŞK
ker. İşte taşıt hacmi bakımından Süveyş ve Panama kanalı gihl iki bujuK kanal ve dünyanın en büyük Hm- ıı-lanyle boy ölçüşen bir su yolu ve bu yolun Almanya'nın ekonomik durumunda oynadığı hayati rol. Görû'ü-yor kı. Ruhr havzasına Almanya'nın kalbidir demekte ne kadar haklı k-.it, Rhin jıeh'rlne de Almanya’nın bel
Türk kahramanlığının şanlı destanından
bir sahi f e

f G ü n ü n m e İm3?]
Piyasayı düzenlemek için
Baza eşya flaüerl kısa bLr durma, hattâ düşme devresinden sonra, tekrar fırlamağa başladı. Bele pamuklu ve yünlü dokumalar bası İstanbul sokaklarında kurulan, herkesçe bilinen açık kara pazarların oanlı if mevzuu oldu.
Bu pazarları besleyen, esefle söylemek lâzımdır, ayni yardım E İlle akan mallardır. Hükûme-
ı en iyi niyetlerine, büyük ma-M fedakârlıklarına dayanan aynî yardımlar, yüzde yüz değilse bile, milhlm bir nlspettç, çizilen yoldan çıkmış bulunmaktadır.
Memurlara, değişmez gelirlilere bu yardımdan maksat, buna lâyık görülenlerin, kumaş mevzuunda, giyinmelerini temin İdi. Eğer verilecek fazla bir maaş veya aidat gayeye uygun görülseydi, kanşık, hesabı güç tutulur bir usule başvurulmazdı.
Halbuki tatbikat gösteriyor kl, ayni yardım kuponlarım «İde edenlerin büyük bir kısmı, ya bunları doğrudan doğruya, teessüs etmiş bir nevi piyasaya göre, satıyorlar, veya ihtiyaçlarına göre değil, bazı sokak’-aıdaki bohçacı kadınlardan aldıkları İlhamlara göre tedarik ettikleri malları, derhal kara pazarcılara «atı-rır. Hattâ bu pazarlarda dev-veya Belediyeden ■ aldıkları resmi elbise sırtlarında olduğu halde, ellerindeki basma veya ■ pazenleri uzun pazarlıklardan sonra satanlara da tesadüf edildiği rivayet edilmektedir.
Halbuki bunlara verilen pamuklu veya yünlü dokumalar, ailelerine, çocuklarına tahsis edilmiştir. Eğer nakden yardım yerinde bulunmuş olsaydı, devirt bu çok daha sade şekil tercih •derdi.
Her halde bu işte bir aksaklık, Mr normal yoldan çıkma olduğu muhakkaktır.
Tevzi İşini üzerine almış olan müesseselerin bu inhiraflar üze-eıde durması, verilen vazifeyi palı gölle değil, fakat şuur İle, yardımm yerine masruf olup olmadığını görerek yapması, alâkalı makamları uyandırması çok faydalı olur. Bilhassa dokuma mevzuunda kara pazarın hareketli olması, bu eşyanın piyasaya, umumî olarak müstehlike aranda bir kıtlık olduğunu gösterir.
Memlekette devlet fabrikaları elinde, ticaret ofisinde bulunan ■tokların ehemmiyetli bir yekûn tuttuğu zannedilmektedir. Stoklar ancak, piyasaya dökülünce veya satışa arzedileceği kanaati uyandınlırsa, fiatler üzerinde düşürücü bir tesir yapar. Saklanan, daha uzun bir müddet saklanacağı, sanılan stoklar, ne kadar çok olursa oftun. piyasayı alâkalandırmaz.
Bir çok defalar, ısrarla iddia •ttiğimız gibi, piyasada birden, toplu olarak bolluk yaratmak, gözleri doyurmak lâzımdır. Devlet iktisadi kurumlan, hele şimdi. yani harb bitmek üzere iken, mallarını, saklama, fazla kâr elde etmek için, yavaş yavaş ortaya çıkarma yolunu bırakmalıdırlar. Tüccar için yasak olan bu hareketin devlet ticari kuruluları için de caiz olmaması gerektir. Bütün, bu müesseseler artık depo arını açmalı ve piyasaya bolluk vermelidirler.
Kara pazarı ortadan kaldıracak olan, tam baş an elde edemi-yen kontrol ve cezadan fazla, halkın gözünü doyurucu tedbirlerdir. Tam İktisadî olan bu tedbirlerin alınması zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir.
Yabancı memleketlerden ithalâtı da ilelebet durdurmak mümkün ve muvafık değildir. Bize nispetle çok ucuz olan bu mallar memleketimize girince, elde tutmak istediğimiz stokların flatle-rl, kıymetleri büyük nispette düşmeğe mahkûmdur. O zaman ■tokçular, başta devlet ticari müesseseler! olmak üzere, büyük »ararlara uğrayacaklardır.
Bizce hem müstehliki, halici Hlz-umsuz zorluklara maruz bırakan. hem de müesseseler için bugünkü aldatıcı menfaatlere mukabil yarın için büyük zararlar hazırlayan ve derhal olur.
7ANlMADlGlMtZ MEŞHURLAR
• •
Besim Omerin hayatında

inektedir. Bütün İncelemelere, tehditlere, oeaaJara, kararlara rağmen, halkanızın yemek rejiminde ehemmiyetli bir yeri olan bu meta, ancak zengin aofrala-nnda görülmektedir.
İstihsal mm taka lan malûm ve mahdut, prasalan, muhafaza zarflan çok kolay kontrol edilebilir, hattâ el koyma hususunda en az zorluk arzeden zeytin yağ, hükümet tedbirlerini altetmek İçin bir nevi maça tutuşmuş gibi görünmektedir.
Harb ekonomimizin zayıf taraflarını inceleyen tarihçiler ka-ra pazar, vurgunculuk kahramanlarını, ellerinde dışardan gelen, hattâ millî fabrikalardan çıkan iplik paketlerlle gösterecekler, hükümet tedbirlerini hiçe İndirmek şampiyonu olarak ta muhakkak seytinyağı üzerinde duracaklardır.
■Devletin iktisat işlerinde en zayıf tarafı, yavaşlığı, değişen şartlara uymaktaki ağırlığıdır. Aylardan beri Yunan adaları, bize, kolayca verebileceğimiz mahsullerimize karşı, zeytinyağı teklif etmektedir. Bu fırsattan faydalanarak, derhal, fazla miktarda yağı piyasalarımıza sokup hacmimizi, bolluk silâhını kullanarak, yenmek mümkündü. İncelemeler, düşünmeler, geçici bazı tedbirlerle aylar kaybettik.
Fakat şükredelim kİ nihayet Yunan adalarından zeytinyağı getirme fikri hükümete arzedil-dl ve tabiî Bakanlar Kurulu, halk İçin en büyük bir hediye olacak teklifi kabul etti. Bu malların yola çıkması bile, derhal stokçular üzerinde tesirini yapacaktır.
Ancak, hele ilk zamanlar, dağıtma işinde çok titiz olmak, aynî yardımlarda olduğu gibi, bunda da bazı inhirafların doğmasına göz yummamak lâzım gelecektir. Hükümet zeytinyağı ithali İşini İzmir Tarım satış kooperatifleri birliğine vermiş bulunmaktadır. Bu kurumun, son za inanlardaki bazı gürültülü ten-kidlere rağmen, parlak bir muvaffakiyet mazisi vardır. Bu İşte de başar, elde etmesini candaç dileriz.
îki çgnh, ehemmiyetli misale dayanarak incelediğimiz yol tamamen iktisadidir. Pahalılığı al-tetmek İçin bolluk, birden bollük yaratmak lâzımdır.
Bir kaç esaslı maddenin flatle-rinl bu sayede düşürdükten sonra, eşya arasındaki tesanüt ve sirayet kanunlarına İşi bırakıp, hattâ seyirci vaziyete geçmek bile mümkün olur. Bu son vaziyet, altı sene süren mücadelelerden sonra, harb ekonomisi otoriteleri İçin hakedllmiş bir dinlenme olur.
CEVAT NİZAMİ
Çocuk Esirgeme kurumunun Kadıköy şubesi kongresi
Çocuk Esirgeme Kurumunun Kadıköy şubesinin kongresi Kadıköy Kalkerinde yapılmıştır,
Bu sene İçinde 3824 fakir ve muhtaç çocuğa «üt ve şeker ve 4 İlâ 8 yaşındaki 72001 çocuğa da pirinç unu ve şeker, 18 çocuğa Cumhuriyet çocuk yuvasında gıda yardımı ve 803 hasta çocuğun tedavi ve İlâçtan ve 15 gocuğa kitap yardımı ve 80 takım kundak verilmek luretlle yardım yapıldığı tebarüz ettirilmiştir.
Yeni İdare heyeti seçilmiş ve kongrece mektep çağındaki fakir çocuklara gıda yardımına alâkanın ve yardımın arttırıhnaaı ve mektep çağında olmıyan fakir aile çocuklarının barındırılmağına önem verilmesi İstenilmiştir.
AKŞAMS
Abone bedeli
Iârklyv
Renebi
*
iki korkunç kaza..
Bir kere köprünün üstünden kanlar içinde denize düşmüş, vapurun altına gitmişf.
---------------------------------—k
Beıim Ömer'in daima tekrarladığı ciimie; ıBen dünyanın en talihli insanıyım» — Hayatında bir kere vapuru kaçırmıştı, buna da pek memnundu — Titanik faciasından nasıl kurtuldu? — Vapurdan denize atlayan kaptan
görüşleri muhakkak değiştirmek yerinde
dramının baş rolünü
Pahşfljljk
zeytinyağı el'an muhafaza et-
İnaan sesi üzerinde bir tetkik
İnsanların çıkarabilecekleri en yüksek sesle en hafif ses arasındaki farkı ayırdetmek için yapılan mukayese neticesinde, tabii bir İnsanın bağırmak sureti le, mırıldanmadan husule gelecek sesten bir milyon kere daha kuvvetli bir sea çıkarabileceğini göstermiştir. Diğer taraftan, insanların normal seslerinden 10,000 kere daha kuvvetli sesler çıkarabilecekleri ispat edilmiştir.
tki tren arasında telefonla konuşma
Birleşik - Amerikada yeni bir elektronik telefon sistemi bulunmuştur. İki tren arasındaki muhabereyi temin edebilen bu telefon şimdi kullanılıyor. Bu sistem sayesinde makinist, 00 inci vagonda bulunan bir memurla konuşmak hususunda hiç güçlük çekmez. Yüksek bir kulede vazife gören bir memur, o civardan geçen bir trene .lâzım gelen talimatı verebilmektedir.
Amerikan erinin teçhizatı
Birleşik Amerika ordusunun levazım servisi, en değişik iklimlerde savaşan Amerikan erine teçhizat ve giyecek temin etmektedir. Levazım dairesi, teçhizatın pratik, dayanıklı ve bilhassa hafif olmasına dikkat ediyor. Meselâ, erlerin elbiselerine sıcak veya soğuk mıntakalann elverişli bir şekle varabilmek için bunlara, sırasına göre tüy İlâve edilebildiği gibi, muhteviyatı kolayca h af i fi e t il ebilmek tedir.
Er elbisesinin bir tarafı beyaz diğer tarafı da yeşildir. Kışın beyaz kısmı, yazın, da yeşil tarafı kullanılmaktadır. Erlerin tüylü yatakları, 2 kilodan daha ağır değildir, Pasifikte savaşan eıier, geniş ve hafif bir kombinezon giymektedirler. Bu kombinezonun rengi araziye uydurulmuştur. Buradaki erler, cibinlik tertibatı olan hamaklarda yatmaktadırlar. Bu tertibatlı hamak. 2 kilo 700 gramdır. Diğer taraftan, paraşütçü teçhizatının ağırlığı da yarı yanya indirilmiştir
-------------,——J
daşı vardır: Bakalı Yanko bey!.. ı Aynı zamanda onun mektepten de arkadaşı olan BafralI Yanko hemen işe başlıyor. Paşa mosmordur... Bafralı Yanko tamam yarım saat kendisine sunî teneffüs yaptırıyor. Son zamanlara kadar Yanko bey:
— Eğer orada bulunmayıp da biraz gecikmiş ve bu yanm saatlik sunî teneffüsü yapmamış olsaydık k?tî surette ölmüştü... derdi.
Vapur kaptanının ve Bafralı Yanko beyin söylediklerine göre paşa şimdiye kadar denizin altında hiç bir insanın kalamıya-cağı kadar uzun bir müddet geçirmiştir. Buna da sebep olarak şunu gösteriyorlar. Düşerken başım hızla çarptığı ve bayıldığı için suyun altında uzun müddet teneffüs etmemiştir. Eğer bayılmamış olarak düşmüş olsaydı muhakkak boğulurdu.
Bu İddia tıbbî midir?, yorum. Lâkin bu vapur kazası her halde Besim Ömer paşa için hattâ Titanik faciasından daha tehlikeliydi. 'Suyun altında uzun müddet kaldığı halde bozulmı-yan saatini bir hâtıra olarak son ■amana kadar saklamaktaydı.
