n
Kiiçük ilânlar
J
SAYFADA
SALI 10 Ocak 1950
Bene 32 — No. 11223 — Tlotl: 6er çerde 10 kuruştur.
D.P. kongresi Menderesin
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yan islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaan
Polonyada temizleme
nutku ile sona erdi
M
Mareşal Rokosovald yeni bir temizleme lânı hazırladı .
Ticaret ve Sanayi odaları ayrılamaz
Belli başlı sanayi erbabının düşüncelerini neşrediyoruz Ticaret ve Sanayi Odalarına yeni devir ve yeni esaslara uygun bir şekil vermek üzere bundan bir kaç ay önce yeni bir kanun tasanın hamrlanmıştı. Bu tasarının baş vasıflarından, î biri. Ticaret ve Sanayi Odalan-'na müstakil bir hüviyet vermek ve bunları bir birlik halinde toplamaktı. Tasarının ilgili çevrelerde müzakeresi sırasında, Ticaret ve Sanayi Odalarından ayrt bir zümre halinde bir sanayi odası kurulması fikirleri ortaya atılmış, sanayicilerden mühim bir kitlenin buna taraftar olmamasına mukabil Sanayi Birliği çevresindeki aza. zümre menfaatlerinin Ticaret ve Sanayi Odasında İyice müdafaa ediletniyeccğlni İleri sürerek Sanayi Odasının ayrılmasında ısrar etmişlerdir.
Nüfus
sayımı
1950 seneğindeki sayım için hazırlık yapılıyor
1

ar
Komisyon seçim tasarısını inceliyor
Adnan Menderes: “Siyasi itimat ve huzurun bozulduğunu görürsek seçimlere girip girmemeği düşünmeğe mecbur kalacağız., diyor
Ankara 10 — Demokrat Parti is tişari kongresi Adnan Menderes vo Köprülünün nutukları-le dün akşam son* erdi, kon-(greıie serdedilcn tenkitlere Adnan Menderes cevap verdi.
Adnan Menderesin nutku
Delegelerden Hüseyin Balık konuşmasında şiddet polltlka-auıdnn bahsetti ve parti umumi idare heyetini de bu görüşe İştirak ettirmeğe çalıştı. Bunun Özerine Adnan Menderes bir aa •tten fazla süren bir nutuk söyledi ve dedi kİ:
■ — Bazı arkadaşlarımız bu hücumlara ayni şiddetle mukabelede hiç bir gün gecikmememizi İstiyorlar. Bu talep karşısında evveli İktidarın hücumlarının mâna ve maksadının ne olduğunu tesblt etmek ve sonra buna karşı partimizin takip edeceği politikayı tayin etmek İcap eder.
İktidar partisinin hücumlarının hedefi ne imiş?
tk Utlar, oon samanlarda
İçin bu kadar şiddetle taarruza geçmiş bulunuyor. Bunun sebebi bir kuvvet nümayişi yapmak kendi knedlnl tesçi etmek ve bli tün memlekette perişan bir ha ' lc gelen Halk Partisi mensupla- > nnın maneviyatını yükseltmek ten »eri geliyor. Bu tıpkı karan Iıktan korkan ve yalnız kalan 1 bir insanın kendi sesiyle kendi- 1 ni leşçi etmek gayretine benzer. ı Bundan başka, diğer bir maksat I ta. her ne yapılırsa yapılsın iktidarın behemehal Halk parti- ( sinde kalacağına dair bir kana- i at telkini suretüe Demokrat ve i bitaraf efkârı umtımiyeyl yelse ı sevketmek ve seçim sandığı ba- ( sına gelmekten mümkün oldu- ı ğu kadar menetmek.İr ve nlha- I yet hücumlarla bizi tahrik ederek, Demokrat partiyi ardı arka ı sı gelmlyen bir bürü bayağı mü- i nakaşolonn çukurunda yıprat- I maki ir. (
Bu sebeple bizim takip edeceğimiz yol, tahrikler ve muka- 1 bil hücumlardan uzak kalarak ı bu nazik devrede asıl hücum ' edenin, haklı »e haksızın kim ol : duğunu güneş ışığı altına çeke- 1 rek butun memlekete ve dünya 1 ya gösetereceğiz. Onun İçin ö- 1 nümüzdeki aylann bir huzur, 1 Bükün ve siyasi itimat devresi 1 o İm asım temin etmek gayesini 1 gütmekteyiz. Çünkü her memle 1 kette seçimler sükûn ve itLmat ’ havası İçinde cereyan ederse se I IAmet.ll olur. Hele bizim mem- 1 leke t te seçimlerinin böyle
bir hava İçinde yapılması kati 1 bir Zaruret halini almıştır. Bu ı nokta üzerinde o kadar ısrarlı- 1 yız ki İktidarın bu kargaşalık l yaratmak gayretLCrt devam e- I dip de siyasi itimat ve huzurun 1 tamamen bozulduğunu görecek ı olursak, aeçlmicrc girmek mesu i llyetlnl üzerimize alıp almamak hususunu tezekkür etmek mecburiyetinde halacağız Hattâ seçimlere girmiş olsak dahi hiyle ve zorun hâkim olduğunu milletçe müşahede ve tesblt edecek bir vaziyet hasıl olursa, katiyet le eminim ki partimiz büyük «ayıda milletvekilliği kazanmış Olan dahi Meclise İştirak etmek mesuliyetini asla kabul etmiye-cek ve kendi adına seçilen milletvekillerini derhal Ut)faya da 1 Wt edecektir.
Adnan Menderes sözüne hu-«unıet andı dolaymlle D Parti- i sine yapılan hücumlardan ba-! hlsle demiştir kİ:
Onlar bu ameleyi kan ve ih-tlH| mânasında anlıyorlar, halbuki bu karara mesnet olan sebepleri ve bunun mintâtnı müteaddit defalar başta Boyar ol-j
Demokratlar teferruatta hükümet görüşünden ayrılıyor, Millet Partisi de nisbî temsil usulünü istiyor
Ankara 10 —■ Seçim kanununu inceleyecek olan karma komisyon dün Denizli küllet vekili Behçet UVun başkanlığında toplanarak çalışmalarına başladı. Bu müzakerede komisyon haricinde 17 milletvekili de konuşarak görüşlerini bildirmişlerdir.
Bu görüşmelerde D. Parti adına konuşan Muğla Milletvekili Nuri özsan, hükümet tasarısının ana prensiplerinde u-mumtyet itibariyle mutabık olduklarını, fakat teferruatta bazı görüş ay kır ılıklan bulunduğunu anlatmıştır.
Söz alan Ahmet Kemal Varınca, yüksek seçim mahkemesinin nazari olduğunu, bu bakımdan ilmi heyete beyanı teessüf edeceğini söylemiştir.
Müteakiben Millet Partisi adına konuşan Haşan Dinçer, nisbl temsil usulünü hükümetin ve ilim heyetinin reddedemedl-ğlnl beyan etmiş ve bu usulün ana prensipleri arasın* alınmasının memleket şartlan bakımından hak ve adalete daha uygun olduğunu tebarüz ettirerek ekseriyet usulünün aleyhinde bulunmuş Ve hâkimin seçim kurullarında rey sahibi bir âza olmaktan Heri gldemiyece-ği İçin adil teminatın sözde kalacağını da ilâve eylemiştir.
Müzakereler sırasında, bir aralık gazetecilerin de komisyon müzakerelerinde hazır bulunmaları mevzuu üzerinde durulmuş, fakat iç tüzük ahkâmının buna müsait olmadığı anlaşılmıştır. Komisyon, bugün de müzakerelerine devam edecektir. ______
Türk Ticaret bankasının lermayeıj arttırılacak
Ankara 10 (Akşam) — — Türk Ticaret Bankası anonim Ortaklığı sermayesinin 1.200,000 liradan 4.400.000 liraya çıkarılması Ticaret ve Ekonomi Bakanlığınca kabul edilmiştir
Kamu komisyon re 1*1
Behçet Uz
Vlyanaya gelen raporlara, göre, Macaristan komünist partisi içinde şiddetli bir IhUllf basgöstermiştir. Partinin üyelerinden büyük bir kısmı temiz lenmek tehlikesi İle karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bazı ı haberlere göre, bir an tehlikeli bir duruma düşen Rakosl e-lân bu durumdan kurtulmuş değılnr.
Diğer taraftan Polonyada mareşal Rokosovsky’nin yeni bir temizlik hazırladığı ve bu arada tanınmış komünistlerden daha bir çoklarının temizlenecekleri söylenmektedir.
Biz bugünkü belirsiz durumu aydınlatmak ve asıl büyük sanayici kitlesinin bu fikirlerden ’ hangisine taraftar olduklarını . I meydana çıkararak llgiil çev-j relerin bu kanun mevmundakl 1 | çalışmalarına bir yardıma olmak maksadıyla İsianbuluni
Tembel mensucat fabrikan sahibi Hüanû Himmctoğiu belU başlı sanayicilerinin şüncckrtnl aksettirecek anket tertip ettik.
Anketimiz şu beş sorudan mü-.ekfcepU.'-
(Arkası î nd sahlfede)
dü-blr
Vuku bulan çarpış-’O malarda 7 kişi Öldü-w ____________________ (0
Modemi 10 (AA.) — (AFP>: 2 Dün Öğleden sonra Modena'da^ çıkan kanlı karışıklıklar neticesinde altı kişi ölmüştür. Daha sonra ağır yaralılardan biri daha ölmüştür.
Diğer taraftan btrigenç. biri kadın olap iki kişinin de hayatlarından ümit kesilmiştir.
ıs

itimatnamesini verdi
r
Filozof Rıza Tevfik’e açık mektup
Yazan:
Selim Sırrı TARÇIN
Bujun 5 inci sahilimizde
Uçan bomba bataryaları
Ruslar tarafından Arnavutluk sahlinde yerleştirildi
Roma 10 (AF.) — İtalyan ARI haberler ajansı tarafından bildirildiğine göre. Arnavutluktan gelen mülteciler Arnavutluğun Adriyatik denizi sahillerinde. Rusların, uçan bomba atan topçu İle ağır bataryalar tabiye ettiklerini söylemişlerdir.
Gene mültecilerin iradesine göre, Sason adasında da Ruslar tarafından askeri tesisler vücuda getirilmektedir.
İsrail elçisi El i ahu Sason
Ankara 9 (AA.) — Cumhurbaşkanı bugün saat 16,30 da çankayadnkl köşklerinde itimatnamesini takdime gelen İsrail elçisi M. Enahu Sassonu mutad merasimle kabul buyurmuşlardır.
Bu kabul esnasında Dışişleri Bakanlığı umumi kâtibi büyük elçi Faik Zihni Akdur lıazır bulunmuştur.
K!SIHP«$8M KANLI BİR AİLE KAVGASI
Para taksiminden birbirine giren aile efradından dördü yaralandı
Cep radyosu şeklindeki maddeyi Haşanın yaptığı iddiası inceleniyor
Teknik Üniversitede Talebe yurdu hademelerinden Haşan Ak gün'ün bulduğu bir cep radyosu şeklindeki maddenin prize sokul m asiyle vukua çelen infilâkı ve Haşanla, Ahmet Özkan ve İsmail adlarında diğer iki hademenin de yaralandığını dün yazmıştık.
Haşanın yaralan hafif olduğu için hastaneye yatırılmanı ış, İsmail ile Ahmet Cerrahpaşa hastanesinde alakonul-muşlardır.
İnfilâkı yapan maddenin parçaları tetkik edilmek üzere alâkalı makama verilmiş, diğer ı taraftan adlî soruşturmalara nöbetçi savcı Yakup Şeklp Mııs-Juoğiu el koymuştur Bu cep radyonu şeklindeki Aletin Haşan Akgun tarafından yapıldığı hakkında ortaya bir İddia atıldığından bu nokta üzerinde de »lıırulmakl.ıultr
Yaralı İsmail ile Alımtl
Bayındırlık Bakanı İstanbul» geldi
Bayındırlık Bakanı Şevket Ad-alan dün uçakla Istanbula gelmiştir.
Dün gece yansı Kasım paşada Bedreddin mahallesinde bir a-11e efradı arasında geçen ve dört kişinin ağır surette yara-lanmasiyle neticelenen kanlı bir vaka olmuştur.
Bu mahallede bir evde oturan Niyazi Yeşiller İle kardeşi Haşan Yeşiller ve onun kayınpederi Mustafa Saldırayla İki kardeşin enişteleri Haşan Selvi. aralarında bir para taksimi meselesinden kavgaya tutuşmuşlardır. Fazla İçkili bir halde bulunan kavgacılardan Haşan Yeşiller. bir aralık taşıdığı büyük bir kamayı çekerek kayınpederiyle eniştesi ve kardeşinin ü-zerlne atılmış ve gelişigüzel salladığı kama darbeleriyle üçünü de muhtelif yerlerinden ağır surette yaralamıştır.
Bu sırada Haşanın kardeşi Niyazi Yeşiller de dine bir bıçak geçirmiş, o da kardeşi Hasa nın üzerine atılarak birkaç yerinden vurmuştur.
Evdeki kadınların feryat ve istimdadına yetişen zabıta me-
murları hepsini cankurtaranla Beyoğlu hastanesine kaldırmışlardır.
Tahkikata nöbetçi savcı Nus-ret el koymuştur, teab eden soruşturma yapılmaktadır.

Ankara 10 (Akşam) — Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanarak. hükümetçe Büyük Millet Meclisine sunulan iş mah kemeleri kurulmasına dair kanun tasarısının Adalet komisyonunda dün son müzakeresi yapılmış ve tasan kamutaya sunulmak üzere kati şeklini almıştır.
Bu tasarının İhtiva ettiği hükümlere göre, Adalet Bakanlığınca mahallinde vazifelendirilecek bir yargıç Be İş veren ve işçi temsilcisinden mürekkep iki üyeli mahkemeler mütekabiliyet esasına dayanacak ve bu bu yargılamalar hiçbir harca tabi tutulmıyacaktır.
■•■■■■■■■■ ■■■■■■ umu ■■■■■■■■■■■■
Bİr Amerikan sinema yıldı» liraya kendisini kocasına öptürdü. — Gazeteler —
Değişmez seçim günü
Kasımın birinci günü, ne olur?
Siyasî takvimimizin değişmez tarihidir; artık herkes öğrendi: Büyük Millet Meclisi yıllık mesaisine başlar. Yoklamalar yapılır. Cumhurbaşkanı mûtat nutkunu okur.
Seçim için de. bundan sonra, böyle muayyen, mukannen. kafiyen değişmez, rejim boyunca kopuksuz devam eden bir şubatın 29 u olmalıdır.
İlle şubatın 29 u değil, (Zira kış bitmemiştir.) O tarihi, dört senede bir geldiği irin zikrettik. Fakat seçimler, dört senede bir, mutlaka aynı fünde yapılırsa, demokrasi lıayatımızdnki ihtilâflardan birini daha halletmiş olurua.
— Ne pahalı öpücük değil m!?
— Evet, tevekkeli Franmalar nikâhlı kadın en pahalı kadın
dememişler?.
AKŞAM
10 Ocak 1950
Sahile 2
Gelir vergisi dolayısiyle
SabahGazeteleriNe Diyor?
Bir arkadaşını:
— Kâğıtçılar gelir vergisinden çok memnun!» dedi.
— Eskisinden daha az mı vergi veriyorlarmıj? diye sorduğumu görünce güldü:
_______Hayır, dedi; kâğıt satışları dehşetli artmış, ellerindeki bütün stoklan eritmişler. Hattâ., yirmi senedir kâğıtçılık yapan biri «Ben ömrümde hukadar çok kâğıt satmadım■> diye seviniyordu!
Ben gene anlamamıştım. Gelir vergisinin yürürlüğe girmesi île kâğıt satışlarının artması arasında nasıl münasebet olabilirdi. Arkadaşım izah etti:
— Gelir vergisi, mükellefleri bir çok defterler tut-mya, fişler doldurmaya, kopyalı makbtızlaı hazırlamaya, cetveller tanımı etmeye mecbur ediyor. Açık gözler harekete geçmiş. Piyasada mevcut bütün birinci hamur kâğıtları satın alarak defter, cetvel, fiş, makbuz yapıp satmışlar. Hâlâ da ihtiyaç varmış ama kâğıt tükenmiş!»
Eğer muamele uğrunda as kâğıt harcıyan bir millet olsaydık gelir vergisinin getirdiği çetin formaliteyi sinemize çeınemit kolay olurdu. Heyhat! Bizim sıkıntılarımızdan çoğu kırtasiyecilikten doğmadır. Onu devlet dairelerindrn eksiltmeye çalışırken gelir vergisi, kırtasiyeciliği hususi müesseselere, dükkânlara, tezgâhlara kadar sokuyor.
Gelir vergisinin âdil bir vergi sistemi getirdiğine inanıyoruz. Fakat bunu tatbik eden cn medeni memleketler bile mükellefi bir takım karışık formaliteleri yerine getirmeğe mecbur etmesinden şikâyetçidirler. Önce halkımızın defterle, kalemle münasebetinin azlığını hesap edin; sonra da bir takım defterleri, cetvelleri günü gününe doldurmak zorunda kaldığını düşünün. Gelir vergisini sadeleştirmenin bizim için ne kadar hayati bir mesele olduğunu takdir edersiniz.
Şevket RADO
Yenı basın kanunu
HÜRRİYET, yukarüü başlıkla yazdığı başmakalede, hükümetin bir Hasın Kanunu hazırladığından bahisle diyor ki:
«Seçimlerin arifesinde eğer hükümet, millete karşı sempatik görünmek istiyorsa, efkârı umumiyeyi temsil eden gazetelere serbest nefes almak imkânlarını vermelidir. Yoksa Demok-les’in kılıcı gibi ikide birde yeni bir Matbuat Kanununu ortaya atmakla hükümet, gazetelerin gönlünü felhedemez.»
★ Asıl yıkılacak zihniyet
YENİ SABAH, başmakalesinde demokrasi hayatını benimsemek hevesine kapılmanın ve bunu lâfla ifade ederek bu yaşayışa mü,tak görünmenin yetmediğini, bütün zihniyet ve telâkkilerimizi ana göre ayarlamak lâzım geldiğini yazıyor ve iliyor ki:
«iktidar partisi yıkılırsa vatan da yıkılır diye tevehum c-dildlği müddetçe demokrasinin mevcudiyetinden bahsetmek boş bir gayret olur. Halbuki sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan
hiç böyle bir dil kullanmıyorlardı. Onlar, çoğunluk partisi ekalliyette kalmasını ve muhalefete de geçmesini bilmelidir diyorlardı. Bu sözler, nutuklar çeşitli makam sahiplerine göre o kadar değişiyor M... Halk Partisinin belli vc toplu bir programı yok mu?>
*
Biz bize benzemek için
Selim Kagıp Emeç. SON PO8-TA'da yukarıki başlıkla yazdığı makalede, son zamanlarda İktidar vt muhalefet partilerinde görülen siyasi faaliyetten bahiste diyar U:
•Derken, efendim: D P. nin; bütün bir iktidar mekanizmasında göze çarpan bu, hem mâ-
nalı, bem de mânam olan ha-
rckctinl İstişare etmek ve teşkilâtça alınması icab edebilecek tedbirleri düşünmek üzere Anlı arada, küçiık ölçüde bir mümessiller toplanUsı yapması: mühim bir hâdise oldu.
öylesine bir hâdise ki; İktidar partisinin gene) sekreter yardımcısına bile, Türk vatanı İle Halk Partisini birbirine karıştıracak kadar, mantığını şaşırttırdı.
İngilterede seçim kampanyası; toplantı salanlarının kiralanması ve teşkilâtın içtimalar İçin emre amade bulundurulması gibi tabii bir takım hazırlıklarla ifadesini buluyor. Bizde ise; devleti, şahsımızda temes-sul etmiş bir varlık gibi görmek tezahürlerine müncer oluyor ve buna, biz, seçim kampanyası diyoruz. Biz, bize benzemek için bundan başka türlü daha ne yapabiliriz?»
