Kaynak: TÜSTAV - Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Arşivi
SENDİKA
Sendika Kongresini Polis men’etti
Maden Sanayi İşçileri Sendikasının yarınki pazar günü yapacağı kongre polis tarafından men edilmiştir. Bunun* sebebini soran alâkalılara Beşik, taş Polis karakolunca 4-12-946 tarih 593 sayılı bir mahrem emirden bahsedilmiş ve bu toplantının asayiş bakımından mahzurlu görüldüğü cevabı verilmiştir.
Bu mahrem emrin menşeî malum
Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sayı 15
ŞİMDİLİK CUMARTESİ 3ÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı İO Kuruştur.
7 Aralık 1946
“Demokrasi var,, denen yerde böyle kanun yapılmaz
İşçinin Alım Kabiliyeti Azalıyor
-----------©(♦♦♦♦♦♦----------
“İŞÇİ ve işveren meslek dernekleri ve dernek birlikleri hakkındnki kanun tasarısı» nın tamımın! nihayet okuduk. Bu tasarının ne maksatla hazırlandığı zaten biliniyordu; Türk işçisi tarafından tertemiz niyetlerle Usa zurnanda geliştirilen sendika hareketini türlü engellerle frenlemek î bağımsız Türk sendikalarının apaçık, dümdüz yoluna gizli mayinler yerleştirmek.
Tasarı sahiplerinin bu maksat uğrunda büyük gayretler sar-fettiklcri görülüyor. Bâzı maddeler kasden vüzuhsuz, lastikli yazılmış, “siyaset” gibi sınırla ri belirsiz, kaypak kelimeler kullanılmış, “genel sözleşmeler akdetmek” gibi tabirlerle, “toplu iş mukaveleleri” nin kabul edildiği hissi uyandırılmağa çalışılmış, İş vc Cemiyetler kanunlarının insan hak ve hürriyetlerine en aykırı hükümleri bir misli şiddetlendirilerek, ama sadece rakamlar halinde bu tasarıya aktarılmıştır, öyle anlaşılıyor ki tasarı sahipleri bu kanunun başka dillere tercüme edilebileceğini düşünmüş ler, demokrasiye ay kın •hükümlerini yabancılardan gizlemek için bir hayli ter dökmüşlerdir
Tasarının ruhunu vermeğe çalışacağımız bu yazıda maddeler üzerinde birer birer duramiya cağız. Yalnız, bir dördüncü madde var ki, buna kısa da olsa göz atmadan geçemiyeceğiz:
“/yçl vc işveren dernekleri siyasetle vc siyasi propaganda ve yayın faaliyetleriyle iştigal edemezler ve her hangi bir ziynet teşekkülün faaliyetlerine
Hemen söyliyelim ki. tasarıyı hazırlatanların son zamanlarda her fırsatta demokrasiye öruek diye gösterdikler; memleketlerden hiç birinin kanunlarında böyle bir maddeye yer verilmemiştir. Yazımızın sonlarında kendileriyle de birazcık konuşmayı düşündüğümüz. Çalışma Bakanlığı İngiliz müşavirlerinin memleketlerinde, İngiltere’de ise 7 mart 1913 tarihli kanunla sendikalara, aktif bir şekil de siyasî hareketlere katılmak, meselâ seçimlere karışmak vc bu iş için ayrı bir fondan para harcamak hakkı bile tanınmıştır.
“Siyaset” nedir? Daha dün, Çalışma Bakanlığınca çıkarılan “Çalışma” dergisinin son sayısında (sayı: 12) millî gelirin türlü sınıflar arasında bölünme nisbetlerinin “sosyal sınıfların İçtimaî ve siyasî iktidar şartlarına tâbi olarak taayyün ettiği’-belirtiliyor, ve ücret mevzuu-nun “sosyal politika ile ekonomi politikasının birleştiği bir sahada” bulunduğuna işaret
ediyordu. O halde bir sendika nın, başlıca mevzularından biri olan ücret mes’elesini kurcalaması “siyasetle meşgul olmak”, meselâ ücretlerin arttırılması yolunda neşriyat yapması da (ki bu, bugünkü hükümler yüzünden ancak devlete karşı yapılabilecektir) “siyasî propaganda ve yayın faaliyetleriyle iştigal etmek” sayılacak. Fertlerinin yüzde doksanjdokuzunu yarı aç yarı tok yaşatan bir cemiyette, tombul yanaklı oğlan resmi yapmanın bile siyasi bir maksadı, bir mânası vardır. Sonra, hem bir siyasî partiye mensup bulunmak, hem de bir sendikanın idare kurulu üyesi olmak gibi, son tasarıda çok şükür inkârından vaz. geçildiğini gördüğümüz, Ana yasa ile teyid edilmiş iki ana hakkı uy-m zamanda kullanmanın neticeni ne olur? Eğer böyle birisi C.H. P. nin adamı değilse, ola-ak şey kendisiyle birlikte sendikanın da yıkılmasıdır.
Bu maddenin müeyyideleri altıncı maddede yazılı. Bizce bu iki madde birleştirilip “Hükümet dilediği derneği faaliyetten meu’edebilir; bu demeğin hükümetçe sonradan yasak sayılacak şeylere aykırı kararlarına iştirak etmiş olan üyeleri bir ytl müddetle başka bir meslek derneğine üye olamazlar, denilseydi, daha açık konuşulmuş ve Türk hâkimlerinin boş yere vicdan azabına sokulması ön-.enmiş olurdu.
İş ve Cemiyetler kanunlarının tasarıda atıfta bulunulan maddeleri, başlıca, grev yasağına ve polisin adetâ demettir-fin bir cüz’ü mütemmimi sayıl-masına aittir. Tasarıyı h&zirla-yanlarca bilhassa demokrat sa yılan memleketlerden hiç birinde eşine rastlanmayan bu hü-Unmh-rin buraya, müeyyideleri bir misli şiddetlendirilerek aktarılması değil, öbür kamuıUr dan da bir an önce çıkarılması Uuuıgclûdû *uîu
Grev gibi tabiî bir .hakkın bul tnemlefltte bâlâ suç sayılması,! yalnız İyonların değil, her Tür-i kün yûzfinü kızar t mâlıdır.
Tasanda bir de,{bütün vasıf-' lariyle işçi olan ve sayıları yüzbirfinre varan küçük san'at' işçilerinin sendika kurma haklarını ellerinden almak gayreti seziliyor :
“... Esnaf veya esnaf yanında çalışanlar arazında kurulmuş veya kurulacak demekler hakkında bu kanan hükümleri uygulanmaz.” (mad. 2)
Eğer birinci maddede “Bu kanunda yazılı şartları haiz ol-
Devamı 2 inci sayfada
SENDİKACI
Halk Part si her zamanki gibi, Türk İşçisinin hayat şartların;: kulak asmamakta, ücretlerin arttılması lüzumuna göz yummaktadır
7 eylül kararları üzerindeki son tartışmaların M -clîs’e kadar süren safhasını 3 üncü sayımızda gözden geçirmiştik. Vardığımız netice, bı tartışma lann C. H. P. ile Demokratlar arasında “sen, ben» kavgasından öteye gitmediği idi. 7 eylül kararları hangi zümreler yüzünden alınmıştır?, I u kararlardan hangi sınıf ve zümreler faydalanmıştır?, bu yüzden bayat şartları büsbütür kötüleşen
sınıf ve tabakalar hangileridir? Haftalarca süren tartışmalarda bu ve buna benzer suallere cevap değil, yer bile verilmemişti.
Bununla beraber Demokratlar ellerindeki en sağlam kozları Meclis tartışmalarına saklamış olabilirlerdi. Rakamlarını, endekslerini, diğer delillerini ortoya atarlar, “işte fiyatlar, işte işçi ücretleri», “işte. köylü nün sattığı nıahsjul’ere ait fiyat serileri, işte köylü tarafından
satın alman mamullerin köy fiyatları», işte işçinin, köylünün, fakir memurun geçinme vaziyetlerini, nc yiyip ne içtiklerini, ne giyip yaktıklarını, nerelerde oturduklarını gösteren malûmat ve rakamlar, “işte sermayenin 7 eylül kararlarından sonra olduğu gibi, bu kararlar-dau önce de yaptığı vurgunları açığa vuraıı deliller, kâr nisbet* Jcri, sermaye toplamaları, İlh~ (Devamı Sayfa 2 def
Yeni bir iktisadi buhran mı?
Amerika’da beliren yeni İktisadî buhran, dünya bul ranma gidebilir rft
1929’ da Aınprlfce’dn patlak verip sonra bütün dünyayı saran büyük İktisadî buhran sona ermeden ikinci dünya harbi başladı. Harp boyunca gerek İngiltere, gerek Amerika hükümetleri vc halkı harpten sonra yine işsizlik ve buhranla karşı laşma korkuşundun kurtulmadı lar ve bunun için de bir takım tedbirlere, İktisadî güçlüklere karşı hazırlıklı olmıya çalıştılar. Umuluyor ki, harpten sonra hiç değilse dört beş sene geçmeden bir buhran olmaz. Harpte halkın kazancı artıyor, hal-
emri verdiği için £ l^|ıtrîzn olan Kömür
Sendikam Kıitti. Ec^ız
Amerikan grevleri
Kömür İşçileri sendikası başkanı John Lewis mahkûm oldu- |
Amerikada devam etmekte o-Irfn kömür işçileri grevi dolayı- . siyle sendika başkanı John wis’i mahkeme etmekte olan
günüKebli
u kaffm4?23-946 iştif
[ara ğBre Ameri^L- — tnür isçileri -sendikası 3,5 milyon dolar, sendika başkanı Ifctis’de 10 bin dolar para cezasınHJarp-
(ânnı avukatı bu kâran sendikayı dağıtmağa matuf siyasî bir hareket olduğunu iddia ederek protestoda bulunmuştur.
Lewis bu kararı tehevvürle karşılamış, başkanın kendisini hapis cezasivie tehdidine rağmen, doğacak neticeden mahkemenin mes’ul olacağını bildirmiştir.
kö-
H^endil ırlikatbi lar para
nıki satın alacak istihlâk eşya-
l bulamadığından kazancını -«iarcıyamıyordu. Bu biriken salın alma kudretinin harpten sonraki yıllarda barcanışı ve hükümetlerin girişeceği büyük mesken inşası programları bir buhran ihtimalini bir kaç sene ğecıktirecekiir, o bir kaç sene sarfında da yeni kanunlar, si-•gortalar, İktisadî programlarla buhrana karşı tedbir alınmış I «olacaktı. Vaziyetin böyle olacağı sanılıyordu
Halbuki sulbün daha ikinci (Devamı 3 ncü sayfada)
Zindanlarda Çürütülen Yunanlıların Feryadı
"4 ayda 4Tt demokrat öldürüldü ve katiller yakalanmadı. Buna rağmen demokratik şupr tetiktedir.,,
Böyle bir komploya en son kurban giden kasabalardan birr Argyro Pouli dir. Kundakçıların aşikâre istedikleri seri hafindeki cinayetlerine hep göz yumulmaktadır. Demokrat olarak tanılan vatandaşlar muhtelif bahanelerle rüsmî işlerden uzaklaştırılmaktadirlar. Aylar-danberi, binlerce kahraman an-tifaşist Yunan mukavemet hareketi mensubu hapishanelerde tutulmaktadırlar. Hükümet iktidarı eline alalı henüz. 4 ay bile olmadığı halde 411 demokrat vatandaş meçhul katiller tarafından öldürülmüş ve bu cinayetlerin faillerinden hiçbiri bulunmamıştır. Bütün bu teröre rağmen halkta uzun mücadeleler neticesi kazanılmış bulunan (Devamı 2 nci sayfada)
(Yunanistar.dan Amerıkaya günde- | rilen bu mektup New-yorkta çılan Jn-* ‘'izce ve Rumca ETNİKOS KİRİKS adlı gazetenin 22 Eylül 1946 tarihli uiluhaımda aynen neşrolunmuştur.)
Nktıonal Heröld gazetesi mu-barrirleTİadcn Mir. E. Velaçç* hos'a .î S
Yffhuniîtandu bükün et kuvvetleri demokrat unsurlara karşı genîş ölçüde bir temizleme hareketine girişmiş bulunmak tadır. Devamlı ve sistemli bir şekilde demokrat temayüllü vatandaşlar sudau bahanelerle mahkemeye sevk olunup ağır hapis cczalarma çarptırılmaktadır. Hükümet, harpten çıkmış olan vatanınızı imar ve yeniden ihyaya çalışacak yerde monarşisi sürülerini cl altından kışkırtıp destckliyerek mevcut binaları da tahrip ettirmektedir.
'I,
Sayfa 2
Sendika Gazetesi
7 Aralık 1946
İşçinin alım kabiliyeti azalıyor
(Baş tarafı birincide)
İlh..„ derlerdi. Böylece, ilkin, “Türk lirasının iç ve dış değer leri arasındaki açıkkk’ın neden ileri geldiği anlatılmış olur, bu kararlar yerine hangilerinin a* Ilıtması lâzım geldiği de kendiliğinden meydana çıkardı. 7 eylül kararları yıllardan beri yürüyen yolun tabiî bir merhalesidir. “Geniş halk kitleleri zararına sermayenin başı boşluğu hattâ teşvik ve himayesi,, diye kısaca anltabileceğimiz asıl se-beb ortadan kalkmadıkça bu türlü kararlar ergeç alınacaktı. Demokratlar da iktidarda olsalardı başka türlüsünü yapamaz, yapamazlardı. 7 eylül olmamış ta, 8 ocak olmuş. Bunun başka türlüsü, sermayeye harp içindeki vurgunlarını ödetmek ve yeni vurgunlara engel olmak suretiyle iç fiyatları yukarıdan a-şağıya itmekti. İkide birde “sınıf partisi değil, millî partiliyiz^ diyen bir partinin böylesi-,ni yapamiyacağı besbellidir. Nitekim, Demokratlar bir tartışmayı kazanmak pahasına sınıf-lenni inkar etmemişler ve hiç değilse sözle olsun böyle bir yolu seçmemişlerdir. Büyü'den gerek sualleri, gerekse C.H P. nln cevaplarına mukabil cevapları hep havada, sathî kaldı. Sözlerinin bir yerinde “alınan kararlardan dolayı hasıl olan... para farkı müstahsile aksetmiş değildir „ dediler; bu iddialarını bile sonuna kadar götürüp, bu farkın sermaye çevrelerine aksettiğini açıkça söylemediler. İşçi sınıfının durumundan ise bahis bile açmadılar. Yanlız, 7 eylül kararlarının neticelerini sayarken, işçi ücretlerinin artması ihtimalini bu kötü neticelerden biri olarak göstermekten kendilerini alamadılar ;
“Gelecek İthal mallarının fiyatı büyük bir artış gösterecektir. Dahilde istihsal olunan mamullerimizin de eskisine nazaran çok fazla bir fiyat göstermesi muhakkaktır Çünkü mamûlle-ri yapan makineler hariçten daha yük' sek ücretle gelecek, işçi ücretleri yükselecek, münakale vasıtalarının artmış olması bu mamullerin fiyatlarında büyük tere.jfüler kaydedecektir. Bütan bunlara mukabil memur maaşlarına yüzde yirmi gibi az bir zam olduğu görülüyor,.
