4 Kasım 1950 — Cumartesi
Yeni İstanbul’un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
Tesis eden: Hablh Eıllh . TÖREHAN
Yıl 1 — Sayı 339 — 10 kuru?
Abone; Türkiye İçin seneliği 33, nltı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
ilânlar : « ncı sayfada santimetresi
2 Urazlır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi (*-*• Telefon: 44756 - 11757 Santral
Yurdumuzun dış-politikası
CELAL Bayan açış nutkunda dış politikamızın ana çizgilerini verirken. gelişigüzel bir tesadüfle homeıı Kore ve Birleşmiş Milletler konusuna dokıınmamışlır. Bucak bucak tutuşturduğu yangınlarla, komünistlik, ne geniş bir tehlike olduğunu barışçı demokrasilere de apaçık belli ettikten sonra. Birleşmiş Milletlerin ehemmiyeti artmış ve onu, üstünde bütiin barış ümitleri toplanan biricik teşkilat haline getirmiştir. Atlantik Paktı konuşmalarına başlandığı sıralarda düııvıı demokrasileri yepyeni bir politika gelişmesi karşısında kaldıklarını ve tehlikenin ancak büyük ölçüde bir clblrliğiyle önlenebileceğini sezmişlerdi.
Atlantik Paktının yarattığı kudret birliğini, ilk zamanlarda, karışık bir duygu ile, şüphe ile karşılayanlar olmuştur. Bunlar, daha çok, Birleşik Amerika Devletlerinin eski politika geleneklerini değişmez bir gerçeklik gibi sanmış olanlardır. Pakt konuşmalarına girişmekle, Birleşik Amerika, kendi politikasını, devrini çoktan bitirmiş geleneklere göre değil, emredici gerçekliğe göre şekillendirmeye karar verdiğini, açıktan açığa olmasa bile, en sağlam delilleriyle anlatmıştır.
İnsanlık daha Önceki milletler birliği teşebbüslerinden, paktlardan, beklediği, umduğu sonuçları alamamıştır. Bu dıırum, büyük Amerika demokrasisinin giriştiği realist politika hamlesini, belki, tanı mânasiy-le belirtmek bakımından tesirsiz kalmamıştır. Fakat başlayan yeni politika çağı, gün geçtikçe. Birleşmiş Milletler Teşkilâtını gerçekten bir barış ve savunma kudreti haline getirmiş, Atlantik Paktını mûnalandır-mış ve bütün insanlığı, herhangi bir tehlike karsısında, artık, yapayalnız kalmayacağına İnandırmıştır. Kızıl kıvılcımın Koreye sıçramadıvle Birleşmiş Milletler Teşkilâtının harekete geçmesi, böyle bir barış imanının ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir.
Paktların, hiç şüphesiz, konu olarak seçtikleri bölgelere göre, ehemmiyeti vardır. Fakat Celfıl Bayarın çok doğru dile getirdiği gibi, iki büyük ve uzlaşmaz bölgeye ayrılan bugünkü dünyamızda barış da, savaş da yalnız bir bütün olarak düşünülebilir, Başta Celâl Bayar olmak üzere Türk Milletinin dış politika imanı böyle sarsılmaz bir temel üzerine kıı-rulmuştur. İnsanlık ya bir arada barışa kavuşarak tam bir hürriyet İçinde yaşayacaktır veya zümre zümre hareket ederse, mukadderatınııı en korkuııciyle karşı karşıya kalacaktır.
Biz barışın ayrılmaz, ve dağılmaz bir bütünlük olduğuna yürekten i-nanmış olduğumuz İçin, tarihimizin
hiç de tehlikemle «ılııuyan bir ıvndn sözüne bağlı bir hisarı mertliğiyle hemen kararımızı vererek delikanlılarımızı Koreye göndermiş bulunuyoruz. Barışı olduğu gibi savaşı da dünya emniyetinin, kendi emniyetinin temeli sayan yurdıınııız. bu suretle, milletlerarası İşbirliğine imanının en büyük delilini vermiştir.
Birleşmiş Milletler, teşkilât olarak, ilk ateş denemesini şerefle başarmıştır. Biliyoruz ki, Kore dâvası» bir zamanlar, İkinci, üçüncü, hatifi daha değersiz bir dâva gibi ele alınmış ve Birleşmiş Milletler Teşkilât mm bu yüzden, ciddi bir harekete geçebileceği hile tahmin edilmemişti. Sovyet Rusya, belki, tın görüşü, bazı .Amerikalılardan ilaha çok benimsediği için, Kore İhtilâfı başladığı zanıaıı, Emniyet Kurulundaki temsilcisini göndermeye bile lüzum görmemişti. Fakat Sovyet temsilcisinin kuruldu bulunmayışı, çok büyük bir politika hakikatinin bütün aydtnlığlyle belirmesine yardım etmiştir. Birleşmiş Milletler dr. ezici bir çoğunlukla, barışın olduğu gibi savaşın da ayrılmaz bir bütünlük olduğuna İnanmaktadır. Böyle olmasaydı, kımıltın vetosıız kaldığı bir zamanda hemen karar verilmez ve Korenln yardımına koşulmaydı. Bundan anlaşılıyor kİ, Birleşmiş Milletlerin İşbirliğini şüpheli bir duruma düşüren yalnız Rus vetosudur.
Önümüzdeki zamanlarda, eğer mukadderse, Birleşmiş Milletler, barışı tehlikeye düşüren hâdiseler karşısında, kararlarını yıkıcı vetoların ötelerinde vermesini bilecektir. Böyle bir gü ven. Birleşmiş Milletler için, haşlı-başına bir kudret kaynağıdır. Her saldırgan, tehlikeli hesabını, bu duruma göre yapmak zorundadır.
Birleşmiş Milletler ideali, aynı zamanda, hür İnsan topluluğunun, demokrasinin de İdealidir. Oıııın İçin bu teşkilâta karşı duyduğumu/ bağlılığın kendine göre ehemmiyetli bir sosyal değeri de vardır. Mânevi il ciğerlerle politika alnaçlarının bu kadar sımsıkı birleştiği zamanlar milletler tarihinde az görülür. Demek oluyor kİ. dış politikamızın etik ve sosy al temelleri de za.Vıf değildir. Celâl Bayarın bizimle birleşmiş veya birlenmemiş milletlerle olaıı politika münasebetleri Üzerine söylediği sözleri bu bakımdan bükUmlendlrmrk daha doğrudur. Biz herkesle İyi ve tam bir barış İçinde yaşamak İstiyoruz. Dostluklarımıza bağlıyız. Dış temaslarımızda aksaklıklar oluyorsa, sorumluluk, herhalde bize düşmez. Çocuklarını her milletten önce, Koreye göndermeye karar veren l»ir millet; barışın ve dostluğun büyük mânasını elbette çok derin kavramış bir millettir. Celâl Bayar böyle bir milletin dış politikasını çizmiştir.
M. NER.Mİ
Rus - Iran Ticaret Anlaşması imzalandı
Tahran 3 (AP) — Barbakan Ali Raîmara bugün, İranla Rusya ara-çında müzakere edilmekte olan taka» usulü ile ticarette kati anlaşma, ya varıldığını söylemiştir.
Başbakan, yeni ticaret anlaşması teferruatının pazartesi günü açıklanacağını belirtmiştir iki memleket »raainda takas usulü ile yılda 20 milyon dolar tutarında karşılıklı ticaret yapılacağı zannedilmektedir.
Post» Kutusu: 447 - İstanbul. Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul.
e
B u I g a r i s tandaki ırkdaşlarımızın durumu
Tehcir hakkında
Amerikan tebliği
meseleyi dikkatle

Amerikan Dışişleri Bakanlığı, ve Türkiyenin bir sempati duymaktadır hip olmalarını istemesi tabiidir., demiştir.
McDermott, “Türk Hükümetinin güvenlik sebepleri yüzünden muhacirlerin girmesine mâni olmaya hakkı vardır,, diyerek şöyle devam etmiştir:
Türk Hükümeti Bulgaristan^ verdiği notalarda bu meseleyi bir “Milletlerarası teşkilâta4* havale etmek mecburiyetinde kalacağını bildirmiş olmasına rağmen. Dışişleri Bakanlığı bu husustaki plânların ne olduğundan haberdar değildir. Türk Hükümeti bu meseleyi İki taraf rti asıııdıı halletmrk Mv (;ln her türlü gayreti sarfedeceglni belli etmiş olup defalarca Bulgar Hükümetinden teklifini yatıştırıcı bir tarzda yeniden gözden geçirmesini istemiştir. Dışişleri Bakanlığı meselenin gidişatını dikkatle takip etmekte ve Türkiyenin vaziyeti bankında büyük bir sempati duymaktadır.
Türkiyenin Birleşik Amerika ıczdindeki Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin münasip bir anlaşmaya varılmazsa Türkiyenin Bulgarlsta-nı resmen insan haklarına riayetsizlikle itham edeceğini ve Birleşmiş Milletlerin bu hususta harekete geçmesini isteyeceğini söylemiştir.
takip etmekte vaziyeti hakkında büyük ^Vashington. 3 A.A. lUSİSı — Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Michael McDermott’un dün yayınladığı bir tebliğde bu sırada Bulgarlstandan hep beraber çıkarılmak tehlikesi ile karşı karşıya olan Müslüman TUrkler hakkında Amerikanın duyduğu sempati belirtilmektedir. McDermot-t. Türk Hükümetinin 1925 Türk - Bulgar andlaşnıası çerçevesi dahilinde Bul-garistandan hicret etmek isteyen Türk asıllı şahısları kabul etme arzusunu izhar ettiğini belirterek demiştir ki:
• MİS (1 - “ ’ r • w ., —• ■ «m. w . -
“Türkiye 1925 te andiaşma imzalandığından beri bu muhacirleıi kabul etmektedir. Mnamafih senede bir kaç bin muhaciri kabul etmekle şimdi Bulgar Hükümetinin istediği şekilde üç ayda 250 bin muhaciri kabul etmek arasında büyük bir fark vardır...
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü; “Bu şekildeki bir toptan tehcirin do* ğutacağı iskân ve güvenlik meşe İçlerini gözönüne alarak Türk Hü kornetinin muhaceretin zamanla ve sükûn içinde olmasını, anlaşmada kararlaştığı gibi muhacirlerin şahsî mallarını yanlarına almalarına müsaade edilmesini ve gayrı menkullerini satma imkânına sn-
Avrupa Konseyi Dîşbakanlar Komitesi dün toplandı
Türkiye tehcirle alâkalı bir takrir vererek desteklenmesini istedi
Yeni Kıral ve Kıraliçe
îsveçin yeni Kıralı Guatave Adolphc ve Kıraliçe, sarayda müteveffa kiralın nâmını ziyaretten sonra Drottlngholm sarayından çıkıyorlar.
(iuhtavehıı ııâşıiıı
/i varol
Stokcholm, 3 A A. (AFP| — Kıral V inci Gustave’ın tabutu Drnt-lingholm’dan Stockholm’daki saraya nakledilmiştir. Yüz binlerce İsveçli, 12 kilometre uzunluğunda olan yol boyunca dliilmişi( r(li. Taitulu yalnız Kıral ailesi efradı takip ediyordu.
Roma, 3 A.A. (AFP> — Avrupa Consevi Bakanlar Komitesinin altıncı oturumu bugün öğleden sonra İtalya Dışişleri Bakanı Kont Sforzanın başkanlığında açılmıştır.
Bu toplantıda Batı Almanya temsilcisi Hallsteln İle Sarre delegesi Dr. Hektor’ıın üye 13 devlet temsilcilerine iltihak etmeleri kararlaştml-ınıştır. Bugünkü oturum gizli olarak cereyan etmiştir.
Roma, 3 (AP) — Bugün Türkiye. Avrupa Konseyi Dış Bakanları Komitesine, Bıılgaristnnın bu memlekette yayıyan Türk azınlığına karşı giriştiği toptan tehcir hareketine dair bir takrir sunmuştur. Takrirde Bııl-garlstanın Türk ırkına mensup takriben 250.000 kişiye karşı kalkıştığı bu hareketin insan haklarına aykırı olduğu beyan ve Türk tezinin Avrupa Konseyi tarafından desteklenmeli talep edilmiştir.
Bulgar Hükümeti, hâlen Bulgari», tanda yıışıyarı bu azınlığı zorla Tür-Itiyeye sürmeye çalışmaktadır. Türkiye sunduğu takrirde, böyle bir hareketin her iki taraf tebaalarının In-^an haklarını garanti eden 1925 tarihli Türk - Bulgar andlaşuuısının açık bir ihlâli olduğunu beyan etmiştir. Dış Bakanları Komitesi Türk takririni müzakere edecektir.
I
Büyük Britanya delegesi de bugünkü toplantıda sunduğu bir takrirde, Doğu . Batı IhtllArına temas etmiş, Rusyanm hudutlarını açmaya davet edilmesini ve sahte bir sulh namına yapılan Rus propagandasıu’i son verilmesini istemiştir. Bu takrir de gündemde yer almıştır.
Roma 3 A A. (AFP) Strasboıırg İstişare Asamblesinin tavsiye ettiği insan hakları konvansiyonu İnsansı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından ittifakla kabul edilmiştir.
Bu konvansiyon yarı öğleden sonra Romadaki Barbennl Sarayında imzalanacaktır.
Kasım ortalarına kadar Taegu’da kalarak, talimlerine devam edecek olan Türk liginin Kore'de Pusan limanına ayak bastığı zaman biiyiik tezahüratla karşılandığını dirıniştik. Soldaki resimde Koreli küçük çocukların Türk Birliği çiçek verişleri görülmektedir. Sağda : Türk Birliğinin Komutanı ve Türk subayları Taegu’daki kamplarına gittmek üzere Pusan’da
komutanlarından General Tahsin bindikleri trende.
Bir-bil-birine Yazıcı
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
Komünist Çinin de iştirakinden sonra
Kore'de çarpışmalar yeniden şiddetlendi
Unsan kesiminde bir meydan muharebesi ihtimali var
50.000 kişilik Çin ve
Milletler kuvvetleri, Kuzeybatı kesiminde 10-50 mil gerilemek zorunda kaldılar
Kuzey Koreli kuvvetin taarruzu karşısında Birleşmiş
Evvelki giin istifa eden
Yunan Kabinesini
Venizelos kurdu
Başbakan, aynı zamanda Dışişleri Bakanlığını da (lerııhte etti
Buşh;ıluı ıı \ OllİZVhM»
Atina. 3 A.A. (AFP) - Atina A-nsı Sofokles Venizelos Kabı neslin saat 12,30 da Kıral Pol’ün hu-urıında and içtiğini bildirmiştir.
Başbakan Venizelos, Dışişleri anlığım da deruhte etmiş, aynı ıınnda Milli Savunma Bakanlığı (Aletini de muvakkaten üzerine niştir.
Papanndrcu Başbakan Ynrdımcıh-ğını muhafaza, aynı zamanda muvakkaten Ekonomik Koordinasyon Bakanlığına da vekâlet etmektedir.
Ba-za-Ve-Hİ-
%

Tokyo, 3 (YİRS) *— Kore harekâtı en kritik günlerinden birini de bugün yaşamıştır. Mültrfik batlarına merkezden hücum eden Komünist Çin ve Kore kuvvetleri Jıfıcııııılıırında muvaffak olmuş ve Birleşinim Milletler kuv-
İtrine sebep olmtışlurdır. Amerikan karargâhından bildirildiğine göre, müttefiklerin geri .çekilmeleri bir rlçat değil, daha dyl hauföâry.er!eşmek için girişilmiş bir teşebbüstür. Duyman 4J); İlâ 00 bin kimilik bir kuvvetle Unsan" kesimindeki Amerikan ve Güffiey Kore kuvvetleri üstüne hücum etmekledir -Bu 'cephedeki kotu vaziyeti düzeltmek üzere bugün binlerce Amerikan askeri Korcdekl muhtelif noktalat nidan kalkarak yağmur altında cephedeki arkadaşlarına yanlıma Koşmuşlardır. Kuzeybatı cephesinde düşman hücumlarından dolayı müttefikler 10 İlâ 50 mil geri çekilmek zo-!unda kalmışlardır. Diğer taraftan batı cephesinde Mancurytı hududuna 14 inil mesafeye kadar UrrUmlş olan Amerikan kuvvetlerine herhangi bir çevrilme hareketine maruz kuimamak için geri çekilmeleri emredilmiştir.
Daha iki gün evvel Mançurya hududuna doğru yarış edercesine ilerlemekle olan müttefik kuvvetlerinin âni düşman hücumları neticesinde durak-lamaları, Korelilerin sarfetmekte oldukları son bir gayret olarak tavsif •‘dilmektedir. Aynı şekilde 1944 te de Alman Mareşali, Von Runstcdtdc Arden kesiminde müttefik hatlarının merkezine taarruz etmiş ve bir hayli muvaffak olmuştu. Yalnız; Koredc ‘atblk edilen taktik Almanların Av-rııpadakl asker! oyunlarına benziyorsa da ondan şıı bakımdan farklıdır, Alman ordusunun hücumu perişan bir hale düşmüş bir devletin »atfettiği son gayretlerin bir mahsulüydü, halbuki Koredc müttefiklerin karşısına çıkan, ezilmemiş, ve İyi talim görmüş Komünist Çin askerleridir. Bu yüzden durum müttefikler İçin tehlikelidir, önümüzdeki günlerde yapılacak bir meydan muharebesi vaziyetin kimin lehine İnkişaf edeceğini ortaya çıkaracaktır. Böyle bir muharebeye doğru gidilmekte olduğunu Komünistlerin Mançurvadan almakta oldukları yardım ile. müttefiklerin de
güneyden cepheye yolladıkları yeni kuvvetlerin muharebe safında yer alınası ispat etmektedir.
Atlantik Paktı Savunma Bakanları toplantısında
İtalya, Atlantik Paktına
tabul edilmemiz taraftarı
İtalya Sn-
Randolfo Pa( eiardl. verdiği bir demeçte, Savunma Baknnhırı-içlndr yeniden Lon-mümkün nl-
Askeri Komite, Türk - Yıınaıı kuvvetleriyle Atlantik ordusunu birleştirmek için planlar hazırlıyor
Ncw-York 3 (YİRSı vıınma Bakanı United Presse Atlantik Paktı nın kasım ayı
drada toplanmalarının duğunu söylemiştir. Bakan, Atlantik ordusuna Alman askerlerinin de alın, ınnsım Fransaıun kabul el meşinin imkân dahilinde olduğunu bildirmiştir. Randolfo Pacclardl. Washington-da çalışmakta olan Atlantik Paktı askeri komitesinin Türk , Yunan kuvvetleriyle, Atlantik Paklı kuvvetlerini birleştirmek için plânlar yap-
Fert psikolojisi ve cemiyetimiz
Memduh Balaban
ÜÇÜNCÜ
Bernard Shaw
Bediî Fam
DÖRDÜNCÜ
İhrarat işlerimiz ve ciddiyet
Habib Edib - Törehan
BEŞlNCÎ
Cumhuriyetten evvel ve sonra Türk Musikisi
Lâika Karabey
Menderes Kabinesinin değişeceği şayiaları yeniden ortaya çıktı
Başbakanın sıhhî sebepler dolayısiyle istifası ve Kabineyi teşkile memur edilmesi suretiyle mesai arkadaşlarını yeniden intihap etmesinin tavsiye ve telkin edildiği söyleniyor Ankara. 3 ı Hususi muhabirimiz* bildiriyor 1 — Kabinede bazı değişiklikler yapılacağı hakkında hır müddetten beri dolaşan söylentiler bugün yeni bir mahiyet almıştır. İtimat edilir kaynaklarca da teyid olunan söylentilere göre, Başbakan Adnan Menderese bazı telkin ve tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu söylentilere nazaran Başbakandan sıhhi sebepler ileri sürerek istifa etmesi ve Kabineyi yenilen teşkile memur edileceği tabi! olduğuna göre mesai arkadaşlarım yeni baştan intihap etmesi istenilmiştir. Bu telkinde bulunanlar bugünkü Kabine buhranının ancak bu suretle l-znle olunabileceği fikrindedirler. Zira bu kaynaklar umumi efkârın sempati ile karşılamadığı Aşikâr olan bara unsurların böylelikle tasfiye olunacağına kanidirler. Mamafih bu telkin ve tavsiyelerin Başbakan tarafından müsait karşılanmadığı haber verilmekle ve buhranın İzalesi için başka bir çarei hal arandığı belirtilmektedir.
Millî Savunma
Bakanlığının bir tebliği
ff a kanlıkça yayınlanarak tebliğler dışında birliğimize ait verilecek haberlerin İhtı vatla karşılanması bildiriliyor.
İkinci Pedagojik Pratik Eğitim Kongresi bugün açılıyor
İzmir, 3 ı Hıısıısl muhabirimiz bildiriyor) — İkinci Pedagojik Pratik Eğitim Kongresi yarın açılacak, ocak ayının ilk haftasına kadar devam e-dcccktlr. Bu Kongrede Öğrencilerin demokratik bir anlayış içinde yetiş* tirilmcsi tezi savunulacaktır.
Ankara, 3 (A.A.) — Milli Savunma Bakanlığından tebliğ olunmuştur.
1 — Yerli ve yabancı bazı ajans ve gazetelerde Birleşmiş Milletler emrine Koreye gönderilmiş olan silâhlı kuvvetlerimizin durumu hakkında, çeşitli haberlere ıastlanmaktadır»
2 — Birliğimiz hâlen Taeguda toplanmış ve kendilerine ayrılan kışlalarda eğitimle meşguldürler.
3 — Tekmil milletimizin dikkati Üstünde bulunan Kore silâhlı kuvvetlerimizin duruınıı hakkında en doğru bilgiler, gerektikçe Milli Sa-vunma Bakanhğtnın tebliğleriyle u-mumi efkâra sunulacaktır. Bu tebliğler dışındaki her türlü haberlerin ihtiyatla karşılanması aziz halkımıza tavsiye olunur.
— Kabine düşecek mİ dersin!
— Eh, zaten azar azar düşüyor!,.
tıklarım açıklamış ve Yııgoalavynnın • la Atlantik Paktı askeri kuvvetleri, ne katılmasını îtalyanın dalma istediğini söylemiştir.
Bakan, Türkiye ve Yunaniatanın Atlantik Paktının Akdeniz müdafaa sistemine dahil edilmelerinin çok yerinde bir hareket olduğunu ve İtal-yanın dahar; başlangıçtan beri bu iki devletin pakta daimi üye olarak kabul edilmelerini istediğini açıklamış ve memleketinin bu iki devlete al-lâh [ve mühimmat vermekte yardımı doktınabilecogi.ni sözlerine İlâve etmiştir.
Sayfa 2
YENÎ ÎSTANBUL
4 Kasım 1950
U T e t i k i i k l e r u
Fert psikolojisi
ve cemiyetimiz

