27 Kasım 1950 — Pazartesi
1 eni İdanbnl’un
KUPONU
• TAHSİL KUPONU
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL
Tesis eden: Habîb Edlb . TÖREHAN
Yıl I — Sayı 362 —10 kuruş
Abone: Türkiye Içbı seneliği 32, altı aylığı 17» üç aylığı 9 Hradır* Hariç memleketler İki mislidir*
tlAnlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır, Hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğln - Müellif Caddesi 3 - 8. Telefon : 44756 - 44757 Santral

Posta Kutusu : 447 . İstanbul. Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Korede komünistler
mukabil taarruza
Henüz teyit veya tekzip
edilmiyen bir habere göre
ANKARADAN İNTİBALAR
Umumî kanaat, Grupun Mecliste gensoru
açılmasına karar vereceği mekezindedir
gerisine sevkedlllyor
beyanatı
Yııının Büyükelçisi
Robert Guyon'la konuşuyor
Gazetesinin
verdiği
SAATLERDİR
2 nci yaşına 1 aralıkta giriyor
M. NERMİ
Atom araştırması için 500 milyonluk tahsisat isteniyor
0 gün, memleketimizin tanınmış şahsiyetlerinin gazetemiz hakkmdaki düşüncelerini sizlere bildireceğiz
Kiralar hakkmdaki hükmün tâdili
BAVYERADA
n
rina gitmiştir. 4 milyon seçmenden % 70 inin seçimlere İştirak ettiği tahmin edilmektedir. Seçim neticesinde halkın Batı Almanyayı silâhlandırmak isteyip İstemediği anlaşılacaktır.
Kongrede askerî tahsisat ve Yugoslavya meselesi görüşülecek
DÖRTLER YENİDEN TOPLANACAK (Gazeteler)
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar» Başbakanı Ankara Hava Alanında karşılıyor
Kemal Zeytinoğlunun bugüı
Meclise sunacağı tasarıya büyük bir ehemmiyet atfediliyor
26 A.A. (United Sona eren 81 İnci Kon-
Münich, 26 (YİRS) — Bavycra hal bugün 2r4 kişilik parlimento âzr ını Seçmek siçlîn sandıkla
rüşünü anlatacak, bu sözler aynı zamanda D.P. Başkanı olan Başbakan tarafından karşılanacaktır. Ondan sonra da iki partiden bir çok hatipler söz Büyüyeceklerdir. Bu münakaşaların, ehemmiyeti ,11e mütenasip bir ciddiyet İçinde geçmesi ve memleketimizde demokratik hayatın inkişafı yolunda atılmış samimi bir adım teşkil etmesi İKİ parti çevrele-rinde de arzu ediliyor.
Tafsilâtını
3 uncu sayfada bulacaksınız
Suriye Heyeti, Ürdünden Iraka geçti
Yun an Ista nın Ankara yeni Büyükelçisi M. Kondumaa arkadaşımız Robert Gııyon’a Türk - Yunan münasebetleri ve her iki devletin milletlerarası temasları ve dünya barışını İlgilendiren muhtelif mevzuları etrafında geniş bir demeç vermiştir.
"Türk-Yunan dostluğunun her şeyden evvel coğrafyadan doğan bir menfaat ortaklığının emrettiği bir zaruret olduğunu belirten ve bu işbirliğinin günden güne kuvvetlenmesini ve genişlemesini olayların zarureti olarak tefsir eden Büyükelçi, Türkl-yede matbuatın bir kuvvet olduğunu ve düşman tuzaklarına düşmediği noktası üzerinde bilhassa durmuştur.
Celâl Bayarla yaptığı husus! görüşme hakkmdaki son derece güzel IntıbaJarı belirten M. Kondıımas, Türk - Yunan Genelkurmayları arasında askerî temaslar ve Türk - Yunan münasebetlerinin istikbal hakkında arkadaşımıza sürüşlerini ifade etmiştir
Bu konuşma üçüncü «ayfamızadır.
Washington Press) gre pazartesi günü toplanacaktır. Bu oturum 4 ilâ 5 hafta devam edecektir.
Sene nihayetinde, kasım ayında seçilen 82 nci Kongre toplanacaktır. Bu yeni Kongrede Demokratların vaziyeti sarsılmış bulunmaktadır ve Muhafazakâr bir haVa hâkimdir.
Pazartesi günkü içtimada şu meselelerin ele alınacağı sanılmaktadır:
1 — 15 milyar dolarlık bir askeri tahsisatın kabulü. Bu tahsisat dünyanın herhangi bir bölgesinde bir komünist taarruzunu durdurmağa matuf olacaktır.
2 — Atom silâhları fabrikaları i-çln 500.000.000 dolar ayrılması için Başkan Trumanın çarşamba günü bu yolda bir teklif yapması beklenmektedir. Filhakika, gizli istihbarat kaynaklarına gelen haberler, atom bombası imalinde Sovyetlerle büyük inkişaflar kaydettikleri merkezindedir.
3 — Mareşal Titonun komünist fakat Sovyet aleyhtarı Yugoslavyanın iktisaden kalkınmasını sağlamak maksadiyle Başkan Truman’ın talep ettiği 40 ilâ 85 milyon dolarlık yardımın müzakeresi.
Ankara. 26 (T.H.A.) — Eskişehir Milletvekili Kemal Zeytlnoglu ev sahipleri ve kiracıları alâkalandıran bir kanun teklifi hazırlamıştır.. Bu kanun teklifini yarın Meclise sunacaktır.
Millî Korunma Kanununun 30 uncu maddesini değiştiren. 5020 No.lu kanunun hükümlerinde değişiklik derpiş eden ve üç maddeden ibaret olan bu kanun tasarısı birinci maddesiyle* kendiliğinden boşalan meskenlerin kira vaziyetlerini serbest bırakmakta» ikinci maddesiyle, memuriyet dolayı-siyle vukua gelen zarurî nakillerde tahliyeyi mecburi kılmakta, üçüncü maddesiyle de, kendisine veya eşine ait bir mesken veya akan bulunan kİ. racıların mülklerine çekilmelerini mir bulunmaktadır.
Kemal Zeytinoğlunun bu teklifi çok ehemmiyetli telâkki olunmaktadır.
Devam etmekte alan şayialara rağmen, Başbakanla Partisi arasında bir anlaşmazlık bulunduğunu ortaya koyacak bir emmareye tesadüf olunmamaktadır
Mersin, 26 (Hususî) — Suriye Başbakanı Dr. Nâzım Kudsl Beyin başkanlığındaki heyet Ürdünden Iraka geçmiş, bu iki memleketteki temaslarını müteakip Şama dönmüştür. Suriye heyeti Filistin mo-selesl de dahil olmak üzere, umumî Arap mesaisih ve müşterek müdafaa müdafaa mevzuları üzerinde görüş teatisinde bulunmuş, hususi meselelere temas etmemiştir. Nâzım Kutst ve refakatindeki hariciyeciler yakında Mısıra da gidecektirler.
Tokyo, 26 (YİRS) — Kore cephelerindeki harekât Mac Arthur’Ün va-detliğl gibi Neciden evvel biteceğe benzememektedir. Kuzeybatı ve merkez kesimlerinde komünistlerin şiddetli hücumları karşısında müttefikler va ilerlemelerini durdurmuş veya geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Günün en kanlı çarpışmaları merkez kesiminde olmaktadır Dün düşmanın baskısı altında 6 mil geri çekilen Güney Kore kuvvetleri bugün yeniden 14 mil daha ricat ederek mühim kavşak noktalarından Tokchon ıı düşmana terketmişlerdir. İhtiyatta bulunan 1 inci Süvari Tümeni bu cephede müşkül duruma düşmüş olan 7 ve 8 inci Güney Kore kuvvetlerine yardıma gönderilmiştir. Aynı cephede çarpışmakta olan 2 nci ve 25 inci Amerikan tümenleri de şiddetli komünist hücumları karşısında hatlarını muhafaza edemiyerek 2 ilâ 5 mil geri çekilmişlerdir
Kuzeydoğu Korede İlerleyen Birleşmiş Milletler kuvvetleri Şonjln’l işgal ettikten sonra 8 mil daha llerllyerek Rus hududuna 50 mil mesafeye gelmişlerdir.
Tokyo. 26 (YİRS) — Gelen istihbarat raporlan, Yalu Nehri boyunca tahşid edilmiş olan 400.000 kişilik Komünist Çin askerlerinden bazı grupların nehri geçerek Kore içlerine girdiklerini aşıkjamaktadır. Müttefikleri taarruza geçince komünistler de nehri geçmeye başlamışlardır.
Diğer taraftan henüz tevid edilmeyen haberlere göre, 150.000 kişilik bir Rus ordusu Vladivostoktan Kuzeydoğu Kore hududuna doğru ilerlemektedir. Bu rapora nazaran, Rus ordusuna general Vasiliev kumanda etmektedir. Aynı raporlar bu orduda 2 mogol tümeni ve 50.000 de Japon
askerinin bulunduğunu bildirmekte-Rus askerlerinin töreye İ/oğrü Oer^ ledikleti hakkında 8 inci ordu sözcüsü konuşmaktan imtina etmiştir. Japon askerleri hakkında ise, A usların hâlen 300.000 Japon harp esirini e-mirleri altında bulundurduklarını söylemiştir.
Toprağa kavuşan köylü
CELÂL Bayarın Yanık Özlükler köyünde söylediği sözleri okurken, hayalimde, yılların ötelerinde kalmış bir Gemlik gecesi uyandı. Koy’u çeviren ve altın-mavi bir mehtap aydınlığı İçinde masalımsı biiyüslyle yıldız sınırsızlığına yayılan inllklrrc bakıyordum. Motörümüz içinden gökle-Serek aydınlanmış sularda kayıyordu, l'zak bir dağ köyü bu rüya yalnızlığında pırıldayan ışıklarlyle bana, gönlümü çözen bir bakış gibi gelmişti. Arkadaşım seslenmişti:
— Celâl Beyin köyü orası..
Türk köyü, kurulduğu günden beri, uzaklardan böyle görünür belki.. Fakat orada, o yalnızlıkta, toprakla güreşen, karanlık kadar derin neıla-rını nesilden nesile bırakan kahraman bir insan çeşidi yaşamakta ve yüzyıllar burada kaynaşan ıstıraplara baş çevirmeden, yazlarlyle, kışlarly-le, fırtınalnrlyle, güneşleriyle akmaktadır. Tarihin her tehlikeli gününde gözler, köye çevrilir ve çapa kullanan el. hemen silâha sarılır. Türk kahramanlığının kaynağı köydür. Her a-ğaç, her ev, hattâ her şey. orada büyük günlerin hât ıralariyle seslenir. Geniş dallarını hür Türk göklerine dağıtan ceviz ağacı, Gazi Osman Patanın kanı toprağı kızartırken dikilmiştir. Kaynak başındaki çınar. Yemenden dönmlyen Haşanın armağanıdır. Dağ sırtına yaslanmış yıkık ve büsbütün çökmeye haşlamış yapıda, Vardar boylarında düşen Turgutun dulu ve öksüzleri oturmaktadır. Her dal. her taş köy bahtını, köy dramını fısıldar. O. yine derin bir sessizliğe bürünmüş eşsiz bir vakar İçindedir. . Türk Devletinin şimdi başında bulunan büyük köylü; bıı üstüne döküleceği kayayı ariyan dalgalar gibi gerilere çekilmiş köyün ruhunu çok İyi bilir. Yanık Ozbeklerdekl köy sofrasında söylenen sözlerden bunu anlamak mümkündür: "Bu iş neticelen-dlrildiğl zaman, bir çok dâvaların, e-lemle şahidi olduğumuz cinayetlerin ehemmiyetli ölçüde önleneceğini düşünerek seviniyorum.,.
Koy dâvası, bizim en ehemmiyetli hayat dâvalarımızdan biridir. 1908 İnkılâbından sonra bütün dikkatliniz köy davası üzerinde toplanmıştır. Şimdiye değin müspet neticelere erişilememiş olmasının türlü türlü sebepleri vardır. Bunların en başında Osman!. : .e tinin toprak miHklyt4l z.ihnlyeU gelir. Toprak, sultanın ve halifenin malıdır. Onu Işliyenler kiracı sayılırlar. Bu kiracılık durumunun zamanla ne gibi şekiller aldığını, kısara olsa bile, burada belirtmeye imkân yoktur. Yalnız şunu söyliyehi-iirlz ki, böyle keyfi bir mülkiyet zihniyeti. bin bir fıkıh hilelerine başvurularak. bir taraftan köyü durmadan yıkarken, öte taraftan da İçinden çıkılması ve tasfiyesi giıç bir mülkiyet büyümesi yanıtmış ve köy istihsalini belini doğrultamıyacak bir duruma düşürmüştür. Eski toprak mülkiyeti hukukunun, Türk yurdunda yaptığı yıkımı, en Öldürücü ve tehlikeli harpler bile yapmamıştır. Aynı toprak mülkiyeti hukukuna bağlı kalmış memleketlerde de istihsal durumu başka türliı değildi, hattâ bizim gibi savaşlara karışmamış oldukları halde. bizden çok daha kötüdür.
Köy ve toprak dâvasını temelinden çözebilmek için, toprak mülkiyeti hukukunun baştanbaşa değişmesi lâzımdır. Bizdekİ toprak mülkiyetlerinin Çok ehemmiyetli bir kısmı, eski OsmanlI cemiyetinin mülkiyet anlayışı-1 na göre teşekkül etmiştir. Bunları a-raştırmak. gerçek durumu teshil etmek, son derecede güç bir İştir. Oldubittilerle çevrilmiş, nasılsa tapulara bağlanmış, kuvvet prenslpine göre genişletilmiş toprak mülkiyetleri hiç de az değildir. Biz buna kumıı hizmetlerine ayrılmışken, özel mülkiyet haline getirilen bir çok vakıfları da ekliyebillrlz. Bıı karmakarışık mülkiyet durumunu, biz, yavaş yavaş aydınlatarak tasfiye edebilirsek, çok büyük bir başarı elde etmiş sayılabiliriz.
Dün yupılamıyan şey, bugün yapılabilir. Bu imkânı bize veren başlıca kudret de, eski hukuktan a>rılarak yepyeni bir hııkıık sistemine kavuşmuş olmamızdır. Bizim şimdi, çağdaş kültür milletlerine yakışan bir hak anlayışımız, mülkiyet anlayışımız ve bu mülkiyetle derinden derine ilgili hlr iktisat anlayışımız vardır. Biz, e-konomlk ve sosyal bir sıkıntıya düşünce köylüden bir kat, iki kat, üç kat, illi., mahsul İstemeyi kendimize bir pıdltika hizmeti edinmlşlzdir. Bilmeliyiz ki. henüz tam bir hııkıık düzenine erişmemiş bir istihsal bölgesinin faaliyetini bir kaç misline çıkarmak gelişigüzel Öğütlerle mümkün değildir. Henıiz imparatorluk hukukunun tesirlerinden tanı mânaslyle kurtulamamış köy mülkiyeti, apaçık, sınırları belli bir mülkiyet değildir. Alinin gözle görünen mülkiyeti, dolambaçlı ve karışık ağlarla, çok kere. Velinin mülkiyetine bağlıdır. Hele köy İstihsalinde öyle durumlar vardır kİ: görünen bir mülkiyet, İstihsal bakımından. İyi düşünülürse, mülkiyet bile değildir. Onun İçin, köy dâvası, tek cepheli değil, çok cepheli bir dâvadır. İstihsal hayatını güçleştiren ve köyün teşebbüs kudretini eriten şey do budur işte.
Her İstihsal dalı gibi, köy İstihsali do. kentline göre bir düzen emniyeti İster. Halbuki: bizim köyümüz buna, b ı istihsal emniyetine son derecede muhtaçtır. Yüzyıllardan beri, her türlü hukuk emniyetinden mahrum kalan Türk köyünün, şimdiye değin, bıısbütiııı çökmemiş olması, istihsal tarihinin en hiiyük harikalarından sayılmalıdır. Türk köylüsü bıınıı İradesinin kahramanlığına borçludur. Köylerimiz, İstihsal emniyetine knvıı-şnmarııak yüzünden son derecede fakirleşmiştir. Genİg ölçüde korunmaya, paraya, elbette, sonsuz, bir İhtiyacı varılır. Fakat onun on büyük İhtiyacı İstihsali güçleştiren ve eski mülkiyet anlayışından ileri gelen karışık durumun. İstisnasız tasfiyesidir. Köy dâvasını. İstihsal ve mülkiyet şartları bakımından İncelemek, bize göre, en müspet ve netice veren bir yoldur. Celâl Bayaruı kendi eliyle dağıttığı tapuları, biz. yeni anlayışın ilk müjdecileri olarak değerlendirmek b ter İz.
son hazırlıkları hakkında izahat vermiş. müzakereler cereyan .etmiştir. Bu konuşmalar bir kaç gün daha sürecek, ayın birinci günü bütçe B.M.M. ne verilecektir,.
Öncfe Bütçe Kuftı-syonnnds,' sonra Umumî Heyette Bakanlar tabiîdir ki Bakanlıklarının yaptığı veya yapmadığı işlerden dolayı tenkidlere uğrarlar. Bunlara verecekleri' Cevaplarla milletvekillerinden, gazetecilerden ve halktan sınıf geçme veya sınıfta kalma notu alırlar. Bu imtihanda başarı göstermeyen Bakanların çekilmeleri kendilerine nsfcikâne ihsas edilir veya kabine toptan çekilir veya yerinde kalarak vazifesine devam eder. Bu imtihan bu sene aralık ayının ilk gününde bavlıyarak şubat a-yının son gününe kadar sürecektir, kabinenin Mecliste yıpranmasıyle çekilmesi ve çekilmemesi de ancak mart ayı İçinde tekrar bahis konusu olmağa başlar. Bugün için hakikat şudur ki kabine yerindedir ve hani hani iki mesele ile meşgul olmaktadır: Bütçe ve gensoru.
Muhalefet partisLnin Meclis Başkanlığına verdiği istizah takriri sah günü (yarın) toplanacak olan D.P. Grupunda konuşulacak, Meclisin e-lindeki ve gündemindeki işlerin sırasına göre belki de bir hafta sonra Umumî Heyete İntikal edecektir. Burada çeşitli partilere mensup pek çok kimselerin kanaatlerine göre D.P. Grupunun Mecliste gensoru a-çılmasına karar vermesi muhakkaktır. Hükümetin de bu temayülde olduğu anlaşılıyor.
CH P. tarafından verilen takrir memleketin savunması ile iç ve dış siyasetle alâkalı meselelerin Mecliste umumi olarak ve geniş ölçüde konuşulmasına ve efkârı unıumiyenin aydınlanmasına fırsat ve zemin hazırlamış olacaktır. C H P. çevreleri bu takririn Mecliste muhalefet tarafından şimdiye kadar hiç bir esaslı harekette bulunulmadığı yolundaki tahrikin neticesi olmadığını söylüyorlar. Kore harbine İştirak edip etmemek ve Hükümetçe dış politikada tutulan yol gibi meselelerde Hükümetle muhalefet arasında görüş ayrılığı vardır. C.H.P. bu meseleleri Mecliste ve millet önünde uzun uzadıya ve karşılıklı konuşmak suretiyle Meclisin hakemliğine müracaat et. miş oluyor. Gensoru açılması kabul edildikten sonra Mecliste C.H.P. Başkanı îsmet İnönü, partisinin gö-
Ankara, 26 (Yeni îstanbuhın Ankara mümessili Refik Ahmet Seve ngil bildiriyor) — Bir zamandır hasta bulunuşu, iyileştikten sonra da Ankaradan ayrılarak iki haftalık hı . ılıması
dolara sebep olan Başbakan 2 günden beri kabinenin başındadır ve iki gündür kabine geç vakitlere t kadar toplanarak çalışmalarına devam etmektedir.
Başbakan Adnan Menderes, saat 16 da başlayıp 21 e kadar devam e-den kabine toplantısından sonra Yeni tstanbulun Ankara mümessilim Başbakanlıktaki makamında kabul etmiştir. Uzunca bir hasbihal esnasında çeşitli mevzular konuşulmuştur. Başbakan, Yeni tstanbulun, hâdiseleri daima objektif bir bakışla görüp okuyuculara bu suretle aksettirmiş olmasını memnunlukla karşıladığını söylemiştir.
Kabinenin istifa edeceği yolunda bir zamandır ortaya çıkmış olan mesele, Adnan Menderesin dönüp işinin başına gelmesiyle ve kabinenin her gün toplanıp saatlerce süren müzakerelere başlamasıvle artık eskimiş bulunuyor. Başbakanla Devlet Reisinin arasında anlaşmazlık bulunduğu yolundaki tahminler 2 gün önce Ankara hava meydanındaki samimî telâki ile yalanlanmıştır. Okuyucularımızın daha önce gazetemizden Öğrenmiş olduktan veçhile Devlet Reisi Başvekilini bizzat karşılamıştır. Birisinin elden, ötekisinin yanaktan öpmesiyle hürmetkârane ve samimî bir şekilde tezahür eden dostluk herkesin önünde beyanat yerine fiil ve hareketle verilmiş bir tekzip sayılıyor.
Barbakanla partisi arasında bir anlaşmazlık bulunduğunu ortaya koyacak bir emareye de tesadüf o-lunmanıaktadır. Devlet Bakanı olan ve D.P. muamelât ve evrakına Umumî Başkan Adnan Menderes adına imza koymaya yetkili bulunan Feyzi Lûtfl Karaosmanoğlu ile aralarının açıldığı şayiasını bizzat Başbakan tekzip etmiştir.
Başbakan iyileştikten sonra hekimlerin tavsiye ettiği 15 günlük istirahatı Ankarada mı yoksa memleket İçi bir seyahatte mİ geçirmenin daha münasip olacağını düşünmüş, bir kAç gün Aydında, bir kaç gün İstanbulda kalmayı ve kendisini o-radaki hekimlere de göstererek sıhhî durumu hakkında onların dâ mütalâasını almayı uygun bulmuştur İstanbulda Doktor Frank, Başbakanın sıhhatinin tamamiyle düzelmiş olduğunu İfade etmiştir.
Kabinede açık bulunan Bayındırlık Bakanlığına tâyin edilecek zat kararlaştırılmak üzeredir. Yeni Bayındırlık Bakanının kim olduğu bir iki gün içinde belli olacaktır,
Kabinenin cumartesi ve pazar olmasına rağmen iki gündür geç vakitlere kadar süren toplantılarında Maliye Bakanı yeni yıl bütçesinin
Suyuna •
SU KÜÇÜĞÜN I
• •
• ((ATAIAASÖ7u)
nnn
r A 1 A 1 A 1 « 1 r ı w ı
U4
F V ’* •* r#»1 • • • ’l * ö 4 V
s
I İSTANBUL
Sayfa 3
Yugoslavya ve dünya barışı
Yazan : Sami KOITEN
Yugoslavya ne Rusya ve yamakları arasında, 1948 senesinin ortalarından beri açılmağa yüz tutan uçurum, şimdi Batı demokrasileri lehinde, artık tamamen derinleşmiş bulunmaktadır. Komünizmi benimsemiş olmakla beraber. Yugoslavya, Stalin'in güttüğü politikanın gösterdiği tehlikeleri anlamakta gecikmemiş ve kendisini Moskovanın bir oyuncağı olmaktan kurtarmak için, başarı ile neticelenen gayretler sar-fetmiştir, Bugün, Yugoslavya-nın Batı blokunda bir unsur olduğu söylenemez; fakat, muhakkak olan nokta şudur kİ, Yugoslavyanın Moskovaya karşı soğumasiyle, tâbir caizse, harpten sonra kurulan Komünist İmparatorluğu, Akdenize bakan en mühim uzantısını kaybetmiş ve bu suretle bu havzaya ait emelleri adamakıllı sarsılmıştır. Belgrad Hükümetinin, şimdiki halde bir taraftan tarafsız bir politika gütmek yolunu tutması, öte taraftan da A-merikan yardımından faydalanarak ülkesine yöneltilecek herhangi bir tecavüze karşı hazırlanması, muhakkak ki, Batı demokrasileri için mühim bir a-vantaj ve güzel bir fırsattır.
Yugoslavya şimdi harp sonrasından beri, münasebetleri ya tamamiyle kesilmiş, veya soğumuş olan Batı devletleriyle, normal münasebetler kurmaya başlamaktadır. Bu arada Moskovaya bağlılığı esnasında, komşusu Yunanistan ile arası açılmış olan Yugoslavya, bugün bu devletle de dostça anlaşmak arzusunu göstermektedir.
Bütün bu hâdiselerle, Yugos-lavyanm bugün dünyayâ verdiği bir ders, bir misal vardır: O da, içtima! ve iktisadi nizamı farklı olan devletlerin, tecavüz emelleri ve ihtirasları olmadıkça, birbirleriyle banş içinde, hattâ aralarında dostluk ve işbirliği bağları olduğu halde, yan yana yaşıyabilecekleridir. Yu-1 goslavya bugün komünisttir; Batıya dönmesi de elbette bir takım zaruretlerin eseridir. Fakat, bugün tecavüz emelleri olmayan bir Komünist Yugoslavya ile, sosyal ve ekonomik nizamı onunkinden epey farklı olan Batı devletleri arasında, normal münasebetlerin yerleşmesi ve, Amerika ile olduğu gibi, bir yardım ve İşbirliğinin mevcudiyeti, kendi başına ümit ve cesaret verici bir olaydır.
Arka arkaya beliren mücadelelerle, soğuk, sıcak harplerle, artık yorgun düşen insanlık, bugün her zamandan fazla, bu ü-mit ve cesaretini başka durumlara da teşmil etmek isterdi. Fakat, bu yorgun insanlığın İçinde, hâJâ harbin meşruiyetini vazedenler ve yaptıklarını, bu eski ve tehlikeli teori ile doğru ve yerinde olarak göstermeğe yeltenenler vardır.
Birleşmiş Milletler mensupları, geçen hafta, bu doktrinin izahım, Vişinski’nin ağzından dinlediler. Sovyet Dışişleri Bakanına göre, “Şayet bir millet başka bir milletin İçtimaî ve İktisadî nizamını beğenmezse, ona karşı harp edilebilir. Bu; kendisini mütecaviz duruma sokmaz; zira buna “Dürüst bir harp” demek lâzımdır.” Bu sözleriyle Vişinski, herhalde memleketinin 5 yıldan beri, gizlemek suretiyle yaptıklarını ve yapmak istediklerini bizzat ifade ve ifşa
etmiş oluyor. Uzakdoğu’da, yama klan vasıtasiyle yer yer açtığı savanlan; Viyanada, Berimde yaptığı ağır baskılan, Batı dünyasında giriştiği toptan soğuk harbi, insanlığa meşru göstermek istiyor. Kaynaklan-nı, ancak Ortaçağın karanlık zihniyetinden alabilen bu doktrin, arzettiği tehlike dolayısiy-le, kültür insanlığının daha iyi, daha rahat bir dünya için beslediği ümitleri, sarsacak mahiyettedir.
Bugün dünya, "dürüst bir harp” değil, "Dürüst bir banş" istemektedir. Milletler arasındaki, farklı şartlar ve zaruretler dolayısiyle, daima farklı içtimai nizamlar hüküm süreceğine göre, "Dürüst bir harp9 doktrinin tatbik sahasına geçirilmesi, ya bütün dünyayı içine alacak müstebit, totaliter bir rejimin teessüsü, veya insanlığın yokoima-sı gibi, biribirinden kötü ve tehlikeli iki netice verebilir.
Bugün, insanlık, her zamandan fazla, “Dürüst bir banş”â kavuşmak arzusundadır. Bu banş da, en basit ifadesiyle, İçtimaî nizam lan ne olursa olsun, bütün dünya milletlerinin, tecavüz ve fetih hırslarını bırakarak, yanyana., karşılıklı anlayış, dostluk ve güven içinde yaşa-malariyle temin olunabilir.
ka-
Abdülhamidin ikinci karısı Istanbulda vefat etti tklncl Abdülhamidin ikinci
nrn Emsal Nur 85 yaşında Erenkö. yünde ikamet etmekte olduğu evinde vefat etmiştir. Cenazesi yakın tanıdıklarının İştirak ettlğ’l mütevazı bir törenle Üsküdard&n araba vapu-riyle Beşiktaş* * geçirilmiş ve cenazesi Kılıçali Camiinde kılındıktan sonra Yıldızdaki aile mezarlığına gömülmüştür.
Vali, Edirnekapı semtini teftiş etti
Vali ve Belediye Reisi Fahreddin Kerim Gökay dtln yanında Milli Eğitim Müdürü olduğu halde, Edirnekapı Salmatomruk semtini teftiş etmL$ ve oradaki çifte öğretim yapan ilkokulu gezerek çok dar olan okul binasının yerine 1951 bütçesinde yeni bir bina yapılması İçin direktif vermiştir. Okul civarındaki kaldırım ve sokakların bu yılki programa alınmasına işaret etmif. o civardaki fırın ve bakkalların aatif fiyatlarını gözden geçirerek bir kısım fiyatları İndirmiştir.
t -
Telefon ücretlerinin ödenmesindeki zorluk kalktı
Telefon Başmüdürlüğü veznesine gitmlyerek borcunu herhangi bir P.T.T. merkezine yatıran abonelere, muvakkat bir makbuz verilmekte, para Telefon Başmüdürlüğü kasasına İntikal ettiği zaman buna alt asıl makbuz İlgili merkeze gönderilmekte ve abone İsterse, elindeki muvakkat makbuzu değiştirmekte idi.
Umumiyetle öğrendiğimize göre abonelere büyük bir külfet tahmil e-den bu usul hakkında yaptığımız neş. rlyat Ulaştırma Bakanlığı tarafından naran İtibara alınmıştır.
Bakanlığın bize bildirdiğine göre bu İşin daha pratik bir hale getirilmesi üzerinde İnceleme yapılmış ve neticede, kendisine posta ile mUfre. dallı ihbarname gönderilecek olan abonenin, şehir dahilinde herhangi bir P.T.T. merkezi havale gişesine müracaatla telefon borcunu 20 kuruş ücret mukabilinde posta havalesiyle doğruca Telefon Başmüdür veya Müdürlüğüne gönderilmesi kararlaş-tınlmış ve keyfiyet ilgililere tebliğ edilmiştir.
Bu suretle mahsup muamelesi ve makbuz değiştirme külfeti ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Tt Kasım 1950
Şehir köşesi
İstanbul Sergisi
Haziran aymda açılan ikinci htanbul Sergisi kapandıktan sonra ortaya bir mesele atılmıştı. Aynı mesele yeniden tazelenmiş bulunuyor: İstanbul Sergisi t numaralı parkta mı yapılmalı yoksa Gülhane Parkına mı nakledilmen.
Bize kalırsa, eğer geçen ve evvelki seneler gibi tertip edi-leoekse, böyle bir sergi hiç yar pümamalıdır. Bu bir “sergi» den riyada fuardır. Ve böyle-sine lüzum yoktur. Çünkü, ts-tanbıdda, senede bir ay değil, her gün açık hemen hemen bunun eşi bir muazzam “sergi,, vardır ki, oduna büyük çarşı derler.
Maksadımı* yanlış anlaşılmasın. Serginin aleyhinde değili*. Yalnız bunun bütün mâna-siyle bir sergi olmasını istiyorum, bir panayir değil. Bu, serginin, aynı samanda, mevsime mahsus eğlencelere ve bir mesire yeri olmasına mdrtl değildir. Bu takdirde ise, serginin, bu maksatla yapılmış olan “Sergi,, Sarayında açılmasından mantıki ne olabilir f
Hayır, ille Oülhane Parkı da bir harekete sahne yapılmak isteniyorsa, orası için başka şeyler düşünmek icap eder.
Hayrat yıkmak âdetinden vazgeçelim.
(BİR İSTAHBULLÜ)
Arslanyan taraftarları seçimlerde kaybetti
Son neticelere göre, Halk namzetleri 64, diğerleri İse ancak sekiz âzalık alabildiler.
Patrik namzetleri ruhaniler arasından seçilecek
Gregoryen Ermeni Patriğini seçecek olan umumî heyet âzalarının evvelki gün şehrimizdeki 32 kilisede yapılan neçimlerln neticesi belli olmuştur.
Mecliste; halk namzetleri 64, Arslanyan taraftarları da 8 âzalık kazanmışlardır, Oya iştirak edenlerin sayısı 13.000 civarında olup Aslanyan taraftarları takriben 2000 ray almışlardır.
Soçilen heyet Azalarının kiliselere göre isimlerini veriyoruz: Seçilim Aralar
Beyoğlu Balıkpazan: Vahan Bar-dlzbanyan, Aram Hamparzumyan; Taksim: Dr. Manulysm, lstepan Oll-bentyan; Feriköy: Abraham Ekelyan. Hem ay ak Hagopyan; Kadıköy: Doktor Sakız. Hırant Küçükynn; Üsküdar 1 inci kilise: Doktor Kelcşyan, Suplas Pişmiş; Üsküdar 2 nci kilise: Serkls Sakayan, Hırant Papazyan; Kuzguncuk: Mlhran Terzlbaşıyan; Artln Dionyan; Ortaköy: Bedros KÜ-
KISA HABERLER
★ Çapada yeni açılan Yüksek öğretmen, İlk öğretmen ve Eğitim Enstitüsü Okulları talebeleri birer talebe cemiyeti teşkil edeceklerdir. Bu talebe cemiyetleri İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliğine ve dolayı-slyle Türkiye Milli Talebe Federasyonuna katılacaklardır.
★ Talebe Federasyonunun âzası bulunan İzmir Yüksek Ticaret ve B-konomî Okulu son sınıf talebelerinden 40 kişilik bir grup tstanbulda mesleki tetkiklerde bulunmak Üzere yarın şehrimize geleceklerdir.
★ Çalınma Bakanlığı iş hekimliği ve hıfzıssıhha öğretimi yanmak üzere biri Amerlkaya, diğeri Ingiltereye iki doktor göndermeye karar vermiştir. Bunun için 80 yaşını geçmemiş Tıp Fakültesi mezunlan arasında Ankarada bir müsabaka imtihanı açılacaktır.
★ Laros metropol İtil fino tâyin edilen n nci Dlokoa lsldoros piskoposluğa terfi ettirilmiştir.
Isidorosun taç giyme töreni bu ayın 12 nci gününde yapılacaktır.
★ Eminönü Kaymakamlığı yarından İtibaren, tamirat münasebetiyle, Eminönü Bahkpazannda bulunan Balıkhane binasına taşınacaktır.
★ Uzun zamandan beri hazırlıkları yapılan Milli Türk Talebe Birliğinin İstanbul Tekntk Üniversite Der neği kurulmuş ve resmen geçmiştir.

