29 Nisan 1950 — Cumartesi
SlYAâî
İKTİSADİ
TA



Sayı 150
10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32. altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL günlük gazete
Tesis cdon: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı lahifedo santimetresi 2 liradır, hânlardan hiçbir mes’uliyot kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
Yunan Mareşali Papagos’un beyanatı
"Doğu Akdeniz paktının imzalanması icap eder,,
Türkiye ve Yunanistan paktın başlıca üyesi olacaklardır

Seçim plâtformları
seçim beyannamesi teşkil ediyor
YENİ İSTANBUL'U» Kuponu
T
tç SAYFALARDA
Atina 28 (Atina hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yunan Askeri Başkomutanı Mareşal Papagos, bugün yabancı basına verdi&i beyanatta, bir Doğu Akdeniz paktı imzalanması lehinde olduğunu söylemiştir. Mareşal demiştir ki: — "Başlıca üyeleri Türkiye ve Yuna-nlstap olacak olan bir Doğu Akdeniz Paktına tarafda-rım, fakat bu hususta Türkiye Genelkurmay Başkanlığı ile temasa geçmiş değilim.,
Yunanistandaki komünist çetelerden bahseden Mareşal şunları söylemiştir: — “Yunanistanda hâlen faal
olarak 500 kadar çeteci vardır ve sabotaj işlerinde lıçıyorlar. Çetecilerden iki bin kişi Arnavutluğa ve 12 ilâ 14.000 kişi Bulgaristana sığınmıştır. Bunların tekrar hücuma geçmeleri ihtimali daima mevcuttur ve bu hususta müteyakkız davranıyoruz. Yunanistan ordusunun 80.000 e İndirileceğine ve kendilerine kâfi miktarda modern Amerikan silâhları verileceğine eminim. Mamafih İcap ettiği takdirde, bu kuvvet iBtendigı zaman yarım milyona çıkarılabilir
ça-
İktisadi politikasını vazıh düsturlarla ifade eden iktidar, öyle anlaşılıyor ki, iktisadi hayatın her sahasında müdahaleler yapan devletçi görüşü bir kenara bırakacak ve hususi teşebbüsün inkişafı için gerekli görüş ve tedbirler hâkim olacak

4

1
k

k
ÎKÎNCÎ
Anadoluda Refik Halid
Bursa — 2
ÜÇÜNCÜ
Bir itimat buhranı içinde yaşayoruz Muvaffak İhsan Garan
DÖRDÜNCÜ
Alyosha ve atı (Hikâye)
BEŞÎNGÎ
1945 ten beri Avrupada para sağlamlaştırma ameliyesi
POLiTiKA
_ 28/IV/1950
Seçimlerde huzur
___ ____________
ve emniyet
ftAŞBAKAN, dün gazeteci-** lerle görüştü. Bu konuşmasında Şemseddin Günaltay en çok, seçim emniyeti ve vatandaşın bu hakkının korunacağından emin olması noktasında durdu. Radyoevi hâdisesiyle meydana gelen taşkınlığın mevzu ve mahiyetine gereken hissesini ayırdı. Fakat irticaa, rejim aleyhtarı hortlak harekete karşı her tarafta duyulan hisleri o da bir daha belirtti.
Gazetemiz daha ilk gününden beri bu mevzuda veçhe almış bulunması hasebiyle, bu münasebetle yeni bir noktai nazar ortaya koymıyacaktır. Türk milleti nereden gelirse gelsin bu gibi irtica harekâtına karşı koymasını bilmiştir ve icap ederse yine de bugün enerjisiyle böyle bir düşmanla her an döğüşmeye hazırdır. Zaten mesele böyle bir irticaın aramızda yetişmesine uygun vasatların kaldırılması, yokedilmesidir. Bu bakımdan parti farkı gözetilmeksizin bütün Türk vatandaşları ile matbuat elele sıkı saflar kurmuş durumdadır. Şurada burada ser. best ve toleranslı anlayışımızın gölgesinde, kaypak politikala-rivle, tabasbus ve riya perdesi arkasında yoldan çıkanlar olursa, bunları istisna olarak kabul ediyoruz. Bunların bu defa da mahiyetlerini, münevver gençlik başta olmak üzere, bütün vatandaşlarımız. ilk heyecan ânı geçtikten sonra zaten anlamış ve ve hakettikleri aksülameli de göstermiştir.
Başbakanı dün dinlerken öğrendiğimiz bazı hakikatler üzerinde de durmak yerindedir. Bu gibi kütle hareketlerinin arkasında muayyen maksatlı tertipler olursa, buna mutlaka lâyık olduğu dersi vermek lâzımdır. Bilhassa millî iradenin tayini demek olan büyük seçimlerin a-rifesinde bu gibi tertiplere yeltenenler bilmelidirler ki halkı en büyük hakkından mahrum bırakmağa kalkışan bu tarzda tedhiş havaları, cemiyetimize tesir etmez. Türk topluluğu bunlara karşı daima hazırlıklı, dim dik ayaktadır. Fert olarak, parti olarak, hükümet ve millet olarak, şahsi ve siyasî düşüncelerimiz ne olursa olsun bu gibi rejimimize ve İçtimaî nizamımıza karşı teveccüh edecek her hareket, birlik ve beraberlik duva-: uza çarparak param parça olnaya mahkumdur.
Bu lukadderi değiştirecek bir kuvvet mutasavver değildir. Onun için Türk vatandaşı emniyet ve huzur içinde 14 mayıs günü sandık başlarında bir bayram sevinci içinde toplanacaktır. Hür ve müstakil bir Cumhuriyetin mesut bir ferdi olarak ve yalnız vicdaniyle danışarak istediğine reyini verecektir. Türkün dünyaca teslim olunan aklı selimi ona en iyi mümessilleri Beçmek kudretini vermektedir.
Tifo Yugoslav manevralarında
Tito’nun mühim demeci
Gorizia’yı Trieste ile
değiştirmeğe hazırız,,
Amerika, Tito ile Plastiras’ın hususî bir maksat güttüklerine kani değil
“Rusya mütecaviz olmayı göze alamaz»
vereceğini zannetmiyorum.
2 — Biz Yugoslavyada kendi silâhımızı imal edebiliriz. •
3 — Derhal hazırlonmıya hiç lüzum yoktur, zira ânl bir harp tehlikesi görmüyorum.
Fikrini açıklaması riea edilince Tito şunları ilâve etmiştir:
“Bloklar kurmaya lüzum yok de-mek istiyorum. Bloklar bir harp âmilidir.,.
Nihayet Atlantik Paktı hakkındaki suale Tito şu cevabı vermiştir:
“Mecliste söylediğim nutukta blokların teşkili aleyhin le bulundum. Bütün ihtilaflı meseleler Birleşmiş Milletlere tevdi edilmelidir. Çok vakit nisa hile bu kaidedendir. Biz harp sonrası meselelerini tanzim için daha ilk safhada bulunmaktayız.
Gayretlerimizi, bloklar teşkil etmeden barışçı hal çarelerinin inkişafına h as r etmeliyiz.
Bloklar teşkil etmek zannımca iyi bir yol değildir.,,
VVashlngton. 28 (AP) — Birleşik A-merika Dışişleri Bakanlığı, Titonun, Yunanistan ile diplomatik münasebetlerini yeniden tesis etmek kararım, “çok iyi karşılamış,, olduğunu bildirmiştir. Birleşik Amerika, bu münasebetlerin. bütün ihtilâfların halline doğru bir adım teşkil edeceğine kânl bulunmaktadır.
Dışişleri Bakanlığı Basın Dairesi Başkanı Mlchaol McDcrmott, “Bu kararın alınmasına saik olarak, iki taraftan herhangi birinin hususî bir maksat güttüğüne inanmıyoruz. Birleşik Amerika, elçi teatisini la biatiyle memnunlukla karşılar’* demiştir.
Viyana, 28 (YrtRS) — Buğun senelerden beri ilk basın toplantısını yapan Mareşol Tito. Gorizia Yugoslavya-ya verildiği takdirde, Triestanin muhtar hır bölge olarak Kalyaya İlhakına rıza göstereceğini söylemiştir.
Siyasi çevreler, bu beyanatın son derece cesaret verici olduğunu söylemişler ve Yugosl&vyanın artık Sovydt Rusya nüfuzundan tamamivle kurtulduğunu belirtmişlerdir.
Konferans misil oldu?
Belgrad, 28 A.A. (AFP» — Belgrad'-da bu sabah Mareşal Titonun tertip ettiği basın toplantısı büyük bir hâdise teşkil etmiştir.
Bu konferansta, Belgraddakl .daimi Amerikan, Fransız, İngiliz, isviçreli muhabirlerle, Yugoslavyadan geçmekte olan birçok gazeteci ve bilhassa birçok isviçreli hazır bulunmakta idi. Bunlar umumiyetle Mareşalin kabul resimlerinin yapıldığı Beyaz Sarayda misafir olmuşlardır.
Sivil bir elbise giymiş olan Mareşal iki saatten fazla bir müddet gazeteciler tarafından sorulan çeşitli suallere cevap vermiştir.
Gazetecilerin çoğu İlk defa olarak Yugoslav Hükümet Reisi ile hakikî surette bir temasta bulunuyorlardı.
Konferans Almanca sorulan bir sual müstesna olmak üzere bir kadın mütercim vasıtasıyla İngilizce cereyan etmiştir. Mareşal Tito almanca sorulan suale almanca cevap vermiştir.
Rusyanın ve halk demokrasilerinin temsilcilerinden hiçbiri bu konferansa iştirak etmemiştir.
Dünya barışını Birleşmiş Milletler koruyabilir
Belgrad. 28 A A. (AFP) — Barış ümitlerinden ve bilhassa Yugoslavya-ya karşı bir Rus taarruzundan bahseden Mareşal İstikbal hakkında kehanette bulunamıyacağını söyledikten sonra Rusyanın mütecaviz olmayı göze almıyacağı fikrinde olduğunu teyit ptmlştlr.
Birleşik Amerika tarafından Yugos-lavyaya silâh verildiği takdirde bunu kabul edip etmlyeceği sorulunca Tito şu cevabı vermiştir:
1 — Birleşik Amerikanın bize silâh
Bayar, Boluda mühim bir konuşma yapacak
Bolu 28 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D. P. Başkam bu sahalı saat 9 da Ankaradan ayrılarak Bolu-ya müteveccihen yola, çıktı. Bayar Boluya kadar yol boyunca halkın coşkun tezahüratı İle karşılandı. Bilhassa Boluda halk Bayar* büyük sevgj tezahürlerinde bulundu. Şehre gece yarısına doğru gidildiği için Bayar asıl nutkunu bugün söyleyemedi Mamafih kısa bir konuşma yaparak kendisine karşı gösterilen sempatiye teşekkür elti. Bayar yaıın yapılacak olan siyasi toplantıda mühim bir konuşma yapacaktır.

Ankara 28 (Hususî muhabirimizden) Eğer bir takım şahıslar yahut gizil ve açık tamimler etrafında cereyan etmekte olan faydasız münakaşaları bir kenara bırakırsak A*nkaradaki alâkanın bugün C.H.P. nln seçim beyannamesi etrafında toplandığını söy-lıyebiliriz.
Gazetemizin öteden beri müdafaa etmekte olduğu esas, partilerimizin memleket meseleleri üzerinde çalışarak seçim gibi hayati bir dâvada bilhassa bu hususta ne düşündüklerini söylemeleridir. Partilerin bu yoldan yürümesi, hem demokrasinin şartlarından J’Jiri, hem de partiler arasındaki siyasi mücadele tekniğinin başlıca unsurudur.
Bu usul demokrat memleketlerde a-sırlardan beri tatbik olunmaktadır.
Memnuniyetle görüyoruz ki C.H.P. bu usulü benimsemiş bulunmaktadır. Temennimiz Demokrat Partinin de kısa bir müddet içinde aynı şeyi yapmasıdır. Bu takdirde iki büyük partimizin seçim plâtformları ortaya çıkacak, vatandaşlar reylerini karşı-ıı tu. — ı

• •


Ghurchill, Başbakan Attlee’yi istifaya davet ediyor
“Sosyalist Hükümet, ingilterenin yeryüzün-deki itibarını azalttı”
Londra 28 (YİRS) — Büyük Üstadı bulunduğu “Primrose,, Birliği mason locasında altı bin kiçiye hitap eden İngiltere Muhalefet Partisi Başkanı Mr. Churchill, Londra liman işçileri greviyle tren biletlerine yapılan zam yüzünden husule gelen iki yeni buhrandan dolayı işçi Hükümetini istifaya dâvet etmiş ve demiştir ki: — “İçinde bulunduğumuz siyasi çıkmaza ve mali tasarruf hususunda Sosyalist Hükümetin —“kötü idaresine,,— bir son vernıek için bir an evvel yeni seçimlerin yapılması lâzımdır. Sosyalist Hükû meti, Bri fanyanın yeryüzünde* ki İtibarını azaltmıştır.,,—
Churchill, Muhafazakâr ti liderlerinin itirazlarına men, seçimlere gidilmesi
gini ilk defa olarak alenen bildirmiştir. Churchill sözlerini şu şekilde bitirmiştir: mento hak ve imtiyazlarını,
yem bir seçim yapmak korku-Slyle ilga ve iptal edemeyiz. Ingiliz milletinden korkmuyoruz. İngiliz milleti imanımızdır ve bu imanın teyidi gecikmiyecek-tir.»,—
Par rag late-
“Parlâ-
■■
• •(
J
lıklı görüşlere göre verecek ve bu netice itibariyle şu mânâyı taşıyacaktır: “Ben ötekine değil sana rey veriyorum. çünkü senin tekliflerini hem daha faydalı, hem de tatbikat bakımından daha mümkün görüyorum.”

Bugün Ankarada hem bir çok vatandaşlarımız hem de yabancı muhabirler C.H.P. nin beyannamesini tetkik ve mütalâa, etmekte İdiler. Yabancı muhabirler bilhassa ştı noktalar üzerinde durmuşlardır: Köy dâvasının bir bütün olarak ele alınması; sosyal tesanüt sigorta mevzuları; devletçilikle hususi teşebbüs sahalarının tayini; hususi teşebbüse tanınan haklar, beynelmilel sermayeye verilen teminat; din veya ırk ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin vatandaşların müsavi muameleye tabi tutulacağı keyfiyeti. Hemen hepsi beyannamede bu noktalara dair aerdedilen mütalâaları memleketlerine bildirmişlerdir. Filvaki C.H.P. bu defaki iktisadi politikasını çok vazıh düsturlarla ifade etmiş bulunmaktadır. Anlaşılıyor ki iktisadi hayatın her sahasında müdahaleler yapan devletçi görüş artık bir kenarda bırakılacak ve devletin yalnız maden işletmeleri, ağır sanayi, müdafaa sanayii vesaire gibi büyük kalemlerle meşgul olacağı esas kabul edilerek bundan böyle sermayesi ister buradan ister dışardan tedarik edilsin hususi teşebbüsün inkişafı için lâzım gelen görüşler ve tedbirler hâkim olacaktır.
Hattâ sermaye terakümü ve yeni İşlere ucuz ve bol kredi tahsisi İşlerinde bile bundan böyle hususi teşebbüsün de ihtiyaç ve talepleri gözönünde bulundurulacaktır. C.H.P. nin politikasında müşahede ettiğimiz bu değişiklik hiç şüphe yok ki içerde ve dı-şarda memnuniyetle karşılanacaktır.
Beyannamede kısa şiarlar halinde hem ileri bir ziraat ve köy bünyesine hem do sanayi ve madenciliğimizin daha rasyonel çalışma yolundan istih-salâtını arttırmasına yer verileceği belirtiknıektedir.
Ayrıca muhtelif halk tabakalarının daha kolay, daha iyi ve daha emin bir hayat sürmeleri için bir çok prensip ve tedbirlerin nasıl ve ne nispette tatbik edileceği ciddî bir ifade ile gösterilmektedir.
D. P. nin beyannamesi merakla bekleniyor
Simdi herkes büyük bir merakla Demokrat Partinin seçim beyannamesini beklemektedir. Her halde onların da gene bu meseleler hakkında ehemmiyetli görüş ve tedbirleri olacaktır.
Onların da beyannamesi okunduktan sonra her iki tarafın hatiplerine kendi partilerinin seçim plâtformlarını izah etmek kalacak; vatandaşlarımız verilen bu izahatı can kulağı İle dinliyecek; kim hesaplı ve mâkul konuşuyor, kim sadece bol keseden va-adlerde bulunuyor görecek ve kararını vererek, seçim günü reyini sandığa emanet edecektir.
Bu bakımdan C.H.P. nin seçim beyannamesi için, siyasi havayı tadil ettiğini hat.tâ buna müspet bir istikamet verdiğini söylemek yerinde bir hareket olur.
Başbakan dünkii basın toplantısında
Başbakanın basın toplantısı
Günaltay son hâdiseler etrafında
“Devlet mekanizmasının iyi işleyebilmesi için ikinci bir meclise ihtiyaç vardır. Devlet Başkam, tarafsız ve müstakillen seçilmiş olmalıdır ki, fikir ihtilâflarında hakemlik edebilsin**
A merikadaki Yunanlılar,
Eskişehire geniş çapta yardım yapmaktalar
Başbakan Şemseddin Günaltay dün saat 16.30 da Vilâyet binasında bir basın toplantısı yaparak İstanbul gazetelerinin mümessilleriyle hasbıhalde bulunmuştur.
Başbakan, son günlerde hortlayan İrtica cereyanları üzerinde konuşmak için toplanıldığ^nı belirterek, sözlerine başlamış ve: “Kökleşmiş kanaatleri hele bünyeye pek sinmiş olursa, hemen hertaraf etmek kabil olmuyor, hakiki durumu görerek yürürsek hedefimize erişmiş oluruz. Dine temayül mevzuunda prensip koymak lâzımdır. İki parti de memleketteki inkılâbın yürümesi için roüttehiddir,, demiştip
Bilâhare son hâdiseleri harici bir faaliyetin eseri olarak vasıflandıran Başbakan, bu gibi hâdiselerin daha çok seçim esnasında meydana çıkmak üzere tertiplendiğini ve muhtemelen bunun halkın heyecanından istifade e-dllerek bir manevra olduğunu, pek tabii olarak kalabalığa katılan masum halkın bundan habersiz bulunduğunu tebarüz ettirmiştir.
Daha sonra, yapmış olduğu temaslar neticesinde, bazı vatandaşların o hâdiselerden korkarak seçim esnasında sandık başına gitmekten çekindiklerini, öğrendiğini söyleyen Günaltay: “Seçim tam bir serbesti içinde ve kanun dairesinde cereyan edecektir. Seçimlerin huzur içinde yapılmasını ve vatandaşın emniyetle rey vermesini en birinci vazife telâkki ediyoruz. Bu iş ne kadar salim olursa, huzur da o kadar geptş olur. Bu sebeple de vatandaşlar istikbale emin olarak bakabilirler.
Yeni Seçim Kanunu, iyi ve mütekâmil bir kanundur. Bu kanunla, evinden çıkarak sandık başına kadar giden vatandaşın emniyeti idareye ve sandıkların emniyeti de adliyeye bırakılmıştır. Ayrıca herhangi bir yerde bir hâdise zuhur ederse onu yerinde bastıracak her türlü tedbir alınmıştır. Vatandaş bu şartlar içerisinde, İstediğine reyini verebilecektir. Bunu temin için ne yapmak lâzım gelirse yapılacaktır,, demiştir.
Başbakan Şemseddin Günaltay daha
sonra muhtelif gazete mümessillerinin sordukları suallere cevaplar Vererek, yeni rejimin bu seçim esasları üzerine kurulacağım, mevcut Yasa ile bugünkü fejimi yürütmek imkânı olamayacağını» bil hususta ikj büyük partinin müştereken jriirüyeceklerini tahmin ettiğini, Devlet Reisinin de partiler ü-zerinde tarafsız bir mevki almasını temin etmek gerektiğini, anlatmıştır.
Basın Kanunu hakkında da sorulan bir suale Başbakan: ‘‘Basın ahlâkı da memlekette Anayasa kadar ehemmiyetlidir. önümüzdeki Meclise gazeteci arkadaşlarımızın iştirak edecekleri kuvvetlş umulmaktadır. Onlar gelsinler ve mesul mevkide olarak kendi kanunlarım kendileri yapsınlar,, demiştir. . ’ t
Devlet mekanizmasının daha iyi isleyebilmesi mevzuuna da temas eden Günaltay* şöyle demiştir:
“ Devlet mekanizmasının iyi işleyebilmesi İçin ikinci bir meclise ihtiyaç vardır. Devlet Başkanı tarafsız ve müstakillen seçilmiş olmalıdır ki. iki meclis arasındaki fikir ihtilâflarım, partiler üstünde kalarak hakemlik yapmak suretiyle halledebilsin.
Hükümetin son hâdisede biraz gevşek hareket ettiği hakkında bazı söylentiler duydum. Ortada bir conazc olduğundan ona hürmet göstermek lâ-zımdu Böyle bir hâdise bir daha tekrar ederse hükümetin ne tarzda hareket e-deceğinl görürsünüz.,,
Hayat pahalılığı ve devlet dairelerindeki kırtasiyecilik mevzuunda da duran hükümet reisi, mayıs ayında Kalkınma Bankasından bir heyetle diğer iki kişilik bir heyetin memleketimize gelerek rasyonel çalışma esaslarını tesbit edeceklerini ve bu heyet* lerln çalışmasını kolaylaştırmak için cumhuriyet devrinde muhtelif vesile* lerle hazırlanmış olan raporların Başbakanlıkta toplandığını, hayatın gün geçtikçe ucuzladığını yeni emisyon yapılmadığını ve önümüzdeki mevsimde bereketli bir mahsul alınacağı için paranın iştira kabiliyetinin daha da çoğalacağını, beyan etmiştir.
Armatör Stefanidis, 570 kilo giyim bedava getiriyor
Ankara 28 (A.A.) — Waahln£ton Büyükelçimiz Feridun Cemal Er-kln’in refikası Bayan Erkln’ln teşebbüsü ile Eskişehlrde sel felâketine uğrayan vatandaşlarımıza gerek VVaahinRton’da, gerek Ne^v-York’ta geniş mikyasta yardım sağlamış ve toplanan eşyanın ilk partisi 14 da Kızıla.va teslim edilmek Amerikadan memleketimize veccihen yola çıkarılmıştır. Alcola Pionaer vapuruna yüklenen bu eşya 570 kilo tutarında giyecek ve yiyecek malzemesinden mürekkeplin Amerikada bulunan Yunanlılar dn bu şefkat tezahürüne geniş ölçüde iştirak etmişlerdir. Eşyayı meccanen getiren vapurun sahibi de Amerikalı Kumlardan Prudential Llne’in sahibi Mlstev Stefanldis’tir.
Yardım faaliyeti bütün hızıyle devam etmekte olup aynı vapur şirketi, vapurlarının müteakip seferlerinde de toplanacak eşyayı mecoanen getirmeyi üzerine almıştır.
Diğer taraftan Çocuk Esirgeme kurumıımuzun Amerikada Massa-chussets'de Peaihody şehrinde bulunan şubesi de Eskişehir felâketzedelerine bin dolarlık yardım sağlamıştır.
eşyasını



