Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 • 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için eeneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mitlidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo, İstanbul
İÇ ve DIŞ POLİTİKA _ 27//V/Î950 ----'
Soğuk harp, İran üzerine çevrildi __________
SOĞUK harbin muhtelif cephelerinde Sovyetlerin giriştiği ilkbahar taarruzu, fasılasız devam ediyor. Geçen gün “Kızıl Donanma” gazetesi, Boğazlar meselesinin tekrar gözden geçirilmesi fikrini ortaya attığından beri, bu taarruzun cenuba doğru tevcih edildiği malûmdur. Bugün de Ruslar, komşumuz İranı parmaklarına dolamışlardır.
Hakikaten, birkaç günden beri, bu memlekette Sovyet ajanlarının faaliyeti yüzünden vaziyet karışmış bulunuyordu. Ve birkaç günden beri Mazanderân eyaletinde grevler baş göstermişti. Polisle grevciler arasında yapılan bir çarpışmada beş kişi ölmüş, elli kişi yaralanmıştı. Bizzat İran Şahı tarafından idare edilen tahkikat, henüz bu feci hâdisenin menşeini meydana çıkarmadı. Fakat her şey, bir komünist tahrikinin mevcut olduğunu açığa Anırmaktadır.
Mâzanderan, Hazar Denizi kenarında olduğundan, Sovyet topraklariyle doğrudan doğruya temas halindedir. İran tarafındaki hudut, iyi muhafaza edilmemektedir. Onun için, Sovyetlerin Üçüncü Enternasyonaliyle gizli bağları bulunduğu malûm olan Tudeh Partisinin, bilhassa bu bölgede tesirini göstereceğini anlamak pek kolaydır. Grevlerin hakikî teşvikçilerinin de kimler olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan, geçen günkü kanlı karışıklıklar birdenbire patlak verdiği sırada, Rusyada kurulmuş olan “Hür Azerbaycan” radyosu da. Tahran Hükümeti idarecileri ve I ilk defa olarak bizzat İran Şahı I aleyhine neşriyata başlamış ve mabut terane ile, bunların hepsini Amerikan emperyalizminin ajanları olmakla itham etmiştir.
Sovyet tahrikçileri ve pro-pagandacılariyle sıkı alâkası olan bu son hâdiseler, Tahran ile Moskova arasındaki münasebetler tarihinde bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Geçen kasım ayında İran Şahı Muhammet Pehlevî'nifl Amerikaya yaptığı seyahatten beri; Rusya, İrana karşı hücumlarını çok hafifletmişti. Hattâ Sovyet siyaset adamları, 1947 senesi ekim ayından beri inkıtaa uğramış olan iki memleket ticaret münasebetlerini yeniden kurmak üzere teşebbüse geçmişlerdi. Bazı müşahitler, daha geniş bir yaklaşmanın bile mümkün olduğunu tahmin ediyorlardı. Hiç şüphe yok ki. bu gayretleriyle Rus Hükümeti, îran Şahının istediği harp malzemesini Amerikanın vermeyi reddetmesi üzerine bu seyahatten büyük bir haya) sukutu ile dönmüş olması keyfiyetini istismar ederek, faydalanmaya çalışıyordu. Şimdi “soğuk harb" in İran hudutları üzerine çevrilmesi, Sovyetlerin bu manevralarında başarı gösteremediklerini ispat eder.
Şimdi Rusların, Doğudaki komşumuz üzerine daha şiddetli bir taarruza geçeceğini bekliye-bilir miyiz ? Bu, pek muhtemel değildir. Kremlin’deki idarecilerin bu yeni gayrelerinden maksat şu olsa gerektir : Cenuba doğru yapılan bu soğuk harp ile Sovyetler, Baltık sahillerinden Efganİ6t.ana kadar olan hat üzerinde her zaman hazır ve faaliyette bulunduklarını Batı rr ’ttefiklerine göstermek üzere, son zamanlarda giriştikleri geniş hareket programının bir kısmını tatbik etmektedirler. Bu hat, P?rlin’den, Trieste'den, Boğazlardan geçerek Tahrana kadar uzanmaktadır.
Bu faaliyetleri ile Ruslar, üç batılı devletin işlerini güçleştirerek, anlaşmalarına mâni olmak ve aynı zamanda bunların dikkatini Uzakşarktan başka tarafa çekmek istemektedirler.
Batılı üç bakanın böyle bir oyuna gelmiveceklerini ve soğukkanlılıkla, bu tehlikeli taarruz karşısında müşterek cepheyi kuvvetlendireceklerini ümit etmek lâzımdır.
★ *** I
Boğazlara dair Türk
kararı nihai ve katidir
Washington Büyük Elçimiz, dün Amerika Dışişleri
Bakan Yardımcısı ile »Boğazlar meselesin ni görüştü
Mısır Başbakanı Nahas Paşa eski Yunan Başbakanı Çaldariale
Mısır Başbakanı Nahas Paşanın mühim beyanatı
Mısır Başbakanı, ancak Mısır ve Sudanın istiklâlini elde etlikten sonra memleketinin Ingiltere ile ittifak yapabileceğini söyledi
Kahire, 27 A.A. »United Pressı — Mtstr Başbakanı Mustafa El Nahas Paşa United Press’e hususi bir mü-lâka t vermiştir.
Nahas Paşa. İngiltere . Mısır münasebetleri hakkında sorulan suale de, şöyle cevap vermiştir:
“1938 den beri Mısır ve Sûdana tam bağımsızlık verilmesini istemekteyiz. Bütün siyasi buhranlar sırasında memleketimiz bu arzusunu izhar etmiştir. Çünkü milli inkişafımız buna bağlı bulunmaktadır. Bilhassa her zamandan ziyade bugün Mısır, istikbalini stratejik maksatlar uğrunda feda etmemek kararındadır. İngiltere ile Mısır arasında doğrudan doğruya yapılacak müzakerelerle bir anlaşmaya varılabileceğine kanlım. Bu müzakereler bir anlayış ve dostluk havası i-çinde cereyan ederse bir anlaşmaya varılacağı muhakkaktır. Yanlış bir nazariye olan küçük devlet, büyük devlet tefrikında ısrar etmek mâna-sızdır. Bütün devletleri fertler teşkil eder ve hepsi hür yaşamak hakkına sahiptir. Harpleri daima emperyalist ruh doğurmuştun Eşkalim dünya daha ne kadar iyi ile kötü ve madde ile ruh arasındaki mücadeleye tahammül edecek.
Bana İngiltere île bir anlaşmaya taraftar olup olmadığımı soruyorsunuz. Bir İttifak ancak ispat edilmiş bir itimat neticesinde meydana gelir. Mısır ve Sûdan’ın bağımsız birer devlet olarak vaziyetlerini teRpıt etmeden önce böyle oir ittifaktan bahsetmek mânâsız olur. Verimli bir anlaşma hükümetler ve milletler arasındaki müsavata dayanmaz mı?”
Avrupaya askerî yardım
Kartılıklı wıın. mu yardım proım-mına lııtİnAdm d/* nfraşıri, Şimali Atlantik Muahrdetl. n* dahil bir mlllrtr tealim edilerek İlk Imerlknn aakerl
lethlratını teıjki» eden dört B . 29 hombardımAn ııçni'i •«n FRmnnlurdn VVh-• hln(ton civarında yer alan hava kasvetleri Ü«*ii An-dreuR'den înfflltere-%e müteveccihen hareket etmlıtlr.
Realmde. uçakların ha v a^ınıaİMrıntı »a bit aran diplomatlara s e Hirleıılk Amerika Kancre liselerine hitap eden (• merlka Klrletlk İlet tefleri savunma Bakanı Lnııia John-»on «mikrofon ha* >inda, kili renkli pnltnln, rorilfmek tedlr. 4rlsa plânda dr, uçaklardan biri şnr.e çarpmaktadır.
Mısırın iktısaden kalkınması için Amerikadan mali vardım yapılmasına. yahut dördüncü nokta programından istifade ettirilmesine taraftar olup olmadığı sualine cevaben Nahas Paşa demiştir ki:
“Amerika, samimî olarak bize yardım etmek isterse, siyasî niyetleri olmadıkçâ memnuniyetle kabul ederiz.”
Nahas Paşa nihayet United Press vasıtasiyle dünya halkına bir mesaj göndermeyi kabul etmiştir. Başbakan, Mısır halkı ve Arap milletleri adına yayınladığı bu mesajında, dünyamın bugünkü kararsız ve ümitsiz durumunu teşrih ettikten sonra istik-balin müphem olduğuna işaret etmiş ve dünya halkına doğru yolu gösterecek bir lidere ihtiyaç hissedildiğini, bu liderin şuurlu ve mesuliyetlerini takdir ederek vazifesini yapması halinde daimî bir sulha erişileceğini söylemiştir.
Suriyede yeni ihtilâflar başlamak üzere
Şam 27 (APı — Suriye Millî Ekonomi Bakanı Maruf Davalibî'nın ge çenlerde verdiği ve Arap memleketlerinin. Yahudi boyunduruğuna düş-mektense Sovyetler Birliğine dahil bir cumhuriyet olmayı tercih edeceklerini söylemesi üzerine. Başbakan Halıd Azem bugün gazetecilerle yaptığı bir görüşmede, hükümetinin bu beyanı desteklemediğini, kendi öz şubesiyle ilgili olmayan ko-
VVashington, 27 (YÎRS) — Boğazlar meselesiyle müşterek Amerikan - Türk menfaatlerini ilgilendiren konular üzerinde Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı James Webb ile perşembe günü yarım saat görüşen Türkiyenin Washington Büyük Elçisi Feridun Cemal Erkin, basın temsilcilerine verdiği bir beyanatta. Montreux andlaşma-sının değiştirilmesi için geçenlerde ileri sürülen Sovyet Rus-yanın isteğini reddetmiştir.
Türkiye Büyük Elçisi Erkin, Boğazlar meselesinde Türk kararının nihaî ve katı olduğunu söylemiştir.
Ürdünün hareketi ve
İngiltere
Ingiltere, ilhakı tanıdı, Arap Birliği
toplantıya çağırıldı
Londra, 27 (YİRS) — İngiltere Hükümeti bugün resmî bir tebliğ yayınlayarak, İsrail Devletini hukuken tanıdığını ve tam diplomatik münasebetler tesis edeceğini bildirmiş ve A-rap Filistini bölgesinin Ürdün Kıral-lığı tarafından Urdüne ilhakını da
Londra, 27 (YÎRS) — Devlet Ba
kanı Kenneth Younger, bugün parlâmentoda yaptığı bir açıklamada, İsrail Devletinin hukuken tanındığını belirtmiştir. Britanya, nihai bir barış andlaşması imzalanıncaya kadar, îsrailin Arap komşulariyîe olan sınırlarını muvakkat addetmeye devam edecek ve Kudüste işgal ettiği bölgede şimdilik yalnız otoritesini tanıyacaktır.
Kahire, 27 (AP) — Arap Birliği Siyasi Komitesi 2 mayısta Kahlrede yapacağı olağanüstü bir toplantıda Ürdünün Arap Filistini llhakiyle İlgili meseleleri inceliyecek ve bu durum karşısında alınması gerekli tedbirleri kararlaştıracaktır.
Mısır, Irak, Suriye; Lübnan. Suudi Arabistan ve Yemen İlhaka muhalefet etmişlerdir.
nular hakkında beyanatta bulunan herhangi bir hükümet mensubunun sadece kendi öz noktai nazarını belirtmiş olduğunu ve bunun hiçbir suretle hükümetin görüşü olamıyaca-ğım söylemiştir.
Öğleden sonra çıkan bütün gazeteler. Milli Savunma Bakanı Ekrem Horanî’nin istifa ettiğini yazmışlardır. Bir gazete, bunu başka istifaların takip edeceğini kaydetmiştir.
C. Halk Partisi, seçim beyannamesini neşretti
Beyannamede, dört yıllık program içerisinde devletçiliğin sahaları belirtiliyor
Ankara 27 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Halk Partisi Genel Başkan Vekilliği bugün partinin seçim beyannamesini yayınladı.
Beyannamede rejimin takviyesine ayrılan kısımda, partide Anayasanın tadiline taraftar olduğunu söyleyerek bu fikri şahsî olmaktan çıkarmış ve partiye mal etmiştir. Beyannamede “kuvvetlerin muvazenesi,, esası kabul edilmektedir.
Beyannamede bütün sahalarda Halk Partisinin dört yıl müddetle nasıl hareket edeceğine dair programlar mevcuttur, tik mesele olarak “en başta köylü,, ele alınmıştır ve köy politikası izah edilmiştir.
Beyannamenin alâka ile beklenen iktisadi kısmında “Halk Partisinin devletçiliği., yeniden izah olunmuş bulunmakta ve devletçilik hudutları şöylece çizilmektedir;
“Bizim devletçiliğimiz büyük maden işletmelerinin, enerji santrallerinin ve ağır endüstrinin kurulması. savunma endüstrisi, bayındırlık işleri gibi büyük teşebbüsler ile kamu hizmetlerini İlgi-
Ankara hususî muhabirimiz bildiriyor
Partiler arasında başlıyan
Listelerin neşrinden sonraki durum ve siyasî mehafilin üzerinde durduğu söylentiler
Ankara. 27 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Listelerin neşrinden sonra partiler arasında şekli itibariyle dikkati çeken bir mücadele başlamıştır. Bir kere her partinin listesi intişar ettikten sonra tabiatiyle o partiden olan, fakat listeye arzularına rağmen girmemiş bulunan bü takım zevatın ileri geri tenkidine uğramıştır. Bazı yerlerde bu tenkıd istifalara kadar ileri gitmiştir. Tavzihler, tekzipler birbirini takip etmiştir. Bu hareketler, teşkilât Üzerinde tesirsiz kalamıyacağı için bunlardan doğan mahalli münakaşa ve ihtilâflar. karşı partiler tarafından bir nevi sarsılma gibi ilân edilmiştir.
Şu esnada tepkileri matbuata kadar aksetmiş bulunan bu hâdiselerin mahiyeti budur, fakat, bunun bir nevi siyasi mücadele usulü teşkil ettiğine şüphe yoktur.
Listelerin aksülamelleri bu olunca, hangi parti kendi teşkilâtı üzerinde hâkimse bu mücadele tekniğinden daha ziyade onun faydalanacağı besbellidir. Bu teknik seçim gününe kadar devam edebilir. Fakat burada dolaşan bir şayia, mahiyeti itibariyle, daha tehlikeli ve daha çirkin neticeler doğurabilir. Bu şayiaya göre Demokrat Parti mayısın 10 una doğru baskıdan şikâyet edici mahiyette telgraflar yağdırmasını kendi teşkilâtına bir tâbiye olarak tamim etmiş bulunmaktadır. Yine bu şayiaya göre bundaki gaye bu yoldan hükümeti ve hükümet partisini sistemli bir baskının altına almaktır.
Makul düşünen mahfiller, bu şayiaya inanmamayı tercih etmektedirler. Zira, vatandaşın kulakzan, çok partili mücadele haşladığından beri bu kabil baskı ve mukabil baskı isnat ve feryatlarıyle patlarcasına gerilmiştir. Sinirleri keza.
Bu şayianın uydurma olmasını aynı mahfiller samimî olarak temenni etmektedirler, çünkü geçimin ruhî bir emniyet havası içinde cereyan etmesinin şartı hem ne şekilde olursa olsun baskı yapmamak hem de “baskı var” bahanesine müracaat etmemektir.
Bu şayia hakkında mütalâalarına mürcaat ettiğimiz tarafsız ve müstakil görüşlü vatandaşlarımız, siyasi partilerimizin hu nevi tâbiyelere mü-racaate tenezzül etmiyeceklerine şimdilik kuvvetle inanmaktadırlar.
Bunun haricinde Halil Özyörük meselesi alâkaların ön plânını işgal etmektedir. Buna bağlı olarak bazı Yargıtay âzası İle yüksek dereceli devlet memurlarının milletvekilliği namzetliklerini koymuş olmaları bahsettiğimiz tarafsız ve müstakil görüşlü mahfillerde bir nevi endişe u-yandırmış bulunmaktadır. Bunların mütalâasına göre, 4 senede bir tekerrür edecek olan umumî seçimler, devletin muhtelif cihazlarını en kıymetli ıınsıırianndan mahrum edecek kadar bir siyasi macera ve ihtiras havası yaratmamalıdır. Devlet cihazı başka şeydir, politika başka şeydir. En yüksek mahkemenin en yüksek makamının, yahut bir devlet dairesinin salâhiyeti! sandalyesini işgal e-den zat, devlet idaresinin bir istikrar ve emniyet unsuru demektir. Kaldı
kİ, yepyeni hır kanunla seçimin knn-rolünü adliye cihazımıza emanet
lendiren ulaştırma ve poata, telgraf ve telefon gibi teşebbüslerinden İbarettir.
Bundan sonra, hususi teşebbüsün ne ş»?kilde teşvik edileceği, yeni sahaların nasıl açılacağı anlatılmakta ve yabancı sermaye hakkında da şöyle denilmektedir:
“Türkiyede iş görmek isteyen ve medenî memleketlerce kabul edilmiş milletlerarası şartlara uyacak yabancı sermaye için kapılarımız açık tutulacaktır.”
Ve nihayet, dış politika programı şu şekilde hulâsa edilebilir:
“Milletlerarası münasebetlerde yolumuzu aydınlatan ışık karşılıklı haklara saygı. İstiklâl ve ülke bütünlüğüne riayet düsturlarıdır/’
Halk Partisinin beyannamesini takiben Demokrat Parti de beyannamesini Yüksek Seçim Kuruluna verecektir.
NOT — Bütün partilerin beyannamelerini neşretmeğe karar verdiğimizden, ilk olarak yayınlanan Halk Partisi beyannamesini bugün üçüncü sayfada neşrediyoruz.
etmiş bulunan memleketimizde bu cihaza mensup bulunanların âdeta nöbetlerini terkedercesine politika hayatının hevesatı peşinde koşacakları yerde bilâkis, vazifelerini hiç değilse bu seçimde yerine getirmiş olsalardı âmme efkân kendini çok daha iyi anlaşılmış hissedecek ve hattâ daha fazla emniyette görecekti.
ANADOLUDA
REFİK HALİD
Gazetemiz adına Anadoluda uzun bir seyahate çıkmış olan “Memleket Hikâyeleri,, müellifi nln gönderdiği ilk yazıları neşre başladık.
40 yıl evvel - 40 yıl sonra Anadoluda Refik Halid
Bize iki devri değerli müşahedeleri ve üstat kalemiyle vermektedir.
Dünkü yazıyı neşrettik.
Yarın ikinci yazı
— Sovyetler soğuk harbe hazırlnnıyorlarnıış.
— Mevsimi mİ birader! Yaz geldi çattı..
YENİ İSTANBUL’un Kuponu
ÎÇ SAYFALARDA
ÎKİNCI
Seçim, propaganda ve suç
Doçent Dr. N. Kuııter ÜÇÜNCÜ
Eğitim meseleleri ;
Yiiksek okul gençliği ve kendi kendini yetiştirme Dr. Halil Fikret Kanad DÖRDÜNCÜ
Pariste ilk defa olarak bir Türk piyesi oynandı Ayşe Nur Alyosha ve ah (Hikâye) B E Ş 1 N C î
Petrol ve Türkiye Namık Zeki Aral
Millet Partisi de Halil Özyörük’ün istifasını istiyor
İzmir 27 (Hususi pıuhabirimiz bildiriyor) — îzmir Millet Partisi Başkanlığı bugün Yargıtay Başkanı Halil Özyörük'e aşağıdaki telgrafı gönderdi:
“Siyasî partilerden birini küçük düşürmek, diğerini methetmek suretiyle en yüksek yargıç tarafsızlığını ihlâl ve memleketin kanunlarına te-cavüz ettiniz. Bu hareketiniz Cumhurbaşkanının tek taraflı siyasî faa. liyetinden daha mühimdir. Çünkü Devlet Başkanı gayrı mesuldün Siz ise sorumlusunuz. Bu hareketinizden sonra adil cihazımızdaki aksaklıkların sebebini daha iyi anlıyorum. Si* yaşj faaliyetinizi şiddetle protesto
eder ve Yargıtay Başkanlığından derhal çekilmenizi rica ederim.
İmza
Mustafa Kentli,,
NOT:
Millet Partisi Başkanlığı, Özyörük kendi rızasiyle çekilmediği takdirde kanuni yollara müracaat kararı verdiğini de sorduğumuz suale karşı cevaplandırmıştın 14a!il özyörUk'üa durumunu anlamak üzere müracaat ettiğim İzmir Seçim Kurulu Başkanlığı, filhakika bu zatuı tzmirden a-day gösterilmesine itirazen iki şahsî müracaat yapıldığı, fakat İtirazların 29/IV/105O den sonra tetkik edilerek karara vanlaoağuu beyan etmiştir. D. P. ye mensup hukukçular bu zatın hukukî durumunun münakaşa götürür en ufak bir noktasının dahi mevcut olmadığını söylemekte ısrar ediyorlar.
Marshall Plânı
yardımı
i
Propaganda için kullanıldı iddiası bîr kere daha tekzip olundu
Ankara 27 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Devlet Bakanı Cemil Sait Barlasın bugün tertip ettiği bir kokteyl partiye, bütün Türk basın mensuplarıyle, bütün elçilikler basın ataşeleri ve Marshall Plânı basın ataşe muaviniyle, bu plânla alâkalı bakanlıklar daire müdürleri davet olunmuştur.
Bu kokteylin tertibinden maksat, Marshall Plânı yardım tahsisatını iktidardaki Halk Partisinin prapa-ganda yolunda kullandığı hakkında-ki dedikodu ve iddiaları reddetmek içindi. Toplantıda basına yazılı izahat verilmiş ve bakanlıklar daire müdürlerinin basın mensuplarının suallerini cevaplandırmaya hazır oldukları bildirilmiştir.
Sayfa 2
TENÎ TRTANFUL
2(ı Klson
( SERBEST SUTUR )
Seçim, propaganda ve suç
Yazan : Doçent Dr. Nurullah Kunter
MEMLEKETİMİZDE seçim faaliyeti en hararetli safhasına girmiş. partilerin adayları İlân e-dUmiştir. 16 şubat 1950 de kabul o-lünan ve halkımızın büyük ekseriyeti tarafından iyi karşılanan yeni kanun. ilk defa olarak 14 mayıs seçimlerinde tatbik olunacaktır. Bütün gözler şimdi bu tarihe çevrilmiş bulunmaktadır.
Demokrasi dâvasında biraz acemi olduğumuz muhakkaktır. Çok partili rejime ancak bir kaç seneden beri kavuşmuş bulunuyoruz. Demokrasi ananelerinin yerleşmesine kadar bil-hassa ilk zamanlarda bazı bocalamalara, Seçim Kanununun tatbikinde aksaklıklara rastlanması çok mümkündür. Demokrasi, fikir hürriyetini ve bu da müsamahayı gerektirir. Başkalarının fikir ve görüşlerine hürmet etmeyi öğrendiğimiz, ekseriyetin verdiği karara ekalliyette kalsak da seve seve uymayı bir vazife edindiğimiz gün. demokrasi dâvası halledilmiş demektir.
Demokrasi vatandaşların reyleri ü zerine kurulmuştur. Seçim günü vatandaş sandığa atacağı rey ile memleketin ne şekilde ve kimler tarafından idaresini istediğini gösterecektir. Bu itibarla hor parti, iktidara geçebilmek İçin mümkün olduğu kadaı fazla rey toplamaya çalışacaktır. Bunun da iki belli başlı yolu vardır : İcraat ve propaganda.