faaliyete
Türk üniversitelilerinin yabancı

Seyrüseferin
dikkat nazarına
aş-
Şehirde seyrüsefer memurları dece otomobil ve difccr vesaiti nakU-yenln kontrolünü yapmakta ve cad-delorde yalnız bunların intiramiyle meşgul olmaktadır. Fakat ana meydanlarda top oynıyan, en İşlek yokuşlarda arabalarla kayan küçük çocuklarla İlgilenen bir makam yoktur.
Dün pazar günüydü. İnönü Stadındaki maç dolayıslyie Ayan paşa yoku-
pelyan. H. Papasyan; Kartal: Doktor SimkMyan. Şarkla Kdrcntaciyan; Kınalı: Kurken Candan, Kirkor Misali-yan; Beykoz: Dls tabibi Hajrebet-yan. Doktor Sahnazaryan; Büyükde-ro: Kirkor Sabin, Kösram Yoresyan; Beçlktaç: Şenhork Çulezyan, Agop Civelek: Haaköy: Kirkor Papazyan, Art in Konca; Balat: Dr. Enflyeciyan, Artln Büker; Kumkapı Patrikhane klHaesl: Kegam Kavafyan. Bedrca OJLnyan; Kumkapı surlan dışındaki kilise: Doktor Kiremitçi, Onnik Min-tanclyan; Gedik paşa: Vartkis Kapri-elyan, Garbis Glragosyan; Yeşilköy: Agop Rataolyan, Hlrant 8 ırmak eşyan; Bakırköy: Onnik Karpuzyan, Şah ak Dökmeciyan; Topkapı: Harç Mardl-roKyan; Lcvon Zakaryan; Narlıkapı: Bedroa Şah pas, Faaulyeclyan; Yenl-kapı: Dr. Mlhran Kasablyan, Şamh-yan; Eyüp: Yukarı kilise: Doktor Horhoroni; Eyüp: A«ajh kilise: Artln Dedeyan, Garbis Hazaryan; Rumelihisarı: Yervant Unanyan, Bottan, elyan: Yedlkule; Doktor Hintllyan, Kürkçlyan; Kandilli: Civan Karagös-yan, Nlkogos Bltranyan; Boyacıköy: S a rafyan, Torunyan; Galata: Levon Ciknavor. Horon Mellkyan; Kuruçeşme: Ard&ş Mateosyan. Nubar Elma>-yan; Halıçoglu kilisesi: Agoş Çınar* yan. Hıran t Kurabyan; Samatya iki kilise: U. Aganikiy&n, Onnik Kazaz-yan; Zahar Manuklyan. Dr. Kirek-yan.
Anadolu kiliseleri:
Diyarbakırda İki kilise: Avukat ts-topan Barunyan, Avukat Ohannes Derunl, Avukat Kuyuncuy&n, Zare Terzlyan; Kayseri: Karabet Abra-bamyan, Artln Lüsararyan; Develi nahiyesinde: Hamparsum Erkmen, Nisan Mln&kyan.

Bu neticeler Ermeni vatandaşları z arasında büyük bir memnuniyet u-yandırmış ve kiliselerde âyinler yapılmıştır. Umumi heyet âzaları, ou-marteel günü Kumkapı Patrikhane Klllseeindo toplanarak 17 kişilik ruhani, mü raks be mocHelerlyle Patriği seçeceklerdir. Talimatnameye göre 35 yaşını bitirmiş ve babasından İtibaren Türk tâbiiyetinde olan ne kadar ruhani varsa namzet gösterilebilecektir.
Yeşilay Demeği, içki imalinin serbest bırakılmamasını istiyor
Tekel idaresi elindeki fabrikaların huaual teşebbüse devri takdirinde İçki İmalinin aerbeat bırakılacağı haberi Ürerine Ye,llay Cemiyeti bunun mahzurlarını açıklayan bir beyannameyi İlgili makamlara göndermiştir. Bu beyannamede ser. best rekabetin İçki fiyatlarını düşüreceği bu suretle İçki teminini kolaylaştıracağı, sarhoşların artacağı, Asayişin bozu la Ağı belirtilmektedir.
şunda otomoblllorln geliş ve gidişi çok fazla idi. Buna rağmen yukarıda resimde görüldüğü gibi, arabalı çocuklardan mürekkep bir kafile, seyrüseferin en yüklü bulunduğu saatlerde hem de caddenin ortasından, hayatlarını tehlikeye koyarak kaymaktadır. Bu çocuklarla seyrüsefer memurları kadar ebeveynlerin de meşgul olması lâzımdır.
Büyük şehirlerde görülmesine İmkân olnııyan bu gibi manzaralara tatan-bulda sık sık tesadüf etmek kabildir. Ve kazalar da ekseriya bu yüzden olmaktadır. Bunlara karşı önleyici tedbirler düşünülmüştür.
ra
Şehir Meclisi fevkalâd toplantıya çağırıldı
Elektrik ve 8u îdareıt bütçeliyle Hâl ve otoparklar tarife mevzularını görülmek üzere Şehir Meclisi aralık ayının 5 inci salı günü saat 15 te fevkalâde toplantıya çagınlmıetır-
Konyada göçmenler» yardım faaliyeti
Konya 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimize gelecek olan göçmenlere yardım gayesiyle Vali Ferruh Şahlnbaş'ın başkanlığında bir komite kurulmuştur.
Komite göçmenlerin karşılanması, muavakkat barınmaları, köylere şevkleri, İaşe ve Ibatalan üzerindeki çalışmalarım programlaştırmıştır.
, Yeni Vali Muavini vazifesine başladı
İzmir Vali muavinliğine tâyin edl-len İstanbul Vali Muavini Nâzım Ardanın yerine Denizli Vali Muavini Mazlpm Yegül tâyin olunmuştu. Mazlum Yegül şehrimize gelmiş ve vazifesine başlamıştır.
Yeni Vali Muavinine başarılar dileriz.
Şehirde yeniden yapılacak yollar
İstanbul yollan hakkında evvelce hazırlanan proje yeni Şehir Meclisi tarafından teşkil edilen komisyonca mahallinde İncelenmiş kaldırmışız o-lan sokaktan tesbit etmek suretiyle yolların listesini hozırlıyarak daimi komisyona vermiştir.
Bu hafta keşifleri tamamlanarak bu yollar İhaleye çıkarılacaktır.
Memleketimize gelecek Yunan gazetecileri
Kiraladıkları bir tayyare île seyahate çıkan Yunan gazetecilerinin yakında şehrimize gelmeleri beklenmektedir. Gazeteciler şehrimizde kaldıktan müddet zarfında Türk meslekdaşlan ile temaslar yapacaklar re Türk • Yunan dostluğu çevresi dahilinde her iki memleketin gazetecileri arasında sıkı bir münasebet tesisi imkânlarını araştıracaklardır.
"İskenderun" Vapuru Güney Akdeniz seferine çıktı
Devlet Denltyollanrun lüks İskenderun yolcu vapuru dün İkinci Güneydoğu Akdeniz turistik seferine 150 yolcu ve 200 ton yük İle çıkmış, tır. Yolcular arasında Güzel Sanatlar Akademisi ve Edebiyat Fakültesi talebelerinden mürekkep 27 kişilik bir “ ‘ ‘
kafile de vardır.
Amerikada İnkılâbımıza alt bir resim sergisi açılıyor Lozanda Türk öğrencileri spor sahasında başarılar kaydediyor — Suriye ile kültür temasları inkişaf ediyor
Faaliyetini tatil etnıtfl bulunan Millî Türk Talebe Birliği Turizm ve Dıg Propaganda Servisi tekrar faaliyete geçmiştir. Servia İlk olarak, Amerl-kada memleketimizin non yıllardaki inkılftp hamlelerini gösteren bir resim sergisi açmaya karar vermiş ve faaliyete geçmiştir.
Ayrıca bu yıl memleketimizi ri-yaret edecek ecnebi turistlere gereken kolaylığı sağlamak İçin de hazırlıklar yapılmaktadır.

Lozan Türk Talebe Cemiyeti Bm-kanı Süleyman Atasagun, bir kaç gtln evvel lat&nbula gelmiş ve dün Federasyon mensuplarlyle görüşmüştür. tsvlçredekl Türk talebesinin faaliyetlerini izah eden Başkan, arkadaşlarının bilhassa üniversiteler arası ■por müsabakalarında temayüz ederek, memleketimizi tanıttıklarını söylemiştir. Başkan ayrıca İsviçrede okuyan Türk talebeleri arasında hiç bir komünist veya komlnlstüğe meyyal talebenin bulunmadığını katiyetle İfade etmiştir. Federasyon Lozan Türk Talebe Cemiyetiyle elbirliği c-denek, Lozan, Bern ve Zürich’te memleketimizi tanıtmak gayesine matuf olarak birer »ergi açacaktır.

Suriye ve Lübnanda bir tetkik gezisinde bulunmak üzere seyahatte bulunan 30 kişilik kafile İstanbul* dönmüştür. Seyahate İştirak edenler, muhtelif fakülte ve yüksek okulları, tarihi eserleri, Baalbek harabele.
Amerikan Haberler Bürosu müfettişi memleketimize geldi
U.S.Î.S. Amerikan Haberler Bürosunun dünyanın muhtelif yerlerinde bulunan şubelerindeki faaliyeti tetkik etmek üzere teftişe çıkmış olan Mr, Fiso dün uçakla şehrimize gelmiştir.
Mr. Fise bugün, beraberinde Amerikan Haberler Bürosu İstanbul idarecisi Mr. Carter olduğu halde An* karaya gidecek ve U.Sl.S. İn Türkiye Bürosu Başkanı Mr. Miller ile te-maşlarda bulunacaktır.
Bu arada Amerikan Haberler Bü rosunun Istanbulda yeni bir binaya taşınması mevzuu da görüşülecektir.
m


Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Başkanı dün
Soroptimist Kulüpleri Avrupa Federasyonu Başkanı Mme. Clara Hammerich Ankara Soroptimist Kulübünün açılışında bulunmak üzere dün uçakla şehrimize gelmiştir. Hava meydanında Türkiye Soroptimist Külü Başkanı Müfide Ferit Tek ta-rafından karşılanan Mme. Hamme-rich gazetecilere şu izahatı vermiştir:
“— Teşkilâtımızın ismi Soroptl-mlst kelimesi lâtinceden gelmektedir. En iyi kızkardeş mânaaındadır. Gayemiz dünyanın her tarafında muhtelif mesleklere mensup kadınlan bir araya toplayan ve bunların sulh ve hayır İçin çalışmalannı temin eden kulüpler açmaktır, tik kulüp 1921 de Kalifomiyada kurulmuştur. Bugün Amerika, Ingiltere ve Avrupada üç federasyon halinde çalışmakta olan teşkilâtımızın 25.000 üyesi vardır. Amerika Federasyonuna 450, Ingiltereye 200 ve Avrupa Federasyonuna 90 kulüp dahildir.
Harp İçerisinde Avrupadaki Soroptl m İst kulüpleri Almanlar tarafından kapatıldığı İçin bunlann yeniden kurulması Amerikalıların yardımı İle mümkün olmuştur.
1952 yılında her üç federasyonun iştiraki İle Kopenhag*ta bir kongre toplanacaktır. Kıraltçenln himayesi altında yapılacak olan bu kongrede görüşülecek mevzu; 'İstikbalimiz: Çocuklar" dır. Yapacağımız çalışmalarda bilhassa yetim çocuklara ne gîbl yardımlarda bulunabileceğimizi tesbit edeceğiz.*1
Memleketinizde bir hafta kalacak olan Mme. Hammerich çarşamba günü Ankara Soroptimist Kulübünün açılış töreninde bulunmak üzere An-karaya gidecektir.

rlnl gezmişler, ayrıca Suriye Cumhurbaşkanı Haşlm-El Attaşl’yl ziyaret etmişlerdir. Haşlm-EI AttaşC Türk gençliği İle 8uriye gençliğinin yakın temaslarını arzuladığını ve Suriyeli gençlerin Türk talebelerinin faaliyetlerini yakından takip ettiğini İfade etmiştir. *
Marshall Plânı hakkında öğrenciler arasında müsabaka açılıyor
Marshall Plânı Türkiye propaganda servisi. Marshall Plânı fikrinin tahsil çağındaki Türk gençleri ara~ sında yapılmasını temin maksadıyla bir müsabaka hazırlamaktadır, flk, orta ve lise öğrencileri İle üniversite talebeleri arasında ayn ayn yapılacak olan bu müsabakada, İştirak e-denler Marshall Plânı hakkında bir kompozisyon yazacaklardır.
Bu konpozlsyonlan yazmak için Marshall Plânı hakkında lâzım gelen malûmat öğretmenler tarafından talebelere verilecektir. Bu hususta Marshall Plânı İdaresi Devlet Bakanlığına külliyetli miktarda kitap vermiştir. Kitaplar Milli Eğitim Bakanlığı yolu ile öğretmenlere dağıtılacaktır.
Müsabakayı kazanacakların mükâfatlan henüz tesblt edilmemiştir. Fakat birinci gelene bir Parts seya* hatl tertip olunması düşünülmektedir.
M. T. T. Birliği Teknik üniversite Demeği kuruldu Uzun zamandan beri hazırlı klan Sıpdan Milli Türk Talebe Birliğinin tanbul Teknik Üniversite Derneği kurulmuş ve resmen faaliyete geç(
CEMİYET HAYATI
♦ İstanbul öğretmenler Demeği ta* rafından 9 aralık 1950 cumartesi günü saat 15 te Konak Oteli sa» lonlannda bu yıl emekliye ayrılan meslekdaşlar şerefine bir çay ve. rileeektlr.
Anma töreni
♦ Şair Emin Bülendîn yedinci ölüm yıldönümü 6 aralık günü saat 17 de Kadıköy Halkevinde yapıla* çaktır.
Kongre
♦ İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin yıllık kongresi bugün saat 14.30 da Cemiyet merkezinde yapılacaktır.
VEFAT
Merhum Kars Milletvekili, eski İstanbul Müddeiumumilerinden Nazif Sirerin eşi ve Metin Slrel, Nüveyre Meto. Muallâ Ulusun anneleri. Adana Çiftçiler Birliği Reisi Fazlı Meto ile Ankara Çoçuk Hastahanesl Başhekimi Dr. Sami Ulus'un kayınval-deleri
MÜEYYET SİREL
26.11.1950 gecesi Allahın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 27.11.1950 pazartesi günü öğle namazını müteakip Teşvikiye Camiinde namazı kılındıktan sonra Feriköydekl aile mak be resine defne* dile çektir.
Çelenk gönderilmemesi rica olunun
YENİ İSTANBUL
fiîYASÎ İKTİSADÎ
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal HL SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacid ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iade edUme*.
Basıldığı yer t
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
76
ses-
bir-
“Düşündüm ve onunla konuşmak istediğim şeylere yaklaşmak İçin dedim ki;
“— Sana heyecan vermenin zor olduğunu biliyorum. Fakat bir şey sorayım: Nailin ölümü seni kaç dakika düşündürür?
“Yüzüme dikkatle bakarak sakin bir le:
“— Hasta mı 7 diye sordu.
“Anlattım.
“içini çekti. Hareketsiz durdu. 6onra denblre sıçradı:
“— Bir şeyler hissediyor içim. Belki sıkıntım ondan. Bak çıktı. Bu adam ölürse Meral evlenmez. Ya benim yanıma gelil yahut gider, en münasebetsiz henfle yaşar. Rüyamda boğuluyordu denizde. Sen onu kurtarma ya çalışıyordun. Ne münasebet! Rüya içte, Fakat bak. Sen geldin bugün. Nailin hasta olduğunu söylüyorsun. Var bir şeyler. Hissediyorum. Dur. dur, aman, çay İçelim.
“Odadan çıktı ve geldi. Kapıya bakarak, alçak acele:
“— Renglnaza da bir ş(yler oluyor, dedi, gece uykusunda sıçrıyor, bağırıyor. Bir gece ne oldu, biliyor musun? Ben uyku la idim. Birdenbire uyandım. Karanlıkta yatarım, bilirsin. Odada biri var gibiydi. Hemen başucum-872
dakl lâmbayı yaktım. Bakbm: Renginaz. O-danın ortasında, ayakta, dimdik duruyor. Gözleri yere bakıyor gibi.
u— Ne var Renginaz? diye sordum.
“Cevap vermedi, ağır ağır döndü, çıkıp gitti. Şaşırdım. Fakat çok uykum vardı. Evvelâ üşendim, kalkmadım. Sonra merak ettim. Kalktım, odasına gittim. Yatmıştı, üstüne eğildim. Gözleri kapalıydı. Fakat yüzü ıslaktı. Ağlamıştı. Hafifçe bir iki defa seslendim. Cevap vermedi. Uyuyordu. Ertesi gün sordum. Hiç bir çey hatırlamadı.
“içinde ısrarla kaldığı cinai perhizi ima ederek sordum:
Hâlâ öyle mi?
“— Tabii... Ne yapsın? Hiç bir erkeğe sokulmaz. Belki de ondan. Bilmiyorum. Bir erkek aşçım vardı. Savmaya mecbur oldum. Şimdi yenisini arıyorum. Çünkü, Renginaza bakarsan tecavüz etmiş aşçı ona. Aşçıya sorarsan başka türlü söylüyor. Bizim evin havası bir acalp. Hele Renginaz çok değişti. O-nu da götüreceğim doktora. Ne faydası var diye de düşünüyorum, ilâcı malûm, değil mi T
°— Aşçıyı saymamalıydın, dedim.
“Necile ayağa kalktı:
w— Düşündüm onu, dedi, fakat öyle değil. Renginaz istemedi. Çok şikâyet ediyordu.
“— Bu, onun kendi kenJlnden şikâyetidir. “Duvara doğru gidip ışıklan yakan Ne-clle, bana doğru gelirken mınldandı:
“— Çıldıracak diye korkuyorum.
“Yüzüme dikkatle baktıktan sonra, biraz evvel oturduğu sandajyeden daha uzaktaki kanapeye, hemen kalkacakmış gibi ilişti Odada aydınlığın artması ona bu mesafe lhtlya-873
onunla daha iyi reka-anda çözülmesine im-ve şekilsiz hâtıraların Yirmi iki sene İçinde, arasında gidip
anı vermiş olaoaktı. Eskiden beri böyle ilişir gibi hafif otururdu. Yaş onun çizgilerinin üslûbuna dokunamamıştı. Serpinti halindeki İnce kımıldanışlarının ahengi bakımından Merali hatırlattığı kadar da unutturan bir zarifliği vardı. Uzaktan bet edebiliyordu. Bir kân olmıyan hislerin hücumuna uğradım,
birbirinden ,çok uzak anlar geliyordum.
“Ayak ayak üstüne altı. O anda Meralin nerede, kiminle ve ne halde olduğpinu düşündüm. Necileye her şeyi itiraf etmek ihtiyacı, bazı korkularımı yenmeye başlıyordu. Necllenln heyecan ariyan nıhunda böyle bir İtirafın koparabileceği fırtınaları tasavvur ettim. Cesaretim kırıldı. Sustum. O da bir şey söylemiyordu, ikimizi de susturan tereddütler arasındaki farkı merak ediyordum. Bakışlarımız. bir an, birbirini sıyırıp geçti. An! bir hareket Ihtlyaclyle ayağa kalktım. Tekrar gitmek istediğimden şüphelendi:
“— Otur, dedi, seninle bazı şeyler konuşmaya ihtiyacım var.
“Oturmadım.
“— Hissediyorum, dedim.
“Bir sigara yaktım ve odada dolaşmaya başladım. Sonra oturdum. Bir şey söylemedim ve bekledim.
“— Biliyor musun? dedi, seni niçin görmek istiyordum ? Son zamanlarda ben sana benzedim. Ehemmiyetsiz gibi görünen küçük şeyler beni çok düşündürüyor. Bak meselâ... On gün var... Bana Semiha geldi, öccden beriden konuştuk. “Merali görüyor musun?,.
874
diye sordu. Ben daha oevap vermeden, “Samimi görüyor musun?,, diye sordu, ikisine birden “hayır,, dedim. Şöyle bir tuhaf gülümser gibi oldu. Bir şey değil bu değil mi? Sonra bahla değişti. Semiha birdenbire bana Meralin yaşını «ordu. Söyledim. ArkasınJan ae-nln yaşını sordu. Onu da söyledim. Fakat anlamadım. "Niçin soruyorsun?,, dedim. "Geçen gün bir yerde bahsi geçti de... dedi. “Ne-
rede?,, diye sordum, cevap vermedi. Ben de ısrar edemedim, üç gün sonra Nezahetln küçük kardeşi Oğus geldi. Lâkırdı anısında “Ben Meral ablamı bir gün otomobilde gördüm. Yanında biri vardı, galiba Samım Beydi,, dedi.
"Necile önüne bakıyor ve aeal titriyordu. Birdenbire gözlerini bana doğru kaldırarak sordu:
Sen benim yerimde olsaydın, bu İki küçük detay üzerinde ne düşünürdün?
“önüme baktım. Biraz evvelki itiraf arzumun ihtiyariliğini ortadan kaldıracağı İçin ahlâk değerini sıfıra İndiren bir İtiraf zorunda olduğumu anlıyordum. Ona ve ba-.a yalanın verebileceği yalancı rahatlığa tenezzül etmedim.
“— Ne mİ düşünürdüm? dedim senin yerinde olsaydım, kızımla Samim arwnndB bir münasebet bulunması İhtimalini düşünürdüm; Samimin bende arayıp da bulamadığı kalbi Meralde aramış olması ihtimalini nürdüm; düşünürdüm kİ kızım beni.n Hğe doğru uzanışımdır ve ben onda ederim; ve düşünürdüm ki Samimde aöndüremediğim bir ihtirasın kızımda tekâmülümü araması tabi! bir şeydir.
düşü ebedi-devam benim benim Fakat
375
çabucak hüküm vermek İstemezdim, Sorardım. «onıştururdum.
“Necile göğsüne do£ru kaçan tltvek bîr sesle: _
“— Ben de öyle yaptım, dedi, bir haftadan beri sordum, Boruşturaum, epey şeyler öğrendim.
•*Ve birdenbire ayağa kalktı:
“— Samimi diye bağırdı, çok fena fena bir his, fena bir... his havası, fena bir buhran İçindeyim.
“Ben de ayağa kalktım ve ona doğru yürüdüm:
“— Neoile! Ben de aynı haldeyim, dedim Onun İçin birbirimizi aramışız. Fakat sen bu meselenin bilmediğin taraflarını hayalinle doldurursun. Onun İçin sana her leyi anlatmak istiyorum.
“Sigara paketimi ona uzattım ve tordum: “— Sakin olabilecek misin T
“Sigarasını yaktım. Oturdu:
“— Dlnllyeceğlm, dedi.
“Ben de oturdum, ilk cümleyi arıyordum. Renginaz elinde bir tepsi Üe İçeriye giraı Çav •erviıini yapmaya başladı, önüme fincanı koyan elleri titriyordu. Yüzü kızarmıştı. Necile de buna dikkat etti:
“— Nen var? dedi, titriyorsun.
“Renginaz İçini bitirinceye kadar cevap vermedi. Her zaman böyledır: Çalışırken dikkatli, titiz ve sessizdir, içini bitirdikten sonra doğruldu:
“— Birdenbire açağıda geldi bu Jtreme, dedi, korktum da ondan.
“Necile sordu:
(Devamı var)
875