Eskl^ehirdeki son sel felâketinden bir görünüp
nisan-ilzere mille-S/S
Illllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
Anadolu'da Refik Halid
Refik Halid BursalIlar arasında
BUR
Gazetemiz namına yurdu dolaşan kıymetli edibin ikinci yazışım bugün 3ucl sayfada bıdacaksunz
Sayfa 2
TBNÎ İSTANBUL
20 Ntaan 1250
Anadoluda Refik Halid
Yeni bir sulh plânı
U
S
R
u-
bir Yunan teknesinden
şehir haberleri
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
”Marakaz” ne kelime ? bir vapur tipi -tanıyan var mı ? mabet — muhabiri
otomobil servisinin komik ve
Üst güverteden İçimizde Marmara’yı - Merdiveni org gibi
mahrum fırdolayı öten bir Kırk iki sene evvelki (Tercüman-ı Hakikat)
— Anadoluda otelciliğin kötü durumu, acıklı hali
1908 senesinde başı fesli, eli bastonlu, on dokuz yaşında var yok
Mıındanyaya, oradan Bursada bir tekkeye inen — gönç, 195’3 yılında altmışlık bir adamdır. Galata rıhtımından Marakaz’a bindi. Marakaz ne kelime? Cü-helftdan, ulemadan bin bir kafile geçti, bin bir tanesi bin bir sene daha geçse ne özünü, ne isini galiba hiç bir lisanda, hiç bir kitapta ve kitâbede bulamaz,
Ziyanı yok. Aslında mânâsız olsa da İiasn inkılâbında bir devreye işaret ettiği için tarih bakımından mânalıdır; çok şeyi hatırlatıyor ve düşündürüyor, Hele vapurun kendisi, kırk şu kadar yıl evvel ilk Bursa seyahatini, anlattığım şekildeki bir vapurla yapan adama neler anlatmıyor! Bu sözümden sakın şöyle bir fikir yürüteceğimi sam mayınız:
— Ne idik, ne olduk? Teıak kİ böyle olur!
Filvâki Marakaz, küçük seferler için fena bir vapur sayılamaz. Sayılamaz ama üst güverteden mahrum, Burası cankurtaran kayıkları, nefeslik ba. çaları ile çevrilmiş, adım atacak, göz gezdirecek yeri yok. İnsan bu tip vapurlarda ufukları kavrıyamıyor,
Çok acınacak meseledir kİ İstanbullu yahut Istanbula gelen vatandaş ve seyyah, Marmara Denizini fırdolayı gezip görmek, keyfini sürmek imkânını bir türlü elde edememiştir. Daha uzun zaman elde edeceğe de benzemiyor. Haniya o vapur ki yolcusunu alarak bütün sa hiUeri çevire çevire, bütün sahi) kasabalarına uğraya uğraya, ka radakl güzel yerleri gezme imkânını da vermek suretiyle yazın gezinti seferleri tertip etsin ? Şu dünya haritasında benzerine rastlamadığımız "göl-deniz"i bize zevkimizce seyir ve temaşa fırsatını kazandırsın ? Hayır. Marmara, sadece iki boğaz ortasında daracık bir geçittir: Görmezler geçidi...
Marmara, yaz mevsiminde daima yeşil kalan cenup kısmı dağları, tarih boyunca ön Balmış mevkileri, grupları ve tulû-ları, mehtaplı geceleri, karada bağları, Buda balık tarlaları, hayalimizi süsliyen ve zihnimizi dinlendiren her şeyle tabiatin en güzel varlıklarından biridir; lâkin elimize yan donmuş bir küre üzerindeki göller kadar tenhadır.
Bursaya dönelim: Bu defa
ra— rum;
geçit müstesna—
sene son-olmuyo-İniyorum. Evvelkinde, çok bozuk yollardan faytonla gelmiştim; tekke kapısında sakallı saçlı, tam mâ-nasiyle müeddeb bir derviş bo-
kırk iki tekkeye misafir ; Çelik Palas'a
yun kmnış, zenc! bir başka derviş de koşup bavulumu almıştı. Halinden anlamıştım ki bavulu İlk defu görüyor; kulpundan mı tutacak, yoksa hürmeten bakrına mı bastıracak yahut omuau-na mı koyacak? Bilemiyor. İçinde çamaşır ve elbise değil, «anki mukaddes emanetler var; tekkeye nimet getiriyorum; adak ve akçe!
1950 de, otomobil, palas’ın ö-nünde durur durman mannara modern; Bir yolu sarı, bir yolu aiyah kumaştan "veat" giymiş otel uşakları bavulları kayıtsızca yakaladılar, "malet"! de elimden sevimli bir "şnsör" aldı. Rcsepsion memuruna ismimi bildirdim; telgrafla önceden haber verdiğim için, odamın hazır bulunduğunu söyledi, Asansöre girdik.
Gençliğimin ilk Bursa seyahatimde —Şeyh efendi îatan-bulda idî; zaten Evkafta memurdu, yerini "halife"Bİ olan bir zata bırakırdı— önümde derviş, her basamağı ayrı 6es çıkaran bir nevi amudî ve iptidai, aynı zamanda muazzam bir musiki âletine benziyen merdivene tırmanmağa başladım. Basamaklar piyano tuşları kadar oynak! Heın sesleri de başka başka: Kimi "la", kimi "do", kimi "mi" perdesinden gıcırdıyor. Ayakla idare edilen bir org, bu! Merdiveni org vazifesini gören bir mabetteyim.
Zemini hasır kaplı bir odaya girdik. Kenarda yer yatağı,,, Küfede ot minderli bir sedir. Örtüsü ve kafesli pencere perdeleri, fistolu patiskadan... Duvarlarda bir teki bile hizalı asılmamış, on kadar yazı çerçevesi. En büyüğünü okudum: (Meded yâ hazret-i Abdülkadir)
Hangi tarikate mensup bir tekke idi burası? Levhadaki isme nazaran Kadirî olması lâzımsa da o tarikatin başka şubeleri, kolları, frenkçeden tercüme yeni tâbirle dalları da vardır. Merak edip sormadım. Hâlâ bilmiyorum ve asıl teessüf ettiğim nokta bu defa, imkân bulup da oraya gidemedim. Ne semti hatırımda kalmış, ne İsmi?
Halbuki (Tercümanı Hakikat) muhabiri olarak 14 temmuz şenliğinin birinci dönümyılında, yani bir sene sonra Bursaya gene gelmiş, gene aynı tekkede ko-nuklajnıştım. Gazeteciliğe intisabım tarihi 1908-9 dur. Kırk iki sene sonra işte Bursayı tekrar gazete muhabiri değilse de emektar gazeteci ve tanınmış muharrir olarak YENİ İSTANBUL namına ziyaret ediyorum. Küçücük (Tercümanı Hakikat) harcırah diye —hiç unutmam—
Şeyh efendi latan-
on mecidiye vermişti. Bugün zun bir Anadolu tunıeBİ için, mensup bulunduğum büyük gazete tam garplı bir müessese gibi hareket etmektedir.
Bakınız, farklar kendiliğinden nasıl meydana çıkıyor,
Bursada tekke yerine palasa İndim, araba yerine otomobile bindim, entarili derviş yerine "veat"li otel garsonu tarafından karşılandım diye övünelim mi? "Gördünüz mü başardıklarımızı?" diyelim mi? Acele etmiye-lim; yolculuğumun gelecek merhalelerini de gözden geçirelim. Zira niyetim Balıkesir'den ver e-lini Edremit, Ayvalık, Bergama... Her birinde, birer, İkişer gece koııuklıyarak, köylere uğ-rıyarak lzmire gitmektir, Kısmetse daha sonra cenuba inip tekrar şimale çıkacağım. Otel ve otelcilik durumumuz hakkın-kında sîzlere epeyce acıklı ve bir bakıma eğlenceli şeyler yazacağımda şüphe yok. Bir Çelik Palas’la iş bitse... Yahut öylesini müşterisiyle beraber diyar diyar gezdirebilsek, seyyar hale soksak!
Bursayı 1908 senesindekine kıyaaen ne derece değişmiş buldum? Değiştiği noktalar yok değil; fakat değişmediği cihetler de çok. Lehte yol vaziyeti dikkati çekiyor. Filvaki tozu dumana katıyorsunuz amma meselâ buradan tâ Bergama'ya kadar takriben dört yüz kilometre, hiç bir aksaklığa uğramadan bakımlı bir şose üzerinden kolayca geçip gidebiliyorsunuz. Bozukluk —inanılamıyacak gey
—— Bergama ile İzmir arasında; yani turistlerin takip edecekleri kısımda! îki senedir bir türlü düzene sokulamıyormuş.
Bergama'ya, en yakın yo] o-lan lzmirden gidecek turist veya eski eserler meraklısı, o muhteşem harabeler beldesine bağırsaklarını tutarak iki büklüm i-ner. Ben Bursa - Balıkesir arasında taksi ile seyahat ettim. Baktım ki bu, bakanvari, bakancasına bir uçup gidiş, etrafı görmeyiş, halk ile samimî temastan çekiniş olacak, yolculuğumun iist tarafını otobüs, daha doğrusu "kaptıkaçtı" ile yapmağa karar verdim,
İşte o dakikadan itibarendir ki sefer, bambaşka bir mahiyet aldı. Köylü, çoban, küçük memur ve küçük tüccar, halk namına kimler mevcutsa bunun i-çindedir, Hem de kadınlı erkekli, çoluklu çocuklu,.,
Size Anadoludaki çok iptidaî otobüs servisinin bir cihetten pek zahmetli, Öbür cihetten gayet komik ve öğretici safhalarını sırası geldikçe anlatacağım. Henüz başlangıçtayız,
i
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
52
— Dünkü gazeteleri okudunuzsa Haşan Beyin ihtikâr suçundan divânıharp karariyle heraet ettiğim görmüşsünüzdür. Fakat onunki hafif geçti, Nâsır Paşanın nüfuzlyle... Nâsır Paşanın her an aadrâzamlığı bekleniyor. Ferit Paşa etrafı çok bıktırdı. Her tarafta, açıkça gayri milli addediliyor. Zannedersem Hürriyet ve İtilâf Fırkası da aleyhinde, yakında AH Kemal ona da çatacak gibi. Doğrusu Nâsır Paşaya sizi tavsiye etmekle İhsan Bey büyük bir iyilik yaptı. İstikbalinizi temin etmiş oldu.
Bu kadar sarahati) konuşan bu adamın bu dakikada hana İstikbalden bahsetmesi hakikaten şaşılacak şeydi. Fakat Kudret Bey böyle idi. Konuşurken ilk açılan çıkmaz sokağa dalmaması kabil değildi.
— Haşan Bey bir Rua kadını İle yaşıyor, bunu biliyor musunuz?
Şimdi İstanbulda hemen herkes bir Rua İle yaşıyor. Bu, günümüzün modasıdır, bir noktayı unutmayın! Ruslarla beraber Müslüman KafkasyalIlar da buraya geldi.
Bana bir sigara uzattı ve ben farkında olmadan, kendislninki ile beraber yaktı:
— Yani hepsi Rub değil, demek Islıyorum.
— Kadını bugün gördüm. Esmer, süzgün bakışlı, şirin bir şey...
— Biliyorum, dedi. Hattâ Mıhaylof isminde bir kardeşi de var. Muhtarla beraber demin size söylediğim bir ticaret işine de girdiler. Ama, nedir? bilmiyorum. Zaten Muhtar bana kendi işleri hakkında, tam bir netice almadan izahat vermek istemiyor. Yuneşka bir zaman da Muhtarla dolaştı.
Böylece dönüp dolaşıp Haşan Beye çıkıyorduk. Kudret Beyin bahsettiği iş, Raslm Beyin bir gece evvel kayın biraderine haber verdiği kokain ticareti olacaktı. Sabihayı bütün bu inssn-lardan uzaklarda görmeyi no kadar isterdim. Bir an gözlerimin önüne, 171 Vedatla mektepte her gün hülya kurduğumuz dünya haritası geldi. Kaçmak! Fakat kaçmak niye yarardı, Sabiha burada kaldıktan sonra!
— Muhtar, bu günlerde bir buhran geçiriyor. Bir Rua kadınını seviyor, Tabii geçici bir şey! Bu yüzden çok azapta. Çünkü Sabihayı da sevt-yor, hem çok seviyor.
Bu biçare bunak, kendişlnl Muhtarla Sabiha-nın aşklarının koruyucu meleği sanıyor, her şeyin isteğine göre gittiğine inanıyordu. Kudret Bey, bir adım atınca en ağır ve boğucu gerçekten hülyaya geçmenin sırrına sahipti.
— Evet çok azapta. Fakat kadına yakalanmış bir kere... Hattâ bu yüzden bizim matbaa meselesini bile ihmal etti. Halbuki kaç defa kon-dısine icap ederse, elimdeki yazmaları ve diğer âeaıı nefise kolleksiyonumu bu uğurda feda edebileceğimi söylemiştim. Bunu bildiği halde yine harekete geçemiyor. Evvelce söylediğimi yapıp
500 üncü fetih
Dün toplanan Dernek Genel Kurulu, yeni idare heyetini seçti
İstanbul Fethinin 800 üncü ve Müteakip Yılları Kutlama Derneği Genel Kurul toplantısı dün ggat 17 de Eminönü Halkevi salonunda yapılmıştır.
Toplantıyı Dernek İdare Kurulu Başkanı Azlı Oğan açmıştır.
Gündem gereğince nvvolâ i-darg kurulunun raporu okunarak şimdiye kadar Derneğin kuruluşu, gelişmeni ve bundan böyle yapılması gtırokli itler hakkında umumi heyete geniş yetki verilmiş ve bilhassa Fatih heykeli ve bunun dikileceği yer ürerinde durulmuştur,
İdare Kurulu raporunun okunmasından sonra açılan müea-koıede bilhassa Derneğin gelir kaynakları hakkında kıymetli fikir ve mütalâaların İleri sürüldüğü ve İdare kurulu çalışmalarının umum! heyetçe şükranla karşılandığı görülmüştür. Müzakereyi müteakip yeni Ide-ıa kurulu ve murakıplar seçimine geçildikle Ali Veafl Eğeli, Aziz Oğıın, Cemil Topuzlu, Fethi Erdem, Halis Kaynşr, İhsan İpekçi, İzzet Akoıman, Mu-hldrttn ÜatÜndnğ, Nejad Slrer, Onman Nuri Ergin ve Vaefl Rı-»a Zobudan ibaret olan eski İdare kurulu İle Nlzamoddln Taranan, Müçtnba Or, Profesör Dr. Murat Canknttnn müteşekkil murakıplar heyeti yeniden seçilerek toplantıya son verilmiştir.
"Bosphorus" gemisi, yüzdürülerek, Norveç» kadar yedekte götürülecek
Haydarpaşa açıklarında yanan Norveç gemisini tetkik etmek Üzere Oslo’dan gelen heyet dün vapura giderek tetkiklerde bulunmuştun Gemi sahibinin bize verdiği izahata göre, teknedeki yarg oldukça büyüktür. Bunun kapatılarak, geminin yüzdürülme-sİ ve Norveçe kadar yedekte çekilmesi imkânları araştırılmaktadır. Bu hususta hcnüı kat! bir karara varılmış olmamakla heraber kati netice bir güne kadar anlaşılacaktır.
İki
A