İNSANIN, İster memnu meyvayı yiyerek Cennetten kovulan Ademle Havvanın zürriyetlnden geldiğine itikat ediniz; ister su İçindeki böceklerin kromozom oyunlarından neşvünema bulup, son bir hamlede maymundan geçerek husule geldiğini iddia eden Lamarck ve Darvvlnistlerle bir olumız; vakıa şudur kİ. insan — insan olmak sıfa-tiyle — daima bir cemiyet içinde bulunmuş. bulunmak istemiştir. Filhakika insanın tabiatında insiyaki olarak. potansiyel halde “cemiyet halinde yaşamak” ve “tekâmül etmek., vasıflan mevcuttur. Hareket ve faaliyetin “actlon’ un merkezi olan İnsan tabiatındaki başlıca bu iki vasıf dolayısiyledir kİ, kurduğu cemiyetler olduğu yerde kalmamış, en primitif şekillerden geçerek bugünkü mütekâmil haline erişmiştir.
Bu tekâmül en son safhasına gelmiş midir? Şüphesiz ki. hayır! Hattâ bu nihai saHıadan dünyanın henüz bir hayli uzak olduğunu söylemek lâzımdır. Bugün insanlar gerek iç dünyalarında gerek dış dünyalarında huzursuzluk içindedirler. Bunun başlıca sebepleri; insan tabiatında mekn! bir surette mevcut olduğundan bahsettiğimiz “cemiyet halinde yaşamak” ve “tekâmül etmek,, vasıflarının, Üzerlerinde işlenmeyerek veya işlenmek İhmale uğrayarak derece derece lıam halde kalmasındadır. Filhakika, tabiatında cemiyete karşı yakın bir İlgi duyan ve cemiyete faydalı olmak için tekâmül etmek vasfını geliştirmek isteyen bir insan, muhakkak ki, iyi terbiye almış bir insandır. Ve bu insan şahsiyetini, saadetini de bulmuş bir insandır. Cemiyette ilerleyen fertler ve İlerlemiş cemiyetlerin fertleri bu tipte olan insanlardır. Fakat ne var kİ, bugün millet halinde gruplaşan bir çok cemiyetlerde insanın bilhassa bahsettiğimiz iki insiyakı üzerinde işlenmek ihmal edilmekte, böy-lece dumura uğrayan bu insiyaklar, hayvanlarla müşterek olduğumuz diğer insiyakların tahtı tesirinde kalarak, asosyal (gayri İçtimai) tezahürler — ezcümle, cemiyet nizamlarına karşı gelmek, bu nizamların üstüne çıkarak hâkimiyet taslamak, ahlâk ve ruh düşkünlüğü, tembellik, hayvani ve nebatî bir hayat Özlemi, ilh.. — halinde kendini hissettirmektedir.
R. Brovning, “İnsan henüz insan o-lamadı,, derken. Sir J. Gilbert, “İnsan kâinatın şaheseridir”. W. Shakes-peare, “İnsan ne büyük şaheser!,, demektedirler. Birinci kötümser görüş, “olan“dan bir hakikatin payını; ikinci iyimser görüşler ise. “olabilecek olan” bir imkânın haklı ümidini taşımaktadırlar. Filhakika insan henüz İnsan olamadıysa bu. yine bizim ihmallerimiz yüzündendir. Bertrand Russel, ilmin insan tabiatını anlayacak mertebeye vardığı zaman faaliyetlerimizin nihai gayesi olan saadetin de temin edilebileceğini söylüyor. Filozofun bahis mevzuu ettiği mertebeye yükselebilmek için şu halde her şeyden önce. İnsan tabiatını anlamak cehdinde bulunmak yani İnsana, ferde yönelmek lâzımdır.
Makalenin dar hudutları İçinde felsefi ve sosyolojik bir münakaşaya girişmeden, ne tam sosyolojik istikamete mensup olanlarca “ferdV’nın İçtima! hâdiseler kadrosunda ikinci, ü-çllncü plâna atılmasına; ne de ruhiyatçı doktrine sahip olanların “ferdi” yi yegâne âmil olarak alan moniste (tekel) telâkkilerine iştirak etmemekteyiz. Kanaatimiz şudur kİ, ferdin cemiyet içindeki rolü, içtimai â-mll ve şartlarla aynı ehemmiyeti haizdir ve bu ehemmiyet cemiyet inkişaf ettikçe yâni E. Demolins’in ifadesiyle. “Hususiyelçi cemiyet - So-ciâtâ â la formatlon particulariste., hale geldikçe artar. Zira o. bir yığının şekilsiz bLr objesi halinden, faal cemiyetin müessir bir süjesi haline geçmektedir; bu geçişte “içtlmaTye tesiri de gittikçe artmaktadır. Bu bakımdandır ki, bu tip cemiyetlerde ferde, ferdin psikolojisine önem vermek bilhassa lâzımdır.
Dmln fizik âlemin kanunlarını hükmü altına almakla şu makine devrinde mucizeler yarattığını söyleyen Bertrand Russel'ln, yine o mucizeler yaratan ilmi, İnsan tabiatına da yöneltmek istemesi ne kadar mânalıdırî Bu yönelişte hareket noktalan bir taraftan, insan zekâsı üzerinde işlemekse; diğer taraftan. İnsanın tabiatında meknî bir surette mevcut olduğunu kabul ettiğimiz “cemiyet halinde yaşamak” ve “tekâmül etmek”
Yazan : Memdulı BALABAN
vasıflarını titizlikle geliştirecek terbiye sistemleri tesis etmek olabilir. Bu ise ferdin psikolojisine dönmeyi icap ettirir. Ferdin istidatlarını belirtmek ve beliren bu istidatları müsait sahalara tevcih etmek gerektir. İstidatların araştırılması ise. bizatihi fert üzerinde müşahedeler ve testler yapmak »aileler nezdlndo ve muhitte anketler tertip ve böylece fert ruhiyatına tesir eden iç ve dış şartları tesblt etmek suretiyle olıır. Tezahür edecek istidatlara cemiyet şartlan dahilinde uygun bir mecra hazırladınız mı. ferdin de ruh! ve fikri hayatı normalleşir; kıymet hükümleri de anarşiden kurtulur. Filhakika J. Wübols*nın dediği gibi, kıymet hükümleri fikirlerin eserleridir. Kıymet hükümleri anarşisinden kurtulmuş bir cemiyet ise, her mânada sıhhatli bir manzara arzeder.
Muhterem Prof. Fındıkoğlu Z. Fah. ri geçenlerden) “Türklyede yeni bir ekonomi rejiminin arandığı, bilhassa devletçi, devlet kapitalizmi, güdücü bir iktisadi sistemden tamamiyle veya kısmen fertçi, şahsi teşebbüseü bir sisteme — ki bu cemiyet şekil, E. De-molins’in yukarıda işaret ettiğimiz hususiyete! cemiyet şekline tekabül eder — geçilmek istenildiği bir zamanda.. Prof. Peters‘le hemfikir olarak. iktisadi ve içtimai siyasette tec-rübi psikolojinin önem ve faydasına nazarı dikkatleri çekmekteydi. Biz ou önem ve faydanın daha şümullü, daha tesirli olabilmesi için ferde, ferdin psikolojisine birinci derecede önem vermeyi önce aileden ve ilk mekteplerden başlayarak, içtima! hayatın bütün kadrosuna teşmil etmek lâzımdır, kanaatindeyiz. Zira bugünün çocuğunun yarının iktiwl! faaliyetinde ve topyekûn İçtimai hayatında “muvaffak insan unsuru“nu teşkil edebilmesi için daha çocukluktan itibaren istidatlarının araştırılması ve geliştirilmesi lâzımdır. Bu ise, mekteplerde tahsil seviyesinin her kademesinde istidatları belirtecek surette tecrübl psikolojinin testlerine müracaat etmek yolu ile mümkün hale girer. Bu suretle gerek mektep tarafından. gerek okul-aile birlikleri vası-taslyle mekteple temasta bulunan, bulunması lâzımgelen aile tarafından da çocuğun istidatları üzerinde işle-nilebillr. Ve böylece. Prof. Fındıkoğ-lunun tesisini temenni ettiği “meslek seçimi büroları.,nın hem İşleri kolaylaşır; hem de bu bürolardan müspet neticeler elde edilebilmesi daha ziyade garanti altına alınmış olur. Bunun için de tedris sistemimize, bu anlayışa muvazi olarak, çocuğun tabi! ve İçtimaî istidatlarını tAhsisen gözetici bazı yenilikler getirmek; bazı İlâveler yapmak lâzım geleceği kanaatindeyiz.
(1) 17 ekim 1950 tarihli Yeni ts-tanbulda Profesörün ^İktisadi ve içtimai Mİynsettc psikolojinin faydaları,, başlıklı yazısı.
Türkiye Millî Talebe Federasyonunun toplantısında alınan kararlar
Türkiye Milli Talebe Federasyonu genel idare kurulu, beş talebe birliği ve otuz üç talebe cemiyeti mümessillerinin iştirakiyle toplanmıştır.
Talebe bursları mevzuunda, bu sistemin mahzurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Neticede daha fazla talebenin İstifade edebileceği bir burs sistemi ve bunu gerçekleştirecek bir “talebe bankası,, nm teşekkülü hakkında hazırlanan bir tasarının yakın bir zamanda hükümete tevdii tasvip edilmiştir. Ve bu arada yedek subaylık kanununun hazırlanması mevzuunda, âdil bir sistemin, yüksek tahsilin tabii olan rüçhan hakkına riayete bağlı bulunduğunu, bu husustaki tetkiklerine esas yapmayı kararlaştırmıştır.
Son olarak yüksek tahsil gençliğinin umum! durumu hakkında anket fişleri vasıtasiyle istatistik malûmat toplanmasına karar verilmiştir.
Danimarka Büyükelçisi şehrimizden ayrıldı
Dört seneden beri memleketimizde bulunan Danimarka Büyük Elçisi Fr. de Fontenoy, tekaüde şevke d 11-mesi üzerine dün Barietta Vapuru ile şehrimizden ayrılmıştır.
Şehir köşesi
Bir zam teklifi
Birkaç tjlln evvel, yakın Mr dostu »on intifahatodhma teşyi ettik.
Cenaze merasimini, Belediyenin bu işle meşyui dairesi tertip etmişti. Zannedersem en muntazam İşleyen dairelerden biri de budur.
Defin işi bitip, talkın da verildikten sonra etrafıma bakındım. Birçok mf zarın üzerine çiçekler, ay açlar dikilmişti. Fakat bir çoğunun fi çeri boştu. Belki dr, sonra dikilmek üzere niyet edilmiş, yündelik hayatın dağdağası, zorlukları bu vazifeyi unutturmuştu.
Düşündüm. Tedfin merasimi için, muhtelif sınıflar üzerinden muayyen bir *orct alan Belediye veya bu işlerle meşyul cilan bU'Yu-M müesseseler ahnan ücrete, üç, beş lira daha ildve edip, her mezarın üzerine Mr selvi dikmek işini de yapamazlar mı T Böylelikle, iyi niyet sahiplerini bir külfetten kurtarmış, aynı zamanda mezaristanı ağaçlandırmış, şehre de, sıhhat ve estetik bakımından hUmet edilmiş olunurdu.
öyle talimin ediyorum ki, bu ram, herkesin seve seve kabul edeceği ender bir tekliftir.
BİR İSTANBULLU
Perşembe
günü sular
kesilecek
Yenl döşenmekte olan ana Terkos galerisinin bir kısmı yola başlanacağı için kasımın 9 uncu perşembe günü İstanbulda sular kesileceğinden, o günü herkesin ihtiyat su bulundurması Sular İdaresinden rica edilmektedir.
Tanınmış bir Amerikalı otelci şehrimize geliyor
Amerikanın en büyük oteli “Wal-dorf Astoria” nm ve daha birçok büyük otellerin sahibi bulunan Mr Hıl ton. yann şehrimize gelecektir A-merlkanm en büyük otelcilerinden olan Mr. HHton'dan. şehrimizde kaldığı müddet zarfında en büyük turistik derdimiz olan “otel” mevzuunda İstifade edilmesi beklenmektedir.
Valinin Bernard Shaw için gönderdiği telgraf
Evvelki gün hayata gözlerini yuman İngiliz edibi Bemard Shav'nun vefatı münsLse be tiyle Vali ve Belediye Reisimiz tarafından Londra Belediye Reisine şu telgraf çekilmiştir:
“Büyük edip ve cihanşümul şöhret. tanınmış içki düşmanı Georgc Bemard Shaw’nun kaybı dolayısiyle İstanbul Belediyesi ve Fahri Reisi bulunduğum içki düşmanlariyle birlikte şahsi teessürlerimi arzederim.*’
Gecekondular için Vilâyette yapılan toplantı
Edirnekapı ve Topkapı arasındaki gecekonduların nakil İçin düıı akşam Vilâyette Vali Muavini Fazıl Uybadın'ıa başkanlığında Emniyet Müdürü, Vilâyet Jandarma Komutanı, Belediye Fon vo Temizlik İşleri Müdürlerinin İştirakiyle bir toplantı yapılmıştır.
Neticede bu gecekonduların Kazlıçeşnıe civarında bir mahalle nakledilmesine karar verilmiştir. Valinin tasdikindim sonra karann tatbiki geçilecek t İr. Resimde toplantıya İştirak edenler görülmekte İr,

H


Life ve Time’ın
muhabiri şehrimizd

r
Mr. Lowe : “Batı Avrupa memleketlerinin hepsinde büyük b I r komünizm aleyhtarlığı mevcuttur” diyor
1048 yılına kadar Life ve Time mecmualarının Türkiye muhabirliğini yapmış olan Mr. Lowe, dün şehrimize gelmiştir. Uzun müddetten beri Avrupada tetkiklerde bulunan Mr. Lowe bu hususta demiştir kl:
°— Batı Avrupa memleketlerinin hepsinde büyük bir komünizm aleyhtarlığı mevcuttur. Fakat Batı Berlin halkının komünistlere karşı duyduğu kin ve nefreti hiçbir yerde görmedim.
Komünizme karşı mevcut olan bu müşterek his, AvrupalIları birleşmeğe sevketnıektedLr. Bunu, her gezdiğim yerde müşahede ettim. Komünizmle mücadele için Birleşik Avrupa ordusunun kurulması yakındır. Zaten Avrupanm selâmeti İçin Bu elzemdir.”
“UNESCO” Körler Eğitimi Müşavirinin basın toplantısı
Birine! Dünya Harbinde Gelibolu cephesinde gözlerini kaybeden ve hA-yatmı körlerin tedavisiyle bunlann eski hayatlarına İntibak etmeleri hususunda tavsiyelerde bulunmaya hasreden ve halen UNESCO’nun Körler Eğitimi Müşaviri bulunan Sir Clutha Mackenze, Mili! Eğitim Bakanlığının davetlisi olarak bugün tst&nhula gelecek ve 6 kasım pazartesi günü saat 16 da Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapacaktır.
Paris Radyosu, Türkiye için neşriyata başlıyor
Bir müddet evvel Türkiye ile Fransa arasında, radyo vasıtaslyle münasebetleri geliştirmek üzere, Paris Radyosu memleketimize bir temsilci göndermişti. w
Basın-Yayın Umum Müdürlüğü ile temıısta bulunduktan sonra Pa-rise dönmüş olan Madanıe Alice Rocque’un bugünden itibaren yayınlan na bavlıyacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Kıza dalga 19 metre 54 ü-zerinden Türkiye saati He saat 19,15 İlâ 20 arasında yapılacak olan bu yayınları okuyucularımıza bildiririz.
Muallimler Birliğine verilen medreselerin tamiri
Geçenlerde Mili! Eğitim Bakaniyle görüşen Muallimler Birliği Heyeti, Birliğe tahsis edilen medreselerin tamir edilmesini kendisinden rica etmişlerdir. Bakan Tevfik tlerl. bu talebin doğrıı olduğunu, fakat bugünkü durumda Bakanlıktan fazla bir maddi ve mânevi yardım bekleneml-vcceğlnJ söylemiş ive öğretmenlerle İstanbul hem gerilerinin ’âati yardımlarını cvlp için hü- komtsyon kurulduğu takdirde elinden gelen himayeyi esirgemiyeceğini vadeylemiştir. Bu komisyon yakında faaliyete geçecektir.
Ermeni patrik seçimi etrafında temaslar
SPOR
Bugünkü lik maçları
Dün Valiyi ziyaret eden iki heyetten biri seçimin tehirini, diğeri ilân edilen günde yapılmasını istedi
Patrik seçimi İhtilâfı nihayet dün Valiye resmen aksetmiştir. Aralan-yan taraftarları seçimin tehir edilmesini ve patrik namzedinin piskopos olmasını Validen İstemişlerdir. Muhalifler ise herhangi bir papazın patrik namzedi olabileceğini ve seçimin bu pazar günü yapılmasını talep etmişlerdir. Vali, iki turafı da dinlemiştir.
Patrik Kaymakamı Arslanyan maiyetinde, vekili ve istişare heyeti ol-duğu halde dün akşam saat 18 de Vali ve Belediye Reisi Ord Prof. Fahreddin Kerim Gökay*ı ziyaretle Ermeni cemaati arasında huzur temini yolunda gösterdiği alâka ve ay-
Hayırsever bir vatandaşın teberruu
Mehmet Refik ı Büyükarslan, bir milyon lira değerindeki emvalini Darülacezeye bıraktı
Bundan iki yıl evvel bir kı«un mallarını Darülâcezeye teberrü etmiş bulunan hayırsever vatandaşlarımızdan Mehmet Refik BÜyükarslan. dün Da-rülâceze Müdürlüğüne giderek, yeniden noter vasıtaaiyle tanzim ettirdiği vasiyetnamesiyle, kendisinin ve refikası Emine Büyükarslanın bu defa tahminen 1 milyon lira kıymetinde bulunan bütün menkûl ve gayrınıen-kûllarin) teberrü ettiğini bildirmiştir. / Teberrü edilen mallanır üstesi sudu:
1 — Karamürsele tâbi (Hersek Gölü) namiyle maruf Türklyenin en benam balık saydiyesi (ma müştemilât ve mefruşat) —nıotörler ve alftü aaydiye ve teferruatı dahil— tahminen 600.000 Ura kıymetinde.
2 — Hersek Gölüne tâbi su değirmeni, tahminen 20.000 lira kıymetinde.
3 — Karadenizde Midvada Çiroz Dalyanı, tahminen 55.000 lira kıymetinde.
4 — Beyoğlunda Kumbaracı Sokağında 12 daireli altı kat 40 küsur o-dalı kâgir apartıman, tahminen 140 bin lira kıymetinde.
5 — Halen ikamet etmekte olduğu Lâlelide Aksaray Caddesindeki hane ve dahilindeki bütün mefruşat ve eşyayı zatiye*!, tahminen 135.000 lira kıymetinde.
6 — Nadide ve devam edilmekte olan pul koleksiyonu, tahminen 50 bin lira kıymetinde.
7 — Emanetçisi bulunduğu İşbu emlâk ve sair mevcudunu idaresi ve ancak kendi masraflarına karşı sar-fcttiklerinden gayrım, cümlesi Darülacezeye alt olacaktır.
Öğretmenler Yapı Sandığı hakkında rapor
Geçen hafta Muallimler Cemiyetini ziyaret eden İstanbul milletvekilleri. Yapı Sandığının durumu hakkında bir raporun kendilerine verilmesini istemişlerdir, öğretmen Nazım Tugay’ın başkanlığındaki komite bu husustaki çalışmalarına başlamıştır.
nt zamanda patrik seçim! hususunda delâleti dolayıslyie teşekkürlerini bildirmiş, fakat dini ve örfi taamülleri ve dini yeminin icabı olan formalite-lerln tamamlanabilmesi için delege seçim tarihinin 25 kAsım ve patrik seçiminin ise 2 aralığa talikini rica etmiştir.
Vali ve Belediye Reisi buna cevaben esasen Hükümetin cemaat işleri, ne müdahale etmemeyi prensip ola-kanlar Kurulunca bir defaya mahsus olmak üzere yapılmasına karar ver-rak kabul ettiğini ve Vilâyetin Badiği seçimi tebliğ etmek ve Ermeni vatandaşların huzur içinde seçimleri, nl yapmalarını temin etmekten başka bir vazifesi olmadığını ifade ederek bu müracaatı da ilgililere duyuracağını bildirmiş ve başta Patrik Kay-makamı olduğu halde beraberindeki heyet Valinin hareketinden dolayı gerek Cumhuriyet Hükümetine ve gerekse Vali ve Belediye Reisine teşekkür hislerini arzetmeyi vazife bildiklerini söylemişlerdir. ’
Ulaştırma Bakanlığının memurlar hakkında tamimi
Ulaştırma Bakanlığı teşkilâtına gönderdiği iki tamimde memurlann sık sık tavsiyeler getirmek suretiyle iltimas aradıklarını, bundan sonra her memurun tâyin ve terfilerinde sadece mesai ve liyakatlerinin nazarı dikkate alınmasını istemiştir.
Bundan başka mesai saatlerinde bazı memurlann vazife başında bulunmadıkları ve bu gibi d*Vamsıt-lıklara meyden verilmemesi de ta-mimen de bildirilmiştir.
KÜÇÜK HABERLER
★ Vali ve Belediye Reisi Prof. Gö-kay dün sabah yanında Beyoğlu Kaymakamı, Şehir Meclisi üyeleri. Temizlik İşleri Müdürü olduğu halde Kasımpaşa pazar yeri ve yollarını teftiş ederek yapılması lâzım işler hakkında gerekli direktifleri vermiştir. Kasımpaşadan sonra Fatihteki Belediye Nakil Vasıtalan Tamir Atölyesini gezmiş noksanlar ü-zerinde izahat almıştır.
★ Şehre temiz süt temin! meselesini kat! bir şekilde halletmek üzere bugün Vilâyette saat 11 de ilgililerle salâhıyetlıler Valinin başkanlığında toplanacaklardır.
★ Yeşilay Cemiyeti Genel Merkezi, bugün saat 14.30 da Cağaloğlu Etıbba Odasında bir tanışma umum! toplantısı tertip etmiştir.
ir Bir müddetten beri şehrimizde bulunan Amerikan Savcısı Lapidls dün uçakla Amerikaya dönmüştür.
★ İstanbul Uman İşletmesinde işlerin daha süratli görülmesi için bundan sonra deniz kaldırma vasıtaları nın idaresi Yükleme - boşaltma servisine verilmiştir.
Hâsılat toplama servisi sadece müracaatları kabul edecektir.
★ Sivas tankeri yann havuzdan çıkarak akar yakıt yüklemek üzere Ras Tannura’ya gidecektir.
★ Karadenlzdeki fırtına dolayısly-le Cumhuriyet vapuru Samsunda. Karadeniz vapuru da Vakfıkebirde yolcularını boşaltanıamaktadırlar.