»
*
17 Kasım 1950
Sayfa 8
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden



• • • I *



B
kor-köy-
size
tR kaç ramandan beri Bulgarls-tanı dolaşmakta olan Sofya Hükümetinin binlerce ajanı çiftliklere ve en basit köylü evlerine başvurmakta ve kendilerini kudan titreyerek karşılayan lülrrr:
— Emin olun arkadaşlar,
mükemmel bir iş teklif etmeye geldik. Bu «y Sofynda neşredilmiş en İyi kitapları, kütüphanelerdeki fiyatlarından % 20 noksaniylc vereceğiz.,.
Demektedirler.
Köylü çekinerek, bu kıymetli ciltleri görmek İsteyince, ajanlar, muzafferane, kitapları onların gözü Önüne sermektedirler. Bunlar; Lenln ve Stalin’ln külliyatıdır.
Ayru zamanda satıcı maksadını İzah etmektedir:
Arkadaş, Bulgar - Rus dostluğu daha kuvvetlenmen ve gelişmelidir. Milletimiz, harp kundakçıları olan Anglo-Saksonlara karşı mücadele etmek İçin seferber olmalıdır. İşte bunun İçin bu kitabi almalısın..,,
Fakat biçare Bulgar köylüsü fakir olduğunu, hu kitapları alacak parası bulunmadığını söyleyince, propagandacı İlâve eder:
"— Ne ehemmiyeti var arkadaş, senden para İsteyen kim? Bu külliyatın bedelini bana bir domuz yavrusu vererek ödersin..,.
Sofyanın Kominfomıacı gazeteleri —meselâ îzgrev— bu şekilde girişilmiş olan kampanyanın fevkalâde muvaffak olduğunu ve “Kızıl İncil,, lerln köylüler arasındaki satışının büyük bir yekûna çıktığını bildirmektedir. Fakat onların bildirmedikleri ve öğrenilmesi enteresan olan nokta, Stalln vc Le-
Mersinde hususî teşebbüs bir
çimento fabrikası kuracak
19 milyon liraya mal olacak bu muazzam hisse senetleri çıkarılmasına karar
fabrika için verildi
Adana, 26 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Kadıncık suyu üzerinde kurulması kararlaşan Seyhan hidro -•lektrik santralı tahakkuk safhasına girerken Mersinli bazı müteşebbisler muharrik kuvveti bu santraldan temin ederek bir çimento fabrikası tesisi hususunda mutabık kalmışlardır. Bu mesele ile İlgili olarak İçel Valisi Şakir Canalp’ın başkanlığında Mersinde btlydlk bir toplantı yapılmıştır. Vali bu büyük işin bir kaç kişiye in-
Kızılay Kongresi dün de toplandı
M^’nk^şalı £?çen celsede Kızılay 'nün tâdiline karar verildi \e bir komisyon kuruldu
Kzılay
A-•-.ara. 26 (ANKA)
I esi Umumi Heyeti bu sabah 9 c ı toplantısına devam etmiştir. Büfe .ıkü celsede en önemli konu olarak, Kızılay tüzüğünün değiştirilmesi ele alınmış, bu mesele etrafında şiddetli münakaşalar cereyan etmiştir. Bu tartışmalar, sık sık politika mücadelesi halini almış, neticede tüzüğün tadiline karar verilerek bu işle meşgul olmak üzere yedi kişilik bir komisyon seçilmiştir.
Öğleden sonra hesap komisyonunun raporu okunmuş, rapordaki meseleler yine tartışma mevzuu olmuştur. Rapor, son C. H. P. hükümetinin seçim mücadelesi için Kızılaydan para aldığını. zelzele felâketzedeleri için toplanan paraların yerine sarfedilmediCi-nl. hemşire okulu için harcanan paraların da haddinden fazla bulunduğunu bildiriyordu. Kongre, akşamın geç saatlerine kadar bu tartışmalarla devam etmiş, bazı delegeler rapordaki İddiaların müfettişler tarafından İncelenmesini istemişlerdir. Konuşma lar esnasında otuz kişilik merkez u-mumî heyetinin vazifesini yapmadığı da iddia edilmiştir.
Cizrede deprem
Cizre, 26 (A.A.) — 24 kasım akşamı saat 21.45 te ve dün akşam saat 19.15 te birer deprem olmuştur. Dün akşamki sarsıntı şiddetlice olmuş ve halk evlerinden dışarı fırlamıştır. Hasar yoktur.
Kupon getirecek okuyucularımıza
Gazetemizin Tahsil Kuponla-rlyle, yakında vermeye bavlıyacağımız (1.000 Saat) kuponlarını kabul etmek, mukabilinde kur’» numaralarını sermek ve sonra da hediyelerini dağıtmak üzere yeni bir büro tesisine karar verdik. Bizi bu harara aevkeden sebep, okuyucularımızdan bize müracaat etmekte olan büyük kitlenin bini süratle görmektir. Bu maksatla
Galatada, Bankalar Caddesinde, Adalet Hanının 2 nci katında bir daire kuşat edilmiştir
1 Aralıktan itibaren
Kur’a numarası, kupon ve hediye için okuyucularımız mezkûr adrese müracaat edeceklerdir. Yurdun her tarafından gönderilmekte olan kupon mektuplarının üzerine de adresin
(YENİ İSTANBf U Bankalar Caddesi, Adalet Hanı kat 2) şeklinde yaziimasını okuyucularımızdan bilhassa rica ederiz.
domuz be-Onunla al-dnınıızıım Lenln ve
menfaatini
ve
bir limitle
son
bir çok ar-bilmem
(le
Kitaplar ve domuzlar
Selim SABİT
nİn’In Çervenkof Hükümetine kaç tane domuz temin ettiğidir!
Bulgari s tanda olup bitertlor! bana anlatacak müşahit şebekesine malik değilim. Fakat böyle bir teklif karşısında kalan Bulgar köylülerin Şii cevabı verdiklerini tahinin etmek güç değildir:
*•— Tüccar arkadaş, nlm bütün servetimdlr. Irml hesliyoceğlm. Ve mukabilinde alacağım
Stalin’ln kitaplarını yiyemlyeceğl-ml bilirsin.,,
Ne çare ki. bu düşünce, propagandacının ciddî bir müdahalesine vesile teşkil eder:
“— Sen demek ki, İğrenç bir maddiyatçısın... Sana İdeal uğrunda mücadele teklif edilirken nasıl oluyor da rahatını düşünebiliyorsun.,,, O zaman köylü cevap verir:
“— tyl ama. ben
kadarlarım gibi okuma kl..„
Alâ öyleyse... Senin vaziyetini Sofyndakl İlim, sanat ve kültür komitesine bildirmek gerekiyor’,. Bu cümle üzerine köyle yalvarır: *•— Hayır.. Hayır.. Yalvarırım size,.. Verin bana kitapları... İşte domuzum.. Buyurun sizin İçin de bir kilo tereyağı.. Allahaısmarladık arkada*... Ve yaşasın milletlerin babası büyük Stalin.,,
tşte Bulgar gazetelerinin anlatmadıkları hakikat bııdur. Onlar aynı zamanda söylemezler ki, —fakat bütün Bulgurlar bilir— İlini, sanat ve kültür komitesi Snfyada gizli polisin vazife gördüğü binada yerleşmiştir...
temenni ederek av-
hisar etmemesini
zu eden her vatandaşın bu fabrikaya ortak olabilmesine imkân verilmesini tavsiye etmiştir. Valinin teklifi ittifakla kabul edilmiş ve bir heyet teşekkül ederek, hisse senetleriyle Üye kaydı işi üzerinde çalışmaya başlamış tır. 19 milyon Türk lirasına malola-cağı tahmin edilen bu muazzam çimento fabrikasına Mersin. Tarsus ve Adanadan pek çok vatandaş ortak o-labilecektir. En küçük hisse senedi 100 Hra olacaktır.
Mimarlar bir beyaz kitap neşredecekler
Odalar, Yapı ve Yollar Kanunlarının tâdili etrafında faaliyete geçildi
Ankara. 26 (T.H.A.) — Merkezi
şehrimizde bulunan Türk Y. Mimarlar Birliği, aralık ayı içinde fevkalâde kongresini yapmak üzere hazırlıklara girişmiş, aynı zamanda Odalar Kanunu ile Yapı ve Yollar Kanununun tadili etrafında bir (Beyaz Kitap) neşretmek için faaliyete geçmiştir.
Türk Yüksek Mimarlar Birliğinin îstanbulda ve Jzmirde bulunan şubeleri, aralık ayının İlk haftalarında yıllık fevkalâde kongrelerini bitireceklerdir. Bu kongrelerde, yeni odalar ve dernekler kanununun kifayetsiz olduğuna dair hazırlanacak raporlar genel kongreye aralık ayı sonuna kadar verilmiş olacaktır.
Genel kongre de bu raporlara müsteniden hazırlayacağı mufassal rapor ile Yapı ve Yollar Kanununun ve Talimatnamesinin bozuk taraflarını, Odalar ve Dernekler Kanununun Yar dım Cemiyetleriyle teşekküllerini yaşatacak hüküm ve müeyyidelerden mahrum olduğunu tebarüz ettirecektir. Genel kongre kararlarlyle tanzim edilecek raporlar ve İstanbul Belediyesi imar işlerinin ve imarla İlgili dairelerinin ıslâhı üzerinde birlik, İstanbul şubesinin alâkalı makamlara yaptığı teklif neşredilecek beyaz kitapla umum! efkâra arzedilecektir.
Beyaz Kitapta Yapı ve Yollar Kanununun bilhassa vuzuhsuzluğu, değişmiş olan şartlara, ihtiyaçlara ve arsa vaziyetlerine ve nihayet topogra. fik duruma uygunsuzluğu açıklanacak. kanunu tatbik etmekle mükellef olanların her yerde aynı şekilde anlaşılması gereken talimatnameyi nvn ayrı tefsir ettikleri İzah edilecektir.
Birlik lstanbulun iman için mercilere yapılan teklifim de yaz Kitapta açıklayacaktır.
alâkah bu Be-
Pazarcık Halkevinden Inönünün resmi indirildi
de
Maraş 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 25 kasım günü Pazarcıkta ikinci bir Malatya hâdisesi olmuştur. Gazetemiz adına bugün geldiğim Pazarcıktaki hâdisenin tafsilâtı şudur:
“Maraş D. P. Milletvekili Ahmet Bozdağ Pazarcıkta Halkevi binasına gelmiş, garsona duvarda asılı bulunan İnönünün resmini indirmesini söylemiş, akabinde kendisi sandalyeye çıkarak İnönünün resmini indirmiştir.
Kendisiyle konuştuğum Ahmet Bozdağ. resmin İndirilmesi için müteaddit defalar haber yolladığım, İlçe Hâkimi Ahmet Sason'un bu resmi hiç bir kuvvetin indircmlyeceğinl söylediğini ilâve etmiştir. Maraş hâkimleri bugün Pazarcığa gelerek olayın tahkikatına başlamışlardır. Hâdise hakkında CHP »1 ilçe Başkanlığı lâzım gelen yerlere teller çekmiştir. Halk Partisi çevreleri hâdisenin D. P. Müfettişinin bulunduğu bir zamanda yapıldığını, bunun bir mürettep hâdise olduğu üzerinde ısrar etmektedirler.
Yunan Büyükelçisinin gazetemize beyanat»
//
sahillerini kasıp kavuruyor
Fırtınadan 92 kişi öldü. Hasar miktarı milyonlarca doları buldu. New-York ve New-Jersey, hasar gören yerler arasında
arttırarak başlamış-rakamlara hasar bir-edilmekte-
Ne'v-York. 26 A.A. (United Press) — Atlantik sahillerini kasıp kavuran ve Amerikan tarihinde eşi az görülmüş olan fırtına şiddetini batı istikametinde esmeye tır. Şimdiye kadar alınan göre, 92 kişi ölmüştür ve kaç milyon dolar tahmin
dır. En fazla zarar gören bölgeler Ohio ve Batı Pennsylvania kısımlarıdır. Kar fırtınası ve rüzgârın daha 24 saat devam edeceği tahmin e-dilmektedir. Son gelen haberlere göre fırtına, Zanesville (Ohio) de şiddetle hüküm sürmektedir. Fırtına merkezden Clncinati’ye doğru ilerlemektedir. Rasat istasyonları fırtınanın bu bölgede bir müddet devam e-decegi.nl bildirmektedirler. Yine bu
M sır meselesinde
Amerikalılar
Ingilizleri destekliyor
Londra 26 (YİRS1 — Emin kaynaklardan öğrenildiğine göre, yolunda başlıyacak olan İngiliz - Mısır görüşmelerinde Bevin, İngiliz askerlerinin kanal bölgesinde kalmalarına Amerikanın da taraftar olduğunu ileri sürecektir. Bu çevreler. Mısır Dışişleri BaJ(anı Amerikada bulunduğu sırada, Acheson’un tngilterede bulunan Amerikan üslerini misal olarak gösterdiğini ileri sürmektedirler.
Mısır Dışişleri Bakanının Amerika seyahatinde, büyük Suriye projesine hükümetinin aleyhtar olduğunu bildirdiği de söylenmektedir Bilindiği üzere, İngiltere ve Amerika böyle bir projeye taraftardırlar.
Ankara ■ İstanbul telefon muhaberatı
12 kanallık yeni tesisatın tecriilıe mahiyetinde işletilmesine haşlandı
Ankara. 26 ıT.H.A.) —Ankara ile İstanbul arasındaki telefon muhaberatında sürati temin etmek ve gün geçtikçe artan ihtiyacı karşılamak Q-zere girişilen kanalları arttırma faaliyeti devam etmektedir. Bu cümleden olarak Ankara ile İstanbul arasında yeniden 12 kanallık bir devre kurulmuş ve tecrübe mahiyetinde çalışmalara başlanmıştır. Yılbaşından evvel çalışmıya başlıyacak olan bu devre, ihtiyacı kısmen karşılayacak telefon muhaberatının kısa zamanda teminini mümkün kılacaktır.
İstanbul ve Ankara telefon tını dünyaca tanınmış büyük lektrik şirketi yenilemektedir.
Bundan başka şehirlerarası tesisatı yenilenmekte. adedi arttırılmaktadır.
teslsa-bir e-
telefon pozisyonların
Avusturya Gazeteciler Cemiyeti, 9 komünist başmuharriri Cemiyetten çıkardı
Viyana. 26 A.A. (Reuter) — Dün gece bildirildiğine göre, geçen ay komünistlerin Avusturyada tertip ettikleri karışıklıkları örtbas etmeğe çalışan Avusturyadaki 9 komünist gazetenin başmuharrirleri Avusturya Gazeteciler Cemiyetinden İhraç e-dllmiştir.
Avusturya Sendikaları Federasyonunda hâkim kanaat komünistlerin tahrik ettiği fakat akim kalan umumî grev teşebbüsünü komünist bası, nın örtbas etmeğe çalışması ile A-vusturya sendikalarının itibarının a. zaldığı merkezindedir.
Gazetemiz hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
YENİ İSTANBUL'U
BEĞENİYOR MUSUNUZ?
BEĞENMİYOR MUSUNUZ?
Bunu «iğrenmek istiyoruz. Çünkü gayemiz elinize geçen gazetenin istediğiniz, aradığınız ve severek okurluğunuz gazete olması arzusudur. Bize fikirlerini direcek
okuyuculardan 1000 tanesine
h e
1.000 saat
diye
edeceği
1
A
R A L
I K
TEM yarağınız
İSTANBFVu tarih olmalıdır.
dikkatle takip etmeye bayii-
Gazetemizde bir kupon bulacaksınız, Bu kuponlar 90 gün devam edecektir. Sonuncu kuponla beraber onları yapıştıracağınız bir liste neşredeceğiz. Listede gazetemizi !>egenip beğenmediğiniz sualine (EVTRT) veya (HAYIR)la cevap vereceksiniz. Bu emeğiniz mukabilinde alacağınız bir kur’a numarası, talihiniz yardım ederse sizi kıymetli bir saat sahibi yapacaktır.
kesimde rüzgârın şiddeti azalmışsa-da kar yağmaya devam etmektedir.
Cİeveland ve Plttsburgh’da bütün gün münakale felce uğramış, telefon ve elektrik santrallan çalışamamış-tır. Akşam üzeri Plttsburgh’da durumun tehlikeli olduğu ilân edilmiş ve halk uyanık bulunmaya davet edilmiştir. Kanada İtslkametinde esen rüzgâr Ontario Gölü sahilindeki evleri yıkmış ve 500 aileyi evsiz bırakmıştır.
Büyük zarar gören New-York ve New-Jersey’de hava açmış, fakat sühunet sıfırın üstüne çıkmamıştır. E-lektrik santralı işçileri cumartesi gününden beri elektriksiz bulunan binden fazla eve ışık vermek için çalışmalarına devam etmektedirler.
Güvenlik Konseyi bugün toplanıyor
Lake Success 26 A.A. (A.F.P.) — Evvelâ salı günü yapılması tasarlanan, sonra da cumartesi gününe alınan Güvenlik Konseyi toplantısı pazartesi günü öğleden sonra toplanacaktır.
Yugoslavya murahhası ve Güvenlik Konseyi Başkanı Alex Bebler, Komünist Çin heyetinin "Formoz&nın silâhlı İstilâsı,, na dair müdahalesini hazırlayabilmesi İçin konseyi salı günü toplamak niyetinde idi. Fakat Çin heyeti derhal konsey emrinde olduğunu haber vermesi üzerine toplantının pazartesi günü yapılması kararlaştırılmıştır. Öte yandan Sovyet murahhası Malik, Konseyin cumartesi günü toplanmasını talep etmişti. Fakat hava şartları Lake Success ile münakaleyi tehlikeli kıldığından, bu toplantı iptal edilmiştir. Nihayet İngiliz heyeti de öğleden evvel konseyin bu toplantısına iştirak edcmlye-ceğini zira zamanında haberdar edilmediğini bildirmişti. Bu suretle konseyi pazartesi gününe toplamak kararına varılmıştır.
Çin Halk Hükümeti, grevi kanun dışı etti
göre, Çin Halk Hü-kanun dışı ilân et-
kabinesince 16 ka-
Hong-Kong, 26 A.A. (Reuter) — Yeni Çin Haberler Ajansının Pekinden bildirdiğine kûmeti grevleri miştir.
Komünist Çin
aımda varılan bAzı kararlar mucibince, fabrika müdürleri fabrikalarını kapatmaktan ve işçiler ise grev ilân etmekten menedilmişlerdlr.
Dünya turuna çıkmış olan İki .Amerikalı kadın gazeteci Ankaraya gelmiştir. Resimde, buradan şarka doğru seyahatlerine devam ederek olan gazetecileri Ankarada görüyorsunuz.
r 9 5
bir
z
o
1
Ankara ve Atina arasındaki genelkurmay konuşmaları
M. Kondumas, Atlantik Paktı Askerî Komitesi tarafından davet edilen her iki devletin, Komite gündemine alınacak meseleleri müştereken gözden geçirmek için toplanmalarının lüzumlu ve pek tabiî olduğunu belirtti
Etna Yanardağı
yine indifa etti
Saatte 5 kilometre süratle akan lâvlar, civar kasabaları tehdit ediyor
Roma 26 A.A. (A.F.P.) — Etna Yanardağı birdenbire faaliyete geçmiştir. Volkana civar bölgelerdeki kasabalar halkı telâş içindedir.
Catane 26 A.A. (A.F.P.) — Etna Yanardağının indifaı He beraber volkanın eteklerine kadar yaydan gürültü ile karışık bir zelzele kaydedilmiştir.
İnsan kaybı yoktur ve maddî hasar mühim değildir. Hâdiseden çok heyecana düşen halk sokaklara İnmiştir. Bütün şehir, yeni açılan kraterde birbirini takip eden İnfilâklarla aydınlamaktadır.
Etnanın son İndifaı 1949 da olmuştur.
Catane 26 A.A. (A.F.P.) — Cumartesi günü faaliyete geçen Etna Yanardağından akan lâvlar, saatte beş kilometre hızla Zaffema ve Nea kasabalarına doğru akmaktadır. Bu kasabalar halkı icabında yerlerini terke hazırlanmaktadırlar.
Tahkik edilmeyen haberlere göre, kızgın lâvlar Leone vftdisinden Bov vâdisine doğru akmaktadır.
Volkandan çıkan dâvlar, dağ yamaçlarındaki kasabalar istikametinde İlerlemektedir. İnfilâkla birlikte muazzam alevler semada kırmızımtrak akisler hâsıl etmektedir.
Etnaya en yakın kasabalara kül yağmaktadır. Buralarda halk, indifa daha şiddet kesbettiği takdirde sığınacak yer hazırlamaktadır.
Hâdise Catane Rasathanesi tarafından dikkatle takip edilmektedir. Rasathanenin âlimleri hâdise mahallinde bulunmaktadırlar.
Catane şehri halkı sokaklarda esrarengiz hâdiseyi seyretmektedir.
Emîr Idris Elsünusî Libya Kıralı oluyor
Trablus, 26 A.A. (AFP) — Emir îdrts Elsunusî Libya Kırallığına gelmesi için Libya Kurucu Meclisi tara, fından kendisine yapılan daveti kabul etmiştir.