Beden Terbiyesi ve Üniversite bütçeleri
Bazı tartışmalardan sonra Büyük Millet Meclisince kabul edildi
İnönü armağanları
Dört kişiye verilecek
mükâfatlar
Bir kamyon devrildi
2 yolcu öldü, 3 yolcu da yaralandı
Türkiye Akdenizin buğday ambarı olacak
1950 yılında Marshall yardımile yapılacak toprak koruma ve sulama projeleri
Gürdesin nakli tasarısı
Mecliste hararetli münakaşalardan sonra kabul edildi
Ankara 9 — Bütçe komisyonu bugün Beden terbiyesi bütçesini görüşmüştür. A. Remzi Yüregir, Yunanlılarla çıkan hâdiseye temas ederek ne suretle tekrar Yunanlılarla spor temaslarına başlandığını sordu ve ollmplyad filminde bayrağımızın vc güreşçilerimizin gösterilmemesine rağmen bu filmin gösterilmesine nasıl devam edildiğini anlamadığım söyledi.
Milletvekillerinden Muzaffer Akalın, Beden terbiyesi İçin yeni bir tasan geleceği vadedll-diği halde bunun gelmediğini söyllyerek sebebini çordu,
Adnan Adıvar da «Totaliter rejimi andıran bir mükellefiyeti bedeniye talimatnamesi vardı, ne oldu?» diye »ordu.
Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu sorulan suallere cevap vererek, yeni Beden terbiyesi tasarısının yakında Meclise geleceğini, Beden terbiyesi teş-kilâtlyie, umum müdürlük teşkilâtının birleştirileceğini, Yunanlılarla vaki hâdisenin doğru olduğunu, bir daha böyle münasebetsiz bir hâdiseye meydan verrniyece kİerine dair teminat verdiklerinden yeniden
spor münasebetlerimizin tesis edildiğini, olimpiyat filmine gelince, bunun bir şirket tarafından açık yerlerde yapılan müsabakaların filme alınması işi olduğunu, güreşler kapalı yerde yapıldığından bunların filme alınmadığını, filvaki bir «mükellefiyeti bedeniye, talimatnamesi mevcut olduğunu, fakat bunun tatbik edilmediğini anlattı. Neticede Beden terbiyesi bütçesi kabul edildi.
Bundan sonra İstanbul Üniversitesi bütçesine geçildi. Ahmet Remzi Yüregir. imtihan talimatnamelerinden bir çok şikâyetler olduğunu, yabancı dil im cihanında adaletsizlik bulunduğunu, Tıp fakültesinin muhtelif yerlerde bulunmasının doğru olmadığını anlattı.
Tenkitlere cevap veren rektör, şikâyetler etraf >nda bLr bal sureti bulunacağını Tıp fakültesi şubelerinin yavaş yavaş toplu bir hale getirilmekte olduğunu beyan etmiştir.
İstanbul Üniversitesi bütçesi de kabul edilmiştir, önümüzdeki toplantıda Teknik Üniversite bütçesi görüşülecektir.
Ankara 9 (U.) — Başbakanlıktan bildirilmiştir:
İhtira ve keşiflerden dolayı «33 sayılı kanun gereğince İnönü armağanı verilmesi İsteğinde bulunan mürreaat sa-hiplerinül durumu incelenmiştir.
Neticede bunlarda:
a‘ Yüksek kimya mühendisi Hikmet Konuraipın keşfetmiş olduğu bitlüsölkauçuk vesait mamuller dolayısiyle beşbln liralık.
m Dursun Çakınr. sigara fab rikalarında kullanılmak üzere keşfetmiş olduğu bıçak lakımı için üç bin liralık,
e) Adnan Cinin keşfetmiş olduğu ondülelık kâğıt yapan ve komprime sayan makineler için üç bin biralık,
dİ İstanbul üniversitesi fen fakültesi zooloji profesörlerinden dr. Fazıl Şevket Gizin «Gan;;îion lenfositlerinden yapılan kültürlerde aıyuvralnrm lenfosit dahilinde meydana gelmesi» adlı araştırması ite hametolojide son derece ehemmiyetli bir meseleyi aydınlatma yolunda attığı adımın iiç btn liralık özendirme armağanı iie mükâfatlandırümalan uygun görülmüştür.
Cumhurbaşkanı atken şura azasım kabul etti
Ankara 9 (A.A.) — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu akşam askeri şura azasım kabul buyurmuşlar ve akşam yemeğine alıkoymuşlardır. Bıı kabulde Başbakan. Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlan da bulunmuşlardır.
Tokat eski belediye başkanı Dr. Remzi Topçam vefat etti
Tokat (Akşam) — Tokat ve civar illerimizde Fazilet, irfan ve hayırseverliğlle tanınmış eski Türk Ocağı ve belediye baş-k anlarından doktor Remzi Topçam bugün kalb yetersizliğinden vefat etmiştir.
Tokatta yaşadığı müddetçe ve meslek hayatı boyunca bllâis-tisna herkese karşı şefkatli vt şifalı elini, uzatan bu çok değerli, paraya asla kıymet venniyen hayırsever ve faziletli insanın ölümü Tokat ve civar illerimizde derin bir teessür uyandırmış, cenazesi bütün Tokatlıların göz yaşları içinde Şeyh Şırvanide-ki ebedi medfenine tevdi edilmiştir. _____________
İsveç kralı hasta
Londra 9 (AA.) — Stokholm dan gelen haberler e&öre, Brou şit geçirmekte olan kıral Giis-tavın ateşi çok yükselmiştir. Kıral şimdi 9f yaşındadır.
İzmir 9 (Akşam) -- Şoför Ri-fatr Aksoyun idaresindeki Nafıaya alt 885 numaralı kamyon. Karaburun'a kereste götürmekte İken yoldan yedi yolcu fia almış ve geet yoluna devam ettiği bir sırana Bergama İle Karaburun arasında devrilmiştir. Kerestelerin üzerinde bulunan yolcular kamyonun altında kâtmışlar ve Bekir Sakız, Mustafa Alkış adlarında iki şahıs ölmüş, Mehmet Çakır. Mehmet Teser ve Abdullah Ergin de muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır. Şorör tevkif edilin İştir.
Diğer bir kaza da Menemen ile Bergama arasında olmuştur. Şoför Mehmet Saka İdaresindeki bir kamyon şme üzerinde yaya gitmekte olan Ümmet isminde bir kadınla oğlu Ahmede çarpmıştır. Çocuk derhal ölmüş. kadın ağır yaralı bir halde hastaneye kaldırılmıştır.
Yedi tonluk bir kamyon Sakaryaya düştü
Karasu 9 (A.A.) — Bugün saat 7 de tüccar eşyası Ue yüklü yedi tonluk bir kamyon Adapazarı - karasu arasındaki geçitte Sakaryaya düşmüştür. İnsanca zayiat yoksa da maddi sararın çok fazla olduğu tahmin edilmektedir. Kamyonun çıkarılmasına ve geçidin açılmasına çalışılmaktadır.
Klakson çalınması menedildi
Belediye Seyrüsefer komisyonunun verdiği karar gereğince, halkın istirahatını temin gayesiyle şehir dahilinde saat 22 den sonra klakson çalınması men edilmiştir.
Ankara 9 (AA.) — iktisadi işbirliği idaresinin Bayındırlık Bakanlığından aldığı malûmata dayanarak buğun resmen açıkladığına göte .1950 yılı İçinde beş tane yen) toprak koruması ve sulama projesi tatbik edilecektir.
Bu programın tatbiki ile takriben 625 kişi uğraşacak ve ve Marshall plânı tahsisatı ile satın alınan, ekskavatörler ve 'diğer anyzi tggviye makineleri *bn projelerin 'tatbikinde kullanılacaktır, Marshall plânından bu işe 3.920 bin Türk lirası tahsis edilmiştir ve aynı zamanda da Türk hükümeti malzeme ve işçi ücreti olarak 12.730.000 Türk lirası şadedecektir,
Manisa eyaletinde Kumçayı mevkiinde çalışmalara 1 nisanda başlanacaktır. Tine bu tarihte İzmir'de Bakırçayı ve Ay-dın'da Nazilli uuntakasında çalışmalar başhyacaktır. Bu tarihe doğru da Porsuk nehri üzerinde çalışılacaktır.
1941 1M4 ve 1945 tarihle-
rinde Kumçaymdaki feyezanlar bu civardaki mahsuli; mahvetmiş, hayvanların ölümüne sebebiyet vermiş ve tren yollarını tahrip etmişti.
önümüzdeki sene Manisa'da daha derin bir mecra açılacak ve sulama kanalları bu mınta-kadakı pamuk, üzüm, buğday, susam ve tütün mahsulünün artmasını temin edecektir. Bu projenin 12ö kişilik nüfusu olan bıı mmtakanm refah durumu üzerinde iyi lesirlerl olması beklenmektedir.
Manisa'nın 75 kılumtere doğusuna düşen Adatan mevkiinde Gediz nehrinin kıyılarında yapılacak olan sulama tesisatı neticesinde 500 hektarlık bir arazi sulanabilecektir Bu arazi şimdi otlak, kış buğday ikimi İçin kullanılın aktadır. Sulama
işleri tamamlandıktan sonra yine aynı araziden pıunıık, susam, şeker pancarı ve kış buğdayından sonra ekilen diğer cins mahsullerin, istihsaline İmkân verecektir Kış sularını kontrol edebilecek olan bir regülâtör 1951 senesinde tamamlanmış olacaktır. Bu projeden 20 bin kişi faydalanacaktır.
İzmir civarında Dikili'deki Çatıklıkların kurutulpıası neticesinde 22 bin hektarlık arazi kanazanılacak ve burada buğday, tütün, zeytin ve uzum yetiştirilecektir.
Nazilli ve Denizli'de Büyük Menderes nehri üzerinde yapılan sulama tesisleriyle 19 bin hektarlık bir arazi kazanılmış olacaktır. Su. Nazilimin 10 kilometre doğusuna düşen Fez-lek regülâtöründen temin edilecektir. Bu mıntaka şimdi incir, zeytin ve pamuk istihsal çimekledir. Senede hektar başına elde edilen 100 kilo pamuk miktarının bu sulama projesinden sonra 1750 kiloya çıkması beklenmektedir.
Eskişehir civarında yapılacak olan sulama tesisleri ve Porsuk nehri üzerindeki kanalların tekemmül ettirilmesi He bu nehir boyunca 30 kilometre arazideki 12 bin hektarlık toprak tazc-lenecektlr. Bu mıntakada yaşayan 120.000 kişi şeker pancarı, buğday zeriyatı ile meşgul olmakta ve ikinci mahsul olarak da mısır, susam halfa ekmektedirler. Sulama işleri 1951 de tetblk edilecek ve kanalların inşası da 1953 te tamamlanacaktır.
iktisadi işbirliği idaresi Tür-klyedcki toprak iklim şartlarını göz önünde tutarak bu memleketin Akdenizin buğday ambarı haline gelebileceği kanaatindedir
Ankara 9 — Buvük Mile! Meclisinin bugünkü toplantısında Çalışma Bakanı Reşat Şemsed-din Birer; !ş kazalariyle meslek hastalıktan ve ihtiyarlık sigortalan kanununun tatbikında, yabancı müesseselerde çalışan yabancı tabiiyeti! şahısların durumu hakkında, Mardin Milletvekili Yusuf Mardlnin soslu sorusuna cevap vermiştir. Bakan, cevabında, bu mevzu üzerinde çıkarılmış bulunan kanunların İnhisarcı bir rub taşımadığını, bütün İşçilerin, mevcut kanunların şûmulîi dahilinde olduğunu ve eğer soru sahibi: yabancı tabiiyeti! şahıslarında İstifadelerini İstiyorsa yeni bir kanun teklifinde bulunabileceğini anladı.
Gördes kasabasının nakli etrafında şiddetli münakaşalar
Mütaakıben Manisa Milletvekili Folk Kurdoğlu ve yedi arkadaşının, Gördes kasabasının Karamutluk mevkiine nakledilmesi hakkmdakl kanun teklifinin görüşülmesine başlanıldı Teklif sahipleri, Karamutluk mevkiinde yapılacak 400 kadar evin bura halkına taksitle verilmesini, bu binaların yapılabil m esi için de Bayındırlık Bakanlığına 4 rene müddetle yılda 500 bin lirayı geçmemek üzere tahsisat verilmesini İstemekte idiler.
Teklif sahipleriyle diğer bazı milletvekilleri bu teklifi desteklediler. Bir kısmı milletvekilleri de İtirazlarda bulundular ve bu işin yalnız bir bina İnşası İşi olmadığını, elektrik ve kanalizasyon işleri halledilmeden bina yapılmasına geçilmesinin doğru olmadığını anlattılar. Bu arada muvafık ve muhalif milletvekilleri arasında sert münakaşalar da geçti. Neticede teklif kabul edildi. Ve müstaceliyet kamriyle görüşüldükten sonra kanunlaşmış oldu.
950 yılında inşa olunacak yollar
Yollar, bölge müdürleri, bu konuyu görüşmek için Ankarada toplandılar
Ankara 9 (AA.) — Haber aldığımıza göre. Yollar bölge müdürleri Ankarada bir toplantıya çağrümışlır. bu toplantıda 950 yılında yapılacak yol İşleri görüşülecektir, tik toplantıyı bu sabah Bayındırlık müsteşarı Muammer Şavuşoğlu, yol çalışmaları hakkında bir konuşma yaparak açmıştır. Çavuşoğju bugüne kadar yapılmış yol ça-hş-malarile 950 yılında yapılacak işlere işaretle demiştir kİ:
Gaye ve hedefimiz hükümetçe kabul edilen ve dokuz yılda tahakkuk ettirilecek 2300 kilometrelik yol ağının 950 yılına isabet eden parçalarını aynen yapmaktır. Bakanlık bu yönden imkân ölçüsünde her türlü
BORSA
Ekalliyet okulları Türk öğretmenlerinin maaşına zam
Ecnebi ve Ekalliyet mekteplerinde çalışan Türk öğretmenlerinin ders ücretleri 125 kuruştan 150 ve 250 kuruştan 300 kuruşa çıkarılmıştır.
İzmir ili C. H. P. kurulu
İzmir 9 (Akşamı — C. H. P. yeni ti İdare kurulu toplanarak İş bölümü yapmışlar, başkanlığa tekrar avukat Nazif Çağatay. umumi kâtipliğe avukat Hulusi Selek, muhasipliğe de Kerim Beserler getirilmiştir.
C. H, p. genel sekreter yardımcısı Ccvat Dursnnoğlu Aydın’» hareket etmiştir. Orada partililerle temas edecek ve tekrar İzmir'e dönecektir.
Fırtına ve kar
Kop ve Zigana geçid vermiyor
Trabzon 9 1A.A.) — Bir parça dinmiş olan fırtına evvelki akşam tekrar başlamıştır. Dün saat 18 de .imanımıza gelen ve Hopa sürat postasını yapmakta olan Trabzon vapuru fırtınadan yolcusunu çıkaramamış ve Akçaabat limanına sığınmıştır Hâlen Akçaabat’ta bulunan Trabzon ve Bakır vapurları sabahleyin tekrar Umana gelmişlerse de gene yolcularını çıka' ramadan Akçaabad'a kaçmışlardır.
Denizde çok şiddetli bir tipi devam etmektedir.
Erzurum şosesi üzerinde bulunan Kop ve Zigana dağları bir haftadan beri devam eden kar ve tipi yüzünden geçit vermemektedir. Bu yüzden bir haftadan beri ilimize posta gelmemiş Ur.
Mısır - İsrail mütarekesi
18 şubata kadar ban; yapılmazsa feshedilecek
Kahire 9 (AA.) — «Ünlted Press»:
E) Ah ram gazetesinin yazdığına güre, Mısır hükümeti, Mısır İle İsrail arasındaki mütarekenin 18 şubatta sona ereceğini bütün elçiliklerine bildirmiştir.
Mısır Dışişleri Bakanlığına gelen haberlere göre, İsrail hükümeti, iki memleket arasında bir banş andlaşması imzalanması için Arap başkentlerindeki elçilikler tarafından sarfo-lunan gayretler başarısızlıkla neticelendiği takdirde mütarekenin uzatılması hususunda ya pılacak her teşebbüsü reddedeceğini ve PHlstindeki Mısır kuv retle r ine taarruz edileceğini İhlar etmiştir.
Tescil edilmıyen evlenmelerden
doğan çocuklar
Bundan sonra Sinop Milletvekili Cevdet Kerim İncedaymın tescil edilmiyen evlenmelerden doğan çocukların tesciliyle gizil kalmış nüfus vakalarının cezasız olarak kaydına dair kanunun iki yıl daha uzatılması hakkmdakl kanun teklifinin müzakeresine geçildi.
Bu hususta konuşan Cevdet Kerim tncedayı İle diğer milletvekilleri bu teklifin yerinde olduğunu belirttiler ve lehte konuştular ve evlenme ve boşanmalara dair kanun hükümlerinin de yeniden bir defa gözden geçirilmesinin lüzumlu olduğunu da izah ettiler.
Vakit geciktiğinden, çarşamba günü toplanmak üzere içtimaa son verildi.
i»l»nbnl Bmuuu* S/1/10M flaiuri
C a a l e a____________
Kapanı» Lonar» 1 Sterlin İâl
N«w York İMİ Dolar »80 &
Paris 100 Fransu F. 0 «>
StoKhOlru IW İsveç Kr M 12 5U Cenevre l» taviçre F. 0*03
Amesleraam 100 Florin I3.CZ.40
Brüksel 100 Belçika F. 5-CO
Lizbon 100 E()WİB___________
ESHAM VE TAHVaAT
% » rAİZLİ TABVtLLEB Sivas - Erturum ı il so
Sivas - Erzurum M 20 65
1941 Demiryolu I 20 65
llHl Demiryolu il 21 —
İMİ Demiryolu m 2165
MflU Müdafaa 21.—
Milli Müdafaa fi 21.65
Milli M Oda la» (II «T W
MIHI Müdafaa IV_______________M 60
% • FAİZLİ TAHVİLLE» Kalkınma I W-—
Kalkınma n (H25
Kalkınma İD 06.00
9*8 ıstikrao k OT-—
M8 Ullkrau □ 07 -
İMİ Demiryolu OT —
1IM0 istikran L OT —
% * FAİZLİ TAHVİLLEB
1932 ErsuU *2^0
İSM İkramiyelİ 2120
MUU MüdatM Demiryolu IV 101 W
DomlrTOİu V__________________05 y
% U FAİZLİ TAHVİLLER
■H6 tahvili 95
ANADOLU DEMİRYOLU GHUPO Tahviller l-l 507 —
Hisae n-nellerl % 60 ra “
Mümessil nenei *** ~
ŞİBKET HİSSELERİ__________
M erke; Bankası 120 —
lj Bankası 25
müzahereti bölge müdürlerine gösterecektir. Devlet yolları bitkim işlerinin de bu yıl içerisinde 18,000 kilometreye çıkarılması kararlaştırılmıştır. Bölge müdürü arkadaş i arımın, bilhassa bakım İşlerine daha çok o-nem vereceğinden eminim. Makineli yol çalışmaları ve bu a-radn yol makinelerinin iyi muhafazası üzerinde lâyik olduğu ehemmiyetle durulması çok ö-nemUdir. Bölge müdürleri ar-kadaşiarmun bu yönde radikal tedbirleri ihtiva eden kararlara varmasını İstiyor ve temenni ediyorum. Yol maliyet hesaplan da bu derecede önemlidir Yapılan İşlerin teknik ve idari nezaret bakımından oıgarl masraflarla ve tasarrufa büyük ölçüde riayet edilerek tahakkuk ettirilmesi üzerinde de Israrla durmak isterim. Bu arada son şeklini almak üzere bulunan kara yollan gidiş geliş kanunu üzerinde hepinizin fikir ve mû-talâaRlrmı öğrenmek isteriz.
Muammer çavuşoğlu bölge müdürlerine muvaffakiyetli karar ve başarılar dilemiştir, Mü-taakıben lüzumlu komiteler seçilmiş ve mesaiye başlanmıştır.
Bu defaki toplantının dikkati çeken tarafı il ve köy yollarının devlet yolu kadar önemle ele alınmaşı keyfiyetidir. Bayındırlık müsteşarı bu konu etrafında bölge müdürleriyle ayrı ayrı görüşmüştür.
