T
Sene 32 — No. H347 — Fiatt: her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 14 Mayıs 1950
Bu sabah sekizden itibaren yurdun her tarafında seçime başlandı
Halk seçime büyük alâka gösteriyor, iştirak nisbetinin çok yüksek olacağı anlaşılmaktadır
Oy vermek için bastonuna dayanarak gelen ihtiyarlar, torbalarıyla gelmiş kadınlar göze çarpmaktadır
Galatada Mumhanede torbasiyle çelerek oy veren bir kadın
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Teâtecîbylree versioı
kurulu tarafından alfabetik sıraya göre tanzim edilen aday isimlerini muhtevi listeler bulunmakta idi. Seçmenler evvelâ defterde yazılı isimlerini bularak kırmiZL seçmen karimi gösterip hüviyetini tesbit ettirdikten sonra ismi hizasını imzalıyor ve hücreye giderek kendi kanaatine göre tanzim ettiği listeyi zarfLtyor ve bunu sandığa atıyordu.
Hücrelerde her partinin ve bağımsızların matbu aday listeleri bulunduğu gibi liste yazmak isteyenler için de boş kâgıdl&r bulundurulmakta İdi.
Halkın umumiyet iubarile bugünkü seçime büyük bir alâka gösterdiği, sabahın çok erken saatlerinde sandık başlarına gelmelerlle belli olmuştur. Hattâ sandıklar saat) sekizde açılıp oylar atılmağa başlandığı halde saat 7 de bir çok aile gruplarının sandık başlarına geldikleri görülmüştür.
Beyoğlunda
Bu sabah sandık başlarını dolaşan 'arkadaşlarımızın tesbit ettiklerine göre Bey ağlımda Kamerhatun mahallesinde 16 numaralı sandık basında saat 7 buçukta büyük bir kalabalık toplanmıştı. Saat sekizde oyların atılmasına başlanınca bu sandığa ilk olarak Aram Horenyan ve eşi Manyon Horenyan oylarını atmışlardır. Aram Horanyarı, muharririmize garson olduğunu söylemiştir. Bu vatandaş dün gece saat birde yatmış ve bu sabah oyunu kullanmak için saat altı buçukta kalkmıştır.
Taksimde Şehit Muhtar mahallesinde 105 numaralı sandığa da ilk oyu bir Rum vatandaşımızla eşi atmışlardır. 387 vatandaşın oy atması lâzım gelen bu sandığa bir saat zarfında 30 u mütecaviz oy atılmasından anlaşıldığına göre sandıklardan bir çoklarının i-jlerl vaktinden çok evvel bitirmeleri muhtemel görülmektedir.
Tariabaşı, Cihangir, Talimhane. Tepebaşı, Şişli, Maçka, Kurtuluş. Harbiye, Osmanbey semtlerini de dolaşan muharrirlerimiz, buralarda da saat 8 den itibaren oylatın atılma-
' Milletvekili seçimine bu sabah saat sekizden İtibaren yurdun her tarafında başlanmıştır. ' İstanbul d a hava açık ve ılıktır.
Sandık başlarında vazife almış olanlar gün doğarken evlerinden çıkarak vazifeleri başına gidiyorlardı. Asayişi koruyacak olanlar da vazife aldıkları yerlerde bulunuyorlardı. Alınan empiyet tertibatı cümlesinden olarak her kaza emrine ilâve polis ve jandarma kuvvetleri verilmiş, bunlar motorlu vasıtalarla takviye edilmişlerdir. Emniyet müdürlüğü motorlü vasıtalara ilâveten 40 cep arabası temin etmiştir. Bunlar şehirde dolaşmaktadır. Ayrıca alıcı ve verici telsizlerle teçhiz edilmiş İki araba da seçimler devam ett|ği müddet vazife görecektir. Saat altı buçuktan itibaren bütün seçim kurulları, partiler müşahitleri de dahil oldukları halde sandık başlarında bulunmuşlar. sandıklar açılmış, boş oldukları tesblt edilerek mü* hürlendikten sonra zabıt tutulmuş ve bunlar partiler müşahitlerinin de iştirakiyle imzalanmıştır.
— Bundan sonra .seçim heyetleri seçimin kanun dairesinde bitaraf yapılacağına dair yemin etmişlerdir.
Sabahın erken saatinden itibaren parti mümessilleri otomobillerle kendi bölgelerinde teftiş vazifelerine başlamışlardır. Bu esnada bazı parti temsilcilerinin kollarında pabubent Ve yakalarında rozetler bulunduğu görülmüştür. Fakat İstanbul seçim kurulu başkanlığı, gördüğü lüzum üzerine, seçim İşi ile alakalı parti mümessil ve mensuplarının parltslnl belli edecek ve propaganda mahiyetinde telâkki olunabilecek pa-zubent veya rozet gibi işaretleri katiyen menettiğinden sandık başlarındaki kurul başkanlar! parti işaretleri taşıyanları ikaz ederek bunları çıkartmışlardır.
Bu arada bazı parti teşekküllerinin, kendi mensuplarına seçim esnasında kanun dairesinde nasıl hareket etmeleri lâzım geldiğini bildiren tamimler gönderdikleri görülmüştür.
Oy nasıl veriliyor?
Her sandık başında 11 seçim
ğa başlandığını tesbit etmişler ve sandık başlarında halkın intizamla sıraya girerek oylarını kullandıklarını görmüşlerdir.
İstanbul tarafı
İstanbul tarafını dolaşan ark adaşla fimiz, seçim işinin bu semtte de büyük bir intizam ve sükûnetle cereyan ettiğini müşahede etmişlerdir,
Fatih, Eminönü, Kocamustafa paşa. Aksaray. Lâleli, Beyazil, Sultanahmet. Akbıyık, Edime-kapı. Çarştkapı, Karagümrük. diğer taraftan da Samatya, Ye-dikule. Topkapı, Şehremini ve daha bir çok semtlerdeki sandık başlarım gezen arkadaşlarımız, buralarda da halkın sabah saat sekizden itibaren oy atmağa başladıklarım görmüşlerdir.
Gerek Beyoğlu, gerek İstanbul semtleriyle Boğazın Anadolu ve Rumeli yakalarını da gezen arkadaşlarımız buralardaki sandık başlarında ay atmağa gelen vatandaşların listelerini evvelden hazırlamış olduklarını vc hazır listeleri kullananların pek az bulunduğunu görmüşlerdir.
Bu arada kendisi ile konuşan bir muharririmize Fatih kaymakamı Cemal Şaşıoğlu şunları söylemiştir:
«— Şimdiye kadar bütün nahiye müdürlerinden aldığım telefonlarda bölgemizde durumun mükemmel ve asayişin yerinde olduğunu öğrendim. Seçim işi İntizam içinde yürümektedir. Saat 12 den itibaren sık sık vaziyet hakkında nahiye müdürlerimiz merkeze malûmat vereceklerdir.
Sandık başlarında
Kocamustafapaşanın Davut-paşa mahallesinde 83 84 vc 85 numaralı sandıklar üçer adım mesafe ile sıralanmış vaziyette idi. Saat 8 de bu sandıkların başında bulunan arkadaşlarımız. on dakika içinde 83 nııma-
I rafı sandığa 8. 84 numaralı sandığa 15, 85 numaralı sandığa da
II vatandaşın oylarını altıklarını tesblt etmişlerdir.
Seçime iştirak nispetinin çok yüksek olacağı anlaşılmaktadır. Memnunluk verici taraf, halkımızın seçime sükûnet ve intizam içinde iştirak etmesidir.
Kadıköy ün de
Kadıköy kazası dahilindp 38972 seçmen varken dün akşam sulh hâkimi karariyle 20 kişinin daha seçmenliği kabul edilmiş bulunduğundan bu miktar 38992 olmuştur. Bu kaza mıntıkasında 94 sandık bulunmakta ve her sandığa rey atması icabetten seçmen miktarı 300 He 500 arasında teha-lüf etmekte, 500 ü geçmemektedir.
Saat ona kadar beher sandıkta rey atan seçmen adedi takriben yetmiş beşten aşağı düşmemiştir. Bu arada Kadı-köydeki C.H.P., DP. ve M.P. merkezlerinde hummalı bir faaliyet göze çarpmakta idi.
Eren köyde Şaşkınbakkaldakl sandık başında bir hâdise olmuş ve kanun mucibince partilerin aday listelerinin dün akşama kadar sandık kurullarına verilmesi Icab ettiği halde, Millet Partisi bu sandığa liste vermediğinden, bu sabah vermek istemiş, fakat sandık kurulu bunu kabul etmemiştir. Millet Partisi bu hususta İl Seçim Kuruluna şikâyette bulunmakla beraber, sandıklardan yüz metre İlerisinde aday listelerinin halka dağıtılabllmesl kanunen İmkân dahilinde olduğundan, bu yola baş vurmuşlardır.
(Arkası sahlfc 2 sütun 1 de)
Seçimin neticeleri
Radyolar 19 dan gece saat bire kadar bildirecekler
Ankara ve İstanbul radyoları bugün saat 19 dan İtibaren gece saat bire kadar biribirlerlne bağlı olarak ayni programı yayınlayacakladır. Bu müşterek neşriyat arasında Basın ve Yayın umum müdürlüğünde teşkil olunan bir büro, muhtelif kaynaklardan alacağı seçim neticelerini bildirecektir.
Ankarada seçim bayram havası içinde yapılıyor
Seçime iştirak nisbetinin yÜ2de doksanı aşması muhtemel
Ankara 14 (Akşamı — Bütün yurtta olduğu gibi, şehrimizde de bu sabah saat 8 de seçimle -de başlan d l Oy verme saatinin başlamasından İtibaren kadınlı, erkekli grupların sandık başlarına gittikleri görülüyordu. Bu gruplar İçinde çocukların ellerinde kâğıttan bayrakların bulunması âdeta bir bayram günü yaşandığı hissini veriyordu. Cebeci, Samanpazarı, Yenişehir ve Çankaya semtlerinde yaptığım kısa bir gezintide bütün sandık başlarında sükûn Ve İntizam müşahede ettim. Saat 8,30 - 9,30 arasında hemen hemen bütün sandık başlarında ortalama 7080 kişilik gruplanıl sıra beklediklerini, sırası gelenlerin oylarını kullandıklarını gördüm. Sandık başlarında parti temsilcileri de aynı sükûnet ve ciddiyetle vazife görüyorlardı. Erken saatlerde Hukuk F&kOltesl ve Siyasal Bilgiler okullarının vaziyetleri cidden görülmeğe değerdi. 300 den fazla öğrenci sıraya girmiş olarak oylarını kullanma sırasını bekliyorlardı.
Milli Savunma Bakanlığı yanındaki Subay mahallesi sandığının orljlnar tarafı, seçmenlerin hemen hepsinin kadın ol-
ması İdi. Çankaya semtindeki sandıklara oy atan seçmenleri, ecnebilerin takdirlerle seyretmeleri de güzel bir görünüş IdL Sabah yûrütüşüne çıkan bir Amerikalı aileye selâm verip o andaki düşüncelerini sordum. Kan koca hiç tereddüd etmeden:
i— Bu. güzel ve medeni şehre yakışır fevkalâde »ir manzara.» dediler ve muvaffakiyetler dilediler.
Sandık başlarının üzücü • yal nw bir tarafı var. Bazı İhmalkâr vatandaşların evvelce seçim küçüklerinde İsimlerini kontrol etmeden gelmiş olma-ian... İsimlerini bulamıyanlar büyük bir yeise kapılıyorlar, oylarını kullanamadıkları tçln mütcessirûne oradan ayrılıyorlar. Bu arada bir garsonun ağladığına da şahit oldum. Bu garson; bana:
«— Ne yazık ki dört sene daha bekllyeceğtm.» dedi.
Fakat buna rağmen sandık başlarının intizam ve sükûnunu bozan tek bir kimse yok. .
Sabahın bir buçuk saatlik gezintiden edindiğim İntiba, seçimlerin şehri mzde büyük
Bandırma vapur» geldi
------—t-- — ■ ■■ ■ -3
Bandırma vapuru
(Yazısı üçûcnü sahlfedeî
bir intizam ve olgunluk içinde geçeceğini anlatıyor. Erken saatlerde bile gösterilen alâka, iştirak nispetinin çok yüksek olacağına bir delil teşkil ediyor. Alâka akşama kadar aynı hızla devam ederse seçmen kütüklerine göre iştirakin yüzde 90 ı aşacağı anlaşılıyor. Bugün şehrimizde seçimlere karşı gösterilen alâkaya en İleri memleketlerde bile ender ras-lanabillr.
İnönü
Dün Meclis Reisini ziyaret etti
Ankara 13 — Cumhurbaşkanı İnönü bugün öğleye doğru Meclis Reisi Şükrü Saracoğlunu Ye-nlşehirdekl evinde ziyaret etmiştir.
Bir gazete dün toplattırıldı (Ey3p Demokrat Postası» simli bir gazete dünkü nüshasında seçim kanununa muhalif şeklîde propaganda yaptığından savcılık tarafından toplattırılmış ve mesulleri hakkında da kanuni takibata girişilmiştir.
Şu «inceleme »yi bir incelesek...
Ege Denizinde yakalanan 15 kiloluk ve daha ağır orkinos balıklarının şehrimize nakli için motorlü gemilerin soğuk hava tesislerinden istifade edilmek üzere balıkçılar Denizyolları İdaresine baş vurmuşlar. Denizyolları müracaatı incelemekteymiş.
Netice alınmciya kadar, ya balıklar kukacak, yahut da. heniiz tutıilmadılarsa karacaklar, dağılıp gidecekler
Diğer yeni kelimeler neyse aınma. şu «inceleme» yi dilimizden tardetsek...
Sahne 2
14 Mayıs 1950
Sevim Madranın sergisi
ç» erimizdeki sanat hareketleri arasında ressamları-O mızın faaliyeti bu sene, geçen senekinden daha hafif oldu zannederim. Bu mevsim ancak beş on resim sergisi açılabildi. Mevsim sonuna doğru Bedri Rahminin sergisinden sonra «10 lar grupu» ve Sevim Madra birer sergi açmış bulunuyorlar. Mevsim böylelikle kapanacak zannederim. Yalnız ressamlar bu sene bir hârika çocuk çıkardılar: Haşan Kaptan. Resim dünyamızda beliren bu büyük ümit şüphesiz 1950 nin en mühim hâdisesidir.
Şimdi açık duran resim sergilerinden ancak Sevim Madra nın sergisini gezebildim. Sanat Dostları Cemiyetinde açılan toplu sergilerden birinde birkaç tablosunu seyrettiğimiz bu hanım ressam, nihayet çekingenliğini yenmeğe muvaffak olarak elli küsur tablosiyle tek başına seyircinin karşısına çıkmak cesaretini göstermiştir. B(-y nğlunda, Fransız Konsolosluğu salonunda seyrettiğimiz bu resimler, bize acayip olmadan da kimseye benzememenin mümkün olduğu için de kıymetlidir. Bilhassa Ayvalık peyzajlarında Sevim Madra kendi iç âleminin renk zenginliğini, hisliliğinive fırçayı, paleti kullanmaktaki ustalığını seyirciye kabul ettirmektedir. Hele 36 numaralı Ayvalık peyzajı, bu tabloya koymağa muvaffak olduğu derinliğine mesafe ile cidden ustacadır. Portreleri şahsiyetlidir. Sergiye dağılmış olan küçük küçük ■saksıları. ında taşıdığı ince kadın ruhunun en zevkli akislerini bulmak kabildir.
Sevim Madra, halkın huzuruna, tek başına bin bir tereddıitle çıkmaya razı olmuş bir sanatkardır. Biz bu tereddüdün boşuna olduğunu gördük. Fakat çekingenliği onu daha ileriye götürecek başlıca âmildir. Eserinden memnun o imi yan sanatkâr bize daha mükemmellerini getirmeye çalışıyor demektir.
Şevket RADO
Üçler konferansı bir tebliğ neşretti
Mütecaviz ve militarist devlete karşı durulacağı bildirildi
Londra IS — 3 gündenberi devam eden Üçler konferansı bugün sona ermiş ve bir tebliğ neşredilmiştir. TebUğde tecavüze karşı durulacağı bildirilmektedir. Sovyetler Birliğinin ismi tasrih edilmemekle beraber militarist ve mütecaviz devlet diye adlandırılan memleketin kim olduğu hakkında şüpheye mahal kalmamaktadır.
Üç Dışişleri Bakanı taralından Almanyaya dair tesbtt edilen müşterek siyaset, bu memleketin Atlantik camiasına kati surette alınması gayesini derpiş etmektedir. Atman yaya dair hazırlanan beyanname Batı Almanya federal hükümetine gön derilmiş bulunmaktadır. Bu beyannamenin metni pazartesi gü nü yayınlanmak üzer» yarın basına verilecektir.
Tebliğde ayrıca üç Dışişleri Bakanının aşağıdaki hususlar üzerinde mutabık kaldıkları bildirilmektedir:
1 — Afrika milletlerinin siyasi İnkişafının önemi ve bu milletlerin İktisadi ve sosyal a-lanJarda inkişaf ettirilmelerinin zaruri olduğu;
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Vazife
Nadir Nadi CUMHÜRİYETlc diyor İti:
•Hürriyet vc İstiklâl uğruna çok mücadele ctmtş bir neslin çocuklarıyız. Yedi düvele karşı tek başımıza savaşmaktan çekinmediğimizi bütün dünya yakından bilir. Yalnız askerlikte değil, siyasette de olgun bir millet olduğumuzu bütün dünyaya bugün bir daha göstermeliyiz. Herkes anlasın ki Türk vatandaşı, kendi mukadderatını kendi çizen, devletin yürüyüş istikametini tâyin eden, şuurlu ve medeni bir topluluğun çocuğudur.
Netice ne olursa olsun, 14 mayısın bize kazandıracağı en büyük şeref bu d ur.

Büyük imtihan günü
Ahmet Emin Yalman VA-TAN’da diyor kİ:
■Sandık başı bugün huzırlu bir yerdir. Oraya hiç tereddüt
etmeden giderek, vatanı vazifemizi kendi vicdani kanaatl-
miz dairesinde mutlaka yapmalı vc böylcce yarına olan inanımızı vc güvenimiz! belirtmeliyiz. Seçimden sonrası İçin de vatandaşlık sıfatını akıncı bir ruhla ve yapıcı gayelerle kullanmağa .şimdiden kendimizi hazırlamalıyız.
İnsanlık huzurundaki bugünkü büyük imtihanı milletçe mutlak» kazanmalıyız ve kazanacağız.»

Bugün
YENİ SABAH bu başİlkli makalesinde diyor ki:
■Temsili demokrasilerde, millet kitleleri, seçecekleri şahıslar üzerinde, iyice düşünmek ve vicdani kanaatlerine göre hareket eylemek zorundadırlar. Bu vatani yüksek vazife ne derece ciddi telâkki olunursa o nispetle iyi neticeler alınır. Halk kitleleri seçimlere kayıtsız olur veyahut vekilini seçmekle asgari hassasiyet ve itina göstermezse bu ihmalin akıbetlerinden bilâhare şikâyet etmeğe hakkı kklmas. Bugün-
kü seçimlerin Türk milletine yeni yeni saadet ve refah ufukları açmasını dileriz.»

Seçim ve vatandaş
Ethcm İzzet Benice SON TELGRAF'ta diyor ki:
«Reyini kullanan her seçmen vatandaş memleket idare ve hayalındaki mesuliyetini kabul etmek ve o inanla vekilini seçmek mecburiyetinde bulunduğuna göre biz şahsan Türk milletinin 950 seçimi ile memlekete en hayırlı ve en verimli meclisi kazandıracağına inanıyoruz. Türk milletinin her büyük mili! hâdisede mikcerreb ■olan siyasî şuur ve sağ duyusu muhakkak ki, memlekeLİ ve rejimimizi hayati önemi ile ihata eden bu seçimde de kendisini göstererek, gerek milletimiz, gerek memleketimiz muhtaç olduğu güvenli, selâmeti!, kaJkmdıncı ve feyizli yolda büyük bir hamle kudreti ve dinamizm tazeliği kazanacaktır.»
il seçim kurulunun iki tebliği
--;----- ■■ ı »m» o • ı --------
Sunderland Beşiktaşı3 - 0 yendi
2 — Üç Batılı devlet arasında İş birliğinin âzami hadde var-dırılması ve İktisadiyatlarının takviyesi suretiyle içtimai ve maddi standartlarının muhafaza edilmesi ve gerekil savunma tedbirlerinin inkişaf ettirilmesi;
3 — üç büyük devletin Avusturya banş antlaşmasının akdi lehindeki arzularının bir kere daha kaydedilmesi;
4 — Üç büyük devlet Dışişleri Bakanlarının daha sık buluşmaları zaruretinin teyld edilmesi;
5 — İtalya gibi bazı memleketlerde nüfus çokluğundan 1-leri gelen muvazenesizliği bertaraf etmek maksadlylc Batı Avrupa memleketleri arasında hicreti teşvik edecek bir uzmanlar heyetinin kurulması.
