Sene 32 — Nö.* 11349 Fiati; her yerde 10 kuruştur.
SALI 16 Mayıs 1950
AM
Sahibi: Necmeddin Badak — Yazı içlerini fiilen idare eden Ç. Bildik — Aksam Matbaası.
D. P. bir beyanname neşredecek
Şimdilik bir intikal
Kabinesi kurulacak
Basın kanunu tadil edilecek, af kanunu tasarısı yeni ve daha şâmil bir gc'rüşle ele alınacak
Demokrat Parti genel idare kurulu toplantı halinde
Necmeddin Sadak
Gelecek haftadan itibaren Akşam’da baş muharrirlik vazifesine başlıyacak
Baş muharririmiz Necmeddin Sadak üç senedenberi boş olan Akşam idarehanesindeki odasını tanzim etmektedir. Hafta başında Ankaraya giderek bakanlık işlerini devrettikten sonra gazeten nıîzdc baş muharrirlik vazifeline başhyacak-tır.
Yeni kabine kimler
den mürekkep olacak.
Û_ Ol
Demokrat Parti Meclis Grupu pazar günü toplanacak, Cumhur ve Mec is başkanı adaylarını
O
Ankara 16 ( Akşam) — Seçim neticeleri hakkında teşkilâttan gelen haberlere göre Demokrat Partinin 370-3E0 milletvekili İle Meclis? gireceği anlaşılmakladır. Perti genel merkezi şimdiye kadar gelen haberlere göre, 373 milletvekilliği kazanıldığını İfade etmektedir Pek az ilden tasnif neticesi beklenmektedir.
Demokrat Parti genel merke-, zinde dün de hiimmalı bir faaliyet vardı. Celâl Bayar, Adnan Menderes. Fuat Köprülü, bir taraftan seçim neticeleriyle a-lâkadlar olup ayni zamanda tebrikleri kabul ederken, diğer taraftan da müsait fırsatlarda a-ralarmda toplantı yaptılar. B'i toplantılara aday olmıyan tek genel kurul üyesi Üzeyir Avunduk da İştirak etti. Refik Koral-tan müstesna, iiç kurucunun bu toplantıları gece geç vakte kadar devam etti. Ve Refik Koral-tan da Mersinden telefonla sık sık parti genel merkezi Lle İrtibat tesis etmiş bulunuyordu.
Dün bütün genel İdare kurul üyeleri telefon ve telgraflarla Ankaraya davet edildiler. Genel kurul yarın ilk mühim toplantısını yapacaktır. Bu toplantıdan sonra seçim neticeleri üzerinde partinin görüşünü -bildiren Celâl Bayar ın imzasını taşıyan. bir beyanname yayınlanacaktır.
Genel idare kurulu pazar gününe kadar geceli gündüzlü toplanarak meclis başkanını, Cumhurbaşkanı adaylarının kimler olacağını, kabinenin ne aurelie ve kimin tarafından kurulacağını tesbit edecektir.
Pazar günü meclis grupu ilk toplantısını yaparak genel İdare kurulunun tesbit ettiği esaslar üzerine karat verecektir.
Yeni kabine
Meclis ilk toplantısını pazartesi günü yapacaktır. O gün Günaltay kabinesi Cumhurbaşkanı ismet inöniiye istifasını takdim edecek ve ayni gün cum hurbaşkanı anayasaya göre vazifesinin sona erdiğini bildirecek ve yeni cumhurbaşkanı seçimi yapılacaktır. Yeni cumhurbaşkanı seçildikten sonra kabine teşekkül edecektir. Demokrat parti genel merkezinde yaptığım temaslardan elde ettiğim kanaate göre, kabinenin kimin tarafından teşkil edileceği üzerinde henüz hiçbir karar verememekle beraber Uk kabinenin kuruculardan Adnan Menderes tarafından teşkil e-dilmesl genel İdare kurulunun ilk toplantısında görüşülecek, bir noktadır. Adnan Menderesin başkanlığında teşekkül edecek İlk eDempkrat Parti hükümeti» bir nevi intikal kabinesi olacaktır. Esasen Büyük Millet Meclisi kasıma kadar olağanüstü sık sık toplanacak ve 1 kasımda açılacak olan-dokuzuncu devre içt Ünal arma kadar kabine hakiki çehresini alacaktır.
Kasıma kadar Meclisin yapacağı olağanüstü toplantılar sırasında Demokrat Parti programındaki esaslara göre partinin yapacağı işlerin tafsilâtlı programı bu devre içinde tesbit edilecektir.
Partinin programının teshilinde hâlen devlet kadrosunda vazife gören salahiyetli memurların fikirleri alınacak ve bu e-saslar dahilinde program tesbit edilecektir.
Partinin programının teshilinden sonra intikal kabinesi, yerini esaslı kabineye bırakacaktır.
Bu kabinede vazife alacak bakanlar gerek olağanüstü meclis toplantılarında, gerekse program teshirinde faaliyet gösterecek elemanlar arasından seçilecektir.
Adaylar
Pazartesi günü yapılacak meclis başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı seçimi adaylığı İçin dün Halil Özyörük ve Ali Fuat Cebesoyun genel merkez tarafından Ankaraya davet edildiği parti genel merkezi mahfillerinde şayi olmuşsa da bu şayia ne teyld, ne de tekzib olunmuştur. Mamafih Halli Özyörüğün ve Cebesoyun genel idare kurulunun Uk toplantısından sonra Ankarada bulunmaları için davet edileceğine muhakkak nazariyle bakmak lâzua gelmekledir.
Ali Fuat Cebesoyun meclis başkanlığına. Halil Özyörüğün de cumhurbaşkanlığına namzet gösterilecekleri Demokrat Parti çevrelerinde muhakkak addedilmektedir, Henüz genel merkez ve kurucular tarafından verilmiş bir karar olmamakta beraber Özyörüğün cumhurbaşkanlığına namzet görülmesi ve
(Arkası sahife 2: sütun i tc)
Lienin Moskova seyahati
Dün gece Stalin ile görüştü
Londra 16 (R.) — Moökova-dan alınan haberlere göre Birleşmiş milletler umumi kâtibi Lie dün gece Stalin tarafından kabul edilmiş ve kendlslle bir buçuk saat görüşmüştür. Bu mülakatta Molotof ve Vlşinski de bulunmuşlardır.
Sovyetler ve Almanya
Sovyetler harb tazminatını yarıya indirdi
Londra 1» (R.) Moskova rad yosunun verdiği bir habere göre Sovyet hükümeti Almanya-dan alacağı harb tazminatını yüzde elli nlsbettn.de azaltmağa karar vermiştir. Bu karar Stalin, tarafından, Doğu Alman ya Raşbakanına gönderilen bir mektupta bildirilmiştir. Doğu Almanya Başbakanı bunu Sov-yetlerden rica etmişti.
Sovyetlerin İran’a bir notası
Paris 16 (AA.) — Moskova radyosunun bildirdiğine göre. Tahrandaki Sovyet Büyükelçisi İran hükümetine bir nota vererek yabancı ve bilhassa Amerikalılar tarafından İran petrolleri kumpanyası hesabına İran -Sovyet hududu civarında yapılan araştırma faaliyetini protesto etmiştir.
Ankara 16 (Akşma) — Bugünkü Ulus gazetesi Demokrat Parti tarafından teşkil edilecek hükümet hakkında bazı tahminler Beri sürmektedir. Bu a-rada Başbakanlığa Fuat Köprülü ve Adnan Menderesten birinin getirileceğini yazmakta ve kabinenin bir kısım Bakan-tıklarının şu İsimlerden teşekkül edeceğini bildirmektedir.
Adalet Bakanlığına: Nuri Uzsan, Başbakan Yardımcılığına: Refik Şevket İnce, Çalışma Bakanlığına: SLtkı Yurcalı, Maliye Bakanlığına: Kâzım Taşkent, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına: Samet Ağaoğlu, İçişler! Bakanlığına: Refik Koraltan, Milli Savunma Bakanlığına: Fahri Belen.
İşletmeler Bakanlığı lle Eko-konomi ve Ticaret Bakanlığının, Maliye ile Tekelin. Ulaştırma lle
leştlrilmesi İhtimali kuvvetli görülmektedir.
Ulus gazetesinin bu haberi, henüz erken verilmiş bir haber olarak telâkki edilmektedir. An-
Türk halkının verdiği karar
Norveç vapuru tekrar yandı
Diin çıkan yangın bir müddet sonra kendi kendine söndü
Norveç vapuru dün yanarken
Bir müddet, evvel Haydarpaşa önlerinde yanan ve karaya oturan Norveç bandıralı Bos-phours vapurunun kıç ambarından dün sabah dumanlar çıktığı gö.ı; ./lürjtür. Bir müddet sonra da alevler yükselmiştir. Yangının mazot depolarından birmin ateş aimaaındaa İleri geldiği zaıınedilllyor. Yangın IRnıdi kendine sönmüştür.
Bir nevi muhalefet vardı ki, dini siyasete alet etmek istiyordu; koyu bir mufaza-karlığı temsil ediyordu-, irticaa bile kayıyordu.
Her türlü neşir vasıtalarını kullanarak, bu cins muhalefet, meramını umumî efkârımıza bildirebildi. Halkımız dıı, köylüler, kasabalılar dalıil, en geniş ölçüde, hiikıniinü verdi; O cins muhalefeti istememiştir.
Türk genel oyu, Atatürk inkılâplarının tabiî devamlarından biri olan bir idare cinsini tercih etmiştir. Bu da, şimdiye kadar siirüp gidenden. prensip itibarîyle, apayrı değildir. Aynı «terakkiperver ve yenilikçi ruh-, şimdi idareyi ele alacaklarda da vardır. Ancak, tatbikatı daha iyi başaracaklarını iddia ediyorlar. İnşallah muvaffak olurlar.
Türk halkı, terakkiperverlikle devam edilmesini, muhafazakârlığa, yahut irticaa kayıtmamasını istemiştir.
intikal kabinesini kuracağı söylenen Adnan Menderes
cak Demokrat Parti geneL İdare kurulunun hatta sonuna kadar bir- yapacağı toplantılar neticesinde hakiki vaziyet belli olacaktır. Verilen kararın hâlen yürütülen tahminler hilâfına çok değişik bir manzara arzedeceğl anlaşılmaktadır.
Ulus'un bu sabah
ki baş makalesi
«İnönü millerin iradesi karşısında alelade bir vatandaş sıfatile siyasî mücadelede yerini alıyor*
Ankara 16 (Telefonla) — Bugünkü Ulus gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın: «Büyük İsmet İnönü» başlıklı yazısında, Demokrat Partinin seçimler neticesinde kazandığı muvaffakiyeti bahis mevzuu ederek şöyle diyor:
«Mücadelede galip gelen Demokratları tebrik ederiz, çok zor bir dakikada İktidar başına geliyorlar. Bu zorluk daha ziyade dış politikanın karışıklığından neşet etmektedir. Bu hususta bizi müteselli eden düşünce vatanımızın düşmanlarının memleketimizdeki hükümet değişikliğinden dolayı sevinmeğe imkân bulamtyacaklarıdır. Çünkü Demokrat Parti ötedenberl dış politikada Halk Partisi siyasetiyle mütesanit yürüyordu.»
Hüseyin Cahit Yalçın bundan sonra partilerin durumları ü-zerlnde mütalâa yürütüyor ve yazısına şöyle devam ediyor:
«— Seçimlerin gösterdiği u-, muini manzarayı bir tablo halinde temaşa ederken ve bundan çıkan mânayı düşünürken bu sahnenin üzerinde büyük İsmet İnönünün muhterem simasının ebediyet nurlarından vücude gelmiş bir hâle içinde yükseldiğini görüyoruz. Şu dakikada şahidi olduğumuz büyük İnkılâp onun eseridir. Atatürk demokratik inkılâbın temelini attı, heykelin! yükseltti. İsmet İnönü bu heykele can verdi. Bir diktatör salâhiyetiyle ve milli şef ünvanlyle cumhurbaşkanlığına gelen İsmet İnönü yalnız kendi vicdanından ve irfanından aldığı emre uyarak millî hâkimiyet cihazını harekete getirdi, şimdi millerin, iradesi karşısında memleketin kanu-‘
o
2
CD > (D
seçecek
Bakanların vaziyeti
Ankara 16 — Başbakan Er-Q sıncandan seçilmiştir. Sağitk^ bakanuıın vaziyeti henüz belli değildir. Diğer Bakanların hep-gÇ* si seçimi kaybetmişlerdir.
İzmir de "5
İzmir 16 (Akşam) — Oyların^ tasnifi için büyük .gayretle lışıiıyor. İzmir merkezinde. sandık hariç, tasnif bitmiştir/} Demokrat Parti 77.905, C. H. P. 35.726, Millet Partisi 3.200 oy almışlardır. Bu suretle de Demokrat Parti adayları büyük çoğunluk temin etmişlerdir. Tasnif edilen oy saysı 116.831 dir.
C. H. P. İzmir İl idare kurulu başkanı Nazif Çağatay, arala 35 - 40 bin oy fark bulunduğunu, İlçelerde Halk Partisi lehine , oy verilse bile 15 bin oyla bu-. nun kapatılması mümkün ol-. madiğim bildirmiştir.
Demokrat Parti milletvekilleri
Ankaraya davet edilmişlerdir. ' Cuma günü hareket edecekler-‘ dir.
İzmir 16 — Demokrat Partinin seçimi kazanması burada büyük sevinçle karşılanmıştır. Demokrat Parti mensuplarından bir kısmı iki hususi trenle 1 Ankaraya giderek Celâl Bayan tebrik etmeği düşünüyor.
Yeni Edirne r‘ milletvekilleri
Edirne 16 (Akşam) — Seçimin, tasnif İşi bitmiş ve D. P. aday-! tanrıdan Arif Altınalmaz, Rük-neddln Nasuhloğiu, Haşan Os-nıa, Mehmet Engin ve Cemal Köprülü milletvekili seçilmişlerdir.
nuna her fert gibi pek tabi! surette boyun eğerek alelade bir vatandaş sıfatlyle siyasi mücadelede yerini alıyor. Tarihte mislini hatırlamadığımız bu ulvi hareketin bir Türk devlet a-damı tararından medeniyet tarihine hakkedilmiş olması milli bir şereftir.»
Erzurumda
Erzurum 15 — Gece yarısına doğru merkez İlçesinde yapılan tasnifte bazı kazalarla birlikte Demokrat Partinin 69,696, Halk Partisinin 24.542 oy aldıkları anlaşılmıştır. DP. seçjmİ tam liste halinde kazanmış bulunmaktadır. fr '
Seçimlerin neticeleri ve Ingiliz gazeteleri
Bu sabahki İngiliz gazetelerinin hepsi makalelerini seçimin neticelerine tahsis ettiler
Londra 16 (R.) — Bu sabahki gazetelerin hepsi makalelerini Türkiye seçimine ve neticeler hakkında alınan haberlere tahsis etmişlerdir. Times makalesinde eliyor kİ:
«Halk evvelki İdareden memnun değildi. Genç nesil de demokratik değişiklik İstiyordu. Bugünkü neticeleri iyiye doğru dur. Mamafih Tiirklyeyi bir çok tehlikelerden atlatan İnönü hakkında sempati duyuluyor.»
Times, İdare âmirleri arasında hüyiik bir ayıklama olacağını tahmin ediyor ve tecrübesiz elemanların vaziyeti ne suretle İdare edecekleri merakı mucip olduğunu söylüyor.
Daily Telegraph. diyor kİ:
■ Bugünkü değişiklik uzun müddet iktidarda kafan tek parti hükümetine karşı aksülamel gösteriyor. Değişiklikte muhte-
mel olarak namzetlerden çoğunun mahalli teşkilât tarafından seçilmesinin de tesiri vardır. Maamaflh Cumhuriyet Halk. Partisinin mağlûbiyetinin Başlıca sebebi bir çeyrek asırdan, beri iş başında bulunmasıdır. Yeni hükümet eskisinden sadece iktisadi bakımdan ayrılacak tır. Dış politika aynı olacaK, Amerika ve İngiltoreye karşı dostluk münasebetleri devam ettirilecektir.
Anayasada ıslahata gelince. Demokrat Parti buna pek mütemayil değilse de bazı değişiklik yapmağa mecbur olacağı tahinin edilebilir.»
Manchester Guardian diyor kl: »Hükümet değişmesi işi muntazam bir şekilde yapılırsa Türkiye, haklı olarak, siyasi olgunluğuna eriştiğini iddia edebilecektir.
AKŞAM
16 Mayıs 1950^
Bahife S
Hükümeti tebrik
Pazar günü milletimizin Larih içinde görmediği bir seçim günü yaşadık. Aradan bîr giin geçtiği halde İslanbulda, halkın halk namına seçim sandıklan başında rey verirken, rey toplarken ve nihayet sandıklan açıp reyleri sayarken gösterdiği olgunluğun, dikkat ve itinanın, nihayet sokaklarda sükûn içinde cereyan eden bu ulvi manzaranın vatandaşa verdiği heyecan bütün tazeliğiyle muhafaza edilmektedir.
Hükümetten gelen kanunu harfi harfine tatbik etmek endişesi partili partisiz herkese sirayet etmiş, milletin verdiği revi sadakatle cetvellere aksettirmek için herkes birbirine yardım etmiştir. Rey vemıck üzere sandık basına gelen vatandaşa orada en ufak bir telkin yapıldığına şahid olmadım. Hattâ «Hangi partiye rey vereyim?» diye soran saf vatandaşlara «İşte partilerin listeleri. Hücreye gir, bunlardan hangisini istersen zarfın içine koy!» deniyordu. Reyin gizliliğine son derece dikkat edildiği gibi açık tasnif, belki dc kanunun istediğinden daha açık bir şekilde, sandık başlarındaki heyetlere sayımda halkm da yardım ekmesine müsaade edilerek yapılmıştır. Reyleri "vazifeli heyetlerin değil, halkın saydığını iddia etmek hakikati ifade etmek olur.
Memelket hesabına, demokrasi hesabına en sevindirici hâdise, pazartesi günii bütiin gazetelerin «memlekette baskısız bir seçim yapıldığımı» haber vermeleridir. Bizzat muhalefet partisi merkeze vilâyetlerden hiçbir şikâyet gelmediğini ilân etmiştir. Demokrasin in-Türkiycde yerleşmiş olduğunu bundan daha açık bir surette ispat eden delil yoktur. Vazife başındaki herkesin enerjisini bir takım dedikoduları karşılamaya harcıya-cağı yerde memleket hizmetine vereceği devre girmiş bulunuyoruz.
İlık gizli seçimi şikayetsiz başaran Şemseddîn Gû-naltav hükümetini ne kadar tebrik etsek azdır.
Şevket RADO
Sabah BazeteleriNe Diyor?
C. H. Partisinden
Amerika, hangi parti kazanırsa kazansın yardıma devam edecek
(Taşinglıon 15 ı AP.) — Türkl-yedtkı genel seçimlerin neticeleri, bugün Birleşik Amerika DışişJc-ri Bakanlığı resmi çevreleri taralından, demokrasinin Yakın şarkla sıhhatli gelişmesinin bir nişanesi olarak mülâhaza edilmiştir.
Bakanlık rermi çevreleri, hangi parti kazanırsa kazansın Amerikanın askeri ve ikuju yardımının devam edeeeğini t lirimi şlerdlr.
Resmi pîvreler siyasi muha lef elin dış siyaset bakımından hiç bir ayrılık gözetmediğini ve bütün milletin Batıya karşı dostluk ve komünizme karşı şiddetli bir muhalefet hissetmekte müttefik olduğunu belirtmişlerdir.
Hâdiselerin gelişmesini dikkatle takip elmiş olan vc umumiyetle iyi haber alan resmi kaynaklar, Türkiye ile Birleşik Amerika arasındaki samimi dootiuk bağlarının eskiden olduğu gibi devem edeceğini 7e hiç bir değişikliğe maruz kaî-mryacağmı kaydetmektedirler.
Muhalefeti temsil eden Demokrat Partinin genel seçimlerdeki açık muvaffakiyeti, yukarıda adı geçen çevreler tarafından oğuldan doğruya ve yal nız |e siyasetin! bir netice ve tecellisi olarak mütalâa edilmiştir.
Türk seçimleri Birleşik Amerika basını tarafından büyük bir ilgi ile takip edilmiştir. Gelmekte olan seçim neticeleri ga-
selelerin boş sahnelerinde intişar etmektedir. Bilhassa seçimlere iştirak nişbetinln yüzde sekseni aşmış olması ehemmiyetle belirtilmektedir.