İcraat zamanı artık geçtiği için bugünlerde başvurulacak bir tek çare kalıyor demektir. Seçimlerde propagandanın ehemmiyetini asla küçümsememek lâzımdır, önceden katı kararını verebilenler umulduğu kadar fazla değildir. Büyük bir ekseriyet seçimler arifesinde söylenen sözlerin tesiri altında kalarak reylerini verirler. Onun içindir ki demokral memleketlerde seçim faaliyetleri partilerin en mühim faaliyet sahalarından birini teşkil eder ve yine onun içindir kİ yeni Seçim Kanunumuz propagandayı serbest bırakmış (m. 40) ve her hangi bir vasıta ile bit aeçim propagandası toplantısına mâni olmayı veya devamına imkân ver-miyecek tertiplerle toplantının İhlâl edilmesini (m. 133), keza seçim propaganda ve matbualarının yayın veya Hân veya asılmasına mânı olmayı veya bunları tahrip etmeyi (m. 139) bir suç saymıştır.
Her serbest! gibi, propaganda ser testisinin de yine kanunlar tarafından çizilen hudutları vardır. Bu hudutların bir kısmı çekil, diğer kısmı esas bakımındandır. Seçim Kanunu muz pek yeni olduğu için, suç teşkil eden fiilleri kısaca hatırlatmakta ve istemiyerek, bılmlyerek suç işlemiş olmak vaziyetine düşmekten vatandaşları kurtarmakta fayda mülâhaza ediyoruz.
Kapalı yerlerde toplantı yapmak İçin en yakın zabıta âmir ve memurlarına haber vermek ve üç kişilik bir toplantı heyeti kurmak lâzımdır Bu heyetin vazifeleri, toplantının intizamını Başlamak, kanunlara karşı hareketleri önlemek, âmme intizamına ve edep kaidelerine aykırı veya suç işlemeye kışkırtıcı mahiyet taşıyan söz ve hareketleri menetmeye çalışmak, menedemezlerse zabıta, yı dâvet etmektir. Toplantı heyeti kurulmamış bir toplantıda söz alıp söylemek de bir suçtur. MAbetlerde, âmme hizmeti görülen âmme bina ve tesislerinde toplantı tertip ve idare etmek ve bu toplantılarda nutuk söylemek de keza cezayı müstelzemdlr.
Açık yerlerdeki toplantılara taallûk eden ve müeyyidesi ceza olan bir çak hükümler de vardır. Meselâ u-muml yollar üzerinde, belediyeler ve köy İhtiyar heyetlerince gösterileceklerden gayri meydanlarda toplantılar tertip ve idare edilemez» böyle toplantılarda nutuk söylenemez. Güneş battıktan doğuncaya kadar açık yerlerde toplu olarak sözlü propa ganda yapılamaz, tl Seçim Kurulu tarafından yasak edilmiş İse hoparlörle propaganda yapılması da bir buç teşkil eder. Duvar ilânları ancak tâyin olunan yerlere asılabilir. Propa ganda için duvar ve el ilânlarında Türk bayrağı, dini ibareler, a rap harfleri ve resim bulundurulamaz. Me
murların ve hizmetlilerin el ilânları dağıtması yasaktır. Askeri şahıslat propaganda yapamazlar. Ordudan ayrılmak İsteği kabul edilenler dahi vazifesi başında bulunduğu müddet çe propaganda yapamazlar. Üniforma ile propaganda yapmak kati surette yasaktır.
Kamın, seçimlerin soğukkanlılıkla cereyanını temin için, seçime Üç gün kala propaganda faaliyetine son verilmesini istemiştir. Oy verme gününden önceki üç gün içinde ve oy verme gününde umumi veya umuma açık yerlerde seçim propagandası veya propaganda için toplantı yapmak veya bu maksatla yayınlarda bulunmak bir suçtur. Keza bu üç gün içinde propaganda için duvar ilânı asmak veya yapıştırmak da bir suçtur.
Propaganda esasına taallûk eden suçlara gelince bunlara Ceza ve Seçim Kanunlarında rastlanmak tadır.
Ceza Kanununun hükümlerini bir kelime İle ifade etmek mümkündür: Propaganda makaadivle söylenen Közlerin, yapılan neşriyatın buç teşkil etmemesi lâzımdır. Memleket içindeki siyasi, iktisadi ve içtimai nizamı devirmek, sınıf tahakkümünü tesis etmek, cumhuriyetçiliğe aykırı propaganda yapmak, hükümet aleyhine halkı silâh kullanmak suretiyle isyana teşvik etmek gibi suçların mevcut partiler tarafından seçim propagandası sırasında işleneceği unıulamaz. Fakat bir parti hatibinin veya gazetecisinin, hattâ serbest adayın veya bir hatibe cevap verecek her hangi bir vatandaşın hasım partileri ve a-dayları tenkid ederken işliyebilecegı suçlar arasında bilhassa Cumhurbaşkanına karşı ilsanen tecavüz etmek veya edep ve hürmete münafi hareket ve neşriyatta bulunmak, Büyük Millet Meclisini, Hükümetin mânevi şahsiyetini, Bakanlıkları tahkir ve tezyif etmek, lâikliğe aykırı olarak dini veya hissiyatı veya dince mukaddes tamlan şeyleri âlet ederek propaganda yapmak ve nihayet hakaret ve sövme suçları hatıra gelmektedir. Propagandanın nezih bir şekilde yapılması, tenkidlerin normal ölçüler İçinde kalması tabii olmakla beraber sözlerin bu suçlardan birinin tarifine uyması da mümkündür. Filhakika propaganda sadece kendisinin veya partisinin yapacağını söylemekten ibaret değildir, vatandaşların hasım adaylara rey vermemesini temin etmek de propagandanın icabıdır. Bunun için de şayet varsa, hasım partinin ve adaylarının kusurlu taraflarının belirtilmesi lâzım gelir Meselâ filân hükümetin veya filân bakanın falan İşte vazifesini kötüye kullandığı, falan adayın filân tarihte filân suçtan mahkûm olduğu söy-lenemiyecekse propaganda yapılamı-yacak demektir. Propagandanın bu şekilde kabul edilmesi lâzımdır. Zira ancak bu şekilde kirli mazisi olan kimselerin devlet idaresine iştirakleri Önlenmiş olur. Ya bu kimseler çekinirler. Adaylıklarını koymazlar, yahut halk hakikati öğrenir ve onlara rey vermez. Milletvekilleri de temiz, dürüst, Amme menfaatini şahsi menfaatinden üstün tutan kimseler arasından seçilmiş olur.
Burada şöyle hukuki bir mesele karşısında kalınılmaktadır. Bir taraftan propaganda yapılması demokrasi icabıdır ve Seçim Kanunu tarafından kabul edilmiştir. Diğer taraftım Ceza Kanunları elimizi kolumuzu bağlamakta, hasun adayın gizli kalmış menfur bir »uçunu dahi yüzüne yummaktan -bizi menetmektedir. Bunu nasıl telif edeceğiz? Seçim Kanunu, propaganda kanun dairesinde serbesttir dediğine göre, Ceza Kanununa göre suç teşkil edebilen bütün fiiller yasaktır dersek geriye pek az bir şey kalır ve propaganda, propaganda olmaktan çıkar. Kanaatimizce, şöyle bir hal çaresi bulmak mümkündür: Bilindiği gibi her suçta bir "Hukuka aykırılık., unsuru vardır. Bu unsur, suçu teşkil eden fiilin bütün hukuk nizamına aykırı olması demektJr (1). Fiilin Ceza Kanununda yazılı bir suç tipine uyması kâfi değildir. Eğer hukuk nizamı yani kanunlar. nizamlar, hattâ örf ve Adet
ler bir hareketi emir veya tecviz ediyorsa fiil Ceza Kanununun belli blı maddesinde yazılı fiil olmakla beraber suç teşkil etmez. Meselâ bir kimsenin bir uzvunu tatil etmek müessir ful suçunu teşkil eder fakat üir operatör hukuk nizamının müsaadesiyle bir hastanın iki bacağını birden ke-tabiili' ve suç İşlemiş sayılmaz. Keza mayo ila gezmek edebe muhalif bir suretle halka görünmek suçunu teşkil ettiği halde plâjlnrdn, hattâ bazı sayfiye mahallerinde bu şekilde dolaşmak örf ve âdetçe tecviz edildiğinden bir suç sayılmaz. İlâve edelim ki. örf ve âdetin bir hukuk nizamı »ayılabil inesi, kanunlar tarafından makbul tutulmuş ve menedilmemiş olmasına batlıdır. Bu İtibarla meselâ fes giyme âdeti ileri sürülerek, Şapka Kanununa muhalefetin suç teşkil etınlyeceğl söylenemiyerektir.
Hulâsa, gerek Seçim Kanununun açıkça kabul etmesi ve gerek demokrasinin tabii bir icabı olması sebepleriyle propaganda ve onun zaruri neticesi olan fiil ve hareketlerin hukuka uygun sayılması ve binaenaleyh Ceza Kanunlarında yazılı suç tiplerine oysalar dahi »uç addolunmaması hukukun mümkündür. Bütün mesele, kanaatimizce, hangi fiil ve hareketlerin propagandanın zaruri icabı olduğunu tâyin noktasında toplanmaktadır. Muhakkaktır kl propaganda, hasım adayına eşek veya hayvan demeyi, mevcut olmıyan bir suçu isnat etmeyi gerektirmoz. Böyle sözlerin suç teşkil edeceğinde şüphe yoktur. Fakat buna mukabil hasım parti ve adayların kusurlarını söylemek de bir suç sayılmamalıdır. Demokrasinin şiarı olan müsamaha, bilhassa seçim sıralarında kendini göstermelidir.
Seçim Kanunu da propogandamn esasına taallûk eden bazı hükümler koymuş ve bunları ceza müeyyidesiyle takviye etmiştir. Propaganda, rey mukabilinde menfaat vâdiK şeklinde olmıyacaktır. Kendisine veya başkasına oy verilmesi veya verilmemesi için bir veya hır kaç seçmene para, menfaat ve sair kıymetler teklif ve vâdetmek veya vermek suçtur. Keza resmi, umumi vazifeler veya hususi hizmet ,ve menfaatler vaat veya temin etmek de suç sayılmış, hattâ verilen yahut vaAt veya temin edilen menfaatler, seçmenin seyahat, yemek, içki ve nakil masrafları veya hizmetlerinin mukabili olarak gösterilse dahi hükmün aynı olduğu tasrih edilmiştir. îlftve edelim kl her çeşit menfaati teklif veya kabul eden seçmen de bir suç işlemiş sayılmaktadır. Görülüyor kı rey para ile satın alınamıyacaktır. Propagandacılar, reyleri ikna ve irşat \vofiyie elde etıpeje çalışmalıdırlar. îtin doğrusu ve temizi de budur.
(lı Fazla lafallftt İçin, bak Nurullah Kunter; Suçun Kanuni Unsurları Na-zar İyesi, 1049, «. 76-169.
Arkeoloji Müzesi betonlaştırılıyor
1953 senesine kadar inşaat bitmiş ve bütün - eserler yerleştirilmiş olacak
Arkeoloji Müzelerinin ahşap olan çatısının betonluşlırılması İşine bu sene de devam edil, inektedir. Bu husustaki keşifler hazırlanmış ve gerekli Ödenek de ayrılmıştı. 1953 senesine kadar inşaat bitmiş ve bütün eser, ler de yerleştirilmiş olacaktır. Bu suretle müzenin 20 salondan müteşekkil bulunan mütebaki kısmi da ziyaretçilere açılacaktır.
Dünya müzeleri arasında ön safta bulunan İstanbul Müzesinin ihtiva ettiği kıymetli vc eş. siz eserler betonlaşma a mâliyesinden sonra emnyietli bir çatı altına alınmış olacaktır.
- - -
HAVAYOLLARININ YAZ UÇAK SEFERLERİ BAŞLIYOR
Dört tâli komisyonun hazırladığı raporlar gözden geçiriliyor İstanbul Belediyesi mesken buhranı ve ucuz evler mevzuunda çalışmalar yapmak üzere İlgililerden mürekkep bir komisyon teşkil etmişti. Bu komisyonlar da 4 tâli komisyona ayrılarak muhtelif raporiar hazırlamışlar vr raporlarım ana komisyonun riya se t i ne vern ı işierd i r.
Geçen hafta cuma günü toplanan lınesken komisyonu, Ord. Prof. Dr. Kessler’in başkanlığında çalışan ( Şehircilik ve imar) tâli komisyonunun raporu ile Prof. Abdullah Türkmenin başkanlığında çalışan (ucuz ev» tâli komisyonunun raporunu tetkik ederek bazı tadillerle kabul etmiştir.
Mesken komisyonu bugün de saat 16 da toplanarak Prof. Dr. Ahmet Ali Özeken’ın başkanlığında çalışmış olan (şehirde mesken ihtiyacının nüfus ve gelir istatistiklerine dayanarak tetkikiı tâli komisyonu ile Kâzım Taşkent ve Orhan Turıanın riyasetinde çalışan (Kredi temini) tâli komisyonunun rakorlarını tetkik edecektir.
“Bosphorus” gemisinin durumu tesbit edilecek
Haydarpaşa açıklarında yanan Norveç bandıralı “Bosphorus” gemisinin durumunu tesbit etmek için kumpanya ve sigortalar müfettişleri dün akşam hususi bir uçakla şehrimize gelmişlerdir. Park Otelde ikamet etmekte olan gemi sahibi Bay Fhoresen’in de iştirakiyle geminin vaziyeti bugün keşfedilecektir. Uçak gemi mürettebatını geri götürecektir.
"Edirne" şilepinin vaziyeti
Manş denizinde batan Edirne şilepinin kurtrılmasına imkân olup olmadığını yerinde tetkik etmek üzere Fransaya giden ve salı günü şehrimize dönen Denizyolları heyeti, hazırlamış olduğu raporu Genel Müdürlüğe vermiştir.
Heyet, bu raporunda, Edirne'nin yüzdürülebiîeceğinl, ancak bu işin büyük paraya mütevakkıf bulunduğunu belirtmiştir. Genel Müdürlük gerekli etüdleri yapacak, bu hususla bir karar verecektir.
İstatistik Genel Müdürü Amerikaya gitti tst^tiırtik Genel Müdürü Şefik Bil-kur. dün bir Pan Amerikan uçağı ile New-Yorka müteveccihen hareket etmiştir. Şefik Bilkur, Birleşmiş Milletler Kurulundaki İktisadi ve İçtimai Konseyde Türk delegasyonu olarak bulunacak ve aynı zamanda A-mevikada İstatistik mevzuunda staj gören Türk gençlerinin durumu ile meşgul olacaktır.
Mr. Russell Dorr dün şehrimize geldi
İktisadi İşbirliği Türkiye İcra Komitesi Reisi Mr. Russel Rorr, dün sabah şehrimize gelmiştir. Mr. Dorı’un bildirdiğine göre, İstanbulun, Türki-yenin en büyük bir şehri ve ktltlür merkezi olduğunu gözönünde tutan İktisadi İşbirliği İdaresi, yakında İs-tanbulda da bir büro kuracaktır. Büro açıldıktan sonra Mr. Dorr, hem Ankarada, hem de İstanbulda çalışacaktır.
İstanbul Radyosuna 6.000 plâk geldi
İstanbul Radyosu yayınlarda kullanmak üzere İngiltereye altı bin plâk sipariş etmişti. Plâklar gümrüğe geldiğinden bu hnft.B içinde çekilecektir. Bunlar klâsik müzikle dans ve caz musikisine ait en mükemmel koleksiyonlardır. Bu suretle şehrimiz radyosu kısa bir zamanda 10 bine yakın plâktan müteşekkil bir arşiv meydana getirmiş olacaktır.
Devlet Havayolları nasıl çalışıyor?
İstanbul - Ankara, Ankara - İzmir ve İzmir - İstanbul arasında, basın mensuplarının iştirak ettirildiği tetkik uçuşunda, çalışmalar hakkında geniş izahat verildi
Yaz uçak seferlerinin baglomnsı münasebetiyle İstanbul ve Ankarn basın mümessilleri Içfîl Devlet Hava yollan blı gezi uçuşu tertip etmişti.
İstanbul - Ankarn, Ankara - İzmir ve İzmir - İstanbul arasında yapılan seyahate muhtelif gazeteleri temsil eden 22 gazeteci iştirak etmi? ve üç şehir arasındaki tut 29 saat sürmüştür Devlet Havayolları U-mum Müdür Muavini Rıza Cerccl ın de. misafirlerini ahırlamak ve gerekli izahatı vermek için lıtirak ettiği bu gezi, Hava yollarımızın ne kadar e-min olduğunu ve »İstemli çalıştığını bir kere daha ortaya koymuştur.
Sürat, emniyet ve konfor bakımından tayyare, bugün rahatını düşünen ve işlerini bir an evvel yerinde takip etmek isteyen insanların yegâne nakil vasıtasıdır. Dünya »İvil havacılığının son yıllar zarfında göstermiş olduğu büyük inkişaf, bu gerçeği inkâr edilmez bir hale koymuştur,
Devlet Havayollarının davetiyle yapmış olduğumuz şu son seyahat, Türk tayyareciliğinin de her bakımdan dünya havacılığı seviyesinde olduğunu açıkça ortaya koymuştur, Çünkü bu geziye İştirak eden gazetecilere; bir uçağın hangi şartlarla hareket ettirildiği. uçuşunun nasıl kontrol çdildlği, personelinin nasıl yetiştirildiği, en gayrimüsait hava şartları içinde dahi tayyarenin ne gibi emniyet unsurlariyle mücehhez bulunduğu, teker teker izah edilmiş ve işin şümulü, büttln arkadaşlarca kabul olunmuştur.
Havayolları G. Müdürlüsünün kısa bir tarihçesi
1933 yılında iki uçak, mahdut personel ve 50 bin liralık bir bütçe He hava ulaştırma hizmetine başlamıştır. Deneme mahiyetinde telâkki edilen bu hizmet, 1936 senesine kadar devam etmiş ve alınan neticeler mÜB-bet olduğu için 1936 senesinde uçak adedi 5 e. 1937 senesinde 9 a ve 1947 senesinde de 4- e iblâğ edilmiştir.
1937 de 128,347 kilometrelik uçuşa mukabil 1949 senesinde 2.724.891 kilometrelik btr uçuş yapılmıştır ki. aradaki 11 senelik müddet zarfında inkişaf yüzde 2123 nisbetlnde artmıştır.
1946 yılına kadar sadece yaz aylarında uçuş yapan idare, bu tarihten itıharen kış aylarında da uçuşlara başlamış ve modern hava uçuş usul ve sistemlerini kendi bünyesinde de tatbik etmiştir.
Devlet Havayollarının halihazır çalışına sistemi
Hava Yolları yazın 19 ve kiftn 10 meydan arasında muntazam tarifeli hava seferleri yapmaktadır.
Genel Müdürlük, memleketin hava işletme programını teabit ederken bu e«aslardnn hareket etmiştir:
1 — Nüfu» kesafeti fazla olan şehirler arasında hat tesiHİ,
2 — Kara, deniz ve demiryollarından mahrum olan bölgelere hava u-laştirmaaınm sağlanması,
3 — İdarenin rantabl olabilmesini temin amaciylc Ütillzasyonun fazla olduğu yerlere hava hattı tesisi,
4 —• Civarında müsait meydanları bulunan şehirlere hava ulaştırma imkânlarının bahsedilmesi,
Bu duruma göre, mevcut hava hatlanmızm memleket içindeki belli başlı istikametleri şunlardır: Yaz programlarına nazaran; (Ankara -İstabnul), (İstanbul - İzmir». (İstanbul - Van), (İstanbul - Erzurum), lİstanbul - Adana - İskenderun), (İs
tanbul - Gazlancp - Vrfa). «İstanbul • Antalya), (İBtanlnıl . Ankara -Samsun) gibi iftUkamctleri ihtiva ■etmektedir. Kıç programlarına nazaran; (Ankara - İstanbuJı, (İstanbul-İzmir), »Ankara - İzmir). (İstanbul-D. Bakır), (talanbul - Adana» gibi istikametleri havidir.
Bir tayyare uçu>a nasıl hazırlanır?
Herhangi bir uçak, uçuşa verilmeden evvel muhtelif bakım servislerinde büyük bir itina ile hazırlanır. U-* çağın yer çalışması iyi neticeler verdiği takdirde, mühendisler,teknisyenler ve makinistlerden müteşekkil bir “uçuş kontrol heyeti** tarafından -yolcu alınmamak şartiyle- uçuş tecrübelerine sevkedllir. Bu tecrübeler de müsbet sonuç verirse uçak çervişe teslim edilir. Tayyareyi teslim alan İşletme Müdürlüğü, yerde ayrı bir kontrol daha yapar.
Bu andan itibaren uçak her türlü emniyeti haiz olarak servise hazır bir vaziyettedir. Uçuş başlamadan evvel kaptan pilot, uçuş defterini beraberine alarak meydandaki meteoroloji bürosuna gider ve sefer yapacağı rotadaki hava vaziyetini bildiren rasat raporunu alır. Ayrıca pilota, iniş ve kalkış yapacağı meydanlardaki muhtelif teknik bilgiler bildirilir. Pilot, uçuş müsaadesi imzasını da aldıktan sonra yolcular uçağa bindirilir ve kaptan pilot motörleri çalıştırır» Meydanda bulunan kontrol kulesi ile ve radyo telefonla irtibat yapılarak piste çıkmak müsaadesi alınır. Sonra uçaftm kontrolü personel tarafından bir kere daha yapılır ve radyo telefon |vasıtasiyle meydan uçuş kulesinden kalkış müsaadesinin alınmasını mütetkıp tayyare havalandırılır.
Bu eanada kaptan pilot radyo kompasını ayarlar. Bu Alet uçanın kör uçüşünü temin etmektedir. Muhtelif meydanlarda bulunan ve uçuş kolaylığını temin eden radyo renç ve radyo far cihazları, çeşitli dalga uzunluklar üzerinden telsiz neşriyatı yaparlar. Bu rteşriynt. morsla iki harf vermek suretiyle devamlı bir surette cereyan eder. Her iki hArfln delâlet ettifti mâna kaptan pilot tarafından bilinir. Meselâ AK hailleri Ankara, BR harfleri Balıkesir! ifade eder. Tayyare, gideceği hava alanının harflerine kendini uydurarak yol alır. Hava şartlarının anormalliği yüzünden pilot altını göremese dahi bu seslerin degişmeal yüzünden meydan üzerine geldifrlnl veya geçtiğini anlar. Eğer inecekse, derhal radyo telefonla o meydanın kontrol kulesini çagınr ve alçalma yapacağını bildirir. Alçalma esnasında asgari limite kadar alçalıp bulut altına inememişse gaz vererek irtifa alır ve bu meydana iniş yapanuyacagını İşletme Müdürlüğüne bildirir. İşletmeden alacağı talimata göre hava vaziyeti müsait olan başka bir meydana gider.
Uçaklarda hem alıcı ve heırı de verici telsiz cihazları bulunduğu için, kontrol bölgesi içinde bulunan meydan, yer telsizi tarafından uçağa gerekli malûmat vera emir verilebilir.
Bütün hu şartlar ve kudretli bir personel kadıosiyle gelişen İdareye başarılar dileyelim. Harici hatlarını da peyderpey genişletmek istidadını gösteren Devlet Havayollarının yakın hır gelecekte Asya hatlarında mümtaz bir seviyeye çıkmak islemesi de memnuniyetle kaydedilecek bir noktadır.
