Sene 31 — No. 10938 — Flatl her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 20 Mart 1949
Rusyanın Atlantik paktına karşılığı mı
İranda üç Sovyet konsoloshanesi kapatılıyor. Alman yada ilkbahar büyük E us manevraLrı başladı
Lake Succes 25 (AF.) — Sovyet hû-fcûmetlnln İran daki 3 konsolosluğu-Âu kapatmayı kararlaştırdığı bugün iyi haber alan kaynaklardan öğr?-fV.lnüştlr-
Kapalılacak Sovyet konsoloslukları Tebriz, Meşhed ve Ahva konsolosluklarıdır. İran son günlerde sık sık Moskovanın şifahi taarruzlarına hedef teşkil etmiştir.
Bildirildiğine göre- İranlIlardan Baku'daki konsolosluğu kapatmalarım da istemişlerdir. Tahranda sıkı bir sansür mevcut olup, olaylar hakkında harice haber susmamaktadır.
Burada verilen malûmata göre, diplomatik münasebetlerin kesilmesi bahis mevzuu olmayıp, İki memleket karşılıklı olarak Moskova ve Tahrandaki elçiliklerini muhafaza etmektedirler.
Lake Şuccess'dekl tranlı memurlar bu olaylar hakkında bilgiler) olmadığını söylemişlerdir.
İran ürerinde Sovyet
baskısı
Lake Success 25 (AP.) — İran'la Sovyeller Birliği arasında 28 yıl evvel aktedilmiş bir antlaşma mevcuttu! Bu antlaşma gereğince, Rusya, böyle bir hareketin kendi öz savunması İçin lüzumlu olduğuna kanaat getirirse, Irana askeri birlikler sevketmelt müsaadesini haizdir.
Geçenlerde, Moskova, tran'ın bir hftrb halinde Rusyaya karşı kullanılmak üzere bir Amerikan üssü haline sok r1 maltta olduğunu ileri sürmüştü. Bu l.afta Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson bu ithamları kesin olarak reddetmiş. Birleşik Amerikanın İran da üsleri bulunmadığını ve orada her hangi bir üs kurmak tasavvurunda olmadığını beyan etmiştir.
Diğer taraftan Lake Success'deki tranlı temsilci heyetin basın ataşesi Fatımi. 15 martta verdiği bir demeçte, geçenlerde İran şahma karşı yapılan suikast teşebbüsünün, memleketi üzerindeki Rus tazyıkından doğduğunu söylemiştir.
Şaha karşı yapılan, suikast teşebbüsünü müteakip İran hükümeti sol-ou Teduh partisini kanun dışı İlân etmiştir. Tahran hükümet! da, 4 martta yayınladığı tebliğde, Rus basını ve radyosunun İrana karşı giriştikleri hücumları Sovyet hükümeti nezdlnde protesto ettiğini açıklamıştır
AJ manyada Rus askerî manevraları
Berlin 25 (AA) — (Alp): Alman-yadakl Sovyet ordusunun ilkbahar manevraları Brandenbourg'da ve Baze'da Berlin'le Elbe arasındaki bölgede başlamıştır
Bu manevraların mevzuu Batıdan gelen büyük hava kuvvetleri ve tanklarla hücum eden düşmanı durdurmak ve sonra da geri püskürtmektir.
Alman kaynaklarından verilen haberlere göre- Sovyet bölgesine 270.000 İlâ 300.000 kişi tahşlt edilmiştir. Bu manevralar İçin, Almanyada bulunan kuvvetlerden başka Avusturya'dan birlikler getirilmiştir. Alman polisi general Vlrzenb Muller'ln komutası altında ilk defa olarak cephede değil, muvasala kıtalarını ve hava meydanlarını korumak İçin manevralara iştirak etmektedir. Sovyet hava kuvvetleri geniş ölçüde faaliyette bulunmaktadır Rus pilotlarının. Berlin'den takriben 30 kilometre mesafede Hambourg hava koridorunu bambalaınalan üzerine İngiliz, Amerikan ve Fransız makamları yeni protestolarda bulunmuşlardır Mareşal Constan'.ln Roko&sewsky'nin manevralarda bulunması imkânsız görülmekte İse de mareşal Sokolowsky bu denemelerde iı. -ir bulunmakladır
AKŞAM
Sahibi: Necmeddln Sudak — Yazı islerini Hilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası
Dışişleri bakanımız
5 nisanda uçakla Amerika’ya hareket edecek
Ankara 26 (Akşam) — Nev-york’ta nisan ayında toplanacak olan Birleşmiş Milletler Genel kurul içtimaında Türk iyeyi temsil edecek olan Dışişleri Bakanımız Nccmeddin Sadağın 5 nisanda hareket etmesi kararlaştırılmıştır. Necmeddin Sadağa Hususî kalem müdürü Necdet refakat edecektir. Devlet Bakanı Nurul-Jah Sümer'in de Dışişleri Bakanımızla birlikte Amerikaya gideceği söylenmek t cdir.
Dışişleri Bakam Necmeddin Sadak, ağlebi İMimnl 3 nisan pazar günü Ankaradan fctanbula gidecek. pazartesi gününü Manbıılda geçirdikten sonra 5 nisan salı günkü uçakla âmerikaya müteveccihen Yeşilköyden hareket e-dccektir.
D. Parti Balıkesir kongresi sona erdi
Celâl Bayar iktisadi devletçilik hakkmdaki düşüncelerini anlattı, dinin siyasete âlet ed:,rne*ine asla imkân verilmiy eceğini sövmedi
Balıkesir 25 — Demokrat Parti Ba- seleler şu dakikada tahakkuk ctmlL lıkesir il kongresi bugün sona erdi. Delegeler, bizde kooperatif yardımlarının hiç mesabesinde olduğunu söylediler. Orman mevzuuna da temas edildi. Program üzerinde konuşmalara geçilince Balıkesir il başkanı Sıdkı Yırcalı He delegelerden Nuri Eroglunun müştereken hazırladıkları bir takrir okundu. Bunda şöyle deniliyordu: «Lâiklik prenslpi aynen baki kalmak (lzere çoğunluğun dini hayatının tanzimi ve lâikliğin tek taraflı ve dinsizlik şeklinde tatbik edilmemesinin partimizce temini lâzımdır.»
Sonra Celâl Bayar kürsüye gelerek bir nutuk söyledi. Demokrat Partinin ftza sayısının geçen seneye nazaran yüzde yirmi beş arttığını, İstanbul il tekşil&tına bağlı 45 bucak, 391 ocak mevcut olduğunu, yalnız Eminönü, Bakırköy ilçelerinde ve Ka-dıköyün bir ocağuıda İhtilâf çıktığını, mahiyetlerinin ehemmiyetsiz olduğunu. ortaya atılan «İhtilâf» sözünün bundan İbaret olduğunu anlattı
Bayar, Demokrat Partinin üç yıllık hayatının bazı safhalarına temasla da:
«— Demokrat Partinin masum hayatında İhanetler görülmüştür. Bazı kimselerin şu veya bu sebeple İhtiraslarına mağlûp olarak Partiye verdikleri şeref sözünü tutmamışlardır. Eğer böyle olmasaydı beklediğinizi ve hürriyet misakı adını verdiğimiz me-
Çarşamba günü uçakla Amerika’ya gidiyor
olacaktı.» dedi.
Programın iktisadi kısımları üzerinde de konuşan Celâl Bayar. ezcümle demiştir kİ;
«— İktisat ilmi ihtiyaçtan doğmuştur. İktisadi sistemler, memleketlerin bünyesine uymadığı takdirde bunlardan zarar görülür- Biz sosyalist değiliz, fakat Adam Smilbln Manchester Liberal okulunu da aynen kabul edemeyiz. Açık kapı poll- işleri Bakanı Robert tefeninim, tlkası. memleketimizi müstemleke............................
haline çevirir Bir mübareze yapılırken kuvvetlerin muvazeneli olması esastır Biz, yirmi senedenberl İktisadi devletçilikten bahsediyoruz. Burada Teşviki Sanayi kanununu çıkartarak, sanayiin memlekette yerleşmesine çalıştık. Bu. geçirilmesi za-rul bir devredir. 1929 dünya iktisadi buhranını hatırlarsınız, Ham maddelerimizle müstahsilin pamuğu satıla-mıyordu. Nazilllyr gittim, müstahsille temas ettim ve dedim kİ: -Bu civarda bir fabrika yapalım ve sizin pamuklarınızı aatın alalım. Fabrika 8-12 milyon iirnya çıkacakta1 Aranızda ve civarda bu parayı verecek kimseler var mıdır? «tmk&n yoktur» dediler O halde biz yapıyoruz» de- ' dini. Onlar da «Devletçiliğin böylesl- 1 ne can kurban» dediler Fabrikalar o ' zaman verimli bir surette işllyecek şekilde kurulmuştur. Şimdi İşletme- * lerde kusur var a kabahat prensiple midir?
(Arkası sahlfe 2; sü|
Paris 25 (A A.) — AFP: Fransa Dış-Va-şlngtona önümüzdeki çarşamba giıııû Air - Prance hava kumapnyasına muntazam servislerini yapan uçakla hareket edecektir.
Bakana yalnz. Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşleri müdürü Mmırice Couve de Murvllle refakat edecektir.
Yıldız Ikrb akademisinde
Birinci kat merdiven altından çıkan yangın büyümeden söndürüldü
sabah saat beşte, Yıldızdaki akademisi binasında yangın alarm düdükleri çalmıştır, n işiten civar evler haltı He
Yangın, akademinin Teknik okul İle Polis okuluna bakan cephesindeki birinci kat merdiven altından çıkmıştır. Ateş, bu merdivenin altındaki odaya sirayet etmiş üe de büyümesine meydan verilmeden söndürülmüştür.
Yaııgnyn merdiven altına doldurulan odunlarla kırıntı kâğıtlar arasına gece bırakılan ateşli mangaldan sıçrayan kıvılcım İle çıktığı tesbll edilmiştir.
Emeklilik tasarısı
nisanda görüşülecek
Ankara. 25 — Yeni Emeklilik Kanunu l&ylhasını Lncellyen Meclis Encümeni bugün de Maliye Bakanının iştiraklle toplanmıştır
Lâyihanın Nisanda Mecliste müzakeresine başlanacağı ve çok hararetli tartışmalar olacağı anlaşılmakladır. Bir kısım meb'uslar lâyihanın birinci maddesini teşkil eden «İşbu kanunun neşri tarihinde 25 yıl hizmet müddetin! dolduranlar emekliye ayrılır» saydıine itiraz etmekte ve cKafası İşliydiler 35 - 40 yıl da çalışabilir.» demelTedlrlor. lâyihada; Mecliste kabulünü müteakip «Ih ay içinde meriyete girmesi hakkında bir kavıt vardır Fakat ilgili bir zat demiştir ki:
•— Elli btn küsur vatandaşın dosyalarını birer birer tetkik etmek- Divanı Muhasebattan geçirmek bu gidişle İki yılda bile bitmez. Kanun bugün meriyet® girse bile tekmil emek-; İllere tatbiki İçin en aşağı iki yıl lâzımdır.»
Bugünkü toplantıda sandığın sermayesi konuşuiumus olup, miktar yanlı olmamakla berabter, sermayenin yarım milyarı bulacağı anlaşılmaktadır.
Bu paranın çoğu mülk, bir kısmı da
Created by free version of 2PDF
devlet tahvilleri alınmak suretiyle işletilecektir.
Yaş haddi 65 olarak kabul edilmiştir, Kızlara 25 yayından sonra daUl evlenmemiş olmak veya evlendikten sonra dul kalmak ve muhtaç olmak kaydlyle eytam ve rramii maaşı verilmesine devam olunması kararlaştırılmıştır.
Komisyon, pazartesi günü tekrar toplanacaktır.
I
Çekoslovakya ile ticaret anlaşması
Ankara 26 (Akşam) — YlyanadA memleketimizle Avusturya arasında bir ticaret ve tediye anlaşması Im-zalıyan ticaret heyeti yakında Prıriu gidecektir. Heyet Pragda Çekoslovakya 1le Türkiye arasında bir ticaret anlaşması imzası hususunda teşebbüslerde bulunacaktır
Efgan Maden Nâzın
Ankara 26 (Akşam) — Efcanlstan Maden Nazırı ekselâna OuiAm Mehmet Han ve eşi dûn şehrimize gelmiş. Kfganlstan elçiliğinde misafir edilmişlerdir Mehmet Han birkaç gün Ankarada kalarak tır.
üç balıkçılız Yeni dört muhribimiz
Sovyeller tarafından hudut makamlarımıza teslim edildi
Ankara 28 (Akşam) — Bir müddet evvel Karadenizde, kara »ularımızın bitin» noktasında balık avlamakta olan üç vatandaşımız, Sovyet gemiciler! tarafından alınıp Butuma götürülmüştü. Yetkili kaynaklardan verilen malûmata güre hükümetimizin teşebbüsleri neticesinde bu üç vatan-1 daşımız hudut makamlarına teslim! edilmek suretiyle İade edilmişlerdir.
28 martta Norfolktan hareket edecek olan yeni ni'ihrlplerlmlrden Me Gnlla (Yazısı üçüncü snhifomiadei
DİKKATLER
ııneje kur mı duyaııırT
İstanbul - Ankara yataklı ekspresi
Ankara 25 — Kış mevsimi riolayt-■11e LAunbul - Ankara yataklı ekspresi mayıstan İtibaren yeniden ıs-ietiiecdcltr.
kumarbazlar em*»yet müdürlüğüne getiriliyor LYazuı üçüncü «hilemizde]
y eni 5 gemimizin
serencamt
Beş yeni gemi birden tamire girmiş, Rize şilepinin şattı bozuk. Çoruh ve Edirne şileplerinin ma-kinaları arızalı. Kastamonu ve Samsun şilepleri de umumi olarak tamire muhtaç.
Bunlar lıep yeııi nlınaıı şilepler. Hepsi (Amire girmiş.
Muayene edip alanlar hapse mapse girsin demiyoruz; öyle bir tahrik aklımıza gelmiyor, hayır. Sadece, yeni baştan mektebe girsinler diyoruz.
Bari, bundan sonra âdetlerimizi değiştirelim. Gemi almağa heyet, mütehassıs göndermi yelim. «Sütünüze havale, bize sağlam gemiler gönderin.» diyelim. Mesuliyet karşı tarafta kalacağından, (ve esasen bizim tarafta nasıl olsa mesuliyet bahis mevzuu olmadığından) netice elbet şimdikinden hayırlı olur.
Bahlfe X
AKŞAM
26 Mart 1949
Baronun aile ziyafeti
OLAN OLDU
Evet, olan oldu, bu sene İlk defa olarak tiyatroya gittim ve orada gazetemizin kıymetli tiyatro münekkidi dostumuz Ekrem Reşld Rey'in «Olan Oldıu adlı komedisini seyrettim. Oevat Fehmi'nin yüz geceden fazla sahnede kata «Paydos» unu- bütün arzuma rağmen, fırsat bulup göremeyişlm ne kadar tembel bir tiyatro seyircisi olduğumu İspat etmeğe kâridir, «Olan Oldu» yu İlk gecesinde görüşüm. bu bakımdan benim için esaslı bir hamaratlık hâdisesidir. Fakat bunu da muhterem dostum Ekrem Reşld'ln bir tiyatro münekkidi olarak kendi eserini tenkld etmeyi muvafık bulmayışuıa borç-Inyum Kendi eseri oynanırken üstat seyirciler aranma karıştı va tiyatroda dalma liyakatla işgal ettiği miınekkid sandalyesinde oturmaya beni memur etti. Nasıl oldu bilmiyorum. Eserde de sık cık geçtiği gibi alan oldu, oturdum. Eğer bu sütunlara bir tiyatro tenkidinin gölgesi bile aksetmese kabahat vekil seçmekte Ekrem Reşid in gösterdiği isabetsizliktedir.
çok samimi oldu
Adalet Bakanı, Adliye sarayının Sultanahmette inşasına Bakanlar Kurulunca karar verildiğini müjdeledi
Bundan sonra sö« alan Adalet E a-
*
dından do uniuşdacağı gibi «Olan Oldu» bir emri vakller komedisidir. «Başa Gelen Çekilir» ula sözünün dışın* çıkacak yaradılışça olmıyau bir saf «dam Ta-ceddln Uslu (Mahmut Moralli nasıl olmuşsa karısını öldürmüş, sokağa fırlayınca İntihar etmeğe karar veren bir adam karşısına çıkmış, ricasına uyarak onunla elbise değiştirdikten sonra Çlftehavuz-larda bir eve İltica etmiştir. Bu evin sahibi olan Faruk Duranlı (Hüseyin Kemal) korkunç bir şerir, merhametsiz bir kibar serseridir. Türlü sebeplerle kendisiyle beraber çalışmaya mecbur olan bir takım adamlarla altın kaçakçılığı yapar; heroln fabrikası İşletir; şantaj gazetesi çıkarır: hava parası dalavereleri çevirmek üzere bir şirket bile kurmuştur. Fakat bütün bu kirli işleri döndürürken mesul mevkide Yaman adında birini kullanır. İşte o da bir yakalanma tehlikesi anında intihar etmiş, Ta-ceddln Uslu onun elbisesini giyerek Faruk Duranlınm evine iltica etmiştir. Polis takibinden kaçan ve biraz da Yamana Lenzlyen Ta-çeddin Uslu, Taruk Duranlı İçin bulunma* bir nimetti. Hemen onu himayesi altına alır, Yamanın ye-
rine geçirir ve bütün o kiril İçler-neler döndüğünün farkında bile olmıyau bu saf adamın mesuliyeti altında cereyan eder.
★
örülüyor kİ Ekrem Reş'.d, hafif bir komediye son dereoe
elverişli mevzuu muvaffakiyetle yakalamıştır. Zaten üstadın, eseri hakkında Akşam garsteslnde çıkan yazısında da söylediği gibi büyük İddiaları yoktur. Hürrem Bultan’ı hazırlarken daldığı tarih vesikaları, cinayetler, entrikalar arasında bunalmış, bira» nefes almak, blraa dinlenmek İçin «Olan Oldu» yu yazmıştır. «Lüks Hayat. ı, «Hava Clva» yi- «Üç Saat» I. «Deh Dolu» yu hatırlıyanlar Ekrem Regldin- »gır başlılığı bir tarafa bıraktığı zaman dinlenmeyi de. dinlendirmeyi de ne ustalıkla başardığını bilirler. «Olan Oldu* da, bu sefer musiki tarafı noksan olmak üzere, dinlendirici bir komedidir. Kaderin şevkiyle «Yaman» adını alıp entrikalar içine dalan «Uslu» her haliyle seyirciyi güldürmektedir Kötülüğün iyilik üzerine yüklenmesi matı zaman bir trajedi olmak istidadını gösterince müellifin bahsi tatlıya bağlaması da eseri ağırlaştırmaktan, dinlendirme gayesine sadık kalmak arzusundan ileri gelmektedir.
«Olan Oldu» da birinci perdenin yarısına kadar devam eden ciddi hava ondan sonra yerini tamemen komediye terkediyor. Birbirini ta-klbeden muvaffakiyetli sahneler yirmi kişiye varan eşhasa rağmen vakanın karışmadan cereyan edişi ve bilhassa komediyi bağlıyan düğümün hiç kimsenin tahmin etmediği ve en hoş şekilde, üçüncü perdenin hemen hemen son sahnelerinde birdenbire çözülüşü Ekrem Reşidin kuvvetli tiyatro muharriri şahsiyetine yakışacak ustalıktadır
Artistler de eseri sevdiler. Başla Mahıriut Morali ve Hüseyin KcmaJ olmak üzere hepsi İyi İdi. Bedla Ştatzer şeririn metresi ve her erkeğe balta olan Vehanoş rolünde mükemmeldi. Ekrem Reşidin bu güzel eseriyle sanatkârları fazla yorulmaya mecbur etmediğini de söyleniek lâzımdır.
Perde alkışlarla kapanırken sahneye çağırılan müellifin yüzündeki memnuniyet onun da herkesten hoşnut olduğunu gösterdi.
Şevket RADO
İstanbul Barosunun »enellk aile
ziyafeti dün akşam saat 20 de Tak- kanı Fuat Slrmen de şunları söyleşim gazinosunda verilmiştir.
Adalet Bakanı Fuat Slrmen, İstanbul C. savcısı Ihsan Köknel, muavinleri. hâkimler, avukatlar ve basın mensuplarının hazır bulundukları bu toplantı geç vakte kadar çok samimi bir hava İçinde cereyan etmiştir.
Ziyafet esnasında söz alan Baro başkanı Hâştnı Refet Hakarar al kışlarla karşılanan bir konuşma yaparak adalet cihazının sağlam İşleyebilmesi şartlarının eleman, mevzuat ve malzeme olduğunu belirttikten sonra Avukatlar kanununun tadili hakkında İstanbul Barosu tarafından bir tasarı hasırlanmakta olduğunu, mesleki sigorta mevzuunda da Baronun h&mrladığı tasarının yakında Bakanlığa sunulacağını beyan etmiştir.
Hâşlm Refet Hakarardan noııra söz alan İstanbul CL savcısı İhsan Kökııel de avukat ve hâkimlerin bu gibi temaslarının çok iyi neticeler doğuracağını belirtmiştir.
iniştir:
1 «— İstanbul Barosunun bir üyesi olmakla fahlr duyuyorum. Bugün adliye işlerinin mesuliyetini taşıyan bir adam »ıfatlle, yargıç ve avukat arkadaşlarımın dostluk havası İçinde görülmesinin, vazifemi yürütebilmek İçin bana kuvvet kaynağı olduğunu söyllyebiilrim. Bu toplantıyı tertip etmiş ölmesinden dolayı Baroya şükran l arımı arzederim.
Size bu akşam İstanbul avukatlarının çoktanberi bekledikleri bir haberin müjdesini vermek İstiyorum. Dün akşam, Ankaradan hareketimden on dakika evvel Bakanlar Kurulunda yeni Adliye sarayının Sultan-ah mette İnşası kabul edilmiştir, (alkışlar) Proje hazırlıklarının önümüzdeki aylarda tamamlanacağını ve 10*10 senesi İçinde binanın temellerini atmamızın mümkün olacağı kanaatindeyim.»
