6 Kasım 1950 — Pazartesi
SİYASI İKTİSADİ, MÜSTAKİL
Yıl 1—Sayı 341—10 kuruj
) eni İstanbul’un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
Beyoğlu - Müellif Caddesi fl - K. Telefon :
I475G-44757 Santral
TcrIr eden: Habib Edlh . TÖREHAN
I
Posta Kutusu :
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Hânlar : B ncı say fada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
447 - İstanbul. Telgraf Adresi: Hetta. Utan bul.
Bakanlıklarımız
NİSRÎ seçimin parlâmentoda yarat-tığı politika zümrelenlşlerl, böyle bir seçim şeklini benimsememiş olan parlânıentolaarınkine hiç benzemez. Memleketimizde nislü seçim usulü yoktur, demekle yeni bir hakikat ortaya almış bulunuyoruz. Asıl ehemmiyetli nokta; seçimin, Meclisteki aşırı zümrelenişl önlemesidir. Politika hayatındaki ekseriyet prensipinln hu duruma göre büsbütün başka bir şekilde belirmesi tabiidir. Bıı S üz-den partiler arasında, ekseriyet yaratmak kombinezonları da İster istemez suya düşer ve muhtelif partilerin yardımlyle karışık bir kabine kurmak imkânı kalmaz. Bunun fayda ve zararlarını burada tetkik ederek değiliz. Cumhuriyetimizin İlk devrinde zaten tek parti vardı ve lideri tarafından İdare ediliyordu. O zamanki kabinelerin parti tarafından seçilmiş kimselerle kurulmuş olduğunu İddia etmek kabil değildir. Büyük bir inkılâp geçirmiş, yeniden politika hürriyetini kazanmış bir memleketin İlk zamanlarda bıı suretle idare edilmesine İhtimal ki büyük bir ihtiyaç ve zaruret vardı. Başbakandan İtibaren bütün kabine Azalarının mesuliyetleri daha ziyade lidere karşı İdi. Aradan geçen zaman, yurdumuzun siyasî hayatında bir takım derişiklikler yaptı ve Türk Milleti nihayet büyük bir olgunluk göstererek iktidarı yeni bir partiye verdi. Şimdi bu idarenin artık tamamen demokrasi umdelerine istinat eden bir teşekkül olduğunu kabul etmemiz lâzımdır.
Memleketimizde karma kabine olmadıkından ötedenberl vekâlet veya yeni terimimizle bakanlıklarımızın savıaı çok azdır. Biz bakanlık dcnlldl-zaman hatırımıza derhal bütün teş-kilâtiyle muazzam bir vekâlet geliyor ve bunun gerektirdiği masrafları düşünerek kurulmasından vazgeçiyoruz. Halbuki bilhassa devletin normal kamu hizmetlerinden başka bugünkü hayat tarzında doğan bir takım yeni vazifeler vardır. Bıı vazifeler bilhassa memleketimizde ya bazı bakanlıklara yama halinde eklenmiştir, y ahut da hiç mevcut delildir. Halbuki modern devlet ve hükümet bu gibi İşleri şimdi en başta saymakta ve ona gerekli bir ehemmiyet verdiğini göstermek için bakanlıklar kurmaktadırlar. Bizde bir Sıhhat Bakanlığı vardır. Bunun bir adı da sosyal yardımdır. Sıhhat işlerimizin eskiden kurulmuş bir şekil vardı. Bunu zamanın icaplarına göre Ayarlamamız şüphesiz ki. lüzumludur. Bu hususta bir çok şeyler yapılmış veya yapılmak istenmiştir. Bütün bu işler Sağlık Bakanlığının faaliyet alanım teşkil etmiş ve etmektedir. Fakat bu hakanlığın sosyal yardım gibi tantanalı bir ad taşımasına rağmen hangi faaliyetlere giriştiğini herkesin bilmesi lazımdır. Biz şimdiki teşkilâtla bu kadar ehemmiyetli işlerin görülebileceğine ihtimal veremiyoruz. Maden. orman ve asayiş gibi İşlerimizde «ta 4eşîsH&l güçlükleri kendHermi şiddetle hissettirmektedir.
Memleketimizde bilhassa bir asra yakın bir zamandan beri en hayati bir İş olmasına rağmen ehemmiyeti bir türlü takdir edilememiş olan bir İskân İşimiz vardır. Bu iş bizde yalnız göçlerin olduğu zamanlara münhasır kalmayarak her vakit yeni tetkikler ve hazırlıklar isteyen bir iştir. Bunun başlı başına bir bakanlık olmam öteden İver! bizim İçin çok lâzımdı. Bilhassa mübadele esnasında böyle bir bakanlık kurmuş olsa İdik, şimdi onun kıymetli İncelemelerinden, dosyalarından. nihayet elde ettiği tecrübelerden faydalanarak İskân politikasından gelen güçlükleri daha kolaylıkla yenmek imkânlarını elde e-dprdik.
Biz. bakanlıkların çoğalması ile kabine mesaisinde de demokrasiye daha elverişli bir İstişare sisteminin yerleşeceğini sanıyoruz. Kabine Azalarının çoğalması belki müzakerelerin uzamasını İstilzam edebilir. Fakat biz kabinede müzakere edilecek mevzuların yalnız çok mühim şeylere İnhisar etmesi lâzım geldiğini tahmin e-dl.voruz. Bıı çok mühim işler İçin de müzakerenin uzaması ve hattâ fikirlerin çarpışması herhalde elde edilecek netice İtibariyle pek büyük faydalar temin edebilir.
Bu münasplıctle demokrat rejime aykın düşen bir halimiz olduğunu da söylemek isteriz. Memleketimizde bakanlık sarıdalyasını İşgal eden herkes, hattâ bir gün burada kalmış olsa bile hayatının nihayetine kadar maaşa hak kazanmaktadır. Buıııın vaktiyle ne gibi düşüncelere dayanılarak kabul edildiğini bilmiyoruz. Biz bakanlarımızın bakan bulunduğu müddetçe aldıkları maaşın hiç de çok olmadığını kabul etmekteyiz. Bakanlığın bir fedakârlık olduğunu ve huıııjn bir politika İdeali İle İlgili olduğunu biliyoruz. Buna rağmen bakan olan vatandaşın temsil hakkına malik olması ve şahsına alt masrafları düşünmekten uzak kalması lâzımdır. Fakat bakanlıktan ayrılan vatandaş zaten milletvekilidir ve sonra seçilmese bile iş görmek, bayatını kazanmak kudretine malik bir şahsiyet olması icap eder. Memuriyetken gelmişse tekrar oraya dönebileceği gibi yaşı İlerlemişse, bıı takdirde de emeklilik hakkı olan maaşını alacaktır. O-nun İçin bir taraftan hakanlıklar sayısının arttırılmasını tavsiye ederken Öte taraftan da bir hakanlık tekall-diyesl tesisinin rejimimize uymayacağım söylemekle eski bir hakikati tekrar ortaya koyduğumuzu zannediyoruz.
Habib Edib - Törelıan
Akdeniz savunma plânı hazırlıkları
Türkiye - Yunanistan arasındaki
askerî müzakereler devam ediyor
Yunan Başbakanı :”Washington müzakerelerine katılmadan önce görüş teatisi için müsait şartlar mevcuttur” diyor
Londra 5 AA ( Basın-Yayın ı — Taymış Gazetesi, hususi muhabirine atfen Ankara menşeli şu haberi yayınlamıştır:
"Ankaradaki siyasi çevreler, Cum-
Dışbakanlar
toplantısı
Konseyle İktisadî işbirliği arasındaki irtilmt vazifesine Türkiye de seçildi
Roma. S A.A (AFP> Asamble Daimi Komisyonu Dışişleri Bakanla-nnın çalışmaları hakkında malûmat edinmek ve Asamble’nin son toplantısını hazırlamak üzere dün akşam bir toplantı yapmıştın
Kont Sforza, Bakanlar Komitesi faaliyetini ana hatlariyle izah et-mistir.
Daimi Komisyon bu sabah da bir toplantı yapacaktı- Bu toplantı sorunda Paul Henri Spaak bir oasın konferansı verecekın.
Roma. 5 A A. (AFP) — Avrupa Konseyi Daimi Komisyonundaki Fransız temsilcileri Genrges Bl daıılt, Paul Reynaııd ve de Menthon. Avrupa Istişarl Kumlu tarafından öne sürülen tadil tekliflerinin Bakanlar Kurulu tarafından dikkat nazarına alınmamasından dolayı ademi memnuniyetlerini İzhar etmek üzere.
ur * Cı .4/ •
Dışişleri Bakanlan Komitesinde ce. revan eden insan hakları sözıesnıesı İmza merasimine dlr.
iştirak etmemişler-
(özel muhabirimiz-Konsevi Bakanlar Av-
Roma. 5 A A.
den) — Avrupa
Komitesinin Roma içtima tnda rupa İktisadî rşbirliği teşkilâtı ile
^Konser arwnnr1a irtibat vımfeslnt o
Türkiye. Ingiltere ve Fransa tekrar seçilmişlerdir.
devleti kuruluyor
Şam, 5 A A. (Relileri — Umumiyetle iyi haber alan kaynakların bugün söylediklerine göre Şamdaki resmi çevreler 1.500 000 nüfuslu müstakil yeni bir Arap devletinin kurul-masının beklendiğini bildiren raporlar almışlardır.
Yeni devletin Basra Körfezinde Oman, Kuvvcit. ve Bahrein le civar bölgelerde ya.şıyan aşiretleri içine alacağı bildi» ılfnİş t ır
Resmi çevreler haberleri tekzip veya teyidden İmtina etmektedirler.
Yunan Hükümetlerinin bu temaslarının evlili ortala-Yunan Büyükelçisi Kontu-
hurbaşkani Celâl Ba.var’ın çarşamba günü Büyük Millet Meclisinde verdiği nutkun Akdeniz’in müdafaasivle ilgili kısmına bilhassa büvtik ehemmiyet atfetmektedirler. Cumhurbaşkanı. nutkunun bu kısmında Doğu Ak-denizin müdafaası hususunda Atlantik devletlerinin plânlama gnıpu ile birlikte yapılacak Türk - Yunan işbirliğinin ehemmiyetini tebarüz ettirmiştir.
Türk ve husustaki rmda yeni
mas’ın Ankaraya gelmesiyle başladığı ve her iki memleketin Atlantik devletleri Akdeniz komiteciyle İşbirliği yapmava davet edilmesiyle hızlandığı anlaşılmaktadır. Bu Türk -Yunan temasları hâlen her İki memleketin AnkAra ve Atlnadaki Ataşe-mıliterleri vaaıtasiyle yapılmaktadır. Bunlar Türk ve Yunan Genelkurmaylarının ne şekilde teşriki mesai edebileceklerini arAştırmAktadırlar-, Bu araştırmalar neticelendikten sonra, mesele daha yüksek asker! ve siyasi makamlar tarafından İncelenerek tekemmül ettirilecek ve nihai muhtıra Türkiye’ye Yunanistan tarafından Atlantik devletleri Akdeniz komitesine verilecektir. Türk ve Yunan resmî çevreleri ilk neticelerden memnundurlar, Çünkü bunlar yalnız Ak-demzın müdafaasında rol oynamakla kalmıyacak, Aynı zamanda Türk -Yunan dostluğunu da kuvvetlendirecektir.
ettirmek hususundaki ümidini İzhar etmiştir. Yunanistan ile Türkiyeyi bilhassa ilgilendiren Akdeniz müdafaası meseleleri üzerinde Ankara ile Atına arasında müzakereler cereyan ettiğine dair dolaşan haberler hakkında sorulan bir suale Başbakan Venizelos şu cevabı vermiştir:
Her iki memleketin askeri temsilcileri. Akdeniz savunması plânlarını hazırlamakta görevli Atlantik Paktı GenelKutnıay Komitesinin VVashing-ton’da yaptığı müzakerelere iştirak etmeden önce, görüş teatisi İçin müsait şartlar mevcuttur. »
Türk Savaş Birliğinin Kore resimleri
Yunan Başbakanı \ enizelos’ıın beyanatı
Atina 5 A.A. (AtinA Ajansı bildiriyor) — Yunan Başbakan ve Dışişleri Bakanı Venizelos. Ankaraya ziyaretinin büyük bir memnunlukla karşılanacağım söyliyen Fuat Köprülünün beyanatına dayanarak, dost Türkiyenin Dışişleri Bakanının bu söylerinden.-duvduğı memnuniyeti be-llrtmiş ve Anka rayı ziyaret İçin uzun zamandır beslediği arzuyu tahakkuk

Tnıman, muhafızının cenazesinde bulundu


KoredF kızıllara karşı Ravaşmnşa gitmiş olan Tiirk birliği, Pıınan idmanında karaya çıktıktan (nnra TnegırdRİd kamplarına gitmişlerdir. Yukanki re*im-dr hlrltahıılzdea bir trup rhrülmektrdlr^ Aşağıdaki rmlındr diğer bir grup, kamyonla kamp yolunda görülüyor, »
■ 1 * ♦' ■ ı , S' •
Ankara Hukuk
Fakültesinin
kuruluşu kutlandı

Dîinkii merasimde Cumhur Başkanı, Büyük Millet Meclisi Başkanı, Bakanlar ve C.H.P» Genel Başkanı bulundu
Ankara, 5 (ANKA) — Bu sabah 10.30 da Ankara Üniversitesi Hukuk Fa küllisinde fakültenin 25 tnel kuruluş yıldönümü münasebetiyle bir tören yapılmıştır. Törende Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik KoraJtan. Milli Eğitim Bakanı Tevfik tleri. Mjllî Savunma Bakanı Refik Şevket ince, Gümrük Tekel Bakanı Nuri Özsan, Yargıtay ve Danıştay Başkan ve ü-yeleri, diğer fakültelerin dekan profesörleri, Ankaradakl bütün kukçular hazır bulunmuşlardır.
4
Rus teklifini
reddetti
yaratmak gayeni* propaganda ma-lelÂkki edeceği
Amerika
ÎVa.Mhlngton . 5 A. A. (AFP) — Birleşik Amerika Başkanı Tnıman. Porto - Rico’hı İhtilâlci tarafından kendisine karşı girişilen Riılkaat teşebbüsü faillerinden biri tarafından öldürülen Beyazsa ray’ muhafızının Arllııgton mezarlığında yapılan cenaze töre nınde hazır bulunmuştur.
Radyo-Foto İle h-İmmiş olan yandaki resimde, Tru-maıı'a karşı suikast teşebbüsüne geçenlerle yapılan çarpışmada yaralanan Trııman'ın muhafızların dan biri arkadaşları tarafından tedavi ediliyor.
Aşağıdaki re-alinde Truınan’a karşı yapılmak 1«-tenen sulkaMtta te kaddÜm etlrıı günlerde Porto-RIcoda sarayın avlusu I-çlnde milliyetçilerle aleyhtarlan a-rasındakl bir çarpışmada ölenler gö rülınrktcdlr.

Dörtlü bir konferans talehi, Katı Avrupanın müdafaa plânını oyalamak için bir manevra addediliyor
Wasblngton , 5 A.A. (AFP) — İyi kaynaklardan edinilen malûmata nazaran Birleşik A-merlka, tek hükümetin idaresi altında Alman.vanın birleştirilmesi yolunda 4 İÜ bir konferans teklif eden Sovyet notasını reddetmesi beklenebilir.
Bilindiği gibi bu nota. Moskova d a ki Birleşik Amerika. İngiltere ve Fransa Büyükelçilerine tevdi edilmişti.
Filhakika Dışişleri Bakanı bu tebliğin, barış için ıımııml mahiyette beyanat yapmak değil, fakat sulhçıı arzularının müşahhas delillerini vermek Şahsısında yeni bir unsur ilâve etmiş olmadığını bildirmişti.
Bu şartlar dahilinde VVashlng-ton’un, Rus notasını Bati Avrupa müşterek müdafaa plânının hazırlanmasına gayr) müsait bir hava ni güden bir nevraaı gibi söylenebilir,
s.
r S *
• » a • JT» . I 4
Korede çok şiddetli
çarpışmalar oluyor
NEW-YORK BASINI KOMÜNİST ÇİNE KARŞI SERT HÜCUMLARA GEÇTİ Tokyo, 5 (YİRS) — Bugün Balı
Korede müttefik kuvvetler düşman baskısı allındâ geri çekilmek zorunda kalmışlardır Songşong Nehrinin kuzeyinde kurubın 30 mil uzunluğundaki müttefik hattı yarılmıştır. Hattı geçen komünist kuvvet fer. İngiliz birliklerinin gerisine düşerek bunları çevirmeye kalkışmışlardır. 24 üncü Amerikan tümeninin yardımlyle tngi-llzler 4 mil geri çekilerek içinde bulundukları fena vaziyetten kurtulmuşlardır. Amerikan avcı ve hafif bomba uçakları harekâta iştirak ederek 7 naat müddetle Şongşong Nehri kuzeyindeki komünist hatlarını bombalamıştır. Bu sırada komünist uçakları da karşı hücumlara geçmiş ve bir Amerikan uçağı düşmüştür.
Kuzeydoğu Keredeki müttefik kuvvetleri bugün bazı küçük kazançlar temin etmişlerdir. Bu cephedeki A-morlkan kuvvetleri düşmanın yığınak noktalarından biri olan Kaıighye Üstüne şiddetle hücum etmiştir.
New-York, 5 A A. (AFP) — Kore-de askeri harekâtın kesbetttğf mahiyet ve Mançurj'a hududunda cereyan eden savaşlara Çin komünistlerlntn iştiraki, Netv York basınında Man-Tsr-Tung’a karşı şiddetli bir aksülâ-mel yaratmıştır.
Uzun ve pahalıya malolacak bir Kore harbi derpiş eden New-York Times gazel esi. ÇinlUrrln Korede çarpışan Birleşmiş Milletler kuşetlerinin hücumuna uğramıyacaklarını bildiklerini yazmakla, bu durumdan mesul olanların Birleşmiş Milletlere kabul edilmelerini ısrarla ve küstahça Istjyenlerin bizzat kendilerinden ibaret bulunmasını acı bir İstihza o-larak tavsif etmektedir.
Ne\v-York Hcrald Tribüne gazetesi daha da ileri gitmekte. Sovyet Rus-yayı, Çinliler ve Kuaoy Korelilere si-inh yollamakla, komünist Çinlilerin Kore ihtilâfına iştirakte met.haldar olarak göstermekte ve bu meselenin Güvenlik Konseyine arzedllmeslni, bu teşekkül harekete geçmediği tAkdirde, Genel Kurula sunulmasını teklif etmektedir. Gazete bu konuda şöyle yazmaki adır:
“Dünya barışı tehdit edilmektedir. Barış hiç bir zaman bugünkü tehlikeye düşmemiştir Birleşmiş Milletlerin mesuliyeti dr hiç bir zaman bugünkü kadar ağır olmamıştır.,,
• •
★ ★★
MAC ARTHUR
A
BtR TEBLİĞ
YAYINLADI
General, Mançıırya.vı geçen kuvvetlerin beynelmilel kanunları çiğnediklerini söylüyor ı .
hududunu haber komünist kuvvetle-kanunları çlğnedik-hu kuvvetlerin Ko-
Tokyo, S lYİRS) — Bugün hir tebliğ yayınlıyan General Mac Ar-Ihtır. Mançıırya vermeden geçen rınin beynelmilel lerini bildirerek,
rede sulh ve sükûnu tesis etmeye çalışan Birleşmiş Milletler kuvvetlerini imha etmek için Kore İşine karıştıklarını açıklamaktadır.
Tebliğde, Batı Kore kesimindeki durumun düzeldiği belirtilerek, Kölede girişilmiş olan askeri harekâtın düşmanı büyük zayiata nıarıız tığı bildirilmektedir. General lerine düşen vazifenin, karşı lüşman kuvvetlerim dağıtıp.
• le sulh ve sükûnu kurmak olduğunu tebarüz ettirmiştir.
hırak-kendi-koyan Kore-
ve hu-C. H. P. Genel Başkanı İsmet İnönü fakültenin fahri Türk Hukuk Tarihi Profesörü olduğu için profesör cüppe ve kepi ile profesörler arasında yer almış bulunuyordu» Çurrjhurbaşkani ve İnönü Fakültece ğîreVkeh gençler büyük tezahürat yapmışlar, gerek Bayan, gerekse İnÖnÜyÜ dakikalarca alkışlamışlardır. Törene İstiklâl Marşı ile başlanmış, kürsüye gelen üniversite rektörü Hikmet Birand. An* kara Üniversitesinin Hukuk Fakültesinin 25 inci yılını idrakten dolayı bahtiyarlığını belirtmiştir.
Rektörden sonrA söz alan fakültenin eski mezunlarından olan Dekan Faruk Erem canlı bir konuşma ile fakültenin Türk inkılâbı ile yaşıt olduğunu, inkılâptan sonra açılan ilk fakülte olduğunu belirtmiştir.
Dekan, fakültenin çalışmaları hakkında geniş İzakat vermiştir.
Törenden sonra Celâl Bayarla İnönü alkışlar arasında salonu terk etmişler. biri dekanın, diğeri profesörlerin odasına girmiştir. Biraz sonra İnönü rektörle birlikte Cumhurbaşkanının bulunduğu dekan odasına geçip Cumhurbaşkanının yanma oturmuştur.
Meclisin bugünkü gündemi
Ankara. 5 (ANKA) — Büyük Millet Meclisinin yarınki gündeminde İhtisas komisyonlanmn seçimi bulunmakladır. tçtinıada bundan başka Dışişleri Bakanı Fuat KöprÜltlya Ekonomi ve Ticaret Bakanı ZühtÜ Velibeşenin vekâlet edeceği. Mîllî E-gitim Bakanlığına Tevfik İlerinin, Ulaştırma Bakanlığına Seyfi Kurtbe-kın. Sağlık Bakanlığına da Dr. Ekrem Hayri üatündagın tâyin edildik* lerine dair Cumhurbaşkanlığı tezkereleri okunacaktır.
300 odalı bir otel yapılacak
5
meşhur otelleri Wnl(tarf \storla ile Flazanın da dahil
eıı

Ne^’-York’un hıılıımjuğu Amerikanın en büyük 16 oteline sıılılp olan Hllton Şirketinin sahibi Mr. Illlton, diin 7 kişilik bir heyetle şehrimize gelmiştir.
VIr. Hlltoıı, istanbıılda Amerikan tipi asgari 800 odalı bir otel kurumk için lrmn(«hır(la bulunacaktır.
Yukarıda Mr. Hllton gazetecilere İzahat verirken görülüyor. Bu husustaki haberlerimiz ikinci sahifededir.
Sayla 2
Y t ?- I I
ı I
Suikast teşebbüsü münasebetiyle
Şehir köşesi
Truman'ın kızı
Yazan : M. NERMİ
Toptan temizlenmek