Vapurundan düşen kazazedeyi kurtarmak için kendisini denize atan kaptanı İdare muaha-R? etmişti. Halbuki kaptan vapuru tamamile durdurtmuş ve bağlamıştı.
Bir sedye ile eve getirilen paşa bir bucuk ay kendini bilmeden yatmıştı. Aklı başına gelir gelme? hemen kaptanı çağırttırdı. Ona ne iyilik edebileceğini sordu, Kaçtan bir sev Istemlvor-
Btslm Ömer paşa babası Ömer Şevki paşa ile birlikle... Beşim Ömer çocukların küçüğüdür, öteki ağabeyidir
Yeryüzünde hemen herkes kendi talihinden şikâyet eder. Besim Ömer paşada bunun tamamile aksini görüyoruz. O kendisinden bahsederken:
— Yeryüzünün en talihli İnsanı benim!., derdi.
Talih bahsi açıldığı zaman hemen misal olarak kendisini gösterirdi ve:
-= Hayatımda ne istediysem, İçimden ne geçtiyse hepsi olmuştur, Artık ben de talih perisinden şikâyet edersem haksızlık etmiş olurumI.. derdi.
Hakikaten şaşılacak derecede mükemmel bir talihi vardı. Ve bazan bu talih insana derin hayretler verecek tesadüflerle, en büyük felâketleri bile saadet haline sokardı.
Besim Omeri iki defa muhakkak bir ölümden yine bu mükemmel talihi kurtarmıştır. Hâdiselerden biri şudur; Amerikada Boston şehrinde uluslararası blı kongre toplanıyor. Buraya İlk defa olarak bizden de Dr. Besim Ömer murahhas olarak gidecektir. Amerikayı göreceğinden memnun olan. İlim adamı Marsilya - Paris - Cherbourg - Ne w York yolile Yeni Dünyaya gitmek istiyor. Biletini İstanbuldan alıyor. Vapurda kamarasını ayırtıyor. Nihayet Marsilya yolile Paris’e gidiyor. Vapur zamanına iki gün kadıncıya kadar vaktini bu-, rada geçiriyor. Hastaneleri geziyor. Ertesi günü de Cherbourga gidecek ve buradan bineceği vapurla Yeni Dünyaya uzanacak...
O gece otelde yatarken kat garsonuna kendisini erkenden inandırmasını. Cherbourg trenine yetişeceğini söylüyor. Yatıyor.
Lâkin sabahleyin gözlerini açıyor kİ, aman yarabbi!.. Saat sekiz!... Cherbourg trenine beş dakika varl.. Kendisini otelde uyandırmağı unutmuşları,. Son derecede sinirli ve heyecanlı bir halde giyiniyor. Gara koşuyor. Tren çoktan gitmiş!.. Artık Besim Ömer fevkalâde üzgündür. Zira İkinci trenle Cherbourga giderse Amerika vapuruna yetişe-miyecektir, Halbuki aynı vapur İçin bilet almış, kamara hazırlatmış!.. Dehşeti! ü2üntü İçinde otele geliyor. Akşam trenile Cherbourg’a gidiyor amma vapura tabiî yetişemiyor.
Kumpanya ona bundan sonra, sefer İçin bir yer ayırtıyor. Besim Ömer üç gün kaldığı Cherbouıg-ta sıkıntıdan bunalırken bir aralık gazeteler İkinci tabı yapıyorlar. Gazetelerden birini alıp ilk sahifedeki manşete göz gezdiriyor!
Titanik vapuru bir buz dağına çarparak parçalanmış ve batmıştır!..
Titanik vapuru!.. Yani Besim Ömer’in bilet aldığı ve kendisine kamara ayırttığı vapurl.. Otel garsonunun uyandırmağı unuttuğu için kaçırtlığı vapur!..
Besim Ömer meşhur Titanik faciasından burnu kanamadan ve soğuk su banyosu yapmadan kurtulmuştur. Hâdise şudur:
Kendisi pek çok seyahatler yapmıştır. Hiç bir defa ne vapur, ne tren kaçırmıştır. Yalnız İşte bu müstesna... O hayatında yalnız bir kere vapur kaçırmıştır. Titanik vapurunu!.. Ne hayırlı vapur haçına!.. Bu öyle as im talihlerden değildir...
Müthiş bir vapur kasta»! daha...
Besim Ömer’in hayatında tüyler ürpertici bir vapur kazan daha vardır. Bundan da yine talihi sayesinde ve mudi e kabtMnden kurtulmuştur. Hâdise şudtHH
307 semeal... Ağustos ayı... Be-shn Ömer'i Arndduhtaarfan
Biknİ-
Besim Ömer paşa Avrupadan dönüşünde
du. Paşa yatağından doğrularak sordu:
— Kirada mı oturuyorsunuz?.
Kaptan, aile sahibiydi. Çoluğu çocuğu vardı ve kirada oturuyordu, Besim Ömer paşa ona bir ev aldı.
Paşanın fevkalâde talihine ait sahneleri daha sonraki yazılarda da göreceğiz...
Hikmet Feridun Es
Created by free version of 2PDF
SENET v(b ŞAHdT
bir hastaya çağırıyorlar. Gidiyor. Doğunı yapıyor. Ve dönüyor. Ancak o günü Anadolııhİşarında bilmem kaç senede bir kurulan bir panayır vardır. Her taraf hıncahınç doludur. Panayırdan dönenler vapura üşüşüyorlar. Bu suretle köprüye geliniyor!.. Vapur yanaşıyor, iskele atılıyor. Fakat o sırada müthiş kalabalık tamamile bir tarafa yığıldığı İçin vapur alabildiğine eğiliyor, tahta İskele de kayınca vapurdan çıkan dört yolcu — köprünün üst hizasından — aşağıya, denize düşüyorlar.
îşte bu yolculardan biri de Besim Ömer paşadır. Üstelik Besim Ömer paşa hepsinden önce düşüyor ve feci surette yuvarlanırken başını «baba» denilen yerlere çarparak ağır surette yaralanıyor. Bu suretle denize düşmeden önce bayıldığı İçin kan. İçinde sular arasında kayboluyor, vapurun alt tarafına, pervanenin yanma gidiyorl..
Vapurda bir çok tıbbiye talebe-Bi ve kendisini tanıyan halk bulunmaktadır.. Bunu görenler hep birden:
— Besim Ömer paşa boğuluyor!.. Besim Ömer paşa denize düştü)., diye feryat ediyorlar. Kaptan hemen gemiyi bağlıyor ve bir kısmı talebe, tam 11 kişi toyunun denize atılıyorlar. Lâkla Besim ö mer paşadan eser yokl..
Bu vasiyeti gören vapurun kaptanı, pek müteessir oluyor. Hemen ceketini çıkarıyor, o da kendini denize atıyor. Pervane tarafına dalıyor, epey araştırdıktan sonra orada suyun altında Besim Ömer paçayı âdeta ölü bir halde bulup çıkarıyor. Köprüde, kalabalık arsamda Besim Ömer'in çok tevdlğl bir meslek-
Hukuk usulü muhakemeleri kanununun 288 İnci, maddesine göre bir hakkı ihdas, nakil ve tehvll, tecdit, ikrar. İtfa ve Iskat maksadile İcra edilen bilcümle tasarruflar vukubulduğu «amandaki miktar veya kıymeti beş bin kuruşu tecavüz ettiği takdirde senetle İspat olunmak lâzımdır. Eğer miktar beş bin kuruş yani elli liradan noksan İse yargıçı ikna eden her vasıta İle ispat olunabilir. Dikkat edilecek nokta şudur: Maddede «borcun meydana , geldiği zamandaki miktar veya kıymetb denildiğine göre bir hukuki muamelenin senetle ispatı lâzım gelip gelmediğini kestirmek için bu muamelenin yapıldığı zamandaki kıymeti ele alınmak gerektir. O tarihte beş bin kuruştan ziyade kıymeti olan bir hak bugün kıymetçe beş bin kuruştan aşağı düşmüş ise şahitle İspat olunabilir.
Bir hakkın miktar veya kıymetini hesap etmek İçin eğer mukavelede varsa hem aslını hem de eklentilerini gözönüne aJmaiıdır. Meselâ: Bir şâhıs diğerine hk sene müddetle yüzde altı faizlç elli Ura borç vermiş olsa alacak şahitle lapa t edilemez, çünkü borçlu elli liradan başka bir senelik faiz de yüklenmiştir. Bu suretle alacak elli lirayı geçmiştir.
Senetle ispatı lâzımgelen muamelelerin miktar ve kıymeti para alma veya ibra etme gibi herhangi bir sebeple
elli liradan az bir miktara inse dahi yine senetsiz ispat o-lunamaz.
Elinde senedi olarak dâva açan alacaklıya karşı borçs lu şahit dinletemez. Onun da makbuz, ibraname gibi yazılı bir delil göstermesi lâzım-gelir.
293 üncü maddeye göre miktar ne olursa olsun aşağıdaki hallerde delil olarak şahit gösterilebilir;
1. Baba ve evlât, ve torun . ve büyük babalar, birader veya hemşire veya kan ve koca ve kayınpeder ve valide ile damat ve gelin arasındaki muameleler,
2. Suçtan dolayı olsun olmasın tazminatı icabettiren fiiller,
3. Yangın veya deniz kazası veyahut düşman istilâsı gibi senet alınması mümkün Veya olağan üstü müşkül hallerde yapılan muameleler,
4. Halin İcabına ve iki tarafın durumlarına nazaran senede bağlanması âdet ol-mıyan muameleler.
5. Akitlerde ’ “ gabin, cebir ve rinde.
Umulmıyan veya mücbir bir sebep ile senedin zayi olduğu hakkında kanaat veren delil ve'ema-rnler bulunduğu takdirde şahitle dâva İspat .olunabilir.
Ticarî muamelelerde İse her nevi İspat delilleri kabul olunur. Bunlardan bir başka yazımızda bahsedeceğiz.
Avukat Emce! Ağış
kuru*
>
2800 1600
800
senelik
8 Aylık
3 Aylık
Adren tebdili için «Mİ İr
>uk pul löndcrUmeUdlr takdirde adrea deSlntlrÜmea.
r«lefonlarunn Başmuhasrtrı ZÖSflft ¥ır İçleri: M1S5 - İdare: Z0081
MfidUr: »İM
Rcfcltilevvet 0 — Kasm 107 İmsak Güneş öglr İrindi At Yata S. 11.17 İMT 8416 BM 11.00 1X1 V. 8.07 748 11.28 18JM 18.6i 10 .M
İdarehane BabIâli olvan
Acunaalnlr ankak No, 13
hatâ, hile, ikrah haliç-
bir hâdise
f” Ill(
BİR HİKÂYE I
R
]
(Askerlik bahislerij
Çocuklardan biri şu haberi verdi;
— Haindi geliyormuş!..
Merakla sordular;
— Hangi Hamdl?..
— uKurtterın parçaladığı Hamdl»!.. Ne tuhaf bir şöhret!.. uKuıtların parçaladığı Hamdl»!.. Lâkin böyle bir isim taşımasına rağmen dostumuz Ham di hâlâ sapa sağlamdır. Hiç bir yerinde kurtların diş izi bile yoktur. Ona bu adı kim takmıştı?..
Geçen gün geldiği zaman sorduk. Bize hayatının bu gayetle mühim hikâyesini şöyle anlattı;
— Tamam oluz beş sene oluyor. İstanbul'un görülmemiş derecede taşlarından biri idi. O zamanlar ben henüz yeni yeni yetişiyorum. Mah-çup, pısırık bir delikanlıyım. Bıyıklarımı yeni elime almıştım. Ve hayatımda İlk kadın karşıma çıkmışı..
Ben ne kadar sıkılgan, alabildiğine utangaç bir genç isem, sevdiğim, bu ilk kadın da, bilâkis pfk alaycı, gönül işlerinde gayetle cesur bir İnsandı. Babamı bilirsiniz değil mi?.. Aksi, bana her zaman İçin çocuk muamelesi yapan bir adam... Sevgilim benim babamdan korkmamla dalma alay edip dururdu. Hattâ bana «Süt kuzusu», »Kundaktaki bebek» gibi çocukluğumla alay eden bir takını isimler de takmıştı. Fettan, neşeli ve benden birkaç yaş büyiik bir duldu. Şehir haricinde gayet güzel bir köşkte yaşıyordu. Beni sık sik oraya’ davet ederdi. Fakat gidemem ki!.. Zira o zamanlar Boğnziçinde oturuyorduk. Sevgilimin şehir dışındaki köşküne gidip dönmek, sonra da blzlnı eve yetişmek pek imkânsızdı.
Lâkin bir gün o derecede ısrar etti ki dayanamadım. Geleceğimi söyledim. Babama karşı bir yalan uyduracaktım. Gûya vapuru kaçırmış olacaktım.
