Sene 32 — No, 11346 — Fiat!: her verde 10 kuruştur.
En .«on Parts modasına görü giyinmek İçin
K U m &şlarının baharlık ve yadlık ipekli Borciıır ve fantası nuvo-telerinl tercih
AKŞAM
Üçler, toplantılarını bugün bitirecekler
CUMARTESİ 13 Mayıs 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı işlerin! fiilen İdare eden C. BLldlk — Aksam Matbaası.
Almanyayı Batılı devletler safına almak için prensip anlaşmasına varıldı
Komünist yalanları
Başkan Truman, komünistlerin yalanlarını açıkadi
Başkan Truman ın hususî treninden. 13 — (AF): Balkan Truman bugün, komünistlerin (birbirini tutmaz yalanlar söylediklerini » belirtmiştir.
Montana'tım Great FaUs mevkiinde trenin yanında toplanmış olan 6.200 kişi kadar tahmin edilen bir kalabalığa hitap eden Başkan, Rus liderlerinin bir taraftan Birleşik Amerikanın zayıf olduğunu, diğer taraftan da «kuvvetli olduğumuzu ve harb tahrikçiliği yaptığımızı iddia ediyorlar. Bunlar birbirini tutmaz yolanlardır» demiştir.
Başkan, Amerikanın yalnız barış istediğini ve her hangi bir memleket ile harbe girmek arzusunda olmadığını tekrar belirtmiştir.
SEÇİMLERE AİT BUTUN HAZIRLIKLAR İKMAL EDİLDİ
Istanbulda seçim neticelerinin yarın gece
yansına doğru belli olacağı tahmin ediliyor^
---------------------------q_
Londra 13 (Nafen) — İngiliz, —' Fransız ve Amerikan Dışişleri Bakanları arasında Lancaster Housede vç gündenberi devam etmekte olan Üçler konferansının bu akşam sona ermesine İntizar edilmekledir, Acheson. Bevin ve Schuman ile uzmanlan arasında cereyan, eden bu üçlü görüşmelerin gayet iyi neticeler verdiği belirtilmekte ve bu akşam neşredilecek tebliğin bu neticeleri açıklayacağı kaydedilmektedir.
Bu akşam üçler konferansı sona ererken yeni ve mühim 1-klnci bir toplantının hazırlığı İle meşgul olunmaktadır. Bu toplantı da Atlantik Paktı Konseyi toplantıları olacaktır. Üçler . konferansında görüşülmüş olan bütün umumi savunma işleriyle emniyet meselelerinin Atlantik Paktı Konseyi çalışmalann-- '3a yeniden gözden geçirilmesine intizar edilmektedir. Atlantik Paktı üye devletlerinin dışişleri bakanları İngiliz başkentine gelmeğe başlamışlardır.
Önümüzdeki haftanın birinci günü bağlıyacak olan bu mühim görüşmelere Acheson, Bevin ve Schuman da katılacaklardır.
Ayrıca Atlantik Paktı askeri şefleri arasında yen! toplantılar yapılması da kararlaştırılmıştır. Siyasi çevrelerde belirtildiğine göre, üzerinde ehemmiyetle durulan meselelerden biri de Atlantik Paktı devletlerinin müşterek savunma tedbirlerini aldıkları sırada girişecekleri masraftır. Bu hususta mail eksperlerin de toplantılar akte-deceklerl bildirilmektedir.
Almanya ve Avusturya hakkında dünkü görüşmeler Londra 13 'Radyol _____ Üçler
konferansı, dün Almanya ve A-vıısturya meselesiyle meşgul ol-(Arkası sahile 2; sütun ~ de!
liirkiye doğu Avrupa medeniyetinin öncüsüdür
Türk - Fransız dostluk komitesinde Paris sefirimizin parlak bir konuşması
Celâl Atik
Paris 12 (A.A.) (Afp) — Tür-kiyenin Fransa büyük elçisi Numan Mer.emencloğlu, Fransız -Tür kkomltestnln dün tertip ettiği dostluk gösterisinde irticalen parlak bir konuşma yapmıştır.
Fransız - Türk dostluğunun en kuvvetli taraftarlarından biri olan Menemencioğlu, evvelâ toplantıya riyaset etmekten duy duğu memnunluğu belirtmiş ve iki devletin ananevi dostluğunu hatırlatarak, şimdi de bu dostluğun mühim bir andlaşma ile tevsik edildiğini ilâve etmiştir.
Türk iyenin şimdiki durumuna temas eden büyük elçi, sözlerine devamla demiştir kİ:
«Bugünkü milletlerarası durumda Türkiye, Doğu Avrupa medeniyetinin öncüsüdür. Türkiye Avrupa medeniyetinin ileri bir kalesi olarak kalmağa karar vermiştir. Bu bölgede demokrat ve Hür bir Avrupanın mevcudiyeti için fedakârlıklara devamdan kaçınmayacağız.»
Numan Menemencloğlunun konuşmasını Fransız saylavı Pl-erre Ollvler Lajle’nin konferansı takip etmiştir. Fransız saylavı da Fransız - Türk dostluğundan duyduğu sevinci belirtmiş ve modern Türkiyenln eski OsmanlI İmparatorluğundan ne kadar farklı olduğundan ve
Paris Büyük Elçimiz Numan Menemencioğlu
Türkiye Cumhuriyetinin sarf ettiği harikulade gayretten samimiyetle bahsetmiştir.
Türklyede seyahat etmiş olan Lajle, Türklyeden uzun boylu bahsettikten sonra siyasi meseleleri de ele almıştır.
Menemencioğlunun da temas ettiği mevzuü ele alan Lajle, Avrupanın en uzak noktasında ve Sovyet Rusya gibi tehlikeli bir komşunun yanında Türkl-yenln aldığı cesur vaziyet üzerinde ısrarla durmuş ve demiştir kİ:
«Türkiye müttefiklerinin yar-dimiyle Batının İdealini müdafaaya karar vermiştir.*
Ankara emniyet müdürü, şampiyonun . hayatı tehlikede olduğunu yalanlıyor
Ankara 12 — Şehrimiz Emniyet Müdürü Rifat Ayaydın, dünya şampiyonu Celâl Ati kin bazı şahıslar tarafından takip olunduğu, hayatının tehlikede bulunduğu, kendinde» haraç İstendiği yolundaki beyanatı hakkında şunları söyledi:
«— Celâl Atikln ne istediğini anlıyamıyorum. Şehrimizde hiç bir kimsenin hayatı tehlikede değildir. Kaldı kİ, milletimize kazandırdığı şeref dolayısiyle biz celâli el üstünde tuttuk, ona her kolaylığı yaptık. Ancak bütün bu yakın alâkalar kanun çerçevesi ile mahduttur. Daha fazla ne yapmamızı istiyor, an-lıyamadım. Hayatının tehlikede olduğu veya kendisinden haraç İstendiği yolundaki sözlerini ancak bir vehim ve kuruntu olarak vasıflandırmak mecburiyetindeyim. Celâlin o sözleri asabi bir anında söylediğini tahmin ediyorum, çünkü Celâl beni dalma ziyaret eder, hiç değilse 30 defa daireme gelmiştir. Hiçbir zaman böyle bir şikâyette bulunmadı. Eğer bir şikâyeti varsa yine her zaman kendisini dinlemeğe hazırım,»
Adana semalarında uçan daireler
Adana 12 — Dün gece yansından yanm saat sonra Adana semalarında 4 tane uçan daire görülmüştür.
Cenuptan şimale doğru seyreden uçan daireler bir şemsiye büyüklüğünde ve parlak bir ışık halinde müşahede edilmiştir. İlk görülen uçan dairenin diğerlerine nazaran daha parlak olduğu söylenmektedir.
Yarm yapılacak milletvekili seçimleri için hazırlanan sandıklar dün tamamiyle seçim heyetlerine teslim edilmiştir. Bu sandıklar yarın sabah, evvelce tesbit edilmiş olan mahallere konacak ve oyların atılmasına hazır bulundurulacaklardır. Seçimler yarın sabah saat sekizde başlayacak ve saat beşte sona erecektir.
Istanbulda ve vilâyet dahilinde 600 bine yakın seçmen vardır. Bu defaki seçimde, İştirak nispetinin göçen seçime nispetle daha yüksek olacağı umulmaktadır.
Şehrimizde seçim neticesinin pazar günü saat 24 te alınacağı tahmin edilmekte ise de kafi netice pazartesi günü öğle üzeri resmen ilân edilecektir.
Yarın seçimlerin tam bir huzur ve emniyet İçinde cereyan etmesi ve her hangi bir hâdiseye meydan verilmemesi İçin Valilik, Savcılık ve Emniyet müdürlüğünce tedbirler alınmıştır. Emniyet müdürü Cemal Göktan dün kendisi ile konuşan gazetecilere:
(— Seçim günü İçki satılamaz ve lçllemez. Ruhsatiyeli bile olsa polislerden, ordu mensuplarından btışkn biç klmsç silâh taşıyamaz.» demiş, sinemaların ve kahvelerin pazar günü kapak kalacakları hakkmdakj şayiaların aslı olmadtğını söylemiştir.
Oy pusulalarına imza atılmıyacak
Ankara 12 (AA.) — Adalet Bakanlığından bildirilmiştir:
Ban yerlerde oyunu kullanan seçmenlerin oy pusulalarına kendi İmza veya adlarını yazmaları yolunda telkinlerde bulunulduğu haber alınmıştır. Seçim kanunu gereğince oy veren şeçmenln hüviyetini belli edecek herhangi bir işaret veya yazı taşıyan oy pusulaları muteber değildir. Bıı sebepten oy pusulalarına bu türlü yazı ve işaretler konulmaması gerektiğine seçmenlerin dikkati çekilir,
Ankarada bir seçim suçu
Ankara 12 — Bu sabah saat 10 sıralarında Haydar Akçuğ isminde birisi İsmetpaşa semtinde seçim kanununa aykırı olarak propaganda beyannameleri dağıtırken yakalanmıştır. Yapılan ihbar üzerine Haydar Akçuğ elindeki beyannamelerle birlikte nöbetçi asliye ceza mahkemesine sev kedilin iştir. Asliye ceza mahkemesi güvensizlik kararı vererek dos-
yayı savcılığa iade etmiştir. I ra duruşmanın hangi mahke-CN
Dosyanın Ağır ceza mahkc- mede yapılacağı tâyin edlle-JM— meşine gönderilmesinden son- çektir. O
■ C
Oy nasıl verilecek?! Oy verme işi saat sekizden g on yediye kadar sürecek
Yarın memleketin her tarafında Milletvekili seçimi yapılacaktır. Kanunun 49 uncu maddesine göre oy vermeğe jarın sabah saat S de başlanacak ve bu, akşam saat 17 ye
Küçükçekmeceye elektrik cereyanı veriliyor
Vali Küçükçckmecedcld mubavvile merkezinin temellerini atıyor
Vali ve Belediye Reisi Ord. Prof. Gökay dün sabah refake-tinde elektrik umum müdürü ile erkânı, basın mümessilleri ve köylüler olduğu halde Küçük' çekmecede elektrik çeryanı vermek için yapılacak muhavvlle merkezinin temel atma töreninde bulunmuştur. Kalabalık törene İstiklâl Marşı İle başlanmış. köylüler adına çok muhtaç oldukları elektriğe kavuşacakları İçin Cumhuriyet hükümetine, Vali ve belediye reisi ile elektrik idaresine teşekkür eden nutuklar söylenmiştir. Vali ve belediye reisi de verdiği cevapta şöyle demiştir:
«Aziz vatandaşlarım, şehirler ve kasabalar nasıl elektrik gibi medenî vasıtalardan faydalanıyorsa köylerimiz de bundan istifade edecektir. Bunda da mu-
vaffak olacağız. Biz daima iyiye, dalma güzele, daima doğruya gitmeyi kafasına koymuş insanlarız. Aldığımız vazifelerde hemşehrilerimize faydalı olmak isteriz. Bizce İyi İnsan eser bırakan, hemcinsine faydalı olan kimse demektir. Yalnız yemesini içmesini düşünen hodgâın insan bizim nazarımızda bir hiçtir. Tesisin hepinize uğurlu olmasını dilerim.»
Vali ve belediye Telsi bu sözlerden sonra temele ilk harcı koymuştur. Töreni mülaakıp vali Sllâhtarağa fabrikasında 2 buçuk milyon Ura sarflyle tesis edilen yeni kazanlar ve kömür boşaltma tesisatını ve şişlideki yeni otobüs garajını gezmiştir. Vali gördüğü intizam ve çalışma dolayısiyle alâkadarları tebrik etmiştir.
Madalya
Amerilcaya gidecek olan Be-1 halde dün Vali ve Belediye baş-, Beşiktaşlı futbolcular, Fenere şLklaş futbol takımı oyuncuları İkanı Dr Fahreddln Kerim Gök- I giderek Rum Patriği Atinagorası başlarında idarecileri »İd«fen layı makamında ziyaret etmiş- Ida ziyaret eylemişlerdir.
'terdir.
Anadolu Ajansının bildirdiğine göre, İzmîtte vaktiyle yararlıklar gösteren 105 kişiye törenle İstiklâl Madalyası verilmiş.
Anlaşılan, cemiyet hayatında lıöyle gayretlendirme belgelerine ihtiyaç duyuluyor. Belki de bu, bünyevi bir şeydir. Yoksa, aradan ancak 30 sene geçtikten sonra eski kahramanlıkları — bu kadar teehhürle — hatırlamazdık.
Mademki durum böyle durum: meselâ muhtaç bulunduğumuz iktisadi, içtimai, İdarî kalkınmaları başaranlara, yeni tcrtipliyeceği-mız madalyaları dağıtsak. Zira, mantıktan uzaklaşıyoruz.
Iran Prensesi Fatmanın, Amerikalı Hllyer tle nikâhının Paris Iran sefaretinde kıyıldığını yazmıştık. Yukarıki khji.de, nikâh kıyıldıktan sonra gelin ile güveyi Ağa Han lie bir arada görünüyor.
Sahlfe 2
A K 9 A M
13 Mayıs 1951)
Seçim orucu
Oruç tutanlar çoğalıyor.
Üç gündür matbuat da seçim orucu tutmaktadır.
Umumiyetle oruç tutanlar gündüz vakti ağızlarına yemek koymazlar. Din böyle emrediyor.
Matbuat da seçim orucuna girince ağzına seçim lâfı al-mıyucak. Seçim kanunu böyle emrediyor.
Ramazanda oruç yiyenin cezası dünyada verilmez; Shür dünyada verilir.
Seçim kanunu, seçim arifesinde seçim propagandası yanarak oruç yiyen muharririn c --ısını hemen veriyor: Altı aya kadar hapis, 500 lira para cezası 1
Hangi hallerin orucu boz-d > runu öğrenmek İçin eskiden fetva eminine gidilirmiş: Ramazanda, yağmur yağarken dudağıma bir damla su düşse orucum bozulur mu? Eicevap: Bozulmaz!
Çimdi de hangi hallerin seçim orucunu bozduğunu öğrenmek İçin gazeteciler hukukçulara koşuyorlar. A-eaba filân mevzudan bahsetmem propaganda mânasına getir mi? Eicevap: Gelir!
Haydi başka mevzua! Havaya. suya? Fakat havadan bahsetmek bile tehlikelidir. Ya adil makamlar «hava»-
dan kaselin seçim havası olduğu mânasını çıkarırlarsa?
14 mayıs akşamını her halde herkesten fazla gazeteciler bekliyor. Çünkü perşembeyi cumaya bağ l iyon gece yarısı imsak topu atılmıştı. Yarın akşam İftar topu atılacak. Buyurun tekrar seçim bahsine! Okuyanların Allah yardımcısı olsun!
İmsak günleri
Fakat ben yeni seçim kanununun bu üç günlük İmsak müddetini çok terbiyeci buluyorum. Dört sene mütemadiyen seçimden bahsetmiş, bu mevzuun cıcığını çıkarmış ve artık başka mevzua atlamak alışkanlığını kaybetmiş insanlara üç gün hem İyi bir kalem dinlendirme, hem de memlekette yazılacak başka mevzular olduğunu hatırlatma fırsatıdır.
Elbette kİ gene, gazeteci olarak, her şeyin yazılması taraflısıyla, Fakat meselâ senede bir gün şahsiyat yapılması, senede bir gün terbiye hudutlarının dışına çıkılması yasak edilse o günlerde kamın zoruyla duraklayan kalemler aynı mevzua, aynı hızla başlamak kuvvetini. öyle sanıyorum ki, kaybederler. Bu da, kanaatimce, hiç fena olmaz.
Şevket ItAlıO
Valinin radyoda aylık konuşması
Gülhane parkındaki eğlenceler — Vilâyet ve şehir yolları ■— Ucuzluğa doğru gelişme İstanbul halkından haklı bir dilek
İstanbul Vali ve Belediye Baş-1 rlstlk bir otelin İnşası, zarureti kanı Dr. Fahreddln Kerim Go- vardır, Yeril sermayedarlarımız kay radyo programlan 10 Ma- taralından kurulacak bir şirke-yıs akşamına kadar siyasi ko- ‘ ' nuşmalarla dolu radyodaki aylık konuşmasını Russel Dorr ve muavini teinin dün akşam yapmıştır. | ettiler.
Söze bu noktayı belirterek Vali sözlerin! şöyle bltlrmlş-başlıyan doktor Gökay, Gülhane tir:
Parkının tanzim edildiğini, I «Baharın gelmesi münasebe-parkta büyük eğlenceler tertip- Uyle hemşehrilerimden bir rl-lencctğinl. şehir bandosunun cajn var B£r şehrin güzelliği ve Gülhane parkında ve İnönü ga- temizliği yalnız belediye çalış-zîslyle Üsküdar ve Kadıköy mey- masiyle temin edilemez. Herkos donlarında konserler vereceğini ( evinin ve mağazasının süyüyerek tözü 19 Mayısa ge-j1—------------------- ""
tîrmiş ve ezcümle söyle demiş-ur:
«Mayıs İstanbul İçin çok u-,
tin Marshafl yardımı He takviye olduğundan edileceğini, beni ziyaret eden
ı önünü ge-' temiz bulundurmalı, çöpü rast-ve ezcümle şöyle demiş- Ede sokağa dökmemell, munta-| zam kutulara koymalıdır. Duk-________________’ kânlarının camekânlarmt boya-ğurlu bir aydır, İstanbul bir 29 n,a'*1 ev'n ve mağazanın cephe-Mans giial Mheailmijtlr. 13, lfrinl «"»U. vitrinleri-
ı -----1-) etmelidirler,
müşterek jTivamjzdır, Yuvamızın güzellik 1 ve saadetiyle hepimiz alâkada-Irız. Bu alâkayı arttıracağınıza eminim. Hepinize neşeli bir bahar dilerim aziz dinleyicilerim.»
Mayısta aziz Atamızın yurdun ' n’ ZPvk!c tanzim e halâs güneşi olarak Samsunda Bu ?f’blr hepimizin doğuşunu bir daha kutJayaca* j J711' giz. Halâskâr Gazi 19 Mayısı güzel şehrimizde hazırladı.
19 Mayıs İle başlıya» milli hareket, yurdu kaplıyan. kara bulutlan dağıttı. Milletin makûs talihi Metrlstepeden yenil-
Esnaf kontrolü
dİ 19 Mayısta doğan bu uğur ve Beled|yc muralupIan yenWen ıttıla güneşi yurdumuzu ısıt- 67 kasap M manav seWc, makta ve aydınlatmakta devam 4J bak]ça] „ İQkanta 27 kahve edıvor Millrtimiz.e mtlIeHerara- ... . _ . .
ediyor. Mllırtimlee mUleUerara-’, btrber , Ialllçı „ tohatl. (n şerefli bir mevki >.r,lM I , „ Me , l8railrea ls
İS Mayısı her yıl daha heyecan-' esnaI 2 Dajtohanr 7 ma, h o!—t k—.-..™,, | halleblel, H Irnn. 5 balıhn ve
h olarak kutluyoruz.)
Vali bundan sonra Üsküdar (i ekmek bayiini kontrol etmiştir.
- Şile şosesinin tamirine 318 508 Belediye yasaklarına aykırı ha-lira tahsis edildiğini, şehir I- roket eden esnafa iki ceza zaptı Cinde yol ihtiyaçlarının dalma kesilmiş, ayrıca 37 ekmek nok-
İlk safta gözönünde bulundurulacağını, Silivri. Üsküdar, Beykoz Akbaba, Biiyükdere, Bentler. Ycnlköy - Biiyükdere, Edir-nekapı, Yedlkule, Halkalı Ziraat Mektebi. Bebek, İstinye, Yakacık. Şamandıra, SöğüUüçeşme, Bostancı, Küçükköy, Eyüp yollarının yılın programında yer almış vilâyet yollan olduğunu söylemiştir.
Şehrin bayındırlık işlerine temas eden Vali ve belediye başkanı, şehrin su ihtiyacı üzerinde hassaslıkla durulduğunu, 46 kilometrelik yeni isale hattının 24 kilometresinin döşendiğini, bu sene sonunda şebekenin tamamlanıp İstanbulini susuzluktan kurtulacağını bildirmiştir.
Şehrin ekonomik durumunu ele alan doktor Gökay yağ ve sebze rintlerinde hissedilir bir ucuzlamanın gelişmekte olduğunu söyllyerck esnafın sıkı bir murakabeye tâbi tutulmakta olduğunu tebarüz ettirmiş ve şehre gelen yabancıların çok İyi ( ran etmiştir. Dr, İntibalarla ayrıldıklarını söyle-'önümüzdeki günler içinde Nev-mlşUr. | york yolu ile Koreye hareket
Şehrimizde bir an evvel tu-,edecektir.
şan vezinli olduğundan dere olunmuştur.
mü şa-
Vişinski, Trygvie Lieyi kabu etti
Moskova 12 (AA.) — (United Press): Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Andrel Vişlnskl, bugün, öğleyin Traygvie Lie’yl kabul etmiştir. Traygvie Lle'nln refakatinde genel sekreter yardımsı ConslanUn Zinchenko bulunmakta İdi. Görüşme bir buçuk saat devam etmiştir.
