Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi

Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin
Sene : 1 Sayı 13
ŞİMDİLİK CUMARTESİ GÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı

»
M f ■»'
Hayat Pahalılığı
Bir bakımdan, Sendikaların esas iş olarak idare etmekle mükellef oldukları ekonomik metalip mücadeleleri çok enerji sarfını icap ettiren çarpışmalara meydan vermekle beraber en elverişli şartlar altında c-mekç ilere sağlıyacbilr çekler i faydalar gayet mahduttur. Bu niçin köyledir? Ve böyle olduğuna göre, bu uğurdaki gayretlere ve fedekârlıklara niçin katlanmalı?
Bu iki suali cevaplandırmanın, bağımsız sendikalardan beklenen hizmetlerin İçtimaî savaşlardaki rolünü tayin etini-ye ve böylece sendika hareketine yeni katılan mücahitlerin görüşlerini berraklaştırmiya ve ufuklarını genişletmiye yarıya cağını umuyoruz. Ekonomik mücadelenin bütün şekilleri ve talî meseleleri iki ana davaya dayanır : Ücret Ve İş günü... Patron her vesile ile - bilhassa sıkıştığı zamanlar - ücretleri indirmek, iş gününü uzatmak is ter. Hiç bir zaman iki yakasını bir araya getiremeyen işçi insana yaşıyabilmek için, yaşama şartları fenalaştıkça ücretlerin arttırılmasına vC iş saatlerinin kısaltılmasını temin çarelerine başvurur.
Halbuki ücretleri bir hadden fazla indirmek veya yükseltmek ve iş gününü Bir hadden fazla uzatmak veya kısaltmak ne patronunu, ne de işçinin ikti darı dahilindedir.
Evvelâ İş ücretlerini ele alalım : Kari Mars’ın ince araştır malan meydana çıkarmıştır ki, iş ücreti iş kiymetiııiııin bir ifadesidir ve bir kapitalist cemiyette, diğer emtea gibi bir mata mahiyetini almış olan ] kıyn eti onu devam eU irme ve tekrar husule getirmek içil lâzım olan maddelerin kıymetine -yâni yaşamak içir müh rem ihtiyaç maddelerinin kıymetine- müsavidir. Bu kıymet ler ise onları vücuda getirmek için sarfolunaıı iş kuvveti mi tarile ölçülür. İş kuvvetinin fiyatı nispetinde geçim maddele riniıı fiyatı da artacağından, patronun kâr nispetlerini azaltmadıkça ücretleri zarurî olan vasatı haddirı üstüne çıkarma ğa imkân olamaz. Patronu bu fedekârlığa, emekçiler sınıfının da içinde kuvvetle temsil edildiği bir demokrat hüküm; t mecbur edebilir. Yani eninde sonunda iş bir siyasî dava ha li li alır. Ekonomik mücadele bir siyasî mücadeleye çevrilir.
Fakat messle bununla da ka-

panıuış olma/. İktisat kanunlarının yasak dinlemez zaruretleri gene, yeni ücret tarifelerde tedarik edilebilen erzak ve giyim eşyası, mikdarlarınl, geçim için elzem olaıı hadlere irca c-deceğindrn, emekçilerin yaşama standardı ehemmiyetsiz dalgalanmalar sonunda olduğu yerde sayar durur.
Hayatın ucuzladığı veya hayatı ucuzlatmak vesiieleriie patronlar tarafından yapmağa teşebbüs edilen, ve bazan da mürteci hükümetlerin yardımıyla gerçekleştirilen ücret indirmeleri için de hal aynıdır. Ev velâ şunu kaydedelim ki enflasyon ve vurgunculuk neticesi olan fahiş fiyatlar, bizi burada ilgilendiren, geniş emegçi kütlelerinin sâdece derin sefalete düşmelerini nnıcib olup, ücretleri üzerinde pahalılıkla mütenasip bir yükseliş husule getirmezler. Bundan dolayı millî parayı kıymetlendirme gayretleri vesair pah. lı lığa karşı alınan tedbirler, takîb edilen maksada ulaştirsalar bile, bıı suretle ancak emekçi halka karşı işlenmiş büyük bir haksızlık ortadan kaldırılmış olur. Ayrıca ücretlerden indirmeler yapmağa kalkışmak millî iş kuvvetinin kalkınması ve gelişmesini baltalamaktan başka bir şeye yaramaz.
Normal Sayılabilecek zaman
lara gelince, geçimi ucuzlatmak için her şeyden evvel iş kuvvetini idaıne eden ve yeniden husule getiren ihtiyaç mad
delerinin fiyatlarını ucuzlatmakla işe başlamak ye ilk fedakarlığı kâr faslından yapmaca sermayedarları mecbur etle gerektir Ezici ekser iye li.
hiç bir zaman aldığı ücretlerle en iptidaî ihtiyaçlarını karşılat yamiyan işçilerin ücretlerini in' dirıneği düşünmek bile abestir.
Bununla beraber emekçi tabakaları yaşama standardı ta-ıamnıül edilir bir derecede o-memleketlerde veya bölge
lerde, işçilerin mukavemette zaaf göstermesi neticesi, ser mayedarlar ücretleri indirebil-seler bile, bu ancak dar bir hudut dahilinde yapılabilir, geçim maddelerinin kıymetinden daha aşağı ücretle işçi çalışmakta bizzat patron için büyük bir faide yoktur. İş kuvvetini yeniden husule getirecek gıdayı alamıyaıı işçi gittikçe vücuttcn düşer ve daha az ve-
Devamt 2 inci sayfada
Sendikacı
Son tartışmalardan çıkan netice, C. H: P. ve Demokratların “helvayı sen pişirme, ben pişereyim,, kavgasına devam ettikleridir
-----------.«-----------
T. S. P. Samsun şubesi, T. S, Emekçi ve Köylü partisine ilti> hak etti
Türkiye Sosyalist Partisi Samsun şubesinden neşri is teğile gönderilen bir karar suretinde yazılı olduğuna göre, bu Partınin! Samsun vilâyeti İcra Komitesi, T. S. P. nin Samsun şubesini feshetmiş ve Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisine iltihak etmiştir. Kararın mucip sebepleri atasında, (karşılıklı ithamlara son vermeği bir vazife bildiğimizden, işçi sınıfı muvacehesinde • bir numune! imtisal olmak üzere -mevcudiyetimizin temeli olan davamıza hizmet etmiş olabilmek için) bu kararın verildiği zikredilmekte ve Türkiye işçileri birleşmeğe davet olunmaktadır.
Yeni kurulan Sendikalar
İzmir Tütün işçileri Sendika-s‘t İzmir tütün işçilerinden Yit-
Bergit, Mustafa Kızıldağ, Abdullah Kara,'Reşat Çallı, Emine Öktcmkan tarafından kurulmuştur. Keza muharrir Naci Danış, Kâtip Hayrullah Gülâl, Murettip Arif Maviçiçek, makinist Kemal Yayös tarafından (İzmir Basın ve Yayın Kafa ve Kol İşçileri Sendikası) adıyla bir sendika daha resmen kurulmuştur. Bu sendikaları kuran gayretli işçi arkadaşları tebrik eder, her iki sendikaya başarılar dileriz.___
İşçi teşekkülirri için bir kanun hazırlanıyor Ankara’dan bildirildiğine göre: Çalışma bakanlığı îşçi t lâtlarına dair bir kanun tasarısı hazırlamıştır. Bu tasarıya göre işçi Slfatiyle fiilen çalış-mtyan kimseler bu nevi teşekküllere giremiyecekler ve işçi meslek teşekkülleri Çalışına Bakanlığının müsaadesini almadan yurt içinde ve yurt dışındaki diğer işçi teşekküllerde münasebet tesis edemiyecek lerdir.