Netice İtibariyle üç büyük devlet Dışişleri Bakanlan, yakın bir gelecekle ve muhtemel olarak Nevyorkta Birleşmiş Milletler Genel kurulu oturumundan evvel bir kere daha toplanmak hususunda mutabık kalmışlardır.
Seçim
fBaştarafı 1 inci sahil ede»
Tasnif işi
Sandıkların açılmasından sonra tasnifin süratle yapılabilmesi için cedveller hazırlanmıştır. Bir sandıkta 500 oy bulunacağına ve adaylık İçin müracaat edenlerden başkasına ay veritemlyeceğine göre tasnifler İM aday ismi üzerine yapılacaktır. Bu İtibarla mülhak kazalar müstesna, şehir içinde Keçe yansına kadar neticenin a-hnabileceği umulmaktadır.
Savcılıkta
Seçim sırasında İstanbul vilâyeti merkez hudutları dahilinde adliyece elkonabüecek her hangi bir hâdiseye derhal va-»yet edebilmek üzere Cumhuriyet savcılığı adına bu sabah İS otomobil vertlmLşLlr. Bunlardan beş tanesi, Kadıköy, Üsküdar, Beyoğlu, Beşiktaş ve Sarıyer savcı yardımcılar] emrine gönderilmiştir. On bir tanesi de merkez adliye binası önünde hazır bulundurulmuştur.
Radyo müdürünün demeci
Devlet Başkanın m. İnönü gezisinde söylediği nutkun, o gece İstanbul radyosunda, partilerin propaganda saatlerine ayrılan •aman haricinde aynen yayınlanmış Olması D. P. mahfillerince, seçim kanuna ay km hareket olarak telâkki edilmiş ve radyo idaresi aleylılne bir dâva
açılması bahis mevzuu olmuştur. İstanbul Radyo müdürü Basan Refik Ertuğ, bu hususta kendisine sorulan bir suale :
«— Biz, Devlet Başkanının yaptığı konuşmayı mutat haberler servisinde vermiş olmakla vazifemizi yaptığımıza kaniiz. Zira bizce bu hâdise İstanbul için olduğu kadar bütün dinleyicilerimiz için de bir ak-tüallte idi> demiştir.
Zonguldakta
Zonguldak 13 — Bu ayın on beşinde değişecek olan münavebeli işçilerden blnlcrcesi rey haklarını kullanabilmek İçin dün akşam ocaklardan ayrılarak köylerine gitmişlerdir. Kendilerini değiştirmeğe gelecek olan diğer münavebeli işçiler de reylerini kullanmak üzere köylerinde kalmışlardır. Bu yüzden ocaklarda faaliyet durmuştur. Pazartesi gününde nltibaren çalışmanın normal hale geleceği tabiidir.
Yalvaç gazetesi aleyhinde bir dâva Ankara 14 (Akşam) — Yayın yolu İle devletin mânevi şahsiyetine hakarette bulunmaktan sanık Yalvaç gazetesi sahip ve yazı işleri müdürü Zekâ! Kom-şuoğlu aleyhine bir dâva açılmış ve Cumhuriyet savcılığı tarafından Zekâ! hakkında tevkif müzekkeresi kesilmiştir. Fakat suçlu bulunamamaktadır.
Misafir tak oyundan
İngiliz profesyonel birinci ı lig takımlarından meşhur fîunderland (Türkçe okunuşu Sanderland) İlk karşılaşmasını 1 bugün Amerikaya gidecek olan İstanbul şampiyonu Beşlktaşla dün İnönü stadında yirmi-bi^ ne yakın bir seyirci kalabalığı önünde yaptı.
Bu maçın orta hakemliğini Sulh! GARAN, yan hakemliklerini Mustafa Güventürk İle Mehmet Reşat NAYTR yapıyorlardı.
İngilizler sahada seyircileri Türkçe olarak üç defa Sağel diye selâmladılar. İki takım sahaya şu kadrolarla çıktılar:
Sunderland: MABSOM • S-TELLİNG, Ht'DGEU - SCOT-SON, WARSH, WKIGHT -DVNS, BROADİS, T. HKİGİJT, SHACKLETON, REYMOLDS.
Beşiktaş: Mehmet - Kemal, Vedll - Ali İhsan, Kâmil. Hüseyin - Süleyman, Recep, Bülent, Fahreddin, şükrü.
Hakem Sulhi Şükrünün cezalı olması hasebi le oynıyamı-yacağını ileri sürmesi yüzünden sahada münakaşalar oldu. Son dakikada Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü tarafındın çekilen bir telgrafta Şükrünün oynıyamıyacağı bildirilmiş olduğundan bölge müdürlüğü tarafından bu oyuncuyu oynatmaması tebliğ edildiğinden, münakaşa on dakika kadar sahada devam eLmiştlr. Neticede bölge başkanı İstanbul Vali re Belediye Başkanı ordinaryüs profseör Dr. Fahreddln Gökay münakaşalara müdahale ederek Şükrünün oynatılmasını hakeme tebliğ ettikten sonra oyun başlayabilmiştir. Sunderland oyuncu ve İdarecileri bu münakaşayı gülümseyecek seyretmişlerdir. Misafir İngiliz takımının vuruşu İle başlandı.
Maçın İlk hücumunu 2 net dakikada Beşiktaşlılar yaptılar ve ilk şilt ünü de Sundar-1 tu idili ar 4 üncü dakikada sağ-içleri vasıtaslle çektiler. İngiliz profesyonellerinin hücumları çok seri vc dalma tehlikeli oluyordu. Beşiktaşlılar İse misafirlerin. hücumlarına ancak münferit ve seyrek akınlarlu mukabele edebiliyorlardı.
11 inci dakikada Kâmil çıktı. Ali İhsan santrhafa, Levon da sağhafa geçtiler. İngiliz sağlçl Ue santranörleri her beş dakikada bir yerlerini değiştiriyorlardı. 21 inci dakikada Biikrü İle Bülent de yerlerini değiştirdiler.
24 üncü dakikada Beşiktaşlılar Bülent vasıtaslle yaptıkla m bir hücumda bu oyuncunun beceriksizliği yüzünden muhakkak bLr gol fırsatı kaçırdılar. İngilizlerin hücumlarını tazeledikleri bir sırada 27 inci dakikada Sunderland santrforu T. WRİCHTIn sürüp çektiği şütü Mehmet karşıladı ve elinden kaçırdı. Tekrar yetişen santrfor yakın mesafeden topu yerde sektirerek çektiği şiltle gülü takımına kazanılırdı.
ım galibi ye sonra hak --------------x---------------
I 30 ncu dakikada Beşik taşın kazandığı bir İjorncr atışında Şükrünün gönderdiği falsolu top İngiliz kalesi İçin büyük bir tehlike oldu.
İngilizlerin tevali eden bü-1 curalarından birinde 36 ncı dakikada sollçleri CHACKLE-TON'nun uıaktan çektiği fevkalâde sıkı bir şût üst koşa-den Beşiktaş kalesinin ağlarına takılarak Sunderland’ııı ikinci golünü temin etti. Devrenin mütebaki kısmı karşılıklı hücumlar altında geçti Ve 2-0 ingilizlerin üstünlüğü Ue bitti.
Birinci devrede Sunderland-iılar Beşiktaşlılara nazaran daha çok hücum yaparak ve sıkı şüt çekerek hissedilir bir hâkimiyet kurabildiler.
İkinci devre
İkinci devreye Mehmedln yerine Feyziyl ve Levonun yerine Çaçlyi alan Beşiktaşlılar başladılar. 2 nci dakikada Bölendin duraklaması takımını muhakkak bir golden mahrum etil. 6 ncı dakikada Bülent çıktı yerine şevket girdi. & İnci dakikada Vedli sakatlandığından sakat sakat oyuna devam ediyordu.
10 uncu dakikada Beşiktaşlıların -iıstüste iki hücmuların-da Şükrünün çektiği şiitler avut oldu. 14 üncü dakikada Şükrünün sürüp ortaladığı topu Şevket misafir İngiliz takımının kalesine atamadı.
15 inci dakikada âni bir Sun-dcrland hücumunda santrforun çektiği şütü Feyzi hari-kıılfide bir şeklide kurtardı. 16 ncı dakikada Vedli sağaçığa, Süleyman sğahafta. Çaçl sol-hafa, Hüseyin solbeke geçtiler.
17 nci dakikada Beşiktaş müdafaasının bir anlık duralamasından İstifade eden Sun-derland’ın sağlçl BROADtS (akımının üçüncü golünü yapmakta da güçlük çekmedi Bu golden sonra tngllizlerde bir duraklama görüldü ise de Beşiktaşlılar Sunderlandın bu dinlenme anlarından İstifade edemediler.
25 İnci dakikadan İtibaren yine misafir takım oytında kendini gösteren bir hâkimiyet kurdular. İngiliz profesyonelleri oyunun sonlarına doğru rietleeyi kâfi görerek İşi fanteziye döktüler. Maç la boyle-ce. İngiliz birinci profesyonel liginin bu mevsim İkincisi bulunan meşhur Sunderland takımının. İstanbul şampiyonu Beşiktaş» 3-0 galebesüe sona erdi.
Sunderland dün Beşiktaş kraşısında hiç te kendini sıkmadan oynadı. Bir mevsim içinde 42 İlk 3 kupa maçı yapan misafir takımın dünkü oyunu bize İngiliz fu(.bolünden ban Örnekler verdi. Kalecilerinin soğukkanlılığı, hücum hatlarının müthiş deplesmanlı oyunu ve şutörlüğü her halde seyircileri da zlyadeslle tatmin etmiştir.
Dün Sunderland da. ekseri İngiliz takımlarının yurtları dışında yaptıkları maçlardaki bezginliğe raseelmcdlk. En İyi
ti güzel bir etmiştir
oyuncuları ve bu mevsim İngiliz liginde gol kıralı olan DA-VİS sakat olduğu için, üç gün evvel İtaiyada yapılan İtalya -İngiltere B milli maçında oynamış olan WATSON da hâlen İs tan bulda, bulunmadığından dünkü Sunderland takımında yer olamamışlardır, önümüzdeki hafta yapılacak olan maçlarda bu iki meşhur oyuncu da takımlarındaki yerlerini alacaklardır.
Beşiktaşlılar ilk devrede çok güzel oynadılar. İkinci devrede Vedll sakatlandıktan sonra o-yunlari bozuldu. Şükrünün oynayıp oynamaması münakaşası da Beşiktaşlıların asaplarım bozan bir mesele olmuştur.
Bu münasebetle şu noktayı da işaret etmek isteriz kt; eğer spor teşkilâtının da en büyük âmiri olan İstanbul Vali ve Belediye Başkanı ordinaryüs profesör Dr. Fahreddin Kerim Oökay'ın. yerinde müdahalesi olmasaydı dün futbolun mucl-di olan İngilizlerin önünde çok daha fena duruma düşmüş olacaktık.
Halûk SAN
Ankaradaki maç
Ankara 13 «A.A.İ — 1949-50 devresi Ankara lig maçlarının sonuncusu bugün 19 Mayıs stad-yomunda az bir seyirci önünde Gençlerbiriiği Ue Ankaragücü Lakımlan arasında oyandı. Maç Gençlerbirliginln 3-0 gallblye-tile bitti.
Sınır toprağı
Şehrimize getirildi» İnkılâp müzesine kondu
Edlmeden gelen ve 19 Mayısta Ankarnda bulunacak olan mır toprağı, dün Süivrlnln Çanta köyüne kadar Çorlu bisikletçileri tarafından getirilmiş ve burada Çorlu kaymakamı. ınır toprağını beden terbiyesi İstanbul bölge başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay adına hazır bulunan bölge müdürü Vahyi Oktaya teslim etmiştir.
Mü takiben toprağı devir alan İstanbul bisikletçileri derhal yola çıkmışlar ve şehre kadar yol boyunca sıralanan halkın tezahürlerde uğurlanmışlar dır .
Saat 14 te şehre Topkapıdan giren bisikletçiler ana caddeyi takiben toprağı Şişlideki İnkılâp müzesine getirmişlerdir.
Toprak pazartesi sabahma kadar müzede kalacak ve pazartesi günii gene şehrimiz sporcuları tarafından Pendlk’e götürülerek vilâyet hududunda Kocaeli atletlerine tevdi edilecektir.
İstanbul 13 (A.A.) — 11 seçim kurulundan tebliğ olunmuştur:
1 — Her ne kadar milletvekilleri seçimi hakkındakl kanunun 77 ve 80 inci maddelerinde, zabıta memurlarının sandık kurulu başkanının daveti olmadan sandık yerine glremiyeceklerl yazılı bulunmakta ise de nüfus kesafeti ve mevkiin dtırumu İtibariyle bazı mahallerde sandıkların ana caddede 100 metre mesafeden daha az mesafeye konması zarureti hasıl olduğu, Beyoğlu Üçe seçim kurulu başkanlığından alınan şifahi izahattan anlaşılmıştır.
Kanunun gayesi seçim günü umumi yollardan gelip geçmeyi ve şehrin genel hayatını durdurmak olmadığına göre umumi caddelerden nakil vasıtalarının ve halkın sandık yakınlarında bir toplanma olmamak şartlyle gelip geçmeleri gerekeceği cihetle bu arada şehrin sükûn ve asayişini muhafaza vazifesini üzerine alan zabıta mensuplarının da bu kabil umumi yollardan. sandığın bulunduğu ma- , hallere yakın yerlerde tevakkuf etmemek kayıt, ve şartlyle gelip geçmelerinde kanunun maksadını ihlâl eden bir hal olmadığı neticesine varılarak bu hususta üçe seçim kurulu başkanlıklarına ve ilgililere tebligat İfasına mezkûr kanonun 66/1 inci maddesi gereğince.
2 — Basın ve Yayın umum müdürlüğü veya Valilikçe tasdikli gazeteci cüzdanım hâmil olan gazetecilerin de sarı kart hamili gazeteciler gibi seçimi takip edebilmelerine.
3 — Demokrat Parti İl İdare kurulundan alınan 12/5/950 tarih ve 4271 sayılı yazıda seçim emniyetini ihlâl etmek emeliyle gizli tertipler hazırlayan ban kötü ruhlu kimselerin şimdiye kadar duyulanlardan başka aşağıda yazılı teşebbüslere de girişmek kararında oldukları haber alınmıştır.
A — Oy verme sırasında kendi adamlarının hücrelere mevdu parti aday listelerin! alıp imha etmek.
B. — Bu hücrelerdeki aday listelerini yine kendi adamları vasıtasiyle boya ile kirletmek.
C. — Secim zarflarına benzer taklit zarflar hazırlattırılarak sandık açılırken bu zarflan el çabukluğu ile oy zarflarına karıştırmak.
D. — Halkı oy pusulalarını imzaya teşvik etmek.
Denilmektedir,
Bu husus hakkında sandık | başmanlarının ehemmiyetle dik- | kat nazarları çekilmek üzere durumun IlÇe seçim kurulu başkanlıklarına tamimine.
tarihli toplantısında karar verilmiştir.
Bağımsız adaylar
İstanbul 12 (A.A.) — İstanbul İl seçim kurulu başkanlığından tebliğ olunmuştur: Aday listesinin bağımsızlar sütununda yazılı olan ve parti Listelerinde de bağımsız olarak yer almış bulunan bazı adayların sandık başlarında tutulacak üstelerden ne tarzda yapılması lâzım geleceği hakkında tereddüt edildiği anlaşılmıştır.
1 — Bağımsız olup partilerce
desteklenen adayların aldıkları oy miktarı bahis mevzuu olduğundan tasnif sırasında bunla-11 nn bir defa yazılması ve hiza-f^ iarına gerek parti listelerinden-, ve gerekse bağımsız olarak al-“j dıklnrı oyların yazılması Icap^1 etmektedir. *q
2 — Türk Sosyal, Demokrat partisi listesinde ismi bulunan Cafer Tayyar Ue bağımsızlar, listesinde yer alan Cafer Tayyar aynı şahıs değildir.,.,
3— Toprak, caıhık ye serbest teşebbüs partisi JJsteefcıde bağımsız olarak ismi,bulunan Y. Fehmi Eren, bağımsızlar liste—( sinde yazılı Fehmi Eren aynı şahıstır.
İl seçim kurulu baş- -q kanının konuşması
İstanbul İl seçim kurulu co
kanı Seyfeddin Uğur dün ge 0
radyoda bir konuşma yaparak Jt seçim hakkının iter vatandaşın v baş hakkı ve vazifesi olduğunu söylemiş ve:
*— Millet refahı, millet saadeti, millet huzur ve düzeni millet İşlerinin lâyık ellere verilmesi Us kabüdir. Lâyık elleri bulmanın, İş başı yaptırmanın tek ve isabetli yolu da seçim yoludur» demiştir.
Seyfeddin Uğur konuşmasını şöyle bitirmiştir:
(— Kanunumuzun seçim parolası şudur: Kanun içinde sonsuz seçim hürriyeti kanun dışında hiç bir şey. Seçimin seçmenlerle Türk milletine, seçilecek milletvekillerine hayırlı olmasını en isabetli, en lâyık neticeye ulaşmasını, milletimizin asaletine, tarihimizin azametine ve milli gayemizin büyüklüğüne denk olmasını Ulu Tanrıdan dilerim.»
Vilâyetin .tebliği
İstanbul Valiliğinden: Millet vekilleri seçimi kanununun 93 iincii maddesinin 2 nci fıkrası, oy verme günü oy yerme müddetinde tekmil eğlence yerleri-rinin kapalı bulundurulmasını âmirdir. Bazı ilçelerde sinemaların bu madde şümulüne dahi! olup olmadığında tereddüde düşüldüğü anlaşılmıştır.
O £ o > o P
İl seçim kurulunun 12/5/1950 Su‘augu anıaşımnşur.
v | Sinemalar Belediye gelirleri
' kanunu gereğince eğlence resmine tâbi olduguglbl polis vazife ve salâhiyet kanununda sinemaları sarahaten eğlence yerleri arasında tâdat.etmektedir. Bu sebeple sinemalar da oy verme günü oy verme müdde-tlnce, yani saat 8 den 11 ye İmdat kapalı kalacaklardır.
Tebliğ olunur.
