AKŞ
Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaaa
PAZAR 30 Aralık 1945
Sene 28 — No, 9769 — Flati her yerde 10 kuruştur.
YARDIM SEVENLER CEMİYETİ Sarıyer Şubesi
El İŞLERİ SERGİSİ
Her gün saat 14 - 1B a k*dar Yılbaşı hediyelerinizi burada bulabUlrslnkı ABTAŞ Mağazası. İstiklâl oaddesi 324, İstanbul
Moskova konferansının görünür neticeleri etrafında
Yurt’ta infial
TİYATROSU
YILBAŞI seçesi milnasebetlle
Yarın akşam saat 8.Î0 da SUARE
iYi SAATTE
OLSUNLAR
F« er üt Operet 3 perde
Geçen ekim ayında, yani Lon-drada toplanmış olan Beş Dışişleri Bakanı Meclisinin acı ve acayip bir şekilde dağıldığı tarihten beri İngiltere ve Amerika 11e Sovyet Rusya arasında gerginlik artmış, iki tarafta sert sözler söylenmeye, şiddetli yazılar çıkmaya başlamıştı. HattA üçüncü dünya harbinden korkanların ve bu Korkuyu açığa vurmaktan çekin-miyenlerin sayısı bile artmıştı. Moskova konferansının ilk hizmet!, bu zehirli havayı dağıtmak olmuştur. Birbirlerinin yüzüne bakamıyacak gibi görünen üç müttefik. Moskovadan güler yüzle ayrıldılar.
Gene geçen ekim ayında Londra konferansı, görünüşte en basit bir usul meselesi yüzünden Ansızın suya düştükten sonra, fltinya sulhunun bu çıkmazdan nasıl kurtulacağı, hangt taraftan gelecek bir teşebbüsle konuşmaları yeniden bağlıyacağı en çok kaygı uyandıran mesele olmuştu. Moskova konferansının ikinci hizmeti. dünya durumunu bu ölü noktadan kurtararak sulh hazırlıklarına venlden yol açması olmuştur. Mayıs basma kadar İtalya, Macaristan. Romanya. Bulgaristan. Finlandiya ile’ imzalanacak sulh şartları hazırlanacak ve bir sulh konferansı toplanacaktır,
Londra konferansı üç ay önce, başlıca iki sebep yüzünden başarısızlığa uğramıştı: Sovyet Rusya, Beş Büyüklerden her birinin her yenilmiş devletle sulh imzalamasını kabul etmiyordu. Bundan başka. Romanya ve Bulgarisi anda kurulmuş olan hükümetlerin. bütün demokrat partileri temsil edip etmedikleri noktasında temelli anlaşmazlık vardı. Moskova üçler konferansı bu pürüzleri de ortadan kaldırdı. Beslerden her biri — Sovyet görüsüne uyularak — ancak mütareke imzaladığı devletle sulhu da Lmalıyaeaktır, Yalnız Fransa, müstesna olarak. İtalya İle mütarekeye katılmış sayılıyor.
Romanya ve Bulgaristanda demokrasi olup olmadığı meselesi de basit bir seklide çözülmüştür: Romanyada Milli Köylü ve Liberal partilerinden. Bulgaristanda da Çiftçi ve Demokrat partilerinden birer kişi hükümete alınmak şartile bu hükümetler İngiltere ve Amerika tarafından taranacak ve kendilerile sulh yapılacaktır. Hükümete girmeleri istenen bu partiler gerek Romanyada. gerek Bulgaristanda faşist ve mürteci sayıldıkları İçin bu şekli. Sovyetlerce verilmiş bir taviz sayılabilir. Esasen, bu memleketlerde Sovyet işgali bulundukça kendilerinden demokrat hükümet kurulmasını, serbes seçim yapılmasını istemenin en yanlış ve mantıksız yo! olduğunu burada birkaç kere yazdığımız için, her şeyden önce Sovyet işgaline son verecek sulhun bir an önce İmlasını kolaylaştıracak herhangi anlaşmayı en uygun hareket gibi karşılarız.
Moskova konferansı, sulh meselesinde. başka bir zorluğu daha yenmiştir: İngiltere He Amerika, Sulh konuşmalarında gitgide daha demokratik usullere, yani daha geniş toplantılara taraftar olmuşlardı. Hattâ Londra konferansından sonra bu düşünce, Londra ve Vaşingtonda en yetkili ağızlar tarafından İlân edilmişti. Sovyet Rusya İse sulhun yalnız üçler arasında konuşulmasını. Fransa İle Çin'in bile bu İse karıştırılın amasını istiyordu, Moskova konferansında bıı meseleye orta bir çözüm şekli bulunmuştur: İlk sulh hazırlıklarına Lon-drada Berier arasında hemen başlanacak, mayısa kadar bir konferans toplanacak v? bu konferansa. harbe askerle girişmiş bütün memleketler davet edilecek. Bunlar, sulh andlasmalannm metinlerini hazırlıvacaklar. fakat bu andlasmalar en sonunda, mütareke imzalamış devletlerin kesin ovlarına sunulacaktır,
Moskova konferansının vardığı en ehemmlvetll sonuç, atom bom bası bakkındaki anlaşmadır. Son
aylar içinde atom bombasının Sovyet Rusyada yarattığı menfi tesirler, hattA bu yüzden gerginlik havasının arttığı göz önüne getirilirse, atom enerjisi üzerinde Moskovayı yatıştıracak bir anlaşma elde edilmesinin sulha doğru ne büyük bir adım olduğu anlaşılır.
Bu anlaşma, şimdilik. Birleşmiş Milletler Kuıulu içinde bu İşle uğraşacak bir komisyon teşkil edilmesinden ibarettir. Birleşmiş Milletler güvenlik konseyine girecek devletlerin temsilcilerinden kurulacak olan bu komisyon, bir karar salâhiyetine malik ol-mıyacak, sadece tavsiyelerde bulunacaktır. Gayesi de, atom enerjisini banş İşlerinde kullanmak, bu korkunç kudreti silâh olmaktan çıkarmaktır. Hattâ, bu komisyon, insanları kütle halinde İmha eden diğer bütün silâhtan da ortadan kaldırmaya çalışacak, «Bu nizamın bozulması, bu nizamdan ayrılması İhtimallerine karsı, milletleri korumak İçin, teftiş ve diğer himaye usullerin gösterecektir.
Tebliğden çıkan mânava göre. atom bombası etrafındaki işbirliği, bu esrarın şimdiden açığa vurulması demek değildir. Bu işbirliği, dünya sulhu emniyete girdikçe safha safha genişleyecektir. Sovyet Rusvanm bu kararlan kabul etmesi, hiç şüphesiz İyi niyet alâmetidir. Bu
Necmeddin Sadak (Arkası sahife 2. sütun 5 de)
Yeni Mersin gazetesinin bir makalesi
Mersin 29 (A.A.) — tkl Gürctt profesörünün topraklanmış üzerindeki istekleri muhitimizde nefretle karşılanmıştır. Bu garip olduğu kadar da gülünç istek Çukurova basınında devamlı tepkilere yol açmış bulunuyor.
Bugün de Yeni Mersin gazetesinde Balta lmzaslle «-Bekliyorum» başlığı alhfada çıkan bir yazıda ezcümle şöyle denilmektedir:
«Sovyet Rusya iki buçuk Gürcüyü öne sürerek milyonlarca şehidimizin kanlle yuğrulmuş vatanımızdan bir kısmını İstemekteymiş. buyursunlar alsınlar. Yalnız iş istemeye kalırsa, koca Türkistan. Kaim ve Kafkasya’nın çoğunluğunu Türkten başka hangi millet teşkil ediyor. Bunu da mülâhaza etmek lâzım değil mi? Fakat biz, bize dost olana dalma İyi bir dost, düşman olana da amansız bir düşman oluruz Bunu tarihimiz benden daha hem çok üstün olarak etraflı yazar. Türk harbe düğüne gider gibi gider, Türk silâhım, atını, karısını ve yurdunu değil vermek emanet blie etmez. Gözlerimiz canlı, kalbimiz savaş aş-kile heyecanlı, kulağımız kirişte, en büyüğümüzün ağzından çıkacak emri ve ardından davulların çalacağı cenk havasını bekli-
VOTUZ.»
Ingiltere ve Amerika İran’dan ellerini çekmişler
Daha 2 ay sürecek Rus işgali neticesinde «demokrat hareketin bütün Iran*a yayılacağı bildiriliyor
Tahran 29 (AA.) — Reuter ajansının muhabiri bildiriyor: Moskovada Azerbaycan hakkında hiçbir anlaşma nın. akdedilme meal İranda bütün mahfillerde büyük bir hayal inkisarı doğurmuştur. Bu hayal inkisarından yalnız, İktidarı almağa hazırlanan Russever mahfiller müstesnadır. Başbakan Hâkiminin şimdi İstifası önüne geçilmez bir mahiyet almış gibi gözükmektedir. Tahmin edildiğine göre, hükümet başkanlığına Kavamussal-tana gelecek ve bu yeni Başbakan Rusya He en İyi tarzda anlaşmağa çalışacaktır.
İngiltere İla Birleşik Amerika'nın İran İşinden ellerin! çektikleri ve daha İki ay sürecek Rus İşgali neticesinde «demokrat» hareketin, İran'ın bütün diğer kısımlarına da yayılacağı intibaı mevcuttur.
Londra 29 (A.A.) — Daily Exprew gazetesinin Tahran muhabiri şunları yazmaktadır: Tahran hükümetinin taraftarları. Moskova konferansında, yabancı kuvvetlerin derhal çekilmesini temi nedecek bir anlaşmaya varılmadığını görmekle hayal kırıklığına uğramışlardır. Hükümet taraftarları, kuvvetlerin! 2 martta çekmek hususunda Rusyanın yaptığı va'din gelecek iki ay esnasında âsilerin Azer baycan üzerindeki kıskaçlarını daha
fazla sıkıştırmalarından başka bir şeye yaramıyacağını iddia etmektedirler.
Asiler, Azerbaycandakl bütün İran garnizon kuvvetlerini daha şimdiden kovmuşlar ve mevkilerini süratle takviye etmişlerdir. İran ordusunun tanınmış komutanlarından biri olan ve hâlen emekliye ayrılmış bulunan General Mukattam, âsi hükümetin üyesi olan kayınbiraderinin yanma gitmek üzere uçakla Tebrtze hareket etmiştir. Âsilerin kurmakta olduğu yeni ordunun komutasını generalin eline elmasından korkulmaktadır.
İngiltere elçisi Reader Bullard'in cu martesl günü Moskovadan Tahrana gelmesi beklenmektedir. Elçi, bu ay emekliye ayrılacaktı; fakat mart ayına kadar vazifesinde kalması karar-laşmıştır. ■
Tahrandan gelen başka bir telgrafta bildirildiğine göre, Iranda kalan Amerikan kuvvetleri bu hatta Iraktan Basraya nakledilecektir. İrak hükümeti. burada bir transit merkezi kurmağa muvafakat etmiştir. Bu nakli İşi, Birleşik Amerikanın kuvvetlerini ocak ayından önce İrandan çek mek hususunda almış olduğu karara uygundur. İranda kalacak olan birkaç İngiliz kıtası da memleketi mart 2 den önce terkedecektlr.
Londra’da mühim bir toplantı
Milletlerarası bir ordu teşkil edilmesi, silâhların kontrolü görüşülecek
Muhtelif milletlerin orduya iştirak nispeti kararlaştırılacak, topyekûn silâhsızlanma işinin görüşülmesi de muhtemel
Moskova konferansının kararları Amerika’da memnunsuzluk uyandırdı. Truman, Birleşmiş Milletler güvenlik konseyi işe başlaytncıya kadar atom enerjisine ait sırrın hiç bir millete bildiritmiyeceğini söyledi
Londra 30 (R.) — Reuter ajansının Vaşlngton muhabirinin aaiâhlyetll kaynaklardan haber aldığına göre, milletlerarası bir ordu kurulmasını görüşmek üzere İngiliz. Amerikan, Sovyet, Fransız ve Çin askeri murahhaslarının Lorıdrada toplanmasına karar verilmiştir. Toplantı Birleşmiş milletler genel oturumu esnasında, yani ocak ayının 10 unda yapılacaktır.
Amerika, delegelerini seçmiştir. Diğer dört devletin de kendisini tald-bedeceklerine emJn bulunmaktadır.
Yapılacak toplantıda muhtelit milletlerin. mtlletleraram orduya lştlrâk-leri teşebbüsünden başka silâhlanmanın kontrol altına ılınumasının da görüşülmesi muhtemeldir. Hattâ topyekûn silâhsızlanmanın görüşülmesi de mümkündür. Yolma bunun derhal müzaJ^-e "dümeni memul değildir Yapılacak görüşmelerin sulhun tesisi batkındaki endişeleri ortadan kaldırmağa yardım edeceği şüphesizdir.
Londra 30 (R.) — Milletlerarası bir ordu-kurulması hakkmdak! teklifin İngiltere tarafından sadır oldnğu açığa vurulmuştur.
Bevin’in İhtan
Londra 30 (R.) — Ingiliz Dışişleri Bakanı M Bevln Moskovadan burayn gelmiştir. İsçi partisinin gazetesi olan Daily Heral. Bakının şu İhtarda bulunduğuna İşaret ediyor: «Konferansın neticesine fazla kıymet vermek caiz değildir. Mühim btr İş başarılmıştır. Fakat yapılacak daha çok işler kalmıştır »
İngiliz gazeteleri, üç devlet arasında büylik bir uçurum açılmamasından memnun görünmekle beraber birçok ihtiraz! kayıtlar ilâve ediyorlar. Daily Herald diyor kİ: «Artık gizil konuşmayı bırakarak açık görüşecek milletlerarası mekanizmasını kurmak lâzımdır. M- Bevin’In bahsettiği ikinci safha «her halde 10 ocakta açılacak alan Birleşmiş mlletler genel kurulu olacaktır.»
yapıcı işler ve gelecekteki İyi kararlar İçin zemin hatırlandı »
Moskova memnun
Londra 30 (R.) — Moskova radyo ve gazeteleri Moskova görüşmelerinin neticesinden takdirle bahsediyorlar ve anlaşmayı sulh için dönüm noktası sayıyorlar. Radyo diyor kİ: «Büyük devlcl r! ihtllçfa sürüklemek gay reti boşa gitmiştir. Kore’de mütevelli-İlk sahasında tecrübeye girişmek karon başka meselelerin hallinde de kullanılabilecektir.»
Sovyet nokta! nazarına göre, büyük bir devlet dünyanın neresinde »olursa otsun cereyan eden önemli bir hüdfseye karşı âka yit kalamaz. Rusya «Büyük devlet» tabirini Lşto bu tarzda anlar ve tarif eder. Fakat kudreti münakaşa götürür olan memleketler hayati nırn faatlertnl llgilendLrmlyen meselelere karışacak olurlarsa, bu vaziyet «Milletler cemiyet» İnden edinilen tecrübelere dayanan bazı endişeler doğtırtır.
Fransa memnun değil
Par!» 30 (R.) — Fransa. Moskova görüşmeleri neticesinden memnun değildir. Barışın, bilhassa Balkan !f-lertnln Fransa'nın İştiraki olmadan halline çalışılması hiç bir zaman iyi karşılayamaz. Buradaki kanaat şudur- «Her ne zaman mühim kararlar almak lâzım gelse Fransa, mahi-rane bir manevra İle açıkta btrakTt-yor.
Diş Bakanı Bidault bu mütalkaalara cevap olarak Fransa’nın birinet devlet durumunu almak için acele edilmemesi lâzım geldiğin! söylemiştir.
Romanya’da
Londra 30 (R.) — Ingiltere ta
Amerika'nın Moskova büyük e'çllerlla Sovyet Dışişleri Bakan muavini VI-Şlnskl’den mürekkep heyet bugün Bükreş’te bekleniyor. Reuter muhabirinin bildirdiğine göre Romanya ticaret mahfilleri çok iyimserdir Siyasi mahfiller ise daha ihtiyatlıdır.

İtalya’da endişe
Moskova kararları iyi karşılanmadı
Milletler Cemiyeti
İşlerini Birleşmiş Milletler teşkilâtına devredecek
Franko rejimi
Şimdilik zecrî tedbir alınmiyacak
Londra 30 (R.) — Rueter ajansının Vasin otondan haber aldığına "öre. Birleşmiş milletler genel meclisinin toplantısı sıralarında İngiltere. Amerika ve Fransa Dlşbokantarinın İspanyada Franco rejimi hakkında gö-rüömelerl muhtemeldir.
İspanya dün bir nota neşrederek iç İşlerine karışıl mitsin a müsaade edll-mlveceğlnl bildirmiştir. Vaşlngton mahfilleri bu notanın, zecri hareketin tehlikesini gösterdiğini söylüyorlar. İngiltere ve Amerikadnkl kanaate güre. İspanya 11e siyasi münasebetler kesilirse vaziyet daha ziyade güçleşecektir. Ahval yakın bir gelecekte zecri Irdblrîer niınmıyacağmı gösteriyor.
70 yıllık öğretmen
Sivas’ta Halkevinde tören yapıldı
Sivas 30 (Akşam) — Sanatkâr ve öğretmen Aptl Kalfa'nın öğretmenliğinin 70 nc! yıldönümü mtinasebetile diln akşam Halke-vlnde bir tören yapılmıştır, öğretmen okulu talebeleri tarafından Halkevi salonunda bir temsil verilmiş, talebelerin eserleri salonda teşhir edilmiştir_
Aptl Kalfa. 70 yıllık öğretmenlik hayatında hemen biltün SivaslIlara hocalık etmiştir Bu arada Cumhurbaşkanı İsmet înönün de hocası olmak bahtiyarlığına erişmiştir. Apti Kalfa, hâlen Sivas okullarının yazj öğretmenidir.
Amerika’da endişe
Londra 30 (R.) — Reuter muhabirinin Nevyorktan bltdirldlğlne göre, Amerikan gazetelerinin büyük btr kısmı Rıısyaya büyük müsaadelerde bulunulduğunu, buna mukabil pek az şey alındığını söylemekte ve Moskova tebliğin! tenkldetmektedlr Dışişleri Bakanından ancak Dışişleri encümeninde mnfassal malûmat İstenecektir.
United Press gurupuna dahil gazetelerin çoğunun mütalâası şudur: «Amerika ve İngiltere Moskovada şüpheli ve İstikrarsa bir birlikten başka bir şey temin edemediler.»
Sağ cehah gazeteleri Dışişleri Bakam Byrnes'ün Londrada aldığı durumu değiştirmesini tenkldediyorlar. Bazı mahfller de îran ve Türkİyeden bahsedilmemişini tenkl ditmektedirler.
Atom enerjisi meselesi
Londra 30 İR.) — Roma radyosu bildiriyor: İtalyan Başbakanı de Gas-perrl. Moskova konferansının, "balyaya itimat veren Polsdam konferansının aksine olarak. İtalyada endişe ve tereddüt uyandırdığını söylemiştir.
Floarnsada silâhtı çarpışmalar olmuştur. Hükümet seçimlerin ser beşçe yapılması İçin bütün parti Szalannı silâhlarım bırakmağa dnvet etmiştir.
MHâno radyosuna göre, İtalyo.de haydutlar trenleri durdurmakta.-yolculara taarruz etmektedirler
İtalyan komünist partisi kongresinde de Staline mesaj göndermeğe karar vermiştir Parti başkanı Adalet Bakanı Tulyati. tfalynnın Trlesteyl İlhak etmek hakkına malik olduğunu söylemiştir İşçilerin çoğu bu şehrin Yu-gnslavyaya bırakılmasına taraftadır. Tulyati. milli kurtuluş komitelerinin İ* siyayı kontrol etmelerine Müttefik; lerln mâni olduğunu söylemiştir. Italyan komünist partisinin 1.718.000 âzam vardır
Roma 30 (A A.) — Bcolo Venteslmo gazetesinde çıkan bir yazıda şöyle denilmektedir: İtalyan hükümeti, kendisine âdtl bir sulh teminatı verilmediği takdirde istifa etmeğe hazırdır.
Londra 30 tR) — Cenevreden alman bir habere göre eski «Milletler Cemiyet! yakında, umum! bir toplantı yapacaktır. Bu toplantı sırasında Cemiyetin bütün mesaîsinin Birleşmiş Milletler teşkilâtına devri meselesi görüşülecektir. ___________
Basın hürriyeti
Birleşmiş Milletler genel heyeti gündeminde buna mühim yer ayrıldı
Londra 30 (R.) — Atom enerjisi hakkında Moskova’da verilen karar Amerika’da endlşa uyandırmıştır. Amerika mebuslarından biri bu hu-
sustaki endişelere tercüman olmuştur. Başkan Truman ve Dışişleri Bakan muavini milletlerarası güvenlik koysey! İşe başlamadıkça atom enerjisine ait hiç bir sırrın hiç bir millete terllmly ece fini blldrntşlerdr. Tru-man, Dışşlfri Bakanından rapor almadan bu teminatı vermiştir,
Başkan Truman şu sırada Başkanlık yatılı» gezmekte ve yarın söyllyeceğl nutku hazırlamaktadır. Dışişleri Bakanı Byrnrs Bnşkah’a mülâki olmak üzere Vaşlngton’dan hareket etmiştir.
Byrnes demiştir kt: »Moskova’da
Tarım Bakanı Londra’ya gidecek
Ankara 30 (Telefonla) — Tanın Baltanı, 24 ocakta Londrâda-kl toplantıya çağırılan Birleşmiş Millet Tarım Bakanlar konferansına iştirâk edecektir.
Şevket Reşit Hatlboğlunun başkanlığındaki heyet ayın on beşine doğru hareket edecektir.
Londra 30 (R) — Yakında
toplanacak olan Birleşmiş Milletler umumi heyeti gündeminde basın hürriyeti meselesine büyük bir yer ayrılmıştır Birleşmiş Milletler arasındaki haberlerin serbeste teatisi için gereken tedbirler alınacaktır,
Macaristan’da yiyecek durumu fena
Londra 36 (R) — Budapeşte radyosu yiyecek hususundaki feci durumdan bahsetmiştir Macaristan’daki 438 bin Alman hudut dışı edilecektir.