Dediler. Demokratlar, işçi üc retlerinin 7 eylül kararlarından önce de ne kadar düşük olduğunu, işçi kazançla inin en aşağı dereceli memur kazançlarından da çok aşağıda bulunduğunu bilmiyor değillerdi. Amma sözcülerini böyle konuşturmaya tercih ettiler.
Demokratlar Meclis tartışmalarında da 7 eylül kararlarına esasta muhalif olup olmadıklarını, kendileri iktidarda bulun
• salardı alacakları kararların neler olacağını belirtmeden geç tiler. Daha doğrusu, şu sözleriyle, kendilerinin de işin pek farkında olmadıklarını belirtmiş oldular:
“Memlekette milletle hükümet arasında büyük bir ifimadsızlık devam e-diyor. Bu ifimadsızlık kelimesi iktisadi vc ticarî sahalardadır- ilim adamları olsun, ihtisas sahibi arkadaşlar olsun, bu işte memleketin bugünkü iktisadi güdümünü hakikî tenkidlere ve vak’alara intibak ettir, cek şekilde hazırlanması zorundadır. Bunun için bilmiyorum bir yüksek iklisad komisyonu mu seçilsin, yoksa başka bir şekil mı bulunsun, her halde tedbir olmalarında fayda vardır .
C.H.P. çilere gelince ; onlar
her vakitki gibi, karşı tarafın kuvvetinin değil, kendi zaaflarının darbeleri altında bu tar tışmayı da kaybettiler. 7 eylülden sonra dünya piyasasındaki fiyat artışları icabı ihraç mallarımızın yabancı parasivle ifade edilen dış fiyatları da artmış, kararların tek dayanağı olan “iç ve dış fiyatları ayarlama zarureti,, de hiç değilse şimdi lik sözden ibaret kalmıştı. Bu kararların, iç fiyatlar, yıpranan sanayi ve ulaştırma tesislerini yenileme masrafları, devlet giderleri, v.s. üzerinde yapacağı tepkiler kestir!'ememişti. Demokratlar, sadece bu apaçık hakikatlara parmak basmakla hasımlarinı yendiler.
Geçen y izimizin başlarında da söylediğimiz gibi, söz alanında kimin kimi yendiği bizi pek alâkadar etmez. Bizce, bu tartışmalardan çıkan asıl netice C. H. P. liler gibi Demokratların da emekçi kitlelerin hayat şartiyle ilgilenmedikleridir.
Meclis’teki o ateşli tartışmaların artık külü bile soğumuştur. 7 eylül kararlarından bir iki hafta sonra yeniden yükselmeğe başlıyaı fiyatlar ise, e-kim ayında olduğu gibi, kasım ayında da başı boş yürüyüşlerine devam ettiler. Buna mukabil, işçi ücretleri hâlâ yerinde saymaktadır. Kısacası, işçinin alım kabiliyeti günden güne düşüyor. Halk Partisi her zamanki gibi Türk işçisinin hayat şartlarına kulak asmamakta ücretlerin arttırılması zaruretine göz yummaktadır. Başbakanın İstanbul gazetecileriyle yaptığı konuşmadaki sözleri de bunun yeni bir delilidir. Ama, Demokrat Partinin bu mevzu-daki tavrı da bugüne kadar C. H.P. den farksız olmuştur Bu nunla beraber, biz yine başkan-larinın Bursa'daki sözlerini işte şuraya yazıyoruz :
‘İş Kanunu ve Çalışma Bakanlığı İşçi meselesini müsbet bir şekle vardı-ramamıştır. İşçi alın teriyle çalışan vc çalışmasının karşılığını görmeğe hak kazanan bir vatcnduştır. Sendika yapmak... onunu en mukaddes hakkıdır... İstikbali sağlamadıkça olgun işçi yetiştirilemez... Demokrat Parti millî bir partidir. Bütün vatandaşların olduğu gibi işçinin de hakkını koruya-cakiır.,
önümüzde bütçe müzakereleri var. Meslek dernekleri ka nunu tasarısının müzakeresi var. Demokrat Parti bu fırsatlardan faydalanarak Türk işçisinin bugün İsrarla üzerinde durduğu isteklerini pekâlâ destekleyebilir. 'İ
1— Ücretlerin yeter l( rde hemen artırılması,
2— Bağımsız sendikalara türlü yollarla yeniden zincir vu, -inağa kalkışıl.namesi,
3— Bütün Demokrat memle ketlerde işçi sendikalarına tanınmış olan, ücret ve is şartları üzerinde patronla doğrudan doğruya pazarlığa girişmek ve gerekirse greve başvurmak haklarının Türk sendikalarına da tanınması.
Türk işçisi, Demokrat Parti’-ye (ne oldukları artık iyice belli olan bâzı azalarına değil) ancak bu takdirde “bir demokrat parti„ uotunu verebilir. Yoksa, “sınıf partisi değil, millî partiyiz,, gibi sözlere, dünyanın her-yerinde olduğu gibi Türkiye’de de işçi sınıfının karnı toktur. C. H. P. edebiyatında bu türlü yaldızlı sözlerin âlâsı bulunur.
SENDİKACI
nisbet
“Demokrasi var” denen yerde böyle yapılmaz
(Baş makaleden devam) mayan derneklerin, gerek işçilerin gerek işverenlerin müşte rek menfaatlerini temsil yetkisi yoktur” da denilmeseydi, böyle antidemokratik bir kanunun sınırları dışında kaldıkları için, küçük saıı’at işçilerini tebrik ederdik. Gerçi «t addeler vuzuhsuzdur, lastiklidir. “Esnaf” ın türlü kanunlarda türlü tarifleri yapılmıştır. Kimlerin “esnaf yanında çalışanlar” dan sayılacağı Çalışma Bakanlığının takdirine bağlı kalacaktır. Bunların kurmuş oldukları veya kuracakları derneklerin nihayeti ne olacak? Bıı da Çalışma Bakanlığının arzusuna kalmış bir şeydir.
Tasarının tamamı okununca akla şu sualler geliyor: İşçi sendikaları, patronla karşı karşıya gelip ücret ve iş şartları üzerinde işçiler adına pazarlığa girişebilecekler mi? Belki, ama bu pazarlık hiç bir zaman sendikanın serbest iradesiyle so.ıu na kadar götürülemiyecek, çünkü arada uzlaşma olmazsa iş başka mercilere gidecektir. Uzlaşma olmadı. Bugünkü duruma göre işçiler topluca işlerini j terk edebilecekler midir ? Ha* yir. Çünkü bu, hâlâ da suç sayılmaktadır. Sendika, ücretlerin arttırılmasını, iş şartlarının ısla-hım isteyebilecek midir f İstese de elinde bugüne kadar olduğu gibi hiç bir müeyyide bulunmayacaktır. Ama bunlar sendikaların başka gelen njes’eie-leri, haklan, vazifeleridir. Bun--lar tanınmadıkça sendika olmaz. B> tasarıma üzerinde çok duracağız. Biraz da İngiliz, müşavirlerle konuşalım.
y Hükümetin, Ankara’da çıkan baş organı “Ulus” ta geçenler- I de şöyle yazılıyordu :
. "Çalışma Bakanlığımız, acemisi olduğumuz bir alanda, kendi başına, el yyrdamıyle bir takım emprişue hareketlere girişmedi. Tersine,\ kurulur ku rulmaz, işçi ve çalışma davalarında Ç ilen gıimtş (Mr ualı u( mokranisinden, İşçi I urtisinin iktidarı elinde tuttuğu, yani programını gerçekleştirmekle meşgul bulunduğu bir memlekette?:, İngiltere’den, iki uzman getirdi. Bu İTr mantar, fmişnih JİnkanTıginda iken Mr- Beviniu. yakın iş arkadaşları idiler. Aramızdaki. samimi aostluğan şevkiyle, bir eemffe olsun tffyr İm iki zatı memleketimize yolladılar. Onlar, i yaranır, a zıt dolak-
tılar. İşçinin taplu olarak çalıştığı bölgeleri gördüler. Raporlarını hazırlayıp hakanlığa sundular. Şimdi bu uzmanların tavsiyeleri yerine getirilmektedir."
Bu sözler sayın uzmanlar tarafından yalanlanmış değildir. O halde doğrudur Şimdi ken-diit-rinden soruyoruz : İncelemeler yaptıktan, yurdumuzu dp-taştıktan, Türk işçisini toplu olarak gördükten sonra, Çalışma Bakanlığına böyle bir kanun tasarısı mı tavsiye ettiniz ? Milletlerarası İş Konferanslarında müstemlekelerinizdeki insanlara bile tanımayı tanhhüt ettiğiniz hak ve hürriyetlere Türk işçisinin lâyık olmadığını size telkin eden nedir ? İncelemeleriniz, dolaşmalarınız neticesinde Türkiye’nin müstemlekelerden de geri olduğu kanaatine mi vardınız ? Medenî bir mil letin,. medenî insanlarısınız ve öğrendiğimize göre işçi sınıfının içinden çıkmışsınız Türk işçilerinin zihinlerinde haklı olarak beliren bu sualleri cevaplandım k, öyle sanıyoruz, ki, medenî vazifelerinizdendir.
SENDİKACI
Maden ocakları çalışma şortlarının en ağır olduğu işyerle-ridir. Meslek hastalıklarının ve iş kazalarının en çeşitli şekilleri bura’arda görülür. Yer altında gün ışığından ve temiz havadan mahrum olarak her an bir kaza tehlikesinin korkusu içinde ve yorucu, yıpratıcı bir iş yükü altında çalışan işçiler en büyük yardım ve bakıma muhtaçtırlar. İktisadî hayatımızın bel kemiği kömürdür. Her fabrika bacasından, kömür işçi sinin emeği tütmekte, her vapur ve trende onun emeği yanmakta, her lâmbadan onun ışığı parlamakta, yine onun emeği tencerelerimizi kaynatmaktadır.
Endüstri sahalarının tesis ve ıslahında atılacak ilk önemli adım sağlık ve sosyal yardım servisleriuin iyi bir şekilde organizasyonudur. Kömür havza-sında müessir dım Bütün --------_ -------
hastalıklarıma, intanlara ve kazalara karşı korumaktır. Bu a ğir şartlar altında çalışanlara her türlü yardım yapılarak, gı da, temizlik, kültür, spor v( eğlence bakımından, her ihtiya emin ilk plânda düşünmek gerektir. Bu işe de işletmenin masa başında çalışan memurların dan değil, işçilerden başlanma İldir Yar.i esas işçidir. Memur zümresi ikinci plânda yer allı
Havzada ilk yapılacak iş, iş çi sitelerinin tesisidir. Kışla gi bi koğuşlar yaparak bekâr amele barındırmak ve bilhassa mü nâvebeli mükellef işçi çalıştırmak en hatalı yoldur. Zâteıı b şekil, işi bir angarya hâlin getirir. Basit, fakat sıhhî ölçü
bir sosyal yar-yok gibidir, işçiyi meslek
u
Yardım ve Sağ|ık I
Ijemtüi
mesele
ler üzerine yapılmış evlerde işçiler ailelerile birlikte iskân edilmeli, her işçi devamlı ve sıkı bir sıhhî koııtrola tâbi tutulmalıdır. İşçilerin, âıleleri ile birlikte, iş garantisi altına alınması da şarttır. İşçi, ilerde işsiz ve sokak ortasında kalmak tehlikesinden kurtulmalıdır. Ücretlerin insanca yaşanabilir bir seviyeye çıkartılıp, müslekar bir hâle konması da zaruridir. Bunlar yapılırsa işin randımanı da pek tabiî olarak artacaktır ve bu yardımlar için harcanacak para istihsalin artması ile karşılanabilecektir.
Bu gibi iş yerlerinde vazife alacak olan hekimlerin de endüstri hekimi vasfını hâiz olması şarttır. Endüstri hekimi, modern hijyen tatbikatını, kaza ve hastalıklara karşı koruma nıetodlarruı bilmekle beraber ekonomik ve sosyal malûmata da sahip olmak zorundadır. Maden ocaklarında hekim, sağlık tedbirlerinin tatbik ve kontrol edebilmek için teknisyenlerle iş birliği sayesinde işçilerin sağlığı ve binnetice randımanlı ve rasyonel istihsâl temin edilebilir. Bu suretle hastalıklar çıkmadan ve kazalar olmadan önlenir. Meselâ veremi, milyonlar sarfile kurulacak sanatoryomlar yerine, işçinin verem olmamasına dikkat etmek hem daha İnsanî, hem de daha az masraflı bir iştir. Bu gün sanatoryornlarda da olmadığından vereme tutulan işçi havzadan ihraç edilmekte ve ölümle başbaşa bırakmaktadır.
Gelecek yazımızda yine bu mevzuda devam edeceğiz
Sağlıkçı
Zindanlarda Çürütülen. Yunanlıların feryadı (Başlarafı / nci sayfada)
demokratik şuur tetiktedir. De-nilebilir ki Yunan halkı kadar hürriyet ve demokrasi uğrunda yılmadan kahramanca kan dökmüş millet hemen yok gibidir. Bununla beraber Yünanistanı koloni halinde idare etmiye başlayan ingilizler emperyalist gayelerinin tahakkuku için kralcıları olanca gayretleri ile desteklemektedirler.
İşkence hücrelerinde inleyen 30 demokrat vatandaş bir yolunu bulup Amerikada size vaziyetlerini bildirmiyc karar verdiler. Bîz bir demokrat avukat olan J. souprps’da sizin adresinizi gördük. Bu zat da birçok inkilâpçı yunan münevverleri gibi bizimle beraber hapis hanededir. Çünkü haksiz yere zindanlara atılan demokrat vatandaşların müdafaasını üzerine almak istem ştir. Aramızda yurdumuzu faşist boyunduruğundan kurtaran mukavemet hareketine iştirak etmiş Angelopoulo ve Es-tathion adlarında iki zabit te var. Buna karşılık Almanlarla iş birliği yapanlardan pek çoğu halen serbest halde dolaşmakta ve hakiki vatanperverleri tenkile çalışmaktadır. Dr. Vasilos Karlatiras da bizimle hapishanede bulunuyor. Bu zat işgal
esnasında Steni kasabasındaki evinde amer; kakları saklamış ve evini mukavemet hareketine bir karargâh ve depo olarak kullanmıştı. Böylece memleketimizin hakiki demokrat evlâtları hapislerde, dağlarda, ormanlarda, sürgünlerde sürünürken iktidara hiçbir zaman lâ-yik olmıyan monarşistler İngiliz baskısı altında zorla başta tutulmaktadırlar. Sizden, haksız yere zindanlarda çürüyen demokrat yunan vatandaşlarınızın seslerimizi Amerika halkına duyurmanızı rica ediyoruz Halen yuııanistanda neler olduğunu bu büyük demokrasi diyarı bütün çıplaklığı ile öğrenmelidir Demokrat yunan halkı; İngiliz emperyalistlerine ve onların kolktukları altına sığınıp vatandaşları terörle titreten monarşist güruhla sonuna kadar savaşacaktır.