BORSA
Adliye sarayı
Adliye sarayı inşaatının toprak tesviyesi İçin Vilâyete 250 bin lira ödenek gelmiştir.
l.l«nbul Bonumul 13Z5/1M0 U»U«rt
ÇEKLER
Kaputa*
Lonflra 1 Sterlin 7«
Nem Yor» U» OoIbt m»
Paris 100 Fransa •- oao
siokholm 100 Kr. iı*o
Cenevre too İsviçre t M03
Amesterdam 100 Florin n.OMO
Brüksel 100 BclçIkA F. S«»
Llıbon 100 eskuaes 91300
ESHAM VE TAHVİLAT
% 8 FAİZLİ TAHVtLLEB
Sivas • Crzurunı 1 3135
Sivas - Erzurum M 20.95
t(MI Demiryolu 1 2Ö«S
19*1 Demiryolu □ soto
t&ll DcmirVOlü 111 21 W
Milli MÜtlıkTM 2J 50
Milli Müdafaa 11 2tZ0
Milli Müdafaa IH 2130
Milli MOdafan rv 21 35
% ■ FAİZLİ TAJSVİLLEA
Kalkınma 1 100-
Kalkınma fi W>3)
Kalkınma (11 M 70
!H8 istikran 1 9»7İ
948 istikra» u «ISO
1»1 Demiryolu 100 —
IMS İstikra» L 90 90
% » FAİZLİ TAHVİLLEB
11133 Ergani ZL50
1!)38 İkramiyen M —
Milli Müdafaa 21.—
Demiryolu IV 90.90
Demiryolu V 99.75
% «,5 FAİZLİ TAHVİLLER
IMS tahvili W70
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankası İM—
İq Ban İtası 30.-
T. Ticaret Bankası 5.-
Arslan çimento 15.23
SARHAFLARDA ALTIM
SMHİM
1 ,
Mr. Dorr’un bir tavzihi
Ankara 13 fA.A.l — İktisadi ;İşbirliği Türkiye icra köm itesi başkanı Mr. Russel Dorr bugün ı 'Anadolu ajansı muhabirine aşa-1 ğıdaki beyanatta bulunmuştur;
e— 29 nisan tarihinde İstatı-bulda bir basın toplantısı esnasında bedlhl btr vakıa olan bir noktaya temasla Marshali plânının Türkiyenln dahili siyasetiyle ügül olmadığını ve Mar-shall plânı fonlarının siyasi moksatlar için kullanılmadığım ve kullarulmıyacağını beyan etmiştim. Bu tarihten itibaren Türk matbuatında bu mevzu ile alâkadar hiç bir beyanatta bulunmadım. Bu hususta müracaat edenlere 29 nisan tarihli beyanatıma başvurmalarını tav siye etmek hariç, kimseye ne kendi namıma ve ne de E. C, A. misyonu namına her hangi bir beyanatta bulunmak salâhiyetini de vermedim.»
T A K V i M—
RcC«l> 86 — Hmr 9
AKSAM
kKŞAM^AKŞAM^
Afiş müsa bakası
Kasımpaşa güreş kulübü
Kimine dahî, kimine üstat, kininine üstadı azımüş-şan dediğimiz, mektep kitaplarında eserlerinden ziyade tercüınei hallerini evlâtlarımıza öğrettiğimiz, bir nevî edebî mukaddesat gibi bellettiğimiz saçlı sakallı ü-debanın eremediği bir mazhariyete köylü müellifimiz Mahmut Ma kal erişti.
Bir beyit vardır:
Birinciliği profesör Kenan Tem izan kazandı
Güreşe rağbet artıyor — Antrenör Zeki Taylan’ın anlattıkları — Yeni güreşçiler eski şampiyonlardan daha iyi yetişiyor — Hüseyin kaleci’nin başarısı
Millî tıp kongresi
Ekim ayında Anka-rada içtima edecek
Sahile 3
Yol veriniz bay şoföre !
Kaşından daha çok bıyığın yokken
Döğüştün yeleli aslanlar gibi
Marsh ali yardımından. İstifade eden 10 memleket arasında açılan ariş müsabakası 20 mayısta Parlste yapılacaktır. Bu münasebetle toplanacak jüri neticeyi tesblt ve ilân edecektir.
Her memlekette birinciliği kazanan afiş Parise gönderilmiştir. Memleketimizde bu müsabakaya 80 tanınmış ressam ve afişçimiz iştirak etmişti. Birinciliği Güzel Sanatlar Akademisi dekoratif sanatlar bölümü şefi profesör Kenan Te-mizan kazanmıştı. İkinciliği ve üçüncülüğü kazananlar da bu profesörün talebeleridir.
Birinciliği kazanan afiş 5 gün evvel Güzel Sanatlar Akademisi müdürü Zeki Faik tzer tarafından Parise gönderilmiştir. Zeki Faik Parlste 19 milletin İştirakiyle yapılacak müsabakaya jüri olarak seçilmiştir.
Birinciliği kazanan afişin sahibi profesör Kenan Temizan da dün Marsityaya hareket e-den Ankara vapuriyle ParLse hareket etmiştir.
Profesör Kenan kendisiyle görüşen muharririmize demiştir kİ:
— Hazırladığım afiş memleketimizde birinciliği kazandı, şimdi Marshail yardım heyetinin davetlisi olarak Parise gidiyorum.
Afişimin orada ne derece alacağını bilmiyorum, Yalnız bu İşlerde İtalyanlarla İsviçrelilerin çök Heri oldukları malûm- ...... ,_____, _________
dur. Benim hazırladığım afiş 70 - 80 genç soyunmuş, fev-Imâna bakımından diğerlerin- , kaiâde bir heves ve gayretle den ayrıdır. Ben afişimde Bir- ' çalışıyor. Kimisi tek başına küllenmiş Milletleri büyük bir a-! tür fizik hareketlerile meşgul, ğaç olarak tasavvur ettim. Bu kimisi de karşısına kiloda ve ağacın yarısını bir balta kes-I güreşte akranını almış güreşl-miş. Fakat bu balta da kırılmış.1 yor. Güreşen çiftler o kadar çok Kızıl ve parçalanmış balta a-1 ki minder hepsini alamıyor, ğacın yanında. Bu balla He, İçlerinde yarının Dünya şam-sefaleti. harbi ve komünizmi piyonları bulunduğuna hiç anlatmak istedim. Gökten ağa- j şüphe olr.uyan bu çocukların ca nur şeklinde ışıklar İniyor.' kıyafetleri pek mütevazı. He-I Hafif Amerikan renklerinden men hiç birinde muntazam bir ibaret olan bu ışıklar Amerikan güreş mayosu ve ayakkabısı yardımıdır.
Işıkların ağaca tesadüf ettiği yerden fili21er fışkırıyor ve 19 yaprak açılıyor. Bu 19 yaprak, yardımdan istifade eden 19 memlekettir. Bu yapraktan a-ğaca Amerikan bayrağındaki yıldızlar dökülüyor.
Amerikan yardım heyeti. Paris müsabakasında birinciliği kazanan afişe 1500 dolar mükâfat verdikten başka Amerl-kaya seyahat de yaptıracaktır. İkinciye bin, üçüncüye 500 do-jlar ikramiye verilecektir. Onun-cuya kadar derece alan afişle-
Mahmut MakaFın da edebiyat gazasındaki . galebesi buna benziyor. «Bizim Köy» isimli eseri sokaklarınızda haykıra bağıra satıldı. Kendi tartısının yüz misli ten-kidler (ve ekseriyetle takdir- ı lere) nail oldu. Dün. Moda : tramvayına binmiştim: bir vatman gördüm: İstirahat saatinde köşeye çekilmiş; bu kitaptan bir tane alıp sahi-felerini açıyordu. Bîr vatmanın ne kadar yorulduğu-nu, kitap almak ve okumak için maddi ve mânevi imkânlarının ne derece dar olduğunu biliriz. Fakat Mahmut Maka] onu da ilgi-lendirebilmişti. İşte böyle olduğundan, kendi yurttaşta-ruıa eserini kapış kapış o-kııttuğundan dolayıdır ki, (Neymiş bu?) diye, merak uyandırmış; «Bizim Köy» ayın zamanda hem Ameri-kada. hem İngilterede bastırılmak üzere, İngilizceye tercüme ohınuyormuş.
Pek çokları üzüleceklerdir: «Tasvir ettiği tablolar, hiç de koltuklarımızı kabartıcı değildir!» diyeceklerdir. Fakat bu işi böyle mütalâa etmemeli. .Amerikan mecmualarının birinde, Wa-shington şehrinin merkezinden alınmış muhteşem bir manzara neşredilmişti. Kenarlara da. arka mahallelerin sefaletini anlatan tablolar basılmıştı. «Dışı seni yakar. içi beni yakar!» kabilinden...
VVashington bile böyle olduktan sonra. Orta Anado-Iuda da birçok iptidailikler bulunduğu kimse için sır değildir elbette. Maalesef, tekniğin bunca ileri hamlelerine rağmen, beş kıtanın insanlarından çoğu, eski a-sırların standardım muhafaza ediyorlar. Nasip, yine o nasiptir. Hattâ modern devletlerin topvekûrı usulleri kullanıp: Çek ha çek! Kö-vüı, bütün usaresini çek, al! | „„„ „ „
«Ver! Daha ver! ihtiyaçla- in sahipl„,ne dc blrer man„. ran (oEakb! Sem koruya- yon „„,e„kür ca»ım, yükseltceğim! Şimdilik nimetlerimden şehirler, kasabalar faydalanıyorsa da, ileride, milli kalkınmadan sen de faydalanacaksın!» Böylecc, köylerin seviyeleri. geçmiş asnnkine kı-yaşen daha da düşmüştür,
İşte, Mahmut Makal’ın kitabı, medeniyet dünyasına, bizim ne müşkül durumlarda bulunduğumuzu göstermesi bakımından da en muhtaç bulunduğumuz propagandalardan birini yapıyor:
Dünya artık bir bütündür: bir tarafta çok fazla sefahet, bir tarafta çok fazla sefalet olursa. İçtimaî çöküntüler de olur. Bunu Av-rupada da, Amerikada da, Asvada da anlamayan kalmamıştır. Hele bizim bölgeler cok nazik bir noktada bulunduğundan. buraların standardını yükseltmek, u-mumun selâmeti icabıdır diye gösteriliyor.
Mahmut Makal’ı, bütün medeniyet dünyasının dikkatini, Türkjycdcki seviyeyi' yükseltmek için, çekilmiş bir SOS telgrafı gibi dünyaya duyurmak, faydalıdır el-1 bette. Bizi lüks içinde, Sâd-I âbad safaları içinde gibi1

Şehrimizde güreşe karşı alâka ve heves gittikçe artmaktadır. Bu sebeple güreş şubesi bulunmıyan klüpler de bu şubeyi açmağa hazırlanmakladır-lar. Ötedenberl millî güreş takımımıza en iyi elemanlar yetiştiren. Kasımpaşa klübü güreş kısmında eskisine nazaran daha büyük bir faaliyet var. Haftanın beş gününde sıkı antrenmanların yapıldığı bu meşhur klübümüzü ziyaret ettim.
Çalışanların ve seyredenlerin sayısına nazaran çok dar gelen klüp salonunda en büyüğiinıin yaşı henüz yirmiyi bulmamış
Genç güreşçiler antrenörlerilc beraber
_ yıpratan kötü İtiyatları da yok-
;,‘ç3 lur- Ef>asen böyleslni kadronııı-za almayız. Bu sebeple hepsi
- --.'JM nefeslidir. İçlerinde iki saat VİİmE'iimütemadiyen güreştiği halde
yonılmıyanlar var. Bilhassa I bir güreşçi İçin çok lâzım otan
V ■£' kültür fizik hareketlerine faz-
Jİİk ' la chemmlyct veriyoruz. Bütün
ciüMfK 'jf bunlar eski güreşçilerimizde
■ pek yoktur. Sonra bizim çalış-v \ malarımız tamamlı ■ Greko-Ru-
mendir.
— Klubun mali vaziyeti na-sil’
I _ cnin utmayın Pek bos'ik
- . «M b‘.\uk .kır-.lı ız
■■
' r‘ y-ıp.ii;'••• • •;
| yok. Birer deniz mayosu veya keten külotlar giymiş bu genç
I güreşçilerin ayaklarında ya abadan yapılmış patikler veya , altı lâstik üstü keten ayakkabılar var.
Bu klüpte hâlen güreşe çalışan ve her antrenmana devam eden 150 genç varmış, acemi ve usta dîye iki ayrılmış.
Klübün genç güreş kaptanı ve antrenörü Taylan, soyunmuş bîr çocukların
Bunlar grupa
top-
İki senede bir Ankarada lanan Millî Tıp kongresi bu sene ekim ayında Ankarada toplanacaktır. Bu kongreye memleketimizdeki bütün hekimler davet edilmiştir.
Bu sene kongrenin başlıca mevzuu, verem hastalığıdır. Bu hastalık kongrede tıbbi ve sosyal bakımından tetkik edilecektir, Kongredeki görüşmelere esas olmak üzere Sağlık Bakanlığı bütün Sağlık Müdürlükler inden beş sene içinde vilâyetleri dahilinde veremden ölenlerin istatistiklerini istemişti. Bu istatistikler şehrimiz Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğünde toplanmaktadır. Bunlar, verem mütehassısı doktor Yakup Çelebinin başkanlığında teşekkül eden heyete verilecektir. Bu heyet topladıkları malûmata dayanarak bütün memlekete şamil veremden ölenlere alt İstatistikler hazır-İıyacaklardır.
Bandırma
vapuru
Dün îtayadan bayraklarla süslenmiş olarak geldi
An-
Güreşçi Hüseyin Kaleci
Aîtın düşüyor
Bir ay içinde 11 küsur lira düştü
Son günlerde şehrimiz piyasasını en fazla meşgul eden mesele altın Hallerinde görülen düşmelerdir. Filhakika buhdan bir buçuk ay öncesine kadar normal seyrini takibe-den altın fiatterl o zamandan sonra yavaş yavaş düşmeğe başlamış, son günlerde İse bu düşüş, üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken bir hal almıştır. Nitekim bundan bir sy önce 44 lira 40 kuruşlan muamele gören Gulden altını dün 33 lira 70 kuruştan, Reşat altını 48.80 yerine 37 liradan, külçe altını bir gramı 040 kuruş yerine 515 kuruştan, İngiliz altınıysa 63 Ura yerine 46 lira 50 kuruştan muamele görmüştür.
Altın flütlerinin böytece son günlerde mühim nlsbette düş-I meşinin sebeplerini inceleyenler, bu sukutun Rusların dünya pazarlarına altın sürmeleri ı yüzünden İleri gelebileceğini .tahmin ediyorlar. | Bundan başka Milletlerarası Para Fonu İdaresinin de dün----------------- . -»--- yadaki altın karaborsasına son gösteren eski tip propagan- vermek için piyasaya altın sü-dalardan ancak menfi neti- rebileceğl İddia edilmektedir, çeler alınmıştır. İşte samimî Nihayet Suriyede altın flatle-bir eser yazan bir köylü genç'nln bizimkilere nLsbetle daha edib. hem edebiyatımız, hem j ucuz olmasına İşaret edllmek-te ve Suriycden buraya altın kaçırıldığı söylenmektedir.
Bütün bu tahminler ileri sürülürken bir yandan da bu düşüşün müstehlik kitle için iyi bir alâmet olduğu ve balkın İştira kabiliyetinin artacağı belirtilmektedir.
de cemiyetimiz için en mükemmel propagandayı yapmış ©huy ot.
Onu, zararlı bir unsurmuş gibi takip ve tevkif edenler, bu mevzu üzerinde uzun tizim düşünmelidirler
(Vâ - Nü)
takımı Zeki halde çalışan çocukların arasında dolaşıyor. Onlara oyunlar tarif ediyor, bizzat tatbik ediyor. Hataları tashilı ediyor veya kültür fizik hareketleri yapanların boyun, ğöğüs, bacak ve kalça adalelerini yumuşatıp kuvvetlendirecek usulleri anlatıyor ve gösteriyor.
Zeki Taylan eski ve şöhretli bir güreşçidir. Aynı zamanda Kasımpaşa khibünde güreş şu-besinl kuranlardandır. Bllhaş-1 sa gençleri yetiştirmekteki vukufu bütün güreşçiler ve idareciler tarafından malûm olduğu İçin beş ay kadar evvel | Kasımpaşa klübü ona genç ta-I kimin yetiştirilmesi işini teklif I etmiş. Bana şunları anlattı:
— Ben Taş kızak fabrikasında tornacıyım. Muhtelif fabrikalarda 21 senedir bu işi yapmaktayım. Her çalıştığım fabrikada güreşe hevesli ve kabiliyetli olan gençlerin ve-tişmesile uğraştım. Meselâ Taş kızak fabrikasında açtığımız güreş şubesinde yetişen gençler takım halinde üç kere İstanbul birinciliğini aldılar. Bir | defa da İstanbul muhtelitine Taş kızaktan 3 güreşçi vermiş- J tik. Bu fabrikada eski güreş faaliyeti müdürümüzün tekaüt olmasile kalmadığından ben de ■ eski klübum olan Kasımpaşaya döndüm ve gençleri yetiştir-1 mem hususundaki teklifi memnuniyetle kabul ettim. Bu iş için kendilerinden hiç bir maddi karşjlık istemedim. Verseler de almam. Çünkü hem' güreşi çok severim hem de bu- ı rası benlin eski klübümdür. I
Hâlen gençlerden 70 talebemiz var. Sayılan da her gün j artıyor. Fakat salon ve minderimizin kifayetsizliğinden olr müddet kimseyi alamayacak haldeyiz. 1
— Çocuklarınızdan memnun musunuz? İçlerinde şöhretli |
. şampiyonlar çıkacak mı der-, siniz?
— Ne diyorsunuz? Tabii çı-: kacak. İki hatta kadar evvel imtihan şeklinde bir deneme müsabakası tertip ettik. Aldığımız neticelerden çok memnunuz. İçlerinde İlerisi İçin çok ümit veren çocukların sayısı bir ıkl. hattâ 5-10 değil, daha 1 fazladır. Bunların ve ustalar sınıfında çalışan gençlerin a-raaında belki bir seneye kalmaz 1 yepyeni şampiyonlar çıkacaktır. Kasımpaşa klübü şimdiye kadar milli takıma çok iyi elemanlar vermiştir. Bundan sonra daha iyilerini vereceği muhakkaktır.
— Şimdiki güreşçiler, güreşçilerden daha mı iyi?
— Ona ne şüphe. Bir kere bu çocukların hemen hepsi tahsil görmüştür. İçlerinde üniversite talebeleri de var. Sigara içmedikleri gibi vücudu
eski
Denizyolları IdaresinLa saldo tezgâhlarında İnşa ettlr-Dünya şampiyonlarını yetişti- 1 dîği gemilerden, «Bandırman ren bu salon ve su minder ar-1 dün saat 12.30 da limanımıza tık kâfi gelmiyor. Salonu ye- i gelmiştir. Gemi limana girer-nişlelmek ve minder sayısını jken hazır bulunan diğer deniz attırmak için paramız yok. > taşıtlarının uzun düdük ses-Bu sebeple müsabakalar başka ’ leriyle selâmlanmışım, klüplerin salonlarında oluyor aBandırma» vapuru 3000 kü-ve hasılat onlara kalıyor. Klüp'sur tonluk beyaza boyalı güzel bu hevesli çocukların ayda bir teknedir. Vapurun 20 mil verdikleri 50 - 75 kuruşla yaşı- azamî sürati olup normal ola-yor. Çotukların kıyafetlerine rak santte 18 mil süratle sey-baksanıza aba terlik ve den'-z redecek ve yakında servise gl-ınayosiie güreşiyorlar. Resmî rlp İstanbul - Bandırma ara-makamların da bizimle alâka-Isında gündüz sürüt postaları dar olduğu yok. Fakat biz yİ- J yapacaktır, ne yılmıyoruz. Kendi yağımızla 1 kavrulmaya çalışıyoruz»
Filvaki burada İyi antrenörlerin idaresinde muntazam ve ciddi çalışmalar neticesinde kısa zamanda llerliyen güreşçiler var. Bunlar arasında geçen sene gilreşe başladığı halde 73 kiloda serbes güreş İstanbul İkincisi olan Hüseyin Kaleci son yapılan seçmelerde' Kasımpaşa takımının 73 kilo Greko - Romen birinciliğini de kazanmıştır. Bu gençten çok şeyler bekleniyor.
Sadcddin GÖKÇEPINAR
RADYO
öğle ve akşam programlan
Açık? vc programlar. Haberler.
Keman ve piyano İle hafif melodi ler.
Radyo tango orkestrası konseri. Serbest anal.
Saz eserleri, şarkılar ve türküler. Okuyan: Hamiyet Yûce-
Karıjrk caz şarkıları. Konscrto (PI.l Dan» müziği (Pl.) Programlar vc kapan 13. Açılış vc programlar ÇejlUl hafif müzik (PL) Dan» müziği
Haberler.. İstanbul haberleri. Putla Dubleler «Pl.» Saz eserleri, sirk» ve türküler-Okuyun: Safiye Ayla. Tangolar tPI.»
Teknik Hırsız Memo «Radyofonik komedi-Hafit ara' mtlzifll «Pli Spor hasbıhalleri.
Fasıl heyeti konseri «Nihavent» Dinleyici istekleri «Klâsik batı müzlfil. Haberler.
Dans müziği (PL) Karışık hatif gece müziği (Pl.) Programlar ve kapanış.