Bakanın bu beyanatı büyilk bir sevinç yaratmış ve ziyafet bu hava İrinde devam etmiştir.
Rodos
Ürdün - l»rail müzakereleri niçin ilerliyemiyorî
Gelir vergisi
Komisyon asgarî geçim haddiyle vergi nispetlerini tesbıt etti
Şimendifer konferansı
Ticaret ve Millî Savunma bakan lan sorulara cevap verdiler
AnkaT* 28 — Muş Vilâyetinin Bütr köyü civarında 1947 ylun da bulunan Barlf, madeni meselesinde yapıldığı İddin edilen yolsuzluklar hakkında Dtnitll Milletvekili Reşat Aythnlının takririne. Meclisin bugünkü oturumunda Ticaret ve Ekonomi Bakanı Cemil Salt Borlaş tarafından cevap vvrBdl. Bakan ortada bir rutfartlmal değil, ihmal mevout olduğunu anlattı. Reşat Aydınlı, mevıuda İsmi geçen bÜukIu bayandan bahsederken:
— Kimdir bu bayan* »esleri yükseldi. Başkan böyle bir kimse bulunmadığını söyledi.
Müteakiben Konya Milletvekili Ra-sim Ererin Konyadakl askeri okul ve birliklerin başka yara nakledilip adlimi ye çekleri haklındaki sorusuna geçildi. Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakır ezcümle dedi M: ______
«— Son Amerikan yardımı İle gelişen motörlze birliklerimize daha elverişli şartlar İçinde kura görebilmelerini sağlamak maksadlyle müsait, bir yer araştırılmaktadır. Genelkurmay, bu hususta henüz kesin bir karar* varmam ıştır, şimdiki halde iklim İtibariyle de Konya müsait değildir. Bu okullar kaldırılsa dahi, yerlerine başka garnizonlar gönderilecektir.»
Bundan sonra başarı göstere mi j en askeri okııl öğrencileri hakkındakl ’-tJ” sarı müzakere edilerek kabul edUdlP yalnız taleplerin okuldan çıkanlması«D-na dair hüküm komisyona gönderilcüCM împort - Erport Bankasiyle yapılarfc anlaşma da müzakere ve kabul ö!un-u du.
Meclis pazartesi günü toplanacaktır.
Iskenderunda casusluk
Rodos M (AT.) — Dun burada öğrenildiğine göre Ingiliz kıtalarının Akabede bulunuşu İsrail ile Ürdün arasında kuvvetlerin azaltılması hakkında yapılacak anlaşmaya engel 01-mktadır.
Yetkili İsrail kaynaklarından bildirildiğine göre, askeri kuvvetlerde İndirmeler yapıldığı takdirde bile Ingiliz kıtalarının Akabede buluniışu doiayislyle bu bölgedeki Arap kuvvetleri İsrail kuvvetlerinden üstün kalacaktır.
Bunun içindir kİ İsrail, bu antlaşma İle ilgili olarak Ingiliz kuvvetlerinin naklini veya sayılarının azal turnasını istemektedir.
Şam 26 (AA) — (Reuter): Burlye İle İarall devlet! arasında daimi bir mütareke aktı etrafındaki müzakerelere 2 nisandan itibaren başlanacağı
Mahrem muhavereleri dinleyen iki kardeş yakalandı
bugiin resmen öğrenilmiştir.
Sovyetler-Yogoslavya
Moskova radyosu Ti t oy a hücum ediyor
Aukara 25 — Gelir vergisi lasarı-eır.da asgari geçim şöyle tesblt edilmiştir:
1 — Herkes için günde bir buçuk hra, senede 450 Ura;
2 — Çocuksuz evliler için günde iki buçuk, senede 750 lira;
3 — Bir ve iki çocuklu evliler için günde 3 lira, senede 900 lira;
4 — İkiden fazla çocuklu evliler İçin günde 3-5 lira, senede 1050 lira;
Bu miktarlardan vergi alınmaz
Gelir vergisi nispetlerinin son şekli gudur:
2500 liraya kadar geliri olanlardan yüzde 15;
Ondan sonraki 5 bin lira İçin yüzde 20;
Ondan sonraki 10 bin Ura İçin yüzde 25;
Ondan sonraki 20 bin lira İçin yüzde 30;
Ondan sonraki 20 bin lira İçin yüzde 35;
Ondan sonraki 20 bin lira için yüzde 40;
Ondan sonraki 22,800 Ura İçin yüzde 45;
100 bin Ura ve daha fazla kazanç-için yüzde 85 nispeti tatbik uçaktır.
önümüzdeki pazartesi günü şehrimizde toplanıyor
Trakya demiryollarına alt muhtelif meseleleri müzakere etmek üzere ö-nümüsdekl pazartesi günü şehrimizde bir demiryolları konferansı toplanacaktır.
Türk, Yunan ve Bulgar demiryolları temsilcilerinin iştirak edeceği bu toplantıda bilhassa marşandiz trenleri tarifeleri ve nakliyat İşleri görüşülecektir.
Bulgar delegelerinin pazartesi günü şehrimize gelmeleri beklenmektedir. Bu konferansta memleketimizi Hnbib Oermlyanoğlu temsil edecektir. Konferans sirkecideki İşletme binasında toplanacaktır.
Şimendifer konferansına iştirak edecek heyetimiz Türk - Yunan - Bulgar demiryolları konferansına İştirak edecek olan D. D. Y. tnhrilfct dairesi başkan yardımcısı Hablp Germcyangil'ln başkanlığında şaklr Koçooğlu, Muzaffer özbersa, Ferit Gurdllek konferansta hazır bulunmak üzere bu sabah An-karadan şehrimize gelmişlerdir.
Barem kanununda yapılacak tadilât
Ankara 25 — Barem kanununda yapılacak değişikliğe dair bazı gazeteler, «en küçük memura 200, en büyük memura 1250 lira verilmek suretiyle devlet bütçesinden maaş alan bütün memuirann terfih edileceklerin!» ve kanunun tatbiki İçin lâzım olan 17 milyon liranın, kadrolarda ya pil uca* tasarrufla temin edileceğini yazmışlardır. Bugün kendileriyle görüştüğüm alâkalılar, bunun asılsız olduğunu, henüz bu sahada varılmış hiçbir karar bulunmadığını söylemişlerdir. Kanun üzerinde çalışmalara devam edilmektedir.
Adanadan Tasvir refikimizin aldığı bir telgrafa göre Iskenderunda mühim bir casusluk hâdisesi meydana çıkarılmıştır Hâdls-e şudur; Amerl-kadan yurdumuza gönderilen askeri yardım malzemesinin büyük kısmı İskenderun limanında tahliye ve teslim edildiği için asker! teslim heyeti İle tiiıuen komutanlığı arasında kurulan hususi telefon hattına atılan bîr kancalı tel İle muhaverenin dinlendiği tesbit edilmiştir.
Şimdilik iki kişi yakalanmış ve tevkif olunmuşlardır. Bunlar Varil oğlu 23 yaşında Corc Kazi Te 20 yaşında llyas Karidir. Kardeş olan bu casuslardan biri görünüşte gûya bir sobacı, diğeri de işlgücü pek belli ol-mıyan güruhtandır. Henüz kat! olmamakla beraber bu casusların ko-mlnformdan talimat aldıkları ve kendilerinin de komflntst olduklan belli olmuştur.
Evlerinde yapılan araştırmada gizil bir radyo ile telefon hattına bağh 7 metre uzunluğunda bir tel elde edilmiştir.
Asmalımescitte yangın
Asmalımesçlt 8ofyalı sokak 26 numaradaki Hanuon hanının birinci katında dün bir yangın başlangıcı olmuş, hizmete! odasındaki yatak yorganın yannıasından sonra yetişen İtfaiye yangını söndürmüştür.
İmam ve hatip kursu
Trabzon 25 (AA.) — Burada bir İmam hatip kursu açılmış ve İlk ders verilmiştir.
Farla. 29 (AA.) — Sırpça yaptığı yayında Sovyet radyosu Mareşal Tl-t4*nun güttüğü siyaseti uzun uzadıya tenkld etmiştir.
BelgTOd, 28 (AA.) _ Söylendiğine göre, Yugoslav rssml şahsiyetleriyle Amerikan çelik sanayicileri arasında Yugoslavya'da demir ve çelik fabrikaları kurulması İçin -burada görüşmeler yapılmıştır.
Başkan Trumanın Yunan istiklâli yıldönümü münasebeti!e demeci
Vaşlııgton 28 (AP) — Yunanistan İstiklalinin yıldönümü münasebetiyle bir demeç veren Başkan Truman, Yunan ıilâhlı kuvvetlerinin totalltercl tteyika karşı koyabilecekleri İnancını belirtmiştir.
Başkan şunları söylemiştir: «Yabancı llhomlle yapılan çete harbinin mütemadi tahriplerine rağmen, Yunan milleti kendi öz yolunda, hürriyet ve barış İçinde, kendi Ös vatanını yeniden İmar azmindedir.»
Oltu’nun kurtuluşu
Oltu 25 (AA.) — Oltulular kurtuluşlarının 31 inci yıldönümünü heyecanla kutlamışlardır. Hiddetli bir tipiye rağmen yollan dolduran halk, dört koldan gelen ve kurtuluş gününü canlandıran kuvvetleri coşkun tezahüratla karşılamıştır.
olu-
Vapura atlarken denize düştü
Bu sabah 8,36 de Üsküdar İskelesinden Köprüye hareket etmekte olan vapura atlamak isteyen bir şahıs denize düşmüştür, isketede bulunanlar denize düşen! kurtarnıışlar-
Rahmetli Ziya Gökalp için anma töreni
Zonguldak 25 (AA.) — Ziya OÖk-alp’ın 73 üncü doğum yıldönümü münasebetiyle dün gece «Büyükleri anma ve yaşatma Derneği» tarafından H^lkevinde bir tören yapılmıştır.
Törende Vali ve Belediye Başkanly-le seçkin bir dinleyici topluluğu hazır bulunmuştur.
Muhtelif hatiplerin bu büyük Türk İçtimaiyatçısı ve inkılapçısının değerini belirten konuşmalarından sonra Ziya Oökalp’m «Alpaslan» piyesi Halkevi temsil kolu taralından başarı İla temsil edilmiştir.
O ■ğ (D > çok yükseltip
On bir koy sular albnda-*U dır, nüfusça zayiat yok -2
CÜ " p
Turhal 25 (AA.) — Karlartn WrylT denblre erimesi yüzünden YeşilunmA»/ ğın seviyesi üç metre seksen santimi bulmuştur. Suların kasabada yayılmaması ve mezru araziyi basmaman İçin ırmak kenarlan takviye edilmfğ vt toprak setler yapılmıştır.
Tokat Valisi Sadrl Aka da, Turhal* gelmiş ve alâkalılarla temas ederdi gereken direktifleri vermiştir. Kabaran suların ban köyleri ve bu köyler topraklarını istilâ etmesinden korkulmak tacir.
Amasya 25 (AjI.) — Yağan karların erimesiyle Pekerek. Tersakan çayları ile Yeşllırmak günden güne kabarmakladır Suyun artış seviyesi simdi 190 ı bulmuştur.
Diğer taraftan Bira. Bacak, Hane, Kapıkaja, Karasınır, Kayabaşı, Dadı, Kızılca, Karaköprü. Boğaz İle Fındıklı köyleri ve Orman bağlan ar&zlBl su altındadır. Bu köyler halkının btt kışımı Kızılay çadırlarına nakledilmişlerdir.
insan ve hayvan kayıbı yoktur.
Yeşilir mak
Esir insanlar
Pravdaya göre insanların yansından fazlası esir yakıyor
Selim Sırrı Tarcan’ın jübilesi
tahville»
İ.ı.nbul Bonumıa 8B/B/1Mİ fl* ESHAM VE TAHVİLAT
Setim Sırrı Taretin, şerefine yapılan törende söz söylerken
ÇEKLER
Lcnar* 1 Stvrlln UJ3
K*w Vor» 10O Dol*r M3JÎ
P«rl* 100 rrar.iLi T 1.0630
Ccn«vr« 100 İsviçre F. BB.fflO
Ames1cra»n> 100 Flörte IMM«u
BrÜJacJ 100 C«k» (T' • 31W7
PrM 100 İsveç Kr 8.80
Slokholrtı İN) Eakodt» TÎ-BBÇU
Ukbon 100 Belçika r 11 H’5
% 1 FAİZLİ TAHVİLLER Enurunp •
Sivas • Erzurum 1-1 İMİ Ormlryolu I İM) Demiryolu Q 19-11 Demiryolu 03
M1U1 MOdkf** I
Milli Klld&tM U Mini uudaru m
Mim Modam rv
% « FAİZLİ
Kalmııma ı
Kalkınma 11
Moskova 28 (Nafan) — Moskovada İntişar eden ve Rusya hükümetinin rsemi organı diye tanılan Pravda gazetesi son nüshasında yeni bir kehanette bulunmuştur. Rus radyosu tarafından nakledilen bu Pravda makalesine göre, yer yüzündeki insanların yansından fazlam esir olarak yaşamaktadır.
Pravda tarafından yayınlanmış olan bu haberin bir ntraf olup olmadığı suali sornhnaktadrr.
Sovyet işgalindeki Berlin radyosu kapanıyor
Bejlin 2*5 (Muten) — Sovyet İşgalinde işlemekte olan Berlin radyosunun yakında kapanacağı anlaşılmaktadır. Bu radyoda çalışmakta olan Berlinll-ler Doğu markmın artık hükûmüs» addedildiği Batı bölgesinden geldikleri İçin vazifelerinden bir kâr temin edememektedirler.
Tanınmış terbiyecilerimizden Selim Sırrı Tarcan’ın 75 İnci doğum yıldönümü dün saat 10 'la Çapa Eğitim Enstitüsünde bir törenle kutlanmıştır.
Törende Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar, Beden Terbiyesi Genel müdürü Vlldnn Aşır Savaşır, Milli Eğitim Bakanlığı mensuplan, davetliler ve Selim SınTnın yakınlan hazır bulunmuşlardır.
Enstitü müdürü nisa bir söylevle tb-reni açmış, müteakiben Beden Ter-| biyesi Genel müdürü vildan Âşlr, 8e-
Hm Sırrıya ait hâtıralarını anlatarak kendisine İçi yazılı gömüş bir tabaka hediye etmiştir.
Bundan sonra Selim Sırrı Tarcfln konuşmuş, beden eğitimi ve sporun genç nesiller üzerindeki hayırlı tesirlerini örnekleriyle anlatmış, kuvvetli terbiyenin milli dâvaları başarmakta ruha ve bedene en yararlı vasıta olduğunu belirtmiştir.
Öğrenciler tarafından «Dağ başını duman almış* şarkisiyle başlıynn tören. öğrencilerin clmnastlfc gösterileri ve Harcan Zeybek oyvnlyle sona w
ran Oenurrolo VI
% 5 FAİZLİ TAHVİLLE»
ra» ercini
1938 ikramiyen
MıiU
Demiryolu IV
Demiryolu V
ANADOLU DEMİRÎOLC GRUPU
ranvllleı 1-3 108 30
Hhae «netleri % «O 61 -
MOmrenll ıtnıl 1875
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Han «Mi 1S8.—
İş Bankan jı.ss
T Ticaret Bancın B.-
Aralan Çimento___________________1815
Demokrat parti
(Bay tarafı 1 inci sahifede)
Dinî tedrisat
Celâl Bayar, dini tedrisata temasla. bu İşin mütehassıslar tarafında)} hazırlanacak bir programa göre yapılması lcabettiğînl söylemiş. D. P, İktidara geldiği zaman, tedrisat meselesinin tatbikini bu esasa göre halledeceğini bildirmiştir.
Bayar, milletimizin dini taassup ve irtica yüzünden uğradığı felâketleri yakın tarihimizden ve bilhassa Milli Mücadele safhalarından misaller alarak anlatmış ve bu sözlerle dini siyasete Alet edenlere asla imkân v erlimi ye ceğinl ve namuslu bir seçim kanunu 11e yapılacak tür esçlııı-
Sterlin
BatıglM .............-
wı® de D. P ilin İktidarı kazanacağını ■ise lfade ederek sözlerini bitirmiştir.
««o Genel baskau yarın*(bugün) Ay-
AKSAM
Sahlfe 3
26 Mart 1949
AKŞAMDAN AKŞAMA
ffafrA ihracı yüzünden, İstanbul hemşerisi en , saslı gıdasından m hrum bırakılmamalı
Harbin en sıkıntılı yılı 1943 til. Yiyecek darlığı çekiliyordu- Lâkin, İstanbul şehrinin imdadına. Ka-ratlenla’in, Boğaz'ın, Marmara* mıı ve göllerimizin mübarek balıkları yetişmekteydi.
Şu lâtifeyi bile yapmıştık;
____ Şehrimizin bir meydanına lıir torik heykeli dikmeli; altına dn fakr halkın ünlü kurtarıcısı ve kara gün dostu. — Kitabesini yazmalı.
Ve bir ümitten bir endişeye sürüklenmiştik.
Ümit şu:
Modern balıkçılık tesisleri yapılsa, balıklar buzlansa tuzlansa, bol çıktıkları giin denize dökül-meyip az çıktıkları zaman yenilse...
Endişe de şu:
l'a maazallah, buzlama ve tuzlama teşkilâtı modernleşir de balıklarımız muhafaza edilirse; bunları yemek, o zaman İstanbul halkına nasip olmaz. Alırlar, başka taraflara sevkederler. Allahın ve Fatih Sultan Mehmed’in şu millete lütuf buyurdukları İstanbul denizlerinden şehrimiz fukarası nasip almaz hale gelir. Fatih babanın yadigârları, mahdut bir kaç tüccarla, bir kaç dö-vizcinin inhisarlarında kalır. Var-suı, bu iptidaîlik devam etsin. Zira, yıl on ik ay olmasa ble, muayyen ayların muayyen günlerinde halkımızı o sayede besliyoruz.
★
Harb intibaları böyle İdi. Gelelim, son günlerin gıda vaziyetine:
Et üç. vüz küsur. Yağ, yedi yiiz küsur. Sebzenin pörsükleri yüz küsur. Eğer, balığı sorarsanız, o, artık demokrat bir gıda olmaktan çıkmış.
Evvelki gün, piyasada hemen hemen yalnız kalkan vardı. Fiyatı, 5 lira ile 4 lira arasında. Kefal, kılıç gibi lüks balıklar, kalkanla ayarlanmış. Barbunyayı sormadım bile. Fakir ve orta halli insanların yedikleri balıklardan yalnız 240 lık ton ve kibrit büyüklüğünde hamsiler ki, 190 a...
Perakendeci balıkçılar, şu mazereti gösteriyorlar:
— Yunanistan'a ihracat var; Filistin’e de başlıyacak. Siz, pahalılığı o zaman seyredin.
Tehdit fena...
Bu sene, ziraat mahsulleri nasıl fena ise balık mahsulü de fenadır diye kabul edelim. Lâkin, ihracatın bu pahalılıkta âm'ıl olduğunu, daha ilerde de olacağını kabul etmek mecburiyetindeyiz. Biz, buzlama ve tuzlamanın fennileşmesi yüzünden bir tehlike olur diye korkuyorduk, öyle bir medeniyet olmaksızın, bu iptidailiğimizde gene korktuğumuza uğradık.
Zeytinyağı üzerine, hükümet, nasıl bir kontrol koyduysa; zeytinyağı pahalılandığı takdirde ihracatı nasd durdurtıyorsa, İstanbul balıklarını da ona yakın bir kontrol altına almak, fakir halkın menfaati iktizasıdır.
İstanbulini balıklan, bütün İstanbul halkın m dır. Bu hepimizin imtiyazıdır- Fatih’in, teferruat halinde bize bıraktığı miraslardandır. Bu mirası ve bu nimeti, bir döviz mülâhazası ile yahut denizlerden avlamış olmak bahanesiyle kimse, kendine inhisar ettiremez. Ticaret fikri, döviz fikri arkadan delir.
Balıkların ihracı ile döviz tedariki fikrine kapılırsak, aynı dövizleri, ilâca, vitamine, vereni a-şısına harcayacağız, (Eğer rııj’a, kreme, kürke harcamazsak...)
Ancak İstanbul halkının doymasına vetecek kadar balığı piyasaya verdiğimiz takdirde, ötesinin (vâni eskiden denize döktüklerimizin) ihracına imkan vermeliyiz.
Ziraat mahsullerinin fena olacağından bahsedildiği şu sıralarda böyle bir tedbiri vaktinde almazsak, vah îstafıbulun haline...
(Vâ-Nû)
Gazetecilik Enstitüsü seneye faaliyete geçecek
Otomobil fareleri
Dört çocuk çaldıklarl eşya ile yakalandı
Emniyet Müdürlüğü, son zaman-1 larda Taksim, Harbiye, Nişantaşı gibi yerlerde bilhassa hususi otomobillere dadanan va şoför yerinin karşısındaki bazı küçük çekmclora konan kıymetli bir takım eşyayı el çabukluğuyla aşırıp savuşan cotomohil fareleri» nl kısa zamanda ele geçirmiştir.
Bunlar on beş yaşıtı da Kaspar Ga-furyarı, 13 yaşında Jak Anastnsyan,, 13 yaşında Garbis, 13 yaşında Vahe’ dir.
Kumpama halinde çalıştıkları tespit edilen bu dört çocuğun muhtelif husus! otomobillerden, aşırdıkları kıymetli eşyanın hepsi, bunların sattıkları yerlerden tstlrdad olunarak sahiplerine verilmiştir. Otomobillerindeki kıymetli eşyası çalınanlar arasında. bulunan İki ecnebi, İstanbul zabıtasının kısa zamanda, tamamen meçhuller İçinde bulunan bu hırsızlık vakalarını meydana çıkarmış olmasını takdirle karşılamışlardır.