6 Kanım 1950
=
ŞEHİR HABERLERİ
AHTİYAR bir tesadüf.
Tnıınnn’ı
hem Birleşik Amerika Milletine bağışladı, hem do barışa yürekten bağlı milletlere.. Görünmez bir kudret, en büyük insan suçunun bileğini tam zamanında büktü. Gazetelerimiz
Y enklünyaıLan çelen haberlerle doludur. Bunlardan bir taneni dikkatlinizi
çok derinleştirecek bir ehemmiyettedir. Okuyanlar. Iıelkl, onun üzerinde fazla durmamışlardır. ömrün yolları ndm yanından, düşünmeksizin geç-tiğimiz hâdiseler az mıdır? Hikmetleriyle ölümsüzlüğün Pantheoıfuna pire İsrail Yalvacı Süleyman der kh ‘ Hikmetin başlangıcı Tanrı korkusudur... SÜleymandan çok daha sonra yaşamış olan eski Ellns’ın fikir a-damlarından biri İse başka türlü düşünerek hizmeti, anlayış ve ruh olgunluğunu; hâdiseler karşısında duyduğumuz hayretle, merakla başlamış sayar. Ona göre hayret ve merali, fikir yolunun başlangıcıdır ve biz yalnız onunla benliğimizin «unrısız-lığınıı ıııanrnıık heyecanını kendimizde bulabiliriz. İran şairi büyük Saadl de böyle düşünüyor. Hikmetlere güç erişmenin sırrı da, lıelkl, her hâdisenin karşısında farla duralayışımızda, meraklannmyışınıızda ve çabuk uya-namayışırnızd tidir.
Bizim anlatmak istediğimiz şey, no Süleyman, no Sokrates, Ne Plotlnııs, no do Saadl gibi, yolu büyük hikmetlerden geçen bir hûdhc do û il (lir. Bu. daha çok. baba vo kız anısındaki en yakın münasebetleri ilgilendiren bir konudur ve batı ile doğunun dünya ve hayat görüşlerini belirtmek bakımından. bizim merakımızı uyandıracak bir defterdedir. Truman’ın ölüm tehlikelinden kurtulduğunu müjdeleyen haber yığını aracında, eiıcnıml-yetslz sayıldığı İçin, basdmaynnı şudur: “Sahneye çıkmak Üzere Ikon Truman’ın ölüm tehlikesi atlattığını haber ıdaıı kızı, soğukkanlılığını kay-betmemiş ve sanki hiçbir şey olmamış gibi konserini vermiştir.,, Biz bu haberi okuduğumuz zurnan her vazife kahramanlığı karşısında, olduğu gibi, İster İstemez hayranlık duyduğumuzu söyleyebiliriz. Bizim de böyle yüksek bir ruh olgunluğuna erişmiş vazife kahramanlarımız vardır. Oğlunu keııdl eliyle gömdükten sonra heyecanını demir iradesiyle yenen ve vatan görevini yapan ordulularımın biliyoruz. Bu büyük vazife fazileti Türk ordusunun, öteden beri. en diri kahramanlık değerleri arasındadır. Bu yapıcı faziletin, dilediğimiz gibi, halk arasına yayılanınmış oluşu, bir çok sebeplerle ilgilidir.
Doğu dünyasının tuhaf bir heyecan disiplinsizliği vardır. Sokaklarımız, meydanlarınuz gibi, benliğimiz de çığlık, feryat ve vaveyla İçindedir. Biz, bunu, zamanla. Iç-yaşayışıınızın bir geleneği haline getirmişizdir. Ordumuz, öteden beri, kendi başına bir teşkilat halinde yaşadığı İçin, İlk yurttan getirdiği dünya ve hayat görüşünü, kahramanlık anlayışını büsbütün şarklılaşmaktan vo varlık gerçekliklerine yabancı kalmaktan kendini. ehemmiyetli Ölçüde, kurtarabilmiştir. Fakat biliyoruz kl, ordumuz, çok yakın zamanlara değin, tam mâ-niLKİyle, bir halk ordusu olamamıştır. Halk ordusu, ancak, askerlik hizmetinin. her vatandaşı İçine almakla kurulmuş sayılabilir. Halbuki, bizde, askerlik yalnız en düşkünlere yaraşan ağır bir angarya sayılmış ve en yüksek aosyal vazifenin mânası bir türlü anlaşılamamıştır. Askerlikten kurtulmak İçin bedel verilen zamanları hatırlayanların sayısı, bugün bile, henüz çoktur. Eski cemiyetin en şerefli fikir zümresini teşkil eden medreseliler askerlik yapmazlardı. Vazife sezgisinin yaratıcı bir kudret haline gelememesinde bu durumun hiç de küçümscnroiyecek tesirleri olmuştur. Aydınlarını yalnız asker kaçaklarından seçen bir cemiyetin, birleştirici büyük vazife duygulan bakımından. çok zayıf düşebileceğini tahmin etmek kolaydır. Milli bir hayat, ancak, milli değerlerin, milli vazifelerin, millî «orunıluluklnnn İçimizden dııyulmaslyle, yaşanmasl.vte mümkündür. Bu duyguların büyü-dünyasını bir türlü tanıyamamış kozmopolit aydın zümrenin, nesil artık unutulmuş bir Homuncıılus sürüşünden hiçbir furkı yoktur. Hele böyle bir zümre, yüksek mücadele faziletleri üzerine kurulmuş cemiyetlere hayat muhtevaları vermek, kılavuzluk etmek yetkisini eline geçirirse, Osmanlı Devletinin neden bir yıldız biriyle soysuzlaştığını anlamak büsbütün kolaylaşır.
rıldıktan sonra, farkında olmaksızın, bir çok yeni değerlerle normal hayatına döner, evlenir ve getirdiği ruh, yavaş yavaş, aileye yerleşmeye başlar. Ordudan getirilen şeylerin başında, biri demet leşi İren vatan duygu-ıılylo vazife ve disiplin sezgisinin geldiğini söylemeye bile lüzum yoktur. Dikkatle araştıracak olursak görürüz kl, bütün çağdaş milletlerin vazife vo disiplin eğitimi böyle başlamış ve cemiyet İn kültür malı İmline gelmiştir. Böyle bir mâııovl olgunluğa erişebilmek için, elbette, geniş zamanlara ihtiyacımız vardır. Yüzyılların sosyal benliğimizde yaptığı yıkımı hemen gidermek elimizde değildir.
Vazife ve disiplin; topluluğumuzun belkemiği haline geldikten sonra. Kurtuluş Savaşı kadar ehemmiyetli bir savaş kazanılmış olacaktır. Biz ancak böyle bir zaferle Danııld fıçısının korkunç deliğini kapatabiliriz. (Tnınmn'ın kızı, bu çeşit bir zaferi çoktan kazanmış bir cemiyetin dinamik hayat anlayışını dile getirmek bakımından, yüksek bir örnek sarılmalıdır. Bizim de ölüm karşısında titremeden vazifesini yapmasını bilmiş bir kızımız, sahne üstadımız vardır: Ferdi Statzer'ln eşi Bedla..*
İnsan ne kadar olgunlaşır vo sosyal sorumluluğunu duyarse, tehlike ve felâket karşısında da o kadar sertleşebilir. Gönül acısı çığlıktan, feryattan sıyrıldıkça derinleşir. Onun I-çln şarkın ıstırapları bile derin değildir, sığdır. Gene onun için, şıırk, millî felâketlerinden bile ders nİmasını henüz öğrenememiştir., Batı ve doğu dünyaları artısındaki en büyük mânevi uçurum, iki gönül bölgesi arasındaki temelli ayrılıktan doğmuştur. Doğrusunu isterseniz, batı ve doğu kavramlarını bizim tasniften hoşlanan beynimiz yaratmıştır. Her iki kavramın İnsanı da birdir. Bunlardan biri çağının İnsanı olabildiği halde Ö-tekl uzak bir gelişim konağına saplanıp kalmıştır. Yarın o da çığlığının karanlık kozasını parçalayabilirse, sosyal olgunluğunun hür göklerinde bir kelebek gibi akmak bahtiyarlığına erişmiş olacaktır. Bunun, büyük insanlık gelişiminde yeni bir doğuş sayılacağına şüphe yoktur. Nletzsche der kİ: “İnsan, uçurum üstüne gerilmiş bir İptir.,, Kendi kendimizi aşmak. kendimizin üstüne çıkmak, yalnız bu İpten, kendimizin ortasından ve uçurumlarımızdan geçmekle mümkündür. Tehlikeli bir yol.. Lüzumsuz, sinirlerimizi döndüren, göz karartan bir heyecan canımıza, mânevi benliğimize malolabIHr. Geçmeliyiz ve aşmalıyız. Fakat nasıl? Yenilmeyen ve ürpermeyen irademizle. Biz bu eşsiz kudreti yalnız içimizden, cemiyetimizin İdeallerinden, olgunluğumuzdan alabiliriz. İnsan böyle sağa, sola bakınmayan bir İradeyle büyük yolana, çağımıza dökülen yolunu aşmıştır. Biz nasıl durabiliriz şimdi?
Unesco dan iki radyo ve film mütehassısı
Otel dâvamızın halline doğru
Bir tekzibi
bol teyit
gelecek
Bizim şimdi, bir halk ordumuz vardır. Ordu, mukadderat birliği bakımından, vatandaş eğitiminin bir başka konağıdır. Vatandaş, buradan ay-
Vagonlar 1951 den itibaren D.D.T. ile
dezenfekte edilecek
Sıtma mevsimlerinde bataklık sahalardan geçen veya istasyonlarda duran tren vagonları sivrisineklerin hücumlarına maruz kaldıklarından bu hal yolcular arasında sıtma vakalarına sebebiyet vermekte ve sinek naklini kolaylaştırmaktadır. Şimdiye kadar vardıkları istasyonlarda gerçi trenler ilaçlanmakta ise de bu tedbirin kâfi gelmediği alakadarlarca tesbit edilmiştir.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının teklifi üzerine Ulaştırma Bakanlığı 1951 yılından itibaren yolcu vagonlarının büyük hareket istasyonlarında yük vagonlarının da vardıkları yerlerde boşaldıktan sonra D.D.T. püskürtmesine tâbi olmalarına karar vermiştir.
Püskürtme yapılan vagonlar işaretlenecek ve bu işaretler istasyonlarda kontrol edilecektir.
Bir Amerikan askerî taşıt gemisi limanımızda
Mac Mi İlan komutasında bulunan Birleşik Amerika donanmasına mensup Colonel WiUiam î. 0‘brien tsimll askeri bir taşıt gemisi dün sabah saat 9 da limanımıza gelerek Dolmabah-çe dnünde demirlemiştir.
Suya kavu^acaflıs. Sunun şu-ra-mnda iki ay kald^
Evet, en büyük ve resmi makamlar 1950 neneti sonunda, Üç iehlrden ikisinlu, İstanbul Bcyotjhmun, muhakkak suya kavuffacağını beyan, ve tckifl ettiler.
Üsküdar, bir müddet daha bokUyecck, Elmalı suyunun hasretiyle bir müddet daha kavrulacak.
Fakat bol euya intlsaren, ev-lirimizde, apartmanlarda ban-yo yapmak imkânı büsbütün ortadan kalktı.
Hele, su yarası ovsahibi fa^ rafından ödtmtm binalarda- Zi-ra^ ev sahibi uej/a onun sadık mümessili kapıcı, muhtelif semtlere yünün muayyen samanlarında su verildibaha-neslyle muntazaman sulan kesmekte, Mracılan inletmekten âdeta sevk duymaktadırlar.
Hakikatte, ev sahibi bundan bir kâr umuyor, kapıcı ise, Yeni Camiin meşhur ibrikçlsi gibi, otoritesini deniyor.
Evvelki yün. bir apartmanın kapısında bu mevzuda bir kav paya şahit oldum. Hamam kıyafetimle biri ^zemin kat kiracısı olacak— kapıcıya çıkı^ı-yordu. O, her ihtimale karsı, sokak kapısının önüne yelmiş, yılışık bir eda İle:
— Ne hlddctleniyoraun beyim.* diyordu, senelerce yıkana-madmsa, İki ay daha sabret Toptan temizlenirsin!
BÎR İSTANBULLU
Ayrıca, 1951 yılında Gazetecilik Enstitüsü İçin de bir mütehassıs gönderilecek
M1IU Eğitim Bakanlığı Dış Münasebetler Müdürü vo Türklyenin UNESCO'dakl temsilcisi Emin He-klmgll dün uçakla Paristen gelmiştir.
Emin Heklmgll kendisi İle hava meydanında konuşan gazetecilere demiştir kl:
“— Pnrlste UNESCO merkezine 1950 yılına alt Türklyedoki faaliyet raporunu vordim. Yakında memleketimize UNESCO dan İki radyo ve bir film mütehassısı gelecektir.
Aynca yeni faaliyete geçen İstanbul üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü İçin .1951 yılında bir mütehassıs göndereceklerdir.,.
■ ■ ■ ■ e
Hayskul’un 100 üncü yıldönümü kutlanacak
Şehrimizdeki İngiliz Kız Ortaokulu Hayskul’un kuruluşunun yüzüncü yılı münasebetiyle salı günü Beyoft-lundakl okul binasında bir tören yapılacak vo okul müdiresi Mlss Thompos tarafından bir çay verilecektir.
»Time// ve «Life// in sahibi geldi
Mr. ffenry JLuce getirimizde
Amerikanın en tanınmış mecmualarından Time, Lifo ve Fortune’ün sahibi Mr. Henry Luce dün uçakla Romadan şehrimize gelmiştir. Avru-pada bir tetkik gezisine çıkmış olan Mr. Henry Luce memleketimizde bir hafta kalacak ve Ankaraya da gidecektir.
Türkiyeye 1920 senesinde bir kere
daha gelmiş olduğunu söyleyen Mr. Luce, Time'ın son satışının 2, Life'uı 5 buçuk milyona yükseldiğini bildirmiştir.
Amerikanın en büyük otel şirketinin sahibi şehrimizde
YEDİ KİŞİLİK BİR HEYETLE GELEN Mr. HİLTON, İSTANBULDA EN AZ 300 ODALI AMERİKAN TİPİ BİR OTELİN KURULMASI İÇİN TEMASLARDA BULUNACAK
Ncw-York’un en meşhur otellerinden Wak!orf Astarla ve Plapa ile beraber Amerikanın on büyük 16 oteline sahip bulunan Hilton Şirketinin Reisi Mr, Hilton dün beraberinde mühendislerden ve şirketin ileri gelenlerinden müteşekkil 7 kişilik bir heyetle şehrimize gelmiştir.
Mr. Hilton’u hava meydanında Basın Yayın ve Turizm Umum Mü-rürlüğü adına Nazif Bölükbaşı, A-merlkan Konsolosu Mr. Lewis ve A-merikan Haberler Bürosu Müdürü Mr. Cartor karşılamışlardır.
Dün Park Otelde bir basın toplantısı yapan Mr. Hilton, memleketimize îstanbulun otel durumunu tetkik İçin geldiğini söylemiş ve bu mevzudaki alâkasını şu şekilde izah etmiştir:
“— Bundan bir müddet evvel şirketimizin ikinci başkanı Mr. Housor Türk iyede bir otel yapmak İmkânı hususunda tetkiklerde bulunmak üzere memleketinize gelmişti. Bizim şirketimiz sermaye ve mülk bakımından Amerikanın en büyük şirketidir. Sermayemiz 80 milyon dolardır. Şirketimiz Amerikanın haricinde de oteller yapmakta ve İşletmektedir.
Mr. Houser*ln yapmış olduğu tetkiklerin neticesini mahallinde görmek üzere ben de şehrinize gelmiş bulunuyorum.,,
Bundan sonra toplantıda hazır bulunan Mr. Hilton, tetkiklerinin neticesinin müspet olup olmadığını soran arkadaşımıza şu cevabı vermiştir:
“— Tetkiklerime dair yolladığım rapordan sonra Amerikadan şirketimizin reisinin de dahil 7 kişilik mühim bir nun mânası işin ne tulduğunu gösterir.,,
Mr. Hilton otelin
yacağma dair şimdiden bir lemcnln imkânsız olduğunu kat! neticenin önümüzdeki hafta yapılacak temaslardan sonra belli olacağını söylemiş ve şu izahatı vermiştir:
“— Otelin en az 300 odalı olmasını düşünüyoruz. Yeri için henüz veril-
mlş bir karar yoktur. Mamafih bu hafta içinde bunu da teshil edeceğiz. Otel Amerikan tipi olacaktır. Yani •içinde ban, lokantası, dansingleri ve duha birçok eğlence yerleri de bulunacaktır. İçinde bir kaç orkestra birden çalacaktır. îcap ederse Amerika-dan da orkestra getireceğiz.
Otel yapılmaya karar verilirse takriben iki buçuk sene sonra tamamlanacak ve 6 - 7 milyon dolara mal olacaktır.
Türklyenin otel ihtiyacı çok büyük ve mühimdir. Biz de bunun ehemmiyetini takdir ettiğimiz İçin 7 kişilik bir heyetle geldik.,,
bulunduğu heyet geldi. Bu-kadar
ciddi tu-
yapıhp
yapılmı-şey söy-
Meşhur Fransız piyano virtüözü dün geldi
Meşhur Fransız piyano virtüözü Samson François dün şehrimize gel. mlştir. Kendisiyle görüştüğümüz virtüöz şunları söylemiştir.
— “Türkiyede İlk defa konser vereceğimden iftihar ediyorum. Dün sabah Atlnada Devlet orkestrası refakatinde bir konser verdim, bunu müteakip uçakla lstanbula hareket ettim, lstanbulda üç konser verece, ğlm.
Virtüöz Samson Françola, Alfred Corteau nezaretinde çalışmış ve meşhur Marguerite Long'un sınıflarına devam ederken enternasyonal bir mükâfat kazanmıştır. Üç sene A-merikada bulunduktan sonra İngiltere ve Fransada Salle Pleyeîde bir çok konserler vermiştir. Sevdiği bestekârlar arasında, Beethoven. Bach Ravel vardır Bu akşamki programda Bach, Chopln. Debussy ve Ravel'den parçalar vardır. Virtüöz. Bach'ın iki koralini, bir prelüde ve fugue'ünü çalacak ve son olarak da Ravel’ln “Le glbet" ve “Escarbo" sunu dinletecektir.
tavzih
Bedla Statzer, kocasından ayrılma haberini bizzat kendisi bildirmiştir
Dünkü sayımızda, Şehir Tiyatrosunun tanınmış sanatkârlarından ve kurul âzasından Bedla Statzer’ln zevci Ferdi Statzerden ayrılmaya karar verdiğini bildiriyorduk. Dün çıkan akşam gazeteleri. Bedla Statzer’e müracaat ederek bu hususta tamamlayıcı malûmat istemişler, sanatkâr ise bu haberi tekzip etmiştir. Böylece gazetemiz de yanlış bir haber vermek gibi bir duruma düşmüştür. Fakat bu haber şöyle meydana çıkmıştır:
Evvelki sabah, Şehir Tiyatrosu Müdürü Zeki Coşkun, sanatkâr t. Galip Arcan, Muharrir Fikret ÂdlL muharrir ve üniversite profesörlerinden Sabrl Esat Siyavuşgil, Şehir Tiyatrosu salonunda bir arada görüşürlerken Bedla Statzer yanlarına gelmiş vs kendisine has zarif hareketlerle:
— Çocuklar, demiştir, size "sensa-tionnel,, bir havadis vereceğim. Kocamdan ayrılıyorum.
Bundan sonra da bu beklenmedik haber karşısında hayrete düşen dostlarına bazı hususi malûmat vermiş* tir. Böylece, haberi veren bizzat aa* natkânn kendisidir. Şayet, evvelki sabah ile gece arasında, kıymetli sanatkâr zevci ile anlaşıp barışmışlarsa bundan İlk memnuniyeti duyacak olan blzleriz. Ancak, Bedla Statzer bu havadisi bir balon olarak uçurup kendinden bahsettirmek İstemiş ise. bunda da muvaffak olduğundan, kendisini tebrik ederiz. Fakat her İki halde de, gazetemiz, havadisi bir rivayet halinde duymuş değil, bizzat kendi ağzından ve şahit huzurunda İşiterek yazmıştır.
Taksimdeki dispanserin inşaatı ilerliyor
Taksimde, 8ıra3ervllerde İnşa edilmekte olan dispanser binasının birinci katı “Taksim Dispanseri,,» İkinci katı “Dünya Sağlık Teşkilâtı Verem Tedavi Yurdu,,, üçüncü katı da “Veremle Savaş Derneği,, bürosu olarak kullanılacaktır.
Yakınşark verem kursu bu binada, içinde açılacaktır.
Ayrıca taşradaki
açılacak olan üçüncü verem 13 kasımdan İtibaren. Sultanahmette-kl. Birleşmiş Milletler dispanserinde faaliyete geçecektir.
mütehassısları önümüzdeki ay
doktorlar İçin
kursu
Sivil Havacılık Konferansı yarın nihayete eriyor
Yann sona erecek olûn t.C.A.O. Milletlerarası Sivil Havacılık Konferansında bazı komitelerin çalışması sona ermiş bulunmaktadır. Bu fırsattan İstifade ile çalışmalarını bitirmiş olan delegelere dün Devlet Havayollarının bir uçağı ile İstanbul üzerinde bir gezi yaptınlmıştır.
P.
Fârâbı için bir seri pul çıkarılacak
T. T. İdaresi tarafından bu
M. P. nin yeni ocağı
Millet Partisinin Kumkapı bucağına bağlı GedIkpaşa semt ocağı dün törenle açılmıştır.
İl Başkanı Lütfü Bomnvalı kısa bir hitabeyle töreni açmış ve müteakiben söz alan muhtelif hatipler D. P. yİ ve C. H. P. yi şiddetle ten-kld etmişlerdir.
KÜÇÜK HABERLER
Lokalinde yapılacak, İdare çalışma raporunun okun-sonra seçimler icra edile-
★ î. Ü. T. B. Eczacı .Okulu Talebe cemiyetinin yıllık kongresi 16 kasım 1950 perşembe günü saat 13.80 da Marmara heyetinin masından çektir.
★ UNESCO'nun Körler Eğitimi Müşaviri Sir Glutha Mackenzie bugün saat 15 te Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapacaktır.
★ Güneydoğu Akdeniz seferini yapan İstanbul vapuru bu sabah saAt 9 da limanımıza dönmllş olacaktır.
Gene Batı Akdeniz seferinden dönen Ankara vapuru da yann 14 te limanımıza gelecektir.
ay sonunda yeni bir hâtıra pulu çıkarılacaktır.
Büyük Türk mütefekkiri Fârâbi’nin resmini ihtiva eden bu seri 15 - 20 -60 ve 100 kuruşluk olmak üzere dört parçadan İbarettir.
15 kuruşluk pullardan 200 bin. 20 kuruşluktan 125 hin. 60 kuruşluktan 100 bin ve 100 kuruşluktan da gene 100 bindir.
Bu dört serinin yekûnu 525 bin olacaktır.
ÖLÜM
Bay Seyfullah Yakubofun oğlu
YAKUB YAKUBOF
uzun süren hastalıktan kurtulamı-yarak 19 yaşlannda iken hayata gözlerini yummuştur.
Cenazesi bugün Büyükhendek Ke-neset İsrail Sinagogundan saat 13.30 da kaldırılacaktır.

Mensucat işçileri bir çatı altında birleşiyorlar
^tanbuldn mevrut mensucat İşçilerini bir çatı altında toplayacak olan İstanbul Tekstil Sanayii İşçileri Sendikanı. İstanbul Mensucat Sanayii İşçileri Sendikası. İstanbul Hür Mensucat Sanayii işçileri Sendikası, Beyoğlu Mensucat Sanayii İşçileri Sendikasından İbaret bütün mensucat sendikalarının Mr araya gelmesiyle teşekkül eden mensucat sendikasının ilk kongresi dün saat 11 de Eminönü Ualkevinde yapılmıştır. Yukarıdaki resimde kongreye iştirak eden İşçilerden bir kısmı görülmektedir.
TEŞEKKÜR
Eski Mutasarrıflardan Mustafa Hulûsi Beyin refikası olup 28 ekim 1950 tarihinde ölen annemiz Sabiha Hanımın vefatı dolayısiyle hâtırasına rabıta ve bızlere alâka gösteren ve bu suretle bizzat ve yazılı olarak tazl-yette bulunan akraba ve ahbaplarımıza açıkça teşekkürlerimizi bildirmenizi rica ederiz.
ÇOCUKLARI
İzzet» Mediha, Şemsi Ealkut ve Ferruh Ağan
YENİ İSTANBUL
siyasî İktisadî
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE


Sahibi !
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. 8ARLICA
Yazı İşlerini fiilen idare eden mesul müdür: Sacld ÖGET
Ncfredilmlyen yazılar iade edilmem
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 56 —
“— Başka bir şey?.. Belki... Evet.,. Ta-bil... Var tabii... Benim Parise karşı zaafım. Oradan gelen bir arkadaş, bana Parisi getiriyor. Ondaki parçamla orada yaşamış gibi o-luyorum. Gururunu ve zevkim duyuyorum bunun. 1 -ı ! i
“— Bu bir hayal fakat, hayal, ötede muazzam, koskocaman bir gerçekler âlemi, gerçek sevgiler ve kıymetler âlemi var. Bu hayal onlara nasıl baskın çıkabiliyor?
“— Bu bir ân. Bir sürükleniş ânı. Ayaklarım kendiliğinden gitti, sürüklendi. O zaafın kuyusu içinde, dikkati inhisar altına elan hayallerin cazibesiyle kuşatılmış bir ruhun, bir ân süren büyü âleminde, başka değerleri ha-tırlamasma imkân var mı? Senin böyle sürüklenişlerin yok mudur, Samim?
“— Canım, biz işte o anlann İçinde varlığımızın imtihanını geçiririz. O anlarımızın içinde varız veyahut yokuz. Şahsiyetimiz o. rada bütünleşir ve tem dolgunluğu içinde zıtlıkları karşılar. Sürüklenirsek hiçiz, daya-nırsak varız. Çünkü saman çöpü değiliz. Sen o kader iradesiz misin, şahsiyetsiz misin?
Samim. odada dolaşıyor, karyolanın ayak
274
ucunda duruyor, karşısına çektiği Meralin hayaline soruyordu:
“— Söyle, o kadar iradesiz misin?
Ve onun yüzünü donduran hislerin harran-gürası içinde, kuvvetli bir utancın kılavuzlu-glyle doğacak idraki bekllyerek tekrarlıyordu: °— Sen o kadar şahsiyetsiz misin? iradesiz misin?
Ve tam bir nefrete çevrilmek İçin onun bir yanlış ve küçük Jestini bekleyen öfkesinin o-lanca şiddetiyle devam eden fırtınası içinde so-ruyordu:
“— Mecbur muydun? Söyle bana, gitmeğe mecbur muydun? Niçin.,. Hele niçin bana yalan söyledin? Beni üzmek istemediğini iddia etme. Bu his, beni seviyorsan, benim senin i-çindekt hayalimin bildiği bir hakikati benm realitemden gizlemen için bir sebep değildir.
“— Senin fikirlerinden çekindim.
“— Benim fikirlerim... Burad* “benim” fikirlerim yok. Bunlar sosyal nizamındır,, ft-hengindlr. Bunlardan çekinseydin, gitmezdin ona.
°— Gidiverdim işte.
Samim yumruklarını sıkıyor ve tekrarlıyordu :
°— Sen o kadar şahsiyetsiz misin, İrade-siz misin?
8onra bu münakaşa hayalinde, onu kendi nefsine karşı küçülten vo her sevginin insan-dan İkide bir İstediği değer kontrolü İhtiyacına benzeyen karanlık bir duyguya doğru kayıyordu. NeydJ bu? Utanmaya da benziyor. Galiba... Dur.,. Evet., Gururda bir isyan hazırlığı. Hesap istiyor, izzeti nefiş. Ve şimdi onun suf-
276
le ettiklerini kendi kendine söylüyor: “Görüyorsun. Bu kız senin onu çıkarmak İstediğin kademeden çok aşağılara düşüyor. Anlamıyor, görüyorsun. İnat ediyor. Bu katılıkta sana en büyük ihtar var. Realite haykırıyor. Sen do bunu anlamıyorsun. Meral senin Moralin değil. Onun sahicisi senin hayalinin yanında sah. to görünüyor sana. Yalancı senin hayalindir. En büyük yalanı sen kendi kendine söylüyor, sun. Kendi hayaline kendini kandırmağa çalışıyorsun. Böyle bir Meral yok. Asıl Meralin küçük realitesi seni bir saniye düşündürmeğe bile değmez. Sen onu bırak da benimle hesaplaş. Kendi ölçünü bu kadar nasıl şaşırabiliyorsun? Bana tanıdıkların ve tanıyabileceklerinin arasında en liyakatlisinin Meral olduğunu söy. Hyeblllr misin?
Samim, ayakta, hareketsiz dururken, başım sağa eğdi ve omuzlarını kaldırıp indirerek içinden kendi kendine cevap verdi:
“— Şimdi, hayır. Şimdi haklısın.
“— Uzun zamanlardan beri nasıl aldanabildin? Böyle bir hâdise olmasaydı bile, senin toz zerresi halindeki İşaretleri bile nıAnal&ndıran anlayışın, gerçek Merali kat kat aşan bir hayale çevrilmekten niçin alıkoyamadı? Bu bir aldanmak ihtiyacı ise, hayal kırıklığı daha hafif ve senin tarafından ldeallcşttrllmege daha lâyık mevzular bulamaz miydin? Bu, eski ruh meselelerini yeni bir tecrübenin ışığında yoklamak ihtiyacı İse, daha lâyık vesileler yok muydu?
Samim bu İsyanın terkibine giren sayısız his kırıntılarının gururun etrafında nasıl küme leştiğinl, şimdi, bir kero daha açıkça görü-276
yordu. Meraldeklnln tam aksine, burada köpüren duygular “birinci”ye mensuptular. Gurur burada benliğin üstüne fırlayan İdeallerin elçiliğini yapıyordu. Bir an için, şuurun sathında yüzen bütün arzu - fikirleri silip süpürdü ve diktatörlüğünü kurdu:
“— Kes. dedi, onunla münakaşayı ve alâkayı kes. Faydası yok. Ne söylersen, kendi kendisi olmaktan kurtulamayacak. Ferihayı yine anyacak, ona mektup yazacak ve onun tiksindirici çirkinliğini görmekten âciz kalacak.
Samim oturdu ve ayaklarını uzattı. Yann ona gitmiyeceğim. Selmin telefon eder. Gelmesin. Burada bitsin artık. Kaç defa söyledim ona, kaç defa. Bütün heyecanlarımla çağlayan halinde ruhuna boşaldım.
“— Kaç defa yalvardım sana, Meral, beni yalanın mevzuundan, sebeplerinden ve neticelerinden ziyade kendisinin çıldırtabileceğin! sana kaç defa anlattım. Ajşkta mâsum yalanların suçlularından daha tehlikeli olduklarını, daha doğrusu, en iyi niyetli, fakat gizli tertiplere dayanan yalanın, masum veya suçlu hiç bir çeşidine aşkın tahammülü olmadığını anlattım. Bu gizliliklerin, ileride, samim! taraf lehine bir ayrılık hazırladıklarını, çünkü onun mahrum olduğu bir huzur ve emniyeti kaybetmekten pervası olmadığını, fakat aldatan tarafın emin olduğu bir sevginin bütün hazlarından ve gururundan mahrum kalmak işkencesine uğrayacağını anlattım sana.
Evet, yann Selmin, yann sabah, yann sabah, Selmin ona telefon etsin ve bir daha beni göremiyeceğlnl haber versin. Çünkü bu defa» ileri sürebileceği mazeretlerin hiç biri, 277
Ferihaya merhamet veya Parise muhabbet, hiç biri münakaşaya değmez. Zıtlıklara perende attırmağa çalışan bir his mantığının çevikliğinden başka müdafaası olmayan Meralin heyecan kıvranmalariyle kendisini ve Samimi yormasına lüzum yok. Aynlığın sebebi mey. donda: “Kimsiniz?”, “Ben... Meral, siz kimsiniz?”. “Samim”. Çat Bitti. Telefon kapandı. O kapanış bu kapanış. Artık ben bir rüya gibi kaybolmalıyım.
Samim başını arkaya dayadı ve ayaklarını biraz daha uzattı. Gözlerini kapadı. Verdiği kararın ferahlığını göz kapaklariyle emiyordu. Bu gece aylardan beri hasretini çektiği en güzel uykuyu uyuyacaktı. Oh, şimdi Simeranya-da istediği kadar kalabilirdi. Orada bir tek Fe-riha ve onun hiç bir arkadaşı yoktu. Stratosfer kadar temiz bir mânevillk* havası içinde nefes alanların şeffaf vicdanı—
Samim birdenbire doğruldu. Zihninin karanlığında. başka koldan ilerleyen fikir gölgeleri birdenbire şuurun aydınlığına çıktı. Şüphesiz Ferihaya merhamet ve Parise muhabbet bu yalanı İzah etmez. Deminden beri niçin başka sebepler aramıyorsun? Ne olabilir başka sebepler?
Samim ayağa kalktı. Ne olabilir?
Ne olabilir?
Yatağının baş ucuna gitti ve düğmeye bastı. Ne olabilir? Odanın ortasına doğru geldi, durdu. Ne olabilir? Ne olabilir başka sebepler? Ferlhanın yanında âşıkının bir arkadaşı. Hayır, Paristen böyle bir adamla gelmiş olamaz. Otelde de çarçabuk onu bulamaz. Başka ne olabilir?
fDevamı var)
278
• Kasım inat»
> FJ N I I * I A N H I' I
Sayfa 8
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden Jy
Stalinin son kartları
Selim Sabit
emin olmak 1916 da söy-“Sovyet Rus-her türlü vh-
KORE harbinin İnkişafları ve buna İlâveten Birleşmiş Milletlerin İleride her türlü tecavüze süratle karsı konulması hususunda lüzumlu kanunları çıkarmakta olması müvncehesindc Stalin kendini için çok sıkıcı bir mahiyet taşıyan şu İki şıktan birini tercih etmek mecburiyeti karşınında kalmıştır. Ya kızıl Koreyl kurtarmak İçin uzak-şarkta doğrudan doğruya müdahale ederek iiçiincii bir dünya harbine sebebiyet vermek veya kızıl Koreyl kendi haline yıkılmaya bırakarak bütün dünyada komünizmin prestijini kaybetmek zorundadır.
Bütün vaziyetler birinci şıkkı tercih etmek İstemediğini ve tercih etmlyoceğlnl İnandıracak mahiyettedir. Bir yeni dünya harbini açmak İçin Stalin evvelâ behemehal savaşı kazanacağına istemektedir. Esasen lediği bir nutkunda yanın vukuu melhuz
zLvetlere karşı koyabilmesi İçin harpten evvelki sınai varlığının 3 misline İblâğı gerektiğini», belirtmişti. 1949 yılında Polltbüro'nun sözcüleri, bu gayeye 10 sene sonra janl 1960 da varacaklarını resmen betan etmişlerdi. Stalin. bugün bir harbin ancak '‘İhtiyatlar,, tâbir ettiği İşçilik, madenler, zahire ve bilhassa sınaî imalât stoklan sayesinde kazanılabileceğini sık sık söylemiştir. Zira, çok kuvvetli bir ordusu varsa da bu “İhtiyatlar., a mâlik bulunmamaktadır. Binaenaleyh Stalinr göre. Sovyet Rusya her türlü vaziyetlere karşı teminat altında değildir. Bu da memleketin yeni bir harbe önayak olmaması için her şeyi yapacak demektir.
Binaenaleyh KrenıHn’in başkanı, Şimali Koreyl terke .muhalefet e-decek midir? Aynı zamanda bu da az muhtemeldir. Rusyanın «arp demokrasilerine karşı mücadele e-den kuvvetlerinin en büyük kısmı bugün dünyadaki müthiş komünizm teşkilâtı şebekesinin İçinde bulunmaktadır. Bu menfaati kaybetmek Rusya için askeri var-
PakistanlI profesörün dünkü basın toplantısı
Ankara. 5 (A.A.) — Birkaç günden beri şehrimizde bulunan Karaşl Üniversitesi profesörlerinden. İslâm Birliği Ortaşark mümessili Sait Ramadan. bugün bir basın toplantısı yaparak. Pakistanla Türkiye arasındaKİ dostane münasebetleri, Pakistan milletinin Türklere karşı olan sevgilerini. Türk kelimesinin her PakistanlInın kalbinde ve şuurunda silinmez bir şekilde yerleştiğini. seyahati esnasında uğradığı Arap memleketlerinde de aynı şekilde Türkiye ve Pakistana karşı müstesna bir hayranlık mevcut olduğunu müşahede ettiğini belirtmiş ve Müslümanlar arasındaki samimi dostluk hislerinin dünya barışında ö-nemli bir rol oynıyacağını kaydettikten sonra sözlerini şöyle bitirmiştir:
“Türkiyede bulunduğum bir sırada ilkokullara mecburi din derslerinin konulması kararı beni çok mütehassis etmiştir. Ben bunun, yeni hükümetin Türk Milletine bir cemilesi olduğu kanaatindeyim. Bu hareket lslâmiyetin Türk Milletinde yerleşmiş olduğunun açık bir delilidir. A-rap memleketlerindeki konferanslarımda ve Pakistana döndüğümde bunu bilhassa belirtmeye çalışacağım.,,
Profesör Ramadan, yarın îstanbula hareketle burada olduğu gibi orada da Pakistan konulu bir konferans vereceğini sözlerine ilâve etmiştir.
Türkiyeye hariçten sokulan altınlar
Bu yüzden altın ve altından mamul eşya fiyattan düşüyor
Ankara, 5 (ANKA) — Dünyanın her tarafında olduğu gibi memleketimizde de altın ve altından mâmul eşyanın fiyatları düşmektedir.
Son zamanlarda hariçten bol miktarda külçe altın gelmiş olmAsı bu düşüklüğe başlıca sebep sayılıyor Türk gümrükleri altın girişini ser-best bıraktıkları için ithal işi gayet kolay olmaktadır. Ancak bu altınların hangi memleketten ihraç edildiği veya kaçırıldığı malûm değildir Bazı mütalâalara göre Sovyet Rusya dünya ekonomisini sarsmak İçin piyasalara bo] miktarda altı* sürmektedir. Türkiyenin de bu memleketler arasında bulunması İhtimali varit görülmektedir.
Bu hususta mütalâasını sorduğumuz, Merkez Bankası Mali Müşaviri Namık Zeki Aral şunları söylemiştir:
“— Bizde altın fiyatlarının düşmesine hariçten sokulan altızlar sebep olmaktadır. Dünya piyasalarında çeşitli mali sebeplerle altın fiyatları düşüyor. Memleketimize sokulan altınların Sovyet Rusyadan kasten mİ çıkarıldığı, yoksa başka memleketlerden mİ kaçırıldığı kolay anlaşılacak bir mesele değildir. Tür-kiyede altın fiyatlarının düşmesi yerine göre zararlı, yerine göre de faydalı olabilir.
Matbuat mensuplarının sigorta edilmesi
Ankara, 5 (T.H.A.,) — Matbuat
mrnsuplaı inin sigorta edilmesi hakkında hazırlanan kanun tasarısı üzerindeki çalışmalara devam edilmektedir. Çalışma Bakanlığı, matbuat mensuplarının mesleki durumları ve çalışına tarzlarına dair tetkiklerini bitirmiştir Muhtelif memleketlerin bu husustaki mevzuatı tercüme ettirilmiş ve İncelenmektedir.
lığının hissedilir derecede azalması ve rakiplerinin o nispette kuvvetlenmesi kadar vahim olacaktır. Zira Stalin şu veya bu şekilde Klm-fr-Sen’In imdadına koşmıya-cak olursa her taraftnkl komünistlerin kendisine yüz çevirdiklerini görmek tehlikesine maruzdur. Dünyayı İstilâ hususundaki plânları da kati şekilde tehlikeye girmiş olacaktır. Bu meseleyi halledemez te zaten halletmek de şüphesiz İşine gelmez.
Şu halde Sovyet Rusya bir çıkmazda mı bulunmaktadır? Daha değil. Şimdi Stalin yeni kartlarını oynamaktadır. Bir taraftan Mno-Tse-Tung*un kızıl Çin ordularını kızıl Korenin imdadına sürmekte diğer taraftan dört büyüklerin yeni bir konferans halinde toplanmasını sağlamak İstemektedir. Oyun açıktır. Çin tümenlerinin Korede Birleşmiş Milletler kuvvetlerine karşı savaşa katılmaları birdenbire bir ıımumi harp tehlikesi doğurmuştur. şüphesiz bu tehlike, Krenı-lin’in zihniyetine göre Washlngton, Londra ve Paris’in kendisiyle görüşmek kararını almnlnrına kâfi gelecek, hu suretle şimdiden diplomatik muvaffakiyet elde edecek ve yeni manevra imkânları hâsıl olacaktır. Birleşmiş Milletlerin desteklemesiyle kuvvetli olan garpll müttefikler, işi bir kore daha oluruna bırakacağa benzemiyorlar. Çine yapılacak bir İhtar, onu Birleşmiş Milletlere karşı gelmek suretiyle bugün atıldığı tehlikeler ü-zerinde düşündürecektir.
Bir dörtler konferansına gelince, bunun da modası çok şükür artık geçmişe benzemektedir. Zira dünyanın Akıbetini birleşmiş bütün milletler bizzat kendileri kararlaştırmak istemektedirler. Sovyet Rıı(-yanın elaltından yaptığı teşebbüslere • karşı cephe aldıklarını bir müddetten beri göstermiş bulunuyorlar.
Diğer taraftan Stalinin yeni oynadığı kartlar da artık sonuncular olacağa benziyor.
tatürkün on ikinci
olum yıldönümü
Ankara, 5 (ANKA) — Kasımın 10 una rastlayan önümüzdeki cuma günü AtatÜrkÜn ölümünün 12 nel yıldönümüdür. MIHI matem günü o-lan o gün bayraklar yanya kadar İndirilecek, radyoda müzik neşriyatı yapılmayacak. sinema ve eğlence yerleri kapanacaktır.
Büyük Ata’nın gözlerini fâni dünyaya yumduğu saat tam 9,05 te büyük şehirlerdeki düdükler hep birden çalmaya başlayacak ve herkes olduğu yerde durarak Ata’nın ruhuna hürmet vakfesinde bulunacaktır. O-kullarda ve köy meydanlarında da Atatürkü anma törenleri tertip e-dilecektir. Halkevlerinde de mûtat merasimler yapılacaktır.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayarın cuma günü Atatürk hakkında bir hi-tabede bulunması muhtemeldir.
Türk Havacılar Derneği dün açıldı
Ankara, S ( T.H.A.) — Türk Havacılar Derneği bugün saat 16 da Türk Hava Kurumunun umumi merkez binasında açılmıştır. Yapılan törende Milli Savunma Bakanı Refik Şevket İnce. Milli Eğitim Bakanı Tevfik îleri. Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan. Başbakanlık Müsteşarı Salih Korur, Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümgeneral İhsan Orgun, İkmal Dairesi Başkanı Tuğgeneral Seyfi Türegay. Türk Hava Kurumu Başkanı Celâl Maral, Havacılık Dairesi Başöğretmeni Sabiha Gökçen, Motor ve uçak fabrikaları müdürleri ve basın mensuplan hazır bulunmuşlardır.
Törende Türk Hava Kunımunıın uçak, motor, plânör ve Avadanlık servisi gezilmiş, Türk tipi uçaklar. İsviçre ve İsveç mfimulâtı ayarında yaptığımız çelik alât ve edevat hakkında mütehassısların verdikleri iza-hat bakanlarımız tarafından dikkatle dinlenmiştir. Daha sonra Türk Hava Kurumunun Türk Havacılar Derneği için lokal olarak tahsis ettiği daire gezilmiş bu kısımdaki konferans salonunda Helikopter mevzulu bir de film seyredilmiş!ir
Türk Hava Kurumu öğretmen a-davlanna Milli Savunma ve Milli E-ğitim Bakanları tarafından brövelerin tevziini müteakip misafirler büfede ağırlanmalardır.
Bir düzeltme
Sâdâbad Paktının İhyası fikri ile nlâkalı olarak memleketimizdeki Afganistan, Irak ve İran temsilcilerinin dünkü nüshamızda intişar eden beyanlarında aşağıda görüleceği gibi bazı tertip hataları olmuştur. Düzeltir ve özür dileriz:
Afganistan Maslahatgüzarının beyanatındaki “Bu İse âkit devletlerin paktın ihyası için ihtiyatla harekete geçmel?ri ile mümkün olabilir.,, cümlesi “iştiyakla harekete geçmeleri ile müınk in olabilir,, olacaktır.
Irak Büyükelçisi Doktor İbrahim Akif El Alıki’nin beyanatında “Zira bu suretle ortaşarkın emniyeti İçin büyük ehemmiyeti haiz olan İslâm birliği gerçekleşecektir,, cümlesinden sonra gelen ibare “ve bu bir İslâm tekettülü değil, bilakis Islâm memleketleri Arasında bir anlaşma ve işbirliği olacaktır,, şeklinde düzeltilmelidir.
Rize Çay Fabrikasının bu yılki istihsali 205 ton
Rize, 5 lAA ) — 1950 yılı çay
kampanyası sona ermiştir. Bu yıl Rize Çav Fabrikasında iki yüz beş ton kuru çay istihsal edilmiştir.
20 Ekimde Pyongyıuıg'm kuzeyinde düşman hatları gerisin© İndirilen paraşütçü kıtalar uçaklardan atlarken
Resmî binalarda yangına karşı sıkı tedbirler
İçişleri Bakanlığı hıı hususta valiliklere hir tamim gönderdi
Ankara. 5 (T.H.A.) — tçişıleri Bakanlığı valiliklere bir tamim göndermiştir. Bakanlık bu tamimde.
Devlet Dairesi olarak işgal edilmiş, mülk veya kiralanmış binaların yangından korunması hakkındaki talimatname kış mevsiminin, gelmesi dolayısivle ilgililerce ve bilhassa İçişleri Bakanlığınca ele alınarak harekete geçilmiştir.
Bakanlık, talimatnamede yazılı yangın söndürme ve yangını önleyici tedbirlerin tam noksansız alınmasını ve şimdiye kadar çıkan yangınların maalesef vaktinde bu tedbirlerin noksan alınmış olmasından ileri geldiğini idare makamlarına bildirmiş ve şimdiden derhal söndürme tertibatlarındaki noksanların ikmalini» gerekli malzemenin alınmasını diğer taraftan kanun ve nizamların talimatnamelerin tatbiki İle mükellef ve mesul başta Vali. Kaymakam ve Bucak Müdürlerinin, alınacak korunma tedbirleri ile şahsan meşgul olmalarını, yanpn vukuıınrİA sabit olacak İhmallerinden ötürü mesul o-lacakları da zikredilmektedir.
• - - —
U 1 u d a ğ a hava hattı
Altı hükümetten gelen proje Devlet Bakanlığına gönderildi. Tatbik imkânları araştırılıyor
Bursa. 5 (A.A ) — Uludaga yapılacak olan hava hattı için Çekoslovakya. Belçika. İsviçre, İtalya, İngiltere ve Almanyadan gelen projeler Devlet Bakanlığına gönderilmiştir. Bu projelerden en elverişli olanının Marshall Plânından da (aydala-nılmak suretiyle tatbiki kararlaştırılmıştır.
Burada bu İşi meydana getirmek için kurulmakta olan şirkete bir çok fabrikatör ve tüccar da iştirak etmiştir.
Papa XII nr| Plim, JfnzrHI Meryem'in rııhıınıın Cennet© git t Iğlııl bildiren konuşmasını yaparken. Papa, Roıııadaki St. Pcters KIlİMcsInde knnıibuui’d»ir.
Batı Korede Ktıjanır ynkınİMrında esir alımın Çinli »Mİccr, bir Amerikan Hiıba.vı ve Koreli pnll» tarafından sorjnıyH çeklll^vnr.
Konya gençliği, komünizmi ve Bulgarları tel’in etti
Konya, 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor I — Bugün Konya gençliği, komünizmi ve Bulgarları tel’in eden büyük bir miting tertip etmişlerdir. Bir çok genç hatip ateşli kalblenn-den taşan gür sesleriyle, komünizmin dünya ve Türkiye müvacehesin-dekl durumlarını açıklamışlardır. Binlerce gencin iştirak ettiği miting saat 14 te haşlamış 16 da sükûnetle nihayet bulmuştur.
Kırşehirde yeni bir ortaokul törenle açıldı
Kırşehir 5 (Hususî) — 3 yıl Önce temeli Atılan ve sıkı bir çalışma sonunda İnşası tamamlanan 80.000 Hra değerindeki Hacıbektaş İlçesi ortaokulu bugün büyük bir törenle tedrisata açılmıştır. Bu törende mılletvc-• * MtVt F iti» ı Müdürü ve
kalabalık bir davetli ve halk kütlesi hazır bulunmuştur.
Türkocağı Aydın Şubesi açıldı
Aydın, 5 (A.A ) — Türkocağı Ay din şubesi, resmen kurulmuştur.
İngiliz • Yugoslav mali müzakereleri
'ngiliz Dışişleri Bakanlığı SÖZCÜSÜ, müzakerelerin mııvaffakıyetsizliğe uğramadığını bildiriyor
Londra, 5 A A. (EPS) — Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü İngiliz -Yugoslav mail müzakerelerinin muvaffak iyetsizliğe uğradığı hakkırda-(1 haberlerin doğru olmadığını Dil-lirmiş ve demiştir kİ:
lngiltered^n kredi vermesini İste, en Yugoslav Hükümet İnin talebi melenmektedir ve İngiltere bu mesele hakkında Yugoslavyava henüz bir cevap vermiş "-değildir.
Diğer taraftan hiçbir müzakere cereyan etmediğine göre, muvaffakı-yetaizllk de bahis mevzuu olamaz.
Rusyanın üç büyüklere verdiği notanın metni
Sovyet Hükümeti, aynı zamanda Prag Beyannamesinin metnini de Amerika, Ingiltere ve Fransaya bildirdi
Paris 5 A.A, (A F.P.) — Moskova Radyosu bu sabah, Almany&nm st-lâhsızlandırılnıasına dair Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Gromlkn’nun 3/11 tarihinde FrAnsanın Moskova Büyükelçisine verdiği notanın metnini yayınlamıştır:
Notanın metni şöylccHr:
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı Sovyet Hükümeti namına şunu beyan eder:
Yürürlükte olan senenin 19 eylül tarihinde Birleşik Amerika. İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanlarının Alman meselesine dair New-York’ta yaptıkları konferansa ait tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğden anlaşıldığı gibi, mezkûr konferans başlıca mesele olarak. Alman ordusunun teşkili ve Batı Almanvanm silâhlanması mevzuları üzerinde durmuştur.
Sovyetler Birliği. Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Polonya, Kumanya, Macaristan ve Alman Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlan 20 - 21 ekim günlerinde Prag’da toplanarak Potsdam anlaşması gereğince, Alman meselesinin b&nşçı bir yoldan ve Acilen hallini ve Almanyanm silâhtan tecridini istihdaf eden teklifleri muhtevi beyanat yayınlamışlardır.
Sovyet Hükümeti, hu tekliflere ve metni iliştirilen Prag beyannamesine iştirak etmektedir
Sovyet Hükümeti, İngiltere. Birle-
Washington hususî muhabirimizden Atlantik Paktı Müdafaa Komitesinin toplantıları
Görüşmeler sonunda elde edilen netice, Ingilterenin, Almanya siyasetinde Amerikayı desteklemeye mütemayil olduğudur
Wnshington, 5 (Hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor) — Atlantik Paktı Müdafaa Komitesi görüşmeleri gizli celse halinde devam etmiştir. Toplantı müddetine© delegeler bir odaya kapanıp öğle yemekleri için bile dışarı çıkmamışlardır. Yapılan bu görüşmeler yeni bir Papa seçmek üzere toplanan Kardinaller Meclisinin toplantısına ben-zemiştir. Resmî üniformalarını giyip. bütün madalyalarını takmış o-İan askeri delegelerin huzuru toplantılara başka bir mâna vermiştir.
Görüşmeler sonunda elde edilen netice, Ingilterenin Almanya siyasetinde, Amerikayı az da olsa desteklemeye mütemayil olduğudur. İngiltere haricî siyasetini tesbit ederken iki hususu gözönünde bulundurmak zorunda kalmıştır: Bunlardan biri Almanyanm silâhlanmasına a-leyhtar olan Kabinenin genç bakanlarının fikrine hürmet etmek (kİ bunlar arasında yeni Maliye Bakanı Hugh Gaitakill de bulunmaktadır) diğer gözönllne alınan husus ise, her gün biraz daha fazla «HAhlanan A-merikanın, istikbaldeki dış siyasetinin lngiiterede endişe He takip edilmesidir. Fakat İngiliz resmî şahsiyetleri. Amerikanın dış siyaset meselelerine tesir edebileceklerine emindirler. Ingilterenin bu yoldaki başlıca gayesi. Achcson’u doğru yolda götürerek Amerikan umumî efkârını incltmemektlr.
Avrupa müdafaasına iştiraki talep edilen ve bir havli münakaşalara sebep olan Alman tümenlerinin müdafaa ordusuna katılmadıklarını düşünecek olursak, ortaya iki mesele çıkar: Bunlardan biri, alınması istenen iki Alman tümeninin yerini doldurmak İçin iki Amerikan tümeni talep etmektir. Halbuki bunun siyasi sebeplerden ötürü İmkânsız olduğunu Trumon bir demeciyle açıklamıştır. Geri kalan ikinci bir ihtimal ise bu açığı Avrupa devletlerinin
Kuzey Hindiçinîde Fransızlar çekiliyor Çin Hindi S (AP» — Kuzey Çin Hindinde yeni bir köprü başı kurmuş olan Fransız birlikleri pazar günü komünistler karşısında çekilmek mecburiyetinde kalmışlardır. Fran-sızlar şimdi Hııdi’nln kuzeydoğu ve güney batısında yeni mevzilere yerleşmişlerdir.
Fransız birliklerine mensup bir sözcünün açıkladığına göre Fransız-lar ellerinde bulunan üç küçük mevzii boşaltmışlardır. Bu noktalar Han-di ile Cbu arasındndır. Fakat sözcü- . nün ilâve ettiğine göre bu çekilmeler î Fransız birliklerine yeni hareket imkânları sağlayacaktır.
Aldershof askerî kamp atelyeleri yandı
Londra 5 A.A. (A.F.P.) — Cumartesi akşamı Alderahot askeri kampı atölyelerinde büyük bir yangın çıkmıştır. Aralarında bir miktar tank bulunan yüz kadar taşıt vasıtasının a». e ^lr, |
İnsanca kayıp yoktur.
Sovyef bölgesinden Batı Berline iltica eden polisler
Berlin 5 AA. (A F.P.) — Amerikan Yüksek Komiserinin bildirdiğine göre, «on beş ay içinde 450 polis Sovyet bölgesinden Batı Berline iltica etmiştir Bunlardan 65 1 ekim ayında iltica etmişlerdir.
şik Amerika ve Fransa Dışişleri Bakanları tarafından 19 ekimde yayınlanmış olan tebliğ ile Prag beyannamesine konu teşkil eden meselelerin, Milletlerarası banş ve güvenliğin teminatı bakımından büyük bir ehemmiyet arzettiğini ve Avrupa milletleri ve bilhassa Hitler tecavüzüne kurban giden memleketlerin milli menfaatlerini alâkadar ettiği kanaatindedir.
Almanyanın silâhtan tecridine dair ola-’ hükümle,
rinin tatbiki meselesi He 4 batılı devletin bu mesele muvacehesinde takındıkları tavırdan doğan ihtilâfın arzettiği büyük ehemmiyeti nazarı itibara atan Sovyet Hükümeti, bu meselenin Acilen tetkik edilmesi kanaatindedir.
Bundan dolayı Sovyet Hükümeti Almanyanın «ilâhtan tecridi meşelerini incelemek İçin Birleşik Amerika, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlarından mürekkep bir konsey toplanmasını teklif etmektedir.
Sovyet Hükümeti bu teklifine Fransız Hükümetinden yakında bir cevap alacağı ümidindedir.
Sovyet Hükümeti, Birleşik Amerika ve tngiltereye de buna benzer no-tAvdf etmiştir Gromiko. her üq memleket büyükelçileri ile yaptığı konuşmada, Prag beyannamesi metnini de tevdi etmiştir.
ordularını arttırarak telâfi etmektik Mamafih buna da imkân yoktur, ri-ra Batı Avrupa devletleri ailâhlan-dırılmaya başlandığı vakit her birinin çıkaracağı askeri kuvvet miktarı, Azami had üstünden hesap edilmişti. Bahusus Batı Rvrupa devlet, terinden Fransanın, kendisinden istenen 20 tümenlik askerî kuvveti üç sene içinde temin edebileceği biraz şüpheli görünmektedir.
Fransız ■ Vietnam müzakereleri
Neşredilen tebliğde, Bao Dai’nİL milli bir Vietnam orducunun ihdasını şahsan ele alacağı bildirilmektedir
Dalat, 5 (A.F.P.) — Fransız . Vietnam müzakereleri dün imparator Bao Dai’nin başkanlığı altında devam etmiştir. Bu müzakerelerde Fransız Devlet Bakanı Letourncau hazır bulunmuştur. *
Müzakereler sonunda neşredilen tebliğde İmparator Bao Dai, yakın bir zamanda millî bir Vietnam ordu, sunun ihdası meselesini şahsan ele alacağını bildirmektedir. Fransız Hükümeti namına Letoumcau Vıet. namda Asayiş ve barışın yerleşmesi kararı gibi mesut neticelere İtimadını bildirmiştir.
Bunu müteakip cereyan eden görüş teatilerinde, hakikî btr millî Vietnam ordusu teşkil edilmesine dair prensipler üzerinde ve Fransız Hükümetinin Vietnam Hükümetine bu hususta yapacağı yardım hakkında anlaşmaya varılmasını mümkün kılmıştır.
Bu hususta Vietnam yüksek makamları milli savunmaya ve bilhassa Vietnam ordusu ihdasına, millî kaynakların mühim bir kısmını tahsis etmek azmini belirtmişlerdir.
öte yandan Lctourneau. elde edilen neticelerden dolayı memnuniyetini izhar etmiş ve Vietnam millî ordusunun 1951 senesi sonunda bir genelkurmaya malik, 3 tümenle yardım servislerinden mürekkep olması lâzım geldiğini belirtmiştir.
öte yandan tasrih edildiğine göre, üzerinde anlaşmaya varılan prensiplerin ameli mahiyetteki teferruatı hemen çalışmaya başlıyan Fransız . Vietnam Karma IhtısAs Komisyonu tarafından hazırlanacaktır.
Unesco, ırk ve üstün ırk nazariyelerini cerhetti
Lake Sncccss. 5 (A.A.) — Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilâtı. Nazi Profesörlerinin ırk ve ırk üstünlüğü nazariyelerinin ilmi bakımdan hiç bir kıymeti olmadığını dünyaya ilân elmiş bulunmaktadır.
Paris’te, Unesco merkezinin hür havası İçinde toplanıp, birlikte çalışan ve sekiz muhtelif memleketten gelme ilim adamlarından müteşekkil bir heyet ırkçılığı kökünden cerhet-mış bulunmaktadır.
Dolni Loma kakmadı mı?
Paris 5 A.A. (A.F.P.) — Hindistan Radyosu. Dalat Lama’nın kaçmış olduğu haberinin Yeni Delhi’de yalanlanmakta olduğunu bildirmiştir.
Hindistan başkentinde emin kaynaklardan alınan son haberlere göre, Dalal Lama daima L’hassa’da bulunmaktadır.