Sevgilimin uşaklarından biri vası-tasiie babama «Vapuru kaçırdım. Bu gece otelde kalacağım. Merak etmeyiniz!» diye bir telgraf çektirdim. Kendim de bir arabayla tıkır tıkır köşkiin yolunu tuttum. Burası hakikaten pek şairane bir yerdi. Şehirden gayet uzakta idi. Tercüme romanlarındaki şatoları andıran esrarlı bir güzelliği vardı Arabamız kapının önünde durduğu zaman uzaktan köpek havlamaları işitildi.
■-İndim. İçeriye girdik Heyecanlı ve mesuddum Zehra benim Içifı güzel Lir sofra hazırlamıştı. Dışarıda rüzgâr kıyametler kopararak esiyordu Ve biz bu tabiatın haşin melodisi İçinde yapa yalnızdık. Saatler pek zevkli ve mesut geçmekte İdi. Yalnız fırtına gittikçe şiddetini arttırmakta Mi. Onun bu hali bizi büsbütün heyecanlandırıyordu. Ne iyi etmiştim de şu kaçamağı yapmıştım. Babam telgrafı aldığı zaman acaba ne düşünmüştü?... Hilemi anlıyabileceğine ihtimal vermiyordum. Benden böyle şeyler katiyen ümit etmezdi. Sevgilim kadehime alev rengi bir Içld koyarken. ocakta harıl harıl yanan odunların alevine bakıyor ve dışarıdaki fırtınanın sesini dinliyordum...
bir nakil vasıtası var. Yollar lamanı iyle kapalı I..
____Aman ne diyorsun?.. Kabil mi?.. Babam ne yapar beni?,.
— Babana karşı, bu yaşa geldiğin halde, pek itaatli bir yavrucuk olduğunu görmekle gayetle memnunum. Fakat ne yazık ki karların kapattığı yolları senin için açacak kadar kuvvetli değilim sevgilim!.,
Odanın İçinde dört dönüyor, ne yapacağımı bilmiyordum. Haydi bir gün vapuru kaçırdım diyelim, ikinci günü?..
Kendi kendime: .İnşallah vapurlar da İşiemiyordurl.t. dedim. Fakat fırtına durmuştu. Vapurlar her halde işliyordu. Öğleden sonra şöyle ne olursa olsun çıkmağa karar verdim. 10 adım soııra boğazıma kadar kara saplandım. Güç halle geri döndüm.
Ertesi günü aynı hal değil mi?.. Aklımı kaybedeceğim. Postacılar bile bu tarafa gelemiyor du. Hattâ civardaki köyle rabıtamız kesilmişti.
Evdeki ihtiyar uşak:
____ Ben buranın bekçiliğini yaptım da bilirim. 60 sene evvelce bir kere daha böyle olmuştu. Kar yolları kapamıştı. 5 gün burada kapalı kaldık.., Bereket versin kİ unumuz, tuzumuz filân vardı da hiç sıkıntı çekmedik. Allahtan İşte... Bu sefer de öyle olacağa benziyor!., diyordu.
Adamın dediği çıktı. Tamam beş gün kar bizi şehir dışındaki bu insanlardan uzaktaki köşkte hapsetti Altınet günü güç halle ve at sırtında Topkapıya gelebildim. Orada bir araba buldum. Doğru daireye...
Sokakta beni gören tanıdıklar şaşkın şaşkın yüzüme bakıyorlar ve bazıları durdurup soruyordu:
— Seni kurtlar parçaladı mı yahu?
— Ne münasebet?..
_ Baban aradı, aradı, aradı Bu karlı havada ne evde varmışbin, ne de dairede.,. Ne olabilirsin?., dîye düşündüler. Ve nihayet senin kurtlar tarafından parçalandığına hükme-ditdi*.. ■Rakkmdakl umumi zan böyle...
Babam beni karşısında yeniden sağ olarak görünce hiddetini unuttu Beş giinün hesabını o kadar incelemedi. Lâkin ondan sonra İsmim: «Kurtların parçaladığı Hamdl!..» olarak kaldı. Hâlbuki hayatımda hie de kıırt görmüş İnsan değilim, fakat görmediğim kurtlar tarafından parçalanmış oldum!..
(Bir yıldız'
RADYO
Berlin çevriliyor
Mart ayının Avrupa harbini sona erdirmesi mümkündür
Kısa notlar ve küçük fıkralar
Sabatık-yln uyandığım zaman Zebrayı. üzerinde çayların buram buram dumanlarının yükseldiği bir kahvaltı sofrasında buldum. Kurnaz kurnaz gülüyordu.
Yanma yaklaştığım zaman:
— Bir kere pencereden dışarıya bakmak lütfunda bulunur musunuz?, dedi.
Sanki pencerenin dışında ne vardı kİ?.. Kalktım. Bir de ne göreyim?.. Karlar her tarafı öylesine kapamış . İd ne yol belli, ire iz belli... Ve hâlâ da kocaman kocaman, kuş başı şek-iirrtfe yağmakta..
— Eyvahlar olsun... Bu ne hal?.. Ben şehre nasıl gideceğim?., dedim.
Zehra güldü:
— Şehre mi?.. Sen çıldırdın mı?.. L
— Nasıl?.. Niçin çıldırayım?.. I
— Bizim uşak Haşan hem de katırla gitmeğe kalkışmış... Daha sırlı | tumanmadan geri dönmeğe mecbur | olmuş... Ne araba işliyor, ne de başka I
Berlin! mareşal Zukof ordularının mı, yoksa âilezyadan şimale doğru Uerllyen Konlov birliklerinin mİ daha evvel düşüreceğini kesin olarak söylemek mümkün değlTdir. Çünkü Berlin mutlak surette çetin ve uzunca savaşlardan sonra düşeceğine göre bu esnada şu veya bu ordular gurupunun şimale veya cenuba doğ* ru kayması mümkündür. Fakat bugünden kesin olarak denebilir kl Berlin çevrilmektedir ve Kırını konferansının bu husustaki kararları çoktan yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Mareşal Zııkof orduları Berlin şarkında Öder nehrine dayandıkları vakit biz bu hücumun Sllezyadakl ilerleme* 11c alâkasını belirtmeğe çalışmıştık. O vakit, yani Silezyayı işgal eden Koniev ordularının Bcrllne 300 -400 kilometre uzakta bulunduğu zamanlarda çevirmenin bu yönden yapılma düşüncesi biraz uzak ve garip derecede ki belki on bir İhtimal olarak görünebilirdi Fa-'sonra ve Sovyetlcr kat belli başlı SUezya şehirlerini İş- kadar bu ilerilemeyl tahakkuk ettlr-galcien ve Öder garbında köprü başı- dikleri takdirde garp cephesinde ucaları tesisinden sonra bu ordular eak tayyareler için benzin, toplar için grupu Çekoslovakya topraklarındaki [ mermi tedoTlkl de İmkânsız, hale ge-Alman kuvvetlerine âdeta arkasını' îecektlr.
çovjrd! re mötanMİtoJİmöle „ | söyI^iklwlmte ,rllk plin vcya
n k. , \ “T! düfitac Olmaktan çıkm^ır Kızılor-
«M UoUUI.am.tto Berline 50 - 80 kilometre arasında Almanlar Berlin! daha ziyade şark- yana?ral.,ıaldlr. şlmdi dördüncü İSti-taıı gelen Zııkof ordularına karşı | kametin, garbın kapanması kalmış-müdafaa İçin tertibat almışlar ve ı)r Hfmen hiç bir tarafta Almante-m&ınnV vnnmıslnrrli' Hı*nıantnn 1 .... .... ..._ ...... .__
Yazan:
M. Şevki Yazman
ve Müttefik hâkimiyetine girmekte bulunan Saltık denizine vermiş olacaklardır. Bu öyle bir vaziyettir ki hem Şimali Almanyayı çökertir, hem de artık hinterlandı ve ikmal kabiliyeti fcalmıyan garp cephesini barınılmaz bir hale koyar.
Filhakika büyiık Alman sanayii ve bugünkü dayanan Alman ordularının ikmal kaynaklarını garptaki sanayi bölgesiyle şarka taşınmış Alman sanayii ve kısmen Berlin etrafında ve Şimal ve Orta Almanyada bulunan sanayi teşkil etmikte'idi. Bugünkü vaziyette bu her üç kaynak da ya Müttefiklerin eline geçmiş ve yahut cephe gerisine düşmüş olacağı İçin istifade edilemez duruma girerler. O ‘ ‘ ' "" beş yirmi gün
Elbe kenarına
— 3 —
tkinçi Abdülharrut devrinde Atlna-da hukuk tahsil ettikten sonra İstan-Inıla dönen Yorglyadls efendi hâkimliğe sülük etmiş, ticareti bahriye mahkemesi riyasetinde bulunmuş, sonra temyiz mahkemesi âzalığına terfi eylemişti. İyi Fransızca ve Almanca bilirdi; bekârdı. Garip halleri vardı. Meşrutiyetin ilânında Ayan meclisine âza olmuştu.
Bu OsmanlI Ayan meclisi âzası Bü-yükadadaki köşkünün duvarlarını Yunan renklerine boyatmıştı!.
Osmanlı Mebusun meçlisi âzasından olan Serflçell Buşo efendinin:
— Ben OsmanlI bankası kadar OsmanlIyım!
Dediği gibi!

Beyoğlunda ve Salatada bu kadınların öyle mabetleri vardır kİ loşluk içinde aselbent, ahıber, gül, mis. amber kabuğu ve en ince zevklere meyyal ve şehvetpereşt olanların haşhaş ve avret otu İle karıştırdıkları bazı Hindistan mahsullerinin muharrik ve müsekkln kokuları arasında bu tarikatın malûmatlı ve tecrübeli ihtiyar rahibeleri Safo âyininin derin sırlarına tazeleri, toyları alıştırıyorlar. 1'
ANKARA RADYOSU Buçünkü program
18.00 Radyo dans orkestrası. 18.30 Konuşma, 18.45 Beste ve şarkılar, 10.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 piyano soloları, 19.50 Konuşma. 20.00 Şan soloları. 20.15 Radyo Gom-test, 20.45 Oyun havaları. 20.50 Şarkılar. 21.10 Kenıan soloları fpl.). 21.30 Radyo senfoni orkestrası, 2230 Dans müziği (pl.). 22.45 Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 Spor saati (Vücudumuzu çalıştıralım), 7.4o Haberler, 7.55 Müzik (pl.), 12.30 Şarkılar, 12.45 Haberler. ı 13.00 Radyo salon orkestrası.___I
Fatih As. D. Başk.hğından:
Yd, Top. Tğm. Abdürrahrain Ağa-oğlu (40477) nin daireye müracaatı İlân olunur.
* Kadıköy askerlik şubesinden. Tam ehliyetnamen kısa hizmetliler 1 mart 945 de yedek subay okulu hazırlık kıtasında bulundurulmak üzere sevkedileceklerdlr. 28 şubat 945 pazartesi günü şubeye müracaatları ilân olunur.
LGömlekiş"!
BİRİNCİ SİNİP ÇÖMLEKÇİ I ■■Tel. 30090 sirkeci
tan g müdafaa için yığınak yapmışlardı. Cenuptan ve ıjaı cwıı >c „.„v,
Slimy.aan U.ıllym Konlev «rfulan-1 jSoiwd®m"v«”«61ebi"illtimâl'’cst' nın onu (!«hn az encelU »e ««ha kü- t«^,„ıymc8ı„ç göre bunan tahakku-çük kuvvetlerle tutulmuştu. | ----- - ■
Tersine olarak Zukof ordular gru-pu İse sağ yanından emin olmadığı] gibi gerisinde de Poznan, Brombers [ gibi henüz dayanan birçok kaleler vardı. Öder nehrini de çetin bir müdafaaya karşı cepheden sollamak fazla zayiat verdirirdi. Bu sebeple Zukof ordular grupu bir taraftan Berlin şarkına yaklaşarak büyük Alman kuvvetlerini burada ve Ponıeran-1 yada tutarken Öder nehrini çok cenupta ve Sllezyada geçen, önünü daha hafif kuvvet.hr tarafından tır tülmüş bulan Konlov birlikleri şimale doğru ilerlediler. Çekoslovakyariın dağlık, büyük yığınaklara müsait yollardan ve demir yollarından mah-, rum olması, ayrıca halkın Sovyetle-re müzahir ve Almanlara düşman bulunması Kızılorduyu bu yanda daha emin bulunduruyordu,
Bu şimale doğru çark neticesinde Salınış bulunacaktır, büyült bir nehri ateş altında ve şid- ] Mart ayında büyük Avrupa har-I detil bir müdafaa karşısında geç- binin sonu gelmesi ve Almanva-meğe zaruret duyulmadan Kizilordu-, nın başlıca parçalarının İşgale uğramın öncüleri hâlen Berlinin cenu- ması çok muhtemeldir, buna yaklaşmış ve Ştetttn * Frankfurt hattında Berllni şarktan geleni düşmana karşı müdafaaya hazırlanmış Alman birliklerinin ve tahkima-| ymn yanı gerisine düşmüş bulunuyorlar.