Brezilya sefirimiz
Hüsrev Gere denin otomobili otobüse çarptı ve bir kızın ölümüne sebeboldu
Petropolls (Brezilya) 25 (AK) — Tiirklyenln Brezilya elçisi Hüsrev Gerede tarafından kullanılmakta olan bir otomobil dün PetropoUste bir otobüsle çarpısnuş> kaldırımlar üzerinde patinaj yaparak bir grup kıza çarpmıştır. Kızlardan biri ölmüş ve dördü yaralanmıştır. Kaza hakkında polise İzahat veren bay Hüsrev Gerede, kızlara çarpmamak için elinden geleni yaptığını, fakat otomobil kızak yapınca direksiyona hâkim olamadığını söylemiştir.
Yeni dört muhribimiz
İlk ikisi 28 martta Norfolk’dan Türkiye ye hareket edecekler
Norfolk (Birleşik Amerika) 25 (AP)— Türk donanmasına devredilecek olan İki Amerikan destroyeri 28 martta Norfolk limanından Türkiyeye hareket edecektir. Gemiler Amerikalı mürettebatları tarafından götürülecektir.
Atlantik ihtiyat donanmasına mensup iki gemi, (Mc Calla» ve «Bu-chanan» destroyerleri, carlestoiı donanma tezgâhlarında yenileştirilmişlerdir. Destroyerler haftalardan beri Norfolk üssünde olup, bu müddet zarfında Türk denlzcllcf gemilerde tâlini kursları görmüşlerdir.
Gemiler Türkiyeye giderken, takriben 24 Amerikalı subay ve 130 denizciyi de yolcu sıfatıyla götüreceklerdir. Devir ve teslim merasimi Türkiyedo yapılacaktır. Amerikalı nıüretebatm küçük bir kısmı bir n-üddet Türklye-de kalacak ve teknik müşavir sıfatly-le çalışacaktır.
Ayrıca, Türkiyeye yardım programı gereğince, getecck birkaç hafta zarfında yine İhtiyat donanma destroyer terinden cLansdowne> vö tLardner» gemileri de Türk donanmasına devredilecektir. ıLanşdowne» ve «Lard-ner» Norfolk’ta tasllm edilecekler ve bu gemiler Türk denizcileri tarafından Türkiyeye götürüleceklerdir. Bu son iki destroyeri teslim almak üzere şimdiden 12 kadar Türk subayı ve 64 denizel Norfolk’ta hazırlık kursu görmekte olup, yakında daha fazla Türk personelin gelmesi de beklenilmekledir.
1948 haziranında 11 Amerikan gemisi Not folk limanında Türkiyeye teslim edilmiş ve Türk müretetbat tarafından götürülmüşlerdir. Bu Beyanda 8 mayn tarayıcı, 1 af döşeylcl, 1 tâmlr gemisi ve 1 sarnıç gemisi devredilmiştir.
Sabah gazeteleri ne diyor?
İstanbul Üniversitesinin geçen se-nedenberl hazırlamakta olduğu gazetecilik enstitüsünün talimat nanıesl-ntn anohatları tesblt edilmiştir. 8e-paLo perşembe günkü toplantısında yeniden bu meseleyi müzakere ederek, fijıstltüde hangi derslerin okutulaca-
ilk okul öğretmenlerinin sicil fişleri
İlk okul öğretmenlerinin maaşları özel idarelerden muvazeneye geçtikten. sonra bakanlık bu öğretmenlere alt yeni dosyalar tanzimine başlamıştır. Maaşlar özel idarelerce ödendiği zam Anlarda ilk okul öğretmenlerinin fişleri vtlâyetlerce tanzim ve muhafaza edilmekte İdi.
MÜH Eğitim Bakanlığı, vilayetlere lânılmler göndererek yolladığı sicil fişlerinin doldurularak bakanlığa iade edilmesini bildirmiştir. Şehrimizdeki nailli eğitim memurları dün toplanarak bu fişlerin tanzim şeklileri ve İşlerin bitirilmesi müddeti etrafında görüşmüşlerdir. Yapılan toplantıda yıl sonu müsamereleri hakkında da görüşmeler olmuştur.
Üsküdar Halkevinde muharrir Ercümend Ekrem Talu’nun konferansı
Yarın saat 15,30 da Üsküdar Halkevi salonunda muharrir Erclimond Ekrem Talu Türk fıkraları ve Türk mizahı üzerinde bir konferans verecektir. Çevrede alâka uyandıran bu konferansa, davetiye usulü tatbik e-dilmlyecektlr, herkes girebilir.
Amiral Seattle
Amerikan askeri yardım heyeti deniz kısmı başkanı Amiral Seattle dün sabahki trenle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Amiral Gölcüğe gidecektir.
Olgunlar arasında
Ahmet Emin Yalman VATAN’claki başmakalesinde Balıkesir D. P. kongresi intihalarını anlatarak bu kongrede gördüğü olgunluğu şu şekilde belirtmektedir:
«Perşembe ve cuma günleri Hüseyin Cahit Yalçının kulakları herhalde çınlamıştır. Balıkesir demokratlarda konuşurken ve onların vatan davalarına tüt münakaşalarını dinler ken, Yalçını çok andım. Hüseyin Cahit Yalçın. ».Demokrat Partide adam yok. İktidara gelirlerse memleketi nasıl idare ederler? Onlara iktidar nasıl emniyet edilir?» sözfrrlnl şu veya bu vesile ile tekrar etmiştir. Kendisinin Balıkesir kongresinde bulunmasını ve müzakereleri, tecrübeler geçirmiş bir vatandaşa mahsus ölçülerle takip etmesini çok islerdim. Öyle sanırım kİ neticede o da benim plbL §u kanaate varacaktı: Memleket ölçüsündeki demokrat teşkilâtının belirttiği vatandaş kıymetleri bir tarafa dursun, yalnız Balıkesir teşkilâtının muhitindeki muayyen simalar bile bir Kabine kurmağa, memleketin mukadderatına yaratıcı bir ruhla istikametler vermeğe, bunıın mesuliyetin! taşımağa, vatandaşların iradelerini anlayıp İcabını yapmağa, kendilerine güven ve ferahlık telkin etmeğe kafidir.»
*
Barem kanunu
HÜRRİYETİ! başmakalesinde Maliye Bakanlığının baran kanunu tasarısı üzerindeki çatışmalara hız verdiği belirtilerek şöyle denmektedir:
«Türk memuru zamanın İhtiyaçlarına göre sa'ylnln mükâfatını görürse ondan istediğimiz randıman tabiatıyla artar. Memurun kamını doyurmadan, ihtiyaçlarını temin etmeden ondan rasyonel iş beklemek abestir. Bundan dolayı yeni Barem Kanununun btr an evvel çıkmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Memurlarına bol maaş veren milletlerin elde ettikleri parlak neticeler meydandadır.
Tanzimat dev/inden kalma eski memur zihniyetini ancak memurlarımızın hayat seviyesini yükselterek yeni Barem Kanunu ile ortadan kaldırabileceğiz.»
★
Tekaütler meselesi
Bediî Faik de TANdaki fıkrasında tekaütlük kanunu hazırlıklarına temas ederek şunları yazmaktadır:
- Yalnız bu arada anlıyamadığımu bir mesele var: Tekaütlük kanunu, Meclisten çıktıktan ancak altı ay sonra meriyete girecek deniyor. Bilmiyoruz, bu haberin, aslı var mıdır Şayet Varna, böyle bLr halin, meseleyi sürüncemede bırakan eski hükümetlerin yarattıkları durumdun, çok dalıa İleri olmadığını söylemek mecburiyetindeyiz.
Büyük Millet Meclisinde müzakere edilip haklar, teslim edilen mağdur bir zümreyi tam altı ay yutkundurmanın mânası ne olabilir?. Elbette kİ kendilerine ödenecek fazlalığı altı ay öteye atarak, tasarruf yapmak fikri, hükümeti bu acayip duruma sürüklemiştir ihtimal alâkadarlar, bunun zaruri olduğu ınütaJ&osında-dırlar.
Amma ne edelim kİ bütün bunlar bir hükümetin vazifesidir.»
Yeni ilkokullar
Bu sene iki okulun inşasına başlanacak
Şehir içinde bu şene İki yeni İlk okul binasının İnşasına başlanacaktır. Bu okulların birisinin Kumkapıda yapılması kararlaştırılmıştır. Diğerinin yeri henüz tetkik edilmektedir. Bu okulların İnşası için elde 500 bin Liralık tahssat vardır. Bu para her İki okulun inşasına kâfi gelmlyeceğindcn İnşaat taahhüdü gelecek yıllara sari olmak üzere tanzim olunacaktır.
Bu surette Milli Eğitim Müdürlüğü, şehrimizde İlk okul öğrencilerinin gittikçe artması dolayıslyle ekser 0-ku Harda yapılmaktı olan çifte öğretim usulünü zamanla kaldırabilecektir.
Diğer taraftan ban ilk okulların e-saslı şekilde t&mlrlerl gerekmektedir. Ayrıca yenidien bir kaç bin sıra yaptırılması da icap ediyor, şehrimiz belediyesinin bu işler İçin verdiği para mahdut olduğundan Bakanlığın yardım edeceği söylenmektedir.
Yakalanan kumarbazlar
Bakara oynayan 19 kişi yakalandı
Beyoğlunda Tünel caddesi üzerindeki bir sokakta bir bakara salonunun faaliyete geçtiğini haber alan Emniyet Müdürlüğü bir meşhut suç yapmak İçin lâzım gelen tertibatı almış ve dün sabaha karşı burada 19 oyuncuyu suçüstü yakalamağa muvaffak olmuştur.
Nevzat adında birinin idaresinde bulunan salonda sivil memurlar taralından yapılan ani baskında bin liralık fiş, 31ü lira nakld, 7 deste kâğıt, 2 tane gunyot kut usu ve çuhalar da ele geçirilmiştir.
Bakara alan unu İdare eden Nevzat-tam maade 19 kişi yakalanmıştır. Bunlar arasında emlâk sahipleri, tacirler, iki gazinocu, birkaç garson, lkl denizci, bir daire muhasibi ve komisyoncular vardır.
Emniyet Müdürlüğü yakalanan on dokuz kişiyi evrakla rly te birlikte Bey oğlu lûdllycslna teslim etmiştir. Bunlar hakkında lâzım gelen kanuni muamele yapılacaktır.
Gar d rop ücretleri tespit edildi
Belediye Daimi Encümeni, sunf .farla gözetilmeksizin şehrimizdeki bil umum müesseseler İçin gardrop ücretini tesblt etmiştir- Belediyenin bu husustaki kararına göre, müşteriler İçin mecburiyet olmamak şartıyla lokanta, gazino, otel ve benzeri müesseseler İn gardropUrına bırakılacak palto, pardesü, baston, çanta ve emsali şeylerin hepsinden gardrop ücreti olarak azami 25 kuruş ücret alınabilecektir. Verilen emanetlerin zlyaı halinde bunlar müessese rahipleri tarafından tazmin olunacaktır. Bu husustaki belediye karan alâkalılara tebliğ olunmuştur.
rrıırrıınTiiiTnıını
AKİSLER
İktisadımızdaki keşmekeş
İSTANBUL HAYATI
Çömlekte bal kalmadı!
Ereğli istasyonunda bir kaza
Konya (Akşamı — Ereğli istasyonunda müessif bir hâdise olmuştur. Manâvraçı Veli Tuna, bir trene vagon bağlarken ânî bir sadme neticesinde ağır yaralanmış, aldığı yaraların tesiriyle hastaneye getirilirken yolda ölmüştür. Bu hâdise muhitte teessür uyandırmıştır.
Denizli horoz gecesi
Denizli lisesinden yetişenler, bu gece Konak oteli salonlaıında bir (Denizli horoz gecesi) tertib etmişlerdir. Eğlenceler arasında horoz dö-
ğüştl de vardı.
★ NLşantaşında Güzel bahçe sokağında Şafak apartmanında oturan öallhln altı yaşındaki kızı Sevim. Taksimde Talimhane caddesinden ~ - -....... .........geçerken -şoför Halltin. İdaresindeki
Su. ve (le.sl.rln hangi fgkUltetad, M8[ OUMnı|, otomablUn sMmeune verllecs İni tesblt e.te™ktlr. Lj^grak muhtelif ,erlerinden ya-
Enstitünün gelecek sene faaliyete ralanmış. Amerikan hastanesine kal-«cçeceğl tahmin edilmektedir. |dırılmıçtır.
Paramızın kıymetini ayarlıyarak istikrara kavuşturduğumuzu İddin etlik; halbuki bugünkü ticaret sistemimizle dular, 280 kuruş olan resmi değerine rağmen 430 kuruştan muamele görüyor!
Paramızı ayarlarken, sterline haklisi değerinden yüzde otuz fazlasına bir kur teshil ettiğimiz malûm. O bile 1135 kuruş ulan resmi kuruna rağmen 1100 kuruşa kadar muamele görmüş bulunuyor!
İktîsaden birbirini tamamlayıcı şartları haiz olan Orta ve Garbi Avrupa memleketleriyle memleketimiz
arasında sağlam para esasına dayanan ticaret ve tediye anlaşmaları yaptık. Fakat ba anlaşmalar yola İle biz onlara lıJç bir şey satamadık, satamadığımız için de onlardan ihtl-yacıtnız olan İptidai ve mamul maddeleri alamadık!
Mevsuk haberlere cöre, Birleşik Amcrikaya en as 1500 ton Tiirk fın-
dığı ithal edilmiştir. Halbuki bizim kayıtlarımıza göre o memlekete bir gram bite fındık salıinıış ve gönderil-nıiş değildir- Demek ki bizim doğru-: ca srtânıadığımu bu malları, daha, düşük para ile veya takasla bizden
alan mutavassıt yabancı piyasalar keşmekeş karşısında, salmışlar, yani birim malımızı kendi sini — B
lehlerine dolara tahvil ctmşUcrl
Bizim resmi kayıUarunaa göre, İn-glltcreye şu son birkaç ay içinde 20000 ton yağlı tohum gitmiş. Halbuki' İngilizlcrln resmi kayıtlarında ancak transit suretiyle gelmiş 4000 ton gö-rünüyormuş. Bundan anlaşılıyor ki İngiltere diye lisans alınıp çıkarılan bu mallar yolda İstikamet değiştirerek sağlam döviz veren memleketlere götürülmüştür!
Fransa bizden aldığı küspeleri İs-viçreye aldığı fialten daha ucuza satıyor!
İsviçre bizden aldığı bazı mallan yine aldığı Hallen daha ucuza Alma nyayn satıyor!
Döviz kıtlığı sebebile Amcrikadaıı doğruca ithal edemediğimiz otomobiller- buz dolapları ve dnba birçok lüks eşya Suriye menşeli olarak' memlekete giriyor!
Birkaç tanesini sıraladığımız şu misaller İspat eder kİ, memleketimizde ticaret, sermaye, bilgi ve gayretin, iffet ve İstikametin bir araya gelmesi ile başarılabilecek bir meslek halinden çıkmış, cambazlık ve göz boyacılık sanatına girmiştir!
İktisadımızla içinde bulunduğu bu Allah bize acı-
Arpa noksanı
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Bölge Müdürünün demeci
İstanbul matbuatında muhtelif tefsirlere yol açmış bulunan Saray-burnundald arpa noksanlığı hâdisesi hakkında malûmatına müracaat ettiğimiz Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Bölge Müdürü Enver Oürell, bize şu izahatı vermiştir:
l — 1947 yılı sonlarında ofisimize alt depo Vo siloların mahmul bir halde bulunduklarını gören o'znnıankl idareci arka duşlarımız, cenup mm takalarından ciheti aşkerlyeye verilmek üzere gemilerle İstanbul» getirilen arpaları, hâdisenin cereyan ettiği Sarayburnu civarında askeri depoların yakınındaki transit yerine tahliye etmeyi zaruri olarak mütalâa etmişlerdir.
3 — Mallar, bu transit mahalline çıkarılmadan evvel, depo memuru, kantarcı va bekçi gibi lüzumlu memur ve müstahdem ayrılarak buraya gönderilmiş ve askere yapılan talimat, bu mesul memurların nezareti altında cereyan ettiği gibi buraya konulan mallar mükellef depo memurunun zimmeti altında muhafaza edilmiştir,
3 — İki buçuk ay kadar bir müddet zarfında burada kalan malların tasfiyesinde meydana çıkan açık, bölge idarecileri tarafından kontrolörlüğe ve oradan da Ofis Müfettişliğine aksettirilmiş, Müfettişlikçe yapılan tahkikat sonunda dosya savcılığa verilmiş ve neticede an barın zimmetli ve mükeffel memuru olan Nedim Karaca (Müdür değil) tevkif edilmiştir.
4 — Savcılık makamı, son günlerde yaptığı tahkikat neticesinde, o zamanki idareci müdür ve memurlardan bir kısmını dahili dâva etmiş bulunuyor.
Hâlen Ofisin başında bulunan idarecilerin bu mevzu ile alâkaları olmadığını açıklarken, bundan evvelki idareci arkadaşlarımızın da hâdisenin meydana çıkarılması hakkındakl gayretlerini bu vesile İle belirtmek isterim.
Bayındırlık Bakanlığı. 191!) yılında muhtelif Bakanlıkların yapacakları biıın ve imar işleri için bir program hazırlamış.
Yeni program gereğince muhtelif şehirlerde mevcut hastaneler genişletilecek, bazı yerlerde yeni- • den hastane binaları yapılacak, hususi kanunlarla yapılmakta o-lan inşaat işleri tamamlanacak, Erzincanda 700 tv inşa edilecek ve bu yapı faaliyeti arasında İ> lanbulda da muamele ve İstihlâk vergileri İçin bir bina yapılacakmış.
Maliye tahsil şubeleri için yapılan muazzam binaları alttan yukarı seyrederken başımızdan şapkamız düşüyor. Şube binaları bu kadar azametli olduğuna göre, muamele ve istihlâk vergileri müdürlüğü için yapılacak binanın heybetini varın hesap eyleyin!
İst an bulun bir siirü ihtiyaçları dururken, fethin beş yüzüncü yd dönümü için duvara bir çivi çak-|, mağa bile kudretimi! yokken, ve-İt rcniiiler hastane kapılarında sıra— beklerken, bir karyolada iki. üç“ doğum hastası koyun koyunavM yatarken ve Maliye Bakam biit-'fc çede azamî tasarruf yapmağa çalışırken İstanbulda yeniden bir C maliye binası inşasının münase-,2 beti ne ola? W
Devlet hazînesini avucunun 1-cinde tutan Maliye Bakanlığı, > kendi teşkilâtını reni, lüks bina-la ra yerleştirmek için elbette q masraftan kaçınmaz, yâni bal tu-,£-tan parmağını yalar’ diyeceğim*” amma çömlekte parmağa bulaşa-cak bal da kalmadı kl.
Galiba eski alışkanlıkla çöm-"O leğin dibini sıyırıp parmaklarımı-zı yalamaktan kendimizi alamı-yoruz! (5
■ ö
Zülüflerin gölgesi!
Gazetelerin bildirdiği. ,• göre, Sütlüce infilâkından sonra, şehrin içinde patlayıcı madde imal eden miiesseselerin şehir dışına Çıkarılmasına karar verilmiş, bunun için tetkikler yapılmış ve muhtelif semtlerde evlerin arasında patlayıcı maddeler imal eden iki yüzden fazla müessese mevcut olduğu tespit edilmiş.
Mani ya. şehir içinde patlayım maddeler imal etmek, kanun ve nizamlar gereğince yasaktı: alâkalı makamlar, böyle yerlere katiyen müsaade verilmediğini. Sütlücedeki imalâthanenin patlayıcı madde yaptığından haberdar olmadıklarını söylemişlerdi, tik taramada bu iki yüz imalâthane nereden çıktı ya?
Sütlüce faciası hakkında bir takrir veren ve geçenlerde Mecliste bu mevzu üzerinde tenkitlerde bulunan bir milletvekilimiz, bazı ahvalde kanun ve nizamların lıakkivle tatbik edilmediğini, zülfiyâre kanundan daha »azla ehemmiyet verildiğini iddia ederek şöyle demiş:
İstanbulda öyle lâubalilikler, zülfiyârlar var ki bütün İstanbul bundan bizardır. L- zil* Iüfler! keselim ve halkı kurtaralım.
Acaba hakikaten öyle mİ? Bu defa meydana çıkarılan İki yılı tane patlayıcı madde müessesesi de şimdiye kadar o zülüflerin gölgesinde mi çalışıyorlardı. Yoksa?
Cemal REFİK
Köylerin sağlık durumu fare ve haşaratla mücadele
Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü doktor Faik Yargıcı, şehir civarında tetkikler yapmaktadır. Bilhassa Kilerdeki sağlık durumuyla meşgul o-lan sağlık müdürü. İstnnbuldnki dispanser doktorlarının köylerde başlayacağı çalışmaların şekil etrafında da alâkalılar ve köylülerle görüşüyor.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığında yapılan toplantılara iştirak e-den sağlık müdürü, bu kararın tatbiki İçin hazırlıklara nezaret etmektedir. Müdürlük, haşarat ve fare mücadelesiyle ve köylülerin sağlıklarıyla meşgul olacak ekiplerin teşkili. İflna ehemmiyet vermektedir. Diğer taraftan şehir haritaları üzerinde bostan bulunan yerler de tesblt olunmaktadır. BûStanların kullandıkları suların tetkikine başlanmıştır. Kullanmasına kâfi gelecek suyu olmıyan ve Civarında lâğım suları akan bostanlının faaliyetine müsaade edllmiyecckttr.
Marshall Plânı ve Dünya İktisadiyatı
Kadıköy Halkevinde 28 Mart Pazartesi günü snRt 18,30 da Ord. Prof. Eıltz Neumark ^Marshall Plânı ve Dünya İktisadiyatı» mevzulu mühim bir konferans verecektir.
Sahife 4
AKSAM
Yağmur duası
Dünya ikt inadı durumu?