İzmir vilâyetinde ziraî vaziyet
İzmir 9 (Akşam) — Vilâyetimiz dahilindeki zirai durum bu sene pek müsait gitmektedir. Geçen yıla nazaran bu sene 170 bin dönüm fazla ekilmiştir.
Reblül evvel 21 — Kasım w
SARRAFLARDA ALTİH
Gulden 4050
Türk liran «z.40
Sterlin SS.—
Külçe 043
Resal «S.—
T, Ticaret BankOS» 5-
Anlan Çimento 15 —
Uyku ilâcından ölüm
Taksimde Sıraselvller caddesinde Cevdet Ferit apartıma-nında oturan 50 yaşında Arza Cevdet isminde bir kadın aldığı uyku ilâcının tesiriyle ölmüştür, .
Teknik üniversitedeki basketbol maçları
Teknik üniversite salonunda yapılan basketbol karşılaşmalarında Harb Okulu. Kurtuluşu 52-41 yenmiştir.
Galatasaray da Teknik Üniversite takımını 43 - 34 yenerek kupayı almıştır.

AKŞAMSAK ŞAM,
Str şişmanla bir zayıfın garip macerası
— Biz. amali erbaaya sığmaz bir milletiz...
Neymiş?
Hesap kitap olunurmuş, «Yapılamaz, bu iş çıkmaz! / denirmiş. Fakat mucize kabilinden biz üstünden Belirmişiz. Meselâ, işte milli mücadele Ve meselâ: «Türkiye iktisadiyatı 1929 da baP. İflâstadır!» diye, ecnebi mütehassıslar rapor vermişler imiş: halbuki 1939 da iflâs etmek sovte dursun. 1919 da 1949 milyonerlerimiz zuhur etmiş imi?. Binaenaleyh. gördünüz mü; a’mali erbaaya sığmaz milletiz!...
Fakat cihette hiç kimse hesapsız, kitapsız, ölçüsüz, brçkisiz edemez, daima mucizeye, yani tesadüfün beklenmedik lûtuflanna iltica edilmez. Nitekim, Balkan harbinde, Trablus harbinde, birinci umumi harbde feleğin vaman sillelerini yedik Allah tekerrüründen esirgerin. Ve Nitekim. 1949 milyonerlerimizin yanında gecekondu mahallelerimiz de var...
Onun için a mali erbaaya ille sığmak.
Bir de Biz bize benzeriz!./ sözü, kötü kullanıldığı takdirde insanı çileden çıkarıyor. Niçin âlemt benzemeyelim? O halde şapkayı niçin giydik? Medeni kanunu neden kabullendik? Garp medeniyetine temessül için ne sebeple boyuna gayret sarf ediyoruz?
Fakat: «Biz bize benzemeliyiz!- mantığı, başka misallerde tamamile doğrudur:
— Garptan neyi alıyorsak. hazır elbise gibi, maddî ve mânevi vücudumuza prova etmeksizin «en doğrusu buymuş, zira ecnebi bizden iyi bilir!* diye kabul-lenmemekyiz.
Her memleketin kendine göre şartları var. Asıl gariplik o şartlan inceledikten sonra, garp usullerini benimsemeğe çalışmaktır.
Yapı ve Kredi bankasının kurucusu !iavın Kâzım Taşkent'ten biı hikâye dinledim:
Bir şişman, bir de zayıf, iki zavallı varmış. Biri ağırlığından, öbürü mecalsizliğinden merdiven çıkamazlarmış.
— Kendimize bir baktıralım, çare bulalım! - kararına varmışlar.
Zayıfı, şişmanına demiş ki:
— Birader! Ben parasızım. sen varlıklısın. Madem dertlerimiz bir; muayeneyi sen olup viziteyi sen ver. Ben de ayın tedavi şeklini bedava öğrenmiş olurum.
Bu karar üzerine, şişman, doktora gidip tavsiyeleri dinlemiş:
— Bu 159 kiloluk vücutla elbette merdiven çıkılmaz. Az yiyecek, zayıflama hapları alacaksın. O zaman, merdiven çıkabilirsin.
Buluştukları zaman, zayıf da ona verilen tavsiyele ri öğrenmiş. 45 kiloluk vücudunu büsbütün gıdasız, yağsız, çelimsiz, çalımsız bırakmış.
Garpta da. bizim amalara benziven bazı arızalar oluyor: «Ne şekilde düzeltmişler?» di-e onları tetkik etmeğe gidiyoruz; onların ilâçlarını kullanmağa kalkışıyoruz, büsbütün hasta oluyoruz.
Biz, bize benzemeliyiz Loğru! Esasen her işini şartlarına, imkânlarına göre halleden garplıya benzediğimiz gün biz bize benzemiş olacağız.
(Vâ - NÛ)
Telefon idaresi kârda
R^sml işletmelerimizden biri’ olan P. T. T İdaresi zarar et- j inekte, buna mukatll telefon1 İdaresi senede 7 milyon lira1 kir temin etmektedir, Bu 1 milyon lira kârın f milyonu istımbui şebekesinden elde e-llllyor .
Süt, peynir ve yoğurt
Vali, fiatları indirtmek için peynircilerle görüştü
Ba sene kış mevsiminin nispeten hafif geçmesi süt veren hayvanların taze ot bulmalan-na İmkân vermekUdlr. Bu sebeple hem sütün hem de sütten mamûl yoğurt ve peynir gibi maddelerin bol olacağı anlaşılmak tadır.
Geçen hafta şehrimize senenin İlk yoğurtlan gelmiş ve toptan 125 - 140 kuruşa satılmıştı. Her sene Uk satışlar daha pahalı olduğu halde bu sene nispeten ucuz olması yoğurtlarla peynirlerin oldukça ehven flatle satılacağına işaret sayılmaktadır.
şehrimizdeki buz depolarında muhafaza edilmekte olan peynir ve yağlar o kadar çoktur kİ alâkalılara göre İki senelik ihtiyacı karşılayabilir. Buna rağmen bilhassa beyaz peynir flatlerl geçen senelerden daha yüksektir. Vali ve Belediye Başkanı, buz depolarındaki peynir ve yağları tes-bit ettirmektedir. Bunların maliyetleri de tetkik edilmektedir.
Dün Vali ve Belediye Başkanı Dr, Fahreddln Kerim, peynircilerle yoğurtçudan çağırıp görüşmüştür. PiatJerin düşürülmesi İçin Belediye İcap eden işleri yapmağa karar vermiştir. Peynirciler müteakiben Belediye Reis muavini Celâl İzgl ile görüşmüşlerdir.
Balıkpazarı temizlendi
Lâğımlar beton künkler içine alındı
Vali ve Belediye Başkanı profesör Fahreddln Kerim Gölcay, bir ay kadar evvel Ba-iıkpasancıda açıkta akan lâğımların derhal kapatılmasını ve civardaki pis ve çamurlu sokakların ıslahını emretmişti. Belediyenin buradaki çalışmaları sona ermiş ve Balıkpa-zan, tarihi çamurundan kur-tuimşutur.
Balıkpazarı, bir milyon nüfusu olan Istanbulun gıda maddelerinin satış ve dağılma merkezidir, Oradaki çamur, lâğımların yer yer dışarıya taşmazından hasıl olmakta İdi-
Belediye. Balıkpaz(.nnın önü ile meydana nâzır kısmı Balıkhanenin Rüstem pasa caddesinin parkelerini söktürüp yeniden dojetmLş, açıkta akan lâğımları beton künkler içine almış, su tesisatı yaptırmış, sahile kadar olan kısım yeniden parke döşenerek çimentolarla birbirine perçinlenmiş, lâğımlara ukaratar konulmuş, yolun denize mülâki olan kısmın rıhtımı tamamlanmış, müteakiben Balıkp&zannın öte yanındaki Balıkhane sokağının da beton lâğım tesisatı ikmal edilmiştir. Bu tesisat, deniz İçine sekiz metre uzatılmıştır.
Aynı şekilde Baııkpazannın arka kısmının da kaldırımları sökülerek lâğım tesisatı ıslah edilmiş, su tesisatı yapılmıştır. Hâlen bu kısımda rıhtım inşaatı devam etmektedir. Rüstem paşa sokağının rıhtım kısmı d» yapılmaktadır. Buradaki sahilin yumuşak olmasından kazıklar 8 metre derinliğe kadar çakılmıştır.
O civardaki tütün cümrüğü meydanı da tamamen ıslah edİlmiş açıkta akan lâğımlar beton künklere konmuş, üstü kapaklarla örtülmüş, münhat yerler yükseltilmiş, İskele tamir edilmiş ve buradan Yemiş iskelesine kadar olan çamur deryası caddenin muhaddep şekilde parkelenmes! suretlle giderilmiştir, Yan sokaklar da aynı surette ıslah edilmiştir.
Yemiş İskelesinin arkasında berbat bir halde otan sokak da, seviyesi yükseltilmek suretlle parkelend İrilmiş*, ir
Belediye bütün bu işler için 2200 işçi yövmlyesl vermiş, 296 metre uzunluğunda beton lâğım kanalı yaptırmış, 7727 metre murabbaı parke kaldırım döşetmiş ve M metre küp rıhtım inşa ettirmiştir. Burada Belediye işçileri çalıştırıldığı halde ıslahat için 29310 Ura
Bu yıl içinde Riyo de J&nel-roda yapılacak ölen Dünya basketbol şampiyonasına Av-rupadın iştirak edecek milletleri seçmek üzere Nişte yapılan turnuaya iştirak etmemekle büyük bir fırsat kn cırdık. Geçen sene mayıs içinde Kahire-de yapılan Avrupa şampiyonasında birinciden dördüncüye kadar derece alan milletlerin Dünya şampiyonasına katışmaları o zamanlar F. t. B. A (Milletlerarası basketbol federasyonu) tarafından kararlaştırılmışken, Yunanlstanın Avrupa üçüncüsü, Türkiyeninde Avrupa dördüncüsü olmasLle bu karardan cayıldı.
Geçen temmuz ayında ikinci bir toplantı yapan F. t. B A Dünya şampiyonasını Avrupa birincisi Mısır Üe Avrupa İkincisi Fransa ve Nls şehrinde 2-7 ocak tarihlerinde yapılacak turnuada birinci ve ikinci olacak milletler takınıl arının Dünya şampiyonasına Avrupa namına iştiraklerine nihai olarak karar verilmişti-
İşte uzun münakaşalar, bir sürü dedikodular ve en mü-hlmmi de bilgisizlik ve beceriksizlik yüzünden vakLinde davranmadığımız için Nlae milli basketbol takımımızı gönderemedik. Bu arada F. t B. A tarafından hakem olarak çağırılan Turgut ATAKOU’un da Nişe gitmemesi için spor oyunları federasyonu elinden geleni yaptı. Bütün bunlar» rağmen Turgut F. İ. B A’rın davetlisi olarak Nişe gitti ve turnuada Turkiycnln propagandasını en mühim maçları idare etmekle temin etti.
Milletlerarası Nls basketbol t umu aşına İtalya, İsviçre, Hollanda, Avusturya Ispanya, Finlandiya, Belçika Yugoslavya milli takımları iştirak etmişlerdir.
Neticede finale İtalya He Ispanya kalmışlardır. Bu final maçını kıymetli hakemimiz Turgut ATAKOL idare etmiş ve neticede İtalya, İspanyayı 44 - 36 yenmiştir. Bu maç neticesinde Avrupadon Riyo de Janeiro’ya gidecek dört takım belli olmuştur. Bu dört milli takım şunlardır:
Avrupa şampiyonu Mısır, Avrupa İkincisi Fransa, milletlerarası Nls turnuası birincisi İtalya, ikincLsl İspanyadır.
Geçen ekim ayında Napoüde yapılan TROFEO MAİRANO turnuosında Türk milli takımının İtalyaya k»n)ı çıkardığı maçın neticesine bakarak Nis karşılaşmalarına iştirak etme menin acısını faziarile çekeceğiz. Bu İştirak etmemenin yegâne mesulü spor oyunları federasyonudur.
Kıymetli Türk hakemi Turgut ATAKOL açılış töreninde Fransa - İtalya kızlararacı maçı İle milletlerarası Nls basketbol tumua8inın karşılaşmalarından Yugoslavyanın Hollan-dayı 58-20, İtalyanın FiBlândl-yayı 67-25 yendiği maçları ve final karşılaşmasını idare ederek. Napolide gösterdiği başarıyı aynen göstererek Avrupa-mn bir numaralı basketbol hakemi olarak tekrar ilân edilmiştir.
Bu arada Turgut NUte mühim bir teşebbüse geçmiştir. ■ Mart ayı içinde îstanbutda Spor ve Sergi sarayında tertiplenecek İstanbul kupası basketbol karşılaşmalarına Turgu-dun teşebbüsü üzerine İtalya. Yugoslavya, Ispanya muhakkak geleceklerini, Frnnsada lumua-nın daha geç tarihte yapılması şartlie iştirak edeceğini bildirmiştir.
Milletlerarası İstanbul basketbol kupası turnuasııu tertip edecekler Fransa nın talebini tetkik etmektedirler. Bu arada
Milletlerarası İstanbul basketbol turnuvası
Martta yapılacak turnuvaya İtalya, Yugoslavya ve Ispanya katılacaklar
Solda: Milli basketbol takımımızın kaptanı Yalım «ağda Nls
milletlerarası basketbol
Turgut bu tumuanın aynt zamanda bir Akdeniz turnuaAinın temeli sayılması için de teşebbüse geçilmiştir. Bu arada Mısır, Lübnan, Suriye, Yunan takımlarının birlikte çok kuvvetli basketçilere malik bulunan İsrail takımının da çağırılması kararlaştırılmıştır.
Fransız güreşçileri
Kaatil evlât
19 Ocak Perşembe günü uçakla geliyor
Fransız güreş takımı 19 ocak perşembe günü İsveç uçağı ile şehrimize gelecektir. Fransızlarla ilk temas 21 ocak cumartesi günü, ikinci temas da 22 ocak pazar günü yapılacaktın. Bu temasların her ikisi de grekoromen ve temsili olacaktır. Cumartesi gecesi İstanbul muhteliti Paris muhteliti ile, pazar gecesi Ankara muhteliti Paris muhteliti İle Spor ve Sergi sarayında karşılaşacaktır. Pransızlar İki aydanberl Nuri Boy turunun nezareti altında çalıştıklarından oldukça kuvvetli bir takımla şehrimize gelmektedirler. Bu bakımdan müsabakalar çok çctln olacaktır.
13 yaşında bir çocuk
3 kurşunla babasını öldürdü
İstanbul ve Ankara güreş muhtelitleri Paris muhtelitinin karşısına İzmir ve Eskişehirli dan ikisi Dursun Günayın pöğ-güreşçllerle takviyeli olarak Çi-; süne isabet ediyor ve baba kacaktr. Fransız takımından (kanlar içerisinde yere düşerek boşan kazanan dor*. eleman.' derhal ölüyor.
mart İçinde Stokholmde yapı- Vakayı haber alan C. savcısı lacak Dünya grekomomen şam- derhal vaka mahalline gelerek piyonasma kadar şehrimizde baba kaatlli evlâd tevkif edlll-kalarak Türk güreşçilerde birlikte çalışacaktır.
İtalyan güreşçileri
İtalyan güreşçileri de İstanbul» gelerek 25 ve 26 şubat cumartesi vc pazar pinleri Spor ve Sergi sarayında temsili olmak üzere İki grekoromen karşılaşması yapacaklardır.
Greko-romen güreş bîrrincilikleri
Türkiye grekoromen güreş birincilikleri 28 ve 29 ocak cumartesi ve pazar günleri 12 bölgeye mensup güreşçiler arasında Spor ve Sergi sarayında yapılacaktır Milli lakım eleminim istedikleri takdirde bu
birinciliklere girebileceklerdir. | çaktır.
Çatalağzı santralı
Elektriği 8,5 kuruşa vermesi faydalı olamıyacak
Belediye Çatalağzı elektrik santralından Istan bula cereyan verilmesi İşiyle yakından alâkalanmak tadır.
Bir müddet evvel şehrimize gelerek Ağaçlı Linyit damarlarında tetkikler yapan Alman profesörü Şöne, bu damarların bir şehir için büyük bir nimet olduğunu söylemi? ve buradan istihsal edilecek havagaziyle hem Silâhtarağa elektrik fabrikanın işletilmesinin hem de şehre maliyeti pek ucuz havagazı verilmesinin mümkün olduğunu söylemişti.
Teknik üniversitede müteaddit konferanslar veren, ayrıca tavsiye ettiği işlere alt mufassal bir rapor hazırlayan profesörün tetkikleri çok mantıki ve İktisadi bir tavsiye telâkki edilirken Elibankın çalalağzından İstanbul» cereyan vermek için hazırladığı projeyi Belediyenin fikrini almadan 15 milyon liraya bir şirkete ihale etmesi şehrimizdeki alâkalıları şaşırtmıştır Bu İş etrafında muhabere cereyan etmemedir.
Etibanktan şehrimize gelen malûmata göre banka, İstanbul» elektriğin kilovat saatini 85 kuruşa satacaktır Silâhlar-aga fabrikası ise bir kilovat elektriği 3,00 kuruşa maletmek-tedir. Tramvay idaresi, elektrikten elde ettiği kârla tramvay, otobüs, havagazı ve tünel işletmelerindeki zararlarını telâfi etmektedir.
şehre elektrik, iki sene sonra Çatatağzmdan verilmeğe başlayınca, tramvay, otobüs, havagazı ve tünel işletmelerinin bugünkü şartlarla çalıştırılmalarına imkân kalmıyaca-ğı, ya tarifeleri şüudikinln 2-3 misline çıkarmak yahut bu işletmelerin faaliyetini tatil etmekten başka çare olmıyacagı ileri sürülmektedir
Bu şartlar altmda Çatalağ-zından İst an bula elektrik cereyanı vermenin faydalı olmayacağı söylenmektedir
turnuvasına hakemlik eden Atakel
Mart veya nisan aylarında Spor ve Sergi sarayında yapılması düşünülen İstanbul kupası milletlerarası basketbol turnuasının iyi bir organizasyon ilç tertibi Türk basketbolü için çok önemli bir dönüm noktası olacaktır.
Halûk SAN 1
RADYO
bir bir öl-
Ordu — Şehrimizde feci cinayet olmuş, 13 yaşında evlât babasını tabanca ile dürmüştür. Cinayet hakkında
edindiğim malûmatı bildiriyorum:
Ordunun Eğinir köyünden Dursun Günaym iki karısı olup malını bunlrdan ikinci karısı üzerine bırakacağı haberini alan birinci karısından oğlu Cafer Oünay bu meseleden babasını öldürmeye karar vererek bir tabanca tedarik ediyor. Kâ-dlse günü ise Cafer Giınay tabancasını alarak hayvanlarına yiyecek hazırlayan babasının yanına gidiyor ve «Sen bizden malını kaçırıyorsun* diyerek tabancasını üç detu ateşliyor. Tabancadan çıkan -kurşunlar
yor.
Deniz müzesinde birinci dünya harbine ait salon
Deniz müzesi müdürlüğü, müzede birinci dünya savaşına ait hususi bir salon tanzim etmeğe karar vererek İşe başlamıştır. Bu yeni salonda deniz kahramanlarımızdan Muaveneti Milliye torpidosu kumandanı Ahmet. Yarhtsar torpidosu kumandanı Rıza ve Nusret, Mayn gemisi kumandanı Hak kıya alt eşya İle diğer hâtıralar toplanmaktadır,
Salonda diğer dent2 kahramanlarına ait mulı telif eşya, resim ve hâtıralar da buluna-
İSTANBUL RAPTOSD
12.-57 Açılış vc programlar. 1300 Haberler.
13 15 Türk musikisinden KORO Eserleri (P1.1.
1330 Dans müalğl (Pl.l
13 50 Şarkı v* Türküler. Okuyan Nevzat A kay Çalanlar: Nubar Tekyay. Kadri ve İsmail Sen-
li 30 Ev Kadın Konuşması, Umumi Yerlerde Muaşeret. Konuşan: Banrlye Çel iner
ÇcjiLU Hafif Müsik (Pl.).
15 00 Programlar ve kanonu. 1731 Açıt 15 ve programlar. 18-00 Dans müılgl (Pl).