Londradalci akiller
Londra 15 — Türkiyedekl seçimierln neticeleri Ankara siyasi çevrelerinde tam bir sürpriz husule getirmiştir. Esas mücadele İçişleri üzerinde çere yan etmiştir. Dış siyaset alanında İki parti aynı kanaattedirler.
Türkiyede seçimleri lakib etmiş olan batılı gazete muhabirleri, Turkiyenin göstermiş oldu ğu siyasî olgunluğa ehemmiyetle İşaret etmektedirler,
BJ3.C. nln siyasi muhabiri I-se bu hususta şunları yazmaktadır:
• Pazar günü Tıirkıyede yapılan seçimler, Türlciyedeki demokrasinin tam bir demokrasi olduğu hakkında hiç bir şüphe bırakmamıştır. Türkiye, tam mânasile demokratik bir rejime İntikal İşini muvaffakiyetle başarmıştır.»
B.B.C. hin siyasi muhabiri, Londranın bazı siyasi çevrelerinde hâkim olan şu kanaati de belirtmiştir: «TürMyeoıln bu şekilde demokrasi rejimine geç meşinde İnönü njühlm bir rol oynamışta-. O, kendi partisinin düçmeslni kolaylaştıran bir hâdiseyi hazırlamış ve Atatürk ün yolundan gitmek hususundaki azmini böylelikle belirtmiştir.»
O günün mânası
Nadir Nadl CUMHURİYETE diyor ki;
Bu şartlar altında Demokrat Partiyi bekleyen vasifelerin a-ğırlığını aynca belirtmeğe bilmem lüzum var mı? Kurulduğu gündenberi çetin engellerle çarpışan, hürriyet şuurunu iktidara aşılamak, insan haklarını zafere kavuşturmak uğruna yorulmaksızın didinen, en ümitsiz anlarda bile ümidini kesmlyen bu parti, nihayet gayelerini gerçekleştirmek imkânım elde etti.
Fakat unutmamalıyız ki muhalefette İken kazanılan sevgiyi İktidarda da muhafaza etmek çok güçtür. Şimdi bütün gözler bu partiyi idare edenlere dikilmiştir. Millet artık söz değil, nıüsbet İş bekliyor. Kaj-aııılıkları başan ne kadar baş döndürücü olsa da Demokratlar bir an kendilerini kaybetmemek, vakit gcçlrmekaiziıı çalışmaya koyularak ortaya eser çıkarmak zorundadırlar. Dört yıl dediğimiz ne dir ki? Göz açıp kapayıncaya tadar geçer gider.
Fakat halk, yerinde sayanları veya geriye doğru kayanları bundan böyle affetmiyccektir.
★
Millet ne istiyor?
Ahmet Emin Yalman VATAN’ da diyor ki :
Demokrasinin lam mânasını kavrayan vatandaşlar, seçimler neticesinde otuz senc’ik bir ik-t İdarin nihayet değişmesini candan istemekle beraber. Mecliste tesirli bir murakabe cihaz, ve kuvvetli bir muhalefet partisi bulunmasına şiddetle ihtiyar duyuyorlardı. Biz de müstakil bir gazete şıfatiylc bu lüzumu hiç gözden uzak bırakmadık ve kentli aleyhine çalışmaması mil İçtin ruhundan anlaması, kendini millete sevdirmesi hakkında Halk Partisine devamlı ikazlarda bulunduk.
Halk Partisi içinde bu hakikatleri görüp anLıyanlar eksil; değildi, fakat maziye bağlı çılanların Meclis Grup un da ekseriyeti teşkil etmeleri Ve mahalli ieşkilâtm daha ziyade menfaat esaslarına dayanmağa çalışmış unsurlardan mürekkep bul un-ması, bu zeminde süratli bir gelişme cereyan etmesine mâni oldu. Halk Partisi, vatandaşlardaki değişiklik hasretinin mâ- j nasını anlamadı, mazisine alt,
tasavvurları itiraf etmek suretiyle güven yaratmağa kıymet vermedi, son saniyede muhtelif vilâyet, şehir vc zümrelere hizmetler ve menfaatler temini su-retlle gönüller avlamağa çalıştı, fakat fena neticeler veren ve halkı sıkan bir sistemi ıslah etmek ve halkla hükümet arasındaki temasları basitleştirmek İçin hiç bir esaslı gayret sarfet-medl, propagandalarını; halkı ikna etmekten riyade halka kafa tutmak ve muhaliflere kör kö rflne çatmak esası üzerine ayarladı.
Ne yazık kİ bu gibi hareketler neticesinde yalnız, kendine zarar etmekle kalmadı, bu defakl seçimlerin.; siyâsi cihazımızda dalıa fazla muvazene yaratacak şekilde neticelenmesine ele mâni oldu.
★
Yaşasın Türk milleti Selim Ragıb Emeç, SON FOSTA’da bu başlıklı yansında diyor kİ:
D P. nln millet hizmetini görmek İçin dağarcığında, yalnız bir değil, bir hayli kabine tertip etmiyc kafi bir kadrosu olmak gerektir. Bundan, emin olabiliriz. Böylc bir kadrosu ûlmıyan siyasi bir zümrenin. 1944 den-berl fasılasız devam eden haklı memleket mücadelesini, bugünkü muvaffakiyetli sonucuna u-laştırması elbetteki beklenemezdi. Çünkü bugünkü İfadesiyle bu parti, Türk kalbinin bizzat kendisi demektir. Binaenaleyh geçen pazar giinû milletin kendisine itimadım gösterdiği siyasi topluluk; evvelki Meclisin toplantı tarihi olarak tesbit ettiği önümüzdeki 22 mayısta; Anayasa gereğince yeni Cumhurbaşkanının seçim formalitesinden evvel Meclis Başkanlık divanını teşkil edere etmez ve yeni Devlet Başkam belli olur olmaz; milletin karşısına; onun İtimadına lâyık değerde bir hükümet heyeti çıkaracağından da emin olabiliriz.
Her şey Türk milleti için ve her şeyin üstünde Türkiye.
İşte parolamız. Yaşasın Türkiye.
★
Yeni iktidar partisi işe başlamazdan evvel
Ha bit) Edib Törehan, YEN!
İSTANBCL’da diyor ki:
Seçim mücadeleleri, partilerin köy ile fazla meşgul olmalarını temin etmiş bulunuyor. Esas ka rakleri ziraat olan memleketimizde filhakika ötedenberi köye büyük bir ehemmiyet verildiğini daima soylİyebUirsck de, hakikatte bu, sözden ibaret kalmıştı. Bundan dolayıdır kİ, köylünün şehir ve şehirlilere karşı bir ya-banclığı Ve itimatsızlığı vardı. Biz memnuniyet vc hayretle gör dük W. bu 'sefer köylerde seçimlere karşı gösterilen alâka şehirlerden hiç de az olmamıştır. Demek kİ. Türk köylüsü şimdi kendisini idare edecek İcra kuvvetine ve kendi vekiline büyük bir itimat ve inanç göstermiştir. Onun bu inanışlarında her hangi bir hayal ve ümit sukutuna düşmesi, demokrasi hayalımız İçin iyi olmaz. Bundan dolayı yeni İktidar partisinin göreceği işlerde çok sistemli bir tarzda hareket etmesini ve bilhassa bütün icraatında bilgi ve ihtisasa büyük bir ehemmiyet vermesini söylemeyi faydasız bulmamaklayız. Çünkü gaye İktidar veya muhalefetin zaferi değil, milletin yükselmesidir.
★
Bu inkılâptır
Burhan Felek CUMHURİYET' te diyor İd:
Şuraya işaret etmek İsterim kİ; memlekette Halk Partisini seçmemek şeklinde umumî ve sari bir «haleti ruhiye» son seçimlerin baş vasfı olmuş ve bu «duygu» seçmenleri o derece sarmıştır kİ düne kadar Halk Partisinin en İleri gelenlerinden olarak bütün İş ve fikirlerine iştirak etmiş olanlardan seçim arifesinde Demokrat Partiye geçenler bile seçimde kazanmıştır. İşte bu haleti ruhiye Halk Partisinin seçimi ve iktidarı kaybetmesini mukadder İhale getirmiş ve bugün 10 - 15 yıl, hattâ beş yıl evvele nazaran çok daha mutedil, daha mazbut ve şüphesiz daha demokrat halkçı elemanlar seleHertnin terekesini tasfiye etmek ve borç larinı ödemek mevkiine düşmüş lerdlr.
Buna gördükten sonra, görebilen her iktidar partisi için tutulacak ve tutulmıyacak yollar kendiliğinden çizilir. Halk psikolojisini mühlmsemiyen her lerd. hattâ her parti, partiyi kaybetmeğe mahkûmdur.
kazananlar
Geca yarısına kadar gelen haberlere göre tespit edilen isimler
Ankara 15 — Gece yansına kadar gelen haberlere göre Cum hurlyet Halk Partisinden kazananların isimleri şunlardır:
ÇORUH — ALİ Çoruh, Cemal Kazancıoglu, Fehmi Alparslan. Osman Kâzım Otanan, Behçet Osmanağaoğlu (Yekûn; 5)
ERZİNCAN — Şemseddîn Gü-naltay. Nihat Pekcan, Sabit Sagıroglu, Cemal Gönenç, Ziya Soylu (Yekûnu 5)
GÜMÜŞHANE — Fallh Rlftl Atay, Münir Hüsrev Göle, Şükrü Sötanensüer, Feyzi Ataç, Hikmet Atamer, Kâzım Köklü. (Yekûn: •)
HAKKÂRİ — Selim Seven (Yekûn: 1)
KARS — Fevri Aktaş, Mehmet Babadır, Esat Oktay. Tezer Taşkıran, Hüsamettin Tugaç,
Hüseyin Cahit Yalçın, Lâtif® Aküzüm, Sun Atalay, Abbas çetin, Veysl Koçulu (Yekûn: 10,
SÜRT — Ethem İzzet Benice, Zora t Koyuncu. Kadri Oktay, Bayram Tarhan. (Yekûn: 4)
SİNOP — Cevdet Kerim înce-dayı, Nuri Sertoftlu, Servet So-muncuoğlu, Ali Şükrü Çavlı, Dr. Muhit Tümerkan (Yekûn: 5i
TRABZON — Faik Ahmet- Barutçu, Ali Rıza Işıl, Raif Karadeniz, Hamdl Orhon, Haşan Saka, Ali Sanoğlu, Muştala Ra- |j_ şit Tarakçıoglu., GJ. Naci Al-tuğ, Saffet Baştımar, Cemal Re- a» şit Eyüpoğlu, Tevflk Koral, ça- — . hlt Zamangil (Yekûn: 12)
Seçimleri henüz bitmemiş o- O lan yerlerden gelecek neticeler C bekleniyor qO
Demokrat Partinin£ kazandığı yerler >
-------------— 0
C.H.P. den bu defa seçimi ra kaybedenlerden bazıları ö
KOMÜNİSTLİK ALEYHİNDE TEZAHÜR
Lâlelide dün bazı hâdiseler oldu, polis müdahale etti
Şehrimizde tasnif devam ediyor
Beyoğlu, Bakırköy, Sarıyer, Adalarda bu iş bitti, Demokrat Parti kazandı
Şehrimizde ki seçim işi dola-yıslyle. ilçe kurullarındaki çalışmalar dün gündüz ve gece devam etmiştir. Beyoğlu, Bakırköy, 8anyer ve Adalar ilçe kurulları dün akşam seçim neticesini gösteren tablolarım 11 seçim kuruluna vermişlerdir. Diğer kazalardan da neticelerin bu gün tamamen gelmesi beklenmektedir.
BARİYER: 38 sandık. 14083 seçmen adedi, 11339 reye İştirak edenleT, DP. Sfl®9, C.HJP. 4490, M.P. 1856. Milli Kalkınma 294 oy almışlardır,
BEYOöLU — 366 sandık; seçmen miktarı 146693, seçime iştirak edenler 108692, pjp, ye 70403, C.H.P. ye 24582, M.P. ne 21825, Millî Kalkınmaya 075 oy verilmiştir.
BAKIRKÖY — 50 sandık.
18205 seçmen adedi. 14637 seçime iştirak edenler; D.P. yc 8307, CELP. ye 4028, M.P. ne 2547, Millî Kalkınmaya 510 oy verilmiştir.
ADALAR — 14 sandık, 5427 seçmen adedi; 4318 Teye iştirak edenler; DP. ye 2622, C.H.P. ye 1541, M.P. ne 27i, Milli Kalkınmaya 122 rey verilmiştir.
Bir kadm merdivenden düşüp öldü
Taksimde Turan caddesinde 42 numarada oturan seksen yaşında Raşcl isminde bir kadın. dün gc-ce evinin merdivenlerinden düşerek yaralanmış ve kaldırıldığı Beyoğlu hastanesinde ölmüştür.
«İstanbul Yüksek Tahsil Gençliği Demeği» namı altındaki teşekkül dûn Lâlelide Çiçek Palas salonunda bir toplantı yapmak üzere resmî bir müsaade almış, bir taraftan bu toplantıya başlanırken, salonun dış kapısına dâ «Nâzım Hikmet toplantısı» İbaresini taşıyan bir kâğıt asılmıştır.
Toplantıda Nâzım Hikmetin vaziyetinden bahsedilmiş, onun şiirleri okunmuş, sola meyleden bazı sözler geçmekte olduğu bir sırada Milli Türk Talebe Birliğinden üç kişilik bir heyet gelerek bu toplantının dağılmasını istemiştir.
Toplananlar, bu ihtara ehemmiyet vermemişler, münakaşa başlamış, bu münakaşada bağırmalar olmuş, bağırmalarda ı İş mücadeleye İntikal etmiştir.
Emniyet Müdürlüğü;, daha evvelden her ihtimali düşünerek Çiçek Palasın bulunduğu bina yanındaki garajda tertibat almış olduğu cihetle hâdiseye müdahale etmiş, toplantıda lunanlann bir kısmının pencerelerinden ve diğer yerlerden kaçmasına rağmen 74 şahsın hüviyetleri tesbit edilmiştir. Bunların bir kısmı talebe olmakla beraber talebelikle alâkası olmıyan bir çok kimselerin de bu arada bulunduğu görülmüştür.
Hâdiseyi haber alan üniversite gençliği bu civan doldurmuş, sokaklarda emniyet tertibatı alınması lüzumu hâsıl olmuş,, •ayini niyet bc müdürleri orada büyük bir zabıta kordonu çevirmişler ve toplantıda bulunan 74 kişiyi, «Gençliğe yuha!» «Kahrolsun komünistler!» nidaları altında muhtelif nakil
vasılalariyte Beyazıt polis merkezine nakl etmişlerdir.
Bir kısan halkın da toplan-masiyte muazzam bir kütle teşkil eden gruplar akşam saat on dokuz, buçuğa kadar orada kalmış! ar, bir aralık hâdLse üzerine gelen Vali gençliğin omuzu 0* 2crlnde taşınarak salonun dış kapısı önüne gelmiştir .
Vali burada,?mniyet teşkilâtının telsiz mikrofonundan konuşarak :
«— Bu memleket toprağının her zerresinde şehir Mehmetçik kanı vardır. Atatiirkün sîzlere emanet ettiği bu memleketi ve Cumhuriyeti Allah kem nazardan korusun. Asil şuurunuz takdire şayandır, Asil Türk, gençliği vatan toprağını ve memleket sevgisini, millet aşklyle beraber her şeyin üstünde tutar. Millet ve memleket sevgimiz
sizinle ayni dakikada çarpar. Sizden kendinize yakışacak olgunlukla dağılmanızı rica ederim.»
Valinin bu sözleri üzerine gençlik İstiklâl Marşı soyliyerek yavaş yavaş dağılmıştır.
Yarınki, toplantı
Üniversite Talebe Birliği, Millî Türk Talebe Birliği ve Türk Kültür Ocağı yann saat on yedide Beyazı tla Talebe Birliği lokalinde, komünistliği tel'ln maksadlyle bir toplantı tertip etmiştir.
İki Gençlik teşekkülü arasında büyük bir hâdise çıkmadan emniyet teşkilâtı tarafından önlenen bu toplantıya iştirak edenler, ortada fiili bir suçlan görülmediğinden diin gece ikametgâha bağlanarak serbest bırakılmışlardır.
D. P. bir beyanname neşredecek
bu-yan
(Baştanıfı 1 înei sahitede)
emniyet müdür Kemal birinci.
mu-eın-şu-
Aygün.
İkinci ve muavinleri
Celâl Bayarm sadece parti lideri kalması parti çevrelerinde memnuniyet uyandırma Jt tadır.
Bu husustaki karar genel İdare kurulunun ilk toplantısından sonra belli olacaktır.
Basın kanunu
Demokrat Parti çevrelerinde yaptığım temaslardan edindiğim kanaate göre Demokrat Parti meclis grupunun İlk göstereceği faaliyetler arasında Basın Kanununun üzerinde tadilât yapmak ve bir müddet önce Büyük Millet Meclisi tarafından komisyona iade edilmiş olan af kanunu tasarısını yeni ve daha şâmil bir görüşle ele almak işi de vardır. Esasen Celâl Bayar, evvelki gün gazeteci-
lerle yaptığı hasbıhaller sırasında basın kanununun ilk anda değiştirileceğini de İfade etmiş bulunmaktadır. Basın kanununun tâdilinde bazı basın suçlarının affı da nazarı Itibare alınacağı muhakkaktır.
Beklenen neticeler
Yurdun muhtelit bölgelerindeki seçim neticeleri peyderpey alınmaktadır. Dün de Çanakkale, Bilecik, Artvin, Zonguldıik-tan gelen haberler buralarda neticenin D.P. lehinde, Halayda İse C.H.P, lehinde olduğu anlaşılmıştır.
Malatya seçiminin de C.H.P. lehinde neticeleneceği tahmin olunmakla beraber henüz kati bir malûmat alınamamıştır.
Karadeniz vilâyetlerinden de tam neticenin butîiin alınabileceği umulmaktadır.
Ankara 15 — Dunokrat Partinin seçimi büyük ve kahir bir ekseriyetle kazandığı hakkında her an yeni haberler gelmektedir. Bu âna kadar kati neticeleri alınan mahaller ve Demokrat Partiden, kazanan milletvekilleri şunlardır;
Afyon 9, Ankara 18, Antalya 7, Aydın7, Balıkesir 13. Bolu 7, Bursa 12. Çanakkale 8, Çantan 5, Çorum 8. Denizli 8, Edime 5. Eskişehir 6. Gaziantep 7; Giresun 8, İçel 7, İsparta 5. İstanbul 27,; İZmlr 17, Kayseri 9. Kırk lareU 5, Kocaeli 11. Konya 17, Manisa 12. Muğla «; Rize 6, Sam sun 10, Seyhan 11, Tekirdağ 5. Zonguldak 10, Sivas 10, Amasya 4, Bilecik 4. Burdur 3. Muş 2.
Henüz tahakkuk etmiş olmamakla beraber. Demokrat Partinin şu vilâyetlerde de kazanmış olması kuvvetle muhtemel görülmektedir: Elâzığ. Erzurum, Kastamonu, Kütahya, Maraş, Mardin. Ordu, Tekirdağ: Tokat, Urfa,
BORSA
i»t»nbul Bor»k»ın>n I»/5/tSS0 naliori
çeki e b
Londra I Sterlin 181
New Varit 11» Dolar SK-S0
Par» iMİ'rnnattf. «W
Stokholm IM İsveç Kr- 50 46
Cenevre . 100 İsviçre V. «03
Amesterdun 100 Florin 13 8840
BrOkMJ m Belçika *.
Lltban 100 Eslcudes 9 7390
ESHAM VE TAHVİLAT % » FAİZLİ TAHVİLLE®
Sivas • Erturum I 21-35
Sivas - Enurum 3-7 2i»55
1941 Demiryolu l 3O.H5
İMİ Demiryolu £1 SO«
1941 Demiryolu IH 31.40
Milli MlIdûtAS 21 S0
Milli MUdnfao n 21.20
Milli MUdafno tll 2150
Milli Müdafaa IV 21445.
% & FAİZLİ TAHVİLLER
KaJKınm» 1 100 —
Kalk ııımo tl 89.20
Knlkınmn m 100 -
9W lsUkrau I 99 75
94» fRUkran D 99 50
İMİ Demiryolu 100 —
194» kllkrnz» L 96!»
