29 Kasım 1950 — Çarşamba
e

) eni İstanbul'un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
9
Beyoğlu - Müellif Caddesi 8-8. Telefon t 41758 - 44757 Santral
îç-politikamızın çetin dâvaları
Büyük
mnk
Lâtin şairi Ovld, dünya, ol-ve »on şekillerine erişmek için güreşen İlk yaratılış karmakarışıklığını, kaosu «Öyle düşünür: Aydınlık karanlığın komşusudur, su a-trşln yanındadır, yıldız toprakla karşı karşıyadır, dağlar uçurumlarla haşhaşadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan teklifleri üstünkörü gözden geçirirken edindiğimiz ilk duygu da böyledlr. Halbuki, .Meclisimizin kaos bürgüsündrn çoktan sıyrılmış olması lâzımdır. Çünkü: niçin seçildiği bellidir, ne gibi İşler görebileceğini A-nayasamız çizmiştir. Nasıl çalışacağını ds tüzüklerden öğrenebiliriz.
Yıllarca millet kontrolü görmemiş bir Meclisin araştırması gereken bir çok pürüzlü noktalar olabilir ve bunlar, belki, bizim umduğumuzdan çoktur da. Biliyoruz kİ: İstemekle ol-nııyan şeylerdendir, ama, biz, zamanın büyük değerini düşünerek, iç-politikanıızı faallyotslzjeştlren eski aksaklıklarımızın az olmasını yürekten dileriz. Bu dileğin her hangi bir parti bağlılığından değil, düşüncelerinden geldiğini lirtnıek lâzımdır.
yalnız yurt apaçık be-
yığını çok bunların u-edebi lirsek.
Tapılacak İşlerimizin büyüktür. Dört yıl içinde fak bir kumımı tasfiye kendimizi, gerçekten ehemmiyetli hakanlara erişmiş sayabiliriz. Halbuki, aanıammız azdır. Dâvalarımızın hayret verecek kabarıklığı karşısında İse, samanın değerini anlamamak mümkün değildir. Böyle bir durumda, emredici hayat gerçeklikleri bizden hemen kesin cevaplar beklerken. biz geçmiş yılların enginlerine nasıl olur da açılır ve her adım, her konak ve dönemeç başında, günlerce, aylarca durabiliriz? Girişilen İş o kadar çetin ve karışıktır kİ: tek bir nesil de-»İL nesiller bile bunun sınırsızlığı İçinde kaybolabilirler. Yirmi yedJ yılın hesabı, müspet bfr surette ele a-lınnıak şartlyle, ne dört yılda görülebilir, ne de kırk yılda. Az çok karışık bir dâvanın kaç yıl mahkemelerimizde karar beklediğini düşünürsek tahminimizin ne kadar yerinde olduğunu anlamak kolaylaşır. •
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, biç füphesİK, en belllbaşlı haklarından biri kontroldür. Fakat bıı hak yanında öteki yetki ve Rururuluhıkların da çok büyük bir yor tuttuğuna füphe yoktur. Bütiin dâva, bir haktan faydalanılırken geriye kalan yetkilerin de gözöniinde tutulmasıdır. Biz, yolsuzluklar yapılmışsa, bu idarin. İKttannsız. meydana çıkarılmasını, iç banşunn İçin, çok lüzumlu görenlerdeniz. Ne devlet malının, ne de devlet yetkininin artık bir DENİZ olmadığını göstermek demokrasiye düşen en şerefli bir vazifedir. Fakat karşı karşıya kaldığı çok ehemmiyetli hayat dâvaları düşünülürse, Büyük Millet Meclisimizin daha verimli bir İş bölümüne ne kadar ihtiyaç gösterdiğini anlamak kolaydır. Zamanımızın çalışma sistemi Iş bölümü üzerine kımrhntıştur ve bu bölüm ne Irada r ihtiyaca göre ayarlanmışsa, verim de o kadar kabarıktır. Biz, öyle sanıyoruz kİ: millet gibi, kemli Meclisi de bu prensip! benimsemek zorundadır.
Meclisimizde parti sözcülerini bile şikâyet ettiren ve üzen bir önerge faaliyeti vardır. Biz Önergelerin değeri üzerinde durmak fikrinde değiliz. Herkesin kanaatine saygı göstermek ve aynı zamanda kendi kanaatinin de sayılmasını istemek her Tiirk vatandaşının sosyal vazifesidir. Asıl dâva önergelerin müspet veya menfi oluşu değil, hemen görülmesi gereken işlerimizle İlgili olup olmamasıdır. Demek oluyor ki: verimli çalışma sisteminde, İlkönce yapılacak şeyleri, daha sonra yapılabilecek şeylerden a-yırmak lâzımdır. Bundan başka öyle konular vardır kİ: Meclis bunları, tasfiyesi yapılsın diye, devlet teşkilâtımıza gönderebilir. Biz, geçmiş yıllarda yapıldığı söylenen yolsuzlukların. bu konuda yetkili teşkilâtımız tarafından daha lyl İncelenebileceğini sanıyoruz. Verimli çalışabilmesi İçin, Millet Meclisimizin fazJa önerge yükünden mutlaka kurtulması lâzımdır. Bu İhtiyacın ölçü veren şahsiyetlerimi» tarafından duyulmuş olması, Kamutay hayatımızın gelişmesi bakımından, övünülecek bir belirtidir.
Millet Meclisimizin, fîk oturumlarda, kabul eHikl kanunlarla, konuları flmdlye değin henüz ele alınamamış kanunlar arasında ehemmiyetII farklar vardır. Her Meclis, değişi İrilmedikçe, Anayasa bükümlerini gÖzönÜjı-de tutmak zorundadır. Bizde yolsuzluklar olmuşsa, Anayasaya aldırmamak yüzünden olmuştur. Bozulun bir düzeni tekrar yoluna koymak son derecede güçtür. Biz, bunu boyuna çetrefilleşen sosyal durumumuzdan nn-liyabiliriz. Hele çok partili bir politika hayatında en büyük anlayış ve fikir hakemi Anayasa olduğu İçin, ufak dikkatsizliklerin büyük tepkiler yaratması her zaman mümkündür. Hattâ bu tepkiler, sırasında, en kudretli parti teşkilatını bile sarsabilir. Lüzumsuz sarsın tıhın önlemek İse, her Iç-polltlkanın İlk plana aldığı ıı-maçlardan biridir.
Bu
Demokrasilerde bütün mücadeleler. Anayasa adına güdülür. Her Türk vatandaşının bunu bilmesi lâzımdır. Kara-kuvvetin olduğu gibi kızıl-kuv-vetln de peçeli ve peçemiz yollardan girişmek İstediği hücumların konusu, yine Anayasadır. Onun İçin Anayasa demokrasinin klllt-ta.yıdır. Biliyoruz kİ: /trıayanafnıza karşı çeşit çeşit fenkldler yapılmaktadır,
tenkldlrrln ne gibi maksatlarla yapıldığını incelemeden, Anayasa dâvaları Üzerinde fikir yürütmek doğrıı değildir. Ilukıık konularımızda düzel-tilmesl gereken öyle noktalar vardır I I: bizden büyük bir soğukkanlılık, ilerin bir İnceleme, kurur dikkati İstemektedir. Bize öyle geliyor kİ: sorumlu ve yetkili şahsiyetlerimiz, bıı-nıı. hele İlk acele kanunlar çıktıktan sonra, bütün ehemmiyetiyle unlamış-hır ve görmüşlerdir. Yrııl yapılacak kanunlarda bu ımğlam anlayışın başlıca rolü oynıyacağına eıı ufak bir şüphemiz yoktur. Çözülecek dâvaların çokluğu ve bllluıssu sosyal hayatımızla doğrudan doğruya İlgili oluşu köklü incelemelere İhtiyaç göstermektedir. Biz, onun için, hazırlıksız yapılmış kanunlara hemen erlşmek-tense tam bir emniyet içinde beklemeyi doğru huhnnklayız. Çünkü: biliyoruz ki: konulan İyi işlenmemi kanunlar, demokrasilerde, öteden heri huzursuzluk ve sükûnsuzlıık kaynağı olmuş ve İç politika gerginliğini arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Halbuki, yapıcı bir kudret o-inbilmem İz. İçin,* İç
barışa, politika
Tesis eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
Amerika dün
takviye al-
4
I d
(Hususi muhabirimiz D. P. Grupu bugün
aldığı talt-komünist Çini
\ A
Mançurya hududu yakınlarında, Birleşmiş •Milletler
kuvvetlerinin lıcniiz rlcate başlanuulıfcı (dinlerde taarruz eden kuvvetleri destekleyen bir Amerikan topçu lcuvvetL
Dünkü savaşlarda tek zafer
ürk süngüsü ile kazanıldı
Birliğimiz, düşman çemberini yararak
200 Çinliyi öldürdü, 200 de esir aldı
Birleşmiş Milletler kuvvetleri bütün cephelerde çekilmek zorunda kaldı
Tokyo. 28 A A. (AFP) — Birleşmiş Milletler Kuvvetleri İçin talihsiz geçen sah günkü muharebeler esnasında tek zafer Türk Tugayı tarafından, Türk süngüsünün kuvvetiyle ka-
¥
Bütün Kuzeybatı cephesini çökerterek Birleşmiş Milletler Kuvvetlerini 15 kilometreden fazla geri çekilmeye İcbar eden komünist hücumunu durdurmaya çalışmak üzere cepheye takviye olarak gönderilen Türk Tu-*
İÇİN
General Mac Arthur
salâhiyet istiyor

General, komünist olmayan dünyanın, Komünist Çinle yeni bir harbe tutuşmak ihtimalinde olduğunu belirtti
Tokyo. 28 (AP) — Koredekl harekâta dair bugün alınan son haberlere göre, umumî durum şu merkezdedir: 200.000 mevcutlu tahmin edilen bir Komünist Çin ordusuna mensup binlerce asker cephenin Kuzeybatı kesi-
Çinlilere karşı
açılması fikri
Amerikan senatörleri Keredeki Çinlilere, Mançuryaya, hattâ İcap ederse bütün Çin şehirlerine atom bombası atılmasını tavsiye ediyorlar VV'ashlngton, 28 (YtRSı — Birçok Amerikan senatörleri Balkan Tnı-man nezdlnde müracaatta bulunarak. Koredekl Komünist Çin kuvvetlerine karşı atom bombası kullanılmasını talep etmeyi düşünmektedir-ler. Demokrat senatörlerden Mendel Elver», Komünist Çin kuvvetlerine karşı atom bombası kullanmanın tam zamanı olduğunu ve bu kuvvet, ler üstüne atılacak bombalarla Mançurya hududunun da radyoaktivite tesiri altında kalacağını İleri sürmüştür. Senatör İcap ederse bütün Komünist Çin şehirlerinin de atom bomba la riyle bombalanabileceğin! ve hattâ bunu Moskova ya kadar da götürebileceklerini söylemiştir. Senatör bu hususta Trumana- müracaatta bulunmuştur.
Cumhuriyetçi senatörlerden A-1exander Smlth, Kore meselesinin ga. yet kritik bir safha arzetmekte olduğunu ve Acheson'un da Kore harekâtının arkasında Rusyanın bulunduğunu inandığını tebarüz ettirmiştir.
minde müttefik hatlarda hasıl olan bir gedikten geçip ilerlemektedir.
Bu durum karşısında çekilmekte o-lan bazı Amerikan kuvvetleri çevrilmek tehlikesine düşmüştür. General Mac Arthur yayınladığı olağanüstü bir tebliğde, komünist olmayan dünyanın komünist Çinle tamamiyle yeni bir harbe tutuşmak ihtimalinde bulunduğunu belirtmiş. Üstü kapaJı bir tarzda Mançuryadakl üsleri bombardıman etmek için kendisine gerekli yetkilerin verilmesini talep etmiştir.
General Mac Arthur aynı zamanda bugün Koredekl harekâtı İdare eden komutanlardan ikisini Tokyoya davetle kendileriyle 4 saatten fazla görüşmüştür. B
General Mac Arthur yayınladığı tebliğde, Çinlilerin Mançuryada esaslı kuvvetler yığmış olduklarını, taze birliklerin mütemadiyen Koreye geçmekte olduğunu belirtmiştir. Müttefik İstihbarat çevrelerinin tahminlerine göre, Kore hududunun öte tarafında. Mançuryada savaşa katılmaya hazır 500 000 kişilik bir kuvvet mevcuttur. Bunların gerisinde nüfusu 500 milyona yaklaşan Çinin geniş insan gücü kaynakları bulunmaktadır.
gayı bugün düşmanla cephede İlk defa göğüs göğüse savaşmıştır.
Kunurl önünde mevzi alan Türk Tugayı bu şehirle Takşon arasında düşman kuvvetleri tarafından derhal tamamiyle sarılmıştır. Amerikan kumandanlığı Türk askerlerinin akıbeti hakkında derin bir endişeye düştüğü sırada Türk Mehmetçikleri stlngil takarak hücuma kalkmış ve düşman hatlarını yararak selâmete ulaşmıştır.
Bu süngü hücumu esnasında Türk askerleri 200 Çinliyi öldürmüşler ve bu muvaffakiyetli hareket sonunda 200 de esir almışlardır.
Tokyo. 28 (YİRS) — Komünist hücumları bugün bütün cephe boyunca devam etmiş ve Birleşmiş Milletler Kuvvetleri bütün cephelerde geri çekilmişlerdir. Merkez kesiminde açılan gedik bugün de kapatılamamış ve bu cephede çarpışmakta olan 2 nel Güney Kore Ordusu, ağır düşman hücumları karşısında ricat etmeye devam etmiştir. Düşmanın müttefik hatlarına 20 mil kadar girdiği tahmin edilmektedir. Kızıllar bu cephede batıya doğru kıvrılarak Pyongyang’dan kuzeye giden İkmal yolunu kesmeye çalışmaktadırlar. Bu hareket muvaffak olursa, müttefiklerin kuzeybatı kanadı geriden tehdit edilmeye başlanmış olacaktır.
Kuzeybatı Korede harekât bugün müttefiklerin aleyhine dönmüş ve 2 ncı Amerikan Tümeni Şongşong Nehri müdafaa hattının güneyine ricat e-derek, Vonni kasabasında düşmanı durdurabilmiştir. Aynı cephede çarpışan 25 İnci Amerikan Tümeni ise Yongbyon müstahkem mevkiine çekilmiştir. Düşman bu cephede üç tü. menlik bir kuvvetle hücum etmektedir. Diğer taraftan henüz teyld edilmeyen bir habere göre, tam teçhizat-lı bir Çin ordusu Yalıı Nehrini geçerek kuzeybatı cephesi istikametinde İlerlemektedir. Keşif raporlarına göre ise, düşman bu cephede büyük mîk. yasta tahşidat yapmaktadır.
Fransız Kabinesi


■ - • I
s
’ s
t.

Yıl I — Sayı 364 — 10 kuruş
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç avhğı 9 liradır. Hariç memleketler IW misildir.
tlAnlar ı 6 ncı sayfada santimetrea! 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Post» Kutusu : 447 . İstanbul. Telgraf Adresi : Hetlo, İstanbul
Grup toplantısında
dün istifa etti


1 aralık 1950 cııma günü neşredeceğimiz kuponlardan 90 tanesi mukabilinde vereceğimiz kur'a numarasıyla okuyucularımız çok kıymetli saatler kazanabilirler. Bıı saatlerin muhtelif modellerini 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.
Cumhurbaşkanı, Bakanların İstifalarını kabul etmedi
Paris, 28 (YİRS) — Fransız Kabinesi bugün istifa etmiştir. Bakanlar birer birer İstifalarını vermişlerse de Cumhurbaşkanı bunu kabul etmemiştir. Rene Pleven Hükümetinin istifa etmesine, Savunma Bakanı Moch’un yüce divana verilmesinin kararlaştırılması sebep olmuştur. Komünistler tarafından verilen takrir Milli Meclisçe 203 e karşı 235 reyle kabul edilmiştir. Bunun üzerine Barbakan An! olarak Kabineyi toplantıya çağırmış ve bir müddet sonra İstifa ettiklerini bildirmiştir.
YENİ IS
(* r “ ■ (*> —

Çini resmen itham etti
Austin, Çinin Korede alenî şekilde tecavüzde bulunduğunu söyledi
Lake Success. 28 (YİRS) — Amerika bugün komünist Çini Korede alenen tecavüzde bulunmakla itham etmiştir. Güvenlik Konseyinde konuşan Amerikan delegesi Warren Austin, komünist Çinin Korede Birleşmiş Milletler kuvvetlerine 200 bin kişi ile hücum ettiğini ve daimi surette de
makta olduğunu İleri sürmüş ve hükümetinden mata uyarak Korede alenî surette tecavüz-
de bulunmakla itham ettiğini bildirmiştir.
Austin, uzakşarkta sulh mü yoksa harp mi olacağı sualine dünyanın cevap beklemekte olduğunu soyliyerek, Korede muntazam tümenler halinde çarpışan komünist Çin kuvvetlerinin gönüllü birlikler olduğuna lnanılamıyacağını ve yet bu kuvvetler gönüllü bunların kimin tarafından mal edildiklerini komünist delegasyonunun masını istemiştir.
Austin, Mançurya hududundan Koreye geçerek harekâtta bulunan tepkili uçaklara temasla: “Acaba bu uçaklar da mı gönüllü olarak harekâta iştirak etmektedirler? Peiping delegelerinin, Çin halkının ne vakitten beri hususi tepkili u-çaklara sahip olduğu yolunda bizi aydınlatmasını arzu ediyoruz,, demiştir.
şa-ise, ik-ÇLn
cevaplandır-
C.H. Partisi gensorusu, tavzih
üzere geri çevrildi
Grupu takriri bugün tavzih ederek verebilirse, yarınki D. P. Grup
C. H. P.
durum,
Ankara, 28 bildiriyor) —
saat 15 te Fuat Hulûsi Demirellinin başkanlığında toplanmış ve görüşmeler 5,5 saat kadar devam etmiştir, İlk sözü milletvekillerinden Muzaffer Kur banoğlu almış ve her iki takriri ayrı ayn izah etmiştir. Muzaffer Kur-banoğluna göre, C.H P., yani înönü tarafından verilen takrir îç Tüzüğün sarahatine uygun değildir ve înönü İç Tüzük hükümlerini çiğnemiştir. Çünkü îç Tüzük sorulan şeyin belli bir mesele olması lâzım geldiği ve bunun açıkça belirtilmesini Amirdir. Halbuki C.H.P. takririnde İleri sürülen şey bir mesele olmadığı gibi vuzuhtan da mahrumdur. Senelerce başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, parti başkan vekilliği ve sonunda parti başkanlığı yapmış bir zatın îç Tüzük hükümlerini bilmemesine İmkân yoktur ve nihayet bu takrir ayrıca C.H.P. Grupunun da tasvibinden geçmiştir. O halde înönünün böyle gayrı vâzıh bir takrir vermesinde bir maksat olmak lâzımdır. Bu maksat nedir? Bu maksat takrir reddedilir edilmez bu ret keyfiyetim umumî efkâr önünde sömürmektir; görüyorsunuz ya bize sual sormak hakkını bile tanımıyorlar, diyebilmektir.
Müteakiben Şevket Mocan söz almış ve bütün bu mütalâalara rağmen înönüye söz verilmesini istemiştir. Mocan demiştir ki: “C.H.P. gelsin Mecliste konuşsun ve orada lâyık olduğu cevabı alsın” Şevket Mocan-dan sonra Bahadır Dülger konuşmuş bir İki takrir hakkındakl görüşünü hukukî mesnetlere bağlamıştır. Ba-
ta-hü-et-
talep etmiştir.
sonra bir kaç hatip daha ve neticede Hükümet gö-açıklanması maksadiyle
SVlillam C. Fonter dön rece uçaktan İnerken
İktisadî İşbirliği Başkanı dün gece şehrimizden geçti
VVilliam C. Fostur, Türkiyeden almakta olduğu raporların kendisini çok memnun ettiğini söyledi
Başkan Trumanın İsteği İle Fili-pinlere yapılacak iktisadi yardım hakkında rapor hazırlamak üzere Asyada bir tetkik seyahati yapan İktisadi İşbirliği Başkanı Mr. Willıam C. Foster dün gece saat 23.45 te, u-çakla Yeşilköve gelmiş, bir saat kadar kaldıktan sonra yoluna devamla Parise gitmiştir.
Mr. Foster’in Y’eşilköydekl bu tevakkufundan istifade ile Devlet Bakanlığı Umumî Kâtibi Cemil Bark ve Mr. Junkins, kendisine Türkiye-dekl durum hakkında İzahat vermişlerdir. Bundan sonra gazetecilerle konuşan Mr. Foster demiştir kİ:
”— İşe başladığım günden beri Türkiyeyi ziyaret için bir program hazırlamıştım. Fakat uzakdogudakl durum bu programı tatbik etmeme mâni oldu. Fakat selefim Hoffman-ın geçenlerde memleketinize yapmış olduğu seyahat bunu telâfi edecek mahiyettedir. Mr. Hoffman, Türkl-yede gördüğü iktisadi ilerleme ve idealimize yaklaşmak İçin atılan a-dımlar karşısında fevkalâde mütehassis olmuştur. Kendisi beni bu hususta esaslı şekilde tenvir etti. Tür-klyeden gelen ve beni fazlaslyle memnun eden raporlardan biri de geçen sene büyük mikyasta İhracat yapan memleketinizin bu yıl daha yüksek mertebeye varacağını gösteren tahminleri İhtiva etmeleridir.
Amerika İle Türkiye uzun ve dost bir maziye sahiptir. Koredekl müşterek mukavemetimizle bu dostluk perçinlenmiş bulunmaktadır. Biz ve hürriyet için çarpışan müttefiklerimiz zaferden emin bulunmaktayız.
Marshall Plânının 1952 den sonra devam edeceğine dair karan kongre verecektir. Şahsan bu yardımın 1952 den sonra bazı memleketler İçin u-
satılmasına taraftarım. Fillplnlere alt Trumana hazırladığım raporda, iktlsaden müşkül bir durumda olan bu memlekete yardımın elzem olduğunu belirttim.,,