Yunan demokrasisine yardım bekliyoruz.
Hürmetler ede»-, hararetli selâmlarımızı yollarız.
İmzalar :
Natis Kapnisis (mühendis), T. Deuıetrion (işçi lideri), J. An-gelopoulos (zabit), K. Kapolos (avukat), J. Tsoupros (avukat), R. Karlatipras (doktor)
7 Aralık 1946
Sendika Gazetesi
Sayfa 3
İbret Aynası
Gözü Doymayan Emperyalizm Harp içinde İngiliz ve Amerikan devlet adamları arasında yapılan toplantılarda konuşulan şeyleri yavaş yavaş Öğrenmiye başlıyoruz. Bu yolda yapılan ilk neşriyat, Rooaevelt’in oğlu El-liot Roosevelt’in neşrettiği kitaptır. Bu eserde Churchill ile Roosevelt arasında geçen ko-nıışmalar yazılıdır. Uzağı gören bir devlet adamı olduğunda şüphe bulunmiyan Roosevelt’in harpten sonra ortaya çıkacak meseleleri evvelden kestirdiği ve meselelerin halli için elinden gelen gayreti sarfettiği apaçık anlaşılmaktadır. Roosevelt, emperyalizme düşman bir adam olarak görünüyor. Nitekim Churchill ile yaptığı konuşmalarda hep Ingiliz emperyalizmine hücum etmiş ve kurulacak sulh için, en büyük engelin, başka milletleri, sömürmek olan emperyalizm olduğunu anladığını göstermiştir.
Bundan evvelkinde olduğu gibi, bu harbin de emperyalist hırslardan doğmuş olduğuna şüphe yoktur. Bütün Asya kıta sının en bereketli toprakları (Hindistan dahil) ile Cenubî Af rîka, Irak, Filistin, Ürdün, Mısır, ta ötelerde Avusturalya İngiliz emperyalizminin kucağına düşmüşlerdir. Ingilterede işbaşına geçen hükümet, harp seneleri içİndc,fi vaidlerine uyarak, buraları istikbâline kavuşturacak yerde, yeni yeni memleketlere el atarak müstemlekelerini çoğaltmanın yolunu aramakla meşguldür. Bu arada Yunanistan misâlini bütün acılığı ile ortaya sürmek mümkündür. Dünyanın en medenî milletlerinden biri olan Yunanlılar, düşman bir memleket imiş gibi, İngiliz işgali altındadır. Uzun harp seneleri boyunca, faşist kuvvetlere karşı savaş açan demokratlar, şimdide yeni işgalcilerle çarpışmak zorunda kalmaktadır. Ingilizler harp sonundan beri, emperyalizmi istemi-yen bütün demokratlara olduğu gibi, Yunan demokratlarına da kominist adını takmıştır. Bu gün bu memleketin içinde kıvrandığı ıztlrap bütün Yunan halkı ile beraber, dünyanın dört köşesindeki her antiem-peryalist vatan severi üzmektedir.
Hulâsatan söylemek lâzım gelirse, bu gün konferanstan konferansa atılan ve bir türlü tükeneceğe ve halledileceğe ben-zemiyen sulh meselelerinin bu kararsız durumu, zaferin emperyalist hırslara, büyük mâlî sermaye menfaatlerine âlet edilmek arzusundan doğmaktadır. Küçük, büyük, yaşamak ve istiklâline sahip kalmak istiyen bütün milletler için tek çıkar yol, kenar millî siyasetlerinden kıl kadar şaşmamak, ve kenar istiklâlini kurtarmak uğruna bile olsa, her hangi bir emperyalist kuvvete baş eğmemektir. Çünkü böyle bir durum, o mil letin istiklâli ve toprak bütünlüğü için en büyük tehlikeyi teşkil eder.
A. Altaa
Üsküdar Tramvay İşçilerinin İstekleri Hakem Kuruluna aksetti
--------n b ■ a —>
İstanbul tarafındaki işçilere tanınan haklardan istifa deyi istiyen bu işçilerin müracaatları tetkik ediliyor
Kırk arabasından ancak otuz ikisini çalıştırabilen Üsküdar tramvay şirketinin altmış vatman, doksan biletçi ve doksan beş atölye işçisi kendilerini İstanbu' mıntakası tramvay işçileriyle mukayese ettikleri zaman irkilmekte haklıdırlar.
İstanbul tramvay işçileri yedinci günün tatil ücretini tama-mile aldıkları halde Üsküdar tramvay şirketi bu ha tkı tanımamaktadır.
943 de yürürlüğe giren % 50 gece zamları kararnamesine rağman Üsküdar tramvay işçileri bu hakdaıı da faydalanamamışlardır.
İstanbulun biletçi, vatman, ve kontrolörleri her aylortala-
Ankara Terziler Sendikası nasıl kuruldu?
«Bizim Ankarada kurduğumuz terziier sendikası da cemiyetler Kanunu hükümlerine tâbi olduğu halde kanunda yazılı olmayan birçok hareketlere hedef olmuş tur. '
21-11-946 cuma günü sendikamızın kurulduğunu bildiren bir dilekçe yirmişer kuruşluk damga pulunu havi dört nizamname ile vilâyete müracaat edildi. Vali muavini emniyet müdürlüğüne havale etti. Emniyet müdürlüğünde nöbetçi polis tarafından ikinci şube müdürlüğüne götürmekliğim ihtar olundu. İkinci şube müdürüne götürdüm, birinci şubeye havale etti İstida ve nizamnameleri birinci şube müdürlüğünde Ziya beye götürdüm.
• « •
Ziya bey istidamızı alıp baktıktan sonra “Bu noksan., dedi. “Hepinizin nüfus kâğıtlarını, ikâmetgâh ve çalışma adreslerini, hal tercümelerini, ananızın, babanızın olup olmadığını, evli veya bekâr olduğunuzu, çocuklarınızı ve şimdiye kadar nerelerde çalıştığınızı ve nereden geldiğinizi, hangi tarihte geldinizi bir büvüyk keğıt üzerine teker teker daktilo ile" yazdırarak bana getirin o zaman bizde muameleyi yapmağa başlarız”- dedi. Ben şaşırdım. Cemiyetler kanu-
Yeni bir İktisadî buhran mı?
/ nci tayfada) senesi tamamlanmadan yeni bir İktisadî buhranın alâmetleri yine Amcrikada belirdi. Son gelen Amerikan mecmuaları borsalarda esham ve tahvilâtın düştüğünü ve bir «iktisadi sarsıntı» nin beklendiğini şöyli-yorlar. Harpte biril en kazançlar umulduğu kadar çıkmamış, mesken inşası programının tatbikinde güçlükler belirmiş ve patronlar işçilerin burnunu kırmak için böyle bir «sarsıntı» için ellerinden geleni de esir-gemiyorlarmış Şimdi, 1947 senesinin ortalarında «nisbeten
ma onar lira bilet primi alırlar-ki bu, bilet başına satışdan üç para alınarak toplanan paranın taksiminden gelir. Ayrıca atölyede çalışan fen işçileri de dahil olduğu halde günde yirmişer kuruşluk intizam primi alırlar. Üsküdar şirketi ve bilet primi ve nede intizam primi vermemektedir.
Üsküdar şirketi evvelce elbiseyi yaptırır ve günü doldukta geriye alır, »attırırmış. İşçiler buna itiraz etmişler. Şirket de tutmuş eskileri geri almaktan vaz geçmiş. Geçmiş amma bu seferde elbiselerin kumaş kalitesini düşürmüş. Elbiseler kısa zamanda geyilmez, geyilsede
nund t böyle birşey olmadığını söyleyince bana «Hayır efendim bunların olması lâzım, cemiyetler kanununu bizde okuduk »dedi. Vaziyetin hiçte böyle olmadığını cemiyetler kanununu okuyan bütün vatandaşlarımız bilirler. Bay müdür bu muameleyi bize karşı niçin reva gördü?
Beı: arkadaşlardan nufus kâğıtlarını ikisi eksik olmak şartile topladım ve çift adreslerini alarak müdüriyete götürdüm. Aradan bir hafta geçtiği halde nufus kâğıtlarının ikisi eksik olduğu için bana kayıt numarası verilmedi ve «ben senin yapına bir polis vereceğim beraberce o iki nuius bağıllarının sahiplerine gideceksiniz yerlerini sen memur beye göst.ereceksin memur bey de nufus kâğıtlarının suretini çıkaracak ve sfr de bsşka bir zaman gelin istidanı? kayıt numarasını alın” dedi. Ben de polis yanımda olaugunâlde mec7" buren arkadaşların çalışma yerlerinden birini gösterdim. Diğe-rinin yerini de tarif ederek ay- Sedat’Tozdemir, Üs-
rıldım. Ben ayrılırken yanımdaki memur bey bana hâlâ soruyordu “Ya orada yoksa?” Ankara Terziler Sendikası kurucularının başına gelen ve sizin başınıza gelmemesini temenni ettiğimiz durun bundan ibarettir.
Sendika korucularından Mehmet Sarp
kısa» b;r sarsıntı bekleniyor-muş.
Bir kere bir sarsıntı belirdikten sonra onun ne kadar süreceğini kimse söyliyemez. 1929 buhranının da kısa süreceği söylenmişti, hatta 1932 senesinde bile hâlâ bazı çevreler “Refah köşe başında bekliyor,, demişlerdi, halbuki o yıl buhranın ıu şiddetli yılı olmuştu. İktisadî buhran başladığı zaman bu yine bir düuya buhranı olacaktır ve her memlekette bunun ağırlığını yine maalesef işçi ve dar gelirli» halk kitleleri çekecektir.
ısıtmaz bir hale geliveriyormuş. İki sene müddetle verilen kaputlar birinci senenin ssnu gelmeden süzülüp akmakta imiş.
Fen işlerinde, yani atölyelerde çalışan işçilere verilen tulumlar tülbent bezi gibi iki günde açıldığı halde iki Sene üzerinden hesaplanmakta.
Mühim bir meselede, işçilerin ayda iki defa para alışları, Yeni bir iç tüzükle her ayın 13 ve 26 sında' ücretler verilmekte, fakat bu günler bayram vesaire gibi tatile rastlarsa para dağıtılmamakta, işçiler de bayram ertesini beklemeye mecbur kalmaktadırlar.
Teşkilât bakımından daha eski ve geniş olan İstanbullu arkadaşlarının elde ettikleri hak ve menfaatlere en uygun dileklerle ortaya çıkan bu (içyüz işçinin karşısına ış verenin vetosu dikiliveriyor.
21-10-946 tarihli dilekçelerinin iş veren tarafından red edildiğini gören bu üçyüzler ayak diriyor ve haklan üzerinde bir adım gerilememeğe karar vererek mü’messilleri vasıtasiyle bölge çalışma müdürlüğüne baş vuruyarfar.
Şirketle işçiler arasındaki ihtilâf, kanunu mecrasında yürürken şirket müdürlerinin işçi mümessilleri üzerindeki baskıları başlıyor, ve bu arada bir işçi mümessili sudan bir bahaneyle işden uzaklaştırılıyor.
İhtilâfı halle memur iş müfettişinin bütün gayretleri sırf, iş verenin en ufak anlaşma zihniyeti göstermemesi yüzünden baltalanıyor. İtirazcı mümessil Sabri Kırçıl’ln kati protestoları, meselemi vilâyet hakem kuruluna naklediyor.
3-12-946 da Vali muavini İsmail Hakkı’nin başkanlığında, Vilâyet hukuk işçileri müdürü, İş bölge müdürü, avukat Osman,
küdar tramvay şirketi müdürü Feridun Manyas ve işçi mümessillerinden de Ferit Kayra, Kemal Arta, Haşan Akay, Mehmet Kara tepe, ve Sabri Kır-çıl’dan mürekkep hakem kurulu uzun inceleme ve tartışmalardan sonra şirket müdürünün bütçe mü*aadesizliğini ileri sürmesiyle çıkmaza giriyor. Şirket bilançolarının tetkiki için toplantı 12 12-946 ya tehir ediliyor.
Hakem kurulu, işçilerin haklı dileklerini prensip olarak kabul ettiği halde iş verenin bütçem müsait değildir deyip ayak diremesini anlamak güçtür.
Şirketi kârlı veya zararlı bu-lunmasiyle işçilerin hak ve menfaatleri arasında ne gibi münasebet bulunabilir. İşçi şirketin kârından hissemi almaktadır li zararına göğüs gersin.
Üsküdar tramvay işçilerinin çok haklı dileklerinin yakın zamanda gerçekleşmesini temenni ederiz.
H. Malkoç
Yari şaka, garı ciddi.
Ayıp oluyor :
Başvekil fstanbulda epeyce lâf etti. Bunların hepsini ele alıp konuşmak lâzım gelse, deli pös-teki sayar gibi, belki bir sene sözün arkası gelmez. Hangi birine dokunalıml
Bizdeki yiyecek bolluğu, sevgili dostumuz, Ingiliz imparatorunu imrendirirmiş. Aksarayda pazardan küfe dolduran kadın-iar varmış. Daha neler!..
Pek muhterem Başvekil, şehrimizin mûteber tüccarları tarafından kendisine çekilen ziyafette yediklerinin tadı damağında kaldığı için böyle konuşuyor galiba!..
Yalnız, bu sözler, milletin iz-tirabı ile acı bir istihza teşkil ediyor. Bu hafif sözler, bu izti-raba hürmeten olsun sarfedilme-meli idi. Pek ayıb oluyor!
Kim dinler :
Pek sayın Başbakan, işçi ücretlerini bahis mevzuu eden bir gazeteciye, (Onlar da patronla-riyle anlaşsınlar) cevabını vermiş.
En büyük patronun Hükümet [-■olduğu bir memlekette işçi en evvel Hükümete başvurmakta haklıdır. Ve biz ilk sayımızdan Iberi bunu hükümete duyurmaya uğraşıyoruz. Ama kim dinler!..
Bravo Demokrat :
Sıkı yönetim 6 ay daha uzatıldı. Mecliste tasarının münakaşaları yapılırken, Demokrat Fuat Köprülü “Sıkı yönetimin bile kâ-I fı gelmediğini söyliyerek C.H.P. den bir hayli alkış ve bravo toplamış.