% » FAİZLİ TAHVİLLER
19» Ergani V -
1930 Ikramiyell 2L—
Milli Müdafaa
Dtmlryolo IV
Demiryolu v s®-®
% O FAİZLİ TAHVtLLEH
1949 tahvili
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankası 130,—
İ3 BanKOSI 30 —
T. Tlwel Bankası 0.—
Arsltuı Çimento 15rS
ANADOLU DEMİRYOLU ORUPl)
TahvUJer 1-2 W 25
Hisse senetler» % 00 62.25
MüıneMlI şenel «7 90
SAnnÂTLAÛbA ALtu»
Solıslaı
Gul.li'n '□Si:!,
TUrK liran 35 .80 j
Slcrlıo 45 75,
n«at 37 V"
KUlço 9.12
Meclis Reisi ve 13 Bakan seçimi kazanamadı
Ankara 15 —Bu âna kadar alınan seçim neticelerine göre, C-HJ*. nln kaybeden başlıca şahsiyetleriyle Demokrat Partiden kazanan şahsiyetler arasında bilhassa şunlar vardır:
ÇH p den kazanamıyanlar: İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Mümtaz Ölçmen, Naci Tınaz, Hıfzı Oğuz Bekata, Mazhar Germen, Süreyya Örgeevren, Haşan Şükrü Ad al. Muammer Eriş. Muhlis Erkmen, Abdülhallk Renda. Beh çet üz. Tahsin Banguoğlu, Mahmut Nedim Gündûzalp, Şaklr Keseblr, Muhittin Baha Pars, Yavuz Abadan. Cemil Sait Bar-las. Muzaffer Canbulat, Haşan Âli Yücel, Kemal Turan. Saim Ali Dilroere, General Refet Bele, Nurullah Esat Sümer, Şevket Adalan. Münir Birsel, Sırrı Day, Şükrü Saraçoğlu. Nihat Erim, İsmail Rüştü Aksal, Fâzıl Şera-feddin Bürge, Tevflk Fikret Sı-lay. Sadi Irmak. Hulkl Karagülle. AH Rıza Türel. Ali Rıza Ar-tunkal. Şevket Raşit HatlpoğlU, Lütfi Kırdar, Faik Kurtoğlu. Fuat Sirmen, Tahsin Bekir Balta, Fahri Kurtuluş. Hüsnü Çakır, Cemil Cahit Toydemlr, Hilmi Uran, CavLt Oral. Kasım Gülek, Kemal Satır. Yusuf 24ya Emin, Orhan Seyfl Orhon. Şemseddîn
Sirer, Nâzım Poroy. Doktor Faik Yargıcı. Memduh Şevket Esen-dal, Emin Erlşlrgîl. Şefik So-yer, Kemali Bayizlt, Raslh Kaplan.
Acı bir kayıp
Büyük Edib nıerüçjn üs-tad Halld Ziya p^i;jjgsiln refikası. Blhin ve Büienri UşâkJîgnin’ \ml1dcTeri’ vcı Leylâ Oşakligilin kayınvalidesi
MEMNLNE UŞAKLİGİL dün akşam saat 10.30 daı Hakkın rahmetine kavuş-* muştur.
Cenazesi, yann Oaman-beyde Şafdk sokanındaki 58 numaralı evinden Kaldırılarak namazı Teşvikiye camiinde kılındıktar sonra Bakırköyündekl aile mezarlığına defnolunacaK-tır. ■ '
Bayan Memnune U$ak-lıgll memlekete değerli ev-lâdlar yetiştirmiş, eşi büyük edibimiz Halld 21ya üstada hayatının son demlerine kadar arkndaşhk etmiş, nümün e bir aile annesi idi.
Kendisine Allahtan rat. j met dilerken geride bırak-' tığı ailesi erkânına en sa-j inimi tariy ellerim izi aıze»* derte,
çelenk gönderilmemem rica olunur.
rAkŞAMa^AKŞAMgl
Galibi de, mağlubu da tebrik ederiz
Millet tarihimizin çok ehemmiyetli bir devresinde bulunuyoruz. Şimdiye kadar «halk uğruna», «halk menfaatine» birçok hamiyetli zümreler ve şahsiyetler veli gibi, vasi gibi hareket etmişlerdir, Fakat demokrasinin bir prensipi de «halk tarafından» dur. Tam mânasiyle ve geniş mânasiyle, şimdiye kadar bizzat halkın seçtiği bir idare başa geçmemişti. Bu hâdise, tarihîmizde vâki olmamıştı; şimdi ilk defa vâki oluyor.
Bunu, — hele 14 Mayısta halkın nasıl vakur, nasıl ağır başlı ve soğukkanlı olarak seçimlere İevç fevç iştirak ettiğini gördükten sonra — memnunlukla karşılamamak müınktln değildir. Aile babaları, en iyi elbiselerini giymiş: kadı illa riyle, kızlar i yle, oğullariyle sandık başlarına geliyorlar; nezaketle sıralarını bekliyorlardı. Vazifelendirilmiş vatandaşlar ve parti mümessilleri, aksaksız iş görüyorlardı. İştirâk^ böylece, emsalsiz bir haddi buldu.
İlkçağ tarihînde, halkın çok sevdiği bir başkan, seçimler arifesinde efkârı yok-luyormuş. Bir çobana da fikrini sormuş:
— Kim gelsin?
— Sen gelme de kim gelirse gelsin.
— Peki, benden ne fenalık gördün?
— İsminden bıktım.
Elbette, Demokrat Partinin çok mazhariyetleri vardır: Halk Partisinin de uzun zaman iktidarda kalmaktan hâsıl olma, kusurları birikmişti. Ahali, tercihini yaparken. bu cihetlerle beraber, ruhundaki bezginliği, bıkkınlığı da dikkate almıştır. «Eskisi olmasın, yenisi olsun!.. düşüncesi ve «Altı üstünden belki iyidir!» ümidi başlıca âmiller arasındadır.
Böylece, yeni bir çağa adımımızı atmış oluyoruz.. Muvazaa yapmadığını ispat eden Demokrat Partiyi, bu başarısından dolayı tebrik ederiz. Fakat: «Sandalyası-na yapışmıştır. Onu oradan atacak hiçbir kuvvet yoktur.. damgasiyle damgalanmış Halk Partisini de aynı şek;'de tebrik etmek insaflıca bir hareket olur. Kendi tarihçesinin kuvvetli bir safhasında mağlûb olduğu da dikkati çekiyor. Bilhassa temenni edilecek cihet; bundan sonra başa geçenlerin de. ilerde, seçimleri kaybeder etmez gürültüsüz, patır-dısız çekilmeği göze almalarıdır.
İste, hakiki demokrasiye o zaman ulaşacağız.
(Vâ - Nû)
Tasarruf hakkı
Danıştay'ın kararı vilâyete bildirildi
Şehrimizin bir çok semtlerinde arsa ve emlâki bulunanlar imâr plânlan yüzünden bu arsa ve binalarından İstifade edemez hale gelmişlerdir. Bu yüzden devam eden şikâyet ve müracaatları önlemek iiz^re Daruştaydan İçişleri Bakanlığı bir karar almıştır. Bu kararla da tasarruf haklarının artık men edilemiyecegi anlaşılmıştır. Filvaki mevcut kanunlara ve anayasaya nazaran mülkiyet ve tasarruf haklarının tahdit edilmemesi lâzımdır. Bun dan başka imâr plânı mevcut olmadıkça istimlâkin de yapılmaması icap etmektedir. Bununla beraber 2200 sayılı kanunun 7 nel maddesi beş yıllık imâr programına dahil yerlerdeki arsa sahiplerinin İnşaat ruhsatiyesi istemeleri üzerine arsaları kamulaştırtmadığı takdirde İnşaat yapmalarına izin verilip verilmlyeceğl belediyelerce tereddüdü mucip olmuştu. Bu sebeple İçişleri Bakanlığı, Daniştaya müracaat ederek bu hususta bir karar vermesini İstemişti.
Danıştay bu husustaki kararını İçişleri Bakanlığına bildirmiş, Bakanlık da belediye ve vilâyetlere tamim göndermiştir.
Danıştay kararma göre 2290 sayılı kanunla belediyeler için kabul edilen beş senelik kamulaştırma hak ve salâhiyeti anayasaya mugayir de&lldir. Ancak müddet-slz veya beş seneden fazla bir müddetle istimlâk sahasıdır diye gayri menkul sahiplerinin tasarruf ve salâhiyetlerini men etmek anayasaya mugayirdir. Bu sebeple henüz beş senelik imâr programına konulmamış olan yerlerde İnşaata müsaade edilmemesi meri hukuku mugayir olacaktır.
Danışlaydan alman bu karar üzerine şehrimiz belediyesi alâkalı dairelere birer tamim göndererek henüz beş senelik imâr programına dahil olmı-yan sahalarda İlerde İstimlâk edilecektir, diye vatandaşların gayri menkulleri üzerindeki tasarruf haklarının men edile-mlyeceğini, ve bundan sonra bu yolda muamele yapılacağı bildirilmiştir.
ilkokullar
31 Mayıs öğleye kadar derslere devam edilecek
Sunderland - Genç millî takım maçı bugün
Millî takımımızın bugün alacağı netice büyük merakla bekleniyor
İngiliz profesyonel birinci lig futbol takımlarından Sunderland (Türkçe okunuşu Sander-land) bugün ikinci karşılaşmasını İnönü stadında şaat 17 de Ocnç Millî takım namzetleri İle yapacaktır.
28 mayısta İstanbulda yapılması karalaştırılan Türk İran milli futbol maçı İçin hazırlık mahiyetinde olmak üzere İngiliz profesyonel takım) Sunderland İle yapılacak bugünkü karşılaşmaya; Galata-saraydan: Turgay, Naci. Muzaffer, Doğan. İsfendiyar, Reha; Fenerbahçeden; Hilmi, Kâmil. Samim, Erol. Lefter, Halit; Vefadan şükrü, Rahmi, Melih. Galip; Ankara Demir-spor undan: îsmet, Mustafa:
Gençlerblrliğinden: Ayhan çağırılmışlardır.
Bu 10 futbolcu arasında bugün için en İyi takım tertibinin şu şeklide olacağını ümit ediyoruz:
Turgay — Naci, Rahmi — Samim. Muzaffer. Doğan — İsfendiyar, Erol, Reha, Lefter, Halit.
Bu arada İkinci devrede Rahminin yerine İsmet, Samimin yerine Melih, Erolun yerine de Galip oynatılabilir.
Genç milli takım namzetlerinin bugün misafir ingUiz pro-
fesyonel takımı karşısında ne netice alacakları merakla beklenmektedir.
tik defa bugün bir asaya gelecek olan genç millî takun namzetleri arasında Naci, Muzaffer. Galip ve Halit gibi 24 yaşından yukarı milli takım elenıanlariyle: isfendiyar, Reha, Erol Ve Lefter gibi daha 24 yaşını doldurmamış, fakat buna rağmen bir çok defalar millî formayı giymiş olan oyuncuların yakında Turgay, şükrü, İsmet, Rahmi, Melih, Doğan, Ayhan ve Mustafa gibi ilk defa böyle kuvvtell bir înglllz takımına karşı oynayacak oldukça toy futbolcularla birlikte Samim, Kâmil ve Hilmi gibi kendi takımlarında başarı göstermiş futbolcuların bugün bir araya gelerek çıkaracakları oyun tarzı ancak maç esnasında belli olacaktır.
Geçen cumartesi günü, Beşiktaş takımı Sunderlandın karşısında bilhassa ilk devrede çok güzel bir oyun çıkarmış ve hücum hattının bir beceriksizliği yüzünden gol çıkaramamıştı. Bugün genç milli takım namzetleri havadan oynayıp, yerden paslarla iyi bir oyun tarzı tutturabillrlerse daha iyi bir netice almaları imkân dahiline girebilir.
Mamafih şunu hatırlatmak isteriz kİ Sunderland takımının en mühim İki elemanı ilk maçlarında muhtelif sebepler şü-zünden oynamamıştı.
Bunlardan sağ haf Watson İtalyada yapılan itlaya - İngiliz B milli takımları maçında oynadığı İçin Beşiktaş» karşı takımındaki yerini alamamıştı. İngiltere liğinln bu yıl gol timsali olan Davis de ani olarak bacağındaki sakatlık dolayısly-le oynaya mam işti.
Watson İtalyadan geldiği, Davlsln de sakatlığı geçtiği takdirde bugün oynıyacaklan muhakkaktır.
İngiltere birinci liginde 42. Kırai kupası karşılaşmasında da 3 maç yapan Sunderland, bütün profesyonel İngiliz takımları gibi memleketleri dışında yaptıkları bu gibi maçlarda kendi liglerinde veya Kırıl kupası maçlarında çıkardıkları oyunu oynamamakta-dırlar.
Mamafih Sunderland futbolcuları, bütün bir İngiliz futbol mevsiminin verdiği yorgunluğa rağmen Türk futbolseverlerine İngiliz futbolu hakkında yeter bilgiyi vermekte ve zevkle seyredilir bir futbol oynamakladırlar.
Iialük SAN
Tiftik ve yapağı
Sovyet Rusya Tiftik satın alıyor
Anadolunun çeşitli bölgelerinden gelen malûmata göre bu yıl keçi kılı, tiftik ve yapağı rekolteleri çok verimli olmuştur. İlgili çrvrelerîn belirttiklerine göre köylü bakımından bu senekl flatler yLrml senedenberi görülmemiş derecede tatmin edlclidr. Menşe bölgelerden gelen son rakamlara göre tiltlk fiatlerl Afyonkara-hisarda 360 kuruş. Eskişehir, Kütahyada 340, Bolvadin, Yozgat. Ankara, PolatlI, Beypazarı vc Çerkeşte 300-320 kuruştur. Bu senek! tiftik fiatlerl geçan yıl inicilerden 120-130 kuruş yüksektir.
Anadolunun bazı bölgelerinde yapağı piyasaları da açılmıştır. Orta Ana dolu da fiat 170-180 kuruş olup bu durumdan memnun olan köylü malını seve seve satmaktadır.
Diğer taraftan Trakya ve Marmara bölgelerimde keçi kılı .piyasaları da açılmış olup fi-atleı» 270 - 300 kuruş arasındadır. Ancak keçi kılı kırkımı geç yapıldığı İçin piyasalara inallar azar azar gelmektedir.
Bundan başka bu yıl tiftik satışlarının çok müsait gideceği ve ihracat hareketlerinin verimli olacağı anlaşılmaktadır. Bunun sebebi de Sovyet Rıısyanın bu yıl memleketimizden tiftik almak İçin harekete geçmiş olmasıdır. Filhakika uzun zamandanberl piyasalarımıza iştirak etmeyen Sovyet Rusyanın bu sene 250 bin kilo tiftik almak üzere tiftik tacirleriyle temasa geçmesi üzerine vaziyet birdenbire harartlen-miştir. Ayrıca İngiliz ve Fransız firmaları da şimdiden tiftik taleplerinde bulunmaktadırlar.
10
LİRAYA
300.000
LİRA
RADYO
Şehit havacılar
Umumî Meclis
Sahlfe 3
Buyurun yaz sofasına!
S"1 rap kuyusunda $£ kişi zehirlenerek öldü
Adana — Şükriye mahallesindeki kefeli şarap fabrikasında çalışan Cemal Göle İçinde şarap teressübalı bulunan kuyuya İnmiş. fakat kuyudaki gazla zehirlenerek derhâl ölmüştür. Bunu takiben fabrika kâtibi Ali Ülvl de kuyuya başını eğerek bakmış. fakat o da bir müddet sonra bayılmış ve hastaneye kaldırılırken ölmüştür Hâdise hakkında tahkikata devam edilmektedir.
ş-'hritnlz ilk okulları bu se-nekl öğretime 31 Mayıs çarşamba günü öğleye kadar devam edecektir.
Yalnız İlk okulların beşinci sınıflarında bulunan öğrencilerin dersleri bir hafta daha evvel kesilecektir. Mezuniyet İmtihanlarına 25 Mayıs perşembe günü başlanacak ve 3 Haziran cumartesi günü son verilecektir.
Bu sene şehrimiz ilk okullarına 90 bin öğrenci devam etmektedir. Bunlardan 13 bine yakın öğrenci İlk okulların son sınıfında bulunmaktadır. Bunlardan 12 bininin bu sene mezun olacağı tahmin edilmekte-Idir.
Istanbvl
Emniyet Sandığı
EMİNÖNÜ ŞUBESİ Mısır çarşısından, Yeni pos-tahane caddesinde satın aldığı binaya naklederek faaliyetine devam ettiğini sayın halkımıza bildirir.
NOT :
Sandığın Merkez ve şubelerine 16 Mayıs akşamına kadar 50 lira tevdiatta bulunanlar da 19 Haziran keşidesinde 25000 lira tutarındaki İkramiyelerden faydalanırlar.
t
(«247)
Sayın Doktorlara
r ” n E RİNG Müstahzarı
I NEÜTRALON - BELLADONNA NEUTRALON
2 gr. X 25 zarfiık kutularda
Dün F atih'de merasim yapıldı
Şehit Türk havacılarının hatıralarını tebcil İçin dün saat ll'de Fatih parkındaki tayyare abidesinde bir merasim yapılmıştır.
İstanbul komutanı korgeneral Şükrü Kanadlı’nm da hazır bulunduğu törene iştirak edecek askeri birlikler, polis müfrezeleri ve okul öğrencileri saat 10' da Fatih parkının etrafında yer almışlardır.
Saat ll'de merasim komutanı şehitlerin hâtıralarını taziz için hazır bulunanlan bir dakika ihtiram sükûtuna davet etmiş ve bu anda Fatih parkında. Beyazıt ve Galata kulelerinde, resmi daire ve müesseselerde ve limanda mevcut gemilerdeki bayraklar yarıya indirildiği gibi gemiler ve fabrikalar da düdüklerini çalarak saygıya İştirak eylemişlerdir
Bütün nakil vasıtaları da oldukları yerde saygı için, bir dakika durmuşlardır.
Bundan sonra merasim komutanının işareti ile selâm vaziyetine nihayet verilmiş, bayraklar tekrar çekilmiş ve düdükler susmuştur.
Mütaakıben ordu adına hava subaylarından bir yüzbaşı ve Türk hava kurumu adına avukat İrfan Emin söz alarak şehit havacılarımızın kahramanlıklarını belirten birer hitabe lrad etmişlerdir.
Hatiplerin konuşmalarından sonra bando matem havası çalmış ve bir manga er havaya
1 Haziran perşembe günü toplanıyor
Ümumî Meclis 1 Haziran perşembe günü toplanacaktır. Mecliste görüşülmek üzere hazırlanan mühim işlerin bir müddet daha geri bırakılacağı söylenmektedir. zira belediye meclisinin de yeniden seçilmesi zamanı gldiği İçin bu gibi işlerin seçimlerden sonraya bırakılacağı talimin edilmektedir.
Bununla beraber halen belediyenin meşgul olduğu cn mühim mesele olarak ucuz evle rnl inşası hakkında hazırlanan talimatnamenin Haziran devresinde mecliste görüşülerek karara bağlanacağı ve Haziranda 800 evin inşaatının eksiltmeğe çıkarılacağı anlaşılmaktadır.
Ü&küdarda yeni bîr kütüphane
Mimar Sinan'ın eserlerinden olan Üsküdar'daki Şemsi paşa medresesinin bir kaç seneden-beri devam eden restorasyonu önümüzdeki aylar zarfında kısmen bitirilmiş olacaktır.
Burda, Üsküdar'daki Selini Ağa kütüphanesi müdürlüğüne bağlı İkinci bir kütüphane açılacaktır.
Selim Ağa kütüphanesinin şubesi mahiyetinde açılacak oLan ve gerekil tesisatı tamamlanmak üzere bulunan bu kütüphanede yeni Türk harfli eserlerden dört bin ciltlik bir kolleksiyon, umumun İstifadesine arzedilecektlr.
üç el ateş etmiş ve geçit resmini mutaakıp tören son» ermiş ur.
Hizipte bir cinayet
Bir delikanlı, kız kardeşini öldürdü
Adana — Nizip İlçemizde feci bir cinayet işlenmiş, bir genç kız kardeşini boğazljyarak öldürmüştür. Hadisenin tafsilâtı şudur:
Nlzlbe bağlı Yanmtepe köyünden Oruç isminde bir kız, bundan bir müddet evvel koy gençlerinden birisiyle kendi rızasıyla kaçmış ve bilâhare evine dönmüştür.
Oruç'un kardeşi 17-18 yaşla-nnda Nail, bacının eve dönüşünü fırsat bilerek o sabah Oruç'u zorla yere yatırarak fe ci bir şekilde boğazından kesmek suretiyle öldürmüştür. Hâdise, İlçemizde heyecan ve nefret uyandırmıştır.
İlçe Jandarma komutanı yüzbaşı ziya Lüleci hâdise mahalline giderek soruşturmağı başlamıştır.