Tasarı kanunlaşırsa mevcut teşekküller tüzüklerini buna göre tadile mecbur tutulacaklardır.
Görünen köy kılavuz iste • mez. 7 Eylül kararlarının neticeleri meydandadır. Bu bahisteki tartışmalar ise sürüp gidiyor. Başbakanın Cumhuriyet bayramını, Cumhur başkanı tun Meclisi açış nutuklarında, Demokrat Partinin bu son nutka cevap teşkil eden beyannâmesinde 7 eylül kararlarına yer ler ayrılmıştır. C. H. P. ci ve Demokrat Parti’ci gazeteler za-
I
Japonyada yeni bir grev şekli tatbik ediliyor
Japonya î$çi teşekkülleri, şimdiye kadar yapıla gelen eski grevlerden pek önemli bir netice alınamadığım ve grev sonunda işçilerin yine zarara girdiklerini tesbit ederek yeni bir grev şekli ileri sürmüşlerdir. Klâsik grev işçi tarafından işin kitle halinde dilekleri yerine getirilicneye kadar terki şeklinde idi. Burada çalıştlmıyan günler için yövmiye bakımından işçi yine ınütessir olmaktadır. Halbuki bu yeni grev
.... 4
ten haftalardanberi kararların lehinde, aleyhinde konuşmakta, bu mevzuda tartışmakta, çatışmaktadırlar. Bilindiği gibi tartışmalar, sonunda meclise intikal etmiştir. D. P. tarafından sorulan suallere C. H. P. Hükümeti cevap vermiş, D. P. bu cevabı vevaplandirmış, Başbakanın “gensoru,, teklifi üzerine, meselenin uzun uzadıya ıuüna-
(Sonu 2 inci sayfada)
şeklinde işçiler greve karar verdikleri anda fabrika veya mües* seseden patronu ve onun idareci elemmanlarmı kapı dışarı etmekte ve grev boyunca fabrikada kendi hesaplarına çalışarak elde ettikleri mahsulleri kendileri pazara tevcih ederek satıp yalınız maliyet tutarını patrona a-yırmakta ve geri kalan kârı aralarında müsavi surette paylaşmaktadır. Grev sonunda işçinin (Devamı Sayfa 2 de)

I
Sendika Gazetesi
23 Kasıın 1946
Sayfa 2
Hayat pajralılfğı meselesi
“t’*4*
f
Tartışmalar'
Partinin MHekraw---- r ,
devam

“ -*kan netice, C. H. P. ve Demokrat ejfı pişirme, ben pişireyim» kavga* ettikleridir.
( Baş tarı mo zar
s T7 —.
: p sayfada) aftarın arzu ede-.._.__ına bırakılmıştır, r durmadan aleyhle-Itiğine göre, C. H. P.
bilmesi içiıı, bu gibi ehemmiyetli ekonomik meselelerin münakaşası mükemmel bir fırsattır.
Bu beyannameden sonra C. H. P. ci ve D. P. ci gazeteler arasındaki çatışmalar devam etti. Yanlış bir tezi müdafaa etmek zorunda kalan C. H P. çiler, iktisat doktorlarını, doçentlerini, uzmanlarını yardıma çağırdılar. ilme propaganda karıştırmak doğru oim-dlğını, muhalefetin propoganda yaptığını ileri süren bu doktor, doçent ve uzmanlar, propoganda-ııin en kötüsüne başvurmaktan kaçınmayarak, ilme ve hakikat-lara diledikleri biçimleri verdiler. Fiyatlardaki son yükselişlerin kış mevsiminden ileri geldiğini söylediler. İhraç mallarımızın fiyatlarının yabancı paralarla takarrür ettiğini ve dışarıya ucuza mal satmanın yabancıların işine yarıyacağlnı, hiç değilse Türkiyeyc döviz kaybettireceğini unutarak, ihracatçılara mallarını ucuza satmalarını tavsiye ettiler Yabancı memleketlerde kuvvetli işçi sendikalarının ücretleri, yiyecek darlığı doiayısiyle müstahsilin fiyatları dikte ettiklerinden balı sederek. memleketimizde bu gibi şartların yaratılmasında zaruret görmediklerini ileri sürdüler. Paranın iç ve dış değerlerinin ne olduğunu, iç ve dış fiyatların ayrı ayr» ne gibi âmillerle takarrür ettiğini öğrenmeğe ihtiyaç duymadan.*
"Ameli yenin en kısa ve çıplak manân .• 1939 a nazaran kağıt param, zm değeri iki mislinden oz fazla düşürülmüş olmanı demektir. Yani satın alma değer ve kabiliyeti ba nişbette azaltılmıştır. Binaenaleyh iktisadi kanunlar ve icaplarına göre eşya fiyatları 1939 a nazaran bu nişbette bir seviyede is. tikrar bulması behemahal zaruridir.
Hrp yıllarında eşya fiyatları haddinden fazla yükselmiş bulunduğu cihetle bu seviyeye gelmek için her şeye rağmen düşmeleri mukadderdir. Henüz bu seviyeye düşmemişken bu gün gördüğümüz ufak tefek yükselişler yazının başında da söylediğim gibi kış mevsiminde esasen yükselen fasulye, mercimek. yağ gibi bazı maddelerin farketmesi ve biraz da ihtikar psiko-ofisi tesirleri âmil olmuştur..
gibi rüyalar anlattılar. Demokrat Parti’cilcr ve bunların bağımsız. taraftarları ise, hâdiselerin lehlerine faydalanarak j bu işi başaramaz: alalım da görüıı’e iddiaları ile bile Halk Particilerin sırtlarını - tabiî söz alanında - boyuna yere getirdiler.
Mecliste geçen tartışmaları anlatmak için bu sayıda yerini z kalmadı. Bunu gelecek sayımıza bırakacağız. Yalnız, şimdilik şunu söyliyelim ki iki tarafın ne kalem mücadelelerinde, ııe, de nutuk vc beyannamelerinde, meselenin memleketimizdeki türlü sınıf ve zümrelerin vaziyetleri bakımından ele alındığına dair hiç bir işarete rast lanmamaktadir. Her iki taraf da ellerinde bulunması lâzım gelen işçi ücretleri serilerini, hakiki ücret endekslerini, şehir şehir ve köy fiyatlarım, işçinin, köylünün, fakir memurun geçinme vaziyetlerine ait malûmatı, ticaret ve sanayi sermayelerinin kâr ve temettü nîs-betlerine, sermaye birikmelerine, gayri menkul mülkiyetleri
kaşası Din çekleri bil?
Jfâdisellı riw^(- gelifi çiler, her tartışmayı kaybetmeğe mahkumdurlar. Bu yüz- , den, gerek kalem mücadelele- , rinde, gerek nutuk ve beyan- , nâmelerde, gerekse Meclisteki , son tartışmalarda, bilgi,M mantık ve isbat malzemeleri, hattâ üslupları bakımlarından hiç te kuvvetli olmayan Demokratlara . boyuna yenilmişlerdir.
Bizi asıl alâkadar eden, iki | taraftan birinde olsun, bu tartışmalarla,' ekonomik sahada, başta işçi sınıfı gelmek üzere gcuiş halk kitleri lehinde bir şeyler elde etmek maksadı bulunup bulunmadığıdır. Kişinin içinden ne geçer, bilinmez. Amma, yapılanlar, yazılanlar, söylenenler gözden geçirilince, ne C. H. P. de, ne de - maalesef - Demokrat Parti’dc böyle bir maksadın izi dahi bulunmadığı açık görülüyor.