Çok muhtemeldir kl Sletlin - { Frankfurt müdafaa bölgesinin cenup 1 kanadında birleşen Zukof, Koniev ordular grupu bu müdafaayı zorlamaya bir zaruret duymadan ve ora- [ dukl kuvvetlerin yerinde kalınasım iobar ederekten Oder’le Elbe arasındaki erazl şeridinden Berlinin tam cenubuna ve garbına sarkacaklar. Hân olunur. BerlLnl düşürmeden Elbe nehri ke-1 narına varacaklardır Bu takdirde ise yalnız Berlin sarılmış olmaz. Dan-zlgden Hamburga kadar bütün Şimali Almanya tecrit edilmiş, ters cephe İle muharebeye mecbur olmuş, şark cephesinde düşen Alman ordularının yarısı arkalarını bir kaynakla bağlı olmayan ve gittikçe Sovyet
nn çetin ve bilyük karşı hücumlar).
ku rta güç değildir. On beş. nihayet yirmi günlük bir meseledir. Ondan sonra Nazilerin elinde sanayi ve büyük mikyasta ham madde kaynağından mahrum Bavyera ile Cenup Almanya ve Avustuıryndan başka bir ı şey kal mıyac aktır.
I Berlin çevriliyor ve bu suretle de ı Müttefiklerin plânları yerine getiriliyor. Bu İş asla uzun sürmiyecektir. Bu itibarla da dünya barışını sağlı-yacak olan San Fransisko konferansının tarihini 25 nisan olarak tesblt eylemek tesadüfi bir şey -değildir. O tarihte galip bir ihtimal ile Nazller Cenup Almanyada ve Alpler üzeıinde hâlâ döğüşecekleıdlr Fakat bu hâdise artık dünya sulhu bakımından ehemmiyetli olmaktan çıkmış. Müttefikler arası orduların başaracağı | mevzii bir muharebe vazifesi olarak
Kartal kadastro müdürlüğünden:
Kartalın Çavuşoğlu mahallesinin, kadastrosuna başlanılacağından beyannamelerin hazırlanması İçin ilgililerin ilân tarihinden itibaren 5 gün r içinde Kartalda Bağdat caddesinde 75 No. lu kadastro dairesindeki postalara müracaatla beyannamelerini almaları ve bu 5 günün bitiminden İtibaren bir ay içinde de beyannameleri doldurarak tapu veya diğer belgeleri ile geri vermeleri kadastro kanununun 19 uncu maddesi mucibince (2303)

r- ARANIYOR -■
İyi bir şapka işçisi I
İstiklâl caddesi Baker karşısı I Fransız çıkmazı1 Vuclno apartı- I manı No. 4 B
KUTUP KIZI
AŞK VE MACERE ROMANI Yazan: Stanley Shaw Çeviren: (Vâ ■ Nü)
K ■ - — Tefrika N(> g — .. , —JF
Bunu söylerken Miss Kerrlson’a sanki ondan emir bekliyorruuş gibL dönmüştü. Şu anda yapılacak şeyin her türlü şüpheyi uyulmak olduğunu düşünüyordu. Genç kadının kaygılarını dindirmellydi. Erkeğe, ehemmiyetli bir şey söylememeliydL varsın o. kulübenin dışında bıraktığı kızağı ile oyalana dursun.
Kulübe, üç küçük odadan mürekkepti. Detektif umuyordu kl. sonradan gelenler uyuduktan sonra, kendi pekâlâ mesleki merakını tatmin ed .»bilirdi.
Pierre Quint cevap verdi:
— Mümkün olan konfor ha? Tabii ya, kontta rumuz olacak. Fakat, biri-biıimize İsimlerimizi sÖyliyellm. Ben öğrendiğiniz gibi Pierre ğulnt’im.
Jönsen, gayet lâkayıt bir tavırla:
— Ben Alaln Kerrison'um. — dedi, — Genç bayan, Misse Kerrtson’-dur. Şimdi ilk yapılacak şey yemek yemek. Ben kendi hesabıma pek acıktım
Ad&m:
— Pekâlâ, pekâiâl — dedi. — Siz ocağın önünde genç bayania beraber oturunuz. Pierre Qulnt7e Baby, bütün. Kanada’da pişirilmesi mümkün olan yemeklerin en nefisini size haarlıya-cak. Belle gölünün Pierre Quiût‘l yaman aşçıdır.
Ayağa kalktı, İşe başladı. Fakat, emniyetsiz hareketleri vardı. Gayet büyük endişesi olan dalgın bir İnsan gibi hareket ediyordu, Köpek, mütemadiyen efendisinin yanında yürüyor, onun hareketlerini laklbedlyordu. Zaman kaman, Pierre. durup sevdiği hayvanı okşuyordu. V« aynt anmanda da söyleniyordu:
— E bakalım, e bakalım, kahve ■*-rede ha?
Köpek halıyı kokluyor, başını kaldırıyor, etajerlerden birine burnunu sokuyordu. Kahve sahiden orada. Hayvan, nadiren yanılıyordu. Jensen İse, bu manzaradan pek hoşlanıyor, adamın niçin böyle bir oyun oynadığını düşünüp işin İçinden çıkamıyor-du.
Misse Kerrlson, ocağın önünde büzülmüştü. Kaşları çalık, yüzü düşünce ifade ediyordu. Etrafında dönen hâdiseleri anlamak istiyordu. Pierre Quint, bir sefer hazırlıklarile meşgulken, dalgınlıkla ona çarptı, ayağına bastı. Uzun uzun özürler diledi. Konuşurken ( mübarek» kelimesini ısrarla ve şüphesiz kl kasten tekrarladı. Detektif, genç kadına iki defa hitabetti. Fırtınanın artmakta olduğunu söyledi. Bir seferinde de, yeni kütükler koyduğu ocağa, daha fazla yaklaşmağa kızı teşvik etti. Fakat, bu muhaverenin her birine tek kelimelerle cevap verdL
Pierre Qulnt, yemeği hazırlamıştı, Parşömenin hâlâ durduğu masanın üzerine tabaklar ve sahanlar getirdi. Beyaz ve buruşuk parşömeni İlk far-keden köpek oldu.
Doğrulmuş, ön ayaklarını masanın üzerine koymuş kâğıdı kokladı, Aynı zamanda da, Mlss Kerrlson’u teşhis ettiği vakit kopardığı feryatçıkların tıpkısını koyverdl.
— E, pekâlâ, pekâlâ... Gene ne keşfettin, Baby? — diyerek Pierre Qıılnt vesikayı hemen eline aldı. — Mektup mu?
Tuttuğu çatalları bıraktı, Jensen, onun elinden vesikayı almak İçin fırladı. Fakat, dehşet İçinde olduğu yerde kaldı. Pierre Qulnt, kâğıdın üzerindeki yazıyı okumak için ocağın
Müverrih Mustafa Âli efendi Ca-ınlülkemalât risalesinde (1) Üçüncü Sultan Murad'in yüz yirmi sene ömür süreceğini yazmış ve; (Ömrü azizleri, hükmü hikmetçe mermuz olan on iki rakamının tabii ömür ınükar enet İle on misil alınarak yüz yirmi yıla varacağını büyük, küçük herkes görecektir. ı
Yolunda kendisince teminat vermişti!
Üçüncü Sultan Murat merak ederek bu hesaba alt delillerin mufassalsın gösterilmesini istemesi üzerine Âli efendi (Tallüssalâtln) risalesini kaleme almıştı.
Âlinin bu İki risalesinde gösterdiğine göre on İki rakamı şu hassalar! haizdir:
(Burçlar on ikidir. On iki makam vardır. Sene qn İki aya taksim olunmuştur Günün yansı on iki saattir. Dervişlerin taçları on iki tcrcktlr. Vücutta bulunan his ve beş müdrik kuvvete iki muharrik kuvvet inzimam edince on ikiyi bulur.
Kellmel şehadet (lâllâhe lalı) (2) on iki. harften terekküp eder. Hazret! Yusuf on ikinci peygamberdir ve yüz yirmi sene yaşamıştır.
İmamlar on 'kidir; on İkinci imam imamı Muhammed Mehdinin «hilâfet şeririne liyakatlan mukarrer, idi.' Aşerel mübeşşere Haşan ve Hüseyin] hazretlerde on iki olur. Hazret! Muhammet rebiülev velin on İkisinde] dünyaya geldi.
Hazret! Hâzırın dişleri ve diğer âza-1 sının kuvveti Hazret! Muhammetten evvel beş yüz- yılda bir yenilenlrdi.1 Sonradan 10 ( 12 = 120 yılda bir vaki oldu! " •
Hükema insanlar İçin tabir ömrü 10 X 12 — 120 yıl itibar etmişlerdir.
Ledün ilimleri on iki fenni câml dir.J
Aransa on İki rakamının bu hassa-larına kim bilir daha ne kadarı ilâve olunabilir.
Fakat böyle hassalar diğer rakamlarda da bulunmaz değildir. Geçenlerde bay Refik Halit yazdığı birkaç makalede bazı rakamların dilimizde tuttuğu mevki hakkında pek müfit] birçok malûmat vermişti.
Müvfrrih Âli efendinin Üçüncü Sul-' tan Murat OsmanlI hanedanı silsilesinde On İkinci padişah savıldığı için (3 ı on iki rakamına ööylcoe kur yapmak (!) istediği anlaşılıyor.
Osmanlı - Yunan muharebesi esnasında Avrtıpada bulunan Jön Türkler, Abdülhamlr idaresi aleyhine neşrettikleri gazete ve risaleleri Yu-İnanlstanda döğüşmekte olan orduya gönderiyorlardı. Bunlar başkumandan Gazi Etem paşaya takdim olıın-LL dtıkea pasa emir subayını çağırıp- Q «Evrakı muzırre» denilen bu kâğıtları Q_ cxı
—>Aİ şıı çamaşırları!
(Snırlni verir ve .-.araya haber verhıl- Q
C atları- ,Q .... ................... (Lstablı (0
âmtredel her hayvan yemliğinin Ü8- b: tüne fitin suyu ile hayvanin ism.1 ya-Zllnılş bulunurdu. Bu hayvanlar arasında ArabtMandan gönderilmiş bir G) çift yaban eşeği de vardı. O
yerek işi kapatırdı.
İkinci Ab.-iülhamld’in na bir Alman paşa bakardı.
beytini iradetmiştir?
İkinci Abdıilhamidl Fılç sevmiyen-İerden birisi bu padişah hakkında: o
Gelecek olduğunu bilseydi neslinden
Almadan Hazret! Havvayı bosardı (Q Âdemi 0) ö
İkinci Sultan Mahmut bir gün derviş kıyafet ile tebdil çıkar. Mercandan geçerken bir dükkân camekâ-nında asılmış bir levha görür. Levhada bir ağacın İnce bir dalı üstüne konmuş bir çaylak resmedilmişti.
O zamanda böyle resimler çok görülmediği için gelip geçenler durup bakıyorlardı.
Sultan Mahmut da bakar, beğenir, durur.
Bu sırada İki çocuk geçer. Biri ötekine:
— Bu resim de sanki bir şeymiş d» herkes durmuş, bakıyor. Haydi gidelim!
Der Yollarına devam ederler. Sultan Mahmut bunları taklbeder. Çocuklar mektebe gidiyorlarmış. Padişah ikisini de sokak başında durdurur. Resmi neden beğenmediklerini sorar.
Çocuk — Hani beğenelim? Koca kuş İnce bir dalın üstüne konmuşken, dal dimdik duruyor. Dalın biraz eğilmesi lâzım değil miydi?
Çocukların dikkati hoşuna giden „ .. Sultan Mahmut kendilerine birkaç
makalede bazı rakamların dilimizde] Mecidiye verir.
•- 1 çoçui; _ Babamız yasak etti. Para,
alamayız,, •
Sultan Mahmut — Sen babana de ki (biz padişaha rasgeldik. O verdi.)
(Arkası 7 inci sahîfede)
illâl-
SAFO ÂYİNİ
İkinci Abdülhamit devrine ait te-llfat sahibi Paul de Rcgla (Les bas fonds de Constaııtlnople) eserinde Beyoğlu ve Galata zevk âlemlerinden bahsederken şöyle yazıyor:
(Levantcnler arasında Şnfo âyinini daima faalâne idame etmek ve hiç bir telini ihmal etmeden onun ahenk-tar çenklni ihtizaza getirmek isti-yen güzel rahibeler vardır.
(O Millet kütüphanesinde yazmalar arasında 1146 numaralı mecmua.
(2) Tabii Arap hailler ile.
(3) Bu itibar doğru olmamak lâzım gelir. Namlarına hutbe okunmuş ve sikke kesilmiş olan Yıldırım oğullarından büyük Emir Süleyman Şah, Emir Musa Çelebi, İsa Çelebi. Düzmece Mustafa denilen Mustafa Çelebi ile Sultan Gem'in de bu silsileye ithali daha muvafık görülür.