Fırıncıların zam isteği
Ekmek Hallerinin arttırılması hususunda bir müddet evvel fırıncılar tarafından belediyeye yapılan müracaata red cevabı verilmişti. Bu müracaatın yeniden yapılacağı söylenmektedir. Gıda maddeleri ve giyecek eşyası fiatlerinde başlıyan ucuzluğu süratlendirecek tedbirlerin alınması düşünülürken fırıncıların ekmek gibi en esaslı bir gıda maddesinin pahalılaşmasını istemeleri tamam iyle yersiz bir talep addedilmiştir. Resmen böyle bir talep olursa belediyece derhal reddolunacakur.
İSTANBUL RAPYOSÜ
12.57 Acılı* ve programlar.
13,00 Haberler.
13.15 Dans müzifil «Pl».
13.45 Şarkı ve türküler. Okuyan: Bel kıs G-cnçcr, Meirıhat Zinet Çalanlar: Hakkı Derman, Şerif İçil. Dilrrü Turan.
14.20 Ev kadını - Yemek çeşitleri.
14.30 Şarkı ve türküler «Pl.».
14.50 Pattı Dug.ın'dnn raz şarkıları •Pl,».
15.00 Progromlar ve kapanı*.
17.57 Acılı* ve programlar.
13,00 Duna mUzlftl «Pl.».
13.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları Sca ve Saz Birliği konseri.
19,00 Haberler.
19.15 İstanbul haberleri.
15.20 Radyo senfoni orkestrası kon:
30,00 Ormanlarımız hakkında bir konuşma. Hazırlayan; M. AU C-ök-berfc.
M. 10 Sonat.
20 30 Operalardan sahneler ve orkestra «erleri «Pl>.
21.00 Failli heyeti konseri.
21.40 Müzik folklorumuzdan İzahlı örnekler.
0,10 Sunderland - Genç Milli takım futbol' maçından röportaj,
32.45 Haberler.
23,00 Karışık hafif «ece müziği «PL».
23.30 Programlar ve kapanı*.
ANKARA RADYOSU
12.30 Açılı* ve program.
12.30 M. S. ayarı vc Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Salon orkestrasındna melodiler
13.30 öftle Gazetesi.
13.45 Müzik: «Pl.».
11,00 Aksam programı, hav» raporu ve kapanı*.
17,511 Açılı* vc program.
19,00 M. S. ayart ve Küme sazlardan saz osrlerl.
13.30 Radyo salon orkestrası - (Şef: Halil Onayman).
19,00 M. S. ayarı vc Haberler.
19.15 Cçmllle Bugün.
19.20 Yurtlan Sesler.
19.45 Radyo İle İngilizce.
30,00 Milzık: «Pl...
20.15 Radyo Gazetesi,
20.30 İncesaz «Acemaşiran faslı».
21.00 Temsil «Son Arzu» Saadet Ak-ı*ı k.
21.45 Scrbcs saat.
22,00 Konuşma,
22.15 Dans müzikleri «Pl.».
22.45 M. S. ayarı vc Haberler.
2.1,00 Program ve kapanı*.
Yarın sabahki program
7.30 M. S, ayan.
7.31 Neşeti parçalar «P1-».
7,45 Haberler.
O.oo Hafif melodiler «Pl.»,
8.25 Günün programı ve hava raporu.
6JO Mittik: «Pl.».
B,00 Kaputu*.
Hele şükür, seçimler sona erdi Bu işi başardık amma haylice de yorulduk ha!
Allah razı olsun, her işimize yakın alâka gösteren, her derdimize deva bulmağa çalışan belediyemiz bu yorgunluğumuza karşı kayıtsız kalır mı? İstanbul hemşehrilerini dinlendirmek için türlü türlü tedbirler a-1 inmiş.
Başta Gültıane parkı eğlenceleri.,. Yağmur muziplik etti, sayın belediye reisimizin büyük bir hevesle tertiplediği bu muazzam şenliği iki hafta geriye attırdı amma zararı yok, geç olsun da güç olmasın! Mamafih, secimler arifesinde partilerin propaganda nutuktan yüzünden sayjn Gökay’ın geç kalan aylık radyo konuşmasında park hazırlıklan-U-nın bitmek üzere olduğunuQ söylemesine bakılırsa, yağ"û_ murun muzipliği de faydalıÇ\| olmuş. Demek ki havanım*— bozukluğu dotayısiyle tehir O edilmeseydi yarım yamalak bir eğlenti ile avunacakttk! O
Ne ise, inşallah 20 ve -l'j/J Mayıs günleri tam tertipli t-eğlençelerle neşemiz kat kat O artacak,
Ondan sonra efendim, (D hemşehriler zevk-u sefa i- (D çinde bir yaz geçirecekler.^ Florya plajında yazlık ve ya- >» t ıh kabine kiralıyan hah ti- O yarlara mı imrendiniz? Siz ■. de buyurun, aziz hemşehri-q ler! Kabine yoksa çadır var.-w
Gazetelerin bildirdiğine ® göre belediye, dar gelirli va- 2* tandaşlar için Florya plâjı(J tesislerinin yanında çadırlı kamp kurmağa karar vermiş. Gelirden yana darlığa ahşan insan, çadırın darlığından hiç şikâyet etmez tabii! Toplu aile efradını, kuluçka civcivleri gibi doldur çadırın altına, ser battaniyeleri, orta yere de bîr mum dik, keyfine bak!
Yalnız peşin söyliyeyim. kamp sefası bedava değil ha! Belediyemiz yaz mevsimi için hemşehrilere bu çadırları kiralı yacakmış. Eh. nasıl olsa darlık çekmeğe alışmışız, yaz boyunca Florya sefası için, aylık masarifimize bîr de çadır kirası ilave etmeğe değmez mi ya?!.
Dahası var: Belediyemiz yine mahdut gelirli vatandaşlar için yazlık paviyon-lar inşasını da düşünüyor-muş.Bunu biraz daha ileride. Küçük Çekmecede yapacakmış. Kira bedeli de çok değil, elli lira kadar tutacakmış!
Çekmecede mezbaha resmi vesaire gibi yükler olmadığı için et fiatİeri ucuzdur. İstanbuldan bir çok hemşehriler et almak üzere oraya giderler. Belediyemiz bizi bu külfetten de kurtaracak demektir. Gidip gelmeğe ne lüzum var? Çekmecede bir paviyon kirala, ucuz ucuz et al. yc, iç, keyif çat!
Bir de derler ki, belediye iş yapmıyor. Daha ne yapsın, a canım? Yazlığımıza varıncaya kadar düşünüyor işte!
Hani, hemşehrilere bir şeyler yapmağa veyahut yapar gibi görünmeğe çalışıyorlar anıma hakiki ihtiyaçları karşılayacak işlere takatleri yetmiyor.
Vermeyince mâbud, neylesin Mahmut?!.
Cemal Refik
Belediye cezalan
Esnaf, belediye cezalarının ağırlığından şikâyet etmektedir. Bilhassa şoförler kesilen cezaları ödeyemlyecek hale geldiklerini söylemektedirler.
Belediyenin bütün murakabesine rağmen sık sık takibe uğradıkları halde gayri meşru ■kâr temininden vazgeçmeyen satıcılar, ne de şoförler istenilen derecede belediye nizamlarına riayet etmemektedirler.
Emniyet 6 ncı şube müdürlüğü. yolsuz hareket eden se müşteriden fazla para alan şoförleri tecziye etmek için belediye zabıta talimatnamesine ilâve ettirdiği yeni hükümler seçimler yüzünden kısmen tatbik edilememişti.
Seçim n İh ay etlendiği İçin belediye murakabe ve kontrollerinin nizam ve kanunlara riayet etmeyen satıcı ve şoförler hakkında eksiksiz olarak tatbik edeceği söylenmektedir.
AKSAM
16 Mayıs I9âU
Türk - Ingiliz musiki festivali
Son konser ve konserlerin bıraktığı intiba
İbrahim Özgür
Dr. Fehmi NDZA
Tavuk vebası
Tavuk vebasına karşı bizde yapılan aşıların tesiri — İngiltere, aşısız bu hastalığın öniine nasıl geçmiştir? — Bizde senelerden beri devam eden bu hastalığın önüne nasıl geçilebjjjr?
Yazan: Cafer Fahri DİKMEN
Üçüncü Türk - înglUz musiki lesllvalLnLn beşinci ve son konseri Nornıan del Mar’ın idaresinde ve Nancy Evans'ın IştlrakLle, 22 nisan 1950 cumartesi günü öğleden sonra saat üçle verildi.
hadaki kudretini halka kabul ettirdi. (Münih) te sekizinci senfonisini bir. kişilik bir orkestra ve koro İle verdiği zaman bu. Almanyada, uzun yıllar hatırlanan bir hâdise teşkil etmişti.
Nüfus kâğıdındaki meslek kaydı — Ingiltereden gelen cevap — Atçılıktan Arıcılığa — Babasının beş nasiıatı
Konuşan: SADEDDİN GÖKÇEPİNAR
Konsere Muzartı senfoni No. 32 (İtalyan üslûbunda ü-vertür) ile başlandı. Mozart senfonilerini Scariatll tipindeki İtalyan senfonisini model aiurnk yazmağa başlamıştı. 49 tane olan senfonilerinden, ilk senelerde yazdıklarından büyük kısmı mutat ola” üslûptan, Andanteyt has olan can-tabile unsurlarını Allegroda kullanmak temayülü İle tefrik olunaöillr. I Suruydun kaçır-, ma> nın tarihi olan J782 tarihine kadar Mozart az çok bu yolda yürüyecek ve ondan sonradır ki senfonilerine asıl kendi üslûbunu verecektir. (
32 sayılı senfoniyi Cumhurbaşkanlığı orkestrası çok güzel, parlak ve cana yakın bir surette çaldı.
Mahler'ln, ba.2an kendilerinde lied’in şairane ruhu sezil”-bilen senfonileri bugün pek az çalınmaktadır.
Mahler, on dokuzuncu yüz yılda lled sahasında Schııman-m'uı muakıpianndan biridir. 44 tane licd yazmış olup bunların ekserisi scnfotılslik bir karakter arzelmektedlr. Bûyıik bir kısmının güftesini kendisi yazmış veya Des Knabes Wun-derhorn’dıuı almıştır.
Konserin İlk kısmının ikinci safhasını Nancy Evans'ın Malilerden söylediği (Saz şairinin şarkıları) teşkil etmiştir.
Asim Bohemyalı olan Guz-tnv Mahler 7 temmuz 1860 da K’lau yakınında Kalitschde doğmuş 18 mayii 1911 de VL-yanadn ölmüştür.
Klâsik senfoninin göze car-' paıı son mümessili olup tahayyül azameti ve kolossal inşa temayülü noktasından, mânevi hocası olan Bructoer*ln eserinin devamcısı addolunabilir. Eu sonuncusu gibi o da dokuz senfoni bestelemiş olup İlk beşi yalnız âletler için, dördii ses soloları ve koro eşliğinde ça-
lınmak üzere yazılmıştır.
Konserin ikinci kısmının birinci parçasını teşkil eden Pe-tite Suite’l Claude Deb’JSsy 1889 da bestelemiştir. Debussy-nin müzik dünyasında mühim bir mevki İşgal eden (nüans) mefhumu; dans hareketlerine varıncaya kadar tatbik ettiği hafif ve lâtif süsler: belagattan tefritten dolayı hemen tükenmeğe kadar gldeıı bir (sent ımantaiizın) in nehafeti bu parçanın başlıca vasıflarım teşkil ederler (aynı vasıflan bir yıl önce ve bir yıl sonra yazılmış olan Deux Arabesqucs ve Rcvtrie eserlerinde de bulabiliriz.!
A
Konserin ve testivalin son parçasını Willitutı Waiton’vn sibemol minör senfonisi teşkil etti.
En cüretkâr te tecrüorii mümessillerini Goossens ve Blissde bulan İngiliz genç nesil bestecilerinden olan Wahon 1902 de Aldhamda doğmuş ve müzik sahasında kendi kendl-
ni yetiştirmiştir. Britten'len 'sonra bugünün en kudretli İngiliz bestecisi sayılmaktadır. ’ In^ilterede konulan bilhassa son harbe ait olan Alimlerin musikisini yazmakla temayüz etmiştir.
I Dinlediğimiz senfonisi sağ-t latn modern bir tekniğin mah-t sulu işe de konser salonundan çıkıldığı zaman hatırlanabilecek parçaları hemen
‘ azdır.
Mahler orta tahsilini Pragda, yaptıktan sonra aynı zamanda Viyana Üniversitesine ve Kon-, servtuvarına yazıldı. Hail de orkestra müdürü olarak me₺-leğe atıldı ve o zamanki Avus-j tnrya - Macaristan imparatorluğunun ve sonra Almariyama bir çok büyük şehirlerinde bu sıfatla çalıştı. 1897 den İtibaren on sene kadar Viyanada kaldıktan sonra Nevyorkun Metropolitan tiyatrosuna geç-’ **
ti. Burada Arturo Toscanini- Festival konserlerini nln şahsında güçlü bir rakip etmiş olanlar unutulmaz buldu. j balar bırakmış olan
J Evans, Normun del Mar ve Cumhurbaşkanlığı Filârmonik . orkestrası hakkında minnet ve ( şükran hisleri İfadesinden başka ne söylenebilir?
pek
takip intl-Nancy
Almanlar haklı veya haksız olarak Malilerde modem senfoni sahasında (yeni söz) ü bekliyorlardı. Halbuki bu (söz>ti farklı bir veçhe, fakat aynı pollfonik İnşa terklblle1. Gelecek yıl dördüncü Türk -biraz sonra Rlchard Strauss muslkl festivalini gör-
«öyliyecekti. (mek emel ve temennisHe festi-
vali tertip etmiş olanlara da
Maliler in ilk senfonileri oir sonsuz teşekkürler sunmak, çok yerlerde udıkla karşılandı, musiki severler için, bir borç-Ancak ,wn jsenConllerüe bu sa- tur.
— Benim İç hayatım meslek hayatına uymaz. Meslek hayatım ne kadar modem ise le bayatım o derece muhafazakârdır. Bu da herhalde aldığım terbiyeden ileri geliyor.
Bana bunları söyliyen İbrahim Özgür ile Galatasaraydakl «Ateş böcekleri» banndayız, O-nu ikinci defa görüyorum. Bir müddet evvel İstanbul radyosunda konuşmuştuk. Biraz sonra yapacağı yayının provasından çıkıyordu. Bana dedi ki:
— Bu gece ilk defa yeni bir şey deneyeceğim. Garb stilinde türkçe olarak iki şarkı yaptım. «Unutulmuyor» ve «Son kere ha tırla» isimlerindeki bu şarkılar tamamlle romans şeklindedir ve şimdiye kadar hiç kimse tarafından tecrübe edilmemiştir. İnşallah dinleyicilerin hoşuna gider, biz de devam ederiz.
— İlk defa görüştüğümüz akşam radyoda söylediğiniz dans şarkılarının beklediğiniz akisleri oldu mu?
— Evet. Dinleyicilerden mektuplar alıyorum. Plâğa alınmış İse numaralarını soruyorlar. Bence bu tarz şarkılar bir ihtiyacı karşılayacaktır. Belki 3İ2 de rastlamışsınızdır, toplantılarda güzel seslilere tangolar söyletilip dinlenir. Halbuki tango Ue ancak dans edilir.
Hayatı
Sevimli sanatkarımız 1910 da Ayaspaşada doğmuş. 15-16 yaşlarında Rlyasetleumhur Musiki Heyetine girmiş. Dört beş yıl burada çalıştıktan sonra ayrılarak tstanbula gelmiş ve serbest hayata atılmış.
— 1931 de Beyruta gittim. Bundan sonra 7 yıl bir çot memleketleri dolaştım. İngiltere, Hindistan, Cava, Singapur, Sum a t. ra, Seylân, Kolombo gezdiğim yerler arasındadır. Herkes Amerikaya gittiğimi zanneder. Fakat gitmedim. Gördüğüm yerler arasında en hoşuma gideni Kolombo’dur, Tabii güzelliklerle dolu romantik bir yerdir.
— Öyle ise bir kaç yabancı dil biliyorsunuz,
— tnglliv.ee. Fransızca, biraz Almanca, Rusça ve İtalyanca. İspanyol çayı da çok seviyorum. Ders ahp öğreneceğim bir dil daha biliyorum. O da notadır. Malûm yu müzisyenlerin enternasyonal dili budur.
Bu seyahatlerden döndükten sonra İstanbula geldim Bir müddet Ankara radyosunda çalıştım. 1942 de burasını açtım.
— Ateş böcekleri İsmini nereden aldınız ?
— Bu orkestrayı Ankarada kurmuştum. Fakât İsmi seyahatlerimin bir hâtırasıdır. Ko-Jomboda hafta tatillerimi geçirdiğim Hanvelâda gayet rüstik bir resthavz vardı, Elektriği bi-1 le yoktu. Akşam olmaz mı bina-
İbrahim Özgür mikrofon bıışmda
nın etrafını milyonlarca ateş böceği sarardı. Lâmbayı söndürür geç vakitlere kadar onları seyrederdim.
— Hangi sazlan çalıyorsunuz?
— Saksofon ve IcJârnet. Size tuhaf bir şey söyliyeylm mİ? Seyahatlerimde saksofon çaldığım ve şarkı söylediğim için Türk olduğuma pek inanmazlardı. Saksofon müthiş bir sazdır. Onu çalan birden ayrılamaz. Meslek değiştirse, hattâ milyoner olsa blle.HIndistandakl İngiliz kauçuk şirketi direktörü m ister Klayt ile bu saz yüzünden dost olmuştuk. Bu zat. haftanın bazı günlerinde gelir ve orketrada üçüncü saksofoncu olarak çalmayı rica ederdi. Paris te talebe İken saksofon çalıp hayatını kazanırmış. Bu milyoner zatı saksofon çaldıktan sonra oir görmeli idiniz! A-damın âdeta kafası ve ruhu dinlenirdi.
Eserleri ve telif hakkı
— Dans musikisine alt kaç besteniz var? Bunların hepsi tango mudur?
— Tangolardan başka valsler, fokstrotlar ve romanslar da besteledim. Fakat sayılarını size söyilyemlyeceğinı. Sonra bunların hepsi türkçe değildir. Sözleri ve bestesi benim olan bir çok slow ve valsler de yaptım.
— Sizin tangolarınızın hususiyeti nedJr?
— Ben tangonun müziği devam ederken şan şeklinde olmadan. tıpkı şiir söyler gibi tangonun güftesini söylüyorum. Bu da İlk defa benim tecrübe ettiğim bir tarzdır. Neticede fena olmadı. Mamafih şunu da teşekkürle söyliyeylm ki türk-
Pendik Bakteriyoloji Enstitüsü tarafından 1948 de çıkarılan (Tavuk vebası) broşüründe yabancı memleket J&boratavaflarında tavuk vebasına karşı muhtelif tarzda İstihzar olunan birçok aşılar hakkında malûmat verilmekte ve Pendik Bak-teriyolojlhaneslnde İstihzar olunan tavuk vebası aşısının
çe tangolardan kimin eserini söylesem halk bana malcdiyor. Umumiyetle türkçe tangolar pek azdır. Söylenişler de bozuk ve lâüballce oluyor. Hele kadınların söyleyiş tarzlarını hiç beğenmiyorum.
— İlk tangonuz ve halkın çok sevdiği tangolar hangileridir?
— İlk tangomun ismi «Hâtıra» dır. Sözleri yoktur. Yalnız müziği vardır. En çok beğenilen »Mavi kelebek» İsimli olanıdır. Bundan 66 Hra telif hakkı almıştım. Bu rakamı küçümsemeyiniz, İlk tangom İçin de bana on lira hakkı telif teklif etmişlerdi de hakarete uğramış gibi kızmıştım. Sonradan onu da alamadık. Milletlerarası telif haklan anlaşmasına girmemekle ettiğimiz âyıbı devam ettirdikçe daha bir çok haklar kaybolacaktır. İngilteredekl dans musikisi no’alan neşreden bir tâble abone olmak İçin tnglllz parası tedarik edip göndermlş-
! tim. Bana:
— Memleketinizde henüz telif hakkı kanunu yoktur. Göndereceğimiz eserler neşredilebi-11 r. Paranız iade edilmiştir, dediler.
— Dans musikisi merakı size nereden geldi?
— Riyaseti cumhur muzlka-sına yazıldığım zaman henüz bir saz çalmıyordum. Bana keman öğretmek istediler. Ben saksofonu tercih eltim ve öğrendim. 24 senedir de çalarım. Malûm ya bu sazın caz musikisinde pek mühim bir yeri vardır. Dans musikisi memleketimizde henüz emekleme halindedir. Dans eden çoktur. Fakat bu musikiye hakkiyle vâkıf 0-lan yok gibidir. Halbuki eskiden îstanbulda daha iyi dans orkestraları vardı. Bugün piyasada nota bilmeyen dans musl-kiclieri bile var.