Şevket EVLİYAGİL
Partilerin seçim hazırlığı ilerliyor
Dün de muhtelif siyasî toplantılar yapıldı. Vatandaşların seçmen kartları dağılılıyor
Siyasi partilerin şehrimiz teşkilât Inrı. geniş ölçüde faaliyet göstererek seçime hazırlanmak tadı rlar. Bu cümleden olarak dün C.H P., D P ve M.F’. merkezlerinde şllınuHÜ toplan-tılaı yapılmıştır, DP. deki toplantıya şehrimizden köslerden D P. adayları da iştirak ederek seçim mücadelesinin ne tarzda tertipleneceği teshil edilmiştir. C.H P. de ise Dr. Sadi Irmak'ın başkanlığında muhtelif ilçelerdeki kadınlar kulu mümessillerinin İştirakiyle Mr toplantı yapılmış ve seçim faaliyetlerinde kadın kol-la/ına düşecek vazifeler plânlaştınl-ınıştır.
Ayrıca dün C.H.P. Paşabahçede, D P, de Tophanede iki siyasi toplantı yapmışlardır.
Diğer taraftan D.P. İstanbul Müfettişi bir beyanat vererek, partinin kazanma şansının büyük olduğunu belirtmiştir.
Orhan Aruıl'ın durumu
11 yoklama kurulu tarafından seçildiği halde D.P. listesinde yer almadığını iddia ederek gerekli mercilere müracaat elmiş olan Orhan Arsal şunları söylemiştir: **— Adımın milletvekilleri adayları listesinden Genel Kurulca silinmiş bulunması D.P. tüzüğünün 20 nci maddesinin (d) fıkrasına sarih bir muhalefet teş-’i kil eder.,,
D. f\ llMtoalnden çekilen adayların yerleri
D.P. tarafından Kütahya ve Sayhandan aday gösterilen Behçet Kemal Çağlar ve Ali Alaybeyi’nin adaylıktan çekilmeleri Üzerine D.P, genel merkezi bu iki ilden yeni adaylar göstermek için Yüksek Seçim Kuruluna müracat etmiş ve Kütahya İçin Reşat Akşemseddinoglu’nun İsmini vermiştir. Aday gösterme müddet! 24 nisanda sona erdiğinden yüksek seçim kurulu bu talebin yerine getirilmesine kanuni imkân bulunmadığım Demokrat Partiye bildirmiştik
Seçmen kartlan
Seçim Kanunu gereğince, vatandaşlar seçim günü sandık başlarına glderlorken mahalli idarelerce damıtılacak seçmen kartlarını yanlarında götüreceklerdir. Şehrimizin bir kıa-»ırn semtleri kartları hazırlamış ve sahiplerine vermiştir. Tevziatın 4 mayısa kadar tamamlanacağı sanılmaktadır.
Şile ve Ağva yollarının tamir ve inşaatı ilerliyor
Şile limanı ile Şile ve Ağva civarındaki yolların inşa ve tamirleri ilerlemektedir. Yarın Vali vc Belediye Başkanı, İl Bayındırlık Müdürü, Ankaradan şehrimize gelen Bayındırlık Bakanlığı Limanlar Müdürü, Şehir Meclisi Azalan ile gazeteciler Şileye gideceklerdir.
Heyet Şiledeki yol ve liman inşaatını gözden geçirecek, oradan Ağ-vaya geçecektir. Gidenler akşama döneceklerdir.
500 üncü Fetih Yılını Kutlama Derneği âzasının toplantısı
tstanbulun 500 üncü ve Müteakip Fetih Yıllannı Kutlama Demeğine kayıtlı Aza bugün Eminönü Halk», vinde bir genel toplantı yapacak ve iki ay zarfında yapılan ieler hakkında geçici idare kurulunun raporunu tetkik edecektir.
M E V L I D
Aile Büyüğümüz Merhum
ZEKÂ! APAYDIN’tn
Ölümünün üçüncü senei devriyesl-ne isabet eden 30 nisan pazar günü öğle namazını müteakip Şişli Camiinde Mevlid okutturulacağından om edenlerin teşriflerini rica ederiz.
Z. Apaydın ailesi
Ahmet Hamdl Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 51 -
8onra, birdenbire üzerime çöken yorgunlukla yalvardım» “bana artık bir şey sormayınız!”
Biraz sonra Sakine Hanım gitmek İçin kalktı. Ekrem Beyle Leylâ, Haşan Bey onunla beraber kalktılar, Leylâ, bana evlerinin adresini verdi ve babaalyle beraber beni beklediklerini söyledi. Ekrem Bey:
— Bana çok şey öğrettiniz- teşekkür ederim, dedi. Şimdi Anadolu kelimesinin benim için bir mânası var.
Sakine Hanım, Kudret Beye:
— Sizi bekliyorum, behemehal geliniz. Bu barbar dostunuzu da beraber getiriniz. Sakın u-nutmayın! Belki gelecek nefer bize bir yamyam hlkâyeel anlatır. Bütün bunlun yukarıda anlattığım o genç kızlığından kalma el işaretleriyle BÖylemlçtİ. Ben elini öperken:
— Muhakkak gelin! dedi. Küçük dostunuzu beraber ararız.
Yalnız Hanen Bey, yüzüme bakmadan gitti.
Kudret Bey, benim kaç gözle yaptığım ricaları kabul,etmlf, kalmıştı. Onunla beraber çıkmayı istiyordum. Beş dakika kadar AH Kemalin hâlâ konuştuğu grupa yaklaeıp dinledik.
261
— Mlnm, efendim, hangi Hürriyet ve İtilâf... Hükümet elimizde olduğu halde, hâlâ üzerimizden §u muhalefet damgacını atamadık. Neden baheedlyoreunuz mirim. Neden bahacdlyoraumız mirim. Biz kendi kendimize muhalif dedikten sonra!.,
O gün İtiraz edemlyeceğinı tek cümle bu idi» Daha fazlasını dinlemeğe de takatlin yoktu. Kendisine veda ederken Nûaır Paşa ellerimi bir müddet bırakmadı:
— Fena haşlamadınız., dedi. Ne yalan söy-lıyeylm, ben ilkönce telâş ediyordum. Halbuki siz... Sonra sözü değiştirdi. İhsan Beye, lütfen bu lâyiha için gelip beni görmesini söylemeyi unutmayın! Bir de bil Ali Kemal Beyin burada olduğunu benden işitsin; olmaz mı? Vâkıa mühim bir şey değil amma...
Paşa, Kudret Beyle beni salonun kapısına kadar götürdü. Orada Rezsan Hanını, yan gülerek:
— Baba, bırakın da kâtip beyi ben teşyi edeyim! dedi. Söyllyecek peyler var!..
Kapının Önünde beni bir kenara çekti:
— Sablhııvı görüraenlz, çok yalnız olduğumu söyleyin, olmaz mı? dedi. Beni çok yalnız bıraktı. Sıkıntılarım biliyorum aınına... O hepimizden kuvvetli..
— İyi amma ben önbihayı nereden göreceğim, dedim. Görmediniz mi adım söyleyince herkes put kcHİlIyor,
— Siz görürsünüz., dedi. Muhakkak görürsünüz! Bu kadar isledikten sonra imkânı mı var?
Ona sıkıntılarını sormak istûdlm. Fakat neye yarardı? Bizzat ben de onun İçin yenilerini hazırlamağa çalışnuyor muydum? Kudret Beyle kolkola sokağa çıktık.
Al&lyeli Ahrncdın hikâyesini anlattığıma mil-
252
teesHİrdim. Onun Emlneslni kötü insan elinden korumak için hazırladığı, kazanın içinden çıka-mıyacağı kadar derin mezar hatırımdan çıkmıyordu. Kendimi, a^ağı yukarı bu mezarı açmış kadar mücrim görüyordum. Birdenbire hatırıma o zamana kadar unuttuğum bir tafsilât geldi. AAiyell Ahmet, bazı günler karisiyle konuşurdu. Bir gün onnj “Sen hana insan oğlunun sevile-bileccğini öğrettin!” demişti. Acaba ne demek istemişti. Zindanının köşesinde onun kömür kadar siyah gözlerinin parıldadığını o anda olan bir şey gibi görüyordum.
— VII. —
Kudret Beyden yolda Sabihaya dair bazı şeyler öğreneceğimi tahmin ediyordum. Nitekim öyle oldu. Annesinin ölümünden sonra Sablha ile Muhtarın evlendiklerini, Süleyman Beyin bu İşe başında şiddetle itiraz, ettiğini, fakat kızına lâf gcçneınedlğini, Muhtarın evlendikten sonra bir çaresini bularak bir daha cepheye dönmediğini, iaşe müfettişliği yaptığını, fakat boş dıırmıyarak dallından bazı teşebbüslerle epeyce para kazandığım. Süleyman Beyin bu teşebbüsleri elinde kalan hu kaç parça şeyi arıtıp Ntıvarak desteklediğini. Mütarekeden sonra da Mııhtann, yukarda Raaım Beyden dinlediğimiz gibi bir çamaşırhane He mum fabrikası açtığını bana söyledi.
— Daha bir takım teşebbüsleri de var ama. ben bir şey bilmiyorum! diyordu. Maamafllı lyl kazanıyor, bol sarfediyor. Kendisiyle yakında bir matbaa açıp gazete çıkaracağız. Fakat zamanını henüz tâyin vtınedlk... Her halde çıkaracağız, Burada milli cepheyi tutmam lâzım. İstanbulun böyle bir gazeteye şiddetle ihtiyacı var. — Elindeki gazeteleri havaya kaldırarak işaret etti. — Bunlar yapamıyorlar. Şu Bovr paçavrasını bile doğru dürüst tenkid edemediler. Her tarafta miL 253
11 terkip bozuluyor; herkes, tabii aklı başında o-tanlardan bahsediyorum; mücadele lüzumunu Söylüyor. Bunu benden başka kim yapabilir?
Bu hususta hiç şüphem olmadığını Kudret Beye iyice anlattıktan sonra tekrar Sablha ile Muhtarın bahsine dönmek çarelerini aradım.
— Muhtarla Sablha ne zaman tanışmıştılar?
— Evlenmeleri 1916 sonunda oldu. Fakat daha evvelden aevişiyorlarmış. Benim haberim yoktu. Tanışmaları Şah zade başında iken hazırladığımız Molıdre temelli vesilesiyle oldu. Galiba buna alz beraberce karar vermişsiniz. Bilir misiniz Sablha sizden bana ne kadar çok bahsederdi. Bir müddet durdu, etrafına bakındı;
— Evet, çok güzel bir Hasis temsili hazırla mıştık. İhsanla tiyatro hakkında tam değilse bile bazı noktalarda tama yakın bir fikir beraberliğimiz var, O da benim gibi Molıârr'lr Rhakes-pearâ’l diğer müelliflere tercih ediyor. Hakkı da
var; öbürleri sadece hususi lezzetlendir.
Kudret Beyin düşüncesi, her an yem bir batağa saplanan bir arabaya benziyordu. Yürütmek için her atı atları dizgininden tutup çekmeniz, tekerleklerinden, arkasından İtmeniz lâzımdı.
— Evet, Hasis piyesi doluyıslyle diyordunuz?
— Hasis rolünü Sabihamn akrabasından Nuri Adil almıştı. Bilse rolünü demin gördüğünüz Leylâ aldı. Sablha Frosine’i tercih etti. Bütün bun lan böyle tevzi ettik. Fakat La Fltahe’l oynıya-cak kimse yoklu. Benim hatırıma Muhtar goldl. Doğrusunu isterseniz ben sadece zekâsına güvenmiştim; hakiki bir istidat olduğunun hiç farkında değildim. Sablha İle ikisi provalarda hepimizi şaşırttılar. Ihsan da, ben de, Muhlis Bey de... Hole Sablha emsalsiz şeydi.,. Fakat Seferberliğin İlânı o kadar hazırlığı, gayreti yarıda bıraktı. Bütün o dekorlar, elbiseler... Çünkü hepsini, hep’ 254* *
sini yapmıştık. Tiyatroyu öteden beri severdim,-Şimdi her şeyi anlıyordum. Sabiha İle Muhtarı bu koca bebek tanıştırmıştı. Fakat İhsan, Muhlis Bey... Belki de sözü değiştirmek için merak ettiğim başka bir şeyi sordum;
— Bu Nasır Paşa İle Sabihanın münasebeti nedir?
— Abdünnnsır Paşa Hazretleri Sabihayı çok takdir eder, beğenir ve sever? Paşanın ve kızının üzerinde büyük tesiri vardır. Paşanın çalışma odasında ro.smint görmediniz mİ?
Oturduğum koltuğun tam karşısında, küçük. güınüş çerçevesinden bir şeyler söylemek ister glîM bana uzanan genç kadın. Sablha mıydı? Niçin ona dikkatle bakmamıştım? Belki gözlerinde bir şeylrr okuyabilirdim.
— Haşan Bey kimdir? Hani bizimle konuşan ve birdenbire bana düşman olun zut ..
— Haşan Bey, Nasır Paşanın akrabasından dır. Şeker İşinde çok kazandı. Sonra babadan kalma ticaretleri olun değirmenciliğe döndü E-peyce zengindir. I.x»yiâ, Haşan Beye âşıktır, onunla evlenmek istiyor. Sakine Hanım iae Leylâyı kendi oğlu Hayrı Beye ulınak istiyor, Hnyrl Bey şimdi Ankarada. Annesi, muharebe bitip döndüğü zaı#Hiı, oğlunun bankada beş on paınmi. yo-zıhnneslnln gözünde bir kaç akarın senedi bulunması fena olmaz, diye düşünüyor; ama Hayri Bey oralı değil. Leylâya gelince, belki de Sabıkayı kıskandığı İçin Ha.san Beyin peşinden koşuyor. Çünkü FInsan Bey, Sablhaya deli gibi âşık...
Demek, ben Sablhantn adını söyler söyelmez. Leylinin, Sakine Hanımın, Ekrem Beyin, Haşan Beyin hep birden çehrelerinin değişmesi bundandı. Fakat ne kadar karışık bir işti, bu. Kendimi bir lâbirentte ka^vbolmuş sanıyordum»
(Devamı var) 255
*
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 3
Çfi Nisan 1050
( . EĞÎTÎM MESELELERİ
Amerika. Berllnden ayrılmamaya ve Almanyanın merkezini komünistlerin eline bırakmamaya kararlıdır. İşte hu gizdendir kİ. Şerlindeki Amerikan İşgal kuvvetleri dorudan «elecek her türlii taarruzu önlemek üzere yukardakl resimde görüldüğü gibi gıkı talimlere başlamışlardır.
Bunc roğmen, eğer komünist Alman gençliği, Berlinin Batı bölgesini işgal için toplu yürüyüş yaparsa; Amerika/bunların üzerine mitralyöz ateşi açmaya karar vermiş bulunuyor
Washıngt/>n, 2? (Hususi muhabirimiz G. H. Martiniden) — Amerikan Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlıkları, Batı Almanya Hükümetine
merikanın. müttefiklerle Almanları barıştırmak Üzere teşebbüse geçmeyi düşündüğü bir sırada, Bonn'daki hava karışmıştır.
Yoksa, bir defa kan aktıktan sonra. Amerikanın mânevi mesuliyetten kurtulması için çok geç kalınmış o-lacaktır.
Yugoslav dış siyasetinde büyük değişiklik oldu
Tito, İtalya ile dostane münasebetler kuracağını ve Yunanistana elçi göndereceğini bildirdi
Belgrad 27 A.A. (Reuter) — Yugoslav Parlâmentosu, genel seçimlerinin neticesi olarak dün Mareşal Tito’ya yeni bir hükümet kurmak üzere oy birliğiyle vekâlet vermişti ı\
Belgrad 27 A.A. (Afp) — Tanyoug Abanisinin bildirdiğine göre, Yugos-Milli Meclisi bu sabah Mareşal Tito'nun takdim ettiği yeni kabine listesini alkışlarla tasvip etmiştir.
Berlin 27 tYİRS) — Yeni Yugoslav Parlâmentosunun açılışı münasebetiyle bir nutuk veren Başbakan ve Millî Savunma Bakam Mareşal Tito.
İtalya ile dostane münasebetler kurmak istediğini ve Yunanistana bir Yugoslav elçisinin gönderileceğini bildirmiştir.
Trieste meselesi
n
tomla
müteharrik
denizaltı
Amerika Atom Komisyonu Başkanı, bu tip deniz-altıların inşaatına hız verildiğini söylüyor
Washington 27 (AP) — Con-necticut Demokrat mebusu Brien McMahon, dün Ayan Meclisinde, atom enerjisi İle müteharrik deniz altı gemisinin inşası hareketinin '‘mümkün olan âzami süratle devam ettiğini söylemiştir. Mac-Mahon, Ayan atom Komisyonunun başkamdir.
Senatör, geminin hangi tarihte hazır olacağı hakkında malûmat vermemiştir.
Yüksek okul gençliği ve kendi kendini yetiştirme
v Yazan : Dr. Halil Fikret Kanad
Amerika, 1948 de verilen üçlü notadaki noktai nazarında sabit duruyor
VVnshington, 27 A A. (Afp) — Trieste meselesi, VVashingtondaki İtalya büyük elçisi Tarchiani ile Dışişleri Bakanı Dean Acheson arasında yapılan 40 dakikalık görüşmeğe mevzu teşkil etmiştir.
Görüşme sonunda İtalya büyük elçisi, Triestenin ttalyaya dönmesi icap ettiğine dair 20-3.1948 tarihli üçlü notadan beri Amerika Hükümetinin durumunun değişmediği hususundaki kanatini belirtmiştir.
Atlantikli subaylar
m
merikada talim
görüyor
YVashıngton, 27 A.A (Afp) — Atlantik Paktına dahil memleketlere mensup 1600 dan fazla subay ve erin Birleşik Amerika tarafından verilen teçhizatın işletilmesi ve kullanılmasını öğrenmek üzere Amerikan ordusunda talim göreceği Savunma Bakanlığı tarafından bildirilmiştir.
Talim programı mayıs ayına doğru bavlıyacak ve çeşitli hallere göre bir ilâ on hafta sürecektir.
YÜKSEK okulların yatılı olması yeni bir kanunla gündüzlüye çevrildi. Şimdi gençler burs a-larak kendilerim idare ediyorlar. İyi mi oldu? Bazılarına göre fena oldu. Bunlar yatılı hayâtın faydalarını Saymakla bitiremiyorlar: Yatılı okullarda iyi ve sırasına göre sert bir disiplin altında yaşıyan gençler şimdi kafesten çıkmış kuşlar gibi serbest hayatta ne yapacaklarını bi tem iye-cekler. Serbest hayatın şaşırtıcı ve aldatıcı öyle tuzakları var ki. kendini idare edemîyenler bu hayat içinde ne paralarını derli toplu sarfedecek, ne muntazam ve kuvvetli bir gıda a-lacak ve ne de birdenbire serbestliğe kavuşmakla çalışma zamanlarını iyi idare edebilecekler. Hele gençliğin, başkalarının emri altında yaşamaktan nefret eden temayülleri onları büsbütün zıvanadan çıkaracak. Faust ve Mephistobıun çarpışmasından çok vakit Mephisto galip gelecek; irade ve karakter yumuşıvacak; hulâsa gençliğin istenilen şekilde yetişmesi mümkün olamıyacak.
Bazıları da bu görüşü tamamıvle hatalı buluyorlar ve galiba da haklıdırlar. Evet, yatılı hayatın gençlere bazı meziyetler kazandırdığı muhakkaktır. Derli toplu yaşamanın kazandırdığı alışkanlıklar, muntazam çalışma, disiplinle kaynaşma ve dirlik icaplarına ıstiyerek veya istemi-yerek uyma her gencin benimsemesi gereken meziyetlerdir. Fakat genç kendi başına hayatım İdare etmeyi ne vakit öğrenecek? Serbest hayatın aldatıcı ve çekici olaylarına karşı ne zaman cephe alacak ve bunlarla mücadeleye alışacak? Çeşitli heyecan ve ihtiraslarına karşı galip gelmeyi ne zaman sağlıyacak?
Terbiyenin gayesi, karakter ve şahsiyet sahibi olmaktır. Güzel. Fakat karakter ve şahsiyetin ancak kendi kendimize emir vermekle, yolumuzu kendi kendimize tâyin et-
mekle. idare edenle İdare edilenin aynı şahısta toplanmasiyle mümkün olduğu da muhakkak. • Şüphe yok; serbest hayatın aldatıcı, kızdırıcı ve çekici olayları hep birer Mephisto’-dur. Mephisto’nun elinde oyuncak olmaması için Faust'un ruh ve irade bakımından kuvvetli ve hazırlıklı olması lâzım. Aksi takdirde Faust, yerlerde sürünmeye, hakir ve zelil düşmeğe mahkümdür. Karakter ve şahsiyet, serbest hayatın içinde çetin mücadelelerle elde edilir. Arkamızda küçük büyük bir çok mağlûbiyetler ve yenmeler olmalı, pehlivanlar gibi savaşmayı bilmeliyiz kı mücadeleden alnımızın akı de çıkabilelim.
Baskı altında ve başkasının idaresi altında yaşıyah gençlerden medet umulmamalıdır. Yatılı okullar gençlere bol bol iyi niyet aşılar. İyi niyet, iyi insan olmak değildir. İyi niyetli ve fakat iradesi ve karakteri zayıf gençlerin Donkişot’tan farkları yoktur. Bize gülünç karakterler, sürü ruhiyle yetişen ve yaptıklarım yüzüne gözüne bulaştıran gençler lâzım değildir. Sürü ruhu iğrenç ta-biatler meydana getirir. Bize büyük ve korkunç dalgalarda gemisini mükemmel idare eden Barbaros Kaptanlar. iyiyi kötüden, doğruyu eğriden. güzeli çirkinden ayırdetmesini ve tatbik etmesini bilen karakterler lâzım.
Bu arada serbest hayatı vahşi ve başıboş kuvvetlerin hürriyeti mânasına anlıyanlar da olacak. Varsın bu zavallılar da türlü hileli ve dolambaçlı yollarda dolaşsınlar ve gerekirse hırs ve heyecan anlarında ağır suçlar işlesinler! Geri kalanlar bize kâfidir. Bizim aradığımız gençlik, ancak serbest ve karışık hayatın örsü altında tavını bulabilen ve doğru yoldan şaşmıyan gençliktir. Uzaktan denizi seyredenler kaptan olamazlar. Boğulmayı da göze almak şartlyle denizin dalgalan içinde gemilerimizi idare etmeye alışmalıyız.
daha geniş salâhiyet verilmesi hususunda bir prensip karan üzerinde anlaşmış bulunuyorlar. Bununla beraber, aynı çevrelerin Amerikalı idarecileri, Bonn Hükümetine bilhassa dışişleri sahasında hareket serbestlsi vermek üzere esaslı tedbirler Almak hususunda büyük güçlüklerle karşılaşıyorlar.
New-Ynrk Times’in siyasi muhabiri, Londra Konferansına hazırlık o-larak Washington’da bilhassa iki projenin tetkik edilmekte olduğunu gazetesine bildiriyor. Birinci plân; sadece siyasi ve iktisadi salâhiyetlere sahip bulunan ve Batı Almanyayı da faal bir âza gibi içine alacak o-lan “Atlantik konseyi,, nin kurulmasıdır. Bu konsey askeri meselelerle meşgul olmıvacağı irin Almanyanın silâhlanması mevzuuna karışmıya çaktır. Amerikalılar. Fransız Başbakanı Bidault tarafından sulhu tesis için teklif edilen “Yüksek Atlantik Konsej'i’* fikrini ufak değişikliklerle ele almak niyetindedirler. Bidault bu konseyi. Amerika, İngiltere ve Fran-sayı birbirine daha sıkı şekilde bağlıyacak bir vasıta gibi görmekte idi. Amerikalılar ise, bu aynı konseyi, batı müttefikleri safına Almanyayı da dahil etmek ve onu kendi taraflarına sımsıkı bağlamak için fevkalâde bir vasıta olarak kabul ediyorlar.