DİKKATLER!
HAFTA KONUŞMASI
Beyoğlu hastalığı
Yazan! Refik HaIId Karay
Bugün 5 İnci sahlfemlzde
Garsonluk terimleri
İstanbul belediyesinin ilânından:
«Fiatlarda Mönü lükslerde 856 kuruş. Başka konsomasyon yapmayıp çay İçenler 200 kuruş. Antre, kuver parası alınmiyacak. Kot İyon mecburî değil. Her şikâyeti belediye tetkik edecek.■*
Biz de bu ilânın dilinden şikâyet ediyoruz. Belediye tetkik etsin.
1
S an ile 2
SÖZÜN RFIİŞİ
Okuma bilmek, okumak
B faule kitap, gazete okuyanların »ayın okunu yazına bilenlerimizin sayısından çok azdır. Çünkü okuma yasmayı öğrenirken okuma zevkini de beraber edinemlyoruı. Çoğumuz için okuma yasma bir geçini vasıtasıdır. Biliriz ki okuma yasma bllml-yen adam müşkül durumlara düşer: Kendisine gelen mektupları okuyamaz. Mektup yazmak lâzım gelirse okuma yama bilenlere baş vurmak zorunda kalır. Bakkalda pirinç çuvaluıın üzerindeki rakamları, tramvayların tabelâlarını, kendisini doğrudan doğruya ilgilendiren resmi kâğıtları, sokakların İsimlerini okuyamaz. Okuma ynznıa bilmezse en ufak soyundan bile memur olamaz. Çünkü bu yerlere okuma yazma bilenleri ahrlar. Bu bilgiyi edinmek sayesinde insan geçimini doğrultabilir.
Daha yüksek mektepleri bitirerek okuma yazmayı ilerletmek Ls-t iyeni erden çoğunun gayesi de yine bu tahsil ve terbiyeden geçim hususunda, üstiin makamlara geçerek, daha farla maaş alarak faydalanmaktır: Yüksek tahsili bitirdikten sonra kitaplara kesin olarak veda etmiş, okuma işini yalnız evrak vc muamelât dosyalama inhisar ettirmiş, her türlü kitaba sadece eski bir Aşina gibi uzaktan bakan okumuşlar ne kadar çoktur! ,
Tfeniit. boş zamanlanmnda okuyarak dinlenmek alışkanlığını edinmiş insanlar sayılamayız. Öyle evler vardır kİ o evlerde gramofon. radyo, havagazı, elektrik, banyo, fotoğraf albümü, ütü gibi medeni ihtiyaç vasıtaları bulunur da kitap bulunmaz. Her gün bir gazete alıp okumak henüz zaruri ihtiyaçlarımız arâstnfi girmemişte. Alışveriş dünyasını en ufak girdi çıktısına kadar biliriz de bu dünyanın yanıbasındn bir de kitap dünyası olduğunun far-’lt'nda değiliz Eğer farkında olsaydık gazetelerin aboneleri hiç olmazsa elektrik idaresinin aboneleri kadar olurdu. Kitaplar, 2000 basıbp 500 satılmazdı. Mecmualar çıkıp çıkıp okuyurusuz-luktan İflâs etmezdi, tsfanbulda berber salonu kadar kitapçı dül’l im olurdu.
Okuyabilmek başka, okuyan adam olmak yine başkadır. Çoğumuz okumak biliyoruz ama ç oğumuz okuyucu değiliz, Gazetele-rimitin her biri en az 100.000. kitaplarımızın her biri en az 30,000 S3hldı?h gün topttflûğumunın cehresi hakiki mânasında değişecek Hr Şevket Rndo
510 numaralı kararname
Parti ilçe kongreleri
Yapılacak değişiklik hakkındakî tetkikler bitti
Ankara 29 — Ticaret Bakanlığı. ticaretin tanzimine ve ihtikârla mücadeleye dair 510 numaralı kararnamenin değiştirilmesi hakkmdakl hazırlıklarını bitirmiştir. Hazırlanan proje bugünlerde Başbakanlığa verilecektir.
Toptancı ve perakendeci kâr hadlerlle fatura mecburiyeti ve kararnamenin (K» harfleri liste-içinde bir takım değişiklikleri ihtiva eden proje mümkün olduğu kadar çabuk tetkik edilip Bakanlar kurulundan geçirilecektir.
Akreditif ve vesaik mukabilinde getirtilecek maddeler
Ankara 29 — Amerika Birleşik devletleri, İngiltere. İsviçre ve ileride «erbes döviz anlaşması yapılacak diğer memleketlerden ' akreditif veya vesaik mukabilinde getirilecek olup, piyasamızın İhtiyaç duyduğu malların muvakkat listesi alâkadarlara bildirilmişti.
Bu listeye bazı maddelerin İlâvesi Ticaret Bak anlı Çınca uygun görülmüş ve ek liste tbracatçı birliklerine bildirilmiştir Bu listede şu maddeler yazılıdır: Kakao yağı, kursun kalem İmalinde kullanılan tahta, ağaç kundura çivisi, zımpara kâğıdı, vülgarlze libreler, matbaa hurufat matrisleri, mu kine volanı, pamuk İpliği, flzal, halat, keten, itendir ve sair nebnflye-den mamul hortum, ettlv, maden! boyalar.
.Memurlara verilecek aynî yardım
Ankara 29 — Memurlara IMS yılında verilecek ayni yardım hakkmdakl karar Bakanlar Kurulundan çıkmıştır Bu karara göre, altı aylık ayni yardım tutan olan 90 Hra ûcretlerlle birlikte 81 aralık pazartesi günü ödenecektir.
Maaşlı memurlara da 2 ocak çar-Cmba günü maaflarile birlikte 90 ar a ödenecektir, tonekli, dul v« yetimlerin »yu! yardım tutan 90 ar lira da gres başında verilecekttr.
Takas limitet şirketi lâğvedildi
Ankara 29 _ Lağvedileceğin! brvelce yazdığının tekM Mmlted şirket!, Bakanlar kurulu kar a life lâğvedilmiş ve bu şirketin gö-ıwleri Merkez bankasına devro-hınmuştur. Blhımûm hususi takas muameleler! 1/1/194Ö tarl-trtnden itibaren Merkez bankası tavafından yapılacaktır.
Dumlupuıar vapuru
İzmir 29 — Akdenizde fırtınadan muhtelif Umanlara iltica eden Dumlupmar vapuru Bodrumdan hareket etmiştir. Yann ttmamnnsa gekoesi bcüüiunek-tediı.
Diin Eminönü kongresi toplandı
Dûn EmlnÖnU Uçul Parti kongresi Eminönü Halkevi salonunda 17,30 da toplanmıştır. Kongrcdo Vali ve Belediye başkanı Dr. Lûtfl Kirdar, Parti başkanı AJ&eddln Tlrldoğlu, bucak ve Halkevi balkanları. Partililer hasır bulunmuşlardır.
Kongre açıldıktan sonra Atatürkün hfttırtuı İçin tlç dakika ayakta sükût edildikten sonra kongre riyasetine B R*flk Ahmet Bevengll seçilmiş: B Atıf Ödül ilce Parti teşkilâtının senelik raporunu okumuştur. Rapor okunduktan sonra, rapor üzerinde Eminönü Halkevi faaliyetlerinin düzenlenmesi yolunda muhtelif temenniler yapılmış ve hesap ve dilek encümenleri seçimi yapılarak oturuma ara verilmiştir.
inci oturum açıldığında bütçe encümeni raporu okundu ve mûtteflkan kabul olundu.
Dilek encümeni raporunda Üniversite gençlerinin tahsil çağında resmi devlet müesseslerinde yer verilmesi. Küçük Ayaaofya camisinin tâmirl. Küçük pazarda bir ortaokul, sıhhi imdat teşkilâtının takviyesi, elektrik lâmbalarının arttırılması, su meselesine alt dileklerden mürekkeptir. Rapor müttefik an kabul olundu.
Bir Partili Şehir Tiyatrosunun Be-yoğlunda kurulması hakkmdakl fikirler Hicrine. Atatürk bulvarının bir köşesine, buna imkân yoksa tiyatro saatlerinde otobüs servtrt yapılmasını ileri sürdü. Btr diğeri de Üniversitelilerin yurt meselesinden, hizmeti mecburiyesloden. Parti neşriyatından bahsetmiştir.
Bir başka Partili tekrar yurt meselesine temas etmiştir. Müteakiben seçime geçilerek eski İdare heyeti tekrar seçilmiştir. Heyet şu zevattan mürekkeptir: Atıf ödül, Füruzan Dl-rl m tekin, Necati Çiller, Burhan Felek. Bahri Yöceaoy, Hflsameddln. Sadi
Veremle mücadele cemiyetinin 10 senelik faaliyeti
Dün öğleden, sonra Erenköy sanatoryumunda üniversite rektörü pTOfeaflr Tevftk Sağlam*ın başkanlığında bir toplantı yapılmış, okurların ve seçkin davetlilerin IştiriLk ettikleri bu toplantıda veremle mücadele cemiyetinin 10 senelik faallytı hakkında verilen İzahat dinlenmiştir.
İnşaatı bitmek üzere olan «Baip Erim* çocuk pavlyonu da gezilmiş ve davetliler tarafından çok beğenilmiştir.
Atatürk koğuşu
Sdrine (Akşam) — Atatürk koşusu bugün yapılmış 1000 metrelik kışlar arasındaki koşuda Beden Sğlllm okulu tozlan birinci, Drtoat ve ûçftncû gelmişlerdir 8500 m. okullar arası koçuda ilsa birinci, sanat enstitüsü Döneri ve üçtaofl, M00 metrelik bök ga koşusunda Beden Eğitim bilinci, merkez genşllk kulübü lklnoi. vo Beden «Ritim bçftned olmuşlardı».
_________akşam
Pasteur ihtifali
üniversitede büyük Âlimin hâtırasını anmak için büyük bir tören yapıldı
Dünkü Ilıt ifrit den iki görünüş
Büyük Fransız âlimi Pasteur'un ölümünün 50 nci yıldönümü münasebetile Türk Hekimleri Dostluk ve Yardım Cemiyeti tarafından üniversite konferans salonunda bir tören yapılmıştır. Kalabalık bir davetli kütlesinin hazır bulunduğu bu töreni evvelâ Cemiyet reisi B. Fethi Erden açmış ve hazır bulunanları büyük Alimin hâtırasına hürmeten 5 dakika sükûta davet etmiştir.
Müteakiben B, Fethi Erden Pasteur enstitüsünün şeflerinden prof. Akil Muhtar'ın ağabeylsl Dr. Celâl Muhtarı takdim etmiş ve doktorun 28 aralık 1338 de yine Pasteur İçin yapılan tarihî bir toplantıda söylediği sözleri tekrarlamış ve yeryüzünde bugün Pasteur’un tek sağ kalmış talebesinin B. Celâl Muhtar olduğunu söylemiştir. B. Fethi Erden bu arada Pasteur’un hayatından bahsetmiş ve kürsüyü Prof. B. Akil Muhtar özdene terketmiştir,
B. Akü Muhtar özden de Pas-teur’un şahsiyeti ve keşiflerinden bahsederek kabiliyetlerinin kaynağını !zah etmiş ve bu arada
doktorun insanlık âlemine yaptığı hizmetleri anlatmıştır.
Daha sonra Pasteur’un Fran-sadaki ailesine Türk Hekimleri Dostluk ve Yardım Cemiyeti tarafından ölümü yıldönümü münasebetiyle telgraf çekilmesi teklif olunmuş ve bu teklif alkışlarla kabul edilmiştir.
Bu sırada gençler, davetliler arasında bulunan prof. Dr. B. Adnan Adıvarın kürsüden bu mevzuda konuşmasını rica etmişlerdir. Dr. B Adnan Adıvar bu ricayı kabul ederek kürsüye gelmiş, Pasteur’un hayatı ve şahsiyeti hakkında lüzumlu olan malûmatı diğer hatiplerin verdiklerin! Büyüyerek büvük âlimin hayatında kendisine düstur ittihaz ettiği ve gençlere ebedi bir nasihat olarak bıraktığı şu sözlerle konuşmasına son vermiştir:
(— İlmin cehli, sulhun harbi yeneceğine daima İnandım ve daima İnanacağım, sîz de inanın».
Konuşmaların sonunda Paste-ur'un hayatına alt bir filim gösterilmiştir.
Filistin’de Ingiliz kuv vetlerinin hareketi
Yahudi tethişçilerinden birçok kimseler tevkif edildi
TelAriv M (AA) — Ttiâvlv'dekl silâh depolarını işgal etmeğe teşebbüs eden Yahudi tedhişçilerin Ha-matgan bölgesinde saklandığını haber alan Filistin «mnlyet mOdÜrlılğü kuvvetli polis birliklerinin destekle-mesil» ve General Lethbury'nln kumandalında olan ve hava yolu ile nakledilen 6 nci İngiliz birliğine mensup bir çok teşkillerin lştlrakile bu bölgeyi kuşatmıştır.
Bundan sonra polis müfrezeleri bu bölgeye girmişler bütün binalarda esaslı araştırmalar yaparak yaşlan 18 ve 40 arasında olan bütün şahısları muvakkaten tevkif etmişlerdir Diğer taraftan mayuı arama çlhp.?-Inrlyle teçhiz edilmiş olan birlikler de, tethtşçllerln «aklanabilecekler! bütün yerleri aramağa koyulmuşlardır.
Tevkif edilen kimseler sıkı bir sorguya tabi tutulmuşlardır. Bunlar arasında şüpheli görülen 10 şahıs mevkuf tutulmuştur ye diğerler! ser-bes bırakılmıştır,
Londra 29 (AA) — Bildirildiğine göre, İngiliz makamları, Filistin'de büyük ölçüde bir baskın yapmağı kararlaştırmışlardır. Asker! kıtalarla polis kuvvetleri bu har eksil birlikte yapacaklardır. Bon 14 saat içinde İki bin şüpheli şahıs »rguya çekilmiştir. Variyet düzelmediği takdirde, kargaşalık nnımrlannı sürmek bahis mevzuu olacaktır.
Resmi bir demeçte bildirildiğine göre, geçfn perşembe günü karışıklıklardan »fitem» ve «trgun Uz»l Leuml» çeteleri sorumlu bulunmaktadırlar. Kudüs'e ve TelSriv’e İngiliz takviye kıtafan gelmiştir.
Arap mahfillerindeki tepldler
Kudüs K (AA) — Yahudi tedhiş-
çilerin suikastları Arap mahfillerinde şiddetli tepkiler hasıl etmiştir. Tedhişçilerin gittikçe artan cüretleri hayret uyandırmaktadır.
Arap siyasi mahfillerinde şu İki temayül mtjştıhede edilmektedir: Bazı mahfiller, müfrit Yahudi hareketlerinin tenkilinde ilgili makamların pek yumuşak davrandıkları fikrini İleri sürmekte diğer bazı mahfiller İse bu suikasdlaruı Slonlst dâvasının aleyhinde ve Arap dâvasının lehinde btr netice vereceği düşüncelle bir derece İyimserlik göstermektedirler.
Basın İse. Filistin Arap halkının istiklâl amellerini tamamen desteklemekten çekinmek suretiyle kendi prensiplerine İhanet eden demokrasileri itham etmekte devam »ylc-mektedlr.
Hem erkek, hem kız!
İzmir 30 — Nazlllinln Esklhl-sar köyünde yirmi yaşında Fahriye adında güzel bir kız, evlenmek 1(?ln çıkan İyi talipleri reddedince, ağabeysl tarafından sıkıştırılmış ve kız, birdenbire göğsünü açarak:
— işte bak! Dikkatli bakl„
Diye bağırmıştır.
Delikanlı, hayretler İçinde kalmıştır. Çünkü kız kardeşinin açarak gösterdiği göğsü bir erkek göğsünden farksızdır.
Bu genç kız şimdi trmlre getirilmiş ve Memleket hastanesine yatnlmışt». Kısın erkeklik ve kadınlık uzuvlarının tamam teşekkül etmediği yaplan muayenede anlatılmıştır.
Hitler’in vasiyetnamesi
Siyasî vasiyetnamesi ele geçirildi
Nürûberg 2B (AA.) — Üçüncü ordu kumandanı Oenerol Trııscutt’un bildirdiğine göre, Hltler'ln siyasi vasiyetnamesi bu »Mam bulunmuştur. Siyasi vasiyetnameden başka eski Fuhrer’ln Şahsi vasiyetnamesi ve Eva Braunla evlenme kâğıtları ün ele geçml:(lr.
Bundun başka bu evrakla birlikte ikisi Eva eratınla ve biri de hüviyeti blltnmlycn 12 yaşında bir çocuğa ait ûç fotoğraf bulunmuştur. Bulunun bütün vesikalar 29 nisan 1045 tarihini taşı'noktadır
Londra 29 (R.I — Hltler'ln bugün ele geçen vasiyetnameleri dört vesikadan mürekkeptir: 1 — Siyasi vasiyetname, şahit olarak (Oörlng ve Bormann'ın İmzasını taşımaktadır); 2 Hususi vasiyetname (Goebbcls ve Bormann tarafından İmzalanmıştır': 3 — Evn l!e Hltler’ln evlenme cüzdanları (evlenme meraslmln-do şahit olarak Ooebbel He Bormann bulunmuştur): 4 — Birinci vc ikine! vesikaların gönderileceği Amiral Dö-nltz'r hitaben yazılmış bir mektup.
Bu vesikalar Nazi partisinin umumi kâtibi olnjafc dolayislle Hltler'ln en yakın mümessil! sayılan Bormann' ın çantasında bulunmuştur ve Hamburg garnizonu tarafından Hltler'ln öldüğü lifin edilen günden fle gün evvel yazılmıştır. Bu cihetten 26 nisan tarihini taşıyan bu resi kal arın, Berlin’de kanlı çarpışmaların başladığı günlerde yazıldığı anlaşılmakta dr.
Hltkr. hususi vasiyetnamesinde, felâketli günlerde Akıbetini kendisile birleştiren Eva Braun'un cesedinin yakılmasını istemekte ve cesedin yakılacağı yeri de «hayatımın en büyük kısmını geçirdiğim mahal» şeklinde tavsif ederfg Başbakanlık binasını kasdctmefctedlr. Hltler vasiyetnamesinde ayrıca, tstifn etmek veya teslim olmak gibi şerefsizlik yerine ölümü tercih ettiğini bildirmektedir
Gn«ral Truscott'un bildirdiğine göre, tahkikatı İlerletmek maksadlle vasiyetnamelerin bir ktnnı bir müddet giril tutulacaktır.
Moskova konferansının görünür neticeleri etrafında
(Baş tarafı 1 İnci sahifede) suretle, anlaşmaya engel olan en büyük pürüz ortadan kalkmıştır.
Tebliğe göre. Çin meselesinde Sovyet Rusya İle Amerika arasında tam anlaşmaya varıldığı ileri sürülemez. Netekim tebliğ, bu alanda bir karan değil. Bvr-nes Ue Molotofun ayn ayrı demeçlerini bildirmekle yetslnmiş-tfr. Her Ik1 devlet de. birbirine benzer sebep veya bahanelerle, ordularını daha bir müddet Cinde tutmak iliyorlar. Bu durum ilerde Sovyet Rusya ile Amerika arasında, başka meselelerin hallinde pazarlık konusu olacağa benziyor.
Bütün bu kararların, anlaşma ve işbirliği havası yarattığında, sulh İmkânlarına yol açtığında şüphe edilemez. İngiltere ve Amerika, ellerinden gelen tavizleri Moskovaya götürerek Sovyet Rusya yi konuşup uzlaşma yoluna sokmak İstedikleri açıkça görülüyor. Bu bakımdan Moskova konferansı, son bir gayretle sulhu gerçekleştirmek İsteyen An-glo - Amerikanlan tatmin edecek neticeye varmış bir Sovyet slvas! zaferidir. Çünkü nihavet Sovyet Rusyanın kabul ettiği tek şev. bir sulh konuşmasına razı olmaktan ibarettir. Bezgin ve yor-pın İngiltere, alışveriş sahasının açılmasını özleyen Amerika bundan dolayı çok memnundurlar,
Konferansın ve tebliğinin büyük eksiği, Amerika ve Ingiltere tarafından harb boyunca ve harbden sonra bol bol Hân edilmiş olan yüksek prensipleri hatırlatıcı ve tekrarlayın İki satırlık bir karardan yoksun bulunmasıdır. Bu eksiklik de mantığa uygundur, çünkü o raman îran hakkında bir şey söylemek gerekli olurdu. Daha ziyade Sovyet Rusya İle Amerika arasında bir konuşma ve anlaşmayı andıran Moskova konferansı îran meselesinde bir karara varmam akla en temelli vazifesini fhmal etmiş, bütün İv! kararlarını hep İstikbale bırakmış, sulbe kadar geçecek en az altı ay içinde daha neler olabileceğini hiç düşünme-mhjttr. Konferansın eksiği buradadır. Bu 1ş belki, on gün aonra toplanacak BMeşmiş Milleti er
Almanyada hırsızlık
Hayvan hırsızlığı vahim bir şekil aldı
Londra do (AA.) — Brltanova ajansının Hanovra’dakl muhabiri şunları bildiriyor:
İngiliz seyyar müfrezeleri hayvan çalarak karaborsaya et temin ed«n hırsızları aramaktadır. Şimdiye kadar 7(M) den fazla şüpheli kimse tevkif edilmiştir. Fakat., sürgünlerden İbaret çeteler, koyun, inek, domuz ve beygir çalmaya devam etraktdlr. Bunlara karşı koyacak herkes) öldürecek kabiliyette kimselerdir
Resmi bir tebliğde şöyle denilmektedir: Hayvan hırsız.ıftı o kadar vahim şekil almıştır kİ. Ingiliz kıtalarının yardımını istemek gerekmiştir. Hırsızları vurmak vtyB tevkif etmek emrini almış bulunan bu kıtalar bütün Hanovra eyaletinde araştırmalar yapmaktadır. Son haftalar zarfında çalınan hayvanların’ kıymet! 125 000 İngiliz Jirnsıno vurmaktadır
Son zamanlarda hiıkûuırt merk&-|, zinde işlenen cinayetler hakkında* l.'hklknt '.an.'-tı pGÜ' N: .' rı . ' ’.i'Vînt—J 0_ değiştirmiş olan nayvan bırazlariCN tarafından yapılmış alacağı .'arazive-q_ sin) de göz onunda tutmaktadır O Almanya’da evsizlik c
Berlin 30 (AA.) — Mesken buhra-.O nı hâlâ ciddiyetin! muhafaza etmek- (/) İç beraber. Alman hn;kj ki? muha- J— rebeslnln başında olduğu kadar yıl- ® mış ve suratı asık bir durumda değildir. Binlerce kimsenin yersiz yur d- Q) suz kalmış olmasına rağmen, esasen, Hanovre. Dortmund. Hamburg v»»fc MUjUttfdek! harabeler İçinde yaşayanlarda bile. Ofnlt tvn-• "art ka*dib ditmektedir.