ANKARA KADYOSÜ öfcle ve akşam programlar)
11.30 12,00
12.30
12.50
13,00 İ3.1S
13.30 JJ.-15 14.00
Dünya vatandaşı Gary Davis geçende Avrupa'dan Amerika’ya babasının yanına gitmişti. Amerikan makamları A-merikan tabiiyetini bırakmış olan bu adamı İptida memlekete almak İstememişken sonradan İçeriye girmesine müsaade' etmiştir, Gary şimdi Audrey Peters adında genç bir kızla ey-l lenmiştir. Kız Gary Davls'ln hayranlarından biridir. Yukarı-' da Dünya vatandaşı, nikâhtan sonra karısının parmağına yüzük takarken görülüyor.
EBUYUK UCUZLUK —s nkte ROBLUK halis Avrupa KETENİ toplan ve I • Perakende U
Perakende Metresi 400 Krş. 1
EMEK, Sultanhamam Aşir efendi caddesi, Katırcı- H lan No. 77. I
BÜYÜK UCUZLUK
Salon orkcslraaı. Yurtlan Sesler. Telden Tele.
Oyun havaları (İncesaz lakımı). M S. uyun vc Haberler.
Dans müziği iPl.J. öftle Gazeteni.
Dana tnlulftı (Pl).
Huvıı raporu, akınım proşramı ve kupanıy.
Açılış ve program.
M. S. ayarı ve İncesaz (Karelgar faslı).
M S, ayarı vc Haberler. Ceçmiglc Bugün, Yarım saat dans (PLİ. Akşamın karma müııgi Radyo Gözetesi.
Saııat heveslileri saati: bayean Kültür Heyeti
Genç milzlkçinln sesi. Müzikle gezi (Pl).
Spor saati (Günün haberler)}. Dans müziği İPİ.*.
M. S. ayarı ve Haberler. Program vc kapanış.
Yarın sabahki program
M. S. ayarı.
Hafif Uvertürler (p|,).
Haber Jer.
Tango, Itıımba, Konca ve Sambalar (Pl.).
Günün programı ve hava raporu.
HntH müzik (FİŞ.
Kapanıa,
Şoförlük ehliyetnamesi almak üzere müracaat eden a İtin ı$ kişinin imtihanları yapılmış ve neticede ancak İki kişi muvaffak olabilmiş. Kazanamıyanlar vilâyete baş vurarak kendilerine yeni bir imtihan usulü tatbik edildiğini, bu usule ğöre hazırlanmadıkları için muvaffak o-lamadıklarım ileri sürmüşler. takrar imtihana tabi tutulmalarını istemişler.
imtihanı kazanamıyanla-nn usul üzerindeki itirazları haklı mıdır, değil midir, bilmiyoruz. Ancak, bildiğimiz bir şey varsa, o da memleketimizde şoförlüğün çok sıkı kontrol altına alınması
gereken bir meslek haline geldiğidir.
Istan bulun çok kalabalık ve o nispette daracık cadde, ve sokaklarında otomobu^Z sürmek ciddi bir maharete” mütevakkıftır. Mevcut '•l,|7,r“: lerden bir kısmı meslekle*’’ rinde bu mahareti gösterişte yorlar. Fakat onların aralarına karışan bazı kimseleri şoförlüğü, klakson düğme;2 sine parmağı basıp arabayKO kurşun hıziyle sürmekten i-gj baret basit bir iş sayıyorlar.*» Düdük ötüyor ya. önündeki-, yaya yolcular, diğer nakilS vasıtaları duysunlar, çekîl-iZ sinler: hattâ kaldırım kena^-nndaki elektrik direkleri, ki taraflı bina duvarları 1 yun kırıp bay şoföre yol a(>O sınlar ! (D
Şehirde seyrüseferin tan^g zimi için alınan tedbirler^) gözü kararmış sürat düş^r künlerini alâkadar etmiyoıS-/ Bu gibileri yolun sağını takip etmek, dar yerlerde ö-nündeki nakil vasıtasının
süratine uymak, virajlarda yavaşlamak, yol kavşaklarında iki yandan çıkacak vasıtaları hesaba katmak, açık duraklarda tramvay yolcularının inip binmelerini beklemek, yasak edilen yerlerde durmamak vesaire gibi en basit seyrüsefer kaidelerine bile riayet etmiyorlar. Otobüs şoförü, mütekabil istikametlerde ilerliyen iki tramvayın arasından geçmeğe zorlarken arabanın yalnız ön kısmını görüyor, arkasında oturan yolcuların mâruz bulundukları tehlikeyi hiç düşünmüyor. Kendi gördüğü kısım geçsin de gerisi ne olursa olsun. Vatmanlar dikkatli davranıp sıkı fren yapmazlarsa iki tramvayın arasında otobüs parçalanacak. yolcular ezilecekmiş, umurunda değil. İkaza kalksanız azan basıyor:
«■— Arabanın idaresinden ben mesulüm. Siz karışamazsınız! »
Bilhassa halk otobüslerinden bir kısmı talimata, emirlere karşı lâübâlilikte birbir-leriyle yanş ediyorlar. Biniş için durak tanımıyorlar: a-raba giderken biletçi arka ka pının aralığından başını u-zatıp mütemadiyen haykırarak yolcu avlamağa çalışıyor, şoför yol boyunca sık sık durup yolu tıkamaktan çekinmiyor.
Şehirde zabıta teşkilatı bütün kadrosiyle seyrüsefere tahsis edilse yine bu gibi uygunsuzluklarla başa çıkılamaz. Şehirlerarası motörlü vasıta nakliyatında vuku-bulan kaza facialarını da hemen her gün gazetelerde okuyoruz.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, şoförlük, kanun müeyyideleriyle kayıt altına alınmadıkça şehir içi ve şehirler arası seyrüseferin düzelmesine imkân yoktur.
Cemal Refik
Fırıncılar şirketinin mukavelesini belediye tetkik ettiriyor
Belediye, fırıncıların kurnuış oldukları şirketin mukavelesini tetkik ettirmektedir. Dedikodu halinde dolaşan bazı şayialara göre fırıncılar, müstehliklerin zararına olarak şehirde adetâ bir tröst kurmağa ha-zırlanmaktadırlar.
Mukavelenamede söylendiği gibi halk zararına hükümler mevcut olduğu görülürse belediye, bunların düzeltilmesini şirketten Lsteyccekür.
Sahile *__==-=—==—=====
Meşhur “Grand National,, al koşusu
Bu korunan tarihçesi — İ hinci diinya harbinden sonra rağbet
A & 8 A M
Soğuk harb batılı milletlere kaça maloluyor
Hidrojen bombası hakkında ne biliyorsunuz?
Londradan yazılıyor: Her yıl Llverpool’da, Aintree'de yapılan meşhur «Grand National» koşusu, kış mevsimindeki mânialı at yarışlarının sonuncusu ve dûnva atçılık sporunun en ö-nemll olaylarından biridir.
Aslında «Grand Uvcrpool» mânialı koşusu adını taşıyan bu koşu şimdiki «milli» unvanını 1839 da iktisap etmiştir. Yarış başlangıçta * buçuk mil terinden açık arazide yapılırdı. yani manialar Ubki idi. 1839 da yarış S mil sürmüş ve koşuya giren her at 168 librclik ağırlık taşımıştır.
1839 yılı «Grand National» koşusunun, pek uygun bir isim taşıyan bir at .Lottery» (Piyango) kazanmıştır. Filhakika yarış, arzctliği güçlükler ve maniaların sarplığı bakımından herkes için tam mAnaslle bir piyangodur. At sahipleri, cokeyler. antrenörler, bahse tutuşanlar ve kâhinler İçin neticesini kestirmek tamamlle imkânsızdır; fakat sürdüğü 10 dakika zarfında en had heyecanlar yarattığı muhakkaktır.
Grand National yarışı umumiyetle hiç kimsenin aklına gelmeyen bir at tarafından kazanılmaktadır. 1947 koşusunun galibi Gaughoo aleyhindeki bahis bire iOO. 1948 koşusu galibi Sheila's Cottoge aleyhindeki bahis bire 50 ve 49 un galibi Russian Hero aleyhinde ki ihtimal bire 63 idi. 1928 de Tipperary Tim üzerine bir rirrlin oynayanlar 100 ve keza ertesi yıl Gregalach için bir sterlin bahse girenler 100 sterlin kazanmışlardır. Bu koşu ihdas edilelldenberi bunu yalnız 16 favori kazanabilmiş tir Bu 16 favoriden 7 si «Grand National» > iki kere kazanmışlardır Hem Grand National ve hem Cheltenham Altın kupasını kazanabllen yegâne at, dünya atçılık tarihinde maruf Golden Miller dir.
Bu yıl Grand National'ı, bire 10 favori olan bir halis kan •Froebooter» 15 boy farklyle kazanmıştır. 4.856 yardalılj koçuya 49 at girmiş ve ancak 13 1 koşuyıı bitirebllmfşlerdlr.
Grand National’m rekoru 9
dakika 20 1/5 dlr Bu rekor 1935 te Reynoldstovn tarafından tesis edilmiştir. Aynı at ertesi yıl da koşuyu kazanmış-I tır. En kalabalık koşu 1929 da. Gregniaeh'ın bire karşı 100 lük zaferi kazandığı yıl yapılmış ve yanşa 66 at girmiştir. 1947 de. 18 atın yarışı bitirebilmek-j ri de bu koşuya mahsus bir rekordur. 1928 de Tepperary Tim'in galip geldiği yıl, hakem Grand National’ın tarihçesinde ilk defa olarak, üçüncülüğü ve-, rcblleceğl bir at bulamamıştır. Yansa giren 40 atlan ancak ikisi koşuyu bitirmişlerdir.
Hattâ bir aralık Tipperary Tim’in yalnız başına kalacağı zannedilmiştir Bir Amerikan atı Bllly Barton son mâniada dıismılş, fakat cokeyi kendisini toparlayıp ata »Ilıyabilmiş ve Billy Barton ikinci, gelmiştir.
Manialardan ekserisi korkunç ve en dehşet vericisi maruf «Becher» hendeğidir. Bu, belki de mânialı koşulardaki en geniş hendek değilse de. yalnız korkusuz bir at ve asabı çelik gibi bir binicinin göze alabileceği bir engeldir. Bu hendeğe yüzbaşı Beeher'in adı verilmiştir. Devrinin maruf binicilerinden olan yüzbaşının atı 1839 da bu derin hendeğe yuvarlanan ilk attır. Yarışı kazanmak hakikaten binicinin uzman bir atçı olmasına mütevakkıftır. Buna rağmen en usta binicinin. önceden kestirilmesi mümkün olmıynn bir aksaklık yüzünden yarışı kaybettiği vaki-dlr. Meselâ İngllterenln m tanınmış ve İyi amatör cokny-Jerlnden hâlen 4o yaşında bulunan Lord Mildmay yıîlardan-berl Grand National'ı kazanmak emelindedir. Lord Mlld-may böyle bir galebeyi her bakımdan hakctnıiş ustalıkta bir atçıdır. Bir kaç yıl evvel binmekte olduğu D:>vy Jones adlı halis kanla yarışı kazanmasına kıl kalmışken son maniada atın bir dizgini kopmuş ve binici düşmüştür. Bu bakımdan Lord Mildmay profesyonel şampiyon cokey Oor-don Richarde’ın durumundadır. Düz koşularda yıllardan Deri şampiyonluğa lâyık olduğunu ispat etmiş bulunan Gor-don Richards da bir türlü meşhur «Derby» yarışını kazanamamıştır. Lord - Cokey •Grand National» j ve Gordon Richards «Derby» yi kazanmayı ahtetmlşlcrdir. 1948 de Grand National! Sheila's Cot-tage’in bir boy farkla kazandığı yıl, Lord MHdmay’ln bindiği CromvreU. yansı üçüncü, ikinci İte boyun boyuna bitirmiştir. Lord geçen yıl yine aynı atla dördüncü gelmiştir.
ı İkinci dünya harbinden sonra İngiliz atçılığında yeni bir canlılık ve heves uyanmıştır
İYan? programlarının zenginliği bunu ispata kâfidir. Düz yarışlar mevsiminin devam ettiği 8 ay zarfında memleketin her (tarafında 384 yarış yapılacak-' tır. Bu’ sporla ilgili yabancı ziyaretçiler atçılık âleminde | meşhur koşular seyredebileceklerdir Nevmarkct, Epsom.
Doncaster, Ascot, Wlndsor gibi klâsik at yarışlarına Fransız atlan da İştirak etmektedir.
Zayıf bünyeli belediye memurlarına mahsus kamp
Belediye, kendi teşkllâtuıda-ki memurlarla vilâyet memurları arasında zayıf bünyeli ve vereme müstald olanların 1sti-ralıallerinl ve bakımlarını temine karar vermiştir. Esasen muhtelif Bakanlıklara bağlı dairelerde çalışan bu vaziyetteki memurlarla yakından alâkadar olmak karan verilmiştir.
Belediye. Florya tesisleri civarında zayıf bünyeli memurlara bir kamp kurmak için tetkikler yaptırmaktadır.
Amerika, Ingiltere, Fransa, Kanada ve İtalya’nın askerî masrafları
İnfilâk ettiği zaman, ufak bir güneş halinde bir müddet parlayacak ve etrafa şiddetli bir hararet neşredecektir. İnfilâkla beraber ayni zamanda infilâk sahasındaki her şey radyoaktif şualarının tesiri altında kalacaktır.
Bir hidrojen bombasının hakiki tesir Bahası 100 mil karedir. Fakat bombanın neşredeceği hararet 200-400 mil karelik bir sahada müessir oia-ha' bilecektir.
3» Hidrojen bombasına karşı inşa etlilecelc evler:
Atom bombasına karşı yarim mil mesafeden mukavemet edecek evler ve diğer yapılar balen keşfedilmiş bulunmaktadır. Fakat hidrojen bombasına mukavemet edecek inşaatın ne şeklide olabileceği henüz bir sır olarak durmaktadır, şimdiki İmkânlara güre, hidrojen bombasının tesir edemiyceegt bir şey yoktur.
4) Üstün bombalarda kullanılan madenler:
Şimdiye kadar üstün bombalar İçin yalnız uranlum kullanılmakta İdi. Fakat şimdi den-teriumün (ağır hidrojen) nep-
Tefrika No.: .42
— Yarın buluşacağız, değil mi?
— Tabii.
— Bana kızmadın değil mİ Donatella? Bende değişmiş bir şey görmedin değil mİ?
— Hayır .asla.
— Şu halde yarın birde gelip seni a olacağım, İnlediğin gibi bir yemek yeriz En fazla hoşuna giden bir yerde,
■— Ranleriye gidelim olur mu? Orası sakin. Çok da hoşuma gidiyor
— Neresini İstersen benim san meleğini.
Donatella sakin bir uyku uyudu. heyecansız, nedametslz bir uyku. Böyle güzel bir delikanlı tarafından sevilmesi hoşuna gidiyordu. Bu neşe ona. Armandoyu ne kadar sevdiği hissini veriyordu.
Ertesi sabah on birde büyük annesi uyandırdı,
— Sana bir telgraf var.
Ne zaman geldi, büyük anne?
— Dün öğleyin .
Yalabın üzerinde doğruldu, gözfcrinl oftdu
Amerika
Amerikan vergi mükellefleri milli savunma masrafı olarak senede on üç buçuk milyar dolar para ödemektedirler. Atlantik Paktına dahil bulunan mütebaki on bir memleketin senelik milli savunma bütçeleri yekûnu İse beş milyar dolar kadardır. Bu rakamlara nazaran on bir memleketin ceman yapmış oldukları masrafı (11 olarak farz ve kabul edersek bu bire mukabil Amerika (2,7) sar-fedlyor demektir.
Amerikan bütçesinin takriben 3 te biri silâhlanma işlerine tahsis edilmektedir. Diğer oti I bir memleketin bu işler için bütçelerinden ayırdıkları para üst üste vasati yüzde on sekizi bulmaktadır. Büyük memleketler İçinde İngiltere milli savunması için varidatının %20, Fransa %16. Kanada ise 5115 i-nl tefrik etmektedir. Birleşik Amerika milli savunma kuvvetleri için büyük paralar sarf etin ekle kalmayıp silâhlı kuvvetlerini teallh ve teçhiz etmek i-çln müttefiklere ayrıca yardımda da bulunmaktadır. Amerika-da yapılan askeri hazırlıklar kâfi addedllmeyerek bunun hacminin daha ziyade genişletilmesi hakkında tazyikler yapıldığı halde İngiltere vesair memleketlerde silâhlanma için yapılan masrafların kısılması İstenmektedir.
Amerikadan maada memleketler Rusyanin daha yakınında ve binaeanaleyh muhtemel bir tecavüze daha ziyade mâruz bulundukları halde bunların müdafaaları İşlerine Amerika kadar ehemmiyet vermedikleri soğuk harb esnasında bütçelerine koydukları paralardan anlaşılmaktadır. Yıllık bütçelerde milli savunma için kabul edilmiş olan ödeneklerin
,n piyade kuvvetleri bir geçit re masraf bütçeleri içindeki nls -petleri şöyledlr: Amerika •S31.9. İtalya 5t25.2, Hollanda 5120.8. Britanya %20, Fransa 5416.3, Kanada %15,2, Norveç 5114,1, Danimarka «J&11.9. Belçika %8.5. Lümseburg %2, İzlanda %0-Amerika senede ûn üç buçuk milyar dolar sarfederek dünyanın en büyük deniz kuvveti İle kırk sekiz hava grıif' ve on tümen elde tutmaktadır. Amerika aynca Almanya, Avusturya ve Japon yad a işgal kuvvetleri idame etmekte olduğu gibi yeni silâhlan inkişaf ettirmek û-zerc araştırmalar vc harb malzemesi stoku da yapmaktadır. Amerika 1/Temmuz/1950 de başlı yacak mali yı! bütçesinde 13.5 milyar dolarlık savunma tahsisatından manda Avrupaya yapılacak askeri yardım İçin (600) milyon ve atom enerjisi üzerinde çalışılmak iizere '8001 milyon dolar sarfını kabul etmiş bulunmaktadır.
İngiltere • Askeri masraflar İçin ayrılan paraların mlktan bakımından İngiltere Amerlka-dan sonra 2 nel gelmektedir. İngiltere'nin yıllık sarfiyat mlktan otan 2.6 milyar dolar diğer Atlantik Pakt: devletleri milli savunma bütçeleri yekûnunun yansından fazla bir miktar demektir. İngiltere bu kadar para sarfetmek suretiyle (700) bin askeri silâh altında tutmakta ve Fransa, Belçika. Hol-landayı tepkili av uçaklariyle teçhiz etmektedir. Mecburi askerliği kabul etme sayesinde İngiltere askeri |udretlnl kifayetli bir şekilde İdame ettirmektedir.
Fransa: 1950 Fransız milli savunma bütçesi bir milyar dolardan biraz fazlacadır. Bu paranın mühim bir kısmı Hindi çinide çete harekâtı yapan yerlilere karşı harb etmekte olan
yüz eli! bin kişilik Fransız ordusunun masraflarını karşılamağa sarfedllmektedir. Fransız anavatanının Rusya tarafından hücuma uğraması İhtimaline karşı Amerikanın Atlantik Paktı memleketlerine yapmakta olduğu yardımın mühim bir kısmı Fransaya yapılmaktadır.
Kanada: Askeri kuvvetleri 1-çln senede 375 milyon dolar sar-fetmektedlr Bu para bütçe masrafları içinde %15 gibi bir nispet tutmakta ise de memleketin milli servetine nazaran bu meblâğ %3 gibi cüzi bir nispete baliğ olmamaktadır.'
İtalya : Barış anlaşması ile ordu ve donanması hayli küçülen İtalya polis kuvvetleri masrafla n da dahil edilmek üzere milli savunmacına bütçesinin dörtte birini tefrik ederek (5621 milyon dolar sarfetmektedir.
Holanda, Belçika, Norveç, Danimarka. Portekiz. Lük-semburg ve İzlanda’nın milli savunmaları İçin senede yaptıkları masraf yekûnu (SCO) milyon dolara baliğ olmamaktadır. Yukankl rakam-1ar Batının müdafaasına ait yükün ağır kısmının Birleşik Amerika tarafından taşınmakta olduğunu göstermektedir. Sarfettlğİ paranın mühim bir yekûna baliğ olması bakımından İngiltere bu yüke bir dereceye kadar iştirak etmektedir. Diğer memleketler kendileri blnnisbe az para sarfederek A-merlka ve İngiltereden yardım beklemektedirler.