Sıkı yönetimden daha sıkısını bir Demokrat için ne olduğunu anlamak güçtür. Timurlenkten dişi filin yanına bir erkeğini de isteyen Hoca Nasrettin ile Profesör Köprülü arasındaki fark, birinin yalnız hoca, diğerinin ise hem Hoca, hem Demokrat, hem I de Köprülü olmasıdır.
Bravo Demokrat!..
Alî Altan
İstanbul sendikalarının adresleri
Sendikalar birliği :
Beşiktaş hasfırını caddesi bas-fınn mahallinde No. 44 - 46
Tütün işçileri sendikası ve İnşaat işçileri sendikası:
Beşiktaşta sendikalar birliği binasında.
. Maden sanayii işçileri sendikası:
Kalafat yeri, kürkçü kapı No. 167
Şoförler sendikası:
Fındıklı, dere içi
Basın yayın, kol lcri sendikası;
Vilâyet karşısı,
II nci kat, No. 10
Ayakkabı işçileri Çemberlitaş, Çukur
İşçi külubü :
Merkez: Beşiktaş birliği binasında.
I Sendika işlerine ait müracaatlar Beşiktaşda birlik dairesine yapılacaktır.
sokakta, ve kafa işçi-
İzzettin han
sendikası:
han No. 6
sendikalar
DÜZELTME
Geçen sapınızda "İşçi Ücretlerine Zam İstiyoruz» başlıklı yazıda bazı rakam yanlışlıkları olmuştur. Zamdan sonra, ençok kazançlı memurun eline (makam ve çocuk zamları hariç, aynî yardım dahil} 646 (Ankara’da 699), en az kazancçlı memurun eline ise 123 (Ankara’da 136) lira geçecektir. “1943 İş istatistikleri„ ne göre o yılın çalışılan gün vasatisi 235, iki yüz otuz beş gündür. Böylece düzeltir, özür dileriz.
Sayfa 4
Sendika Gazetesi
7 Aralık 1946
İzmir mensucat sanayii işçileri sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
(Geçen «ayıdan devam?
15 — Kontrol komisyonunun ödevi senede iki defa Sendika he-seplarını tetkik etmek müşahedelerini bîr rapor şeklinde takib eden umumi içtimaa sunmak, Sendika azalan arasında veya azalarla idare heyeti arasında çıkan ihtilâflarda hakem rolü oynamak, beşinci madde mucibince Sendikadan çıkarılmaları idare heyeti tarafından kararlaştırılan azalardanitirazlannı kabul ve müdafaalarını dinlemek ve hasıl edeceği kanaate göre çıkarma kararım bozmak veya kararlaştırmak veya ayrıca arkadaşlara uymayan hal vc tavırlardan dolayı disiplin cezaları tayin etmektir.
16 — Sendikada uygunsuz hareketleri görülen azalara tatbik edilecek cezalar : İhbar, tenbih ve geçici çıkarmadır. Temelli çıkarma yalnız dördüncü maddede sayılmış hallerde tatbik olunur.
17 — Sendikanın gelir kaynakları :
Sendikanın gelir kaynaklan şunlardır : Girişte her yeni aza-dan tahsil edilen ve bir defaya mahsus olmak üzere ustalardan bir lira çıraklardan elli kuruş yazılma ücreti. Azaların ödemeğe mecbur oldukları ustalar için yüz, çıraklar için elli kuruş Aidatları, teberruları ve Sendika faidesine verilecek müsamere ve temsillerin bıraktığı kârlar ve ilâhtır.
18 — Aylık aidat on liradan fazla olamaz. Aidat ödendikçe aza defterine ve diğer defterlere kayıt olunur.
19 — Sendikaya aidattan fazla para yardımında bulunmak imkânına malik olan azalar bu yardımı teberrüler şeklinde yapabilir.
20 — Aile durumu vesair meşru sebeplerle sıkıntıya düşenler için geçici olarak aidat ödeme mükellefiyetini idare heyeti kaldırabilir.
21 — Aidattan elde edilen gelirin dörtte biri mensucat işçilerinin haklarının korunması vesair fevkalâde ihtiyaçlara sarf edilmek üzere saklanır vc bu ihtiyat akçasına en sıkı durumlarda bile dokunulmaz.
22 — İzmirde’bir İsçi Sendikaları Birliği ve memleket ölçüsünde bir Sendikalar Federasyonu kurulur veya bu maksatları güden bir hareket uyanırsa Mensucat İşçileri Sendikası umumi bir içtima akteder ve derhal bu işçi sınıfı birliğine iltihak eder.
Sendika faaliyeti tatil zorunda kaldığı takdirde tasarrufundaki mallar İzmir İşçi Sendik»lan Birliğine dcvrolunıır. Böyle bir teşekkül mevcut değilse İzmırde mevcut azası en çok üç İşçi Sendikası arasında taksim olunur.
(ANA NİZAMNAMESİ)
geçen sayıdan Devam
8 — İdare heyetinin vazifeleri ikinci maddede sayılan gayeleri gerçekleştirmeğe uğraşmak, aza aidatını ve teberrualı toplamak veya kabul etmek bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek tütün işçilerinin umumi menfaatlerinin korunması için Sendika varidatının mühim bir kısmını sağlam bir ihtiyat ak-
çesi halinde saklamak. Işçildri ilgilendiren her çeşit iş şartları sağlık ve gündelik meselelerini aralıksız göz Önünde bulundurmak teşebbüslere girişmek ica-sahasında İş-
ve onların müşterek adlarına bmda protesto mitingleri yaptırmak kültür sahasında işçilerin seviyesini yükseltmek için imkân dahilinde olan her çareye baş vurmak, mühim kararlar almak zarureti hasıl Bunca oıagan üstü toplantılara çağırmak ve ilah., dır.
9 — İdare heyetine seçilen azalar umumi içtima sonunda ilk toplantılarını yaparlar. Kendi aralarından birini Sendika mesul kâtipliğine bir diğerini muhasip ve vetnedar’ıga bir üçğ^çuş^nü de teşkilât ve kültür işler; Kâtipliğine seçer. Her günlük işleri bu üç aza ve ihtiyaç olursa mtiâvînleri îdare eder vh teşMîâtfâtiijti'tT.
(Sona gelecek sayıda)
İstanbul Basın ve Yayın kafa ve kol İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
■ (Geçen «aSgan devam) I
10 — Sendikayı resmi makamlar, işletmeler ve Sendikala JBirliği önünde temsil etmek ve para işlerinde veznedarla birlikte imza koymak ve Sendika adına taahütiere girişmek yetkileri mesul kâtibe aittir. Mühim işlerde idare heyeti onunla birlikle temsile iştirak etmek üzere bir veya birkaç üyesine vekâlet verir.
11 — Vezne ve hesap kâtibi üye aidatını makbuz varerek toplar, yine makbuz mukabilinde teberrüat ve sair Sendika gelirlerini teslim alır ve bunların hesabını tutar ve idare heyeti karariyle veya mesul kâtibin tensibiyle zaruri masraflar yapıldıktan sonra para mevcudunun 25 liradan fazlası her akşam mesul kâtibin ve evznedrrm müşterek hesaplarına bankaya yatırılır.
Devamı gelecek sayıda
İzmir Müessese, Ticarethane ve
Esnafları Müstahdemin Sendikası
Eskişehir serbest sanayi işçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
(Geçen tanıdan devam)
c) Müstahdemlerin fikri ve bedeni serpilmeleri sağlamak iç:n ihtisas kursları, spor talimleri ve oyunları memleket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanat dersleri korolar ve saire organize etmek .—broşür, mecmua ve gazete gibi yayın işleri ile uğraşmak ve bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir müsdahde-mîn kulübü açmak ve idare etmek.—
d) Müstahdemler arasında tesanüt duygularını geliştirmek ve fiili hareketler halinde yükseltmek.
e) Bir karşılıklı yardım sandığı kurarak teker teker sefalete düşen veya hastalık, sakatlık, ihtiyarlık, ölüm ve doğumlarda Sendika azalarına aynî veya nakdi yardımlarda bulunmak ve I. M. T. E. M. S. mensuplarının umumi menfaatlerinin korunması için sandık mevcudunun mühim bir kısmını başka yerlere harcamayıp saklamak.
f) Sendika yardım sandığı kuruluncaya kadar Sendika geliri ile acil vakalarda idare kurulu kararı ile üyelerimize münasip yardımlarda bulunmak.
iANA NİZAMNAMESİ)
(Gcfen »ayıdan devam)
İzmir Basın ve Yayın Kafa ve Kol işçileri Sendikası
(ANA NİZA M N A M ESİ)
(Geçen sayıdan devam)
5 — Yanlız ahlâkça düşük olanlar, işçi ahlâkına yakışmıyacaK şekilde işçilerle iş verenler arasında fesat karıştıranlar, sendika menfaati aleyhine menfi propaganda yapanlarJ Basın ve Yayın Kafa ve Kol işçileri menfaatine aykırı hareket edenler veya bulunanlar Heyeti İdare karariyle sendikadan çıkarılirlar.
Teşkilât
6 — İzmir Basın ve Yayın Kafa ve Kol İşçileri Sendikasının faaliyetini yedi kişilik bir idare heyeti sevk ve idare eder. Bu heyet, bir sene için çoğunluk esası üzerinden ^endika üyelerinin genel toplantısında şcçıiir. En az sendikada bir senedenberi kayıtlı bulunan vc kendisine verilen İçtimaî işlerde kabiliyet göstermiş bulunan her üye, idare heyetine seçilebilir.
Muvakkat hüküm:
Sendika kurucularından en az üç kişi, ilk üç aylık kurulş devresinde İdare Heyeti vazifesini görür. Bu muvakkat idare heyeti, üç ay sonra sendikaya kaydedilmiş bulunan üyeleri genel bir top-kıntıya çağırır. Hu toplantıda Ana Nizamnameyi olduğu gibi veya değiştirerek çoğunluğun oyu ile kabul edilir ve nizami idare heyeti seçilir.
7 — İdare heyetinin vazifeleri, 2 nci maddede ve bu maddenin fıkralarında sayıları gayeleri gerçekleştirmeye uğraşmak, üye bağışları toplamak veya kabul etmek, bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek, Basın ve Yayın Kafa vc Kol işçilerinin menfaatlerinin korunması için Sendika varidatının mühim bir kısmını bir sağlam ihtiyat akçesi halinde saklamak, Basın ve Yayın Kafa vc Kol işçilerini ilgilendiren her çeşit iş şaıiUr.i.i sağlık vc güvenlik meselelerini aralıkstz olarak gözö-nünde bulundurmak vc onların müşterek adlarına teşebbüslere girişmek, icabında kanunun müsaadesiyle protesto mitingleri yaptırarak kültür sahasında seviyelerini inkişaf eıtirmtk için imkân dahilinde bulunan her çareye baş vurmak, mühim karariar almak zarureti halinde olağanüstü toplantılar^ arkadaşları çağırmak ve ilh...
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — Ankara Terziler Sendikası adı altında siyasi olmayan bir cemiyet kurulmuştur.
2 Selika jÖTının kısaltılmış şekli (A.jOT. S.) remzi ile gösteril-
ftştir. 11 ■ 1 jMk WL f
d — Maksat ve Gayeleri :
a) ;'Scpdikaya yaztlf işçileri iş verenlerce HükûrçM malumlan önünde temsil etmek işçilerin her türlü hak vc nıenfaatfarım korumak ve yapılan haksızlıklara karşı mücMftle etmek,’
b) işçileri ilgilendiren her kanonun tatbikıı^e işçi haklarını koruyacak Kanunların çıkarılmasını temin et mek»--işçilerin kafttınî yollardan haklarını aramak ve onlar adına dava açmak,
c) işçiler ve ailelerinin sağlık durumlarile ilgilenerek parasız muayene ve tedavilerini temin etmek,
(Devamı gelecek sayıda)
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden Mitat Kemal Akkanat
Çarşı kapı •kürkçüler pazarı sokak No: 14 F-K Basımevi
g) — Sendikamızında iştirak edeceği bir teknik heyet vasıta-sile serbest işçilerin ve işletmecilerin ehliyet usulüne tâbi olmalarını sağlamaya çalışmak sendikamızın vazifesi olacaktır.
h) — Hem devlet veya şirket fabrikalarında ve hemde serbest piyasada iş yürüten kimselerle sendikamız mücadele edecektir. Kanunende yasak olan bu usulü sendikamız işçilerin umumî menfaatine zararlı sayar.
4— Giriş ve çıkış :
Eskişehirde serbest sanayi işlerinde çalışan işçi ve müstahdemler din, ırk, ve milliyet farkı gözetilmeksizin sendikamızı girebilirler. Sendika menfaatine aykırı harekette bulunanlarla işçi sınıfının umumi menfaatlerini baltalayanlar, kara borsacılar ve ahlâkan fena tanınmış kimseler sendikaya giremezler, girenler olursa idare heyeti karariyle çıkarılırlar.
5— Teşkilât ■
Eskişehir S. S. 1. S. nfn merkez idare heyetini (11) kişilik idare meclisi azalan teşkil eder. İdare meclisi azalan ilk içtima-da kendi aralarından birini sen-, dika mesul kâtipliğine bir diğerini hesap ve vezne kâtipliğine bir üçüncüsünüdc teşkilât kâtipliğine seçerler. Bu üç şahıs kurucu aza sayılır ve idare meclisine karşı sorumludurlar.
6 — İdare meclisi lüzum gördüğü taktirde daima icra komisyonuna yardımcı mümessiller ihdas eder. Mümessiller daimi surette sendika mesul kâtibi ile temas ederler ve ona karşı sorumludurlar.
7— Sendikanın bil umum muhaberatından mesul kâtip sorumludur.
8— İdare meclisi azalan 15 günde bir defa olmak üzere mesul kâtibin başkanlığında içtima eder ve daimi icra komisyonunun vereceği faaliyet raporunu tetkik eder.
9— Sendikanın idaresi bu ana nizamnameye göredir. Ana nizamnamenin katiyetle belirtmediği meselelerde idare heyetinin vereceği kararla olur. Daimi icra komisyonu bunun haricinde hareket edemez.
10— Sendikaya kayıtlı aza her altı ayda bir umumî içtima ak-teder, bu içtimalarda işçi sınıfını ilgilendiren umumi meseleler görüşülür, münakaşa edilir ve idare meclisine luzumlu direktifler verilir.
11— Sendika azası her sene muntazaman kongre akteder ve bu kongrede idare meclisinin vereceği raporu ve hesabab tetkik ederek idare meclisini faaliyetinden dolayı ibra eder veya alınması icap eden tedbirleri karar altına ahr. Sendikaya kayıtlı azanın umumi içtimaa ve kongreye daveti ve bu içtimalarda alınacak kararların azaya bildirimi ya bir beyanname veyahut gazetelerle neşredilmek suretile yapıiır.