Son aylar zarfında İngldZ iqggl*U bölgesinde, bombardımanlar emayın- 0 da hasara uğramış 100 000 den faria'Jg ev tamir edilmiştir, önümüzdeki se- q ne nihayetine kadar 700 000 evin da- l>_ ha tamir edilmiş bulunarağı da örn >Q dedllmektedlr.
Amerikan ve Fransa ıssa! bö Belerini ziyaret etmiş olanlar, tnşilla İşgal bölgesinin bir temizlik ve irtisam hissi vermekte •''dııînnu İfade etmcktMirt-»'
izmride s'
tzmir 30 (Telefonla) — Dün üç saat kadar süren kesif sis yüzünden Karşıyaka vapurları iş-leyememiştir. Limanda da faaliyeti tatil etmek mecburiyeti hasıl olmuştur, İzmirde bugüne kadar böyle bir ke'îif ve uzun müddet süren sise ilk defa Taslandığını sövlevenler vardır.
îngFİlizlere kuru üzüm
»att sı
İzmir 30 (Telefonla) — inçliklere 19500 ton kuru üzüm sa-h.şı için önümüzdeki çarşamba günü İki taraf temsilcileri arasında müzakereve başlanacaktır. Müzakere îstanhulda yanılacaktır. Heyet buğur» îrtanbula hareket pfm istir
Dağcılık kulübünde eskrim müsabakaları
Eskrim müsabakaları dün DaŞ5 ılık kulübünde yapılmıştır. Müsabakaların neticesi şunlardır:
Tecrübeliler arasında kılıç müsabakası: Birinci Rıaa Arsev-n, ikinci Süheyl Forgaç. üçüncü tlhaml Çene'-dir.
ı Flöre ve epe müsabakasında da bl-rlncUlğl Halûk Oray. İkinciliği Rıza Arseven, üçüncülüğü îlhnmt Çene kazanmışlardır.
Tecrübesizler arasında yapılan kılıç müsabakasında birinciliği Seyit. İkinciliği Demir üçftncülûfü de Bak! kazanmışlardır.
Dün yapılan müsabaka, mevsimin kapanış ve teşvik müsabakasıydl.
Yerli çakmaklar
Tekel İdaresi bu yu harise çakmak sipariş etmemiş ve yeril olarak çakmak imal ettirmiştir.
Yerli olan bu çakmakların artın kaplamalısı 25. diğer cinsleri 12,5 liraya satılmaktadır.
Yeni çakmaklar İsviçre çakmaklarından daha çok rağbet görmektedir.
Kuruluna bırakılıyor. Bunu da göreceğiz.
Herhalde, biz, üçler arasında anlaşmaya ve sulhe yol açması bakımından Moskova konferansı neticesinden hoşnutsuzluk duymuyoruz. Şunu da ayrıca ve ehemmiyetle belirtmek İsteriz ki bazı gayretlerin — dışarda ve burada — çok yersizce yazdıktan gibi konferansta Türkiye diye bir mesele yoktu ve olamazdı. Bizim hiç kimse 11e alacak verecek dâvamız yoktur. Olan şey, ortalıkta bir takım saçma sapan propagandalardır ki cevabını günil gününe bizden almaktadır.
Necmeddtn Sadak
-
Bahire S
M Aralık
AKŞAMDAN AKŞAMAİ
Metrasinden bir bıçak, karısından da bir bıçak yiyen Mehmet

Cebindeki kitap...
Gazetelerin verdiği bir haherş göre feci olduğu kadar komik iki yaralama vakası olmuş. Zaten fecaati ileri götürürsek netice komikliğe varır diye meşhur bir edebiyat, yani roman ve tiyatro kaidesi vardır. Hayatta da böyle!
Adresleriyle, isimleriyle bildiriliyor anıma, ben müstearlar kullanayım: Mehmet adında geniş gönüllü bir evli erkek, Ayşe adında bir kızı sevmiş. Buluşmağa. gezinmeğe başlamışlar. Nihayet Ayşe, Mehmed’in evli olduğunu öğrenince, ekmek bıçağını çekmiş, erkeği yaralamış.
Hastane, tedavi, falan. İş sağda solda duyulmuş; tabii evdeki bayan Fatmanın da malûmu olmuş... Bunun üzerine, Mehmet iyileşip evine dönünce, bu sefer de karısı Fatma ile kavgaya tutuşmuş. Fatma da ekmek bıçağını çekerek Mehmed’iıı göğsüne saklamış. Onu bayıltıncaya kadar yaralamış.
Yine hastaneye...
İstanbul beş kontrol bölgesine ayrıldı
MAHKEME KORİDORLARINDA
Sende îman yok ki, sen aldın diyem îmânımı!
Sağlık teşkilâtı
Vaktiyle, çok kanlı zamanda, bir adam .ikinci bir hatunla evlenmeği kurmuş. Sağdan soldan öğüt istemiş.
— Biz bilmeyiz; falanca Tatar-aeası İki karılıdır. Oııdaıı sor. Eğer o memnunsa sen de evlen.,, demişler.
O da gitmiş:
— İki karılı olmaktan mesut musun’ — diye sormuş.
Ta taraf; ası sakalını sıvazlamış:
— İki kadının ortasında yatmak har kıılâde hoştur.
Bu öğüdü aldı ya-, adam da hemen nikâhı kıyd’rmış. Fakat evde bir kavga, bir kıyamet: artılı rahat ve huzuru kalmamış... Sabah davak, aksam kötek!
Nihayet, gidip. Tatarağasını bulmııs: .
— Aman ağa... Sen bana 11e ettin? — demiş. — Hani çifte evliliği sena etnrştin. Başıma ne İşler açıldı.
Tatarağası vine sakalım sıvazlamış:
— Ben sana ne söylemiştim; İyi dikkat etmemişsin! Ben sana: «İki kadının ortasında yatmak fevkalâde hoştur!». dedim. Sen bunu nas»l anladın acaba? Maksadım suydu: Efendim, benim hatunlardan biri fstanhıılda, öbiirii «skisehirdedir Ben de bıı iki ver arasında •seyrüsefer ederim, ts-tanbnlda yattığım geceler ve Es-kisehirde yattığım geceler zır zır beMdayımdır. Gelgeldim, B‘le-cikte urukken harikulade rahat ederim Ben bunu söylemiştim. İlâhi.. Sen ne anlamışsın...
Mehmet de Tatarağasından yanlış bir tavsiye almışa benzer
(Vâ - Nû) ‘
Yılbaşı gecesi muhtelif eğlence yerlerinde halkın aldatılmaması İçin Belediye bar.ı tedbirler almıştır. O gece İktisat İsleri murakıplerlle Belediye , müfettişleri müştereken her sınıf ve' her çeşit eğlence yerlerini kontrol deceklerdir. İstanbul S kontrol bölgesine ayrılmış ve her bölgede çalışacak murakıp ve müfettişler tesblt edilmiştir. Kontrol ve teftişler pazartesi günü saat 18 den sabahın 6 sına kadar 13 saat devam edecektir.
Yılbaşı gecesi hususi surette eğlence tertlbeden yerlerden yalnız lüks ve birinci sınıflar o geceye mahsus hazırlanan tarifeyi tatbik edeceklerdir. Diğer sınıf müesseseler eski tarife ÜEerlnden hesap göreceklerdir. Belediye, Beyoğlu kaymakamlığıyle anlaşarak o geceye mahsus bir şikâyet bürosunun kurulmasını temin edecektir. Bu şikâyet bürosunun bir telefonu olacak ve numarası gazetelerle halka İlân edilecektir. O gece kimin şikâyeti olursa bu telefon numarasından istifade edecektir.
ı
Eğlence yerleri aabaha kadar açık bulunacak
Sinema, tiyatro, gazino ve bar gibi eğlence yerlerinin kapanma saatleri muayyendir. Yılbaşı gecesi miinase-betile, bu gibi yerlerin sabaha kadaT açık bulundurulması İçin müessese sahipleri kaymakamlıklara müracaat ederek müsaade istemektedirler. Bu milracatlar Valiliğe bildirilmiştir. Valilik halkın eğlenebileceği temiz ve sağlığa elverişli yerlerin sabaha kadar açık kalmaları için müsaade edilmesinin uygun görüldüğünü kaymakamlıklara bildirmiştir.
İki vagon kesilmiş et -• daha geldi
Dün şehrimize Erzurum bölgesinden yeniden İki vagon kesilmiş et getirilmiştir. Her İki vagonda 400 koyun gövdesi mevettur Bu vagonlar eksprese bağlandığı İçin, etler S günde şehrimize gelmektedir. Vagonların eksprese bağlanması etlerin bozulmadan îstanbula gelmesini temin etmekte ise de maliyetlerini arttırmaktadır Bu sebeple gelen etler ancak âzami flatten, yani kilosu 100 kuruştan satılıyor.
Yılbaşında tramvaylar
Yılbaşı gecesi vapurlarla iltisak» olan tramvaylarla gece yarısından sonra Aksaraydan Fatih’e 2,20 de. Fatih’ten 2.5 da, Harbiyeden Aksaraya 2.5 da, Harbiveden Fatih'e 2.20 de tramvaylar tahrik olunacağı haber alınmıştır.
Millî Eğitim müdürü
Ankarada bulunan Milli Eğilim mlidürü B. Murat Vraz bu sabah şehrimize gelmiştir.
GALATASARAYLI
MUSTAFA GfNÇSOY ticarete atılıyor
Uzun seneler, spor âlemimizde dlr ve al ki» »ayan ve müddetten futbol sahalarında görünmeyen GalatasaraylI Mustafa Gençsoy’ıın ticaret hayatına atıldığı ve sevimli sporcumuzun pek yakada îstllcl&ı caddesinde Foto Sabahın yanında bir kadın kuma» mağazası açacağı memnuniyetle haber alınmıştır.
Vazıfesever bir polis taltif edildi
Kadıköyden îstanbula mahfu-zan getirmekte olduğu sabıkalı bir hırsızın kendisini denize atarak kaçmak istemesi üzerine, üzerindeki teçhlzatlyle birlikte denize atılıp sabıkalıyı vakala-mağa muvaffak olan 845 yaka sayılı polis Temel Çıkın İçişleri Bakanlığı tarafından İki maaş ikramiv? ile taltif edilmiştir.
SıZE MUHAKKAK SAADET GETİRECEKTİR
Saat modellerinin incelik ve zarafetiyle, (jniversal müesseseal, İsviçre •aat âleminde mllatena bir mevld kazanmıştır.
1894 senesinden bugüne kadar, hassas, zarif ve tam ayarlı saat, böylece Senevrede İmal ediliyor.
1894 senesinden bugüne kadar M. Iferret et Berthoud. kemali itina Us ialıçarek dünyaya lanınım» şöhretlerine lâyık olduklarını her gün İçin Öpat etmektedir.
Harb sonu 19W yeni yılında ünl-▼ersal saatlan gene vakti tam ve kusursuz ayar edip zarafetin alâmeti ÇrUtasıdırlar. Bileğinizdeki yeni Üniversel saati, size muhakkak saadet letirecektlr,
Satış yeri: Eminönü Meydanı Arlon saat mağazası.
B. Sâdullah eski bir memur I mütekaidi. Bekâr, çoluğu çocuğu da yok, îstanbulun işlek bir semtinde babadan kalma iki dükkânın kirasını alıyor. Beş odalı ahşap evinin üst katındaki İki odada kendisi oturuyor, alt kattaki üç odayı da marangoz Hüseyin ustaya kiralamış. B. Sâdullah keyif ehli bir adam. Ara sıra akşam sofrasında, baba yadigârı elmastıraş karafaklsini dolduruyor, hazin gazeller dinliyor, on beş sene evvel sîzlere ömür vefat eden hanımcığının hâtıralarını yadeyliyerek biraz gönül eğlendiriyor,
Hüseyin usta eski sofulardan. Beş vakit namazını bırakmıyor. On bir yaşındaki kızına bile namaz kıldırıyor. Kanaatince, rakının girdiği yere melek uğramaz, çalgı sesine şeytanlar toplanır.
Sözün kısası, B. Sâdullah île Hüseyin ustanın huyları birbirine taban tabana zıt. Kavga da bu yüzden çıkmış. Her Lksinln de koıidrodaki şikâyetlerinden anlaşıldığına göre vaka şöyle olmuş,
B. Sâdullah o akşam kahveden eve gelirken yine rahmetli hanımını hatırlamış, içine hüzün çökmüş. Yol üstündeki bakkaldan aldığı şişeyi evde elmastıraş karafakisine doldurmuş, sofracısını önüne armış, vaktlle karşı komşunun mezadından satın aldığı gramofonuna yanık bir gazel plâğı koyup demlenmeğe başlamış. Karafakl^ yarıyı geçtikten sonra" defalarca4 tekrarlanan hazin gazel B. Sâdullahı coşturmuş, ayağım yere vurup tempo tutarak gramofonun yanı sıra kendisi de hafif tertip mırıldanmağa başlamış. Tam bu sırada Hüseyin usta da alt kattâkl odasında yatsı namazıfta durmuş...
Yukarıdan gramofonun .homurtuları. Sâdullah beyin mırıltıları, ayak patırtıları Hüseyin ustayı sinirlendiriyor, öfkesinden namazı şaşıracak hale geliyor, selâm verdikçe üstüste İn-nallahe maasftbirînler çekerek ibadetine devam ediyor... Namaz bitiyor. Hüseyin usta yatmağa hazırlanıyor, fakat Sâ'dul-lah beyin gürültüsü bitmek tükenmek bilmiyor.
Nihayet Hüseyin ustanın canına tak diyor, odadan fırlayıp merdivenin yansına kadar çıkıyor, sesleniyor:
— Sâdullah bey. heeey, Sâ-dullah bey!..
Sâdullah bey de odasından çıkıp merdiven başına geliyor:
— Buyurun Hüseyin ustacı-ğım! Bir emrin ml var? Yukarıya buyur da biraz sohpet edelim.
— Ben senin sohpetlnden an-lıyan adamlardan değilim. Velâkin,..
— Canım, yukarıya buyur Hüseyin ustaeığım. Sen Füzull'nin,,,
— Ben hiç bir zaman fuzuli konuşmam Sâdullah bey. Sayenizde ben de az çok rahle Önüne diz çökmüş adamını. Evel Allahın iznile namaz dualarını soluk almadan gürül gürül okurum. Amma velâkin, fuzuli lâf etmem ben.
— Yahu, sana fuzuli lâf ettin | demedim. Fuzuli'nin güzel bir gazelini çaldım da...
— Tövbeler olsun estağfurullah, Çalınmış mala gözümü bile çevirip bakamam ben. Hem sana da yakışt ıramam böyle şeyleri, Efendll Sen yaşını başım almış bir adamsın. Şunun bunun öte berisini çalmaya utanmıyor musun?,.
— Dur, Hüseyin uatacığım, sinirlenme! Allahaşkına biraz dur da beni dinle! Bak, Fuzuli n« demiş?,. •
*— Madem kİ and verdin, söyle bakalım. Amma lâfı uaetma,
— Kangı bütdilr bümezem...»
— Neee? Bud mu dedin? Bu akşam rakı seni delirtmiş galiba Sâdullah beyi öyle kötü İâflan ağzına nasıl alıyorsun? Bud dediğin bir kasapta bulunur, bir de, desturun avratta. Âlemin avradının budu sentn ağzında ne arıyor?..
— Bu akşam pek sinirlisin Hüseyin ustaeığım. Lâfımı bitirmeden kesiyorsun. Ben sana bud demedim; büt dedim. Büt ' mek. Put demektir,
— Put mu?..
— Yaaa, fendim yaaa!., demektir.
— Tövbeler olsun, binlerce tövbeler olsun yarabbl!.. Demek sen puta tapıyorsun öyle ml Sâdullah bey? Yarından tezi yok, evinden çıkacağım. Din düşmanımla bir arada oturamam ben.
— A benim nurl aynim efen-d'm1 Biraz sus da. Allahaşkma şu gazelj dinle!..
— Hadi, gene ağzından and çıktığı İçin susuyorum. Velâkin bir daha Allahın Ismlle böyle and verme bana. Çabuk söyle bakalım, ne diyeceksin?..
— Ha sövle. a benim Hüseyin ustacı^m' simdi dinle şu gazelin güftesini:
Kangı bötdür bilmesem imânımı garet kılan,» ( Sende iman yok ki. sen aldın diyem imanımı!» hiddetten
de-
Put
İstanbul Sağlık Müdürlüğünün teşkilâtı ve vesaiti genişletiliyor
Hüseyin ustanın gözleri dönüyor:
— Hâsaaa, süitime . ...
Sen bu iâflan bana mı söylüyorsun Sâdullah bey?
— Ben söylemiyorum Hüseyin ustaeığım! Bunlar Fuzuli’ntn sözleri.
Hüseyin usta pür hiddet merdivenin üst başına fırlıyor:
— Ben sabırlı adamım. Ik. şeye dayanırım amma. İşin içine iman lâfı karışınca tahammül edemem anladın mı Sâdullah bey? Benim İnamına dil uzatacak adam desturun, daha anasının kamından doğmamıştır. İçeride füztıli lâf ■ eden o herif kimse odaya gizlenmesin, dışarıya çıksın da yüzüme karşı söylesin bu lâfları.
— Ah Hüseyin ustaeığım! Sen bu gece çok asabisin, lâf anlamıyorsun. Ayol, merhum Füzu-11 burada ne arar? bu gazeli Fü-zulfnin ağzından ben söylüyorum sana,..
— Ne dedin ne?.. Bana bu lâfları sen mi söylüyorsun?.. Bir de kendi ağzınla ikrar ediyorsun öyle mİ?.. Aaal, öyleyseI..
Sâdullah beyin !kj yanağında iki tokat şaklıyor. Can hevlile o da mukabele ediyor. Derken efendim, Hüseyin ustanın kan-
hâşaaa...
Her
OördiincU Albümü Yılbaşında ÇIKIYOR Fiatı 5 0 Kuru;
Sağlık Bakanlığının daveti üzerine bir müddettenberl Ankarada bulunan şehrimiz Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. B.Falk Yargıcı şehrimize dönmüştür. B Faik Yargıcı Sağlık Bakalnığı müsteşarlığına veya Teftiş heyeti başkalnığına tâyin edileceği hakkındaki haberlerin doğru olmadığını söylemiştir.
Sağlık Bakanlığı, şehrimiz Sağlık müdürlüğü kadrosunu, yeni bazı elemanlar tâyin etmek suretlle genişletmektedir. Bundan başka müdürlük bahçesinde bir soğuk hava deposunun İnşasına karar verilmiştir. Ankarada hazırlanarak îstanbula gönderilen muhtelif aşı ve seromlar bu depoda muhafaza edilecek ve civar vilâyetlere tevzi edllecktlr. Bu iş İçin 20 bin lira sarfdllcktlr.
Bakanlık tarafından İstanbulda tşklli düşünülen doğumevinin de bu yıl yapılmasına karar verilmiştir. 40 -50 yataklı olarak şehrin merkezi bir semtinde yaptırılacak olan doğumevi 1946 yılı İçinde tamamlanacaktır. Ayrıca belediyenin 1946 yılı bütçesine ko nunla 190 bin lira İle de Haseki hastanesine İlâve bir çocuk pavlyonu inşa ettirilecektir.
Sağlık Bakanlığı, türlü bulaşıcı hastalıkların nâkili olan haşaratı İmha etmek İçin modern bir cihaza sahiptir. Bu cihaz, hastalık çıkan veya şüpheli hasta bulunan evlerdeki bütün haşaratı 70 derecelik bir sıcak hava cereyanlyle çok kısa bir zamanda İmha etmektedir. Bakanlık bu cihazı îstanbula vermeği vadetmlştlr. Bu cihazın kullanılma şeklini öğrenmek iizere Ankaraya bir memur gönderilmesi düşünülmektedir. Bu âlet şehrimize gelirse, bulaşıcı hastalıkların ve bilhassa tifüs mücadelesinin' çok kolaylaşacağı tahmin ediliyor.
sile k’zı koşuyorlar, kavga bu kadarla kalıyor, Fakat ertesi sabah Hüseyin usta mahkemeye arzuhali dayıyor. Bunu haber alan Sâdullah bey de derhal mukabil dâva açıyor.
Koridorda ikisinin de etrafı kalabalık dinleyicilerle sarılı. Biri kanapede anlatıyor, öteki pencerenin önünde...
İkisinin de şikâyetlerini dinledikten sonra aralarını bulmak İçin fahrî elçiler çıktı, Sâdullah bey dâvasından vazgeçmeye çoktan hazır.