4 *
1 A ralıkta 2 nci
yaşına giriyor
toplantısında görüşülecek hadır Dülger de înönü İmzasını çıyan C.H P. takririnin Iç Tüzük kümlerine aykın olduğunu iddia
mlş fakat Osman Bölükbaşı ve Kemal Türkoglu tarafından müştereken verilen ikinci takririn sarih olması hasebiyle kabulünü istemiştir.
Daha sonra söz alan Mümtaz Faik Fenik meselenin teknik cephesini izah etmiştir. Feniğe göre, înönünün takriri 22 kasım, Bölükbaşı ile Türk-oglunun müşterek takrirleri ise 23 kasım tarihlidir ve garip olan şey, her iki sual takririnin aynı gündo bir taraftan Ulusta öbür taraftan da Kudrette intişar etmesidir. Fenik böylece aradaki tevarüde işaret etmiş ve İnönü tarafından hazırlanan takririn İç Tüzüğe aykırı olması do-layısiyle bunun derhal kabul edilmi-yerek tavzih olunmak üzere geri çevrilmesini ileri sürmüştür. Fenik de ikinci takririn kabulünü böylelikle efkârı umumiyede İnönü takririnin reddedilmesi üzerine C. H. P. nln bir spekülâsyon yapmasına fırsat verilmemesini
Bundan söz alrruş rüşünün
Başbakanın konuşması hakkında verilen takrir kabul edilerek söz Başbakana bırakılmıştır.
Adnan Menderes ezcümle demiştir ki:
“înönünün takriri gensoru değil so. ru mahiyetindedir. Çünkü dış meseleler ve emniyet meseleleri hakkında izahat istemektedir. İkinci takrir İse İç Tüzüğün 157 nel maddesi sarahati dahilinde olup bir gensoru mahiyetindedir. Eğer grupunuz birinci takriri reddedip yalnız İkincisini kabul ederse C.H.P. liler başta înönü olmak üzere bu kürsüden konuşmak İmkânını bulacaklardır”.
Başbakan takdirin yüksek heyete alt olduğunu ve Hükümetin her meselede olduğu gibi bu mevzuda da İzahat vermeğe Amade bulunduğunu ve Grupun vereceği karan memnunlukla karşılayacağını İfade etmiş ve sözlerine şöyle son vermiştir:
“Eğer C.H P. takriri kabul edile-eek ise bu mevzuda Grupta şimdiden müzakere açılmasını teklif ediyorum. Bu teklifim kabul edilirse Dışişleri meselelerimiz ve millî savunma mev-zularımız hAkkında alâkalı bakanlar etraflı surette huzurunuzda İzahat vermeğe Amade bulunuyorlar.”
Başbakanın bu konuşması Grupun sürekli alkışlan İle karşılanmıştır. Neticede reye konulan takrirlerden birincisinin tavzih olunmak üzereC.H. P. Grupuna iade edilmesi kararlaş-tınlmış, Bölükbaşı ile Türkogluna alt olup Koreye asker gönderilmesi hakkında gensoru açılmasını isteyen teklif kabul edilerek bu mevzuda Mecliste müzakere açılması uygun görülmüştür.
D. P. Meclis Grupu perşembe günü saat 10 da toplanarak durumu yeniden gözden geçirecek ve muhtemelen C.H.P. takriri C.H P. Grupu tarafından yarın tavzih edilmesi imkânı hâsıl olduğu takdirde bu mevzuda görüşecektir.
Suriye Başbakanı Ürdüne gitti
Çam, 28 (AP) — Suriye Başbakanı Nâzım Kudsî İle Savunma Bakanı Albay Feyzi Selo bugün Ürdün Kıralı Abdullahı ziyaret etmek üzere uçakla Amnıana hareket etmişlerdir. Suriye Başbakanı bir müddetten beri Arap devletleri arasındaki münasebetleri kuvvetlendirmek için bu gibi şahsî temaslara girişmiş bulunmaktadır.
Nâzım Kuds! geçenlerde Suudî A* rablstanı ziyaret etmiştir. Yakında Beyrut ve Kahlreye de gitmesi beklenilmektedir.
TEKEL VENt KADIN SİGARASINA MBAHAR” ADINI VERDİ (Gazeteler)
y
KADIN — Buyurun, bir tane kalmış. ERKEK — Onon... Demek aon hnhannız!
Memleketimizin tanınmış şahsiyetlerinin gazetemiz hakkındaki düşüncelerini ”YENİ İSTANBUL,, un ikinci yaşına bastığı I aralık cuma günkü sayısında bulacaksınız.
99


Sayfa 2
YENİ I 3 T A N B U L
29 Kamm 1950
■ T e tk i k l e r a
Turizm teşebbüslerimiz
Yazan: Habib Ed’b - Törelıan
BİZDE, bir müddet ujnıduktan «on-ra tekrar uyanıp yine ııykııya dalan bazı işler vardır. Bunların hacında turizm dâvamız gelir. Bilhassa Cumhuriyetin kuruluşundan sonra bn işle bilerek veya bllmlyerek çok uğraştık, fakat bugün bütün bu gayretlerin bilançosunu yaparak olıırsnk neticenin tamamen zarar hesabımı kaydolunacak muazzam bir yckûıı olduğunu görürliz.
Son zamanlarda turizm İşinin yine canlandığını görüyoruz. tekrar uykuya dalmaması dileği He bıı düşünceler, den memnun olduğumuzu bildirmeyi bir vazife sayıyoruz. Fakat, artık şimdiye kadar yaptığımız birçok işlerde hatalarımızın kötü niyetlerden detil ancak bilgisizlikten ileri geldiğini gözönÜne alarak bu kere de hu mu-azzanı ve büyük işi yeniden çıkmazlara sokmamak İçin tel Aş etmememiz. salâhiyet ve bilgisi olanlardan faydalanmamız lâzımdır. Bunu yapmayacak olursak bir çok teşebbüslerimizin vardığı kısır neticelerdon bir tanesiyle daha karşı karşıya kalmış olacağız.
Biz, turizm İşi haklcnda düşüncelerimizi muhtelif vesilelerle anlatmaya çalıştık. Şimdi turizm meselesinin yeniden canlandığını görerek bazı mühim saydığımız noktaları izah etmekten geri dıırmıyaeağız. öyle zannediyoruz kİ. turizm dâvası yalnız herhangi resmi bir makamımızın veya hususi teşebbüsün İşi değil, içine bütün fertleri alan umumi hayat seviyesiyle ilgili bir dâvadır. Çünkü çok defa, bir memlekette, halk tabakasından kendini bilmez bir kişinin turiste karşı yapacağı yolsuz bir hareket bütün turist teşebbüsüne fena tesir yapabilir.
Turizm İşini ele alırken bunu yalnız dış memleketlerden gelecek olanları veya yalnız iç memleket turizmi İle alâkadar şeyleri düşünmek doğru olamaz, öyle zannediyoruz kİ, bizim hu hususta düştüğümüz hatalardan en büyüğü turizm işini yalnız ecnebinin memleketimize gelmesi şeklinde anlayışı m izdir. Hiçbir memlekette turizm. İç veya dış turizm şeklinde ayrı olarak ele alınmamıştır. îç ve dış turizm, biri diterini tamamlayan ve icabında biri ülgerine yardım eden İki koldur.
Biz memleketimizde turizm hareketini uyandırmak düşüncesiyle meşgul olduğumuz vakit karşımıza daima muazzam ve mükellef otellerin hülyaları dikiliyor. Bu otellerin ne gibi sermayeler ile kurulabileceği düşünülmüyor ve bilhassa bu otellerde oturacakların nelere ihtiyacı olduğu hesap d.şı bırakılıyor. Memleketimizde turizmin genişlemesi eğer bir ot.clslz-lık yüzünden mümkün olmamış İse bu takdirde, bundan altı ay evveline kadar devletçi bulunan İdare sistemlinizi ve şimdi de hususi teşebbüsümüzü sorumlu tutmak İcap eder. Çünkü böyle bir otelin kurulması İşi Cumhuriyet Devrinde harcanan paralara göre çok ufak bir tahsisatla gerçekleşe-bllirdl. Buna mukabil büyük şehirlerimizde bugün otel olmadıkını iddia etmek do doğru değildir. Palas unvanından hiç vazgeçmeyen bir çok bü- | yük otellerimiz vardır. Bunların bugünkü ihtiyaçları karşılayamaması gelecek seyyahın memnun edilememesi herhalde binanın büyük veya küçüklüğünden dek», idarelerinin intizamsız! kından, fiyatlarının pahalılığından İleri gelmektedir.
Dünyanın her tarafında, küçük işler İçin dahi esaslı bilgilerin lâzım olduğu artık tamamen anlaşılmış bir hakikat olmasına rağmen biz henüz bundan uzak bulunmaktayız. Turizme ehemmiyet veren bir memleketin yapacağı iş şahane oteller değil, basit dahi olsa seyyahın rahatsız olmaksızın oturabileceği idaresi, hizmeti, hulâsa, herşeyl mükemmel olmalıdır. Evlerimizde, müesseselerlmizde çalıştırmak İçin dah| bilgili insanlar bulamazken bu otellerin hizmetini kimlerin yapacağım şimdiden düşünmek lâzımdır.
Memleketimizde süt. yak dâvaları halledilmemişken yapılacak otelin haşmetini düşünmek doğru olamaz. En büyük şehrimiz olan istanbulun mahalle bici dükkânlarını, köfteci köşelerini gelen seyyahlara lokanta olarak göstermek kabil değildir. Mevcut lokantalarımız ise hem azdır, hem de birbirlerinden adamakıllı uzaktır. Bu sebepten biz memleketimizin bütün güzelliklerine rağmen bir turist mem. lekeli olması imkânlarını şimdilik az görmekteyiz. Acı bir hakllcat dahi olsa bunu kabul eder ve hayallere kapılmazsak derdimizi daha İyi aıılaıırş olur ve çarelerini bulmak ihtimali de belki daha çoğalır.
Bizim için şimdi en mühim nokta
dahili turizme ehemmiyet vermektir. Şehirlerimiz arasında dolaşacak vatandaşı arımıza saygı ve sevgi ile nııı-amele etmek İmkânını bulur ve onlara seyahatleri esnasında tlırlü türlıl kolaylıklar gösterirsek hor şeyin kadrini değerlendirmesin! bllrıı halkımızın bunu şükranla karşılayacağını ve seyahat arzu ve hevesinin bu sureli»' daha artacağım kuvvetle Ümit ederiz. Biz şimdi her sene memleketimizden ecnebi memleketlere gidenlerle, ecnebi memleket İçrileli bize gelenleri mukayese edecek olursak yerli halkımızın d ş memleketlere daha çok se voluıt ettiğini görürüz. Bunu hariçte elde edecekleri görgüler noktasından takdir ederiz. Fakat bu ecnebi mem lekotlero gidenlerin büyük bir kısmını memleketimiz içinde dolnst rmak imkân ve kudretini hazırlarsak o zaman turizmden lıekllycceğlmiz turist oku-1 munisinin İlk yemişlerini elde etmeye ı haşinmiş olabiliriz. Bıı sebepten, turizm işimiz için şimdiye kadar iyi sc-çemediğimiz mütehassıslar gel İrilme-, si usulünden vazgeçerek ameli bilgisi yerinde, çabşkan bir. İki ecnebi müşavir bulur ve onlara a.vnı zaıunıı-dn sorumluluk ölçülerine ıı.v nıı yetkiler verirsek arad ğmıız yolu bulmuş ve gayelerimize de daha çok yaklaşmış oluruz.
B r otomobil denize uçlu
Araba, sulara gömüldü içindekiler ölü olarak dalgıçla çıkarıldılar
Dün akşam saat 15.30 dn, Tarob-yadan Sanyere giimcktc olan 6579 numaralı hususi araba Fransız Sefarethanesinin önündeki virajı döner, ken hcnilz anlaşılamayan bir sebep, ten denize uçmuştur.
Hâdiseyi gören Belediye otobüsünün Tarabya Merkezine verdiği malûmat üzerine hâdise yerine gidilmiş fakat otomobilin çok derinde olması dolâyislyle içindekiler kurtarılamamıştır.
lstlnye itfaiyesinin yardımtyle dal. gıç indirilerek arabanın içerisindeki 2 kişi öiü olarak çıkarılmıştır
Üzerlerinde yapılan arama neticesinde bu cesetlerin Kurtuluşta oturan emlâk komisyoncuları İhsan Aker'le Sıraselvilerde ikamet eden Yorgi Hu. mopulo’ya ait olduğu anlaşılmış, birincisinin üzerinde tabanca ve bıçak diğerinde ise 10 bin küsur lira para bulunmuştur. Hâdiseye Sanyer Savcısı el koymuştur.
Kazanın sebebini tesblt etmek I-çln hâdise yerinde yarın bir keşif yapılacaktır.
Namık Kemal ihtifali
Milli Türk Talebe Birliği. Milli Kahramanları Yaşatma Komitesi aldığı bir kararla milli şairimiz Namın Kemalin ölümünün 62 nci yıldönümüne tesadüf eden 2 aralık cumartesi günü Eminönü Halkevlnde bir ihtifâl tertip etmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan Milli Türk Talebe Birliği yapılan davet üzerine yılbaşında Kıbnsa büyük bir gezi tertiplemiştir.
M.TT B. İktisat Demeği şubat sömestr tatilinde Mısıra bir gezi tertipleyerek hazırlıklara başlamıştır.
Aylık karneleri kaldırdık
Okuyucularımıza kolaylık olmak üzere gazetemizin çıktığı günden beri tatbik etmekte olduğumuz aylık İcar ne usulünü 1 aralıktan itibaren kaldırmış bulunuyoruz. Bu korun nlnıu-mızılakİ sebep, bazı okuyucularımızın ve tevzi memurlarının karşılaşmakta oldukları müşkülâttır. Karneleri kaldırmamıza mukabil aylık karne kapaklarından 3 tanesini bize getirerek tahlil kur’ası İçin kur’a numarası almakta olan okuyucularımızın menfaatlerini korumak gayesiyle, bu okuyucularımızdan gazetemize üç aylık abone olnn-lara derhal bir tahsil kur a numarası verilecektir.
Şehir kö;esl
Bu döğiişe bir son veımelyiz
Bir boş vnkrtnicde, fCöprih rfrn peçerkcM, Kadıköy iskelo «inin ürerinde durup bakime. Fakat t/rni yözlf rl'r. Fani, bıı-ralanu imiş dibi rfrfJlU.
Far^rdiniz ki htanbula Ömrünüzde tik defa ödiyorsunuz, burada kakışan bir ka-
labalık görmüşsünüz, merak e-dip bakıyorsunuz, Ve yanınızdakine soruyorsunuz:
— xVç var burada, ne diye dögüşüp duruyorlar f
Suali tevcih rttiflinis kimse, size '*//acında!..,, diyen bir gözle bakacaktır re hımayckâr bir tebessümle:
— Hayır, dıuerektlr, dfyjilş filân yok. Sunlar vapura binenler, lapurdan çıkanlar,,.
— Ya!., Demek ı^apura biniyorlar, ı^apurdan çıkıyorlar. Peki, kaza filân oldu da, onun için mi bu kadar kalabalık T
— Ne kazası T Bir şey yok. Burası, her (jdn böyledir.
— Ya!., Peki halk ne diye birbirini çiönt meye razı oluyor da bu işin bir düzens ko-uuhnasını istemiyor f
Bu sual, muhatabınızın yüzündeki tebessüme nihayet verecektir ve size biraz da hayrı tle bakarak, başını salltya-rak cevap vermeden gidecek* tir. ’ ;
Evet, ne diye buna tahammül eder, dururuz f Cevabı şudur: Biz. yani halk, dünyanın en munis insanlarıyız. Bir defa bir şeye alıştık mı, onun mahzurlarına katlanırız, kimse dr çıkıp bunları ortadan kaldırmayı düşünmez, üzerine vazife edinmez.
Bir düşününüz, kaç yıldır bu şehir halkı, şu Kadıköy tskrlr-sindr sabah, akşam beyhuds döğüşür dururuz!
BÎR İSTANBULLU
Sanayi ve Kalkınma
Bankası Um. Müdürü dün geldi
Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankasının Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Umum Müdürlüğüne tâyin ettiği Mr. Tucker dün sabah şehrimize gelmiştir.
Mr. Tucker dün iktisadi işbirliği İdarecisi Mr. Jıınklns ve bazı hususi teşebbüs sahipleri ile temaslarda bulunmuştur.
Mr. Tucker bugün bir basın toplantısı yapacaktır.
«aradenizde fırtına
Karadenlzde fırtına fasılalarla devam etmektedir. Bu yüzden Çorum vapuru ZonguldLağa, Tırhan da Ereğ-Hyc yolculannı çıkaramamıştır.
CEMİYET HAYATI
Açılış töreni
â içellilerin yardımiyle tesis edilen İçel Yüksek Tahsil Talebe Yurdu, •t aralık pazartesi günü saul 15 te törenle açılacaktır.
* Gagezcteciler Enstitüsünün açılış töreni bugün saat 16 da iktisat Fakültesinin 2 No. lu dershanesinde yapılacaktır.
Kongre
şt Millet Partisi Göztepe Ocağının senelik kongresi 1 aralık 1050 cu-ma günü saat 20 de Parti lokaLin-de yapılacaktır.
VEFAT
Esbak Tevkifhanei Umumi Müdürü merhum binbaşı İsmail Hakkı Beyin oğlu. İnhisarlar Müskirat Fabrikaları Şubesi kimyageri Nureddln ve eşi Ncrmin Berk’in. Resimli Türkiye Mecmuası sahibi Nureddın Ke-bcci’nin babaları ve Münevver Kebe-cl’nın eşi şekerci Hacı Bekir ticaret-haneleri Müdürü
VASFI K EB EC I
Avlardan beri tutulduğu amansız hastalıktan kurtulamıyarak 28.11-050 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 30 kasım perşembe günü Kadıköy Mühürdar Caddesi 42 numaralı evinden alınarak Osmanağa Camiinde öğle namazını müteakip kaldırılarak Karacaahmettcki aile makberesine defnedilecektir.
Ailesi namına Nureddln Kelvcl
Meriç Nehri mecrasının ıslahı
Plânların tatbikine yakında başlanıyor
Türkiye ile Yunanistan arasında hudut teşkil eden Meriç Nehrinin ıslahı için her iki Hükümetin Bayın-dirlik Bakanlığı ile İktisadi İşbirliği idaresinin müşterek çalışmalarda bu. lunduğu malûmdur.
Dün Atinudan şehrimize gelen İktisadi işbirliği idarecilerinden Mr. Richardson hor iki Hükümet tarafın-dan Meriç Nehrinin ıslahı için hazırlanmış plânları tetkik ettiğini ve pl/ınlaşma işinin kat! olarak sona erdiğini bildirmiştir. Plânın tatbikatına yakında geçilecektir.
Hür Arnavutlar Millî Bayramlarını dün kutladılar
28 kasım. Arnavutluk İstiklâl yıldönümü münasebetiyle, Istanbulda ikamet eden serbest Arnavut mültecileri. dün samimi ve ailevi bir çerçeve içinde, Arnavut milletinin en büyük milli bayramını kutlamışlardır.
Toplantıda bulunanlar, memleket, lerinin yakın bir istikbalde, komünist cehenneminden kurtulacağı ümidini besliyerek, Türk iyede gördükleri Liberal ve âllcenabane misafirperverlik dolayıslyle, Türkiye makamlarına derin minnettarlıklarını izhar eylemişlerdir.
Yüksek Ekonomi ve Ticaret Derneği, federasyondan
I [ i ayrıldı
Milli Türk Talebe Birliği Yüksek E-konoml ve Ticaret Okulu Talebe Derneği yıllık âdi kongresini pazartesi günü yapmış ve bu kongrede İttifakla aldığı bir kararla, yüksek okullar talebe birliğinden ve dolayıslyle talebe federasyonundan asTilmıştır.
Bu münasebetle. Yüksek Ticaret Demeği yeni idare heyeti aşağıdaki beyannameyi yayınlamıştır.
•‘Milli Türk Talebe Birliği Yüksek Ekonomi ve Ticaret Demeğimizin, geçen senek! İdare heyetinin almış olduğu karar kongremize© İttifakla reddedilmiştir. Yüksek okullar talebe birliği ile dolayıslyle talebe federas-yoniyle demeğimizin hiçbir münasebeti kalmadığını umumî efkâra a-çıklamayı idare heyetimiz bir vazife bilir.
iki binden fazla üyeye sahip bulunan derneğimiz yalnız Mili! Tüı ic Talebe Birliğine bağlıdır. Bu münasebetle ifade edelim ki, bugün olduğu gibi yann da gençliğin heyecan ve enerji kaynağı M. T. B. nln bir uzvu olmak derneğimiz için bir iftihar vesilesidir.w
M. T. T. B.
Orman Derneği kuruldu
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesini içine alacak olnn ve çoktan beri hazırlıkları yapılan Mili! Türk Talebe Birliği Orman Derneği kurulmuş ve dünden İtibaren resmen faaliyete başlamıştır.
37 senelik bir eczacı emekliye ayrıldı
Çlşll Çocuk HaMtohanesInin 37 senelik eczacıbaşiNi Lûtfl ToserMn emekliye ayrılmadı münasetıctiyle dün saat 12 de haatohanede bir merakim yapılmıştır. Recimde, merasime iş tir ak eden has t a han o mensupları görülmektedir
Sclânlk - Pire hattınn tahals edilecek olan Bandırma Vapuru
Devlet Denizyolları yeni Akdeniz seferleri
tahsis edilecek
seferi yazın haftada bir
Devlet Denizyollan idaresi yabancı limanlara yapmakta olduğu vapur seferlerini arttırmak hususunda tetkiklere başlamıştır.
ŞelAnllC VC Pire
seferleri
Devlet Denizyolları, martta Yunanistan ile memleketimiz arasında gidip gelenlerin artması dolayıslyle İstanbul ile Selânik ve Pire arasında Bandırma veya Uludağ vapuru ile sütrnt postası ihdas etmeyi düşünmektedir.
Iç hatlarda vapur durumu müsait bulunduğu takdirde bu seferlerin yapılacağı anlaşılmaktadır.
Akdeniz neferleri
Diğer taraftan idare dış hatlarda yolcuların Türk vapurlarına gösterdiği büyük rağbet üzerine yaptığı Doğugüney ve Batı Akdeniz seferlerini Marsilyada birleştirmek üzere, yaz aylarında Istanbuldan, haftada bir vapur harektt ettirilmesi hususu tetkik edilmektedir.
Yakında buna dair karar verilecektir.
Yeni bir turistik sefer
Denizyollan idaresi nisan ayı ortasında 15 gün devam etmek üzere bir turistik sefer tertip edecektir. Bu sefer esnasında yolcular Lübnan. Mısır, Yunanistan. İtalya ve Fıansayı ziyaret edeceklerdir.
Vapur satışı için
yeni teklifler
Müteaddit yapancı firmalar tarafından İdareye hemen hemen her gün hazır vapur teklifleri yapılmaktadır. Şimdiye kadar elde edilen tecrübe-lere göre satın alman hazır vapurlar
Pire hattına Batı Akdeniz yapılacak
ekseriya matluba uygun çıkmadığın-den prensip İtibariyle gemilerin yeniden inşa ettirilmesine karar verilmiştir. Hazır vapur mubayaasında ancak son derece müsait teklifler na. zan dikkate alınabilecektir.
Lurssen Yacht und Bootsvft adh Alman firması Denizyollarına yaptığı teklifte, müsait şartlarla römorkör ve liman vasıtaları inşa edebileceğini bildirmiştir.
Alâkalılar, bu teklifi tetkik etmektedirler.
Yeni yüzer hn\nız bıınula monte edilecek
Ticaret filomuzun artması üzerine eldeki havuzlar kâfi gelmediğin-don bir yüzer havuz mubayaası için uzun zamandan beri devam etmekte olan çalışmalar bugünlerde müspet bir netice vermek üzeredir. Ameri-kadan teklif edilen yüzer havuz çok pahalı olduğundan, bundan sarfı nazar edilmiştir. Buna mukabil Al. man firmaları tarafından yapılan tekliflerin fiyatı uygun görüldüğünden. bu hususta temaslara başlanmıştır.
İdare 12500 ton hacminde olacak bu havuzun Istanbulda monte edilmesini istemiştir. Bu hususta fabrika mümessilleriyle cereyan eden mü-znkereler müspet neticelendiği takdirde derhal İnşaata başlansraktır.
Limandaki şamandıralar ıslah edilecek, mekanik vasıtalar çoğaltılacak
İstanbul liman işlerinin ıslahı İçin kurulan komisyon Liman Reisliğinde toplantılarına devam etmektedir.
Dünkü konuşmalara Ulaştırma Bakanlığı Başmüşavıri Naki Köstenim başkanlığında yapılan toplantıya, Tarife Dairesi Müdürü Enver Mersinoglu. Deniz Nakliyat Reis Muavini İbrahim Kumbaracı, Ecnebi Armatörler Birliğinin 2, Türk Armatörler Birliğinin 2 mümessiliyle Denizyollarının temsilcileri iştirak etmektedirler.
Bu toplantıda:
a — Limanın dahili tertibatı, şamandıra ve demir atma (Tevakkuf mahalleri),
b — Limandaki tahmil ve tahliye vasıtalarının tokatlarının çoğaltılması,
e — Anbar ve antrepoların memleketin İktisadi inkişafına uygun bir şekilde genişletilmesi için mekanik vasıtalarla teçhizi,
d — Hizmet erbabının daha rasyonel ve daha verimli bir surette çalışmasının temini görüşülmüştür.
Başarı Tankeri Denizyollarına verildi
Donanma emrinde bulunan Başan Tankeri Devlet Denizyolları idaresinin emrine verilmiştir.
Tanker, limandaki gemilere lhra-kiye verilme işinde kullanılacaktır.
Marshall yardımının Türk ye cra Kom tesi Başkanı dün geldi
McJunkis sanayiciler, Sınaî Kalkınma Bankası Müdürü ile görüştü
İzinli olarak memleketine gitmiş bulunan Mr. Russcll Dorr'un yerine vekâleten iktisadi işbirliği Türkiye İcra Komitesi Başkanlığım yapmakta olan Mr. Mac Junkina dün sabah şehrimize gelmiştir.
Mr. Mac Junkln8 dün bazı huşu-M sanayi erbabı ile. bu arada mem-leketimize gelmiş bulunan Sınai Kalkınma Bankası Umum Müdürü Mr. Tucker ile görüşmüştür.
Mr. Junklns kendisi İle konuşan bir arkadaşımıza şehrimizde kurulacak otel hakkında demiştir ki:
’*— İktisadi işbirliği idaresi İs-tanbulda bir otel kurulması İle çok alâkalıdır. Çünkü biz Türk iyede tu-rizml teşvik etmek istiyoruz. Turizmin gelişmesi için bir otel kurulması elzemdir Hilton Şirketi ile Hükümetiniz arasında cereyan eden müzakerelerde, Marshall Plânının mümkün olan yardımı yapmağa hazır olduğunu bildirdik. Istanbulda bir otel kurulması muhakkak lâzımdır. Çünkü bu sayede memleketinize çok miktarda Amerikalı turist gelecek, böylecc mühim bir dolar kaynağı temin edilmiş olacaktır.
Bu işi Hilton gibi Amerikanın en büyük bir otelcilik şirketinin deruhte etmesi çok iyidir. Esasen Hilton Şirketi Londra ve Romada da turistik oteller İnşa etmektedir. Bu otellere gelen turistler, servisi ve o-teli beğendikten sonra Istanbulda da böyle bir otel mevcut bulunduğunu öğrenince buraya da gelmek istiye-ceklerdtr. Böylece otel TÜrkiyeye turist celbi İçin önayak olacaktır."
Mr. Junkins bugün An kara ya dönecektir.
SPOR
Güreş biletleri karaborsaya düştü
Cumartesi ve pazar günü yapılacak olan güreş müsabakalarının satılan İlk parti biletlerinin hemen hemen hepsi karaborsaya Lntikal etmiştir. Beden Terbiyesi Güreş Organizasyonunun dün sabah gazetelere verdiği bir tebliğde hiçbir bilet kalmadığından halkın müracaat etmemesi bildiriliyordu. Halbuki aynı saatte Güreş Federasyonu Başkanı Vehbi Emı« gazetemizin spor muharriri İle yaptığı konuşmada daha ellerinde 12.000 liralık bilet kaldığını söylemiştir, tki zıt beyanatın sonunda Vali ve Belediye Başkam Fahreddln Kerim Gökay derhal bölgeye gelerek vaziyeti tetkik etmiş ve bölgede bulunan 12.000 liralık biletin satışa çıkarılmasını emretmiştir. Güreş organizasyonunun dün kalmadı dediği ve hattâ ilânla halka bildirdiği güreş biletleri bugünden itibaren satışa çıkarılacaktır.
Diğer taraftan Emniyet Müdürü Kemal Aygün karaborsacılığın önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin a-lın m ası hususunda emir vermiştir.
Yaşar Doğunun güreşlere gireceği şüpheli
Beden Terbiyesi Bölge binasında Güreş Ajanı Hüseyin Erkmen dün kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza “Yaşar Doğunun kilosundan çok fazla olduğunu, hattâ kendisinin antrenmansın bulunduğunu, bu yüzden Yaşarın müsabakalara gireceğinin şüpheli bir şekil aldığını,, söylemiştir.
YENİ İSTANBUL
SİYASİ tKTÎSADl MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRtYAT LÎMÎTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal IL SAKLICA
Yazı işlerini fiilen İdare eden mesul müdür:
Sacid ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
Eminenln üstüne yürüdü ve bir elini onun omuzuna koyarak vücudunu sarstı:
— Bana bak. Bn evin yıkılmamasmı istiyorsan doğru söyle. Emine, dinin, imanın hakkı için söyle. Bir şeyler biliyor musun? Yahut da seziyor musun bir şeyler?
Emine Önüne baktı. Sol omuzu belli belirsiz bir hareketle yukarı doğru kalktı ve başı hafifçe sağa yattı.
— Hiç bir şey bilmiyorum, vallahi, küçük bey... dedi. Konuşmaz benimle zaten küçük hanım. O da çok sinirli 6on zamanlarda.
— Hiç şüphelenmiyor musun bir şeyden?
— Ne gibi?.. Hiç... Bilmem ki... Yalnız çu üç gün içinde bir şey.,. Sokağa çıkarken bir paket götürüyor, büyük bir paket.
Ferhat elini çekti, doğruldu ve tekrarladı:
— Büyük bir paket!
Biraz daha doğruldu ve kaşlarım çattı. — Ne zamandan ben bu? diye «ordu.
— Üç,., Üç günden beri... Her gün çıkarken büyük bir paket var elinde.
Ferhat başım salladı:
— Elbiselerini taşıyor, detil, kaçacak. Hazırlanıyor. Ya bavulunu bir arkadaşının e-vindc hazırlıyor, yahut da salıyor elbiaeleri-382
ni. öyle ya, Parlste yenilerini yapar. Babasının yüreğine indirecek. Şeytan gebert şu habbeyi diyor. Yahu, Emine, bak, ben çapkınım, küihanbeyinı, hergeleyim, filân falan nma yüreğim temizdir. Yahu ben utanmasını bilirim be. Yerin dibine geçtim bugün Selminln önünde. Kız üç beş lâf etti, ok gibi ciğorime işledi, Ağır bir söz söylemedi. Fakat mânasına bak sen lâfın. Zehirdi zehir, ömrüm oldukça unutmam. Haklıdır bu kız. Samlm de haklıdır, Bizim suratımıza bakılmaz Emine. Düşün. Anamızdan başlıyor terslik. Babam nedir sanki? Ben neyim be? İçim temizmiş. Ulan, içim temiz olmuş dn ne olmuş? Scimlne karşı yapmadığım münasebetsizlik kaldı mı? Çiğnedi geçti kız1 beni. Şimdi ben ona vurgunum, öyledir bu dünya, ötekiler gözümde değil şimdi. Bu da ayrı mesele. Bak, senden başka bu evin içinde dert ortağım yok. Kız kardeşimle konuşamıyorum da suna açıyorum kalbimi. Her işi ters bu evin. Kahvesi de bozuldu.
— Bir daha pişireyim, küçük bey.
— Yok yahu» Kabnlıat sende değil. On defa pişirsen yine budur. Ev bir kere çığrın-dan çıktı diyorum sana, öyledir. Artık iste-sen de iyi kahve pişiremezsin sen. Havagazı kesilir, elin titrer, bir şey olur, öyledir. Çünkü tılsımı bozuldu bu evde her şeyin.
Ferhat durdu. Kulak verdi.
— Geldi, dedi, kapı çalınıyor. Ağzından bir şey kaçırayım deme ha!..
Emine salondan çıktı ve Ferhat pencereye doğru yürüdükten sonra kapıya doğru gitti, koridora baktı. Meral yatak odasına doğru gidiyordu.
Ferhat saate baktı; Yedi buçuk.
383
Bekledi. Meral görünmüyordu.
Koridora çıktı, biraz yürüdü, durdu ve seslendi:
— Meral!
Cevap alamayınca, kız kardeşinin odasına doğru bir kaç adım daha attı ve bağırdı:
— Meral!
Kız kardeşinin sesi geldi:
— Ne var?
Ferhat dişlerini sıktı. Ne var! Elinin körü var. “Efendim,, diyemez. Küstah. Ne var! Yani “Sana ne oluyor, ne karışıyorsun, ben senin halayığın mıyım ?„
Feraht bağırdı:
— Gel buraya!
Salona döndü ve bekledi.
Biraz sonra Meral geldi. Ferhat onun yüzüne bakmak istemiyordu. Yumuşamaktan mı, dAha fazla öfkelenmekten mi çekiniyordu? Ona doğru yürürken gözleri yerde idi.
— Saat kaç? diye sordu.
Meral cevap vermedi. Onun yanından geçti ve radyonun başındaki koltuğa oturdu.
Ferhat ona doğru ağır ağır yürüdü, karşısında durdu. Hep yere bakıyordu.
— Bugün nerede idin? diye sordu.
Ve kız kardeşinin yüzüne baktı. Göz göze geldiler. Meralde cesaretini toplamaya çalışıyormuş gibi bir hal vardı. Kaşian çatıktı. Yüzü kızarıyordu.
— Ne oluyorsun Ferhat? dedi, Perihan-da idim. Bırakmadı beni.
— Başka bir yere gitmedin mi?
— Hatırlamıyorum.
— Hatırla.
Ferhat ona arkasını döndü ve yürüdü.
384
Piyano iskemlesine oturdu. Başını önüne sarkıttı. Dizleri birbirine vuruyordu. Bekledi. Titremeye başlamıştı. Yalan söylerse şimdi? Kendini tut, Ferhat, elinden bir kaza çıkacak.
Dişleri birbirine geçiyordu. Hapsedilmiş bir öfkenin boğuk sesiyle sordu;
— Hatırlıvamadın mı hâlâ?
Meral ayağa kalktı, oda kapısına doğru yürürken. Ferhat yerinden fırlıyarak bir sıçrayışta onun karşısına dikildi vc yolunu kesti.
Bakıştılar, ikisinin do yüzü bembeyazdı. Meralin dudakları uzuyor, yanakları çöküyor ve burnunun Üstünde, kaşlarının ucu yukarı kalkıyordu, isyan etmek isteyip de cesaret bulamadığı zaman yüzünün bu hail aldığını Ferhat iyi bilirdi.
— Kaçamazsın, dedi, hiç bir kuvvet seni benim elimden kurtaramaz. Bak, haber vereyim: Suratının iki dakikalık ömrü var. Doğruyu söylemezsen ağzını, burnunu dağıtacağım. Bağırayım deme, gebertirim. Git otur oraya.
Meral sallandı. Geriye döndü, sendcliyc-rek yürüdü ve eski yen ne oturdu.
Ferhat da eski yerine oturdu ve birbirine vurmaması için dizlerin! tuttu. Dişlerini de sıkıyor ve soluyordu. Gözlerini Merale doğru kaldırıp indirdi. Kız kardeşi donmuş bir tereddütlü. Kımıldamıyor, gözleri bile kırpılmıyordu.
Ferhat bekledi. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Yalan söylerse çok fena. Kendini tutamıyacak. Dişlerini sıkmaktan çenesinde hafit bir ağrı vardı. Ayağa kalkmak ve dolaşmak istiyor, fakat hareket haline 385
geçmekten korkuyordu. Kendi kendinden, Meral kadar korkuyordu. Bir daha onun yüzüne bakamadı. İçinde biriken yıldırımları zaptetmek için derin bir nefes aldı.
Nihayet Meralin titrek sesi çıktı:
— Forihaya gittim.
— Sonra?
— Sonra.. Perihana gittim İşte.
Ferhat ayağa kalktı:
— O kadar mı?
Meral susuyordu.
Ferhat ona doğru bir adım atarak tekrarladı:
— O kadar mı?
Kız kardeşi elini kalbinin üstüne koydu ve başını arkaya salıverdi:
— Ayyy... dedi, bayılacağım ağabey, şimdi bayılacağım vallahi... Ne oluyorsun? Eşber piyesi mİ oynuyoruz? Söyledim işte. Ferihaya gittim diyorum sana.
Ferhat üçüncü defa sordu:
— O kadar mı?
Ve Merale doğru bir adım daha attı.
Kız kardeşi büyük bir korku içinde büzüldü. Başını Önüne eğmiş, gözlerini yukarı kaldırarak ağabeysine dikmişti. Dudaklan titriyordu. Mırıldandı:
— Sonra söylerim.
— Sonra ne demek? Şimdi istiyorum. Meral başım bir avucunun içine aldı:
— Şimdi çok fenayım, dedi, su... Su İçmek İstiyorum.
— Demek söylemekten korktuğun bir şey var.
(Devamı var)
386
29 Kasım 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 8
r----------------------------
Günler geçerken İkisi ortası