M. Kondumas. Yunanistanm Türkiye Elçiliğinde M. Skeferis’i istihlâf edeli beri yeni vazifesinde devamlı ve yapıcı bir eser meydana getirmek arzusunda bulunduğunu bir çok vesileler ve muhtelif teşebbüslerle göstermekten geri durmamıştır. Bu diplomatın mazisi, kendisini Atina Hükümetinin emanet ettiği vazifeye gayet iyi hazırlamıştı. M. Kondumas, Yunanistan Dışişleri Bakanlığının birinci plândaki şahsiyetlerinden biridir. Avrupa başkentlerinin bir kaçında ehemmiyetli mevkiler İşgal etmiş ve Birleşmiş Milletler Teşkilâtı çalışmalarına çok yakından iştirak, Nihayet 1945 ton 1947 ye kadar Ankara Müsteşarlığı ve Maslahatgüzarlığında bulunmuş ve Türkiye millî politikasının bütün sahalarına alt meseleleri uzun ve derin İncelemeye fırsat bulmuştur. Bu sebeplerden dolayı yeni sandalyesine oturduktan bir kaç hafta sonra Ankaranın siyasî mahfillerinde ehemmiyetli bir mevki almış ve Türk-Yunan münasebetlerini vaatlerle dolu bir yeni yola sokmuş olmasında şaşılacak hiç bir şey yoktur.
M. Kondumas’ın takip ettiği gayeyi, beslediği ümitleri, yaptığı başarılı müşahedeleri, bana dün lütfettiği u-zun mülakat esnasında çok dostane ve samimi bir şekilde ifade etmiştir. Büyükelçinin bir realist olduğunu derhal anlamıştım. Yeni mektep diplomatı olan M. Kondumas, faaliyetini “gerçek olaylar,, plânı üzerine yerleştirmek, bütün hissi mülâhazaları bir tarata bırakarak “edeblyatsız,, bir dil İle konuşmak İstemektedir.
Benimle konuşmaya başlarken ilk sözleri şu oldu:
“— İsterseniz. Türk-Yunan dostluğundan nafile oldukları kadar da tantanalı ve edebiyatlı kelimelerle bahsetmekten kaçınalım. Türk-Yunan dostluğu her şeyden evvel coğrafyanın ve normal olarak bu coğrafyadan doğan menfaatler ortaklığının emrettiği bir zarurettir. Bunu böylece ifade ettikten sonra mutlaka İlâve etmek lâzımdır ki, bu temeller uzun zaman, çok uzun zaman yerlerinde kalacaklardır. Meğer ki dünya ölçüsünde bir takım büyük olaylar yeryüzünün çehresini boştan başa değiştirsin. Bu böyle olunca, memleketlerimiz arasındaki işbirliğinde her hangi bir rolü olanların bu işbirliğini günden güne kuvvetlendirmeye ve genişletmeye çalışmaları, olayların en zaruri bir emridir. Başkaca da bu zaruri işbirliği yapıcılarının Türk ve Yunan milletleri arasındaki münasebetleri zehirliyebilecek her hangi bir hâdiseden şiddetle kaçınmaları lâzımdır.,.
M. Kondumas bundan sonra bana Türk basınının bu karşılıklı anlayış teşebbüsünde oynıyabileceği ve şimdi de oynamakta bulunduğu rolün ehemmiyetinden bahsetti ve dedi ki:
“— Gazetelerinizin. Türkiyenin millî hayatı üzerindeki ehemmiyetli tesirlerinden haberim var. Başka memleketlerden çok daha ziyade sizin memleketinizde basın “kuvvet,, dediğimiz şeyin tâ kendisini temsil etmektedir. Benim görüşüme göre bu hal. Türk basınının. Türk umumî efkârının emniyetini kazanmasını bilmiş olmasından ve bunun neticesi olarak da onun üzerinde hâkim bir tesire sahip bulunmasından ileri gelmektedir. Bu olay, Türk basınının bir fazileti ve bir şerefidir. Fakat aynı zamanda da ona büyük bir sorumluluk teveccüh etmektedir. Bunun için onun çok kore ustalıklı bir surette kamufle edilmiş bir propagandadan kaynıyan havadisleri ve yorumları yayınlamaktan kaçınması gerektiği fikrindeyim. Umumiyetle Türk gazetecilerinin düşman tuzaklarından kaçınmakta ne kadar usta vc dikkatli olduklarını görmekteyim. Fakat mademki memleketlerimizin istikbali meselesi söz konumuzdur; gazetecilerinizin haber ve havadislerini kontroldeki dikkatleri bir an gevşetmemeleri noktası üzerinde bir kere daha ısrar etmeme müsaadelerini rica ederim. Ben şahsan günün her saatinde emredecekleri her türlü yardıma hazırım. Elçiliğimin servisleri kendilerini daima memnuniyetle kar-şılıyacaklardır. Fakat şunu da İlâve etmeliyim ki bilhassa Ankara Dışişleri Bakanlığiyle mükerrer temaslardan çok büyük bir fayda hâsıl olacağına hiç şüphe yoktur.,.
Büyükelçi bu fırsattan faydalanarak Türk Hükümet mahfillerinde bulduğu yüksek anlayış ve dostluktan çok memnun olduğunu bir kere daha İfade etti. Bilhassa şu noktayı kuvvetle belirtmek istemektedir ki, Atatürk ile Venlzelos arasındaki hulûalu el sıkışmadan sonra Türk devlet a- I damları ve soravlı Türk politikacıları Ikl memleket arasındaki yakınlaşma hareketine büyük bir iman ve tam bir şuur ile yardım etmişlerdir.
M. Kondumas şu noktayı da tasrih etti:
“— Gazi ile beraber Celâl Bayarın bu yakınlığın âmillerinden biri olduğunu unutmuyorum Mademki Reisicumhurdan söz açıldı size çok manalı bir olay İfşa edebilirim: Bir kaç hafta evvel Devlet Reisine itimatnamemi sunduğum zaman kendileri bana bir kaç dakikalık hususi bir rııü-lâkat lütfettiler. Bu mülâkat esnasında şu mütalâayı ifade ettiler ki, Türk-Yunan münasebetlerini sağlam temeller üzerine yerleştirmek İçin lâzım olan her şey. mazide eski Türk hükümetleri tarafından belki yapılmış değildir. Ben tabiî bunu reddederek Türk-Yunan dostluk turihinl her çeşit fiiller ve tezahürler bakımından zengin bulduğumu ifade ettim. O zaman Reisicumhur Bayar bana aynen şunları söyledi: “Ne olursa olsun Türk-Yunnn işbirliğinin sağlam] bir yapı İçinde korunmasına çok e-hemmiyet vermekteyim .. Biliyorsunuz ki hundan bir kaç gün sonra Büyük Millet Meclisinin Açılış nutkunda Celâl Bayar, hemen hemen aynı kelimelerle bu beyanatı tekrar- 1
r
k
.//
— • ----------- - -* • ___________
bu iki devlet genelkurmay-y&kında birbirleriyle konuşa-hakkında havadis çıkmıştı, sonradan da Ankarada ya-
•Fİ
lamıştır. Beyanatın, memleketime® ne kadar iyi karşılandığını söylemeye lüzum görmüyorum.,.
Bu andan faydalanarak M. Kondu-mas’a çok aktüel bir mesele hakkında söz açtım: ‘‘Türkiye vo Yunanistan Genelkurmay konuşmaları hatırlardadır ki Atlantik Paktı Askerî Komitesinin Akdeniz Savunması çalışmalarına iştirake Türkiye ile Yu-nanifitanın davet edildiği günün ertesinde larının caklan Fakat lanlanmıştı
Büyükelçiye bu meselenin hakikatini sordum. Şu cevabı verdi:
“— Yalanlama konusunu teşkil e-den şey. genelkurmaylarımız arasında bir konuşmanın prensip yahut ihtimali değil, bu haberi verenlerin zaman ve gün tasrihine kendilerini mezun saymaları İdi ki böyle bir sey yoktu. Ben kendi hesabıma Atlantik Paktı Askerî Komitesi İle İşbirliğine çağrılan Türkiye ve Yunanistan Devletlerinin. konuşulması mümkün olan gündeme giren konuları başbaşa incelemeleri zaruretini çok tabii görürünü Yine şunu da ilâve ediyorum kİ iki memleketin menfaatleri tamimiyle birbirinin aynı olmalarına göre bu temaslarda durum farkları ve görüş ayrılıkları tasavvur etmeyi güç görürüm.,,
M. Kondumas İle konuşmamız Türk-Yunan işbirliğinin ilerisi hakkındaki bu nikbin mütalâa ile sona erdi. Bundan sonra da Avrupa federalizminin istikbali gibi daha umumi meseleler hakkında bazı fikirler teati etmek bahtiyarlığını idrak ettim. Bunlar, tabii mülakatımın çerçevesini aşan meselelerdir. Fakat Büyükelçinin ağzından işiteblldiklerlm daha evvel de bildiğim bir şeyi zihnimde bir kat daha kuvvetlendirdi. Yunanistanm Ankara Büyükelçisi, milletlerarası işlerde büyük tecrübelere sahip bir şahsiyettir ve bu “dünya gerçekleri,, plânı üzerine kurulmuş Türk - Yunan dostluğu dâvası üzerinde hayırlı tesiri olabilecek bir olaydır.
Robert Guynn
İsveç Ordusunda robot silâhlar
Mahiyeti açıklanmıyan bu silâhlanıl tecrübeleri yakında yapılacak
Stockholm. 26 A.A. (United Press) — İsveç Genelkurmay Başkanlığından bildirildiğine göre. İsveç ordusunda insan gibi ve otomatik olarak işleyen silâhlar üzerinde tecrübeler yapılacaktır. Robot silâhların vasıf ve kıymetlerini tâyin maksadlyle yapılacak olan bu tecrübeleri “Robot silâhlar özel dairesi., idare edecektir. Bundan sonra da bu silâhlar askerî manevralarda tecrübe edilecektir.
Bu haberi veren fakat hangi cins silâhların bahis konusu olduğunu tasrih edemlyen îsveç basınına bu hususta yorumda bulunmaması için kati emir verilmiştir.
Almanya, telefonlu otomobil imaline başladı
Zürich, 26 A.A. (United Press) — Zürich’teki bir otomobil fabrikası, t-çinde her türlü konfor ve bilhassa telefon bulunan taksi İmal etmiye başlamıştır. Taksiye binen müşteriler bu suretle herhangi bir yere telefon edip muhabere edecekler ve hattâ kendilerini takside arayıp konuşmak mümkün olacaktır.
Tunusta toprak işçileri grevi
Cezayir, 26 A.A. (Reuter) — Tunusta. Suk-ELArbe civarında grev halinde bulunan toprak İşçileriyle polis kuvvetleri arasında vuKubulan müsademeler neticesinde 10 kişi tevkif edilmiştir. Altı işçi müteakiben serbest bırakılmıştır.
Aylık karneleri kaldırdık
Okuyucularımıza kolaylık ol-mak üzere gazetemizin çıktığı günden beri tatbik etmekte olduğumuz aylık karne usulünü 1 aralıktan İtibaren kaldırmış bulunuyoruz. Bu kararı almamızdaki sebep, bazı okuyucularımızın ve tevzi memurlarının karşılaşmakta oklukları müşkülâttır. Karneleri kaldırmamıza mukabil aylık karne kapaklarından 3 tanesini bize getirerek tahsil kur’ası İçin kur’a numarası almakta olan okuyucularımızın menfaatlerini korumak gayesiyle, bu okuyucularımızdan gazetemize üç aylık abone olanlara derhal bir tahsil kur’a numarası verilecektir.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
27 Kasım 1960
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
——————————
Sanayiciler bakımından
Ücretli hafta tatili meselesi Yazan: Dr. Orhan Tuna İstanbul Üniversitesi Doçentlerinden
| jCRET meselesi hiç şüphe yok kİ. w Üzerinde en çok münakaşa edilen meselelerin basında yer almaktadır. Bunun sebebini anlamak İnişlisiyle bu kabil problemlerle uzaktan veya j; • kından meşgul olanlar İçin pek kolaydır. Esasen sosynl hâsılanın muhtelif İçtimai sınıf ve zümreler arasında I taksimi meselesinin bir çok İktisadî doktrinler ve bu arada "llıııt, veya “gayrı ilmi,, Sosyalizm, Marksizm, Komünizm gibi drfrll yalnız meslekten yetl&me İktisatçı ve sosyologların, bu ilimlerle hiç bir münasebeti olmayan I çevrelerin, bu arada ve bilhassa ön I sırada İşçi sınıflarının dahi eheınmi-1 yetki üzerinde durdukları cereyan ve ekollere hareket noktası olusu meselenin şümul ve azametini İzaha kâfidir. Binaenaleyh son günlerde çalışma Bakanlığının İşçilerin ücretli hafta tatili ve resmi tatil günlerinde İsçilere ücretlerinin Ödenmesi hakkında bir kanun projesi hazırlamış vc bn projeyi tetkik edilmek Üzere bu satırların muluırrlrinln de dahil bulunduğu bir kızım üniversite hocalarına göndermiş olması meselenin birdenbire aktüel bir mahiyet almasına, devlete alt iktisadi müessrselcrce, hususi Is verenlerce ve bu arada İşçi sendikalarınca hararetle münakaşa edilmesi- I ne, birbirini nakzeder mahiyette bazı fikirlerin ortaya af limanına, hattâ bacı mahfili erce hükümet organları nezdlnde protestolarda bulunulmasına yol açmıştır.
Bütün bu lıâdİMÜer arasında hususi teşebbüs erbabının kanun projesi kartlında gösterdiği reaksiyon dikkate tayan mahiyettedir. Nitekim erhrimlt-dekl sanayiciler hususi bir toplantı yaparak isçilerin ücretli hafta tatili meselesini görüşmüşler ve alâkalı ma-kanılara bunun şiddetle aleyhinde olduklarını bildiren bir rapor hazırla-sırtlardır. Sanayicilerin ileri sürdükleri mütalaalara gbre. ücretli hafta tatili Avrupa ve Amerika memleketlerinin hiç bir yerinde mevcut değildir. Binaenaleyh ücretli hafta tatilinin kabul edilmesi He memleket sanayiinin İstihsalinde büyük bir azalma vukua gelecektir. Hususi teşebbüs erbabı e-saaen bir çok vergiler ve mükellefiyetlerle müşkül durumda bulunmaktadır. bu hale göre, bütün bu ağır mükellefiyetlere ilâveten ücretli hafta tatili de kabul edildiği takdirde İsçilerin ücretlerine % ît zam yapıtmış olacaktır. Bunun da tatblkına imkân yoktur. Teşebbüs erbabının bu mesele karşısında ileri sürdükleri İddiaların özü bundan ibarettir. Bu iddiaları sistemleştir inek İcap edeme belllbaşh iki nokta etrafında toplamak kabil olacaktır:
a; Avrupa ve Amerika gibi sanayi sahasında çok ileri gitmiş bulunan memleketlerde dahi ücretli hafta tatl- I 11 (yıllık Ücretli tatil hariç) bahis I mevzuu değilken, birde bu miiensese-yi lejislâsyon yoltyle M verenlere empoze etmek makul değildir.
b) Yerli sanayiin gerek vergi mevzuatı, gerek »n*yal kanunlar tarikiyle .vüklendiğl mükellefiyetler pek ağırdır. Binaenaleyh bir ücretli hafta tatili kanunu ve arkasından yıllık üc-1 retll tatil kanunu Yllhnl ödenmekte olan İsçi ücretlerine % îî nispetinde bir zam İfade etmektedir. Ücretlerin bu derece yükseltti m e M ne sınaî mü-essesclerin takati mütehammil değildir. Bundan dolayı böyle bir âmme müdahalesi milli sanayiin esasen bin bir güç şartlar altında meydana go-lm İnkişafına mühim bir engel telâkki edilmektedir. I
Şimdi fabrikatörlerimizin bu İddialarını bir kaç noktada gözden geçirelim:
önce şu noktaya İşaret edelim ki, sanayicilerimizin iddia ettikleri gibi gerçekten Avrupa ve Amerkanın en m ti te kâşif ve münkeşif kapitalist sanayiinde ücretli pazar tatiline dair sosyal mevzuata rastlanamaz. Bn noktada iş verenlerim İrin haklan vardır. Ancak:
a) Sayın patronlarımızın zikrettikleri memleketlerde ücretler, bizde olduğu gibi, wıat veya gün itibariyle hesaplanmayın, hafta Ürerinden hesap edlilr. Binaenaleyh gerek ferdi, gerek kollektif h aklilerinde kararlaştırılan Ücret hadleri bir haftanın çalışmacım pazar gününü dr İhtiva eder. Binaenaleyh bn memleketlerde ücretli pazar tatili namlyle ortada Mr mesele yoktur. Su hale göre, pek sayın fabrikatörlerimizin Avrupa ve Ame-rîkadn ücretli hafta tatili olmadığına dair malumatı hangi mehar.dm aldıklarını çok merak ediyoruz. Biz bu İlmin naçiz bir mensubu olmak sıfatiy-le kendilerine temin edelim ki, Avrupa ve Amerika sanayi İşçileri çalışmadıkları halde pazar günlerine alt ücretlerini yukarıda srz^ttiğimlz şeklin çerçevesi dahilinde almaktadırlar, işte kendilerinin eşanlı şekilde karıştırdıklarını tahmin ettiğimiz Avrupai ve Amerikanın sosyu) mevzuatında ücretli pazar tatiline ait bir hükme rast-bunamalarının basit sebebi bundan ibarettir. I
b) Kaldı kİ. bizim İş verenler her I Is normunu ve ücret esasını sırf mevzuatta ararlarsa büyük hatalara dü-1 perler. Zira 19 uncu asır arkada kal-1 rrııştır. tçlndc bulunduğumuz yirminci asrın çok llerilemlş senelerinde kol-lektif mukaveleler (1şçl sendikaları ve sendika birlikleriyle İş veren teşekkülleri amamda İş şartlarım ve ücret münasebetlerini tesblte matuf tarife mukaveleleri) meri mevzuatın gayri elâstiki hükümlerine nazaran çok daha modem esasları İhtiva etmekte ve gerçekten hu umumi akidler sosyal kanunların şümulü içine alınmamış bulanan bir çok yeni ve ileri 1ş şartlarını cami bulunmaktadır. Binaenaleyh flllJ-ystta mer’1 olan sadece sosyal mevzuat değil fakat bundan da ehemmiyetli ve şümullü olan kollektif mukavelelerdir, fşte henüz sosyal mevzuatta yer edinmemiş olan ve belki de asla yer etmesine lüzum bulunmayan ücretli hafta tatiline ait hüküm, çoktan beri kollektif mukavele»!erce kabul edilmiş bir şart ve çalışma hayatında yerleşmiş bir teamül ve prensip mahiyetindedir.
Devlet İktisadi işletmeleri şıllık İlk toplantısından sonra çeşitli komisyonlar halinde çalışmaya bMİamıştı. Bu arada aralarında milletvekilleri de bulunan bir komisyon Etlbank’ın hesaplarını tetkik etmektedir. Resin İm la, bu komisyonu göstermektedir.
Konyada turizm faaliyetleri
dur-hali-
Mü-
KONYA NIN turistik bir şehir olması ciheti, son günlerde basının ve resmi makamların üzerinde duklan ehemmiyetli bir mevzu ne gelmiştir.
Basın Yayın ve Turizm Genel
dürlüğü, şehrimize iki mütehassıs göndermiştir, incelemelerde bulunan mütehassıslar, Konyanın turistik durumunu gayet müsait bulmuşlardır.
Konyanın. muazzam tarihi âbideleri sinesinde taşıması; Mevlâna Müzesi gibi dünya çapında bir müzeye sahip olması, Ankaraya gayet güzel bir şose ile bağlı olması gibi sebeplere binaen turistik cihetten muazzam avantajları vardır. Eğer Beyşehir İlçesi de turizm çerçevesi dahilinde ele alınır, gölün kenarına bir oberj yapılırsa, yukarıda saydığımız avantajlara bir madde daha ilâve o-dilmiş olur.
Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürü Dr. Halim Alyot’un, Konya Belediye Başkanlığıma bir yazı göndererek. Konyaya gelen mütehassısların kendisine vermiş oldukları raporda: Konyada bir rulmasını ve turistik otel halletmesini,
ne itmesini tavsiye ettiği bildirilmek-tedir.
Daha önce de böyle bir şey düşünülmüş, sabık vali Ş.R.Soyerin teşebbüsü* ile, turistik faaliyetlerde bulunacak bir şirketin kurulmasına zemin hazırlanmış, İş ve Yapı Kredi Bankalarından 100 er bin liralık ortaklık teklifleri alınmıştı. îkl gün önce şehrimize gelen Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Enver Bakırcı, böyle bir şirket kurulduğu takdirde bankanın vaadini tutacağını teyid etmiştir.
Konyanın turizm faaliyetlerini organize edecek bir şirket veya cemiyetin kurulması, bugünlerde beklenmektedir. Böj’le bir teşebbüs gerçekleşecek olursa, Konyanın ll^isad! ve kültürel sahada kazançları büyük o-la çaktır.
turlzm kuru m un un ku-bu kurumun Konyanm ve lokanta meselelerini turistik faaliyetleri yö-
Amerikanın kahve stoku
Washington. 26 (Hususi) — Amerikanın knhvee stotklan Çr 10 artarak 3.051.000 çuvalı bulmuştur. Ma-amafih bu rakam, geçen senek! stoktan % 18 noksandır.
Tahmil ve tahliye işleri için yapılacak toplantı
İstanbul Limanında, yükleme . boşaltma işleriyle, antrepo durumunu incelemek üzere, bugün Liman Reisliğinde bir toplantı yapılacaktır.
Bu toplantıya Ulaştırma Bakanlığı Başnıüşavlri Nak1 Köstem başkanlık edecektir.
Denizyolları, Armatörler Birliği, Liman Başkanlığı, Nakliyeciler Birliği, yabancı vapur acentelerinin mümessilleri toplantıya İştirak lerdir.
Bilindiği üzere bir yandan dilen malların gümrüklerden
de çekilmesi, diğer taraftan yükle* me . boşaltma İşlerinin artmasına rağmen yeni antrepo ve rıhtım İnşa edilmemiş bulunması, tahmil, tahliye, ambarlama İşlerinlg Bçleştlrmek’te-dir
Yapılacak toplantıda, bugünkü sıkışık duruma karşı alınacak tedbirler tesblt olunacaktır.
edecek-
ithal e-vaktin-
Ticaret Odası tarafından yapılan hayat pahalılığı İndeksine göre
Hayat pahalılığı mevzuunun evvelki indeksle mukayesesi
EGE TÜTÜN PİYASASI
Amerikalılar, tütünlerimizi değerinden
aşağı fiyata almaya uğraşıyorlar
yük bir dikkatle dinledikten sonra. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının, Almanya piyasasını tütünlerimize aç-lzmlr. 26 (Hususi Muhabirimiz Bildiriyor) — 1950 mahsulü Ege tütün piyasası kampanyasına girilmiş bulunuyor. Tütün mahsulünün ve yeni giren Ege tütlln piyasası satış kampanyasının, memleketin ekonomik hayatındaki yerini anlamak için. İzmir Limanının bir yıllık İhracatını teşkil eden 330 milyon liradan 180 milyon lirasının tütün mahsulü olduğunu söylemek kâfidir sanırım, tşte bu mevsimde îzmlrin ticaret hayatındaki İnkişaflar, bu bakımdan gayet önemlidir. Müstahsil, gazetelerden tütün hakkında yeni bir haber beklemektedir. İhracatçı, tüccar, esnaf ve İşçi tütünün değer fiyatiyle satılıp satılamıyocağını kontrol etmektedir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanı İşte böyle nazik bir devrede îzmlre gelmiş ve Tütüncüler Birliği İdare Komitesini teşkil eden zevatla ayak ü-zeri kısa bir konuşma yapmıştır. Bakan, gayet dertli konuşan ve bugün mamûl tütün piyasasında rol oynı-yan Amerikalı firmaların yeni rekoltenin satışını müşkülleştiren mubayaaları hakkında izahat veren tanınmış ihracatçıların sözlerini en bü-
m&k vandında bulunmuştur. Bu söz-lerin kısaca mânası, Amerikalı firmaların fiyatça tazyik altında bulundurdukları Türkiye tütün piyasalarını bu tazyikten kurtarmak İçin yeni müşterilere ne kadar ihtiyaç olduğunu belirtmiş olmasından ibarettir. Kaldı ki geçenlerde Almanlar, Yu-nanistanla 3 yılda 35 milyon dolarlık tülün satın almak Üzere bir anlaşma imza etmişlerdi. Bu anlaşmanın aktlndcn önce Ticaret Bıkanlığı-nın dikkatini bu konuya çekmiş o-lan tütün ihracatçıları, bakanlığın bu konuda hiçbir teşebbüs yapmamış olmasını esefle kaydetmişti.
Amerikalı alıcıların şimdi gerek Samsun ve gerek Eğede bir nevi sinir harbi yapmakta oldukları ve C. Merkez Bankasına getirdikleri 25 milyon dolan bozdurmıyarak müşterinin 325 kuruştan mamûl tütün teslim etmelerini bekledikleri, maalesef bir bu sa, ya
cak olan Ege tütün piyasasında ihracatçılar bu fiyatlara göre mubayaalarını ayarlamak mecburiyetinde kalacaklardır. Bu vaziyet ise müstahsile bir Ölüm darbesi indirmekten başka bir netice vermiyecektir.
Amerikalı ve Tekel eksperleri, bugün Eğede tütün t es bitlerini bitirmişlerdir. Sıcağı sıcağına J95O rekoltesini gözden geçirebilire:
BÖLGE
hakik at olarak görülüyor. Eğer fiyatlarla mamûl tütünler satılır» pek tabii olarak aralık sonu ve-ocak ayının ilk haftasında açıla-
Köylüye tohumluk tevil ediliyor
Ürgüp 25 (Hususi) — Malya Devlet Üretme çiftliği mahsulünden ilçemize 5254 sayılı kanun gereğince tahsis olunan elli ton tohumluk İlâçlı buğday celbettirilerek. bir hafta gibi çok kısa bir zaman içinde muhtaç çiftçilere tevzi olunmuş ve tam mevsiminde ekilmiştir. Hükümetin bu yerinde ve zamanındaki hareketi çiftçileri çok sevindirmiştir.
Diğer taraftan İlçemiz tanm teşkilâtı merkez ve köylerdeki tohumluklarda mevcut kör hastalığına karşı (Cascade) denilen pratik yer altından Graminon’la kanştınlmış tohumlukları geçirerek mücadele yapmış, bundan Mr kaç yıl önce göztaşı mah-lûlü İle güçlükle önüne geçilmeye uğraşılan kör hastalığının böyle kolaylıkla önlenmesi yine çiftçiyi memnun etmiştir.
tzmir Aydın Manlaa Muğla Balıkesir
KtlX>
32.000.000
2.500.000
16.500.000
8.500.000
250.000
tütün müstah-
Birçok memlekette rağbet gö -rerek satılmakta olan kimyevî maddelerimiz için
TÜRKİYEDE UMUMÎ MÜMESSİLİMİZ
olacak bir firma arıyoruz. Mağaza. kapital ve herhangi bir tanışıklığa ihtiyaç yoktur.
R t' Y Ü K
KAR
Adres: ChenUsch Produkte D. Fett
magne . Postfach 316
• Tcchniscbc Ka^sel Alle-