— Aman efendim, böyle şeylere ne lüzum var? Mesele, ufak biı- anlaşamazlıktan İbaret,
Diyor. Fakat Hüsyin usta: — Benim imanıma dil uzatan adamı hâkimin karşısına çıkanp cezasını kestlrmezsem öldüğüm zaman gözüm açık giderim.
Diye ayak direyip ısrar ediyor...
Muhakeme sıralan geldi, Hüseyin usta mırıldanarak salona girdi, B, Sâdullah da gülümslye-ırek onu taklbettl.
Ce. Re,
Bir delikanlı gördüm. Cebine — ismi okunabilecek hlr tarzda — ancak bir formalık kadar kalın, daha doğrusu o derece ince bir kitap sokmuştu. Gayet şairane bir isim taşıyan bu kitabın bir şiir kitabı olduğunu tahmin ettim. Ve her halde genç adamın ilk eseri olacaktı. Onu yan cebinde yansı dışanya çıkmış bir şekilde dünyanın en büyük iftiharı ile taşyordu.
Belki hiç bir kadın, hiç bir mücevheri bu derecede büyük bir iftiharla taşıyamazdı.
Onun bu öğüntüsii hem hoşuma gitti. Hem de beni düşündürdü
İlk eser biraz da ilk sevgiliyi andırır. Her lıalde çok sevilir.
Ancak yine düşündüm ki seneler geçtikten sonra tıpkı gençlikte yapılan bir takım aşırı hareketler gibi bu delikanlı, şimdi İftiharla taşıdığı şu ilk eserden, belki de ne kadar sıkılacaktır
«Gururla yazmışım, bu münasebetsizi’,,,!» Demiyeceğl ne malûm?..
Düşünmeli ki büyük Lâtin şairi Virgilius bütün gençliğini verdiği eseri. «Eneid» i o kadar be-1 ğeıımişti ki gitti onu Ogüst’e okudu. Bu sırada Ogüst’ün yanında bulunan sevgilisi Oktavi bu harikulade esere bayıldı. Her mısraı için şaire avuç dolusu para verdirdi T.âkin sonra Virgilius yaşlanıp da öleceğini hissedince aynı eseri yakmak istedi. Fakat etrafındakiler İşi hissettiler. Ve eserini Virgilius’a vermediler. Yoksa şaheseri kendi eliyle kül haline getirecekti.
Mamafih bu kadar uzağa glt-I meğe de lüzum vok. îste büyük , romancı Logol,,,
Hayatının son günlerinde her bîri bir şaheser olan müsveddelerini — bunun içinde meşhur bir romanının ikinci cildi de vardı — kaldırıp sobaya atmadı mı?
Gene edebiyatçının yan cebindeki İnce hacimli eser karsısında bunları düşündüm.
Hikmet Feridun Es
Muhtarların kazanç vergileri
Muhtarlar. İş sahiplerinden aldıkları harç resmi dolayisile kazanç vergisi vermektedirler. Oeçen yıl tahakkuk ettirilen bu Verginin fazla olduğu hususunda muhtarlar şikâyetlerde bulunmuşlardı. Bu yıl tahakkuk ettirilecek kazanç vergllerlle kaymakamlıklar meşgul olmağa başlamışlar dır. ftaymakamlar. muhtarların bir yıl içinde aldıkları harç resimlerini nazarı İtibara alarak mâkul bir vergi tesblt edecelkerdlr.
Birliklerin yeni statüsü
Birliklerin yapılmakta olduğunu yazdığımız yeni statüsü tamamlanmıştır. Statü yakında Ticaret Bakanlığına gönderilecektir.
AKBABA
En Büyük Siyasî Mizah Gazetesi
Dünya haberleri • Memleket haberleri • Piyasa haberleri • Sanat haberleri • Salon haberleri • Moda haberleri • Dedikodular..


En meşhur mizah üstatları • En kıymetli karikatüristler,
3 Ocak 1946 Yılbaşı sayısından itibaren

B&hlfe 4
AKŞAM
30 Aralık 19’5
Çerağan sarayı
Ne zaman ve niçin yapılmıştı?
Y(şan: Murtafg g^ıb EsııUı
landırmak tat-ığUe yeni «araya (Q«r*-
Blrkaç gün .sonra tam 36 «ene oluyor: Gene böyle bir ki? günü, Boğa-tlçlnin muhteşem bir âbldvl, Oe-manlı parlâmentosuna tahrif edilmiş olan «Çerağan Sahllsarayı» bir yangına kurban olmuştu. Ateş, bu eşsiz binanın çatısını, İç kısmını tamamll» yaktığı halde duvarlarını, rıhtımını silip (Köpürtmemiş, dış güzelliğini biis-btılün bozamamıştı. üzün yılların ihmali vc bilgisizliği duvarlarının artık İşe yaramaz bir enkazdan başka bir şey olmadığı kanaatini vermişti. Fakat îstanbulu güzelleştirmek için bir çalışına programı çizen Dr, B Lfitfi Kırdnr. bu yanık sarayı iki mütehassısa muayene ettirmiş, saray duvarlarının ve temellerinin sağlam olduğu neticesine varılmıştır. Çimdi bu güzel sanat eserini yeniden eaııalndımıak teşebbüsü karşısındayız: Kanuni formaliteler tamamlandıktan sonra Çerağan sarayını lüks bir otele çevirmek İçin derhal İşe başlanacaktır.
Çerağan sarayı, 8ulton Abdülâztaln saltanat zevkiyle kıskançlık duygu-■undan doğmuş bir eserdir, Bu padt-şah. çok mağrur ve hâkim mizaçta yaratılmıştı; en parlak devirli padişahlar gibi İhtişam İçinde yaşamak İstiyordu. Bu bakımdan debdebe, hüküm ve nüfuzunu geçirecek nınddl. mânevi her türlü teşebbüs ve İcraata başvurmaktan çekinmezdi.1 Bundan başka selefi ve ağabeysl Ab-dülmeddln 1272 (1856ı tarihinde eski BeMktaş sarayını yıktırarak yerine Dolmobahçe sarayını yaptırması, henüz daha veliaht İken. Sultan Azizi kıskandırmış, padişah olur olmaz, kendisini de — daha muhteşem vc daha büyük olmasa bile — daha süslü ve daha güzel bir saray yaptırmak hevesine kaptırmıştı. Diğer birçok emel ve hevesleri arasında alhnlni kurcalayan yeni bir saray inşası Iste-ğlle de OsmanlI tahtına cülûs eden Sultan Aziz Dolmabahçede değil, bu yeni sarayında saltanat sürecekti.
Padişahlığının daha ilk aylarında yeni saraya elverişli bîr arsa bulmak için Vükelâdan bazılarını ve maiyetini memur etmişti. Lâkin, hünkârın arzusuna göre, Dolm»bahçe sarayı civarında ve deniş kenarında boş bir yer bulunamıyordu. Halbuki Sultan Aziz, sarayını Beşiktaş dışında bir sahada yaptırmak arzusunda değildi. Bundaki maksadı da açıktı: Teni sarayı o kadar zarif ve müstesna bir tarzda yaptıracaktı ki. vanıbaşındakl Dolmabahçe sarayını gölgede bırakacaktı.
Arsa araştırmaları bir netice vermeyince, nihayet işi bizzat halletmeğe karar verdi. Ortaköyle Dolmabohçe arasında bir sandal gezintisi neticesinde, Dolmabahç» sarayının biraz ötesindeki Mevlevi dergâhının hemen yıktırılmasını ve arsasının yaptıracağı saray* tahsisini emretti. Ancak mevlevileri de açıkta bırakmağı din! duygusun* uygun bulmıyan 8ullan Aziz, yeni dergâhın inşasını da İca-bend'iere havale etti (•) ve dergâh binası yıktırılır yıktırılmaz hemen ■arayın yaptırılmasına başlandı.
Padişah, bu vesile He tarihi bir hâtırayı ihya etmekten kendirini alama-SLştı: LAle devrinde meşhur (Sarayı iafll gene bu sahillerde bulunuyordu. Üçüncü 8uİtan Ahmetle aerku salaya düşkün Sadrazam Damat İbrahim paşa, yaz, geceleri İstanbul saraylarında, bu arada (Sarayı Asallı de ( Çerağan şatoları» U-rtlbaderlerdl Sultan Aziz, bu tarih! eğlenceleri can-
(•I Usun yıilordanbert Beşiktaş eahlllnde bulunan bu dersdA (tol«yirikle bu lemt, meclevller fçfn Hr mtı-Alf olmuştu PadtşdA. bu tarikat
ğan) adını vermeği m(ln*> >? görmüştü. Lâle devrine mahsus bu ( Çerağan «•faları) «»rayların lâle bahçelerinde yapılırdı. Kabuklarına renkli meşaleler konan kaplumbağalar, lâleaarlar arasında dolaşırlar, bu ışık ve renk hareketleri İçinde de sabaha kadar İçilir, şiirler söylenir, musiki fasılları yapılırdı.
Sultan Asta, kendi samanında Lâle devrin! tekrar etmenin mümkün olmadığım düşünememişti: Ne Nedim gibi bir şairi, ne İbrahim paşa gibi bir veziri, ne de o muhit vardı. Zamanın Şartları değişmiş, selefinin açtığı (Tanzimat devril ile memleket Şark eğlence ve tesirlerinden uzaklaşmağa başlamıştı.
Nihayet Çerağan sarayı yapıldı. Fakat Bultnn Aziz çok İstediği Lâle devri eğlencelerini bir gün bile yaptırmağa İmkân bulamadı. Çünkü zamanın hurafelere İnanan bâtıl İtikadı padişahın neşesini kaçırmış, Çerağaru âdeta uğursua bir bin* haline getirmişti. Hünkârı, büyük bir hevesle yaptırdığı, Çerağan sarayından soğutan sebep şu İdi:
Arsasında Çerağan sarayının yapıldığı eski Mevlevi dergâhının bir de mezarlığı vardı. Dergâh yıktınlırken, bu mezarlık da bozulmuş ve buradaki ölü kemikleri Maçkad* yapılan yeni dergâhın karşısında tesis edilen yeni mezarlığa nakledilmişti (••>. Bu hâdise, îstanbulun geri tabakalarında ve cahil, mutaassıp zümrelerinde menfi bir tesir yapmıştı. Bu arada Sultan Azizin cülüsıından bir yıl sonra 1278 tarihinde vefat ederek Beşlk-taştakt Mevlevi tekkesi mezarlığına gömülen dergâh şeyhi şair Nazif efendiye (Divan edebiyatının son kudretli şairlerinden Yenişehirli Avnl beyin kayınpederi' izafe edilen bir vasiyet, ta&ısup ateşini körüklüyordu Güya, şeyh Nazif efendi, artık dünyadan göçüp gitmek sırası gediğini anlayınca, «defleri gibi, dergâh mezarlığına gömüleceğini düşünmüş ve şöyle bir vasiyette bulunmuş:
(— Benim üzerime büyük taşlar koyup muhteşem bir lâhlt yaptırmayınız; beni tabutumla gömünüz. Çünkü bu yerde uzun müddet kaimi-yacağun: daha birkaç yer değiştirmek benim için mukadderdir!»
Padişah, Çerağan sarayını yapmak İçin, eski dergâhı yıktırmağa başlayınca şeyhin bu vasiyet! bütün İstanbul* yayılmış, umumi bir dedikodu halini almıştı. Hünkâr, yıktırdığı tekke yerine yeni bir dergâh, kaldırdığı küçük mezarlığa bedel kocaman bir kabristan kurduğu halde, bu menfi propagandaya nihayet vermekten âciz kalıyordu. Bu dedikodular, saray muhitinde ebemnılyetle karşılanmıştı. Hattâ maiyeti, padişahı sarayı yaptırmaktan vazgeçirmeğe çalışmışlar, fakat çok mağrur ve o nispette cesur olan Sultan Azizi kararından eaydrramamışlardı Dört milyon altın Lira «arfedilerek 1284 tarihinde tamamlanan çerağan sarayının mobilyası. İç süsleri ve tesisatı İçin de ayrıca bir milyon lira harcandı.
Nihayet bir yaz sabahı, padişah seki* çifte saltanat kayığıyie sarayın rıhtımına yanaşt' Zamanın vükelâsı, ricali ve «aray mensuplan tarafından tâzlmle karşılandı. Sultan Aziz, nbt ma çıkınca birkaç dakika durdu; yeni sarayına neşe İle, hayranlıkla uzun uzadıya baktı ve sonra ağır adımlarla cümle kapısından İleriye doğru Derledi. Padişah, o günden İtibaren sarayında daimi olarak oturacaktı. f
Bu gürel sarayın pek kısa geçen mesut bir devresinden sonra nasıl uğursuzlukla İtham edilerek kötü bir âkıbete uğradığını bundan sonra yasacağım.
Gördüklerimi*, işittiklerimi*
Bir kadın çorabı kaç elden (eçer?
Bon günlerde çorap, bilhassa kadın çorapları, karikatürlere mevzu teşkil eöecek kadar kıymetlendi, pahalıları. Bundan herkse şlkâystçldlı
Çorap fabrikatörleri la* kou İpeğinin yerinde pahalı olduğunu, Gemlikteki suni ipek fabrikasının piyasa ihtiyacını karıüayııınodığuu. Ame-rlkadan «unl İpek İthali için döviz verilmediğini. İsviçre İle yapılan ticaret anlaşmasında İpeğe alt hususlar bulunmadığını 1leri «ürüyorlar. B ilt ün bu mulüha/alara rağmen çorapçı vitrinlerinde on liraya yakın rakamında dolu ve .May çekiciler* tâbir olunun çorabın kaçan tellerini tutucular İpek servetleri kurtarmak gayesiyle çalışmakta
Hesabi bir dostumun hesaplarına göre 875 e alınan bir kadın çorabı »yafta geçirilirken kaçan «may. ı Jçln 50 ve ikinci günü 50 daha veriliyor. Bir çift çorabın 15 günlük hayatı 12 liraya, günde 80 kuruşa geliyormuş. Günde 80 kuruş çorap amortismanı ayıracak aile bütçeleri her holde vvılı olsa gerek.
Çorap fabrikalarından birini ziyaret ettim. Çorabın İpek İpliktin zengin ışıklı, kalnbBİık lüks dükkânlarda selofan kâğıtlar İçerisinde manikürlü eller tarafından aralatan şekle girinceye kadar geçirdiği safhaları gördüm.
Yüzlerce makaranın İpek ipeklerini otomatik olarak masuralara saran muazzam bir makine. Burası iplik sarma, masura odasıdır. Burada iplikler mukavvalardan masuralara xa-rilırken içinde kopuk olanları maharetle düğümlenir, SarıİBO İplikler, başında en az dört işçi bulunan makineye geçer. Makinedeki binlerce iğne, yarım saatten az bir zamanda, 20 çift çorabı sahlfe halinde işlemektedir, işlenen çorabın kontrol kısmından geçtikten aoıira konç makineleri çorap konçlarını daha kalın sun! ipekle İşlerler Konç kısmı da bittikten sonra taraklara gerip tabanlar tamamlanır. Tekrar ı ,ntrol-dan geçtikten sonra burunlar kapanır, arka dikişler mütehassis İşçilerin çalıştırdığı otomatik makinelerle yapılır.
Artık çorapların yüz kısmı çevrilebilir ve İplikleri kesilip •ekrar kontrole gider.
çorap beyaz renkte haziran ''undan sonra boyası piyasanın '• t *u renklerde yapılarak form» kur ns gelir, çiftler ayrılır, pü'kflil tn>ı'ır, standardizasyon çıuanıe'eri narak soğuk ciam°a vurulur Artık çorap fabrikada arza hazır vaziyettedir.
Ambalajları yapılıp, kutulara yerleştirildikten sonra toptancılara, perakendeye. nihayet mü-t''h!İke kadar gelir. Bütün bu İşler d» 30 elden geçer.
Parmak hesabı yapacak olursak 600 parmak bir tek çorabı, kadın ba-caklaımın güzel görünmesi İçin, dikkat ve 1’ltıa He hanriamnktadır. Çoraplarda bir zamanlar gördüğümü? koyu (slkiâmen) renkleri bugün piyasa tarafından tutulmamaUtnciır çorapların konç kısımlarının koyu renk olması bu kısımların yapılma-sındtı sun! İpek kullanılmasırdandır. Bugün karşımıza çıkan çorap dâvasının makine, mütehassıs, işçi, boyacı gibi birçok sayısız kahramanları vardır. — HALÛK DURUK AL
RADYO
mensuplarını denizden ve Befiktdf-tan uzaklaştırmak istenıemifii. Bu maksatta Berlktafia Vijnezarfa mahallesinin biraz öterinde VcHtteçeşme areaıındakf .
ftrtlarmda, Maçka'da bulunan boş bir Mevlevi f«ylUerinfn kemikleri gettri-arıadan denli çörOlüyordu. Maçkada Np gdrnlildifanden. « raman buraya »ilâh hanenin yanındaki fimdi fan- Şevkler Metarlıfft denmişti. Beledlge, Sarma karakolu olan blnantn yerin- 1933 farfMndenberf buraca cenaze de yeni Mevlevi fekkeri yophnlmışfı. defnedilmesine nihayet vermiştir.
[♦•] Şimdi Maçka mazarft^ı dfyö anılan bu kabristana Çeraffan sarayı ‘ tekke mezarlığındaki
1 , 11
SÜMER Sinemasında
Vâsi salonunu çınlattığı kahkaha tufanın* iştirak için «izi d»
BUGÜN İM kahkaha kralı
BUT ABOT VE LOU COSTELLO
tarafından cnçok yaratılan
İKİ AÇIKGÖZ KİBARLAR ARASINDA
Neşeli, »ğ!ene*11 ve dayanılmaz derecede gülünçlü filmini görünüz.
ANKARA RADYOSU Bugünkü program
18.00 M. S. ayan. Radyo dans orkestrası, 18.48 Şarkılar, 10.00 M. S •yan, Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 18.25 Müzik (pl.l. 19.40 Şarkı ve türküler, 20.00 Mandolin Birliği,
20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21,00 Radyo salon orkestrası, 21.45 Müzik,
22.15 Konuşma, 22.30 Miizlk (pl.l, 2245 M. 8. ayan. Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 M S ayarı, Müzik (pl.l. 7 45 Haberler, 8.00 Müzik (pl.l, 12.30 M S. ayan, Müzik (pl.l. 12.45 Haberler. 13.00 Radyo salon orkestrası.
Bu akşam saat 20.30 da Dram kısmında CTRANOde BERGERAC (Birano dö Berjerakı Komedi Mamın dn ZARARSIZ TALAN 15,30 da matine
ainamaoıiik Dttnjraauun «a parlak iki Yıldızı
CHARLES BOTRR t* ÎNORİD BKROman tarafından şahane bir aur'tte yaratı]an
IŞIKLAR SÖNERKEN
fahaaarinl sayın halkımızın rahatça gönül.moriM temin için Bu mfleteana İlmi taftaatadeki Çarşamba akşamındım Hibaren
MELEK ve İPEK Sinemalarında
gösterilen* Ur
Mısır mektupları
Eski Başbakan Ali Maher paşa ile mülakat
Ali Maher paşa siyasi partiler arasında birlik kurulmasına şiddetle taraftar
Eski Başbakan diyor ki :“Türk milletim, enerj'sini, blivük meziyetlerini çok takdir ediyorum
Kahire (Husus! muhabirimizden) — Eski Mısır Başbakanı ekselüna ALI Maher paşanın muhteşem salonun-dayım. Kendin! Fuadı evvel nişanının büyük kordonunu hâmildir. Mısırda şimdiye kadar ancak beş devlet adamı, bu yüksek nişanla taltif edilmiştir.
Muhteşem sulunun duvarları, altın yaldızlı çerçeveler içinde ayetleri» süslenmiş; salonun muhtelif yerlerinde kıymetli vazolar İçinde beyat, san ve kırmızı renkli krizantemler gözleri okşuyor. Alt Maher paşa, bütün harb müddetlnce nezaret altında bu-lundurııldaktan sonra, «on zamanlarda serbes bırakılmıştır.
Paşa. Mısırın milli isteklerini gerçekleştirmek için bütün «Iyas! partilerin bir birlik kurmalarını iltizam etmektedir. Paşaya göre ancak böylo bir birlik kurmak sayesinde Mısır, Ingiliz - Mısır nuıahedestnln tâdiline, Ingiliz kuvvetlerinin Mısırdan çekilmesine ve Sudanın Mısıra ilhakın* muvaffak olabilir.
Eski Mısır Başbakanı İle mülâka-tun, Hacden dönen Mısır Kadınla blr-Uğl relşl Bayan Huda Çaaravl şerefine terllbettlği kabul resmi esnasında vuku buldu. Davetliler arasında eski Londra büyük clçlmlı B. Rauf Orbay da vardı. Mısır Ziraat cemiyeti reisi Fuat paşa Abaza, bana Ali Maher paşayı prezante etti. Son derece nazik ve mülteflt bir sat. Muhatabıma, Arapça hitabettim. Benim Arapçamı anlayıp anlamadığım bilmiyorum, Çünkü Arapçam o kadar kuvvetli de-1 ğll... O da bana Arapça cevap verdi.! Paşa. Arapçayı İyi bilmediğimi anlamış olacak kİ. Arapça konuşamktan vazgeçerek evvelâ İngilizce, sonra da mükemmel bir Fransıtca İle görüşmeğe devam etti.
Ali Maher paşadan. Mısır kadınlığı hak kındaki görüşünü, ve ancak dört hafta evvel kurduğu Mısır cephesi adlı teşekkülün gayelerini anlatmasını rica ettim. Paşa, bu suallerime şu cevabı verdi:
— Tanınmış gazetecilerimizden bir zat, benden birkaç ay evvel Mısır kadınlığı hakkınclakl fikirlerimi sordu. Görüşümü uzun uzadıya anlattım. Fakat kendisi İnkılâpçı olduğu halde neşretmeğe cesaret etmedi. Anayasamız, kadınla erkek arasında hiçbir fark gözetmiyor. Kadınlarla erkekler siyasi haklar bakımından eşittirler. Fakat seçim kanunu kadınla erkek arasında fark gözetmektedir Bu fark, kanunu tâdil etmek suretHe kaldırılabilir.