— Müzisyen olmasaydınız ne olurdunuz?
— Muharrir. Hitabete de istidadım vardır, Zaten şarkıcılık da bir nevi hitabet değil midir? Mikrofon başına geçtiğim zaman bütün tecrübeme rağmen, kalbim çarpar. Bu heyecanı dalma muhafaza eden bir hatip | olsaydım muvaffak olur muydum? diye bastın düşünürüm, i
— Nelere meraklısınız?
— Sinema ve fotoğraf maki-nalanna, ata ve ötomobUe. İyi ata bindiğim gibi iyi de otomobil kullanırım. Nüfus kâğıdımın meslek hanesine şoför diye yazmışlar. At merakım , da bana bir müddet evvel Bebek sırtlarında bir çiftlik kurdurdu. At beslemek istedim. «Tay at oluncaya kadar sahibi mat olur» derler ya. Ben de bu yüzden 20ü bin
ne artmakta ve memleketimiz-: de tavukçuluğun gelişmesine’ pek büyük bir engel olduğuna görüyorum.
Birçoklarının vebaya karşı ne yapacaklarını öğrenmek için, müracaatları üzerine yabancı memleketlerde tavuk vebasına karşı ne yaptıklarını öğrenip ce-” lâ- ! vap vermek ve yakında çıkacak' boratuvarda ve Pendikte yapılan olan (Son sistem tavukçuluk/ saha tecrübelerinden aldıkları! kitabıma dercedllmek üzere İn-sonuçiara göre bu aşının fayda-' giltere Ziraat Vekâletinden tali olarak kullanılacağı ve (Ra1t Köylüoğlu) nun (formülü) aşısı ve (Aydın Erol) tarafından hazırlanan aşının da çok İyi neticeler verdiği yazılmıştır.
1950 ocak ayında An ve Kümes Hayvanlan Yetiştirme Cemiyeti tarafından çıkarılan Tavukçuluk dergisinin 23 numaralı sayısında başmakale olarak (Sait Tahsin Tekeli) «Senelerden beri devam edegelen tavuk vebasının bir afet halin! aldığını ve memleketin İktisadiyatı üzerine pek büyük ziyanlar verdiğinden, üzerinde ehemmiyetle durulması gerektiğini ve tavuk vebasına karşı gerçekten faydalı ve tesirli bir aşı mevcut ise ve memlekette hazırlanmak!» ise, hiç olmazsa tavuk yetiştirmeğe örnek rolü oynıyacak yerlerde aşının tatbiki He neticesinin alınmasınla yazıyor.
Aynı derginin İkinci makalesi de (Haşan Başkaya) Imzasiyle «Yalancı veba ismiyle memleketimizde aynı tahribatı yapan tavuk vebasının devam ettiğini ve bu hastalıktan kurtulmanın çarelerinden birisi, salgını kü-ı meşe bulaştırmamak, diğeri hastalığa karşı koruyucu aşı ile . aşılamak olduğunu ve tavukları , hastalıklardan koruyucu yük-. sek değerli aşıların hazırlanma-, sına muvaffak olunduğunu ve bu aşının lâbora tu varlarda, tavukçuluk müesseseslnde yap-. tıkları kontroldan çok uygun . neticeler aldıklarını ve bu aşı , ile artık emin bir şekilde tavuk-. lanmızı yalancı vebadan konı-. yacağımıza İnanmış bulundu-. ğunu bildiriyor.
Tavuk vebası için İstihzar ö-. lunan aşının, bazı tavuk besll-yenler faydalı olduğunu ve ba-. zılan da tesirsiz kaldığını söylüyorlar.
. Ben 25 seneden beri bakteri- ------------------—--------------
yolojlhaneden ayrıldım. Tavuk] Ofisi Müdürlüğünün göstermiş vebası hakkında hiçbir mesaide (olduğu yüksek alâka ve paha c bulunmadığımdan, bu hususta' biçilmez yardımdan dolayı bü-, hiçbir fikir dermeyan edecek ' tün allem efradı namına borç-durumda değilim. Yalnız sene- lu olduğum teşekkürler üne terden beri memleketimizde de- muhterem gazetenizin tavassu-' vam eden tavuk vebasının ver- tunu rica ederim.
, diğl telefat tasavvur edilemiye-^ . I cek kadar büyük ve günden gü-
vuk vebası hakkında İzahat, ta-leb ettim. Aldığım 1947 tarihir 281 numaralı tavuk vebas?1 (Fowl pest) broşüründe:
«Tavuk vebası tâbiri, mahiyeti itibariyle birbirine benzfyett ve aynı derecede iki hastalığı ifade etmektedir kİ bunlardan, birisi tavuk vebası, difteri de New Castle hastalığıdır.
Bunları birbirinden ayırmağa teşebbüs etmenin pratikte hiçbir faydası olmadığından, Ziraat Bakanlığı tarafından (Tavuk vebası kararlan) gereğince ihbarı mecburi kılınmış gerek tavuk vebası ve gerek New C.ıstle hastalığı çok bulaşıcı ve her 1-klsl yüksek telefat veren bir hastalık olduğu» yazıldıktan sonra vebaya karşı alınacak ve yapılacak olan tedbirler aşağıda yazıldığı veçhUe izah edilmektedir:
(Arkası 7 nci sabifede)
5
(Arkası 7 nci sahifeılc)
LİRAYA
150,000
LİRA
TEŞEKKÜR
Sevgili oğlum Toprak Mah suHeri Ofisi Arşiv memuru Mucit Yeyin Gülhane hastanesinde yapılan ve muvaffakiyetle neticelenen mide ameliyatuıa rağmen vaki ölümü dolayısile vasiyeti üzerine İstanbul Anadolu Kavağına nakil ve burada defni için Toprak Mahsulleri
Babası
Kenan Vey
Bugün matinelerden itibaren
SÜMER Sinemasında
İLAHİ SENFONİ
Büyük Fransız bestekârı BERLİoZ’un hayatının en heyecanlı safhalarını gösteren müzikli büyük bir Fransız (filmi. Baş Rollerde:
JEAN LOUİS BARRAÜLT — RENE ST. CYR — LYS DELAMARE — J İTLEŞ BERRY ve GİLBEHT GİL İlâveten ÇILGINLAR KLÜBÜ
FERNANDEL
V
T'eirika No,: .44
— Ne düşünüyorsun? Pek dalgın bir halin var. Alnını buruşturduğuna göre pek kederli şeyler olmalı.
— Evet. Yanında ne kadar kalacağımı düşünüyordum, ümit ederim bu defa çarçabuk gitmez sin. Yanında olduğum zaman saatler o kadar çabuk geçiyor ki bir türlü sana doyamıyorum.
— Sevgilim. yarm öğleyin kalkan ekspreste ayrılmak mecburiyetindeyim.
— Ne, bu kadar çabuk mu? Bana Romaya kadar refakat bile etnüyecek misin?
— Sevgilim yapamam. Yarın Cenovada olmalıyım.
— Neden? Cenovada hiç bir taahhüdün yok. Ne konser var, ne mukavele.. . Neden biraz daha yanımda kalmıyorsun?
Armando kızı kollan araşma aldı.
— Donatella. sevgilim, dedi, içim sızlayarak sana bir hakikat] ruylemek mecburiyetindeyim. Ne büyük azap içinde olduğumu Allah bilir. Yajjıız sann söyleyeceğim şeyleri sabır ve tevekkülle dinleyeceğini vâdet j
Sözlerim zahirde sana çirkin görünecek, fakat değil. Bunu senin için, iyiliğimiz için kabul ettim. Kısa bir fedakârlıktan sonra bizi birbirimize ebediyen bağlayacak yegâne bir hal çaresidir.
DonateUa:
— Her halde bana müthiş bir şey söylemek üzeresin değil rai? Korkuyorum, çok korkuyorum, dedi.
Armando teskine uğraştı:
— Halbuki o kadar da korkulacak bir şey değil. Biliyorsun kİ Crlslinanın Boenos Alreste zengin bir fabrikatörle evli bir hemşiresi var
— Bilmiyordum.
— Hemşiresi vaziyetten haberdar. Ona mektup yazdım. Şimdi Crlstlnayl bekliyor. Crls-tinanin hasta olduğunu biliyor ve onu yanında misafir ederek bakmak ve tedavi ettirmek istiyor. Anlıyorsun, bu bizim İçin bir halâs yoludur. Fakat yalnız başına onu Amerikaya göndermeğe muvaffak olamadım. Zaten kendisi de istemez.
Donatella birdenbire haykırdı:
— ArjanUne gidiyorsun... O-
I
nunia Amerikaya gidiyorsun... İşte. İşte... Hakikat bu ..
— Donatella, bu seyahatten istifade ederek tek bir mukavele de kabul ettim.
Donatella aghyordu. Armando onu öpmekle, okşamakla teselli etmeğe çalışıyordu.
— Canım Donatella çocuk olma. Arjantin. Amerika, dünyanın öbür ucu değil. Uçakla yirmi dört saatlik bir yol. Hepsi hepsi üç aylık bir ayrılıktan başka bir şey değil. Bili irsin ki ben «eni unutmam, fikrimi değiştirmem, senden vaz geçmem. Görmüyor musun aylar ne kadar çabucak geçti?
Donatella muttasıl ağlıyordu:
— Hayır, kolay geçmedi. Bana asırlar kadar uzun göründü. Artık fazlasına tahammülüm yok. Armando, Armando Allah aşkına benJ bırakıp giune.
— Seni bırakmyorum. Sana her zamankinden daha yakınım. Uzak okluğum zamanlarda yine yanındayım... Bu seyahat bizim İçin hayırlı olacak. Her ne hal olursa olsun cristl-ntıyı kız kardeşinin yanında bırakıp tek başımâ döneceğim. Serbest Ve tamamen senin olacağım. özlediğimiz hayata kavuşacağız.
— Hayır, inanmıyorum... O seni bırakmıyacak. Kendisini öldürmekle tehdit edecek, facialar yapacak. Ardın sıra gelecek.
Armando katiyetle:
— Hayır, dedi, sana yemin e-derlm Donatella. Ona knrşı o-lan vazifemi ziyadesiyle yaptım. Artık fazlasını yapamam. Benim de işim var. mesleğim var. Aklı başında olmıyan hasta bir kadın yüzünden İstikbalimi
mahvedemem Sana yemin ederim, yalnız başıma döneceğim. Yemin ederim.
Bütün gece onu teskine uğraştı, pek yakında döneceğini yemin yemin üzerine temin etti. Cristlnayı kız kardeşine teslim ettikten sonra vicdanı rahatla-nacağun söyledi. Fakat Donatella bir türlü bunlara inanamıyor. Artnandoya sarılmış durmadan ağlıyordu,
— Beni terketme... Yine beni yalnız bırakma ...Artık senden ayrılmak istemiyorum.
Bu sözlerin mânasını kendisi pekâlâ biliyordu. Kendisinden, kadın zaafiyetlnden korkuyordu. Marziönun, o güzel yakışıklı gencin aşkından korkuyordu.
Fazla bitap düşen Donatella nihayet sabaha karşı Armnndo-nun kollarında uyudu. Arman; dO lüll rtmu/ıına İr tul sır örttü,
fakat uyanır korkusu ile hiç kımıldamadı.
DonateLla gözlerini açtığı zaman ortalık güpe gündüz olmuştu. Gözleri kıpkırmızı İdi, acıyordu. Ağır kederin altında kendisine hâkim olmağa başlamıştı. Ağlamanın, sızlamanın bir faydası olmıyacagmı bHi-yordu. Ne yapsa Armando yine hareket edecekti. Muhitine bir an evvel dönmek arkadaşlarını, Marzioyu, hattâ Paolayı bile görmek arzusunu hissediyordu,
Armûndoya:
— İstasyona kadar sana refakat edeceksem, giyineyim bârl dedi.
Bütün gece ağladıktan sonra Donatellanın birdenbire değişen halinden Armando endişeye düştü.
— Sevgilim çok yorgunsun. Lüzumu yok. Sen burada kalır, rahatına bakarsın. Ben sana kahvaltıyı buraya göndertlrlm, olmaz mı?
— Hayır, hayır, buradan çıkmaklığım daha İyi. Zaten ben de hareket edeceğim. Mümkün mertebe çabuk Romaya dönmeliyim.
— Hani sen şimdi tatil yapı-
yordun?
— Evet ama Slcilyadaki filimi çevirmeği kabul edeceğim, Seninle birlikte kalacağım ümidiyle işi hep geriye bırakıyordum. Fakat artık...
Armando bu sözden çok siklidir
— Seni bundan menedemem. Eğer bu iş seni oyalar, şu bir kaç ayın acele geçmesini kolay-laştırırsa yap.
— Hiç bir şey beni oyalayamaz. Fakat ne yapayım başka bir çare göremiyorum.
— O kadar fazla üzülmeğe lüzum yok sevgilim. Biz pek yakında buluşacağız ve artık birbirimizden ayrı lmıyac ağız.
Donatella giyinmişti. Tuvaletini yapıyor, dudaklarına ruj; sürüyordu. Armando saçların! okşadı ve gülerek:
— Bırak da şu saçların yine büyüsün, dedi. ,
Donatella başmı salladı: '
— Kabahat benim değil. Belki boyamağa veya peruka takmağa mecbur olacağım. Zannedersem bu filimde renglmin esmerleşmesi lâzım olacak.
(Arkası var)
Monaco prensi ve 2000 tebaası
Prensin tahta oturması şenlikleri -Kiralın tebaasına ziyafeti
Rita Hayworth
Kocasının mirasından mahrum kalmamak için Müslüman olacak
Kıral tebaası olan genç fazlarla bir arada
Londra 15 (AP) — Sinema artisti Rlta Hayworth’un. ancak Müslüman olmakla kocası prens Ali Han’ın mirasına nail olabileceği bildirilmektedir.
Londradald İslâm kültür merkezinin müdürü Dr, Abdül-kadir bey. mirasa girmenin ancak İslâm dinini kabul İle kaim olduğunu belirtmiştir.
Rlta, İslâm dinini tetkik etmekte olduğunu ve muhtemelen İhtida edeceğini bildirmiştir
Rita Islâm dinini kabul et-1 mez ve AH Han, tsmaili mezhebinin ruhani başkanı olarak babası Ağa Han’ın yerine geçerse bu» mezhep salikleri için hiç bir fark tazammun etmez, fakat Rita'nm mirasa girmesi ancak ihtida etmesi ile kabildir.
Allah’ın birliğine ve Mııham-medlri onun Peygamberi olduğuna İman ifadesinin saraha-
Kürük piyanistler grup halinde
Küçüklerin piyano resitali
6 yaşındaki Ani’nin olağanüstü istidadı
ten ve halk huzurunda yapılması îcab etmektedir. Bu şekil miras için lâzım olup, basit bir ihtidada, sadece kellmel şahadet getirilmesi kâfi gelmektedir.
Saray sinemasındaki konser — Ani’nin çaldığı parçalar — Küçük piyanistin beşinci konseri — Paris seyahati — Millî Eğitim Bakanlığı ile muhabere — Piyano dersine başlayış ..
Mcnaeo prensi üçüncü Hainler bir kaç gün evvel tahta oturdu. Bu münasebetle Mona-coda büyük şenlikler yapıldı: prensin bütün tebaası önünden geçti Akşam Montekar-lo'da. meşhur gazincemn karşısındaki Hotel de Paris’te büyük ziyafet verildi. Monacolu-lann hepsi bu ziyafette bulundu. Yenildi, içildi, şarkılar söylendi. Şampanya su gibi Prens bütün tebaasının elini nktı.
Moaaco, bilindiği gibi, Fransa’nın güneyinde Nice İle İtalya hududunda küçük bir1 prensliktir. Ahalisinin yekunu iki bini geçmez. Kumarhantsl-le her tarafta meşhur olan Montekarto bu prensliktedir. Yeril halk iki bin olduğu halde Montekarloda daima 25 - 30 bin yabancı bulunur. Bunların ço&u kumar meraklılarıdır.
Montekarloda halk vergi vermez, askerlik yoktur. Memleketin bütün masrafı kumarhanenin hâsılatı ile teinin edilir, Bu yüzden bir yabancının. Monaco tabiiyetine girmesi çok güçtür. Bunun için uzun müddet burada oturmak lâzımdır.
Monaco'nun 2000 kişiden mürekkep ahalisinin altı yüzü, çoğu kumarhane müstahdemi olmak üzere memurdur. Bunların hepsinin tekaüt hakta vardır. inci hat işlerine bakan 70 jandarma ve polis, 30 da itfaiye neferi vardır.
Monaco tahtında yakuı zamana kadar ihtiyar prens Lo-uis oturuyordu. Onun ölümii üzerine yerine genç yeğeni prens Hainler geçti. Genç prens herkes tarafından büyük sevinçle karşılandı, bir geçit resmi tertip edildi. Geçit resmine 70 jandarma ve polis, 30 da itfaiye neferi iştirak e-
decektd. Bu miktar pek azdı. Limanda demirli olan İngiliz, Amleirkan. ve Fransız gemileri de karaya birer müfreze çıkararak geçit resmine katıldılar. Bu suretle geçit çok parlak oldu.
Akşam her taraf donandı, ateş oyunları yapıldı. Operada büyük bir temsil verildi. Kıral. hemen bütün tebaaslle birlikte, bu temsilde bulundu. Temsilden sonra halk Kıral sarayının önüne gitti, balkonun altında serenatlar yapıldı. Bir bayram havası içinde bir kaç gün geçli.
Monaco şimdt sakin hayata dönmüştür. Yeni prenB gazinoda bazı oyunlardan alınan hisseyi arttırmak suretile hükümetin gelirini tezyit etmeğe karar vermiş, karar tatbik e-dilmeğe başlanmıştır. Bu suretle Monacoda yeni imar hareketleri yapılabilecektir.
Otobüs soyguncusu Ceyhan’da yakalandı
Ceyhan — 949 yılı Eylül
ayında, Adana-Gaziantep yolu üzerinde ve «Alman pınarı. denilen mevkide bir soygunculuk hâdisesi olmuş, faili firar ettiğinden yakalanamamıştı.
Fevzlpaşa’dan hareketle bu mevkie kadar gelen, fakat burada soyguna uğrayan otobüsün, yolcuları tarafından yapılan tarif üzerine, bu şakinin aslen Kırıkhanlı olup, Bahçe’nin Haşan beyli köyünde oturan Mahmut namında biri olduğuı tahkikat sonunda anlaşılmış ve peşine takipçiler yollamlınışta.
Sıkı takipten kurtulabilmek ve saklanmak İçin Ceyhan'a gelen bu meşhur şaki şehrimiz emniyet komiserliğince yakalanarak. ilgili makama teslim edilmiştir.
Güzel bir konser
İstanbul radyosunda verdiği konserde gösterdiği muvaffakiyetten dolayı iki konser vermek üzere Ankara radyosunca davet edilen ve Cumhurbaşkanlığı Filârmonik orkestrasiyie de bir konser veren İstanbul Kon-servatuvan piyano talebelerinden Ayşe Gül Sanca 17 Mayıs Çarşamba günü saat 18 de şehir Dram Tiyatrosunda hazırladığı güzel bir programla bir piyano resitali verecektir. Programda bulunan Mozart’ın iki piynolu sonatını kendisini yetiştiren hocası Ferdi ştatzerle birlikte çalacaktır. Bu konsere ait davetiyeler ücretsiz olarak Koo-servatuvardan tevzi edilmektedir.
Kadını asan kim?
Doçent Nurettin Şazı K öaemihal oğlu ’n un keman konseri
Dün saat 18,30 da Ün yon Fransez salonlarında çök muvaffak bir konser verilmiştir Sosyoloji Cemiyeti tarafından ve bu cemiyet menfaatine tertiplenen ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji doçenti viyolonist Nurettin Şasd Kösemihaloğlu tarafından verilen bu konserde Etaendelln Re majör, Mozart'ın Si bemol majör, Beethoven'in de İlkbahar sonatlar), Ve recininin Largo'su, W}«ani-anskynln mazurkası büyük bir başarıyla çalınmıştır. Gerek viyolonist Nurettin şazi Köse-mlhaloğlu, gerek Ferdi Von SUtzer uzun uzun alkışlanmışlardır.