Bu görüşmenin tefarruatı açıklanın anı ıştır.
Kore uzlaştırma komisyonunda murahhasımız
Ankara 13 (Akşam) — Ma-raş milletvekili Dr. Kâmil idilin Birleşmiş Milletler Kore uzlaştırma komisyonu delegeliğine tâyini yüksek tasdiki Iktl-Kâınll İdil
Karadenizdeki Rus filosunun gösterileri Alıidîn Daver ÇÜMHURİYET' deki başmakalesinde, Kızıl filonun Sivastopol açıklarında manevralar yaptığı hakkında İsviçre gazetelerinde çıkan haberden bahisle diyor ki:
«Türk donanmasının Karadeniz hâkimiyetini tamamlyle Rusiara. kaptırmaması ve müttefik deniz kuvvetleri yellşlnce-ye kadar, tesirli bir müdafaa harbi yapabilmesi İçin 2 hafif kruvazörle daha çok miktarda muhribe, denlzaltıya. hücum botuna vc karada üslenmiş, deniz kuvvetlerine karşı mücadele edecek surette talim ve terbiye görmüş bir deniz - hava kuvvetine İhtiyacı vardır. Amerika deniz kuvvetleri komutanı Amiral Sherman bile Rusların Karadenizdeki kruvazörlerine karşı Akdcnizde yalnız 2 Amerikan kruvazörü bulunmasından şikâyet yollu bahsederken Kızıl Filo İle İlk ağızda çarpışacak olan Türk donanmasının düşmana nispetle üçte bir nispetinde zayıf bir vaziyette bırakılması doğru değildir. Türk deniz kuvvetlerinin Kızıl donanmanın
Karadenizde ellerini kollarını sallıyarak rahat rahat gezmesine imkân vcrmlyecek bir kudret ve kifayete çıkarılması .kati bir zarurettir. Amerikalı dostlarımızın, bu zarureti anlıyacak-lan giinun yakın olmasını dileriz.»
*
Bir seçim arifesi rüyası Ahmet Emin Yalman VATAN'da yazdığı başmakalede diyor ki:
«Bize düşen tarihi vazife; gajb medeniyetini yaratan ve yükselten, fakat garb milletleri tarafından türlü türlü sebeplerle sahipsiz bırakılmağa başlanan âmillere sahip çıkmaktır. Eğer umduğum gibi, önümüzdeki seçimler neticesinde hürriyetle nizamı, İstikrarla terakkiyi a-henkleştlraıek İmkânına kavuşursak, esaslı bir medeniyet mücadelesine atılmak elimizde olacaktır. Ben bu saniyede; bu istikametteki başarılı bir mücadelenin tatlı rüyasını görmekle meşgulüm. Bu ümidi, bu şevki, bu hazzı mümkün olduğu kadar çok vatandaşa duyurmağa çalışmak: bundan sonraki hayatımın başlıca hedefi olacaktır.»
Boş tehditler
YENİ SABAH. Rus donanmasının Sivastopol ve Odesa önünde manevralar yaptıklarına dair yabancı gazetelerde görülen haberlerden bahisle diyor ki;
«Bütün siyasi partiler, Rus tehlikesi karşısında tamamlyle ittifak halin dedir ler. Gerek Ba-yar, gerek Bayur, mctodlarda fark olsa bile, dış politika gayelerinde. iktidar İle tam mutabakat halindedirler. Bu hakikati ilgililer, müteaddit vesilelerle her zaman tekrarlamışlardır ve binaenaleyh Rus manevralarının ne İçerde, ne dünya politikasını ellerinde tutan yüksek diplomatlar üzerinde bir tesir yaratmasına İmkân vardır Türkiye kendisi için çizdiği ve bütün milletin parti farkı gözetmeksizin
desteklediği tam İstiklâl yolunda kati adımlarla İlerlemektedir. Hiçbir manevra, hiçbir propaganda, hiçbir tehdit ve hiç bir İltifat bizim kolumuzu bü-kemez, rotamızı değiştiremez. Bu hakikatlerin boylece bilinmesinde, cihan sulhu için belki fayda vardır.»
Oy verme hücrelerimle karma listeler konamaz
Partilerin oy pusulaları — Karma listeler — Seçmen kartlarım çalan ve satanlar
Gençlik bayramı nasıl kutlanacak
_______________
İnönü sladında yapılacak kutlama töreninin tafsilâtı
Ebedi Şef Alatürkün Samsuna ayak bastığının yıldönümü olan 19 mayıs Gençlik ve Spor bayramı, İnönü ve Fenerbahçe stadl arında yapılncaktır.
Törenlere saat tam 10 da başlanacak, İnönü stadındaki gösterilere kız ve erkek okulları, deniz ve kara askeri liseleri ve beden terbiyesi teşkilâtına bağlı kulüplerin sporcuları iştirak edecekler, Fenerbahçe stadındaki törene de sivil liselerle askeri liseler ve sporcular katılacaktır.
İnönü stadındaki törende Vali ve Belediye başkam beraberlerinde İstanbul komutanı olduğu halde hazır bulunan sporcuları teftiş ettikten sonra tribündeki mevkiini alacak müteakiben bütün sporcular bir a-gizrian şehir bandosunun refakatiyle İstiklal marşını söyleyecekler ve bu esnada stadyomun bayrak direğine okullardan ve gençlik kulüplerinden ayrılacak dört sporcu tarafından Türk bayrağı çekilecek, aym şeklide tertip edilen bir sporcu grupu da Taksim Cumhuriyet anıtına çelenk koyacaktır.
Dalıa sonra Vali ve Belediye başkam ile okullar adına bir öğrenci 19 mayıs gününün tarihi kıymetini ve Beden terbiyesinin önemini belirten söylevler vereceklerdir.
Söylevlerden sonra bütün gençlik ve halk. Türk ulusu ve Cumhurbaşkanı için üç defa (sağol) çağrış i 11e şeref gösterisi yapacak vc (Dağ başım duman almış) marşı söylenecektir. Marştan» sonra st ad yoma giriş sırasına göre tören geçişine başlanacaktır.
Fenerbahçe stadındaki törende Kadıköy ilçe başkam, bir askeri komutan ve Milli Eğitim müdür muavini hazır bulunacaklardır.
Gençlik ve spor bayramı do-layialyle vilâyet, ordu, belediye, | beden terbiyesi, milli eğitim müdürlüğü ve siyasi partiler adına şehitlikler ziyaret e dlle-ccktir.
19 mayıs günü ve akşamı resmi ve hususi dairelerle gençlik kulüpleri bayraklarla donatılacak ve aydınlatılacaktır.
Yunus
Emre
Eskişehirde şair için bir ihtifal yapıldı
Eskişehir 12 — İlk halk şairimiz Yunus Em renin Sanköyde-kl mezarının yapılışının birinci yıldönümü münasebetiyle bugün bir ihtifal yapıldı. İhtifal İçin Eskişehir Valisi Ahmet Kınık başta olmak üzere öğretmenler. liBe talebeleri bir grup halinde Sanköye geldiler. Ayrıca Ankara Hukuk Fakültesinden dört kişilik bir talebe heyetiyle beraber profesör Necmed-dln Halil Onan da geldi. Civar köylerden gelen büyük bir halk topluluğunun hazır bulunduğu bu İhtifalde şairin hayatı hakkında bir konuşma yapıldı ve şiirlerinden basılan okundu.
Davetliler şerefine Mihalıççık kaymakamı tarafından bir ziyafet verildi.
Soğuk harb
Moskova, Hindistan üzerinde baskı
yapıyor
Çeklerin bir talebi
Ingiliz haberler bürolarının kapatılması talep edildi
Londra 13 (AP) — Çekoslovak hükümeti dün İngllterenin Prag Bmo ve Brstlslavadakl haber bürolarını kapatmasını talep etmiştir. Çek hükümeti İngiliz büyük elçisine bu faaliyetleri durdurmak İçin bugün öğleye kadar müsaade etmiştir.
İngiliz Dışişleri Bakanlığı bu haberi, büyük elçiden gelen bir telgraftan öğrenmiştir. Bir bakanlık sözcüsü, İngllterenin bu talebe uymaktan başka bir çareye malik olmadığını belirtmiştir.
Çek hükümeti, geçenlerde Birleşik Amerika haberler servisinin de kapa tim asını talep etmişti.
Şimdiki halde. tngLliz haberler servisinin faaliyette bulunduğu yegâne peyk devlet Polon-yadır. İngiliz Dışişleri Bakanlığına, Çek notasının tamamı henüz vâsıl olmamıştır.
Askerî malzeme yüklü trene tecavüz Nant.es 13 (A.P.) — Askeri malzeme ile yüklü bir tren, dün Nantes'ln orta yerinde, bir İşçi grupu tarafından dürdürülmüş ve büyük bir top vagonlardan birinden İndldlrllmiştlr.
Tren, yolun üzerine bırakılmış arabalar vasıtasıylc durdurulmuştur. Polis gelmiş ve asayiş liade olunmuştur.
Amerikada haydutluk
Bir halı fabrikasının kasasını haydutlar soydular
Thompsomvllle (Connecticut) 13 (AP) _ Silâhlı ve yüzleri gaz maskesi He örtülü 4 haydut dün Blgelo» - Sanford haJı fabrikasının kasadar odasında para getirmiş olan üç memuru soyarak 15.000 dolar alıp savunmuşlardır.
Haydutlar para getirmiş olan memurları o kadar şiddetli dövmüşlerdir ki, burtlann hastaneye yatırılmaları İcap etmiştir.
1 Ocak tarihinde de yüzlerinde kimyevi kauçuk maskeler bulunan yedi kişi Boston bankasını soymuşlar ve 1.500.000 dolat alıp kaçmışlardı kİ bu en büyük soygunculuk vakası olarak anılmaktadır.
İstanbul - İzmit sahil yolu
Ankara 13 (Akşam) — Bir numaralı demiryolu üzerinde İstanbul - İzmit sahil yolunun en mühim parçası olan Dil İskelesi ile İzmit arasında 36 kilometrelik kısmın İnşaatı vc Karadeniz sahilinde 20 numaralı yol üzerinde Ordıf - Fatsa yolunun ikmal İnşaatı kara yolları genel müdürlüğü tara-ı lir dan lhaleve çıkarılmıştır.
Nevyork 12 (A.A.) — (Üûl-ted Press) — «Business Week» dergisi bugünkü sayısında, Moskovanın, şoğuk harbde tam tarafsız kalması için Hindista-na baskı yaptığını yazmakta ve şöyle demektedir:
■Hindistan Başbakanı Neh-runun, Sovyet Rusyanm Birleşmiş Milletlerden çıkarılmasına matuf her teşebbüse karşı koyacağını ilân etmesi bu baskı yüzü ndendir. Rusyanm şimdi de Nehrudan bir Rusya Hindistan tarafsızlık paktı yapılmasını istemesi mümkündür.»
Dünya harb çocuklarını koruma cemiyeti
Merkezi Amer ika d a olan «Dünya harb çocukların koruma cemiyeti» hesabına dûn bir İngiliz uçağiyle şehrimize Pat Witherov adında 18 yaşında bir kız gelmiştir.
Bu cemiyet, harbde ölen A-merlkan muhariplerinin yetim kalan çocuklarını yetiştirmek, okutmak gayesiyle bundan 12 sene evvel kurulmuştur. Cemiyet, diğer memleketlerde bu vaziyetteki çocukların ruh hâ-Icilerini ve içinde bulundukları' şartları tetkik için Avrupanın 6 muhtelif memleketine Amerikalı muhariplerin yetişmiş yetimlerinden 6 çocuk yollamıştır. Dün şehrimize gelen MİSs Pat Witherov da Avrupa memleketlerine gönderilen yetişmiş 6 yelimden birdir ve bir kaç gün sonra Yunanıslana gidecektir.
İstanbul l) seçim kurulundan tebliğ olunmuştur;
Bazı partiler ve seçmenler tarafından kurulumuza yazı ve sözle vak) müracaat üzerine 14 mayıs 1950 günü yapılacak cilan milletvekili genel seçiminde vuku bulması muhtemel bazı kanuna aykın fiilleri önlemek maksadlle kurulumuz a-şaftıdakl hususlan sayın İstanbul seçmenleri ve 5545 sayılı milletvekilleri seçimi kanununu tatbik ile mükellef vatandaşların dikkat nazarlarına ar-zetmeğl seçimin emniyetle cereyanı bakımından faydalı ve lüzumlu görmüştür.
1 — 5545 sayılı kanunun
88 nel maddesine göre siyasi partilerle bağımsız adayların seçmenlere matbu oy pusula-Jce tanzim ve tevzi olunan lan dağıtmaları ve t ’ ’* ’■ “ “
özel işaret bulundurmaları mümkündür. Ancak işaret ve renkli oy pusulası kullanabilmek için aday gösterme müddetinin bitmesinden en az ılç gün evvel yüksek şeçim kumluna bildirilmesi lâzımdır, Bu müddet İçinde bildirmeyenler renkli oy pusulası ve özel işaret kullanamazlar. Yüksek seçim kurulundan bildirildiği ne göre Cumhuriyet Halk Partisi beyaz kâğıt üzerine başında altı ok bulunan, Demokrat Parti gene beyaz kâğıt üzerine başında D, P. harfleri bulunan ve Millet Partisi hiç bir İşaret bulunmayan beyaz kâğıt üzerine basılmış ve Milli Kalkınma Partisi de yine beyaz kâğıt üzerine M K. P. harfleri ve arı resmlle 1945 tarihini taşıyan oy pusulaları kullanacaklardır. ,
Bağımsız adaylardan Kâm-ran Saka İse filizi renk üzerine basılmış oy pusulası İstimal edecektir. Diğer partiler ve bağımsız adayların bu hususta hiç bir müracaatları olmadığına göre beyaz kâğıt üzerine basılmış ve hiç bir işareti İhtiva etmeyen oy pusulaları kullanmaları kanunen mümkündür.
2 — Bu İzahlara göre bu partiler ile bağımsız adayların kullandıkları renk ve İşaretleri. başkalarının kullanmaları yasaktır. Buna tevessül eden kimseler şiddetle takip edileceklerdir. Sandık kurullarının vc sayın seçmenlerin bu hususta uyanık olmaları tavsiye olunur.
3 — Aynı kanunun 88 el maddesinin son fıkrasına gö-
re siyasi partiler İle bağımsız adayların oy verme yerlerine konulmasını isteyecekleri matbu oy pusulaları, oy verme gününden bir gün önce sandık kurulları baştanlarına teklim olunacaktır. Bu İtibarla sandık kurullarına başkaca oy pusu-lalası vermek ve kapalı oy verme yerlerine koydurmak mümkün değildir.
4 — Bazı vatandaşların karma liste tertip edecekleri işitilmektedir. 27 aday İsmini geçmemek üzere karma liste ter-tibî ve dağıtılmasında kanunenLL bir mahzur olmamakla beraber bu listeler kapalı oy verme A yerlerine koydurulamaz.
5 — 5545 sayılı kanunun 30
31 ve 32 nel maddeleri mucibin- O
- /.........................1 S£,ç- C
bunlarda men kartlarının çalındığı veya Q >■—-.i-'- satıldığı istihbar edilmiştir, JÖ-” nun hu hususla gayet şiddetli müeyyideler kabul ettiğinden gizil ve dürüst olmayan maksutlarla ve seçim neticesine tesir edecek mahiyette olan bu gibi hareketlerden içtinap edil-ı melidir. Bundan önepkj.tebiiğde
_Q seçmen, kartını göstermek ır.cc— buriyctı de olmadığına ııor.-, bu hareket i aranır kotu niyet -İllerin tahakkuk ettirmek iste- JJ5 dikleri gayeyi sağlayamıyacak-ları da muhakkaktır. Bununla/^ beraber kurulumuzca gerekil Luhkikat ve takibatın yapılması için keyfiyet İstanbul Valiliğine ve Cumhuriyet savsı-hğına bildirilmiştir.
Sayın seçmenlerin bu hususta d,a dikkatli olmalarını ve bu gibi hareketlere tevessül edenleri en yakın zabıta memurlarına bildirmelerini vatandaşlık vazife ve hislerinden bekleriz.
6 — Kurulumuz tarafından bundan evvel 5 mayıs 1950 tarihli gazetelerle yayınlanan tebliğde belirtildiği gibi kanuna aykırı hareket edenler hakkında 5545 sayılı kanunda şiddeti! müeyyideler kabul edilmiştir. Bazı hallerde yedi yıla kadar hapis cezaları dahi hükmedil-meşini kanun âmirdir
Sayın seçmen ve Ilgiİerin yu» kardaki hususları ehemmiyetle nazarı itibara almaları 5545 sayılı kanunun M ncı maddesinin I sayılı fıkrası mucibince tebliğ olunur. , .
2 o > o P
BORSA
Ulonhul Bor»aıının 11/S/1SM Haîlfrri
C E K L E B
Çapamı
Londra 1 Sterlin 751
New York 100 Dolar 582 -
Parın 100 Fransa P, 01»
Stokholm 100 İsveç Kr. 21.40
Cenevre 100 İsviçre r 64 03
AmcstcrdEm 100 Florin 73 6S40
Brüksel 100 Belçika F. 5 W
Limon 100 Eskudes 97390
ESHAM VE TAHVİLAT
% 1 FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas - Eraıırum 1 zı as
Sivas ■ Errurum M 30.93
İSli Demiryolu 1 30 ns
İSMİ Demiryolu □ 20 40
İMİ Demiryolu lll 21 40
Milli Müdafaa a ,w
Milli Müdafaa fi 2130
Milli Müdafaa İD 11 -W
miiii Müdafaa rv 2Î.3S
% « FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma 1 ıw> -
Kalkınma □ 99 2»
Kalkınma in 99 70
9-ıb ifiukrazı i 100 -
SHS istikran □ 49 50
1941 Demiryolu ıoo-
HMfl İstikran L M9O
% $ FAİZLİ TAHVİLLER
I9S3 Erfronı 22 50
İkramiyen 11 —
Milli Müdafaa 21.—
Demiryolu rv S8'JÛ
Demiryolu V 99.75
% L5 FAİZLİ TABV İLLER
1949 tanvUl 09 70
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankam J20—
1$ Bankası 30-
T Ticaret Bankası t.—
Arilan Çimento 1545
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPU
Tahvuier l-J 108.—
Hisse senetleri % 60 62 25
Mümessil »enet 67 90
SARRAFLARDA ALTIM
Sallılar
Gulden 33.75
TOrk liram 3550
Sterlin 4B.5O
Reşat 37 -
Klllç* L24
Üçler top'antısı
(Baştarafı 1 inci sahifede) muştur. Toplantının sonunda neşredilen resmi tebliğde iki nokta belirtilmiştir. Bp tebliğde müttefikler Batı Berllnde kalmak hususundaki azim ve kararlarını t-eyid etmişler. Rus-y ada ki Alman esirlerinin memleketlerine iadesi tamamlandığına dair olan Sovyet hükümetinin tebliğinden duydukları derin endişeyi belirtmişlerdir, tebliğde Sovyet Rıısyanın insan haklarına riayet etmediği, bir çok Alman ailelerinin Rus-yada esarette bulunan akrabalarının avdetini boş yere bekledikleri kaydedilmekte ve müttefik devletlerin Rusyadakl asker ve sivil esirler hakkında malûmat almak için her çareye başvuracaktan ilâve edilmektedir.
Üçler konferansı. Altnanvayı Batılı devletler saflarına katmak İçin takip edilecek hattı hareketin esas hatlannda anlaşmış bulunuyorlar. Avusturya banş muahedesi de dünkü toplantıda görüşülmüştür.
Avusturya meselesi haftaya hususi bir toplantıda görüşülecektir. Bugün üçler, yine Almanya meselesi ile meşgul olacaklardır. Bugünkü toplantıya Belçika, Hollanda ve Lûksem-burg Dışişleri Bakanları da İştirak edeceklerdir.
Alman ve Fransız çelik ve kömür endüstrilerinin birleştirilmesi İçin Schumann tarafından vâki teklifi esaslı bir surette İngiliz mütehassıslariyle görüşmek için Londraya bir Fransız heyeti gelecektir.
İstanbul - Bursa hava seferleri
Bursa 12 (Telefonla) — İstanbul — Bursa arasındaki hava postalan bu sene pazar günleri de devam edecek ve ayrıca Bu ısa hava meydanı da ıslah edilerek kış seferlerine açıla-Ü9KU-.'.
AKSAM
8ahtfe 3
13 Mayıs 1950
Çarşı içinden bir ıtriyatçı ve Üsküdar-dan bir manav
Çok kuzu geliyor
r
Yeni ilk okullar
Mal var, müşteri yok

Son zamanardaki iç politika hareketleri dolayısiyle, umumî dikkat, yine tepelere çevrildi:
— Devlet ne yapacak? Hükümet ne yapacak? Yeni seçilecek Meclis, yeni getirilecek Bakanlar ne yapacaklar?
Fakat, bir taraftan da, devletçilik mefhumu tavsamaktadır. Hele muhalefet, daha ziyade liberal bir iktisada meyyaldir. Ofıun için, dimağlarımızı, daha ziyade şu sual işgal etmeli:
— Millet ne yapacak?
Millet asildir; milletin ne yapacağı, devletin nc yapacağından çok daha mühimdir. Ziraatc, sanayie, madenciliğe, nakliyeciliğe, ihracata, iç ticarete. — devletin desteği, devletin ayarlaması olmaksızın, yahut o destek, o ayarlama zayıflarsa — nasıl bir inkişaf vereceğiz? Bir metrûk köyün bir devlet çif-liği manzarası arzetmesi için: bir Kazlıçeşme bölgesinin bir şeker fabrikası intizamına girmesi ve mensuplarının seviyesini o seviyeye getirebilmesi için, ilh, ne gibi bir manivelaya sahibiz?