Bugün Mısır kadını, siyasi haklarını kullanmamakla beraber, tahsilde. içtimai, lkthadl v« medeni hukuk sahasında erkekle tam bir müsavatı haizdir. Mısır parlâmentosunda kadın saylavlar görmek ancak bir zaman meselesidir. Mısır kadınlarını, buna hazırlamak lâzımdır Mısır kadınları. tercih ettikler! mesleği seçmekte tamamlle serbestlrler.
Tekrar ediyorum, siyasi haklar meselesin! tetkik etmek ve bunun tahakkukuna çkalışmak kadınlara aittir. Ben kadınların kulüp ve birlikler kurmalarında hiçbir mahzur görmüyorum.
Ali Maher paşa, siyasi p.’.rtller meselesine de temas ederek dedi kİ.'-
— Siyasi partilerimiz arasında İhtilâflar ve Iftlraklar vardır Bütün siyasi partilerimizin bir birlik kurmaları elzemdir. Zira bu birlik olmadıkça, milli ıslahatımızı ve arzularımızı gerçekleştirmek güç olacaktır. Bu birlik. amele sınıfının da yükseltilmesi İçin lüzumludur Fakat kendiniz de görmüş olacağınız veçhile, partilerde iş birliği yapmak hususunda büyük bir şevk ve arzu yoktur. Bundan da ıstırap çeken memlekettir. İşte buram İçindir ki, partilere bir birlik kurmak emeHyle müracaat ettim. Fakat maalesef ciddi bir netice alamadım. Bir şey yapmak gerekti.
Mısır partileri arasında bir birlik emenledir kİ «Mısır cephesi» n! tesis ettim. «Mısır cepheal» birliğe ve İş birliğine daimi bir davet mahiyetindedir. Müstakil fikirli birçok zatlar ve gençler, bize iltihak ediyorlar. Gençler demekle 40 - 50 yaşındaki adanılan knsdediyorum. Dahan genç olanlar. candan birlik taraftarıdırlar. Fakat profesyonel politika hdamlarlle İş görmek maalesef güçtür. Bütün partileri ve müstakilleri birleştirmek İstiyoruz. Maksadımız, milli faaliyet sahasında bütün partilerin !ş birliğini sağlamaktır. Mısırın milli gayelerini tahakkuk ettirmek politikacılara dü-

__________.
r,ÖKt)l>Kli r.l - l)IM EDtKI.I Kİ
. DİLEDİKLERİ
Sokaktan geçenlere yapılan saygısızlıklar
Daha çok «abahları rMlarus; kapılar önünde paspas, yol halısı alili erler. Bunu yapanların bazısı bu sırada sokaktan biri geçerken silkmeye lütfen biraz ara verir, kimisi hiç aldırmaz. Ben m! o saatlerde yola çıkıyorum yoksa bizim »cmtin sokaklarında mı bu çeşit »aygısızlık çoktur bilmem. Bildiğim şudur kİ duygulu, saygılı bir vatandaşın aa-bBh İşine giderken, akşam evine dönerken sinirlenmediği gümer azdır.
BCn sabahları sokakların havasını sözde temizlik yapıyorum diye bozan saygısızlar önünden, kimi günü mendilim burnumda geçer; çok defa da •öylenmeden. onlara çalmadan duramam
Bu ya* bir gün, utr hekim arkadaştan. yeni giydiği açıt renk elbl-11 ksİ üstüne bir pencereden alılan p) bir leğen dolusu kiril suyu nasıl ya-a dlğlnl ve sonra bu yüzden başın* ““ neler geldiğini dinlemiştim; tabi! belediyeye şikâyet et mi’. ış polis» havale edilmiş, tahkikat yapılmşı, cc- ** za kesilmiş. Sıra zarar ve ziyanın C ödenmesine gelince İş mahkemeye O düşmüş, ehil vukuf işi, birçok zaman "ğj kayıbı ve sinir bozulması glb| saf- k_ balardan sonra -geçen giin arkadaşı 03 gördüm ve lşl sordum ve öğrendim M > elbise otrba İçinde mahkemede imiş
(D
Şehrimizin sade sokaklarında değil,.*» İkinci sınıf caddelerindeki evlerin üst katlarının pencerelerinden sokağa leğen içinde ne olduğu bellisiz sula-
Ali Maher paşa
şer. Fakat temel noktası, hepimizin aramızda anlaşmamızdır. Bizi birlbl-rlmlzden ayıran meseleleri görüşmek İçin her sene bütün partilerin lştlrâ-klyie bir toplantı tertibetmeğl düşündük. Yanf tek kelime He bütün partiler arasında İş birliği görmek İstiyorum.
— Ekselânş, Mısırın yakın bir zamanda tahliye edileceğini zannediyor musunuz?
— Niçin zannetmiyeylmf Eğer aramızda milli birlik olsaydı, haklı mili! taleplerimizi daha kolay gerçekleşti-reblUrdlk. San Francisco anayasası bütün milletler için emniyeti valt ve İlân etmiştir Bu da belki bizim için işleri biraz kolaylaştıracaktır. Arap âleminde.. Akdenlzde şimdi emniyete malik bulunuyoruz.
AH Maher paşa, sözü Tûrklyeye İntikal ettirerek dedi kİ:
— Rica ederflm, bana Türkiyeden bahsediniz. Türk milletini .enerjisini, büyük meziyetlerini çok takdir ediyorum. Türk milletinin, bütün emellerini gerçekleştirmesini dilerim. Memleketiniz! severim. Türklyenin büyük takdlrkâTlarından biriyim.
Muhatabıma, bana verdiği izahattan ve melmeketlm hakkında beslediği derin sevgiden dolayı, teşekkür ederek yanından ayrıldım.
lübeyde $ kaplı
rın serpildiftinl çok görürüz. Bu g)b! "0
olağan saygısızlıklara karşı bugünlük 0
yapacağımız şey duasıdır.
Farisi ikinci
'Allah korusun)'Jg
sınıf caddelerden 2
birinde bir pansiyonda iken hizmet- o çinin bir yatak çarşafını pencereden
siktiğini gören d'vrlye polisinin hizmetçiyi karakola çağırdığını hatırlarım.
Tıpkı emniyet! sağlamak için olduğu gibi şehir İçinde çeşitli belediye cürümlerini araştıracak, şikâyet dinUyecek, ce£a kesecek belediye dev-rlyelerlnln çoğaltılmasından ve sade caddelere inhisar ettirilmemesinden
başka bu gibi saygısızlıkları dnllyecek çare yoktur kanaatine varıyoruz.
Dr. Z. Z.
Karı mektubu

E AKŞAM İS
Türlüye scnebi
Senelik fl Aylık 3 Aylık
Adres pul gönderilmelidir adres değhtlrllmea.
280ü ruruc Miıo kuruş 1500 •
kDO *
L bdlü için
20(10 *
1600 ■
elli kuruşluk Aksi takdirde
Telef onları mu Başmuharrir 2(15(15 Tan tşlfrl: 20765 _ tdore: 3088) Müdür: 20487
Muharrem 25 — Kasım 53 imsak Güneş öğle İsindi Ak îamı E. 12.49 2,37 7.27 9.47 13Ü0 1.39 V. 5.38 7.25 12.16 14.37 16.48 18,28
idarehane BabIâli rivan
Acımuriuk »kak No 13
,-ŞARK’da-
İki haftada 42 860 «eyiroi
HÜRRİYET APARTIMANI
Yeril filmini beğendi, alkışladı ve takdir etti.

Bu (jiint'en dıbaren ÜÇÜNCÜ HAFTASI
Yer bulmak İçin biletlerinizi evvelden aldırınız. Tel: 40380 MHMMMririteriHril

Bakırköy halkının iki haklı dileği
Bakırkoyûnun en büyük semtlerinden biri Zeytinliktir. Bu semtte otursa halk İstanbul* gidip gelirken, en kısa yol olduğu için İstasyonun yanında Devlet Demiryollarına alt evlerin arkasındaki dar sokaktan geçmektedir. Bundan üç dört ay evvel bu evlerin lâğımlarını ana kanalizasyona bağlamak İçin kaldırım taşları söktürülmüş, fakat kanalizasyon yapıldıktan sonra sokağın kaldırımı yapümanuştı.
Zeytinlik semti halkının tekrar müracaat ve şikâyeti üzerine bu sokağın kaldırımları yapılmağa boşlanmış, fakat her ne hikmete mebnl ise bilirlimlyerek yanda bırakılmıştır. Kaldırımı tamamlım mıy an bu sokak yağmur yağdığı zaman yapışkan ve son derece kaypak bir çamur deryasına dönmektedir. Yağmurlu havalarda buradan geçenlerin topuklarına kadar çamura batmalarına ve ı kayıp düşmelerine mâni olmak için 8-10 metreyi geçmlyeceg bu sokak kaldırımının bir an evvel tamamlanması lâzımdır.
Bundan başka civardaki bekâr kahvelerinin ve karşısındaki meyhanenin müşterileri, sıkıştıkça karanlıktan İstifade ederek bil ao-kağı açık hela gibi kullanıyor. Etraf pis kokular He doluyor. Bu hail önlemek İçin, bu karanlık sokağın ortasına behemehal bir elektrik ampulü de koymak lâzımdır.
Bakırköyûnûn Dİr tek «lneması vardır. İstanbul* Ln mİ yenler temaşa zevklerini tatmin İçin bu sinemanın müşterisidir. Sinema, kış mevsiminde, adamakıllı ısıtıl jnad'kıan başka üst kat «alonu-nun kapısı da hemen hemen dalma açık bulundurulmakta v» aşağıdan esen rüzgâr srylrclelri üşütmektedir. Sinema İdaresi raylrc!-lerln mükerrer ricalarına rafmen üst kat salonuna kıymeti 2-3 lirayı gcçmlyen bir yay koymak suretiyle, kapının açık kalmasını ve halKm hava cereyanın* maruz Kalarak hastalanmasını Önlememiştir, Alâkadar makamlar da, şimdiye kadar halkın sıhhat! He alâkadar bu noktayı İhmal otmlş-' lerdlr,
Yen! Bakırköy kaymakamından
1 halkın bu İki haklı dileğini yerine r-Vmoslni bekleriz.
ISTANRII'. HAYATİ :
HAFTA KONUŞMASI
eyoğlıı hastalığı
Kış sporlarına rağbet artıyor
Aptal kın evinde radyo bile yok!
Gençliğimin pek kıta diren bir devrelinde ben de bu haftalığa veya züppeliğe Mulmuştum. İstanbul tarafıma geceleri ruhuma fütur verirdi ve çimdi hazretle andığım, aradığım etki varlıklı aile, ev hayatînin bir çok güzel şeyleri birer eefalet, felâket imişceeine einirlerlme dokunurdu
Yılbaşı tatili münasebetile birçok kafileler Uludağ’a gitti
kain-
dostumun I Eminönü • I Karaköy kalabalığına kanamadan kolayca gitmek için Bayata t. Behzadebaçı ve Atatürk bulvarı tarafından Beyoğluna geçtiğim oluyor. Bu yollar şimdi eğri büğrü, delik deşik, çamurlu değildir; hela bulvara girince Geri köprüsüne yağ gibi kayılıyor. Köprü İse genişliği, derinliği, sıra ışıklan ve puslu ha varil» In-Kuıa, uzaktan Şanzellze’nto sabaha karşı aldığı tenha, güze1 manzarayı andırıyor.
Hepsi âlâ... raket »r» bu Cıldan dönüş, beynimi tada lş-ttiğinden beni yoruyor. Hâtıralarımın hücumu altında bıına-hr gibi oluyorum, Bira çocuk! u-un tamamı ve gençliğimin taamı oralarda geçmiştir.
Beyoğluna oralardan geçerek giderdim,
Beyoğlu,..
Yirmi Üe yirmi üç yaşlan arsanda tutulduğum bir hastalığın adı da bu olabilir: Beyoğlul Be-yoğlunun pençeelne düşmüftüm. Ateşila yanıyor, hasretli» kıvranıyordum; delisi, divaneydim. Ramazan ayı hariç, gün batar batmaz sokaklarından «1 etek çekilen ışıksız, uykulu, izbe İstanbul semtinden öte yana kaçmak, gece hayatına kavuşmak İçin neleri, ne fedakârlıkları göte almıyordum? Çok defa kaçamadığım oluyordu. O zaman baba evinde odama çekiliyor, gamlı gamJı düşünüyor, İkide bir saate bakıyordum.
Niçin saate bakardım?
— Şimdi, derdim, burada, fesli pencerelerine perdeler
mlş, kapılan tokmaklı mahallelerde yatsılar okunurken Beyoğlunda gece hayatı henüz başlıyor, Saat ancak altı... Altı ha? İnanılır şey değil. Zira orada tiyatroların başlamasına, en civcivli zamana daha üç saat ister. Halbuki üç saat sonra İstanbul tarafındaki alaturka saatler dört buçuğu çalacaklar... Dört buçuk. Halicin bu yanı İçin gece yansından bile ilerisidir!
Şöyle de düşünürdüm:
Eğer Beyoğlunda bulunsaydım tam bu saatte «sketing» İn kapısından girecektim. (Zira zamanın alafrangalığa özenen gençleri böyle yapardı.) Sketlng'de bol ışık, pudra ve lâvanta kokusu. musiki ve hareket vardı; masalarda renk renk içkiler diriliydi; çiçekler satılırdı; sekize kadar vaktin nasıl geçtiği bilinmezdi, Burada sekizi bulmak bir »zaptı; yüreğim hafakanla dolardı; hıçkıra hıçkıra ağlıyaca-ğım gelirdi, îşte o yaştaki Beyoğlu hastalığının akşam nöbeti böyle başlardı
ÎU» Beyoğlu.. Varsa yok» Beyoğlu) oSderlml kapayıp açsam da kendimi Tepebaşı tiyatrocunun önünde buluversem,,. Masallardaki Mr dudağı yerde, bir dudağı gökte malûm Zenci o sırada karşımda suhur ediverse de «dil» benden ne dilersin?» diye sorsa şüphesi» cevabım bu olurdu: Beyoğlunda bulunmak I
Peki, Beyoğluna beni bu derece kuvvetle, şiddette çeken neydi, tçM mi. kadın mı, aydınlık ve kalabalık mı? Bugün tahlil edince vardığım neticeye göre caalbe Avrapalı bir genç gibi, Avrupada yaşıyormuşum gibi kendim f aldatmaktan, şimdiki tâbirle modem bir ömür sürdüğüme İnanmaktan, yani züppe-İlkten Heri geliyordu. Hayatımın tasa süren bir devrinde ben de züppe olmuştum, Beyoğlu hastalığı bir ruh bosukluğu olan süp-pellkten başka bir şey değildi,
Züppe idim. Zira yukarıda bahsettiğim »ket in g salonunun kapısından girerken, paltomu vestiyere verirken, masayı seçer ve garsona Ur şeyler ısmarlarken, pistte kayan bir «rumyos» güıellne, şöyle yan giril, selâm yerine gülümserken pek mühim şeyler yaptığıma, hattâ herkesin bana baktığına, beğendiğine inanırdım. Paralı görünmekten, gece hayatı sürecek vaziyette sanılmaktan hoşlanırdnn. Hele zamanın gerçekten iyi bir lokantası olan eski Tokatlıyanda oturup yemek yemeğe, daha doğrusu yemek yiyen adamlar arasında yer almağa, garsonu şaşırtacak zor İsteklerde bulunmağa, yahut başkalarının hatırına gefmlye-cek şeyler lstlyerek. yiyerek et-raftakllerln dikkatini çekmeğe bayılırdım.
Meselâ kamım tok olsa da tiyatro dönüşü — âdet böyledlr diye — muhakkak «supe» eder, hiç değilse «briyoşn He sütlü kahve, yahut hava soğuksa bir •grok« veya sıcak şarap İçerdim, Bütün bunları büyüksü tavırlarla ciddi ciddi yaparken o yaşta kim bilir ne tuhaf olur, ağır başlı insanların nasıl da sinirlerine dokUnurduml
Bcadc böyle olurdu.
Züppelik devrinde, züppeliklerle geçen bütün Wr geceden sonra nihayet yatmak stıaU gelince çektiklerimi, fimdi ürkerek, irkilerek hatırlamaktayım. Çok defa kesem boşalmış, buna karşı midem lûrumsuıea dolmuş ve yüreğim kabarmif olurdu. Ya »ve dönmek lâzım gelirdi, yahut Wr otele aağınmak...
Eğer paralar büsbütün suyunu çekmişse konuşmamın başında bahri geçen yolu ters tarafından tutardım; yani Meyyit yokuşunu sendeleye eendeleye İner. Vefa yokuşunu ahlaya puflaya çıkardım. Çamur diz boyu İdi. göz gözü görmezdi, yamru yumru evlerden beşikteki çocukların ağladıkları, anaların uykulu seslerle ninni söyledikleri duyulurdu, Halime bekçiler hayretle bakar, sırtlan kar tutmuş köpekler ’.ülerdl.
Bazı kere otele baş vururdum. Suratını görenin kırk yıl lşl uğurlu gitmlyecek bir herif kapıyı açar, kılığımı kıyafetimi »üzer, nihayet eline bir mum alır, önüme düşer, beni — cümudiye içine oyulmuş bir Kutup kâşifi İnini düşündüren — bu» gibi soğuk bir odaya sokardı, İçim katılırdı. Bu kapıcının veya gece garsonunun o sırada muma çarpan nefesleri bUe gözümün önüne geliyor: Ne kadar kalın bîr tabaka teşkil ederdi,,, elle tutulacak gibiydi ve eleğlmsağma renklerine boyanmış bir Japon yelpazesi imişçeslne ağzında bir açılır, kapanır, hele konuşurken her hece buğudan bir çiçek olur, bu sakil, adgm yanar söner hecelerle konuşan bir efsane mahlûkuna benzerdi.

D ahlayınca da — Bugün *-* hasretle andığım, aradığım — eski varlıklı aile hayatının bir çok güzel şeyteri, en temiz malzeme İle pişmiş çeşitli nefis yemekler, taze sıkılmış şerbetler, pufla gibi döşekler, el pençe hizmetler, geç vakte katınca çıkarılan yemiş tablası, çini sobaların kucak sıcakhğlle nuttığı odalar, boy saatlerinin rahat rahat, güven ve huzur içinde işlediği ve ağır ağır vakarla çaldığı sofalar, elimizde ayaklı şamdan tutarak inip çıktığımız şahane çifte merdivenler, hemen her zaman ısınmış duran kül-hanlı ve tepe camlı hamam,,. Bütün bunlar bir sefalet tmlşçe-rine ruhuma çökkünlük verirdi.
Hepsi sinirlerim» dokunurdu: Haremde yüzük veya peçiş oynı-En hanımlar, selâmlıkta teslis rint çekerek konuşmadan Oturabllen fesli aanklı misafirler, anamın şefkatle yüzüme bakışı, babamın yapmacık surat asışı, hattâ benj meclislerine almak İsteyen taze küçük hanımlar, derdimi anlamıyan herkes, ne varsa lüzumsuz mânası», boş ve can sıkıcı gelirdi
Züppelik bazı gece içimde şûhlanırdıt Yannı, hattâ yarım değil, parasız geçecek bir haftayı, bir ayı göze alarak barda şampanya açtırdığım, lokantada hususi odalardan birini ayırtarak şuna buna ziyafet çektiğim, zigan orkestrasına havalar ısmarlayıp kulağımın dibinde keman çaldırdığım, yan tanıdığım bir sürü kadın erkeği ara balara doldurup Bulgar çarşısındaki mahut otele götürdüğüm, yedirip İçirdiğim de olurdu, olmuştu.
Bunlar Beyoğlu hastalığının, yani evdeki melankoli nöbetinin tmpulsif - atak hale geçmesi, «manya » ya tahavvûl etmesiydi. Evet, züppelik deyip pek ehemmiyet vermediğimiz hal bir cins ruh hastalığıdır. Eğer yirmi He yirmi beş yaş arasında bir genel şöyle yakalar, kısa müddet sarsar, bırakırsa a» çok tabiî görmek mümkündür. Fakat bazısına temelli musallat olur; ömrü müd-detince yakasını bırakma». Ne-teklm benim otuz beş yıl Önce, züppelik ettiğim zaman tanıştığım yaşıtlarımdan bir kaçı hâlâ züppelikte devam etmektedirler; bugün de onları Beyoğlunda bir gazinodan ötekine, bir kulüpten bir bara giderlerken, gitmekten böbürlenirlerken, aynı buhranlar içinde — belli etmeden — tav-ranırlarken görüyorum; «şifa budamamışlar» diye merhametle yüzlerine ve yapmacık tavırlan-na bakıyor, acıyorum,
Kendilerince iadece «monden# dtrler; asrın icabım yapmakta, yeni hayata uymakta, şık yaşamaktadırlar, Hayır,,. Müminleşmiş Beyoğlu hastalığının pençesi ndedlrler. Bu hastalığın bir acayip tarafı da «eğleniyorum sanarak şiddetle sıkibnak, fakat sıkıldığına inanmış görünmemek# tir.
araba ile Eminönü - Rıza-paşa yokuşundan döndüğüm zaman manzara ve muhit daha az mı sefil, riiflü idi? Gece arabaları ve beygirleri gündüz meydana cıkanlamıyacak kadar köhne, murdar, horada şeylerdi; yan yolda İndiğim, in cin top oynıyan Bayezit meydanını tek başıma yayan geçtiğim, cinayet romanlarındaki merak uyandırıcı «meçhul sahis» la ra yahut ebe aramağa giden kocalara benzediğim çoktu
Nerede demin, Kafeşantan dönüşü Yani lokantasında süpe etmeği marifet sayan züppe, nerede Şehzadebaşı avlusuna saparak karanlıklara karışan çamurlu gölge? Gerek bu dönüşler, ge rek otelde kalışlar, hâttâ başlangıcından sonuna kadar bütün Beyoğlu hayatı o anda bana bir daha tekrarlanamıyacak, yorgunluğuna ve masrafına dayanı-lamıyacak derecede değersta, kötü. lüzumsuz görünürdü. «Bir daha nu, derdim, Allah esirgesin! Sıcacık odamda okur, yazar, tertemiz yatağımda yatar, nefis yemeklerimi yer, tabii hayatıma yeniden başlanml»
Böyle karar verirdim.