F.Bahçe Kasımpaşa ile, Beşiktaş da Beykozla karşılaşıyor
Geçen hafta Ankarada Mısırlılarla, ve Telftvivde İsraillilerle yapılan milli maçlar dolayısjyle tehir edilen lık maçlarına bugün İnönü Stadyumunda Fenerbahçe - Kasımpaşa: Beşiktaş - Beykoz; karşılaşmalariyle devam edilecektir.
IJk maçlarının dördüncü hafta karşılaşmalarına gelmemize rağmen, takımlannıızın çoğu istikrarını bulamamıştır.
Galatasarayın Ingiltere seyahati dolayıslyie antrenmanlarına erken başlaması İstisna edilirse, diğer kulüplerimizin hemen hemen hepsi İlklere hazırlıksız girmişlerdir.
Günün Jlk maçını saat 18 te Fenerbahçe 11e Kasımpaşa takımları yapacaktır. Bu maçın normal neticesi Fe-nerbahçenin gahbi.vetidlr İkinci maçı Beşlktaşla Beykoz takımlan saat 15 te yapacaklardır.
Beden Terbiyesine bir veçhe verilecek
Pazartesi günü Ankarada Milli E-ğitlm Bakanlığı Konferans Salonunda Beden Terbiyesi Teşkilâtına bir veçhe vermek üzere bir toplantı yapılacaktır.
Bakırköy Gençlik Kulübünde derece alan bisikletçiler şerefine toplantı yapıldı Ankarada yapılan bisiklet Ttlrkî-ye birinciliklerine katılıp da derece alan Bakırköy Gençlik Kulübüne mensup bisikletçiler şerefine dün kulüp merkezinde bir tören yapılmıştır., Merasim samimi bir hava İçerisinde devam etmiştir.
Seyrüseferin tanzimi yolunda çalışmalar
Köprüden 8 - 10 ve 16,30 •
19.30 arasında demir tekerlekli vasıtalann geçmesine müsaade
edilmiyecek
Seyrüsefer işlerini tanzim yolunda evvelce alman tedbirlerin tatblkına başlanmıştır. Arabacılar Cemiyeti ve iskele kâhyalariyle görüşülerek, plâkasız arabaların derhal seferden men’!, ehliyetsiz arabacıların çalıştırılmaması, rastlandığı takdirde arabacı ve araba sahibinin cezalandırılması. fenersiz arabaların seferden menedilmesi, fazla yük doldurulma* ması, atlı arabalarla el arabaları ve hayvanların bundan böyle Köprüden vo Karakoy yoilyle Necati Bey ve Tersane caddelerinden 8-10 ve 16.30-
19.30 arasında geçmeleri yasak m iş ve bu emirlerin tatbıkına lanmıtşır.
edil-baş-
dün
*--— 4
ilköğretim Konulan Encümeni
İstanbul Muallimler Cemiyeti
yaptığı toplantıda, ilk öğretim mensubu bazı âzaların teklifi üzerine şehrimizin ilk öğretim konularını konuşmak ve kararlaştırmak üzere bir (tik öğretim Konulan Encümenji teşkil edilmiştir. Encümen önümüzdeki salı günü konuşacaktır.
İTENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL. GÜNLÜK GAZETE
Sahibi ı
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMÎTED ŞtRKETÎ Müdürü: Kemal EL SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacid ÖGET
Neşrcdümiyen yazılar iade edilme*
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL. MATBAACILIK. LÎMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 54 —
— Ben bu akşam erken ayrılacağım senden, dedi, babam bir hoş. Yine kızdırmıyayım onu.
Samlm İçini çekerek başını hafifçe sola doğru meylettirdi:
— Sen bilirsin, dedi.
Sustular. Meral hemen kalkmak istediği halde kımıldıyamıyordu. işte, Samlmle bütün münasftjetlerinde anlamadığı şey, âdeta bir sır, bu İdi. Niçin kendini ona karşı daha serbest hissedemiyor? Bir şey Var ar&lannda O-nu şimdi kırmamak İstiyor. Neden bu? Hemen kalkıp gitse ya. Bir şeyler söylemek İhtiyacını duyuyor. Fakat şüphesini uyandırmaktan da korkuyor.
Tekrarladı:
— Babam bir hoş. Çabuk sinirleniyor her şeye. Seninle buluştuğumuzu da mı anlıyor? Kulağına bir şey mi gitti T
Samlm cevap vermedi. Aşk münasebetlerinde randevuya geç gelmenin ve erken ayrılmanın çok defa tehlikeli safhaların başlangıcı olduğunu bilirdi. Meralin bu İhtiyatı da — e-ger söylediği doğru İse — aklın aşka yenllme-diğlnl göstermek bakımından, kalbe hitap e-den hır mazeret değildi.
Meral doğruldu ve Samlme doğru eğildi:
264
— Beraber çıkmıyalım buradan, e m! ? Sen otur. Kalabalık burası bugün. Korkular var İçimde. Olmaz mı?
— Peki.
Meral kalktı. Samimin elini sıkan parmaklan gevşekti. Onunla göz göze gelmekten kaçınır gibi bir hali de vardı. Kendisini kopa-nr gibi ayrılıp gittikçe sürati artan adımlarla yürümesi de Samimin dikkatinden kaçmadı.
Gece odasına çekildiği zaman, akşamdan beri trende, yemekte, dışarının tesirleriyle ikide bir kesintilere tarayan düşüncesini tam bağımsızlığına kavuşturan yalnızlığın ferahlığı içinde derin bir nefes aldı, koltuğuna uzandı ve bir sigara yaktı. Akşamdan beri, yüz defa tırnakladığı hâfızasını tekrar yokladı. “Dün hava çok güzeldi”. Bu cümle aynen böyle. Ondan evvel ne demişti? Hiç hatırlamıyor. Sonra: “Boğazlçinln görünüşü ne güzeldi buralardan”. “Ne güzeldir”, “Ne güzeldi”, “dir”, “di”. Bir “ri harfinin olup olmamasında büyük bir yalan gizlenebilir. Yoktu diyelim. “Boğa-zlçlnln görünüşü ne güzeldi buralardan”. Sonraki cümle? “Gözlerim daldı hep otururken” gibi birşey. Demek, buralarda bir yerde oturmuş, Boğaziçinl görmüş. Evinde oturup Boğa-ziçini sadece düşünseydi, mekânı ve hayali tasrih etmez miydi? “Evde otururken gözlerim daldı. Boğaziçinl düşündüm” demesi lâzım değil miydi? “Buralardan görünüş” tamamiyle lüzumsuz bir plân hayali. Yaşanmadıkça söylenmesine ihtiyaç duyulmaz. Kendi kendisi o-larak Boğaziçi yalnız Beyoğlu taraflarından görünüşiyle mi güzel? Sonra Meral, vaktiyle Cihangir taraflarında bir evde oturmuş olsaydı, çocukluk hâtıralarına karışan böylo bir 265
perspektifi Boğazlçiyle beraber ona hatırlatan bir mazinin tesiri altında kalmış olabilirdi. Böyle bir şey de yok. Onu Boğazlçinln buralardan görünüşüne bağlayan fikrin izahı açıkta kalıyor. Bu boşluğu doldurmak için kurulacak farazlyelerin başında, Meralin, dlln Boğaziçinl gören bir evde, bir apartmanda, bir lokalde bulunması ve bunu saklaması gelir. Beyoğlunda • Boğaziçinl gören semtler Cihangir ve Ayas-paşadır. Meralin oralarda bir kız arkadaşı, akrabası, aile dostu yok. Belki yeni bir çay daveti. Arkadaşlarından birinin tanıdığı. Olabilir. Fakat bunu saklamasının sebebi ayrı bir mesele olur. Daha fena İhtimaller: Bir... Gar-sqnyer.
Samlm ayağa kalktı ve odada dolaşmağa başladı. Meralin “r” harflerin! nasıl telâffuz ettiğini düşünüyordu. Bilhassa “i” den sonra. Kendisi birkaç defa “güzeldir” kelimesini içinden tekrarladı. Sonra “güzeldi” yi tekrarladı. Birincide “i” harfinden sonra, “r” ne kadar ihmal edlllrae edilsin, “i” nin başka bir harfe çarpmasından çıkan ve “ş”ye çalan bir sos, İkincide “i” nin boş kalan önünde yalnız kendi hafif aksinin çınladığı bir sessizlik meydanı vardı. Fakat birincinin sesi, uzak bir ihtimalle, Samimin dikkatinden kaçmış olabilirdi. Sonra, Meral “güzeldir” dediğini söylemek için vakit kaybetmemişti. Kadın sezgisi ve yalan melekesi, o kadar kısa bir an içinde böyle bir izahı yakalayabilir miydi? Şuuraltı endüstrisinin bundan daha no büyük hârikalara muktedir olduğu düşünülürse, yalanın cinsi de, sürati de İmkânsız değildi.
Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını şöyle tamamlamıştı: “Evde otururken hep şöy-266
le deniz gören. Boğazı gören bir yer düşünmüştüm”. Samlm. kızın İstanbul sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hâlâ tereddüt eden babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerini onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak i-çin, bugün Merali gördüğü andan ayrıldığı âna kadar onun, hatırda kalan bütün sözlerini ve hareketlerini daha sakin bir dikkatin ışığından geçirmek istedi. Sıraya bir türlü hâkim olamıyordu. Onun kapıdan içeriye girişini hatırlarken, sıra oturuşuna vo ilk bakışına geldiği zaman, zihni süratle “kavga” kelimesinin sertliği vo argo bahsi, hattâ Boğaziçi meselesinin üstünden kaydı, geriye ve ileriye gitti, fakat muayyen bir noktaya nişan almış gibi muntazam bir ritmle sallandıktan sonra hediye üstünde durdu. Evvelâ Meralin sevincini, sonra hayretini hatırladı. “Ferihanın rujunun tıpkısı”. Burada, belki şuuraltından gelen bir anlayışla, zihnin tuhaf bir ısrarı vardı. Samimi düşünmeğe davet ediyordu. Fakat ne var bunda? Tıpkısı olamaz nu? Olmasa ne çıkar? Meral aldanmıştır. Cümle nasıldı? ‘'Hayret... Çok güzel... Ferihanın...”
Samlm birdenbire sıçradı ve ayağa kalktı. O zaman nasıl, nasıl dikkat etmemişti buna? Ferihanın rujunu Meral neredo gördü? Bunlar Fransız Konsolosluğunun önünde birbirlerine rastlamışlar, beraber yürümüşler ve ayrılmışlar. Cadde ortasında Feriha dudaklarını boyamış olamaz. Rujunu çıkarıp Merale göstermiş de olamaz. O halde bunlar karşı karşıya bir yerde oturmuşlar. Nerede? Boğaziçinl gören bir yerde. Ferihanın oteli Tepebaşmda 267
imiş. Oradan Haliç görünür. Boğaziçinl gören otel... Otel... Ayaspaşa... Park Otel! Tamam. Ferihanın orada oturmasına lüzum yok. Taksimde birbirlerine rastlamışlarsa oraya gidip oturmuş olabilirler. Fakat Meralin Ferihaya bir tesadüfle mi. önceden uzun bir tereddüdün peşinden verilmiş karar ile mİ gittiğinin de ehemmiyeti yok değil. Hele Feriha Park Otelde oturuyor da Meral bir Tcpebaşı yalanı söylemişse. bu ehemmiyet artar.
Kolay. Park Otele telefon.
Hemen zile bastı ve biraz sonra gelen beslemeye telefonu getirip prize takmasını emretti.
Sabırsızlıkla odada dolaşıyordu. Evet, telepati. Ben bu ruju alırken, içimde bulanık bir hisse kanşan Paris hayalleri vardı. Belki müphem olarak Ferihayı da düşünüyordum. Şimdi hatırlıyorum. Dükkâncı bana bir Sandee teklif ettiği zaman Fransız ruju istedim, onu verdi. Üstündeki markaya baktım. Dükkân biraz karanlıktı. Adam buna bir lup verdi. Stick rouge sol - France-Parıs kelimelerini gördüm ve hediyeyi aldım. Saat altıya geliyordu. Belle! Meral, aynı anda, yahut biraz evvel Ferihanın elinde aynı ruju görmüş ve beğenmişti. Onun bu arzusu bana intikal etmiş olabilir. Çünkü daha evvel, on beş yirmi dakika evvel. Merale bir hediye almak hatırımdan geçmiyordu. Birdenbire içime doğdu bu arzu. Şimdi onun delâletiyle Meralin benden gizlediği bir şeyi yakalıyorum. Belki bunda da gizli bir kaderin tertibi var. Meçhulün karnından İstediğimiz çocukları doğurtabiliriz. Faraziyeden farazlye-ye...
(Devamı var)
268
4 Kasını 1950
YEN! İSTANBUL
Sayfa 8
FIKRA
Bernard Sha w
Bedii FAİK
EVVELKİ gün trlaııdanın kikçük bir kasabasında götlerini ka-pay an aksakallı ve ak saçlı İhtiyar, ondokıızuncu asrın sonuyla ylrınlnclnln İlk yarısını kaplıyan ender zekâlardan biriydi» Edebiyat tarihçileri onıın hakkında çok defa birbirine zıt fikirler öne sürmüşlerdir. "İnsan ve Üstüninsan,, adlı eseri İle İlk büyük muvaffakiyetini kazandığı zaman, Sha"\vıı asrın en parlak edebi dehası kabul edenler ekseriyette idi. Fakat bu arada "Doktorun Muamması" ve ‘Taranın Kokusu Yoktur" gibi, içtimai nizam dediğimiz ahenktar düzenin, görülmeyen bozukluklarını buruk bir dille meydana koyan ekerlerini, anlamdan münekkidler de eksik olmadı.
Sha"’, bir asra varan uzun bayatında lıiçblr zaman tenkide kıymet vermiş değildir. İlk muvaffakiyetin kendisini fırlattığı seviyeyi dalma münekkidin üstünde görmüş ve "Yazık! Bu kadar yükseğe çıkmamalıydım, atılan taşlar topuklarıma dahi varamıyor,, diyerek, onlara mukabele etmiştir. Shatv’nıın paradoksları bir aralık Londra sosyetiğini o derece İşgale başlamıştı kİ, dostu Trlestley. kendisine gönderdiği bir mektupta: "Korkuyorum azizim, demişti, korkuyorum kİ. siz de vatandaşınız Oscar Milde gibi eserlerinizden çok, paradokslarınızla var olmıyası-nu
Filhakika bu bakımdan iki İrlandalI edip, WUde İle Shaw birbirlerine yaklaşırlar. Fakat hayatına dehasını, eserlerine İse ancak kabiliyetini koyduğunu şöyllyen M llde’a mukabil, Bernard Sha", ederlerine de dehasını serpiştirmeyi bilmiştir. Milde, cemiyetle alay etmek İçin eser yazıyordu. Fakat Sha"*, eser yazdığı İçin cemiyetle alay etti. Nitekim Londrada kendisiyle görüşen bir Fransız muharriri: "Gcorge Bernard Sha", cemiyete hediye ettiği eserlerin, kendisine o cemiyeti hırpalamak hakkını verdiğine kanidir,, diyerek. Sha""ııun paradoks menbaını kolayca keşfedivcrmlştl.
Bernard Sba" bütün hayatı boyunca en ziyade kadınlan lğnelemlştir. Bu vadide savurduğu nükteler bütün dünyanın dilinde hâlâ dolaşıyor... Fakat hu arada kadına dair her söylenenin ona malcdildiği de vârlttir kİ, bir Londra gazetesinde bunlardan biri gözüne ilişen üs t a(1. gülerek: "Ooh! Demiş, bütün kocalar. kolayını buldular. Kanlan halikındaki fikirlerini bana söyletecekler.,,
Şurası muhakkaktır ki, Bernard Sba". doksan küsur yaşına rağmen, süratle İşleyen bir kafaya malikti. Henüz neşredilmemiş beş perdelik bir piyesi, bir hafta gibi, eser doğumu İçin "lâhza” kabul edilecek bir zamanda yazması, onun dinamizmi İçin en mükemmel örnektir. Ama ne yazık kİ. bu ışıl ışıl, pırıl pırıl zekâ çağlıyanı. artık o sık sık hırpaladığı insanların arasında değil... Son hastalığı esnasında doktorlara: "Ölürsem benim İçin fena, İyi olursam sizin İçin fena olacak. Çünkü bir doktorun şöhreti, öldürdüğü hastalarla beraber artar,, demişti.
şimdi doktorlar kazançlıdırlar; şöhretlerini muhafaza edecekler. İddiasına rağmen, Sha"’ da kayıpla değildir; ebediyete kadar yeryüzünde yaşı.vncak. Fakat ortada büyük bir kayba uğrayan İnsanlık var ki. onun acısı kolay unutulur cinsten olmasa gerek... Çünkü "asrın Shakeapeare*’! yaşasaydı, klmbillr ona daha neler verecekti?
Tümamiral Rees'in
Ankarada temasları
Milletlerarası Banka limanlarımız için 12.5 milyon dolar veriyor Yapılacak limanlar arasında Samsun, Salıpazarı (İstanbul), Alsancak ve İskenderun limanları da vor
Haydarpaşa Limanının tevsiine başlanıyor
Ankara 3 (T.H.A.) — Limanlarımızın ıslahı ve teçhizatla ndırılması için Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasiyle yapılan müzakereler neticelenmiş ve bu işe tahsis edilmek üzere 12,5 milyon dolarlık bir tahsisat Bayındırlık Bakanlığı emrine verilmiştir.
Yeniden İnşasına karar verilen limanlar şunlardır:
Samsun, Haydarpaşa. Salıpazarı, (İstanbul), Alsancak, (İzmir) ve İs. kenderun.
İskenderun limanında yeniden yapılacak olan kısım hâlen noksan olan hububat ve maden nakliyatına ait teçhizat ve tesisattır. Istanbulda u-zun münakaşalardan sonra Haydar-paşada inşasına karar verilen büyük limanın yapılmasına pek sakında başlanacaktır. Havdarpaşada ilk iş olarak mevcut mendireğin Marmara Denizine doğru olan kısmının imti-dadında 500 metre uzunluğunda yeni bir mendirek yapılacak ve bu mendirek zamanla ihtiyaca göre Moda burnundan Kızkulesine kadar uzatılacaktır. Hazırlanan projeye göre ihtiyaç arttıkça liman genişletilecek, tir. Bu arada Kadıköy Koyu da bu işe tahsis edilerek kısmen doldurulacaktır.
Yeniden inşasına karar verilen limanların inşaat vasıtaları ve makineleri 12,5 milyon dolarlık krediden temin edilecektir. İnşaat için 73 milyon liralık bir ıç finansman temin edilerek buna alt bir kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Ereğli, İnebolu, Trabzon. Amasra, Akçakoca, Çanakkale llmanlariyle Anamur, Taşucu iskelelerinin de inşasına devam edilecektir.
Diğer taraftan istanbulda büyük ticaret limanından başka sanayi limanlarının inşası da düşünülmektedir. Bu iş için Tuzla ile Pendik arasındaki saha üzerinde bilhassa durulmaktadır. İkinci sanayi limanı olarak Haliç düşünülmekte ise de burasının ilende ihtiyacı karşılayamı-vacağı, temizlenmesinin de lüzumlu
Büyük su kongresi hazırlıkları bitiyor
Su mevzua üzerinde salahiyetli kimselerin fikirleri kongreye arzedilecek
Ankara 3 (T.H.A.) — Bayındırlık Bakanlığı tarafından tertip edilen büyük su kongresi için hazırlıklar devam etmektedir. Bakanlıkta kurulan bir komisyon, bu işde fikir sahibi olan zevata ve bütün Bakanlıklarla bazı teşekküllere kongrede görüşülecek mevzular etrafında fikirlerini almak üzere birer mektup göndermiştir. MütaJAalarına müracaat edilen yerlerden gelecek cevaplar bir kitap halinde kongreye katılacak üyelere dağıtılacaktır.
Diğer taraftan hazırlanan kanun tasardan da aon şeklini almıştır. Bu kanun taşanları da önümüzdeki Mec. lise eevkedilecektlr.
olduğu anlaşıldığından üzerinde fazla durulmamaktadır. Mütehassısların izahatına göre Halicin temizlenmesi şimdilik imkânsızdır. Sadece hızla dolmasının önüne geçilmesi için Kâğıthane deresiyle Âlibey deresi civarının ağaçlandırılması icap edeceği düşünülüyor. Bu suretle her ıkl deredeki toprakların Halice kayması önlenmiş olacaktır.
Tütün ihracatında
Ticaret, Gümrük ve Tekel Bakanlıkları hu hususta müşterek bir tebliğ neşrettiler
Ankara 3 (A A.) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ile Gümrük ve Tekel Bakanlığından müştereken tebliğ olunmuştur:
Tütün ihracatının, prim verilmek veya ihracatçısına ithal hakkı tanınmak suretiyle hususî rejime tâbi tutulması yolunda vâki müracaatlar ve bu müracaatların terviç edileceği hakkındaki söylentiler üzerine, bu konuda alâkalıları aydınlatmak ve tereddütleri bertaraf etmek maksa-diyle aşağıdaki hususların açıklan, ması lüzumlu görülmüştür:
1 — Dünya tütün piyasalarının bugünkü durumu muvacehesinde, tüccar elindeki tütün stoklarının hususî himayeye ihtiyaç göstermeden sa. tılablleceği kanaatine varılmış ve prim verilmesi veya ithal hakkı tanınması gibi dış ticaret ve para politikamıza uymıyan hususi bir rejimin tütün ihracatına tatbiki kabule şayan görülmemiştir.
2 — Son günlerde bazı alıcıların aşağı fiyatla tütün mübayaasında bulunmaları hakikî piyasa fiyatlarının bu seviyede takarrür edeceği mâ. nasına alınmamalıdır. Tacirlerimizin piyasanın inkişafını bekliyebil-meleri için gerekli yardımlar sağlanmak üzere lüzumlu teşebbüslere girişilmiştir.
3 — Ege piyasasının açılma tarihinin geriye bırakılması hakkında Bakanlığımıza vâki talepler yerinde görülmüş ve piyasa açılma tarihi yeni bir Iş’ara değin tâlik olunmuştur.
Kız enstitüleri talebesi liseye imtihansız girecekler
Ankara 3 (T.H.A.) — Milli Efti-tim Bakanlığı teknik öğretim okul-lariyle liselere aşağıdaki tamimi göndermiştir:
"Kız Enstitüleri ortaokul öğrencileri, okullarında meslekî öğretimle birlikte ortaokul tahsillerini de tamamlamışlardır. Liseye girme hakkını kazanmış durumda olan bu öğrencilerin, liselere devamı için vâki mü-racaatlarunda imtihana tâbi tutulmadan İlse birinci sınıfa kayıtlan yapılacaktır.,,
Tibetin 6 yaşındaki
İtalyan yeni Büyük Elçisinin beyanatı
• “—' 1 '
Piyetro Marki: Jtalya, Türkiye ve Yunanistanı müşterek bir garanti sistemine bağlanmış görmeyi çok arzu eder,, diyor
Ankara, 3 (ANKA) — Memleketimize yeni gelmiş bulunan İtalyan Büyükelçisi Eksclâns Piyetro Marki Ankara Ajansı siyasi muhabirine bir demeçte bulunmuştur. Büyükelçi, dünya emniyeti ile alâkalı muhtelif hâdiseleri gözden geçirdikten sonra muhabirimizin suallerini cevaplandırmış, şunları söylemiştir;
"Atlantik Paktı ile ilgili olarak î-talva. Türkiye, Yunanistan andlaşma-sınm vücut bulması biraz daha zamana ihtiyaç gösterebilir. Fakat İ-tal.va; Türkiye ve Yunanistan! müşterek bir garanti sistemine bağlanmış görmeyi çok arzu eder. Bu sistem henüz iptidaî safhada bulunduğuna göre, bu garanti »İstemi ile iş birliği bağlarım daha ziyade sıklaştırmak için, İtalya daima Tllrkiyenin yanında yer alacaktır.,,
Büyükelçi» Dış Bakanımız Fuat Köprülünün Roma seyahati hakkında demiştir ki:
"Bu gibi toplantılar çok lüzumludur. Çünkü dünya sulhtlnün tesisinde işbirliği yapan bütün memleketlerin müşterek menfaatlerini ilgilendiren birinci derecede ehemmiyette meselelerin müzakeresine yarayacaktır.
Amerikan Yanlımı Denir Başkanı T
Ankara. 3 (AA.) — Amerikan Deniz Yardım Grupu Başkanlığına tâyin edilmiş bulunan Birleşik Amerika Alımcı Filosunun Hava Tümeni Komutanı Tümamiral Rees, eski grup başkanı Amiral Ginder ile birlikte bugün Milli Savunma Bakanlığında Bakanlık adına Deniz Kuvvetleri Komutanı yaveri Binbaşı Hay-ri Bars tarafından karşılanmış, kendisine "Hoşgeldiniz” denilmiştir. A-mıral Rees. Deniz Kuvvetleri Haber Başkanı Albay Ekrem Tetik refakatinde saat 9.30 da Deniz Kuvvetleri Komutam Tümamiral Sadık Altıncan tarafından kabul edilmiştir.
Bu kabul esnasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Kemaleddin Bozkurt
Keban ve Polka madenlerini hususî sermayeler işletecek
Ankara, 3 (T.H.A.) — Keban ve Polka madenlerinin işletilmesi için Etibankın yapmakta olııduğu tetkikler sona ermiştir.
Bu madenlerin hususi teşebbüse devredilerek işletilmesi dahA uygun görülmektedir.
Madenlerin işletmeye açılması için, istihsal başladıktan sonra hangi tarzda İzabe edilmesini tâyin ve karışık halde bulunan kurşun, gümüş ve altın madenlerinin daha rasyonel şekilde ayrılmasını tesblt maksadiy-le Amerikalı İZAbc mütehassısı R.G. Rntherford davet edilmiştir.
Marshall PlAnı teknik yardım programından bugün memleketimize gelen R.G. Rutherford. üç dört ay kadar kalacak ve bu müddet zarfında etüdlerde bulunacaktır,
Ingiliz Albayı Wilson şerefine bir ziyafet verildi
Ankara, 3 (A.A.) — Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Sadık Altıncan, Deniz Harp Okulu ve Koleji eğitim uzmanı İngiliz Albayı Wilnon şerefine bugün Ankara Palasta hususî bir öğle yemeği vermiştir. Bu yemekte Ingiliz Deniz Ataşesi Albay Brown ile, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Kema-Icddln Bozkurt. Deniz Kuvvetleri Harekât Dairesi Başkanı Tuğamiral Zeki özak, Heybeliada Harp Okulu ve Koleji komutanı Albay Şevki Gürel, Kırşehir Milletvekili Emekli A-miral Rlfat özdeş. Deniz Kuvvetleri Haber Başkanı ile Amirallik Yaveri Binbaşı Hayri Bars hazır bulunmuşlardır.
Bakanlar Kurulu
Ankara, 3 (T.H.A.) — Bakanlar
Kurulu bu akşam toplanmış, gündemindeki işleri görüşerek kararlar almıştır.
Büyük bir İtalyan dostu olan Köprülü. bu suretle bir kere daha hürriyete susamış bütün milletlerin bu gayelerine varacak yolun bütün iyi niyetli milletler arasında çizilmesine va riyan bir hava içinde bulunacaktır.”
Ekselâns Piyetro Marki muhabirimizin iki memleket arasındaki sempatiyi belirtmesi üzerine de şöyle demiştir:
"İtalya ve Türkiye, Türk - İtalyan dostluk muahedesi imzalandıktan sonra karşılıklı olarak kültür münasebetlerini takviye etmek ve arttırmak hususunda büyük bir arzu hissetmektedirler. Ben şahsan bu münasebetleri takviye hususunda elimden gelen her şeyi yapmaya çalışacağım. Mânadan Ari kelimeleri sevmem. Onun içindir kİ, memleketlerimiz arasındaki dostluk kelimelerinin fiiliyat ta. bu kelimelerin hakiki mânalarını bulmasını İstiyorum.,,
Türkiyedeki demokrasi gelişmeleri hakkında da Büyükelçi demiştir kt:
"Bu derece mükemmel bir tarzda cereyan eden seçimler Türk Milletinin olgunluğunu ve Atatürk ruhunun hor Türkün kalbinde nasıl yaşamakta olduğunu ispat etmiştir..,
tirk Deniz Kuvvetleri Komutanı ile
İle Deniz Harekât Dairesi Başkanı Tuğamiral Zeki Özak da hazır bulunmuştur.
Amiral Rees Türk amiralleriyle tanışmaktan mütevellit büyük memnunluğunu izhAr etmiştir.
Amiral Rees, saat 10 da Deniz Kuvvetleri Komutanının da refakatiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut’u, 10.25 te Millî Savunma Bakanı Refik Şevket İnceyi, 10.50 de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kurtcebe Noyan’ı, 11.25 te Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muzaffer Göksenin’l ziyaret etmiştir.
Bu Akşam Amiral Ginder Süreyya Pavlyonunda Amiral Rees şerefine bir kokteyl verecektir.
İzmit Kâğıt Fabrikası işçileri zam isteğinde ısrar ediyorlar
İzmit, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimiz Kâğıt Fabrikasında çalışan 2 bin işçi ile müessese arasında birkaç gün evvel çıkan iş ihtilâfının halli için bugün Vilâyette Valinin başkanlığında işçi sendika mümessillerinin de iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. İşçi sendika üyeleri bu toplantıda hayat pahalılığı dolavısiyle Ücretlerine % 50 zam yapılmasını ileri sürmüşlerdir. Fabrika Müdürü bugünkü şartlarla işçilerin bu arzularının yerine getirilmesinin mümkün olamıyacnğını söylemiştir. Zam isteği üzerinde ısrarla duran fabrika işçileri durumu telle Çalışma ve İşletmeler Bakanlıklarına bildirmeğe karar vermişlerdir.
Italyan Hükümeti, Mussolini’nin mallarının bir kısmını karısına iade ediyor
Ankara, 3 (ANKA) — Bugün öğrenildiğine göre Italyan Hükümeti Mussolini’nin müsadere edilmiş mallarının bir kısmını karısı Dona Ra-şele iade etmeye karar vermiştir.
Osmancıkta zelzele
Osmancık 3 (A.A.) — Bu gece saat 2,25 te beşer saniye süren orta şiddette iki deprem olmuştur. Hasar yoktur.
Zelzele, Bigadiçte de hissedildi
Bigadiç 3 (A.A,) — İlçemizde bu. gün saat 3 ü 18 geçe orta şiddette bir deprem olmuştur. Hasar yoktur.
D.P. müfettişleri toplandılar
Ankara, 3 (T.H.A.) — Demokrat Parti bölge müfettişleri bugün Genel Merkez binasında toplanmıştır, tçll-rnada teftiş işleri • üzerinde görüşülmüştür. Toplantıya Fevzi Lûtfl Kara-osmanoğlu başkanlık etmiştir.
Şefi Dalai Lama memleketini terketti
Hlndlstanın Tibet meselesini Birleşmiş Milletlere getirmesi İsteniyor
Yeni Delhi. 3 (YİR.S) — Dftlnl La-ma yanında bazı Hükümet şahsiyetleri olduğu halde memleketini ter-ketmiştlr Şeflerinin memleketten gitmesi Üzerine Tibetli müdafilerın moralleri bozulmuştur. Tibctin şefi olan Dalai Lama 6 yaşındadır.
Askeri harekât
Bugün Komünist Çin kuvvetleri Tl-betin başşehrine 150 mil mesafeye kadar gelmişlerdir. Düşman kuvvet-siyasl şahsiyetleri Nehruyu tazyik e-den Tibet kuvvetlerinin başında çarpışan bakanlardan dördü ölmüştür.
Bildirildiğine göre otoriter Hint siyasi şahsiyetleri Nchruya tazyik e-derek, Tibet meselesinin Birleşmiş Milletlere intikal ettirilmesini istemektedirler. Çinin Hint notasına verdiği sert ve kaba cevap ise İki memleket basını arasında bir düellonun başlamasına sebep olmuştur.
Ufacık Tibet ordusunun müdafaaya çalıştığı Chamdonun düşmesi, memleketin durumunu ciddileştir-iniştir. Bildirildiğine göre bu kasa-badaki Tibet arkerleri geri çekilmişlerdir. Tibet başşehrine Komünist Çin kuvvetlerinin pek az bir mukavemetle karşılaştıktan sonra yakın bir tarihte girmeleri beklenmektedir.
Dünkü Asamble
irleşmiş Milletler
kuvvet veril
TnfflÎN
Flushing Meadovvs 3 iYİRS) — Birleşmiş Milletler Asamblesi bugün Birleşmiş Milletler emrine askeri kuvvet verilmesini kabul etmiştir. Ayrıca Güvenlik Konseyi çıkmaza girince Birleşmiş Milletler Asamblesine harekete geçmek salâhiyetini veren Amerikan takriri 52 lehte, 5 aleyhte ve 2 müstenkif reyle kabul edilmiştir. Takririn kurulmasını teklif ettiği sulbü müşahede komitesine iki sene müddetle, Çin, Kolombiya, Fransa, Çekoslovakya, Hindistan, İrak, İsrail, Yeni Zelanda. Pakistan, İsveç. Rusya, İngiltere, Amerika ve Uruguay seçilmişlerdir.
Asamble istilâ hareketini önlemek İçin plânlar hazırlıyacak olan "Müşterek Hareket,, komitesine, AvnıstraL ya. Belçika, Brezilya, Birmanya. Kanada, Mısır, Fransa, Meksika. Fili-pinler, Türkiye. Ingiltere, Amerika, Venezüella ve Yugoslavyayı seçmiştir.
Porfo-Rico Komünist Partisi Lider ve Genel Sekreteri tevkif edildi
San Juan (Porto Rico), 3 (AP) — Hükümet dün. Porto Rico Komünist Partisinin Lideri Cecii Andreu înlo-slas ve Parti Genel Sekreteri Juan Santos Rlvera’nın tevkif edilmiş olduklarını bildirmiştir.
öğrenildiğine göre, 600 kişi tevkif edilecektir.
Birleşmiş Milletlere müracaat
Flushing Mcado\vs, 3 A.A, (AFP)
— Porto Rico Milliyetçi Partisi Bir-kşmtş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lle’den Porto Rico’ da cereyan eden hâdiseler üzerine Güvenlik Konseyinin dikkat nazarını çekmesini talep etmiş ve bu hâdiselerin milletlerarası barış ve güvenliği tehlikeye sokabileceğini belirtmiştir.
Trygve Lle’nin bu talebe cevap vereceği sanılmamaktadır.
Amerika komünistleri (îe mİ İşe medhftldnr
Washlngton, 3 A.A. (United Press)
— Kongredeki Porto Rico temsilcisi Antonio Femas İsem, Başkan Tru-mana karşı girişilen suikast tesebbü. sünü, Porto Rico'hı mutaassıp milliyetçilerle Birleşik Amerika hain komünistleri tarafından müştereken hazırlanmış bir iş olarak vasıflandır-mıştır.
Meclis Komisyonları için tadat cetvelleri hazırlandı
Ankara, 3 (T.H.A.) — Demokrat Parti Meclis Grupu İdare Heyeti bugün toplanmıştır, lçtlmada komisyonlara ayrılacak milletvekillerinin tesblti için görüşmeler olmuştur. Bilindiği gibi komisyon seçimi Meclisin önümüzdeki toplantısında yapılacaktır. Hasırlanmakta olan cetvellerin komisyonlarda fazla bir değişikliğe uğramıyacağı sanılmaktadır.
Ankara Hukuk Fakültesinin kuruluşunun 25 inci yılı
Ankara 3 (ANKA) — 1925 yılında Atatürk’ün eli ile kurulmuş olan Ankara Hukuk Fakültesi 5 kasımda 25 inci yılını kutlayacaktır. Bu münasebetle önümüzdeki pazar günü saat 10,30 da fakülte salonunda bUyÜk bir kutlama töreni tertip olunmuştur.
Sâdâbad Paktının ihyası düşünülüyor
Ankara, 3 (ANKA) — 1936 yılında imzalanmış olan ve bugünkü şartlar altında işleme imkânım bularnıyan Sâdâbad Paktının yeniden ihyası için gayri resmî temaslar yapıldığı hakkında bir müddetten beri Ankarada dolaşan söylentiler, Bağdat, ve Tahranda da teyit edilmiştir. Tahrandaki solcu gazeteler paktın aleyhinde bulunmakta, Bağdat gazeteleri ise, aksi şekilde hüküm yürütmektedirler.
R tina 1 hususî mu habirimizden
Yunan Komünist Partisi ve Yunan Ordusunun durumu
Hükümet, "can çekişen komünizmin son ihtilâçları" olarak tavsif ettiği kaynaşma hareketlerine pek fazla ehemmiyet vermiyor gözüküyor
Yunan Komünist Partisi K.K E. nln verdiği bir konferans, Atinada kargaşalıklar yarattı. Konferansta on sene mücadele, halk demokrasilerinde siyasi mültecilerin meydana getirdikleri meseleler, teşkilât meselesi gibi noktalar münakaşa edildikten sonra "baba" hoca ve lider...” gibi lâkaplarla Staline telgraf çekildi. Bu telgraf, Yunan halkının, çetin mücadele yıllarında kendilerinden kıymetli yardımını esirgemeyen Staline karşı duyduğu minnet hislerini İfade etmekle beraber yardımın mahiyetini açıklamamaktadır. Hakikatte. Gram-mnş ve Vltalde dövüşen komünistler bu telgrafı acı bir İstihza olarak karşılayacaklardır. Zira Moskova, zafer cephe değiştirmeye başladığı zaman, harekete getirdiği kuklalarının yardımına koşmaktan vazgeçer. Buna rağmen komünist delegeleri "Sta-linin bulunduğu yerde zafer vardır,, demekte sebat ediyorlar. Halbuki İspanya, Yunanistan ve Korede vaziyet hiç de öyle olmadı.
Diğer taraftan, K.K.E. nln bildirdiğine göre Yunanistan 300.000 kişilik bir orduya sahiptir. Tabii, bu ordu Arnavutluk ve Bulgariara meydan o-kumak için kullanılacaktır. Amerikalılara gelince, bunlar bir küfür mevzuu teşkil etmektedirler. Maama-fih Amerikalıları tenkid eden yalnız komünistler değildir. Amerikalılar, Yunanlıları, daima makinelerin karşısına. yem diye çıkarmakla itham e-dillynrlar. Bu eski bir nakarattır a-ma, Koreye Yunan askeri yollama işi, bu daima tekrarlanan fikre aktüel bir hava veriyor. Yunan Komünist Partisi, asker yollama mevzuunun ortaya çıkmasını müteakip "asker, bahriyeli, tayyarecilerden aldanıp da kasap dükkânına gitmemelerini,, tavsiye eden kin ve gayız dolu nutuklar irad etmektedir. Yunanlılar Koreye asker yollama teklifini kabul etmemelidirler, zira memleketleri hür insanlarla dolu dağlarla kaplıdır. Bu mahut dağlarda. Yunanlıların birbirlerini tekrar boğazlıyacaklan gün u-zak değildir. Şu halde, bu kadar uzun bir seyahat yapmaya ne lüzum var.
Dahile gelince. Komünist Partisi
Rusyanın Avusturya polisine müdahalesi
k
Bıı hareket, Avusturya işgal andlaşmasının ihlâli şeklinde vasıflandırılıyor
Washıngton 3 (AP) — Birleşik Amerika dün, Sovyet Rusyanın A-vusturya polisine müdahalesini, Avusturya işgal andlaşmasının “fiili İhlâli,, olarak vasıflandırmışlar.
Dışişleri Bakanlığı, bir tebliğ ile. devam edegelmekte olan Rus müdahalesinin "Avusturya işgal durumunda ciddî bozukluklardan başka bir netice veremiyeceğini,, ihtar etmiştir.
Bakanlık bu tebliği. Amsturya Hükümetinin Rus İşgal bölgesindeki beş komünist polis müdürünün İşine son verilmesine dair olan talebinin Ruslar tarafından reddedilmesi üze-rine neşretmlştlr. Bu polis şefleri, son komünist ayaklanmasında hükümetin emirlerine itaat etmemekle it-ham edilmişlerdir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı basın şefi Mlchael McDermott, dün. Rusların, AvusturyalIların polislerini kontrollerine mâni olmalarının, "Rusların artık kontrol işiyle alâkalı olmadıkları,, mânasına geleceğini kay. detmlştir.
McDermott. işgal anlaşmasının. İşgal kuvvetlerine "yalnız bir kaç mahdut mesele hakkında müdahale imkânını tanıdığını,, belirtmiştir.
Sovyet ajanlarının Isviçrede faaliyeti
Cenevre (Hususî muhabirimiz Er-nes Ashvvick bildiriyor)
Buradaki resmi çevreler Rus ajanlarının memleketi gezerek İsviçre istihkâmlarının resimlerini çekmekte olduklarından şüphe etmektedirler. Bu şahısların Bern’deki sefaret memurlarından oldukları ve siyasî do. kunulmazlık perdesi arkasında çalıştıkları tahmin edilmektedir. Bu şüphelerin ilk müspet delili, Basol-Al-rnanya hududundaki küçük Frick, köyünde vııkubulan bir hâdise üzeri-ne meydana çıktı.
Hâdiseye şahit olan köylüler, İkinci Dünya Harbinde Rus kamplarında esir olarak kalan. Doğu PrusyalI çiftçilerdir. Bunlar bir gün. istihkâmlar yanındaki tarlalarında çalışırlarken yanlarına Bern plâkalı lüks bir otomobilin geldiğini ve içinden çıkan şahısların da ellerindeki küçücük fotoğraf makineleriyle istihkâm-ların resimlerini çektiklerini ve Rusça "hava hücumlarından ve topçu ateşinden,, bahsettiklerini derhal polise haber vermişlerdin
Bu hususu inceleyen İsviçre gazetelerinden biri, Rusların Bern’de Rusya ile İsviçre arasında ticarî ve kültürel münasebetler tesis etmek için 350 kişilik bir grup bulundurduklarını ve hakikatte bunların vazifeli oldukları işlerle hiç de meşgul bulunmadıklarını açıklanmak tadır.
Gazetede her hafta Rus makamları tarafından mühürlenmiş iki zarfın Moskovaya gönderilmekte olduğu ve bunların hiç şüphesiz vesikalarla dolu bulunduğu oelirtllmektedir.
kati talimat veriyor; ihanet edenlerle, satılmışların, sendikalardan çıkarılması üzerinde duruyor. Fakat bu işin nasıl yapılacağını hiç aydınlatmıyor. Mücadeleci komünistler isyana mütemayil gösteriler yapmaya teşvik cdiliyorlarsa da, bu tavsiyeleri yerine getirmeye hiç yanaşmıyorlar. İhtiyatlı davranarak bir kenara çekilip sürüleri kahramanca hareketlere teşvik eden şeflerin faaliyetleri Yunan Komünist kütlesinin tekmiline tesir etmiyecektlr. Üstelik beş senelik bir mücadele, ıstırap, hapis, katliâm devresinden sonra komünistler de bütün halk gibi bitaptır. Bu yüzden, K.K.E. nln davetine icabet ederek dağlara tırmanıp Amerikalılara karşı harp açacakları şüphelidir, üstelik kendilerine milliyetçi ordularının yardımları vadedillyor, bu da bir çok komünistin şevkini kırmaktadır.
Hükümete gelince, bu isyan teşviklerine çok fazla ehemmiyet vermiyor gözüyor. Başbakan, bütün bu faaliyetleri "can çekişen bir canavarın son İhtilâçları,, diye tasvir ediyor, ölmek üzere bulunan komünizmin spazm içindeki hareketleri Yunan â-silerinin durumlarını ümitsizleştır-mektedlr. Yunan Hükümeti memlekette eski nüve ve elemanları tekrar kalkındırmak için Komünist Partisinin çalışmalarını adım adım takip etmektedir.
Görülmemiş bir kuyrukluyıldız
Gözleri kör edici bir ışık saçarak, arza doğru ilerledi
New-York, 3 (AP) — Dün. Kuzey Doğu Amerika ve Kanadanın muhtelif yerlerinden, "gözleri kör edici bir ışık” görülmüş olduğuna dair haberler alınmıştır.
Bunu görmüş olanların ekserisi, ı-şığın müteaddit renklerden müteşekkil ve infilâka benzer bir şey olduğunu belirtmişlerdir.
New-Yorktaki Sivil Havacılık idaresinin Albany’deki memurlarından biri. ışığı "Çok parlak bir merkez arkasından kırmızı kuyruğu olan ve gökten yere doğru süratle ilerllyen bir kuyrukluyıldıza benzettiğini söylemiş ve hiç bir vakit böyle bir kuyrukluyıldız görmediğini İlâve etmiştir.
Amerika, İspanyaya uzun müddet büyükelçi gönderemiyecek
Washlngton. 3 (AP) — Başkan Truman dün, Birleşik Amerikanın İspanyaya Büyükelçi göndermesi keyfiyetinin uzun bir zamana vabeste olduğunu söylemiştir.
Bir basın konferansında Başkan, Birleşmiş Milletlerin, İspanyaya karşı tatbik edilmekte olan diplomatik boykotun kaldırılması hakkında vermiş olduğu karan doğrudan doğruya tefsir etmiveceğini belirtmiştir.
İspanyaya diplomatik temsilci gönderilmesine dair sual sorulduğu zaman Başkan, evvelâ, soyliyecek bir şey olmadığını ileri sürmüş ve bir müddet düşündükten sonra ve kelimelerini itina İle seçerek, bu işin uzun zamana vabeste bulunduğunu açıklamıştır.
Londra - Bombay seferini yapan bir Hint uçağının parçalandığı zannediliyor
Grenoble 3 A.A. (Reuter) — içinde 40 kadar Hintli yolcu ve 8 mürettebat ile 4 motöriü bir Hint "Cons-tellatlon., uçağının Fransız Aiplerin-de parçalandığından korkulmaktadır.
Uçak Londra ile Bombay arasında yaptığı seferlerde 3 saat gecikmiş ve son olarak Marsilyanm 50 kilometre kuzeydoğusunda görülmüştür.
Alçak bulutlar ve fena hava araştırmaları güçleştirmektedir.
Birleşik Amerikada
genel seçimler
Müşahitler, iştirakin %60 a varacağını tahmin etmekte
Washlngton 3 (AP) — Birleşik Amerikanın 7 kasımda yapılacak evlan genel seçimlerinde iştirak nispetinin % 60 olacağını müşahitler tahmin etmektedirler. Bu, 42.000.000 rey demektir ki, Başkan seçimleri haricinde bir rekor mânasına gelmektedir.
Bu arada propaganda tekniklerinde farklar müşahede edilmekte ve Demokratlar adaylannı memleket İçinde gezdirerek çok geniş bir faaliyette bulunmaktadırlar. Buna mukabil, Cumhuriyetçiler, bu kadar geniş bir propagandaya girişemlyeceklerini a-çıkça itiraf etmektedirler.
Kadın adayların sayısı 42 dlr. Bun. ların içinde küçük partilerin nam. zetleri de .ver almaktadır.
Bunlar arasından 59 yaşında olan Demokrat Ana Frohmiller, Arlzona Devleti Valiliğine namzettir. Kazandığı takdirde, Amerikan Federal Dev Jetlerinin üçüncü kadın başkanı olacaktır.
Yeni İstanbul’ un sürprizi: 1.000 SAAT. Tafsilâtını yakında öğreneceksiniz.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
4 Kasım 1950
GÜNÜN
KONOMiK
>
İhracat işlerimiz ve ciddiyet
Yazan : Habib Edib - TÖREHAN
Kısa Haberler
Uzakdoğuda pirinç mücadelesi
0“teden beri dertlerimizin başında gelen ihracat işlerimizden daima şikâyet etmekteyiz. Bazan İhraç edilecek mallarımız bulunmamakta, bazan da toplanan mallarımızı satmak imkânını elde edememekteyiz. Bize Öyle geliyor ki, hükümet müdahalesinin en büyük sebebi çok defa tüccarımızın alâkasızlığından ileri gelmiştir. Hariçteki piyasalarla daim! münasebette bulunanlânmız, hariç memleketlere seyahat edenlerimiz çok azdır. Onlar bunu ticarî masraflarının israf sayılacak faslına kaydetmekte ve belki de böyle bir zihniyetle bu işten çekinmektedirler. En büyük arzulan memleket mallarına karşı hariçten İhtiyaçların artması, alıcıların memleketimize kadar gelmeleri ve bizim de o zaman istiğna İle hareket edilerek arzu edilen fi. yatın ele geçirilmesidir. Yahut da Hükümetin muhtelif memleketlerle ı yaptıkları anlaşmalara dayanarak mallarımızı almak imkânlannın hazırlanması ve bu suretle kolaylıkla satış yapılmasının temin edilmiş olmasıdır. Kore hâdiselerinin dünya alış verişinde husule getirdiği hare-ketlere rağmen bu eski vaziyetlerin artık devam edemlyeceğlne ve tlca-ret âlemimizde de artık yeni bir faaliyet husule gelmesinin zanıret olduğuna ehemmiyetle işaret etmek İsteriz. I
ellerinde bulu-tetkik sahasına hakiki alıcıyı ticari nıünııse-imkAnım temin
tl olduğunu ve İhracatçılık bakı, mınd&n başlı başın a bir sermaye sayılması gerektiğini artık takdir et-memiz lâzımdır. Biz her sınıf halk tarafından gezilen bu gibi sergilerde toplanan malûmat yığınından bir kısmının ciddi bir ehemmiyeti haiz olmadığını biliyoruz. Buna rağmen şimdi tüccarımızın nan bu malûmat ilo atılmaları sayesinde bulabileceklerine ve betlerini arttırmak
edeceklerine eminiz. Başka memleketlerde tüccnrın bu malûmatı elde etmek için bir hayli gayret sar. fettlklerinl, gazetelerin ilân sayfalarını karıştırdıklarını ve bir çok maddi fedakârlıklarda bulunduklarını gördüğümüz zaman hükümetin yaptığı bu işlerden dolayı bir taraftan, teşekkür mecburiyetimizi saklaya-ınıyor, öte taraftan da artık şahsi teşebbüsün memleketimizde yer al. ması ve-devletçiliğe nihayet verilme-sl lüzumu duyulduğu şu zamanlarda hAIA İhracat işlerimizde ciddi çalış-maktan uzak knldığımıza üzüldüğümüzü bildirmekten kendimizi alamıyoruz.
*