18 30 Sadi Yaver Ataman Saz vc Ses Birliğinden Memleket Hav atarı-
19.00 Haberler
19.15 Hafif Ara Müziği fPl.).
19S0 Radyo Senfoni O-kestr»ı konseri, idare eden: Cemal Rejit
20 00 Şarkı vc Türküler. Okuyan:
Mahmut Karında,.
20.15 San solo’arı (PL). 2noo Müzik Bilmeceleri
20.15 Hafif Ara Müzıtı İPİ.».
| 20.50 Son Aydınlatma'ar. KanU«an: Rıdvan Tciel
2100 Karışık Şarkılar (Pl.l.
21.15 Faatl Heyeti Kanseri .Kürdili Hıcazklr*.
12 00 Oda rtıürigl fPl >.
22.35 Dans müziği (Pl.l,
22)5 HABERLER.
23.00 Dank Müziği (Pl)
23 15 Hafif Gece Müziği (Pl.).
23 30 Programlar ve kapanı?.
ANKARA RAUZO8U Öftle ve aksam orogrsau
12 20 Açıllj ve Program. 1230 Şarkılar. Türküler. 13.00 HABERLER.
1315 Müzik Uvertürler (PL). 13» öğle Gazetesi.
13.15 Müzik. Sen parçalar (Pl.).
11OO Aksam programı. Hava raporu ve Kapanıl.
18.00 M. S. ayarı.
18.00 Müzik: Semai ve «arkılar.
18 30 Müzik Radyo salon orkestrası.
1. Tzchaikoçysky- Enternasyonal Süit; 8. Tostl: Serenadı 3. Neuman: Gavot; 4. Hubins-tcln: Melodi: S. Urbinl: Arlstid (One - SUp).
19 00 M. 9. syart ve Haberler.
19 IS Geçmişte Bugün
19 20 Müzik (Yurttan Sesler). 2000 Müzik Keman »otatarı (Pl.), 10.1$ Radyo Gazetesi.
30» Müzik: İnce Saz (Bey ali Araban Faali).
2100 TEMSİL
21 4 S Serbes Saat.
2200 Konu$m.a.
2115 Müzik: Dana mOzlfti fPL> 2245 M. S. ayarı ve Haberler.
23 00 Program ve kapanı*.
Yann Sabahki Program
730 M. 3 ayan,
7 31 Müzik Hafif parçalar (P1.». 715 Haberler ve Hava raporu.
B.00 Milzik: Türküler (Pl.i.
8 15 Müalk: HaHf aololar (Pi l.
8 2S Günün programı
8» Müzik Orkestra uarçalan (PL).
9 00 Kapanı*.
ID

Memuriyetin külfeti ağırdır
İstanbul Malmiidürl ilklerinden birinde emekli, dul ve yetim maaşlarının tevsii esnasında vukua gelen müessif hâdiseyi gazetede üzülerek okuduk. Genç memur, hatırlı bir zatın maaş cüzdanını diğer sıra bekiiyenlere tercihan muameleye koymuş, haklı itirazlar karşısında da; «Saat on bir buçuğa geldi, artık tediyat yapmıyorum. öğleden' sonra geli-niz« diyerek maaş sahiplerini başından savmağa kalkışmış.
Hâdisenin her iki safhası da cidden teessürü, teessüfü muciptir. F.vvclâ şu (hatırlı zat.1 meselesi üzerinde ehemmiyetle durmak gerek. Maatteessüf bu «hatır, gönül- nüfuzu, müzminleşmiş içtimai dertlerimizin ön safında geliyor. Eski devirler-^ de de, bugün de hatır, gönülO nüfuzunun âmme işlerindeQ_ oynadığı rollerin ve verdlğiCsl fena neticelerin misalleri sa-M— yılamıyacak kadar çoktur. O Ne yazık ki her devirde en q salâhiyctli ağızların şiddet-O le takbih etmelerine rağmen'ğj bu kötü itiyadın Önüne ge- J-çilemiyor. Amme hizmetle- ® rinin birçoğunda her zaman targflaşdan bozuklukların, beceriksizliklerin, muamele g* sürüncemelerinin sebeple-*1-rinden biri de, hiç şüphe yok >> ki hatır, gönül nüfuzîyle ba—O zı vazifelerin ehil olmıyan-Q ellere geçmesidir. Nüfuzlu (p hatırlan hoş etmek gayre-'ti tiyle işlenen hatalar çoğu defa cemiyet hayatında te-1-lâfisi zor, hattâ imk;ırısıxÇJ) zararlar doğuruyor.
Gelelim hâdisenin ikinci safhasına: Memuriyet karşıdan göründüğü kadar kolay bir iş değildir; maddi ve mânevi birçok mesuliyetleri, mecburiyetleri. külfetleri vardır. Memuriyette vazife derecesi küçülüp çalışma sahası daraldıkça yükü hafifler, takat buna mukabil külfet yükü artar. Bilhassa vazife esnasında iş sahipleriyle daimi temas halinde bulunan memurların hissesine düşen külfet daha ağırdır. Amme hizmetlerinde vazife alan kimselerin bunu layı* kıyle idrâk etmeleri lâzımdır. Zira memuriyette ilerlemenin — hatır, gönül, nüfuz müstesna — birinci şartı bu ağır külfetli kademeleri muvaffakiyetle aşarak yükselebilmektir.
Diğer taraftan, memuriyette kayıtsızlık, ihmal, hele sinirlilik ve haşin muamele vatandaşın hükümete karşı itimadını kırar, onu devlet kapısından soğutur, küstürür.
MalmüdürZiiğündeki genç memur her halde âni bir asabiyete kapılarak sinirlerine hâkim olamadığı için öyle bir harekette bulunmuş ve sonra nedamet etmiştir. Fakat vazife esnasında asabiyet bir mazeret olamaz. O genç memur düşünmelidir ki karşısındakiler ömürlerinin en verimli çağlarını memuriyette geçirerek yıprandıktan sonra bu mîlletin kendilerine verdiği emek hakkını almak üzere gelmiş meslek emektar,arıdır; günün birinde krndisi de ayni hakkı kazanarak aynı kapıya baş vuracak ve öyle haşin bir muamele ile karşılaşırsa azap duyacaktır.
Cemal Refik
..................
Kadıköy halkevınde konser
Sabahaddin Akyoi tarafından 11 ocak ç&rşanıba akşamı saat 21 de Kadıköy Hıdkevinde bir şan konseri verilecektir. Piyanoda VecLhc Koray bulanacaktır.
Alman piyano üstadı Kempff
Alman piyano üstadı Kempff 18 ocak çarşamba «ünü Bar-letta vapurlyle şehrimize gelerek doğruca Ankara'ya gidecek ve 20 ocak akşamı bir resital verdikten sonra şehrlmbse dönerek 23 ocak pazartesi akşam» bir resital verecektir.
w
Bir facianın son tahkikatı
Çinde artistler, en
Milletlerin Garip Adetleri
Bir ay evvel Üsküdar çarşısını heyecan için de bırakan esrarlı ölüm vakasının içyüzü dün anlaşıldı
Yazan: Remzi TOZANOĞLÜ
Ölen Kemal San tur'la karısı Makbul»
yutucuyu alâkadar etmekle kalmam iş. biitün çarşı esnafı, bu umulmadık hâdise karşısında şaşıp kalmış ve o çarşının sevimli siyması Kemal Santur’ıın hemen hastaneye kaldırılması İçin’ bir taksi çağrılmış, fakat Kemal nümune hastanesinin daha yarı yolunu bulamadan otomobilde can vermiştir.
Hâdiseden zabıta ve adliye haberdar edilmiş. Üsküdar savcılığı tahkikata el koymuş, ceset morga kaldırılmış -ve altın suyundan vuku gelen bir zehirlenme ile barsaklann parçalandığı neticesine varılmıştır. Ölümün sebebi tesblt edildikten sonra, işin cinai bir mahiyet taşıyıp taşımadığı noktasının tesbltl adil tahkikata bırakılmış bulunuyordu.

Vakanın tazeliği sırasında, ________________________________ ortaya bir çok rivayetler ve ld-ürlar. Kemalin kırk yaşındaki, dialar atılmıştı. Savcılık her kansı Makbule de. Ürküdardaki ihtimali göz önünde tutarak Kemal Santurun kasten zehirlendiği. yakut bir şakaya kurban edildiği ve yahut da kendi dikkatsizliğine kurban gittiği noktalan üzerinde derin soruşturma yapmış, ölümü intaç eden suyun bulunduğu kapla, hâdise sırasında çilingir sofrası üzerinde bulunan diğer kaplan bereyi tahlil kl-nyhaneye şevketmiş, verilen bir raporu kâfi görmiyerek yeni uir rapor daha istemiş ve İşte bu son rapor da dün gemllştir.
*
Düne kadar devam eden adli tahkikata göre hâdisenin tafsilâtı şöyledir
Üskudarda Hâkinıiyetimilliye caddesinde küçük bir dukanda kuyumculuğa müteallik işler gören Mehmet Karate kin ile bunun hemen yakınında manavlık yapan Kemal Santur, hem aynı çarşı esnaflığının, hem de komşuluğun verdiği bir hususiyetle canciğer ark ada?-
Perşembe .Akşamı
S A R A R Y Sinemasında
CEHENMEM ZİNDANI
SCOTT HRA Heyecandan sîzleri ı Vahşi hayvanlar gibi büyük macera filmi.
(Cannon City)
Oynayanlar :
t D T ve Amerikan Polis kıtaları, bir filim... Geceleyin firar .
I takip edilen 10 kişi... Senenin en
aşağı sınıftan sayılırlar
Hiç bir fahrî hizmete dahi kabul edilmezler Kadın rollerini erkekler oynarlar
Çinliler «skiden beri tiyatroya son derece meraklıdırlar. Çinde tiyatro sahneleri üç yanı açık olan bir pavlyondur; bu paviyonun arkası bir binaya dayanır ve seyirciler caddede durarak oyunları seyrederler Çin tiyatro artistleri en aşağı sınıfa tabi olarak kabul olunurLar ve hiçbir fahri hizmet dahi kabul ve ifa edemezler. Kadın rolü de erkekler tarafından yapılır:,bu erkekler yüzleri gayet kalınS,boyanmış, pudralanmış ve âdeta bir duvar gibi badana olmuş bir halde, rollerine çıkarlar.
□ayet kıymetli nakışlarla İşlenmiş. pırıldıyan kostümlerle başlarında taşıdıkları süs. kendilerine sahnede fevkalâde müessir bir gösteriş verir. Oynanan eserler umumiyetle ya tarihi veyahut Çin masallarından alınmış olaylardır ve bu temsiller esnasında el ve ayaklarla yapılan hareketler ve sıçrayışlar gayet tuhaf ve anlaşılmaz
l Hami BEKEM
BÜYÜK BİR FİLM:
Londra Gaven Garden o-perasnın orkestrasında çaLan kemancı bir kız vahşice boğulup öldürülmüş olarak odasında bulunur. Bütün şüpheler opera baş muganniyesinin kocası üzerinde toplanır, fakat o masum olduğunu iddia etmektedir. Bütün delillere rağmen baş muganniye de adalet huzurunda «KOCAM ÖLDÜRMEDİ n diye haykırmaktan çekinmez.
«KOCAM ÖLDÜRMEDE» bu cok heyecanlı ve sürükleyici mevzulu filmi bu akşamdan itibaren Beyoğlu Sümer sinemasında gösterilmeye başlanacaktır.
Bu filmi meşhur prodüktör Arthur Ftank tarafından hazırlanmış olduğunu ilâve ederek eserin yüksek kıymeti hakkında bir fikir vermiş oluruz.
Uılun deposunda çalışmak ve akşamlan da kocasının tezgâ-hin da ona yardım etmek sure-Uyle onun geçim yükünü paylaşmış bulunmaktadır.
Hâdise akşamı iki komşu es-, naf müştereken bir şişe rakı almışlar ve kuyumcunun dük-1 kânında tezgâhın bir kenarına kurulan çilingir sofrasında demlenmeğe koyulmuşlardır. Kemal vakit vakit kuyumcunun d ti kânına girip bir tek atıp çıkmakta, yine kendi sergisinde müşterileriyle alışveriş yapıp fırsat buldukça tekrar çilingir] -sofrası barına gelmektedir.
*
İşte kendi sergisi Uç bitişik kuyumcunun dükkânı arasında gidip gelen manav Kemal, bir aralık bir rakı daha atıştırmış
M-...... ı ,u..uwv m.11 L>U U 1»1 (: J UC Um^CLU gu-
~ ; aldanmadığnnm anlamak üze-' riiltüler yapılır ve her bir ar-
,inmn ,rH, rç dç dükkân komşumuz ku-|Ust diğer artisti gösterişte yen-yunıcn Mehmede uğradık. O - ---- -------------------------------- ■
hem çalışıyor, hem de rakı içiyordu «Maşallah ı» gösterdik,
iyi aldığımızı söyledi ve bir aralık kocama; rakı İçmesini teklif etti. O da; «Peki!» dedi. Beraberce İçmeğe koyuldular. Ortada bir takım m aşra ha gibi kaplar vardı. Ben de kocama yardım için sergiye geçtim. i
*
Savcılığa son verilen tahlil raporu Kemalin Siyanür (iö
ve üzerine de su 1 dibinde kalan son yudumu içip ytre sergisinin başına gittikten az sonra birdenbire sancılar İçinde kıvranmağa başlamış, kansı Makbule, ona ne olduğunu sormuş, Kemal sadece:
— İçim yanıyor, ölüyorum’... diye İnildemekten başka bir şay yapamamış ve kann boşluğunu elleriyle basttra bastır* sebze ve meyva küfelerinin bu-, lunduğu bir köşeye kadar git- j miş ve orada yıkılıp kalmıştır
Onun, böyle ölüm halinde bir tarafa düşüvermişi. yalnız ka-, namı ve kadeh arkadaşı ku- (Arkası 5 iner sahifede)
i Kemal Santur’ıın kansı Mak-
; bule, facianın oluş şeklini şöyle
I anlatmaktadır:
■ | — Kocamın Üvey kızı dünyaya bir çocuk getirmişti. Hediye, bir şey İfade ederler. Gayet ba-olarak ona altından bir .Ma-|sR ve zayır dekorasyonla kuru-aldık. Platinde aldanıp lan bu sahnelerde dehşetli gü-
O. m ek gayesiyle yüksek sesle ko-İ- nuşur.
Her hangi bir tarihi piyesin
oynanması âdeta bir komedyayı andırır. Tejpsll esnasında kostüm değiştirilmesi lüzumu hissedildiğinde kostümü değişecek artistin önüne dört beş artist bir sıraya dizilerek, bu suretle kortum değiştireni seyirciler göremezler: çünkü kostüm hemen orada derhal tebdil olunur.
Temsil esnasında paydos yapılmaz: paydoslarda gayriıaoü maskeler taşıyan, muharip veyahut diğer her hangi bir komik maske taşıyan artistler dans ederek halkı eğlendirirler
Genç artistler
Bu eski zaman tiyatro sahnelerine mukabil son senelerde Guang - de - Lv demlen genç artistler sahneleri türemiştir. Bu sahneler de diğerleri, bilhassa Peking'dekiler gibi boş bir barakadan başka bir şey değildirler. Bunlarda hiç bir gün yer bulmak kolay değildir ve yerler satılmış bulunur.
Bu barakaların önünde tahminen bin kişilik dar ve arkasız bankolar kurulmuştur; ka-
dınlar parke! te oturtturulmazlar: onlar kin bir nevi localar vardır ve en önde İki yüz kadına mahsus yer bu suretle ayrılmış bulunur. Burada kadınlara gösterilen hürmet, bilhassa tak-ru zaruret için yaşıyan bu Çinlilerin haleti ruhlyesl şayanı dikkattir.
Bilhassa kıs mevsiminde tahminen altı saat süren temsil esnasında böyle açıkta soğuk havada oturarak, temsilleri seyretmek, Çinlinin tiyatroya olan Iptilâsının derecesini göstermektedir.
Hakikaten de Guang - de -Lu. öğleyin saat 12 den akşam sat 6 ya kadar bllâ fasıla doludur: bu genç artistler tiyatrosuna rağbet çok fazladır-Hattâ kadın rolünü oynıyan meşhur Mel - lan - Fanın sahnesine bile bu kadar tehacüm yoktur.
çinde yeııl nesil tiyatroyu da istilâya uğraşmaktadır. Bu ye-nl nesü tiyatrosunun artistleri on sekiz, on alt: ve hattâ on dört yaşında olan gençlerden müteşekkildir.
Mel - lan - Fa, eski bir artist olmasına rağmen daha modem ve Avrupai temsillere ya- Matineler: Cumar
naştığı halde, bu delikanlıların pazar 15 te
(Arkası 5 İnci SAhifede) Pazartesi akşamlan tcmrtl voktırr
A, J. Çronin’in bu en son eseri VAHDET Gt'LTEKİN tarafından İngilizce aslından ve kısaltılmadan aynen tercüme edilmiştir.
2 Lira, ARİF BOLAT KİTABEYİ
MüAMMER KARACA OF EH ET
Maksimde
Saat 2030 da
SİZİN SOKAK
Tefrika No: 9
Sinirine batmak niyelindey-dım. Lâkayıt bir tavırla omus-lanmı silktim:
*— Nişanlı kalmak hoşuma gidiyor _ dedim. — Nikâh bir iki ay daha geciksin ne çıkar?»
Azarlayacakmış gibi yüzüme baktı. Bir tereddüt geçirdi. Sonra, ifadesi yumuşayıverdi. Gözleriyle beni okşarcasına:
•— Şu Çıkar kİ, nikâhınızda bulunmak İsterdim.»
Birdenbire ne kastettiğini an-hyamadım. Şaşkın şaşkın sustuğumu farkederek Hâve etti:
■— Yakında Avrupa’ya gideceğim.»
Beynimden vurulmuşa döndüm. Sanki hemen onsuz kalmışım gibi yüreğime bir acı çöktü. Gözlerimden yaşlar boşanıverdi
■ — Gitmeyin, gitmeyin.» diye yalvardım.
•— Pazarlığa girişmeğe hasarım.» dedi.
Ellerine sarıldım:
•— Gitmediğiniz takdirde dileyin benden dilediğinizi..
Mendilini çıkardı, yaşlarımı •ildi.
«— Ağabeyin, nikâhınızın on beş gün sonra yapılmasını istiyor. ne dersin?»
Mağlûp olacağım muhakkaktı zaten... Başımı önüme eğdim.
»— Mersi. Nazlı» dedi.
Bu «mersi» niçin anlayamadım. Hâlâ da ani «yamıyorum. Yalnız anlayabildiğim bir şey varsa, Avrupa'ya gideceğini ileri sürüşü, beni yola getirmek için savrulmuş bir tehditti. Ama ne de olsa riski göze alamazdım.
Kâğıtları elinden bıraktığı zaman ağlamaklı olmuştu. Gözleri meşhut bir noktaya daldı.
«— Yaptığım ahlâksızlık olsa gerek. — diye düşündü. — Onu seviyorum, fakat Cemille evleniyorum. Mutlaka bir kulpunu bulup kendimi kendime karşt temize çıkarmalıyım.Yoksa, ahlâksızlığımın yükü, vicdan azabı gibi yüreğime oturacak, dalma keyfimi kaçıracak.»
Ansızın başını sallıya rai: bu düşüncelerini şiddetle reddetti:
•— Ben, onu. sadece bir erkeği sever gibi sevmiyorum kJ,
Yarınki ÇARŞAMBA
YILDIZ
ÇERBERLİT4S
Mi AR M AIR A
tıpkı yüksek bir ftkri sever gibi seviyorum. Bir ideale bağlanmak kabilinden ona bağlıyım. Bu hissim neden ahlâksızlık sayılsın?... Evlenmeme niçin mâni olsun?
Göğsü daralıyor nefesleri sıklaşıyor. Nabzını yokladı, mırıldandı:
— Muhakkak yine yüz yirmi atıyordur.