Devletçilikte mesele daha basit. Çünkü onun ruhunda hir merkeziyetçilik vardır. Merkezde münevverler bulunur: onlar bir plân yaparlar. Ya muvaffak olur, yahut baştan kara ederler. Dört senelik, beş senelik plânlar inkıraz eder: cemiyet zarar etmiş bulunur.
Fakat şimdi heveslendiğimiz liberal teşebbüslerin ruhu bambaşkadır. Çünkü liberalliğin ruhunda merkeziyetçilik, plân yoktur. Her lıamlc, ferdîn (yahut müstakil teşekkülün) zevkinden. düşüncesinden çıkacak.
Bu vadide bir tomurcuklanma görmek istiyoruz. O nerede?
Arada sırada bu minimini goncalardan bazılarını şurada burada görürüm. Meselâ. Çarşıiçinden gererken bir Itriyatçı Nâzım firması gördüm.Ne sahibini tanırım, nc de dükkânına uğradım. Fakat kendi mesleğinde bir gayret, bir heves göze çarpıyor. Sonra, Üsküdar çarşısının çoğu metruk, bakımsız dükkânları arasında bir Havdar Akyıldınm zerzevatçı dükkânı var ki. otomobille. tramvayla, yaya geçen herkesin elbet dikkatini çekiyordun mevsimine göre, en serme ve bilhassa salataya, turşuya uyan sebzeleri, âde»^ ressam, hiç değilse nakkaş gustosivle tertipli-1 yor. Bakmakta duyulmuyor. Bed’’i Rahmi üstat, bu dük-' kamil renk Sununun bir tablo »^»»sa, «r mort» H,’’"t'vnnunda e-hemmıvefli vnr alır.
Hulasaten sunu sövlemek isti’orum: D'-letç’liMn aksi otan liberel ’ıayat. bir mo-zayik tablo halinde, hepimizin müşterek zevkiyle, hiç olmazsa şu r^rsı esnafı Bav Nazmın ve Üsküdar manavı Bav Haydar Akyıldırımın gavret ve hevesiyle bezendirilmek.canlandırılmak gerek Evlerimiz, mahallelerimiz, iş yerlerimiz — Devletçilikten müstağni katırsak — ancak öyle kalkınır. Yoksa, eskisinden daha aşağı bir seviyeye düşeriz.
(Vâ - Nü)
Fakat bazı kasaplarda kuzular 220—260 kuruşa satılıyor
Son hafta içinde şehrimize çok kuzu gelmiştir. Ticaret Bakanlığı kuzu İhracatına müsaade ettiği halde tüccarın istediği flatler yüksek olduğundan ihracatı yapılamamıştı. Buna rağmen ihraç ederiz ümidiyle Trakya bölgesinde kuzu toplayanlar mevsimin geçmeğe başlamasına rağmen İstenilen fiatleri verecek müşteri bulunmaması dolayısile mallarını İç piyasalara şevke başlamışlardır. Bıı sebeple başlayan bolluğun bütün mevsim boyunca devam edeceği söylenmektedir.
Şehrin bazı semtlerinde düşük kaliteli kuzuların 170 ruşa satıldığı görülmektedir. Buna mukabil bir çok kasaplarda kuzu 240—260 kuruştur. Başlayan bolluk üzerine iyi kalitedeki kuzu eti fiatlerinin de düşeceği söyleniyor.
nu-
Mamafih hokkalarda beyaz peynir hâlâ 270—280 kuruşadır. Taze peynirler 180—190, taze kaşarın kilosu da 300—325 kuruş arasında satılmaktadır.


Sunderland takımı bugün Beşiktaş ile karşılaşıyor
Futbolcularımıza tavsiyemiz, yenmek ve yenilmekten ziyade bu futbol üstadiarından bir şey kapmağa yayret etmektir
Bilhassa favuliii oyundan kaçınmalıyız
Turizm işi
Amerikadaki faaliyet
3 yılda yeni 30 ilk okul inşa edilecek
Şehrimizde bir yandan ilk tahsil çağında bulunan çocukların artması, diğer taraftan da mevcut okullardan bir kısmının harab olmağa yüz tutması dolayısile 3 senede 30 yeni ilk okul binasının inşasına karar verilmiştir. Binaların mümkün olduğu kadar az masrafla inşası kin hazırlanan projeler ta3dik edilmlştr. Bunlar 5,6-10 dershaneli olacaktır ve otuz okul 3 yıl çinde tamamlanmış bulunacaktır.

Sundcrlandın üç mühim oyuncusu: Ortada snnlrhaT llall, solda milli takım sağiıafı Watson ve Mc La in
İnönü stadı bugün yine büyük günlerinden birisini yaşayacak. Aç ıldıgı ndanberl futbolda dünyanın en sayılı memleketlerinden olan İsveç. Avus-ta-
Amerikan turistlerinin Avru- ......______..._________.
paya gelmelerini teşvik etmek turya ve İtalyadan gelen maksadiyle New - York’da ku- kımların maçlarına sahne olan rulan ve Marshal memleketleri bu statta bu sefer futbolun temsilcilerinden mürekkep olan mucldl İngllterenln profes-Avnıpa turizm komisyonu Nevr- yönel liginde üçüncü vaziyette York komitesi, turist mevsimi- bulunan meşhur SUNDERLAN-niıı başlaması üzerine son gün- D'ı da göreceğiz. Dünyanın en k-rde faaliyetini arttırmış bu- yüksek futbolu oynanan İngil-lunmaktadır. Bir sene evvel te- terede hem de hayatini futbol -şekkül etmiş olan New-York dan kazanan profesyonel ta-komllesi. Marshal! plânına da- kımla? arasında üçüncülüğü hll on altı memleketin turlştlk elde edebilmek başlı başına bir reklâm için müşterek çalışına- hâdise İken ayrıca hücum hatlarını temin etmektedir. Gazete’ tının tngilterenln en golcü mecmua, radyo ve televizyon- elemanlardan bulunması te dan faydalanan komisyon,' bu arada içlerinde İngiltere Amerikanın dört bir kö’C'.'ne gol kiralının da yer almış ol-erişen ve Amerikalıları Avru-'ması bizim için bulunmaz bir payı ziyarete teşvik eden Lir nimettir, reklâm kampanyasına giriş-[ miştir.
I Bu kampanyanın en nıiies-sir teşebbüslerinden biri de |«Pic-Tours of Europje» namı
IBu meşhur takımın Gala t a-sarayın davetini kabul ederek | Türkiye’ye geleceği belli olduk-ı tan sonra zihnimi kurcalayan bir mesele vardı kİ bu mevzu-
ıısıaı, nıı atın-1 . oır me.-îeıe vara, ki oıı mevzu-
saltanatından‘®u^d^ ria butun futbo1 meraklılarının
da benimle hemfikir olduğunda şüphem yoktur. O da — ö-tedenberi İngiliz futbolculan-mn hariç memleketlere çıktıkları zaman normal oyunlarını I göstermedikleridir — acaba bu
Altın fiatleri
Geçen hafta 36.5 liraya düşen altın fiatleri bir miktar yükselmiştir. Altınlar dün 37.80 den muamele görmüştür.
Alâkalılara göre bu yükselme normaldir. Zira altının on gün içinde 3,5 lira birden düşmesi üzerine elinde altın bulunanlar, bunları satmağa başlamışlardı Bu telâş vaziyeti zail olduğundan flatler bir miktar yükselmiştir.
ınatiîr gönderilen afiştir. Gazeıc-
. lerin bulunduğu 48 eyalette,1
‘ (afişin 8 milyon insan taralın-, dan okunduğu tahmin olunmaktadır. Her afişte her huf-. ta iki memleketin reklâmı ya- _
pılmakUdir. Resimler, TûrUje- ' “f’“‘I olaak” nin reklamını ihtiva eden iki afişi göstermektedir.
Komitede Türkiyeyi haberler şey söylenemezse de bütün Av-bürosu müdürü Nuri Eren tem- rupa memleketlerinde İngiliz-, sil etmektedir. | ... .
Komite, Avrupa meni- bu şekilde şikâyetler ortaya ı leketlerlndekl turistik faaliyete çıktığına göre bunun bir gele-i ait .muntazaman haber bülten- nek halinde bulunduğu mu-| leri yayınlamakladır. hakkaktir. Hem bu hususta
Basın-Yayın ve Turizm oe_' Avrupadan misal getirmeye nel Müdürü Ahmet Şükrü Es-, lüzum da yok. çünkü bundan merin, son defa •---------
bulunduğu esnada, .
turizmi teşvik içir* girişilen teşebbüsler hakkında verdiği izahat bir bülten halinde gazetede yayınlanmıştır.
Bu hususta şimdiden kati bir
rupa memıeKeııerınae ıngııız-. , _ * ... , ,
. . . , „ I Çunku îngillz’rrt yendiğimiz
terin yaptığı maçlardan sonra v ° J ”
ifc. n.t™ | taSdlrde futbol Itlbar.huz art-
mıyacağı gibi yenildiğimiz takdirde de şerefimize naklsa ge-I lecrk değildir. Bütün Dünya
İngilizlerln de. bizim de futbol seviyesini pek âlâ bilir. Bu bakımdan her birisi binlerce liraya maldan bu futbol kurt-
İnşası ihale edilen sokaklar
Feriköy avukat caddesi İle barutçular, adsız nefer, bulanık dere sokakları ve darüUaze yolu mecra inşaatı dün belediyece 20 bin liraya İhale edilmiştir.
Bu okulların onblrl Fatihle. İkisi Kadıköyde, İkisi EyüpLe, üçü Sanyerde, ikisi l'eykozda, dördü Beyoğlunda birer oku! da Bakırköy, Yalova, Çatalca, Eminönü, Üsküdar ve Kartalda inşa edilecektir. Belediye bu İnşaat için üç yılda ödenmek şarlile 4 milyon lira tahsisat kabul etmiştir. Bu okullar tamamlanınca şehrimizin nazı okullarında hâiâ devam eden çift tedrisat usulü tarihe ka.ı-şacaktır.
yapılanlardan he-mianmayan 6 okul Bunlar da bu sene
Türk - İsrail ticaı et görüşmeleri
Türkiye ile İsrail arasında bir müddettenberl cereyan, eden ticaret müzakerelerinin çok nıîısbet bir hava içinde devam ettiği bildirilmektedir. Bu hususa dair verilen malûmata göre iki arasındaki ticaret bu aym sonuna doğru Ankara-da imzalanacaktır.
Ankara vapuru
mütemmim memleket anlaşması
Denizyolları idaresinin «Ankara» vapuru buğun saat 12 de Batı Akdeniz hattı seferine çıkacaktır-.
İSTANBUL RADYOSU
Yagnjı: ŞAZ| TEZÇAN
İngiliz milli takımı oyuncularından soliç Shakleton
öğle ve akşam programlan
İthalâtın artışı iç piyasamızda sarsıntılar yapıyor. Gümrük tahditlerine rağmen dışarıdan gelen şeyler ucuza maloluyor, fiat dii-şiikliikleri başgösteriyor. Bu vaziyet, hususî sermaye ve j devlet elindeki sanayi mıi-esseselerini telâşa düşürüyor: Rekabetin, müstehlik aleyhine yeni yeni tahdit desteklerde takviyesi çareleri araştırılıyor.
Muhtelif sebeplerin tesirde sanayide geri kalmakla beraber sadece müstehlik hir memleket değiliz. İthalâtımıza mukabil bizim de elimizde geniş ihracat imkânları var. Coğrafi vaziyeti itibari le arazimiz çiftçiliğe müsait. Çeşitli toprak ve hayvan mahsullerimiz için dış piyasalarda alıcılar da hazır. 11
Alâkadarların nutukla»**» rında, demeçlerinde senelertr1 den beri aym nakarat tek£j rarlanıyor: *51
«— İktisadi vaziyetimizin^ düzelmesi, yurdun kalkınması için istihsali arttıraca-C ğız, bu sayede ihracatmıızS ithalâtımızdan fazla olacak,{O memlekete döviz akacak.» q
Fakat bütün gayretler > lâfla ve kâğ.t ürerinde kah--, yoT, fazlalık şöyle dursun,^ ihracatımızı ithalât seviye;ÎZ sine bile çıkaramıyoruz;^ memlekete döviz akmasını??* beklerken en nadide gıdît0 maddelerimize mukabil eleU geçirebildiğimiz döviz kı-(D rıntılan da tekrar dışarıya^} sızrvor. ©
Ticaret Bakanlığı kasap- u-lık hayvan ihracına müsaa O de etti. Fakat en istekli mıiş terimiz olan komşu Yunanistan bizimkilere rağbet etmedi, paskalyada istihlâk edeceği yüz bin baş kuzuyu Bingaziden satın aldı.
Sebep?.., Pahalıhk. Müşteri elbette malın ucuzunu arar. Bizim satmak istediğimiz hayvanların fiati yüksek olduğu için alıcı yüz çevirdi.
Pamuklarımızın müşterisi olan Fransız sanayicilerinin bizden mal almak istemediklerini Paris ticaret müşavirliğimizin yazısından öğreniyoruz. Pamuk ihraç rnüesscselerimizin Fran-sadaki mümessilleri mal satmak için elden gelen gayreti sarfediyorlar, fakat fiat-lerimiz yüksek olduğu için alıcı bulamıyorlarmış.
Israrlı müracaatlar üzerine Ticaret Bakanlığı kepek ihracına da müsaade etti. Elimizde satacak kepek var amma dış piyasada rağbet yok. Gazetelerin bildirdiğine göre, bizim Ticaret bor sasında kepeğin fiati 14 kuruşmuş. halbuki alıcılar 10 kuruştan daha aşağı fiat veriyor! armış.
Yabancı sanayiin inciğini boncuğunu toplayıp getiriyoruz. Çünkü maliyeti düşürüp fiati ucuzlatmak sureti-le mamûllerine her tarafta pazar açmak imkânını buluyorlar.
Beri yanda biz, pahalılık yüzünden, rakabetsiz mahsullerimizi bile satamıyoruz. Ziraî istihsalin arttırılması için son zamanlarda girişilen faaliyet bir çok emsali gibi hızını kaybederse daha uzun zaman bocalamaktan kurtulamıyacağımız aşikâr. Dillerimizle beraber ellerimizi de işletmek ağır geliyor galiba.




Açılıj ve- programlar.
Haberler.
K-ırısık şarkı ve türküler «Pl.». Dan.4 m üriği «Pl r.
Sar eserleri - Şarkı vt türküler.
Caz müziği «PL».
Atom ve hidrojen bombası hak-
Radyo salon orkestrası konseri. Haftanın programı.
Programlar ve kupunu. Açılış ve programlar.
Bcctekftr SalAhaddin Pınarın kendi sesiyle kendi eserleri. Dans rnÜrlSl «PL».
Haberler.
İstanbul haberleri.
Caz müziği «PL»,
Şarkı ve türküler. Okuyan; Mefharet Yıldırım.
Dinleyici istekleri.
Serbes saat.
Hafif Batı müziği «Pl.*.
Necmi Rıza Ahıskan ve arkadaşları topluluğu konserL Rejlklaı - SundcrlAnd maçından rilptirtaj,
Haberler
Karışık hafif müzik «Pis, Dana müziği «PL».
Programlar ve kapanı*.

larından oyun İncelikleri mak ve bu hususta çok katli bulunmak lâzımdır, arada bilhassa favuliii dan kaçınmak evvelce aleyhimize yapılan kötü İntibaları silmek bakımından çok ehemmiyetlidir. Bu cihetle takımlarımızın İngiliz futbolcuları karşısında temiz bir futbol oynamasını temenni ederiz.
22.43
23.00
23.30
24.00
ANKARA RADYOSU
Amerika-la evvt“İ gelen Çarlton maçlarının Türk iyede i"1 karşılaşmalarında bu çeşit bir hâdiseye şahit olmadık mı!. Fakat bilâhare yapılan şikâyetler üzerine son maçlarda hakiki Çarlton'u gördük ve ancak o zaman İngiliz futbolü-nün ne olduğunu anlayabildik. Bu bakımdan Sunderlandlı futbolcuların bize hakiki cevherlerini göstermesini temenni ediyor ve bu hususta organizasyon heyetinin İngiliz Idare-1 etleri nezdlnde teşebbüste bu-Ilınmasını istiyoruz.
j SÜNDERLAND'a karşı İlk I maçı bugiin İstanbul şampiyonu Beşiktaş yapacak. İkinci maç sah günü milli takun namzetlerile, üçüncü maç gelecek cumartesi GalatasaraylI, dördüncü maç da pazar günü Fenerbahçe ile olacaktır. Bu kıymetli futbolcularla karşılaşacak olan sporcularımıza tav-
öğle ve akşam programları
an
Teknik okuldaki yatılı kısım kaldırıldı
Yugoslavyada emlâki bulunan Türklerin mirasçıları
1223
12,30
Teknik okuldaki yatılı kısım lağvedilmiştir, Onun yerine Öğrencilere burs verilmesi kararlaştırılmıştır. Öğrenciler bu ayın başından itibaren burs almağa başlamışlardır. Bu suretle şehrimizdeki talebe yurtlarının Millî Eğitim Bakanlığına devri tamamlanmış ve yüksek öğretimde yatılı okul usulü tasfiye edilmiştir.
Millî Eğitim Müdürlüğünde yüksek tahsil öğrencilerinin burs ve diğer işlerini takip ve
J
I
Yugoslavyada emlâki bulunanların emlâklerine karşılık tazminat alacakları hakkında alâkalı makamlar beyanda bulunmuşlardı. Bu beyan üzerine adı geçen memlekette emlâki bulunanların vereseleri harekete geçmişlerdir. Bu sebeple müteaddit hukuk mahkemelerine bir çok veraset dâvası açılmıştır.
150 ton kalay için lisans verildi
İstanbul d a bulunan kalay tacirleri, Mersin tacirlerine İthal lisansı verildiği halde bundan kendilerinin faydalanamam ıklan yolunda Ticaret ve Ekonomi Bakanlığına müracaat etmişlerdir. Bu hususta verilen malûmata göre şimdi Bakanlık İstanbul tacirlerine dc 150 ton kalay ithali için lisans verecektir. Bu kalaylar Holaııdadan sipariş olunacak, aynı zamanda Ticaret Ofisinin piyasaya , daha fazla kalay sürmesini de sağlıyacaktır, joj
14.40
14.53
15.00
- - ..............,, ,— — —.... ....................... .....
İntaç etmek üzere bir yüksek1 slyemlz yenmek, yenilmekten öğretim müdür muavinliği ıh- ziyade kendilerinden bir şey Jdas edilmiştir. | kapmağa gayret etmeleridir
z1 I
AYDA 10 LİRA TAKSİTLE
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 Uradır, Mahmutpaşa Kapalı çarşı kapısı yanında
■■ S E L Â U A T T İ N KARAKAŞL1 ■
I
Açıhs ve program.
M. S. ayarı ve Radyo salan orkestrası «Şet: Necip Aşkın». Haberler.
Sar eserleri, öğle GazeleaL Şarkılar.
Cumhurbaşkanlığı Armoni mu-dknnı «Şef; İhsan KUnçcr».
Gitar Düetinden melodiler «Pl.» Konuşma: «Spor haberleri».
Kayıp mektupları. Akşam programı. hava raporu ve kapanış. Acilli} ve program.
Çocuk Saati. Dans mtUlgl «PL*.
Karışık şarkılar
M S. ayarı ve Haberler. Gcçınaitc Bugün.
Yurttan Sealer Radyo İle İngıllrea. Hafit millik «PL».
Radyo Gazetesi. Scrbes Saat.
incesaz «Karışık fasıl jsrkılarıı Piyano soloları Güzel sesler.
Şarkılar. M S. nyaTi Dans orkestra la Program ve ka|
Cemal REFİK
KF âbone bedeli
Senelik 2t®0 kuruş 5400 kuruş
3 aylık 1500 » 2900 »
3 aylık 800 » 1000 »
1 aylık 300 » —
Adres tebdili lcln elli kuruşluk pul KÖndcrLLmelidir. Aksi takdirde adres deSt3tlrllnu«.
Telefonlarımız Başmuharrir 20585
Yazı h(Wl «>765 - idare 3OMI Müdür 20437
Recep 17 — Hızır t
İnuak G«L Öfile Ürlndl Ak. YaUi E. 7.29 9.28 4.54 8.50 1X00 1.50
V. 3.45 5.44 13.10 İLİM 20.17 22.07 tdarehane: BabıOll civarı
Cemal Nadir sakağı No. 13
A S 3 A M
J.3 Mayıs ju&o
Sahile 4
Yazın tehlikeli bir mikrobu
it
Doktor Zehâi Muammer Tunçman, alınması lâzım gelen tedbirleri birer birer anlatıyor ve bazı misaller veriyor
Yasan: Remzi roZANOCL.Ü
Istan bulda vakit vakit bir salgın halinde dolaşan «kuduz» hakkında, bu- yolda hemen hemen ömrünü vakfetmiş olan Zckâi Muammer Tunçman’la görüşmeğe gittiğim zaman, ö-nûndekl İstatistik cetvelleriyle meşguldü:
— «Kuduz» yazın arlar diye bir söylenti vardır. Kuduzun mevsimi yoktur. Yalnız yazın insanlar daha fazla sokaklara, kırlara yayıldığı için, hayvanlarla temas fazlalaşır ve bunun İçindir kİ bu mevsimde «sırık» adedi artmış olur. Bundan başka üç dört senede bir «kuduz» un bir «dalga» batinde hakikaten fazlalaştığı görülür.» dedi.
Ve geçen Sene Kuduz hastanesine yapılan «ısırık» müracaatlarının 3011 olduğunu vc bu sene de ilk dört aydaki yekûnun 850 yi bulduğunu ilâve elti.