Aflilollerıınvu ticaret komilerinin kararları
Ncw-York, 9 (YİRS) — Buglhı Milletlerarası Ticaret Komitesi bütün dost milletleri hususi yatırımları ve ticari münasebetleri kolaylaştırmak İçin her türlü imkânı hazırlamaya ve konulan tahditleri kaldırmağa davet etmiştir.
Yunanbıtan Ingllierc.vc üzüm satıyor
Atina, 3 (Hususi) — Anlaşıldığına göre, İngiltere Gıda Bakanlığı Yunanistanın 30.000 ton Yunan üzümü satma teklifini kabul etmiştir. Her iki memleket arasındaki anlaşma pek yakında imzalanacaktır.
Bundan başka Yunanistan 12.000 ton üzümü Almaoyuya, Holânda-ya, Kuzey îrlandaya ton başına 87 sterlingdon olmak üzere ihraç etmiştir. Pek yakında ton başına 87 ilâ 88 sterllngden 10.000 ton daha ihraç edilebilecektir. İsveç, Holânda ve Kuzey İrlanda İle bu hususta müzakerelere başlanmıştır.
Bu bölgedeki pirinç siyaseti, türlü pazarlık ve mücadelelere vesile oluyor
Batı Almanyada sermaye darlığı
Hindistan tütünleri BVUatrıijyadA yeni bir piyana buldu

olarak hangi alınabileceği. İstihsal eden yaptığına dair
Ticaret mümessillerimizle elçilik ve konsoloslarımızın bize ihracat işlerinde pek çok faydaları olacaklarını tahmin etmekteyiz. Fakat onlardan istifade yolunu da bilmemiz lâzım geldiğini takdir etmeliyiz. Bunlara müracaat ettiğimiz zaman bize lüzumlu olan malûmatı edinebllmellylz. Onlar da bu gibi müracaatların yapıldığını görürlerse ona göre hazır-Tanlr ve lüzumlu malûmatı derlerler. Halbuki şimdiye kadar elde ettiğimiz malûmata göre bu gibi teşkilâttan yapbğımız istifade pek az olmuştur. Bunlara, bulundukları memlokette mallnnmızın ne dereceye kadar satılabileceği, ithalâtçı firmaların İtibara mallarımızın aynını memleketlerin neler
şahsi müracaatlarımız pek az olmuş, tur. Kendiliklerinden yazdıkları raporlar, hazan okunmamak üzere, neşredilmiş, hazan da dosyaların için, de ya unutulmuş veya kaybolmuştur. Alâka uyandırmayan bu yazıların hazırlaıunası için de artık büyük incelemeler yapılmasını ‘ beklemek doğru olamaz. Halbuki bLz btı hayli fedakârlıklarla hariçte bulundurduğumuz bu memurlardan bir takım malûmat İster ve bunları ı tenkit ve tahlil edebilecek bir durumda olursak, o vakit bu işlere verilecek ehem, miyet de artacak ve incelemeler de hakiki esaslara istinat etmiş olacaktır. Onun için Ticaret Vekâleti ile Dışişleri Bakanlığının hariçte İş gören memurlarından lâyıkıyle istif», de edemediğimiz hakkında öteden beri yapmakta olduğumuz şikâyetlerin pek yerinde olmadığını ve evvelâ neler istediğimizi bilmemizin tesbiti lâzım geldiğini, şayet bu İsteklerimiz yerine getirilmezse o zaman haklı olarak şikâyet etmemizin yersiz olmayacağını söylemeyi faydalı buluyoruz. Geçenlerde Frankfurt Sergisinin Türk paviyonundan bahsederken bunun yalnız devlet tarafından yapılmış bir şey olduğunu, halbuki ihra-catçılarımızm bundan bir çok istifa-deler temin edebileceklerini yazmış ve İştirakten sarfınazar, hattâ ziya-ret için bile gelenlerin hiç sayılacak kadar bir miktarda olduğunu yazmış, tık. Şimdi memleketimizde dağıtılmak üzere bir liste tanzim edildiğini gördük. Bu liste Frankfurt sonbahar sergisindeki Türkiye pavlyonun-da teşhir edilen mahsul ve mamullerimizle ilgili firmaların adreslerini İhtiva etmektedir. Beş yüz nüsha olarak basılmış olan bu liste memleket ticaret odalariyle ihracat bir-İlklerine gönderilmiştir. Bu üstenin kısa ön sözünde de devletin yaptığı bu İşe tüccarımızın iştiraki istenilmektedir. Her halde İhracatçılarımız için satış yerlerini anlatan bu gibi malûmatın büyük bir ehemmiye-
Bonn 3 (Husus!) — Enflasyon olan bütün memleketlerde olduğu gibi Batı Almanyada da şimdi sermaye darlığı bütün tesiriyle hissedilmektedir. Batı Berlin m intak ası hariç bugün Batı Almanya Cumhuriyeti dahilinde sekiz milyar mark tedavül etmektedir. Harpten evvel 1936 yılında bütün Almanyada tedavül eden 6,65 milyar m&rku. Batı Almanya şimdi 1936 da-ki nüfusun üçte ikisine malik bulunmaktadır. Memlekette İstihsal hacmi fazlalaşmış ve fiyatlar yükselmiş olduğu için bu para miktarı fazla sayılamaz.
Bir müddet evvel işgal bölgeleri arasında kabul edilen ticaret serbes-tlsl ve eski büyük bankaların dağılmış olması paranın tedavül süratini bir miktar azalttığı için bugiln Batı Almanyada tedAvillde bulunan para normal seviyededir denilebilir.
Memlekette sermaye azlığını, halkın bankalardaki tasarruf hesapları da gösterebilir. Bütün Alman tasarruf müesseselerindek! tasarruf edilmiş para miktan 3,7 milyar marktır. Batı Almanynmn onda biri kadar nüfusa sahip bulunan lsviçre-de tasarruf hesabındaki para yekûnunun 4.8 milyar olduğunu düşünecek olursak Almanyada halkın elinde çok az para bulunduğunu kolayca anlayabiliriz. Bankalarda tasarruf e-dilmiş para miktan nüfusla mukayese edildiğinde Almanyada nüfus başına 100 mark düştüğü halde İsviç-rede 1000 frank düşmektedir. (Markla İsviçre frangı kıymetlerini müsavi olarak alabiliriz). Sonra tsvlçrede tasamıf edilmiş paralar kolayca muhtelif yatınmlan finanse edebildiği halde Almanyadaki tasarruf edilmiş paralann bu bakımdan oynadıktan rol çok cüzidir.
Yent Delhi, 3 (H.H.S.) — Şimdiye kadar Hindistandan sadece jüt. pamuk ve lâstik satın alan Avus» tralya şimdi Hint tütünü İle de alâkadar olmaktadır. 1949 yılında Hindistanın Avustralyaya yaptığı ihracatın yüzde onunu tütün teşkil etmektedir.
İki memleket arasındaki lthalAt-Ihracat vaziyetine gelince: 1949-1950 yılı içinde Hindistan Avus-tralyadan 5.746 milyon rupi tutarında IlhalAtta bulunmuştur. Hindi «tanın aynı devredeki İhracatı ise 5.219 rupi tutmuştur.
Amerikan pamuk tahdidatının tesirleri
*

Kasım döküntüsü kasaplık hayvanlar
Son günlerde şehrimizin muhtelif bölgelerinde ucuz koyun eti satıldığı görülmektedir. Mısırçarşısında 160 kuruşa kadar koyun eti satılmaktadır.
Yağ tağşişini menedecek kanun tasarısı
Toptancı kasapların ifadesine göre, her sene bu mevsimde, kışın beslemeye elverişli olmayan kasaplık ha yıkanlar, bol miktarda piyasaya arzedllir. bu suretle piyasada et u-cuzluğu başlar. Bu mevzu hakkında izahat veren bir zat diyor kİ:
M—Besiye çekilmeyen hayvanlara kasım döküntüsü tabir edilir. Bu sene de kasım döküntüsü fazladır.
Mısırçarşısı ve civarında 160 kuruşa satılan koyun eti de, kızılkararnan koyunlandır/’
*
Ankara 3 (T.H.A.) — Ticaret Bakanlığında toplantılarına devam eden Yağcılık Kongresi Önümüzdeki pazartesi günü mesaisini bitirecektir. Kongre çalışmalarında mağşuş yağlar meselesiyle ehemmiyetli surette meşgul olunmuş ve bu mevzuda çeşitli kanaatler izhar edilmiştir.
Kongre yağ tağşişini menedecek bir kanun tasarısı teklifi hazırlamıştır.
Teşebbüs sahiplerine açılacak krediler
Ankara 3 (T.H.A.) — İktisadi İşbirliği idaresi tarafından teşebbüs sahiplerine açılacak krediden faydalanmak isteyen 130 firma, Devlet Bakanlığına müracaat etmiştir. Şimdiye kadar bunlardan beş tanesine kredi açılması uygun görülmüştür. Diğerlerinin müracaatları tetkik e-dilmektedir. öğrendiğimize göre hâlen tetkik edilen sınıla memleketin rını karşılayacak mevcuttur.
müracaatlar ara-mühlm ihliyaçla-şekilde projeler
Ne w-York Borsasındo çelik senetleri yükseldi
Çelik senetleri başta olmak U-zere, Ne w-York borsacında dün fiyatlar hububat rışık ve mıştır.
yükselmiştir. Chicago borsacında buğday ka* mısır yüksek kapan
New-Yorjk, 8 (Hususi) — Amerikanın pamuk ihracatını azaltması üzerine dış memleketlerde şiddetli bir pamuk İhtiyacı başgös-termlştlr. İhracatçıların söylediğine göre, dış memleketlerdeki bu Acil ihtiyacı karşılamak için A-merlkanın pamuğu alıp, iplik haline getirdikten sonra ihraç edip edemiyeceğl düşünülmektedir. A-merikamn son zamanlarda ihracat kontenjanını 146.000 balyaya çıkarması, karışık İhracat vaziyetini düzeltmek İçin atılan bir adım sayılabilir.
İsviçre pamuk mensucatı istihsali ve İhracatı
rnukahll Panuık, iplik is-bulmuş-
Zürich* 3 (Uçakla) — Bu yılın ikinci yansında İsviçre pamuk dokumacıları İstihsallerini biraz arttırmışlardır; buna muameleler azalmışUr. elyaflı iplik ve kanşık tihsall bu yıl 1.071 tonu tur.
îsvıçrenin pamuklu kumaş ihracatı bu yılın İkinci yarısında 29.800 000 frank değerindedir; göçen yıl ihracatın değeri 8.500.000 franktı. Pamuk İpliği İhracatı senenin ikinci yarısında çoğalmıştır.
tsvdçre Pamuk Organizasyonuna göre, İmal edilen ham pamuk stoku, bu senenin ilk yansında 15.000.000 Kg. İken, ikinci yansında 13.200.000 Kg. a düşmüştür.
Almanya, Yunan mallan alıyor
Atina 2 (Husus!) — Millî Eko? nomİ Bakanlığının ihracatçılara bildirdiğine göre, İktisadi İşbirliği İdaresi aşağıda yazılı bazı maddelerin hususi lisans olmadan Alın an yaya ihraç edilebileceğine karar vermiştir.
Bu mallar arasında, domates, kes. tane, limongülere mensup meyveler, aromatik ve eczacılıkla kullanılan nebatlar, tütün, kuru meyve ve fındıklar, ham deriler, zeytin yağı, üzüm, bal. yün. bar. «aklar, sünger, madenî sular, konserve domates, kromlum, mermer, kurşun ve muhtelif madeni külçeler do vardır.
Asyada yaşayan sekiz yüz milyon insanın esas gıdası pirinç olduğu dalma söylenir. Bu, doğrudur; takat umumî bir kaide diye kabul etmemek şartiyle. Zira Hint Okyanusu kenarında ve Uzakdpğud&ki milletler pirinçten başka epeyi mühim miktar, da muhtelif hububat da İHtlhlâk etmektedir, Gıda maddelerini kısmen dışarıdan almak zorunda bulunan memleketler, hangisi ucuzsa onu getirtirler. Meselâ bu memleketler 1949 yılı İthalâtı 6.7 milyon ton ekmeklik hububat ve yalnız 2.8 milyon ton pirinç gösterir Nüfus, mahmulden daha pahtık artıyor
Pirinç IstihHul eden memleketler, harpten evvel, hep bir arada ortalama olarak 119 milyon ton çıkarıyor, dular. Fakat bu miktar, talebe cevap vermeye hiç bir zaman yetişmemiş olduğu gibi bugün de aynı vaziyet belki daha ağır bir şekilde devam etmektedir. Son iki senenin dünya pirinç mahsulü 147 milyon tonu bulmuş. yani harpten önceki seviyede kalmış demektir. Diğer taraftan para meseleleri dolayıslyle gıda bakımından tahdidat vazetmiş bulunan Avrupanın İthalâtı, 1939 dan önceki 1,265,000 tona karşılık 262,000 tona düşmüştür. Bu suretle Asyaya bir milyon ton daha kalmış oluyor. Fa. kat pirinç İstihlâk eden memleketler ahalisi on seneden beri hayli çoğalmış olup talep de o nispette artmıştır. işte bu hâdise, pirinç fiyatlarının .yükselmesine sebep oldu.
Bu yılın başında, Kanada buğdayının Fob Port) - Artür fiyatı harp, ten öncekinin iki mislinden ibaret iken pirincin Fob Kangun fiyatı 1948 ve 1949 da eski değerinin yüzde 165 İne çıktı. 1949 da: pirinç Ve hububat ihtiyacını dışarıdan temin c-den Seylan adasının başlıca ihracat mahsulleri fiyatı pirinç fiyatına nispetle endişe verici bir Ölçüde düş. müştür.
1934 • 1938 devresiyle kıyas edile, cek olursa 1949 da çayın pirinç* nls. petîe değeri ancak yüzde 54, lâstl-ğtnkl de ancak yüzde 28 dİ.
Gıda maddeleri bakımından aha. Hsl henüz vesikaya tâbi tutulan Hin-dlstanda devletin pirinç yerine sair hububata revaç göstermesi bu itibarla tabiidir. İthalât 1949 da 800,000 ton iken 1950 de 100,000 tona kısılacak. Buna mukabil Hint Hükümeti 1.2 milyon ton hububat İthal etmek ve 1919 da biriktirilen stokların bir kısmını satışa çıkarmak niyetindedir.
Pirinç ithalâtım arttırmak ve hububat İthalâtını kısmak istlyen tek Asya memleketi Japonyadır. Bunun sebebini de para meselelerinde aramalı. 1950 başından beri Japon dış ticareti Japqp Hükümeti tarafından İdare edilmektedir^ fakat o ticaretin açığı. İşgal devam ettikçe Amerika-ya yüklenecektir. Bunun içindir kİ. S. C. A. P.. Amerikan buğdayı satın alınması yerine Japon mahsullerinin Asya pirinci ile mübadele edilmesini tercih eylemektedir. Bu suretle Japonya, daha ucuz hububattan faydalanamıynrak ulüks„ maddesi İstihlâk zorundadır.
Harp, pirinç İstihsaline engel oluyor
Uzakdoğudaki kargaşalıklar pirinç İstihsalini pek ciddi surette sekteye uğratıyor. Vaktiyle dünyanın en büyük müstahsili olan Birmanya da mahsul 3 milyon tondan bu miktarın dörtte birine indi. Siyam, 1950 de harpten önceki ihracat seviyesin! bulan tek memlekettir (1.3 milyon ton).
Kore harbi, vaziyeti büsbütün ka-nştırdı. Güney Kore şimdiye kadar hububatını Mançuryadan alırdı. Fakat çeltik tarlaları ıslah edilmiş olduğundan bu sene 140,000 ton birinç İhraç edeceği umulmaktaydı. Amerikalılar, Japonyayı beslemek İçin Güney Karenin bu yardımına belbagla-dılnr. Fakat şimdi, aynı Korcde kurtarılan bölgeler ahalisin! açlıktan korumaya çalışacaklar.
Ekmek ve R^ynaet
Çin’in kuzey kısmı hububat ve hele darı İle beslenir. Fakat Güney Çin’in vaziyeti pek vahim. Harpten önce mahsulü 50 milyon tonu bulan Güney Çin, dahili harp ve daha son-
ra hava şartları yüzünden bu
46 ve 41 milyon elde edebildi. Bundan başka, yılda 600,000 ton mahsul fazlalığına sahip bulunan Formoza onu Kırıl çino değil de Japonyaya veriyor. Denizlerin enmiyetslzlıgl do-layıslyk» de, Güney Çin denizden pirinç ithal edememektedir (Hong -Kong hariç).
Malûm olduğu üzere Pekin Hükümeti, Şanghay’ın yerine Hong.Kong‘u kullanmak istemektedir. Fakat bunun için Ingilterenin gözüne girmesi lâzım,..
«ene
Trabzonda fındık piyasası
Trabzon, 3 (Hususî) — tkl haftadan beri durgun ve hareketsiz geçen fındık piyasalarında bu hafta bir kımıldama olmuş ve piyasa İstekli ve kuvvetli bir vaziyet iktisap etmiştir.
Evvelki hafta içinde 150 kuruşa kadar düşen ve satıcı olmadığı İçin hiçbir muamele kaydedilmeyen kabuklu fındık fiyatları bu hafta İçinde, altı kuruş bir terakki kaydetmek suretiyle 156 kuruşa yükselmiş, fakat bu fiyatlar da satıcıları tatmin diğl için kayda değer hiçbir iş nruştır.
etme* olma-
Altın fiyatları düşüyor
Piyasada altın fiyatlarında yeniden bir sukut başgÖ8termiştir. Bir kaç gün evvel gramı 4.80 liraya satılan külçe altın, dün 4.46 liraya ka. dar düşmüştür. Bundan başka gulden altını da 29 liradan 27 Hra 80 ku-lüça haclar sukut etmiştir.
Bankerlerin ifadesine göre, dış piyasalardan yurdumuza ehemmiyetli miktarda külçe ve gulden altın gelmiştir. Piyasamıza gelen haberlerde, Asya memleketlerinden Avrupa piyasalarına bol miktarda altı» arzedildi-ğl bildirilmektedir.
Komünlsl Çin böyle bir fedakârlıkta bulunacak mı? Başkalarının (la göze aldığı bu fedakarlıktan faydalanacağı şüphesizdir. O sayede Çin tarafsızlığa karar verirse, Uzak doğuda hâkim oİ8jı Rusyşnın tecavüzkâr politikası İlo felce uğramış milletlerarası politikası normal haline dönebilecektir.
Ay sonu olması dolayıslyle satışlarının ve angajmanlarının mamen yüklenmiş ve tasfiye edilmiş olduğu bir sırada fiyatlarda husule gelen bu yükseliş, evvelki tahminleri takviye eden bir vaziyet olarak mü-talâk edilmekte ve kasım içinde fındık piyasasında beklenen inkişafın tahakkukuna bir İşaret addedilmektedir.
ekim ta-
Bazı memleketlerin gıda hususundaki müşkülâtı ile bazılarının siyasi endişelerini hafifletecek olan fyir anlaşma jra varmaya zemin ve zaman müsait gibi görünüyor... Hint Okyanusu kenarındaki memleketlerde he-nüz satın alınacak pirinç var. Eylül başında Singapur’da “Pirinç Kongresi,, İçin toplanan Uzakdoğu memlc. ketlerinin maksadı istihsal fazlalığını paylaşmaktı. Halbuki Çin, konferansa iştirak ettirilmedi; Fakat Pekin Hükümeti buna lâkayt kalamaz.
Birmanya, mahsul fazlasına ster-llng bölgesinde müşteri bulur. SI-yam’tn vaziyeti İse o kadar basit değil. 1.3 milyon tonluk İstihsal fazla-sının ancak 500,000 tonunu sterling bölgesi alıcılarına ayırdı. Japonya üst tarafını almaya hazırdır ama ödemek iktidarında değil. Bu son iki sene zarfında iki memleketin "ayni mübadele,, muamelesi daha kolay işledi; çünkü Siyam’ın demiryolu mal-remestne ihtiyacı vardı ve Japonya bu malzemeyi sağlayabiliyordu. Fakat Siyam demiryolları şimdi tamir edilmiş bulunuyor. Ancak elinde büyük miktarda dokuma mahsulü var. Japonya. 24 milyon Ingiliz lirası de. gerinde olan bu mahsule karşılık 600,000 ton pirinç istiyor. Demek. Asyanın güneyinde satın alınabilecek 800.000 ton pirinç daha var.
Çin İse, pirince şiddetle muhtaçtır Komünist Çtn Hükümetinin. Birleşik Devletlerle anlaştığı takdirde For-moza’daki İstihsal fazlasını almak İhtimali de var. Bu İtibarla o hükümetin milletlerarası vaziyetini tanzim ve Birleşmiş Milletler Teşkilâtı-na kabulü hususundaki ısran kolay, ca anlaşılır. Bu sebepledir kİ, Ingiltere, Çin’i siyasi tarafsızlığa sevket-mek imkânını veren böyle bir fırsatı kaçırmamak lüzumunu Amerikaya anlatmaya çalışmaktadır.