Bir kaç saniye hareketsiz kaldı. Sonra, etajerin üstünde duran nişanlısının resmine döndü :
«— Osnıa Ömerli je dair yazdığım sahifeleri saklamama müsaade edersin her Halde müstakbel zevcim ve müstakbel altı çocuğumun babası... Müstakbel, gürbüz, neşeli, ikisi kız, dördü oğlan seTgüi çocuklarımın babası!... Gerçi, şimdilik,
Matinelerden
itibaren
Seyrederken yüreklere çarpın’ı. kalplere heyecan verecek milyonluk azametler harikası:
ASİLZADE SİLAHŞOR
Lütfen dikkat: PRANGA KAÇAĞl*mn bugün, bu gece son MHBBi güniidür. Göremeyenlere son fırsat.
TT^nanDn
MLCMUASI

Büyük bir ihtiyaca cevap •. ren bu mecmua size kış gecelerini geçmiş iyi günler içinde yaşatacak ve eğlendirerek bilgi verecektir.
Türkiyenin bıilün tarih muharrirlerinin yazdığı en güzel yazılar ve görülmemiş resimlerle süslüdür.
Bu ilk sayısının münderica-Undan bazıları: Bir şeyhülislâm tarafından kazandırılan Haçova meydan muharebesi La Paloma'yı İlham eden hazin aşk macerası ve Juarez - Maksiınil-yen mücadelesi Abdülhamıcin Selânikten getirilişi. Cemal paşanın sultamızı meselesi. Tarihin büyük i ahizesi Messallna, Abdülmecidin ölümü. Ölüm adası îvo Jlma. Estergon Gaz'le-rl ve çeşitli bir çok yazı...
Zarif bir kapak içinde kırk sahife. Fiat! 50 kuruş, yıllı» abonesi 500 kuruş
Acele ediniz, kapışılıyor
inan Bul BaMdtvon Şcfttı Tl yan Bu akşam Saat 20,30 da
DRAM KISMI
TEBEŞİR DAİRESİ
Yazan: Klabund
Türkçesi: M. Barir Feyzlollu
Cunuu-teal ve carga.nba cünlerl
:ijo da Çocuk Tb'BUoru Pazar gOnlcrı matine 15. ât da
REKS’in 2 nci Şaheseri

MAIRMARA ÇENBERLİTAŞ YILDIZ

ÇERÇEVE 0151
---YALAN? NİHAL LfAMAAAÎAHALI --
AŞ( VE MACERA ROMANI
siz. sevgilim değilsiniz. Ama ümit edelim. Olabilirsiniz diyelim Fakat... Fakat...»
Çerçeveyi İki eliyle yakalayıp yüzüne yaklaştırdı:
«— Fakat, günlüğünüzün altına sinmiş elâ gözlerinizin bakışını hiç bayıra yormuyorum. (Tövbe tutmamı der gibi bir ifadeniz var. Bana lâyık bir zevç olmağa söz vermiştiniz. Ne demiştiniz? Hüsnüniyetimden şüphelenmene tahammül edemem, çok havaî, rezil herifin biriyim ama, bana (Evet! dediğin gûndenberi arlık eski Cemil olmaktan çıktım. Karşında bütün sevgisi, sadakati ve körü körüne itaat ile (kocamı demekten utanmıy ocağın bir Cemil bellroi İnşallah öyledir!»
Derin derin içud çekerek çer-
çeveyi yerine bıraktı. Yine Önündeki kâğıtlara daldı:
— İmdili, bunları?
Artık fazla düşünmeksizin, sahifelerin üzerinde hiç oyalanmaksam hattâ tazı defterleri olduğu gibi ateşe atıyor. Bekliyor, alevlerin hızı geçince yenilerini atıyor. Nihayet, Osman Ömerliye alt batır alarmdan başka kül edeceği bir şey kalmadı. Puflayarak yerinden kalktı; kollarını bir dua jestiyle havaya uzattı, gerindi. Böylelikle, ipek geceliğinin altından mevzun vücudunun mu-devver ballan belirdi. Çevik bir yürüyüşle pencereye yaklaştı. Son uykusuna varmışçasına kim ıl t ısız geceye tüf perdelerini açlı. Azıcık serinlemek ihtiyariyle başını dışarı uzattı.
Yok hayır, tereddüt etmeme-
li. Kendine bahaneler aramamalı. Osman Ömerliye dair yazdıklarını da İmha etmeli. Bütün hâtıralardan temizlenmiş olarak yarına yepyeni bir İnsan halinde doğmalı. Şayet, ağabey si o kadar çatık kaşlı olmaza da ona açılabllseydl. kendisine ayıh tavsiyede bulunurdu şüphesiz,
O halde?
Ne olur, ne olmaz belki de vaz geçer kaygısıyla öyle bir telâş İçinde sobaya yaklaştı; bir tatara İtin» ile ayırdığı sahifeleri de alevlere alacaktı.
Fakat...
Adına, «KADER» diyeceğiz, çare yok... Kader, ellerine yapışarak, onu, bn hareketi yapmaktan menetti.
Nazlı Osman Ömerliden bahseden sahifeleri ateşe veremedi. Bakışları, sabit bir noktaya dikilmiş; güya bir sihirbazın b'-’îur küresinde kendi seren canı un seyrediyordu.
Gözlerinde bir korku belirmişti.
n
Nikâhtan heniik döndüler. Bir mabed kadar geniş, yüksek tavanlı, mermer holdeler.
Mazhar Haneloğlu. yorgun bir hareketle şapkasını vestiyere bırakırken:
— Misafirler gelinceye kadar ben azıcık uzanacağım, göğsüm daralıyor. — dedi.
Göğsünün daranşı. sadece maddî bir daralış, bir kriz emaresi olmasa gerekti. Bakışlarında meçhulden korku vardı,
Vedia hanım, şu anda her zamankinden daha sinirli; sivri burnunun İncecik kanatları seğiriyor. Esmer kollarını dirseklerine kadar örten krem dantel eldivenlerini çıkarmakla meşgul görünerek söylendi:
— Allah rızası için, bari bugün hastalıktan bahsetme.
Hırçın sesi, kendi kulaklarında da nahoş akisler bırakmış olmalı ki, hafifçe kızardı.
Bugün, biraz da ifrata kaçan muammalı sukutu ile hepsinin üzerinde yeni bir hâkimiyet tesis etmiş görünen doktor Osman ömerU. soğuk bir bakışıyla Vedia hanımı cezalandırdıktan sonra arkadaşına döndü:
— Nikâhta biraz heyecanlandın, bundan ibaret — dedi.
(Arkası var>
açı
’ıza Tevfiğe mektup

Rızacıgım;
Ecel, o amansa kuvvet seni bizden ayıralı on gün oluyor. Her sabah sana bir açık mektup yazmayı. derdimi dökmeyi, birlikte geçen günlerin hâtıra-rmı tazelemedi tasarlarım Mi-samın bayma geçer, kalemi elime alır düşünür. dûşilnür. düşündüklerimi yazacak bir kuvvet bulamadan kalemi elimden bırakırını Bu sabah gene ayni emelle kaleme sarıldım. Hayatımızın safahatı gözümün ö-nûnde âdeti bir geçit resmi yap u. Dip diri hayalin, canlı bakışların. güler yüzün, nükteli edelerin beni gaşyetti. «Bak Selim! Gel şu pazûlarnm yokla! Ya» yetmiş U» bitmişi derler, ben sekseni buldum amma kollarım gene demir gibi sert! Buy le giderse doksanı bulmak da zor olmıyacak!*
Sene 1M2 Oalataaarayda sekiz ya«ında afacan bir çocuktum. Seni bir giin mektebin büyük kurunda tanıdım. Biz. be? altı çocuğu yarı* urdın. Ben birinci geldim! Aferin! dedin sen mükemmel bir sporcu olacaksın! Bir iki sene senin peşinden gittik. Oradan ayrılıp tıbbiyeye gittik. Orada iken de bizden ayrılmadın. Bize direktifler verdin. zamanın nezaketine rağmen biri Üskûdard» Doğancılarda 'hıfzıssıhha müzesi müdürü iken vefat edeni doktor Hikmetin evinde pazarlan topluyor çamlıcaya. KadıKoyune, Modaya koşturuyor. Gülle kaldır tıyor. blribirLmlzte güreştiriyordun.
Blzierl hayran edecek kadar tatlı konmuyordun. Fransızca, İngilizce, Rumca, Ermenice, Ya-hudlce. Arapça. Farsçayı ana dili gibi bilirdin. Sen hem bir Hklr hem beden pehlivanı idin.
Seninle büyük dostluğumuz, candan arzorl aklığımız meşrutiyetin ilâm senelerinde bir kat daha kuvvetlenmişti. Senin İnsanlık vasıflarını o «ayılı günlerde Halk! Ziya merhum bir yazısında şöyle tasvir ediyordu:
«Rıza Terfik1 On be» senedir onu ya ıspeneer) den veya (Btuart Milli den kllaplarlie lürlü menabll İrfan ve kemalden toptanmış defteri nıasbu-latlJe dalma düşünen, dalma tea yin eden faaliyeti dimağlyesile lÂhlfi meveudatile lemader ua-viyei pür zekâsile tebersüme müheyya dudaklariie tanır, serer takdir ederim, btraz da taa-
Ayn. *yn bir çok güzide adam olabilirken, devre! istibdattan hiç olr şey olmamağı, yalnız Rıza Tevflk kalmayı terfih etmişti.
O devre! kubdai ne saman susa'-a en önde Rııa Tevflk’l bulur: onu obnıyarnk bahanelerle, hayale sıgmıyucak nanelerle zaptiye nraar-tıntn misafirin odasına se «kederdi bu akça mlMflretlCNfen taü'cn ruha bir gün vâdH Küfeden kaçınamıyan beyanı şekvaslle zaptiye nazırına bir başka landa takriri Mrrn »’miş ve demeli M:
•— Paşa hazretleri İkide bir dr yalaklarımla kitaplarımın buraya nakil hem Mze. hem bir parçacık bana rahmet oluyor, emretmeniz de şuracığa Uunnml-le yerlcşivcrsem...»
Flltfflof! SenLn karakterini tebarüz ettiren İki hâtıra bu satarları yazarken gözümün 0-nündr canlandı. Biri meşrutiyetin il Arı inin İkinci cuması İdi. İkimiz! cuma «lâmlıftımn Ün-
lerdi. Birlikte Yıldız sarayına gidip vazifemizi yaptık. Bir silâhşor yanımıza geldi Sizi baş kâtip Paşa görmek İstiyor! dedi. Beraber kitabet dairesine gittik. Paşa bizi büyük bir nezaketle karşıladı ve şunları söyledi:
«Şevketmaap efendimiz bugünkü hizmetinizden çok memnun oldular ve selâmı şahanelerin! size tebliğimi İrade buyurdular. ötedenbert mutad idi her sel imlik tan salimen avdet buyurdukları vakit serasker paşa İle İkinci fırka kumandanına birer kese alim İhsan buyururlardı. (Kille masanın üstündeki iki kırmızı keseyi öpüp başına koyduktan sonra) şimdi bunlar sisindir!» dedi.
Filozof keselerden birini eline aldı, o da öpüp başına koyduktan sonra masaya bırakırken:
— Biz bu vazifeyi hasbi olarak yapıyoruz. Bunu almaktan mazuruz! Bizi af buyursunlar! dedi ve oradan ayrıldık.
İkinci vaka da şudur:
İttihat ve Terakki hükümetinin maliye nazın Csvit bey bir gün beni yanına çadırdı ve »unlan söyledi;
— Rıza Terfikle birlikte vi-lkyetlerimizi birer birer gezecek ve devlet tahvillerinin alınması hakkında propaganda mahiyetinde konferanslar verecek siniz, tik konferansınım Dnrülfü nunda bize dinleteceksiniz! Ken dişini görüp bu kararımızı söyleyiniz!
Filozofu buldum. Maliye nazırının teklifin! söyledim. Filozof bu tekliften hoşlanmadı ve suratını ekşiterek peki! deki,
tlci gün sonra Darülfünun konferans salonunda veliaht Meçi t efendinin de hazır bulunduğu büyük bir kalabalık huzurunda filozof kürsüye çıktı ve söze şöyle başladı:
«Konferansımın mevzuunu sîzlere küçük bir hikâye İle hülâsa edeceğim: Yeniçeri ağası bir gün Rum cemaatinin baş papazını huzuruna kabul etmiş ve kendisine bir at göstererek:
— Söyle bakalım papaz efendi bu nedir? demiş.
Papaz tereddüt etmeden, bu bir altırf efendim diyince ağn hazretleri hiddetle:
Bu adama yirmi sopa vurunuz! Elli altın da ceza alınız demiş Arkasından Ermeni cemaatinin om papazını çağırtmış Papaz yolda Rum papazından sormuş. Ne haber ağa hasretleri ne emir ettiler diyince o da kendisine bir at gösterildiğini ve bunun at olduğunu söy-iedigl için dayak yediğini söylemiş.
Aynı suali ona da sormuş. Papaz:
— Bu bir eşektir I diyince 0-na da yirmi deynek vurdurmuş. Elli altın da ceza parası almış Nihayet Yshudllerin haham bagısma sıra gelmiş O da yolda raaladıgı Ermeni papasından başına gelenleri dinlemiş.
Hahama da ayni suali zormuş!
Haham cevaben:
— Bu ne attır, ne eşek' Bu bir Allahın belâsıdır! Nr> vereceğiz? Onu emrediniz! demiş»
Filozof başka bir şey söylemeden kürsüden indi- Fakat salonda softuk bir hava esti.
Ertesi gün Maliye nazın beni gene yanına çağırttı ra »unlan Söyledi: Filozof Rıza Trvflk'in gönderilmesinden vu geçildi! dedi.
Senin bin bir meziyetinin arasınd» şiirdeki kudretini de herkes bilir. Bundan otuz üç yıl evvel bir gün bizim eve gelmiş elinde tuttuğu paketi bana uzatarak: Bak sana nc gelirdim! demiştin.
Paket! açtım. Nur topu gibi iki yavrunla çıkan güzel bir resimle karşılaştım. Resmi öptüm Dur acele etme sana bir şeyler yazayım dedin ve kalemi eline alarak resmin altına şunları yazdın:
«Biz üçümüz» muhterem Sırn amca beye!
Biz üçüm üs yekvacadm; Kucaklara kâinatı
Blı üçümür bibududuv Ben maziyim onlar âti
8 teşrinisani 1333
Yattığın yer nur olsun, aziz üstat.
Daima seni seven dostun Selim Sim TARTAN
Yeni Yunan Meclisi
Meclis 30 Martta toplanacak
Atina 9 (AA.) — Resmi gare-tede yayınlanan taralın kararnamesinde 1# şubatta seçilecek yeni Yunan meclisinin 3(1 martta toplanacağını bildirmektedir.
Yeni hükmeII, kuran Tbe-otokte daha önce meclisin 30 nisanda toplanacağım blIdLnnlşU. MrcUaln feshedUcUğlnl Hân fiden kıralm kararnamesiyle a-çıkianan bu tarih değişikliğin® sebep anayasaya göre meclisin seçimleri takip eden 4Ü gün I-çinde toplanmaya mecbur olmasıdır.
Şoför ükten tenöriüğe
Şoför La Bohem operasını söyleyecek
Londra 9 (Nafen) — Lew İtaacs isminde bir taksi şoförü taksisinde müşteri taşırken şarkı söylemeyi âdet edinmiştir. Bir gün taksisine Mechcle Gai-dlerl isminse meşhur İtalyan piyes yazan binmiş ve şoför ta biatiyle müşterisinin hüviyetini bilmediğinden gene şarkı söylemeğe başlamıştır.
Sesinin bu kadar güzel olmasına hayret eden oaldleri taksiyi durdurmuş ve şoföre bir kaç sual sorduktan sonra kendisine B B. C. de şarkı söylemeye davet etmiştir. Şoför bu teklHi kabul ellikten sonra yine otomobiline dönmüş, fakat bu sefer de Prima dona madam Ellsabeth Schvrarzkopf binnılş ve ayni şekilde tekerrür eden bi kâye üzerine şoför tekrar şarkı söylemek üzere davet edilmiştir. Prinıa Donna şoföre ken dişiyle beraber «La Bohöme» operasını söylemesini teklif etmiştir.
Milletlerin garip âdetleri
(Baş tarafı 4 üncü hilede)
Guang - de - Lu temsilleri her gün «Hav» nâraslyle alkışları»-inakta ve hiçbir yenilik areet-m em ektedirler. Bilâkis eski mitolojik oyunlardan ayrılmamaktadırlar. Bunların gayesi halka İhtiyar artistler gibi temsiller vermek ve fakat daha az bir ücret mukabilinde İş görmektir.
Eski eserler rağbette
Gençliğe dair eserler Çinde hiç bir saman muvaffakiyetli bir temsil olamaz; Çin halkı eskiye bağlıdır; eskiyi görmek arzusundadır; yeniliğe karşı devamlı bir itimatsızlık göstermektedir.
Çinliler İçin kendilerini arın ve babalarının uğrunda feda fiden gençler, ana ve babalarına karşı gelenlerden, daha mukaddes ve anların daha fazla alâkasını çekerler- Çinlilerin gençlikte gördükleri, cazip taraf, gençliğin Hklr hareketi değil. onlardan gençlik, İnce »esler, onlardakl elâstikiye!tir. Çinliler tuhaflıkları çok severler
Buna ilâveten Çinliler, maskeyi ve tuhaflıklan da çok severler. Guang - de - Lu tiyatrosunu kiralamış alanlar dört sene gayet sıkı bir mektepten geçirilmiş gençleri ancak sahneye çıkarırlar; vilâyetlerde a-eentalar tarafından artistlik için kazanılmış olan 40 ilâ 50 erkek çocuktan bozan yalnız âzami beşi, onu artisti life elverişlidir; kabiliyetsiz çocuklar hayatı boyunca figüran mevkiinde kalırlar.
Guang - de - La tiyatrosu temsiline kablUycteta çocukların ilk önce sahnede perende atarak el vs ayak üstünde dönmeleri suretiyle yapılan cambaz oyunlartyla başlanır. Mr sürt on dört ve on alta yaşında çocuklar sahnede cambazlıklar rftatcrişl yaparlar ve arada yüzü gözü bembeyaz boyanmış bir hokkabaz nükteler aöyliyerek halkı güldürmece uğraşır, Bu a-nula bir trampet, gong ve ko-mençeden ibaret cihazlarla çalan ura* bir orkestra Çin cazı çalar; bunu müteakip bir derece daha yüksek mevkide olan artist çocuklar oahneye çıkmağa boşlarlar. Bunlar bir kadın-
Güney Asya meselesi
İngiliz gazetelerinin makaleleri
Londra 9 (AA.) — Gazete
başyazarlarından büyük bir konu yazılarını Colomboda bugün ilk toplantısını yapacak olan konferansa hasretmektedir. Filhakika uzak doğru hâdiseleri bu konferansın ehemmiyetini art-tırrn ıştır.
Yeni Güney - Doğu Asya milletlerinin Çin komünizmi tehdidin! karşıiafflftlarını mümkün kılmak için ne yapılması lâzım geldiğini inceleyen Times gazetesi bu milletlerin fakir olduklarını ve kendiltrini mümkün olduğu kadar süratle iktisadi refaha kavuşturmak Icab etti-ğ'.nl belirtmekte ve şunlan yuz maktadır:
General Mac Arlhur, Japon adalarını bir kale haline getirmektedir. Binadan Çinde cereyan eden hâdiseleri kontrol ve bunlara tesir etmek mümkün olacaktır. Aryayı mahva sürükleyen ban Japon ihtiraslarını yeniden canlandırmak tehlikesini göse almadan böyle bir siyaset uzun zaman takip edilebilir mİ? Bu sua! Avrupa hürriyetini müdafaa etmek İçin Al-manyayı silâhlandırmak îsti-ycnlere tevcih edilmesi ’âwm gelen sorunun aynıdır.
Muhafazakâr Daily Telegrapn gazetesi Kolnmbo konferansının iktisadi veçhesi üzerinde bilhassa İsrar etmekte ve şunları yazmaktadır:
Bu konferansda temsil edilen bütün milletlerin kendi iktisadi güçlükleri vardır. Ve içlerinden İkisi, yani Hindistan ve Pakistan arasında iki memleketin siyasi anlaşın azlıklarını vahimleştiren bir mali İhtilâf mevcut tur. Şu veya bu şekilde Asya, Marshall yardımının veya iktisadi işbirliği teşkilâtının Avru-paya sağladığı faydalara müşabih kolaylaklardan istifade et m elidir.