Ne'v-York Times muhabiri, Mar-shall Plânı siyasetinin Almanyayı a-lâkadar eden kısmının neticelerinden. Amerika Hükümetinin hayal sukutuna uğradığını açığa vuruyor. O halde. Alman dostluğunu temin etmek İçin yeni ve daha mükemmel çareler bulmak lâzımdır.
Aynı muhabirin, Amerika Dış Bakanlığının tetkik etmekte olduğunu bildirdiği ikinci plâna gelince; bu daha cüret.kârane bir projedir ve Batı Almanyaya gitgide artan biı dış siyaset hürriyeti ve otoritesi vermek maksadiyle. müttefiklerin ışgaı statüsünü değiştirmeyi hedef tut maktadır Bunun gayesi, Kuzey Atlantik İttifak Muahedesinin Almanya tarafından da tasdikini temin etmek tedir. Bu tasdik keyfiyeti ise, ahğak Almanyanın daha geniş hır istiklâle sahip olması batı müttefiklerine katılmayı kendiliğinden arzu etmesiyle mümkündür. Kuzey Atlantik Paktını Almanya tasdik ederse, balımı, askeri müdafaası son derece takviye edilmiş olur.
İşte Amerikanın istediği hııdur. New-York Times’in işaret ettiğine göre, Atlantik milde *-» »nda Alman yaya da bir rol verileceği muhakkaktır, Almanyanın bu ınevzudaki rolünün ne olacağı tasrih edilmiyor. Sadece, Almanyayı silâhlandırmanın bahis mevzuu olmadığı açıkça söyleniyor. O halde Alman sanayiini yeniden kurmak mı düşünülüyor? Bunu şimdiden bilemeyiz. Fakat bahsi geçen gazetenin verdiği havadise dayanarak. bıınun muhtemel olduğunu ifade edebiliriz. Netice olarak şıınu söylıycbdiriz ki. Almanyayı Atlantik Milletleri Bitliğine daha sıkı şekilde bağlamak içfn sihirli hır formül bulmak vazifesi, İngiliz İnmişleri Bakanlığına tevdi edilen en e-sasjı mevzulardan biridir.
Batılı müttefikleri endişeye düşüren bir mesele, bugün umumi vaziyet hakkında yapılan iki Ufslrle aydınlatılmış bulunuyor. Bunlardan birincisi, Dre5V Mıddelton isimli muhabirin bir telgrafıdır ki, Bonn’daki mUtte fık otoritelerinin Adenaucr Hükümetine karşı öfkelerinin gitgide arttığını bildi irmektedir, Muhabir, yalnız ingllizlcrın ve Fransızların değil, Amerikan Yüksek Komiseri Mc Cloy ıın etrafındaki memurların »la son derece kızdıklarını açıklıyor. A-
tkinoi tefsiri ise, üste muharrir \Vaiter Lippman yapmakladır. Mu harrire göre, Amerikan makamları, Berlindekl komünistler bu şehrin batı müttefiklerine ait bölgesini istilâya kalkışırlarsa, bunlar üzerine ateş açma kararını vermişlerdir. Lippman enerjik hareket etmenin iyi bir şey olduğunu -azmakla beraber, Aeheâon’un. Alm gençleri üzerine mitralyöz ateşi açma kararının neticelerini iyice hesaplaması gerektiğini ilâve ediyor. Böyle bir hâdise nı-kııbuldugu takdirde, Atman, birliğini temin uğrunda hareket eden bir çok Almanların öldürülmesi üzerine onların kurban edilmiş birer kahraman vaziyetine çıkacağım hatırlatıyor. Ve “Amerikalıların ellerini Alman genç liginin kanına bulamasını, Ruslar da çok temenni ederler.,, diyor. Lippman, böyle bir mesuliyetten kaçınmak için, Amerikanın şimdiden Rus Hükümetine ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine müracaat ederek onların da mânen olsun bu işe iştiraklerini temin etmesini tavsiye ediyor. Eğer Rusya. Alman gençliğine Berlin üzerine yürüme emrini verir-se. böyle hır hâdisenin mesuliyetim kendisi yüklenmiş olacaktır. Bunu şimdiden açıkça ilân etmek lâzımdır.
İngilterede İşçilerin nefes alma ânı
Fokaf Muhalefet, Hükümeti rahat bırakmaya niyetli değil
Londra. 27 A A. (Reuter) — İşçilerin Avam Kamarasında dün kazanmış oldukları az farklı zafer. Attlee-ye. önündeki sıkıcı günler için bir nefes alma imkânı vermiştir. Hâlen parlâmentoda nazik bir durum mevcut değildir Fakat muhalefet, Hükümeti rahat bırakmtyacagım açıkça ifade etmektedir ve herhangi bir anda güven oyuna müracaat edilme durumunu yaratabilir.
Hükümetteki devamlı gerginlik, Attlee nın sonbahara kadar memleketi dolaşması İçin işçilerin yaptıkları tazyikte görünmektedir.
merikada mecburî askerlik
Kanunun, iki sene daha uzatılması isteniyor
Washıngton 27 A A. (Afp) Georgie Eyaleti Demokrat saylavla-rmdan Cari Vinson Temsilciler Mec -liri Silâhlı Kuvvetler Komisyonunda yaptığı beyanatla. Birleşik Amerika-da Mecburi Askerlik Kanununun iki sene uzatılması lehinde konuşmuştur.
Bu kanun haziran ayında yürür-yükten kalkmaktadır. Kongre kanunun uzatılmasını talep etmiştir. Vinaon, komisyonun hu konu etrafında bir anket açacağını ve İlk olarak Genelkurmay Başkanı Gerıerai Omsr Bradley’ın komisyonda beyanatta bulunacağını bildirmiştir.
Ankara. 27 (A. A.) — Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğinden bildirilmiştir:
C. H. Partisi 1950 milletvekili seçimi beyannamesi
14 mayıs 1950 günü Türk seçmenleri. memleket mukadderatına 4 yıl müddetle hâkim olacak dokuzuncu Büyük Millet Meclisi üyelerini seçeceklerdir. Partimiz seçim konusunda her türlü şüphe ve tereddüdün ortadan kalkmasına büyük önem vermiştir. Yeni seçim kanunu başından sonuna kadar tam bir emniyetin tekmil şartlarını sağlamıştır. Seçim muameleleri her noktasında müstakil mahkemelerin kazai murakabesi altındadır.
Yurttaşların ekseriyetinin güvenini sağlamak isteyen her parti önümüzdeki 4 yıl zarfında, vatandaş ve memleket yararına neler yapmayı tasarladığını, milli menfaatleri ne suretle korumayı düşündüğünü sade ve açık bir ifade ile belirtmelidir.
C.H.P, şimdiye kadar olduğu gibi, buglin de vatandaş ve millet menfaatlerini, yurdumuzun kalkınmasını bir kiil olarak kabul etmektedir. Tiirkiye-mizi medeni memleketler camiası içinde süratle geliştirmek, vatandaşlar a-rasinda ırk. din, mezhep ve sınıf ayrımı gözetmeksizin, umuma yararlı ted: birleri cesaret ve azimle tatbik etmek değişmez prenslpimizdir.
Partimizin 1947 yılı kurultayında kabul edilen programı, Türkiyvnin her bakımından süratle yükselip ilerlemesi için takibi gereken esas ve yolları göstermektedir. Hedefe varıncaya kadar bu esaslara bağlı olarak yürüyeceğiz. Tecrübelerin gerekli kıldığı İlâve ve değişiklikleri yapmaktan da geri kaJmıyacnğız.
Partimizin programı; bütün bir kalkınma devrinin prensiplerini ihtiva etmektedir. Milletin güvenini yeniden sağladığımız takdirde 1950-1954 meclis döneminde ilk plâna alarak ger çekleri İrmeye çalışacağımız işler, ele alacağımız dâvalar şunlardır.
Rejimin takviyesi
1 — Demokrasi yolundu cesaretle mesafe alırken, bütün vatandaşları her türlü haklarından, can. mal ve mülkünden emin olarak, birlik, düzenlik İçinde yaşatmak baş kaygım izdir.
2 Çok partili serbest münakaşa hayatını \ milletin aeçtiğl vekillerle idare sistemini daha ziyade kuvvetlendireceğiz.
3 — Bu maksatla Anayasamızı sağlam bir gaip demokrasisinin temel prensiplerine göre değiştirmede istiyoruz. Milletvekillerinden mürekkep bir Meclisten Imşka, ikinci bir meclisin bunların vazifeleri, hiçbiriyle münasebetleri. Devlet Reisinin vazife ve salâhiyet liri ele alınacak başlıca konular Olacaktır. Meselenin halli işini, geçimlerden sonra toplanacak C H. P. Kurultayına sunmak kararındayız.
•I Milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik umdeleri parlinıizin âna prensipleridir. Yurdumuzun yulcsehp Ktdişmcsinin bu düsturlar yolundan îterçeklcşebiteccğine I-nannıaktayız. Tek parti hayalı devrinin imbı sayılarak Anayasaya sokulmuş olan bu altı umdeyi Anayasadan çıkaracağız. Bununla beraber Anaya-ya lâik cumhuriyet rejiminin kurunrna-sj için gerekli kayıtların konması lâ-zımgeldıği kanaatindeyiz,
Ktı başta köylü ve çil İçi
5 Halk idaresinin tekmil icaplarını Kinişiyle yerine getirmek partimizin ilk kuruluş ganimden beri şaşmayan hedefi olmuştur. Milletimizin temel unsuru olaıı koylu ve çiiıçi vatandaşlarımızı medenî vasıtalardan tam olarak faydalanır bir duruma getirmek için, şimdiye kâtlar alman tedbirlere süratle yenilerini ilâve edeceğiz. Bu maksatla oniımuz(ieki >ı yd içinde şu işleri önemle takıp edeceğiz:
Köyde İlk Öğretini
a) İlk öğretimi her köye sokmak savacımızı hızlandıracağız. Devlet bütçesinden koy okulu yapımı için her yıl ayrılmakta olan ödeneği arttıracağız Bu suretle 4 yıl sonunda çocuklarımızın yüzde seksenini okul ve öğretmene kavuşturacağız.
Koy yayınları
t») Köylü vatandaşın okuma ihtiyacını karşılamak için koy yayınlarını genişleteceğiz
Köyde radyo
cı En az her koy odasına hır radyo
( MEMLEKET HABERLERİ )
Halk Partisinin seçim
verebilmek için ucuz radyolar hazırlatıp 4 yıl içinde bütün köylerimizi radyo sahibi kılacağız.
Köy yolları
d) Köylerimizin, ana yollar şebekesine yaz kış geçit verir yollarla bağlanması işini önümüzdeki 4 yıl zarfında halletmek kararındayız. Sadece bu dâvanın halli ile köyün bir çok meselelerinin ortadan kalkacağına inanmaktayız.
Köyde su
e) Köylerimizi temiz ve sağlık şartlarını haiz suya kavuşturma işini de ö-nümüzdeki 4 yıl içinde çok hızlandıra-
fr 17
Köylüye toprak
f) Milletimizin maddi varlığının temeli toprak mahsulleridir. Devlet e-lindekl geniş topraklardan bavlıyarak topraksız veya az topraklı köylüye a-razl dağıtma İşini hızlandıracağız.
İç İskân
g) Yurdun ziraat.e elverişli yerlerinde çiftçilik yapmak isteyecek aileler için her türlü kolaylık ve İmkânları Bağlıyacağız.
Köylüye daha elverişli ziraat ıısul ve vasıtaları
h) Çiftçiye elverişli tarım usullerini sistemli bir tarzda öğreteceğiz
Çiftçi çocuklarını yetiştirmek için a-melî zirâat okulları açma işini diğer teknik okullarımız gibi ve uzun vadeli bir programa bağlıyacağız.
i» Ziraat âletleri fabrikasını çiftçimizin ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde genişleteceğiz.
jı İyi vasıfta ilaçlanmış tohumluk dağıtma işine hız vereceğiz.
kı 30 bin tonluk bir Huni gübre fabrikası kurmak üzere hemen teşebbüse geçilecektir.
l) Ziraat Bankası sermayesini 500 milyon liraya çıkarmak zirai kredi sahasında ilk hedefimizdir. Buna erişmek için gerekli tedbirler süratle alınacaktır.
m) Ekip biçmede ve barınanda, makineden ve diğer fenni usul ve vasıtalardan kendi ferdi İmkânları ile fay-(lalannmıynn çiftçi vatandaşların hu vasıtalardan toplu olarak M »ladesini sağlayacağız.
Köylüyü tek mahsulden kurtarmak İçin
n» Yurdun her köşesini, toprak, iklim ve diğer şartlar bakımıncian tasnif ederek çiftçi vatandaşın kaderini tek mahsule bağlı kalmaktan kurtarmak İçin her bölgede köylümüzün meşgul olabileceği istihsal çeşitlerini teshil edeceğiz. Yeni lallhsal hobalarına ve çeşitler İne rağbeti arttırmak i-(;in yardımda bulunacağız.
T* u sigortaları
o) Çiftçi» tabii âfetler karşıcında teşkilât h» id ırmak istiyoruz Bu maksatla, »loludan, sel basmasından ve hayvan ölümlerinden doğacak zararlar» karşılamak Üzere sigortalar tesisi için ilk adımlar atılacaktır.
Köj' aağlıği
l>) Sağlığı koruma teşkilâtını köylünün ayağına götürmek işini bir programa bağlayıp hemen tatblka haşlayacağız. Bu maksatla uygun yerlerde taağllk merkezleri) kuracağız. Her 5h bin nüfusu bir sağlık merkezine kavuşturmak üzere boşladığımız çalışmaları 10 yılda Iarnamlayacağız Hakini ve sağlık memurları acele vc-ağır hallerde hastayı köyünde muayene edecek, hasta arabası İle sağlık merkezine, yahut en yakın hnstahanc-ye nakledecektir
r) Küçiik yaşta çocuk ölümlerini a-zallmak meselesini lâyık olduğu ö-nemle ele alıp hu devre içimle esaslı tedbirlere bağlayacağız.
Orman dâvamız
fl — Vatandaş He orman idıııosi ara
cındaki münasebetleri ıslâh edici tedbirlerin alınmasına devam olunacaktır. Bunun yanında. Türkiyemlzln orman varlığını korumak ve arttırmak dâvası bütün ehemmiyetiyle takıp edilecektir. Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilâtının yetkili uzmanları ile birlikte tetkik ve tatbik çalışmalarına süratle başlamak için teşebbüse geçilecektir. Yol sahasında parlak neticeler sağlanmış ve tarım sahasında girişilmiş olan bu İşbirliğinden faydalar beklemekteyiz.
Yakacak meselesinin öııcıııi
7 — Yurdumuzun her tarafında rastlanan linyit kömürü yataklarını işletmek, hem kömürü vatandaşın a-yağma kadar götürmek, hem de kömürden en verimli usullerle faydalanma İşini geniş ölçüde geliştirmek kararındayız. Bu suretle yakacak dâvası halledilmiş ve ormanlatımizı tahripten kurtarmak, gübreyi de en faydalı yerde kullanmak imkânı sağlanmış olacaktır.
"Bundan sonra beyannamenin 8 -9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 ncı maddelerinde şehir ve kasaba için tasavvurlardan mesken meselesi, özel idareler, ortaokullar, teknik okullar, suların tanzimi ve iller Bankasının faaliyeti hakkında İzahat vardır. Beyanname şöyle devam ediyor:
Yol. daima yol
17 — Millet hayatında yaz kış geçit veren yollar her dâvanın çözülmesinde İşe varıyan başlıca unsurdur. Bu sebepten yol çalışmalarına üstün önem vermeye devam ederek, daha çok yol yapacağız. 23 bin kilometrelik devlet yolları programı tatbikinin daha ikinci yılında bakım ve ıslâha tâbi kılınan yol uzunluğu 18.000 kilometreyi bulmuştur 1952 de 23 ııtıt) kilometre yol tamamen bakım altına alınmış o-İacaktır. 27 000 kilometre tutan II yollarını da 1951 yılından itibaren devlet yolları arasına katmaya başlayacağız ve ayrıca hazırlanacak bir programla bunları da peyderpey bakım aKına alacağız.
Doğu kalkınııuLsı
18’— İki yıldır tatbik olunan ve daha şimdiden güzel neticeler vermeye başlamış olan, doğu kalkınması programına devam edeceğiz. Çeşitli sebeplerden geri kalmış olan, bu yurt parçasını kısa zamanda diğer yerler merhalesine ulaştırmak kararındayız.
Petrol islet inesi kurulacaktır
19 — Artık bir İşletme mevzuu haline gelmiş olan petrollerimizi, ham veya 1 asî İye edilmiş olarak kullanmı-ya hız vereceğiz. Kurulacak petrol işletmesi idaresine büyük ve kiıçiik milli sermayenin ve makul şartlarla gelecek yabancı sermayenin Işt li nkine imkân vereceğiz.
idmanlar ve kiiçük Iskehdcr
20 Limonlarımızın yeniden yapılması ve ıslâhı için Intbikııuı bnşlannn programn devam edeceğiz. Küçük iskeleler yapımı işine ayrıca önem vermekteyiz.
Adalet işlerimiz
21 - Medeni bir cemiyetin seviye öl-♦Ülerlndcn bnşlıcası adalet cihazının mikemıııellivelidır Partimiz, çok pnr-ili serbest münakaşa hayalının cle-ıımının ana teminatım müstakil ımıh-(rmejerlnüzin muhabbetinde görmeğedir. Bu sebeplerle adalet işlerimizin lalımı daha mütekâmil bir hale golnıo-I için gerekli her tr(iblrl alacağız. Sosyal tesaııüdü kuvvetlendireceğiz
22 Partimizin sosyal sahadaki levlelçlligl. sosyal ıslâhata Öncülük ct-uek, sosyal tesnnüdü kuvvetlondlr-ncktlr. Bu yolda girişilmiş olan ieşeb-hüslcre önümüzdeki devrede devam e-leccgiz.
İşçilerimizin durumu:
a) işçilerimizi emniyet içinde çalış
tırmak için gerekli tedbirlerden çoğu gerçekleştirilmiştir. Bunlara yeni tedbirler katılacaktır.
b) Memur ve işçilerimiz için sağlanan imkânları bütün vatandaşlara teşmil etmek ergeç erişmeyi elzem saydığımız bir hedeftir. Bu uğurda esaslı tetkik ve hazırlıklara hemen başlamak kararındayız. Sosyal sigortaların her türlüsünü, başlangıçta mütevazı bir ölçüde de olsa, birer birer tesis için teşebbüse geçeceğiz.
Kimsesiz çocuklar:
c) Kimsesiz çocukların himayesi ve yetiştirilmesi için girişilmiş oinn işlere hız vereceğiz ve daha geniş ölçüde yardım Bağlıyacağız.
Bizim devletçiliğimiz ve özel teşebbüs
23 — Partimiz, millî ekonomimizi bir bütün olarak kısa zamanda geliştirmek yolu İle milletimizin yaşama şartlarını dünyanın bugünkü gereklerine uygun ve üstün bir seviyeye ulaştırmak amaciyle, devletçilik prensiplni benimsemiştir. Bizim devletçiliğimiz büyük maden işletmelerinin, enerji santrallarının ve nğn endüstrinin kurulması, savunma endüstrisi, bayındırlık işleri gibi büyük teşebbüsler ile kamu hizmetlerini ilgilendiren ulaştırma ve posta, telgraf ve telef ou gibi teşebbüslerinden ibarettir. Bu sebepten :
özel teşebbüsü teşvik:
ıı) Yurdumuzun ekonomik kalkınmasında özel sermaye ve teşebbüsün, gittikçe artan bir nispetle faaliyet gösterip gelişmesini İstiyeceğlz.
Yeni sahalar:
b) Sermaye ve teşebbüs sahiplerinin yeni iş sahaları açmalarım teşvik edeceğiz. Bu yıl kurulmuş olan sanayi Kalkınma Bankası bu yolda ilk adımdır.
İşletme kredisi:
c> Şimdiye kadar yalnız devle! ıktl-s.'uli teşekküllerinin faydalandırildiği İşletme kredisi kaynaklarından özel teşebbüslerin de laydalandırılmasıııa imkân vereceğiz.
Ucuz kredi:
d> Halkımızın tasarruf Itırını yurt için en faydalı sahada nomalandırmak maksadiyle müsait faizlerle istikraz tahvilleri çıkaracağız Bu şekilde elde edilen paraları ziraat ve sanayi kalkınmamızda yeni sahalar açacak özel teşebbüs sahiplerine de, aldığımız(lan daha elverişli şartlarla vereceğiz. ?\ra-(la kalacak farkı devlet bütçesinden ödeyeceğiz
Yabancı sermaye:
o) Tiırkiycflp iş görmek isteyen ve medeni memleketlerde kabul edilmiş milletlerarası şartlara uyarak yabancı sermaye için kapılarımız açık tutulacaktır. Yabancı sermayeyi teşvik l-çin bu yıl çıkarılmış olan teminat kanunu, bıı yolda sağlam bir zemin hazırlamıştır.
Devlet işletmeleri ile kanuni eşitlik
f> Özel «ernın.vn ve teşebbüs He devlet işletmelerinin aşıt şartlar içinde çalışmaları partimizce esas say ililin kt adı r. Bu sabada mevcut şartları yeniden gözden geçirerek eşitliğe aykırı vaziyetler varsa bunları düzeltmek kararındayız.
Fiili inhisar yok:
h» Özel sermaye ve teşebbüsün yurt ekonomisinin gelişmesinde oynıyacağı rolün büyümesini İsterken, halkımızı her türlü istismardnn koruyacağız. Vatandaş için hHyati ihtiyaç mtıhiye-tindeki mad(leler üzerinde oynanmazımı meydan hııakmıyacak tedbirleri İhmal ctıniyoceğlz.
Küçük sanat kredisi:
21 — Halk Bankasının kaynak ve imkânlarını kuvvetlendirmek suretiyle küçük sanat erbabına ıızun ve kısa vadeli kredi hacmini arttıracağız. Tek nik okullardan çıkan gençlere uzun vade w düşıık faizle tesis kredisi sağlanacaktır.
İşletmeler ve Tekel
25 — Devlet işletmelerinin ve Tekel fabrikalarının dalma daha rasyonel prensip ve usullerle yürütülmesi ve veriminin arttırılması için esaslı tedbirler alacağız.
Bütçe siyaset imiz
26 —* Bütçe siyasetimiz, milli gelir kaynaklarının gelişmesiyle ahenkli alarak, memleket ihtiyaçlarının tertipli bir sıra dahilinde karşılanmasını hedef tutacaktır. Bu maksatla:
a) Devlet masraflarını asgari hadde İndirmek, tasarruf tedbirlerini devamlı olarak araştırıp tatbik etmek istiyoruz,
b) Başlamış olduğumuz vergi ıslahatını önümüzdeki devrede mutlâlîa tamamhyacağız. İstihlâk ve Muamele vergilerinde, damga resminde ve harçlarda ve gümrük resimlerinde yeni şartlara ve ihtiyaçlara göre yapmağı tasarladığımla ıslâhatın etüdleri tamamlanmıştır. Bunları en yakın bir zamanda katileştirmeğe çalışacağız.
Türk parası
27 — Türk parası kıymetinjn muhafazası üzerinde daima önemle duracağız. Bütçe ve kredi siyasetimizle dış ticaret rejimimiz arasındaki a.-hengi mükemmelleştirici tedbirler alacağız.