Fakat ertesi günü vaktaki hava kararmağa yüz tutar, eğri büğrü sokaklarda kapı tokmaklarının İyi haber getirmiyeceğlne hükmedeceğinle sesi yer yer gamlı gamlı duyulmağa başlar, ezanlar okunur, perdeler İner, köpekler ulur, şehrin bu kısmı hüzne boğulur, uyur... İfte o zaman zavallı delikanlıyı Beyoğlu cini tekrar çarpardı,
Ve onun tek şahısta !M ayrı şahsiyet geçirmeğe mahkûm bir «fichlaophrenla» hastası gibi usulcacık evinden mvışıp öte tarafa, ışığa, kalabalığa, kadına, müziğe, sefahate, kısacası geoa hayatına doğru delicesine koştuğunu görürdünüz.
Sanıyorum kİ benim v«kti1e
gsn halde hüküm sürmektedir
Hal id Karay
Türkiye'de kış sporlarına, rağbet gittikçe artır.akıcıdır. Bir zamanlar kayakçılık memUKctlmzIde blllnml-yen bir spordu. On altı Stlıe «VVflld büyük karda İstanbul sokaklarında kayakla gezen bir sporcu görüldüğü açman herkes şaşmış, henüz bilmediği bu sporu garip bulmuştu. Fakat çok geçmeden kayak merakı gençler arasında büyük bir hi2,a yayıldı. Bugün memleketin htr tarafında kayak sporları yap’an kafilelere rastlanıyor. Bunların adedi mühim bir yekûn tutmaktadır.
Kayak sporunu meraklı gençler, bulundukları şehre yakın, kart bol olan bir dağı seçiyorlar ve buraya çıkarak idman yapıyorlar. İstanbul' un kayak meraklıları İçin en müsai' yer Uludağ'dır. Kayakçılar kışın sik sık Uludağ'a çıkarak burada sevdikleri sporu yapıyorlar. Yılbaşı tatili münasebetile son günler zarfında yeniden bir çok kafileler Bıırsa’ya gitmişlerdir.
Uludağ’da kayakçılar içir, bir Kayak evi, bir de otel vardır Fakat bunların ikisine de gidip gelme kolay değildir. Uludağ Bursa’ya çok uzun bir yolla bağ ildir. Yolun uzunluğu 34 kilometredir. Şose yapılırken kışın buraya çıkmak değil, yat teneaıüh-lerl düşünüldüğünden taşın “feerl-yetle yol Kapanmakta, sporcular otomobilden İnerek eşyalarını sırtlarında taşımağa mecbur olmaktadırlar. Bunun İçin bir yol yapılmasına zum görülmektedir.
Sekiz dokuz sene evvel Bursa’dan Uludağ'a bir hava hattı yapılması düşünülmüş, fakat bunun çok masraflı olacağı anlaşılmışt'r Bunun üzerine kısman hava hatt kısmen şose İle dağa çıkmak Imkftn r.n araştırılmıştır. Cludağ’da turiîme alt verilen bir raporda bu hususta deniliyor ki:
şehir nakil vasıtalarının işllyeceftl ilk yol güzergfthtnin müsait bir meyille Bursa’nm şartand: bulunan Zeynller köyü değirmenine kadnr uzatılarak orada bir istasyon tesisinin münasip olacağı kanaatine varılmıştır. ZeyTiHer köyü değirmeni Eursa'dan 6 km. İlk bir mc afede buummnkta-dır. Zeynller köyünden 7C0 m kadar bir İrtifa farklle DlkV-klr’e çıkacık olan, havai hal meyilli olarak 1 Km. İlk bir uzundttğa malik olacaktır kİ bu suretle Bursadan 7 Km. İlk bir mesafeden sonra Dlktcklre varılmış olacaktır, Dlkteklrden oteller mınta-kasına kadar olan saha gerek man-ı&ra ve gerekse kayakçıların zevkle seyirlerini temin etmesi Itlbarll» eşsiz bir güzergâh sayılabilir. Dlkteklr-den oteller mıntakasin» olan mesafede 5Km yo baliğ olduğundan bu «U-mie Bursa - Uludağ İrtibatı 34 Km. den 12 Km. ye İndirilmiş olacaktır.
Dlkteklrln cenuounda Sarıştan mmtakası Uludağds aranılan her türlü güzellikleri bir araya toplamış bir saha olduğundan o suretle İnkişaf •ttlrllecek. Cennet* ayadan ouraya kadar bugünkü Evliya Çelebi yolvnu takiben kayakçılara mahsus bir iniş gflserpfthı da açılacaktır.
Plântnnmada naran ttlbarn aLına-eak bölgeler:
1) Dolu baba mevkii
Bürünkü yol güzergâhında bulunan Dolubaba Bursadan yakın olmasından bilhassa î aan şehirde lşl olanlann sabah gidip akşam gelmelerine mâni olnnyacak bit vaziyette «İmasından ve fazla bir Irtlfaa da malik olmtunasından gayet münasip bir kamp w Bursnm eş' bulunma» bir aayflya y«rl olarak İnkişaf «ttirl-laaektlr. '
3) Sanatoryum mevkii,
1S00 - 1500 m. Irtlfaa malik olan bu mıntaka İkliminin îbda’l, maıum-raarnın nöseUlği ve çamlarının fw-toaJAdeltğile «arif ciğerler İçin aranılan her tarta evaafa malik bulamaktadır.
Bittabi sanatoryum muatakafi kap ettiği şeklld» tanzim »diteceği gfbl rflfer mıntakaJorla ta gfflA'’1’-* İarta trtlbattar tomfn »ffllecelrttr.
») Ktraah yayta
Bura m 1400 n. irtifa» malik otma-«ndan kar hiHlndu tabilin de kri-
malda beraber mutedil bir İklimi de ihtiva etmektedir.
KUazlı yayli her yaşta herkese elverişli olmasından her türlü tesisatı İhtiva edecektir. İstirahat ve tebdili hava için gelenlerin ihtiyaçlarını karşılayacak oVl, pansiyon ve eğlence yerleri tesis edileceği gibi acemiler İçsin de her türlü kayak istasyonları da tesis edilecektir.
4) Devetaşı mıntakası,
Kirazlı yayladan sonra biraz daha □ıürtefi bulunan Devetaşı mıntakası şimal ve şimali garbiye doğru fevkalâde bir manzara noktası da olmasından bilhassa müstesna bir eğlence v« otel mıntakası olarak İnkişaf ettirilecektir.
5) Cennet kaya noktası,
Cennftkaya Oteller mıntakasının garbında vc Uludağin şark ve garp kısımlarına tamamlle hâkim bir vaziyette olmasından çok müsait bir manzara noktası haline getirileceği giba semaya da hâkim bir mevkide olmasından Uludağ Meteoroloji tasyonunıın burada kurulması yerinde bir hareket olacaktır.
6) Oteller mıntakası,
1850 rakımında olan Oteller l_____
takası yüksekliğinin oldukça müsait olmasından en zengin kar mmtaka-sına dahil oluyor. Bu itibarla kayakçılık İçin çok müsait sahalar mer-it.zinde bulunan oteller mıntakası ayni zamanda Uludağın bütün merkezlerinin de merkezinde olmalından yaz ve kış otelleri, kayakçılık istasyonları, kayakçılık mekteplerinin (bilhassa dinç bünyeler için) toplanabileceği çok müsait bir mıntaka-dır.
7) Babacık noktası.
Bakacik U'udağın manzara Itlbarl-le en fevkalâde olan yeridir. Burada inkişaf ettirilecek ga2lno ve teferruatı turistlerce çok sekilecek dalma da müstesna bir vaziyette kalacaktır. Bakacığm Oteller mıntakaslle arasında kalan boyun güzergâhı ye aradaki Sopraıı deresi mecrası üzerinde çok mütenevvi güzellikte! İhtiva eden yerlerin de oldukça çok olmasından Oteller mıntakasından İtibaren açılacak yol dalma tercih edilecek bir gezinti güzergâhı olacaktır.
6) Sanalan ve Dlkteklr mıntakası. Zeynller köyü değirmeninden Dik-teklre yapılacak havai hatla tesis edilecek İstasyon kendiliğinden bu mintakayı ehemmlyetlendlrecektlr. Bursadan İtibaren buraya kadar mesafenin kısaimasile Bursa - Uludağ rabıtasının bu tarafa intikal etmesi har türlü güaelllkieTİ üzerinde cemetmlş bulunan Sanalan ve Sar ıa i an - Cennet-tepe güzergâhının bühasaa BursalIlar tarafından emsalsiz bir mesire olarak isimleri her mevsim İçin kabili olacaktır.
S> zirve ve Plato,
2900 M- hk bir yükseldiğe malik olan Bir Ye civarında rakip olabilecek bir Silsilenin mevcut olmamasından yu kanda bahsettiği mta gibi Anado-lun un en müsait yerinde etraftaki e m salata güzellikleri «n ihatalı bir şekilde doy* doya seyredebilmek lçlö ta bal tin en büyük bir ihsanı mesabesindedir. BilhaMa bu noktayı gö# önünde tutarak Uludağ» gelen her slyaratolnin buraya kolayca çıkarak o fevkalâdelikten istifadesini teinin için her türlü İmkânları talar vaziyetinde nazarı itibara almıya çalışmak en mühim bir İş olacaktır.
is-çok
mın-
Vapurda konuşuyorlar. Tramvayda konuşacak nesneler değil. Kadıköy He köprü arasında hususî m«)türlerle seyahat modası çıksa vapurda da yüzlerini göremeyiz, İkisi de şık mı şık. siislii mü süslü. Görünüşe bakılırsa yaşları yirmi ile yirmi beş arasında Vücutlar mütenasip, endam yerinde Suratlarındaki kızıllı morlu boyalar temizlense çehre hatlarının tabiî cazibesi do meydana çıkacak
Pencere yanında karşı karşıya oturmuşlar, bacak bacak üstüne atmışlar, yüksek sesle konuşuyorlar;
— Siz program hazırladınız mı?..
— Bilirsin ki ben programlı eğlemelerden hiç hoşlanmam. Eğlence dediğin sürprizli olmalı.
— Ma parol donör ben de öyleyim. Teoman kendi kendine bir program hazırlamış. Fakat gece ben o programı tersine çevireceğim, basından değil, sonundan başlatacağım. Nasıl, triizel bir sürpriz de*?t mi?
— Biyeeen, vallahi biliâhi tree biyen!.. Biz iki masa (...) da angaje ettik. Oradan çıkıp (...) da Yıldızlarla buluşacağız.
— Saat kaçta buluşacaksınız?
— On buçukla on bir arası.
— Aman, kel bonönör!.. O saatte biz de oradayız
— (...) da masa angaje ettiniz mi?.
— Na türce iman, şen. na tür elman!., Oraya uğramadan Yılbaşı eğlencesi tamamlanır mı?.. Daha sonra da poker, briç partilerimiz var. Sabaha kadar şans denemesi yapacağız.
Karşıdaki gözlerini kırparak yerinde doğruldu, kapı tarafına baktı, akrep görmüş gibi yüzünü buruşturdu:
— Amaaan. gene şu pısırık Ncclâ geliyor. Bizi görüp de yanımıza sokulmasa bari. Hiç hoşlanmıyorum şu kızdan
— Aman, ben de öyle... Hoşlanılacak şey değil ki kardeş! Modadan anlamaz, terziye gitmez. Bir tayör yapsa oturup kendisi diker, iki sene de sırtından çıkarmaz. Ne bir müzik konserine gider, ne de bir kulübün kapısına uğrar. Evlerinde piyano değil, radyo bile yok
— Yaaa. ma şeri, ya... Geçen gün iskelede karşılaştık. Dayanamadım; «Necla! Siz radyosu» nasıl yaşıyorsun uz? >■ diye sordum. Aman, kız ne aptal şeymiş! «Yaşamak için mutlaka radyo lâzım değil ya. Paramız yok ki radyo alalını» demez mi? Kendimi tutamadım: ayol! Bir radyo alacak kadar parası olmaz mı İnsanın? Apartıman, köşk değil ya bu! diye kahkahayı bastım. Sersem kız bu sefer de; «barbden evvel sizin de radyonuz yoktu»» diye aklı sıra bana enslnüe etmeğe kalkıştı amma ağzının payım verdim. Harbden evvel biz de sizin gibi meteliksizdik amma, şimdi apartımanımiz da var, piyanomuz da var, radyomuz da var. Senin baban da aptal gibi duracağına harb içindeki okazyonları kaçırmadaydı da »engin olsaydı, dedim. İyi söylemiş miyim?
— Biyeen şeri, biyen! Çok ivl sövlemtşsln...
Vapur İskeleye yanaştı, konuşmanın sonunu dinlemekten mahrum kaldım!
Cemal Refik
sin ŞEHİR MENDİLE SIĞAR MI?
Ev eti.. Şen Şapka mağazası onu sg-dırmağa muvaffak olmuştur. Filhakika, yeni takdim ettiği orijinal •şorplar, istanbulini muhtelif güze! manzaralarını göstermektedir.
Mataramızda istediğiniz renkte bulacağınız bu eşarplardan, siı dt bir tane alıp, güzel şehrimizi bir eşarpta taşıyınız. Flatl 695 Kr.
Satış yeri: Yenicaml No. 46.
HER AİLENİN İN BAŞ KİTABI
Yazan: Dr. KEMÂL SARACOÛLU
A tan I harfine kadar bütün hastalıkların tedavi ve korunma yareMrinden bahşeden bu mühim ««er her 15 günde 36 sahlfelfk bir fottkûl talînde çıkacaktır.
yarın çıkacak olan Uk faslkültal Apseler — Açlık ağrılar» — Adeta iktidar — Âdet bozuklukları — Ağız hastalıkları — Akamet — AJkotam — Velhasıl a harfli e başiıy*n bütün hastalıklaruj tedavile-rila korunma çareleri l#ah edilmiştir.
Yana çıkacak ilk taMkülttn Ha M 50 kuruştur.
II !«■———


B&nıte 9
AKŞAM
30 Aralık 1545
ilk erkek
1 İaşe konusunda
a* ta--ta. . ta_A._. 1? __!
HER AKŞAM
^^İ^IİKÂV^
Timbal tembel sokağa baktı. Yağmur çiseliyordu. Bu sırada hizmetçi içeriye girdi. Ve:
Beyefendi, otomobili göndermiş... Şoför «Hanımefendinin emirleri var mı?..» diye soruyor...
Bu sözleri yarım kulakla, körü dinliyim cük ağzını açıp uzun uzun esnedikten sonra cevap verdi:
— şimdilik otomobile İhtiyacım yok... Yalnız saat beş buçukta çaya, sonra terzblye gideceğim... O zaman otomobili hazırlasın I.
Hizmetçi mübalâğalı bir hürmetle, iki büklüm olarak dışarı çıktı. Zaten hepsi bu ufak tefek, hâlâ çok güzel kadından, »Hanımefendi» den son derecede çekinirlerdi. Ona «Beyefendi» den çok daha fazla bir hürmet gösterirlerdi.
Hizmetçi ayaklanılın ucuna basarak âdeta korka korka tekrar İçeriye girdi. T-reddibt içinde İdi:
— Efendim... şey efendim... etme başladı ve:
— Bir bay gelrştlş sial görmek yor!, dadl
— Norıi bir bay?..
— Orta yaşlı bir adam...
— Kim miş?..
— Kim olduğunu söylemedi... Mutlaka sizi görmek İstiyormuş.. «Hususi bir söyliyeceğim var!..» dedi
— Tuhaf şey... Salonda mı?..
— Evet efendim... Salonda..
Merdiven önünde daima açık duran kapının tam karşısmdakl aynadan misafirleri görmek, her aman için kabildi. Nuriye gerinerek yerinde doğruldu, Sonra arka merdivenden aşağı İndi. Salonun karşısındaki duvar kadar geniş aymaya baktı.
Salonda bir adam oturuyordu!.. Uzun saçlarına kır dıişmüs. zayıf, hülyalı bakışlı bir erkek... Üstünde, kıyafetinde sanalkârane bir derbederlik göze çarpıyordu.
Nuriye kalbi duracak gibJ oldu. Bu salondaki adam Celâl'in ta kendisi idi. Genç kızlık zamanının erkeği' Erik ağacının altında kendisini kollan arasında bulduğu hayatının ilk yabancı erkeği... Aynanın içfrıde-kl hayale alabildiğine kendisinden uzak olarak bir maziye bakar gibi bakıyordu. 18 yaşının erkeği!,. Geçe yarısı bardaklardan boşanırcasına yağan yağmurun altından bahçe duvarlarını aşıp kendisini bulan 30 yıl evvelki delikanlıI.,
Hayata tepediin bakan mağrur çocuk!.. O zaman parasız, serseri ve şair diye kendisini Celâl'* vermemişlerdi. Fakat her şeyine rağmen beyazlaşmış saçları İle Celâl yin* eski mağrur Celâldi..
Bütün duvarı kaplıyan büyük aynan m önünde heyecanla dururken arkasındaki hizmetçinin sesi İle kendisine geldi:
- Kabul edecek misiniz Hanımefendi?.. Yoksa kabul «dfmlyeceğinüd mİ aoyliyeyim efendim?..
— Hayır hayır... K/>ul edeceğim tabiî,., Eibisemi değiştireceğim, a*n git söyle Beş dakikaya kadar geleceğim!..
Heyecanla odasına gitti. Ve kıpkırmızı bir elbise giydi. Çünkü, eski günlerde Celâl kendisini hep kırmızı bir entari içinde görmüştü. Lâkin ü zamanki entarisi çok müTevazi İdi. Basmadandı. Ve eski İdi ..
O günlerde Nuriyeler çok fakirdi, şimdi de tamamlle akstı.. Artık her İstediğini yapacak kadar zengindi. Ve genç ki2lık sevgilisinin karşısına ihtişamla çıkabilirdi. Hayatındaki önünde eğilen başların arasında böyle bir mağrur adama da âdeta ruhi İhtiyacı vardı
Eskiden ağırına giden şeyler belki de bugün hoşuna gidecekti. Celâlin kavgaları, kendisine yüksekten bakmaları, hattâ hakaretler! bile!..
Kırmızı elbisesini tetkik ederken birdenbire durdu Acaba C*lft! niçin gelmşiti?., 3ö seneden beri görmediği eeskl âşığı ne dive kendisini are-mtştl?.. Heyecanı arttı
Merdivûnlcrd-n bir hayal gibi âde-
üstün
ıHanımefendl» küçü-
diye
. ta süzülerek indi.
Salon kapısının önünde ayakla durdu. Karşısında bir »Hhrt değU, . bütün bir nıa-d vardı.
Bütün bir gençlik!. Ve ba adam 30 sene evvel elde edemediği muvaffa-ı kıyete şöyle kollarını uzatmakla o . anda ulaşabilirdi,
Celâl kendisini görün** ycrlor* ’İcapanırcasına selâm verdi. Oturma-ı ğa cesarft edemiyor, erik ağacının , altında k-ollarmı beline doladığa 30 ı sene evvelki giteel kua bakamıyordu bile... Ellertal oğuşturuyor, eziliyor büzülüyordu. Hareketlerine âdeta bir ı dalkavukluk gelmişti. SinmiştiI Eski I mağrur delikanlıdan t ser yoktu. Ha-ı yat bu adamı kamçılanuşUl.. Hattâ . tetanelemiştl Ve bu «kamçılanmış t adam» önün d* hangi zaviye ile eğiteceğini bilmiyordu
Bu mübalâğalı hürmet karşısında İrkilen kadın:
™ Olurunu* efendimi., diyerek bür
, tottafc gösterdi.
Fakat celâl:
. Aman efr ınUuıks!.. İstirham ederini efendimiz!.. Kabil d-ğil efendimiz, teeddüb ederim efendim*
Diy* ayakta bükülüp, tavramp du-, ruyordu. Kadın sinirlendi. V* o hM-d'-tte remnleşti. Şöyle tordu:
— Sebebi ziyareMnlz efendim'?.
O «aman erik ağacım» altındaki Mkl delikanlı onlntlı. Kocasının sahibi bulunduğu fabrlkaJazdnn birlııta muhasebesinde çalışıyormuş . Çoluk çocuk sahibi lmlşl.. Maaşı kendisine kifayet etmiyormuş. Tzıkl hukuktan cesaret alarak çnluğunun, çocuğunun ve kendisinin Mmaverinl ricaya gelmişi..
Nırriye yerinden kalkmadaıı
— Pek!.,. Kocama söylerim!, halde ster bir şeyler yaptsrtırım dİ.
Adam cll-rini oğuşturoralr. İlci büklüm yerden temennahlar çekornk «Allah ömürler verıdni .» diyerek çıktı
Nuriye kaukve b«ka kaktı Bir mazi yıkılmıştı
Her; de*-!
12 esnaf mahkemeye verildi
Belediye İktisat işleri murakıplerl tarafından bir harta zarfında kontrol edilen esnaftan 12 al suçlu görülerek Milli korunma mahkemesine verilmiştir, Bunların 9 u bakkal. 1 sİ kasap 1 I de kömürcüdür.
YENİ YAYIN
8ANAT TAKVİMİ
M1U1 Eğilim Bakanlığı, bu yıl da geleneğine sadık kalarak gene «Sanat Takvimi* adı altında güzel bir duvar takvimi yayımlamıştır.