Milli savunma bütçeleri rakamlarına bakılarak karar verilmek İcap ederse, bir memleketin Rusyaya yakınlığı nispetinde az endişe ve korku per-verde etmekte olduğu neticesini çıkarabileceğiz.
çeviren: B. AKSEL
1> 35 yıl önceki keşif-
Hidrojenin helluma çevrildiği takdirde müthiş bir enerji neşredeceği, ilk defa bundan 35 sene evvel Chicago üniversitesinden profesör William D. Harkins keşfetmlştL Halbuki o tarihte daha atom çalışmalarına bile başlanmamıştı. Harkins kendi başına yaptığı hesaplarda bir libre ağırlığında bir hidrojen kitlesi, hellu-ma çevrildiği takdirde 10.000 toıı kömürün neşredeceği rarete müsavi bir hararet neşredeceğini bulmuştur. Harkins bu nazariye ve hesabını 1915 de neşrettikten dört sene sonra, İngiliz âlim! Putherford, atomun bir çekirdek etrafında teşekkül ettiğini keşfetmiştir
Harkins keşfini daha ileriye götürerek güneş ve yıldızlardan gelen hararetin, hidrojenin helluma değişmesinden ileri geldiğini İddia etmiştir. Haricinsin bu iddiaları bugün bir hakikat olarak kabul edilmektedir. Harklns’ln keşiflerinden başka Elnsteln’nln Özel izafiyet Teorisi hakkında bulduğu formülden istifade edilerek, kitleyi enerjiye çevirmek mümkün_______________ ___________,_______,
olmuştur. İşte hidrojen bom-j sinden müessir olduğu anlaşıl-basının kabataslak esası ou-(mıştır. Bir de hidrojen protondur. lan İle trithım'un muamelesin-
2) Bir günde 15 milyon ölü: den hasıl olan enerji korkunç Anıerikada atom ve hidrojen derecede fazladır Bu muame-bombaları üzerinde çalışmış,,p neticesi, heliumdan başka olan Dr, Ralph E, Happın bir mllyarjarca voltluk elektrik lıa-tahminlne göre, eğer Amerika'sı olmaktadır. Mütehassıslar bir hidrojen bombasının bu şekilde İmâl edilecek oom-taarruzuna uğradığı takdirde, j baya H. T. ismini vermektedir, en büyük şehirler tamamen or-, T. hem hidrojen - tritlum tadan kalkabilir. Lapp şöyle maddelerinin, hem de Harry demektedir: «Netice korkunç | Trtıman İsminin baş harfleri-olraakla beraber, bir hidrojen bombası harbinde günde 10-15 milyon ölü vermeğe hazır olmalıyız. Rus şehirlerine nls-be;le Amerikan şehirleri daha kesiftir. Bu sebeple hidrojen bombası, Amerika için daha büyük bir felâket teşkil etmektedir.»
• Bir hidrojen bombasının tahrip kudreti, bir milyon ton infilâk maddesi İhtiva eden bir bombanın tahrip kudretine müsavidir. Bomba takriben 25 ton ağırlığında olacaktır. Tabiî taburu, üniversite ve . 25 tonluk bombayı hedefe ko- okullar öğrencileri, kız ve layca atmak biraz zahmetlidir, kek liseleri iştirak edecek’.nr-Fakat bomba hedef üzerinde dlr.
Lapp şöyle maddelerinin, hem de
korkunç ; Tnıman isminin baş 1
dlr
Şehit
tayyarecileri-
miz için
havacilûnfıdan vazife şehit olanların aziz parkınd iki bir
Türk uğruna i hatıralarım anmak için saat 11 de Fatih tayyare abidesi etrafında tören yapılacaktır.
Bu merasime bando, askeri kıtalar, hava müfrezeleri, polis yükak cr-
Bugün
S D M E R Sinemasında
HILI.1AM POWELL ve ELI.A RAİN ES taraflarından yaratılan ,»t
B t I tî K L t K DELİLİĞİ
(The Senatör Was indlscreet) ‘
Emsalsiz filmine ilâve olarak GLENN FORD — TİIR1IAN BEFin ESİR KIZ RENKLİ ve güze) filmini görünüz. NOT: Seçim münasebetiyle Pazar günkü seanslar: ESİR KIZ: 5,3« ve 8.36 da. BÜYÜKLÜK DELİLİĞİ: 6.45
™ 945 dr-
— Eğin gecesi —
Hemşehrilerin umumi arausu üzerine 16 Mayıs Sah gecesi Çemberlitaş Sinemasında Eğin Gecesi temsil edilecektir. Gecenin programında Eğinden gelen oyun ve saz 'ekipleri. sez sanatkârları, türlü eğlenceler yer almaktadır. Biletler her gün öğleden sonra, çemberlltaş Sinemasında satılmaktadır.

— Neden daha evvel söylemedin?
— çünkü yüzünü görmedim de ondan. Her zamanki gibi eve geç döndün.
Asabiyetle telgrafı açtı. Tori-nodan geliyordu. Armando: «Yarın seninle Floransada buluşacağım. Saat beşte gelen sürat kaloriyle seni alacağım. Seni seviyorum» diyordu.
Deli gib| yataktan fırladı,
— Derhal hareket etmeliyim
— Şimdi mİ hareket edeceksin? Nereye? Niçin?
— Çok mühim bir iş büyük anne, çabuk ol. Vakit kaybetme. Saat kaç? On bir, Allahım Sürat katan birde hareket ediyor Biliyorum... Çabuk büyük anne, Allah aşkına çabuk ol. Mesele gayet mühim.
— Peki bu kadar patırtıya ne lüzum var? Sen deli mi oldun? Valizine ne koyacaksın?
— Pembe geceliği... Yok, yok. Bırak sen. Valizimi ben yerleştiririm. Sen bana banyoyu hazırla. Paolaya telefon et, çabuk buraya gelsin.
— insan evin içinde yangın var zannediyor. Ayol Paolanıp numarası ne? Burada oldu mu

BİZİMKİ GİBİ BİR ASK
uuKUKbmnvBiuıi* çtmiNsHMNtmH *
kızcağızı istiskal edersin, fakat onsuz da yapamazsın.
— Bak hergünkû mûtat çiçekler geldi. Bir de karlvLzit var.
Marzlonun çiçekleri. Saat birde de gelip onu alacaktı. Kalbi burkulur gibi oklu, fakat, içinde, hedamei. azap diye bir şey uyanmadı.
Vakit geçtikçe heyecanı artıyordu. Hangi geceliği intihap etmekte tereddüt ediyordu. Acaba hangisi Armandonun hoşuna gider? Acaba fazla çamaşır, elbise almalı mı? Seyahat kısa mı sürecek, uzun mu? Bilmiyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı.
O esnada Paola eve geldi. Do-uatella bir iki kelime ile ona meseleyi anlattı. Armando ile olan munasebatmı bilen yegâne kiııue Paola idi.
Paola korku içinde idi.
— Bizi böyle yalnız mı bırakacaksın? Donatella, yapma, bu aptallıktan vaz geç.
— Merak etme Paola, bu akşam size telgraf çekerim. Müsterih olursunuz. Ha. aklımda iken soyllyeyim. Marzloya telefon et. Aklına gelen bir yalanı uydur. Onunla buluşamk üzere burudan ayrıldığımı sakip söyleme. Hoş bilse de umurumda dil amma, zavallı muztarlp olur,
— Peki ya sen dönmezsen?
— Bilmiyorum. Haydi sen bir yalan uyduruver.
— Peki olur, Donatella. Fakat bana bak, beni Ijolay kolay ekemezsin. Nereye gitsen arkandan geleceğim. Burada kaini ak tansa yanında hizmetçi olarak çalışmağı tercih ederim.
Donatella. kulak bile vermi-
yordu.
— çabuk bana bir taksi çağırın. Çabuk olun. Treni kaçırırsam kendimi öldürürüm.
— Daha yirmi dakika var... Peki bileti almadınsa seni trene sokmazlar.
— Trene sokmazlar mı? Göreceksin. nasıl gireceğim. Kendimi rayların önüne atar, katan hareket ettirmem.
— Canım, Donatella, sen delirdin galiba... Beni dinle, biraz dur... Stüdyodan telefon ederlerse ne diyeyim?
— Aklına ne gelirse. Büyük anneeğim Allaha ısmarladık.
Kucaklayarak Öptü.
— Nereye gittiğini olsun sorabilir miyim. Başım almış gidiyorsun.
— Paola sana İzahat verecek. Paola, büyük annemi sana emanet ediyorum. Bilirsin ki o
da seni çok sever,
— Nereye koşuyorsun? Taksi daha gelmedi.
Donatella holde durdu, eldivenlerini eline geçirdi. Aynada endamına baktı.
— Manto arkamda nasıl duruyor? Nasıl buluyorsun?
— Çok güzel Çok şık görünüyorsun doğrusu.
— Göreceksin o, beni çok değişmiş bulacak.
Donatellayı değişmiş buldu. Hemen onu tanıdı, fakat bu derece değişmiş görünce sukutu hayale uğradı. Saçlar kısa kesilmiş, platin rengine boyanmış, yüzü zayıflamış. Dudağında bir parça rujdan başka bir makyajı yoktu, bununla beraber sıın'i, gayri tabii bir şeyi vardı, o tabii şaşaadan eser yoktu.
Gülüşü, selâm vermesi, kucağına atılması, hepsi değişmişti.
Donatella, Armandonun boynuna sarıldı, o kadar sıkı sarılmıştı id âdeta güçlükle nefes alıyordu.
Hamal, sabırsızlıkla bekliyordu. Armando:
— Haydi, gidelim, sevgilim, dedi.
— Brok biraz kendime geleyim. Nefes alacak, yürüyecek, takalım kalmadı.
— Gel, gidelim sevgilim, bu kalabalıktan uşakla şalııa. bir an evvel seninle başbaşa kalmak, seni doya doya öpmek İstiyorum.
— Evet, evet hakkın var, gidelim.
Yürüdüler, Armando dikkatle Donatellayı süzdü.
— Bu ne şıklık, bu ne zarafet.
— Hoşuna gitti mi, beğendin mi? Bu manto son model. Yalnız benim İçin yaptılar; «biraz gülümsedi», şimdi mühim bir şahsiyet oldum. Artık taşralı bir kaz gibi gülünç tarzda giyinmiyorum.
Armando. DonateUaıun şimdi gülünç bulduğu, o el işlemeli, fena dikilmiş elbişeçiklerinj hatırladı. Onlar ne kadar sevimli, ne kadar daha zarifti I
Kasabadaki Donatella. saf ruhlu, masum, sevimli bir kızcağızdı. Halbuki şimdiki Donatella. arkasına en son model elbiseler giyen, saçlarını renkten renge boyayan bir kadındı. Her
(Arkası var)

Ulaştırma Konuları:
Toros treninin süratini arttırmak işi neden halledilemedi ?
Bu mesele, Amsterdam’da toplanacak demiryolları konferansında tekrar görüşülecek
Yazan: Hüsnü Sadık DURUKAL
Toros ekspresi yolcu trafiğinin gelişmesini rağUyacak tedbirleri araştırmak maksadiyle geçen Nisan ayı İçinde Bağdattı hoplanmış olan Demiryolları KonteransuMia Toros ekspresi treni süratinin arttırılması meselesi üzerinde ekemmijeUe duruldu. İstanbul - Bağdat arasındaki seyahat müddetinin a-zaltilmasi. diğer bir tâbirle, bu İrenin hakiki bir ekspres treni halinde işletilmesi temin edilmek üzere süratinin arttırılması keyfiyeti, konferansta her ne kadar, hararetli müzakere ve münakaşalara yol açmış ise de maalesef, bu mühim meselenin müspet bir hal şekline bağlanması kabil olamadı.
Hâlen, yürürlükte olan seyrüsefer tarifesine göre, Toros treni İstanbul - Bağdat arasındaki 2690 kilometrelik mesafeyi gidişte 73 saat 30 dakikada ve dönüşte 82 saat 40 dakikada kateltiğin e nazaran, vasati sürati ancak 37 ve dönüşte İse 32 kilometreden ibaret bulunmaktadır. Bu sürat, hiç şüphe yok ki ekspres adı altında seyrüsefer eden bir tren İçin pek azdır. Gümrük ve pasaport formaliteleri İçin trenin hudut istasyonlarındaki tevakkuf müddetleri, seyahat müddeti olarak zikredilen miktarlardan indlrilse bile, mezkur trenin vasati sürati 40 kilometreyi geçmez
Gerçi, konferansta uzun boylu münakaşalardan sonra hudut İstasyonlarındaki bekleme müddetlerinden birer miktar kazanılmış İse de bu cüri kazançla sürat meselesine halledilmiş nazariyle batalamıya-
Memleketimizdeki şimendifer hatlarını ve Toros ekspresinin geçtiği yerleri gösterir harita
cağı meydandadır.
Fikrimize göre, asıl mesele, muhtelif demiryolları idarelerinin kendi parkurları üzerinde trenin süratini arttırmak suretiyle İstanbul - Bağdat yolculuk müddetinin en asgari hadde indirilmesine cl birliğiyle karar verip rermiyeceklerindedir. Bağdat konferansındaki görüşmelerden edindiğimiz İntibalar, mahalli trafik mülâhazaları üstün t » tu im a*i hasehtie taraflardan hiçbirinin beynelmilel yolcu trafiği lehine şimdilik fedakârlık yapmağa mütemayil olmadığı merkezindedir. Bilhassa, san. seneler zarfında bazı parkurlar üzerinde Toros treni dirisine marşandiz vagonları bile 11üve edilmesi. bir tasım parkur üze-
rinde de ancak, 24 kilometre süratle seyretmesi gibi anormal vaziyetler, bize edindiğimiz İntihaların yanlış olmadığı hissini vermektedir.
Halbuki başka memleketler de işletilen ekspres trenlerinin umumiyet İtibariyle saatte 1)0-100 kilometre ve daha fazla süratle seyrettikleri dikkat nazara alınacak olursa Toros trenini hakiki bir ekspres olarak kabul etmek biraz güç olur. Bu sebeple, mezkûr tren süratinin hiç olmazsa, başka memleketlerdeki ekspres trenleri süratinin yarısına, yani saatte vasati alarak 50 kilometreye kadar çıkarılmak «liretiyle İstanbul -Bağdat yolculuğunun 53 saate
(Arkan € na »hilede)
Tehlikesiz hava gazı
İsviçreliler, Kava gazinin tehlikelerini gidermeğe çalışıyorlar
Londra 13 (Nafen) — Hava-gazının «tehlikesini» bertaraf etmek maksadiyle tsvlçrede araştırmalar yapılmakta olduğu bildirilmektedir. Havagazının açık bırakılması veya sızması yüzünden çok fazla ölümlü kazalar vukua gelmekte olduğunu nazarı itlbore alan ban azmanlar bu gazın içindeki «tehlikeli» maddeleri yok etmentn yollarını araştırmağa başlamışlardır. şimdiye kadar zürth şehrinde yapılan tecrübelerin bazı neticeler vermiş olduğu kaydedilmektedir. Lngano şehrinde de ayni işle meşgul olan bir şirket tehlikesiz havagazı yapmağa muvaffak olduğunu bildirmiştir. Fakat elde edilen miktar gayet azdır ve şimdi bunun miktarını arttırmanın yollan araştırılmaktadır.
Amerikan yardımı
Ayan ile mümessiller henüz tasarı üzerinde anlaşamadılar
Washington 13 (AP) — Ayan ve Mümessiller Meclisleri dua akşama kadar süren müşterek müzakerelerinden sonra, yabancı devletlere yardım tasarısı hakkında araların da mevcut olan görüş farkını telif edememişlerdir.
Ayan dış münasebetler komisyonu başkam Tom Connally müşterek oturumun pazartesi günü devam edeceğini belirtmiştir.
Münazaan olan noktalar, «dördüncü nokta» programı, yabancı sermaye yatırımlarının garanti edilmesi ve çocuklar 1-çin ayrılan fon «abalarında toplanmaktadır.
Münir Nureddin ile honuşma
Seyahatte iken isabet eden büyük piyango
1 palto, 5 takım elbise...
Yazan : Cemaleddin Bildik j—«
Arap memleketlerinde verilen konserlerin Türkiyedekiler-den farkı — Duvarlardaki siyah el izleri — Evde kalan bir eski palto ve 21 mart — Solo olarak ilk konser — 20 »ene evvelki durum —- Münir Nureddinin radyoda alaturka kısmı için bir şef bulunması »özüne karşı ortaya atılan iddiaya cevap...
Sanatkâr Münir Nureddin, Mı unla Mr balada-. Yanda ayaku duran kırı bayan Meral Selçuk, onun önünde oturan da Münir Nureddinia eşi bayan Enıse Selçuktar

Ekrem Amaç t Ali Rıza Arı :
Gl. Refet Bele : Ord. Prof. Saim Ali Dilenire :
Mekkı Hikmet Ge-lenbeğ :
Dr. Nikola Faka-çelli :
Atıf ödül t
Nurullah Esat Sümer :
Cevat Fehmi Baş-kut î
Hüdai Bukağılı : Dr. Esat Durusoy s
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci dever Rize Milletvekili
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre İstanbul Milletvekili
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre Antalya Milletvekili
Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü. Muharrir
Küçük Sanatlar Kooperatifleri Koruma Derneği Başkanı Cerrahpaşa Hastanesi Başhekimi

Er
iktisatçı, muharrir
Toprak Mahsulleri Ofisi eski Genel müdürü
Muharir, Genel Meclis üyesi
Cevat Nizami zenli Hamza Osman kan Burhan Felek
Prof. Haşİin Refet İstanbul Barosu Başkanı
Hakarar :
Hayrabetyan İstanbulda diş tabibi.
Aı-ffrant *
aa ı sı- L ' Teknllt Üniversitede Kâğıtçılık
Mehmet Ah Kağıtçı:öğretmeni
Ekrem Amaç : Ali Rıza Arı :
Gl. Refet Bele : Ord. Prof. Saim Ali Dilemre :
Mekki Hikmet Ge-lenbeğ :
Dr. Nikola Faka-çelli :
Atıf ödül :
Nurullah Esat Sümer :
Cevat Fehmi Baş-kut:
Hüdai Bukağılı : Dr. Esat Durusoy : Cevat Nizami Düzenli :
Hamza Osman Erkan :
Burhan Felek : Prof. Haşim Refet Hakarar :
Hayrabetyan A-Hrant :
Mehmet Ali Kâğıtçı
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre İstanbul Milletvekili
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 inci dever Rize Milletvekili
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 inci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre İstanbul Milletvekili
8 İnci devre Antalya Milletvekili
Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Muharrir
Küçük Sanallar Kooperatifleri Koruma Demeği Başkanı Cerrahpaşa Hastanesi Başhekimi
İktisatçı, muharrir
Toprak Mahsulleri Ofisi eski Genel müdürü
Muharir. Genel Meclis üyesi
İstanbul Barosu Başkanı
İstanbulda diş tabibi
Teknik Üniversitede Kâğıtçılık öğretmeni
Dr. Kukulis :
Ekrem özden : İlhamı Sancar ; Meliha Avni Sözen: Ord. Prof. Tevfik Taylan :
Moiz Tekinalp : Zühtü Tetey ;
Ekrem Tur :
Muhittin Üstündağ: Sakir Zümre :
Şehir Meclisi üyesi
Avukat. C. H, P. İstanbul II
İdare kurulu üyesi
Avukat, C. H- P- İstanbul 11
İdare kurulu başkanı
İstanbul Şehir Meclisi üyesi
İstanbul Teknik Üniversite Profesörlerinden
İstanbul Şehir Meclisi üyesi
İstanbul İşçi Sendikaları Birliği başkanı
C. H. P. Beyoğlu İlçe İdare Kurulu başkanı
İstanbul eski Valilerinden
Fabrikatör
Dr. Kukulis s
Ekrem özden : İlhamı Sancar : Meliha Avni Sözen: Ord. Prof. Tevfik Taylan •
Moiz Tekinalp :
Zühtü Tetey :
Ekrem Tur :
Muhittin Üstündağ: Şakır Zümre :
Şehir Meclisi iiyesl
Avukat. C. H. P. İstanbul 11
İdare kurulu üyesi
Avukat. C. H. P. İstanbul 11 İdare kurulu başkanı
İstanbul Şehir Meclisi üyesi
İstanbul Teknik Üniversite Profesörlerinden
İstanbul Şehir Meclis! üyesi
İstanbul İşçi Sendikaları Birliği başkanı
C. H. P. Beyoğlu İlçe İdare Kurulu başkanı
İstanbul eski Valilerinden
Fabrikatör
Sanatkâr Münir Nureddin, üç buçuk ay devam eden seyahatinin Kahire intibalarmı anlatırken (•] Mısıra sekizinci defa gittiğine de işaret ediyordu.