Başbakanın Cünıhuriyet bayramını açış nutkunda, hayat palıalılığına çare aramak şöyle dursun, böyle bir şeyin mevcudiyeti bile hükümetçe inkâr ediliyordu. Cumhur başkanının B, M. Meclisini açış nutkunda ise, ekonomi mevzuuna bir kaç cümle ile temas edilmekte ve ümidlerden bahsolunmakta idi. Demokrat Parti’nin bu nutka •cevap teşkil eden beyannamesine gelince; okuyucularımız hatırlarlar: 2 kasım sayımızda “Demokratlar iktidarda olsalardı halkın sefaletini önlemek için alacakları tedbirler neler olurdu?,, diye bir sual sormuştuk. Beyanname bu sualide cevaplandırmış olabilirdi. Okuduk.
"Demokrat Parti memleketin bu gün içinde bulunduğu ağır mali ve ekonomik şartların, harp yıllarının ve letler arası emniyetsizliğin tesirleri olmakla beraber daha ziyade Halk Partisi hükümetlerinin tedbir almakta tevali e-den aciz ve hatalarından ileri geldiği kanaatindedir. Muhtelif Halk partisi hükümetlerinin harp başından bu güne İ(7-| dar ekonomik ve mali alanda aldıklar» tedbirler, biri diğerini nakz ve inkâde-der mahiyette olmuştur. Bunun başlıca sebebi de memlekette siyasi ve idari miirakebenin teessüs etmemiş olmasıdır. Son alınan ve 7 eylül kararları diye adlandırılan kararlar, da bu cümledendir. Artık anlaşılmıştır kı hükümet programında aar olanın aksine olarak, gün geçtikçe pahalılık vatandaşın yaofma şartlarını alt üst etmekte- ve onu ıstıraptan ıstıraba düşürmektedir^.
gibi tok ve kesin sözlere rastladık. Amma, sualimize cevap bulmak şöyle dursun, “7 eylül kararlarının hiç alınmaması mı, yoksa kısmen mi alınması lâzımdı?,, sualinin bile cevaplandırılmadığım gördük.
"Potamızın dış kıymeti ile iç kıymetinin ayarlanması prensibinden hareket olunarak alına" kararlar, tamamlayıcı tedbirler allamamış ve hatalı yollardan. yürünmüş olduğu için memleketi tu gün, dünkünde» daha ağır bir durumla kar-şi karşıya bırakmıştır. v
gibi cümlelerden kabahatin kararlarda değil, bunların tamam-' I ayıcı tedbirlerle desteklenmemiş olmasında, hatalı yollardan yürünmesinde olduğu rranası bile çıkıyordu. Vc a&ıl, beyan-nâmede bu kararların türlü sı mf. ve zümrelere olan,- leh vc aleyhteki zıt tesirleri üzerinde hiç durulmamıştı. Halbuki bir siyasî partinin kimin menfaatlerini müdafaa ettiğini belirtc-
; gelişmesinden sonu “C. H. P. iktidarı biz varan sathî
Japonyada yeni bir grev şekli tatbik ediliyor
fBaş tarafı birincide) haklı olduğu tebeyyün edince patron için ayrılan meblâğ da yine işçi arasında dağıtılmakladır. Bu tarz grevlerde işçiler grev sırasında sırf kendileri için çalıştıklarından daha çok sayı sarf ederek randımanı daha yükseltmekte ve diğer işçi arkadaşlarına patronsuz daha iyi çalışabilip daha çok kazadıklarını da göstermektedirler. Japonyadaki (Electric distributy company) işçileri böyle hareket ederek muazzam bir grevi günlerce muvaffakiyetle idame etmişler ve dünya işçilerinin bu yeni grev tarzı üzerinde dikkatlerini çekmişlerdir. Bu büyük grev esnasında fabrikada harp sırasında vukua gelmiş hasarları da düzelten işçiler fabrikanın randımanını harpten önceki seviyeye ulaştırmaya da muvaffak olmuşlardır. Japonyada şimdiye kadar (30) büyük fabrikada bu yeni grev muvaffakiyetle başarılmıştır. Halen fabrikatörlerin bütün endişesi bu yeni grevin tamamıdır. Patronlar bunun işçi tarafından benimsemesini temin için kanlı terör plânları tasarlamakta ve dünya kapitalistlerinin bu kendileri için çok tehlikeli grev hakkında dikkatlerini çekmekte ve Amcr.ka tröstlerinden yardım talebinde bulunmaktadırlar. Hele bu yeni greu Amerikaya bir kere yayılırsa bütün kıt’ayı boydan boya nasıl saracağı kolayca tahmin edilmektedir. Halen Japonyada bu tarz grevlerin birbirini takip etmekte vc gittikçe gelişmekte olduğu görülmekte ve bu haberin dahada arlacağı kuvvetle tahmin olunmaktadır. Zira Japonyada hayat pahalılığı yövmiyelerle kıyas kabul etmiyecek şekilde gittikçe artmakta ve işçileri geçinmesi imkânsız bir duruma düşürmektedir. Bügün Japonyada hayat eskisine göre 8 misli arttığı halde yövmiyeler ancak 3 misli artmış bulunmaktadır. Her yerde olduğu gibi Japonyada da hayat pahalılığının ezici yükü emekçi halk kitlelerinin omuzlarına binmiş bulunmaktadır. Faşist terörü altında inleyen Japonyada işçinin teşkilâtlanması nıenedilınişti. Şimdi sendikalar etrafında teşkilânmıya başlıya n Japon işçisi bir varlık halinde dünyaya kudretini tanımakta ve bu kısa devrede 2 mileon işçi 4000 işçi teşkilâtı etrafında toplanmış bulunmaktadır.
(Tisavroz dergisinden)
Bir işçi öldü
Limandaki “Frenglen» adındaki Norveç vapurunda grini tayfalarından “ Skavul Dinan des „ vapur bordosunu boyar ken iskeleden ayağı kayarak bir mavnanın üzerine hızla düşmüş ve başından ağır yaralanmıştır. Tayfa hastanede Ölmüştür.
toplanmalarına ait rakamları Ianmaktan kaçınmaktadır. Oysa ki, memleketimiz gibi sınıf ve zümrelere ayılmış bir memlekette bütün bunlar hesaba katılmadıkça, ekonomik sahada hiç bir meselenin aydınlatılmasına imkân yoktur. Son tartışmalardan çıkan netice C. H. P. ve Demokratların “helvayı sen pişirme, ben pişireyim,, kavgasına devam ettikleridir.
SENDİKACI
İŞÇİ SAĞLIĞI:
Bugünkü hayat pahalılığı karşısında işçi sağlığını nasıl koruyabilir?
Her gün poliklinik vc kliniklere akın halinde gelen hastalar arasında sefaletin en korkunç belirtilerinden biri olan verem, ekseriyeti teşkil etmektedir.
Yuvaları kökünden yıkan, nesilleri iliklerine kadar çürütüp yok eden; yavruların saz boyunlarını ölümün insafsız orağına teslim eden bu müthiş hastalık onun çocuklarına ölürken bıraktığı tek miras olarak vasıflandirllabilir. İşçinin durumu bu olduğu gibi ırgatın hayat şartları da bundan başka birşey değildir. Sırf geçim imkânsızlığı yüzünden köy ve kasabalardan şehirlere doğru olan ezelî işsiz akını son zamanlarda çok artmış ve esasen mahdut olan iş imkânlarıda büsbütün ortadan kalkmıştır.