Kuşe kâğıt iuorina, be* renkli oia-rat basılan Sanat Takviminin her ayı tanınmış ressamlarımızdan birinin kıymetli bir tablosu He süslüdür. Ay şırası ile ressam Arif Kapları nın; «Ankara'da Kış»: ressam C«vat De-relTnln: «Erclyaş»; ressam Feyha-man Duran'ın: «Eski Türk eşyaları»; ressam Hamit Görele’nin: (Çoeuk Portre*!»; ressam Malik Akael'ln: «Süpüren Kızc Eşref Kadlk’ln: «Kemah Kalesi önünde Pazar»; ressam Zeki Faik İzer’in »CKnç Kız. Portre-sio: ressam Osman'ın: «Sümbül Efendi Avlusu»; ressam Cemal Tol-lu’nun «İhtiyar Köylü»: ressam Ayetultah Sümer'in: «Naturmor Çin Gülâptanhğı»; Bedri Rahmi Eyüb-oglu'nun: tÇorum'da Han Kahvesi»; tabloları bilhassa dikkati çekmektedir.
Türg basla tekniğinin büyük bir başarısı öten ve zarif bir karton üzerine yapıştırılan .Sanat Takvimi» 3 Ura flatle MJUI Eğitim Bakanlığı Yayın evleriyle bütün kitapçılarda satılmaktadır
HOLLYWOOD Dünyasının yıllığı çıktı. Kuşe kâğıt üzerine kapak ve renkli tablolar. Ayrıca dört nahife (Bil B1®*> llâve-sile. Her yerde 75 kuruş.
GÜZELLİK DÜŞKÜNLERİ
EDEBİ ROMAN
Yazan: Henrl Duvernol» Tercüme eden: Vft - Nü
" Tefrika No. 7 ■ ■
— Galiba
— Beni öptü mü?
— Yok.
— L’zun uzun elini sıktı mı?
— Hayır.
— Sana bakarak İstikbalinden bahsetti mi?
— Etmedi
— İsler misin ben araya gireyim?
— Ustalıkla ağzını arıyablllr misin?
— Bana güven. Yarın ona giderim.
— Evine mİ?
— Biz arkadaşız. Atölyesin! alyaret etmemi yüz kere İstedi.
— Ya. bundan bana hiç bahsetmedi Kendini Çözeli Onun İçin, gittiğini zannetmesin.
— Tehlike yoktur
— Senin hoşuna gitmiyor mu?
— Ben bir artiste ancak meşhur olduğu zaman dikkat ederim.
— Henüz başlangıçta.
t- Haydi haydi! Otuz dört yaşında. Amma sen gene 'onunla evlen. Siparişler nJır. Görüşmemizin neticesini «ana bildiririm.
— İhtiyatlı ol.
— Benim mükemmel bir usulüm
hububatın önemi
İstihsal vaziyeti ve beş bolluk senesindeki durum
Orta Anadolunıın ehemmiyeti, istihsal ve stok meşe-leleri — Toprak Mahsu leri Ofis; ve ödevleri
Toprak kanununun latbıkınıla kadastronun önemi
KöyliimÜB elinde dalma bir Jhtiyat stoku bulundurur; yeni mahsul görünmeden bunu satmaz. Bu stok, eksiklik seneleri birlbirlnl taklbederse azalır, iyi senelerde takriben 500 bin tonu bulur, Yukarıda belirttiğimiz beş bolluk yılından sonra her halde daha da fazla İdi.
Bu ataklar sayesinde büyük tlat artışları pahama da »Isa nispeten, az ithalât yaparak, şehirlerde bUe arpa yiyerek darlık zamanım atlattık ve 1M3 ten sonra vasiyet gene düzelmeğe başladı.
1945 mahsulü Batı - orta Anadolu-
. icrası, sonbaharın müsait gitmesiyle nun mühim İstihsal bölgeleriyle kuzey ekimin fazla ve zamanında yapılabil-[ ve batıda düştik oldu. İlkbahar ve tnccl. kısın karlı olması, ekinlerin don 1 yazın kurak gttmeet belki 1945 sonba-I dan zarar görmesnMİ -ibl hususlar da ' harında «kimin zamanında yapllma-, mahsul miktarına müspet şekilde te- masına aebebolacak ve belki 1046 , «ir ederler. 1 mahsulü de düşük olacaktır.
j Oananlı imparatorlumu zamanında. Fakat 1945 mahsul düşüklüğünün ’ memleketimiz buğday İthal ederdi Bu'daha ziyade yazlıklara tesir etmesi miktar senede 350 bin tana kadar varittir 1944 sonbaharında geniş ze-yük-?!ir(ll. İstanbul şehri esas lı.lba- ; riyal yapılabilmiştir. İlkbahar ne ka-
’ rlyle Tuna boyundan gelen buğdayla. " ' '"— —
beslenirdi.
Geçen Umumii hnrb ve Milli rnuca» Jete senelerinden sonra müstahsil el- ___________ _
I l*r ve İstihsali vasıtaları eksikliği ne- ' wlr olan
İlçesinde bir bu.’-ılfunn devri geçirdik, y£*ue yazlık oterak ekilen arpadır.. >027 - ’Oaa kuraklık senelerinde, hat- > Ve zaten bundan dolay’ Tarım Bakan tâ gene senede vasati 85 bin tan ka- ! hğı Orta Anadolu'da kışlık olarak dar buğday ithal eyledik- ekilebilen arpa nevileri yetiştirmiştir
1029 dan '•ibaren istihsal nıııvaze- ve bunların tâmlmlne çalışmaktadır, nemizl bulmuşken, muazzam flat Orta Ana^nİunun
dlwi.rte.lne «cteboUn 1030 krlrt «.!■ ',rca Anaaolunun
di çattı. Fiat düşüklüğü istihsalimize ehemmiyeti
menfi tesir eti!. Arada gene 1932 ve | Memleketlinizin her kısmı kendi 1935 gibi eksiklik seneleri gördük.-• tou0Mbat istihsaliyle kendini beşliye-| Fakat 1938 dan sonra be« bolluk yili > bUecek vaziyette değildir. Nüfusu ke-bkriblrinl tnkibçttl !9?.C - 1939 vasa- ■ tisi senede 73 bin ton İhracat yaptık. Bu İhracat miktarı 193T - 1939 vasatisi hatta senede 110 bin tona yükselmiş bulunuyordu. Belki bu İhracatı yapmak doğru değildi. MetnlckatlmİE-de daima yer yer eksiklik miktirtafi mevcuttur, fakat köyiü tarafından piyasaya arzedllen buğdayın, oncak' bir kısmı, o -zaman daha yeni çalışmağa başlamış bulunan Devlet Buğ- i day Koruma teşkilâtı tarafından satın alınabiliyor ve bu surette mütevazı bir devlet stoku temin edilebiliyor, gerisi demiryollarından limanlara doğru akıyor ve oraların mahalli ihtiyaçlarından fazla kısmı ihraeohınu-yordu.
Elimizde o zaman Itaf ambar yoktu, devlet büyük stoklar yapmak İçin kâfi sermaye tahsis edemiyordu, ve nihayet mukabilinde mal almak İçin İhracat, yapmak mecburiyetinde idik. Resmi Istlhsaiâttan ıjrteBl seneye tohumluk olarak ayrılan miktarla, harice İhracolunan miktar çıktıktan sonra 1836 ve 1940 senelerinde memleketimiz içinde istihlâke ânıade kalan yemeklik hububat miktarları (öyledir;
i 938
1937
1938 1039 1940
Ticaret B&kalııığı tarafından neşredilen Konjonktür dergisinde Tiir-klyede hububat meselesine dair çıkan yarının ilk kısmını diin neşertmlştlk. Bugün de son kısmını yazıyorue
Memleketimizde hububat istihsali miktarı büyük temevvüçier arzeder. Senenin uygun veya uygunsuz gittiğime göre. İstihsal hazaıı sarfedeblle-cefeimlzden tela olur; btızan. İse İhtı y acım ıztl an aşağıya düşer. Mahsul miktarına tesir eden imliler çeşitli' dlr: En başta ilkbaharın yağışlı veya kurak gitmesi gelir. Fakat bir sene evvel ilkbahar nadasının zamanında > l^rnus «Arıhnharın milanlt altmaclvla
dar kıırnk piçlerse çitsin, umumiyetle kışlık olarak ekilen buğday gene bir miktar matıeut verir Böyle senelerde ilkbahar Irurakltğmduan en çok ınüte-menılekettnVstle uınuml-
4.4 milyon ton
38 » »
4.8 » »
4.5 » »
4.5 » >
Bu beş bolluk senesinden sonra vaziyetin belki hep böyle devam edeceğini zannettik. Fakat 193» harbi geldi çattı, ordu mevcudu mühim miktarda arttı w askerin, hububatın, piyasaya arzolunan kısmından iaşesi problemi kendini gösterdi, üstüne 3,7 milyon tonla 1041 eksiklik yllı geldi,
şükür kl elde stoklar vardı. Yukarıda söylediğim gibi, bir kere mütevazı da olsa bir devlet stoku mevcuttu. Buna Hüve olarak köylünün elinde de hububat mevcutta.
şif Ege ve Güney Marmara bölgeleriyle aradeniz sahil bölgesi ve Güneydoğu Anadolu bellibaşlı eksiklik mm-tnkalarını teşkil ederler. En mühim fazlalık mıntakası. Orta Anadolu’dur. MemisJreUmlsln diğer tarafım fazlalık bölgeleri vardır. Mes nlzli, Balıkesir. Adana. Urfa, Dlyar-j bakır. Erzurum illeri v? bunların civan ile mısır İçin Banuun, Bulu ve ’ Koçaeıl (tutacı mıntakalardır. Fakat I bunların hiçbirinin ehemmiyeti Orta
Anadolu kadar değildir. Vaziyeti tebarüz ettirmek İçin Orta Anadolu’nun 14 İlini bir tarara ve mütebaki illerimizi diğer tarafa ayırarak bazı hesaplar yapmış bulunuyoruz.
Memleketin Orta Anadoludan gayrı tasımlarına A bölge*!, Orta Anadoluya B bölgesi ismini verelim ve vasiyetin daha anlaşılır bir şekilde ifade edilebilmesi İçin, bu bölgelerin umum İst İh şalterini değil, her İki bölgede oturan nüfus başına düşen senelik yemeklik hububat Irtlhsnl adetlerini tetkik edelim:
(A) bölgesinde hububat ziraatı ıB> bölgesinde olduğu kadar taammüm etmemiştir. Buralarda birçok diğer çeşit mahsuller de yetiştirilir. Son 35 sene zarfındaki vaziyetin tetklkından görürüz kl. bu bölgede nüfus başına senelik İstihsal 200 le 275 kilo orasında değişir. Bu mutedil iklimlere uyan bir temevvüçtür. Orta Arrupada da İyi ve fena mahsul seneleri arasında böyle temevvüçler olur.
istihlâke âmade kalan miktarı bulmak İçin lstlfesol adetlerinden tohum hık ve zayiat olarak ’&SO düşmek Icabeder. Bu amellyeyl de yaparsak (A) mıntakasında nüfus başına istihlâke amade kalan miktarın 160 - 220 kiloya düştüğünü görürüz. Bu miktar kâfi değildir ve bölgenin şehirleriyle, daimi eksiklik mıntakalan. daima Orta Anadoludan hububat İthal et-( Arkası 7 inci sayfada)
I
Toprak kanunu Kurultayın tasdik ve tasvibinden geçerek esas mahiyetini almış ve Tarım Bakanlığında yapılan teşkilât hazırlıkları İkmal edilerek tatbikat sahasına geçilmiştir.
Memleket için hayırlı ve faydalı alacak olan bu kanunun tatbikatında zuhuru muhtemel başlıca pürüzlerin hudut ihtilâfları ve münazaaları olacağı kabul edilmelidir. Memleketin her hapishanesindeki bedbahtların çoğunun toprak ihtilâfı ye münazaalarından doğma suçlarla mahkûm bulunduklarını göz önüne alırsak, kanunun tatbikatı sırasında en ziyade dikkat edilecek noktaların ne olduğunu anlamak pek güç olmasa gerektir.
Toprağı münazaasız ve sapsağlam bir vaziyette tutacak tel> alstemln kadastro olduğu düşünülürse, bu tevBİatta kadastronun oynıyacağı rol kendiliğinden ortaya çıkar.
Kanunun tatbikatında tevzi işleri, Tarım Bakanlığı, kazai hususatta Adalet Bakanlığı tarafından almak üzere İki koldan yürüyecektir. Tarım Bakanlığına düşen ödev tatbikatı kolaylaştırmak. bir an evvel topraksız köylüyü toprağa kavuşturmak olduğuna göre, tevzi edilecek arazi parçalarının her türlü ihtilâf ve münazaalardan müberra bulunması lâzımdır. Bu itlbarTa tevzi edilecek arazinin kendisi kadar hemhudut arazi ile olan münasebeltcrl de tam ve sağlam olarak tâyin ve tefriki için pratik ve çabuk bir kadastro sistemine muhtaç bulunduğu zaruretidir.
.Memleketimizde kadastro teşkilâtı Adalet Bakanlığına bağlıdır. Toprak tevzlatile sıkı bir irtibatla omuz omuza yürümesi lâzım gelen kadastronun Tarun Bakalnıftına ilhakı Toprak kanununun gaye edindiği neticeye süratle varabilmesinde pek mühim bir âmil olacajctır. Zira dağıtılacak topra ğın nazari ve tarifi bir bölümle tevzii sade toprak sahlplerlle köylüler arasında ihtilâfların çıkmasına değil, tevzi İle vazlfedar komisyonların da vazifelerini güçleştireceğini kabul etmek lâzımdır. Bunun en açık örneği îstanbul civarında Maliye Bakanlığına bağlı Toprak tevzi komlsyonlarl-ain yaptığı dağıtmalarda dağıtılan araziye muttasıl toprak sahiplerinin mülkiyet ve tasarruf hukuku nazan itibara alınmadığından, bu yüzden çıkan birçok dâvalar İstanbul mahkemelerinin işlerin! çoğnltunıştir. Birçok hak sahipleri mahkeme kapıla rına sürüklenmiştir. Toprak tavzllnde Tarun Bakanlığının da aynı hataya düşmemesi İçin dağıtılacak arazinin hududu ve miktarı katiyette tâyin edildiği kadar, hemhudut toprak sahlplerlle olan münasebetlerin de göz önünde bulundurulması lâzımdır. Bu da ancak seri ve pratik bir kadastronun vücuduna ihtiyaç messettlrir bir Mne'Iycdlr.
Bu fikir İleri sürülürken bu tevziatı destekllyecek seri ve pratik bir kadastro testel mümkün müdür? Değl midir? diye bir mülâhaza akla gevmektedir, Asrımızın terakkiler! karşu smda bunun imkânı olduğu muhakkaktır. Havacılığın ser! İlerleyişi her sahada birçok kolaylıklar temin ctU-ği gibi, harita İşlerinde de havadan alınan filimler ve plânlar arz üzerinde yapılacak işlere tayyare sürati ta-mln etmiştir. Bugün kâfi ve yetişmiş elemanlara sahip bulunan kadastro teşkilâta bu maksada elverişli fenni âletler vo malzeme İle teçhiz edilecek olursa, arazi taksimatını seri ve pratik ve çok sıhhatli bir şekilde yapmak imkânları temin edilir. Havai filimler ve plânlar araziyi bütün tefer-ruatUe. tabii ârızalarlle pek kısa bir ramanda komisyonların eline verebileceğinden, tevzi cetvelleri bu filim va LL plânlardan vukuf ve İsabetle icra Q «dilmesini temin edecektir kl, bu Q_ AOkta Toprak knnuııunun tatblkA-tındaki kolaylıktan maada memlek** M— dahilinde toprak İhtilâflarım kökün-den yokedeceği cihetle vatandaşlar c hesabına da hayırlı ve pek önemli bte O hizmet de İfa edilmiş olacaktır. '
Hülâsa: Toprak İşlerinde kadastor mülkiyet hakkının yegâne koruyucusudur. Toprak hukuklle kadastroyu biriblrlnden ayırmak mümkün değd-dir. Kadastro toprağın yalnız haritasını yapmakla değil, aynı zamanda muhtevasının bütün kıymetlerini bit etmesi bakımından memleket ça-pında pek mühim bir varlıktır. Mah-kemeler ona göre ihtilâflarını halle- m der ve bu vesaik* müsteniden hü- -w kümlerini verirler. W
Bir mile tin toprak davası kada»- 2 trosuz halleditemlyeceğl gibi, istlkba-le müteallik en değerli projelerin do *** sağlanması gene onun mevcudiyetin* vabestedir. Bu sebeple tevzi edilecek toprağı hazırlamak, bunu parçalar* ayırmak, hudutlarını tesbit ve tâytB. etmek hep kadastronun yapacağı işlerdir.
Toprak tevzi kanununun tatbikatında kadastronun ifa edeceğ! yardımlar göz önünde tutulursa, Tarım Bakanlığının yeniden mesaha po«ta-lan, tapu tetkLk komisyonları kurmasına bedel bugün tapu ve kadasta* eşkllâtını olduğu gibi Tarım Bakanlığına bağlamak toprak dâvasında yapılacak işlerin başında gelen llnd ve fennî bir meseledir. Bu böylec* kabul edildiği takdirde, köylü vatandaşların bir an evvel toprağa kavuşması suretite refah ve saadetlerin* süratte hizmet edilmiş olunur.
Mustafa Hâsım
Japon askerleri. Amerikan bahriye askerlerinin idaresi altında harb malzemelerini parçshyarak denize atıyorlar
E o > o
var. Romanda okudum. Romanın mev zuunu da sonra sana anlatırım, Romanın kahramanı Caslmlr o olacak, Charlotte da aen olacaksın. Yarın seni görmem kabil değildir. Evde tıraşçı misafirler var. Saat altıya doğru beni telefon başında bekte.
Ertesi gün, saat beşten itibaren, Germaine, kalbi çarparaktan telefonda. bellyordu. Ancak alt4 buçukta Jacquellne’in sesini duydu.
— Sen misin? Anlatacak pek ehem mlyetll bir şeyim yok. Y*lnız pek hoş bir roman okuyorum, onu aöyLiyeylm. Henüz İlk sahnelerdeyim. Caslmlr diye bir delikanlı var. Montaparnasse’-lakl kötü nte’.yesindö çalışıyor. İnsanda yürek olmalı da oraya gltmelL Orada hem çalışıyor, hem de sevgilisi Shar'lotte’u düşünüyor, Vücuda getirdiği bütün eserler Bharlotte'a benziyor. Shtırlotto’a söylemediğini, yan! söylemeğe cesaret edemediğini muhi-tindekllere anlatıyor. Bir dost, eni müracaat ederek diyor kl, Caslndr sırtından gömleğini çıkarmalıdır. Ellerini yıkamalıdır. Sevdiği Sharlotte’a giderek hislerini anlatmalıdır. İhti-
mal, Sharlotte, ona karşı haşin dav-ranmıyacaktır.
Germaine;
— Aman ne hoş! - dedi.
— İkinci kısımda sadık ve aptal arkadaş, bir çay hasırlayıp Coslmlrle Sharlotte’u buluşturuyor. Romanın arkası nasıldır bilemiyorum. Daha okumadım.
jacquellne ilâve etti:
— Çay için pazartesi gilnü beşte bl-ael gel. Cavagnol da gelecek. Haydi, seni öperim.
— Ben de sana teşekkür ederim.
Hakikatte İse hâdise şöyle cereyan etmişti. Atelye, genç kızın söylediği gibi pek berbattı. Camlan kınlmış, büstler toz İçinde, mobllyeler tıngırdıyor. Andrö Cavagnol. İnce, sarışın, biraz kısa boyhı, gayet güzel bir adam; güderi âdeta kadınvarl. Ellerinden tembellik akıyor. İhtiyar bir balıkçı heykelinin durduğu köhne bir divana uzanmış uyukluyordu.
— Girebilir miyim?
Anahtar kapının üstündeydi. Ca-vagnol sıçradı.
— Siz demek? Nihayet siz?
— Uyuyor muydunuz?
— Sizi tahayyül ediyordum. Ne saadet!
— Şayet fevkalâde uslu durmazsanız, dcrhnl usul!» sıvışırım.
— Demek, sadece, benim berbat eserlerimi görmeğe gel dinli Seyre-, din.
— Ben murahhas olarak geldim.
— Aman no güzel murahhas!
— Benim şahsım bahis mevzuu değil
KJminki bahis mevzuu?
= Bir dostumunkl... Görüyorsunuz ki mukaddesattan bir durum.
— Evet, İşarı ahire değin mukaddes olsun. Söyleyin bakalım.
— Bir dostum sLzl çıldunrcasına seviyor.
— Eşkâli?
— Canım efendim... Genç, gayet zengin...
— Durun bakayım, keşfedeyim.
Cavagnol. aâhadet parmağıyla sağ burun kanadını o şekilde İtti kl. burnu sola doğru çarpıldı.
Jaequellne, bir kahkaha atarak İtirazda bulundu.
— Anıma da komiksiniz.
— Komiğim amma kurnazım.
— Ben de Bize söyllyeblleccğim ne varsa hepsini söyledim. Pazartesi günü bize çaya galin. O da bulunacak. Kendisini bahtiyar etmeğe çalışınız. Ve çok çocuklarınız olsun.
TV
ELVEDA İHTİYATKArLIKİ
( insan eHerij/a malûmatlı klnMelertn jilcrlnt sorar. Ldkin cahillerin dediğiyle hareket eder.t
Bu Jfon
— Çok bitkin bir halin var.
Madam Arblgeont, kör olmakta de-
vam eden kocasından ancak bu cümleyi kopsrnbllmlşti. Mânevi ıstıraplar, maddi ıstıraplar artık blcibirlne karışıyordu. Kadın, otuzundan itibaren kendi kendine, endişeyi* hep aynı sualleri sormuştu: «Acaba ihtiyarlamadım mı? Acaba şişmanlamadım mı?»