ışığına yaklaşacak ve parşömeni göz-l lerine kaldıracak yerde, parmaklarını kubarık yazılar üzerinde gezdirdi. Ağır ağır, yüksek sesle okumağa başladı.
— «Size verHen... talimata uyarak... derhal Küçük Babos noktasına gidiniz... (Allah Allah, Baby! Garip •bir mektup... Sen ne dersin?... ( Kuzeyden gelecek birini orada bekleyiniz...» Allah Allah kuzeyden diyor!... Sen buna ne dersin, Baby? Bundan ne anlıyorsun?» «Kendiniz! tanıtmak üzere bu kâğıdn gösteriniz.» Acayip bir mektup, değil mİ Baby?
Bir müddet, Jensen, hayretten donakaldıktan sonra, adamı omuzlarından yakaladı ve gözlerinin İçine baktı. Bu gözler, tamamlyle griydiler. Hayat ifade etmiyorlardı.
— Nasıl? — diye haykırdı. — Siz körmüşsünüz! Bunu bana niçin derhal söylemediniz?
— Bay Kerrlson... Aldanıyorsunuz. Evet, son derece aldanıyorsunuz. -diye adam, ahenkli ve yumuşak sesiyle cevap verdi.
Bu ses, onun bir köpeği andıran şekliyle nasıl da bir tezat teşkil »diyordu.
Pierre Qulnt devam etti:
— Ben kör değilim. Hem geceleyin, hem gündüzün her şeyi farkederim. Evet, evet,.. Mükemmelen. Sonra benim emrimde mükemmel gözler vardır, değil mi Baby?
Bu sözler üzerine, koca köpek dikildi. Ön ayaklarım bir arkadaşlık ifadesile adamın omuzuna koydu.
—• Evet. Baby'nin gözleri benim ecnrlmdedir. Benim asla sahibolatnı-yacftğîm kadar mükemmel gözlerdir onunkiler. Doğru, değil mi Baby?
Köpek homurdanarak cevap verdi. Bu seste katiyen hayvanlık yoktu. Bu dostça ve samimi bir «evet* tl.
Âmâ adam, kulübeye kadar nasıl gelebilmişti? O cihet ehemmiyetli değil. Fakat içeride, masalara çarpmadan. köşeleri dönerek nasıl böyle muvaffakiyetle hareket edebiliyordu? Hayvanın yardımı bile olsa, kullanacağı muhtelif eşyayı nasıl oluyordu da böyle kolaylıkla buluyordu? Bu suali kendi kendine sorduğu vakit, Jensen, burada, evvelce ilk dikkatini celbeden bir meseleyi hatırladı. Hakikaten de hiç tenvirat vasıtası yoktu. Kanaat getirmek İstediği İçLn sordu:
— Demek bu sığındığım kulübe sizin, Pierre Qulnt?
— Tabii... Ne zannediyorsunuz? Pl-erre Quint'le Baby’si yollarına çıkan her kutübeye rasgele dalarlar mı? Öyle şeyler bizim âdetimiz değildir. Burada size kendi evimizde, safa geldiniz. diyoruz, bayım. Güzal bayana da safa geldiniz diyoruz.
Her tarafa reveranslar yaparak masumane bir şaka yapmışçasına gülümsedi.
Sonra ciddi tavrım takındı, dedi ki:
- Siz bana, birçok sualler sordunuz, bayım. Ben de samimiyetle cevaplar verdim. Belki buna karşılık siz de Pierre Quint’ln soracağı bir tek suale açıkça cevap verirsiniz. Masamın üzerinde, Baby’mtn bulduğu bu mektubu Pierre Çulntln fakir kulübesine kim getirdi? Siz mi bay Kerrlson?
Bu sözleri, siyah sakallı adam, mutat tatlı sesiyle söylemişti. Üzerine almış olduğu mesleki vazifenin aleyhine olarak, maalesef, Jensen. karşısındaki Fransız KanadalInın böyle aşağı perdeden konuştuğuna bakarak ne kuvvette olacağını tahmin etmedi. Daha ziyade sesin mülâyimliğine kapıldı. Bu vesikayı getirenin kendi olmadığından muhatabının şüphelendiğini akletmedl.
— Tabii ben. Burada «kuzeyden gelen haberci» yİ beklemem icabedl-yordu. O habercinin evvelâ bu genç bayan olduğunu sandım. Fakat Miss Kerrison'un şimdi bu işte yabancı olduğunu zannediyorum.
Kör, canlı canlı:
— Gene de yanıldığınızı zannederim, efendim. Baby'nin öyle tavır lam var kl. bu mektubun sizden başkasına ait olduğunu bana hissettirmek isledi- O çok. akıllı bir köpektir, efendim.
(Arkası var)
22 Şubat ICîl ______
Kalb hastalıkları
Anjin dö puatrin bir ameliyatla tedavi edilebilecek mi?
Birleşik Amerika'da (Şirvan dtuııa-M,ı, (anglne de pollrbıeı ve (kıuı pıh-telaşı masından husule gelen damar hastalımı. odan her sene 100,00ü kişi Umektediı.
Bu hastalıklar, verem ve şekerden daha öldürücüdür. Bıı hastalıklardan beliren ölüm derecesi, yaşı 5U yİ geçen Lnsr-.jıar için başlıca ölüm sebebi olacak kadar artmıştır.
Şiryan damarı hastalığı, her şeyden evvel büyük mesuliyetler altında ve pek fazla çalışan kimselerin tutulabilecekleri bir hastalıktır.
Doktorlar ve m adamları bu haftalığa elverişlidirler. Bu hastalıktan daha ziyade erkekler mûte*wir olmaktadır. Çünkü, ölenlerin ancak beşıe biri kadındır. Çifçilerln ve gündelikle çift sürenlerin nadiren bu hastalığa tutuldukları görülmektedir.
Daha son zamanlara kadar gerek hastalar ve gerekse birçok doktorlar, damer hastalığı teşhisinin ölüme mahkûmiyet sayılabileceğini sanıyorlardı Fakat, bugünkü araştırmalar »e istatistiklerden alınan neticeler, b, -.ların ne kadar yanlış düşündük-k ı.i göstermiştir. Hayat tarzını değiştirmek şuretlle mâkul bir şekilde yaşamak lsttyen hastayı, tedavi etmek güç değildir.
Birkaç sene evvel, büyük bir avukatlık firmasına ortak olan bir avukat acele acele mahkeme merdivenlerini çıkarken müthiş bir göğüs ağrısı hissetmişti. Derhal duraklayan bu adamın yüzü sararmıştı. Vücudunu soğuk bir ter kaplamıştı; tarif edilmız bir durumda bulunuyordu. İstırap ve boğulma hisleri o kadar şiddetliydi ki. aldığı her nefesin son olacağından korkuyordu. 3 dakika ■artında sıkıntı çekil, lâkin, zafiyet ve bitkinlik o gün ve ertesi gün devanı etti.
Halbuki, avukatın sıhhati mükemmeldi. Şimdiye kadar hiç bir hasta-; bktan şikâyet etmemişti. Kendisini muayene eden doktor, adamın bir anjin dö puatrin krizi geçirdiğini söylemişti. Elden geldiği kadar tasasız ve az çalışan avukat, mesleğine devam edebiliyordu.
Bazı kimselerde damar sertliği baş-göstermektedlr. Bunun sebebi henüz kr.ti olarak anlaşılmış değildir. Ancak. heyecan ve yüksek tazyikli bir hayat başlıca âmillerdendir. Diğer taraf tan,'irsiyet, yüksek kan tazyiki, şişmanlık ve şeker hastalığı başlıca sebeplerdendir. Damar sertleşmesi hâdisesinde bu elemanlardan her hangi biri veya birkaçı tesir yapabilir •
Şiryan damarlarının sertleşmesi llerliyecek olursa, bu damarlar elastikiyetini kaybetmektedir. Bu da damar duvarlarında filtre edilemeyen kemik tortularından husule gelmektedir. Bu vaziyet karşısında kalb adc-lelerl, kâfi gelmiyen oksijen sevkıyatından müteessir olmaktadır.
Netice İtibarlie kalb sinirleri protesto mahiyetinde ayaklanmaktadır. Anjin dö puatrin krizi esnasında reftex bir spazm, şiryan damarlarının kalibresini küçültmek surCLİle daha feci bir duruma sebebiyet verebilir.
Biraz evvel sözü geçen avukat, işte bu durumda bulunuyordu. Şiryan damarları sadece alelade İhtiyaçları k&rşılıyıûMjecek bir durumda idi. MerdivtrJen koşa koşa çıkabilecek kadar oka.jen temin edemiyordu. Bavı kimselerde küçük bir gayret, bir anjin dö puatrin krizine sebebiyet vermektedir. Meselâ kuvvetti bir rüzgâra karşı yürümek bile böyle bir krizin beşgöstermeslnc gafl gelmektedir. Korkudan mütevellit öfkelenme de buna sebebiyet verebilir. Fazla gıda veya gazdan husule gelen mide teveasüü de böyle bir krize önayak olabilir. Anjin dö puatrin'den mnztarJp olanların, ıstırapla uykudan uyandıkları vakldlr, Bıı gibi hastalar. ekseriya kâbustu ve hoşa git-miyecek rüyalarla karşılaşırlar.
Istırap noktası ekseriya değişir. Lâkin. umumiyet Itlbarilc göğüs kemiğinin altında peyda olmaktadır. Ba-zan hasta, bu ağrının hazımsızlıktan İleri geldiğini zanneder Acı kasık veya boyunda da hissedilebilir. Ekseriya ağrının göğüsten başlayıp, .sol omuzda ve kola doğru uzandığı va-kldir
Birkaç hafta evvel, tanınmış halb mütehassısı Dr. Paul D. Whlte, 500 hasta özerinde esaslı tetkikler yaptıktan sonra anjin dö puatrlnden mu2tarlp olanlara cesaret verici bir müjde vermiştir. Tetklkat gurupun-dakl hastaların bfrçokları ftlmtiş bulunmaktadır. Lâkin, bunların ölümleri. vasati olarak İlk krizden 8 Sene sonra başgöstermlştlr. Henüz yaşamakla olanların büyük bir kısmı, 18 çenellk bir hayat geçirebilirler, ilk krizden sonra, 25 sene yaşayanlar pek çoktur. 33 sene yaşamak şuretlle bunlardan biri rekor yapmıştır.
İlk anjin dö puatrin krizi geçirdikleri vakit 40 yaşında olan hastalar, yaşları «o ve daha çok olanlardan daha fazla yaşamaktadırlar.
Kan tazyiki tabii olanlarım görünüşleri daha İyidir. Ağrıları az olanlar. ıstırapları çok olanlardan daha fazla yaşamaktadırlar. Asabi olanların daha çok yaşadıkları hayrette görülmektedir.
Anjin dö puatrin hastalığının tedavisi, hasta ile işbirliği yapmak Ikcyîiyetlle alâkadardır. Hasla, her I şeyden evvel istirahat etenesini ve her şeyi oldnğu gibi kabul edip tasa ' etmemesini öğrenmelidir. Keder, öf-1 ke, korku ve heyecandan uzaklaşması lazımdır. Hastaya o derece tam LsUrahnt lâzımdır ki, birçok doktorlar, ilk krizden sonra birkaç haftalık yatak istirahat! tavsiye etmekten Beri kalmıyorlar. Deniz sı-yahatl de matlup olan İstirahat! temin eder. Hastanın yemeklerden sonra birkaç dadlk.a yatıp İstirahat etmesi bilhassa faydalıdır Her şeyden ziyade, hastanın vücut faaliyetini azaltması ikramdır
Faaliyetlerini asaltmıyacak olanlara faydalı İlâçlar verilebilir. Nltrl-tes ismi verilen bıı İlâçların hazan en sakin hastalara bile verilmesi faydalıdır.
Bu ilâçların en ehemmiyetlisi nit-ro - gliserindir. Nitro - gliserin anjin dö puatrin ağrılarını derhal keser Viskinin de bu ağrıları durdurduğu vakldlr, 100 sene evvel nltrlt'ler henüz pek bilinmediği İçin, bu ağrılara alkol gayet değerli bir İlâç teşkil ediyordu Yine dr nitrltlerden fayda görmeyenler, bu gibi varfyetlesde alkol kullanmaktadırlar. Daha bu gibi birçok ilâçlar vardır.
Anjin dö puatrlnden mustarip olanlar hafif şeyler yemelidirler. Gaz yapan gıdalar tamamen yasaktır. Çünkü, fâ2la şişkinli^ bir kalb krizine sebebiyet verebilir. Hastalıktan muz-! tarip olan kimse şişmansa. — ekseriya şişmandır — kilo kaybetmekle fevkalâde neticeler alabilir. Sigara bırakılmalı yahut azaltılmalıdır. Çünkü, sigara İçmekle bir müddet İçin olsa dahi kan tazyiki arttırılmış olur: nabv süratle atar, ve netice ıtlbarl-le kalbin İşi artmış olur.