İsviçre’de kuraklık yüzünden halk kış ortasında yağmur duasınaçıktı
Fiatkrın düşmesi, muhtelif memleketlerdeki hâdiseler
Rumelide ve Trakya'da eski yağmur duaları — Bir Fransız gazetesinin hikâyesi
tsvlçre’d» bu sena şiddetli kuraktık varmış, bir çok köy ve kasabalnr-' da halk yağmur duasına çıkmış. Telgraflar bunu haber veriyor...
Kışın yağmur duası bize bir parça garip gelir. Çünkü kuraklık bizim için yazın aylarca yağmur yağmaması. ekinlerin sararıp solması, toprağın yer yer çatlaması, kuyulardaki ■uların çekilmesi demektir. Kışın kuraklık diye bir şey bilmeyiz isviçrelilere pelince, kuraklık deyince şunu anlarlar: Kışm bol yağmur ve kar yağmaması yüzünden barajlardaki ■uyun azalması. elektrik santrallan-nın İşlivememek tehlikesi!* karşdaş-ması .
İsviçre’de kömür yoktur: onun yerini elektrik kuvveti tutar. Trenler elektrikle işler; fabrikalarda, sanayide elektrik kuvvetinden İstifade edilir: mutfaklarda elektrik kullanılır. Bütün bu İşler için büyük ölçüde elektrik kuvvetine İh Uyar vardır Elektrik santralları bu kuvveti sudan alırlar. İsviçre'nin her tarafında büyük barajlar yapılmıştır. Bu barajlarda toplanan su. santraliarnı islemesini temin eder. Brajlarda bol ru bulunmazsa elektrik san iratlarının lşllycmemeal, memleketin bütiilı hayalının durması tehlikesi başgös-terlr. Bir kaç sene evvel kuraklık
Namaz ve İlâhiler
Namazgahta yağmur duası, sabah namazını takip eden «salAtı tstlska» adı verilen namazdan sonra başlardı. Bu namaz ayakta kılınırdı. Namaz bitince yağmur yağması İçin dııa edilirdi. Cemaat el açarak değil, ellerini yere doğru tutarak bu duaya «Amini» derdi. Ellerin diğer duaların aksine olarak aşağıya doğra tutulması yağ- , mur yağmasına benzemesi içindi.
Nam ardan evvel ve sonra birçok 11 Ahiler okunurdu.
I Kuraklık çingeneler için bir kazanç vesilesi olurdu!. Bunların beşi onu bir araya gelir, içlerinden birini soyarak i yeşilliklere satarlar, ellerine bir dflm-belek alarak kapı kapı doluşmağa I başlarlardı. Bunların dümbelekle söyledikleri şu tana şeylerdi;
«1 — Doğuyla ticaret mevzuunda harbdım ünce Almanya tarafından işgal edilen yerin Büyük Britanya tarafından ele alınması.
2 — Anlaşma sayesinde Polonyanuı en büyük müşterisi vs en büyük satıcısı Büyük Britanya olmaktadır.
3 — Yine bu suretle, şimdiye kadar İııgillercyo gıda mnddclerlıll lemlfl eden Kanada bir hamlede silinip yerini Polonyaya bırakmaktadır*
RUSYA: Sovyet M>»yaUst eunmurl-y etleri birliğinin İlaiyadakl ticari mümessilliği tartfıııoan La Spcgıada bulunan gemi inşalye fabrikalarından birine on römorkör ısnıarlamıştır. Bu
çingeneler şarkılarını* söyledikten kti». ■■■' .vut ı..v. .u(—.... sonra içi su dolu kovayı otlara sarılı yüzünden elektrik fellhsaM yarı ya- 'arkadaşlarının üzerine dökerler, bir ny# düşmüş, sarfiyatı azaltmak lâ-'kaç kuruş bahşiş alır!ardıhtım gelmişti. Tren seterleri tahdit yapılan yn*mur duasının hemen hr-edlldi?l gibi fabrikalar, müesseseler «yni seklide olduğunu ~ öğrenci i ı.ı de çalışmalarını yarıya İndirmişlerdi.1 Atıadohıya gelince. Nlğdeden gelen İMrfçrellIer bu sene de ayni vaziyetin İhtiyar bir 2at, fazla kuraklık olunca, hâsıl olmasından korkuyorlar, bunun ^o havalide yağmur duasına çünidıgım İçin yağmur dununa çıkıyorlar.. - ... — • * • * •
Yağmur duası
İstanbul halkının büyük kısmı yag-mur duasını bümez. Fakat trianpnta yakın yerleTde. Trakyada, Aanadolu- na ba« vunılunra ekseriya nun birçok nnntakalannda, kuraklık >’a8BJ’-olunca hemen yağmur dııaaınA çıkılır. gjr hikâye
Yağmur duası bilhassa Rumeftde sık yBftmur daılsındsn bahsederken ^k.JrkT-aLeîUirri’ 2?" ?akU^e okuduğum Fransızca bir hl-
" kâyryi hatırladım. Hikâye şudur;
Fransada bir sene şiddeti! bir kuraklık hilkiını sûrmaş. Gök yüzünde her gün kara kara bulutlar dolaşıp durduğu hakle bir türlü yağmur yağma iniş. Ekinler solmağa, bağlardaki iizünılerin sulan çekilmeğe boşlamış Bu vaziyet karşısında bir köy halkı kilisede toplanıp dua etmeğe karar vermiş. O sırada köylü papaz haau olduğundan en yakın köyün papazına baş vurmuşlar. Bu papaz genç ve çapkınca bir adammış. Duasının müessir olacağını pek ümld etmemekle beraber başkasını bulamadıkları İçin kendisini davet etmişler.
Papaz efendi sabahleyin dışarıya çıkmış.
Gökyüzü
;.söyledi. Dua dalma kırda yapılıyor,' Jetler aşağı doğru tutuluyor. İhtiyar şıınian ilâve etti:
— Yağmur duası çok tesirlidir Bu-yağrr.ur
mur yağmıyaruk ekinler tehlikeye girdiği raman, valıııs köy ve kasaba değil, büyük şehirler halkı da yağmur duasına çıkardı.
Dua ÜÇ gün rabah namisnndnn acnrn idi. Ortalık henta alaca karanlık İken halk, mektepliler, fenerlerle kasaba veya şehrin dışına, kırlara çıkarlardı. Rumelide vaktiyle bftyıık ordular gelip geçerken namaz kılmak üzere, şehirlerin dışında yüksek yerlerde «namazgâh» lar yapılın 14:1 Yağmur duası için daima nanjugalı-lara gidilirdi. Duaya bilhassa çocukların İştirakine ehemmiyet verilirdi Mâsum. gilnahsu olduklarından bunların dualarının kabul edilmeli lhtlmrıJlnin daha fazla olacağına hükmcdllirdi. Bu sebeple mektep tu- kalkmış. Giyinmiş, Jebelerl mekteplerinde toplanarak sı- haraya kaldırmış:
raianırlar, İlâhiler okuyarak namaz-;masmavi, bir tek bulut yokl. Papa-tâha giderlerdi. Üçüncü gün duadarj an c*111 sıkılmış, fakat davrt edildi- 1 •onra çocuklara belediye veya eşraf köye doğru yola çılımış. Bir .saat tarafından verilen para dafclldıniı (»nra bu köye vardığı zaman halk,1 (Sonunda kırk para veya iki kuruş u-!kendisini karalamış. Hemen kiliseye 1 lacağını bilen çocuklar duaya iştira-' «W fiuaya başlamışlar.
ke koşarlar, can ve gönülden »Amini» Şaşılacak şcy!_ Dua başlar başla-1 derlerdi- ’maa dört taıaflau bulutlar yüksel-^
Yağmur duasına yalnız çocuklar miş. çok geçmeden yağmur boşanmış... > değil, kuzular da İştirak ederdi. Ana-, Yağmur sesini duyan köylüler hc.-ner lanndan ayrılan kuşular mütemadi- dışarıya fırlamışlar, ulandıklarına e-yen meleyip dururlar, bunların fer- hemnüyet vcrmlyerck büyük bir zevk-yatlarnun tezlr yapacağı, yağmur le açıkta gezmeğe başlamışlar. Sonra
Aradan yanm nsra yakın zaman kilisenin kapısına gelen papaza dog-icctlkten sonra Trakyada ara sıra ru koşmuşlar, ellerini cübbesini öp-jrağacağı (rmtd edilirdi. müşler... Genç papaz hakkında fena
erken
Son iiafhUar lçlııda dünya piyasalarını ilgilendiren meselelerin başında Amcrlkadnkl fiat düşüklükleri gelmektedir. Alıcıyla satıcı anısında, uzun zamandanbori auncı lehine İnkişaf etmekte olan Hat durumunun birdenbire aksi İstikamete dönmesi Amerikan tüccar to maliyecileri kadar dünyanın efkârını da meşgul etmekte ve bütün gayretler umu mi bir buhranı önlemeye sarfedümekiedir Diğer taraftan Avrupada ticari ve iktisadi sahada yeniden beliren İngiliz - Alman rekabeti de dikkati çekmekte vo Amerikalılar laıaiından desteklenen Alman sanayicilerinin .
düşük gündelik ve ucuz maliyet he- gemiler İki seue sarfında İnşa edile-saplarlyle dünya piyasalarında giriş- çektir.
tikleri rekabet İngiliz sanayici ve BELÇİKA Bu nıaınıeketta gtınden tüccarlarını telâşa düşürmektedir, güne artan ekonomik ve mali sıkıntı-MuhtclK memleketlerin vaziyetleri lan bahis mermi edin: «New Sta-şudur: j t esman and Nnlon* dergisi, Belçika-
ALMANYA- «0 Alman I! »damı b« ı (Arkası 1 nrl uhUM.l
ay sonunda on İki dev uçakla Voşlng tona gitmeye tınzırtacnyor Harb bn-sındıınbcri Ncvynrkta İlk defa olarak açılacak olan Alman saııayl fuarı münasebetle yola çıkmaya hazırlanan bu Almanlar çeşitli 22 koldan 500 sanayi müess?s26”.nl temsil etmek tedlrler. Bu suretle‘Almanlar, foıug-raf ve optik makinelerden bnjlıyaral: kimyevi maddeler, mutörler, cam vc porselen sanayiine kadar muhtelif kollardan Amerikan piyasasını İstilâ etmeye uğraşacaklardır.
Diğer taraftan Amerikan askeri makamları tarafından »general Mo- !
lors> adındaki Amerikan firmasın.'’ Almanyada harbden önce satın aldığı bütün müesseseler İade edilmiştir Bombardımanlar yüzünden Rusaels-hcluı fabrikası zarar görmüş olmakla beraber Amerikan kumpanyası yine de kârlıdır Çun(tû bari» ezııasında AUuanlar taraünöuı takviye edüen fabrika bugün harbden öncekinin İki misli kıymetlidir, şimdiki Kilde fabrikadan ayda idtöi) maba çıkmaktadır Ancak ilgililer bv sene sonuna kadar ayda 5000 arabalık bir istihsal seviyesine ulaşılacağını belirtmekte-dlrler.
İNGİLTERE Pplonyayla 14 ocak 1949 da Vûrşovada imzalanan ticaret anlaşmnsuu ele alan hviçtenin TAT ajansının Lodra muhabiri harbdtn sonra yıplan ticaret anlaşmalarından hiç birinin İngiliz basınında bu ( derece sessslz geçmediğine İşaret ederek bu anlaşmanın. İngiltere tarafından tuırb Tooundaubccl yapı-' lan en mühim anlaşmalardan bir! ol-! duğıınn belirtiyor. Bunda nsonra ba- ]! his mevzuu aıılaçmada Ingiltere ha - W kınandan üç hedef güdüldüğünü yazan muhabir oıınlln şöyle sıralıyor:
••■•••«•••»»»•»»•*•••■♦ ••»•••
düşünenler höyük günah İşlediklerine hükmetmişleri .
Bu sırada kapıdan dışarıya doğru bakan papaz, ynğmtırun dinmedlğh'i 1 ve dinmek istidadı göstermediğin görünce kendi kendine şöyle söylenmiş: '
— lîay aksi şeytan hay.. Sabahleyin gök yüzünü motmavl görerek şemsi-‘yemi almadım Münasebetsizlik ede-ırek yağmur yağacak zaman mı İdi?' .
Enis Tahsin TİL
'ATLAS TİYATROSUNDA
JEAN HERCRAN GALALARI Bugün 18 d?. Matine L'ARCHtFEL LFNOtR Suarede SFRİ B RIBECCA
Yarın Pazar >• um matine
RE3ECCA
Suarede BERİ : A ON NE BADtNE PA3 AVEC
L'AMOUR
? Piyesin son kısmında MAR1E VENTURA ve
JEAN MARTİNELLİ. «LA Nü İT D’OCTOBRR» ve BEAÜDELAtRE* ve «VERLAINE» şiirlerini okuyacaklardır.
| Bile ilerin satışı devam ediyor d
htnnbnl Rı-iediyesi Şehir Tiyatrosu ıfflRtülHıu, Dram kısmı
*”1®' ı safi T 20 de
O HÖVI.E tSTEMEZDİ Yazan:
Ahmet Muhip Dranas
n
Komedi kısmı
OLAN OLDU Yuzan: Ekrem Reşit REY
KISKANÇLIK
Yazan: ALP1IONSB DACDCT A Türkçesi: MFBRUBE ALKVOK
Tefrika No. (n - .
getirin: Othello, Disdemoneye pullu mühürlil mahkeme HAmı yolluyor... Nasıl? Pek ömür olur değil mi?
Elbe hanıma hulûs çakmak meramında olan Dclcrous; hayatları cehennem azabına dönmüş bazı kadınlar için yeni kanunun bir kurtuluş kapLsi açtığını hatırlattı.
Fakat ihtiyar Merlvet uzLaşmak yoluna bir türlü sapmak İstemiyordu. Onun nazarında «boşanma», izdivacın kökten temelden yıkılması demekti.
İtiraz eden madam Fenlgan'a dönmüş:
— Evet madam... Bunun başka bir mânası yok, diye tekrar «diyordu... Vaktiyle insan bütün bir ömür İçin bağl&ndığuu akima koydu mu, hani uzun bir yolculuğa çıkar gibi, yanındaki İle anlaşmanın, uyulmanın çaresine bakanlı... Yol arkadaşının densizliklerini hoş görmeğe, küçük
GÖNÜLLER KRALİÇESİ
TAMAMEN RENKLİ Danslı ve muslkiil emsalsiz film başlıyor. Müzik: GE0RGE8 ve İRA GERSHWİN
V /■
■ Bugün Kadıköy OFEI^A Sinemasında
2 büyük, güzel fiinı birden
1 - TULUMBACILAR KRALB
TÜRKÇE SÖZLÜ
Oyıııyunlar TCALLACE BEERY — GEORC.ı RAFT — JACKÎF. CÜOPF.r| 2- ZAVALLI] KADIN ' (The Urckct) Oynıyanlar : LARAINT BAY — BRJAN AHERNE ROBERT MtTCHUM — GENE RAYMOND
CEZAYİR DANSÖZÜ
güzel ve kuvvetli filmini mutlaka görünüz.
Salı giinii son matinesine kadar devam edecektir.
Kadıköy S0REYYA Sinemasında «
ı Bugün: Hiçbir sinemaya nasib olnınun sahan? program | 1 - GECE GÜNDÜZ (Renkli) GARV GRANT - ALEXİS SMtTH ÖLÜMDEN KUVVETLİ
JAMES MASON — KATHLEEN UYAN oass,.
2
]
Created by free version of 2PDF
tik! Yetime» ve «ROGER LA HONTE» den sonra ■■■; t,te büyük bir Fransız roman filmi daha:
PONSON de TERRAİL’in meşhur romanından sinemaya alınan
ROCAMBOLE
Baş Rollerde: PİtKRt BRASSECR — SOrHİE DESMARET8 ROBERT ARNOÜX — LUCİEN KAT Paris hayatına alt en müthiş maceralar-
Fevkalâde lüks ve İhtişam... En meşhur Paris haydudunun aşkları ve maceraları
PEK YAKINDA i N C ! SİNEMASINDA
,z
Bugün MELEK
SİNEMASINDA
MONDİAL FİLM
JUNE HAVER — VİVİAN BLAİNE ve GEORGES MONTGOMERY tarafından yaratılan
3 MAVİ MELEK
©
MUAMMER KARALA
OPERETİ MAKShFde
Bu akşam 20.30 da
KİRALIK ODALAR
cuıturtH! ve paur matineler »at ıs Pazartesi akşamı Kadıköyünde Halkevi tiyatrosunda
BORAZAN KÂZIM 1
Gençlik ve tazelik dolu bir film, hakiki bir çiçek buket! (Tamam n rçnkal) Hayat ve aşkın İlkbaharında açılan iiç âşık genç kalbin romanı
İHTİRAS FIRTIMA
Bnş Rolde: ROBERT TAYLOR
ATLAS Sinemasında
Bu gün yalnız 11 de (tenzilâtlı fiyatlar) ve saat 2 Sinema matineleri >
(n îr5^) TE3 C* 1 Çok Be^enUen^^Fevkalâd^Rağbe^Göreı^erlH^iInıimiziı^kİnc^
U U M lT= l»^ineiTiaSinCla Muvaffakiyet Haftasını Kaçırmayınız.,,
ÖLÜNCEYE KADAR ŞENİNİM |
İmtiyazlardan, fedakârlıklardan kaçınmamağa çabalardı. Biri derlenlr toplanır, öteki de kendini biraz sıkıya, zora sokardı. Bugün daha İlk geçimsizlikte karı koca: «Uyuşamıyoruz! > deyip çıkıyorlar. En küçük bir çatlakla, bina temelinden çatırdayıp yıkılıyor Artık müsamaha göstermek yok, sabretmek yok Hattâ sevişe sevişe evlendikleri zaman bile, gençlerimizin aklında gizli bir kaçamak yolu, hazırcacık duruyor: «Adam sen de, baktık kl yürümüyor, kapı açıklı diyorlar.
— Evet amma mösyö Merlvet talihsiz, zavallı bir kadın... Yani nasıl anlatayım... Şey gibi... Şey gibi...
E Us e «benim gibi» demek istiyordu amma göz yaşlannı içine akıtmaktan sanki tıkanıyor, boğuluyordu. Cümlesini tamamlamak kuvvetini bulamayınca da, teeortrtlnü yüreciğfne sindirmek için üst liste, bardak bardak
su doldurup İçiyordu. Herkes, lâfın arkasını getirsin diye bekledi. Sıkıntılı bir suskunluk vakfesi sürdü durdu. Nihayet Merlvet meseleyi şahsiyete dökmeden tatlıya bağlamak İçin Rlchard’ın annesine hitap ederek şunlan söyledi:
«Saadeti ve aşkı izdivaçta bulamı-yan talihsiz zavnilı kadına bir tek nasihatim olabilir: Boşanmağa kalkışacak yerde. Küçük Külse‘yi; çan kulesinin çatlaklarında yaban güvercinlerinin yuva kurdukları, öyle şatafatlı, resmi papazlara sahip olmı-yan, mütevazı klllsec İğim izi hatıra getirsin. İçeri girip sade bir «Nötre pere» duasını okuyacak kadar dursun... tşte saadetin bütün sim.»
Babacan
deliliği herkesçe malûmdu ve masn-dakller; zlyateıl başlangıcından daha neşeli bir halde sona erdirip, karşılıklı gülümsemeler faslına geçtiler.
Ertesi günü, sokaklar, orman yollan kurumuş, Ellse'Ie Richard da her vakltki gibi atla dolaşmağa çıkmışlardı
Yabani kahkaha sarmaşıkları, böğürtlenler, eyrllll otları bürümüş diplerinde de tavşanlara sülünlere suvarma yeri olmuş yağmur birikinti-
Merivet'in
bu zararsızca tastamam
leri görünen Dzelles dedikleri eski metTûk taş ocakları arasında, meşe gölgeleri sinmiş daracık patikaların çatıştığı küçük Sövart ormanından geçiyorlardı.
Ellse birkaç dakika durup dinlenmeği teklif elti. Alları Aicantara'lara mahsus av sahasının etrafını, kafes gibi çepeçevre saran tel bölmenin bir kenarına bağladıktan sonra, çalılarla kaplı bu çukur tümsek arasında yosunumsu çimenlere, yanyana oturur oturmaz, kuzen beyin yüzüne dik dik bakarak:
— Size mühim bir şey soracağım Richard, dedi. Vereceğiniz cevabın hayatımda büyük bir tesiri olacak. Bunun için de fikrinizi «çık açık, Mösyö Deİcrous
hakkında ne düşünüyorsunuz? Acaba İyi bir koca olur mu dersiniz?
Rlcbarcl 1çtn bu öyle beklenmedik bir şeydi ki! DuraJadı, ne bulup Büyüyeyim diye bir müddet düşündü, gene de bir saçma yumurtladı:
— SU» mİ bu koca?
— Bana tabii. Yalnız yaşamaktan hıktım artık. Hepiniz de beni çok neşeli bir insan gibi görüyorsunuz... Çoğu zaman zoruna güldüğümü nereden bileceksiniz!
Ne de şirin, yaramazca mânalar
söyleyin.
taşıyan küçücük, fındık burnu, alaycı bir kıvnlLşla bükülen çocuksu ağzı, o dakikada her ikisinin yüzüne çöken hüznü yalanlıyor gibi İdi; fakat dul tazenin sözlerinde samimi bir hal vardı, bu da kuzen beyin sempatisini. geri çelmeğe yetiyordu. En basit ruhlu insanda bile, ne his kargaşalıkları vardirl Eğer şu kadıncağız:
«Beni seviyor musunuz? Bir gün karınızdan boşaıup beni alacağınızı umabilir miyim?» demiş olsaydı, Rlchard’ın cevabı hazırdı: «Sevmiyorum. Tekrar evlenmek niyetinde değilim...»