Yakardaki yatı, Parksl* acşYcdılm L* Moııdt gazetesinde gıkta ifhr.
Alman otomobil sanayiinde ilerlemeler
r
e-
Freiburg, 3 (Husus!) — Yeni Mercedes - Benz marka L 6600 tipindeki 6.6 ton yük taşıyan ağır yük kamyonlan Gaggenaıfdaki Daimler . Bonz Anonim Şirketi Fabrlkalann-da seri halinde İmal edilmeye başlanmıştır. Yüz kırk beş beygir kuvvetinde altı silindirli Diesel mptörly-le tahrik edilen bu kamyonlar 17.3 . 20.2 kilo Diesel yeğiyle 100 kilometre yol yapmaktadır. Kamyona aynen iki taşıma arabası daha bağlanarak 20 ton yük taşımak mümkündür. Bu yeni tip kamyonlara dahilden ve hariçten fazla rağbet gösterilmekte olup müessese külliyetli miktarda satış yapılabileceğini ümit etmektedir. Ecnebi müşterilerden bilhassa Güney Amerika memleketleri bu tip kamyonlardan fazlaca sipariş etmektedirler. Müessese 1951 baharında dünya piyasasına yent başka tip kamyonlar da çıkarmak (çtn çalışmaktadır.
Sıra tombul iç fındık fiyatları da hor no kadar 330 kuruş olarak ifado-lendlrllmekto ise de, kabuklu fındıkta olduğu gibi iç fındık üzerinde de satıcılar İlerisi için tabii gördükleri fiyat yükselişine İntizar ederek mallarını tutmayı tercih etmektedirler.
B. O.
Denizlide Pamuk Tarım Satış Kooperatifi kuruldu
Denizll, 3 (Hususi muhabirimizden) — Bu seneki istihsal nispeti oldukça yüksek olan yani 1950 çekirdekli pamuk üretimi on milyon kilo tahmin edilen Denizli pamuk müstahsilleri, yıllardır bekledikleri bir müesseseye kavuştular. Saray-köyden sonra Denizli merkez kaza-sı pamuk ekicileri de nihayet Pamuk Tarım Satış Kooperatifin! kurarak vilâyette ziraî ve İktisadi bir reform yaptılar Hemen faaliyete geçen kooperatif 145 kuruştan fiyat baremi açmak suretiyle müstahsilin aldanmasını önlemiştir. Çünkü bazı açıkgöz tacir, pamuk çiftçisinin sıkışık durumundan ve teşkilâtsızlığından İstifade ederek blnbir zahmet ve e-ınek mahsulü olan ürününü yok pahasına elinden alıyor, hattâ tarladaki mahsulünü 60 kuruş gibi düşük fiyatlarla koparıyor, böylece çiftçi mutazarrır oluyordu. Türk köylü ve çiftçisini kalkındırmak için kooperatifleşmek esastır. Ancak bu suretle çiftçimizin beli doğrulablllr. Neteklm Kooperatif, daha şimdiden gerekli kalkındırma ve yardım tedbirlerini almağa karar vermiştir. Yalnız müstahsilin pamuğunu almakla kalmayacak, ona lâzım olan pamuk tohumunu, makineyi, işçiyi ve hattâ krediyi sağlayacaktır.
İzmir tütün piyasası
Piyasanın 18 aralıkta açılacağından bahsediliyor
İzmir 3 (Huınizl muhabirimiz bildiriyor) — Amerikan firmalarının gayet düşük fiyatla İşlenmiş tütün satın almaları müstahsil bölgelerde fena karşılandığı için 1950 mahsulü Ege tütün piyasasının gecikmesi bir zaruret halini almıştır. An karadan alınan haberlere göre Ticaret ve Tekel Bakanlıkları Ege tütün plynMisının 18 aralık pa^ vartesl günü açılmasını tennlp etmişlerdir. Bu tarihe kadar İşlenmiş tütünlerin tüketilcceğî tahmin edilmektedir.öte yandım Yunanlıların Batı Almanya İle yaptıkları tütün anlaşması büyük bir ligi İle karşılanmıştır. Anlaşmaya göre Almanlar bîr kısmı 1950 fle 30 haziran 1853 tarihi arasında teslim edilmek Üzere Yunanlstandan 35 milyon kilo tütün satın almayı taahhüt etmişlerdir.
Almanlar satın alacakları tütünlerin bir kısmını Amer İkaya ratmak şartım da Yunanlılara kabul ettirdiklerine göre bizim Al m a riyaya senede 10 bin ton tütün satabilmemle kapısı açık bırakılmış demektir.
Tarhan Toker
Memleketimizde 1950 yılı tütün rekoltesi
Karadeniz ve Marmara tütün pazarları bugünlerde kapanmak Üzeredir.
1950 yılı tömbeki mahsulü bu sene 126.000 kilo olarak tahmin edilmiştir. Diğer taraftan gene 1950 yılı tütün rekoltesi, Ege bölgesinde 51 milyon 398 bin 100 kilo, Marmara bölgesinde de 3.740.000 kilo ve şark böl gesinde 17.828 000 kilo ve şark bölgesinde de 3.740.000 kilodur. Bu tahminlere göre umumi miktar 86 milyon 721.100 kilodur.
Sicilyada petrol araştırmaları
Roma, 3 (Hususi muhabirimizden) — Anglo - İran!an petrol kumpanyasına bağlı D’Arcy Keşif Şirketi Sicil-yanın Güneydoğusunda petrol araştırmaları yapmak için Sicilya eyalet hükümetine müracaat etmiştir. D'Ar-cy Şirketi 1907 de zengin İran petrollerinin ingiilzierin eline düşmesine yardım etmişti. îkl Amerikan kumpanyası, Gulf oil Corporation ve Mac-Mi Han Corporation bu imtiyazdan istifade etmek için uğraşmaktadır.
Sicilyada petrol İlk defa bu son harpte bulunmuştu. 240.000 dönümlük bir arazide yapılacak olan araştırmalar Palermodan Ratanya ve Sirakuz-yaya kadar uzanmaktadır.
' 3/X//1950 Cuma MEMLEKET ve DÜNYI 1 BORSA ve 1 PİYASALARI
KAMBİYO ve ESHAM
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
Izmirde pamuk fiyatları
İzmir 3 (Husus!) — Üzüm piyasasında yenilik yoktur. Satışlar durgun gitmektedir. İncirde İyi mallara alâka artmaktadır. Pamuk piyasası bugün 425 kuruştan açıldı ve bîr saat içinde 720 balya satıldı. Fiyatlar daha sonra 427 kuruşa çıktı. Yükselme temayülü fazladır.
Piyasamızda kalay fiyatları
New-York. Londra Borsalannda kalay fiyatlarındaki yükseliş» piyasamıza ds intikal etmiştir. Dün, kalay ticaretinin merkezi olan Tahmis so-kağında külçe kalayın fiyatı 950 kuruş, çubuk kalayın fiyatı ise 960 kuruşa yükselmiştir. Bir hafta evvel fiyat 875 kuruştu.
Açıl 19 Kapanış
1 S terli ng 7.84 7.84
100 Dolar - 280 — 280.—
100 Fr. Frangı . 0.80 0.86
100 îevlçre Fr. . 64.03 64.03
100 Belçika Fr. 5.60 5.60
100 İRveç Kr. ... 54.12.50 M.12.50
100 Florin 78.68.40 73.68.40
100 Liret 0.44.128 0.41.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 EacoudoJi ?,.. 9.73.90 9.73.90
r«5 1933 Ergani ... 22.65
^.5 1938 İkramiyell 20.60
Milli MlhlofAR 1 30.20
(T(5 194) Demiryolu IV 98.40
%5 1941 Demiryolu V 99.75
%4 1/2 W49 îkratniyeli 96.—
%6 1941 Demiryolu VI 96,95
%6 Kalkınma 1 96.90
%6 Kalkınma 11 ••>94 07.10
%6 Kalkınma Ol 96 Mi
St6 1948 istikrazı 1 96.60
1948 İBtJkrazı u .... 96.0ü
%6 1949 İstikrazı I 96.5(ı
%1 Milli Müdafaa IV 20.20
Ş«7 1934 Sivas-Erzurum 1 , 22.10
%7 1934 11-VII . 20.85
%7 1941 Demiryolu I . 20.80
8C7 1941 Demiryolu II 20.90
%7 1941 Demiryolu III, 19.80
%7 Millî Müdafaa I. 20.75
%1 MIHI Müdafaa n. 20.05
%1 Milli M üdafatı IH 20.85
MIHI Müdafaa VI. 21.32
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 123.00
Anadolu D.Y. Tertip A/B, 109.25
’• ** %6û n •••••••••• 112.50
,, Mümca. Senet 68.-
Şirket Hisse Senetleri
ı C Merkez Ha naaş ı 123.-
1‘ürklVe iş Bankası 30 -
Türk Tlcarr* •»tnkıtHi 5.-
Aralan Çim* 6.60
e
İstanbul Ticaret Borsası
Hububat:
Buğday yumuşak (TÜc.) , Buğday Ofis ...........
Arpa yenilik (dökme) Mısır «an (çuvalı) ....
Fnaulya tombul .........
Fasulya Çalı nert .....
Kuryemi ...............
Morcimok kırmızı kabuk. . Mercimek yeşil .........
Nohut aa türel ........
Tuftlı tulıumlnrt
Ayçiçeği tohumu .........
Keten tohumu ............
Kendir tohumu ...........
Susam ..........
Yer fıstığı kabuklu .....
Kuru Meyvalar ı
Fındık kabuklu sivri) ..
Fındık (İç tombul 1950) ...
Ceviz (kabuklu) .........
Covlr. (îç natürel) .....
t
Dokum» tıum nıu(l(lelerl ı Tiftik (ana mal .............
Tiftik /Natürel) ............
Yapak Trakya (Kırlnm) ..
Ilara deriler î
Sığır salamura (kasap) K) Keçi tuzlu kuru Idiosu Koyun hava kurusu kilosu
Bugün
32.—
22,—
21.—
21.—
50.—
36.
49.
38.—
48.—
94.—
340.—
170.—
180.—
200.—
245.—
339.
66,
178.—
235.— 210,— 179,— 170.—
Nebatî TaŞlar t
Zeytinyağı (E.E. tenekelt)
Susamyağı (Raf. sıra) ...
Ayçiçeği (Rafine çıplak) .. Fındık veğı (Çürük) .....
52.—
22.—
88.—
48 —
Ezld
Kapanış
95 —
78.—
160.—
215.—
220.—
31.— 29.08 22.—
22.—
34.—
40.-
39.—
İzmir Ticaret Borsası
Bugün 8on Kapanıp
üzüm çeklrdeknlz No.9 76.50 76.5
tnelr A »erlsl No.h 47.— 48.-
İncir H ncrİMİ No. 108 41.- 42.—
Pamuk Akala 1 .. 427.— 412.—
Pamuk Akala II — 190.-
Pamuk Akala, III... 160.- 160.-
Pamuk ' eril »» *
Pamuk yağı (rafine) ► 109.- 110.-
Pomak ^eklrdeâi 17.— 17.-
Adana Ticaret Borsası
Birinci Akala 390.—
ikinci ., 840/370 370.-
Blrlnoı Akala vâ(1ell ... 400.— 385/400
Hazır 380/395 365.—
tklncl Akala ya(tmur yemiş — 350/380
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 4.46 4.47
Külçe Dognoa, — 4.65
Cumhuriyet — 3L30
Reşat 36.00 37.—
Hamlt 82.— —
Oııldotı 27.80 28.—
İngiliz 41,— 41.40
Fransız kok .. . —
Napol6on III . — —
İsviçre — —
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dtln
askı kur
120.—
Uö.—
U 1/4
U L/4
Londra Borsası
Bradford Piyasası
İskenderiye Borsası
63.—
66.—
Sıra mah Anadolu Trakya
118.— 129.—
ts
• •
• t
Keten lobuma (Tvna=Stcrllug)
Bombay ...................
Kalküta ..................
Yer btstıfcı Hindistan ......
73.—
70.—
76.—
261.—
230.—
152.— 145 —
3.85
126.—
1.30
• »
• •
• >
59.—
65.-
40.01
39.89
39.89
71.-7a-
259.— 227.—
Tiftik İyi mal ‘Librcul^Fiyut) .
• I
Yün
8.85
121.—
7.30
•>
Levant İç Ekstra iri
Kuru ılıüm
Thompson çekirdeksiz seçme Keten tohumu (Bu9Cİİ=:Dular)
Mlnneapoüs ..................
Kol ay (Libre=Sent) ..........
Lav he-teneke (100 libre dolar)
ran ııı lı (Kunt arı=7'ali arı) ..
Ashmounl Kısa »lyafh F/G. ...
Karmık Urun elvaflı F/G.......
Almanyanın tütün ithalâtı
Almanya bundan böyle fazla Doğu tütünü alacak
Bonn 3 (Hususi) — Batı Alman ya Cumhuriyet! ile Yunanistan arasında cereyan eden ticaret müzakerelerinde Almanya gelecek üç sene içinde Yu-nanistandan 52 milyon değerinde 35 milyon kilo tütün almayı kabul etmiştir. Buna mukabil Almanya Yu-n an İs tana sınai maddeler, makine, alât ve edevat verecektir. Yunanistan kalkınma teşebbüslerine yeni geçmiş olduğu için Almanya bu memlekete fazla miktarda sınai maddeler satabileceğini ümit etmek-tedir. Fakat Yunanistan tütünlerinin A İm an yaya ithal edilebilmesi için AJmanyanm tütün vergisini azaltması lâzımdır.
Almanya, Türkiye İle de aym şekilde bir anlaşma yapacaktır. Şayet Türkiveden de bu miktar tütün alacak olursa Batı Almanyanm senelik ihtiyacı olan 25 milyon kilo tütün yalnız Yunanistan ve Türkiyeden ithal edilmiş olacaktır.
Butduy (Bu|cll=:Sent) ..............
Sert Kış mahsulü No» 2 ...........
Kırmızı Kış mahsulü No. 2 ........
Pnnnık Mlddllnc (IJhreolszSent)
Aralık ..........................
Mart ••••«•••e•>»••••••••••••••• Maşna ..............
Tiftik tlûlbresteâent)
Toksan No. 1 ..................
Fındık (Llbre>l-=S«)nt) ............
Kabuklu yerli İri ................
° orta ...............
İthal malı ••••«•••••••A İç ithal malı .........
(IJbre«l^:Sent) .....
Tokyo 3 (Hususî) — Güney Ko-Hükûmetl 3 kasıma kadar bütün Kore bankası banknotlarının slrkülâs-yondan geri alınmasını emretmiştir. Buna sebep Kore harbi yüzünden meydana gelen enflasyona mâni ola cak bir para reformu yapmaktır. Verilen emre göre fertler gösterilen bnkalara eski paralan getireceklerdir. 50.000 Won’luk (aşağı yvkan 9 sterlinglik) yeni banknotlar basılacak ve şirketleri alâkadar edecek yeni para kanun ve nizamları olacaktır.
Ingiltere, şeker sanayiini devletleştiriyor
Londra 3 (Hususî) — Söylendiğine göre Ingiltere işçi Partisi Hükümeti memleketteki pancar şekeri sanayiini devletleştirmeye karar vermiştir. Hükümet, bu hususta yaptığı programı meclisin bu içtima devresinde açıklıyacaktır. Hükümet ingüterede-ki Sııiur İdaresini de devletleştirmeyi düşünmektedir.
Kauçuk fiyatları
Piyasada kauçuk fiyatları yeniden ilerleme kaydetmiştir. Fiyatlar 520 680 kuruş arasındadır.
Hollandadan piyasaya kauçuk satmak için yeniden teklifler gelmiştir*

4 Kasım 1950
- YKNÎ İSTANBUL —
Sayfa 5
_____■jr?
Musiki bahisleri
• •

Edebiyat ve Sinema
Tiyatro kronikleri
Cumhuriyetten evvel ve sonra Türk Musikisi
J. Cocteau eski bir piyesinden yeni bir film yaptı
“Bel.Ami,, nin temsili
âmilleri tetkik edl-»ebeplerin müessir
büyüklerinin musi-
Türk musikisi bir zamanlar büyük bir terakki ve inkişaf göstermişti. Bu gelişmenin Ünce başlıca şu olduğu görülür:
1 — Memleket
kive rağbet göstermeleri;
2 — Bu rağbetin neticesi olmak ü-zere değerli bestekârların çoğalması;
3 — Sanatın yalnız ameli bilgilere ceğil, aynı zamanda nazari malûmata da ihtiyaç gösterdiğini takdir eden bestekârların ilme ehemmiyet vermeleri;
4 — Bu muhtelif tesirlerin muhite sirayeti dolay isiyle, halkta zaten mevcut ve fıtri olan musiki sevgisinin bir kat daha artıp yayılması.
işte, her memlekette aynı suretle tecellisini gördüğümüz ve bir tabiat kanunu denecek kadar intizamla işlediğine şahit olduğumuz vakıa bu-dur.
Hakikaten batıda da ayni şey:
Ne zaman kırallar. prensler, papalar, İleri gelenler musikiye rağbet göstermişlerse o zamanlarda Pales-trina ve Scarlatti’den tutunuz da Bach'a, Haendel’e, Haydn’a varıncaya kadar bir çok büyük küçük dâhi bestekârlar yetişmiş ve batı musikisinin şimdiki parlak mevkii bu sayede hazırlanmıştır. Bestekârlar, musikinin mevcut nazariyatım benimsemekle kalmayıp kendi eserleriyle yeni yeni unsurlar yaratarak terakkiyi çabuklaştırmış bulunuyorlar. Musikinin mütemadi bir inkişaf halinde oluşu halkın alâkasını arttırdığı İçin bu iki taraflı tesirlerin şevkiyle sanat durmadan ileriye doğru hamleler yapmıştır.
Bizde de bilgili ve kabiliyetli bestekârların çoğaldığı devirlerde musikimiz, tek sesli olmasına rağmen, aynı devirdeki batı musikisine hem lâhln, hem düzüm bakımından kat kat falkiyet gösteriyordu. Meselâ plenşan(plaln-chant) denilen tek sesli gregorien musikisiyle aynı devre mensup Türk musikisi eserleri mukayese edilirse tefevvukun büyük bir farkla bizim musiki lehinde olduğu göze çarpar. Ne yazık ki çok sesliliğe rağbet edilmemesi ve bin türlü siyasi ve içtimai inkılâplardan dolayı bestekârlar sayısının azalmazı tefevvukumuzun devamına mâni olmuştur. Bu arada bazı bestekârların dehâ bakımından matlûp dereceye yükselememelert de tesirini göstermiş olsa gerektir.
Halbuki musikimiz, bünyesi itibariyle çok sesliliğe pek ziyade müsait idi. Eğer onun temellerindeki sağlamlık ve mükemmeliyet İle mütenasip olacak derecede kudretli ve bilgili bestekârlar bolca yetişmiş olsa idi onların her bir zümresi kendi devrindeki terakkiyi sonrakilere nakleder ve bunlar da yine kendi şahsi buluşlarım mevcuda katmak suretiyle daha sonrakilere, gittikçe yükselen bir sanatı, miras bırakırlardı.
Maatteessüf buna İmkân kalmamış ve musikimiz, sonsuz vasıtalarivle nispet kabul etmiyen acı bir sefalet içine düşmüştür.
Sanatın takriben 150 seneden beri devam etmekte olan bu karanlık devrinde Hamamlzade İsmail Dede, Del-lâl zade. Eyyubl Mehmet Bey, Yusuf Paşa, Salih Dede, Osman Bey, Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Tanburl Ali Efendi v.s. v.s. gibi hakikaten parlak yıldızlar gelmemiş değildir. Hattâ son zamanlarda İrem’i ve Rahmi Beyleri, Tatyos’u da sayabiliriz. Fakat bunların pek çoğu bütün kudretlerini sadece musikinin bir sahasına, yani ya saz eserlerine veya şarkıya tahsis etmiş bulunuyorlar, içlerinde saz ve söz eserlerinin hemen her ne-▼inde dehâsını az çok kullanmış o-larak yalnız İsmail Dedeyi görüyoruz.
Yoksa eğer musikimizin en İlerlemiş devirlerinde olduğu gibi bestekârlar. sanatın nazariyatına ve ameliyatına vukuf hâsıl etmiş bulunsa idi vaziyet bambaşka olurdu. Şayanı dikkattir ki Şeyhislâm Esad Efendinin “Etrab-ül-Asâr”ında sözü geçen yüze yakın bestekârın tercüme! hallerinde bu zatların zamanlarındaki üstadlardan “Nazariyat ve aıneli-yat“ı senelerce tahsil ettiklerine dair sarih kayıtlara tesadüf ediyoruz. Ondan çok daha eski zamanda, meselâ ikinci Sultan Murad devrinde musikinin gerek ilmi, gerek amelî kısımlarına vâkıf o kadar bol sayıda bestekârlar varmış kİ, aynı devirde
Yazan : Lâlka KAJRABEY telif edilmiş olan Hıdıroğlu Abdullah Edvarında okuduğumuza göre, padişahın huzurunda herhangi bir gün birbirinden daha kıymetli olmak üzere yedi sekiz bestekâr hazır bulunuyormuş. Hattâ padişah musikiye dair bir nazariyat kitabı yazmasını Hıdıroğlu Abdııllaha emrettiği zaman bu zat: “Huzurunuzda benden kat kat muktedir bunca üs-tadlar varken eser yazmak benim haddim değildir.” demiş ve padişah bu sözün doğruluğunu inkâr etmemekle beraber: “öyle ama mademki ben sana emrettim, emrimi yerine getirmelisin” diyerek fermanım te-yld etmiş. Bunun üzerinedir kİ Hıdı-roğlu Abdullah, beş yüz şene evvelki Türk musikisi nazariyatını bize kadar isal etmeğe yarayan kitabım telif etmiş. Bütün bu tafsilâtı kitabın mukaddemesinde müellifin verdiği i-zahattan anlıyoruz. Allah her ikisinden de razı olsun!
Sclçııkîler zamanından beri hükümdarların ve büyüklerin musikiye ne kadar kıymet verdiklerinin izlerine tarih kitaplarında tesadüf ediyoruz. Herhalde Selçukllerden de evvel tâ Ortaasyadakl hayattan beri Türklerin musikiye bağlılıkları tarihçe sabittir. Fakat ayrı bir mevzu teşkil eden bu bahsi başka bir yazımda tetkik etmek isterim. Şimdilik kısa bir işareti kâfi buluyorum.
Kanunî Sultan Süleymamn uzun seferlerinde daima musiki takımını yanından ayırmadığını ve büyük zaferlerini hep konserlerle tes’it ettiğini tarihten öğreniyoruz.
Avrupa milletlerindeki askeri mızıkaların Türkler tarafından muharebelerde kullanılan mehter takımlarına benzetilerek vücuda getirildiğini, Yeniçeri sazlarının iktibas edildiğini ve askeri mızıkalara umumiyetle “Yeniçeri musikisi” edinin verildiğini biliyoruz. Üçüncü Ahmet, üçüncü Selim, İkinci Mahmud, Abdülâzlz gibi padişahların hemen daima musiki ile ruhi ihtiyaçlarını tatmin ettikleri de bütün teferruatlyle malûmumu zdur.
Bir yandan beş yüz seneye yakın bir müddet evvel ikinci Sultan Mıı-rad zamanındaki vaziyeti, diğer taraftan Şeyhislâm Esad Efendinin “Etrab-Ül-Asâr’ ındaki İzahatı birbirine yaklaştıracak ve demin zikrettiğim tarihi hakikatleri de gözönüne getirecek olursak musikimizin daima nazari ve amelî bilgiye istinat etmiş olduğunu anlarız. Nitekim o zamandan kalma tek-tük bazı eserler o devrin dehâlarından örnekler mektedir.
Aradan geçen asırlar zarfında
ricen ahval değişmiş ve imparatorluğun inhitat devrinde bile terakkisine fasıla vermiyen Türk musikisi yavaş yavaş büyük bestekârlardan keyfiyet ve kemmiyet itibariyle mahrum kalmağa başlı yar ak nihayet bugünkü hale düşmüştür. Şimdi “üstad” geçinen ve musikinin nazariyatından da, ameliyatından da yetecek derecede bilgili olmıyan bazı zatlar yirminci ısnn ikinci yansına bastığımız şu günlerde notasız, nazariyatsız, sol-fejsiz, metodsuz kulaktan kulağa en iptidaî .şekilde eser geçmekle iş görüyoruz zannındalar!
Umulurdu kİ Cumhuriyet devrinde olsun hayatın diğer bütün şubelerindeki terakkiler gibi musiki sahasında da bir ilerleme görelim.
Fakat iş başında bulunanlar. Türk musikisinin nasıl kıyas kabul etmez bir nispette ve en modemlerinden daha modern şekilde polifonlk inkişaf imkânlarını taşıdığına vâkıf olmadıkları için vasıtalan daha kıt, fakat manzarası çok parlak batı musikisine taraftarlık göstermişler ve Türk musikisinin lâyık olduğu mevkii sa-kınmışlardır.
Eğer böyle olmasaydı da musikimizin içinde gizli duran fevkalâde İnkişaf tohumlarından iktidardakiler haberdar bulunsalardı 27 senelik Cumhuriyet devri esnasında hiç olmazsa konservatuvariardan. mekteplerden en az on ikişer senelik tahsil hesabiyle iki nesil halinde yetişecek bilgili yeni bestekârlar musikimize şimdiye kadar görülmemiş, hayranlığa değer ve milletlerarası kıymette bir İnkişaf verirlerdi.
Türk musikisinden esirgenen yardımın Hükümetçe batı musikisine tevcih edilmesinden acaba ne netice çıktı? Bunun takdirini okuyucuların zevklerine ve muhakemelerine bırakırım.
bize ver-
ted-
Türk ve Mısır hikâyecilerinin eserleri Almancaya çevrildi
”Cinler Evi” adını taşıyan eserde
8 Türk hikayecisinin imzası var
Bonn Üniversitesi şarkiyat profesörlerinden Otto Sple» “Alman e-deblyatında Şarkın rolü** eseriyle şark dünyasını »nıütehasaıslar çevresini aşan bir kütleye tanıtmış olmakla maruftur.
Yeni bir eserini Türk ve Mısır hikâyecilerine hasrettiğini ve bu kitabın Almanyada epey rağbet gördüğünü, Prof. Herbert Melzig’ln Bonn gazetelerinin birinde çıkan bir yazısından Öğreniyoruz.
Ömer Seyfeddin, Reşad Nuri Refik Halid, Sadri Ertem, Sahahaddin Ali, Halide Edip, Yakup Kadri ve Samim Kocagözün tercüme hikayelerini adı: dir. sırlı
hikâyesini veren bu kitabın tercümesinde Dr. Annemarie Schui'inel ll Dr. Joachim Kısshing isminde iki a-dstam Prof. Spies’e yardım etmiştir.
bir arada toplıyan bu kitabın “Daz Geisterhaus” (Cinler Evi) Türk hikâyelerinden başka Mı-muharrir Mahmut Taymurun d
Aynca bir önsözle çağdaş Türk ve Mısır hikâyeciliği hakkında da malûmat verilmektedir.
Prof. Melzig. kısa tenkldindo hikâyelerin, Alman okuyucularına yeni Türk hikâye sanatım tanıtmak bakımından. iyi seçildiğini yazmakta, yalnız Salt Faikın “Semaver” i gibi önemli bir eserden misal verilmediğine îHimaktudır,
Tercüme hakkında, kitapta tenkid edilecek bazı noktalar olduğunu söyleyen Prof, Melzig, Türk hayatını. Anadolunun. insan ve tabiatını aksettirmek bakımından bu kitabı övmekte ve en hayırlı teşebbüslere devam edilmesini arzu etmektedir.
Biz de başka memleketlerde teşebbüs edildiği halde tabi bulmak zorlukları yüzünden hâlâ dışarıda az tanınan değerli Türk hikâyelerinin Al-nıanyada basıldığına sevinip, bunıın uğurlu bir başlangıç olduğuna inanıyoruz.
Orphve” filminin hir zahnesl Jenn Mnraİn’nln klâsik profili İle, elinden tııttııfoü Yunan heykeli uranında ne güzel bir Ahenk var.
Cocteau her sanat tezgâhında bez dokumakla maruftur. O, edebiyat, şiir, tiyatro, sinema, bale, her yerde faal, her sahada kendini deniyen ve her zaman bir yenilik yaratan, durmaz dinlenmez sanatkâr tipinin tâ kendisidir. Fakat bir özelliği de. e-serlerine nokta koyup onlan rafa dizmeye razı olmayışıdır. Bir mevzuu benimsedi mi, onu zamanın sanat ve fikir gelişmesine göre yeni yeni kalıplara sokmazsa rahat ede. mez.
“Orph4e„ de bunun canlı bir misalidir. “Orpheua eski Yunan efsanesi nin en şairane, en dokunaklı bir simasıdır. Sazının tatlı nağmeleriyle vahşî hayvanları, yırUa canavarları sükûna kavuşturan, yürekleri Ölüm-lü duygulara donmuş cehennem tan-nlannı bile rikkate gotirip, kansı narin Eurydlke’yi ölüler diyarından gün ışığına kavuşturan Orpheus’un macerası musiki ve şiirin kudretini temsil eden Ölmez bir masaldır. 1930 sularında Cocteau bu masalı ele alıp bir piyes yazmıştı. Yunan efsanesinin ana hatlarını muhafaza etmekle beraber, oyununa yan ciddi, yan is-tlhzaiı bir motif katmıştı: Ayna motifi. Aynalar sonsuzluğa açılan birer kapıdır insan aynada gllndengüne yaşlandığını, hayatının akışını görür. Bir an gelir kİ, yokoluşunu, yani ö-lümünü de görebilir. Oyunda Euridike zehiri içince ölüler diyanna aynadan göçer. Orphöe de aynaya dalıp karısı ileb Irllkte tekrar aynadan yeryüzüne döner. Kankocanın hâmisi Heurtcbise ismindeki melek de sahneye bir camcı çırağı kıyafetinde çıkar.
Bugün Cocteau'nun filme aldığı ”Orphâe„ de modern dekorlarla oynanmakta. hattâ bu sefer genç şair Paris'in aydın bir muhitinde, Exls-tentialiste gençlik ile Sains . Ger-
maln - de» - Prâs'de yaşamaktadır. Movzu gene aynı ’ mevzudur. Fakat
temaları zenginleşmiş, berraklaşmış, tır. Cocteau filminde üç esas tema olduğunu söylüyor. Şair. Mallarmâ’» nin meşhur “Tel qu’en lui-meme enfln l'âternitâ le change,, sözüne göre, tam benliğini bulabilmek için, bir kaç ölümden geçmek zorundadır, biri bu, İkincisi şairin Ölmezliği teması. içinde yaşıyan şairi ölmezliğe kavuşturmak için, Orph^e denilen kişi kendiKcndıni feda etmektedir. Üçün-cüstl de İnsanı ölüme yaklaştıran ayna temasıdır. Bu üç tema piyeste olduğu gibi modern hayat sahneleri, modem kişilerle canlandırılıyor.
Paris sinemalarında yeni gösterilen bu filmde Jean Maral» “OrpMe” Mario D6a “Eurydlke,, Françoia Pirler de “Heurteblae,, rolünü oynuyorlar. Film Cocteau’nun her yeni eseri gibi çeşitli tenkidlerle karşılanmaktadır. Fakat Cocteau*nun u-murundn değil, çünkü eserini bugün için değil, yarın için yaratmışa benziyor. Şöyle diyor: “Sanatların hepsi bekliyebiltr ve beklemelidir de. Yaşamak için sanatkârın ölümünü bek-liyen eser çoktur. Bir film çok paraya mal olduğu içindir kİ, sinemada derhal muvaffakiyet aranır. Fakat böylece sanat eseri geçici bir eğlen-ce seviyesine düşer. Orph4e filmi İle bugün beğenilmemek tehlikesini göze aldım. Sinema da öbür sanatlar gibi ölmezliğini istikbalden bakliyen bir sanat olmaya doğru getmelldlr.,,
Filminin değeri ne olunrn olsun, sanatta iyiye gürele susamış olan bütün aydınlar Cocteau’nun bu dileğine İştirak ediyorlar.
f
‘Af # -*
• v ---- ’