Barem Kanunu
28 — Barem Kanununu, hizmet e-sasına göre yeniden ayarlayacağız. Terfilerde nıenıurun ihtisas, zekâ, çalışma v© kabiliyetini ayrı ayrı goz-önünde tutacağız, meslek özelliklerini hesaba katacağız. İktisadi devlet teşekkülleri ve bankalar memurları için de aynı kıstasları tatbik etmekle beraber. işin özelliklerini gözönünde bulunduracağız.
Vatandaş ve hazine
29 — Vatandaşla hazine arasındaki münasebetleri süratle neticelendirecek sade usullere bağlıyacağız.
Milli savunmamız
30 — Yurt içindeki ilerleme ve kalkınma ahretlerimizin selâmetle gelişmesi. sınırlarımızın emniyet altında bulunmasına sıkı sıkıya bağlıdır. Bütün dünyanın içinde yaşadığı şartlar ağırlığından henüz hiç bir şey kaybetmemiştir. Bu kararsız ve karanlık âlem ortasında, en büyük dayanağımız kahraman Türk ordusudur. Milli savunmamıza dalma üstün önepı vermiş olan partimiz, Amerika Birleşik Devletlerinin malzeme ve teknik yardımının devamını yürekten dilemektedir. Milletçe katlandığımız fedakârlıklardan. dünya şartları değişmedikçe, en ufak bir indirme yapmayı doğru görmemekteyiz. Ordumuzun savunma gücünü arttırmak İçin gerektikçe yeni fedakârlıkların da vatandaşlar tarafından benimseneceğine inanıyoruz.
Dış politika
31 — C.H.P nin dış politikadaki İsabetli tutumu yalnız Türk vatandaşlarının değil, bütün medeni âlemin takdirini toplamaktadır. Birleşmiş Milletler ailesi içinde milli selâmet ve refahı yüksek hır insanlık idealine bağlı gören politikaya devanı edeceğiz. Batı medeniyet ve demokrasi anlayışının bir uzvu olarak, Ingiltere ve Fransa ittifakına üstün önem vermekleyiz. Amerika .Birleşik Devletleri ile devamlı gelişme halinde olan dostluğumuzu. askerlik, ekonomi, kültür a-hınlaıında pekleştiril» kökleştirmek prensibimizdir, Miilctlcraranı münasebetlerde yolumuzu aydınlatan ışık, karşılıklı haklara srıj-gı, istiklâl ve ülke bııtiınluğün*- riayet düsturlarıdır. Dışlşl»‘rl teşkilâtımızda ekonomik işlere daha ziyade yer vereceğiz.
32 Büyük dostumuz Amerika ile ekonomik ve teknik işti i rl İği ne. Avrupa Ekonomik Kalkınma Teşkilâtı kana hndan da devanı etmek kararındayız.
Bu yeannanıedc» vudedılen işlerin her biri rsash hazırlık ve hesaplara dayanılarak leshit edilmiştir. Vatandaşlar partimize memleket İdaresinv tekrar emanet ettiği takılırdı* birer birer tatbik ve tahakkuk ettirecek o-lan bu işlerin teminatı, C.H.P hükümetlerinin çeşitli sahalarda bugüne kadar meydana getirdiği eserlerdir.
Takdir, milletimizindir.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
' Nisan 1080
İkinci Dünya Harbinin perde arkası
SPOR
Halter müsabakası
PARİS
||i* ,
MEKTUBU
30 bin kırat
Felemenk taşı ne oldu?
yapılacak
Gençlik Klühünün halter şiı-mayıs 1940 pazar günü saat klüp lokalinde bir müsabaka
H
Avru-
AKİKATE sığnuyacak efsanevi vakalar sadece meşhur romancıların veya filim rejisörlerinin eserlerinde görülmez. Nâdir olmakla beraber, hayatta de tesadüf edilenleri vardır. İşte bunlardan biri: Vaka. İkinci Dllnya Harbinde Almanlar tarafından işgal edilmiş olan Hollanda topraklarında geçer. Bilindiği gibi Felemenk ve bilhassa Ama-terde m mücevher tlcai'etlıun
padakı merkezi mesabesindedir. Ama-terdamdaki pırlanta borsası dünyaca meşhurdur.
1943 yılında bir gün Amaterdam-daki ve hemen hemen bütün Hollan-dadaki kuyumcu mağazalarına Alman olduklarını bildiren üniformalı ve sivil memurlar gelmiş, mevcut kıymetli taşların hepsini salın alacaklarını bildirmişlerdi. Bu haber karşısında şaşıran HollandalIlar Önce kulaklarına inanmak İstemediler. Fakat, müşteriler teminat verip, satın alacakları mücevherlerin bedelini derhal ödeyeceklerini bildirince iş değişti. Alışveriş hâdisesız cereyan etti. Satın alınan kıymetli taşların bedeli hakikaten baskıdan yeni çıkmış guldeiflerle derhal ödendi. Bu kâğıt paraların, o zamanlar lıaşka memleket paralarını da basan Berlin Devlet Basımevinde basıldığı Hollandalılarca da malûmdu.
Bu suretle göz açıp kapıyacak kadar kısa bir zamanda yüz binlerce kıymetli taş Naillerin eline geçti, Bunun önemli bir sebebi vardı; Hit-ler Hükümeti, tarafsız yabancı memleketlerle iş yapmak İçin elinde hakiki kıymetler bulundurmalıydı. •Bunlar, harbi devam ettirebilmek 1-çin zaruri olan ham madde ithalinde veya karşılaşılacak her hangi bir mağlûbiyette — Stalingrad’dan sonra bunu hesaba katmak gerekti — önemli rol oynıyacaktı.
Bu suretle satın alınan ve değerleri yüzlerce milyon gulden’U bulan elmaslar Arnheim Bankasındaki kasaya yerleştirildi ve tam iki yıl burada kaldı. Bu definenin esrarlı macerası işte o tarihte başladı. Pırlanta Borsası Mümessili Mijnheer van Essen’m verdiği izahata göre, 1945 yılının son günlerinde. Amheim’ın gözden çıkarıldığı sıkışık 6r devrede. hususi bir SS bölüğü 30000 kırattan ibaret olan hu hâzineyi teslim almış ve sonra da banka binasını havaya uçurmuştur. Kıymetli taşlar Önce Berime getirildi; oradan da vasıta bulundukça Bern şehrine, yani tarafsız topraklara nakledildi. Bu arada 6000 kırattan ibaret olan bir palat “elçilik eşyası,, diye geçirildi» Fakat, az zaman sonra pırlantalar Berline geri gönderilmiş ise de manuş, yolda anlaşılmaz sır olmuştur.
Geri kalan 24000 kırat
Bunun hakkında Bavyerada gölü civarında Rottach ilçesinde o-turan Josef Neckermann isminde bir şahıs bugünkü İşgal kuvvetlerine malûmat vermeye çalışmaktadır.
Neckermann. o zamanlar ordu levazım işleri giyim ambarları müdürlüğünde çalışmakta idi, 1945 yılı şubat sonlarında Devlet Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından kendisine 13 bin kırat Felemenk taşı gönderildi ve bu taşlara mukabil İtalyadan devlet hesabına iç çamaşırı ve pamuklu mensucat, »atın alması emri verildi, îtalyada harp durumunun değişmesi
oraya var-Nr
şe kilde
ne
olmuş? Tegern
« a
Teknik de Orada yamadık, dileriz.
İTİZAR
bir Arıza İdim!,, Okuyucularımızdan
yüzünden “Ben adlı tefrikamızı ko-özür
Paris'te ilk defa olarak
BULMAC
A
Ruhlun Miğu:
1 — Bir msselı* hakkında nıütslâu beyan edici, 2 - Özsu. Rûtbceiz askerler. 8 — Atıf odalı, BayAğl, Sonuna K harfi Krllrst huıo» ve hindide bulunur. ı — Temiz* Büyük. Bir renk. 6 — Bir kuş ismi. Açık kestane ronglnde olan 0 — Sütılli supa. Raşıım H harfi ğolırue kalın İp olur. 7 — Bir noto, Bu asrı. İki konuyu birbirine bağhyan e-dat. « Çıplak, Bir nr.vin yare do£ru nisa ynnı. İsim, n - Bir cin» pudra. (?-aun saplı darlncr kaşık. 10 bölme ıçoüulı.
lııknrdıın u(»ııfiu
1 — Varışı, 2 Tutanklar. 3 — Tersi çok doğll. Yapma, rin en öhceal. 4 — Boşluk. Baş kaklı-ran. Rabıt edatı, ft — Evlenir beşlenen avcı bir hayvan. Aâa. 6 — fieaiye. Birincisi. 7 — Bir unla. Yükselime. Tersi kubarına, fi AakurL Yüce İki aoa-ala harf. 0 — Bedava. Karışık renkli 10 İnanır,
Üzerine, Neckermann, kendisinden istenen alışverişi yapamadı ve definesi İle beraber tekrar Berlıno döndü. Bellinde bu elma» yığınının kime teslim edileceği bilinmediği gibi hiç kimse de bu İşe burnunu sokmak İstemiyordu. Amerikalıların R h o i n nehrini aşıp ICIbe üzerine yürüdükleri; Rusların Öder nehri yakınlarında bulundukları bu devirde Bellinde büyük karışıklıklar başgöstermiştin Bir çok memurlar, aldıkları emir tize ri ne veya kendiliklerinden ilaha emniyetli »anılan Güney Almanyayn göç etmişlerdi. Böyleee Neckermann da bir çok defalar Berlin ile Bavyera arasında mneerah yolculuklar yaptı ve mütarekede de milyonları ile beraber sokak ortasında kaldı. Çünkü o devirde bütün bankalar kapalı idi. ıDefineyi ne yapmalı?) sorusu Ne-ckermann’ın yavaş yavaş alnirletlne dokunmaya başlamıştı. Bu son derece sıkıntılı ve karışık durum karşısında. Neckermann. kıymetli taşları Rottach’da kendisine ait olan bir mahalle gömdü ise de bir müddet sonra bu topraklara da el konulduğundan defineye başka bir yer aramak bahtsızlığı ile karşılaştı. İçinde elmaslar bulunan kutuyu bu sefer de Tegern gölünün sıft bir yerine sarkıttı, ucunu da her vakit çekip Çıkarabileceği ince bir tel bağladı.
Zaman geçip gitmektedir, 1945 yası da geçmiş, Almanyadn da bütün karışıklıklardan sonra, bir durgunluk, bir .sükûn havası esmeye başlamıştır. Neckermann, bu yabancı yükü sırtından atıp feraha çıkmanın zamanı gelmiştir düşüncesiyle, hemen kutuyu Tegern gölünden çıkardı, Bavyera Ekonomi ve Ticaret Bakanlığını da bu meseleden haberdar etti. Tahmininin aksine olarak ve bilinmeyen sebeplerden dolayı Münih çekimser davranmıştı. Ekonomi Bakanlığından da (Bu İşe dair kanuni mevzuat mevcut değildir) şeklinde kısa vo garip biı* cevap aldı
Neckermann, Berimdeki levazım işleri giyim ambarları müdürlüftünün VVüızburg civarında bir köyde yerleşmiş olduğunu bir kaç ay sonra tesadüfen öğrendi. VVürzburg’un bombardımanından sonra bu büro Groıs-manndofa nakledilmişti. Neckermann derin bir nefes aldı. Kendisini. 1945 yılı ilkbaharının en karışık günlerinde bir yığın elmasla, çamaşır ve saire satın almak üzere yola çıkaran makamı nihayet bulmuştu. Bu makamın, elmasların ne olacağım bilmesi lâzımdı. Hemen oturdu, Grossmanns-dorf’a bir mektup yazdı. Bu mektupta ihtiyaten elmaslaıtlan değil ıV— kıymetlerinden) bahsetti. |LeVazım işlen giyim müdürlüğünün V— kıymetlerinden ne kastedildiğini anlıya-cağı tabiidir) diyordu
Bir müddet sonra, bir memurun vazife ile Tegern gölü civarına gönderilmesi icap etti. O vakit Necker-mann’ın yazısı hatırlandı ve bu memura, Rottach’da oturan ve malûm yazıyı göndermiş bulunan şahısla görüşüp (V— kıymetleri demekle neyi anlatmak istediğinin sorulması) görevi de verildi. Giyim depolan müdürlüğünün göndermiş olduğu memur Rottacha gelince Neckermann ona, izahat yerine üzeri eski ve yıpranmış kartonlarla kaplı bir duaya paketi verdi. Memur ı Demek ki sözü geçen bu eski dosyalarmış) diyerek kartorî paketini arka çantasına soktu, Neckermann da nihayet bu belâlı yükten kurtulduğuna sevindi.
Grossmannsdorf’taki büroda hiç kimse Neckermann’dan gelen dosya paketi ile ilgilenmedi. Yapılacak daha önemli işler olduğundan bu paket, •her gün bir çok kimselerin girip çıktığı bir odaya, bir kanapenin altına atıldı; bir çok haftalar da burada kaldı. Nihayet bir gün, bir memur, ayağına takılan bu paketi — belki de imha etmek mümkündür — diyerek eline aldı. O zaman kartonların
Şişli besi 7 ISrtda tertip etmiştir.
Şimdiye kadar memleketimizde ihmale uğramış olan bu spor şubesini canlandırmak maksadiylc müsabakanın mümkün mertebe alâka klci olmasına dikkat edilmiştir.
Çe-
de-
bir ve
içinde kapalı Inr madeni kutu bulunduğu görüldü. Meraka düşeri memurlar kapalı demir kutuyu açtırmak için köyün çilingirini çağırttılar. Kutu, parıl parıl yanan elmaslarla ağız ağıza dolu idi. Bu, hakikat ğil, sanki bir rüya İdi.
İlk şaşkınlıktan sonra, define bankanın kasasına yerleştirildi
durumdan Alman ve Amerikan makamları haberdar edildi» Onlar da, taşları saymak, aynı zamanda kıymetlerim tAyin ve teabıt etmek üzere bir heyet gönderdiler. Bu heyet daha işe başlamadan geri döndü, çünkü bütün bu taşları saymak hemen hemen mümkün değildi. Komisyon üyeleri: (Bir kum yığınındaki kum tanelerini saymak bu işi yapmakla birdir) Nihayet, ta bilmek GıMtsch’e
mütalaasında idiler, bu »abada ileri bir adım a-içln Würzburglu kuyumcu bu berbat iş havale edildi, mahsulü gibi görünen ma-
Hayal cem burada sona eriyor. Geri kalan kıratların no olduğu henüz bilinmediği gibi bu milyonlar değerindeki elmasların mülkiyeti işi de halledilmiş değildir. Levazım İşleri giyim ambarları müdürlüğü bu elmasların kendisine alt okluğunu iddia etmekte; Amerikalılar. Nazi Hükümetinin malı olmuş olan bu taşların kendilerinin elde ettikleri bir ganimet sayılacağını ileri sürmek te; gözleri açılan HollandalIlar. Almanların bu taşları 1943 yılında basılan sahte paralarla ve cebren almış olduklarını anlatmaya çalışarak elmasları geri istemektedirler.
Elmasların sahibini tAyin yolundaki ilk duruşmalar devam etmektedir ve muhakkak ki daha bir çok duruşma da olacak, belki de bu iş yılan hikâyesine dönecektir. Kıymetli taşların değerinin ne olduğunu, ortada kaç milyonun döndüğünü bugün hiç kimse bilmiyor.
Varsın artık hukukçular birbirlerini dolaba koymaya ve kozlarını paylaşmaya çalışsınlar.
Çevirtti: Z. ÖZVEREN
İstanbul boks
şampiyonları Ankaraya gitti
İstanbul boks şampiyonları önümüzdeki cumartesi ve pazar günü Ankarada yapılacak olan Türkiye birinciliklerine iştirak etmek üzere latanbul boks ajanı Necnıinin başkanlığında dün nkşnmkl ekspresle Ankaraya hareket etmişlerdir.
Türkiye birinciliklerine iştirak edecek olan İstanbul boksörleri şunlardır;
51 kilo Recep, 54 kilo lo Hüsnü, 62 kilo Vural, bıs. 73 kilo Ayhan, 80 mer, ağır, Cevdet.
Abdi, 58 ki-67 kilo Gar-kilö Muam-
iskoçya, Rio’ya gitmiyor
Glaseovv, 27 (Ap) — İskoçya Futbol Federasyonu, dün Rio de Janel roda yapılacak olan dünya futbol şampiyonluğuna katılmamak hakkında vermiş olduğu kararını teyit etmiştir.
İskoçya federasyonu, İngiltere şampiyonu olduğu surette iştirak e-deceğini bildirmişti ki. bunu geçen hafta yapılan İngiltere - İskoçya maçını kaybetmek suretiyle elinden kaçırmıştır.
Belçika ordu takımı Ingilizleri mağlûp
1 etti
Brüksel, 27 (AP) — Kenttsh Ca-lonç kupasının ka ordu futbol futbol takımını
Maç, şiddetli nanmıştır.
finalinde dün, Belçi-takımı. Ingiliz ordu 3*0 mağlûp etmiştir, yağmur altında oy-
• ıf f 4E e f «
Çocuk Haftası münasebetiyle öğütler
Çocu
ara güzel kitaplar hediye
ÇOCUKLARA doğum günlerinde, bayramlarda kitap hediye etmek âdeti bizde henüz pek yerleşmiş sayılamaz. Halbuki pekâlâ biliyoruz ki. Avrupada. Amcrikada çocuklara verilen hediyelerin başında kitap gelir, Her yaş için birlblrinden güzel, birlbirinden çekici, blriblrlnden faydalı çeşit çeşit hediyelik kitap vardır. Hepsinin müşterek vasıfları şunlardır: İyi kâğıdâ basılmış olmak, güzel olmak, baskı, yazılış, resim ve tertip bakımından da büyük bir İtina ve dikkatle hazırlanmış olmak, sağlam ciltli olmak. Sözün kısası, çocuk’kitayları kalitenin daima zir-vesindedirler. Neden? Çünkü, kaliteli kitap, çocukta okuma şevkini u-yandırır. Kaliteli kitap, çocuğun zevkini yükseltir. Kaliteli kitap, çocuğa iyi ve güzele karşı saygı telkin eder. Kaliteli kitap, çocukta bakını zihniyetini geliştirir, Kaliteli kitap, İyi inaan ve İyi vatandaş yetiştirmek l-çin er. mükemmel vasıtadır. Kısaca, çocuğun ruhi ve fikrî gelişmesinde kitaptan daha tesirli bir vasıta yoktur?.
İyi ve güzel kitaplar, çocuk terbiyesinde ne kadar müspet bir rol oynarlarsa, kötü ve çirkin kitaplar da aksine o kadar menfi ve yıkıcıdırlar.
Kötü ve çirkin kitaplarla büyüyen çocuklarda okuma hevesi hiç gelişmez. Çokluk, lise mezunu gençleri*
• •
ediniz!
mlzin bile daha, doğru dürüst konuşup yazamadıklarından şlkâvet edip duruyoruz. Halbuki iyi konuşmak ve yazmak kabiliyetleri ancak çok okumak sayesinde gelişir. Çok okumak İçin de, okumak hevesinin uyanmış ve canlanmış olması şarttır.
Kötü ve çirkin kitaplarla bttyÜyen çocuklar güzellik ve İyilik karşısında heyecanlanma kabiliyetinden mahrumdurlar. Bu insanlar, idealist de olamazlar. Çünkü, ancak heyecan kabiliyeti gelişmiş ruhlarda idealizm çiçek açabilir.
Kötü ve çirkin kitaplarla büyüyen çocuklarda bakım zihniyeti "hiç yoktur, kıymet bilmezler ve her şeyi hor kullanırlar. Böyle hoyrat ruhlu insanlarda sevmek kabiliyeti de gelişemez. Onun için onlar çok kere. İyi insan ve iyi vatandaş da olamazlar. ı ’
Bir dostuma Doğan Karkeş Yayınevinin Güzel Kitaplar servisinde çıkardığı kitapları tavsiye ettim. Ne dese beğenirsiniz?
— Ayol, çocuklar için bu kitaplar pek lüks deftll mt?
İşte, bizdeki kanaat umumiyet ü-zere budur: Çocuğa İyi ve güzel kitap vermek lüks sayılır. Bu zihniyetle mücadele etmek, bizim çocuklarımızın da iyi ve güzel kitaba olan haklarını tanımak, en mühim kültür ve medeniyet dâvalarımızdan biridir.
Büyük BABA
bir Türk piyesi oynandı
İçeride ve dışarıda bulunan her vatandaşa düşen vazife; kendimizi kültürümüz, milli varlığımızla tanıtmaktır
e
PAZARTESİ 17 nisan 19Ö0 akşamı ■ MontparnHHse’ın Cep Tiyatrosunda Vedat Nedim Tör’ün “Kör” piyesinin fransızca bir tercümesi oynandı.
“Kör”ü Feridun Çölgcçen Cop Tiyatrosunun bir aktörü İle blrllkto "L’Ombre ot la Lumiöro” (Gölge İle İşık) adı altında tercüme etti Salih rolünde oynadı.
Her milletin tlyntıo eserlerinin nandıftı Paris’te ilk defa olarak Türk piyesinin oynanması Türk
lonlsl arasında haklı bir sevinç u-yaııdırmıştı. Feridun Çölgeçen bu yolda gerçekten hayırlı bir adım atmış ve büyük bir başarı kazanmıştır. Küçücük Cop Tiyatrosu seçkin bir Türk kalabalığı He hıncahınç dolu İdi. Herkes, merakla temsili bekliyordu.
ve
oy-bir ko-
HİKAYE
Genç Fransız aktörleri “KÖr“ü çok güzel oynadılar. Yabancı bir eseri anlamak ve benimsemekte gösterdikleri gayret tebrik ve teşekküre lâyıktır. Hele “Kördün karısı rolündeki genç aktris, son sahnede gerçekten hıçkıra hıçkıra aglıyacak kadar İçil bir oyun çıkardı ve çok alkışlandı.
Oyun bittikten sonra. Banalin, insanlar üzerinde birleştirici tetirini düşünüyordum. Bir Türk piyesi oynanıyor diye, Paris’te ne kadar Türk varsa, hepsi Cep Tiyatrosuna koşmuşlardı. Kırk yıldan beri ayrı düşen vatandaşlar birbirine kavuşmak, Fransız aktörleri, Türk eserinin ruhuna girmek, bir Türk aktörü ise. bir Parla sahnesinde oynamak fırsatını bulmuşlardı. Ne güzel bir kay-
naşma! Milletlerarası kaynaşma ve sevgi ne kolay şeymiş meğer! Bir gayret, biraz çalışma ile oluveriyor.
Bu yolda İçerde ve dışarda bulunan her vatandaşa düşen büyük bir vazife vardır: kendimizi kültürümüz, milli varlığımızla tanıtmak, bir millet diğerini ancak bu gerçekten tanıyabilir. Fakat tanıtacağımız eterlerde çok davranmalı, sanatımızın,
mısın ancak en değerli ve yabancılar tarafından anlaşılmaya ve sevilmeye en elverişli eterleri İh meydana çıkmalıyız. Bu nene konferanslar, tercümelerle Paris’te biı hayli İş başarıldı. önümüzde daha çok. pek çok iş vardır. Ha gayret, devam etmeliyiz.
Çünkü, yoldan dışarda seçkin
edebiyatı-
Ayşe M’ft
Alyosha ve atı
Yazan : May S/1RTON
KÖYDEN mavi Akdeniz gözükmüyordu. Burada gözünüze çarpan en bârla renk, gri idi: —gri taşlar, zeytin ağaçlarının kurşuni yeşilliği— ve hattâ toprak bile, sanki yaz ortasında bütün renkleri kurumuş gibi, renksiz bir halde idi. Ara sıra esen bir rüzgâr bu ölü köye tuz lezzeti ile bilinmeyen bir ıtır kokusu, limonu andıran, yahut gül gibi tatlı kokan acnip bir rayiha getiriyordu. U-ZHktan atların kişnediği duyuluyordu. Ben. fil derisini andıran kıvrımlı tepelerin ardında bir yerde. bulunması icap eden denizi ve çiçekli çayırlan arıyordum.