Bununla beraber gazete bazı dominyonların yeni Çin rejimini tanımaları ve HJnt Çininde Bao Dal hükümetine karşı takınılan tavır hakkında bazı güçlüklerin meydana çıkacağını tahmin etmektedir.»
İşçi Daily Herald gazetesi de güney doğu Asyada komünizm ve dominyonlann BLrmanyaya yapacakları yardım meselelerinin başlıca müzakere konulan nı teşkil ettiğini yazmakta takat bati birliği »e birliğin Ingiliz dominyonları camiası İle olan münasebetleri konusunun da ön plânı işgal edeceğini ilâve eylemektedir.
Bir facianın son tahkikatı
(Baş tarafı 4 üncü sahifede) potasyom İçmek suretiyle ölmüş olduğu şeklindedir.
Savcılık; yaptığı derin soruşturmalar sonunda hâdisede cinai bir mahiyet görememiş, yalnız «tedbirsizlik ve d ikk a ts talikle ölüme sebebiyet» şekil vâ-rid olduğundan, kuyumcu Meh-medln bu iddia ile sorgu hâkimine sevkı kararlaşmıştır,
W
öyle hâdiseler vardır ki, vukuu anında dönen çeşitli dedikodular, tahkikat ilerledikçe, sabundan balonlar gibi birer birer söner ve günün birinde •sil hakikat meydana çıkıverir.
■Umu TOZANOÖLV
Seyircilerin] gençleş ÜreNl-1 mck İçin. bLr tiyatro «eri ta-Beliğin! muhafara etmelidir.1 Fakat bu tazelik kolayca muhafaza edilemez. Buna ancak »ah eserler muvaffak olur. (Kayseri Gülleri) ise şahoser
olmaktan uzak, çok uzaktır.
Henüz elli yi’uu basmamı» bu gülleri, geçen akşam, «olmuş, kurumuş, rayihasını kaybetmiş bulduk. Acaba biz mİ değiştik, onlar mı? Yemeklerde eski lezzeti buiamıyan yaşlı bir adamın şikâyetlerine: «Yemekler, gençliftlinladekj yemeklerdir, lezzeti de aynı lezzettir, Ancak bizde nerede o eski mideleri» diye mukabele eden diğer bir yaşlı adam gibi hüküm vermek mi lâzım?
Hiç şüphesiz ki kırk sene evvelki tiyatro müdavimleriyle bugünküler arasında büyük farklar vardır. Bu geçen seneler zarfında birçok eser seyredildi. Yeni komedilerin seri tempolarına uyuldu Güzel şişelerdeki sert başdöndürücü kokulara alışan burunlara artık gülsuyu kokusu pek hafif geliyor. Zevklerin değiştiğine şüphe yok; fakat (Kayseri Gülleri) nln de eskimiş olduğunu tereddütsüz söyliyebilirI» Halbuki İki buçuk asırlık ömrü olan Mollere ln komedileri bütün gençliklerini muhafaza etmektedirler. Zamanın yıpratıcı tesirine mukavemet etmek ancak şaheserlere nasıp olur.
Şu halde neden (Kayseri Gülleri) tekrar sahneye kondu? Behzat Butak’ın vaktiyle büyük muvaffakiyetler elde ettiği bir komediyi ihya etmek ve gençlere bu emsalsiz sanatkârı, şöhretini sağlayan rollerden birinde göstermek için mi? Şu halde. (Kayseri Gülleri) nl ölmüş eserlerin kabristanında bırakıp (Meraki) yi veya fAzar-ya> yi temsil etmek daha doğru olurdu.
Kaldı ki Behzadın keskin bir zekânın müşahedesine dayanan İncelik ve zarafetle dolu, «dOtaii* ve «ûuance» lere bağlı sanatı (Kayseri Gölleri) nde-kl şahsın kaba hatlarından ziyade Moliire’in eserlerinde hakiki ölçüsünü verebilmektedir. Nitekim (Kayseri Gülleri) nde Behzadın oyununda hiç bir fevkalâdelik görmedim. Buna mukabil, ertesi akşam radyoda dinlediğim (Merak!) rolünde Behzat, bütün dinleyiciler gibi, bana da en büyük bazları verdi.
Şehir Tiyatrosunun yeni İdaresinden bayatlamış, küflenmiş bir eski komediden başka bir şey beklerdik! Teşkilât, in-kılâpl... Neticede yanlış anlaşılan ve oynanan bir piyes He (Kayseri Gülleri)! Yani dağ bir fare doğurdu. Bari fare canlı olsaydıI... Heyhat!...
Diğer taraftan, (Tebeşir Dairesi) hakkında yazdığım satırlarda» tiyatronun, her şeyden evvel bir kültür müessese-ai olduğunu bir defa daha Heri sürmüştüm.
Ne derece haklı olduğumu, Şehir Tiyatrosunda satılmakta olan «Türk Tiyatrosu» isimli mecmuanın t aralık 1849 tarihli ve 332 sayılı nüshasına göz atmakla bir defa daha anladım. Bu mecmuada — kİ Şehir Tiyatirüounun resmi programıdır — (Kayseri Oülleri ı nln Paul Gaveault Ue Paul de
erkek rolünde komik bir monolog söylerler ve arada bir Çince şarkı söylerler Bunların melodiler! tabii bizim kulaklarımız için o kadar tuhaf geiirkl, insan, yanında oturduğu bu Çinlilerin, bu oyun ve şarkının hitamında delice alkışlarına şaşar.
Yabancı seyirciler için bu temsil tatsızdır; bilhassa sahne bomboş ve artliUerin oyunda temsilin mîvkUni İma etmeleri, hayaien temsil hakkında bir fikir vermektedir; temsil esnasında gardropçulann bilâ inkıta ortada dolaşmaları da oyuna bir tatsızlık vermektedir.
Orkestranın gürültüsü, halkın gürültüsü, çay taslanma takırdısı, kabak çekirdeği yiyen halkın fareleri andıran çı Cırdı -lan kâfi gelmlyormuş gibi, soğuk havada bine yakın bir İnsan kütlesinin âdeta gözle görülür bir şekilde sarımsak kokulu nefesleri havaya karışıyordu.
Fakat zamanla buna alıştık; çünkü bu tiyatroya devama başlamıştık. Her temsil liefle-dikçe, sahnede daha esaslı artistler görünmeğe başlardı v« bunların kostümleri de tabii daha muhteşemdi; kahraman veyahut ilâh rolleri, temsilin tonu idi; birinci sınıf artistler gayet ağır ve süslü Kimonolar İçinde sahnede yer almışlardı Temsilin başlangıcında sahneye çıkan yan çıplak cambazlarla bu birinci tınıl artistler sahneye çıkıncıya kadar epeyce vakit geçtiği gibi, »ona doğru temsil dahi daha başka bir mahiyet almış bulunuyordu.
Temsiller 6-8 perdelik
Çin tiyatro temsilleri fi ilâ 8 perdeden İbarettir Her perde kendine mahJU» btr mevzua tema» eder ve nihayet bulur. Ru temsiller hiçbir edebi kıymeti haiz değildirler v« eakl masallardan alınmış ve halkça çocukluktan beri tanınmış hikâyelerden ibarettir.
Artistler hareketleriyle oyunun yerini ve teşkilâtını göstermek zaruretindedirlar; meselâ, artist iki elini duz yukanya kal-dırmâaiyle Mr elini kaldırması ayn ayrı birer teşkilâtı ifada etmektedir. İki elini kaldırması İki katil bk kapıyı w Uf «tini
kaldırmam ise bir pencereyi İfade eder.
Çlndekl tiyatrolarda artist ruflörrtz, orkestra notasız ve seyirciler de her türlü dıkoru-yonsoz btr rahne Ue İktifa etmek »Türetin d edirleT; binaen-aleyh bu kadar noksanlık arasında yenilikleri düşünmeğe vakit bulmağa imkân yoktur.
Çin tamamen koraervatif btr diyardır; hâlen tiyatrolarını daha düzenllyememlşler ve hattâ kadın rolünü erkeklerin yapması zaruret! vardır. Bon samanlarda Mr yenilik olarak yalnız kadınlardan müteşekkil temsil grupları vardır kİ, bunlarda da erkek rolünü kadınlar yapmak zaruretlndedirfer Çin balta bu temsllierlo alay eder ve bu temsillere Mau - öri - hal, yani «kedilerin oyunu» denmektedir.
Çin halkı tabiî ve ekseriya Guanğ - de - Lu’jpa tercih eder.
Şehir Tiyatrosu komedi kısn.
Kayseri Gülleri
Kock tarafından yazıldığı bildiriliyor.
Bunu hayret Ve üzüntü üe karşılamamak mümkün mü? Bu kadar katmerli hataya bir sanat ve kültür müessese») na-
sil düşebilir?
Evvelâ Paul Oavau.’t’n(ın, yani bir aralık Odöou tiyatrosunun müdürü olan marul müellifin ismi Gavaull alarak yasılır. Mezkûr mecmuanın yandığı gibi (Gaveault> değil. Bu bata, aiclâde bir edam tarafından yapıldığı takdirde. •-ehmmlyctslz olabilir Fakat İstanbul Şehir Tiyatrosunun resmi mecmuası meşhur Bir müellifin, bir devlet tltaytOTSunun müdürünün ismini yanlış yazmam alıdır.
Saniyen Paul de Kock. romanlar iyle şöhret kazanmış bir muharrirdir, Tiyatro eseri yazdığını bilmiyorum. Yazmış olta bile her halde bu İşi Paui OavauJt ile birlikte yapamazdı, Zira öldüğü raman Paul Gavault ya İki. ya üç yaşındaydı!...
Devrilen Ç&m görünmüş olacak ki, aynı mecmuanın lfi aralık tarihli ve 23s numaralı nüshasında ve sokuk ilânlarında piyesin müelliflerinin isimlerinden eser yoktur Bunu da hoş görmek mümkün değildir. Zira Şehir Tiyatrosu gibi bir kültür ve sanat müessesesi-nİD, temsil ettiği piyeslerin kime alt olduğunu bildirmesi lâzımdır. Bunu yapmakla hem halkı tenvir, hem de e^r sahibine karşı kadirşinaslık ve nezaket vazifelerini ifa elmiş olur.
Her hangi bir sebepten dolayı ihmal edilmiş bu vazifeyi burada görmekle hem Şehir Tiyatrosuna karşı ulan bağlılığımızı bir defa daha tipaz hem de bir tiyatro müKsesesi-nln iki tiyatro müellifin» karşı kusurunu tamir etmiş olnca-gız fikrindeyim.
(Kayseri Gülleri • nln asıl ismi (Le Marıage de Mile Beul-m&asl dır. Bu komedi Frantz Fonson ve F. Wicneier İsimli iki Belçikalı müellif tarafından yazılmıştır.
Bu malumatı elde etmek pek güç bir şey değildi, (Le Maria-ge de ûl-lle Beulmansı ı Fon-son'un yazdığını bildiğim halde dLğer müellifinin adını unutmuştum. Belçika konsoloshanesine bir telefon etmek mütemmim malûmatı edinmeğe kâfi geldi. Konsolos nüyük bir nezaketle Franl? Foııson-un 18?0 de doğup 1924 te öldüğünü de ilâveten bildirdi.
Manavlar bile sattıkları meyvalann menşe’lnl öillp müşterilerine bildirirken Şehir Tiyatrosu temsil ettiği piyesin kimin eseri olduğunu nasıl bilmez?,,.
Yasılannı yıkıcı bir lenkld de bulunmak maksadile değil de dostane bir Ihtaı vazifesi İfa etmek emeliyle yazan bir muharrir için bu gibi hataları görmek ne kadar acıdırl...
Şehir Tiyatrosu sanatkârları, başta Behzat Bu tak olmak tilere. (Kayseri Gülleri) n) pek âlâ oynadılar.
Tiyatroda kırk senelik pazh bir komedi; alatuıka musikide kırk senelik (Adalar sahilinde bekliyorum) gibi küflü bir Arap kantosu!...
Sanana ne terakki!...
Ekrem Ketli REY’
Sayın abonelerimize İstanbul Sular idaresinden
Dondan kırılacak su sayaçları için abonelerimiz tamir bedeli ödemeğe mecbur olacaklarından bunları soğuğn ve hava ocrryanına karşı muhafaza etmeleri rica olunur. (221)
Maliye Bakanlığından
Nalın Nev’i
Geçici Teminatı
Lira
150
J6o
229
Ti
15
Balya kapak tahtası satışı Yırtık ambalâj kâğıdı >
Kırpıntı kâğıdı »
Kullanılmış Çenter s
» çay sandığı »
Beşiktaş’ta Devlet Kâğıt deposunda hâlen mevcut ve ihale tarihinden 1 Mart İMİ tarihine kadar toplanacak otan yukarıda yazılı malzeme açık arttırma ile ayn ayrı ihale edilecektir. isteklilerin teminat paralan Ue birlikte 18 Ocak 195® Çarşamba günü saat 14 te nıczKûr depoda hazır bulunmaları. (18276)
Corinne Cavlet kocası John Bronfield'le birlikte plaj sefasında
f t

MESUT OİR 8AIAYI
»NIC» NÜN 8RÖMTO
10S AÜCllKl EĞLENİYORLMU
Son zamanlarda HoUyvood'un en gözde artisti Corinne Calvet-dlr. Corinne Fransızdır, asıl adL Corinne Dibos’dur. İkinci dünay harbi sona erdikten sonra Frunsada filim çevirmeğe başlamış ve çok dikkati çekmiştir. Kısa bir figüranlık devresinden sonra 1946 da çevirdiği (Petrus), (Evli değiliz > gibi filimler çok dikkati çekmiştir. Ortaya çıkan yeni yıldızın güzelliği. çevirdiği fillmlerde gösterdiği muvaffakiyet herkesi teshir etmiştir.
’j Corinne san saçlı, koyu mavi gözlü cidden çok güzel bir kadındır. Bu gibi güzellerin çoğu •hareketsiz, bir parça soğuk olur, ‘corinne kativyen böyle değildir. Bilâkis son derece canlı, hareketlidir, Bu yüzden dolayı keıı-. dişine (yeni El ta Haywort) adL (verlnıliştir. Malûmdur kİ Rlta '(bir zamanlar Hollywoodrun en. canlı artisti İdi.
' Corinne Calvet güzel, zeki ve muktedir bir sanatkâr olmakla beraber Hollywood'da güçlükle mevki kapabiimiştir. Fransa’daki muvaffakiyeti üzerine ve iyi bir mukavele İle Holly-wood'a davet edilmiş olmakla berbaer sinema şehrinde uzun müddet boş kalmıştır. Bu yüzden mukavelesini feshederek Fransaya dönmeği düşünürken tanınmış sinema muharriri ve artist John Bronlield genç Fransız kızını sevmiş ve kendisine evlenme teklif etmiştir Corinne teklifi kabul ederek evlenmişlerdir. Genç kadın bu izdivaçtan sonra Hollyvood'da birdenbire dikkati çekerek durmadan filim çevirmeğe başlamıştır. Karı koca bu yüzden bal ayı seyahatine çıkamamışlardır.
Corinne ve Bronlield. son zamanlarda dört haftalık tatil müddetini geçirmek İçin Holly-wood'clan ayrılmışlar, gecikmiş olan bal ayını geçirmek üzere Los Angeles'e gitmişlerdir. Havaların müsaadesinden istifade
ederek ekser vakitlerini denizde geçiriyorlar.
Dört aylık iken sahneye çıkmış!
James Gleason sun çevirdiği I James 1836 da dört aylık iken ■Belirin anahtarı» filmi ile ak- annesinin kollan arasında sah-
törlük hayatının altmış üçüncü yıhn! kutlamıştır, Euna bakarak artisti seksenini geçmiş bir insan farzetmemellöir. Artist 63 yaşını henüz doldurmuştur.
neye çıkmış ve o tarihten sonra mütemadiyen sahnede görünmüştür. Yalnız askerliğini yapmak İçin Filipinlere gittiği zaman müstesna.
25 sene evlilik
Bir yıldızın aile saadeti hakkın la demeci
Hollywood’un tanınmış yıldızlarından Charlotte Greenwood 25 senedenberi Martin Bresn.es ile evlidir. Karı koca evlenmelerinin yirmi beşinci yıldönümünü 22 Aralıkta kutladılar. Martin piyes muharriri ve bestekârdır. Evlilik hayatından pek memnundur.
Hollywood boşanmaların pek sık görüldüğü bir şehirdir. Uzun müddet evli kalmış karı kocalar pek azdır. Charlotte ile Martinin yirmi beş senedenberi göl-gesiz yaşaması, birbirine bağlı olması bir çok kimselerin dikkatini çekmiştir. Bir gazeteci, sinema yıldızlarına müracaatla bunun sebebini sormuştur. Charlotte şu cevabı vermiştir.
— Boşanmaların başlıca sebebi kan koca arasındaki meslek uygunsuzluğudur. Bu gibi uygunsuzluklar kıskançlık hisleri yaratır. Karı koca ayni meslekte iseler seviyelerinin ayni olması şarttır. BLri ileride olursa diğeri bunu çekemez, geçimsizlik başlar.
Kocamla ben birbirimizi ta-mamlıyan İki meslek mensubuyuz. O piyes, filim senaryosu yazar, bunları besteler. Onun bestelediği şarkıları ben söylerim. senaryolarını ben. oynarım.
İzdivaçta dostluk için İkinci tşart hislerin, temayüllerin birbirine uymasıdır. Biz evlendiğimiz zaman Martin tenisten nefret ederdi, ben ise tenise bayılırdım. Ona tenisi öğrettim, tenisi sevmek hissini aşıladım. O kadar alıştı ki tenis şampiyonu oldu. Ben de müzikten hoşlan-mazdım. Martin’in sevgisini görünce alâka göstermeğe başladım Kocam, benim Söyleyeceğim sarkılan yazdı, bunlun söylüyorum. Müşterek alâka bizi birbirimize daha çok yaklaştırdı.
Hasılı evlüik hayatında mesut olmak İçin yapılacak şey karşılıkıl anlayıştır.
* Glenn Ford «Doktor vc Kızı» adlı bir filim çevirmeğe baş lamıştır. Artisti Santa Monlca lisesinin son sınıfında iken bir temsilde gösterdiği muvaffakiyet üzerine Holllvut’a davet e-dilmlş ve çabuk mevki yapmıştır.
★ Hollyvood'da (Kaptan Blood'un hâzineleri) adlı büyük bir filim çevrilecektir. Haftalarca araştırmadan sonra filmin baş artistliğine Dona Drake seçilmiştir. Diğer rolleri Louls Hayword ve Patrlcla Me-dlna yapacaklardır.
Filim 17 nel asırda geçen bir vakayı canlandırmaktadır. Dona Drake yarı îspnayol, yan Amerikan yerlisi melezi bir kadın ol Herktir,
1949 senesinin en mükemmel artisti


yerini s İdi. geıek
Nevyork'tan gelen tflr telgraf haberine göre filim münek-kidlerinin yaptıkları bir toplantıda Ollvla de Havilland 1949 senesinin en mükemmel kadın artisti seçilmiştir. Ollvla bundan evvel bir kere daha en mükemmel kadın artist seçilmişti. Aslen İngiliz olan bu artist şimdi 33 yaşındadır. 30 yaşına kadar evlenmemiş, çıkan bütün talipleri reddetmiştir. 946 da. senaryo muharriri Marmus Ooodrleh ile evlenmişti. Kocası şimdi 49 yaşındadır. Ollvla sanatkâr yetiştiren bir aileye mensuptur. Kız kardeşi Joan Fon ta ine de tanınmış yıldızlardandır.
Yukarıda artslt, Frederic March İle birlikte çevirdiği filimden bir sahnede görülüyor.
Rollywöod'a Avrupa'dan vakit vakit artist akını olur Bir zamanlar giden artistlerin çoğu Ingilizdl. İkinci du.ıya harbinden sonra bunların Fransızlar ve İtalyanlar Son seneler zarfında Fransa'dan gerek İtalya'dan Amerika'ya bir çok artisti gitmiştir. Micheline Presle bunlardan biridir.