1
SPOR
Ankaralılar
şehrimizde
Vefo, Gençlerbirliğiyle;
Fener de Demirsporla karşılaşacak
Milli Eillıın Mükâfatı maçlarının yedinci hafta karşılaşmalarına bugün ve yarın Ankara takımlarmdnn Genç, lerbirllgı ile Deıniraporun; Fenerbahçe ve Vefa İle yapacağı maçlarla devam edilecektir. Bugün İnönü Stadyumunda yapılacak olan İlk karşılaşma saat 15 te Vefa ile Gençlerbırliği arasındadır.
Millî Eğitim Mükâfatında güzel maçlarını seyrettiğimiz Yeşil - Beyaz-lıların bugün ve yarın Ankara ta-kımlıırlyle yapacağı maçlar Vefanın dördüncülüğü bakımından ehemmiyetlidir. İkinci maç saat 17 de De-mlrsporla Fenerbahçe arasındadır. Şurası muhakkak ki, Fenerbahçenin bundan sonra yapacağı maçların çok ehemmiyet) vardır. Galatasaruyla aynı puvana sahip olan Sarı-Lâclvertll-lerin heı- attığı ve her yediği gol a-verajına teBir edeceği için bugün ve yarınki maçlar başka bir ehemmiyet taşımaktadır.
Yarın Ankara takımlarının yapacağı ikinci karşılaşmalar Fenerbahçe Stadyumunda oynanacaktır.
Dünya sulhunun hazırlanmasına çocuklar da katılacak
TÜRKİYE DE DÜNYA BARIŞINA ÇOCUKLAR YOLU İLE KAVUŞMA PLÂNINA İŞTİRAK EDECEK
InglHornnln Çocuk Rovaplor Cemiye* tinin faal âzaln rinde n Lndy Hilda But-Icrfield diinya sulbüne gençlik yolu Un ulaşmak plânına Türklyenın yardımını da ilâve etmiş bulunuyor. Lady Butterftcld, plânını tahakkuk nttir-inek için birçok Aeyıı, Avrupa vn Afrika memleketlerini dolaşmış, Türk Milli Eğitim Bakanlığı ile tenıaaa geçmiş ve memleketimizi- gelmiştir. Kendisi Ankurada Milli Eğitim Bakanından bu hususta yardım vadini aldıktan sonra perşembe günü Cumhurbaşkanı İnönü ile bu mevzu etrafında 40 dakika nöron bir konuşma yaı>-nııştır. İnönü, Lady Buttorflold'in plânını fevkalâde enteresan bulmuştur. Dün şchvimlıe gelen Lady Butterflold kondizi ilo konuşan bir arkadaşımıza, Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen plânını şu şekilde anlatmıştır:
•*— Dünya «ulh İstiyor. Devlet a-ılamları tarafından yapılan anlaşmalar neticesiz kalmaktadır, Bu iş ancak barış gençliğinin yetiştirilmesi İle olur. Hitlor harpçİ .bir gençlik yetiştirmişti, biz aksi İstikametten yürüye-
ergiz. Birleşmiş bir kalb olmadım, birleşmiş milletler olmaz. Sulh ne »1*vlcı. adamları, no dr onlularla elde edilir. Sulh ogrrtrncnlrcin elindedir, Öğrrt-mcnlor tam bir insanlık duygular» i-çlnde lolrrıınalı bir mllllynlçl gençlik yotlştlvmchdir..,
Bu gayeye erişmek' için başlangıç harekat olarak bir müsabaka açıldığını göyleyşn Lady Butterflcld müsabakasını şıı şekilde Isııh etminlır:
“ 15 yaşından küçük moktrplı çu-
cııldar, dünyanın diğer memleketlo rindekl çocuklarla dostluğu tiplendin-cok olan temsili biı bayrak resmi elz* mayo dftvat. edilmiştir. Bin ly» resim mahalli heyetler tarafından seçildikten sonra son srçimlor UNESCO tarafından yapılacaktır. Milli Eğilim Bakanlığı Türk çocuklarının bu rnü*a-bakayu katışmusını temin etmiştir. Müsabakayı kazanan, iştirak etmiş o-Inn bütün Riomlbkctlerl dolaşacak ve yapmış olduğu bayrağı bu memleketlerin siyasi liderlerine verecektir. Bu bayraklar bütün momlrketlorm mekteplerinde dalgalanacaktır,,
Siyasî partiler dün de faaliyetlerine devam ettiler
Bugün ve yarın da açık hava toplantılarına devam edilecek. Toprak ve Emlâk Partisi de adaylarını ilân etti
Şehrimizdeki siyasi pındi toifkllâila-rı dün de seçim faaliyetine geniş ölçüde devam etmişlerdir. Bu cümleden olarak gerek C. H. P„ gerek D.P, ve gerekse M. P. merkezlerinde milletvekili ııduylnrının iştirakiyle mühim toplantılar yapılmıştır. Ayrıca partilerin açık hava toplantıları da devam mistir.
ürmokrut Partinin dünkü toplantısı
Demokrat Parti seçim propaganda faaliyetine dün da devam etmiştir, Bjıykoza bağlı Bozhane bucak merkezinde bir köy toplantısı yapılmıştır. Senlhl Yürüten, Dr, Mükorrem Sarol, Füruznn Tekil konuşarak partinin seçim devresindeki istikametini açıklamışlardır. Bu toplantılara bugiin de muhtelif ilçelerde devam edilecektir,
C.H.P. nln Şile toplantısı
C. H P. tarafından dün Şilede büyük bir siyasi toplantı yapılmıştır. İstanbul Milletvekili Atıf ödül, milletvekili adayı Meliha Avni Söaan, II İdare Kurulundan Taceddln Özguder. Ce lâl Aslangiray'ın da bulundukları toplantıya Ağva ve civar bucaklardan gelen kalabalık vatandaş kütlesi katılmıştır.
Sadi İrmaksın beyanatı
D. P. İstanbul Bölgeni Müfettişi Hüsnü Yaman’ın dün gazetelere, ”U H P 25 annenin hesabını vermelidir., şeklinde verdiği beyanata karşılık C. H. P. Müfettişi Sadi Irmak .şunları söylem iştir:
“— Tarih ve millet huzurunda, ortak bir sorumluluk taşıyoruz. Geniş ve sakin olacak zamanlardayız. Onun için muhalefet İdarecilerine sinirlenmeden konuşma tavsiye edeceğim.
Demokrajfiyl kalıp değil ruh meselesi olarak alıyoruz. Bu görüşle karşımızdakiler!, hasım değil rakip, siyasi mücad. h.yl, boğuşma değil, centilmenlik maçı savıyoruz.
Siyasi hayatın hesabına gelince; vakıa bugün Halk Partisi elemanlarının çoğu daha talebe iken sayın Demokrat Parti ileri gelenleri milletvekili, bakan ve başbakan, genel müdür ve müsteşar idiler. Bu hesabı o sıfatları
et-
Şehir Hatları vapur tarifesinde değişiklik yapıldı
Devlet Denizyolları şehir hatları tarifesinde şimdiden bazı değişiklik yapılmıştır. 17 35 te Adalara bir vapur ilâve edilmiştir. 18.10 postazı Adalar ve Yalovaya, 19.45 postası da yalnız Adalara uğrayacaktır.
Kartal . Yalova araba vapuru seferleri arttırılıyor Büyük bir rağbet gören Kartal -Yalova araba vapuru seferleri ihtiyacı karşılıyamadığından, bir İkinci seferin yapılması kararlaştırılmıştır ve bu hatta bir vapur tahsisi imkânları a-ranmnktadır.
• «•
Bana vÂdettıgi halde, sonra fikrini
teker teker, bir kuyudan kova ile Öğrenecektim.
kadını
Yalnız bir çok
Onlar da aşağı yukarı ötekiler gibi yaşıyorlar ve
hayatlarını kazanıyorlar.
da bu çsjnaşırhaneyl ve mum fabrikasını çıkaracağı yerde matbaayı açsaydı, şimdi Babıâliye sahip olurduk değiştirdi.
Her şeyi su çeker gibi
— Sız Muhtara evvelce para mı vermiştiniz?
— Tabii... Yani, ufak bir meblâğ, bir kaç bin lira kadar.., İkisini de çok sevdiğim için saadetlerine hizmet etmek isterdim. Hattâ ben senetsiz, filân verecektim, fakat Muhtar İşlerin çok düzgün olmasını İstedi. Tekrar durdu, bir sigara daha yaktı:
— Girişeceğim mücadelede bir iş ademiyle beraber olmayı İstiyordum. Muhtarda bu kudret var.
Ona Sabihanın adresini bilip bilmediğim sor dum. Bana o kadar müphem cevaplar verdi kı, Muhtarın bu adresi Sabiha ile karşılaşmasını önlemek için kendisinden gizlediğini anladım. O, devam ediyordu:
— Hattâ bu yüzden biraz borçlandım bile... Geçen aylarda epeyce Bikıntı çektim. Fakat garip değil mi ? O esnada kim olduğunu bilmediğim bir insandan mühimce bir para aldım. Şüphesiz eski bir borçlu, yardım ettiğimiz arkadaşlardan biri olacak. Fakat kim ? Hâlâ meraktayım. Bu hâdise iki defa tekerrür etti.
Bu son cümleleri bir sır gibi yavaş sesle söylemişti. Zavallı Sabiha, Kudret Beyin içinde bulunduğu sıkıntıyı, belki de bu sıkıntıya az çok kentlisinin sebep olduğunu biliyor, ona elinden geldiği kadar yardıma çalışıyordu. Bu demekti ki, Muhtarın yaşayış tarzını da biliyordu. Büyük bir ümitsizlik İçinde:
— Sabiha. Sabiha ne halde şimdi? Hiç biı şey bilmiyor musunuz? Onu görmek İstiyorum.
258
Edirne şilepi neden battı?
ÜMrlerlnde Ikon arayıp aormaları daha ylftltço bir hareket, olurdu „
Robllürreı,Ht Dri'irl.l hakkında takibat yapılıyor
Dini mahiyette neşriyatla aeçirn propagandam yaptıklarından Sobllür-rogat Dorglai aahip vo neşriyat mü-dürlnrl aleyhine »avcılıkça takibat yapılmalına baalanmutır.
Toprak • Emlâk ve Serbest. Teşebbüs Partisinin adayları
Dljrer taraftan Toprak - Emlak ve Serbest Tegebbüa Partisi de İstanbul adaylarını ilân etmlıtir. Buna Süroyya limon, Asaf İlbay,
Barkın, Zühtü Blllnıer. Osman Gürler, Sabrf Sunar, İbrahim Asını Güme. Efaals Suat Yalçın, »b Acar, Nuran Prof. Şakir A. doğan. Garabet Çiprut, Muhsin Orfanidia, Sabrı »el, Y. Fehmi Eren. Şeref Hivcl, Ab-dülkadir Can. Nazmi Baykal. Mazlum Tozan. A Hallt Bagar aday olarak gösterilmişlerdir.
Kılavuzların hatası yüzünden kaybedilen geminin, Türk tahlisiyeleri tarafından kurtarılması imkânları araştırılıyor
Ethrnû tjilcplnln hatma sebeplerini mahallinde incelemek ve çıkarılması imkânlarını aramak üzere İnfriHereye gtdcn Denizyolları heyeti; raporunu Genel Müdürlüğe vermiştir.
tncvlemo neticelerlnu göre;
1 Geminin hatnuiHina İki İngiliz kılavuzunun «ebep olduğu anlatılmakladır. Gemi oturduğu kayalar üzerinden Aldörncy Âdaaı İdman Balkanlı* tmça çapulculuk yapılmamam Içtn ne-/.areliıu memur edilen Lenlx ve Ailen adındaki İki klavuz tarafından denilin nficd anından istifade edilerek küçük biı- motörle ve ikramiye almak heve-
ı Aldörnol Adanı eahlhm doğru çeklîmlı, fakat hu geklHğ* birasında mahıılll akıntılnva mukavumcl edilemediği cihotlo 26 kulaçlik bir derinlikle demlrlumlaUr. Bittabi yaralı olan gemi bu aırııda aklığı aulıırın teuirlyle bntmııhr.
Inullleredo Mfılâhlyetll donl? hukukçuları İle yapılan m Uça verede kabahatin tamumun bu İki kılavunu terettüp ettiği İfade edllmlç ve haklarında dâva açılabileceği bHdlrHmlellr.
Genel Müdürlük, kılavualanıı mesuliyetleri mevzuunu incelemektedir, şimdiki halde dâvanın hukuken müe-pot net ice vereceği anlaşılmakta İse de kılavuzların mali kudretlerinin pek yıf olması aebebiyle maddi bakımdan masrat ihtiyarına değer görülmemektedir. Bununla beraber, nihai karar bu bapta rapor üzerinde yapılacak mütemmim tetkiklerden sonra verilecektir.
2 — Edirne gilepi hâlen Aldörney fenerinin iki mil açığında, 302 derece üzerinde ve 26 kulaçhk bir derinliktedir.
Bu mahalde med ve cozlr hallerinin tahammülleri dalı? imkânını çok müşkül bir duruma sokmaktadır. Yapılan incelemeye göre, tahlisiye içinde ancak mayıs, ağustos ayları içerisinde ve günde âzami 40 dakikalık bir akıntı sükûnetinden faydalanmak suretiyle çalışılabileceği tesbit edllmlftir»
Kendileriyle t.omaa edilen İngiliz, Fransız ve İtalyan Uhllsiyo kumpanyaları çıkarma lifini deruhte etmekten İHtlnkâf eylemlilerdir.
İdarenin kendi vasıtalariyle bu İ|ln baçarılabllme imkânlarının mail portesi burada hesaplanacak ve çıkarmaya teşebbüs edilip edilmemesi hususunda bundan sonra karar verilecektir.
göro
RUlcnl
Nuri Gur Fıru* Dr Akw lsak Emil Ak.
Abdüssamet,
Edlz, Talât Zak aryan,
Nezihi, Dr. Barla*, Ali
Memleketimiz yeni tıp âletlerine kavuşuyor
Bu âletler sayesinde kanserin tedavisi, kalb ve beyin hastalıklarının teşhisi kabil olacak
Amerikanın, tıbbi âletler İmal eden Picker İndernational Şirketinin idarecilerinden Mr. Van Blaricon şehrimize gelmiştir. Mr. Van Blaricon’un ziyareti Türkiyoye Amerlkada yeni icat edilmiş en modern tıp âletlerinin gelmesi ile ilgilidir. Kendisinin bir arkadaşımıza bildirdiğine göre bunlardan bilhassa iki tanesi çok enteresandır ve tıp âleminde büyük hizmetler görecek mahiyettedir,
Mr. Van Blaricon’un arkadaşımıza verdiği malûmata göre bunlardan Betatron adı verilen bir cihaz kanser tedavisi için hâlen en faydalı vasıta olarak gösterilmektedir. Hâlen Ameri-kada yalnız bir adet bulunan bu makine Illinois Üniversitesinde bulunmaktadır. 24 milyon volt kuvvetinde elektrik neşreden bu cihaz radyumdan daha müessir olmaktadır
Diğer makine uzun zamandan beri bütün tıp âleminin bulmaya çalıştığı bir 'cihazdır. Bu, rulo film üzerine röntgen şeklinde, saniyede 2 resim a-lan biı cihazdır. Bu makine sayesinde damardan kesif bir madde verildiği vakit, bu madde kalbe giderken bütün safahat tesbit edilmektedir nln büyük ve kabil ohıuyan hastalıklarının matındadır.
Bu iki yeni
rıhlarında Londıuda 6000 doktorun iştirak edeceği Radyoloji Kongresinde tıp âlemine tanıtılacaktır.
Hac seferleri için Denizyolları bir program hazırladı
Devlet Denizyolları Hac seferleri L çin yerli ve yabancı seyahat acenteleriyle anlanarak Akdeniz limanlan ile Cidde arasında doğrudan doğruya vapur isletmeğe karar vermlgtlr. Bu hususta hazırlıklar ilorlcml^lir. idmanlarımıza ve Akdenızdekı Arap memleketleri limanlarına uğrayacak olan hu seferler hacıların Cidde’de vapur beklemesine meydan vernıiyerrk şekilde tertip edilmektedir. Ayrıca 1 kisiandan gelecek hacılar İçin de l r veya İki vapur tahsis edilecek fa’, d hiç bir acenteye vapur kiralanmışa-caktır.
Daktilo sürat şampiyonası dün yapıldı
Her yıl yapılmakta olan °Daktilog-rafl sürat şampiyonası" dün îat. 1. Ticaret Lisesi binasında yapılmıştır.
Geçen şene Ece Alpay’ın yaptığı dakikada 113 kelimelik Turkij'e rekoru memleketimizi dünya tasnifinde 4 öncülüğe yükseltmiştir.
Dün yapılan müsabakada dakikada yazabildikleri kelimeler esas tutularak netice $u surotle sıralanmıştır: .
1 — Ece Alpay 09, 2 — Erol Alpay 98, 3 — Muzaffer Okutkan 90, 4 — Sedat Varandoğan 83, 5 — Yusuf Basatan 80.
HAVA RAPORU
Makine-mühim faydası teşhisi bütün kalb ve beyni teşhisini mümkün kıl-
icat, 24-28 temmuz ta-
Son 24 saat içinde yurdumuzda hava, Akdeniz ve Karadeniz kıyıları ile iç ve Doğu Anadolu'da çok bulutlu ve yer yer yağışlı geçmiştir.
Yağışlar, yağmur şeklinde olmuştur.
Son 24 saat İçinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Çorumda 18, Ulukışla ve Sivasta 15, Hafikte 12, Gîıesunda 10, Boy abatta 8, BitlİM, Adıyaman, Samsun, Çarşamba ve Trabzonda 3, Tosya, Mersin ve Zilede 2. Kastamonu ve Kangalda 1 kilogramdır.
En yüksek ısı, Adanada 31. en düşük ısı, Kütahyada 3 derecedir.
— Dedim ya, çoklan beridir göremedim. Fakat her halde iyi olacak, Doğrusunu isterseniz be* nim de göreceğim geldi. Dün Süleyman Beyi gördüm; etrafındakilerle o kadar meşguldü kı Sonra tekrar sırlarını boşaltmaya başladı:
— Süleyman Bey Muhtarla geçen sene yine darıldılar. Adamcağız müşkül vaziyette kaldı Bereket versin, Haşan Bey ticarethanesine aldı. Şimdi aralan iyi. O Sıraservılerde bir yerde oturuyor,..
Sabıha dört tarafından muhasara altında idi.
Kudret Beyden ayrıldıktan aonıa uzun bir müddet Sirkeci taraflarında dolaştım. Ne gündüz söz verdiğim gibi İhsanlara, ne de otelime gitmek istiyordum. Kudret Beyin verdiği haberler beni perişan etmişti. Sabihanın hayatı benim için, a-cıklı tarafı gittikçe artan bir muamma oluyordu. O akşam ben hasta iken yatağımın başında söylediği sözler, şimdi, her şey olup bittikten, araya bir yığın telâfisi imkânsız şey girdikten sonra hakiki mânasını alıyorlardı.
— "Sizler. arkasından ağlamak için seversiniz?,, Şahikanın bu sözü kafamın içinde bir uk gibi dolaşıyordu. Acaba nerede idi? Ne yapıyor du? Macerasını öğrendiğimden beri oha ait heı şey, benim için birdenbire yakıcı olmuştu. Artık bir hafta evvel olduğu gibi onu hatıraların yarı şiir dünyasında görmüyordum. O benim için. İçinde dolaştığım bu acayip sokaklar gibi, fakat büsbütün başka cinsten bir gerçek olmuştu.
Her taraftan gramofon, rıımca şarkı, balalayka ve saz sesleri geliyordu. Adım başında ö-nümde bir kapı açılıyor, insan sesi, alkol kokusu, duman ve musiki karışık aydınlığını sokağa kusuyordu. Kaldırımlarda yüksek seslerle ten pazarlıkları oluyor, bir kaç kadeh alkolün başı huş bıraktığı ebedi hayvan, en çıplak kelimelerle, fa-259
kat böyle vaziyetlerde hayvan sesinin bulduğu o keskin, yaratılışın sırriyle ve bir nevi talih hüz-niyle dolu perdelere hiç erişmeden — çünkü insan, kendi hadlerinden uzaklaşınca bir çok şeyi birden kaybediyordu. — arzusunu ilân ediyor, kö-şebaşlarında, birdenbire tek bir fonksiyonun şeması olmuş insan vücutları demir bir tulumba ciddiyetiyle gerilerek mesanelerim boşaltıyorlar, küfür, kahkaha, daha ziyade bir aşiret neşesine benzlyen raks havaları, sıdık kokusu birbirine kenetleniyordu.
Uzakta bir yeıdu bir kaç el silâh atıldı; gar binasına doğru bir koşuşma oldu, düdük sesleri bu acayip ses Râbilinde birbirlerini aradılar. Kol kola girmiş, hangi donanmaya mensup olduğunu anlıyamadığım hır kaç izinli neler, derelerin sığlık yerlerinde balık avına çıkan pelikan kuşları gibi, caddeyi yalpalı yürüyüşleriyle tarıyarak geçtiler. Onlara çarpmamak için sığındığım duvar dibinde çocuk denecek yaşta bir kızla farkında olmadan
hiç kucaklaştım. Bir kaç adım ötede çalgılı bir taıaça bütün neşesiyle ve müşteriyle sanki sokağa döküldü. Tekrar bir ka., silâh sesi, tekrar geceyi araştıran keskin düdük ler. tekrar belki de ölümlerine koşan insanların çivili ayakkabılarından çıkan sesler, ve tekrar “Vay canına yandığımın karısı!..,,
Bütiln bunları ilk defa burada görmüyordum, Harbıyeden beri bütün yollar az çok böyle idi. Fakat burada. Sirkeci sokaklarında, önümde nasıl geçireceğime bir türlü karar veremediğim bir gecenin düşüncesi, zihnimde Sabihanın hepimiz için verdiği o acayip hüküm ile etıafjma ilk defa dikkat ediyordum. Gerçekten dikkat ediyor muydum. Bu da bir mesele idi. Çünkü zihnim hep Sabilıa ile meşguldü.
(Devamı var)
getirmek
Washıngton 28 A.A. (United Press) — Dışişleri Bakanlığına mensup resmi bir şahsiyet dün verdiği beyanatta ezcümle demiştir ki:
Sıfıra karşı 1’4 reyle desteklenen madde
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie
29 Nisan 1950
İnsan hakları bahsinde
B. Amerika ilerliyor
Rumanya, Macaristan ve Bulgaristana yeniden ihtarda bulunuldu
Londra, 28 (AP) — Prenses Ellzabeth'İn, aguntus soıılarındu dünyaya gelecek olan çocuğunun soııunçııAı olmıyacafcı kuvvetle muhtemeldir.
Saray çevreleri, P reme s lle atletik kocası Edlııburg dükünün, iki çocuklu tngilîz flİlesl teamüllerinden ideye geçeceklerini tahmin etmektedirler.
Saray çevreleri yaııılnııyorlarMi, Vellahd ve kocası, Kıralİçe Viktorya tarafından tesis edilmiş olan teamülü takip edeceklerdir. Viktnryanın dokuz çocuğu olmuştur.
Pandit Nehru ile Ali Han
görüşmelerden memnun
Her iki tarof da gelecekte, bu gibi toplantılara daha fazla yer vermek kararını aldılar
Karaşi. 28 A.A. (United Press) — Pakistan Başbakant Liyakat Ali Han ile yaptığı görüşmeleri bitiren Hindistan Başbakanı Pandit Nehru, bugün uçakla Delhiye hareket etmiştir.
Her İki başbakanın toplantısı hakkında dün gece neşredilen müşterek tebliğde 26 nisandan 27 nisana kadar
An\erikanu\ Foster
Dultes'e göre:
Birleşmiş Milletler Anayasası gözden geçirilmek lâzımdır
Washington 28 A.A. (UP) — Fos-ter Dulles, Birleşik Amerika’nın dış siyasetinin başlıca safhalarını tefsir ederek önce Birleşmiş Milletler Anayasasını gözden geçirmek üzere bir konferans toplanmasını ileri sürmüştür.
Müşavir devamla demiştir ki:
"Birleşmiş Milletlere güvenenler ü. mitlerini kaybetmemişlerdir, fakat bunlar bilirler ki bu ümitleri ancak kuvvetli bir Birleşmiş Milletler Cemiyeti yaşatabilir.
Atom çağı doğmuştur ve dünya hareketsiz kalmadığı için Birleşmiş Milletler de hareketsiz kalamaz.
Anayasayı gözden geçirmek üzere yeni bir mum! konferans toplamayı düşünmenin zamanıdır. Avrupâya yapılan İktisadî ve asker! yardım, Batılı müesseselerin hayat ve Ümidini koruyan bir "oksijen çadırı,, oldu.
Sovyet komünizminin kara vebası, itina ile hazırlanmış bir programa göre şiddetli hücumlarla amansız ve mütaarrız bir kuvvet olarak tam faaliyet halindedir ’
Sıcak harbin tahakkuku ne yakın ne de gayri kabili içtinaptır
VVashlngton 28 A.A. (United Press) — Dışişleri Bakam Dean Achesorç’a müşavir tâyin edilen Cumhuriyetçi Foster Dulles, verdiği bir nutukta demiştir kİ:
"Umumi efkâre göre sıcak harbin tahakkuku ne yakındır ne de gayri kabili içtinaptır.
u- ■ ——■ ’ • - - • - - ■ .
Geçenlerde Şlll CıınıhurrrlM GabrİPİ (ionzalp^ Vldelu. New-York Valisi IVIllİHrıı O’llvvyer ve karısının şerefine Motel Pla-za’nın Iran Salonumla bir parti vcrmlhtlr. Recimde Burkan Tru-man’ııı kızı Marjraret Trıırnıın, (soldan aağtt) Reisicumhur Goıı-zalea, şilinin Amerika BÜyiikel-çlsf Hernan Santa Cniz, ve A-ııırrikan bahri yeşimleri General Claytoıı C. Jcrome lle daıiMuler-Icen görülüyor.
süren bu görüşmelerde Pandit Nehru ile Liyakat Ali Han’ın Hindistan Pakistan münasebetlerini etraflıca gözden geçirdikleri açıklanmıştır.
Göı üşmelerin neticesinden çok memnun kalan Pandit Nehru ve Liyakat Ali Han. gelecekte bu gibi toplantılara daha fazla yer vermeye karar vermişlerdir.
- I