Vaktinde müdahale vc tedavi tatbik edilmediği takdirde on beş gün İçinde beyne giderek ölümü mucib olan kuduz mikrobu, önümüzdeki yaz mevsiminde daha fazla kendisini göstereceği için Dr. Zek&l Muammer Tunçman, kuduzla ciddi bir mücadelenin kati şekilde lüzumuna kanidir Doktor; işin bu tarafını da şöyle izah ediyor:
— Son senelerde kuduz vakalarının artması İki sebepten I-leri gelmektedir. Biri, alelûmum hayvanlarda incubation dediğimiz kuluçka devrinin kısalması, diğeri de eskiden «felci kuduz* dediğimiz kuduzun sakin şekil yerine, şimdi saldırgan kuduz şeklinin kaim olmasıdır.
Yaptığımız incelemeler; eskiden bir köpeğin 30 - 40 günde kudurduğu tesblt edildiği halde, şimdi 10 - 15 gün İçinde kudurduğunu göstermektedir kİ. bu şekilde tezahür eden kuduz vakaları artmış olmaktadır.
Keza, felci kuduz yerine «saldırgan kuduz* şeklinin kaim olması da «ısırık» adedinin artmasında başlıca âmil olmuştur.
Kuduzun şehre, belediye hudutları dışından gelip girdiği muhakkaktır. Şehir dışındaki kopeklerin, kedilerin, vc hattâ çakalların şehir‘civarına kadar inişleri ve hemen hemen muayyen mıntıkalardan şehre girişleri ciddi bir tehlikedir. Halta son günlerde çakalların Bakırköy civarına kadar indikleri ve çakal ulumalarının Bakırkö-yûn İçinden duyulduğu da tarafımdan tesblt edilmiştir. A-
Dcıktor Zckâi Muammer Tunçman
nndoliu sahilinde Beylerbeyi, Kanlıca, Paşabahçe, Beykoz gibi yerlerle, İstanbulda Edirnekapı, Topkapı. Ycdlkule gibi şehrin dışına açılan kapılarından içeri kayan köpekler kuduzun yegâne âmili olmaktadırlar.»
Doktor; kuduzla bugünkü mücadele sisteminin hemen hemen hiçbir fayda temin edemediğine kanidir. Bu hususta da şöyle diyor:
— Serseri köpek ve kedilerin imhası İçin Belediye Temizlik İşlerinde bir kamyonla, iki a-dam vazifedardır. Zaman zaman çalışan bu küçük ekip yerine ciddi bir mücadele teşkilatı lâzımdır. Ve bu mücadele her kazada veteriner teşkilâtı tarafından yapılmalıdır. Biri Belediye, diğeri Vilâyetin olmak Çizere İki Veteriner müdürlüğü vardır; bu işle bunlar meşgul olmalıdırlar.
Mücadele, gayet cezri bir şekilde yapılabilir. Evvelâ sahipli hayvanları, yani bekçilik yapan köpeklerle ev köpeklerini tesblt etmeli ve bunlara mutlaka kuduza karşı «koruyucu aşı» tatbik etmelidir. Bunlar tesblt e-dlldikten sonra, şehrin «köpek giriş yeri olarak tâyin edilmiş olan bclllbaşlı yerlerinde de sıkı (Arkası fi İnci sahifedel
Nuri Halil Poyraz
Alaturka musiki ilerlemiyor — Bestekârlar yenilik yapalım derken Arap musikisine sapmışlar — «Musikimizin ruhuna dokunmaksızm Avrupa musikisi gibi giyinmesini çok arzu ederim»
hoca vc sanatklr Konuşan: SADEDDİN GÖKÇEPINAR
Nuri Halil Poyraz da Ankara * -------------
radyosundan şehrimize gelen-ler arasındadır. Onu Yıldızdaki evinde ziyaret eltim. Minimini tertemiz döşeli bir ev, bir sanatkâr evi. Karşılıklı kahvelerimizi, arkasından da şuruplarımızı içerken hayatını şöyle anlattı:
Hayatı
— 1904 te îneboluda doğdum. Küçük yaşımda îstanbııla geldik. 13 yaşında Müzikal Hümayuna girerek bir taraftan Hünkâr müezzinliği yaparken bir yandan da fasıl takımında çalışıyordum. Fago denilen n-lafranga sazla imtihan verdim ve onbaşı oldum. Aynı zamanda kornasiel ve klâmelc çalışıyordum.
Musikiye alafranga kısmından başladığım halde alaturka beni daha ziyade kendine çekmişti. 1340 senesine kadar imtihanlarla terfi ederek binbaşılığa kadar yükseldim. 340 da Müzikal Hümayun Riyaseti-cumhur muzlkası olunca An-karaya gittik. Burada fasıl takımının şefi odlm. 341 de istifa ile ayrılarak İstanbula geldim. ve Konservatuvar icra heyetine çiTdim. 938 de Ankara radyosu açılınca alaturka kısmı hocalığı teklifini kabul ettim. On sene Ankara radyosunda klâsik Türk n.uslki hocalığı yaptım. 948 de yaş haddi scbeblle emekliye ayrıldım. Bir yıl da emekli olarak çalıştım. Geçen temmuzda tasfiyeye tâbi tutularak İstanbul’a geldim.»
Hocanın Ankara rayosundân tasfiyeye uğramasının mühim bir hâdise olduğunu diğer sa-natkıırlardan dinlemiştim. Kendisine sorduğum halde bft- i' na anlatmak istemedi. Yalnız:
— Bir sanatkârın emekllfte ayrılmasına bir türlü akıl erdiremiyorum. diye tekrarlıyordu.
— Şimdi nc
nüz?
Nuri Halil Poyraz
İle mcşgıılsıl-
JALE ŞAHİN ile FETHİ AYDIN ÜLÜCAN Nişanlandılar İstanbul, 115.950
——
R A I [37 Sinemasında haftanın en güze)
I V I * ' I— I ıX filmi senenin en hoş Komedisi
KALBSİZ KADIN
I tMatlng of Miiiie)
CLENN FORD — EVELYN HEVES ş DİKKAT: Seçim münasebetiyle pazar seansları kHMMM 1750 — 19-30 — 21,30 da
mutlaka öğrenmelidir. Hattâ, bütün gençlere nota öğrenmelerini tavsiye tilerim. Taassup eskiden beri musikimizin zararına olmuştur. Bu yüzden nota öğrenilmemiş. Eski üstatlar nota bilmedikleri için eserlerini tesblt edememişler. Onların çoğu ziyaa uğramış, bunlardan bize kadar gelenler ancak ağızdan agıza gelmiştir.
— Besteleriniz -var mı?
— Elli kadar saz ve söze alt bestem var. Bunlardan en çok beğendiğim «Geçti sevdalarla ömrüm, ihtiyar oldum bugün» şarkısıdır. Yalnız yaşım ilerledikçe hu şarkıya sevgim azalıyor, Zira ben son nefesime kadar genç ve dinç kalmak istiyorum,
— çocuklarınız var mı?
— Maalesef mi diyeyim. Elhamdülillah mı diyeyim, yok. Fakat musikide yetiştirdiğim çocuklarım çoktur.
Bugünkü musikî
— Bugünkü musikimizi ııasti buluyorsunuz?
— Eskisi gibi. Bir değişme, yok. Yenilik yapalım derken, Arap musikisine sapmışız. Musikimizin yükselmesini çBk temenni ederim. Yalnız bunda1 değişiklik yapmağa kalkınca' onu zorluyoruz ve şimdilik hiç bir şey yapamıyoruz.
— Alaturka mııslkl bestekârlarından kimleri seversiniz?
— Klâsik Türk musikisi bestekârlarının hepsini beğenirini. Bunlar Hacı Arif ve Lenıi beylere kadar olanlardır. Yeni bestekârlardan size söyliyecek
I
— İstanbul radyosundaki :
fasıl heyetinde hanendelik yapıyorum. Öd çalıyorum ve hususi dersler veriyorum. ı
— Siz daha ziyade hoca ola- I rak tanınıyorsunuz. Talebeleriniz kimlerdir?
— Semahat Ergökmcn. Kadife Erten, Mefharet Yıldırım, Melek Erdik, Perihan Altındağ, Müzeyyen Senar, Necini Rıza, Sadi Hoşses, Azize Tüzen ve hâlen Ankara radyosundaki bütün okuyucu sanatkârlar.
— Nasıl yetiştiniz?
— Müzikal Hümayunda ho-
cam Veli Kanık'tan — şair Or-| ____________ ______ __________
han Velinin babası, şimdi İs- bestekârları yok mu?
tanbul radyosunda çalışıyor — — Maalesef yok. Dede efen-
Solfej dersi alarak nota öğren-[di zamanımıza kadar yaşasay-dim. Musikiyi öğrenmek iste-'dı belki böyle bir çığır açabi-
var mı? demişler vc temposunu söylemişler. O da «Elbette var» diyerek rast makamında ve yörük semai usulünde kendi eseri olan «Yine bir gül nihai aldı bu gönlümü» şarkısını söylemiş. Hakikaten de vaLse benzer. Yine rast makamında ve Garbın operasına benzeyen Kâr-ı nev İsimli «Gözümde daim hayali cana» diye başlayan eser de onundur. Bu bir kaç sesli olarak pek âlâ söylenebilir. Halbuki mevcut bestekârlar musikimizde hiç bir yenilik gösteremiyorlar.
— Musikimiz gelecekte nasıl olacak?
— Ruhuna dokunmaksızm Avrupa musikisi gibi giyinmesini çok arzu ederim.
— Zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz?
— Notaları karıştırıyorum, Yeni bir şeyler yapmağa çalışıyorum. Talebelerimi yetiştirmeğe uğraşıyorum.
Bizi dinleyen Nuri Halil Poy-raz’ın hanımı Neylre Poyrnz'a: — İstanbula geldiğinizden memnun musunuz? diye sordum.
-r Hoca sıhhatini kazandığı İçin çok memnunum. Yalnız buradaki çalışması bizi ne
maddeten ne de mânen tatmin ediyor.
Hocaya:
— En çok nelerden hoşlanırsınız? diye sordum. Onun yerine hanımı şunları söyledi:
— İntizamı çok sever. Gıdasına ehemmiyet verir. Elimden geldiği kadar istirahatlerinl temine çalışırım. Musikiyi ben de çok severim. Fakat İstidadım yok. Hoca avcılığı, bilhassa balık avını pek sever.
— Ömrünüzü verdiğiniz mesleğiniz sizi tatmin etti mi?
— Maalesef hayır, fakat genç olsam ve mesleğimi yeniden [seçsem yine müzisyenliği tercih ederdön. Musikiyi bir kele-Ibeğe benzetirim. O herkesin -e-linde canlı kalmaz. Sıkarsanız ölür, tutmazsanız uçar. Benim ' de tab'ım buna uyar. Çünkü ne sıkmak ne dc uçurmak ta-raftanyımdır.
Poyraz İsmini nereden aldınız?
— Büyük Dedemiz Fatih’in bayrakdarlanndan Erzurumlu Ahmet Poyrazmış. Yararlıklarına mükâfaten Boğazın ;im--------------- — dilci Poyraz köyü semti ona İsim bulamıyorum. Onların ya- verilmiş. Biz de o ailedeniz, ratmak istedikleri âlemi klâsik musiki ltlbarlle beğonmlyo- > rum.-ı
— Modem Türk musikisi
;ı,
ınucihiyı u^rvıımcK ıs₺e-,aı Demi uoyıe oır çığır açabildi yen onun yazısı olan notayı lirdi. Ona Garptaki vals sizde
Hoca evinin tam mânasi le efendisi, hanımı da onun en candan arkadaşı. Kıymetli sanatkâr son zamanlarda ciddî bir ameliyat geçirmiş ve hanımının İhtimamı sayesinde şifa bulmuş.
— Hayatımı tamamlle eşime medyunum, diyor.
Türk - Ingiliz müzik festivali
Dördüncü konser
Üçüncü Türk - İngiliz musiki festivalinin dördüncü konseri 20 nisan 1950 perşembe günü, bermutat Norm an del Mar’ın 1-dar esinde verildi. Konsere Beethoven'den sonra en büyük Alman senfonicisl Johanncs Brahms’ın Op. 81 trajik uvertürüyle başlandı.
İngilterede çok çalınan, bu güzel ve muhteşem uvertürü, del Mar, orkestra âletlerinin kısımlarını ezberden bilir bir eda ve kolaylıkla çaldırdı.
Vakit ve hah ve sıhhati yerinde bir adam hayatını sürmüş birisi olmakla beraber kadın ve aşk cihetinden mesıid olamamış bir ruhun (Roma yakınında kâin Albano kasabasında yanında misarir kaldığı ailenin hizmetçi kızına, izdivaç teklif edecek kadar, tutulmuş olan büyük Brahms'a bu İtalyan dilberinin verdiği cevap söyle olmuştu: Seninle ev-
lenmek mi? Allah saklasın 1 Benim öyle güzel ve endamlı bir nişanlım var kİ...) Derin ıstıraplarını. haya) kırgınlıklarını sanki ifade etmek için yazılmış olan bu uvertürün başlıca teması viyolonsellere geçtiği zaman İnsanda âdeta bir ürperme hâsıl olur. (Harbe tekaddüm eden senelerde Londan College of Muslc'in, benim de dahil olduğum, orkestrasında bu uvertürü çaldırırken, kolejin, büyük bir muslklcl ve besteci olan muhterem müdürü Dr. FoWİes' in simasının âdeta ulvileştiğini, heyecandan kendisini zaptede-miyen bu ihtiyar ve asil ruhlu înglllzln başlıca temayı, yumruklarını sıkarak, gür ve güzel sesiyle tekrarladığım bugün gibi hatırlarım).
Johannes Brahms. 7 Mayıs 1833 te, bilindiği gibi. Hamburg’da doğmuş ve 3 Nisan 1897 de — hayatının son otuz beş senesini geçirdiği — Viyanada kanserden ölmüştür.
İlk iki senfonisi He son İki senfonisi arasında Brahms iki uvertür yazmıştır: Akademik u-vertür Op. 80 ve Trajik uvertür Op. 81. Bu sonuncusu, sayısına rağmen, ötekisinden daha önce (20 Aralık 1880 de Viyanada meşhur orskestra müdürü Hans Richter'ln İdaresi altında) çalınmıştır. Halbuki Akademik u-vertür, Trajik uvertürle birlikte, on beş gün sonra bizzat bestecinin İdaresi altında Breslau’da çalınmıştır.
İki uvertürden Trajik uvertür daha çok alâkayı calip ve daha çok tanınmıştır. Bu uvertür, kendisinde tragedyayı temyiz eden azamet, asalet ve derin bir vekân İhtiva etmekle beraber, bir konuya tekabül etmemektedir. Bazı tenkldclier Brahms'a (programatik) niyetler isnad etmek İstemişlerdir. Meselâ Hansliçk Şhakespeare’in Ham-^ let'lnden. başkaları Göthe’nin Faust'ünden ilham almış oldu-ğunu iddia etmişlerdir. Fakat müellif kendisi^ eserinin konusu için gözünün önünde mu-'
Dr. Fehmi NÜZ A
ayyen hiçbir tragedya bulundurmamış olduğunu beyan etmiştir.
Trajik uvertürü Joseph Haydn’ jn (Askeri) namı altında tanınan senfonisini taklb etmiştir.
192G - 27 yıllarında Ankarada Cumhurbaşkanlığı orkestrasının konserlerine muntazaman devam etmiş olanlar bu senfoninin, Shubert (Bitmemiş) i vc Mendelssohn'un İskoçyali senfonisi ile beraber. Zeki Bey tarafından sık sık verildiğini hatırlarlar. Bu gibi anlaşılması oldukça kol-y senfonilerin o zaman çokça verilmesi. Garp musikisini Türk halkına tanıtmak noktasından gayet gıi2el bir düşünce ve buluş idi.
Del Mar’ın bu senfoniyi Ida-l resi her cihetten «kusursuz ■ daha doğrusu tam ve mükemmel oldu. Hele mlnuetto’yu idare e-derken bu orkestra müdürüne bakmak cidden bir zevkti. O yüksek boyu İle âdeta fminuet-to) dansını yapıyor gibiydi.
Ondan sonra Fredric Delius’ un (Blr yaz bahçesinde) adlı muhteşem eseri geldi.
29 Ocak 1862 de, İnglîterenin başlıca yün mensucatı merkezî olan, Bradford'da doğmuş ve 10 Haziran 1934 te Paris civarında Orez - sur - Loİng’da ölmüş o-lan Fredric Dellus, İngiliz bestecileri arasında milletlerarası şöhreti haiz olan iki simadan birisidir. Bunlardan İkincisi Sir Edward Elgar’dır.
Delius'un ailesi aslen Alınandır. Kendisi hayatının büyük kısmım Fransada geçirmiştir. Bununla beraber İngiliz halk şarkıları, Elgar’m üzerinde olduğundan çok, kendi musikisi üzerinde nafiz olmuştur. Dellus bu şarkılardan bazı ritmik tipler almıştır.
Eserlerinde «tabiatın şaklna-ne temaşası ruhu* derin suretle hisolunur. Bunun, en bariz misalini bize, musiki festivalinin belki en güzel parçasını teşkil etmiş olan «Bir yaz bah-çesLnde» adlı eseri vermektedir. Kuvvetli bir teknik yardımlyle usta bir elin çizdiği bu lâtif sesler tablosu sona erdiği zaman, dinleyici mebhut ve mütehay-yir. kendisini hülyalar diyarına göçetmlş sanır; mevcudiyetini, bu güzel hülyadan uyanmamak arzusu kaplar...
Musikinin hemen her şubesinde muvaffakiyetli eserler vermiş olan Dellus'u daha iyi anlamak için İngiliz münekkidi Cecil Gray’ın mumaileyhle Sigar arasında yaptığı şu mukayeseyi burada tekrarlamaktan kendimi alamıyorum:
«Asırlarca süren müzikal bir kısırlıktan sonra îngBteıenin aynı zamanda Dellus ve Elgar boyunda ve sınıfında iki besteci yetiştirmiş olmasL dikkati calib olmakla beraber ikisinin birbirinden bu kadar farklı olması daha az hayreti mucip değildir. Birisinde olmıyan ötekisinde vardır. Dellus’un üslûbu (Arkası 7 nci sahifede)

Tefrika No.; Al
— Yazık. Size Sicilyayı baştan başa gezdirirdim. Görseniz orası Cennet gibi yerlerdir.
— Ne yapacağımı ben de şaşırdım. Bir türlü karar veremiyorum. Allaha ısmarladık. Geceniz hayırlı olsun.
— Yarın sabah size kaçta telefon e edeyim?
— Yarın banyo vc masaj var. Daha fazla şeffaf olmak yorgunluğu. Öğle üzeri buluşup bir yerde birer vermut içeriz.
— O kadar mesudum kİ... Sizi görmeden bir gün bile yaşamak bana İmkânsız görünüyor Donat* ha,
— Kötü âdetlere saplanmıya-lım.
Günün birinde ıstırap çekmesi umurunda değildi-, kendisini kaptırmak niyetinde değildi. Merdivenleri çıkarken düşündü: «Sevimli bir çocuk, fakat bana faydası yok. Ona şimdiden haber verdim. Ona karşı samimi davrandım.>
Paoia henüz evde İdi. Gözlerinden kıvılcımlar saçılıyordu.
— Marzlo He döndüğünü gördüm. Belki anahtarı unutmuş-
sun kaygıslyle seni pencerede durup bekliyordum.
— Allahım, ne de lüzumsuz tedbirler!"
— Bak, sen hakiki bir dostluk nedir anlamıyorsun. Neden bana yalan söyledin?
— Hiç de yalan söylemedim. Yemek yediğim lokantada tesadüfen Marzioya rasgeldlm. bana eve kadar refakat etti. Evvelâ o herifi, sonra da benî bıraktı.
— Peki anlaşabildin mi? Bir şeye karar verdin mL?
— Merak etme, kabul edecek olursam sen de benimle beraber Sicil yaya gelece ksin.
— Neden kabul etmiyecek-mlşsln Donatella? Yoksa Marzlo...
Paoia, Donatellanın soyunmasına yardim etmek için tuvalet odaşına kadar arkasından gitmişti.
Donatella hiddette:
— Bana bak sevgilim, dedi, sana her şeyi açıkça söylemeği tercih ederim. Marzio'yu -arası-ra görmekten hoşlanacağım. İyi bir arkadaş, terbiyeli bir genç. Bana arkadaşlık edebilir. Beyhude yere bana nasihat ver-
meğe kalkışma. İstediğim kadar ve istediğim zaman onunla buluşacağım. İstediğim şeyi yalnız ben biliyorum.
Paoia dudaklarını ısırıyordu.
— Gökten inmiş bir meleğe benziyorsun. Fakat seni tanıyan ne yılan olduğunu anlar,
Daha evvel bu sözü ona kim söylemişti? Valentlnanın hayali yine aklında bir şimşek gibi çaktı ve her zamanki gibi Jçlne bir râşe, bir korku girdi. Sanki Valentlna karşısında, o korkunç gözlerini gözlerine dikmişti. Donatana isyan etti: «Kimseye bir fenalığım yok. Hep kendimi feda ediyorum. Beni hıyanetle İtham ediyorlar. Şu halde bu za’fiyetim neye yarar? Bari ben de kötü olayım, hiç olmazsa elime bir şey geçer, biraz saadete ererim.»
Paolaya döylediğl glb| her gün, her akşam Marzlo ile bu-
luştu. Artık ne heyevan, ne ıstırap, ne de nedamet hissediyordu. Marzlo İle olan münasebeti, Armandoya karşı olan büyük aşkına ufak bir leke bile sürecek mahiyette değildi,
Münasebet o raddeye geldi kİ Marzlostız bir adiım bile atamaz olmuştu. Zavallı gencin arasıra saçlarından olsun öpmesine müsaade etmeli idi. Halbuki bunu bile ondan esirgiyordu. Delikanlının otomobili heıgîın emrinde idi. Hediyeler, çiçek buketleri gelmediği gün yoktu. [ Armandonun mektupları muntazaman geliyordu. Maestro. Parlste geçen hayatını en ince teferruatına kadar anlatıyordu. Bittabi hasretin elemler inden, bir an evvel buluşmak arzusundan satırlar dolusu yazılar vardı. Donatella da ekseriya geceleri Marzio ile balodan dönüşünde oturuyor. Armandoya
uzun uzun cevaplar yazıyordu.