Böyle olduğu halde, kuzin hanıma, başka biriyle evlenme öğüdünü vermek için âdeta rahmet çekti, kendini corladı-
— Deİcrous iyi adanı mıdır diye soruyorsunuz değil mi? Evet, iyidir sanıyorum... Fakat o kadar haristir kl... Sonra şey... Çok katı yürekli bir insan!... iki sene evvel, MelUottes kaatUlnl idama mahkûm ettirdiği zaman bir hali vardı, hiç gözümden gitmez! Ellerini uğuştura uğuştura: «Hele şükür şu kafanın hakkından geldik!» diye sırıtıyor, âdeta sevinçten ağzı köpürüyordu.
El ise, kıskançlık ifade eden bu anllpatl tezahürü karşısmıla, besbelli
bir kcyiflenlşle:
— Aman ödümü koparıyorsunuz! dedi.
Fakat Rlchard pehlivan, bu sıkıntıdan kendini kurtarmak ister gibi bir tehalükle, yeniden lâfa girişti;
— Yok, maksadım o değil... Sizi bedbaht edecek bir adamdır demiyorum,.. Mamafih...
Alt tarafını getiremeden, n« söyll-yeceğini şaşırmış bir halde, mahzun mahzun sustu.
Etraflannı saran sessizlik; ürpertiler, hışırtılarla, — ot çimen altında böcek çılırdılan, ışıltılı ağaç tepelerinde cıvıltı ve vızılhlarln — vücut bulan şu ulu sessslzltk; gönülde kini açığa vurmak İçin titreyen dudaklarının suskunluğuna benziyordu.
İşin tuhafı, bugün Ellse'i, öyle bir canı çekiyordu kl... Lâcivert suııaron elbisesinin sıkı sıkı sardığı tombul, ufak tefek vücuda bakarken, kendi kendine »Sebep? Sebep?» diye aranıyordu. Zavallı kırmızı başlıklı kıs, sakın masaldaki âkı be te uğı:...ıa-Sin.., Amanın ha, kuzen bey d«. kurtlaşmağa kalkışmasın...
Rlchard birden ayağa miadı, heyecanla. hem az buz değil, büyük bir heyecanla;
(Arka«: var)
44 Yıllık bek{ i
[ TARİHTEN SAHiFELER | Ortaköydeki cihan seraskeri Rıza paşanın yalısı
-
18. astın başına kadar Osmanh devlet adamlarının konak ve yalıla- ı tındaki lüks eşyayı daha ziyade yer» I •mtea teşkil ediyordu.
Koltuk, ksnape takımlarının, Av- . rupal yemek odalarının, çeşit çeşit , Frenk keçelerinin, avizelerin henüz pek revaç bulmadı?! o avizelerde rical ve ağnlya evlerinde Bursa kumaşla-tiyle. Üsküdar çatmalarlyle- İhramlarla örtülmüş sedirler, serasere kaplı yastıklar, oda nişlerinde Kütahya va-zotar, kâseler, sedefli rahlelerde nefis hatlı ve benzersiz «Udi! Kuran'lar. yazma kitaplar dururdu.
Geniş divanhanelerin, Boğaziçi su-laruıa doğru uzunraış alçak pencereli odaların, sade fakat zengin ve zevkli döşemelerini ev sakinleılnln göz alıcı İpekler, bürümcükler İçindeki kıyafetleri- erkelkerln lâhurl kuşaklarından, c îvahiril kabzaları görünen zengin silâhları tanı anılardı.
19 asır. İstanbula geniş ölçüde bir Avrupa şevki ve modası getirdi- Bilhassa Tonzlmattan sonra garp memleketleriyle arta-n temasları neticesini! f o devir ricali tefrenç kâri) eşyalara pek ziyade rağbet eder oldular.
Başta genç Padişah Abdülnjeclt olduğu halde hemen her vezir sarayını, yalısını Avrupa salon taknnlariyle, birbirinden, güzel aynalar ve avizelerle döşeyip süslemeğe başladı.
Eski tarzdaki Türk evleri de beğenilmez olmuştu, ttalyadan, Fıansa ve İngUrereden gelen mimarlar daha ziyade memleketlerinin mimarisine uygun konaklar; yaldır inşasın» başladılar.
Padişahın ve vezirlerin bu aşırı Avrupalılığı bir çok paran m dışarı memleketlere akmasına ve neticede memlekette şiddetli mali buhranlar husule gelmesine sebep oldu.
Tanzimat devrinin Ihtişamiyle, debdebeliyle meşhur simalarından biri Cihan Seraskeri Rıza paşaydı. Konağındaki. yalısındaki servet ve göz alttı lüks yabancı ziyaretçileri de hayrete düşürüyordu. (13
O devrin zengin paşalarının mail kudretleri kendi başlarına fabrikalar kurmaya ve bunlun işletmeye müsait bulunuyordu. Riza paşa Hereke bez fabrikasını yaptırtmış ve sonradan bunu Padişaha terkeunlştl Tophane Uüşüri Fethi paşa da biUûr avanl fabrikası kurmuş ve burada eseri İstanbul isimli nefis kristal takımları imal edilmişti.
Cihan Seraskeri Hiza paşanın Beşik taşta bir konafciylc Ortaköyde yalısı vardı. Abdiümeclt, Hekimbaşı olanların saraya yakın oturmalarını mail efendiye (pa$s ■ verdi. Riza paşa-kouağuıı aldırıp bunu Hekimbaşı konağı olarak o vaktin Hekirabaştsı İsmail efendiye (peş) verdi. Rfcza paşaya da Mercandaki eski Şeyhülislâm Asım efendi konağı devredildi.
Riza paşa BeşJktaştakl büyük konağından başka Ortaköyde saray mimarı Karabet kalfaya bir yalı yap-tırlrnLşH. Bu yalıdan dolayı Karabete yirmi yük doksan iki bin sekiz Jüs kuruş borcu vardı.
Bu borç üzerine yalının hazine! haspaca satın alınmasına ve Karabet kalfanın alacağının da Darphanece ödenmesine karar verildi. Paşanın yalısı yanında biraderlerine yaptırdığı küçük sahilhanede bu arada yüz elli bin kuruşa satın alındı.
Riza paşa bu vaziyet karşısında Padiçaha (kendisinin Azat kabul etmez bir köle olduğunu ve yalıstnın İştirasına rağbet edildiğinden dolayı al vadesiyle memnun ve mesrur bulunduğunu! bildiriyordu- [2]
Riza paşanın konağı gibi yalısı da Avrupai bir zevkle ve muhteşem bir şeklldle döşeliydi Eşya da bina İle beraber Saraya devredildi
Yalı harem, selâmlık kısımlarıyla sülvccheyn dairesini İhtiva ediyordu. Zülvecheyn dairesinin üst katında büyük camekanlı oda, bahçe üzerinde İki re deniz üzerinde bir oda vardı Alt katın teşkilâtı ayniydi.
Selâmlık kışını on bir odraydı. Bu dairenin bazı odalarında 'kâri kadim büyük kanape) (akımlan ve bazı yeni möble bulunuyordu. Yemek odasında siyah abanozdan otuz sandalye, dört kanape ve dört koltuk vardı.
Harun dairesindeki sandalye, kolluk takımlariyle düşeli otan odalar dan maada eski usul minderler ve şiltelerle tanzim edilmiş olanları da mevcuttu
Harcın tarafı altiı. üstlü ve sofa-lariyle yirmi dört odaydı. Yalının odalarında şamdanlar, kandiller bulunuyordu. Dörder, beşer k( 11u olmak ■zere yirmi beş tane büyük gümüş gamdan te 129 tane yaldızlı pirinç
f" Yazan:
I HALÛK Y. ŞEHSUVAROĞLU | şamdan, 33 tane de bttllûr fanuslu şamdan vardı. Merdiven başlarına gayet nefis, üzerleri çiçekli büllûr kandiller asılıydı.
Yalının o devre göre sine t ve İhtişamını bilhassa saatlerle büyük aynalar teşkil ediyordu. Odalarda- sofalarda mecmuu 14 taue büyük yaldızlı ayna vardı
Saatler gayet sanatkârane yapılmıştı. Pirinç, altın yaldızlı, direkli, müzikali on bLr tane saat vardı. Bunlar konsolların üstünde, ve vazoların arasında durur, saat başları hepsi bir başka hava çalarlardı-
Bu Avrupa eşyası arasında (İstanbul kâri) çiçekli mahun sandalye takınılan ve diğer bir salonda da yine (İstanbul kâri) şatrançlı atlas sandalyeler dikkati çekerdi. O vakitler tstanbulda möble bakımından da gayet sanatkârane İşler yapılırdı.
Yalının kahve ocağı ve büfe takınılan hakikaten göz alıcı bir haldeydi Fincan sarflarının üstleri pırlanta ve rora mücevherliydi. Kahve tepsi örtüler! şelfik! üzerine tırtıl ve pul l?te-mciiydi. Gümüş ve toillûr nargilelerin üstleri elmas he süslüydü. Selâmlıkla 29 kiraz ve 25 yasemin çubuk vardı Çubuk İmamelerinin ortaları som pırlanta işlemeliydi. Sigara tablaları gümüştendi-
Yemek salonunda mahun ağacından büyük bir sofra vardı. Salon (Bursa kân) seccadelerle döşeliydi. Yemek takımları tabaklardan karhklara. giilâptan. buhurdan ve İbriklere kadar gümüştendi. Kaşık, tatlı takımları altındandı.
Saksonya ve gümüş çay takımları göz alıcı bir haldeydi. Yemek salonunun büfesinde (Françe kâri) bülûr sürahiler, şarap, şampanya- rakı kadehleri paşanın içki âlemlerini sevdiğini gösteriyordu.
Billûr takımları beyaz, şarabi, lâcivert ve fıstıki olmak üzere muhtelif rcnkteydiler. Hoşaf kâseleri de Fran-çekârf yeşil yaldızlı, şlşhznell, kırmızı yaldızlı, kara kalem kâse nevilerine ayrılıyordu.
Yalıda ayrıca şekerleme iskemlesi ismi verilen küçük masalar vardı Misafirlerin önüne gayet nâdide tabaklar İçinde şekerlemeler bu nwsa İle getirilirdi.
Sofra örtüleri daha ziyade yerli olarak kulanılıyordu. Yahda Hama kâri peşkirler, Kıbrıs kftri örtüler ve kılaptan İşlemeli havlular bulunuyordu.
Yalının oda kapılarında da hümayundan ve basmadan yapılmış perdeler vardı
Falının harem ve selâmlık kısımlarında ayrı İki bahçe bulunuyordu. Ayrıca büyük bir limonluğu da mevcuttu Bu limonlukta her cins limon, portakal ve turuuç yetiştirilmekte İdi
Limonlukta 182 portakal, limon ve turunç sakısısı vardı. Limon saksıları cinslerine göre ayrılmışlardı 18 cins olan bu limonlardan bazıları, çekirdeksiz, ağaçkavunu, yediveren, bardak, Alkloğlu. Hünkârbeğendi, badem. ağumlsketl vesaire İsimlerini alıyordu.
İçinde her türlü güzelliğin ve iiik&ün toplandığı Orlaköy yalısında Cihan Seraskeri uzun seneler oturamadı. Bir iradesiyle saraya devredilen yalının tarihine başka İsimler ve simalar ka-rlşti. [31
Yeni bir âlet
Birleşik Anıerlfcada dondurucu havalarda mahsulü korumak gayesiyle yeni bir tertibat inkişaf ettirilmiştir >lymouth Lâmbası İsmini alan bu yon! filet 1948 yılının ilkbahar mevsiminde Birleşik Amerikanın muhtelif kısımlarında ve yüzlerce yarde başarı İle tecrübe edilmiştir
Başarı sağlamıyım bir çok tecrübeden sonra, Farrel şu nokta! nazarı ileri sltrdıl: Nebatlar kendi hararetlerini dışarıya Kızdırmakla kendi krn dilerini öldürmektedir. Bıı arada nebatlara sıcak, dalgası yayınJıyacak vc hattâ havaya sızdırdıkları hararet şuamın aynini, sağlayabilecek bir şeye ihtiyaç görülüyordu. Böylece lnt-ra-rouge şuaları göz ününde tutulmuştu.
İnfra-rougc şuaları dalgalarından farklı vardır. Infra-rouge şuaları herhangi ı bir clsnıe çarpınca, o cismin atmos- ; ferdeki hararetine zarar vermeden ' doğrudan doğruya ısıtmaktadır. ■
Alelâde sıcaklık herh6ngi bir şeyi : dışardun yavaş ısıtmaktadır. Fakat., Infra-rouge şualarının nüfu3 elr.ıe l kudretleri olduğu İçin eşyaların veya ı herhangi bir şeyin Ualb nahiyesine nüfuz edip hemen ısıtmaktadır. Far- ı rel, Infra-rouge şualarının nebatları ( ısıtma İşinde kullanılabilecep.lne tamamen kanaat getirmiş bulunuyordu.
Farrel. ilk tecrübeyi yapabilmek i İçin Mlchignn Üniversitesinin çiftli- ( itinde 40 kadem murabbalık bir arr.zl 1 üzerine Infra-rouge lâmbalarından müteşekkil bir batarya yerleştirdi. ( İlk don aitşamı baş gösterince. İAm- ( baları yaktı ve hararet farklarım tespit edebilmek İçin kimyevi ölçü , âletlerini toprağa gömdü Şafak ıu beraber tetkikata koyulan Farrel, o civarda hararetin sıfırın alundu 8 olmasına rağmen Infra-rouge şualan neşreden lâmbaların kapladıktan a- > miride hararetin sıfırın üstünde 32 olduğunu müşahede etti. Lâmbaların ( altında bulunan yeşillik, ayazdan kıı- ; Üyen sarar görmemişti.
Yeni İcat donu öldürmekten çok ı daha fazla iş görmektedir. Yeni leat-lan faydalanmak suretiyle maluldün üreme »e devşirme mevsimlerini uzatmak kabil olacaktır.
Doktor ücretleri günden ı güne yükseliyor
Nedleal Economics gazetesinin yazdırma göre Amerlkada 1947 senesin- , de bütün doktorların aldığı ücret j 3,5 milyar dolardır.
Daha evvelki senelere nispetle bu ] ücret son derece fazladır Meselâ ] 1945 de özel doktorların ücreti S.7Û2 dolar İken harbin sonunda bıı miktar 8,834 dolara yükselmiştir. 1947 de daha da artarak 17,47« dolara çıkmıştır. -
Gazetenin mütalâasına göre dok- ' tor ücretlerinin bu kadar artışı az- -dır. çünkü bir doktorun vasati gell-ri 1943 ve 1947 seneleri arasında % 14 artmışken, diğer meslekte olan kim-seterin geliri % 32 artmıştır
alelade sıcak hususiyet krl
Londrada terzilik tahsil eden bir genç
İstanbulun tanınmış terzilerinden A. Bkonomldls bir müddet evvel oğlu Vasll Ekonomldls’l. terzilik sahasındaki malûmatını genişletmek ve bu sanatın son zamanlardaki terakkilerini yakından tetkik etmek üzere Londrada Brltlsh Talin ring Enstitüsüne göndermişti.
İngilizceyi çok İyi bilen Vasll Rko-nomldlB bu Enstitüye muntazaman devam ettikten sonra İyi derece ile diploma alarak memlekete dönmüş ve babasının müessese slıı de çalışmağa başlamıştır.
[1] Riza paşanın konağı hakkında malûmat almak İçin 26 şubat i re 5 mart İM? tarihli makalelere bakınız.
12] Yalı 1847 tarihinde Rh« paşadan alındı.
[3 JYahnm son sahiplerinden bir başka makalede bahsedeceğiz.
RADYO
300 lira mükâfat veri’ere’t
vazifesine veda ettirildi
Mahallenin kilidi bekçi— Eskiden nasıl bekçi alınırdı? — İnce hastalık... — İzinli gidenin aldığı 20 lira — Bekçiler için de bir emekli kanunu yapılsa — Eski ve yeni geçini — Yedi kat sülâle hakkında da tahkikat...
ANKARA RADİOSU
Bu akşamki program
, 17 Radyo Çocuk kutabO, 18 M S. ayan va
Dana mantı (P1>. 18*» Hafif melodiler (P1 >. lfl M. S, ayan v* Haberler. Ula OacmUıc bugün. »20 Kanallı »artılar. 18.48 Yurtlan I »*»icr. wıa Badyo gualaat, ».« M », ayan ' vr Haberler, 23 Dana mflaljl İPİ.)
Baba öğütleri
GENÇ ADAM
Genç Adam!.. Bir dil öfren. yazık bu zamanlara, Şimdi çok İhtijuç var çünkü tercümanlara Hepsi de alıyorlar dört beş yüz lira aylık;
Gel... sana hizmet edip, gösterelim kolaylık: Lisan öğrenmek IçLn tercih et LÎNGUAFOM'u Hem kolay, hem zevklidir... beğeneceksin onu. Okula lüzum yoktur., öğretmendir plâklar, Bu plâklar her dersi sana anlatacaklar..
Sözümüz, ne doğruymuş; o zaman göreceksin. Fazla para kazanıp, muratta ereceksin.
Bir kaç gün evvel Beyazı ita Beşinci İlkokul salonunda bir tören yapıldı... Eminönü İlçesi mahalle bekçilerinin hazır bulunduktan bıı törende istanbulda 44 yıl bekçilik eden Ramazan Asutay. mükâfat olârak verilen 300 lirayı titreyen eli erile cebine koydu, arkadaşlarına güzel nasihatler vererek vazifesine veda etti... • Vazifesine veda etti» diyorum, çünkü o. — bekçilerin İhtiyarlığını kayıt altına olan kanun bulunmadığı İçin — ne tam, ne yarım, ne de çeyrek maaşta emekliye ayrılmıştı! İhtiyar bekçinin, karda, fırtınada, yağmurda vc çamurda 44 yıl devam eden çalışması karşılığı olarak görüp göreceği İşte bu 300 ilmikti.
Kadlrga meydanında 17 numaralı evde oturduğunu öğrendiğim tstan-bulun bıı en eski mahalle bekçisinin mtresan hâtıraları olacağı şüphesizdi. Gittim, evini buldum. Tek kat üzerine ahşap ve viran bir ev... Kapı önünde gördüğüm küçük bir kız çocuğuna, bekçi Ramazanın evi burası mı? diye sorarken İçerden bir ses geldi:
— Kini o?..
— Bekçi Ramazanın evLnl arıyorum—
— Burası,,.. Bir dakika musaads edin, geliyorum...
Az sonra kapı açıldı. Yüzü derin çizgilerle örümcek ağına dönmüş Hayıf, esmer, arkasında ' kahverengi kalın bir bekçi paltosu İle Ramazan göründü.
— Sizinle konuşmağa geldim! dedim. Vaktiniz müsait m?
— Buyurun efendim, buyurun...'* Kim olduğumu, niçin ziyaretine geldiğimi sormağa bile lüzum görmeden kapıyı araladı. Bana yol gösterdi. sağdaki odaya aldı. Sıcacık bir oda İdi burası. Köşede bir nlkelâjlı karyola, baş ucunda bir radyo, «oba. ıkl Igkcmle, pencereler önüne boydan boya yapılmış bir sedir... İşte odanın mobilyası bundan İbaret... Fakat şirin bir oda...
Söze:
— Her halde, alzl kaymakam Baha bey gönderdi, diyerek o başladı. Belliydi ki kim olduğumu, niçin geldiğimi bu suretle anlamağa çalışıyordu.
— Evetl dedim. Kaymakam Baha l>ey gönderdi... Kendisini tamirden tanırım. Vazifenize bağlı, örnek bir lıekçi olduğunuzu kaymakamdan dinledim...
— Eksik olmasın . Bütün bekçiler hoşnuduz kendisinden... tstanbulda, hiç bir İlçenin yapamadığı güzel bir bekçi teşkilâtı kurdu.
Bu konuşmamızdan da kim olduğumu anbyamaymcos
— Galiba, dedi, siz de kaymakamlıktasınız?
Dalıa fazla üzmek istemediğim İçin:
— Htıyırl dedim. Gazeteciyim... 44 yılhk bekçilik hayatınızdaki hâtıralarınızı öğrenmeğe geldim
Mahallenin kilidi!
— Benim ne hâtıram olur ki... diye söze başladı anıma, bir çok şeyler anlattı. Eskiden bir adaman nasıl bekçi olduğunu enteresan gördüğü için bu nokta üzerinde bilhassa durdu ve dedi kİ:
— Malûm ya eskiden mahallede muhtarı evvel, muhtar zan! diye iki muhtar bulunur, bir imam, 3 Aza d* onlara katılır böylelikle bir «mahalle ihtiyar heyeti» kurulurdu. t»te mahalleye alınacak bekçiyi bu İhtiyar heyeti seçer, tahkikatını da zabıta değil, aynı heyet yapardı. Mahallenin ırzı, namusu, malı, mülkü ve canı o bekçiye emanet edileceğinden | bekçi bir mahallenin kilidi demekti.
— Bekçide neler aranrdı?
_ Boylu boslu, güçlü kuvvetli, ehli namustan ©İmasına dikkat edilirdi. Çimdi adına verem denilen İnce hastalığa tutulmamış olması da şarttı. Memleketinde sirkat, ırza tasallut, cinayet gibi vakalar İşleyip İşlemediği eıkı atkıya «rsjtirıhr, yedi kat slnsllesl ve sülfileslnln do bu gibi vakalarla İlişiği olup olmadığı m-ruştıırulurdıı. Mahalleye bekçi tâyin edilecek adanun namusu mücessem olduğuna kanaat getirildi nü tamam... Gel oğlum, denir, mahallenin bekçiliği ona verilirdi.
— KaÇ senesinde bekçiliğe başla-diniz?
Bahadet parmağını şakağına dayayıp iki saniye kadar düşündü W cevap verdi:
Yazan: Cemaleddin BİLDİK
kira ile ot urdu tu rr
44 yıllık bekçi Ramazan Asutay ile konuşurken: bekçinin Kudirça tia
Created by free version of 2PDF
— 1321 myısıtun 4 sapta Selçuk hanım bekçiliğe haşladım. 1365 te vazifeme veda ettiğime tamam 44 yıl bekçilik ettim, demektir. Bunca mman İçinde yalnız bir kere memleketim olan Malatya'ya lılnll olarak gittim, iki liç ay kadar kaldıktan sonra döndüm.