Saygonda Fransız Polis Müdürü, güpegündüz öldürüldü
Savgon, 28 A.A. ıReuter) — öğrenildiğine göre bugün Saygon şehrinin ortasında Fransız Polis Müdür Muavini Dr. Bazın, bir VietnamlI tarafından tabanca İle yaralanmıştır.
Katil 4 el kurşun sıktıktan sonra kaçmaya muvaffak olmuştur.
En son gelen haberlerde Dr. Ba-zin’in kaJdırıldığı hastahanede öldüğü bildirilmektedir.
R ı ( (■ ■; nırtı
Fransız atom âlimi Curie
vazifesinden uzaklaştırıldı
Joliol Curie, hiçbir
âlimin Sovyetlere karşı
cephe alamıyacağını söylemişti
Paris, 28 (YtRS) — Başbakan Bi-dault’nun riyasetinde toplanan Fransız kabinesi, 1946 yılından beri Fransız Atom Araştırması Başkanlığını etmiş olan Joliot Curiye’yl vazifesinden uzaklaştırmıştı. Fransa Hükümetinin böyle bir karar almasına sebep. Joliot Curle’nin Moskova ile sıkı münasebetlerde bulunmasıdır. Fransız Kabinesi, müzakere sonunda, Joliot Curle’nin batı dünyası emniyeti için bir tehlike teşkil ettiğini bildirmiştir.
Hükümet sözcülerinden biri, Joliot Curle’nin Milli Araştırma Komitesinden çıkarıldığını da söylemiştir. Bu komite, harpte ve barışta bütün Fransız ilim araştırmalarını idare etmektedir.
Geçen kasım ayında üç hatta Sovyet Rusyada kalan ve Nobel mükâfatını elde etmiş olan Joliot Curie, demirperde gerisindeki atom araştır-
Waahington, 28 A. A. (AFP) — Dışişleri Bakanlığından bildir ildiğine göre. Birleşik Amerika Hükümeti Ru-manya ve Macaristana ve İsviçre va-sıtasiyle de Bulgaristana birer nota göndererek, Birleşik Amerikanın, bu


^Avrupanın kendini müdafaa etmeyi öğrenmesi lâzım”
Kurtarıhnak ümidi" ve belbağlamak çok feci olur
Sovyet Rusyanm Batı Avıupayı İstilâ etmesine müsaade edildiği takdirde Birleşik Amerika tarafından teşebbüs edilecek tür kurtarma hareketi. Normandie’nın istilâsını deniz kenarında bir pikniğe benzetecektir.
Dışişleri Bakanlığı askerî yardım Programı Müşaviri WaJter Sarrey de verdiği beyanatta Birleşik Amerikanın bir ceset kurtardığı zehabına sahip olabileceğini söylemiştir.
Sarrey’in ilâve ettiğine göre Batı Avrupa, "Kurtarılmak Ümidine” değil. kendi kendilerini müdafaa etmek imkânına sahip olmak istemektedirler.
Hoover’in teklifi :
L
Komünist memleketleri Birleşmiş Milletlerden çıkarılmalıdırlar
Trygve Lief bu fikre taraftar değil
Washington. 28 (YİRS) — Komünist olan memleketlerin Birleşmiş Milletler Kurulundan çıkarılmalarını tavsiye eden eski Amerika Cumhurbaşkanı Hoover'in teklifi, Dışişleri Bakanlığı memurları ve ilen gelen Cumhuriyetçi Partisi dış siyaset müşavirleri tarafından kabul edilmemiştir. Birleşmiş Milletler Kurulu Başkanı Tıygve Lie bu hususta yaptığı bir açıklamada, Sovyet Rusya ve Doğu Avrupa memleketlerinin Birleşmiş Milletler Kurulundan çıkarıldıkları takdirde "dünya teşkilâtı” diye bir şeyin mevcut olmıyacağını belirtmiştir.
malarına dair en İyi malûmata sahiptir.
Curie 1935 te Nobel mükâfatını kazanmıştı
Paris, 28 (YİRS) — 1935 yılında Kimyadan Nobel mükâfatını kazanmış olan Joliot Curie, hiçbir Alimin Sovyetlere karşı cephe alamayacağını ilân edince. Fransadnki yetkili makamlar ve efkârı umumiye, Atom E-nerjİ8i Komisyonu Başkanlığından u-zaklaştınlmasını istemiştir.
Geçen sene Moskova.va yaptığı bir seyahatten dönen Curie, Fransız Komünist Partisinde yaptığı bir konuşmada demiştir kİ:
*’— Müterakki bilginlerden hiçbiri, bilgisini Sovyetlere karşı kııllandırt-mıyacaktır. Rusya hiçbir zaman Htnm ve hidrojen bombasını ilk kullanmıya-cak ve cânller Rusyaya böyle silâhlar atmaya karar verirlerse, Sovyet ilim ve tekniği kull darbelerle mukabele edecek kudrettedir
3 memleketin, sulh andlaşmalanndakl insan haklarına dair hükümleri ihlâlle itham edildiği tarihte doğan ihtilâfları halletmek Üzere kurulacak bir komisyona birer murahhas göndermelerini talep etmiştir. Macaristan. Kumanya ve Bulgaristan o tarihte Birleşik Amerika notasına gönderdikleri cevapta bu ihlâllerde bulunmadıklarım ileri sürmüşlerdi.
Birleşik Amerikanın bu üç memlekete gönderdiği yeni notalar geçen 30 martta La Haye Yüksek Adalet Divanının kanaatine istinat etmektedir. Filhakika bu mahkeme tarafından izhar edilen kanaate göre, yukarıda a-dı geçen üç memleket, sulh andlaş-malarında münakaşaların halline dair olan hükümleri yerine mecburiyetindedirler.
Lake Success, 28 A. A. İnsan. Hakları Komisyonu yet kurma hürriyetine alt 19 numaralı maddeyi sıfıra karşı 12 oyla kabul etmiştir. Yugoslavya ve İngiltere çekimser oy vermişlerdir.
(AFP) — dün ceml-

^Maymun - insan,, nesli yaratılacak
Amerikalı bir profesörün cazip ve modern teklifi
Virgina Üniversitesi psikoloji profesörlerinden Dr. Britton, sunî ilkah ile ”maymun-insan esirler" nesli yaratmak imkânlarını münakaşa etmiştir. Dr. Britton. bahsi geçen mevzua Amerika Milli İlim Akademisinin açılışı münasebetiyle verdiği nutukta temas etmiştir. Amerikalı doktora göre insan oğlunun sun’l ilkah ile antrapoyit maymunlardan, meselâ Orangutan veya Gorillerden çacuk yapması mümkündür. Bu şekilde meydana gelecek mahlûk "tam tekâmül etmemiş bir insan” olacak ve esir olarak kullanılabilecektir. Böylece ağır İşler, meselâ maden ameleliği v.s. bu esirler tarafından görülebilecektir. Dr. Britton “maymun-in-san” yaratabilmek için acele etmek icap ettiğini söylemiştir. Çünkü dünya yüzünde bu işe elverişli ancak 1 milyon maymun kalmıştır.
Britton'a göre nasıl, at, köpek ve inek cinsinden hayvanların nesli ge-liştirildiyse, maymun nesli için de aynı gayreti sarfetmek icap etmektedir.
f MEMLEKET HABERLERİ^
Amerika, hususi teşebbüs sahiplerine geniş bir tiraj hakkı tanıyacak
Ankara 28 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Türkiyeyı iktisaden kalkındırmak maksadiyle Amerika, Marshall plânından istifade suretiyle memleketimizdeki hususi teşebbüs sahiplerine geniş ölçüde tiraj hakkı tanımağa karar vermiştir.
Amerikanın memleketimize ayırdığı tiraj hakkı ile hususî teşebbüs sahiplerinin
» - MI MiHlOlIHHİ
kurmak üzere faaliyete
Bir İngiliz film
Memleketimizdeki Marshall Plâniyle yapılan kalkınma faaliyetlerini filme alacak
Ankara 28 (A.A.) — Evvelki gün lstanbııla gelmiş olan bir İngiliz film şirketinin mümessilleri Mr. Clefford Horndy ile Mr. Blon Bar-roWman bu sabahki ekspresle şehrimize gelmişlerdir.
İngiliz filin âmilleri memleketimizde kalacakları müddet zarfında Marshall Plânından istifade edilerek meydana getirilen karkınma faaliyetlerini filme alacaklardır.
Film uzmanları yakında memleketin muhtelif bölgelerine giderek çalışmalarına başlıyncaklardır. Filmlerin mevzuunu modern sulama işleri, yol inşaatı, tarım sahasında eğitim gibi hususlar teşkil edecektir.
» —
Ankara - İstanbul kara yolu etütlerine başlandı
Ankara 28 (A.A ı — Haber aldığımıza göre, Ankara - İstanbul kara yolunun etüdlerine başlanmıştır. Hükümet merkezini en kısa yoldan istaııbıılu bağlayacak olan bu yol yurdumuzun iktisadi gelişmesinde büyük ölçüde âmil olacaktır.
Karayolları Genel Müdürlüğü etüd ve proje fen kurulundan bir ekip bu maksatla Ankara - Nallıhan - De-resağ - Mudurnu - Akyazı - Adapazarı yol güzergâhını incelemeye başlamıştır.
Trygve Lie Londrada
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, dün bazı görüşmeler yaptı
»
Southanıpton, 28 A. A. (LPS) — Birleşmiş Milletler Teşkilâtı Genel Sekreteri M. Trygve Lie dün akşam Queen Mary transatlantiğiyle Sou-thampton’a gelmiştir. Mr. Lle, bugün Mr. Attlee ile görüşecek ve hafta sonunda İngiltere’den hareketle teşkilâtın üyesi olan başka memleketleri de ziyaret edecektir.
Londra, 28 A.A. (AFP) — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygvfe Lie bu sabah Dışişleri Bakanlığında Kenneth Younger ile görüşmüştür. Yakında İngilterenin Birleşmiş Milletlerdeki daimi delegesi vazifesini deruhte edecek olan Sir Glad'vin Jebb de bu görüşmede hazır bulunmuştur.
Korkar korkmaz yürümeye başlayan Arap kötürüm
Kahire, 28 A.A. (AFP) — Kahire-nin merkezinde üç eski binanın çökmesi neticesinde bir kişi ölmüş, beş kişi yaralanmış ve bir kötürüm de iyi olmuştur. Filhakika mütemadi çatardılar ve düşen sıvalar, gündüz bu binalarda oturanlara vukuu yakın ve muhakkak bir inhidamı ihbar etmiştir. Bunu takip eden panik esnasında uzun senelerden beri kötürüm olan bir ihtiyar ayağa kalkmak ve mutlak bir ölümden kaçmak için yürümek kuvvetini kendinde bulmuştur.
Tamamiyle iyileşen kötürüm bir ö-lü, beş yaralıya sebep olan inhidamdan birkaç dakika önce tehlike mın-takasmdaa uzaklaşmıştır.
son-tiraj seb-
geçtikleri çimento sanayiinden ra bu yeni ve büyük ölçüdeki hakkı ile memleketimizde süt, ze ve meyva konserveciliği, sun i güb
re, balık gibi ziraatle alâkalı sanayi şubeleri, hususi teşebbüs erbabı tarafından kurulacaktır.
Ancak Amerikalılar teşebbüs sahiplerine kurulacak sanayi şubelerinin memleketşümul bir tş olması gibi bazı şartlar ileri sürmektedirler.

Türkiye Garanti Bankasının aylık ikramiye keşidesi
Ankara 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye Garanti Bankasının aylık ikramiye keşidesi bugün noter huzurunda çekilmiş ve 1000 liralık ikramiyelerden biri Çem-beriitaş şubesinde, diğeri dc Ankara şubesinde hesabı bulunan bir müşteriye isabet etmiştir.
Diğer ikramiyelerden 500 liralığı Ankara İstanbul, ve Kemcraltı şu-hclerınde hesabı bulunanlara çıkmıştır. İkramiyeler arasında ayrıca 5 tane 250 liralık. 4 tane de 150 liralık mükâfat bulunmaktadır. Diğer 33 müşteri de 100 - 25 lira arasında değilen çeşitli para ikramiyeleri zanınışlaıdır.
ka-
Millet Partisi, “irtica” isnadına karşı bir miting yapacak
İzmir 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Pazar günü Taksim meydanında Millet Partisinin yapacağı mıtıngte konuşacak olan millet Partisi İstanbul adaylarından doktor Mustafa Kentli bugün İntanımla gitti. Hareketi sırasında bana Taksim mitinginde Millet Partisine çarşı yöneltilen irtica isnatlarını cevaplandıracağını, Millet Partisi ve irtica kelimelerinin yanyana getirilmesine aslâ müsamaha etmediklerini söyledi.
Sayfa 3
SOSYAL SflHflDflKÎ EKSİKLERİMİZ j
Bir itimat buhranı
içinde yaşayoruz
Yazan î Muvaffak İhsan GARAN
s
TÜRKLERtN, yüz yıllardan beri meşhur olmuş pek çok meziyetleri vardı. Herkes bilirdi ki; o harama el sürmez, yalan söylemez hak tanlr. fukarayı korur, cömerttir, misafirperverdir.
Yine de öyle olduğumuza şüphe yok. Fakat, yavaş yavaş bu kıymetli taraflarımızı kaybedeceğimizden korkmak gerek... Çarşı pazarı şöyle bir dolaşalım: Tam bir emniyet içinde aldanmadan dükkânı, belki siniz. Sırtında öteberi satan
yoğurtçudan tutun da. en lüks mağazalardaki eşyalara kadar hilesiz, hangisi dayanıklıdır? gisi, sizden malının hakiki istemektedir?
mal alabileceğiniz bir de hiç bul&mıyacak-küfe, sokak arasında en basit sebzeciden
hangisi Ve handelerini
çürük,
Nereye el atsak; bozuk, dalavereli çıkıyor. Bilhassa, yiyecek bahsi bir faciadır. İçtiğimiz sütlere, yarı yarıya su katılır. Yoğurda kola, bozaya kuru ekmek, ekmeğe arpa, sirkeye boyö, yağlara ve peynirlere ne idüğü bilinmez pis maddeler karıştırılır. “Mamulâtımız halis şekerden yapılmıştır,, diye levha asan tatlıcılar, bütün işlerini sakarinle görürler. Tavukgöğsü yerine, hemen daima "işkembe ezmesi,, yemekteyiz. Kasaplardaki alışverişte, üzeri damgalı bütün hayvandan kestirmezsek, hele kıyma almaya kalkışırsak, koyun eti diye bize keçi, kedi ve daha akla gelmez çeşit çeşit mahlûkların etlerini verirler, yerinde hile, yük bir ilim memiştir.
Dünyanın hiç bir bizde olduğu kadar bü-ve sanat haline getiril-
Esnaf, bu rini, en
süprüntü gıda maddele-saf mal fiyatına satmakla kalmaz, üstelik tartıda da mutlaka aldatır. Bunun sonu nereye varacak? Bir gün her şeyin düzeleceğini ümit etmeye de imkân yok. Çünkü ayak satıcılarının ve dükkâncıların, halkı dolandırdıkları nispette Işühalannın arttığını görüyoruz. En küçük mahalle bakkalı, bir kaç senede apartman dikiyor da, hâlâ doyamıyor. İhtikâr ve karaborsacılık, hiç bir memlekette, bızdeki gibi başı boş bırakılmamıştır.
Bir de başka taraflara bakalım: Basit bir musluk tamiri için usta çağırıyoruz. Bizden anasının nikâhını İstiyor, yine de işini yanm yamalak yapıyor. Borunun bir deliğini ka-
■ •
mmırrırftiiBH
Haydarâbâd Nizamının yalnız 1 milyar doları var
Yeni Delhi, 28 (YİRS) — Dünyanın en varlıklı adamı olarak şöhret kazanmış olan Haydarâbâd Nizamının bir milyar dolardan fazla paraya malik olmadığı anlaşılmıştır. Nizamın iki milyar dolarlık serveti olduğu rivayet edilirdi, fakat Nizamın sarayına giden muhamminler 124 milyon dolarlık altın ve gümüş bulduklarını ve pek fazla bir kıymet tutmıyacajc olan kıymetli taş koleksiyonuna henüz bir kıymet takdir etmediklerini bildirmişlerdir.
Rıza Pehlevi’nin tedfin merasimi
bir yolu etti
• •
Son ihtiram merasiminde bulunmak üzere heyetimiz, Erzurum ile Tahrana hareket
Ankara 28 (A.A.) — Merhum îraıı Şehinşahı Rıza Pehlcvi’nin 6 mayısta Tahranda yapılacak olan tedfin töreninde memleketimizi Tahran Bü yükelçiıniz Yakup Kadri Kara os-manoğlu'nun başkanlığında Askeri Şûra üyesi Orgeneral Kâzım Orbay ve Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Yar bay Cevdet Tolgay’dan mürekkep bir heyet temsil edecektir.
Orgeneral Orbay ve Yarbay Tol-gay bu sabah saat 7 de özel bir u-çakla Erzuruına hareket etmişlerdir. Oradan 50 kişilik hır askeri kıta ile birlikte Kars yollyle Tahran a gidecekler ve Büyükelçimizle birlikte merhum Şehinşaha son ihtiram ıes mini ifa eyleyeceklerdir.
Et ve balık tesislerine ait olarak alınacak teçhizat ve malzeme
Ankara 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Marshall yardımından faydalanılarak memleketimizde kurulacak et ve balık tesislerine ait makine teçhizat ve malzeme kısmen Amerika Birleşik devletlerindeki firmalardan direkt olarak, kısmen de tiraj haklarından istifade Danimarka ve Almttnyadan dllecektir.
Bu işlerle ilgili bulunan
rın satın alma işleriyle yetkili kılınmış olan heyetlerle teması temin etmek için Avrupa heyetinin merkez ittihaz edeceği Frankfurt şehrindeki Türkiye Ticaret Ataşeliğine ve Amerika heyeti için de Illinois e-•eletlnın Chicago şehrindeki Stevens oteline müracaatleri gerekmektedir.
edilerek temin e-
firmala-
Rizede deprem
Rize 28 (A.A.) — Bu gece orta şiddette iki saniye süren bir deprem olmuştur. Hasar yoktur.
patırken, iki hafta sonra bir daha çağırmamız için, başka yerinde kas-den küçücük bir delik açıyor. Dam aktarıcıların, bir tarafta.n lan kırık kiremidi, başka yerleştirdiklerim elbette Elektrikçisi öyle, sobacısı ustası öyle... İşleri güçleri
mek olan bu insanlardan cfaman
kaldırdık-bir köşeye bilirsiniz, öyle, yapı haram ye-
Haydi bu basit ve cahil kimseleri, bir dereceye kadar mazur görelim. Ya koskoca müteahhitlere, mühendislere, mimarlara, avukatlara ve doktorlara ne diyeceksiniz? Resmi ve hususi binalara da, şehrin yollarına da elden geldiği kadar hile karıştırılıyor. Şartnameye göre, yirmi sene dayanacak kadar sağlam olması ica> eden asfalt caddeler, daha üzerinden bir sene geçer geçmez köstebek yuvası gibi delik deşik oluyor. Yapdan binaların, kısa zamanda ötesi berisi dökülüyor, duvarları çatlıyor. Bizden aldıkları muazzam vekâlet ücretlerine rağmen, bazı avukatların, mahke meyi takip etmemek yüzünden, dâvamızı zorla kaybettirdikleri görülüyor. Mümkün olduğu kadar fazla para çekmek için, hastalarını lüzumsuz bir tedaviye tâbi tutan, arada bir sapasağlam insanları ameliyat masasına yatırarak kesip biçen doktor» ların da bulunduğunu işitiyoruz. Bu gidişle, esnafın insafından ve vicdanından; serbest meslek erbabının ise, mesuliyet hissinden ve iş ahlâkından ümidimizi kesmek İcap edecek.
Resmi dairelerdeki memurlarımız içinde de, tek vazifesinin, halka gû ler yüzle ve karşıhksız olarak canla başla hizmet etmek olduğuna anlı-yanlar ve o şeklîde hareket edenleB galiba gitgide azalıyon
Türlü meslekte çalışanlardan küçük veya büyük bir kısmının karakterlerine güvenilemediğinden şikâyet ederken, halkı, bütün kusurlardan sıyrılmış bir fazilet timsali olarak göstermeye imkân var mıdır? Esasen, bir memleketin halkını teşkil e-denler de, bu çeşitli meslek adamları değil midir? O halde, şimdiye kadar, pek çok meziyetleri ve anane haline gelmiş dürüstlüğü ile tamlan Türk Milletinin, ahlâk bakımından bir şaşırma, bir gerileme devresi geçirdiğini iddia etmeye mi mecbur olacağız? Böyle bir şeyi söylemeye dilimiz varmıyor.
Ama, etrafımıza bakıyoruz ve nasıl bir itimatsızlık dünyasında yaşadığımızı görerek üzülüyor, derin bir yeise kapılıyoruz. Artık kimsenin kimseye güveni kalmadı- Hiç birimiz» hiç bir tanıdığımıza, hattâ en yakınımıza ödünç olarak bir kuruş para vermek istemiyoruz. Hele fakirlere yardım ve iane gibi güzel hareketleri tamamen unuttuk. Her şeyde menfaat, her işin ucunda para arıyoruz. Başkasına ait olup da tesadüfen elimize geçen her hangi bir şeyi kolay kolay geri vermiyoruz. Sokakta düşürülen para çantalarının, az çok kıymetli mücevherlerin polise teslim ve sahibine İade edildiğin! pek nûdi-ren duyuyor, bunu da fevkalâde faziletli bir hareket gibi telâkki ediyo ruz.
parasını bırakmıyan de üstü açık çanakta duran paralardan bir indirip kaçan bir soy-
Talebelik senelerimde Pariste bulunduğum zaman, ilk gözüme çarpan ve beni hayrete düşüren manzara şu olmuştu: Bir çok sokakların köşesinde, küçük bir tezgâh üzerinde günlük gazete ve mecmualardan bir yığın, yanında da üstü açık bir çanak duruyordu. Gazetelerin başında sahibi yoktu. Gelip geçen halk, en kelli felLi İnsanlardan cn fakir kılıklılara kadar herkes, oradan canının istediği gazeteyi, mecmuayı alıyor, parasını çanağın içine bırakıyor, u-faklığı yoksa yine çanak içinden bir avuç para çıkarıp bozuyor ve üstünü yerine koyuyordu. Merak ederek, hazan saatlerce o civardaki bir kahveye oturup uzaktan seyrettim. Ne aldığı gazetenin bir insana, ne tıkabasa dolu kısmını cebine
suza rastlamadım. Gazetelerin sahibi olan satıcı, günün muayyen saatlerinde. her semte bıraktığı bu tezgâh- f lan dolaşıyor, toplanan paralan, tamam olduğundan emin bir tavırla saymaya dahi lüzum görmeden cebine koyup gidiyordu. Böylece şehrin içinde birbirinden uzak belki on, belki yirmi satış yerini, memursuz o larak tek başına idare ediyordu.
Bizde de üniversite talebeleri, son zamanlarda tstanbulun bir, iki meydanına bu tarzda sahipsiz gazete satış yerleri kurmuşlardı. Halkı dürüstlüğe teşvik eder mahiyette levhalarla beraber, camekânlı tezgâhın bir kenarına zincir ve kilitle bağlı, her tarafı kapalı bir do tahta kumbara koymuşlardı. Bir müddet devam ettikten sonra bu tezgâhlar ve gazeteler oradan kaldırıldı. Her halde, gazete alanlardan bir çokları, güzel nasihat levhalarına rağmen, parasını kumbaraya atmamış, böylcce idealist ve müteşebbis gençleri iflâs ettirmişti.
Çok kötü bir zamanda yaşadığı* mızdffn şüphe edilemez. Hayat mücadelesi, geçim’ gailesi korkunç bir hal aldı. Bütün bunların, karakterlerde bir gevşemeye, bir bozulmaya sebep olduğunu da kabul ediyoruz. A ma, nc olursa olsun, sıkı durmamız lâzım. Çünkü bu çelin devreyi, ancak mânevi varlığımızın kuvveti ve ahlâkımızın sağlamlığı ile. tehlikesizce atlatabileceğiz. Hayat pahalılığını ise, ancak herkesin sımsıkı dürüstlüğe sarılması sayesinde yeneceğiz.
Rnyffc 4
TENİ î g T A K B U t