Armando, mektuplarında Cristinadan hiç bahsetmiyordu; yalnız Noelden evvel îtaiyaya döneceğini bildiriyordu. İşte bu yüzden Donatella Sicilya mukavelesinin imza işini muttasıl geriye bırakıyordu. Bazı geceler Armando. Donatellaya telefon ediyordu. Sesini işitmekten büyük saadet duyuyordu, fakat sesi o kadar iyi gelmediği için ne dediklerini iyice aniayamı-yordu.
Bir gece Marzlo, kızı evine bırakmadan evvel kırlara doğTU bir gezintiye götürdü. Soğuk bir mehtap, dağ tepelerini aydınlatıyordu.
Marzlo birdenbire fren yaptı ve kolunu Donatellanın arkasına attı. Ay ışığı altında gözleri çok berraktı. [
— Annemden mektup aldım, dedi, yakında kendilerdi! ziya-|
ret edeceğime çok sevinmişler. Aynı zamanda seni de tanımak İstiyorlar. Mektuplarımda hep senden bahsediyorum.
İşte birdenbire ona «sen» diye hitap etmişti.
Donatella donakldı. Marzlo heyecanlı sesiyle sözüne devam etti:
— Seni seviyorum. Bunu sen de biliyorsun değil mİ? Bir daha bu sözü tekrarlamıyacağım, senden bir şey istemiyeccğim. tâ ki betisiz yaşaman güç olduğunu kendi ağzınla söyleyin-ceye kadar. Benim aşkım bir hakikattir, bir ferdadır, bir ebediyettir, Kalbindeki İse rüyadan başka bir şey değil. Bütün gençlerin başından geçen ve sende fazla uzayıp giden bir riiya.
Donatella başını salladı:
— Hayır, Marzlo böyle değil, Benim aşkım bambaşka bir şey, meşum .müthiş bir şey.
Marzio da başım salladı:
— inanamıyorum. Hiç olmazsa ümidimi tamamen kırma. Görüyorsun, senin için her gün ölüyorum. Bir gün senin yû-Izünden sönüvereceğim Donatella. Onun için seni Sicilyaya götürmek, evimde sana hoş bir
hayat sürdürmek, seni bu rüyadan uyandırmak İstiyorum. O filimi çevirmeni senden mutlaka istiyorum Donatella.
Donatella başını önüne eğmiş ağlıyordu.
Marzlo makineyi hareket ettirdi.
— Artık sana bir şey söyle-miyeceğim Donatella. Sabra katlanarak bekllyeceğim. Bak, isteseydim şimdi sana sarılır, öperdim. Yapmadım, çünkü sana vc hissiyatına hürmet ediyorum.
— Sen iyi kalbi! bir gençsin Marzlo. Neden talih karşıma iki müstesna şahsiyet çıkardı?
— Ben müstesna bir şahsiyet değilim Donatello, öteki âşıkm gibi bir dâhi değilim. Seni çıldırasıya seven alelâde bir kimseyim. Sana karşı olan sevgim o kadar ateşin, o derece şiddetli ki âdeta beni korkutuyor.
— Seni korkutmamak.
— Evet, bep de biliyorum, korkulmam alı. Halbuki eli mde değil. Haydi şehre dönelim, şuurumu zaptedemiyerek kabaca bir harekette bulu nmıyayım.
Avdette sustular. Kapının eşiğinde kızın eli avucunda idi.
(Arkası var)
^Tarihten Sayfalar
Sami paşazade Sezai bey
t
Kami paşa zade Sezai bey büyük mücadelesine başlamak özere 1001 mayısında Parlse geldi Ve orada kalemiyle yapacağı mücadelenin esaslarını hazırlayarak Jön Türklerle birleşti.
Kendisi seyahatinden ve Paris teki ilk günlerinden şöyle bahsetmektedir: ıBeş gün beş gece devam eden uykusuzluktan ve geçirilen heyecanlardan sonra akşam üzeri taama vakit bu- ■ lamıyarak otelin girdiğim yatağından ferdası günü öğleyin, dinlenmiş olarak çıktım.
Odam pek yüksekte, gökten inerken birinci kattaydı. Pencereyi açtım, Paris riya ve zekâ içinde cereyan eden hayatına başlamıştı. Bilûfasıla geçen insanları. arabaları, ofiyosiarı seyrediyor ve âcizlerle bikesleri çiğneyerek geçen hotperest bir medeniyetin yürüdüğünü görüyordum.
Sonra odamda dolaşarak kudsi olan bu maksada bu maksadı inkılâba ne yolda çalışırsam müfit olabileceğimi düşünüyordum. O zaman isimlerini telâffuz etmek yasak olan millet, vatan büyük bir yeis içinde ağlıyor, bir çok memurlarla, memur olmıyanlar vatanın necatını ümide cesaret edenlere gülüyorlardı...
Türk, tereddüdü terket. eline kalemini al, zlyasız, ümitsiz, sulhsuz. mûtarekesiz bir mücadeleye gir. O zaman cemiyete dahil olarak (şûrayı Ümmetjin altı yedi sene tevali eden başmakalelerini yazmaya başladım.
Ben dahLl olduğum zaman cemiyet dağılmış. Ahmet Rıza bey mermerden bir heykel gibi ortada duruyor, doktor Nâzım bey ziri nüfuzunda fakat bLr piödes lal bir kaide gibi bulunuyordu. Ferld bey 111 Yusuf Akçura bey [2] cemiyete dahil bulunuyor ve bu iki muktedir genç Şûrayı Ümmet gazetesine ciddî, vakı-fanç makaleler yazıyorlardı.
Bir müddet sonra Ferld bey Mısıra, Yusuf Akçura bey Kaf-kasyaya gittiler. Merhum Ali Salp beyin istifası üzerine Ferit bey Mısırda tab'olunan Şûrayı Ümmte’e hem yazı yazıyor, hem nezaret ediyordu. Akçura bey de Kafkasya da Vakit Hamiyle bir ceride çıkarıyordu.
Gazeteye Şûrayı Ümmet İsmini Boşnak Hoca Kadri efendi koymuş. Kadri efendi müştagil ve mütevekkil ve dalma Şarbona müdavim ve cidden âlim İdi. Yalnız insanların ahvali ruhiyesiyle, usulü muaşereti bu âlimin meçhuluydu. Nakabili imtizaç bir mizacı vardı. Çöğecek bir çömez bekler gibi durur, abus, küskün bir hoca, insanlarla her temas onda şerareler vücuda getirirdi.
O zammı ŞûrayP ümmet Mısırda tab’olunuyor. Fakat daha vatanda intişar etmiyordu. En az nufuz elliği yer İstanbuldu.)
Abdunrahman Sami paşanın bin itina İle büyümüş zarif ve kibar oğlu Londra sosyetesinin genç sefaret kâtibi, İstanbulun ince ve kudretli sanatkârı arlık şiddetli bir ihtilâlciydi.
Çamhcada şiir söylediği ve edebiyat bahisleri ettiği kadar İlk ihtilâl münakaşalarını da yapmıştı. Çocukluğundan beri esarete isyan eden ruhu, onu adını adım asıl mücadelesine doğru götürüyordu.
Bir çok kimseler bu kadar kibar ve İnce bir insandan bu derece şiddetli bir ihtilâlcinin çıkabileceğine şüphe edebilir ve bir gün Sezai beyin İstanbula döneceğine İnanan bir kaç kişi de bulunabilirdi. Fakat onu yakından tan yanlar hiç bir vakit böyle yanlış düşüncelere kapılmadılar.
Şûrayı Ümmet’teki şiddetli makaleler İstanbula ve Yıldızı sarsmaya başlamıştı. Sezai bey n. Abdülhamldl asla mazur görmüyor, memleketteki bütün fenalıkları Padişaha ve etrafındakilere atfediyordu.
Şurayı ümmefte çıkan başmakalelerinden biri olan (Ab-dülhamit - Devleti aliye) İsimli bentte düşüncelerini delilleriyle ortaya koyuyor ve şunları yazıyordu: (AbdtilhamltU Ha.nl 6ultan Osmanın, Fatihin. Selimi Evvelin tahta cülûs ettiği zaman Devleti aliyenin dehşetli bir ordusu, kuvvetli bir donanması vardı.
Devleti aliyenin mevcudiyetini, namusunu müdafaa ve muhafaza eden bu kuvveti anlaşılmaz bir sebeple, tamamen, aleyhinde addederek mahv ve tahribini kendisi için bir şe-ritai beka, bir lâzlmei hayat bildi. Cülûsundan bir kaç ay sonra Rusyaya ettiği Hânı harb ancak on ay sürdü. Devleti Bilyeye ilân ettiği harb İse yirmi yedi seneden beri devam ediyor. Cihana karşı kemali âr ve hicap ile itiraf ederiz ki bu muharebel mahv ve ifnada her an mağlûp olan Devleti aliyedir.
Cülusunu mütaakıp düşmanın plânı donanmayı mahv ve tahrip ile Devleti aliyenin bütün şevahillni müdafaasız, Rus-yanın Karad en İzdeki kuvvet bahriyesine karşı silâhsız bir hale koymaktı...
Devleti aliyeyi bir zaman hâkim olduğu denizlerde tama-miyle müdafaasız, silâhsız bıraktıktan sonra ordulara za-manlyle cihanı titreten kuv-yayı bahrlyeyc. Sultanûlbah-reyn velberreyn namı altında tasallut etmeye başldı. Orduların medarı kıyamı olan ve Mahmudu Sanlnin binlerce canlar pahasına istihsal ettiği İtaati askerlyeyl ihlâl ile o ahengi cenk intizamı başıbozuklar derecesine indirmeye çalıştı. Askerlere hiç bir zaman, hiç bir yerde ateş talimi ettirmek istemedi. Taburları başıbozuk orduları sürü haline getirmekten başka bir şey düşünmedi..... Bugün bir avuç Bul-
gar ilânı harb takdirinde bize galebe edeceklerini ümide cesaret ediyorlar...) [3]
Makale bu şiddetli İLsaniyle devam etmekte ve bütün devlet müesseselerinde görülen gerilikleri belirtmekte idL Şûrayı Ümmet’te, Sezai beyin yazdığı içtimai meselelerimize, terakkimiz imkânlarına ait makalelerde de İstibdat İdaresine hücumlar yapılıyor, fakat ayrıca Padişahı istihdaf eden baş yazılar da yazılıyordu. Bu cümleden olarak gazetede (Çarın ve Abdülhamldln anarşistleri), (Karadeniz boğazında Rus donanması), (Abdülhamldln parası), (Yevmi meşum), (Hamldl-ler) isimli makaleler neşrolundu.
n. Abdülhamlt, aleyhinde bu derece şiddetle nezriyat yapan Sami paşa zade Sezai beyin hatırını hoş tutmak, onu diğer mücadeleciler sınıfından ayırarak istanbula getirmek istiyordu.
Dahiliye Nazırı Memduh paşa 1905 tarihinde Ahmet Muhtar paşaya gönderdiği bir mektupta Sezai beyin İstanbula getirilmesi hususunda şunları yazıyordu:
(... Sezai beyin Dersaadcte gelmekte irael tereddüt ettiği halden istldlfll olundu. Kendi hakkında sezavâr buyurulmuş olan merhamet ve İltifat se-niyel hazrctl Hilâfetpenahlrıln derecaü ülviyBsinl geçende gön-
Kuduz ile
Başta rafı 4 üncü sahlfcde) bir imha, tertibatı yüzde doksan bir muvaffakiyet temin edebilir.
Sonra her hangi bir yerde e-le geçen kuduz bir hayvan, tutulmadan önce pek tabii kİ, daha başka hayvanlarla da temas etmiş, onları da dalamış bulunmaktadır. Ve muayyen müddet hitamında bu kuduz hayvanın ısırdığı diğer hayvanlar da kudurmakta ve bu şeklide salgın üremektedlr. Binaenaleyh bir kuduz hayvanın ele geçtiği semtle, bir buçuk, İki ay kadar sürecek bir «hayvan karantinası» tatbik edilecek olursa yeni kuduz vakaları önlenmiş bulunacaktır. Bunun gelişigüzel bir misalini söyliyeylm. Geçen gün çatalcadan kudurmuş bir merkep getirmişlerdi. Otopsi bunun kuduz olduğunu gösteriyordu. Bittabi bunu kuduz bir köpek ı-sırmıştı. Merkep de üç insanla bir danayı ısırmıştı. Bu şekilde
derdiğim tahrirat lle beyan ve tebşir eylemiştim. Bu nimet pek azim bulunmftsiyle şu fırsattan tamam İstifade etmek menfaati olduğunu mlrlmuma-lleyh elbette düşünmüştür. Gelip gelmlyeceğl hususunda bir fikrj kati dermeyan etmiş olacağından avdet etmek İsterse birlikte gelinmesi, olmadığı takdirde artık sizin orada beklemeniz lcabetmeyeceğlnden. Dlr an evvel avdet olunması lâzım geleceği beyaniyle şıkka tanzim olundu.)
Ahmet Muhtar paşa 4 teşrinievvel 1905 tarihini taşıyan mektublyle Sezai beye vaziyeti bildirdi. Fakat Sami paşa zade bu teklife de red cevabında bulundu.
Namık Kemalin bayrağını Sezai bey taşıyordu ve ona Kemalin de, kendisinin de en yakın dostu Abdülhak Hâmlt kuvvet ve cesaret veriyordu. Lon-drada sefaret müsteşarlığında bulunan Abdülhak Hâmlt yazı neşretmekten menolunmuştu. Sezai beyin yazdığı ateşli makaleleri nasıl bulduğunu soran mektubuna Abdüllıak Hâmit şu cevabı gönderiyordu: (... Ma-kal âtını soruyorsun, bittabi muallâ şeyler, hem muallâ., hem parlak, hem yakıcı. Bilmem kalemini güneşe mİ batırıp yazıyorsun. Evvelâ güneşe sonra da Yıldıza. Mısırlıların başına Ehramları yıkıyorsun. Şapur'a düşeceği uçurumları gösteriyorsun. Bir diğerini de yıldırımdan kamçılarla atebeden saf iline boğuyorsun. Selimi Evvelin Mısıra karşı İzharı ulviyet Ve mehabet eden minareleri hatırıma geliyor.
Benim dilim tutulmuş, fakat kira, ile tutulmuş değildir, Benim kalemim kırılmış, ancak düştüğü İçin kırılmıştır. Sen berk ve raad, zelzele, tufan, ben sönmüş bir volkan...)
Daha 1902 yılında Sezai beyin İstanbula döneceği rivayetleri çıkarılmıştı. Hâmlt bey bir mektubunda Sezai beye (Burada birisi senin istanbula avdet etmek üzere olduğunu işittiğini söylüyordu. Bu rivayet benim bir kulağımdan girip ö-bür kulağımdan çıktı. Aklım kabul etmedi. Bana haber vermeden Öyle bir şey yapmazsın değil mİ?...)
Fakat bu rivayetler hakikat olduğu zaman Sezai beyin nasıl kati bir cevap verdiğini de Hâmit bey haber almıştı. 14 eylül 1905 tarihli mektubunda (Memduh paşadan gelen mektupta acaba seni peygolenşin mİ addediyorlar. Anlaşılan gölge etme başka ihsan İstemem demşlsin...)
Sezai bey hakikaten 'Gölge etme başka İhsan istememi demiş ve büyük mücadelesine azimle devam etmişti.
(Bitmedi)
[1J Hürriyet mücadelelerinde büyük yeri olanlardan eski Dahiliye Vekili Londra ve Tokyo büyük elçi sayın Ferit bey.
[2] Yusuf Akçura bey Cumhuriyet devrinde de Milletvekili ve tarib profesörü olarak hizmetlerde bulunmuştur.
13] Şûrayı Ümmet'in 19 ocak 1904 tarihli sayısında çıkmıştır.
mücadele
bir kuduz köpeğin ne kadar geniş zararı olduğu açıkça gözükür.
Şehirde, her hangi bir ısırığa veya dalamaya uğnyanlar derhal, tedavi İçin buraya koşmaktadırlar. Fakat taşralarda bazı öyle hâdiseler olmakladır kİ; ufak tefek ısırıklara ehemmiyet vermlyenler, on on beş gün I-çlnde beyne gidip yerleşen zalim kuduz mikrobunun masum birer kurbanı olup gitmektedirler.»
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları
Bedelleri nıısusl şariLB-lar tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu vc noter ilânları gibi resmi İlânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya «AKŞAM» İdaresi tarafın -dan kabul edilmektedir.
Dünya 3,350,000,000 yaşında!
Edinbourgh üniversitesi Jeo-oloji profesörü Dr. Arthur Hol-mes'ln yaptığı bir hesaba göre, dünyamız 3.350.000.000 yaşına basmıştır.
Şimdiye karlar dünyamızın 2—5 milyar yaşında olduğu tahmin edilmişti. Dünyan m kaç senelik olduğu radyoaktif bir unsur olan uraniumdan anlatılmaktadır. Aradan uzun zamanların geçmesi ile uran!um madeni çürüyerek kurşuna tahvil olmaktadır. Âlimler yer yüzünde uranium'un çürümesi ile meydana gelen kurşunlan tetkik etmekte ve dünyanın yaşını hesaplamaktadır.
Çekirdeksiz karpuzlar
Dr, Hltoshl Kibara İsminde bir Japon âlimi, lâboratuvann-da çekirdeksiz karpuz yetiştirmeğe muvaffak olmuştur. Dr. Klharanın yetlşdirdlğl çekirdeksiz karpuzların hem yemesi daha kolay, hem de diğer çekirdekli karpuzlardan daha lezzetlidir.
Dr. Klhara karpuzunu yetiştirirken colchiclne denilen bir kimyevi madde kullanmıştır. Colchiclne karpuzun İçindeki çekirdeklerin çoğalmasına mani olmaktadır. Bildiğimiz karpuzların takriben 500 çekirdeği vardır. Halbuki Dr. Klharanın karpuzu yalnız bir çekirdeklidir.
Sallanmıyan gemiler
Amerikada Stanford mühendislerinin son zamanlarda yaptıkları bir keşif neticesi, bundan sonra fırtına ve dalga yüzünden. gemiler sallanmadan seyredeceklerdir.
Mühendisler bu keşfe bundan 10 sene evvel başlamışlardır. 1938 de başlayan çalışmalar harb İçinde iki sene kadar inkitaa uğramış, harbden sonra çalışmalara yeniden başlanmıştır. Yeni keşfe göre inşa edilen vapurlar Virgina sahillerinde tecrübe edilmiş ve son derece müspet neticeler alınmıştır.
Bu keşif oldukça basittir. Geminin her İki tarafına iki büyük su deposu yerleştirilmekte ve depoların dip tarafları ayrı bir su borusu İle birleştlrilmek-tedlr. Sonra depolar yarıya kadar su İle doldurulmaktadır. Dalga neticesi gemi bir tarafa yattığı zaman, hususi surette yapılmış gayet hassas bir âlet geminin yattığı taraftaki deponun tulumbasını harekete getirmekte ve suyu diğer depoya nakletmektedir. Bu suretle gemi gayet kısa bir zamanda muvazeneyi temin etmektedir.
Bekârlık sigortası
Danimarkada bir «Bekârlık sigortası» kurulmuştur. Bu sigortaya taahhüdünü veren bir kız muayyen bir yaşa kadar kısmeti çıkmadığı takdirde ö-lünceye kadar bir maaş alacaktır. Yaş ve verilecek maaş anlaşmaya göredir.
Yeni sigorta çok rağbet görmüştür. Kızlardan pek çoğu bu sigortaya yazılıyor.
Amerikaya damızlık eşek
Los Angeles 12 (AP) — Suudi Arablstamn Al Halfa eyaletinin valisi Şeyh Sait îbni Yahya tarafından, Tcxas petrol şirketinin müdürü Torrey H. Wtbb’e gönderilen iki beyaz ve mukaddes eşek, dün. vapurla buraya vasıl olmuşlardır.
Webb. bu hayvanlan. Amerikan eşeklerinin cinsini tekâmül ettirmek İçin kullanacağını söylemiştir. Bunlardan erkek olam Antar Şam’ın İsadan evvel 30 uncu seneden gelen bir şeceresi vardır ve dişisi Medine Leylâ'nın şeceresi İse yine İsadan evvel 209 uncu seneye kadar gitmektedir. Bunlar şeyhin vermiş olduğu malûmattır.
KONSERLER
Nur«»1fi Şaxl KâşMtUhBj'ln KONSERİ
Türk. Sosyoloji Cemiyeti atlına Sosyoloji Doçenti NurcIUn SazI Koıcml-hal İtirafından 15 mayıs 1950 pazartesi fünü 18,5 da tönyon Frense»- 1 de bir keman konseri veril erek tir. Kcndlljılne piyanoda Ferdi Von Sini- j zer refakat edecektir. Program do; llACnde) Mozart, Beethoven. Krehler, Veraclnl. W»enlaw»ky’dcn eserler vardır.
Davetiyeler Pnpajorjiu v« Nlgo-Kosyan musıJd sajauiarıaduı alınabilir.
Gözlüklü zattan İtibaren: Bağdat Konservatnvan müdürü Azlı Sami, Münir Nureddin, eski Irak Sıhhiye Veziri ve şimdiki Kıral hastanesi doktoru Trofesör Şevket Zahavinln refikası, bayan Münir Nureddin ve doktor Şevket Zahavi
Türk musikisini dejenere olmaktan kurtarmalıyız...
Münir Nureddin ile bir konuşma
V.