Yeni İstanbul' un sürprizi: l.OOU SAAT.
Tafsilâtını yakında öğreneceksiniz.




v.
4
> E S I I 3 I A N b U L

6 Kamm 1950
Sayfa 4
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Sigortacılığımızdaki yeni cereyanlar Yazan : M. Bediî ARTUN
Zirai kredilerde tecil işi
hamlede
şirketlere nispetleri
tesbit etmiş bilerek veya tatbikim ve rekabeti ön-
tazminatının nmraka-
mevcut hasarlara 6de-hasardan sonra muka-
SON günlerde demokrasinin memleketimizde gelişmesiyle birlikte sigortacılık âlemimizde bir hareket, bir kımıldanış görülmektedir. Bu hareketin gayesi 1954 te mukavelesi hitam bulacak olan Milli Reasüransın İlgası ve bekası hakkındadır. Gazetelerde. sigortacı mahfillerde bu memzuun münakaşası yapılmakta ve nihayet mesele hükümete de aksettirilmiş bulunmaktadır
Burada bitaraf bir görüşle Milli Reasüransın mahzur ve faydalarını gözden geçirirsek ifrat He tefrit orasında âdi! yolu bulmaya oldukça yaklaşmış oluruz.
AfiBI Jfcasflrotuıif zararlı tarafları nckrdır:
1 — Sigorta şirketlerinin Mili! Reasüransa mecburen devrettikleri % 50 hisse çoktur.
Bu suretle şirketler büyük masraf. emek ve güçlükle yapmış oldukları İstihsalin yansını bir devretmiş oluyorlar.
2 — Mili! Reasüransın vermiş olduğu komisyon
azdır. Hariç! Reasürörler ve dahildeki şirketler mükerrer sigorta muamelâtında daha fazla komisyon vermektedirler.
3 — Sigorta şirketlerinin devretmiş olduklan işlerden MIHI Reasüransa ödemeleri icap eden prim İçin verilen müddet çok kısadır. Ziro şirketlerin tahsilatı uzun zamana mütevakkıftır. Ekseriya müşterilerden ücrçt taksitle tahsil edilmekte hattâ bazı ahvalde para tahsili mahkemelere dahi İntikal etmektedir. M. Reasürans bu müşkülâtı nazan itibara almadan hissesine düşen mlktan kısa bir zamanda talep etmektedir.
4 — Almış olduğu % 50 hisse nispetinde memlekete lüzumlu sigortacı elemanlann yetişmesine yardım etmemekte ve iktisadiyatımız için çok oıtcrnlı propagandayı yapmamaktadır.
Faydalan tae;
1 — Fiyat murakabesi,
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Sigorta Tetkik Kurulunun müfrez organları olan Yangın, Nakliyat. Kaza ve Hayat Komitelerinin olduğu fij’attarn aykırı, bilmeyerek yanlış fiyat dolayıslyle gayri meşru İçmektedir
İfratçılann istediği serbest ve nâzım kontroldan Art bir sistemin; diğer iktisadi sahalarda memleketi ne hale çevirdiğini görmek İçin ne kâhin ne de âlim olmaya lüzum yoktur sanırız.
2 — Hasar besi.
Yani gayri me yapılması,
vele tanzimi ve basar kıymetinin fev-kında tazminat ödemelerine mâni olmaktır.
Yine ifratçılar PıeaHÜrarunn lüzumsuz müdahalelerinden ve eksper asistanlarının işgüzarlıklarından şikâyet etmektedirler ki, biz bunu doğru bulmuyoruz. 211 ra yarın M. Reasüransın işlerini devir almalarını diledikleri sigorta şirketleri veya ihtiyari mükerrer sigorta şirketleri kendi hisseleri dolayıslyle hasarların tesbitln-de tamamen lâkayt mı kalacaklardır?
Eğer M. Reasürans eksper asistanlarından şikâyet ediliyorsa, alâkadar reasürörlerin hasar vukuunda gönderecekleri temsilcilerden şikâyet e-dilmlyecek midir?
3 — Döviz tasarrufu.
Sigorta şirketleri yapmış oldukları işlerin mühim bir kısmını M. Reasürans yolu ile dahilde plâse etmiş olduklarından hariç! reasilrörlere verilmesi icap eden mühim miktarda dövizden tasarruf edilmektedir.
4 — Sigorta şirketlerine, sigortacılara gerekil ihzari malûmatın verilmesine yardım, bazı hususlarda da hakemlik yapmaktadır.
Kanaatimizce M. Reasüransın kendisini değil mahzurlarını ortadan kaldırmalıdır. Bunca emek ve zamanla meydana gelmiş bir teşkilâtın ceffel kalem ortadan kaldırılması sigorta endüstrisin! anarşiye sürükleml>»ecek midir?
M. Reasüransın memleketteki başarılarından en mühimmi Milli Sigortacılığın inkişafıdır. Kurulduğundan beri birçok yabancı sigorta şirketleri faaliyetlerini tatil etmişler, yerlerini 1 den 7 ye kadar mili! sermayeli yeni sigorta terdir.
Acaba M. bancı sigorta
allyete geçerek muazzam rinin rekabeti ile milli sigortacılığımızı baltatamıyacak mıdır?
Islah edilmiş bir M. Reasüransın şirketlere hele prodüktörlere engelleyici tindeyiz.
Bu arada flyatlanmn
«edilmektedir. Doğru olmakta beraber memleketimizin muhatara durumu yangın, nakliyat, kaza tarında garp memleketlerine çok fazladır.
Netice:
Milli Reosüransın nâzım
lüzumlu olduğuna inanıyoruz, esasen m’iü dotavuMvle hs*i-
neye göze batmadan emin bir gelir kaynağı otan böyle büyük bir teşekkülün hükümetçe kolayca feshi cihetine gidileceğini tahmin etmiyoruz. Ancak Mili! Reasüransın istihsal mevzularının genişletilmesi hususunda şirketlere rehberlik etmesi, şirketlerle otan münasebetlerinin daha pratik bir hale getirilmesi, şirketlere verilen komisyon nispetlerinin arttırılması. % 50 mecburî hissesinin azaltılması veya bu nispetin muayyen bir kısmının ihtiyari hele konulması, ödeme müddetinin uzatılması, memleketimize mütehassıs sigortacı eleman yelıştinnck hususunda gayret göstermesi (1) ve eksper asistanlarının müşkülât çıkardıklarını tahmin etmemekle berabtr biraz daha nıülâ-yim hareket etmeleri için talimat verilmesini temenni ederiz.
şirketlerine
terketmiş-
Reasüransın şirketlerinin
ilgası ya-tekrar fa-sermayele-
tesiri olmıyacağı
hiç bir kanaa-
memleketim ir deki
yüksek olduğundan hah-
aleorta
slgorta-nispetle
rolünün
'Millî R^MJiliranvtfi bu hulustu ilk adı* fJ* tfflk
ıiir k t/;in bir kura ttrtiplrtiip fualb Uffc ffeçlrdlffM öûrcnTntv bulunuyo-tuz.
Bütçe ödeme sisteminde değişiklikler yapmak lâzım
Haberler

Yazan : Nihat ÇOLBANLI
Bizde airaf kredi mevzuu denilince ilk akla gelen, Ziraat Bankası vo maddeten, manen bu bankanın murakabesi altında bulunan Tarım Kredi Kooperatifleridir.
Küçük köy kooperatifleri halinde İşe başlıdan ve muhtelif istihaleler geçirerek bugünkü hale gelen Ziraat Bankaları, Mithat Paşa tarafından kurulduğundan zamaınımıza kadar çiftçinin, donatma ve verimlendinne ihtiyaçlarını karşılamak üzere verdiği kredilerin, vadelerinde ödenememek müşkülâtı aynı şartlar içinde go-iedurmaktadır. Bu güçlüğün hol çareleri — pek tatmin edici olmayan — kanun ve tali mut ile toabit edilmiştir. Biz hal çaresinden evvel borcunu gününde ödiyememek keyfiyeti üzerinde durmak İstiyoruz. Bunun sebeplerini şu şekilde mütalâa etmek mümkündür:
a) Çiftçiye açılan kredinin ödeme takat! üstünde olması.
b) Borç ödeme sistemindeki şekil bozukluğu.
c) Mühim sebeplere İstinat eden Ö-deme güçlükleri.
Ziraat Bankası ve Kredi kooperatifleri tarafından köylüye açılan kredilerin. yüzde doksanım bir yıl vadeli krediler teşkil etmektedir. Kısa vadeli olan bu borçlanma köylünün bir yıllık tohum ve sürüm ihtiyaçlarını karşılamaya matuftur. Kuruluş ile tatbikat arasındaki aksaklıkların sembolik nümuneslnl burada görmek mümkündür. Bu şekil borçlandırma, yapıcı ve faydalı olabilir. Kısa vadeli krediler, işini düzenlemiş, sürüm hayvanlan ve makineleri bulunan toprak sahibi çiftçi için müspet neticeler vermekte olduğu müşahade e-dilmektedir. Fakat alacağı bir sene vadeli para He iş ve aile Ihtiyaçlannı karşılamak sorunda bulunan çiftçi l-çln bu borcu vadesinde ödiyememek, aldığı parayı tamamen toprağa alamamasının tabii bir neticesidir.
Yukarıda sıraladığımız sebeplerin herhangi birisinden mütevellit borcun tecili icap ettiği hallerde bugünkü tatbik olunan usule göre borçun faizini almak suretiyle bir sene sonraya ertelenir. Borcunu ödeylnceye kadar da yeni kredi verilmez. Her yıl almakta olduğu kredi He işlerini tedvir tahsil, lunca Bunu
mı-Ge-hu-Için
kabzımala daha ekmediği mahsulü l-çln, yüksek faizle borçlanır. Bu retle gayeden uzaklaşılmış olur, lecck yıl hem tecil edilen hem de rice olan borcunu ödeyebilmek
mevcut sürüm hayvanını veya toprağından bir kısmını satmak mecburiyetinde kalır. Ve bu şekilde başhyan muvazenesizliği senelerce düzeltmek mümkün olmaz.
Çiftçiyi bu durumdan kurtarmak i-çin tecil organizasyonunda acaba bir değişiklik yapmak mümkün olmaz mı? teciline karar verilen borçların faizler! alınmak ve uzun vadeli taksitlere» bağlamak suretiyle bir kolaylık sağlamak vo her yıl verilen krediden köylüyü mahrum etmemek, İstihsal. menkul ve gayrlmenkullerin-de bir azalma yahut yok olma gibi tehlikeleri Önlemek yerinde olmaz mı? Bu şekilde köylü için mühim bir menfaat sağlanacağı aşikâr olmakla beraber kredi veren müesscsenln do mail durumunu ehemmiyetle gözö-nünde bulundurmak lazımdır.
Bu şekilde mühim bir yekûna baliğ olan paraların Ziraat Bankası hesaplarında donması, dalma faul olan bu müessesenln, ptasman durumunu tecil Ve uzun vadeye bağlanan miktar kadar Merkez Bankasından, reeskont yoliyle Ziraat Bankasının durumunu bozmamak ve Merkez Bankasının bu miktarı kendi kaynaklarından karşılaması mümkün olmadığı takdirde, emisyon yapmak — Karşılığı istihsal olacağına göre — mühim bir enflâsyon tehlikesi yaratmaz kanaatindeyiz.
Fakat buna mukabil, senelerdir hiç de çiftçinin lehine olmayan ve dolma müstahsili müşküllere sürükleyen ve nihayet umumi olarak memleket İktisadiyat ve istihsal Atında önemli tesirleri olan bu halin sona ermesiyle, bugünkü demokrasi rejiminin ruh ve gayesine uygun olarak çiftçi menfaatleri korunmuş olacaktır.

MckMkada pamuk tahditleri
Mexico City 6 (Hususi) — Meksika Hükümeti bundan sonra yapılacak pamuk ihracatı İçin husus! surette izin alınmasını mecburi kılmıştır. Buna sebep pamuk fiyatlarının kısa bir müddet içinde fazla talep yüzünden beher kentali 425 peso’ya çıkmasıdır. Meksika pamuk İhracatının artması dahili sanayii ham madde sıkıntısıyla karşı karşıya bırakacaktır. Bunu önlemek İçin pamuk İhracatı tahdit edilmişse de bunda biraz geç kalındığı Heri sürülmektedir. Zira memleket dahilindeki stoklann çoğu hail hazırda satılmış bulunmaktadır. Fransız ve Japon tacirlerinin piyasaya girmeler! rekabet! de kuvvetlendirmiştir.
Danimarka otomobillerinin .vaşı
Kopenhag 5 (Hususi) — Dani-markada yapılan bir İstatistiğe nazaran halkın kullanmakta olduğu otomobillerin yüzde 28 I 20 seneliktir. Vasat! olarak seyrüseferdeki otomobiller 14 seneliktir.
Denizlide temeli atılan binalar
Denizli 5 (Hususi) — Bugüne kadar eski ve şahsiyetiyle mütenasip olmayan bir handa barınmakta olan Tekel tdaresl, şehrin ana caddesi üzerinde yapılan modem binasına şınmıştır. 23 ekim pazar günü bu ni bina Vali tarafından büyük törenle açılmıştır.
Aynı gün, aynı cadde üzerinde
şa edilecek olan Ziraat Bankası İdare binasının da törenle temeli atılmıştır. Ziraat Bankası da daracık bir binada çalışmakta idi.
Tarhan Toker
ta-ye-blr
İn-
etmeye alışmış bulunan mite-o yılın kredisinden mahrum o-işlerinde bir gerileme başlar, telâfi için de. murabahacı ve
Fransanın çelik istihsali
Paris, 4 (Hususi) — Askeri hazırlıklar dolayıslyle dünya piyasalarında ve Fransada çeliğe olan talep arttıgr için Fransa çelik istihsali eylül İçinde bir hayli artmıştır. İçinde bulunduğumuz yılın ilk yansında Fransada vasati olarak ayda 830,000 ton çelik İstihsal edildiği halde eylülde 900,000 ton istihsal edilmiştir.
Amerikanın pamuk İhracat politikası New-York, 4 (Husus!) — Ziraat Bakanı Brannan Amerika pamuk İhracatı kontenjanının sekiz ay İçin 146,000 balya arttırıldığım bildirmiştir.
Sayın Doktor ve Eczacıların Nazarı Dikkatine Belçlkadan İthal Etmi> Olduğumuz
A C T
TURHOL
Katırcıoğlu Han
I C I L L I N E
400.000 ünite
piyasaya arzedlimlştlr
Ticaret Limited Şirketi
No. 10
Sultanhamam