Anjin dö pualrin'in cerrahı bir te-davile ortadan kaldırılabileceği ümit ediliyor. Lâkin, bu usul henüz pik j yen! olduğu İçin şimdiden bir şey söylemek mümkün değildir.
Birleşik Amerika'da bulu.ın Wes-tern Reserve Üniversitesinin Tıp Fa-I kültesine mensup olan Dr. Claude S. . Beck. gayet şiddetli damar hastalı-ğınrian mıırtarip olanlardan birkaçına yaptığı Mrieltyaıtan neticeler almıştır. BeckTn ameliyatı, kalb adalesine sıhhatli bir göğûi rabıtası aşılamaktan İbarettir. Aşılanan normal damarlar, kısmen hastalıklı şiryan damarlarının yerini tutmaktadır.
IThrombase du eoronaire), yani (kan pıhtılaşmasından husule gelen damar tıkanıklığı), en şiddetli damar hastalıklarından biridir. Sertleşen bir damamı duvarındaki kemik tortusu, kanı pıhtılaştırmak su-retllc damarı tıkamağa önayak olabilir. Damar tıkanmaauıdsn kalb krizi, g«ce veya gündüz husule gelebilir. Tıkanma husule geldiği vakit, gayet şiddetli ağrılar başgöstermektedir. Anjin dö puatrin ağrılarına benzeyen ve ekseriya göğüs kemiğinin altında peyda Man bu ağrı, nitrites'lc geçmediği gibi 4 saat veya günlerce devam edebilir. Aşın derecede ntfes darlığı, ağrıya refakat eder. Eğer, zarar gören kalb adalesi büyükse, harta ölür. Ynkttle, kan pıhtılaşmasından husule gelen damar tıkanıklığı, Önüne geçilmez Mr vaziyet olarak kabul ediliyordu. Fakat 30 sene evvel, Rush Tıp öküludan Dr. James B. Herrick, böyle bir durumda her zaman âtıl bir ölümün bahis mevzuu olmadığını İspat etmişti. Herrlck'ln ilk hastası, hamleden sonra 52 saat yaşn inişti.
O günden itibaren, vaziyette büyük bir değişiklik husule gelmiştir. Nitekim bugün, damar tıkanmasından vasati olarak 5 sene yaşamak mümkündür. Lâkin, barı hastaların da derhal veya birkaç hafta sonra öldükleri vakid'r. tik hamleyi atlatanların) 3/1 1, bir daha kalb semptomu geçirmemek üzere iyileşmektedir. Bu gibi kimseler, eskisi gibi İşlerine devam edebilirler Diğerleri, anjin dö puatrin veya şiryan kifayetsizliğinden muztarip olurlar.
Damar tıkanıklığından 10 sene sonra birçok hartalar, faal hayata devam etmişlerdir. Malne - Portland'lı doktor E, H. Drake. damar tıkanıklığından sonra, rekor addedilebilecek kadar çok yaşayan bir hastadan bahsetmektedir. Bu hasta, krizden sonra 37 sene daha yaşamiflir.
A K S A ’f_
Taruhtan gahöf®D®r
(Baş tarafı 6 ncı snhifede)
Gocuk Sultan Mahmııdun yüzüne İst ıhan İle bakar:
— Derviş baba! Sen deli misin? Eğer biz padişaha rasgelmiş olsaydık o da bize İhsan verecek olsa ceplerimizi altınlarla doldururdu I
Bu cevap Sultan Mahmudun çok hoşuna gitti. Çocukların bvlerihl. kimin evlâdı olduklarını sorup anladı ve kendisine cevap veren çocuğu saraya aldı. -
keli teşebbüsünü hiç bir balâya uğramadan ikmal edı’biimışti.
Bir mecmuada gördüm;
Şeyhülislâm Kemal pııgn zade Şcm-seddln Ahmet efendinin ölümüne Mevlâna Zati efendi ebcet heeeblle:
(Matennlhrlri 19401 tarihini bulmuştu. KefenlendJğl zaman:
(Hlye fthıriillibaa) ve mensra konuldukta-
(Haza makamı Ahmed cümleierlle aynı tarihi tutturmuştu.
Bhmark gençliğinde yirmi sekiz düello yapmış bir adamdı. Mııarazaya hiç gelemezdi.
Bir gün Berlin’de bir lokantada müşterilerden bili Prusya kıral ailesinden dokunaklı sözlerle bahsediyordu Bu sözleri İşiten Blsmark kırdı: adama:
— Hemen çıkınız! Bu bardağı bo-şûltmcaya kadar çıkmazsanız kafanızda kıracağım' dedi ve böyle yaptı, Sonra garsonu çağırdı; vazifesini yapmış bir adam tavrlic:
— Garson! Kırılan bardak borcum ne?
Diye sordu!
Fı.ınkfurtta Diyet meclisinde rahhas İken şehrin sosyetesini yavan, uyutucu buluyordu.
— Kırmızı, biber yemekleri «asıl yenebilecek 'hale sokuyorsa ben de buraya öyle hayat vermeğe çabalıyorum.
Demişti.
Bismarkın ihtlyarii-ğıında köpeği Tyras yanından ayrılmaz arkadaşı olmuştu. Bu hayvana (imparatorluğun köprği) namı takılmıştı.
Bahtfr 1
K ü Ç&K ŞAİMEA Rl^>
| — iş ariyanlar
TECRİİBELİ — Muhasip, muhabir, mütercim Fransızca, Türkçe mükemmel kftfl İngilizce bilir V. aramaktadır. Akşamda A. L. rOmuzuna müracaat. 948 — 1
2 - İŞÇİ ARİYANLAR
RAYAN ARANIYOR — Mağazada çalışmak üzere orta derece tahsilli bir Türk bayan aranıyor. Sirkeci Haml-(11ye caddesi Salt mağazanın a saat 114 - 18 arasında şahsen müracaat.
944 —
mu-pek
Beşinci Sultan Mehmet Reşat Kuleli vakasında babasının katli kararında Sultan Abdülftzlzin validesinin malûmatı ve medhali dduğunu mabeyin başkâtibi Ali Fuat beye söylemiştir.
(Merhum Ali Fuat beyin bana ila-1 fa paşa askerlere desidlr.) ' (31.
Sultan AbdülmCclt babası tklncl Sultan Mahmııdun vefat mahalli olan Çamlı»! ada ki köşkü teşe'üm ederek yaktırmışter.
Sadrâzam Merzlfonlu Kara Musta-*- 7—bir hitabesinde: (Bir adım ileri atıp da düşman toprağında bir mezara malik olmak geri çekilip de düşmanı vatana sokmaktan ve sonra hacaletle yilz sene ömür sürmekten hayırlıdır,! demişti.
Bombay ordusunda subay olan İngiliz Bur ton gayet tecrübeli bir seyyahtı. Şarklı âdet, ve tahinilerine fk son derecede temossül eylemişti. Arapçayı öyle mükemmel söylerdi, Kur’anı öyle blrlllr, yerli Arap elbisesini öyle giyerdi. kİ en nafiz nazarlar bile onun bir AvrupalI olduğunu göremezdi.
tngUlcrcde şarka ait baa eserleri, husuttle Surlyede şahin avlnrllc ma-ruflyet kazanmıştı.
1857 de aldığı birkaç aylık mezuniyetini Mekkeyi ziyaret ve hac İle geçirdi. Mekke üîeması arasında ken-dirtnl Hlnlll şeyh Abdullah namllr tanıtmış, şekil ve kıyafet değişi irmede büyük meharetl sayesinde tchll-
(Gülistan! müellif meşhur şeyh Badi saltanatın İştirak kabul etmemesi meselesinde: (On derviş bir kilime ın-ğar, iki padişah bir iklime sığmaz*) demişti.
SÜLEYMAN KÂNI tRTEM
BATİLIK EV — Kadıköy Cevizlik Ahter 8. 14 No. Iı ev satılıktır, İsteklilerin Taksim Talimhane Topçu cad-No. 2 Uygun Ap. 2 No. daireye müracaat. 87 — 4
UYGUN FİATLE SATILIK 2 EV — Beyoğlu Tarlabaşı Doğramacı sokak No. 48 ve arkasında Kireç haııc sokağında No. 6/8. Görmek İÇln içindekilere, pazarlık İçin de Büyükada Adliye sokak No. 12 Nizpmi’ye yazı İle müracaat. 954 — 1
İKİ KİŞİLİK BİR AİLEYE — Hizmetçi bir kadın İle ayrıca bir daktilo ve kâtip lâzımdır. İstanbul Dlvanyo-lu No. 98 23 şubat cuma günü 9 - 12 arasında müracaat. 939 —
GİİZTEPEDE — Kayışdağı caddesinde asfalt üzerinde yirmi beş dönüm içinde çam, meyva ağaçları w motörlü ve tulnmbalı İki kuyu ve bir köşk satılıktır. Fincancılarda Yusuf-yan hanında 17 No. ya müracaat
938
TESVİYECİ, TELEFONCU VE İŞÇİ BAYAN ARANIYOR — Telefon işlerinde yetiştirilmek üzere zeki ve namuslu, askerinde llİşlk’Crl olmayan Enstalâtör (4) tesviyeci ve muhtelif telefon Branşlarında çalıştırılmak üzere namuslu bayanlara ihtiyaç vardır. Her gün saat 17-19 arasında Galata Bankalar caddesi Voyvoda han zemin kRtta Telefon mütehassisli Ali Salt önere müracaat 946 — 1
İBRİŞİMİ GRAMLA SARMAK İÇİN — .Çekirdekten yetişmLş işçiye İhtiyaç var. Enver Kaya İpllkçk ve Tuhafiyeci Kapalıçarşı Kalpakçılar caddesi No. 229 040
Zayi — 3413 No. h toptancı gurup | vesikamı zayi ettim. Yenisini çıkara- , cağımdan eskisinin hükmü kalmamıştır. Çakmakçılar Bandalyacılardn No. 12 Elbisecl Rıfat Zaloğlu
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Taksim - Talimhane palas. Telefon: 82627
2706 LİRAYA SATILIK EV — Senelik peşin kiralık. Kuzguncuk İskeleye 3 dakika, dört oda, mutfak, iki helâ, elektrik, su, deniz görür. Yeni Postane anbarda Ali Onura müracaat. 956 - 1
23000 LİKAYA SATILIK APARTI-MAN — Yan bedeh 10 seneden Kurtuluş tramvay hattında 3 kat banyo bahçe beton taş merdiven 2 kat çikılabHir saat 12-15 Galata Kürekçiler Demir han No. 23 934 — 2
GALATA — Kule meydanında, ayda en u 300 »ra gelir temin eden 11 No- h tikkkallye dükkânı devren satılıktır. Tütün, İçki satılır. Sahibine müracaat. Ve Hasköyde 4 daire ha* ünde 40 Hra kira getiren deniz görür, ahşap hane de satılıktır, 2500 lira Aynı yere müracaat 941 —
KADIN ÇAMAŞIR ATÖLYESİN-
DE — Çalışabilecek tecrübeli bir ma- | peVREN SATILIK GAZİNO — Bü-kastar İle makinede brode yapan bir tesisatı tamam 500 sandalya ala-hayana. İhtiyaç vardır. Adres: Beyoğlu MJs sok. No. 29,T 957 — 3
EVDE BİR HASTAYA BAKMAK I ÜZERE — Tecrübeli iyi bir hastaba-I kırım İhtiyaç vardır. İyi ücret verilecektir. Görüşmek üzere Asmaaltı Zindankapl No. 43. Telefon: 22013
961 —
Emlâk ve Eytam Bankası İstanbul Şubesinden:
Kadıköy'ünde Modada Moda burnunda 1201 No, 11 denize fevkalâde nezareti olan her tarafı açık bahçeli kârglr on iki odalı bir hane 15/3/1945 tarihine rastlayan perşembe günü saat 14 de şubemiz binasında açık art-t ırzda sur etile satılacaktır.
îstanbulun en gilzel yerlerinden birindeki bu fırsattan faydalanmak isleyenlerin gayri menkulü görüp gezebilmeleri için yanındaki 22 No-, h hanede oturan Bay Sabur Sami Dıraza ve tafsilât almak ve şartnamesini görmek isteyenlerin bankamız hukuk servisine müracaatları ilân olunur. «1470-
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul şubesinden
Otizmiz emrindeki Ayvansaray. Hasköy, Kasımpaşa, Balar ve Murrtaanc değirmenlerinde mevcut takriben 70 ton süprüntü unu 28 şubat tarihine miisadif çarşamba glinü saat 14 de Gftiatada Bahtiyar hanındaki dalrc-nıtsde açık arttırma şuretlle satılacaktır. Bu unlar değirmenlerdeki kontrol memurlarımıza müracaat şuretlle görülebilir Bu husustaki şartname Müdürlüğümüz İmalât servisinden talep olunabilir. «2107»
İstanbul Vakıflar direktörlüğü ilânları
AyasofyadH Cankurtaran mahallesinin Soğukçcşme sokağında Sarsy-kalc duvarına bitişik 24 No h Nnzlkl dergâhı Semahanesinin enkazı idarede mevcut şartnameye göre satılacaktır. Muhammen kıymeti (500) liradır.