Yazan : Cemaleddin Bildik |—~--------
Üç buçuk ay süren Bağdat ve Mısır seyahatinden dönen sanatkâr zayıflamış — Bağda t tâki konserleri — İstanbul radyosunda çalman plâkları — Alaturkayı, alafrangada olduğu gibi resmî bir tedris sistemine bağlamak lâzımdır — İstanbul Konservatuvarmda en mühimmi olan amelî sahada tedrisat yoktur
Bağdattı sanatkâr Münir Nureddin şerefine verilen ziyafetten bir görünüş: Başta Irak Maarif Veziri, eski Sıhhiye Veziri Şevket Zahavi, Münir Nureddin ve Bağdat sefirimiz Rahmi Apak

Refikası ve kızı İle üç buçuk ay evvel Bağdat» giderek 40 gün orada kaldıktan sonra va- ‘ kİ olan davet üzerine Mısır'a geçen kıymetli sanatkârımız Münir Nureddin Selçuk, üç dört gün evvel şehrimize döndü.
Bağdat'ta ve Irak'ın muhtelif şehirlerinde, bilâhare de Mısırda konserler veren sanatkârı dün Nişan taşındaki apar-tımanında ziyaret ederek İntihalarını öğrenmek istedim. Bu konuşmamızda Türk musikisinin bugünkü durumu üzerinde açık ve samimi bir hasbıhal yapmak fırsatını da bahşettiği İçin Münir Nureddln'e müteşekkirim.
Bilhassa işaret etmek isterim kİ bLr çok konserlerini dinlediğim ve yüksek sanat kudretini alkışladığım sanatkârımızla İlk defa karşı karşıya oturup konuşuyordum. Onu dikkatle süzdüm, sahnede görüşümle evinde yakından, görüşüm arasında o kadar büyük bir fark müşahede ediyordum-kİ aldanmadığıma kati surette hükmettikten sonra sormaktan kendimi menedemedim.
— Çok zayıflamış görüyorum sizi üstat! dedim. Seyahat yorgunluğu mu, yoksa rahatsız mısınız?
(— Her ikisi de var. Rahatsızlığımdan dolayı, geldiğim gundenberi evden çıkamıyorum. Bugün biraz lyiceyim. Şayet yarın da kendimi böyle hissedersem öbür gün çıkabilirim.»
Bağdat seyahati
— Bağdat’a İlk defa mı gidiyorsunuz?
•— Hayır! 12 sene evvel Irak hükümetinin davetlisi olarak gitmiş ve muhtelir şehirlerde 10 konser vermiştim. Bu seferki seyahatim hususi davet üzerine oldu. Verdiğim 3 konserden biri Irak Kıra! Naibinin valldtslnln himayesi altında Hll&liahmer namına kadınlar İçin, İkincisi bir .suare konser şeklinde Hlmayel Etfal namına, iiçüncüsu de kendi namıma bir konserdi. Bunlardan başka Konservatuvar bir çay ziyafeti tertip etti Irak Maarif Vezirinin, Bağdat sefirimizin ve Konservatuvar muallimlerinin hazır bulundukları bu çay ziyafetinde Konservatuvar müdürü Aziz Sami bey bLr hitabede bulunarak benden takdirle bahsetti.»
Münir Nureddin şerefine tertip edilen bu çay ziyafetinde
! Irak Konservatuvar müdürü Aziz Sami beyin, bir kopyası sanatkârımıza takdim edilen hitabesini gözden geçirdiğim zaman Münir Nureddlnden «Bir çeyrek asırlık zamandır, başkalarının ruhunu şenlendirmek için öz ruhunu tatlı ve ince nağmelerde eriten büyük Türk sanatkârı* diye bahsedildiğini görüyor ve takdirlerle, dolu olan hitabeden, Münir Nureddinin şahsı ve sanata hak kındaki şu satırları buraya nakletmekten kendimi mene-
demiyorum:
«Münir Nureddin bey, bütün mevcudiyetini sanata hasretmiş, sanatın âdeta ayrılmaz bir cüz’ü haline gelmiştir. İşte bu sebeptendir ki ruhlar onu dinlediği vakit büyük bir heyecanı bediinin tesirile titrer ve içten gelen bir sesle onun sanalına karşı hayranlığını tekrar edip durur.»
Bu hitabeden sonra ziyafette Konservatuvarm Garp musikisi kısmı hocalarlie Şark musikisi kısmı hocalarının ölr konser verdiklerini, Münir Nu-reddtoin de kendilerine bir kaç şarkı okuduğunu öğreniyorum.
Musiki gelişmesi
— 12 sene evvel gittiğiniz Irakta bu defa ne gibi bir yenilik gördünüz?
■— On iki yıl zarfında gerek imar, gerek sosyal ve gerek sanat bakımından çok büyük bir gelişmeye şahit oldum. 10 sene evvel Şerif Muhiddln beyin kurduğu Koııservatuvarda musiki bakımından büyük bir terakki göze çarpmaktadır. Şayanı memnuniyet bir tarafı da şudur kİ hükümet de musiki sanatını himaye etmektedir,»
— Şerefinize verilen çay ziyafetinde şarkınızı okurken sazla kim refakat ediyordu?
«— Yine ben! Hem tambur çaldım, hem okudum...»
— Orada otelde mi kaldınız?
«— Hayır! Kaldığım kırk gün zarfında oranın maruf bir ailesinin misafiri idim.
— Radyoda da okudunuz mu?
«— Evet! Radyoda da bir konser verdim.
İstanbul radyosunda niçin okumuyor?
İstanbul radyosunun açılmasını mütaakıp bir kaç defa Münir Nureddinin şarkısını dinlemiştim. Fakat sonra ne oldu bilmiyorum. Sanatkârın şarkı]arını duymaz oldum. Bu zaman zarfında. Mîinir Nured-dinin para hususunda radyo
ldaresile anlaşamadığı yolunda rivayetler çıktığını hatırlı-yarak. bu söylentinin ne dereceye kadar doğru olduğunu öğrenmek İstedim. Sualime «katiyen.!» diye cevap veren Münir Nureddin:
«— Para meselesi katiyen mevzuu bahis olmamıştır, diyor. Ecn İstanbul radyosunda sırf bîr prensip anlaşamamadığı noktasından okumuyorum.»
— Bir kaç defa okumuştunuz?
«— Asla!... İstanbul radyosunda hiç okumadım.»
— Demek o dinlediklerimiz plâklannızdı! Plâklarınızı sizden aldıkları müsaade fle mİ çalarlar?
Münir Nupeddfnin yüzünde acı bir tebessüm belirmişti*
«— Tiirklyede. dedi, sanata müteallik işlerde müsaade alındığı vâki midir kİ nana sorsunlar... Dinledikleriniz hep plâklfirımdır.»
— Bunun bir hakkı telifi yok mudur?
(Ariıası « nci sahi İrde i
Öğretmenlerin yazın dinlenecekleri okullar
Yaz tatilinde öğretmenlerden hava değişimine ihtiyacı olanların tatil aylarında oturacakları kagir evsaftaki okullar Millî Eğitim müdürlüğünce tesblt e-dilmiştlr. Dinlenme yeri olarak tesbit edilen okullar şunlardır: Bakırköyde: Karlaltepe, Yeşilköy ve Küçükçekmece ilkokulları.
Beykozda: Ahmet Mithat E-fendl. Çubuklu. Poşabalıçe, Ana doluhisarı ilkokulları.
Kadıköy'de: Özdeınlrofilu, Bostancı, Suadiye, İkbaliye ilkokulları.
Üsküdatda: Beylerbeyi, üçüncü orta ve Kandilli kız lisesi.
Sarıyerde: Yenlköy ve Kirej-bumu ilkokulları.
Kartalda: Şayeste kadın ve Pendik ilkokullarıdır.
S«hlfe B
akşam
13 Mayıs 1950
I
|^ER AKŞAM
R HİKÂYE
Beni seviyorsun^,
Mahkeme Koridorlarında
salo-
tl-
Sofi: 26 yaşında sevimli ve ağırbaşlı bir kız.
Lulu: 19 yaşında. Sofinin kız kardeşi.
Rober: 30 yaşında. Lulunıın nişanlısı.
(Gece vakU Sofi, bir koltuğa gömülerek nakış işlerken na Rober gidiyor'
Rober — Bunsuar Sofi!
Sofi — Bonsuvar Rober.
Rober — Lulu nerede?
Sofi — Annem ile beraber
yatroya gitti ve sizin de oraya gidip kendisini bulmanızı söyledi.
Rober — Gece vakti niçin nakış İşliyoısun Güzel gözlerine acımıyor musun?
Soü — Tiyatroya gitmen zamanı gelmedi mİ Rober?
Rober — Sualime niçin cevap vermiyorsun Soft? K12 kardeşinin nişanlisıyım Kalbini bana serbesçe açabilirsin, senden şu suali sormağa hakkım var: Niçin evlenmek istemiyorsun?
Sofi — Ben kocamış bir kızım! Evlilikten hoşlanmam Bunu kaprisime atfet mel i
Rober — Samimi kanuşnıu-
Hoyır,
dim. Fakat karktuğum başıma geldi. Sırü sempati sevktlc iki hemşireden biriyle nişanlandım, öteki kız kardeşi de çılgınca sevdim.
Sofi — Söylediklerin sahi 0-lamaz Rober. Aldanıyorsun. Sen beni sevmiyorsun.
Rober — Seviyorum seni Sofi. Eminim ki sen de beni seviyorsun.
Sofi — Hayır, hayır, seni sevmiyorum.
Rober — Beni seviyorsun. Bu sevgi yüzünden mahzunsun. Evet. Bunu biliyorum, anlıyorum. Esrarengiz şekilde sevdiğin benim!
Sofi (hıçkırarak) hayır...
Rober — Dudakların hayır, göz yaşların ise evet diyorlar.
(Delikanlı, genç kızın yanına sokularak kolları arasına alır. Sofi iradesiz ve bitap başını arkaya doğru çeker)
Sofi (lltriyerek) — Beni sevmen doğru değil.
(O sırada Lulu odaya girer. Ablasını Roberin kollan arasında görünce, tebessüm eder Ro-yorsuun. Sofi' Yirmi altıya ye- ber İle Sofi, odaya girdiğinin ni bastın. Niçin böyle mânâsız farkında değillerdir.) konuşuyorsun. Yüzüme niçin Rober — Soflciğim, benim se-bakmaktan çekiniyorsun? Sana ni sevdiğim kadar sen de beni açıkça söyliyeyim ni seviyorsun.
Sofi — ı telâşlı telâşlı) Hayır, hayır, kimseyi semvlyorum.
Rober — Niçin böyle hırs ve hiddetle hayır diyorsun, söyle bana Sofi, kimi seviyorsun?
Soft nişanlın Luiuya iltihak için tiyatroya git.
Rober — Nişanlım beni burada bekliyebllirdi, hşlbukl kalkip gitti, çünkü beni sevmiyor, nişanlanmamız da tesadüfi oldu.
Sofi — Lulunun bu hareketine fena mâna vermeğe kalkışma! Aceleci bir kızdır...
Rober — (kendi kendine konuşuyormuş gibi) — Aşktan korktuğum İçin sevgisiz nişanlandım. Halbuki şimdi anlıyorum ki aşk. ölüm gibi kaçınıl maz bir şeydir, aşktan ne ko.ü«»
Tarihten çizgiler
* (İktibas hakkı mahfuzdur}
OsmanlI beyleri Isketing Palasta
(İsketıng Palas kırk sene evvel, şimdi Melek Sinemasının bulunduğu yerde idi)
Düğünde yardım etmek sevaptır!
mi? Sen biri- seviyorsun Gel de beraber ka-
• çalım sevgilim.
' Sofi — Hayır, hayır, sevlşme-meüyiz Rober! Kaçmamalıyız. Böyle bir şey. cinayet olur. Lu-luyu düşünsene Rober!
________ ___________ | Lulu (söze karışarak) —Beni — Haydi Rober kalk da de düşündüğünüze teşekkür e__________- derim.
I Sofi, kız kardeşinin sesini, du ' yunca Roberin kollan arasından sıyrılır ve yüzünü ellerlle örter. Delikanlı da mahçup başını öne eğer »
Sofi (Luiuya hllab ederek) — Affet beni hemşireclğlm. Ben buradan gideceğim, ortadan yok olacağım. Senin ıstırap çekmene sebep olmak Islerem. Rober. şenindir!
Luiu (Delikanlıya dönerek) — Aferin sana Rober! Daha be... kadar nlmle evlenmeden bana ihanet kaçınsak pençesinden kur: ula- ediyorsun. Üzülme! bu andan mayız. Soruyorum sana Sofi: itibaren hürsün, serbestsin, ts-Sevdiğin erkek seni sevmiyor tedlğin kızla evlenebilirsin, da onun için mi ıstırap çekiyorsun
Sofi — Ne kimseyi seviyorum, ne de ıstırap çekiyorum.
Rober — Yalan

İSofl — Nişanlın benimle ev-lenmlyecek. ölümü tercih 8de-rim de Roberle evlenmem.
| Lulu — Yapmacık hareketle-söyleme rl bırak. Seviştiğinizi çoktan an Sofi. Ben ruhunun İçini okuyo- lamıştım. Aşkınızı birbirinize ram. ’ltlraf eLmeğe fırsat vermek içLnj
Sofi — İnsanın ruhunu ancak bu akşam sizi kasten haşhaşa Allah bilir. ' bırakarak tiyatroya gittim.
Rober — Sofi, seni ilk gördü- Plânım muvaffak oldu. Şimdi fitim zaman içimde garip bir his mesut ve bahtiyarım, duydum, öyie sanıyorum kİ ay-' nı duyguyu sen de hissettin. Senin sükûtun ve esrarlı vaziyetin. nişanlımın neşe Ve şetaretinden daha fazla beni ilgi- Sofiye sarılıp öpsene. (Sofiyi e-lendirmege başladı. Bunlara ne mâna verebiliriz?
Sofi — Rober. beni rahatsız etmeğe başladın. Kalk da nişanlının yanma git.
Rober — Sofi, senin kimi sevdiğini bilmiyorum ama ben yal-mz seni seviyorum.
Sofi — (heyecanlı) Sus Allah aşkına! Söylediklerin müthiş bir şeydir.
Rober — Aşktan kaçmak, aşkstz evlenmek istedim. Çünkü sevdadan korkuyordum, ben yegâne kıymetli şeyin ancak aşk karı koca arasında sadece bir olduğunu şimdi anladım sempati mevcut olmasını İster-1 Çeviren: A. HİLÂLİ
Sofi — Ah iyi kalbli hemşi-reclğlm!
Lulu — Haydi Rober! Bu andan itibaren nişanlın sayılan
ünden tutarak Roberin yanma götürür) Öpüşsenize, Ben sizi nişanladım.
Rober İle Sofi, heyecanla kucaklaşıp öpüşürler)
Lulu — Annemle konuştum. Vaziyeti kendisine anlattım. O da evlenmenize razı oldu.
Sofi (kızkardeşlnl kucaklıya-rak) — Ya sen ne olacaksın Lulu?
Lulu — Ben de seveceğim bir erkekle evleneceğim. Dünyada
— Beni hakikaten sevdiğinize nasıl inanayım?
— İşte ispatı; sizinle beraber kaymak için patinaj öğrendim!...
— Şu Frenklerin ne acayip eğlenceleri var. şöyle faytona kurulup gezeceklerine kaymaktan zevk alıyorlar!
— Oh... Şu düşüşün letafetine bak azizim?
Karadeniz ilâve postası
Denizyolları İdaresi tarafından alman yeni bir kararla, cumartesi günleri Glresuna kadar giden Karadeniz ilâve postası. bu haftaya mahsus olmak üzere pazartesi günkü aralık seferiyle birleştirilmiştir. Giresun postaları önümüzdeki haftadan itibaren tekrar normal programa göre yapılacaktır.
Ayrıca Karadeniz iskelelerinde fazla yolcu görüldüğü takdirde «Cumhuriyet» vapurunun da İlâve seferleri yapması kararlaştırılmıştır.
Altın bolluğu
Tanca 12 (Nafenl — Bazı mali eksperler. Avrupa piyasasında fazla altın görülmesine sebep olarak Tanca serbest piyasasındaki altın hareketlerini göstermektedirler. Hiç bir kanunla bağlı olmayan bıı beynelmilel bölgeye son seneler zarfında fazlasıyle altın gelmiş ve burası bir nevi beynelmilel altın çarşısı haltıü almıştır.
Bazı tahminlere göre. Tanca bankalarındaki altın stokları 30 milyon sterlin değerindedir
Diğer taraftan bu beynelmilel limanın bir nevi kaçakçılığın başkenti haline gelmekte ol Iduğu da kaydedilmektedir.
Üniversite rektörü Vaşington’da
Vaşlnglon 12 (A.A.) — Dışişleri. Bakanlığından bildirildiğine göre. İstanbul üniversitesi rektörü Ömer Celâl Snrç Va-şlngtonn gelmiştir. Rektör, burada bir kac gün kaldıktan sonra Amerikan üniversiteleri ve profesörleri İle temas etmek üzer Birleşik Amerikanın çeşitli şehirlerini ziyaret edecektir. Meşhur istatistik mütehassısı ve Türk İktisadiyatı bahsinde milletlerarası bir şöhrete sahip olan Sarç Birleşik Ameri-kada takriben altı ha Ha kalmak tasavvurunda dır.
Oarry Davls adında bir Amerikalı kendisini dünya vatandaşı Hân etmişti, tsviçrede Jean Babcl adında bir gazeteci de kendisini Avrupa vatandaşı ilân etmiştir. Bu adam da Garry Davls gibi açıkta vakit geçirmekte, etrafında bir çok meraklı toplanmaktadır.
Birinin sağ bileği, öbürünün sol bileği aynı kelepçenin iki halkasına geçirilmiş. Kanepede birbirlerine küskün gibi, mümkün olduğu kadar sırtlarını dönmüş vaziyette oturuyorlar. Biri sarışın. çakır gözlü, ufak yapılı. kırk yaşlarında. Öbürü esmer, uzun, tıknaz, daha genç görünüyor, Karşıda duran seyrek saçlı, gerdanı katmerli adam onlara bakarak içini çekip diş gıcırdatıyor. Evvelâ onun yanma git tik;
— Ne haber, ahbap? Dâvan mj var?
Kelepçelileri işaret etti:
— Baksana, iki tane av getirdik mahkameye.
— Sen mi yakaladın onları?
— Bırak Allah aşkına. Az kaldılar ki gırtlağımı sıkıp boğsunlar beni. Bereket versin, komşular yetiştiler.
— Kavga mı ettiniz?
— Güpe gündüz beni soymağa kalktılar.
—Yolunu mu keskiler?
— Hayır, dükkânı soyu-
yorlardı. Benim bakkal dükkânım var. Öğleye doğru müşteri kalmadı, ben de yerime oturup hesaplara bakmağa başladım. O sırada şu esmer adam içeriye girdi, selâm verip önüme dikildi; . Bizim tarafta düğün var. Yiyecekleri senden alacağım, Evvelâ bana fiatleri söyle de yazayım, düğün sahibine gösterip danışayım» dedi. Yağ. fasulya. pirine, peynir, şeker, zeytinyağı fi-atlerini ben söylüyorum, o yazıyor. Herif önüme öyie bir dikildi ki. tezgâh başında oturduğum yerden dükkânın içerisini göremiyorum. Bir aralık tıkırdılar duydum, galiba müşteri geldi, diye ayağa kalkmak is-1 „UII4Uluım KIIUıe, auı.
tedim. Fakat karşımdaki a- Eenim arkadaşım filân yok. dam: ..Dur beyahu. Otur da şu adamın adını şanını bil-şu fiatleri tamamla. Benim mem Yüzünü İlk defa bak-acele İşim var. bekliye m eni. kal dükkânında gördüm. İn-diverek omuzuma çöktü. O sanın tanımadığı adam ar-zaman içime şüphe girdi. Radası olur mu? İnanmaz-Ayağa kalkıp Önümdekinin san sor
omuzundan basımı uzatınca rr(»ndi^i başını çevirip ses-
ne görsem beğen— ©iz? Su jendi:
sarı saçlı herif el-.nd’ — Söylesene Yunus. Ben
man bir senetle prinç cuva- «gnî tanıvor muyum? Arpa. t — avllç kumrusu gibi susacağına,
ağzını ac da iki çift lâf söy-
sadeyağ, on paket tereyağı, sekiz şişe zeytinyağı, şeker, peynir, zeytin, pirinç velhasıl eline geçeni sepete tıkmış.
— Düğünün eksiklerini tamamlamış desene.
— Öyle ya, parasız eksikleri babam da tamamlar.
Maznunların yanma gittik, evvelâ esmer adamla konuştuk.
— Ne yaptınız, ahbap? Kayıtsızca dudak büktü: — Hayırlar, bey kardeşim.
— Yaptığınız iş pek hayırlı değilmiş.
— Yook. bu lâfını kabul etmem, bey abi. Ben her zaman hayırlı işler için çalışırım Bu sefer de öyle yap- ‘ tim. Mahallemizde vemekliLL bir düğün vardı; Oteberiyip) sen alıver. ıkdık-ı Ben defi böyle bir hayırlı ise \ ırdı-ç^ mim dokunsun diyerek bu-., nu uzrnr.ıc aldım. Duğun O yardım etmek sevaptır, bey _ o
- Evet anıma senin alış™ verise başka şeyler de karış- $2 mış. ©
— Hâşâ bunu kabul et- > mem. Benim işlerime hiç b 0 şey karışmaz. Dükkünda ö- (D teberiyo elimi bile sümıe-^ elim. Fiatlerİ öğrenip düğün o parayı getirip öteberiyi â£a-__ çaktım.
—Sen fiat yazarken arka-JB dışın yağları, sekerleri sepe-JO te doldurmuş. ©
Mutebayyirane etrafına/} bakındı;
— Benim arkadaşım kim. bey abi?
— İşte, yanında oturan adam senin arkadaşın değil mi?
— Amma yaptın ha! Sen duydum, galiba müşteri gel- bari üzerime iftira atıp da di, diye_ ayağa kalkmak is- günahıma girme, bey abi.
san sor.