Dünya piyasalarında yün ve yünlü durumu
Prof. Dr. Ing. Frîtz Hom
70 yaşında
Yün
fiyatlarının daimi surette yükselmesini, müstahsil dokuma fiyatlarına aksettirmemeye çalışıyor
Harbi da yün duyulan yoliyle yapılan satışlar bu sone bir hayli heyecanlı göçmektedir. Amerikan firmalarının yün satışlarına İştirak ederek diğer memleket teriyle rekabet etmeleri ve en sek fiyatları ödemeleri bir çok lann piyasayı terketmeterine olmuştur. Amerikanın yüksek vermesi neticesinde mevcut stoklar kısa bir müddet içinde, erimiştir. Ar-, zın talebi tavikiyle karş ihyam aması da fiyatlann baş döndürücü bir şekilde yükselmesine sebep olmuştur. Meselâ merinos yünlerinin fiyatları yüzde 40 - 50 artmıştır, önümüzdeki sene içinde fiyatlann daha da yükselmesi beklenmektedir. Bunun dahili piyasalarda yünlü dokuma mamûlle-rlne de tesir etmesi gayet tabiidir.
müteakip dünya piyasaların-ve yünlü mamûllere karşı İhtiyaç artmıştır. Müzayede
tacir-yük-alıcı-aebcp fiyat
Kauçuk fiyatları düşecek mi ?
New.York, 4 (YİRS) Mü. tehassıslann tahmin elliğine göre, yakında tabiî kauçuğun fiyatı üç sebepten dolayı düşecektir: 1) İstihsal mütemadiyen artmaktadır; 1916 da istihsal takriben 1 milyon ton kadardı. Bu sene ise istihsalin 1,750,000 ton olduğu tahmin e-dlllyor. 2) Sentetik kauçuk istihsali geçen seneye nazaran 20 misli artmıştır. 3) Kore harbi yüzünden İstihlâkin artacağından korkanlar Amerikada otomobil ve kamyon lâstiği ’stlfçl-llğlne başlamışlardı — şimdi bu latifçilik durmuştur — Buna mukabil istihlâk de azalmıştır.
*
Derleyen : Yılmaz PODA
fiyattan Yetkili göre, Ö-sıkıntısı otamaz.
Sayın Telefon Abonelerine:
İstanbul Telefon Başmüdürlüğünden:
1 — 1.11.1950 tarihinden İtibaren telefon aboneleri tarafından P.T.T. merkezlerine tevdi edUecek telefon borçları için vezne makbuzu verHmlyecek, bu paralar abonelerce telefon başmüdürlüğü namına posta havalesi olarak havale gişelerine tevdi edilecektir.
2 — Havale ücret! maktu olarak (20) kuruştur.
3 — Herhangi bir yanlışlığa mahal kalmamak üzere telefon numaralarının adreslerine ilâve olunması sayın abonelerimizden bilhassa rica olunur.
4 — Bu şekilde gönderilecek paraların, münhasıran o şehrin
abonelerine ait olması İcap eder. (15070)
Bu yüzden Fransa ithal edilen yünlü mamûllerden almakta olduğu yüzde 10 gümrük resmini kaldırmıştır. Böylece memleket dahilinde düşürmeye çalışmaktadır, kaynaklardan öğrenildiğine nümüzdeki sene İçinde yün diye bir şey bahis mevzuu
zira eldeki stoklann istihlâkin iki misline çıkarılacağı beklenmektedir.
Yünlü dokuma müstahsilleri bu senenin Hk altı ayında gayet müşkül durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. Bir tarafta artan yün fiyatları, diğer tarafta da artan fiyatlar karşısında İstihlâkini kısarak bütçesini fiyatlara uydurmaya çalışan müstehlik kütlesi.
İşte müstahsil bu iki kutup arasında bir münasebet ta8us etmeye çalışmış ve bunda muvaffak olmuştur da. Artan yünlü fiyatları karşısında talebin daralacağını bilen müstahsil, fiyattan asgarî seviyede tesblt etmeye çalışmış vo bunu da verimi kıt tezgâhları kapamak, ham madde fiyatlarındaki artışı bazı yollarla ma-mûl maddelerin fiyattanna aynen aksettirmemek yolunu tutarak sağlamıştır. Bunu sağlamak için müstahsil, kullnmlan ham madde tiplerinde bazı değişiklikler yapmıştır.
Meselâ bundan 20 sene evveline kadar normal bir yazlık elbise 5 libre gelirken şimdi 3 libre agırlığındadır. Bunun 2 libreye kadar İnmesi beklenmektedir, Bu da kumaş dokunurken vasat yünden başka maddelerin de kullanılmakta olduğunu ispat etmektedir. Böylece müstahsil müzayedeyle yüksek fiyat ödeyip aldığı ham yündeki fiyat farkım diğer yollardan çıkartmaktadır.
Yün ve yünlü mamûliere karşı duyulan talebin son seneler İçinde birden bire artmasının başlıca sebepleri, harbi müteakip Avrupa memleketlerinde hayat standardının kısmen yükselmesi. Amerika ve diğer dünya devletlerinde yeniden silâhlanma programlarının tatbikma başlanması ve yünlü mamûllerln harp esnasında temininin güçlükle mümkün olmasıdır. Bu yüzden İlk fırsatta sürüm artmıştır. Bu artısı dünyanın başlıca yün İstihsal ve 1 Ihlâk eden devletlerinin istatistikle; ulen tetkik edebiliriz Harbi müteakip muhtelif devletlerin İstihsallerinde mühim artışlar göze çarpmaktadır. Meselâ Amerikadaki yün durumunu ele alacak olursak. 1938 deki istihsaline nazaran 1947 -48 senelerinde yünlü İstihsalinin yüzde 82 arttığı göze çarpar. 1950 senesinin İlk altı ayında İstihsal edilen miktar İse 79.538.000 libreyi bul-ta c-p t eren in 1949 istihsali 255.700.000 libredir. 1950 Isühsallnln geçen senekinden yüzde 65 fazla olacağı tahmin edilmektedir. Dünyanın başlıca yün müstahsillerinden biri olan Avustralyanm 1949 istihsali 23.300.000 libredir. Bu rakam 1937 -1938 İstihsalinden yüzde 35 fazladır.
Bu rakamlar dünya piyasalarında yün ve yünlü İstihlâk ve istihsalinin ne suretle arttığına bir delil teşkil etmektedir.
Meksika, pamuk ihracat vergisini arttırdı
New-York, 4 ( Hususî) — Meksika Hükümeti dahilî pamuk fiyatını kontrol altında bulundurmak için ihracat vergisini % 10 nispetinde a. -ir-mıştır. Mekaikada pamuk ihracatı artmış ve İhraç edilmek üzere fazla miktarda pamuk stok edilmiş olduğu için memleketteki pamuklu sanayi müesseseler! hariçten pamuk ithal etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Meksikada bu sene bir milyon balya pamuk istihsal edilmiştir. Bu mlktor şimdiye kadar yapılan tstih-halin çok fevkında bulunmaktadır.
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
Liberasyon üstesinin tatbiki sırasında, gün geçtikçe yeni hâdiselere şahit oluyoruz. Hafta içinde tüccarımızı meşgul eden hâdiselerden biri de, T. C. Merkez Bankasının, İthal edilecek bir mal üzerinde, en ziyade menşe şehadetnamesı üzerinde durmasıdır. Bilindiği gibi ötedenberi, tüccar, kolonyal malları, Avru-pamn ticari merkezlerinden mubayaa etmektedir. Sipariş bu merkezlerdeki ticarethanelere yapılır, mal da kolonilerden birinin limanından yüklenir, muhtelif limanlarda aktarma edilerek limanımıza gevkedilir, Pek tabi! olarak bıı gibi malların men. şe şehadetnameslnde, malın istihsal edildiği memleketin adı yahut bu ticaret limanının ismi bulunur. Şimdi T. C. Merkez Bankası A listesinde yer alan bu malların bedelsiz olarak girmesine müsaade etmemektedir. Halbuki bu mallar arasında, son aylarda ehemllyeti gittikçe artan ve tedarikinde zorluk görülen kalay gibi bir madde de bulunmaktadır. Esasen kalay, pek ender olarak İrifciltereden vapurlara yüklenmektedir. Çok defa Malayadan, ve menşe memleketlerden memleketimize sevkıyat yapılmakladır. T. C. Merkez Bankası menşe şchadetnnmesi mevzuu üzerinde ısrar ettiği takdirde, kolonyal eşyanın A listesi gereğince İthaline İmkân hâsıl olumıyacaktır.
İSTANBUL :
Hafta içinde Ticaret Borsasında bakliyat grupu birinci plânda gelmekteydi. Her ihracat mevsiminde olduğu gibi bu mevsimde de bakliyat grupuna mensup maddeler, ufak partiler halinde muhtelif memleketlere scvkedilmiştlr. Fakat bu maddeler üzerinde evvelce fındık, tiftikte olduğu gibi heyecanlı satışlar olmamıştır. Zira yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, kum fasulye, mercimek gibi maddeler ufak partiler halinde sessiz «adaşız satış gördüğü için, diğer maddeler gibi göze çarpmamaktadır.
Hafta içinde Fransadan fasulye istenmesi, piyasada büyük bir alâka uyandırmıştır. Vakaa Fransa öteden beri fasulyelerimizi atan bir memlekettir. Bu itibarin Fransa istekleri yüzünden, her zaman olduğu gibi, tüccarımızın büyük ümitlere kapılarak, fiyattan arttırmaması lâzımdır.
Yağlı tohumlara gelince, haftalardan beri keten tohumu sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Fiyat 48 kuruştan aşağı düşmemiş, hafta, içinde iyi kalitede mallar 50 kuruşa kadar satılmıştır. Ayçiçeği tohumu ise, mahsulün noksan oluşuna rağmen. bu malın fiyatında da bir yükselme müşahede edilmemiştir. Son günü Ticaret Borsasında Bursa, Adapazın mallan çıp-tak olarak 36 kuruştun muamele görmüştü. Halbuki hafta içinde fiyat 38 kuruştu.
Fındık piyasasına gelince, alıcılar, malın noksanlığına güvenerek, ihtiyatlı hareket etmektedirler. Fakat bu tarzda ihtiyatlı hareketin mesuliyetini de gözönünde tutmak lâzımdır. Zira, fındık İçin en hararetli satış mevsimi geçtiği takdirde, geçen seneye nazaran noksan olduğundan bahsedilen stokların, elden çıkarılmasında zorluklara tesadüf etmek ihtimali de vardır. Bu-nu da hesaba katmak mecburiyetindeyiz.
Tiftik ve yapağı Batışları, köşede bucakta kalmış, küçük partilere inhisar etmektedir. Geçen hafta da bü sütunlarda yazdı-ğımız gibi, bu sene için tiftik ticareti rolünü ifa etmiştir.
İZMİR :
Hafta içinde altın fiyatlarında başgösteren gerilemenin yanında kalay fiyatının 117 sentsten evvelâ 126, sonra 129 sentse yükselmesi ve buna muvazi olarak çelik ve akşamı fiyatlarındaki tereffular dikkati çekmekten hali kalmamıştır. Piyasalarımızda pamuk fiyatlarında devam edegelmiş olan yükselmeler bir taraftan Japonya, Öte yandan Ingiliz firmalarına kilohu 5.25 liraya kadar yapılan pamuk taahhütlerinden ileri gelmiş hususiyetler olarak kabul edilebilir.
Bskt iktidar hükümetlerinin bir türlü yolyna koyamadıkları tütün müessese#! vo tütün satışlarının D.P. nin ilk hükümeti zamanında dıı doğru tutulmadığım gösteren emareler müsiuhsilln dikkatinden kaçmamaktadır. Dünkü istismarcı alıcılar Ege piyasalarından 3.25 Hra hesabiyle bir hayli tütün satın alabildiği bugünlerde Hükümetin tütün satışında prensiplerini ilân etmediği veya mevcut olmadığı anlaşılan bu prensiplerin ışığı altında hiç olmazsa memleketin en büyük döviz kaynağı haline gelen tütünün bu yıl (iki kilo tütün, bir kilo pamuk) fiyatına satılmasına cevaz verilmlyeceğinl söylemiş olması lâzım gelirdi.
Haftanın en büyük olayı, sayın Devlet Reisimizin Purlâınen-toda ekonomik konuları da içine alarak Iradcttlklcrl nutuktur. Bu nutkun ekonomik alanda detaylara girmeyip prensipler ve esaslar üzerinde durmuş olması Hükümetten çok şeyler beklendiğini gösterir.
PAMUK; 1950 ihraç yılının en sihirli mahsulü olan pamuk bu hafta, da borsalarımızı yakından meşgul etmiştir, tamirde büyük bir ihracatçının, Boısadan-7 gün müddetle pamuk almaması şarttyle aldığı söylenen 450.000 liralık i Hareketsizlik payı) Borsayı meşgul etmesi gereken en tipik olaydır. Bunun yanında meselâ boş liraya kadar yükselmesi mümkün görülen pamuk piyasası 425 kuruşta mıhlanıp kalmıştır. Hofta içinde ekim teslimi pamuk muamelelerini tasfiye İçin yapılmış olan temasların müspet bir neticeye bağlanmamış olması, memleket ticari şerefini İlgilendiren birinci derecede önemli bir noktadır.
ÜZÜM : Çekirdeksiz üzüm piyasası hareketsizliğini muhafaza ediyor. Mevsim başından beri İzmir Borsacında 302 000 çuval üzüm satılmış olması, eldeki stoklann azaldığına en büyük delil sayılabilir. Bununla beraber fiyatlann yükselmeğe meyyal olduğunu kabul etmek lâzımdır.
İNCİR; Bu yıl incir satışlanna Anz olan hareketsizlik, rekoltenin tükenme ayı sayılan kasını başında da caridir, iyi mallara dalma müşteri vardır. İş mallan da lzmlre geldiği nispette satılmakla beraber, fiyatlar müstahsül kurtaran bir şekil gösterememiştir.
Netice olarak zeytin yağı piyasasının yükselmeğe meyyal olduğu söylenebilir.
ADANA ;
Son günlerin en mühim fiyat ve ihraç mevzuu olan pamuk sona eren hafta zarfında Adana Borsasındn dalgalı bir seyir takip ederek birinci akala 406 kurusa yükselmiş, haftanın son günü ise 395 kuruştan kapanmıştır, ikinci akalanın kapanış fiyatı Azami 36i). üçüncü akala 331 kuruştur. Çiğit fiyatlarında da müstahsil lehine 75 santimlik bir artış olmuş, bu maddenin de kapanış fiyatı 12,75 kuruş olarak tesbıt edilmiştir. Panıuıc fiyatlarının Adana Bordasındaki bugünkü irtifaına rağmen büyük müstahsil firmalar hâlâ satış yapmamakladır. Borsa muameleleri hareketini muhafaza etmekle beraber günlük alış verişler küçük rakamların dar hacmi içinde kalmaktadır. Ne mahalli mensucat fabrikaları ne de Sümerbank mubayaa yapmamaktadır. Japonya. Hong-Kong, Kanada. Ingiltere. Şimal memleketleri ve bütün Avıupanın pamuk istediği bir gerçektir. Bununla beraber düşük fiyatla ma! alıp alivre satışlardan mütevellit arbitrajlarını kapamak böylece kâra girmek düşüncesiyle hareket eden ihracatçı firmalar fiyatların daha fazla yükselmesine imkân vermemektedirler.
Diğer taraftan Sümerbank ile hususi eşhasa ait mensucat fabrikaları Hükümet rıezdindckı teşebbüslerine devam ederek pamuk fiyatlarının nispetsiz şekilde yükselmesinin frenlenmesini istemektedirler. Serbest ticaret rejimini kabul ve ilân eden Hükümetin böyle bir yola gidemlyeceğine göre hâlâ mubayaa yap-mıyan fabrikaların ne vaziyet alacakları günün meselesi halini almıştır. Bundan başka pamuk fiyatlarının da yükselmesine âmil olmuştur. Bu bir ticari kaidedir nnzariyesinc uyularak piyasanın murakabemiz bırakılması müstehlik fakir tabakanın şikâyet ve sızlanmasını tevlit etmiştir, öte yandan yeni pamuk ekimi İçin tarlaların hazırlanmasına başlanmıştır.
Çukurovada 1950 yılında 3 milyon dönüme varan pamuk sa-hasının 1951 de 5 milyonu bulacağı sanılmaktadır. Bu yıl 337 bin balyayı bulan rekoltenin herhangi bir âfet zuhur etmediği takdirde 1051 yılında 500 bin balyayı bulacağı tahmin edilmektedir. Çeşitli İstihsal mallarımızın Mersin limanından harice sevkı devam etmekledir. Bu meyanda Mısır nar. Suriye de kömür almaktadır. Mersinden Suriyeye yapılan mangal kömürü ihracının bu kış Adana, Mersin, Niğde ve Kayseride kömür buhranı doğurmasından endişe edilmektedir. Mersin Belediyesine kömür stoku yapması tavsiye edilmişse de Belediyenin parası olmadığından bu tavsiye is’af edilememiştir. Adana dalyanlariyle Is-kânderuodan ve Hatayın Amik Gölünden lsraile balık ve balık yumurtası. ayrıca Adana piyasasından elma ihracına, sona eren hafta zarfında devam olunmuştur. Susam 86,50 kuruşa çıkmış, İçel harnupları için bu hafta da alıcı zuhur etmemiştir. Sona e-ren hafta zarfında Mersin ve İskenderun limanlarından mercimek, nohut, fasulye, keten tohumu, küspe, nıeyankökü, krom ihracatı da kaydedilmiştir. Suriye koyun ve koyun derisi ile sığır almaktadır.
Dr. bıg. Fritz Horn
Yazan: Dr. Ing. Harun İLMEN
Beynelmilel gemi inşaiye âleminde eserleri ve şahsiyetiyle en yüksek mevkii İşgal edenler arasında bulunan, bta gemi inşaiyecllerle kendisini yakından tanıyanlarca çok sertlen va sayılan Berlin Teknik Üniversitesi gemi Inşalye ordinaryüs Prof. Dr. Fritz Horn, 9 ekim 1950 tarihinde 70 yaşını doldurmuştur.
Eski bir mesai arkadaşı sıfatiyte Prof. Horn hakkında bir yazı yazmam hususunda bana müracaat edildiğinde bu şahsiyetin İnsanî vs ilmi vasıflarını eksiksiz belirtmenin kendi ifade kudretimin dışında olduğuna kani idim. Bu noksanıma rağmen yetmişinci doğum günü münasebetiyle Fritz Hom’u sevgi ve saygı ile a-lenen anmayı bir borç bUdim.
Fritz Hom Germaniawerft Kiel, Danziger Werft Ranzig, Deutsche Wşrft Hamburg, Berlin tecrübe tankında ve nihayet Berlin Teknik Üniversitesi gemi inşaiye kürsüsündeki faaliyeti esnasında bilhassa gemilerin ihtizaz ve hareketleri, gemi mukavemeti ve propulsion sahalarında gemiciliğe bir çok yeni eserler ve çalışma metodl&n hediye etmiştir.
Bazı ağır darbelerin iktlhamını mümkün kılan şahsiyetinin büyüklüğü He tevnzuuna inzimam eden çok verimli İlmî mesaisi ve en güç meseleleri dahi harikulâde bir vuzuhla ele alma kabiliyeti Fritz Hom'u üniversite tedris âleminde ön safta bulunan bir profesör olarak tanıtmıştır.
Talebesi ve muhitine karşı beslediği hislerin samimUiği kendisine bütün meslek arkadaşlariyle dostlarının sevgi ve hürmetlerini sağlamıştır.
Tanıştığı ve okuttuğu Türklera karşı dalma hayırhah olan Fritz Hom un gemiciler camiamıza mensubiyeti dolayıslyle gurur duyuyor ve zamanımızda ender olan yüksek insanlık ve ilim vasıflariyle meslek !• çinde ve aramızda uzun ömürlü olmasını Tanrıdan idllyoruz.
____Büyük Su Kongresi toplanıyor
Memleketimizin kalkınmasında bilhassa iktisadi, sıhhi, ziraî bakımlardan büyük rol oynıyacak olan su islerimizin halli için Bayındırlık Bakanlığı Su İşleri Reisliğinin teşebbüsü ile Ankarada yakında bir mı kongresi toplanacaktır. Memleketimizde muhtelif veçheler arzeden su işlerinin halli her şeyden evvel bir bütçe meselesi olduğu için yapılacak masraflara karşılık bulmak, işlerin başarılmasını ehemmiyeti derecelerine göre bir sıraya koymak, hükümet müessesele-riyle arazi sahipleri ve diğer alâkalılar arasında bir işbirliği temin etmek lâzımdır.
Kongre bu meselelerin en iyi bir şekilde plânlanmasın! kendisine gaye edinmiş bulunmaktadır. Hazırlık komitesi kongrede konuşulacak mevzular hakkında memlekette bu işe aklı eren kimselerin fikirlerini yazılı olarak sormuştur.
Alınacak cevaplar tabettirilerek kongreye iştirak edecek üyelere da-' ğıtılacaktır. Kongrede konuşulacak mevzular dört grup halinde sıralanmış olup bunlar da malî kaynaklar, işbirliği, plânlama ve programlama, içme su ve kanalizasyon işlerinden ibarettir.
Memleketimiz, su işlerinin hallinde iki cihet gözönünde bulundurulmaktadır. Bunlardan birincisi sel felâketleri ve taşkınlardan korunma meselesi gibi başarılmasında hayat! bir zaruret otan işlerdir. Burada yurt müdafaası gibi karşılığın alâkalılardan değil devlet bütçesinden karşılanması icap ettiği düşünülmektedir.
İkincisi sulama ve enerji üretme tesisleri olup bunların masraflarının tamamen bütçeden karşılanmasının adalet prensiplerine uygun olmayacağı fikrinden hareket edilmektedir.
Bu esaslar dahilinde malî kaynakların; bütçeye daha fazla tahsisat konmak, iç ve dış istikrazlarla para temini, mahalli idareler ve müessese-lerin iştirak imkânları, yapılacak tesislerden faydalanacakların masruflara kısmen veya tamamen iştirakleri, mevcut tesislerin İşletmelerinden temin edilen kazançlardan istifade yolları, imtiyazla ecnebi sermayesine yeni testelar yaptırılması, muayyen bazt vergilerin su işlerine tahsisi, bu tesislerin ortaklıklar vasıta-siyle yapılması meseleleri mevzuu bahis bulunmaktadır.
İşbirliği mevzuu, su işleri ile ilgili Bakanlıklar, devlet daireleri, hususi teşekküller ve şahıslar arasında işbirliği esaslarının ne olınası lâzım geldiği ve bu tabiliğinin ne şekilde sağlanması icup ettiği meselelerini ela almaktadır.
Plânlama ve programlama mevzıı-umuza; sıı işlerinin başarılması için yapılacak plânda hayati ve içtimai zaruretler gibi, işin verimliliği, veya nüfus durumunun mu. yoksa kalkınmaya ihtiyaç derecesinin mi hareket noktası olarak alınması lâzım geldiği ve hangi işlerin daha evvel başarılması icap ettiği meseleleri mevzuu bahsedilmektedir.
içme su ve kanalizasyon mevzuunda da şehir ve kasabalardaki İçme su ve kanalizasyonla köy içme su dâvasının mail ve İdari bakımlardan tetkiki meseleleri ortaya atılmış bulunmaktadır.
S Kasım 1950
YENİ İSTANBUL
■ . .M
Eski Sanatlar ve Müzeler
Halen esaslı bir müze
programımız yoktur
Yazan : Talisin ÖZ
Sayfa 5
■ ,»
İNSANLAR pek eski çağlarda bile sanat eserine kıymet vermiş ve sevmişlerdir. Bu sevgi dolayısiyle elde ettikleri eserleri saklamış ve toplamışlardır ki, bu suretle zama-jına göre koleksiyonlar ve müzeler meydana gelmiştir. Ne çaıe ki, memleketimizde, bugünkü mânada müze kurulması pek gecikmiş ve ancak mahdut bir sahada ve pek Aheste yürümüş olup, nihayet bir asırlık tarihi vardır. Gerek gecikme ve gerek çalışma şeklinin aksaklığı yüzünden, saymakla tükenmiyecek en nAdir ve kıymetli eserler yabancı memleketlere akmış ve hattâ gemilere doldurularak kaçırılmıştır ki, sırası geldikçe anlatacağız. Kadir bilmemek yüzünden mahvolanlar ve yangınlarda eriyenler de muazzam biı yekûn tutmaktadır.
Maalesef bugün hâlâ, esaslı surette çizilmiş, müzeler ve eski eserler programımız olmadığı gibi bunun tahakkuku için de tedbirler alınmış değildir. Halbuki dünya müzeciliğinde her gün büyük ilerlemelere ve yeni inkılâplara şahit oluyoruz. HattA bunlan gördükçe memleket gençlerine yürekten acımaktayız. Çünkü bu suretle ilim ve öğrenme ne kadar kolaylaştırılmış oluyor. Hattâ bundan her sınıf meslek erbabı da istifade ediyor. Hepimiz, fırsat buldukça. Türkiyenln ziraat memleketi olduğunu tekrarlar dururuz. Nerede ziraat müzelerimiz? Halbuki başka memleketlerde ziraat müzeleri, yalnız toprak mahsullerini tanıttırmakla kalmıyor. Herhangi bir sebeple yeni mahsulde kalite itibariyle bir düşüklük görülünce sebeplerini ortaya koyacak bir haldedir. Bu suretle köylüye hocalık etmektedir. Nebatat bahçeleri ise hem zevk ve hem de bir ilim kaynağıdır. îtalvada, nebatat bahçelerinin tarihi 1543 te Pa-doueda başlamakta ve zamanla birçok şehirlere dağılmaktadır. İlk kuruluşta tıbbi nebatın yetiştirilmesi ve ta-nıttınlması mevzuu bahistir Bu bahçeler şimdi, milli bahçeler, üniversite veya İlmî müesseseler© bağlı bahçeler, belediye bahçeleri ve nihayet dağ bahçeleri namiyle ayrılmak, ta ve buna bir de hususî bahçeler ilâve edilmektedir. Acaba Türk bahçelerinin tarihi nedir? Tanzim ve tarh şekilleri nasıldır? Pek geniş olmasa da bazı şeyler bulmak mümkündür. Her halde ziraat müzesinin kurulması ise bir zarurettir. Çünkü ziraatçinin veyahut köylünün intibahı için gözü ile görmesi lâzımdır.
Diğer sınaî maddeler hakkında da durum aynıdır. Halbuki saltanat devrinde Sultanahmette şimdiki Ticaret Okulu yanındaki binada mahdut olmakla beraber ufacık bir sanat müzesi vardı. Orada, yurdun muhtelif köşelerinde yapılan halılardan başlayarak zenbillere kadar çeşitli eşya bulunuyordu. Cumhuriyeti müteakip, bunun Ticaret Bakanlığında açılması için teşebbüste bulunulmuş ise de, İş ne ehline verildi ve ne de ehemmiyetle ele alındı. Nihayet kapandı. Bugün kalan eşyası da za-
ait olmak üzere milyonlar koca saraylar, parklar ku-çeşitli müzeler meydana greve getirilmektedir. Fladel-
manında müzelik bir mevzu haline gelmiş olacaktır.
Maalesef Türk müzeleri mahdut bir saha içinde kalmış ve onlar da lAyıkı veçhile ele alınmamıştır kİ, ileride birer madde halinde anlatacağız. Halbuki bugünün medeniyet ve iliııı Aleminde müzeciliğin mAnası o kadar genişlemiştir kİ, hemen her mevzua sarfiyle rularak tlrilmlş
fiyada Franklin Enstitüsünde çeşitli sanadsrın, muazzam fabrikaların modelleri gözönüne serilmiş bir haldedir. Aynı mevzuu Londrada Selence Museum’da da bulmaktayız. Burada çocuklar galerisi ayrıca kurulmuştur. Bu ilim müzelerinin sahası İse uçsuz ve bucaksızdır. Yapılan konferanslar, filmler, neşriyat muazzamdır.
New-York’taki (Museum of Natu-ral Hisiory) ise canlı mahlûklar Aleminin vüsat ve kudretini göstermektedir. Şüphesiz hayvanat bahçeleri de bunların birer parçasıdır.
Acaba memleketimizde vaktiyle hayvanat bahçeleri var mıydı? Top-kapı Sarayının, şimdi müzeler, kimya lAboratuvarı olan sahası (Arslanhane) İdi. HA1A bir çok bölmesi mevcuttur. Burada arslan. kaplan, su-sıgırı, zürafa gibi hayvanlardan başka çeşitli kuşların da beslendiğini bir çok vesikalar göstermektedir. HattA hükümdarların, arefe günü bu hayvanatı eski sarayda temaşası ıesml bir formalite halinde idi. Zamanla çeşitleri azalmakla beraber Sultan Aziz zamanına kadar arslan beslenilmesi Adet idj. İkinci AbdÜlhamit ise Yıldız Sarayında çeşitli hayvanlar ve bilhassa pek nadir kuşlar bulundurmakta ve bunlar ölürse doldurtarak güzel kaideler üzerinde saklatıyordu. Zamanla büyük bir koleksiyon vücu-de gelmiş ve bunlar o tarihte yapılmakta olan Asanatika müzesinde teşhiri için gönderilmiş ise de ne çare ki, Çinili Köşkün alt katlarına atılmış ve zamanla çürümüştür. HattA İnönü Stadı yapılmadan evvel yerinde bulunan (Istabl-ı âmire) binasında bir zürafa dolması idi.
Bugünlerde gazeteler bir filin gönderileceğini tstanbulda (Fil damı)
mevki bulunmakla beraber Topkapı Sarayında bir de (Fil kapısı) mevcuttur. Bizim tetkiklerimize nazaran OsmanlIlar devrinde ilk defa Mısır-Beye bir fil hediye göndermiştir. Orhan Bey de bunu bir cemile olarak Bizans hükümdarına hediye etmiştir. Şüphesiz bugün bu koca filden bir eser kalmamış olmakla beraber. Orhan Beye, Mısır sultanından gelen hediyeler arasında bulunan pek sanaikarane iki cam kandil mevcuttur. Bilhassa bunlardan birisi form itibariyle pek nadir bir eserdir. Vaktiyle Sultan Orhan türbesinde bulunmakta iken, sonraları İyi korunması emeliyle hâzineye alınmıştır.
Kadir bilir ellere geçerse bir nazik cam kandil 600 sene yaşamış daha asırlar boyu da kalacaktır.
bulunmakta
Pakistandan yazıyorlar, namiyle iki
Leblebici Horhor’da, soldan itibaren: Mürüvvet Özerden). Hikmet Karııgözlii ve Nevin Aypar
Tiyatro kronikleri
LEBLEBİCİ HORHOR
"Y’enl Ses" tiyatrosu, Macar müelliflerinden SzlgligettCnİn "Üç Güvercin" operetini elli defadan fazla muvaffakiyetle temsil ettikten sonra, Çuhacıyan "Efendi" tarafından 75 yıl evvel bestelenmiş olan "leblebici Horhor"u sahneye koydu
Haddi zatinde opera komik olarak bestelenen eserin mevzuu basittir ve bir halk masalından alınmıştır. Liv-re’yi yazan Nalyan "Efendi” dir. "Leblebici Horhor" zamajı zaman sahneye konulmuş fakat Benliyan "Efendl"nin temsilinden gayrı kendisine lâyık bir temsil pek bulamamıştır. "Leblebici Horhor" muhtelif sahnelerde, operet, musikili komedi, hattâ "Komedi-Dram" şekillerinde oymanmış, salaş tiyatrolarında, akıl ve hayale gelmeyen tarzlara da bürünmüştür. Bütün bunlar, "Leblebici Horhor"un klâsik bir eser olduğuna delâlet eden şeylerdir. Zira, herhangi bir tarzda olursa olsun, sahnede, ancak bu kıymette ve ayarda eserler bu derecede çeşitli temsillere mukavemet edbilir.
"YenıSes" Leblebici Horhor u opera komik olarak temsil etmek iddiasiy-le sahneye koydu, bu yeni teşekkülün surlarından ikisinin malan, eserin kâfi edilememiş olması,
hariç, heyeti umumiyesi ile ve hususî tâbiriyle, temsili bir "foıır" haline getirdi ve seyirciler arasından eserin sonunu beklemeden çıkanlar vardı. Bu meyanda bu satırların sahibi de bulunuyordu.
Geçen salı akşamı ise, tiyatro bir gala milsanıercsi tertip ve matbuatı davet etmişti. Mepak satkasiyle tekrar gittik ve hoş bir sürprizle karşılaştık. Çünkü temsilde ilk geceki kusurlardan eser kalmamıştı, nisbl bir
Fakat ilk gece, başlıca ses un-rahatsız bulun-derecede prova koregrafi kısmı
Ahenk de temin edilmişti. Orkestra, İlk akşam olduğu gibi bir "gürültü”-den İbaret değildi, '‘Leblebici Horhor" müellifinin ruhunu hiç olmazsa muztarlp etmlyecek bir dereceye yükaolmtfti. "Leblebici Horhor” rolünde Ferdi Talay gençliğine ve müptediliğine rağmen, gerek oyun, gerek ses bakımından cidden takdir edilecek bir muvaffakiyet gösterdi. Sansar Haşan rolünde, Vedad Kara-okçu, sahneyi harekete getiren, canlandıran bir unsur oldu. Onun ses cihetinden de bu role intibak edişini memnuniyetle gördük. "Bey" rolünde İlk defa sahnede seyrettiğimiz tenor N. Kamçık birkaç gün içinde müptediliğlnl unutturacak bir hale gelmişti. Fatime rolünde Hikmet Karagözlü, çalıştığı nispette terakki kaydeden bir sanatkâr olduğunu gösteriyor. Komik unsurlar, heyeti umu-miyeleriyle İyi olmakla beraber, sahnede, lüzumundan fazla mükAlemeyi uzatmak hatasına düşüyorlar, ve â-deta. seyircileri "îşte burada güleceksiniz, kahkahalarla, katıla katıla güleceksiniz... Haydi, gülünüz bakalım... Oldu mu... Haydi gayret, bir daha yavrum... Bir daha gül bakayım.. Ha... Aferin... Bir daha.. Bir daha.." diyen haller takınıyorlar. Bunu beyhude, hattâ sıkıcı bir ısrar, sanatları İçin de bir israf telâkki ediyoruz. Bu, aynı zamanda o-yunun derli toplu oluşuna mâni olmakla kalmıyor, meselâ Mürüvvet özerden) gibi ölçülü sanatkârların da aynı havaya kapılmasına sebep oluyor. Kamer rolünde Nevin Aypar kıvrak hareketleri ve yüzünün ifadeleriyle esere verilmek İstenen mânayı kavramış olduğunu gösteriyor.
Tenasüp önad sahnemiz için "rövâ-lation” mahiyetinde bir kabiliyet gösteriyor. Fakat kendisini daha esaslı ve bilhassa daha geniş sahnelerde görmek İsterdik. Zira, hemen dans, ların ekseriyeti sahnenin küçüklüğün, den olduğu kadar da mizansen hatası olarak boğulmuş vaziyettedir.
“Leblebici Horhor" un, ilk yazıldığı, bestelendiği ve Avrupai bir şekilde sahneye konulması, bu vadide atılmış bir adımdır. Sadece bu cephesiyle dahi olsa tebrike değer. Nerede kaldı ki, teşvikkâr bir gözle bakılacak olursa, temsil İçin de, muvaffak oldu diyebiliriz. — fa.
Bir “dâhi” nin arkasından :
G. Bernar d Sho w'o
ait birkaç fıkra
• ••
Toplayan : Gönül M. Çanga
HİKÂYE
Utçu ile bizler
Yazan : Reşad Nuri GÜNTEKİN
Temsilin Bale kısmı, en muvaffak olan taraflardan biridir. Çingeneler dansı diğerlerine nazaran biraz hafif. Baş balerin olarak gördüğümüz
1856 senesinin 24 temmuzunda "Ayot St. La\vrence., de doğup. 1950 senesinin 2 kasımında (aynı kasabada) hayata veda eden — yani 19 uncu asrın son yanslyle 20 nci asım ilk yansını yaşayan îrlaaıdalı mütefekkir G. B. Shaw, eserlerinde çok esaslı ve düşündürücü "tez"ler ileri sürmüştür. Ve dalma "zekâ", "fikir" ve "nükte" ile beraber giden tihzası, hakikaten insanlan hayran etmiştir.
İşte fıkralarından bir kaç
"B. Shaw. lngilterenin çok para kazananlar listesine dahildir. Eserlerinin basılmasında, her kelime için "bir şillng" ücret alır. Fakat Ameri-kada basılacak yazılarının her kelimesi için "bir dolar,, ister. Bir gün Amerikalı muzip tâbilerden biri kendisine "bir dolar" göndererek "Bana bir kelime yollayınız,, dedi. Shaw doları aldı ve kâğıdın üzerine şu tek kelimeyi yazarak tabiye yolladı: "Mersi!,,
İnce Is-kendine
tanesi:
i
Hicri
Kum)
Ru-
Harrov Kumarbazı
GELECEK OLAN I? ÇAK LAK
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
Şafakta
R
A
D
Y
0
L
A
R
SIHHÎ İMDAT
UÇAK-THEN-VAPUR
TİYATROLAR
İstanbul Beyoğlu Anadolu vakum Ankara
İzmir
«008 60536
91 2261
»mfldl kf«mı ERGİSİ MEKTEBİ
Ge-At-
ve program. — 12.80 M S. Ayarı, 13.00 Haberler. — 13.15 Çignn hn 13.30 öfclo Gazetesi» — 18.45 Şım pnr-14.00 Hava raporu, akşam prograuu
İZMİR
Söyleyin Anaınn Ag-
5.00 İzmir. Karadentac. — 9.00
Su», Mudanyaya. — 8.00 Uludağ, Bandırmaya.
İSTANBUL
BELEDİ V ESİ Şehir Tlyatruhırı Drum Kutnu
Temall yok
YENİ SES
TİV ATKOSt)
20.15 de
11.40 tamirden. — 11.50 Ankara-dan. — 14.50 Adana. Ankararian. — 15.00 Ankara. İzmir, Buhkeslr-den.
ı — t«. Bestesi.
I3.oo Haberler,
13.46 Şar-Frnn-Zehra
Ar mır. • 18.20 19.00 Haberler.
Beyoğlu H644 Ankara 00 latanbul 24222 İzmir 2222 Üsküdar 60945 K.kÖy 60872 Karşıyaka 15055
GİDDECEK OLAN TRENLER 9.00 TarauH. - 18.10 Ankara.
21.40 Doğu Ek«
GELECEK Ol.AN TRENLER 8.3ü Ankara. 9.15 Ankara Eka.
— 2U.30 Ankara
renmek ili Oyacında olduğumuz herş(*y
8.00 Ankara. Beyrut. Kahlreyn. — 8.00 Ankara. Malatya. Elâzığ. Diyurb&kıra. — 8.30 Ankara, Adtı-naya. — 12.8ü Ankaraya. — 14.2ü lzmlrc.
pav İYONU: İspanyol
21.40 Misafir Sonat, Frledrich Sebnarian Brirh..
Ergicun
22.15