Üniversite profesörü Hilmi Ziya Ülken'İn başkanlığında teşekkül eden Sosyoloji Cemiyeti aynı zamanda ilmi konfe-
Msyoloji meselelerini inceleyecek bir dergi çıkarmağa da hazırlanmak tadır.
i 100 bin sene evvel yaşayan insanlar
Londra IS (Nalen) — Bundan 100.004 sene evvel yaşadığı ■annolunan Neauderthal insanları üzerindeki tetkikler ilerlemektedir. Basa araştım laların verdiği neticelere göre, o devirdeki insanların yaşama müddU şimdiki insanların yaşama müddetine nispetle bir misil daim azdı, İlim adamlarının açıklamakta oldukları bazı hesaplara göre:
Ne.ınderthal insanının yaş haddi 29.4 İdi Romalılar İse 3â yi aşamazlardı. Bugün ise bir erkeğin yaşama haddi 61.1 dlr.
Diğer taraftan kadın ve erkek hayatlar) hakkında yapılan ilmi araştırmalar da şu neticeleri vermiştir:
«Eski devirlerde erkekler kadınlardan çok dalıa fazla yaşamaktaydılar. Fakat şimdi mevcut durum kadınların erkeklerden daha fazla yaşamakta olduklarını göstermektedir.
Bu esrarengiz cinayetin faili şiddetle aranıyor
Ceyhan — L*üamoğlu köyünden Mıırtaza adında bir çiftçinin iki tutması Yaslıca köyünün sırtlarında odun kestikten sonra köylerine dönerlerken Yaslıca durağında elleri arkasında kırmızı bir kuşakla bağlanmış olduğu halde bir kadının iple asılmış olduğunu görmüşlerdir.
Bu iki tutma, hâdiseyi köyün muhtarına haber vermişlerdir. Muhtar, ihtiyar heyeti azala-rlle birlikte bu durağa giderek vaziyeti yerinde görmüş ve İlçe jandarma komutanlığına haber' vermişlerdir. Jandarma komutanı, C. Savsıcı vc hükümet tabibi vaka yerine gitmişlerdir.
Asılmış halde bulunan kadın 35 yaşlarında tahmin edilmektedir. Kendisi kısa saçlıdır. Basma entarisinin cebinde ayna ve tarak bulunmuştur. Güzelce bir kadın olduğu anlaşılmıştır. Kadının hüviyeti ve1 kim tarafından öldürüldüğü1 teshlt edilememiştir. Tahkikat devam etmekledir.
Piyano muallimi bayan Aş-hen Kavafyan’ın 4 yaşından. 12 yaşma kadar olan talebeleri geçen Cuma günü Saray Sinemasında bir konser verdiler.
Beatrts Şefter, Nadya Yagub-yan, Hllda Mısırlı, Eti Şnerof, Silva Ayal tun, Ayda Pirim, Enis Tatarl, Ari Kuyumcıyan, Sdepan Şefter, Samlye Erer, İvon Antre asyan. Seta Daryel, Adelln Şefter, Zare Dan yel. Eren Keskin, Tarık Tatarı, Fofo Fotya-dis, Ferit Ebrenştayn, Rudl Altıparmak, Dodi Bayburt ve Ani Gaser adlarında 21 çocuk, Saray Sineması salonunu dolduran büyüklere Beethoven, Mozart, Hande], Bach, Tchfakovşky'-den güzel parçalar dinlettiler.
Ani Gaser
4 yaşınHnn 12 yaşına kadar çocuklar arasında tertip edilen bu piyano resitalinde en çok alkış toplıyan minimini artist A-nl Gaser idi. Ona artist diyorum, çünkü piyano başına gelişinde de, alkışlara reveransla mukabele edişinde de. küçücük par-maktariyle tuşlara vuruşunda da, bir profesör müzisyen edası ile oturuşunda da artist hali vardı.
Yanundakilerden, pembe bir tuvalet giymiş olan bu minimini piyanistin kaç yaşında olduğunu öğrenmek istedim. «6 yaşında» cevabını verdikleri zaman alâkam büsbütün arttı. Konserin hitamından sonra evlerine giderek kendisini ziyaret ettim. Saray Slnamsmdakl konserde davetlilere Baeh’dan Prelüde ve Gavotte et musette’-yl; Beethoven'den sonatine'l; Lack'dan Balade’yi, Tthtdkov-sky'den L'Alloutteyi dinleten bu minimini paylnsti bebekleriyle oynarken buldum. Piyanoyu çok sevdiğini şundan da anlıyorum kİ bebekleri arasında minimini bir oyuncak piyano koymayı da İhmal etmemiş!
— Hayret! dedim. Bize gürel parçalar dinleten sizin gibi büyük bir piyanisti böyle bebekler arasında mı bulacaktım?
Yanakları pembeleşerek «Bon-Jur!» dedi vc ilâve etti:
— Bebeklerimi de çok severim.
— En çok?
— En çok piyanomu severim tabiî...
— Hangisini? Bu bebekler a-rasındakl minimini piyanoyu mu, yoksa şu köşedeki büyük piyanoyu mu?
— Bu küçük piyano oyuncaktır ve bebeğimin piyanosudur. Benim piyanom işte şu büyüğüdür.
— Bana bir parça dinletemez m isin la?
Hiç nazlanmadan yanımdan ayrıldı, köşede duran annesinin piyanosu başına geçti ve Beethoven'den bir parça çaldı: O minimini elleri, tuşlar üstünde dolaşırken parmaklarının inip kalkmasını, yaralı bir serçe kuşunun çırpınmasına benzetiyor, hayran hayran onu dinliyordum.
Kornerleri
Babası Agop Gaser, bir albüm getirerek temin verdiği konserlere dair gazetelerde çı-
Ani Gaser piyanosu başında
kan yazıların kesilip yapıştırılmış kupürlerini gösterdi ve izahat verdir
•— Kızım Ani, ilk konserini 24 mayıs 1948 de vermişti- 23 nisan 1949 da Park Otelinde Çocuk Bayramı münasebetiyle yapılan bir toplantıda ikinci, 17 mayıs 1949 da yine Saray Sineması salonunda üçüncü, 14.1, 1950 de Park Otelinde dördniieü konserini verdi. Bu defa Saray Sinemasında verdiği konser beşinci konseridir.»
— Kızınız altı yaşında mı?
— Evet! Doğum tarihi de unutulmıyacak bir tarihtir. 6.7 1943...
— Bu niçin unutulmayacak bir tarih oluyor?
— Tünel kayışı o gün kopmuş ve o feci kaza o gün olmuştu.
— Musikiye karşı İstidadını nasıl keşfe itiniz?
Annesi cevap verdi:
— Ben piyano çalarım. Kızım daha İki üç yaşlarında iken yanıma gelir, başını dizime dayar dinlerdi. Dört yaşma geldiği vakit onda bana karşı müthiş bir kıskançlık boşaldı. Ne zaman piyano başına geçsem betıl piyanodan ayırmak isterdi... Benim piyano çalmama tahammül edemez, ille kendisi geçip çalmak isterdi.
— Kendisini serbes bırakır m lydınız?
— Onun bu hail karşısında piyanodan kalkar, ne yapacağını tetkike koyulurduk. Ben çekilince, o piyanoya geçer, meselâ sokaktan geçen bir satıcının feryadını, bir otomobil kornasının sesini, tuşlarda bulur, çıkarırdı.
Piyano dersine başlayış
— Piyano dersine ne zaman başlattınız?
— Baktık ki çocukda piyanoya karşı fevkalâde bir İstidat var; onu dört yaş 4 aylık iken piyano dersine başlattık. Hattâ o vakit hocası bu kadar küçük çocuğun dersleri yapamıya-
cağını söylemişti- Fakat istidadım ölçüye vurunca onun olağanüstü bir istidada sahlb olduğu kanaatine vardı. Böylelikle de derslere başlattı. Beş yaşından sonra da notayı öğretti.
Küçük Ani’nin pek aşikâr o-lan piyano İstidadı karşısında «ParLse giderek kızınızı büyük musikişinaslara gösterin» diyenler olmuş. Zaten böyle bir seyahat yapmağı düşünen bahşişiyle annesi. 17 eylül 1949 da Anl’yl de yanlarına alarak Ankara vapuriyle Marsilyaya. oradan da Parise gitmişler... şimdi bundan ötesini Ani’nin babasından dinliydim:
— Paris te £col normale de musique’e giderek konservatuva nn en yüksek hocalarına Ani'yl takdim ettik. Ona birkaç parça çaldırdılar ve haftada iki defa ders vermeğe başiıyacakl arını söylediler. Prof. Aîfred Gortot dn bu arada Ani Qe meşgul oldu ve kendisinde fevkalâde bir Ktidat gördûğnü söyliyerek çocuğu Pariste bırakmamız hususunda ısrar etti. Biz, bu müzik okuluna ancak 11 yaşındaki çocukların alınabildiğini söylediğimiz amin, «Bu istidatta olanları yaşa bakmadan alırız.» cevabını verdi.
Hükümetle temas
Bundan sonra küçük Ani İçin £col normale de musiçuc'den Millî Eğitim Bakanlığına bir yazı gönderilmiş ve «Olağanüstü kabiliyet gösteren Ani’ye burs verilmesi» İstenmiş. Minimini piyanistin babası bundan sonraki safhalar hakkında izahat vererek Milli Eğitim Bakanlığının Î7J0.194I tarih vc 9379 sayılı tezkeresini gösteriyor. Ecol Normale de musique'in müracaat ın a cevap teşkil eden bu yazıda şöyle denilmektedir:
■Olağan uslu müzik istidadı gösterdiklerinden dolan özel bir kanun île Parise gönderilen İdil ve Suna için ayrılan ödenek,
C'enıalcddin BİLDİK
4Arkası 7 aei «anılede)
S-hlfe fl
AKSAM
16 May 13 1950
UV.ONNE PRINTEMPS
o
WNI SİK FİLM ÇIVUM^
OO ÖÛ
W PA$ mt KOLUNU KOCAfl P/tfPt FPKMV VAPNOZ.
Tanınmış Fransız sahne ve İllim artist! Yvonne Printomps «Paris valsl» adlı müzikli bir filim çevirmiştir. Filimde baş erkek rolünü kocası Flerre Fresnay yapıyor. Filim gösterilmeğe başlanmış ve çok beğenilmiştir.
Yvoıuıe Prin t mps'in Prerro Fresııay ile evlenmesi çok garip olmuştur. Yvonne yinni sene evvel pek genç, pek taze, tatlı sesli, sevimli bir genç kızdı Operetlerde boş kadın rolünü yapıyordu.
Tanınmış Fransız piyes muharriri ve artL’tl Sncha Cuilry o sırada Charlottc Lyscs ile evli iril. Chralotte tanınmış bir sahne artisti idi, kan koca sahneye birlikte çıkarlar, oynadıkları fiiimlcrde Saclıa baş erkek. CLtrlotte baş kadın rolünü yapardı. Bir gün bir piyeste şarkı söylemek lâzım gelmiştir. Charlotte Lyses bunu beccremiyecefclnl anlayınca Yvonne Prlnıemjıs’i kendisi bulmuş, bu piyesle kocasile birlikte oynaması için ter'İnat almıştır.
Sacha ve Yvonne. piyesi birlikte oynarken blribirlerln! sevmişlerdir. Bunun üzerine Sacha karısına 2,5 milyon frank ve bütün elm&slarını vererek kendisini ayrılmağa razı .etmiş, bundan sonra Yvonne ile evlenmiştir.
Sacha Guitry ve Yvonne Prlntemps bir müddet birlikte sahneye çıkmşılardır. Fakat günün birinde Sacha'nın bir piyes için bir delikanlıya İhtiyaç hâsıl olmuştur. Yaşı oldukça ilerlemiş olan Sacha sabimde bu rolü kendisi yanarsa
Bultar olaeaçını dü«6nır»k lvonne Yrinlemns
penç bir artist aramış Pierr?
Frasney'i bulmuştur. Plerre Ve I bunun neticesinde Yvonne ko-| Yvonne Prlntemps bir müd-Yvonne birlikte filim çevirir- tasından ayrılmış, Pierre ile det evvel de «Üç Vals» adlı bir lerken biribirlerini sevmişler, evlenmşltlr! • filim çevirmişti.
Danielle Darrieux
İtalya’da bir filim çevirecek
Tanınmış Fransız artisti Danielle Darrleux seyahate çıkmıştır. Beş hafta Rom açla kalacak, sonra Salzburg'a gidecektir. Üç ay sürecek olan seyahatten avdetinde bir filim çevirecektir. Filimde baş erkek rolünü İtalyan artisti Rossano Brazzl yapacaktır, iki artist kendi dillerinde konuşacak, sonra bunlar Fransızca ve İtalyanca duble edilecektir.
Frank Sinatra
Dinlenmek üzere Avrupa’ya geliyor
Seslle meşhur sinema yıldızı Frank Sinatra bir boğaz rahatsızlığı geçirdikten sonra doktorların tavsiyesine uyarak istirahat etmek üzere uçak ile Avrupaya hareket etmiştir. Artist, doktorların tavsiyesi üzerine, bir müddet şarkı söy-lemlyecektir.
Frank Sinatra geçende karısından ayrılmış ve tanınmış yıldızlardan Ava Gardncr île evleneceği söylenmişti. Ava şimdi Avrupadadır. Slnatra'nın kendisini Barselonda bulacağı bildiriliyor.
Telesinema
Çorap satıcılığından lilim yıldızlığına..
Fransız stüdyolarında
Yakında bir çok filim çevrilecek
Elisabeth Taylor evleniyor
Elisabeth Taylor ve nişanlısı Conrad Bitten
HoHywoodda yeni bir yıldız parlamıştır. Bu yıldız Capture filminde büyük muvaffakiyet gösteren Teresa Wright'tlr. Teres» yakın zamana kadar bir çorapçı mağazasında satıcı İdi.
Bir sinema müdürü kendisini bulmuş ve bir tecrübe filmi çevirmeğe razı etmiştir. Yapılan tecrübe çok iyi netice verdiğinden genç kızla beş senelik bir mukavele yapılmıştır.
Fransız piyes muharrirlerinden ve filim yapıcılarından Marcel Pagnol iki filim senaryosu hazırlamıştır. Bu filimler gelecek eylülde Nice stüdyolarında çevrilecektir.
Fransız sahne yazılarından Henri Decoinde Paris'te «Üç Telgraf, adlı bir filim hazırlamaktadır.
Yine Paris'te «Sarışınlardan sakınınız, adlı bir filim çevriliyor.
Fransız opera muganniyelerinden Ninon Vahin yakında bir filim vermeğe başhyacak-tır. Pilim tanınmış bir muganniyenin hayatına dairdir. Muganniyenin Adclina Patti olması muhtemeldir.
Rank grupu bir çok sinema salonunu satıyor
Daily Telegraph gazetesinin haber aldığına göre Rank gru-punun malı olan beş sinema salonu 30 mayısta müzayede ile satılacaktır. Bunların arasında 1945 te 200 bin sterline satın alınan kış bahçesi tiyatrosu ve Chathamdaki Shakes-pegre tiyatrosu vardır.
Yeni tip bir sinema yapılıyor
Büyük Britanyanm en ileri gelen mimarlarından biri, dünyanın her tarafındaki sinema salonları İçin ileride model teşkil edeceği ümit edilen, bütün kısımları önceden inşa edilmiş ve derhal kurulabilecek tipte bir salon modeli yaratmıştır. Bu sayede 1951 yılında Büyük Britanya festivali sıracında sinema meraklıları South Bankta kurulacak bu binada hem filim ve hem normal büyüklükte ekran üzerinde televizyon seyredebilecek! erdir.
Telesinema adı verilen bu tip salonlar anfiteatr şeklindedir. Salon büyük olmayıp ancak 300 kişiliktir. Bununla beraber basit İnşaat şekil ve ma üyelinin ucuzluğu bu salonları kasabalar İçin pek elverişli kılmaktadır. Mimar Mr. Wel-les Coates Londradakl sinema İçin, şehir gürültülerinin müşkülleştirdiği akustik meselelerini halletmek üzere, bu alanda tamamile yenilik teşkil e-den bir çok hususiyetler İcat etmiştir. Meselâ yan dıvarlar 10 inç kalınlığında beton ar-m edendir. Bu dış duvardan maada 3 İnç kalınlığında ve ana duvara merbut bir iç duvar daha vardır. Aradaki hava boşluğu binayı gürültüden tecrit etmektedir. îç kısımda tecrit edici bir tabaka daha vardır. 4 İnç kalınlığındaki beton dam da şeşe karşı mücerrettir. Mantar ve kauçuk halitasın-: dan mamûl lâteks döşeme de binanın akustiğini ıslah etmiştir.
Aslen İngiliz olan tanınmış sinema yıldızı Elisabeth Taylor bir otelcinin oğlu Conrad Hllton'la sevişmiş ve nişanlanmışlardır. Fakat evlenmek İçin Belediyeye başvurdukları zaman delikanlının yaşının küçük olduğundan bahisle bu müracaat kabul edilmemiştir, Conrad 23 yaşında olduğunu iddia etmiş, fakat bunu ispat edecek bir vesika gösterememiştir. Bu sırada şoför ehliyetnamesi aklına gelmiş, bu suretle yaşının 23 olduğunu kabul ettirmiştir.
Artist bir soğuk algınlığından hasta idi, Ortadaki güçlüklerin
halledildiğini haber alınca he-' yaptırmıştır. Hollywood'da bun men yataktan çıkmış, odasın- ların sevgisi zamanımızın en da gelin elbisesinin provasını, büyük aşkı sayılıyor.
Sinema haberleri
Ar WtLrner Brotbere sinema I şirketi, «Rocky MaosnLaln» filminde Errr.il Flynn ile oynamak | istemeyen Laureen Bacall'ın, şirketle alâkasının kesildiğini bildirmiştir.
A' Hollywood'un tanınmış artistlerinden Franchot Torıe Paris'e gelmiştir. Bir kaç gün sonra Londraya giderek orana bir filim çevirecektir.
ir Hollywood'da «Dostum Tr-ma Batıya doğru gidlyoT» adlı bir filim çevrilecektir. Corinne t bu filimde baş rolü yapacaktır.
A- Tanınmış Fransız artisti Jean Gabin bir senedenberi sahnede Bernstein’ln La Soif piyesinde baş rolü yapıyordu. Artist yakında sahneden ayrılarak İtalya'ya giderek ve lirada bir filim çevirecektir.
Jt» M*
BVlllMM gİİDİ'MI O1®WH® KKIBEIMİş soMtl ftölS ®pacu
A- Wllliaın Perlbarg Holly-wood'da aRlviera story» adili bir filim çevirecek Ur. Baş kadını artist Danny Kaye'dlr.
ir George Jessel ve June Ha ver yakında «San Francisco güzeli» adlı bir filim çevireceklerdir.
★ Paris'te Meksika İmparatoru Maxhnllen İle imparato-riçe Charlott^'in hayatlarına dair bir filim çevrilecektir. Bilindiği gibi İmparator ve im-paratoriçenin hayatları feci surette ölümlerile nihayet bulmuştur.
Charlie ChanUn
Zamanımızın en büyük sinema artisti olan Charlie Chap-lLn’in kendisine mahsus bir çalışma tarzı vardır. Filmin senaryosunu kendisi, hazırlar, besteleri kendisi yapar, nihayet filmi kendisi çevirir Biltürt bu İşler uzun çalışmaya lüzum gösterir. Şarlo bu sebeple, diğer artistlere nispetle seyrek filim çevirir. Ancak üç dört senede bir...
şarlo son olarak (Monsleıır Verdcuıc) filmini çevirmişti. Bu filim 1947 dc hazırlanmıştı. Artistten o zamandanberi haber yoktu. Bazıları Şarlo'nun artık filîm çevirmlyeceğinl. bir kenara çekilip dinleneceğini, bazıları İse memleketi olan İngiltere’ye giderek orada yerleşeceğini söylüyordu. Bunlardan hiç birisinin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Şarlo, yaşının altmışını geçmesine rağmen, çalışmakta devam edeaektir. Hollywood'dan ayrılmağa da niyeti yoktur.
Şarlo, kendisi çalışacağa feibl oğlu Sydney'i de yetiştirecektir. Sldney şimdi 24 yaşındadır. tyi bir sahne artistidir. Kuvvetli bir bariton sesi vardır. ArtLst oğluna filimde mühim bir rol verecektir.
Yeni filim hakkında henüz etraflı malûmat yoktur. Fakat haber alındığına göre Şarlo bu filimde halkı güldürme kabiliyetini kaybetmiş bir soyları
rolü yapacaktır. Artist «maryaya kendi hayatını da karıgtLrmijtır.
36 Mayıs 1ÛI>O
AKSAM
Sahlfe T
j^K "*KAvr I Don cl T
Nebar,\yorgnn adımlarla giderek çalman kapıyı açlı. Eğikte duran yaşlı kadına:
— Madam, kimi arıyorsunuz? diye sordu.
Meçhul kadın:
— Mösyö Ne ban!