49.750.000
Bu miktar İçinde Akhisar 7.500.000 kilo, ödemiş bölgesi 6.000.000 kilo, Tire 3.500.000 kilo. Değirmendere 1.300.000 kilo tütün yetiştirmişlerdir ki. bu bölgeler Eğenin en nefis tütünlerini yetiştirmekle marufturlar.
1950 rekoltesinin kolayca tükeneceğini sanmak doğru olmaz. Eğer fiyatlar bugünkü mamûl tütün Batışlarına mutabık olarak orta ııyatiar-da kalırsa, Ege
alilerinin bellerini doğrultmalarını beklememek lâzımdır. Pamuğun I lira ettiği bir sene Akhisar bölgesi pek haklı olaran tütününe 8 liradan fazla para istiyecektir. Gâvurköyîer bölgesi ise 350 kuruştan aşağı yapılacak teklifleri İyi karşüamıyacak-tır. Daha şimdiden bölgelere göre kendi aralarında bir fiyat baremi tâyin ettikleri söylenen Amerikalı alıcılar ortaya böyle bir tablo ile çıkmak isterlerse, bunun uyandıracağı reaksiyon çok büyük olacaktır. Bu durum karşısında İse Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının Tekel Bakanlığı ile mutabık olarak bir asgari flyAt üzerinde durmalaıu İcap edecektir ki. bu cihet Adno.n Menderes Hükümetinin serbest ticaret politikasına aykırı düşer. Düşer ama. bundan başka yapılacak bir tedbir hatıra gelmemektedir.
A. B.
Yaz aylarında gıda maddeleri grupunda görülen fiyat düşüklüğü, hayat pahalılığını nispeten hafifletmiştir İstanbul Ticaret Odası tarafından hayat pahalılığı haklımda yapılan indekslere göre, yaz aylarında toptan ve perakende gıda maddelerinin ucuz olduğu gözönünde tutularak, hayatın ucuzladığı neticesine varılmaktadır. Ticaret Odasının bu tetkik şubesi tarafından bu hususta hazırlanan bir raporun dikkate değer bir tarafını aşağıya alıyoruz:
“Sun olarak eylül oyma ait indeks tertip edilmiş bulunmaktadır. İstanbul Geçinme indeksinin, eylül ayındaki umumî yükseliş savun 1938 yılı 100 olduğuna göre serbest artan kira İle 375,8 ve kanuni kira ile de 309.0 sayılarına tekabül etmektedir. Mezkûr sayılardan anlaşılacağı üzere geçim maddeleri İkinci harpten evveline göre 3-4 misli arasında artmış ols-
îsrailin dış ticareti
rak kabul edilebilir. 1950 yılının ilk | şiarında, İstanbul Geçinme İndeksinin umumi yükselişi 416 sayılarına muadil bulunmakta İdi. Mezkûr yükseliş, her ay tedrici bir şekilde azalarak eylüldeki seviyesine inmiş bulunmaktadır. Her ne kadar, geçinme İndeksleri yaz aylarında, mevsim dula-yısiyle bazı düşüklükler kaydetmekte bu» de, bu sene görülen düşüş bu dereceyi aşmış bulunmaktadır. Bilhassa bu umumi düşüş gıda maddeleri gru-punu teşkil eden madde flyatiannda görülen fiyat sükutundan ileri gelmektedir. İstanbul Geçinme indeksinin uınurnl yekûnunun en yüksek seviyeyi teşkil ettiği ay şubat olup bu ayın İndeks sayısı da 419.4 dür. Eylül ayı. şubata nazaran % 11 civarında düşüklük kaydetmiş bulunmaktadır.
İstanbul Geçinme İndeksinin umumi yekûnu, ihtiyaç gruplarında meydana gelen ortalama düşüş veya yükselişi göstermekte olup aynca her grupun yükseliş nispeti de hesap edilmektedir.
İstanbul Geçinme İndeksinin birinci grupu gıda maddelerine tahsis edilmiştir. Mezkûr grup 22 gıda maddesini İhtiva etmekte ve ihtiyaç maddelerinin hemen hemen yansını teşkil ettiği için, umumi İndekse tesiri diğer gruplara nazaran daha büyük olmaktır. Gıda maddeleri grubunun eylül
ayı indeks sayısı 1938 yılı 100 olduğuna nazaran 421,4 sayısına tekabül etmektedir. Mezkûr sayıya kıyasen. şehrimizde gıda maddelerinin dört buçuk misline yakın yükselmiş olduğu kabul edilebilir. Gıda maddeleri grupu 1950 yılı içinde devamlı b!r düşüklüğe maruz kalmıştır. Sene İçinde indeks sayısı şubatta en yük-»*k seviyeyi teşkil etmiş ve bu ayın indeks sayısı 522,0 sayısına uygun gelen bir artış kaydetmiştir. Eylül ayı bu aya göre; % 20 ye yakın düşüklük kaydetmiştir. Eylül ayı in-dekünl ağustos ayı ve geçen senenin eylül ayı ile mukayese edecek olursak. eylül ayının bir ay evveline nazaran % 2 ve bir sene evveline kıya-sen de % 15 kadar düşmüş olduğu müşahede edilir.,.
Kısa Haberler
artma yapılan milyon müddet milyon
ihracatta
Yedi aylık müddete ait ticaret bîlânçosu açığı, bu sene geçen seneklnden %36,9 nispetinde fazladır
Telâviv, 25 (Hususi) — 1950 yılının ilk yedi ayı zarfında lsraJlin dış piyasalardan yaptığı mal İthalâtı 60 milyon sterlingi bulmuştur. Geçen sene aynı müddet zarfında yapılan İthalât 45 milyon olduğuna göre bu seneler ithalâtta % 33,3 bir mevcuttur. Yedi ay İçinde İhracatın mecmu değeri 8,8 sterlingtir. Geçen sene aynı zarfında yapılan İhracat 7.4 sterlingdi. Bu vaziyette
% 15,1 nispetinde bir artma olmuştur. Geçen sene IsraiHn yedi aylık ticaret bilânço açığı 37,4 milyon ster-lingken bu sene 51,2 milyon slerlin-gi bulmaktadır. Bilânço açığındaki artış % 36,9 nispetlndedlr. Geçen sene yedi ay içinde yapılan İthalâtın % 17 si İhracatla kapatıldığı halde bu sene % 14.7 si kapatılmaktadır. Yedi ay İçinde lsr&Ue muhaceret, hediye vesalr suretleriyle 10,3 milyon sterlinglik sermaye girmiştir.
İsrail t n dış memleketlerden yap tığı ithalâtın % 22 si gıda maddeleri, % 15,9 ıı ham maddeler, 60 ı da mâmu! maddelerdir. Geçen senekl ithalâta nazaran bu sene yiyecek maddeleri ithalâtında % 2.2 nispetinde bir artış olduğu halde suıai ham maddeleri ithalâtında % 67,2 ve mâ-mul maddeler ithalâtında % 44 nispetinde bir artış mevcuttur. îsrailin mal aldığı memleketler sıraslyle Bir. leşik Amerika Devletleri 22,1 milyon, Ingiltere 4.9 milyon, İtalya 3.6 milyon. Kanada 2.7 milyon, Güney Afrika 2,4 milyon, Güney İngiliz a-daları 2.3 milyon ve Polonya 1,9 milyon sterlingdir.
Îsrailin başlıca ihracat maddeleri narenciye 5 milyon, mücevherat 1.6 milyon, yünlü kumaşlar 340 bin, suni diş malzemesi 189 bin, çikolata 133 bin sterlingdir
îsrailden mal alan memleketlerden Birleşik Amerika 1,6 milyon sterling başta olmak üzere, Danimarka 500 bin, İsveç 460 bin, Holânda 440 bin, Belçika 300 bin sterllnglik mal ithal etmişlerdir.
Avustralyada pirinç satışları
Melbum, 26 (Hususi) — Avus-tralyada pirinç satışlan durmuştur. Ufak dükkânlardaki pirinçler bile piyasadan çekilmiştir. Bildirildiğine göre Avustralya halkı, önümüzdeki nisan ayma kadar pirinç tedarik e-demtyecektlr. Pirinç satışları mene-dilmemişse de piyasaya sürülecek kâfi miktarda mal bulunmadığından, bu karar verilmiştir. Maamafih, hasta-hanelere ve hastalara (doktor raporu getirdikleri takdirde) pirinç verilecektir.
Hindistan pamuklu dokuma ihracatını azaltacak
Bombay, 26 (Hususi) — Bildirildiğine göre, Hint Hükümeti, önümüzdeki yıl içinde yapılacak olan pamuklu dokuma ihracatını azaltmaya karar vermiştir. Yapılacak indirmenin 100 milyon yardayı bulacağı tahmin edilmektedir.
Bu harple İlgili olmak üzere Hint Hükümetinin bundan bir müddte evvel ilân ettiği bir karar da gözönüne getirilmektedir. Hindistan bu kararında, aralık 1950 tarihinden sonra teslim edilmek üzere yapılmış olan kontratların tanımıyacağnnı, yeniden lisans alınmak gerektiğini bildirmişti.
Japonya . Sterling memleketleri ticaret anlaşması
Tokyo. 26 (YtRS) — Japon yanın sterllng bölgesine dahil memleketlerle bir ticaret anlaşması imzalaması. ticaretin ânl olarak süratlenmesine sebep olmuştur. Anlaşma 184 milyon dolarlık olup. îngtleree, Avustralya. Hindistan, Güney Afrika ve Yeni Zelânda ile Japonya arasındadır. Ticaret muahedesi 3 haziran 1951 e kadar devam edecektir.
Amerikada kredi tahdidi
Washlngton, 26 (Hususî) — A-m erik an Rezen’ idaresi. 4 ay içinde ikinci defa olmak üzere, halka, açmakta oldukları krediyi kısmalarını talep etmiştir.
Bildirildiğine göre. Kore harb..^n çıkmasından beri bankaların açmakta oldukları kredi, 5 milyar dolar artmıştır. Buna, yeni müdafaa plânının tahakkuku İçin gereken miktar da İlâve edilecek olursa, fiyatların yükselmesi icap edecektir, tşlh bol olduğu, istihsalin geniş bulundu! ğu ve ücretlerle fiyatların olduğu bugünlerde, banka nln artması, mahdut bir bulunan iş ve mal arzına
krediler tahdit edllmiyecek olursa fiyatlar daha da yükselecektir.
Bankalar, kredi açmakta devam edecek olursa, Amerikada enflâsyon tehlikesi gittikçe artacaktır.
artmakta kredlleri-miktarda mukabil.
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
Ha t tanın en mühim hâdisesi. İzmir bölgesinde pamuk satışlarından ileri gelen ticari ihtilâflardır. Bilindiği gibi eski bir hukukçu olan Ticaret Bakanı ZUhtü Vellbeşe. ticari ihtilâfların halli için alâkadar tacirlerle görüşmeler yapmış, taahhütlerin ifasını tavsiye etmiştir. Esasen uzun vâdeli «atışlardan sonra, malın teslim zamanı geldiği vakit, bu yolda ihtilâflara çok tesadüf edilir. Her sene bu mevsimde ticaret borularındaki hakem komitelerinin meşgul olduğu en mühim mesele budur.
Acaba malın teslim müddeti olan eylül ve ekim aylarında gerek lzmlrde, gerekse Istanbulda ticari ihtilâfların geniş bir mahiyet almasındaki sebep nedir? Ticari ihtilâflar, pamuk, fındık gibi en ziyade spekülatif maddeler üzerinde vâki olmaktadır. Bilindiği gibi mahsulün idrakinden evvel, bazı cesur tacirler, uzun alivre satışlarla muayyen fiyatlara bağlanmaktadırlar. Fakat malın tealim müddeti geldiği zaman, fiyat yükselirse, ortaya bir İhtilâf çıkmaktadır. Bu arada satıcı, bağlandığı fiyattan müstahsilden mal alamadığını İddia ederek, mümkün olduğu kadar taahhüdünü ifa etmemek hususunda sebepler aramaktadır. Bu gibi ihtilâflara meydan vermemek İçin, satıcının rekolte hakkında çok iyi tahminler de bulunması şarttır. Halbuki yurdumuzda tarım mahsulleri her sene aynı miktarı vermektedir. Kuraklıklar, muhtelif şekillerdeki tabiî âfetler, hastalıklarla mücadele teşkilâtının noksanlığı yüzünden, rekolte tahminlerden çok a^ağı olarak taayyün etmektedir. Bu gibi hâdiseler de, satıcıyı müşkül duruma sokmaktadır.
Her sene bu mevsimde zuhur eden bu çeşit ticari İhtilâflara meydan vermemek için, Tanm Bakanlığının rekolteler hakkında kuvvetli tahminler yapması, taciri İkaz etmesi de lâzımdır.
İSTANBUL :
Hafta içinde Ticaret Bordasında fındık piyasası durgun bir devre geçirmiş bulunmaktadır. Halbuki her sene kasım ayı, fındık piyasasının en hararetli bir mevsim! olarak kabul edilmiştir. Fındık ticareti İçin kasım devresi geçmiştir. Tacir, paskalya mevsiminde yapılacak satışlar için hazırlıklar yapmak tadjr.
Bor sadak! diğer maddelere gelince, hafta içinde fasulye satışları birinci plânda gelmekteydi. Bilindiği gibi bu sene
dış piyasalardan, bilhassa Fransa, ve Yunanlstandan fasulyelerimize istekler çoktu, fakat mahsul de zannedildiği kadar bol değildir. Bilhasao Çarşamba, Niğde mallan azdır. Esasen dış piyasalardan da bu mallara karşı istekler olduğu anlaşıl, maktadır.
Nebati yağ grupunda da dikkate değer mahiyette bir hâdise olmamıştır. Susam fiyatları 92-94 kuruş arasında fi. yat görmüştür. Ayçiçeği mahsulü de az olduğu için, bu mal üzerine de mahdut miktarda muameleler olmaktadır,
İZMİR :
İzmir, 26 (Hususi muhabirimizden) — Ekonomi ve Ticaret Bakanının hafta içinde îzmlre ihtiyar etmiş olduğu seyahat, dış ticaretimizde mevcut bazı pürüzlerin halli bakımından faydalı olmuştur. Bakan lzmlrde yaptığı temaslarda pamuk meselesini kesin olarak halledememiştlr. Ancak pamuk ihtilâflarının halli için ilgililere tavsiyelerde bulunmuş, hakeme müracaatlarına dair kendilerinden söz almıştır.
Şunu söylemek faydalıdır kİ. lzmlrde ekim ve kasım aylarında yapılan alivre pamuk satışlarının miktarı hakkında verilen rakamlar mübalağalıdır. Borsanın tahkikine nazaran bu devrede 16.000 ton pamuk alivresi olmuştur. Hakikatte ise durum söyledirî
Eylül ayında avanssız alivre satış tutarı 4.528 tondur. Satışlar 300 ile 425 kuruş arasında yapılmıştır. Vasati fiyat kaimesi 844-425 kuruştur. Kasımda i«e alivre satışlar (avanssız) 900 tondur. Fiyat 385 ile 427 kuruş arasındadır. Avanslı satışlar ise ekimde 504. kasımda 500 tondur. Buna mukabil ekim başından 15 kasım gününe kadar pamuk ihracatı 7.000 tondur.
Ticaret Bakanı îzmlrden ayrıldıktan sonra bir çok Batıcıların hakeme müracaat yoluna gitmedikleri ve bu tnıretie pamuk satışlarından mütevellit meselelerin en büyük kısmı itibariyle muallakta bulunduğu anlaşılmıştır.
PAMUK: Almanyada bazı firmaların, îzmlrdekl İhracatçılardan şikâyette bulundukları hakkındaki haber İzmir ticaret âleminde önemle ele alınmıştır. İzmir ihracatçıları her şeye rağmen dış satışlardan mütevellit taahhütleri yerine getirmedikleri mütalâasına iştirak etmemekte, bilâkis bütün taaJıhüt-lerin yerine getirildiği ve getirilmekte olduğu beyan edilmek-
tedir. Hafta sonunda pamuk satışları hararetli gitmektedir. Fiyat 400 kuruş civarındadır.
ÜZÜM; Mevsim başından şimdiye kadar yapılan üzüm ihracatı 38.300 tondur. İhraç kıymeti 31.000.000 Türk Lirasıdır. Bu üzümlerin 19.000 tonu Almanvaya, 10.500 tonu în-giltereye gönderilmiştir.
İNCİR: Mevsim başından şimdiye kadar 6500 ton incir ihraç edilmiştir. Para kıymeti 19.200.000 liradır. En büyük incir al lamız AJmanyadır.
Elde daha 12.000 ton üzüm ve cllzl miktarda incir kalmıştır.
ADANA :
Adana, 26 (Husus!) — Adana piyasasında pamuk üzerine olan muameleler sona eren hafta zarfında da gevşek geç. miş ve fiyat bir ara 400 kuruşa yükselmişse de 390 dan kapanmıştır. Bir taraftan Bümerbankm. diğer taraftan Çukurova Pamuk Satış Kooperatifleri Birliğinin de piyasada mubayaaya başlamış olmalarına rağmen, umumiyet itibariyle iş durgundur. Bu durgunluğun başlıca sebebi, Hindistan ve Av-rupanın bugünkü fiyatları yüksek addetmeleridir. Adanaya gelen bir Hindistan temsilcisi Çukurova birinci akalasına â-zam! 840 kuruş vermiş fakat mal almadan geri dönmüştür. Hintli temsilci “Bu fiyattan yukan pamuk almıyacağız. sebat edeceğiz” demiştir. Hararetli vaziyette olan Japonya ve Honk. Kong ise vapursuzluk yüzünden pamuk alamamaktadır. Mar-shslı Yardım Plânı gereğince Amerikanın pamuk dağıtması, kızıl peyklerin mubayaatı gevşetmesi, alivre satışlardan ileri gelen fiyat farkı ihtilâfları için henüz bir ha) çaresinin bulunmamış olması pamuk piyasasını bugünkü durgunluğa sev-ketmiştir. Yabancı firmalara evvelki aylarda yapılmış olan vâdeli satışlara alt pamukların sevkıyatı devam etmektedir. Adana piyasasındaki pamuk stoklan bazı büyük müstahsil flrmalann elinde bulunmaktadır. Küçük müstahsilde pamuk kalmamıştır. Hâlan fiyat 390 kuruş olmakla beraber alıcı yok gibidir.
Günlük muameleler 25-50 ton raddeslndedir. Kampanya başından bugüne kadar Adana Bardasında satış muamelesi gören pamuklar akala ve yerli kütlü ve koza olarak 40,000 tonu bulmuştur. Elinde pamuk bulunduranlar endişeli değil bilâkis ümitlidirler.
Bazı Avrupa memleketleri Kıısyadan buğday İthal edecek
Canova, 26 (Hususî) — Holânda, Fransa, Norveç, İsveç ve Danimarka Rusyadan yapmakta ol-duklan hububat mübayaatuu arttırmak için gayret sarfetmekU-dlrler. Bu arada Holânda, Polonya ile ticari temaslara girmiştin Rusların yeni mahsul hakkında kesin bir malûmat elde etmeden anlaşmalara girmlyeceklerl anlaşılmaktadır.
Hol An d anın balık ihracatı
Kopenhag 26 (Hususî) — Holânda. 63 devlete balık İhraç etmektedir. En fazla İthalâtta bulunan îngü-teredlr. tklnci derecede Batı Almanya ve İtalya gelmektedir. Bunlardan sonra geniş mikyasta ithalât yapan devletler Doğu Almanya. Fransa, İsveç ve Belçlka-dır.
Franaa île Holânda arasında bir ticaret anlatması
İmza edildi
Paris, 26 (Hususî) — Fransıı Dış Bakanlığından bildirildiğine göre, Fransa île Holânda arasında bir ticaret anlaşması imza edilmiştir. Bu anlaşmaya göre Holânda. 30 eylül 1951 sonuna kadar Franzaya 10 milyon sterling tutarında tere yağı, süt, peynir, balık, patates. mısır buğdayı, bira ve makine akşamı gönderecektir.
Buna mukabü Fransa da, Holân-daya 7 milyon sterllnglik dokuma, otomobil, makine ve elektrik malzemesi. şarap ve alkollü İçkilerle bazı Afrika ve koloni mahsulleri sevkedecektir.
Amerika Inglltereye kömür Batmak İstiyor
■ğ Washington. 26 (Hususi) — Bir Amerikan kömür sanayii sözcüsü, eğer İngiltere satın almak Isterso, Amerikanın kâfi miktarda kömür stokuna malik olduğunu bildirmiştir.
Amerika. îhgiltereye »on defa 1947 yılında 675.043 ton yumuşak maden kömürü İhraç etmişti. Bugün yumuşak maden kömürünün fiyatı, ocakta teslim, tonu 5 ile 6.50 dolar: New-York*tan gemiye teslim İse, 6 50 11e 9.85 dolar arasındadır.
Norveçin nylon çorap İmalâtı artıyor
Oslo, 26 (Hususî) — Norveçln nylon çorap imalâtı devamlı surette artmaktadır. Nylon çorap imal eden 5 fabrikanın, yakın zamanda Norveçin ihtiyacını kar* Allayacağı limit edilmektedir. Fabrikalardan biri, yılbaşında İmalâtını 100 bin çifte çıkarmak ü-zere hazırlık yapmaktadır.
Arjantin yiln piyasası
★ Buenos Aires, 26 (Hususi) — Arjantin yün piyasasında satışlar yükselmektedir. Son hafta içinde 656 ton yün satışı yapılmıştır. Bunun % 12 sini kalite yün teşkil etmektedir.
Urugvayda yün satışları, son hafta içinde hayli yükselmiştir. Bu satışların 1/3 1 kadan Amerikaye ihraç edilmiştir.
Asyanın pirinç meseleM üzerinde görüşmeler
★ Slngapor, 26 (Hususi) — Pirinç istihsal ve İstihlâkiyle alâkalı 18 memleketin delegeleri, Asyanın pirinç meselesini görüşmek için Sin-gaporda toplanmışlardır. Delegeler, Avustralya, Fransa, Hindistan. Malaya, Holânda. Amerika memleketlerinden gelmlşlerdL Dünya yiyecek
durumu
A Nexv-York, 26 (Hususî) — Dünya Gıda ve Tanm Teşkilâtı Başkanı Lord Bruce verdiği beyanatta, dünya gıda maddeleri istihsalinin henüz ihtivan karşılamaktan çok uzak olduğunu söylemiştir, istihsalin 1938 dekinin aynı olduğunu söyleyen başkan, o zamandan beri fazla olarak İaşesi İcap eden 200 milyon insan bulunduğunu sözlerine İlâve etmiştir.
Lord Bruce sözlerine devamla “A* nıerika ve Kanada harpten evvel başka memleketlerin ihtiyacını % 10 nispetinde karşılıyordu, şimdi ise bu miktar % 45 e yükselmiştir,, diyerek, bunun büyük bir tehlike teşkil ettiğini ve “Bütün stokun erimesi için bir mevsimin kötü gitmesi kâfidir,, demiştir.
Neiv-York Bordasında fiyatlar
New-York. 26 (AP) — New-York Bordasında fiyatlar yükselmiş. Chicago Hububat Borsası alçak kapanmıştır.




T R N I İSTANBUL
Sayfa â
Âvusturyada sanat hayatı
SİNEMA ve SANAT
K A
Nam-ı diğer Parmaksız Salih
ÖÎRKAÇ sene evvel Şehir Tiyatrosunda, temsilî, bir hâdiseye D sebep olan bu piyesin, uzun zamandır filme alınacağı söyleniyordu.
Hâdiseyi kısaca hatırlatalım: Parmaksız Salih rolünü ve eeerin rejisörlüğünü Galip Artan yapıyordu. Müellif, Uk temsil gecesi, kendisini tebrik ettikten sonra başrolü ondan almak İstemiş, Tiyatro idaresi buna muvafakat etmeyince Noterlik vâsıtaslyle protesto ederek, rolü Galip Arcan yapmakta ısrar ettiği takdirde, eserin temsüine mâni olacağını bildirmişti. Bunun üzerine Tiyatro İdaresi eseri sahneden kaldırıp kendisine İade etmişte
Haddi zatinde muvaffak olmamış bir melodram olan bu piyesin filme alınması da bir hayli müşkül oldu. Evvelâ, Parmaksız Salih rolünü yapmak üzere Raşit Rıza hazırlanıyordu. Sonradan vazgeçti. Bu sefer rolün bizzat müellif tarafından yapılması bahis mevzuu oldu. Lâkin bazı ihtilâflar yüzünden bu da kabil olmadı, nihayet Talât Artemel Parmaksız Salih olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.
Film, heyeti umumiyesl itibariyle piyesten farksızdır. Hareket bakımından daha seyyal, daha canlı olmaması için hiç bir sebep yokken, film “resmi çekilmiş bir tiyatro” mahiyetinde kalıyor, bunun için de a£ır, âdeta kasvetli oluyor.
Fakat bütün bunlann dışında, Türk filmleri için her zaman aradığımız zekâ pırıltısını gösteren bir parça var ki, her şeyi affettirecek mahiyettedir. Bu, Parmaksız Salih’in oğlu rolünü yapan Muzaffer Tema’nın kumarda servetini ve müvekkiline alt bir meblâğı kaybettikten sonra sabaha kar-’şı, tek başına tenha yollarda evine dönüş sahnesidir.
Muzaffer Tema burada realiteden vehim âlemine girmekte, dekor değişmekte, uzayıp giden yollann ve kaldırımların etrafında ürpertici bir âlem tekevvün etmektedir ve hâtif-ten bir ses şu mısraian okuyor:
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında. Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum Yolumun karanlığa kanşan noktasında Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Bu mısralar. Necip Fâzıl'm bundan yirmi küsur sene evvel şair olduğu zamanlar yazdığı “Kaldırımlar0 isimli şiirinin başlangıcıdır ve zannedersem, şiiri filme okumuş olan da kendisidir. Zira, medlûle uygun bir şekilde güzel okunuyor, hattâ bu okunuşta, sabık şairin, o samanlarını derin bir hasretle aradığına işaret eden bir eda seziyorum. Şiir devam ediyor:
İçimde damla damla bir korku birikiyor Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler. Simsiyah camlarını üzerime dikiyor Gözleri çıkarılmış bir âmâ gibi evler.
Ve hakikaten bütün evlerin pencereleri, uzak maziye ka-pah, yakın maziye de örtülü bizzat sabık şairin bugünkü gözleri gibi simsiyah birer lekeden ibarettir.
Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim, Gündüzler size kalsın, verin karanlıklan. Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim, örtün üstüme örtün, serin karanlıklan.
Bu son mısra ile, filmde pınldayan «şık da sönüyor, melodrama ve resimli tiyatroya dönüyoruz.
^Parmaksız Salih” de filmciliğimiz bakımından bizi bü-yOk ümitlere sevkeden bu anlayış, neden film boyunca devam ettirilmemiş, ettirilememiştir 7 Eksik olan tarafımız herhalde aevk ve sanat olmasa gerektir. Zira, sadece bu parça, onun mevcudiyetine işarettir.
Mesele şu kt film dİ iğimizde olsun diğer sanat şubelerinde ve hattâ politikada, öteden beri yanlış, hatalı bir telâkki vardır. Zannediliyor ki, halk iyi ve güzelden anlamaz: zannediliyor ki ona herhangi sahada “Amiyane” hitap edilmek lâzımdır. Halbuki halk, daima şuurunu göstermiştir, kendisine güzel mefhumları, ölçüleri içinde verilen her şeyi derhal benimsemiştir. Fakat sanki birbirlerine söz vermiş gibi, suyun başında olanlar onu bulandırmakta devam ediyorlar ve böylece bir nevi seviye ihaneti yapıyorlar.
Büyük sanat* münekkidlerinden birisi “Bir millete ekmekten sonra hemen lâzım olan şey sanattır” der.
Hoş. biz daha doğru dürüst ekmek de pişiremiyoruz.
Üstat Reıısör G. W. Pabst
ile enteresan bir konuşma
Greta Garbo’yu
rejisörün,
sinema sanatının zirvesine ulaştıran dâhi sanatı kadar insanlığı da kuvvetlidir
Pabst maiyetindeki rejisörlerden birisine direktif verirken