r
BEN DE ORADA İDİM!
yazan: Oramircıl William D.Lecıhy
_ iç _ Çeviren: Halûk TANBUâ
Avrupayı gezen hususi
muhabirimiz bildiriyor
Cennete benziyen bir diyar
Güney Fransa kıyıları
Sovyetler
yeniden
Türk Boğazları meselesini ve ısrarla ortaya attılar
Ruslar, Afrikadaki Italyan müstemlekelerine yerleşmek için büyük gayretler sarfediyorlar
Tapanın kaç tümeni var
Altıncı toplantı mıaaındn Polonya-dakl Katoliklcrln haklarını müdafaa ötmek İçin Churchlll din bahsini ortaya sürdü. Bunun üzerine Rus mareşalinin Ingiliz Başbakanına sorduğu sual dikkate yayandır. Stalln bıyıklarını bükerek bir an düşündü sonra sert fakat sakin bir ..esle yu ■özleri sarfattt: "Papanın kaç tümeni var?"
Vesayet sisteminin uzun sllren münakaşası sırasında Sovyotlorin mak. «atlarını anlamak kabil değildi. Görünüşe göre Rusya, ya tek bağına veya diğer hükftmetlorle müştereken Afrikadaki İtalyan müstemlekelerinin velayetini üzerine almak İstiyordu. Bundan başka Sovyetler, evvelce Milletler Cemiyetinin mandası altında bulunan bölgelerin yeniden taksimi sırasında kendilerine bir pay İstiyorlar ve Korenln vesayeti bah-■ini bizimle görülmeyi arau ediyorlardı. Rua tekliflerini ihtiva eden rapor Dış Bakanlarına havale edildi.
Boğarlar bahis mevzun «llllyor
Trumanla Churchlll’e verilecek askeri raporu hasırlamak lAzım geldiğinden 24 temmuzda yapılan 7 nci toplantıda hazır bulunamadım, Bu nmla beraber Başkan, ö£le llzeri Byrnea ile bana sorboat . su yolları hakkında fikrimizi sordu. Bu mevzu üzerinde Ingiltere ve Rusyaya bir teklif yapmak istiyordu.
Türk boğaklarından, Ren ve Tuna nehirlerinden bütün devletlere ait gemilerin müsavi haklara sahip olarak serbestçe istifade edebilmeleri prenslpini aramızda kabul etlik ve teklifimizi buna göre hazırladık. Projenin üzerinde gerek Başkan Truınan gerekse Dişlileri Bakanı büyük bir ehemmiyetle duruyorlardı. Başkan böylece, Avnıpada ve Yakındoguda IhtillU'lara sebep olan bir membaı ortadan kaldırmak arzusunda idi. Ben de projeyi fevkalâde bir fikir olarak karşıladım. Bununla beraber konferans teklifimizi kabul etmedi. Ruslar Boğazlardan herkesin serbestçe istifade etmesine taraftar değillerdi lngiltzler da Amerikan tezini pek müsait karşılamadılar.
8 Inol umumi toplantıda İki mevzu üzerinde iki saatten fazla bir zaman harcandı:
1) İtalya ve peyk devletleri;
2) Türk boğazlan.
(Truman toplantıya gitmek için Babelsberg'tcn ayrılmadan biraz Ön-ee Muvakkat Polonya Hükümet inin Başbakanı Bienıt diğer 3 PolonyalI İle beraber Başkanı ziyaret etti, öğrendiğime göre müspet hiç bir netice elde edememişler.).
SOĞUK HARBİN
BAŞLANGICI
Stalia o zamana kadar hiç yapmadığı bir şekilde ısrar ediyor, Kumanya, Bulgaristan ve Macaristanın üç büyükler tarafından tanınmasını istiyordu, Truman kısa fakat kati bir İfade ile fikrini açıkladı; Bahsi geçen memleketlerde halkın Iradaalne uyan hükûmotlerin iktidara geçtiklerini görmeden Amerika bu memleketleri
tanımak niyetinde değildi.
Böyloce bir çıkmaza girilmiş oldu. Amerika ile Rusya arasında mevcut soğuk harbin başlangıcım bu hâdiseye bağlamak mümkündür. Yegâne hal çaresi meseleyi dışişleri bakanlarına havale etmek ve neticede hakikaten değilse bile şeklen anlaşmaya benzer bir formül kabul etmekti.
Türk Boğazlarına tokrâf temae e-don Stnlln, müşterek bir Sovyet -
Türk kontrol sistemi üzorlnde ısrar etti. Ruh mareşali) Başkanın teklif ettiği Birleşmiş Milletlerin garantilini ^lavl ve bütün milletlerin gemilerine açık tutulacak bir boğazlar rejimini kabul etmiyordu. Mareşal Stnlln'in tokliflndo ısrar ctmo«l üzerine minelenin rııznameden çıkarılacağını tahmin ettim. Nitekim tahminim doğru çıktı.
(Dovıımı var)
Ntraabourg* dan bir MÖrünilv

$ M'N.; .«1
STRASBOURG
BULMACA
huldıın »tıftııt
ı — Bulaş, 2 — vekalet tarikiyle oi-m>yarak. 3 — Ev«l«. Tersi bir musiki Aleti, 4 — Tere! geçenlerde tornulll İr ten bir komedi. Kat ev, 5 — Rnjındakı harfi okunınıııaniK Ibııdcto duvet nhır. Terci fran*ı»cw İdrar, d — Bıışına bir harf gMIrso hılrrlyet şehidi bir paşamı» ölür, Bir nevî muhbes. 7 Galebe çal, ToiaI Idr harf yazılış şridl. h — Bir Kidn mad«le«|. Tmal ehlederek, İstiklal Hhvarında mühim «avamlar royan etmiş bir muhal. Yolu çık,
Yukarıdan uşutıı
1 — Yetki. X — GÖMor, 3 — Arabi
ay, Bir harfin ukunıışu, 4 — LevhA," Nar-ı beyca. 5 — Toplam. Yere serilenlerden* 0 Tnrıd frananera tarlhİonınlş ınanaaına gelir. Teremden sonuncu harfi okuınuSManiK okuyııvıı ınantiNimı gelir. 7 — Temi bir musiki Aleti. Sunundaki harfi okumazbanız argoda aforoz mânamna gallr. *» — Buudlnr(inn yemr-llk.l 0 — Coğrafya terimi (iki kelime) Jtı - öselHk. *
9 -
cc-
bir.
nCNKİ? İli I.MAÇANIN HAM.i
KıılUnn .afin;
1 — MUan kvi’uci. 2 — Utuırcı Erat. 3 — Vc. Adi. İbik. 4 — Arı, İD. Ak. 6 — fi/LKn., A lıi, Ö — Ânft, Halat. 7 — l.n, İki, İle, S — Ari, Alı, Ad, 0 — Talk, Kepçe. 10 — İç kuuınlar.
YtıUHrıdıın inağı:
1 w— Muvşaalnl.j. 2 — übora, Araç. 3— A«, İka, Hl(. 4 - Ara, Ani. Kİ, A —
Kndl, Aka. A - fol. İlki. 7 — Jk . 116, Met. « — Eri. Ali, Fİ. 0 — CalM, Alaca, 10 — İtikat eder»
Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlarının toplandığı sakin bir Fransız şehri
rinin adlarını vermişlerdır.
Bu duyduğunuz lisan, almancadan I az farklı bir dlalekt'tir, Resmi ve şc-hirlorde konuşulan dil franaızca olmakla beraber, yeril halk ve bilhassa yaşlılar Alzna dilim kullanırlar ve hattâ köylerde hiç Fransızca bilmi-yonlere raatlnınak mümkündür.
Her milletten talebenin okuduğu Üniversite ve mükemmeliyetine az tesadüf edilir, 16 ncı asırda kurulmuş; hııatahane altesi şehrin temel taşlarıdır.
tnvo bir zevk ve bilgili bir plân neticesi, inşa ©dilmiş kiliseleri tiyatro binası, kapalı yüzme havuzu, küçük saraylar vt* parkları ile «âkili şehir, sudan da mahrum kıılmumış; Ren nehrinin kulları |J© zarif örtü gibi işlenmiştir, Öyle ki, şu taraftım duyduğunu* şelâle sesi, suyun tatlı şırıltıları, sayısız köprüler ve eşsiz dere konarı nıanzaralarlylCı «ize bh sahil şehrini hiç aratmaz.
Hâlâ tramvay varsa da yavaş yavaş yerini troloybüse terketınektedlr» Fakat sportmen halk lusiklotlö işine gitmeyi hor vasıta.vn tercih eder.
Hayat, güneye nishotle biraz pa* hah ise de, ahalinin zengin olması, yabama sevı^osiju b±r hayli yüksek tutar. Hiç bir Strasbourg’lunun yüzü asık değildir, o çalışınca kazanacağını bilir, çünkü tabiat, gerek top-ıaküstü, gerekse topınkaltı zenginliklerinde AIzaH’hlara çok cömert davranmıştır, o her şeyi zamanında yapar, masasından birasını eksik e-demez. iyi yor, İyi çalışır, İyi eğlenir ve rahat yaşar^
Bugün, Strasbourg hakikaten sulh ve sükûnun beşiği olabilecek örnek bir şehirdir. , ,
Nlhnd BELEMEN
PEMBE-kur»ıınl; hafif bir ala tabakasının semasını kapladı^ bu Orta Avrupa nehri; öteden beri Franga İle Almanya arasında müriHKaa aebebl tenkil elen, Alana e-yAletınln merkoal Straabûiırır’dur.
Şehrin dokusunda Almanya ile hudut olarak kabul edilen Ren nehri, batıda ise; kın sporları, güzel dağ manzaraları ve asırlık şatoları ile seyyahları colberlon Voaues’lar bulunur. Diğer taraflni', İçersinde sayısız kıınlar ve av hayvanlarının oynattıkları, memleketin aenıUnllklerlnden birini teşkil eden ueni», karanlık ormanlarla kaplıdır,
Evet, hu memleketi, tarihi Abideleri ve tahıl aUzelllklori "yllaUuden binlerce seyyah ueaer. Halk «ayet ki bar ve misafirperverdir.
ileride RÖrdüttlnüa sivri kule; bU-4ün SiraHsboura’lulnnn haklı olarak ÖvUndüklerl, Avrupa Ootık mimari tarımın, en güzel kilisesi sayılabilecek, menhıır Katedraldir.
15 İnci asırda İkmâl edilmiş olup, kulesinin yüksekliği 142 metredir, Binanın hor yanı gayet İnce inlenmln süsler ve heykellerle bozenınlntir. 1842 de yerlestinlmı» astronomik saat ve büyük org görülmeye değer sanat eserleridir.
Yavnş yavaş çehre girelim; temiz ve umumiyetle asfalt sokakların çerçevelediği, sivri damlı, yan ahşap evler dalma tarihi bir şehirde bulunduğumuzu hatırlatır.
Burası matbaanın kurucusu Gu-tenberg'in ve Napol^on’la Mısır seferine IştirAk etmiş olan General Kle-ber'ln memleketidir. Strasbourg’lıı-lar onları unutmamışlar; şehrin en güzel İki meydanına blror heykellerini dikip, o meydanlara hemşerile-
(---------------------------------------
MONTE Carlo dan Cannes’a doğru ılerliyon otomobilin penceresinden bir resim şeridi gibi güller bir güneşin nurlara boğulmuş ziyalarına bürünen A kelenizin İv!
cach sahillerini seyrediyordum. Çanı ve hurma ağaçları ile »üslenmiş parklar içindeki büyük otel ve villaların pencereleri, baharın gelmesine rağmen henüz kapalıydı. Bahçelerdeki kırmızı mandalinalar tabii renkli birer kırmızı boncuk gibi ağaçların koyu yeşil yaprakları arasında parlı yor ve etrafı süslüyordu. Bshann bu diyarda hattâ, kıştan gelmesine rağmen bir çokları ufak blror saray gibi olan villa vc malikânelerde birer ese rl hayat olmaması nazarı dikkatimi celhcdiyordu. Bunların sahipleri öteden beri ecnebi ve billuıssu Inglllz-lordl. Ya memleketlerinde sis içinde bunalan hayâtlarının »on sükûn v( istirahat devrini geçirmek için bu binaları yaptırmış, yahut da senenin bir kaç ayını hu cennete benziyen yerlerde geçirmeyi âdet edinmişlerdi. Bunun sebeplerinden biri de, hürriyet Aşıkı olan bu İnsanların Franaads hürriyetin on İyisini bulmaları, kendilerinin ecnebi diye ne fazla bir insan, fakat ne de bir takyide tâbi tutulmamış olmalarıydı.
Birinci Harpten sonra muzaffer çıkmasına rağmen fakir düşen İngiliz halkı artık yavaş yavaş bu âdetlerinden vaz geçmeye* başladı, ikinci Dünya Harbi ise, bu «amy ve malikânelerin sahipleri, lngilizleri ufak bir ev veya herhangi >>lr otelin bir veya bir kaç odaalyle iktifaya mecbur etmişti. Bıı sebeplerdendir ki, bütün bu muazzum malikânelerin bir çoğu, ü-zerlerlne takılmış olan ‘'satılık” lev-haslyle size kendini takdim ediyor ve sıkılıp da hu levhayı yazmamış olanları da orada bulunanlara «onluğunuz zaman anlıyorsunuz. Bütün bu görüoü bakliyen ve ihtiyar ağaçlara rağmen bir genç kız şetareti ile size gülen villalara kimse talip çıkmıyor. Çünkü, şimdi bunları idare edecek keseler ufalmış ve dünya, muhakkak ki, bütün zâhirl haline rağmen dahu çok fakir düşmüştür.
Kısa yolumun oltasında Nicc’ıle bir müddet durdum, Büyük bir şehir addolunabilecek ve her sınıf in«nnı sinesinde barındırabllooek bir yer olan Nice, turist colhctmck için elinden gelen her şeyi yapmakta ve bllhass» son üç senenin güzel bir eseri olarak her keseye göre imkân yaratmış bulunmaktadır. tkl kişinin 20 ilâ 25 liraya güzel bir yemek yemesi vazi yeti karşısında bütün malzemesi «af. pişmesi iyi, az çok müşabihi yemekleri ufak bir lokantada, fakat gü zol hlr Alem İçinde, gene lk| kişi olarak 1 liraya da yiyebiliriniz. Bu noktadan turist celbi düşünülürken memleketimizde ehemmiyetle nazarı Itlha-re alınacak bir meade vardır. Bizde malzemenin iyiliği ve safiyeti ortaya çıkarsa ve lokantanın da blıaz güzelliği 'mevzu bahift oIucnu, derhal bu iş bir lüks telâkki olunur ve ödeyeceğiniz para, dünyanın en lüks şehirlerinin en lüks lokunlalanndan daha pahalı olur. Biz hu işin sebeplerini burada tahlil vtınek İstemiyoruz. Tek dileğimiz, bu bir türlü hnllodllonüyeıı İşin, nihayet bir gün yola girmesidir. Belediyeler bu gibi lokantaların açılmasını teşvik etmeli, vergi gibi ftatları arttıran sebepler varan bunlardan hiç olmazsa bir müddet için vaz geçmeli ve bu gibi yarleri açacak olanların kabiliyet vesaire gibi noktalarda engelleri varsa, bunları kaldırmo-lıdır. Tanıdığım Prag şehrinin on büyük otel sahibi, şimdi otelini ve her şeyini Pragda bırakarak zavallı bir halde kendini başka memleketlere attığı zaman, düşünmüş taşınmış ve nfhayet Fransanm hu güney sahillerinde ufak bir lokanta açmaya karar vermiştir. Fransa Hükümeti ve Fran-sızlardan gördüğü teşviki, burada yasmak çok uzun sürer.
Ecnebi gelsin diye temennilerimizi nakarat halinde tekrar ederken, artık bu noktaları göz önünden uzak tutmamaklığın tek bir çare olduğu-’ nu bilmekteyiz ve yapaçnıyacaksak.
—T*

-
-


















1
4
îr





*




Mönaco'da bunu da itiraf eylemekiıgimlz za-rureti vardır.
Bütün hu Güney Fransa sahilleri tekinli Franaaya ve hattâ belki bizden başka Avnıpanın her köşesine, turfanda sebze ve çiçek yetiştirmek^* meşhurdur. Orn halkının geçim va-«italürındnn biri de budur. Fideleri yetiştirmek İçin uçsuz bucaksız ca-mekânlar her yerde göze çarpar. Bozan tabiatın bir sertliği netıcesınd*' fazla soğuk dalgası gelirse, bu ca-mekânlar sayesinde tekmil fi(le ve çiçekler zarar grmn. Buıaaa ikiJ-gıın hır karanfil* vereceğimiz, bedel mukabilinde. orada kucak kucak karanfil ve diğer çiçekleri almaklığınız, size evinizin tezyini, sofranızın iştaha verecek hır manzara alması ve Ölülerinize karşı hâtıra ve hürmetinizi göstermek imkânları ver.
III K A Y E


Af'jr!';--
* %



I .A
j r
r
yapdan bir gec^ vnULlrriuiij goriınîışü mekudir. Memleketimizde şu esnada Meyva Hâlinde toplan domates için kilosuna 6 Ura talep edildiğini ve dükkânlarda bunun 10 liraya olduğu* nu görürseniz, büyük işlerimizde değil, bu küçük işlerde dahi hiç bir nizam olmadığını derhal anlarımız, çünkü yalnız Fransada değil. Avrıı p,%nın dört bir köşesinde ve karakış zamanlarında bile, milyonerlerin 10 liraya domates yemediğini nazarı dikkate almak icap eder. Allahın en güzel İklim ve topraklarına sahip olan bu güzel memlekette hu işlerin düzelmemesi. şüphesiz ki tabiatın değil, hız insanların kabahatidir. Eskiden herkesin şehir içinde dahi ulak bir evi ve bir bahçesi olduğu zamanlarda çeçeğe gösterdiğimiz sevgiyi, fimdi apartman hayatında bir türlü canlan-dıramAdık; çünkü, çiçekçi dükkânla-
rina girdiğimiz zaman, içimize bir korku girer, ve gözümüze ilişen en cılız bir çiçek için kesenizden oldukça mühim bir meblâğı çıkarmak lâzım gelir. Bana öyle geliyor ki. ithalât ve ihracat sistemimizde serbestıye doğru giderken. buradaki çiçek yetiştirenlere bir ders olmak üzere, Fransa ve İtalya gibi memleketlerden çiçek ithal etmek, hiç bir zaman lüks olmıyacaktır. Ancak bu sayededir ki, çiçek yetiştirenlerle, satanların müşterilere her gün okudukları masalların hakikat olmadığı meydnr çıkacak ve çiçek yetiştirenler de. mı hakkak kİ bundan sonra bu vaziyet uymak yollarını bulacaklardır. Ziı himaye, ufak bir zümrenin menfa 8 için değildir ve bir memleketin t gibi ufak tefek ithalât, onun ikttsa bünyesinde bir rahne açmaz.
Alyosha ve atı
Yıun; May SARTON
Çeviren: Güner İZER
— Bilip bilnıodiğinü halırianuyoruın. dedi. Ahmetglller zaten ortalık karıştırıcı kimselerdir. Kavgaları no biter ne tükenir. Lütfen izah buyurduğunuza göre bugünkü vaziyet şöyle tecelli ediyor; Oamaıı, biraderi Mehınedc ve bunun oğluna kin bağlamış; iki aile çocukları aramada evlenme intemez; kızı ile yeğenini ölürmok aşkına düşmüş. Derken Muhsen bana kaçıyor, Muratgillere «ığınıyor. Pek se-vimll adamlar değil mİ hepsi?
Abdullah Han, bu sözleri bitirirken başını «allıyarak, hem fikrini ifade tarzından, hem de Boyunun ezeli düşmanlarım aşağılamaktan hoşnut olduğunu belirtti. Lâkin bu alaylı edaya ehemmiyet vermlyen Molla soğukkanlılıkla devam etti;
— Hiç şüphesiz kl. o kız da Ö|ecnk, «uç ortağı da. Mesele bu değil. Osman Bey. Hİze kaçan kölelerim kendiline tealim etmek mİ» yoksa onları korumak mı i«tediğ»nl;4 öğrenmek arzusundadır. Ben yalnız bunu öğrenmeli geldim,
Ahd •”nh bir «ir verecekmiş gibi Mollaya (loğru eğilerek:
— «öcünüzü verine
tirmoğe hazırım, kârım ne olur? Bunu ler misiniz Molla?
— Elbette. Efendiıniz o kaçakları
töHİlm edorae Osman Beyin bütün ailesi Mu ratgıllere karşı ötedenberi beslediği düşman lıktan vazRcçcccktir. Erkek evlâtlar maiyet nizo girecek ve sizden aylık almıyacaklar; bo balarına gelince, askerlerinize Avrupa nizam lavını öğretmeğe birini aradığınızı duymuş; » vazifeyi görecek, Geceli gündüzlü hizmetlnlzdı bulunacak. Kendisinden sadakat yemini ister-aenls her türlü yemin atmağa hazırdır.
Abdullah Han;
— Bu tekliflerden hoşlanmamak mümkün değil, dedi, İşime do pek gelirler. Fakat kabul etmezsem ne olur?
ASYA HÎKAYELERİ