— Rağbet ve verim bakımından, dedim, buradaki konserlerinize kıyasla ne gibi bir (ark var*
Kıyas kabul etmlyecek derecede... Kısaca söyliyeyim Arap memleketlerinde verdiğim konserler, Türkiyedekl konserlerimden yüz defa fazla rağbet görüyor. Tabii verimi o nispette oluyor. Ne tekim bu defa-kt seyahatimde Kahlrede 24 nisan pazar akşamı Kıraliyet Operasında verdiğim konserde de böyle oldu. Daha evvel İtalyan Operası iki ay kadar oynamış, Viyana Filârmonik Orkestrası müteaddit konserler vermiş ve bu suretle güzel bir sezon geçmiş olmasına rağmen konserlerim muvaffakiyetli oldu. Konserde Haricîye Veziri Belâhaddln bey. diğer Vezirler, prensesler, prensler ve maruf simalar hazır bulundular. Opera, ancak maruf sanatkârlardan müteşekkil gruplara tahsis edilebildiği halde tek bir artist olarak şahsıma verilmiştir kİ bu. hem Türk musikisine. hem de şahsıma karşı gösterilen yakın alâkanın ve sanat sever İlgin bir delilidir.»
— Seyahatinizi yalnız mı yaptınız, refikanızla tazınız da beraber miydiler?
«— Beraberdik... Hattâ Op?-radaki konserimde programa dahil olmadığı halde kızım da benim tambur çaldığım kuma bir sürpriz olarak iştirak etti. Alkışlandı ve çok güzel bir tesir bıraktı.»
— Abdüivahap, Yusuf Vehbi gibi Mısırlı sanatkârlarla konuştunuz mu?
•— Onlarla da diğer Mısırlı filim yıldızlarile de her gidişimde konuşur, sanat mevzuunda hasbıhaller yaparız. Hiç bir konserimi kaçırmazlar. Ne-tekim Operadaki konserimde de hazır bulunuyorlardı.»
— Konserinizde size Arap musikişinaslar mı iştirak ediyorlar?
■— Evet! Operadaki konserimi de Mısırın en maruf musikişinaslarından 7 kimlik bir heyetin refakatile verdim.»
Büyük piyango
Mısırdaki muvaffakiyetli kon serlerinden sonra Konservatu-var müdürlüğü tarafından şerefine bir çay ziyafeti tertip .edildiğini de bu konuşmamızda anlatan Münir Nureddin,
1*1 — Birinci yan dünkü gazetede çıkmıştır.
,__ şu talihe bakın kİ, dledl, aldığı el izleri İle ayan beyan
ben Mısırda konserler verirken [ meydanda... İstanbulda da bize büyük bir
piyango isabet etmiş! -»
— Tebrik ederim... Bari kayda değer bir şey mi?
*>— Fakat bu piyango öyle Şehir Tiyatrosu sanatkârlarından Mahmut Morah'ya düşen 100 bin, Eminönü kaymakamı Cevdet Bonn’a İsabet eden 150 bin Ura gibi değil... Bambaşka bir piyangodur.»
— Aman, üstat! Fek merak ettim.
• — Anlatırsan) teessüf edersiniz?* diyerek ayağa kalktı. 'Cadde ürerindeki pencereye yanaştı ve ilâve etti:
a— Batan Teşvikiye karakolunun tam karşısındayız *
— Evet! Ne oldu... Sakın evinize hırsız nu girdi?
t— Maalesef...»
— Nasıl olur?
«— Tam karakol karşısında bir eve hırsız giremez sanırdım amma pek âlâ giriyor İşte...»
— Zararınız çok mu?
«— Bir tane yepyeni palto kİ onu çok «everdim. İyi bir terziye dikti muştam. Gündeyc giymeğe kıyamaz sadece konserlere giderken giyerdim. Ayrıca pek az giyilmiş 5 Latam elbisem, dört çift iskarpinim ve 48 parça gümüş çatal bıçak...»
Münir Nureddin de. refikası da son derece müteessirler.
— Polise haber vermediniz mı?
•— Vermez cilur muyuz, dediler, verdik amma el’an bulunamadı.»
21 mart
Bana hırsızın nereden gir-
miş olabileceği yeri göstermek İstediler. Beraberce mutfağa doğru yürüdük. Helâ arkasına, gelen kalorifer aralığı önünde durduk. Münir Nureddin:
•— Giderken elektriği kesmiştik. Hırsız karanlıkta bu aralıktan çıkmış. Ellerine bulaşan karalan da duvarlara yapıştım yapıştıra dolaşmış ■ •■» diye izahat verirken bir polis dikkati ile hırsızın karanlık ta el yordamı ile evin İçinde nasıl dolaştığını görür gibi oluyordum: Kalorifer aralığından
helâ hizasına gelince dar pencereyi itmiş, küvete basarken karalara bulanmış iki elini yan duvarlara dayamış... Sonra koridora çıkmış, yine duvarlara tutuna tutuna yatak odasına girmiş, gardrobu açmış ve elbiselerle paltoları aldıktan sonra salona geçerek mahfazasında duran çatal bıçakları da birer birer çıkararak götürmüş.,. Hırsızın . evin İçinde nasıl dolaştığı ve eşyaları nasıl
____ Bazı hırsızlar vardır ki kendilerine ait bir eşyaya da bırakırlar. Evde ona al: bir şey bulunmadı mı?
»— Bulundu! dediler. Cebinde 21 mart 1950 tarihli gazete olan eski bîr palto...»
Anlaşılıyor ki vaka, Münir Nureddinin Mısırda konserler verdiği sırada 21 mart gecesi olmuş ve hırsız aldığı eşyaları, servis kapısını açarak çıkmış ve götürmüş! Duvarlarda bu kadar çok el İzleri ve bir ne palto olduğuna göre hırsızı bulmanın pek de zor olmıya-cağıru anlatarak ev sahiplerini teselliye çalıştım.
Solistlik
Tekrar salona dönerek sanat konusu üzerinde konuşmamıza devanı ederken masa üstünde duran 25 nisan 1950 tarihli ta Bourse Egyptlenne gazetesi nazarı dikkatimi celbe ttl:
— Bu gazeteye abone misiniz?
«— Hayır! Kahlrede almıştım. Operada verdiğim konser hakkında bir tank id yazısı var da...»
Gazeteyi açtım: »Türk sanatkârı üstat Münir Nureddinln bir Arap heyeti refakatinde pek güzel bir konserir. serlevhasını taşıyan «A. J. Patry* imzalı Münir Nurcddınde.ı takdir ve hayranlıkla bahseden uzun bir makale...
Bu yazı bana, arkadaşımız Sadede!in Gökçepınar'ın »radyoda kimleri dinliyoruz» başlığı altında yaptığı mülakatlarda her sanatkârın Münir Nured-dinden hayranlıkla bahsettiklerini hatırlatmıştı. Bunu ken-dişine söylediğim zaman:
«— Tahmin ederim- dedi, çünkü bugün solo olarak sahnede tek başa konser vermeği 930 dan itibaren meydana koyan benim. Yirmi sene evvel hep gruplar halinde şarkı o-kunnrdu. Yalnız Türk solistler değil. Mısırlı sanatkâr!.m da tek başa konser vermenin benimle boşladığını biliyorlar.»
— Nıısıl olmuştu?
■— 1930 senesinde Avıııpa-dan döndüğüm zaman tstan-bulda Fransız Tiyatrosunda Uk olarak tek başıma bir konser verdim. Bu konserimde beni, Ruşen Ferit. Mesut Cemil, Artaki Candan akompanye e-dlyorlardı. tşte ondan fonra
(Ara&sı 7 nci lahitedci
Bu«njn
TAKSİ .ti ECZANESİ
A-skbr.
S'-hlfe B
AKŞAM
14 Mayıs 1950
HER AKSAM BİR HİKÂYE
’ Rişar — Eski hâtıraları bir t&rafa bırakalım, Bugünden itibaren kan kocayız. Bavullarım burada ben soyunup entarimi vo terliklerimi giyeceğim.
Jorjet — Ne dedin? Soyunacak mısın?
Rişar — Evet, dinlenmek istiyorum.
Jorjet — Tuvaletime yazık! Şıklığın ne oldu?
Rişar — Bugünden İtibaren karı koca hayatına başladığımızı unutuyor musun?
Jorjet — Seviştiğimiz zamanlar böyle itiyatların yoklu, tik kocamın yanında bulunduğumu sanıyorum.
Rişar — Şimdiden dırlanmağa başlama. Ben soyunmağa gidiyorum. Bu akşam ne yiyeceğiz?
Jorjet — Mayonezli balık, kuzu fırında ve şampanya!
— Rişar — Ben bu yemekleri yiyemem. Perhizimi unuttun mu?
Jorjet — Fakat sen bana perhizden merhizden bahsetmemiştin kİ?
Rişar — Başbaşa kaldığımız kısa zaman esnasında sana hastalıklarımdan bahsedemezdim. Şimdi doktorumun tavsiyelerini dinlemezsem üç ay sonra öbür dünyayı boylayacağım.
Jorjet — Bu geceki gibi neşeli bir saatimizde sen de birşeyler yiyebilirdin.
Rişar — Başım ağrıyor, bu gece erken yatacağım .
(O sırada hizmetçi Jan elinde mektupla içeriye girdi ve efendisine uzattı, Rişar mektubu açarak okudu:)
«— Sevgililerim! Bu mektubumu okuyacağınız zaman evlenmiş olacaksınız. Bu mesut olaydan dolayı sizi kutlamak İsterim. Yalnız şunu biliniz ki münasebetinizi İlk günden itibaren biliyordum. Bu yolde büyük bir meharetle hareket ettim. Beni kör ve aptal sanıyordunuz. Fakat bana hürriyet ve serbesti bahşeden bütün randevularınızı biliyor, ben de bundan faydalanarak, yakında evleneceğim milyoner dul genç kadınla buluşmağa gidiyordum. Beni aptal sanmamanız için bunları size yazıyorum. Bize saadetler dilerim. İmza: Raul.»
Jorjet — Alçak herif bizimle alay etil. Bize oyun oynadı.
Rişar — Bize ne? Gel de yemeğe oturalım.
lAz sonra sofraya otururlar, Rişar bir haşlanmış yumurta ve İki patatesi yemekle İktifa etti. Yemekten sonra öksürüp aksırmağa başlar. I
Jorjet — Nen var?
Rişar — Görüyorsun ya soğuk (almışım. Sekiz on gün yataktan kalkamayacağım. Takkem nerede?
Jorjet — Derhal yatmağa mı gideceksin?
Rişar — Tabii değil mi (takkesini giyer bu takke nezleye karşı birebirdir. İçinde okaliptüse batırılmış pamuk var Beni, şimdiye kadar bu halde görmediğin İçin şaşıyorsun. Geceniz hayır olsun Jorjet. Yarın iyi o-lacagımı sanıyorum. Bereket versin kİ terlemeğe başladım (Rişar yatmağa gider.)
Jorjet (meyus ve bitap koltuğa çökerek) — Raul gibi bir er-(keği bu takkeli moruğun aşkı için terketliğimi düşündükçe çıldıracağım gibi geliyor bana. Büyült gaf yaptım, Yarabbi!
Çeviren: A. HİLÂLİ
Jorjet: Raulun sabık, Rişartn da İki saattenberl karısı. 28 ya-ştnda. çok sevimli bir Paris Kadını. Beş sene evvel evlendiği Raula cehennemi bir hayat sürdürmüş ve onu kendisinden boşanmağa mecbur bırakmıştı.
Rişar: Jorjetin 41 yaşındaki kocası, aenç kadını, hovardalıktaki şöhretiyle teshir etmiştir. Garip tabinin ve müstebit bir erkek tipi. Gelin ile güveyi rükâhlan sonra doğruca Jorjetin evine gelirler.
Jorjet (memnun) — Hamdoi-sun bu iş de oldu, bitil.
Rişar — Demek artık evliyiz. Ne gerip şey şu evlilik!
Jorjet — Bu dakikayı ne kadar çok özlemiştim bilsen.
Rişar — Evimizde olmamız, bana repim değiştirmiş gibi garip geliyor.
Jorjet (düşünceli) — Sahi!
Rişar — Belediyenin nikâh memuru zayıf, çirkin bir adamdı. Hiç bir nüfuzu ve otoritesi yoktu. Ancak dini nikâh, hakiki bir evlenme intibaını yaratır. I
Jorjet — Ne tuhaf sohbet bu! Evimizde bir saattenberl bulunduğumuz halde beni bir defa bily öpmedin.
Rişar — Doğru sevgili karıcığım! (Kucaklar)
Jorjet — Şeker kocacığım!
Rişar — Hâlâ gelinlik ve güveydik elbiselerimizi çıkarmadık Ocağı karıştırmak İçin maşayı bana versene.
Jorjet — Bu ev çok soğuk. Hizmetçi Jonın gelmesi için zile bas.
Rişar (Janı çağırırı — Odun getir de sobaya al. Ne gülüyorsun Jan?
Jan — Sizi madam Jorjet ile beraber burada görmek garibime gitti de...
Rişar — Evlenmemiz, tuhafına ını gitti?
Jan — Hayır, hayır. Mutfakta Maryet ile İşin bu şekilde biteceğinden bahsediyorduk.
Rişar — Mütalâaları bırak da söylediğimi yap. (Jorjete hitaben) Herif yüz buldu galiba!
Jorjet — Amma da yaptın ha... Jan gayet iyidir. Bu sözleri fena bir makşatlla söylememiştir. Hattâ o, eski kocamdan da daha zeki ve açıkgözdü. Raul. kendisine ne söylesem İnanırdı. Seni sevdiğimden şüphelenmez-dl.
Rişar — Herifle beş sene iyi alay ettik. İnanır mısın bana... Şimdi burada meşru kocan «Haliyle bulunmaklığım bana rüya gibi geliyor.
Jorjet — Başbaşa kaldığımız zamanlar, beni nasıl öptüğünü hatırlıyor musun?
Rişar — Kocanın bizi meydana çıkarmaması için mükemmel bir teşkilâtımız vardı. Gûya hasta amcanı görmek için yalancıktan yaptığın seyahati ve kocana gönderdiğimiz mektupları hatırlıyor musıin? Bir gün kocana amcanın daha İyi olduğunu yazmış iken, aynı gün ölüm haberini aldık. Sen o zaman bir matem elbisesi giyerek evine döndün de kocan ansızın seni karşısında sthaylar .giyinmiş görünce birdenbire şaşala-mıştı.
Jorjet — Ne tatlı maceralardı onlar...
Rişar — Yalnız şunu bilmelisin ki bana bu oyunlar geçmez Jorjet — Bu gece benimle ne diye böyle konuşuyorsun?
Sevimin saadeti kimselerde yoktu!
înce bedenli, orta boylu, kıvırcık kumral saçlı, cana yakın bir Havva kızı. Yaşını ben diyeyim on sekiz, siz deyiniz yirmi. Koridor penceresinin önünde gözlerini tozlu camdan akseden kendi hayaline dikmiş, avurt adalelerini oynatıp ağzını hafifçe sağa sola çarpıtarak geviş getiriyordu. Çikletin zevkine o kadar dalmış ki, yaklaştığımızın farkına varamadı. Bir aralık cama daha fazla sokuldu, kızıl dudaklarının arasında bir beyaz belirdi, şişti, burnunun ucunda bir baloncuk haline geldi. Sağ elini üzerine siper edip biraz daha üfleyince baloncuk pıt diye patlayıverdi. Bu esnada bizim kasketli delikanlının ayak sesini duymuş olmalı ki telâşla başını çevirdi. Pembe yanaklarının birdenbire koyulaşmasına bakılırsa, utandı zavallıcık. Ürkek bakışlarla bir adım geriye çekildi, dilinin ucuyle çikleti sol avurduna sıkıştırdı .
— Mahkemede işiniz mi var. hanım abla?
Üzgün bir eda ile gözlerini kırpıştırdı:
— Elbette işim var. Yarım saattenberi bekliyorum. Onlar da gelmediler hâlâ.
— Başka gelecek mi var?
— Aa, deli mi ne? Gelecekler tabii. Onlar gelmeyince ben burada yalnız başıma ne yapacağım?
— Dâvanız nedir?
Sağ omuzunu oynattı:
— Ne bileyim ben? Bir şeyler işte!
— Nasıl şeyler acaba?
— Amaan, o tarafı uzun iş. Hepsini anlatmağa kalksam iki saatte bitmez.
— Siz davacı mısınız ?
İnce kaşları kıvrıldı:
— Ne münasebet? Ben ne diye dâvacı olacakmışım-* Âlemin işinden bana ne?
— Başkasının dâvasını merak ettiniz de dinlemeğe i geldiniz öyle mi?
Gücenir gibi oldu:
— Al on paralık da bundan. Merak edip de dinlemeğe gelmişim. Çağırmasaydı-lar ne işim vardı burada? Böyle şeylere karışmak istemezdim amma Sevimin hatırını kıramadım. Çok yalvardı kız.
— Şimdi Sevim hanımı bekliyorsunuz demek?
— Öyle ya. Sevim gelmeyince muhakeme olmaz ki.
— Siz şahitsiniz Öyle mi?
— Amaan. ne kadar çok soruyorsunuz? Ne olursam olayım, size ne?
— Gücenme, hanım abla. Merak ettim de onun için soruyorum.
— Merak edecek ne varmış? Âlemin işi sizi ne diye meraklandırıyor? Sevim benim çocukluk arkadaşım. Çok sevişiriz. «Bana şahitlik et!» diye yalvarınca gönlünü kıramadım, kalkıp geldim.
— Mahkemede ne söyleyeceksiniz?
— Orasını hiç bilmem.
Mahkeme kapısına ilk defa geliyorum. Ne sorarlarsa onlara cevap vereceğim tabiî.
— Sevim hanım dâvacı mı?
Yüzünü ekşiterek üzgün üzgün göz süzdü:
— Sorma kızcağızın başına gelenleri. Dâvacı mıdır, nedir, bilmiyorum amma çok üzülüyor Sevimcik. Ben de üzülüyorum tabii. Bir buçuk sene oturduktan sonra buralara düşmek kolay mı? Sevim böyle şeylere hiç alışık değildir. İlk zamanlarda çok memnundu amma sonradan rahatı bozuldu biçarenin, Geldiği zaman göreceksiniz ya, bir deri, bir kemik kaldı üzüntüden. Bir zamanlar ben de kendisine: «Bu kadar sıkılma, biraz geniş ol!» diye nasihat ederdim. Fakat o hep ağlıyarak; «Bedia, bu iş senin bildiğin gibi değil. Hakaretlere tahammül edemiyorum artık. Ne pahasına olursa olsun kendimi kurtarmanın çaresine bakacağım^ derdi.
— Sevim hanıma hakaret eden kim?
— Kim olacak, kocası tabii, Ne kadar sevişmişlerdi bilseniz. Sevimin saadeti kimselerde yoktu. Fakat o mesut hayat ancak bir sene sürdü. Cahidin ablası kocasından avrılıp da bunların yanına gelince evin tadı tuzu bozuldu. Cahit aptalın biri. Daima ablasının lâflarına bakarak Sevime fenalık ediyor, Bazan kavgayı büyütüp tokat bile vuruyormuş zavallıya. Mahkemede sorarlarsa bunlann hepsini birer birer anlatacağım tabiî. Aaa. saat onu çeyrek geçiyor. Nerede kaldılar, ayol? On beş dakika daha beklerim, gelmezlerse ben de çıkıp giderim vallahi. Naapim, akşama kadar burada bekliyecek değilim ya.