Yumurtanın tanesi 12 kuruş, etin kilosu 200 krş, yağın ki 60() krş. Kömürün kilosu 18 kuruş olduğu bir devirde vasati yövmiyc hâlâ 200 - 300 kuruş olursa işçinin sağlığından nasıl söz açılabilir? Ev kiralarının ve giyim eşyasının, iğneden sürmeye kadar her şeyin fiyat-
Ekonomik mücadele ve siyaset
(Baş tarafı Sa : 1 da) rimli bir tarzda çalışır ve az zamanda işe yaramaz, bir hale gelir- Bu hakikata rağmen e-inekçilerin teşkilâtsızlığı ve iktidarın anti demokratik burjuvazi elinde bulunması yüzünden, zarurî ihtiyaç maddeleri kıymetinden aşağı ücretlerle işçi çalştırılımasına göz yumulan yerlerde, haysiyet sahibi serbest işçiler, sefaletten göz aça-mıyan, iş kabiliyetinin büyük bir kısmını kaybetmiş zavallı esirlere dönerler.
Bunun neticesi yalnız sömürülen yığınların, bir sivıf olarak gelişmesine set çekmek değil, ayni zamanda, istihsal vasıtalarının en önemli katagorisini körletmek suretile, millî ekonomiyi serpilme imkânlarından mahrum ve kısır kalmağa malı kûm etmektedir.
İş gününün azaltılması veya kısaltılması meselesini de ele alacak olursak, tamanıile ücret meselesindeki aynı sonuçlara varırız. Burada da ayni sebeplerden, dar hudutlar dışına çik-I inak imkânsızdır. Ücretler ayni | kalmak şartile, iş saatlerinin, I patrona yeter miktarlarda “fazla kıymet» sağlamıyacak derekede azaltılması sermayenin iş | sahasından çekilmesine, sarfel- | tiği İŞ kuvvetini yerine koymağa, dinlenip kendini toplamağa vakit bulamiyacak derecede ıı- I zun saatler işçilerin çalıştırılması ise, - kısa bir zaman zar I fında, artık tahammül edeıniye-cekleri bir dermansızlık ve yorgunluğu mucip olacağından | işe yaramaz bir hale gelınelcri-rine müncer olur. |
Bunun içindir ki işçi sendi-I kalarile sermaye teşekkülleri arasında bitmez tükenmez mücadelelere konu teşkil eden bu davalara bütün memleketlerde partiler ve hükümetler el koy I inak zorunda kalmışlardır. Hattâ muhafazakâr veya mürteci! hükümetlerin bile iş saatlerini] tahdit eden ve asgarî gündelik-, leri koruyan kanunlar yapmağa) mecbur edildikleri görülmüştür.__Yüksek millî menfaatle re |
larlnda eskisine nisbetle en az 4-5 misli bir yükseliş görüldüğü halde her ne sebeptense işçi ücretleri ya yerinde Saymakta veya devede kulak kabilinden küçük bir artış fark edilebilmektedir. İşçi- sağlığı ancak emekçisinin karnını doyuran memleketlerde bahis mevzuu olabilir. Yoksa sefalet batağına zaten tepesinden tırnağına kadar batmış olan insanların halâ sağlığından dem vurmak olayları tamamen inkâr etmek olur.
Bugün etme 250 -300 kuruş gibi cüzî bir para geçen 5 - 6 nufuslu bir aile babasına kendisinin ve çocuklarının sağlığını sormak için insanın dili varması şöyle dursun; nasıl olupta sağkalabildiklerine hayret etmemek mümkün değildir. Bu itibarla okuyucularının; öteden-beri yazılarıma koymayı adet edindiğim “işçi sağlığı» başlığını buğun hoş görmelerini iş kanununun tadili, analık ve işçi sigortaları kanununun tefsiri, iş mukavelesi.. .. gibi mesele -ler hakkında sordukları sualleri varsa hemen sormalarını rica ederim.
Sağlıkçı
dokunan bu ekonomik ihtiyaçlarda, yegâne muharrik kuvvetleri kâr hırsı olan sermayedarların başı boş bırakılamayacakları aşikârdır.
Bütün bu izahat şunu isp t ediyor : Her ekonomik mücadele bir »iyasî mücadeleye götürür. Ücret ve iş günü meseleleri, sosyalizmin ileri sürdüğü “Ücretli iş sisteminin kökünden kaldırılması» davasından müstakil olarak, kısmi mücadelelerle hal olunamaz; sadece geçici bir tarzda yatışabilir. Her yeni mücadele vesilesile bağımsız sendikalar, savaşa yeni atılan işçilere, uğrunda çarpıştıkları metalibin, daha çok büyük, bir İçtimaî kuruluş davasına bağlı olduğunu, ve bu geçici hareketlerin emekçiler sınıfını teşkilât ve şuur bakımlarından kuvvetlendirmek Ve perçinlemek suretile, her gün biraz daha asıl gayeye bizi yaklaştırdığını anlatmalıdırlar.
Günü gününe yapılan faaliyetler mevcut hastalığın aramıza karşıdır. Bununla yalnız durumun fenalaşması seyri yavaşla-tılabilir. Halbuki ayni zamanda fenalığın sebebine hüeuıu etmek de onu ortadan kaldır* mak lâzımdır, ve bunu hiçbir zaman hatırdan çıkarmamalıdır.
Sendikalar sermayenin baskılarına karşı mukavemetin toplantı noktaları olarak, gayet faydalı bir iş görürler. Elde ettikleri kudreti yanlış bir tarzda kullandıkları takdirde, ana gayelerinden kısmen inhiraf etmiş olurlar. Fakat ücretli, ış sisteminden temelli kurtuluş -yani sosyalizm- ıııefkûresini bir yana bırakıp, bütün gayretlerini, Çete muharebeleri yaparcasına, yalnız mevcut sistemin tesirlerine karşı savaşmakla iktifa edecek olurlarsa, hedeflerin tamamile gözden kaybetmekte gecikmezler.
Bu tehlikenin genç sendika hareketimizi tehdit ettiğini san-mayoruz
SENDİKACI
23 Kasım 1946
Sendika Gazetesi
Sayfa 3
Siyasî İcmal :
Amerikan seçimleri ve işçiler
Amcrikadaki seçimlerde Cumhuriyet Partisinin kazanışı, bizim gazeteleri Amerika sağa kayıyor diye sevindirdi. Gerçi Cumhuriyet Partisi Demokrat Partiye nisbetle daha sağcı bir vasıftadır, amma, ilk bakışta garipte görünse, bu seçimde Cumhuriyetçilerin kazanmış oluşu 1918 cumhurreisliği seçimlerinde Amerikan halkının daha sola kaynağının bir belirtisi olabilir.
Aslında Demokrat Parti de, Cumhuriyetçi Parti de burjuva partileridir. Demokrat Partf sol değildir. 1932 de Roosevelt reisliğe seçilinciye kadar iki parti arasında ancak leferruata ait farklar vardı. Roosevelt iktidara geldiğinde Amerikan ekonomisi tanıamiyle felce uğramış bir halde idi. Bu vaziyette devlet, serbest rekabet ekonomisine müda halelerde bulunmak, emekçi kitleler lehine bazı ( merhem sürücü» tedbirler almak zorunda kaldı. Şunu ehemmiyetle kaydetmek lâzımdır hi, Roosevelt idaresinin aldığı tedbirler asla «sol* değildi, çökmüş olan kapitalist ekonomiyi ayakta tutabilmek için alınmış, destekleme tedbirleriydi. Bu tedbirler «taşıma suyile değirmen işletmek» kabilinden de, olsa, o yıllarda işçi ve ziraatçı kitleleri bunaltan bunaltan sıkıntıları hafifletmek hedefini güttüğü için 1936 seçimlerinde Roosevelt ve partisi halk tarafından desteklendi. Amerikada, efkârı umumîyeyi arkasından sürükli-yecek, kuvvetli bir işçi sınıfı sınıfı partisi olmadiğı ijn, işçi tevekkülleri vc sol çevreler de Demokrat Partiyi Cumhuriyeıçilere kaışı tuttular.