Önde... Taşka-mah ailesinde 1349 da. yani
İade
dinç
— Hani o günler... Bizim zamanımızda böyle blrşcy olmadı, bari imdi bekçilerin de İhtiyarlıklarında kıt kanaat geçinecek kadar maaşta •-mekliye ayrılmalarını temin edecek bir kanun çıkarsalar...
— Bekçilik hayatınızda hiç ölüm korkusu geçirdiniz mi? Bir tecavüze mâruz kaldınız mı?
— Beni çckemiyeo. vurmak veya dövmek istiyen bir kuihanbeyL çıkarsa, onun hakkından gelecek etrafım vardı. Yolan söylem iyeyim mahallede 40 kadar çakı gibi tulumbacı da beni korur, bana yan bekanın hesabım görfirlenU-
R a maun Asutay. Taşkasap bekçiliğinden sonra babasının yerine Kadırgada Bostan Alt mahallesine bekçi olduğunu söyllyprek kendisin! ko-I rüyan ve seven 40 kadar çakı gibi tulum hacınuı da Kadırgalı olduklarına işaret etti.
Taşkasapıa ve Kadırgada yaptıkları baskınlar, o zamanın ele avuca sığmaz hırsızları hakkında da enteresan hâtıralar anlattı. Bunları gelecek yazıya bırakıyorum.
CerualedıJrn BİLDİK.
Köy düğününde iki yaralama
İzmit 25 (Akşam) — Karadcre köyünde duğûııc giden civar köy kızla-nndan IkUı, köy delikanlılarından İınıallln tabancasını coşkunlukla haraya ateş etmesi İle yaralanmıştır. Yarası ağır olan 15 yaşındaki Banan Bozkurt limit Memleket hasta nesine getirilmiştir. İsmail yakalanmıştır.
heves
20 liraya bekçilik
İhtiyar bekçi, Malatyaya İzinli olarak gittiğini söylerken hatırlamıştı:
— Bekçilerin, dedi, izinli olarak gidişleri de o zaman, devam edip ge* len bir ananeye bağlı idi. Meselâ bir bekçi izinli olarak memleketine mİ gidecek? Güvenerek yerine koyacağı bekçiden 30 Hra alırdı?
— Ne parası İdi bu?
— Gidecek bekçinin yol vesaire masrafı... O bekçi memleketinden dönünce bıı 20 lirayı yine ona •derdi.
— Kaç yaşındasınız?
— Eh, dedi, 65 1 buldum...
M yaşında olmasına rağmen
İdi. BuııU söylediğim zaman:
— Elbette, dedi, dinç olurum. Çünkü işret bilmem... Zaten bekçiliğe tâyin edilecek adamın içki kullanmaması da şarttır.
— Sigara?
— Sigara İçerdim amma, sonra onu da bıraktım...
— Etayaluuadan memnun miydiniz? Kazancınızla İdare olabilir miydiniz?
— O «iki uman bambaşka şeydi... Mis gibi etin kilosu B kuruş, sade yağı 7 kuruştu... Çimdi İse et 300, sade yağı 700 kuruş... O zamanki kazancımızla glll gibi geçinirdik. fq-k*t şimdi aor evlât, zor...
Mülkiyeli oğlu
Bekçiliğe, babosıuı görerek
ettiğini söyleyen Ramazan Asutay diyor ki:
— Babam eskiden Kadırganın Bostan Ali mahallesinin bekçlslydl. Beş erire* kardeş İdik. Üç kardeşim ■eferberllkte şehit düştü. Dördüncü kardeşim Adannda Devlet Demiryollarında çalışıyor.
— Ailece kalabalık mısnua?
— iklai erkek, biri ku, üç çocuğum var. Erkeklerden biri Adapazannda Cszaovtndı gardiyan. Diğer oğlum da Defterdarlıkta memurdur. Onu mûlkiyeyl bltirlnolya kadar okuttum. Kızımı da. oğullarımı da evlendirdiğim İçin artık onlar üstünde İçim kalmadı. Çimdi oturup köşemde istirahat edeceğim.
— Fakat, şu istirahatınla devresinde biz de emekli maaşınız olsaydı?
Buruşuk yüsü bir kat daha buruş-j
raıkiT* Bcaoı
laneLLk l»00 kuru* 6-WO kurug
• »yUH IIWO » 2W0 • .
t arlık 800 » ı«oe »
1 aylık 5J0 * — »
Adraa tabdlü İçin alil Inlruıhrt pU) tönderUmaJlOLr. Akıl uk41/4» >(iraa daglgUrllmaı.
TaIa/ojıJ«nnuı HapnuMarrlr: M34S
Yan lelari MİM - İdare »411
MUdür M4M
C*«n4ıtY*V»rv«) M — Kının 138
tmaak Ç1 öŞia İkindi Ak. Yel»ı
f. 8.m un » sı tn u m ı »
T- (Ü ».M 1110 IIM ı».se ı» w
idarehane Babilik ciran
Cemal Kadl» wkat> W®, 13
Sahife 6
AKSAM
28 Mart 19«
bulmaca
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Fakat bu tantanalı hayatınız..
Bu tantanalı hayatınız ne boş geçiyor. küçük hanım!... Sultanların terekesinden alınmış ampir karyolanızda, sabahleyin on bire doğru elâ gözlerinizi açar, pembe İpek perdelerinizin arasından gizlice süzülen müteceasis ışığa, iç sıkıntıslyle dalarsınız Zira bugünün de hayatınıza bir yenilik gettrmlycceğine kanisiniz. Dalma. «Ah, keşke, keşke » der gibisiniz Sizin için yok. yok da ondan nu?... Varlık içinde yokluğun hasretini çekiyorsunuz da farkctmij'orsu-nu«. ondan mi?... Hülâsa, bedbin va sebepsiz dertlisiniz. Bu tantanalı hayatınızın nasıl bir İşe yaramadan heba olup gittiğine bilmiyerek yam-yorsıınui da ondan mı? ...
Keten çarşaflarınızın serin yerlerini anyarak nazlı nazlı gerindiğiniz sırada ağlamaklı olursunuz. Derken, zarif eliniz, komodunuzun ürerindeki naylon aile isteksiz isteksiz uzanır. Oda kapınız açılır: proslelalı hizmetçiniz. Amerikan sabunuyla köpürtülmüş ılık banyonuzun sizi beklediğini haber verir. Dadılarınız, tayalannız, tcnebl mürcbblyeniz re dalkavuklarınız etrafınızdadır. Kahvaltınız. gümüş tepsinizle önünüze gelir Kuş tüyü yastıklara yaslanır, kanıksamanın verdiği tiksinti ile kuş sütünüzü içersiniz. Solgun yü-aünüade yapıştırma bir tebessüm vardır: kİ. bu tebessümün yapıştırma olduğunu bilmez, gülümseyişin aslı incecik dudaklarınızı hafitçe germektir sanırsınız... Gardrobunuz. bir hazırcı mağazanın galerisindeki dolapları dolduracak kadar tıklım t iklimdir, tstihfafla seyrettiğiniz elbiselerinizden birini seçmekle müj-kllât çekersiniz.
Doğum gününüzde, annenizin hediye ettiği otomobiliniz kapıda İntizardadır. Yirmi dört saatiniz, Beyöğ-lu pazarları, kokteyl partiler, danslı çaylar vesaire arasında bir hafta evvelinden taksime uğramıştır. Sabah ziyaretleriniz, terziler. şapkacılar, kürkçüler, berber salonlarıdır. Para sızın için, lavanta kokularınız gibi ıtıtıvacımz dışında havaya savurduğunuz bir metadır. Hattâ, lavanta ko' ■ rınız kadar onu üzerinizde tu . . edemezsiniz Siz, mııhte-
to«ı pederinizin karaborsadan lıa-zandığı milyonları, karaborsaya transit devreden bir garip aletsiniz... Altı harb yılı, memleketin yüzünü karartan karaborsa, zaten sizin hesabınıza işlemedi mi? Bütün alım satım pazarlan sizin ve emsaliniz hesabınıza çalışmadı mı? Ve altı harb yılı, siz, muhteşem radyonuzun düğmelerini, harb haberlerini dinlemek uğrunda bir defacık çcvlrmiye-cck kadar harbe nankörlük ettiniz. Siz, hiç de zahmete katlanmadan, Boğaz’dtt yah, Adada köşk, Suadiye-de villâ, Taksimde apartıman edindiniz. Sulh de sizi beslemekte devam etti. ediyor. Gümrükler açılınca, on beş binlik Roysroy’leri önce siz kullandınız. Akdeniz seferine ilk çıkışındı Ege'de siz vardınız.
Yeni yeni kürk nesillerini memlekette İlk siz ürettiniz,
saçlarınıza altın sorgucu İlk siz takıp baloyu geldiniz... Mensup bulunduğunuz sosyetenin gözdesi sissiniz, penesiniz, güzelsiniz, şıksınız, zarifsiniz. malûmatlısınız, zekisiniz, zenginsiniz. Acınacak yeriniz yok ama yine «te size acıyorum. Eli gözlerinizdeki «Ah, keşke, keşke...» diyen müp hepi hasret, ve İncecik mağrur dudaklarınızdaki takma tebessüm yüreğime dokunuyor. Sizi, şifa bulmaz bir dertle malûl olup da derdini bil-
I ■ —— Yazan:
I NtHAL KARAMAGARALI |
meyen Avare bir çocuğa benzetiyorum. Bir ruh doktoru gibi, sizi müşahedem altına alıp ruhunuzu tedavi etmek İstiyorum. Sebebini bir tiir-Kl keşfedemediğiniz müphem azabınızı parazit ömrünüzün doğurduğunu size anlatmak İstiyorum. Bu dünyaya gelişin bir sebebi olmak lâzım galdlğinL, İnsanın insan olmak İçin mutlaka bir şeye yaraması lâzım geldiğini size öğretmek İsliyorum. Size, çabalaya çabalaya bir hedefe gitmenin zevkini tattırmak İstiyorum. BLr hayatın yalnız yaşayana alt olmadığını. hep birlikte, elblrllğiyle yaşandığını o hodbin kafanıza sokmak İstiyorum...
Gct'çe, siz, felüh bulmayacaksınız, küçük hanimi... Geçen gün pastoha-nede gayrllhtlyar! kulak misafiri olduğum muhavereniz, sizin yaşamadan iilmeğe mahkiım bir biçare olduğunuzu bana öğretmeğe kâfl geldi. Sizden büsbütün ümidimi kestim. Yamnızdakl yakışıklı, esmer delikanlı. herhalde ya sevgiliniz ya nl-şanlmızdı. Ateşin bakışlarında size
karşı duyduğu sonsuz muhabbeti vardı. Mesuttu, ümitliydi. Yan masalardan birinde babasına bir şeyler cıvıldayarak pasta yiyen sevimli oğlanı size İşaret etti:
— izdivacın gayesi İş la böyle topuz gibi bir oğlana sahip olmaktır. -dedi.
Güldün üs:
— Erkek için İhtimal öyle. - dediniz.
— Ya, kadın için?
— Çocuktan nefret ederim... Çocuk İnsanı vaktinden evvel İhtiyarlatıyor... Vücudun güzelliği kayboluyor.
— Peki, o halde niçin evlenilir?
Bu mevsudan aıklmış gibi nahif omuzlarınızı silktiniz:
— Evlenmiş olmak İçin...
Bu cevabı verirken güzel eli gözlerinizde «Ah. keşke, keşke...» diyen o hasret İfadesi ve o incecik zalim dudaklarınızın sahte tebessümünde, ziyan olmaya mahkûm tantanalı hayatınızın azabı vardı.
Size bilseniz ne kadar acıdım. Merhametime hiç de lâyık değilsiniz ama size hâlâ acıyorum.
Nihal KARAMA&AB.Uf
Bir inşaat gösterisi
Eyüp istihkâm ve Demiryolu Okulu
w
uı
O»
t»
12345678 10
i w 1
1 i
1 1 __ 1 1 ■1
■
1 İ 1
1 ■ 1
B 1 1 1
1 1 1 :■ J_L
Soldan »>i»ı 1 — Sarı U« kırmızı »vmi bir ıctlk. 3 — E» farla • Bir hayvan. S — Nota - Tayyar» meMİeıl. 4 — Amel! - Sonuna «E» gelirse urup a emektir, 0 — üst tarat dejll - Bir kadın ismi, 8 — Sonun» «M» geline Sililini eder - İÇ. T — Hasır - Tekrarlanıra» pars» pare» demektir. 8 — İsim -Tersi delik açmak, 9 — Çafiırı • Beraber. 10 — Teni» âleti - Mrrru.it.
Yukarıdan »*aâır»: 1 — Sahte par» yapan. 2 — Tekdir etmede, I — Teral şikârdır -Sıçramak. « — Ümit - Bayram - Bir edat, S — N» »ebeb» mebnlf • Ter» oğlağın babasıdır, 9 —Cereyan eden • Bir gıda madde». T — Yare yitil ■ MerhamotaUUk. 8 — Bir Cİ/t İnsana mahsus. 9 — Soluktan mÖtees»lr olmamalı. 19 — Yola revan olan.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan seda: 1 — Torkopnrın, S — Ev. Adajlle. S — Naftalin, « — Redarlb, S — İUrarcder. 8 — Reji. Tire, T — Emlnol, Dav. 8 — Dadanan. Ra. 9 — Bj». Alenen. 10 -Narovab. Rl.
Yukarıdan »(ağıya: 1 — Tenvtreden. S — Ova. Tama»». 3 - Frijider. ( - Katarına. S — Odada. Onay. 0 — Palaz. Lala. T — AsIreL Neb. 8 — Rlnldld. S — Al. Beraber. 10 — Nem. Revani.
Kâgıtlıanede köprü kurulmasından iki safha
JKonserler f
İKİ BÜYÜK CAZ ORKESTRASININ KONSERİ
O. Avjar'm bsndoncoıılarllc lanjio m kotra» va H. Luaer'in S^inj e«t orkestrası 29 mart Mh günü uat (21 > do MELEK al nemasında bir konser verocekJerdtr.
EmlnOnO Halkevlnce dUrenlcncn bu mû-slJc hareketi cax «ver muhtUmlr.de bûyûk bir «lâka toplamış, km bir tamımda bürf lerln bOytlk bir kısmı asilimi ftif. BUhuaa orkestraların Ferdi Tayfur tararından İnk-dlml. Ve dljer sürprizler İ9 mart gecesin» •yn bir hutualyct verecektir.
y’a’yîn”]’
EDEBİYAT DÜNYASI
Genç neslin en kuvvetli İmzalarını bir araya toplayan bu sanat ve edebiyat dergisinin 16 inci sayısı da yayınlanmıştır, Bu sayıda Japon Estampları hakkında ilgi veren bir yazı ve renkli resimlerle M. C. Anday, N. Cumalı, H. Yağcıoğlu, S. Taşer, ve diğer genç şairlerin güzel şiirleri yer almakta ve Bedri Gider, şiirleri ve hayatı He okuyuculara tanıtılmaktadır. Bu değerli dergiyi edebiyat sevenlere tavsiye ederiz.
bu Altın
Eyüp İstihkâm ve Demiryolu Okulu perşembe günü öğleden sonra Yılda Erkânı Harbiye Okulu subaylarnıu Kûğıthanede köprü İnşaatı, tahribatı, mnyn döşemek ve diğer İnşaat faaliyetini İlgilendiren bLr gösteri yapmıştır.
Amerikanın Türkiyeye yardım misyonunun ordu grubundan yarbay T. H. Lipscomb’un murakabesi altında Türk erlerinin yaptıkları gösteride Türk ordusunun takriben elli yüksek rütbeli subayı hazır bulunmuştur.
Amerikanın TiLrkiyeye yardım uıis-
Hakâri ile posta münakalâtı yeniden başladı
Hakkâri, 25 (AJU — Yolların kardan kapanması doiayıslyle 48 gün-denberl kesilmiş posta münakalâtı dün İlk defa olarak gelen posta İle yeniden başlamıştır. ıirıU.l)H..,..H;a„ı,ı,nu,„rl|'i||||„„ı„,!„„„„.
yerleştirmişler ve patlatmışlardır. Mayn döşemek ve toplamak faaliyetini müteakip bir Amerikan su tasfiye teçhlzatiyle bir gösteri yapıl- > mıştır. Çamurlu bir gölden pompa İle çekilen su küçük tasfiye tanklarından geçince berrak ve temiz olmuştur.
Nihal gösteriyi, Kâğıthane deresinde lâstik dubalar üzerinde iz yollu çelik bir köprünün inşası teşkil ediyordu. Bundan sonra bir köprü ı üzerinde vinç İstimalini belirten dİ-1 .. . . .
yonlyîe İstihkâm ve demiryolu sra-. sında İrtibatı temin eden yarbay
Lipscomb'a göre bu gösteri, İnşaat işlerinin alâkayı celbedccek önemli safhalarını belirtmek gayesiyle tertip edilmiştir.
öğleden sonraki programın İlk fa-
aliyetini lo tonluk bir sehpa köprü. nün inşaatı teşkil ediyordu. Bu köp-, rü birkaç dakika İçinde kiıçük bir ’ gölün Üzerinde İnşa edilmiştir. Bundan sonra bir köprü tahrip edilmiştir. Kurs öğrencileri, köprüyü tahrip etmek İçin lüzumlu İştial maddesin! ğer bir gösteri yapılmışta*.
Elli lirayı terziye verdim ya!
Bay Suplıl hakaretten maznunmuş. Koridorda >ana yakıla anlatıyor:
— Ne zaman karşılarsam yakama yapışıyor; «Yahu, bu nasıl dostluk, bu nasıl ahbaplık? Hem de çocukluk arkadaşıyız. Fakat siz bizi unuttunuz. Evimize uğramıyorsunuz. Olur mu böyleşey? Bir gün hanımla beraber geliniz de çorbayı bizde içelim» diye sitemler. ısrarlar eder. Ben böyle şeylerden hoşlanmam. Şu pahalılık zamanında bir ahbabı külfete sokmaktan çekinirim. Davete gittikten sonra bir de ona mukabele etmek lâzım tabii Glzllyecek değilim ya, benim vaziyetim böyle şeylere müsait değil. Aylık kazancımla kan koca şöyle böyle geçinmeğe çalışıyoruz. Bir tas çor ba, bir tabak fasulya ile misafir davet edilmez ki. En mütevazı bir davet sofrası da haylıca masraf ister. Biz böyle üir şey yapmağa kalkışırsak bütçemizde kocaman bir delik açılır, bir daha da kapatamayız. Rüştünün de benden farkı yok ya. Onlar da kan koca, tencerede pişirip kapağında yiyor lar. Bunu bilerek kalkar da yemek davetine nasıl giderim?
Her defasında; «Peki, bir gün geliriz inşallah» diyerek atlatıyordum. Dün öğle vakti Rüştü bizim daireye geldi; «Suphiciğim, vallâhl bizim hanımdan utanıyorum. Senin arkadaşın da, karısı da bize gelmeğe tenezzül etml-1 yorlar, diyerek beni mahçup ediyor. Bü akşam daireden çıkar çık maz hemen eve git, karmı al, doğruca bize geliniz. Katiyen itiraz istemem. Mutlaka bekliyoruz. Yemeği bizde yiyeceğiz. Sofra başında biraz da dertleşiriz» diye gene yakama yapıştı. «Rüştücü-ğüm, bu bir tenezzül meselesi değil. ben böyle şeylerden çekiniyorum. Bu zamanda yemekli misafir ağırlamak kolav mı? Bizim için bir sürü masrafa gireceksin. Yazık değil mi? Mademki ısrar e-dlyorsun, yemekten sonra gelelim de bir iki saat oturalım» dedim. «Hayuır, katiyen olmaz. Mut laka yemeğe geleceksiniz. Masraf meselesini düşünme sen. Elbet benim de bir bildiğim vardır- diyerek yeminlerle, antlarla söz aldı benden. Rüştünün senelerden beri bahsettiği bir miras meselesi vardı, her halde o iş! halletti de eline para geçti, dedim, daveti kabul ettim.
Akşam daireden çıkıp evden karımı aldım, saat altı buçuğa doğru Rüştünün evine gittik. Karısı da. kendisi de İzzeti! İkram ile bizi karşıladılar, odaya aldılar. Konuştuk, gülüştük, aradan bir saat geçti, yemekten ses şada yok.
Biraz daha oturduktan sonra Rüştü ayağa kalktı: «Eh. yemek zamanı geldi. Hazırlanalım bari» diyerek odadan çıktı, tekrar geldi, bu sefer kansile beraber çıktılar. Rüştü telâşla döndü; «Suphiciğim, sokakla bozdurmağa unutmuşum. Şimdi biraz öteberi alacağım, elli lirayı bakkal bozamaz. Veresiye almak da istemiyorum, bozar mısın?» dedi. Güldüm; «AJaymı ediyorsun, Rüştücüğünı, dedim. Avın son haftasında bende elli lira ne gezer? Cebimde on beş lira var, onunla ay başına kadar idare edeceğiz» elini ceketinin İç cebine soktu, sonra: «Dur öyle ise. Bu işi başka türlü halldelim. Sen on bes lirayı ver bakalım. Elli lirayı sen al. yarın bozdurup üst tarafını bana verirsin» dedi, benden
paralan aldı; «Nuran, bütün elli lirayı getir de Suphi beye ver» diye karısına seslenerek çıkü.