SENDİKA
Sendika Kongresini Polis men’etti
Maden Sanayi İşçileri Sendikasının yarınki pazar günü yapacağı kongre polis tarafından men edilmiştir. Bunun* sebebini soran alâkalılara Beşik, taş Polis karakolunca 4-12-946 tarih 593 sayılı bir mahrem emirden bahsedilmiş ve bu toplantının asayiş bakımından mahzurlu görüldüğü cevabı verilmiştir.
Bu mahrem emrin menşeî malum
Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Alanda Kol ve Kafa İşçisinin Davalarını Güder
Sene : 1 Sayı 15
ŞİMDİLİK CUMARTESİ 3ÜNLERİ ÇIKAR
Fiyatı İO Kuruştur.
7 Aralık 1946
“Demokrasi var,, denen yerde böyle kanun yapılmaz
İşçinin Alım Kabiliyeti Azalıyor
-----------©(♦♦♦♦♦♦----------
“İŞÇİ ve işveren meslek dernekleri ve dernek birlikleri hakkındnki kanun tasarısı» nın tamımın! nihayet okuduk. Bu tasarının ne maksatla hazırlandığı zaten biliniyordu; Türk işçisi tarafından tertemiz niyetlerle Usa zurnanda geliştirilen sendika hareketini türlü engellerle frenlemek î bağımsız Türk sendikalarının apaçık, dümdüz yoluna gizli mayinler yerleştirmek.
Tasarı sahiplerinin bu maksat uğrunda büyük gayretler sar-fettiklcri görülüyor. Bâzı maddeler kasden vüzuhsuz, lastikli yazılmış, “siyaset” gibi sınırla ri belirsiz, kaypak kelimeler kullanılmış, “genel sözleşmeler akdetmek” gibi tabirlerle, “toplu iş mukaveleleri” nin kabul edildiği hissi uyandırılmağa çalışılmış, İş vc Cemiyetler kanunlarının insan hak ve hürriyetlerine en aykırı hükümleri bir misli şiddetlendirilerek, ama sadece rakamlar halinde bu tasarıya aktarılmıştır, öyle anlaşılıyor ki tasarı sahipleri bu kanunun başka dillere tercüme edilebileceğini düşünmüş ler, demokrasiye ay kın •hükümlerini yabancılardan gizlemek için bir hayli ter dökmüşlerdir
Tasarının ruhunu vermeğe çalışacağımız bu yazıda maddeler üzerinde birer birer duramiya cağız. Yalnız, bir dördüncü madde var ki, buna kısa da olsa göz atmadan geçemiyeceğiz:
“/yçl vc işveren dernekleri siyasetle vc siyasi propaganda ve yayın faaliyetleriyle iştigal edemezler ve her hangi bir ziynet teşekkülün faaliyetlerine
Hemen söyliyelim ki. tasarıyı hazırlatanların son zamanlarda her fırsatta demokrasiye öruek diye gösterdikler; memleketlerden hiç birinin kanunlarında böyle bir maddeye yer verilmemiştir. Yazımızın sonlarında kendileriyle de birazcık konuşmayı düşündüğümüz. Çalışma Bakanlığı İngiliz müşavirlerinin memleketlerinde, İngiltere’de ise 7 mart 1913 tarihli kanunla sendikalara, aktif bir şekil de siyasî hareketlere katılmak, meselâ seçimlere karışmak vc bu iş için ayrı bir fondan para harcamak hakkı bile tanınmıştır.
“Siyaset” nedir? Daha dün, Çalışma Bakanlığınca çıkarılan “Çalışma” dergisinin son sayısında (sayı: 12) millî gelirin türlü sınıflar arasında bölünme nisbetlerinin “sosyal sınıfların İçtimaî ve siyasî iktidar şartlarına tâbi olarak taayyün ettiği’-belirtiliyor, ve ücret mevzuu-nun “sosyal politika ile ekonomi politikasının birleştiği bir sahada” bulunduğuna işaret
ediyordu. O halde bir sendika nın, başlıca mevzularından biri olan ücret mes’elesini kurcalaması “siyasetle meşgul olmak”, meselâ ücretlerin arttırılması yolunda neşriyat yapması da (ki bu, bugünkü hükümler yüzünden ancak devlete karşı yapılabilecektir) “siyasî propaganda ve yayın faaliyetleriyle iştigal etmek” sayılacak. Fertlerinin yüzde doksanjdokuzunu yarı aç yarı tok yaşatan bir cemiyette, tombul yanaklı oğlan resmi yapmanın bile siyasi bir maksadı, bir mânası vardır. Sonra, hem bir siyasî partiye mensup bulunmak, hem de bir sendikanın idare kurulu üyesi olmak gibi, son tasarıda çok şükür inkârından vaz. geçildiğini gördüğümüz, Ana yasa ile teyid edilmiş iki ana hakkı uy-m zamanda kullanmanın neticeni ne olur? Eğer böyle birisi C.H. P. nin adamı değilse, ola-ak şey kendisiyle birlikte sendikanın da yıkılmasıdır.
Bu maddenin müeyyideleri altıncı maddede yazılı. Bizce bu iki madde birleştirilip “Hükümet dilediği derneği faaliyetten meu’edebilir; bu demeğin hükümetçe sonradan yasak sayılacak şeylere aykırı kararlarına iştirak etmiş olan üyeleri bir ytl müddetle başka bir meslek derneğine üye olamazlar, denilseydi, daha açık konuşulmuş ve Türk hâkimlerinin boş yere vicdan azabına sokulması ön-.enmiş olurdu.
İş ve Cemiyetler kanunlarının tasarıda atıfta bulunulan maddeleri, başlıca, grev yasağına ve polisin adetâ demettir-fin bir cüz’ü mütemmimi sayıl-masına aittir. Tasarıyı h&zirla-yanlarca bilhassa demokrat sa yılan memleketlerden hiç birinde eşine rastlanmayan bu hü-Unmh-rin buraya, müeyyideleri bir misli şiddetlendirilerek aktarılması değil, öbür kamuıUr dan da bir an önce çıkarılması Uuuıgclûdû *uîu
Grev gibi tabiî bir .hakkın bul tnemlefltte bâlâ suç sayılması,! yalnız İyonların değil, her Tür-i kün yûzfinü kızar t mâlıdır.
Tasanda bir de,{bütün vasıf-' lariyle işçi olan ve sayıları yüzbirfinre varan küçük san'at' işçilerinin sendika kurma haklarını ellerinden almak gayreti seziliyor :
“... Esnaf veya esnaf yanında çalışanlar arazında kurulmuş veya kurulacak demekler hakkında bu kanan hükümleri uygulanmaz.” (mad. 2)
Eğer birinci maddede “Bu kanunda yazılı şartları haiz ol-
Devamı 2 inci sayfada
SENDİKACI
Halk Part si her zamanki gibi, Türk İşçisinin hayat şartların;: kulak asmamakta, ücretlerin arttılması lüzumuna göz yummaktadır
7 eylül kararları üzerindeki son tartışmaların M -clîs’e kadar süren safhasını 3 üncü sayımızda gözden geçirmiştik. Vardığımız netice, bı tartışma lann C. H. P. ile Demokratlar arasında “sen, ben» kavgasından öteye gitmediği idi. 7 eylül kararları hangi zümreler yüzünden alınmıştır?, I u kararlardan hangi sınıf ve zümreler faydalanmıştır?, bu yüzden bayat şartları büsbütür kötüleşen
sınıf ve tabakalar hangileridir? Haftalarca süren tartışmalarda bu ve buna benzer suallere cevap değil, yer bile verilmemişti.
Bununla beraber Demokratlar ellerindeki en sağlam kozları Meclis tartışmalarına saklamış olabilirlerdi. Rakamlarını, endekslerini, diğer delillerini ortoya atarlar, “işte fiyatlar, işte işçi ücretleri», “işte. köylü nün sattığı nıahsjul’ere ait fiyat serileri, işte köylü tarafından
satın alman mamullerin köy fiyatları», işte işçinin, köylünün, fakir memurun geçinme vaziyetlerini, nc yiyip ne içtiklerini, ne giyip yaktıklarını, nerelerde oturduklarını gösteren malûmat ve rakamlar, “işte sermayenin 7 eylül kararlarından sonra olduğu gibi, bu kararlar-dau önce de yaptığı vurgunları açığa vuraıı deliller, kâr nisbet* Jcri, sermaye toplamaları, İlh~ (Devamı Sayfa 2 def
Yeni bir iktisadi buhran mı?
Amerika’da beliren yeni İktisadî buhran, dünya bul ranma gidebilir rft
1929’ da Aınprlfce’dn patlak verip sonra bütün dünyayı saran büyük İktisadî buhran sona ermeden ikinci dünya harbi başladı. Harp boyunca gerek İngiltere, gerek Amerika hükümetleri vc halkı harpten sonra yine işsizlik ve buhranla karşı laşma korkuşundun kurtulmadı lar ve bunun için de bir takım tedbirlere, İktisadî güçlüklere karşı hazırlıklı olmıya çalıştılar. Umuluyor ki, harpten sonra hiç değilse dört beş sene geçmeden bir buhran olmaz. Harpte halkın kazancı artıyor, hal-
emri verdiği için £ l^|ıtrîzn olan Kömür
Sendikam Kıitti. Ec^ız
Amerikan grevleri
Kömür İşçileri sendikası başkanı John Lewis mahkûm oldu- |
Amerikada devam etmekte o-Irfn kömür işçileri grevi dolayı- . siyle sendika başkanı John wis’i mahkeme etmekte olan
günüKebli
u kaffm4?23-946 iştif
[ara ğBre Ameri^L- — tnür isçileri -sendikası 3,5 milyon dolar, sendika başkanı Ifctis’de 10 bin dolar para cezasınHJarp-
(ânnı avukatı bu kâran sendikayı dağıtmağa matuf siyasî bir hareket olduğunu iddia ederek protestoda bulunmuştur.
Lewis bu kararı tehevvürle karşılamış, başkanın kendisini hapis cezasivie tehdidine rağmen, doğacak neticeden mahkemenin mes’ul olacağını bildirmiştir.
kö-
H^endil ırlikatbi lar para
nıki satın alacak istihlâk eşya-
l bulamadığından kazancını -«iarcıyamıyordu. Bu biriken salın alma kudretinin harpten sonraki yıllarda barcanışı ve hükümetlerin girişeceği büyük mesken inşası programları bir buhran ihtimalini bir kaç sene ğecıktirecekiir, o bir kaç sene sarfında da yeni kanunlar, si-•gortalar, İktisadî programlarla buhrana karşı tedbir alınmış I «olacaktı. Vaziyetin böyle olacağı sanılıyordu
Halbuki sulbün daha ikinci (Devamı 3 ncü sayfada)
Zindanlarda Çürütülen Yunanlıların Feryadı
"4 ayda 4Tt demokrat öldürüldü ve katiller yakalanmadı. Buna rağmen demokratik şupr tetiktedir.,,
Böyle bir komploya en son kurban giden kasabalardan birr Argyro Pouli dir. Kundakçıların aşikâre istedikleri seri hafindeki cinayetlerine hep göz yumulmaktadır. Demokrat olarak tanılan vatandaşlar muhtelif bahanelerle rüsmî işlerden uzaklaştırılmaktadirlar. Aylar-danberi, binlerce kahraman an-tifaşist Yunan mukavemet hareketi mensubu hapishanelerde tutulmaktadırlar. Hükümet iktidarı eline alalı henüz. 4 ay bile olmadığı halde 411 demokrat vatandaş meçhul katiller tarafından öldürülmüş ve bu cinayetlerin faillerinden hiçbiri bulunmamıştır. Bütün bu teröre rağmen halkta uzun mücadeleler neticesi kazanılmış bulunan (Devamı 2 nci sayfada)
(Yunanistar.dan Amerıkaya günde- | rilen bu mektup New-yorkta çılan Jn-* ‘'izce ve Rumca ETNİKOS KİRİKS adlı gazetenin 22 Eylül 1946 tarihli uiluhaımda aynen neşrolunmuştur.)
Nktıonal Heröld gazetesi mu-barrirleTİadcn Mir. E. Velaçç* hos'a .î S
Yffhuniîtandu bükün et kuvvetleri demokrat unsurlara karşı genîş ölçüde bir temizleme hareketine girişmiş bulunmak tadır. Devamlı ve sistemli bir şekilde demokrat temayüllü vatandaşlar sudau bahanelerle mahkemeye sevk olunup ağır hapis cczalarma çarptırılmaktadır. Hükümet, harpten çıkmış olan vatanınızı imar ve yeniden ihyaya çalışacak yerde monarşisi sürülerini cl altından kışkırtıp destckliyerek mevcut binaları da tahrip ettirmektedir.
'I,
Sayfa 2
Sendika Gazetesi
7 Aralık 1946
İşçinin alım kabiliyeti azalıyor
(Baş tarafı birincide)
İlh..„ derlerdi. Böylece, ilkin, “Türk lirasının iç ve dış değer leri arasındaki açıkkk’ın neden ileri geldiği anlatılmış olur, bu kararlar yerine hangilerinin a* Ilıtması lâzım geldiği de kendiliğinden meydana çıkardı. 7 eylül kararları yıllardan beri yürüyen yolun tabiî bir merhalesidir. “Geniş halk kitleleri zararına sermayenin başı boşluğu hattâ teşvik ve himayesi,, diye kısaca anltabileceğimiz asıl se-beb ortadan kalkmadıkça bu türlü kararlar ergeç alınacaktı. Demokratlar da iktidarda olsalardı başka türlüsünü yapamaz, yapamazlardı. 7 eylül olmamış ta, 8 ocak olmuş. Bunun başka türlüsü, sermayeye harp içindeki vurgunlarını ödetmek ve yeni vurgunlara engel olmak suretiyle iç fiyatları yukarıdan a-şağıya itmekti. İkide birde “sınıf partisi değil, millî partiliyiz^ diyen bir partinin böylesi-,ni yapamiyacağı besbellidir. Nitekim, Demokratlar bir tartışmayı kazanmak pahasına sınıf-lenni inkar etmemişler ve hiç değilse sözle olsun böyle bir yolu seçmemişlerdir. Büyü'den gerek sualleri, gerekse C.H P. nln cevaplarına mukabil cevapları hep havada, sathî kaldı. Sözlerinin bir yerinde “alınan kararlardan dolayı hasıl olan... para farkı müstahsile aksetmiş değildir „ dediler; bu iddialarını bile sonuna kadar götürüp, bu farkın sermaye çevrelerine aksettiğini açıkça söylemediler. İşçi sınıfının durumundan ise bahis bile açmadılar. Yanlız, 7 eylül kararlarının neticelerini sayarken, işçi ücretlerinin artması ihtimalini bu kötü neticelerden biri olarak göstermekten kendilerini alamadılar ;
“Gelecek İthal mallarının fiyatı büyük bir artış gösterecektir. Dahilde istihsal olunan mamullerimizin de eskisine nazaran çok fazla bir fiyat göstermesi muhakkaktır Çünkü mamûlle-ri yapan makineler hariçten daha yük' sek ücretle gelecek, işçi ücretleri yükselecek, münakale vasıtalarının artmış olması bu mamullerin fiyatlarında büyük tere.jfüler kaydedecektir. Bütan bunlara mukabil memur maaşlarına yüzde yirmi gibi az bir zam olduğu görülüyor,.