Daha Roosevelt'in sağlığında, büyük sermayenin tazyiki karşında Demokrat Parti gerilemek zorunda kaldı. Partinin kendi içinde de mürteci cenah kuvvetlendi. 1944 seçimlerinde Roose-velt, cumhurreisliği muavinliği için Wallece’n*n namzetliğini desteklemedi, demokrat partinin sağ ceuahının sürdüğü Truman-ın namzetliğini kabul etti. Roo-sevelt’in ölümüyle reisliğe geçen Truman ilk aylarda kati bir vaziyet almadı, idarei maslahatçı hareket etti; sonra, sarih olarak kendini desteklemiş olan çevrelerin mümessili sıfatiyle harekete geçti. İşçi sınıfı aleyhine kanunlar geçirmeğe teşebbüs etti, fi-alları kontrol eden teşkilâtı kaldırıldı, hayat pahalılaştı. Bu vaziyette, iktidarda olan Demokrat Parti ile Cumhuriyet Partisi arasında yine fi:len bir fark kalmadı. Demokrat Partinin Roosevelt geleneğine sadık, daha ileri cenahı, partiyi kendi taraflarına çekemediler. Wallece’in Trumana ve onun temsil ettiği parti çevrelerine kar§ı açık ve kati cephe alışı seçimlerden pek kısa bir zaman önce oldu.
Bugünkü Demokrat Parti idaresinden memnun olmıyan Amerikan halkı, bu demokratları baştan atmak için Cumhuriyetçilere rey verdi. Ortada kuvvetli başka bir parti, müstakil grup yok-yoktu. Fakat önümüzdeki iki sene zarfında, 1948 seçimlerine kadar, yeni siyasî gelişmelerin baş göstermesi beklenir. Amerikan işçi hareketi son on sene zarfında bilhassa kuvvetlenmiş, siyasî şuuru artmıştır. (CIO) sendikalar teşkilâtının Politik Aksiyon Komitesi 1944’te o kadar faal bir
İŞ VE İŞÇİ HAYATI
Ayakkabı İşçileri Sendikasında
Ayakkabı işçileri sekiz saatlik iş gününün yalnız rüyasını görüyorlar. Sendika daha büyük bir bina arıyor. İş kanununun haricinde yaşayan onbinlerin attıkları ilk adım emin ve kuvvetlidir.
Onbinleri onlar yapan İstanbul ayakkabı işçileri sendikasının idare kurulu toplantısında şuna dikkat ettim; Korkuyor-dılmki çırpınan onbinlerin nasırlı ellerde kurulan sendika çeşitli ve ağır vazifeler altında bunalacak ve şaşıracak. Fakat bütün samimiyetimle söyleyebi-lirimki aÇukurhan„ onbinlerin hak ve menfaatlerini en iyi koruyabilecek selâhiyet ve bilgiyle mücehhezdir.
Ölü mevsime giriyorlar, işsizlik alıp yürüyecek. İlk plâna aldıkları İçtimaî yardım konusu yep yeni, el dokundurulmamış bir saha, ücretler aylardır kimlldatılamiyor. Hayat pahalılığı geçim şartlarım gittikçe kötüleştirmekte. Sekiz saatlik iş gününün yalnız, rüyasını görüyorlar. İş yerleri hastalık yuvası.
Bir doktor odası hazırlatıyorlar. Şimdilik bütün sendikalı arkadaşlar kendileri, aileleri ve çocuklarını muayene ettirebilecekler ve yine şimdilik yalnız çalışamıyan arkadaşlarının ilaçlarımda yaptıracaklar.
İşçiler arasında yaptıkları bir anketle sibhat istatistikleri hazırlamışlar. Bir numaralı düşman veremin nisbeti % 40 - 50 sıkı bir incelemeyle 60 ıda geçebilir. Göz hastalıkları da, en az ışıkla çalışma ve pek az bir şeyler yiyebilmenin bütün âki-betlerile yüz yüzeler.
Sendikalılar veremle mücade-ye hazırlanıyorlar: diyorlar ki biz mikroplara karşı değil imkânlara karşı savaşacağız. Mesele kan tükürtmemektir. İş yerlerimizi, ücretlerimizi, iş saatlerimizi düzenleyip eyileş-tirdiğimiz gün ilk meydan harbini kazanmış olacağız. Biz hastane, ilaç, doktor, istediğimiz kadar ucuz ekmek, et, yağ, pirinç ve şekerde istiyoruz.
İstanbul ayakkabı işçilerinin hemen hepsi iş kanununun haricinde kalmaktan şikayetçi. Ayakkabı sanayiinin bir türlü kurulamayışı bodrum ve hanla-
rol oynadı ki, Demokrat Parti seçim kongres’nde Truman’a karşı vvallece’in namzetliğini, kuvvetli muhafelete ve Roosevel-tin Truman’ı tutmasına rağmen, az drha kabul ettiriyordu. İşçi sınıfının politik faaliyeti bugün daha da kuvvetlenmiştir. Sonra Demokrat Partinin içinden partinin içinden parçalanması beklenebilir. Bu seçimlerdeki Bezi-'etin sonra Parti mutlaka bir tensike ve yeniden teşkilâllaflmı-ya tâbi olacaktır. Walleçe ve Pepper gibi halk tarafından sevilen kuvvetli şahsiyetler Demokrat Partinin ileri ccnahındandır-lar. Bunların, etraflarında kuvvet toplayıp Demokrat Pat tiyi kendi arkalarından sbriiklemele-ri, veya partiden ayJilıp bir ü-çüncii partiye liderlik etmeleri mnhtemeldir.' Sendikaların politik Aksiyon Komitesi de bir işçi partisine çevrilip gelişebilir. Bir Amerikalı müşahidin dediği gibi “19148 de başlarında bir Cumhuriyetçi reis görmek iste-miyecek milyonlarca Amerikalı vardır, bir üçüncü partinin belirmesi ihtimali bu seçimlerden sonra bilhassa kuvvetlenmiştir,,.
Ali ALTAN
ra sıkışmış yığınları âdeta kanun dışı bırakıyor. Belediye nizamlarının tatbikinden ise bir fayda göremiyorlar; haydi diyorlar biz bunu isteyelim, belediyede gayretlendi diyelim, Çarşıkapı tarafı işi sıkı tuttu, yedide bütün atelyeler aydos ettirildi. Bakacaksın Bayczit dokuz buçukta hâlâ çekiç sallıyor. Geç mercana, sabahçı tezgâhlar hani harll. Beyoğlunuıı arka sokaklarında kim kime dutu duma. Mesele aynı şiddetle her yerde tatbik edilebilmesidir.
Onlara bir müjde verdim. Bu günlerde meclise sevk edilen bir kanun projesine göre iş kanununun haricinde kalan işyerleri de kanundan istifade edecek ve işçi sigortalarından faydalanacakmış.