e % 1
Refik Ha/id KARAY
KORE cephesinden gelen son haberler, bir müddet Önce "Oldu da bitti, maşallahdiyenlerin aldandıklarını İyice anlatıyor; hepimiz vaziyetin bozulmasından dolayı hem müteessiriz, hem da endişe İçindeyiz. Gösterilen nikbinliğe benim gibi hiç de İştirak etmlycnler ayrıca o pembe gözlüklü neşriyata karşı öfkelenmekte İdiler. Eğer İki aydan beri gazetelerimizde Kereye dnlr çıkmış makaleleri tekrar gözden geçirirsek çorunda burnunun ucundan ötesini görmek kabiliyetinden mahrum bir anlayış güdüklüğüne şahit oluruz.
Hakikat şııdır kİ o cephede fiilen dövüşmeye karar verildikten sonra büyük bir psikoloji hatası İşledik; umumi efkâra lüzumsuz bir nikbinlik aşıladık, yahut aşılama yolunu tuttuk; hafiflik ettik- Bu hafiflik ne ananevi ağırbaşlılığımıza yakışıyordu, ne de dünya siyasetinin bocalamasına uyuyordu. Hâdise ve macera hiç bir bakımdan üstünkörü tahlile müsait değildi; çığırtkanlığa katiyen gelmezdi; hele Öyle bir dâvayı iç politika cereyanına kapılarak küçümsemek tnmamlyle yanlıştı. Asıl şaşılacak nokta kızıllaşmış Çin İle hemhudut olan bir bölgede harbin kısa süreceğine, ihtilâflar .vapmıyacağına inanmaktı.
Aksi tesadüfe bakınız ki Kore çıkmazı, haddinden fazla uzun süren keyfî, lâkin harici siyasetinde olgun bir İdarenin tasfiyesi ve kanunlarımızın ıslahı zamanına rastladığından kendimizi az çok demokrasiye alıştırmak niyetiyle çalışacağımız sırada pek karışık dahili meselelere bir de harici endişe tam amirliğiyle İnzimam etti. Bütün dünya gibi biz de aşılması zor. tehlikeli bir dönemeçteyiz; nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz; her halde tereyağından kıl çeker gibi sıyrılıp çıkacağımıza maalesef güvenemiyoruz. Gündelik nikbinlikler ne ferde, ne cemiyete, ne de devlete fayda verir. Bedbinlikle nikbinlik arası. İkisi ortası bir ruh haleti vardır kİ İnsanları zararlı bir güvenden koruyarak İhtiyatlı davranmaya ve konuşmaya sevkettiği için bilhassa devlet ricalinin şiarı olmalıdır.
Demokratik memleketlerde umumî efkârı uyuşturmak, avutmak, oyalamak yerine vaziyete tedricen alıştırmnk usulüne başvurulur. İstibdat İdarelerinde, olanı ve olacakı gizlemek, gizlenemjyecek hale gizlince de hafifletmek âdettir. Yeni rejimin icaplarına uymaktan çekinmemeliyiz. Nitekim Amerika ve îngiltero Kareye alt harp tebliğini de. zayiat listesini de bildirmemeklik etmiyorlar. İleri sürülen mütalâa ve tcnkldler Lse no vatanseverlik duygularından mahrumiyet, ne de devletin mânevi şahsiyetine tecavüz sayılıyor.
îşl bozgunculuk derecesine götürmedikçe vatandaşın hariç! ve dahilî en mühim meselelerde fikir beyanı hakkına mâlik olduğunu, Hükümetin de askerî sır teşkil etmlyen hususları açıklamakla mükellef bulunduğunu kabule mecburuz. Söylenmesi lâzım gelenleri söylememek ve söyletmemek. Öbür taraftan İse örtbas etmeye çalışanları desteklemek yüzünden memleketimiz sayısız hayal sukutlarına uğramıştır. Demokrasi zararlı bir bedbinlik veya yersiz bir nikbinlik havası yaratan siyasetle bağdaşamaz; bilakis öylesini önlemeye yarar. Temenni ederiz kİ "gensoru,, ismini taktığımız lüzumlu parlâmento tûblyesl hürriyetin nerede başlayıp nerede biteceğini bilen bir anlatış ve anlama olgunluğu İçinde başarılsın! Ne bedbinlik, ne nikbinlik... İkisi ortası müspet bir ruha ve bir zihniyete muhtacız.
Saraylardaki eşyanın sayımına dair Kâmil Bora’mn izahatı
Millî saraylardaki eşyanın sayılması sırasında Komisyon başkanındı beyanatına Mardin Milletvekili aşağıdaki cevabı vermiştir:
(Millî Saraylardaki eşyanın tamam veya noksan okluğu henüz belli değil) başlığiyle çıkan ve şahsımı alâkadar eden yazıyı maalesef geç görmüş bulunuyorum. Komisyon Başkanı Bay Salih Keçecinin hakkımdakl beyanatının son cümlesinde (tekzip ve tavzih ederim) denilmesine rağmen hakikatte hiçbir yalanlama yapılmış değildir:
1 — Ben cevaba mevzu teşkil eden beyanatımı verdiğim zaman milletvekillerinden teşekkül eden dokuz kişilik heyet tetkikatmı bitirmişti. Bu tetklkatın bittiği 30 eylül 1950 tarihinde Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Keçeci imzasiyle bildirilen tezkere ile de sabittir. Bu yıl İçin yeni bir kontrol bahis mevzuu değildir.
2 — Ankara Ajansına vaki beyanatım ajans veya gazeteniz tarafından yayınlanırken kısaltılmıştır. Bu yüzden sarahatle ifade ettiğim halde beyanatımı şahsım adına yaptığım kaydedilmemiş, komisyon üyelerinin bana tevcih ettiği sözcü sıfatı kullanılmıştır.
3 — Bay Keçeci beyanatında (ko-
misyonumuz böyle bir beyanın yapılması hususunda bir konuşma yapmamış ve fikir birliğine varmamıştır) demektedir. Beyanatım komisyonumuzun fikir birliğine varıp varmadığını izah etmek kasdiyle yapılmış değildir. O konuşmayı yapmaktan maksadım matbuatı, umumî efkân merakta bırakan bir dedikoduyu aydınlatmak (saray eşyaları çalındı, çalınmadı) sakızının çiğnenmesin! önlemek içindi. Nitekim ben saray eşyalarının 1941 yılı defterlerine göre kontrol ve teftiş edildiğini, eksik bulunmadığını her şeyin tamam olduğunu bildirmiştim. Başkanın beni tekzip e-derken fikir birliğinden değil eksilen eşyaların neler olduğundan bahseder-rek beni yalanlaması icap ederdi. E-ğer böyle bir şey varsa komisyon baş. kanının Türk efkârı umumiycslnl der- | hal aydınlatması vazifesi cümlesin-dendir. İşte yine açıkça söylüyorum Meclis tarafından tetkikimize esas olarak verilen 1941 defterlerine göre saray eşyalarında bir santim noksana tesadüf etmiş değiliz. Eğer Keçeci | veya diğer muhterem arkadaşlarım tesblt etmişlerse onları efkân umu-miyeye derhal malûmat vermekte meneden hiçbir şey tasavvur etmiyorum. Bilâkis efkân umum iyeyi aydınlatmalarını onların vazife cümlesinden olduğuna kaniim. ,
4 — Beyanatımda tetkik ettiğimiz defterlerde, altın kaydı olmayan bazı eşyaların mütehassıslar tarafından I kontrolünde altın olduğunun anlaşıldığını ve bu suretle defterlerde tas-hlhat yapıldığını bildirmiştim. Altın olduğu yazılı eşyalann İse katiyen A-dl maden çıkmadığını ilâve etmiştim. Bu sözlerimde de ısrar ediyorum. I-cap eden makamlara sorarlarsa hangi defterlerin hangi sahlfelerinde bu tas-1 hihlerin yapıldığını kendilerine blldir-recek durumdayım.
5 — Sadece saray eşyası olduğu muhakkak bulunan ve defterlerdeki kaydına uygun olarak imal edilen bazı takımların kayıtlarında gümüş olduğu gösterildiği halde kristof çıktığı görülmüştür. Ancak bu gibi eşyaların değiştirildiği hakkında en küçük şüpheye dahi düşülmemiştir.
6 — Keçecinin maliye müfettişlerinden mürekkep bir heyet marifetiyle defter kaydıtlan üzerinde yaptırıldığını söylediği tetkik at İse komisyonumuz tarafından yapılan tetkl-katla alâkalı değildir. Komisyonumuz 1941 yılından bugüne kadar geçen zaman İçersinde milli saraylarda bulunan eşyaların zlyaa uğrayıp uğramadığı. umumi efkâra aksettirildlği gibi herhangi bir şeyin çalınıp çatınmadığını tesblt ve tâyinle uğraştı. Maliye müfettişleri ise sarayların saltanattan devralındığı günden 1941 yıhna gelinceye kadar geçen zaman İçersinde saraylardan ne gibi eşyaların ne suretle zlyaa uğradığının veya eksildiğini tesblte memur edilmiş bulunmaktadırlar. Ben beyanatımda 1941 yılı defterlerine göre Çaptığımız tet-klkattan sarahatla bahsetmiş oldu
ğuma göre Bay Keçecinin beni yalanlaması herhalde hiç de doğru bir hareket değildir.
Geçen beyanatımın son kısmını milyonlarca hattâ milyarlarca liralık millî serveti gözbebeklerl gibi muhafazaya çalışan saray memur ve müs-tahdemininin çok temiz İnsanlar olduğunu belirterek bitirmiştim. Fakat ıstırapla söylemek isterim kİ. Bay Keçecinin beni tekzibe kalkışırken o masum memurları umumi efkâr gözünde hâlâ şüpheli vaziyette bırakmış olması vicdan! duygularla kıyas edl-lemiyecek kadar hatalı olmuştur. İşte beni en çok üzen nokta Bay Keçeciye bu cevabı geç vermem ve memurlar hakkındaki duygumu umumi efkâr nazarında geç belirtebilmem olmuştur.
Bu tavzihimin hakşinas gazetenizde neşredileceğine eminim.
Derin saygılarımın kabulünü rica ederim. Mardin Mİltetveldll
Kâmil Boran
Ankaradan
intibalar
D. P. Grupu
Ankara, 28 (Yeni îstanbulun Ankara mümessili Refik Ahmet Seven-gil bildiriyor) — C.H.P. tarafından iç ve dış siyasetimiz ve memleket emniyeti mevzularında muhalefetle Hükümet arasındaki görüş farkının Mecliste umumî olarak konuşulmasını sağlamak maksadlyle Meclis Başkanlığına verilen gensoru takriri, siyasî çevreleri ehemmiyetle meşgul e-dlyor. Meclis tüzüğüne göre gensorular Reislikçe gündeme alınır ve müzakere cereyan etmeden reye konulur. Eğer Meclis çoğunluğu gensoru açılmasını kabul ederse sual sahibi ve Hükümet, onlardan sonra da ls-tiyen milletvekilleri konuşurlar. Bu müzakerelerin sonunda sual sahibi Hükümete güvensizlik oyu verilmesini de Istiyebilir.
C H P. Meclis Başkanlığına verdiği gensoru ile böyle bir itimat meselesini tahrik etmek niyetinde görülmüyor. Maksadının, bu mevzuları geniş ölçüde millet önünde konuşmak olduğunu söylüyor. Hükümet meha-fill ve DP. mensuplarından çoğu böyle bir konuşmanın açılmasının uygun olacağı düşüncesini ileriye sürmüş oldukları halde bugün D.P. grupunun bu meseleyi konuşacağı sırada meydana bir usul meselesi çıkmıştır. CH P. tarafından verilen takririn müphem ve umumî mahiyette olduğu, halbuki İç tüzüğün 157 nci maddesi gereğince sual sahibinin gensoruyu gerektirecek işi açıkça bildirmesi icap ettiği mütalâası D.P. me-hafillnde öne sürülmüştür. Bu tez, bu sabahki Zafer gazetesinin başyazısında da müdafaa edilmiştir. Meselenin D.P. Grupunda konuşulacağı gün böyle bir başyazının neşredilmiş olmaslyle fikirleri bu zeminde hazırlamak maksadının güdüldüğü muhalefet çevrelerinde ifade edilmekte İdi.
öğleden sonra toplanan D.P. Meclis Grupu da meseleyi bu görüş dahilide mütalâa etmiştir Bu duruma göre C.H.P. nln grnsoru teklifi. Meclisin bir ihtimale göre çarşamba (bugün) daha kuvvetli bir ihtimale göre de cuma günkü toplantısında okunacaktır. Bunun üzerine Demokrat Milletvekillerinden biri söz alarak bu takririn iç tüzükteki tarife uygun şekilde hazırlanmadığını söyliyecek-tlr.
C. H.P. çevreleri gensorunun kâfi derecede vâzıh olduğu fikrindedirler. Müzakere neticesinde Meclis çoğunluğu bu İstizah takriri tamamlandıktan yani dış, iç ve emniyet mevzularında konuşulması İstenilen maddenin ne olduğu açıkça bildirildikten sonra müzakere etmeğe karar verildiği anlaşılıyor.
D. P. Grupunda bugün belirmiş olan ekseriyet görüşü, şimdi ortaya yeni bir usul meselesi daha çıkarmıştır. Bir mütalâaya göre gensoru takriri eksik İse bunun gündeme alınmaması, sahibine verilip tamamlatılmadı, gündeme alındığı takdirde gensoru açılıp açılmaması İşinin Tüzük gereğince müzftkereslz reye konulması lâzımdır. Meclis Başkanı Refik Koraltanın bu husustaki mütalâasını sordum. Bu Işde Reislik DivanınA düşen bir vazife olmadığını, takririn gündeme alınmasından sonra Mecliste usul bakımından müzakere açılabileceği fikrinde olduğunu söyledi.
Varlık Vergisinin Meclisteki müzakeresi münasebetiyle •
C.H. Partisi eski genel sekreteri H. liranın Başbakana cevabı
“Listeyi ben teklif etmedim, bana hazırlattılar. Benim listem üzerinde Mâliyece bir tenzil yapıldı mı, yapılmadı mı ve niçin yapıldı, niçin yapılmadı. Onu da takip etmiş değilim.,,
Varlık Vergisi hakkında Sinan Te-kelioğlu tarafından verilen bir önerge ve bu münasebetle Başbakan Adnan Menderes tarafından yapılan konuşmalara adı karışan C. H. P. eski genelbaşkan vekili Hilmi Uran bugün mevzuu bahis mesele hakkında aşağıdaki açıklamada bulunmuştur:
"B. M. Meclisine verilen bir sual takriri vesilesiyle ve bazı varlık vergisi mükellefleri hakkında o vakit yaptığım tahkikat sebebiyle ismim et. rafında yapılan beyanata ve Hilmi U-ran listesi adı altında varlık vergisi tarihine karıştırıldığını gördüğüm tahkik listesi hakkındaki açıklamalara muttali oldum.
Meselenin hakikî mahiyeti ve böyle bir listenin tanzim sebebi şudur: Ben varlık vergisinin tarh ve tatbiki anlarında hükümette değildim. Milletvekili idim ve partimizin Meclis Grupu Reisi vekilliğini yapıyordum. O günlerde, bir gün beni o vaktin başbakanı çağırmış ve varlık vergisi hakkında cenup vilâyetlerimiz mükelleflerinden çok şikâyet aldıklarını ve bu havali ile vukufum olduğu İçin bu şikâyetlerin İsabetini tarafımdan yapılacak bir tetkikle anlamak istediklerini söylemiş ve tekmil şikâyet evrakını bana tevdi ederek benden mükellefler hakkında yeni bir liste İstemişti. Binaenaleyh her şeyden evvel ben denildiği gibi hükümete böyle bir liste sunmak İçin ne kendiliğimden bir teşebbüs almış ve ne de böyle bir liste sunmak İçin ne kendi liğlmden istediğim vilâyetleri seçmiş değilim. Şikâyetler Seyhan, İçel ve Hatay vilâyetlerine aitti. Ben kalktım gittim ve Adana, Tarsus, Mersin, Seyhan ve îskenderunda günlerce kalarak ve görüşlerine olduğu kadar sözlerine de İtimat edebileceğime kani olduğum kimselerden İşi İnceleyerek mükellefler hakkında yeni bir liste tanzim ettim ve avdetimde Başbakana takdim ettim.
Tahkikatım hiçbir başka mülâhazaya yer vermeksizin her vatandaş İçin aynı duygu İle hareket edilerek yapılmıştır. Ve vergilerde az çok tenzilât derpiş ediliyordu. Çllnkü benim görüşüme göre takdirlerde İsabetsizlik olmuştu ve bu da mükellefler arasında adaletsizlik doğuruyordu. işte meselenin bana taalluk eden kısmı bundan İbarettir. Ve benden o vakit niçin böyle bir liste İstediler ve ntcln her vilâyetten İstemediler de sadece bu üç vilâyetten İstediler. Bunu bllemlyeceğlm gibi benim listem üzerinde Mâliyece bir tenzil muamelesi yapıldı mı, yapılmadı mı ve niçin