Dediler. Demokratlar, işçi üc retlerinin 7 eylül kararlarından önce de ne kadar düşük olduğunu, işçi kazançla inin en aşağı dereceli memur kazançlarından da çok aşağıda bulunduğunu bilmiyor değillerdi. Amma sözcülerini böyle konuşturmaya tercih ettiler.
Demokratlar Meclis tartışmalarında da 7 eylül kararlarına esasta muhalif olup olmadıklarını, kendileri iktidarda bulun
• salardı alacakları kararların neler olacağını belirtmeden geç tiler. Daha doğrusu, şu sözleriyle, kendilerinin de işin pek farkında olmadıklarını belirtmiş oldular:
“Memlekette milletle hükümet arasında büyük bir ifimadsızlık devam e-diyor. Bu ifimadsızlık kelimesi iktisadi vc ticarî sahalardadır- ilim adamları olsun, ihtisas sahibi arkadaşlar olsun, bu işte memleketin bugünkü iktisadi güdümünü hakikî tenkidlere ve vak’alara intibak ettir, cek şekilde hazırlanması zorundadır. Bunun için bilmiyorum bir yüksek iklisad komisyonu mu seçilsin, yoksa başka bir şekil mı bulunsun, her halde tedbir olmalarında fayda vardır .
C.H.P. çilere gelince ; onlar
her vakitki gibi, karşı tarafın kuvvetinin değil, kendi zaaflarının darbeleri altında bu tar tışmayı da kaybettiler. 7 eylülden sonra dünya piyasasındaki fiyat artışları icabı ihraç mallarımızın yabancı parasivle ifade edilen dış fiyatları da artmış, kararların tek dayanağı olan “iç ve dış fiyatları ayarlama zarureti,, de hiç değilse şimdi lik sözden ibaret kalmıştı. Bu kararların, iç fiyatlar, yıpranan sanayi ve ulaştırma tesislerini yenileme masrafları, devlet giderleri, v.s. üzerinde yapacağı tepkiler kestir!'ememişti. Demokratlar, sadece bu apaçık hakikatlara parmak basmakla hasımlarinı yendiler.
Geçen y izimizin başlarında da söylediğimiz gibi, söz alanında kimin kimi yendiği bizi pek alâkadar etmez. Bizce, bu tartışmalardan çıkan asıl netice C. H. P. liler gibi Demokratların da emekçi kitlelerin hayat şartiyle ilgilenmedikleridir.
Meclis’teki o ateşli tartışmaların artık külü bile soğumuştur. 7 eylül kararlarından bir iki hafta sonra yeniden yükselmeğe başlıyaı fiyatlar ise, e-kim ayında olduğu gibi, kasım ayında da başı boş yürüyüşlerine devam ettiler. Buna mukabil, işçi ücretleri hâlâ yerinde saymaktadır. Kısacası, işçinin alım kabiliyeti günden güne düşüyor. Halk Partisi her zamanki gibi Türk işçisinin hayat şartlarına kulak asmamakta ücretlerin arttırılması zaruretine göz yummaktadır. Başbakanın İstanbul gazetecileriyle yaptığı konuşmadaki sözleri de bunun yeni bir delilidir. Ama, Demokrat Partinin bu mevzu-daki tavrı da bugüne kadar C. H.P. den farksız olmuştur Bu nunla beraber, biz yine başkan-larinın Bursa'daki sözlerini işte şuraya yazıyoruz :
‘İş Kanunu ve Çalışma Bakanlığı İşçi meselesini müsbet bir şekle vardı-ramamıştır. İşçi alın teriyle çalışan vc çalışmasının karşılığını görmeğe hak kazanan bir vatcnduştır. Sendika yapmak... onunu en mukaddes hakkıdır... İstikbali sağlamadıkça olgun işçi yetiştirilemez... Demokrat Parti millî bir partidir. Bütün vatandaşların olduğu gibi işçinin de hakkını koruya-cakiır.,
önümüzde bütçe müzakereleri var. Meslek dernekleri ka nunu tasarısının müzakeresi var. Demokrat Parti bu fırsatlardan faydalanarak Türk işçisinin bugün İsrarla üzerinde durduğu isteklerini pekâlâ destekleyebilir. 'İ
1— Ücretlerin yeter l( rde hemen artırılması,
2— Bağımsız sendikalara türlü yollarla yeniden zincir vu, -inağa kalkışıl.namesi,
3— Bütün Demokrat memle ketlerde işçi sendikalarına tanınmış olan, ücret ve is şartları üzerinde patronla doğrudan doğruya pazarlığa girişmek ve gerekirse greve başvurmak haklarının Türk sendikalarına da tanınması.
Türk işçisi, Demokrat Parti’-ye (ne oldukları artık iyice belli olan bâzı azalarına değil) ancak bu takdirde “bir demokrat parti„ uotunu verebilir. Yoksa, “sınıf partisi değil, millî partiyiz,, gibi sözlere, dünyanın her-yerinde olduğu gibi Türkiye’de de işçi sınıfının karnı toktur. C. H. P. edebiyatında bu türlü yaldızlı sözlerin âlâsı bulunur.
SENDİKACI
nisbet
“Demokrasi var” denen yerde böyle yapılmaz
(Baş makaleden devam) mayan derneklerin, gerek işçilerin gerek işverenlerin müşte rek menfaatlerini temsil yetkisi yoktur” da denilmeseydi, böyle antidemokratik bir kanunun sınırları dışında kaldıkları için, küçük saıı’at işçilerini tebrik ederdik. Gerçi «t addeler vuzuhsuzdur, lastiklidir. “Esnaf” ın türlü kanunlarda türlü tarifleri yapılmıştır. Kimlerin “esnaf yanında çalışanlar” dan sayılacağı Çalışma Bakanlığının takdirine bağlı kalacaktır. Bunların kurmuş oldukları veya kuracakları derneklerin nihayeti ne olacak? Bıı da Çalışma Bakanlığının arzusuna kalmış bir şeydir.
Tasarının tamamı okununca akla şu sualler geliyor: İşçi sendikaları, patronla karşı karşıya gelip ücret ve iş şartları üzerinde işçiler adına pazarlığa girişebilecekler mi? Belki, ama bu pazarlık hiç bir zaman sendikanın serbest iradesiyle so.ıu na kadar götürülemiyecek, çünkü arada uzlaşma olmazsa iş başka mercilere gidecektir. Uzlaşma olmadı. Bugünkü duruma göre işçiler topluca işlerini j terk edebilecekler midir ? Ha* yir. Çünkü bu, hâlâ da suç sayılmaktadır. Sendika, ücretlerin arttırılmasını, iş şartlarının ısla-hım isteyebilecek midir f İstese de elinde bugüne kadar olduğu gibi hiç bir müeyyide bulunmayacaktır. Ama bunlar sendikaların başka gelen njes’eie-leri, haklan, vazifeleridir. Bun--lar tanınmadıkça sendika olmaz. B> tasarıma üzerinde çok duracağız. Biraz da İngiliz, müşavirlerle konuşalım.
y Hükümetin, Ankara’da çıkan baş organı “Ulus” ta geçenler- I de şöyle yazılıyordu :
. "Çalışma Bakanlığımız, acemisi olduğumuz bir alanda, kendi başına, el yyrdamıyle bir takım emprişue hareketlere girişmedi. Tersine,\ kurulur ku rulmaz, işçi ve çalışma davalarında Ç ilen gıimtş (Mr ualı u( mokranisinden, İşçi I urtisinin iktidarı elinde tuttuğu, yani programını gerçekleştirmekle meşgul bulunduğu bir memlekette?:, İngiltere’den, iki uzman getirdi. Bu İTr mantar, fmişnih JİnkanTıginda iken Mr- Beviniu. yakın iş arkadaşları idiler. Aramızdaki. samimi aostluğan şevkiyle, bir eemffe olsun tffyr İm iki zatı memleketimize yolladılar. Onlar, i yaranır, a zıt dolak-
tılar. İşçinin taplu olarak çalıştığı bölgeleri gördüler. Raporlarını hazırlayıp hakanlığa sundular. Şimdi bu uzmanların tavsiyeleri yerine getirilmektedir."
Bu sözler sayın uzmanlar tarafından yalanlanmış değildir. O halde doğrudur Şimdi ken-diit-rinden soruyoruz : İncelemeler yaptıktan, yurdumuzu dp-taştıktan, Türk işçisini toplu olarak gördükten sonra, Çalışma Bakanlığına böyle bir kanun tasarısı mı tavsiye ettiniz ? Milletlerarası İş Konferanslarında müstemlekelerinizdeki insanlara bile tanımayı tanhhüt ettiğiniz hak ve hürriyetlere Türk işçisinin lâyık olmadığını size telkin eden nedir ? İncelemeleriniz, dolaşmalarınız neticesinde Türkiye’nin müstemlekelerden de geri olduğu kanaatine mi vardınız ? Medenî bir mil letin,. medenî insanlarısınız ve öğrendiğimize göre işçi sınıfının içinden çıkmışsınız Türk işçilerinin zihinlerinde haklı olarak beliren bu sualleri cevaplandım k, öyle sanıyoruz, ki, medenî vazifelerinizdendir.
SENDİKACI
Maden ocakları çalışma şortlarının en ağır olduğu işyerle-ridir. Meslek hastalıklarının ve iş kazalarının en çeşitli şekilleri bura’arda görülür. Yer altında gün ışığından ve temiz havadan mahrum olarak her an bir kaza tehlikesinin korkusu içinde ve yorucu, yıpratıcı bir iş yükü altında çalışan işçiler en büyük yardım ve bakıma muhtaçtırlar. İktisadî hayatımızın bel kemiği kömürdür. Her fabrika bacasından, kömür işçi sinin emeği tütmekte, her vapur ve trende onun emeği yanmakta, her lâmbadan onun ışığı parlamakta, yine onun emeği tencerelerimizi kaynatmaktadır.
Endüstri sahalarının tesis ve ıslahında atılacak ilk önemli adım sağlık ve sosyal yardım servisleriuin iyi bir şekilde organizasyonudur. Kömür havza-sında müessir dım Bütün --------_ -------
hastalıklarıma, intanlara ve kazalara karşı korumaktır. Bu a ğir şartlar altında çalışanlara her türlü yardım yapılarak, gı da, temizlik, kültür, spor v( eğlence bakımından, her ihtiya emin ilk plânda düşünmek gerektir. Bu işe de işletmenin masa başında çalışan memurların dan değil, işçilerden başlanma İldir Yar.i esas işçidir. Memur zümresi ikinci plânda yer allı
Havzada ilk yapılacak iş, iş çi sitelerinin tesisidir. Kışla gi bi koğuşlar yaparak bekâr amele barındırmak ve bilhassa mü nâvebeli mükellef işçi çalıştırmak en hatalı yoldur. Zâteıı b şekil, işi bir angarya hâlin getirir. Basit, fakat sıhhî ölçü
bir sosyal yar-yok gibidir, işçiyi meslek
u
Yardım ve Sağ|ık I
Ijemtüi
mesele
ler üzerine yapılmış evlerde işçiler ailelerile birlikte iskân edilmeli, her işçi devamlı ve sıkı bir sıhhî koııtrola tâbi tutulmalıdır. İşçilerin, âıleleri ile birlikte, iş garantisi altına alınması da şarttır. İşçi, ilerde işsiz ve sokak ortasında kalmak tehlikesinden kurtulmalıdır. Ücretlerin insanca yaşanabilir bir seviyeye çıkartılıp, müslekar bir hâle konması da zaruridir. Bunlar yapılırsa işin randımanı da pek tabiî olarak artacaktır ve bu yardımlar için harcanacak para istihsalin artması ile karşılanabilecektir.
Bu gibi iş yerlerinde vazife alacak olan hekimlerin de endüstri hekimi vasfını hâiz olması şarttır. Endüstri hekimi, modern hijyen tatbikatını, kaza ve hastalıklara karşı koruma nıetodlarruı bilmekle beraber ekonomik ve sosyal malûmata da sahip olmak zorundadır. Maden ocaklarında hekim, sağlık tedbirlerinin tatbik ve kontrol edebilmek için teknisyenlerle iş birliği sayesinde işçilerin sağlığı ve binnetice randımanlı ve rasyonel istihsâl temin edilebilir. Bu suretle hastalıklar çıkmadan ve kazalar olmadan önlenir. Meselâ veremi, milyonlar sarfile kurulacak sanatoryomlar yerine, işçinin verem olmamasına dikkat etmek hem daha İnsanî, hem de daha az masraflı bir iştir. Bu gün sanatoryornlarda da olmadığından vereme tutulan işçi havzadan ihraç edilmekte ve ölümle başbaşa bırakmaktadır.
Gelecek yazımızda yine bu mevzuda devam edeceğiz
Sağlıkçı
Zindanlarda Çürütülen. Yunanlıların feryadı (Başlarafı / nci sayfada)
demokratik şuur tetiktedir. De-nilebilir ki Yunan halkı kadar hürriyet ve demokrasi uğrunda yılmadan kahramanca kan dökmüş millet hemen yok gibidir. Bununla beraber Yünanistanı koloni halinde idare etmiye başlayan ingilizler emperyalist gayelerinin tahakkuku için kralcıları olanca gayretleri ile desteklemektedirler.
İşkence hücrelerinde inleyen 30 demokrat vatandaş bir yolunu bulup Amerikada size vaziyetlerini bildirmiyc karar verdiler. Bîz bir demokrat avukat olan J. souprps’da sizin adresinizi gördük. Bu zat da birçok inkilâpçı yunan münevverleri gibi bizimle beraber hapis hanededir. Çünkü haksiz yere zindanlara atılan demokrat vatandaşların müdafaasını üzerine almak istem ştir. Aramızda yurdumuzu faşist boyunduruğundan kurtaran mukavemet hareketine iştirak etmiş Angelopoulo ve Es-tathion adlarında iki zabit te var. Buna karşılık Almanlarla iş birliği yapanlardan pek çoğu halen serbest halde dolaşmakta ve hakiki vatanperverleri tenkile çalışmaktadır. Dr. Vasilos Karlatiras da bizimle hapishanede bulunuyor. Bu zat işgal
esnasında Steni kasabasındaki evinde amer; kakları saklamış ve evini mukavemet hareketine bir karargâh ve depo olarak kullanmıştı. Böylece memleketimizin hakiki demokrat evlâtları hapislerde, dağlarda, ormanlarda, sürgünlerde sürünürken iktidara hiçbir zaman lâ-yik olmıyan monarşistler İngiliz baskısı altında zorla başta tutulmaktadırlar. Sizden, haksız yere zindanlarda çürüyen demokrat yunan vatandaşlarınızın seslerimizi Amerika halkına duyurmanızı rica ediyoruz Halen yuııanistanda neler olduğunu bu büyük demokrasi diyarı bütün çıplaklığı ile öğrenmelidir Demokrat yunan halkı; İngiliz emperyalistlerine ve onların kolktukları altına sığınıp vatandaşları terörle titreten monarşist güruhla sonuna kadar savaşacaktır.