Muhar
25
1870
19 5 0 KASIM
6
Pa/Mrteal
Eklm
24
I.3K*
VAHİT VASATI EZA N 1
Güneş 6.35 1.33
Ögl. 11.58 6.56
Ikındı 11.42 9.41
Akşaır» 17.00 12.00
îataı 18,34 1.33
4.56 11.51
GELECEK OLAN VALİ RLAK
6.00 Seyyar, Karablgactan. —
6.30 Dum, Burna. Bandırmudan.— 9.00 İstanbul, D.G. Akdenlzden. —
19.30 Sun, Mudanyadan. — 22.30
Uludağ. Bandırmadan,
GİDECEK OLAN VAPl RLAK
BEYOĞLU
ALKAZAR (42562/ 1 — Dişi Kurtul, 2 — Yumruk Kamrgufli.
AR (44391) Memnu Mıntaka ATLAS (4ü835) öldüren Hatıralar. ELHAMRA (42235) 1 - Renden Kaçamazdın. 2 — Aşk ve ölüm Vadisi.
İNCİ (M595) Vatan Kurtaran Kadın.
İPEK (44289) Allah Kerim (Yeril). LALE (43395) Memnu Mı n taka (Türkçe).
MELEK (40868) Donlzierln 8uv> giltal (ikinci hafta).
SVATPARK (83143) 1 — Vatan
Kahramanlar) (türkçe), 2 — Ekmekçi Kadın (türkçu).
SÜMER (42851) Güller Diyarı Bağdat (İkinci Hafta).
>AKK (40380) Vatan Kurtaran Ka. din.
SİK (43726) 1 - Ahİİ Ruiılor. 2 -Haydutlar Kırallçunl.
TAKSİM (43191/ Allah Karim TAN (80740ı 1 — Aşk Melikesi. 2— Karanlık Geçit,
('NAL (19306) 1 — Zafer Yaratan
Cü-suM. 2 — Ahlret Yolcuları Okta) de türkçeL
YENİ (841371 1 — Şöhret ve Para. 2 — Sen BunimHİn.
YILDIZ «42847) Kahraman Yahudi, (ikine) hafta)
IsT \NBt L
A1E.MDAK (23863ı I - Kılıçların İntikamı. 2 — İki Kalb.
AZAK 123542) 1 — Manon. 2 —
Her Şufaktu ölürüm.
ÇEMBERLİTAş (22513) Vatan Kurtaran Kadın,
AYSU (21917) 1 — Harman Sonu
Dönüşü. 2 — Zehirli Şüphe. EMRE 1 - Kızıl Şeytanlar. 2 -Yaralı Kadın
HALK (219041 1 — Korkunç Akın.
2 — Öldüren Para (Iktal de türk-çe).
ISTANDI L (22367) i — Kanunsuz Sokak. 2 — Gönülden Sesler. KISMET (26654) I - Kara Maske. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
MARMARA (23880) Vatan Kurtaran Kadın.
MİLLİ (22962i I — Pompei’nin Son Günleri 2 — Ölmeyen Adam. TCICAN (22127) I — Her ölürüm. 2 — Manan.
YENİ (Bakırköy 16-120) tikini Fedaileri. 2 — Aşk
S 1*8 (14071) Çete.
I LI’S (22294) Çılgın Kalbler. YENİ (14040» Montckrtato Kontcdl. Bt Yl’K Hamlet.
GAR GAZİNOSU 7 Bry&nus vüsa.
İNKARA PAI.AS PAVYONU za Şeydi tdareninde Viyana rukavon OrkcatraHi SÜREYYA Orkestrası.
TAYYARE lamasın, M El.EK 1 2 -► Kovboy.
LÂLE Ateşten Gömlek TAN Ateşten Gömlek.
YENİ Allah Kerim.
EL HAM RA Cennetin Anahtarı




Bir genç yazar, bir antoloji hazırlamış ve B. Shavv’dan da bir kaç sayfa ile bahsetmişti. Müsaadesini almak için kendisine yazdığı mektupta, henüz genç olduğu için fazla para vero-mlyece&ini bildirmişti.
Shaw cevap verdi: "Zarar yok, büyümenizi beklerim.,,

Gece yarısından sonra bir misafirlikten dönüyorum. Beni kapıya indiren ev sahipleri sokakta kar tipisinin dehşetinden ürkerek bana akıl veriyorlar: "Kö-şebaşındaki karakola uğrayın... Size mutlaka bir yerden bir otomobil bulurlar”.
"tyl aklıma getirdiniz" diye teşekkür ediyorum. Hattâ karakolun sağda nıı, solda itii olduğunu soruyorum. Fakat!..
Yol yürümeğe alışığım. Karın bu kadar çok yağdığı zamanlarda soğuğun vücudu bir parça sızlatmaktan başka bir fenalık yapmadığını tecrübelerimle bilirim. A-y ak lan m ı katlara ğömerek yürüdüğüm müddetçe, düşmek tehlikesi de yok. Yalnız dönemeçli ve kaldırım kenarlarının bıızlanndo bugün bir ikinci defa yuvarlanmamak için ne yapmalı ? İhtiyat; uzunca bir hayattan elimde kalmış tek sermaye!., önümü görmek mümkün olmadığı için, u-çıırumlu dağ geçitlerinde dizginleri boşaltılan katırlar gibi, bastığım yerleri ayaklarımla ağır a-ğır yoklıyarak adını adım İlerliyorum. Derken bu geceden hiç beklenmeyecek bir ses! Sekiz a-dım ilerimde biri umulmayacak kadar düzgün bir ağızla bir piyasa şarkısı söylüyor. Herhalde benim gibi geç kalmış zararsız bir sarhoşçuk olacak.
Az sonra, daha ileride bir sokak fenerinin bulanık aydınlığında bir hayalet beliriyor. Fakat görünmesiyle, bir elindeki bohça gibi bir şeyi havada sallıyarak yere yuvarlanması bir oluyor... Arkasından okkalı bir küfür...
Adımlarımı mümkün olduğu kadar hızlandırarak yardımına gidiyorum... Tahminim gibi derbeder bir sarhoştur. Ben varıncaya kadar bir iki kere yerinde doğrul-muş, fakat ayağa kalkamamıştır. Ayaklarını önüne uzatarak oturduğu yerde; "Yandım. Hay Allah belâsını versin. Yandım" diye söyleniyor ve küfürler ediyor. Bir yerini kırmış olmasından korkarak: "Ne oldunuz? Bir davranın bakalım" diyor ve kaldırmağa uğ-raşıyonun^
Hiddetle kolunu çekerek: "Bırak Allahı seversen... İşin mi yok?" diye beni azarlıyor.
— Bir yerinize bir şey oldu mu?
Yine aynı hiddetle:
— Ne olacak yahu... Ut gitti ut.
Birkaç adım ileriye fırlamış cr lan bohça gibi şeyin bir ut torbası olduğunu şeklinden farkediyonım.
— Ziyanı yok... Bir yeriniz kırılmasın da...
— Ziyam yok mu? Yann akşam ne haltı çalacağım ben?
O esnada başını kaldırarak e-fendl kılıklı bir adam olduğumu görüyor ve özür diliyor.
— Affedersiniz beyim... Kötü kötü konuşuyorum. Fakat canım yaıuyor...
Gülerek:
— Ziyanı yok... Canımız sıkıldığı zaman hep öyle yaparız, diyorum.
O oturduğu yerden kalkmağa hiç niyeti yok gibi:
— Beyefendi şu torbayı açın da bir bakın Allahaşkına, diyor, kı-nldıysa birdenbire söylemeyin...
Dediğini yapıyor ve üstelik u-dun ötesine berisine parmaklarımla vuruyorum.
— Yok bir şey,.. Gözünüz aydın...
Sarhoş ancak o zaman uda/el Sürmeğe cesaret, buluyor ve ağlayacak gibi gülünç hareketlerle ağ zını burnunu oynatarak bana duaya başlıyor. Fakat ne de olsa benim muayeneme pek emniyet e-dememektedir. Udu kucağına a-larak biraz evvel söylediği şarkıyı çalmaya başlıyor. Söğütlü bir dere başında gibi bütün erkâniy-le yaşımızdaki fenerin aydınlık çevresi içinde sırf bizim için yağıp esiyor gibi görünen karlann altındaki hu konser kadar gülünecek fakat aynı zamanda hazin pek az şey olabilir sanırım. Fakat gülemiyorum. Adeta muayenenin bitmesinden korkar gibi bir halim vardır.

Sonra konuşa konuşa yola düşüyoruz. O da bana yakın bir mahallede oturmaktadır.
— Yanı ut gldeydi çoluk çocuk yandıktı, diye söylenerek halinden şikâyete başlıyor. Bir iki kişilik bir takımla içkili gazinolarda çalgı çalıyormuş. Sanata kulak asan yokmuş. Onlar çalarlarken sarhoşlar kavga ederler, hattâ dögüşürlermiş; hattâ çalgıcıların da o arada dayak yediği olurmuş. Fakat gazino sahiplerinin yaptığı bundan dA betermiş. Çok az para verirler. ba2an da hiç ver* mezlermiş.
Nihayet ayrılacağımıza yakın hep kendinin konuştuğunu farke-diyor.
— Zatı Alini z büyük bir zat olacaksınız herhalde, diyor.
Dudak uciyle:
— Yok canım., hep aynı yolun yolcusuyuz, diyorum. Maksadım sadece bu karlı gecede bu yolu beraber yürüdüğümüzü anlatmaktır. Fakat o anlamıyor: şüphe i-le:
— Yani zatıâlinlz de çalgıcı mısınız, diye soruyor.
GÜlümsiyerek:
— Onun gibi bir şey, dıyonrm. Ben de sizin gibi bütün hayatında bir nevi şarkı söylemiş bir a-damım.
Yeni bir fenerin önünde duruyor, gözlerini açarak kılık kıyafetimi bir kere daha gözden geçiriyor:
— Yok herhalde siz yüksek bir musikişinas olacaksınız, belki radyoda da okuyorsunuzdur. Biz-leri öyle kibar yerlere uğratmazlar. Bizler gördüğünüz gibi yarım pabuçlu meyhane çalgıcılarıyız.
Yine gülümslyerek:
— Onu bilmem. Fakat halinize şükretmelislniz, diyorum. Sizin sanatin bir iyi tarafı var kİ. bizlerde yok... HattA hazan kendi şarkımı söylemeğe giderken çalgılı gazinoların kapılarından bakar ve sizi kıskanırım..
— Şaka ediyorsunuz, diyor, zaten gülüyorsunuz da..
— Şaka değil... Şu demin çaldığınız güzel şarklı siz yüz defa, bin defa, hâsılı istediğiniz kadar çalabilirsiniz değil mi? Udunuz ve eliniz sağlam kaldıkça... Hattâ bir hastalığınız, neşesizliğiniz olduğu zaman da... Halbuki ben öyle değilim... Ben her gece onun bir yenisini uydurup yalnız bir defa söylemeğe mecbur bir şarkıcıyım. Hadi haline şükret Allah rahatlık versin.
KADIKÖY
BİZİM SİNEMA (Üsküdar) i — Nehirler Kırallçeui. 2 — Ateş Bok-çileri.
H 4LE (Kadıköy) 1 — İlk Arzular. 2 — Kahramanlar Destanı.
OPERA (68714) 1 - Farta Yıldızı. 2 — Ormanlar Kiralının İntikamı. (SKCDAB SINAR SİNEMASI 1-üvey Baba. 2 - İstanbul Geceleri SÜREYYA (60862) I - Memnu M intaka 2 — Kumarbaz Kız, VELIIEGIIİMENİ 1 — Şark Yıldızı. 2 — Alevden Gönüller
ANKARA
ANKARA (23231) Slngoalla (İkinci hafta •Jı*vam).
Ii( YÜK (15081) Kani) Irmak CEBEC İ (13846) Katlfornıvn Fatihi.
FARK (11131) Çete.
s( .MER (1407) Makine Adamlar Kıralı.
s-;
1

yazıhşının 75 inci yıldönümü vesile* siyle
İKİ hafta için HOlC BORAĞA
YALN1Z
LEBLEBİCİ
Operıı Komik 3 perde Eser: D ÇUHACIYAN Raynhard nıetodlurınn göre sahneye kunmuştuı
İri ; UIMlilI
MI A MM ER KAKAt \ TİYATROSU BEL % M I
20.3ü da
(Müzikli komedi) Yazan. Refik Korda#
ANKARA; .
728 Açılış vc program. — 7.3ü M S. Ayan.
7.31 Vata, polluı ve paso doble’ler (pl). — 7.45 Haberler. — 8.00 Çeşitli melodiler (pl). — 8.25 Günün programı vo hava raporu — 8,30 Hafif orkcatra eserleri ipi). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış
12 30 Şurkıhır. vıılurı (pl). — çalar (pl). — ve kapanış,
17.68 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. Ayarı. — 18.00 Dana orkestraları çalıyor (pl). — 18,30 Konuşma: Kitap saati. — 18.45 Karen Komple söylüyor (pl), — 19 00 M. 3. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19 20 Şarkılar. Okuyan: Mo-lfthat Pars. — 19. (5 Tarihi Türk Müziği (tdarc e-den: Mesut Cemil). — 20.15 Radyo Gazeteni. - 20.3ü Radyo Senfoni Orkestrası. — 21.15 Radyo Haftası (Mümtaz Faik Fenik). — 21.3ü Şarkılar. Okuyan; Kadife Eılcn. — 22.(X) Konuşma, - 22.15 Caz müziği (pl). — 22 45 M. 6. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış,
EMİNÖNÜ; İstanbul (Eminönü)— Ha«nn HuKtal (Küçükpazar) — Abdülkadir IAlemdar) — Cemil Beyazıt (Beyazıt Kumkapı).
HEYOGLC: Matkovlç (Merkez)— Galatasaray — Ertuğrul (Taksim) t*md (Taksim) — Karaköy — Maçka — Feriköy — Halıcıoğlu (Haeköy) — Merkez (Kasımpaşa). FATİH; İbrahim Halil (Şohsade-başı) — Sarım Çltçl (Aksaray) — Emin Rıdvan (Snmntya) — N(tabut Onat (Şehremini) — Ulupınar (Karagümrük) — Gütaeron Slpııhl-ngiu (Feneri.
EYÜP; Ayvannaray Şifa BEŞİKTAŞ: Nail Hallt (Beşiktaş) — Orta köy — Gıyueeddln Dlvanlı-ogİu (Arını vutleöy) — Merkez (Bebek*.
KADIKÖY: Ycldeğlrmcnl ı Kadıköy) — Fenervolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay — Çamlıyurt (Üsküdar)
IIEYBELİADA; Hey baltada BÜYÜ KABA ı Merkez.
ANKARA; lnmetpaşa — Sağlık Merkez.
İZMİR: Millet (Kemernltı) — Yeni tzınlr (Bnamahnne) — Tarlan (Ataancak) - Eşref paşa (Eşref paşa) — Karataş (Yalılar).
İSTANBI L:
12.57 Açılıp ve programlar
13-15 Karışık hafif üglo mttalgl (pl). kılar. — I I 20 Yvph Montad vc Jn Cçuellne çnta (lan şarkılar »pD. — 14.15 Programlar vu Blllr ılcu türlcillor (pl), — 15.00 Kapanış.
17.57 Açılış vr programlar. — 18.00 Dozı vu Cugat OrhvatrnHimlıırı dans mUKİfti (pli. Faali heyeti konseri "Uşpuko.
19 15 Kihh jehlr haberleri. — 19.20 Gnnçer vo arka-dnugtanııd&n dans mttalgl. — 10.50 Akşam konsorl
(pl). — 20.10 Soi'beat saat. — 20.15 Radyo Ga£o(o»ıl
— 20.30 Şarkılar. — 21.00 İHtanbul m u.r ay birini geliyoruz (Halûk ŞehMÜvuro^lu). — 21.10 Mozart ve Gluck Operalarından müzik (pl), — 21.30 Spor hasbıhalleri. Konuşan; Ejjref Şefik, fauıl heyetleri aaatl. — 22.1(1 Huendrl., Sonat No. 4 Johann "Arya,, Çalanlar: Semih Argeşo (keman). Saydam ıpiyano). — 22.30 Dan* rnltalgl (pl) Haberler — 23.00 Programlar ve dans müziği (pl)
— 23.3ü Program vo kapanış.
B. Shaw, bir gün genç bir kadından şöyle bir izdivaç teklifi aidi:
"Ben dünyanın rn güzel kızıyım, siz de en akıllı adamı.. Birleşmemizden dünyanın en güzel ve en akıllı çocukları dünyaya gelir diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?,,
B. Shaw derhal cevap verdi: "iltifatınıza teşekkürler.. Ya çocuklarımız güzellikte bana, akıl hususunda da size benzerse ne yaparız??..,,