Bu kanun çıkarilsada mesele hal edilmiş sayılamaz dediler. Yürürlükte olan kanunun hakikaten uygulanıp uygulanmadığı şüpheli iken bu kadar geniş bir kontrol mekanizması kurabilmek bu gün için imkânsızdır. Peki ne yapmalı? İş büroları ve teftiş kadroları murakabe vazifelerinden bir kısmını sendikalara devretmeli, hattâ belediyelerde bu çeşit faaliyetlerde sendikaların yetkilerini tanımalı.
Kondıracıların ücret şekilleri parça başınadır. Bu, iş kuvvetinin gerginliğini çoğalttığı gi-
Haberler :
Yunanlstanda Sendika meseleleri
Geçen yazımızda bildirdiğimiz üzere, dünya işçilerinin ilgisini üzerine çeken Yunan İşçi Sendikalarının durumu çok karekteristik yeni yeni gelişmeler kaydetmektedir. Bundan bir müddet önce Kanada’nın Montreal şehrinde toplanan Çalışma Konferansına iştirak etmek üzere giden Yunan Çalış ma bakanı rcformist-kralcı Sta-ratos bu ayin on ikinci günü Atina’ya dönmüş ve derhal baş-baksn Çaldaris’le görüşmüştür. Bu görüşmenin tafsilâtını bilemiyoruz amma, Stratos’un bu görüşmeden sonra derhal istifa etmesi ve bunu müteakip ve bir gün sonra Çalışma bakanlığı genel müdürü Nikokalidis’-inde istifasını vermesi olayları, bu görüşmenin büyük anlaşmazlıklara yol açtığını bize göste riyor. Şurasına işaret etmek gerektir ki, bir kralcı ve refor-nfst işçi lideri olarak tanınan Stratos’un bu şekilde hareket etmesi, Çaldaris hükümetinin işçi sınıfına karşı ne çeşit bir tavır takındığını açıkça meydana kor. Dahası da var: Stratos sadece istifa etmekle ka’mamış, ayni zamanda 10 kadar mebusun da imzaladığı bir mektupla Çaldaris hükümetinin işçi düşmanlığı ile açıktan açığa itham etmiştir. Şimdi ise şöyle bir garip hal belirmiştir: Bu zorluklar karşısında, Yunan hükümeti, işçilerin direnmesine engel olamadığından ve tükürdüğünü de yalamak kendi kapita-lis efendilerini memnun edemi-yeceğinden, Sağcı genaral Go-natas’ın teklifiyle yeni bir entrika çevirmeğe kalkışmıştır. Bu teklife göre, iki İşçi Kon-
bi işin sıkılığını arttıran otomatik bir vasıta oluyor, işçiııi.ı bünyesi çok daha hızlı yıpranıyor. İşçi imal ettiği şeyin bir satıcısı imiş gibi göründüğünden istismar daha çok gizlenmiş oluyor.
Ayakkabı işçileri sekiz saatlik iş gününü tatbik ettirebilirlerse iş verenler tezgâhları çoğaltmak zorunda kalacak veya büyük işletmeler halinde sanayileşecek.
Sendikanın faaliyet programında ucuz halk tipi ayakkabıların imalide var amma daha ilerisi için. Onlar şunun da farkındalar ve kıs kıs gülüyorlar.
Amerikaya yüzbinlerce liralık plâstik deri sipariş edilmiş ve daha şimdiden köselenin yerini lâstik ve kauçuk almaktaymış. Bu iş çok yakın zamanda deri ve kösele sanayiimizi kuvvetli bir buhranla karşı karşıya bırakacak ve ayakkabı sanayiine yep yeni istikâmet verecek. Yerli sermaye ve sanayileşme kendini bu dış pazarların ileri tekniğine uyduramazsa ve vakit geçirmeden kollarım siva-yamazsa yakın zamanda apışıp kalacaktır. Kösele fiatına lastik ve kauçuk, vidala fiatına plâstik deriler gümrük antrepolarına yığıldığı zaman sen sey-reyle yedikule fabrikalarının cayırtılarını. Ellerinde kösele ve deri stokları bulunanlar daha şimdiden kara kara düşünmektedirler.
Bunun ayakkabı işçiliğinde bir yenilik getireceğini hatırlattığım zaman bana kemende hep bir ağızdan şu cevabı verdiler:
Ayakkabı işçilerimizin kabiliyet dünyanın hiç bir yerinden geri değildir. Ve hattâ birinci derecededir. Bizim çekiç ve bıçaklarımız altında plâstik deri ve kauçuklar dünyanın en sağlam, en güzel ayakkabıları ha-liue gelebilirler.
Daha geniş bir bina için araştırmalar yapıyorlar. Meslekî kurslar, konfera. slar ve bir kütüphane tesisini düşünüyorlar.
H Malkoç
Toplantılar
Tekel işçileri sendikasının 16 kasım pazar günü Şehzade-başı Süieymaniye klubünde tertiplediği tanışma töreni çok kalabal.k ve samimi bir hava içerisinde geç vakitlere kadar sürmüş ve çeşitli sendikalardan sözcüler hararetli hitabelerde bulunmuşlardır.
Arkadaşlık bağlarını perçinleyen bu çeşit toplantıların sık sık tekrarlanması temennilerimizle bütün sendikalistlere başarılar dileriz.
federasyonu kurulacakmış: bir sağcı bir solcu. Daha doğrusu biri zaten mevcuttur ve bütün baskılara rağmen Yunan işçilerinin birliği vc işbirliği sayesinde ayakta durmakta ve işçi davalarını yürütmektedir. Yeni kurulacak olan bir kukla Konfederasyon olacaktır ki, biz bunun, değil üye, adamakıllı bir bir idare heyeti bile bulabileceğinden şüphe ediyoruz. •
İbret aynası__________________
Yarı faka, yan ciddi
Kaza
İtt hat ve Terakkinin Meclisi Mcbusan Reisi Halil bey, Halil bey Hatıralar adı altında, Fırkasının müdafaasını yapiyar. Osmanlı Hukuku geçen büyük harbe girişinden bahsederken (harbe kazara girdik) demektedir. Koskoca bir İmparatorluğun 914 harbi gibi bir felâket karşısında tesadüflerin eline bırakılmış olması, İttihat ve Terakkiyi müdafaa değil ithamdır. Harbe tesadüfen girdilerse, Kanal’da, Allahü Ekber Dağında, Galiçyada ve nihayet Ça-ııakkalede sebil olan Türk kanı ııe ile izah edilebilecektir. Bu zat bu kana hürmeten olsun bu hakikati itiraf etmemeli idi.
Uğurlu kademli olsun
Anadan doğma şair İsmail Safa’nın mahdumu Peyami, C. Halk Partisine estetik müşavir oluyormuş. Uzun zamanlar ut çalıp söyledikten sonra rahmetli Yunus Nadi’ııin çocuklarına has yaverlik eden, halen de emekli mebus namzedi Hakkı Tarık’ın hizmetine geçen Peya-mi'nin yen i kapulanacağı bu vazifeyi de mükemmelen başaracağına şüphe edilemez. Esasen güzellik kraliçesi seçimleri işinde de yararlıkları görülmüş ve estetik sahasında hayli tecrübe kazanmıştır. Tebrik ederiz, uğurlu kademli olsun..,
İnsanın içine kurt düşüyor.
Ankara Cinayeti Mahkemes karara bağlandı. Bir seneden-beri asabı geren bu davanın kararında rü’yet şahitlerinin ifadeleri esastan rol oynadı. Bu ş ıhitler evvelce başka türlü mü söyledilerdi, ve acaba bu neden böyle oldu? İnsanın içine kurt düşüyor.