f L
Artist Mariz CaaarAa "Orphee* filminin bir başka sahnesinde
SANAT BAHİSLERİ
16 ncı Asır İtalyan resminin üstadlarmdan
VERONEZE
Veroneze adı ile tanınan Paolo Caliari. 1528 de Verona’da doğdu. O zamanları, başında Tlziano olmak üzere ltalyada Ün salan Venedik resim ekolüne İltihak etti ve üslûbunu benimslyerek, sanat hayatını Venedikte geçirdi. Veroneze. bu ekolün bütün hususiyetlerini temsil etmekle beraber, muazzam satıhlar kaplıyan kalabalık kompozisyonları ile meşhurdur.
Eserlorinden iki tanesi “Cana Düğünü” (1563) ile “Slmon’dnkl ziyafet” (1570) tek başlarına Louvre Mü-
zesinin en büyük salonlarından birini işgal etmektedir. Dekor ve kıyafet zenginliği, vücut ve ifade hareketi, renk vo ışık bolluğu İle Venedik ekolünün ihtişama, saltanata düşkünlüğünün hayatiyet, şehvet dolu fırça-siyle en parlak bir ifadesini vermiştir.
Ebatları dünyada mevcut en büyük tualleri de aşan kompozisyonlarının içinden yüzlerce küçük sahne ayırmak mümkündür. Yukarıda fotoğrafını verdiğimiz “Azize Catherina’nın mistik düğünü”. Vcroneze’nin nadir
veronezeİn AzUe Katanım'nin düğünü b>UuU tablosu
as kişili eserlerinden olmakla bütün hususiyetlerini taşıyan ana eserlerindendir. Sahne, dört kişi arasındadır. Ufacık laayı kucağında taşıyan Meryem Ana ile yanındaki erkek şahıs, resmin asıl merkezini teşkil eden sahneye doğru eğilmektedirler : Genç azize ile peygamber arasındaki mistik birleşme. Aydın renkler ve sağdaki kişilerin bakışlariyle hareket madalyon gibi işlenmiş olan asıl sahneye doğru kaymaktadır. Bu sahnede başlamış bir hareket görülüyor: Azize vect içinde diz çöküp, kollarını çocuğu kucaklamak üzere açmış, tsa da küçük kollarım uzatıp, kendini Ca-therina*nın kucağına atmak üzeredir. Bu bir anlık hareketin muvazenesini çocuğu düşmekten alıkoyan Merye-min iki eli ile azizenin aağ kolu sağlamaktadır.
Tnnn, çocuk İle azize arasındaki sahne ifade, hareket ve dekor zenginliği İle en ufak teferruatına kadar işlenmiştir. Azizenin vecdi, gözlerinin 1 sanın gözlerimi d Alan bakışı ve ağzının bJr saadet nefesi veriyormuş gibi açık olması ile ifade buluyor. tsaya gelince, hareketi herhangi bir bebeğin, bir kadının kucağına atılması kadar realist ve canlı ise de, yüzünün akıllı ve esrarlı mânası onun müstesna bir çocuk olduğuna delildir. Sol elceğizi ile Catherlna’-nın duvağını yakalaması da bu mistik birleşmenin bir sembolüdür. Azt-zenin yüzü, elleri, »açlan, kıyafeti Venedik ekolünün güzellik İdeallerine göre pml pırıl işlenmiştir : Bir pırlanta taçla kaldırılmış uzun altın saçları, sırmalı duvağını omuzu üzerinde tutan zengin broşu ve öbür kişilerin ağır koyu kıyafeti İle tezat halindeki dallı, yapraklı muhteşem mantosu. Mantonun kıvnmlan altında kumaşın yüzü, tersi ve dalgalanması, tabloya fevkalâde dekoratif bir motif koymakla beraber, bizde ağır ipeklinin hışıldayışmı duyuyormuşuz gibi bir realite duygusu uyandırmaktadır.
Teknik olgunluğu, imkân ve vesait bolluğu, gelişmiş bir zevk her resminde olduğu gibi, Vcroneze’nin bu güzel tablosunun da ana vasıfların-dandır.
Muammer Karaca Tiyatrosu, temsillere başladı.
Sahneye konulan oyunun “Bel Aml,, adını taşıdığını gördük. Fakat el ilânlarında, duvar ilânlarında ve gazete ilânında bunu Maupassant’ın eseri İle bir alâkası olmadığı tasrih edilmişti.
Bu cihete seyirciler adına ve kendi adımıza teşekkür etmeliyiz Eksik olmasın. Muammer Karaca, Bu nok. tayı açıklamasaydı, hepimiz aldana-caktık ve bir şaheaer seyrettiğimizi sanacaktık.
Yine ilânlarda eseri yazanların Refik Kor doğ ve M. oldukları belirtiliyor. M. her halde bizzat Muam-mer olsa gerek:
Yine ilânlarda Belâm! — Operet 3 perde denildikten sonra İşbu, temsilin yerli bir komedi müzikal olduğu ifşa ediliyor.
Yine ilânlarda eserin sahneye Kelhasan Efendinin metodlanna göre konulduğu ciheti tefhim ediliyor.
Bu noktaların üzerinde bizim de duruşumuzun sebebi, Muammer Ka-racaya hoş görünmek içindir. Mademki kendisi böyle istemiş ve ilân etmiş, biz kl, sanatını ve kendisini beğeniyoruz, maksadını izah edeceğiz.
Mesele şudur: Muammor Karaca, bu nevi şahsına, münhasır ve cidden kıymetli sanatkâr, »on mevsim içinde, Yeni Ses Tiyatrosunun tiyatro vâdlsinde bir hamle yaparak, operet ve umumiyetle muslklii temsillere bir seviye getirmiş olmasını, kendi İnhisarı altında bulunan tiyatro tarzına karşı bir nevi taarruz telâkki etmiştir, kendi za'mınca da buna mukabele etmektedir.
Muammer Karaca, haksızlık ediyor.
Şehir Tiyatrosunun geçirmekte olduğu buhranın asıl ve başlıca sebebi. memlekette bir tiyatro anlayışının artık vücut bulmuş olmasındadır. Ne tiyatro sevenler arasında ne do sanatkârlar arasında, Şehir Tiyatrosunun başında olan artistlerin şahıslarına ve sahne kıymetlerine İtiraz eden vardır. Hâdise, edebî mânaslyle tiyatro telâkkisindedir. işte bu şuurdur ki. bir tiyatro idaresinin sadece tatbiki elzem bir takım İdarî tedbir ve kararların alınmasında değil, fakat aynı zamanda bir edety rriesele olduğunu meydana koymuş, bunun için de o sahada salâhiyet sahibi kimselerin lüzumuna İhtiyaç hissettirmiştir.
Türk tiyatrosunda böyle bir anlayışın başladığı sırada “Yeni Ses., Tiyatrosu bu inkılâba uygun bir ha-reket yapınca, münevver muhit derhal alâkadar olmuş ve bir seviye mejtiana çıkmıştır. Muammer Kara-cantn böyle bir hareketi desteklemesini beklerken, bununla “alay,, eder vaziyet takınmasını, itiraf edelim ki, sevimli bulmadık.
Muammer Karacayı. yukarıda kısaca anlattığımız tiyatro anlayışı ile görecek olursak. “Bel Aml„ isimli
oyunun yerlJ bir eser diye takdim edilmesine rağmen, eski ve meşhur bir Fransız eserinden İntihal olduğunu söyleyebiliriz. Aynı eserin hem operet hem de komedi müzikal diye İlân edilişindeki garabeti kaydetmek mecburiyetinde kalırız.
Oyunu seyredince, bunun operet, komedi, müzikal, vodvil gibi bir tarza İthal edüemiyeceğinl görmüş oluruz. Ve temsili, diğer tiyatrolardaki temsiller gibi ele alıp tenkid etmek istersek, rol tevziatının baştanbaşa yanlış, taklidlerin muvaffakı-yetsiz, balet adı altında sahnede gördüğümüz genç bayanların ehliyetsiz. koregrafinln mevzula tamamen alâkasız olduğunu söylemek mecburiyetini hissederiz. Hele, eserin metodlanna göre sohneye konulduğu bildirilen Kelhasan Efendiye karşı da böyle bir iddiada bulunulmasından dolayı hürmetsizlik e-dilmtş olduğunu kabule mecbur oluruz. Malûm olduğu üzere, bu kıymetli halk sanatkârının tamamen kendine has bir metodu vardı ve bunun ballıca unsuru, bir gaz tenekesi IdL Muammer Karaca, metodun kendisini ortaya koymuş değil, bu gaz tenekesinin sadece »adasını çıkartmıştır.
Bu İtibarla, Bel Ami’ye de Kel ami demek daha doğru olur.
Biz, bütün bunları bir tarafa ko. yacak olursak, Muammer Karaca da kendi şahsi meziyetlerine ve imkânlarına bir hudut çizmek dirayetini gösterecek olursa, tiyatrosunun şehrimizde mühim bir boşluğu dolduracak vaziyette bulunduğunu söylemek borcumüzdur. Çünkü bir hakikattir.
Muammer Karaca» I. Toto. Mehmet Ali Gezgin. Süruri Kardeşler ve bilhassa Güzin özlpek gibi kıymetli unsurlara sahiptir. Bu temsilde, Râna Şıvga isimli bir sanatkâr da gördük. Lâkin “yerli,, diye ortaya konulan eserde Muammer Karaca dahil hiç kimsenin imkânlarını gösterebileceği bir rol yoktu. Fakat Nesrin Korfoluyu dansöz, subret, şantöz gibi ve âmlyane tâbirle kabak tadı verecek kadar muhtelif rollerde görmemize mukabil Güzin özlpek ayarında, gerek temsil gerek ses ve raks bakımından eşi az bulunur bir kıymetin ihmal edilişine hayretler ettik bütün tesellimiz, sahnede onun eli İle çizilmiş kostümleri görmek ve takdir etmek oldu.
Muammer Karaca, başta kendisi olmak üzere, sanatkârlara lâyık oldukları kıymeti vererek, sanat muhitinin. kendisini hoç görmeye Amade seyircilerin, meslekdaşlannın sempatilerini zorlamadan, onlan gücendirmeden hareket eder ve bilhassa sanatın ancak bu muhit havasında yükseleceğini, zekâsının böyle bir muhitte beslenebileceğini kabul ederek davranacak olursa, “Rip., in rö-vülerlne benzer temsiller verebilir. Belki de nefsini körletir, fakat sanatını. kıymetini körletmk? olmaz, fa.
BİR ESKİ YILDIZ VE KIZI
Eakl MİııvııiH yıldız!anndıuı Gloria Suan»an İle kın ingüterejre gelmiş buluyorlar. Bir mmaular kgarIs film âleminin an meşhur artfatlorimlen olan Gloria SvranBon bugün 52 yaşındadır. Kızı M lehe ile Farmor 18 yaşında bulunuyor.
K
Görenlerin tekrar gördüğü, görmeyenlerin bir sanat İbadeti gibi koştuğu yılın en muazzam filmi
M I N T
MEMNU
B( HT
"Escape nıe
T 0
L
iki muazzam
Bugün E L H
“ROPE OF SAND“
LANUASTER — PAUL HENKEtD — CUVÜE RAÎ\S PETEK LORRE — CORtNNE CALVET gibi
5 büyük yıldızın yarattığı eşsiz film
R K Ç E
A
A L E
bir kAÇ gün daha gösterilecektir. DlKKAT: Uçakla gelen en »on Paramount Journal
Sayısız avlarda, hattâ uzun yıllarda eşine rastlanmayacak frjm birden
A
M RA’da
1-BENDEN KAÇAMAZ
Never** KKROL FLYNN — İDA LÜPİNO 2-KUMARBAZ KIZ (vLHHIIlR
H A Z A R D
PAVLETTE GODDARD — MACDONALD C AREY’iıı unutulmaz filmleri - Uçakla gelen en son Paramount Journar
Say t o 6
Y E N I İSTANBUL
4 Kasım 1950
Dünyanın dört bucağından
Fok balıkları arasında
kıran kırana bir döğüş
Fok hareminin paşası, mütecavizin haddini bildirmek üzere azametle davrandı- Fakat öteki daha talihli çıktı. Ezelî netice: Kıral öldü, yaşasın kıral...
Yazan: M. Diıınr
DahA Magellan Boğazına vardığımın zaman. vaz mevsimi olmasına rağmen soğukluk mefhumunun, dünyanın hakiki bucağında bulunan bu yerlerde ne demek olduğunu anlamağa başlamıştık. Bir kcrre, Pasifik ve Atlantik Okyanuslarının birleştiği bu boğazda dalgaların müthiş hareketi, vapurumuzu ufacık bir ceviz kabuğuna benzettikten sonra güç belâ Punta Arenas a vardık. Vapura bindirilecek uçakları burada bekliye-ceğlz ve yapılan hesaba göre dc bu iş iki günümüzü alacaktır. Havaliyi gezelim diye yanımıza yan indin, yarı İsveçli bir balıkçıyı taktılar ve yola çıktık. Norveç fiyordlarını andıran Cenup Pasifik kıyısının yeşillikleri yerine burada umumi renk siyah. Deniz kıyısındaki kumdan tutun, içerdeki ağaçlara kadar her şey kapkaraya boyanmış. Hattâ denizin rengi bile matem rengi. Dünyanın en oturulmaz yerlerine vardığımızı kuvvetle hissediyoruz. Bu sefer, artık, edebiyat ve mecaz değil, Patagonyadayız. Kürel arzın en cenubi meskûn yeri, Amerikan mecmualarının, dünyanın sonu dedelikleri yer. Zaten bunlara ne hacet, etrafa bir bakmak kâfi. Deniz kıyısı hiç de misafirperver değilse, i-çerleri daha da hırçın; iklim sertse, senenin 11 Ayında geceli gündüzlü yağan yağmurlara rağmen bu hüznü şenlendirecek tek bir şey yok. Sanki Allah "Buralarda oturulmaz*’ diye bir levha asmış. Umumi atmosferi bozmamak İçin neredeyse alçak sesle konuşacağımız geliyor. Fakat Punta Arenas’tan uzaklaştıkça birbirimizi işitmek için bağırmağa başladık, zira deniz kıyısından müthiş bir uğultu gelmeğe başladı, öyle bir uğultu ki ne fırtınalı, rüzgâra benziyor, ne de dalgaların kayalara şiddetle dayanmasına. İnsan çığlığını andıran bir uğultu. Kederini göklere anlatan binlerce ahali. Kulaklarımız dimdik, hayretle ilerlerken, yanımızda pek mütevekkilAne giden balıkçının yüzünde zerre kadar merak emaresi yok. Dayanamadım, sordum: "Nedir bu ahret günü gürültüsü?" ”—Fok balıklandır, dedi. Sahilde eğleniyorlar, şimdi göreceğiz/’
Tuhaf bir eğlenme şekli. Onlara doğnı yaklaştıkça feryatlar göklere yükseliyor ve susmaya mecbur oluyoruz. Nihayet çıktığımız tepecikten manzara bütün heybetiyle görünüyor. Binlerce fok balığı kıyı ve kayalıklarda kannea yuvası gibi, birbirleri üzerinden kayarak kavga ede ede vakit geçiriyorlar. Bu ba-hklann cemiyet halinde yaşamasını sevdiklerini vakıa biliyorduk, fakat bu kadar muazzam bir kütleyi böyle-ce ansızın görmek de tuhaf bir şey, öyle bir kütle ki 2 şerden veya 3 erden birbirleriyle kavga ediyor. Son derece parlak olan derileri her hareketlerinde ayna gibi her tarafa şualar dağıtıyor ve daimî harekette bu-
Karaciğerimizi nasıl koruyabiliriz ?
V1RM1NCI asrın tıp sahasındaki ■ keşiflerinden bahis açıldı mı. herkesin aklına hemen sulfamlt ile peni selin gelir. Fakat insan dehasının kazandığı bu iki kurtarıcının yanında daha birçok kıymetli keşiflerin mevcut olduğunu ve hergün. bunlara yenilerin katıldığını hatırlatmak doğru o-lur. •
Meselâ karaciğer ve hastalıkları sahasında birkaç yıldan beri yapılan çalışmalar, asırlardan beri kimsenin şüphe etmediği bazı eski dogmaların yıkılmasına sebep olmuştur. İyi bir tesadüf eseri olarak, bu dogmaların vıkılmasiyle İnsanlık, sarılık ve siroz gibi iki mühim hastalığa karşı daha iyi korunmak imkânını bulmuştur.
1864 te VVirchovv, sanlığın sebebi o-larak büyük safra yollarında teşekkül eden bir muhatı tıkaçtan bahsetmiş ve o zaman bu hastalığa katara] sanlık denmişti. Hastalığa sebep o-Iğrak da rejim hataları, bozuk gıdılar, büyük ziyafetler ve içki gösterilmişti. Bu düşünce tarzı aleyhinde Birinci Cihan Harbi ve daha da evvelden yeni fikirler serdedllmlş İse de, bunlar, okumuş halk arasında bile eski nazariyeyi kıymetten düşüre-momiştl. Bundan dolayıdır ki, sarılık geçirmekte olan bir hastaya çağrılan hecini, hastalığın bir mikroba ıvirüs) bağlı olduğunu söylediği zaman, etrafındakilerln yüzünde şüpheye kadar varan mânalar tesbit etmekte güçlük çekmez.
Aynı şekilde çok eskiden beri sirozun alkole müptelâ olanlarda görüldüğü ve alkolün siroz teşekkülü için başlıca Amil olduğu zannedllirdi. Bugün ise alkol ile siroz teşekkülü arasında hiçbir şekilde direkt bir koza-lite tesbit edilemiyeceği ve bu hastalığın yerleşmesine şu ve/a bu sebepten gıda İle alınması ihmal edilen bazı proteinlerin noksanının âmil olduğu anlaşılmıştır. Bununla beraber gıdada bulunan bu proteinlerin alınmamasına sebep olan içkinin de siroz teşekkülünü kolaylaştırmak ba-
lunan bu binlerce vücutism nasıl göz kamaştırıcı bir ziya »oyunu hasıl olduğunu tasavvur etmek kolaydır, Ağır ağır başlariyle ve ağızlariyle oynuyorlar ve bilhassa boğuk tuhaf bir ses çıkarıyorlar. Kavga esnasında fena vaziyete düşen, hemen denize fırlıyor ve bu dalma ile suyun i-çlndeki sürat, yılıhrum andırıyor. Deniz zaten binlerce başla örtülü ve o kadar vücut arasından yeni dalan şimşek hıziyle başka kayaya gidip orada yeni bir kavgaya tutuşuyor. Ve mütemadiyen bağırıyor. Orası zindan gibi? Fakat. bakıyoruz, biraz ötede bey gibi yaslanmış, hareketsiz duran bir fok var. Etrafa lâubalilikle bakıyor ve yanında bulunan 5-6 tane fok da mütemadiyen onun alâkasını celbetmege çalışıyor. Balıkçıya sorduk: "Bu. dedi, buranın paşasıdır. Her fok balığı kolonisinin bir paşası vardır. Onun etrafında gördüğünüz foklar da hep dişi foklardır ve onun haremini teşkil eder. Bunlar münhasıran ona aittir ve kimse bunlara yanaşamaz. Kodaman onu param parça eder. Onun saltanatı, daha kuvvetli bir fok zuhur edinceye kadar devam eder. Şansınız varsa belki böyle ciddi bir kavgayı seyredersiniz. Ötede duran bu büyük foklardan birisi mutlaka bir şeyler yapacaktır.” dedi. Pek vaktimiz yok ama. böyle bir temaşayı da feda e-demeyiz. Oturduk, sigaraları yaktık. Dişi foklar mütemadiyen hem paşaya sokuluyorlar, hem de etraftaki kodamanlan kışkırtıyorlar. Bu oyun böylece on dakika sürdükten sonra nihayet kodamanlardan bir tanesi yavaş yavaş ve sanki hanımları kas-dedilmlyormuş gibi grupa doğru sokulmaya başladı. Paşa, evvelâ onun İatfakal edermiş gibi gözkapaklan ya. rı kapalı olarak baktıktan sonra kalkar gibi oldu. Kodaman hemen uzaklaştı, hanımlar da beyefendilerinin bu yeni kuvvet tezahürü üzerine derhal ona sokuldular. Sokuldular amma yan gözle de yeni talihin müteakip hücumunu bekliyorlar. Bu uzun sürmedi. Homurdan» homurda-
Yazan : Dr. Fâzıl ERHAT
kurnadan lndlrekt bir rolü olduğu da malûmdur.
Bu yeni bilgilere İstinat etmeğe başlıyan tıp, birçok sahalarda önemli zaferler kaydetmiştir. İğnelerin az kaynatılması yüzünden, salvarsann atfedilen ve hakikati halde virüsten ileri gelen sarılıkların önü alındığı gibi, serum naklinden ve bazı aşıların tatbik ından sonra görülen büyük sarılık epidemilerini bertaraf etmek mümkün olmuştur. Fakat dletctik, yâni besteme faktörünün karaciğer hastalıklarının teşekkülünde oynadığı rol anlaşılmağa başlanıp, bunları önlemeğe matuf İlâçlar keşfedilince, i-lerlemeler evvelâ tecrübe sahasında, sonra da hastalıkları önlemek bakımından hayırlı neticeler verdi.
Bugün karaciğerimizi yağlanmaktan ve dolayıslyle siroza uğramak tehlikesinden korunmak İçin, ellinizde bellıbaşlı iki ilâç vardır: Bunların biri Chollndlr, Best ve Huntsman 1932 de Cholintn karaciğer yağlanmasına mâni olduğunu göstermişlerdi. Bu evsafı haiz maddelere sonradan ilpot roplk ismi verilmiştir. Karaciğer sirozu evvelâ bir yağlanma İle başladığından, cholinin bu hastalığı Önlemek bakımından ne kadar kıymetli bir unsur olduğu kolayca anlaşılır. Lipotropik etkisi daha zayıf, fakat hArap olmuş karaciğerin tekrar canlanmasına yardım eden diğer yeni bir İlâcımız da, methlonlndir. Bir vfta-jen, yani hayat İçin elzem bir unsur olan methioriin, uzviyet tarafından terkip edilemez. Bu İlâç sayesinde kloroform, arsenik ve karbon tetra-klorürle zehirlenmiş olup, karaciğerleri âdeta erimiş olan haftaların kur-tanlmaıı bile mümkün olmuştur.
Ağızdan alın m asi kolay olan bu i-IAçlar sayesinde bugün ve yarın için muzdarip birçok İnsana yardım edilebileceğini Ve ehemmiyeti daha az gibi görünen bu nevi ilâçları da, herkesin az çok bilmesi doğru olacağını zannediyoruz.
na tekrar ve daha cîlrotkârane hücuma geçti ve bu sefer doğrudan doğruya hanımlardan bir tanesini seçerek ona yaklaşmağa başladı. Paşa, aynı lâubalilikle vaziyeti seyrediyor ve hareketsiz bekliyor. Belli ki kodamanı tartıyor ve nangi taraftan hücuma kalkacağım hesaplıyor. Paşanın bu hareketsizliği önünde cüreti artan kodaman fok. hanımın yanına aokumasına yarım metre kala blrdcnhlre müthiş bir çığlıkla pa$a fok saldırdı ve kodnmanın boğazına dişlerini soktu. İkinci bir çığlık ve hemen akabinde bir çığlık daha. Kodaman. paşanın kanadını bir çırpıda param parça etmiştir. Artık kavga, Ölüm dirim kavgasıdır. Hanımlar sert ve garip sesler çıkararak yandaki kayaya üşüştüler ve seyre başladılar. Etraftaki foklar müdahele etmek şöyle dursun, bilâkis etrafta yer alarak kavganın cereyanını takıp etmeğe başladılar. Rakipler kuyrııklariyle, ka-naîlarıyle, bovıın ve başlariyle amansız bir şekilde birbirlerini yırtıyor vc kAna boyanmış kayanın üzerinde yuvarlanıp kalkıyorlar. Kodaman fazla kan kaybediyor, fakat paşa bir konadından mahrum bulunduğu İçin onu iatinatgâh yaparak kalkmakta güçlük çekiyor, yavaş yavaş avantaj kodamana geçmeğe başladı Mütemadiyen haşivle Öbürünü itiyor ve kalkmasına vakit bırakmadan u-zun dişlerini vücudunun her tarafına geçiriyor. Bu şekilde vücudu delik deşik olan paşanın kuvveti git* tikçe sönmeğe başladı ve çok geçmeden müdafaadan âciz kaldı. Koda-1 man ise mütemadiyen çullanıyor ve dişlerini bir daha batırıyor. Mağlûp paşa kflderinl anlamıştı artık. Diğeri mütemadiyen onu yırtıp dururken ses dahi çıkarmıyor Pek sessiz duran hanımlarına uzun bir bAkıştan sonra son bir hücum İçin kuyruğuna dayanmak İstiyor, beceremiyor. Malûl kanadını harekete getirmek istiyor, beceremiyor, tşte saltanatının sonu gelmiştir. Başını yavaşça hAttâ nezaketle kayayA dayıyor ve son nefesini veriyor. Kavga bitmiştir. Seyirci foklar hemen mağlûp foku denize doğru İtmeğe başladılar ve dalgalara bıraktılar. Bir şey yokmuş gibi hanım foklar tekrar tuhaf bağınşlanyle yeni paşanın yanına so-kulüp yaralarını yalamağa başladılar. Uğultu tekrar başladı. Oyunlar berdevam, denize dalıp çıkmalar eskisi gibi. Kirşi ölmüştü. Yaşasın kı-ral.
Yeni neşriyat
MUSİKİ MECMUASI
İleri Türk Musiki Konserva tu varının neşriyatı olan (Musiki Mecmuası) nın 33 üncü kAsım nüshası çıktı.
îçinde, musiki lügati, Türk musiki nazariyatı, ders notları, radyoda verilen 8(sırlar boyunca Türk musikisi notları, musiki hikâyeleri, başka hiç bir yerde bulunmayan eserlerin nota lan vardır. Tavsiye ederiz.
Kurtuluş Bozkıırt Caddesi 99.
*
Yeni vc Mükemmel
Hac Kılavuzu
Yazan: Hacı Mansur
Hacca gidecek oİAnlar gibi, gitmiş olanlara ve gidemiyecek durumda bulunanlara da (Hac)cı olanca güzelliği, canlılığı, heyecanı ve bütün teferruatiyle gözlerde canlandıracak şekilde anlatan eşi bulunmaz bir eserdir. Fiyatı 100 kuruştur.
SEKSOLOJİ
KASIM Sayısı ÇIKTI
★ Cinsî münasebet, sıhhat için zaruri midir?
★ Vücut hararetini kontrol ile kadının gebe kAİmıyacagı günleri anlamak kabildir.
★ Kızları korkutan ilk gece.
★ Cinsi İktidarı Arttıran âmiller ve azaltan sebepler.
★ Kardeş sevgisinin kadınlarda sebep olduğu cinsî soğukluk.
★ Tenasül uzuvları veremi.
On yaat daha, 68 sayfa 5o kuruş
Erkekler kadınlardan
• • . • • • • n
ustun mu ?
İlim, bu suale hem “evet", hem de “hayır" cevabı veriyor
Nc\v-York Times gazetesi şimdiye kadar üzerinde az durulan vc hepsi İlmî müşahedelere dayanan kadın ve erkek arasındaki farkları teshil et m i:.-t ir.
Bu İstatisliklerc göre erkekler daha iyi otomobil kullanırlar, ayaklarından daha az zahmet çekerler.. Dişleri do daha sağlamdır. Peşin hüküm vermekte erkekler kadınlardan daha mutedil davranırlar ve daha dikkatli oldukları için daha İyi briç oynarlar, yaplıklıırı hataları da. haklı göstermeğe uğraşmazlar.
Mlşlgan Üniversitesinde yapılan İstatistiklerde, aynı akıl seviyesinde bulunan kadınlara nazaran erkeklerin mantık vc sarih düşünmekte 'T 50 bir üstünlük gösterdikleri teshil olunmuştur.
Buna karşılık kadınlar çr»k dalın İyi alışveriş yapmasını bilirler, sanata daha mÜNtaittirler ve dostluk tesisinde daha beceriklidirler. Kadınlar daha iyi konuşmasını bilirler, talâffuzlan erkeklcrlnkine nazaran üstündür, mideleri do daha sağlamdır.
Umumiyet İtibariyle kadınlar erkeklere nazaran daha az sağır olmaktadırlar ve sağırlıkları o kadar ağır olmaz.
Kadınlar yolda daha dikkatli yürürler. Kazaya ııgnyanlar arasında ancak beşte birinin kadiri olması da bunu ispat ctn)( ktcdir.
Nilıayot İlmi islalİRliklçre göre, kadınların yüzde on nlpetlndo erkeklerden daha uzun ömürlü oldukları tesbit edilmiştir.
Fransız operatörleri, 53 üncü Kongrelerinde kemik tümörleri ile mide kanserinden bahsettiler
Bıı yıl Parisli; yapılan 53 üncü Cerrahî Kongresi, geçen yıllarda da olduğu gibi Fransız cerrahi Aleminde büyük Alâka uyandırmıştır.
Kongrede, bir taraftan Prof. De-lannoy de Lüle ve Parisli meşhur Dr. Podovani gibi kimseler t amfinden geliştirilen, uzun kemiklerin primitif habis tümörlerinin tedavisi, bir taraftan da mide kanserindeki ameliyat neticeleri tetkik edilmiştir
Bordeaun şehrinde M.M. Lefcwre İle Pariste Lartat-Jacob’n emanet e-dllen 53 Üncü Kongrenin raporunun bildirdiğine göre, 1930 yılından evvel bir canbazhk addedilen mkle alınması, artık emin ve tesirli bir ameliyat haline gelmiştir. .Şüphesiz, bu Ameliyatın neticesinde kan kompozisyonunda ve hazma taalluk eden kısımlarda bedeni bir takım bozuklukla) belirir; fakat bu zâhirt rahatsızlıkları 1yı ötmek için de ayrıca derin klinik çalışmalarına girişilmiştir.
Prof. Lerlch de "phlebite” tedavisi ve mekanizması hakkında bir konferans vermiştir.
İlâveten dünyanın her köşesinden gelmiş mektup ve haberler okunmuş, teknik cerrahi usullerine alt filmler gösterilmiştir. Kongrenin yapıldığı tıp fakültesi salonlanndA mebzul miktarda tıbbî* cerrahi ve radyolojik cihazları teşkil eden mühim bir sergi de mevcuttur. .
Rumi
Hicri
7 Bryanu»
Cumartesi
EZAM
VASATİ
VAKİT
Anama
Kumarbazı
Şafakta
İSTANBUL
BELEDİYESİ
- Va-Ahna
Güneş Öğle î kindi Akşam Yatsı
İstanbul Anadolu Ankara İzmir
M u har
23
Kerim 2 — Ganga
GELECEK OLAN VAPl’KLAR
14 00 Buran. Ayvalıktan. — 19.00 Antalya. İmrozdan, — 20.00 Sus, Mudnnvadan.
M TA M M ER KAR A C A . TİYATROSU B E L A M t
20.30 da (Müzikli komedi) Yazan: Refik Kordag
YALNIZ
LEBLEBİCİ
Opera Komik 3 perde Eser: D. ÇUHACI YAN Ravnhnrd metodlarma göre sahneye konmuştur.
Tel.: (9369
İZMİR: Ege (Basmahane) — Hilâl (Kemeraitı) — AlsancAk (Aiaan-cak) — Asri (Eşrefpaşa) — Karantina (Yalılar)
Beyoğlu 44644 Ankara 00 îotanbul 24222 İzmir 2222 Üsküdar GüfMâ K.köy 60S72 Karşıyaka 15055
ANKARA: GÜlhana — Çankava Halk
4 55 P.A.A. (Amerikan) NeW-Y’ork, Gandcr, Şanon, Londra, Rrüknel, Frnnkfurttan. — 5 50 P.A. A. (Amerikan) Nev-York, Bostun, S. Marta, Lizbon, Madrit. Ronm-ian. — 10.55 P.A.A. (Amerikan) Bevrnttan. — 11.40 D H.Y. (Türk) Izmlrden. — 11.50 D. H. Y. (Türk) Ankaradan. — 14.50 D.H.Y, (Türk) Adana. Anknradnn. — 15.20 P.A.A. (Amerikan) Boyruttan.
YENt SES
TİYATROSU
Her Akşam 20.15 de
1 yazılışının 75 İnci yıldönümü vesilesiyle
İKİ HAFTA ÎÇÎN HORHORAĞA
Şehsa-(Jnutulmayan Ması. 1 — Neaimaçi Gö-Şoytamn
BEYOĞLU
İLK AZAR (42562) 1 — Dişi Kartal. 2 — Yumruk Kasırganı.
AR (44304) Memnu Mıntnka. ATLAS (40S35) Cehennem Geçidi. EI.HA.MRA (12235) 1 — Benden
Kaçamazsın. 2 Aşk ve ölüm Valim.
İNCİ (81505) Vatan Kurtaran Kalımlı.
İPEK (41289ı Allnh Kerim (Yeril). LALE (43305) Memnu M intaka (Türkçe).
51 El,EK (40868) Denlilerin Sevgilisi (İkinci hafin).
Sl’ATPAKK (83143) 1 - Kimsesizler. 2 — Kalbim Senin.
StlMER (42x51) Güller Diyarı Bağdat (tlrlhci Hafta).
SARK (40380) Vatan Kurtaran Kadın.
bIK (43726) 1 — Asil Ruhlar. 2 —
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım (E-minonü) — Hikmet Güney (Küçük-pazar) — Sırrı Raslm (Alemdar) — Asadur (Gedlkpaşa)
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez) — İstiklâl (Merkez) — Taksim (Taksim) — Merkez (Galata) — Halk (Şişil) — Hftlıcıoğlu (Haaköy) — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: Üniversite (Şehzadeba-
çı) — SslAhaddln Gürgen (Aksaray ı — Ycdikule (Samatya) — Haseki (Şehremini) — Edırnekapı (Karagümrük) — Orhan Avcıoğlu (Fener)
EYCl’: Eyüp Sultan
BEŞİKTAŞ: Vfdin (Beşiktaş) — OrtakÖy — G. Dlvanlıoğlu (Ama-vutköv) — Merkez (Bebek) KADIKÖY: Halk (Kadıköy) —
Feneryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı) — İttihat (Üsküdar)
HF.YBElJADA: Heybellada
BtTt KADA: Merkez
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M S, Ayarı — 7 31 Vals, polka ve paso «lobleler (pl.). — 7 (5 Haberler. — 8.00 Türküler (pl.). — 8.15 Film melodileri (pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif Orkestralar çalıyor (pl.). — 0 (H1 Kapanış.
12.28 Açılış ve program — 12.30 M. S Ayarı. —
12.30 Yarım anat Chopln (pl.). — 13.00 Haberler. — 13.15 Klâsik saz eserleri. — 13.30 Ö£lc gazeteni. — 13.45 Şarkılar. — 14.00 Radyo Salon Orkestrası. —
14.30 Ring Gru/by, Dennnıı Durbiri ve Dorotl Larnour söylüyor (pl ). — 14.55 Konuşma Spor haberleri, — 15.00 Kayıp mektupları, hava raporu, akşam programı vc kapanış.
16.58 Açılış vc program. — 17.00. Çocuk saati. — 18.00 M. S. Ayarı. — İR.OO Dana Orkestraları Geçidi (pl ). — 18.30 Şarkılar. — 10.nü M, S. Ayarı vo haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yurttan ScHİar. — 19.45 Radyo İle İngilizce — 20,00 Vlnlonsnl soloları (pl.). — 20 15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 İncesaz (Muhayyer Faslı). — 21.15 14.30 Ring Crosby, Deannn Durbln vo Dnrothy La-mour söylüyor (pl.) — 14.55 Konuşma Spor haberleri. — 15 00 Kayıp mektupları* hava raporu, akşam programı ve kapanış.
İSTANBUL ;
12.57 Açılış vo programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl.). — 13 15 Saz eserleri: LAlka Kara bey. — 14.00 Radyo Salon Orkestrası Konseri. — 14.30 Serbest saat. — ) l 40 Şarkılar, — 15.15 Dans müziği (pl.). — 15.30 Marşlar (pL). — 15.45 TUrkü-
Haydutlar Kırallçesl.
TAKSİM (43191) Allah TAN (807101 1—Takip, terler Çemberi.
( NAL 149306) (Kışlık) de Azmi. 2 — YENİ (84137) nüllü Kahraman Kudreti.
YILDIZ ( 42847) Kahraman Yahudi, (ikinci hafta)
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) 1 — Kılıçların İntikamı. 2 — İki Kalb.
AZAK (23542) I — Mnnon. 2 — Her Şafakta ölürüm.
ÇEMBERLİ T A Ş (22513) Vft ta n
Kurtaran Kadın.
AYSU
«İnesi.
EMRE
Yaralı
HALK
SCMER (11072) Gizli Teşkilât SUS (14071ı Çakırcalı Mehmet Efe ( 1 I ( I Altın Hâzineleri.
YENİ (14010) Suçlu Benim. BCYt K Hamlet. Kt’ÇtK Şakacı.
G\R GAZİNOSU vüsü.
ANKARA PALAS ₺a Şeydi İdaresinde raksyon Orkestrası.
İZMİR
TAYYARE Söyleyin lamasın,
MELEK 1 — Harrov
2 — Kovboy. LALE Ateşlen Gömlek.
TAN Ateşten Gömlek. YENİ Allah Kerim.
ELHAMRA Cennetin Anahtarı
lor, — 16.00 Caz müziği (pl.). — 16.30 Saz eserleri. — 16.45 Haftanın programı. — 17.00 Karışık hafif müzik (pl.). — 17 15 Filmlerden müzik (pl ). — 17.30 Şarkılar: Nfcfharet Yıldırım. — 18.10 ttfalve saati. — 18.15 Gençer ve Arkadaşlarından dans müziği. —
18.15 Saz eserleri. — 19.00 Haberler. — 19 15 Kısa şehir haberleri. — 19 20 Şarkılar: Necml Rıza Ahıs-kan — 20.00 Dans müziği (pl.). — 20.15 Radyo gazetesi. — 20 30 İzahlı Folklor Programı. — 20.50 Kış Program hakkında konuşma. — 21.00 Dinleyici İstekleri. — 21.45 Şarkılar. — 22.30 Şehirde Bu Hafta. — 22.45 Haberler. — 23.00 Eğlence Yerlerinden naklen yayın. — 24.00 Programlar ve kapanış.
LONDRA:
6.45 Plâklarla uvertürler (15 dakika) (31 55 m.). —
7.15 Sinema orguyla parçalar (15 dakika) (19 83 m.). — 8 30 R. R. C. Varyete Orkestrası (30 dakika) (10.85 m.L — 9 30 Dlnle\ Ici Isteklerl-KIAsIk müzik (1 aaat) 119.85 m ). — 12.00 Tlp-Top-Tıines (30 dakika) (19.85 m.). — 12.30 Cenup Serenatları Orkestrası (30 dakika) (16.84 m.). — 13.15 Oda müziği (15 dakika» (16.84 m»). — 14.15 Sid Phillips ve Orkestrası (30 dakika) (16.84 m ). — 15.15 Dinleyici Isteklcrl-Hafif müzik (45 dakika) (16.M m.). — 16.15 B. B, C. Skoç Orkestrası (1 saat) (18.84 m.). — 20.30 Müzik Geçidi (1 saat) (31.N5 m). — 22.15 Çeşitli müzik (45 dakika) (31.55 n>.). — 23.00 Dinleyici Istekieri-Hafif müzik (15 dakika) (31.55 m.).
Tarlı :
19.54 m, üzerinden saat 10 15 Un 20 ve kadar Türklyeye mahsus neşriyatlara başlamcaktır.
(21917ı 1 — Firavunun Ha-2 — Vahşî Kuvvet.
1 — Kızıl Şeytanlar. 2 — Kadın.
(21904) 1 — Kan Dâvanı. 2 — Yeşil ÖUlm.
İSTANBUL (22367) 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Gönülden Sesler.
KISMET (26654) 1 — Kara Maske. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
MARMARA (23860) Vatan Kurtaran Kadın.
MİLLİ (22962) 1 — Pompol’nin Son Günleri. 2 — ölmeyen Adam. TURAN (22127) 1 — Her Ölürüm. 2 — Mannn.
YENİ (Bakırköy 16-126) Tan Kurtaran Aralan. 2 Karcninn.
KADIKÖY
BİZİ AI SİNEMA (Üsküdar) 1 -Nehirler Kırnliçcsl. 2 — Ateş Bekçileri.
hAi.f; (Kadıköy) 1 — ilk Arzular. 2 — Kahramanlar Destanı.
OPERA (»187141 1 — Paris Yıldızı. 2 — Ormanlar Kiralının intikamı, ÜSKCDAR SI NAR SİNEMASI 1-üvey Rnba. 2 — İstanbul Geceleri. SlREYYA (60862) 1 — Memnu
Mıniuka. 2 — Kumarbaz Kız.
YELDEĞİRMENİ 1 — Kara Güneş. 2 — Balıkçı Osman.
ANKARA
ANKARA (23284) SlngORİIn.
BÜYCK (150311 Madama Bcwar.v. CEBECİ (13846) 1 — Madamf Bo-wary (Türkçe). 2 — Suçsuz Cani. 1’ARK (11131) Frankeştaynın Doğuşu.
6.10 P A A. (Amerikan) Reyrıı-ta — 0.5O P.A.A. (Amerikan» Bey-ruta. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adnuaya. — 9.30 D H.Y. (Tllrk) Balıkesir, İzmir, Ankarayn — 11.40 P.A.A. (Amerikan) Frankfurt, drüksri. Londra, Şnnnon, New-Yorlc’n. — 12.30 D.H.Y. (Türk) An-karayn. — 14.20 D.H.Y. (Türk) İzmlrc. — 10 20 r.A A. (Amerikan) Roma, Mn(lrlt. Lizbon. S. Marla, Roston, Ncw-York’a.
8ehlr Tiyatroları 1 Dram Kıtımı X TtL' 20.30 da
DON JUAN Komedi kısmı GELİR VERGİSİ MEKTEBİ
GE1 LCCEK OLAN TRENLER
7.10 Doğu (Eks.). — 8.30 Ankara (Eks.). — 9.15 Ankara. — 16.51 Anknrndnn (Motöriü Tren).
GİDECEK OLAN TRENLER
18.10 Ankara Ekspresi. — 20.30 Ankara. — 21 40 Güney Eks.
44998
60536
91
2251
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
SIHHÎ İMDAT
TİYATROLAR
TUTUMLULUK İyi şevdir, hoş ■ şeydir ille Ve lâkin İnsana hazan astarından pahalıya mal olabilir. Nitekim Belediye Kitap Sarayında hafızı kütüp He.in.rich Pieper de bunu bilmez değildi. Bilirdi do işte yine birkaç kuruş İktisat etmek düşüncesiyle bodrumunun zeminini İşin ehil birine boyatacak yerde bizzat kendi boyamağa kalkışmıştı.
Heinrieh Pieper ufacık tefecik, buruşuk yüzlü, kendi halinde bir adamcağızdı. Bereketsiz bir toprakta güç hal ile yeşerebilmiş cılız bir bitki misali, o da ancak uzun mücadelelerden sonra çiçek ve meyva nçnbilmiştl. Oınrünlhı yegâne meyvAAinı da işte şu tek katlı evcik teşkil c(livor«|ıt.
Bu ev şehrin kuzeyinde kâin olup İlk katında bizzat Heinrieh Pieper oturuyor, zemin katını i-se Klnmbündel kardeşlere İcara vermiş bulunuyordu. Sitari gelmişken Klnmbündel kardeşler hakkında kısaca bilgi verelim.
Aloıs ve F'ranz Klnmbündel bir mobilya mağazasında hamaldılar. Kızknrdeşlerl Agatha İse 47 bahar görmüş bir bakire olup bir çamaşır ticarethanesinin kenar bnskdnnnı dikmekte ve kardeşlerinin ev İşlerini görmekte idi.
Alois, o akşam İş dönüşü bekâr ev sahiplerini Agnthnnın kapısı önünde görünce kardeşi Frnnza:
— Bu herif mutlak ablamıza Aşık, diye mırıldandı.
Halbuki Heinrieh Picper’ln zemin katında efkârlı efkârlı dolaşmasının aşkla filan hiç alâkası yoktu. O. alt katı aranıra İstilâ eden ve bodrumun çimento zemininde yer yer ıslak lekeler bırakan suyu önlemenin çarelerini düşünmekte İdi. Nitekim biraz sonra bir fırça bularak çimentonun üzerine su geçilmez bir cllâ sürmeğe hazırlandı.
Yukarıda da dediğimiz gibi, bunu. İşin bir ehline bıraksa şüphesiz ki çok daha iyi ederdi. Zira katrAnlı zift boyası hakkında hemen hemen hiç bilgisi yoktu. Ve bundan dolayı da ilk tecrübeleri pek İç açıcı olmadı.
Heinrieh Pieper. koîİRnnı sıvayıp fırçayı sapına kadar kov ava daldırdı. Ve yeri boyamağa başladı, îki Üç dakika sonra sade yer değil, elleri ve dirseğine kadar kolları da siyaha boyanmış bulunuyordu. O buna pek aldırış etmedi. Fakat biraz sonra sigara paketini çıkarmak isteyince müşkülât başgösterdi. Her ne kadar parmaklarının ucu ile paketi ve kibriti bulup çıkardı ise do bu nra eline bir de sicim parçası takıldı. Heinrieh Pieper gülümsedi. Zira sicim sağ elinin pArmaklannA yapışmıştı ve sol e-liyle tutup çıkarmağa çalıştıkça bu sefer de sol elinin parmaklarına yapışıyordu. Bu acalp oyun birkAÇ defa tekerrür etti. Bu şekilde çıkar yol olmadığını görünce elini yere koyup sicime ayağı ile basmağı düşündü. Ondan ancak bu suretle kurtulabilirdi. Nitekim oldu da...
Şimdi sigara paketini açmış, sigarasını dudaklarının arasına
ZİFT BOYASI
yerleştirmişti. Fakat yakıp İçmek nasip olmadı. Zira kibriti çakmak için elini sigaradan çekince, parmaklarına yapışan kâğıt yırtılı-verdl ve tütünler kolundaki ziftlerin üstüne dökülüp acalp bir halita vücuda getirdi.
Türlü Aksiliklerle dolu bir ömür boyunca Heinrieh Pieper. sinirlerine hâkim olmayı ve hâdiseleri soğukkanlılıkla karşılamayı Öğrenmişti. Bu İtibarla tatlı bir melodi mırıldanarak ağzına başka bir sigara koydu. Bu sefer Artık muhakkak içecekti, karan kati idi. Fakat, kibrit kutusunu tek elle hızlıca açmış olacak ki bu sefer de bütün kibritler yere düştü. Ma-amaflh bir ikisi kullanılabilir halde idiler. Heinrieh Pieper eğildi onları aldı. Aksi gibi şimdi de o deminki sicim yeniden eline yapışmasın mı? Heinrieh Pieper, sicimi hiddetle yere fırlattı.
Gelin de şimdi cansız sanılan eşyanın şuur SAhibl olmadıklarını, onlann da sevgi ve km gibi hislerden hissedar bulunmadıklarını İddia edin. Meselâ şu sicim parçasını alalım. Bu sicim parçası, ziftin içine atılmış olmaktan şüphesiz ki fena halde muğber olmuştu. Nitekim intikamını İşte şimdi İki defa Heinrieh Pleper’in terliğine yapışmak suretiyle gösteriyordu. Heinrieh Pieper. İpi terliğinden çekip almAk İstedi. Bu arada iplikle beraber terlik de ayağından fırladı. Çorabı ile ö-nündeki zift batağına batmamak için Heinrieh Pieper, tek ayak ü-zerinde zıplamağa haşladı. Ziftin buzdan sonra en kaygan zemin olduğunu bilenler, vaziyetin bundan sonraki inkişafını pek kolay tahmin edebilirler. Nitekim Hein-rich Pieper kaydı. Evet kaydı ve kaba etinin üzerine yere oturuverdi. Düşerken de elindeki fırçanın sapı zift kovasının kenarına çarptığından, manivela hareketiyle havaya fırlayan fırçanın ıslak tarafı Heinrieh Pleper’tn tam sağ gözüne yapıştı. Artık kepazeliğin daniskasıydı bu.
Heinrieh Pieper, şimdi ziftin içine ö-turmuş mahzun mahzun düşünüyordu.
Zihni, vukua gelen aksiliklerin bir bllân-çosunu yapmakla meş güldü. Her tarafı leke içinde kalmış, bütün vücudu şurup fıçısı gibi yapış yapış olmuştu. Sağ gözü t.a-mamen kapanmış bir vaziyette İdi. Solunu İse ancak şöyle böyle kırpıştırabiliy ordu. Dirsekleri kibrit, tütün sigara kâğıtlarından mürekkep lüzu-cetll bir madde II* sıvalı idi. Ve parmaklarının arasında bir kara yılan gibi yine o mahut sicim parçası.
KalkmAk istedi . fakat akabinde tekrar yere oturdu. Zira pan-
tolonunun arkası İle zemin, ayrılmaz bir madde teşkil etmişlerdi. Boyalı yer onu, sanki yüzlerce görünmez elle kavramış bırakmıyordu. Sonra kararını verdi. Usulca pantolonunun içinden sıyrıldı. Ve boyadan etrafı göremlyen gözleriyle kapı olması melhuz Aydınlığa doğru ilerlemeğe başladı. Ve işte o zaman geçkin bakire Aga-tha KlambÜndel ile kucAk kucağa geliverdi. Kadıncağız esasen birkaç dakikadan beri kapıda durmuş, onun acalp hareketlerini merakla seyrediyordu. Heln-rich Pieper’in başını göğsünde hissedince, ilkin bir utanacak oldu. fakat akabinde kazazedeye sımsıkı sanlıp:
— Sarıl bana Heinrieh. daha kiB'vetll sarıl diye mırıldandı.
Bir saat sonra Heinrieh Pieper, müstakbel enişteleriyle kadeh tokuşturmak arzusunu izhar eden KlambÜndel biraderleri karşısında buldu. Adamcağız İlkin bağırdı çağırdı. "Defolun gidin” diye haykırdı. Hattâ bu ara hâlâ parmaklarına dolanan sicimi hiddetle çekip elini dahi kanattı. Fakat hiç bir şey para etmiyordu. KlambÜndel kardeşler namus diyor da, bir daha demiyorlardı. Üstelik ikisi de Izbandut gibi heriflerdi. Hem Agalhanın önlüğünü de suç delili olmak üzere beraberlerinde getirmişlerdi. önlüğün üzerindeki ziftli parmak izleri Heinrieh Pieper’in ablaları hakkmdakl hissiyatı. Aşıkanesini inkâr kabul etmeyecek bir belâgatle ortaya koyuyordu.
Heinrieh Pieper ile Agatha KİAmbündel. bugün artık evliliğin kopmaz bağlariyle ebediyen bağlanmış bulunuyorlar. Heinrieh Pieper. kaderine büyük bir ruh kahramanlığı İle katlanmaktadır. Ancak ne var kİ. aradan İki yıl geçmiş olmasına rağmen bugün dahi kimse onun huzurunda zift boyasından bahsedemiyor.
Çeviran: H. T.
ı
4 Kasım 1950
YENt İSTANBUL
Sayfa 1
TÜRKİYENİN EN BÜYÜK MÜZİK HOLÜ
TEPEBAŞI
BELEDİYE GAZİNOSU
acildi