Monden bayanlar arasında, o günlerde yeni bir davet formülü moda olmuştu. Bir gün B. ShaW, tanıdığı hir bayandan şöyle bir kart aldı: "Madam X, martın 28 inci günü öğleden sonra muhakkak evinde olacaktır.,.
Hemen cevap verdir "Mösyö Bcr-nard Shaw keza.,,

Bemard Shaw eski eserler satan bir kitap sergisinde kendi piyeslerinden birini gördü. Kitabın İlk sayfasında eski dostlarından birinin ismi ve oltanda ShaW’un kendi el yazısiyle "Dostane sevgilerimle" ithafı yazılıydı. Büyük edib derhal kitabı satın aldı ve eski İthafın altına: "Bemard ShnW*un yenilenmiş sevgileriyle!,, yazarak eaki dostuna yolladı.

Londranın işlek caddelerinden birinin köşesinde senelerdir bir dilenci oturur... Her geçen Londralı bu zavallıya bir kaç para atmayı Adeta u-gur sayar. Gene bir akşam üstü büro ve iş yerlerinden boşalan binlerce insan muazzam bir sürü halinde caddeden geçiyor ve Adet olduğu gibi kimse dilencinin şapkasını ihmal etmiyordu. Tesadüfen kalabalığın arasında bulunan Bemna d Sha'V dilencinin önüne gelince büyük bir ciddiyetle cebinden gazeteci kartını çıkardı, "Basın!,, dedi ve yürüdü.

Beı nard ShuAV, bir akşam yemeğinden sonra İngiliz lordlarından biriyle konuşuyordu. Asaletiyle mağrur lord bir ara muharrire sordu:
— Sizin babanız terzi idi değil mi. Mr. Shaw?
— Evet!. Terzi idi.
— O halde niye aiz de terzi olmadınız?..
Shaw sükûnetini muhafaza ederek:
— Lord cenapları, sizin babanız centlmen bir lorddu değil mi?
— Evet!
— O halde siz niye centlmen bir lord olmadınız?!
Dedi.
• •
SİNEMA
Örümcek ve Sinek
lngilterenin ıneshıır rejisörlerinden J. Arthur Rank, “örümcek ve Sinek” adlı orijinal bir film çevirmiştir. Bu eser de rejisör Rank’ın diğer filmleri gibi son derecede heyecanlıdır. Mevzu Pariste geçer. Filmin baş kadın artisti henüz yeni parlamaya imşhyaıı ve karakter rollerini muvaffakiyetle oynamaya çok mütemayil olan, Nadia Grey’dir. Filmde bir banka soyguncusunun sevgilisi roliindedir. Aşağulaki resimlerde polis şefi (Erle Portınan) ı, genç F'musız kızının ağzından lâf almaya çalışırken görüyoruz. Bu sahneler, filmin karakteristik taraflarını teşkil etmektedir. Zira polis müfettişi genç kıza âşık olmuştur. Böylece filmin mevzuu karışık bir duruma girer.

Sayfa 6
.z.

6 Kasım 1930
Örgü örmesini sevenler için
Altı basit saç şekil
Lâzım olan şeyler:
3.50 gram “Plııpoııln Napeıır" yün. İki adet Eglarıtlne marka. 3 m/m çapı olan şiş. İki düğme.
Kullanılan örgü şekil:
Burmak Jerse: 4- Bir sıra ters (II-
patın; her sırada I sonra 1 İlmek (1? defa) kapatın; düz olarak devam e-din. liol oyuğunun 19 ııncıı santimetresinde son İlmekleri omuz meydana getirmek İçin S defa kapatın, önün ikinci kısmında aksi istikamette olmak ürere, İlikleri yapmamak partiyle örün.
4
Bu sevimli bolero, devamlı çalışırsanız, iki günde bitebilir
ÇOK KISA SAÇLARI SEVİYORSANIZ
4 Yatkın «uçlarını* ve *Ür,o1 kulaklarınız vuru bn «nç »eklini çok lırprnrrrkalııİK. Gri** yntmnrlan evvel, »açlarınızı iki bliyiik tutanı »eklimle aşırın ve bunları büyük blgııdllcrr sarın (Solda),
4 Kakülleri seviyi» manız hu küçük kır hetından hnftlunarnkMnıt. Snçlnrinızı «lyah kadife bir kurdele İle tutturun. İçeriye çevirmek İçin (le uçlarını biraz narın (Sağda)*
UZUN SAÇLARINIZLA İFTİHAR EDİYORSANIZ
4 Sık ve hafif dalgalı •açlara malikseniz, yüzünü» uzun, alnınız da frnn değilse İyi keşlimi» olmaktan ba»ka hiç hlr İhtimama İhtiyacı olmıyan hu »aç tuvaletini aa-çin (Solda),
4 saçlarınız düz, fııknt yamuıslUB, yÜKÜnü* ynıtr-Ink, alnınız güvelnr hıı bftalt »aç tuvaletini (erclh edin. Her »abnh »açlarınızı muntazaman fırçalayın ve gece hlr büyük hııkle yaparak vatın.
meklerl arkadan almak lâzımdır), bir sıra yüz. +
Eşantiyon: 20 Umck = 6 cm. 8 ; 20 sıra = 5 cm.
ö N :
4 ilmek atın, sata her iki sırada aşağıda anlatacağımız şekilde İlâveler yapın. 10 uncu ve 20 nel sıralarda sol tanıttan bir İlmek arttırmak suretiyle 22 defa 3 İlmek örün. 21 üncü sırada soldan dört pksiltln; sonra ber İki sırada; 10 defa üç İlmek, bir defa iki İlmek eksiltmek suretiyle ilerleyin. Geri kalan ilmekler) iki İlik açmak suretiyle 8 santim örün. 7 nd İlmek zaviyeden bir santimetre yukarıda ve sol kenardan 4 santimetre kenardadır; İkinci ilik ön kenardan 5 santim ötededir (3 ilmek kapatın, öteki sıralarda bunları tekrar çıkın) 6 santimetre yukarıda bu iki İliği tekrar edin. Sonra ilmekleri bir kenara bırakın.
4 İlmek atın, sonra sağdan, hor İki sırada 9 defa 4 ilmek İlâve edin, düz olarak 3 santim örün. Sonra soldan hrr iki santimetre (7 defa) 1 ilmek arttırın. Sağdan da her 1,5 santimetrede (5 defa) bir İlmek arttırın. Yüksekliğin 8 İnci santimetresinde sap taraftan, bir tarafa bırakmış oldurunuz ilmekleri de İlâve ederek, her ÜÇ santimetrede bir sat taraftan bir İlmek (6 defa) arttırmak suretiyle örün.
Soldan 19 santimetrede 6 İlmeği kapatın, sonra her 2 sırada: (3 defa) 3 ilmek; (1 defa) 2 ilmek; (5 defa) 1 İlmek kapadıktan sonrs düz. olarak devam edin, öıı kenarın 27 İnci santimetresinde > aka için 20 İlmek ka-
beyshst için elverişli bir kaç gözlü bir çanta
ARKA:
92 İlmek atın, her santimetrede (16 defa tekrarlamak üzere) her kenardan 1 İlmek arttırın. Aşağıdan 19 santimetrede her kenardan 2 İlinek, sonra her sıra İçin 1 İlmek (12 defa) eksiltin. Diir. olarak devam edin. Kul oyuğunun 18 Üncü santimetresinde her kenardan 2 defa I ilmek arttırın (25 santimetre ara He); 18 İnci santimetrede her kenardan. omuzları meydana getirmek Içlıı 8 defa da 33 İlmek kapatın. Geri kalan İlmekleri bir defada kapatın. Arka kısmın bur-dürü: Biye halinde çalışmanız lâzımdır. Alt kısmın sol zaviyesinden başlayın, tekrar 2 İlmek alın, soldan ber İki sırada 1 İlmek arttırın, sağdım da her İki sırada 1 İlmek arttırmak »liretiyle 32 ilmek elde edene kadar d-rün; sonra her iki sırada soldan 1 ilmek arttırıp sağdan 1 İlmek eksiltin. Aşağı kısmın pen İşi ipini elde e-dene katlar örün, fakat aksi istikamette olmak üzere başladı tınız plhl bitirin.
SAC ON KENAR:
I ilmek atın, soldan her İki «ırada bir İki ilmek (I defa) arttırın. Solun aşağıdan 1.5 santimetresinde, kenardan 3 ve 4 ilmek Ötede ilikleri açın, 6 santimetre yukarıda hıı İlikleri tekrar edin. Ayııı tarafta umumi yüksekliğin M İnci santimetresinde her 3 santimetrede (6 defa) bir İlmek arttırırı. Sat,, sivrinin 8.5 santimetresinde, cağdan hor İki sırada I ilmek arttırın (35 defa). Düz olarak örmeye devam edin. Yüksekliğin 27 nr.i santimetresinde soldan 20 İlmek kapatın; müteakiben 4, sonra da her sırada bir İlmek kapalın (12 defa); 3,5 santimetre düz örün, sonra peri kalan İlmekleri de kapatın.
Sol ön kenarı da aksi istlkamelte olmak üzere İliksiz örün.
KOLLAR:
81 İlmek atın; 5 iııcl sırada sıra boyunca 5 ilmek eksiltin. Her lk| kenardan da. her ÜÇ santimetrede (3 defa) I ilmek arttırın. Yüksekliğin 5 İne) santimetresinde hrr kenardan 2 İlmek cksillln. sonra her sırada (25 defa) I ilmek olmak Üzere eksiltmeye devam edin, peri kalanları da birden kapatın. ş
KOL KAPAKLARI:
Kolun aşağı kısmında 76 ilmek a-tın, düz örgü Örün; 8 İnci sırada 9 ilmek arttırın; çoğaltmaya devam e-din. Bu çoğaltmaları, 4 sıra ara ile 3 defa dalla tekrarlayın, |kl sıra olarak orpıi.Mi bitirin.
YAKA:
112 İlmek atnı, 14 santimetre ördükten sonra kapatın.
DİKİLİŞİ:
Ütüleyin, önün iki aşağı kısmını hafifçe dikin, önlerin yüksekliğinde, ön krııar kısımların tarafında içeriye doğru hafif meyilli bir dikiş dikin. On kenarları gizlice öne dikin (ilikleri sağ tarafa getirmeye dikkııt c-dln).
Öıılcriıı aşağısından (ön kanamı İç kısmında, kol aşağısının dikişinden) 48 İlmek şişe geçirin. 5 sıra düz örgü örerek kapatın. Arka tarafın aşağısına biye teşkil eden bnntı dikin. Ceketin ön ve arka kısmım birbirine İliştirin. Ceketin alt kısmını. 5 santim kıvırarak dlldrı.
l'Pınpotdn'fa yünlü modelleri)
OLDUKÇA I 7A N SAÇLARINIZ VARSA
4 Zor *eklr (lren çok ıızun »açlarınız varta, anlan ortadan ayırıp, bir tek örgü haline sokup topuz yapın. Zannetmedin kİ bu modn*ı geçml» bir »aç »eklidir; Dior hıı ki» İçin bö) le bir saç tavsiye ediyor (SoldaH
4 l'rıın «açlarınız farla dağılmıyor l«e kenardan ala* cağınız İki tutamla orta narları birbirine toka İle tutturun (Kağdal.
Bu «aç »eklileri berberler Iıırafından yaratılanı» değildir; onıın İçin hepsini bltrnt kendini* yapablllrsinf*. Payet farla güstrrl»ll bir sıvç »ekil arıyorsam* bunların hiç blH »iri tııtmln rinırr; zira örnek olarak derdiğimi* «açlar kullanışlı ve IddİRJUSdtr. Estetikten evvel «açlarınızın »ıhhatl İle ^tA’ -*’or olun.
müteşekkil
e poulei ceket bir tayyör. Bel çok dar
• »
ve siyah etekten
Beyaz ve siyah karolu ve siyah kadife yakalı çok rahat bir mante
Elbiselerinizi yenileştiriniz
LACİVERT MANTO
ÖNCE: Klâsik, tayyar y akalı, hafif bol,
SONR A î Kapakları kaldırın. bolluğu \ an dikitlerden alın, )iılcjM*ıdan aşağıya kadar İlikleyin, mavi yünle kenarlara zırh geçirin.
EKOSE ELBİSE
ÖNCE: Kesik knrsajh ve erkek ) akalı hafif bir elbise. Kollar uııın, etek pll«edlr.
SONRA; önden ilikli korıaj. Kollar 3 I. yaka ve bileklere alyah kadife konmuştur. 1'lllerl dizlere kadar fut-rnrulmıiBtur.
v
DÜZ PALTO
ÖNCE: Geni» klâpalı tayyör yakası, arka kınımda çok bol alan regian kollar, 3 düğme.
KONU A: Klapaları kaldırın, mutondor büyük bir yaka İlâve edin, arkadan ve yanlardan eski bolluğu alın. Kol kapaklarım ktddırın ve hattâ kulları bira* daraltın, Aşağıya kadar İlikleyin.
Zarafet tavsiyeleri
★ İyi giyinmek İçin, kendinizin hangi sınıfa dâhil olduğunuzu bilmek ve bilhassa hangi sınıfa dahil olmadığınızı kuvvetle hissetmek lâzımdır.
★ En yakınları dahi olsa, arkadaşlarınızdan ziyade aynanıza İtimat ediniz.
★ Vücudunuzun güzelliğinden e-min olmadıkça jerse gibi düşük kumaşlar giymekten kaçının.
★ Siyah bir elbise giydiğiniz yaman acayip olmayacağınızdan emlnsinlzdir. Bu sıkılgan olduğunuzun İşaretidir. Güzel giyinmek için cesur olmalısınız.
★ Bütçenin yukarısında giyinmek bütçenin altında giyinmekten daha tehlikelidir.
★ Hayatının sonbaharında olan bir kadın koyu renk elbisesine ufak bir beyaz yaka koyarak on yaş gençleşebilir.
★ Adedi fazla olan fena elbiselere malik olmaktansa bir kaç İyi elbiseye sahip olmayı tercih edin.
★ Geniş kol ağızları kolun üst kısmım saklayarak beli ince gösterir.
Iskoç ipeği kılıflı şemsiye kulpu
« Kanım 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 7
ALMAN TAM DİZEL TRAKTÖRLERİ | k
NORMACZORGE
s** (-u
V'JU



•AH V H
-SUüTh
ARTIK BİR TRAKTÖR SAHİBİ OLMAMIN ZAMANI GELMİŞTİR
BEYGİRLİK TİPLERİN ikinci partisi yakında gelerek teslimata başlanacaktır. MARSHALL PLÂNI KREDİLERİ DAHİLİNDE 5 SENE TAKSİTLE satılacak olan bu traktörler için kayıtlara başlanmıştır. Büvük bir miktar gelmekle beraber mevcudumuz bitmek üzeredir. Acele ediniz.
• * 4
Bilumum büyük vilâyetlerdeki acentelerimizde kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz.
BOL YEDEK AKSAM
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Telefon : 40430 - 42613
Galata - Talıir Han
Telgraf : Latnet - İst.

Soldan aaftaı
1 — “Eylül,, müellifi, 2 — İnançlar («nlcl terim çoğul); Kadim. 8 — Ev «ahlbl ve müsteclr İhtilâfının temeli; Eli altına alma. 4 — Dayanan. 8 — Tanrıyı işhad ederek edilen tasdik; Tersi sağar. 6 — Bir renk; Çember gibi. 7 — Franeııca bir harfin okunuşu; Bayrak; İki harf. 8 — Yüz kurucun remel; Ter-fti gelir getiren şoy ahzot (İki kelime). 9 — $lmdl arapça oldu; Tersi «Ay mahsulü vücuda gelen. 10 — Lütuf; E» kİ bir Türk devleti.
Takandan aşafıı
1 — “Prens., müellifi. 2 — Bağlantım; Sürati Ayarlar veya durdu-rur. 8 — Dünyanın veya bir kölesinin teelagı; Tersi kaili. 4 — Müddet; Kaplarımızın tuvaleti, ö — Almanlar çok yor; Parça; Yuva. 8 — Ayak dire (bileşik kelime). 7 —Terel fenalık; Kan yolu. 8 — En as; Çifter. 9 — Hor şeye kancanın
dörtte üçü; Sanatkâr. 10 — "Ma-dame Bovary,, müellifi İki harf.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldun taftaı
1 — Baki; Azam!. 2 — Kek A; BA-rlt. 3 — Haşlm; Yara. 4 — Aml; Utarit. 8 — Nedim; Ze, 8 — Etek; Zar. 7 — Çale. 8 — Ak; Dukal&f. 0 — Nahifi; İle. 10 — Anatol;Men.
Yukarıdan avaftıı
1 — Bahane; Ana. 2 — Akamet; Kan. 3 — Kedide; Ha. 4 — İki; Kİ; Tir. 5 — Mum; Safo. 6 — At; LU. 7 — Ziya Pofla. 8 — Arar; Rakım. 9 — Mariz; Lüle. 10 — İbadet eden.
— NAKİL —
SAYMES TERZİHANESİ Kadıköy, Halilağa sokak 25 numaraya naklettiğini sayın müşterilerine bildirir.
(Emniyet Sandığı karşısı)
MİNERVA
Dikiş Makineleri
L^NTİDOT
•NEZLE
•GRİP
• 01$ AĞRISI
• AO/kLE romatiimasi
• YANIKLAR
• GUNE$ YANIĞI
• ARI.PÖCEK SOKMASI •KESİK
• YARALAR
• PI$İK •KAŞINTI

EKIEMA ERGENLİK DONUK DfPI ÇATLAKL
TRAS1AN SONRA
FİATİ : 75 Krş.
(POMAT
MİNERVA
Dikiş Makineleri
F

Rüya Görüyor musunuz
Yeni çıkan, her yastaki bayanlar ve baylar İçin ayn ayrı tâbir edilmiş
RÜYA YORUMLARI’NI
KİTAPÇILARDAN ARAYINIZ.
Fiyatı: 160 kuruş
İstanbul Sular idaresinden:
Kâğıthane He Terkos arasında döşenmekte olan yeni Isale hattı mevcut ana galeriye bağlanacaktır.
Zarurî olan bu ameliye dolayısiyle 9.11.1950 perşembe günü şehrin İstanbul ve Beyoğlu yakalarına Terkos suyu verllemiye-cektir.
Keyfiyet sayın halkımıza ilân olunur. (15096)
s
marka dikle makineleri,
MELOPHON
marka radyoları.
M E 0 P T A
sinema ve fotoğraf makineleri
teşhir ve satışının
GALATA, RIHTIM CADDESİ, TAHİR HAN
MEHMET KAVALA
MtİESSESESt
Firmamızın tıbbî ve diş tababeti cihazları İle, bundan böyle devamlı olarak getirteceğimiz
altındaki yeni mağazamızda (Tel: 49449) yapıldığını sayın müşterilerimize arzederlz.
MİNERVA
İSRAİL HAVA YOLLARI İSTANBUL - NİKOSİA - TELÂVİV HER HAFTA PERŞEMBE GÜNLERİ D. G. 4 Dört Motorlu Uçaklarla YOLCU, YÜK ve KOLİ KABUL EDER.
Malûmat ve Bilet için :
KOVO SEYAHAT ACENTESİ
istiklâl Caddesi 348/9 . Tel : 43366
Ue
Bilûmum seyahat acentelerine müracaat
1