Yarım saat sonra: «Buyrun yemeğe» diyerek bizi öbür odaya aldılar. Sofra kurulmuş, rakılar, biralar, mezeler hazırlanmış. O turduk çerez mezelerle içkilerimizi içtik, konuştuk, eğlendik. Arkadan yemek gelecek diye beklerken Rüştü ayağa kalktı; «Soframıza şeref verdiğiniz için teşekkür ederiz. Kusura bakmayınız, sizi iyi ağırlıyamadık amma, karşı karşıya sohbet ettik, hoşça vakit geçirdik. Bizim için bundan büyük nimet olamaz * diye ağız kalabalığlyle bir nutuk söyledi. Anladık ki ziyafet bundan ibaretmiş. Sokak kapısından çıkarken; «Rüştücüğüm, bizim on beş Lira ne oldu? Elli lira ne oldu? Elli lira verecektin de ben bozdurup üst tarafını yarın sana iade edecektim, fakat parayı vermedtnş ı dedim. «Ha, evet» diyerek döndüf^ karısına seslendi: «Nuran, elli lif) rayı getlrsene!» kadın yukarıdan^ «Ne elli lirası ayol? Onu ben but, gün terziye verdim. Sen öyle söy-O lemiştin ya» diye cevap verdi— Rüştü ellerini uyuşturmağa bas-Q tadı. Kekeliyor, bir şeyler söyle-— mek istiyor. «Aman. Rüştücü-t: ğüm, dedim- Bu İşin şakaya ta-(D hammülü vok. On beş lira İle ay> başına kadar evi geçindireceği m. Parasız ne yaparız biz?» Rüştü (D ı ne cevap verse beğenirsiniz? tLâefc kırdıyı uzatma, be biraderi Btv^ ziyafeti ben çekmedim de sen O çektin say. On bes lira için bu ka^ dar lâkırdı söylemek ayıptır» de-m nıc2 mİ! Buna tahammül edi!iew mi. azizim? ™
Suphi beyin öfkesi yeniden ka-E_ bardı, başım sallıyarak uzaklaştı^ Bu esnada mahkeme açıldığı için Rüştü beyle konuşamadık.
Ce. Re.
Belediyenin bu »ene yaptıracağı yollar
Belediye, bahar inşaat mevsim! dolay ıslle bu sene yapılacak yolları müteahhitlere İhaleye devanı etmektedir. Dün de Belediye daimi komisyonu tarafından İhale olunan yollar şunlardır:
Büylikada: Çarşı caddesi, Nevzat bey sokağı, Heybelide Ayyıldız cad-decl ve Burgazda rıhtım yolunun asfalt olarak İnşaları.
Giinıilşsuyunda Beytülmâlci yokuşu ve Kabalaşın ana lâfımı İle Kadı köyünde Mücahit ve Okul sokaklarının asfalt olarak inşaları da ihale edilmiştir. Bunlardan başka Kadıköy İlçesinde yapılması kararlaştırılıp eksiltmeğe çıkarılan sokaklar da şunlar dır:
Merkez nahiyesinde İsmail Hakkı, Çayırönü, Neblzade sokakları, Kızıl-toprak istasyonu - Kayışdağı Çeşms arası yolu, Kızıltoprak 49 uncu mektep yolu, Erenköy Çfimh. Çolak İsmail,. Bostancıda Emhı Ali, Tayyareci Resmi sokakları. Kadıköy İlçesinde yapılacak diğer sokakların da keşif evrakı hazırlanmakta olup yakında eksiltmeğe çıkarılacaktır.
Konyada bereketli yağmurlar
Konya 22 (Akşam) — Dün akşamdan beri devamlı olarak şehir ve çevresine mevsimin İlk bereketli yağmurlan yağmağa başlamıştır.
Hububat Hallerinin bir hayli düşeceği tahmin edilmektedir.
İPEKLER İÇİNDE
AŞK ve MACERA ROMANI
Yazan : Cralg Rice Tercüme eden : Vâ-NÛ
l __Tefrika No. 54 -
Malone:
— Dinleyin beni. — dediyse dc sözünü bitirmedi
Helftne, devam etti:
— Bu adamcağız, bizim yüzümüzden tevkif edildi. Çünkü biz cücenin cesedini sakladık. Eğer bu ljl yapmadaydık, aleyhinde hiç bir de’li bu-lunmıyacaktı. Ve madem kİ bu İşi yaptık...
Malone, mırıldandı:
— Gene kâfi delili var. Nerede bulunduğunu Angcla Doll v asit asiyle İspat edebilir.
— öyleyse haydi git, bu delil| von Flanagan'a haber ver. Jaekson'u hapisten kurtar. Zira, nihayet senin mü vekkillndlr. Daha doğrusu hep birlikte von Flanagan’a gidip bu mevzuu ■çcak isabet ederiz.
Jttke de ayağa kalktı:
— Dur bakalım ne yapmak niye-Unde«!n? — dedi — İspat etmek İs-
tediğin nedir?...
— Üçümüz bir olmalıyız; Jackson'u serbes bırakması İçin von Flanagan'ı ikna etmeliyiz. Yapılacak İlk İş bu-dur. (Eldivenlerini giymeğe koyuldu.) Çünkü, Jackson' herhangi birine nazaran cücenin en yakını idi. Kaatl-Uıı kim olduğu hakkında İhtimal, bize, bir İp ucu verebilir. Ve çalınan mahut kutuyu kimin ele geçirmek istediği hakkında, keza o kutunun İçin de ne olduğu hakkında bize bir şeyler söyllyeblllr. Eh, haydi bakalım,
Çantasını aldı
Avukat:
—- Höldne’ln hakkı var. — dedi- — Jackson'u hapisten kurtarmahyız. (Henüz yaktığı puroyu tablada ezdi, paltosunu kavrayıp kalktı.) Üçümüz birden bu İşi İyice benlmsiyellm. Haydi iş başına! (Saatine baktı,) Aklım fikrim, şu mahut İlâçlı viskide. Belki de püf nokta odur. (Hafifçe kızardı.)
Diyorum kİ, von Tfanagan'a giderken güzellik enstitüsünün önünde duralım da şu Ruih Raw|son Ue biraz konuşayım- öyle sınırım, bu sefer hakikati bana söyler.
.‘•ake, burnunda ) homurdandı, ve :c ukat, onu İşitmemiş gibi durdu
— Hakikati bara söyllyecektlr, yahut da ben, hakılıa’l ona söyletmesini bilirim. Bizl«re gt-llnce, sîzlerin her bengi bir surette l&fa karışmanızı İstemiyorum.
AV1I
Madam Bettlnn diyordu ki:
— Nasıl olur, efendim, İmkânı yok. Kendisini şimdi guremeaslnlr Yüzüne masaj yapılıyor.
Malone, İsrar etil durdu;
— Sizinle» ou bahsi münakaşa etmek hiç de centilmenliğe uymaz biliyorum amma, gene de ediyorum. Ya, beni onunla hemen konuşturursunuz, yahut da 1939 da size verdiğim 32 dolarlık lâvanta şişesini bana iade edersiniz.
Düşünüyordu kl, bu saçlarına kır karışmış esmer kadının demek kl o tarihlerde bir cazibesi varmış?
Kadın avukata bakıp omuz silkti:
— Yahu, Malone, anımı dıı adanı-mışşsın be! Peki, bu acelen no? Yoksa, pek ehemmiyetli bir ş&hlt mlî
Malone. bekleme salonunun solgun gri dekorunu bir kere daha gözden geçirirken:
— Tabii. - dedi.
Madam Bettlna:
— öyle olsun. — dedi. — Çağırayım bari... Ne mesele imiş bu mesele?
Malone, öfkeli bir küfiir vavurmak arzusunu güçlükle yendi. Fakat, bu dekorun İçinde böyle bir şeyin münasip olmıyacağını anlayıp muhatabının kulağına eğildi. Madam Bet-llna irkildi:
— Ah. siz avukatları — dedi-
Ve, arkası sıra gelmesi için Ma-lone'a İşaret etti.
Uzun koridorlardan geçtiler. Duvarlarda, kaduılann güzelleşmek için ne İşkencelere katlandıklarını gösterir canlı levhalardan mürekkep bir galerinin locaları gibi kapılar nçilmiş. Kapılardan birinin üzerinde, «Baylara berber» diye yazılı idi,
Malone, aralıktan, İri bir oğlanın saçlarına permanant yaptırdığını gürdü. İki kapı ötede, genç bir berber kadın, dev anası gibi bir müşterinin suratım yoğurup duruyor.
(— Meseleyi biliyorum. — diyor. — Arkadaşlarımdan birinin evinde o adama Taslamış»
Malone, diğer bir odada, saçlgıı di-
diklenmiş gibi görünen sekiz yaşlarında bir kızın kuvafürii yapıldığını gördü. Fn sundaki kabineler daha lüks.
Küçük avukat, bu kısmın eşiğinden geçli ve durdu. Bütün bu gördükleri. Borla Karloff filmlerindeki işkencelere benziyor. Tüyleri diken diken oldu.
Madam Bettlna:
— Ah. affedersiniz, bayan Rawlson. — elidi. — Sizi dışarı çagıraciktmı, pek niyeceğlnlzl kestirdim. Bir bay görüşmek istiyor.
Ameliyat masası gibi bir masaya yatırılmış bir insan şekli, hallice titredi Saçları, bir örtü altında gizlenmişti. Yüzü de, Afrikalı bir büyücünün suratı gibi garip bir maske 1le örtülü idi. Kollarının nihayetinde elleri yoktu, hayır! Bileklerinden itibaren, alçılı gibi takma ellerdi bunlar.
Avukat, seslendi:
— Benim ben, Matone'uıu.
Genzine lâvanta ile kimyevi maddeler karışık garip kokular çalınıyor.
Ameliyat masasındaki maske kımıldadı:
— Ah. benim güzelim, ne yapmağa geldtnlz buraya?
Malone. operatöre, yalnız kalmak arzusunu anlattı.
— Sizi görmek İçin akşama kadar sabredemedim (Sözüne devam etmesi için madam Belllna'nın uzaklaşmasını bekledi.) Hem, size bir şey de şormam lâzım. (Hafifçe öksürdü.) Ku zum, cücenin kabininde mahut viskiyi nasıl bir anda içtiniz?
Kısa bir sükût, sonra Rutb Rawl-son'un berrak sesi:
— Nasıl bir anda mı?.. Vakit geçti... Saat ikiyi geçiyordu.
Malone, böyle bir güzellik mabedinde sigara İçmenin doğru olup olmı-yacağıtıı düşündü.
— Resmi tahkikat, cücenin, bu saatten biraz evvel öldürüldüğü hakikatini ortaya koydu. Mademki o saatte ölmüş, nasıl olur da ski içki İçmeğe davet edebilir?
— A. o takdirde edemez tabii... Ben, size düvel ml etti, dedim? Demek, başka bir seferle karıştırmışım. (Maske bu seter, volkan lnditalan yapacakmış gibi sarsıldı) Hayır, ben. o-nıı dün akşam görmüş değilim. Bir akşam evvel gördüm. Dün akşam ise...
Malone:
— Devam ediniz. — dedi. (Her na müşkülâtla karşılaşırsa karşdaşsuı. sıkı basmağa karar altına almıştı ) t- U. lâçlı İçkiyi siz© o vermedi ya?
(Arkası var)
AKSAM
Canlı, taze ve bayat balık
Yazan ; Profesör Cafer Fakrl DİKMEN
Dünya İktisadî durumu
Balıklar, bir çok lekiüerde ratılmak-Kdır, Istaubnlda cardı balık »atan foktur. Avrupada derüzdan urak olan büyük şehirlerde bile canlı balık çatan yerler vardır. Balıkçılar, tuttukları balıkları eağ ikan ™ U« dolu hu-■usl kapların içine atarlar. Hava vermek ve suyunu degiçttnnek sureliyle uzun müddet balıkları »anlı olarak muhafaza ederek uzak yerlere gönderirler. Canlı canlı «atarlar.
Binde pisi, kaya, kefal ve İskorpit gibi bazı balıklar vardır kİ çabuk ölmezler, bir müddet dışarda yakarlar. Barı kere dükkânlarda böyle oanlı balıklara tesadüf olunuru «Anlı ve tase bir balık alınmış olur. Boğaz-İçlnde bazı lokantacılar ve balıkçılar tuttukları pisi ve kalkan balıklarını bir İpe bağlayıp veya ağ torba İçinde denize salarak muhafaza etmektedirler. Mü$teri gelince denizden çıkarıp l yiyecek bahtın canlı olduğunu gös-
' terlrler
İstakozları hep böyle muhafaza ederler ve alıcı çıkınca denizden çıkarıp satarlar. Fakat böyle günlüce denizde kalap balık ve İstakozların et İtri lezzet ve gıdasını kaybeder, fazla olarak muzır da olurlar. Çünkü bu vechiyle saklanan balık ve İstakozlar kurtulmak ümidiyle denizin içinde dalma çırpınmak ve harekette bulunmak yüzünden yorulurlar, bu yorgunluktan bir çok toksinler hasıl olur ki .böyle toksini! etlerin lezzet ve gıdası kaybolur- Bunlar çok kere muzır olurlar.
Taze balık
İstanbulda taze balık bulup yemek çok güçtür. Çünkü balıkçılarımızın kullandıkları kayık ve motörlerde tuttukları balıklan bozulmadan muhafaza edecek yerleri yoktur. Marmara ve Karedeniz civarında tuttukları balıklar, balıkhaneye gelinceye kadar tazeliklerini kaybediyorlar. Balıkhanede satılan balıkların Şişil, Maçka ve Fatih gibi uzak yerlere hamal arkasında veyahut araba ile giderken yolda bozulmak ihtimali de vardır. Hele yazın.
Pek muhterem bir doktorumuz bayat balık yiyip rahatsız olan hasta Lanna -«Kendin tutmadığın balığı yeme> diye tavsiye eylemekte idi
Memleketimizdeki balıkçıların Avrupa ve Amerlkadaki balıkçılar gibi motörlû vasıtaları ve tutulan balıkları canlı ve hiç bozulmadan taze olarak muhafaza edecek yerleri dursa o zaman İstanbul halkı taze balık yiyebilir. Balıkçılıkta kullanılan mo-törlerln süratli, denklere dayanıklı, fenni ve mükemmel olmasının en büyük faydası Marmaranın İzmit, Mudanya, Erdek Oehbolu koylarında ve ŞUe. Kefken gibi Karadeniz sahillerinde bol miktarda bulunan balıklardan İstifade olunabihneridlr. Bu sayede İstanbul halta hem tu» ve hem de çok ucuz balık yemeğe muvaffak olur.
Denizle çevrilmiş olan memleketimizin her tarafında bu kadar balık bulunduğu halde bu pek kıymetli olan bir gıdadan istifade etmemekliğimiz çok acıdır.
Taze bal* nasıl anlaşılır;
A — Ta2e balığın ilerisi üzerindeki pullar balığın vücuduna İyice yapışmış ve parlak olur. Derisi ürerinde hiç leke bulunmaz.
B — Gözler, göz çukuru İçinde dolgun görülür. Göz elâstiki v« «eritir ve gözün beyazı parlaktır.
> C — Galsameleri keskin tarmıa olmalıdır.
E — Taze balığın «U atrtttr. Baht: uaunlamasma elde tutulursa dümdüz durur, «uya konulura* suyun dibine gider. .
Bu gibi vasıflan göctenn balıklar tazedirler.
Bayat balıklar
Bayat balıkların görünüşü; Derisi; gevşek el «iirülürse üzerinde parmak İzleri kalır ve pullan kolaylıkla dökülür, Gözleri; kiril donuk, etrafı kırmızı ve göz çukuru içine çökmüştür. 1 Galsemlerl, tarll ve rfncablmtırak bir rank arzeder, Bazı hUertr balıkçılar kırmızı I an elini boyacı Ue boyarlar fanlş. Beyaz bir mendil Ut «lllnlr be meydana çıkar.
Bayat balığın yumuşak olur. Dte tutulacak olunursa kuyruğu aşağı döşer, «uya kûnuiurea suyun yüzüne Şikar. Balık çok bayatlamış, bozulmağa başlamışsa karnının atında Olan şer ol açılmış olarak görülür Iger balık çok bozulmuş İsa ıramı Üzerinde yeşilimtırak lekeler, yaralar da görülür.
Balıkların bozulma, kokma «ebep-b—- teri ne olura* olsun bu gibi balıkların yenmesi hazmi bozar, bazı kere şiddetli ağrılar verir ve İnsanı tehirler. Bu sebepledir kİ Avrupada yenl-tecek her şey sıhhî muayeneye tâbi «'doğu gibi satılan taa> balıklar da veterinterlerin sıkı bir kontrolü al-
tandadır Yenmezi muvafık görülmeyen bozuk ve bayat balıklar müsadere olunurlar.
Tuzlanmış ^alıklar
Sardelya, hamsi \ Kolyoz gibi geçici ve zürü İle gezen balıklar çok çıktıkları «aman urun müddet yenilmesi ve uzak yerlere gönderilmesi İçin tuzlanarak muhafaza olunmaktadırlar. Tuzlanmış balıkların gıda kuvveti değişmez, yatna çeşnisi değişir.
Ti mitinmiş balıkların uzun müddet .saklanabilmesi için altı ay kadar tuz içinde kalıp İyice tuzda pişmiş olması gerektir. Bu balıklar İki «ene bozulmadan kalabilir. Daha sonra tuzun İçinde yumuşar vc erimeğe boşlar
Eğer llkerda gibi az bir müddet içinde yenmek üzere tuzlanmış ise bir hafta tuzun İçinde kalması kâfidir, Fakat nihayet iki ay İçinde yenmelidir. Tuzlu balıkların hazmi değişmez ve kolay olur.
Tuzlu balıkların hararet vermesi hazmlnden değil, tuzlu olmasındandır. Tuzlu balıklan yemeden önce sirkeye konması ve limon «ıkılması tuzunu tadil etmek İçindir.
Kurutulmuş balıklar
Uskumru yağsız olduğu zaman taze olarak yenilemez. Tuzlanır ve tonra güneşte kurutulup çiroz yapılır, Çl-rozuB gıda kuvveti yok gibidir. Bazı balıklar da hususi yapılmış fırın ve ocaklarda dumanda kurutulup «atılmak ta dırlar
Dumanda kurutulmuş (füme) balıkların kendilerine mahsus iyi bir lezzeti vardır. Çok makbuldür. En meşhuru llgorlnos, tirsi vesairedir.
Konserve balıklar
Bam balıklar da zeytinyağında pişirilip terbiye olunduktan sonra küçük teneke kutularına konur ve iyice kapatılmış olduğundan uzun müddet bozulmadan kalır. Lear t v« gıdası değişmez.
Balıklan n İmlama, kıırlihna ve konserve yapılmasının sebebi halkın balık gibi kıymetli bir gıdadan uzun müddet İstifade edebilmesidir. Bizde lâkerda ve çirozdan başka diğerlerinden hemen hiç İstifade edemiyoruz.
Balık tuzlaman, kurutman ve konserve yapılması ayrı ayn birer sanattır Bizde çıkan balıklan yazacağımız zaman ayrıca tarif edilecektir
Marmara ve Karadeniz piyasasında tütün sah şiarı
Verilen malûmata göre aynı tarihte açılan Marmara ve Karadeniz tütün piyasalarında satışlar devam etmektedir. Şimdiye kadar Marmara piyasasında Tekel ve tüccarın Iştlra-kJyle bir milyon 300 bin kilo, Karadeniz piyasasında da 1 milyon 800 bin kilo tütün satıimştır.
Her iki piyasada da bütün mahsullerin «atılacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Y akalanan kaçak
tütünler
Son haftalar İçinde Tekel takip memurları tarafmdan yapılan çeşitli arama v« takiplerde yeniden bazı kaçakçılar yakalanmıştır. Bu arada «on olarak Urfada 471 kilo kaçak tütün yakalanmıştır.
Türk Ticaret Bankası A. Ş. Genel Müdürlüğünden:
Sayın Ortaklara.
17 Mart 1949 tarihinde yapılan Bankamızın Ortaklar alelâde Genel Kurul toplantısında (30) numaralı kupon mukabilinde her bir aksiyona 1 Nisan 1949 tarihinden İtibaren % 8 hesabl-le net olarak (40) kuruş temettü dağıtılmasına karar verilmiştir.
Sayın Ortakların Bankamız Merkez ve Şubelerine müracaatla temettü hisselerini almaları rica olunur.
(Baş tarafı 4 üncü Mİlifede) yi bugünkü müşkül duruma sürükleyen şeyin yanlış bir politika olduğunu, bu yüzden bugün tamamen işsiz 200 bin, kısmen İşsiz 100 bin kişinin sokaklarda dolaştığım kaydediyor ve eliyor M: «Bir zamanlar kıymetli bir paraya sahip bulunan Belçika, tuttuğu ticaret politikası yüzünden iflâsa sürüklendiğini nihayet anlamıştır. Bu memleket, elindeki dolar ihtiyatlarının büyük bir kısmını lüks eşya ithalini hnrcada. Belçlkaoın Amerikadan ithal ettiği malların üçte ikisi başka yerlerden gelebilir veya yurt içinde yapılabilir veyahut hiç kullanılmayabilirdi. 1947 yılında 458 milyon Belçika frangı kıymetinde naylon çorap, IMS yılında 250 milyon franklık çorap ve çamaşır İthal edilmiş, bundan başka yine Amerlkaduc ayakkabı, tütün, giyim eşyası, meyve ve sebze konserveleri «atın almıştır. Dolar İhtiyatlarını israf etmek için belki (le bundan daha İyi bir yol bulunamazdı.»
Belçlkanın bugün, karşılaştığı müş külleri yenmeye çalıştığın] anlatan dergi, vaktiyle solcular tarafından 1-lerl sürülen Doğu Avrupa memleketleriyle ticaret yapmak fikrinin arlık bütün çevrelerde benimsendiğine işaret ederek diyor kİ: Bu fikri destrk-1 İyeni erden biri de Amerikan elçisi amiral Klrk'dlr.»
POLONYA: 1948 senesi içinde 70 I milyon ton kömür İstihsal edilmiştir.
Bu miktar, 1847 yılı İstIhsalûtına nls-betla 11 milyon ton fasla olduğundan Polonya, İhraç edeceği kömürü artır-nııçtır. İhracat'miktarı 22 milyon 546 bin ton olarak tesbit edilmişken istihsal fit yüzde 109,4 nlsbellnde gerçekleştirilmiştir, 1949 yılı plânı, kömür Istlhsaiatım 74 n-llyon tona çıkarmayı hedef gütmektedir.