0.15
KİNİ
T E S
gr. N L I R I
E
I
NEZLE, GRİP, ROMATİZMA, BÜTÜN AĞRI VE SIZILARDA
OTEL
DENIZPARK
YEŞİLKÖY
Kış mevsimi için eşsiz salonunda yeniden, Istanbulun en güzel ve en neşeli Orkestrasını kurmağa muvaffak olmuştur
SEVİMLİ FRANSIZ ARTİSTİ
SUZANNE GERARD en yeni şarkılardan mürekkep repertuar'ıyle Salonumuzu neşelendirecektir.
GECELERİ TAKSİM’E KADAR GAYET EMNİYETLİ VESAİTİ NAKLİYE TEMİN EDİLMİŞTİR, günün her saatinde bütün servisleriyle açıktır
Müessesemiz
Cumartesi ve pazar günleri saat 17 de DANSLI MATİNE Telefon: 18 — 215/216
sabite tür
PERİHAN ALTINDAĞ
SÖZERt
Okuyucu Bayanlar: İSMET UZUNAY - İNCİ KÖRMÜKÇÜ - NEBAHAT ERDURAN -MERAL PULAT - CELÂL TOKSES - KEMAL GÜRSES
Saz Heyeti: HAKKI DERMAN - NUBAR TEKYAY . SALÂHADDİN PINAR - ŞERİF İÇLİ - SALİH ORAK - KADRİ ŞENÇALAR- İSMAİL ŞENÇALAR - REFET TATLIPAR-MAK - ŞEVKET BÜTÜNER - YAŞAR ANLI.
Revü Skeç ■ Havay • Şehrazat • Rumba - Brodvay Baleleri
Düet - Trio ve aktrakBİyon 42 artist bütün programımızı teşkil ediyor.
Suare saat tam 19 da - Pazar »ünleri saat 14.80 da tanı programla içkisiz Aile Matinesi
MÜZEYYEN SENAR IŞIL
ARTTIRILMIŞTIR
ı
DEVAMIN
PROTEJIN DERMOJEN
Satılık Otomobil
Masalar numaralıdır. Telefon 42690
Yeni gelen
son model
CHIRANA ve TESL
Tababeti Cihazlarımızın
Marka Tıbbî ve Diş
GALATA, RIHTIM CADDESİ, TAHİR HAN altındaki yeni mağazamızda teşhir ve satışına başladığımızı SAYIN DOKTORLARIMIZA arzederlz.
Muhtelif Röntgenler (15 - 800 mA.) (Radyoskopi ve
Metabolizma cihazı
Ultraviyole
Galvanofaradik Sterilizatör Ameliyat masası Ameliyat lâmbası Pnömotoraks
Radyografi için) Diatermi Enfraruj Elektroşok Termostat Narkor Kuvöz tnhahıtör
vesair
tıbbı cihazlar
TEKLİF ALMA İLÂNI
25 Adet Madenî Hububat Hangarı Malzemesi Ismarlanacak
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden:
Bu yılbaşında tedarikine girişilip bazı sebepler dolayısly-le sipariş etlilemiyen 15 adet 2000 ve 10 adet 3000 tonluk (madeni hububat hangarı malzemesi)nin yine eski teknik şartlaşma ve resmine uygun olarak ve fakat tutan beynelmilel imar ve Kalkınma Bankasiyle Hükümetimiz arasındaki sözleşme esaslan ve hükümleri dairesinde Ödenmek partiyle siparişi kararlaştırılmıştır.
Bu işe ait teknik ve İdarî şartlaşmalarla resimler Anka-rada Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden lstanbulda (Beşiktaş) Afyon - Malzeme işletmesinden parasız olarak tedarik edilebilir.
ilgililerin bu şartlaşma ve resimlere uygun olarak hazırlayacakları teklifleri 15.12.1950 tarihine kadar Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğüne makbuz karşılığında tevdi etmeleri veya bu tarihte Genel Müdürlükte bulunacak şekilde postalamalan ilân olunur.
Ofis 2490 sayılı kanuna tâbi olmadığından bu malzemeyi kısmen veya tamamen dilediğine sipariş edip etmemekte serbesttir. (14849)
4hmz
Frengi ve Befeoğukl uğunun teminatlı bir koruyucusudur.
Yanık, ekzema ve dit yaralarına fevkalâde İyi gelir.
3000 Km. yapmış 1950 model kapalı yeni Ford acele satı-ilktir. Telefon 44756. M. Atakere müracaat.
Ünit komple Muhtelif fotöyler
Diş röntgenleri Tor Elektrikler vesair diş tababeti cihazları
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
türkîye genel mümessili :
MEHMET KAVALA
TAHİR HAN - GALATA
Tel : 49449 Telgraf : Lamet - İst.
Tasfiye Halinde Bulunan İstanbul Türk Anonim Su Şirketi
Çinko levha alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satmalma Komisyonundan :
1 — 3160 Kilo 14 No. çinko levha açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 5214 Ura olup muvakakt teminatı 391 lira 5 kuruştur.
3 — Buna alt şartname, Komisyonda parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme, 13 kasım 1950 pazartesi günü saat 10,45 te
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından, arzu edenlerin vaktinde Komisyonda hazır bulunmaları. (14640)
İLAN
TEKLİF İSTEME İLÂNI
Şirketin 1 aralık 1950 tarihinden itibaren beherine mukabil 500 frank tediye edilecek olan % 4 faizli tahvillerinin kur’a ke-gidesl muamelesinin 15 kasım 1950 tarihine müsadif çarşamba günü saat 11 de şirketin Galatada, Voyvoda Caddesinde Aslkü-razioni Cenerali Hanında birinci kat 3 numaralı yazıhanesinde âl eni surette icra edileceği; itfa edilecek tahvilât İle kupon bedellerinin 1 aralık 1950 tarihinden itibaren ÎŞ Bankası İstanbul Şubesi tarafından tediye edileceği, tahvillere bağlı kupon kalmadığı cihetle faizlerin tediyesi 1 aralık 1946 tarihinden itibaren bankaya ibraz edilmesi lâzımgelen tahviller üzerine darnga konulmak suretiyle yapılmakta olduğu tahvilât hâmillerine ilân olunur.
Sümerbank Alım Satım
Müessesesi Müdürlüğünden :
Hereke fabrikası İhtiyacı İçin 100/2 No. dan 250 vc 80/2 No. dan 500 kilo Ingiliz menşeli ekrü merserize ipllfid için teklif alınacaktır.
Nümuneleri ile birlikte dosya 3272 İşaretli tekliflerin en geç 6.11.1950 tarihine kadar müessesemlze tevdii. (14989).
TASFİYE MEMURLARI