KV; fiöy-
ban?
(l)anku «ayıdan devanı)
EaUn güneşin kuü renkleri o-dada eriyinceye kadar tatlı tatlı konuştuk, Akfam güneşinde Al-ycsha’nın gözleri çini mavisi rengini alınışı ve göz ürkekleri de kapkara bir kömür haline gelmişti. Birden Aiyoşha hakkında bir hikâye yazmamın muhakkak ican edeceğini hlasettim. Eğer reaaam uUıiydını, reanüni yapmak ister-(llm, Hrikeltrdş olsaydım, bu defa da hiç olmazca bir büstünü yap-mak amısuna kapılırdım. Eğer kadın oltaydım, onun için her fedakârlığa katlanabilirdim. Çünkü: her şeyi İle insanı cezbediyor ve muhayyilesini işletmeye teşvik e-dıyordu. Bütün bunları az hir zamanda öğipmntştim.
»Şimdi Alyosha, elindeki sigara ile, oturduğu yere uzanmış, sakin sakin konuşuyordu:
— “Ftoaa olmasaydı, ban ne yapardım ? Ben ancak buraya geldiğim zaman gülerim.”
Rcmn şöyle cevap verdi:
— “Tabii, karnın ancak burada doyar da onun için.”
— ” Belki evet. Fakat şunu itiraf «tmeliain ki, ekseriya açlığımı tatmin edemediğim için şişmanlamadım.” Bana dönerek «özlerine devam etti. “15 yaşındayım.
’ fakat vücudum bir dellkanhnınkl katlar dinçtir, işte açlığın hana yegâne hediyesi!.." diyerek acı acı güldü. Bir an için söylediklerinin doğru olduğunu zannettim, fakat gtzüm RoRa’nın merhamet dolu gözlerine ilişince, hır daha ata binecek kuvveti kendinde asla bu-lamıyacağmı anladım. Açlık ne de olsa, adaleleri aort, vücudu eles-tikl ve zinde tutamazdı. Merdi-
venleri uçarak çıkabilirdi ama at üstündeyken artık havada üç taklak atamazdı Fakat hepimizin ni. ce olmıyacak hayalleri yok mudur? Ben de hâlâ bir “şaheser,, yazacagımş zannetmez miyim?
Böyle kendi kendime düşünürken, birdenblren yoldan gecen hususi bir otomobilin korne sesini duyduk. Alyosha, ayağa fırlıyarak pencereye koştu ve “hususi bh Amerikan arabası! Hem de şık bir kadın sürüyor! Rosa Allah aşkına şunu durdur!’* diye yarı şaka yarı ciddi bağırdı ve gülerek şunları ilâve etti: ”kadım bir şişe şarap içmeye davet edıver!”
Fakat işin tuhafı, biraz sonra bambaşka bir kadın beklerken. ı-çeri eski arkadaşlarımdan Myrtle Grangent giriverdi.
— "Burada ne arıyorsun, Myrtle?** diye hayretle bağırdım.
— "Niş te canım sıkıldı. Charlie senin buralarda bir yerde olduğunu söylemişti. Ben de polis hafiyeliği yaparak izini buldum İşte, buradayım. Beni arkadaşlarına takdim etsene” dlve emir verirken Rosa’yı değil yanımda duran “Tanrı görünüşlü,, erkeği kastediyordu; çünkü benmile konuştuğu müddetçe gözlerini ondan ayırmam işti.
— "Myrtle. sana dostum Alyos-ha'yı takdim edeyim.’* Az daha dilimin ucuna gelen şu sözleri de söyllyecektim: "Myrtle, herkesin yalnız parasında gözü olduğunu zanneden zengin bir Amerikalıdır." Söylenmiyen bu sözlerimin Alyosha tarafından tahmin edilmesini, zamana bıraktım? Rosa’yı da tanıştırdıktan sonra şarap şişesi aramak Üzere mahzene indim.
Aşağıda şişeyi aramak bahanesi ile vakit geçirirken, düşünüyordum. Eğer taban tabana zıt iki insan varsa onlar, Alyosha ile Myrtle i(ll. Alyosha herkesi hülya âk mine götürebilirdi, fakat Myrt-le’i asla! O. penceresız kale duvarı gibi sert ve kendi içine çekilmiş olup parasını kaptıracak aiye marazı hır korku İçinde yaşardı. Belki de, yarım saat sonra Alyosha pndan bir at İsteyecekti. Halbuki Myrtle’den bir lütuf beklemek imkânsızdı. Vaziyetin komikliğine güldüm. Eğer ikisi de hoşlandığım kimseler olmasaydı, bu bana alay edilecek bir mevzu teşkil ederdi; fakat ne yazık kı hayat yollan ap. ayrı olan hu iki dostun yol ağzında ani çarpışması pek de gülünecek bir hâdise değildi. Nihayet» herhangi bir $$rap şişesini elime alıp ağır ağır ve biraz da üzgün bir çehre İle. yukarı çıktım.
Odadaki hava pek neşeli idi.
Böyle havaları sezmekte mahir bir barometre olan Rosa. halinden memnun görünüyordu. Alyosha. mütebessim ve heyecandan kızarmış bir çehre ile pencerenin yanında duruyordu. Beni görünce adetâ boynuma sarılarak şunları söyledi:
— “Fred, düşün bir kere; arkadaşın Mlss MyrUe heni Medrano’* da görmüş. Kazak trupunu hatırlıyor. Atım Victoire’ı ve benim ha^ vada üç taklak atışımı Öyle güzel tarif vttı kı!”
Myrtle neşe ile cevap verdi:
— “Dostun oynattı galiba! A-yol, ben yalnız. Victoire’in siyah bir at olduğunu söyledim ”
Alyosha hemen ciddiyetle izahata girişti: (Devamı var)

•v
—\
kö-hü-çok
iandelıar Aşıkları

Hicrî
RECEP
195 0
NİSAN
Yazan ; A. de Gobineau
•>_____________________
Molla cevap verdi;
— Ne olacağını size pek açık söyleyebilirim. Fakat bir misafiriniz geliyor, Bir iki dakika geçmeden vaziyet hakkında fikir edineceksiniz. Herhalde benim gibi fakirin aöyliye-(jekhu’inden daha etraflı, daha tesirli sözler işiteceksiniz.
Gerçelnen, tanı bu anda Kandehar eınlri* rıhı başhekimi tantanalı bir alay ve etrafında bir çok hizınotk/ırla «arayın avlusuna girdi Efendisinin pek sevdiği ve bu yüzden ehemmiyetli bir şahsiyet olan başhekim, Efganlı değil de Irandan gelmiş bir aileden, Kızılbaş de dikleri cinsindıuı, yani orta halli tabakaya mensup bir kimseydi. Bu çeşit adamlara içtimai leri
Adı “us
Mten Abdullah Hanın da dostu idi.
Ev sahibi, mûtat merasim ve hatır gönül •rma fash bittikten sonra nıİHafiriııe dedi kİ:
—. Mollanın buyurduklarına bakılırsa ha-bazı nasihatte bulunmak maksadlyle teş-vylemişsinlz.
Hekim:
— Hâşâ! diye haykırdı. Akılca benden üstün hir kimseye karşı böyle saygısızlıkta
bakımdan kıymet verilmez, fakat servet-ve icabında hünerlerinden faydalanılır, atılanı Ali olan hekimbaşı, saraydaki nüve mevkiine lâyık ihtiramla karşılandı.
ıa if
12
Çeviren : Reşof Nuri Darago
_________________________r
I.
nasıl bulunurum? Muhsen İsminde bir şeriri evinize kabul ettiğiniz doğru mu?
— Ahmetgillcrden Muhaoıı Bey evimde* dır. Ondan mı bahsetmek istiyorsunuz?
~ Evet, ondan. Emir hazretlerinin * Allah uzun ömür versin - "aynı,, adalet olduğunu bilirsiniz.
— Adaletin, mürüvvetin kendisidir. Kim bilmez?
— Bılmiyen yoktur Emir hazretleri, Os-ınuıı Boyip kışını ve yoğenlnı cezalandırmasına kim mâni olursa idam edileceğine, hanesi* nln yağma ettirileceğine, mallarına ol konulacağına dair yemin etli.
— Emir hazretlerinin böyle bir andı mı var?
— Başım üzerine yemin ederim.
— Bu kadar şiddetli bir karara no lüzu ardı?
— Anlayacaksınız, Emîrirı başta bir çocuğu var. Sevdiği evlâdının haftalıktan kurtulmasını sağlamak, annesini de teskin etmek için bu sabah İlk raatgeldlği kimsenin her istediğini vereceğine dair adakta bulundu. Talih de karşısına Osman Beyi çıkarmasın mı? lirsiniz, Emir hazretleri sözünde durur.
Abdullah Han, kederli bir sesle;
•— Evet, hele bu gibi «özleri...
Diyerek bir mollaya, bir hekime bakıp
Bi.
şaşkınlık içinde kaldı. Kandehar e miri ne tü yürekli bir adam, ne de müstebid bir kümdardı; fakat karılariyle çocuklarını severdi. Hele evinden hastalığı defetmek ümi-
diyle bulunduğu adağı dünya hir araya gelse bozmazdı,..
Kaldı ki, Abdullah Han, sarayının ihtişamını, perdeleriyle halılarının güzelliğin^ sandıklarının herkesçe bilinen muhteviyatını takdir etmekten geri kalmıyarak, yersiz bir itaatsizlik yüzündon ”musadere” gibi bir tedbire uğradığı takdirde bütün bu servetin kendisini kurtaramıyacağını seziyordu. Düşündükçe kararsızlığa düşüyor, muhatapları da bu düşünmenin hayırlı neticeler vereceğini u-merak ses çıkarmıyorlardı. Nihayet Abdullah Han, başını kaldırıp emretti*
— Oğlum Ekber buraya gelsin!
Az sonra gelen Ekber selâm verip kapının yanında ayakta durdu, Abdullah, gevşek, ve her vakitkı sesinden farklı, mazlum bir seslo;
— Oğlum, dedi. Emir hazretleri - Cenabı Hak dünya ve ahrette bahtiyar eylesin! • Emir hazretleri, Muhseni evimizden tardetıne-nıi ferman buyurmuşlar. O serseri amcasına teslim olunmalı kİ, lâyık olduğu cezayı görsün. Yanındaki o kimse do.„ Emir hazretleri ne emrederse doğrudur Hemen huzurlarına çıkarak bu İşi şerefimize halel gelmeksizin hi-tlrmokliğlm huauaundt müsaadelerini dileyeceğim. »Siz o aralık evi bekleyin. O hainler kaç-nasın, Dikkat edin oğlum. Kaçarlarsa başımıza neler geleceğini bilirsiniz. Kırlara doğru açılırlarsa belki bir daha bulunamazlar, İyi anladınız mı evlâdım?
Ekber kollarım göğsü üzerinde çaprazlı-yarak eğildi.
Abdullah Han da, molla İle hekime doğru dönüp sözüne devam etti:
fDavamı varj
11 29
Cumartesi
Rumi
NİSAN
16
L3G6
v A lif 'I VASATI EZAN
Güneş d.Ol
öfcln 13 11 5.08
tldnıll 17.02 0.00
Akşam 20.03* 12.00
YaUı 21.45 1.43
tmnâk ı.ıo S.07
4 i ■'
StYASl tKTÎSADl
YENİ İSTANBUL
müstakil qünlük gazete
Sahibi i
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ ı FARUK A. SÜNTER Hu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden ;
Snohl ÖGET
Guzvteiımc guııdtrılecek bilâ* mum yazıların doğrudan doğruya yazı idleri müdürlüğüne gtindtril9 meni lâzımdır.
ikinci sayfamızdaki siya-
si, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
Bamldıih yeı*:
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
W Nl»an 18* *0
Y W N T t R T A N " U L
Sayfa 8

GÜNÜN
KONOMiK
Prof. Emile JAMES’in Konteıansları
1945 ten beri Avrupada para
sağlamlaştırma ameliyeleri
İstanbul üniversitesi İktisat Fakültesinin misııfijl olarak memleketimle! ziyaret eden Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Emile James, dün ve evvelki gün İktisat Fakültesinde, Milletlerarası münasebetler bakımından büyük ohemmiyet arşeden bir mevzu üzerinde ıkı konferans vermiştir. “1946 ten beri Avrupada para sağlamlaştırma ameliyeleri,, isimli mevzuu ele alan profesör, ilk günkü konferansında Avrupa memleketlerinin paralarını sağlamlaştırma yolunda karşılaştıkları güçlükler meselesi üzerinde durmuş, ikinci konuşmasında da. bu yolda kaydedilen terakkileri tetkik etmiştir. Mevzuun ehemmiyeti bakımından okuyucularımıza bu konferansların geniş bir hulasasını verıyorm,_


| iktibaslar
Mısır pamuk piyasasında spekülâsyon faaliyeti
Hazirana kadar malları eline geçiren bir zümre, mütemadiyen fiyatları arttırıyor
Mevzuun iki cephesini incelemeye geçmeden Önce konferansı bu husustaki görüşlerinin hareket noktası olarak Milletlerarası bir para mefhumunu ele almış ve bunun için de İlk gayenin, muhle-||f Avrupa paraları nrasındn serbest bir tahvil kabiliyeti rejiminin kurulması olacağını belirtmiştir.
Meseleyi hu sakilde VMüttikton som ra profesör, konferansının birinci kısmı olan,’ Avrupa memleketlerinin paralarını sağlamlaştırmak yolunda karşılaştıkla rı güçlükler mevzuunu ele almıştır. Bu müşküller Profesör Ja-me»’e göre üç grupta toplanmaktadır:
1 — Bir kere Milletlerarası tediye muvasanosl rejimine dönmek artık imkândadır. Vaziyet 192ü ye nazaran çok daha güçtür. Eskiden, lehte mu-vaienft kurmuş olan devletler "eski memleketler,, grupuna dahil, olup l«-^ tihsal kudreti zayıf ve pahalı memleketlerdi. Dışardan satın almakta menfaatleri vardı Buğun ise, bu devletler grupuna gönç devletler girmektedir. Bunların dışardan »alın alacak şeyleri az olduğu gibi, büyük istihsal kudretine sahip bulunduklarından maliyetleri de düşüktür. Halbuki bunla-nn karsısında bulunan devletlerin hesap muvazeneleri aleyhtedir ve ithal ihtiyaçları büyüktür. Bu vaziyette, birinci zümreyi temsil eden Batı Avrupa ve ikinci zümreyi temsil eden Birleşik Amerika arasında muvazene tesisi çok güçtür. Ingillıderin tabiriyle “turna of irade'* yani “muamelâtın seyri,. Avrupanın tamamen aleyhinedir.
2 — Müşküllerin ikinci grupuna gelince» profesöre göre, enflâsyondan doğan gediği ortadan kaldırmak da çök güçtür. Bu müşkül iki sebepten ileri gelmektedir:
Bir kere, psikolojik bir mesele kar-Stsındayıa. Bugün bir paranın kıymeti düştüğü zaman herkes bunun tekrar kıymet iktisap etmiyeceğlne kanidir» Bu kabil bir paranın istikrarı için mücadele etmek çok güçtür. Böyle tek taraflı hareketlerden faydalar beklemek hayal olur.
Sonra, bu “enflâsyonist gedik” bugün eskiye nazaran daha büyüktür. Bugünkü iktisadi duşunu. enflâsyonun münhasıran nakdî hâdiselerden tevellüt ettiğine inanmamaktadır. Bunun aynı zamanda tevzi edilen gelirlerle. İstihlâk için arzedilen mallar arasındaki farklardan da tevellüt ettiği İnkâr edilmez bir vâkıadır, Netice itibariyle, bu mahiyette olan h|r “en-flâsyonist gedik“l ortadan kaldıracak vasıtaları bulan hu grup müşkülât mevzuuna girer.
3 —r Profesör, nihayet, son müşkül olarak, serbest tahvil kabiliyeti rejimine avdet edişin bir takını yeni meseleleri ortaya attığını ileri sürmektedir. Filhakika bu değişme hemen hemen bütün memleketlerde tatbik edilen kambiyo murakabeyi rejiminin kaldırılması veya tahfifini İcap ettirecektir ki, buna her memleketin kolayca teşebbüs edeceğini tahmin etmek müşküldür. Zira hu kararı alacak memleketlerin, bu rejimi tatbik •den diğer memleketlerle olan ticari ve malî münasebetlerini izrar etmeden bu neticeye varmaları imkânsızdır. Profesör bu hususta mezkûr memleketlerin karşılaşmaları ihtimali olan tehlikeleri de birer birer saymıştır.
YUKARIDA hulâsa ettiğimiz şekilde, ilk günkü konferansında Avrupa memleketlerinin paralarını sağlamlaştırma yolunda karşılaştıkları müşkülleri böylcce belirten profesör Emile James, İkinci konferansında bahis mevzuu manialar karsısında elde edilen terakkiler ve varılan neticeler konusuna geçmiştir. Profesörün kanaatine göre, para ihracı amellyesini durdurmak tek başına meseleyi halletmiş olmaz. Aynı zamanda harpten mütevellit olan enflâsyon açığını da ortadan kaldırmak lâzımdır. Bunun İçin de bir taraftan İstihsali arttırmak, diğer taraftan fazla tevzi edilmiş olan gelirin bir kısmını yok-•tmek icap etmektedir. Aynı zamanda yeni gelir tevzii hususundaki taleple
re de karşı koymak lazımdır. Ancak bu tmlbrllerdcn sonradır k| serbest bir tahvil kabiliyeti rejimine avdet etmek mümkün olabilecektir.
Profesör Avrupa memlokctlerinde. bu sahada sarf edilen gayretleri milli ve Avrupa milletlerarası sahada olmak üzere iki grup etrafında toplamıştır:
A. - İlkönce, her memleketin kendi hudutları içinde enflâsyonun tevili « »ııği açığı kapatmak yolunda zat-fetüfci gayretler ve varılan neticeler mevzuu bahis olabilir. Bu «ahada Profesör James, tatbik edilen ve muvaffak olan üç esaslı usulün mevcudiyetinden bahsetmektedir:
1 —? Bunlardan birincisi “nakdi ponotlon” usulüdür. Tıp sahasında hastayı kurtarmak İçin nasıl yarayı deşmek suretiyle cerahati akıtmak kabil ve elsem İse, iktisadi mânadn bu “ponctlon., ameliyesinden gaye de, enflâsyonun tevlit etliği yarayı deşmektir. Belçikada 1945 de tatbik adilen ve “nakdi ponctlon,, usulü adını alan bu »istem büyük bir muvaffakiyet »ağlamıştır. Filhakika bu usule göre, banknotların damgalanması sayesinde resmi otoriteler banknot hâmillerine ve bankada hesabı carisi o-lanlara ancak evvelden malik bulundukları muayyen bir iftira kabiliyeti nlsbeti sağlamışlardır, Bu şekilde tatbik olunup muvaffak olan bu usul aynı zamanda Sovyet Rusyada da 1947 aralık ayında hemen hemen aynı şekilde tatbik olunmuş ve İyi neticeler vermiştir.
2 — İkinci usule gelince, bu çok kuvvetli bir fiyat kontrolü sistemini tatbik etmekten ibarettir. Bu kontrol »istemi, hayat seviyesini aşağıda tutmak için, aynı zamanda büyük bir yardım tahsisatı ve çok kuvvetli bir maliye politikası ile takviye edilmek mecburiyetindedir. Bu metod Ingilte-rede de tatbik olunmuştur.
3 — Üçüncü metod ise. paranın dahili mallar karşısında ve yabancı dövizler muvacehesindeki kıymetini, para miktariyle fiyatlar arasında bir muvazene seviyesi teessüs edinceye kadar, serbest tomevvüçiere terket-mekten ibarettir. Bu metodu da Fransa ve İtalya tatbik etmişlerdir.
Profesöre göre, yukardakl üç usulün en cesaretlisi ve en çabuk netice vereni, şüphesi» Belçikada tatbik edilen “nakdi ponotion.. »İstemi olmuştur. En az cesaretli usul ise Fransa ve îtnlyanm müracaat ettikleri son sistemdir. Şüphesiz bu gayretlerden hiç hirl dahili sahada »affedilen gayretlerden uzak tutulmamıştır. Enflâsyondan mütevellit açık bir kere kapatıldıktan sonra İstihsalin inkişafı ve bütçenin esaslı şekilde temin edilecek muvazenesi sayesinde, yeni bir enflâsyonu önlemek meselesi kalır.
B. — Avrupa memleketlerinde, milli hudutlar içinde alınan tedbirleri bu şekilde tesbit eden Profesör James, dahili istikrarın temini çareleriyle beraber, paraların blrblrlerlyle serbestçe tahvili esasına dönmek İçin, millet-leraraeı anlaşmalar yoluna da müracaat etmek icap ettiği hususu üzerinde bilahssa durmuştur. Profesöre göre, Avrupanın bugün içinde bulunduğu şartlar dahilinde ancak kısmi bir tahvil kabiliyeti rejiminden bahsolu-nabılir. Fakat geniş mikyasta tatbik mevkiine konulacak vasıtaların tedricen iki taraflı anlaşmalardan çok taraflı bir anlaşmaya geçmeyi sağlıya-vak şekilde olması icap eder. 1947 ye kadar iki taraflı anlaşmaların Avrupa memleketleri arasında aktedlldiğl malûmdur. Bu anlaşmalar mucibince, lehte muvazene tonla etmiş devletlerin İhraç bankaları muayyen miktarda yabancı döviz provizyonu bulundurmak mecburiyetinde İdiler. Bu kredi plâfonu Avrupa memleketleri arasındaki ticaretin mahdut bir şekilde kalkınmasını evveldon sağlamış bulunuyordu.
1047 de 18 lar konferansında Be-nelux devletlerinin t.oklifl üzerine bir para fonu, profesörün tâbiriyle, bir "Avrupa paradan pool“ u teşkili teklif olundu. Fakat bu teklif alacaklı memleketlerin muhalefeti yüzünden
Birleşik Amcrlkadaki kahve bolluğundan sonra, »İmdi de Mısırın Aş-
muni pamuğundaki artış dünya piyasalarını alâkadar etmektedir. Bu yük-•eliein genlellgi. aşağıdaki tabloda görülen diğer dünya piyasalarındaki muhtelif mensucat maddeleri kotas-yonlariyle mukayese edildiğinde, tama men ortaya çıkar.
Nisan Nisan
1949 1950
Mmır pamuğu» haziran teslimi (45 kiloluk kantar başın» 200 frank mukabili «Tallaris) kar-nak (1346
Aşnnıni 46'10
Ncw-York pamuğu, mayıs teslimi (libre başına çent, olarak) 32.65
79,30 106.7Ö
8212
Hazır New-York yapağısı (libre başına çent olarak) 184 152
Kirli Avustralya yapağısı (libre başına penco o-
larak vasati flat) 61. 4 49. 8
Böylcce görülüyor ki, aşmunl yüzde 130 nispetinde artmıştır; halbuki “Karnak" ın yükselişi yüade 25 civarındadır» bu yüzde nispeti, Birleşik Amcrikada yapağının kaydettiği yüzde 4-22 ve Avustralyada sterling devalüasyonu neticesinde yine yapağıda kaydedilen yüzde -i 24 nispetine çok yakındır.
Diğer taraftan ince ve orta elyaflt aşmunl uzun elyafb karnak fiatlni kati şekilde geçmiştir.
Mısır mahfillori bu vaziyet karşısında sakin kalkmamışlardır. Zira pamuk memleketin ekonomik bünyesinin esası olup Mısır ihracatının yüzde 83 ünü temin etmektedir. Mısır pamuk vaziyeti üzerinde yapılacak kısa bir tahlil aşağıdaki müşahedelere varır:
1949-1950, mevsiminde ekilmiş bulunan saha 1.690.000 feddan’dır. (I fed-dan 4200 metre murnhbmdır).
Yeni mahsul tahminleri 8.400.000 kantardır.
Çırçırlanma ve stoklar, 1 nisan 1950 de 4.173.000 kantar karnak ve 4.197.000 kantar aşmuni’dir.
1 eylül 1949 dan 13 nisan 1950 ye kadar İhracat, 730 librollk 781.249 balyadır; bunun 322.996 balyası karnak, 317.297 balyası aşmunldir.
Başlıca alıcı memleketler, İngiltere,
Kİ -llliryAt'JBt tQtt~ *ttftlT5aag,l> . «ıi||
terkolundu. Sonradan Marshall Plânı, 16 ekim 1948 de aktedilen esas anlatmaya varılmayı mümkün kıldı. Bu anlaşmaya göre alacaklı Avrupa devletleri borçlularına tiraj hakları tanıdılar. |
Şarta bağlı bu Marahall Yardım sistemi Avrupa devletleri arasındaki ticari mÜnHHebetiorln gelişmesini sağladı, fakat fazla çift taraflı bir sistemin tevlıd edeceği mahzurları bertaraf etmiş oklu. Bunun neticesinde Avrupa İktisadi işbirliği Teşkilâtı kadrosu İçinde Avrupa tediye birliği namı altında bir teşekkülün doğması hususunda yeni gayretler belirdi. Bu birlik Avrupa borçlarının üç taraflı takasını temin edecek, bazı Avrupa devletlerinin orta vadeli kredi muamelelerine tevessül etmelerine yardım edebilecek, bu şokiklo doğan bakiyeler dolarlara bak kazanmaya vesile olacaktır. Bugün için bu birlik projesi üzerinde Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransa murahhasları münakaşa halindedirler. Bu projenin çok cazip olduğunda, çok tarnflı »isteme doğru temayül ettiğinde ve alacaklı devletlerin esaslı İtirazlarını ortadan kaldıracak mahiyette olduğunda şüphe yoktur,
NETİCE olarak Profesör Emile James Avrupa paralarının bugün 1945 e nazaran daha iyi durumda olduklarına İşaret etmiş ve Marshail Plânının sona ermosinden evvel acele edilmesini ve milletlerarası mnl ve fikir mübadelelerinin inkişafını mümkün kılmak için de serbest tahvil kabiliyeti olan milletlerarası bir para rejiminin faydaları üzerinde durarak, bu imkânlar tahakkuk ottirilmeden milletlerarası sulhun temin edllcmlyeeeğlnl belirt mistir.
Fransa, Birleşik Amorlkadır. (tthalât 8ira»lyle).
Mtaır hükümeti ihracatı gtmlşlet-mok ve kuvvetli dövizlere sahip olmak İçin har şayi yapmıştır. Böylece dolar sahasına girmeğe muvaffak olmuş, ilk defa olmak üiere Şiliye de ihracatta bulunmuştur.
Alâkadar mahfillerde beliren alâmetlere göre, piyasanın İstatistik vazıyeti. eski mahsul stoklarının azalmasına rağmen, aşmunl üzerinde vaki olan durumu değiştirmemiştir. Hattâ yeni mahsul İçin Ödenen flatler 64 tallaris üzerinden muamele görmüş-
lerdir.
M ••
/
Burada spekülâsyon tabii görün-nıoktedir. £lra muhtelif gruplar mevcudun hemen hemen tamamını elde etmişler V0 1949 aralık ayından 1950 haziranına kadar yapılan mukavelelerle geniş miktarda satın almışlardır. Bu mukaveleler satıcıları, teslim ede-miyeoek duruma girmeleri dolayısiyle tekrar satın almak mecburiyetinde bırakmış ve büyük miktarlara varan depo muameleleri görülmüştür. Muamelelere girenler, fonu 34 liradan Rus buğdayı teslim etmek ve mukabilinde bu verimli vc mühim alış verişi neticelendirmek için orta elyaflı pnmuk satın almak fırsatını kaçırmamışlar-dır.
• • t • •
Her türlü tereddüt bir tarafa bırakılırsa, bu kabil hareketlerin tehlikeli surette piyasayı sarsacakları ve yabancı alıcıları ürkütecekleri veya u-zaklaştıracakları muhakkaktır, bu alıcılar bir »enede iki iumde bulunmuşlardır.
Zira
misli tesel-
P. V»
tarihli
24. nisan 1950 “Le Monde./dan
ınnttmnıttiMiulHiMijiüHtıtüMMtfftuunauiiHaiı
llltflCttftlTlI
Kısa Haberler