Yazan: Süleyman TAMER
Yazan :
Mary Jane Wa1o
Çevircn :
İsmet ÖZGEN
İNSAN, bir yurt dâvası, bir ide-■ al için yurt sınırlarını aşmak isterken, çeşitli cesaret kırıcı sözler işitir. Adama “Stüdyonun kapısından baktırmazlar” mı demezler, “Hiç bir vere almazlar” diye maneviyat yıkıcılığı mı yapmazlar. İnsan bunlara m amali. inanmamak.
Kant dn söylemiyor mu. “insanların her söylediklerine inanma-mahdır. Onların, bunu bir mak-
KATY, “Mike’ı almaya geldiler” diye düşündü. “Yaşı da o kadar küçük kİ, üzerinde hiçbir tesir yapamıyacağım. Fakat Mike’ı, onun sevgili Mike’ını a-lamıyacaklardı.” Mis Eving’ln daha evvel gelmesinden korkarak acele llo çocuğu giydirdi ve beraberce yukarıda bekleyen kan kocanın yanına çıktılar. Katy gelenlerin asık suratlı kimseler olncaklannı tahmin edjyordu. fakat aksine neşeli insanlardı. Acele ve sert bir RCfllC •
— Mlko’ı getirdim, dedi. Güzel bir çocuk değildir. Üstelik de yürürken topallar.
Söylediklerinin İkinci kısmı bugün İçin doğru olmakla beraber. birinci kısmı tamamiyio yalandı.
— Ben de kız kardeşiyim, diye devam etti. İsmim Katy’dlr.
Üst başının ne kadar dağınık olduğuna dikkat etmelerini İstiyordu. Belki Mike’m da kendi gibi, on yaşına geldiği zaman kendisine benziyeceğJnl düşünerek almaktan vazgeçerler, diye tasarl anı işti. Elyaretçfler umumiyetle küçük, çelimsiz çocukları seçiyorlardı. Beş yaşını geçtikten sonra çocukların evlât edinilme İhtimalleri kalmıyor gibiydi. Gelen hayan elini uzatarak:
— Tanıştığımıza çok memnun oldum Katy. dedi. Biliyorsun biz buraya.-
Kız, dişlerini gıcırdatarak:
— Evet, biliyorum, dedi.
Uzatılan eli görmemezliğe gelerek birdenbire fırladı ve üst kata koştu. Yukarıda, görülmeden aşağısını seyredebileceği bir yer biliyordu. Orada durarak gözetlemlye başladı. Çocuğa öğrettiği şevleri unutmaması i-çin Allaha yalvarıyordu. Mike’a “gülme, sakın gülme” diye yalvarmıştı. Zira çocuğun son derece tatlı bir tebessümü vardı. Mike henüz üç buçuk yaşında olmasına rağmen ablasının sözünden katiyen çıkmazdı. Ama şimdi aşağıda yalnız kalmıştı.
Memnuniyetle seyretti: Mlke gülümsemiyordu. Sadece üst dudağını ısırarak gelenleri seyrediyordu. Katy’nin biraz evvel su ile ıslatıp alnına mahsustan karmakarışık bir şekilde yapıştırdığı saçlar, çocuğu daha güzelleştirmişti.
Katy birdenbire omuzlarında Mis Eving’ln elini hissetti. Mis Eving'I çok «everdi. Bütün buradakiler de öyle, öksüzler yuvasında herkes çocuklara karsp nazikti. Bu inkâr edilemezdi. Fakat Mlke burada Katy İle beraberken mesuttu. Ve Katy «ağ iken onun, başkaları tarafından evlât edinilmesine lüzum yoktu. Kimse onu kendisi gibi anlayamaz, kimse bakam azdı. Mis Eving. yavaşça kulağına:
— Bunlar Gallagher ailesi, dedi. Çok temiz bir aile. Kardeşini evlât edinmek istiyorlar. EH ile kızın yüzünü kendisine çevirerek cevap’ vermesini bekledi. Fakat kız birden elinden kurtularak daha yukarılara kaçtı. Mis, gelenlerle konuşmak için aşağıya indi.
Gaüagher’ler, biraz sonra ortalarında Mike . olduğu halde vuvndan ayrıldılar. Katy üst taraftan onları seyrediyordu. Mlke gerçe gülümsemiyordu ve elinden tuttuğu Mr. Gallagher’-in yüzünü seyrediyordu. Katy “çocuğa herhalde birçok hediyeler alacaklar'’ diye düşündü. Buraya evlât edinmek için gelenler umumiyetle böyle yaparlardı. “İnşallah, çok dondurma yedirip midesini bozarlar.” O vakit ne kadar güzel olursa olsun. Mike çekilmez bir hal a-lırdı.
Uyku zamanı Mike’ı tekrar geri getirdiler. O ciddiyetle:
— Uzun bir seyahat» yaptık, diye anlattL O kadar çok inek gördüm kl.M
Bir şey söylemeden Katy omı soydu ve yatağına yatırdı. Çocuk:
— Bir saat uyuyacağım, diye söyledi. Ondan sonra beni uyandır. yeni otomobilimle oynayacağım.
Uyuduktan sonra. Katy oturduğu yerden onu seyretmiye başladı. Uyurken ne kadar dn güzeldi. Mike’ı o kadar sevmesine rağmen galiba ondan ayrı
kalacaktı. Halbuki annesine, hiç ayrıl mıvacakların a dair söz vermişti. Kadıncağız ölürken; “Sakın onu bırakma. Rakın ayrılmayın” diye tekrar tekrar Rayıklamıştı. Halbuki şimdi... Belki bir hafta daha beraberce kalabileceklerdi.
Fakat Mike’ı kimse onun elinden alamazdı. İşin fena tarafı Mlke da Gallagher’lerl sevmişti. Katy. onları sevmekten kendini güçlükle menetmişti. Fakat Mike daha pek küçüktü. Mike’ı onların yanına her getirişinde kendİNİ daima kaçmıştı. Hattâ kendine hediyeler getirdikleri zaman bile. Hep beni kandırmağa çalışıyorlar diye düşünmüştü. Sonra Mike’ı elimden alacaklar. Mrs, Gallagher’tn ne kadar sevimli, kocasına ne' kadar nazik olduğunu düşünmek hile onu kokutuyordu. Onlardan güçlükle nefret ediyordu. Ne yapacağını bilemiyordu.
Gallagher'ler yu kan bir eyaletten gelmişlerdi. Ve artık karar vermeleri İçin, verilen on günlük mühlet sona eriyordu. Bir şeyler yapmak lâzımdı. En son olarak başvuracağı bir tek çare kalıyordu. Onu tatbik etmeli İdi, o da muvaffak olmazsa, Mike’ı bırakmaktan başka bir çare kalmıyordu.
Gallagher yine Mike’ı almaya gelecekleri gün Katy de hazırlandı. Temizce giyindi ve saçlarını taradı. Mike’ı aşağı, onlann yanına İndirdiği zaman da kaçmadı. bilakis gülümsedi. Kapıda, arkalarından e) sallamak k çin kalmak İstiyordu. Mra Gallagher giderken ona dönerek:
— Sen de gelmek istemliydin, Katy? diye sordu.
Kızın kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Plânı tam da istediği şekilde tahakkuk edjyordu. Müsaade istemek için Mis E-ving'e koştu. Mis memnuniyetle kabul etti, saçını okşıyarak:
— Hayat bozan zordur. Katy, dedi. Sen anlayışlı bir kızsın. Herhalde küçük kardeşinin istikbaline mâni olmak istemlye-ceksin.
bardımanlara bile sağır olan çift duvarlı Senkron Stüdyosu inledi. Esrarengiz bir derinlik vardı. “Esrarengiz Derinlik” filminin müziğinde.
Bir mermer, suyu massetmez ama. ne de olsa üstü biraz nemli kalır. Viyanaya varınca, böyle bir nemlilik vardı cesaretimin üstünde. “Bu dünya çapındaki adam benimle mi uğraşacak! Hiç yanına alır mı beni. Garbo’larla, Şalyapin’lerle film çeviren bu üstat, asistan yapar mı beni kendisine” demiştim kendi kendime. Bu yüzden, ona başvurduğum gün bana “Emrinize Amadeyim” demesi şaşırtmıştı beni. O baktırılmaz denen kapıların açılması. bilinenlerin öğretilmesi için gerekenlere e-i mirler verilmesi, göz ve kulak-1 lanmdan şüphe ettirmişti bana.. Çok mübalAğalı buldum bu halleri ben o zaman. Ama, insan donen varlığa ne kadar temiz duygularla bağlı olduğunu anladım ben onun yanında çıraklık ettiğim ondört ay içinde.
Sadece bir rejisör değil Pabst. insanlık, kardeşlik dâvasına hizmet eden bir fikir adamı da. Vaktiyle, Alman-Fransız sınırı yakınında, bir maden ocağındaki patlamayı canlandıran “Arkadaşlık” filmi, birbirine diş bileyen kardeşlerin kinlerine bir “Dur!” işareti değil miydi? Onlara kardeş olduklarım ihtar etmiyor mıydı o bu filmi ile.
Beraber çalıştığı her İnsan i-çin bir babadır, bir ağabeydir o. Sabaha kadar çal ıştırsa itiraz etmezler.
Bir şimendifer memurunun oğlu imiş ama, babası onun sahne şevkim kırmamış. Kız kardo-şinln ’Burg” tiyatrosunda çalışması. onun bu mesleğe girmesine yaramış. Müzikle meşgul olmuş, hattâ nota da öğrenmiş.
Bir gün stüdyoda, bir artiste rolünü nasıl yapacağını gösterirken:
— Ya, Bay Tamer, benim aktörlüğüm de vardır. 1911 de aktör olarak Amerikaya bile gitmiştim.
— Biraz daha izahat verin de. bari yazalım şunlan Yeni İstanbul’a demiştim ona.
— Birinci Dünya den sonra Viyanada bir rejisörlük yaptım. Çok den Almanyaya film
olarak angaje edildim. Orada ve Avrupanın her tarafında, A-m erik ada, Hindiçinide film çevirdim. ikinci Dünya başlayınca Viyanada
Burada da “Parazelsus” ve “Ko-medlyenler” filmini çevirdim.
Sayısı otuzu bulan filmleri a-rasında yurdumuzda da zevkle seyrettiğimiz “Don “Şanghay Cehennemi”, daşlık” filmlerinin dahi rü. çevirdiği “Neşesiz filmiyle “Greta Garbo” hur etmiş.
Son çevirdiği “Esrarengiz Derinlik” adlı filminin müzik senkronizasyonu yaca tanınmış Prof. Meliehar Bir aralık söz, kal ettL
— Ben. Beethoven, Mozart ve Schubert‘1 severim, demişti.
— Garbo için de düşüncenizi bilmek İsterim üstat!
— Greta Garbo, en çok sevdiğim kadın artisttir. Onunla tekrar bir film çevirecektik. Bazı engeller çıktı, kaldı. Erkeklerden de Wamcr Krauss’un hayranıyım.
— Ya rejisörlerden ?
— “Hayatımızın En Güzel Yıllan” nın rejisörü William VVyler’i. kendi sahalarında VVüly Forst’u, Renâ Claire’i, Laurence Olivier'i çok beğenirim.
— Kitap okuma ihtirasınızı biliyorum. Ama en çok kimi o-kuduğunuzu bilmiyonım.
— Goethe'yi. İnsan ve şair o-larak en çok Goethe’yi severim. Dramcı olarak da Shakespeare eşsizdir. Yıllardır Faust, beni meşgul ediyor. Ama henüz imkân bulamadık. Nihayet Odys-aeus'ta karar kıldık. Yakında It&lyaya giderek onu çevireceğim. Ondan sonra tatörü Hitler’ln “Son Perde” adlı virmek istiyorum.
— En çok beğendiğiniz eseriniz hangisidir?
— Gelecek filmim.
— Rejisör olmasaydınız ne olmak İsterdiniz?
— Erkânıharp.
Şefin “Başlayalım!” demesi üzerine yüzelli kişilik orkestra yerine oturdu. Harp içinde bom-
(1) Goethc.
Konser intibaları
Filarmoni Derneğinin
3 uncu Konseri
VE
ANTONINO
JANİGRO
Yazan : F. ÇETINEL



I’İSTANBUL Filârmoni Derneğinin 3 üncü abonman senfonik konseri perşembe akşamı verildi. Şef Cemal Reşit Rey. solist Violonsekst Antonino Janigro.
Programın İlk parçası olan, C. Saint-Saens’ın (Op. 60) Cezair Süiti’nin birinci kısmında (Molto Allegro) esrarengiz tem’lerle A-deta Afrikaya has bir hava esmeye başlar. İkinci kısım (Allegro non troppo» Arap rapsodisi detayları İle devam eder, üçüncü kısımda (Allegretto quasi Andante) rüyalı Cezair havalan, yerlilerin dualan. hattâ ezan sesleri akseder ve bütününe bir güzelliği vardır. Dördüncü kısım (AJlegro Giocoso) İse bir Fransız askeri marşıdır. İşte, beste-kânn ifade etmek istediği bütün bunlan bize aksettiren orkestra çok iyiydi. Bilhassa üçüncü kısmın rüya dolu “havası”nı, Adeta teneffüs ettik.

Solist A. Janigro hakkında. Pragda münteşir (FTâce) gazetesinde çıkan bir makaleden şunlan okumak (ki tarihi 1947 dir). bizi, Violonselist hakkında bir fikre sahip eder.
“Çelllst Janigro hakikaten çok parlak bir sanat yıldızı. Konserini kaçırmış olanlar, büyük Ka-zals’m mükemmel bir halefini tanımak fırsatını kaybettiler.
Janigro, yüksek viyolonsel mektebinin bütün meziyetlerine malik. Yay’a eşsiz, fevkalbeşer bir hâkimiyeti, tamamen temiz ve pürüzsüz bir sesi, her stili yaratan, yasatan yüksek bir kavrayışı var...
Çelllst A. Janigro ilk önce L. Boccherini’nin (sı bemol majörı viyolonsel konçertosunu çaldı. Bu konçerto, Rococo tarzındaki eserlerin en güzelidir. Oldukça da tuhaf bir talihi vardır: El yazısı partisyonu, bestekârın ölümünden bir hayli zaman sonra bulunmuş ve F. Grutzmaeher’hı rötuşlariyle neşredilmiştir. Eksik kalan ikinci kısmı ise. çalınnn-yan başka bir konçertodan alınarak. buna eklenmiştir. Çok sevimli ve tatlı, ince melodiler zinciri ile eser devam etmektedir.
I
Programın ikinci kısmını, A. Dvorak’ın (op. 104) “Sİ minör” çello konçertosu teşkil ediyordu. Her bakımdan fevkalâde olan e-ser (ki şahsan en fazla sevdiğim çello konçertosudur), bestekânn Amerikada bulunduğu 1894-1895 yıllan arasında yazılmıştır. Çok orijinal senfonik hatlara ve nefis solo partisini havidir. Birinci kısımda, çok güzel bîr tem’le baş-lıyan orkestra, “planlssinıo,, ya İndiği vakit, solo saza ilk tem ile dahil olur. Derin ve içli bir şekilde duyulan ana hat. flüt refakatiyle lirik bir tarz alır, ikinci kısım fevkalâde bir melodi İle zirveye ulaşan “Adagio”dur. Ü-çüncü kısım; Bohemya halk motifleriyle bezenmiş parlak bir parçadır. Final, orkestranın da büyük rolü olan muzaffer bir hava ile sona erer.
İşte bütün bunlan. hassas ve denildiği gibi “ Ka-
zals*. Janigro’dan dinledik Diğer] taraftan genç ve azlmkâr kestrayı. bu güzel eserlerde kere daha. İçten alkışladık.
şadı mahsus olmadan söylediklerine de inanmamalıdır” demiyor mu?
“Dünya, sadece bulamaçla reçelden yapılmış değildir. Çiğne-necek sert lokmalar da vardır” (1) demeli, yola çıkmalı. Çıkmalı, gerekirse yatağı, yorganı satarak çıkmalı. Başka türlü halledilmez memleket dâvaları. Hem, size dendiği gibi, karşılaştıklarınız.
olmaz
aldır-
Bize
Tehlikeli yıllar
1952
1956
arasında olduğu kanaatini etmiştir.
ile kaplta-bir harbin hakkındakl bir kere
Kızıl cepheyi müşahede
1 — Eski Macaristan maliye bakanına göre:
Yazan : M. MÜCAD
Üçüncü dünya harbinin 1952 ile 1956 arasında patlak vereceği hakkında birçok yazılar yazılmış ve nutuklar söylenmiştir. Bunlan kısaca gözden geçirdikten sonra yeni birkaç noktayı arzedelim. Bu hususta her tkJ taraf da ı Demokrasi ve kızıl cephe) birbirlerini itham etmektedirler. Bunlan sıra ile gözden geçirelim:


Harbin-müddet geçme-rejisörü
Harbi kaldım.
Klşot", “Arka-rejlsö-Sokak” yu meş-
yapılırken, diln-film bestecisi ile oturuyordu, bestecilere inti-
aralık M ra fırsatı verdL başka kimse-dedi. Herhal-beri ona sen
a) Ruslar. Amerikalıların, kendilerine taarruz etmeleri en muhtemel yıl olarak 1951 1 tahmin ediyorlar. Çünkü M arabalı Plânı neticesi olarak A-merika. Avrupayı 1951 de harbe hazırlamış olacaktır. O halde Ruslar kendilerini buna gö-
__ _ .................
re hazırlıyocaklardır. Kızıl cepheye göre ‘Amerikalılar, Boründe de bir Pearl Harbur hilesi tertip edeceklerdir.
b) 1’952 de Ruslar. peyklerden 1.850.000 kişilik bir orduyu. Rus eğitim usullerine göre hazırlamış olacaktır.
2 — Bir Rus bahriye subayına göre:
Rusya 1952 de 400 büyük, 200 orta boy modem denizaltı ya sahip olacaktır. Deniz, hava kuvvetleri ise, aynı tarihte, 6.150 yi bulacaktır. Bunun 3.650 si bilhassa taarruz için hazırlanmıştır.
3 — Voroşifof idaresinde toplanan Rus Ytlkaek Askeri Şûrası, bütün mıntakalar için bütün ihtimalleri heaaplıyarak dünya harbinde galebeyi en mü-
nasip olarak 1953 için hesaplamışlardır.
I t
4 — Rusların beş yıllık plânlan 1952 de sona ermektedir.
5 — Rusyanuı VVashlngton ateşesi 1950 de söylediği bir nutukta: “Harbin, önümüzdeki 5 sene içinde olacağını” açıklamıştı-
6 — Amerikanın eski Moskova büyük elçisi General Bedeli Simlth oradayken şunlan tesblt ediyor: “Batılı diplomatlar ve
askeri şahısların, harbin patlayacağı yıb tahmininde farklar görülmektedir. Halbuki Rusya ve peyklerinin İleri gelenlerinin tah. minlerinde ise İsabet vardır. Bu da gösterir kİ harbin bağlıyacağı yıl burada evvelden tesblt e-d il m iştir."
7 — Çin de dahil olmak üzere Ruslann bütün peykleri ile yapmış oldukları anlaşmalarda 1952 (Te^lkeli yıl) olarak kay dedi 1-mlştk.
8 — “Vaziyet hakkında rapor’’ Stalin’ln emriyle muhtelif mütehassıslar ve gizli istihbarat memurları tarafından hazırlanmıştır. 28 ocak 1949 da Po-Utbüronun bütün âzalarının iştirakiyle yapılan fevkalâde toplantıda bu rapor gözden geçirilmiş ve komünizm üst dünya kaçınılmaz “Lenln’in.. daha teyit
9 — ‘^Vaziyet hakkında rapor” İncelenirken harp 1952 ilâ 1956 arasında muhtemel görülmüştür. Stalln bu iki tarihten sonuncusunu tercih etmiştir. Çünkü bu tarihte Avrupa, komünizme daha iyi hazırlanmış olacak ve bu tarihten evvel de Yugoslavya, İsveç. Iran işleri de
Ruslann lehine olarak halledi-| lebilecektir.
10 — Bu iki tarih arasında;Fmnw tayyaresinde höyük bir Paris tcrzJMnin modellerini teşhir
iktisadi buhranın Amerikada eden bir manken görülmektedir
saklanılamaz hale gelmesi ve bilâhare bütün dünyayı sarması pek muhtemeldir. Ruslar. demokrasi cephesini işte böyle en zayıf bir zamanda vurmak İçin hazırlanmak fadırlar.
Parisin büyük terzileri modellerini göstermek İçin hiçbir fırlat kaçırmazlar. Fotoğrafımızda Parla Ue Londra arasında işleyen bir Air
Mühim tarihi olaylar
Konjonktürler
Fark D üşün-(7:11) çeler
■ ■ — i, —
DemokraM cephesini müşahede
1 — Atom stoklan ve imali bakımından üçüncü dünya harbi galip ihtimalle 1953 te vuku bulacaktır. Zira bu devrede Amerika, atom harbinde en üstün bir durum ifade eder. Ancak 69 Amerikan tümeniyle Avrupanın esaslı müdafaası da şarttır.
2 — 1946 da belirmiş olan buhran 1952 de had safhasını a-lacak ve bundan sonra mütemadiyen artarak 1954 te de «aklanamaz hale gelecektir. O sene Amerikada İşsizlerin «ayısı 12 milyonu bulacaktır. B. D. lerde başlıyan bu kriz, 1956 da bütün dünyayı sarsacaktır. Bundan böyle Amerika kurtuluş çaresini harpte arayacaktır.
Biz, harbin bu iki tarih arasında bavlıyacağına dair gösterilen sebeplerden en esasimi c-larak vukuu muhtemel iktisadi krizi kabul ediyoruz. Kriz, konjonktürün bir safhasını teşkil e-der. Burada konjonktür hakkın* daki bilgilerimizi bir daha yeni-liyclim. Bu, 7 İlâ 11 senede bir dünya iktisadiyatının geçirmesi mukadder sar a nöbetidir. Kapitalist ekonominin illetidir. Bu( dert önlenemez ve mevzii kalamaz. Büyük sefaletlere sebep olabilir. Evvelâ bolluk ve refah, bilâhare kıtlık ve sefalet getirir
Şimdi birinci noktayı nazarı dikkate sunalım: 1952*1956 aracında bir konjonktür mukadderdir. Bu husus, aşağıdaki cetvel tetkik edildiğinde sarahaten görülür;


NapolCon harplerinin sonu Temmuz ihtilâli
15 Avrupa devletinde ihtilâl Çin. İngiliz, Fransız harpleri I.
Dünya
Harbi
başlangıcı
1815 1830 1848 1858 1914
1825 1836 1857
1866
1920
I.
n.
Dünya
Dünya
D Dünya
Harbi
Harbi
sonu
1918
1927

başlangıcı
1939
1946
10
6
9
8
6 Hafif hissedilir ve geçer
9 Ani ve şid detii bir kriz
7 Hafif hissedilir ve geçer

Hruabı nevanı
Harbi sonu
» fh ryne/ı 1945
1952:1956
7:11 Aniveşid detil bir kriz
da Nazi dik-hayatına ait bir film çe-
İkinci nokta şudur: 1952-1956 arasında zuhur edecek kriz, bütün evvelkilerden daha şiddetli olacaktır.
Birinci sebep. İktisadi krizin şiddeti tarihi olayların şiddetiyle alâkalıdır. Bundun böyle 1873 1927 krizleri kendinden ev-
ve
L n.
D. Harbi D. Harbi
Başlangıç tarihi
Bitim tarihi
velkilerden şiddetli geçtiler.
İkinci sebep: Buhran, kapitalist ekonominin mahsulüdür Asrımızın dev kapitalizminin meydana getireceği kriz de dev olmak gerek.
Üçüncü noktamız, muhtemel bir müşahabetl arzetmektir:
tik Ani ve iyid- Azamî buhran detil buhran buhran
or-hir
A JANİGRO RESİTALİ
1914 1939
1918 1945
1920 1916
1927
1953 7
1929 1955 ?
harbi
Vermesi nek
zikredelim: Öder - Tuna
O halde üçüncü dünya olacaksa bunun 1952-1956 yıllan arasında patlak muhtemeldir.
İki hususu daha Bunlardan birincisi
kanalıdır. Bu kanal ile Baltık Denizi Karadenize bağlanmış o-lacak ve Rusya, batıya karşı kuvvetli tabii mânilere dayanan Stalln hattına muvazi bir müdafaa mevziine sahip olacaktır.
İnşaat 1952 de sona erecektir
İkincisi: Acheson ve Truman*-
tekzip
ın
çok yüksek rütbeli şahsiyetlerin istifasına sebep olan “önleyici Harp” zihniyeti. Bu zihniyet dahi harbin 1953 yılında patJıya-cagını gösterir. Zira Önleyici harp atom bombaları ile yapılacak. Atom bombasının stoku ve imali bakımından Amerikalıların Huşlara en ziyade faik bulundukları tarih 1953 yılıdır.
Netice olarak görülüyor kİ. üçüncü dünya harbi olacaksa bu, gidip bir ihtimal ile 1952-1956 arasında patlak verecektir.
zorunda kaldıktan hir
■r B' .



'p ■ ir
Grefa Garbo’yu meşhur eden rejisör G. W. Pabst
A.
SH-
Dün, çok kıymetli çellst Janigro. Saray Sinemasında, bah saat 11 de bir resital verdi
Fakat günün pa2ar oluşu, saatin bir konser İçin gavot fena intihap edilmiş olunması yüzünden, maalesef, resital hemen hemen boş bir salon karşısında verilmiş oldu ve kıymetli sanatkâr üzerinde olduğu gibi orada bulunan sında raktı.
Bu
tertip edenlerin dinleyici psikolojisini gözönünde tutmaları ve o-nu zorlamamaları lâzımdır. Bu gibi hareketlerin bir neticesi do memlekette yeni teessüs etmeye başlayan musiki alâkası aleyhine tezahür eder ve dünya de kıymetlere karşı da sizlik olur.
Bu nokta üzerine çekmek istenz
nadir musiki sevenler arada çok menfi bir tesir bı-
tarz sanat tezahürlerini
ölçüsün -hürmet*
dikkati

Mikft ile beraber otomobilin arka sırasında oturuyorlardı. Kan koca ön tarafta idiler. Hiç değilse böylece kız gösteriş yapmak zorunda değildi. Gallag-her’ler çok mesut görünüyorlardı. Bütün gün. çocukları eğlendirmek için paralandılar. Katy. bütün bu saadeti bozmak istediği İçin kendi kendini yiyordu.
Nihayet, akşam öksüzler yuvasına dönecekleri zamana kadar bekledi. Nasıl söyllyeccğini bilmiyordu. Bir Gallagher ona bu
— Mlke senden yi bilmiyor, Katy, de küçük yaştan bakıyorsun.
Katy: — Mecburdum, diye
cevap verdi. Annem sık sık tımarhanede babamı ziyarete gitmeğe mecbur olduğu için, ekseri zaman ona ben bakardım.
Katy’nin elindeki son koz bu idi. Eğer bu da netice vermezse, ber şey bitmişti. Bir an İçin karı koca birbirlerine bakıştılar. Mr. Gallagher arabayı yolun kenarına çekerek durdurdu. Karısının yüzüne baktı.
M ra. Gallagher yerinden kalkarak arkaya geldi ve arabanın kapısını açarak kucağında Mike’ı uyutan Katy'nln yanma oturdu.
— Katy, diye söze başladı. Babanı nasıl kaybettiğini öğrendik .Hattâ anneni de. Bize yalan uydurmaya çalışma. Biz Mike’ı senin elinden almak istemiyoruz Bir çocuğumuz olması için deli olduk. Fakat ne yazık kl_ iki tane çocuk olursa daha iyi. Sen de bizim çocuğumuz olmak ister miydin?
Katy. Mrs. Gallagher’in kendisine dokunacak olursa ağlı ya cağını biliyordu. Nihayet sevgili Mike’ı üe beraber kalabilecekti. M ra. Gallagher tatlı bir
— Katy. dedi. Mlke hayli a-ğırca bir çocuk, değil mi? Sen yorulmuşsundur. Biraz da benim dizimde uyuşa.
Kız. gözlerindeki sevinç yaşlarını gizlemeye çalışarak çocuğu Mr*. Gallngher’e uzattı.
İNCİ
JÂNDARK
İNGRİD BERGMAN
Sür’at Film
Memloketimizde İlk defa olarak ba sah suareden itibaren dört sinemada birden:
LÂLE—SÜMER— YILDIZ
(Tangaltı)
RENKLİ
Jandarkın ölmez hayatını canlandıran bu film 17 milyon Türk Llraslyle meydana getirilmiş hakiki bir şaheserdir. Rolünü muvaffakiyetle başaran ÎNGRİD BERGMAN’ın varlığı filmde dalma JANDARK’ın ruhunu da beraber taşımıştır. Renk ve foto, harplerdeki dehşet ve vahşet, karakterlerdeki canlılık ve artistlerin yaratıcı kudreti şimdiye kadar hiç bir prodüksyona nasip olmayan bir muvaffakiyeti meydana getirmiştir. DİKKAT: Film hiç kesilmeden gösterilecektir. İki buçuk
saat kadar olacak olan seansları bu sah günü ilân edeceğiz
İNŞAAT İLÂNI
Sümerbank Genel Müdürlüğünden:
1 — Sivas Çimento Fabrikası genişletilecek kısmı inşaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yapılacak inşaatın keşfi (1.330.000.—) lira ve geçici teminat miktarı (53.650.— I liradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden 1100) liraya aluıabiUr.
1 — Eksiltme 14 aralık 1950 perşembe günü saat 16 da Ankarada Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye iştirak edeceklerin bir taahhütte (1.000.000,—) liralık benzeri betonarme karkas İnşaatım bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olmaları şarttır
7 — Banka işi dilediğine yaptırmakta serbesttir. (16257)

Sayfa 6

YENİ İSTANBUL


27 Kasım 1950

Bu çok sade jilenin
32 İlmek atın. 38 cm. dür 5r-
KEMER:
43
cep 22
cm.
(15
ilmek üzerinden tekrar yarığı açın. Başlangıcın. sinde soldan, her de bir 1 İlmek çnğal-defa). Başlangıcın 13
sini arkadan gelen sıraya ilâve ederek cep yarığını yapın. Örgü yüksekliğinin 20 ncl cm. sinde İlk 57 sıradan sonra geri kalan bir cin
1.5 tın
üncü cm. sinde soldan 4 ilmek eksiltin. sonra her iki sırada: defa) 2 ilmek. (5 defa) I ilmek eksiltin. 6 cm. düz ördükten sonra, soldan her cm. de 1 İlmek arttırın (7 defa). Başlangıcın 61 İnci cm. sinde İlk 15 sıra üzerinde çalışarak geri kalanları bir tarafa bırakın. Soldan 5 ilmek eksiltin, sonra her İki sırada: (2 defa) 8 İlmek. (2 defa) 2 ilmek eksiltin. Bir mekleri dan 18 her iki mek, defa) sonra
yuğunun 22 ncl cm. sinde 61 ilmek eksiltin, geri kalan ilmekleri de omuzu meydana irktirmek için 10 defada eksiltin. Sol onu aksi istikamette olmak üzere örün, faka bir tek cep yarığı yapın.