Yoğurt hikâyesi
Demokrat Parti Lideri, (Halk Partisi bir kâse yoğurttur) dedi. Halbuki biz onu daha başka bir şey sanıyorduk. Gar gazinosunda Halk Partisi ileri gelenleri ile ile sarmaş dolaş olan Demokrat’lar Halk Partisini, tavuk göğsüne, mahallebiye, kazan dibine ve aşureye veya kaymaklı ekmek kadayıfına da benzetebilirlerdi. Fakat bana öyle geliyorki, her iki tarafın da yoğurt zannettiği asıl Türk Milletidir. Çünkü bazıları hep o’nu yemeğe uğraşıyorlar.
İstanbul sendikalarının adresleri
Sendikalar birliği :
Beşiktaş hasfırını caddesi has-fırın mahallinde No. 44 - 46
Tütün işçileri sendikası ye İnşaat işçileri sendikası;
Bcşiktaşta sendikalar birliği binasında.
Maden sanayiî işçileri sendikası:
Kalafat yeri, kürkçü kapı No. 167
Şoförler sendikası:
Fındıklı, dere içi sokakta.
Basın yayın, kol ve kafa işçileri sendikası:
Vilâyet karşısı, izzettin han II nci kat, No. 10
Ayakkabı işçileri sendikası: Çemberlitaş, Çukur han No. 6
İşçi külubü :
Merkez: Beşiktaş sendikalar birliği binasında.
Sendika işlerine ait müracaatlar Beşiktaşda birlik dairesine yapılacaktır.
Sayfa î 4
Sendika Gazetesi
23 Kasım 1946
Ankara Madenî İşler ve Makine İşçileri Sendikası (ANA NİZAMNAMESİ)
(Geçen sayıdan devanı)
14 — M. 1. M. I. S. ’te uygunsuz hareketleri görülecek azaya verilecek cezalar, ihtar, tevbih, geçici çıharma ve temelli çıkarmadır, yalnız 4. üncü maddede yazılı olan hallerde tatbik olunur. Çıkarılan aza, ilk açılacak kongreye de baş vurabilir.
15 — Sendika faaliyetini tatil etmek zorunda kaldığı takdirde tfcsarrufuudaki menkul ve gayiınenkulleri, idare heyetinin lüzum göreceği bir kuruma bırakır.
16 — Kurucular »
Selâhattin Uzkan kaynakçı, Abdullah Çatkı makinist, Behçet Yıkılmaz tornacı, Mahir Kızılırmak ziraat makineleri teknisyen ve montörü, Orhan ^rtem makine tamircisi, Mustafa Saim Sayın saatçi.
Ankara İnşaat İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
(Geçen sayıdan devam)
c) İşçilerin fikri ve bedeni kabiliyetlerini geliştirmek için ihtisas kursları, spor hareket temasları memleket oyun ve havaları, müzik çalışmaları, v.s. inkişaf etliriçi ve ilerletici çalışmalarda, neşriyatta bulunmak, müsabakalar tertip etmek, umumî kültür ve bil gilerini arttırmak için memleket ve dünya meseleleri üzerinde lüzumlu konferanslar., v.s. çeşitli faaliyetleri organize etmek. (Kulüp, spor ve eğitim işleri)
d) İşçiler arasında birlik duygusunu yaşatmak ve arttırmak için hususi toplantı, tanışma ve konuşmalar tertip etmek.
Sosyal yardım işlerini sağlamak için işç'ler arasında bir yardım sandığı kurarak, bu sandığa dahil azanın tek tek maruz kalacakları ölüm, sakatlık gibi hallerde ve doğum, evlenme v.s. medeni hal değişikliklerinde nakdi yardımda bulunmak, Sendikaya dahil işçilerin başkalariyle olan hukukî ihtilâflarında kanunî ve hukukî istişarelerde bulunarak onlara yol göstermek gibi (iş münasebetleri dışındaki, imkânları temin etmek (sosyal yardım vc emniyet işleri.)
e) İşçilerin meslek ve umumî hastalıklarında tedavilerini, ailelerinin ve çocuklarının »ağlık durumlarını sağlamak ve daimi kont, roh tabi tutmak, doktor ve ilâç ihtiyaçlarını temin etmek, icabında devlet ve belediye hastanelerinde tedavilerinin temini için tavassutta bulunmak. (Sıhhat ve bakım işleri)
f) Türkiyede kurulmuş diğer sendikalarla münasebet kurmak, birlik, federasyon ve konfederasyona girmek, evvelki işçi cemiyetlerinin tecrübelerinden daima istifade etmek çarelerini araştırmak
4 — Sendikaya giriş şartları :
Din, milliyet ve renk farkı gözetilmeksizin, inşaat işlerinde çalışan bütün işçiler, çalışan müstahdemler Sendikaya aza olabilirler. Sendikaya giren her aza, Sendikanın disiplinine riayeti kabul ve taahhüt eder.
5 — Sendikadan çıkış ve çıkartılış :
Sendikaya kayıtlı her aza istediği zaman çıkabilir. Sendikaya dahil azadan. bozguncu ruh ve zihniyetçe işçi sınıfının umumi prensiplerine aykırı haretette bulunanlar, gizli maksatla başkalarının
menfaatlerine hizmet edenler (kendileri istemeseler dahi) idare mec- tekmilini içine almak Gayesini güder ve bu yolda sistemli bir t eş*
lisinin karariyle çıkartılırlar.
idare :
heyeti (11) kişilik daimi bir idare
6 — Bünye, teşkilât ve
a) Sendikanın merkez idare
meclisi azasından teşekkül eder. İdare meclisi azalan ilk toplantılarında kendi aralarından bir Sendika mesul kâtibi, bir hesap ve vezne kâtibi, bik teşkilât kâtibi seçerler. Bu suretle teş ekkül eden üç kişilik daimi icra komisyonu Sendikanın bütün işlerini çevirir. Ve çalışmalarından idare meclisine karşı sorumludur.
b) İdare meclisi lüzum görürse, daimi icra komisyonuna yardımcılar tayin eder. Yardımcılar Sendika mesul kâtibiyle daima temas ederler ve ona karşı mesuldürler.
c) Sendikanın bilumum muhaberatından Sendika mesul kâtibi sorumludur.
d) idare meclisi azalan her on beş günde bir mesul kâtibin başkanlığında toplanır ve daimi icra komisyonunun vereceği çalışma raporlarını tetkik ederler. İdare meclisi azalan lüzum görürlerse on beş günden evvel toplanabilirler.
e) Sendikanın idaresi, bu ana nizamname ile idare meclisinin vereceği kararlara göre taayyün eder. Daimi icra komisyonu, çalışmalarında bunlar dışında hareket edemez.
f) Sendikaya kayıtlı bütün azalar her altı ayda bir umumî toplantı yaparlar. Bu toplantılarda işçi sınıfını ilgilendiren umumî meseleler görüşülür, müzakere ve münakâşa edilir ve varılan kararlar neticeşinde idare meclisine gereken direktifler verilir.
g) Sendika azası her yıl muntazaman kongre yapar. Bu kongrede idare meclisinin vereceği raporu ve hesaplan inceler, idare meclisinin çalışmasından dolayı ibra eder. Alınması icab eden kararları alır. Sendikoya kayıtlı aza, umumî kongreye ya bir beyanname yayınlamak veya gazetede ilân vermek suretilc davet edilir.