Yunan demokrasisine yardım bekliyoruz.
Hürmetler ede»-, hararetli selâmlarımızı yollarız.
İmzalar :
Natis Kapnisis (mühendis), T. Deuıetrion (işçi lideri), J. An-gelopoulos (zabit), K. Kapolos (avukat), J. Tsoupros (avukat), R. Karlatipras (doktor)
7 Aralık 1946
Sendika Gazetesi
Sayfa 3
İbret Aynası
Gözü Doymayan Emperyalizm Harp içinde İngiliz ve Amerikan devlet adamları arasında yapılan toplantılarda konuşulan şeyleri yavaş yavaş Öğrenmiye başlıyoruz. Bu yolda yapılan ilk neşriyat, Rooaevelt’in oğlu El-liot Roosevelt’in neşrettiği kitaptır. Bu eserde Churchill ile Roosevelt arasında geçen ko-nıışmalar yazılıdır. Uzağı gören bir devlet adamı olduğunda şüphe bulunmiyan Roosevelt’in harpten sonra ortaya çıkacak meseleleri evvelden kestirdiği ve meselelerin halli için elinden gelen gayreti sarfettiği apaçık anlaşılmaktadır. Roosevelt, emperyalizme düşman bir adam olarak görünüyor. Nitekim Churchill ile yaptığı konuşmalarda hep Ingiliz emperyalizmine hücum etmiş ve kurulacak sulh için, en büyük engelin, başka milletleri, sömürmek olan emperyalizm olduğunu anladığını göstermiştir.
Bundan evvelkinde olduğu gibi, bu harbin de emperyalist hırslardan doğmuş olduğuna şüphe yoktur. Bütün Asya kıta sının en bereketli toprakları (Hindistan dahil) ile Cenubî Af rîka, Irak, Filistin, Ürdün, Mısır, ta ötelerde Avusturalya İngiliz emperyalizminin kucağına düşmüşlerdir. Ingilterede işbaşına geçen hükümet, harp seneleri içİndc,fi vaidlerine uyarak, buraları istikbâline kavuşturacak yerde, yeni yeni memleketlere el atarak müstemlekelerini çoğaltmanın yolunu aramakla meşguldür. Bu arada Yunanistan misâlini bütün acılığı ile ortaya sürmek mümkündür. Dünyanın en medenî milletlerinden biri olan Yunanlılar, düşman bir memleket imiş gibi, İngiliz işgali altındadır. Uzun harp seneleri boyunca, faşist kuvvetlere karşı savaş açan demokratlar, şimdide yeni işgalcilerle çarpışmak zorunda kalmaktadır. Ingilizler harp sonundan beri, emperyalizmi istemi-yen bütün demokratlara olduğu gibi, Yunan demokratlarına da kominist adını takmıştır. Bu gün bu memleketin içinde kıvrandığı ıztlrap bütün Yunan halkı ile beraber, dünyanın dört köşesindeki her antiem-peryalist vatan severi üzmektedir.
Hulâsatan söylemek lâzım gelirse, bu gün konferanstan konferansa atılan ve bir türlü tükeneceğe ve halledileceğe ben-zemiyen sulh meselelerinin bu kararsız durumu, zaferin emperyalist hırslara, büyük mâlî sermaye menfaatlerine âlet edilmek arzusundan doğmaktadır. Küçük, büyük, yaşamak ve istiklâline sahip kalmak istiyen bütün milletler için tek çıkar yol, kenar millî siyasetlerinden kıl kadar şaşmamak, ve kenar istiklâlini kurtarmak uğruna bile olsa, her hangi bir emperyalist kuvvete baş eğmemektir. Çünkü böyle bir durum, o mil letin istiklâli ve toprak bütünlüğü için en büyük tehlikeyi teşkil eder.
A. Altaa
Üsküdar Tramvay İşçilerinin İstekleri Hakem Kuruluna aksetti
--------n b ■ a —>
İstanbul tarafındaki işçilere tanınan haklardan istifa deyi istiyen bu işçilerin müracaatları tetkik ediliyor
Kırk arabasından ancak otuz ikisini çalıştırabilen Üsküdar tramvay şirketinin altmış vatman, doksan biletçi ve doksan beş atölye işçisi kendilerini İstanbu' mıntakası tramvay işçileriyle mukayese ettikleri zaman irkilmekte haklıdırlar.
İstanbul tramvay işçileri yedinci günün tatil ücretini tama-mile aldıkları halde Üsküdar tramvay şirketi bu ha tkı tanımamaktadır.
943 de yürürlüğe giren % 50 gece zamları kararnamesine rağman Üsküdar tramvay işçileri bu hakdaıı da faydalanamamışlardır.
İstanbulun biletçi, vatman, ve kontrolörleri her aylortala-
Ankara Terziler Sendikası nasıl kuruldu?
«Bizim Ankarada kurduğumuz terziier sendikası da cemiyetler Kanunu hükümlerine tâbi olduğu halde kanunda yazılı olmayan birçok hareketlere hedef olmuş tur. '
21-11-946 cuma günü sendikamızın kurulduğunu bildiren bir dilekçe yirmişer kuruşluk damga pulunu havi dört nizamname ile vilâyete müracaat edildi. Vali muavini emniyet müdürlüğüne havale etti. Emniyet müdürlüğünde nöbetçi polis tarafından ikinci şube müdürlüğüne götürmekliğim ihtar olundu. İkinci şube müdürüne götürdüm, birinci şubeye havale etti İstida ve nizamnameleri birinci şube müdürlüğünde Ziya beye götürdüm.
• « •
Ziya bey istidamızı alıp baktıktan sonra “Bu noksan., dedi. “Hepinizin nüfus kâğıtlarını, ikâmetgâh ve çalışma adreslerini, hal tercümelerini, ananızın, babanızın olup olmadığını, evli veya bekâr olduğunuzu, çocuklarınızı ve şimdiye kadar nerelerde çalıştığınızı ve nereden geldiğinizi, hangi tarihte geldinizi bir büvüyk keğıt üzerine teker teker daktilo ile" yazdırarak bana getirin o zaman bizde muameleyi yapmağa başlarız”- dedi. Ben şaşırdım. Cemiyetler kanu-
Yeni bir İktisadî buhran mı?
/ nci tayfada) senesi tamamlanmadan yeni bir İktisadî buhranın alâmetleri yine Amcrikada belirdi. Son gelen Amerikan mecmuaları borsalarda esham ve tahvilâtın düştüğünü ve bir «iktisadi sarsıntı» nin beklendiğini şöyli-yorlar. Harpte biril en kazançlar umulduğu kadar çıkmamış, mesken inşası programının tatbikinde güçlükler belirmiş ve patronlar işçilerin burnunu kırmak için böyle bir «sarsıntı» için ellerinden geleni de esir-gemiyorlarmış Şimdi, 1947 senesinin ortalarında «nisbeten
ma onar lira bilet primi alırlar-ki bu, bilet başına satışdan üç para alınarak toplanan paranın taksiminden gelir. Ayrıca atölyede çalışan fen işçileri de dahil olduğu halde günde yirmişer kuruşluk intizam primi alırlar. Üsküdar şirketi ve bilet primi ve nede intizam primi vermemektedir.
Üsküdar şirketi evvelce elbiseyi yaptırır ve günü doldukta geriye alır, »attırırmış. İşçiler buna itiraz etmişler. Şirket de tutmuş eskileri geri almaktan vaz geçmiş. Geçmiş amma bu seferde elbiselerin kumaş kalitesini düşürmüş. Elbiseler kısa zamanda geyilmez, geyilsede
nund t böyle birşey olmadığını söyleyince bana «Hayır efendim bunların olması lâzım, cemiyetler kanununu bizde okuduk »dedi. Vaziyetin hiçte böyle olmadığını cemiyetler kanununu okuyan bütün vatandaşlarımız bilirler. Bay müdür bu muameleyi bize karşı niçin reva gördü?
Beı: arkadaşlardan nufus kâğıtlarını ikisi eksik olmak şartile topladım ve çift adreslerini alarak müdüriyete götürdüm. Aradan bir hafta geçtiği halde nufus kâğıtlarının ikisi eksik olduğu için bana kayıt numarası verilmedi ve «ben senin yapına bir polis vereceğim beraberce o iki nuius bağıllarının sahiplerine gideceksiniz yerlerini sen memur beye göst.ereceksin memur bey de nufus kâğıtlarının suretini çıkaracak ve sfr de bsşka bir zaman gelin istidanı? kayıt numarasını alın” dedi. Ben de polis yanımda olaugunâlde mec7" buren arkadaşların çalışma yerlerinden birini gösterdim. Diğe-rinin yerini de tarif ederek ay- Sedat’Tozdemir, Üs-
rıldım. Ben ayrılırken yanımdaki memur bey bana hâlâ soruyordu “Ya orada yoksa?” Ankara Terziler Sendikası kurucularının başına gelen ve sizin başınıza gelmemesini temenni ettiğimiz durun bundan ibarettir.
Sendika korucularından Mehmet Sarp
kısa» b;r sarsıntı bekleniyor-muş.
Bir kere bir sarsıntı belirdikten sonra onun ne kadar süreceğini kimse söyliyemez. 1929 buhranının da kısa süreceği söylenmişti, hatta 1932 senesinde bile hâlâ bazı çevreler “Refah köşe başında bekliyor,, demişlerdi, halbuki o yıl buhranın ıu şiddetli yılı olmuştu. İktisadî buhran başladığı zaman bu yine bir düuya buhranı olacaktır ve her memlekette bunun ağırlığını yine maalesef işçi ve dar gelirli» halk kitleleri çekecektir.
ısıtmaz bir hale geliveriyormuş. İki sene müddetle verilen kaputlar birinci senenin ssnu gelmeden süzülüp akmakta imiş.
Fen işlerinde, yani atölyelerde çalışan işçilere verilen tulumlar tülbent bezi gibi iki günde açıldığı halde iki Sene üzerinden hesaplanmakta.
Mühim bir meselede, işçilerin ayda iki defa para alışları, Yeni bir iç tüzükle her ayın 13 ve 26 sında' ücretler verilmekte, fakat bu günler bayram vesaire gibi tatile rastlarsa para dağıtılmamakta, işçiler de bayram ertesini beklemeye mecbur kalmaktadırlar.
Teşkilât bakımından daha eski ve geniş olan İstanbullu arkadaşlarının elde ettikleri hak ve menfaatlere en uygun dileklerle ortaya çıkan bu (içyüz işçinin karşısına ış verenin vetosu dikiliveriyor.
21-10-946 tarihli dilekçelerinin iş veren tarafından red edildiğini gören bu üçyüzler ayak diriyor ve haklan üzerinde bir adım gerilememeğe karar vererek mü’messilleri vasıtasiyle bölge çalışma müdürlüğüne baş vuruyarfar.
Şirketle işçiler arasındaki ihtilâf, kanunu mecrasında yürürken şirket müdürlerinin işçi mümessilleri üzerindeki baskıları başlıyor, ve bu arada bir işçi mümessili sudan bir bahaneyle işden uzaklaştırılıyor.
İhtilâfı halle memur iş müfettişinin bütün gayretleri sırf, iş verenin en ufak anlaşma zihniyeti göstermemesi yüzünden baltalanıyor. İtirazcı mümessil Sabri Kırçıl’ln kati protestoları, meselemi vilâyet hakem kuruluna naklediyor.
3-12-946 da Vali muavini İsmail Hakkı’nin başkanlığında, Vilâyet hukuk işçileri müdürü, İş bölge müdürü, avukat Osman,
küdar tramvay şirketi müdürü Feridun Manyas ve işçi mümessillerinden de Ferit Kayra, Kemal Arta, Haşan Akay, Mehmet Kara tepe, ve Sabri Kır-çıl’dan mürekkep hakem kurulu uzun inceleme ve tartışmalardan sonra şirket müdürünün bütçe mü*aadesizliğini ileri sürmesiyle çıkmaza giriyor. Şirket bilançolarının tetkiki için toplantı 12 12-946 ya tehir ediliyor.
Hakem kurulu, işçilerin haklı dileklerini prensip olarak kabul ettiği halde iş verenin bütçem müsait değildir deyip ayak diremesini anlamak güçtür.
Şirketi kârlı veya zararlı bu-lunmasiyle işçilerin hak ve menfaatleri arasında ne gibi münasebet bulunabilir. İşçi şirketin kârından hissemi almaktadır li zararına göğüs gersin.
Üsküdar tramvay işçilerinin çok haklı dileklerinin yakın zamanda gerçekleşmesini temenni ederiz.
H. Malkoç
Yari şaka, garı ciddi.
Ayıp oluyor :
Başvekil fstanbulda epeyce lâf etti. Bunların hepsini ele alıp konuşmak lâzım gelse, deli pös-teki sayar gibi, belki bir sene sözün arkası gelmez. Hangi birine dokunalıml
Bizdeki yiyecek bolluğu, sevgili dostumuz, Ingiliz imparatorunu imrendirirmiş. Aksarayda pazardan küfe dolduran kadın-iar varmış. Daha neler!..
Pek muhterem Başvekil, şehrimizin mûteber tüccarları tarafından kendisine çekilen ziyafette yediklerinin tadı damağında kaldığı için böyle konuşuyor galiba!..
Yalnız, bu sözler, milletin iz-tirabı ile acı bir istihza teşkil ediyor. Bu hafif sözler, bu izti-raba hürmeten olsun sarfedilme-meli idi. Pek ayıb oluyor!
Kim dinler :
Pek sayın Başbakan, işçi ücretlerini bahis mevzuu eden bir gazeteciye, (Onlar da patronla-riyle anlaşsınlar) cevabını vermiş.
En büyük patronun Hükümet [-■olduğu bir memlekette işçi en evvel Hükümete başvurmakta haklıdır. Ve biz ilk sayımızdan Iberi bunu hükümete duyurmaya uğraşıyoruz. Ama kim dinler!..
Bravo Demokrat :
Sıkı yönetim 6 ay daha uzatıldı. Mecliste tasarının münakaşaları yapılırken, Demokrat Fuat Köprülü “Sıkı yönetimin bile kâ-I fı gelmediğini söyliyerek C.H.P. den bir hayli alkış ve bravo toplamış.
Sıkı yönetimden daha sıkısını bir Demokrat için ne olduğunu anlamak güçtür. Timurlenkten dişi filin yanına bir erkeğini de isteyen Hoca Nasrettin ile Profesör Köprülü arasındaki fark, birinin yalnız hoca, diğerinin ise hem Hoca, hem Demokrat, hem I de Köprülü olmasıdır.