Buraya, denizden ayrılmayı hiç istemediğim halde, harpten beri görmediğim, eski dostum ressam Rosa Laurens’i ziyaret için gelmiştim. Evvelce burasının çalışmak için ideal bir yer olduğunu söylemişti. Fakat hakikatte bir haftadan beri konuşmaktan başka bir şey yapmamıştık. Koşa nın anlatacak o kadar çok şeyi vardı ki! Köy. harp esnasında iltica e-den bir sürü acaip insanlarla dolu İdi Fakat dostum bilhassa Alyosha isminde bir Beyaz Kuştan hararetle bahsedip duruyordu. Anlattığına göre, Alyosha meşhur bir Kazak sirk trupunda at cambazı imiş, Nis ve sahildeki şehirlerde. komünist hücumuna uğramaktan çekiniyor ve kendi yap-maktatn çekiniyor ve kendi yaptığı taftan bir kulübede yaşıyormuş. Orada, ölmeye mahkûm olan karısına bakıyor, tavşan ve tavuk yetiştiriyormuş. Bu tavşan ve tavuklar kendinden daha cılızmış, çünkü, onları-besleyecek yemi bile yokmuş, Rosa ne zaman ondan bahsetse, gözleri tepelere takılıyor, sanki oradan atı ile dolu dizgin ineceğini, her an bekliyordu.
— “Fred, Alyosha öyle fevkalâde bir adam ki —onu bir görsen! Siyah çizmeler giyiyor— çizmelerinin eskiliğinden ayak parmakları dışarı fırlıyor; fakat o yürüdükçe pırıl pırıl parlıyorlar. Gayet geniş omuzlu, atlet yapılı bir vücudu var. İşte onu uzaktan böyle görürsün. Fakat bir de yüz yüze, göz göze gelince, dersin ki. salcın söyllyeceğim şeye gülme, “bu adam insan değil, âdeta bir ilâh!,,. Sonra Rosa şunu da ilâve etli, “fakat aynı zamanda müthiş bir çapkın.”
Bir müddet sonra Alyosha’yı unutmuştum. Fakat bir akşam Rosa’nın odasında otururken, birinin “Rosa!” diye bağırdığını, sonra da merdivenlerden sessizce ve
vaziyeti aldı, evvel görmüş-mesut bir ço-aydınlanmıştı.
Adeta zıplıyarak çıktığını duyduk. Kapı açılınca eşikte Alyosha göründü.
Hakikaten fevkalâde idi. Rosa saçlarının kar beyazı ve gözlerinin de gök mavisi olduğunu söylememişti. Keskin mavi bir bakışla bakışlarımı deldi.
— “Merhaba, Alyosha,” dedim. Birden tajuştınlmadığımızı unutmuştum.
— “Ha-haî diyerek, slıkte, alkışlar arasında sahneye çıkacakmış gibi hazırol “Demek beni daha tünüz” dedi. Yüzü cuk tebessümü ile
“Acaba bizim Kazak trupunu nerede gördünüz?”
Onu hayal kırıklığına uğratmak hiç istemezdim ama, hakikati söy-lemlye mecbur oldum.
— “Hayır, sizi daha önce görmemiştim, Fakat Rosa sizi o ka* dar iyi tasvir etti ki...”
Yüzü karardı ve birden yorgun ve ihtiyar bir hal aldı. Rosa, vaziyeti idare etmek için ayağa kalktı ve:
—î **Dur; Alyosha, sana arkadaşımı takdim edeyim. Amerikalı muharrir dostum Fred Roblnson. Kitaplarını hiç okumadığın ve bi-rtbiriniz hakkında hiç bir şey bilmediğiniz için kırk yıllık ahbap gibi konuşabilirsiniz. Ben kahve yapnuya gidiyorum.,, diye muzipçe gözü değiştirerek odadan çıktı.
Acaba Rosa beni ona nasıl tarif etmişti? Her halde: gözlüklü, attan hiç
hantalın biri,, demiştir şündüm. Birden, neden halimden utanmıştım.
Alyosha biraz sonra:
benim atım, Victoire'i de hatırlamıyorsunuz? dedi. Maalesef “hayır’* demek kat “evet” dlm.
— ••Bilir bakamdan
evi rip çevirirken— söyleri tasarlıyordu, dan kendimi tanı bir insan sayamıyorum. Yarım bir hayat yaşamaktayım. Karım ölmek üzere* dedi. Son cümleyi atı ile karısı a-rasında bir münasebet varmış gibi söylemişti.
— “Evet. Rosa söyledi.” diyebildim.
— “Sefalet ve açlık içinde ölüyor!” dedi. Çehresi ve mavi gözleri ıstırapla kararmıştı. Sonra birden gayet basit bir meseleden
“orta yaşlı, anlamayan diye dü-bllmem
° Demek
mecburiyetindeyim fa-dlyebllmeyi çok liter-
misiniz,** —benim ta-aldığı sigarayı elinde söyliyeceği “Atım olma-
/
Çeviren ; GÜııer IZER
bahsedlyormuş gibi şunları söyledi:
— “Bütün dâva, kâfi derecede zengin kadınların bulunmamasından doğuyor.,,
Benim şaşkın şaşkın ona baktığıma aldırmadan devam etti:,.
Eğer zengin bir kadın çıksa da bana bir at verse tekrar kendimi bulurum, hayata bağlanırım. Zira benim gibi bir at cambazı bir daha dünyaya gelemez.” dedi.
Mesela gayet basitti. Hayattan ne istediğin) ve neler yapmaya muktedir olduğunu biliyordu. Bunun İçin birinden büyük bir hediye kabul etmekte hiç bir ahlâki mahzur görmüyordu. Bir an. bu meşin gibi sert görünen adamın içindeki taşkın enerjiyi farkettim ve Rosa’nın bana anlatmak istediği şeyleri hissettim. Bana o kadar samimi, mavi ve içimi gören bir bakışla bakıyordu ki. onu olduğu gibi, herkesten başka, ahlâk çerçevesinden uzak, tapılmaya lâyık bir mahlûk olarak kabul edebilirdim. Buna rağmen, onu yarı aç, fakir ve zengin kadınlardan at dilenecek kadar alçalmış bir vaziyette görmek tuhafıma misti. Hayalimde Alyosha yı sallardaki dilenci prenslere zetiyordum.
— ‘Demek böyle bir kadın
san», bir atın hatırı için kalbini kırmaktan çekinmezsiniz, öyle mi?”
Taze ve gür bir kahkaha ile o-dayı çınlattı.
— “Dostum, l>elki de o benim kalbimi kırar. Belki de benim kalbim kırılır, dedi.
Rosa, elinde kahve ve sandviçlerle odaya girdi; tepsiyi masanın üstüne koyduktan sonra önce Alyosha *ya dönerek:
— “Alyosha, şano evvelâ şunu söyliyeylm kİ. Fred’ln zengin kadın ahbapları yoktur. Bunu İyice aklına koy.** dedi ve sonra bana döndü:
— “Alyosha. beni görmeye gelen herkesin cebinde zengin kadın adresleri bulunduğunu zanneder, öjfle değil mi?, Alyosha” dedi.
Alyosha utangaç bir tavırla, “peki Rosa, ne yapmamı İstiyorsun? Allah tavukların da. tavşanların da belâsını versin**’ dedi. Başkasının ellerini tetkik ediyormuş gibi, kendi uzun, kuşetli ve sinirli parnıaklariyle nasırlaşmış avuçlarına baktı. “Çiftçi mi olayım?” dedi.
gıt-ma-ben-
bili-
(Drvajnı var)
— Dahili
Vatıla,
Hnnierln-
Dt NKÜ HI I..MAÇANIN HALLİ
Soldun Mign:
1 - Mu ahali, 2 — E1A. Ai(«nal. 3 — Uın. Anıl. La. 4 — Amil. Sav, 3 — Rimel. Leke, (1 — İmâl. Llk. 7 — Çgy, 8ek İM. A — E», fltn. Dadı, fi -TepelemcıU. J0 — lllşlftl var.
İnkardan nıaıtı:
1 — Memuriyet, 2 Ulu. Ennınl, X — Av, Amaç. 4 - Am*l. ft — Fa-biI Halt, 6 Atıl, Cimri. 7 Kol, Llk, Mı. » — An. Koı. I)tv, 0 — TuiAk. Pala. 10 — İlavelidir.
Bu gibi hallerde dahi düşmanlık, garaz gibi hislerin bile bir zaman için olsun unutulması şarttır. Ve himaye talep eden sevdalıların dâvasını benimsemek ne kadar tehlikeli olursa, bu uğurda her şeyi göze aldırmak mecburiyeti o kadar kati görülür.
Hindislanda, İranda, Kâbll, Kandehar ve Herat ülkesinde herkes bilir ki Efgar. kabile ve aileleri aralarındaki kavga ve savaşların, nesilden nesle intikal eden kanlı ve amansız kinlerin çoğu, talihsiz sevdalılara gösterilen yardımdan doğmuştur.
Bunların hiç biri şüphe götürmez. Fakat nefret ettiğimiz bir kimseyi ele geçirip de dokuııamamak. hattâ onun imdadına yetişmek, şeref ve namus adına bağışlamak pek kolay doğildir; Ihlan buna mecbur da olsa bir tereddüt ânı geçirmek tabiidir. Odada bir kaç saniye »esaizllk hüküm aüıdü; Abdullah, yüi’oğini kemiren yılanları çıkarıp atmak lü-uımunu artık kabul etmiş fakat muvaffak olamıyordu.
Kkbore gelince, o, Muhseni seve seve bıçaklardı; aınu kendini böyle bir haıeketteıı alıkoymak da güç gelmeyecektir oım. Zira Muhsonl, canına »uaaımş bunca adama o ka dar şecaatle karşı durduğunu gördüğü vakit takdir etmiş, âdeta aevmlştl; o manzarayı unu-tanııyordu; ve annesinin, karıaı vc kız kurde-şinin sözlerini, bakışlarını tamamen anlıya rak, Ahmelgülcrln bu iki çocuğuna el sürmenin, kötülük etmenin bütün elleşince bir daha »illnemiyecek bir leke teşkil edeceğine kananı getirmişti.
Lâkın bah&aı bu fikre iştirak etmedikçe kendisinin kanaat getirmiş olması kâfi değil' di... Düşündüklerini bile söyllyemesvli...
Abdullah, Muhaenle Cemileye dikkatle bakıyor, onlar da Abdullııha aynı şekilde bakıyorlardı. Hor iki genç ne bir şey söylüyor,
y
ASYA HİKÂYELERİ
Kandehar Âşıkları
Yazan ; A. de Gobıneau
______________________
ne bir ricada bulunuyordu; fakat ona karşı malik oklukları hakkı kullanıyorlardı. Gerç’ bu hak, yalnız asil ruhların başkalarına tanıdığı haklardandır; küçük ruhların ondan haberi dahi olamaz. İşte, çocukların Abdullaha gözleriyle söyledikleri de huydu. Herhalde Abdullah böyle anladı; kalktı, doğru onlara yaklaştı ve;
— Benim evlâtlarımsınızl
Diyerek ahularından öptü, ötekiler de Ab-dullahm elini öptükten sonra kanamın önünde diz çöktüler. Genç kadınlar Cemileyi sevgi ile kucaklarken Ekber, milletinin seçkinlerine muhsus kibarlıkla Muhseni selâmladı. Ah* motglllerln oğlu du bir ağabey karşısında imiş gibi hürmetle mukabele ettikten ve hanımların önünde eğildikten sonra Ekber ve Muhaen dışarı çıktılar. Meramına nail olmuş bulunduğuna göre, Muhseııln harem dairesinde bir da* hıka daha durması AdAba uygunsuz olurdu.
Ekber yeıd dostunu sarayın bir odasına götürüp çay ve çubuk getirtti ve Muhsena. kendi evindeymiş gibi hareket etmesini söyledi. Fakat Ekberln bu kadar dikkat ve hattâ resmiyetle meraalmpereat görünmesi, içten gelen bir hisse tâbi olmayıp sadece vazifesini yaptığım ve bu vazifeyi sonuna kadar yapmağa azmettiğini göstermekteydi. Muhsen de Işı
11
Çeviren : Reşat Nuri Darago
böyle anladı; hattâ, ev sahibinin bu husustaki duygularına iştirak ettiği için, gördüftü nezakete karşı minnettarlığım vakur bir eda ile İfade etmekte, ancak zaruret yüzünden yardım talebinde bulunduğunu ve kondl şahsı hesabına onu da istemiş olmıyacagnu ihsas eylemekte güçlük çekmedi.
Ve böylecodır ki. himaye edenle himaye edilen, karşılıklı samimiyet gösterileri arasında, eski husumetin sukut etmez haklarını olduğu gibi muhafaza ettiler ve bu hakları birbirlerine tanıttılar.
Bununla beraber asil bir itimat havası içinde konuşmağa koyuldular ve Muh.sen. iki günden borl başına gelenleri olduğu gibi anlattı; sevgilisiyle doğrudan doğruya ilgili hiç bir noktaya temas etmedi; Cemileden “evim” \Hye bahşetti; Ekber dc «özlerinde ve suallerinde genç kız hakkında eıı ufak telmihte bile bulunmadı; fakat buna rağmen o uzun görüşmenin tek mevzuu Cemile olmuştu.
O sırada saraya bir softa gelerek Abdullah Hanla görüşmeyi dilemişti. Abdullah Han onu huzuruna alıp hürmetle selâmladıktan sonra odanın en mutena yerme oturttu: hatır gönül soruldu, çay ikram edildi. Bunun üzerine misafir, biraz düşünür olup ziyaretinin
sebebini açıklamağa hazırlandı. Sevimli, nurlu, munis edöh, elli yaşlarında bir adamdı. Beyaz sarığı, çehresinin yeşilimtrak rengini iylçe belirtmekteydi.
— Efendimiz, dedi. Adım Molla Nureddln-dir. Forrah’lıyım. Sarığımdan, cübbemden anlayacağınız üzere her yerde ve her zaman hoş geçinmek istiyen bir kimseyim. Bu sebepledir ki, Ahmetgillerden Osman Reye elçilik etmoyi kabul eyledim. Vazifemde muvaffak kötü bir anlaşmazlığın yol açacağı bertaraf edilir...
Abdullah Han cevap verdi:
— Molla, ben de kavga sevmez
mim. Söylediğiniz o zatla dost geçinmeyi minnet bilirim. Ne yazık ki, ailelerimiz sında binbir türlü dâva mevcut. Acaba gisine dokunmak niyetlndesinlz?
Molla Nureddln:
— Şu son meseleye, dedi. Ahlâksızın biri» Osman Beyin evine girme yolunu bularak en kıymetli ziynet ini ^aşırmış. Civanmert bir zat olmak hasebiyle o habisin sına müsaade buyurdunuz.
şüphesiz tanımadığınız o düşmanının alçaklığını size bildirmekle cezasını görmek üzere kendisine teslim edeceğinize kanaat getirmiştir.
olursam neticeler
bir
adn-cana ara-han-
dahi size sığınma-Osman Bey. hiç
Abdullah Han softuk bir cevap verdi: — Evet, anlattıklarınızdan haberim yok-Beni aydınlattınız. Meğer aldanmışım.
tu.
Müh sen Beyi. Osman Beyin öz yeğeni sanıyor, aynı aile ferdlerı arasında niçin birleşme ola-mıyacagını anlayamıyordum. Kusura bakmayın Molla.
— tkı kardeşin arası açık bulunduğunu bilmiyordunuz demek?
Abdullah Han. adı geçenleri hor görürce» slııe bir ha| takınarak:
fDevamı var)
Hicri
RECE1‘
10
1369
\ AKİT
1950 NİSAN
28
Cuma
VASAT!
Rumi
nIsan
15
1366
EZ AN1
Güneş öğle İkindi
Akşam Yatsı
İmsAk
6.02
13.12 17 02 20.02 21.44
I.12
10.00
5.11
8.01 12.00
1.42
8 10
StYASl ÎKTtSADÎ
YENİ İSTANBUL
.rÜSTAKİL GÜNLÜK GAZBTB
Sahibi 3
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden MİTHAT PERİN
Go'ffruHzc ıjOHdürtbcrk MM" nıutn yazı/ana doğrudan doğruya ur/z'i ifflrri VH(diirlıh)illift yöııdcril-uıesi lâzundtr.
ikinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
Basıldığı yar :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
Sayfa 5
2* brie.n ıaw
— YENİ İSTANBUL —
Petrol ve Türkiye
Yazan : Namık Zeki ARAL (İktibas hakkı mahfuzdur)
1949 senesi dünya petrol İstihsaline ait rakamların en bariz vasfı, 1943 den 1943 e kadar ehemmiyetti artınlarla seyreden İstihsalin 1949 da birden duraklamasını ve hattâ cüzi de oha noksan vermesini göa-
termesidir. 1938 den 1949 a kadar istihsali aşağıkl cetvelde tesblt ei-
mekteyiz:
(MU,yon Ton) .
1938 273 1941 305 1944 339 1947 410
1939 285 1942 285 1945 353 1948 471
1940 293 1943 312 1046 373 1949 468
Söylemece lüzum .toktur kİ. bir yıl evvele nA7_aran son senenin 8
milyon kadar tenakusu bütün memleketler arasında müsavi nispetler Üzerinden dağıl mamaKtadır, Razı memleketlerin veya mm takaların İstihsali tenakus ederken diğer memleketler veya mıntakaların İstihsali lorayüt ediyordu. Fakat ehemmiyetli tenakus Şimali Amerika Müttehideslndedlr: 1943 senesinin 2*7/2 milyon tonuna mukabil
1949 senesinde 253,2 uıllyon ton istihsal yapılmıştır; 24 milyon tonluk bir tenakıı»! Yarım milyon tona yakın tenakus da ban lâtln Amerika memleketlerinde görülüyor. Ceman yekûn 24,5 milyonluk bu eksilmeyi hangi memleket veya nııntnknlnr ne miktarlarda telâfi ederek neticede onu 3 milyon tona kadar İndirmişlerdir T Garbi Avrupa 0,34 milyon; Kanada 1/2 milyon; Izakşark 2.5 milyon: Şarki Avrupa 3.9 milyon; Ortaşark 18.1 milyon tonluk fazlalar vermişlerdir.
istihsale alt istatistiklerin, birler zaviyesinden, dikkati celbeder bir noktası da bu İstatistiklere İlk defa olarak Türkiye adının girmesidir. Ortaşark memleketlerine alt rakamlar arasında 50 bin tonluk bir rakam vardır ki. Türkiye ile Katar için verilmektedir. Katar. Basra körfezinin garbinde bir yarım adadır kİ, son zamnnlnrda o da |>etrol hMinelerine sahip mıntakalar arasına dahil olmuş bulunmaktadır. Mevzuu bahis 50 bin tondan ne kadarı Katara ne kadarı Türklyeve aittir. Elimizdeki cetvel bu hususta bir tefrik yapmıyor. Memleketimizde alâkadar makamlar da istihsal veya İstihraç diye henüz rakam neşretnıemek-tedirler.
Bir taraftan gazetelerimiz Raman kuyularından çekilen petrolün mahdut sahalar İçin de olsa Devlet Demiryollarına mahrukat diye verilmekte olduğunu yazarken diğer taraftan memleketimiz adının petrol müstahsili memleketler arasında yer almasını âti için müjdeci alâmetler olarak görüp sevinmemek İmkânı var mıdır t
★
Petrol öyle bir maddedir ki. istihsali gibi araştırması da yerine göre pek çok sermayelere tevakkuf ediyor! Bilfarz, yarım milyon lira agr-fiyle açtığımız kuyudan petrol çıkmadı mı, yüreğimiz sızlamadan öte tarafta daha faşka bir kuyu, daha doğrusu bir alay kuyular açmak ve İcabında bunların hepsini bir tarafa bırakıp mıntaka değiştirerek uynı masrafları tekrarlamak lâzım geliyor. Bu yolda açılan kuyulara hesapsız milyonlar gömmek takati ne hususi teşebbüslerimizde, ne de Devlet bütçemizde mevcut! Bu İtibarla blz.de petrol araştırması da biraz Iğrıp fe kuyu kazmaya benzemekten hali kalmıyor. Kalır hariçten sermaye bulmak meselesi! Buna Hükümet taraftar nııdırSleğlI midir, taraftar olsa da onun şartları nedir, hariçteki sermayenin şartları nedir, malûm değil! Hükümetin hu hususta ne düşündüğü vazıh bir şekilde şimdiye kadar ortaya konmamıştır; zannederiz ki konmak da lâzımdır.
★
Petrol ortaya çıktıtan sonra bir de onun istihsalini derecelemek meşeleri gon zamanlarda bir başka ehemmiyet iktisap etmiş bulunuyor. PetTol da mayi amma, ev kuyularımızın veya bostan kuyularının tükenmez sularına hiç benzemiyor. Hâzinesinden bir kere çekilip alındı mı yerine başka petrol gelmiyor, kuyular kuruyor. Bunun İçin de memleketine göre petrol hâzinelerini idare ile kullanmak lâzım geliyor. Dünya petrol istihsali 1946 dan 194* ye geçerken yüzde 9. 1947 den 1948 e geçerken yüzde 14 bir tezayüt göstermişti. Yukarıda gördüğümüz veçhile 1948 den 1949 a geçerken bu İstihsal Arnerlkadakİ ehemmiyetli tenakus yüzünden birden tevakkufa uğruyor. Arnerlkadakİ bu tenakus II-tizamldir. Sebebi; — dediğimiz gibi — Hâzineleri İdare ile. tasarrufla kullanmak tedbiridir ki. bunun da sebebi milli müdafaa endişesidir. Şimdiki halde el altında bulunan petrolü mümkün olduğu kadar geç tüketmek üzere İdare edip şu veya bu cihete müteallik İhtiyaçları daha ziyade Ortaşark petrollerinden temin etmek, tutulan siyasetin direğidir. Or-taşarkta 1938 de 16,2 milyon ton olan petrol istihsali 1946 da 35,6 milyon; 1947 de 41,6 milyon; 1948 de 57.5 milyon 1949 da 70,6 milyon tona çıkmıştır. Bu htihsalin 1948 ve 1949 rakamları şöyledlr;
— Bin ton —
KISA
HABERLER
Yunanistan. İnglltereye kum üzüm aatıyor
★ Atina (Reuter - Huauatl — Yunan Milli Ekonomi Bakanlığı İngiliz İaşe Nezaretine 2500 ton Korent ve 4000 ton kadar da çeklr-dekaiz Sultanin üzümü satmıştır.
Fiyatlar; Çekirdekalz kuru üzümün tonu için 56 zterllng ve diğeri için de 83 aterllng üzerinden tesblt edilmiştir.
Atina Ticaret Ataşeliği vasıta-aiyle yapılan bu teklif İngiliz İaşe Nezareti tarafından kabul edilmiştir.
Atlnada mühim bir kaynaktan bildirildiğine göre, istenildiği takdirde mevcut itokun büyük bir kırımı daha elden çıkarılabilecektir.
Birleşik Amerikanın dış ticaretinde düşüklük var
★ NVaahington, 27 (YİRS) — İktisadi İşbirliği İdaresinin perşembe günü açıkladığına göre, Birleşik Amerikanın ihracatı 1950 yılında düşmüştür.