-
yapıldı, niçin yapılmadı? Onu da takip etmiş değilim. Listenin muhteviyatına gelince: Onun vatandaşların ağır da olsa birbirlerine karşı adilâne bir mükellefiyete tabi olmasına çalışma bakımından taşıdığı İffet sorumluluğunu kabule her vakit hazırım.
îş de ellerinde, ben de buradayım. Yandığım tek şey etrafımızı ateş sardığı ve yarının ne olacağı bilinmeyen şu günlerde bile gayretlerimizi sadece birbirimize çamur bulaştırmaya çalışmakla harcamakta oluşumuzdur...
Cumhurbaşkanının dünkü kabulleri
Ankara, 28 (T.H.A.) — Kızılay
kongresince Cumhurbaşkanına kongrenin saygı ve temennilerini bildirmeye memur ettiği heyet bugün Cumhurbaşkanı tarafından kabul olunmuştur.
Heyet, Sıtkı Yırcalmın başkanlığında Kızılay Genel Başkanı Ali Rana Tarhan İle Kızılay Başkanlık Divanı üyelerinden mürekkep bulunuyordu.
Cumhurbaşkanı ayrıca Erzincan Valisi Salt Valloğlu ile Kastamonu Valisi Nureddln Anuşka ve Ankara Üniversitesi Rektörü Hikmet Birandı kabul etmiştir.
-
Ankara ve Çankırıya mevsimin ilk karı yağdı
Çanları, 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Çiftçimizin dört gözle beklediği bereketli yağmurlar dün akşam yağmağa başlamışsa da bugün havaların birdenbire soğuması İle civar köylere ve tepelere mevsimin İlk kan düşmüştür. Kar yağışı devam etmektedir.
Ankarays da kar yağdı
Ankara, 28 (T.H.A.) — Şehrimize bugün saat 8 de kar yağmağa başlamıştır. Alâkalılar, yağışın yann öğleye kadar devam edeceğini bildiriyorlar.
İzmit Kâğıt Fabrikası işçilerinin zam isteği kabul edildi
İzmit, 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimiz Kâğıt Fabrikası İdarecileriyle İşçileri arasında ücret meselesinden çıkan İhtilâf karara bağlanmıştır. Bu karara göre 280 kuruşa kadar yevmiye alanlar % 15, bu miktardan daha yukan yevmiye alanlara da % 10 zam yapılmıştır.
Korede Müttefiklerin durumu vahimleşiyor
İstanbul Hukuk ve İktisat
fakülteleri öğrencilerinin Meclise müracaatleri
görüşmelerde bulun-
mucip vaka şudur: Hukuk ve iktisat Fakül-
B grupunda muvaffak olamayan öğrencilerin şubat devresi imtihanlarına kabııl edilmemelerini yersiz bulan Öğrenciler 1000 İmzalı bir dilekçe İle Meclise müracaat ettiler
Ankara, 28 (T.H A.) — Bugün şehrimize gelen İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Hakuk Fakültesi Ta-lebe Cemiyeti Başkanı Fâzıl Altuk ve idare heyeti Azalanndan Rahmi Erdem, Rasim Kilçükel. Mehmet A-kuzun ve İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği mümessili Orhan Fersoy-dan müteşekkil heyet İstanbul- Üniversitesi Hukuk Fakültesi lisans yönetmeliğinin aksayan tarafları üzerinde itirazlarını muhtevi 1000 İmzalı arzuhallerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Arzuhal Encümenine sunmuşlardır. Heyet bundan evvel Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Koraltan tarafından kabul edilmiş ve gençlik mevzularında muştur.
Şikâyeti
İstanbul
telerinde derslerin A, B. C, (1, 2, 3) gruplarına ayrılması B grupundan muvaffak olamıyan öğrencilerin şubat devresinde İmtihana girmelerine mâni teşkil etmektedir. Bunun ıslahı İçin yapılan teşebbüslerin akim kalması Üzerine miktarı 1500 ü tecavüz eden ve Fakülteye devamları muntazam bulunan talebeler fuzuli olarak bir sene İmtihan için beklemek zorunda kalıyorlar. Bunun üzerine Meclise müracaat zarureti hâsıl olmuştur. Bu müracaat Anayasanın kabul ettiği istida hakkının İstimalinden başka bir şey değildir.”
Temsilciler gerek Arzuhal Encümeni üyeleriyle ve gerekse hukukşl-nas milletvekillerlyle temaslarda bulunarak noktai nazarlarını İzah ve müdafaa etmektedirler.
Tahmin edildiğine göre pazartesi günü Encümende mesele müzakere e-dllecek ve bir karara bağlanacaktır.
Talebe mümessilleri de esbabı mu-clbeü arzuhallerinin birer suretin! millet vekillerine tevzi ve ayrıca izaha devam edeceklerdir.
kolordu komutanları ile görüştü
Koredckl 1 inci Amerikan Kolordusu Genel Karargâhından. 28 (AP) — Genel Karargâh sözcüsünün bu akşam verdiği izahata göre, 8 inci Amerikan ordusunun sağ cenahındaki gedik bugün daha fazla genişlemiştir.
Cephenin kuzeybatı kesiminde açılan bu gedikten çok sayıda Komünist Çin askeri geçmiş ve bu birlikler İlerlemektedir. Sözcüye göre, keşif uçakları pilotları tarafından verilen raporlarda şu malûmat belirtilmiştir:
Tokçonun 35 mil kuzeyinde geniş bir kesimde kalabalık mevcutlu komünist Çin birliklerinin yollarda, kuru derelerde ve geçitlerde kaynaştıkları görülmüştür. Çinliler şimdiki tempo İle ve aynı İstikamette ilerlemeye muvaffak olmaları halinde Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin Çong-çon nehri cephesini besleyen ve Pyongyang’dan uzanan ana İkmal hattı tehlikeye düşecektir.
Verilen raporlara göre, bir veya iki kızıl alay, bozguna uğrayan 2 nel Güney Kore Kolordusunu yakından kovalamakta ve batı istikametinde. Tae-dong Nehri boyunca ilerlemektedir. Bu komünist kuvvetler Pukçang yakınlarındadır. Pukçang, Müttefiklerin önemli bir ulaştırma merkezi olan Anjunun takriben 30 mil doğusunda-dır. Pyongyang şosesi üzerindeki Şun-çon 11e Pukçang arasındaki mesafe takriben 24 mildir.
Bildirildiğine göre, fena halde hırpalanan 7 nci ve 8 inci Güney Kore tümenlerinin bekayası Çinlilerin batı İstikametindeki İlerleyişini durdurmak İçin kuzeybatıdaki diğer Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin gerisinde toplanmakta ve yeni bir müdafaa hattı tesisine çalışmaktadır,
Japonyada bir hava alanından, 28 (AP) — Mac Arthur bu akşam Ko-redekl harekâtı İdare eden İki başkomutanı acele görüşmeler İçin Tok-yoya çağırmıştır. Çağrılanlar, ricat etmekte olan 8 inci Amerikan Ordusu Komutanı Orgeneral Walton Wal-kerTe Kuzeydoğu Korede bulunan 10 uncu Kolordu Komutanı Tümgeneral Ed'vard Almond’dur.
Komutanlar ayn ayn uçaklarla Ja-ponyadaki bu alana varmışlardır. Her İki komutanın emrindeki kuvvetler, Çin komünistlerinin giriştikleri kuvvetli mukabil taarruz karşısında e-saslı surette sıkışmış bulunmaktadır.
Tokyo. 28 A.A. (AFP) — Tokyo-dakl yetkili çevreler. Kore cephesinden gelen çok fena haberler netlce-
sinde bu akşam vahîm endişelerini belirtmektedirler.
Hakikaten bu sefer, kuzeybatı kesiminde Birleşmiş Milletler cephesi ciddi surette sarsılmışa benzemektedir. Tehlikeye düşen sade Mac Arthur tarafından girişilmiş bulunan büyük taarruzun neticesi değildir. Kuzeybatı kesiminde çember İçine alınmak tehdidi altında bulunan bütün Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin akıbeti bahis konusudur.
Müşahitleri en fazla endişeye düşüren nokta, Çinlilerin takip ettikleri harekâttan fazla, bunlar tarafından ortaya atılan kuvvetlerdir.
Havacıların birdlrdiklerlne göre, düşman kuvvetlerinin sayısı fevkalâde yüksektir.
Acheson’un
beyanatı
Çinin, Kore işine müdahalesi Avrupadaki Rus emellerini maskelemek gayesini güdüyor
Washlngton, 28 (YÎRS) — Amerika Dışişleri Bakanı Acheson, Komünist Çinin Kore İşine karışmasının gayet nazik bir durum yarattığını ve bunun Avrupadakl Rus emellerin! maskelemek gayesi güttüğünü söylemiştir.
Senatonun Dış Münasebetler Komitesi Başkanı Conally, Komitede konuşan Acheson’un Rus emperyalizminin hür milletler bakımından yarattığı ciddî durumu izah ederek, Batı Av-rupnnm daha süratle kuvvetlendirilmesini talep ettiğini söylemiştir.
Güneydoğu Asya memleketlerine
yardım programı
Londra, 28 A.A. (AFP) — Londra konferansında hazırlanan Güneydoğu Asya memleketlerine İktisadî yardım plânı bir beyaz kitap halinde neşredilmiştir. Temmuz 1951 den itibaren altı sene zarfında Güney ve Güneydoğu Asya memleketlerinde ziraat, sanayi ve bakliyatı geliştirmeyi hedef tutan gu plân, Kolombo plânı namlyle tanınmaktadır. Proje bu iş için 1.868 milyon İngiliz liralık bir tahsisatı münasip görmektedir. Bundan istifade eden memleketlere aşağıdaki şekilde tevzi edilecektir:
Hindistan 1379 milyon, Pakistan 280 milyon, Seylân 102 milyon, Malezya, Singapur ve îngülz Bomeosu 107 milyon.
Hidrojen bombası fabrikaları
kuruluyor
Washlngton, 28 (AP) — Amerikan Atom Enerjisi Komisyonu İle E. t Dupont kumpanyasının hidrojen bombası fabrikalarını kurmak üzere Güney Karolina’da bir mahal intihap ettikleri bugün Birleşik Amerika Kongresine mensup bir kaynaktan öğrenilmiştir.
Adının açıklanmasına müsaade etmeyen bu şahsiyete göre, hidrojen bombalarının imal edileceği tesisler Güney Karolina ei'aletinde Aiken şehrinin takriben 15 mil mesafesinde kurulacaktır. Savanah nehrine bitişik o-lan bu mahaldeki tesisler İçin takriben 25.000 dönümlük bir yer ayrılmıştır.
Ruslar Mançuryayı sömürüyorlar
toplamaya başlamış-
mütehassıslarının bil-seviyeleri çok düşük-
Hongkong, 28 A.A. (United Press) — Son aylarda Mançuryayı ziyaret etmiş olan bir Çinli yüksek mühendis mektebi talebesine göre, ikinci Cihan Harbini takiben Mançuryadan 2 milyar dolar kıymetinde makineyi sökerek memleketlerine götüren Ruslar. şimdi de Çinin kıymetli sanat eserlerini lardır.
Çindeki Rus gl ve tecrübe tür. Garp memleketlerinde tahsil etmiş olan ve kendilerine Rus mütehassıslarının ders vermeye kalktıkları Çinli mühendis ve mütehassıslar Rııslardan daha bilgilidirler.
Komünistler, Mançuryada bir ağır sanayi bölgesi teşkil etmeye çalışıyorlarsa da, henüz bu gayeye erişmekten çok uzaktırlar.
Pekingtekl Sovyet Sefarethanesi şimdi her türlü Çin sanat eserlerini satın almaktadır.
Kediler lokantası
Ankara, 28 (ANKA) — Cebecide oturan Fatoş İsminde bir genç kız, evinin bahçesinde garip bir lokanta açmıştır. Muhitte hayli merak ve hayret uyandıran bu lokantada her gün öğle ve akşam yirmiye yakın muhtelif cinsten kedi yemek yemektedir. Hayvanlan çok sevdiği anlaşılan bu genç kızın lokantasında kediler İçin hususî surette hazırlanmış yemekler bulunmakta ve bunlar kedilere yine hususî şekilde yaptırılmış tabaklar İçinde ikram edilmektedir. Kedilere servisi bizzat Bayan Fatoş yapmaktadır. Lokanta ücretsiz olup, sahipsiz sokali kedilerine mahsustur.
Snvfa 4
yeni İstanbul
29 Knaım 1950
-