İsteklilerin 36/2 945 pazartesi günü saat 15 den evvel 37,50 Ura pey akçeslle birlikte İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü Mûhlftlftt Kalemine müracaatları. «2318»
İstanbul Belediyesinden:
Belediye kanonumuı 15 İne! maddesinin 43 ftncü fıkrası gereğince Daimi Encümen tarafından etler İçin toptan ve perakende âzami »atış fiatler! aşağıda g örter İldiği şekilde tayin edl mlştir Keyfiyet lifin olunur.
Cinsi toptan flaU
Karaman ve Dağlıç 188
Erkek Kıvırcık 193
Sığır eti ’65
Manda eti 130
Keçi eti 160
Perakende tiatl______ -
210
215
187
152
182
.2350»
bilir. Arnavutköyü İle Rumeli haşan arasındadır. Tafsilat için: Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosuna müracaat. Galata Ömerâbit han 2 nel kat 23 No.
900 — 2
BÖREK VE BAKLAVA AÇMAK Vl imal etmek — Ehliyetinde bir hamur açıcı ustaya ihUyaç vardır. Talip olanlar: istiklâl caddesinde 83 numaralı mağazaya saat beşten y«Uye kadar müracaatları rica olunur.
955 —
J - SATILIK EŞYA
YENİ DİKİŞ MAKİNESİ — «8in-ger> marka satılıktır. Fiatı 258 lira. Müracaat- Beyoğlu - Tarlabaşı caddesi 86 numaraya her gün müracaat 13 - 16 arâsl. " 952 —
HER Tt'RLtJ KÂĞIT — Gazete, mecmua, kitap, defter İyi flatle satın alınır. Satmak İsteyenlerin numuneleriyle Eminönü Tahmis cad. Kalçın sok. No. 13 e müracaatları.
959 — 2
SAYIN MÜŞTERİLERİME - İIMIOO -1000.000 lira arasında muhtelif semtlerde. muhtelif villâlar, köşkler, apartmanlar, evler, çiftlikler, yalılar şdnar. Arzu edenlerin, Ömerâbit han 2 nel kat, No, 23. F. S. T. E. Bürosuna teşrif buyurmaları ve yahut 42368 numaraya telefon etmeleri.
857-2
BİR ADET YEKPARE — Yirmi göe tavrı ve on altı göz bobin Aleksandr satılıktır, ş Güzel kazaz Büküm Evi Fatih Türbe caddesi No. (49)
958 — 2
— Kiralık — Satılık
j —MÜTEFERRI K
ALMANCA DERSLERİ — Bİt AvrupalI öğretmen bayan büyüklere, v« lisan derslerine devam etmek lstiyen talebelere üniversite talebelerine ve doktorlara gramer ve mükâleme dersi veriyor, Her yere gidebilir. Akşamda A.B.C rümuzuna mektupla müracaat. 833 —
FRANSIZCAYA LÂYİKİLE VAKIF BİR MADAM — Evinde veya hariçte der» veriyor.. Şorllar elverişli mesai ciddi, sonuç garantilidir. Adres: Taksim Parmakkapı Pembe Çıkmaz sokak 4 No- da madam Katyâ'ya.
962 — 4
ZAYİ — 3963 kamyon plaklarımı zayi ettim. Hükmü olmadığını İlân ederim.
Beyoğlu Sakızağacı 33/3 No. da Feriha Kaymak
ZAYİ — 183 numaralı perakendeci grup vesikamı kaybettim.
Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Osman Güzel
Galata - Voyvoda cad. No. 66
Beyazıt - Çarşıkapı No. 85
Zayi — Erenköy nüfus memurluğundan aldığım niiftis kâğıdımı kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur. Sıdıka. Tuğlu'
I >
Türkiye iş Bankası
i Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye plânı
ÇEKİLİŞLER: 29 ocak, 2 Mayıs, 24 ağustos, 1 kasını tarihlerinde yapılır.
— 1945 İKRAMİYELERİ ________
1 adet ARSA (İstanbul'da Büyük t’alı’da
Ada: 164, parsel No. 4,
923 M2.)
5.900 LİRADAN 500.000 LİRAYA KADAR — Trtanbulun her yerinde apartman, ev. mağaza, İmalâthane, fabrika, arsa ve çifllk almak ve satr mak lstiyenier. Kârlı İşi olup da devretmek latlyen veya almak Istl-yenler Beyoğlu istiklâl eaddesi Büyük Parmakknpı köşe başı 4 No. kat 2 Tel: 42396 Suhulet Emlâk Zarif özaln 910 — 12
İSTANBULUN HER HANGİ BİR SEMTİNDE — Her cins emlâki en kısa bir müddetti paraya çevirir. Arzu edenlerin derhal Galata Ömerâbit han 2 nel kat No. 23, Ferdi Selek. Türk Emlâk Bürosuna müracaat, etmeleri tavsiye olunur. Telef, 42368 85® — 2
ACELE SATTI,IK EV ARANIYOR — Yeldeğirnıenl Kadıköy Kızıltoprak Erenköve kadar müstakil İki katı bulunan satılık ev aranmaktadır. Galata Fosta kutusu 1329 n müracaat.
899
MFKTUri.AH İN İZİ Al lllltlNIC
Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş olan kamerimizden
EngUshman — Kimyager — No
E.A — M.M.E — 9 9 ııamiatma gelen mekiupnn ıda' cehancmlzden aldırmaları rica olunur.
Gaip aranıyor
Yan tarafta fotoğrafı bulunan 11/9/944 tarihinde Gazlaııtepten Bovantıya hare ket eden, yolda Adan ada İnen MalatyalI Samonb Hamdlden haber alınamamşıtır.
Gören varsa İstanbul Nlşsntaş
Teşvlklyede Çınar caddesi 11 numarada Fehmi Eren'e yazılması rica olu-
1 Adet 2000 Liralık s 2000.— Lira
3 > 1000 a — 3000.— a
4 » 500 a — 2000.— a
10 • 200 a 2000.— •
25 » 100 a — 2roo.— a
100 > 40 a’ — 4000.— a
150 ■ 20 a rt. 3000.— >
300 a 10 a - 3000.— »
SATILIK Gt’ZEL ARSA — Cihangir rirüzağn mahallesinde iki caddeye 16,50 ve 12 metre yüzlü 468 metrekare mesahasında ve her iki caddeye çift daireli Ikl apartmana ve yahut bir garaj inşaatına müsait İmar plânına uygundur. Almak lstiyenier: Beyoğlu Biiyiik Parmakkapı koşebaş; 4 No. kal 2 Tel 42396 Suhulet Emlâk Zarif Özalp 935 — 4
nur.
V i L T Mm'
TEOLOLIT
aranıyor. Yeni ve müstamel olabilir.
Adres: Telefon 42945 müracaatları.
KİMYANIN
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para birik, tirmlş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda taliinizi de denemiş olursunuz.
NATAMAM İNŞAAT — BHûmuın inşaat ve fenni mesuliyet hesap İşleri deruhte edilir. Ev Ve mağazaların (amire muhtaç olanları derhal İşe başlamak vf yıkılması lctıbedcn emlâkin enkazını kabul eder. Beyoğlu istiklâl caddesi Büyük Parm?kkpaı kö$cbaşı 4 No. kat 2 Tel: 42396 Suhulet Emlâk Zarif Özalp Mİ — 12
İNSANLICA YARDIMI
KİRALIK — Beyazıt Yeniçeriler ve tramvay caddesinde Şark Kıraathanesinin üzerindeki bina kiralıktır. Müracaat Kumkapi tstasyon caddesi No. 8. Telefon: 22288 942 — 1
TABLET
İIlSÜRÜKu BRONŞİTİ Df8HAl
Sahlfe 8
AHŞAM
22 Şubat 1945
DERMOJEN Yanık. Çatlak. Ekzama v* Clld yaralarına fevkalâde iyi gelir. Derinin tazelenmesine ve yenilenmesin* T R E N O t VS BEL8OÖUKLUÖUNA Tutulmamak İşin • PROTEJİN
Diş Doktoru Aranıyor. Orta Anadoiuda sınai bir işletmede ücretle istihdam «dilmek üz*-r* bir diş doktoru aranmaktadır. Kendisin* evli veya bekAr oluşuna göre mefruş bir oda v»ya bir ev tahsis edilebileceği gibi çok yakında bulunan kazada haftanın Ud günü 1? yapmasına da müsaade edilecektir. isteklilerin çalıştıkları yerleri gösterir bir dilekçe ve bir fotoğrafla posta kutusu İst. 176 (E.D.) rumuzu İle müracaatları.
— UYU Z —
ve emsali cilt hastalıklarının yegâne İlâcı 6ALİNOL
Her eczanede bulunur
— MUKAVVA—ı
Birçok zamandanberl beklediğiniz FİNLANDİYA menşeli birinci hamur I BEYAZ MUKAVVALARIMIZ gelmiştir.
Satış yeri: Asmaaltı 45 numarada FERİDUN Y E G A N İ Taşradan sipariş kabul olunur. Tel: 21530. Telgraf adresi: SEVERİŞ — İstanbul ——
İstanbul Bölgesi Sanayi Birliği
Umumî Kâtipliğinden:
Statümüzün 11 İnci maddesi gereğince 20/2/1945 d» toplantıya çağırılan genel kurulda çokluk olmadığından, 14 üncü maddeye göre, genel kurul toplantısı 27/2/1945 salı'günü saat 14.30 a bırakılmıştır. Sayın Azanın yukarıda bildirilen gün ve saatte Birlik merkezine gemelerl rica olunur.
GÜNDEM: 1 — 1044 çalışma raporu. 2 — 1944 kesin hesap raporu, 3 — Miiraklplerln raporu. 4 — Yeni yıl bütçesi. 5 — İdare heyeti seçimi, « — Müraklp seçimi.
umum...ınııııııııııııııııııııı............................................
I Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi ilânları
.........illim İllim.................... ııımruıııı...ııııııııııııııııı.ıııııılııııııı
Kimyager Alınacak
Zat işleri Müdürlüğünden
H. Paşa lâboratuvatında İstihdam edilmek üzere İki kimyager alınacaktır.
1 — Taliplere 3137 ve 4020 sayılı kanunlar hükümlerine tevfikan barem vaziyetlerine göre 100 - 244 liraya kadar aylık ücret verilecektir
2 — Müracaat sahiplerinin dilekçelerini 1/3/945 tarihine kadar belge-
lerlle birlikte Ankarada D. D. 'Zat İşleri müdürlüğüne ve îstanbulda Haydarpaşa D. D. Lâboratuvar müdürlüğüne göndermeleri veya bizzat vermeleri lüzumu yayınlanır. (1964?
A
İşçilik görmemiş kerestelerin esas tarifenin ikinci sınıfına sokulduğuna dair
D. Demiryolları U. Müdürlüğünden:
I. 3. 1945 tarihinden İtibaren, hangi ağaçtan olursa olsun blçllmekten
başka İşçilik görmemiş olan (keresteler) esas tarifenin İkinci sınıfına sokulmuştur. Daha çok bilgi İstasyonlardan İstenebilir. (2316)
Türkiye Kızılay Cemiyeti
Genel Merkezinden:
İMTİHANLA BİR MAKiNıST ALINACAKTIR.
A İyon kara hisar menbaımız İçin İmtihanla bir makinist alınacaktır. Makinistin sanat mektebi veya benzer mekteplerden mezun olması ve tecrübeli bulunması; elektrik makine motörlerlnl ve dizel motörlerl-ııl kullanabilmesi lâzımdır, Gösterilecek liyakata göre kendisine 200 liraya kadar aylık fevkalâde zam ve ayni yardım da verilecek ve meccanen mesken temin edilecektir.
İsteklilerin İstanbul'da Yeni Postahane caddesi Kızılay hanında Kızılay deposuna. Ankarada. Kızday umumi merkezi sicil servisine müracaatları.
inhisarlar U. Müdürlüğünden:
DERMAN
KAŞELERİ
GriplNezleyi,Soğuk algınlıklarını, Ağrı Stzf ve Sancıları derhal geçirir. 1 Kase İDKurustur.
■wca
NEVROZiN
Baş, Dış, Grip, Romatizma, Nevralji, Kırıklık ve blltün ağrıları derhal keser
İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Her yerde ısrarla NEVROZİN isteyiniz
ÖksUriictü ı/e bronşiti dorkcrl kssaf
Bir miktar anason satın alınacaktır.