Bravo Demokrat!..
Alî Altan
İstanbul sendikalarının adresleri
Sendikalar birliği :
Beşiktaş hasfırını caddesi bas-fınn mahallinde No. 44 - 46
Tütün işçileri sendikası ve İnşaat işçileri sendikası:
Beşiktaşta sendikalar birliği binasında.
. Maden sanayii işçileri sendikası:
Kalafat yeri, kürkçü kapı No. 167
Şoförler sendikası:
Fındıklı, dere içi
Basın yayın, kol lcri sendikası;
Vilâyet karşısı,
II nci kat, No. 10
Ayakkabı işçileri Çemberlitaş, Çukur
İşçi külubü :
Merkez: Beşiktaş birliği binasında.
I Sendika işlerine ait müracaatlar Beşiktaşda birlik dairesine yapılacaktır.
sokakta, ve kafa işçi-
İzzettin han
sendikası:
han No. 6
sendikalar
DÜZELTME
Geçen sapınızda "İşçi Ücretlerine Zam İstiyoruz» başlıklı yazıda bazı rakam yanlışlıkları olmuştur. Zamdan sonra, ençok kazançlı memurun eline (makam ve çocuk zamları hariç, aynî yardım dahil} 646 (Ankara’da 699), en az kazancçlı memurun eline ise 123 (Ankara’da 136) lira geçecektir. “1943 İş istatistikleri„ ne göre o yılın çalışılan gün vasatisi 235, iki yüz otuz beş gündür. Böylece düzeltir, özür dileriz.
Sayfa 4
Sendika Gazetesi
7 Aralık 1946
İzmir mensucat sanayii işçileri sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
(Geçen «ayıdan devam?
15 — Kontrol komisyonunun ödevi senede iki defa Sendika he-seplarını tetkik etmek müşahedelerini bîr rapor şeklinde takib eden umumi içtimaa sunmak, Sendika azalan arasında veya azalarla idare heyeti arasında çıkan ihtilâflarda hakem rolü oynamak, beşinci madde mucibince Sendikadan çıkarılmaları idare heyeti tarafından kararlaştırılan azalardanitirazlannı kabul ve müdafaalarını dinlemek ve hasıl edeceği kanaate göre çıkarma kararım bozmak veya kararlaştırmak veya ayrıca arkadaşlara uymayan hal vc tavırlardan dolayı disiplin cezaları tayin etmektir.
16 — Sendikada uygunsuz hareketleri görülen azalara tatbik edilecek cezalar : İhbar, tenbih ve geçici çıkarmadır. Temelli çıkarma yalnız dördüncü maddede sayılmış hallerde tatbik olunur.
17 — Sendikanın gelir kaynakları :
Sendikanın gelir kaynaklan şunlardır : Girişte her yeni aza-dan tahsil edilen ve bir defaya mahsus olmak üzere ustalardan bir lira çıraklardan elli kuruş yazılma ücreti. Azaların ödemeğe mecbur oldukları ustalar için yüz, çıraklar için elli kuruş Aidatları, teberruları ve Sendika faidesine verilecek müsamere ve temsillerin bıraktığı kârlar ve ilâhtır.
18 — Aylık aidat on liradan fazla olamaz. Aidat ödendikçe aza defterine ve diğer defterlere kayıt olunur.
19 — Sendikaya aidattan fazla para yardımında bulunmak imkânına malik olan azalar bu yardımı teberrüler şeklinde yapabilir.
20 — Aile durumu vesair meşru sebeplerle sıkıntıya düşenler için geçici olarak aidat ödeme mükellefiyetini idare heyeti kaldırabilir.
21 — Aidattan elde edilen gelirin dörtte biri mensucat işçilerinin haklarının korunması vesair fevkalâde ihtiyaçlara sarf edilmek üzere saklanır vc bu ihtiyat akçasına en sıkı durumlarda bile dokunulmaz.
22 — İzmirde’bir İsçi Sendikaları Birliği ve memleket ölçüsünde bir Sendikalar Federasyonu kurulur veya bu maksatları güden bir hareket uyanırsa Mensucat İşçileri Sendikası umumi bir içtima akteder ve derhal bu işçi sınıfı birliğine iltihak eder.
Sendika faaliyeti tatil zorunda kaldığı takdirde tasarrufundaki mallar İzmir İşçi Sendik»lan Birliğine dcvrolunıır. Böyle bir teşekkül mevcut değilse İzmırde mevcut azası en çok üç İşçi Sendikası arasında taksim olunur.
(ANA NİZAMNAMESİ)
geçen sayıdan Devam
8 — İdare heyetinin vazifeleri ikinci maddede sayılan gayeleri gerçekleştirmeğe uğraşmak, aza aidatını ve teberrualı toplamak veya kabul etmek bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek tütün işçilerinin umumi menfaatlerinin korunması için Sendika varidatının mühim bir kısmını sağlam bir ihtiyat ak-
çesi halinde saklamak. Işçildri ilgilendiren her çeşit iş şartları sağlık ve gündelik meselelerini aralıksız göz Önünde bulundurmak teşebbüslere girişmek ica-sahasında İş-
ve onların müşterek adlarına bmda protesto mitingleri yaptırmak kültür sahasında işçilerin seviyesini yükseltmek için imkân dahilinde olan her çareye baş vurmak, mühim kararlar almak zarureti hasıl Bunca oıagan üstü toplantılara çağırmak ve ilah., dır.
9 — İdare heyetine seçilen azalar umumi içtima sonunda ilk toplantılarını yaparlar. Kendi aralarından birini Sendika mesul kâtipliğine bir diğerini muhasip ve vetnedar’ıga bir üçğ^çuş^nü de teşkilât ve kültür işler; Kâtipliğine seçer. Her günlük işleri bu üç aza ve ihtiyaç olursa mtiâvînleri îdare eder vh teşMîâtfâtiijti'tT.
(Sona gelecek sayıda)
İstanbul Basın ve Yayın kafa ve kol İşçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
■ (Geçen «aSgan devam) I
10 — Sendikayı resmi makamlar, işletmeler ve Sendikala JBirliği önünde temsil etmek ve para işlerinde veznedarla birlikte imza koymak ve Sendika adına taahütiere girişmek yetkileri mesul kâtibe aittir. Mühim işlerde idare heyeti onunla birlikle temsile iştirak etmek üzere bir veya birkaç üyesine vekâlet verir.
11 — Vezne ve hesap kâtibi üye aidatını makbuz varerek toplar, yine makbuz mukabilinde teberrüat ve sair Sendika gelirlerini teslim alır ve bunların hesabını tutar ve idare heyeti karariyle veya mesul kâtibin tensibiyle zaruri masraflar yapıldıktan sonra para mevcudunun 25 liradan fazlası her akşam mesul kâtibin ve evznedrrm müşterek hesaplarına bankaya yatırılır.
Devamı gelecek sayıda
İzmir Müessese, Ticarethane ve
Esnafları Müstahdemin Sendikası
Eskişehir serbest sanayi işçileri Sendikası
(ANA NİZAMNAMESİ)
(Geçen tanıdan devam)
c) Müstahdemlerin fikri ve bedeni serpilmeleri sağlamak iç:n ihtisas kursları, spor talimleri ve oyunları memleket ve dünya meselelerine dair konferanslar, güzel sanat dersleri korolar ve saire organize etmek .—broşür, mecmua ve gazete gibi yayın işleri ile uğraşmak ve bu çeşit kültür faaliyetlerine elverişli bir müsdahde-mîn kulübü açmak ve idare etmek.—
d) Müstahdemler arasında tesanüt duygularını geliştirmek ve fiili hareketler halinde yükseltmek.
e) Bir karşılıklı yardım sandığı kurarak teker teker sefalete düşen veya hastalık, sakatlık, ihtiyarlık, ölüm ve doğumlarda Sendika azalarına aynî veya nakdi yardımlarda bulunmak ve I. M. T. E. M. S. mensuplarının umumi menfaatlerinin korunması için sandık mevcudunun mühim bir kısmını başka yerlere harcamayıp saklamak.
f) Sendika yardım sandığı kuruluncaya kadar Sendika geliri ile acil vakalarda idare kurulu kararı ile üyelerimize münasip yardımlarda bulunmak.
iANA NİZAMNAMESİ)
(Gcfen »ayıdan devam)
İzmir Basın ve Yayın Kafa ve Kol işçileri Sendikası
(ANA NİZA M N A M ESİ)
(Geçen sayıdan devam)
5 — Yanlız ahlâkça düşük olanlar, işçi ahlâkına yakışmıyacaK şekilde işçilerle iş verenler arasında fesat karıştıranlar, sendika menfaati aleyhine menfi propaganda yapanlarJ Basın ve Yayın Kafa ve Kol işçileri menfaatine aykırı hareket edenler veya bulunanlar Heyeti İdare karariyle sendikadan çıkarılirlar.
Teşkilât
6 — İzmir Basın ve Yayın Kafa ve Kol İşçileri Sendikasının faaliyetini yedi kişilik bir idare heyeti sevk ve idare eder. Bu heyet, bir sene için çoğunluk esası üzerinden ^endika üyelerinin genel toplantısında şcçıiir. En az sendikada bir senedenberi kayıtlı bulunan vc kendisine verilen İçtimaî işlerde kabiliyet göstermiş bulunan her üye, idare heyetine seçilebilir.
Muvakkat hüküm:
Sendika kurucularından en az üç kişi, ilk üç aylık kurulş devresinde İdare Heyeti vazifesini görür. Bu muvakkat idare heyeti, üç ay sonra sendikaya kaydedilmiş bulunan üyeleri genel bir top-kıntıya çağırır. Hu toplantıda Ana Nizamnameyi olduğu gibi veya değiştirerek çoğunluğun oyu ile kabul edilir ve nizami idare heyeti seçilir.
7 — İdare heyetinin vazifeleri, 2 nci maddede ve bu maddenin fıkralarında sayıları gayeleri gerçekleştirmeye uğraşmak, üye bağışları toplamak veya kabul etmek, bunları alınacak veya evvelce alınmış kararlara göre sarfetmek, Basın ve Yayın Kafa vc Kol işçilerinin menfaatlerinin korunması için Sendika varidatının mühim bir kısmını bir sağlam ihtiyat akçesi halinde saklamak, Basın ve Yayın Kafa vc Kol işçilerini ilgilendiren her çeşit iş şaıiUr.i.i sağlık vc güvenlik meselelerini aralıkstz olarak gözö-nünde bulundurmak vc onların müşterek adlarına teşebbüslere girişmek, icabında kanunun müsaadesiyle protesto mitingleri yaptırarak kültür sahasında seviyelerini inkişaf eıtirmtk için imkân dahilinde bulunan her çareye baş vurmak, mühim karariar almak zarureti halinde olağanüstü toplantılar^ arkadaşları çağırmak ve ilh...
(ANA NİZAMNAMESİ)
1 — Ankara Terziler Sendikası adı altında siyasi olmayan bir cemiyet kurulmuştur.
2 Selika jÖTının kısaltılmış şekli (A.jOT. S.) remzi ile gösteril-
ftştir. 11 ■ 1 jMk WL f
d — Maksat ve Gayeleri :
a) ;'Scpdikaya yaztlf işçileri iş verenlerce HükûrçM malumlan önünde temsil etmek işçilerin her türlü hak vc nıenfaatfarım korumak ve yapılan haksızlıklara karşı mücMftle etmek,’
b) işçileri ilgilendiren her kanonun tatbikıı^e işçi haklarını koruyacak Kanunların çıkarılmasını temin et mek»--işçilerin kafttınî yollardan haklarını aramak ve onlar adına dava açmak,
c) işçiler ve ailelerinin sağlık durumlarile ilgilenerek parasız muayene ve tedavilerini temin etmek,
(Devamı gelecek sayıda)
Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden Mitat Kemal Akkanat
Çarşı kapı •kürkçüler pazarı sokak No: 14 F-K Basımevi
g) — Sendikamızında iştirak edeceği bir teknik heyet vasıta-sile serbest işçilerin ve işletmecilerin ehliyet usulüne tâbi olmalarını sağlamaya çalışmak sendikamızın vazifesi olacaktır.
h) — Hem devlet veya şirket fabrikalarında ve hemde serbest piyasada iş yürüten kimselerle sendikamız mücadele edecektir. Kanunende yasak olan bu usulü sendikamız işçilerin umumî menfaatine zararlı sayar.
4— Giriş ve çıkış :
Eskişehirde serbest sanayi işlerinde çalışan işçi ve müstahdemler din, ırk, ve milliyet farkı gözetilmeksizin sendikamızı girebilirler. Sendika menfaatine aykırı harekette bulunanlarla işçi sınıfının umumi menfaatlerini baltalayanlar, kara borsacılar ve ahlâkan fena tanınmış kimseler sendikaya giremezler, girenler olursa idare heyeti karariyle çıkarılırlar.
5— Teşkilât ■
Eskişehir S. S. 1. S. nfn merkez idare heyetini (11) kişilik idare meclisi azalan teşkil eder. İdare meclisi azalan ilk içtima-da kendi aralarından birini sen-, dika mesul kâtipliğine bir diğerini hesap ve vezne kâtipliğine bir üçüncüsünüdc teşkilât kâtipliğine seçerler. Bu üç şahıs kurucu aza sayılır ve idare meclisine karşı sorumludurlar.
6 — İdare meclisi lüzum gördüğü taktirde daima icra komisyonuna yardımcı mümessiller ihdas eder. Mümessiller daimi surette sendika mesul kâtibi ile temas ederler ve ona karşı sorumludurlar.
7— Sendikanın bil umum muhaberatından mesul kâtip sorumludur.
8— İdare meclisi azalan 15 günde bir defa olmak üzere mesul kâtibin başkanlığında içtima eder ve daimi icra komisyonunun vereceği faaliyet raporunu tetkik eder.
9— Sendikanın idaresi bu ana nizamnameye göredir. Ana nizamnamenin katiyetle belirtmediği meselelerde idare heyetinin vereceği kararla olur. Daimi icra komisyonu bunun haricinde hareket edemez.
10— Sendikaya kayıtlı aza her altı ayda bir umumî içtima ak-teder, bu içtimalarda işçi sınıfını ilgilendiren umumi meseleler görüşülür, münakaşa edilir ve idare meclisine luzumlu direktifler verilir.
11— Sendika azası her sene muntazaman kongre akteder ve bu kongrede idare meclisinin vereceği raporu ve hesabab tetkik ederek idare meclisini faaliyetinden dolayı ibra eder veya alınması icap eden tedbirleri karar altına ahr. Sendikaya kayıtlı azanın umumi içtimaa ve kongreye daveti ve bu içtimalarda alınacak kararların azaya bildirimi ya bir beyanname veyahut gazetelerle neşredilmek suretile yapıiır.
Comments (0)