Mlehcline siyah saçlı, siyah gözlü, çok muntazam vûcidhl güzel ve sevimli bLr kadındır. 32 yaşındadır. Daha mektepte iken artist olmağa karar vermişti. Bu karar dolayısiîe mektep temsillerinde dalma sahneye çıkar ve verilen rollerde muvaffak olmak için çol: çalışırdı. Genç kız yaman yaramazlardandı.
Mektep arkadaşlarına mutama diyen muziblik yapardı. Fakat sahneye çıkınca büsbütün başka bir insan olurdu.
Kolleji bitirdikten sonra sahne artistliğine başladı. Clr zamanlar figüranlık yaptı, sonra kendisine ufak tefek roller verilmesine başlandı. Daha sonra filim çevirmeğe karar verdi. Burada da adım adım Ueri gitti. Fransa'da tanınmış yıldızlar sırasına geçti. Bu genç ve güzel kadın Amerikan filim şirketlerinin dikkatini çektiğinden Hollywood'a davet ediidL Orada «Büyük Şelâle» adlı bir filim çevirdi.
Micheiine'in seri güzeldir Artist bu filimde üç şarkı söylüyor. Bunlardan ikisi (SeıikC nehri ve Bu akşam gelecek misin?) fransızca. Stranger ta the Night İngilizcedir.
şelâle’de baş erkek rolünü tanınmış artist. John Garfield yapıyordu Yukarıda iki artİ3U filimden bir sahnede görüyorsunuz.
★ Teresa Çelil adlı genç bir opera artisti HoUivut'ta filim çevirmeğe davet edilmiştir. Artistin sesi çok güzeldir. Holll-vufta Maria Bellini İle birlikte filim çevirecektir.
İÛ Ocak 1950
(Baş uıra(ı e inci «taifede)
Mahkeme Koridorlarında
Ticaret ve Sanayi odaları ayrılamaz
utanmıyor musun? Görmüyor musun, o da senin ğibi kazık kadar herif.
— Darılma teyze Şey... Hemşire hanım. Alay olsun diye söyledim ben o lâfı.
_ Alayın sırası mı şimdi? Söyle bakalım, senin kocan var mı?
— Estağflrullah. Ben kadın değilim.
— Olamazsın tabii. Kadın olmak kolay mı sanıyorsun? Kadın deyip geçme. Kadın var, kadıncık var. Benim gibi bir hanım olup da kocaya varabilmek için daha kırk tekne ekmek yemelisin sen.
— öyle bir niyetim yok, hemşire hanım. Allah ikinizi bir yastıkta kocatsın, senin kocan varmış ya. elverir işte.
___ | — Edepsize bak hele. Se-
tutup nin de mi gözün dikildi be-
evescsl, raamulfctım
Koridomu köşesinde du- i ran yüzü sanlı, temiz giyim- ; H delikanlının yanına git- I tık
— Geçmiş »Isun, bayım. Kazaya mı uğradın?
Mânalı oir tebessümle göz kıratı:
— Fırtınaya yakalandım.
—■ Vah vahi Sandal mı devriMI? . 1
— Denizde değil; karada koptu İrisim fırtına. Arka- 1 das uğruna başım derde gr-di. Ufak bir kabahatte Olsa ytıreğım yanmaz. Şu hanına görüyorsunuz ya---
Bu konuşma esnasında karşı köşeden koşarak gelen kırçıl saçlı, avurtları Çokmuş, yanakları porsumuş, şık bayan şiş kapaklı iri gözlerini belerle belerle yüzü sanlı delikanlıyı suıdükten sonra bizim kasketli deli-1 kanlının kolundan tutup rektt: njm kocama?
— Şu ırz düşmanı haini, I — Yapma be hemşire ha-adam verine koyup da lâkır- nım. Ne diye senin kocana dışını dinlemeğe utanmıyor musun? Beriye gel de işin doğrusunu ben anlatayım, onun elinden neler çektiğimi öğren.
Pencerenin önüne gittik1
— Anlat bakalım, teyse hanım.
Bayan, sırtını duvara yaslayıp yoluk kaslarını çatta:
— Evvelâ terbiyeni takın, karşımdakine iyi bak da sonra lâkırdı söyle.
— Neden öfkeleniyorsun, teyze hanım? Konuşmak...
Azan bastı:
— Sus. diyorum. Terbiyesizi iğin lüzumu yok. Ağzından çıkan lâkırdyı kulağın duyuyor mu? Sen kaç ya-şındamn bakalım?
— Eh, «öyle böyle yirmi altıyı dolduruyoruz.
■— Yirmi altıyı doldur-mussufljunuıa kafin bo? kalmış, aptal Bu lâfın da yalan ya. Hangi yirmi altı, hangi otuz altı? Çingenelerde bile senin yaşında eşek kalmamıştır, anladın mı?
— Estağfirullah... O senin...
— Lâkırdımı kesme. Es-tağlfiruilahı mestağfirullahı yok. Eğer senin yaşm otuz beşten de fazla değilse ben kafamı keserim.
— Peki, haydi öyle olsun.
— öyle olamaz bu iş. Neden ben senin gibi kazık kadar herifin teyzesi oluyor-muşum?
— fîaaa. buna mı öfkelendin?
— Ne zannettin ya, sersem?
— Kızacak ne var bunda? İnsanın kendinden küçük teyzesi de olabilir. Yanlış lâf ettimse kusura bakma, hemşire hanım.
— Ha şöyle, ağzını topla da adam gibi konuş karşımda.
— Peki, bundan sonra öyle konuşurum, küçük hanım. Anlat bakalım, şu çocuk ne fenalık yaptı sana?) Yüzü sanlı delikanlıya bir göz atıp dudak büktü:
— Çocuk mu dedin? Se-! nin gözlerinde bozukluk var miş. Kocamın uğuruna ca-galıba. Koskocaman eşşek m mı feda ediyorum. İstedi-kadar herife çocuk demeğe ğinden âlâ yedirip içiriyor-
tiğlqe göre, bir müessesenin U- ı cari sıfat ve sınai sıfat diye iki ayrı sıfatı olabilir mi? Bu iki I sıfat birbirinden ayrılabilir I mi?
2 — Ticaret ve Sanayi Oda- ! lan bugünkü teşekkül tandan ı İtibariyle muhtelif ticâret ve ı s&nayl zümrelerinin rümrevl ı men railerini koruyamıyacak halde midirler?
3 — Ticaret ve Sanayi Odaları âmme müesseseleri olmak itibariyle. bu odalar herhangi bir ı zümrenin sadece husus: men-faaUerinl koruyacak bir vaziyet alabilirler mİ?
4 — Âmme müessesesl sıfatını taşurak. şartıyla ayrı bir ticaret ve ayn bir sanayi odası kurulmuş başka memleketler var mıdır?
5 — Ticaret ve Sanayi Odalarının ayrılmalarına taraftar mısınız? Niçin?
Hüsnü Himmetoğlu-nun demeci
tik olarak Hiisnü Himmetoğ-lunun cevabını neşrediyoruz. Hüsnü Himmetoğlu. Temlzel mensucat fabrikası sahibi ve Bölge Sanayi Birliği idare heyeti üyesidir. Kendisi diyor kİ:
1 — Sanayi, ham maddenin esasını ve eşkâlini değiştirir ve değişen madde de piyasaya ar-zedliır. Binaenaleyh sanayici evvelâ hmm madde elde etmek, ondan sonra da m&muliinü satabilmek için mutlak bir alış verişe, ticari bir muameleye girmesi şarttır. Görülüyor kİ sanayi, başı ve sonu, tâbiri diğerle sağ. sol. arka ve önü ticaret işleriyle hudutlanmıç. ortada bir mevki olmakta ve sahasına girecek yollarını da ancak Ucaret kapılan açmaktadır. Hakikaten sanayi sahasına ticaret kapılarından girilir ve aynı kapılardan çıkılır. Yalnız sanayiin ve sanayicinin roli» ve mevkii bu
âlemin gözü dikilsin? ı — Onu git de su serseriye sor. Kocamı elimden almak için yapmadığı rezalet kalmıyor. Mütemadiyen Kemali fitleyip benden ayırmağa çalışıyor. Sözüm ona Kemal gençmiş de ben yaslı imişım. Bak $tı utanmazın ettiği hattat Kemal ile benim a-ramda çok çok bir buçuk yaş fark var. Nüfus kütüğüne göre Kemal otuz dört yaşında, ben otuz altımın, i-ç indeyim.
— Yok canım, o kadar da . göstermiyorsun, hemşire ha-
nım.
ı — Göstermem zahir. Aslına . bakarsan ben daha otuz ü-çümü bile doldurmadım.
i Bütün kabahat babamda. Benden on beş yaş büyük
■ bir kız kardeşim varmış. O ı nur adı da Nazmiye imiş.
i Dört yaşında iken sîzlere ö- kapıların en ‘fâydâlıslhi ’seçe-, mür, vefat etmiş. Babam o-
• nu çok severmiş. Sonradan : ben dünyaya gelince; «Bunun adi da Nazmiye olsun»
■ demiş, onun nüfusunu benim üzerime geçirmiş. İşte
■ bunun için şimdi nüfus kü-l lüğünde kırk seki® yaşında ; görünüyorum. Nerede kırk ı sekiz, nerede ben?
— Sizin iş pek karışık, . hemşire hanım. Hele şu ko-
■ canın meselesini anlat ba-
■ kalım.
— Nesini anlatacağım? Şu serseri kalkmış da kocamı . benden ayırmak istiyor. Kemali kandırıp şuraya bura-
■ ya götürüyor, bir sürü şıllıklan toplayıp başına sanyor,
' böylelikle kocamın gönlünü : benden soğutmağa çalışıyor, f Yaptıkları canıma tak dedi,
• dün sokakta karşılaşınca dayanamadım: (Seni utan-
t maz alçak seni! Kocamı
- kandınp yuvamı yıkarken Allahtan korkmuyor
- musun?» diyerek üzerine a-
- tıidim, ağzını burnunu kan-
-I lara kattım. >| — Neden bu kadar çekini-
ri yorsun, hemşire hanım? Ko-
I can seni sevmiyor mu?
— Onu söyleyen halt et-
Ce. Re
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-NÛ)
■. Tefrika No. 9Q
ikisi bîrden yan maşacına doğru hamle etiller Lâkin, Alan, daha atik davranıp. Angw*un hususi hâtırat defterini ele geçirdi, hk oahlfeye, mâteverra, htanO hatlı bir ya-d İle ismini kaydctmiıtt. İtina ile devam etmiş; öbür sahlfe-nln bütün matbu anketine cevaplar vermişti: Ayakkabısının numarası, gömleğinin nn-maran,. Ilh... Otomobil nıuna-raamın yanına İse. «Otomobili yoktu» Ibarc.tlnJ Uâre etmeği de unutenanujtı,
Ptakal,, bütün bu noktalar Alan ı alâkadar etmiyordu. Sahihleri süratle ç.-virdi. An-Eus. ölecetı güne kadar, defterine bütün notlan düAmüş.
Alan el ymmtyit. dnldımılmuu sonuncu sahifeyl ytıluek wıle | ofcndu-
24 Ağustos cumartesi — Bankaya çeki verdirdim. Her if ilzamına konul m uçtur. Eğer bir fevkalâdelik olum. Elıpat'm taönLösO knlunyaeak. Muhtıra: İncir şurubu — Colln’e yanlını# tır. Bu akşam, A For-bes'in ziyareti Kendirini aldattım iddiasında. Aptal herif. Ayağını bu eve bir daha basmûmaaını söyledim. Tembihimi tutacağını vadetu. Esasen. buna da İhtiyaç kalmıya-cak O gittikten sonra, odajıın İçinde garip blr e M1 koku duydum Muhtıra: 8*vunma Bakanlığına, ordu İçin faydalı olacak traktöre dair yazmalı Bu Kİ. yarın İhmal etmemeli!
| Inte hâtırat defterindeki iba-| reler burada bitiyordu. öbür laahıteler boş kai»ı.«u. Ve def-
AKSAM
1 etmek ve neticeyi İkisini de koruyacak blr sona bağlamak
_______________ satarken blr zarurettir. Ticari cephesi ek-kanunen ticari sıfat İktisap et-‘sik veya hatalı blr sanayiden
---m-——— — 'mü3bet netice elde edilemez.
2 __ Ticaret ve Sanayi Oda-
larının bugünkü durumu maalesef lüzum ve ihtiyaçlara ce-vap verecek vaziyette değildir. Hükümet bu mühim işi ele alarak Meclise yeni blr tasarı vermiştir. Umumi heyette müzakere edilmek üzeredir. Fakat fikrimce bu tasan da maksadı temine k&fl gelmiyecektir. Çünkü bugünkü ihtiyaçların en başında geleni sclâhîyet verme ve teşkilât kurmadan daha evvel. selâhlyeli alacak teşkilâtı kuracak vc idare edecek hakiki bir tüccar zümresinin varlığına ali ihtiyaçtır. Memleketin ihracatı, İthalâtı, dahili ticareti maalesef kötü maksat vc niyetler üzerinde istimal edilmekte ve memleketin iktisadi durumu da bundan zarar görmektedir. Bence tasan evvelâ memlekette İyi vc hakiki tüccar zümresi yetiştirmek ve Islâh edebilmek gayelerini istihdaf etmeli buna göre hükümleri 1— mınaBeımntıe eylemelidir. Memlekette Ucaret renl|1 vaalfelerl kanunundan evvel iyi > 1 ra ihtiyaç vardır. „mııv, ,vt...,„,
3 _ Ticaret ve Şano», Oa«-Ludl,:Ü“'İzemdi7 Çüukiİ ... —ı____.1 uts 1 _
tücca-
yandır.»
İsviçre’nin cevabı:
•Sanayi ile ticaretin birbirine sıkı bir surette bağlılığı tek oda sistemini kabul ettirmiştir.»
Norveç'in cevabı:
Odalar birdir. Birlikler ayrıdır.
Amerika, İngiltere. Fransa ve daha bazı memleketlerden alınan cevaplar da aynı mahiyeti taşımaktadır.
Bu vaziyet karşısında Ticaret ve Sanayi Odasının ayrılmasına taraftar olmamaklığım tabiidir. Yalnız sanayicilerin odada behemehal ve kuvvetle temsil edilmeleri lâzım ve zaruridir.
Yeni tasarının da buna göre değiştirilmesi icabeder.
bUmektlr. Sanayici hiç bir zaman mamulünü kendisi için hazırlamaz ve hazırlayamaz. Bu ancak başkaları İçin hazırlanır. piyasaya çıkarılır. Sanayi Ve sanayici piyasadan uzaklaş*-tığı gün müesseselerinin kapılarını kapamak zorundadırlar. Bunun içindir kİ sanayici evvelâ tüccardır. Ondan sonra sanayicidir. Ve tlçarî cephesi de sanayici cephesinin üstündedir. Sanayiciyi bu iki vasıftan ayıramayız; esasen buna maddeten de İmkân yoktur. Çünkü sanayiin ilerlemesinde ikisini bir kül halinde tetkik ve mütalâa
Köpeklere seyrüsefer dersi!
Tum. giydirip kuşatıyorum, her gün cebine de harçlığını koyuyorum. Kemal de benim için yanıp tutuşuyor. Fakat ne de olsa erkektir, pek güvenmeğe gelmez. Zihnini çelerler de belki fikri değişiverir.
Mahkeme açıldı, hemşire hanım salona gitmeden evvel telâşlı telâşlı ilâve etti:
— Param var, malım var. Bugün istesem bıyığı yeni terlemiş delikanlıların başına taç olurum amma öyle kadınlardan değilim ben. Her kes kendi dengi ile evlenmen.
ketlerin ticaret odalarlle ataşelerinden yası 1le sordum. Verdikleri cevaplar şunlardır.
Bazı cevaplar
Brüksel'in cevabı: «Ticaret ve Sanayi Odalarının bir arada, bulunması bir zarurettir. Beynelmilel bütün meseleler hem tüccarları ve hem de sanayiciler! aynı derecede alâkadar etmektedir. Binaenaleyh bu meselelerin tüccar ve sanayici hesabına olarak yalnız bir defada tetkik edilmesinin daha kolay olacağı fikrindeyiz»
Budapeşte’nin cevabı: ■MUJi ekonominin muhtelif branşlarına mahsus tek bir oda bulundurmak sisteminin meziyetleri, ticaret odasınca, memleketin umumî İktisadi menfaatlerinin korunması ve iktisadi İşlerin muhtelit branşları arasında zuhur eden İhtilâfların hal edilmesini mümkün kılmaktadır.»
Romanya'nın cevabı:
•Tek oda sistemi, ticaret Uc sanayi menfaatlerinin birbirine
Te çok bağlı olduğu mütalâasına lhüTa . Istinad etmektedir. Bu İki zûm---..i daha ziyade ticari mahiyettedir. Ticaret odalarında sanayicilerin mev-I vu^uıu... bUh~
lan hlr römreyl detil, ticari bd- da blr llcaret Iaal|yMl»ri
tün zümreleri alâkadar eder Bu odada her zümrenin temsili lâ-| zımdır. çünkü odalar memleketin iktisadi durumunda ön plânda gelirler. Memleketin iktisadi elemanları olan zümrelerin de buraya kaydedilmesi lâzımdır. Keza sanayicilere de, kendi mevkileri verilmeli ve yeni tasarıya da buna göre ka- > yit ve hükümler konulmalıdır.
4 — Ticaret ve Sanayi odala- J n ayn ayrı olan memleketler vardır. Fakat bunların adedi o kadar azdır ki nisbeti yüzde beşi bulamaz.
5 — Başka memleketlerde olduğu gibi bizde de Ticaret ve Sanayi Odalarını ayırmak doğ- i ru olamaz. Çünkü böyle bir ay- ı rılış evvelâ memleketin İktlşa-' di inkişafına, ondan sonra da
| tüccar ve sanayicinin ayn ayrı yürüyüş ve menfaatlerinin teminine mânidir.
Bundan başka tüccar ve sanayicinin odada müşterek verecekleri karar, Wç şüphe yoktur kİ ayn ayrı odalarda ve- ' recekleri kararlara her bakımdan müreccahtır.
Esasen tüccar ile sanayici, arasında İhtilâf mevzuu olan en mühim mesele, ithalât İşleridir. Dünyanın her tarafında sanayicilerle ithalâtçılar arasında dalma - birinin ithalâtı tahdit, diğerinin ithalâtı tevsi bakımından - ihtilâfta kaldıkları vakldir. Fakat tüccar İle sanayicinin müşterek olduğu davalar dia o kadar çok, o ka-, dar geniştir ki, yalnız İthalât İhtilâfının müşterek karşısında blr ayrılma mevzuu' olarak ele alınmasına asla İmkân veremez.
Şunu da düşünmek lâzımdır, ki: İki zümre arasında ihtilâf mevzuu olan ithalât meselesi-! nin taraflar arasında halli de o kadar müşkül blr mesele de-I ğUdir. Başka yerlerde olduğu ' Zayi — Kemaliye ElekLrik a-gibi ithalâtçı ile sanayicinin uz- ( nonim şirketinden almış oldu-laşmaları bizde de iki tarafı' ğumuz 2073 ve 2095 numaralı memnun edecek hal çarelerini hisse senetlerini kaybettik. Ye-taşımaktadır. n İlerini çıkaracağımızdan eski-
Bundan başka bu mevzııla Ierinln hükmü yoktur, ilgili mütalâalarını bazı memie- Fikri Kançal - Mehmet Kançnl
Şahap BjİLCIOĞLÜ
Londra 9 ıNafen) — îngltte-renln Sheffield şehrinde bir a-dajn köpeklere bir kaldırımdan diğer kaldırıma nasıl geçebileceklerini öğreten bir mektep açmıçtır.
Bu mektebi bitiren köpekler tehlikesiz bir şekilde bir kaldırımdan diğer kaldırıma geçebilmektedirler. Bu tedrisatı bitiren köpeklere ayrıca bir de diploma verilmektedir.
Satılık apartıman
Taksim Ferldlye caddesinde senevi 4200 lira gelirli bir apartıman ipoteği do-layısüe 27ÖUÛ liraya acele satılıktır.
Cumhuriyet meydanı
Kristal Han No- 6. Tel: 83427 ye müracaat.
davalar
ter sahibinin ölmüş bulunduğunu açıklıyordu.