5 lâmbalı ORION 330 Modeli:
Aynı fiotloki radyolarda asla raslıyomıyacoğınız müstesna bir güzellik • Seste tabiilik -Büyük hassasiyet - İstasyon oyarını kolaylaştıran göz lambası.,,
Eviniz için hasretle düşündüğünüz mükemmel radyo artık elinizdedir I -
Yüksek kalitesine nispeten gayet ehven bir fiata, mükemmel bir ORION radyosuna sahip olabilirsiniz. Günde 1 liradan az bir tasarrufla ve yalnız 25 lira peşin ödeyerek mükemmel bir radyoyu bugünden alabilirsiniz. Son derece net sesi ve güzelliği ile temayüz eden ORION radyosu tam aradığınız radyodur Ayda 20, 25 ve 30 lira taksitli, muhtelif ORION modellerini görmeden ve dinlemeden asla karar vermeyiniz I
BURLA
B İ R A D E R L E R Ş”
50-11-73
s
I r
LD

pLANYA
FIRILDAK


RENDE

Tahta işlemesine ait en modern
makınaları emrinize amade buw
lundurmaktayız.
Piyasamızın en zengin çeşidini teş-
kil eden bu tezgâhlar, işi kolay-
laştırmak ve randımanı artırmak
bakımından emsalsizdir.
Ist.Spor, Emniyeti
3-0 yendi
İstanbul lik maçlarının dördüncü hafta pazar karşılaşmalarına dün İnönü Stadyumunda kslabalık bir seyirci kütlesi Önünde devam edilmiştir
Günün ilk karşılaşması îstanbul-spor - Emniyet Takımları arasında yapılmıştır.
IstAnbnlspor: Fehmi- Salm, Temel, Merih. Kenan, Nevruz - Yılmaz, Günaydın, Hüseyin, Metin, Halûk.
Emniyet: Mehmet - Cahit, Muammer, Mustafa, Muammer, Adil. Süreyya, Mukbil. Necdet, İbrahim. Necip.
Hakem: Çekip Akduman. Müsavi kuvvetlerin çarpışması diyebileceğimiz bu maçın ilk devresi çok güzel olmıış ve 41 inci dakikada İstanbul-sporlular yaptıkları güzel bir akın neticesinde Halûk vasıtaaiyle bir gol kazanarak devreyi 1-0 galip bitirmiştir,
ikinci devrenin 10 uncu dakikasında Istanbulspor sağtçl ile çarpışan kaleci Mehmet kalınca kaleye
Emniyet 10 men, tehlikeli
sertten ziyade kırıcı bir oyun oynuyorlardı. Nitekim 18 inci dakikada bir frikik kazanan Istanbulsporlıılar, Metinin plâse bir vuruşu ile ikinci gollerini de kazandılar. 29 uncu dakikada rakibine kasden tekme atan Emniyet sağhafı Muslafayı, hakem haklı olarAk sabadan çıkardı. Oyuna lstanbıılspor hâkimiyeti Altında devam edilirken 40 inci dakikada Yılmaz. takımının üçüncü golünü yaptı. Az sonra maç. Istanbulsporun 3-0 galibiyetiyle sona erdi.
sahayi terke mecbur Necdet geçti.
kişi kalmasına rağ-hücunılar yaparken
Şehrimize gelecek Elfsburg Takımı oyuncuları
leveçin cn kuvvetli takımlarından Elfsbıırgun 18, 19, 25 ve 26 kasım tarihlerinde şehrimizde dört maç yapacağım dün yazmıştık. Aldığımız son malûmata göre. Elfsburg Futbol Takımı şehrimize şu kadro ile gelecektir:
Kaleci Töre Svensson 23 yaşında olup enternasyonal ve laveçin en iyi kalecilenndendir.
Müdafi Lennar Samuelsson 23 yaşında olup 2 kere milli olmuştur. Doııglas Nyman 26 yaşında ve Im’c-çin en teknik futbolcudur.
Hal Rolf Eliaason 24 yaşında, yüksek mühendis mektebinden mezun olmuş bu senenin en l\’i futbolcula-nndandır. Urban Larsson 29 yaşında. Kurt Södeströnı 22 yaşında ve 2 kere milli olmuştur.
Muhacim Lara Raberg 17 yaşında. Evert Grahn 29 yaşında milU, Rung Roscn 28 yaşında milli, Rune Idh 20 yaşında, Hugo Lyden 29 yaşında, Millî Takımın yedek solaçıgıdır.
Takımın yedek oyuncuları Tuhre Nygren, Egon Dahlgren. Rune Pers-son, Vigo Stensson, Ingemar Hub-gren.
Galata.*nrnv - Vefa maçında gdlzel bir oyun çıkaran Galip, Vefıının ilk rolünü utarken
Vefa,
Sarayı
1 ile ağır
bir mağlûbiyete uğrattı
t

Vefalılar, bütün maç müddetince çok güzel bir oyun çıkarttılar Galatasaray, yegâne golünü penaltıdan kazandı
Spor meselelerimiz
Oyuncu ve hakemlerimiz hakkında bazı
müşahedeler
Yazan : Sadi KARSAN
Yazan. Vedat ETENSEL
Elfsburg Takımının en İyi oyuncunu kaleci Töre
Günün, hattâ haftanın en mühim karşılaşmasını saat 15 te hakem Fenerbahçeli Mehmet Reşadın idaresinde Galatasarayla Vefa takımları yaptılar.
VEFA: Şükrü — Mustafa. Rahmi — Zeki, Melih, SalAhnddin — İstendi-yar, Galip, Garbis. Kâzım. ismet. GALATASARAY: Turgay — Naci. Fazıl — Musa. Bülent, Muzaffer Hikmet I. Hikmet II, Muhtar. Gündüz. Bülent.
Takımlar sahaya çıktığı vakit Sh-n-Kırmızıhların Reha ve Necmiden mahrum oldukları görülüyordu. Ovu-na GalatasaraylIlar başladı. Vefa haf hattında kesilen Sarı-Kırmızılılann »kınında top lsfendiyara kadar geldi. lafendiyann uzaktan savurduğu İki sıkı şutu kaleci Turgay güçlükle kurtarabildi. Tehlikeyi savuşturan GalatasaraylIlar, mukabil bir hücuma geçtiler. Üçüncü dakikada Narinin çektiği firiklki Şükrü güzel tur plon-jonla kurtardı.
Gerek GaİAtasaraylılar, gerekse Vefalıların galibiyete biran evvel kavuşmak için canlı çalıştıkları ilk nazarda belli oluyordu. 14 üncü daklkn-
da Galatasaray mühim bir fırsat kaçırdı. Gündüzün ileri verdiği paaı Hikmet yakalıyarak tekrar Gündüze verdi. Gündüzün sola geçirdiği topu solaçık Bülent zamanında ortalaya-madığı için Mustafa uzun bir vuruşla uzaklaştırdı.
Vefanın birinci golü
Yirminci dakikada Fazılın sebebi-yet verdiği famlu Zeki Isfendiyara geçirdi, lsfendiynr Gündüzün yanından sıyrılarak topu Galibe aktardı. Galip de kalenin yakınından kafa ile ağlara taktı.
Hemen akabinde yeni bir Vefa hücumunda İ8fendiyarın bomba gibi çektiği şutu Turgay çok güzel hlr yumrukla kornere çıkarabildi. Vefalıların sağdan çektikleri netice vermedi.
Sarı-Kırmızılıların sol aksadığı İçin Vefalılar da
yen sağaçıklan vASitasiyle hücuma geçiyorlardı. Otuzuncu dakikada yine îsfendlynrın şandollrdiği topu Naci güçlükle geri çevirebildi. Dakikalar üerledlkçe Vefalıların daha derli toplu oynıyarak ağır bAstıklan görülüyordu, Nihayet Gala tasa raylılar da aksayan Fazılı sağbeke. Nac&yi de sol beke geçirdiler. Otuz beşinci dakikada GalatasaraylIlar soldan kaleye Muhtar vasıl asiyle sarktılar, Muhtarın korner köşesinden kaleye muvazi ortaladığı topu Gündüz kafa ile kaleye havale ettiyse de top solundan dışarı çıktı.
Galatasarayırı yegâne golü
Otuz dokuzuncu dakikada saray âni bir hücum vaptı. kaleye doğru girerken Melih
zü ceza çizgisi içinde düşürdü, hakemin verdiği penaltıyı güzel bir vurjş-la Naci ağlara taktı.
Golle beraber oyun çok süratli oy-nanmıya başladı.
Vefanın İkinH golü
Yeşll-Beyazlılar penaltıdan yedikleri beraberlik golünden sonra oyuna tekrar çok seri bir şekilde başladılar. Kırk üçüncü dakikada Kâzım vası-tasiyle galip duruma geçtiler.
korner bir
müdafllerl mütemadi-
Sporumuzun kalkınması için gerekli tedbirler
Bugüne kadar ihmal edilmiş olan teknik cephedeki çalışma üzerinde durmak lâzımdır
Yazan : Şevki KORE
kalenin
Galatn-GtlndÜz Gündü-
Sportif faaliyetimize verilmesi lâzım gelen veçheyi görüşmek üzere Ankarada bugün bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantı 1946 da Yüksek Beden Eğitimi Şûrasından sonra ilk büyük toplantıdır. Yeni toplantıya katılacak sporla ilgililere ve temsilcilere davetiyeler Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünce gönderilmiştir. Toplantının son hazırlıkları tamamlanmak üzeredir.
Memleketimizde spor işlerimizin kalkınması, sıhhi şartlar altında yapılması ve teknik bakımdan yükselebilmesi için, bu toplantıda alınacak kararların isabetli ve tatbikata uyar bir şekilde olmasını candan arzuluyoruz.
Spor işleri, genel olarak iki kısın» ayrılmaktadır. Birincisi teknik. İkincisi idare kısmıdır. Şimdiye kadar tertip edilen toplantılarda esas kısmı yanı teknik kısmı tamamen ihmal edilmiş, yalnız Alınan kararlar idari kısımlara inhisar etmiştir. Bundan böyle memleketimizde teknik filanda İlerlemeler çok yavaş inkişaflar kaydetmiştir.
Bu olayı burada incelemeye çalışalım. Her «por şubemizde dünya milletleri arasına girebilmemiz için antrenöre, sahaya ve tesise ihtiyaç görülmektedir. Bugün dünya şampiyonları dahi antrenör nezareti altında çalışmaktadırlar, Misal olarak atletizm sporunu ele alıyorum. Yakın bir zamana kadar zayıf bir durumda bulunuyorduk, bunu bize derece-
ler gösteriyor. Atletizm Federasyon Reisi de dahil olmak üzere altı kişi İkisi îstanbulda, dördü Ankarada her gün durup dinlenmeden atletlerin idmanlarıyla uğraşmaktan usanma-maktadırlar, fakat kısa bir zamanda Belçika-Türkiye atletizm karşılaşması bu çalışmaların semeresini ortaya koymuştur. Ve bu tempo devam edecektir.
Atletizm Federasyonunun altı ü-yesi zaman zaman büyük şampiyonluklar kazanmış ve sahalarda çalışmaktan zevk alan elemanlardır. Burada Belçika-Türkiye Atletizm karşılaşmasında muvaffakiyetimiz İdari kısımdan değil, teknik kısımdandır. Bu sebeple son toplantıya katılacak şahıslardan, sporun gelişebilmesi için teknik kısma önem verilmesi üzerinde ısrarla durulmasını rica c-deriz. Stadyumlarımız daha iyi teşkilatlandırılmalıdır. Spor yapanların sıhhi durumları daima kontrol altında bulundurulmalıdır.
Bu gibi memleket İşlerini alâkadar eden toplantılarda tnm mânasiy-le her gün sahalarda çalışanların da fikirleri ve düşünceleri alınması faydalı olacağı kanaatindeyiz. Senelerden beri elini ayağını spor işlerinden çakmış bir şahsın bu gibi önemli konularda, sporun dünya üzerindeki yeni İnkişafları hakkında düşüncesi ne olabilir. Bu sebeple bu gibi toplantılarda gençleri de gözönünde bulundurmak faydalı olur kanaatindeyiz.
Vefanın üçüncü golü
Bir dakika sonra yine sağdan Is-fendlyAnn ceza çizgisi İçinden çektiği kuvvetli şutu kaleci Turgayın elinden kaçırdığı topa yetişen Kâzım sağ plâse bir oruçla Vefanın üçüncü golünü attı.
Devre biraz sonra Vefalıların hâkimiyeti altında İken 3-1 Yeşll-Be-yazlıların lehine kapandı.
ikici devreye her iki takım da aynı kadrolarını muhafaza ederek başladılar. Yeşil-BeyAZİılann sağdan indirdikleri topu Galip kale önünde yakaladı İse de acelesi yüzünden topu dışarı atarak mühim bir fırsatı kaçırmış oldu.
Vefanın dördüncü golü
Altıncı dakikada Galatasaray kalesinin önü yine karıştı. Kaleci Turgay lüzumsuz bir çıkış yaparak yine topu yakalayamadı. Vefalıların kuvvetli bir şutunu. Musa ancak eliyle çıkarablldi.Hakemln verdiği penaltıyı Melih düzgün bir vuruşla kaleci Turgayın müdahalesine meydan bırakmadan dördüncü defa ağlara taktı.
Ağır bir mağlûbiyete doğru sürüklenen Galatasaray daha kendini toparlamaya vakit bulamadan beşinci golü da yedi.
Vefanın heçlncl golü
On birinci dakikada Vefanın beki RAhml bir çarpışma esnasında sakatlandığı İçin solaçığa geçti. Galipten Rahminin önüne düşen topu Rahmi sürerek ceza çizgisi içinden sacayağı ile yere yatmış vaziyette iken şut çekti,; Turgayın keti dolayısiyle top
için yetişen KAzım yerden plâse bir sol şutla beşinci Vefa golünü de Galatasaray filelerine değdirdi.
Ağır bir mağlûbiyetle karşı karşıya bulunan San-Kirmızılılar takımlarında yapabilecekleri tadilâtta Muzafferi soljçe. Gündüzü santrfora, Hikmeti de hafa Alarak oyuna devam etmek mecburiyetinde kaldılar.
Sarı-Kırmızılıların yapmak istedikleri tek tük hücum teşebbüslerinde sağiçe almış oldukları yeni ve hiçbir tecrübesi olmıyan Hikmet de bütün oyun müddetlnce daima aksaması yüzünden bir netice almalarına mâni o-luvordu. Kırkıncı dakikada Gündüzün şahsi bir gayretiyle tekrar hücuma teşebbüs eden Sarıkırmızılıların son bir gayretini kaleci Şükrü güzel bir yumrukla uzaklaştırarak kurtardı ve bu suretle Vefalılar da kurulduğundan beri İlk defa olarak rakipleri GalatasaraylIları 5-1 gibi ağır bir mağlûbiyete uğrattılar.
Ycşil-Bcyazlılar bütün maç müd-detincc güzel ve hâkim bir oyundan sonra galibiyeti bökeden bir oyun çı-knrdılar. Bilhassa sök »• >k lsfendiya-rın güzel ve bilgili oyunu Vefalıların açık farkla galibiyetlerinde başlıca âmil oldu.
Galatasaray Takımı dün sahaya çıktığı zaman takım şeklindeki hata dolayısiyle mağlûbiyeti zaten kabul etmiş vaziyette idi. minin oynatılmayıp beri maç kabiliyeti Fazılın oynatılması,
da da sağ kanadı teşkil eden sağaçık ve sağlç mevkilerine yeni ve tecrübesi hemen hemen hiç iki oyuncunun konması hazırlamış bulunuyordu.
Vefanın uzun ve derin
muhacimlerin zamanında şut atmaları gol adedinin beşe kadar çıkmasına sebep oldu.
Vefalıları güzel oy unlan ve açık farkla galibiyetleri dolayısiyle tebrik ederiz.
LtK maçlarının dördüncü haftasını bitirmiş bulunuyoruz. 4 haf-tndanbrrl devam eden karşılaşmalarda gerek oyuncuların oyun tarzları ve gerekse müsabakaların Ida. resi hakkında dikkat nazarlarımızı çeken bazı noktalara burada temas etmeyi faydadan hali görmüyoruz.
Evvelâ oyuncular hakkındakl görüş ve mütalâalarımızı açıklayalım.
Birçok oyunciılnr kendilerini lâ-yikiyle koruyarak oynamıyorlar.Bu yüzden vukua gelen sakatlıklar dolayısiyle oyun sık sık İnkıtaa uğruyor. Canlı ve sıkı oynamak sakatlanmak pahasına kendini her türlü tehlikeye atmak mânasına slınmajııalıdır. Meselâ tam topa ayakla vurulacağı hlr aırudn karşılındaki oyuncunun başla müdahale etmesi doğru bir hareket olmıya-cağı gibi hıına tevessül etmek de bile bile kendini tehlikeye atmaktan Bu fı n flJHHHHHŞHHmi ket etmesi fııtbolün temiz oynanmasına hizmet edeceği kadar In->anl hlr vazifedir de. Bununla he. raber aırf hakemi yanlış karara tevketmek maksadlyle oyuncuların yerde baygın yatarak kendilerini sakatlanmış gibi göstermeleri de son zamanlarda fena bir İtiyat halini almıştır.
Bazı kalecilerin, vakit geçirmek İçin lüzumundan fazla topla oynadıkları da dikkat nazarı çekmektedir. Bu hal karşı taraf muhacimlerinin haklı olarak mıldaha. leşini icap ettirdiğinden kaleci İle muhacim ve hu arada İmdada yetişen mÜdafiler arasında hariçten hiç de hoş görünmeyen lüzumsuz bir mücadeleye sebebiyet vermektedir. Oyunda sürat esas olduğuna göre kendilerine fena not verdiren bu kabil hareketlerden kalecilerin tevakki etmeleri faalleri İktizasındandır.
Diğer taraftan ekseriyetle cuların lüzumsuz yere ekor tikleri de görülmektedir, ve süratli oynıunak hiç şüphe yok kİ futbolda aranılacak başlıca valflardan hlridlr.Ancak sarfedllecek cehdl,bütün oyun müddetine göre a-yarlayarak, sırasına ve yerine göre sarfetmelldlr kİ İcap ettiği zaman son eforu yapabilecek kudret ve takati muhafaza edebilmek imkânı hâsıl olabilsin. Halbuki sahalarımız da bunun tam aksini görmekteyiz. Birçok oyuncular yetişeniİyerekleri muhakkak olan topun peşinden bütün gayretleri İle koştukları halde tam kalenin önünde son hlr gayret sarf etmeleri İcap edince beyhude yorulmuş olmanın tesiriyle kendilerinde bu cehdl yapacak takati bulamamaktadırlar.
Kalenin önünde sarısız gol kaçırmak da son zamanların âdeta modası haline geldi. Bakıyorsunuz, hazan tâ ortalardan güzel bir paslaşma ile ceza sahasının içine kadar giren oyuncular tam neticenin İstihsal edileceği zaman ellerine geçen fırsattan istifade etmesini bilemiyorlar. Bu suretle umursan-mı yarak heba edilen fırsatlar ekseriya galip gelecek hlr takımın sahadan nıağlûp çıkmasına kadar sebep olur.
Teknik ve teferruata taallûk e-den noktalan bertaraf ederek o-yııncıılar hakkındakl müşahedelerimizi boylere kaydettikten sonra şimdi biraz da müsabakaların İdare tarzlarına dair olan görüşleri-
bıışko bir mâna İfade etmez, gibi vaziyetlerde her iki turada mütckobllen ihtiyatlı hare-
men-
oyun, aarfet-Canlı
mizl belirtmeğe Çalınalım.
Verdikleri kararlara bakarak ban hakemlerin o.vıın kaidelerine bihakkın vâkıf olmadıkları kanaati bizde hâsıl oldu. Fırsat düştükçe açıklamış okluğum gibi çok güç bir vazifeyi üzerlerine almiıj olan hakemlerin lakıllr yetkileri hiç kimsenin münakaşaya hakkı ol-nıı.vacağını takdir edenlerden biri ve belki dr birinciliyim. * Ancak tatbikiyle mükellef bulundukları o-yun kaidelerini de olduğu gibi tatbik etmelerinin lüzum ve zaruretine kendilerinin dr İnanmış olduklarına hiç şüphe etmiyorum. Bir müsabakadaki müşahedeme nazaran hakem atıcının ne gibi ahvalde ve atışın hangi noktadan yapılacağı hakkında müsabaka hakeminin kati hlr bilgisi olmadığı hissini veren bir vaziyetle karşılaşılmıştır. Avantaj kaidelerinin tathl. kında da ekser hakem arkadaşlarımızın çok defa yanıldıkları görülmektedir.
Yine diğer bir müsabakada birinci plânda gelen bir hakemimizin soğukkanlılığını elden bırakıp tribünlerdeki seyircilerin İstihzasını mııclp olacak şekilde bağırarak o-yunculnra İhtarda bulunması hakemliğin başlıca vasıflarından biri olmak lâzım gelen soğukkanlılıkla kabili telif görülmemiştir. Ve yine müsabakanın bitmesine beş dakika kala hlr taraf 1-0 galip vaziyette iken sahayı terkedip seyircilerle bir konuşma yapması ve sahaya ayva ve taş atıldığı takdirde müsabakayı tatil edeceğini hoparlörle ilân ettirmesi muhtemel ihtilâflara yol uçması bakımından hiç de doğru bir hareket, değildi.
Sahaya ayva ve taş atılmasını takbih edenlerin hlz de lıaşındA gelmekteyiz. Ve hıı çirkin hareketin önüne geçilmesi İçin stadyum müdürlüğünün bilhassa dikkat nazarını çeker ve buna hlr çare bulmasını rica ederiz. Belki hakemin böyle bir vaziyette müsabakayı oynatmamak tarafını İltizam etmesini de haklı görebiliriz. Ancak hu Ihtan müsabakaya başlanmadan evvel yapması İrap ederdi. Sahaya ayva atılmadı hâdisesinin hemen o anda yapılan bir hareket olma-dığnıı kendisi de hlliynrdu. Oyunun bitmesine beş dakika kala böyle bir İhtarı yapmak İçinden çıkılması müşkül İhtilâflara yol açabilirdi. Çünkü hu İhtara rağmen sahaya kasten yine ayva atılsaydı hakem ya kararını tatbik ederek o-yunu tatil edecek veya ihtarına rağmen müsamaha göstererek o-yıına devanı ettirecekti. Birinci şıkta müsabakanın yeniden yapılması İcap edeceğine nazaran bir tarafın hakkı yenmiş diğer lhti-malde İse hakem verdiği karardan dönmüş olacaktı kİ her iki vaziyet de kendisi İçin doğru bir hattı hareket sayılamazdı.
Yine bu arada bazı hakemlerin sakatlanan oyuncularla alakadar olmamaları da dikkat nAznn çekmiştir. Eğer bu oyuncuların sakatlıklarının yapmacık olduğun» hakem kanaat getiriyorsa ona göre kararını verip İhtarda dır.
Yukarıda oyuncular bahsetmiş olduğumuz fazla oynamağı İtiyat edinmiş kalecilere karşı hakemlerimizin gerekil İhtarda bulunmaları ve tekerrürü halinde hunlan oyundan çıkarmaları da çok İsabetli bir hareket olacaktır.
• w
bulunmalı-
kısmında gibi topla
Ingiltere lik maçlarında
Sunderland, Wednesday’ı 5 -1 yendi
yanlış bir hArc-elinden
kaçtığı
MUdafaada Nec-uzun zamandan azalmış bulunan muhacim hatt»n-
bıılunmayan mağlûbiyeti
paslı oyunu,
Sochaııx-Strasbourg: 5-0.
Nimes-Lens: 5-3.
Stade Red Slar-Rennes: 6-0.
Bu maçlar sonunda takımların puvan dunımu şevledir:
1 — Strasbourg 19 P. 2 — Lille ve Reims 15 P. 3 — Nimes. Rennes ve S. Etienne 14 P.
Cumartesi günü devam edilen In-riltere lik maçları pııvan cetvelinin m saflarında yer alan takımlar yine bu mevkilerini muiiafan etmişler-llr. Alınan neticeler şunlardır:
Aston Villa-Middlesbrough: 0-1 Blackpool-Everton: 4-0. Bolton-Stoke City: 1-1.
Charlton-Chclsea: 1-2.
Derby County-Huddersfield 3-0. Fulham-W, B, Alblnn: 0-1.
Liverpoo!-Newcastle: 2-4. Manchesler United-Surnlev: 1-1. Tottenham-Portsmoııth: 5-1.
Sunderland-Sheffıeld İVednesday : 5-1.
\Volverhampton-Arsenal: 2-1.
Puvan cetvelinde Arsensl. ikinci vaziyetteki Newcastle’ı ancak gol a-verajı ile geçerek birinci vaziyettedir.
ikinci küme karşılaşmalarında alınan neticeler::
Bamsley.Queena Pank RAngers: 7-0.
Brentford-Notta Countv: 1-3.
Hull City:Bırmingham: 3-2.
Leeds United-M anehes ter City 1-1.
VVestham United - Coventry City: 3-2.
Puvan cetvelinde Manchester City ikinci vaziyetteki takımdan bir puvan fazlfisivle birinci vaziyettedir.
FmnMula ilk maçları
Ne t terler:
Lllle-Bordeaux: 3-0. Reims-Racing: 2-2. 4Xıce-Sıte 2-1.
Marseille-Roubaıx: 1-2.
S. Etienne-Le Havre: 1-0.
Nancv-Toulouse 3-0.
, Italyada Şükrünün oynadığı takım galip
Palermo, 5 (TH A.) — Bugün devam edilen Italyan Lig maçlarının dokuzuncu halta karşılaşmalarında, aralarında Türk oyuncusu Şükrü de bulunan Palermo takımı, meşhur futbolcu Meazza’nın çalıştırdığı Pro Patria’yı 8-0 gibi açık bir sayı far» kıvle mağlûp etmiştir.
Karaşideki tenis turnuvası
Karaşi 5 (YİRS) — Paklstanda yapılmakta olan Milletlerarası Tenis müsabakalarında çift erkekler karşılaşmasının finali bugün yapılmıştır. Bu karşılaşmada Cesar Carmona ve Reınundo Deyrodan müteşekkil Filipin takımı, Freddi Ber Huber ve Hans Redl dcn müteşekkil Avustralya takımını 4-6. 6-4 ve 11-9 rnaglûp ederek şampiyon olmuştur.
4
PUVAN CETVELİ
Beykoz
Birblrlul takip eden Vefa akıulamıda G.S. kalecisi tupu tutmaya çalışıyur
O. G. B. M. A. Y. p.
Fenerbahçe 4 4 - 16 3 12
Beşiktaş 4 2 2 — 13 3 10
Vofa 4 .2 1 1 8 9
Galatasaray 4 2 1_ 1 6 6 9
îstanbulspor 4 1 1 2 3 8 7
Kasımpaşa 4 - 2 2 4 13 6
Emniyet 4 - 2 2 3 10 6
1 12
Yugoslavya - Norveçi mağlûp etti
Belgrad 5 (TH A.) — Bugün 60 000 senrci önünde yapılan Milli Futbol karşılaşmasında Yugoslavya, Norveç’i 4-0 mağlûp etmiştir. Maçın ilk devresi 3-0 bitmiştir.
F

Comments (0)