KONOMiK
t
Keynes’in tavsiyeleri ve Türkiye
Yazan: Gıyas Akdeniz
M ER gcyln bir modanı olduğu gibi içtimai ve Iktlmıd! cereyanların da nıodaaı vardır. Fransız İnkılâbı Kebirinin modası bir asra yakın bir müd-det devam etti. İngiliz liberalizminin, de l(eza> İkinci Dünya Harbinden sonra da Koyuca nazariye»! ıııuda oldu.
Sayın Profesör Françoln Perroux, Cumhuriyet gazetesinde neşrettiği bir makaloded ) Türkiycyi Keynes moda, nına karıjı ikaz ediyor ve Hey nen na-zariycsiııin İktisadiyatı az gelişmiş memleketlere ve bu meyanda TÜrki-yeye tatbik editemlyoooftinl beyan eyliyor.
Fransız kültürü mensupları Türkl-yeye karsı dalma yakın bir alâka göstermişlerdir. Son senelerde Profesör İL Laufenbıırger İle Profesör F. Pcr-roux Türk İktisadi hâdiseleriyle çok yakından ilgilenmişler ve halen de takip etmekte bulunmuşlardır.
Geçen sene İki konferans vermek üzere Aîikaraya gelen Profesör II. Uıufcnbtırgor ile yaptığım bir konuşmada sayın iktisatçı sterlin g devalüasyonuna Türkiyenln İştirak etmemesi mevzuunda endişeli görünmüş ve verdiğim İzahatı yakın bir alâka ile dinledikten sonra Türkiyenln hunua! şartları müvacehcainde alımın bu karan yerinde bulmuştu.
Şimdi de sayın Profesör Françols Perroııv büyük bir memnunlukla karşıladığımız makalesinde Türk ekonomisine yakın bir ilgi göstererek. An-glo-Sakson’ların canını Rikmak pahasına da olsa, Keynoa nazarlyelerlnin Türkiyenln müspet dâvalarının halli-1 no yardım edomiycccğlııl İzah etmektedir.
Profesörün bn makaleyi hangi hâdiselerden İlham alarak yazdığını a-! raştırmak lüzumunu duyduk. Çünkü bugün Türk İyede hâklıu olan iktisadi temayül daha zlytdo liberaldir. Bu vaziyette Türk İyede Keyııca nazariye-, terinden mülhem olun bir iktisadi düşünce ve bunun tatbikatı mevzuu habis olamaz. Hiç şüphesiz Türklyedo Beyne* nazarlycslnln taraftarları vc; bunu müdafaa edenler olabilir. Ancak bugünkü şartlar İçinde bunların hâdiselere hâkim olmaları düşünülemez. • O halde sayın profesörün bu mevzu-dakl endişeleri varld olmamak lâzım-golir.
Yalnız bir tek hâdise belki böyle bir zehaba yer vermiştir. O da geçenlerde bankacılar toplantısında faiz hadlerinin düşürülmesi mevzuunda yapılan görüşmelerdir. Profesör yazısın! bu görüşmelerden mülhem olarak yazmışsa endişelerine biz de iştirak ederiz. Filhakika bizde faiz hadlerinin düşürülmesi tasarrufun tetilı-sale kanailze olmasını intaç etmez. Çünkü, memleketimizde normal işleyen bir para plyaaası ve istihsal mekanizması yoktur. Tasarruf gayet; mahdut olduktan başka kâr (Profili ile beslenen bir Lstimal sahasına ak-maya hazır da değildir. Memleketimizde istihsali organize edesek kâfi ••müteşehbia” de yoktur. Binaenaleyh, ucuz para politikacı, kredinin ticari sahaya yığılmasına ve zararlı spekülasyonlara müncer olmasına sebebiyet verebilir. Ancak, bankacılar toplantısında bu mevzuda bir karar almak değil sadece bir fikir teatisi yapıldığı gibi hükümet de bu sahada bir çalışma yapmış ve bir karara varmış değildir.
Bu noktalan kısaca zikrettikten sonra asıl mevzuumuza gelelim:
İktisadi nazurlyelerln doğdukları memleketlerin şartlarına göre mütalâa edilmesi icap ettiğini sayın profesörle birlikte biz de kabul ediyoruz. Adam Smlt ve Rlcardo’nun liberalizm’!. F. List ve Carey’ln himayeci-, llğk Fİlippo Carll’nln Corporatl.srne I ve nihayet Lenftin Communlsmr’l, a-na hatları İtibariyle hep doğdukları memleketlerin iktisadi şartlarının mahsulüdür. Binaenaleyh, Türkiye bakımından bütün mesele Türkiyenln İnkişaf şartlarına uygun bir iktisadi , politika teshili meselesidir. Ancak, bunun için, hiç olmazsa Türkiyenln yakın iktisadi tarihini ve İktisadi bünyesini esaslı bir şekilde tetkik etmek İcap eder. Böyle bir tetkik yapılma-dıkça Türkiyenln ekonomik politikası hakkında peşhı ve kati bir hükme varmak müşküldür zannederiz.
Türklyedo tasarruf ve müteşebbis yaratmak bugünden yarına hemen tahakkuk edecek bir İş değildir. Görünürde ecnebi sermayesi de yoktur. Memleketimizdeki toplu para akışları ise küçük bir zümrenin elimle ve gayri müstahsil bir sahada tekâsüf eylemiştir. Ve işin fenası. Türkhc. bütün bıı şartlar İçinde, çabuk ilerlemek zorundadır.
İmdi, bu durum müvacehesinde “İşçilerle müstehlikin eğitimini sağlamak. dinamik bir müteşebbis sınıfı yaratmak., bir zaman meselesi olduğuna ve ecnebi sermayesi de, alınan bütün tedbirlere rağmen, memleketimize henüz kâfi derecede gelmediğine göre “Temel tesisat” ne İle ve ne zaman kurulacaktır T Kayın profesör bıı muadeleyi hallederse kendisine minnettar oluruz.
Nll Vadisinde pamuk mahsulü toplanıyor
Nlldc pamuk toplanın vakti grl-nıl&tir; resimde gördüğünüm gibi şimdi slyııhlarM bürünmüş yümlercc kailin paınıık tarlnlarındii, beyaz pamuk kabuklarını toplamaya başlamışlardır. Bugün, iki milyon akrlık firari, yani Mısırın Üçte bir ararJsIıule pamuk ekilidir. 40 asır önce Firavunlar dev-
rinde pamuk yetiştirmesi biliniyorsa da, ancak 180 soneden beri geniş mikyasta pamuk ItftlhsAİ edilebilmiştir. Mon aylar zarfında Mısır pamuğunun fiyatları çok yükselmiştir; geçen temmuza nazaran fiyatlar İki mislinden fazladır.
Ziraat Bankası, tarım âletleri satışlarında yeni kolaylıklar gösteriyor
Yeni satış şartlarına göre, köylü makine bedelinin yüzde yirmisini satıcıya, geriye kalan kısmını da beş senede bankaya ödeyecek
Marahall Plânı yardımı vnaıtaalyle gelmekte olan tarım makinelerinin köylünün menfaatlerine uygup bir şekilde dağıtılmasını temin maksadıyla aatış şeraiti yeniden tanzim edilmiştir. Bu hususta Ziraat Bakanlığı ile Marahall Plânı eksperleri İşbirliği yapmışlar ve müspet neticeler vermesi beklenen bif program üzerinde durmuşlardır. Bundan sonra da Ziraat Bankası Türkiye dahilindeki 400 Ü mütecaviz şube ve ajanlanna gönderdiği bir tamimde Marshall plânı makineleri İle diğer tarım malzemesinin ne şekilde ve hangi şerait altında köylüye dağıtılacağını bildirmiştir.
Bilindiği gibi Marshall yardımından gelen tarım âletlerini satın almakta olan köylü bedelin yüzde yirmisini tarım Aleti şirketlerine yatırmakta ve geri kolanı da Ziraat Bankasına 5 sene vade ile ödemektedir,
Marshall Plânındun gelen tarım makinalan İle malzemenin dağıtılmasında bundan sonra gözönünde bu-
İzmirli tütün tacirleri Amerikaya gitmiyor
İzmirli tütün tacirlerinin Amerikaya bir seyahat yapacağı yazılmıştı. Henüz böyle bir seyahatin bahis mevzuu olmadığı anlaşılmaktadır.
Öğrendiğimize göre, İstanbul ve İzmir tütün tacirleri bir araya gelerek bu senekl tütün satışları hakkında görüşmeler yapacaklardır.
lundurulacak esasların şunlar olacağı da bildirilmektedir:
1 — Makineleşmenin bütün sahalara teşmilini mümkün kılmak için tek makine satışından ziyade köylüye elzem olan bütün makinelerin birden satılması. Böylelikle bir traktör alan köylü, köylü grupu veya köy aynı zamanda pulluk, tohum makinesi ve mümkünse bir de harman makinesi alacaktır.
2 — Satılmakta olan makineleri alıcılara elzem olduğunun tcsblt edilmesi. Lüzumsuz yere uygun olmayan tipte makinelerin dağıtılmasına ve böylelikle köylünün zarar görmesine imkân vermemek.
3 — Gayet fakir köylülerin de makineye kavuşmalarını temin etmek. Birkaç köylü bir araya gelerek birbirlerine kefil olarak makine alabileceklerdir.
4 — Tarım makinesi satın almakta olanların bu makineler hakkında bazı lüzumlu bilgiyi edinmiş olmaları Marshall Plânı malzemesi satın alan birçok kimselerin bu makineleri kamyon şoförlerine teslim ettikleri görülmüştür. Bu hal 2 sebepten dolayı mahzurludur:
a) Bu şoförler tarım makinelerinin hususiyetlerine vâkıf değillerdir.
b) Daha İyi bir İş buldukları takdirde en can alıcı vaziyette köylüyü yüz üstü bırakabilirler. Bu bakımdan Türkiyenln muhtelif yerlerinde açıl- ı makta olan kurslardan çıkmış olan- | ların bu işlerle İştigal etmelerinin te. min edilmesi zaruridir.
Kısa Haberler
As>n pirinç koııuşıııalnrı
★ Singapur, 28 (HusuM) — Güneydoğu Asyanın Umumi Komisyon Başkanı Mr. Malcolnı Mac Donakl pirinç istihsal v« istihlâk eden 18 devletin mümessiline şöyle demiştir: “Eğer Güneydoğu Asyada ve Uz&kdoğuda pirinç işi yürümezse, herşey mahvolur...
Pirinç hakkında istişare İçin toplanan komitenin açılışında Mr. Mae Donakl şöyle demiştir: “Elimizden gelen hor şeyi yapıp pirinç cephesini kuvvetlendirmeye ve çökmemesini temine çalışmalıyız.,
HlndİHtanın bu senekl nılkn İhracatı
★ Yeni Delhi. 28 (H.H.8.) — Elde mevcut rakamlara göre bu nenenin ilk 6 ayı İçinde Hindistan 50 milyon rupi kıymetinde mika ihraç etmiştir. Bu rakam geçen «e-noninklylc mukayese edildiği vakit orada bu sene lehine yüzde 45 bir fâzlnhk müşahede edilir, Frnıısn - İngiltere
konuşmaları
★ Paris. 28 (Husus!) — Fransa, tn-giltcre İmparatorluğu dahilinde İstihsal edilen hum maddelerin çoğuna çok İhtiyacı olduğu için ithalini arttırmak istediğini lngllte-roye bildirmiştir. Fransa bilhassa demir külçesi, pamuk, yün, kauçuk ve kalay gibi esnsh hum maddeleri almak istiyor. Bu maddclor yainız Fransamn ekonomik ihtiyaçlarını knrşıiumıyacak aynı zamanda hükümetin bllmukabil silâhlanma programını da destekli-yecektir. Fransa teklifinin ciddi olduğunu göstermek için, İngiltere'den yardım görmediği takdirde, geçenlerde İktisadi İşbirliği Teşkilâtının tnflnrİRdıgı Avrupa ticaretini serbestleştirme plânını bozmaya teşebbüs edecektir.
11iııdUtiui buğday durumu
★ Ottowa (Hususî) — Geçen sone dünya dolar gölgesinden buğday satın almtyncağını bildiren Hindistan bu sene Kanadadon 20 milyon dolardan fazla buğday satın almayı «nğlayan bir anlaşma İmzalamıştır. 1050-51 mahsul senesi bitmoden Hlndlstana daha fazla Kanada buğdayı sevkedlleceğl de tahmin edilmektedir. Çünkü HindistanlIn tufan ve fena mahsul yüzünden yiyecek istihsali bir hayli azalmıştır.
Hindistan - Pakistan ticareti
★ Yonl Delhi. (H.H.S.) — Hindistan Flnans Bakanının beyanatına göre Htndlstanla Paklatan nrasındakl ticari münftsebat azalmıştır, Bunun sebebi Pakistanın parasının kıymetini düşürmek istemeyişidir. Bu senenin nisan ayındım eylül a-yınu kadar geçen zaman zarfında iki memleket arasındaki ticaret 450 milyon rupi kıymetlndedlr. Halbuki geçen sene aynı müddet içinde 630 milyon ruplllk ticaret yapılmıştı.
Kore harbinin devamı
Dünya piyasalarında fiyatların yeniden yükselmesine sebebiyet verdi Kore harbinin Noclo kadar sona ereceği hakkındakl haberler üzerine, kalay, kauçuk gibi maddelerin fiyatla n düşük gitmekteydi. Bilindiği gibi Kore harbinin «on bir iki gün içinde geniş bir mahiyet alması, fiyatların tekrar yükselmesine sebebiyet vermiştir. Halbuki horbin tekrar genişlemcBİnden evvelki devre do, Amorikada ticari muamelelerir aldığı şekiller hakkında şu malûmat verilmektedir:
New-York (Hususî) — General Mac Arthur. Noele kadar Kore harbinin biteceğine dair söz verdiği için. Amorikada plyasA fiyatlarında bir düşüklük kaydedilmiştir. Soya fa-aulycBİ. pamuk tohumu, soya yağları ve kauçuk üzerine yapılan vadeli muameleler azalmıştır. Askeri programların sarfiyatı arttıracağı beklendiği için, fiyatları yükselen ham maddelerden yün. pamuk, kakao, ham deriler, çinko ve yemlik hububatın fiyatlarında azami tenzilât görülmüştür.
28/XI/1950 Sah
KAMBİYO ve ESHAM
(1) Cumhuriyet gazetesi. 22 kasım 1950 tarihli nüsha.
Manifatura piyasası
Sen günlerde ithal mallarının fiyatları yine yükseldi
Piyasada manifatura satış mevsimi geçmemiştir. Henüz Anadoludan siparişler devam etmektedir. Fakat satıcılar mal «atmak hususunda nazlı davranmaktadırlar. Bu arada Hint menşeli çeşitlerin fiyatları da yüzde on nispetinde yeniden artmıştır. EHaaerı Hlndlatandan bu çeşitler Üzerine mal gelmemektedir.
Surîyede pamuk mahsulü
Şam, 28 (Humurt) — Suriycdo pamuk ziraatı ne büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Hor yerde olduğu gibi, pamuk ekim aaiıası, geçen seneye nazaran fazladır. Suriyenln diğer mahsullerine gelince, ziraat durumu iyi geçmektedir. İthalât ve lhracai işlerine gelince, dış ticarette büyük bir gelişme müşahede edilmektedir. İhracat, geçen seneye nazaran fazladır. Dokuma hanı maddeleri birin cl plânda gelmektedir.
Açılın KupMinıj
1 Sterllııg ..... 7.85.50 7.84.80
100 Dolar 280 5(1 280.80
100 Fr. Frangı 0.80 O.«t
100 tsvıçr» Fr. 64.08 84 03
100 Beıçlkn Fr. 5.60 6.60
100 İnveç Kr. ... 54 12 50 54 12.50
100 Florin 73 68.40 78.68.40
İCHJ Lir’(H (•(••• 0.44.128 0.44.128
100 L>rahml 0 0İ.87C 0 01.876
10ü EnrteMos .... 9.73 90 9 73 90
%ö 'U33 dlrkanı •• 22.45
İW3ö İkramiyen 20.2U
%5 Milli Mhdnfao 1 •••••••(• 20.16
«sil Demiryolu İV 21.46
%5 IM1 Demiryolu V 08 60
4t4 1/2 1949 lkramiyeil ...- 96.05
1941 Demiryolu VI ..... 90.06
Kalkınma i >6 W* 97.55
Kalkınma 11 97.55
Kalkınırın (11 97.66
1048 İst ikrazı 1 97,—
^>6 1948 lailkraz) 11 97.55
%6 1049 istikrazı 1 96.30
st7 Milli Müdafaa IV 20.20
^(7 1934 Hiyas-Erzurum i 21 10
%7 1934 11-VI1 20.60
«A7 1041 Demiryolu 1 19.75
%7 1041 Demiryoi u 11 21.15
%7 1P41 Demiryolu LI1 20.62
°17 jllllt 1 20.10
MIİİ1 Müdafaa i 11 20.86
«%7 Milli Müdafaa 111 21.—
9>7 MIHI Mlldafna VI. 21.56
Şirket Tahvilleri
f,C, kirkit t Rankcıâı 20 00
Anadolu D.Y Tertip A/B. 110.—
•• •• 112.6*
i, ,, Mümes Öonet 57.50
Şirket Hisse Senetleri
T C. Morkes dıtnuam 124.-
w.-
6.-
15.50
Türkiye İş linnk.(M> ....
Türk Ticaret Bankam ......
Ar*dnn,imenlr . ......
Batı Almanya'da döviz sıkıntısı
Almanya liberasyon rejiminden ayrılacak mı?
Frankfurt hususî muhabirimiz bildiriyor
Frankfurt. 28 (Hususi) — Batı Almanyamn döviz bilançosunun durumu son zamanlarda bu memlekette bazı endişelere sebep olmuştur. Bir târaftan dış ticaretin vaziyeti, diğer taraftan kömür tevzlinde tatbik edilen raayon sisteminde ahnarı yeni tedbirler dolayısiyle telâşlanan bazı kimselerin düşüncesine göre. Almanya Hükümeti dış ticaret politikasında mühim bir değişiklik bekleniyor. Bunlar dış ticaret politikası cihetinden ithalâtta tckıar kontenjan sİBlornlnin talbikına başlanacağını, dahili ticarette do plânlı iktisat alatemlnln yanı alım ve satımda karne usulünün konacağını tahmin ediyorlardı.
Butı Almanya iktisadının seyrini soğukkanlılıkla takip odon çevrelerde, normal ohnıynn bu vaziyet hiç bir telAşa sebep olmamış vc bunlar heyecanlı kimselerin ortaya attıkları dedikodulara kulak kapamasını bilmişlerdir. Hükümetin bazı resmi çevreleri de ticaret politikacında II-beral sistemin torkedlkccği huau-sundaki dÜşÜncolorini teyit edor mahiyette beyanatta bulundukları halde vaziyeti esaslı müşahede eden kimselerin düşüncelerinde zerre kadar bir değişiklik olmamıştır
Bu söylentilerden dış ticaret poll-kasını alâkadar eden şeylerin vukuu da bokienemiyecek bir şey değildir. Dış ticarette 1948 den beri tatbik edilen az para politikasının dış ticarette de tatbiki suretiyle ithalâtın azaltılması cihetine gidikyo-si mümkündür, Fakat Batı Almnn-yad» bugün herkes biliyor kİ eylülde 45 milyon Amerikan dolarına baliğ olan dış ticaret bilânço açığını eski JEİA metoduna geri dönmekle kapatmaya İmkân yoktur.
Almanyamn 1960 yılında dış ticaretinin 2.5 milyar dolara baliğ olacağı tahmin edilmektedir Dış memleketlere yapılacak ihracatın, memleketin ithalâtım karşılaması lâzımdır. Çünkü Almanyada bugün bilânço açığını kapatacak başka vasıtalar mevcut değildir. Bu vaziyette Almanya dış ticaret bilânçosunda müvazene temin edilebilmesi İçin ihracatın muhakkak surette nrttınl-maaı lâzımdır. Memleket 1934 yılında da aynı vaziyete düşmüştü. O zaman Alman Merkez Bankası Reisi bulunan Schacht, yaptığı ve “Yeni plân,, ismiyle anılan bir plânla Almanya dış ticaret bilançosunu aktif vaziyete getirmeye muvaffak olmuştu. Bu plâna göre, Almanya ancak mallarını alan memleketlerden ithalâtta bulunuyordu.
Şu cihet açıkça İtiraf edilmesi lâzım gelen bir hakikattir ki, bugün Marshall Yardımı Almanyamn İthalât membalarını karmakarışık bir vaziyete sokmuştur. Avrupa Ödeme sistemine dahil memleketlerin yaptıkları plân bu cihetten daha müsait görünmekte İse de esasında Batı Almanyamn bu memleketlerle yaptığı ticaret de haleldar olmaktadır. Çünkü bunlarla olan ticaret bilânço açığı da gittikçe büyümektedir.
Batı Almanyamn döviz mevcudu çok az olduğu için eylüldeki muazzam bilânço açığının dövizle kapatılmasına veyahut İthalâtı azaltmak suretiyle düzeltilmesine imkân görülmemektedir. Yapılacak yegâne iş Batı Almanyamn ihracatını mümkün olduğu kadar arttırmaktır.
Kore harbi de Almanyada bazı lüzumlu maddelerin fazlaca satın alınmasını teşvikle, ithalât mallarının fiyatlarını arttırmış. İhracat maddeleri fiyatlarındaki İnkişaf da buna henüz ayak uyduramadığı için dış ticaret bilânçosundaki açığıh artmasında mühim rol oynamıştır.
Bütün bu vaziyetleri gören Al-manyanın mesul iktisatçıları, şimdi bin bir müşkülâtla kurulmuş olan ticari münasebetleri devam ettirmek için tedbirler aramakla meşguldUr-ler. Yapılacak en mühim İş, Alman mallarının dış piyasalardaki satışlarını arttırmaktır. Bu işin müşkül
olması dolayıslylc İstihsal edilen malın dahil! piyasada satılmasını düşünmek, memleketin dış ticaret vaziyetini gittikçe fonalaştıracaktır.
Almanyamn kıt para politikasının da vaziyeti düzeltecek vc tehlikeleri önllyecek şekilde işlemesi lâzımdır. Liberal tlcuret «İsteminden vazgeçilmesi belki döviz bilançosundaki açığın muvakkat bir zaman için kapatılmasına yardım edebilir, fakat hiç bir zaman bıınu dâimi olarak temin edemez. Müvazenell bir dış ticaret bllânçoaunu temin edecek yegâne çare yukarıda da söylediğimiz gibi ihracatın nrttırılmnsıdır. İthalâtın tahdidi, lisans sisteminin geri getirilmesi henüz yeni işlemeye başlamış olan Batı Almanya dış ti cüretini tarnamoıı söndürmekten başka bir netice vermez.
A, T.
Ticaret Borsacında muameleler
Dün, yeşil mercimek, fasulye, tiftik üzerine hararetli işler oldu
Ticaret Borsacında fasulye ve mer-çimek gibi maddeler üzerinde hararetli satışlar devam etmekledir. Dün Sivas menşeli mercimek 55 kuruştan İzmir malı yeşil mercimek 44 ku. ruştan, Eskişehir malı yeşil mercimek 30 kuruştan münmele görmüş, tür. Alıcılar, daha ziyade ihracat i-çln mal toplamışlardır.
Fasulye fiyatlarına gelince, dün Borsada yumuşak çalı fasulye 38.20 kuruştan, âelânik tipi fasulye 57, sert çalı 54 kuruştan fiyat görmüştür Yeşil mercimekte olduğu gibi, alıcılar en ziyade Yunanistan, İsrail için mal almışlardır.
Dünkü Borsa muameleleri arasında liftik satışları yeniden canlanmıştır. Bilindiği gibi, tiftik satışları, he-nüz mevsim bitmeden hararetti devresini geçirmiş, eldeki stokların mühim bir kısmı satılmıştır. Tacir, dış piyasalardan vâki olan İsteklerin tesiriyle. AnadohıdHkl son kalan stok lan da toplamaktadır.
Dün Borsada birinci oğlak tiftik 835 kuruştan, Kastamonu malt 700. Konya dağ malı 625 kuruştan, muamele görmüştür.
Hindistanda iaşe zorlukları
Washlngton. 27 (YİRS) — Yetkili çevrelerden öğrenildiğine göre, A-nıerika Hındistana yiyecek yardımı yapacaktır. Gönderilecek maddelerin cari piyasa fiyatından daha ucuza satılacoğı tahmin edilmektedir. Bilindiği üzere bu sene Hindistan büyük bir kıtlıkla mücadele etmektedir.
Ayrıca Amerika, milletlerarası buğday anlaşmasına dahil bulunan devletler üstünde nüfuzunu kullanarak bu devletleri, mübayaa edecekleri buğdayın bir kısmını Hindistanlı aldıkları fiyata vermeye zorhya-caktır.
Sümerbank, dokumalarına yeniden zam yaptı Pamuk ve yün fiyatlarındaki yükselmeler Üzerine. Sümerbank dokuma fabrikaları dünden itibaren dokumalarına yüzde 10 zam yapmıştır. Bilindiği t gibi, bundan bir müddet evvel de pamuk fiyatlarının yükselmesi Üzerine, pamuklu dokumalarına yüzde 15 bir zam yapmıştı.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası

Hububatı
Buğday yumuşak (TÜc.) . Buğday Cifle
Arpa , enıllk (dökme) ..
Mıeır "arı ıçuvah) ...
Fanui ve .ornbul ...»..
FmuIv* Çalı ıert ......
K uşyeml
Mercimek kırmıaı knbuk. Mercimek yeşil .....
Nohut ıatürel
Ta|h tohumlar:
Ayçiçeği tohumu .........
Keten tohumu ............
Kendir tohumu .........
Sueam .........
Yer »latığı kabuklu ...
Kuru M ey v al ar t
Fındık kabuklu elvrl) ...
Fınilk (iç tombul 1950) Cevla (kabuklu) .........
Cevia (Ic nntürel) ....
Dukumn hum maddeleri i Tiftik »ana rnnl Tiftik 'Nntürel) Yapak I rakvn
İlam deriler f
• •a av (Kırkım) ..
(kaaap) Ki
• •••
Htgır lültmura
Keçi tur.lu kuru klloeu Kovun havn kurusu UUoru
Nebati Taklar I Zeytinyağı (E.E, Sudamvuğı (Raf Ayçiçeği (Rnfınc
Fındık vrğı «Çürük)
lenekoli) eırnı ..... çıplak) ..
33 —
3V.08
24.10
54.—
40.—
w —
23.—
00 —
321.—
48.—
15Ö-187
r75.—
190.—
220.—
200.—
♦T7T>.—
640.—
375.—
245.— 220.—
İM.—
157.—
33 — 29.08 22.— 24.10
42 —
50.—
40.—
30 30
68 —
22.30
92.—
80.—
Eski Kaparııı
323/325
43.—
150.—
36.—
40.10
Bugtln tiOD Kapa tut
üzüm çekirdeksiz No.9 73.— 75.—
tncir A aorlaı No.* ... — 47.—
İncir (4 serisi No. 108 — 45.—
Pamuk Akala 1 „ 395.— 400.—
Pamuk Akala II — —
Pamuk Akala, 111... — —
Pamuk eril —
Pamuk vağı (rnflne» . —
Pam ık çekirdeği — 16.—
Adana Ticaret Borsası
Birinci Aka i a 895.—
tklnoî ., 300.—
Birine Akala vAdoll ... —
Hazır «M —
tkınoi Akala yağmur YemU — —
Altınlar
Bugün Eaki kuı
Ura Llru
■" ■ •
. Külçe Veril Gr. 4.58 4.62
Külçe llegUNiıa. 4.62 —
Cumhuriyet ... 31.75 —
t •aaeeaeeete» 37.20 37.60
Humlt — —
Gulden 28.35 28.80
Ingılla 41.85 41.80
Franeız kok .• — —
Nupuldon (11 . — —
taviçre — —
0
New-York Borsası
L)üd E^IÛ Kül
Bııtdny (Buşeli=8rnt)
Şort Kış mnhRuiü No. 2 .. 262.— 261.—
Kırmızı Kış mahaıılü No 2 235.— 234.—
Panııık Mlddllng (i IbrealsSenO •M
Aralık 43.48 42.58
Mart 43.04 43.05
«••••••(«• •»•âta t 42 33 41.08
Tiftik (Llhrc»l = .(îrnt) -
Tekaıı» No. 1 135.- 135.-
Fındık (Idbroel -S*nt)
Kabuklu veril Irt — —
A •••ateaaaaeatta- * —
Levant İç ’thnl malı 63- 59 •
Ekstra İri ’ç ıthaı malı 06.- 63.-
Kııru ılaüm . IJbr«*wl-=Senl ı
Thompaon çeklrdrkali -«rçnıe U L/4 L1 V4
Keten ’ohiımu (lakeli tbıhırı
Mlhauapuiın S.»
Kıdn.ı (Libre =tient) 145.— 135 —
Ltcvha-lenelce «100 libre ’olari 1 80 1. BU
Londra Borsası
Keton tohumu (Tunu ^Sierliu* ı l^oınbav ......
Kalküta ...................
Yer fıstığı HlndUfan ........
Tiftik
II
Yün
• I
n.-
78.-
73.-
70.-
76-
Bradford Piyasası
İyi nııd IJbrrtU —Ei.v ut) . t3ıra malı
Anadolu Trakya
• •
••
•t
• •
to
• I
t
İskenderiye Borsası
l'amuk (Knntarı = Tulları) ..
Anhmouni Kısa eiyafll F/G. .. Knrnak Usun elvaflı F/G.
143-
110 —
Avustralyada dünya yün konferansı
Konferansın neticesinde, Avustralya Ticaret Bakanlığı bir tebliğ neşredecek
Melbourne. 28 (Husus!) — A-merlkan Savunma programı î-çln Amerikaya yün temin etmek üzere milletlerarası yün konuşmalarında çareler aranmıştır. Konuşmalara İngiltere. Amerika. Avustralya. Yeni Zelanda ve Güney Afrlkadan delegeler İştirak etmiştir.
Konuşmaların netlccalnl her memleket hükümetine bildirecektir. Fakat «onradan öğrenildiğine göre rosmi bir tebliğ de ncşredllcblllr. Avustralya Ticaret Bakanı John McEVVen. Parlâmentoya verdiği bir haberde konferansın neticesinde yüıı hakkında umumi bir tebligatta bulunacağını söylemiştir.
Ingiltere yün piyasası
Yün fiyatları arttığı için kumaşlara sunî iplik karıştırılıyor
Londra, 28 (HubiirI) — İngiltere-de yapılan yeni bir kanunla yünlü mensucat endüstrisinin kazançları yani bir vergiye tâbi tutulmuştur. Verginin geliri, bu sanayi şubesinin menfaatine olacak araştırmalara hasredilecektlr.
İngiltere yünlü sanayiinin eylül ayındaki yün istihlâki 44.360 milyon libre İdi. Bir sene evvel aynı aydaki istihlâk de 43,390 milyon libre tutmuştu. İngilterenin taranmış yün istihsali eylülde 26,730 milyon libredir. Bu, geçen sene aynı ayda yapılan istihsalden 7 milyon libre daha fazladır. İçinde bulunduğumuz yılın eylül sonuna kadar İngılterede ceman 55,889 milyon libre taranmış yün ihraç edilmiştir. Bu seneki yünlü iplik İhracatı da bir hayli artmıştır. Yalnız tngilizlerin dünya piyasasında fazla aranan battaniyelerinin ihracatı azalmaktadır.
Bütün dünya piyasalarında olduğu gibi İngilterenin taranmış yün fiyatlarında da 1950 yılının ilk 9 ayı İçinde mühim fiyat yükselmeleri kaydedilmiştir. Fiyatlardaki artışa karşı koymak istiyen yün müstehlikleri taleplerini azaltmışlardır. Yünlü kumaşların yükselmesi satışını azaltacağı için ingilterenin bazı yünlü fabrikaları 50 nispetinde suni İplik karışık kumaş dokutaayı tecrübe etmeye başladılar. Yapılan bazı tecrübeler müspet neticeler de vermiştir. Bu vaziyette sunî iplik fiyatlarının da artacağı muhakkaktır. Müstehlikin fiyat fazlalığı dolayısiyle satın almadan kaçındığı nispette fiyatı ucuzlatmak İçin yünlü kumaşlardaki yün yüzdesinln gittikçe azaltılacağı zannedilmektedir.
Alman dokuma
satışları düşüyor
Frankfurt, 28 (Hususi) — Fazla İstihsal ve satmalma kabiliyetini azalması yüzünden Batı Almanyad. mensucat satışları güçlüklerle kar şılaşmaktadır ve fiyatlarda da bir düşüklük kaydedilmektedir. Örme, pamuklu, ipekli ve kadife kumaşların istihlâki harpten önceki seviyesinden aşağı olup % 12.5 veya % 15 nispetindedir. Halbuki istihsal harp öncesi seviyesine erişmiştir.
Müstahsiller malın kalitesine bakmaktadırlar. Onun için birinci kalite mallara karşı olan talep çoktur. Ma&mafih örme ve pamuklu kumaşlar gibi bazı mensucat maddelerinin satışları o kadar İyi olmamıştır; fakat bunlar piyasaya zarar vermiye-cck kadar cüz! kalmıştır. Pamuklu mensucat fabrikatörleri, 10 gün içinde İplik kabul etmek ve bunu ödemek mecburiyetinde kaldıkları İçin, ellerindeki stoklan her hangi fiyattan olursa olsun sattıklarını söylemişlerdir.
Bu arada, mayıstaki ince iplik istihsali 37,121 tonu buluyordu; bu miktar nisan ayındaki 35,094 tondan biraz fasladır. Fakat istihsal vasati günlük istihsal bakımından % 3 düşmüştür.
İhracatta bazı güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Çünkü müşteriler ham malzemenin kalitesine çok dikkat etmektedir. Batı Almanyamn bütün kumaş endüstrisinin ihracatı nisan ayında 6.64 milyon dolan buluyordu. 1949 yılının son yarısında ihracat 5.03 milyon İdi.
Kupon getirecek
okuyucularımıza
Gayetimizin Tahsil Kııponla-rlyle, yakımla ıe*ıueye başlı yaratımız (1.000 Saat) kupunûrını knhui etmek, mukabilinde kıır’a nunınnılarını ••ermek ve sonra da hediyelerini dağıtmak üzere yeni bir büro tesisine kanır verdik. Bizi bıı karara sevkeden sebep. okuyucularımızdan hlze müracaat etmekte olan büyük kitlenin İşini süratle görmektir. Bu maksatla
Galatada, Bankalar Caddesinde, Adalet Hanının 2 nci katında bir daire kllşat edilmiştir
1 Aralıktan itibaren
Kur'a numarası, kupon vc hediye İçin okuyucularımız mezkûr adrese rıÜ-acaat edeceklerdir. Yurdun hor tarafından gönderilmekte olan kupon mektuplarının Üzerine de adresin
(YENİ İSTANBUL. Bankalar Caddesi, Adalet Hanı kat 2) oeldlndc yakılmasını okuyucularımızdan bilhassa rica ederiz.

29 Kasrım 1950
Sakal e ti yüzünden ebediyete intikal eden Düş*e Margrlt
Leonard de Vinci nin bir krokini
Tarihten notlar
Dünyanın en
çirkin
1318 yılı haziran ayının mehtaplı bir gecesinde dünyaya gelen bir ucube, ebenin ve odada bulunan diğer kadınların yüreklerini ağızlarına getirmişti.
İstikbalde Karentiya ve Tirol düşesi olacak olan Margrit’in bir yarım küre teşkil eden garip bir alnı, bir maymununkine benzeyen ufarak ve birbirine yakın gözleri, delikleri alabildiğine açık küçücük bir burnu, geniş, yayvan ve dudaksız bir ağzı ve alnı kadar kubbeli bir çenesi vardı.
Biraz büyüdüğü, koşacak, oynayacak çağa geldiği zaman, yüzü kadar ruhunun da çirkin ve sakil olduğu meydana çıkmıştı. Yukan Adij Vadisinin sarp kayalıklarında, çam korularında koşuşup oynaşırlarken, emrine tahsis edilmiş olan, kendi yaşındaki köy çocuklarına yapmadık zulüm bırakmazdı. Onu eğlendirmek ve başına bir kaza gelmesini önlemekle mükellef olan bu zavalllı yavrular dökülmelerine, çimdıklenmoleri-ne. saçlarının çekilmesine ağız açmadan boyun eğerlerdi. Bu. sadece kaderlerini efcndüerinin keyif ve arzularına bağlamış biçare köy çocuklarının başlarına gelen bir hal değildi; saraya misafir gelen yabancıların da aynı şekilde karşılandığı olağan işlerdendi.
Margrit’in hayatta yakınlık ve sevgi gösterdiği tek insan, gay-n meşrû kardeşi Alber idi. Prens Jan, doğru veya yanlış, bir müddet önce Ölmüş olan kayınpederi. dükün bu adama gizlice büyük bir servet bırakmış olduğu düşüncesine kapılmışta Alber’i hapsettirdi; söyletmek için biçareye gece gündüz işkence yapar, sonra da dinlenmek üzere ava çıkardı.
Kasım ayının soğuk bir gecesi, dağlarda, bayırlarda saatlerce süren bir av partisinden yorgun argın dönen Prens Jan. şatonun asma köprüsünün indi-rilmediğini ve kocaman kapıların sıkıca kapatılmış olduğunu görmüştü. At uşakları uzun ıı-zu boru çalmışlar, prensin ma iyeti, avazları çıktığı kadar bağırmışlardı. Nihayet, sarayın pencerelerinden biri açılmış ve genç Düşesin başı görünmüştü. Kadın sakil suratına iğrenç bir gülümseme iliştirerek:
”— Başka kapıya!./’ diye bağırmıştı. Artık burada işin yok. defol!..
Prens Jan İtiraz edecek olmuş, bağırmağa. çağırmağa başlamıştı. Margrlt:
”— Bütün Bohemyalı yurttaşlarını koğdum.” diye devam etmişti. Sger, şatoya girmekte inat ediyorsan Alber’i hapsettiğin kule emrine amade. Bütün ipler, çarklar, biçaklar. baltalar seni bekliyor Boynunu vurması için cellâda emir verdim.
İşin, şakaya sığar tarafı olmadığını gören Prens Jan atının başını, babasının topraklarına çevirmişti. Aradan çok geçmeden onun yerini bir başka servet ve unvan meraklısı aldı.
Bu izdivacın bozulmasında. Margrit’in vekaletinin payı olduğu kadar, Mukaddes Roma imparatorluğu tahtında oturan zatın oğlu Bavyeralı Lui’nin de büyük rolü olduğu muhakkaktır. Brandeburg Margravı Lui. bu ayrılıktan sonra evlenme teklif etmiş ve Margrlt de bunu kabul etmişti.
Fakat, Katolik âdetlerine göre, boşanmayı, Vatikan'ın tasdik etmesi lcabetmekte idi. Prens Jan’ın yalvarması, yakarması üzerine Papa. boşanma kararı vcremiycceğini bildirmişti.
Vatikanın oğluna, yani, kendi şahsına karşı cephe almasına sinirlenen Mukaddes Roma imparatoru Papanın red cevabını hiçe saymış ve içlerinde Fray* zingen piskoposu da bulunan, birkaç yüksek Alman din adamını plânlarına âlet ederek harekete geçmişti. Mevsimin kış ol-raafiuıa ragıucıu büyük bir sc-
kadını
Nakleden: T. Tuna
fere girişilmiş, binblr zorluk i-çinde Tirol Dağlarının uçurumlu boğazlarına dalmmıştı. İnsan boyundaki kara bata çıka Bre-ner ve Yaven geçitlerinden geçmişlerdi. Meran Vâdisine çıkılacağı ve bütün tehlikelerin atla-tılacağı bir sırada Taven tepelerinden kopan bir çığ kafilenin üzerine düşmüş ve başta Fray-zingen piskoposu olmak üzere yüzlerce kişi ölmüştü.
Kafileyi teşkil eden din n-damları. Papalık makamına karşı gelmenin cezasını bu kaza 1-le çektiklerine hükmetmişler ve İmparatora karşı ileri geri söylemeye başlamışlardı.
Bu uzun, tehlikeli ve yorucu yolculuktan sonra, sefer heyeti Margrit’in sarayına gelmişti Fakat, hiçbir adamı. Vatikanın menettiği evlenme aktlni icraya | yanaşmıyordu. Nihayet. Bavye- ı ralı Lui kılıcını çekmiş, sarayın papazını tehdit ederek dini nikâh merasimini yaptırmıştı. Bu hâdise karşısında bütün Tirol halkı gizli gizli duaya, içlenilen bu büyük günahtan dolayı kendilerini cezalandırmaması için Tanrıya yalvarmaya başlamışı- , lardı.
Fakat ne gariptir ki. bu korkulan hakikat olmuş, o güne kadar rastlanmayan feyezanlar Adij Vâdisinl denize döndürmüş. Üç yıl arka arkaya meydana gelen çekirge akınları bütün mahsulü mahvetmiş, müthiş bir yer sarsıntısında birkaç kasaba ve şehir yerle bir olarak pek çok insannın ölümüne sebep olmuş. ı bir veba salgınında bazı vâdilor halkının yansından fazlası ölmüş. nihayet, Tirolün üç büyük şehri, çıkan yangınlarda kül olmuştu.
Bu sırada Margrlt, hâkimi olduğu memleketi şiddet ve zulümle idare ediyordu. Hayatının büyük bir kısmını Alplerdeki şatolarından birinde geçiriyor, arada da bağlarını ve şarabını sevdiği Bolzanoya İniyordu. îtal. yaya komşu yaşamak, onda bir takım tepkiler doğurmuştu. O günkü 14 üncü yüzyıl Italyası, zehir alanında pek çok bilgi ve tecrübeye sahipti. Margrlt, ikinci kocasından da usanç getirdiği bir anda. Bavyeralı Lui, garip ve esrarlı bir şekilde öbür dünyaya göç etti. Kadının bu adamdan bir erkek evlâdı olmuştu; o da, yirmi y&şlanna geldiği sırada devletin idaresini eline almaya teşebbüs edince, babasının akıbetine uğramış, sebebi anlaşılamıyan bir hastalıktan ölmüştü.
Fakat; bu genç adamın ölmesi üzerine Tirol halkı ayaklanmış ve cinayetten tam 13 gün sonra 1363 yılında Margrlt tahtan İndirilmişti, Bu arada durumdan faydalanan Adolf fon Habsburg Tlrolü İşgal etmiş ve memleket üzerinde hakimiyetini tesis etmişti.
Tirolün sarp kayalıklı dağlarında hayata gözlerini yuman dünyanın on çirkin kadını, bütün ömrünce güzel erkeklere karşı içinde büyük bir zaaf duymuş ve hükmü altındaki memleketin birçok yakışıklı delikanlısını yatağına almıştı. Bunlardan bıktığı zaman, bütün gaddarlığına rağmen, canlarına kıymaz. kendilerine bir miktar toprak ve asalet Unvanı vererek başından savardı. Bugün bile, Tirol ve Adij vadilerinde bu gözdelerin ahfadına rastlanılmak tadır.
Çirkinliği yüzünden dünyanın en büyük sanatkârlarına model olmuştu, Büyük Leonard da Vinci Margrit’in hayali bir resmini yapmış; Hallar, Vindsor Royal Galerisindeki 'Tunus Beği ve Karım” tablosundaki kadına onun çehresini vermiş. 8lr Con Tennil ise ”Alia Hârikalar Diyarında” kitabının kapak resmindeki Düşesi onun yüzü İle canlandırmıştı.
Afrodit nasıl ki güzelliği ÜAh-laştırmışsa. Margrit de ebediyete çirkinliği ve korkunç seksle-tiyle İntikal etmiştir. i
yeni İstanbul
Sayfa 5
İnsanlığını ve kadınlığını unutmamış bir sanatkâr
V E R A K 0 R E N E
Maurice Escande yeni tiyatro hakkındaki fikirlerini anlatıyor Yazan: Ayşe NÜR
ve Mısırda temsil vermek üzere turneye çıkan truplarının nasıl kurulduğunu anlattı, arkadaşlarını uzun uzun tanıttı ve övdü.
Repertuarlarına girecek piyesleri nasıl ve ne gaye ile seçtiklerini sordum. Hepsini, bu işin sanat kısmını üzerine alan Vöra Koröne’in seçtiğini anlattı.
”Bu seçimde, yeni Fransız tiyatro yazarlarının son seneleri Pariste çok rağbet gören piyeslerinin bulunmaması, Fransız t i rat yosuna âşinâ olan ve her Fransız tiyatro turnesinden bir sanat yeniliği, canlılığı bckUyen İstanbul aydınlarını biraz üzdü, dedim. Giraudoux, Salacrou, Anoulhl’un piyesleri repertuarınıza acaba neden girmedi?
M. Escande şu cevabi verdi: — Madame V6ra Korönc Co-mâdie Française’in en kıymetli bir sanatkârı olarak oynıyacağı eserlerin hem klâsik değeri haiz olmasını, hem de kendini ls-tanbula en muvaffak olduğu "Phddre”, Mussct’nin ”Cuprice”i ve “La Parisienne” gibi piyeslerinde tanıtmak istedi. Bununla beraber, repertuarımızda Glrau-doux’nun “Amphitryon 38,. isimli piyesi de vardı. Sonra bunun yerine Berstcln’ın bir piyesini koymamızı tavsiey ettiler. Biz de üzüldük, çünkü dekorlarımız, her şeyimiz hazırdı. Buna rağmen oynadığımız piyeslerin dekor vc mise en scâne’l çok iyi ve yenidir, göreceksiniz.”
M. Escande’a iki sene evvel Coctcau-Jean Marais trupunun buraya gelişinde, Cocteau’nun “Brltannicus”ü oyunları arasında en çok tavsiye
Senede veya iki senede bir ls-tanbula bir Fransız tiyatro tru. pu gelir. Bu truplar arasında Comâdic Française’den bir iki sanatkâr bulunmasından mıdır, yoksa dilimizde bunlara isim vermek için Fransız Komedisi demekten başka çare olmadığın, dan mı nedir, ilânlarımızda bir yanlışlıktır gider. HaJk da zan-neder ki. Comddie Française, yani Fransanm resmi devlet tiyatrosu geldi. Halbuki tam kadro ile Comâdie Française binde bir turneye çıkar.
Evvelki geceden beri temsile başlıvan Vöra Korâne kumpanyası bilmem böyle bir yanlışlığa sebep olur mu? Fakat bu sefer şehrimize gelen oyuncular arasında çoğunun Comödie Fran-çalse den oluşu bu temsillere müstesna bir kıymet vermektedir.
Park Otelinde ziyaret ettiğim V4ra Korüne ve Maurice Escan-de ile uzun konuşmamızı kademe almadan önce, bu konuşmadan edindiğim hoş intibaı kaydetmek isterim: Fransız tiyatro sanatkârları ile konuşurken, insan bir mesleğe sımsıkı bağlı, kendini ona tamamen vermiş mütevazı bir İşçi ile konuşur gibi oluyor. Dünyada şöhreti ne kadar büyük olursa olsun, kadın oyuncularının hiç biri yıldız tavırları takınmıyor. Onlarla ra. hat rahat, insandan İnsana, hattâ kadından kadına konuşabiliyorsunuz.
Istanbula bundan evvel birkaç defa gelmiş olan Maurice Es-car.de beni karşıladı. O bana Lübnan, Türkiye,
Yunanistan
•s
r *
32 tanel
i teşbih
Yazan: Necdet ökmen
imzaladığı güzel bir resmi
Vera Korene’ln Yeni İstanbul için
j A 'ı.
AİA 4 M ( -a Y