Mısır Rusyadan mısır
»atın alıyor
Kahire (Reuter - Hususi) — Rusya Mısıra 100.000 ton mısır satmayı kabul etmiştir. Mısır Ticaret Bakam bu haberi basına vermiştir. Mısır Hükümeti ayrıca diğer memleketlerden de 300.000 ton daha almak ihtiyacındedır. Alınacak olan bu miktar, en geç mayıs başlarına kadar tamamlanacaktır. ‘
Ticaret Bakanı Avustralyadan 107.000, Rusyadan 100.000, Fran-sadan 50.000, Kanadadan 27.000 ton alınacağını bildirmiş, Yugos-lavyadan da 100.000 ton alınacağını ve hali hazırda 60.000 tonunun alınmış bulunduğunu ilâve etmiştir.
Yonl Marshall plânı
yardımları

Washington, 28 (A.A.) — Mar-
shüll plânı bürolarının bildirdiğine göre, yeniden yedi Avrupa memleketine yapılan 11.416.000 dolarlık tahsisatla Marahall plânı yardım miktarı yekûnu 8.857.571.000 doları bulmuştur.
Bu son yardımdan istifade eden yedi memleket arasında de bulunmaktadır. Son tahsisattan Türkiyeye 75.000 dolarla Amerikan endüatrl makineleri,
sam, enerji jeneratörleri, motör-ler, makineler, türbin ve elektrik malzemesi temin edilecektir. Bugün Türkiyeye ayrılan tahsisata ilâve edilen bir miktarla Türkiye-
Türkiye umumi ayrılan menşeli
yedek ak-
Yabancı memleketlere satılan ü/.iinı ve incirlerimiz İzmir Kordonunda, gemiye yüklenmek üzere, şatlara konuluyor. İzmir muhabirimizin gönderdiği resim, »on günlordo tnglltereye yapılan kuru üzüm sallıları dolayısiyle, tamirde daha bir müddet devamlı olarak görülecek hareketli bir manzarayı göstermektedir. »
TÜTÜNCÜLER BİR BROŞÜR HAZIRLIYOR
İngilizce olarak neşredilecek olan broşiir, alıcı memleketlere gönderilecek
İzmir 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) İzınlrde kurulan Tütüncüler Birliği dış memleketlerde tütünlerimize rakiplerin çoğaldığım, Japonların Mısıra takasla bir miktar tütün satmağa muvaffak olduğunu öğrenmiştir. İtalyanların da Alınanlara tütün satmak üzere bir esas hazırladıkları gelen haberlerden anlaşılmıştır. Tütüncüler Birliği yakında Türk tütünleri hakkında İngilizce bir broşür hazırlıyarak bunu muhtelif alıcı memleketlere gönderecektir.
• •
de et ve balık konserve fabrikaları ve sogukhava depoları plânlarının hazırlanmasına hız verilmiştir. Bu ilâve tahsisat 150.000 dolardır. Sahil yerlerde yapılan soğukhava depolarından ufak bir ilâve ile balık için de istifade e-dilecektir. Bundan başka balık konservesi imali için de tetkikler yapılmakladır.
Sovyet altın »»tısı
haberleri teoyyüt ofmedl

bir meseledir, zira Sov-dışardan yaptıkları itha-hafiftir ve tamamen ih-karşılanmaktadır. Gerçi
Paris (Husus! muhabirimiz blldl-yor) — Sovyetlerin Avrupa veya Çine altın satışı yaptıklarına dair dolaşan şayialar teeyyüt etmemiş-tir.lavlçrede Neue Züricher Zeitung gazetesinin neşrettiği bir etüde göre, Sovyetlerin hiç bir piyasada altın arzı yaptıkları müşahede o-lunmamıştır.
Esasen bu şekilde. Batı devletleri piyasalarına altın sürerek
Sovyetlerin d°Iaı* elde etmekle ne fayda sağlayacakları üzerinde durulacak y etlerin lât çok racntla
propagandaları mühim miktarlar yutmaktadır, fakat bu paralar bilhassa Fransa ve İtalyaya sürülmekte ve bu memleketlerde geniş bir sarfiyat sahası bulmaktadırlar. Ancak bu paralar, Sovyet Rusyanııı bu memleketlerden dış ticaret dolayısiyle elde ettiği alacaklı bakiyelerinden kolayca mahsup edilmektedir vc bunu bir altın hareketine atfetmek imkânsızdır.
3-*

Kepek ihracına
9
izin verildi
Ihra-gö-
tonu
Kırmada verilecek biner tonluk lisanslar kullanılınca yenilenecek
Ankara. 28 (A.A.) — Ekonomi vo -Ticaret Bakanlığından tebliğ vdllınlştlr:
1 — İhraç lisang|grı Bakanlıkça verilmek ve nnlaşnıanuz bulunan memleketlere anlaşma hükümleri dahilinde, anlaşmamız bulunmayan memleketlere dolar, İsviçre frangı ve sterllnglo İhraç edilmek şartlyle 20.1.10A0 tarihinden itibaren kepek rina İzin verllmchl uygun rülmüştür.
2 — Her firmaya 1000
geçmemek üzere Usan» verilecek ve ancak lİNans muhteviyatının tamamen ihraç edildiğini tevsik şartiyle, ayrıca 1000 tonluk ihraç müsaadesi verilebileiTktlr.
S — Likan* alabilmesi için, İhraç edilecek kepekler Istanhul ve İzmir istlhsalâtnidan İse bunların mezkûr şehirler ihtiyacından fazla olduğunun adı geçen şehirler ticaret ve naııayl odalarımla, diğer bölgeler İHtlhsnlâ-tındaıı bulunduğu takdirde, n bölgeler menşeli olduklarının İlgili ticaret ve suııayi odalarınca ı ÇMİkl şarttır.
YENİ İSTANBüL’un notıı — Dün Ticuret Rorsasıııda kepek 14.20 kuruştan muamele görmüştür.
Pazar’da puro tütünü istihsâli
Pazar, 28 (A.A.) — Memleketimizin birinci püro tütün istihsal bölgesi olan Doğu Karadenizin Pazar ilçesinde piyasa, Rize Valisi Hıfzı Tuz’un bir söyleviyle açılmıştır. Vali, tütüne yedi lira bedel takdir etmiştir. Piyasadan tütün müstahsilleri aon derece memnundur. ı
Köylüye mısır dağıtıldı
da-
Pazar, 28 (A.A.) — Köylüye ğıtılmak Üzere Hükümet aralından burada stok yapılmış olan tohumluk mısır tevziine bağlanmıştır. Günde ortalama 30 ton mısır dağıtılmaktadır.
KANADA İLE TİCARETİMİZ
»anada Ataşesi, Ticaret Odasındaki toplantıda standardizasyonun lüzumunu belirtti
Kanada ataşomlz Hüseyin Kunter dün öğleden sonra Ticaret Odasında Kanada ile iş yapan tacirlerle, hasbıhalde bulunmuştur. Toplantıda tütün, fındık tacirleri ekseriyeti teşkil ediyordu. Tacirler, Kanadanın kuru meyvalarımıaa karşı kâfi derecede alâkadar olmadığından bahsetmişlerdir, Ataşe de, Türk zirai mahsullerinin standardizasyon usullerine göre hazırlanması lüzumunu ileri sürmüş, Kanadaya gittiği zaman bu bahisler etrafında tüccarı daha ziyade tenvir edeceğini söylemiştir.
YAĞMUR VAZİYETİ
Konya Ovasına 4 milimetre yağmur yağdı
Ticaret Borsasına muhtelif istihsal bölgelerinden gelen haberlere göre, son yirmi dört saat içinde yurdun muhtelif yerlerine yağmur yağmıştır. Dün de yazdığımız gibi yağmura en ziyade muhtaç olan bölgelerin başında Kor.ya Ovası bulunmaktaydı, buraya da dört milimetre kadar yağan yağmurun, kuraklık tehlikesini önlediği anlaşılmaktadm
ALMANYA, YENİDEN FINDIK ALACAK MI ?
Almanyadan piyasaya gelen bir telgrafta, Alman Hükümetinin fındık ithaline karşı yeniden prim vereceği hattâ fındık mübayaasma iki milyon dolar ayıracağı bildirilmektedir. Fakat telgrafı veren Alman firması, henüz bu haberin resmi kaynaklardan teyit edilmediğini de ilâve etmektedir.
ÇİROZ BOLLUĞU
Piyasada çiroz bolluğu vardır. Bu mal Yunanlstana da ihraç edilemediği için iç piyasaya arzedilmiştir. Perakende olarak bir çiroz 100 paraya kadar satılmaktadır.
Merkez Bankası hissedarlarına kâr dağıtılıyor
Cumhuriyet Merkez Bankası dünden itibaren beherhlaseye 19 numaralı kupon mukabilinde 9 lira kâr tevziine başlamıştır,
28/IV/1950 Cuma
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
İstanbul
Kapanış
Bugün
Bugün
E/tkl kur
Adana Ticaret Borsası
Demiryolu
MüdnfHa
Akala Akala. Akala Parlak
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pa muk
Eski Kapanış
Son Kapanış
1941 Kalkınma
Demiryolu IV .. Demiryolu V 1949 Ikramlyell Diğerleri Demiryolu VI .(
Ticaret Bordasında nohut fiyatı ge rlleme kaydetmiştir Diğer bakliyat çe çitler! üzerinde muamele olmamıştır Fındık fiyatı ise durgurilugunu muhata* za etmektedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-Bâflinda Te 6 faizli Kalkınma Tahvilleri Üzerine hararetli muameleler olmuş, fiyatlar ilerleme kaydetmiştir. Altın piya-»aeı yeniden Fukut etmeye başlamıştır.
Urnmlycll tabvüler
1983 Ergani ........
1938 Ikraınlycli ...
Milli Müdafaa I ... 1941
1041
1/2
n
Müdafaa
(Tatlın çekirdeksiz No.9 înclr A »erini No, fi..„
B serisi No. 108 Akala I .........
Aka la II .....
Akala III .....
yeril yağı »rafine) ... çokirdoğl
Bııgday (Buşcll=Sent) ..........
Sert Kış mahsulü No. 2 .......
Kırmızı " No. 2 ......
Pnntıık Mtddling (Libre»l=Scnt) Mayı» .........................
Temmuz ......................
Ekim ........................
liftik (LihreHİ=Sent)
Tckaas No. 1 .................
Fındık (LibrQ«i=Sent) ..........
Kabuklu yerli iri ............
“ orta .............
Levnnt İç ithal malı .........
Ekatrfi İri İç İthal malı ....
litırıı liytiııı t Llbresi=:Scnt.)
Thompson çekirdeksiz soçmo ...
Helan tulııımıı (Bufjvli=:Dolar) ... Mınneapolis .........-..........
Kalay (Ltbresiz:Sent) ...*...
Levha-toneko (100 libre dolar)
Bugün Lira
Hububat:
Buğday yumuşak (Tllç.) Buğday sert (Ofisin)
Arpa yemlik (dökme) .....
Mısır (San) çuvalı ......
Familya tombul ........
Fuaulyn Çalı aort ......
Kuşyeml .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ..........
Nohut natllrel .........
Londra Borsası
67.—
65.—
6L-
Heten tohumu (Tonu=Stcrling)
Bombay .....................
Knlkııta
Ver fıetığı Hindistan ........
68.-
67.—
64 3 M
Bradford Piyasası
İskenderiye Borsası
4 • •
118 -
01. hö
117.—
02 —
Pamuk (Kantarı=Tallnrı) Ashmaıfnt Kısa elyaflı F/G, Karnak Ubuit elyaflı F/G.
150.
tcııekelı) »ıra ı çıplak)
Buğday yumuşak
Buğday sert ....
Arpa ..........
240.—
100.—
130.—
150.—
32.25
31.—
Nebatı Yağlar)
Zeytinyağı (E.E. Sumıınyagt (Raf,
Ayçiçeği (Bâfina
Fındık yağı (Çıplak ı
210,—
125 —
82.25
31.-2L5O
Son dış satışlar Üzerine borsada çekirdeksiz kıırıı lızum muamehderi epeyce hararetleıınııştır. Ingiltere iaşe Nezaretinin son aldığı ceman 15,500 (nn üzümden başka mahrem tutulan daha bazı aatış anlatmalarının mevcut olduğu da söylenmektedir İncir pıyasaaı sağlam vaziyetim muhafaza ediyor. Boranda pamuğup müstakar dunımu devam etmektedir. Pamuk yağı piyasam gevşektir, Boraada pamuk çekirdeğine karşı alâkasızlık devam ediyor.
- Adana :
Ticaret RorHmunda birinci akaüı pamuk fiyatları ilerleme kaydetmiştir
Gümüş, Platin
En aoağı En yukar
10.-
Gümüş Gr. PlAtln M
Zürich Borsası (Serbest)
Şirket Hisse Senetleri
Tnğlı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu ...........
Keton tohumu ,
Kendir tohumu ........
Susanı ,••••.«•>..
Yer fifltığı kabuklu ....
Kıırıı Meyvahır :
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (İç tombul) .... Ceviz (kabuklu)
Ceviz (îç natürûi
Naw-Yorkvtn : onsu: $ 35
V 1 (•••,»•
1 .....
11 .....
III .....
I .....
II ....
I .....
I »«♦.».» 8iva»-£r»urum I... M II.-VII...
I...
II... III...
I.M n... m... ıv...
Şirket Tahvilleri
f’olcıınuı Ham Maddeleriı Tiftik (ana mal) ..
Tifdk (Natürel) ........
Yupak Anadolu (Kırkım)
Eskişehir Ticaret Borsası
115.-100,—
110.— 190.— 178.—
TC. Ziraat Bankası ........
Anadolu D.Y Tertip A/B.
,, • • • •
î •* °
,, MlUnes. Senet.
97.50
98.55
99.80 100.—
99,10
98.—
09.-
98.—
20.30
20.40
21.61
21.-
22,-
21.45
20.60 '21.-
2195
76.— 174 -
28.—
146.—
Trabzon Ticaret Borsası
75 —
164.—
79.—
16*.—
külçe Yeril Gr.
KlHçe Pegııına.
Cumhuriyet ...
Re»at .......
Hnmlt .......
Gulden
I ot UÛ .....
Frımuz kok .... Napolâon III .. İsviçre ...
Lira ”T66
5.60 7(.
30.85
38.25
38 80
49 50
40.-
3850
38.—
98.80
99.50
00.30
90.50
98.00
90.30
96.36
9760
21.30
20 75
21.—
21.—
21.—
21.70
20.70
2).0»
21.30
20.40 108.—
62.25
67.90
20.20 111.-
59.—
67.50
287,—
220.—
260.—
270.—
200.—
5.60
5.61
37. — 30 60
38, — 36.40 49.35 40.—
87.50
38.-
(•> Gününde Bordada muamele»! tefeli edilmemiş tahvilât ve eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyusa düğerleri.
28. IV. 1050 İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukar
Türk Liranı —.00 1 05
Dolar 1 28 1/2 1.29 1 2
Sterlin# 10 80 İL—
Fransız Frangı 1 18V2 1.21
FINDIK
a) %50 randımandı kabuklu tombul
b) îç »ıra kontrollü
T C Merkez Bankası 120.—
Türkiye İş Bankanı 30.—
Türk Tlcarot Bankanı 5—
Ai’Hİan Çimenin 15.25
Sark Değirmencilik 23.25
Milli Reaaürnn»t ğ,-
Ecnebi Tahviller
Mı ur ixi «Mİt FOflalyn lim.l ,| 172.— |
120.25
20.50
5.-
16.75
28.50
16 25
Ihım derileri
Sığır Malamura (Icaaap) Kl. Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun hava kurunu kilosu
Tiftik İyi mnl (Libresi =Fiyat) — 34.— Nom
• • Sıra malı V • •ta — 30.— • ş
İtin Anadolu •• • • • 20/21 20/21 ŞŞ
Şl Trakya M • İt 18 21 1S/2I fW
e
• •
1
2
3
4
müracaatleri rica olunur.
471 - Arda Han, kat 4
Posta Kutusu No. 2377 - Beyoğlu
Telefon ı 44122
*
A
*
'‘f*****’»*»^»**** *.*»,*#*
I
Çengelköy'ünde Boğazıçının en büyük ve güzel Yapı Kooperatifi
Kuruldu, işe Başladı
Çengelköyü Bahçeli Evler Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulundan :
1 mart 1950 tarihli 69G9 sayılı Sicilli Ticaret Gazetesiyle statüsü yayınlanan Kooperatifimizin işe başladığını ortaklarımıza, köy hayatı ve tabiatı, ve Boğaz’ı seven yurddaş larımıza bildirmekle bahtiyarız.
Gayesi; ortaklarını, küçük, ucuz, müstakil birer ev sahibi yapmak; geniş bahçeler içinde her türlü ziraat işleriyle meşgul olarak âsûde bir hayat geçirmelerini temin etmektir.
Bir İsviçre köyü kadar güzel ve temiz muhit içinde, münevver insanlar arasında müstakil bir yuva kurmak isteyen mahdut gelirli yurddaşlarımıza hizmete amadeyiz.
Girme Şartları ve Ortakların Taahhütleri:
Statümüzün 5 - 6 ncı maddelerinde yazılı umumî şartlardan başka, köyü, tabiatı Taahhütleri :
sevenlerden olmak; Her ortak;
a)
b) d
d)
e)
100.-2.000.-
75.-100.-1.000.-
liralık hisse alacaktır.
lira peşin tediye edecekti^, lira
lira
lira
aylık evine evine
biriktirme taahhüdünde girdikten sonra ayda itfa girerken peşin tediyede
bulunacaktır, taksiti ödeyecektir, bulunacaktır.
Çengelköyüne 2.5 kilometre mesafede, denize karşı fevkalâde manzarası olan 2.000 dönümlük (ÇAPRAZLI - tNGÎLİZ ALİ BEY) çiftliğinin tamamı satın alınmış olduğundan, eskiden girmiş olan ortaklarımızın peşin ödeyecekleri (2.000.-) lirayı en geç 15 mayıs 1950 tarihine kadar Kooperatife ödemeleri.
Fazla izahat için her gün saat 10-12 ve saat 15-17 ye kadar Kooperatifin aşağıdaki merkezine
Adres: «ÇENGELKÖYÜ BAHÇELİ EVLER» Yapı Kooperatifi
BEYOĞLU, İSTİKLÂL CADDESİ No.
29 Nisan 1950
NORMAG
traktörlerimiz
1 • ’ *
Çiftçilerimize müjde
e
FLOTTA LAURO, NAPOLİ
1 mayısta limanımıza gelmeoi beklenen
„GEMITOn vapuru
MARSİLYA ve GENOVA için eşya yükleyecektir.
ATLAS LEVANTE - LİNİE, BREMEN
6 mayısta limanımıza gelmesi beklenen
nHubert Schroeder,, Vapura anvekb-rotterdam-hamburg ve BREMEN
için eşya yükleyecektir.
KONTUAR MARİTİM
İstanbul: İzmir:
Galata, Hovaglmyan Han Atatürk Bulvarı
Telefon: 40568 Telefon: 4212









ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR

M ATA Ş
Alman sanayiinin en mütekâmil eseri. Sabırsızlıkla beklediğiniz TAM DİZEL 25 BEYGİRL K




Bol yedek aksamiyle- gelmiştir.
Traktör almadan bir defa görmeniz menfaatiniz icabıdır
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında


Tekel Genel Müdürlüğünden
Birinci nevi gom
İkinci „ „
Jelâtin Dinamit
8 numara elektrik kapsülü
1 — Yukarıda cinsi ve miktarları yazılı patlayıcı maddeler pazarlıkla satın alınacaktır
2 — Pazarlık 5 haziran 1950 pazartesi günü saat 15 de Ka-bataştaki Tekel Genel Müdürlüğü Tekel Maddeleri Şubesi Alım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartname her gün adı geçen şubeden alınabilir
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte, teklif edecekleri fiyat
üzerinden % 7,5 güvenme paraları ile birlikte mezkûr komisyona gelmeleri. (4947)
dinamit
• I
60.000 kilo
140.000 *
75.000 „
1.250.000 adet
İSTANBUL
r
I
Readerîs Digest
Hiç bir mecmuaya nasip olmayan sevgi ve şöhrete malik olan» her meslek erbabını yakından alâkadar eden, büyük, küçük, erkek, herkesin dostu Amerikan aylık READER’S DİGEST mecmuasının MAYIS sayısı zengin mündeıecatla piyasaca dağıtılmıştır.
Abonman işin YORGİ MAZARAKİS
Kumbaracı Yokuşu 132/1 ye müracaat ediniz.



SAYIN İSTANBUL HALKINA
MAYIS 1950
teni İstanbul
Abonman Karneleri
Şimdiden temin ediniz
G A L AT A TAHİR HAN. Tel.:
__ Z. ,1 T _ • 4U

44996

TEKEL SATICILARINA
Açık ve kapalı Tekel içki satıcıları 1 Mayıs 1950 sabahı ellerinde mevcut bira kasalarının miktarını biri 50 kuruşluk pullu 2 beyanname ile bağlı bulundukları Tekel Satış Depolarına aynı günün sabahı saat 10 a kadar bildireceklerdir.
İstanbul Sergisi Komiserliğinden :
1 — İstanbul Sergisi bu yıl 1 temmuzda açılıp 31 temmuzda kapanacaktır.
2 — Sergi geçen yıl olduğu gibi Harbiyedeki (Spor ve Sergi Sarayı) binası He etrafındaki 2 numaralı park sahasında kurulacaktır. *
3 — Sergide bılûmum yerli mamûlât ve masnuat ile ürünler teşhir edileceği gibi - Türkiyedeki mümessilleri vasıtasiyle temsil edilmek şartiyle - ecnebi fabrikaların mamûlâtı da teşhir edilebilecektir.
4 — Serğide satış yapılabilir.
5 — Sergi plânlan hazırlanmış ve eğlence ve atrakayonlar İçin de sahalar ayrılmış ve yer tevziatına başlanmıştır.
6 — Sergiye iştirak etmek isteyenlerin yerlerini kapatmak Üzere her gün saat on dörtten on yediye kadar serginin Daimi Bürosuna müracaatları rica olunur.
7 — Adres: Bahçekapı, Dördüncü Vakıf han üçüncü kat 36 No.
Telefonlar: Santral 24486 ve doğru hat 25891. Telgraf adresi: Sergi, İstanbul - Posta kutusu İstanbul 377 (5242)
Beyannamede yazılı kasa miktarları gi bir tahavvüle tâbi tutulrmyacak ve daima mevcut görülecektir.
Bira şişeleri tâdada dahil değildir.
mezkûr gün her han-yapılacak kontrollerde
(5409)
İstanbul Tekel Başmüdürlüğü

ZAYİ — Agop Kamelyan tarafından imza edilen 24.4.1950 tarihli ve bir ay vadeli bonoyu zayi ettiğimden, bononun hükmü kalmadığını ilân ederim.
R. Kazca
Galata, Musluk Sokak 2
BUGÜN AÇIK OLAN MtZELEK
İSTANBUL
Atatürk inkılâp MÜsesl: 10-12, 14-17.
Dolmabahçc Deniz Müzeni (Telf 81284 ı 13.30-17.00.
Topkapı Sarayı: (Telf. 21090).
13.30-17.00.
Belediye Müzesi: 10-1». 11-17.
Tevflk Fikret Ariyan Müzesi : 10-12, 11-17,
İZMİR
Arkeoloji Mllrevl: (3324> 14-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI :
DRAM KISMİ 20.30 da Deh Saraylı.
KOMEDİ KISMI: 20.30 da Üvey Kardeşler.
ÇOCl K TİYATROSU: 14.30 da.
YENİ SES OPERETİ: 20.45 de A-par Top/ır. Matine 15 do.
KÖNAK PAVİVONl : Ispanyol atraksiyon trupu.
ANKARA t
BÜYÜK TİYATRO (10370) 20 de *’Madam Butterfly.,.
KtÇtK TİYATRO; (11169) Kıskançlar.
GAR GAZİNOSU - Parle Revü Heyeti.
PAY İYONDA — Italyan Akrobat lan»
tZMtR
SEMİR TÎYATROSl' : Oyuncu.
KON SERLER
Ünyon Frnneez’«le aanl 16 da Prof. L. Somrner’in talebeleri tarafından bir piyano reRİtalI verilecektir taildath bir talebe olan 9 vakıadaki Gülnar Palavnn Liezt, Chopln, De Falla dan teknik bakımından çok zor olan parçalar
En nadide desen ve birinci ka lite Merinos, Hereke ve Kula kumaşlarından birinci sınıf işçilikle 135 hra peşin, ayda 10 lira taksitle» 135 liraya yapmakta olduğumuz ısmarlama elbiselerimizi görmenizi rica ederiz.
TÜCCAR TERZİ SALÂHADDİN KARAKAŞLI
Mahmutpaşa Kapalıçarşı kapısı yanında No. 18
1
Et ve Balık Tesis ve Vasıtaları Satın Alınacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden :
Marshall Yardımından faydalanılarak memleketimizde kurulacak et ve balık tesislerine ait makine, teçhizat ve malzeme kısmen Amerika Birleşik Devletlerindeki firmalardan direkt olarak kısmen de tiraj haklarından istifade edilerek Danimarka ve Almanyadan temin edilecektir. Bu işlerle ilgili bulunan firmaların satınalma işleriyle yetkili kılınmış olan heyetlerle temas temin etmek için Avrupa heyetinin merkez ittihaz edeceği Frankfurt şehrindeki Türkiye Ticaret Ataşeliğine ve Amerika Heyeti için de Illinois Eyaletinin Chicago şehrindeki Stevens Oteline müracaatları ilân olunur. (5265)


ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ H E R Ş E Y
SİNEMALAR
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40835) Şarlatan.
AKIN (80718) 1 - Uçuruma Dofr-ru. 2 — Köroglu.
ALKAZAR (42562) 1 — Şehzade Slndbad. 2 — Meçhul Ada.
AR (44394) Bahar Olunca.
ELHAMIiA (43595) Macera Adanı.
İPEK (44289) Zoronun İbareti.
İNCİ (84595) 1 — Havanada Festival. 2 — Şanghay Ekaprcsi.
LALE (43595) Asiller Ülkesi.
MELER (10808) Sihirli Bahçe.
SARAY 141659) 1 - VaMliö Logo-thetldls Elen Komedi Trupu
SUATPARK (83143) 1 - Fırtına Gecesi. 2 — Dinmeyen Sızı.
SÜMER (42851) 1 - Dalavereciler 2 — Şchruz.ıdın Doğuşu
SARK (40380) Tomston Caniler Çetesi.
SİK (43726) 1 — Denizler Aslanı (Türkçe). 2 — Ölüm Yuvaları.
TAKSİM (43191) 1 — Kapanan
Gözler. 2 — Şehitler K&lcai.
TAN 1 — Uçuruma Doğru. 2 — Efauııcu Baba.
YENİ (84137) 1—^euiınaçj Anıeri-kada,. 2 — Seven Kıskonır.
ÜNAL (49306) 1 — Hazine Peşinde. 2 — Amber.
YILDIZ (42847^ Son Kısmet.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Haydutlar Kırahçesi. 2 — Meçhul Arkadaş.
AYSI (21917) 1 - Kahire - Bag-dad. 2 — Macera Limanı.
AZAK (23012) 1 — Lülcüs Hayat.
2 — Damga,
ÇEMBERLİTA8 (22513) Bir Fırtına Gecesi. 2 — Senede Bir Gün.
FERAH İstanbul Geceler). HALK 1 — Firavunun Hızlneel.
2 — Kızıl Tepe (Renkli).
İSTANBUL (22367) 1 — Kılıçların Gölgesinde- 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Casuslar Peşinde
KISMET (26651ı 1 — Saratnga
Güzeli. 2 — Gazi SalAhuddin.
MARMARA (2386(1) 1 — Şangha.v-lı Kadın. 2 — Zehirli Kadın.
MİLLİ (22962ı I — Meçhu» Arkada-}. 2 — Haydutlar Kırallçeal.
Tl RAN (22127) 1 — LükUa Hayat 2 — Damga.
Y ENİ (Bakırköy 16-126)) l — Bar Çiçeği. 2 — Zafer Abidemi.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Kanlı Altın.
2 — Yaşamak Arzusu.
OPERA 1 — Hint Enrarı. 2 — Yaşasın Aşk.
SÜREYYA (60682) Sihirli Aşk.
2 — Karanlık Ayna.
YELDEG İRMENİ 1 - Havat
• - •
Başlıyor. 2 — Kaldırım Kuşları.
3 — Yumruk Yumruğu.
ANKARA
ANKARA “(23432) 1 — Çingene
Prenses. 2 — Renkli Mm Izeİer.
Bt YÜK (15031) Kaptan Siroko.
( EBEC i (13846) Dağların Canavarı.
PARK (11131) Düşman Kardeşler. SUS (11071-) Düşman Kardeşler.
Si M ER (14072) Tarzan ve Kaplan Kadın.
ULUS (22294) Karanlık Geçit. YENİ (14040) Vatan Haini.
İZMİR
EI.HAMRA Şöhret ve Para.
LÂLE 1 — Kanlı Döğüş. 2 — Kutup Kâşifleri.
TAYYARE 1950 Stockholm Güreşleri.
TAN’ 1 — Kanlı Dögüş. 2 — Kutup Kâşifleri.
YENİ 1 — Tarzan Ormanlar Aslanı. 2 — Ağır Ceza.
KARŞIYAKA CÎrtETİ
MELEK 1 — Zamane Kızı. 2 — Genç Kartallar.
SÜMER Zehirli Yalan
R A D
L* ' * — - —
ENİ İST ANBl L„ un bugün İçin tmalye ettiği programlar:
DAHİLDE:
8.30 Ankara: Brahma «ol maj-kentet İPİ.). — 19.45 İstanbul Şarkı ve türküler, — 22.00 İstanbul: Tanınmış balelerden
kısımlar.
HA HİÇTE:
11.00 Londra: Mondehiüohn kr man konçertosu. — 19.30 Londra ; BBC İskoç orkestrası konseri.
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Neşeli parçalar (P1.), — 7 15 Haberler. — 8,00 Şarkılar (Pl • — 8.13
Hafif melodiler (PL). — 8.25
Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Brahma sol majör
kentet (PL). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayarı. — 12.30 Radyo salon orkestrası. — 13.00 Haberler. — 13.15 Klâsik saz eserleri.
— 13.30 Öğle Gazetesi. — 13.45
Şarkılar. — 14.00 Cumhurbaş-
kinnh^i armoni muzikası. Şef: İhsan Künçer. — 14.40 Ailen
Roth orkestrası (PL). — 14.55 Konuşma: (Spor haberleri). — 15.00 Kayıp mektupları, akşam programı, hava raporu ve kapanış.
16.58 Açılış ve program. — 17.00 M. S. Ayarı. — 17.00 Çocuk saati. — 18.00 Dans müziği (PL),
— 18.30 Şarkılar. — 19.00 M. S
Ayarı ve haberler. — 19 15 Geçmişte Bugün. — 10.20 Yurttan sesler. — 10.45 Radyo ile İngilizce. — 20.00 Güzel «esler (Pl I. -20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Özel program. — 22.00 Konuşma: Kanun konulan. — 22.13
Piyano ile caz parçaları ve hafif şarkılar (PL). - 22 15 M. S. Ayarı ve haberler. — 23.00 D&nl parçaları (PD. — 23.30 Program ve kapanış.
> >TAMH L:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (PL). — 13.30 Hafif öğle mü slgl (PL). — 14.00 Bıarrltz milli oyunlar festivaline iştirak eden eklpimlzln hazırladığı özel prog ram. — 14.30 Haftanın programı. — 14.45 Memleket türküleri.
— 15.00 Atom enerJİHİ hakkında
Konuşan: Or(l. Prof. Salih Murat Uzdilek. —» 15.15 Saz eserleri şarkı ve türküler. — 18.00
Progra mir r ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Gitar kuarteti konseri. — 18.20 Konuşma: Diş çürükleri ve florin, — 18.30 Dans müziği (PL-k r— 19.0Ü Haberler. •— 19 15
İstanbul haberleri. — 19.20 Dans
müziği. Necdet: Koyu t ürk ve ork. — 19.45 Şarkı ve türküler. — 20.15 Radyo salon orkestrası konseri. — 30-4-1950 pazar gününden itibaren bağlıyacak o« lan yeni programlarımızın ana hatları. — 2100 Dans orkestraları geçidi (PL). — 2115 Yeni sesler geçidi. — 22.00 Tanınmış balelerden kısımlar ve valsler (PL). — 22.30 Tangolar (PL). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana
müziği (PL). — 23.30 Hafif gece müziği (Pl.). — 24.00 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
7 30 Roy Walhs ve dans ofkcs-trası.
8.45 Dinleyici istekleri.
9 15 Klâsik müzik dinleyici istekleri.
11.00 MendsİKBOhn keman konçertosu.
13.(M) Haftanın şarkıları,
15.15 Plâklardan dans muziğL 19.30 BBC İskoç orkestrası kon
seri.
22.15 Dana müziği.
23.15 Operetlerden şarkılar. 24 00 Dinleyici istekleri.
1.00 1 sast dans müslği.
FRANSA (241.7 - 279.3 m.)
20.00 Bela Bartok piyano ko.. çertosu.
S İ H H î I M D AT
L. _ __ - J.--- - - --—- —
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
İzmir »
44998
60536
91
|251
ECZANE
EMİNÖNÜ:
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
5.25 P.A.A. tcn^. (Amerikan) Münih-
7.30 K.L.M. (Hollanda) Ams-
terdam . Rom adan.
12.50 D.H.Y. ıTürk» Ankaradan,
13.30 B E A. (Ingiliz ı Londra.
Nla, Roma ve Atmadan. İL— D.H.Y. (Türk) lzımrden 14.— D.H.Y, (Türk) İskenderun, Adana. D. Bakır Elâzığ, Malatya, Ankaradan.
GİDECEK OLAN lÇARLAR
8,25 P A.A. (Amerikanı Şam. Basraya
8.30 B E.A (İngiliz) Af ma, Roma. Nİs> Londra ya
9 — K L.M ^Hollanda) Tahrana.
9— M.R» (Mısırı Lefk(»şr. Ka-hireye.
9 — D H Y. (Türkı Ankara. A-dan&ya
13.50 D H.Y. ıTUrk) İzınırc.
14.30 D.H.Y. (Türk) Ankara) a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
14 — Bursa (Ayvalıktan).
17.— İzmir, ödemiş (Karadeniz-den).
19. — Antalya (lmrozdan).
19.45 M a ra kaz ıMudanyadan).
GİDEt EK OLAN YAPI RLAR 9.— Mar&kaz (Mudah)aya).
14.— Giresun dzmire).
20. — Konya (Bandırma; a ı.
GELECEK OLAN EKSPRESLER 6.45 Semplon (Avrupai .
7.10 Doğu (Eke.)
8.30 Ankara (Eks.)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara Ekspresi.
21.30 Semplon (Avrupa)*
21.40 Güney.
Sadullah (Eminönü) — Yorgl (Unkapam) — Arif Neşet (Sirkeci) — Haydar Yeni Lâleli).
BEYOĞLU:
Kinyoli (Merkez) — Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tuna (Galata) — Asım Şişli (Şişli) — Nişantaşı (Şişli) — Halıcıoğlu ıH&sköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH:
İbrahim Balmumcu Şehzadeba-şı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Yedlkule iSamatya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Gündoğ-du (Karagümrük) — Gülseren Sipahıoglu (Fener).
EYÜP: Eyüp Sultan.
ÜEŞİKTAŞ:
Vldin — Yem türlaköy) — A -navutköv — Merkez (r-c'rek .
KADIKÖY:
Halk — KızHivprak — Go«.
— Bostancı.
ÜSKÜDAR: Selimiye.
HEY BELİ AD A: H Halk Bt YÜKADA: Halk.
ANKARA
Sağlık — Nüınune — İstanbul.
İZMİR
Aii Hayreddin (Basmahane) — Sıhhat (Kcmrraltı) — tklçeşmeiik (Eşrefpaşa) — Karantina (Yalılar) Sağlık (Algnncnk).
He\o.lu 41644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00.İzmir 2222. K.yaka 15055

Comments (0)