Alan, hâtırat defterini ka-nşlirmakta tlruam etti. Razı yerlerde sahlfeleriu koparılmış olduğunu gördü. Ölümün kendisini tehdit ettiği sarada, ihtiyar adamın yazı yazmakta olduğunu da düşündü.
3wan, »ordu:
— Defterin İçinde heyecan uyandıracak hiç bir nokta yok değil mİ ?
__ Bilmiyorum
— Aşağı İnme miri teklif e-derim Bu odada her şey bana normal görünüyor. Bununla beraber, blr emniyeiatzUk hUsedi-yorum.
Alan, defteri cebine İndirdi. Takımını taklavatus toplada, gazetecinin arkası sıra yürüdü. Bnloroln. doktor Fell'I boktan aşağı siyahlar giymiş buldular.
Alan, doktorun, şapkası İle kapanın divan üzerine bırnk-Uğını da gördü Halbuki bu sokak levazımı, dün akşam kapının yanındaki vestiyerdeydi.
Doktor Fell, piyanonun üzerinde asüı duran kötü manza-
ra resmi Ue fevkalâde İlgilenmiş hissini veriyordu.
iki adam İçeri girince, blr-dcnbrle geri dundu; Swan*e hl-labedip sordu:
— Hastanın odasına kadar çıkmak lûlufkârhfrnda bulunur muzunuz? Döktür Grant'ın orada bulunduğuna ehemmiyet vermeyiniz. Hastanın nasıl olduğunu merak ediyorum Acaba kendine gelmiş* mi? Konuşmuş mu?
Gazeteci acele ilç çıktı. Doktor Fell de, hemen kap ını yakaladı, omuzuna attı ve emir verdi:
— Haydi delikanlı, siz de şapkanızı alın. Keşflyata gidiyoruz Eğer acele ederseniz, matbuatın aramızda bulunması Me rahtası? cıtjnyjacağız. Swan fariıetm ek şirin sıvışmalı-yız.
— Nereye gidiyoruz?
— Olencoe'ye.
— Olencoe'ye mİ?-. Sabahın yedisinde ha?
— Kahvaltımızı edemiyereği -mirden dolayı müteessirim. — diye doktor İçini çekil
Havayı kokladı; mutfak ta-
rafından iştaha kabartıcı kokular geliyordu.
— Peki ama sabahın bu saatinde Glencoe'ya nasıl varırız?
— Telefonla lnveraray'dan otomobil İstettim. Duncan’m, dün. bize Alec Forbes. Olen-coen’da blr kulübede görülmüş diye haber verdi, hatırlamıyor musunuz?
— E?... Peid?...
— İhtimal doğru değildir. Avukata mevkiini tarif ettirdim amma, belki de bahsi geçen o kulübeyi orada bulamayız. Bununla beraber, hiç blr şeyi ihmal etmememiz, For-besle konuşmamız, polis herifi yakalamadan onunla karşılaşmamız lâzım gelecektir. Haydi, gidin şapkanızı getirin.
O esnada, Kathryn, rüzgâr gibi, salona girdi. Sırtına zarif blr kostüm tayör giymişti. Haykırdı:
— YöoR, İşte bu olamaz. —- Ne? Hangisi olamaz?
— Az daha bensiz gidiyordunuz. Otomobil getirtmek üat-re telefon etUgmizi duydum.
(Arfcjun var)
SahJfe 7
Gayrimenkul satış ilânı
İstanbul Emniyet Sandığından
Fatma Mihriban Sancar JL 2716 hesap Nozlle SandığıiHıZ-dtuı aldığı (4000) dörtbln liraya mukabil Kadıköy İbrahîmafa mahallesi İbrahLmağa çeşmesi sokağında eski 29. 29 mükerrer yeni 8, 9/1 Taj 9, 9/1 No. lı (apartıman şeklinde) kârgir bir evin tamamım Sandığımıza birinci derecede ipotek etmiş İdi. Borç vadesinde ödenmediğinden dolayı bu gyari menkul satışa çıkarılmıştır.
Dosyada mevcut tapu kaydı surelinde işbu gayrimenkulun Kadıkoyû İbrahim ağa mahallesi İbrahlmağa' çeşmesi sokak, kütük 1/52 NoJı sohlfede kayıtlı 242 ada 7 parsel sayılı ve eski 29. 29 mükerrer yeni 8. 9/1 Taj 9, 9/1 kapı No.lı 90 metre kareli hane olduğu ve Sandığımıza (4000i dörlbin liraya birinci derecede ipotekli bulunduğu bevan edilmiştir.
Dosyada mevcut borç senedi suretinde işbu gayrimenkulun 15/5/944 tarihli ve 974 yevmiye No.lı şenel ve 12/11/843 tarih ve kütük 1/52 pafta 5A ada 242 parsel 7 No.lı çapa göte tarafları 6, 16, 8 NoJı parseller ve îbbrahimağa çeşmesi sokağı llo mahdut bulunduğu yazılıdır.
Dosyada mevcut muhammin rapnru mucibince işbu gayri-menkuJün umum meshansı 96 metre nıurabbaı olup bunun 78 metre murabbaı kısmı üzerinde çatı ve örtüsü ahşap «apartı-nrıan şeklinde) üç katlı üç daireli k&rgir blr ev Vardir. Birinci katında iki oda, blr sofa, blr matbah, blr helâ; İkinci katında üç oda, blr sofa, bir matbah. bir helâ ve banyo: üçüncü ka-Unda üç oda, bir sofa, bir matbah, blr helâ ve banyo vardır. Binada elektrik ve terkos tesisatı mevcuttur.
Borçlu hakkında yapılan kanuni takip üzerine 3202 No lı kanunun 48 inci maddesinin matufu 40 inci maddesine göre satılması icabeden yukarıda evsafı yazılı gayrimenkulun tamamı bir bucuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur Satış Tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek isteyen (1288j blnlkiyüz seksensekiz lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye ve dellâliye rüsumu borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 16/1/950 tarihinden itibaren tetkik etmek İsteyenlere Sandık Hukuk işleri Servisinde acık bulundurulacaktır.
Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat da şartnamede ve takıp dosyasında vardır. Gününde arttırmaya girmek İsteyenler bunları ve herkese açık bulunanTapu sicil kayıtlarını da tetkik ederek satılığa çıkarılan, işbu gayrimenkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad vc telâkki olunur. Birinci arttırma 2/3/950 tarihine tesadüf eden Perşembe günü Cağaloğlunda kâin Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat İhale yapılması için teklif edilecek be delin r tercihan ödenmesi İcabeden gayrimenkul nıükellefiyetüe Sandık alacağın: tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalamk şartlle 17/3/959 tarihine müsadif Cuma günü aynı mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılcaaktır Bu arttırmada gayrimenkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Hakları Tapu 61clllerile sabit olmayan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve husüSile faiz ve masarife dair İddialarını İlân tarihinden İtibaren yirmi gün İçinde evrakı müsbitelcrile beraber Sandığımıza bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklaırnı bildirmemiş olanlarla hakları tapu slcille-rilc sabit olmayanlar satış bedellerinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat isteyenlerin 48 ’51 dosya No. şile Sandığımız Hukuk İşleri Servisine müracaat etmeleri lüzuma İlân olunur. (301 >
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları J
1 — İzmit körfez hattında çalışan şehir hattı işletmemiz gemileri nin ihtiyacı bulunan kömürün yükleme, boşaltma vc aktarma işleri ihalenin kafi]t?tiğlnln müteahhide tebliği tarihinden İtibaren 1951 yılı Şubat ayı sonuna kadar açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 11/1/1950 Çarşamba günü saat 14 de Istan-bulda Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Bu işin tasarlanmış değeri yüklenecek kömürlerin beher tonu İçin 300 kuruş ve boşanılacak kömürlerin beher tonu İçin de 250 kuruş olup geçici güvenmesi de 1237 lira 50 kuruştur.
4 — İstekliler eksiltmeden önce komisyondan alacakları bir yazı üe güvenme paralarını idare veznesine yalırmalan, kanuni vey atleari ikametgâhlarını gösterir belge ve güvenme makbuzlarile birlikte belirli gün ve saatte komisyonda bulunmaları.
5 — Eksiltmeye esas olan şartname ve sözleşme hergün
Alım Satım Komisyonunda görülebilir. (18226)
İşçi alınacak Devlet Demir Yolları Haydarpaşa I. İşletme Müdürlüğünden
(iletmemizin H. Paşa elektrik santralı için aln&mo ve motor boblnclsi alınacaktır.
Askerliğini ikmal etmiş taliplerin bu işte çalıştığı müessese lerden aldıklar, bonservisleri o 1 işletme delktik işleri şefliğine müracaatları.___________________( ISd)
Basın yayın ve turizm genel müdürlüğünden
1 — İstanbul radyosu için yazıhane, koltuk, dolap ve emsali 18 kalemden İbaret 218 parça madeni eşya kapalı zari usu-liyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 88.180 lira ve geçerli İnancası 5659 Uradır.
3 _ Ek-dlune 30.1.1950 tarihine tesadüf eden Cuma günü saat 15 de yapılacaktır.
4 — Daha fazla İzahat ve parasız şartname almak ve bu eşyaya alt resimleri görmek işUyonierin Ankaroda Çankırı caddesinde Nurettin Baki Ersoy apartmanında Genel Müdürlüğümüz idari işler müdürlüğüne müracaatları ve talip olanların muayyen gün ve saatten bir saat evveline kadar Ticaret Odası belgesini de koyacakları kapalı zarflarını Nurettin Baki Ersoy apartmanındaki Genel Müdürlüğümü» satmalına komisyonu başkanlığına vermeleri ilân olunur._ (48)
Heybe Had a fakir (ihataya yardım derneğinden:
Demeğimizin yıllık olağan genel kurul tep lan tası 15 ocak 950 pazar günü saat 11 de Heybelladada Ayyıldu caddesinde 60 sayılı binada yapılacağından sayın üyelerin bu toplantıda hazır bulunmaları rica olunur.
GÜNDEM: 1 — Yönetim kurulu ve denetçiler raporlarının İncelenmesi. 2 — Bütçenin görüşülmesi. 3 — Sureleri biten yönetim kurula üyelerinin seçimi.
Sahile S
DAĞDA DENİZDE HER YERDE
Aç Kalmaz İşinden Olmazsın
Tavuk ve et suyu ile mamul bir aded
çapamarka
Hububat komprimesile 24 saatlik kalorinizi temin edersiniz.
Büyük Bakkaliye marazalarında vardır.
Herkesin evinde ve seyahate çıkacak olanlarda her şeyden evvel bir 6i»e
MAZON
M e y v a Tuzu bulunmalıdır. Giıg
HAZIMLARI kolnylosilrır, KABI Z L I G 1 defeder, mide
ŞİŞKİNLİK ve yanma la rını giderir. çığlıdaki Utsıdı^ı ve fena kokuyu kale eder.
HOROS nıaıkftstna dikkat.
IIIML
KOMPRİMELERİ
SATILIK
ALMAN PİYANOSU
Müracaat: Maçka Palas
kapı 1 No. 8
Telefon aranıyor
İstanbul tarafında bir telefon aranıyor. 1408 No. lu posta kutusuna mektupla, müracaat edilmesi.
Kızılay derneği genel merkezinden
50.000 adet Çadır Kazığı satın alınacaktır. Şartname ve sözleşme tasarısı Genel Merkez Tekel Servisinden ve İstanbul Deposu Müdürlüğünden verilir. Örnekler ayni yerlerde görülebilir. Teklifler kapalı zarfla yapılacak ve 500 liralık geçici teminat mektup veya makbuzu eklenecektir.
27 Ocak 1950 Cuma akşamına kadar tekliflerin Genel Merkezde bulundurulması lâzımdır.
Postada vâki olacak gecikmeler kabul edilmez.
İstanbul Asliye 10 cu Hukuk Yargıçlısından: 948/284
Stilyanos Kömürcüoğlu tarafından Tümgeneral Zeki Erk-men ve ¥. Mühendis Cemali Dölen aleyhlerine açılan ve davalılar Beyoğlunda Solakzade sokağındaki Merkez apartmanının 5 No.lu dairesinde kiracı olup kira bedelini ödemediklerinden mecur 20.6.948 tarihinde boşaltılmış olduğundan 1.10. 941- tarihinden 20.6.948 tarihine kadar devam eden işgal müddetine ait kira tanzifat, tenvirlye ve kapıcı ücreti olarak 801 lira 60 kuruşun davalılardan tahsili talep edilen davada- davalılardan Cemali vefat etmiş oldu-1 Cundan, veresesine davetiye teb- I ligine karar verilmiş ve mirasçı karısı kendisine asaleten ve kızı Nügete velayeten Mübeccclln [ Bebek Hisar caddesi Selim bey apartmanda ikamet ettiğinden bahisle adına gönderilen davetiyenin muhatabın İki sene evvel udres bırakmadan semti meçhule gittiğinden bahisle bl-latebllğ iade edilmiş ve bu şahsa usulün 141 ve mütaaklp maddeleri mucibince .ve 15 gün müddetle llânen tebligat İfasına: karar verilmiş ve oturum da 1.2.1050 saat 10,30 a talik edilmiş oldugundna keyfiyeti tebliğ makamımı, kaim olmak üzere İlân olunur, (274)
NEVRiSAL PERTEV
Grip romatizma ve baş ağrılarına karşı
Yüksek inşaat mühendisi alınacak Türkiye Demir ve Çelik fabrikaları müessesesinden (Karabük) İnşaat İşlerinde tecrübesi bulunmak ve İnşaat Yüksek Mühendisi olmka şartile müessesemlze bir bakım, şefi alınacak ti ,r
İsteklilerin aşağıda yazılı belgelerini bağlayacakları dilekçelerim en geç 25.1.050 tarihine kadar müessesenılze mü-racatları İlân olunur. (281)
1 — Nüfus cüzdanı
2 — Terhis tezkeresi
3 — (Vana) hizmet belgesi
4 — Diploma ,
10 Ocak 1950

İstanbul liseler a'ım, satım komisyonu başkanlığından
Cinsi B. Kilo tik Teminatı Lira
tahmin fiMlktarı Tutarı Lira
Kuruş Kilo
Zeytinyağı 270 15000 41850 M 38.75
Zeytin 1.60 7500 12000.— 900.—
Beyaz sabun 175 5000 8750.— 656.25
Yeşil sabun 130 4500 5850.— 438.75
Makarna 67 1160ü 7772,—) 665.81
Şehriye 67 1650 1105.50)
8877.50
Tavuk eli 300 4000 12000.—) 1560.—
Hindi eti 220 4000 8800.—)
20S00.—
Kok nakli, istifi (Muhtelif Fi:) 1970 Ton 8710.— 653.25
Yalak çarşafı 30 13500 (Ad>450.—)
Yastık yüzü 15 5000 ■ 750.—)
Hademe iş ceketi 35 1500 > 525.—) 687.—
Yemek masa örtüsü 35 8500 > 2275.—)
Peçete 12 13000 » 1560.—)
9160.—
Komisyonumuza bağlı yatılı liselerin 1950 yılı ihtiyaçları olan yukarıda yazılı yiyecek maddeleri. Nakliye ve çamaşır yıkama işi (19.1.1950) Perşembe günü saat (15.30ı da kapalı zarf usullle, Beyoğlu İstiklâl cad. No. 349/2 de toplanarak komisyonda eksiltmeleri yapılacaktır. (2490)) sayılı kanunun tarifine göre hazırlanacak, yeni yıl Ticaret Odası vesikasını havi teklif mektuplarının İhaleden bir saat evvel komisyona makbuz mukabili vermeleri. Postada olacak, gecikmeler kabul edilmez. Şartnameler Galatasaray Iiseslndcdlr. Zeytinyağı şartnamesinin bedeli 209 kuruştur. (18342)
Muhtelif cins ve eb’adda çelik satın alınacaktır Etibank İstanbul şubesinden:
Bu husustaki şartname 16.1.1950 tarihine kadar ber giin Satınalma Servisinden temin edilebilir. (222)
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
©ölun> olunacak
i. nci İşletme Satınalma Komisyonundan:
İşletmemiz İhtiyacı İçin alınacak (226) ton odun kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur.
Odunun beher tonunun muhammen bedeli (48) lira olup muvakkat teminatı (013.60) liradır. Eksiltme 19- 1. 950 tarihine rastlayan perşembe günü saat (15,30) da Hnydarpaşada birinci İşletme komisyonunda yapılacaktır. İsteklilerin kanun gereğince hazırlayacakları kapalı zarflarını eksiltmeden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri lâzımdır. Şartnamesi komisyon kaleminde görülebilir. (41 >
Sipahi ocağından:
Ocağımız genel kurulu aşağıdaki gündemi müzakere etmek ve karara bağlamak üzere. 18.ocak.1950 çarşamba günü saat 17.30 da Beyogiunda Mis sokağında 21 No lu ocak binasında olağanüstü olarak toplanacaktır. Sayın üyelerin teşriflerini ve tüzüğün 17. inci maddesinin son iıkrasını yerine getirmelerini rica ederiz. İdare kurulu
Gündem:
1 — Tüzüğün 36 ncı maddesinin (A fıkrasında yazılı üye girme ücretinin iki yüz elli liraya ve B fıkrasında yazılı üye yıllık âldatımn yüz liraya ve üye eşinin yıllık Aidatının elli liraya çıkarılması suretUe) tâdili
2 — Kiralanması düşünülen kışlık yeni bina İçin icabeden paranın sarfı hususunda İdare kuruluna salâhiyet verilmesi.
3 — Tüzüğün 18 . inci maddesinin B bendinin 9. uncu satırındaki on altıncı rakamının on yedinci olarak tashihi.
SİPAHİ OCAĞINDAN:
Ocağımız genel kurulu, aşağıdaki gündemi müzakere etmek ve karara bağlamak üzere, 28.ocak.1950 cumartesi günü saat 17 de Beyoğlunda Mis sokağında 21 No. lu ocak binasında olağan olarak toplanacaktır. Sayın üyelerin teşriflerini ve tti ziiğün 17. nel maddesinin son fıkrasını yerine getirmelerini rica ederiz. İdare Kurulu
Gündem:
1 — 1949 yılı çalışma raporunun okunması.
2 — Denetçi raporunun okunması.
3 — 1949 yılı bllânçoSunun tetkik vc tasdlkile İdare kurulu üyelerinin ve denetçilerin lbrası-
4 — 1950 yılı bütçesinin tasdiki.
5 — İdare kuruluna on üye seçilmesi,
6 — İki denetçi seçilmesi.
7 — Balotaj komitesine on bir üye seçilmesi.
8 — Haysiyet divanına bir başkan vc dört üye seçilmesi.
İstanbul Kauçuk ve kablo fabriksı
Türk Anonim Şirketinden
İdare meclisimizce hissedarlar geiıcl heyetinin 27.ocak.1950 cuma günü saat 10 da adi sure tto toplanması kararlaştırılmış olduğundan, esas mukavelenamenin 60 inci maddesi mucibince hisse sahiplerinin o gün saat 10 da şirketin Galata, Fındıklı Meb’usan caddesi 137 numaralı merkezini teşrifleri ve toplantıdan bir hafta önce ellerindeki hisse senetlerini şirket merkezine tevdi eyleyerek mukabilinde hisse senetlerinin adet ve numaralarını gösterir birer duhuliye kartı almaları rica 0-lun ur.
GÖRÜŞÜLECEK İŞLER
1 — İdare Meclisi ve Miiraklp raporlarının okunması.
2 — 1940 yılı bllânço kâr ve zarar hcsaplasnnn tasdik ve idare meclisi 11e mürakibln ibrası ve kâr hlşsesiniii tayini, zaman ve tevzi sureti hakkında karar verilmesi,
3 — İdare meclisi asalarından üçte birinin çıkarılarak yerine aza İntihabı ve idare meclisi asalarına verilecek hakkı huzurun teshili,
4 — 1950 yılı İçin mürakip tâyini ve ücretinin teshili.
5 - İdare meclisi ttzftlaılle müessLslorln şirket ile her lih'lü ticaret muamelelerinde buluna bitmelerine İzin verilmesi.
İdare Meclisi

Comments (0)