ettiğini,
bu
•u-
uv
ru
Maıırlre cande “Yeni îs-tanbuT’a IthHf ettiği resminde " Bu sevimli memlekete yeniden kavuşma, nın sevinci” belirtiyor.
Paris. 27 (New-York Herald Tribune'den Maurice Moyal yazıyor.) — Çok seyahat etmiş bir insan sıfatıylc bılâ tereddüt söyleyebilirim kİ dünyanın en güzel şehri Istanbuldur. Gök ve denizin mailiklerl içinde Asya ile Avrupayı biriblrine bağlıyan yedi tepesi ve eski bir dünya merkezi olarak geçmişin zaferlerini terennüm eden âbideleriyle bu sıfat hor yerden önce Istan-bula lâyıktır.
Şehre deniz yolu ile girmek, insanda unutulmaz bir hâtıra bırakır. Vapurunuz, Boğazdan kopup gelen hafif bir melteme baş vororek Sarayburnuna kıv-nlırken eski tstanbulun ve Bizans eserlerinin yükseldiği kısmı geçersiniz. Topkapı Sarayı İle birçok isyan hareketlerinin arasına sed çeken surların gerisinde birer zarafet sembolü halinde minareler yükselir, çiniciliğin şaheseri olan duvar tezyinatı İle Sultanahmet Camiini geçtikten sonra, şimdi müze olan Blzansın meşhur Ayosofya-sı karşınızda yükselir.
Pierrc Loti'nin, muzaffer Türk atlıları tarafından Bizansın bağrına saplanan birer mızrak diye bahsettiği bu minaroler ve kubbe çinkolarının parıltısı gözlerinizi aJır. Bu selâtin camilerin minarelerinden, müezzinlor. günde beş defa halkı ibadete davet eder.
Vapurunuz düzünolerle ahşap tekne arasından geçerek Marmara, Boğaz ve Haliç surlannın birleştiği körfezde demirler. Şehrin Avrupa yakasında eski İstanbul vardır. Bir köprü İle buraya bağlı vc Galata Kulesi-


temsilin de Raclne’i bize gerçekten yepyeni bir sallayışla tanıttığını söyledim ve:
— Comâdle Française’den ol. mak sıfatlyle, siz bu temsil tarzına ne dersiniz? diye sordum.
— Coctcau bu turne İçin Jean Marais ile çalışmamı rica etmişti. Çalıştık. Jean Marais’yl Nâron rolünde çok beğendiğim halde, mısralara şairane kıymetlerini tam vermediğine acındım. Bugün klâsik repertuarı, biz Com^die Frajıçalse oyuncuları bile ağabeylerimiz gibi oynamayız. O kaskatı inşat, o büyük jestler eskidi gitti. Ûç devir var diyebiliriz klâsik tiyatro oyna, nışında, biri büyüklerimiz, biri biz, biri Jouvet’ler, Barrault’lar. Biz onların dekor ve mise en scöne yeniliklerini kabul etmekle beraber, şiirin kıymetten düşmesini frenlemek vazifesini görmeğe çalışıyoruz ”
Böyle konuşurken, Madame Vtfra Korâne çıkageldi. Üstünde siyah bir elbise, başında zarif bir kadife tok vardı. Solgun bir çehresi, gümüşiye kaçan tatlı mavi gözleri var, boyu ince ve çok uzun. Uslu akıllı, sanatını gerçeklerin çerçevesi içinde geliştirmeğe çalışan bir sanatkâr olarak gördüm onu.
Glraudoux’nun repertuara a-hnmayışını tabii görüyor Kendisi Marcel Aym^’njn “Lucicnne et le Boucher” piyesini oynamak istermiş bu turnede, ama gezeceği memleketleri bilenler bu piyesi çok sert, çok aşın bulunca, vazgeçmiş.
“Her memleketin kendi âdetleri, kendi var, diyor, için değil, kütlesi İçin
mak. onun hoşuna gitmek vazifemizdir...”
Mollâre gibi düşünen bu sanatkârın Ölçülü tevazuuna, te-
zevkleri, görüşleri Biz bir kaç aydın kocaman bir seyirci oynuyoruz. Ona uy-
Gök ve denizin mavilikleri içinde Asya ve Avrıı-payı birbirine bağlayan yedi tepesi ve kıymetli âbideleri ile dünyanın en güzel uehri sıfatı her yerden önce istanbula lâyıktır.
Eğer önceden otelde bir oda ayırtmamış iseniz tş-Lanbuhın bir seyyahı cez-bedeoek bir çok hususiyetlerine rağmen onun istirnlıatinin tamamiyle ihmal edildiğini görmekte gecikmezsiniz.
nin yükseldiği aksi cihette kozmopolit bir zümre yaşar. Boğazın mavi sulan İle İkiye bolüne nşeıhrın Asya kıyısında İse, yine bir minare ormanı içinde sivrilen karanlık fonuna yaslanmış bir Türk muhiti de Üskü-dardır.
Karaya ayak basar basmaz üstünüzde bulunan mücevher, para ve seyyah çeklerini gümrüğe boyan edersiniz. Taksi şoförlerinin sizi aldatmalarına katiyen fırsat vermeyin. Geceya-rısma kadar yüzde seksen, ge-ceyarısından sonra da yüzde yüz zammı ile taksimetrede yazılı miktar ne ise onu verin. Yüzde onbeş bahşiş kâfidir.
Şimdi bu güzel şehrin en büyük derdine temas edeceğiz:
Eğer önceden otelde bir oda ayırtmamış iseniz, bir seyyahı
hususiyetlerine rağmen, Istirahatinin edildiğini siniz. Bu seyahat İki hafta
iki seyahat organize etmek istediler. Fakat elli kişilik bir kafilenin bile İstirahatın! lâyıkiyle temin etmek imkânsızdır.
üç övün üzere 85
talebiyle
lstanbulun, cezbedccek birçok onun tamamiyle ihmal
görmekte geolkmoz-yaz bir, iki Amerikan acentası, tatanbulda kalmak suretiyle bir,
Park Otel, Perapalıuj, Splan-dıd ve Deniz Park gibi lüks o-tellerdo banyolu bir odanın kirası 6.25 dolardır. İki yataklı oda 7 80 dolar, müstakil bir daire ise 13 dolardır. Ayrıca Beyoğlu Pansiyonu gibi Pansiyonlar da vardır ki, buralarda bir odanın haftalığı günde yemek de dahil olmak dolardır.
I . ! fahiş bir flat
karşılaşırsanız, seyyahlarla alâkadar olan Emniyet Bürosunu isteyin, her türlü İhtiyacınızı knrşılıy araklardır.
Üç türlü yemek bedeli, bir. iki dolar arasındadır. Yiyecek mevzuunda size yerli yemekleri tavsiye edeceğim. Çünkü Türkiye iyi ve zevkiseliml olan bir yemek memleketidir. Başta şiş olmak üzere türlü kebap; kuzu ve yalancı dolmaları, pilâv, baklava, ekmek kadayıfı, tulumba tatlısı, muhallebi, sütlâç ve kazandibi tavsiyeye şayandır.
Şehrin en tipik yerlerinden biri do Kapahçarşıdır. Burada her istediğinizi bulabilirsiniz. Dükkâncılar bağıra, bağıra ve muhtelif lisanlarla hltabederok sizi çağırırlar. Nefis Türk kahvesini İçerek girişilen pazarlık.
bulunan
32. Genel elindeki
bir
sö-hic lâfı da
Bırak Telâşı ağır. ağır, müdür ko-esmer a-
vekkülüne ne denir? V6ra Ko-rene’e “Phûdre” rolünü nasıl yarattığını sordum.
“O çok acaip bir hâdisedir, dedi. Ben üç sene evveline kadar “Phâdre”! oynamış değildim, Sevmezdim, anlamazdım bu rolü. Bir gün, hiç unutmam, 4 mart ı 1947 günü, arkadaşım Maurice Escande bu rolü 27 martta oynamam için ismimi repertuara yazdırdığını bildirdi. Başımdan vurulmuşa döndüm. Aylarca be-1 nlmsenemıyen bu rolü 23 günde ■ nasıl öğrenecektim? Hayır demedim, çünkü bir sporcu tarafım vardır, müsabakaya bayı- j lirim. Fakat bir başladım, ve | sanki seneler beni bu role hazırlamış. olgunlaştırmış gibi, bir- 1 denblre içinde yaşayıverdim. O | gün bugün “Phedre” rolünü oy- , nadim mı, hep gökten İnme bir > ilhamla sarsılmış gibi olurum, 1 Saatlerce, günlerce kendime ge.' lomem. Hem dc biliyor muşu- ' nuz, “Phödre ’i her oynayışımda ne duyanm: Kadın olduğuma sevinirim.
Vâra Kordne büsbütün açılmış, anlatıyordu: ı
— Sizin memleketinizde insanların gözleri ne güzel! Faka» I hayatımda Atatürk’ün gözleri gibi ışık saçan göz görmedim j Fotoğraflarında bile o elâ gözlerde parlıyan dehâ beni saıstı. Parlse Atatürk'ün güzel btr portresini götürmek İstiyorum.”
Daha uzun uzun konuştu, Is-tanbulu gezmeğe vakti olma-dığına üzüldü. Sokaklarda dolaşmak, o binblr çeşit kum yemişi, şekerlerimizi, m izi yerinde yemek Halbuki kokteyller, resmî toplantılar.,,
çekken, uslu akıllı tarafı gene galip geldi, bu turnede gördüğü İltifata sevincini, şükranını sayıp dökmeğe başladı.
Ne tatlı insan bu sanatkâr kadın!
Yanlış Yeniden 33 üncü
uza kİ aşmağa, kâh gözüküp, başlamışlardı, yakalamakta
do-
ne-de-Genel
Bana anarşisttir
Benim babam...” konuya ilgi hissederek kesti:
simltleri-Istermiş. temsiller, Şikâyet ede-
son derece alâka çekicidir. A-lış verişte takibedilecek en uygun yol, İstenilen fiyatın yarısını vermektir. Satıcı elini kalbine koyarak, bu fiyata mal satmanın İmkânsız olduğunu söyler. Fakat size karşı hissettiği sempatiye mağlup olarak nihayet yüzde yirmi beş bir tenzilât yapar. Fakat halı bahsinde çok titiz davranmak lâzımdır. Çünkü muhakkak ziyan-lı çıkarsınız. En iyisi halı alış verişini büyük firmalarla yapmaktır. El işi Kürt halıları en iyileridir. Çok sağlam olan bu halılar, kullanıldıkça parlaklaşır. Ucuzları İse mavi zemin ü-zerlne dokunmuş makine İşi. tzmlr ve îsparta mamulatıdır. Bunlar ilk bakışta gözü oyalarsa da. kısa bir zaman sonra yünleri dökülmeye başlur.
Bu güzel şehirden ayrılırken serbest olarak 250 liralık hediye, bir kilo gümüş mamulü ve iki tane do istenilen eb’adda Türk halısı çıkarabilirsiniz.
GENEL Müdür, sigarasını, kalın kehribar ağızlığının altın çerçeveli deliğine İtina ile yerleştirdi, Ağızlığı, dişlerinin arasına sıkıştırdı. Çakmağını Rİgarajına yaklaştırdı. Çaktı, yanmadı. Bir daha çaktı, yine yanmadı. Çakmağın fitilini muayene ederken, karşısında kıpırdamadan oturan esmer adama:
“Haydi anlatsanıza, sizi dinliyorum.” dedi. Esmer adam, zihninde söze nasıl başlayacağını tasarlıyarak genel müdürün işini bitirip kendisini dinlemeğe hazır olmasını beklerken “anlat” emri üzerine hafifçe irkildi, Ve hemen ağzını açıp konuşmak mecburiyetinde kaldı. Bu yüzden tasarladığı İfade şekli aJt üst oldu. Aklına İlk gelen cümleden başladı. Fakat bunun başı sonu birbirine karışmış, mânâsız bir şey olduğunu hissederek bir yenisine geçti. Bu da evvelkinden farklı değildi. Bu sefer yeni bir cümleye başladı. Fakat lâfı daha ziyade karıştırdı. Heyecandan fikirlerinin kontrolünü kaybetmişti. Göğsü sıkışıyor, bir cümlenin sonunu getirmeden nefesi kesiliyordu. Alnında yavaş yavaş ter damlacıkları belirmişti. Gözlerini merhamet bekleyen bir endişeyle genel müdüre dikmişti. Şimdi kızacak, simdi bağıracak, o kızmadan ben meramımı anlatayım diye Büyüyeceklerinin birini bırakıp birine başlıyordu. Genel müdür nihayet ateşliyebll-diğl çakmağiyle sigarasını yaktıktan sonra karşısındakini büsbütün küçülten müstehzi gülüşle:
“Ne oluyorsun yahu, diye zünü kesti. Söylediklerinden bir şey anlamadım, ağzında gevelemeyi, bırak. Ne İstiyorsan kısaca söyle.” Genel nuşmaya başlayınca
dom bitkin bir halde sustu. Yeni bir ter dalgası, derisindon fışkırdı. Şakakları çabuk çabuk atıyordu. Bütün beceriksizliğinin farkında olduğunu I-fade eden mahçup bir tavırla i gülümsemeye çalıştı:
“Çok heyecanlıyım dn efendim. onun için konuşamıyorum. Emrederseniz baştan bavlıyayım.”
[ “Tabiî, tabiî. Şimdiye kadar söylediklerinin bir kelimesini bile anlamadım.” Esmer adam mendilini çıkartıp alnını, şakaklarını. boynunu kuruladı. Şonra birbirine yapışan dudaklarını »ildi. Mendilini cebine yerleştirip söze başladı:
“Beyefendi, bendeniz mağdur edilmek İstenilen sadık bir memurum. 21 senelik hayatı memuriyetimde mafevkimin daima teveccühünü kazandım. Fakat, efendim, aon zamanlarda deni bir İftiraya maruz kaldım. Namuslu ve dürüst olduğum için, beyefendi, bazı kimseler beni çekemiyorlar. Bendenizi süründürmek için ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Fakat efendim, onlar, bendeniz, beyefendi, vatanıma milletime...” Memur kendisini bitkin hale getiren bir cereyanın, bütün sinirlerinde dolaştığını hissediyordu. Kelimeler yeniden bir sis arasında kâh kaybolmıya Memur onları
güçtük çekiyordu. Aradığı kelimeyi bulamayınca parmağını ağzına götürüyor, dişleriyle bir şeytan tırnağını yakalamağa çalışarak bir lâhza düşünüyor, ^onra acele acele sözlerine vam ediyordu.
“Anarşist kim, ben kim ycfcndl misler, müdür
• • ■ 4 • •«
muzunu
”Hnnl şu, hakkında tahkikat yapılan memur sen misin?"
“Evet beyefendi, bendenizim. Fakat, beyefendi. Vallahi iftira Namusum hakkı İçin İftira. Benim babam Goliçyada şehit düşmüş şerefli bir askerdir. Bendeniz, memlekete boyunca evlât yetiştirmiş bir,..”
“Canım, hatırımda kaldığına göre »eni Bitilsin bir kazasına tâyin etmiştik. Hapishanelerde sürünmekten kurtuldun. Daha nc İstiyorsun?”
“Evet, beyefendi, hakkı âliniz var beyefendi. Sîzlere minnettarım. Fakat İnayet buyurunuz. ben zaten masumdum. A-dalet, hakkımda beraat olarak tecelli etti. Bitlisin...” Mecalsiz kıpırdamalarla iskemlenin ucuna kadar kaymıştı. Titriyen ellerini çaresizlikle ileri uzatmış, ince çarpık parmaklarını «mahiyetle açıp kapatıyordu. Kayıtsız bir tavırla onu dinleyen genel müdür beyaz, tombul, boğumlarının arası siyah siyah tüylü, manikürlü parmaklarını masanın kristal camı üzerine uzatıp kehribar teşbihini aldı. Bileğini göbeğinin üzerine yaa-lıyarak İkişer ikişer çekmeğe başladı: ”2-4-6 .” Her zaman teşbih çökerken tanelerini say-mıya alışmıştı. Bir şey düşünürken dahi, düşünmesine mâni olmadan bunu yapardı.
“Çoluğum çocuğumla hu kış kıyamottc çok güç. Hemen hemen İmkânsız. Diyorlar ki kışın yollar kapanırmış. Katırla dahi...”
“24-26 28-30-32...” genel müdür işaret ve orta parmaklarını 33 üncü taneyi çekmek üzere u-zattı, Bu 33 üncü tane, ona büyük bir memnuniyet verirdi. Her zaman teşbihin 32 veya 31 tane olmasının müphem endişesiyle »ayar, neticede tam 33 tane çıkmasından âdeta keyif duvardı. Teşbihin 33 taneli olmasını İşlerinin ve sıhhatinin u-ğuru addederdi. Fakat, bu sefer, parmakları o taneyi bulamadılar Genel müdür hayretle teşbihe hakti. Niçin 32?. Hor halde yanlış saymıştı. Baştan haşladı: ”2-4-6-..”
“Fon Fakültesinin birinci sınıfında oğlum var. Bitlise gidersek tahsili yarıda Çalacak. Biz orda, o hurda Param yetmez kİ... Kızım da Enstitünün.
”20-22-24...” genel müdür acele acele, heyecanla sayıyordu, iki parmağı, uğurlu sayıyı elde etmek için İltimas yapmağa müsait müsamahakârlıkla taneleri ikişer İkiler ipin üzerinden avucu içine doğru kaydırıyor, sonra İki yeni taneyi çekmek için ileri uzatıyordu. ”30-32... ve 33
Derin bir nefes aldı. Yüzü sükûnet buldu. Yıllardır kullandığı baba yadigârı teşbih geno 33 tane İdi. Evvelâ nasılca yanlış saymış olacaktı. Sigarasını tablaya bastırdıktan sonra a-ğızlığını üfledi ve yelek cebine yerleştirdi. Sonra, tekrar parmakları lâkayt bir hareketle, teşbih tanelerini ipliğin üzerinde kaydırmağa başladı: ”2-4-6...” “Demin de arzcttlm ya. beyefendi. asıl mühim olan karımın sıhhati. Dokturlar tam teşkilll hastahanesi yerleri...”
“...30-32.” evet tam müdür şaşkın şaşkın
teşbihte 33 üncü taneyi araştırdı; Yoktu. Baştan saymağa başladı; “2-1-6-... 28-30-32”. Yine 32. İçinde usul usul bir korku peydahlanmaya banladı. Nasıl olur bu? Şimdiye kadar hiç vaki değil: Üst üste iki defa 32 çıksın. Genel müdür öfkeyle memura çıkıştı:
“Kısa kes be yahu Uzattıkça uzattın. Ne istiyorsun benden onu söyle”
“Arzedcccğim beyefendi. Kusurumu bağışlayın. Zaiıâlinızı rahatsız ediyorum, beyefendi. İstirhamım şu ki, Bitlise tâyinimden sarfınazar
”26-28-30-32” genel müdür döner koltuğunda endişeyle doğruldu. Bu sefer iki eliyle dikkatle saymağa koyuldu. Beyaz, tombul parmakları ağır ağır fakat huzursuz hareketlerle ianeleri ayırıyordu. 20 yİ sayarken tereddüde düştü: saydığını zannetti, başladı: 32. O kadar, yok. Genel müdür:
“Hastayım galiba, diye düşündü. Daha İki saat evvel tamamdı. öğle uykusuna yatmazdan evvel 33 tane idi. Şimdi eksik çıkıyor. Hastayım herhalde. Sırtından bütün vücuduna yayılan bir sıcaklık hissetti: “Ateşim de var” diye düşündü. A-caba yanlış mı sayıyordu? Gerçekten 32 tane olmasına ihtimal var mıydı? Teşbihi memura u-zattı; “Bırak şimdi lâfı. Şunu say bakayım.” Memurun şaşkın şaşkın baktığını görünce öfkelendi: “Al, şu teşbihi bc. Say bakalım kaç tane?” Memur telâşla aldı, saymağa başladı: “1-2-3-4...”. Nc demek istiyor? Niye saydırıyor teşbihi? “16-17-18...”. öfkelenmesi hayra alâmet değil. Bütün ümitler mahvoluyor. Karısı ağlıyacak. Ya oğlu?... Parmaklan arasında teşbihin bittiğini farkettl. ‘Genel müdür acaip bakışlarını üzerine dikmişti: “Kaç tane?”. Memur saymayı unutmuştu. Fakat her teşbih 33 lüktür.
”33 tane, beyefendi.,, Genel müdür ümitsizce sordu:
“îyi saydın mı? 33 tane mİ?” “Evet, evet, tabii. İyi saydım. 33 tane.”. Genel müdür teşbihi aldı, tekrar saydı: 32. Kendisini bitkin hissediyordu. Bir kere daha sormak ihtiyacınday-dı. Titriyen tombul parmağiylo zile bastı. îçerl giren odacıya:
”Gel buraya, dedi, Say şu teşbihi kaç tane!,,
“Bunu mu??”
“Tabii bunu ya. Teşbihi işte. Kaç tane?” Odacı hayretten donakalmış bir halde hiç saymadan parmaklarını, alışkın bir hareketle oynattı. Kendisine ilk defa böyle acaip bir vazife veriliyordu. Ne olup bittiğini anlamasına imkân yoktu. “33 tane efendim.**. Genel müdür bitap bir hareketle odacıya çıkmasını İşaret etti. Artık hiçbir tevil çaresi yoktu. Kendisi hastaydı. Ense adalelerinden omuzlarına, dirseklerine ve parmak adalelerine yayılan bir halsizlik, genel müdürü perişan etti: “Ben fena halde hastayım,” Memur her şeyin bittiğini hissetmişti. Fakat gene son bir defa köntM-mak istedi:
“Beyefendi, benim tâyinim...” “Sus artık be. Vatan, millet aleyhinde, büyükler aleyhinde söylemedik lâf bırakmazsın. Sonra da hiç sıkılmadan ricaya gelirsin. Seni kovmadığımıza şükür et Haydi çık dışarı.”
“Fakat beyefendi. Karım, çocuklarım...”
“Çık diyorum sana. Bak hâlâ konuşuyor.”
Memur perişan adımlarla yumuşak halının üzerinde yürüyüp çıktı. Genel müdür de arkasından hasta adımlarla fırladı. O-tomoblll ile evine döndü, içeri girer girmez karısına, fena halde hasta olduğunu, pijamasını getirmesini söyledi. Genç kadın böyle ânl olarak ne olduğunu merak etmişti. “Neyin var canım?” diye sordu. Genel müdür. Son bir ümitle teşbihi karısına uzattı. Yalvaran bir sesle: “Say şunu. Ama iyi say." dedi. Ka- I din:
“Biliyorum canım, dedi. Gitmezden evvel sana soyliyocok-tlm ama. kızarsın diye çokin-dim.”
“Bırak şimdi lâfı. Şunu »ay diyorum ”. Kadın saymadan cevap verdi:
”32 tane,” (
”32 mi? Ne biliyorsun say- | madan?
“Sen zaman nerden narken topladım. Bir tanesini bulamadım. Biliyorum sen tesblhlno alışıksın. Bulduğum kadarını yeniden ipe dizdim. 8cnden sonra da kayıp taneyi, halının kenarında buldum. Akşama yeniden dizecektim.”
Genel müdür, öfkelenmek mi. sevinmek mİ lâzım geldiğini bilemedi. Sadece bütün hücrelerinin evhamını boşaltacak şo-klldc derin bir nefes aldı.
19
öğle uykusuna yattığın yaramaz oğlun bunu bulmuşsa bulmuş, oy-ipini koparttı. Hepsini
KERVANSARAY
Sabah saat II den itibaren öğle ve akşam
ÇAY ve APERİTİF SALONLARI RUSTİK BAR ve 1 den SONRASI. ■■■■■■■■■■Telefon : 84730
Müzikli