Kendisi başım çevirip ses-
iımn bn«ıha dikilmiş, ’p-»”" ■_____'__©_©_________
avuç dolduruyor. «Heeev! --- ”©7
Sen kimsin? Ne yapıyorsun je Kahvede dırdır...
or?da'> > diyerek tezgâhlan Kırdığı potun farkına fırladım. O m i indeki herif o- vardı, sustu. Öbürü bovnu-muzlarımdan tuttu boğuşma nu bükerek çeneyi açtı: ğa başladık ■' -n-a b^iriı de _ vallâ. billâ. namussu-geldi. ikisi bir olun üzerime zum ki vatandır, bey abi. çullandılar. Hani, zayıf, ce- Eğer su adam beni tanıyor-limriz bir adanı olsam ora-|Sa A|lah bin türlü belâsını cıkta haklıvaeaklar beni, yersin. Arkadaşlık filân yok Anladım ki ikisine birden aramızda, gücüm yetmiyecek. bağırma ğa başladım. Bu sefer beni bıraktılar, sepeti kapıp kaçmak istediler amma dışarıdan sesimi duyanlar yetişip ikisini de yakaladılar, o sırada polis de geldi. Meğerse el birliğile kumpanya kurmuşlar. biri benî lâfa tut-mus. arkadaş, dükkân. Spy-jXa unu.a!i “ mağa kalkmış. ' beraber ere kadar getir.
t ......................
— Peki, sen ne diye dükkâna girip sepeti doldurdun?
— O da yalan, bey efendi kardeşim. Senetı ben doldur madun. Dükkânın önünden geçerken bîr efendi bana; «İçeride bir sepet dolusu eşya var. Onu al da benimle ’ • sa" -Sepete neler doldur.™ W™ kâfcıt vereyim- de
| (Arkası 1 nci «ahıfedei
— Sorma. Beş kilo kadar Ce. Re.
BİR SEVGİLİ ÜĞRÜM
Aşk vç macera romanı
Yazan: Carter Dickson Tercüme eden: Vâ - Nû
— Fakat siz, ayni günde ikinci defadır ki kahvaltı saatinizi şaşırdınız! Kendinize İyi bakmaz oldunuz, Tom, bu ha Un İze fena halde kızacak.
_ Evlâdım!— diye cevap verdim Şimdi artık, oğlum Tom benim bir çok hareketlerime kızar oldu ama. ben. ona ehemmiyet vermiyorum
Ucu dudaklarının ruju İle kızarmış bir sigara içmekle olan Belle, beni pek hoş bir şekilde azarladı:
— Niçin böyle kendinizi harcayıp duruyorsunuz? Yanınızda kim vardı sizin? O acalp koltuğu olan şişman moruk mu? Hani, ben evliyim dedJmdl de inanmamıştı, o mu?
- İyi tahmin ettiniz Bir de polis âmiri varoı. Ve, ressam Fer. arş.
Molly, sordu:
— Kuzum, bu Sir Stanley hakkında vazıh bir fikriniz var
— Fikrim şu kİ, senatör biçiminde giyinmişti.
İki genç birbirlerine hayretle baktılar. Sonra, İkisinin de aklına, birdenbire aynı şey gelerek, aynı zamanda haykırdılar:
— İmparator Neronl
— Nasıl?— diye şaşakaldım — Siz de mİ?
Belle, izahat verdi:
— Evet. Bugün sabahtanbcrl hep aynı hikâyeyi işitip duruyoruz. Şu bahçıvan Johnson yok mu...
— Wlllle Johnson mu?.. Şimdi nerede?
— Kodeste.
— Efendim?
— Kodeste, hapiste, zindanda. kilit altında... Aynasızların kapanına yakalandı, falan filân...
Belle'İn bu husustaki lügatinin pek geniş olduğu anlaşılıyordu. Verdiği habere de şaşıla-mazdı. Bununla beraber, bahçıvanın ne şekilde tevkif edildiğini tahkik ettim. Bu malumatı vermek. Belle’ln işine geldi:
- Ah, seyredilecek manzaraydı, kaçırdınız. Ben. saat ikiyi yirmi geçe sularında, WılUe Pierce He beraberdim. Şu hancı yok mu, onunla... Bana, beş altı defa gelip dedi kİ: «Alı, bayan Sulllvan! Nasıl tazyikler altında kaldığımı tasavvur edemezsiniz. Size tekrar müracaata mecbur oluyorum.» tşle böyle konuştuğu sırada, bisikletli zebani, cehennemden fırlara ış-casına üzerimize doğru uğradı. Bahçıvanın ne durumda olduğunu anlamak için onu o durumda görmeliydi, başka çare yok. Meyhaneci de onun o halini görünce, fevkalâde korktu ve haykırdı: «Aman, * benim dükkânıma girme de nereye İstersen git, Johnson.» Bu hay-
kırma. bahçıvanı büsbütün çileden çıkarmış olacak. Çünkü, etrafta bir daire çizdi: Wlllle' nln meyhanesine yıldırım gibi daldı.
Gülümseyerek:
— Zavallı hancının talihi yokmuş.— dedim.
Belle cevap verdi:
— Evet kargaşalığın bu derecesi görülmemiştir. Dünküne taş çıkartmış olacak. Fakat, mesele bundan da ibaret değil. Arbede üzerine jandarmalar geldi, ne olup bittiğini bahçıvana sordu. Bahçıvan da, havsalaya sığmaz bir hikâye anlattı. O derece haykırıyordu ki, tek kelimesini kaçırmadım.
— Tahmin ediyorum: imparator Neron da o sırada işin içine karıştı.
— Evet, doğru. Bahçıvan, imparator Neron’un kendisine on şilin bahşiş verdiğini söylüyor. Bu bahşişi, Baker’s Brldgde de vermiş. O da kafayı çekmiş. Buğun de. imparator, seyyar tahtı üzerinde zuhur edip bahçıvanı takibe kalkışmış. Bahçıvan, sarhoş olduğundan dolayı, jandarmalar, onun bu halini bir içki deliliği zannettiler, herifi
tıktılar kodese. Halbuki, benim kanaatimce, Johnson, iyice Çil-dırmamıştı. Aklının bir kısmını hâlâ muhafaza etmekteydi.
Molly, dedi ki:
— Babam da o sırada buradaydı, Lynmouth’da göreceği bir müşterisi varmış. Johnson'a bir faydası dokunup dokunmı-yacağmı ona sordum. Babam da bahçıvanı hapisten çıkarmak İçin teşebbüse girişeceğine dair bana vaidde bulundu. Doğrusu şaşırdım.
Güzel ahbaplarıma:
— Bahçeye girmez misiniz? — dedim.
Molly:
— Pekâlâ... Maalmemnuniye. Bizim de size söyllyeceklerimız var, — diye yürüdü.
Elma ağacnın altındaki koltuklara yerleştiler ve gevezeliğe başladılar.
Belle, diyordu kİ:
•— Aman Yarabbi, ne can sıkıcı hal! Barry’nin cesedini teşhis için burada bir gün daha kalmam icabediyormuş. Sıkıldığımdan dolayı hemen kaçıp gitmek İstemiyorum, hayır. Fakat, Piçcadllly'dekı işimi kaybet mektep korkuyorum. Bereket
versin, tanıdıklarım arasında bir hoş banka direktörü var da. bir çekimi kabul etmek lütufkârlığını gösterdi.
— Canım, biz sizi misafir olarak alıkoymadık mı? Acaba bir kusur mu etlik?
— Yok. teşekkür ederim, hayır... Herkes bana karşı lütuf-kâr davrandı Buranın erkekleri bilhassa pek sevimli. Hepsi de benim hoşça vakit geçirmeme çahştı. Ve içlerinde randevu teklif etmeyen bir teki kalmadı. Kayalar vâdisini ziyarete bir çok seferler davet edildim. Bazıları da. beni. Dartmeet’e çağırdılar. Orada cazip olan ne var. pek merak ediyorum? Civarda mağaralar varmış: bir kaçı da oraya gidip gezinti yapmamızı söyledi. Bir sandala binip mağara görmekten de zevk alınır mı acaba?
Molly, haykırdı:
— Aman BeUe'ciğim, sakın gitmeyiniz diye tavsiye ederim. Bu mağaralar, sahil uçurumunun pek yüksek kısmındadır. Oraya, ancak, meddi cezrin tesiriyle deniz yükseldiği zaman gidilebilir Yani, öğleden sonra saat dörtte. Yahut da geceleyin
birde.. Artıl! âlemin çenesinden kurtulmalı.
Belle, cevap verdi:
— Dedikodu bana vız gelir. Esasen oraya gitmemizi Isliyen sizin babanızdır.
Molly, dehşet içinde geriledi:
— Vay!... Babam mı?
— Evet.
Belle, sesinde hiç bir istihza ifadesi olmadan ilâve etti:
— Ben, mesleğim dolayuiyle pek çok erkek tanımak zorunda kaldım, güzelim. Bakın, size de söyliyeyim: Babanız bay Grange daima iki dtrhem. bir çekirdek giyiniyor. Bu da. kadınların hoşuna gitmek için sarfedHmiş bir gayrettir. Söylediğini şeyi söylememiş gibi göstermeyiniz. Sadece babanız gayetşık bir zattır. Gerçi soğukkanlıdır ama, yaşına uymayan oyunlar da oynamak istiyor, fakat, bunun pek zararı yok.
Molly, genç kadına uzun uzun baktıktan sonra düşüncesini açığa vurdu:
— Ressam Ferrars hakkında ne düşünüyorsunuz?
(Arkası var)
AKSAM
13 Mayıs 1950 _________
Oy nasıl verilecek?
Nahife 7
Oy verme işi saat sekizden on yediye kadar sürecek
(Başlara fi 1 inci sahifede) geçim kanununun 7 ncl maddesine göre siyasi haklarını kullanmaktan menedilmiş bu- ■ lunmayan «e 22 yaşını bitiren • her vatandaş oy verecektir. 8 uncu maddeye göre emniyet müdürleri, emniyet âmirleri, komiser, komiser muavini ve polislerle askeri okul öğrencileri ve erler dahil bütün askeri şahıslar oy veremezler.
Oy verme günü, yani yarın saat 8 den 17 ye kadar umumi İçkili yerlerle umumi mahaller- : de her çeşit alkollü içki verilmesi ve satılması yasaktır. Ayrıca gene oy verme müdde-tlnce bütün umumi eğlence yerleri kapalıdır. Oy verme ( muddetince ordu ve zabıta ‘ mensuplarından başka hiç kimse silâh taşıyamaz.
Oy vermek için sandık başına gelen seçmenler sıraya dirilir. Sandık kurulunun önüne alman kimse sandık başkanı-na seçmen karimi verir. Eaş-kan. seçmenin kütük üstesinde adını bulur ve masa üstünde duran zarflardan birini verip kapalı oy verme yerine giderek oy pusulasını hazırlayıp zarflamasını söyler. Ayrıca oy pusu Lasını zarfa koyduktun sonra güzelce kapamadan çıkma- ■ masını tembih eder.
Zarfı alan seçmen doğruca kapalı oy verme yerine gider ve oyunu kullanır.
Oy pusulası ve zarf
Kapalı oy verme yerinde beyaz kâğıtlar bulunacaktır. Seçmen ister bu beyaz kâğıda istediği adayların ismini yazar. İsterse siyasi partilerin veya bağımsız adayların seçmenlere dağıttığı matbu oy pusulalarını zarfa koyar.
Seçim kanununun 89 uncu maddesine göre seçmen dilediği adayları yazarak oy pusulası doldurmakta tamamlyle serbes olduğu gibi matbu oy pusulasında yazılı İsimlerden dilediğini silerek yerine başka adayların isimlerini de yazabilir. Bu suretle hazırlanacak oy pusulası, zarfa konularak iyice kapatılır. Bu zarflar tek biçim ve renkte olur ve içindeki oy 1 pu.ulası farkedilmlyepek su- • rette hükümetçe hazırlatılır.
Kapalı oy verme yeri
Kanunun 91 inci maddesine göre oy pusulasının kapalı oy verme yerinde 2arfa konulup kapatılması mecburidir. Kapalı oy verme yeri, dışarıdan gözet-
lenmiyecek ve seçmenin, oy pusulasını dilediği gibi hazırlayacak şekil ve vasıfta olur. Aday üstelerinin levhalar halinde yazılıp basılmış metni kapalı oy verme yerinde asılı durur. Kapalı oy verme yerinde masa ve üstünde yazı yazılacak sabit bir rahle ve kalem bulundurulması mecburîdir.
Kapalı oy verme yerinde dilediği oy pusulasını zarfa koyup kapattıktan sonra seçmen, buradan çıkar ve hazırladığı zarfı sandığa bizzat atar. Körler ve mefluçlar bir seçmenin yardımlyle oylarını kullanabilirler.
Sandık kurulu başkanı, oyunu sandığa atan seçmene alt olan ‘ve zarfı alabilmek için başkana bırakılmış olan seçmen kartının hususi yerini mühürler ve kütük listesindeki lamı hizasını imzalayan seçmene kartını İade eder.
Kanunun 99 uncu maddesine göre hiç bir seçmene sandık başında müdahale, telkin veya tavsiyede bulunulamaz ve hiç bir seçmen oyunu kullandıktan sonra sandık başında kalamaz. Sandık kurulu mensupları. hangi seçim bölgesine ve candık üstesine dahil olurlarsa olsunlar oylarını vazife gördükleri sandığa atacaklardır. O seçim bölgesinde oy vermeğe salahiyetli olan ve seçmen kartını gösteren Milletvekili adayları ve müşahitler de bulundukları sandığa oylarım atabilirler. Sandık kurulu başkan ve üyeleriyle aday ve müşahitlerinin oylarını o sandığa tıklan tutanağa yazılır.
Seçmen kartı
Seçim kanununun 30 uncu maddesine göre seçmen kütüğünde kayıttı her seçmen vatandaşa bir seçmen kartı verilir. Seçmen karta, seçmenin hüviyetini ispata yarar. Seçmenin hangi seçim bölgesinde, hangi sandıkta oy vereceği ve kütükteki sıra numarası bu kartta yazılıdır. Aynca kartta seçmenin adı, soyadı, işi ve oturduğu yer de gösterilir. Seçim gününe kadar alınmamış olan kartlar, seçim gününde sahipleri tarafından alınmak üzere sandık seçim kurulları başkanlanna teslim edilmiş olacaktır.
at-
YENİ YAY1MŞ
RADVO HABERLERİ
Son günlerde kurulmuş olan Türkiye Radyo Amatörleri Derneği tarafından neşredilmekte olan bu mecmuan m 6 ncı sayısı çıkmıştır.
Türk musikisini dejenere olmaktan kurtarmalıyız
(Baş tarafı 5 ncl sahlfede)
«— Hakkı telif!.. Bizde bir türlü halledilemeyen ezeli dâvadır, Medeni memleketlerde olduğu gibi bizde de inşallah bir hakkı telif kanunu çıkar ve tatbik edilir de sanatkârlar bundan istifade ederler.»
Prensip meselesi
— İstanbul radyosu üe aranızdaki anlaşamamazlıkta madem ki para meselesi rol oynamıyor. Şu halde anlaşamamanızı mucip olan prensip meşelerini anlatınız?
■— Dörtte üçünden fazlasının Türk musikisini sevdiği bir memleketin radyosunda Türk musikisi kısmının resmi bir şefi olmaması yürekler acısıdır ve bu, Türk musikisine lâyık olduğu ehemmiyetin verilmemesi demektir. İstanbul radyosunun açılması sırasında beni İlk davet ettikleri zaman bunun bir ihtiyaç olduğunu hem radyo müdürü Haşan Refik'e, hem umum yayın şefi Cemal Reşide anlattım. Fikrime tamamen İştirak ettiklerini ve bir ihtiyaç olduğunu umum müdüre yazdıklarını söyledüer. Ben de «Bu iş halledilinceye kadar radyoda okumam. Bunu bir prensip meselesi yapıyorum.» dedim. Aradan bunca zaman geçtiği halde İstanbul radyosuna, Türk musikisine lâyık olduğu ehemmiyetle bir şef getirilememiştir. Şu hakikati de itiraf ederim kİ bizde alafrangada olduğu ykbl Türk musikisinde de bir tedris şiltemi takip edilme»! lâzımdır, fakat bir türlü ou slsîem!
kurulamamıştır. Bunun için Türk musikisi dejenere olmaktadır. Bir kaç şarkı belleyen kadın, erkek herkes «sanatkar» diye ortaya çıkmakta ve onlara radyoda bile yer verilmekledir. Türk musikisi demek, bir kaç şarkıyı okumak demek değildir. Onun da alafrangada olduğu gibi bir metodu, bir usulü vardır.»
Konser vatuvar
Bizde de bir konservatııvar var. Burada Türk musikisi tedris edilmez mi?
w— Koııservatuvarın resmi bir sıfatı yoktur. O, İstanbul belediyesine bağlı gayrı resmi bir saz İcra heyetinden başka bir şey değildir. Bizim konser-vatuvarda Türk musikisi yalnız nazari olarak tedris edilmekte, en mühlmml olan amelî sahada ise tedris edilmemektedir. Halbuki Garp musikisi kısmında Maarif Vekâletince tayin edilmiş hocalar vardır ve Garp musikisi bir resmi tedris sistemine bağlanmıştır. Alaturkada ise ses ve saz musikisi, şiddetle ihtiyaç olduğu halde, bir resmi tedris sistemine tabi tutulamamıştır. Türk musikisini bugün içinde bulunduğu dejenerelikten kurtarmak için onu sınıflara ayırmak suretiyle bir resmi tedris sistemine bağlamak lâzımdır, hattâ elzemdir.»
Münir Nureddln ile Türk musikisi bahsindeki konuşmamızın devamı ve Mısır seyahati intihalarını da yarınki Akşamda bulacaksınız.
Cem akıklin BİLDİK
Türk ■ İngiliz müzik festivali
(Baştarah 4 üncü sahifede) ve metodu, hemen iptidai denecek kadar, son derecede basittirler; düşüncesinin kalitesi, u-munıiyelte, âzami derecede ince ve musaffadır.
Elgar’ın tekniği karışık ve birçok çalışmalarla uzuvlandı-nlmıştır. Düşüncesi temayüzden muarradır ve bozan bayağıya kaçar...
Delius her şeyden önce ibda edici bir sanatkârdır. Onun İçin musiki fikri hakikatlerin ifade vasıtasıdır.
Buna mukabil Eigar derin bir İdrâk temsil etmekten çok İnce surette imal edilmiş bir parça yapmakla meşgul olan bir sına-atçıdır. Ötekisi daha hayali ve şahsi idrâklerde, berikisi senfoninin, konçertonun, varyasyonların ananevi şekillerinde daha başarılı oluyor.
İkisi de derin surette tngillz-dirler. Delius, Eüsabeth devrindekilerle ve romantik hareket şansla riyle sıkı bir yakınlık gösterdiği halde, Elgar daha çok bugünkü, ve daha doğrusu dünkü, ingllterenln temsilcisidir.»
Konserin İkinci kısmına Ankara Konservatoryumunun genç ve kıymetli mezunlarından Ilhan Usmanbaş’ın bir slnfonl-ya’sı üe başlandı. Bu eser birçok kimseler tarafından merakla bekleniyordu. Preludlo. Allegro alla Sonata, Postlııdlo olarak üç kısımdan ibaret olan bu eser sağlam bir tahsilin şuurlu bir mahsulü hissini veriyorsa da ruh ve fikirden tamamen mahrum gibi görünüyor. Sonuna doğru bir iki yeri kulağa munis gelmeğe başlamakla beraber, her hangi bir cümlesini kavramak zordur.
Unutmamak lâzımdır kİ bir sanat eserinin başlıca vasıflarından birisi hoşa gidebilmesidir. İnsan, dimağ! cihetlerine rağmen bu eserde beğenebüecek bir şey bulamıyor.
Genç bestecilerimizin, uzun seneler tahsillerinin semeresini vermek İstemeleri meşru arzulan yanında. Batı musikisini halka sevdirmek vazifesin! haiz olduklarım unutmamaları lâzımdır. Bu gibi eserler halkı Batı musikisinden ancak uzaklaştırabilir.
Buna rağmen, bu gece dinlediğimiz eserin, gelecekte daha çok beğen ilebilecek eserler için bir deneme başlangıcı olmasını temenni edelim.
Konser Franz Llszt’ln (Senfonik poema No. 31 Preludes İle bitti.
Orkestra eseri, romantik karakterini tebarüz ettirerek, müellifinin meramına uygun olarak çaldı. Franz Llszt, Berlioz' un aksine olarak eserlerini (programlı musiki esasına göre yapmıyordu. Prâludesle buna İstisna teşkil etmektedir. Filhakika Llszt, bunlar İçin bir program düşünmüştür ki bu prog-gönül, Kırların sükûneti, Har-ram (Gençlik aşkı. Fırtınada be hareket) gibi muayyen bir durumlar serisinin zincirlemesinden İbaret olup muhtelif sahneler aralarında tek bir ana tema İle ahenktar surette birleştirilmiştir.
Orkestra ve orkestra müdürü bermûtat yine her sitayişin fevkinde vazifelerini İfa ederek müstahak oldukları alkışlara rnazhar olmuşlardır.
Mahkeme korıdorlarınde (Baştarafı . üncü salıifede) di. Ben de dükkâna girip sepeti aldım. Hamallık günah mı?
— Dükkânın sahibi ile niçin kavga ettiniz?
— Estağfurullah. Kavga mavga yok, bey abi. Dükkân cı sepeti elimden almak istedi, ben de; «Elin malını ne diye bırakmıyorsun? Herif parasını vermiş, mal almış, Ben de evine götürüp bir kac kuruş kazanacağım» dedim. Su adam da halime acıdı, bana yardım etmek istedi. İşte günahımız bu-dur, bey kardeşim.
— Peki, sepetin sahibi ne oldu
— Orasını bilmem ben. Dükkânda maraza çıkınca savuştu mu, ne yaptı, bilmiyorum ki.