— Nebar benim
— Mo.yu Nebar. karınız Blanş tarafından eşliyorum. Daha geçen gün Amerlkadan döner dönmez. hastalandı. Vaziyeti ağırdır. Doktorlar, ancak 3-3 gû» yaşıy aöileceğirai söylüyorlar. Beni sizden kendisini gidip görmek İrin rtradfs bulunmağa memur etli. İnsafsız ve merhametsiz davranmamanı» tçln site yâlvanyol1 dedi.
Hebana çehresinde, dem ve ıstırap emareleri gurundu, Belli kİ kinde bir mücadele oluyordu Nihayet vazifesini yapmağa karar vermiş bir adam tavriyle:
— Pek filû madam, sizinle beraber gideceğim cevabım verdi.
Ne bar, .kendisini Parisln bir köşesinden -Öbür tarafına götüren taksi otomobili içinde derin düşüncelere daldı. maziyi. gözlerinin önüne getirdi, karisiyle beraber geçirmiş olduğu seneler zihninden silinmişti. Yalnız Blanşin. yanında. İhanetini keş fettiği meşum güne kadar çılgın bir saadet içinde yapamış olduğunu hatırlıyordu. Karısı kendisini en aruz ve samimi dos tııyla aldatmıştı.
Bu, çok feci bir şeydi. Bidayette Blanş. bir zaaf anında işlediği günahtan dolayı kendisini affettirmek için ayaklarına kapanmıştı.
Fakat Nebar, butun bu rica vç yalvarmalara kulak asma-inişli. Günahkâr karısını affetmemesi. merhametsiz ve insafsız olmasından değil, kalbinin tamir kabul etmez bir şekilde kırılmış olmasından ileri geliyordu. Vakıa karısını hâlâ sevdiğini hissediyordu. Fakat ken-didnl affederse sevgisinde arlık o eski sıcaklık mevcut olını-yuçağını da anlıyordu.
Nrbar o zaman bunlan. birer birer karısına anlatmıştı 7e bir kaç gün sonra kendisinden aynili. Ayrılışlarının Uk iki yılında Blanş hakkında ara sıra malumat alabiliyordu. Fakat sonra izlerini kaybetmiş ve zamanla, kalbinde karısına karşı beslediği muhabbetin son İzleri de silinmiş okluğu için artık onunla alâkadar olmamıştı.
Taksi otomobili. Parlsin bir varoşunda, mütevazl bir evin kapısı önünde durdu. Nebar» refakat eden yaşlı kadın:
— Madam Blanş burada üçüncü katta 7 numarada oturuyor, komşuyuz dedi
Nebar karanlık merdiveni Ur mannıağa başladı. Kalbini derin bir hüzün ve dem kaplamıştı. Az sonra odanın kapısı önüne geldi. Parmağfyie kapıyı vurur vurmaz İçeriden zayıf bir ses duyuldu:
— Giriniz.
Nebar kapıyı nçamk tereddütle içeriye girdi. Odanın köşesine yerleştirilmiş paalı demir bir karyola, üzerinde zayıf bir kadm yalıyordu. Petrol lâmbasının çehresinin üzerine düşen Miyıt ışığı, onu olduğundan daha solgun gösteriyordu. Sık sık soluyordu. Güzleri fersialeşmış-tt Nebar, nc yapacağına ne
söyliycceğlnl şaşırmıştı.
Hasta kadın, ansızın başını çevirip gözlerini eski kocasına dikti ve sevinçten titreyen bir sesle:
— Nebar sen misin? Geldiğine teşekkür ederim. Artık mesul ve bahtiyar öleceğim, diye kekeledi.
Nebar hasta kadına yaklaştı. Kalbi sonsuz bir merhametle dolmuştu. Bu dakikada kadının kendisine yapmış olduğu büyük fenalığı unutmuştu. Karşısında yalnız Lira p çeken bedbaht bir mahluk görüyordu:
— Üzülme Branş! İyi olacaksın. Cesaretini kaybetmemelisin diyerek kadını teselli etmek istedi.
Kadın, bir kaç dakika sükût ellikten sonra:
— Biliyorum kİ öleceğim. Fakat buna gam yemem. Hayatımda o kadar çık ıstırap çektim ki, olum benim için kurtuluş olacak, Bu dünyada hiç bir kadının çekmediği felâketleri çektim. Uğramadığım hiç bir zillet ve hakaret kalmadı. Fakat beni en çok müteessir eden cihet, senin tarafından affedilmeden ölmekti. Emin ol Nebar. dünyada gerçekten sevdiğim bincik erkek şensin.
Suç işlediğimi, yaptığımın kor kunç ve müthiş bir şey olduğunu biliyorum. Fakat bana inan Tanrı beni fazlasiyle cezalandırdı. Tam on beş yıl, özlediğim sükûn ve saadeti, aradığım rahatı bulamadan Amerlkada şehirden şehire sorundum. Müthiş azaplar vicdanımı kavrandırıyordu. Biricik arzu ve temennim de hayatım ve kanımla ödediğim suçtan dolayı beni affetmendi. Kalbimin faciası çok büyük ve acıklıdır.
Eski karısı bunlan söylerken Nebar başını başka tarafa çevirmişti. Eski karısını görmekle dehşetli bir ıstırap duyuyordu.
Blanşm her şeyi, hattâ sesi bile değişmişti, kısılmıştı. Kadm boğuk ve titrek bir sesle:
— Rica ederim. Affettiğini bana söyle diye yalvardı ve başına rastıktan yukan kaldırarak gözlerini eski kocasına dikti. Sesi titriyor, tüyleri her an ürperiyor, vücudunda kalmış o-Jan bakıyei ömrün ıstırap ile dolu bir intizarda toplanmış olduğuna hissediyordu. O zaman Nebar, başını yavaş yavaş hastanın tarafına çeşlrd! ve ağır bir sesle:
— Blanş, bana yaptığın fe-nahğa rağmen seni affediyorum. Çok ıstırap çektiğin için seni affediyorum sözlerini mırıldandı.
Can çekişen kadının çehresi bir an sevinçle parladıktan son ra güzleri ebediyen kapandı,
Çeviren: A. HİLÂLİ
BAKTERİYOLOG
Dr. Necmettin Ülker
LA BORA T UYARI
(Guraba Hıutannd Lâboratuvar Ş«fi> Kan, idrrar, Balgam, Qa-zurat vesair tahliller, gebeliğin idrar muayenesiyle erken teşhisi
İstanbul — CağaJoğlu Eczane karşısı No. 23 Müracaat: Saat 15 - 18.
BİR SEVGİLİ UĞRUNA
Belle, ifckayıt:
— İhtimal haki işinizdir. —dedi (Offiriert aıgura&ının mavi dumanlarına daldı. Biraz düşündükten sonra ilâve etti.) Dinleyiniz beni, bir fikir buldum. Şayet ben desem kİ: «Otomobili götüren tulam» gönnüş-tiim. Bu adamın doktor Ltıke olmadıkına dair yemin ederim > Fena mı bu?
— Dikkat edin, böyle bir İfade dün söylediklerinize uymaz. Üstelik de o adamın nc şekilde olduğunu sizden sorarlar.
— Adam sende! üyduruveri-rim. Orta boyluydu, derim, Ne şişman, nc zayıftı, derim. Hiç bir hususiyeti göze çarpmıyordu, başında molan şapka vardı derim. Eh işte, bu kadar sor de o adamla sizi birbirine «ar ıştır-muınahırııiı mâlar.
Tavuk vebası
Başta rafı 4 üncü sahtfede)
«Bugüne kadar tavuk vebasının tedavisi hususunda elde e-dllen bilgiler, yapılan tecrübelerin fazla bir laymetl haiz olmadığından. bir tavuk sürüsünde bu hastalıklardan birine ait âroz görülürse, tavuk vebası kararları gereğince, tavuk sahibi veya tavuğa bakmağa memur olan kimse tavuk vebasına tutulmuş veyahut tutulduğundan şüphe etmiş olduğu hnyvnnlan ölmüş İseler leşlerini derhal alâkalı memurlara İhbar etmekle , mükellef tutulmuşlardır. Ölmüş tavukların muayenelerinde veba olduğunu gören veterinerler aynı şekilde Bakanlıgıa haber vermeğe mecburdurlar. Yine bu karara göre tam teşhis konu-luncıya kadar aşağıdaki şartlara dikkat ve riayet etmelidir.
Al Diğer biitün hayvanlan ve vazifesi olmıyan kimseleri şüphe altında bulunan ve ölmüş olan tavuklardan uzak tutmak;
B> bütün tavûklan karantina altına almak.
Teşhis Bakanlık veteriner müfettişlerinden birisi tarafından konulur.
Tavuk vebası hakkında Bakanlığın kabul ettiği kararlara göre hastalığa tutulmuş veyahut herhangi bir surette sirayet noktasından tehlikeli görülen hayvanlar kesilir ve İmha edilir, Kesilen tavukların bedelleri (tavuk vebasına tutulmuş olanlar müstesna) kesilmeden evel-
kİ kıymetleri nazarı itibara alınarak Bakanlık tarafından verilmektedir. Bundan sonra da kümesleri gayet İyi dezenfekte etillmektedlr> Bu sayede bugün İngllterede tavuk
vebası yoktur.
Görülüyor kİ İngllterede çıkan tavuk vebasının kaldırılması İçin aşıya müracaat edilmemektedir. Yalnız İngllterede değil, diğer ecnebi memleketlerimle de böyiedlr. O halde artık bizim aşı İle tavuklarımızı vebadan koruyacağımıza emin olabilir miyiz? Bazı arkadaşlar tavukların Itiâfı ile bedellerinin verilmesi çok masraflı olduğunu söylüyorlar. Memleketimizde bulaşık tavuk hastalıklarının verdikleri zarar ve ziyan o kadar büyüktür ki bu hususta milyonlar sarfedilse yine memleket kârlı çıkar.
Veba aşısının tatbiki belki bazı hususi şartlar dahilinde yapılırsa, kısmen faydası olabilir.
Ne tekim Anı erik ad a hususi birçok aşılar ve İlaçlar yapılmakta ve birçok reklâmlarla satılmaktadır. Arzettlğlm gibi bunların tesirine güvenilemez. Geçen hafta Mal tepede bir doktor arkadaşımın kümesinde tavuk vebası çıktı. Amerlkadan tavuk vebasına karşı İstanbul» gelen sulfagatil radum Uâcı tatbik edilmişse de hiç faydası görülemediğinden, mevcut tavuklardan yalnız birisi kurtulmak suretiyle hepsi ölmüştür.
Bu gibi aşılar memleketin her tarafını sarmış olan tavuk vebasının önüne geçmek için bir çare olamaz. Hususiyle bizim köylerde hemen vahşi bir hald.e
yaşıyım tavuklarımızı tutup aşı yapmak bilmem mümkün müdür?
Bladekl tavuk vebasının önüne nasıl geçilebileceği diğer bir yazımızla arzolunacaktır.
Johny Wcİ5müller yeni bir Tarzan filimi çevirmeğe bağlıyacaktır. Yukarıda arstlst çok sevdiği maymunlyle birlikte
görülüyor.
haplse konulmayı, İdam edilmeyi hepsini göze aldınz?
— Hah, bravo!... İyi bildiniz. Fakat, doğrusunu islerseniz, kocanızın kaatili meydana çıksın diye sizin gayret sarfetnıeyişinla benim çok garibime gidiyor, bayan SulUvanl
Belle, biraz şaşalar gibi oldu. Samimiyetsizi iğini gizleyemiye-rek dedi kİ:
— Evet, tabiatıyla... Herifi yakalamalar memnun olurum. Fakat, Barry'nin ne kalleş olduğunu da bilmiyor değilsiniz. (Biraz sustu, gözlerinde hiddet yaşlar belirdi.) Bu âşıklardan İkisi de. pek de müdafaaya müstahak değillerdi ama. siz o kaltağı ne diye müdafaa c diyorsunuz, anlıyamıyarum.
Molly, tatlı bir tebessümle;
— Bu meseleyi bir tarafa bırakalım. doktor Luke —dedi.— Fikrimi sorarsanız, ben sizi pek mantıklı bulmuyorum, doktor Luke f Eğer, size namussuzca bir hareket teklif edilseydi, eh
yine. İtirazınız maki)! altı bilirdi. ıdü:
Fakat, vaziyet o değil Babamla — Hor zaman hakikati şöylc-bu bahsi konuşmağı İslemez nü- mek lâzımdır, Moily! Hattâ si' ‘ ' .............. lyaaette bile doğru olan buttur.
O kadar yorgun, o kadar uz JBeu bu fikrimi sana dolma söy-
Kadınların yalan uydurmak hususundaki melekelerine öte-drnberi zaten şaşardım ya, bu sefer büsbütün şaştım, icabetler etmez, nereden bulup buluşturuyorlar? Kısacası, cinai lâtif İçin hakikat mevcut değildir Hakikat. gûya mayi gibi bir nesnedir, arzu edilen zarfın İçine konur; o biçimi alır.
Dedim İri: •
— Benim hakkımda gösterdiği
nlr. iyi niyetlerden dolayı ikinize de teşekkür ederim. Fakat, tekliflerinizi kabul etmiyorum. İtila, katledilmiştir, Knatilln keşfedilmesi İçin elimden geleni yapacağım. Bu uğurda hayatimin geri mi an Bönlerini harcamak gerekirse bile bundan kaçınmıyucaftım _
Belle, gülümseyerek ilâve etti: falnlz? işte kendisi de geliyor.
— Demek, tevkif olunmayı.
Kimleri dinliyoruz (Baştarafı 4 üncü sahifede) lirayı toprağa gömdüm. Mamafih karım ve ben bundan müteessir değiliz, çünkü o çiftlikte âdeta bir cennet bayatı yaşamıştık.
Dans musikisi
— Dans musikisinin asıl musikide mevkii nedir?
— Klâsik musikiye nazaran tabii çok hafif ve sönüktür. Fakat mensuplarına daha fazla para kazandırır. Doğrusu ben dans musikisinin lüzumuna ka-nllmdir. Çünkü İnsanı eğlendiriyor. İnsanın da buna ihtiyacı vardır.
— İlerisi için ne düşünüyorsunuz?
— Yine bir çiftlik kurmak. Fakat bu sefer at yok. Yalnız meyva ve an yetiştirmek istiyorum. Yakacık civarında bu I-şe yarayacak yerim de var.
— Çocuklarınız var mı?
— Evliyim, fakat çocuklarımız yok. Babamın nasihatlerini tuttuğum İçin aile hayatımdan son derece memnunum,
— Bunlar nedir?
___ 1 - Evlilik bir köprüdür, geçtikten sonra yıkılır, artık geriye dönüp bakmağa, hele yüzerek karşıya geçmeğe kalkma, muhakkak boğulursun. 2 -Evine erkek arkadaş getirme. 3 - Karının fazla kadm arkadaşı olmasına müsaade etme. 4 -Karınla kavga edersen bütün sermayeni ve İşini kaybedeceğini bllsen dalı) barışmadan evinden çıkma. 5 - Evlendikten sonra annen, ve babanla beraber oturma. Hısım akraba birbirlerini uzaktan daha çok severler.
Bilhassa evlilere bu formülleri tatbik etımelerinl tavsiye ederim.
Küçüklerin piyano resitali
(Baş tarafı S nci sahifede)
sadece bn öğrencilerin şah «lafın* ve velilerine tahsis edilir. Yabancı memleketlere gönderilecek öğrencilerin durumları 3’9401 sayılı Bakanlar Kurulu karariylc tâyin ve tesMt edilmiş olup bu gibilerin en *■ ortaokul mezunu olması gerektir. Bu itibarla yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı bu çocuğa burs veya döviz verilmesine Bakanlığımızca imkân görülememektedir.*
Müzikte olağanüstü İstidat gösteren küçük AnTnln yanından ayrılırken onu istikbalin meşhur piyanistleri arasında yer almış bir büyük müzisyen namzedi olarak görüyordum.
Bana ezbere mektep manzumelerini de muvaffakiyetle okuyan Ani gibi bir çocuğa sahip olduklarınudan dolayı ana ve babasını tebrik-ederken küçük, , piyanisti şon bir defa daha dikkatle süzdüm: Yüzünde, istidadını İnkişaf ettirmek İmkânının bahşedilmemesinden mütevellit bir üzüntü vardı. (Fakat zaman. her halde onun* bu üzüntüsünü de giderecek* imkânlar yaratacaktır.
Ccmalcddiu BİI.OIK
gündüm kİ, başımı bile çevirmedim. Noter Granite, elma a-facının altında yanımıza geldi. Bell’i selâmlamak üzere şapkasını çıkardı. Ve söylemekten üzülürüm ki, pek komik bir hal aldı.
Sonra, kızma döndü;
— Maliyi Bu saatte bahçede oturup nezle olacaksın. Hem annenin de sana ihtiyacı vardır belki, git bakalım.
Genç kız:
— Pekâlâ. — dedi. — Ben, eve gidiyorum Fakat, sen de doktorla konuş, baba.
— Neye dair konuşacağım?
— Dediklerinde Israr ediyor İntihar fikrini kabul etmiyor. Bunun üzerine kendisine Sinire lnanmıyacaktır. Ve bu iddia dn ona pahalıya ınalolacakcır Onun içlıı. en basiti, intihar farazlyeslni kabul ederek o şekilde ifade vermek. Varsın hakikatten biraz ayrılmış aksun.
Noter, biraz dalgın; rakın ahlâk dersi verir gibi kızma dön-
lememiş miyim?
— Evet. baba, söylemesine söylemiştin.
Noter, kızma dik dik baktı; fakat, bu küstahça cevaba karşı durmudı. İncecik bıyğını parmağıyla sıvadı; ve bana, ölçu.'j ve kuru bir neşe ile:
— Evet efendim, bazı vaziyetler var ki. hakiki durum'a bizim kafamızdaki durum birbirine intibak etmiyor. Buna dair ne düşünüyorsunuz, doktor ?— dedi.
Cevap vermedim:
— Şayet, yarın Utintakım esnasında adalete karşı zıt duruma düşecek olursam, ki böyle olur diye korkuyorum. Bütün imkânları dikkate alacağım.
— Siz adaletle niçin tenakuz haline düşesiniz, azizim?
— O cihet uZun hikâye. Molly, size sonradan, izahat versin. Fakat şimdilik, ben, ake, Kıta* ya dair bir sual sorabilir miyim?
— Sortin baknlün. Elimden geldiği kudur açrk cevap veririm. Başkasına aid bir sırrı İaşe i mem ek şartıyla...
Molly. tekrar yerine oturmuştu. Babası artık, onu meclisten
M ahkeme Kori florla
Bed asla necabet mı
verir hiç üniforma...
Maznun yirmi bes yadlarında. uzun boylu, irice yapılı, temiz kılıklı bir delikanlı. Pardesüsünün cebinde kıvrılmış bir kitap, bir de gazete ucu görünüyor. Yanına pittik. Boynunu çarpıtarak göz uciyle baktı.
— Hayrola delikanlı, kazaya mı uğradın?
Alnı kırıştı, kaşları çatıldı, bakışları sertleşti:
— Yok bir şey.
— Bir şey yok da mahkemeye niçin getirdiler seni?
Boynunu uzattı, büzülen dudaklarının arasından karşıya doğru bir tükürük fışkırttı:
— Boş ver. Arasını olur böyle şeyler.
— Bir şeyler oldu demek?
— Mühim bir şey değil be yahu. Moruğa iki tane ektim de onun yüzünden belâya çattık.
—• Hangi moruğa ektin?
— Nah, karşı kapının yanında duran enayiyi görmüyor musun?
— O adamı döğdün öyle mi? Zorun neydi?
Öfkesi arttı;
— Bırak şu serseriyi. Gelmiş de bana ukalâlık ediyor.
— Fena bir şey mi söyledi?
— Tabiî fena söyledi. Terbiyesiz, diyor bana. Sen olsan içerlemez misin? Aklı sna ağzımı yutacakmış. Dağ başında mıyız be yahu? Benim ağzımı yırtacak adam, daha anasından doğmadı. Enayiye sağ gösterdim, sol çaktım; sol gösterdim, sağ çaktım. Yumruklan yiyince nasıl sersemleştiğini gör-seydin gülmekten katılırdın.
— O sözü niçin söyledi sana?
— Ukalâlık dedim ya. Gelmiş de benim ağzıma kâhyalık ediyor. Ona ne oluyormuş sanki?
—Nasıl kâhyalık ediyor senin ağzına’
— Ne bileyim ben? Onu kendisine sor. Ağız benim değil mi, ne İstersem yaparım.
— Ağzınla bir şey mi yaptın?
— Yok be vahu. Tükürmek kabahatmiş. Lâfa bak. Demokrasiden haberi yok enayinin.