""■"d
Sayfa 6
29 Kasım 1950
DİKİŞ ve NAKIŞ MAKİNESİ
vade
3
liradan
460.-:
T.L.
ay
•f
ff
liradan
6
60
480.-t
VI
liradan
9
45
T.L.
500.-:

37.50 liradan 12
vv
70
520.-:
İstiklâl Cod. 308 • Tel ı 43809
ve duyları kullanınız.
el ve avak
Diğer
MEHMET KAVALA
GÜZEL VE
Miktarı
C I n a I
6075.—
40.500
L.
150
ton
teneke
Eskişehir
Güray —
i
SIHHÎ İMDAT
T.L.
peşin,
peşin,
peşin,
7 —
9 —
tiplerimiz yoldadır.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
EYÜP: Arif Beşer
BEŞİKTAŞ: S.Recep (Beşiktaş) — Yeni (Ortnköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek)
peşin,
(Kariı-Göztepe — (Üsküdar)
100.
Beyoğlu 44644 Ankara 00 İotnnbul 24222 İzmir 2222 Üsküdar 60945 K.köy 60872 Karşıyaka 15055
T.L
AYAKLI, ÎKÎ ÇEKMECELÎ, GÖMME
95.
160.
e
120.
T.L. 440.
44998 60536
91
2251
1 — Şöt; Galip. — Prra: Aman.
6 — tarall. N.N; Takl.
FAYDALI
P e r o fc e n d e peşin f i ya t
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
EVVELKİ GÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan Batili
1 — Reha; lıa.
3 — Pim; Fener. 4
5 — Seyahat; Eş. Nite; Ait 8 — Ab;
Her; Adalet. 10 — îktlaat; Zo.
Yukarıdan atatır
1 — SnlAhl. 2 — Eşnpe; Bek. Hüseyin; R.T. 4 — At; Raaln. S&ntrhaf. 6 — Eğin; A.A.;
7 — Sanatt; Tat 8 — Alem; Laal 9 — îrae; Zeki. 10 — Ap; N. 0.; TR«.
Türk Ticaret Bankası
İkramiye çekiliş tarihi
n İştirak tarihi
30 Kasım 1950
Yeni
açılan
Gaziantep ve Beyoğlu
Şubelerimiz bu çekilişe dahildir
GELECEK DİAN UÇAKLAR
Bo-
CİLDİNİZ ÇAMAŞIR DEĞİLDİR.
Bo-
F R O D I
A
T
Anama
HER YERDE ARAYINIZ
«lı*
İNŞAAT İLÂNI
KARA( A
R
A
D
Y
0
R
L
A
UÇAK - TREN - VAPUR
her gün
20.45 de
GÖ-ln-
HEYBELİ ADA: Halk bUYCKADA; Halk
mn-
S&flt
1 - O Lesko
Müzikal Fantezi 3 Eser:
15 de maline, 49369
Pazartesinden ada
1 — Tarzan Maymunodom — Bufalobll Şarkını,
(15031) Aşk Köprüsü.
(18846) 1 — Neslmaçi
Kahraman. 2 — Firari (11131) Arslanlır Pençe-
16 30
18 45 Caz Orh
A
Beyaz sabun yerine
İki Açıkgöz Tarzın — Chicago Kaplar • Jandu rk.
üç SilAhşorler, Jandark.
KADIKÖY: Yeni Moda
köy) — Kızıl! oprak — Bostancı — Ahmcdlye
C Y.
D.H.Y. D H Y, F A A.
(Amerikan) Boy-
(Tüık) (Türk/ (Türk) B.E.A
\ TUVALET SABUNUNU MUlL4>dNlZ‘ 100 0e 100 Sofhr.
—-- — - - ------------— ■

ı i
Toptan satış yerli Tabir Han. Galat* Telefon: 40430
MINERVA
et ae dyaA
Perakende satış yerli Tepebaşı Alp Oteli altında Telgraf: Lamet İstanbul
(İstin İkinci ismi; Fol Miminin temsil ettlftl renllst bir Fransız romancısı 2—Dik Povel’İn karısı; Affnç dalının İstihalesinden hııaule gelir 3— Büyüğün yarısı; Tuluat Tiyatrosunun meşhur bir tipi; İki harf. 4 — Venüs nnzlrinln birinci adı; îstan-hui(la bir kaza, 5 — Acılık; Ayak. 6 — İstanbul Kültür Mümessilinin soyadı; İki harf. 7 — Tersi müteallik; Fehmet. 8— Tersi geri; Ekseriya Mlrna Loy İle beraber oynayan bir artistin birinci adı 9 — Bir zaman parçası; Halen üç Siirthşor-larda ovnıyan bir kadın artlntin birinci adı m — Nida; Eski rnlzln ekalliyete mensup bir
Yukarıdan a>nftı:
1 — Bir Hol)ywond film
2 — Perdenin meşhur tombul ya-naklisi; Yol. tkl harf; Taharri ettiren. 4 — Hafif rllzgrtr; Bir dişimiz. 5 — Vaterlo Köprüsünün erkek başartlatl; Ele geçir. 6 — Meram; Karakter. 7 — Bir futbol terimi; Tersi İdrâk et. 8 — Tir; Tersi yüs derece hararet! bul. 9 — Perdenin eski güldürücü gözlüklüsü; Mazurkada oynamış olan kadın. 10 —üçüncü Adam Kim filminde oynıyan kadın artistlerden biri; Büyük Beste filminin erkek artisti.
Rahne-
RİmAAl
şirketi.
ZAYİ — İçinde askerlik muamelem bulunan nüfus cüzdanımı 14.10.1950 tarihinde zayi ettim. Yenisini alacalımdan eskisinin hükmü yoktur.
Mehmet Sabahaddln Dafclıman
1 _ Aşağıda cins ve miktarları yazılı buğday, peynir vesaire hizalarında gösterilen gün ve saatlerde her biri toptan, istekli çıkmadığı takdirde partiler halinde Eskişehir Ticaret Borsacında satılacaktır.
2 __İsteklilerin belirli gün ve saatlerde gerekil temlnatlarlyle birlikte hazır bulunmaları şartna-
mesini görmek isteyenlerin Eskişehir Veteriner Mahmudiyede Hara Müdürlüklerine müracaatları İlân olunur. (16320>
Teslim yeri
Yeni yıl mahsulü buğday Hara Yeni yıl mahsulü tam ya^lı koyun peyniri (Buzhanede)
Karagül kuzu yünü Merinos yünü
Muhtelif koyun, kuzu keçi derisi
Müstamel taş kömür sobası
Müstamel baskül
340
349
180
132

SYLVANIA
flüoresant
lambaları 3 misli

GOZUNUZ
KAPALI
ALMAYINIZ !

SYLVANIA

Türkiye MOmeıılInğl ı
LIBKA TİCARET T.A. O
Tesisatınızda SYLVANIA
otomatik starter balast
8 — 5 — Da

Muhammen
kıymeti Teminatı________Tarih
L. 14.12.1950 14.00
9.095
698
540
132
60
20
L. L. L.
L.
L. L.
1364 25 104,70 81.—
19.80
9.—
L. L.
L.
b.
L.
14.30
14.45
15.00
15.15
15.30
15.45
İlânlar
YENİ İSTANBUL’DA
ÇIKAR
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri KASIM Rum)
Safer 19 5 0 T.Hani
18 29 16
1370 Çarşamba 13«T’
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 7.02 2 19
Oftle 12 02 7.19
IkJnd) 14.29 9 46
Akşam 16.43 1200
Yatsı 18 20 1 37
tm*Al( 5 19 12.36
10 45 P A A ruttan. — 11.40 D.H.Y. lzmirden. — 11.50 D.H.Y Ankn.rad&n. — 14.50 D.H Y Adana, Ankaradan. — 15.40
(Ingiliz) Londra, Nis. Roma, Ati-nadan. — 16.10 Kahire, Beyrut
An karadan. - 16.10 D.H.Y (Türk) D.Bakır. ElAzıfc, Malatya, Anka rddan. — 20 W) P A.A. (Amerikan» New-York. Londra. Münlhlen.
GİDECEK DİAN UÇAKLAR
8.30 D H Y. (Türk) Adannya * 9.00 L A.L (İtalyan) Atma, Komaya. - 9.30 DH.Y. (Türk) Balıkesir. İzmir, An kara ya. — 11.30 (Amerikan) Frankfurt Londra, New-York a. — , (Kıbrıs) NikoBvaya. — (Türk) Ankjraya. — (Türk) îzmlre — (Amerikanı Beyrut KalkUta. Bangkok
P. A. A. Brüksel, 11.45 12 30
14.20
21.40
Karaşl, Delhi Hongkong a.
GELECEK Ol AN VAPURLAR
6.30 Konva, Bandırmadan. -7 00 Dumlupınar, İskenderun dan. — 9.00 Tırlın n. lnoboludnn 12.00 Ege. J amirden. — 14 35 SÜM Mudanyndan.
GİDECEK OLAN YAPI RLAK
11.00 Etrüsk, Izınire, — 18.00 A-nafarta, lmroza. — 22.00 Konya Bandırmaya.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankuradnn. (Eke.) — 9.15 Ankaradan lEka). — 16.15 An karadan (Motorlu).
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon Eke. (Avrupayıı) 18 10 AnkAruya. (Ek*.). 21 3'
Anka raya. (Eke.)

11 Aralık 1950
BÜYÜK İKRAMİYE
10.000 LİRA

Hurda kamyon ve oto yedek parçaları satılacak
MELEK (40868) ÜÇ SUAhşÖrler SARAY 18 30 Yunan Opereti.
SVATI’ARK (83143) 1 — Nealmaçi Amerikada. 2 — Tatlı Miras. 3 — Cahub Kıralı.
SÜMER (42851) J&ndark.
ŞARK (40380) Kara Tarzan zarnbo.
SIK (43726) 1 — Lizbon Mataha-risl. 2 — Kaplan Kadın.
TAKSİM (43191) Nam-ı dlgcı Parmakaız Salih.
TAN (80740) Çakırca!) Mehmet Efe.
t NAL (49306) 1 — Şarlokholme* 2 — Zoronun İşareti.
YENİ (84137) 1 — ilk Arzular. 2 — Şarlatan.
YILDIZ (42847) Jandark.
ISTA NBUL
(23863) 1 — Memnu
öldüren Buae.
1 — Sovauz Yeril) Kalb (Yeril).
1 — Madam
ALEMDAR
Mırıtaka. 2 — AYSU (21917) 2 — Sızlayan
AZAK (23512)
varl. 2 — Yayla Kaplanları. (EMHERLİTAŞ (22513) 1 — Allah Kerim» 2 — Karım Beni Aldatırsa.
E.MRE 1 — FrankeşUıvnın intikamı. 2 — H izine Peşinde.
HALK (21901) 1 — Vİrginia Kaplanı, 2 — örümcek Katlının Avdeti. 3 — Şam Güzeli.
İSTANBUL (22367) 1 — Zafer A-bldeaL 2 — ÖHlm Diyarı.
KISMET (26654) 1 — Casuslar
Çarpışıyor, 2 — Düşman Kardeşler. 3 — Korkunç VAdl.
MARMARA (23860) 1 — Memnu Mıntaka. 2 — Öldüren Buse. MİLLİ »22962ı i — Neslmnçl nÜllÜ Kahraman. 2 — Vahşi Likam.
TURAN (22127) 1 — Madam varl. 2 — Yayla Kaplanları.
YEN! »Bakırköy 16-126) lümden Firar. 2 — Manon
KADIKÖY
HİLE (Kadıköy) Söyleyin
Ağınmasın,
OPERA (68714) ı — Cennetin a nAhtHrlıırı. 2 — Cehennem GeçhJ» SI-NAR 1 — Aşk Maceraları. 2 — Kahraman Kılavuz,
S C REY YA (60662) 1 — Korkak
Kahraman. 2 — Suçlu Benim.
YELDEÖİRMENİ 1 — Büyük Aşk »Türkçe». 2 — Tehlikeli Yollar
BEIOÖLU
M,KAZAR (42562) 1 - Şhkcı Kİ’ İn Yeni Maceraları. 2 — Ate^ Bel çileri,
AR (44394) Devler Ateş)
ATLAS (40835) Gece Komedi Franaez Vcra Koreno Trupu: Lr 6ecret (Bernatein).
ELHAMRA (42285) 1 - Yalııir
Gidenler. 2 — Bir Yetlnıcnln Rn manı.
GÜREL 1 —
Diyarında. 2
İNCİ (44595) İPEK (41289) LALE (43395)

ANKARA
ANKARA (23234) Kara Maske. bUyük CEBECİ Gönüllü
PARK sinde.
Sl’S 114071) Istanbul Geceleri. Sİ M ER Çol Silahşorları.
ULUS (22294) Yayla Kanraman-lan.
YENİ (14040) Genç Dul. dCyCK Rigolotto.
ÇOCUK TİYATROSU Saat 14 de Karaboncuk.
Kt'ÇtK Melekler Şeytanlar. İZMİR
ELHAMRA Madam Bovarl. LÂLE Çakırcah Mehmet Efe. MELEK 1 — Kanun Harici. 2 — Bu Gece Seninle.
TAN Çakırcalı Mehmet Ete. TAYYARE Kahraman Yüzbaşı YENİ
2
İSTANBUL BELEDİYESİ şehir Tiyatroları 20 30 da DRAM İhtira* Tramvayı
Teif : 42157 Hfimrd» kmrnı
Temine Dünya
YENİ SES
TİYATROSU
Perde 1 Tablo Pierre î^ouys ve Loula de Cramont’dnn
Türkçcsl: Münir Hnyrl Egeli Müzik: Erlanger - Manscnet -Gluck
;arşnnıbn, cumartesi saat Pazar 15 ve 18
Telefon:
★ MUAMMER
TİYATROSU
II F. I. A M I
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. S. Ayarı. — 31 Neşeli parçalar (pL). — 7 15 Haberler ve hava — 8,00 Hafif müzik fpt). — 8,25 Günün
i
ınporiL
programı. — 8.30 Mozart - Do Minör Plyuno Kon-çorlosıı (pl.). — 9.00 Kapanış.
12 16 - 13.15 Asker Simli: (16 rn 83 - 17810 Kc/a T. A. V. Kıuii »lal a pnatnelyie beraber yayın). — 12 15 Memlokotton Sekim. — 12.30 Şarkılar, — 13 00 Haberler — 13.15 Moludılrr (pl.). — 13.30 Ö£le ga-zclcHİ. — 13 15 Piyano İle cu* parçalan (pl.). — 14.00 Hava raporu, alcaam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18 00 M. S. Ayan. — 18.00 Şıırkilaı
şa-
rpi ). — 19.00 M S rlhten bir yaprak ıııoni Mızıka 4| (Şc müzikleri (pl.). — Serbcat anal.
eden: Mcaut Cemil). — 21.15 Konuşma; Hafta Arası
I onuşma: Çiftçilerle Başba-rnhırından Beny Goodman
;ti vr haberler. — 19.15 Ta-9 ?0 ( umhurbaşkanlıgı Ar-J’Vumi Künçer). — 20.00 Filin 20 15 Radyo gazetesi. — 20.30 20.35 İHtihİ Türk Müziği (idare

EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) — Sırrı Başdofcan (Küçükpazar) — Esat (Dlvunyolu) — Aşariur (Ge-dikpaşa)
BEYOĞLU: Güneş (Merkez)
Barun&k (Taksim) — Bntlst Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişli) — Çubukçu (Şişil) — HaakÖy (Has-köy) — Yeni Turan (Kasımpaşa»
FATİH: üniversite (Şehzadeba-
şi) — Elem Pertev (Akaaray) — Snmatyn (Samatya) — Hamdl Emgen (Şehremini) — Edlrneka-pı (Karagünırük) — Orhan Avcı-nglu (Fener)
ANKARA: Sebat
Kurtuluş
İZMİR: Ege (Basmahane) — Hilal (Kcmerallı) — Alııancak (Al-mncak) — Asri (Eşref paşa)
^Üzelyalı (Yalılar)
Sohbeti (Muhip Dırana»), — 21.30 Dun» parçaları (pL). — 22 00 Konuşma. — 22.15 Şarkılar. — 22.30 Halk türküleri. — 22.45 M S. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
MANKI I. :
12.57 Açılış ve programlar. — 13 00 Haberler — 13 15 Radyo Salon Orluestraaı Konseri. — 13 45 Şarkılar: Güler Kardeşler. — 14.20 Dana müziği (pl ) — 14.45 Programlar ve darı» müziği (pl ). — 15.00 Kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 1800 Dana mü-
ziği (pl.). — 18.10 Veremle Mücadele Cemiyeti adına konuşma. — 18 20 Fasıl Heyeti Konseri “Mahur”. — 19.00 Haberler. — 19.15 Kısa şehir haberleri. — 19.20 Saz eserleri: Cevdet Çağla. — 19 40 Sadi Yaver A-tnmnn Memleket Havaları Som voSaz Birliği Konileri, — 20 15 Radyo gazetesi. — 20.30 İstenen ve sevilen piyano parçaları. — 21.15 Şarkılar. - 21 5»)
Tiyatro saati: Sinan Korle — 22.00 Konçerto (Pl Bach ve GricgL — 22.45 Haberler. — 23JH) Program lar ve dana müziği (pl,). — 23.30 Kapanış.
Saçların Dökülmesine K e
v e
peklenmesine kaşıntılara Karşı mel İlâçtır
PetroC
Türk - Yunan Boks Maçları — Tertip Komitesinden:
30.XI.1950 perşembe gecesi saat 21 de Spor ve Sergi Sarayında yapılacak olan son karşılaşmalar İçin, 1,50 - 3 ve 5 liralık biletler aşağıda yazdı adreslerde satışa çıkarılmıştır
Beyoğlu ve Galata Vagonll gişelerinde, Bahçekapıda Gabay Mağazasında, Osmnnbcyde Suna Çay Salonunda, Osman Güzel Mağazasında ve maç gecesi Spor ve Sergi Sarayı gişelerinde.
Sayın halka İlân olunur.
İstanbul İkinci İcra Memurluğundan : 950/4384
Mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen 1949 modeli Bedford markalı 5 tonluk kamyon Aksaray da Beykoz garajında 2.12.1950 cumartesi günü saat 12,30 dnn 13.30 a kadar açık arttırma suretiyle satılacaktır. Bugün ve saatte konulan değerin yüzde yetmlşbeşlnl bulmadığı takdirde ikinci açık arttırması 5.12.1950 salı günü aynı yer ve saatlerde yapılarak en çok arttırana ihale edilecektir, isteklilerin satış gün ve saatinde mahallindeki memura müracaatları I-lân olunur. ( 16399)
D. Adalar Sulh İcra Memurluğundan : 950/102
Büyük adada Çakırmnnav sokağında oturmakta iken ikametgâhı belirsiz kalan Kulutit Fran-sova Eksini Hristo Forldlsin gayrimenkulu üzerine koydurunuz 500 lira ipoteğin kaldırılması İçin gayrimenkulun şimdiki sahibi Aleksandros Cilasin avukat Kalııdinln yaptığı takibinde ikametgâhınızın siz kaldığını, geri gelen
zarfına verilen mcşı abattan anlaşılmış olduğundan tebligatın
vekili İcra belir-tebliğ
Ankara Yollar 4. Bölge Müdürlüğünden :
1 — Bölge müdürlüğü sahanındaki hurda kamyon ve cto yedek parçalan kapalı zarf usulü ile satılacaktır.
2 — Muhammen bedeli 6.089.20 (altı bin seksen dokuz lira yirmi kuruş) lira olup geçici teminatı 457 (dört yüz elli yedi) liradır.
3 _ Kapalı zarf arttırması 11 T2/1950 pazartesi günü saat 15.30 da Etlik yolu üzerindeki bölge müdürlüğünde toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. Zarflar saat 14.30 a kadar komisyona verilmelidir.
4 — BU işe alt şartname ve cetveller çalışma saatlerinde bölge müdürltlfünde; kamyon ve yedek parçalar İse tatil günleri hariç her gün saat 10 . 11.30 arasında bölge sahasında görülebilir.
5 — Postada vukua gelecek gecikmeler İle para gibi uma-şeylerle mühürlenmiş zarflar kabul ediU
mun elinde bulunan mez.
6 — 2490 sayılı meal İlân olunur.
kanun ahkâmına uyularak müraoaat edfU (16174).
BUZ DOLAPLARI için PLÂSTİK SÜRAHİ



gazete ile llânen yapılmasına İcra tetkik merciince karar verilmiş olmakla 7 gün içinde İcramı ?ra müracaatınız tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur.
(16370)
Sümerbank Genel Müdürlüğünden :
1 — Sivas Çimento Fabrikası genişletilecek kısmı İnşaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yapılacak inşaatın keşfi »1.330 000,—) lira ve geçici te-
minat miktarı (53.650.—) Uradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (10û) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 14 aralık 1950 perşembe günü saat 16 da Ankarada Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi İşlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye İştirak edeceklerin bir taahhütte (1.000.000,—) liralık benzeri betonarme karkas inşaatını bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olmaları şarttır.
7 — Banka lşl dilediğine yaptırmakta serbesttir. (16257)

Comments (0)