Mübaşir çağırdı, gene birbirlerinin yüzlerine bakmadan kalkıp kelepçeli kollarını memura uzattılar.
Ce. Re.
—Safeollolls
I Yakacık Ayazma caddesi asfaltı üzerinde otel olmağa, iki aileye taksime elverişli on dört oda, İki banyo, üç dönüm arazi içerisinde betonarma çok sağlam yapılı üç kuyu, bir sarnıcı, her odasında akar suyu olan TAŞKÖŞK nam İyi e maruf köşk 50,000 liraya satılıktır. Görmek için içindeki bekçiye, görüşmek için her gün 11-13 arasında (>0987 ye telefon edilmesi,
mani PERTEV Müstahzaratı Lahoratuvnn
İçin yapılmış bir terkip olmayıp dişleri temizleyici ve diş eı-l lerlni kuvvetlendirici mevad Üe İmal edilmekte olduğunu I muhterem halka bildirmeyi vazife bilir. i
ELBİSE • MANTO ve HALK ARI .
Her çeşit haşarattan korumak için
Yüzde yüz saf D. D. T.
BDG. - BOMB Bombalan NAFTALİNİ gelmiştir.
TAKSİM ECZANESİ — Beyoğlu
I WESTİNGHOUS
■ ve en taac Avrupa
İstanbul Liseler Alım, Satım Komisyonu Başkanlığından: çart-Kilo İlk name
Cin»! Tahmin Fİ. Mlklan Tutarı Teminatı Bedeli
Kuruş Kilo Ura Ura Kuruş
Sadeyağı 530 22700 120310.— 7265.50 602
Beyaz peynir 160 14200 25560.— 1917 — 128
Kaşar 380 6800 25840,— 1938,— 129
Odun (Keşlimemiş) 3300 (Çeki 3730 48490.— 363; 75 242
Mangal kömürü • 35 25000 3750.- 281.25 —
Patates 16 7500 1200.— 90 — -
Komisyonumuza bağlı yatılı İlse]eim 1950 yılı İhtiyaçları olan Sadeyağı, Beyaz peynir, Kaşar ve odunları 17 .Mayıs.950 Çarşamba günü Şaat 16 da ayrı, ayrı kapalı zarf, mangal kömürü ve patateslerinin ayni gün saat 15,30 da açık eksiltme usuliyle, Beyoğlu İstiklâl caddesi No: 349/2 de toplanacak komisyonda ihaleleri yapılacaktır. (2490) sayılı kanunun tarifine uygun olarak hazırlanacak yeni yıl Ticaret Odası vesikasını havi teklif mektuplarının ihaleden bir saat evvel Komisyona makbuz mukabili vermeleri. Şartnameler Galatasaray 1 besindedir. (5284)
Milli Eğitim Basımevi Müdürlüğünden:
Basunevimlzln Ankara’da Cebeci'de bulunan şubesinde istihdam edilmek üzere tecrübeli bir entertip operatörü üe yine tecrübeli iki mürettibe İhtiyacı vardır. Verilecek ücretler Basımevimizln İstanbul merkezinde yapılacak imtihan sonuna göre tesblt edilecektir.
İsteklilerin lüzumlu belgeleriyle birlikte 17/V/1950 çarşamba günü akşamına kadar Basımevlmizin Ayasofyadakl Müdürlüğüne müracaatları. (5919)
Hatay Tekel Başmüdürlüğünden:
1 — Antakya ile İskenderun, Kırıkhan, Reyhanlı ve Yay-ladağı Tekel idareleri arasında 950 yılında yapılacak Tekel maddeleri ve diğer bilumum eşya nakliyatı 7 mayıs 1950 tarihinden İtibaren (20) gün müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 26 Mayıs 950 tarihine rastlayan cuma günü saat 15 de Hatay Tekel Başmüdürlüğünde müteşekkil komisyon tarafından yapılacaktır.
3 — Geçici güven akçesi (1544) liradır Şartname Anka-
ra ve İstanbul Başmüdürlükle!Lle yukarda adı geçen idarelerde görülebilir. (6225)
Kiralık Otobüs ve Kamyon
Yalova Kaplıcaları İşletme İdaresi Müdürlüğünden
İdaremize alt Şevrole marka bfr otobüs Ue Şevrole marka bir kamyonüp kiraya verilmesi açık arttırmaya konulmuştur.
1 — Arttırma 15 Mayıs 950 pazartesi günü saat 13 de Yalova Kaplıcalarındaki İşletme İdaresi binasında İşletme İdaresi komisyonunda yapılacaktır.
2 — Otobüsün bir senelik muhammen kira bedeli İÖDO lira ve kamyonun bir senelik muhammen kira bedeli 1400 lira olup otobüsün İlk teminatı 30ü Ura ve kamyonun İlk teminatı 250 liradır.
3 — istekliler bu işe ait şartname üc otobüs ve kamyon
Yalova Kaplıcalarındaki İşletme İdaresi Müdürlüğünde gö-rebllfrler. (6044)
TÜRKİYE PALAMÜTÇULARI ANONİM ŞİRKETİ İDARE KURULUNDAN;
7 Nisan 1950 tarihinde yapılan olağanüstü Ortaklar Umumi Heyeti toplantısında Şirketimiz sermayesinin iki yîiz bin liradan altı yüz bin liraya çıkarılmasına ittifakla verilen karar gereğince yeniden çıkarılacak beşer Hra kıymetindeki hisse senetlerinden, sahib oldukları eski hisseler nispetinde ve bundan başka ortaklara satılamayıp şirket elinde kalması muhtemel olanlardan da yine aynı nispet dahilinde hesaplanacak miktarda hisse almak İsteyen sayın ortaklarımızın; Tlcart Kanununun 394 üncü maddeslle tanınmış olan hıyar haklarını kullanarak 15 Temmuz 1950 Cumartesi günü akşamına kadar bir taahhütname ile Şirket Müdürlüğüne bildirmeleri rica ve bu tarihten sonra ortakların taahhüdü dışında kalacak hisse senetlerinin ortak olmıynnlar Larafından yapılmış ve yapılacak taleplere tahsis ve tevzlinde idare kurulunuzun serbest olacağı İlân olunur.
M. S. B. İst. Sa. Al. Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon ilânları
Pazarlıkla 20000 kilo koyun eti No. 1 Satın Alma Konuda satın alınacaktır. Muhammen bedeli 48900 lira olup kesin teminatı 6600 Uradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülür. İhale 17/5/1950 günü saat 15 dedir. (22)4—6063)

1 — Pazarlıkla 75 ton buğdaydan bulgur imal ettirilecektir. tahmin edilen bulgur imaliye ücreti 4875 lira kesin teminatı 732 Uradır.
2 — İhalesi 17 Mayıs 950 günü saat 11-30 da Harbiye M. S.
B. İst. 1. No Sat, Al Koni da yapılacaktır. İstekliler fabrikalarının durumlarının müsait olup olmadıklarını pazarlık gününden en az 2 gün evvel İst Lv. Â. Muayene hey'etinden alacakları muvafık raporu Ue pazarlığa İştirak edeceklerdir. Şartnamesi lıcr gun komisyonda görülür, 2250 - 6253
Menkul satış il ini
İstanbul 6. cı icra Memurluğundan:
944/2503 ‘
Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen bir adet büfe, gardrop, masa, sandalye, konsol, kanape takımı,lâvuman, v« bronz kaplamalı soruyalı karyola, komodin, kumaş perdeler, etajer, masa örtüsü, tül perde, halı, yatak, yorgan, bardak ve yemek takımları muhtelif cinslerde: Bakırköy İskele caddesi No. 3 te 17.5.950 Çarşamba günü saat 14-16 kadar açık arttırma suretiyle satılacaktır.
Muhammen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde ikinci satılacaktır. nü aynı saat ve aynı mahalde
arttırması 22,5,950 Pazartesi gü
Taliplerin mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaatları İlân olunur. (6303)
Tekel Genel Müdürlüğünden: g
Evvelce 11/5/1950 tarihine müsadif perşembe günü ya-ç^ pılacağı ilân edilmiş olan 120 ton Hint çayı pazarlığının, gö-q_ rülen lüzum üzerine 22/5/950 tarihine müsadif pazartesi saat O 15 e brakıimış olduğu ve yeniden getirilecek nümün elerin q işbu tarihten W F>n «V’el verilmesi lüzumu İlân olunur. (6317) q İstanbul üniversitesi | Rektörlüğünden £ Doçentlik yabancı dil imtihanları 15/MayLs/195O Pazartesi**— günü saat 10 da yapılacaktır.
İsteklilerin ilgili Fakülte Dekanlıklarına müracaat lan.-O (6144) -0
-------------------------------------------- g Devlet Demiryolları 1. ci| işletme Müdürlüğünden:0
Tuzla İçmelerine 13.5.950 Cumartesi gününden İtibaren, trenler işlemeye başlıyacaktır.
Fazla malumat istasyon va gişelerimizden alınabilir. _____________________________________(6224)
Devlet Demiryolları 1. işletme Müdürlüğünden: İşletmemizin Avrupa haltı kesiminde yolcu ve Banliyö trenlerinin tarifeleri 14/5/950 tarihinden İtibaren değiştirilecektir.
f.tizumlu malumatın istasyonlarımızdan alınması sayın halka ilân olunur. (6146)
Devlet Orman işletmesi Tekirdağ Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Çerkezköy bölgesinin istasyon istif yerinde mevcut (7000) kental meşe kömürü taüplerl arasında taleplerlle mütenasiben tevzi edilmek suretile 22/5/950 tarihinden İtibaren (1) ay müddetle pazarlıkla satışa konmuştur.
2 — Pazarlık 22/5/950 pazartesi günü saat (15) te yapılacaktır. Beher kentalin satış bedeli (15) liradır. Her parıl için % 7.5 hesabile geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe alt şartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğünde. İstanbulda Orman Baş mühendisliğinde, ve Tekirdağ Orman İşletme Müdürlüğünde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte mûsblt evrak ve i'k
teminat!arile komisyona müracaatları. (6036)
HALKEVLERİ ll I___KURUMLAR
BULMACA
ÖĞRETMENLER YARDIM CEMİYETİ
KONGRESİ
Öğretmenler Yardım CcmlytU başkanlığından: CemıytUmliin yıllık
kongresi 34 Mayi» 1050 çarjamba günü saat (15) de Mnhmutpaja İlkokulunda yapılacaktır. Üyo arkadaşların bulunmalara rica olunur.
Yazdunsevenler Cemiyeti — Ö-cUncO devre metot, biçki. dikiş kurstan yakında bastıracaktır. Çok ar. zamanda sonat sahibi olmak İsleyen bayanların bir an evvel kayıtlarını yaptırmak ve fnzfa İzahat almak İçin (Fatih Ç.ımajjCcı sokak No
14 e müracaatları.
■jf NljanUyı Kız EııstltlBünûn senelik mutat danslı çayı — Okul -..aile birliği sosyal yardım kolu taralından her setle tertiplenerek bir çak tekdirler tolpayan senelik danslı çayı, bu sene de 13 mayıs cumartesi günü saat 15 ten 19 a kadar Taksim Belediye gazinonu salonlarında yapıln-cagı memnuniyetle haber alınmıştır.
Davetiyeler okul müdürlüğünden tedarik edilebilir.
■ft Kanallılar Birliği Başkanlığından — Birliğimizin 9M yaz çalışmaları hazirandan itibaren bağlayacaktır. Bu Çalışmalara katılacak (İyelerimizin
15 mayı» günü akşamına kadar Üsküdar Uncular caddesindeki merkez teşkilâtına müracaat ederek kayıtlarını yaptırmalarını rica ederiz.
Eminönü Halkevinden — Evimizde koro çalışmalarına 3 haziran 1950 cumartral «llnU «ant 15 te bavlıyacak ve aynı zamanda solfej dersleri do verilecektir.
Ispanyol kltnr dersleri için öjrencl kaydına başlanmıştır. Yıllık ücret 10 liradır. Arzu edenler bir fotoğrafla müracaat edebilirler.
12 3 4 9 9 7 0
ı ı t f ı
■ İli
■ ■ 1 ■ 1 1 1 1 1 1 1 I f T ■ İlil
. 1 1 1 1 1 1
1 ■ I 1 1 ■ 1
■ 1 1 1
Soldan sagu: ' 1 — kpaııyadtı bir şehir,. 2 — Bayağı - Bir erkek adı.
3 — Sıhhatini kaybetmiş kimseler,
4 — Tersi meylettirerek, S — Tersi Mısırın başı - Rezaletin yarıdan tezimi, 8 — Utanbuldn bir semt. 7 — Partalı değil - Tersi İkinin yarısı. 8 — Zümre - Rivayetin başlangıcı, 9 — Basma *P» gelirse ejjri kulenin İsmi -Bir hayvan, 10 — Pia değil - Tersi kOçtlk mağara.
Yukarıdan asajıya: 1 — Okyanus,
5 — Cezire - Keramet, 3 — Ticari tehlike - Tersi özürlüdür. * — Baskül. 5 — Tutsaklık • Paçavra. 8 — Lâle bahçesi. 7 — Kamaraya dahil olan. 8 — Tersi bir sın balo dansözü.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa: 1 — Partiler, 2 — Rtlcgece, 3 — Oda. Emin. 4 — Palalar. 5 — Atalet. 5 — Gam. Yele, 7 — Alaminüt, B — Nl, Eç, Sc. 9 — Drnhşan. 10 — Rclalm.
Yukarıdan ayafiıya: 1 — Propaganda, 3 — Aldntelır. 3 — Rtalama, Ar. 4 — Te. Al, Mehe. 5 — tgeleylçjl.
6 — Lematen. As. T — Evir. LUsnl. a —- Ren. Çete.

Pazarlıkla aşağıda mikUriarı yazılı koyun etleri hizalarında yazılı gün ve saatlerde Harbiye No. 1 Satın Almtı Kum. da salın alınacaktır Tutarları ve kesin teminatlan yazılı olan İşbu etlerin şartnameleri her gıin komisyonda görülür.
Cinsi Miktarı Tutan Kesin teminatı thale günü Saati
Koyun eti 1000 Kg. 2230 Hra 336 lira 16'5/950 11.00
Koyun eti 1Û00 Krg. 2230 Ura 336 lira 17/5/950 1045
(2249 — 6254)
Çocuk r.euimı doKtoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talini hane Palas. Telefon; 82627
(hife 8
A K 9 A M
13 Mayıs 1950
Bu senek! İstanbul sergisine iştirak etmek İsteyen müesseslerin her gün saat 10 dan 17 ye katlar serginin, Bahçekapı 4ncü Vııkf han 3/36 numarada dalın! bürosuna müracaallerl. 6220
Telefonlar 25831 - 24436
İstanbul Beşinci İcra Memurluğundan:
İst, Vakıflar Başmüdürlüğünün borçlu Şehriyedeki alacağından ötürü mutasarrıfı bulunduğu Eminönü Alemdar mahallesinde Toprak sokağında eski 15 yeni 15 sayılı ahşap bahçeli binanın tamamı 2094 sayılı kanun hükümlerine tevfikan açık arttırma ile satılmasına karar verilmiş olmakla müzayedeye konulmuştur.
Gayrlmenlnıliın evsafı; Gayrimenkul İnclliçavuş sokanında 35 No.lu tajlı ahşap evdir. Elektrik, su tesisatı olup kiracılarının ve borçlunun lşgalin-dedtr.
Zemin kat: Salondan tek kanallı ahşap kapıdan girilen zemini karosiman döşeli taşlık, sağda bir kömürlük, arka cepheden içinde metruk kuyusu bulunan tavan kaplaması® zemini çimento şaplı adi ocaklı ve arka cepheye açılan kapısı bulunan mutfak olup arka cephedeki bahçenin etrafı duvarla çevrili ve binanın arka cephesi sac kaplıdır.
Asma kat: Zemin katla.ı ahşap inerdivenlo çıkılan bir sofa üzerine birinde yük dolabı olan İki oda mermer musluk taşlı Alaturka heladır. Merdiven sofa ve odalar nııısamba döşelidir. Bu katta ayda 20 liraya Pakize isminde kiracı vardır.
Birinci kat: Ahşap merdivenle çıkılan bir sut» üzerine her ikisinde yükü olan İki oda ve sofada maa musluk taşlı alaturka hela olup odanın birinde borçlu, diğerinde ayda (10) II raya Kadriye Yavaş İsminde kiracı vardır. Ahşap aksam adiyen boyalıdır. Ön cephede bir şahlnşl olup üstü yeril kiremitle örtülüdür.
Hududu; Tapu kaydı gibidir.
Yüs ölçümü: Kadastronun 38 ada 3 parsel No.lu teshili gibi olup (50,00) M2 üzerine bina yapılmış olup geri kalan bahçedir.
Değeri: Gayrimenkulun bulunduğu yerin şerefine gelince, nlını -e satım piyasasına göre arsa ve binanın tamamına bilir kişi tarafından (9750) dokuz bin yedi yüz elli lira kıymet konulmuştur.
İlk arttırması 6.6.950 Sah günü saat 14 den 16 ya kadar açık arttırma ile İst. icra dairelerine mahsus gayrimenkul satış salonunda paraya çevrilecektir.
1. Batış şartnamesi 16/5/950 Sah gunünen itibaren herkesin görebilmesi için icra dairesinde açıktır.
'i Arttırmaya İştirak İçin % 7/» nisbe tinde teminat akçesinin veya milli bir banka mektubu yahut bu değerde esham ve tahvilât ibraz ve iraesl şarttır.
3. 6/6/950 Sah günü alıcı çıkmadığı veya teklif olunan bedel tahmin olunan kıymetin % 19 şini tecavüz etmediği takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şar Lite satış 10 gün daha temdit edilerek ikinci arttırmasının 16'6/950 Cuma günü ayni saatte satış yapılacaktır.
4. Alacaklının gayrimenkulü üzerindeki haklarını, hususlle faiz ve masrafa dair olan İddialarını evrakı müsblte lor İle birlikte Hân tarihinden İtibaren on beş gün zarfında İcra dairesine bildirmeleri lâzımdır, aksi takdirde haklan tapu sicilinse sabit olmadıkça paylaşmadan hariç kalırlar.
5. Arttırmaya İştirak edenler gayrimenkulü görmüş ve bilir kişi raporunu gözden geçirmiş şartnameyi okuyarak bütün hükümlerini kabul elmiş ad ve itibar olunurlar.
0. Doliallye, İhale pulları, tescil masrafları, taviz bedeli alıcıya. diğer vergi borçlan borçluya atlir,
7. Alıcıların belirli gün ve saat t- îst, İcra daireleri gayrimenkul satış salonunda hazır bulunmaları ve fazla İzahat uim?k isteyenlerin 047/J370 sayılı dosyaya İlân tarihinden Batış gününe kadar her 2aınan daireye müracaatla dosyayı tetkik edebilecekleri ilân olunur.
Radyonuzun lüzumlu bir tamamlayıcısı olan Philips otomatik pikapları plak dinlemek İçin İdeal cihazlardır. On adet plaka cihazın Üzerine yerleştirdikten aonra haralkel kolunu çevirmek kaildir. bUlUn plaklar tumsmen otomatik olarak çalınır. Plak değiş-tlrmo çak itinalı bir mekanizma ila yapıldığından plaklar çizilmez ve bozulmaz.
PHILIPS OTOMATİK PİKAPLARIN HUSUSİYETİ
PISklan aşındırmayan halli plk-ap kolu 4r Büyük, kûçök on plakı karışık olarak çalar ♦ Son plak çalınınca otomatik olarak durur dr Sağlam va dakik, mokanlrma * Plak doğijlirms müddeti ayarla nobilir. *•
Philips pikaplarının İki tipi mcvcuddur; blrlıl Mril tahta kulu içinde, diğeri horhangi bir mobilyaya kolayca monlo odilcbılon ya&l,
-y
NORMAL
__-_*(_
y SAĞLAR.
/
DOKTOR
EMİR NECİP ATAKAM Kadın - Doğum Hastalıkları ve ameliyatları mütehassısı Beyoğlu. İstiklal Cad 403. kat 2. şark Pazarı karşısı
Muayene: 15.30 - 10 ■■■B Tel: 43864
Aylardan beri yapmış olduğumuz tecrübelerden sonra yaptığımız Balkan markalı sütlü, yumurtalı, makarnasını, siz de bir defa alıp pişirmekle takdir edeceksiniz. Her bakkaldan ısrarla arayınız. Toptan satış: İst. Taşçılar 11. Telefon: 21043-Telgraf: Z AH ARYA ISTAN.
ACELE SATILIK EV
Büyükada Allınordu ead-desl No. 30 Büyükada Yıldız Paslahancslne müracaat ediniz.
Iprestige"
OTOMATİK TENCERELERİ
■Prestiçe-_ otomatik tencereleri,, yemekleri birkaç dakikada en mükemmel şekilde pişirir. Harareti bünyesinde.saklamakla, diğer vasıtaların muhtaç olduğu pişirme müddetini: dakikalara indirir, ve. dolay isiyle hem zaman hem de yakacaktan çok büyük bir tasarruf temin eder.
■ MAZI «
M e y v a Tuza KABIZLIK, HAZIMSIZLIK, MİDE bulantısı, şişkinlik vp bozukluğunda, BARSAK , tcnbelliBüıdc, mide ekşilik vc yonmalorinda emniyetle kul-Innıllf Mülûylm ve rnüshHdir. HOROZ markasına dikkat
Pişirmenin ne kadar kolay ve zevkli bir iç olduğunu ancak ■>Prestige>' otomatiİc tence» resini kullarıdıktan^sonra anlıyacaksınız].
Başlıca mutfak eşyası„mağazalarında satılır.
Satılık Boş Bahçeli Ev
227 Moaa caddesi Moda
NEVROZİN
gl»________________________
WH5RiP NEZLE. v6 SOCUKİ
ALGINLIKLARINA KARŞI KULLANILIR
d

Comments (0)