Umumi kongrede alınacak kararlar da aynı neşir yoliyle umumî azaya bildirilir.
h) Yıllık kongrede, aza çoğunluğunun oylarının temini ile yeni idare heyeti bir yıl müddetle seçilir. Kongre ayrıca beş kişilik bir kontrol komisyonu seçer. Ana nizamnamenin değişmesi de ancak umumî kongrenin çoğunluğunun vereceği kararla mümkündür. Kongre hiç bir zaman Sendikanın ilgası üzerinde müzakerede bulunmaz ve Sendikanın feshine air karar veremez.
f Devamı gelecek Sayıda)
İzmir mensucat sanayii işçileri sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
vurmak mühim toplantılara ça-
ma sonunda ilk Sendika mesul
✓Geçen sayıdan devam)
8 — İdare heyetinin vazifeleri ikinci maddede sayılan gayeleri gerçekleştirmeğe uğraşmak, aza aidatını ve teberruatı toplamak veya kabul etmek bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarf etmek mensucat işçilerinin umumi menfaatlerinin korunması için Sendika varidatının mühim bir kısmını sağlam bir ihtiyat akçesi halinde saklamak, işçileri ilgilendiren her çeşit iş şartları sağlık ve gündelik meselelerini aralıksız göz önünde bulundurmak ve onların müşterek adlarına teşebbüslere girişmek icabında protesto mitingleri yaptırmak, kültür sahasında işçilerin seviyesini yükseltmek için imkân dahilinde olan her çareye baş kararlar almak zarureti hasıl oinnea olağan üstü ğırmak ve ilah dır.
9 — İdare heyetine seçilen azalar umumi içti:
toplantılarını yaparlar. Kendi aralarından birinin ______________________
kâtipliğine, bir diğerini muhasip ve veznedarlığa ve bir üçünciisü-nü de teşkilât ve kültür işleri kâtipliğine seçer. Eler günlük işleri bu üç aza vc ihtiyaç olursa muavinleri idare eder ve teşkilâtlandırır.
10 — İdare heyeti haftada bir defa merul kâtibin başkanlığında toplanır Mesul kâtipler onun huzurunda yaptıkları işlerin hesabın: verirler. Yaplılacak işler hakkında idare heyetinin vereceği kararlar icabında diğer azalann yardımı ile mesul kâtipler gerçek-leşlirir.
11 — Sendikayı resmi makamlar, işverenler ve Sendikalar Bir liği önünde temsil etmek, para işlerinde veznedarla birlikte imza koymak ve Sendika adına taahhütlere girişmek yetkileri mesul kâtibe aittir. Mühim işlerde idare aeyeti onnnla birlikte temsile iştirak etmek üzere bir veya birkaç azasına vekâlet verebilir.
Devamı gelecek sayıda
ve idare etmek.
iş bulmayı temin etmek, kategorisini tayin etmek,
stanbul Basın ve Yayin Kafa ve Kol İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
fGeçe» sayıdan devam)
İzmir tütün işleri sendikası ana nizamnamesi
1 —İzmirde tütün işçileri sendikası ’adı altında gayri siyasî bir cemiyet teşekkül etmiştir. Birliğin merkezi : Fevzi paşa bulvarı 1303 So. No ; 2. dır.
2 — Senndikanın uğraşacağı mevzu ve maksat şunlardır :
a) Tütün işçilerinin iş verenler, hükümet makamları vesair idare amirleri önünde temsil etmek her sahada onların lıak ve menfaatlarına uymayan durumlara ve muamelelere karşı teşebbüslerde bulunmak.
b) İş kanununun ve Büyük ✓ Millet Meclisinden çıkacak diğer iş gücünün koruma, İçtimaî sigorta kanunlarının hükümlerine riayet edilip edilmediğini daimi surette araştırmak, onlara aykırı halleri ve muameleleri ortadan kaldırmak için işçileri harekete geçirmek, icabında gereken yerlere baş vurmak
ve işçilerin haklarının korunması için onlar adına dava açmak.
c) İşçilerin fikri vc bedeni serpilmelerini sağlamak için ihtisas kursları spor talimleri ve oyunları, memleket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanatlar dersleri, korolar vesaire işleri organize etmek ve bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir işçi klübü açmak
d) işsiz kalan sendika ayalarına ■ŞÇİ DastaUe, doğum evi, çocuk yuvası tesis etmsk, meslekî has Kalıkları yaratan fena iş yerlerinin sıhhî şekilde olmasını Sağlamak.
Devamı gelecek sayıda
1 Giriş ve Çıkış;
Matbaabarda ve azete idarehanelerinde çalışan ve muayyen bir iş gücü karşılığı iş ücreti alan bilumum kafa vc kol işçileri B. Y. 1. S’ nın tabii asasıdır. Sendikaya kaydolunmak için bu ana ni zamname hükümlerine riayeti kabul vc taahhüt eylemek kâfidir. Sendika matbaa ve gazete idarehanelerinde çalışan emekçilerin
vik faaliyetinde bulunur.
Yaınîzahlâkan sükut etmiş olanlar, işçi sınfının esas ana prensipleri ve Sendika maksat ve gayeleri aleyhinde bulunanlar ile antidemokratik cereyanlara katılanlar Sendikaya giremezler. Bu gibiler bir yolunu bulup Sendikaya girmiş olsalar bile mahiyetleri anlaşılır a dan çıkarılırlar. Bıf nevi dinde ve kongrelerde itiraz olunabilir.
derhal idare heyeti kafiriyle "Sendika rarlar^ ancar kontrol komisyonu nez-

İzmir Basın ve ya* yın Kafa ve Kol İşçileri sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — İzmirde “İzmir Basın ve Yayın Kafa ve Kol İşçilci Sendikası adı altında siyasî ol-ıniyan bir Cemiyet kurulmuş tur.
2 Sendikanın meşgul olacağı mevzu ve maksatlar şunlardır;
*
Devamı gelecek sayıda
6 — Teşkilâ
Sendika faaliyetini 5 Bu heyet bir sene için Sı ğunlukla seçilir. En az bir senedetv beri Srndıka kendisine tevdi edilmiş içîmaî işlerde kabiliyet iiye idare heyetine seçilebilir.
(Muvakkat hüküm:
Şimdilik Sendika kurucularından en az 5 kişi ilk altı aylık kuruluş devresinde idare heyeti vazifesini görür, Muvakkat idare heyeti en geç altı ay sonunda Sendikaya yazılı üyeleri içtimaa davet eder. Bu eoplantı bıı ana nizamnameyi gibi veya tadilen kabul eder ve idare heyetini seçer.)
7 — İdare heyetinin vazifesi 3 cii maddede yazılı gayeleri Gerçekleştirmek, aidat ve teberruatı toplamak, nacak kararlara göre sarfetmek sasın ve yayın işçilerinin
ı :
işiiik bir idare heyeti vk ve idare oder^ ndıka üyelerinin umu [çtimalarmda rço-azılınış olup, iş olan her
uınumî bir ya olduğu
maksat ve bunları alı-umumi
Sona gelecek sanıda
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden: MitatJ Kemal Akkanat Tertip ve Baskı F - K Basımevi
Eskişehir serbest
Sanayi İşçileri Sendikası (ANA NİZAMNAMESİ)
1 — Eskişehir vilâyeti sınırları içinde Eskişehir serbest sanayi işçileri sendikası adı ile gayri siyasî bir cemiyet kurulmuştur.
2 — Sendikanın adı nizam* inmede kısaltılmış olarak Eskişehir S.S.l.S. remzi ile gösterilmiştir.
3 — Maksat ve gayeleri:
a) F.skişehirde mevcut Ser-best sanayi işçilerini işverenler ve hükümet makamları ne/.diıı-de temsil etmek, işçilerin hak ve menfaatlerini korumak icabında mücadele etmek.
Devamı gelecek sayıda

Comments (0)