1949 yılında aylık vasati ihracat 1 milyar 110 milyon dolarken bu miktar. 1950 yılının ilk iki -a-yında 750 milyon dolara inmiştir.
Ingiliz - Arjantin ticaret görüşmeleri devam ediyor
★ Buenos Aires, 27 A.A. (Afp) — İyi haber alan kaynaklar, tngiliz-Arjantın ticaret görüşmelerinden vazgeçildiğine dair dolaşan söylentilere cevap olmak üzere müzakerelerin devam ettiğini bildirmektedir.
Ingiliz çevreleri, böyle bir tasavvurun hiç bir zaman mevcut olmadığını bildirmekte, Arjantin çevreleri ise bu anlaşmadan vaz geçmekte hiç bir menfaat olmadığına işaret etmektedirler.
HIndihtanııı sterllng muvazenesi hakkıııdaki görüşmelerden malûmat yok
★ Bombay. 27 lApı — Hindistanm Maliye Bakanı John Mathai, dün Ingilterenin sterling muvazenesini temin sadedinde Amerika ile müzakerelere giriştiğini ve bunlardan Hindistana malûmat vermediğini İddia etmiştir.
Bakan. Hindistana, sadece, A-menkanm. İngiliz sterling borçlarını dolarla ödeyeceğine dair bir muhtıra verilmiş olduğunu belirttikten sonra, "bizim de ster-lıng muvazenesi hakkında kuvvetli görüşlerimiz var., demiştir.
1949 1948
Iran 27080 25 269
Suudi Arabistan 23 471 19.260
Kuveyt 12 371 6.400
Irak 3.845 3.153
Mısır 2.220 1.914
Bahreyn 1.600 1.500
Katar ve Türkiye 50
Yekun 70.637 57.496
Ortaşarkın vücudu müspet addedilen |>etrol hazîneleri 4 milyar ton civarında tahmin edilmektedir. Şimdiki halde Amerika da bu hazînelerden istifade etmek suretiyle kendi memleketinde 3 milyar ton kadar tahmin edilen hazîneleri mümkün olduğu kadar tasarruf etmek fikrindedir. *
Bizim 1930 dan 1933 e kadar 90 bin ton İle 94 bin toıı arasında dolaşan petrol ittıalâtımiB 1931 te yüg bin tonu aşarak 1934-46 devreaında 100 bin tonla 200 bin ton arasında dalgalanmış ve 1947 de 261 bin. 1948 de 329 biıı va 1949 da 479 hin ton olmuştur. İthalât kıymeti 1047 de 29 milyon. 1948 de (3 milyon ve 1949 da 63 milyon Hra idi. 1948 deki İthalâtımızın ton itibariyle muhtelif petrol maddeleri arasında teveczdü şöyledlr:
141 bin ton benaln; 81,1 bin ton gazyağı; 25,1 bin ton makine yağları ve 82 bin ton mazot ve motorindir.
Mebzul ııetrol hazînelerini muhtevi Ortaşark memleketleri arasında yer almakta olduğumuza göre, bugünün büyük ümitleri tahakkuk eder de uzak yakın bir Atide biz de komşularımız gibi mebzul miktarlarda petrol İstihsal edersek bir taraftan ithalât İçin hâlen harice vermekte olduğumuz dövizleri tasarruf edeceğimiz glhj — hâzinelerimizi ne kadar İdare İle kullanırsak kullanalım — yine İhraç edeceğimiz petrol İle memlekete döviz de temin ede(eğlz. inşallah, diyelim!
Yunanistanııı sanayileşme meselesi etrafındaki dedikodular
★ Atina, 27 A.A. (Afp) - x una-nistanın sanayileşmesinin münasip olup olmadığı hakkında Yu-naniatandakl Amerikan heyetinin mütereddit bir tavır takındığına dair dolaşan söylentiler, Yunan Hükümeti He bu heyetin müştereken yayınladıkları bir yazı He "esa.ssız" olarak vasıflandırılmışlardır.
Ingiltere dolar açığını 1952 de kapayacağını Ümit ediyor
★ New-York, 27 A A. (Lps) — Dolar bölgesi İngiliz İhracat Bürosu Şefi Sir Cedi VVeir'in New-York’ta verdiği bir demeçte söylediğine göre, Ingiltere 1952 senesinde dolar açığım kapatabileceğini zannetmektedir.
Parlste altın fiyatları
★ Parts, 27 (YİRS) — Paris bordasındaki altın muameleleri aşağıdaki fiyatlar üzerinden yapılmıştır: Külçe 474.000, Napol^on 3240 ve Dolar 802 frank.
Bu sayfada zaman zaman verdiğimiz haberler arasında ilk domatesin Hâlde toptan oıı lira etrafında satıldığı da yazılı İdi. Bu haber bizi gayri ihtiyari dünyanın diğer memleketlerindeki domates fiyatlarını düşünmeye şevketti. Hakikaten bugün mevcut nakliye vasıtaları ile domates gibi sebzeler, dört mevsimin büyük şehirlerde mevcuttur. Artık turfanda domates diye bir şey kalmamıştır. Yukarıdaki resim bunun bir adım ilerisini gösteriyor: Taze sebze ve meyvalar ve bilhassa domates sandıkları şimal bölgelerine. kutba yakın soğuk iklimlere, bergün uçaklarla sevkolunuyor ve... turfanda olarak* değil, alelade fiyatlarla ve gündelik ihtiyaç için satılıyor.
hususi muhabirimiz g. h. martin bildiriyor
Ingilterenin dış borçları meselesi
Ingiltere, önümüzdeki dış borçları meselesini ön
İngiltere, Birleşik Amerikanın In-giltereye ait borcun bir kısmını ödemeğe hazır olup olmadığını VVashing-tondan resmen sormaktadır. İngiliz talebi bir müddet gizli tutulmuştur; zira Washington, Batı Birliğini yeniden kurmayı hedef tutan Londra Konferansının arifesinde bu kadar mühim bir müzakereye başlamayı münasip bulmamaktadır. İngiltere dış borçları meselesi yalnız Londra ve VVashingtonu ayırmakla kalmaz, ayni zamanda bu mevzuda görüşlerin çok dağılmış olduğu İngiltere ve Birleşik Amerlkada dahili anlaşmazlıklara yo) açar.
Ingilterenin, dış borçlar meselesini ileri sürmekteki ısrarı gayet açıktır. Ayni mesele birinci defa 1045 de İngiliz - Amerikan mail görüşmeleri esnasında ortaya çıkmıştı. Bazı İngiliz mütehassislan, ezcümle Sir Ar-thur Salters, Ingilterenin, harp esnasında tahassul eden dış borçlarının derhal tahkim edilmesini ileri sürerek, en müsait şartları elde edeceğine inanmaktaydılar, Başlıca alacaklılar Hindistan ve Pııkistandı. İngiliz mütehassısların ekserisi, bilhassa daha o zaman tıımamiyle istiklâlini almamış bulunan Hindlatnnla İngiltere arasındaki münasebetlerin arzet-tiği nazik durumu karıştırmamak koı kilsiyle, Inglltesenln dış borçları meselesinden bahset moıneğe karar verdiler. \Vashingtondal(l İngiliz murahhas heyetinin başında bulunan !(ord Kevnos, bu harici borçların tn-glltere için arzedeceği ağır yükü küçümser gibi görünüyordu. O vakitten beri soneler geçti ve Ingiliz dış borçları vüsat ve ehemmiyetlerini kaybetmediler.
Londra
Konferansında Ingiliz plâna almaya karar vermiştir
Geçen eylül ayında Sir Stafford Cripps, Amerikalılarla bu esaslı meseleyi görüşebilmek ümidiyle Lon-draya gelmişti. Meseleye hiç olmazsa âfakl olarak temas olundu. t)ç taraflı bir prensıpe varıldığı İlân edilmekle İktifa olunarak, üç memleketin iktisadi bağlarını sıklaştırmak ve mail meselelerini halletmek için görüşmelere bavlıyacakları esas kabul olundu. Bu tebliğden beri 9 ay geçtiği halde bu mahut görüşmeler asla vukubulmadı. Görünür bir şekilde sinirlenen VVashington’daki İngiliz diplomatları bu tutukluğu Amerikanın esas meselelere temas edilmesindeki çekingenliğine atfetmektedirler; bu eaas meseleler, Marshall plânının nihayeti olan 19(52 senesinden sonra vuku bulması muhtemel olan dolar kıtlığı, İngiliz lirasının dolara olan tahvil kabiliyeti, Birleşik Arnerlkadakİ gümrük tarifelerinde tatbik edilen hakiki tenzilât ve Ingiliz dış borçlarının tevlit ettiği ağır yük meseleleridir.
Fransa namına Bidault’nun, Atlantik Konseyi nizamnamesini ve ekonomik mânada kuvvetli bir Atlantik teşkilâtını meydana getirmek hususunda icap eden tetkikatı yapacak bir yardımcılar konılsyonunun kurulmasını talep edeceği, Londra meha-fillnco bilinmektedir. İngilızler bu kabil prensip üzerine yapılan beyanatın büyük kıymeti olmadığını müdriktirler; esas mesele, halledilecek güçlüklerin doğrudan doğruya ruhuna nüfuz etmektir. Bu bakımdan İngiltere, Truman Hükümetine daha ağır müşkülâtı müeddi olsa dahi, dış borçları meselesini Londra konferansında başlangıç olarak ileri sürmeğe karar vermiş bulunuyor.
İyi bir haber
İngiltere yine kuru üzüm aldı
Birkaç gün içinde bütün stokun satılacağı ümit ediliyor
İzmir 27 ı Hususi muhabirimiz telefonla bildiriyor) — Üzüm piyasasında bir haftadan beri görünen ihracat için satış faaliyeti devam ediyor. Dün bildirdiklerime ilâveten, /bugün İngiltere İaşe Nezareti temsilcisi, Tarışten daha 500 ton kuru Üzüm satın almıştır. Böy-lece Nezaretin aynı fiyat ve şartlarla serbest piyasada mevcudu 7000 ton olarak tahmin edilen bütün stoku satın alacağı ve birkaç güne kadar mevcut malların tükeneceği ümit olunmaktadır.
ÇİFTÇİ GÖZİYLE
Ziraatimiz ve makineleşme
Akaryakıt fiyatlarını indirmeden randımanlı iş görmek zordur
Bakırköy Tarım Kooperatifi çalama• larma göre mütalâa yürüten re alâkayı çeken, pratik görümleri muhtevi hu okuyucu yazısını uyuru veriyoruz:
Bakırköy Tarım Kredi Kooperatifi kendi mmtakaaındaki ziraatı ilerletmek için köylülerin zlraatinl makineleştirmeyi düşünmüş, 180 bin Hra değerinde makine satın almıştı. Bu makineleri köy ve çiftliklerde çalıştırmağa bağlamıştı. Herkes makineleştirilen bu mıntaka zlraatinln kalkınacağını ve bütün Türkiye ziraalinc numune olacağını beklerken kooperatif zarar etmeğe bağlamıştır.
Makine işletmek noktai nazarından bütün memleketimizin ziraatinl alâkadar eden bir hâdisedir.
Tetkikatımıza göre bu hâdise iki sebepten ileri gelmektedir:
1) Köy arazisinin küçük tarlalar halinde bulunması yüzünden traktörlerin çalışmasına müsait bulunmaması,
2) Bu makinelerde kullanılan akaryakıt maddelerinin fiyatlarının çok yüksek bulunmasıdır.
Bunları izah için Marshall Plânına dahil ve Amorikadan alınan dizel tank traktörlerinden birinin işlemesini ele alalım. Bu traktör sapanı ile birlikte 16 bin liraya alınıyor, senevi 8 bin dönüm sürmek şartiyle 5 sene çalışabilir,, geniş çiftlik arazisinde günde 40 ve küçük köy tarlalarında azami 15 dönüm sürebilmektedir. Bu da gösteriyor ki, aynı şerait dahilinde köylü tarlası 3 defa daha pahalıya sürülmektedir. Bu mükemmel makinenin tam randımanla 5 sene çalıştığını fanedolim. Senevi amortismanı 3 bin, ııoför ücreti 2 bin. bakım ücreti 1590, yatırılan sermaye faizi bin lira olduğuna göre senevi sabit masraf 7500 lirayı billur. Bu niRklnonin senede 175 gün çalıştığı farzolunsa. yevmiye 40 liralık sabit bir masrafa tâbi olur. Çalışma günleri azaltılırsa işbu masraf yükselmiş olur, çalışması çoğalırsa masraf da aznlmış olur.
Traktör çalıştığı gün bugünkü a-knryakıt fiyatlarına göre vasati masraf yevmiye 35 lirayı bulmaktadır, Sabit vo akaryakıt gündelik masrafı 80 liradır. Bu hesaba göre geniş arazide traktör dönümü iki liraya ve köylülere ait küçük tarlalarda dönümü altı liraya ancak sürülebilmekte-dir.
Büyük arazi sahipleri sürme ücretini fazla buluyorlar, zira bu şekildeki sürme He buğdayın kilosu kendilerine 10 kuruşa mal olmaktadır: 25 kuruşa kilosunu ealtıklsrı takdirde zarar ettiklerinden traktörle arazi sürmekten kaçınıyorlar Bunun gibi çiftçilikle geçinen köyler de traktörle sürmekten sarfınazar ediyorlar. Neticede Bakırköy Tarım Kredi Kooperatifi makineleri İşsiz kalıyor ve büyük zararlara tığrııvor.
O halde alınmakta olan binlerle traktörlerin çalışabilmesi için her şeyden evvel yakıta konulan vergilerin i(aldırılmı»sı ve ayni ramanda arazinin küçük parçalara vo tarlalara bölünmesinin önüne geçilmelidir.
Akif SOĞVKSV
Yoğurt ihtikârı
Seyyar yoğurtçular,
50 kuruşluk yoğurdu kaça satıyorlar ?
Toptan piyasada beş kiloluk yoğurdun tenekeleri 200 kuruşa satıl, dığı halde, perakende olarak seyyar esnafın 120 kuruşa kadar yoğurt sattığı anlaşılmaktadır. Pazar yerlerinde ise daha ucuza, 80 . 90 kuruşa yoğurt »atılmaktadır.
Belediye İktisat Müdürlüğü, mahalle aralarında seyyar yoğurtçula. nn ihtikâr yapmasına karşı tedbirler almıştır. Dün İktisat Müdürlüğü ınürakıpieri Taksim, Nişantaşı, Şişli gibi semtlerde yoğurt satan seyyar yoğurtçu esnafının kaç kuruştan yoğurt sattığını mürakabe etmiştir. Halkın aldanmaması için, seyyar yoğurtçular da tenekelerin üzerine etiket koyacaklardır.
BEYAZ PEYNİR 100 KURUSA DÜŞTÜ
Son günlerde Trakya, İzmir bölgelerinden şehrimize bol miktarda beyaz peynir gelmektedir. Borsa kayıtlarına göre dün de yalnız Trakyadan şehrimize Uç ton beyaz peynir gelmiştir.
Bu yüzden taze beyaz peynir fiyatları 100 küruşa kadar düşmüştür. Perakende piyasada ise beyaz pey. nir 160 kuruştan satılmaktadır. Yakında perakende fiyatların daha ziyade ucuzlayacağı amlaşılmaktadır.
Danimarka için döviz tahsis edildi İstanbul. 27 (A.A.) — Bölge Ti-caret Müdürlüğünden bize verilen malûmata göre, Danimarkadan yapılacak ithalât için "b” grupuna 207 bin dolar, "c" grupuna 26 bin dolar ve ayrıca radyo cihazları için de 120 bin dolar tahsis edilmiştir.
Iraktan arpa alıyoruz
Toprak Mahsulleri Ofisi Iraktan arpa mubayaasına başlamıştır. Toprak Mahsulleri İstanbul şubesi müdürü, arpaların tesellüm ve sevkıyat işleriyle meşgul olmak üzere Bağ-datta bulunmaktadır.
Yağmur vaziyeti
24 saat içinde muhtelif bölgelere yağmur yağdı
İstihsal bölgelerinden Ticaret Borcasına gelen haberlere göre, son yirmi dört caat İçinde yurdun muhtelif yerlerine yağmur yağmıştır. Bunların arasında Manisaya sekiz, tamire altı. KÜtahyaya üç, Kırşehir ve Çorum bölgelerine ise bir milimetre yağmur yağmıştır.
Konya ovası İçin yağmur beklenmektedir.
ALMANYA, KAYSI ÇEKİRDEĞİ İÇİN PERMİ VERİYOR
Piyasaya gelen haberlere göre. Ba. tı Almanyanın kuru meyvalarımısı lüks madde şartlarına tâbi tuttuğu yazılmıştı. Fındık ihracatçılarına Al-manyanın yalma kayısı çekirdeği için permi verdiği, fındık için permi vermediği anlaşılmaktadır.
Amerikadan yeni malzeme geldi
İstanbul 27 (A A.) — Gece yarısı limanımıza gelen Amerikan bandıralı Hıldiya Lyka şüept, bu sabah erken saatte Sirkeci rıhtımına yanaşarak getirmiş olduğu Amerikan yardım malzemesine dahil kamyonları tahliyeye başlamıştır.
c
27/IV/1950 Perşembe
■■ 1 ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ p. Mg ■
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında fındık fiyatları gerileme kaydetmektedir. Dün de yazdı-ğımıa gibi son günlerde dış piyasalardan istekler azalmıştır. Trabzon muhabirimiz, Trabzon Borsasında dn fındık piyasasının gevşek geçtiğini bıldrlıniştir.
Kambiyo ve Baham ve Tahvilât Bor-sasında W 6 faizli muhtelif tertipte Kalkınma tahvillerine karşı hararetli İstek-fiyatlar yükselmiştir Mim ise yine sukut etmiştir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
ler olmuş, rriyaaaaı ş yoktur.
e çekirdeksiz kıını üzüm eıcak muhafaza ediyor. Tarla. In-daha son
İzmir
Borsada durumunu gülere iaşe Nezaretine 800 ton
üzüm Batmıştır. Bhylcce Nezaretin mubayaa miktarı 15,500 tıaıu bulmuştur. İaşe Nezaretinin ayın fiyat ve şartlarla 7 bin ton kadar olduğu tahinin edilen serbest atokun tamamını almaya hazır bulunduğu anlaşılmaktadır. Ramazana hazırlık olmak l|Zere Mısır ve diğer Arap mmelrkvtlerl devamlı şekilde incir aldıklarından csaaen stoku çok küçül, müş bulunan incir plycusa» sağlamlığını muhafaza etmektedir. Boraada pamuğun durumunda bir değişiklik olmamıştır. Pnmukyağımn gevşek ve çekirdeğin ağır durumu devam ediyor.
Adana :
Ticaret Borsacında iş olmamıştır.
Trabzon :
Fiyata durgun ve işsizdir
1 Steriing ....... 100 Dolar 100 Fr. Frangı ... 100 İsviçre Fr„... 100 B(*|ç. Fr 100 İsveç Kr 100 Florin 100 Liret Açılış Kapanış
7 90 50 260.26 0.80 64.03 5.00 M 67 73.68.4o 0,44.12* 0.01.876 9 73.90 T.Oİ. • 281.50 &80 64.03 5.60 64.67 73,68.40 0 44.128 0.1 976 9.73 90
100 Drahmi 100 F>cnudoA
Altınlar
hııiçr Y erli Gr. Külçe llrguiMi- Cumhuriyet „„ Reşat Hamil Bugün Fakl kur
Lira Lira
8 H6 8.69.— 38.70 89. W M.— 86.(10 19 50 i0« — 37.60 38. 5.70 5 76 38,85 88-3825 36.95 49 07 40.-38 50 18.—
OUİrttn sşşşteetHM • eşe e»e* Krn nm» kok fttl NapnlAon 111 9. t.HVİÇr® •eteşşşştşşş
NewYork’ta t onsu: 4 35
Gümüf, Platin
Gümüş Cr En aşağı Wn yukarı
10.- 11.-
platin *
Zürich Borsası (Serbest)
10 IX .1950 nurumu Türk Lirası Dolar .. ievlşre Frangı
En aşağı En yukarı
—.90 4.28 1/2 10 H0 İ IX 1.2 1 05 1 29 1/2 11- 1.21
Stcrling
Frşnam Frangı
MiHtr Krrcll Konsl
Ikritfiıhvll tahliller Kapanış (•)
Cr6 1033 fifTğü.nl 20.76 34—
ÇÇ ft 193M Ikrttn^lj •••eetaeea(ee 21.50 22—
S5 MHH Müdafaa 1 20.85
*yc5 1941 Demiryolu İV 98.3ü 100—
rr5 H»41 Demiryolu V 99.25 100.—
M 1/2 1949 ikramiyen ... Dlğcrlnrl 98,30 08—
1941 Demiryolu VI 08. MO 07.60
(Ş6 Kalkınma I 99.60 08.M
fl ŞŞ 1 1 99 99919 99.80 99,80
(-r6 .. İH 100.— İ0Q—
1048 istikrazı I 90.60 99,10
ıo4H „ n 09.30 08—
MIHI MUrl.m» I 96.35 00—
«19 ı(ı(n t 07 6ü 98—
%7 1034 Slvas«Erzurıım l... 21.80 20.30
%7 1034 M M H.-VII,.. 20.75 20.40
^7 1941 Demiryolu L„ 21.— 21,61
^7 1041 ” II... 21.- 21—
r(7 194i ın... 21.— 22.-
Milli Mııd.ıau I... 21.70 2M8
*T ” " H... 20.08 20.60
%7 " ’ İH... 21 08 2L-
*1 H H IV„. 21.30 2105
Şirket Tahvilleri
T C, Blraııt Bankası 20.40 20.20
Anadolu D.Y Tertip A/B. 108.— 111—
88 |8 M —
»• M %60 62 25 30.—
° ,, MümoR. Senet. 07.00 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 139 — 120.25
Türkiye İş Bsnkneı 30. - 29.60
Türk Ticaret Bankanı ...... 5— 5—
ArMİMH • e a a 1 e •• a a «a 15.26 111.76
$ark Değirmencilik 28.25 28.50
Milli Reanürenn . 8— 16.25
Ecnebi Tahviller
Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday sert (Ofisin) ....... Arpıı yemlik (dökme) ..........
Mısır (8arı) çuvalı ......
Fasulya tombul ...............
Faaulya Çalı sert ...........
Kuşyçm ı piiku, ■«■((>>ı>lıııl a
Mercimek kırmışı kabuk. Morclmek yeşil.................
Nohut natürel ................
Tnglı tıduımlnr ı
Ayçiçeği tohumu ......
Keten tohumu
Kendir tohumu
Susam fin'«ınm iMHiıııiHnını Yer fıstığı kabuklu .......
Kuru Msyvıdar ;
Fındık (kabuklu sivri)
Fındık (iç tombulı Covis (kabuklu) CevlM (1(j nathr.l) ....
• • •
(•(•••t*A
DMıiınııı Ihını Maddeleriı
7’lftlk (hou mal)
Tiftik (NntüroD ...........
Yapık Anadolu (Kırkım)
ilam derileri
Şiftir HiıİMinma (luısap) Kİ. Keçi tuşlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Bugün
31.—
in —
30.-üS.-
200.-
138,—
102.—
Eski
Kapanış
ıioa —
27ü.-
2Û0.-
28 20
31 -
22 20
23 -
27.—
25 -
37 —
37-»0 (-
28
İzmir Ticaret Borsası
üsüm çekirdeksiz No 9 incir A derisi No. H..., •' B aerisl No. 108 Paıııuk Akala 1 ..... Pamuk Akala U Pamuk Akala İli ... Pamuk yerli .......... Paınuk yağı (rafına) Pamuk çeklrdşğl Buğun Son Kapanış
48.— 56,— 42.— 22*.— K— l“5.— 150.— |20(— 11 - 17 38.- 12, 227-100.-175 -İHI).— 120,- 11.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala i ..Mt Pamuk Akala 11 „.m. Pamuk Akala ili Pamuk Parlak İMİ - 170.— 115.— 180.— 170.- 115 — 150.-
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) Te 50 rami muindi kabuldu tombul b) tç ura kontrollü 75.— J6I.— 79,-
Esklşehir Ticaret Borsası
N'ebııtı Yuslar;
Zeytinyağı (IC.E. tenekenı SuMumyıığı (Ruf sıra) Ayçlçogl (rtııtlrıe cıpltık) Fmdll( yağı (Çıplak) ...