20 ilmek atın. .30 cm. ILk bir şerit örün.
DİKİLİŞİ:
Vtüleyln. Arkalan birleştirin. Yan dikişleriyle omuz dikişlerini dikin. 1 İncisi yaka oyuğundan 4 cm. aşağıda. aonuncusu aşağıdan 13 cm. yukarıda, diğerleri de muntazam andıklarla olmak üzere sağ kenar boyunca 5 ilik yapın.
Kış için beyaz
f
üç manto

Uzunluğu
BOL M ANTOLAR:
BELLERİ O TÜH M ü 8
MANTOLAR:
işte sîzler İçin resmi aşağıda İzahatını Schlaparclli’nln 7/8


A
ı
W
ön kısmı çift: oUn 5/8 ler. tamamen kruazedlr. Düğmeler yuvarlak İliklenmektedir. SÜsier siyah kotie kadifedendir. Schlaparelli
çekilen ve • verdiğimiz mantosu
Basklı 0/8 lor. tercihan deve tüylü kumarlarla yapılmaktadır. Kollar kimono o-lup. yaka drape şaldır. Cepler çok büyüktür. Grlffe.
Takasız T/8 Irr tüylü kumaşlardan yapılmaktadır Bolluk, godeler tAraf'ndan temin edilir Kol kapaklan hem geniş hem de boldur
eteğin «ağ
orijinal
yegAn»
manto-
mantonun geçirilmiş-
Mnrccl Rochas — Sarı» oğlak derisinden olan hu eldivenlerin ve çantanın Üzerine siyah dantel geçirilmiştir.
Kiremit renginde zarif bir gabardin tayyör. Sol göğüsten doğru gelen bir parça eşarp teşkil ediyor. Belde bir kemerle tutturulan hu eşarbın üzerinde hlr cop vardır.
Kareli 8/6 lorden taba ve siyah renkli bir manto. Kol ve cep kapaklar geniş ve siyah kadifedendir. Etek boldur Chrlstian Dior.
BİLEK KISMI. SI-LAKSORLERİN-
KİNİ ANDIRAN ELDİVEN: Kırmı-zıolup. kenarlarına gri vizon geçirilmiştir. Hermös.
Rahat bir 8/8 İlk manto, siyah, beyaz çizgileri olan bir kumaştan İstifade edilerek kuplarla süs yapılmıştır. Düğmeler üçgen şeklinde iliklenmekledir.
Pnncur kaplıklarını ıındırını cepler: Eflâtun renkli, bir elbisenin koraajıni süalomcktedlr. Piguet.
Borıı teklinde cepler: Düğmeli drapedirler. siyah bir elbisenin de yegâne süsünü teşkil ediyorlar. Dior.
Çeşmeden IIhum cep; Drnpe bir parçayı,
1)
yünlü
2) ipekli
. 3) dikişine sokmaktadır, jeanne Laf&urlc.
4) Kolun hemen altında olan bu cep 3/4 bir süsüdür. Mantonun içine benekli yaban kedisi tir. MolyncıiK.
5) Çizilmiş cepler yünlü bir tnyörün ön kısmını zenginleştiriyor. Balmain.
A> .Mütenazır olınıyan cepler: Sağda yarık. solda trapez şeklinde drape olan bu iki cep. sade bir mantoya bir hava verebilir. Mnnguln.
7) ikiz cepler: Sarı bir mantonun Ön kaiminin süsünü teşkil ediyorlar, 3c h iaparolli.
8) Dev cep; Kırmızı ketle, kadife bir redingot nıın üzerine konmuştur. Dior.
Tünlkll 7/R 1er. Kenarlarına astragan geçirilmiş kırmızı bir redingot. Düğmeler yana doğrudur. Molir.eux.
EKOSE YÜNLÜ-DEN ELDİVEN: Bilek kısmında yün J.
püskül vardır. Foth.
%

Geçen yaz mevsiminde ‘•siyah,, renk moda idi. Şimdi İse Paris, kış aylarında “beyaz.. rengi moda yapmaya çalışmaktadır.
Son günlerin en çok beğenilen mantolarının yakaları beyaz kürkten hatlarla süslenmektedir. Şapkalarda İse beyaz hatlı kadife kullanılmaktadır. Eldiven ve kravatlar beyaz kadifeden yapılmaktadır.
Parisli bayanlar ak.şam elbiselerini beyaz kumaşlardan yapmakta ve bunu siyah dantellerle kamufle etmektedirler. Beyaz kumaştan yapılmış bere ufak toplardan yapılmış siyah bir kordonla kaplanmaktadır. Eldivenler İnp biri beyaz diğeri siyah o-larak giyilmektedir.
Aınerlknda İşe bayanlar tamamen beyaz paltolar giymektedirler. Bu paltoların yaka ve kol verevleri siyah kadife veya kahverengi kunduz derisiyle tezyin edilmektedir. Bu arada giyilen beyaz bereler, siyah tüllerle süslenmektedir. Siyah süveter ve hırkalar Imc dar beyaz kürkten hatlarla şekillendirilmektedir.
PARLAK RENKLİ EV EŞYALARI
Bayanların renklere karşı alâkaları evlerinde de göze çarpmak! ad ir. Bu arada eskiden İM‘ri ev eşyaları arasında kullanılan beyaz ketenler terkedilerek yerine daha koyu renk kumaşlar kullanılmaktadır.
Deniz mavisi battaniyelerin kenarlarına beyaz, satenden kordelâlar dikilmekte ve aynı şekilde yatak çarşaflarının da baş kısımları 10 santim kadar kıvrılarak buralara koyu renkli zemin işlenmektedir.
El havlularının kenarları kırmızlyle süslenmekte olup inana Örtülerinde de göz alıcı ve farklı renkler aranmaktadır.
ökçelere Kadar uzanan ince uzun pantalonlar Ix>n-drada da moda olmuştur. Bunlar daha ziyade siyah kadife veya satrançlı Iskoç kumaşlarından yapılmaktadır.
bıraktığınız II-ele alarak sağ-eksiltin. sonra (2 defa) 3 11* , 2 ilmek örün.
tarafa tekrar ilmek sırada:
(4 defa).
1
düz
ilmek (4 eksilttikten Kol o
SAG SIRT:
Soldan 88 ilinek atın, düz ö-rün. Sağdan 5 cin. düz Ördükten sonra 3 cm. ara ile 1 İlmek eksiltin, M>nra her 2 cni. de 1 ilinek arttırırı. Başlangıcın 43 üncü cm. sinde her kenardan 2 İlmek eksiltin, sonra her iki sırada: 2 İlmek. 1 İlinek (3 defa) eksilterek düz olarak bitirin. Kol oyuğunun İH inci cm. sinde sağ taraftan her iki -ı-rada 4 ilmek (14 defa) eksiltin. Geri kalan İlmekleri do i defada eksilterek yakayı yapın.
Sol tarafı da aksi istikamette olmak üzere örün.
Gri geyik derisinden olaıı bu eldivenlerin bileklerine vizon geçirilmiştir - Kermes.



GÜL İçinde ları olan siyah eldiven. Korsajın içino soktuğunuz takdirde. güzel bir kırmızı gül meydana getirir. Balmain.
ELDİVEN: gül yaprak-
■* (* cA
Vattı çıplak olaıı bu elbise, hem eşarp, hem de eldiven olan mavi saten bir kumaşla örtülmektedir - Jean Dense*.

V Kasım 1950
TENİ İSTANBUL
Bayfa 7
Hurda kamyon ve oto yedek parçaları satılacak
Ankara Yollar 4. Bölge
Müdürlüğünden :
1 — Bölge müdürlüğü Bahasındaki hurda kamyon va oto ■yedek parçalan kapalı zarf usulü İle satılacaktır.
2 — Muhammen bedeli 6.089.20 (altı bin seksen dokuz Ura yirmi kuruş) lira olup geçici teminatı 457 (dört yüz elli yedi) liradır.
3 — Kapalı zarf arttırması 11/12/1950 pazartesi günü saat 15.30 da Etlik yolu üzerindeki bölge müdürlüğünde toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. Zarflar saat 14.80 a kadar komisyona verilmelidir.
4 — Bu işe alt şartname ve cetveller çalışma saatlerinde bölge müdürlüğünde; kamyon ve yedek parçalar İse tatil günleri hariç her gtln saat 10 . 11.30 arasında bölge sahasında görülebilir.
5 — Postada vukua gelecek gecikmeler He para gibi umumun elinde bulunan şeylerle mühürlenmiş zarflar kabul edil.
mez.
6 — 2490 sayılı kanun ahk&mına uyularak müracaat edil, mesi İlan olunur. (16174).
BUZ DOLAPLARI
için
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğünden:
Merkezi; Ankara Tel: MARKİM
Kurum; ziraat âletlerine mahsus her nevi makine ve yedek parça İmalini ön plâna almıştır.
Kurum; ziraat makineleri, bunlara ait yedek parçalar ve bilhassa pulluk uç demirleri ve disklere ihtiyacı olanların isteklerini karşılamaya hazırdır. Taliplerin, evsaf ve ntlmunelc-r! İle birlikte Ticaret İşleri Müdürlüğümüze müracaattan rica olunur.
Kurum; vatandaşlann her an emir ve siparişlerine Amade olup fiyat hususunda kendilerini tatmin edeceğini arzeder.
(16027)
SİTİM ÇARKÇISI ALINACAK
İstanbul Deniz Komutanlığı ikmal Ş. Md.
İzmit te Ana Us. K. lığı emrinde bulunan Tarak Dubası ile 2 No. lı algamaya birer eltim çarkçısı alınacaktır. Aylık Ücret tarak dubası İçin 230 ve al gama için 200 liradır. Ayrıca tâyin bedeli verilir.
Aşağıda yazdı şartlan haiz olan İsteklilerin birer dilekçe ile İstanbul ve İstanbul Deniz K. lığına, İzmitte Deniz Ana Us. K. lığına müracaattan üân olunur. (16010)
■)
b) o)
d)
e)
Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde olmak. Askerliğini bitirmiş bulunmak, 60 yaşından yukan olmamak,
Denizde çalışmağa sıhhati müsait olmak, Sltlm Çarkçılığında ehliyeti olmak.

Sanatoryum Proje Müsabakası
işçi Sigortalan Kurumu
Genel Müdürlüğünden :
1 — Sayın Süreyya ilmen İle eşinin işçi sanatoryumu yapılmak üzere bağıtladıkları îstanbulda Narh Çiftliği arazisi İçinde yapılacak 300 yataklı sanatoryumun avan projesi müsabakaya çıkarılmıştır.
2 — Müsabakaya Türk vatandaşı bulunan yüksek mimar, yüksek mühendis, mimar ve mühendisler girebilirler.
3 — İkinci maddedeki durumda olup da müsabakaya katılmak isteyenler bir dilekçe ile müracaat ederek müsabaka şartnamesi ile eklerini Ankarada Bayındır sokak No. 21 deki İşçi Sigortalan Kurumu Genel Müdürlüğünden, îstanbulda Mahmut-paşa Sururt Mahallesi Sultan Mektep Sokak 5-7 deki İşçi Sigortalan Kurumu İstanbul Şubesinden (15) lira bedel mukabülnde alabilirler.
4 — Jüri tarafından seçüecek 3 projeden birinciye 6.000 Ura, İkinciye 3000 Ura, üçüncüye 1.500 lira, ayrıca ö mansiyon beherine 500 lira net olarak verilecektir.
5 — Müsabaka projelerinin 20 şubat 1951 salı günü en geç saat 17.30 a kadar Ankarada Bayındır Sokak No. 21 deki İşçi Sigortalan Kurumu Genel Müdürlüğüne teslim edilmiş olması lâzımdır.
6 — Müsabaka müddeti kesin olup hiçbir suretle uzatılmayacaktır. (15839)
aspro
t !mAl boİlm($tIr.
mÜmv/IJ oıotı
. I/TAM0UL. -TgL»EO*l dJOJ/
DİKKAT EDİKİZ££^;
Aspr
Beyoğlu 44844 Ankara 00 İstanbul 24322 tamir 2222 Üsküdar 60045 K-köy 60872 Karşıyaka 1505Ö
Nestmaç!
KASIM
Hicri
Rumi
Korkak
1950
’6 27
1370
VAKİT
VASATİ
EZAM
İSTANBUL
Bon-
8.00 Ankara.
r
Cennetin A-
D
Y
A
R
0
L
A
R
14.00 Hava
Öğrenmek ili livarı utla olduğumuz Iıerşcy
UÇAK-TREN-VAPUR
TİYATROLAR
— Chicago Kaplanı Apokniıpa
SUNAR Efe. 2 •
SÜREYYA
(15031) Aşk Köprüsü. (13846) 1
Kahraman.
(11131) Arslanlar Pençe-
GİDECEK OLAN TRENLER
9.00 Tarsus. — 18.10 Ankara. — 21.40 Doğu Eks.
OELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. —9.15 Ankara Eke — 20.30 Ankara.
MUAMMER KARACA TİYATROSU BEL A M t
Sızlayan Kalb (Yerli). Ormanlar Kı-- Kanun Kar-
19.15 Tarihten bir yap-
19.45 Tarihi Türk gazeteni. — 20.30 Radyo
Karabinadan. — Karadenisden. — 21.30
KADIKÖY
(Kadıköy) 1 - Bir Yeti-Romant 3 — Ban-FranciS'
saatli (16. m. 83-17840 Kö/e postaslyle beraber yayın). —
- Netlmaçi 1 — Firari
İZMİT
Potpurillert (pl.). — 9 00 Ka-
S af er
HALE menin co. OPERA (68714) 1
nahtarlan. 2 — Cehennem Geçidi.
Güneş Öğle tklnd! Akşam Yatsı İm* Ak
7.00 12.02 14.29
16.43
18.20
5.17
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
ı
Perçin Çivisi Alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalma Komisyonundan:
1 — 1000 kilo yarım yuvarlak başlı demir perçin çivlzi açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 900 lira olup muvakkat teminatı 67 lira 50 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 11 aralık 1950 pazartesi günü saat 1030 da
Haydarpaşa Gar Binası dahilindeki Haydarpaşa Satmalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (15918)
TASHİH: 21 kasım 1950 tarihli gazetemizde çıkan yukarıdaki Hânın 1 İne! maddesindeki “1000 kilo yarım yuvarlak başlı demir” İbaresindeki 1000 kilo, 100 kilo olarak yayınlanmıştır. Tashih ve tavzih olunur.
İzmir Belediyesi Eshot İdaresi Umum Müdürlüğünden:
% 99 safiyette 15 ton iç kutru 12, di, kutru 24 m/m kurgun boru derhal ve depomuzda tealim »artlyle satın alınacaktır.
İsteklilerin en geç 4 aralık 1950 pazartesi günü saat 18 e kadar teklif göndermeleri. (16270)

T. 8 ani
14
136A
2.16 T. 18
9.45
12.00
1.37
12.33
SUATPABK (83143) 1
Amerikada. 3 — Tatlı Mtraa 3 — Casus Kıralı.
SÜMER (42851) Bir Vatan Doğuyor.
SARK (40330) ApokaUpa
ŞIK (43726) 1 — Korkonş Oeea 2 — ölümden T^lmr. S — Korkunç VadL
TAKStM (4S1Ş1) kınM diğer Parmaksız Salih.
TAN (80740) Çakıroah Mehmet Efa
ÜNAL (49306) 1 — Şarlokholmee 2 — Zoronun İşareti.
YENİ (84137) l — tik Arzular. 2 — Şarlatan.
YILDIZ (42847) Lody HamlltoiL
1 — Çataroalı Mehmet Hürriyet AktüalltesL (60862) 1 Kahraman, 2 — Suçlu Benim. YELDEĞİRMENÎ 1 — Büyük Açlı (Türkçe). 2 — Tehlikeli Yollar.
SIHHÎ İMDAT
• •
GELECEK OLAN UÇAKLAR
11.40 lzmlrden. — 11.50 Ankara-dan. — 14.50 Adana. Ank^radan. — 15.00 Ankara, İzmir. Balıkealrden, — 15.40 (BE. A.) Londra, Nls, Roma, Atinadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. Nlkoeya, Beyrut, Ka-bireye. — 8.00 Ankara. Malatya, E-ISzıg, D.Bakıra.
Beyrut, Kahlreyo. — 8-30 Ankara. Adanaya. — 8.30 (A.F.) Atina. Roma, Perine. — 9.55 (B.E.A ) Atina. Roma, Nls, Londraya. — 1230 An-karaya. — 14.20 lzmlre,
GELECEK OLAN VAPURLAR
6 00 Seyyar, 1100 Güneyeu, 19,15 Sut, Mudanyadan.
I Bandırma, Bandırmadan.
ANKARA (23234) Kara Maska BÜYÜK
CEBECİ Gönüllü
PARK sinde.
SUS (14071) İstanbul Geceleri. 8ÜMER Çöl Silâhşorları.
ULUS (22294) Yayla Kahramanlan.
YENİ (14040) Genç DuL BÜYÜK Hile ve Sevgi. KÜÇÜK (Temsil yok). ÇOCUK TİYATROSU Kara cuk (Saat 11 de).
İstanbul Bej oğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
44995
60536
01
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5 00 Çorum. Karadentne. — a.15 Bandırma, Bandırmaya- — 9.00 Sus, Mudanyaya. — 22.00 Konya. Bandırmaya.
BEYOĞLU
ALKAZAR 142562) ZambK AH (44394) Devler Ateşi
ATLAS (40835) Gece: Komedi Fransez Vera Korena Trupu: L( Secret (Bermıteln).
ELHAMRA (42235) 1 - Yalnız
gidenler. 2 - Bir Yetiminin Ro mam.
(iÜREL 1 — îkl Açıkgöz Tarzan Diyarında. 2
İNCİ (44595) t PEK (44289) üç SlUhşörieî LALE (43395) Devler Ateşi
MKLKK (4OS68) üç -«ilAhşörteî bABAY 18.30 Yunan Opereti,

ALEBIDAR (23863) 1 — Kân Dâvası. 2 — Korkunç Yıllar
AYSÜ (21917) 1 — Soysuz (Yeril). 2 —
AZAK (23542) 1 -
ralımn İntikamı. 2 şuıında
ÇEMBEBLİTAŞ (22513) Apokail ps.
EMRB 1 — Frankeştaynın intikamı. 2 — Hazine Peşinde.
HALK (21004) 1 — Vlrglnla Kaplanı. 2 — Örümcek Kadının Avdet!. 3 — Şam Güzeli.
İSTANBUL (22367) 1 — Turamı Yıkamazsım 2 — Fedakâr Ana KISMET (26854) 1 — Vahşi Koşu. 2 — AUantlt 3 — ölüm Yolu.
MARMARA (23860) Apokallps, MİLLİ (22962) 1 — Re beka. 2 -Vadiler Hâkimi.
TURAN (22127) I - Ormanlar Kiralının intikamı. 3 — Kanun Kar msında.
YENİ (Bakırköy 18-138) 1 - ö-lümden Firar. 2 — Manon Leeko
ELHAMRA Madam BovarL LÂLE Çakırcalı Mehmet Efe. MELEK 1 - Kanun Harici. 2 — Bu Gece Seninle.
TAN Çakırcalı Mehmet Efe. TAYYARE Kahraman YllSbtgı. YENİ 1 — Tanen Maymunadem 2 — Buf&lobİl Şarkısı.
İSTANBUL BELEDİYEMİ Şehir Tiyatroları 20 10 da (Temsil yok)
Teif. : 42157
Komedi kmm> TERSİNE DÜNYA R. Nuri Kordağ
EMİNÖNÜr Bejlr Kemal (Eminönü) — İtimat Sadri (Küçükpa-zar) — Sultanahmet (Alemdar) — Süreyya (Kumkapı)
BEYOĞLU ı Dcllasuda (Merkez) — Mlhnt (Taksim) — A-yazpaşa (Taksim) — Hayreddln Tav (Galata) - Sporldls (Galata) — A takan (Şişil) — Mecidiye-köy (8İŞİD — Haaköy (HaakÖy) — Yeni Turan (Kasımpaşa) FATİHıı temsil Hakkı tŞehzade-bnşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan (8 ama t ya) — Nâzım Malkoçt Şehremini* — Ahmet Suat (Karagümrük) — G. Slpahloglu (Foner) EYÜP: Ayvansaray (Şifa) BEŞİKTAŞ! N.Hallt (Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Amavutköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖYı Sıhhat (Kadıköy) — Kıtıltoprak — Göztepe — Bos-tanoı — Merkez (Üsküdar) llEYBELİADAt Halk BÜYÜKADAı Halk
ANKARAı İstanbul — Bayer — Ege
İZMİRı Halk (B&smahnne) — Birlik (Kem «rai ti) — Yardım (Al san e ak) — Cumhuriyet (Eş-refpagA) — Karataş (Yslılar)
ANKARAı
7.28 Açılış vs program. — 7.30 M.S.Ayan. — 7.31 Marşlar (ph). — 7.45 Haberler ve hava raporu. — 8.00 Hafif parçalar (pl.). — 8.25 Günün programı. — 8.30 Operet ponış.
12.U-13.15 Asker
T.A.V, Kısa dalga
12.15 Memleketten Belâm. — 12.30 Bir sİlAh arkadaşımı konuşuyor. — 12.40 Posta Kutusu. — 12.45 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13 15 Ailen Roth Orkestran çalıyor (pl.). — 13.80 öğle gazetesi. — 13.45 Karen Kompleden melodiler (pl.).
raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış vs program. — 18.00 M.8.Ayırt — 18.00 Dam müziği (pl.). — 13.30 Kitap saati — 19.00 M.S.Ayan ve haberler.
rak. — 19.20 Halk türküleri.
Müziği. —20.15 Radyo
Senfoni Orkestrası. — 21.15 Radyo H af tam (Mümtaz Faik Fenik). — 21.30 Şarkılar. — 22.00 Konuşma. —
^rff^âne^rJceStram^eçIdFTpr^—Tî-45 M.B.Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.5T Açılıp ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13 15 Hafif öğle müziği (pl.), — 13.45 Şarkılar :Can Akglt. — 14.20 Dana müziği (pl.). — 14.45 Programlar ve şarkılar (pl.). — 15.00 Kapanış.
17.67 Açılış va programlar. — 18.00 Caa müziği (pl.). — 15.20 Fasıl Heyeü Konseri ”KürdiH Hlcaa-kâr ’, — 19.00 Haberler. — 19.15 Kita şehir haberleri. — 19.20 Gençer ve ArkadaşUnndan dene müziği. — 10.50 Akşam konseri (pl.) Claude Debussy.. •’îberla., Emanuei Chabrler., •‘Habanera,,. — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Şarkılar (Mefharet Yıldırım). — 21.00 Haftanın konuşması: Bedii Faik. — 21.10 Soprano Eileaboth Schumann ve Tenor Aoheel Schiöta'don arya ve lled’ler (pl), — 21.30 Spor hasbıhalleri. Konudan: Eşref Şefik. — 21.45 Şarkılar (Nedret Pınar), — 22.10 Piyano soloları. Çalan: Mi-chel Fcidman. — 22.30 Evelyne Dorat'dan şarkılar (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Programlar ve dans müziği (pl). — 23.30 Kapanış.
10 — İhtar
- Bir takım dilinin
Usan; Ta-4 — Ali;
“Ar„t; Lezzetine bak.
GRta-
Giydiğini! tuvaletin rengine
Mevsime y, gidilecek yer v, tamına
Cildinizin v rengine
TIRNAK CİLASININ
rengin renk koleksyo-nundan seçeceğiniz renklerle muvaffak olacaksınız.
Bir C U T E X ,IS««( emsalinin 4 yIjeslne bedeldir, çünkü misil dayanır. CUTEX
CUTEX 2
miktar Itibarile 2 misli fazladır. Neticede CUTEX bÜtOn emsalinden ucuzdur.
Tokat Asliye Hukuk Yargıçlığından :
Tokatın Oftulbey Mahallesinden Ihsan k&nsı Şa*lye Şenelge tarafından kocası Ihsan Şenelge aleyhine muhik bir sebep olmaksızın evini terkten dolayı açılan İhtar dAvaamın Tokat Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılmakta olan yargılamasında davalı adına gönderilen tebligatın adresi meçhûl kaldığından bahsiyle bl-l&teblig iade edllmi, olması sebebiyle keyfiyetin ilânen tebliğine ve duruşmanın 14.12.1950 gününe talikine karar verllml, olduğunun tebliğ yerine kaim olmak üzere keyfiyet UAn olunur.
■oldan »afaı
1 — Birinci kümededir: Bir peygamber. 2 — Golü temin eder; Vefada oynuyor. 3 — Futbolda gole takaddüm «den variyetlerde kale yakınındaklnln gözü onu bekler; Llkta vaziyet! şimdilik ly! gldan bir takımımız. 4 — î«ml şimdi HBe-yoğluspor,. oldu, Top kaleye yak Iftşınoa taraftarları öyle eöyllyerok heyecan geçirir. 5 — Futbol takımlarının ölü mevelmde yaptıktan; Benzer. 6 — Son zamanlarda mili! maçta orada yenildik. 7 — Görünmlyen (yeni terim); Müteallik. 8 — Su; îkl harf; Şimdi A-vuaturyada döftüşüyor. 9 edat; îklnol kümeden bir 10 — Taaarruf; Brmenlnln peleaengldlr.
Yukarıdan aşağıı
1 — Fenerde oynıyan bir ounun Izmlnln kıaaltılnvşı.
futbol-w 2 — Öyle vuruşlarda ekseriya gol olur; Futbolda bir mahal. 3 — Mili! takımlarda akeeriya yer alır; iki harf, 4 — Bir hayvan; Andromaçue müellifi. 5 — Tersi futbolda bir mevki. 6 — Teıal şarkta bir kazamızın dörtte üçü; Sondaki harfelı bir ajansımızın kısaltılmışı; Bir e-dat. 7 — 8 — Bayrak; Erkek dadı. 9 — terme; Tersi eski ve meşhur bir futbolcumu». 10 — Tersi ayak; îkl harf; Hâlen Rusya ile arası açık bir devlet reisi.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Boldan sağaı
1 — Kura kuponu. 1 — İsilik; Van. 3 — Raalm; Sabır. 4 — Ana; Okul. 0 — La; Ama. 8 — Etansel; An. 7 — Da; Tamik. 8 — Emzik; Rami. 9 — Laik; Keser, et; Kİ.
Yukarıdan aşağıı
1 — Kira baoeU. 2 — mah. 3 — Risale; Tiz.
Antika. 0 — Kim o; Sak. 7 — Su; Liret. 8 — Ovala; Kae. 9 — Ban; Ma; Mck. 10 — Unutan; iri.
• •
r b
fikmı
Elfsborg
Takımının kalecisi bir
yumrukta crzakl&ştırırken
. ■
-s t * • ♦
■i W
Vy- 1
M