Satmak İsteyenlerin malın menşei mahsul senesi mlkdar hat v* teslim şartlarını gösterir bir dilekçe İle 10/3/945 tarihine kadar Galatadakl Uıuunı Müdürlük Müskirat Muamelât şubesine müracaat etmeleri. «(2159*
Samsun belediye reisliğinden:
Kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulan ve keşif bedeli 16821 Ur a 77 kuruş olan Samsun Belediyesi su fabrikası binasının divan çatısının tamir. tahkim ve ıslahı işi eksiltmesine talip çıkmadığından 15/3'945 tarihine kadar ve bir ay müddetle pazarlığa bırakılmıştır.
2 — Muvakkat teminatı 1186 lira 64 kuruştur
3 — Pazarlık 15/3/945 tarihine kadar pazartesi ve perşembe günleri •at 15 de toplanacak olan Belediye encümeni huzurunda yapılacaktır.
4 — Keşlin ame, şartname ve sair evrakı her glln Belediye encümeni
■ininde görülebilir, «2172»
Tecrübeli Muktedir
MEMUR VE ŞEF ARANIYOR
Mühim bir şirket teşkilâtında istihdam etmek üzere Bankalarda, Sınai teşekkül ve Müesseselerde çalışmış tecrübeli muhasebeye ve nakliye İşlerin» vukufu olan bir kaç memur v* şef aranmaktadır. Lt san bilenler tercih olunur.
İktidarlarına göre yüksek eyhk verilecektir. Taliplerin kısa hal tercümeleri, referansları ve bir kıt’a fotoğraflarılle birlikte (Tecrübeli memur) rümuzu İle İstanbul 176 No. lı posta kutusu adresine müracaat etmeleri.
Müracaatların mahrem kalacağı temin olunur.
Satılık çam tomruğu
jJevlet orman İpletmesi Bartın revir Amirliğinden:
1 — Revirimize bağlı Ulus kazasının değlımenyam deposunda 1 nu-pıaıalı Utlft* mevout 735 adet muadili 213 metreküp 883 deslmetreküp Ç&m tomruğu açık arttırma suretiyle satılığa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküpün muhammen bedeli 68 Hradır.
3 — Arttırma 27. 2. 945 tarihine rasthyan salı günü saat 15 de revir binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 1090,80 liradır.
5 — Şartname orman umum müdürlüğünde karabük revir amirliklerinde görülebilir •
5 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte revir merkezinde komisyona müracaatları. (2254)
---------------------------------------------------------£_____
Diplomalı Eczacı Alınacak
Devlet demiryolları zatişleri Müdürlüğünden
1 — Ankara. Çankırı. Diyarbakır. Sivas, Erzurum ve İskenderun eczanelerimizde çalışmak ve İcabında yanına yardımcı kalfa da verilmek 1İ7,ero diplomalı eczacı alınacaktır,
2 — Talipler 3173 v£452Q sayıü kanunlar dahilinde v* barem durumlarına göre ıoo - 151 liraya kadar aylık ücret verilecektir.
3 — İsteklilerin dilekçelerin! 1/3/1945 tarihin» kadar Zatlşleri müdürlüğüne göndermeleri lüzumu yayınlanır. (2052)
Tariş Şarapları
İzmir incir ve Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin
İzmir ve Manisa Şarap fabrikalarında
Eğenin nefîs üzümlerinden imal edilen meşhur
Tariş Şarapları
En müsait fiatlerle toptan satılmaktadır.
Şaraplar asgari 12 va daba yüksek dereceli olup BEYAZ SEK, DÖ-Mİ SEK ve LÜKS şarapları kalitelerini İhtiva eder. Toptan mübayta-lar İçin şeraiti öğrenmek üzere isteklilerin İzmir incir üz(im Tanm Satış Koop. Birliğine müracaatları Uân olunur.
Maliye müfettiş muavinliği müsabaka imtihanı
Maliye müfettiş heyeti başkanlığından
1 - 35 Ura maaşlı Maliye Müfettiş Muavinliği İçin 7/Mayıs/945 pazartesi günü müsabaka imtihanı yapılacaktır.
1 — Aranan şartlar şunlardır:
a) . Memurin kanununun 4 üncü maddesinde yazılı evsafı ha1s olmak,
b) . 1945 Ocak ayında 30 yaşını doldurmamış bulunmak,
c) . Siyasal Bilgiler Okulu, Hukuk veya İktisat Faültelerinden, Yüksek Ticaret ve İktisat Okulundan veya bunlara muadil derecedeki ecnebi okullardan mezun olmak,
d) . 3656 numaralı teadül kanununa gere 10 uncu dereceye tayin şartını haiz olmak,
e) . Yapılacak tahkikat neticesinde karakter ltlbartle Müfettiş olabilecek vasıflan haiz bulunduğu anlaşılmak.
2 — imtihana talip olanlar l/Nisan/946 tarihine kadar «Maliye Bakanlığı Teftiş Heyeti Başkanlığına» dilekçe İle müracaat edeceklerdir
3 Dilekçeye şu evrakın raptı lâzımdır.
a>. Nüfus cüzdanının aslı veya tasdikli sureti v» adresi.
b) . Kendi el yazıslie terciimel hal hulâsası.
c) . Askerliğini yaptığına veya Nisan 1945 den İtibaren asgari bir sen* hizmetten tecil edilmiş bulunduğuna dair rtsml vesika,
d) . Okul şehadetnamesl veya tasdiknamesi.
• ). Sağlam ve yolculuğa mütehammil olduklarına dair resmi rapor.
4 — 3 üncii maddenin (C) fıkrasında zikredilen askeri vesika 1/Nisan/1945 tarihine kadar temin ve dilekçeye raptı mümkün olmadığı takdirde bu vesikaların 3/Mayıs/1945 perşembe akşamına kadar Başkanlığa verilmiş olması caiz ve 1 Azımdır.
5 — Taliplerin aranılan şartları haiz olanlar tahriri ve şifahi olmak üzere iki imtihana tabi tutulacaklardır. Tahriri İmtihan Ankarada v* tı-tanbulda ve bunda muvattak olanların şifahi imtihanı Ankarada yapılacaktır. II — imtihan programı aşağıda gösterilmiştir:
1. — Maliye:
a). Bütçe, (ihzari, tatbiki, tasdik ve kontrolü) muhasebe! umumiye kanunu hükümleri,
₺). V«rgl nazarlyelerl ve usulleri. Vasıtasız ve Vasıtalı vergiler (sedfll İti vergiler, veraset ve İntikal vergileri, Lstlhlâk üzerinden alınan vergiler, Gümrük. İnhisarlar, harçlar) Tilrklyedekl vasıtasız ve Vasi t ah vergilet,
e) . Maliye Bakanlığının Merkez ve Vilâyetler teşkil Ata,
d). İstikraz nazarlyelert, tahvili düyun amortisman, Türkiye düyunu umumiyesl ve tarihçesi,
2. - İktisat:
(iktisadi meslekle», istihsal, Udaıfl «nakit ve itibar» İnkısam v* istihlâk bahisleri).
8. — Malt v* Tlcart Hasap:
Created by free version of 2PDF
Devlet orman işletmesi araç revir amirliğinden
1 — Akpınar son deposunda İstifte mevcut 715 adet muadili (3651 metre (717; deslmetreküp çam tomruğu açık arttırma He satılacaktır.
2 — Beher metreküp muhammen bedeli (511 lira (48) kuruştur
3 — Arttırma 27/2'845 tarihine müsadif sah giınü saat 14 te Araç Revir Amirliği binasında Revir Amiri riyasetinde teşekkül edecek komisyonda icra kılınacaktır. _
4 — Muvakkat teminatı ıldl2> «İradır.
5 — şartname Ormun umum müdürlüğünde, Kastamonu, Karabük, Bartın Revir amirliklerinde, Daday bölge şefliğinde ve Araç Revir Amirliğinde görülebilir.
8 — isteklilerin muayyen gün ve saatte Revir Amirliğinde komisyona müracaatları. (2042ı
A E fi Tiirk Anonim Elektrik
Şirketi Umum iyesin den:
Heyeti umumiye içtimaına davet
şirketimizin 1944 senesi alelade heyeti umumiye İçtimai, 31 Mart 1945 tarihine tesadüf eden cumartesi günü saat 11 (on bir) de şirketin Oal&t*’-da Bankalar caddesinde Jeneral - Bozkurt hanlarının 3. oü katında kâin İdare merkezinde vukubulacaktır. Asaleten veya vekâleten asgari 20 şirket hissesine sahip olan hissedarların İçtima gününden en aşağı 10 gün evvel hlsae senetlerini şirket veznesine teslim ederek duhuliye varakaları almaları ve bankalara yapılacak tevdiat mukabilinde alınacak makbuzların da şirket veznesine yapılmış tevdiat mahiyetinde telâkki edileceği ilân olunur.
MÜZAKERAT RUZNAMESİ:
1 — 1944 senesi muamelâtına dair İdare heyeti ve müraklp raporlarının okunarak tasvibi,
2 — 1944 senesi bllânço ve kar ve zarar hesaplarının okunarak tarvibi,
3 — îdar» heyetinin 1944 senesi muamelâtından dolayı İbrası,
4 — İdare heyeti İntihabı.
0 — 1945 senesi için müraklp tayini İle ücretinin tesblti.
(Basit v* mürekkep faiz. Iskonto, faizli hesabı cariler) hendese (Satıh v» hacim mesahaları).
4.— Usulü defteri:
(Ticari ve Sına! muhasebeleri* Devlet Muhasebesi hakkında nazari v* tatbiki malûmat).
5. — Hukuk:
İdare hukuku v* bu mey anda idari kaz* ve mercileri, memurin mıe-hakematıve 1609 numaralı kanunlar, Ceza muhakemeleri usulü kanununun esasları ve tahkikata mtltealllk hükümleri, Ceza kanununun memur suçlarına alt kısmı, kanunu medeni, borçlar, İcra v* İHIj kanunları v« T1car*t kanununun Mâliyeyi alâkadar eden hükümleri.
8 — Ecnebi lisanı:
(Fransızca, Almanca, İngilizce v» İtalyanca'dan biri Devlet lisan imtihanında muvaffak olanlar başkaca lisan İmtihanına tabi tutulmaz).
HI. — İmtihan neticesinde Müfettiş Muavinliğine alınanlar üç Mili sonra yapılacak ehliyet imtihanında muvaffak olurlarsa Maliye Müfettişliğine tayin edilecekler ve staj İçin Avrupaya gönderileceklerdir. «-1717»
Bilecik vilâyeti nafia müdürlüğünden ı
I — Eksiltmeye konulan İş: Blieclkt» İnşa edilecek muhasebel hususiye binasının (29963) lira (17) kuru? keşif bedelli İnşaatadır.
II — Bu işin muvakkat teminatı (2247) lira (23) kuruştur.
III — Eksiltme 7. 3. 945 üncü çarşanba günü saat 15 de hükümet konağı binasında toplanan daimi encümence kapalı zarf usulü* yapılacaktır.
IV — Eksiltmeye girecekler bu İşe alt şartname ve buna müteferrl evrakı nalla müdürlüğünde görebilirler veya (150) kuruş bedel mukabilinde nafıa müdürlüğünden alabilirler.
V 25 bin liralık yapı içlerini yapmış isteklilerin eksiltme tarihinden en az üç gün evvel bir istida ile bllecik vilâyetin* müracaatla bu gibi İşleri yapabileceklerine dair ehliyet \ sikası almaları lâzımdır
VI — Eksiltmeye İştirak edeceklerle beşinci maddede yazıtı vesaik İle 944 mail yılına alt ticaret odası vesika ı ve muvakkat teminatlarını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarifatı dul -sinde lıazırhyacakları kapalı zarflarını (3> eli maddede yazık vakitten bir saat evveline kadar |*dml encümen reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez (2205»
İstanbul Ticaret Borsasından
4355 sayılı kanunun 38 ttnoü maddesi gereğine* Borsa aldatanın üç ay İçinde ödenmesi ve bu müddet İçinde vennlyenUrden ûç misli (ilmamsı gerekmektedir.
Buna mahal kalmamak üzer* Borsa mensuplarının 1945 senesine alt aidatlarını Mart 945 sonuna kadar Borsa veznesine Memeleri, bu müddetten sonra ödeyecekler hakkında mezkûr raadd* hükmünün tatbik olunacağı ehemmiyetle UAn olunur. ,
Dahiliye bakanlığı belediyeler fen okulu müdürlüğünden t
şehir vs kasabalarımızın içme su tesisleri içLn muhtelif kuturda beynelmilel normlara uygun santı-füj döküm font vs jütlü çelik çekm* *u borusu. hususi aksam ve armatör İla filtre ve suyun sertliğini, demir v* manganezini izale sistemlerine İhtiyaç vardır.
Fazla malûmat, Malmüdürlüğûmüzden alınabilir. Alâkadarların bunlara ait teklif ınektuplarile malzeme v* tesislerin cins ve nevin* alt mufassal kataloglarım Ankara Belediyeler Bankası binasındaki Müdürlüğümüze en geş (4'4'1945» tarihin* kadar vermeleri rica olunur. (1357)

Comments (0)