240. • İOn.
I.A
UM).-
— ............ , .-- ;
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eski kur
Ifılğdıtv (Buşell=:Siînt) Sert Kış mahsulü No. 2 271— 272—
Kırmışı ” No. 2 240.— 248—
l’ıııuıık Mlddilng (Lıbreai=Sent) M (iyin İt te» •> («« 32.72 32.77
f 1 » e e » • e • e » I • e •• e • e • e • • • • »• • • • • • • • 32.88 32.95
9,9 • »» • •' •»> « • • • • • 11 • t»• ş aş et a e 11 a »» 31.56 31.T4
Tiftik (Lıbresi=Sent) o?*... 1 I’UMII 5 N (le 1 . (• 9 ((••••••••••••• eee — 68 60
Fpıdık (Libresin Sen t) Kabuklu yeril iri 22— 22.50
‘ " ortu 22.50 21.-
Lovıınt iç llhrıl malı 36— 36.-
IskstriJL İri İç itlini malı 40— 36—
kuru Uailm (Lİbrc5iîxtient) ...... Thompson çekirdek*!* seçme ... 11 1/4 U 1/4
Keten lulıumu (Butcll— Dolur) ... Mlnneapulls - 5 63 3.80
Kaim (Libresi—Bent> 76,50 76.76
LovlKL-tcncke (100 libvu dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Kıblen tabumu (Tonu=StvrHng) KOflIl.’H.V U«tıı • e e • • •• e « e e • • t • t • •• • • • e 67— 68—
iCi4ikm& •»«»»•« ı •• e••»»•>••••••(♦• e 66— 67—
Yor fielıaı Hindistan 64— 64 3/4
Bradford Piy( □sası
91
M
99
• I
• I
99
• • •
M» •
21V91
18/21
TH1İU
H
Vün
I •
|y| ınnl (Llbresl=Fiyat) Sırtı malı
Anadolu Trakya
34.—Nom
30.— “
| 20/21 ••
H 21 ”
Ruğdııy filutiis V \l'))rt
yumutak ....
•ert
30.25
31.—
32.25
31.—
21.60
İskenderiye Borsası
I
Pnıııuk (KruıtfirtrsU'nlhın)
AfthmouiH Kısa rlyallı F G. ... Kırnak Unun elyaflı F/G. |
ııs -
9i K5
117.—
93 —
Gününde Boruada muamelesi tebcil edilmemiş tahvilat Vo eshamın arz vo taleplere göre Uıayyûn eden takribi piyasa değerleri.
w
teni İstanbul
IS Nisan 1£>M
fiünyomn en mukavim ve mütekâmil, oynı
M zamanda rakipleri meyanında en ucuz
ÇEKOSLOVAK MAMULATI
CZ ........... 125 ccm.
Jawa........ 250 ccm.
Ogar........ 350 ccm.
MOTOSİKLETLERİNİ
BOL YEDEK AKSAMİYLE, TÜRKİYENİN HER YERİNDE ISRARLA ARAMANIZ, MENFAATİNİZ İCABIDIR. TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Tel°fon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında
Dr.
RESAN KIT ile
ZEKİ TORGAY M EH M ETLİ
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
M AT A Ş
G AL AT A TAHİR HAN. Tel.: 44996
(Kiralık Dalyan Yeri)
İstanbul Defterdarlığından :
Dosya No. Cinsi
Senelik kıra bedeli Teminat Lira Lira
313—635
Boğaziçi» Bebek, Rumelihisarı caddesinde eski 31, 33 yeni 39 sayılı dalyan. 300
Yukarıda yazılı dalyan yeri 17-5-1950 çarşamba günü saat 15 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda üç yıl müddet için açık arttırma ile kiraya verilecektir.
İsteklilerin nihayet saat 15 e kAdar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarıyla birlikte ihale günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. «Teminatlar önceden de yatırılabilir.) (5325).
evlendiler
İstanbul 27 1/1950
İstanbul Dördüncü İcra Memurluğundan 950/987
Mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen 3 adet torna tezgâhı. 2 adet makkap. testere makinesi, plânva, mengene, elektrik motörü ve transmisyon kasnak ve kayışları ve bir adet Erika markalı yazı makinesi 12.5.1950 tarihine rastlayan cuma günü saat. 11 den 12 ye kadar Galata Mahmudiye caddesi Zivalı sokak 1 No. Iı Makine Tamir Atölyesinde hazır bulunacak memur tarafından açık arttırma ile paraya çevrileceği ve muhammen kıymeti 75 nl bulduğu takdirde ihale edileceği. aksi takdirde 2 nci arttırmanın 16.5. .1950 tarihine rastlıyan «alı günü aynı mahal ve saatte yapılacağı ilân olunur. (53991
SEN MİŞFL LİSESİNDEN YETİŞENLER DERNEĞİ YÖNETİM KlRLLUNDAN Derneğimizin senelik Adi Genel
Kurul toplantımı 2 mayıs 1950 tarihli salı günü saat 20.30 da Ün-von Franaez binasındaki lokalimizde yapılacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rl^a olunur.
Gündem .
1) İdari ve mail raporların o-kunmşşı
2ı Denetçiler raporunun okunması.
3» Uzun müddetten beri aidatlarını ödemiyen üyeler hakkında karar alınması.
4) Bütçe müzakeresi,
5) Üye dilekleri,
6ı Yönetim Kurulu, Haysiyet Divânı ve Denetçilerin seçimi
ANKARA Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün ilk uçakla Ankarava gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ İSTANBUV’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularım Ankara Büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele İlânlar telefonla îstanbula bildi) ilmektedir.
Ankara Büromuzun adresi:
Kâzını Özalp Cad. No. 1/9
Ilgar Apt.
Telefon: L6112 YENİŞEHİR
YENİ ISTAHBUL İLANCILIK Ltd. ŞİRKETİ Yanda resmi görülen REKLÂMKULELERl'ni ANRAR A'nın en seçkin yerlerinde kurmaya başlamıştır. Bu kulelere vereceğiniz ilânlar, size en büyük faydayı sağlar.
MÜRACAAT YERİ;
Yeni İstanbul İlâncılık Ltd. Şirketi Müellif Cad. 6-8 Beyoğlu - İstanbul Telgraf : Hetlo . Ittanbul Tel. : 44756.44757
YENİ İSTANBUL ANKARA MÜMESSİLLİĞİ Kâzım Özalp Caddesi, Ilgar Ap. 1-9
Telefon: 23031
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLANLARI
Malzeme Alım Şubesinden:
Miktarı
Cinsi
Güvenme parası Lira
İhale
Tarihi Ganü Saati
Demir saç levha 3250 kilo 171 9.5.950 Salı 10.15
Külçe mühür kurşun 3800 M 400 16.5.950 Salı 10
Ravba “muhtelif.. 360 adet 190 . 16.5.950 Salı 10.15
Keten hortum 110 luk 525 metre 290 16.5.950 Sah 10.30
Kauçuk Banda “nâm ve hesaba,, 43 adet 525 9.5.950 Salı 10.30
Mahrutl çadır dikimi işi 13 fi 50 9.5.950 Salı 10.45
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme pazarlıkla satın alınacaktır
2 — Pazarlık, hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
( — isteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralan ve kanun! vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur.
5 — idare kısmen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kısım kısım, ayrı ayrı taliplere ihalede serbesttir. (5398).
mnnmrn’nunuı unıı nı;;ihîm-* iiihk«uKunu»*t , n ım4UM*nMiı r
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü İlânları
1 — Balıçekapıda Birinci Vakıf Hana konacak bir adet linyit kömürü yakacak kalorifer kazanı 26-4-1950 tarihinden itibaren on beş gün müddetle açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Muhammen bedeli 4392 lira 89 kuruştur.
3 — Eksiltme 11-5-1950 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 15 de Başmüdürlüğümüz İhale Komisyonunda yapılacaktır.
4 —» İstekliler Eksiltme Şartnamesi, Sözleşme. Fenni Şartlaşma ve Keşif varakasını her gün İnşaat Bürosunda görebilirler.
5 — İsteklilerin eksiltmeye girebilmeleri için evvelce yap? iniş oldukları bu gibi kalorifer tesisatına ait belgeleriyle birlikte ihale gününden en az üç gün evveline kadar İnşaat Büromuza ibrazla bu işin eksiltmesine girebilmek için yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 329 lira 47 kuruş geçici teminatı ihaleden evvel makbuz mukabili veznemize yatırmaları lâzımdır.
7 İsteklilerin belli gün ve saatte Başmüdürlüğümüz İhale Komisyonunda hazır bulunmaları ilân olunur. (52111.
MAYIS 1950
Yem İstanbul
Abonman Karneleri
Satışa Çıkarılmıştır
Şimdiden temin ediniz
SAĞLAMLIĞI. TEMİZ İŞÇİLİĞİ VE UCUZLUĞU TEMSİL EDER.
ENGLISH ELECTRIC
Bu .Sanayiin Buz Dolabıdır
Çoktan beri sabırsızlıkla beklediğiniz
29 - 4 -1950 CUMARTESİ GÜNÜ
Büyiikdere İskele Karşısında
Açacağımız fırında bundan böyle günün her saatinde
TAZE ve SICAK BÖREKLERİMİZİ
BULACAKSINIZ.
MEŞHUR
Karaköy ve Sarıyer Börekçisi
TEKEL SATICILARINA
Açık ve kapalı Tekel içki satıcıları 1 Mayıs 1950 sabahı ellerinde mevcut bira kasalarının miktarını biri 50 kuruşluk pullu 2 beyanname ile bağlı bulundukları Tekel Satış Depolarına aynı günün sebahı saat 10 a kadar bildireceklerdir.
Beyannamede yazılı kasa miktarları mezkûr gün her hangi bir tahavvüle tâbi tutuhnıyacak ve yapılacak kontrollerde daima mevcut görülecektir.
Bira şişeleri tâdada dahil değildir. (5409)
İstanbul Teke! Başmüdürlüğü
Et ve Balık Tesis ve Vasıtaları
Satın Alınacak
Toprak Mahsulleri Ofisi
Genel Müdürlüğünden :
Marslıall Yardımından faydalanılarak memleketimizde kurulacak et ve balık tesislerine ait makine, teçhizat ve malzeme kısmen Amerika Birleşik Devletlerindeki firmalardan direkt olarak kısmen de tiraj haklarından istifade edilerek Danimarka ve Almanyadan temin edilecektir. Bu işlerle ilgili bulunan firmaların satınalma işleriyle yetkili kılınmış olan heyetlerle temas temin etmek için Avrupa heyetinin merkez İtti hazfedeceği Frankfurt şehrindeki Türkiye Ticaret Ataşeliğine ve Amerika Heyeti için de Illinois Eyaletinin Chicago şehrindeki Stevens Oteline müracaatları ilân olunur. (5265)
Bt'Gl N AÇIK OLAN MİZELER
İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
Atatürk İnkılâp Müzesi: 10-12. 14-17.
A^anofya (Telf. 21750) 10-16.
Arkeoloji Müzesi: 13-16
Eakl Şark Enerleri Şubeni (Telf 2)682) 10-12.
Belediye Müzeni: 10-12. 11-17.
Te-vHlc Fikret Ariyan Müzeni : 10-12, 1-1-17.
İZMİR
Arkeoloji -Müzeni (3324» 0.12,
13 30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI :
DRAM KISMİ 20.30 da Dell Sa-
raylı
KOMEDİ KISMI: 20.30 da üvey Kardeşler.
YENİ SES OPERETİ: 20 15 de A-par Topar.
KONAK PAVYONU: Inpanyoi ıt-rakuyon trupu.
ANKARA
Bl TCK TİYATRO (M$Z0) 20 de “Madam Butterfly...
Ktçt’K TİYATRO: (11169) Kıa-kançlar.
GAR GAZİNOSU - Paris Revü Heyeti.
PAVYONDA — İtalyan Akrobatları,
İZMİR
fEMJUt j Oyuncu.
S I N EM A L A R
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS: (40S35) Şarlatan.
AKIN (60718, 1 - Uçuruma Doğru. 2 — Köroğlu.
Aî.KIZAK (42562) 1 - Şehzade Slndbad. 2 — Meçhul Ada.
AR 14439lı Bahar Olunca.
ELHAMRA (43595) Macera Adası.
İPEK 144269) Zorunun İşareti.
İNCİ (84595) 1 — Havanâda Festival. 2 — Şanghay Ekspresi.
LALE (43595) Asiller Ülkesi.
MELEK (40868) Sihirli Bahçe.
SARAY (41659) 1 - VasilU Lxıgo-thetldis Elen Komedi Trupu.
SI ATPARk (83143) 1 - Fırtına Gecesi. 2 — Dinmeyen Sızı.
SÜMER (42851) 1 — Dalavereciler 2 — Şehrazadın Doğuşu
ŞARK (40360) TnmBİon Caniler Çetesi.
şiK (13726) 1 — Denizler AeJanı (Türkçe). 2 — Ölüm Yuvaları.
TAKSİM (43191) 1 — Kapanan
Gözler. 2 — Şehitler Kaleni.
TAN 1 — Uçuruma Doğru. 2 — Efauncu Baba,
YEN! (84137ı I— Neslmaçl Ameri-kadn. 2 — Seven Kıskanır.
( NAL (49306) 1 — Hazlnn Peşinde. 2 — Amber.
YILDIZ (42849) Son Kısmet
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683ı 1 — Haydutlar Kıraliçesi. 2 — Meçhul Ar-k AfİSLŞ
AYSU (21917) 1 — Kahire - Bag-dad. 2 — Macera Limanı.
AZAK (23542) 1 — Lüküs Hayat. 2 — Damga.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) Bir Fırtına Gecesi. 2 — Senede Bir Gün
FERAH latan bul Geceleri.
HALK 1 — Firavunun Hazînesi. 2 — Kızıl Tepe (Renkli).
İSTANBUL (22367) 1 — Kdıçların Gölgesinde. 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Casuslar Peşinde.
KISMET (26654) 1 Saratnga
Güzeli. 2 — Gazi Salâhaddin.
MARMARA (23860) I —Şaughay-lı Kadın. 2 — Zehirli Kadın.
MİLLİ (22962ı I Meçhüı Arkadaş 2 Haydutlar KıraliçeMİ.
Tl RAN (22127) 1 - Lüklia Havai 2 — Damca.
YENİ (Bakırköy 16-126)) 1 — Bar Çiçeği 2 Zafer Abidesi.
KADIKÖY CİHETİ
KALE (6OI12( 1 Kanlı Altın.
2 — Yaşamak Arzusu.
OPERA 1 — Aslanların Pençesinde, 2 — Aşk Beate.nl.
Suare: 1 — Hint Esrarı. 2 — Yaşaeın Aşk.
SÜREYYA (60682) Sihirli Aşk.
2 — Karanlık Ayna,
YELDEGİRMENİ 1 Hava! Başlıyor 2 — Kaldırım Kuşlan.
3 — Yumruk Yumrufta.
ANKARA
ANKARA (23432)^7 — Çingene Prenaes. 2 — Renkli Mucizeler.
Bİ'Vİ'K (15031) Kaptan Siroko.
CEBEf I (13846) Dağların Cana-ven.
PARK (.111311 Düşman Kardeşler. SIS (14071) Düşman Kardeşler.
StMEK (14072) Tarzan vc Kaplan Kadın.
I Ll S (22294» Karanlık Geçit. YENİ (14040) Vatan Haini.
İZMİR
ELHAMRA Şöhret ve Para.
LALE 1 — Kanlı Dögüş. 2 — Ku tup Kâşifleri.
TAYYARE 1950 Stockholm Güreşleri.
TAN 1 — Kanlı Dögüş. 2 — Kutup Kâşifler!.
YENİ 1 — Tarzan Ormanlar Aslanı. 2 — Aftır Ceza.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 — Zamane Kızı. 2 — Genç Kartallar
st M ER Zehirli Yalan
R A D Y
"YEM ISTAN Bl I... un buslln İçin tavsiye ettlfcl programlar : DAHİLDE:
İ9.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri, — 19 20 Ankara: Tarihi Türk müziği.
21.15 İHlanhul: Fasıl heyeti konseri. — 21.15 Ankara: Çay-kovski 6 ıvcı aenfonl (Tl.». — 22.00 İstanbul: Beethoven keman konçertosu (PL).
H Mil (TE:
17.15 Londra: BBC acrıfont orkestrası konseri. — 23:00 Fransa: (241,7 - 24R m ) - Pucclnl "La Bohem,, operası,
ANKARA:
7.30 M. S. Ayını — 7.31 Vals festivali orkestrası çalıyor (PİJ.
7.15 Haberler, — 8.00 Ovun havaları — 8.15 Bando müzikleri (Pl.ı. — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30
Hafif parçalar (Pl ). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış *ve program. — 12.30 M. S Ayarı, — 12.30 Şarkılar.
— 13.00 Haberler — 13.15 Salon
müzikleri (PİJ. — 13 30 öfcle
Gazetesi — 13.45 Karen Kemp-le söylüyor (Pl.). — 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayarı. — 18.00 İnce saz.—
18.30 Konuşma: Çalışanların aa-&tl — 18.45 Hafif şarkılar (Pl ).
— 19.00 M S. Ayan ve haber-
ler. — 10.15 Geçmişle Bugün.— 19.20 Tarihi Türk müziği. —
19.50 Konuşma: Seyahat İntibaları, — 20.05 Koman soloları
(Pl ). — 20.15 Radyo Gazeteci.
— 2(1.30 Serbest saat — 20.35
Orkeatm eserleri (Pl.ı. — 21.00 Konuşma Türklyedr Marshall Plânı — 21.15 Çaykovakl 6 ncı aenfonl (PİJ. — 22.00 Konuşma
— 22.15 Dana müziği (Pl.ı.
22.15 M. S. Ayan ve haberler.
— 23.00 Program ve kapanış.
HT \\BI L;
12.57 Açılış ve programlar.
13 00 Haberler. — J3.15 Hamiyet YÜcesesten şarkı ve türküler (PİJ, _ 13.30 Hafif öfcie müziği (PİJ — 13.50 Şarkı Ve türküler. — 14.30 Serbest saat. — 14.45 Rumba ve tangolar (PL). — 15,Q0 Programlar vr kapanış. — 17 57 Açılış ve programlar.
IS Do Caz müziği (Pl ). — 18.30 Robort Sch'.ımann dan *’llvdt, |Pr (pij, — 18.45 Türküler.
19 (M) Haberler. — 10.15 İstanbul haberleri. — 19,20 Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20.00
Saz eseri eri. — 20.15 Gelir vergisi HHHtl. - 20.30 Dinleyici işlekleri. (Türk rnüzlgi). — 21.(M) Ikllsdl bahisler. Konuşan: Prof Hazım Atıf Kuyucak. — 21 10 Ara müziği (Pij* 21.15 Fasıl
heyeti konseri. — 22.00 Konçerto (Pl,). Beethoven., keman konçertosu. — 22.45 Haberler — 23.00 Dans müzifcl (PİJ. — 23 30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
7.30 Anton ve orkestrasından dana müziği,
8.15 Dinleyici istekleri
9.15 BBC opera orkestrası konseri.
10.30 Sld Phllllı^ ve dans orkestrası
12.30 Varyete müziği
13.30 Tonl ve orkestrası
15.15 Londra, hafif orkestrası konseri.
1715 BBC senfoni orkestrası kon-beri.
18.15 Caz kulübü.
19 15 Yeni plâkları takdim edı-vorıız.
20.30 Geraldo konseri orkestrası.
21.30 Küçük orkestradan parçalar.
23.15 Operalardan parçalar.
24 (M) Dinleyici istekleri.
STI TTGART (521.7 mı :
22 00 Senfonik konser (Meandels-sohn).
FRANSA (241.7 - 248 m I:
23,00 Pucclnl "La Bohem., operası.
Tl KİN (33.7 - 457.3 m );
23.00 Verdi Konservatuar) orkestrası konseri (Richard Strn uas I.
NAI.ZBI IH. (412,1 - 240 m J :
23.00 Richard Wngncr konseri
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
UÇAK - TREN . VAPUR
- -e - -
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 S.A.S. ttakandinav) Lydda-dan.
10.50 D H Y. (Türle» Ankaradan.
12 50 D H Y. (Türk) Izmırden.
15.50 B E A (İngiliz Londra, Roma. Atinadan
16 20 D.HY (Türk) Adana An-karadan.
16.30 M R. «Mısır» Kahire, Lef-koşeden.
16.35 D.H.Y «Türk» Beyrut.» Lefkoşe, Ankaradan
GİDEC EK OLAN UÇAKLAR
9 — D H Y. (Türk» Anlıttraya,
0.40 S A S. (İskandinav) Münih Kopenhac. Stockholm a.
10,— S R. (İsviçre) Aılna, Cenevre, Zürih e.
11.20 D.H.Y (Türk) tamire
12.10 C.V. «Kıbrıs 1 Ankara, Ni-kosya’yn.
13 50 D.H.Y. (Türk) Ankarava
GELECEK OLAN 1 ATI IILAR
6 30 Konya (Bandırmadan).
7.— Seyyar (Karabıgndan).
10.00 Saadet (Ayvalıktan)
21.30 Marakaz (Bandırmadan).
GtDEf E KOI \N T \Pt RLAR
4.— t'lgen (lneboluya».
8.15 Marakaz t Bandırmaya»
17— Saadet (Ayvalık-izmire).
19.— Seyyar (Karabinaya »
GELECEK OLAN EKSPRESLER
7.10 Tnros.
8,30 Ankara.
(JDF.CEK ULAN EKSPRESLER
18.10 Ankara,
ECZANELER
EMİN ÖN t :
İstanbul (Eminönü) — Haşan Hulûs! (Küçükpaznr) — Abdlll-kadir (Alemdar,) — Asadur (Ge-dikpaşa).
B£ X O.J.1 :
Matkoviç (Merkez) — Galatasaray (Merkez) — Ertu^rul (Taksim) — îşmet (Taksim) — Karaköy (Galata» — Maçka (Şişli» — Feriköy (Şıçh) — Has-köy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH:
Üniversite (Şehzadrbaşu — Sarım (Aksaray) — Emin Rıdvan (Sama(yal—Nuzhet Onat (Şehremini) — EkUrnekapı (Kara-gümrük» — Hüsamettin Gbken-gin (Feneri.
EYlîP: Ayvanearay Şifa.
BEŞİKTAŞ:
Nail Halit — Orta koy — Gı a-Afelthl Divanlıoclu «Arnı u -koy» — Merkez (Beb^M.
hADIkO)
Merkez — Fenrryolu — Er köj — A. Cafeı Çaeafay (Br • tancj).
t SKİ DAR: Çamlıyurt.. HFYBELİADA: Hej belıada: BtYt’KADA; Merkez
ANKARA
Guray — Merkez — Güllıane
İZMİR
Ege (Basmahane 1 — Hilâl (Ke-mernltH — Asri (Eşrelpaşa) — Knrataş (Yalılar) — Alsancak
Bevn'.lıı i 1641 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222, K.yaka 15055
Comments (0)