s *

Gelecek hafta İsraile çıkacak olan
Millî takım namzetleri, dün Elfsborg'u güçlükle 2-0 yendi
Oyun, zevksiz ve heyecansız bir şekilde devam etti. Takımımız, hiçbir sisteme dayanmıyan bir oyun oynadı, muhacimler, ellerine geçen fırsatları dışarı attılar
Yazan : Vedat ETENSEL
îsveçin Elfsborg Takımı dün dördüncü ve son maçını İnönü Stadyomunda Milli Takım namzetlerine karşı yaptı. Havanın güzel olmasına rağmen stüdyomda ancak on bin kadar bir seyirci kütlesi toplanmıştı. Hakem Fenerbahçeli M. Reşat Nayırın
İNGİLTEREDE
Kulüplerle futbolcular arasında anlaşmazlık
Futbolcular, bugün haftada azamî olarak ödenen on iki steri in g ücreti mesleğin itibar ve şöhretiyle uygun bulmuyorlar
Bugünkü duruma bir hal çaresi bulunmadığı takdirde İngiltere futbolunun harpten sonra geçirmekte olduğu buhranın daha bir müddet devam edeceği anlaşılmaktadır. Hakikati söylemek lâ-zımgellrse bu buhran oyuncuların teknik ve fizik kabiliyetlerinin azalmasından veya Rlo'da ısrarla İleri sürüldüğü gibi ingil-terede futbolun artık inhitat devresine girmiş olmasından tcvel-lüd etmemektedir.
Bunun başlıca sebebini kulüpler ile oyuncular arasındaki an-aşmazlıkta aramak daha doğrudur.
Filhakika hiç bir zaman Federasyon. ne İlk heyetleri ve ne de xulupter oyuncuların metalibatı karşısında bugün olduğu kadar bigâne kalmamışlardır. Bu teşekküllerle futbolcular cemiyeti ara-oinda cereyan eden uzun ve Uır-uşmah görüşmelerden sonra nl-.;ayet kulüpler oyunculara haftada muayyen ücret olarak 12 sterlin? de ayrıca kazandan maç u;in 2. berabere kalınan müsabakalar İçin de 1 sterlin? prim vermeyi kabul edebilmişlerdir. Halbuki bu meblâğ Cenubi Ameri-kaya kıyasen bir günde verilen ücrete tekabül etmektedir Bu da gösteriyor kİ, bugün lngilterede! yürürlükte bulunan mukaveleler artık çok eskimiştir. Bunların zamanın ihtiyaç ve icaplarına göre ve İngiltere futbolunun şöhret ve İtibarını muhafaza edebilecek bir şekilde değiştirilmesi, ayarlanması zarureti vardır. Hâlen lazarlyatta Ingilterentn en meşhur oyuncuları ile üçüncü kümenin herhangi bir oyuncusunun transferi Arasında hiç bir fark yoktur. Bunlar aynı muameleye tâbi tutulmaktadırlar. Naklileri yapılan oyuncular kulüplerinden tazminat, prim * veyahut her ne nam altında olursa olsun bir hisse almamaktadırlar Bunu bir misal olmak üzere yakında 27 mil-|




-
idaresinde takımımız şu kadro i-le sahada dizildi:
Şükrü Naci. Vedif Salâhaddin. Ali Ihsan, Muzaffer Recep Lcfter
îsfendiyar Bülent Fahreddin İsveç Takımı yalnız meşhur
yon İle 37 milyon frank arasında Chelsca’ya nakli yapdacak olan meşhur Ford’un vaziyeti zikredilebilir. Sözü geçen oyuncu bu muazzam transfer ücretinden hiç bir hisse almıyacaktır. Yalnız kulübünün eski bir oyuncusu olması dolayıslylo kendisine her sene İçin hesap edilerek bir miktar tazminat ödenecektir.
Bu vaziyet karşısında oyuncuların haklarını korumakla mükellef futboloular cemiyeti geçenlerde yaptığı bir toplantıda artık bu duruma bir nihayet vermek zamanı geldiğine hükmederek harekete göçmeye karar vermiş-t ir.
Diğer bir çok memleketlerdeki benzeri teşkküllrln metalibatı-na nazaran mülayim telâkki edilmek lâzımgelen bu cemiyetin ile- ! rl sürdüğü istekler şunlardan iba-l rettir:
1 — Bugün ^yunculara haftada âzami olarak ödenen 12 sterlin? ücret mesleğin itibar ve şöhretiyle uygun değildir. Bunun behemehal arttırılması lâzımdır.
2 — Üç sene bir kulüpte bulunduktan sonra, her oyuncu istediği takdirde kulübünden ayrılabll-' mekte serbest olmalıdır.
3 — Bir kıAüpte beş sone oynadıktan sonra ayrılan oyunculara verilen 750 sterling primin yerine kaim olmak üzere bir tnz-ı minat: primi sisteminin ihdas edilmesi yerinde olacaktır.
1 — Gerek yaşının İlnrllcmiş olması ve gerekse bir koza neticesi futbolu terk etmek mecburiyetinde kalacak oyunculara bir aldat bağlanmalıdır.
Yukarıdaki noktalar hakkında kulüplerin mutabakat ve muvafakatlerini istihsal etmek pek kolay olmıyacak gibi görünmektedir. Çünkü lngilterede kulüpler mahdut sermayeli birer şirket olduklarından ortaklar koydukları sermayeden âzami derecede istifade ölmek maksadıni başlıca

kalecileri yerine İhtiyat kalecilerini alarak çıkmışlardı. Takımın diğer tarafları bir gün evvelki oyuncularından kurulmuştur.
Oyunun ilk dakikalarından itibaren Milli Takım namzetleri rakip nısıf sahasına girerek baskılı bir oyun tutturdular, fakat hiç bir sistem ve oyun tarzına da-yanmıyan bu temponun karşısında misafir İsveç Takımı rahat bir müdafaa ve mukabil hücumlar yapmak imkânını buluyorlardı. Hattâ Elfsborg’lular takımımıza nazaran daha derli toplu muntazam oynuyorlar. Fakat yaptıktan bu arada sırada hücumlarını bermûtat evvelki maçlarda olduğu gibi golle netl-celendiremiyorlardt Otuzuncu dakikada soldan kaleye sarkan takımımız misafirlere ilk tehlikeli hücumu yaptılar. Fahreddl-nln iki isveçli arasından kaydırdığı topu santrfor Bülent kaparak kaleye çektjyse de top kalenin dibinden dışarı çıktı.
Kırkıncı dakikada tazelenen yeni bir hücumda Recep muhakkak bir golü berbat bir vuruşla dışarı atarak heba etti.
Devrenin bitmesine bir dakika kala sağdan bir korner kazandık. Kornerden gelen topu soliç Lcf-ter mükemmel vole şutla kaldv* sokarak takımımızı 1-0 galip duruma geçirdi. Santra yapıldıktan sonra İlk devre sona erdi.
ikinci devreye takımımız bir hayli değişik kadro ile şu şekilde başladı:
Abdülkadir — Naci, Muammer — Melih, Al| Ihsan, Muzaffer — Lefter, Recep, Şevket. Fahreddin, Bülent.
Devre başlar başlamaz Elfsborg’luların Fahreddine yaptıkları favulu Naci 30 metre mesafeden köşeyi bulan sıkı bir şut-
hedef tutmaktadırlar.
Fakat bugün İngiltere futbolunun yeniden kalkınması bu meselelerin halline bağlı bulunmaktadır. 1951 mayısı içinde Londrada yapılacak futbol festivalinde Ingiltere dünyaya ün ırnlmış futboldaki prestijini tekrar etlde etmek azminde bulunduğundan her halde oyuncular ile kulüpler arasındaki bu anlaşmazlığa bir hal çaresi bulunacağı kuvvetle ümit edilmektedir. Şimdilik mutavassıt bir formül olarak Arscnal Menajeri Tom Wittaker’ln ortaya attığı fikir İki tarafın da nokta! nazarını telif edecek mahiyette görünmekledir. Menajerin hazırladığı bu plâna göre kulüpler sene sonunda elde edecekleri net kârdan yüzzic beşini İktidar vc liyakatleriyle mütenasip olarak oyunculara tevzi edeceklerdir. Birinci, ikinci, üçüncü küme oyuncularının haftalık muayyen ücretleri sırasiylc 10, 15 vc 20 stcrling’e çıkarılacak, kazanılacak beher maç için beş, berabere kalınanlar için de 3 sterlin? prfrıı ödene-
cektir.
Jfl
i F
• ’F


VT -b
• **

la gole tahvil ederek takımımızı 2-0 vaziyete getirdi.
Golden sonra maç zevksiz bir şekilde cereyan etti. Takımımız ikinci devreye değişik bir kadro İle çıkmasına rağmen yine anlaşmış bir takım manzarası nrzet-miyordu. Muzafferin ileriye doğru verdiği güzel bir pası Recep yakaladıysa da yine berbat bir vuruşla havadan dışan attı. Takımın muhacim hattında hiçbir insicam olmamasına rağmen haf hatlının hazırladığı bir kaç mühim fırsatı gol kaçırmakta rekor kıran Recep bu fırsatları da heba etti. Yirmi dokuzuncu dakikada İsveçliler merkezden kaleye doğru süzüldüler, santrforlarının çektiği şutu yakalıyan kaleci Abdülkadir hiçbir şeklide milli takım namzedi futbolcuya yakıştıramıyacağımız bir lâubalilikle isveçlilere “İstersen al., gibi topu yüzüne doğru göstermesi hoş bir manzara göstermiyordu. Otuz beşinci dakikada yine soldan kaleye inen takımımız, rakip kaleyi bir çember içine altlılarsa da Muzafferin çektiği kurşun gibi sıkı şut İsveç müda-filerine çarparak kurtuldu. Bu arada Elfsborgun kalecisi sakallanarak oyundan çıktı, yedek duran Svensson kaleye geçti. Kırkıncı dakikada merkezden âni bir hücum yapan isveçliler mü-dafilert de geçerek kaleye sokuldular. merkez muhacimlerinin çektiği köşeyi bulan şutu Abdülkadir güzel bir plonjonla yakalat lı ve maç 2-0 sona erdi.
Takımımızın muhacim hattında oynıyan sağiç Recep ve Bülent fena günlerinde olduklarından gollerimizin fazlalaşmamasında başlıca âmil oldular.
Milli Takım namzetlerinin neticesiz lıücumu El/sborg kalesi önünde
MAÇIN
Dünkü tecrübe maçı, tatmin edici bir manzara arzctmekten çok uzaktı
Yazan : Sadi Karsan
Dün Elfgborg takımı 11c karnın takımlınız armanda oynanan niUMabaka neticesi itibariyle değil do gelecek hafta İsrail ile Milli Takımımızın yapacağı maç İçin hazırlık mahiyet inde olması bakımından ehemmiyeti haiz bulunuyordu
Bundan bir buçuk ay evvel Tclavivdc Milli Takımlınızın hiç beklenmedik bir farzda mağlûp uiması bl| defa yapacağımız maçta bizi, haklı olarak, ihtiyatlı hareket etmeye ve m d kii bahadan evvel gerekli hazırlıkları yapmaya Ncvko dlyordu.
İşte dünkü maç Milli Takımımızın ne surette teşkil edilmesi iıizıniKotecoğlnln, o-yuncuların blrhtrteriyte anlaşmalarında ne dereceye kadar muvaffak olabildiklerinin tetbitl takımın aksu.vıın tarafları varsa bunun üzerinde dııraruk İcap eden tedbirlerin alınması İtibariyle önem taşıyordu.
İsveç takımının şehrimizde misafir bulunmanı böyle bir denemenin yapılmanı Içlıı bize güzel bir fırsat vermiş oldu.
Birinci devrede tertip olunarak sahaya çıkan karma takını belki kuvvetli elemanlardan teşkil edilmiş olmakla beraber bazı oy uncu hırııı kendi takımlarında oynadıkları yerlere konulmamış olmalarından dolayı yerlerini yadırgadıkları görüldüğü gibi nr-kadaşlarlyle matlup derecede anlaşamadıkları da dikkat nazarı çekiyordu. MooelA Fahrcddinin nol açıkta oynatılmasını bu arada zikretmek mümkündür. Futbolda galibiyetin başlıca unsurunu bir lıat üzerinde oynayan oyuncuların blrhlrlerlylc İyi anlaşmaları temin ettiği gibi hatlar nra.sındakl ahengin ve insicamı da gözö-niînde tutacak olursak Milli Takım oyuncularının her hatta an inşa bilmeleri no mütekâmil bir şekil vermek lûzımgfdccrğl zarureti kendiliğinden meydana çıkar. Bu itibarla takımın teşkilinde en İyi oyuncuların bir araya getirilmesinden ziyade her o-yııncunıın kendi yerinde oynatılmadı ve yanyana konulan elemanların da daha ziyade birbi Heriyle anlaşabilecek oyunculardan ve hattâ beraber oynamaya alışmış olanlardan seçilmesi muvafık olur. Belki hu oyuncular frrdenferda daha Ivl olmayabilirler. Fakat hiç şüphe yok ki. çıkaracakları oyunun mnhns’uılası hor halde diğerlerinden daha verimli olur, îşte dün hu bakımdan. İtiraf etmek lâzımdır kİ. karma takımın çıkardığı oyun bundan evvel üç takımımızın yogan yegân gösterdiği oyundan kalite bakımından daha düşüktü. Hatlar arasında bir insicam olmadığı gibi, aynı hat üzerindeki oyuncular arasında da matlup derecede bir anlaşma görülemiyordu.
İkinci devrenin başında ve sonunda yapılan değişiklik do kanaatimizce İsabetli değildi, ikinci devre başımla Bölendin alışık olmadığı sol açıkta ve ortalarda dalma gol çıkaran bir oyuncu olan Lef terin de sağ açıkta oynatılması İyi düşünülmüş bir tedbir değildi. Hele devrenin sonlarına doğru bir müdafaa oyuncusu olan Salâhıuldlnln şimdiye kadar hiç oynamadığı sol açıkta tecrübe edilmesi hor halde elde mevcut başka bir oyuncu olammıısından tevelliid etse gerek, çünkü bunun sebep ve hikmetini anlamak müşkül olduğu gibi, bunu başka türlü izah etmeye de imkân yoktur. Bununla beraber Milli Takım namzetleri bir devre beraber oynamış olmanın verdiği alışkanlıkla ikinci devrede biraz daha İyi aıılaKabildllor. Bu da İsrail İle yapılacak Milli Maça çıkılmazdan evvel takımımızın hiç değilse sıkı bir tecrübe maçı daha yapmasının zaruri olacağını meydana çıkarmaktadır. Diin takımımızın yaptığı İki gol de oyuncularımızın anlaşmaları neticesi elde edilmemiş biri kornerden diğeri do flrlkikten yapılmıştır.
Hııiâsa olarak şunu söyleyelim kİ, dünkü tecrübe maçı tatmin edici bir manzara arzetmekten çok uzaktı. Takımımızın müstakar kadrosunun tesblt edilerek hu kadronun çalıştırılması icap edeceği zarureti bir kere daha kendini göstermiş oldu.

Fenerbahçe Takımı, İzmir Hava Alanında karşılayıcılarla beraber
Fenerbahçe, İzmir de Göztepe ile 1-1 berabere kaldı
İzmir, 26 (T.H.A.) — Fenerbahçe Takımı bu ikinci karşılaşmasını Göztepe İle yapmıştır. Kalabalık bir seyirci kütlesi ö-nündo oynanan bu mAça takımlar şu kadrolarla çıkmışlardır:
Fenerbahçe: Şalap! — Hilmi, ismet — Nedim, Müzdat, KAmu-ran — Zekeriya. Erdoğan (Bahri), Suphi, Santim. Halit
Göztepe: Sadeddİn — Mustafa. Ruhi — Adnan, Şecaeddin. Mehmet — Nezihi, İsmet, Kıvılcım. Ernket, Gültekin.
Oyuna Fenerbahçe başladı. Sa-n-Lâcivertliler hâkimiyeti elle-
Romada yapılan
Türk - Italyan boks maçının tam tafsilâtını veriyoruz
Roma, 26 (Büyük eşya kur’a-' mızda Roma seyahatini kazanan Kemal özer bildiriyor) — Türk -Italyan milli boks maçı 20 kasım gecesi Romanın Poiiteama Tiyatrosunda kalabalık bir seyirci kütlesi önünde yapıldı. Boksörlerimizin soyunma odasında Tür-kiyenin Napoli > Konsolosu bok-, sörlerimize güzel öğütler verdi ve saat 20.50 de takımlar ringe, çıktılar. Mûtat seremoniden sonra 51 kiloda Sevindik Erçiş ile Pozzolı dövüştüler. Gonk vurdu. Erciş bidaz fazla heyecanlı, sağlarını güzel kullanıyor; fakat çok açık veriyor. İlk raundu güzel bitirdi, ikinci ve üçüncü ra-j undda rakibi daha iyi çalıştığı i-çin Erciş mAglûp sayıldı. 54 kiloda gayet güzel ve atak dövüşen Doğan rakibini adamakıllı dövmesine rağmen üçüncü ra-undda biraz şaşaladı ve sayı ile
İkinci Küme maçları Defterdar, Anadoluyu 2-0; Karagiimrük, Davutpaşayı
2-1 yendiler
Dün Vefa Stadında ikinci küme İlk maçlarına devam edilmiş. Karagümrükle Davut paşa arasındaki karşılaşmayı Kara gümrük 2-1 kazanmıştır. İlk devre 1-0 Davutpaşa lehine idi. ı
Karagiimrük: Turan — Cahit. Fikret — Süleyman. Ahmet, Fahri — Kriz, İzzet. Naci. Halit. Ilhan.
ikinci karşılaşmada, rakibine nazaran daha düzgün ovnıyan Defterdar; Anadoluyu 2-0 yenmiştir. I
Defterdar: îsmail — Kâni, Sa-bahaddin — Salm. Vahit, Mustafa — Orhan, Kâmil, Cemal. Sa-lâhaddin. Ahmet. 1
Anadolu: Sclman — Ahmet, Hilmi — Ahmet, Recep. Zekâi — Server, Haldûn, Fehmi. İsmet, Kemal.
Son karşılaşma üçüncü kümeden Hilâlle Hasköy arasındA va-' pildi. Zevkli, fakat sert geçen bir oyundan sonra Hilâl mâçı 7-3 kazandı.
Dün yapılan MOH AÇ Kır Koşusu
1950-51 mevsiminin ilk krosu pazar sabahı Mccidiycköy - Şişli arasında yapıldı, iki kümeye 42 atlet katıldı. Sert, fakat açık bir kros havası içinde Fenerbahçe -BJ.K. . Beyoğluspor - Şişli - P. T. T. - Kurtuluş • Sümerspora mensup atlerler 3000 M. lik 3. küme yarışmasında çok çekiştiler. Takım koşusu yapan B.J.K. yi Fenedbahçeli gençler iki sayı farkla geçtiler.
Birinci kümede ise Tekel ve Şişli atlcrinden Nuri ile Mıgır yarışmayı sürüklediler. Nuri bir yanlış yol takip etmesinden başta gittiği halde yanşı kaybettL
Teknik sonuçlara gelince: Küme m. 3000 metreye giren 30 atlet arasında ferdî tasnifte:
1) E. Yahrgav (F.B.) 10.09.8;
2) P. Lambrinidis (B.S.) 10.19.9,
3) î. özarallı (F.BJ; 4) T. Sözer (B.J.K.); 5 — Ç. Kartun (BJ. K.l.
Takım tasnifi: 1) Fenerbahçe 13 sayı. 2) BJ.K. 15 sayı. 3) P. T. T. 39 sayı 1
Küme L 5000 metreye giren 12, atlet arasında:
1) M. Bilir (ŞişliI 16.47, 2 —I N. öksüzal (Tekel) 17.24.8; 3) Ş. Engin (Tekel); 4) S. Yıldız (B.J.K.); 5ı V. Avakyan (F.B ).
Takım tasnifi: 1) Tekel 11 sayı, 2) Şişli 23 sayı.
rine alarak hücuma geçtiler. 20 uncu dakikada Sami m bir sol vuruşla Fenerbahçenin ilk golünü yaptı. Bundan sonra 30 uncu dakikada Göztepeliler Gültekin va-sıtasiyle beraberlik sayılarını attılar. Devre 1-1 berabere nihayettendi.
İkinci devrede bir çok oyuncu değiştiren Göztepeliler, yorulmı-ya başlayan Fenerbahçe Takımına karşı üstün bir oyun çıkarmaya muvaffak olmuşlar, fakat bu değişikliklerin maçın neticesi üzerinde hiçbir tesiri olmamış ve oyun 1-1 beraberlikte neticelenmiştir.
mağlûp oldu. 57 kiloda dövüşen Hüsnü Özan hakemin müthiş yendirme arzusuna rağmen Türk gücünü kabul ettiren kuvvetli baksörümüz. bütün maç boyunca centilmence hareketleriyle de temayüz etmiş, ittifakla galip olmasına rağmen ringten berabere ayrılmıştır. Halk dakikalarca Hüsnüyü haklı olarak alkışladı. 60 kilodaki boksörümüz İnci maça hızlı başladığı için çabuk yoruldu ve mağlûp oldu. 63 kiloda en çok güvendiğimiz boksör Vural rakibini mütemadiyen yumruk yağmuru altında bıraktı. Bütün îtalyanlar Vuralın güzel o-lan bu maçını takdirle karşıladılar ve maç devamınca Vuralı mütemadiyen alkışladılar. Yanımda Beynelmilel Boks Federasyonu I-kincı Başkanı Meazzia da heyecanına hâkim olamıyordu. Vural güzel bir maç çıkartmasına rağmen hakeme mağlûp oldu. Hakemin bu kararını İtalyan seyirciler ıslıkla karşıladılar.
67 kiloda Ali Melek haklı olarak mağlûp oldu.
71 kiloda günün yegâne galibiyetini Ayhan yaptı, çok güzel bir maçtan sonra galip geldi. Ayhan rakibini iki kere yere düşürmesine rağmen maçı nakavtla kazanamadı.
80 kiloda Suphi Okur da güzel dövüştü. Bilhassa ikinci ve üçüncü raundlarda daha hâkim olmasına rağmen hakem maçı berabere bitirdi.
Vefa, Ankarada 4-2 galip
Ankara, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — iki maç yapmak üzere şehrimize gelen Vefa Futbol Takımı, bugün ikinci karşılaşmasını 19 Mayıs Stadyumunda Havagücü ile yapmıştır. Maçın tafsilâtı aşağıdadır.
Takımlar şu kadroları üe sahada yerlerini aldılar;
Vefa: Zeki — Mustafa, Rahmi — Zeki, Tarık. Salâhaddin — Osman. Galip. Kemal, Kâzım. İsmet
Vefalılar, dünküne nazaran daha canlı bir oyunla maça başladılar. Vefanın ortadan yaptığı a-kınlan galip, iyi besliyor. Oyun, karşılıklı akınlarla devam ederken .30 uncu dakikada. Havagü-cünden Kemal topu sürerek rakip kaleye yaklaştı ve topu Nüsrete geçirdi. Nüsret, yerden
Ankarada yapılan Vefa - Denılrbjyor maçından bir görünüş

Hafta içinde yapılan Yugoslav-ya-ingiltere milli maçında Yugoslav kalecisi Viladmir bir İngiliz akınım keserken
İngiltere lik maçlarında
Chelsea yine 2 -1 yenildi
Cumartesi günü lngilterede 4 stadyomda birden yapılan lik maçlarında sürprizli neticeler a-lınmıştır. Derby County, Chel-sea’yı 2-1 yenmeye muvaffak olmuştur. Derby County Chel-seayı yenerken senenin en güzel oyununu oynamıştır. Arsenal Fulhan’ı 5-1 yenmiş, Burnley ite Liverpool 1-1 berabere kalmıştır. Everton Sunderland’ı 3-1, Hud-dersfield de Tottenham gibi kuvvetli bir takımı 3-2 mağlûp etmiştir. Middlesbrough Blackpo-ol’Ü 4-3, Nevvscastle Charlton'u 3-2 yendi. Portsmouth Aston VVjlia ite 3-3 berabere, Bolton Wesnesdayı 4-3, Wolverhampton City’i 1-0, Manchester United Albionu 1-0, Suton Town Brimin-gham’ı 3-0, Hull City Buryi 2-0, Bamsley Coventry Citvle 3-3 berabere. Southampton Manchester City’i 3-2, Notts County Weatham United’i 4-1, Doncas-ter Rueens Pare Rangers’i 2-1 yendiler.
güzel bir şütle maçın ilk golünü attı. Vefa bu gole 42 inci dakikada Kâzımın ayağı ile bir gol kazanarak mukabele etti ve devre böylece 1-1 berabere sona erdi.
ikinci devre güzel bir oyunla başladı. Vefa altıncı ve onuncu dakikalarda, ikinci devrede oyuna giren Danonun ve 15 inci dakikada ismetin ayağı ile üç gol-daha yaptı. Vazıyet 4-1 Vefa lehine oldu. Havagücü. rakiplerinin arayı açmalarına rağmen a-kınlannı arttırmaya gayret etti ve 32 nci dakikada, santrfor Burhan vasıtasiyle bir gol daha attı. Devre sonlarına doğru Havagücü akınlan daha müessir olmaya başladı, fakat Havagücü sağ-açığı Orhan iki mühim fırsat kaçırdı. Böylece maç 4-2 Vefa lehine sona erdi.

Comments (0)