Diğer taraftan Polonyayla Hollanda
arasında varşovada bir ticaret anlaşması imzalanmıştır. Buna gör» her İki memleket yekdiğerine B7 milyon flarinlik yani 22 milyon dolarlık n*l satacaktır.
JAPONYA: 1948 senesi içinde ihracat 272 milyon 200 bin dolar* yükselmiş yani 1947 «eneslne nazaran yüzde 48 nlsbetlnde artmışta. İthalât l«e 805 milyon 400 bin dolan bulmuş yani 1947 ««nesine naıarsn yüzde 32 nisbetlnde artmıştır.
HİNDİSTAN: Eanşur nutıtakasm-da Madras hududunda, 170 milyon ton cevher ihtiva eden demir madeni damarları bulunmuştur. Aynı yerde bir manganez madeninin da mevcudiyeti tahmin edilmektedir.
SUUDİ ARABİSTAN : Paclilk W«S-tein Oİ1 Corporation He kirdi İbııl-auud ve Kuveyt şeyhi arasında bir anlaşma İmzalanmak üzeredir. Buna göre her İki hükümdar, kendi devletlerini ayıran tarafsız bölge Ürerinde ki haklarının yansını Amerikan kum panyasına devratmektedlr. Batılı mevzuu hakların diğer yarısı 1948 «3-nealndenberl tndependent OH Com-pany’ye aittir,
LÜBNAN: Beyrut* «ekiz kilometrelik bir mesafede yeni bir hava meydanı yapılmaktadır. Buradan geçen ırmağın taşkın bir akışı olduğundan mecrasının değiştirilmesi hararlaştı-rılmıştır. Hava meydanı 1950 «eneal İlkbaharında bitince Orta Şarkın en büyük uçak İstasyonu olacaktır. Bn İşle ilgili olarak bir Amerikan teknik müşaviri Lübnan hükümetiyle devamlı surette temas halindedir.
MACARİSTAN: îstihsalât gitgide arttığından 6 şubat larlhlndenberl Hallerde göze çarpan düşüklükler kaydedilmektedir. Bu tenzilât, ban kumaş cinslerinde yüzde 40, konservelerdeyse yüzde 50 nlsbetlnl bulmak-Udır Şahap BALCIOĞLU
'■■■■■■rklItlMIttlılkt kili II ■■■■■■■«■■■■■■■■■■■■■ »II ■■■«■■ ■■■mı Proje müsabakası sonucu Ankara Belediye Başkanlığından:
ı — 8218 sayılı kanun gereğince halk* dağıtılacak ucuz arsr.lûr üzerinde yapılacak ev tiplerinin tâyini ve vaziyet plânı hakkında açılıp 1B/Mart/1949 tarihinde süresi bitmiş olan müsabakaya katılmak üzere gönderilen 48 proje şartnamede adlan yanlı Yüksek Mühendis Muhite Sertçi, Yüksek Mühendis Rlfat Pllâvoğiu, Yüksek Mühendis Bım Bayan, Yüksek Mimar Abidln Mortaş İle Yüksek Mimar Selçuk Milardân mürekkep jüri tarafından tetkik edilerek 23/3/949 tarihînde raporları vertimlş-, Ur.
BOYA ÖZERİNDE tngiltorede iiıtlsaa görmüş, deniz m o türler i. traktör ve sair makine sahalarında tecrübesi olan, İngilizce muhaberat ve yardımcı muhasebecilik yapabilecek İngiliz tebaalı bir genç İş arıyor. Referansları iyidir. Babalıları saat 9 dan 12 ye kadar 80525 numaraya telefonla müracaatı
İstanbul Ticaret vb Sanayi Odası ilânları I Tüccarların Dikkat Nazarına 4365 «ayılı kanunun II. üncü cûddeü odalarda kayıtlı Azanın at* n«llk aidatını Oş ay aarfında ödemelerini, ak«i halde bu aidatın üç mit-K tahakkuk ve tahsil olunacağı hükmünü tarammun etmektedir.
1949 aldatıcı banüa ödememiş bulunan İtalarımızın üş misil tediyeye düçar olmamak iğin iş bu aldatın eon mehllnl teşkil eden 31.3.1949 akşamına kadar tahsildar göndermek imkânı bulunmadığından Odamı! Muhasebe Şubesine müracaatla İşbu aidatlarını ödemeleri lüzumu arz ve rica olunur. (2399)
İnanlı İnekhanesi Müdürlüğünden
Muhammen
MIX tan Hali Tutarı
Oln«l kilo Kuruş Lira Kuruş
Koyun sütü 30000 40 12000 00
inak »ütü 90000 30 G000 OO
18000 00
1 — Yukarıda yazılı sütler açık arttırma Ue toptan satılacaktır.
2 — Arttırma ve İhalesi 28 Mart 1946 pazartesi günü saat 1« da Muratlı lnakhane dairesinde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
8 — Geçici teminat 1356 Hradır.
4 — Şartname her gün inekhanede ve İstanbul, Tekirdağ, Edirne, Kırklatalı veteriner müdürlüklerinde görülebilir.
8 — İsteklilerin muayyen gün ve «autta temlnatlarUe birlikte komisyonda bulunmaları Hân olunur. (3106)
Devlet Demiryolları Merkez 9 uncu
Satınalma Komisyonundan
Bu rapora göre bir katlı 2 odalı ev tiplerinde 82 Sıra ve 48421 rumuzlu proje sahibi Y. Mimar Mustafa Kemal Elfigfta birinciliği. 3 «ıra ve 82654 rumuzlu proje sahipleri Y. Mimar Mehmet Oüneren ve Selman Yöneler İkinciliği, 29 sıra 56435 rumuzlu proje sahipleri ¥. Mühendis Mimar Bamim Bangölve Y. Mimar Zehra Alpsoy üçüncülüğü, tek katlı v« üç odalı tiplerde 45 sıra ve 24913 rumuzlu proje sahipleri Y. Mimar Rauf Beyni ve Turgut Tuncay birinciliği, 29 «ıra ve 58435 rumuzlu proje sahipleri Y. Mimar Zehra Alpsoy ve Sam İm Sarıgöl ikinciliği, 44 sıra ve 13531 rumuzlu proje sahipleri y. Mimar Turgut Tuncay Te Y. Mimar Rauf Beyni üçüncülüğü. İki katlı 3 odalı ev tiplerinde 39 sıra 68431 rumuzlu proje sahipleri Y. Mimar Hakkı Ur*z Y, Mimar Adnan Onaran ve Y, Mimar İzzet Aydın birinciliği, 35 sır* ve 11848 rumuzlu proje sahipleri Y. Mühendis Mimar Hayrettin Kutsi ve Y. Mühendis Mimar Cel&lettln Özknynak ikinciliği, 38 sıt* 65053 rumuzlu proje sahipleri Y. Mimar Neriman Birce, Y. Mimar Kemal Ülkümen ve Y. Mimar İlhan Bıımln üçüncülüğü, 2 katlı dört odalı ev tiplerinde S sıra 21933 rumuzlu proje sahipleri Y. Mühendis Mimar Suat Erdeniz, Y. Mimar Rıza Aşkan ve Y. Mimar Harbi Hotan birinciliği. 29 sıra ve 58435 rumuzlu proje sahipleri Yüksek M. Mimar Zehra Alpsoy v* Yüksek M. Mimar Samlın Sarıgöl ikinciliği. 17 sıra ve 32202 ruınualu proje sahipleri Y. Mimar Recai Akçay ve Y. Mimar Mukadder Çteer üçüncülüğü, İki katlı beş odak ev tiplerinde H *ırn 57710 rumuzla proje sahipleri Y. Mühendis Mimar Mesut Evren vc Nihat Hastkloğlu birinciliği, 39 sıra 88434 rumuzlu proje sahipleri Y. Mimar Hakkı Ura2 Y. Mimar Adnan Onaran ve Y. Mimar İzzet Aydın İkinciliği, 3 - A.sıra ve 44844 ru-rr.UTİu proje sahipleri Y. Mimar Mehmet Oüneren, Y. Mimar Selman Yöndür üçncülüğfl kazanmışlardır.
Umumi vaziyet plânı için 9 proje gönderilmiş ise de bunlardan lılçblri-m hiHneiııir verilmesi mümkün olmamıştır. 47 «ıra ve 88088 rumuzlu Mühendis Mebus ErgüvençLn projesi ikinciliği ve Mühendis İsmail Hikmet Er on at'ın hazırladığı 28 sıra ve 22113 ruminlu proje de üçüncülüğü karan-Bl ıştır.
2 — Müsabakada kazanamıyan proje sahiplerinin hüviyet zarflan açılmamıştır. Bunların rumuz numaralarını bildirmek suretiyle projelerini ve hüviyet zarflarını 10/Nlsan/1940 tarihinden İtibaren Belediyemiz Yazı İşleri Müdürlüğüne müracaat ederek almaları.
3 — Müsabakayı kazanr.nlanh mükâfatlarını almak üzere 1/Nisan/ 1949 tarihinden itibaren Belediye He.tap İşleri Müdürlüğüne baş vurmaları.
4 — Müsabakaya katılmak üzere gönderilen projelerin 29/3/949 tari-
hinden İtibaren 6/4/1049 gününe kadar Ankara Halkevi mermer holünde teşhir edileceği İlgililere duyurulur, 3854
1 _Yüzde yirmisi hidrate edilmiş olmak üzere 1200 ton sönmemiş
kireç kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Malzemenin muhammtn bedeli 45,000 lira ve muvakkat teminatı 3420 Uradır.
3 — Şartnameler 200 kural mukaklbllnde Ankara ve Haydarpaşa vet-nelerlnde satılmaktadır.
4 — Eksiltme Ankarada idare binasında malzeme dairesinde toplanan Merkez 9 uncu «alın alma komisyonunca 7/1-949 perşembe bin d saat 15 de yapılacaktır.
Taliplerin tekllflerlie kanunun tâyin ettiği vesikalarını aynı günde nihayet saat 14 e kadar adı geçen komisyon Başkanlığına vermeleri tizım-öır. (3525)
★
Kuşe Kâğıdı Satılacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Batınalma Komisyon undan:
1 — Muhtelif «b'atta 209 1/4 Top (takriben 8100 kilo) beyaz kuşe kâğıtları kapalı rarf usullle «atılacaktır
2 — Muhammen bedeli 10469 lira 33 kuruş olup muvakkat teminâtı 1335 Hra 20 kuruştur.
j — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Arttırma 11 Nisan 1049 Pazartesi gür.d «aat 15,30 da Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa 8a t m alma komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün «aat 14,30 a kadar makbuz mukabilin.le komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta İle günderllmesl. (3613)
★
Beynelmilel Nakliyata mahsus Türk - Bulgar doğru eşya tarifesinde yapılan değişiklik. H.
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden:
15/4/948 gününden İtibaren yürürlükte bulunan Türk Bulgar Doğru Eşya tarifesinin 23 No. 11 tutkal tarifesi B tablosuna, 1/4/949 tarihine!» muteber olmak Osîre aşağıdaki ilâve yapılmıştır.
ÎSKAR............ a) 61.17 60.73 44.37
b) 51.03 42.40 37 25
(3839)
imralı Yeni Cezaevinin
Mobilya Mağazası
Açıldı
Mısır Çarşısı No. 79
- 3717 -
İstanbul Jandarma Satınalma Komisyonundan:
Miktarı Cinsi Pazarlığın gün ve saati Bant
20000 adet NÛmımesl gibi çember 30 Mart 94ü Çarşamba 11
tokası _____
4). Metre Nümuneel gibi ambâ- 30 Mart 949 Çarşamba 15
lâjlık Kanavlçe r
' Yukarıda cins ve miktarları yaz ılı iki kalem malzeme Taksim Ayaz-paşadakl komisyonumuzda hizaların da gösterilen gün ve saatlerde pazarlıkla satın, alınacaktır İsteklilerin Ticaret veslkalarlle belli vakitlerde komisyonumuza gelmeleri. (3817*
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Hesap işleri için yaptırılacak (28001 çift motörtü vesait f 1550) adet araba, (7001 adet motosiklet ve (3800ı adet bisiklet palâkaları 15 gün sura Te kapalı zarf usulii İle eksiltmeye konulmuştur,
2 — Muhammen bedel (22725) liradır.
3 — Teminat (1704) lira (38) kuruştur.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
6 — Şartname ve plâka nümunderl her gün Belediye Tutanak vo muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir
8 — İhalesi 13 4/049 çarşamba günü saat 10 da belediyede toplunun encümende yapılacaktır
7 — ^tekillerin belli giiıı ve Bsıatte Belediye encümenine baş vurmaları. (3582)
Kayseri Valiliğinden
1 _ Yapılacak İş: Açık eksiltme yolu Ue Başköy-Develi yulu 25+100—
39+800 Kim. 1eri arasında esaslı şose onanımı.
2 — İnşaatın keşif bedeli {253451 lira 10 kuruş ve geçici güven akçesi (1900) lira (88) kuruştur.
İhale 8/4.949 tarihine rastlayan cuma günü saat 15 de hükümet binası İçinde 11 süreli komisyonunca y* pılaooktır.
4 — îstyenler «eşlf ve şartname, «ate bağlı evrakı bergün bayındırlık müdürlüğünde görebilirler. .
5 — İsteklilerin ihale tarihinden 3 gün evveline kadar Kayseri valiliğine müracaatla bu İşi yapabileceklerine dair II ehliyet komisyonundan alacakları yeterlik b?lgelerUe teminat makbuzunu ticaret odası veslkasılo belirli gün ve saatte U süreli komisyonuna baş vurmaları lâzımdır.
(3801)
Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankasından
Macaristan'da ticari muamelâttan mütevellit olup henüa Kliring hesaplarına intikal etmemiş alacnklan olanların bu alacaklarını etraflı izahatla Türkiye Cumhuriyet Merkea Bankasına en kısa bir zamanda bildirmeleri rica olunur. 3716
Ga’vanizli düz ve oluklu ve bitüm(ü o’uk'u siyah saç satın alınacaktır Etibank İstanbul Şubesinden:
Bıı husuftaki şartname 2.4.94ü tarihine kadar her g'in * >1..ima -r-vlslnden alın a ölür. 133Ü2»
Created by free version of 2PDF
AKSAM
2fl Mart 1949
NACET
FİYATI BAKIMINDAN DÜNYANIN EN MÜKEMMEL TRAŞ BIÇAĞI
19 4 9 htadelleri gelmişti.
AKTA? T.A.Ş.
K t ■ • «O » HAH Mî 6 f SULTAM MA MA M.lır*a*uı.
AIRfllGC
İH«lılz
r— DENİZ MOTöRLERi
10-15-25-30-40-60-60-100-108 beygir kuvvetinde
p
DIŞTAN TAKMA DENİZ MOTÖRLERİ ©AHİSİNİN sesi V. GESAR ve ORTAKLARI
İstiklâl Caddesi No. 3Q2.Telflfon: 44914
RADYO LİN
SABAH-ÖĞLE AKŞAM
Her yemekten «onra güncle 3 defa dişlerinizi Radyolin diş macunu ile fırçalayınız.
ZAYİ — 151215 sayılı yarını tonluk kok kömürü ordinomu zayi ettim. Hükmü yoktur.
Osman Gözük Üsküdar Selâm! AH Kıllha S. 33
ECZANELERDEN ARAYINIZ
Sultanahmet 4. üncü Sulh Hukuk Yargıçlığından 949 - S Satış
İLÂN
Hulki Mısırlıogiunua İateu ın varisleri Agos ve Arakst İle müştereken mutasarrıf oldukları Yenlkup' Yalı mahallesi Karaboyam sokak eski ve yeni 5 kapı sayılı ve Eminönü tapu sicil muhafızlığının 830 ada 10 parselinde kayıtlı 60 metre kare münhalı arsa İzaleyi şuyu sureciyle satışa çıkarılmıştır. Kıymeti muhammenesl 730 yedi yüz yirmi liradır. Birinci u-çık arttırması 1S/4/949 gününe mü-' sadlf cuma giinil saat 14 ten 16 ya kadar icra edilecektir Kıymeti ı-.u-hammenesinin yüzde yetmiş beşuıl bulduğu takdirde o gün ihale! katl-yesi yapılacaktır. Bulmadığı taledude en son arttıranın taahhüdü baki Ikal-inak üzere on gün müddetle temdit edilerek 25/4/949 tarihine rr.ü.sarllf pazartesi günü skat 14 ten 10 ya kadar icra kılınacak, o gün en son arttırana İhale edilecektir. İpotek salebi alacaklılarla ülger alâkadarların gyrl menkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dahil İddialarını evrakı müsbliçleriyle 15 yun 1-çinde bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde haklan tapu sicilleriyle sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalacaklardır Miitora-klnı vergiler hissedarlara, dellâllye ve yirmi senelik taviz bedeli ve İhale pulu ve tapu masrafları müşteriye j aittir. Arttırma şartnamesi herkesin görebilmesi İçin İşbu Hân tarihinden ’ itibaren ba.şkltabet odasında açık bu-
lundurulmaktadır Talip olanların kıymeti muhnmmeneslntn yüzde yedi buçuk ntsbatinde pey akçesini hamilen o giin ve o saatte İstanbul Defterdarlığı karşısında eski Tomruk binasında dairel ıııahs us asında Sultanahmet 4 üncü sulh hukuk mah kemesi başkltabetlne Ci9 - 7 sayılı satış dosyasına müracaatları İlân o-lun tır. 2778
t... '
HEZAREN CADDESİ No. 124-128
P. K. 1400 GALATA-İSTANBUL
Devlet D e m i r y o I a r ı 11 ânları
Afyon Yedinci işletrre A. E. komisyonundan
Muhammen bedeli Lira Krş.
Geçlcl
inanca
Lira Krş. Şekil
İhalenin
Tarihi Saati
Deposu
Afyon 900 Or. Ekmek 38000
Konya > s * 17500
Uşak ■ * > 13000
1 İşletmemi® Afyoıı, Konya, Uşak, depolarında İaşeleri sağlanacak satın alınacak 900 gramlık ekmeğin eksiltmesi yukarıda gösterilmiştir'
2 — Eksiltme Afyonda Yedinci işletme Müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır.
3 — şartname ve sözleşme proJelerL her gün komisyonda görülebilir.
4 — İsteklilerin kanunun 10 cu maddesi gereğince lüzumlu ehliyet ve ticaret veslkalarlle teklif larmı kanuni tarlfata uygun olarak İhale saatinden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri Hân olunur.
(3602)
000 Gr. Ekmek
Kapalı
Kapalı
Açık personelin İhtiyacı İçin 1949
11 ıs 15.30 yılında
mektup-
Dr. Zekâ i Muammer t ü n Ç M a N Bakteriyoloji r.iîboratuarı
Her nevi tahliller ve taze aşılar yapılır.
Yeni adrese dikkat: Dlvanyo-I lu. 103. kat 3, Tel: 22037 B
Zayi — Bay Aleko Lenostan almış Olduğum 2/3/849 tarihli yüz liralık bonoyu kaybettim Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
İbrahim Terle mezoglu
Maschinenfabrik A N D R İ T Z
AcUen«ese!lı chaft (Graz - Avusturya)
iler tip ve takatle SU TÜRBİNLERİ ve tesisatı
Kısa zamanda teslim, ucuzluk ve sağlamlık
120 atmosfer, 5000 beygir güce Kadar her çeşld ve tipte pompalar Donkller, Hava kompresörleri, Andrltz patenti, meşhur yaylı şahmerdanlar. maden ve diğer işler için asansör ve vinç teâleatı. kimya vı kliRıd endüstrisi İçin hususi makineler., v.s.
Sipariş ve her türlü teknik İzahat ve İş birliği için müraoaat yeri
SERYAL KOLLEKTİF ŞİRKETİ!
Oalata, Rıhtım Caddesi, (Vell Alemdar Han No. 8, Tel! 4171S.
Muhtelif boya malzemesi satın alınacaktır
Eti Bank İstanbul Şubesindenı
Bu husustaki şartname 30.3.949 tarihine kadar hergün Satmalına servisinden temin edilebilir. (3782)
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından:
Anatomi, Mikrobiyoloji, Tıp tarihi, Kanser Patolojik Anatomi, B. Kimya Enstitüleriyle Oişheklmligl, Eczacı Okulları vb II Kadın-Dogum kliniğinde açık asistanlıklar vardır.
UteklUuln 10.4 1949 akşamına kadar daiMuıhga ^vurmaları.
(3899»
BAKIRCI VE TENEKECİ ESNAFININ
Ticarethanemize silindir vo kordon v» yuvarlak makaslar gelmiş vo satışa
NIİHRAN GESAR OĞULLARI
makineleri, maka» tezgâhlan çıkarılmıştır.
Telgraf! Mlhran Tünel Caddesi No, 4»
Telefon: 40308 Galata
TRAKYA ve KOCAELİ BAĞCILARINA
Keçiborlu Kükürtleri işletmesi Mlîessesesinden 1 — Trakya - Bursa - Çanakkale ve havalisi
Kükürt satış ajanımızın adresit
ŞEK İP SEVtNGEN : İstanbul Sultan hamam ve*nl cami caddesi camcı ba$i han No. 5
2 — Kocaeli ve havalisi Kükürt »alış ajanımızın adresit
FAHRETTİN TENER, ALİ YILDIZ. TAŞ kuru m«vv« Hine Satış Evi Soğan pazarı No. 19 ADAPAZARI.
Yukarıda yanlı mıntıkalardaki, Kükürt ihtiyaç sahipleri istediği miktarda sat veya konsantre kükürtlü hiç bir kayd ve şorta tâbi olmadan alabilirler.
Her türlü şikayetlerin Keçlborluda işletmemi» Merkezine bildirilmesi rica olunur.
Muhterem Bayanlar
Fransız DANTEL 3 Fils Harbden evvelki 1 Fils Ingiliz Naylon ve Lasteks
Skandal Korseleri
Deği&ik Modeller de gelmiştir.
Yalnız: ROSETO Korse Evi
IstlklU Cad 133 Bevojlu.
Comments (0)