İLÂN
10.000 adet sayıcı kapağı satın alınacaktır
Hali Tasfiyede Emtia ve Yol Eşyası Avrupa Anonim Sigorta Şirketinden :
Senelerden beri tasfiye halinde bulunan şirketimiz, tasfiye muamelesini kapatmak için ortaklan 12 aralık 1950 salı günü saat 10 da Galatada Büyük Tünel Hanında üçüncü katta olağanüstü toplantıya davet eder.
l.E.T.T. İşletmelerinden:
1 — Muhammen bedeli 4700.— hra olan yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme 9.11.195ü perşembe günü saat 10 da pazarlığa konmuştur.
2 — Muvakkat teminat 352,50 liradır.
3 — Şartnameler levazımdan "Metrohan” parasız tedarik edilir. (14950)
Üsküdar Kaymakamlığından:
Bekçi ücretlerini vermlyenlerln 1.11.1950 gününden 11.11.1950 gününe kadar makbuz mukabilinde tahsildarlara ödemeleri, aksi takdirde haczen tahsiline gidileceği ilân olunur. (14886)
Mersin Belediye Başkanlığından:
Belediyemizce satın alınacak 80 ton MC. 4 tipi katbek asfaltı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. İhalesi 15.11. 1950 salı günü saat 15 te belediye dairesinde yapılacaktır. Sözü göçen asfaltın her tonunun muhammen bedeli 330 Uradır. Bu eksiltmeye girmek isteyenlerin teklif mektupları İle birlikte %7.5 geçici teminat akçesini ve banka mektubunu ve 1950 yılı ticaret odası kayıt belgesini İhale saatinden bir saat önceye kadar yazı işleri müdürlüğüne vermeleri lâzımdır. Buna alt şartname fen müdürlüğünden parasız olarak temin edilebilir. (14814)
İstanbul Belediyesinden:
Tarım Bakanlığınca belediye emrine tahsis edilmiş bulunan odun ve kömürlerin işletmelerden alınarak mutemet bayiler eliyle satışı encümence kararlaştırılacağından bu İşe girmek isteyenlerin 10,11.1950 cuma gününe kadar Zabıt ve Muamelât Müdürlüğüne müracaatla şartları öğrenmeleri hususu İlân olunur.
İstanbul Beşinci İcra Memurluğundan:
1950/3736
Birinci derecede ipotek borcundan dolayı mahcuz olup 2004 sayılı kanuna göre açık arttırma İle paraya çevrilmesine karar verilen, Beyoglunda eski Tatavla. yeni Yenişehir, eski Çeşme-meydanı, yeni Safa Meydanı 14 sayılı ahşap evin satışına dair umumi malûmat aşağıda gösterilmiştir.
Gayrimenkul sokak cephesi Üzerinde tek katlı ahşap olup İki odadan İbaret bir kulübe ile yan ve arkada uzunca bir bahçesi ve içinde bir kaç meyva ağacı ile bir kuyusu mevcuttur.
Yüz ölçüsü: 406.50 metremurabbaıdır.
Kıymeti: 8130 liradır.
Hududu: Tapu kaydı gibidir.
Birinci arttırması: 4.12.1950 pazartesi günü saat 11 den 12 ye kadar İstanbul Beşinci îcra Memurluğunda yapılacaktır.
Gayrimenkul İçin takdir edilen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde arttırma 10 gün sonra aynı yer ve saatte.
ikinci arttırması: 14.12.1950 perşembe günü yapılarak en çok arttırana satılacaktır.
1 — Arttırmaya iştirak edeceklerin mukadder kıymetin % yedi buçuğu nispetinde nakit veya muteber bir banka mektubu İbraz etmeleri lâzımdır.
2 — ihale bedeli hemen veya verilen mehil İçinde ödenmezse îcra ve İflâs Kanununun 133 üncü maddesi hükmü tatbik olunur.
3 — İpotekli alacaklılarla diğer alâkadarların gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa mütedair olan İddialarını İlân tarihinden itibaren on beş gün İçinde evrakı müs-blteleriyle birlikte dairemize müracaatları lâzımdır. Aksi takdirde haklan tapu siciliyle sabit olmadıkça satış paylaşmasından hariç tutulurlar.
4 — Vergi borçlan borçluya, vakıf taviz bedeli, tellâliye. tescil masrafı ve ihale pullan alıcıya aittir.
5 — Arttırmaya İştirak edecekler gayrimenkulu görmüş, takdirî kıymet tutanağı İle tapu kayıt Örneğini ve şartnameyi ve ilânı okumuş ve her türlli malûmatı öğrenmiş ve bunları aynen kabul etmiş addolunacaklardır. Şartname ilânının gazetede neşri tarihinden itibaren dairemizde açık bulundurulacaktır.
İsteklilerin yııkanda gösterilen arttırma günü ve saatlerinde İstanbul Beşinci îcra Memurluğunda bulunmaları ve herhangi bir hususu Öğrenmek için dairemizin 1950/3736 sayılı dosyamızı okumaları ve lüzumlu malûmatları almaları ilân olunur. (15075)
Toprak Mahsulleri Ofisi Seyhan Bölge Müdürlüğünden:
BERLITZ LlSAN DERSHANESİNDE
Tatbik olunan ve dünyaca tanınmış
BERLITZ USÛLÜ sayesinde her yaşta ve kısa bir zamanda İNGİLİZCE — FRANSIZCA — ALMANCA lisanları öğrenebilirsiniz,
1 KASIM 1950 den İtibaren yeni kuralar açılıyor.
Beyoğlu, 294. İstiklâl Caddesi
Sondaj Borusu Satılacaktır
Garp Linyitleri İşletmesi Müdürlüğünden:
Müessesemiz, Tunçbilek mıntakasında mevcut 320 m 'nı kutrunda 7 adet 44.20 metreden İbaret çekme sondaj borusunu kapalı zarf usulü İle satışa çıkarmıştır.
ihale 7.11.1950 tarihine rastlayan salı günü saat 16 da Tavşanlıda müessese merkezinde yapılacaktır.
Buna ait şartname:
Ankara Etibank Genel Müdürlüğünde,
İstanbul Etibank İstanbul Şubesinde,
îzmlrdc Alsancak Bornova Caddesi No. 71 de.
İrtibat Memurluğunda,
Tunçbilek mıntakamızda, görülebilir.
Müessese satışı yapıp yapmamakta serbesttir. (14892)
ŞARTNAME
D. D. Y„ T. M. Ofisi ve sair devairin şartnameleri almancaya tercüme edilmiş-tir. Yeni çıkacaklar da tercüme edilecektir. Arzu üzerine başka lisanlara çevrilir.
Müracaat: TERCÜME SERVİSİ Müdürü
Edvin Kamhi’ye Voyvoda Han 7. Voyvoda Cad., Galata
SOLINGEN
ORiO SCHWtüCNSÎAHL
Punktal \
Dünyada
Birinci '
A

Aiiş Müsabakası
MÜKÂFATI:
GÜNDEM:
1) Tasfiye memurlarının murakıp raporunun okunması,
2) Şirketin kat! bllânçosunun tasdiki ve muamelâtının kapatılması,
3) Eski alacakların devri ve mevcudatın ortaklara taksim ve tevzii.
4) Şirketin defter ve evrakının tevdi edilecek mahallin tâyini.
Her bir hieae sahibi toplantıya iştirak edebilir. Ortakların, hisselerini toplantıdan bir hafta evvel şirket merkezine tevdi etmesi lâzımdır.’
Sayın Telefon Abonelerine:
İstanbul Telefon Başmüdürlüğünden
1 — 1.11.1950 tarihinden itibaren telefon aboneleri tarafından P.T.T. merkezlerine tevdi edilecek telefon borçlan için vezne makbuzu verilmiyecek, bu paralar abonelerce telefon başmüdürlüğü namına posta havalesi olarak havale gişelerine tevdi edilecektir.
Karayolları Birinci
Bölge Müdürlüğünden:
Uzunköprü - Meriç yolunun O+OOO — 2 + 800 kilometreleri ara^mn Kırkkavak ve Kavacık dereleri stabilize ocaklarından çıkarılacak ve nakledilecek stabilize malzemesine alt fenni şartnamedeki eleme kaydının mevsim hasebiyle fazla bir külfet tahmil edeceği ve müracaat sahiplerini bu kaydı görerek vazgeçtikleri gözönüne alınmış ve şartnameden eleme kaydı kaldırılmış olmakla (9786) Ura keşif bedelli 1400 M3 stabilize malzemesinin gösterilen ocaklardan yükleme, taşıma ve yo) boyuna istifi İşi yeniden pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 6X1.1950 tarihine rastlayan pazartesi günü saat (11) de Bostancı • Küçükyalı Yollar Birinci Bölge Müdürlüğünde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
Bu İşe alt keşif şartname ve diğer belgeler Bölge Müdürlüğünde her gün görülebilir.
İsteklilerin 1467 lira 90 kuruşluk kesin teminat makbuzlarını hâmllen belirtilen gün ve saatte adı geçen komisyona gelmeleri- (14804)
Sıra
No. Adedi Cinsi. Geçici tcmlnai Lira Kr
1 82.000 Hurda kırmızı kuşaklı çuval Beher onbln için 1000 —
2 30.000 Hurda mavi üç çizgili çuval Beller onbln için 900 —
3 5.500 Hurda dar bedenli kalın torba. Tamamı için 500 —
4 3.900 Hurda ince kanaviçe Tamamı İçin 200 —
1 — Yukarıda dört kalemde miktar ve cinslen gösterilen
MINERVA
Dikiş Makineleri
Satılık Otomobil
3000 Km. yapmış 1950 model kapalı yeni Ford acele satılıktır. Telefon 44756. M. A-takere müracaat.
^"lAnkoroda Satılık
li. An: Bağlık ve köşklük arazi 16 döntlrrt. fevkalâde manzaralı. Ayrancıda harap bağ evi, memba suyu, kapalı kuyusu ile satılıktır. Parsellere de ifraz •dilebilir. A-lâkadarlann Park Palas O-telinde Feyzlye, iki gün zarfında müracaatı. Elektrik ve su tesisleri komşularına kadar gelmiştir.
BULMAC
2 — Havale ücreti maktu olarak (20) kuruptur.
8 — Herhangi bir yanlışlığa mahal kalmamak üzere telefon numaralarının adreslerine ilâve olunması sayın abonelerimizden bıihaaaa rica olunur. ,
* — ®u B«kllde gönderilecek paraların, münhasıran o şehrin abonelerine alt olması icap eder. ((15070)
Eshot İdaresi
Umum Müdürlüğünden:
idaremizde mevcut şartnamesi mucibince bir adet plaket makinesi ve teferruatı satın alınacaktır.
isteklilerin en geç 27 kasım 1950 pazartesi günü saat 18 o kadar teklif göndermeleri. (14854)

hurda çuvallar kapalı zarf usuliyle satılacaktır.
2 — İhale 20.11.1050 pazartesi günü saat 15 te müdürlüğümüzde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Her b[r cins çuval ayrı bir İhale konusudur. Ancak 1 ve 2 sıra numarasında gösterilen kırmızı kuşaklı ve mavi üç çizgili hurda çuvallar bir İstekliye ihale edileceği gibi onar bin adetten aşağı olmamak üzere ayn ayrı taliplere partiler halinde ihale edilebilir.
4 — Bu işe alt şartlaşma ve sözleşme tasarısı müdürlüğümüzde. İstanbul, İzmir, Samsun bölge müdürlüklerinden ve İskenderun - Mersin teşkilâtlarımızdan beşer lira mukabilinde temin edilebilir.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarlyle dördüncü maddede gös-
terilen İş yerlerimize muvakkat teminatlarını yatırarak alacakları makbuzları teklif mektuplarına ekliyerek en geç 20.11.1950 pazartesi günü saat 14 a kadar müdürlüğümüze tevdi etmiş olmaları Hân olunur. (14985)
İstanbul Sular idaresinden:
Kâğıthane ile Terkos arasında döşenmekte olan yeni isale hattı mevcut ana galeriye bağlanacaktır.
Zaruri olan bu ameliye dolayıslyle 9.11.1950 perşembe günü şehrin İstanbul ve Beyoğlu yakalarına Terkos suyu verllemiye-cektlr.
Keyfiyet sayın halkımıza İlân olunur. (15096)
15 gün İtalya seyahati
Yapı ve Kredi Bankası, 1951 ikramiye plânını en sanatkâ-ran e bir tarzda canlandıracak olan afiş için bir müsabaka tertip etmiştir. Müsabakada birinciliği kazanan afiş sahibine Italyaya uçakla 15 günlük bir seyahat temin edilecektir.
Tafsilât almak isteyenlerin. Doğan Kardeş Yayınlan A. Şirketine müracaat etmeleri ı ıca olunur.
Telefon: 12933
■. KHEDİVİ AL.
MAİL L I N E
İstanbul - İskenderiye - New-York ve Phlladelphla arasında seri ve muntazam posta
MIJHAMMED ALİ ELKEBİR
Transatlantik vapuru 12 kasımda muvasalat ve 13 kasımda yolcu ve eşyayl ticariye alarak İskenderiye - Phlhıdel-phla ve Nevv-York’a hareket edecektir.
Fazla tafsilât İçin Galata-da Kaıaköyde Yeni Handa ikinci katta
GtLCHRİST WALK£R et Co. Ltd.
Acentalığına müracaat.
Tel: 42964
SOLDAN SAC A:
1 — Köylünün eli mesabesindedir.
— İmar eden ; Bir şarap cinsi.
— Bir demir nev'i; Temi komşu 4— Bayağı; dete-
2
3 bir devlet merkezi.
bc-i hayatımız; Hoşgörü. 6 — tlgi; Tersi arka taraftır. 7 — Tersi Iktl-da et; Bir edibimizin soyadı. 8 — Güzel sanat; Arka. 9 — Kıymettar ve makbul olan şeyin hali; îkl harf. 10 — örtmeyen.
YUKARIDAN AŞAĞI:
1 — Sert hale * getiren. 3 — öz yurduınus; Yama. 3 — Sondaki harisle bir lcarikatUrlstihıis: Yapma. 4 — Taharri et; Bir muharrir; Ecnebi bir ajansın kısaltılmışı, ö — Şart edatı; Kanun-I Esimi. 6 — Vadeden; Kadınların tuvalet levazımından. 7 — Tersi bir huN'van; İşaret eıfatı. S — Başkaldırma; Geri çevirme (eoki terim). 9 — Uğuraua-luk; İskambilde bir kâglt. 10 — Meydan okuyan (İlci kolime).
DCNKÜ BLLMACAMN HALI t
Ara.
SOLDAN SAĞA:
1 — Almamama. 2 — Zili çal; SI. 3 — Akın eden. 4 — Cam; Etili. 5 — Alan; Dik. 6 — Tu: Ad; Kari. 7 — Aceleci; Aş. 8 — Kaza;
0 — Aba; İmale. 10 — Talihi fena.
YUKARDAN AŞAĞI:
1 — Azami takat. 2 — 14ka; Acaba. 3 — İlıca; Ezol. 4 — Sin: Lala. 5 — Ça; Eda; İh. 8 — Maden; Cami. 7 — Fârik. 8 — Nida; Elû. 9 — ‘Ab; Lira; En. 10 — İki kl$L

Sayfa 8
4 kasım 1950
JVJK
O Vitaminli
ALMAN TAM DİZEL TRAKTÖRLERİ!*.
1 ÇOCUK MAMASI
NEŞ E ve ZEVK VEREN RADYOLAR
Herkesçe malûm olduğu gibi PHILIPS radyolarının satış yekûnu diğer bütün markaların hep beraber yaptıkları satış miktarından üstündür. Bu fevkalâde rcjbete sebep, PHILIPS ahizelerile elde edilen parlak netice ve radyo meraklısının aradığı bütün evsaf PHILIPS radyolarında fazlasile mevcut olmasıdır. Radyodan azami zevk ve neş eyi temin etmek için mevcut PHILIPS modellerinden birini seçmek kâfidir.
T.C.ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasarruf Hesabı İkramiyeleri
30 Aralık 1950 Çekilişinde :



1
(Ankarcda, Kavoklıderede, 3 Oda, 1 Hol)
Aynca:
1 tane 10.000, 15 tane 1.000 lira
Bu çekilişe katılmak isterseniz, 10 Kasım 1950 tarihine kadar Bankalarımızda 150 liralık bir hesap açtırmanız ve bu parayı 30 Aralık 1950 akşamıno kadar çekmemeniz lâzımdır. Her 150 liraya ayrı bir iştirak hakkı verilir.

t â
• M
z

ARTIK BİR TRAKTÖR SAHİBİ OLMAMIN ZAMANI GELMİŞTİR
*• • «■/* ..ı .y, .y




*

MİNERVA
Dikiş Makineleri


p

-
Rüya Görüyor musunuz-
Yeni çıkan. her yaştaki bayanlar ve baylar içLn ayrı ayn tAbir edilmiş
RÜYA YORUMLARI’NI
KİTAPÇILARDAN ARAYINIZ.
Fiyatı: l«0 kuru»
ÇOCUĞUNUZUN SÜT ANNESİDİR.
pw“o“e^
s R E
e ş
i
z
FOTOĞRAF

4
i
BEYGİRLİK TİPLERİN
İkinci partisi yakında gelerek teslimata başlanacaktır.
satılacak olan bu traktörler için kayıtlara başlanmıştır. Büyük bir miktar gelmekle beraber mevcudumuz bitmek üzeredir. Acele ediniz.
Bilumum büyük vilâyetlerdeki acentelerimizde kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz.


BOL YEDEK AKSAM
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Telgraf : Lamet - İst
Galata - Tahlr ilan
Satışa arzedilmiştir
MEHMET KAVALA
Telefon : 40430 - 42073
Telefon : 49449
MAKİNELERİ
de
TÜRKİYE GENEL MÜMESStLÎ :
TAHİR HAN-GALATA
Telgraf : Lamet - İst.
a
o'
ıo
o
6'*
(50
0"

MİKROMA E T A R E T A F U T U R 1 N K
t T A
,0^°

Al*1
w-'(>

A'*''




.aÂ

ı

Bütün Ağrılara Karşı
GRlPİN,
r—
Piyasada* hissedilen şiddetli ihtiyaç dolayısıyla HARRIS fırçalan uçakta geliyor'/!
v
4 SAAT ARA İLE GÜNDE 3 ADET ALINABİLİR.
• •>

Comments (0)