— Üzülmeyiniz, hanım abla. Nerede ise gelirler. Sevim hanım kocasını cezalandırmak İçin mahkemeye verdi
Alice Faye
Yine sinema hayatına avdet ediyor
New - York 13 (Nafen) — Bu son zamanlarda Hollywood-dan gelen haberler beyaz perde artistleri arasında sık sık boşanma hâdiseleri patlak verdiğini bildirmektedir. Fakat beyaz perde artistleri arasında birbirlerinden hiç bir vakit ayrılmıy anları da bulunmaktadır. Bunların arasında olan Alice Faye sırf kocası radyo şarkıcısı Phll Harrls’den uzak kalmamak malısadiyle beyaz perdeyi terketmiştir. Fakat şimdi öğrenildiğine göre. Phll Harrls yeniden beyaz perdeye avdet etmekte olduğundan Alice Faye de Hollyvood'a yeniden dönebileceğini bildirmiş ve yeni bir filim çevirebileceğini kaydetmiştir.
Tuzlaya tren
Devlet demiryolları her yıl Mayıs ayında Tuzla içmelerine kür yapmak için gidenler için hususi katarlar hareket ettirmekte idi. îdare ayni İşi bu yıl da yapmağa karar vermiştir. Tuzla trenleri dünden İtibaren işlemeğe başlamıştır.
(Baş tarfı 5 inci sahifede) İndirilmesinin pekâlâ kabil olacağını zannediyoruz. Bu takdirde. şimdiki seyrüsefer tarifelerinde gidişte 20 saat 30 dakika. dönüşte 20 saat 40 dakika kadar bir kazanç temin edilmiş olur ki, böyle bir tedbiri Toros treni yolcu trafiğinin İnkişafı bakımından, çok lüzumlu görmekteyiz.
Diğer taraftan. Brlghton Demiryolları Konferansı tarafından Semploıı treninin Sirkeciye geliş ve kalkış saatlerine göre, Toros treninin Haydarpaşadan kalkış ve dönüş saatlerinin tes-bit edilmesine dair alınmış olan kararın Bağdat konferansında bahis mevzuu trenin seyrüsefer tarifelerinin değiştirilmesine ciddi bir engel teşkil ettiğini de söylemeliyiz.
Bu vaziyet karşısında. Bağdat konferansında halledlleml-yen sürat meselesini önümüzdeki Ekim ayında Amsterdamda toplanacak milletlerarası demiryolları konferansında tekrar görüşerek müspet bir neticeye bağlamaktan başka çare yoktur.
demek?
— Ne cezası, ayol? Ayrılıyorlar. Öyle adamla yaşanır mı?
— Siz boşanma dâvasının şahidi misiniz?
— Tabiî değil mi ya? Arkadaşıma şahitlik etmez olur muyum?
— öyle ise siz yanlış gelmişsiniz hanım abla.
— Neden yanlış gelmişim? Burası adliye değil mi? Onuncu mahkemede bakılı-yormuş onların işine.
— Evet amma buradakiler ceza mahkemeleridir. Boşanma dâvasına hukuk mahkemeleri bakar. Sizin şahitlik edeceğiniz mahkeme Sirkecide, gümrük binasının içinde. Oraya gitmeniz lâzım.
Yine geviş getirerek bir müddet şaşkın şaşkın baktıktan sonra keklik gibi sekerek uzaiaştı.
Ce. Re.
Ulaştırma konuları
Fakat, böyle bir neticenin elde edilebilmesi İçin Bağdat konferansı müzakereleri sırasında da belirttiğimiz gibi Toros treniyle İlgili demiryolları idarelerinin mutlaka Amsterdam konferansına İştirak etmeleri ve Toros tren! seyrüsefer tarifelerinde yolcu trafiğinin gelişmesini sağlıyacak değişikliklerin yapılması maksadiyle elblr-llğlyle çalışmaları lâzım gelir.
Eşeğini kaybeden Nasreddln Hocanın dediği gibi, bütün û-mltlerlmlz şu dağın arkasında, yani önümüzdeki Amsterdam konferansında kalmıştır.
Beş senelik Sovyet plânı
Londra 13 (Nafen )— Bu sene sonunda hitama erecek olan beş senelik Sovyet plânının neticeleri hakkında Moskovanın vereceği resmi malûmat merakla beklenmektedir, çünkü şimdiye kadar ara ile verilmiş olan haberler bu plânın tatbikinde büyük müşkülâtla karşılaşıldığını açıklamaktaydı.

Dün ve bugün bir sinema yıldızı Jeanne Cralıı 1819 dairi ve bugünkü banyo kıyafet ile (bu resim «Düzüne ile daha ucuza» filmindi» çekilmiştir.
BİR SEVGİLİ UĞRUNA
Aşk ve macera romanı
Yazan: Carter Dickson Tercüme eden: Vâ - Nû
■ Tnfrika No. 41 .
— Pardon, gözelim... Biliyor muydunuz kİ, rahmetli zevciniz...
— Çok rica ederim, doktor, bu tabirleri kullanmayınız. Tüylerim diken diken oluyor. Hemen aklıma, ailede okuduğumuz İncil geliyor. Sadece, Barry, deyiniz.
— İşte mesele o ya, evlâdım. Kocanızın ismi Barry değilmiş. Sulllvan da değilmiş, Yarın sorgu sırasında bu durumlar kurcalanacak. Size şimdiden haber veriyorum.
Vücudu birdenbire kaskatı kesilen Belle:
— Demek kl. o şişman moruğun hakkı varmış? Benim evlenmem sıtır!
— öyle olduğundan korkarım, çocuğum. Size biraz şahsi sahada sual sorayım: Siz, dün, koca-
— Paul hakkında mı? Erkeklerin özü odtır. Fakat, defisi öyle hassastır kİ, mütemadiyen İncinir. İşte bundan dolayıdır ki nâhoş sözler söyler. Geigele-lim, sekizinci, dokuzuncu kadehi içtikten sonra pek sevimli olur.
Genç kız: .
— Bundan zerre kadar şüphe etmiyorum. — dedi.
Belle, itiraf etti:
— Esasen, ben, sizin tahmin ettiğiniz derecede de insan sarrafı değilim. Erkekler hakkın-daki düşüncelerim gayet kısa ve kestirmedir. Kendim kullanmam İçin aralarından birini seçeceğim zaman bütün dikkatimi toplarım.
Bu fırsattan istifade ettim; ve toeni ilgilendiren bahse doğru muhavereyi sürükledim.
nızı artık sevmediğinizi bize söylemiştiniz. Histerinizde yeni bir değişiklik olmadı ya?
Molly, ayağa kalkarak:
— Benim çekilmem daha tfıü-naslp olacak galiba? — dedi.
Belle genç kızı durdurmak İçin elini uzattı:
— Hayır hayır oturun!.., şimdi burada söylemeğe hazırlandığım sözler, bütün aile ocaklarında tekrarlanabilir. Yanımızdan gitmeniz İçin hiç bir sebep yok.
— Peki, madem öyle arzu ediyorsunuz...
Belle, İzahat verdi:
— İşte ...Barry’nin ölmesine teessüf etmiyor değilim. Fakat ona dair dündenberl işittiklerim, beni tiksindirdi. Bunun İçindir kl, geceleri kederimden yastıklarını ısırmıyorum ve deliye dönmüyorum. (Molly'ye baktı.) Bu sözlerimden dolayı beni affedin, güzelim. Siz, bunların mânasını anlamıyacak kadar gençsiniz.
Molly, garip bir bakışla bakarak:
— Acaba mı? — dedi.
Belle» devam etti:
(Arkası v*Jrt
I o
14 Mayıs 1950
Kısımları fabrikalarda seri halinde imal edilen evler
Büyük Britanya’ca 1945 tenberi inşa edilen 600.000 evden 222.330 u önceden hazırlanmış tiptendir
Yeni yıkama makinesi
Çamaşırları düğmeden ve sıkmadan şualarla yıkılıyor
Başkan Trumanın altıncı hizmet yılı
Fabrikada. SEri halinde yapıl
8ydney 13 (Nafen) — AvustralyalI mühendisler yakında bütün dünya piyasalarını istilâ edecek yeni bir «Yıkama makinesi» İcad ettiklerini bildirmektedir. Avustral yanın bir çok yerlerinde kullanılmaya başlanan bu makine kirli çamaşırları ve elbiseleri ultra so-nlk şualarla' yıkmaktadır. Bu makinelerde çamaşır dövül-medlğinden, baskıdan geçmediğinden ve sıkılmadığmdan daha fazla dayanmaktadır. Avustralyalı mühendisler bu yıkama makinesinin şimdi Avru-pada ve AmerlkBda kullanılmakta olan makinelerin yerini süratle alabileceğini ümit etmektedirler. Fakat bu makinenin yegâne mahzuru biraz büyük olmasındadır. Avustral-yada yapılan yıkama makinesinin genişliği bir metre ve yüksekliği de iki metredir.
Mr. Trumanın en çok hoşlandığı eğlenceler ve sporlar hangileridir?
Londflfcân yazılıyor: Dif
bü’.iin âıt>« teknikler gibi ( ^aınM v,pıv nu>u,A „„
inşaatı dn, İnsanın kerpiç ağa; medetle İkamete Salih barakalar veya hayvan derisi 0|araİ£ garanti edilmektedir, çadırlarda yaşadığından beri bir Bun]ar 3 esas tjpe aynlmakta-çok değişiklikler geçirmiştir.' Bu değişikliklerden en önemlisi,' ev ve ev akşamının, kurulmadan önce fabrikalarda imali tekniğinin gelişmesidir.
Bu terakkinin muhtemel ola-, rak en ileri gittiği ve iskân nıe-sel?slıiŞd en. ' önemlt bir rol oynadığı Themleket fogîlteredir, 1945 Nisanırdanberi İngiltere ve Gal'de inşa edilen takriben 60CG0Ö evden 222 330 u fabrikalarda imal edilmiş veya fabrika mamulü monte edilmiştir. Yani, memle-, ketteki yeni evlerden ■»=-“-biri., an’anevi tarzda mıış değildir. >(p
Bu yeni teknik münhasıran 1 ^|r çnfc şeh!rİGrîn banllyölerin-barto sonrasına ait bir gelişme de çols sayida görülmek-
olraamakla beraber, iıarb son- .-j,_ .—»._»—
rasında beliren âcil ihtiyaçlar J karşısında, yeni inşaat sistem-1 terinde muazzam bir terakki; yer almıştır. O devirde mcvcu-d» kıt malzemelerin Istlmuilnl tln3yl ,
assarlye İndlrmdr ve aynı za-len zamanla kıyas manda İççilik!™ de tasarrat ;Şm,d|k| |Llid, (M1 etmek elzemdi. Bu itibarla Ingiliz hükümeti, imalâtçı firmalarla inşaatçılara, malzeme ve işçilikte önemli tasarruflar Bağlıyacak inşaat metodlan alanındaki ilmi araştırmalar ve denemelerde yardımlar yapmış ve cesaret vermiştir.
-----, . Up (R
lısmlardaı kadar
dörtte kurul-
jdır: Çelik iskelet ve levhalı evler; önceden dökülmüş beton
1 kalıplardan kurulan evler; ve hazır iskelet arasına dökülen | çimento evler. Birinci tipteki evlerden 31,000 tane inşa edilmiştir. Bu tipler mimar Fre-derlck Gjbberd tarafından çl zilmiş ve İngiliz demir ve çelik federasyonu tarafından gelişil-rilmİştir. Federasyon binası da aynı stilin numunesidir. İkinci lip «Airey» evlerinden şimdiye 15.000 tane kurulmuş-ıtar. 'üçüncü tipe «Eaşifom» adı verilmekte olup, 9.500 ev inşa edilmiştir. Her 3 tipteki evler çift olarak kurulmakta olup,
Atom kudretile müteharrik denizaltılar
Amsterdam 13 (A.P.) — İngiliz amirallik birinci Lordu Fra-ser taralından dün burada açıklandığına göre, İngilterenln elinde tecrübe sahasında olmak üzere atom kudretiyle müteharrik denizaltı gemileri vardır,
Hollanda banketinde resmî bir ziyaret İçin bulunan lord Fraser. İngiliz donamasınm kudreti hakkında yapılan bir münakaşa esnasında bu haberi vermiş, fakat tafsilâta girişmemiştir.
su-
Akademinin kurulduğu yerin kâşifi — Parlak geçit resimleri — Akademinin kuruluş gayeleri ve işgal ettiği muazzam saha
Ayni zamana İngiliz hükümeti iskân, meselesini hal gayesUe •muvakkat» meskenler de kurdurmağa girişmiştir. Bu muvakkat iskân projesinin tatbikinde, belli başlı 3 tip ev inşası üzerinde durulmuştur. Bu tiplerden birincisi •Üni-Seco.dur. Bu tip evler pedavra tahtalarından mamuldür. Dış satıhlarında. asbestos çimentosundan dış bir zar ve iç satıhlarda kireç harcından bir kaplama mevcuttur. Duvar ve döşemeler kireçler üzerine tutturulmuştur.
İkinci Up ev «Arcon»dur Bu evler çelik iskelet üzerine tutturulan tahta duvar ve döşemelerden ibarettir. Çatı, kirşlere hafif kaynakla merbuttur. Dış satıh çifte kat asbestos kaplama ve iç satıhlar ya kireç kaplaması veya hafif inşaat tahtalarıdır.
I tedir. Çelik levhalar tabiatlle I uygun ve göz okşayıcı renklerde boyanmaktadır.
i Kısımları önceden imal edilmiş bir evi kurmak, alelâde bir binayı inşa etmek için sarfedl-s edilemez. Şundikl halde fiatler alelâde me’.odlaria yapılan İnşaattan I % 10 ilâ 15 yuksk olmakla beraber, seri halindeki imalâtın bu fiatlerl düşüreceği muha's-kaktır, İmalât metodlan da gelişmekte olup, şimdi duvar, döşeme ve çatj montörlerine bilhassa İtina edilmektedir. Her halde İngiliz fabrikatörlerinin yeni inşaat tekniğinde edindikleri tecrübe, gelecekte iskân meselesinin hallinde mühim bir rol oynıyacaktır.
İtalyan donanması
Washington 13 (AJ3) — İtalyan donanmasının kurmay başkanı amiral Emkllo Ferrari, Atlantik paktı müttefiklerinin İtalyan donanmasını mümkün olduğu kadar çabuk «moderni-ze edeceklerine» inandığını bildirmiştir.
Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğu Schvetzingen (Almanya) 13 (AF.) — Joe Walcott. Alman şampiyonu Hein Ten Hoff ile yapacağı maç için antrenmanlarına başlamıştır.
Bir antrenmandan sonra, Alman yarı ağır boks şampiyonu Juilus SchmJdt, «Walcott, Hotf 1 dan daha çetin» demiştir. Maç. 28 mayısta Manhelm'de yapılacaktır.
BULMACA
Münir Nureddin ile konuşma
(Baş tarafı s ad sahlfede) solo olarak sahrpde okumak ve konserler vermek yayıldı - »
— Alaturka kısmı İçin bir şef tâyin edilinceye kadar İstanbul radyosunda konser vermemeği bir prensip meselesi yaptığınızı söylemiştiniz. Bu sözünüzü, İstanbul radyosunun alaturka kıskına şef olmak istediğinize atfedenler var. Ne dersiniz’
■— Benim İşlerim başımdan aşkın ... Klüp işi, filim işi ve konserlerimden şefliğe vakit bulamam M... Dâvam ve diam şudur kİ: 1 — Türk musikisi resmi bir tedris sistemine bağlanmadıkça dejenere olmaktan kurtulamaz, 2 __ İs-
tanbul radyosunda alaturka musiki kısmını İdare edecek bir şef olmadıkça da bu yayınlara bir kaç şarkı belleyen müpte-dlierin katılmaları asla önlenemez. yine tekrar ediyorum. Türk musikisinin kalkınmasını temin için ona metodu ile tedris ettirmek suretile lâyık olduğu ilmi mevkii vermek lâzımdır. Unutmamalıdır ki Cas-b-ado gibi büyük sanatkâra
vakit son derece memnpn ol- ‘-nlc“r» 7 — Odoyogucn. muştu, Türk musikisinin bütün lablk'' hususiyeti ve güzelliği de tek ı «esli olulundadır.»
Münir Nureddin bugünkü parlak ve muvaffak sanat lıa-yatma crişlnccye kadar nasıl çalışmış ve ne suretle yetiş-«niştir? Bu bahsi de. başka bir
*
o
Başkan Truman refikası ve kızı ile beraber le ve elçilerle dost-ane bir rette konuşmaktadır.
Okumak Trumanın en sevdiği eğlencedir Hattâ, bozan bu elçiler Mr. Truman’ın memleketleri hak-kındakl bilgilerini öğrendikleri vakit âdeta hayretler İçinde kalırlar. Reis Truman’ın en sevdiği eğlencelerden birini de okumak teşkil etmektedir. Nitekim. kendisi öteden beri pek fazla okuyan bir adam olarak tanınmıştır. Esasen büyük ölçüdeki bilgisi de devamlı mü-
Üçüncü tip muvkkat ev •Airoh» alüminyomdan mamuldür. Birbirini tamamlayan dört bütün parça halinde fabrikada imal edilmektedir. Bu parçalar inşaat mahalline getirilince, kısımlar sadece önceden hazırlanmış kaidelere oturtulur ve birbirine raptedilir. Eve elektrik cereyanı ve su verilir verilmez, her şey bitmiştir Sahibi girip oturabilir.
■ Airoh» tipi evler alüminyo’n levhalardan mamul olup. bu levhaların arası çimento köpüğü İle doldurumluştur. Çau kirişleri de hafif alüminyumdandır. Daimi aiüminyom evlerin imalinde de aynı metod-lar kullanılmaktadır, Büyün -Britanya'da daimi tipteki evlerden 13.000 tane kurulmuştur.
Muvakkat evler küçük olup, yalnız iki yatak odası ihtiva etmekle beraber, kullanışları ve w.__
yardımcı cihazları mükemmel gün yine bu sütunlarda bula-nlup son derecede konforlu ol- caksıııız?
duklan teslim edilmekledir, | Cemaieddin BİLDİK
Sağdan «ola: I — Sark vilayetlerimizden, 3 — Yıldırım - Nota, 3 — Yeterlik. 4 — Bir çl« kişi. 5 — Deva -____Elekten geçir, 8 *- Tersi kadın aaç-İd- lanın kıvırmağa yarar, 1 — Nota -Tersi bir kadın İsmi. 8 — Klmyetr-blr mahl&t. 9 — Cezire - Kokulu bir ot, W — Kılavuz.
Yukandan a*a$ıya: 1 — ......bardak
oldu. 2 — Bir kadın Isrnl ■ Gen verme, 3 — Çok karanlık - Eaki mu-aiklglnaslardan. 1 — Uyandırır. & —' Tenrt n sikir - Onun ne Özerine vazife. 6 — Eteği geni; değil. 7 — Üst değil. Eksi 8 — NeU edatı - ölen
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Saldan «aŞa: 1 — Bandon. 2 — Acil, Sadi, 3 — Hastalar, 4 — Kereye. 5 — im. Rejal. 0 — Mutalara. 7 — Uçur. Rlb, H — ItlzJb, Rl, î - lxa. Ejek. 10 — Temta. Nl.
Yukarıdan «««Şıya; 1 — Balırlmu-, Mt. 2 — Ada. Murbr 3 — H|sk. Ru-muslklslni dinlettiğimiz »«m. 4 — Terazi, S — Erarct Bor. 6 — J “ — Nlrc-

Lokman Hekim
(Dr. HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu No. 104 I Muayene saatleri Pazar I barıç bet gtin 2.6 - 6
Tel: 233»fl
Harry S. Truman, Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı olarak altıncı hizmet yılına başlamıştır. Reis Truman 6 Mayısta 66 yaşına basmıştır.
Amerika tarihinde, reis Tru-mana nazaran daha enerjik beş yıl geçiren Cumhurbaşkanlarının sayısı çok değUdlr.
Mr, Truman'ı her gün görenler, onun Birleşik Amerika Ayan Meclisinde hizmet gördüğü curalarda belirttiği enerjiden ve dinçlikten hiç bir şey kaybetmediğini bâriz bir şekilde açığa vurmaktadırlar.