Bir kalırauuuıca mücadele de baş* lamiştı. Zayıf kalmak için susuzluk İşkencesi. Netle* pek belirsiz oldu. Derken salatalara başvuruldu. Gıdalar, bol sirkeli salatalardan ve turşulardan İbaret kaldı. Bu savaşta şıı umde gözden kaybedilmiyordu: «Bilhassa kendini»! koyuvertnayİD.»
Noslhatçılardan biri, kokainin zayıflamaya pek faydası olduğuna dair sağlık verdi. Bayan Arbigeont, kokain kullandı: bir kaç hafta İçinde öyle aptallaştı kl. aklını kaybedeceğinden korktular. Bereket versin, bu huyundan vazgeçti; salata İle turşuyu da makul hadde İndirdi. İşte bu merhaleler onu. ameliyat yapan güzelleştirici cerrahın makasına kadar göflirdü.
şimdi değişiklikten herkes hayret-t, te; yalnız, Tony hakikati görmemek-i te ısrar ediyor. Kadın dilin! yutmuş susuyordu. Güzel bir gün. öğle üserl, bay Arblgeont kulüpten dönerken gözüne kestirdiği lâtif bir kadını düşünüp duruyordu. Aynı akşam zarfinda onu görmeği umduğu İçin, yollarda yürüyüp dururken karat verdiği ilân
aşk cümlelerini zihninde tekrarlayıp duruyordu. Kadını kızdırmıyacak şekilde şu hoş kelimeleri ona söylemek lâzımdı: «Ma Cherle» Fakat bu so* türlü türlü telâffuz edilebilir. En münasibini bulmak lâzım Onun İçin prova yapıp duruyordu.
Yolda yürürken, bay Arblgeont, halk karşısında söyllyeceği nutku tekrarlayıp dııran bir hatibe benziyordu. Kestirdiği kadını, dansa davet edecekti. Gayet parlak neşeli olmakta beraber hûrmetkâr davranacaktı Sonra artık sabahın üçüne kadar onunla hiç meşgul değilmiş gibi görünecekti. Saat üç! Eğlenen insanların mesut bir yorgunlukla kendilerini koyuverdikleri bir saattir. Gecenin başlangıcında İrkilten sözler, o saatte artık fena gelmez. İşte böyle bir anda, kadının yanına sokulacaktı. Bira* onun gerisine oturacaktı. Öyle kİ, kelimeleri bir musiki tesiri yapsın. Ve orkestra do, onun sözlerine akom-panyunanuu yapsın. «İşte artık ayrılıyordu. — diyecekti. — Size teşekkür borçluyum. Size teşekkür etmek mecburiyetindeyim. Acaba neden dolayı? Bunu ben de bilmiyorum. Burada bulunuşunıruian dolayı olacak. Benimle dansettiğlnizden dolayı. Size bakmama müsaade ettiğinizden dolayı. Gerçi pek uzaktan... Şimdi artık sizi tahayyül etmek imkânı benim için mevcuttur. (Arkası varl
fi&hlfe 8
A S9 A M
30 Aralık 1943


| - İŞ ARIYANLAR
STENO DAKTİLO — V» Arap bair-l'rinl mükemmel surette bilen bir genç İş aramaktadır. İş vereceklerin Akşnm’da O. Ç. Kılıç remsine yalpaları. 320 — 2
O - İŞÇİ ARIYANLAR
Emniyet Sandığı Müdürlüğünden: YÜKSEK İKTİSAT ve TİCARET — iktisat fakültesi, Ticaret lisesi melunu aranıyor. Askerliğini bitirmiş olanların İstanbul Emniyet Sandığına müracaatları. 29? — 1
J - SATILIK EŞYA
AZ KULLANILMIŞ _ Tluvakar OT-Jante ceket ehven fiat ile safilik görmek isteyeni'r Çlçekpazar Altıparmak han No. 7 her gün saat 12-18 ya kadar.__________________294 - ı
SATILIK TAKSİ OTOMOBİLİ -1839 modeli Fiat marka beş iûstjkll .(İkisi çok yeni, üçü orta) altı kişilik, el an çalışmakta bir'otomobil sahibinin taşrayft gideceğinden satılıktır. Görmek re izahat İçin Taksimde Fiat garajında bay Galibe müracaat. _________________________29fl -
KOMPRİME MAKİNESİ - Saatte 1000 İlâ 5000 tablet yapabilecek kudrette bir makine aranmaktadır. Akşamda H. L. rümuzuna müracaat edilmesi 3ü» — 1
ASTRAGAN BRENÇUVARj — 2/1-1946 çarşamba günü saat 14 te ucuz riatîe Bedestende satılacaktır. _________________________320 -
220 380 VOLT ÎLE ÇALIŞIR —
1440 devir B 1'2 beygir Iskatında AEO marka bir motor acele satıUk-tır. Müracaat: Al'mdar raddesi K 1 20 Musn Mercan İzmit. 319 — 2
SATILIK 6 KAMYON ve 1 KOMPRESÖR — İşler vaziyetle 'terfikleri hakiki kauçuk 6 kamyon II* yeni vaziyette Atlas Dizel marka bir kompresör İki tabancası, hortumlun ve müteaddit matksplnrlle inşaatımızın hltanu münasebetllc satılıktır 24732 dm telefonla veya Sirkeci, Or-hanyle caddesi 32 No ya müracaat Javttgsut kabul edilmez______—- 2
AVİZE KRİSTAL BOHEM - On İki ko lu satılıktır. Akşamı rı san t 8 7 arasında telefon edilmesi. Te'
«1993___________________323 _ 1
4 Kiralık — Satılık
5.1100 LİRADAN 500.000 LİRAYA -Kadar emlâk almak ve satmak, ipotek vapmag kârlı işi olup devir veya orta s istlyenser vekâlet d* kabul eder emniyet ve itimat edilir bir müessesedir Beyoğlu Büyük Parınakkaoı cadde üzf rinde köse başı No. 4 kat 2 Suhulet Emiâıc Bürosu Zarif örSllYa müracaat Tel 42390 109 - 7
KALORİFERLİ YAZIHANE - 5
oda bir daire 2 oda içice ve tek oda kiralıktır Galata Rıhtım cnddesl Veli alemdar han Kahveci Yunus.
81 - 7
KİRALIK KAT - Cihangirde F1-ruzoğa Taktaki yokuşu 14/1 No da üç eda möble kiralık kat vardır Aynı eve müracaat. 313 — 1
KİRALIK DAİRE — Nişantaşin-da mobilyalı üç odalı apartman dairesi. Telefon mevcut, çocuksuz alı* olmak şarttır. Taliplerin Akşam ga çetesinde (Daire) rümuzuna mektupla müracaat. 317 — 4
DEVREN BATİLIK BAKKALİYE — Maçkada tramvay caddesi üzerinde İçinde telefon ve Frijideri! bakkaliye devren satılıktır. Müracaat: Maçka Silâh hane csd No, 49. Telefon: 84026 303 -
SATILIK KELEPİR ARSA — Be şiktaşta Çırağan caddesinde 25 metre cepheli denize tamamen hâkim mevkide. Beşiktaş Akaretler durağı köşe başı No. 2 müracaat. 312 — I
KİRALIK DEPO VE APARTTMAN-Bişllntn müteranlnde fabrika olmağa elverişli takriben üç yüz metr-' murabbaına yakın bir bina ile dört oda bir holden İbaret banyo ve sair tesisatı olan apartıman. kiralıktır Pazarlık ve görüşmek İçin (21580) tele Ton numara sına müracaat edilmesi_______________________314 - 1
ARSA SAHİPLERİNE — AvazpaşB-da Cihangirde arsa satın alacağım Batmak İsteyenler 44011 numaraya telefonla saat 12 den 14 e kadar bildirmeleri rica olunur. 290 — i
SATTLI KARSA - Nişanla» GÜzel-bahçe Salt paşa ömür 3partımanın yatımda 312,50 metre çift daireli yapılır manzaralı ucuza satılıktır. Telefon 43045-_______________279 - 3
KADIKÖYDE SATILIK EV — Batı riy» tramvay caddesi Sokulu sokak No. 10. 8 oda elektrik terkos kuyu sarnıç bahçe vardır. 309 — 2
KİRALIK YAZIHANE — Galata rıhtımı eski Çorap iskelesi sokak No- 5 telefon 44287_______310 — 1
SATILIK TORNA — Bir adet tam parlan üç milli çllt prlzmatlk torna tezgâhı Katılıktır. Müracaat* Mah-pıutpı.şa Bezciler No. 23-21 Ayna UFLAMA MtlüVf âWliâ. _ İÜ —
BATILDC AHflJU» !▼ — Hayt »İlada çamlara yatan dört odaJU İki bölük boş teslim 8800. Beyoğlu Ou şirketi karşısında Yılda Emlâk 48874 _________________________Mİ — i
ACELE BATİLIK ARSA — Kadıköy Bahariye caddeti tramvay mevkiinde elverişli kıymetli manzaralı 1330 metre murabbaında Beyoğlu Yıldız Emlâk Onz şirketi karşısında 43378
833 -
SATILIK KELEPİR EV - Yağlı boyalı Kadıköyün kıymetli mevkiinde bahçe meyva ağaçlan htivtgazb 5 oda holleriyle boş teslim. Müracaat' 43378.___________________3TÎ —
DEVREN SATILIK t- («««) kıraathanesi şehzadrbaşmdt mttrocaat Karaköy tlyadls han 10 No. saat 1 -14 ve 11 - 18. Telefon: 41838
______213 --
KİRALIK KATLARLA — Muhtelif semtlerde elverişli apartmanlarla evler beş binden Ik! yüz elli bin liraya kadar Beyoğlu Gaz şirket! karşısında Yıldız Emlftg 43378 324 -
SATILIK MARUF GAZİNO — Sahibi tarafından devren eşyasıyla verilecektir. Adaların kıymetli mevkiinde elyevm faaliyettedir. Beyoğlu Havagazı şirketi karşısında Yıldız Emlâk 43378_______________323 — 2
BOSTANCI — Asfalt caddeye 170 m. cephesi İki kuyu elektrik fevkalâde manzaralı 18 dönüm arsa İzale! şuyıılu 5/1/1948 günü saat 10 Kadıköy Sulh mahke. Başkâtipliği son müzayede satılacaktır, Tafsilât için T. 42291 müracaat. 318 — 2
SATILIK ARSA — Fatih FevztpM* tramvay yolunda 11x20 akşamları saat 8 : 7 arasında telefon 81903 •_______________________322 — İ
İFRAZ. İNTİKAL — Her türlü müşkül ve girift muamele işleri süratle neticelendirilir ve garanti olunur. Adres: Galata Ada han No. 8. Tel: 41063________________324 — 2
HER SEMTTE — Satılık emlâk, ve arsa aranıyor. Tel: 41063 325 —2
SATILIK — Hava, manzara, mevki itibarı «e t vkalftde nadide arsalar ve e m'â İçlerimiz varda. Tel: 41663.___________________826 — 2
SATILIK MOBİLYA MAĞAZASI — Beyoğlunda ve işler vaziyettedir. Mobilyaları yeni ve temizdir. Akşamları saat 19 - 20 ye kadar 80192 telefon nunıafosina müracaat 328 — 5
|j-MÜTEFERRİK
HARİTA İŞİ - Taşrada harita İşlerinde detay veya nlvelman yapmağı bilen 4 kişiye İhtiyaç vardır İsteklilerin şartlarını ve nerede çalıştıklarını adrtslerlle Akşam da Ekü adresine mektupla bildirmeleri
______________298 - 1
İNGİLİZCE - Amerlkadö okumuş ve Ameri kan mekteplerinde inglllzc* öğretmiş bir genç üç ayda lisan öğretir Akşam -D. 3» 304
HUSUSÎ ALMANCA DERSLERİ -Okul kitapları takip edilir, kalay usullerle gramer dersleri verilir, konuşturulur, bilcümle tercümeler yapılır. Akşamda Ders rümuzuna mektupla. 316 -
TEKNİK ÜNİVERSİTE TALEBESİ — Lise, orta talebelerine fizik, kimya, cebir, geometri, Fransızca derslerini verip muvaffakiyetle hazalar. Müracaat Akşam gazetesinde (T. Ders» rümuzuna. 330 — 2
SON MODELLER — 5000 Ura mukabilinde konforlu ev İnşaatına devam olunuyor. Plânları görünüz Bengü Küçük Evler Yapı şirketi. Galata - Altıncı Vakıf han
329 — 3
MATEMATİK — Dersleriyle tanınmış hususi öğretmen. Eleme, belge ve sınıf İmtihanlarına hazırlar. Mutlak surette garanti verir. Her akşam evinde telefon 80490
332 — 1
MEKTUPLARINIZI ALDIK İNİZ Gazetemiz marehonesîn) aare* oıarag göstermiş olan karilerimizden
W,W — H.P.Y - Y.Z — 2028 — 187 — Kartal — Sabon ve Rafine — RA — R.M.K — F.B — N.B — MÜ — D.S — Refakat — Sermaye — Zarf — iş B.B — ABC namlarına gelen mektuplun idarehanemizden aldırma lan rtc* olunur
STÜDYO
HER AKŞAM MAZHAR ve arkadaşları
TELEFON: 41848
f—Resim Müsabakası—.
Türkiye Kızılay Derneği İstanbul deposundan t
1 — Türkiye Kızılay Derneği Genel Merit«şİno», rozet şeklinde yaptırılacak madalya için bir retim müsabakan açılmıştır.
1 — Bu mUsabakaya katılmak isteyenlerin yapacağı resimleri 1948 şubat sonuna kadar (Türkiye Kızılay Demesi Genel Merkezli ne vermiş veya göndermiş olmaları lâzımdır.
3 — Gönderilen resimlerin altında resim sahibinin adı ve soyadı açık adresi ve İmzası bulunacaktır.
4 — Müsabakaya kabul edilecek resimlerde aranacak vasıflar şunlardır:
Al Bu müsabakadan önce yapılıp teşhir edilmiş olmamak.
B) KtzıİBy'ın barış ve savaş zamanlarındaki çalışma konularından en önemlisini canlı bir şekilde ilgilendirecek v« rozet Özerinde kolaylıkla mintlandınlacak mahiyette bulunmak.
C) Rozet - Madalya en ai İki ve en çok üç santimetre* kutrunda yapılacaktır. Resimlerin 13 x 18 büyüklüğünde yapılması ve küçültülmüş boyda bir numunesinin de İlâvesi şarttır.
3 — Müsabakada Kızılay Genel Merkezi idare Kurulunca takdir olunacak resimlerin birincisine 600, İkincisine 300 v» Uç One us (İne de 150 lira verilmek suretlle liş resim satın alınacaktır.
8 — Müsabaka sonucu 1948 yılı Mart ayı İçin d* Ulus gazete sile İllin edilecektir.(170701
ve
BRONŞİTE
KARŞI
İstanbul Milli Korunma savcılığından
İlâm; 945 108
Faturasik maı almak ve muhik sebep yokken satıştan İmtina sureyle Milli Korunma kanununa muhalefetten suçlu Galata Mahmudiye cad. 64 J4o- da hırdavatçı Korabet oğlu 326 doğumlu Yervant Glilbengoğiu hakkında 3005 sayılı kanuna tevfikan İstanbul (41 No. U Milli Korunma mahkemesinde yapılan duruşma sonunda: Suçlunun sabit görülen fiilinden dolayı hareketine uyan MIHI Korunma kanununun muaddel 32-Ç, 57. 5. C. K, 70. 31. 4. 57. 8. 03 üncü maddelerine tevfikan öo Hra ağır para cezatile tecziyesin», 13 gün müddetle ticarethanesinin kapatıi-maısna ve bu müddet kadar ticaretten menin» ve hükmün katileştiğinde neşrine dair mezkûr mahkemeden verilen 2/10/045 tarih ve 945/818 sayılı karar kelleşmekle ilân olunur. Akşam gazetesiyle neşrolunacaktır.
Zayi — Emine İsimli İmzamı havi, tatbik mührümü 24/12/1948 tarih,pazartesi günü zayi ettim. Bu tarihten itibaren imzalı mührümün hllkmü yoktur. İlân olunur,
Beykoz Yalıköy Motörcü sokak No. 19/1. Emin# Cansever
Terzi İşçi Aranıyor
Motörlü dikiş makinelerinde çalışmış ve el işlerinden anlar işçiye ihtiyaç vardır.
Müracaat Yenlpostohan» arkasında 41 No. 1ı mağaza. Tel: 21402
1946
SULH Ve SAADET SENESİ
ROMANS’da
Sevinç t» neşe İle kutlanacaktır, şikemperverler: Memnun kalacaksınız. Romantikler; Nefis melodiler v» musiki dalgaları arasında yoşıyacaksuuz.
Hülâsa her şey ROMANS’dadır. Sizi yeni müdüriyet bekliyor.
Zayi — Tirebolu nüfus memurluğundan aldığım va İçinde askerlik durumum, yazıl m öf us tezkeremi zayi ettim. Yenisini alacağımdan «kitinin hükmü yoktur.
Mehmet oğlu Emin İnan
Oamanlt Bankası
Yılbaşı münazcbetlie, OsmanlI Bankasının Galata merkeril» Yenicemi şubeleri 31 Araük 1945 (Öğleden .sonra) vt 1 Ocak 1946 günleri kapalı bulunacaktır.
Müstahzarat, Şarap ve Parfümeri amillerine:
Paşabahçe Fabrikamız, tam beyaz, yan beyaz ve renkli şişe sinarişlaro kabulüne başladığından 1946 senesi İhtiyarlarının cins ve evsaf İle mlkdnrlnrının Ocak ayının 20 ti ne kadar Oalatada Perşeınbepaza
nndn FH
• -i'ke?li'i’ bildirilmesi İlân olunur.
lürkiye Şişe »e Cam Fabrikaları Anonim Sosyetesi
HAŞAN DEPOLARİLE
Büyük Itriyat Mağazalarında bnlunur.

Beyaz ve orina sabunu dağıtılıyor
Ticaret Ofisi Umum Müdürlüğünden:
İstanbul valiliğince Bakırköy, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Kasımpaşa, Galata, Şişil Eminönü, Eyüp. Fatih. Fener, S&raat-ya Karagümrük, Kadıköy, Sanyer üsküdarda mutemet bakkallara beyaz ve prina sabunu ayrılmıştır. tlglll bakkalların bir an evvel Ofisimi» Satış Müdürlüğüne müracaat etmeleri İlân olunur. (108851
Birlik Ziraat takvimi 1946 yılı
Türk yüksek ziraat mühendisleri birliği tarafından çıkarılmakta olan ( Birlik Ziraat takvimi» 1948 yıllığı içinde çok çeşitli teknik belgileri havi olarak basılmaktadır.
Bütün takvim 25 forma olup içindeki teknik bilgi 15 forma tatmaktadır.
(Birlik ziraat takvimi» aralık ayında tamamlanacaktır.
Arzu edenlerin şimdiden ( Ankara Türk yüksek ziraat mühendisleri birliğine posta kutusu 365» müracaatları ilân olunur. (15158)
Devlet Deniz Yolları ve Limanları tşletme Umum Müdürlümü İlânları
Şehir hatları işletmesinden:
Yılbaşı gecesi yapılacak ilâve seferleri
Yılbaşı gecesi olmak münasebeti le tarifede mevcut seferlere ilâveten 31. 12 945 pazartesi günü akşamı gece yarısından sonra Boğaziçi. Kadıköy, H. paşa. Adalar ve Haliç hatlarında gidiş ve dönüş İlâve seferleri yapılacaktır. Tarifeler iskelelerde asılıdır.
(17102»
*
1 — Kıyı Emniyet Müdürlüğünün Anadolu Bölgesi ihtiyacı İçin 4 v« Rumeli bölgesi için 2 adet beygir 2/1/1948 çarşamba günü saat 15 d» pazarlıkla satın alınacaktır.
3 — Satın glınacag beygirlerin evsafı v» bu husustaki şartiar h«e zaman Alım Satım komisyonunda görülebilir.
3 — İsteklilerin (geelel güvenme olarak 112 buçuk lirayı Gtnel Müdürlük Genel Saymanlık veznesin» yatırdıktan sonra) pararlik gün v» saatinde (geçici güvenme makbuılarlyle) t» satmak istedikleri hayvanlarla birlikte Tophanede eski Muhasebe Müdürlüğü binasında bulunan Alım Satım komisyonuna baş vurmaları gerektir (17061»
Tramvay Duraklan
t. E. T. T. Omum Müdürlüğünden:
Belediyece görülen lüzum üzerin» tecrüb» mahiyetinde olarak ı Ocak 1948 tarihinden itibaren:
1 — Tünel - şişil tramvaylarının ilk durağı bira» Uerld» Yenlçargı caddesinin başına alınacağı;
3 — G&İatasarayla Parmakkapı gidiş v» geliş duraklarının birleştirileceği ve Bursa sokağı boşlyl» AS» camii önüne alınacağı Uân olunur.
(11158)
Emlâk ve Eytam Bankasından :
Yılbaşı tatili dolayıtiyl» Bankamızın 31 Aralık 946 pazartesi günü öğleden sonra ve 1 Ocak 948 salı günü kapalı olduğu İlân olunur. (1714)
PETROL OFİSİNDEN:
Ofisimizde çalışan memur, müstahdem v» Işçier İçin elbise, deri osket, balıkçı muşambası ve İşçi elbisesi diktirilecek v» ayrıca lâstik çizme satın alınacaklar. Şartnam» Ofisin Galetada Kozluca hanındaki şubesinde görüelblllr.
isteklilerin tekliflerini 7/1/948 pazartesi akvamına kadar Ofisin İstanbul şubesine bildirmeleri lüzumu İlân olunur.
1 ocak, yılbaşında (VAKİT) gazetesi alanlar 5 kuruşa bir de küçük Almanak alabileceklerdir.
Bugünden milvezzilerlnlze umarla mayı ve o gün almanağı istemeyi unutmayınız.

Comments (0)