— Türkürmek demokraside kabahat sayılmıyor demek?
Homurdandı:
— Demokrasi olunca kimse kimseye karışamaz. Tramvay bekliyordum. Enayi geldi, ukalâlığa başladı. «Tükürmek ayıptır. Utanmıyor musun?» diyerek ileri geri lâflar etti. Sanki suratına tükürmüşüm enayinin. Kazara paltosuna bir damla tükürük sıçramış. Benim ne kabahatim var? Biraz ötede duravdı serseri. Tükürüğümün önüne dikilsin diye kim [ söylemiş ona? Adamakıllı içerledim; cSana ne oluyor be? Ukalâlığın lüzumu yok, çek arabanı! n dedim. Bu se-
fer de; «Terbiyesiz kerata. Senin ağzını yırtarım» diyerek üzerime yürüdü. Suratına iki tane çakınca aklı başına geldi,
— Demokrasi var diye hem adamın üzerine tükürdün. hem de doğdun öyle mi?
Yumruk savurmağa hazırlanır gibi dişlerini gıcırdatarak dik dik baktı:
— Haydi be yahu, sen de ukalâlığa başlama şimdi!
Delikanlının öfkesini büsbütün kabartmamak için çekildik, dâvacının yanma gittik, Temiz giyimli, âk saçlı, zayıf bir zat. Sağ gözünün kenarı ile sol şakağı morar-HUŞ.
— Geçmiş olsun bay baba. Fırtınaya çatmışsınız.
Gülümsedi:
— Teşekkür ederim, evlâdım. «Hâşâ huzurdan, eşek tekmesine uğradım. Kendime değil, memlekete acıyorum. Bir gencin bu derece terbiyesizleşeceğini ummazdım. Kıyafetine bakılırsa iyi bir aile evlâdına benziyor. Ziya Paşa merhumun dediği gibi;
«Bed asla necabet mi verir hiç üniforma?(ı Zerdüz palan ursan eşşek yine eşşektir.»
Keratanın yaptığı terbiyesizlik yetişmiyormuş gibi
dedesi yerindeki adama yum ruk da vuruyor.
— Ağzım yırtarım demişsiniz de ona kızmış.
— Nasıl demiyeyim, evlâdım? Tramvav beklerken o da gelip yanıma dikildi. Ağzı iıiç durmuyor, bozuk fıskiye gibi ölçüsüz fasılalarla mütemadiyen tükürük fışkırtıyor. Olduğu yerde de durmuyor, fin] fırıl dönerek dört tarafa savuruyor tükü-rukierf. Sinirlenmemek kabil rrii? Fakat ben sabrettim, bir şey söylemedim. Bir aralık benim yanıma doğru geldi, savurduğu tükürük paltomun eteğine yapıştı. Terbiyesizliğîh bu derecesine tahammül edemedim, parmağımın uciyle omuzuna dokunup; «Delikanlı, yaptığın şey ayıp değil mi? Kıyafetin bir efendiye benziyor. Böyle şeyler sana yakışır mı? Bak paltomu da kirlettin.» dedim Vay, sen misin söyliyen? «Ukalâlığın lüzumu yok. Demokrasi devrinde yaşıyoruz. Sen benim ağzımın kâhyası değilsin.» diyerek ne sersemliğimi bıraktı, ne bunaklığımı. Fena halde sinirlendim; «Terbiyeni takın, senin ağzını yırtarım. kerata > dedim. Edepsiz herif birdenbire üzerime a-tıiıp iki yumruk vurdu, gözlerimden ateş saçıldı. Şu halimi görüyorsunuz va. Utanmadan karakolda da; «Bana hakaret etti, bu heriften davacıyım.» diyor.
Mahkeme açıldt, beybaba göğsünü kavuşturarak salona glpfi.
Ce. Re.
ı uzaklaştırmağı unutrpuştiL O da koltuğun bir kenarına ilişti.
Ben. kocaman ellerimin kabarmış damarlarına gözlerimi dikmiş, yarınki çapraşık durumdan ne şekilde kurtulabileceğimi düşünüyordum.
— Eh. şunu sormak istiyorum.
— dedim. — Siz, Rlta Üe niçin bozıışmnştunuz? Sualimi yanlış anlamayınız. Şunu telmih .ediyorum: O sizden bir hizmet İstemişti. Siz de o hizmeti prensiplerinize aykırı saydınız.
XVI
Noter GranRe, gülmeğe başladı. Munis ve tatmin edici bir şekilde gülüyordu:
— I.uke. dostum! — dedi. — Bunun bizim İşle bir münasebeti var mıdır sanıyorsunuz?
— Bilmiyorum. Belki de, bayan Rlta. bir pasaport elde etmek üzere sizden İltimas istemiştir.
Noter, samimi şekilde şaşırmış göründü;
— Hayır. — cUye cevap verdi. — Mesele o değildi. Esasen, böyle bir İltimas İsteseydi, reddetmem İçin hiç bir seepb yoktu.
| — Fikrinizin aksim Heri süre -;
değimden dolayı affıntzı rica e-deriın, Genç kızlık ismiyle ınad-mazc)'Margarlta Dutane İsmiyle bij: pasaport alması bahis mevzuu İdi.
Molly. tepeden İnme araya Silil: t
j- Bfc yanlış bir yola sapıyor-supu'A‘ doktor Luke! Bu bozuşmadım pek daha evvel, yani Rlta ile Barry’nin tanışmasından evvrl vukua geldiğini hesaba katmıyorsunuz. Ben. evden Barry Uc çıkmıştım. O şırada boyan' R i ta Ya rastladık. Acaba onhuiı birbirlerine tanıştırayım mı tüye tereddüt ettim. Zira, babamın. Rlta ile dargın olduğunu biliyordum. Binaenaleyh, o tarihle, Rita'nm sahte bir pasaporta ihtiyacı olmadığı muhakkaktır.
Genç kızın bu ifadesi doğru idi. Düşünüp ben de hemen tasdik ettim, öyle bir girdaba yakalanmıştım ki, kurtulabilmek İçin her geçen saman çöpüne sarılmak istiyordum.
Muvûffakiyetclzliğim karşısında, noter gülümsedi, sonra elrtdi bir tavır takındı. Bu sırada hava da kararıyordu.
(Arkası vur)
â TT d A M
İS Mayıs 1950
r .ıhife 8
AKSAM
16 Mayıs 1950
— DÜNYACA TANINMIŞ——
L_ U A ££ X (Amatör İşleri için)
P O R T R i ® A V® Portriga - Rapıd (Atölye için) B r O V i r a (Agrandisman için)
VE
AGFA MOMENTO-RAPlD (Seyyar fotoğrafçılar için)
FöTOSRÂF KACsöTILARB
ALMANYADAN PİYASAYA GELMİŞTİR.
TANINMIŞ FOTOĞRAF DEPO ve MAĞAZALARINDAN ISRARLA İSTEYİNİZ.
İstanbul Sular idaresinden
İdare ihtiyacı için muhtelit kırtasiye malzemesi satın âlı-nacaktır. Şartnamesi bedeli mukabilinde idareden alınabilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7.5 ğu nlsbetlnde yatıracakları teminata mukabil, alacakları makbuzlarla, eksiltmeye esas olmak üzere hazırlıyacaklaan makbuzlarla, eksiltmeye e-24/5/950 çarşamba günü saat 15 de idare merkezindeki komisyona müracaatları, (6429 >
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Malzeme alım şubesinden
t — İstanbul Bira Fabrikasında 1/6/950 den 31/5/951 tarihine kadar çıkacağı tahmin edilen 140 ton asit karbonik gazı pazarlıkla satılacaktır.
2 —Pazarlık, 26/5/950 cuma günü saat 11 de Kabalaş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
, 4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte 7827.75 liralık güvenme parasiyle birlikte mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur,
5 — İdare kısmen veya tamamen İhale edip etmemekte veya kısım kısım ayrı ayrı taliplere İhalede serbesttir. (6367)
1 Adet buhar kazaniyle teferruatı ve ayrıca da 1 adet türbin ve alternatör grubu «atılacaktır
Ereğli kömürleri işletmesi Genel Müdürlüğünden:
İsletmemizin Domuzlni santralında 1939 tarihinde kurulan ve şimdiye kadar takriben devamlı olarak ancak dört sene kullanılmış bulunan bir buhar kazanı ile saç baca, su tasfiye tesisatı ve bilcümle İrtibat vasıtalariyle komple bir grup haline getirilmek üzere ayrıca İsviçrede şevke amade Browıı Boveri mamulatı yeni bir türbin ve alternatör grubu satışo çıkarılmıştır.
Buhar kazanı:
Firma: Borslg
Teshin sathı: 175 m2
Çalışma tazyiki: 22 Atü.
Kızgın buhar: 400 Co.
Türbin ve alternatör:
800—1100 kilovat, dakikada 5500 devir. 3150 volt, kontrol tablosu ve teferruatı İle birlikte.
Taliplerin kazanı görmek ve İsviçrede şevke hazır bulunan türbin ve alternatör hakkında fazla malûmat almalarım teminen İşletmemiz ticaret grubu müdürlüğüne müracaatta bulunmaları lâzımdır.
Arttırma 14 5.950 çarşamba günü saat 16 da işletmemiz ticaret grup müdürlüğünde yapılacağından, teklif ve % 7,5 teminatı havi kapalı zarfların en geç ayni giin saat 15 şe kadar başkâtipliğimize tevdiini rica ederiz.
Postada vuku bulacak teehhürler nazarı Itlbare alınmı-y ocağı gibi zamanında verilmeyen tekifler de kabul edilmlyc-cektir.
İşletmemiz idaresi ihaleyi dilediğine yapıp yapmamakta serbesttir. (64191
inşaat ilânı
İstanbul Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğünden
1 — Düzce Devlet Orman işletmesi sahasında ve Tığlıca Bucak merkezinde yapılacak'Olan bölge şefliği binasile yine aynı sahada Bakım memuru evi inşaatı kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur.
2 - Yaptırılacak işin keşifbedell (23810) Ura (04) kuruş olup geçici teminatı (1785) lira (751 kuruştur.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Orman Oenel Müdürlüğü inşaat Şubesinde Ve Düzce Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü İle İşletmemizin bulunduğu Sirkeci Liman Han kat 1 de görülebilir.
4 — Eksiltme 30/5/950 tarihine tesadüf eden salı günü saat 15 te İstanbul Devlet Orman İşletmesi binası dahilinde toplanacak olan komisyon marlIetUe yapılacaktır.
5 — idare ihaleyi yapıp yapmamakta serbest olduğu gibi Orman Genel Müdürlüğünce muvafık ve tasdik edilmedikçe ihale kesinleşmez,
6 — Eksiltmeye gireceklerin bu işe benzer (15000) on beş bin liralık bir taahhüt işinin İkmal ederek kesin kabulünü yaptırdıklarını veya denetlediklerine dnlr veslkalarilc birlikte İhale gününden en *2 üç gün evvel (tatil günleri hariç) bir İstida ile Bolu, Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne müracaatla ehliyet vesikalarını almaları ve kanunun tayın ettiği diğer vesaikle birlikte teklif mektuplarına eklemeleri lâzımdır.
7 — Teklif mektupları eksiltmenin açma saatinden bir saat evveline kadar sıra numarasile alındı karşılığında eksiltmeyi yapacak komisyon Başkanlığına verilecektir.
8 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. 10387)
Beti nekadar külhaniysem de (dörtlüm o kadar sultanidir.
ııırkıye imar uankası
Sermayesi: 1.500.000 T.L.
Kuruluşu: 1928
Yenipostahane arkasında Aşlrefendl Caddesi No. 35 - 37 Vadesiz Tasarruf Tevdiatına % f,5 Vadeli Tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verir ve vadeli mevduat faizleri arzu edenlere aylık olarak ödenir.
M. S. B. İst. Sa. Al. Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon İlânları
1—Kapalı zarfla 8 kalem gıda maddesi satın alınacaktır. Tahmin edilen bedeli 7793 lira Geçici teminatı 585 liradır.
2 — İhalesi 29 Mayıs 950 günü saat 11 de Harbiye M S. B.
İst. 1. No. Sat. Al. Kom. da yapılacaktır. İstekliler İhale saatinden. bir saat evvel teklif mektuplarını komisyona vermeleri. Şartnamesi her gün komisyonda görülür. (2243 — 6257)
*
Açık eksiltme suretiyle aşağıda yazılı İki kalem gıda mad-
desi Harbiye No. 1 St. Al Ko. Ks. 1 de hizalarında yazık gün
saatte satın alınacaktır. Tahmin edilen bedelleri ve geçici te-
rıatları yazılı olan İşbu İki madde bir istekliye ihale edilebileceği gibi ayn ayrı taliplere de verilebilir. Şartnamesi her gün komisyonda görülür.
Cinsi Miktarı Tutarı G. Teminatı İhale günü Saat Lira
Makarna 6000 Kg. Arpa şehriye 3000 Kg.
3660 275 Lira
1830 138 >
29/5'1950 15
29/5/1950 15
ZAYİ — Eskişehir emvalinden almış olduğum emekti yetim 1175 numaralı maaş cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Bostancı Yeni kariye Bağdad caddesi No. 32. Kadriye Cankay.
OSMANLI BANKASI
Türk Anonim Şirketi, Tesis tarihi: 1863
Sermayesi:
10.060.000. Ingiliz Ur as.
Merkezi idaresi: İstanbul — Galata tstaobulda: Yenicaml.
Beyoğlu, Kadıköy ve Şişlide ve Türidyenin başlıca şehlrlerile...
Paris. Marsilya, Londra. Mançester, Mısır, Kıbrıs, Irak, Filistin ve Maverayı Ürdündc.
şubeleri:
Suriye ve Lübnanda Filyalleri vardLr.
Her türlü banka muameleleri yapar
Çok müsait faiz şartiarlie tasarruf ve mevduat hesaplan açılır
Tasarruf hesaplan İçin ûç ayda bir ikramiye keşideleri yapılır.
Daha (azla malûmat atmak için OsmanlI Bankası Gişelerine müracaat edilmelidir.
ZAYİ — Okul pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur,
Liilfi Dizdar
Şişli orta okulu 2 B de, 220 numaralı öğrenci.
Mahkeme, tapu, icra' ve noler ilânları
Bedelleri nusııs) şahıslar tarafından öderi en mahkeme, icra tapu ve noter itânian gibi resuu ilanlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya aAKŞAMa idaresi tarafından Kabul edilmededir
T. C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasarruf Mevduatı Sahipleri arasında 15.M-nyıs.950 tarihinde yapılan keşidede İkramiye kazananlar.
15.000 Lira
Zile’de 1349 No.lu hesap sahibi Şevket’e
10.000 Lira
Taşköprü’de 769 No.lu hesap sahibi Arif’e çıkmıştır.
500 Lira kazananlar
Bayındır’da 905 Hesap sahibi Süreyya,
Çarşamba’da 1056 ■ ■ Kuştu.
Of da 2(îl - ■ Mehmet,
Kuşadası’ııda 436 • » Hüseyin,
Dursunbey’de 77 ■ a Mustafa,
Samsun’da 5017 u » Memduh’a
Kastamonu’da 1019 » a Bahir ve
Necmettin,
Diyarbakır’da 4555 ■ a Nuri,
İzmir’de 18501 Hilmi, .
Nallıhan’da 412 • a Ayşe.
Bunlardan başak yirmi hesap sahibine iki yüz ellişer
ve elli hesap sahibine yüzer Un» çıkmıştır.
Toplamı 549Q 413 »
2241 - 62551
Ar
1 — 3000 kilo sirke pazarlıkla Harbiye M .S. B, 1 No. lı sa ■ tın alma Ko. da satın alınacaktır.
2 — Muhammen tutarı 825 lira kesin teminatı 125 liradır
3 — İhalesi 17/5/1950 günü saat 16 dadır.
4 — Sirkeler bilâhare iade edilmek şartiyle tahta fıçılar
içinde teslim edilecektir. Şartnamesi her gün komisyonda gör ülür. (2261 — 6393)
★
1 — Kapalı zari usulü ile 4000 çuval undan ekmek İmali İhalesi Harbiye No. 1. St. Al. Ko. da 5/6/1950 günü saat 11.30 da yaplacaktır.
2 — Muhammen bedeli 21000 lira olup geçici teminatı 1575 liradır.
3 — Şartnamesi her gün komisyonda görülür.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatten bir saat evveline ka-
dar teklif mektuplarını ve kanuni belgelerini adı geçen komisyona tevdi etmeleri, (2242 __ 62561
★
Harbiye M. S. B. Sat. Al. Kom, Bask. dan:
1 — Ceman 2000 adet 200 - 220 litrelik nebatî yağ koymağa mahsus siyah boyalı saç bidon kapalı zarf usullle mevcut numunesine göre 5 Haziran 950 günü saat 15,30 da Harbiye M. S B. İst. 1 No. Sat.Al. Kom. da satın alınacaktır. Muhammen tutan 82.000 liradır. Oeçlci teminatı 5350 liradır.
2 — İşbu miktar bidon toptan bir İstekliye ihale edilebileceği gibi beş yüzerlik partiler halinde ayrı ayn isteklilere de ihale edilebilir. Her beş yüz partinin geçici teminatı 1540 liradır.
3 — İs tekil i erin belli günde ihale saatinden bir saat evveline kadar teklif mektuplarım komisyona vermeleri. Şartname ve numune her gün komisyonda görülür. (6315 — 2251)
★
1 — 3370 kilo taze bezelye ile 20000 adet enginar Harbiye M. S, B. 1. No. St. Al. Ko, da pazarlkla 23/5/1950 günü saat 11 de satın alınacaktır.
2 — Muhammen tutan (4868) lira kesin teminatı (735> liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülür. (6442 — 2272)
★
1 — Harbiye M. S B. 1. No. Sat. Al. Kom. da 22/5/1950 günü saat 11 de pazarlıkla 20000 kilo yulaf satın alınacaktır.
2 — Muhammen tutarı 3900 lira olup kesin teminatı 585 liradır.
3 — Yulaflar teslim edilecek birlikten verilecek çuvallar ile verilecektir. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir.
(6443 — 2273)
ELBİSE - MANTO n HALILARI
der çeşit haşarattan korumak için
Yüzde yüz saf D. D. T.
WESTINGUOVS BUG a Bombalan
ve en taze Avrupa * ' 1 1 ‘ j 1 ( gelmiş
TAKSİM ECZANESİ — Beyoğlu
I
Millî Eğitim Basımevi Müdürlüğünden:
Dökümü aşağıda ve evsafı şratnamesinde yazılı olan 2999 lira tutarında İki kalem boyanın açık eksiltmesi 24/V/1950 çarşamba günü saat 15 de Basımevimizin Ayasofyadakl Merkez binasında İcra edilecektir. İki kalem boyanın % 7.5 muvakkat pey akçesi ceman «224» lira (93> kuruştur. İsteklilerin belirtilen gün ve saatte komisyona başvurmaları. (6078)
Şartname bedelsiz olarak Müdürlükten istenilir.
Bir kilosunun
Satın alınacak muhammen % 7,5 muvakkat Malın cinsi miktarı bedeli pey akçesi
Transparaıı 150 kilo 850 kuruş 95 lira 65 kuruş
Ofset siyah boya 215,5 kilo 800 kuruş 129 lira 30 kuruş
İstanbul P.T.T.Bölge Başmüdürlüğünden
1 — Mukavele ve şartnamesine bağlı özel şartnamesine göre lüzumlu bez Idaremlzce verilmek şartiyle yüz adet çadır açık eksiltme İle diktirilecek tir.
2 — Bu işe alt eksiltme 25/5/950 perşembe günü saat on beşte başmüdürlük alım satım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 8000 lira, geçici teminatı 600 liradır.
4 — İlgililer mukavele ve şartnamesine bağlı özel şartnamesini görmek, geçici teminatı yatırmak üzere çalışma saatlerinde başmüdürlük levazım şefliğine belli gün ve saatte de teminat makbuzu 950 yılı ticaret odası vesikasiy-le birlikte komisyon başkanlığtna müracaatları ilân olunur.
(5801)
Tekel Genel Müdürlüğünden:
Evvelce 15.5.950 tarihine müsadif pazartesi günü yapılacağı İlân edilmiş olan 28o ton Seylân çayı pazarlığının görülen, lüzum üzerine 22,5,950 tarihine müsadif pazartesi günü saat 10 na bırakılmış olduğu ve yeniden getirilecek numunelerin, mezkûr tarihten 3 gün evvel verilmesi lüzumu İlân olunur. (6463)
Almak, Satmak, Bulmak İçin
Km
yeug ve en @mnn vasotsıdoır
Comments (0)