Başkanın hoşlandığı eğlenceler
M r, Trumanın boş zamanlar ra-I da amatörlük zihniyeti dahilinde başvurduğu bazı alâkayı celb edecek eğlence, gördüğü güç vazifenin yorgunluğunu gidermektedir. Reis Truman’ın en çok hoşlandığı eğlencelerden biri de piyano çalmaktır. Gayri resmi toplantılarda Mr. Truman şarkı söyleyen kızma piyanoda refakat etmekledir. Miss Truman’ın konser şarkıcılığını bir karyer olarak seçmesi, reis I Truman’ın müziğe olan ilgisini arttırmışın'.
Balık avı, Amerika Cumhurbaşkanlarının ananevi sporlarından birini teşkil etmektedir. Mr, Truman balık avında tecrübeli olmakla beraber en çok hoşlandığı spor yürüyüştür. Yürüyüşten sonra en çok zevk duyduğu spoT yüzmektir. Sıcak havalarda reis Truman hafta sonu tatilini WUhamsburg yatında geçirmektedir. Lâkin, denize olan Llgisl müteveffa reis Roosevelt’ln gösterdiği yakınlıktan daha azdır.
Mr. Truman dostlarını habersizce ziyaret etmekten büyük bir zevk duymaktadır. Birleşik Amerikanın müstesna askeri ve sabık Dışişleri Bakanı George C. Marshall, North Ca-roiina’nın dağlık nııntakasında bir ameliyattan sonra nekahet devresini geçirdiği sırada Mr. Truman «Yaşayan en büyük Amerikalı» olarak vasıflandırdığı adama bir sürpriz ziyareti yapmıştır.
Truman, gazetecilerle görüşmekten çok hoşlanıyor
Mr. Truman yazlık niyetini kullanmak üzere Key West‘e gittiği sıralarda gazeteciler tarafından işgal edilen daireyi sık sık ziyaret ederek rahatlarının temin edilip edilmediğini incelemek âdetinde dlr. Gazetecilerle konuşmaktan büyük bir zevk duyan Mr. .Truman bunlardan biri hasta-uanınca derhal kendisini ziya-Irct eder.
Reis Truman, büyük elçileri ve elçileri gayri resmi bir şekilde kabul etmektedir. Mr. Truman. askeri ve siyasi yardımcılarının hazır bulundukları , bu toplantılarda büyük elçller-
mezu-
West Polnt’dakl Birleşik Amerika akademisi için ileri sürülen rivayetlerden biri, bu üstün öğretim kaynağının bugün işgal ettiği yere, ilk seyahati yapan o zamanın kâşifi Henry Hudson dur. 1609 yılında bugün ismini taşımakta olduğu nehri geçerken Hudson’ un, nehrin balı sahilinde çıkıntı teşkil eden bir kara parçasının karşısında bir gece gemisi ile demirlediği ve bu yüzden o noktaya kâşifin ismi iddia edilmektedir.
West Polnt'ın gayet güzel ve İyi bir İntiba uyandıran bir manzarası vardır. Akademinin gayet cazip ve canlı olan geçit resimleri nehir kıyısından başlayan ve yavaş yavaş nir çayırlık halini alan muazzam bir ovada yapılmaktadır. Ovanın öte tarafında, tabii bir güzelliği olan tepeler yükselmektedir. Akademinin heybetli binası hu arazide yükselmektedir.
Birleşik Amerika askeri akademisinin başlıca fonksiyonu tarihîn kritik anlarında önderliği ele alabilecek kabiliyetli subaylar yetiştirmektir. Akademide yer alacak bütün faaliyetler askeri takdirler neticesinde tesbit edildiğine göre, West Polnt'in cazip kuruluşu da bir askeri uygunluğun ne-ticesirtin Akademi, bugün işgal etmekte olduğu yerdedir, çünkü, Amerika ihtilâl savaşında, kurulduğu yerin stratejik ehemmiyeti büyüktü.
verildiği
West Point'l olan bütün güçlü kuvvetli namzedlie karşılaşırlar, ba? namzedi eri birliğinde bulunan her askeri öğrenci ilk ve sonbaharda haftada iki defa geçit resmi yapmaktadırlar. West Point öğrencilerinin ge-ı çit resimleri gayet caziptir, talâaya istinat etmektedir. Mr. Böyle olmasına rağmen, bir öğ-mezun [ retim devresinde bu işe hasredilen zaman sadece 14 saattir. Geçit resimlerinin gayet vaffakiyetll oluşlarında aranacak âmil, saf halinde geçit resrıl yapan öğrencilerin bidayette kendilerine boy sırasına göre, ayrılan yerleri İşgal etmeleridir. Böylece. geçit resmine katılan her öğrenci sağında ve solunda yer alan ar-, kadaşmm adımlarına uydurabilmektedir. Diğer raftan, bugünkü subay
' Truman orta okuldan olduğu bir sırada bir kaç bin kitap okumuş ve bütün bir an- , Slklopediyi ikmal etmiş bulu-1 nuyordu.
Tarih ve biyografi reis Tru-man'ın en sevdiği mevzuları teşkil etmektedir. PlutaTchın «Paralel Hatler» i de en çok sevdiği eserlerden biridir.
Mühim kararlar I nasıl alınır ?
Reis Truman mühim kararlar vereceği şualarda bir çok uzmanların fikirlerine danış-.mak adetindedir. Böylece, ileri sürülen bütün fikirleri İyiden iyiye tevazün ettirdikten sonra | ancak, memleketin iyiliği bakımından elverişli olacak en münasip karan verir. Netice İtibarilo, Reis Truman'ın verdiği karar kongreden geçer ve böylece 150.OOT.000 kişilik Amerikan nüfusu bu karan ya kabul veya reddetmiş olur. Lâkin, önderlik mes'ullyeti kendisine düşmektedir.
Birleşmiş Amerika Cumhurbaşkanının meşgul olmasını, barışı yabilecek milletlerarası bir siyasetin takibi, memleketin tabii kaynaklarının gelişmesi, federal hükümetin müessir ve ekonomik bir şekilde idare edilmesi ve İhtiyaç görülecek reformlar üzerinde LSrar etmesi csosına istlnad edecek işlerle meşgul olmasını bcklemclçte-dlr. Reis Truman, Birleşik Amerika silâhlı kuvvetlerinin başkomutanıdır, siyası partisinin başkanı ve önemli törenlerde milletin temsilcisidir.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, Amerika Cumhurbaşkanlarının vazifeleri ve mesuliyetleri pek fazla artmıştır.
halkı, barışla koru-
ÜÇ
ûç Reis
teftiş insanlar 2,500
edecek orada subay •, Su-
mu-
zetleri birliğinde yer alanların yüzdç kırkı İkinci dünya savaşına katılmış kimselerdir. Bunlar, sat halinde yürüyüş oakunmdan uzun bir müddet talim ve terbiyeye tabi tutulmuşlardır.
West Point. bir mühendis okulu olarak açılmıştır. Hattâ akademiye Birleşik Amerlkada açılan ilk mühendis okulu ismini vermek çok yerinde olur, ı Sosyal ilimler okul programlarına ancak BlrincL Dünya Savaşından sonra İthal edilmiştir. Bugün bu gibi mevzular programın yarısını teşkil etmektedir.
Akademinin bugünkü gayesi bilhassa savaşın her hangi bir ' sahasında ihtisasa sahlb olacak subaylar yetiştirmek değil,fakat öğrencileri esaslı bir öğretime ' tabî tutup mezuniyetten sonra devam edebilecek ordu okulla-1 rinın. programlarını takib edebilecek bir duruma ulaştırmaktır. Öugün Birleşik Amerika West Point akademisine devam ı eden şubay namzetleri matematik, mekanik, elektronik ve i diğer mevzular üzerindeki bil-• gülerin) tam mânasiyle inkişaf etttlrmekJe kalmayıp aynı zamanda iki yıllık bir devre esna, sın da beş modem lisandan bl-ı rlnl öğrenmeleri lcab etmekte-dlr. Bu beş lisan da şunlardır: Fransızca, Almanca, Portekizce, Rusça ve İsapnyolca.
West Point 15.000 dönümlük arazi kapbyan muazzam bir öğretim kaynağıdır. Ayrıca subay, lann esaslı bir tâlim ve terbiyeye tabi tutuldukları bir yaz , kampı vardır. Akademi bir hava alanından faydalanmaktadır ve 15 mil ötede, subay namzedi ol, inak .isLlyen erleri yetiştiren bir hazırlık okulu yer akmaktadır. Piyadelere hasredilen bir en. daht» sahası mevcuttur. Diğer taraftan, akademide Birleşik A-merlka Hazînesinin gümüş sik. ke depoziti de muhafaza altm-dadın.' Akademi garnizonunda sivil işçiler, subay namzetleri, fakülte üyeleri ve aileleri, su; bay o» erler dahil olmak üzere 6000 iklşl mevcuttur. Aynı zamanda akademide 6.000 kişiye elverişli olacak bütün kolaylıklar vardır. Bu kolaylıklar ara-rinda okullar, kiliseler, elektrik fabrikaları, komiserlik, yangın ' rtıotörleri. sinemalar, tiyatrolar.
ayak
ta- briç Müpleri ve diğer sosyal nam- klüpleri saymak mümkündür.
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI


Q
0.
CM
O $2 0 >
0 P
Şapka vizyeri alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan:
1 — Numunesi komisyonda mvecut 10000 adet Büyük şapka Vizyeri açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen beden 2500 lira olup muvakkat teminatı 187 Hra 50 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 24 Mayıs 1950 Çarşdmba günü saat 11 de
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satmalına komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (6012)
Devlet Demiryolları 1. işletme Müdürlüğünden:
İşletmemizin Avrupa hattı kesiminde yolcu Ve Banliyö trenlerinin tarifeleri 14/5/950 tarihinden itibaren değiştirilecektir.
Lüzumlu malûmatın istasyonlarımızdan alınması sayın halka ilân olunur. (6146)
uıuıııu
Seçim devresinde aylık faaliyet
Seçim yılı olan 1948 in aylık devresi esnasında
Truman maiyetine mensup olan insanlar haricinde 321 ziyaretçi kabul etmiştir. 193 icraat emrini tasvip edip kongreye hitaben 175 mesaj ve mek-lup imzalanuştır. Bundan başka, 52 basın beyannamesi ya- : ymiamış, 9 basın toplantısı ' yapıp 10 kabine toplantısında hazır bulunarak 4 kilise âyinine : katılmış; 12 nutuk vermiş, & .
askeri madalya takdim etmiş ve 71 kişiyi hükümetin önemli memuriyetlerine tayin etmiştir.
Pek tabiî olarak bu vazifelerden büyük bir kısmı hususi bir hazırlığa ihtiyaç göstermiştir. Hattâ, basma gönderilecek bir beyannamenin dahi büyük bir titizlikle hazırlanması İcap etmektedir. Böyle bir beyannamenin, sayısı 1700 ü bulan Amerikan gazeteleri ve bu gazetelerde çalışan yüzlerce ha-bir editörleri tarafından gayet vnzih bir şekilde anlaşılması icap etmektedir. Diğer taraftan Atom enerjisi komisyonuna se-
çllecek bir başkanın teabiti hususunda aylarca sürecek tetkik ve araştırmaya ihtiyaç vardır. Umumiyet İtibariyle söylenecek bir nutuk 10 Uâ 15 defa baştan yazılmaktadır
nete Truman, mesaisinden bahsettiği sıralarda kendisine memleketin 'en iyi dimağlarının yardım ettiği hakikatini daima belirtmiştir. Diğer taraftah, kendlslle işbirliği edenler de Mr. Truman’ın bir arada çalışılacak en ideal insan olduğunu açığa vurmaktadırlar. Mr. TTuman işini evvelâ bir plâna İstinaden tasarlar, sonra du bu plânı takip eder.

hffe 8
AKSAM
14 Mayıs 1950
Beşiktaşlıların neticesiz hücumlarından biri, İngiliz kalecisinin bir kurtarıcı
ireated by free versıon ol
Şehir için TroleyÎJiis arabaları, temas hattı, miibetldile istasyonu malzemesi satın alınacak
ANKARA ELEKTRİK, HVAC.AZI ve OTOBÜS İŞLETME MÜESSESESİNDEN:
1 — Takriben 10 kilometre uzunluğundaki caddelerde tesis
edilecek havai temas hattına ait bilcümle malzeme, komple bir mübeddlleılsatsyonu teçhizata, iki adet 80 kişilik, on bir adet 60 kişilik Troleybüs arabası tekili isteme yoliyle satın alınacaktır.
2 — İlgililerin şartnameyi Müessese Alım Satım ve Tesisat
Müdürlüğünden 50.— Ura mukabilinde almaları ilân olunur.
Aylardanoeri yapmış olduğumuz tecrübelerden sonra yaptığımız Balkan markalı sütlü, yumurtalı, makarnasını, siz de, bir defa alıp pişirmekle takdir edeceksiniz. Her bakkaldan ıs- . rarla arayınız. Toptan satış: İst. Taşçılar 11. Telefon: 21043. Telgraf: ZAHARYA ISTAN.
200.000 ADET PARKE TAŞI ALINACAK
ÜSKÜDAR, KADIKÖY ve HAVALİSİ HALK TRAMVAYLARI T. A. ŞİRKETİNDEN:
200.000 adet parke taşı İçin 11/5/1950 tarihinde yapılan pazarlık 18/5/950 perşembe günü saat 14 de tekrar olunacaktır. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünden alınabilir.
Teminatı: 4875.— 1 i radı;-.
inşaat ilânı
İstanbul Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğünden
1 — Düzce Devlet Orman İşletmesi sahasında ve Yığlıca Bucak merkezinde yapılacak olan bölge şefliği blnaslle yine aynı sahada Bakım memuru evi. inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur,
2 — Yaptıniacak işin keşifbedell (23810) lira (04) kuruş olup geçici teminatı (1785) lira (75) kuruşLur.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Orman Genel Müdürlüğü İnşaat Şubesinde ve Düzce Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü ile İşletmemizin bulunduğu Sirkeci Liman Han kat l de görülebilir.
4 — Eksiltme 30/5/950 tarihine tesadüf eden salı günü saat 15 te İstanbul Devlet Orman İşletmesi binası dahilinde toplanacak olan komisyon marlfetlle yapılacaktır.
5 — İdare ihaleyi yapıp yapmamakta serbest olduğu gibi Orman Genel Müdürlüğünce muvafık ve tasdik edilmedikçe ihale kesinleşmez,
C — Eksiltmeye gireceklerin bu İşe benzer (15000) on beş bin liralık bir taahhüt İşinin İkmal ederek kesin kabulünü yupLtdrdıkiannı veya denetlediklerine dair vesikalarile birlikte ihale gününden en az üç guıf evvel (tatil günleri hariç) bir istida ile Bolu, Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne müracaatla ehliyet vesikalarını almaları ve kanunun tuyiıı etliği diğer vesaikle birlikte teklif mektuplarına eklemeleri lâzımdır.
7 — Teklif mektupları eksiltmenin açma saatinden bir saat evveline kadar sıra numaraslle alındı karşılığında eksiltmeyi yapacak Komisyon Başkanlığına verilecektir.
8 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmek. (6387)
EN SON MODEL
MEŞHÜR ALMAN
Fotoğraf Makineleri Gelmiştir.
Bütün makineler mavi objektifli, yeni sisteme göre İmal edilmiştir.
ÜSTÜSTE RESİM ÇEKMEZLER
SÜLEYMAN î. YAZGAN
Yeni Valde Han No. 12
IF © T © FELEK
Mimar Vedad Cad. Sirkeci
AGELE SATILIK EV
Büyük ad a Altmordu caddesi No. 30 Büyıikada Yıldız Past-alıanesine müracaat ediniz.
T. C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasarruf Hesaplan
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve A N K A R A ' da
8 Ev,
Ayrıca;
200.000 Liralık
Para ikramiyeleri
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ.
Her 150 lira için ayrı bir k .ra numarası • ?ektir. 10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para ikramiyeleri; 30 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos, 30 Eylül. 28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise bazılarında ikişer ev olmak üzere hem ev. hem para ikramiyeleri vardır.
İkramiye giriş şartlarını Bankalarınızdan öğreniniz
Satılık Otomobil
48 model spor Bulk marka kapalı, radyosu ve kaloriferi mevcut hususide kullanılmış yeni bir araba satılıktır. Görmek isleyenlerin Tepobaşı garajına müracaat c-(,meleri.
İstanbul Sular idaresinden:
İdareye ait Çırpıcı çayırı nemiyle maruf arazi dahilinde mevcut biçilmemiş otların satılması arttırmaya çıkarılmıştır.
Şartnamesi İdareden bedeli mukabilinde temin edilebilir. İsteklilerin yatıracakları 250 liraya mukabil alacakları teminat ■ makbuzları 24 Mayıs 950 çarşamba günü saat 10,30 da maha ilinde bulunmaları. (6350)
M. S. B. İst. Sa. Al. Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon İlânları
Zayi — Talebe pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Beyoğlu ICız Lisesi 2C. öğrencilerinden 768 Mürüvvet Balaban
1 — 3000 kilo sirke pazarlıkla Harbiye M S. B. 1 No. lı satın alma Ko, da satın alınacaktır.
2 — Muhammen tutan 825 lira kesin teminatı 125 liradır.
3 — İhalesi 17/5/1950 günü saat 16 dildir.
4 — Sirkeler bilâhare iade edilmek şartlyle tahta fıçılar
İçinde teslim edilecektir, şartnamesi bet güu komisyonda gör üliır. (2281 — 6393)
Opalid derneği sayın üyelerine
J9/5/950 cuma günü saat 15 de Taksim Cun.hur.iyet meydanı Kristal gazinosunda derneğimizin olağan üstü genel kurul toplantısı yapılacağı ilân olunur.
R u z n a m e : Ticaret vekâletince tashih edilen dö-vlz'ln taksimini müzakere edip karara bağlaması.
Opalid Derneği Yönetim kurulu
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediye müstahdemleri için yaptırılacak (752) çift postal açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (13536) on üç bin beş yüz otuz altı liradır.
3 — Teminatı (1015) bin on beş lira (20) yirmi kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve numunesi her gün belediye tutanak ve muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 = İhalesi 22/5/950 pazartesi günü saat 16 da belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek isteyenlerin bunu yapabileceklerine dair ticaret ve sanayi odasından belge alarak ibraz etmeleri mecburîdir.
8 — İsteklilerin belli gün ve saatte belediye komisyonuna baş vurmaları. (5545)
Açık eksiltme ile onarma işi
İstanbul Defterdarlığından:
Keşif bedeli Teminatı
Lira K. Lira
11093 90 833 İstanbul İli Hükümet, binasının
alt katında yaptırılacak onarma işi. (Dosya No. 516—845)
Yukarıda yazılı onarma İşinin 29/5/950 pazartesi günü saat 15 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda açık eksiltme ile ihalesi yapılacaktır. İsteklilerin teminat makbuzları ve 950 yılı Ticaret Odası belgesi ve bu işe benzer en az bir kalemde (11000) liralık iş yaptıklarına dair eksiltme gününden (Araverme günleri hariç) üç gün evvel Vilâyet ma-kömrna müracaatla alacakları ehliyet veslkalarile birlikte eksiltme gün ve saatinde komisyona müracaatları, keşif ve şartlaşmalarını görmek ve İmzalamak: için de sözü geçen mûr dürlüğe başvurmaları. (6389)
İstanbul sular idaresinden
İdare ihtiyacı için 150 ton Sülfat dahimin satın alınacaktır.
Şartnamesi bedeli mukabilinde idare veznesinden alınabilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7,5 ğu nisbetinde yatıracakları teminat makbuzlarlle, şartnamesi dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarım en geç 5/6/950 pazartesi günü saat 11 e kadar idare muamelât dairesine vermeleri.
(6011)
ÇUVAL KIRPINTISI SATILACAKTIR
Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge Müdürlüğünden
1 — Ofisimiz çuval depolarında birikmiş bulunan tahminen 5 ton çuval kırpıntısı açık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 — Arttırma 17/5/950 çarşamba günü saat 15 de Ofis binasında toplanacak o!au hususi komisyon önünde yapılacaktır,
3 — Teminat 100 Uradır.
4 — İsteklileL'în tenılnallarlyle birlikte belirli gün 7e saatte komisyona başvurmaları lâzımdır.
5 — OfLs ihaleyi yapıp yapmamakla serbesttir. (0292)

Comments (0)